COPYRIGHT VE KANUNİ SORUMLULUK SAHİBİ

Transkript

COPYRIGHT VE KANUNİ SORUMLULUK SAHİBİ
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
COPYRIGHT VE KANUNİ SORUMLULUK
SAHİBİ İNTERNET SİTESİ
WWW.CEVATCALISKAN.NET &
WWW.CEVATCALISKAN.COM
Ana Sayfa » T.C. Adalet Bakanlığı İşkence Sanığı
T.C. Adalet Bakanlığı İşkence Sanığı
Beni şehrin her yerinde yıpratan sarkıntıcılardan
kimliği tespit edilenlerinin her birinden kişi başına
50 bin TL tazminat talebim var. Yakalanan her
sapık 50 bin TL ödeyecek çünkü yok şeriatın
gücünü gösteriyoruz, yok kürtlerin gücünü
gösteriyoruz… deyip ceza olarak ömrünü kısalttık
diyorlar. Aslında yaptıkları şey her zaman
yaptıkları şey, her yılın Aralık – Ocak aylarında
denk gelecek şekilde benim tüm hayatımı
zikiyorlar, paramı ve işimi batırıyorlar, ya birkaç
gün yüzde yüz aç bırakıyorlar ya da bir iki hafta
ölmeyecek kadar az yemek verip güçten
düşürüyorlar, sonra da tımarhaneye kapatıyorlar.
Her senenin Aralık – Ocak aylarında yapmalarının
nedeni MEVSİMSEL DALGALANMA diye, yani
mevsimlerler birlikte hastalanıyor diye yalan bir
iddia ile hapisten kurtulmak için. Böylece Bakırköy
143
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
Tımarhanesindeki ve Erenköy Tımarhanesindeki
şerefsiz doktorlar hapse girmekten kurtuluyor.
Kanuna göre 5 yıl hapis ve meslekten men bekliyor
onları.
YTÜ personeli de tam gaz destek veriyor çünkü
olayın suçlusu en başından beri YTÜ Tepe
Özel Güvenlik Şirketi. İşin içine çok siyasi, devlet
memuru , polis , cemaatçi girdi çünkü holding
parayı basıyor. Her siyasi görüşten itler kiraladılar,
bu itler canıma+malıma+namusuma saldırıp
tepki aldı. Böylece Bilkent ve Rönesans holding,
Rızvanoğlu paravan şirketler grubu tüm siyasi
görüşleri üzerime salınca “Türkiye adına
öldürüyoruz” diye bir şey çıkardı. Aslında kendi
çıkarları için ve onların holdinglerini batıracak bir
imaj kaybetmeden, onları rezil edecek tazminat
davalarından kurtulmak için yaptılar. Ödeyecekleri
tazminatlar önemsiz idi ancak yaptıkları şeyler
iğrenç olduğu için herkes yüzlerine tükürecek ve
onlar ile alışveriş yapmayacaktılar. Siyasiler de
haksız olduklarını bile bile her şeyi desteklediler,
önemsiz dandik adı duyulmamış siyasetçiler şöhret
yaptı.
144
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
OLAY ŞÖYLE GELİŞİYOR:
EYLÜL VE EKİM AYLARINDA BAŞLAYIP ÖNCE TÜM İŞLERİMİ (YTÜ’de derslerimi, finallerimi, vizelerimi yok ediyorlar,
sınava girince zekâ seviyem yüksek olmasına rağmen tek satır yazamıyorum. Piyasada inşaat mühendisi olarak
çalışırken iftira atan şirket buluyorlar, bir ay önceden işten çıkarıp borca batırıyorlar, borçlarımı ödeyemeyecek hale
getiriyorlar) BATIRIP SONRA GERÇEK BİR ŞEREFSİZİN SALDIRMASINI SAĞLIYORLAR (Eskiden mahalledeki
serserilerden biri ya da dar gelirli sapık bir komşu, işler büyüdüğü için artık inşaat şirketi sahibi veya siyasetçi
kullanıyorlar. Yani eskiden sokak itleri ve varoşlar vardı ve şimdi büyük şirket sahipleri var, yani bu vakada hepsi aynı
işi yapan aynı kalitede insanlar) VE BU ŞEREFSİZİ POLİSE ŞİKÂYET ETMEMİ SAĞLIYORLAR. POLİS SORUŞTURMA
AÇIYOR ANCAK BU İŞİN SUÇLUSU ESKİDEN BERİ POLİS OLDUĞU İÇİN POLİS YARGISIZ İNFAZ ŞEKLİNDE İFTİRA İLE,
MAHKEME KARARI OLMADAN VE ADLİYEDE YAZILI İTİRAZLARI DİKKATE ALMADAN GELİP ADAM KAÇIRIYOR. YANİ
POLİS P.ÇLER BİR İT KİRALAYIP O İTİ ÜZERİME SALIYOR, SONRA BEN ŞİKÂYETÇİ OLUNCA MAHKEME VEYA DURUŞMA
OLMADAN, SORUŞTURMA YAPIYORUZ DEYİP KEYFİ OLARAK KAÇIRIP TIMARHANEYE KAPATIYORLAR. ORADA
“İSTERSEK DIŞARI ÇIKARMAYIZ, ÖMÜRÜNÜN SONUNA KADAR BURADA KALIRSIN + KAFANA ELEKTRİK ŞOKU VERİP
KAFANI SAKATLARIZ, YANİ NAMUSLU ÜLKELERDE UYGULANMASI YASAK OLAN ELEKTROŞOK TEDAVİSİ UYGULARIZ
TEHTİDİ İLE BASKI ALTINA ALIP TÜM HUKUKİ İŞLEMLERİ YOK EDİYORLAR. BÖYLECE ADAM KAÇIRMA VE İŞKENCE
YANLARINA KALIYOR.
1999 YILINDAN BERİ DEVAM EDEN BİR NAMUS, CAN VE MAL KAVGASI. TAMAMEN YASAL BİR ŞEKİLDE ŞİKÂYETÇİ
OLDUM VE HAK TALEBİNDE BULUNDUM, ŞEREFSİZLER BENİ KAÇIRIP İŞKENCE İLE BASKI ALTINA ALDI. RESMİ
BAŞVURULARIMI YOK ETTİ. GÜNÜMÜZE KADAR DEVAM ETTİ BU SAVAŞ. BİR SÜRÜ İT BİR SÜRÜ İTİ KARIŞTIRDI BU
ŞEREFSİZ SALDIRILARINA. KAR TOPU GİBİ BAŞLADI VE BÜYÜDÜ ÇIĞ OLDU. İKİ SAVCI ÜÇ POLİSLE BAŞLAYAN CİNAYET,
3 ADLİYE VE TÜM KARAKOLLARI İÇİNE ALACAK ŞEKİLDE BÜYÜDÜ. DEVAMLI ŞİKÂYETÇİ OLMA SUÇU VAR DEDİLER,
OYSA BEN ONLARA SÖYLEMİŞTİM Kİ ASLA VAZGEÇMEYECEĞİM, ŞİKÂYET ETTİĞİM KİŞİLERİ ONLAR SUÇA
BULAŞTIRDI, KENDİLERİNE SUÇ ORTAĞI YAPTI. BENİ 1999 YILINDAN BERİ VAZGEÇİREMEDİLER. KORKUP
VAZGEÇMEMİ BEKLİYORLAR AMA TEK YAPTIKLARI ALACAĞIM TAZMİNATIN MİKTARINI ARTTIRMAK.
145
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
VİDEOLARI TAM EKRAN OLARAK İZLERSENİZ PROBLEMSİZ İZLEYEBİLİRSİNİZ,
FOTOĞRAFLARIN ÜZERİNE TIKLAYARAK BÜYÜTEBİLİRSİNİZ
AŞAĞIDAKİ YAZILARIN ÜZERİNE TIKLAYIP BELGELERİ İNDİRİNİZ —->
Savcılığa 2013-12-26 tarihli dilekçe —–> 2013-12-26-dilekçe
CV <—- Mesleki Özgeçmişim (insin diye tokintir loo loo mahsun)
Birkaç rüşvetçi iti suçlayınca bakın ne oldu,
Bakın ve görün mühendisin imza yetkisini ve mal varlığını, rüşvetçi g.tveren itlerden davacı
olmamı engellemek için, verecekleri evde çok yatak varken sapık gibi yerde uyuyan, 40 senedir yerden
kalkmayan ve yatağa girmeyen mağra adamını. Okuma yazma bilmeyen, sürekli zavallı savunmasız
ihtiyar gibi bağırıp çığlık atan, ama yan odalardan p.ç gibi dalga geçen bir şerefsiz. Sürekli dalga
geçen, eğlenen, tehtidler savuran ve sonra zavallı ihtiyar ayakları yapan bir polis köpeği.
Beni fakir ailemin fakir oğlu, başarısız hasta mühendis olarak gösterip tüm imza yetkilerimi ve
tüm malvarlığımı cahil aileme verip, kendileri hakkında açılmış davalardan kurtulmak isteyen rüşvetçi
pe.evenk itler ve onların bütün gün g.t büyütüp çalışmadan yaşayan karıları bana saldırdı. Babama
denk dış görünüş kazandırmak için gece gündüz bana işkence yaptılar. Dişlerimi, saçlarımı
mahvettiler, yaşımı ilerlettiler. Babamın ağzında diş olmadığı için süper olan dişlerimi yok ettiler,
mahvettiler. Dolandırıcı rüşvetçi kahpe memur sürülerinin yaptığı şerefsizliklerden kendinizi
korumanız için faydalı bilgiler vereceğim.
146
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
İlk önce iş hayatımı açık tehtid, iftira, işkence ve dolandırıcılıkla mahvettiler. Şikâyetçi oldum
ve şikâyetlerime soruşturma numaraları verdiler, meselâ 2013/78622 bunlardan biri. Soruşturmaları
askıya aldılar, yani kalpazanlık yapıp geç işleme koydular, böyle bir dolandırıcılık yapıp tam gaz
vurdular ve örtpaslar yaptılar. Çok pis dolandırıcılıklar ve oyunlar ile olaylar öyle değil böyleydi
şeklinde yalan söylemek için sürekli yeni senaryolar, yeni olaylar, yeni saldırılar düzenlediler ve
kesinlikle tek amaçları vardı, tüm zamanımı ve paramı yok etmek. Benim bedenimi de hayatımı da
çürüttüler ve korkup susmamı istediler, susmadım, susmayacağım. Açılmış olan o kahpe
mahkemelerin hesabını soracağım. Aynı zamanda açılmamış olan ve benim istediğim mahkemelerin
de hesabını soracağım. Onlar Türkiye Cumhuriyeti yararına değil, üç kuruşluk rüşvetçi or.spu
çocuğu mafyalarının parasını korumak için açıldı.
Beni işe alıp dolandıranları, batıranları, iş vereceğim deyip de haftalarımı ve paramı
harcayanları, yani savsaklayarak ve dolandırarak batıranların tam listesini vereceğim mahkemeye.
Diyeceksiniz ki bunlar neden rüşvetçi itlere hizmet ediyor, olay son derece basit. Onlar rüşvet
yedirmeden iş yapamayan değersiz şirketler veya yerine göre büyük paraları yasadışı şekilde vuran
şirketler. İşin içine Beylikdüzü, Maltepe ve Sultangazi belediyeleri de girince bu belediyelerde sorun
yaşamak istemeyenler mecbur kaldı bunların poposunu yalamaya. Şeriatçı kahpe karılar saldırdı, o
belediyelerin zabıtaları da onlar için yalan ve siyasi zabıtlar tuttular. Otobüs, metrobüs, metro, tramvay
…ve her yerde durmaksızın sapık gibi taciz ve tehtid eden tesettürlü kahpeler beni namusuma ve
şerefime lâflar ederek, ithamlarda ve şerefsiz hakaretlerde bulunarak sinirlendirip küfür ettiriyordu,
tehtid koparıp bağırtıyordu ve siyasi zabıt tutan CHP ve Ah Kah Pe belediyesi zabıtaları yalan zabıtlar
tutuyordu, bu zabıtlara bağlı olarak tımarhaneye kapattırmak için şikâyet etmiş olduğum it rüşvetçi
işkenceci, adam kaçıran kahpe polisleri kullanıyordu. İstanbul Polisini şikâyet edip dosyayı T.C.
İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesine göndermiş olduğum için polis bu suçlara iştirak ediyor, izin
veriyordu. Emniyet sanık olduğu için kahpe partilerin şerefsiz sapık karıları, tesettürlü kaltakları ve
sosyal demokrat diye geçinen Atatürk ile alâkası olmayan fahişeleri saldırıyordu. Aslında bunlar
siyasi saldırı görüntüsü verilmiş, gerçekte sağcılıkla veya solculukla alâkası olmayan sapık dolandırıcı
saldırıları idi.
21.12.2013 tarihinde Cevahir’de kafein ihtiyacımı karşılıyorumdum. 8 Nisan 2013 tarihinde
Sultangazi İlçe Emniyet’i ve sağlık bakanlığı çalışanlarını işkence ve adam kaçırmayla suçladım,
BİMER’e 341966 numaralı 8 Nisan 2013 tarihli başvurumu gönderdim. Bu başvuru metnini askıya
alıp bana bu güne kadar işkence yaptılar, tüm profesyonel ve özel hayatımı batırıp bu başvuruyu
mahkeme malzemesi yaptılar. Yani onları suçladığım için ve suçlamayı kahpe Ah Kah Pe başbakanlık
iletişim merkezi sanıkların eline verdiği için soruşturmada kendilerini namuslu gösterip benim
hayatıma saldırdılar. Suçladığım kahpeler kendileri hakkında soruşturma yapıp kendilerini çok
namuslu buldular. Açık şekilde eziyet ettiler ve korkutup bu durumu kabul etmemi istediler, rüşvetçi
itler ve onların tezgâhından beslenen, ömür boyu çalışmamış sözde tesettürlü , özde işe gitmemek için
bahane arayan şişko karıları saldırdı. Bunun için dünya görüşüme dayalı kahpe militan saldırılar
düzenlediler, azınlıkların gücünü gösteriyoruz deyip çok sayıda maganda ite tehtid ve hakaret
ettirdiler. Maganda sürüleri coştu, Küçük Emrah filmlerine yakışacak şekilde “anne ben niye
mühendis olamadım” felsefesiyle kaderin onlara attığı kazığa ceza verdiler. Kahrolsun arabesk
filmleri, kahrolsun parası ve mesleği olan adamlara olan düşmanlık.
Starbucks, Burgerking, MC Donalds, Hacıoğlu Lahmacun, Saray Muhallebecisi,
Simit Sarayları, Evkur, Migros, BİM, Akbank, HSBC, Türkcell, LC Waikiki, KFC, …. gibi
magandaların bol miktarda bulunduğu ve çalıştığı yerlerde mahkeme evraklarını hazırlamamı
engellemek için ve mühendislik çalışmalarımı yapmamı engellemek için sürekli tehtid ve taciz ettiler,
iftira ile tutuklatmak için sinirlerimle oynadılar. Hayatımda bir defa gitmiş olduğum Akbank Esenyurt
Çarşı şubesinde gişe sorumlusu bayan “milliyetçi p.ç, milliyetçi o.ospu çocuğu, seni ömür boyu içeri
kapatacağız..” şeklinde tethdiler savuruyordu ama her yerde aynı şeyi yaptıkları için şaşırmıyordum,
polisten davacı olduğum için güvensiz ortamlar yaratmıştılar ve ben bu durumu kabul etmiyordum,
mahkemenin müdahalesini bekliyordum. Devlete güvendim, devlet kendi polisini ve savcılarını kayırdı
ve aylarca işkenceden, hakeretten sonra biz soruşturma açmayacağız, takipsizlik veriyoruz diye cevap
147
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
verdiler. Savcı yapıyorum ediyorum diye kandırıyordu, aylarca oyaladı ve savsakladı. Size en önemli
tavsiye şu, polisi polise veya savcıya şikâyet etmeyin. Savcı polis istediği gibi saldırsın diye elindeki
evrakı bekletir, polis bu arada siyasi veya cemaatçi saldırı düzenleyerek hayatınızı mahveder. Savcıdan
cevap aldığınızda artık hem paranız hem ömrünüz bitmiştir.
Evimde elektriği kestikleri için ve işkence sayılacak düzeyde sözlü şiddet uyguladıkları için
hem kafam, hem bedenim acıyordu. Bana saldıran iş yerlerinin çoğu Ah Kah Pe tabanı ticarethaneler
idi. Aylarca çalışmamı engellediler, büyük borç yükü altına soktular ve Atatürk’ün Toroslarda tüteyen
tek bir baca kalıncaya kadar sözüyle dalga geçtiler, bacanı söndürdük diye sloganlar attılar.
Sultangazi İlçe Emniyet beni Maltepe ve Beylikdüzü ilçelerine götürerek oralarada bana şeriatçı
kahpe karı saldırısı ve sosyal demokrat kürtçü (yani kendisini üstün ırk sayan kürt solu) saldırıları
düzenledi. Devamında bu saldırıları kavga olarak göstermek için o partilerin kahpe başkanlarıyla
tartışmaya soktular. Büyük bir korkuya kapıldığımı ve bu yasadışı durumu kabul ettiğimi söyleyip
havalara girdiler. Henüz bir şey bitmedi, soruşturmaların sonuçlarını bekliyorum. Soruşturmacılar da
soruşturuluyor.
Şu an Kahve dünyasındayım ve şu an bile kafamı beceren itler oturdu yan masaya. İnşallah
mahkemede analarını ağlatacağım. Müdürlerine bilgi verdim ama aralarında konuşarak bilerek
yaptıklarını belli ediyordular. Bildiklerini inkâr etmemeleri için anlattım ve uyarıda bulundum. Kavga
ettirip tututklatmak için binbir şekilde beceriyorlar kafamı. Amaçları vesayetimi kısıtlayarak paramı ve
kazandığım her kuruşu aramızda düşmanlık olan anne ve babama verip, komik bir tazminatı onların
eline vererek dandik bir ev aldırmak ve bana o magandalar ile aynı parasız varoş hayatı yaşatmak.
Böylece Küçük Emrah filmi çocukları büyük bir zafer kazanıp kendi çabalarıyla mühendis olmuş
adamı yok edecekler. Ve kendi alın teriyle başarmış adamı yok edince zengin baba parasıyla (onları
eleştirmiyorum, keşke herkesin zengin babası olsa) yaşayanların poposunu yalayarak ve üstün hizmet
sunarak yaşamaya ve aynı maaşı almaya devam edecekler. Onların derdi kendilerini yeteneksiz ve
tembel değil, kader kurbanı olarak gösterip suçu başkalarına atmak.
İşte yaptığım başvuru ve başvurununun akıbeti.
148
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
Bu başvuru metninde açık şekilde Sultangazi ilçe emniyet müdürlüğü suçlanıyordu. Bunun
üzerine beni iki farklı ilçeye daha götürüp orada kahpe siyasetçilere ve onların şeriatçı karı ve sosyal
demokrat diye geçinen iftiracı fahişe ordularına yıprattırdılar. Aslında saldıran özel güvenlik şirketi
çalışanları ve yakınları, emniyet mensubu yakınları ve mensupları idi. Ancak kendilerine yakın siyasi
görüşlerin saldırısı görüntüsü verdiler. Bu kahpe eşkiya saldırılarının Atatükçülüğe de, dine de faydası
yoktu.
Amaç hapis cezası alacak işkenceci, dolandırıcı, rüşvetçi or.spu çocuklarını hapisten
kurtarmak ve onların tezgâhını korumaktı. Bütün paramı yok ettiler ve bankaların para şantajı ve
tehtidi ile korkutmaya, susturmaya çalıştılar. Evimde işkence ve kavgayla ile otellere gönderdiler,
otellerde kahpeler tam gaz vurdu. Şeriatçı ve pavyon karısı gibi erkekleri etkileyen, konsumatrist gibi
erkekleri bana saldırmaları için kışkırtan sosyal demokrat görüntüsündeki karılar toplumu ve her
gittiğim yeri kışkırttı. Aynı fahişe gibi hayatlarında yüz vermeyecekleri ve adam yerine koymayacakları
magandalarla oynaştılar, fingirdediler ve onları beni taciz edip tehtid eden kahraman müsveddesi, yani
ya.ak kafa yaptılar. Normal şartlar altında bu fahişeler bu magandalara selâm bile vermez.
Yukarıda numarası ve tarihi verilmiş olan BİMER başvurusu metnini “bir tane bakanlık
bürosu memuru ihbar etti” diyerek, yani şerefsiz başka bir memurun canı istedi diye vesayet kısıtlama
davası açıldı. Gaziosmanpaşa Adliyesinde ve İstanbul Barosunda satılık şerefsiz avukat alehine işlem
yapmamak için kıçını yırtan görevliler vardı. Kadriye Tezcan alevi, Kemal Kılıçdaroğlu siyasetçisi ve
Gaziosmanpaşa CHP Kadın kolları başkanı olduğu için her kurumda CHP’ci itler ve fahişeleri vardı.
Bu memur onun itlerinden biridir veya polis için vuran bir kapedir. Kadriye Tezcan vekâletnamemi
kötü amaçla kullanıp davayı 6 sene uzattığı için vekâletnamemi geri alarak ona sik.irname verdim,
yani hukuk diliyle azlettim. Oradan benim kabul etmeyeceğim ve ömrümü kurtarmayacak, ancak
varoş anne ve babamın durumuna uygun bir geri zekâlı tazminat çıkaracaklar, fakirin hasta ve
mühendislik yapamayan oğluna üç kuruş tazminat veriyoruz ayakları yapacaklar. Bu durumda devlet
hakkımı vermiş olduğunu iddia edip tazminatı verecek ve itler bayram edecek, bir yılda üç kat daha
fazla rüşvet alarak daha da zengin olacaklar. Ben böyle devletin adaletini de , uygulamadığı kendi
yasalarını da, dava açtıran ihbarcı şerefsiz memur kahpenin yedi sülâlesinin de Kaymaklık kaymak
a.ını si.keyim. Maltepe kaymakamı ile de şahsen görüşmüştüm ama bu devlette bakanlık, belediye,
kaymakamlık, karakol, emniyet müdürlüğü ..ve her yerde memurlar aralarından bir şerefsiz it seçiyor,
o şerefsiz it sizinle ağız dalaşına giriyor, şahsi kavga çıkarıp o kurum adına vuruyor, tümü de sözde
namuslu özde yankesici çingene olan memura destek çıkıyoruz deyip haklarınıza, canınıza ve malınıza
saldırıyorlar. Böylece memurla kavga etti deyip tazminat vermiyorlar. Aynı zamanda sizi işsiz ve
parasız bırakıp o memura denk varoş, değersiz insan olarak gösterip o memurla mahalle karısı kavgası
yapmaya müsait adam olarak gösteriyorlar.
Sosyal hayatımı cehenneme çeviren bu rüşvet çeteleri dünyaya adalet dağıtma iddiasında ama
tek dağıttıkları adalet kendi vatandaşının canına malına saldırmak için iftira atıp bu iftiralara dayalı
olarak gaspçılık ve hırsızlık yapmak. Adalet dağıtıyoruz diyen, adamın hayatını ve parasını yiyip
bitiren memurlar şimdiye kadar hiç aralarında para toplayıp birini tedavi ettirdiler mi, yoksa birini
okuttular mı? Sadece asıp kestiler, yakıp yıktılar, soyup soğana çevirdiler ve buna adalet dağıtma
dediler. Dağıttıkları adalet olsa olsa analarıdır. Analarının adı Hale, Lâle, Jale ve bazen de Adalet
veya Ganimet şeklindedir.
149
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
T.C. ADALET
BAKANLIĞI DAVASI
EVRAKLARI
BİMER’e yaptığınız başvurunuz hakkında
ISTANBUL ANADOLU C.BASSAVCILIGI ([email protected])
20.12.2013
Kime: [email protected]
Kimden:
ISTANBUL ANADOLU C.BASSAVCILIGI ([email protected]) Bu iletiyi şu anki
konumuna taşıdınız.
Gönderme
tarihi:
20 Aralık 2013 Cuma 11:19:08
Kime:
[email protected]
T.C. İSTANBUL ANADOLU CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI
Sayı: 2013/1396 20/12/2013
CEVAT ÇALIŞKAN
Başbakanlık İletişim Merkezi Başkanlığına göndermiş olduğunuz ve Cumhuriyet Başsavcılığımıza yönlendirilen
19/12/2013 tarih ve 1075996 sayılı başvurunuz şikayetiniz doğrultusunda gereğinin takdir ve ifası için İstanbul
Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı Müracaat ve Suçüstü Bürosuna yönlendirilmiş olup, takibini bizzat oradan
yapabileceğiniz gibi soruşturma sonucundan ayrıca yasa gereği tarafınıza bilgi verilecektir.
Bilgilerinize rica olunur.
İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı Bilgi Edinme Bürosu
BİMER’e yaptığınız başvurunuz hakkında
ISTANBUL ANADOLU C.BASSAVCILIGI ([email protected])
10:48
Kime: [email protected]
Kimden:
ISTANBUL ANADOLU C.BASSAVCILIGI ([email protected])
Gönderme tarihi:18 Aralık 2013 Çarşamba 10:48:43
150
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
Kime:
[email protected]
T.C. İSTANBUL ANADOLU
Sayı: 2013/1396
CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI
18/12/2013
SAYIN CEVAT ÇALIŞKAN
Başbakanlık İletişim Merkezi Başkanlığına göndermiş olduğunuz ve Cumhuriyet
Başsavcılığımıza yönlendirilen 13/12/2013 tarih ve 1056199 sayılı başvurunuz
şikayetiniz doğrultusunda gereğinin takdir ve ifası için İstanbul Anadolu Cumhuriyet
Başsavcılığı Müracaat ve Suçüstü Bürosuna yönlendirilmiş olup, takibini bizzat
oradan yapabileceğiniz gibi soruşturma sonucundan ayrıca yasa gereği tarafınıza
bilgi verilecektir.
Bilgilerinize rica olunur.
İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı Bilgi Edinme Bürosu
BİMER’e yaptığınız başvurunuz hakkında
ISTANBUL ANADOLU C.BASSAVCILIGI ([email protected])
09.12.2013
Kime: [email protected]
Kimden:
ISTANBUL ANADOLU C.BASSAVCILIGI ([email protected]) Bu iletiyi şu anki
konumuna taşıdınız.
Gönderme
tarihi:
09 Aralık 2013 Pazartesi 13:31:47
Kime:
[email protected]
T.C. İSTANBUL ANADOLU
CUMHURİYET
BAŞSAVCILIĞI
Sayı: 2013/1396
09/12/2013
SAYIN CEVAT ÇALIŞKAN
Başbakanlık İletişim Merkezi Başkanlığına göndermiş olduğunuz ve Cumhuriyet
Başsavcılığımıza yönlendirilen 04/12/2013 tarih ve 1025300 sayılı başvurunuz
şikayetiniz doğrultusunda gereğinin takdir ve ifası için İstanbul Anadolu Cumhuriyet
Başsavcılığı Müracaat ve Suçüstü Bürosuna yönlendirilmiş olup, takibini bizzat
oradan yapabileceğiniz gibi soruşturma sonucundan ayrıca yasa gereği tarafınıza
bilgi verilecektir.
Bilgilerinize rica olunur.
İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı Bilgi Edinme Bürosu


BAŞVURU METNİ (Tıklayınız) —–> 2013-12-09 İstanbul C.Başsavcılığı
BAKANLIĞIN KASITLI OLARAK DEĞİŞİK İŞ KARARI VEREREK
KAHPELİĞİN EN BÜYÜĞÜNÜ YAPTIĞI AĞIR CEZA MAHKEMESİ
ŞİKÂYETİMİN METNİ ——> 2013-08-19 – 3. Ağır Ceza Değişik iş kararı
vermesi normaldir çünkü o başvuruda adliyenin kendi personelini suçlamıştım,
ama diğer adliyeden suçlamıştım. Biz birbirimize destek çıkıyoruz diye laf etti
kararın verildiği kalemde memur kadınlardan biri. Oysa o evrakı verirken de
onarın adliyesi saldırmıştı. Sonuç olarak Vesayet Kısıtlama davası itirazlarına
girdi onların saldırısı. Ancak iki adliye de sanık olduğu için birbirileri için
takipsizlik ve değişik iş kararı çıkarıyorlar. Yani biri diğerini suçsuz buluyor, iki
değil, üç adliye de vurmaya devam ediyor. Benden 16TL masraf istendi, kararı
kabul etmediğim için 16TL’yi ödemeyeceğim ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni
10TL’den büyük, yani yüz kızartıcı suç sınırının üzerinde bir suç işlemekle
suçluyorum.
151
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR






AĞIR CEZA MAHKEMESİ DOSYASINDAN KASITLI OLARAK
ÇIKARILARAK TORPİLLE TAKİPSİZLİK KARARI VERDİRTTİKLERİ,
AĞIR CEZA MAHKEMESİ DOSYASININ GÜCÜNÜ AZALTMAK İÇİN
KASITLI OLARAK BAŞKA YERE SEVK ETTİKLERİ VE TAKİPSİZLİĞE
İTİRAZI ENGELLEMEK AMACIYLA BENİ TAKİPSİZLİK İTİRAZ SÜRESİ
İÇİNDE AKIL HASTANESİNDE TUTTUKLARI FEZLEKENİN KOPYESİ —
——–> CHP’ciVeSüleymancıDolandırıcılar
T.C. ADALET BAKANLIĞI’NA AYNI METİNLE ANCAK BİRİNDE
KANITLARI DA SUNDUĞUM İKİ BAŞVURUDA BULUNDUM . ASIL
ŞİKÂYETİ HIZLANDIRMAK İÇİN İÇİNDE BELGELER OLMAYAN VE
ŞİKÂYETİMİ ORTAYA KOYAN METNİ YERLEŞTİRDİM. T.C. ADALET
BAKANLIĞI GÖREVLİLERİ DOLANDIRICILIK YAPMAK AMACIYLA
ASIL ŞİKÂYET DOSYAMI DİKKATE ALMAYARAK, SAVSAKLAYARAK
İKİNCİ BAŞVURUMU DİKKATE ALDILAR VE AÇIK ŞEKİLDE KANITSIZ
VE EKSİK BİLGİ İLE HAREKET ETTİLER. BAŞVURU METNİ ŞÖYLE ——
> 2013-08-02 – Adalet Bakanlığı
KESİNTİSİZ OLARAK SALDIRILARA UĞRAMAM NEDENİYLE YAPMAK
ZORUNDA KALDIĞIM İHBARLARIN BİR KISMI. ASIL DÜŞMANIMIN
İSTANBUL İL EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜNDE KENDİLERİ HAKKINDA
SORUŞTURMALAR AÇILMIŞ POLİSLERİN OLDUĞUNU BİLMİYORDUM
—–> İhbarlar
RESMİ KURUMLARA YAPMIŞ OLDUĞUM ŞİKÂYET BAŞVURULARINDA
SUNMUŞ OLDUĞUM EK BELGELER —-> Resmi Evraklar – Ekler
DOĞRU DÜRÜST YAZMAMA İZİN VERMEMEK İÇİN KESİNTİSİZ
OLARAK BANA HAKARET EDEN VE DİKKATİMİ DAĞITAN
ŞEREFSİZLER NEDENİYLE 11.12.2013 TARİHİNDE GÖNDERDİĞİM PTT
MEKTUPLARINDA HATALAR VAR —–> 2013-12-11 – Adalet , 2013-12-11 –
İçişleri , İçişler ve Adalet bakanlıklarına PTT’den yazı
BU BAŞLIKLARIN ÜZERİNE FARENİN SOL TUŞU İLE TIKLAYARAK METİNLERİ
AÇINIZ: 2013-Aralık-CevatÇ , 2013-Aralık-C.Çalışkan ,
İçişleri ve Adalet bakanlıklarına PTT’den yazı , 2013-12-11 – İçişleri , 2013-12-11 – Adalet ,
2013-08-02 – Adalet Bakanlığı
CHP’ciVeSüleymancıDolandırıcılar , 2013-08-19 – 3. Ağır Ceza
2013-12-09 İstanbul C.Başsavcılığı (Adalet Bakanlığı’nı suçlayan yazı, işlerine gelmediği için
bir iki aydır geciktirip işleme koymuyorlar) , Resmi Evraklar – Ekler , İhbarlar –
64 www.cevatcaliskan.com , www.cevatcaliskan.net , www.cevatca.wordpress.com
2013 YILI BİMER BAŞVURULARIM
T.C. İÇİŞLERİ BAKANLIĞI İSTANBUL İL EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ PERSONEL
ŞUBE BAŞKANLIĞI’NIN ŞEREFSİZ OLDUĞU VE ÜLKEMİZİN İKTİDARI OLAN
SİYASİ PARTİNİN, ANA MUHALEFET PARTİSİNİN VE BU SİYASİ PARTİLERİN
MİLİTAN DEVLET MEMURLARININ ŞEREFSİZ OLDUĞUNU KANITLAYAN
SORUŞTURMALAR. BU SORUŞTURMA DOLANDIRICILIĞININ ORTAYA
ÇIKMASINI ENGELLEMEK İÇİN İKTİRDAR VE ANA MUHALEFET MEMUR
MİLİTANLARI ŞİKÂYETÇİNİN DAVA AÇMA HÜRRİYETİNE SALDIRDI.
152
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
Aşağıdaki BİMER başvurusu metni bana Gayrettepe Gasp Şubede okutuldu ve metni doğru buldum,
onayladım. Ancak BİMER başvuru numarası benim kayıtlarımda yoktu, ya unuttum ya da farklı bir yere
kaydederek unuttum. İkamet adreslerimde işkence dozunda taciz olduğu için bazı işlerim yarım, hatalı,
153
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
eksik oluyor.
Ulusalcı demek Kâmilci, Kemalettinci, Kemalci değil, Mustafa Kemal Atatürk’çü olmaktır.
“Yurtta sulh, cihanda sulh” dedi en büyük Türk. Yurtta sulh olsun. Sağcı solcu diye böldünüz,
fakirleri kavga ettirdiniz. Siz her zaman başkan, her zaman yönetici, her zaman memleketi kurtaracak
hint kumaşı, haram paranızla yakışıklı, yandaşlarınızın reklâmı ile namuslu oldunuz.
Mustafa Kemal Atatürkçü değil de Kemalci olunca bakın neler oluyor. Kâmil, Kemal,
Kemalettin CHP’si bana neden saldırdı öğreniniz.
2008 senesinde ikamet ettiğim dairenin karşısında mahallenin tüm pisliklerinin toplandığı
evi jandarma istihbarata vermiştim. Daha sonra bu evin Sinan Şamil Sam’ın şöhreti ile ortada adam
diye gezen Şenol Erdağı’ya ait olduğunu öğrendim. Mahalledeki kürt – laz çeteleri kapısında köpekti
çünkü şikâyet edildiklerinde Şenol onlara karakolda torpil, polise ibrikçilik, ayakçılık yaptırıyordu.
2008 başında da Barbaros’taki milletvekili lojmanlarına uğradım. Nöbetçiyi nasıl tespit
ettiğimi söyleyip (arabada sigara içtiği için sigaranın minicik alevini, yani ışığını görmüştüm)
dövmelerini istemiştim ve onu yere indirip dövmelerinden zevk almıştım, cep telefonlu bombanın iki
şeklinden söz ettim ve benim gençliğimi harcadıkları için daha berbat bir buluş yapacağımı ve herkesi
tünellere, kapalı binalara hapsedeceğimi söylemiştim. Buradaki eğlencem de yeni bir şey bulmayacak
olmam idi ve aklımdaki şeyin füzeciklerle fırlatılan kimyasal silâhlar olması idi. Ama birkaç hafta
içinde başım yine belâya girdi ve bu defa tımarhaneye kapattılar, beynimi mahvedecek kadar elektrik
verdiler. Bunun nedeni DGM’ye gidip şikâyetçi olacağımı söylemem ve bir polise ertesi gün gelip
dilekçe vereceğimi söylemem idi. O şerefsiz it polis aynı gece ailemle anlaşıp durup dururken kavga
çıkardı, babam dayak yiyormuş rolleri yapıp kendisini yerlere attı , bütün mahalleyi bağırarak ayağa
kaldırdı, pencerelerden ve balkonlardan bağırdı, şerefsiz it polisler gelip tutukladı, kaçırıp tımarhaneye
kapattı.
Şikâyetim en başından beri iki şerefsiz savcı (Mehmet Gürdal ve onunla aynı odada
görevli hazırlık savcısı) ile ilgili olduğu için savcı istedi polis vurdu, savcı şikâyetleri savsakladı, polis
yakınları saldırıp paramı sağlığımı yok etti, sonra şikâyet dilekçelerini adliyelerden çaldılar, işkenceci
154
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
şerefsiz tımarhanelere kapatıp tehtid ettiler, ömrümü çürüttüler. İstanbul polisi DGM, yani ağır ceza
mahkemesi korkusuyla vurdu senelerce. Son sene de İstanbul İl Emniyeti defalarca arayıp açık şekilde
DGM sözü veriyordum polise, bunun üzerine polis beni aldı Maltepe’ye götürüp işkence yaptı, yıprattı,
hayatımı kaydırdı ve yetersiz, kanıtları ve hatta metni tam olmayan bir DGM şikâyeti yaptırdı. Yani
yapacığım şikâyeti yaptırdı ama kendi işine gelecek şekilde, yeterince bilgi ve kanıt sunmamı
engelleyerek şikâyetçi olmamı sağladı. Sonuç çıkmadığı gibi o suçlama evrakını çaldı adliyeden, nasıl
olsa tüm adliye polis çetelerinin or.spusu idi. Dava edince evraklar geri geldi ama bu süreç içinde yine
aylarca vurdular.
Problem şu ki ben her zaman mevcut olan şeyleri daha fonksiyonel kullanan biriyim,
yani yeni bir teknoloji icat etmiyorum. Mevcut teknolojiye yeni kullanım alanları buluyorum.
Devamında 5 Kasım 2008 tarihinde ölüm tehlikesi yaratacak şekilde dövülmem olayında da
kafama odunla vurarak o elektrik şoklarının yarattığı hasara örtpas ayarlayacak bu durum çıktı
ortaya. Beynimdeki travmalar beni çok şişmanlattı, travmalar obeziteye neden oluyor. Olayın
azmettiricisi ve yalancı şahidi Sinan Şamil Sam’ın maganda ve şöhret olmak için kıçını yırtan
akrabası idi. Sinan Şamil Sam 2012 yılının Ağustos ayında sabahın altısında (o dönemde kurslara
gidiyordum ve ders sekizde başlıyordu) tramvayda karşıma çıktı ve beni tehtid etti.
Bu adam yaralama olayının 2009 yılında yapılan ilk duruşmasında on kardeşiz diye tehtid
eden sanıklar hakkında “onlar kürt mafyası ise ben de Türk faşistiyim” şeklinde alay ettiğim için savcı
beni ayağa kaldırıp suçladı ve sorgulamaya başladı. Bana yöneltilen suçlamayı sordum ve savunma
hakkımı talep ettim. Mahkemenin hakimi “faşizmin yasal olduğunu ispatla” dedi ve ben T.C.
Anayasasının altıncı maddesine dayanarak , yani “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” ifadesi ile
anlamı “devletin yönetiminin millette olması” olan faşizmin yasal olduğunu ispatladım ve
Cumhuriyetin ilk kuruluş yıllarından söz ettim. Mahkeme ulusalcı olduğumu tespit edip benden
ulusalcı olduğum konusunda onay aldı. Soruşturmaya gerek duyulmadan suçlamadan kurtuldum.
TBMM’nde “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” yazıyor. Siyasi görüşüm hakkında ayrıntılı bilgiler
verdim. Etnik kavgalardan Türklerin değil, azınlıkların zararlı çıkacaklarını anlattım. Doğu
Avrupa’da milyonlarcası bulunan Çingeneler dayak ve kötü muamele, işsizlik ve açlıkla yaşıyorlar.
Bunlar dışlandıkları için suç ve ahlâksızlığa itiliyor. Aslında açlık ve işsizlikle geliyor işledikleri suçlar
(hırsızlık, fuhuş, cinayet,….v.b.). Eğer bizim aramızda insanca yaşamayı red edip sapıkça kavga
çıkarsaydılar Kürtler ayrı mahalle ve gettolarda yaşayacaktı, işsiz ve aç kalıp Çingeneler ile aynı
durumda olacaktı. Kısacası Kürtçülüğün sonu budur ve bugün öyle bir problem ayyuka çıkmadığı için
Kürtlerin böyle bir sorunu yok. O mahkemede bu durumu anlattım ve nefret siyasetinin, terörün
Kürtlerin zararına olduğunu anlattım.
Avukatım G.O.P. CHP eski kadın kolları başkanı olan alevi bir vatandaş idi ve yıllar sonra
onun arkadaşı, aile dostları olan bir kürtçü CHP’ci şirkete girdiğimi çok geç öğrendim. Sözde ulusalcı,
özde pekaka yalakası alevi olan arkadaşının sapıkça hakaretlerine ve saldırılarına maruz kaldım o
şirkette. Bunu o şahısların kalitesiz ve kötü niyetli olmalarına bağlıyordum. Son duruşmadan önce
avukatı kovarak lüzümsuz yere 6 sene sürmüş olan davayı kazandım. Avukatı azlettim, ancak dostu
olan şirkette zor günler geçirmiştim. Bir yıl önce de tehtid ve hakarete maruz kalmış, yaptıkları
yasadışı işler nedeniyle kaçmıştım. Alevi karı vurup durmuş, kendisine olan güvenimi ve vekâletimi
sapıkça tepe tepe kullanmış, alevileri ve kürtleri kışkırtmış.
O CHP ve Süleymancılar cemaati ortak şirketinde çalıştığım dönemde bakirdim ve o ofiste
çalışan, üç firmaya aynı anda hizmet eden çalışan bayanlardan bazıları şirket içi fuhuş yapıyordu ve
onlar beni iğrendiriyordu. O dönemde bakirdim ve birinin bana aklınca “bana şııı de, şııı de bana”
diye yaklaşmasını ayıplayamadım, kızamadım, ne biçim bir olay bu diye garipsedim. Ancak devamında
şirketi kışkırtması ve düşmanlık yaratması cinsel taciz oldu, cinsel tacize uğradım. Bu nedenle biri
Süleymancılar cemaatinin iş adamlarından olan ve çok namuslu iş adamı diye geçinen (aslında her
işte maşa kullanarak fuhuş, rüşvet, sahtecilik, vergi kaçırma suçlarını işleyen) ve diğeri CHP
Sultangazi Belediyesi Meclis Üyesi olan patronlar bu durumu tersine çevirmek için beni sapık diye
155
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
duyurmaya çalıştılar. CHP’nin de cemaatin de yöneticileri ve üyeleri çılgınca saldırdı bana bu olaydan
sonra. CHP bana iş bulup susturacağını sanmıştı ama ben kabul etmedim çünkü hakaretler ederek
sapıkça ve sadistçe dalga geçiyordular, kendi inancıma göre de bölücü örgüt yalakası Kılıçdaroğlu
yönetimi ile iyi geçinmek vatana ihanetti.
İtiraf ediyorum şirketteki tesettürlü bayanlardan birini baştan çıkarıp istersem yaparım
yapmıyorum olayı yarattım. Onu yarı yolda bırakıp, hatta beyaz çarşaf isterim dediğinde “sana çarşaf
fabrikası kuracağım” diye eğlenmiştim. Sebebi sürekli olarak patronun kardeşine beni tehtid ettirmesi
idi ve aşağlatması idi. Yani ufak bir intikam aldım. Patronun belediyedeki işlerin takip ustası ve
memurlara haşlık dağıtan velinimet kardeşi kendisini derin adam sanıyordu. Ve büyük mafya ayakları
ile beni tehtid ediyor, aşağılıyordu. Rüşvet paraları dağıtması nedeniyle ve sürekli Kurtlar Vadisi
dizisini seyretmesi nedeniyle kendisini derin adam, karanlık adam, yer üstünde bir yetmiş ve yer
altında bir yetmiş boyu olan adam sanmaya başlamıştı. Şirkette bir süre mafya tehtidi savurdular.
Yaptıkları dolandırıcılık paradan ibaret olduğu sürece sorun yaşamamak ve başıma belâ almamak için
devam ettim. Ancak sağlam olmayan binalar için sahte proje istemeye başladıklarında, yani insan
hayatını tehlikeye atıp beni bunun için maşa olarak kullanmak istediklerinde kaçtım. Şirkette bazı
elemanlar çok sayıda yönetici ve belediyedeki memurlardan bazıları ile aynı anda cinsel ilişkiye
giriyor, ben bakir olduğum için bu durumu mide bulandırıcı buluyordum.
İşten ayrıldıktan yaklaşık bir sene sonra, yani Fema İnşaat ve Tic. A. Ş.’ de aynı sapık
tayfanın uzantıları ile ve kiralıkları ile başım belâya girdikten sonra 11 Nisan 2013 adam yaralama
davası karar duruşmasından önce düşmanlarım tam gaz vurduğu için (komşular sabahın ikisinde
uyandırıp vuruyordu, beni cinselliğe ve uykusuzluğa zorluyordu kahpeler, Bilişim Eğitim dershanesi
de sürekli sorun çıkarıyor ve polis beni kesinlikle korumuyordu) o duruşmada işimi bitirecekler diye
korktum, tımarhaneye düşersem en az beş sene ilişkiye giremeyeceğim diye korktum. 14 Mart 2013
tarihinde Maria (Meryem) adındaki bir fotomodel escort ile ilişkiye girdim, çıktıktan sonra habersiz
olduğu için SMS göndererek bekâretimi aldığı için teşekkür ettim. Takmadı ama on ay sonra tekrar
anlattım durumu ve çok hoşuna gitti. Benim iş yerime yakın bir yere taşındığını öğrendim. Ama
kendisi ile görüşmedim. Daha sonra iş yerinin önceden ayarlanmış olduğunu ve o iş yerinde Ah Kah
Pe ile kavga çıkarıp önceki şeriatçı saldırıları bir kavgaya bağlamaya çalıştılar.
O dönemden sonra toplam 6-7 escort ile birlikte oldum, bazıları ile hiç tanışmasaydım keşke
dedim, bazılarını tanıdığım için mutluyum. Ama ailemle ikamet ettiğim adreste de, komşuların beni 5
ay boyunca evimin havalandırma deliğinden sürekli gözetleyip cinsel çağırışım ve tacizler ile
mastürbasyon yaptırdığı Maltepedeki adresimde de çok az uyumama izin veren, sürekli cinselliğe
zorlayan birer çete vardı. Polisi çağırıyordum, polis bir şey yok deyip gidiyordu. Sonunda emniyeti
dava ettim. İnanır mısınız bir ay geçmiş olmasına rağmen henüz işleme konulmamıştı takipsizliğe
itiraz evrakım. Hatta evrakı çalmıştılar adliyeden, evrak kayboldu diye dava açtım. İşlemleri yaparken
telefon aldım evrak Anadolu Adliyesi’nde diye ve dosyadan bir fezleke çalıp CHP’ciye ve Süleymancı
iş ortağı dolandırıcılara takipsizlik vermişler. Hem özel güvenlik şirketlerini hem emniyeti suçlamıştım.
Normalde on günde cevap vermeleri gerekiyor, cevabı almam iki ay sürdü ve bu süre içinde beni işsiz,
parasız bırakıp bir ton iftira attılar, ailemin desteğine mahkûm ettiler beni. Ailem öyle bir şey yok diye
hareket ediyor ancak dava açılması halinde mahkemeye yalan söyleme cesaretleri olmayacak çünkü
bunun sonu hapis olur. Öz annem vurmaz sırtından öz oğlunu. Aslında beni düşmanlarım adına tehtid
ediyor beni annem evde, sabah çıkarken parasızlık ve işsizlikle tehtid ediyor. Ama her attığı lâfı inkâr
ediyor, her tehtidi yalanlayıp sözlü şiddetle bana işkence yapıyor. Annemin çenesi başkasında yok.
9 Şubat 2012 tarihinde telefonla saat 15:00 sıralarında arayarak beni tehtid etti Harun Hasan
Öge ve yaver bozuntusu dötten bacaklı İbrahim Öge. Anama sövdüler, senin gibi adamlar çok
yaşamıyor diye tehtid ettiler ve ceza verdiklerini söylediler. Devamında Maltepe Aydınevler
Mahallesinde bana iftira atan kahpe komşular da ceza vermiş gibi davranıp ceza verilmesini kabul
eden şahıs olarak gösterip Harun Hasan Öge ve kardeşi İbrahim Öge için para karşılığında iftira
savunma hazırladılar. Satılık köpek hepsi. Çok sayıda vaka ayarlayıp çok sayıda dava açmama neden
oldular. Bunların iftira savunmasına göre ben sapık oluyorum, onlar şerefli namuslu iş adamı ve
156
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
önemli Müslüman oluyorlar. Ben sadece hakimin karşısına çıkmak istiyorum, çıkarsınlar hakimin
karşısına ki onları rezil edeyim. Öyle birlik olduk, bastık parayı ve kiraladık açlıktan ölmüş komşuları
diye bir şey olamaz. Bunlar bana iki sene mastürbasyon yaptırdı ama ben erkeğim ve beni azdırıp
durdular, iktidarsız olmamak suç değil. Beynimi acıtacak kadar sinir ettiler, sözlü taciz ve tehtidler,
şerefsiz iftiralar ile kışkırtıp sinirlerimi çökerttiler. Gece gündüz yan binadan, üst kattan ve sokakta
saldırdılar. Beynim eziyetten çökünce şunun bacağı, bunun donu, onun kalçası, şu karı, bu kız, onun
organı, bunun bilmem nesi….diye bir sürü cinsel lafla çökmüş beynimi cinselliğe zorluyor. Resmen
tecavüz gibiydi.
Aynı zamanda bir ton iftira ile normal ilişkim olmasını engellediler, profesyonel ve özel
hayatıma öyle saldırdılar ki bir hanımefendinin benim yanımda görünmesi imkânsız hale geldi.
Aslında isterdim bir kız arkadaşım olmasını, bebeğim olmasını. Genç kızları beğendiğim doğru. Hiç bir
sevdiğim için intihar etmeyi düşünmedim. Bir güzel için ölüp toprağın altına girmek onu başkaları ile
aşk yaşaması için yoldan çekilmek, onu ellere vermektir. O nedenle kara sevda intiharı benim için
sadece kötü değil, aynı zamanda mide bulandırıcı geliyor. İntihar edenleri de kötülemiyorum çünkü
tıbben onlar hasta, onlar hasta oldukları için ölümün pençesinde. Özet olarak Artun ve Pramit Yapı
denetiminin patronları beni tehtid ettiklerinde bu durumu sosyal medyada ve internet sitemde yazdım.
Ellerindeki tek koz onların motorları ile ilişkiye girmek yerine 10-12 günde bir mastürbasyon yapmam
( Aile hekimim Orhan Kaplan’ın tavsiyesi ile) idi. Yani ucuz kızlarla ilişkiye girmiyordum, güzel bir
birliktelik plânlıyordum. İşkence, eziyet ve iftiralar ile hayatımı batırdılar, para ile ilişkiye girmek
zorunda bıraktılar. Kahpe şeriatçı Ah Kah Pe adamın cinsel hayatını mahvedip zinayla fuhuşla
zorluyor, oysa onların aile anlayışları ve iş anlayışları fuhuşun ta kendisi. Şuraya bu kadar para
koydum, sen kabul ettin, kızı karıyı verdin, ben aldım, sen verdin.. yallah. Sonra karı taşınmaz mal
oluyor…haahaha..
Problem girdiğim her iş yerinde yok cep telefonuma cinsel hatların SMS reklâmlarını
göndererek, yok evde rahat bırakmayarak, yok çok zaman kaybetmemek için porno seyretmeye
zorlayarak bana iki seneye yakın mastürbasyon yaptırtmaları, bunun için kiralık komşuları
kullanmaları, para kazanmamı engelleyerek escortlar ile görüşmelerime son verdirterek normal
arkadaşlık veya kiralık kadınlar ile gerçek seks yapmamı engelleyerek beni masturbasyoncu olarak
tanıtmaları idi. İnanın bana bu günlerde öyle bir şeye gerek duymuyorum çünkü sabahın üçünde
uyandırıp seks sohbeti ve tacizleri ile beni uyaran ve mastürbasyona zorlayan komşular sustu
artık. Maltepe’dekiler susmadı ama bu adrestekiler yaptıkları şeyi biliyorlar, hesap
soracağım. İhtiyacım olduğunda zaten fotomodeller ile seks yapıyordum, ama gerçek kadınla seks
yapınca mastürbasyon yapamıyor zaten insan, böyle bir ihtiyaç yok…diye birkaç ay geçirdikten sonra
komşular yine kudurup tam gaz vurmaya başladılar. İş yerinde de işveren Jale İyem , Harun Hasan
Öge adına “Harun seni istiyor” şeklinde tehtid savurdu, banka tehtidi altında olduğum için büyük
ısrarla geciktirdiği maaşımı aldım. Ancak kendisi de tüm paramı ve zamanımı harcatacak şekilde
hareket ettiğini inkâr etmiyordu, para kıskacına alınmıştım, yine de sözümü esirgemiyordum. Paramı
aldığımda da 3-4 günde oteldeki laz itlere harcattırdılar, batırdılar paramı.
Ekim – Kasım 2013′te yine başladı uykusuzluk ama bu defa komşular susuyor, onun yerine
sokaktan bağıran sapıklar devam ettiriyordu olayı. Yani metrobüs ve tramvaylarda etrafımda vır vır
dolaşıp dikkat dağıtma konuşmalaır yapıyorlar, evde de sabahın üçünde uyandırıp şu kızla bu kızla
ilgili sohbetler ve kışkırtmalar ile azdırıyorlar. Annem de dava ettiğim itler adına beni tehtid ediyor,
dava dosyasında annemin ve babamın adı da geçiyor. Onlardan şikâyetçi ve davacıyım.
Peki bu kadar çok çaba nedeni mi? Çünkü hem CHP ile, hem cemaatçiler ile mahkemelik
olacak durumdaydım. Beni devlete dava açacak adam diye damgalatıp parti ve cemaat olarak vurdular
bana, iftiraları da toplumun duyarsız kalmasını sağladı. Hatta eziklerden destek bile aldılar. Milliyetçi
düşmanı topluluklar tam gaz vurdu, dertleri bol parayla yaşayamamak olan p.çler kıskanıp vurdu.
Olay küçük emrah filmlerine dönüştü, hepsi zengine düşman, zenginin maduru Küçük Emrah
gibiydiler.
157
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
Maltepe ilçesinde saldıranlar avukat Kadriye Tezcan’a denk aleviler ve kürt alevileri idi.
Onun kalitesinde ve dış görünüşünde ama eğitim görmemiş olanları idi. Sapıkça ve acımasızca saldırıp
alevi Kadriye Tezcan’ın da bulunduğu grupla, Tepe Özel Güvenlik Şirketi ve İlçe Emniyet ile ilgili
şikâyetimden vazgeçmem için tehtid ediyordular. Haklı olduğum için suçlu olduğumu, şikâyetimden
vazgeçmezsem beni öldüreceklerini, asla para kazanmama izin vermeyeceklerini söylüyorlar. İlâç
kullanmaya ve deliyim demeye razı olmazsan sana iş ve para yok diyordular.
Sorun sapık dolandırıcı CHP’ci alevi, Mustafa Kemal Atatürkçü değil de Kemalci Kadriye
Tezcan’ın davamı 6 sene savsaklaması ve beni dolandırması, işverenim Halûk Bozkurt’un arkadaşı
olduğu için davayı uzatıp beni senelerce bedava sayılacak paraya çalıştırması idi. Yani mahkeme
nedeniyle imajımı, iş bulma imkânlarımı yok ediyordu. Sebebi de dostu olan , kürtçülük siyaseti yapan,
aynı Kılıçdaroğlu felsefesinin parçası olan Halûk Bozkurt ve ağa babası Harun Hasan Öge için ayda
800TL maaşla günde 2-3 bin TL değerinde proje çizmek istememem, beni zorla düşük ücrete
çalıştırmak. Diğer yandan Bakırköy tımarhanesindeki solcu doktorların tehtidi, davacı olmak istemem
ve bana tehtidle ömür tedavi dayatmaya çalışmaları idi. Kendilerinden şikâyetçi ve davacıydım. Ancak
beni Maltepe’ye götürüp can güvenliğimi tehtid edecek şekilde ve işkence yaparak yeni yarattıklarıı
binlerce olayı dava etmeme neden oldular. 2008/1222 numaralı davada suçlu olan sanıklardan,
yalancı şahitleri Şenol Erdağı’dan ve dolandırıcı avukattan tazminat almamı engellediler. Maltepe ve
Beylikdüzünde o kadar çok vurdular ki ayakta duramayacak kadar yordular. CHP Sultangazinin
şerefsiz belediye meclis üyesinden, onu ağa babası dolandırıcı cemaatçi Harun Hasan Öge’den, Harun
Hasan Öge’nin rüşvet mafyası kardeşi İbrahim Öge’den tazminat alamadım. Topluca vurduk sana
diye tehtidler savuruyordu rüşvetçi memur tesettürlü karıları her emniyete ya da adliyeye gideceğim
zaman.
Asıl mesele Gaziosmanpaşa ve Sultangazi’de Gaziosmanpaşa CHP Kadın Kolları eski
başkanı Kadriye Tezcan, Sultangazi Belediyesi CHP meclis üyesi Halûk Bozkurt’tan davacı olmamı ve
tazminat istememi engellemek, böylece Ah Kah Pe belediyesindeki rüşvet ve yolsuzuluk olaylarının
ortaya çıkmasını engellemek için beni öldürmeye teşebbüs etmeleri idi. Savcılıklara vermiş olduğum
yazıları ve belgeleri de hiç okuma fırsatım olmadı. Yazı yazdığım yerlerde sapık maganda varoş
saldırılarına ve tacizlerine maruz kalıyordum. Durumu Ah Kah Pe ve CHP genel merkezlerine ve il
yönetimlerine telefonla söylemiştim, kavga çıkarmak için tehtid ve sinir etmeye çalıştılar. Yani medeni
şikâyet almak yerine sinir edip, itham edip, iftira atıp, eğlenip beni küfüre ve tehtide zorluyordular.
Resim çekmekten zevk alıyorum ama ustası değilim. Yine de koyuyorum fotoğraf makinesini
masanın üstüne ve bekliyorum resim çekmesini.
Internet vazgeçilmez benim için. Hayatımı kurtardı, geçmişteki 13 sene gibi gece gelip
götüremedi beni üniformalı kahpeler kanunsuzca. Belki de daha kötü oldu, kendi ayağınla geleceksin
deyip ömrü kısaltacak şekilde işkence yaptırdılar kendi siyasi mafyalarına.
Ben müziğin her tarzına hastayım ve tarza göre değil esere göre yapıyorum tercihlerimi. Bir
tane Orhan Gencebay ve bir tane Ferdi Tayfur şarkısı dışında arabesk dinlemem. Utanmam arabesk
dinlemekten ama iki şarkı dışında zevk almam arabeskten. 12 yaşından beri durmaksızın Heavy Metal,
Hardrock takıldım. Bazen iyi geliyordu elektronik müzik. Ama duygusal müzikte tercihim Rusça
şarkılar. Serserilik ve zevk için ise Amerikan piyasasının technoları işe yarıyor. Her gün yeni tarz yeni
eser çıkıyor. Özellikle araştırmıyorum, internette kulağa hoş gelen şeyleri dinliyorum.
Yabancı dillere ilgi duyuyorum. Ama sertifika almak veya hava atmak için değil, bir bilgiye
ihtiyacım olduğu zaman anında ulaşıyorum. İnternette bulamayacağınız şey yok. Bir dilde
bulamazsanız diğer diller mutlaka işe yarar.
Memleketi kurtarmak isterdim elbette ama bin yıldır bir türlü kurtulmayan memleketi
kurtarmak benim yeteneklerimi ve gücümü aşar. Memleket zaten bir sürü ticari kuruluş ve siyasi
158
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
güçlerin oyuncağı olmaktan mutlu, kurtulmak istemiyor. O yüzden kendi hayatımı yaşamaya özen
gösteriyorum.
En eğlenceli plânım çift taraflı bir albüm hazırlamak. Bu fotoğraf albümünde terör
sempatizanı kızlarla polis/asker yakını kızların güzellik yarışması olacak. Albümün bir tarafı devletçi
kızlardan oluşacak, diğer tarafı da isyankâr/militan kızlar olacak. Aslında bir de üçüncü bir bölüm
olsa iyi olur, bu dünya düzeninin am.na koyayım – ben kendi zevkime göre yaşarım diyen
liberal kızların fotoğraflarını koyacağım. Yani güzel bir trilogy olacak. En büyük projem bu.
Copyright Cevat Çalışkan © 2013. All Rights Reserved.
Ulusalcı demek Kâmilci, Kemalettinci, Kemalci değil, Mustafa Kemal Atatürk’çü olmaktır. “Yurtta
sulh, cihanda sulh” dedi en büyük Türk. Yurtta sulh olsun. Sağcı solcu diye böldünüz, fakirleri kavga
ettirdiniz. Siz her zaman başkan, her zaman yönetici, her zaman memleketi kurtaracak hint
kumaşı, haram paranızla yakışıklı, yandaşlarınızın reklâmı ile namuslu oldunuz.
Copyright Cevat Çalışkan © 2013. All Rights Reserved
BİYOGRAFİ
1989 yılında Adana’ya yerleşerek ailece Adana Seyhan nüfusuna kayıt yaptırdık. Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşı olduk.
İlk yıllar biraz zor geçti. Devlet bize oturacak bir ev ve anneme iş verdi. Annem fabrikada çalıştı, babam
inşaat ameleliği yaptı ve oturduğumuz evi satın aldık.
Ben eğitimime Sabancı İlköğretim Okulu’nda (Adana Seyhan – Belediye Evleri) devam ettim. Orta iki ve
üçü orada okudum. Çok şanslı idim çünkü tüm arkadaşlarım ve tüm öğretmenlerim çok büyük manevi
destek verdi. Tüm arkadaşlarımı seviyordum. Ortam sıcak insanlarla doluydu. Bir yandan da sosyalizmin
gelişmiş okullarını özlüyordum. Daha önce yaşamış olduğum hayatın değerini çok iyi anlamıştım.
Aileye katkıda bulunmak için değil, kendi haşlığım için bir süre bir çantacının yanında çırak olarak
çalıştım. Aslında çok uzun sürmedi. Yaz tatilinde bitti bu olay. Ustam biraz sert ama çok iyi bir adam idi.
1991 yılında Adana Anadolu Ticaret Meslek Lisesi’ni kazandım ve İngilizce hazırlık sınıfını birincilikle
bitirdim. Yaz tatilinde inşaatlarda amelelik yaptım. Babamla inşaat hammallığı yaparak bir miktar para
kazandım.
159
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
Birinci sınıfta karneme bir kaç B girdi. Diğer notlar A da olsa okul birincisi değil, ikincisi oldum.
Hevesim kırılmıştı. Başarıyı üniversitede yakalamak istiyordum.
İkinci sınıftan itibaren dershaneye gittim. Üçüncü sınıfta dershaneyi değiştirdim. 1995 yılında Yıldız
Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümünü kazandım ve İstanbul’a geldim.
MALTEPE
Sultangazi bölgesinde 2008 yılında açmış olduğum davanın 2009 yılındaki ilk duruşmasında siyasi
fikirlerimi savundum. Şahidim avukatım ve ailemdi. Avukatım ve ailem birlikte beni bir işverene
gönderdi. Avukat ve işveren CHP’ci idi ve CHP’nim mevcut politikasını yok edecek, yer yüzünden
silecek bir siyasi görüşüm vardı. Atatürkçü düşünceyi Faşizme ve tam olarak Neofaşizme uygun
şekilde yorumlamış, ulusalcı olduğum için mahkeme soruşturma yapmaya gerek duymamıştı.
Şirketlerden oluşan bir çete tek bir ortak ofisteydi. O ofiste beni suça zorladılar, zaten ahlâksızdı
çalışanlar. Çok sayıda dolandırıcılık ve rüşvet olayı, hatta o bölgedeki rüşvet trafiği onların
elindeydi. Sorun dünya görüşümün etkili bir şekilde çok sayıda partiyi yok edecek güce sahip
olması ve oy kaybettirecek olması idi. Suç işlemeye karşı çıktım, dayaktan değil rüşvetçilerden ve
beni yıllarca kaçırıp işkence yaptırmış Sultangazi İlçe Emniyet’ten korkuyordum. Ne zaman dava
açsam kaçırıp tehtid ve işkenceyle “şikâyetçi değilim” diye ifade alıyordular. Böyle rüşvet
makinaları çok rahat kurtulacaktı. Beni sert erkek ayakları ile tehtid eden İbrahim Öge ve sürekli
hakaret ve aşağlamayla sinirlerimi bozmaya çalışan üç kuruşluk şerefsiz Kemal Çetiner’i tek
160
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
yumrukla öldürecek güce sahiptim. 40kg ağırlığındaki halterle spor yapıyordum, kollarım güçlü idi
ama rüşvet yiyen itler yüzünden tehlikedeydim ve tehtid altındaydım. Her defasında lafı soktum,
beni aşağlayamadılar ama çok bağırıp gürlediler. Sonra madur gibi davranıp şikâyet etti beni
p.zevenkler. Oysa beni tehtid eden kendileri idi ve bana saldıran İbrahim Öge’nn her mühendise ve
memura ikram ettiği metresiydi. O ofiste çok ahlâksız bir ortam vardı ama patronlardan biri
cemaat iş adamı hoca, diğeri CHP sultangazi ilçe belediye meclis üyesi, diğeri de islâmi sohbet şov
yapan biriydi. Yani hepsi sütten çıkmış ak kaşık gibi davranan ahlâksız dolandırıcılar idi.
Siyasi bağlantılarını kullanarak beni ömür tımarhane kontrolüne almaya ve ömür boyu iş göremez
raporu çıkarıp kendilerini dava etmemi engellemek için hareket geçtiler. Bu sütten çıkmış ak kaşık
dolandırıcılar başka yerde konuşmamdan korkuyordular. Hukuki ehliyetimi elimden almak
istedikleri gibi beni sözüne inanılmayacak bir deli olarak göstermeye çalıştılar. Bunu yapan ve
yaptıran CHP’cilerin anasını s.keceğim bir gün. Asla affetmem böyle saldırıyı. Bunu deneyen
şerefsiz o.ospu doktorun yüzüne vurdum şerefsizliğini, 7 değişik şekilde o.ospu dedim. Bağırdı ve
beynimde damar koptu sanki, bir an için bilincimi kaybettim ve toparlandım. Duygu sömürüsü ve
değişik kelime oyunları ile ağlamaya, beni etkilemeye çalıştı. Kabul etmedim atacağı kazığı ama
ömür boyu tımarhaneyi kabul etti diye dedikodu yaymışlar. O doktorun da o dedikoduyu yayanın
da ta anasının avradının yedi sülâlesini s.keyim. Bunu kabul ettirmek isteyen şerefsiz doktorlarla
senelerce kavga ettim, kabul etmedim. Davacı ve şikâyetçiydim ama dava açmama izin vermdiler,
çok sayıda şerefsiz ayarlayıp “teşekkül” adı altında binlerce dolandırıcılık ve sabotaj yaptılar. Bir
sürü kiralık it bana iftira ve hakaret etti, yüzlerce saçma olay ayarladılar hapis cezası almamak ve
tazminat ödememek için.
