G - Mimarlar Odası Gaziantep Şubesi

Transkript

G - Mimarlar Odası Gaziantep Şubesi
01
02
İçindeki
16
İçindekiler
Yönetim Kurulu
Çalışma raporu
RÖPORTAJ
Merhum Yüksek Mimar
Şahap Güneyligil:.................18
2012 Yılı faaliyet raporu..05
GÜNDEM
KAPAK DOSYASI
Teröre karşı dik duruş
çağrısı......................................14
Yolun sonu Türktepe.........24
Okula gitmeyen kız
çocuklarına örnek
olacaklar.................................15
Nostaljik Müzik Eşliğinde
Nostaljik Sergi......................16
18
Açıklandığı günden bu yana
büyük tartışma konusu olan
ve Gaziantep’in geleceğini
yakından ilgilendiren Şahinbey
Belediyesi’nin ‘Türktepe Kentsel
Dönüşüm Projesi’ne son nokta.
DUAYEN
Ünal Özdil...............................30
Gaziantep’i öngörüsüzlük
mahvetti
Kapak fotoğrafı:
(Kültürel değerlerimizin korunması ve
yaşatılması komisyonu üyelerimizin
çalışmalarından alınmıştır.)
24
Komisyon üyeleri:
A. Zafer Okuducu, Cevdet Bakırcı,
Şeyma Battal, Elif Bozhüyük,
O. Melih Buharalı, Ferit Fermanoğlu,
Ö. Faruk Arpacıoğlu, Canan Doğan,
Bahar Budak, Barış Gören, Serdar Polat,
Mustafa Nakışçı, Ali Akyılmaz
02
34
iler
RÖPORTAJ
44
KÖŞELER
Ali Havuçcuoğlu..................34
Derya Oktay..........................38
Güzel nedir?
Sürdürülebilir kent ve mimarlık
üzerine tartışma ve öneriler
GENÇLER
Yrd. Doç. Dr
Atilla Aykanat........................44
Genç mimarlardan................50
Engelsiz yapı tasarımı
Yusuf Erdem Güzelbey.......46
Gençlere fırsat tanınmalı
GEZİYORUM
Hong Kong
Makau ......................................58
Masumiyet (İN) Müzesi
50
Ertuğrul Uzak........................48
Teknolojik gelişim ve malzeme
TEKNOLOJİ
Çimentosuz Beton
Üretildi......................................55
Dikey Bahçeler......................56
56
58
03
Editörden
SAYI :1 YIL: 1
EKİM - KASIM - ARALIK
İmtiyaz Sahibi
Mimarlar Odası Gaziantep
Şubesi Adına Başkan
Bekir Sıktı Severoğlu
Elif BOZHÜYÜK Şiraz
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Hasan Özgür Girişken
Editör
Elif Bozhüyük Şiraz
Katkıda Bulunanlar
Çiğdem Cesur Apa
Erdem Güzelbey
Ertuğrul Uzak
Cemil Açıkkol
Cihangir Uygur
A.Sina Açıkkol
Grafik/Tasarım ve
İçerik Yönetimi
Mark&Mark İletişim
Danışmanlığı
0342 232 80 81
Faks: 232 80 82
www.mark-mark.net
Basım Tarihi
Kasım 2012
Basım Yeri
Gap Olay Medya Grubu A.Ş.
Mücahitler Mah. 6 Nolu Cadde
35 Nolu Sk. No:1 Olay Medya
Plaza Şehitkamil / Gaziantep
Telefon : 0342 322 86 86 (Pbx)
Faks : 0342 322 86 87
Yönetim Yeri
Mimarlar Odası
Gaziantep Şubesi
Değirmiçem Mah. 14 Nolu
Sok. No:8 Efes İş Merk.
Kat:2 Daire 6
Şehitkamil/Gaziantep
Tel:0(342) 220 96 48
Faks: 0(342) 230 06 36
[email protected]
www.gaziantepmimod.org.tr
İçerikte yer alan haber ve
fotoğraflar kaynak belirtilerek
kullanılabilir.
04
Tüm Meslektaşlarımıza
Merhaba
Uzun bir aradan sonra tamamen değişen içeriğimizle yeniden sizlerleyiz.
Bu zaman zarfında bana gelip bülten
nerede kaldı gibi sorular yönelten
herkese teşekkürler. Şube olarak hazırladığımız yayınların bir okuyucu
kitlesinin olduğunu bilmek, gerçekten mutluluk verici.
İlk olarak 1988 yılında Temsilcilik döneminde klişe baskı ile 4 sayfa olarak
başlayan Mimarlık Bülteni serüveni
bu yıllar içerisinde gelişerek, değişerek “Mimarlık Dergisi” halini aldı. Bu
zamana kadar bültenin oluşmasında
emek ve gönül vermiş birçok isime
verdikleri destek için teşekkür ediyor
ve desteklerinin devamını bekliyoruz.
Yenilenen sayımızda Gaziantep’in ilk
mimarı olarak mesleğini icra eden ve
Gaziantep için son anına kadar çalışmalarını bırakmayan değerli büyüğümüz Yük. Mimar Şahap Güneyligil’i
de saygıyla anıyoruz. Ayrıca geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden Sait
Taha Aksoy, Ahmet Tuğrul Yılmaz,
Enver Gümüşburun ve Hayri Şaf’ı da
saygıyla anıyoruz.
Dergi kapak konusu olarak aldığımız
Türktepe bölgesi için şu anda yapılan
çalışmaları sizlerin gündemine alıyoruz; Çünkü burası bizim tarihimiz
ve bizler sahip çıkmazsak yok olup
gidecek. İki yıl kadar önce bu bölge
için “kültürel değerleri koruma ve yaşatma komisyonu” üyeleri çok özverili bir çalışma yürüterek detaylı bir
rapor hazırladılar. (o dönem yayınlanan oda bültenlerini takip edenler
hatırlayacaklardır.) Umarım yapılan
bu çalışmalar bazı değerlerin kurtarılmasına vesile olur.
Şubemize yeni kayıt yaptıran meslektaşlarımıza, Gaziantep’te açılan
mimarlık fakültelerinde okuyan arkadaşlarımıza yaşanılmış olan tecrübelerin bir şekilde aktarılması ve anlatılması gerektiğini düşündüğümüz
için tecrübeli meslektaşlarımızdan
olan Ünal Özdil ve Ali Havuçcuoğlu
ile röportajlara yer verildi. Bunun yanında yeni mezun meslektaşlarımıza
ve öğrenci arkadaşlarımıza da yaşadıkları sorunlar konusunda bir kulak
verelim istedik. Şimdi size keyifle
okuyacağınız bir dergi sunduğumuzu
düşünerek iyi günler diliyorum…
TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ
www.gaziantepmimod.org.tr
fAALİYET RAPORU
Tmmob Mimarlar Odası Gaziantep şubesi
Xıı. Dönem Yönetim Kurulu Çalışma raporu
2012 YILI FAALİYET RAPORU
1-18.02.2012 tarihinde üyeler ile genel toplantı
yapıldı.(Genel sorunlar üzerine görüşmeler yapıldı.)