İlk saldırı 25 Aralık 2011 tarihinde idi ve tam gaz vurdu CHP’ci fahişe doktor, itiraz edip kavga
çıkarınca o.ospu gibi davranıp beni baştan çıkarmaya, “penisin kaç santimetre” diye sormaya
başladı. Ağızının payını verdim. Bu saldırıda sapık poliklinik görevlisi odaya dalıp beni
korkutmaya çalıştı, “söyle bu kal.ağa akıllı olsu yoksa onu savcıya vereceğim” dedim. Ama değil
savcıya vermek, nefes almak nasip olmadı. Kendi adresimde ve her iş yerimde vurdu bana kahpe
Bakırköy hastanesi sürüsü, siyasi yandaş ve akrabaları. Ondan sonraki gidişimde (Sultangazi İlçe
Emniyetin şerefsiz tehtidine dayalı olarak gidiyordum) bu defa Neşe Üstün (senelerdir çocuk sahibi
olmamdan tutun yüksek lisans okumama kadar, yani beni başarılı yapacak her şeyi yasaklayıp
beni tımarhanenin malı olan kimsesiz yapmaya çalışan fahişe) çıktı ve bu defa sapık katil gibi
emirler vermedi. Teklif eden nazik doktor gibi davrandı, ilâcı zorla vermiyormuş gibi, beni
razıymış gibi göstermeye çalıştı. Ayrıca bu defa o.ospu gibi değil, duygu sömürüsü yapıp bedenini
duygusal olarak kötü adama sunan zavallı kadın gibi davrandı. Dışarıdan laf atan her zamanki
sapık poliklinik görevlisi konuşmaya gaz veriyor ve yön veriyordu. Annem de destek veriyordu
yalanları ve çarpık açıklamalarıyla. Çok medeni bir konuşma ve ben de çok kötü adam olarak
gösteriliyordum. Oysa alçaklar ömür boyu adi katil ve işkenceci gibi davranmıştı. Onlara
ağızlarının payını verdim. Çok sayıda suni olay ve kavga çıkararak, çok sayıda şerefsiz o.ospu
çocuğunu bana saldırtarak ve iftiralar atarak madur görünümünde üç kuruşluk dolandırıcı
şerefsizler yarattılar. Teşekkül adı altında yüzlerce taciz uyguladılar bana ve kavga çıkardılar.
Gece gündüz tehtid ve taciz ediyorlar, iş bulmamı engelliyordular. Dava açmamı engellemek ve
bana deli görünümü, iftirası atmak için hem profesyonel hem de özel hayatıma saldırdılar. Üç
kuruşluk o.ospuları ispatlayan şerefli kadın olarak gösterdiler. Hepsi bana zaman ve para
kaybettiren, geçmiş hayatım hakkında sorular sorup kendilerine pay çıkaran dolandırıcı idi.
Bunlardan biri Bilişim eğitim dershanesinde, orduda şerefsizlik yaptığı için sürülmüş olan,
AutoCAD öğretmeni Murat Gündoğar idi ve piyasadaki en dandik AutoCAD kitabı ona ait, daha
kötüsünü imkânı yok bulamazsınız. Ders sırasında beni kışkırtıp kaba konuşturmak için laf atıyor,
tehtid ediyor, öğrencileri de kışkırtıyordu. Benden sert sözler kopararak madur sıfatıyla iftira
atmaya çalışıyordu. Konuştuğum kıza müdahale ediyor, ona sıradan bir soru sorsam bile
aşağlanmış adam ayakları yapıyor, havadan nem kapıp saldırmaya çalışıyordu. Çok iyi bildiğim
AutoCAD yazılımından sertifika almamı engellemeye çalışıyordu. Bakırköydeki doktor Erhan da
14 Eylül 2012 tarihinde adını ve kimliğini vermediği teknikerleri bahane ederek bana ceza
161
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
verdiğini söyleyip akli dengesi yerinde değil teşhisi koymaya, hiç bir zaman proje çizmediğimi iddia
ederek ve hiç bir zaman çalışmadığımı iddia ederek beni malûlen emekli etmeye çalıştı. Kabadayı
gibi tehtid ederek konuşuyor ve beni kışkırtıyordu. Yani kahpe CHP’ci doktorun kendisini sapıkça
laflarla sunarak ve seks sohbeti yaparak kabul ettirmeye çalıştığı iftira teşhisi bu defa adını
bilmediğim bir tekniker p.çin iftirası ile dayamaya çalışıyordular. Yani olayı CHP ve o.ospu
doktordan uzaklaştırmak için 12 ay vurdukça vurdular. Mesleğimi tehtidle elimden almaya
çalışıyorlar, annem ise ona ömür boyu destek (yani para) vereceklerini söyleyerek destek veriyordu
bu şerefsizliğe. Yüz yüze konuşunca inkâr ediyor, yan odadan ve koridordan laf atarak söylüyordu
söyleyeceğini. Mahkeme duruşmasından önce babamı ve annemi şikâyet edip kiraladıkları avukatı
azlettim. Davayı kazandım ama duruşmadan önce beni aylarca taciz eden komşularla tehtid
etmeye, babam sürekli kavga edecekmiş gibi davranmaya ve üst kattaki ömür boyu çalışmamış,
parti binalarında dilencilik yaparak yaşamış çakma imam bozuntusu da kavga anında müdahale
etmiş gibi davranıyordu. Kavga etmiyordum ama alt kattaki ve yan binalardaki komşu kadınlar ve
çok sayıda tanımadığım kadın “seni dilenci sapık yapacağız” diye tehtid ediyordu. Bilişim eğitim
dershanesinde tam kadro bana saldırıyor, namusuma ve şerefime laflar ediyordu. Beni gizlice
kışkırtıyor, bir şey ispatlayamaman için dış görünüşünü bozduk diye laf atıyordu Gizem Öne,
Selen Şaşmaz da halden hale gelip imalarda bulunuyor, telefonla konuşuyormuş gibi yapıp yani
telefonu kulağına dayayarak pis iftiralar atıyordu. Kafetarya görevlisi sapıkça laf atıyor ve tehtid
ediyor, sonra yanıma gelince kendisi ile sert konuşan ve kırcı adam muamelesi yaparak gidip
ağlama rolü yapıyordu. Çayıma suyuma ne kattılar bilmiyorum ama dersin başında, kafetaryada
oturduktan sonra, bilincimi kaybetmek üzereyken çıktım. Kendimi toparlamam iki saat aldı, geri
döndüğümde ders bitmiş ve dersin eğitimeni Cahit Pekcan ile hacker Gökhan karşıma geçip
duygudurum saçmalıkları etmeye ve bana iftiralar atmaya başladı. Ders sırasında “kendisi ilâç içti
diyeceğiz” deyip dalga geçiyordular. Dışarıdayken yarı baygın halde sokakta yürürken “Astragon
içti diyeceğiz” diye laf atan kızlar vardı ama Astragon nedir bilmiyorum, hiç duymamıştım ve ne
olduğunu halâ bilmiyorum.
2008 yılında açmış olduğum adam yaralama davasını kazandım ama kazanmadan önce komşular
16 ay boyunca kudurup beni uykusuz bıraktı, ailem ve attıkları laflar ile sürekli pornografik
olaylar anlattılar, masturbasyona zorladılar. Ailem bir şey yok diyordu ama beni işsiz bırakıp
duruşmadan önce boş gezer ve babasından günde 20TL haşlık alan (ki babam bana ömür boyu hiç
para vermedi) iş göremez biri olarak gösterip o adam yaralama davasının son duruşmasında beni
paketleyip tımarhaneye götürmeye çalıştılar. O CHP’ci fahişe avukatı azlettim (CHP’ci
patronumun yer aldığı inşaat firmaları çetesinin bir şirketinde göstermelik olarak ortak olan
Kemal Çetiner’in aile dostuydu), CHP’ci patronum hakkında ayrıntılı bilgi verdim ve ailemin
şerefsizliklerini koydum ortaya. Davayı kazandım, sokakta kaldım ve otelde yaşadım. Otelde iken
işkur’dan bir iş buldum. Önce kabul edilmemiştim. Savcı beni tutuklanmaktan, yani kaçırılmaktan
kurtarmıştı. Davacı olacağımı söylemiştim. Otelde suç duyurusunu yazarken ivedi olarak şu an
internet sitemi kapatma isteği ve şantajı ile atıldığım firmaya çağırıldım ve bana iş verip buraya,
Maltepeye getirdiler.
Bir süre Maltepe otelde kaldım. İlçe sınırları içine girer girmez hem chp hem de şeriat yanlıları
saldırıyordu. Hiç tanımadığım bir ihtiyar şeriatçı sürüsü g.t sapığı diye saldırıyor, chp’ciler de tam
gaz dövecekmiş gibi peşimde dolaşıp saldırıyordu. Maltepe otelde iken güzel hayat yaşadım, çevre
güzeldi ama sürüsüyle saldıran şeriatçı vardı. Otelden şantiyedeki konteynere taşındım ve birkaç
gün orada kaldım, bütün evrak ve dijital bilgi depolarımı kopyalamışlar. Orada hayatımdaki tüm
evrakların dijital ortama aktarılımış hali vardı. Şantiyenin özel güvenlik şirketi Tepe iç işleri
bakanlığının açmış olduğu bir soruşturmadan benim tarafımdan suçlanmıştı ama soruşturma
yanlış yere, sanık Sultangazi İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne gönderilmişti. Onlar da beni işsiz bırakıp
o bölgeye götürmek için başta yemekhaneci olmak üzere beni taciz edip tahrik edip kavga
çıkaracak birkaç yavşak ayarladılar. Hatta gecenin ortasında şahit yokken önüme çıkardılar
dövmem için ama dalga geçip geçtim yanından. Tüm Kürtleri kışkırtıp şantiyede “faşiste saldırı”
düzenlediler. Beni buraya programlı getiren Soğancıoğlu İnşaat’ın yöneticileri ve çalışanları
çalışamayacak şekilde uyumsuz davrandı, iş yapmamı engellediler. İnşaat Mühendisleri Odası’na
destek veriyoruz (Halûk Bozkurt ve Harun Hasan Öge hakkında bilgi vermiştim odaya, oda onları
162
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
siyasi nedenlerle destekliyor ve ceza vermiyordu. EKB kursunda taciz ve tehtid etmişti oda
çalışanları, onlar gizlice vuruyor ben ise her zaman yüzlerine konuşuyordum. O yüzden kendilerini
hakarete uğramış ve madur göstermeye çalışıyordular.) diye bağıran müteahhit firma çalışanları
bana iftira atarak ve baskı uygulayarak işsiz bırakmaya çalıştı. İstifa etmeye zorladılar ve buna
şerefli çıkış dediler. Şerefsiz iftiraya boyun eğip çekip gitmek şerefli bir şey olmadığı için bunun
şerefli bir çıkış olduğuna itiraz ettim. Türk olduğum için başkası tarafından hediye edilmiş bir
şerefe ihtiyacım olmadığını. Beni işten kovarsalar davacı olacağımı söyledim.
Bir yandan da önceki adresimde olduğu gibi bir tarafı inşaat diğer tarafı kışla olan Altmışlar
sitesinde daire kiraladım. Bu dairede de önceki adresimde olduğu gibi ve kesintisiz olarak devam
eden, G.O.P. ve Maltepe’deki otellerde bile kesilmeyen sürekli bir kalabalık kitlenin tehtid hakaret
ve tacizleri vardı. Komşular olayı biliyor ve her şey plânlı olduğu için destek veriyor, gürültüden
habersizmiş gibi davranıyordular. Bana buralarda cehennemi yaşatıyordu yola arabaları ve
minibüsleri park eden tacizciler. Beni işten çıkardılar ve Fikret Elâgöz ile konuşmamda kesin
kararı bildireceklerini, internet sitem yüzünden kovulduğumu söylediler. Kararlarını
açıklamalarını bekledim, açıklamadılar ve zaman kazandılar. Komşuların saldırısına uğradım.
Yoldaki tacizcilere komşular eklendi. Binanın sağından solundan, önündeki yoldan laf atıp taciz ve
hakaret ediyordular. Komşular da yan binalardan ve üst kattan saldırıyordu. Bütün bu cehenneme
ek olarak annem sapıkça arayıp siteyi kapatmazsam aç kalacağımı söylüyor, beni açlıktan
öldürmeye çalışıyorlar ve iş bulamazsın tehtidi savuruyordular. CHP ile açık şekilde telefonla ve
yüz yüze tartışmıştım. Burası CHP bölgesi olduğu için sadece 2-3 iş buldum. İş aramak için
Maltepe Sosyal Yardımlaşma Vakfından 300TL aldım, beni açlıktan kurtaran bir arkadaşımın ve
bir öğretmenimin borç olarak verdiği paraydı. Hayatımı onlar kurtardı ancak komşular kesinlikle
izin vermiyordu kafamı toparlamama, vurdukça vuruyordular. Küçükyalı karakoluna, Terörle
mücadele şubesine, Asayiş şubeye ve her yere gittim. Beni sürekli savsaklıyorlar, savcılığa
başvurmamı söylüyorlar ve bir yandan da şahidin yok kabullen diyordular. 22-24 Mart 2013
tarihleri arasında İMO İstanbul Harbiye’de odanın vermiş olduğu yemekten dönerken bir şov
düzenlemişler, önde slogan atarak yürüyen ülkücüler ve arkalarından gelen çevik kuvvet polisleri,
oda da CHP Kılıçdaroğlu odası. Orada toplu bir şov ayarladılar, ülkücüler laf etti cevap aldı.
Çevik kuvvet de “bundan sonra aç kalacaksın” diye tehtid savurdu. Oda da zaten dünden hazırdı
vurmaya, oda eğitimeni Hasan Ünal “sana hastanenin gücünü gösterdik” diye laf atıyordu, yüzüme
konuşurken bir şey belli etmiyordu. Beni karalayıp tethid, hakaret veya kaba konuşma koparmaya
çalışıyordular.
Olaylara şekil verip örtpas ayarladıktan sonra Küçükyalı karakolu “şikâyet edince seni de şikâyet
ettiğin kişiyi de karakola getireceğiz” şeklinde konuştu ama 155′i arayarak çağırdığım polisler
taraflı davranmıştı. İlki ispatlayamaz diye gaz verdi site bekçisine, ikincisi “kendilerine savunma
hazırlamak için rahatsız etmişler” şeklinde bir saçmalık söyledi. Tüm paramı ve sağlığımı
batırdılar. Bakkaldan almış olduğum 3-4 su bidonunu bitirinceye kadar dişlerim yerinden koptu,
bütün dişlerim eridi ve delik deşik oldu. Dişlerimi kaybettim, başka yerden alışveriş yapmaya
başlayınca dişlerim yavaş yavaş toparlandı ama çok delik ve boşluk var. Ekmek ve sert sebzeler
yemek canımı yakıyor. Bu da Altmışlar sitesi hatırası. Küçükyalı karakolunda beni şikâyetimi
almadan göndermek için her zaman dümen çevirdiler, 155 karakola karakol 155′e
yönlendiriyordu. Bir yandan da il emniyet terör ve organize şubeleri arıyordum. Maltepe İlçe
Emniyet’te ilçe emniyet müdürü katına üç defa çıktım. Her defasında uyarıda bulundum ve
şikâyetçi oldum. Her gittiğim karakolda düşmanlıklarını belli ettiler. İnternetten ihbar ve
şikâyetler gönderiyordum, bilgi veriyordum ve yardım istiyordum. İç işleri bakanlığının açmış
soruşturmayı bastıra bastıra sanıkların eline veren Sultangazi Kaymakamlığı Bimer görevlileri
beni gizlice tehtid ediyor, pornocu diye laf atıyor ve benden tepki alıyordu. Buradaki adreste
kudurmuş komşular ve yoldaki tacizciler sabahlara kadar cinsel konular yaratıyorlar ve benim
hormon seviyemi yükseltiyordular, masturbasyona işkence yaparak, kafamı allak bullak yapıp
aptallaştırarak zorluyordular. Sultangazi Kaymakamlığı’ndaki ülkücü fahişe memur ve polisler
burada işimi bitirmelerini ve oraya gitmemi bekliyordular. Telefonda açıkça yüzüne vuruyordum
olayları Sultangazi polisinin. Ama zorbalıkla işi bitirmeye çalışıyordular. Bir yandan da açlıktan
ölünceye kadar ve susuzluktan ayakta duramayacak hale gelinceye kadar 5-6 defa gittim
163
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
Küçükyalı karakoluna. Çok sayıda olay yarattılar, bu olayları şikâyet etmemi ve şikâyet sayısını
artırmaya çalıştılar.
Şantiyeden ayrılmak üzereyken bir tane kadın şantiyenin kapısına geldi şantiyeye gelen
kamyonlardan şikâyetçi olduğunu söyledi, onu özel güvenlik görevlisine yönlendirdim. Onunla aynı
sitede ikamet ettiğimi bile söylemedim. Birkaç gün sonra bu ufak çirkin çarpık yaratık 30-40 metre
öteden karşıma çıkıp anlamayacağım bir ses tonu ile birşeyler mırıldandı, “bana bak…” diye bir
şey söyledi. Takmadım umursamadım kadını, şantiyeye geldiğinde bile umursamamıştım özel
güvenliğe göndermiştim. Birkaç laf edip benim her gün idealtepeye gittiğim yolda yürümeye
başladı. Ben bankamatikte iken yanımdan geçti, daha sonra ben onun yanından geçerek bu çirkin
cüce ile eğlenerek yoluma devam ettim. Bu adi fahişe belki, ya da başka bir fahişe herkese benim
jigolo olduğumu ispatladığını falan söylemiş, bu bölgede zenginler de oturduğu için tüm bölgeyi
kışkırtmış. O fahişe kimse bulacağım onu, davacı oldum ve mahkemede karşıma çıkacak. Bir
yandan da “polis bize yetki verdi” diye bağıran bir fahişe daha vardı bugün, o yetkiyi veren polisin
de anasını belleyeceğim. Hiç bir aynasız yetki verdim deyip bana iki ay işkence yaptıramaz, o
işkenceyi yapanı da yaptıranı da kodese kapattıracağım. Bir yandan da şantiyenin alışveriş yaptığı
bakkal arkamdan laf atıyor ve tehtid ediyor, yüzüne konuşarak uyarıyordum kendisini. Dava
ettikten sonra sapıkça bir laf etti, “elini sinkaf eden mühendis” diye bir şey söyleyince kendisi ile
kavga etmedim ve küfür etmedim, artık davacı olduğumu ve ne laf ettiyse mahkemede kendisine
ödeteceğimi söyledim. Sultangazi ilçe emniyete namus kavgası açtığım için burada namusuma
yönelik iftira atan ve polisten cesaret alan bir o.ospu çocuğu çetesi var. Onlara cevaplarını
vereceğim mutlaka, ama buna destek veren maltepe ilçe emniyeti de dava ettim. Amaçları iftira ile
beni bu bölgede bitirip tehtidle ve baskıyla kendi uydurduğu ifadeyi zorla imzalatacak Sultangazi
İlçe Emniyet’e göndermek, beni buralarda evsiz ve işsiz bırakmaktı. O aynısızların kim olduğunu
az çok tahmin ediyorum. Ayrıca buraya kavgalı ve davacı olduğum CHP’nin bölgesine getirilmiş
olmam ve her markette ve şirkette köpek gibi saldıranların olması tesadüf değil.
BİMER görevlisi de yan çizmeye başladı Ankara’dan. Valiliğe başvurarak soruşturmanın il
emniyet organize şubeye naklini istedim. Postayla başvurdum ama beni Küçükyalı, İdealtepe,
Maltepe ve gittiğim her yerde takip eden bir sapık kadın ordusu vardı. Çılgınca taciz ve tehtid
ediyordular. Valilik memurunu aradım ve sürekli tehtid ve gerginlik altındaydım. Dilekçeme
olayların tamamını anlatan, valilik-emniyet-üniversite özel güvenliğini suçlayan yarım kalmış on
sayfalık bir suç duyurusu metnini de ekleyerek kanıt olarak gösterdim dolandırıldığıma. MHP ve
CHP’yi suçladığım için evrak memuru dengesiz ve çelişkili, yalancı inkârlar dolu hareketler
sergiliyor ve bilinçli olarak gerilimi artırıyordu. Telefonda yapılan saldırı genellikle idiotluk
yaparak gerilim yaratmak, adamı çileden çıkarıp kaba konuşmaya zorlamak ve ceza veriyorum
edalarıyla haklarına saldırmaktır devlet dairelerinde. Valilik Evrak görevlisi kahpelik yapıp “buna
imkân vermeyeceğim” diyerek dilekçemi ve kanıt niteliğindeki yazıları il organizeye değil, il özel
idaresine gönderdi. Aradığım hukuk bürosu ve diğer memurlar zorbalık yapıp katlanacaksın
dediler. Olayı saat 14:00 gibi öğrendim. Şikâyet dilekçesi yazıp adliyeye gitmem iki saati aldı ama
çok hızlı yazdım dilekçeyi. Sapık tacizciler ve komşular kafamı beceriyor, şişiriyor ve hata
yapmaya zorluyordu. “Taciz ediliyorum” yerine yanlışlıkla “taciz ediyorum” diye bir ifade
yazmışım, on parmakla ve hızlı yazıyorum, yazdığımı okumuyorum genellikle. Bazen
“öldürülmemi engellediler” yerine “öldürmemi engellediler” gibi yanlış ifadeler de yazdığım oluyor
panik ve acele yüzünden. Neyse savcılığa verdim dilekçeyi ve soruştruma başladı, internette
yayınladım metni. Ayrıca davacı olursam, hukuk davası açarsam beni öldüreceklerini söyleyen,
anamı sinkaf edip güçlerini gösterdiklerini söyleyen kalabalık bir varoş şeriatçı sürüsü vardı. Ak
parti binasına 3 defa gittim, habersizmiş gibi davranıp vurmaya devam ettiler. Onlara durumu ve
siyasi görüşümü beyan ettim bir yandan hiç bir şey bilmiyormuş gibi davranıp diğer yandan
sapıkça saldırdıkları için. Biri odadan çıkarken dedi ki “….. ispiyonlayan o.ospu çocuğu”…Kim
olduğunu bilmiyorum ama onun anasını sermaye yapacağım ben.
Şantiyeye geldiğim günden beri oradaki tek bakkaldan alışveriş yapıyorum, biri uzun boylu diğeri
kısa boylu iki tesettürlü kız ilgimi çekmeye çalışıyor. Uzun boylu olan deri kıyafetler giyiyor,
164
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
acayip hareketlerle dikkatimi çekmeye çalışıyordu. Biri göğüsünü ileriye doğru geriyor, el kol
hareketleri yapıyor, diğeri ise sol elinin serçe parmağını ağızına koyup azmış kız gibi
davranıyordu. Uzun boylu olan bana hakkını ver dedi, umursamadım al dedim ama derdini
anlamadım. Bir iki saat sonra solmuş suratla gelip kendimi tatmin ettim dedi. Özel güvenlik şirketi
saldırıya geçince kız iyece benimmiş gibi havalara girdi. Babası da ona sana değil başkasına
“s.ktireceğim” şeklinde bir laf edince ve bana hakaret edince bu hakarete cevap olarak onun
cinsindeki tüm kadınları sinkaf edeceğimi söyledim, kızdım. Bunu mesnet olarak kullanan ve bir
aya yakındır Maltepe bölgesinde saldıran şeriatçılar bahane arayıp bulmaya çalışıyordu. Bir gün
bakkal veresiye veriyorum diyordu, cebimdeki nakit sıfır değil ama kısıtlıydı. Kızı yan çizdi ve
vermiyorum dedi. Ben de onu umursamadım, aşağalamaya çalışan bir geri zekâlı muamelesi
gördüğü için tam gaz vurdu şeriat. Binlerce tesettürlü sapık karı saldırıyor ve tek sebebi şerefsiz
inşaat ve özel güvenlik şirketleri topluluğu. Beni siyasi saldırı ve şeriat saldırısı maskesi altında
öldürmeye çalıştılar. Biri sosyalist bir şirket, diğeri Ilıcaklar’ın holdingi, diğeri Bilkent holding,
ömrümü çürütüp benim üniversiteden 15 senede mezun olmama neden olan Tepe Özel Güvenlik
şirketinin Bilkent holdingi. Beni kızdırıp küfür ettirmek için “güvenlikçinin canı istediği için 10
sene 31 çektin, sana gücümüzü göstermek için ananı s.ktik, dava açarsan seni öldüreceğiz, …. ” gibi
şerefsiz hakaret ve tehtidler savurarak beni küfüre ve tepkiye zorladılar. İnanın bana oradaki
tesettürlü fahişeye ihtiyacım yok, beni öldürtmek için iftira atan ve kendisine sulandığımı söyleyen
fahişeye. Ben buraya Maltepe’ye geldikten sonra şantiyeye gelmeden bir iki gün önce Maltepe İlçe
Emniyet’in tam karşısında olan binada, polisten habersiz iş çevirmek istemedim, bir escortla seks
yaptım. Muhtaç değildim kahpeye, kendisi musallat olup kavga ve iftiralar ayarladı. Sapık şeriatçı
sürüsü beni öldürmek için kendisi bahaneler yarattı. Ama ilk gün neysem bu gün de oyum. Bana
tesettürlü kadına saygıyı öğretecekmişler. Ben kıyafetine değil şahsına önem veririm kadının.
Tesettürlünün o.ospu olanını da gördüm, saygı gösterdiğim ve saygıyı hak edeni de gördüm. Ama
bana eziyet edip tüm topluma göz dağı vermek, her şalvarı poklu sapık karıyı kadın evliya gibi
gösterip korku salmak istiyorlar. Hatta bu tesettürlü kadın var ya, “ağızıma verecek misin” diye
sordu. Ben komik buldum, ben böylesinin adi fahişe olduğunu ispatlamak için 10 bin TL para
veririm ağızına vermek için. Kabul ettim.
Üstümdeki daireden ve üst katlardan tanımadığım ve hiç görmediğim kişiler beni saatlerce taciz
ettikten sonra bağırtıp laf attırdılar. Susmalarını ve beni rahat bırakmalarını söyledim, işsiz
kalmamak için acele yetiştirmeye çalıştığım işleri engelliyor, beni açlıkla tehtid ediyordular ve işimi
yapmamı engelliyordurlar. Yodan sapık gibi saldıran şeriatçı karılar yerine sıradan görünümlü ve
tepki koyan, laf atan sıradan vatandaş görüntüsü verdiler saldırıya. Taciz edilmiş yoldan geçen
kişiler ve komşular yaratmaya çalıştılar. Oradaki “taciz ediyorum” ifadesi yüzünden gecenin
dördünde gelip “hakkınızda şikâyet var, sizi götüreceğiz” diyen, “yatıyor musun” diye soran
manyakları geldi kapıma. Uyuyordum ve “yatıyor musun ne demek, uyuyorum, derdin ne, ne
demek istiyorsun o.ospu çocuğu” diye cevap verdim ve kimliklerini belirtmeyen şerefsizlere s.ktir
çektim. S.ktirip çekip gittiler. Daha sonra Maltepe İlçe Emniyet’e dava açtım. Olaya şekil verip
satılık karakolla örtpaslar ayarladılar. Yoldaki sapıkları sitenin hayranı, beni ayıplayan
vatandaşlar olarak göstermeye çalıştılar. Beni de pornocu diye taciz etmeye başladılar. Angutun
biri kapımın yanına gelip telefonla bir yere şikâyet ediyordu tehtid etmek için, uykumu bölmeden
ve beni donla gömlekle gecenin bir yarısında dışarı çıkarmaya zorlamadan gitsin istediği yere
şikâyet etsin, mahkemede karşıma çıksın ve alsın cevabını. Ben aylarca susmaları için bağırdım,
terbiyemi bozuncaya kadar ve küfür ettirinceye kadar vurdu kahpenin dölleri. Hepsi Rönesans ve
Soğancıoğlu’ndan davacı olacağım için oldu. Çünkü buradaki komşuları ve sitenin esnafını
kiraladılar, iftiralar attırdılar. Diğer yandan sitedeki birkaç kişiyi uyardım dava açtım diye, kavga
çıkarıp beni her şeye razı ve şikâyetçi olmayan adam olarak göstermeye çalıştılar. Kendileri
şikâyetçi olmak için beni sapıkça ve delice taciz etmeye, beyin faaliyetlerimi durduracak ve
çalışamayacak kadar çok taciz etmeye başladılar. Daha önce yerlerini belli etmeden dört koldan laf
atıyordular, birkaç tanesi yüzünü göstermese de yönünü belli ederek kendisine küfür ettirdi.
Aslında vursam yeridir, bu işkence dayanılmaz, ömrümü çürüttüler. Bu internet sitesindeki
yazıları okuyarak vakalar yaratıyor ve iftiralar atıyorlar. Aslında aylarca tehtid edip beni
tımarhanelik ederseler milyonlarca lira ödül alacaklarını söylüyordular.
165
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
Gittiğim her karakolda gün sayıyordular. Polisler az kaldı diyordu çünkü Sultangazi’deki şerefsiz
aynasızlardan şikâyetçiydim, bugüne kadar hapise girmiş polis görülmedi. Ayın 24′ünde adliyede
aradığım savcıyı bulamadım, barodan avukat talep eden dilekçe verdim. Özel güvenlik şirketi ve
evrak-fotokopi ticareti yapanlar, adli sicil kaydı için gittiğimde problem çıkaran dörtgözü karışma
çıkardılar ve beni sinir etmek için imalı konuşmalar yapan bir grup ayarladılar fotokopicide.
Savcının huzuruna çıkmadan önce kısa boylu bir güvenlik görevlisi bir ton tehtid savurdu. Savcıya
dilekçemi verdim ve komşulardan davacı oldum. Ayrıca diğer iki soruşturma hakkında bilgi
verdim. Yani ne oldu ne bitti, bu tarihe kadar veremedim Öge’ler ve Bozkurt’lar hakkında
hazırlanmış olan fezlekeyi. Savcılardan cevap bekliyorum. CHP’nin her birimi vurdu bana bu
bölgede, muhtarlık da belediye de CHP. Ama Bağdat Caddesinde saftirik bir sosyal demokrat
sosyete var, benim yerim Etiler, Levent tarafı. Savcıdan haber bekliyorum. Hazırlık yapıyorum iş
için ama işveren beni değil kovsa, beniz assa yeridir. İstedikleri işleri 2 aydır veremedim bu
şerefsizler yüzünden. “Kanıtlamak için yetki verdim” diyen polisler beni iftiralarla mahvetti, bunu
ödeteceğim onlara. Beni işsiz ve parasız bırakıp “dilenci olduğunu ispatlayacağız”, “jigolo
olduğunu ispatlıyoruz”, “açlıktan öldüreceğiz, senden önceki açlıktan öldü” diye tehtid eden
şerefsiz p.çler cevaplarını alacak. Bunlar aylarca söylediler beni tımarhanelik yaparsalar, yani
sanıklar ve CHP bayram ederse, zengin olacaklarını ve milyonlarca lira ödül adı altında para
alacaklarını. Bilkent Holding, Rönesans Holding, İl Emniyet, Bakırköy Ruh ve Sinir, CHP, MHP,
…. ve daha bir sürü şerefsiz aynı anda vurdu. Bu güne kadar sağ kalmama yardımcı olan
abilerime minnettarım. Allah bir de düşmanlarımın anasını belleyeceğim günü görmeye nasip etsin
bana.
Ferit Rızvanoğlu’nun paravan şirketlerinden biri olan Fema İnşaat ve Tic. A.Ş.’de
çalıştığım dönemde firma müdürü görünümünde memurlara hizmet etmek için
görevlendirilmiş Muzaffer Şakar ve şantiye şefi Ali Kumsar’ın aynı zamanda çok ama
çok özel asistanı olan orta okul mezunu sapık Leyla Ünal Öztürk bana yavşamıştı ama
küfürlü bir şekilde red ettim kendisini. Tüm şantiye ve firma çalışanlarını örgütleyip
bana eziyet ettirdi. Şantiyede beni tehtid ve şantajla yıprattılar. Bir ton iftira attılar.
Leyla benden istediği tostların parasını bile düzgün vermiyordu, kasa onda olduğu için
cebimden yapmış olduğum harcamaları bana ödüyordu. Bir defasında 5TL vermesi
gerekiyordu ve bu parayı “aç köpek” diyerek verdi, yani benim paramı. Sonra beni
aşağlamak için dilenci diye iftira atmış basit or.spu. Onu önemli kılan cahil olmasına
rağmen alaylı bir sözleşme ve evrak faresi olmasıydı. Ferit Rızvanoğlu’na ait çok sayıda
şirket Leyla ve diğer önemsiz kişiler üzerinde gösterilmişti : Fema, Ankas, İntes …. v.b.
paravan şirketler vardı ve bu 7-8 şirketin çoğunun kâğıt üzerinde Ferit Bey ile alâkası
yoktu. Leyla bunların resmi başvuru ve evraklarını tutan önemli dolandırıcı olduğu için
kıdemli muamelesi görüyordu. Onunla yatmadım diye kan kusturdu, dış görünüşümü
bozdular, evimde saldırıya uğradım komşuların çeneleri ile tacizleri ile, bir de cinsel
iftiralar attılar. Leyla arasıra ödünç alıyordu telefonumu, telefonuma cinsel içerikli
hatları reklâmları gelmeye başladı. Üç kuruşluk o.ospu Leyla tüm kadro ile vurdu ve
daha sonra davaya kadar vurdu Bilişim Eğitimle birlikte. Aylar sürdü davanın bitmesi
ve Soğancıoğlu İnşaat’ın attığı kazıktan sonra beş parasız bu daireye kapanmam, hapis
kalmam. Bir ton tesettürlü fahişe saldırıyor ve Leyla’yı haklı çıkarmak için seni dilenci
yapacağız diye tehtid ediyordular. Eski düşmanlarımı bulmuş ve güvenlikçiyi haklı
çıkaracağız diyen Muzaffer Şakar’ın sokak çeteleri Tepe Özel Güvenliğin çeteleriyle
birleşti Maltepe’de. Düşmanlarım topluca vurdu, Şakar ve Tepe, İMO, MHP, CHP,
hepsi aynı anda saldırdı. Adımı ve şerefimi beş paralık etmeye, beni burada cinsel taciz
ve iftiralarla pornocu diye damgalayıp ömür boyu aç bırakmaya çalıştılar. Kürt solu ile
kürtçü şeriatçılar birleşti ve onlara çanak tutan Kılıçdaroğlu KCK’sı tam gaz vurdu.
Burada vücüdumu değil, adımı ve namusumu öldürmeye çalışıyorlar. Tepe Özel
Güvenlik bana öğrencilik yıllarımda iftira atmıştı. Üniversite sınırları içinde beni taciz
166
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
eden şeriatçı memurlar iftira atmış ve cevabını almıştı. Okul sınırları içinde taciz ediyor
ve iftira atıyorlar, yorgunluktan ölmüş halde Üsküdar Ülkü ocağı misafirhanesine
dönünce oradaki memur adayları da parayı yedikleri için onlar da yoruyordu. Hatta
biri bütün gün boş yatan ve hiç bir ihtiyacı olmayan Yusuf Ardoğan idi, bir gün
dilencinin bile giymediği elbiseleri giyip fakir gibi peynir ekmek yiyormuş gibi yaptı.
Gerçek halini bildiğim için şok oldum, bana gel yemek yiyelim diyen fakir rolünü çok
komik buldum. MC Donald’stan yeni geldim, bu bir kamera şakası mı diyerek dalga
geçtim çünkü o öyle temiz bir insan değildi, öyle fakir ise hiç değildi. Daha orada
iftiralar atmak için bin bir oyun oynadılar.
Burada birçok düşmanım için komşuları ayarlayıp milyonlarca lira para sözü vermişler
ve düşmanlarım:
Leyla Ünal, Ali Kumsar, Muzaffer Şakar, MHP, CHP, AKP, İl Emniyet, Bakırköy Ruh ve Sinir,…..
adına bana vurmalarını sağladılar. Beni pornocu diye damgalayınca tüm üç kuruşluk
o.ospu ve dolandırıcılar temiz insan havalarına girecek. Bana da aşağlık bir tımarhane
lekesi sürecekler. Böylece ülkü ocakları adına sene 2001′den itibaren defalarca bana
saldırmış olan ülkücü fahişe Çiğdem Küçükali’nin bana yaptığı eziyetleri de örtpas
etmiş olacaklar. Küçükali defalarca vurdu bana ama hafızamı da elimden aldığı için
birkaç defa tanıyamadım, tanımadığım yeni doktor sandım. Küçükali beni gittiğim
internetcafe’de bile takip eden, internet cafe’nin görünümünü ve müşterilerini bile
değiştirerek iftira atan bir kahpe. Olayın başlangıcı Tepe Özel Güvenliğin ısrarla iftira
atmak istediği döneme ve satılık Üsküdar ülkü ocağı dönemine denk geliyor.
Muzaffer Şakar su gibi rüşvet parası dağıtan ve memurları her türlü memnun eden,
elleriyle onlara yemek yapıp hizmet eden, altlarına lüks otomobil çeken bir memur
hizmet makinası kamu ihalelerinde ve eli her yere uzanır. Profesyonel bir dolandırıcı ve
dava edilmiş şirketlerin, bitmemiş soruşturmaların adamı. Bulunduğum adreste zaten
on aya yakın zamandır uyumama izin vermeyen ve tehtid eden komşular o dönemde
açıkça vurmaya başladılar, evimde ve şantiyede cinselliğe yönelik yönlendirmeler
yapıyordular. Şakar “ben onu iki senede yola getirim” diye konuşuyordu. Tek dertleri
internet sitem idi ve kapatmam için ailemle birlikte her türlü şantajı yapıyor ve
tehtidler savuruyordular. Bu siteden bir para kazanmadım ama hayatımı kurtardı bu
güne kadar, yoksa iki üç aynasız beni alıp götürmüştü Şakar’ın zevki ve keyfi, iftiracı
Leyla’nın or.spuluğu için. Bir yandan Tepe özel güvenliği, AKP ve MHP’yi telefonla
arayıp kışkırtan Fema İnşaat çalışanları, şantiye şefi ve Şakar beni buraya plânlı
getirdi. Defalarca telefonla arayıp güç gösterisi yapıp tehtid etti. Ama ben de onu Mali
Şube’ye verdim, satılık ve taraflı davranan Mali Şube’ye, yüzlerce milyon lira parası
olan Rızvanoğlu’nun suç makinalarına yaranan ve benim öğrencilik yıllarımda bana
zorla ifade imzalatmış bir komiseri barındıran mali şubeye. Bu bir final, düşmanlarımın
topluca vurup birkaç asker yakınını zengin etme sözüyle kiraladığı bir mekânda iftiraya
uğradığım bir final. Pornocu falan değilim, mühendis maaşı ile güzel ortamlara giren ve
güzel bayanlar ile olan biriyim. En kötü ihtimalle zor dönemde telefonla on dakikada
fotomodel escort ayarlıyorum. Hiç kimsenin namusunda gözüm yok, bir de burada
satılık bir başörtülü o.ospu bacı var ya, bu iftiraya yanıyorum. Beslediler ve süslediler
bir ka.tağı burada, iftira atıp onu bahane ederek aylardır peşimi bırakmayan şeriatçı
kahpe sürüsüne vurdurdular beni. Şakar cezasını çekecek. Karizma hastalığı var ve dış
görünüşünü bozunca bir şey başaramaz diye iftira atan Şakar yüzünden günde 24 saat
167
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
taciz ve tehtid altındayım. Asla tek kitap okuyacak kadar rahat kalmadım, hiç bir
zaman kafamı toparlayamadım. Polisi de kışkırttılar, Sultangazi’deki komiserleri
kodese tıkmamı engellemek için polis burada her şeye izin veriyor. Gelip bir şey
bulmamış gibi geri gidiyor. Sitenin özel güvenlikçisi “tımarhaneye kapatılmanı Türkiye
istiyor” diye laf atıyor, her şeyi inkâr ediyor. Polisler de bu tiyatroya destek veriyor.
Aslında formül basit, düşmanlarımın olduğu bir mekâna getirip bir de üzerine parayı
bastılar.
Şakar ve Fema İnşaat bol iftira ile beni bu memleketin düşmanı olarak gösterip toplu
bir saldırıda komutan edalarıyla ünlü olmaya çalışıyor. Aslında rüşvetçi camiasının tam
gaz vurup vatandaşı korkutmaya çalıştığı adi bir saldırı bu. Hepsinin namusunun
kurtulması, yani şerefsiz olduklarının ispatlanmaması için beni beş parasız ve aç
bırakıp dilenci, pornocu ve deli damgası vurmaları gerekiyormuş. Bir defa geçici olarak
bile olsa tımarhaneye yatırırsalar hepsinin adı namusu kurtulacakmış. İki senedir ne
kitap okumama, ne de çalışmama izin vermeyip burada CHP bölgesinde beni açlıktan
öldürmek için işsiz bırakmalarının ve gün saymalarının nedeni budur. Bu tür zamanlar
hep ordu istihbaratı kurtarıyordu hayatımı, asker yakınlarının oturduğu siteye getirip
asker yakınlarına beni vurdurmaları beni TSK korumasından mahrum etmek için
plânlı bir cinayettir.
Korkmuyorum
Kendi isteğim dışında aldılar ve götürdüler, devletin silâhı ve üniforması ile puştluk ve
dolandırıcılık yaptılar, “kendisi geldi ve razıydı” dediler. Hayır tehtidle ve zorla götürdüler.
İftiralar attılar, “utancından öldü ve kabul etti” dediler. Hayır, her defasında analarına
sövdüm ve yaptıkları kahpeliği yüzlerine vurdum ama arkalarında siyasi oro.pu polisler
vardı. Onlar için suç işleyen polisler vardı ve onlar beni tutuklamak için hazırdı, iftira atıp
kavga çıkarmaya ve tutuklatmaya çalışan kahpeydi onlar. Siyasi saldırıların anatomisini
anlatacağım. Ama “utandı” ve “korktu” yalanlarına cevap verecek şekilde anlatacağım.
İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü adam kaçırma, işkence, soruşturma dolandırıcılığı,
siyasi saldırı, terör, yıpratma ve tehtid, hakaret ve iftira, cinsel istismar, tecavüz ve daha
bir çok suç işledi. Amacı beni korkutup susturmak, polisin ve polis akrabalarının
yasadışı gücünü gösterip susturduk, korkuttuk demek idi. Böylece bana yapılanları
görenler korkacak ve polisin avradından kızına kadar her akrabasının poposunu
yalayacaktı. Çalışmayan polis karıları, bedavadan burslar ve eğitim alan polis çocukları
hint kumaşı olacak, el üstünde tutulacaktı. Yani bu bir polis reklâmı ve polisin işlediği
suçları sevdirmek için benim çok kötü bir adam olmam gerekiyordu. Bu nedenle benim
adımı karaladılar, namusuma ve şerefime iftiralar attılar. Ancak yaptıkları hata buydu,
namus kavgası başlatıp beni ölümüne kavga etmeye zorladılar. Bakın bu videoda onlara
attığım kazığı anlatıyorum.
168
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
DOLANDIRICILAR AİLEMİ ÖNCE KULLANDI VE SONRA BASKI VE ŞANTAJ ALTINA ALARAK DAHA KÖTÜ
KULLANDI ONU VE DAHA SERT VURDULAR HAYATIMA, DEVLET MEMURLARI DEVLET DEĞİLDİR,
DEVLET MEMURLARI DEVLET KAPISINDA PARA KAZANAN İŞÇİLERDİR VE HİÇBİR YASA ONLARI
PADİŞAHIMIZ YAPMIYOR, ANCAK ONLARIN KAPISINDAN EKMEK YİYEN ÇOK SAYIDA YASADIŞI
ŞEREFSİZ VAR, BU ÜLKEDE HAPİS CEZASI YEMEME GARANTİSİ ALMADAN SUÇ İŞLEYEN ÇOK AZ KİŞİ,
ÇOĞU ÖNCEDEN KENDİLERİNİ DEVLET KAPISINDA SAĞLAMA ALIP ÖYLE SUÇ İŞİYORLAR..
dolandırıcıların ailemi nasıl kullandığını ayrıntılı olarak anlatacağım
Siyasilerin etkili olduğu şirketlerde çıkan problemlerden ve ilk çalıştığım inşaat firmaları
çetesinde tüm hayatımı elimden alıp beni şirketin kölesi yapmak için iftira atmalarını
anlattığım için siyasi patronlar rahatsız oldu bu durumdan. Beni kendilerine değil, onların
siyasi görüşlerine ve memlekete hizmet etmeyen adam olarak yanlış tanıtmaya başladılar.
Evet ben onların siyasi görüşlerine hizmet etmiyordum, etmediğim için de onlar için
bedava çalışmayı kabul etmiyordum.
Bilmem hangi sağcı ya da solcu başkanı zengin edince memleket kurtulmayacak. Benim
kendi fikirlerim, kendi çalışmalarım var. Bilmem hangi kocaman popolu hoca efendi ya da
bilmem kim top sakallı magandaya haraç verince, korkup angarya çalışınca memleket
kurtulmayacak. Hatta etik olarak bu duruma karşı çıkmamak daha savunmasız insanların
da aynı şekilde sömürülmesine izin vermek doğru bir şey değil. Şimdi Cevat Çalışkan
memlekete hizmet etmiyor diyenlere bakın, siyasi propagandaya ihtiyacı olan ve oy
toplamaya çalışan dolandırıcılar göreceksiniz.
KÜLTÜRLÜ VE EĞİTİMLİ BİR MÜHENDİSE AHLÂKSIZ DERSEN ALACAĞIN
CEVAP ŞUDUR:
Mühendislik ve gırgır……Bana iftira atan ve başarılı bir adam olmama rağmen
mühendislik hayatıma zarar veren, benim terbiyeme ve kaliteme lâf eden zatı muhterem
dolandırıcılara cevap olarak şu videoları yayınlıyorum…Öyle olsun, mühendise
yakışmayan konuşmalar yapacağım….Ama o istediğiniz konuşmaları yapınca benim değil,
sizin imajınız zikilecek….
169
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
Fotoğraftakilerden biri istanbulun sesi radyosunda, yani psikopat güneydoğu arabeski
çalan radyoda dj idi ve 5-6 liraya gönderdiğim bir mesaj ile onu işten kovdurdum. Mesajı
okuyup yamulunca gözden düştü.
ASİL MESLEK DİYE BİR ŞEY YOKTUR, ASİL
İNSANLAR VARDIR.
ÇOK GÖRDÜK ASİL POLİS, ASİL DOKTOR,
ASİL SAVCI, ASİL ÖĞRETMEN….DİYE
SAÇMALIKLARI,…..BU MESLEKLER ASİLDİR
AMA BU MESLEKLERİ İCRA EDENLERİN DE
170
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
ASİL OLMASI GEREKİR…..BU ASİL
MESLEKLERİ ASİL OLMAYAN İNSANLAR
İCRAA ETTİĞİ ZAMAN KAHPELİĞİN EN
BÜYÜĞÜ ÇIKIYOR ORTAYA…BU
KAHPELİĞİN ADI NİTELİKLİ
DOLANDIRICILIK….Savcı diye saygı
gösterdiğiniz, polis diye güvendiğiniz
dolandırıcılar her zaman sanıklardan para
koparacak evrakları hazırlamak için sizi dolandırıp
işlerine gelecek ifadeler imzalatıyorlar. O ifadeler
kısa ve kendi şeylerine göre yorum yapmaya müsait
evraklar.
Böyle doktorları olan bir devlet asil bir devlet olamaz….Polisin getirdiği her vatandaşı
kafesleyip demir parmaklıkların arkasına atan ve orada taciz ve tehtidle, şantaj ve
hakaretle, alay ve terörle baskı altına alıp sonradan kendisi geldi, razı oldu, tedavi için
geldi diyen kahpe bir memur doktor sürüsü var…Bu devletin doktoru polisi kadar kahpe ve
dolandırıcı…Hepsi şu ya da bu siyasi partinin köpeği, ancak hepsi memur pastasının ve
çetesinin fedaisi…
Bir memur ile sorun yaşadığın zaman diğer tüm memurlar (doktorundan polisine kadar,
savcısından savcı kalemi memuruna kadar, onların kapısında çalışan özel güvenlik şirketi
mafyalarına kadar, hatta bazı kışlalarda nizamiye komutanlarına kadar) vurmaya
başlıyor…. Sağcılıktan beslenip palazlanan polis sülâleleri, solculuktan beslenip
palazlanan asker aileleri bu sağ sol kavgasının bitmesini hiç istemez…..Birileri lâiklik için
savaştıklarını söyler, diğerleri ise tüm dünyayı ele geçirip adalet dağıtma propagandası
yapar…. Aslında işkence yapan sapık şeriatçı da kendileridir, adaletin cezalandırması
gereken de kendileridir….Böyle doktorları olan devlet asil bir devlet değilidir….
Devlet hastanelerinin resmi internet sitelerini açarsanız orada işkenceci, yamyam, adam
harcayan ve Hipokrat yeminini rezil eden doktorların isimlerine rastlarsınız.
Erenköy’de
Doç.Dr. Sermin Kesebir
Uzman Dr. Merih Altıntaş
171
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
Bakırköy’de
Doç.Dr.Cem İlnem
Bu doktorun emrindeki uzman doktor beynimi elektrikle paramparça etti, okul hayatımı
mahvetti. Askerlik muaflık işlemleri için de yalan raporu hazırlayan bu doktor idi. Beni
askerlikten muaf tuttu çünkü kendi koyduğu yalan teşhisi ve emrindeki komünist
asistanlardan birine faşist olduğumu söylediğim için beynimi mahvetti, asistanı bastı
elektriği.
Uzman Dr. Menekşe Sıla Aydın Yazar
Beni taciz eden ve bana sarkıntılık yapan sapık poliklinik görevlisi memurun her istediğini
yapan bir doktor. Sapık poliklinik görevlisi memur kadın bana terör uyguluyor ve tepki
almaya, bu tepkiye dayalı tımarhaneye kapatmaya çalışıyordu. Bir defasında keyfi olarak
özgürlüğümü gasp etti poliklinik görevlisi kadın, acile geleceksin diye emir verdi.
Gitmedim, tehtidle götürdü (orada özel güvenlik şirketi mafya gibi, yasadışı şekilde
götürüyor) ve K koğuşlarından birine kapattı. Beni mahvettiler o koğuşta, beni taburcu
eden uzman doktor ben çıkarken derin bir vicdan azabı içindeydi ama timsah yaşlarının
taaa a.ına koyayım. Annem hasta teşhisi koydurmak için her ziyarete geldiğinde eziyet
düzeyinde ısralar ve yalanlar ile beni isyan ettirip sapık kavgalar çıkarmaya çalışıyordu,
sene 2010 idi.
Uzman Dr. Neslihan Ergen
(hayatım elimden alan fahişe dolandırıcı bu, adliye personeli saldırınca adli tıptan uzman
olan bu kadın adliye adına hayatımı mahvetti)
Uzman Dr. Neşe Üstün
Annemle ortak bir konuşma ayarlayarak plânlı konuşmalar ile kelime oyunları oynadılar. Daha
önce söylemiş olduğum mantıklı ve güzel fikirleri farklı yorumlar katacak şekilde söylettiler. Ben
onlardan davacı olmak istiyordum, her zaman sapıkça tehtid edip zarar veren sapık psikopat doktor
gözyaşları döken duygusal kadın ayakları yapıp beni karaladı. Bana kendisi tazminat vermeyi,
senelerce özel hayatımı yok ettikleri için kendi vücüdunu falan sundu, saçma sapan bir dolandırıcılık
yaptı. Kendisini iğrenç bulduğumu söyledim, seks yapmayı kabul etmedim.
Açık tehtidler savuran, beni bırakmayıp ömrümü çürtüceklerini söyleyip ne yapacaksın diye
sorup benden tehtid koparmaya çalışıyordu. Senelerce eziyet eden sapık sadist benden birkaç sert lâf
koparıp zavallı ayakları yapıp ifitra attı.
Amacı bir önceki muayeneye örtpas ayarlamaktı. Bir önceki gidişimde canım istedi sana
ömür boyu verdim diyen sarışın bir uzman doktora (Dr. Özlem Balaban olma ihtimali var) hastaneyi
dava edeceğimi söyledim. Kendisi aşağılık şekilde seks teklif ediyor, bir duygu sömürüsü yapıyor bir
tehtid savuruyordu. Aşağılık ve sapık bir tartışma yarattı. Neşe Üstün ise o konuşmayı insanlık
değerlerine uygun gösterecek örtpas bir konuşma yapıp beni acımasız adam olarak göstermeye,
vücudunu fahişe gibi sunan doktoru haklı göstermek için kendisi vücudunu zavallı ağlayan kadın gibi
sundu.
Devleti üç kuruş, beş lira, on lira komik tazminat vermekle suçladığım için ve sembolik
kelimesi ile dalga geçtiğim için bu söylemimi çarpıttı. Sembolik tazminat vereyim diye gaza getirip
172
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
büyük bir rakam kopardı ağzımdan. Aslında o rakamı da bir şey vermeyecekleri için söyledim, güç
onlardaydı ve istedikleri gibi adam kaçırıp işkence yapıyordular. Sonradan bu rakamı toplumu
kışkırtmak için ve kendi duygusal maske altındaki fahişeliğini ceza veriyoruz söylemi için kullandı. 910 ay boyunca doktorlar beni tehtid etti, mesleğime ve hukuki kimliğime saldırdılar. İş bulmamı
engellediler, komşular ile anlaşıp gecemi gündüzümü mahvettiler, kafam acıyordu resmen, yaşanacak
bir hayat değildi. Kendi proje işimi yapmaya kalkınca beni bir işe soktular, Fema İnşaat ve Tic. A.Ş.
İSKİ Genel Müdürlüğü 2. Binası İnşaatı Nurtepe Kâğıthane İstanbul. Orada adam edeceğiz deyip
boyun eğdirmek için türlü şekillerde eziyet ettiler. Sarkıntıcı proje müdürü özel sekreterine kızdığım
için aylarca hakaret sayılacak davranışlar sergilediler. İşçi gibi, formen gibi işler yaptırdılar. Sürekli
karalama ve tehtid içindeydiler. Polis istedi deyip tehtidler ve hakaretler savurup dikkatimi
dağıtıyordular. Daha önce de MPI’da 24 gün çalışmıştım ve “kafa s.kme” dedikleri bu eziyet türünü
orada başlatmışlardı. Girdiğim her şirkette bu “kafa s.kme” meselesini zorbalıkla ve ısrarla devam
ettirdiler. İki sene sonunda çok para harcıyor, para kazanmıyor deyip tımarhane ilâcı kullanma tehtidi
savurdular. Yani ilâç kullanmayı ve tımarhaneye boyun eğmeyi kabul etmezsen sana çalışmak yasak,
her işten kovduracağız, iş bulmanı engelleyeceğiz tehtidi savurdu davalarda şikâyet etmiş olduğum
sanıklar.
Bütün bunları sapık ve sarkıntıcı iğrenç memur poliklinik görevlisini bana sarktığı zaman
küfür ettiğim için yapıyordu Bakırköy tımarhanesi. Aralık 2011 senesinde meydana gelen bu olaydan
sonra bu güne kadar dış görünüşüm ne hale geldi bir görün. Bir de davacı olmama müsaade
etmeyecek şekilde dava etmiş olduğum herkesle anlaşıp ömrümü çürüttüler. Bakırköy
tımarhanesinden davacıydım, Dr. Abdullah (sanırım soyadı Yıldırım olacaktı) diye bir manyak arayıp
telefonda “biz iddialarını kabul etmiyoruz, davacı değilsin deyip Maltepe Küçükyalı Polis Merkezi ile
birlikte hayatımı çürüttü. Sonuç olarak kahpe p.ç Küçükyalı Polis Merkezi Bakırköy’den davacı
olmamam ve meslektaşlarını kodese kapattırmamam için vurdu. Dış görünüşümü ve sağlığımı bozmak
için ikamet ettiğim sitedeki şerefsizleri ayarladı, aylarca sözlü şiddet, cinsel taciz ve tehtidlerle, hakaret
ve iftiralar ile işkence yaptılar.
Bunlar memur sürülerinin çıkarlarını koruyan devlet görevlisi yakınları ve onların
kapılarında çalışan Altmışlılar Sitesi bekçisi, bahçıvanı, …ve Beni Soğancıoğlu İnşaat’ın mühendis
olarak çalışmak için götürdüğü TED Rönesans Koleji Şantiyesi (Altımışlılar Sitesinin hemen yanında)
teknik ofisindeki İMO ve kürtçü CHP destekçileri ile anlaşmalı site marketi sahibi ve yakınları. Beni
terörist sloganlar ile taciz edip tehtid ettiler şantiyedeki çalışma saatlerimde, işten çıkarınca da terörit
tehtid ve saldırılar devam etti ikamet ettiğim adreste. Karakol da sitedeki ailelerle anlaşıp vurdu. Orası
ıssız bir yerdi ve Tepe Özel Güvenlik şirketi tarafından korunan inşaat alanları ve şantiyeler ile
çevriliydi. Bu arada Tepe Özel Güvenlik Şirketi’ni de kapsayan bir soruşturma Sultangazi İlçe
Emniyet Müdürlüğünden benim ifadem alınmaksızın tamamlandı. Aynı soruşturma kapsamında sanık
olan özel güvenlik şirketi Maltepe’de bana eziyet edip tehtid ederken, yıpratırken aynı soruşturmada
sanık olan Sultangazi İlçe Emniyet Müdürlüğü komiserleri kendilerini soruşturup namuslu
buluyordu. Beni Maltepe’de ayakta duramayacak kadar çok uykusuz ve parasız bırakıyordular ve
ailemin bakımına muhtaç gösteriyordular. Maltepe’de maddi, manevi, ekonomik olarak harcadılar
beni ve tekrar Sultangazi’ye götürdüler. Para kazanmak mümkün olmadığı gibi işkence sayılacak
ve acı çektirecek kadar uykusuz bıraktılar beni).
GAZETE HABERLERİ
Haber başlığının üzerine farenin sol tuşu ile tıklayınız…..

Muammer Güler’den operasyon açıklaması!
173
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR






Çok sert açıklama!
Türkiye´yi sarsan operasyon!
Zarrab hastaneye sevkedilebilir
3 ilde daha emniyet depremi
Emniyet’te yeni bir operasyon
Erdoğan: Din kisvesi altında örgüt
BANA EZİYET EDİP PARAMI BATIRAN,
TACİZ VE TEHTİD SAVURAN OTELLER
(OTEL ÇALIŞANLARI VE SALDIRGAN SAPIK SÜRÜLERİ BERABER VURDU)
Otel çalışanları habersizmiş gibi davranıp saldırıları destekliyordular. Yan odaya tacizci ve kafamı
şişirecek sapık yerleştirip 7/24 taciz ettiriyordular. Sokaktan da kesintisiz olarak sözlü tacizde ve cinsel
tacizlerde bulunuyordular. Açıklama yapıyoruz şeklinde konuşup bana iftiralar atan, karalayan
oteller de var aralarında.
KADIKÖY
BAĞDAT OTEL
GÜVEN OTEL
GAZİOSMANPAŞA
MURAT OTEL
YENİ OTEL
GÜMÜŞ PALAS OTEL
AVCILAR
İNCİ OTEL
HOTEL AVCILAR CITY
MALTEPE
174
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
MALTEPE OTEL
RÜŞVETSİZ SİYASET, SİYASETSİZ RÜŞVET
OLMAZ
SAĞ SOL KAVGASI BÜYÜK BİR YALAN
İSTANBUL İL EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ EVRAK VE SORUŞTURMA ÇAPKINLIĞI YAPIYOR
İSTANBUL POLİSİ BİR İLÇEDEKİ POLİSLERDEN DAVACI OLDUĞUM İÇİN
BENİ BAŞKA BİR İLÇEYE GİTMEM İÇİN KANDIRIP O İLÇEDE SİYASİ
SALDIRI VE ŞERİAT KATLİAMI GÖRÜNÜMÜNDE BENİ YIPRATTI, YOK ETTİ
VE SALDIRAN ŞEREFSİZ DOLANDIRICILARIN SUÇLARINI GÖRMEZLİKTEN
GELDİ. YANİ YASADIŞI YOLLAR İLE MİLYONLAR VURMUŞ İTLER
SERVETLERİNİ KAYBETMEDİLER VE HAPİSE GİRMEKTEN KURTULDULAR.
BUGÜN SUÇLARI KANITLANMIŞ ŞEREFSİZLER, RÜŞVETÇİLERİN
ÇIKARLARI İÇİN VURUNCA HİÇ DAVA VE SORUŞTURMA AÇILMADAN TÜM
SUÇLARDAN BERAAT ETTİLER, GÖREV ALDIKLARI SİYASİ PARTİLER DE
REZİL OLMAKTAN KURTULDU. SİYASET, ADLİYE, EMNİYET ÜÇGENİ VE
ÇIKAR AMAÇLI ÇETELERİN DEVLET MEMURLARI İLE KURDUKLARI
SİYASİ KÖPRÜLER.
175
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
Anayasal düzen (adil düzen isteyen varsa ben düzmüyorum, sevişiyorum) tamamen akla ve
mantığa uygun ancak rüşvet pazarlıkları için faydalı bazı siyasi saçmalıklar var.
Bu saçmalıkların bazıları 8-10 milyon kişiyle 7 milyar insanın yaşadığı dünyayı ele
geçiriyor, bazıları hukukunu kopyaladıkları ülkeleri ele geçirip baskıyla onlara adalet
dağıtıyor. O ülkelerin kadınlarının müslüman olmadıkları için namus olarak ikinci sırada
cariye (seks kölesi) olacaklarını kabul edeceklerini, abilerinin ve kocalarının da adalet
olsun diye onlara vergi adı altında haraç ödeyeceklerine inanıyorlar.
Bazıları ise emekçi olduklarını ve dünyada aç insan bırakmayacaklarını iddia ediyor,
insanların hakkını vermeden peynir ekmekle yaşatıyorlar. Yani insanca değil, peynir
ekmek yiyerek, ak gün görmeden yaşatıyorlar sizi ve karnınızı doyurduklarını iddia
ediyorlar. Size eksik ödedikleri maaşlardan zengin oluyorlar. Emekçi diye geçinen emek
tacirleri bunlar.
Bu inançların varlığı kulüp kurar gibi siyasi topluluklar veya dini topluluklar oluşturup
toplum içinde bir güç (ÇIKAR AMAÇLI SİYASİ ÇETE) oluşturmaya dayanıyor ve
bunların hiçbirinin dötü vize almadan sınırı geçmeye yemiyor, vize alıp sınırı geçtiklerinde
de gittikleri yerin adalet mekanizması değil, vasıfsız işçisi oluyorlar. Onların zararı
Avrupaya veya dünyaya değil, haraca kestikleri kendi çevrelerine. Yani hepsi yalan, gerçek
olan çıkarlardır.
RÜŞVETSİZ SİYASET, SİYASETSİZ RÜŞVET
OLMAZ
(Rüşveti alırken de verirken de şunun selâmını getirdim bunun selâmını getirdim diye dötü sağlama
almazsan tutuklanırsın, hatta zorla rüşvet alan memur güvenilir rüşvet kaynağı olmadığın için seni
soruşturmacı sanıp sana namus kavgası açar, ibreti alem olsun diye iftira atan vatandaşa ceza
veriyorum ayakları yapar. Oysa bugün nerdeyse hiç bir şirket vergi ödemiyor, hepsi gelirini düşük
gösteriyorlar. Hatta naylon faturlar kullanıyorlar. Benim amacım vergi düzenini değiştiren kahraman
olmak değil. Anlatmaya çalıştığım şu: Vergisini ödemeyeni tutuklamıyorlar ama rüşvetini vermeyene
içtiği bir kaşık suyu haram ediyorlar).
Büyük Yalan Büyük Yalan Büyük Yalan Büyük Yalan Büyük Yalan Büyük Yalan
evet aynen öyle
Sağ Sol Kavgası Büyük Bir Yalan
hatta sadece yalan değil, başlı başına bir kahpelik ve dolandırıcılık
Ulusalcı demek Kâmilci, Kemalettinci, Kemalci değil, Mustafa Kemal
Atatürk’çü olmaktır. “Yurtta sulh, cihanda sulh” dedi en büyük Türk. Yurtta
sulh olsun. Sağcı solcu diye böldünüz, fakirleri kavga ettirdiniz. Siz her
zaman başkan, her zaman yönetici, her zaman memleketi kurtaracak hint
kumaşı, haram paranızla yakışıklı, yandaşlarınızın reklâmı ile namuslu
oldunuz.
176
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
Siyasilerin etkili olduğu şirketlerde çıkan problemlerden ve ilk çalıştığım
inşaat firmaları çetesinde tüm hayatımı elimden alıp beni şirketin kölesi
yapmak için iftira atmalarını anlattığım için siyasi patronlar rahatsız oldu bu
durumdan. Beni kendilerine değil, onların siyasi görüşlerine ve memlekete
hizmet etmeyen adam olarak yanlış tanıtmaya başladılar. Evet ben onların
siyasi görüşlerine hizmet etmiyordum, etmediğim için de onlar için bedava
çalışmayı kabul etmiyordum.
Bilmem hangi sağcı ya da solcu başkanı zengin edince memleket
kurtulmayacak. Benim kendi fikirlerim, kendi çalışmalarım var. Bilmem
hangi kocaman popolu hoca efendi ya da bilmem kim top sakallı magandaya
haraç verince, korkup angarya çalışınca memleket kurtulmayacak. Hatta
etik olarak bu duruma karşı çıkmamak daha savunmasız insanların da aynı
şekilde sömürülmesine izin vermek doğru bir şey değil. Şimdi Cevat Çalışkan
memlekete hizmet etmiyor diyenlere bakın, siyasi propagandaya ihtiyacı olan
ve oy toplamaya çalışan dolandırıcılar göreceksiniz.
AŞAĞIDA AÇILMIŞ OLAN DAVALARIN SEBEBİ ŞU :
DEVLET MEMURLARINA RÜŞVET VEREREK SERVET YAPAN BİRKAÇ ŞEREFSİZ BENİ
TEHTİD EDİP ANAMA KÜFÜR ETTİĞİNDE ONLARI MAL OLDUKLARI İÇİN TAKMADIM.
ONLAR DA RÜŞVETLE BESLENEN VE RÜŞVETLE SERVET YAPAN İTLERİ KULLANIP İKİ
SENEMİ ZEHİR ETTİLER. SONRA ONLARDAN DAVACI OLDUĞUMDA İŞİN İÇİNE CHP VE
SÜLEYMANCILAR, KÜRTÇÜLER GİRMİŞTİ. TAM GAZ VURDULAR VE KAVGALAR
ADLİYEDE DE DEVAM ETTİ ÇÜNKÜ ADLİYELERİN ÖZEL GÜVENLİK ŞİRKETLERİ ADLİYE
SINIRLARI İÇİNDE BENİ TEHTİD EDİYOR VE OLAY ÇIKARMAYA ÇALIŞIYORDU.
SİYASİ DOLANDIRICILARIN SALDIRISI SONUCUNDA ESKİ DEFTERLER DE AÇILDI, BU
İŞTEN ÇIKAR SAĞLAMAK İSTEYEN İTLER DE VURDU. SONUÇ OLARAK ADLİYEDE
DOLANDIRICILIK YAPAN RÜŞVET KAPISI İTLERİNİ DE DAVA EDİNCE AŞAĞIDA
(ÜZERİNE TIKLAYIP İNDİRİNİZ) BULUNAN AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞVURUSUNU
YAPTIM. ANCAK BUNU YAZINCAYA KADAR GİTTİĞİM HER YERDE TACİZ VE TEHTİD
EDİLDİĞİM İÇİN, EVİMDEKİ ELEKTRİĞİ DE KESTİKLERİ İÇİN ÇOK PARA VE ZAMAN
HARCADIM. GECELERCE UYUTMADILAR, UYKUDAN DA CİNSEL TACİZLER İLE
UYANDIRDILAR. RESMEN TECAVÜZE UĞRADIM. NAMUSUMA VE CANIMA, MALIMA
SALDIRDIKLARI İÇİN PARANIN ÖNEMİ YOKTU, VARIMI YOKUMU HARCADIM. TEK
KURUŞA ÖNEM VERMEDİM, SAVAŞTIM. SAVAŞ İÇİN HER KURUŞU KULLANDIM.
BAŞVURU METNİ ŞU:
2013-08-19 Ağır Ceza <——-O
177
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
BU BAŞVURUYU YAPINCA BENİ ADRESİMDEN KAÇIRIP TIMARHANEYE KAPATTILAR VE ORADA TEHTİD ETTİLER. AKLİ
DENGEMİN YERİNDE OLDUĞU TEŞHİSİ İLE ÇIKARDILAR ÇÜNKÜ KENDİ RIZAM DIŞINDA VE TEHTİD EDEREK SOKTULAR
ORAYA. ANCAK BENİ TIMARHANE TEHTİDİ ALTINDA YAŞATIP ADLİYEYE GİDİNCE ARKAMDAN İT VE O.SPU ÇOCUĞU
GÖNDERİP OTOBÜS VE TRAMVAYLARDA SENİ HASTANEYE ŞİKÂYET ETTİK DİYE TEHTİD ETTİRİYORDULAR. ONDAN
ÖNCE BENİ 5 AY PARASIZ BIRAKTILAR VE TUTUKLAMADAN ÖNCE AÇ BIRAKMAK İSTEDİLER, TÜM PARA
KAYNAKLARIMI YOK ETTİLER. SİTE AİDATINI BİR GÜN GECİKTİRİP PEYNİR EKMEKLE BAYRAM ETTİM, GELDİKLERİNDE
DİMDİK AYAKTAYDIM. (ANNEM ÖNCEKİ YILLARDA BENİ İKİ ÜÇ GÜN AÇ BIRAKIP AYAKTA DURAMAYACAK HALDE
AKRABALARIYLA BİRLİKTE POLİSİN İSTEĞİ ÜZERİNE TIMARHANEYE GÖNDERİYORDU, BU DEFA BOL YEMEK YEDİM.