9- 09.03.2012 tarihinde Yönetim Kurulu üyeleri
MYK toplantısına katıldı.
2- 22.02.2012 tarihinde Yapı Denetimde çalışan
üyeler ile toplantı yapıldı.
10- 12.03.2012 tarihinde Şahinbey Kaymakamı
Uğur Turan ziyarete geldi.
3- 23.02.2012 tarihinde Bölge Kat Sayısının yeniden düzenlenmesi için üyelerle toplantı yapıldı;
Yusuf Ağar, Ökkeş Kıroğlu ve Halit Ziya Biçer ziyarete geldi.
11- 13.03.2012 tarihinde Gaziantep Ticaret Odası ziyarete geldi.
4- 25.02.2012 tarihinde Şehitkâmil ve Şahinbey
Belediyesinde çalışanlar ile toplantı yapıldı.
12- 18.03.2012 tarihinde B.Sıtkı Severoğlu genel
kurul öncesi İstanbul Büyükkent Şubesinde yapılan toplantıya katıldı.
5- 28.02.2012 tarihinde Müteahhitler Derneği
ziyarete geldi.
13- 24.03.2012 tarihinde Soruşturma Uzlaştırma
Kurulunun üyeleri Genel Merkezdeki toplantıya katıldı.
6- 01.03.2012 tarihinde Büyükşehir ve Şehitkâmil
Belediyesi ziyaret edildi.
14- 25.03.2012 tarihinde İmar Planı Tadilatları
görüşülmek üzere şubede toplantı yapıldı.
7- 07.03.2012 tarihinde Şahinbey Belediyesi ve
Valilik ziyaret edildi.
8- 08.03.2012 tarihinde Dünya Kadınlar Günü
için Ticaret Odası Meclis Salonunda toplantı, kokteyl ve gramofon dinletisi düzenlendi.(üyelerimizden Ahmet Açbay’ın eşi Eczacı Nigar Açbay -Gülay
Ergün konuşma yaptı ve plaket verildi.)
TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ
15- 26.03.2012 tarihinde Şehitkamil Belediyesi
ve Büyükşehir Belediyesi Yaprak Mah. Özel Sağlık
Tesisi, Gazikent Mah. Yeşil alan ve Batıkent mah.
Pazar yeri,Spor alanı,Resmi Kurum alanı ve Park
alanı Nazım İmar Planı revizyonlarına itiraz edilmiştir.(Şehitkamil Belediyesinden 03.05.2012 tari-
05
fAALİYET RAPORU
www.gaziantepmimod.org.tr
hinde ve Büyükşehir Belediyesinden de 24.04.2012
tarihinde İmar Planı Tadilatları için yapılan itirazlara cevap gelmiştir.)
16- 27.03.2012 tarihinde yeni kurulacak komisyonlarda görev dağılımı içinde toplantı yapıldı,
İnşaat Mühendisleri Odası ziyaret edildi ve Kadın
Dostu Kentler Grup Çalışmasına katılım sağlandı.
17- 29.03.2012 tarihinde İbrahimli 2. Bölge
imar planına itiraz edilmiş bunun sonucunda da
06.04.2012 tarihinde büyükşehir belediyesince Şehitkamil belediyesi temsilcilerinin de bulunduğu
bir toplantı organize edilmiş ve şube yönetim kurulu olarak katılım sağlanmıştır.
18- 31.03.2012-01.04.2012 tarihinde SMGM
Eğitimleri kapsamında Sketch-up kursu düzenlendi.
19- 05.04.2012 Komisyonlar ile toplantı yapıldı.
20- 06.04.2012 tarihinde Büyükşehir Belediyesinin Nazım İmar Planı revizyon toplantısına katılım
sağlandı.
21- 09.04.2012 tarihinde Yerel Eşitlik Eylem Planı Atölyesi eğitimine katılım sağlandı.
22- 11.04.2012 tarihinde Mimar Sinan haftası
etkinlikleri kapsamında Dünya Durdukça adlı belgesel gösterimi yapıldı.
23-13.04.2012 tarihinde Genel Kurula Delegeler
ve Yönetim Kurulundan gözlemci üyeler katıldı.
24- 19.04.2012 tarihinde Dr. Ersin Arslan’a yapılan saldırı için kınama mitingine katılım sağlandı.
25- 24.04.2012 tarihinde Şehitkâmil Belediyesi
Başkanı Rıdvan Fadıloğlu şube ziyaretinde bulundu.
26- 27.04.2012 tarihinde Şehitkâmil Belediyesine Mücahitler mah. MİA emsaline ve Gazi mah.
Konut alanı emsallerine itiraz edilmiştir.
27- 21.04.2012 tarihinde Mimar Sinan Haftası
Etkinlikleri kapsamında Türktepe ve Hüseyin Enç
Kültür Evi gezisi düzenlendi.
28- 02.05.2012 tarihinde Şahinbey Belediyesi
Başkanı Mehmet Tahmazoğlu şube ziyaretinde bulundu.
29- 09.05.2012 tarihinde Makine Mühendisleri
Odası Ziyarete geldi.
06
30- 12.05.2012 tarihinde Şube Denetçileri Genel
Merkezdeki eğitime katıldılar.
31- 13.05.2012 tarihinde Zirve Park Restaurantta Anneler Günü için kahvaltı düzenlendi.
32- 15.05.2012 tarihinde MÜSİAD ziyarete geldi.
33- 16.05.2012 tarihinde Gaziantep Valisi Erdal
Ata şube ziyaretinde bulundu.
34- 18.06.2012 tarihinde Gaziantep kalesi ile
ilgili alınan, duvar yıpranma ve yıkımları ile ilgili
şubemizden dört kişilik bir komisyon kurarak kale
çevresinde inceleme yapılmış, hazırlanan rapor büyükşehir belediyesi Başkanlığı’na ulaştırılmıştır.
35- 25.06.2012 tarihinde Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin’e 2010 yılında Kültürel Değerleri
koruma ve yaşatma komisyonu üyelerimizin yapmış olduğu çalışma ile ilgili bilgilendirme yazısı
yazılmıştır.( kültür ve turizm bakanlığından konu
ile ilgili çalışma yapılması konusunda müdürlüğe
yazılan yazı bilgi amacıyla şubemize de iletilmiştir.
36- 28.06.2012 tarihinde genel merkezden dava
açma yetkisi alınarak mimarlık ünvanını kullanan
toplam 10 şirket hakkında suç duyurusunda bulunulmuş ve dava açılmıştır.
37- 04.07.2012 tarihinde Gaziantep Büyükşehir
Belediyesi ile güncellenecek olan Gaziantep imar
yönetmeliği için ortak çalışma başlatıldı.
38- 20.07.2012 tarihinde Şahinbey Belediyesi’ne
Akkent plan notları ile ilgili otopark düzenlemesi,
yoğunluk artışı, bahçe mesafeleri ve cephe konularındaki çekincelerimizden dolayı itirazda bulunulmuştur.
39- Şehitkâmil Belediyesi Gazikent Mah. Yeşil alan
tadilatına yapılan itiraza alınan olumsuz cevap sonucunda 14.08.2012 tarihinde genel merkezden
dava açma yetkisi alınarak dava açılmıştır.
40- Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın genel merkezimize göndermiş olduğu 2007-2012 yılları arasında Gaziantep, Şanlıurfa ve Adıyaman illerinde
düzenlenmiş olan ruhsatlar şubemiz tarafından
incelenmiş, oda onayı alınmadan ruhsatlandırılmış projelerin müelliflerine gerekli bilgilendirme
yazıları gönderilmiştir. (veya halen bilgilendirilmektedir?)
TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ
www.gaziantepmimod.org.tr
fAALİYET RAPORU
16.05.2012 tarihinde Gaziantep Valisi ziyareti
24.04.2012 tarihinde Şehitkâmil Belediyesi Başkanı ziyareti
02.05.2012 tarihinde Şahinbey Belediyesi Başkanı ziyareti
12.03.2012 tarihinde Şahinbey Kaymakamı Uğur Turan ziyareti
TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ
07
fAALİYET RAPORU
www.gaziantepmimod.org.tr
13.03.2012 tarihinde Gaziantep Ticaret Odası ziyareti
08.03.2012 tarihinde Dünya Kadınlar Günü için Ticaret Odası
Meclis salonunda toplantı, kokteyl ve gramofon dinletisi
15.05.2012 tarihinde MÜSİAD ziyareti
09.05.2012 tarihinde Makine Mühendisleri Odası ziyareti
08
TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ
www.gaziantepmimod.org.tr
fAALİYET RAPORU
28.02.2012 tarihinde Müteahhitler Derneği’nin Ziyareti
18.02.2012 tarihinde üyeler ile genel toplantı
22.02.2012 tarihinde Yapı Denetim firmalarında çalışan üyeler ile toplantı
23.02.2012 tarihinde bölge kat sayısının yeniden düzenlenmesi için üyelerle
toplantı ve Yusuf Ağar, Ökkeş Kıroğlu, Halit Ziya Biçer’in ziyareti
TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ
09
fAALİYET RAPORU
www.gaziantepmimod.org.tr
25.02.2012 tarihinde Şehitkâmil ve Şahinbey Belediyesi’nde
Görevli Üyelerimizle ile toplantı
11.04.2012 tarihinde Mimar Sinan Haftası etkinlikleri kapsamında
Dünya Durdukça adlı belgesel gösterimi
19.04.2012 tarihinde Dr. Ersin Arslan’a yapılan saldırı için kınama
mitingine katılım
13.05.2012 tarihinde Zirve Park’ta anneler günü için kahvaltı
10
TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ
www.gaziantepmimod.org.tr
fAALİYET RAPORU
25.03.2012 tarihinde imar planı tadilatları hakkında şubede toplantı
27.03.2012 tarihinde Kadın Dostu Kentler Grup çalışmasına katılım,
yeni kurulacak olan komisyon görev dağılımı toplantısı
31.03.2012-01.04.2012 tarihinde smgm eğitimleri kapsamında
Sketch-up kursu
05.04.2012 komisyonlar toplantısı
TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ
11
BAŞKAN’DAN
www.gaziantepmimod.org.tr
B.Sıtkı Severoğlu
Binlerce yıllık tarihi boyunca bünyesindeki çok kültürlülüğe
rağmen barış ve hoşgörü içerisinde birlikte yaşamanın merkezi olan Gaziantep’te, Mimarlar Odası Şube Yönetimi gibi zor
ve onurlu bir görevi hakkıyla yapmanın çabası içerisindeyiz.
Binlerce yıllık tarihi boyunca bünyesindeki çok
kültürlülüğe rağmen barış ve hoşgörü içerisinde
birlikte yaşamanın merkezi olan Gaziantep’te,
Mimarlar Odası Şube Yönetimi gibi zor ve onurlu bir görevi hakkıyla yapmanın çabası içerisindeyiz.
Nöbeti devraldığımız gün, her şeyimizi borçlu olduğumuz ülkemizden ve şehrimiz Gaziantep’ten,
bu çabayı esirgemeyeceğimize dair söz verdik.
Bu sözün ilk gereği olarak da, oda yönetimini ve
başkanlığını bir koltuk, makam ve mevki olarak
değil, hizmet mecrası olarak kabul ettik. Bu anlayışı bize hatırlatması ve sembolize etmesi için
de odamız bünyesindeki “Başkanlık” makam
odasını kaldırdık.
12
Bir sivil toplum örgütünün olması gerektiği gibi
meslektaşlarımıza ve temsil ettiğimiz kitleye
olan sorumluluklarımızı gözardı etmeden, kent,
ülke ve dünya nüfusunun bir parçası olmaktan
kaynaklanan sorumluluklarımızın bize yüklediği görevleri de layıkıyla yerine getirmek için
çalıştık, çalışıyoruz.
Gaziantep’in yalnızca bir kent olmaktan öte, tarihsel ve kültürel bir miras olduğunun ve bu mirasın korunmasının özel bir çaba gerektirdiğinin
bilincindeyiz. Bu yüzden mesleki sorumluluğumuzun yanında sahip olduğumuz mirası koruma sorumluluğu da biz mimarların üzerindedir.