HATTA AİDATI TOPLAYAN KÜRT BENİ “KÜRTLER ADINA CEZALANDIRACAĞINI SÖYLEYİP” PSİKOPAT GİBİ BAKA BAKA
TEHTİD EDİYORDU, BEN DE “TÜM MALTEPE İLE ÇATIŞMAYA GİRECEĞİM” DEYİP DALGA GEÇİYORDUM). NEYSE,
AŞAĞIDA AÇILMIŞ OLAN DAVALAR DAVA ETMİŞ OLDUĞUM ADLİYE PERSONELİ TARAFINDAN AÇTIRILDI VE
MAHKEME AYNI ADLİYE İÇİNDE OLACAK. YANİ O ADLİYEDEKİ DAVA ETMİŞ ETTİĞİM MEMURLAR BENİ YARGILAYIP
İMZAMI ELİMDEN ALACAKLAR VE ON GÜNDE CEVABI GELMİŞ OLMASI GEREKEN BAŞVURUMU AYNI ADLİYE İÇİNDE
GERİ ZEKÂLI ROLÜ YAPAN BİR MEMURUN ELİNDE 4 AYDIR BEKLETİLİYOR, MEMUR İLK OKUL ÖĞRENCİSİ KIZ ROLÜ
178
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
YAPIYOR:
179
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
180
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
İnançlarım yüzünden (ulusalcı faşistim, Atatürk’e saygıda kusur edenler midemi
bulandırıyor) veya bazı şerefsizlerin çıkarlarını tehtid ettiğim için düşman listem kalabalık
ve ben bunlardan hiçbirine saldırmadım, gelip kendileri musallat oldular hayatıma, polis
tarafından tutuklanmaktan korktular ama rüşvetçi polisler onların elinden kemik yiyen it
oldukları için tüm polis teşkilâtını kışkırttılar, kaşınanlara da gerekli lafları soktuğum için
çıkaramadıkları lâflar için beni öldürmeye teşebbüs ettiler, bedenen öldüremeyince
kanıtları ortadan kaldırmak için hukuken öldürmek, yani hukuki ehliyetimi yok etmek
istediler … Polis gücünün istediği gibi kanunsuzca adam kaçırıma gücünü seven, özellikle
onlarla suç ortağı gibi çalışan ve onlara adam veren özel güvenlik şirketleri, hayvanlar
siyasi saldırı ve karalama politikası ile rüşvetle adam harcayan üniformalı itlere destek
verdiler…. Aslında ortada siyasi bir kavga yok, ortada rüşvetçi ve işkenceci itlerin kendi
siyasi çevrelerini, onlara rüşvet veren kerkenez siyasetçi ve siyasi grupları kışkırtması söz
konusu. Bu kavga bittiği zaman vatandaşa saygıyı öğretmiş olacağım kalabalık rüşvetçi it
sürüsüne. Memurların çok büyük kısmı rüşvet şebekesi ve trafiği yönetenlere veli nimet
diyorlar ve o memurlar gerçek, yani öz babalarının kim olduğunu hatırlamazsalar,
kanununa uygun hareket etmezseler herkes onların babası belli olmayan, para veren
herkesi baba kabul eden o.ospu çocukları olduklarını anlayacak.
Polis beni korumayınca (sorun çıkaran polisleri ağır ceza mahkemesine gönderdim ancak
savcılıktaki memur kalemleri dosyayı 11 Haziran 2013′den beri savsaklaya savsaklaya
hukuken ve bedenen saldırıya uğramam için zemin hazırladı, sanıklar ve yandaşları
binlerce iftira attı ve kesintisiz tacizlerle beni şiddete ve küfüre zorladılar) , o polislerin
meslektaşları da onlar hakkında kardeşlerimiz diye konuşup suçlarını kayırınca meydanı
boş bulan kahpeler tam gaz saldırdı…Kardeşlerimiz dedikleri de onların ailesi idi, yani
polis mafya olduğunu kabul etmiş oldu..Nedeni yasal yollar ile ceza verdirmek istediğim ve
onların meslektaşları için şikâyetçi değilim şeklindeki ifadeleri baskı ve korku altında almış
olan ihtiyar polisler idi…Ben onlar için emeklilik değil, hapis istiyorum….Düşman listemi
ve bunların yapmış olduğu saldırıların “anatomisini” de ortaya koyacağım…..
Bu saldırıların temeli beni iki yıla yakın süre ile her gittiğim yerde tehtid ve hakaretlerle,
iftiralar ile sürekli gerip gerip küfür etmeye zorlamaktan, sağlığımı elimden alarak
yıpranmış adam görünümü kazandırarak akıl hastası olmakla suçlamak…Sağlığımı
elimden aldılar, ömrüm kısaldı ve “ömrünü kısalttık” diye dalga geçiyorlar, yani ciddi
zararlar verip dalga geçiyorlar, küfüre zorluyorlar ama ben yasal süreci ilerletmeye ve
mahkemelerde hakkımı aramaya kararlıyım….Yaklaşık iki sene vurdu bir sağdan bir
soldan CHP ve ortağı cemaatçiler…Sanıklar arasından birkaç özel güvenlik şirketi olduğu
için sapık tacizciler beni onların görevli olduğu alanlarda (metro, metrobüs, tramvay,
…v.b. yerlerde) taciz ediyorlar. Ama bir yerden başka yere gideceğim zaman bütün yol
boyunca rahat bırakmıyorlar beni. Ve taciz şekillerini değiştirdiler. Eskiden kesintisiz ve
sapıkça, sapıkça laflar ile rahatsız ediyordular, kafalarını kırdırtmaya çalışıyordular. Şimdi
ise eski sapık saldırılarına ait birkaç laf edip kasıtlı olarak huylandırmaya, kızmam için her
şeyi yapıyorlar. Kalabalık oldukları için ve hepsi aynı şeyi yaptığı için başarılı oluyorlar.
Çok zaman, enerji ve para harcatıyorlar. Bu durumlarda en doğru çözüm kadın veya erkek
demeden birkaç tanesini dövmek. Ama eskisi gibi sapıkça saldırmıyorlar çünkü
arkalarında duran aynasızları dava ettim, artık sinsice dolandırıcı edalarıyla taciz
ediyorlar.
CHP (CHP İÇİNDEKİ KÜRTÇÜ KILIÇDAROĞLU ÇETESİ)
181
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
CHP’NİN EN BÜYÜK DOLANDIRICILIĞINI AÇIKLIYORUM. CHP BANA
İFTİRALAR ATARAK KALABALIK KİTLELERİ KIŞKIRTTI. BANA CEZA
VERDİKLERİNİ İDDİA EDEN KAHPELER SÜREKLİ ZARAR VERDİ BANA VE
ÖMÜRLERİNDE HİÇ ADAM OLMAMIŞ MAGANDALAR BANA VURMAKTAN
BÜYÜK ZEVK ALDI. CEZA ADI ALTINDA KENDİ MAAŞLARININ DÖRT KATINI
KAZANAN MÜHENDİSİN SAĞLIĞINI VE PARASINI GASP ETTİLER. BU BİR CHP
REKLÂMI OLDU .
YANİ ORTAK BİR DÜŞMAN YARATIP O ORTAK DÜŞMANA BERABERCE VURAN
VE AYNI GEMİNİN YOLCUSU (SONUÇ OLARAK MECBURİYETTEN AYNI
PARTİNİN OY VERENİ) HALİNE GELEN, FARKINDA OLMADAN OYLARINI
KAPTIRAN VE CHP’YE MECBUR KALAN BİR KİTLE OLUŞTU. CHP BU CEZA
VERİYORUZ SAÇMALIĞI İLE BANA CEZA VEREBİLECEKLERİNİ DÜŞÜNEN ÇOK
SAYIDA EZİK İTİ KAZANDI.
PEKİ BU ORİJİNAL BİR SALDIRI YÖNTEMİ Mİ? İKİNCİ DÜNYA SAVAŞINDAN
ÖNCE ALMANYADAKİ ALMANLAR FAKİRDİ, ORADAKİ MUSEVİLER ZENGİNDİ.
ADOLF HİTLER ALMANYADAKİ FAKİRLİĞİN YAHUDİLERİN SUÇU OLDUĞUNU
SÖYLEYEREK TÜM ALMANLARI YAHUDİ DÜŞMANLIĞI ŞEMSİYESİ ALTINDA
BİRLEŞTİRDİ. TÜM FAKİR ALMANLAR ÇILGINCA DESTEKLEDİ ADOLF
HİTLER’İ VE O BU GÜÇLE ALMAN SANAYİSİNİ KURDU. ANCAK HİTLER MANİK
DEPRESİF BİRİYDİ VE GERÇEKLEŞTİRİLMESİ İMKÂNSIZ OLAN ŞEYLERİ
BAŞARABİLECEĞİNE İNANIYORDU, TÜM DÜNYAYA SALDIRDI, YANİ
MİLYARLARCA İNSANA SALDIRDI VE EBESİNİN ŞEYİNİ GÖRDÜ.
CHP AYNI POLİTİKAYI İZLEDİ, ÖNCE İMANIMA LAF ETTİ VE BENİ BAŞKA
DİNDEN GÖSTERMEYE ÇALIŞTI. YANİ YAHUDİ OLMAYAN ALMANLAR GİBİ
VURDU. SONRA BENİ ZENGİN OLARAK GÖSTERİP BİRKAÇ AY RAHAT ETTİĞİM
İÇİN BENİ FAKİR ALMANLARIN ZENGİN YAHUDİLERE VURDUĞU GİBİ
İSTANBULUN DAR GELİRLİ VAROŞLARINA VURDURDU (BİR HAMBURGER YA
DA BİR KÖFTE ALMAYA GİTTİĞİM YERLERİN ÇALIŞANLARI BANA
SALDIRIYORDU, KENDİ MÜŞTERİLERİNDEN NEFRET EDEN BİR VAROŞ
SÜRÜSÜ VARDI VE İÇLERİNDE KALMIŞTI ONLARA EMİR VEREN
MÜŞTERİLERE VURMAK, NEFRET EDİYORDULAR) CHP. BENİ BAŞKA GELİR
SEVİYESİNDEN GÖSTERDİ, YANİ FARKLI SINIFTAN GÖSTERDİ BENİ. BENİ
BULGAR OLARAK GÖSTEREREK, YANİ TÜRK OLDUĞUMU KABUL ETMEYEREK
BENİ BAŞKA MİLLETTEN GÖSTERDİ VE VURDURDU CHP. YANİ CHP HİTLER’İN
POLİTİKASI İLE VURDU VE HEDEFİ ALMAN MİLLETİNİ BİRLEŞTİREN HİTLER
GİBİ TÜM VAROŞ VE SAPIKLARI CHP ÇATISI ALTINDA BİRLEŞTİRMEK İDİ.
BU CHP İÇİN ÇOK KÂRLI BİR HAREKET İDİ ÇÜNKÜ ONLARIN SULTANGAZİ
İLÇE TEŞKİLÂTININ ŞEREFSİZLİKLERİNİ VE YOLSUZLUKLARINI
BİLİYORDUM, BU TEŞKİLÂTIN EYLEMLERİ MİDENİZİ BULANDIRIR. ŞAHİT
OLDUĞUM İÇİN BENİ YOK ETMEK VE KIŞKIRTMA İLE ÇOK SAYIDA OY
TOPLAMAK İSTEDİLER. ŞİDDETE BAĞLI VE BÖLÜCÜ ÖRGÜTÜ DESTEKLEYEN
EZİK Mİ EZİK, ÇOK EZİKLER BU SİNDİRİM VE ŞİDDETİ GÖRÜNCE ARTIK
TERÖR ÖRGÜTÜNÜN PARTİLERİ YERİNE CHP’YE OY VERMEYE RAZI OLDU.
PEKAKAA’NIN BAŞARAMADIKLARINI CHP BAŞARIYOR VE ARTIK TÜM EZİK
182
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
OĞLU EZİK, ÇOK EZİK HALKIZ DİYENLER CHP’NİN ÇATISI ALTINDA
TOPLANDI. HİTLER’DEN KOPYE ÇEKTİLER.
2008 yılında uğramış olduğum çete saldırısı ve bu çetenin babası diye geçinen Şenol
Erdağı’nın (Sinan Şamil Sam’ın akrabası olduğu için karakollardaki torpillerden para
kazanıyordu, çetelerin kayırılmasını sağlayıp para kazanıyordu) yalancı şahitlik yapması
sonucunda seneler kaybettim. Okuldan mezun olduktan sonra çetenin kırmış olduğu
bacakla ve Şenol ile iyi anlaşan ailemin çıkardığı kavgalar nedeniyle hem ruhen hem de
bedenen ortaya bir değer koyamıyordum. Zor iş buldum ve bulduğum iş daha sonra
öğrendiğime göre avukatım Kadriye Tezcan’ın ( Kılıçdaroğlu CHP’sini destekleyen eski
G.O.P. CHP kadın kolları başkanı, alevi) tanıdığı ve aile dostu çıktı.
Mahkemenin ilk duruşmasında faşist olduğumu söylemiştim ve CHP politikasını batıracak
bir faşizm savunması yapmıştım. Benim ortaya koyduğum mantıkla CHP’nin kürtçülük ve
terör örgütü ile uzlaşmacılık yapması imkânsız idi. O şirketler grubunda ezik insancıklar ve
barzolar diye nitelendirdiğim çalışanlar, yöneticiler tehtid ve aşağlama için her şeyi
yapıyordular ancak bunu kendi üç kuruşluk kişilikleri yüzünden yaptıklarını sanıyordum,
siyasi bir sebebi olduğunu bilmiyordum. Terbiyesizlikleri ve tehtidleri bardağı taşırınca
işten kaçtım ancak telefon ederek anama küfür ettiler ve beni tehtid ettiler. Sosyal medyada
duyurdum olayı, biraz olay öğrenilsin diye biraz da cevaplarını aldıkları zaman neden ne
olduğunun bilinmesini istedim.
Şirket sahibi Halûk Bozkurt arkasındaki CHP ve ortaklarının arkasındaki şeriatçı
sürülerine güvenerek beni her gittiğim işten kovdurdular, kovdurmadan önce “adam
edeceğim” diye barzolara eziyet ettirdiler bana, barzolar da düşman listesine girdi.
Hepsinin kirli çamaşırlarını verdim il emniyete ancak il emniyette de bana öğrencilik
yıllarımda kazık atmış polis kahpeler vardı. Onlar da tam zamanlı vurdu. Bu durumda
milyoner kahpeler bayram etti, eski üniformalı düşmanlarımın da cebi para gördü. Her
gittiğim yerde tramvay, otobüs, ikamet ettiğim adres, metro… her yerde kesintisiz taciz
altındaydım. Bir dakika düşünmeme izin vermiyordular, bunlar polis destekli oldukları için
dövemiyordum. CHP taraftarları ve düşmanlarım kesintisiz vuruyordu ve ben
dokunamıyordum hiç birine. Böylece sapıkça vuran tesettürlü şeriatçı kadınlar ile birlikte
bana iş vermeyen ve iftira atan CHP’ci işverenlerin bulunduğu Maltepe bölgesinde beni 6
ay yıprattılar.
İkamet etmekte olduğum sitede önce acımasızca beni öldürmekle tehtid eden komşu
topluluğu işi daha sonra yorgunluk yaratacak şekilde tacize dönüştürdü. Yormak için
komşuların fahişe karıları para karşılığında sabahın üçünde uyandırıp cinsel konuşmalar
yapıp beni mastürbasyona zorluyordular. Bu olaylar ortaya çıkınca düşmanım diye birkaç
yaşlı teyzeyi çıkardılar ortaya. Oysa olayın aslında genç komşu karılarının seks sohbetleri
ile beni yorması vardı, yemin ederim o yaşlı inekler ile alâkalı değildi. Holdinglerin söz
verdiği “ödül” adı altında para vermesi için tüm siteyi sanal kerhaneye çevirmiştiler. Daha
sonra beni tehtid eden ve taciz eden yaşlı bir iki karı olayına dönüştürdüler olayı. Bu kadar
olay sonunda beni aylarca çalışamamış ve para kazanamamış biri olarak akli dengesi
yerinde olmayan ve kendisine bakamayan, vesayeti kısıtlanacak adam diye çıkardı kahpe
CHP fahişeleri ve pez.venkleri. Amaçları davacı olma hakkım olan CHP’den davacı
olmamı engellemektir. Yani tüm çaba CHP’ye dava açmamı engellemek için. Neden mi?
Sultangazi İlçe CHP’nin kahpelikleri ve şerefsizlikleri yüzünden, tam anlamıyla
dolandırıcı o..pu çocuğu olan Sultangazi Belediye Meclis Üyeleri yüzünden. Yani ilçe CHP
183
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
beni Anadolu yakasına götürüp orada kendi amacına uygun olaylar çıkarıp burada
Sultangazi’deki CHP’ci o.pu çocukları için dolap çevirdi.
İşverenlerimden ilki olan Halûk Bozkurt’un sürekli olarak beni tehtid etmesi ve bundan
zevk alması, yani tehtidle çalıştırması nedeniyle ve yapmış olduğu servetin (aslında doğru
dürüst parası yoktu benimle tanışmadan önce) yasadışı olması nedeniyle ona çocukken
ayakkabı boyamak için kullandığı sandığı atmamasını çünkü ona lâzım olacağını
söylemiştim. Her şeyi yasadışı yollar ile yaptığı için ve beni tehtidle çalıştırdığı için, üstüne
de Allah taklidi yapıp “senin allahınım” ayakları yaptığı için onun yasadışı parasını
batıracağımı söylemiştim ona. Ancak kendi partisinin itlerini ve Kılıçdaroğlu takımının
Türk düşmanı köpeklerine saldırttı. Beni Maltepe Aydınevler Mahallesindeki adresimde
öldüremeyince aç bırakmak için yaptık diye konuşmaya başladılar. Çünkü cinayet işlemek
için beni açlıktan öldürmeye teşebbüs ettiler. Bunun için kiralık katil olarak şeriatçı
görünümündeki dolandırıcıları (kızı bakire olmayan tesettürlü olan ve bakkalında bol
miktarda alkol satan dolandırıcı dinci bakkal, kürtler için ceza veriyoruz diyen ve işin
içinde karıları p.zevenk gibi kullanan kuaför Tuncay ve kürtçü bahçıvan, şeriatçı
görünümünde olan ve Allah seni şöyle yapacak böyle yapacak diye konuşup sanki kendisi
Allah’mış gibi beni sürekli tehtid eden ve dolandırıcı polislerin sağ kolu olan site bekçisi)
kullandılar.
Yani polisle kavga etmek yerine razı olup o dairede ölseydim bunlar beni aç bırakıp
cezalandırıyoruz ayaklarına girmeyecekti çünkü zaten ölmüş olacaktım. Bugün ise
CHP’nin özellikle iyi beslenmiş itleri alışveriş merkezi, fiyatların yüksek olduğu kafeler
gibi yerlerde (özellikle iyi beslenmiş olup vücutlarına güvenenler) kadınların dikkatini
çekmek için (özellikle onları kışkırtan CHP’ci oros.uların dikkatini çekmek için) bana
sürekli laf atıyor ve sataşıyorlar ama yakalayamıyorum. Yüzüme konuşmuyorlar,
konuşsalar bir iki tanesin döveceğim. Sürekli huylandırıp kavga ettirip beni tutuklatmaya
çalışıyorlar. Halûk Bozkurt bir dolandırıcı ve ben işten ayrılmadan önce sahte davranışlar
ile konuşarak, sanki bant kaydı dolduruyormuş gibi davranarak yaptığı her şeyi yalanladı.
Bu CHP’nin soysuz, Türk düşmanı yöneticileri bu milletten nefret ediyor. Bazıları ya
dinimizden nefret ediyor, ya da Türk olmamızdan. Halkçılık adı atında Türk düşmanlığı
yapan bir parti var karşımızda. Bunlar Atatürkçü olsa ne yazar.
Bunlara güvenerek tüm topraklarımızı kaybedip Atatürkçülüğü Ankara’dan ibaret küçük
bir toprak parçasında mı yapalım. Atatürk bunların dedelerini camii avlularında astı diye
mi Atatürkçü bunlar. Onlar milletimize kin güdüyor. “Atatürk benim dedemi astırdı, dedem
zaten gereksiz adamdı, evdeki yemekleri boşuna yiyen ve pis kokan biriydi, Atatürk onu
astığı için Atatürkçüyüm” mü diyor bu şeref.izler. Hayır, onlar sağ sol kavgası adı altında
topraklarımıza saldırıyor, sağcıları Atatürk düşmanlığı ile suçlayıp eyalet sistemini, devlet
içinde devlet ve daha birçok uygulamayı getirmeyi çalışıyor. Sağcıların arasında da sapık
ve inançlarında samimi olmayan gruplar var. Solda da Ulusalcılar (CHP ile alâkası
olmayan gerçek ulusalcılar) gibi gerçek solcular var. Komünizme karşı olmamın nedeni de
diğer vatandaşlardan farklı, komünistleri ateist oldukları için red etmiyorum. Komünizmi
insanın karnını doyurucak kadar para verip sınırsız şekilde çalıştırmasından, yani karnı
doyurulacak ve neredeyse bedava çalıştırılacak, sırtına binilecek at muamelesi
yapmasından şikâyetçiyim. Komünizmden milyonlarca zengin gibi yaşayan mutlu insan
yok, milyonarca karnı doymuş fakir var.
184
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
Bir de ikamet etmekte olduğum sitede beni Küçükyalı Polis Merkezi, Maltepe ve Sultangazi
İlçe Emniyet Müdürlükleri, Organize Suçlar Şubesi, Mali Şube ve Terör Şube ile değil de,
bir iki tane yaşlı cadı ile kavgalı gösteren, yaşlı teyzelerden yanayız, onların oğluyuz diyen
polislerin anasının taaaa a.ına koyayım. Or.spunun çocuğu onlar. İşte İstanbul polisinin
asaleti bu kadar olur, tüm şehri nitelikli dolandırıcılık yaparak dolandırıyorlar. Artık tüm
şehir yaşlı savunmasız teyzeleri kurtardıklarına inanıp, ki bir tanesinin yüzüne bakmadım
ve görsem tanımam, rüşvetçi pez.venkleri hapisten kurtaracaklar. Onların amirlerinin de
müdürlerinin taaaaa anasının a.ına koyayım. İstanbul polisinin asaleti bu kadar işte, çok
asil davranışlar sergiliyor gibi yapıp hırsızlığın ve eşkıyalığın ta kendisini yapmaktır
onların sıfatı.
Sitedekilerin başlıca sorunları arasında şunlar var: Bana yaptıkları şeyleri gazeteci yaşlı
bir bayana yapmışlar benden 8-10 ay önce ve zan altındalar, polisin köpeği olmak
zorundalar cinayetten hapise girmemek için. Bana yaptıkları yüzünden de yeterince hapis
alabilirler, bu nedenle polis sürülerine kul kurban olmak zorundalar. Hepsi aynı geminin
yolcusu. Bazıları TSK mensuplarının yakını oldukları için askeri mahkemelerden veya ceza
mahkemelerinden ceza alabilirler, adamlar rütbelerini kaybedebilir. Özellikle bir tane cüce
var, daha önce hiç görmediğim ve 17 Temmuz’da kavgalı olduğum kırtasiyede yanıma
gelip “öğrensin” diye laflar eden, elimdeki dosyaları alıp beni tanıyormuş gibi davranan.
TSK’yı telefonla aradığımda aynı ipnenin bir benzeri benim evimin önündeki yoldan geçip
telefonla şurayı arıyor burayı arıyor diye konuşmuştu ama o mu değil mi bilmiyorum. Yani
tanımadığım bir sürü ipnenin çocuğu saldırdı, hiç biri ile alâkam yoktu ama hepsi kiralıktı.
Tepe, Akdeniz, Bilge, GSM,…özel güvenlik şirketleri nefes aldığım sürece düşmanım.
Benim paramı çalıp doyurdukları çocukları ve anaları da düşmanım. Zaten anaları olacak
fahişeler beni gece gündüz, her yerde, bindiğim her otobüs, tramvay, metrobüs, metroda
tehtid ve taciz ettiler, sözlü şiddet uyguladı oro.pular.
İSTANBUL İL EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ
İstanbul Emniyetine başvurduğum zaman beni kaçıran Tepe Özel Güvenlik Şirketi ve suç
ortağı bir komiser yardımcısı adına baskı ile “şikâyetçi değilim” diye ifade alan soytarı
pez.venk komiser çıktı karşıma mali şubede ve beni organizeye gönderdi. Organize ile
birlikte vurup o pez.vengi dava etmemi engellemek için ömür boyu tımarhane teşhisi
ayarlamaya çalıştılar. Dr Erhan adındaki pez.venk oros.u çocuğu doktor beni tehtid etti ve
“sana ceza verdik” şeklinde konuştu. Devamında Altmışlar sitesi ve birçok başka yerde
“ceza veriyoruz” diye konuşan çok sayıda or.spu çocuğu çıktı (albaylar yarbaylar yakınları
ve başka memurlar). Yani olayın mantığı bana zarar verirken ceza veren adam gibi
davranmaktı.
Beni iş için Maltepe’ye getirip işsiz bıraktıktan sonra yıpratmaya başlayınca bütün polis
kuvvetleri zevkten coşuyor ve eğleniyordular. Altmışlar sitesinde polis desteği ile adam yok
ediyordular. O adrese geldiğimde daha ilçeye adım atar atmaz başladı etrafımda dolaşmaya
sakallı pezolar ve tesettürlü oro.pular. Topluca iftira atıyor ve hakaret ediyordular, arı
kovanı gidi dolaşıyordular etrafımda çünkü bir kışkırtma yapılmıştı ve sağcı solcu ortak bir
saldırı idi. CHP’ci kaltaklar tehtid ede ede ve hakaret ede ede dolaşıyordu etrafımda
Maltepe çarşısında. Tam gaz vuruyordular zaten. Bu arada il emniyet terör şubeyi
arıyordum, hatta küfür edecek kadar zorluyordular beni ama bir çözüm yoktu çünkü
saldıran polisin kendisi idi.
185
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
Polislerin kahpe anaları ve bacıları saldırmıştı bana ve baş örtülü kız muhabbeti buradan
kaynaklanıyordu. Ben hiç bir tesettürlü kal.ak ile sorun yaşamamıştım ama polis karılar ve
anaları ömür boyu çalışmamış, kocaman popolu tesettürlü domuz oldukları için öyle bir
kavga uydurdular. Baş örtülü kavgası diye polis ve özel güvenlik şirketi elemanlarının
analarına avratlarına taciz ve tehtid ettirdiler beni. Bu taciz 6 ay sürdü ve sitede tüm suçu
ve saldırıyı bir iki ihtiyar kalt.k üstlenince ve bunlar bana hakaretler, tehtidler savurunca
hak ettikleri küfürleri ettim onlara. Beni sürekli taciz ettikleri için cevaplarını aldılar.
Ancak aylardı devam edin, ispatlayamaz diyen gözlüklü oro.pu çocuğu polis onu dava
ettiğim için bana küfür eden deli muamelesi yapıp tımarhaneye kapattı. Tımarhaneden akli
dengesi yerinde değil kararı çıkmadı.
O şerefsiz dörtgöz kahpe polisi ağır ceza mahkemesine gönderdim. Ancak tek ortak
dosyada güvenlik şirketleri ile polisleri dava etmiştim, takipsizliğe itirazı ağır ceza
mahkemesine göndermiştim. Dosyayı böldüler takipsizlik bürosunda ve bir dosyayı kanıtsız
bıraktılar. Ama ben yapacağımı bilirim onlara. Defalarca şahsen de gittim İl emniyete ama
kahpe polisler her şeyi yalanlayıp dalga geçti çünkü sanık zaten kendileri idi. Bu ülkede
polis anlaşmalı itleri ile birlikte adam öldürüyor ve bunu da kedinin fare ile oynadığı gibi
aylarca oynaya oynaya yapıyor. Kurbanlarını şahitsiz bırakıp aylarca yıpratıyor, benden
önceki kiracıyı açlıktan öldürmüşler, aç kalınca veremi azmış, cesedi çıkmış daireden.
Polise güvenmiş kadın, polis inanmamış kasıtlı olarak. Kast etmiş canına polis inanmamış
gibi yaparak, iftiracı deyip kadını bitirmişler. Bana aynısını yapamadılar.
Beni de 4-5 ay acımasızca yıprattılar, artık sokakta gezmekten çekiniyorum dış görünüşüm
yüzünden, deliye benzemem için aldılar gençliğimi, tazeliğimi. Artık bakmaktan
utanıyorum kızlara, yıpranmış moruğa benzediğim için. Beni yıpratan özel güvenlik
elemanları da sümüklerini çekiyordu güzel kızları görünce, çünkü çalışmadan ortada
gezen kabadayı idi hepsi, öyle havalı kız tavlayacak bir meslekleri ve maaşları yoktu. Artık
rahatladılar ama 6 ay önce ne iseler 6 ay sonra da aynı şey olacaklar, beni yıpratarak
verdikleri tek mesaj başkasının canına malına saldıran pislik olduklarıdır. Sonra birkaç
tane iri yarı ve bir tane kısa boylu ve sapık polis geldi kapıma, ufak cüce polisin silâhına ve
kelepçelerine düşkünlüğü vardı.
Beni kapattılar Erenköy tımarhanesine ve kasıtlı olarak ağızımdan çıkan tek kelimeye
inanmayan Özgür Aycan Akdur diye bir doktor verdiler. Adam polisleri haklı göstermek
için tek kelimeye inanmıyordu, beni delice yıprattılar, adam her şey yalan diyor. Zaten
memuru memura şikâyet edebilir misin bu ülkede. Bu ülkede güç esastır, bütün dünyayı ele
geçirecek güce saygı gösterilir. Başkalarının haklarına gösterilen saygı, yani asalet önemli
değildir. Burada anaya küfür edilir çünkü güç başkasının anasına tecavüz edecek güce
sahip olmaktır, başkasının hakkını verecek asalet önemli değildir. Devletin polisi de
devletten aldığı silâhı ve kelepçeleri kendi çıkarları için, yani kendi zevki için güç olarak
görür. Yani doktor demeye bin şahit isteyen zengin çocuğu Özgür Aycan Akdur “canım
istemedi inanmadım ve polisi haklı gösterdim” mantığı ile hareket ettiği için Türkiye
Cumhuriyeti Devleti “Kahpe” oldu…..Bu devleti Avrupa Birliğine değil, Türk Birliğine bile
sokmamak gerekiyor çünkü Türk’e yakışacak asaleti yok.
SULTANGAZİ VE MALTEPE KAYMAKAMKLIKLARI
BİMER vasıtasıyla yaptığım başvurular sonucunda adalet bakanlığı ve iç işleri bakanlığı
soruşturmalar açtık. Sultangazi ve Maltepe kaymakamlıkları bu soruşturmaları sanıkların
186
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
eline verdi. Yani bu kaymakamlıklar o kadar şerefsizdi ki soruşturulacak polislerin kendi
eline verdi soruşturmaları, sanık ilçe emniyet müdürlükleri kendileri hakkında soruşturma
açıp kendilerini çok namuslu ve suçsuz buldu. Böyle bir gö.verenlik ancak Türkiyede olur,
başka yerde olmaz. Bir Afrika ülkesinde böyle bir peze.enklik, böyle bir resmi dolandırıcılık
olmaz.
BİLİŞİM EĞİTİM DERSHANESİ
RÖNESANS HOLDİNG VE ILICAKLARIN ŞERİATÇI ÇETELERİ
BİLKENT HOLDİNG VE TEPE ÖZEL GÜVENLİK ŞİRKETİ
ÖZEL GÜVENLİK ŞİRKETLERİNDEN OLUŞAN ORGANİZE SUÇ ÖRGÜTÜ (TEPE,
AKDENİZ, BİLGE, GSM …V.B. ÖZEL GÜVENLİK ŞİRKETLERİ)
CHP kudurunca ve imajı beş paralık olunca, ki gerçek imajı bu Kılıçdaroğlu çetelerinin,
beni önce bir iftar yemeğine ısrarla çağırıp orada anamla dalga geçerek küfür ettirdiler.
Devamında da yıllarca uykusuz bırakarak, komşulara ve sapık yandaşlarına taciz ettirerek
küfür ettirip beni küfürbaz diye tanıtmaya çalıştılar. Oysa onların birkaç köpeği küfürün
alâsını hak etmişti ama terbiyemi bozmamıştım, onlara medeni bir şekilde kim olduklarını
tarif ederek kendileri kendilerine o.ospu çocuğu teşhisini koymalarını sağlamıştım. Yani
sen şusun kendi adını kendin koy demiştim, kanıtlarıyla.
Bu işte bir de Süleymancılar cemaatiyle zengin olmuş bir iş adamı ve onun yeteneksiz, din
tüccarı, cahil kardeşi olunca sağcı solcu saldırı hazırladılar. Ama bunlar açık şekilde
vuramazdı, onlar hakkında yazdığım yazıların yanında eski düşmanlarım da vardı, eskiden
davacı olduğum üç kuruşluk itler de vardı. Bu düşmanlarımın kucağına attılar beni ve
onlar vuruyor diyerek kendileri vurdular. Musallat oldular hayatıma ve bastılar parayı.
“Şöyle düşmanları var, adamlar baba, seni memnun ederler” diye peşimde dolaşan bir
sürü it vardı, gittiğim yerlerde herkesi kışkırtıyorlardı. Çıkar için vuruyordu ipnenin
çocukları. Bir de CHP’nin süslü ve kaliteli kadın görünümünde dolaşan o.ospuları vardı ki
bunlar da gittiğim yerlerdeki magandaları kışkırtıp bunları aklınca “erkeklik” yapmaya
zorluyordular. Yani kahraman kesilen bu asil abazalar hayatlarında görmedikleri
yosmalara yaranmak için bana saldırıyor ve ayılık yapıyordular. Çok asil delikanlı ve
duyarlı vatandaş edalarıyla üç kuruşluk, kaliteli kadın görünümünde olan, CHP’ci
fahişelere yaranmaya çalışıyordular.
187
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
Düşman listesinde beni öğrencilik yıllarımda kaçırıp hayatımı mahveden, daha sonra polis
tehtidi ile ilâç kullandırtan ve ömrümü çürüten Tepe Özel Güvenlik Şirketi (okulumda
görevli şirket) vardı. Beni ilâca bağlayıp sürekli doktorlar ile tartışarak kötürüm olmama
neden olan o.ospu çocuğu şirketi. Beni önce 2000 yılında kanunsuzca kaçırıp beynime
elektrik verdirtip tüm maddi kaynaklarımı da kurutup Üsküdar Ülkü Ocağı
misafirhanesine yerleşmeme neden oldular. Orada kiraladıkları birkaç it de vurdu, beni bir
iki ay uykusuz ve tehtid altında bırakıp yine kapattılar tımarhaneye. Bu defa da
vücudumdaki tüm kanı boşaltan Ermeni doktor Kirkor kafayı takmıştı bana. Uzman
olmuştu ipnenin oğlu. Ona Türk olduğumu söyledim ve bana Türk olmanın ne özelliği var
diye sordu. Ben bu kadar olay sonunda ölmemem, hayatta yani ayakta olmam bile güzel bir
şey dedim ve o bol miktarda kan alıp beni ayakta duramayacak hale getirdi.
HER İKİ ADRESİMDE BULUNAN KİRALIK KOMŞULAR (YAKLAŞIK İKİ SENE
KADAR ÇALIŞMAMI VE UYUMAMI ENGELLEDİLER, SABAHIN ÜÇÜNDE CİNSEL
TACİZLER İLE BENİ MASTURBASYONA ZORLADILAR, GÜNDÜZLERİ
ÇALIŞMAMI VE GECELERİ UYUMAMI ENGELEDİLER. ÜÇ KURUŞLUK
VAROŞLARIN CEBİNE PARA KOYUP TUTUKLANMAMA GARANTİSİ VERİP
YIPRATTILAR BENİ.)
STARBUCKS
MC DONALDS
HACIOĞLU
188
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
SİMİT SARAYLARI
BURGERKING
ÖGE’LER SÜLÂLESİ (PRAMİT YAPI DENETİMİ LTD. ŞTİ. VE PİRİZMA
MÜHENDİSLİK)
BOZKURTLAR SÜLÂLESİ (ARTUN MİMARLIK İNŞAAT)
TURKCELL (MALTEPE ŞUBELERİ)
SOĞANCIOĞLU İNŞAAT
FEMA İNŞAAT VE TİC. A.Ş. (FERİT RIZVANOĞLU’NA AİT KAMU İHALESİ ALAN
PARAVAN ŞİRKETLER GRUBU)
ASTAS ALÇI VE DEKORASYON
HUKUK MAHKEMESİNDE SAVUNMA DEĞİL, SUÇLAMA YAPACAĞIM
SUÇLAMANIN METNİ AŞAĞIDAKİ GİBİDİR, BİRKAÇ GÜN İÇİNDE YAZIP
BİTİRECEĞİM
BENİM TÜM MÜCADELEM ŞEFFAF OLDUĞU İÇİN SANIKLAR BURADAN
ALDIKLARI BİLGİLER İLE OLAYLARA ŞEKİL VERDİLER
HER ŞEYİ BİLDİKLERİ İÇİN DAHA KOLAY DOLANDIRICILIK YAPTILAR AMA
İŞLEDİKLERİ SUÇLARIN CEZASINI ALMAKTAN KURTULAMAYACAKLAR
Siyasi parti militanı devlet memurlarının adama nasıl vurduğunu anlamanız için başımdan
geçenleri anlatmam yeterli. Eğer olayları kavrarsanız belki bir gün memurların cinayetinden
kurtulursunuz, çoluğunuz çocuğunuz bana dua eder.
—————————————————
Faili meçhul cinayet nasıl yaratılır ?
En klasik tipi şudur:
Hayatı tehlikede olan savcılığa başvurur. Şikâyet dilekçesinin işleme konulması ile
birlikte cevap ve müdahale süresi uzatılır. Adamı döverler ya da bir kavgaya
karıştırırlar, ya da en açık şekilde cinayete kurban gider. Bu durumda evrak fareleri
devreye girer. Birçok faili meçhulün sebebi adliyelerdeki evrak memurları, yazı
kalemleri, arşiv memurlarıdır. Sizin dosyalarınızdan şikâyet dilekçeleri ve evraklar
kaybolur. Dava dosyanızda suçladığınız birileri vardır ama sizi asıl öldürenlerle ilgili
evraklar kaybolur dosyadan. Yani cinayetin sebebi adliyedeki memur çeteleridir.
189
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
11 Nisan 2013 duruşmasında annem ile aramızda açık düşmanlık vardı ama şahidim
yoktu. O ve davadaki sanık ile sanığı destekçileri oradaydı. Adliye kalem
memurlarından biri önümden geçti, iyi beslenmiş uzun boylu bir kadındı. Ne istediğini
anlamadım, defalarca geçti ama derdini anlayamadım. Daha sora kısa boylu bir
maganda geldi ve “erkek gibi davrandın” dedi ama ona cevap vermeye gerek
duymadım. Bu arada sürekli gerginlik içinde ve ailemle sanık çevresinin söylenerek beni
yıpratıp yormasına maruzdum. Arka arkaya sular, coca-cola ve sodalar içiyordum.
Artık yorgunluktan iflâs etmek üzereydi vücudum ve duruşma başladı. Ayaklarımın altı
yanıyor, ayakta duramayacak kadar yorgundum. Eğer hakim oyuna gelseydi beni deli
diye götürecektiler. Çok yorgundum ama düzgün cevap veriyordum sorulara. Çıkışta
annem beni dış kapıda bekliyor ve 5-6 dev gibi polisle götürmeye çalışıyordu.
Kaçıracaktılar beni ve hazırlık savcsıyla bol küfürlü bir konuşma yaptım, ısrarları
üzerine kavga ettim ve serbest kaldım. Dava dilekçesi yazarken, hepsini suçlayacakken
beni Soğancıoğlu İnşaat iş vererek ivedi olarak Avrupa yakasının öteki ucundan buraya
Anadoluj yakası Maltepeye getirdi.
Adliyeye her girişimde polisler laf atıyor ve monarşi ile suçlayamazsın diye posta
koyuyordular. Sultangazi bölgesi polisin istediği gibi suç işlediği ve kanuna uymadığı bir
krallıktı. Mıntıka oluşturmuştular. Asliye ceza kaleminde, yani dava dosyasını alıp
verdiğim yerde de memurlar “sorun babandan kaynaklanıyor “diye laf atıyor beni
dışarı çıkınca ama yüzüme konuşmuyordular. İkinci gidişimde biri konuşurken diğeri
dosya numarasını sordu. 3 saniye içinde karıştırdığım numarayı doğru söyledim ama
beni tuazağa düşürmek isteyen memur yanlış dosya istemekle suçlayıp savcıyı çağırdı,
larcivert elbiseli savcı veya polis olan bir ihtiyar geldi. Bu birinci darbe idi ve
duruşmadan önce beni paketleyip götüreceklerine inandıkları için oradan bir memur
geçirdiler, onunla arkadaş olarak göstermeye veya onu tanıdığımı iddia etemeye
çalıştılar sanırım. O dosyadan evrak çıkaracak, çalacaktı. Emin değilim ama hakimin
okuyup dosyaya koyduğu ve ailemi suçlayan dilekçeyi çıkardıysa bu durumda annem
özgürce kaçırabilecekti beni. O dosyadan çalınan evrak olması halinde bana
düşmanlıkların gizlice belli eden ve iftira atan adliye memurlarının aileleri kan
düşmanım. Tüm sülâlerini salmışlardır üzerime. Sadece şeriatçılar değil, onların yedi
ceddi de saldırmıştır. Bir saat önce kapımın önünden yoldan geçen tacizciler
“şikâyetinden vazgeçti, dava sürecinde iken geri döndü diyeceğiz” diye laf atıp günde
binbir suçlama ve tacizle beni iş yapamayacak kadar çok yoruyorlar, yıpratıyorlar.
Kafamı bütün gün patlatıyorlar, işkenceden farkı yok, devamlı çalıştırıp yorgunluktan
öldürüyorlar kafamı.
Diğer bir vaka da seneler önce Şişli adliyesinde bana müdahale eden memurdan
şikayetçi olmam üzerine tüm kalem memurlarının mafya gibi saldırıp kavga
çıkarmasıydı. Onları da şikâyet ettim. Bir otobüs şoförü kavga çıkarıp dövdü beni. Onu
da Mecidiyeköy otobüs terminalindeki özel güvenlikçiler destekledi. O vururken beni
tutuyordular. Ben vurmasam da hareketleri ile beni döven cüce magandayı
destekliyordular. Onunla ilgili dilekçe verdim ve orada sorun çıkaran memurları da
şikâyet ettim. On değişik yere dilekçe sevki yaptılar. Beni gece evimden kaçıran
Sultangazi emniyetinin günahlarından biri de beni kaçırıp tımarhanede baskı altına alıp
bu değişik yerlerde sonradan şikâyetçi değilim diye ifadeyi zorla almaları, daha doğrusu
hiç bir şey yapamazsın, istediğimiz zaman gelip götürürüz tehtidi ile almaları idi. Bu
adam kaçırma ve tehtid, baskı altında şikâyetten vazgeçirmeden sonra Şişli adliyesine
uğradığımda arşivde bulamadım şikâyet dilekçesini, memur kadınlar evrakı çalmış ve
190
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
beni tımarhaneye kapattırmıştı. Hepsi dava edilmekten öyle kurtulmuş. Yani faili
meçhul ve haksızlıkların temel kaynağı adliye içindeki çeteler. İnanın bana hiç bir
adliyede tek bir dostum, arkadaşım yok ve asla kendi rızamla hiç bir şikâyetimden
vazgeçmedim. Bu olayları sürekli gündeme getirip tazelediğim için benim işimi kalıcı
olarak bitirmek istiyorlar. Yaptıkları şey de birkaç siyasetçi ve cemaatçi ile kavga
ettirip büyük bir düşman kitlesinin saldırısına maruz bırakmak ve beni yok etmek. Bu
arada da “pornocu, sapık, jigolo, g.t sapığı…” v.b. iğren iftiralar ile toplumun
antipatisini kazandırmak ve benim öldürülmemi, dolandırılmamı, işkence görmemi
sevdirmek. Yani bu kadar saçmalıktan sonra siyasi parti militanı devlet memurları
kendi parti ve toplulukları ile bana vurdular. İşte memur terörü budur.
Bütün bu durumlarda en adi kahpe de kasıtlı olarak size inanmadığını söyleyip
düşmanlarınızdan yana taraf tutan polislerdir. Birikmiş günahları, geçmişte kaçtıkları
cezalar ve hapishaneler var. Birikmiş bir hapishane borcu bakiyeleri var. Ben bunların
bir tanesini değil, eğer kazanırsam bu kavgayı 14 senedir vuran ve çoluğa çocuğa
karışmış yüzden fazla işkenceci dolandırıcı p.zevengi kapatacağım hapise. Daha önce
hapishaneye hiç bir memuru veya polisi girmemiş bir devletin asaletine inanabilir
misiniz? Dünya inanmıyor, bizim millet bir yalanla yaşayıp çocuklarının canını ve
malını tehlikeye atıyor. Buradaki adresimde olay şudur: Bana düşman olan bir özel
güvenlik şirketinin korduğu iki inşaat sahası ile çevrilmiş ve bir tarafı kışla olan bir
sitedeyim. Herkes birlik olmuş ve benim şahidim yok. Önce günlerce terör estirdiler,
sonra komşular da katıldı teröre, sonra da yoldan geçen insanalrın laf atması maskesi
kazandırıldı duruma. Bu insanlar da plânlı olarak kapımın önünden günde 300 kadının
3′erli 2′şerli gruplar halinde geçmesi şeklinde ayarlandı. Geceleri yola park eden
kamyon, otobüs ve arabalar laf atıyor açıkça. Polis kasıtlı olarak inanmıyor. Aynı
polisler geldi dün gece, onları zaten dava etmiştim. Burada bir Allah var bir de ben
varım. Onun dışında hepsi kahpenin dölü, hatta yüzlerce yılan geçiyor kapımın
önünden.
Ayrıca seni pornocu yaptık, artık pornocusun diye laf atan sapık sürüye tek cevabım
var. Senelerce işimi okulumu özel hayatımı elimden aldınız. Kafamı becerip iş yapmamı
engelledikten sonra ve beni aylarca kadınsız bıraktıktan sonra birkaç film izlemeye
zorlayınca sizin yıllarca yaptığınız kahpelik ortadan kalkmayacak. Benim tercihim
porno seyretmek değil, ananız avradınız ve bacınızla porno film seyretmek. İşte sağcı
terör. Bir tane o.ospu bulup onu oynaştırıp baş örtülü – tesettürlü kadın evliya
haksızlığa hakarete uğradı deyip coştururlar kendi destekçilerini. Oysa Allah’ın
selâmını vermem öyle kahpeye, fuzulidir onunla konuşmak. Bir de çok özel haksızlığa
uğramış soyu sopu belli olmayan kızlar vardır. Kahpece vurup kahraman muamelesi
gören k.ltaklar, zenginlik vaadiyle kiralanan katil o.ospular. Hepsi çok özeldir, hepsi
haksızlığa uğramıştır. Aslında kapından içeri sokmazsın öylesini, görsen selâm
vermezsin. Ama bunlar alışveriş yaptığın markette/bakkalda, dershanede, okulda,
devlet dairesinde… v.b. zorunlu olarak gittiğin yerlerdedir.
Bir sürü şerefsiz CHP’nin torpilleri ve para vaatleri karşılığında ve Kılıçdaroğlu
CHP’sinin pekaka yalakaları bana değişik şekillerde zarar verdi ve bu durumdan
faydalanan İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü’nün şerefsiz rüşvetçileri ve dolandırıcıları,
gaspçıları ve işkencecileri siyasi saldırı maskesi altında benim sağlığımı elimden aldılar.
Aşağıdaki belgeyi indiriniz…
191
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
—–> 2013-08-03 Adalet Bakanlığı
TACİZ EDİLDİĞİM MEKÂNLAR
192
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
193
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
194
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
195
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
196
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
197
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
198
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
199
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
200
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
201
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
202
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
203
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
204
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
205
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
Ulusalcı demek Kâmilci, Kemalettinci, Kemalci değil, Mustafa Kemal Atatürk’çü
olmaktır. “Yurtta sulh, cihanda sulh” dedi en büyük Türk. Yurtta sulh olsun. Sağcı
solcu diye böldünüz, fakirleri kavga ettirdiniz. Siz her zaman başkan, her zaman
yönetici, her zaman memleketi kurtaracak hint kumaşı, haram paranızla yakışıklı,
yandaşlarınızın reklâmı ile namuslu oldunuz.
FELSEFE
Sene 2000 gibi ilk cep telefonumu aldığımda aklıma parlak bir fikir geldi. Bunu bir
bombaya bağlayabilirdim. Aslında ilk aklıma gelen sabit telefona bağlamaktı. Ama
daha sonra bunu mobil hale getirdim. Sonra da düşündüm ki konunun uzmanları zaten
bulmuştur diye. Ama araştırınca bulamadım öyle bir şey, bu olayın bilindiğini tespit
edemeyince bir şey bulmuş olduğuma inandım. Sonra bu sabit telefon işini biraz
anlattım sağa sola. Cep telefonu olayını da biliyordum ama zamanla o da oturdu yerine,
sabit telefonla olanını internette iyice dağıttım çünkü İEM Terör Şube’ye faydam olur
diye anlatınca sustular, tek kelime etmediler. Boncuk buldurlar ve ben başkalarının
boncuk bulmasını sağladım, böylece bana kazık atmaları cezasız kalmadı. Her zamanki
mesele, birkaç gün sonra başım belâya girdi. Pek emin değildim yeni bir şey
bulduğumdan ama benzerine rastlayamamıştım. Başıma gelen belâ da ufak değildi.
Unutmadan söyleyeyim, en iyi ajanlar delilerden ve fahişelerden oluşur diye yanlış bir
inanç vardır. Aslında deliler ajan değildir, önemli işlere bulaşanları kısa sürede deli
raporu ile silerler yer yüzünden.
Zevk verdi bana buluş yapmak ve araştırıp yeni şeyler bulmaya karar verdim. Pek meraklı
değildim siyasete veya kamu işlerine kafa yormaya. Bu nedenle kendi yolumda yürümek
için bu tür şeyleri on yılda bir buluyorum diye anlatmaya başladım görüştüğüm kişilere.
Aradan 11 sene geçti ve jammer atlatmak için 3-4 yöntem buldum. Meraklıyım
araştırmaya, yeni bir şey bulmak zevk veriyor bana. Ama on yılda bir değil, kahvemi elime
alıp müziğimi dinleyip keyif çatmaya başlayınca saat başı bir şeyler buluyorum. Yapay
zekânın en aptal olanını, yani basitleştirilmiş olanını kullanıyorum genellikle. Amacım
terörle mücadeleye yapay zekâyı sokmak diyebilirim. Bombayı patlatan jammer etkisi de bu
buluşlarımın en basiti. Yani kendisini susturan radyo frekansı devresini kesen jammer
nedeniyle patlayan bomba en basit örneği. Basit ve etkili bir mantık.
Sınırdan kaçakçılık ve önemli şeyler geçirmek bile çok kolay. Filistinlilerin attığı füzelerin
benzeri ile, yani küçük füzelerin içine bir şeyler koyarak sınırdan atarak geçirebilirsiniz
istediğiniz küçük nesneleri. Düşündükçe aklıma binlerce numara ve buluş geliyor ama
hobi olsun diye yapıyorum. Asıl işim inşaat mühendisliği. Bilişim bilgim fena değil, çok
faydalı oluyor. Ama bilgi geçirmek için füzecik gerekmiyor, kablosuz SIM kartlı bir
internet almanız yeterli. Cep telefonunuzda internet olunca diz üstü bilgisayara da
bağlıyorsunuz ya, artık sorun değil bilgi taşımak ve iletmek. Cebinize koyup zaten her
yerden interenete bağlanıyorsunuz. Bunu herkes bilir ama bir tane subay sorunca
gülmekten kriz geçirip bu cevabı vermiştim Maltepe Aydınevler Mahallesi’ndeki kışlanın
nizamiyesinde. O kışla çürük çıktı, dibinde beni yıpratan pekakacı şantiye ve hemen
yanında beni öldürmeye çalışan, daha sonra iftira atıp ayıpladık diyen site var. Asker
yakınlarının oturduğu site. Aslında benim yaklaşık 5 ay oturduğum dairede benden önce
bir gazeteci bayanı öldürmüşler diye biliyordum, bana “açlıktan öldürdük, ispatlayamadı
ve iftiracı muamelesi gördü” diye tehtid savuruyordu sitedeki “dev-sol” diye, “senin için on
206
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
yıl istiyoruz” diye slogan atan sapık komşular. Tüm komşular sustu sonradan, birkaç yaşlı
kadın üstlendi olayı. 5 ay boyunca eziyet ettiler, bir polis “devam edin, ispatlayamaz” deyip
gaz veriyordu. O polise bu işte kimin suçu varsa “anasını avradını….” deyince dayanamadı
ağladı bana işkence yaptıran aynasız p.ç. Sonra da beni delicesine güde 24 saat taciz eden
sapık karı sürüsü defalarca tehtid edince küfür ettim o kaltak.ara. Polis de boncuk bulmuş
gibi sevine sevine beni suçlamaya kalktı. Aslında polisi 155′ten ben arayıp “sustur bu
fahişeleri” demiştim. Aylar geçmişti ve polis o karıları destekleyip delirmemi bekliyordu.
2008 senesinde ikamet ettiğim dairenin karşısında mahallenin tüm pisliklerinin toplandığı
evi jandarma istihbarata vermiştim. Ama 2008 başında da Barbaros’taki milletvekili
lojmanlarına uğradım. Nöbetçiyi nasıl tespit ettiğimi söyleyip (arabada sigara içtiği için
sigaranın minicik alevini, yani ışığını görmüştüm) dövmelerini istemiştim ve onu yere
indirip dövmelerinden zevk almıştım, cep telefonlu bombanın iki şeklinden söz ettim ve
benim gençliğimi harcadıkları için daha berbat bir buluş yapacağımı ve herkesi tünellere,
kapalı binalara hapsedeceğimi söylemiştim. Buradaki eğlencem de yeni bir şey bulmayacak
olmam idi ve aklımdaki şeyin füzeciklerle fırlatılan kimyasal silâhlar olması idi. Ama
birkaç hafta içinde başım yine belâya girdi ve bu defa tımarhaneye kapattılar, beynimi
mahvedecek kadar elektrik verdiler. Problem şu ki ben her zaman mevcut olan şeyleri daha
fonksiyonel kullanan biriyim, yani yeni bir teknoloji icat etmiyorum. Mevcut teknolojiye
yeni kullanım alanları buluyorum.
Devamında 5 Kasım 2008 tarihinde ölüm tehlikesi yaratacak şekilde dövülmem olayında da
kafama odunla vurarak o elektrik şoklarının yarattığı hasara örtpas ayarlayacak bu durum
çıktı ortaya. Beynimdeki travmalar beni çok şişmanlattı, travmalar obeziteye neden oluyor.
Olayın azmettiricisi ve yalancı şahidi Sinan Şamil Sam’ın maganda ve şöhret olmak için
kıçını yırtan akrabası idi. Sinan Şamil Sam 2012 yılının Ağustos ayında sabahın altısında
(o dönemde kurslara gidiyordum ve ders sekizde başlıyordu) tramvayda karşıma çıktı ve
beni tehtid etti.
Bu adam yaralama olayının 2009 yılında yapılan ilk duruşmasında on kardeşiz diye tehtid
eden sanıklar hakkında “onlar kürt mafyası ise ben de Türk faşistiyim” şeklinde alay
ettiğim için savcı beni ayağa kaldırıp suçladı ve sorgulamaya başladı. Bana yöneltilen
suçlamayı sordum ve savunma hakkımı talep ettim. Mahkemenin hakimi “faşizmin yasal
olduğunu ispatla” dedi ve ben T.C. Anayasasının altıncı maddesine dayanarak , yani
“Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” ifadesi ile anlamı “devletin yönetiminin millette
olması” olan faşizmin yasal olduğunu ispatladım ve Cumhuriyetin ilk kuruluş yıllarından
söz ettim. Mahkeme ulusalcı olduğumu tespit edip benden ulusalcı olduğum konusunda
onay aldı. Soruşturmaya gerek duyulmadan suçlamadan kurtuldum. Siyasi görüşüm
hakkında ayrıntılı bilgiler verdim. Etnik kavgalardan Türklerin değil, azınlıkların zararlı
çıkacaklarını anlattım. Doğu Avrupa’da milyonlarcası bulunan Çingeneler dayak ve kötü
muamele, işsizlik ve açlıkla yaşıyorlar. Bunlar dışlandıkları için suç ve ahlâksızlığa itiliyor.
Aslında açlık ve işsizlikle geliyor işledikleri suçlar (hırsızlık, fuhuş, cinayet,….v.b.). Eğer
bizim aramızda insanca yaşamayı red edip sapıkça kavga çıkarsaydılar Kürtler ayrı
mahalle ve gettolarda yaşayacaktı, işsiz ve aç kalıp Çingeneler ile aynı durumda olacaktı.
Kısacası Kürtçülüğün sonu budur ve bugün öyle bir problem ayyuka çıkmadığı için
Kürtlerin böyle bir sorunu yok. O mahkemede bu durumu anlattım ve nefret siyasetinin,
terörün Kürtlerin zararına olduğunu anlattım.
207
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
Avukatım G.O.P. CHP eski kadın kolları başkanı olan alevi bir vatandaş idi ve yıllar sonra
onun arkadaşı, aile dostları olan bir kürtçü CHP’ci şirkete girdiğimi çok geç öğrendim.
Sözde ulusalcı, özde pekaka yalakası alevi olan arkadaşının sapıkça hakaretlerine ve
saldırılarına maruz kaldım o şirkette. Bunu o şahısların kalitesiz ve kötü niyetli olmalarına
bağlıyordum. Son duruşmadan önce avukatı kovarak lüzümsuz yere 6 sene sürmüş olan
davayı kazandım. Avukatı azlettim, ancak dostu olan şirkette zor günler geçirmiştim. O
dönemde bakirdim ve o ofiste çalışan, üç firmaya aynı anda hizmet eden çalışan
bayanlardan bazıları şirket içi fuhuş yapıyordu ve onlar beni iğrendiriyordu. O dönemde
bakirdim ve birinin bana aklınca “bana şııı de, şııı de bana” diye yaklaşmasını
ayıplayamadım, kızamadım, ne biçim bir olay bu diye garipsedim. Ancak devamında şirketi
kışkırtması ve düşmanlık yaratması cinsel taciz oldu, cinsel tacize uğradım. Bu nedenle biri
Süleymancılar cemaatinin iş adamlarından olan ve çok namuslu iş adamı diye geçinen
(aslında her işte maşa kullanarak fuhuş, rüşvet, sahtecilik, vergi kaçırma suçlarını işleyen)
ve diğeri CHP Sultangazi Belediyesi Meclis Üyesi olan patronlar bu durumu tersine
çevirmek için beni sapık diye duyurmaya çalıştılar. CHP’nin de cemaatin de yöneticileri ve
üyeleri çılgınca saldırdı bana bu olaydan sonra. CHP bana iş bulup susturacağını sanmıştı
ama ben kabul etmedim çünkü hakaretler ederek sapıkça ve sadistçe dalga geçiyordular,
kendi inancıma göre de bölücü örgüt yalakası Kılıçdaroğlu yönetimi ile iyi geçinmek
vatana ihanetti.
İtiraf ediyorum şirketteki tesettürlü bayanlardan birini baştan çıkarıp istersem yaparım
yapmıyorum olayı yarattım. Onu yarı yolda bırakıp, hatta beyaz çarşaf isterim dediğinde
“sana çarşaf fabrikası kuracağım” diye eğlenmiştim. Sebebi sürekli olarak patronun
kardeşine beni tehtid ettirmesi idi ve aşağlatması idi. Yani ufak bir intikam aldım.
Patronun belediyedeki işlerin takip ustası ve memurlara haşlık dağıtan velinimet kardeşi
kendisini derin adam sanıyordu. Ve büyük mafya ayakları ile beni tehtid ediyor,
aşağılıyordu. Rüşvet paraları dağıtması nedeniyle ve sürekli Kurtlar Vadisi dizisini
seyretmesi nedeniyle kendisini derin adam, karanlık adam, yer üstünde bir yetmiş ve yer
altında bir yetmiş boyu olan adam sanmaya başlamıştı. Şirkette bir süre mafya tehtidi
savurdular. Yaptıkları dolandırıcılık paradan ibaret olduğu sürece sorun yaşamamak ve
başıma belâ almamak için devam ettim. Ancak sağlam olmayan binalar için sahte proje
istemeye başladıklarında, yani insan hayatını tehlikeye atıp beni bunun için maşa olarak
kullanmak istediklerinde kaçtım. Şirkette bazı elemanlar çok sayıda yönetici ve
belediyedeki memurlardan bazıları ile aynı anda cinsel ilişkiye giriyor, ben bakir olduğum
için bu durumu mide bulandırıcı buluyordum.
İşten ayrıldıktan yaklaşık bir sene sonra, yani Fema İnşaat ve Tic. A. Ş.’ de aynı sapık
tayfanın uzantıları ile ve kiralıkları ile başım belâya girdikten sonra 11 Nisan 2013 adam
yaralama davası karar duruşmasından önce düşmanlarım tam gaz vurduğu için (komşular
sabahın ikisinde uyandırıp vuruyordu, beni cinselliğe ve uykusuzluğa zorluyordu kahpeler,
Bilişim Eğitim dershanesi de sürekli sorun çıkarıyor ve polis beni kesinlikle korumuyordu)
o duruşmada işimi bitirecekler diye korktum, tımarhaneye düşersem en az beş sene ilişkiye
giremeyeceğim diye korktum. 14 Mart 2013 tarihinde Maria (Meryem) adındaki bir
fotomodel escort ile ilişkiye girdim, çıktıktan sonra habersiz olduğu için SMS göndererek
bekâretimi aldığı için teşekkür ettim. Takmadı ama on ay sonra tekrar anlattım durumu ve
çok hoşuna gitti. Benim iş yerime yakın bir yere taşındığını öğrendim. Ama kendisi ile
görüşmedim.
208
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
O dönemden sonra toplam 6-7 escort ile birlikte oldum, bazıları ile hiç tanışmasaydım
keşke dedim, bazılarını tanıdığım için mutluyum. Ama ailemle ikamet ettiğim adreste de,
komşuların beni 5 ay boyunca evimin havalandırma deliğinden sürekli gözetleyip cinsel
çağırışım ve tacizler ile mastürbasyon yaptırdığı Maltepedeki adresimde de çok az
uyumama izin veren, sürekli cinselliğe zorlayan birer çete vardı. Polisi çağırıyordum, polis
bir şey yok deyip gidiyordu. Sonunda emniyeti dava ettim. İnanır mısınız bir ay geçmiş
olmasına rağmen henüz işleme konulmamıştı takipsizliğe itiraz evrakım. Hatta evrakı
çalmıştılar adliyeden, evrak kayboldu diye dava açtım. İşlemleri yaparken telefon aldım
evrak Anadolu Adliyesi’nde diye ve dosyadan bir fezleke çalıp CHP’ci ve Süleymancı iş
ortağı dolandırıcılara takipsizlik vermişler. Hem özel güvenlik şirketlerini hem emniyeti
suçlamıştım. Normalde on günde cevap vermeleri gerekiyor, cevabı almam iki ay sürdü ve
bu süre içinde beni işsiz, parasız bırakıp bir ton iftira attılar, ailemin desteğine mahkûm
ettiler beni. Ailem öyle bir şey yok diye hareket ediyor ancak dava açılması halinde
mahkemeye yalan söyleme cesaretleri olmayacak çünkü bunun sonu hapis olur. Öz annem
vurmaz sırtından öz oğlunu. Aslında beni düşmanlarım adına tehtid ediyor beni annem
evde, sabah çıkarken parasızlık ve işsizlikle tehtid ediyor.
9 Şubat 2012 tarihinde telefonla saat 15:00 sıralarında arayarak beni tehtid ettiler. Anama
sövdüler, senin gibi adamlar çok yaşamıyor diye tehtid ettiler ve ceza verdiklerini söylediler.
Devamında Maltepe Aydınevler Mahallesinde bana iftira atan kahpe komşular da ceza
vermiş gibi davranıp ceza verilmesini kabul eden şahıs olarak gösterip Harun Hasan Öge
ve kardeşi İbrahim Öge için para karşılığında iftira savunma hazırladılar. Satılık köpek
hepsi. Çok sayıda vaka ayarlayıp çok sayıda dava açmama neden oldular. Bunların iftira
savunmasına göre ben sapık oluyorum, onlar şerefli namuslu iş adamı ve önemli
Müslüman oluyorlar. Ben sadece hakimin karşısına çıkmak istiyorum, çıkarsınlar hakimin
karşısına ki onları rezil edeyim. Öyle birlik olduk, bastık parayı ve kiraladık açlıktan ölmüş
komşuları diye bir şey olamaz. Bunlar bana iki sene mastürbasyon yaptırdı ama ben
erkeğim ve beni azdırıp durdular, iktidarsız olmamak suç değil.
Aynı zamanda bir ton iftira ile normal ilişkim olmasını engellediler, profesyonel ve özel
hayatıma öyle saldırdılar ki bir hanımefendinin benim yanımda görünmesi imkânsız hale
geldi. Aslında isterdim bir kız arkadaşım olmasını, bebeğim olmasını. Genç kızları
beğendiğim doğru. Hiç bir sevdiğim için intihar etmeyi düşünmedim. Bir güzel için ölüp
toprağın altına girmek onu başkaları ile aşk yaşaması için yoldan çekilmek, onu ellere
vermektir. O nedenle kara sevda intiharı benim için sadece kötü değil, aynı zamanda mide
bulandırıcı geliyor. İntihar edenleri de kötülemiyorum çünkü tıbben onlar hasta, onlar
hasta oldukları için ölümün pençesinde. Özet olarak Artun ve Pramit Yapı denetiminin
patronları beni tehtid ettiklerinde bu durumu sosyal medyada ve internet sitemde yazdım.
Ellerindeki tek koz onların motorları ile ilişkiye girmek yerine 10-12 günde bir
mastürbasyon yapmam ( Aile hekimim Orhan Kaplan’ın tavsiyesi ile) idi.
Girdiğim her iş yerinde yok cep telefonuma cinsel hatların SMS reklâmlarını göndererek,
yok evde rahat bırakmayarak, yok çok zaman kaybetmemek için porno seyretmeye
zorlayarak bana iki seneye yakın mastürbasyon yaptırtmaları, bunun için kiralık komşuları
kullanmaları, para kazanmamı engelleyerek escortlar ile görüşmelerime son verdirterek
normal arkadaşlık veya kiralık kadınlar ile gerçek seks yapmamı engelleyerek beni
masturbasyoncu olarak tanıtmaları idi. İnanın bana bu günlerde öyle bir şeye gerek
duymuyorum çünkü sabahın üçünde uyandırıp seks sohbeti ve tacizleri ile beni uyaran ve
mastürbasyona zorlayan komşular sustu artık. Maltepe’dekiler susmadı ama bu
209
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
adrestekiler yaptıkları şeyi biliyorlar, hesap soracağım. İhtiyacım olduğunda zaten
fotomodeller ile seks yapıyordum, ama gerçek kadınla seks yapınca mastürbasyon
yapamıyor zaten insan, böyle bir ihtiyaç yok.