Sorumluluğumuz gereği belediyelerimizi yakın
takibe aldık. Belediye meclis gündemlerinin
TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ
BAŞKAN’DAN
www.gaziantepmimod.org.tr
%80’ini imar tadilatları oluşturmaktadır. Biz oda olarak ranta
dönük imar tadilatlarının karşısında durduk. “Eğer imar planlarında bu kadar tadilata ihtiyaç
duyuluyorsa, bunlar şu anda olduğu gibi tek tek değil, genel bir
revizyon şeklinde, kentin ihtiyaçları, tarihi ve kültürel dokusu dikkate alınarak yapılmalıdır” tezini
ortaya attık ve savunduk.
Oda olarak her türlü eylem ve
icraatımızda tek bir kriter ile hareket etmeye kararlıyız: Kentin
fayda ve menfaatleri. Bu faydaya hizmet ederken asla yıkıcı
olmadık. Olmayacağız. Faydalı
bulduğumuz, doğru olduğunu
düşündüğümüz her çalışmayı
destekledik. Yanlış olduğunu düşündüklerimize ise sadece karşı
çıkmakla kalmadık. Doğrusunun
ne olduğunu da öneri ve raporlarımızla hem ilgililer ile hem de
komuoyu ile paylaştık.
Yapılan bir işe ya da plana karşı
oluşturduğumuz olumlu ya da
karşı tutumun ölçütü, doğruluk,
uygunluk, Gaziantep’in menfaatleri ve korunması olmuştur.
Olmaya da devam edecektir.
Bu yolda çalışmalarımızı sürdürürken güç aldığımız iki mecra
vardır. Birisi meslektaşlarımızın
enerjisi, diğeri kamuoyunun desteği.
Kamuoyunun desteği için her
zaman güçlü bir mesleki örgütlenme ve dayanışmanın şart olduğuna inanıyoruz.
TMMOB Mimarlar Odası Ana
Yönetmeliği’nde yer alan “Mimar mesleğini uygularken doğal
ve kültürel mirasın, kentsel ve
çevresel değerlerin korunması,
Oda olarak her türlü eylem ve icraatımızda tek bir kriter ile hareket etmeye kararlıyız: Kentin fayda ve menfaatleri. Bu faydaya hizmet ederken asla yıkıcı olmadık.
Olmayacağız. Faydalı bulduğumuz, doğru
olduğunu düşündüğümüz her çalışmayı
destekledik. Yanlış olduğunu düşündüklerimize ise sadece karşı çıkmakla kalmadık.
Doğrusunun ne olduğunu da öneri ve
raporlarımızla hem ilgililer ile hem de komuoyu ile paylaştık.
kamu ve toplum yararının önceliğini gözetir. Topluma bütün
bilgi ve birikimi, mesleki sorumluluk ve görev anlayışı ile hizmet
sunar” ilkelerini kendimize düstur edindik.
Bu düstur doğrultusunda öncelikle binlerce yıldır barışın,
estetiğin, güzelliğin ve kardeşliğin sembolü olmuş şehrimizde
insanlık düşmanlarının kurguladığı oyunlara karşı durmamız
gerekiyordu. Ortadoğu coğrafyası üzerinde türlü hesapları olan
emperyalist güçlerin, bölgemizdeki etnik ve kültürel mozaikleri kullanarak şehrimize terör
belasını bulaştırma çabalarına
karşı durduk. Gaziantep’in terör
karşısındaki eylem ve duruşunda
saflardaki yerimizi alarak bütün
Türkiye’ye örnek olduk.
“Birlikten doğan kuvveti şehrin dinamiklerine yansıtmak ve
şehrin sorunları için çözüm önerileri üreterek ilgili kurumlarla
TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ
paylaşmak” amacını güden “Gaziantep Akademik Meslek Odaları Birliği”nin kuruluş sürecinde
aktif rol oynadık. GAMOB kısaltması ile göreve başlayan ‘Gaziantep Akademik Meslek Odaları
Birliği’nin ilk yılında “Sekreter
Oda” görevini üstlendik.
Odamızın geleneklerinde var
olan güç ve enerjiyi artırarak sürdürmek için özellikle genç meslektaşlarımızın desteğine, enerjilerine, fikirlerine ve yanımızda
yürümelerine ihtiyacımız var.
Bu nedenle tüm meslektaşlarımızı odamızda zihinsel ve fiziksel olarak çok daha aktif görmek
istiyoruz.
Mimarın işi güzeli bulmaktır...
Güzelleştirmektir. Daha yaşanır
bir kent için çaba sarfetmektir.
Biz ne kadar çoksak, biz ne kadar
birlikteysek, her şey o kadar güzel olur.
Saygılarımla.
13
GÜNDEM
www.gaziantepmimod.org.tr
Teröre karşı dik duruş çağrısı
Gaziantep’te meydana gelen ve bütün ülkeyi üzüntüye boğan bombalı
saldırının ardından, bütün sorumluluk sahibi sivil toplum kuruluşları gibi
TMMOB çatısı altında yer alan odalar da tepki ve tespitlerini kamuoyu
ile paylaştı.
G
e ç t i ğ i miz Ramazan
B a y r a m ı ’n d a
Gaziantep, Karşıyaka Polis Karakolu önünde
terör örgütü tarafından bombalı
bir aracın patlatılması surety ile
gerçekleşen hain saldırı tüm ülkenin gündemine oturdu.
Karakol önüne bir çekici ile getirilen bombalı araç yol kenarına indirilmiş ve yoğun bayram
trafiğinde toplu taşıma araçları
geçerken uzaktan kumanda ile
patlatılmıştı.
Gaziantep’in isminin ilk kez terör olayları ile gündeme gelmesine sebep olan bu menfur saldırıda 9 vatandaşımız yaşamını
yitirirken pek çok vatandaşımız
da yaralanmıştı.
Bu
saldırının
ardından
Gaziantep’in tüm kişi ve kurumları ile dik duruşu, verdiği ölçülü tepki ve birlik mesajları tüm
ülkede taktirle karşılanırken bölücü örgüte de müthiş bir mesaj
oldu.
Bütün kurumlar gibi odamız
da bu süreçte üstüne düşeni en
doğru şekliyle yaptı.
Olayın meydana geldiği yerde
toplanan TMMOB üyesi odarımızın Gaziantep şube başkan,
yönetici ve üyeleri, saldırıda yaşamını yitirenlerin anısına gerçekleştirdikleri saygı duruşunun
ardından, olay yerine çelenk bıraktılar.
Daha sonra kaleme aldıkları ortak metni komuoyu ile paylaşan TMMOB üye ve yöneticileri
“hükümeti Ortadoğu coğrafyası
14
üzerinde oynanan ve bölgenin
taşeron kullanılarak yeniden
şekillendirilmesi oyununa alet
olmaması için dikkatli, uyanık
ve sorumlu davranmaya davet
ediyoruz” dediler.
Etkinliğe İnşaat Mühendisleri
Odası, Mimarlar Odası, Makina
Mühendisleri Odası, Kimya Mühendisleri Odası, Çevre Mühendisleri Odası, Elektrik Mühendisleri Odası, Şehir Plancıları Odası
ve TMMOB İl Koordinasyon Kurulu temsilcilikleri katıldı.
“Olayda yaşamını yitirenlere
Allahtan rahmet, yarılara acil
şifalar ve yakınlarına ve tüm
ulusumuza sabır ve başsağlığı
diliyoruz” sözleriyle başlayan ortak açıklamada:
“Gaziantep yüzyıllardır barışın,
hoşgörünün, ortak yaşamın,
çok farklı inançlar ve kültürlerin buluşma noktası olmuştur.
Gaziantep’in içinde barındırdığı
bu hoşgörü mozayiğini kullanarak kentimizi ve ülkemizi bir
takım kirli oyunlara alet etmek
isteyenlerin varlığının farkında-
yız.
Afganistan ve Irak’ta oynamaya çalıştıkları oyunda başarısız
alan egemen emperyalist güçler
taktik değiştirerek, yeniden dizayn etmek istedikleri coğrafyamızda taşeron ve maşa kullanma eğilimine girmişlerdir.
Bu çabaların bölgeye yeni bir
Sevr haritası dayatılmasını
amaçladığını hepimiz çok iyi
bilmekteyiz.
Bugüne dek ismi bir kez bile
terör ile anılmayan şehrimizin
bölye bir olayda hedef seçilmesinin amacı elbette ki din,
mezhep, sosyal ve kültürel mozaik açısından toplumsal barışı en güzel şekliyle yaşayan
Gaziantep’i kullanarak bir takım
kirli emellere ulaşma gayretidir.
Biz sivil toplum örgütleri olarak
bu olumsuz gayretlerin farkındayız. Halkımızın ve özellikle de
hükümetimizin de aynı farkındalığa ulaşmasını, dikkatli, sorumlu ve uyanık davranmasını
istiyoruz” denildi.
TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ
www.gaziantepmimod.org.tr
GÜNDEM
Okula gitmeyen kız
çocuklarına örnek olacaklar
Mimarlar Odası Gaziantep Şubesi, 8 Mart Dünya Kadınlar gününü kutlamak ve geleceğe öncülük edecek, sürdürülebilir proje ile kız çocuklarını okumaya teşvik etmek
amacıyla bir araya geldi.
G
aziantep Ticaret Odası’nda düzenlenen toplantıya
Şehitkâmil Kaymakamı Mehmet Aydın, Mimarlar Odası
Gaziantep Şube Başkanı Bekir Sıtkı Severoğlu, mimarlar ve çeşitli
sektörlerden kadınlar katıldı.
Şube Başkanı Sıtkı Severoğlu,
Mustafa Kemal Atatürk’ün geçmişten bu yana kadınların önemini nasıl vurguladığını anlattı.
Cumhuriyetin kuruluşundan bu
yana kadınların ülkemizde nerede
bulunduklarını, neler yaptıklarını
ve gelecekte hayatımız için neler yapabileceklerini dile getiren
Severoğlu 1950 yılından bu yana
Gaziantepli kadınların birçok başarılara imza attığını dile getirdi. Çeşitli sunum çerçevesinde
ilerleyen toplantıda Gaziantep’te
kadınların ilk defa nerelerde bulundukları ve neler yapabildikleri
anlatıldı. Kadınlarda ve özellikle kız çocuklarında eğitimin ön
planda tutulması gerektiğini ifade
eden Severoğlu “ Kadın toplumun
yarısını oluşturmaktadır. Siya-
sette, sanayide, eğitimde ve diğer
meslek kuruluşlarında her zaman
az sayıda kadın bulundu. Birçok
önemli konuma sahip olan kadınlar geçmişten ve gelecekte eğitim
gibi sorunla mücadele ediyorlar.
Kız çocuklarının yeri çok önemli.
Zira onlar iyi bir eğitimle büyürlerse yeni nesile iyi bir evlat yetiştirebilirler. İyi ve eğitimli evlatlar
ülkemizin birer vatandaşı olarak
kalkınmaya katkı sağlayacaktır.
Kadınların ve kız çocuklarının ge-
TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ
leceğe örnek olabilmesi ve daha
iyi bir toplum olabilmesi için eğitimden uzaklaştırılmamalı” dedi.
Toplantıda yer alan, Gaziantep’te
ilk defa kadın olarak çeşitli meslek
kuruluşlarında yer alan katılımcılar ise kadının önemini vurgulayan konuşmalar yaptılar.
15
GÜNDEM
www.gaziantepmimod.org.tr
Çevre bilinci oluşmalı
Dünya çevre günü nedeniyle odamız tarafından gerçekleştirilen etkinliklerden birisi olan nostaljik sergide, taş
plaktan unutulmaz eserler seslendirildi.
T
MMOB Gaziantep
Şubesi, 5 Haziran
Çevre Günü etkinlikleri kapsamında
Gaziantep’in eski fotoğraflarından oluşan bir resim sergisi açtı. TMMOB
Mimarlar Odası Mithat Enç Kültür
Evi’nde açılan fotoğraf sergisine
katılan davetliler,
Ali Koçum’un arşivinde yer alan
eski Antep fotoğraflarını, taş plak
ustası Halil Birecikligil’in arşivinden unutulmaz şarkılar eşliğinde
inceledi. ‘Gaziantep’e Bir Bakış’
konulu serginin açılışına Şehitkamil Belediye Başkanı Rıdvan
Fadıloğlu’nun yanı çok sayıda davetli katıldı. Serginin açılışında konuşan Mimarlar Odası Gaziantep
Şubesi Yönetim Kurulu Başkan
Bekir Sıtkı Severoğlu, ”Ülkemizde
ve dünyada çevre bilinci her geçen
gün artmakta.Ama bu artış henüz
yeterli seviyede değil.Yaşadığımız
çevrenin daha güzel ve yaşanabilir
bir çevre olması için herkes üzerine düşen eksiksiz olarak yapmalı”
şeklinde konuştu.
Severoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Çevrenin korunması 4 temel öğenin korunması demektir. Bunlar
hayatın da oluşumunu sağlayan
Hava, Su, Toprak ve bizi geçmişimize bağlayan kültürel değerlerdir. Bunlardan özellikle ilk üçü ve
Çevrenin korunması 4 temel öğenin korunması demektir. Bunlar hayatın da oluşumunu sağlayan Hava, Su, Toprak ve bizi geçmişimize bağlayan kültürel değerlerdir.