Ekim – Kasım 2013′te yine başladı uykusuzluk ama bu defa komşular susuyor, onun yerine
sokaktan bağıran sapıklar devam ettiriyordu olayı. Yani metrobüs ve tramvaylarda
etrafımda vır vır dolaşıp dikkat dağıtma konuşmalaır yapıyorlar, evde de sabahın üçünde
uyandırıp şu kızla bu kızla ilgili sohbetler ve kışkırtmalar ile azdırıyorlar. Annem de dava
ettiğim itler adına beni tehtid ediyor, dava dosyasında annemin ve babamın adı da geçiyor.
Onlardan şikâyetçi ve davacıyım.
Peki bu kadar çok çaba nedeni mi? Çünkü hem CHP ile, hem cemaatçiler ile mahkemelik
olacak durumdaydım. Beni devlete dava açacak adam diye damgalatıp parti ve cemaat
olarak vurdular bana, iftiraları da toplumun duyarsız kalmasını sağladı. Hatta eziklerden
destek bile aldılar. Milliyetçi düşmanı topluluklar tam gaz vurdu, dertleri bol parayla
yaşayamamak olan p.çler kıskanıp vurdu. Olay küçük emrah filmlerine dönüştü.
Resim çekmekten zevk alıyorum ama ustası değilim. Yine de koyuyorum fotoğraf
makinesini masanın üstüne ve bekliyorum resim çekmesini.
Internet vazgeçilmez benim için. Hayatımı kurtardı, geçmişteki 13 sene gibi gece gelip
götüremedi beni üniformalı kahpeler kanunsuzca. Belki de daha kötü oldu, kendi ayağınla
geleceksin deyip ömrü kısaltacak şekilde işkence yaptırdılar kendi siyasi mafyalarına.
Ben müziğin her tarzına hastayım ve tarza göre değil esere göre yapıyorum tercihlerimi.
Bir tane Orhan Gencebay ve bir tane Ferdi Tayfur şarkısı dışında arabesk dinlemem.
Utanmam arabesk dinlemekten ama iki şarkı dışında zevk almam arabeskten. 12 yaşından
beri durmaksızın Heavy Metal, Hardrock takıldım. Bazen iyi geliyordu elektronik müzik.
Ama duygusal müzikte tercihim Rusça şarkılar. Serserilik ve zevk için ise Amerikan
piyasasının technoları işe yarıyor. Her gün yeni tarz yeni eser çıkıyor. Özellikle
araştırmıyorum, internette kulağa hoş gelen şeyleri dinliyorum.
Yabancı dillere ilgi duyuyorum. Ama sertifika almak veya hava atmak için değil, bir bilgiye
ihtiyacım olduğu zaman anında ulaşıyorum. İnternette bulamayacağınız şey yok. Bir dilde
bulamazsanız diğer diller mutlaka işe yarar.
Memleketi kurtarmak isterdim elbette ama bin yıldır bir türlü kurtulmayan memleketi
kurtarmak benim yeteneklerimi ve gücümü aşar. Memleket zaten bir sürü ticari kuruluş ve
siyasi güçlerin oyuncağı olmaktan mutlu, kurtulmak istemiyor. O yüzden kendi hayatımı
yaşamaya özen gösteriyorum.
En eğlenceli plânım çift taraflı bir albüm hazırlamak. Bu fotoğraf albümünde terör
sempatizanı kızlarla polis/asker yakını kızların güzellik yarışması olacak. Albümün bir
tarafı devletçi kızlardan oluşacak, diğer tarafı da isyankâr/militan kızlar olacak. Aslında
bir de üçüncü bir bölüm olsa iyi olur, bu dünya düzeninin am.na koyayım – ben kendi
zevkime göre yaşarım diyen liberal kızların fotoğraflarını koyacağım. Yani güzel bir trilogy
olacak. En büyük projem bu.
—-____—-____—–
210
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
Copyright Cevat Çalışkan © 2013. All Rights Reserved.
www.cevatca.wordpress.com
Ulusalcı demek Kâmilci, Kemalettinci, Kemalci değil, Mustafa Kemal Atatürk’çü olmaktır. “Yurtta
sulh, cihanda sulh” dedi en büyük Türk. Yurtta sulh olsun. Sağcı solcu diye böldünüz, fakirleri kavga
ettirdiniz. Siz her zaman başkan, her zaman yönetici, her zaman memleketi kurtaracak hint
kumaşı, haram paranızla yakışıklı, yandaşlarınızın reklâmı ile namuslu oldunuz.
Copyright Cevat Çalışkan © 2013. All Rights Reserved.
21 Ekim 2013 Pazartesi
19 Ekim 2013 Cumartesi
Cevat Çalışkan <—- Tıklayıp ekteki sıkıştırılmış dosyayı indirebilirsiniz, konuyla ilgili
açıklama aşağıda
S.O.S-Turkish Police Stations in Istanbul attemped to kill me
My Name is Cevat Çalışkan born in Bulgaria 02.01.1976
I live in Turkey for 25 years, in Istanbul
My Identity information is in the documents in the appendix
http://www.cevatcaliskan.com is my professional civil engineering
Web site which saved my life
I am the Turkish citizen that national Turkish police want/wanted to kill
Their murder operation was unsuccessfull
In the last 2 years they used political groups, terorists and never
let me win enough Money,
Under threat and harassment by placing an appartment, in Maltepe İstanbul Turkey
I was placed there for 5 months
211
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
There they attempted to starve me
This was murder attempt, and the prosecutors had many crimes,
they wanted me to be hungry enough, enogh to accept to go to mental hospital,
and accept the lie that “my formal coplaints were a result of mental illness”
Here is the truth that they never let me find food , job and they never let me
sleep enough for several months. At two addresses ( Sultangazi and Maltepe)
they used my neighbours to abuse me 7/24 by intentional screams , shouts,
threats, lies, defamations, insults…
The reason of this formal attack crimes is my eyewitness status
Very rich politicians had important crimes ( occured in formal buildings)
and their political groups, especially the terrorist ones attacked me.
Now they want to take all my rights and never let me sign any more any
documents that will put many policemen and politicians in the prison
Turkish expression documents and the audio recordings of the
conversations with police bases is are in the appendix
Thank you very much,
Cevat Çalışkan, a man who wants to survive..
Моето име е Cevat Çalışkan ( в Турция )
Данаил Филипов Асенов роден в град Шумен (02.01.1976)
От 25 години живея в Турчия но полицията се опита да ме убие
защото се оплаках от няколко подкупени гадни полицаи
По Турски и Английски ситацията и доказателствата, документите в апендикса
Моля, България спаси ме
Cevat Çalışkan İnşaat Mühendisi, önemli suçların şahidi,
birkaç rüşvetçi polisten şikâyetçi olduğu için İstanbul
polisinin kardeşlik ilân ederek aile (mafya) haline gelip
öldürmek istediği adam. Önce öldürecektiler, davalar
212
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
açınca imzasını ve hukuki ehliyetini adam kaçırarak ve
tehtid altında tutarak Türk polisinin en eski işkence
merkezi olan tımarhaneye kapattılar. Türkiye Cumhuriyeti
polis güçleri çok kişinin kimliklerini gasp ederek kimliği
belirsiz olarak kayıtlara geçirip aylarca dayakla işkence
yapıyor tımarhanelerde.
Kimlik ve iletişim bilgilerim ekteki evraklarda ayrıntılı
olarak verilmiştir
Türkiye Cumhuriyeti Devleti Rezil Oldu
İç işleri bakanlığı ve adalet bakanlığı açılan soruşturmaları sanıkların kendilerine yaptırıp vatandaşın
hayatını tehlikeye atıyor, tazminat ödememek için adam öldüren kurumlar keyfi olarak dolandırıcılık
yapıyor: Resmi yolla gasp ve dolandırıcılık gibi adi suçlar kahramanlık ve devlete hizmet olarak
gösteriliyor, şikâyetçiler memurların ve yandaşı oldukları siyasi gruplarının saldırısına uğrayarak
ekonomik ve sosyal olarak linç ediliyor…
Adalet bakanlığı muhabere bürosu memurları bana iftira atarak İEM ve T.C. İstanbul Anadolu
Adliyesi personeli, memurları hakkında açmış olduğum davanın dosyasını aynı adliye içinde 4 aydır
savsaklatıyor ve bu süre içinde beni işsiz bırakıp, “açlıktan ölmesin diye anasına verdik” deyip, vesayet
kısıtlama davası açtırdılar. Böyle bakanlık da, irtibat bürosu memuru da, adliye içinde beni çok iyi
bilen ve olayı çok sayıda vakaya bölüp tek bir soruşturma olarak göstermeden , ayrı ayrı adi suçların
takipsizliği olarak dolandırıcılık yapan savcı çetesi de asil değil.
Şikâyet etmiş olduğum adliyeye başka adliyeden yalan ihbarlar gönderen, şerefsiz bir bakanlık söz
konusu. Ayrıca işlemler uzun sürecek diyerek bana bakanlığa gönderdiğim dilekçenin aynısını, ekteki
kanıtları koymadan ve dilekçenin aslı hakkında bilgi vererek göndermem nedeniyle bu dolandırıcı
memurlar iki dosya gönderdiğimi ispatlayamayacağımı sandılar, birkaç sayfa ile beni kanıtları
olmayan deli diye iftira ile yok edebileceklerini sandılar.
İki dilekçe metni var, ama iki dosyadan biri kanıt belgeler ile dolu, kanıtları yok edecek şekilde hareket
eden bakanlıktan tazminat talebim kabadayılık yapıp , arkamdan laf atarak tehtid eden adliye
memurlarını korkutacak bir rakam olacak. Adliye içi memur çeteleri sürekli evrak ve dava
dolandırıcılığı yaptı, hatta ağır ceza mahkemesine giden dosyayı ve kanıtları çalıp beni kapatıp tehtid
ettiler. Bu soysuzların tehtidlerine boyun eğsem adliyede ağır ceza mahkemesine giden evrak ve
kanıtlar olduğunu hiç kimse öğrenemeyecekti.
Hatta dosyada kanıt olarak bulunan fezleke metni ve açıklamalarını dosyadan ayırıp bağımsız
gösterdiler, sanık milyonere takipsizlik çıkarttırdılar. O fezlekedeki sanıklar beni aylarca taciz ve tehtid
altında tutan Süleymancılar Cemaati üyelerinin önemli iş adamlarından biri olan Harun Hasan Öge
ve kardeşi İbrahim Öge hakkında idi. Bunları önemli yapan cemaatin sempatisini 2002 senesinde bir
çürük ve depreme dayanıksız binayı inşaa ederken etkili olmaları ve ilerleyen yıllarda bu cemaatin
işleri ile ve belediyede verdikleri rüşvetlerle servet yapmaları, rüşvet trafiğini yöneterek bölgedeki ve
belediyedeki işlemleri etkilemek, mühendis ve müteahhitleri baskı ve tehtid altında tutmaktır. Ortakları
ve fezlekede adı geçen CHP Sultangazi Belediye Meclis Üyesi Halûk Bozlkurt da beni aylarca mafya
tehtidi ile çalıştırıp, kavgalı olduğum ailemin evine aylarla sonra gelerek “seni mafyaya vereceğim”
sözünü annemin önünde “tanıdığım mafyalar var” şeklinde değiştirmeye çalışmış, ancak annemin de
213
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
davada sanık olduğunu unutmuştu. Yani annem 2 yıldır saldırıya uğramam süresi içinde kendisi de
saldırının bir parçası idi. Hep alehimde konuşması, tehtidleri savuran sanıkların sözcüsü olması, beni
kaçırarak isteğim dışında ve kanuna aykırı şekilde tımarhaneye kapatılmam için evraklara imza atıp
“polis beni korkuttuğu için imzaladım” deyip bana duygu sömürüsü yapması, kendisini korkutulmuş
ve tehtid edilmiş gösterip madur diye kandırması…. v.b.
Bunlar beni ikamet ettiğim adresten zorla kaçırıp adliyedeki dosyayı da çalmışlar. Dosya içindeki
fezlekeyi de çalıp yukarıda anlattığım gibi milyoner ve siyasetçiler hakkında takipsizlik kararı
çıkarmışlar. Dosyayı çalanlar hakkında dava açtım ama dosya tam kurtulmadı ben dosyayı çalanlar
hakkında dava açınca bile. İnadına korkmuyorum kahpe dolandırıcılardan. Savcısından memuruna
kadar eşkıya olan adliyeleri olan asaletsiz bir yönetim var.
Hayatım tehlikede rüşvetçi itler yüzünden
Bedenen öldüremedikleri için resmi işlemle
kâğıt üstünde öldürmek istiyorlar.
Rüşvet verenlere veli nimet diyor gerçek velisini, yani
öz babasını bilmeyenler ama her para basana baba
diyenlerin babası belli olmadığı için “babası belli olmama
suçundan” hapise girecekler…
Adliye sınırları içinde faaliyet gösteren bir memur çetesi
ve adliye dışındaki suç ortağı olan siyasi çeteler ikamet ettiğim
adreslerde beni 5 ay yıprattıktan sonra öldürmeye teşebbüs
etti.
Adalet bakanlığına başvurmam ve devamında gelişen
olaylar ile ilgili şikâyet dilekçesi ve kanıt metinleri,
bu olayda taraf olan İstanbul emniyet müdürlüğü
ile yapmış olduğum telefon konuşmalarının dijital
kayıtları ektedir.
Olay beni üç kuruş maaş verip tehtidle çalıştıran
baboşların işten kaçınca telefonla arayıp küfürlü
şekilde tethtid etmeleri ve onları çenelerini kapatmaları
için ihbar etmem, 11 sene önce problem yaşadığım
ve şikâyetçi olduğum bir polis memurunun mali
214
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
şubede karşıma çıkıp tüm emniyeti kışkırtması ve
polislerin beni topluca yıpratıp 5 ay ikamet ettiğim
adreste kiralık komşulara yıprattırmasıyla başladı.
Kanunsuzca beni adresimden kaçırıp tımarhaneye
kapatan , kendileri hakkındaki dosyayı adliyede
hapis tutup aylarca beni maddi, manevi ve
bedenen yıpratan şerefsiz memurların ta kendileri
idi ve Ağır Ceza Mahkemesi dosyasını 4 ay savsaklayıp
bu süre içinde bana yüzlerce iftira atanlar bu
devletin dostu değil.
Bunlar şeriatçı terörün gücünü ve anayasal
düzene düşmanlığı sevdirmeye çalışanların
siyasi propagandası, ayrıca kürtçü, Türk düşmanı
Kemal Kılıçdaroğlu halkçısı CHP’cilerin saldırısı idi.
Burada sorun şu ki topluca linç etme, yani şeriat
anarşisini sevdirmek için beni “katil, sapık, ırkçı,
tecavüzcü, jigolo…v.b. iftiralar” ile karalayıp bu
şeriatçı linçi sevdirmek, şeriat propagandasını
yapmak idi. Beni zengin olarak tanıtıp da “fakirlerin
ceza vermesi, mühendislik yapmasını engelleyerek
aç bırakma cezası verdiği kişi” olarak tanıtıp solcu
propagandası da yaptılar. Bu sağcı solcu saldırı da
davacı olmak istediğim iki ortaktan birinin cemaatçi
ve diğerinin kürtçü CHP’ci olması idi : Zengin olmak için
sağcıları da solcuları da, şirkette attıkları “sağdan vur
soldan vur” sloganlarına uygun şekilde ve aralarındaki
“kolpa, kolpa” sevgi gösterilerine uygun şekilde , kullanmak
215
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
istemeleri idi ve iki tarafta da etkili olmaları idi.
Sağcılar da solcular da vurdu….
Çünkü onların iş adamları ufak tefek suçlar işleyen
insanlar değil, ömürleri boyunca yasadışı iş yaparak
adam olmuş dolandırıcılar idi. Bu cemaatin ve CHP’nin
şahit yok etme, karalama ve cinayete teşebbüs
davasıdır. Rüşvetçilerle ve siyasi torpiller ile adam
öldürmeye teşebbüs eden baboşlar mutlaka hapis
cezası alacaklar. Arkalarında on cemaat ve on
tane solcu parti olsa bile anayasal düzene saldırmamayı
öğreteceğim onlara.
Ayrıca şeriatçı devlet de kurulmayacak, kürdistan diye
bir şey de olmayacak topraklarımızda. Beni topluca
öldürmeyi siyasi propagandaya dönüştürdüler ama
yapamadıkları için çenelerine vurmuş. Çünkü anayasanın
dördüncü maddesi gereği sürdürdükleri şerefsiz politikalar
sonucunda anayasa mahkemesinden bir sonuç çıkarmaları
mümkün değil. Onların yaptığı siyaset kendilerini plastik
yani gerçek olmayan organ ile tatmin eden kadınlara
benziyor, siyaseti yapıyorlar ama asla yasa ya da
karar çıkaramayacaklar. Burası kıro kemalin ülkesi değil,
burası Atatürkiye, burası en büyük Türk Mustafa Kemal
Atatürk’ün toprağı. Aynen devam etsinler, o siyasetin
bir sonucu yok, olmayacak.
Ağır ceza mahkemesi dosyasında chp
olduğu için adliye içinde çete kuran memurları kodese
tıkmak benim için zevk olacak. On günlük soruşturmayı
216
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
4 ay savsaklayıp dolandırıcılık yapan şerefsiz chp’ci
memurların yargılanacağı dava yakındır.
Cevat Çalışkan
İnşaat Mühendisi
[email protected]
0 537 057 68 68
Beni kim vurduya gitmekten kurtaran amatör internet
sitesi http://www.cevatcaliskan.com u 30 bin kişi ziyaret etti
ancak, toplumu “toplum adına ceza veriyoruz” diye kışkırtan
ve para karşılığı iftira atan, bana düşman olan Süleymancılar
cemaati ve CHP’nin kürtçü kolu her gittiğim yerde beni devlet
düşmanı diye damgalayıp tutuklatmaya çalışıyor.
Devletten değil, birkaç rüşvetçi devlet memurundan şikâyetçi
olmuştum. Bu nedenle İstanbul polisi rüşvetçileri kurtarıp bana
aylarca eziyet ettikten sonra vatandaşın üzerinde etki bıraktı,
şikâyetçi olanın ne hale geldiğini gösterdi. Ben solcu değilim
ve “acımasız solcu” diye iftira atıp acımasızca kendi sağcı
polis çetelerine saldırılar düzenlettiler. Bilirsiniz ki polis sağcı,
askerler solcudur. Yani sağ kavgası polis maaşlarını, sol kavgası
halkçılıktan para kazanan ufak çaptaki concon iş adamı ve
concon zengin düşmanlarını besliyor, TSK yakınlarının sülâlerini
de el üstünde tutuyor. Ben iç barış, yani sağ sol kavgası karşıtı
bir siyaset yaptığım için beni topluca karalayıp ortadan kaldırmaya
teşebbüs ettiler ve imza yetkimi, yayın yapma imkânlarımı yok
etmek için saldırdılar. Bilgisayarımı elimden almak ve yazı
yazmamı engellemek için açlıktan öldürmek istediler.
Ancak kim vurduya gitmemi engelleyen benim yazdığım
217
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
günlük yazıla ve raporlar, bilgisayarımda yazdığım şikâyet
dilekçesi metni idi. Bunları elle yazsaydım, dijital ortamda olmasaydılar asla çoğaltamazdım. Ekte tehtid ve taciz altında
yazmış olduğum, içinde dikkatimi dağıtan sapık tacizciler
yüzünden çok sayıda hata olan Ağır Ceza Mahkemesine
başvuru metnim yer alıyor.
Ağır ceza mahkemesine yaptığım başvuruyu şikâyet etmiş
olduğum adliyenin sınırları içinde savsaklayarak başka
yerlerden ihbar adı altında iftira ile ve suçladığım savcılar
tarafından mahkeme açılarak hak ve hürriyetlerime saldırıyorlar.
Ağır ceza mahkemesi dosyam aylardır savsaklanıyor ve beni
kaçırıp tehtid altında aldılar, akli dengem yerindeydi ama
akli dengemin yerinde olmasını sonradan tehtidle kullandırttıkları
ilâçlara bağlamaya çalışıyorlar. İlâç kullandığı süreci iyi
olan deli iftirası atarak korkutmaya çalışıyorlar. Yani benden ,
“daha önce hastaydım o yüzden şikâyetçi oldum” dememi
ve eğer işsiz ve aç kalmak istemezsem şikâyetlerimden
vazgeçmemi istiyorlar.
Yabancı ülke konsolusluklarına haber verdim,
internet sitem zaten yeterli istanbuldaki devlet memuru çetelerinin
rezil olması için. Ayrıca birkaç konsolosluğun olayı aylar öncesinden
araştırmasını sağladım. Bakarsınız ülkemizin karşısına kalın bir
dosya çıkar.
18 Ekim 2013 Cuma
218
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
İMO Seçimlerinde Abdullah Çelik grubunu destekliyorum çünkü mevcut oda yönetimi
Kılıçdaroğlu yönetiminin partizanı, solcu bile değil. Tanıdığım solcular Kılıçdaroğlu
grubunu solcu kabul etmiyor ve inanmıyor solcu olduklarına. Sol deyince de concon servet
düşmanlarından, kendileri çok zengin olamamış ama karnı tok olmasına rağmen parası
olan herkese düşman sapıklardan bıktım. Bu zihniyet gerçek komünizm bile değil, bu bir
varoşları kışkırtıp adam öldürtme sapıklığıdır. Bu nedenle CHP partizanı oda yönetimine
değil, Abdullah Çelik oda yönetimi adayı gruba destek vereceğim. Türk Mühendisler Birliği
de aynı grupta, yani milliyetçilerin yeri de Abdullah Çelik grubu.
FACEBOOK Profilime Uğrayabilirsiniz, ama sizi tanımıyorsam arkadaş listeme eklemem.
Kız arkadaşımdan referans alırsanız sizi arkadaş listeme eklerim ama önce bana bir kız
arkadaş bulmanız gerekiyor. (aşağıdaki linki kullanabilirsiniz)
https://www.facebook.com/photo.php?fbid=10151924183639486&set=np.84024939.1000011639078
15&type=1&theater&notif_t=photo_tag
17 Ekim 2013 Perşembe
Gittiğim her yerde dava etmiş olduğum şirketlerin ve CHP’nin fahişeleri ve pez.venkleri
etrafımda dolaşıp benim hakkımda iğrenç laflar edip nasıl olsa polis bir şey yapmaz diye
düşünüyorlar. Şunu ispatlamak namus bizim için bunu ispatlamak namus bizim için diye
konuşuyorlar. Aynen öyle , attıkları iftiraları ispatlayamadıkları için hepsi namussuz ama o
kadar değil. İspatlayamadıkları için onlara hapis ve maddi + manevi tazminat cezası var. O
namussuzlar için bu öyle namus lafında ibaret değil, onları kiralayan itler mahkemelerden
219
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
ceza alacaklar. Hapis almaları söz konusu olmasa yüzlerine defalarca tükürdüğüm ve
utanmayan o kerkenezler asla uğraşmazlar benimle.
Ülkemizin milletvekillerine e-posta attım ama bu ülkede duyarlılık diye bir şey yoktur. Bir
cevap geleceğini sanmıyorum. Her gittiğim yerde sinirlerimi yıpratmak için laf atıp kaçan
karılar var, önce metrodaki tesettürlüler sonra da kafedeki orta yaş üzeri şişkolar. Sabah
da bir pastanede çay içerek bir şeyler okumaya çalıştım, oro.pular saırayla geçti yanımdan
laf etti, yan masalardan benim hakkımda muhabbet ediyormuş gibi davranıp
konsantrasyonumu bozdular, sonra da hep karı göndermekten bıkmışlar, bir grup pezetta
geldi genç olanlardan. Yani kafa toparlayıp yazı yazacak yer bırakmadılar.
15 Ekim 2013 Salı
İyi Bayramlar, hepinize sağlık ve huzur dilerim.
Dün koşturdum sağa sola ve bu adreste de sapıklar kaldıkları yerden devam ediyorlar,
Harun Hasan Öge ve Halûk Bozkurt’un kiraladığı fahişe kadın sabahlara kadar dır dır
yapıyor, sürekli fal atıp sataşıyor. Kocası olacak pez.venk ve diğerleri susmaya başladı, karı
tek başına yaptı diyecekler. Beni geç saate kadar yorup uyumama izin vermiyor o.ospu
karı. O yüzden geç uyanım, bayram namazını kaçırdım.
Harun itinin tesettürlü kahpeleri tüm mahalleyi kışkırtıyor, sokağa çıktığımda dikkatimi
çekecek laflar ve olayla ilgili cümleleri yola döşeyip 30 metrede bir söylüyorlar ve küfür
koparmaya çalışıyorlar. Bu mahalleye geri döndüğümde Harun Hasan Öge’nin abisi ben
yoldan geçerken “sapık” diye hakaret etmiş ve hemen yan binadaki bilgisayar ürünleri
mağazasına geldiğim için arkamdan iki tane ve bir doksan boyunda, kuvvetli adam
göndermişti, korkmamıştım itlerinden. Adam ve ortakları küçük doğu baboşu oldukları için
süreki iki metre boyunda adam kiralayarak benimle başa çıkacaklarını sandılar, ama
bunun bir boy işi olmadığını anlamaları gerekiyor. Onun kahpeleri tüm şehri bana
“Bulgar çocuğu” diyerek kışkırttılar çünkü kendileri Türk değildi, biri bölücü terör örgütü
yalakası Kemal Kılıçdaroğlu yalakası ve adamıydı, kürttü ve diğeri hangi milletten
olduğunu bilmediğini, yörük olduğunu ve çok sayıda kürt akrabası olan Öge’ler idi. Yani
kendileri kıro oldukları için beni hem Bulgar ilân ettiler, hem çirkin oldukları için dış
görünüşümü bozdular. Annem de açık şekilde onlar için çalışıyor, yani evime kadar
girdikleri için bu savaş değil namus kavgası oldu. Ben açılmış davayı bekliyorum, hukuk
mahkemesinde analarını bekleyeceğim, iki sene örtpas yaptılar ama ben kararlıyım.
Önce Taksim, sonra harbiye ve Mecidiyeköy’de gezdim. Birkaç yerde oturup çay içtim.
Evde kesintisiz tacizler var, sokakta bağırıyorlar, geceleri de yandaki binada kadın
beceriyor kafamı. Kafam iyice uyuşup ağrımaya başlayınca cinsel dürtüler yaratacak
konuşmalar yapıp, anlayacağınız dilde söyleyecek olursam “azdırıp” mastürbasyona
zorluyorlar. Bazen şeytana uyuyorum, arkamda kapalı olan kapıyı aralanmış buluyorum,
anne ve babam komşu karıya haber veriyor ve attıkları laflar, savurdukları hakaret ve
tehtidler o duruma uygun şekilde değişiyor. Yani anne ve babam ev içinde ne yaptığımı
sürekli rapor ediyor.
Olay en başından beri gittiğim yerleri kışkırtan iki çeşit kadın grubuna dayanıyor. Kutsal
tesettürlü bacılar (elinde çocukları olan kadınlar, genç tesettürlü kızlar, ….v.b.) ve modern
220
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
süslü kokonalar ve genç modern kızlar (bunlarda manevi muhabbetle ve sömürü ile değil,
erkekleri etkileyerek, pavyonculuk yapıp erkekleri parmaklarının ucunda oynatarak
kışkırtıyorlar). Yani bu cemaat ve CHP saldırısının temellerini atan Öge’ler yeni bir şey
yaratmadılar. Onlar Adan Oktar, yani Adnan Hoca taklidi. Öge’lerde ne istersen var,
Adnan hocada ise sadece kara çarşaflı var. Yani Harun Yahya ile Harun Hasan Öge’yi
karşılaştırdığımızda birinde sadece kara çarşaflı ve açık modeller var, diğerinde hem kara
çarşaflı, hem açık saçık, hem ortalık malı, hem modern tiki,….yani yok yok, Harun Hasan
Öge’de çeşidin her türlüsü var ve bunlar gittiğim her yerde sorun çıkarıyorlar. Şimdi
Profilo Mecidiyeköy’de bir yer buldum ki kafam rahatladı biraz. Bütün gün boyunca
ziktiler kafamı.
03 Ekim 2013 Perşembe
İş yerim için Adli Sicil Kaydı Yoktur (sabıka kaydı) belgesi almak için T.C. İstanbul
Anadolu Adliyesi’ne uğradım. Aldım 5 tane ama açmış olduğum davaların durumu vahim.
Adliye özel güvenlik müdürü ile de konuştum ve öğrendim ki kamera görüntüleri onların
elinde. Yani adliyedeki güvenlik kameraları beni tehtid eden, bana hakaret eden ve bana
çamur atan adliye özel güvenlik şirketinin elinde. Adliye içinde bana yaptıkları şeylerin
benzeri olan ancak bana zarar vermeyen saçma sahneler ve senaryolar ayarlamıştılar,
bunların amacını anlamamıştım ama bir şerefsizlik yapacakları belli. Mahkeme olursa
mahkemede bu sahte sahneleri sunacaklar. Kamera görüntüleri belli bir zaman aşımından
sonra yok edilmiyorsa demek ki beni tehtid ve taciz ettikleri sahneleri çıkarıp yerlerine
sahte olan ve sanıkların değil, başka özel güvenlik elemanlarının yer aldığı ve gülüp
oynadığı, soytarı gibi davrandıkları sahneleri koyacaklar. Sorun şu ki saldırıları hafta
sonları artırıp beni nöbetçi savcıları gidecek duruma getirdiler ve haftasonları adliye boş
olduğu için başka ziyaretçi yok orada. Bu durumda orada bana hakaret ve tehtid
savurdukları görüntülerde başka ziyaretçi yok adliyede, beni çıldırtıp kavga ettirmek için
etrafımı sarıp topluca konuşup rahatsız edecek şekilde kafamı uyuşturdukları sahne çok
önemli, o hayatımı kurtaracak ve onu yok ettiler anlaşılan, giriş kapısındaki görüntü.
Olayın aslı olan ve beni ifade verirken, ifadeden önce taciz eden güvenlikçi karı görüntüsü
de yok edildi anlaşılan çünkü ondan sonra daha yaşlı ve daha şişman, sürekli saçmalayıp
şakalaşan bir güvenlikçi kadını koydular önüme başka bir başvuru için beklerken. Önceki
psikopat kadına benzemiyor. Davaların durumu şöyle.
1. Can Güvenliği Tehtid davası ( 07.08.2013) : Beni dolandırıp bütün gece sözlü şiddet
uygulayıp sabah saatlerinde bir gruba taciz ettirdiler ve ben o gruba küfür ettim. Kendisine
küfür etmişim gibi davranan ve çalıların arkasından geçen başka bir grup o küfürü
üstlendi, reşit olmayan çocuklar da vardı , psikopat büyükleri de vardı ve beni küfür ede
ede, anama söve söve tehtid etti. Öldüreceklerini söyledi, yaşı küçük olduğu için anama
sövmüş olmasına rağmen bir şey demedim, sadece 20 dakika sonra beni öldüreceğini
söylediği yerden geçeceğimi söyledim akıllı durması için, beni öldüremeyecekti.
Esenyurt’a gittim ve site çalışanları (kendilerinden davacıydım, dava açmıştım zaten)
akşam bana site yönetiminden uyarı getirdi ve bu uyarıda küfür eden adam olduğum için
beni dövmeye gelen gençlik grubundan söz ediyordular, bahçıvan da beni dövmeye
geldiklerini söyleyerek korkutmaya çalıştı. Yani dava etmiş olduğum site olay üstüne olay
çıkarıyordu. Site çalışanlarını dava ettim, ancak savcı dün karar verdiğini söyledi ve bu
karar büyük ihtimalle takipsizlik, tekrar dilekçe yazma hakkım olduğunu söyledi ancak
221
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
bunu da engelleyecekler bir şekilde. Adliye içinde özel güvenlik şirketi savcıları etki altında
bırakıyor. Eğer savcı dava açılması dışında bir karar verip uyguladıysa karar mekanizması
değil, iddia makamı olduğu için onu da dava edeceğim. Onun kâtibi takipsizlik verdikleri o
dava dosyasına Soğancıoğlu İnşaat ile ilgili dosyayı da eklemek istiyordu. Diyordu ikisi bir
arada olsun, ama savcı kararı verildi deyince anladım ki o ülkücü bıyıklı dolandırıcı açık
olan dosyayı yok etmeye çalışıyor. Böyle memuru olan devlete saygım yok. Saygıyı korkuyla
kazanan, asaletle kazanmayanın da taaaa anasının….na koyayım.
Peki beni nasıl küfür ettirdiler. Genellikle kavga edemeyeceğim tesettürlü ve çocuklu
kadınları kullanarak beni 2 yıl boyunca taciz ve tehtid ettiler. Bunlara değil şiddet
uygulamak, kavga etmek bile mümkün olmuyordu ve beni 2 yıl boyunca küfür ettirdiler.
Daha sonra beni açıkça taciz etmiş ve tehtid etmiş, iftira atmış iki iş yeri (Mecidiyeköy
meydandaki simit sarayı ve idealtepe’de bir börekçi) “ilân ettin” diye sevinç çığlıkları
atıyordu , başka yerlerde de “jigolo olduğunu ilân ettin” şeklinde laflar etti birkaç
maganda ve birleşti bu lâflar. Bütün gece sağlığımı bozacak şekilde ve uyumamı
engelleyecek şekilde tehtid ve taciz ettikten sonra sabah da kafamı toparlamamı ve bir şey
yapmamı engelleyecek şekilde bağıran bir grup geçirdiler kapımın önündeki yoldan (bahçe
katı dairem yolun üstünde sayılacak kadar yakın yola) ve ilân ettin şeklinde bağırdılar.
Acayip bir gürültü yaptılar.
Ben o gruba bağırdım ama 16 -17 yaşlarında ve görmediğim, çalıların arkasından ancak
benim daireme yakın olan yol bölümünden geçen çocuk üzerine alınıp küfür ettikçe etti ve
bağırdıkça bağırdı. Bu dolandırıcılıkları yapan site ve özel güvenlik şirketi Tepe kana
susamış çünkü açtığım davalar sonucunda Bilkent Holding’in şerefsiz olduğu çıkacak
ortaya. Ayrıca varoşluk kışkırtması yaparak param var diye dişlerimden cildime kadar tüm
vücudumu yıpratan, dış görünüşümü bozup sağlığımı elimden alan zengin düşmanı özel
güvenlikçi çetesi Tepe varken Bilkent Üniversitesinde okuyan zenginler ne diyecek.
2. İftira Davası (24.06.2013) : Dosya açık, soruşturma devam ediyor. Ancak kalemdeki
memurlar ek ifade vermemi ve bunun bir gasp olayı olduğunu şikâyet etmemi
engellediler. Ve bunu gizlemeden kabadayılık yaparak yaptılar. “Öğrensin” şeklinde laf
attılar arkamdan, bana memur kabadayılığı yaptılar onlara tek kötü söz söylememiş
olmama rağmen. Malûmunuz devlet memurları devlet dairesinde mafya gibi
davranıyor. Bu dava iftira davası olarak kaldı ancak benim sağlığımı ve paramı elimden
alan siteyle ömür boyu mücadele edeceğim, oradaki herkesin kimliğini belirleyeceğim,
olayı yaşlı bir kadından ibaret gösterip o kadının beni haftalarca taciz etmesinden
ibaret gösteremezler. Bu durum bahçıvan, bakkal, site bekçisi, bir kadından ve site
kuaföründen ibaret değil. Ha bir de neden onlara pez.venk dediğimi söyleyeyim. Çok
eziyet ettiler geceleri ve tüm paramı batırdılar. Şikâyetçi olmazsan bu kız senin dediler
ve kuaförün önünde orta yaşlı bir kadına bana 25 yaşlarında ve boyu bir seksenbeş olan
, saçı at kuyruğu olan bir kızı teklif ettirdiler. Kadın ve kız tamamen siyahlar içindeydi.
Yani şikâyetimden vazgeçseydim bana “sabaha kadar senin ” dedikleri uzun boylu genç
kızla seks yapmış olacaktım. Pez.venk dememin diğer sebebi de kavga için kendi
karılarına dayalı iftiralar atıp çıkar için, yani düşmanım olan şirketlerden para almaya
çalışmalarıdır. Yani kendi avratları üzerinden para kazanıyor site.
Daha ayrıntılı bilgi vereceğim, oraya cemaat ve CHP beni programlı getirdi, ilçe
sınırları içine adım attığımda vurmaya başladılar çılgınca ve kesintisiz olarak. O adrese
yerleştiğimde daha sitede oturanlar ile tanışmadan günün 24 saati rahatsız ediyordular
222
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
zaten. Sonradan kiracı kavgası diye bir şey uydurup ben CHP’ye dava açmak
istediğimde o sitede oturanlar ile kavga olarak göstermeye çalıştılar olayı. Bu bir komşu
kavgası değil ve orada başlamadı, başladığı yere, yani ailemle ikamet ettiğim adrese geri
getirdiler beni. Ama bir de Anadolu yakasına götürüp orada da vurunca razı olacağım
sandılar.
3. Maltepe ve Sultangazi İlçe Emniyet Müdürlükleri : 2008 yılında mahallenin
serserileri beni öldüresiye dövünce ve avukat olarak yanlışlıkla G.O.P. kadın kolları
eski başkanı Kadriye Tezcan’ı tutup mahkemenin ilk duruşmasında faşizm’den
yargılanıp savunmam sonucunda yasal bir faşist düşünce savunduğum, ulusalcı
olduğum ve CHP için önemli sayılan, pekaka yalakası ve din düşmanı olan birkaç
ulusalcıyı fırsatım olması halinde öldürmeyi garanti etmem sonucunda avukatımın
düşmanlığını kazanmıştım ancak kendisi ile duruşmadan önceki gün tanıştığım için
alevi ve CHP’ci, yani Kılıçdaroğlu taraftarı olduğunu bilmiyordum.
Onlar yüzünden okuldan mezuniyetim gecikmesi ve davanın çok uzaması, zor iş
bulmam ve bilmeden Kadriye Tezcan’ın partilisi ve dostu olan bir şirkete girmem
sonucunda o şirkette çok sorun yaşadım, beni düşük ücretle ve tehtid ederek
çalıştırdılar. Devamında patronumun hayvanlıkları yüzünden CHP Sultangazi Belediye
Meclis üyesi olması nedeniyle CHP ile aramda kavga çıktı. Ancak onun suçlarını ve
hayvanlıklarını, para karşılığı çalışanlarına yaptırdığı ahlâksızlıklar ortaya çıkmasın
diye CHP kavga için başka bahane yarattı.
Beni iftar yemeğine çağırıp orada anamla dalga geçerek küfür ettirdiler ve tüm Türk
milletine küfür etti deyip bunu öldürmek için bahane olarak kullandılar, bu bahaneyi
kullanıp seni ballı şekilde yok ettirdik diye dalga geçtiler. Davanın karar
duruşmasından önce avukatımı kovarak davayı kazandım, iş için Maltepe’ye çağırdılar,
solcu ve bu çeteye ait patronum beni faşist diyerek defalarca tehtid etti, ancak bu tehtid
ve tacizler gizli kaldı, ben delikanlı gibi yüzüne konuşup küfür ettiğim için bunu
alehime kullandı. Kılıçdaroğlu’nun kahpesi olan İMO İstanbul da bir sertifika kursu
sırasında beni gizlice tehtid edip devamında bu olaylara destek vermiş, Kürt solcuları
beni işsiz bırakmak için her şeyi yapmıştı. Her gittiğim yerde Kürt Solu vurdu bana,
pekaka yalakası olmayan kürtler ile yaptığım işlerden kazandığım parayla sağ kaldım.
Bu süre içinde beni Maltepe’deki adresimde öldürmeye çalışan komşular ve sokaktaki
saldırganlardan korumayan, beni günlerce uykusuz bırakarak yıpratanları destekleyen
Maltepe polisi ve Küçükyalı Polis Merkezi’nden davacı oldum çünkü Sultangazi İlçe
Emniyet Müdürlüğü’ndeki soruşturmalar için beni iş göremez ve ailesinin yardımına
muhtaç, ailesinin emriyle onların yaptığı şerefsizliklere razı olmuş ve şikâyetçi olmayan
kişi olarak göstermeye çalışıyordular. Rüşvetle zengin olmuş asayiş polisleri tüm esnafı
kışkırtıyordu Sultangazi’de (şikâyetçi olduğum üniformalı kahpelerden biri babama
nüfus cüzdanımı çalıdırmış ve yeni kimlik çıkarmak için gittiğimde nüfus dairesinin
kapısında nöbetçi olarak seneler sonra karşıma çıkmış, o olup olmadığını anlamak için
selâm vermiş ve konuşmuştum, bana baba muhabbeti ile dalavere konuşmalar yapmış,
kimlik cezası için gittiğim ikinci defada benden küfürü yemişti ve mahallede yemek
yediğim yerlerde gelip lokanta sahiplerini “bir milyon lira tazminata razı değil, onu
şikâyet edip devleti kurtaralım” diyerek kendi poposunu hapisten kurtarmaya
çalışıyordu), Maltepe’de ise ben dava açıncaya kadar eğlence vardı polisler için.Para
bulamıyor diye eğlenenler, bildiği için ispatlayamıyorlar, ispatlamak için rahatsız
223
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
ediyorlar gibi laflar edip dalga geçiyor ve eğleniyordular. Ben hepsini dava edince çok
efendi ve bilinçli konuşan devlet memurları oldular. Ancak kendi amaçlarına uygun
şekilde beni sonuç çıkmayacak şekilde yönlendirmeye başladılar.
Savcı beni aylarca oyaladıktan sonra takipsizlik verdi. Takipsizliğe itiraz ettim. Ancak
metinleri takipsizlik çıkacak şekilde verdirdikleri ifadeleri onların asaletine ve
yönlendirmesine bağlı olarak, yeterli sandığım bilgiyle vermiştim. Ek ifadeler ile olayı
çözmeye çalıştım ancak neyin eksik olduğunu söylemediler, ben hukuk eğitimi
almamıştım. Avukat için değil, yemek için parayı zor denkleştiriyordum, bazı pahalı
eşya ve kitaplarımı onda bir fiyatına satmak zorunda kalıyordum. Ölmeyecek kadar
para bulunca annem de ölmeyeceğimi gördükleri için o paranın üstüne biraz para
gönderiyor, hızla hepsini harcatıyordular. Beni işe alma vaatleri ile cesaretlendirerek
paralar harcatan ve sonra yan çizen birçok işveren de zaten önceden İş Kur internet
sitesinden belliydi (inşaat mühendisi arayan 8-10 şirket vardı, daha fazla değil) ve
onlarla da anlaşıp vurdu kahpeler.
Beni tımarhaneye tam dava etmiş olduğum ve görürsem tanıyacağım şerefsiz polisler
kapattı (birkaç hafta veya gün önceden gece sokağa çıktığımda bir arabada kalabalık
bir sürü vardı ve o araba durarak bana penceresinden çıkan ve Harun Öge’ye benzeyen
biri “Erenköy Devlet Hastanesi ne tarafta?” diye sormuştu ancak tanıyamadım ve
günde elli defa tehtid ediliğim için o tehtid eden o.ospu çocuğunu umursamadım) ancak
tımarhaneden deli raporu çıkmadı, yani akli dengem bozuk değil. Bu nedenle ailemle
yaşamaya tehtidle zorladılar ve akli dengemin yerinde olmasını ilâç kullanmaya
bağladılar. Adliyeye gittim, takipsizliğe itiraz evraklarımı çalmışlar. Evraları muhabere
savcısına onaylatıp muhabere bürosuna gitmiş ve oradan muhabere savcısına inceletip
kayda geçirip makbuz karşılığında teslim etmiştim. Koridorda bir polis gördüm kedi
gibi dolanan ve ne istediğini merak ettim. Anlattım bana adliye içinde özel güvenlik
şirketinin yaptıklarını ve polis beni Sultanahmet adliyesinden hatırladığını söyedi.
Olay Sultanahmet hazırlık savcısı Mehmet Gürdal tehtidle bana şikâyet dilekçesi
imzalatması ve onu şikâyet etmeye çalışırken kaçırmasından, emrindeki bu şimdi yaşlı
olan ve zamanında genç olan (14 sene önce) polislerin hayatımı becerecek şekilde adam
kaçırma suçu işlemesiyle başlamıştı. O polisleri sürekli şikâyet ettim ve sanık polisler
memur çeteleriyle ortak çalışarak sürekli kendileri hakkında takipsizlik çıkardılar,
sonrada sürekli şikâyetçi olan deli muamelesi yapıp kurtulmaya çalıştılar ve o konu hiç
bitmedi. O evraklarda bu devlet namuslu bir soruşturma yaparsa o yaşlı polis de kodese
girecekti, ben gidince muhabere bürosunda şerefsizlik yapmışlar, kahpe memurlar
çalmış evrakları.
Sonradan hatırladım ki bunlar beni tımarhanedeyken anneme tehtid ettirmiştiler.
Annem gelmişti ve ilk görüşmede bir kâğıtta yazılı soruşturma numaralarını göstererek
davalar açmışsın ve bunlardan vazgeçmeden buradan çıkamazsın demişti. Annemi de
karakol karakol dolaştırıp korkutmuşlar ve akli dengesini muayene ile kontrol etmişler.
Orada Öge’lerin davası ile ilgili takipsizlik kararını getirdi annem, tebligatı
muhtarlktan almış. Ancak en önemli mesele şu ki ben onun dosyasını ağır cezaya giden
dosyada kanıt olarak koymuştum, başka yere gönderip takipsizlik çıkarsınlar diye değil.
O evrakı gönderen de saf kız rolleri yapan takipsizlik bürosu memuru ise sonunu
hapiste görüyorum. Evrakları savcılıktan çalmışlar, kayıtlarda yoktu. Korkup adliyeye
gitmesem bir yerde başıma bir belâ gelecek, veya Uzman Doktor Merih Altıntaş ve onu
224
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
doçenti, doktor Özgür Aycan Akdur’un tehtidlerine güvenerek korkacağımı
düşündüler.
Yani bana bir şey olsa hapisten kurtulacak şerefsizler ve evrakları kaybedenlerden
(çalanlardan) davacı oldum. Resmi yolla değil tahminen elden, yasadışı şekilde evrakları
ulaştırdılar gidecekleri yere. Dava etmem sırasında telefonla arayıp gel evrakınla ilgili
şöyle durum var dediler, evrakları bulmuş oldum ve dava dosyasına bu telefonla
aramaları durumunu yazdım. Ayrıca benim ruh sağlığım ve akıl sağlığımla ilgili iftira
atıp dava açtıranlar hakkında kişi başına 50 bin TL’lik tazminat talebim oldu. Hepsi
bana para ödeyecek. Sorunum şu ki her gittiğim yerde kürt solunun, yani Atatürkçü
diye geçinen bölücülerin ve pekaka yalakalarının eylemleri sonucunda işsiz kalıyorum.
Bu iş doğru dürüst bir CHP davası açılıncaya kadar (ağır ceza mahkemesine giden
evraklarda bu konuyla ilgili yeterince bilgim var) devam edecek.
02 Ekim 2013 Çarşamba
Ceza ve infaz kurumlarının, yani hapishanelerin kapasitesi 142 000 kişi civarında. Yani
benim dava etmiş olduğum ve haklarımı kısıtlayacak şekilde bana iftira atmış olanların yüz
kişiye yakın olması bir sorun teşkil etmiyor. Kalabalık görmeyin bu memur ve siyasetçi
çetesini, hapiste hepsi için yer var. Beni metro, metrobüs, otobüs ve tramvaylarda, yemek
yediğim yerlerde tehtid ve taciz edenler de cezalarını çekecek. Bazıları çete kapsamında ve
devlet görevini kötüye kullanma kapsamında hapis cezası alacak, bazıları ise ( vesayet
kısıtlama davası açtıranlardan kişi başına 50 bin Türk Lirası tazminat talep ettim) tazminat
ödeyecek ama şerefsizce saldıran şerefsiz olarak tazminata mahküm edildikleri de
belgelenmiş olacak.
Vesayet kısıtlama davasının tebligatı dün gelmiş sandım ama gelen tebligat dava ettiğim
valilik evrak memuru ile ilgili idi. Evrakı polis yerine il özel idaresine gönderdiğini
söylemişti, ben itiraz etmeyeyim diye bir daha çıkmamıştı telefona, hukuk bürosu da baskı
uygulamıştı durumu kabul etmem için ve dava etmiştim. BİMER ve değişik yerlere olayı
bildirmem sonucunda bayan memurun hatasında ısrar etmeyip evrakı ilgili polis birimine
gönderdiği çıktı ortaya. Yani tebligat bu durumla alâkalı.
Vesayet kısıtlama davasında 3 doktor raporu ve açılmış davaların kanıtlarını koyacağım
ortaya, ayrıca savsaklanmış adliye işlemleri onlara kol gibi girecek. Usulsüz tutuklama,
aile fertlerimi kullanıp özgürlüğümü gasp etme ve daha bir çok eylemleri sonlarını
getirecek. Annem ve ailemin geri kalan kısmı şikâyetçi olmayacağımı sanmasın, suçun
bütünlüğü ilkesi kapsamında annemden de şikâyetçiyim. Annem savunmasını mahkemede
yapsın, bana anlatmasın.
01 Ekim 2013 Salı
Tercihimi Sta4CAD’ten yana kullandım, işverenimin bu yazılımı satın almasını
bekliyorum. 30 metrenin üstünde olan binaların risk durumunu inceleyeceğim ve inşaa
edilecek binaların betonarme yapı statik proje tasarımlarını, ayrıca performans analizlerini
yapacağım. Bu işler bilgi ve yeteneklerimi aşmıyor. Eskiden merak edip araştırmıştım, çok
geniş bir kütüphanem var. Elimde her türlü dosya ve her türlü video var. Bende yok yok
statik proje kaynağı olarak. Öğretmenlerim çok yardımcı olmuştu.
225
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
Bir de şu başbakanın demokratik açılımı var. Bir şey söyleyeceğim, başbakan bunları
yasalar müsaade ettiği için, yani anayasa engellemediği için yapabiliyor. Demek ki yeni bir
yasa ve ögzürlük getirmiyor adam. Ancak yaptığı yenilikler de ufak tefek şeyler. Başörtüsü
yasaktı ama herkes devlet dairelerinde militan terörist ve baskıcı gruplardan korktuğu için
yasaktı, yasalar başörtülülerin özgürlüklerini kısıtladığı için değil. Ve bunu sağ sol
kavgasından beslenen sapık gruplar yapıyordu, biri yapacağım diye saldırıyor, diğeri
ölürüm de yaptırmam diyordu. Eski rezil kavgalar işte. Artık Kılıçdaroğlu diye bir yılan
var, Cumhuriyeti kahramanca savunuyormuş gibi yapıp bol bol lâiklik kavgalarına giren
ama ülkemizin doğusunda devlet içinde devlet kurmaya çalışan Kılıçdaroğlu. En büyük
Cumhuriyetçi o’dur çünkü yönetim biçimi ile bir sorunu yoktur, o kürdistan kurulsa da
kürdistan da cumhuriyetçi olsun diye düşünüyordur. Görüyoruz ki eski sapık grupların
isteklerinden vazgeçmesinin nedeni uzlaşıp kürtçülüğü yükseltecek tavizler almaktır. Terör
örgütünün uzantılarıyla uzlaşma isteyen Kılıçdaroğlu herkesten önce başbakanla uzlaştı
anlaşılan. Seninkiyle benimkini birleştirip beraber uzlaşalım da sen din ile ilgili, ben de
bölücülük ile ilgili çıkarlarımıza hizmet edelim dedi kendi kendine Kılıçdaroğlu.
Benim özel güvenlik şirketlerinin saldırısına uğramam ile ilgili şunu söyleyeyim. Ben
büyüklük gösterdim ve çalıştığım yerdekilere selâm verdim. Hiç muhattap olmasam,
otoritemi koysam bunlar ile başım belâya girmez ve beni yıpratamazdılar, dişlerimi
kaybetmezdim (dişlerim delik deşik) , saçlarım ve cildim, yani gençliğim gitmezdi. Onların
şirketi alehinde kanıtlarıyla açık şekilde konuştuğum için ve BİMER vasıtasıyla
soruşturmalar açtırdığım için bana saldırdılar. Sabaha kadar, beni uyutmadan küfürlü
sözler ile başımın etini yedikten sonra güvenlikçileri karşıma çıkarıp küfür ettirmeye
çalıştılar. Bir gün iki gün ve ısrarla devam ettikleri için bir iki tanesine küfür ettim (hiç
muhattap olmak istemeyeceğim birkaç maganda idi bunlar ve ben insanlık yapıyordum
bunlarla konuşarak, yolda görünce selâm verilmeyecek şerefsizler).
Sonra bize küfür ediyor diye tüm güvenlik şirketlerini kışkırttılar ve topluca vurdular. Bir
de varoş kavgası çıkardılar ki bana saldıran şerefsiz varoşlar o kadar şerefsizce vuruyordu
ve iftira atıyordu ki onlarla uzlaşmak bir yana onların anasını bellemek istiyordum çünkü
beni hiç tanımamalarına rağmen CHP’ci oro.pu karılara yaranmak için bana delice
saldırıyordular. CHP’nin oro.pu karıları her gittiğim yeri cilveleşerek ve kışkırtarak bana
zarar veriyordu, beni ekonomik olarak var olamayacak kadar bitirdiler. Starbucks ,
Burgerking, MC Donalds, Simit Sarayları gibi yerlerde bana şerefsizce saldıran itlerin
düşmanıyım, Adliyede ifadelerime müdahale eden ve ek ifade vermemi engelleyen, beni
kanıtsız bırakan memur evrak mafyasının düşmanıyım, onlara destek veren p.ç polis ve
bekçilerin düşmanıyım ve tımarhaneye kapattık, artık korkudan bir şey yapamaz diye
düşünmeleri onların zararına. Ya hapis ya mezar onlar için.
Bakanlık muhabere bürosunun iftirası ile vesayet kısıtlama davası açılmış. Açılsın.
Devletin kendisinin vermiş olduğu akli dengesi yerindedir raporları var. Bu raporlar bitirir
işi. Mahkeme için çağrı kâğıdı geldi. Bu iftirayı atanlar hakkında kişi başına 50 bin liralık
tazminat davası açtım.
29 Eylül 2013 Cumartesi
Düşmanlarım sapık ve gerici, dindar değil de dinci oldukları için, önemli bir kısmı da
Deniz Baykal’a komplo kurarak yani karı tuzağı ile pez.venklik yaparak yönetime gelmiş
226
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
Kılıçdaroğlu taraftarı CHP’den oldukları için, diğer bir deyişle cinsellikle dolandırıcılık
yapan bir sürü oldukları için benim cinsel hayatıma saldıra saldıra ömrümü kısalttılar.
Cinsel sorunum olmadığını ve mutlu olduğumu söylemek için açıklayacağım, özelim benim
özelimdir ama açıklamak zorunda kalıyorum. Yemin ederim ki cinsel sorunum yok. Dün
Kadıköy, Beşiktaş Fulya ve Mecidiyeköy’deki escortları aradım. Ama een sevdiğime gittim.
Erenköy’de bir seksen boyunda ve vücudunun her dokunduğum noktası kaya gibi sert,
bebek gibi taze olan bir fotomodel var. Hastasıyım. Dün onunla buluştum. Son altı ayda
altı değişik, her biri bir farklı güzel, escortla defalarca birlikte oldum. Evli erkekler bir
taneyle, ben ise 22-26-28 yaşındaki büyüleyici değişik değişik güzeller ile istediğim zaman
görüşüyorum. Benim cinsel hayatımın değil problemli olması, benim cinsel hayatım
herkesten daha renkli. Yani birçok kişiden daha şanslıyım. Yapmış olduğum birkaç espiriye
sarılıp yaptıkları kahpeliklerden kurtulmaya çalışanlar beni masturbasyoncu diye
tanıtmaya çalışıyorlar. Hatta kahpe Starbucks Kadıköy’de gelip penisim kalktı mı diye
bakan şerefsizler vardı , beni sinir edip kavga çıkarmak için yapıyordular. Ben aç değilim
cinselliğe, bana iftira atan kahpeler benim kadar sağlıklı seks yapamıyor. İstediğim an on
dakikada escort ayarlıyorum ben. Hem de dolandırıcı kahpelerin ve onların mal kafa
arkadaşlarının ağız kokusunu çekmeden. Benim zamanım değerli, harcayamam zamanımı.
Unutmadan söyleyeyim, geçen gün ASELSAN’ın bombalı saldırı uzmanıyla seviyeli ve
medeni bir görüşme yaptık. Bu sitedeki 3-4 saldırı yöntemini çok ayrıntılı anlattım, onların
iddia ettiği gibi pahalı yöntemler olmadığını ispatladım onlara. Eğer bu durdurulamaz
yöntemler için çözüm bulursam arayıp onlara anlatmamı istediler. Hiç zamanım yok,
gecem ve gündüzüm dolu. Şu an anlatamayacağım sebepler ile beni öldürmek isteyen
şirketler var, ben batmazsam onların milyonlarca liralık sermayeleri batacak ve binlerce
elemanları işsiz kalacak, binlerce aile.
Bir yandan da bıktım artık, Altmışlar Sitesindeki bekçi (bir yandan Kur’an-ı Kerim okuyan
diğer yandan Dev Sol diye slogan attıran adama ne denir, sıfatını siz söyleyin) sürekli
arayıp önce sert konuşmayla tehtidkâr konuşup sonra ikinci konuşmada yanlış anlaşılma
olmuş gibi davranıp bu olayların sayısını arttırmaya çalışıyor. Hassas olduğum
noktalardan vuruyor ve bol bol yalan söylüyor. Böylece o sitenin çalışanlarına (bahçıvan ,
bekçi, bakkal) açmış olduğum can güvenliği tehtid davası için senaryolar hazırlamaya
çalışıyorlar. Davalar var açılmış, bir sürü dolandırıcı ile uğraşmak zorunda kalıyorum.
20 Eylül 2013 Perşembe
Bugün T.C. İstanbul Anadolu Adliyesinde idim ve ağır ceza mahkemesine gönderilecek
olan dosya tek metinden oluşuyordu ve iki soruşturmanın takipsizliğine itiraz ediyordum,
muhabere savcısı öyle uygun görmüştü. Benden dosyayı bölmemi istediler ve iki ayrı
dosyadan birinde kanıtlar kaldı, diğeri kanıtsız kaldı. Kapıma gelen polisler dava etmiş
olduğum polislerin ta kendileri idi ve şikâyetçi olduğum komşularla iş pişiriyordular, beni
tımarhaneye kapattılar, ancak tımarhaneden akli dengesi yerinde değildir diye karar
çıkmadı. Yani mühendislik yetkilerimi elimden almadılar. Ayrıca bugün gönderdim iki
dosyayı ağır ceza mahkemesine. Dün de İl Emniyet terör şubeye uğradım. Polisler her şeyi
yalanlayıp kardeşi hakkında kötü laf edilmiş özel güvenlik elemanı , polis memuru
muhabbeti yaptılar. Onlar kardeş olduklarını, yani aile olduklarını, İtalyanca adları ile
mafya olduklarını kabul ettiklerinin bile farkında değiller.
227
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
Bugün beni mutlu eden bir şey de oldu. 20 küsür kilo verdiğim için artık kotların içine
sığıyorum, ailem para verirse kendime kot alacağım Collezion veya Leke’den. Mavi jeans
her zaman büyük beden bulunduruyor ama içimden gelmiyor o fahiş fiyatları ödemek,
marka alırsam aynı paraya Levi’s alacağım. Milliyetçilik (yerli malını fahiş fiyatla almak
değildir) ile aptallığı karıştıranlardan değilim.
19 Eylül 2013 Perşembe
Neofaşist düşüncemin zayıf olduğu nokta çıktı ortaya. Bu eksikliğin ortadan kalkması için
güçlü bir organizasyon gerekiyor, tek olunca ciddi sorunlar çıkıyor ortaya. Neofaşizm
şiddeti red eden ve sürekli gelişmeden yana olan, eksik noktaları tespit ederek ülkeyi daha
iyi günlere götüren, sürekli iyileştirmeler yapan bir görüştür. Bazı eksikleri dile getirdiğim
için çoğu zaman ülkeyi kötüleyen adam muamelesi gördüm, hatta beni düşman ilân etti
bazıları. Kim mi? Ülkenin gerçek düşmanı olan kahpeler bu ülke için bir şeyler yapmak
isteyen milliyetçiyi düşman ilân ettiler. Bu kahpelerin attıkları iftiralar ile savcılıklara
başvurarak mücadele etmeye çalışmam şiddet karşıtı olmamdan kaynaklanıyordu, açılmış
davaların bir kısmında kendi ailemin alehinde ifade verecek olmam da sizi şaşırtmasın.
Ulusal düşünceye bağlı bazı büyüklerin anında kavga et, şiddette şiddetle cevap ver
tavsiyesini emir sayıyorum bu saatten sonra. Bana maddi veya manevi olarak saldıranlara
savcılık yoluyla değil, kendi yöntemleri ile cevap vereceğim. Bugün İstanbul Savcılığına
gittim Çağlayanda ve bakanlığa dava açma hakkımı gasp etmek amacıyla bana vasiyet
kısıtlama davası açılmasına neden olanlardan kişi başına 50 bin TL talep eden bir dava
açtım. İftira ile imza yetkimi ve hukuki ehliyetimi gasp edecek olanlar bu iftira ve saldırıyı
ödeyecekler. Tüm hayatıma ve mesleğime saldırdıkları için kişi başına 50 bin TL talep
ettim, bakalım bu kahpelerin sayısı kaç tane çıkacak.
17 Eylül 2013 Salı Günü
Ailemle yaşadığım adreste Bakırköy tımarhanesine dava açamayayım diye beni
uykusuzluktan öldüren komşular ve buna göz yuman ailemden kurtulmak için açtığım
adam yaralama davasını kazanınca iş bulup Anadolu yakasına gittim, hain işverenim
beni siyasi nedenle işten attı ve ikamet ettiğim adreste düşmanım olan Tepe Özel
Güvenlik Şirketinin mafyası tarafından yıpratıldım, komşularım dev-sol diye slogan ata
ata on yıl istiyoruz diyordular ve bana eziyet ede ede tımarhane istiyordular.
Havalandırmadan röntgenlemişler 5 ay boyunca, beni gözetledikleri yeri bilmediğim
için polise gösteremiyordum ancak polis zaten onlardan yana taraf idi. Aylarca
ödeyemediğim faturaları bahane ederek beni fazla para harcayan, parasını kontrol
edemeyen adam olarak göstermişler.
Bazı işyelerleri de (kahvehaneler, kafeler, Kadıköy Çaykur, ….) beni para harcamaya
nerdeyse zorluyordular, onları çok iyi hatırlıyorum ve hesap soracağım. Ortak bir iftira
ile haklarımı kısıtlamak için imza yetkimi aileme vermek ve benim davalar açmamı
engellemek için Adalet Bakanlığı karar çıkarılmasını istemiş. Adalet bakanlığına uyarı
mesajı atmıştım benim davacı olmamı engelleyecek şekilde ekonomik ve sosyal
hayatıma saldırmamaları için. Adalet bakanlığı dava açmamı engellemek için imza
yetkime saldırmış. Böyle kahpe devletin nesine hizmet edeyim, kahpe hükümet benden
228
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
destek beklemesin ama kahpe kürt solunun kürt solu CHP’sine de göz yummam. Olay
basit, sapık komşularım aylarca uykusuz ve parasız bırakarak çalışıp para kazanmamı
engellediler, annem de iki kira ödüyorum ve iki defa para veriyorum diye zırlayınca
kahpe bakanlık iftirasını vurdu ortaya. Böyle bakanlığı dava etmeye de gerek yok,
adalet bakanının sıfatına tüküreyim. Kahpe polislere dava açılmasın diye adalet
bakanlığı vurdu, zaten beni tırmahaneye kapatan tam olarak şikâyet etmiş olduğum
polis memurlarının ta kendileri idi. Yani şikâyetçi olmuş olduğum polis beni aldı ve
kapattı tımarhaneye, devamında polise dava açmak yerine benim imzamı elimden
alacak dava açıldı. Bu komik değil, mide bulandırıcı bir kahpe polis durumu. Ben Türk
polisine saygı duymuyorum, bakanlığının da polisinin de asaletini kabul etmiyorum,
hepsi kahpe.
16 Eylül 2013 Pazartesi Günü
Ailemleyim Sultangazi’de. Defalarca söyledim kapıma gelen polise bana atılan iftiraları
başka yerde kullanacaklarını. Sultangazi için hazırlık yapmışlar, burada tam gaz
vurmaya çalıştılar sapık cemaat kahpeleri. Havalarını aldılar. Yeni bilgisayar bile
aldım.
13 Eylül 2013 Cuma Günü
21 Ağustos 2013 günü memurların mesai saati bitiminde Maltepe polisi
kaymakamlıktan çıkardığı emirle ben tutuklayıp Erenköy tımarhanesine kapattı ve
kendilerinden davacı olduğumu inkâr ettiler. 19 Ağustos Pazartesi günü takipsizlik
kararına kanıtlarıyla birlikte itiraz etmiştim. Bugün 13 Eylül 2013 tarihinde tımarhane
beni serbest bıraktı, mühendislik yetkimi elimden almadı, sabah akşam ilâç kullanma
zorunluluğu koydu.
Burada önemli olan nokta şu ki ben sağlıklı bir birey iken yaklaşık iki sene boyunca şu
an bulunduğum ailemin ikamet ettiği adresten başlayarak Maltepe’deki adresimde de 5
ay boyunca çılgınca taciz edildim. Kiralanmış komşular sapıkça taciz ve tehtid etti beni
günlerce ta ki sinirlerim iflâs edinceye kadar.Tımarhanede ilk günlerde yerimde
duramıyordum, sürekli yürüyordum ama kafam uyuşmuş uyuklar halde idi. Zamanla
ilâçların uyutmasından kurtuldum ve ilâç kullanmama rağmen sıradan bir birey kadar
normal yaşamaya başladım. Beni zorla ilâca mahkûm etmelerini onaylamasam da, yani
sapıkların benim sinirlerimi iflâs ettirinceye kadar yüzlerce vaka yaratıp sinirlerimi
yıpratmalarını kabul etmesem de ilâç kullanırken de normal bir birey gibi olmam, yani
kafamın uyuşuk ya da arızalı olmaması beni mutlu ediyor.
Tımarhanede ülke gündemini takip etme fırsatım olmasa da size kötü bir haberim var.
Sorun şu:
229
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
Herkes terör örgütünün geri çekildiğini düşünüyor. Oysa bu sıradan bir strateji ve
büyütülmeyecek bir strateji. Geçmişi bir düşünün. Kandil diye bir dağ vardı ve örgüt orada
barınıyordu. Arasıra da bizim ordu saldırıyor 2-3 bin tanesinden 50-70 tane öldürüyordu. Şimdi ise
önce Kuzey Irak ve daha sonra Suriye’nin doğusunda kalan ve kürtlere ait bir bölge var. T.C.
topraklarında teröristleri barındırmak hem tehlikeli hem masraflı hem de terörist yanlısı partilerin
siyaseti için tehlikeli. Bu nedenle örgüt kendi topraklarında tatil köyü rahatlığında yaşayacak ve
gerektiğinde sınırı geçerek vurup kaçacak. İnanın bana örgüt eylemlerinden vazgeçmiyor ancak
sınır dışına çıkarak yakalanma ve can kaybına uğrama tehlikesinden kurtuluyor. Ve en güzeli de
bunu ülkemizin iç siyasetinde kullanıyor.
Ayrıca başka bir konuya değinelim. En başından söylediğim gibi Başbakanımız ve Kılıçdaroğlu
grubu anayasanın 4. maddesine saldırırken bu terör konusunda çözüm konusunu kullanıyor. Biri
yönetim biçimini yani Cumhuriyeti tartışmaya açmak için saldırıyor 4. maddeye (yani ilk 3
maddenin değişitirilmesi teklif edilemez maddesine) diğeri ise toprak bütünlüğünü koruyormuş
gibi davranıp ülke içinde özerk bölge (yani er ya da geç Türkiyeden kopacak toprak parçası)
yaratmak istiyor.
19 Ağustos 2013 Pazartesi Günü
Dün gece Kadıköy’de oteldeydim. Otele vermiş olduğum 4 günlük parayla tüm
masraflarımı karşılardım, fatura sorunum kalmazdı. Ayrıca hiç bir masrafım olmazdı.
Aşağıdaki dilekçede çok eksik bilgiler var, yani çok daha fazlasını yazabilirdim ama dün
önce Kadıköy sokaklarında, sonra sokaktan bağırarak beni 3 saat uykudan uyandıran
sokaktaki manyaklar, devamında saat beş altı gibi uyuyunca 8-9 gibi uyandım. Saat
12:00′ye kadar izin vardı, çıktım otelden.
Kabataşta bir çay bahçesinde, deniz manzaralı iki satır ekleyip bastım yazıyı. Yazı
aşağıdaki gibi. Gittim T.C. İstanbul Savcılığı’na , daha girişte başladı rahatsız edici özel
güvenlik şirketi konuşmaları, girmeden önce daha viyadükte taktılar bir tane kız mı
desem karı mı önüme, hareketlerimi ve yürüme hızımı kısıtlayacak şekilde kızlar
kullanıyor özel güvenlik şirketi pezettaları. Beni kattan kata , mahkeme kaleminden
mahkeme kalemine koşturdular. Aptalca, sulu şakalar yapan saçmalayan geri zekâlı
adliye personeli ve özel güvenlik şirketi elemanlarının şuna küfür ettin buna küfür ettin
diye taciz etmeleri. Tüm geçişleri kapatmışlar, sadece bir merdiven boşta, o merdivenin
çevresi de her taraftan Akdeniz Özel Güvenliğin elemanları ile döşenmiş.
Önce 6. sonra 21. ve sonra 8. Ağır Ceza Mahkemesi kalemine gittim. Adliye içinde bir
sağa bir sola koşturdum. Her yerde peşimden dolaştılar. Asansörler birkaç defa durdu,
yani asansörde kilitli bıraktılar beni ama kaçmadım adliyeden, hiç vazgeçmeden devam
ettim. Daha sonra muhaberat savcısından muhabere bürosuna. Çıkışta suyu ısınmış
yaşlı bir polis “sen Sultanahmet savcılığına da geliyordun” şeklinde konuştu ve ona
anlattım 14-15 senedir haram para yediğini. Emniyeti suçladığım soruşturmanın ve özel
güvenlik şirketi elemanları ile ilgili organize suç örgütü suçlamamın takipsizliğine itiraz
ettim. Ağır ceza mahkemesine gitti dosyam. Birkaç gün alır, yarın postaya konuluyor.
Bu arada unutmadan söyleyeyim Sultanahmet savcılığı dediği eski hali bu günkü, yani
bugün gittiğim Çağlayan Adliyesinin. Çıkar çıkmaz metrobüs özel güvenliğine uyarıda
bulundum. Adiyenin içinde de , oradan çıkınca metrobüste de Akdeniz Özel Güvenlik
230
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
şirketi görevli ve metrobüse binmeden işimi bitirmek istediler ama ben adliyede işi
bitirmiştim. Sonra da çıkınca sol ayağıma ağırı, daha doğrusu felç girdi. Taksimde iyi
gezdim. Ama ayağım halâ ağırıyor. Bir yerde nescafe içiyorum.
05 Temmuz 2013 Cuma
TIMARHANEYE AYRICA DAVA AÇMAYI RED EDİYORUM VE BU DURUMUN
İSTANBUL MALTEPE VE SULTANGAZİ İLÇE EMNİYET MÜDÜRLÜKLERİNE
AÇILMIŞ SORUŞTURMA KAPSAMINDA İNCELENMESİNİ ARZ EDİYORUM.
HİÇBİR ŞEKİLDE BU KURUMLARIN İŞLEDİĞİ SUÇLARI AYRI AYRI ELE
ALINMASINA İZİN VERMEYECEĞİM. İŞVERENİM VE OTURDUĞUM ALTMIŞLAR
SİTESİNE AÇMIŞ OLDUĞUM DAVADA VE VERMİŞ OLDUĞUM ŞİKÂYET
DİLEKÇESİNDE SAVCI METİN HELVACI EK BİLGİ VE İFADEYİ RED EDEREK
HUKUKSAL BİR OYUN YANİ DOLANDIRICILIK YAPMAYA TEŞEBBÜS EDİP
BENİM TIMARHANEYİ AYRICA DAVA ETMEMİ BEKLEMESİ UTANÇ VERİCİ
ÇÜNKÜ ELİNDEKİ ŞİKÂYET DİLEKÇESİNDE AYRINTILI BİLGİ VAR. METİN
HELVACI ŞAPA OTURACAK BENİ TUTUKLADIĞINDA. AYRICA BU İNTERNET
SİTESİ TÜM RESMİ BAŞVURULARIMDA İHBAR VE ŞİKÂYET KAYNAĞI OLARAK
GÖSTERİLİYOR. FAZLADAN DAVA AÇMAYI RED EDİYORUM. ŞİKÂYETÇİ
OLDUĞUM KÜÇÜKYALI KARAKOLU İNCELENDİĞİNDE ORADAKİ KOMİSERİN
SALDIRISI ÜZERİNE TIMARHANEDEN TACİZ EDİLDİĞİMİ GÖRECEKSİNİZ. BU
OLAYI MALTEPE EMNİYETİ İLE BAĞLANTILI OLARAK İNCELEMEMEK TÜRK
POLİSİNİN HER ZAMANKİ EVRAK VE SORUŞTURMA DOLANDIRICILIĞI OLUR.
FAZLADAN ŞİKÂYETTE BULUNMAYI RED EDİYORUM VE BU OLAYLARI
ORGANİZE BİR SUÇ OLARAK DEĞERLENDİRİYORUM VE ŞİKÂYET EDİYORUM.
Bu olaylara çok sayıda terbiyesiz ve şerefsiz devlet memuru bulaştı. Alçaklıklar ve
şerefsizlikler yaptılar. Onlar şerefsizliklerini gizlice ve inkâr ederek yaptılar. Bahaneler
aradılar saldırmak için, her gittiğim yerde ve ilçede ben ayak basar basmaz başlamıştı
saldırılar. Öyle dedi böyle dedi ve am.a koydum şeklinde bir agitasyon ve propaganda var.
Ben herkesin cevabını vermişimdir. Ama şunu söyleyeyim, herkes önceden p.ç gibi vurdu
ve yaptığını kancık gibi inkâr etti, ben delikanlı gibi yüzlerine söyledim ve söylediklerimi
bahane olarak kullandılar. Şöyle dedi böyle dedi ve ben cezasını verdim diyen
şerefsizlerden birkaç örnek vereyim:
1. Sultangazi’de açmış olduğum adam yaralama davası: Oradaki karakol şerefsizdi, polise
bir karton sigara veya bir kutu baklava ile gidip rüşvetini veren polise rahatça rüşvetini
veriyordu. Polis müştekilere baskı uygulayarak davadan vazgeçiriyor ve sanıklar polisleri
zengin ediyordu. Bana saldıran sanıklar çok davada yargılanıyor ama karakolun devamlı
müşterisi idler. Sanıklar tutuklanınca evime gelen bir g.tveren beni tehti etti. Evim aynı
gece kundaklandı. Karakolda g.tveren bir polis namaz kılıyor musun muhabbeti ile başladı
ve baskı uyguladı. Yapacağı şerefsizliğe hukuki altyapı oluşturmak için babana neden
bakmıyorsun diye bir muhabbet başlattı. Ben bu muhabbete ısrarla karşı çıktım, beni
açıklama yapmaya polis sıfatıyla zorlayıp daha sonra aramızda özel diyalog olduğunu iddia
etti. Seneler sürdü dava ve zor kurtuldum bu kapandan. Sonra son duruşmadan önce
babam nüfus cüzdanımı çaldı ve iş arıyordum, işkur’a gitmek için acele ediyordum ve yeni
kimlik çıkarmak için Kaymakamlık’a gittim. Kapıda o polis görevli bekliyordu. Yanından
geçerken çantamı aradı. Suratı tanıdık geliyordu. Çıkışta o olup olmadığını hatırlamak için
231
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
selâm verdim ve ipnenin oğlu yine baba muhabbeti yapıp ne iş yaptığımı sormaya başladı.
Polis olmasa onunla konuşmam söz konusu değildi. Daha sonra nüfus cüzdanı kayıp
ücretini ödemeye gidince yine yavşadı ve baba muhabbeti başlattı. Bana karışamayacağını
ve ziktirip gitmesini söyledim, babamla bir arkadaşlığı varsa, ki babam da sanık, babamla
arkadaşlığına devam etmesini ve bana karışmayacağını söyledim. İsterse Amsterdama gidip
babamla evlenmesini ama bana müdahale edemeyeceğini, benimle bir alâkası olmadığını
ve polis şiddetine güvenerek benimle konuştuğunu, polis olmasa konuşmayacağımı
söyledim. Bana 4 sene kaybettiren ipnenin oğlu ve işsiz, hakarete maruz kalarak ve
aşağlanarak yaşamama neden olan g.tveren karşıma çıkmış bir de ettiğim laf için hak iddia
ediyor, şöyle dedi böyle dedi deyip “am.na koydum” diyor. Resmi yoldan hakkımı aramamı
ve davacı olmamı imkânsız hale getirip tepki verecek şekilde taciz ettiler. Ben de bu
kışkırtmaya geldim. Ama çok zarar verdiler ve kesinlikle boyun eğmedim. Ben onun am.na
koyacağım. Hepsi aynı agitasyonu yapıyor, polisler tam gaz aynı sloganı atıyor ama bana
14 sene kazıt attıktan sonra küfürlü şekilde yandaşlarını coşturmaları onlara bir şey
kazandırmayacak. Emin adımlarla ilerliyorum, bekleyin beni geliyorum aynasız ipneler.
2. İbrahim Öge işverenim sıfatıyla sürekli beni tehtid ediyor ve metresine hava atıyor,
rüşvet trafiğinden düzenli para kazanıyor ve rüşvet dünyasının kahramanı olmak için bir
tane bahane uydurdu. Bu benim şahsi beyanıma dayalıydı ve beyanım kasıtlı idi,
kendisinin şerefsiz olduğunu kanıtlamak için bir tane olay yazdım ve o olaya anında
tutunup tüm suçlarını kabul etti. Amaç yaptıklarını itiraf ettirmekti. Tuzak kurdum ona.
Sürekli sahtecilik yapıyor ve sahte imzalar atıyordu projelere. Bir gün ona gerçek
mühendisten daha çok mühendis imzası attın deyince donuna etti, mort oldu ama ondan
aylar önce de aylar sonra da o dediği bir yetmiş yerin üstünde ve bir yetmiş yerin altında
olan boyu ile hava attı. Yani bu rüşvet reisi kendisini derin adam (derin devlet dizisinin
hastasıydı) olarak gösterip pe.evenklik ve dolandırıcılıklarını namuslu göstermeye
çalışıyordu. Hatta tipini ve konuşma şeklini, davranışlarını ve söylemlerini değiştirdi.
P.zevenk ve dolandırıcıydı, rüşvetçi camiasının büyük müdürlerinden polislerine kadar
herkesi coşturup ve beni karalayıp yaptığı şerefsizliği kahramanlık olarak gösterdi. Kendisi
saldırdı ve şu lafı etti bu lafı etti “ben de am.na koydum” diye konuştu ama daha bitmedi,
emin adımlar ile ilerliyorum, emniyeti temizleyince sıra onlara gelecek. Bu arada ben ona
çok laf soktum, bir tane değil.
———————————————
Ekstreler <—- İndirmek için üzerine tıklayınız :
Ekstreler ve İstanbul Emniyeti Ses Kaydı 0 212
636 11 21
ASELSAN’IN JAMMER UZMANI ŞEFEFSİZ
İEM İHBARLARININ TAM LİSTESİ ( <—Üzerine Tıklayınız)
GENSEK : 26702250-5010- 597 -13/ Bashalk D.Ynt.Ş. (BEK) 07 Mayıs 2013
232
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
KONU : Bilgi Edinme Hakkı Kanunundan Yararlanma Talebi.
Cevat ÇALIŞKAN
[email protected]
İLGİ : (a) 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu.
(b) 2004/7189 Karar Sayılı “Bilgi Edinme Hakkı Kanununun Uygulanmasına İlişkin Esas
ve Usuller Hakkında Yönetmelik”
(c) Cevat ÇALIŞKAN’ın 05 Mayıs 2013 tarihli bilgi edinme talebi.
1. İlgi (a,b) uyarınca yapılan müracaat ilgi (c) ile 06 Mayıs 2013 tarihinde alınmıştır.
2. Müracaatınız ilgi (a,b) hükümleri gereğince işlem yapılmak üzere Millî Savunma Bakanlığına
gönderilmiş olup, talebiniz ilgili makam tarafından değerlendirilecektir.
Bilginize sunarım.
NOT : 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu ve 2004/7189 Karar Sayılı Bilgi Edinme Hakkı
Kanununun Uygulanmasına İlişkin Esas ve Usuller Hakkında Yönetmeliği gereğince bilgi edinme
talebinize verilen yukarıda yazılı cevabın; kanunun 29 uncu maddesinde yer alan “Bu Kanunla erişilen
bilgi ve belgeler ticari amaçla çoğaltılamaz ve kullanılamaz.” hükmü ile yönetmeliğin 42 nci
maddesinde yer alan “Kanunda ve bu Yönetmelikte belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde erişilen
bilgi ve belgeler ticari amaçla çoğaltılamaz, kullanılamaz, erişimi sağlayan kurum ve kuruluştan
izin alınmaksızın yayınlanamaz. Bu madde hükmüne aykırı olarak erişilen bilgi ve belgeleri ticari
amaçla çoğaltanlar, kullananlar veya yayınlayanlar hakkında kanunların cezai ve hukuki
sorumluluğa ilişkin hükümleri uygulanır” hükmü doğrultusunda değerlendirilmesi gerektiğini
bilginize sunarım.
Geçmiş aylarda ASELSAN’ı arayarak üç adet Jammer atlatma yöntemi bildirmek istedim. Türk
istihbaratında sık bir rastlanan istihbarat hırsızlığı yöntemlerinden biri: istihbaratı getirene iftira
atma veya bir bilgi verene deli iftirası atma geleneği var. Ben vatana hizmet olsun diye verecektim
bu yöntemleri ancak ASELSAN jammer uzmanı birini çaldıktan sonra kavga çıkarıp kendine
almak istedi patenti. Bunun üzerine diğer iki yöntemi vermedim. Yöntemlerden biri arızalı ve onu
çaldılar, mükemmel çalışanı benden. ASELSAN’a verdiğim yöntemi birkaç hafta öncesinden
üniversitedeki hocam Ali Coşar’a anlatmıştım. İki kişinin bildiği sır değildir mantığıyla bu yöntemi
demo olarak verdim, daha süperleri vardı bende hazır olarak. Burada iftiraya uğradığım için bir
şekilde CIA ve NRS alsın isterim. Bir şekilde göndereceğim onları yurt dışına. Üzerinde çalışıp
kusurlu yöntemin kusurunu yok etmiş olabilirler. Ama ben istersem günde bir iki tane bulurum,
kaynak ben olduğum için ve hırsız olmadığım için sürekli yenisini üretirim. Yöntem şuydu ve
internet sitem saldırıya uğadığı için kaybolmuş olabilir buradan:
Jammer yani frekans bozucu radyo frekansı ile çalışan (yani cep telefonu, telsiz v.b.) uzaktan
kumandalı bombaların patlamasını engelliyor. Eğer kendi kedisini susturan bir bomba yaparsanız
ve bu susturmayı radyo dalgasına bağlarsanız jammer açıldığında bu bomba patlar. Örneğin bir
kaynak 5 dakikada bir sinyal (radyo dalgası ) göndersin. O frekans bombayı 6 dakikalığına
sustursun, bomba patlamasın. Jammer açıldığı zaman susturucu frekans engellenir ve bomba 6
dakika sonra patlar. Yani buraya bir de zamanlayıcı koyarsınız. Jammer örneğin 30 dakika
susturucu sinyal almadığı zaman veya açıp kapasanız bile belli bir zamanlamaya bağlı olarak
hemen patlamasa da belli bir aralıktan sonra patlarsa jammer bombayı patlatan sebep olur. Diğer
yandan bu susturucu, yani jammer tarafından engellenecek radyo sinyalinin frekansları birden
233
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
fazla olabilir, birini tespit edip aynı dalgadan frekans gönderip bombayı tespit edecek kadar zaman
kazansanız bile ikinci ve üçüncü frekansla, yani bu frekansların nöbet değişimi konfigürasyonu ile
bu sorunu da çözersiniz.
İç işleri bakanlığının açmış olduğu soruşturmada çok sayıda polis ve CHP iş adamlarını suçladığım
için, geçmişte para karşılığında kendi davalarına ihanet edip arkadaşımın ölümüne sebep olan
ülkücülerle kavgalı olduğum için bana iftira atıp diğer iki yöntemi “devlet düşmanından zorla
alıyoruz” iftirası ile gasp etmeye çalıştılar. Asker yakınlarını işin içine karıştırınca bu gaspı haklı
göstereceklerini sandılar.
TERÖRİST PARTİLER CHP, MHP ve AKP
Türk devlet memurlarının kahpeliği ortada. Anadolu Adliyesi Cumhuriyet Savcısı önündeki
dilekçeyi okumadan tamamen kısa bir ifadeye dayalı olarak ve taraflı olarak haklarımı gasp
etmeye çalışıyor. Metin Helvacı 1999 yılında haklarımı gasp eden ve suç işleyen şerefsiz savcı
Mehmet Gürdal ile suç ortağı olmak için tam gaz vurdu. Esti gürledi sert davranışlarla terör
estirdi ve ayrıntılı bilgi almadı. Adliyenin özel güvenlik şirketi de binbir şekilde vuruyor. Dün
terörle mücadele şubesindeydim Vatan caddesinde. Orada tüm polisler laf atarak destek veriyor
şerefsiz tımarhaneye. Terörle mücadele ve mali şube polislerini açık şekilde suçladığım için ve açık
şekilde kanıtlayabileceğim için konuyu ele almadığı gibi bana iş verenlere saldırdı şerefsizce.
Burada Maltepe bölgesinde Küçükyalı karakoluna gidince komiser anında bakırköyü aradı ve
MHP ile CHP’yi suçladığım için onlara destek verdi. Açık şekilde söyledim Sultangazi’deki
meslektaşlarından şikâyetçi olduğumu ve gittiğim Gülsuyu Terör şube’de komiser Bilâl adındaki
o.ospu çocuğu terör bölge komutanı kanıtların yok, unut ve her şeye katlan dedi. O şerefsize açıkça
söyledim ki her gittiğim iş yerinde polisten cesaret alarak ve polis istedi diyerek beni sindirdiklerini
ve iftira attıklarını. CHP ve MHP ile açık şekilde kavgalıyım, hep ben habersizmişm gibi davranıp
vurup durdular. Diğer yandan Sultangazi AKP belediyesindeki şerefsiz rüşvetçi piçl.r yüzünden
AKP de tam vuruyor. Hepsini ihbar ve şikâyet ettim çünkü bana vurdular.
Diğer yandan da tımarhaneyi kabul etti diye bir şey uydurdular. Ben ilâç kullanmayı hiçbir zaman
kabul etmedim. İlâcım olduğunu söyleyen tımarhane ve komşulara yetki verdiğini söyleyip beni
Türk polisi adına batıran ve eziyet eden komşulara yıprattıran Küçükyalı karakolu teröristtir.
MHP’ci polisler burada bana günlerce eziyet ettirip iş bulmamı ve bulduğum işler için gereken
projeleri yapmamı engellediler.
Burası iki tarafı inşaat ve bir yanı da kışla olan bir yer. İnşaatları 14 yıllık düşmanım Tepe Özel
Güvenlik şirketi koruyor. Kışlayla sorunum belli, benden jammer atlatma yöntemini çalan şerefsiz
ASELSAN subayı bunu bulgu olarak gösterip şuursuz deliden elde edilmiş bir yöntem olarak
göstermeye çalışıyor. Sizi uyarıyorum, Türk istihbaratında (jandarma, kara kuvvetleri, polis fark
etmez) eğer önemli bir istihbarat götürürseniz sizden alırlar ve size deli iftirası atarlar. Benim
suçum önemli bilgiler götürmek idi. Bu bilgileri götürünce bana korucu olmayı bile teklif
etmiştiler. Daha bir sürüş şey var anlatacağım ama buradaki Terör Şube ile Küçükyalı karakolu
bana eziyet ettirip işlerimi batırdı.
Tımarhanede doktor Abdullah diye şerefsiz bir oros.u çocuğu var. 25 Aralık 2011 tarihinde sarışın
ve süslü bir doktor bana ömür boyu serbest kalmayacağımı söyleyince ölümüne savaş açtım
tımarhaneye ve kadına açık şekilde söyledim davacı olacağımı, daha önce dava açtığımda beni
kaçırıp tehtidle ifade aldıklarını ve şikâyetimi ortadan kaldırdıklarını. Bu nedenle il emniyet suçlu
olduğu için beni zorla kapattırmaya çalışıyor. Ben Sultangazi ilçe emniyet müdürlüğünden beni
kendi rızam olmadan defalarca kaçırdığı için şikâyetçiyim. Hiçbir zaman tedavi dedikleri yıpratma
ve işkenceyi kabul etmedim. 25 Aralık 2011 tarihinde kabul etmeyip dava edeceğimi söylemem
üzerine doktor bağırdı ve beynimde bir damar koptu sanki, çığlık atarak beynimi mahvetti.
234
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
Toparlandığım zaman vücudu ile ilgili konuşmaya başladı ve sapıkça laflar etmeye, penisimin
boyunu sormaya başladı. Kendisine açıkça o.ospu dedim defalarca ve fahişe gibi davranıp bana
sapık teşhis koymaya çalıştığını, gerçek fahişeden farkının fahişenin bir miktar para aldığını ve
kendilerinin fahişelik yaparak adamın ömrünü elinden aldığını söyledim. Ağlıyor numarası yapıp
duygu sömürdükten sonra işi şakaya çevirdi. Onun ömür boyu teşhisini kabul etmedim ancak şaka
yaparak ayrılmasına izin verdim çünkü intiharcı gibi davranışlar sergiliyor, kendisini
öldürecekmiş gibi davranarak beni etki altında bıraktı dolandırıcı o.ospu. Asla kabul etmedim bu
durumu.
Sonraki muayenede duruma itiraz ettim ancak dolandırıc annem de yanımdaydı. Doktor neşe
üstün bir konuşma hazırlamış. Beni her zaman tehtid eden fahişe düşmanım duyarlı ve namuslu
kadın gibi konuşup şov hazırlamıştı. Ama neden vücudunu kötü adama teklif ederek ağlayan kadın
gibi davranıdığını anlamadım. Genlerinin beş para etmediğini ve onun gibi iğrenç birini kabul
etmeyeceğimi söyledim. Annem Hatice Tozar hakkında bilgi sahibiydi. Konuyu oraya getirdiler,
hayatıma karışmamalarını söyledim. Dışarıdaki poliklinik görevlisi açık şekilde tehtid ediyor ve
beni hadım ettiğini söylüyordu. Mahkeme kararı olmadan eğer benim penisimi işe yaramaz hale
getirdiyseler onlara kan davası açacağım. Dışarıdan laf atınca beni kimyasal olarak hadım ettiniz
dedim kadına ve duygusal kadın rolü yaparak ağladı neşe üstün. Oysa ben böyle bir şeyden
habersizdim. Asla kabul etmedim ve duygusal biri değil, tehtid eden katil bir fahişeydi her zaman.
Tımarhane davacı olmamı engellemek için doladırıcılık yapıyordu ve asla kabul etmedim
Sultangazi Polisi Tarafından kaçırılmayı. Şerefsiz oro.pu çocuğu Şenol Erdağı açmış olduğum
davada yalancı şahitti ve onun cinsine kan davası açacaktım geçmişteki olaylar yüzünden.
Tımarhane de karakol da MHP mafyası olduğu için benim erkekliğime saldırmışlar. Sonra binbir
iftira ile bir sürü o.ospu ayarladılar bana iftira atmak için. Bu şerefsiz o.ospulardan biri Gizem
Öne ve ben Bilişim Eğitimde eğitim görmeyi kabul etmedim, oranın poktan bir dershane olduğunu
biliyordum. Binbir numara ve iftira ile vurdu bana orası. Kendisi ısrarla rahatsız edilen, devamlı
telefonla aranan dershane görevlisi olarak davranıyordu. Ben de yanlış anlaşılma var sanıyordum.
Uzun süre ısrar ede ede kendisine küfür ettirecek hale geldi fahişe. Bir de dershanenin müdürünü
değiştirdiler, beni tehtid etmesi için bir ağır ceza hakiminin oğlunu müdür yaptılar. Beni tehtid etti,
buna izin veren ağır ceza hakiminin yedi ceddinin sik.ek lâzım çünkü çok sayıda devlet memurunu
hapise tıktırmak istiyorum. Bütün devlet memuru yakınları, emniyet-adliye-hastane tam gaz
vurdu. Bu arada her yerdeki özel güvenlikçi mafyaları açıkça tehtid savurdu ve beni deli
göstermek için oyun oynadı, dikkatimi dağıtacak şekilde değişik yönlerden laf attırıp huzursuz deli
olarak göstermeye çalıştı. Huzursuz eden kendileriydi. Anadolu Adliyesi , tımarhane , İSKİ
(Akdeniz), YTÜ (Tepe) ve İşyeri (Tepe) özel güvenlik şirketleri tam gaz vurdu.
Beni buraya CHP bölgesini getirip laf ata ata, imalı davranışlarla günlerce sinir ettiler. Polise
güvendiğim için uzun zaman boyunca karakoldan karakola koşturdum. Ama onlar komşulara
yetki verdiklerini ve ispatladıklarını söyleyip beni burada işkence dozunda taciz ve tehtid ettirdiler.
Resmen işkence yaptılar. Özel güvenlikçi yani sitenin bekçisi kaburgama, kalbimin altına dokunup
mahkemeye çıkamayacaksın diyordu. Polis geldiğinde polis çağırdığım için beni tehtid ediyordu.
Burada Maltepe’deki polis ve buradan sorumlu bir kısım savcılar açık şekilde beni işsiz bırakıp
adresimde yıprattırarak sultangazi ilçe emniyetin şerefsizliklerini gizlemeye çalışıyordular.
CHP,MHP ve AKP ile açık şekilde kavga ettim. Onlar vurdukça vurdu ve polis buna izin verdi.
Davacı ve şikâyetçiyim, soruşturma iyi gidiyordu ta ki Metin Helvacı adındaki bir şerefsiz savcı
bilgi almayı red ettiği gibi şikâyet dilekçemi de hiç okumadan kısa ifadeyle ve eksik bilgiyle bana
vurdu. Bu devlet ŞEREFSİZ ve adliye içindeki mafyadan şikâyetçiyim. Anadolu Adliyesinde özel
güvenlik elemanı, çalışanlardan ve memurlardan oluşmuş, bir kısım savcının da destek verdiği
şerefsiz bir mafya var.
Doktor Abdullah adındaki oro.pu çocuğu doktora gelince. Neşe Üstün adındaki sapık psikopat
dolandırıcı doktordan sonra aylarca idiotça ısrar ettiler ve ilâçları kendi isteğim dışında ama tehtid
etmeden yazdılar. Dışarıdaki özel güvenlik şirketi elemanları laf atıp tehtid ediyordu muayene
sırasında. Sultangazi ilçe emniyeti de istediği zaman alıp götüreceği için bu kadar tehtid yeterliydi.
235
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
Yarı tok yarı aç gezen komşulara para akıtıp bütün sokağın beni delirtecek kadar rahatsız etmesini
ve evimde uyuyamayacak, hatta yerimde oturamayacak kadar çok taciz ettirdiler. Taciz edenleri
karşıma çıkarıp adli vaka, yani karakola ve oradan tımarhaneye götürmek için bahane aradılar.
Orada işi bitiremeyince Fikret Elâgöz adındaki şerefsiz sosyalist beni buraya CHP bölgesine getirip
MHP’ci özel güvenlik şirketi ve MHP’ci Altmışlar sitesi esnafı ve görevlilerini yıprattırdı, sapıkça
saldırdılar. Ölmek üzereyken zor kurtuldum. Ama cinayeti iftira ile kapatmaya çalıştılar. Sonuç
itibari ile beni işsiz bırakıp yok edecekler.
14 Eylül tarihinde sapık bir doktor, üzerinde ulusal renkte tişört olan ve saçları uzun olan
komünist bir ulusalcı kapıdan girer girmez tehtid etmeye ve bana ceza verdiklerini söyleyemeye
başladı. Annem konuşmalarıyla destekledi onu, deli raporu çıkarmak için tethdiler savurdu,
annem destekledi onu. Ben çıktım ve annem orada kalınca ağlıyordu, annem şantaj altındaydı.
Hiçbir şey imzalamadığını söylüyordu ama ben annemden de davacıydım, kabul etmedim durumu
ve annem de tam gaz vurmaya devam etti. Benim hukuki ehliyetimi alıp davacı olmamı
engellemeye çalıştılar. Ondan sonraki muayenede antipsikotiği kaldırıp akli dengeme saldırmayan
doktor Abdullah’a teşekkür ettim ve orada kendi isteğim dışında bulunduğum söyledim. Ancak o
bu teşekkürü hastaneye ve tedaviye teşekkür diye gösterip tedavi görmeyi kabul ettiğimi savunup
namuslu insan edalarıyla hak iddia edip ilâç kullanmayı kabul eden adam muamelesi yaptı.
Gittiğim her iş yerinde “polis istedi” deyip beni günler tehtid ve baskıyla taciz ve tehtid ettiler.
Çalışmamı engellediler ve iş göremez göstermeye çalıştılar. Namusuma şerefime saldırıp kendilerin
sert tavırlarla tethid edilmiş namuslu insanlar olarak göstermeye çalıştılar. Yani her şey türk
polisinin kahpeliği ve her şey polis mafyaları ile ortak çalışan siyasi çetelerin gücüyle yapıldı. Tek
söyleyeceğim şudur. TÜRK DEVLET MEMURLARI OROS.U ÇOCUĞU, ONLARDAN EVLİYA
OLSA SOKMAYINIZ AVLUNUZA. Bu olaylar sırasında arkadaşım diye geçinenler de memurdu,
hepsi tam gaz vurdu. ASLA KABUL ETMEYECEĞİM, ASLA DÖNMEYECEĞİM. BU
DOANDIRICI MEMUR ÇETESİNE DÜŞMANIM ŞİKÂYETÇİYİM. SUÇUN HAKLI OLMAK
DİYE TEHTİD ETTİLER. HEPSİ ŞEREFSİZ VE BUNA DESTEK VEREN DEVLE İSE BU
DEVLET DE ŞEREFSİZİN DEVLETİ.
2 Temmuz 2013 Salı,
Anadolu Adliyesi’ne gittim. Savcı Metin Helvacı ile görüştüm. Esti gürledi sert davrandı ve
hiç bir kanıt hiç bir bilgi kabul etmedi. Beni kovdu. Ortaya çıkmış durum deyip taraflı
davrandı. Beni savcı ve asker yakınları ile tehtid edenler savcıdan destek aldı. Savcı taraflı
davranıp araştırma yapmadan ve kanıtları almadan, eksik bilgi ile harekete ederse
kendisini suça iştirakla suçlayacağım, verdiği karara itiraz etmekle kalmayacağım. Onun
almadığı kanıtları başka bir savcıya sundum, bana saldıran çetenin anası ağlayacak.
Aylardır başım belâdan kurtulmuyor iftiracı o.ospulardan. Bunlar çok sayıda sarkıntılık
iftirası atıp benim ömrümü çürüten Bakırköy ruh ve sinir hastalıkları hastanesini haklı
göstermeye çalışıyorlar. Beni önce fakirleştirdiler, yaptığım bakkal alışverişi dişlerimi
çürüttü, dış görünüşümü bozdu. Günlerce engellediler düzgün beslenmemi. Para
kaynaklarımı yok ettiler ve s.ktiğimin memur yakınlarını ve memurları benden zengin ve
üstün gösterip beni onlara sarkan işsiz varoş mühendis olarak göstermeye çalıştılar.
Tanımadığım uzun boylu bir aile haftalar önce “yakın”, “yakındır” diye bir laf attı. Ama
ondan önce bu siteye gelirken yol boyunca aynı lafı çok sayıda ülkücü fahişe attı ve ben
buraya gelince onlar da o lafı edince anlamlı bulmam gerekiyordu galiba ama ne demek
istediklerini anlamadım. Beni gece gündüz rahatsız edenlerin başlıca hedefleri şunlardır:
236
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
1. Beni ailemin bakımına muhtaç ve iş göremez göstermek. (Aylarca yıprattılar, evimde tek
kitap okuyamadım, beynimi mahvettiler, uykularımı çalldılar, sinir ede ede mahvettiler
beni. Sadece yeni şeyler öğrenmemi engellediler. Geçmişteki bilgim yeterli.)
2. Beni ailemin yanına götürmek için beş parasız bıraktılar, ben ailemden davacı ve
şikâyetçiyim. O bölgeye gidince beni defalarca kaçırıp işkence yaptıran, canıma ve malıma
saldıran şerefsiz melez ve kürt komiserler benden eksik veya yanlış ifadeyi tehtidle alıp
hepsi kurtulacak hapisten. Bu güne kadar tımarhaneyi hiç kimse dava etmedi diye bir laf
var ama sebebi tımarhaneyi koruyan on binlerce kişilik mhp’ci çetelerin saldırısı. Dava
eden mahkemeye çıkmadan binlerce mhp’ci o.ospunun saldırısına uğruyor.
3. Değil dava açmak, yaşamanız mümkün değil. İnternet ve geçmişteki siyasi bilgim olmasa
buradan cesedim çıkacaktı.
4. Beni dava açamayacak kadar değersiz, başarısı ve fakir göstermeye çalışıyorlar.
5. Bu bölge chp bölgesi ve burada sistematik olarak tehtid edip, imalı konuşup, huzursuz
edip yıpratıyorlar, ihtiyarlatıyorlar. Her gittiğim yerde normalin üzerinde para
harcatıyorlar. Fuzuli masraflar çıkarıyorlar. Tımarhane teşhisi ve kavgası bahanesiyle üç
kuruşluk adamlar bana kabadayılık yapıp kaba konuşmalar yapıyorlar. Üç kuruşluk chp’ci
maganda karılar şerefsiz hareketler ve sözlerle beni kızdırmaya ve korkutmaya çalışıyorlar.
6. İki haftada bir fotomodel escort ile görüşmeye özen gösteriyordum. Beni parasız bırakıp
biraz besleyip giydirdikleri ve MHP reklâmı olacak adi şerefsiz tesettürlü karılara muhtaç
göstermeye çalışıyorlar. Ben yıllar önce de söyledim, aylar önce MHP iletişim merkezi
444…. ‘de arayarak söyledim ki ben “ülkücü kadınla evlenmem”. Ülkücü dediğin
müslüman desen değil münafık, milliyetçi desen değil arap uşağı ve köpeği, dürüst desen
dediğil devlet dairesinde terör estirip vatandaşa saldıran memur ve taşeron firma
çalışalarının rüşvetçi akrabaları. Ben tasvip etmiyorum ve asla ülkücü karı almam. Dünya
görüşüme ters. Beş parasız bırakıp şu savcı bu polis bu memur o ülkücü karıya muhtaç
göstermeye çalıştılar.
Escort deyince maria ile başlamıştım, biraz Makedonca biliyordum. O konuşmadı ben
konuştum. İris’i çok merak ediyorum, rusça biliyorum. Ayfer çok psikopat konuşuyor ama
devamlı ağlayıp zırlıyor, bazen de gülüyor. Yeşim çok sert, acayip ciddi ama inanın
istediğim alıyorum. Elâ’ya bir hal oldu, hep randevu aldım ipnenin çocukları mhp’ci
saldırganlar yüzünden gidemedim tam Maltepe ilçe emniyetin yanında olan evine. Gül’e
gelince, ikinci defa gittiğim tek escort ama ne desem acaba, düşmanım onun kafasını
becermiş ben gitmeden önce. Eskisi kadar sevmiyor beni. Liste uzun… mehtap, alyona,
Aleyna, hazal, … daha bir sürü varken neden o kıçıkırık dolandırıcı padişahların
ayarladığı sonradan süslenmiş maganda karılara sarkayım. Hepsi tipini biraz elden geçirip
çok para harcadılar dış görünüşleri için. Beni şişmanlatıp gece gündüz azdırdılar ve çok iş
veya parasızlık yüzünden insan içine karşımamı engellediler. Azdırıp tek çıkış olarak cinsel
içerikli filmleri gösterdiler. Bin bir şekilde iftiralar attılar, bu iftiraları destekleyecek yeni
iftiralar attılar. Çıkmazlar yarattılar:
Evlenmek istesem bakire kız sapığı deyip bakireleri korkutuyorlar, yaklaşmamı
engelliyorlar. İhtiyarım deseniz benim yaşımı onlar ilerletti, taze ve sağlıklıydım dış
görünüşümü ve sağlığımı yıprattılar. Cemaatçi magandalar gibi tek çaren parayla, paranla
237
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
karı almak diye bir durum koydular ortaya. Hepsi parayla karı z.kiyordu ama ben onların
z.ktiği karılardan z.kmiyorum parayla. Delikanlısına, yani escorta gidiyorum. Ayrıca
normal yoldan sosyal ilişkiler ve arkadaşlıklarla da kendime sevgili bulmamı engelliyorlar.
Bir yandan da çapkınlık yasak çünkü jigolo diye iftira attılar. Kadınlar çekiniyor.
Sonuç olarak bir sürü yarı çıplak veya sapık gibi konuşan karıyla azdırıp evimde beynimi
acıtacak kadar çok laf atıp ve sözlü şiddet uyguladıktan sonra kafamı patlatacak kadar
işkence yapıyorlar ve şu karı bu karı böyle diye cinsel sahneler ve olaylar anlatıp, özellikle
gösterdikleri yarı çıplakları hatırlatıp mastürbasyona zorluyorlar. Bu durumda tamamen
işkence yapıp beni çalışmayan geri zekâlı olarak gösteriyorlar. Burada ”seni hadım ettim”
diye laf atan sapık kadını haklı göstermek için bin bir ülkücü oros.u iftira attılar. 25 Ocak
2012 Bakırköy ruh ve sinir’de her zamanki sapığım poliklinik görevlisi kadın laf attı
dışarıdan ama eğer penisim gerçekten işe yaramıyorsa ben onun cinsini zikeceğim. Bana
verdikleri ilâçlar ve sosyal hayatımı, aile hayatımı mahvetmeleri yüzünden henüz düzgün
bir ilişkim olmadı. 7 defa ilişkiye girdim escortla ve sadece bir tane başarılı birleşmem oldu.
Ben o tımarhanenin cinsini zikeceğim. Belki de mastürbasyona üreme sistemime verdikleri
zararı haklı göstermek için zorluyorlar. Mhp’cilerin anasını avradını zikeyim, onları satın
alıp kiralayan Tepe Özel güvenlik şirketinin mafyalarını ömür boyu arayıp analarını
belleyeceğim. Bu bir kan davası.
1 Temmuz 2013 Pazartesi,
Bugün Gayrettepe Asayiş’e takıldım biraz. Gülsuyu asayiş bana maltepe ilçe emniyete
gitmemi söylemişti, gittim ve bir polis gereksiz bir sohbete soktu beni, Küçükyalı karakolu
bakıyor bu işlere ve burada evrak yok dedi. Ben de Küçükyalı karakolunu ve tüm maltepe
ilçe emniyeti dava ettiğim söyledim. Burada terör estire estire hormonlarımla oynadılar
günlerce, dava edince de orasını burasını gösterip ilgimi çekmeyen çalışan kötü niyetli
yosmalar ve onlar hakkında laf atıp beni azdırmaya çalışan pezev.nk karılar doldu etrafta.
Olayların şeklini değitirdiler: Önce kıyafetlerim çamaşır teknesinde renklerini kaybetti,
Megadeth t-shirt’üm çalındı. Çok sayıda markalı elbisem geberdi. Tüm iş durumumu
batırdılar. Verilen işleri yapmama izin vermediler, kafamı becerdiler. Ve her şey sadece
Sultangazi’de suçladığım komiserleri ve polisi haklı göstermek için. Delice terör estire
estire kafama eziyet edip karı kız lafları attıktan sonra işi otomatiğe bağlayıp şu karı şöyle
bu karı bölye diye muhabbetlerle becerdiler kafamı. Ne iş ne para ne de kıyafet kaldı.
Burada tam olarak batırdılar beni ve üç kuruşluk dandik karılara muhtaç göstermeye
çalıştılar. Bu karıların yanına bile gitmediğim için ve konuşmadığım için işi erotik film
iftiralarına bağlamaya çalıştılar. Yan binalardan terör estiren komşular üstümdeki
daireden bir karının dır dır yapmaya başlamasıyla sustu. Kadın çenesiyle terör estire estire
kafama eziyet etmeye başladı. Kocası da tehtid etmeye başladı. Dışarı baktığım zaman
yüzlerini görmediğim beyaz saçlı ihtiyar bir çift vardı ve içeri girdim yaşlılarla kavga
etmemek için ve şahitsiz olduğum için toplu bir kavga çıkarıp beni götürmeye
çalışıyordular. Komşulardan biri ilk defe istikametini, yerini belli ederek bağırdığı için ve
kafamı acıtacak kadar, ağrıtacak kadar tehtidler savurduğu için susmasını söyledim. Seni
şikâyet edeceğim diye saçmaladığı için ve bu söylediği şeyi saçma bulduğum için git şikâyet
edeceksen et ve mahkemede görüşelim dedim. Ama suçluyum falan demedim çünkü
sapıkça eziyet ediyordu kafama, tüm komşuların ayna anda yaptığı saldırıyı tek başına
devam ettirmeye çalışıyor ve daha önce üstümdeki daireden tek bir laf gelmemişti. Yan
binalardan, öndeki yoldan laf atıp bağırıyordular.
238
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
Onları dava etmek için günler önceden harekete geçmiştim ama suçum polise güvenmekti.
Siz polise güvenmeden önce dava hazırlıklarınızı yapınız. Ben o karakol bu karakol diye
koşturdum, çok zaman kazanıp polisin desteği ile dış görünüşümden cebimdeki paraya
kadar, oturduğum daireden hayat standardıma kadar her şeyi değiştirip beni hiç
takmadığım ve önemsemediğim karılara hayran ya da ilgi duyan adam olarak gösterdiler.
Aile hekimim 12 günde bir masturbasyon yapmamı söylemişti, bunu bile bile soran birkaç
p.zevenk masturbasyo yapıyor diye iftira atıp gece gündüz saldırdılar, beni sapık olarak
göstermek için kapının önünden laf atan karılar geçirdiler, bir sürü saçmalık yaptılar.
Gece gündüz saldırıp gürültü yaptıkları için ve taciz ettikleri için bir gün üst kattaki
komşuya sor dediler, gittim kapının zilini çaldım. Gürültü olduğunu red etti, duymadım
dedi. İnkâr etti tüm gürültüyü ve ben de daha fazla yaklaşmadım ve güvenmedim çünkü
açık şekilde yalan söylüyordu. Konuşmayı bile çok çok uzaktan yapıp hemen çektim gittim.
Eğer bir şey söylediysem tamamen sorduğu sorulara cevap verdim. Kendi kendime bir şey
konuşmadım ve güvenerek konuşmadım çünkü yalan söylüyordu, dışarıda gece gündüz
cehennem gibi bir gürültü, tehtid savuran ve sözlü tacizde bulunan çok sayıda sapık
saldırgan karı vardı.
Bugün 29 Haziran 2013 ve Maltepe polisi harekete
geçti,
elinde benim göndermiş olduğumu söyledikleri bir ihbar ve şikayetle geldiler. Bana ait mi
bilmiyorum çünkü tam metni okutmadılar. Oradan işlerine gelecek birkaç kelimeyle beni
harcamaya çalışacaklar. İhbarların sayısını arttırarak şüphe yaratarak şüphe ile bakmak
için veya istedikleri eksik veya hata içeren ihbarı elde etmek için aylarca yıllarca vurdular.
Yapmış olduğum şikâyetleri ele almak için uğraşan, kapıma gelen iki polis açtığım üç
davaya müdahale etmek için savcıya gidecek. Bu olay kapanacak ve gideceksin
evleneceksin iş bulacaksın falan diye konuşan soruşturmacı kafamı iyice bozdu. Ben asla
uzlaşmayacağım, bu işe bulaşmış tüm şerefsizler için hapis istiyorum. Kesinlikle ifade
vermeyeceğim şikâyetçi değilim diye. Dertleri ifade koparmak, seni ifade için çağıracağız
dediler. Ama burada söylüyorum, şikâyetimi geri almayacağım, çağıracakları yerde Allah
bilir ne yapacaklar. Kanımın son damlasına kadar, aldığım son nefese kadar devam
edeceğim. Hiç kimse başaramaz benden şikâyetçi değilim ifadesi almaya. Topluca vurdu
kahpeler ve ben hiç bir zaman vazgeçmeyeceğim. Bu bir namus meselesi. Geri
dönmeyeceğim. Şikâyet dilekçelerime müdahale etmek için ek bir soruşturma açıp ifade
almak için bahane, olay yarattılar.
Bir de bir dalga var, Bakırköy’den kortuğumu söylüyor itler. Ben korkmuyorum ama iki
senedir bin tane olay geldi başıma ve hiç bir zaman param ve imkânım yoktu Bakırköyü
dava etmek için. Sultangazi Bölgesinde ilçe emniyet kanunsuzca alıp götürüyordu beni ve
bu nedenle dava açmam anlamsızdı, defalarca açmıştım ve defalarca kaçırmıştı beni polis.
Buraya maltepeye getirdiler ve daha beterini yaptılar, iftira ile yok edip mahvettiler beni.
Buradan sultangaziye gitmeye ve orada sultangazi polisinin adam kaçırma p.çliğini ve
şerefsizliğini kabul etmemi istediler. Ben Bakırköy ruh ve sinirden korkan biri değilim, ben
onlara namus ve kan davası açmış, hepsi için hapis isteyen biriyim. Yaptıkları işkencelerin
şahidiyim. Terörle mücadele şubesi de 2001′de ülkü ocağı misafirhanesinde kaldığım
dönemde şikâyet etmiş olduğum bir komiser yardımcıları yüzünden beni kaçıran Tepe Özel
Güvenliğe destek veriyor. Kapatıp tehtidle almıştılar şikâyetçi değilim diye ifadeyi ve bana
239
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
küfür eden terör şube komiser yardımcısı ceza almaktan kurtulmuştu. Sonuç olarak Terör
Şube sanık ve kesinlikle destek veriyor sultangaz+maltepe ilçe emniyetlere. Böyle polisler
olunca teröriste gerek yok zaten.
BİR DE NE KADAR İLGİNÇTİR Kİ EN ÖNEMLİ BAŞLIKLAR, YANİ OLAYLARIN
GÜNÜ GÜNE YAZILI OLDUĞU İKİ BAŞLIK SİTEMDEKİ MENÜLERDEN
KALDIRILMIŞTI POLİS GELDİĞİNDE, ŞİFREMİ ÇÖZMÜŞLER VE GİRMİŞLER
SİTEME. KAYBOLAN YAZILARI MAHKEMELER BAŞLIĞI ALTINDA TEKRAR
BULABİLİRSİNİZ. EĞER TUTUKLANSAYDIM KARAKOLDA POLİSE BİR ŞEY
GÖSTEREMEYECEKTİM VE İŞİM BİTMİŞTİ. BURADA BİRKAÇ KOMŞU İLE
KAVGA OLARAK GÖSTERİLECEKTİ HER ŞEY. Ne kadar ilginçtir ki polis kapıya
geldiğinde sitem saldırıya uğramıştı ve Soğancıoğlu İnşaat ile ilgili tek yazı yoktu bu sitede.
Sizin ananız güzel mi, elimdeki resmi evrakları bu saldırının anasını ağlattı. Bekle beni
Firket Elâgöz, yakında mahkeme var ve “iş bulamazsın faşist” lafının hesabını soracağım
sana o mahkemede.
Tazminat Davası Dava Dilekçesi İSTANBUL
VERGİ DAİRESİ İHBARLAR AutoCAD
Certificate SİM Transcript Primavera Lise
Lisans ideCAD Statik ideCAD Mimari Hakediş
AutoCAD
240
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
Türk polisi nasıl bir kahpe anlatayım,
Hiç unutmam sene 2000-2001 gibi akşam saat dokuz gibi Harem’de yürüyorum, birinci
kolordunun duvarının yanında. Bir ekip otosu durdu ve benim üstümü aradı. Ekip otosuna
atıp iki saat tehtid etti polisler. Ne kadar ballı maaşın var, mühendis olacaksın, falan filan
diye. Polisin başkalarının maaşını bedava bulup ballı demesi polis kuvvetlerinin
çingeneliğidir. Ve senelerce vurdular tek başına başarılı olmaya çalışan, hiç bir parti ve
cemaatin köpeği olmak istemeyen üniversite öğrencisine. Her partiye ve her cemaate
sırayla sokmaya çalıştırdılar, kavgalar çıktı, köpek olmadım.
Şu an tablo şöyle:
Hiç bir şekilde suç işlediğini ve beni tehtid edip yıllarca yıprattığını, bütün derslerimi ve
özel hayatımı mahvettiğini kabul etmeyen bir ailem, psikopat gibi tehtid eden annem ve
sevgi dolu sözlerle dolandırıcılık yapan kahpe kız kardeşim var. Hepsi mükemmel bir aile
ve anneme sövme, küfür etme suçum olduğunu söylüyor dolandırıcı Türk polisi. O bir suç
değil, onun yedi sülâlesi pislik ve dolandırıcı. Ona namuslu diyen kaç it varsa hepsinin yedi
sülâlesini s.keyim. O bir anne değil, senelerce tehtid ve dırdırla adam delirtip tehtid eden
bir psikopat, polisle anlaşmalı bir ka.tak. Kadın senelerce saldırdı, tüm sülâlesini kullandı
beni sürekli yıpratmak için. Bir zamanlar dilenciden daha kötü elbiseleri olan akrabaları
polisin onların işlediği suçları görmezlikten görmesiyle ve ülkü ocaklarının desteği ile
241
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
zengin, hatta bazıları milyoner oldu. Hem de sıfır eğitimle, bazıları doğru dürüst okuma
yazma bile bilmiyordu.
Bir de Küçükyalı Karakolu var, 155′i arayınca gelen Ülkücü polis ekibiyle paslaşan.
Aylarca savcılığa git deyip hiç bir şey yapmayan, sonrada bir 155′i ara, bir de karakola git
diyen kahpe polisler. Onlardan davacı oldum. Amaç burada Aydınevler Mahallesi
Maltepe’de iki tarafı inşaat bir tarafı kışla olan yerde şahitsiz bırakıp sabahlara kadar
işkence ve gürültü, tehtid, sözlü şiddet terörü ile yıprattıktan sonra iş göremez ve deli
gösterip tutuklamak. Her şeye razı olan ve sevgi dolu aile görünümündeki kahpe annem,
kız kardeşim ve şerefsiz babamla birlikte tımarhaneye kapatmak. Oradan da istedikleri gibi
alıp kaçıracakları, götürecekleri Cebeci Mahallesi Sultangazi’ye götürüp baskı ve tehtidle,
“istediğimiz zaman deli raporu veririz, eğer istediğimizi yapmazsan çalışmana izin
vermeyiz” tehtidi ile beni defalarca kaçırmış olan ve açtığım davayı satmış olan o.ospu
çocuğu Sultangazi polisi hakkında “şikâyetçi değilim” diye ifade almaya çalışıyorlar. Beni
aylarca yıllarca şahitsiz bırakıp delice işkence yaptılar ve yıprattılar. Önceki senelerdeki
şikâyet dilekçelerim kayıp, bu pisliğe karışmış şerefsiz ülkücü memur aileleri gece gündüz
tehtid ediyor tüm sokak ekiplerinden ve ekip otolarından izinli olarak. Polis açıkça izin
veriyor yıpratılmama.
Adliyedeki özel güvenlikçi (kısa boylu bir kadın) ben savcının huzuruna çıkıp dilekçemi
vermeden önce, yani bana sıra gelinceye kadar sürekli tehtid etti kendi kendisine konuşa
konuşa ve bunu aile sorunu olarak göstereceklerini söylediler. Oysa olay belli idi. Aile
içinde, kendi odamdaki tüm eşyalarım ve bilgisayarım, tüm bilgilerim ve dijital bilgi
depolarım onların eli altındaydı. Komşularla ortak çalışan anne ve babam sürekli gürültü,
tehtid ve taciz altında tutuyordu beni. Gündüzleri çılgınca bağıran çocuklar, kasıtlı olarak
evin hem önündeki hem arkasındaki sokakta çıldırtacak şekilde aşırı çocuk bağırmaları
vardı. Mahalledeki komşular, yani sokaktaki komşu evlerde oturanlar “seni delirtmemizi
Bakırköy istedi” diye laf atıyordu. Davanın son duruşmasına yaklaştıkça önce komşular
çıldırtacak bir gürültü ve sataşmalarla, 24 saat durmayan ve vardiyalı yaptıkları hızlı hızlı
ve durmayan konuşmalar, laf atma ve hakaret savurmalar ile beynimi mahvettiler. Bu
arada ne oldu bir bakalım. Ben tek kitap okuyamadım, tek sorun yaşamadığım iş yeri yok
ve her iş yeri aynı tehtidleri savurdu, aynı sorunları yarattı. Hepsi beni öldüresiye
yıprattıktan sonra tehtid edilmiş madurlar gibi davranmaya başladı. Hatta Ted Rönesans
Koleji İnşaat’ı şantiyesinde çalışırken şantiye şefi ve taşeron firma ortağının yeğeni Emre
Üstün’le telefonda konuşan bir pe.evenk “cevat çalışkan bizi tehtid ediyor” şeklinde gaz
veriyor ve hareketlerini tehtid edilmiş adam olarak ayarlamasını istiyordu. Bu konuşma
firmanın işçi koğuşunda, yani konteynerinde meydana geldi. Diğer yandan tamamen cahil
ve bilgisiz, internetten kopye çekerek internetten kopyaladıklarını ezberleyen cahil İbrahim
Öge gözlük bile taktı, o.ospu çocuğu gibi konuşmaktan ve fuhuş makinalarıyla alem
yapmaktan vazgeçti. Kibar ve nazik konuşmaya başladı. Eminim ki bir ton da kitap
okumuştur rüşvetçi memurların sembolü, rüşvet dağıtan p.ç İbrahim Öge. Kendisini derin
adam olarak görüyor, bir yetmiş boyum var bir yetmiş de toprağın altında var diyordu.
Aslında tek yaptığı kime hangi yolla para vereceğini bilmek, rüşvet dünyasında belediyecemaat-ilçe emniyet arasında rüşvet parasını trafiğini yönetip sürekli alışveriş yapıp kendi
fuhuş makinalarına hava basmaktı. Aradan iki sene geçti, bir ton kitap okudu ve çarpık
baboş vücudunu tamir etti. Paranın ve torpilin gücüyle imaj yarattı. Ben iki sene boyunca
yıpratıldım, namus şeref meslek aile… yani saldırıya uğramamış bir şey kalmadı. Dişlerimi
bile delik deşik ettiler. Birkaç defa yok edecek kadar erittiler dişlerimi, bacağımdaki
sakatlık gittikçe arttı. Uykusuz geceler ve hiç bitmeyen stres, günde 24 saat bağırıp taciz
242
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
eden kahpe cemaatçiler ve ülkücü karılar beni yıprattı. Kaslarım eridi, vücudum kıllandı,
gözlerim söndü, saçlarım ve hatta cildim bile değişti. Ama yine de iddialıyım, çıksın
karşıma istediği konuda konuşsun ezberci rüşvet makinası, hatta para akıttığı memurlar da
getirsin yanında, onların bütün gün fitne yaratan karılarını da. Çıksın karşıma istediği
konuyu tartışalım. Artık internetten başkalarının çalışmalarını çalıp on dakikada radyoda
konuşma malzemesi hazırlayan bu manyak çıksın karşıma ve konuşsun. Şunu bilsin ki
hafızamı bulandıracak kadar çok eziyet etti beynime ama ben asla hiç bir şey
ezberlemedim. Her konuyu tartışırım ve onu rezil ederim. Ona karşı ırkçı savunma
yaptığımı söyleyen bir sürü saldırgan cemaatçi ka.tak var. Arkadaş o beni tehtid ettiği
günden beri ben ona karşı savunma falan yapamdım, gebersin diye dua ediyorum Allah’a.
Çünkü böyle bir pislik yer yüzünde var olmamalı. O anama da küfür etti, adamlığıma da
laf etti. Ben defalarca söyledim ki “öyle pez.vengin elini öpersem ben adam değilim” diye.
Ama onlar istediklerine inanıp istedikleri yalan propagandayı yapıyorlar. Burada birkaç
notka var:
1. Onu bütün parayı yasadışı yolla kazandığını söyleyerek ve dava açılması halinde
kazandığı paranın iki katı kadar ceza ödeyeceğini söyleyerek uyardım.
2. Onun abisine padişahlığı kabul etmediğimi ve padişahım olamayacağını, özgür iradeli
bir T.C. vatandaşı olduğumu söyledim.
3. Ana avrat küfür etmesini önemsemedim çünkü o on ay boyunca herkesin anasını
avradını düz geçen bir küfürbazdı. Ama cemaat ve memur sürüsü güzel bir saldırı
düzenledi, beni çıldırtıncaya kadar taciz eden ve Sultangazi İlçe Emniyet’in şerefsiz
polisleri ile tehtid eden, yüz yüze görüşmeden ve sokakta gördüğümde inkâr eden komşular
beni 18 ay boyunca küfür ettirdi. Bu şehirde namuslu polis olsa 18 dakika bile sürmezdi
onları adam etmek. Çok sayıda şerefsizi zengin ettiler bana zarar verdikleri için ve bunu
onlara ödül adı altında para vererek yaptılar.
İbrahim Öge’ye karşı savunma yaptığımı söyleyen yüzlerce polis ve polis dölü, avradı bir
defa karşıma çıkarmadı o sürekli hazırlanıp kendisini adam olarak göstermeye çalışan
küfürbaz yobaz it oğlu iti. Herşeyden önce o kürt alevisi o.ospunun ucuz o.ospu olduğunu
söylemem onun kürt olması ile de alevi olması ile de alâkasız. Bu ırkçılık değildi, bu
tamamen bana neden saldırdığının sebebi idi çünkü o ofisteki chp’cilik alevi kürtçü
kılıçdaroğlu siyaseti idi ve bu itlerin yüzlerce propagandacısı tüm şehre olayı istedikleri gibi
yayıyordu. Meselâ bu itlerden biri neden kendisinin çok değerli olduğunu veya yakışıklı
olduğunu soruyorsa herhangi bir şeyin nedenini merak etmiyordur, size önemli biri
olduğunu dayatmaya çalışıyordur. Ya da sizi ırkçılıkla suçluyorsa oradaki azınlıkçı Türk
düşmanının saldırısını gizleyip madur olarak göstermeye çalışıyordur. Yani bunlar bir şey
söylerken ya da sorarken size bir tane kazık sokup bir yalana inandırmaya çalışıyorlar. Bu
dolandırıcı Pramit Yapı… Ltd. Şti. ofisinin en standart ve sıradan dolandırıcılık
yöntemidir. Yani orada savunma falan yok, üç kuruşluk (mezhebi ve kökeni önemsiz ama
Türk’e saldıran) bir fahişenin milyonlarca liralık dolandırıcılık yapmam karşılığında
verilmesinin komik bulup tamamen dalga geçmem söz konusu. Orada savunma var diyen
yüzlerce binlerce aynasızın anasına selâm söyleyin. Evde bütün ömürleri boyunca
çalışmadan yatmışlar, çocuklarının sağdan soldan s.ke si.e aldıkları malları ve rüşvetleri
yiyerek obez domuzlara dönüştükleri için kolestrolden gebermişler, bir de beni düşününce
çatlayıp fenalık geçirsinler. Babam üç ayda bir bile yıkanmayan, sürekli sokakta kâğıt
toplayıp dilenciden kötü elbiselerle gezen, saçını ve sakalını kesmediği için sokaktaki
243
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
insanları korkutacağını düşünerek kavga ettiğim, traş olması için çaba harcadığım ve
inanılmaz derecede kötü görünüşle ve pis kokan biriydi. Yatakta değil, yerde yatıyordu,
evde bir sürü boş yatak olmasına rağmen. Asla yeterince yemek yemeyen ve çenesiyle terör
estiren, dış görünüşü yüzünden bile tımarhaneye kapatılabilecek bir sapıktı. Ama onu
giydirdiler, kokuyu giderecek şekilde yıkayıp saçını sakalını düzelttiler. Benim bedenimi,
kıyafetlerimi yok ettiler, işimi elimden aldıkları gibi hangi işe gireceğimi onlar karar verdi
ve ayarladı. Mahvettiler beni. Sonuç olarak beni o dilenciden beter görünüşlü ve sapığa
benzeyen babamdan haşlık alan özürlü, iş göremez kafadan sakat olarak göstermeye
çalıştılar.
Yani seni dilenci sapık yapacağız dedikleri şey babamı bana denk ve onun arkadaşı
sıfatıyla bana emir verdiğini söyledikleri polisi benden üstün olan ve okuma yazma bile
bilmeyen babamdan üstün göstermekti. Aslında her şeyi bir tane sırdan kapı güvenlik,
koruma asayiş bekçisi ile kapatmaya çalışıyorlar. Emniyetteki tüm komiserler bu işe karıştı.
Karşıma kürt komiserler çıkardılar sürekli olarak. Bir iki komiser değil, Sultangazi ilçe
emniyete gittiğimde yan odadan “geceyarısı ekspresi” diye laf atıp işkence ile tehtid
ediyordular. Sonra Harbiyede aç kalacaksın deyip bende silâh olmamasına rağmen beni
vuracak kadar ileri gitmeye çalıştılar, silâhsız adamı vuracaktılar. Yerinde duran adamı
vurmak için Ninja, kalkan döğüşü bilen militan olarak muamele eden manyaklar bu işin
sonunda cinayete teşebbüsten hapis yiyecek. Aynı gece yediğim ya da içtiğim bir şey
hafızamı sildi, günlerce uyutmamıştılar ve birkaç gün daha cehennem yaşattılar.
Beni tımarhaneye de kapatsalar, çıkarsalar da çıkarmasalar da zorla ifade
imzalatamayacaklar. Bunun için beni gece gündüz yıprattırıp komşulara şikâyet ettiren
kahpe Küçükyalı karakolu namussuz ve şerefsizdir. Aylar öncesinden destekliyordular
Sultangazi’deki polisle arkadaşmış, babasının arkadaşıymış yalanını. Anasını avradını
böyle polisin, utanmasalar yatak odama sokacakları o şerefsiz iti. Benim başarısız ve
önemsiz mühendis olmam ve o ite polis baba demem gerekityor. O yüzden s.ktiler hayatımı.
Ve 14 sene boyunca bu suça bulaşmış valilik, emniyet, adliye çalışanları ve daha çok sayıda
hapise girecek hayvan varken olayı büyütüp büyütüp uzatıp suç ortaklarının ve
dolandırıcıların sayısını arttırıp kendilerini yenilmez ilân ettiler. Devletin ortak kararı
diyorlar benim özgürlüğümü elimden almak ve yargısız infazı sevdirmek için namusuma,
şerefime tüm varlığıma iftira atıyorlar. Kahrolsun şu ya da bu falan diye solgan
atmayacağım. Tek bir şey söyleyeceğim:
TÜRK DEVLET MEMURLARI OROS.U
ÇOCUĞU VE ONLARIN RÜŞVETLERİ İLE
BESLENEN ÇOCUKLARI İT OĞLU İT.
BAŞKA BİR SÖYLEYECEĞİM YOK.
21 Haziran 2013 tarihinde Esenyurt’ta HSBC ve Akbank’a bir miktar para yatırdım. Akbank’a
gittiğim zaman orada kendi kendine küfür eden “milliyetçi o.ospu çocuğu gibi laflar eden, ömür
boyu içeri kapatacağız” diye tehtid eden bir kadın vardı. Parayı ona verdim, Neo kart hesabımı
sıfırladım ve Axsess gold’un minimum miktarını yatırdım. Oradaki amaçlardan biri kavga
çıkarmak, diğeri şaka olsun diye şakalaştığım kadınların bana “o.ospu çocuğu” diye küfür
etmesine izin verdiğim için bu kadınların bana hakaret etmesine izin veriyorum olayına ve
244
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
yalanına çevirmeye çalışması söz konusu. Beni burada Maltepe’de aylarca yıprattılar ve sonra
Sultangazi’ye götürüp tımarhaneye kapatmaya çalışacaklarını biliyormuymuşum neymiş. Ulan ben
burada önce beni öldürmeye çalışıp internet sitem yüzünden öldüremediğinizi gördüğüm günden
beri biliyorum bunu. Bugün bu veznedarı Akbank müşteri hizmetlerine şikâyet ettim. Akbank’tan
davacı ve şikâyetçi olmayacağımı göstermek için bir ton reklâm ve hizmet anlattı. Otomatik fatura
ödemeleri, müşteri numarası … falan filan…Yani aslında tüm bankaları düşman ettiler bana ama
sonuç itibari ile Vakıf Bank’ta vadesiz hesap açtım… Akbank eğer düzgün bir cevap vermezse ek
ifade ile şikâyet dilekçeme ekleyeceğim bu konuyu…Kendi kendilerine yalan uydurup beni
sokaklarda ve evimde günlerce yıprattıktan sonra hayavandan farkı olmayan sapık babama
benzetmeye çalışan ve pis kokan ve sapıktan, hayavandan farkı olmayan babamı temizleyip
giydirdikten sonra, bir de üzerine birkaç parça düzgün elbise giydirdikten sonra onu adam diye
gösterip Şenol Erdağı ve oradaki rüşvetçi pe.evenk polisin altı, emir eri ve uşağı olarak gösterip
benim adımı beş paralık etmeye çalışan devlete saygım da yok, şu an şu dakikadan itibaren
bağlığımı da red ediyorum. Bundan sonra devlet bana haklarımı versin, memurlar hizmet sunsun.
Ama ben bu memur ve memur yakını maymun sürüsü için öleceğime kim vurduya giderim, pisi
pisine ölürüm ama kendimi harcamam p.ç memur aileleri ve sürüleri için.
Ha bu arada, dışarıdan laf attılar durumu Akbank müşteri temsilcisine şikâyet ed diye,
çünkü tüm toplum öğrendi o vezneci kahpenin davranışlarını. Akbank müşteri
temsilsici de hazır bekliyordu, bankalarını kurtarmak için kayıt aldılar ama sonradan
öğreneceğim niyetlerini. Akbank Esenyurt’ta açıkça saldırıp küfürler ve tehtidler
savurdular, özel güvenlikçilerin korumasında namusuma ve şerefime saldırdılar ama
bir sürü dava açtım, biri kapsamında işini bitirirler o bankacı fahişenin. Soruşturma
var zaten polis hakkında, orada da savunmasız haldeyken laf atarak bana küfürler
ettiler ve para yatırmam için yüzleştirdiler o kadınla. Kavga etmemi ve beni tutuklamak
istediler. Akbank orada şerefsiz bir dolandırıcılık yaptı. Ama ben polis ile ilgili açılmış
soruşturmaya güveniyordum. Her şeye rağmen dayanamadım 24′ünde dava açtım. Bu
arada Akbank saldırıya geçmiş olmalı bana müşteri hizmetlerini arattığına göre.
Akbank ile alışveriş yapmaya devam edeceğim ama çok önemsiz para miktarları
yatıracağım, yani ufak tefek harcamalar yapacağım. Asıl bankam Garanti de
olmayacak, HSBC de olmayacak, Akbank da olmayacak. Onlarla ufak tefek işlemler
yapacağım. Citi Bank çok önemli benim için ama başım belâdayken benimle dalga
geçmiştiler seneler önce.
SENE 2007′DE ŞENOL’U İL JANDARMA İSTİHBARATA VERDİM. YAKINDA
BOKS MAÇI VAR DEDİ İSTİHBARATÇILAR VE BİRKAÇ AY SONRA
MAHALLEDEKİ İTLERİ EVİNDE TOPLUYOR DİYE İHBAR ETTİĞİM ŞENOL
BABAMIN İŞVERENİ OLARAK KARŞIMA ÇIKTI. BOKSTAN DA ONUN
AKRABASI SİNAN ŞAMİL SAM’DAN DA HABERİM YOKTU. JANDARMA
TARAFLI DAVRANDIĞI İÇİN 6 SENEDE ÖMRÜMÜ ÇÜRÜTTÜLER.