Bunlardan özellikle ilk üçü ve kısmen de 4.’sü hızlı ve plansız sanayileşmenin, ölçüsüz
nüfus artışının ve çarpık yapılaşmanın tehdidi altındadır.
16
TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ
www.gaziantepmimod.org.tr
GÜNDEM
MMOB Gaziantep Şubesi, 5 Haziran Çevre Günü etkinlikleri kapsamında
Gaziantep’in eski fotoğraflarından oluşan bir resim sergisi açtı.
kısmen de 4.’sü hızlı ve plansız sanayileşmenin, ölçüsüz nüfus artışının ve çarpık
yapılaşmanın tehdidi altındadır. Doğal
kaynakların hoyratça kullanımı, yanlış
atık politikaları ve daha çok kar politikasına dayalı ekonomik tercihler içinde bulunduğumuz dünyayı her geçen gün biraz
daha yaşanmaz hale getirmekte ve belki
de canlı yaşamı sonlandıracak kaçınılmaz sona doğru hızla sürüklemektedir. 5
Haziran günü, “yaşanabilir” bir Dünya’nın
bugünü ve geleceğine dikkat çekmek için,
169 ülkenin insanlarınca çeşitli etkinliklerle değerlendirilmektedir. Kyoto Protokolü gibi bu gidişatı önlemeye çalışan uluslararası anlaşmalar Anlaşmalar bizzat bu
protokolü göstermelik imzalayan ülkeler
tarafından baltalanmakta veya öngörülen
uygulamalar bilinçli olarak geciktirilmek-
TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ
tedir. Her şeyde olduğu gibi bu konuda da
gerçek çözüm bireylerin bilinçlenmesi ve
kendileri ve gelecekleri için bir şeyler yapmaya karar vermeleridir. Geçtiğimiz yıl
özellikle kent merkezinde bulunan binaların kömürle veya fuel-oil ile ısınmaları
nedeniyle çok kötü hava koşulları yaşanmıştır. Bu nedenle kent merkezinde bulunan kamu binaları başta ve örnek olmak
üzere tüm binalar doğal gaza geçmelidir. 5
Haziran Çevre Günü dolayısıyla bu konuyu
hatırlatmayı görev sayıyoruz.”
Taş plak koleksiyoncusu Halil Birecikligil’de
sergide yaptığı konuşmasında plaklar hakkında çeşitli bilgiler verdi. Paha biçilmez
bir koleksiyona sahip olduğunu söyleyen
Birecikligil, daha sonra taş plaktan unutulmaz eserler dinletti.
17
RÖPORTAJ
www.gaziantepmimod.org.tr
Merhum Şahap Güneyligil anısına
Merhum Yüksek Mimar
Şahap Güneyligil:
Odamızın emektar üyelerinden merhum Şahap Güneyligil’in hayatı başlı başına bir mimarlık dersi gibiydi. O Gaziantepte mesleğ
başladığında şehirde sadece üç mimar vardı. O günlerde fayans
bulmak bile mümkün değildi ve daha ne öyküler...
18
TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ
www.gaziantepmimod.org.tr
RÖPORTAJ
“Eskiden merkepler nerden geçerse yollar oraya yapılırdı. Eğer
merkebi burada bıraksaydık bu şehir böyle olmazdı” diyen
şehrimizin duayen mimarlarından Merhum Şahap Güneyligil.
Kendisi ile vefatından kısa bir süre önce yapılan bu söyleşiyi
keyifle okuyacağınızı düşünüyoruz.
Y
irmi üç yıl belediyede meclis üyeliği gibi
çeşitli kademelerde çalışmış, Gaziantep Ticaret
Odası’nda dört yıl meclis
başkanlığı yapmış, Vilayet Encümen Üyeliği ve idari konularda
Gaziantep’e hizmet vermiş bir isim Yüksek Mimar Şahap Güneyligil… Şimdi deneyimlerini genç mimarlarla paylaşıyor.
Gaziantep Lisesi’nin karşısında bulunan
1966 yılında çizimlerini kendisinin yaptığı evde eşiyle birlikte yaşıyor. Şahap
Güneyligil’i ve evini görmek isteyen çok
sayıda genç mimar aileyi ziyaret ediyor.
Gaziantep’in siluetinin değiştiği, şehrin
dokusunun yeni yeni oluştuğu yıllara
tanıklık etmiş bir isim Şahap Güneyligil. Ama yüreği buruk, “Gaziantep’e
yazık oldu” diyor. Geleceği göremeyen
insanların şehri bu hale getirdiğine işaret ediyor: “Bana belediye reisi ol diye
çok baskılar oldu. En üst makamlardan
bile bana çok baskı yaptılar, sağlık nedeni ile kabul etmedim ama şimdi çok
pişmanım.1973 imar planı uygulaması
başladığında bir dönem başkan ben olmalıydım ve Gaziantep’i tam bir şehre
çevirmeliydim. Bu şehre borcum kaldı,
biraz da günah bende; çok yazık ettik
Antep’e” diyor.
Onu dinledikçe “bu yol niye böyle” dediğimiz anlar aklımıza geliyor. Bir caddeye girdiniz ve bir türlü gideceğiniz yere
ulaşamıyorsunuz veya adres soran birine çok iyi bildiğiniz bir yeri tarif edemiyorsunuz… Şimdi sizi bu sorunların tohumlarının atıldığı yıllara götürüyoruz.
Gaziantep’in yeni şehir imar planı oluşturulurken düzenlenen proje yarışmasına, en kötü projenin nasıl birinci olduğuna Yüksek Mimar Şahap Güneyligil’in
anlattıklarıyla tanık oluyoruz.
“Çok değerli hocalardan eğitim alma imkânı buldum”
TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ
Şahap Güneyligil, üniversite tahsilini
İstanbul’da yapıyor. Üniversite eğitiminin ardından memleketi Gaziantep’e dönüyor. Çok değerli hocalardan ders alma
imkânı bulduğunu dile getiren Güneyligil, şöyle konuşuyor: “Ben 1925 doğumluyum, lise tahsilimi Gaziantep’te
tamamladım 1945 yılında şimdiki ismi
Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi olan okulun Mimarlık bölümüne girdim. O zamanlar okulun ismi
Güzel Sanatlar Akademisi’ydi. Okulda
bir şansım oldu! Savaş dolayısıyla Almanya’daki kıymetli doktor, mühendis
ve hukukçular gibi ilim adamları savaştan kaçıp Türkiye’ye gelmişlerdi. Bunlardan bir tanesi de benim hocam olan Profesör Ölsner’di ve iki yıl ben ondan ders
aldım. Şehirciliği bize sevdirdi; şehirciliğin mimarlığın bir dalı olduğunu bize
benimsetti. İki yıl sonra Almanya’nın
Hamburg şehrine belediye başkanı olarak harap olan Hamburg’u yeniden imar
etmek için Alman hükümeti tarafından
geri çağrıldı. Biz yerli hocalarımızla yolumuza devam ettik. O dönemde Türkiye’deki kentlerimizin hepsi şehirciliğe aç
durumdaydı şehirciliği kimse bilmiyor
ve ilgilenende yok gibiydi. Bizim nesil
mimarlar, şehircilik okuyarak yetişti.”