245
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
*************************************
246
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
*************************************
Atam sen dedin ki “Köylü milletin efendisidir.”
diye ve seni yanlış anladılar. Efendi olmak
istedikleri için köylü gibi davranmaya başladılar.
*************************************
247
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
Yaş oldi 37
Ne kariyer vor ne de kari
Ben mi kurtaracağım bin yıldır kurtulmayan memleketi
*************************************
Adaletin bu mu dünya
Ne mal verdin ne yâr dünya
Hatta karşıma bir sürü mal çıkardın
Hiç biri yârim olmadı dünya…
***************************************
Dost dost diye nicesine sarıldım
Çok büyük kısmı o.ospu çocuğu çıktı
Benim sadık yârim yeşil amerikan dollarıdır
Her kuşbaşı eti güzel sandım, beyhude geçti seneler
Bu dünyanın çivisi çıkmış, o çiviyi çakacağım yeri elbette bilirler
248
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
***************************************
24 Haziran 2013 Pazartesi
CHP ile kan davası :
249
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
Anadolu Adliyesi’ne gidip açtığım davaların sonuçlarını öğrenmeye çalıştım. Adliyenin
içinde özel güvenlik elemanları, fotokopi merkezindeki çalışanlar bazen açık şekilde
söylenerek bazen de imalarda bulunarak beni huzursuz etmeye, korkutmaya çalıştılar.
Adliye içinde tam anlamıyla savaş vardı.
Birinci soruşturma Maltepe İlçe Emniyet ile ilgili ve savcı senelik izne ayrılmış. Olay da
seneler önce böyle başlamıştı, beni tehtidle şikâyet dilekçesi imzalamaya zorlayan savcıyı
şikâyet etmek istediğimde baş savcı izinde, tatilde dediler. Ve beni defalarca kaçırıp eziyet
ettikten sonra çıkardılar başsavcının karşısına, o da pişkin pişkin şikâyetçi değilim ifadesi
aldı.
İkinci soruşturma Valilikteki Evrak memuru hakkındaydı. Benim etrafımı saran çok sayıda
tacizci laf atarak ve kızdırarak gerilime soktu. Valilik memuru da bahaneler uydurarak
gerilimi yükseltiyordu, onları konsolosluklara anlattığımı söyledim. Kadın anında vurdu,
etrafımdaki tacizcilerin gerilimi yükseltmesi ve memurun açıkça tehtid etmesi üzerine sert
konuştum. Sert konuştuğum için kabadayılıktan falan söz etti, evrakı il özel idaresine
gönderdi. Valilik, il emniyet senelerce kasıtlı olarak beni yok edecek cinayet dozunda
işlemler yapmıştı. Ve bu soruşturma Çağlayan adliyesine gönderildi. Yani olayı başlatan ve
asıl şerefsiz olan Sultanahmet Savcılığı yerine seneler sonra Çağlayan adliyesi inşaa edildi.
Artık olayın başladığı yerde iftiracı şerefsiz sürüleri ya tekrar vuracak ya da bu olayı orada
bitireceğiz. Çok sayıda dava açıldı, hepsi birbirine karışacak. Adliyelerdeki tüm memurlar
düşmanca davranıyor, sorun çıkarmak ve soruşturmaları batırmak için ağızları ile kuş
tutuyorlar. Özel güvenlik şirketleri tehtid ediyor, huzurumu bozuyor. Kamera görüntüleri ,
yani adliyenin güvenlik kameraları da onların elinde olduğu için ispatlamak imkânsız
görünüyor.
İşsiz bırakma tehtidi ile beni aylardır yıpratıyorlar. Cebimdeki son 40 kuruşu su için
verdim Esenyurt’ta. Arabayla aldılar beni duraktan ve biraz iş yaptım, ama işler yolunda
giderse yeri göğü oynatacak işler yapacağım. Asla devlet üniversitesinde okumayacağım,
asla devletin hastanesinde tedavi görmeyeceğim, asla devletin memuruna padişah
muamelesi yapmayacağım. Yüzlerce memur bulaştı bu şerefsiz saldırıya, asker yakınları da
bulaştı. Bana iftiralar atarak düşman ilân ettiler. Ben onların düşmanı değil, onların soyup
namusuna saldırdığı adamım ben ve onlardan daha adam olduğumu defalarca gördüler.
Kahpeliği ve çirkefliği iftiralarla süsleyerek saldırdılar. Para babaları ve rüşvet makinaları
beraber saldırdı. Amaç vatandaşı korkutmak, devlet içindeki çetelerin terörünü gösterip
vatandaşı korkutmak. Suç işleyen memura karşı çıkan bu hale gelir demek için, yargısız
infazı da sevdirmek için yüzlerce sapık memurun binlerce sapık akrabası topluca saldırdı.
Emniyet onlara izin verdi, destek verdi. Çünkü Sultangazi İlçe Emniyet’ye hapishanelik
çok sayıda komiser var. Bu bir tazminat davası değil, bir namus davası. Osmanlıcı şerefsiz
kıçıkırık padişah memur sürüsüne karşı bir Kemalist Milliyetçi Sivil Güvenlik Hareketi.
Apolitik bir şeref kavgası, namus kavgası.
Bu arada , üçüncü davayı da açtım. Tüm komşularımı ve patronlarımı dava ettim. Beni
çıldırtıncaya kadar taciz edip küfür ettirdiler aylar sonra, onlara küfür ettiğimi
savunuyorlar. Kanunen dövsem bile ceza almam, böyle işkenceye katlanmak mümkün
değil. Burada hiç bir komşuyu tanımam, kendi kendine konuşan ve umursamadığım bazı
karılar var. Bir tanesi jigolo olduğumu ispatladığını savunuyor, çıksın mahkemede karşıma
şerefsiz fahişe.
250
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
23 Haziran 2013 Pazar
Aylarca tüm site olarak taciz ettiler, dava edince sitedeki birkaç yaşlı kadın laf atıp hakaret
etmeye başladı. Kendilerini gösterip hakaret etmeye başladılar. Üstümdeki dairede kimin
oturduğunu bilimiyorum ama başımı acıtacak kadar hızlı ve iftira atarak konuşmaya,
sataşmaya başladı ve ben bağırıp kendilerini dava ettiğimi, mahkemede görüşeceğimizi
söyleyerek küfür etmeye başlayıncaya kadar. Bu nedenle bölgenin asayiş şubesini aradım,
dava et dediler. Davacı oldum, on tane dava açmayacağım. Sitenin güvenlik görevlisine
söyledim olayı, kadının biri “jigolo olduğunu ispatladım” diye bağırıyor. Daha doğru
dürüst ilişkiye giremiyorum, üstelik hayatım boyunca hiç satmadım kendimi. Site özel
güvenliği dedi ki “burada albay yarbay ve asker yakınları oturuyormuş”. Site kışlanın
dibinde. CHP tek saygı duyduğum kurumla, TSK ile kavga ettirmek için bana iş verip
buraya getirdi. Burada işsiz bırakıp iftira attırdı. Bana devlet düşmanı iftirası atıp asker
yakınlarına ve ordu mensuplarına yıprattırdılar. Dava açtım ama sitede başkaları da var
diye biliyorum. Şerefsizler bunu bir TSK yakınları kavgasına çevirdi. Ömür boyu sadece
TSK kurtarmıştı hayatımı, o yüzden beni savunmasız bırakmanın yolunu bulmuşlar. Asker
yakınları girince iftira çetesinin içine işim bitti sandılar. Ama daha bitmedi. CHP çeteleri
cevabını alacak.
22 Haziran 2013 Cumartesi
Altmışlar Sitesi Aydınevler Mahallesi Maltepe
İstanbul’da neler oldu bir bakalım,Bu adrese
yerleştiğimde önceki adresimde de aynen rahatsız
ettikleri için ve burada devamı olduğu için il
emniyeti arayarak mücadele etmeye çalışıyordum
dışarıdan teröristçe ve işkence yaparak bağıran,
taciz ve tehtid eden, uykusuz ve yorgun bırakarakcinsel dürtülerime saldıracak şekilde eziyet eden
kalabalık tacizci sürüyle. Site sakinleri olayı biliyor
ve destekliyor, habersizmiş gibi davranıyordular.
Aslında olaylar plânlıydı, “senden öncekini
açlıktan öldürdük” diye tehtid ediyorlar. Günlerce
saldırdılar, sadece sabahın üçünde şantiyede
çalıştığım zaman sorun yoktu, yani orada taciz
251
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
etmiyordular. Ama gaza getirip bu internet
sitesindeki yazılarımı etkilemeye çalışıyor,
hayranımmış gibi bağırarak beni etkilemeye ve
istediklerini yazmaya sevk ediyordular ama ben
yalanlarını yanlış anlama olarak görüp hoşgörüyle
susuyordum. Gecenin üçünde hatalı yazmam için
kafa oyalıyordular. Burası kapalı bir yer, yani
bölgede şahitsiz bıraktılar ama bir hayran kitlesi
bağırıyor oyunu oynadılar bana. Günlerce çelişkili
emir ve işlerini temposunu bozarak, çalıştığım
konteynerin etrafında dolaşıp taciz ederek günlerce
çalışmamı engellediler. Geceleri de gündüzleri de
kesintisiz saldırı içindeydiler. Soğancıoğlu İnşaat
müteahhit firma Rönesans ile birlik olarak beni
istifaya zorladı ve buna şerefli çıkış dediler. İftiraya
uğrayarak çıkmayı kabul etmediğim için beni gece
gündüz küfürlü laflar yazmam için dolandırmaya
çalıştılar. Onlar düşmanlıklarını belli ediyor, ben
ise yüzlerine konuşuyorduım. Aralarında konuşma
olayını kasıtıl ve abartılı şekilde bana zarar
verdikleri için suçlular. Benim psikolojimi
yıpratmak ve kafamı yorgunluktan öldürmek için
sürekli yaptılar bunu. Şunu düşünün : Su çok
faydalı, su hayat verir. Ama 20-25 litreden sonra
zehirler, su zehirlenmesi olur. Aralarında konuşma
olayını abartılı ve zarar verecek şekilde kasıtlı ve
aşırı şekilde uygulamaları cezaya tabi değil diye
252
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
düşünüyordular. Aslında bunu yapmaları bir suç.
Kanunda cezası yok deyip, sana ne istediğim gibi
telefonda konuşurum (geçen gün minibüste
kulağımın dibinde bağıran kadını boşverin,
diğerlerini değerlendiriniz) deyip telefonu kulağına
dayayan her şerefsiz beni tehtid edip taciz etti
günlerce, aramızda konuşuyoruz deyip benim
etrafımı sarıp bulunduğum mekâna kasıtlı gelenler
sürekli taciz ve tehtid etti, sinir etmek için dalga
geçtiler. Dediğim gbii normal şartlar altında bir
sakıncası olmayan şeyleri kasıtlı olarak aşırı
şekilde yaparak bana maddi ve manevi zarar
verdiler, ihtiyarlatıp bağışıklık sistemimi de
zayıflatarak beni mahvettiler. Bu bir suçtur ve
önemsiz, zararsız, yasal denen şeylerin abartılı ve
kasıtlı olarak kullanılmasıyla meydana gelmiştir bu
suç. ÇOK ÖNEMLİ BİR UYARI. BU SİTE
AÇIKTIR, SANIKLAR BURAYA GİREREK
OLAYLARA YÖN VERDİ, HUKİKİ OLARAK
SUÇLARINI GİZLEYECEK SONUÇLAR ELDE
ETMEYE ÇALIŞTILAR. BİR YALANI
GERÇEKMİŞ GİBİ GÖSTERMEK İÇİN TÜM
EKONOMİK VE SOYAL İMKÂNLARIMI
ELİMDE TUTARAK, AÇ KALMA DEĞİL;
SULTANGAZİ İLÇE EMNİYET SINIRLARI
İÇİNE GÖNDERME TEHTİDİNE BAĞLI
OLARAK ÇOK SAYIDA SUNİ OLAY
253
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
YARATTILAR. BU OLAYLARIN HİÇ BİRİ
EMSAL DEĞİLDİR, HEPSİ
DOLANDIRICILIKTIR. ASLINDA ONLARIN
DOLANDIRICILIK SUÇLARINA EMSALDİR.
HER BİRİ AYRI BİR DOLANDIRICILIKTIR.
Burada terörist chp ve cemaat tehtidleri, terörist tacizlerden sonra Birkaç şirketle ilgili suçları
içeren ve Maltepe İlçe Emniyet Müdürlüğü’nü suçlayan bir şikâyet dilekçesi verdim. Savcılıktan
cevap bekliyorum. Önceki adresimde ve şimdiki adresimde komşular polis destekli bir saldırı
düzenledi. Beni gece gündüz taciz ederek, laf atarak ve tehtid ederek yıprattılar. Stres ve
uykusuzluktan vücudum kıllandı, kaslarım eridi, vücudumun şekli bozuldu. Bu kadar yorgunluğa
dayanabilmek için kalorili yiyecekler aldım, enerjiye ihtiyacım vardı. Bu kaloriler ve uykusuzluk
yüzünden hiç yenilenmeden ve toparlanmadan
21 Haziran 2013 Cuma
Birkaç şirketle ilgili suçları içeren ve Maltepe İlçe Emniyet Müdürlüğü’nü suçlayan bir
şikâyet dilekçesi verdim. Savcılıktan cevap bekliyorum. Önceki adresimde ve şimdiki
adresimde komşular polis destekli bir saldırı düzenledi. Beni gece gündüz taciz ederek, laf
atarak ve tehtid ederek yıprattılar. Stres ve uykusuzluktan vücudum kıllandı, kaslarım
eridi, vücudumun şekli bozuldu. Bu kadar yorgunluğa dayanabilmek için kalorili
yiyecekler aldım, enerjiye ihtiyacım vardı. Bu kaloriler ve uykusuzluk yüzünden hiç
yenilenmeden ve toparlanmadan yıpranan vücudum yüzünden ömrüm kısaldı. Bana tüm
ömrüm boyunca saldırıp sapık gibi baskı uygulayan ve iftira atan Çiğdem Küçükali
adındaki ülkücü ( Türkeş kıbrırstan gelmiş ve oradaki rum-yunan milliyetçilerinin Türk
düşmanı büyük (megalo) ülküsü’nü (idea) kopyalamış ve ülkücülük diye bir şey uydurmuş.
O ülkücülük Kıbrısta belki işe yarar ama İstanbul’da işi eyaramaz) fahişe, ülkücü güvenlik
şirketi Tepe Özel güvenlik ve MHP’ci polisler sürekli saldırdı. Beni sapık olarak göstermek
için polis torpilleri ile zengin olmak isteyen, polis yakınları tarafından kışkırtılmış ve
kiralanmış çok sayıda o.ospu namusuma ve şerefime iftira atacak şekilde saldırdı, özel ve
profesyonel hayatımı mahvettiler. Her adresimde tüm komşulara paralar yedirdiler,
“milyonlarca lira ödül sözü aldıklarını söyleyip beni gece gündüz tehtid ediyordular” ve
her yerde iş polise kalınca bir tane karı veya bir tana aile ayarlıyor, sapıklardan biri suçu
üstlenip diğer sapıklar sanık yerine şahit olmaya çalışıyordu. Şu an oturduğum sitede önce
günlerce düşmanlarım adına tehtid eden arabalar ve minibüsler geliyordu. Polisler
ispatlamaları için izin verdik deyip beni savunmasız bırakıyor, yıpratmalarına izin
veriyordu. 155′i aradığımda bir tane üniformalı polis gelip savunma hazırlamak için
rahatsız etmişler deyip gidiyordu. Savunma değil, tamamen plânlı şekilde tüm bedenimi
ihtiyarlattılar, paramı yok edip borca batırdılar, iş bulsam bile çalışmamı engellediler.
Gecem yoktu gündüzüm yoktu çünkü Sultangazi İlçe Emiyet’ten şikâyetçiydim, terör şube
daha 12 sene önce beni tehtdi ettirerek şikâyetçi değilim diye ifade alıp bir tane komiser
yardımcısını kurtarmıştı hapisten (aslında hiç bir polis hapise girmez, her şikâyetçi bir
kazaya kurban gider veya baskı altına alarak şikâyetçi değilim diye ifadeyi s.ke s.ke alırlar
254
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
ama bir gün onların da s.ki yiyeceği gün gelir) ve Maltepede bir sürü asayiş ve şunu
ispatlıyoruz bunu ispatlıyoruz oyunu oynayıp gece gündüz yıpratıp paramı ve mesleğimi
batırmaya çalıştılar. Gece gündüz seks muhabbeti yapan şerefsizler beni uykusuzluktan
öldürüyor, her şey bittikten sonra adi aynasızlar gelip bunu bir komşu kavgası olark
gösterip yargısız infazla işi bitirmeye çalışıyor. 15 senemi yediler, ömrümü 40 sene
kısalttılar ama herkes kocaman popolu tesettürlü g.tü yere yakın polis eş ve analarının
bana bu ilçeden nasıl saldırdığını gördü, şikâyetçi olduğum emniyet müdürlüğü ve hastane
çalışanı üçkâğıtçıların akrabaları topluca vurdu, beni yıprattı, burada her biriyle yani
binlercesi ile uğraşmak mümkün değildi ama polis açık destek veriyordu. İspatlamalarına
izin veriyoruz deyip beş parasız bırakıyordu beni. Bana bakın aynasız pislikler, dolandırıcı
şerefsiz olduğunuz için ben sizin şehit olabilecek vasıflara sahip olduğunuza inanmıyorum.
İnşaatya veya fabrikada kaza geçiren bir işçi sizden daha namuslu ve daha şereflidir. Allah
sizin avantalarınızı hediyelerinizi ve rüşvetlerinizi müsait bir yerinize soksun. Ayrıca çok
önemli bir uyarı : Tepe Özel Güvenlik şirketinin mafyası var. Şirketle sorun yaşayanlar çok
pis bir dolandırıcı ve p.ç çetenin saldırısına uğruyor.
Esenyurt bölgesine uğradım, nüfus müdürlüğü binasını koruyan akdeniz güvenlik
elemanları “dün ölecektin, seni pkk kurtardı” diye bir laf ettiler. Saçmaladılar, başörtülü
o.ospu bacı numarasından sonra iş yaptığım kişilere de dil uzattılar. Para kazanacaktım o
gün, o nedenle sabahın sekizinde aradı HSBC ve hesabımı dava edeceğini söylemeye
başladı, ısrarla saldırıp hep aynı şeyi tekrarladı. Ödeme yapacağımı ve cuma günü son
demiştiniz, cuma ödeme yapacağım dememe rağmen sapıkça saldırıp kredibilitemi yok
etmeye çalıştı. HSBC’yi tepe özel güvenlik şirketi koruyor, kredibiliteme saldırma
teşebbüsleri oradan kaynaklanıyor. Ödeme yapacağımı tekrarlıyordum, beni çıldırtmaya
çalışıyordu arayan kadın. 0 212 366 36 94 numaralı telefonla aradılar ve ödeme yapmamı
istemedikleri sabahın köründe, yani 08:31 gibi saldırdılar. Öğleden sonra ödeme yaptım.
Sitedekiler tüm mahalleye laflar yaymışlar, bakkal bir terbiyesiz laf etti (bana saldıran
şantiye ondan alışveriş yapıyor ve aylardır bana laf atıyor ama yüzüme konuşmuyordu) ve
ona mahkemelik olduğunu, savcıya şikâyet ettiğimi söyledim.
Annemin eylemlerini red edip kendisinden savcılıkta şikâyetçi olmuştum, hukuki
dolandırıcılık yapmak için dün birkaç parça eşyamı kargoya verip bir daha aramamamı
söyledi. Kardeşimin telefonundan aradı, zaten onunla konuşmuyordum. Esenyurt
bölgesinde sorun çıkaran olursa, gerekeni yaparım. Bir börekçide çay içerken telefonla
konuşuyormuş gibi yapıp bir ton iftira ve hakaret eden bir kahpe ve yan masada oturan bir
p.zevenk vardı. Bilişim eğitimin beni boynuzlanmaya izin veren şerefsiz diye damgalamak
için iftira attığını falan söyledi, sapıkça sinir etmeye çalıştı. Bilişim eğitimin kendisi
p.zevenk bir dershane, karıları bana gösterip başkasına veriyordu. Sonra gelip görüşelim,
konuşalım diyen karıları red etmiyordum, konuşalım diyordum ama escortlar benim için
daha saygındı. O boynuzlama meselesi de saçma, hiç birini kız arkadaşım olarak bile kabul
etmedim. Dershanenin seks olayı yaratmak için ayarlamış olduğu motorlardı hepsi, benim
de onları s.kip atmaya itirazım yoktu. Onlar benim kadınım olamaz ama bu iftiranın
bedelini diyetini ödeyecek bilişim eğitim.
19 Haziran 2013 Çarşamba
22-24 Mart 2013 tarihleri arasında İstanbul İnşaat Mühendisleri Odası Harbiye’de
Enerji Kimlik Belgesi kursuna gittim. O kurs boyunca açıkça saldıran ve ailemden
255
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
destek alan komşular beni uykusuzluktan öldürüyor, hatta o kadar rahatsız ediyordular
ki yerimde duramıyordum. Değil uyumak, kafamı toparlamam mümkün değildi ancak
o zaman iç işleri bakanlığının soruşturma açmasını istediğim ve şu an kendi kendisini
soruşturan Sultangazi İlçe Emniyet Müdürlüğü sınırları içindeydim, polisten hayır
yoktu. Odadaki kursu nasıl mı geçtim? Öğretmeni boşverdim ve 40 dakikada bitirdim
ders notlarını. Dersin eğitimeni Kadıköy şubesinden gelen Şirin hanım idi ve kürt
olduğu için tüm sınıfı kışkırtıyordu. Avrupa yakasının kontrol mühendisi Hasan Ünal
da “hastane sana gücünü gösterdi” diye laf attı. Bir sürü olay gelişti, derse bin bir
zorlukla gidiyor, tramvayda bile taciz ediliyordum. Ancak odanın verdiği öğle
yemeğinden geri dönerken odanın önünde ülkücüler slogan atarak geçti, arkalarında
çevik kuvvet polis vardı. Ülkücüler laf atıp sataştı, cevabını aldı, çevik kuvvet polisi beni
aç kalacaksın diye tehtid etti. Sultangazi’deki adam yaralama davasını kazandım.
Gaziosmanpaşa’da otelde tam şikâyet dilekçesi metnini yazıyordum ki bana iş verdiler
ve buraya Maltepe’ye getirdiler. Daha otele yerleşir yerleşmez hem CHP hem şeriatçılar
saldırdı. Her türlü saldırı içindeydiler, genç kızları yanımdan geçirip olay çıkarmaya
çalışıyordular, bir yandan açık şekilde köpek gibi bağırıp saldırıyor, taciz ediyor ve
tehtid ediyordular. Ted Rönesans Koleji şantiyesinde işe başlayınca burada da “odaya
destek çıkıyoruz, şantiyede çalışmanı Bakırköy istedi, internette faşist slogan, kürt halkı
hakkında kötü şeyler yazma, seni kürt kadının namusu için öldüreceğim, kürtler adına
ceza verdik sürüneceksin….” v.b. laflar atarak bana saldırdılar. İftira atıp işten
kovdular. Bu bölgede görevli olan ve kod adı değil, gerçek adı Şirin olan oda kontrol
mühendisi tam gaz vurdu. Bütün bölgeyi kışkırttılar. Hiç kimse iş vermedi bana, birkaç
kişi iş verdi ama deneme amaçlı çalışma istediler. Evimde sitenin yanındaki, yani
kapıma 5-10 metre uzaktaki yoldan siyasi tehtidlerle ve tacizlerle iki ay boyunca taciz
edildim. Polis desteği aldılar (yani polis taraflı davrandı ve benim savunmasız kaldım) ,
155 ve diğer polis ihbar-şikâyet birimleri destek vermedi. Burada beni uykusuzluktan
öldürdüler, değil çalışmak delirtecek kadar rahatsız ediyordular. Polisin yüzüne
vurdum taraf tuttuklarını , burada bir asayiş olayı olarak gösterdikleri her şeyi.
Komşular birkaç iftira atıp tüm Maltepeyi kışkırttı, Maltepe otel de evden
gönderdikleri filmleri çöpten almış, o filmler 300-400TL değerinde orijinal filmler idi ve
bahaneyi bulup beni tüm bölgeye pornocu diye duyurmuşlar, vurmak için bahaneyi
bulmuşlar. Filmler içlerinde birkaç sevişme sahnesi olan ve porno olmayan filmler idi
ama üreticisi playboy idi ve ben evden bilgisayar dvd’lerini istemiştim, filmleri değil
ama onları da kasıtlı göndermiş annem, hatta ömrümde hiç kullanmamış olduğum bir
deli ilâcından tek küçük doz koymuş grip ve soğuk algınlığı ilâçlarının, aspirinlerin
arasına. Polisten hiçbir şey ispatlanamaz garantisi almışlar, herkes sınırsızca ve özgürce
vurdu. Korkusuzca saldırdılar, varoş tipli şeriatçı karılar dört koldan saldırıp sataşıyor
ve kavga çıkarmaya çalışıyordular. Sürekli ayarlamalar yaptılar.
Varoş karılar saldırıyor deyince bu defa etrafımda zengin tesettürlüler dolaşmaya ve laf
atmadan taciz etmeden yerlerinde durmaya, zengin arabalı tesettürlüler görünmeye
başladı…
Burada kapalı bölge oluşturup beni yok ettiniz dediğimde çılgınca ve köpek gibi saldıra
saldıra her gittiğim iş yerinde kavga çıkaran, sokakta beni takip edip taciz eden şeriatçı
ve kılıçdaroğlu chp’si takımı, birden kapalı bölge, devlet içinde devlet konusunu
ortadan kaldırmak için beni destekliyormuş gibi davranan insanlar dolaşmaya başladı
etrafımda…. Hiç kimse iş vermiyor işverenlerin bir kısmı sataşıyor, beni taciz
256
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
ediyordu….İş verenlerin istediği projeleri yapamıyordum çünkü evimde bir şey
yapmam mümkün değildi…
Beni beş parasız bırakıp chp’ci belediye ve muhtarlık beni belediyenin sosyal
yardımlaşmasına gönderdi, orada kiramı ödeyecek para vermek yerine beni ortadan
kaldıracak, deli raporu çıkarıp iş göremez gösterecek, yani chp’nin en başta yapmak
istediği ve davacı olduğum bakırköyün yapmak istediği şey idi. Yani beni chp bölgesine
çekip İMO , CHP, AKP, MHP tam gaz vurdu. Bu üç partinin de işine gelmeyecek
açıklamalar yapan ve onların komik yönlerini ortaya koyan bir adamdım yıllardır.
Bunlar siyaset yerine bir sürü vukuat çıkardılar, özel hayatımla ilgili iftiralar ve
yıpratmalar yaptılar. Hukuki ehliyetimi ve davacı olma hakkımı gasp etmek için beni iş
göremez, yani kafadan sakat göstermek için çok sayıda asayiş suçu işlediler.
Bana iş verilmesini engellediler, evde de huzursuz ederek çalışmamı engellediler. Bir
yandan da Hatice diye bir bahane uydurdular, onu kovuyordum ama inatla geliyordu.
İnsan bir oturur konuşur, adam gibi anlatır ama onlar sediğim kız olduğunu söyleyip
beni basamak olarak kullanmaya, bir kırostar çıkarmaya ve beni kırostarın eğlencesine
aşık göstermeye çalışıyordular. Yani kırostara reklamı için benim ömrümü yediler….Bu
nedenle duygu sömürüsü ile bana “şerefsiz” diye iftira atan o hatice midir neticemidir
nedir yanıma yaklaşamıyor, kovuyordum.
Sonuç olarak beni kiramı ödeyemeyecek kadar çok maddi ve manevi zarara uğrattılar,
terör saldırısına uğradım ve bu polis destekli bir saldırı oldu. Konu ile ilgili şikâyetimi
savcılığa verdim, haber bekliyorum. Eğer gelmezse savcılığa gidip soracağım. Ben hepsi
ile zıt siyasi görüşteyim. 2009 yılında mahkemede nasyonel sosyalist ( nazi diye bilinir)
olduğumu ve neofaşist görüşten ( yani şiddete dayalı olmayan milliyetçilik) olduğumu
anlatmış ve yasal olduğunu ispatlamıştım, siyasi görüşüm anayasal düzenin destekçisi ve
koruyucusu olduğu için devlet içinde devlet hedefi olan kılıçdaroğlu chp’si ve şeriat
hedefi olan akp benden çılgınca nefret ediyor, akp’li belediyede rüşvet trafiğini bildiğim
için problem var, susturmak ve yok etmek istiyorlar.
İki şantiyenin sorumluluğu bana ait. Üç tane daha alacağım ancak ben boş adam
değilim, proje desteğimi veriyorum, kontrollerimi yapıyorum, ne iş yaptığımı biliyorum.
Bir yandan da üç şantiye daha arıyorum. Performans analizi ile ilgili iş sözü aldım
bekliyorum. Bugün yarın belki cevap gelir. Görüştüğüm işyerleri var.
Eğer rakip siyasi görüş saldırısı veya tehtidi olmazsa ve polis işini yaparsa ayda 4 bin
lira civarında gelirim olacak. Diğer yandan bu sitede davacı olduğum kişilerden söz
ettim, beni beş parasız bırakıp kendi bölgelerine iş için getirip yıprattılar, çok vukuat
çıkardılar. Oturduğum site bana düşman olduğu için 10 yıl tımarhane tehtidi
savuruyorlar. Onlar kendileri saldırdı çünkü bunu davacı olduğum şantiye istedi.
Kendileri iftira atıp kışkırtıcılar ayarladılar. Maltepeye ayak bastığımdan beri problem
yaşıyorum, beni beş parasız bırakıp bekâr olmamı istismar ederek iftira ve
dolandırıcılık yapıyorlar.
16 Haziran 2013 Pazar
Dava İSTANBUL VERGİ DAİRESİ İHBARLAR Tazminat Davası
257
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
Bugün Maltepe Belediyesi’ne gittim. Belediye CHP’nin, benim mahalleni muhtarlığı da
CHP’nin. Burası CHP bölgesi. Burada kapalı bir bölge oluşturup iki ay boyunca
saldırdılar. Polis tüm saldırılara göz yumdu, karakoldan karakola gittikçe az kaldı
diyordular. Arkdamdan gülüp gün sayıyordular. Öğrencilik yıllarımda, terörle mücadele
komiser yardımcısını bana küfür etmekle suçladığım için son işyerim Ted Rönesans Koleji
şantiyesinde görevli Tepe Özel Güvenlik şirketi beni kaçırıp tımarhaneye kapatmıştı, orada
damarlarıdaki tüm kanı boşaltıp bedenimin fizyolojisini bozdular. Tüm hayatım kaydı,
üreme sistemimi mahvettiler ama ondan önce ülkü ocağıda beni zehirleyip günlerce halsiz
ve ateş içinde tuttular. O haldeyken, yani tüm vücudum yanarken sağ kalıp kalmayacağımı
merak ediyordum.
Seneler sonra yine burada bu bölgede sorun çıkardılar. Beni bir daireye kapattılar ve
sabaha kadar tehtid ettiler, olaylar çıkardılar. İl emniyet konudan haberdar olduğu için
önce il emniyete başvurdum. Telefonda defalarca kavga ettim. İlçedeki emniyete geç
başvurmamın nedeni buydu. Bölgede destek alamadım, şantiyede bana “faşist seni
süründüreceğiz, kürt halkı için sana ceza veriyoruz” tehtidi ile işten atmaları ve patronu
şikâyet etmek isteyince sokaktaki gürültülü laf atma ve tehtidlerden sonra komşuların
kapımın önünden bir karıyı üç defa geçirip bana laf atması ile iftira atması, daha sonra
kapımın yakınında konuşan kızlar ve kadınlar ayarlaması ile kim olduklarına bakmamla
birlikte bir sürü cinsel iftira attılar. Ödül sözü aldıklarını ve onlara milyonlarca lira
vereceklerini söylediler beni orada taciz ve tehtidle batırırsalar ve iftira ile tımarhaneye
kapatırsalar. Özle güvenlik o daireyi göstermişti bana ve daireyi bana sitenin özel güvenlik
görevlisi kiralamıştı. Sitenin özel güvenliği geceleri polis çağırdığımda polisi geri
gönderiyordu ve beni tehtid ediyor, sert konuşuyordu. Aslında her şey patronumun her
şeyden habersizmiş gibi davranması ve beni dava açacağım günün öncesi iş görüşmesine
çağırması ve CHP bölgesine getirerek işsiz bırakması idi. Burada da işsiz kalmak
istemiyorsam, aç kalmak istemiyorsan internet sitesini kapatmam gerektiğini söyledi.
Önce beni CHP bölgesine getirerek aç bırakma tehtidi ile internet sitemi kapatmamı
istediler, sitede cemaat ve CHP alehine yalan olmayan, yüzde yüz gerçek bilgiler vardı,
CHP’nin kürtçü halkçı (Türk ırkı düşmanı) yönetimini yerle bir edecek bilgiler. Bana iki
aya yakın saldırdılar bu bölgede. Her gittiğim yerde olay çıkarıp normalin üzerinde
masraflara girmeme neden oluyordular. Yani normalden fazla para harcamak ve sağa sola
koşturmak zorunda kalıyordum. Karakollar olay çıkarmaya ve oyalamaya çalışıyordu.
Maltepe emniyeti şikâyet edip terör olayını asayiş meselesine çevirip kurtulmak istediklerini
söyleyince oturduğum sitedeki milyonlarca lira ödeme sözüyle bana saldıran komşular ve
saldırgan cemaatçiler olayı pornocuyu ayıplama olayına çevirdiler.
Tehtidle ilâç kullandırtan hastaneden hakime olayı anlatarak kurtuldum. Bu nedenle bu
bölgede beni sürekli sinir edip, evimde delirtecek kadar taciz edip ve sürekli huzurumu
bozarak beni halden hale soktular, ilâç kullanmadığım zaman hasta olduğumu iddia etmek
için taciz altındaki resimlerimi çekmişler ve onları hasta diye göstermeye çalışıyorlar.
Çılgınca taciz eden şeriatçı polis ve memur yakını karılar beni sinir edip resimlerimi
çekiyor , bir yandan da asayişten destek alıyor (0laylar ispatlanmaz diye söz almışlar),
asayişi dava ettiğimi söylyerek uyarıda bulundum. Benimle dalga geçen ve gönderen polisi
konuyla ilgilenen polis diye gösterdiler. Yani suçlamadaki sanığı gösterip bu ilgileniyor
deyip kurtulmaya çalıştılar. Aylar yıllar kaybettim.
258
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
Buralarda kapalı bir bölge oluşturdular, bugün belediyeye giderek söyledim yasadışı
kapalı bir bölgede beni yıprattıklarını. Birkaç saat sonra beni destekleyen ve benim
hakkımda güzel şeyler söyleyen insanlar dolaşmaya başladı etrafımda. Amaçları chp
devlet içinde devlet cumhuriyetinde yıpratıldığımı ve batırıldığımı inkâr etmek. Bugün
bir de askeri bölgeye uğradım, bir saatten kısa bir süre içinde evden para geldi.
Cebimde 2TL para kalmıştı, açlıktan öleceğim diye cesaretlenmiştiler. Askeriyenin beni
dikkate almasıyla kapattılar çenelerini ve para gönderdiler ama işledikleri suçları
affetmeyeceğim. “Şikâyetçi değilim” diye ifade alamazlar benden. Hastaneyi dava
edeceğimi söyledikten sonra daha önce psikopat ve katil gibi sert konuşan doktorlar
karşıma neşe üstün’ü çıkardı ve kadın teklif ediyor gibi konuşup alınacak veya beni
dolandıracak şekilde konuşmaya, arasıra duygu sömürüsü yapmaya başladı. Annem de
onlardan yana olduğu için bazı bilgileri çarpıtarak neşe üstün’ü destekleyecek şekilde
veriyordu. Kadın adice iddialar ve iftiralarda bulunarak benim tepkimi çekiyordu,
tepki olarak sert konuşuyordu. Kadına paran yetmez tazminatımı ödemeye deyince
duygu sömürüsü yaptı. Mesele tazminatın sadece şahsı ile ilgili olmaması ve tüm
hastanenin ve doktorların bana 15 sene eziyet etmiş olmasıdır. Orada duygu sömürüsü
yapıp sert tepkiler aldı benden, aslında benim elimde güç yoktu, sadece ölümüne karşı
çıktım, cesaretim oradandı. Bir daha görüştürmediler kahpeyle beni. Ceza veriyoruz
diye konuşmaya başladılar. Ceza vermesi gereken mahkemenin hakimiydi.
Bir yandan da Halûk Bozkurt’u dava edeceğim belliydi çünkü benim işlerimi batırmış
ve beni işsiz bırakmış, çalışma hakkıma saldırmış bir it idi. Bu nedenle ben niyetli
olmadığım zaman beni iftar yemeğine çağıran ateist ilçe başkanı kasıtlı olarak kavga
çıkardı, benim aldığım kaliteli ve ileri eğitimi üstünlük ve başkalarına hava atma olarak
gösterdiler. Kavga çıkardılar ve bir şerefsizin anasına küfür ettirdiler, benim anamla
ilgili cinsel espiriler yapan bir şerefsize. Böylece beni kendisini bu milleten üstün sanan
259
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
ve devlete düşman gösterdiler. Milletçe vuruyoruz deyip CHP bölgesinde şeriatçılara ve
CHP’cilere vur emri verdiler.
Polisler günleri sayıyordu, az kaldı diyordular. Benim tüm hikâyemi biliyorsunuz ama
mart 22-24 arasında istanbul inşaat mühendisleri odasında enerji kimlik belgesi kursu
vardı. Son günlerde odanın önünden ülkücüler slogan atarak geçtiler, arkalarından
çevik kuvvet polis, oda da zaten kılıçdaroğlu chp’si. Orada önce ülkücüler laf attı, sözlü
dalaş ayarladılar. Polis aç kalacaksın diye tehtid etti ve bu bölgeye getirip aç bıraktı.
Ama sadece köpekler aç kalınca yalvarır, ben yalvarmadım. Olay başka, bir sürü
şerefsiz iddiayı nazik konuşarak dile getirdiler, küfür ve tehtid ettirdiler. Kendilerini
tehlikede gösterdiler. Bi sittirip gitseler de hiç kimse tehlikeye girmesin. Bıktım bu
ipnelerden. Valilik memurunu dava ettim, soruşturma emri verilecek, soruşturma
sultangazi ilçe emniyetten yani kendilerini soruşturup masum bulan ipnelerden il
emniyet organize şubeye gidecek. Sonra işin içine terör şubedekiler girecek ama
aralarında suçlananlar var. Maltepede işimi bitirdiler ama o İMO’daki uyduruk gösteri
var ya, söz dalaşına girdikleri, senelerece yaptıkları saldırıları kapatmak için perde
olarak kullanılacaktı ve 15 senelik kavga 3 ay önce başlamış gösterilecekti.
Maltepe polisi kanıtsızlık ve ispatsızlık garantisi vermiş, kanıtlayamaz diye hava
atıyordular. Onlar kanıtlayamaz diyorsa ben diyorum ki onlar bir taraf ve ben diğer
tarafım. Yani onların da şahidi yok. Beni işkence sayılacak kadar çok yıpratan site
sakinleri (sadece mahalledeki karıları kışkırtan kürt kuaförü tanıyorum) milyonlarca
lira para sözüyle beni akıl hastanesine şikâyet etmiş ve bana saldıran özel güvenlik
şirketi de şahit gösterilmiş falan. Doktor abdullah adındaki ipne küçükyalı karakoluna
gittiğim ilk gün karakoldan çıktıktan on dakika sonra beni telefonla aradı ve ilâç
muhabbeti yaptı çünkü ilçenin polisine başvurduğum an saldırdı. Küfür edip kovdum.
Terör şubeye gittim ve orada komiser bilal adındaki …. kanıtların yok kabullen dedi,
kanıtsız bıraktılar ve daha çok eziyet ettiler günlerce.
Bir de bir sene önce kurmak istediğim şahıs firması CevatÇa ( ingilice, fransızca, rusça
gibi cevatça, yani cevatın dili ve tarzıyla, milliyetçi bir şirket, anayasal düzeni
destekleyen bir şirket, anayasal düzen karşıtlarına çalışma fırsatı vermeyen ve onları
terörist sayan, hiç bir şekilde rüşvet vermeyen ve rüşvet isteyenler şikâyet edip dava
eden bir şirket) neden kurulmamalı diye düşünüyorlar. Şirket kurulmamalı çünkü eğer
şirket sahibi, yani ticaret yapan adam olarak tazminat alırsam tazminatı
karşılayamazlar. Beni basit işçi gösterip asgari işçi ücreti üzerinden tazminat ödemek
için tüm hayatımı batırdılar. Ayrıca beni ilâçla yaşatmak için ve tazminatsız bırakıp
gençliğimi yiyen memur sürülerini tazminat vermekten kurtarmak için ilâç almadığım
zaman çok tehlikeli, iş göremez ve hasta göstermek zorundalar.Bu nedenle özel
hayatıma, profesyonel hayatıma, cinsel hayatıma saldırıp bir o yana bir bu yana
koşturmama sebep oldular, çok para harcattılar, çalışacak koşulları yok ettiler. Yani
bitirdiler beni bu bölgede, namusuma da bedenime de cebime de saldırdılar. Herşeyi
Halûk Bozkurt p.zevenginin memurlara rüşvet olarak verilecek o.ospuları çalıştıran
god.ş olduğunu örtpas etmek için. Anlat anlat bitmez. Sitedeki kiralık sapıklar beni
rahat bırakırsa biraz çalışacağım bu gece. Bunların son iddiaları da şu ki “yargısız
infazı sevdirmek için yaptık her şeyi” diyorlar, çok sayıda memur çingene olayı var ve
bu çingenelerin benim cüzdanıma ve s.kime saldırmalarını, kıskandıkları paralı
hayatımı mahvetmelerini asalet olarak göstermek için beni çok karalayıp çok kötü
adam olarak gösterdiler, yani yargısız infaz yapan soysuzlar adam kaçırma, can ve mala
260
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
saldırı, çalışma hürriyetini tehtid ve çalışma hakkına saldırı, adam yaralama gibi suçları
kahramanlık olarak göstermek istediler…. Beni şerefsiz tımarhaneye kapatıp şerefsiz
köpek memurların eline verecekleri gün hiç gelmeyecek……Para kazanmamı
engelleyen herkesi dava edeceğim, parasız bırakanların da anasını ağlatacağım….
15 Haziran 2013 Cumartesi
BU GÜNLERDE İŞ ARIYORUM…. Dava İSTANBUL VERGİ DAİRESİ İHBARLAR Tazminat
Davası Terörle mücadeleyi suçlamıştım, bugün oradaydım gerginlik yarattılar. Cevaplarını aldılar.
Anne baba muhabbeti, annenin kız kardeşin yanına dönersin ayakları. Ulan kaç senedir aynı numara.
Tüm Maltepe Emniyetten davacı oldum. Adliyeye girerken yağmur yağıyordu. Yağmura
yakalanmamak için viyadüğün altında bekledim. Baktım bir kız otopark kısmı altından geçiyor, ben de
otopark kısmına koştum. Otoparktan, yani meydanın altında geçerek koştum, bir erkek benden önce
koştu. Orada şahitsizlik yaratmış olabilirler. Güvenlikçiler her girişimde aç kurt gibi bekliyordu, bu
gidişimde sohbet yarattılar. Böyle güle güle eğlene eğlene konuşmaya başladılar. Aynı şeyi
Gaziosmanpaşa Adliyesi’nde yaptılar asliye ceza arşivi odasında, katiplikte mi öyle bir şey. Biri
benimle konuşuyor, diğeri diğer taraftan atlıyor, yani üç dört kişiyle aynı anda konuşunca aklım
karışıyor. Üç dört kişi aynı anda berbat şekilde saldırıyor, anlamsız gelecek laf koparmaya çalışıyordu.
Telsizden “bizi varoş yapan şerefsiz” diye laflar geliyordu. Adliye içinde batırdılar beni, nöbetçi savcı
almadı şikâyet dilekçesini, pazartesi gel dedi. Güvenlikçiler deli raporu ayarladı, hastaneye sevk
ayarladılar diye gürültü patırtı başladı. Ama bir şey yapsalarda yapmasalarda, yani ortada bir resmi
işlem olmasa da aynı soruyu güle eğlene defalarca sordukları için kafamı karıştırdılar çünkü üç dört
kişiyle konuşuyordum aynı anda. Yaptıkları numaralardan biriydi. Diğer konu da her gidişimde sorun
çıkarmaya çalışmak idi. Güvenlik şirketleri devlet kurumlarını koruyor da bizi kim koruyacak bu özel
güvenlik şirketlerinden. Bir sürü spekulasyon söz konusu, her gün başka konu. Tek bir şey
söyleyeceğim, bir ton laf bir ton gürültüü, onların söylediği hiç bir şey kabul etmiyorum. Birkaç örnek
vereyim ki çenelerini kapatsınlar. Bundan sonra yazı yazacak internet param yok. Evde 10-15 yumurta
kaldı, çevreyi de kışkırttılar iş bulamamam için. Birkaç örnek: 1. Devlete küfür ediyormuşum.
Rüşvetçilerin ve görevini kötüye kullananların ta anasını avradını….Diğerleri onlara destek verip
üzerine alıyor lafları ve bunu devlet meselesi yapıyorlar. Yani aynı suçu işlemiş meslektaşları destek
veriyor. 2. Savcıya zamanında küfür ettiğim için 15 sene hapis yemişim yargısız infazla. Alâkası yok,
savcı tehtidle benim tek kelimesini söylemediğim ve anlamadığım bir şikâyet dilekçesini zorla ve
tehtidle imzalattığı için kendisine “şerefsiz” demiştim. Bu küfür değil. Mesleğinde asaletini
kaybedenler şerefsizdir. Savcı asilce davranmadı. 3. Yıldız üniversitesinde bir memura küfür ettiğim
için on yıl hapis vermişler yargısız infazla. O şerefsize o gün ettiğim lafı aynen tekrarlıyorum ve altına
imzamı atıyorum : “seninle işim bitmedi daha o.ospu çocuğu”. O kıyafetim marka olduğu için, yani
pahalı elbiseler giydiğim için bana laf atan ve ne istediğini sorduğumda benim yasal haklarımı sinkaf
edeceğini söyleyerek küfür eden ve dövmeye kalkan iriyarı çam yarması. Suçlu ve güçlü olarak polise
de şikâyet etti onunla dövüşmedim diye, polisi de onu da şikâyet ettim. O şikâyet yüzünden bugün
terörle mücadele işini yapmıyor, çünkü ben haklı çıkarsam terörle mücadele yardımcı komiseri
tutuklanacak. Onlar bu konuda taraf. Sonuç itibariyle tüm maltepe emniyet müdürlüğünü suçladım.
Soruşturma var. Ancak adliyede olay ayarlamaya çalıştılar. Tesettürlü kahpelere dikkat edin çünkü
sizin hakkınızı helâl gösterece bir münafık imam her zaman bulunur. Size kelime oyunu oynarlar,
kızdırırlar, küfür ettiler, duygu sömürüsü yaparlar. Ama bir şey uydurup haklarınızın ırzına geçerler.
Şeriatçı ararsan beni her gün taciz eden tesettürlü polis aileleri yeter. Daha ne diyeyim. 4. Bir de
şeriatçı kadınlar sürekli taciz ediyor, bir tane tesettürlü ayarladılar. Paralı mühendis olduğumu
düşünüp binbir cilve ile kendisini sevdirmeye çalışıyordu. Süslenip hareketler çekiyordu, sonra
şantiyedeki bölücüler vurdu. Onlarla ortak çalışan bakkaldaki kız çok oynaşıp sorun çıkardığı için
bana hakkını ver dedi. Önemsemedim, birkaç saat sonra onu solmuş halde gördüm. Tatmin oldum
diye bir şey dedi. Neymiş hakkımı vermişim o yüzden beni tımarhaneye kapatmaları hakmış. Yani
benim ömrümü almak için kendisini parmaklayan bir geri zekâlıyı bahane olarak gösteriyorlar. Bir
sürü sapık. Bu din de değil, siyaset değil. Bunlar hangi mezhepten bilmiyorum ama çok geniş onların
mezhebi. Kısacası bir sürü saçmalık. Ha bir şey daha… 5. Ben rüyamda akıl hastanesini
261
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
görüyormuşum, orayı hayal ediyormuşum, seviyormuşum..Birkaç siyasi pislikten şikâyetçi olduğum
için ve yerel seçim yaklaştığı için parti ve cemaat olarak vurdular….Tek kişiyim, çalışma hakkıma
saldırı, can ve mal güvenliğimi tehtid, maddi ve manevi zarar vermekle suçluyorum bölgedeki
şeriatçıları, kürtçüleri ve CHP’cileri…. Bir de tek bir sözüm var….EK İFADE VERMEYECEĞİM,
ŞİKÂYETÇİ DEĞİLİMİ DİYE İFADEYİ HİÇ BİR BASKI ALTINA VERMEYECEĞİME
NAMUSUM VE ŞEREFİM ÜZERİNE SÖZ VERİYORUM… ŞİKÂYETÇİ DEĞİLİM DİYE
İFADEYİ ASLA ALAMAYACAKLAR…DAHA ÖNCE AİLEM ZARAR GÖRÜR DİYE VERDİM O
İFADELERİ, AİLEM ONLARLA ORTAK ÇIKTI…ARTIK SONUNA KADAR, ÖLÜMÜNE….
12 Haziran 2013 Çarşamba
BU GÜNLERDE İŞ ARIYORUM…. Dava İSTANBUL VERGİ DAİRESİ İHBARLAR Tazminat
Davası Dolaşıp iş arıyorum. Şantiyenin kamyonlarından biri yine park etmiş dairemin önüne gürültü
yapıyor ama ufak bir hile var, erkek sesi değil bir şekilde telsizle galiba açık ve seçik bir şekilde kadın
sesi ile taciz ediyorlar, saçma hileler. Ama gerçek seslerden söz ediyorum. İki kadın kapıya geldi ve
“akıl hastanesine kapatılacaksın” diye tehtid ettiler, iç çamaşırlarımla olduğum için çıkmadım. Bir de
akıl hastanesi teşhisi var diyor kahpeler , onları kiralayan Tepe Özel Güvenlik Şirketi p.çlerinin beni
kaçırarak iftira ile koydurduğu teşhis. Daha sonra tüm özel ve ekonomik, profesyonel hayatıma
müdahale ederek benim hayatımı, gençliğimi elimden aldılar. Tazminat alamam için iş durumumu
bozdular.
11 Haziran 2013 Salı
BU DOSYALARI BİR İNDİRİNİZ VE BAKINIZ LÜTFEN Dava İSTANBUL VERGİ DAİRESİ
İHBARLAR Tazminat Davası Davacı olmak için haftalardır uğraşıyordum. Soğancıoğlu’na uyarı
mesajı çekmiştim ama kiraladığı 24 saatlik saldırı düzenleyen fahişeler gece gündüz taciz etti. Polis
geldi çağırdığımda, polisi kandırıp gönderdiler, polis inanmaya dünden razıydı geçen günlerde. Bir
defa uğradı günlerce 155′i aradığımda. Bu arada beni kafamı toparlayamayacak kadar ağır bir taciz
ve işkence altında bıraktılar ve tek satır yazı yazamadım, bir kitap bile okuyamadım. Holdingler geçmiş
harekete, Rönesans-Bilkent- Fema (Rızvanoğlu paravan şirketler grubu Fema – Ankas – İntes – … ve
KİK müfettişlerinin merhametine bağlı ayakta kalan bir sürü paravan şirket ve kamu ihalesi, çoğu
dava edilmiş) , Soğancıoğlu, Artun, Pramit, Pirizma (şirket sahibi pramit yapı denetimi ltd. şti. isminde
bir”i” harfi eksik bırakmış ve kurduğu ikinci şirket pirizma‘da bir “i” fazla koyarak eksiği
tamamlamış) . Para kaynakları sıfır, günlerce beynim acıyıncaya kadar sataştılar, anama sövdüler,
tehtid ettiler, bir sürü saldırı. Şikâyet dilekçesi yazdım, internet kafenin bilgisayarında bıraktım,
anında ulaştı polisin eline, polis ben savcının kapısındayken dayandı kapıya, çamur attı, savcı sağ
olsun beni dikkate aldı… Artık bakalım ne olacak, birkaç holdingin parası mı önemli benim meslek
hayatım mı? Aslında bu ilginç oldu, göreceğiz devlet neler yapıyor. Beni para babalarına karşı
koruyacak mı dalgasına gelmeyin, zaten kavganın konusu benim para babası olmamı engellemeleri,
tarafsız bir şekilde izleyip eğlenin. Ne diyeyim ? Ben bu günlerde iş bakacağım. Bu arada komşular
aylarca sapık gibi vurduktan sonra son günlerde işi “pornocu” iftirasına çevirdiler, Maltepe’ye
geldiğim gün başladı sakallı leprikornlar saldırmaya, bir de genç kız ayarladılar durup dururken
sataşan “ne bakıyorsun” diye. Bakmamın sebebi baba kız iki metreye yakın olmaları idi, uzun boylu
idiler. Yani sapık leprikorn şeriatçı cemaatçiler vurdu mu bir bahane bulur her zaman. Bir gece
Hacıoğlu’na gittim, orada bir tane cüce (belki de oranın müdürü veya müşterisi) çıldırmışçasına
arıyordu polisi ve şikâyet ediyordu, inanılmaz saçma ve sapık şeyler söylüyordu. Ne istediğini anlamam
için masanın diğer ucuna oturup onun yüzüne bakacak şekilde yerleştim, konuşmak yerine cinnet
geçirerek kaçtı, geri gelip gelip saldırdı. Sadece nesscafe içmeye gitmiştim, sonrada paket servisi ile eve
dürüm isteyince de telefonda spariş alan kız “a.ına koydu” diye küfür etti. Yani bir ton iftirayı
kendileri atıp, yatak odama kadar girip oradakileri iş yerine veya başka yerlere taşıyıp bir şey
kazanmaya çalışan dolandırıcı lepricorn sürüsü. Korkuları yok yaratıcıdan. Bir de bugün bir tazminat
konuşması var sokaklarda, benim tazminattan falan haberim yok. Annem veya babamla anlaşan
262
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
birileri varsa annem ve babam sanıklar arasında, beni öldürüp kendi aralarında cinayet ödülü
vermesinler, sosyal ve ekonomik cinayet işlemeye çalışıyorlar. Ama her gün bir sürü spekulasyon var,
bana hiç kimse tazminat ödemedi, dolandırıcı avukatım bir vurgun yaptıysa ondan davacı ve
şikâyetçiyim. Zaten Halûk Bozkurt’un sürüsünden hiç kimseye güven olmaz, emniyet müdürü olsa
takmam Halûk Bozkurt sürüsünden olunca ki o H. Bozkurt da Harun Hasan Öge’nin (mafya dizileri
seyredip suç işlerken kendisini değerli adam olarak gören, üç kuruşluk dolandırıcı şerefsiz olduğunu
kendisine bile itiraf etmeyen kaçık şeriatçı) uşağı, emirleri yerine getirirken kız çocuğu gibi ağlayıp,
köpek gibi yalvarıyor çünü Öge’lere uzun zamandır hizmet ediyor, onlar batarsa onun tüm siyaset
hayatı bitecek, o kapıya çok odun taşıdı, ben odun olmamak için hayatımı tehlikeye attım. Şu an da
pek yaşıyorum sayılmaz. 10 Haziran 2013 Pazartesi Birkaç gün önce kiralık komşuların ve onlarla
beraber hareket eden, sokaktan hakaretler ve tehtidler savuranlar hakkında bilgi vermiştim. Cumartesi
günü komşulardan biri balkona çıkarak hızlı bir şekilde konuşup laf atarak kitap okumamı, yani
mühendislik çalışmalarımı engelleyemeye başladı, kendilerini gizlemediler bu defa. Hem suçlu hem
güçlü şekilde bu defa şikâyet edeceğim diye başladı yüzünü tam görmediğim kocası. Git şikâyetçi ol
dava et, mahkemede görüşelim ve beni burada rahatsız etme, aylardır çalışmamı engelliyorsunuz
dedim. İşi birkaç gün önce pornoculuk iftiralarına dönüştürdüler. Bütün siyasi saldırıları bana sapık
iftirası atarak kapatmaya çalışıyorlar, günlerce uykusuz bırakarak hafızamı bulandırımaya
çalışıyorlar. Böylece ayrıntıları net hatırlamamı engelleyerek yapacağım suçlamayı şüphe altında
bırakmaya çalışıyorlar. Sultangazi’deki adresimdeki saldırıyı devam ettirdikleri için aynı şekilde
savunmaya, hayatta kalmaya çalıştım. Pornoculuk iftirasına gelince, beni beş parasız bırakıp oradaki
salaş kadınlara muhtaç göstermeye çalışıyorlar, Maltepe’ye geldiğimden beri 3 escortla ilişkiye girdim.
İnanın ihtiyacım yok öyle kahpelere, iftira atmadan önce de geceleri vuracağız, dövelim, saldıralım
diye bağırıyordular. Çünkü artık deşifre oldular, beni tacizlerle kışkırtıp bardağı taşırıncaya kadar
devam edip tepki almaya, kendilerine küfürler savuran veya tehtid eden sapık, kabadayı, deli olarak
gösterip soruşturma kapsamına alınması gereken Özel Güvenlik Şirketi’ni davadan kurtarmaya
çalışıyorlar. Orada beni esir tutup para kazanmamı, başka bir adrese taşınmamı engelleyip diğer
yandan da eziyet edip tepkilerimi teşekkül etmiş olay olarak göstermeye çalışıyorlar. Polisten destek
alamıyorum, polis inanmamak için her şeyi yapıyor. Bölgenin terörle mücadele komutanı bile
kanıtlayamazsın, boyun eğip susacaksın diyor ve beni bu şerefsizlerin eline terk ediyor. Bugünkü son
dalga da “kendisini Türk milletinden üstün gören Bulgaristan göçmeni olduğum” yönünde. Kahpeler
her gün iftira atıyorlar da neden ciğeri beş para etmeyen şerefsizlere vurduruyorlar, etrafımdaki o
uyuduruk magandalar mı bu milleti temsil ediyor. Üstelik ben Türküm ve kendimi temsil ediyorum,
beni bu milletin dışında gösterip, bu milleti bana düşman edip daha kolay öldürmek, sindirmek ve yok
etmek istiyorlar. Yapılanlardan sonra CHP açık bir şekilde terörist örgüt sıfantını ortaya koydu. CHP
bir terör örgütü durumunda ve il emniyet müdahale etmiyor. Yarın davacı olacağım, iç işleri
bakanlığının bir soruşturma açtığnı söylediğim özel güvenlik şirketi sanıklar listesindeydi ve
internetteki yazılardan söz ettim onlara ve kendilerini buldular bu yazılarda. İftira atarak vurdular,
beni bir bahçe katına kapatıp uykusuz ve çalışamayacak halde günlerce yaşattılar. Ülkücü özel
güvenlik şirketi Tepe Özel Güvenlik Şirketinin nasıl dolandırıcı olduğunu ispatlamış oldum. Şimdi
gerisi organize suçlar şubesine kalmış. Dava ile ilgili evrakları linkten indiriniz. ——>Tazminat
Davası SAAT 09:00 GİBİ KÜÇÜKYALI KARAKOLU’NDAYDIM, DAVA AÇ DİYORLAR, DAVA
AÇMAM İÇİN GEREKLİ PARA KAYNAKLARINI ALDILAR ELİMDEN. POLİSLER
ARALARINDA “POLİSLE KAVGA EDİP SONRADAN ŞİKÂYETÇİ OLMUŞ” DİYE BİR ŞEY
KONUŞUYORDU, ŞİKÂYETİMİ İŞLEME ALMAMAK İÇ İTLİK KÖPEKLİK YAPIYORDULAR.
HALKIN KONUŞMASINDAN VE LAF ATMALARINDAN ANLADIĞIM KADARIYLA RÜŞVET
ALIP SORUŞTURMAYI KAPATMAK İÇİN BASKI UYGULAYAN VE BABAMIN ARKADAŞI DİYE
DAYAMAYA ÇALIŞTIKLARI POLİSİ SAVUNUYORLAR. AYNI İT TÜM CEBECİ MAHALLESİNİ
KIŞKIRTIP ŞİKÂYETLER AYARLAMAYA ÇALIŞIYORDU. BU İT OĞLU İTİN ÖZGÜRLÜĞÜME
VE GENÇLİĞİME SALDIRMASINI DESTEKLEYİP DE DEVLETTEN MAAŞ ALAN KAÇ İT
VARSA HEPSİNİN ANASINI AVRADINI… ASİL VE GÜZEL BAHANELERLE, DAHA
DOĞRUSU MANEVİ DEĞERLERİ İSTİSMAR EDEREK DOLANDIRICILIK YAPAN ŞEREFSİZ
AYNASIZ SÜRÜSÜ GENÇLİĞİMİ ELİMDEN ALDI… AYNI KÖPEK “NAMAZ KILIYOR MUSUN
DİYE BAŞLAMIŞTI VE BANA POLİS BASKISI UYGULAYARAK DEVAM ETMİŞTİ,
SANIKLARIN AKRABASI OLMA İHTİMALİ BİRİ VARDI YANINDA VE BENİM ZARAR
GÖRDÜĞÜMÜ İNKÂR EDİYORDU. O KÖPEK KARAKOLDA DEĞİL DE DIŞARIDA KARŞIMA
263
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
ÇIKSA ONUN ANASINI AVRADINI DÜZ GEÇECEKTİM, O ANA BABA MUHABBETİNİ ONUN
G.TÜNE SOKACAKTIM. ORASI KARAKOL VE ÜZERİNDE DEVLETİN ÜNİFORMASI OLDUĞU
İÇİN KARŞI ÇIKTIM AMA KAVGA ETMEDİM. ULAN DOLANDIRICI SÜRÜSÜ SİZİN KAÇ
TANE MANEVİ DEĞERİNİZ VARSA HEPSİNİ S.KEYİM. İT OĞLU İTLER. İŞİNİZİ
YAPMAMAK İÇİN BAHANE ARIYORSUNUZ, SAVCI İHBAR HALİNDE MÜDAHALE
EDİLMESİ GEREKTİĞİNİ SÖYLEMİŞTİ, BUNLAR TARAFLI DAVRANIYOR. TEPE GRUBU,
YANİ BİLKENT HOLDİNG ORAYA DA BASMIŞ PARAYI. SIFATINA TÜKÜREYİM BÖYLE
POLİSLERİN, BEN BABAMDAN NEFRET EDİYORDUM, GENÇLİĞİMİ YEDİ DE ARKADAŞI
DİYE GEÇİNEN RÜŞVETÇİ G.TVERENLE Mİ ARKADAŞ OLACAĞIM. ÇIKAR O ÜNİFORMAYI
DA ÖYLE ÇIK KARŞIMA O.OSPU ÇOCUĞU. POLİS ÜNİFORMASINI KULLANMA BENİ
DOLANDIRMAK İÇİN. SENİN GİBİ ÇİRKİN VE FAKİR GÖSTERMEK İÇİN BENİ MESLEĞİMİ
DE ÖMRÜMÜ DE GENÇLİĞİMİ DE YEDİN. POLİSLERİ ZENGİN EDİN, BÜYÜK MAAŞLAR
VERİN MÜHENDİS MAAŞI ALANLARIN HAYATINA EŞKİYA DOLANDIRICI TECAVÜZCÜ
GİBİ SALDIRMASINLAR, TOPRAK DOYURSUN ONLARI. 3 TANE JAMMER ATLATMA
YÖNTEMİ ORTADA, ARTIK UZAKTAN KUMANDALI BOMBALAR PATLAYACAK ÖZGÜRCE,
BU DA BENİM CEVABIM ONLARA. DAVA DOSYALARI (ORİJİNALİNİ HER ZAMAN
BURADAN İNDİRİNİZ, KOPYELERİ DEĞİŞTİRİLMİŞ OLABİLİR) ———> Tazminat Davasıııı
(indirmek için tıklayınız) YAPTIĞIM İHBARLAR —–> İHBARLAR (indirmek için tıklayınız)
İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BİLE BENDEN KANIT İSTEMEDİ, MALİ ŞUBE CEVABI ———
>İSTANBUL VERGİ DAİRESİ (indirmek için tıklayınız) BİR DE BUNA BAKINIZ ——-> Dava
(indirmek için tıklayınız) UYARI : Bir de rica ederim bu manyakların taciz ve kışkırtma makinası
ufacık tefecik tesettürlü kadınlar ve her birinin yanında 2-3 yaşında küçük çocuk oluyor. CHP
cemaatle birlikte hareket ettiği için her yerde beni bu aşağılık küçük hayvanlar taciz ediyor,
geliyorlar küçük çocukluk ufak yılanlar ve kışkırtmaya başlıyorlar.
08 Haziran 2013 Cumartesi
18 -20 aydır, hatta 15 senedir aynı yöntem aynı işkence, ısrarla vazgeçmeden bardağı taşırıncaya
kadar taciz-hakaret-iftira. Ta ki beni kızdırıp tehtid koparıncaya kadar. Etrafta herkesi ayarladılar,
beyaz gömlekli ve güneş gözlüklü bir it tüm çevreyi ayarlayıp şahitsiz bıraktı beni. Bundan sonra da
hasat alır gibi günlerce sinirlerimi yıprattılar, gerginlik ve kavga tehtidi ile türlü türlü hakaret ve
iftiralar attılar. Benden kaba sözler ve tehtidleri koparmaya çalışıyorlar. İşin mantığı bu, zıvanada
çıkıncaya kadar devam ediyorlar, bardağı taşırıyorlar. Polis asayiş otosu gelmeden kaçmış oluyorlar,
hepsi kiralık o.ospu ve p.zevenk, hepsinin derdi beni dava açamayacak kadar parasız bırakmak. Kredi
kartı borçlarımı ödememi engelleyerek kredibilitemi yok ettiler. Ekonomik olarak yok ettiler. Kapıya
borçlar gelecek, kiramı ödeyemeyeceğim. Her şeyin sebebi YTÜ ‘de bana saldıran ve şantiyelerinden
birine Soğancıoğlu İnşaat tarafından getirilmiş olduğum Özel Tepe Güvenlik şirketi. Savunmasız
insanları kıskanıp saldıran bir p.ç sürüsü. Bu şerefsizleri suçladığım el yazılarımı (Gaziosmanpaşa
Cumhuriyet Savcılığı’na 10. sayfayı tamamlamıştım) valiliğe göndermiş olduğum şikâyet dilekçesine
ek olarak koydum. Ülkücü şerefsiz p.ç varoş güvenlikçilerin şirketinin valilikteki dişi ülkücü o.ospu
kurtardı, organize suçlar masasına sevki gereken evrakı il özel idaresine gönderdi. Ve tüm şehir
susuyor, işe yarayan tek bir devlet görevlisi yok. Çünkü tüm kiralıklar ödül, yani bir kemik atılmasını
bekliyor. Bir yandan da mühendis yok etmenin zevkini yaşıyorlar, iftiralarla kışkırtıp laf koparttıkları
ve sonra saldırdıkları, iftira atıp batırdıkları mühendis. Büyük bir şoparlık bunların yaptığı,
dolandırıcılığı kitle hareketine çevirdiler. Belki tüm dünyayı Türk ya da Müslüman yapamazlar ama
bütün dünyayı dolandırıp soyabilirler, dünya çapında yankesicilik için yeteenkleri var.
07 Haziran 2013 Cuma
Bir Cuma daha ve geçen Cuma’dan beri tek adım yol alamadım. Jandarma, valilik, savcılık
dolaşıyorum. Tepe Özel Güvenlik şirketi, yani Tepe Grubu tarafından kiralanan gece seks muhabbeti
fahişeleri saldırdı aylarca. Beni buraya CHP bölgesine getirdiler ve yok etmeye çalışıyorlar. Aslında
264
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
benim derdim CHP ile değil, CHP içindeki kürtçü Türk düşmanı Kılıçdaroğlu KCK’sı ile. Valilik evrak
bürosu şerefsiz kadın memuru MHP ve özel güvenli şirketini suçlayan yazıları yok etmek için
dilekçemi İl Özel İdaresi’ne gönderdi. Fahişe çok fena kazık attı, devlet memurları evrak oyunu ile
insan hayatı yok ediyor. Bir yandan da bu davacı olma süreci uzadı, Bakırköy Ruh ve Sinir H.
Hastanesi’nden davacıyım, ama karşıma bir tane doktor çıkarıp 14 senin değil de 2-3 senin kavgasını
yapıyorlar. Ben adımımı o hastanenin kapısından içeri attığım günden beri şikâyetçiyim ve kan
davalıyım o ülkücü işkence merkezi ile, solcuları karıştırmasınlar boşuna kavgaya. Kurtulamazlar.
Ayrıca dava sürecini uzatınca bir sürü madur görünüşlü dolandırıcı yarattılar, hepsi para koparmak
peşinde. Yani tazminatı verirseler memur p.çler kendi adamlarına tazminat olarak aktaracak parayı.
Yani süreci uzatıp para koparmaya çalıştılar, potansiyel zengin olarak gördüler beni ve parayı alınca
şimdiki savunmasız adamı soymuş olacaklar. Bu da emniyet müdürlüğü destekli bir dolandırıcılık.
İsteseydiler bin kere öldürürdüler şimdiye kadar, tüm köpeklerin derdi para koparmak. 30-40 sene
yaşamış p.çler ve o.ospular bir şey başaramamışlar ama parayı kapmak için birden çok değerli oldular.
Hiç kimseye tek kuruş vermemek namus meselesi. Çok asil bahanelerle dolandırıcılık, işte cono
sürüsüne bu yakışır. Makam, görev ve akraba ilişkileri ile adam dolandırmak, teknoloji ve eğitim
ilerleyince üç kuruşluk yankesiciler böyle dolandırıcılık yapıyor. Bir yandan da sembol yüzler
yarattılar. Varoş kıyafetleri ile beni üniversite okumamam için tehtid eden Neşe Üstün ve başkalarıyla
oynaşmaya başlayınca silip gönlümden attığım, kiminle oynaştığını öğrenmek için git arkadaşlarınla
gez (git seni becersinler demediğim, git erkeklerle daha çok oynaş demediğim) bir tane uyanık
dolandırıcı. Bir yandan da sapık gibi saldıran ve çıldırtmaya çalışan, her hareketi ile beni yerin dibine
batırmaya çalışan, evde 5 vakit namaza 5 vakit katan ama dışarıda adi ve soysuz kadın gibi davranıp
beni çıldırtmaya çalışan annem. Bir sürü madur görünüşlü dolandırıcı kadın ve onlar adına beni
tehtid edip malıma canıma saldıran kahrmana görünümünde p.zevenkler. On binlerce adi suçlu ve on
binlerce bahane. Bunlar yüzünden ne eğitim görebildim, ne de para kazanabildim senelerce. Maddi ve
manevi olarak zarardayım. Ömrümü kısalttılar. Hepsi için 3-5 yıl hapis cezası isteyeceğim ve tazminat
talep edeceğim.
05 Haziran 2013 Çarşamba
Rüşvet dağıtarak, adam satın alarak zengin olmuş birkaç şerefsiz baboş beni işe almış ve sömürmüştü.
İnanmayın bunların gittiği umreye, yaptıkları siyasete. Aylardır hukuk mücadelesi veriyorum, ama o
kadar çok şerefsiz satılık o.ospu çocuğu devlet memuru ve it var ki önce Sultangazi İlçe Emniyet’in
soruşturulması gerekiyordu ki işlemlere devam edeyim. Valiliğin Evrak memuru bile satılık adi bir
kadın çıktı. Önce bilirek ve isteyerek kasıtlı olarak beni kışkırttı ve öyle sapık satılık memurla sert
konuşulur ancak, cevabını aldı. Şikâyet dilekçesindeki ekleri baz alarak kazık attı. Yazıyı İl Özel
İdaresi’ne gönderdi ve diğer piç MHP’ci memurlardan destek aldı çünkü el yazılarında MHP’nin
yaptığı terörist militan saldırılar yazıyordu. Yani şerefsiz memur MHP adına terörist saldırı düzenledi
ve imkân vermem, izin vermem şeklinde konuştu. Geçmişteki yıllarda da bu valilik memurları evrak
trafiği ile senelerimi almıştı. Bunlardan kurtulmak için değil, cezalarını vermek için son nefesime
kadar çalışacağım, savaşacağım. Gençliğimi çaldılar, geri kalan ömrümü onların cinsine ayıracağım,
cevaplarını vereceğim. Bir it oğlu it baboş rüşvet makinaları onlara karşı savunma yaptığımı iddia
ediyorlar, onların anasını belleyeceğim günü bekleyerek yaşıyorum, birkaçe espiriyi dolandırıcı p.ç
avuklatlardan hile öğrenerek iftira malzemesi olarak kullanmasınlar. Tekrar söyleyeyim mi? Bana bak
sapık kıro, senin için geliyorum… O rüşvet verdiğin itler gelecek seni almaya, çünkü parayı alsalar
bile senden g.tleri yemeyecek suç işlemeye. Cemaati de saldı üzerime, satılık itleri de. Oturduğum
sitede bile hayvan it kiraladılar. Bunun hesabını verecekler. Bugün bulgar konsolosluğuna bir
uğradım ve bilgi aldım. Savcılığa da uğradım. Artık utanarak değil, nefretle ve kızgınlıkla söylüyorum,
ben şeffaf bir adamım ama hesap vermiyorum hiç kimseye. Cinsel hayatıma saldıran fahişe zihniyetli
iftiracı kaltaklar şunu ispatladık bunu ispatladık diye konuşuyorlar. Gizli bir şey bulmuş gibi
konuşuyorlar ve bunu beni yıpratmak için kullanıyorlar. Gece gündüz cinsellik lafları atarak kafamı
beceren fahişeleri bulacağım, kaçmasınlar, onların cinsini belleyeceğim. Mutlaka bulacağım onları
çünkü beni tehtid ettirdikleri pe.evenkleri biliyorum. O itleri konuşturacağım yolunu bulupta ki o
fahişeleri belleyeceğim. Nedir yani, merak ediyorum. Sapık gibi rahatsız edip sapık gibi
röntgenliyorlar. Yok masturbasyonmuş, yok pornoymuş, yok bilmem necilikmişu şuculukmuş
265
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
buculukmuş…. Aslında bunların yaptığı şey benim cinsel hayatıma saldırıp gece gündüz hormon
seviyemi yükseltmek ve kendi kendileri iftira atıp kendileri inanıyorlar. Kalabalık cemaatler ve
kalabalık kılıçdaroğlu cono sürüleri. Benim hayatımda gizli bir şey yok, ama herkes bilir hesabını
vermem özel hayatımın. Kızdığım şey birinin bir şey öğrenmesi değil, gizli bir şey yok. Benim kızdığım
şey ciğeri beş para etmeyenlerin benim bedenim ve özel hayatım, sevdiklerim hakkında yorum
yapmasıdır. Bekleyin geliyorum Bilişim Eğitimin pis fahişeleri ve pe.evenkleri. Bu kadar suç işledikten
sonra başbakanın akrabası bile olsanız gireceksiniz kodese. Günleriniz sayılı. Hatırlı tanıdıklarınıza
güvenip görevini kötüye kullanan itlerin sicilini becereceğim, ocaklarına incir ağacı dikeceğim. Şunu
bulduk bunu bulduk ispatladık dedikleri benim bedenime zorla zorla eziyet etmektir. Tüm ömrümü
kısalttı süleymancı baboş ailesi Öge’ler çünkü eğer suçlarını ispatlayacak, araştıracak dürüst bir polis
olsa Sultangazi bölgesinde on milyonlarca liraları gidecekti. Milyonlarca lira gideceğine bin tane ucuz
rüşvetçi ite biner lira ver ki servetin gitmesin, budur zihniyet. 03 Haziran 2013 Pazartesi Bütün bu
olaylar sonucunda cemaatin ve CHP’nin kaltakları şu fezlekeyi işleme koymamı engellediler. Bu süre
içinde Sultangazi İlçe Emniyet Müdürlüğü kendi kendisini soruşturdu. Sanıklar ve bağlı oldukları dini
ve siyasi gruplar bana saldırdı. Öğrencilik yıllarımdan beri bana düşman olan Tepe Özel Güvenlik
şirketi Ted Rönesans Koleji Şantiyesinde maddi olarak bitirdi beni, para kazanmamı engellemek için
gecek gündüz rahatsız eden sapıklar ayarladı. Site ve site çevresindeki işyerlerindekileri satın aldılar.
Bir tane fahişenin babası kızımı seviyorsun ama sana değil başkasına s.ktirefceğim diye bir laf edince
tepem attı bir ay kadar önce, kızdım ve ona yakışacak laf söyledim. Bu lafı bahane ederek kızını
pazarladı resmen, bol bol reklâm yaptı kızına. Kıskaçtayım, gece gündüz rahat yok.
266
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
267
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
02 Haziran 2013 Pazar Dün cemaatçi karılar her günkü gibi sokakta etrafımda dolaşıp sorun
çıkarmaya başlamıştı. Cemaatçi karılar sürekli olarak beni kışkırtıp sokakta olay çıkarmaya
çalışıyorlar. Dün yine markaja aldılar beni sokakta, zaman kaybetmeden yumruğumu sıktım ve laf
atana vuracağım dedim. Dönüşte sokağın aynı noktasına sandalyeler koymuşlar ve bir aydır tek
kişinin oturmadığı yere bir sürü ihtiyar dizmişler. Aralarına da polis koymuştular. Vukuat çıkarıp
Türkeşçi ve KCK’cı memur ve köpeklerin sicilini kurtarmaya çalışıyorlar. Şöyle kafama göre birini
kestireceğim laf atanlardan, güzel bir dayak atacağım. Dünkü uyarıdan sonar tesettürlü kaltaklar üçer
dörder laf atmaya başladı ve kıyıda köşede onları koruyan sakallı pezolar var artık. Artık işin içine
erkekleri de sokmaya başladılar. Artık sır değil, dün jandarmaya bugün asayişe gittim. Olaylar 20012002 yıllarında ben Üsküdar ülkü ocağı misafirhanesinde ikamet ederken Tepe Özel Güvenlik
şirketinin elemanı tarafından “bize kız ayarla” tacizine maruz kaldığımda ilerlemişti. Savcılığa
gittiğimde savcıyla daha önce tartışmalı olduğum için savcılık müdahale etmek yerine şikâyet dilekçesi
metnine müdahale etti, savcı ısrarla almadı dilekçemi, yine kafasına göre yön verdi metne (olayı
başlatan şikâyet dilekçesi metni yüzde yüz savcı tarafından yazılmıştı, ben tek kelime söylememiştim ve
imzalamamak için kavga çıkarmıştım) ve çok uyduruk bir şey yazmıştı. Savcı güvenlik şirketi ortak
kahpeliği ile beni YTÜ’den kaçırdılar ve facebook profilimde bu durum açık şekilde yazılı yaklaşık iki
yıldır. Tepe özel güvenli şirketi beni Soğancıoğlu İnşaat’ın çanakçılığı ve suç ortaklığı ile bir Tepe
Özel Güvenlik şirketi müşterisi olan şantiyeye getirdi ve günlerce uykusuz bıraktılar. Hiç şahidim
yoktu, her şeyi inkâr ediyordular. Tepe Grubunun Özel güvenlik şirketi buradada vurdu. Tepe’nin
amcını biliyordum, okula gittiğimde orada da Tepeciler sorun çıkarmaya başladı. Bakırköy ruh ve
sinir hastalıkları hastanesi ülkücülerin işkence merkezi olduğu için psikolojik tuzak kuruyorlar.
Okulda iken birkaç saat bekledim orada ve gözlüklü bir güvenlikçi yanımdan geçip “normaldin” dedi
ve gitti. Sonra karşıma çıkıp sandı ki yanına gidip bu konuyu kendisine anlatıp oyuna geleceğim.
İpnenin oğulları beni on sene önce kaçırıp üniversiteli kızlara sulanan puşt güvenlikçiler için ömrümü
yemişti. Ülkücü piçlerin oynadığı oyunlar genellikle şöyledir: Senin adını söyleyip aralarında
konuşuyormuş gibi davranırlar veya senin hakkında bir şey söyleyip seni mutlu edip seni
tanımıyormuş gibi yaparlar ve sonra sana kendi kendine gülümseyen mutlu deli muamelesi yaparlar.
Veya onarla konuşmaya başlarsan konuşkan ve alâkasız kişi muamelesi yaparlar ve böylece deli
muamelesi başlar. Veya bir laf atıp sizi can alıcı önemli bir konuda vurmaya çalışırlar, sizi yanlarına
gidip konuşmak için mecbur bırakmaya çalışırlar. Böylece her durumda kendi kendine gelin güvey
olan, alâkasız şeyler söyleyen, veya kendi kendine sırıtan deli durumuna düşürmeye çalışırlar. Tepe
Özel Güvenlik şirketinin elemanların görev aldığı üniversitelerdeki öğrenciler psikolojik hastalıkların
özelliklerini öğrenirse sorun çıkmaz. Sene 2000′de etrafımda beni markaja alıp taciz eden öğrenciler
vardı. Sürekli markaja alıp rahatsız ettiler, bir de evden para gelmeyince ve annem de çılgınca baskı
uygulayınca gerginlik olmuştu. Bu markaj ve tacizin sebebi de şüphesiz Tepe Grubu Özel güvenlik
şirketinin piçleri. İki senedir yazdığım yazılarda o şirket ve güvenlik görevlileri hakkındaki
şikâyetlerim açık şekilde mevcuttu. Bu nedenle beni gece gündüz psikolojik teröre ve sözlü şiddete,
tacize maruz bıraktılar. Saatte sekiz on defa kapıma gelip tehtid ediyorlar, kafamı meşgul edecek şeyler
söylüyorlar. Tepe’nin piçleri işkencecin tımarhanenin köpekleri oldukları için insanları psikolojik
iftira atarak kaçırıyorlar. Soğancıo…….BURADAN İTİBAREN YAZILARI YOK ETMİŞLER,
SİTEMİ ELE GEÇİRİP ÖNEMLİ BİLGİLERİ SİLMİŞLER….
268
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
BU İNTERNET SİTESİ POLİS KAPIMA GELMEDEN ÖNCE SALDIRIYA UĞRAMIŞTI. O NEDENLE BİRÇOK
BİLGİ EKSİLDİ. ELİMDEKİLERİ EKLEMEYE ÇALIŞACAĞIM. POLİS BENİ GÖTÜRSEYDİ HİÇ BİR ŞEY
269
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
İSPATLAYAMAYACAKTIM.
270
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
271
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
272
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
273
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
274
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
275
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
Yukardaki dilekçe metninde günün 24 saati tacizde bulunuyorum diye bir ifade var . Savcı ifademi alırken
gerekli açıklamayı yaptım. Beni tehtid edip dilekçemi Organize Suçlar Şubesi yerine İl Özel İdaresine
gönderen valilik memuru ile konuştuktan sonra iki saat içinde bu dilekçeyi yazıp adliyeye gittim ve
savcının karşına çıktım. Daha sonra burada yayınladım . Beni acımasızca taciz edip kafamı karıştıranlar
“taciz ediliyorum” yerine “taciz ediyorum” yazmamı sağladılar. Böylece değil mühendislik yapmak,
dilekçe bile yazamayacak kadar çok sözlü şiddet uyguladıklarını ispatlamış oldum. Ancak kendilerini
göstermeden aylarca taciz ve tehtid eden, beni yok etmek için milyonlarca liralık ödül, yani para
alacaklarını söyleyen şerefsizler yine vurmaya devam etti ancak farklı bir şekilde. Sekiz on saat beni
sürekli gürültü ile rahatsız ettikten sonra 12-15 yaşındaki ve yoldan geçen maganda gençlerin yorumlar
ve hakaretlerle dairemin önünden geçmesini sağladılar. Bunlar acayip bir gürültü ile geçiyor ve yorum
yapıyor, laf atıyor. Komşular onların yerine devam ediyor. Böyle bitmeyen ve kafamı durduran bir taciz
makinaası oluşuyor. Sonra da aşağılık laflar ederek üstümdeki dairede biri ve üst katlarda biri bağırıp
pis iftiralar atınca bende karşılık vermek zorunda kalıp küfür ettim. Sonra hepsi beraber vururken bir
tane yüzünü görsem tanıyamayacağım ve sürekli tehtid savuran iğrenç karı üzerine almaya çalıştı
olayları. Üst kattaki kadın satıcısı da beni taciz ederken yüzünü görmediğim beyaz saçlı bir karıyla
oturuyordu, polis gelince balkona bakımlı genç kadın koymuştu. Böylece Küçükyalı Karakolu, 155′ten
gelen polisler ve site sakinleri kafalarına senaryolar uydurup ona göre raporlar tutuyordu. Hepsinin
canın cehenneme. Kafamı becerip bir tane kelimeyi yanlış yazmamı sağladılar, savcıya doğru açıklamayı
yaptığım için ve ifade verdiğim için önemsemedim durumu. Ancak itiraf etti deyip onlarca o.ospu
ayarladılar “tacize uğradım” diye iftira atan. Ben o fahişelerin kocalarına ve babalarına vücutlarını
iftira malzemesi olarak kullanıp para kazanan fahişelerin pe.evenkleri diyorum. O pezeve.kler karşıma
çıksın da konuşsun. Taciz edilmiş olduklarını iddia eden iftiracı karıları da çirkinseler dövmeye, bakımlı
276
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
ve gençseler becermeye söz veriyorum.
277
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
278
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
BU SİTEYİ TASARLAYAN VE KORUYAN ARKADAŞIN 3000 KADAR MÜŞTERİSİ VAR. BENİMLE
TANIŞMADAN ÖNCEKİ MÜŞTERİ SAYISINI BİLMİYORUM AMA SUÇLADIĞIM SULTANGAZİ İLÇE
EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ’NÜN EMNİYET MÜDÜRÜNÜN ARKADAŞI OLUYOR KENDİSİ.
279
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
280
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
281
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
282
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
THIS IS SHENOLISM BABOOOOO….
283
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
BAŞIMA GELENLER SONUCUNDA OLUŞAN
BİLGİ VE DÜŞÜNELER…
KATL-İ-AM KATL-İ-AM KATL-İ-AM KATL-İ-AM
—————————————————————————–
Bu başlık altında size siyasi grupların kahpe o.ospu militanları ile cinsel iftiralar atarak
işledikleri cinayetleri ve yaptıkları işkenceyi, o siyasi partilerin destekçisi polislerden
aldıkları desteği anlatacağım. Benim dünya görüşüm kaptalizm idi . Yani bütün bu sağ
sol kavgasını red edip sermayenin ve paranın gücü ile memleketin kurtulacağına inanan
biriydim. Hem sağcılara hem solculara tarafsız gözle bakıyordum. Kirli çamaşırları
ortaya çıkıyordu. Komik duruma düşüyordular. Sağcı solcu cinayet işlemek için
saldırdılar, düşman edip küfür ettirdiler beni ve tarafsızlığıma gölge düşürdüler. Artık
insanlar yorumlarıma şüphe ile bakacak çünkü beni öldürmeye çalıştılar, ben de nefret
ettim, küfür ettirdiler, tehtid ettirdiler.
—————————————————————
————–
Bütün saldırılar cinselliğe dayalı değil, bu saldırının mekanizması genellikle :
İFTİRA AT —–> Günlerce taciz et ve idiotluk yap, gizlice tehtid ve hakaret ederek
küfür ettir, tepki al —–>İFTİRAYI YAYMAK İÇİN PROPAGANDA YAP —–> CEZA
VERDİĞİNİ SÖYLEYEREK YIPRAT, KALABALIK KİTLE HALİNDE ZARAR
VER, YIPRAT, YOK ET —–> TOPLUM CEZA VERDİ, MEMLEKET YOK ETTİ
DİYE AÇIKLAMA YAP….
—————————————————————
————–
Çok sayıda iftiraya maruz kaldım. Sebebi tazminat talebim değil, sebebi çok sayıda özel
güvenlik şirketi ve devlet memurunun hapis cezası alacakları suçlar işlemesi, bunlarla
anlaşmalı ticari kurumların çalışanları ve attıkları iftiralar.
Toplumun en ilgilendiği ve beni öldürmek için kullandığı iftiracı şirket ide YAPI olduğu için ondan
başlayacağım:
Sene bilmemkaç, 2008 öncesi. Beynime zarar verip hafızamı sildikleri adam kaçırma
olayından önce. Bakırköy ve polis mafyası babamı kullanarak evde olay çıkardı, babam
kendisini yerlere atarak ve pencerelere çıkıp bağırarak şiddetli bir gürültü patırtı
çıkardı. Böyle bir olaya katlanamadığımı biliyordular, utancımdan çıldırıyordum ve bu
babamın senelerdir yaptığı bir rezaletti. Katlanamayacağım bir şey yaptılar ve beni
tutuklatıp götürdüler tımarhaneye. Orada her zamanki sapık fahişe Çiğdem Küçükali
284
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
vurdu sanırım, kapattı koğuşa ve orada komünist, top sakallı bir doktor bastı elektriği
ama öncesinde bir ide YAPI ziyaretim vardı.
Senelerce hatırlamadığım ve sonradan taksit taksit hatırlattıkları bir ide YAPI
ziyaretim. Arzu Dural Gök ile konuştum. İnternette beni izleyen bir kitle olduğunu
anlattım o dönemde. Sapık akrabalarım ve üniversitedeki özel güvenlik şirketi, polis
saldırıları yüzünden çocuk sahibi olamadığımı ve evlenemediğimi anlattım. Kendisi
bana boş bir kâğıt imzalatmaya çalıştı, karşılığında bir tane kız verecekti ki o kızı red
ettim. Dalga geçtim. Ayrıca spermlerimi istedi çocuk için ama ben bir iki adım attım
sonra geri döndüm WC’den. Dedim ki ben çocuk için sperm vermem, hayvanlar bile
çocuklarına bakar, terk etmez. Ben hayvandan kötü olamam. Herhangi bir anlaşma
olmadı aramızda, çekip gittim. Seneler sonra, yani bu günlerde imajımın
kopyalanmasına izin veren adam iftirasına uğradım. En azından benim kopyemi,
müsvettemi çıkardıklarını kabul ettiler. Yani ne kopyaladıysalar o kopye iğrenç, poktan
bir müsvette. İmaj kopyalama saçmalığı neyse artık bilmem ama beni öldürmeye
çalışıyorlar. Yani yaşamama izin vermediler, beni ölüdürüp yerime poktan bir kopye
koymaya çalışıyorlar. Biri kırostar, diğeri yüksek lisanstan şutlanmış iğrenç bir
p.zevenk (patronların fuhuşu için arabayla karı servisi yapıyor), daha bir sürü geri
zekâlı dolaşıyordu ve iftira atıyordu bana. Tüm hayatıma saldırıp annemi ve ailemi bile
kullandılar, olaylara yön verip iftiralar attılar.
Taksit taksit hatırtlattılar ya, yeni hatırladığımı farklı renkte yazayım. Orada Arzu
Hanım benimle konuşup boş bir kâğıt imzalatmaya çalıştı, devamını biliyorsunuz.
Sonra bir tane kızla görüştürdü, Hatice Hanım’a benziyordu. Onunla konuştum, sohbet
süper gitti. Ona bana donunu verip vermeyeceğini sordum. Kabul etti. Ben de donuna
sahip çıkamayan kızla işim olmaz dedim ve çekip gittim. Beynim saldırıya uğrayınca
Arzu Hanım beni ide YAPI’ya getirtmiş Öge’ler ve Bozkurt’larla ( Bu arada Bozkurt
deyince onun şirketinin adı Tuan değil, şirketinin adı Artun….) bir görüşmede
ilgileniyorsun galiba dedi. Ben de kapıyı kapatalım ve başlayalım dedim. O da sustu.
Yapacak mısın diye sordu. Ben de gönüllü görünmüyorsun, zorla yapmıyorum. Kadın
istekli olmayınca yapmıyorum dedim ve konu orada kapandı. Ama çok önemli diğer bir
nokta da hiç sebep yokken durup dururken sordu bu soruyu ve rezil oldu. Beni
etkileyecek şaka peşindeydi, ama fazla etkileyemedi. İlgileniyorsun galiba sözünü de çok
etkileyici ve cilveli bir şekilde söyledi, burada yazarak anlatılmaz video kaydı gerekiyor.
Ama Öge’lerle beraber çalıştıkları için o da vurdu patronla birlikte. Beni batırıp
Hatice Hanım’ı parası olduğu için mi seviyorsun şeklinde konuşunca ben de ona jigolo
olsam Hatice Hanım’a değil size gelirdim, siz patronsunuz, Hatice Hanım’ın jigolaya
ihtiyacı yok dedim. Defalarca ne kadar tazminat istiyorsun diye sordu ama öyle bir
dönemde sordu ki hafızamda yoktu o olaylar, yani hatırlamıyordum geçmişi. Dava edip
bir yemek parası alacağımı ve o parayla saygı duyduğum Sta Bilgisayar çalışanlarından
biriyle yemek yiyeceğimi söyledim. Ama geçmişte bana yaptıklarını hatırlamıyordum.
Seneler sonra taksit taksit hatırlattılar. Sebebi ide YAPI ürünlerine saygı duymamam,
bana kötü referans olmaları idi. Piyasanın tercihi Sta4CAD idi.
Seneler sonra hafızamda yokken beni ide YAPI’ya götüren Öge ve Bozkurt orada
eğitim görmemi istediler. Hatice Tozar’ı gösterdiler ama ben ne seviyorum biliyordular,
tam benim zevkime ve hayalime göre bir imaj çizmişti ide YAPI. Böyle bir sevgilim
olursa beş vakit namaza başlayacağım dedim kendi kendime ve bir dahaki seminere hiç
kimseyi almamışlar. Teke tek seminer verdirdiler ona. Hatta geç kaldım, benden
285
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
başkası alınmamıştı seminere. Ağır bir pişmanlık ve üzüntü yaşadım. Senelerim
gitmişti, kendi isteğim dışında da olsa mücadelemi memleket için vermiştim. Kendimi
kurtarmaya çalışıyordum ama bu mücadelenin memlekete de faydalı olacağına
inanıyordum. Bir zamanlar inandığım mhp’nin kahpe bir parti olduğunu düşündüm.
Neden üzüldüğümü sordu galiba ve ben de bu ülke için değmezdi kaybettiğim seneler
şeklinde cevap verdim. Sebebi polislerin ve patronlarımın şerefsiz dolandırıcı olması ve
ben de senelerini kaybetmiş kurban olarak bu kahpe devlet yüzünden üzülmüştüm.
Çünkü şerefsizler el üstünde tutuluyor, benim gibi namuslu adam ömrünü kaybetmişti.
Bu haksızlık yüzünden bu ülke için değmez dedim. Oradaki olay plânlı olduğu için
Hatice Tozar bu ülke “benim” diye konuştu. Ben kendi değerini bilmediğini ve bu
ülkeden önemli olduğunu söyledim. Kötü niyetli olduğunu bilmediğim için “benim
kızım” olduğu zaman kendisine memlekete verdiğim değerden daha çok değer
vereceğimi söylemek istedim. Ama orada plânlı bir şov vardı ve ide YAPI niyeti
bozmuştu.
Ayrıca utancından öldü diye bir şey uydurmuşlar, MHP’ciler adamdan saydığım için ve
benim senelerimi mahvettikleri için utancımdan öldüm. Cevat Çalışkan sadece bir
aptallık yaptığı zaman utanır. Onlar her yerde kafalarına göre adice yorumlar yapıp
dinlediğim her şarkıyı, söylediğim her sözü adi alçak şirket ide YAPI ile alâkalı gösterip
hayatımı ziktiler. Şerefsiz reklâmcı ve pazarlamacı fahişeleri kullandılar alâkam olan
her şirkette. Binbir iftira ve “yok edeceğiz, bol bol şikâyet edin” garantisi altında atılan
iftiralar, yapılan kahpece ürün reklâmları.
Kendi kafasına göre reklâm ve kırostar şöhretler yaratacak, poktan siyasetçilerin
reklâmını yapacak ve ortak bir ticari/siyasi reklâm yaratacaktılar. Bir yandan Arzu
Dural Gök “niyeti boz artık” diye gaza getiriyor, Hatice Tozar benim vücudumu çekici
bulduğunu nasıl bileceğim diye soruyordu. Ben de “gelmeden bir deneme turu attım”
diye espiri yaptım. Ondan sonraki iki sene boyunca bana sabaha kadar zorla
masturbasyon yaptırmaya çalışmlarının ve bunu da tımarhane teşhisine bağlamaya
çalışmalarının nedeni buydu. Ayrılırken ellerimi yana açıp hayatıma hoş geldin dedim.
Ama ona sarılmak istememi bile sapıklığa bağlamaya çalıştılar. Olumlu davranışları ve
konuşması vardı, cesaret vermişti. Yemin ederim bir defa bile tatmin etmedim kendimi
onu düşünerek, asla cinsel bir olay olmadı. Ama dünyada bu kadar çok fotomodel,
escort, …. daha aklınıza ne kadar kadın varken beni işsiz bırakıp tüm özel ve
profesyonel hayatımı, sağlığımı mahvedip o baboş karısına mahküm etmeye çalıştılar.
Hint kumaşı bedene ve cinsel organa sahip, Türkiye’nin ta kendisi olan ve ona Cevat
Çalışkan adındaki bir Türkiye (Hatice) düşmanının saldırıdığı çok ama çok özel bir şey
oldu kendisi. Ağzımı bırakıp başka bir yerimle gülüyorum ama bu saçmalığı
destekleyen bir sürü manyak var. Sen Türkiye’sin büyük düşün diyordu biri, başbakan
galiba. Ulan büyüklük bu mudur? Bulgaristan’da yaşadığım dönemde kapalı sosyalist
sistemde şivemiz değişikti. Kısa boylu diye bir laf yoktu, “alçak” kelimesini
kullanıyorduk. Yani Bulgaristan Türkleri 25 sene önce öyle konuşuyordu. Alçak ve g.tü
yere yakın olandan korkacaksın lafları bir araya gelince çok anlamlı oluyor. Yani
manalı bir espiri oluyor…
Birden kendisini Türkiye diye gösterdi Hatice Tozar ve kendi şahsına, özel hayatıma ait
saçmalıkları memlekete yamadı. Kendisine kızmam için evimde, iş yerinde ve hatta
uyurken komşularla ve sokaktan geçen arabalarla beni ondan nefret ettirdiler. Hatice
Tozar’a kızınca memlekete düşman gösterdiler. Hatice de bu iftiraya uygun davranışlar
286
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
sergiledi, iftiraya destek verdi. Bir önemli mühendis pazarlık yaptı, onu verirseler
karşılığında istediklerini verip vermeyeceğimi sordu iş görüşmesinde. Adı ve kim olduğu
önemli olmaksızın benim kadınım pazarlık konusu olamaz ve bu olay çıkmaza girdi
şeklinde cevap verdim. Artık çözüm yoktu.
Onu başkasıyla flört ederken sildim, merakla bekledim benim yerime tercih ettiği
değersizi. Onu değerli yaptılar ve beni batırdılar programlı olarak. Gençliğimi ve dış
görünüşümü yok ettiler, aylarca iş yerinde ve evde çalışmamı engellediler. Başarısız
çirkin yaptılar beni, ide YAPI’nın ürünlerini beğenmeyen çirkin. En mide bulandırıcı
da şuydu ki beni onu zorla isteyen, asıl aşkından zorla ayıran adam olarak gösterdiler
beni. Oysa onunla tanıştıktan birkaç ay sonra silmiştim onu aklımdan. Bardağı
taşırdıkça taşırdılar, karışıma hiç beklemediğim bir gün çıktı ve duygu sömürüsü ile,
ağlayarak “şerefsiz” demeye çalıştı. Şerefsiz iftirasını kabul etmediğim için ve haddini
aştığı için ona küfürler edip kovdum. Her şey programlı yapıldı. Beni yer yüzünden
silmek için propagandalar yaptılar. Küfür etmekle az bile yaptığım. Rol yapıp
duruyordu, bir gülüyor bir yalandan ağlıyordu.
Bi sittirip gitse hepsi hayatımdan da beni rahat bıraksalar. Diğer yandan ona ilgi
duyduğum dönemde Neşe Üstün’ü uyarmıştım, eğer bu defa da onu kaybettirecek
şekilde müdahale ederseler hastanedeki şerefsizlerin hak ettiği hapis cezası verilse bile
affetmeyeceğimi söyledim. Pe.evenk hastane ise onu verirseler ben herkesi
affedecekmişim diye bir yalan uydurdu. Benim istediğim hayatımdan ziktirip gitmeleri,
müdahale etmemeleri. Sürekli bir şey alıp bir şey veren padişah havalarını bırakmaları,
ceza veren tanrı ayaklarından vazgeçmeleri idi. Sadece hayatımdan ziktirip gitmelerini
istiyordum. Onlar ise sürekli bana ceza veren, şunu alıp bunu veren, kadınımı ve hatta
eğitim, çalışma hakkımı, hatta gece uykularımı bile pazarlık konusu yapan şerefsiz bir
memur p.çi sürüsüydü hepsi. Sadece defolup gitmelerini istedim ama
CHP/MHP/Cemaatçiler/İl Emniyet / TSK mensupları yakınları birden bana Türkiye
düşmanı damgası vurarak saldırdı. Allah aşkına Türkiye buysa farkındaysanız ben o
Türkiye dediğinizin a.ına koymaya bile tenezzül etmedim. Alın Haticenizi de gidiniz.
Tacize ve sözlü saldırıya, iftiraya uğradığım
mekânlardan bazıları:
Diğer bir konuda da bana aylarca eziyet edip işkence yaptıktan sonra evimin kapısına gelip
“ispatlayamaz” diye sanıklara cesaret veren mhp’ci polislerle ve seni tımarhaneye
kapattırmak için milyonlarca lira ödül sözü aldık diyen komşularla hayatımda hiç
duymadığım bu komedi şarkısını dalga geçmek için koydum buraya. Ve nasıl olsa hiç
kimsenin haberi yok olaydan diye düşünen kahpeler bu şarkıdan etkilendik ve pornocu
diye ceza verdik demeye başladılar. Dün de kişi başına yirmil lira verdiler diye laf attılar.
Yani bunların asaleti ve cezacılığı bir defa satılık fahişe, para karşılığında iftira atıp
işkence yapan köpek hepsi, satılık şerefsiz hepsi. Beni beş parasız bırakacak kadar uzun
süre işsiz bıraktılar. İftiralar attılar ve işverenler benden korktu, ayrıca burası CHP – MHP
ortak genelevi. Bu bölgede doğru dürüst bir sosyete veya zengin yok, sosyal demokrat ve
memur zenginlerinin bölgesi. Burada ufak tefek emlâkçı mafyaları vuruyor, arkalarında
287
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
da memur veya devletle bir şekilde alâkası olan proje şirketleri. Sonuç olarak buras CHP
bölgesi ve buranın chp’ci karılar da dünden razı sarkıntılık ve sapıklık iftirası atmaya,
arkalarında da dünyaya adalet dağıtacağız deyip vizesiz sınırı geçmeye g.tü yemeyen
işkenceci ülkücüler var.
Neyse aylar sonra bu şarkıyı koydum dalga geçmek için ve sebebi bu dediler. Bunların
namusu kaç paralık ki bana namus öğretecekler. Kahpeler ve itler bunlar, namus cezası
verenin namusu yok ki bu saçmalığa boyun eğeyim. Bana iftira atan çarpıklara bakın,
ömrüm boyunca böyle çirkinlerle bir tane çay bile içmedim aynı masada. Benim masama
bile oturmak için vasıf sahibi olmak gerikiyordu. Dandik bir firmada iş verip dandik bir işi
yapamıyor deyip ömrümde hiç yaşamadığım kadar dandik bir dairede hapis ettiler ve
dandik iftiralarla dandik adamlara ceza verdiriyoruz iddiasıyla para yedirdiler. Bundan
sonra memur memurdur, polis akrabası asker akrabası fark etmez. Hepsi devlet kapısında
çalışan ve sade vatandaşa posta koyan, korkutan kişiler.
Beni olağanüstü yeteneklere sahip çok acayip ve kötü adam olarak gösterdiler ki okuması
yazması eksik olan/ savunmasız fakirler onlardan korksun diye. Bana eziyet edince cahil ve
parasız insanlar daha çok korkacak, “Cevat’ı ne hale getirdiler ve ben Cevat değilim, iki
gün dayanamam” diye düşünecek insanlar. Korkacaklar memur sürüsünden. Bu bir toplu
psikolojik savaş, bu bir toplu memur terörüdür. Ben haklıyım, kanun benden yana ve iftira
ile öldürmek için, işledikleri cinayeti sevdirmek için beni 18 ay boyunca uykusuz bırakıp
eziyet ede ede hormonlarımla oynadılar. İnanın bana bundan zevk almadım, bu cinsel bir
zevk değildi ama 14 senemi yiyip beni kadınsız ve çocuksuz bırakan köpekler kendilerini
haklı göstermek için beni cinsel ilişkiye giremeyecek ve aile sahibi olamayacak sapık
olarak gösterince beni kıskanıp sırtımdan vuran çirkin çarpık cahil ülkücüler kahraman
olacaktı. İşte budur bütün dünyayı adam etme iddiası olan maganda p.ç mhp’nin gerçek
yüzü. Hepsi asildir gözünüzde ama şov yapan namuslu ülkücü avrat aslında o.ospuluk
yaparak olay çıkarmaya çalışan fahişedir. Bu olaydan fayda sağlamaya çalışan ülkücüler
de onların p.zevengidir.
Bu olaylar sonucunda müthiş bir düşman listesi oluştu:
1. Cumhuriyet Savcısı Mehmet Gürdal ve aynı gün ve saatlerde onunla aynı odada görevli
cumhuriyet savcısı, kapılarında görevli ve onlar adına beni kaçıran şerefsiz polis memuru
Bilâl Yılmaz. Milliyetçi olduğumu elimdeki anahtardan anladı ve MHP ile alâkam olup
olmadığımı sordu. Bana zorla ve tehtidle kendi uydurdukları, okuldaki tüm öğrencileri
suçlayan ve isim veya eşgal vermeyen bir şikâyet dilekçesi imzalattılar. “Zorla
imzalıyorum” yazıp imzaladım. Savcı o yazıyı karaladı ve beni kaçırdılar. Ondan önce
başsavcıya çıktım, görüştürmediler. Adliyelerde kritik anlarda başsavcı veya vekili ile
görüştürmezler. O ihtimali aklınızdan çıkarın, her savcılığın çalışanları mafya gibidir.
Orada güvende olmadığınızı biliniz.
2. İkinci, Güven, Korkmaz, Kader ve annemin akrabası olan diğer sülâler. Sürekli ve
sistematik olarak taciz, tehtid ve saçma saldırılar ile hayatımı mahvettiler. Her zaman
onları hayatımdan atmak için mücadele verdim. Ömür boyu sapıkça vurdular. Saldırı hiç
durmadı, onları kovunca komşuları kullanarak vurmaya devam ettiler.
3.
288
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
4.
..
8.
9.
LİSE ÇOK UZUN YAVAŞ YAVAŞ YAZACAĞIM AMA BAŞLICA DÜŞMANLARIM
KILIÇDAROĞLU CHP’Sİ, İMO İSTANBUL, BİLİŞİM EĞİTİM DERSHANELERİ, SİMİT
SARAYLARI, ÖZEL GÜVENLİK ŞİRKETLERİ , KÜÇÜKYALI VE CUMHURİYET
KARAKOLLARI MALTEPE’DE, MALTEPE İLÇE EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ,…….MHP, AKP,
CEMAATLER,…. İDEALTEPEDEKİ KÜRT İŞYERLERİ….İDE YAPI, PROTA
Siyasi parti militanı devlet memurlarının adama nasıl vurduğunu anlamanız için başımdan
geçenleri anlatmam yeterli. Eğer olayları kavrarsanız belki bir gün memurların cinayetinden
kurtulursunuz, çoluğunuz çocuğunuz bana dua eder.
—————————————————
Faili meçhul cinayet nasıl yaratılır ?
En klasik tipi şudur:
Hayatı tehlikede olan savcılığa başvurur. Şikâyet dilekçesinin işleme konulması ile
birlikte cevap ve müdahale süresi uzatılır. Adamı döverler ya da bir kavgaya
karıştırırlar, ya da en açık şekilde cinayete kurban gider. Bu durumda evrak fareleri
devreye girer. Birçok faili meçhulün sebebi adliyelerdeki evrak memurları, yazı
kalemleri, arşiv memurlarıdır. Sizin dosyalarınızdan şikâyet dilekçeleri ve evraklar
kaybolur. Dava dosyanızda suçladığınız birileri vardır ama sizi asıl öldürenlerle ilgili
evraklar kaybolur dosyadan. Yani cinayetin sebebi adliyedeki memur çeteleridir.
11 Nisan 2013 duruşmasında annem ile aramızda açık düşmanlık vardı ama şahidim
yoktu. O ve davadaki sanık ile sanığı destekçileri oradaydı. Adliye kalem
memurlarından biri önümden geçti, iyi beslenmiş uzun boylu bir kadındı. Ne istediğini
anlamadım, defalarca geçti ama derdini anlayamadım. Daha sora kısa boylu bir
maganda geldi ve “erkek gibi davrandın” dedi ama ona cevap vermeye gerek
duymadım. Bu arada sürekli gerginlik içinde ve ailemle sanık çevresinin söylenerek beni
yıpratıp yormasına maruzdum. Arka arkaya sular, coca-cola ve sodalar içiyordum.
Artık yorgunluktan iflâs etmek üzereydi vücudum ve duruşma başladı. Ayaklarımın altı
yanıyor, ayakta duramayacak kadar yorgundum. Eğer hakim oyuna gelseydi beni deli
diye götürecektiler. Çok yorgundum ama düzgün cevap veriyordum sorulara. Çıkışta
annem beni dış kapıda bekliyor ve 5-6 dev gibi polisle götürmeye çalışıyordu.
Kaçıracaktılar beni ve hazırlık savcsıyla bol küfürlü bir konuşma yaptım, ısrarları
üzerine kavga ettim ve serbest kaldım. Dava dilekçesi yazarken, hepsini suçlayacakken
beni Soğancıoğlu İnşaat iş vererek ivedi olarak Avrupa yakasının öteki ucundan buraya
Anadoluj yakası Maltepeye getirdi.
289
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
Adliyeye her girişimde polisler laf atıyor ve monarşi ile suçlayamazsın diye posta
koyuyordular. Sultangazi bölgesi polisin istediği gibi suç işlediği ve kanuna uymadığı bir
krallıktı. Mıntıka oluşturmuştular. Asliye ceza kaleminde, yani dava dosyasını alıp
verdiğim yerde de memurlar “sorun babandan kaynaklanıyor “diye laf atıyor beni
dışarı çıkınca ama yüzüme konuşmuyordular. İkinci gidişimde biri konuşurken diğeri
dosya numarasını sordu. 3 saniye içinde karıştırdığım numarayı doğru söyledim ama
beni tuazağa düşürmek isteyen memur yanlış dosya istemekle suçlayıp savcıyı çağırdı,
larcivert elbiseli savcı veya polis olan bir ihtiyar geldi. Bu birinci darbe idi ve
duruşmadan önce beni paketleyip götüreceklerine inandıkları için oradan bir memur
geçirdiler, onunla arkadaş olarak göstermeye veya onu tanıdığımı iddia etemeye
çalıştılar sanırım. O dosyadan evrak çıkaracak, çalacaktı. Emin değilim ama hakimin
okuyup dosyaya koyduğu ve ailemi suçlayan dilekçeyi çıkardıysa bu durumda annem
özgürce kaçırabilecekti beni. O dosyadan çalınan evrak olması halinde bana
düşmanlıkların gizlice belli eden ve iftira atan adliye memurlarının aileleri kan
düşmanım. Tüm sülâlerini salmışlardır üzerime. Sadece şeriatçılar değil, onların yedi
ceddi de saldırmıştır. Bir saat önce kapımın önünden yoldan geçen tacizciler
“şikâyetinden vazgeçti, dava sürecinde iken geri döndü diyeceğiz” diye laf atıp günde
binbir suçlama ve tacizle beni iş yapamayacak kadar çok yoruyorlar, yıpratıyorlar.
Kafamı bütün gün patlatıyorlar, işkenceden farkı yok, devamlı çalıştırıp yorgunluktan
öldürüyorlar kafamı.
Diğer bir vaka da seneler önce Şişli adliyesinde bana müdahale eden memurdan
şikayetçi olmam üzerine tüm kalem memurlarının mafya gibi saldırıp kavga
çıkarmasıydı. Onları da şikâyet ettim. Bir otobüs şoförü kavga çıkarıp dövdü beni. Onu
da Mecidiyeköy otobüs terminalindeki özel güvenlikçiler destekledi. O vururken beni
tutuyordular. Ben vurmasam da hareketleri ile beni döven cüce magandayı
destekliyordular. Onunla ilgili dilekçe verdim ve orada sorun çıkaran memurları da
şikâyet ettim. On değişik yere dilekçe sevki yaptılar. Beni gece evimden kaçıran
Sultangazi emniyetinin günahlarından biri de beni kaçırıp tımarhanede baskı altına alıp
bu değişik yerlerde sonradan şikâyetçi değilim diye ifadeyi zorla almaları, daha doğrusu
hiç bir şey yapamazsın, istediğimiz zaman gelip götürürüz tehtidi ile almaları idi. Bu
adam kaçırma ve tehtid, baskı altında şikâyetten vazgeçirmeden sonra Şişli adliyesine
uğradığımda arşivde bulamadım şikâyet dilekçesini, memur kadınlar evrakı çalmış ve
beni tımarhaneye kapattırmıştı. Hepsi dava edilmekten öyle kurtulmuş. Yani faili
meçhul ve haksızlıkların temel kaynağı adliye içindeki çeteler. İnanın bana hiç bir
adliyede tek bir dostum, arkadaşım yok ve asla kendi rızamla hiç bir şikâyetimden
vazgeçmedim. Bu olayları sürekli gündeme getirip tazelediğim için benim işimi kalıcı
olarak bitirmek istiyorlar. Yaptıkları şey de birkaç siyasetçi ve cemaatçi ile kavga
ettirip büyük bir düşman kitlesinin saldırısına maruz bırakmak ve beni yok etmek. Bu
arada da “pornocu, sapık, jigolo, g.t sapığı…” v.b. iğren iftiralar ile toplumun
antipatisini kazandırmak ve benim öldürülmemi, dolandırılmamı, işkence görmemi
sevdirmek. Yani bu kadar saçmalıktan sonra siyasi parti militanı devlet memurları
kendi parti ve toplulukları ile bana vurdular. İşte memur terörü budur.
Bütün bu durumlarda en adi kahpe de kasıtlı olarak size inanmadığını söyleyip
düşmanlarınızdan yana taraf tutan polislerdir. Birikmiş günahları, geçmişte kaçtıkları
cezalar ve hapishaneler var. Birikmiş bir hapishane borcu bakiyeleri var. Ben bunların
bir tanesini değil, eğer kazanırsam bu kavgayı 14 senedir vuran ve çoluğa çocuğa
karışmış yüzden fazla işkenceci dolandırıcı p.zevengi kapatacağım hapise. Daha önce
290
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
hapishaneye hiç bir memuru veya polisi girmemiş bir devletin asaletine inanabilir
misiniz? Dünya inanmıyor, bizim millet bir yalanla yaşayıp çocuklarının canını ve
malını tehlikeye atıyor. Buradaki adresimde olay şudur: Bana düşman olan bir özel
güvenlik şirketinin korduğu iki inşaat sahası ile çevrilmiş ve bir tarafı kışla olan bir
sitedeyim. Herkes birlik olmuş ve benim şahidim yok. Önce günlerce terör estirdiler,
sonra komşular da katıldı teröre, sonra da yoldan geçen insanalrın laf atması maskesi
kazandırıldı duruma. Bu insanlar da plânlı olarak kapımın önünden günde 300 kadının
3′erli 2′şerli gruplar halinde geçmesi şeklinde ayarlandı. Geceleri yola park eden
kamyon, otobüs ve arabalar laf atıyor açıkça. Polis kasıtlı olarak inanmıyor. Aynı
polisler geldi dün gece, onları zaten dava etmiştim. Burada bir Allah var bir de ben
varım. Onun dışında hepsi kahpenin dölü, hatta yüzlerce yılan geçiyor kapımın
önünden.
Ayrıca seni pornocu yaptık, artık pornocusun diye laf atan sapık sürüye tek cevabım
var. Senelerce işimi okulumu özel hayatımı elimden aldınız. Kafamı becerip iş yapmamı
engelledikten sonra ve beni aylarca kadınsız bıraktıktan sonra birkaç film izlemeye
zorlayınca sizin yıllarca yaptığınız kahpelik ortadan kalkmayacak. Benim tercihim
porno seyretmek değil, ananız avradınız ve bacınızla porno film seyretmek. İşte sağcı
terör. Bir tane o.ospu bulup onu oynaştırıp baş örtülü – tesettürlü kadın evliya
haksızlığa hakarete uğradı deyip coştururlar kendi destekçilerini. Oysa Allah’ın
selâmını vermem öyle kahpeye, fuzulidir onunla konuşmak. Bir de çok özel haksızlığa
uğramış soyu sopu belli olmayan kızlar vardır. Kahpece vurup kahraman muamelesi
gören k.ltaklar, zenginlik vaadiyle kiralanan katil o.ospular. Hepsi çok özeldir, hepsi
haksızlığa uğramıştır. Aslında kapından içeri sokmazsın öylesini, görsen selâm
vermezsin. Ama bunlar alışveriş yaptığın markette/bakkalda, dershanede, okulda,
devlet dairesinde… v.b. zorunlu olarak gittiğin yerlerdedir.
CHP – KÜRTÇÜ HALKÇILIK
AKP – CEMAATLER ve ÇOK ŞÜKÜR
DEMEYİP PARASINI İSTEYENE İFTİRA
SERMAYESİ – SAADET – FAZİLET
BDP – HADEP – KÜRT NAZİLERİ – IRK
OLMADAN IRKÇILIK YAPANLAR
ÖZEL ŞİRKETLER VE PAZARLAMA
MOTORLARI
ÖZEL GÜVENLİK ŞİRKETLERİNİN
ORGANİZE SUÇ ÖRGÜTÜ
291
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
AŞK HAYATI ve MEMURLARIN İFTİRALARI
Bu sitenin içeriğini incelerseniz tımarhaneye kanunsuz ve yasadışı bir şekilde kapatıldığımı
göreceksiniz. Ben bunu açıkça beyan ediyorum. Asıl sorun şu ki tımarhaneye kontrole
gittiğimde (3-4 ayda bir tehtid ve şantajla kontrole çağırıyordular) polikliniklerden sorumlu
memur bana sarktı. Ben son derece sağlıklı bir bedene ve çok sağlam bir dış görünüşe
sahiptim. Hem bedenim, hem saçlarım, hem de kıyafetim son derece şık ve resmi olmasına
rağmen rahattı. Önce diğer hastalara bağırıp tehtid etti, kovdu. Orada kimin patron
olduğunu gösterdi ve gelip bana yavşadı. Ona “s..ilmişlerle işim olmaz” deyip kovdum.
Kadın hem çok ufak, hem iğrenç vücutlu, hem de yaşça büyük ve bakımsız idi. Ondan
sonraki dönemlerde polikliniklerden sorumlu bu bayan, doktorları her gidişimde kışkırttı
ve beni sürekli tehtid edip baskı uyguladı. Bana açıkça emir veriyor ve taciz ediyordu.
Aylarca yıllarca tehtid edip emirler verdikten sonra bir gün beni acile götürdü. Karşı
çıkamadım çünkü tımarhanenin şerefsiz güvenlik görevlileri beni zorla götürecekti. Beni
kapattılar koğuşa.
Orada bir psikopat sürekli peşimde dolaştı. Ufacık tefecik biriydi ama inatla taciz ediyordu,
yapışmıştı bir defa. Doktorlar ısrarla onun zararsız ve iyi biri olduğunu söylüyordu,
durumdan faydalanıyordular. Dışarıda da peşime düşeceğini söyleyince onu tehtid ettim
çünkü dışarıda kontrolsüz olacaktı, ne yapacağı belli olmazdı. Beni rahat bırakmasını ve
tımarhane dışında beni rahatsız etmemesini istedim. Ayrıca asistan doktorlara oranın
üniversite hastanesi olduğunu ve hiç kimsenin serbest kalmadığını, herkesin hastanenin
tapulu malı haline getirildiğini söyledim. Çünkü sonradan görmelerin şımarık zengin
çocuğu tıp öğrencileri eğitim malzemesine, rapor ve ilâç yazacak kobaylara ihtiyaç
duyuyordu. Kontroller sırasında şerefsizce tehtid ediyordular, alay ediyordular ve
eğleniyordular benimle. Hastanede hiç bir zaman tek bir boş yatak kalmıyordu. Hastane
her zaman kendi kapasitesi üzerinde doluydu..
O hastanenin sınırları içine herhangi bir şekilde giren herkese “seni birkaç haftalığına
hastaneye yatıralım” deyip ilâçları düzenleme bahanesiyle insanların özgürlüğüne el
koyuyordular. Ve her defasında yaptıkları şey aynı ilâçların daha ağır dozunu ve başka bir
markanın ürettiği aynı ilâcı yazıp asistan doktorların eğitimi için gerekli stajları
tamamlamak idi.
Asıl dolandırıcılık şu idi :
İlâçarın en ağır dozunu verip insanı yan etkilerle kötürüm ediyordular ve sonra “iki yıl”
boyunca kademeli olarak (5-10 ayda bir) ilâçların dozunu azaltıp kandırıyordular. İki
senenin sonunda bir bahane bulup, ya da hiç bir sebep olmadan ilâç dozunun yetersiz
olduğunu söyleyip baştan başlıyor, ilâç dozunu arttırıyorlar. Böylece iki senelik tekrarları
biriktirip sekiz on sene sonra devamlı hastalanan kronik hasta iftirasını resmi şekilde rapor
haline getirip ömür boyu özgürlüğünüzü elinizden alıp tıp öğrencilerinin canlı kadavrası
durumuna gitiriyordular. Bunu sağlıkla ilgili tüm makamlar ve yöneticiler biliyordu ve tıp
öğrencileri için insan hayatlarının harcanmasına razı oluyordular. Kul hakkı muhabbeti
yapıp meydanları dolduran, Allah kitap muhabbeti ile ömür boyu karnını doyuran
uyanıklar memleketi haline geldik. O da yetmedi solcu, emekçi, hümanist diye geçinen itler
de bu tezgâhtan besleniyor. Bütün bu sağcı solcu hayvan sürüsünün ortak adı “siyasi parti
militanı devlet memuru” olarak biliniyor. Yani din de siyaset de bahane. Siz bunlardan
292
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
cüzdanınızı, eşinizi ve kızınızı, vücudunuzu koruyunuz. Ben mühendis olduğumu ve beni
ciddi maddi zarara uğrattıklarını, şımarık zengin çocuklarının kobayı olamayacağımı her
zaman söyledim onlara. Hastandeki tüm asistan ve uzman doktorlar beni tanıyor, benden
çılgınca nefret ediyordu. Hastane dışındaki siyasi ve cemaatçi yandaşlarını kullanarak beni
binlerce kavgaya ve probleme sürüklediler. Öyle ilâçları zorla kullandırttılar ki günlerce
ayakta uyuyarak yaşadım, doğru dürüst çalışamadım.
Metabolizmamı sürekli yavaşlatıp bozarak ömrümü kısalttılar. Sarkan iğrenç maganda
memur karıyı haklı göstermek için ne zaman tipim ve vücudum düzelse ya ilâç dozunu
arttırdılar ya da tımarhaneye kapattılar. Hasta görünüşüne sahip olmam için şık ve sade
göründüğüm zamanlarda (kıyafetlerim pahalı kıyafetler değildi ama marka idi) acımasızca
ve agresif şekilde saldırdılar. Dış görünüşümü ya da maddi durumumu düzeltmeme izin
vermediler. İftira teşhisler koyarak hayatı zehir ettiler. Tek bir mahkeme kararı olmadan,
tamamen hukuksuz ve alçakça ömür boyu eziyet etme kararı aldılar. O raporlar tamamen
şerefsiz asistan doktorların düşmanlığından ve kininden kaynaklanıyor çünkü 14 yıldır
onların yüzüne şerefsizliklerini haykırıyorum. Bu nedenle yaşadığım semtte veya işyerimde
olay çıkartıp bir adli vaka yaratmaya çalışan, açıkça tehtidler savuran siyasi yandaşları
var. “Mesleğini elinden alacağız, seni işe yaramaz gösterip ömür boyu fakir bırakacağız, iş
göremez diyeceğiz, iftira ince iş bizimle başa çıkamayacaksın, sana damga vuracağız..” diye
tehtidler savurup beni meşgul eden, doğru dürüst şekilde çalışmamı engelleyen çok sayıda
siyasi maganda ve cemaatçi hayatımın ırzına geçti. Hiç bir hakkımı koruyamadan çalışmak
ya da işten ayrılmak zorunda kaldım.
AÇIK BİR ŞEKİLDE BEDENİMDE YARALANMA OLMASA DA ”TEDAVİ” ADI
ALTINDA YAPILAN BU MÜDAHALELER BENİM ÖMRÜMÜ KISALTTI, MADDİ VE
MANEVİ ZARARA UĞRATTI, SOSYAL VE EKONOMİK HAYATIMI YOK ETTİ. BU
YALAN TEŞHİSLERİ KOYAN ŞEREFSİZ ASİSTAN DOKTOR VE UZMAN
DOKTORLARDAN ŞİKÂYETÇİ VE DAVACIYIM. AMA BU ÜLKEDE BİR MEMURUN
YARGILANIP CEZA ALDIĞI GÖRÜLMEDİ. ÜLKÜCÜ POLİS RACONUNA GÖRE
“MEMUR HER ZAMAN HAKLIDIR”. YANİ DAVA AÇTIĞIN ZAMAN ÜLKÜCÜ
POLİS DENİLEN MAHLÛKAT SENİ EVİNDEN ALIP ÖNCE “ZORLA” ŞİKÂYETÇİ
OLDUĞUN TIMARHANEYE YA DA SİYASİ YANDAŞ İTLERİN OLDUĞU BAŞKA BİR
YERE KAPATIYOR, ORADA İYİCE KORKUTUP TEHTİD EDEN İTLER DIŞARIDA
BASKI VE KORKU ALTINDA “ŞİKÂYETÇİ DEĞİLİM” DİYE İFADE ALIYOR.
DEVLETİN RESMİ KAYITLARINA ŞİKÂYETÇİ OLMADIĞINIZ YAZILIYOR. BUNU
BANA BİR YA DA İKİ DEFA DEĞİL, DEFALARCA YAPTILAR. ONLARCA SENEDİR
DEVAM EDEN “HİÇ KİMSE ŞİKÂYETÇİ DEĞİL, HERKES MEMNUN” DİYE BİR
PALAVRA VAR. BU ÜLKEDE CEZA ALAN, YARGILANIP HAPİSE GİREN KAÇ
MEMUR, KAÇ POLİS GÖRDÜNÜZ. BÜTÜN BUNLARIN SEBEBİ POLİS-MEMUR
SENDİKASI, MAFYASI MHP. MHP DEMEK POLİS MAAŞLARI DEMEK. MHP
DEMEK, MEMURLAR İSTEDİ DİYE VATANDAŞIN DAYAK YEMESİ DEMEK. MHP
DEMEK MEMURU VE KAMU ÇALIŞANINI PADİŞAH İLÂN ETMEK, KAMU
ÇALIŞANIN HAKLARINI VATANDAŞTAN ÜSTÜN SAYMAK DEMEK. MHP DEMEK
BÜTÜN DÜNYAYI TÜRK YAPACAĞIZ DEYİP SADECE KADINLARI GÜZEL VE
PARASI BOL OLAN AVRUPAYA SALDIRAN IRZ DÜŞMANI OLMAK DEMEK.
ADAMLAR AFRİKA ASYA GİBİ YERLERİ BEĞENMİYOR FETHETMEK İÇİN NE
YAPALIM…böyle ideolojiye inananlar ne biçim insanlar….hahahahaa…
293
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
Orada ilâç dozlarını arttırıp arttırıp senelerce eksik ve özürlü, yani uyuşmuş ve düşük hayat
standardı ile yaşamama neden oldular. Cinsel ilişkiye giremeyecek şekilde baskı altına
alınmıştı cinsel hayatım, cinsel ilişkiye girmem mümkün değildi. Aslında mümkündü ama
performansım o kadar düşük olacaktı ki rezil olacaktım. İlişkim olmadı, evlenemedim.
Çocuk sahibi olamadım. Beni yıllarca kadınsız bırakıp sonra cinsel iftiralar attılar: “bazen
iğrenç kadınları istemediğim için homoseksüel dediler”…”bazen hiç sevilmeyecek kadınlar
kendilerine sarktığımı söyleyip iftira attı bana”… “bazen de sübyancı bir kadın düşmanı
olduğumu söylediler ki bu dönemlerde red ettiğim kadınlar zaten benden başka herkesle
yatan ortalık malları idi…”…
14 aydır çılgınca laf atıp beni günde 3-4 saatten fazla uyutmayan nur cemaati destekçisi
birkaç dinci komşu sürekli iftiralar attı ve kışkırttı beni. “Seni uyutmayacağız, seni geceleri
uyumayan deli yapacağız, … ” gibi bir sürü laf atan birkaç komşu ve devletin resmi imamı
olmayan, hasta bir çakma imam sürekli sorun çıkardı bana. Rahat ve huzur yoktu ne
evimde ne de işyerimde. Sürekli kavga çıkarıp karakola götürmeye çalıştılar çünkü
emniyetteki şerefsiz polislerden bir kaç tanesi cemaatçiydi. Hiç unutmam 2008 yılında çok
davada yargılanan bir kürt çetesi beni öldürecek şekilde dövdüğünde karakoldaki satılık
polis evime o çetenin arkadaşlarını göndermişti ve tehtid edilmiştim şikâyetimi geri almam
için. Beni tehtid ettirenin o olup olmadığını sorduğumda cemaatçi rüşvetçi anında “sen
namaz kılıyor musun” diye çevirdi konuşmanın konusunu. Ben inkârcı duruma düşmemek
ve dinden çıkmamak için arasıra Cuma’ya gidiyorum. Bayramdan bayrama da namaz
kılıyorum ama birkaç münafık rüşvetçinin zevki için kılmıyorum namazı. O nedenle resmi
hakkımı kullandım ve ona namaz kılıp kılmadığım konusunda bilgi vermeyeceğimi
söyledim. Yani rüşvetçi münafıklara ahiret hayatımı değil, önceki gün yediğim yemeği bile
söylemem.
Bu durumda nurcular ve ülkücülerin desteğinde olan kürt çetesinin taraftarları, eski
kürtçü chp’ci patronumun çevresi ve İstanbul chp sürekli iftiralar attı. Öyle kadınlar
sarkıntılığa uğramış gibi davranıyordu ki midem bulanıyordu. O kadınlara “yalvarsan
z..kmem senin gibisini” diye bağırmak istiyordum. “Dünyadaki son kadın olsan senin gibi
iğrenç ortalık malını… ya da çirkini… ya da duruma göre o.spuyu istemem” diye
bağıracak hale gelmiştim. Yani her şey çirkin bir o..pu devlet memuru sarkınca başladı
ama bana sürekli iftira ve hakaretle zor günler yaşatarak iyice korkuttular. Artık durup
dururken hangi şerefsiz chp’ci , kürtçü, ülkücü veya nurcunun iftira atıp kendisini hint
kumaşı gibi göstereceğini bilemiyorum.
Cinsel tercihime uygun bayanlar şunlar:


1. Sıradışı güzellikte, sağlıklı bedeni olup da üniversite eğitimi almış olan ve boyları
çok ufak olmayan, kilolu olmayan, bir erkeği gerçekten heyecanlandıracak
olağanüstü bayanlar. Tabi Türk soyunda olmaları önemli benim için. Ama her
üniversite mezunu diplomayla birlikte beni tepe tepe kullanma hakkı kazandığını
düşünmesin. Dedim ya, çok süper bir dış görünüşleri olmalı. Tabi bunu buraya
yazınca karşıma çıkardılar en kalitelisinden bir tane, beni baştan çıkardı ve sonra
iftira attı.
2. Genç ve temiz (cinsel olarak aktif olmayan, yani bakire dediğimiz) saf güzel kızlar.
Onların eğitimi önemli değil, kişilik özellikleri önemli. Ama güzel kız dediğin Türk
kızı olmalıdır. 37 sene yaşadım ve kürt kızlarına karşı her zaman yüzde yüz, yani tam
anlamıyla soğukluk yaşadım. Hiç kedi ile köpeğin aşkından doğan yavru duydunuz
294
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR



mu? Ha bir de biri kürt olduğu için dışlandığını iddia etmesin, ya bana boynuz
takmıştır ya da çirkindir. Ama delikanlı bir kız olsun hemen orada işini bitiririm.
Dalavere, ikiyüzlülük, din muhabbeti, siyaset muhabbeti, ….bir sürü saçmalık
girmezse işin içine, bir de kafam güzelse o iş orada biter….
3. 4 saatlik ücreti 1000TL olan bir rus escort var… Onunla görüşürsem biri
yakalayacak diye korkuyorum. Otellerde buluşma konusunda hiç tecrübem yok.
Ama bir defa kapıdan içeri girdi mi gerisi kolay.. Hahahaaa… … Çok üzgünüm,
bekâretimi ona verecektim ama nakitim sınırlı idi ve 11 nisan duruşmasından önce
bir şey yapmak zorundaydım. Sonuç itibari ile onunla halâ görüşemedim ama kötü
davranmadı bana diğerleri. Yine unutmadım onu ama artın benim içim ölmüştü ve
artık onun ne hissetiğini kavramaya başlamıştım.
4. Yaşadığım en ciddi sorun bir bayandan hoşlandığım zaman ve bunu belli ettiğim
zaman etrafında kıroların dolanmaya başlaması ve bu kızın avukatıymış veya erkeği
imiş gibi davranmalarıdır. İnanın bana bıktım her işin içine kıroların bulaşmasını.
Pez.venklik yapacak biri varsa alsın sermayesini gitsin. Ben benimle pazarlık yapan
ya da işin içine bir sürü kıro sokan bayanları beğenmem. Eğer bir işin içinde kıro
varsa o aşk bitmiştir çünkü işin içine pis kokan bir kıro girmiştir. O aşkın güzel
olması bir yana o aşkın var olması imkânsız. Aşk dediğin tatlı olmalıdır.
5. Bir sürü fantezim var. En komik olanı şu: 20-27 yaşlarındaki bir bayan 14
yaşındaki B.Ç. olacak, ben ise 60 yaşını geçmiş Hüseyin Üzmez olacağım.
Hahahaa…
ASIL SORUN ŞU Kİ UŞAKLARIN, HİZMETÇİLERİN, KÖLELERİN DİZ ÇÖKÜP
EFENDİLERİNDEN EMİR ALMASI NORMALDİR. HİÇ KİMSE ETKİLENMEZ.
KENDİSİNİ EFENDİ SANAN KADIN ÖYLE BİR ERKEĞİN BOYUN EĞİP HİZMET
ETMESİNİ HAK GÖRÜR AMA O ERKEĞİ DE SAYMAZ. ANCAK BİR PRENS BİR
KADININ ÖNÜNDE (KÖYLÜ KIZI YA DA PRENSES FARK ETMEZ) DİZ ÇÖKTÜĞÜ
ZAMAN BUNA “AŞK” DENİYOR.
BENİM HAYATIMI MAHVEDEN İTLER YÜZÜNDEN ÇALIŞTIĞIM SÜRELER
SENEDE 3-4 AYI GEÇMEDİ VE MÜHENDİS OLAMAMA RAĞMEN HAMMAL VE
AMELEDEN AZ PARA KAZANDIM. BU DURUMDA BİRİNE SEVDİĞİMİ
SÖYLEDİĞİMDE BANA STANDART UŞAK YA DA HİZMETÇİ MUAMELESİ
YAPIYOR. AŞIK OLMUYOR, BACAK ARASINDAKİ BİRKAÇ GRAM ETİ KORUMAK
İÇİN ÖNLEMLER ALMAYA BAŞLIYOR. YANİ AĞIZIMI AÇMASAM, TEK KELİME
ETMESEM BİLE “KAHROLSUN T.C.” DİYE SLOGAN ATACAK DURUMA GELİYOR
KADINLAR. (T.C.=Tecavüzcü Coşkun).