“Mimarlığın ve mühendisliğin seviyesi çok düşüktü”
O yıllarda branşlaşmanın olmadığını
ve bir kişinin çok sayıda işi aynı anda
yapmaya çalıştığını belirten Güneyligil,
şöyle devam ediyor: “1950 senesinde
üniversiteden mezun olup geldiğimde
hem mimarlığın hem de mühendisliğin
seviyesi çok düşüktü. Odamda bir levha
var. Bu benim 1950 senesindeki tabelam. Bakın ben ne işler yapıyorum: plan,
proje, keşif, betonarme, yani komple bir
adammışım gibi. Çünkü o zaman herkes
aynı durumdaydı. Mühendisler mimarlık, mimarlar mühendislik yapıyordu.
19
RÖPORTAJ
www.gaziantepmimod.org.tr
Hatta askerde biraz çizim öğrenen gelip plan
yapıyordu. Şimdi bu tabela 1950’nin tabelası, o
yılların mimarlık seviyesini, sanat anlayışını en
iyi şekilde anlatan belge niteliğinde. Ben mimar
olarak o zaman bunu yaptırmışım. O dönemin ne
vaziyette olduğunu yansıttığı için halen saklıyorum.”
Gaziantep’in imar planını ilk Atatürk hazırlatıyor
Atatürk’ün, Gaziantep için mükemmel bir imar
planı hazırlattığını, ancak bunun savaş dolayısıyla uygulanamadığını kaydeden Güneyligil,
şunları aktarıyor: “Atatürk’ün Gaziantep’e ayrı
bir sevgisi ve gönül bağı vardı. Gazi’nin nüfus
kaydı Gaziantep’de olmalıdır; diyerek, kendisini
Antep’in Bey Mahallesi nüfus kütüğüne kaydettirmişti. Atatürk Türkiye’nin yeni başkenti
Ankara’nın imar planını yaptırmak için, dünyaca
ünlü şehircilik profesörü Alman Herman Jansen’i
Türkiye’ye getirtmişti. Ankara imar planı yapımından sonra, 1937 senesinde Gaziantep’in imar
planını da Herman Jansen’e yaptırıyor. Bu imar
planı benim panomda halen asılıdır. O Antep
için harika bir imar planıydı. Fakat 1939’da savaş
başlıyor. Antep planı maalesef uygulama şansı
bulamıyor. 1947 senesinde tekrar bir imar planı
yapılması için çalışma başlatılıyor. Özel olarak
yine bizim hocalarımızdan iki profesör imar planı
çiziyor. Kendilerine göre güzel mantıklı bir plan
ama uygulayıcı olmayınca o da gerçekleşmiyor.”
Dere boyu Central Park
“Gaziantep adeta imar
plansız bir şekilde
yönetildi. Zira yapılan imar
planı mevcut şehri dahi
içine almıyordu.”
20
Güneyligil, o dönemde Atatürk Bulvarı ve Kavaklık dışında yerleşim yeri olmadığını, kendisinin
Değirmiçem’i şehrin merkezi olarak düşündüğünü ancak bütün çabalarına rağmen yetkililerden
olumlu cevap alamadığını anlatıyor. Güneyligil,
şöyle konuşuyor: “Sene 1950, belediye seçimleri
yapıldı. Bende meclis üyesi oldum. Değirmiçem
bomboştu. Belediye Başkanı Abdülkadir Batur’a
‘Elimizde ne kadar para varsa şehre hiçbir şey
yapmayalım. Hatta şehri bile süpürmeyelim. Süpürgeye vereceğimiz paraya Değirmiçem’den yer
alalım ve burayı kısmen parselleyelim. Antep’in
müzikli ve eğlenceli bir yaşamı vardır. Saz, eğlence, sahre hayatı dediğimiz birtakım şeyler. Halk
pazar günü mutlaka pikniğini yapar. Bu dere boyunu boydan boya sosyal hayata ayıralım. Mesela spor tesisleri, gazinolar, yazlık sinemalar yapalım. Ondan sonra Çakmak Bulvarı (Narlı yolu)
TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ
RÖPORTAJ
www.gaziantepmimod.org.tr
etrafına meskûn alanları koyalım.
Değirmiçem’in arsa fiyatı on kuruş.
Hepsini satın alıp burayı kısa zaman
içerisinde parselleyelim ve halka
bunu satalım. Hem parasını çıkaralım hem de belediyeyi Türkiye’nin
en zengin belediyesi yapalım’ dedim.
Tabii bu önerim biraz hayali ve fanatikti. Başkan haklı olarak ‘şehri bile
süpürmemek olur mu’ dedi.
Ben bu hayalimde New York’taki
Central Park’tan esinlenmiştim. Eğer
bu parkı yapabilseydik burada da
bir Central Park olacaktı. Bu hayalimi bir süre sonra Halep’e gittiğimde
gördüm, Fransızlar yapmışlar. O park
gibi Gaziantep’te de güzel bir park
olabilirdi. Ama 1947 projesinde tamamı yerleşime ayrılmıştı, belediyenin imkânsızlığı nedeniyle yerleşim
de yapılamadı.”
En kötü proje birinci oldu
ve şehir bu hale geldi
Güneyligil, Gaziantep’in imar planının düzenlenen bir yarışma ile belirlendiğini ve en kötü projenin birinci
seçildiğini söylüyor. Anlatırken adeta
o yılları yaşayan Güneyligil, biraz da
öfkelenerek aktarıyor yaşananları:
“1973 senesinde, belediye meclisinde imar komisyonu başkanıydım.
Yeni bir imar çalışması başlattık.