Bir de bu yazıyı yazdığıma bin pişman oldum çünkü buradaki T.C. espirisi sadece çok özel
kızlar için geçerliydi. Ne kadar iğrenç karı varsa hepsi beni batırdı. Biri dandik metres,
diğeri ortalık malı, biri yetkili bir kontrol, biri dandik bir komşu, biri ….daha bilmem kaç
tane hiç alâkam olmayan ve şeyime takmadığım kadın benim paramı, işimi ve dış
görünüşümü batırıp kendisini özel kadın olarak göstermeye çalıştı. Ulan bunların hiç
birini istemedim ki, ben istediğim kadını aldım her zaman. Sadece kötü niyetli
dolandırıcıları ve istemediklerimi alamadım. Bir ton fahişe vurdu ve hepsi önemli ve ünlü
olma iddiasındaydı. Her karı istendiğini düşünmesin. Dış görünüşüme saldıran,
bedenimden cildime dişimden saçıma kadar batıranlar kaltı hepsi özel ve beni red eden karı
295
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
diye gezmeye başladı ortalıkta. Siz bunları kendi gözünüzle görünüz ve benimle
karşılaştırmayınız. Hiç birini önemsemezsiniz.
İTİRAFLAR
1. İlk işyerimde sabah 04:00 akşam 21:00 saatleri arasında çalışıyordum. Bazen sabah
evde başlıyordum, bazen de iş yerine gidiyordum yakın olduğu için. İş yerinde kesinlikle bir
terbiyesizlik yapmadım, cinsellikle ilgili herhangi bir durumum olmadı, ama patronların
diz üstü bilgisayarları sürekli virüs kapıyordu. Kesinlikle emindim ki ortaklardan ikisi
pornocu idi. Hatta ismi lâzım değil, birine Windows 7 sisteme sahip bilgisayar almasını ve
Private bölümünden internete girmesini söyledim. Hemen aldı. Hahaaha… Beni çok
kızdırdıkları için bir defasında banyoya gidip elimle bozkurt işareti yaptım ve bozkurtun
ağzına bir şey soktum… O şeyi size söylemeyeceğim… Hahaaa…
2. Hep sevdim birini, yanlız yaşamak istemedim. Ama sevdiğimi başkası ile fazla yakın
görünce her defasında sıradan biri oldu benim için. Kavga da etmedim, sevmeye de devam
etmedim. Başkaları sevdiğini yatağa girdiğinde önemser, ben ise birine gülümseyince bile
siliyordum. Başkasına sevgiyle bakan benim aşkım olamazdı.
3. İnternette ne iş yaptıysam tüm sanal dünyamın şifresi sevdiğim kızların isimlerinden
oluşuyordu. 3-5 tane oldu 38 yıllık hayatımda. 5+5+2+..+… yıl derken değmeyecek
kadınlara gençliğimi verdim. Onlar kucaktan kucağa uçarken ben geri zekâlı gibi aşkıma
sadık kaldım. Hiç bir ilişki fırsatını değerlendirmedim. Yaş 40 olmadan kurtulayım dalgası
buradan kaynaklanıyor, belki son iki sene geri zekâlı imajından kurtulurum diye.
4. 14 Mart 2013 tarihinde saat 15:00 civarında bir escort yarım saatte beni iki defa boşalttı.
9 Şubat 2012 tarihinde pezevenk patronum anama aynı saatte sövmüştü. Onun 50TL’lik
fahişesi karşılığında 25 bin TL değerinde suç işleyeceğime 400TL karşılığında işi bitirdim.
Kredi kartından 20 ay taksitle çektim parayı. 20 ay boyunca taksiti yatırdıkça o anı
hatırlayacağım. Ertesi gün de başka bir escorta gittim. Orayı da kredi kartından tek çekim
yaptım. Halim harap. İkisi de sürekli şikâyet edip şartlar ve yasaklar koyuyordu.
Birincisine çıktıktan 20 dakika sonra bekâretimi aldığını bildiren bir SMS çektim.
İkincisine de aynısını yaptım. Cahilliğim için özür diledim , dün 2 ve bugün 2, 37 senede
toplam 4 deyip şaka yaptım.
5. Bir sürü iftiraya uğradım, hep cinsel hayatıma saldırdılar. Günlerce aylarca uyksuz
bırakıp sözlü olarak cinsel tacizde bulunan çok sayıda komşu kadın beni aylarca uykusuz
bırkatı. Avukatımı görevden ayırıp mahkemeye başvurunca biraz kapattılar çenelerini. Bu
günlerde çeneleri yine çalışıyor ama uyumamı engellemiyorlar artık. Mahkemede onları
kiralayanlardan hesabını soracağım. Duruşma 11 Nisan 2013. Asliye ceza mahkemesini
ağır ceza mahkemesine göndermeyi plânlıyorum. Bu işi organize çözer ancak. Başkası
çözemez. Gayrettepe asayiş öyle söyledi.
6. Senelerdir bir sorunum var. Her zaman sevmek istedim, hatta sevdim. “Seni seviyorum”
diyordum ve birkaç dakika sonra “Sen kimsin” diye soruyordum. Hayalimde temiz bir aşk
vardı. Ama durumum belli idi, üç beş sapık rüşvetçi memur ailemle birlik olmuş hem okul
hem de iş hayatımı batırmıştı. Üzerimdeki kıyafetler kötü, cebimdeki para acınacak kadar
az idi. Sevdim arasıra, ihanet ettiler, üstüne de azarladılar ve dalga geçtiler. Hepsi hint
296
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
kumaşı idi ama sadece ve sadece zamanım ve param olmadığı için. Hep sevdim birini, ama
kim olduğunu bilmiyordum, kalbimde bir sevgi vardı, hiç bilmediğim, tanımadığım birine
karşı. Yüzünü bile bilmiyordum, neye benzediğini bilmiyordum ama “Seni seviyorum”
diyordum, içimden geliyordu. Sebebini bilmediğim bir duygu, zamanla yaraya dönüştü.
İnşaat sektöründe çok büyük ve ünlü proje firmaları dışında tüm firmalarda paket
programlar kullanılıyor. Bu programlar ile 3 saat ile birkaç gün arası bir süre içinde
küçük ve orta ölçekli yapıların statik ve betonarme tasarımı yapılabiliyor. Büyük devlet
ihalelerinde bile kullanılan paket betonarme tasarım programları var. İSKİ Genel
Müdürlüğü 2. Binası İnşaatı İhalesinin statik projeleri de Sta4CAD ile yapılmıştı.
Uygulamada İSKİ kontrollerinin istekleri üzerine bazı değişiklikler yapılıyordu. Statik
projenin birebir eskiksiz ve doğru uygulanması halinde Sta4CAD yararlı bir yazılım
diye biliyorum.
İnşaat sektöründe, ilk işyerimde benden ideCAD Statik ve ideCAD Mimari
programlarını öğrenmemi istediler. Birkaç hafta sadece programın el kitabı ile uğraştım
ve acayip bir ezber oldu. Çay içip keyfime baktım. Önüme bir boş şantiye şefliği
sözleşmesi koydular, imzala dediler. Ben boş kâğıt imzalamam dedim. Ondan sonra
aylarca imzalayacaksın, imzalamayacağım kavgası yaptık. İmzalamadım ama bana 10
ay boyunca günde 16 saat statik proje yaptırdılar. Doğru dürüst para da vermediler. Bir
gün oturdum programın başına ve tasarıma başladım. Programın bilmediğim özellikleri
ile ilgili bilgileri çok değerli bir abimizden aldım. Aynı zamanda ide YAPI’daki
297
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
seminerlere katıldım. İyi bir danışmanlık hizmeti alarak çok sayıda statik proje
tasarımı yaptım. Patronum vergi ödemek ve mühendis maaşı vermek gibi alışkanlıkları
olmadığı için yaptığım projeleri imzalamama izin vermedi.
ideCAD Statik ile bir süre çalıştıktan sonra o hale gelmiştim ki evime yakın olan
işyerinde sabah başlayıp evimde de devam ederek günde 16 saat statik projeler ile
uğraşıyordum. Hatta işyeri yakın olduğu için sabahın dördünde gidip proje
bilgisayarının başına oturuyordum. Mutfakta kahvemi yapıp çalışıyordum.
Sanıyorumdum ki emeğimin karşılığı verilecek, oysa keriz muamelesi gördüm. Çok
çalışıp az para almaya razı geri zekâlı değildim. Söz verdikleri maaşı isteyince bol kavga
ve gürültü çıktı, bol bol tehtid ettiler. Patronun kardeşi kendisini yer altı adamı, büyük
derin devlet elemanı olarak görüyordu. Aslında tek yaptığı birkaç devlet memuruna
parayı basıp VIP vatandaş muamelesi görüp belediyedeki ruhsat işlerini takip etmekti.
ideCAD Mimari seminerine gittiğimde başkası gelmedi deyip beni ideCAD Mimari
danışmanı ile teke tek bırakıp seminer verdiler. Aylardır sosyal hayatım yoktu, gece
gündüz çalışıyordum ve işyerimdeki bayanları hiç ama hiç beğenmiyordum,
çenelerinden çok çekmiştim. Seminer sırasında gelmişim geçmişim gözümün önüne
geldi ve kaybettiğim şeyleri düşündüm. Seminerden sonra tekrar görüşmek istediğimi
söyledim ama patronum durumu kullandı, ide YAPI’nın da hoşuna gitti ürünlerini
sağda solda tanıtmam. Bir daha kısmet olmadı ide YAPI’ya gitmek. Böylece belki 10-15
aydır görmediğim bir bayanın hayranı olarak bildi beni herkes. Oysa ben hiç bir
bayanla görüşemeyecek bir hayat yaşıyordum. Bilgisayarın başında hapistim. İş
yerindekiler şu ya da bu şekilde onu hatırlatıyordu bana, eğleniyordular durumla.
Yemin ederim ki düzgün bir sosyal hayatımın olmasına izin verseydiler bu kadar
takmazdım onu. Fakir aç kalınca kuru ekmeğe bile razı oluyor. Hahahaaaa….
Böylece bir süre sonra ide YAPI pazarlama sorumluları bana keriz hizmetkâr, bedava
reklâm yapan enayi muamelesi yapmaya başladılar. Çok süper reklâm yapıyordum da
bazı hocalarım “biz istesek verirler bize programı, böyle şeylere ihtiyacımız yok”
şeklinde konuşuyordu. İtiraf etmeliyim ki bu programın reklâmını yaparken, yani kendi
çevremde tanıtmaya çalışırken diğer programlar hakkında yeterince bilgim yoktu.
Sadece değeri 6 bin TL civarında olan bir şeyi vermek istedikleri kişilere bedava iletmek
hoşuma gidiyordu. 6 bin TL değerinde program değil de vazo veya resim verseydiler
onları da aynı şekilde dağıtırdım. Bir yandan da mezun olduğum bölüme faydalı olmak,
yeni yetişen öğrencilere bir şeyler vermek istiyordum. Çok büyük bir burs vermediler
bana ama yine de mutluydum verdiklerinde. Hocalarımı da seviyordum, çok iyi
konuşmuştular benimle zor günler geçirdiğim yıllarda. Hepsi sağ olsun çok seviyordum
onları ve o yüzden okula bir faydam dokunsun istedim ama okulun böyle bir şeye pek
ihtiyacı yoktu.
Zamanla anladım ki etkilendiğim bayan beni hiç takmıyor, ben de takmamaya
başladım. Facebookta yaptığı samimi sohbetler beni soğuttu. Başkasıyla öyle konuşan
benim olamazdı. Ayrıca bir seneden fazla bir süredir başka birini görmemiş olmam
komiğime gidiyordu. Onu unutmam için Taksim İstiklâl Caddesinde birkaç dakika
yürümem yeterliydi. Bu mesele gereğinden fazla uzadığı için ve ben kendi kendine gelin
güvey olan geri zekâlı durumuna düştüğüm için onunla görüşüp bu meseleye bir nokta
koymak istedim. Biraz cesaret vermek için kendisinin haklı olduğunu yazdım. Haklı
olup hayatımdan gitmesi işime geliyordu. Ama herkesin beni onun hastası olarak
298
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
bilmesi beni çok rahatsız ediyordu. Görüşmek için birkaç teşebbüsüm oldu, sevilmeyen
bir müşteri adayı olarak şirketten dışlandım. Şu an ide YAPI benim telefonlarıma
kesinlikle cevap vermiyor ve benimle diyaloğunu tamamen sıfırladı. ide YAPI’ya
yatırım olarak hayatımın iki senesini vermiştim, hiç bir ide YAPI çalışanı benim iki
senemden daha önemli değil. Bu ürünle bir bağlantım kalmaması beni maddi zarara
uğratıyor. Komşular beni günlerce aylarca uykusuz bıraktı, gerilimin fazla olduğu ve
çok yıpranmış olduğum bir dönemde yaşadığım mahalleye geldim, indim tramvaydan.
En yakındaki kebapçıya gittim. Her zaman oturduğum yerde oturuyordu biri, çok kötü
baktı, ben de güldüm, derdi ne bunun diye düşündüm. O kadar çok belâ vardı
başımdaki oturdum, lahmacunları yedim. Onun O olup olmadığından bile emin değilim.
Birkaç gece cehennem devam etti. Sapık komşular deli gibi tehtid etti, acımasızca taciz
ettiler. Birkaç gün sonra canıma tak etti. Gittim bir escortla buluştum. Orada pek
başarılı olamadım ama hayatımda öyle vücut görmemiştim. Ertesi gün bir başka escort
ile görüştüm. Ama o da çocuk gibiydi, devamlı şikâyet edip zırlıyordu. İki başarısız
girişimim oldu. Bir halt beceremedim. İki escortun da eline sağlık.
Ancak piyasadaki diğer iki rakibi hiç ama hiç ama hiç ama hiç küçümsenecek türden
değil. Probina Orion semineri için randevu almaya çalışıyorum bu günlerde. Başıma
gelenlerden sonra Prota bilgisayar kendini zor tutuyor gülmemek için, beni pek ciddiye
almıyorlar. İnternet sitesinde dokümanlar ve eğitim videoları var, onlar benim gibi
adama yeter de artar.
ide CAD Statik programı ile günlerce çalıştıkça ve karşıma değişik sistemler çıktıkça
danışmanlık için başvurmaya devam ediyordum, gözden kaçan ufak noktalar ve yeni
öğrendiğim şeyler oluyordu, bazen de program sürekli yeni versiyon çıkarıp
düzeltmeler çıkardığı için bazı kusurlar buluyordum. Bu kusurları bildirdiğim için
ufaktan nefret etmeye başlamıştılar benden. Toplam değeri yüz milyonlarca lirayı bulan
çok sayıda betonarme yapı bu yazılımla yapılıyordu ve benim bu program hakkında
olumsuz konuşmam müşterileri çok rahatsız edebilirdi. O yüzden ya çenemi kapatmam
ya da hiç kimsenin önemsemeyeceği geri zekâlı ve önemsiz biri olmam gerekiyordu. Eski
bir dosyanın versiyonu değiştirildiğinde radye temel çıldırıyordu, 60cm yerine 150cm
yapsan bile kurtarmıyordu. Yeni versiyon denemelerinde hatalar oluyordu, eski
versiyonu kurup çalışmak gerekiyordu bazen. Beta versiyonları da hep korkuttu beni.
İde YAPI haftalarca telefonlarıma cevap vermedi ve ben gerekirse 2 sene bekleyeceğimi ve
sebebini öğreneceğimi söyledim. Israrla sordum nedenini. Bursa ofisinden de cevap
bekledim, yazılı veya sözlü herhangi bir cevap alamadım. 29 Mart 2013 tarihinde Bursa
ofisinden Faruk Saka saat 18:29′da aradı ve Bursa ofisinden destek alabileceğimi söyledi.
Şirket kararıyla İstanbul ofisinin benimle görüşmeyeceğini söyledi ve sebep olarak
gönderdiğim e-mail’leri gösterdi. O e-mail’eri kendi kafama göre yazmadığımı, bu olayın
bir temeli ve geçmişi olduğunu, sonradan dışlandığımı ve iftiraya uğradığımı söyledim.
Şirket çalışanlarına karşı özel bir ilgi duymadığımı ve ilk görüşmede etkilendiğimi ancak
daha sonra karşılık alamayınca birkaç hafta içinde olayın bittiğini söyledim. Hiç
görmediğim ve oturup beraber bir çay içmediğim bir bayanla ilgili yorumların aylarca
yıllarca devam etmesi beni rahatsız ediyordu. Hiç göremediğim, konuşamadığım ve sokağa
çıksam kendisinden kat kat daha güzellerini göreceğim bir bayanla ilgili yorum ve
iftiralara kaldım kendi çevremde ve işyerlerinde. Teknik desteği Bursa ofisinden alacağım,
ancak İstanbul ofisinin öne sürdüğü sebebi kabul etmiyorum.
299
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
Daha sonra diğer paket programları incelemek için elimden geleni yapmaya başladım
ancak öyle bir hayat yaşadım ki son bir iki sene boyunca ancak birkaç haftadır
Sta4CAD programının kursuna yeni gidebildim. İki hafta eğitim daha var. Sta4CAD
paket programının referansları beni çok etkiledi.
Ben tek bir şey söyleyeceğim. Paket program kullanacağınız zaman referansları sorunuz.
STA 4 CAD 13.1 versiyonu için bilgisayar konfigürasyonu:
512 mb Ram, 64 mb OpenGL uyumlu Ekran kartı, Windows XP/Vista/7/8 uyumlu bilgisayar
konfigürasyonu
STA4-CAD 13.1 versiyonu genel kapsamı :


2007 deprem yönetmeliğini kapsamakta olup, analiz ve çizimlerde tam olarak uyumludur.
Bilgi girişleri ve çizimler grafik editörde hazırlanmakta olup, veri girişiyle eş zamanlı 3 boyutlu grafik
ortamda yapının içinde gezilebilme. Tuğla duvarların ve boşlukların katı model olarak oluşturulması.




Opsiyonıel olarak 1975, 1997 ve 2007 deprem yönetmeliği kullanılabilmektedir.
Düzenli, düzensiz, arakatlı, kademeli, dilatasyonlu ve nonortogonal yapıları, 3 boyutlu olarak
çözebilmektedir.
Aynı katlarda farklı diyaframlı kat modelleme, eğik ve dairesel kiriş ve plak hesabı ve çizimi.
Bodrum perdeleri, kaset döşemeler, mantar plaklar, ızgara sistemler çözülebilmektedir.








Yapı temel etkileşimli analiz. Temellerde kazıkların modellenmesi.
Kademeli Mat (kirişsiz) temellerin sonlu elemanlar ile çözümleri
TS500, ACI, SNIP ve EuroCode standartlarına uyumluluk.
Depreme karşı yapı güçlendirme analiz, raporlama ve çizimleri
Nonlineer Performans Analiz, isolatör kullanımı
Time history deprem analizi ve inşaat aşamaları analizi. Duvar etkileşimli deprem analizi
İstinat duvar ve zemin göçme analizi, detay çizimleri
SAP2000, ETABS ve STAADpro progranlarına data transferi ve DWG çizimden transfer
300
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
Ø STA4 programı V13.1; Peşin satış bedeli ?000 TL + KDV, taksitli fiyatı ?400 TL+KDV / 4 taksit
şeklindedir. Aynı firmada kullanılacak 2. ve sonraki kilitlere %50 indirim uygulanır.
Destek:
q Program içinde 11 saatlik animasyonlu eğitim
q STA4 ile ilgili problemleriniz [email protected] ‘ ye göndererek, internet aracılığıyla destek hizmeti
verilmektedir.
q Program gelişmelerini www.sta.com.tr den elde edebilirsiniz.
Bilgilerinize ve gereğini rica ederim.
Saygılarımla
STA Bilgisayar, Müh. ve Müş. Ltd. Şti.
SERDAR AMASRALI
STA4-CAD referans listesi :
- Boğaziçi Üniversitesi – Doğu Akdeniz Üniversitesi – Ereğli D-Ç Fab. T.A.Ş.
- STFA Temel Mühendislik A.Ş. – Bayındırlık Bakanlığı – İst.Büyükşehir Belediyesi
- Yapı Merkezi A.Ş. – Çukurova Üniversitesi – Tuncel Mühendislik
- Kardemir A.Ş. – MSB İnşaatEmlak – T.C. İller Bankası
- Türk Telekom A.Ş. – T.C. Posta İşl. – İstanbul Üniversitesi
- T.C Merkez Bankası – ENKA – Yıldız Teknik Üniversitesi
301
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
302
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
İNATLA KARŞI ÇIKTIM SİYASETE
GİRMEYE…
HİÇBİR PARTİ VE HİÇ BİR TOPLULUĞA
GİRMEDEN ŞAHIS VE BİREY OLARAK, HİÇ
BİR SÜRÜNÜN KOYUNU OLMADAN KENDİ
BAŞIMA VARLIKLI VE SAĞLIKLI OLMAK
İSTEDİM…..
EN SEVDİĞİM HOCALARIMDAN BİRİ BİLE
BENİ TANIDIĞI İÇİN SORMUŞTU ŞAKA
OLSUN DİYE İNGİZLİCE (KENDİSİ
VATANSERVER BİR ATATÜRKÇÜ İDİ) :
DJEVAT, ARE YOU HEALTHY AND
WEALTHY
ASLINDA SORUN BUYDU.. ÖNEM
VERDİĞİM İKİ ŞEYE SALDIRDILAR…
PARAMA VE SAĞLIĞIMA…
BİR SÜRÜ CEMAAT VE SİYASETÇİ,
GEREKSİZ BİR TOPLULUKLA ÇATIŞMAYA
SOKTULAR AMA BEN SADECE CANIMI VE
MALIMI KORUDUM…
ÇOK TEHTİD EDİP AĞIR HAKAERETLER
ETTİLER, BENİ DELİRTİNCEYE KADAR
ÇOK BAĞIRDILAR VE TEPKİ ALDILAR….
303
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
BİRKAÇ KÜFÜR VE BİRKAÇ TEHTİD
KOPARIP DAHA SAĞLAM VURDULAR…
HER ZAMAN ÖNCE BAHANE VE İFTİRA
YARATIP SONRA VURDULAR….
SONUÇ OLARAK ŞUNU ÖĞRENDİLER Kİ
BATIRMAYA ÇALIŞTIKLARI KİŞİ ZENGİN
OLACAK YETENEĞE SAHİP VE HERKES BU
KADAR YETENEKLİ OLSAYDI HERKES
ZENGİN OLURDU. HATTA POLİSLER İSTİFA
EDİP MEMLEKETİ KURTARAN KAHRMAN
İMAJINDAN VAZGEÇİP HEPSİ İŞ ADAMI
OLACAKTI. PARA KAZANMAK İÇİN ALMIŞ
OLDUĞUM EĞİTİMİ KENDİ CANIMI VE
MALIMI RÜŞVETÇİ EŞKİYALARDAN
KORUMAK İÇİN KULLANDIM.
RÜŞVET VERMEYEN VE MEMURLARI
TORPİLE ALIŞTIRMAYAN BİR SEKTÖR,BİR
İŞ PİYASASI OLUŞMASI BENİM İÇİN
ÖNEMLİ…
BENİM CANIM YANDI, BELKİ BİNLERCE
KİŞİNİN CANININ YANMASINI
ENGELLEMEK MÜMKÜN OLUR…
RÜŞVET İSTEYEN ÜÇ BEŞ, BELKİ YÜZ,
BELKİ BİN TANE MEMURU İHBAR
EDELİM…
304
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
O ZAMAN BELKİ AYYUKA ÇIKTIĞINI
ANLAR KIÇIKIRIK PADİŞAH
MÜSVETTELERİ….
O ZAMAN VATANDAŞ BELKİ KURTULUR…
BENCE HER VATANDAŞ İHBAR HATLARINI
VE YÖNTEMLERİNİ ÖĞRENMELİ…
EN ÖNEMLİSİ 155 VE 156 TELEFON
NUMARALARINI HERHANGİ BİR
TELEFONDAN ÇEVİRMEK…AMA BENİM
İŞİME YARAMADI ÇÜNKÜ POLİSİN
KENDİSİNİ SUÇLAMIŞTIM, DAVA
ETMİŞTİM…
DİĞER YOL DA EMNİYET
MÜDÜRLÜĞÜ’NDEKİ İNTERNET SİTESİ VE
ŞİKÂYET KISMI…
Şu an hangi partiye destek vereceğime karar veremedim…Tüm siyasi partilerin çalışmalarına devlet
dairelerinde çalışanlar yön veriyor, hepsi devlet kapısında para kazanan insanlar.. Devletten önce maaş
sonra siyasetle büyüdükten sonra ihale alan insanlar bunlar….
DELİNİN KUYUSU
BİR DELİ KUYUYA TAŞ ATMIŞ KIRK AKILLI
ÇIKARAMAMIŞ
Mahkemeye hakaret etti diye bir iftira çıkarmışlar. Asıl sorun şu ki bir sürü kelime oyunu
oynayıp çok sayıda savcıyı birbiriyle karıştırdılar. Çok sayıdaki olayı bir biri ile
karıştırdılar. Gaziosmanpaşa 2. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki davamda ne savcıya ne de
hakime dil uzattım. Tüm hayatım pamuk ipliğine bağlı. Her şey hakimin kararına bağlı.
Duruşmadan sonra tazminat kararı çıkmazsa sokakta kalacağım. Ya da doğru ceza kararı
çıkmazsa senelerce dava ettiğim bakırköy tımarhanesine kapatacaklar. Orada ömür boyu
işkence göreceğim. Anası ve babası tarafından bile sırtından vurulan adam tek kurtuluşu
305
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
olan mahkemeye hakaret eder mi? Ben savcıyı yanıltan, yanlış bilgi veren ve taraflı
soruşturma yapan polislerden şikâyetçiyim. Savcıyı onlar kandırıyor, hakimi yanıltıyorlar.
Ama ben diyorum ki başka türlü kurtulamayacaklar cezadan, tek kurtuluş olarak davacıyı
ortadan kaldırmayı gördüler. Bu da benim haklı olduğumun ispatı.
Şeytan her zaman yalan söylemez, iki doğru bir yalan söyler. Önemli olan iki doğruyu
bulmaktır. Bir de spekülasyon yapayım: Şeytan eskiden böyle değildi, Allah’ın sadık bir
kuluydu. Benim ruhumla tanıştı, ben O’nu yoldan çıkardım. Ben O’nu yoldan çıkarınca O
da tüm kulları yoldan çıkarmaya ve günaha sürüklemeye başladı. Hahhahahaa…..Tabi ki
herşeyi işlerine geldiği gibi anlayanlar olduğu için bunun bir şaka olduğunu altına çizerek
söylemek zorunda kalıyorum..Havadan nem kapan itler cezalarını çekecek…
Türk sineması gelişme ve ilerleme olarak erotik filmler çevirmeye başladı. Senelerdir 60250 saniyelik cinsel sahnelerle para kazanan sanatçıların toptan bir girişime girmesi ilginç.
Yani sanatçılar o filmde bu filmde 3-4 dakika sevişeceğine toptan koymuşlar yeteneklerini
bir araya. Ama bunun sinemamıza ne kazandırcağını merak ediyorum. İnternette yüz
binlerce cinsel içerikli bedava film var. Senelerdir 3 dakikalık sahne için sabırla
bekleyenleri veya korsan CD’lerdeki filmlerde ileri geri giderek sahneleri ayarlayanları bu
dertten kurtarmaktan başka bir işe yaramadı bu erotik sinema atılımı. Bence hiç gereği yok
böyle bir şeyin. İhtiyacımız yok. Düşünüyorum da gelişme bu ise bizim sinemamız en az 18
sene geride (Basic Instinct-Temel İçgüdü kaç senesinde gelmişti Adana’ya. Lise son sınıfta
mıydım, neydim). Bu filmlerde birkaç dakika seyredenlerin heyecanı yarım kalıyor. Büyük
bir kısmı cinsel içerikli konuşmaların yapıldığı telefon hatlarını arıyor ve fotomodel gibi
escorta ödenecek paranın on katını veriyorlar. Bu tür telefon hatlarında çalışan kadınlar
günde 10 saate yakın sapıklarla konuştukları için çoğunun psikolojisi bozuk, bazıları çok
yaşlı ama fotomodel rolü yapıyor, bir çok komedi filminde gördüğünüz gibi telefonun öteki
ucunda rol yapan çirkin, yaşlı ve iğrenç bir kadın olma ihtimali var. Sonuç olarak bu sanal
film ve telefon hatlarına ödediğiniz servetle on tane gerçek aşk yaşarsınız. Sorun hayal
satmları değil, sattıkları dandik hayaller karşılığında servet almalarıdır. İnanın bana
öylesine gideceğime on kat daha az parayla acayip bir güzelle çıkarım. Geneleve
gitmeyenler genelevin sanal olanına da gitmesin. Değmez. Bu erotik sinema, erotik
ürünler, alo sex hatları hepsi bir canavarın birer ayağı. Arkadaşım, boşver bu sanalları,
kafana göre bir kız bul. Para vereceksen de rol yapan çirkin karıya verme. Ha bir de
internetteki cinsel içerikli siteler hakkında ufak bir sır vereyim. Bazı kelimeleri yazarak
arama motorlarında kendilerini bulduruyorlar. Bu kelimeler : sex, porn, porno, xxx … gibi
kelimeler….
Ben şahsen bu baba memur ayaklarından nefret ediyorum. Bir devlet kurumuna gidince ya
da devlet okulunda okuyunca memurun veya memur öğretmenin “seni adam ederim”
ayakları yapıp öğrenciyi dövmesi veya özel hayatına müdahale etmesi iğrenç bir şey. Yani o
adamları yolda görseniz izin vermezsiniz sizin özel ve profesyonel hayatınıza karışmalarını,
aileniz hakkında yorum yapmalarına. Ama bunlar devlet memuru olunca padişah gibi
gelmişiniz geçmişiniz, aileniz, işiniz gücünüz ve her şey hakkında rahat rahat
konuşabiliyor yorum yapıyor. O nedenle terör sempatizanları ile kavga edip şiddet olayına
bulaşmak ve her şeyimize karışan polislere iş çıkarmak, onların maaşlarını yükseltip
kahraman yapmak pek akıllıca değil. Ben terörist destekçileri ile kavga etmeniz yerine
Ulusal Parti’nin sunduğu çözümü öneriyorum. Eğer bir esnaf değerleriniz ve bayrağınız
için tehlikeli bir örgütü destekliyor, sempati duyuyor veya yaptıklarına göz yumuyorsa siz o
esnaftan alışveriş yapmak zorunda değilsiniz. Kavga etmek yerine onula alışverişi kesin, o
306
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
mahallede bulamazsanız bir iki sokak ötedeki toptancıya veya markete gidiniz. Böylece
örgüte gidecek paralar, propaganda malzemeleri, terör örgütünün propagandasını yapacak
eğitimli teröristlerin okul bursları sizin cebinizden çıkmamış olur. Hiç bir kavga ve gürültü
olmadan, hiç kan akmadan ve polisiye olay olmadan bu sorunu çözmüş olursunuz. Kavga
ederseniz ya adam yaralamadan hapis alırsınız ya da polise baba muamelesi yaparak kanıt
ve ifadelerle ilgili yardım istersiniz. Ulusal Parti öyle bir çözüm sunuyor ki bu devlete
düşman olan teröristler işsiz ve parasız kalacak, onların fakirlikten kırılmasını
önemsemeseniz bile terörist eylemler için gerekli para kaynakları azalacak, belki de
kuruyacak. Yaptığınız alışveriş ve ticaretle terör canavarını veya bu canavarın yavruları
olan bölücü örgüt sempatizanı militan sermayeleri besliyorsunuz.
Bugün solun kürt soluna (kürt nasyonel sosyalizmine = kürt faşizmine = kürt işçi partisine
) dönüştüğünü görüyoruz. CHP ve diğer sol gruplarda Atatürk’çüler görevden ve
yöneticilikten uzaklaştırılıyor, Kılıçdaroğlu KCK’sının üyeleri getiriliyor göreve. Yani solda
bir sindirim var, sindirilenlerin yerine KCK tarzı kürtçü yöneticiler geçiyor. Böylece sol
kürt soluna dönüştürülüp solculuğa ömrünü vermiş kandırılmışlar da tepe tepe
kullanılacak. Sağ kesimin buna hiç itirazı yok çünkü sol kürt soluna dönüştüğü zaman
böyle bir solu yok etmek memleket için hak olacak. Bu durumda Ulusal Sol’un varlığı
mutluluk veriyor, milliyetçi kesime umut veriyor. Solcu demek, Kılıçdaroğlu KCK’sı
desetekçisi olmak değildir. Tüm siyasi partiler bölücü örgütün uzantılarıyla diyaloğu ve
iletişimi kesmeli. Bölücü terör örgütü yandaşı olan veya terör örgütünün yapılanmasına
sessiz kalan, razı olanlar dışlanmalı. Ben CHP ile tüm irtibatın kesilmesini, hiç bir Türk
siyasi partisinin (sağcı veya solcu fark etmez) CHP’nin mevcut kürt yönetimi ile irtibat
halinde olmamasını, selâm dahi vermemesini teklif ediyorum. Terör örgütünün
uzantılarıyla masaya oturup uzlaşacak olanlar terör örgütünün üyesi ile aynı statüdedir.
Tüm siyasi partileri Kılıçdaroğlu CHP’sini dışlamaları için davet ediyorum.
Duyarlı bir insan olmamın nedeni belki de diğer insanlardan daha fazla şey görmemdir.
Dikkatli ve gördüğünü değerlendirebilen biri olarak görüyorum kendimi. Gerçekten utanç
verici bir durum dikkatimi çekti. Ucuz ve rezil siyaset yapan, muhafazakâr, toplumun
büyük kısmı tarafından şeriat sempatizanı olarak görülen televizyon kanalları var.
Annemin bir ayağı çukurda sayılır, o yüzden dine yöneldi son on senedir. O da çok
seyrediyor bu yobaz zihniyetli kanalları, ben de hiç seyretmiyorum televizyonu artık. Ama
salonda çay kahve içerken, dinlenirken şahit oldum birkaç televizyon dizisinin rezilliğine.
Bu dizilerdeki tüm kötü kadınların başı açık ve çirkin. İyi kalpli kadın karakaterleri ise
güzel ve tesettürlü. Aynı zamanda dizilerdeki kötü erkek karakterlerinin imajı Atatürk
portrelerindeki imajlara benzetilmiş. Yani o dizilerde zalim ve kötü kalpli karakterlerin
belli bir kısmı ya Atatürk’ün saç modeline, ya da bıyıklarının şekline ya da saç rengine
sahip. Hatta saçın zayıf olan kısımları, anlın açık olan kısımları aynen Atamıza
benzetilmiştir.Böyle iğrenç yayın yapan, ucuz yayın yapan, üç kuruşluk yankesici
zihniyetine sahip televizyon kanallarını kınıyorum. Ayrıca dizilerdeki kötü adamlardan
kurtulmanın yolu birkaç dua okumak olduğu için biraz saçma buluyorum bu
propagandayı. Kötü adamlar Atatürk tarzında giyinip görünüyor, kötü kadınlar tesettürsüz
ve çirkin, kadınlar da erkekler de zalim ve hain, alçak bu dizilerde. Onlarla savaşan
tesettürlü bayan karakterleri bebek surtalı, saf duygulara sahip, çok insancıl ve her zaman
haksızlığa uğramış. Bu kadar seviyeli bir açıklama yaptım ama içimden ağzımı bırakıp
başka bir yerimle gülmek geliyor bu televizyonlara. Cahil ve aptal insanlara hitap
ediyorlar. İnsanların dini duygularını para kazanmak için sömürüyorlar. Evlerinde oturan
ve çalışmayan kocaman popolu, şişmanlıktan ve çirkinlikten çökmüş, iğrenç görünüşlü
307
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
kadınlar tesettür giydikleri için o dizileri seyredince rahatlıyorlar, kendilerini özel
sanıyorlar. Anladık arkadaşım, çok namuslusun, benimle yatmayacaksın. Ama bir de beni
düşün, çirkinsin, yalvarsan da yatmam seninle. O nedenle “ben çok özelim, namusluyum,
sana vermem” muhabbeti yapma. Versen zaten ilk önce kocan koyacak popona tekmeyi.
Hahhahaha…..
KATLİAM KATLİAM KATLİAM KATLİAM
—————————————————————
————–
Bu başlık altında size siyasi grupların kahpe o.ospu militanları ile cinsel iftiralar atarak
işledikleri cinayetleri ve yaptıkları işkenceyi, o siyasi partilerin destekçisi polislerden
aldıkları desteği anlatacağım. Benim dünya görüşüm kaptalizm idi . Yani bütün bu sağ
sol kavgasını red edip sermayenin ve paranın gücü ile memleketin kurtulacağına inanan
biriydim. Hem sağcılara hem solculara tarafsız gözle bakıyordum. Kirli çamaşırları
ortaya çıkıyordu. Komik duruma düşüyordular. Sağcı solcu cinayet işlemek için
saldırdılar, düşman edip küfür ettirdiler beni ve tarafsızlığıma gölge düşürdüler. Artık
insanlar yorumlarıma şüphe ile bakacak çünkü beni öldürmeye çalıştılar, ben de nefret
ettim, küfür ettirdiler, tehtid ettirdiler.
—————————————————————
————–
Bütün saldırılar cinselliğe dayalı değil, bu saldırının mekanizması genellikle :
İFTİRA AT —–> Günlerce taciz et ve idiotluk yap, gizlice tehtid ve hakaret ederek
küfür ettir, tepki al —–>İFTİRAYI YAYMAK İÇİN PROPAGANDA YAP —–> CEZA
VERDİĞİNİ SÖYLEYEREK YIPRAT, KALABALIK KİTLE HALİNDE ZARAR
VER, YIPRAT, YOK ET —–> TOPLUM CEZA VERDİ, MEMLEKET YOK ETTİ
DİYE AÇIKLAMA YAP….
—————————————————————
————–
Çok sayıda iftiraya maruz kaldım. Sebebi tazminat talebim değil, sebebi çok sayıda özel
güvenlik şirketi ve devlet memurunun hapis cezası alacakları suçlar işlemesi, bunlarla
anlaşmalı ticari kurumların çalışanları ve attıkları iftiralar.
Toplumun en ilgilendiği ve beni öldürmek için kullandığı iftiracı şirket ide YAPI olduğu için ondan
başlayacağım:
Sene bilmemkaç, 2008 öncesi. Beynime zarar verip hafızamı sildikleri adam kaçırma
olayından önce. Bakırköy ve polis mafyası babamı kullanarak evde olay çıkardı, babam
308
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
kendisini yerlere atarak ve pencerelere çıkıp bağırarak şiddetli bir gürültü patırtı
çıkardı. Böyle bir olaya katlanamadığımı biliyordular, utancımdan çıldırıyordum ve bu
babamın senelerdir yaptığı bir rezaletti. Katlanamayacağım bir şey yaptılar ve beni
tutuklatıp götürdüler tımarhaneye. Orada her zamanki sapık fahişe Çiğdem Küçükali
vurdu sanırım, kapattı koğuşa ve orada komünist, top sakallı bir doktor bastı elektriği
ama öncesinde bir ide YAPI ziyaretim vardı.
Senelerce hatırlamadığım ve sonradan taksit taksit hatırlattıkları bir ide YAPI
ziyaretim. Arzu Dural Gök ile konuştum. İnternette beni izleyen bir kitle olduğunu
anlattım o dönemde. Sapık akrabalarım ve üniversitedeki özel güvenlik şirketi, polis
saldırıları yüzünden çocuk sahibi olamadığımı ve evlenemediğimi anlattım. Kendisi
bana boş bir kâğıt imzalatmaya çalıştı, karşılığında bir tane kız verecekti ki o kızı red
ettim. Dalga geçtim. Ayrıca spermlerimi istedi çocuk için ama ben bir iki adım attım
sonra geri döndüm WC’den. Dedim ki ben çocuk için sperm vermem, hayvanlar bile
çocuklarına bakar, terk etmez. Ben hayvandan kötü olamam. Herhangi bir anlaşma
olmadı aramızda, çekip gittim. Seneler sonra, yani bu günlerde imajımın
kopyalanmasına izin veren adam iftirasına uğradım. En azından benim kopyemi,
müsvettemi çıkardıklarını kabul ettiler. Yani ne kopyaladıysalar o kopye iğrenç, poktan
bir müsvette. İmaj kopyalama saçmalığı neyse artık bilmem ama beni öldürmeye
çalışıyorlar. Yani yaşamama izin vermediler, beni ölüdürüp yerime poktan bir kopye
koymaya çalışıyorlar. Biri kırostar, diğeri yüksek lisanstan şutlanmış iğrenç bir
p.zevenk (patronların fuhuşu için arabayla karı servisi yapıyor), daha bir sürü geri
zekâlı dolaşıyordu ve iftira atıyordu bana. Tüm hayatıma saldırıp annemi ve ailemi bile
kullandılar, olaylara yön verip iftiralar attılar.
Taksit taksit hatırtlattılar ya, yeni hatırladığımı farklı renkte yazayım. Orada Arzu
Hanım benimle konuşup boş bir kâğıt imzalatmaya çalıştı, devamını biliyorsunuz.
Sonra bir tane kızla görüştürdü, Hatice Hanım’a benziyordu. Onunla konuştum, sohbet
süper gitti. Ona bana donunu verip vermeyeceğini sordum. Kabul etti. Ben de donuna
sahip çıkamayan kızla işim olmaz dedim ve çekip gittim. Beynim saldırıya uğrayınca
Arzu Hanım beni ide YAPI’ya getirtmiş Öge’ler ve Bozkurt’larla ( Bu arada Bozkurt
deyince onun şirketinin adı Tuan değil, şirketinin adı Artun….) bir görüşmede
ilgileniyorsun galiba dedi. Ben de kapıyı kapatalım ve başlayalım dedim. O da sustu.
Yapacak mısın diye sordu. Ben de gönüllü görünmüyorsun, zorla yapmıyorum. Kadın
istekli olmayınca yapmıyorum dedim ve konu orada kapandı. Ama çok önemli diğer bir
nokta da hiç sebep yokken durup dururken sordu bu soruyu ve rezil oldu. Beni
etkileyecek şaka peşindeydi, ama fazla etkileyemedi. İlgileniyorsun galiba sözünü de çok
etkileyici ve cilveli bir şekilde söyledi, burada yazarak anlatılmaz video kaydı gerekiyor.
Ama Öge’lerle beraber çalıştıkları için o da vurdu patronla birlikte. Beni batırıp
Hatice Hanım’ı parası olduğu için mi seviyorsun şeklinde konuşunca ben de ona jigolo
olsam Hatice Hanım’a değil size gelirdim, siz patronsunuz, Hatice Hanım’ın jigolaya
ihtiyacı yok dedim. Defalarca ne kadar tazminat istiyorsun diye sordu ama öyle bir
dönemde sordu ki hafızamda yoktu o olaylar, yani hatırlamıyordum geçmişi. Dava edip
bir yemek parası alacağımı ve o parayla saygı duyduğum Sta Bilgisayar çalışanlarından
biriyle yemek yiyeceğimi söyledim. Ama geçmişte bana yaptıklarını hatırlamıyordum.
Seneler sonra taksit taksit hatırlattılar. Sebebi ide YAPI ürünlerine saygı duymamam,
bana kötü referans olmaları idi. Piyasanın tercihi Sta4CAD idi.
309
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
Seneler sonra hafızamda yokken beni ide YAPI’ya götüren Öge ve Bozkurt orada
eğitim görmemi istediler. Hatice Tozar’ı gösterdiler ama ben ne seviyorum biliyordular,
tam benim zevkime ve hayalime göre bir imaj çizmişti ide YAPI. Böyle bir sevgilim
olursa beş vakit namaza başlayacağım dedim kendi kendime ve bir dahaki seminere hiç
kimseyi almamışlar. Teke tek seminer verdirdiler ona. Hatta geç kaldım, benden
başkası alınmamıştı seminere. Ağır bir pişmanlık ve üzüntü yaşadım. Senelerim
gitmişti, kendi isteğim dışında da olsa mücadelemi memleket için vermiştim. Kendimi
kurtarmaya çalışıyordum ama bu mücadelenin memlekete de faydalı olacağına
inanıyordum. Bir zamanlar inandığım mhp’nin kahpe bir parti olduğunu düşündüm.
Neden üzüldüğümü sordu galiba ve ben de bu ülke için değmezdi kaybettiğim seneler
şeklinde cevap verdim. Sebebi polislerin ve patronlarımın şerefsiz dolandırıcı olması ve
ben de senelerini kaybetmiş kurban olarak bu kahpe devlet yüzünden üzülmüştüm.
Çünkü şerefsizler el üstünde tutuluyor, benim gibi namuslu adam ömrünü kaybetmişti.
Bu haksızlık yüzünden bu ülke için değmez dedim. Oradaki olay plânlı olduğu için
Hatice Tozar bu ülke “benim” diye konuştu. Ben kendi değerini bilmediğini ve bu
ülkeden önemli olduğunu söyledim. Kötü niyetli olduğunu bilmediğim için “benim
kızım” olduğu zaman kendisine memlekete verdiğim değerden daha çok değer
vereceğimi söylemek istedim. Ama orada plânlı bir şov vardı ve ide YAPI niyeti
bozmuştu.
Ayrıca utancından öldü diye bir şey uydurmuşlar, MHP’ciler adamdan saydığım için ve
benim senelerimi mahvettikleri için utancımdan öldüm. Cevat Çalışkan sadece bir
aptallık yaptığı zaman utanır. Onlar her yerde kafalarına göre adice yorumlar yapıp
dinlediğim her şarkıyı, söylediğim her sözü adi alçak şirket ide YAPI ile alâkalı gösterip
hayatımı ziktiler. Şerefsiz reklâmcı ve pazarlamacı fahişeleri kullandılar alâkam olan
her şirkette. Binbir iftira ve “yok edeceğiz, bol bol şikâyet edin” garantisi altında atılan
iftiralar, yapılan kahpece ürün reklâmları.
Kendi kafasına göre reklâm ve kırostar şöhretler yaratacak, poktan siyasetçilerin
reklâmını yapacak ve ortak bir ticari/siyasi reklâm yaratacaktılar. Bir yandan Arzu
Dural Gök “niyeti boz artık” diye gaza getiriyor, Hatice Tozar benim vücudumu çekici
bulduğunu nasıl bileceğim diye soruyordu. Ben de “gelmeden bir deneme turu attım”
diye espiri yaptım. Ondan sonraki iki sene boyunca bana sabaha kadar zorla
masturbasyon yaptırmaya çalışmlarının ve bunu da tımarhane teşhisine bağlamaya
çalışmalarının nedeni buydu. Ayrılırken ellerimi yana açıp hayatıma hoş geldin dedim.
Ama ona sarılmak istememi bile sapıklığa bağlamaya çalıştılar. Olumlu davranışları ve
konuşması vardı, cesaret vermişti. Yemin ederim bir defa bile tatmin etmedim kendimi
onu düşünerek, asla cinsel bir olay olmadı. Ama dünyada bu kadar çok fotomodel,
escort, …. daha aklınıza ne kadar kadın varken beni işsiz bırakıp tüm özel ve
profesyonel hayatımı, sağlığımı mahvedip o baboş karısına mahküm etmeye çalıştılar.
Hint kumaşı bedene ve cinsel organa sahip, Türkiye’nin ta kendisi olan ve ona Cevat
Çalışkan adındaki bir Türkiye (Hatice) düşmanının saldırıdığı çok ama çok özel bir şey
oldu kendisi. Ağzımı bırakıp başka bir yerimle gülüyorum ama bu saçmalığı
destekleyen bir sürü manyak var. Sen Türkiye’sin büyük düşün diyordu biri, başbakan
galiba. Ulan büyüklük bu mudur? Bulgaristan’da yaşadığım dönemde kapalı sosyalist
sistemde şivemiz değişikti. Kısa boylu diye bir laf yoktu, “alçak” kelimesini
kullanıyorduk. Yani Bulgaristan Türkleri 25 sene önce öyle konuşuyordu. Alçak ve g.tü
yere yakın olandan korkacaksın lafları bir araya gelince çok anlamlı oluyor. Yani
manalı bir espiri oluyor…
310
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
Birden kendisini Türkiye diye gösterdi Hatice Tozar ve kendi şahsına, özel hayatıma ait
saçmalıkları memlekete yamadı. Kendisine kızmam için evimde, iş yerinde ve hatta
uyurken komşularla ve sokaktan geçen arabalarla beni ondan nefret ettirdiler. Hatice
Tozar’a kızınca memlekete düşman gösterdiler. Hatice de bu iftiraya uygun davranışlar
sergiledi, iftiraya destek verdi. Bir önemli mühendis pazarlık yaptı, onu verirseler
karşılığında istediklerini verip vermeyeceğimi sordu iş görüşmesinde. Adı ve kim olduğu
önemli olmaksızın benim kadınım pazarlık konusu olamaz ve bu olay çıkmaza girdi
şeklinde cevap verdim. Artık çözüm yoktu.
Onu başkasıyla flört ederken sildim, merakla bekledim benim yerime tercih ettiği
değersizi. Onu değerli yaptılar ve beni batırdılar programlı olarak. Gençliğimi ve dış
görünüşümü yok ettiler, aylarca iş yerinde ve evde çalışmamı engellediler. Başarısız
çirkin yaptılar beni, ide YAPI’nın ürünlerini beğenmeyen çirkin. En mide bulandırıcı
da şuydu ki beni onu zorla isteyen, asıl aşkından zorla ayıran adam olarak gösterdiler
beni. Oysa onunla tanıştıktan birkaç ay sonra silmiştim onu aklımdan. Bardağı
taşırdıkça taşırdılar, karışıma hiç beklemediğim bir gün çıktı ve duygu sömürüsü ile,
ağlayarak “şerefsiz” demeye çalıştı. Şerefsiz iftirasını kabul etmediğim için ve haddini
aştığı için ona küfürler edip kovdum. Her şey programlı yapıldı. Beni yer yüzünden
silmek için propagandalar yaptılar. Küfür etmekle az bile yaptığım. Rol yapıp
duruyordu, bir gülüyor bir yalandan ağlıyordu.
Bi sittirip gitse hepsi hayatımdan da beni rahat bıraksalar. Diğer yandan ona ilgi
duyduğum dönemde Neşe Üstün’ü uyarmıştım, eğer bu defa da onu kaybettirecek
şekilde müdahale ederseler hastanedeki şerefsizlerin hak ettiği hapis cezası verilse bile
affetmeyeceğimi söyledim. Pe.evenk hastane ise onu verirseler ben herkesi
affedecekmişim diye bir yalan uydurdu. Benim istediğim hayatımdan ziktirip gitmeleri,
müdahale etmemeleri. Sürekli bir şey alıp bir şey veren padişah havalarını bırakmaları,
ceza veren tanrı ayaklarından vazgeçmeleri idi. Sadece hayatımdan ziktirip gitmelerini
istiyordum. Onlar ise sürekli bana ceza veren, şunu alıp bunu veren, kadınımı ve hatta
eğitim, çalışma hakkımı, hatta gece uykularımı bile pazarlık konusu yapan şerefsiz bir
memur p.çi sürüsüydü hepsi. Sadece defolup gitmelerini istedim ama
CHP/MHP/Cemaatçiler/İl Emniyet / TSK mensupları yakınları birden bana Türkiye
düşmanı damgası vurarak saldırdı. Allah aşkına Türkiye buysa farkındaysanız ben o
Türkiye dediğinizin a.ına koymaya bile tenezzül etmedim. Alın Haticenizi de gidiniz.
Tacize ve sözlü saldırıya, iftiraya uğradığım
mekânlardan bazıları:
Diğer bir konuda da bana aylarca eziyet edip işkence yaptıktan sonra evimin kapısına gelip
“ispatlayamaz” diye sanıklara cesaret veren mhp’ci polislerle ve seni tımarhaneye
kapattırmak için milyonlarca lira ödül sözü aldık diyen komşularla hayatımda hiç
duymadığım bu komedi şarkısını dalga geçmek için koydum buraya. Ve nasıl olsa hiç
kimsenin haberi yok olaydan diye düşünen kahpeler bu şarkıdan etkilendik ve pornocu
diye ceza verdik demeye başladılar. Dün de kişi başına yirmil lira verdiler diye laf attılar.
Yani bunların asaleti ve cezacılığı bir defa satılık fahişe, para karşılığında iftira atıp
işkence yapan köpek hepsi, satılık şerefsiz hepsi. Beni beş parasız bırakacak kadar uzun
süre işsiz bıraktılar. İftiralar attılar ve işverenler benden korktu, ayrıca burası CHP – MHP
311
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
ortak genelevi. Bu bölgede doğru dürüst bir sosyete veya zengin yok, sosyal demokrat ve
memur zenginlerinin bölgesi. Burada ufak tefek emlâkçı mafyaları vuruyor, arkalarında
da memur veya devletle bir şekilde alâkası olan proje şirketleri. Sonuç olarak buras CHP
bölgesi ve buranın chp’ci karılar da dünden razı sarkıntılık ve sapıklık iftirası atmaya,
arkalarında da dünyaya adalet dağıtacağız deyip vizesiz sınırı geçmeye g.tü yemeyen
işkenceci ülkücüler var.
Neyse aylar sonra bu şarkıyı koydum dalga geçmek için ve sebebi bu dediler. Bunların
namusu kaç paralık ki bana namus öğretecekler. Kahpeler ve itler bunlar, namus cezası
verenin namusu yok ki bu saçmalığa boyun eğeyim. Bana iftira atan çarpıklara bakın,
ömrüm boyunca böyle çirkinlerle bir tane çay bile içmedim aynı masada. Benim masama
bile oturmak için vasıf sahibi olmak gerikiyordu. Dandik bir firmada iş verip dandik bir işi
yapamıyor deyip ömrümde hiç yaşamadığım kadar dandik bir dairede hapis ettiler ve
dandik iftiralarla dandik adamlara ceza verdiriyoruz iddiasıyla para yedirdiler. Bundan
sonra memur memurdur, polis akrabası asker akrabası fark etmez. Hepsi devlet kapısında
çalışan ve sade vatandaşa posta koyan, korkutan kişiler.
Beni olağanüstü yeteneklere sahip çok acayip ve kötü adam olarak gösterdiler ki okuması
yazması eksik olan/ savunmasız fakirler onlardan korksun diye. Bana eziyet edince cahil ve
parasız insanlar daha çok korkacak, “Cevat’ı ne hale getirdiler ve ben Cevat değilim, iki
gün dayanamam” diye düşünecek insanlar. Korkacaklar memur sürüsünden. Bu bir toplu
psikolojik savaş, bu bir toplu memur terörüdür. Ben haklıyım, kanun benden yana ve iftira
ile öldürmek için, işledikleri cinayeti sevdirmek için beni 18 ay boyunca uykusuz bırakıp
eziyet ede ede hormonlarımla oynadılar. İnanın bana bundan zevk almadım, bu cinsel bir
zevk değildi ama 14 senemi yiyip beni kadınsız ve çocuksuz bırakan köpekler kendilerini
haklı göstermek için beni cinsel ilişkiye giremeyecek ve aile sahibi olamayacak sapık
olarak gösterince beni kıskanıp sırtımdan vuran çirkin çarpık cahil ülkücüler kahraman
olacaktı. İşte budur bütün dünyayı adam etme iddiası olan maganda p.ç mhp’nin gerçek
yüzü. Hepsi asildir gözünüzde ama şov yapan namuslu ülkücü avrat aslında o.ospuluk
yaparak olay çıkarmaya çalışan fahişedir. Bu olaydan fayda sağlamaya çalışan ülkücüler
de onların p.zevengidir.
Bu olaylar sonucunda müthiş bir düşman listesi oluştu:
1. Cumhuriyet Savcısı Mehmet Gürdal ve aynı gün ve saatlerde onunla aynı odada görevli
cumhuriyet savcısı, kapılarında görevli ve onlar adına beni kaçıran şerefsiz polis memuru
Bilâl Yılmaz. Milliyetçi olduğumu elimdeki anahtardan anladı ve MHP ile alâkam olup
olmadığımı sordu. Bana zorla ve tehtidle kendi uydurdukları, okuldaki tüm öğrencileri
suçlayan ve isim veya eşgal vermeyen bir şikâyet dilekçesi imzalattılar. “Zorla
imzalıyorum” yazıp imzaladım. Savcı o yazıyı karaladı ve beni kaçırdılar. Ondan önce
başsavcıya çıktım, görüştürmediler. Adliyelerde kritik anlarda başsavcı veya vekili ile
görüştürmezler. O ihtimali aklınızdan çıkarın, her savcılığın çalışanları mafya gibidir.
Orada güvende olmadığınızı biliniz.
2. İkinci, Güven, Korkmaz, Kader ve annemin akrabası olan diğer sülâler. Sürekli ve
sistematik olarak taciz, tehtid ve saçma saldırılar ile hayatımı mahvettiler. Her zaman
onları hayatımdan atmak için mücadele verdim. Ömür boyu sapıkça vurdular. Saldırı hiç
durmadı, onları kovunca komşuları kullanarak vurmaya devam ettiler.
312
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
3.
4.
..
8.
9.
LİSE ÇOK UZUN YAVAŞ YAVAŞ YAZACAĞIM AMA BAŞLICA DÜŞMANLARIM
KILIÇDAROĞLU CHP’Sİ, İMO İSTANBUL, BİLİŞİM EĞİTİM DERSHANELERİ, SİMİT
SARAYLARI, ÖZEL GÜVENLİK ŞİRKETLERİ , KÜÇÜKYALI VE CUMHURİYET
KARAKOLLARI MALTEPE’DE, MALTEPE İLÇE EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ,…….MHP, AKP,
CEMAATLER,…. İDEALTEPEDEKİ KÜRT İŞYERLERİ….İDE YAPI, PROTA
Siyasi parti militanı devlet memurlarının adama nasıl vurduğunu anlamanız için başımdan
geçenleri anlatmam yeterli. Eğer olayları kavrarsanız belki bir gün memurların cinayetinden
kurtulursunuz, çoluğunuz çocuğunuz bana dua eder.
—————————————————
Faili meçhul cinayet nasıl yaratılır ?
En klasik tipi şudur:
Hayatı tehlikede olan savcılığa başvurur. Şikâyet dilekçesinin işleme konulması ile
birlikte cevap ve müdahale süresi uzatılır. Adamı döverler ya da bir kavgaya
karıştırırlar, ya da en açık şekilde cinayete kurban gider. Bu durumda evrak fareleri
devreye girer. Birçok faili meçhulün sebebi adliyelerdeki evrak memurları, yazı
kalemleri, arşiv memurlarıdır. Sizin dosyalarınızdan şikâyet dilekçeleri ve evraklar
kaybolur. Dava dosyanızda suçladığınız birileri vardır ama sizi asıl öldürenlerle ilgili
evraklar kaybolur dosyadan. Yani cinayetin sebebi adliyedeki memur çeteleridir.
11 Nisan 2013 duruşmasında annem ile aramızda açık düşmanlık vardı ama şahidim
yoktu. O ve davadaki sanık ile sanığı destekçileri oradaydı. Adliye kalem
memurlarından biri önümden geçti, iyi beslenmiş uzun boylu bir kadındı. Ne istediğini
anlamadım, defalarca geçti ama derdini anlayamadım. Daha sora kısa boylu bir
maganda geldi ve “erkek gibi davrandın” dedi ama ona cevap vermeye gerek
duymadım. Bu arada sürekli gerginlik içinde ve ailemle sanık çevresinin söylenerek beni
yıpratıp yormasına maruzdum. Arka arkaya sular, coca-cola ve sodalar içiyordum.
Artık yorgunluktan iflâs etmek üzereydi vücudum ve duruşma başladı. Ayaklarımın altı
yanıyor, ayakta duramayacak kadar yorgundum. Eğer hakim oyuna gelseydi beni deli
diye götürecektiler. Çok yorgundum ama düzgün cevap veriyordum sorulara. Çıkışta
annem beni dış kapıda bekliyor ve 5-6 dev gibi polisle götürmeye çalışıyordu.
Kaçıracaktılar beni ve hazırlık savcsıyla bol küfürlü bir konuşma yaptım, ısrarları
üzerine kavga ettim ve serbest kaldım. Dava dilekçesi yazarken, hepsini suçlayacakken
beni Soğancıoğlu İnşaat iş vererek ivedi olarak Avrupa yakasının öteki ucundan buraya
Anadoluj yakası Maltepeye getirdi.
313
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
Adliyeye her girişimde polisler laf atıyor ve monarşi ile suçlayamazsın diye posta
koyuyordular. Sultangazi bölgesi polisin istediği gibi suç işlediği ve kanuna uymadığı bir
krallıktı. Mıntıka oluşturmuştular. Asliye ceza kaleminde, yani dava dosyasını alıp
verdiğim yerde de memurlar “sorun babandan kaynaklanıyor “diye laf atıyor beni
dışarı çıkınca ama yüzüme konuşmuyordular. İkinci gidişimde biri konuşurken diğeri
dosya numarasını sordu. 3 saniye içinde karıştırdığım numarayı doğru söyledim ama
beni tuazağa düşürmek isteyen memur yanlış dosya istemekle suçlayıp savcıyı çağırdı,
larcivert elbiseli savcı veya polis olan bir ihtiyar geldi. Bu birinci darbe idi ve
duruşmadan önce beni paketleyip götüreceklerine inandıkları için oradan bir memur
geçirdiler, onunla arkadaş olarak göstermeye veya onu tanıdığımı iddia etemeye
çalıştılar sanırım. O dosyadan evrak çıkaracak, çalacaktı. Emin değilim ama hakimin
okuyup dosyaya koyduğu ve ailemi suçlayan dilekçeyi çıkardıysa bu durumda annem
özgürce kaçırabilecekti beni. O dosyadan çalınan evrak olması halinde bana
düşmanlıkların gizlice belli eden ve iftira atan adliye memurlarının aileleri kan
düşmanım. Tüm sülâlerini salmışlardır üzerime. Sadece şeriatçılar değil, onların yedi
ceddi de saldırmıştır. Bir saat önce kapımın önünden yoldan geçen tacizciler
“şikâyetinden vazgeçti, dava sürecinde iken geri döndü diyeceğiz” diye laf atıp günde
binbir suçlama ve tacizle beni iş yapamayacak kadar çok yoruyorlar, yıpratıyorlar.
Kafamı bütün gün patlatıyorlar, işkenceden farkı yok, devamlı çalıştırıp yorgunluktan
öldürüyorlar kafamı.
Diğer bir vaka da seneler önce Şişli adliyesinde bana müdahale eden memurdan
şikayetçi olmam üzerine tüm kalem memurlarının mafya gibi saldırıp kavga
çıkarmasıydı. Onları da şikâyet ettim. Bir otobüs şoförü kavga çıkarıp dövdü beni. Onu
da Mecidiyeköy otobüs terminalindeki özel güvenlikçiler destekledi. O vururken beni
tutuyordular. Ben vurmasam da hareketleri ile beni döven cüce magandayı
destekliyordular. Onunla ilgili dilekçe verdim ve orada sorun çıkaran memurları da
şikâyet ettim. On değişik yere dilekçe sevki yaptılar. Beni gece evimden kaçıran
Sultangazi emniyetinin günahlarından biri de beni kaçırıp tımarhanede baskı altına alıp
bu değişik yerlerde sonradan şikâyetçi değilim diye ifadeyi zorla almaları, daha doğrusu
hiç bir şey yapamazsın, istediğimiz zaman gelip götürürüz tehtidi ile almaları idi. Bu
adam kaçırma ve tehtid, baskı altında şikâyetten vazgeçirmeden sonra Şişli adliyesine
uğradığımda arşivde bulamadım şikâyet dilekçesini, memur kadınlar evrakı çalmış ve
beni tımarhaneye kapattırmıştı. Hepsi dava edilmekten öyle kurtulmuş. Yani faili
meçhul ve haksızlıkların temel kaynağı adliye içindeki çeteler. İnanın bana hiç bir
adliyede tek bir dostum, arkadaşım yok ve asla kendi rızamla hiç bir şikâyetimden
vazgeçmedim. Bu olayları sürekli gündeme getirip tazelediğim için benim işimi kalıcı
olarak bitirmek istiyorlar. Yaptıkları şey de birkaç siyasetçi ve cemaatçi ile kavga
ettirip büyük bir düşman kitlesinin saldırısına maruz bırakmak ve beni yok etmek. Bu
arada da “pornocu, sapık, jigolo, g.t sapığı…” v.b. iğren iftiralar ile toplumun
antipatisini kazandırmak ve benim öldürülmemi, dolandırılmamı, işkence görmemi
sevdirmek. Yani bu kadar saçmalıktan sonra siyasi parti militanı devlet memurları
kendi parti ve toplulukları ile bana vurdular. İşte memur terörü budur.
Bütün bu durumlarda en adi kahpe de kasıtlı olarak size inanmadığını söyleyip
düşmanlarınızdan yana taraf tutan polislerdir. Birikmiş günahları, geçmişte kaçtıkları
cezalar ve hapishaneler var. Birikmiş bir hapishane borcu bakiyeleri var. Ben bunların
bir tanesini değil, eğer kazanırsam bu kavgayı 14 senedir vuran ve çoluğa çocuğa
karışmış yüzden fazla işkenceci dolandırıcı p.zevengi kapatacağım hapise. Daha önce
314
İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Dosya Yıl/No : 2013/1381 – KANIT: İnternet sitelerindeki YAZILAR
hapishaneye hiç bir memuru veya polisi girmemiş bir devletin asaletine inanabilir
misiniz? Dünya inanmıyor, bizim millet bir yalanla yaşayıp çocuklarının canını ve
malını tehlikeye atıyor. Buradaki adresimde olay şudur: Bana düşman olan bir özel
güvenlik şirketinin korduğu iki inşaat sahası ile çevrilmiş ve bir tarafı kışla olan bir
sitedeyim. Herkes birlik olmuş ve benim şahidim yok. Önce günlerce terör estirdiler,
sonra komşular da katıldı teröre, sonra da yoldan geçen insanalrın laf atması maskesi
kazandırıldı duruma. Bu insanlar da plânlı olarak kapımın önünden günde 300 kadının
3′erli 2′şerli gruplar halinde geçmesi şeklinde ayarlandı. Geceleri yola park eden
kamyon, otobüs ve arabalar laf atıyor açıkça. Polis kasıtlı olarak inanmıyor. Aynı
polisler geldi dün gece, onları zaten dava etmiştim. Burada bir Allah var bir de ben
varım. Onun dışında hepsi kahpenin dölü, hatta yüzlerce yılan geçiyor kapımın
önünden.
Ayrıca seni pornocu yaptık, artık pornocusun diye laf atan sapık sürüye tek cevabım
var. Senelerce işimi okulumu özel hayatımı elimden aldınız. Kafamı becerip iş yapmamı
engelledikten sonra ve beni aylarca kadınsız bıraktıktan sonra birkaç film izlemeye
zorlayınca sizin yıllarca yaptığınız kahpelik ortadan kalkmayacak. Benim tercihim
porno seyretmek değil, ananız avradınız ve bacınızla porno film seyretmek. İşte sağcı
terör. Bir tane o.ospu bulup onu oynaştırıp baş örtülü – tesettürlü kadın evliya
haksızlığa hakarete uğradı deyip coştururlar kendi destekçilerini. Oysa Allah’ın
selâmını vermem öyle kahpeye, fuzulidir onunla konuşmak. Bir de çok özel haksızlığa
uğramış soyu sopu belli olmayan kızlar vardır. Kahpece vurup kahraman muamelesi
gören k.ltaklar, zenginlik vaadiyle kiralanan katil o.ospular. Hepsi çok özeldir, hepsi
haksızlığa uğramıştır. Aslında kapından içeri sokmazsın öylesini, görsen selâm
vermezsin. Ama bunlar alışveriş yaptığın markette/bakkalda, dershanede, okulda,
devlet dairesinde… v.b. zorunlu olarak gittiğin yerlerdedir.
315

Benzer belgeler