Şehrin imar planını proje yarışması
ile temin etme yoluna gittik. Bunun
için İller Bankası ile anlaşmaya vardık. Yarışmayı İller Bankası organize
etti. Ben de jüri üyesi seçildim ve
çalışmalarımızı yaptık. Çalışmalar
sırasında şehrin mevcut planının
çıkarılması, neler korunacak, neler
yola gidebilir bunların tespiti gerekliydi. Bunun için benim bir hocam
görevlendirildi ama işlerinin yoğunluğu nedeniyle kabul etmedi. Sonra
teknik üniversiteden Profesör Doğan
Kuban görevlendirildi, fakat bize
hiçbir etkisi olmadı. Çünkü sürekli
Amerika’daydı bir gün bile yanımıza
gelmemişti. Bu nedenle imar planımız yarışmaya eksik olarak çıkarıldı. Yarışmada 17 tane proje vardı.
Kategorisine göre eleme yapılırken
en kötü proje son üçe kaldı. Ben bu
işte kayırma var diye isyan ettim.
Benimle birlikte Prof. Ruşen Keleş
ve Prof. Tuğrul Akçura da ‘Olmaz ne
yapıyorsunuz? Siz bu projeyi buraya
Ne olursa olsun gecekondu da yapsan kaliteli yapacak ve dürüst olacaksın.
kadar getirdiyseniz ben şehirciliği
boşuna okumuşum, bu meslekten
hiçbir şey anlamamışım’ demişti.
İtirazlara rağmen bu proje daha sonra birinci seçildi. Antep için büyük
şanssızlıktı. Bu proje kazandırıldı
fakat jüri bir not koydu. İkinci olan
projedeki bir ana fikri yani şehrin
merkezinin Değirmiçem’e taşınması
fikrinin uygulanması… Bu arada ben
jüri üyesi olarak daima İpek Yolu,
Çakmak Bulvarı ve bir de şimdiki
Rasaf yoluna dikkati çektim. jüri raporuna İpek Yolundan Rasaf Yolu ile
Havaalanı’na direkt iki yol açılması
şartını yazdım.”
TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ
Tam bir rezaletti
Yarışmanın tamamlandığını ve bilinmeyen bazı gerçeklerin sonradan
gün yüzüne çıktığını dile getiren Güneyligil, şöyle devam ediyor: “1973
yılı belediye seçimlerinde başkanlık
el değiştirdi.1980 yılı 12 Eylül ihtilaline kadar olan dönemde imar planı
yarışmasını kazanan şehircinin yeteneksizliği ve belediye başkanının
bilgisizliği ve tecrübesizliği nedeniyle Gaziantep adeta imar plansız bir
şekilde yönetildi. Zira yapılan imar
planı mevcut şehri dahi içine almıyordu. Bu gerçeği söylediğinizde yüzleri dahi kızarmıyordu. Rasaf Yolu
da, Hava Meydanı yolu da gündeme
21
RÖPORTAJ
www.gaziantepmimod.org.tr
Bizim zamanımızda malzeme yoktu. Taş, tahta, tuğla ve son zamanlarda da
mermer vardı. O zaman fayans bulamıyorduk. 1950-1960’lı yıllarda fayans
yoktu. Eczacıbaşı 1,5 santimetre kalınlığında çamurdan üzerine biraz seramik
sürüp fayans diye çıkarmaya başlamıştı. Şimdi gayet iyi mimarlarımız yetişti
Gaziantep’te. Arkadaşların yaptığı binaların hepsi güzel, haklarını vermek lazım.
Gençlere yalnız
çalışmayın derim, mutlaka bir
ortak alın onu
yapmıyorsanız
iyi bir elemanı
iyi bir ücretle
çalıştırın. Çünkü
yalnız adamın
hasta olmaya
bile hakkı yoktur.
22
dahi getirilmedi. Yeni şehirde yollar bir
plana göre değil, keyfi olarak şahıs menfaatlerine göre yapıldı. Rasaf Yolu’nun
hayati önemini belirterek biran önce
açılması için gazetelerde yazılar yazdım.
Toplantılar da konuşmalar da yaptım.
Hatta bu yolun Yavuz Sultan Selim’in
Mısır Seferi’nde kullandığı tarihi önemi
olan bir yol olduğunu belirterek yapılacak bulvara Yavuz Sultan Selim Bulvarı isminin verilmesi gereğini yazı ve
konuşmalarımda önerdim. 1980-1984
arası askeri belediye başkanı dönemiydi.
Aynı keyfilik ve bilgisizlik bu dönemde
de sürdü ve şehir hızla bu hale geldi.
Tam bir rezaletti. Aradan iki üç sene geçti uygulamalar başladı. Dönemin Yapı
İşleri Genel Müdürü ve yarışma jüri üyesi Yüksek Mimar Halil Emirhasan benim
çok yakın arkadaşımdı. Bir gün Antep’e
geldiğinde beni ziyaret etti. Şehrin ne
hale geldiğini görünce Dedi ki, ‘Biz jüri
olarak Antep’e büyük bir haksızlık yaptık, bu projeyi kayırarak kazandırdık, o
jürinin ve şehircilik odasının başkanı
olan bayan; projeyi yapan oymuş, yarışmaya katılan zavallıya sadece imza attırmışlar. Biz de bunun sonradan farkına
vardık. Böyle bir rezaletin yaşanacağını
da düşünmedik’ dedi.”
Gaziantep’in yanlış projeler nedeniyle
sorunlarının arttığına işaret eden Güneyligil, o günlerde yapılan en büyük
yanlışın vatandaşlara ev yapma imkanı
sağlamak için yollardan, parklardan ve
sosyal kültürel alanlardan yapılan fedakarlıklar olduğunu söylüyor.
Eskisi de eğri yenisi de
Şehirde ki trafik karmaşası Anteplileri adeta çıldırtıyor. Değirmiçem bölgesi
hiçbir meydan düşünülmeden binalarla doldurulduğu gibi, Karşıyaka’yı ana
şehre bağlayan yollar direkt Atatürk
Bulvarına bağlanması gerekirken, hepsi
vilayet önünde İstasyon Caddesine bağlanıyor. Bütün trafik Maarif Kavşağı’nda
birleştirilmiştir. Hatta bu yolların tespi-
tinde merkep kullanılmamasından kaynaklanıyor diye düşünüyorum.
Eğer merkebi burada bıraksaydık bu şehir böyle olmazdı.
“Bir gün yazıhanede oturuyorum Antep
Bayındırlık Müdürü telefon açtı. ‘Kayseri
Belediyesi’nden misafirlerim var, bunlar
Antep’i gezmek istiyorlar, Antep’i senden başka iyi bilen yok’ dedi ve gezdirmemi rica etti. İki gün gezdirdim sonra
bana veda etmeye geldiler, Karayolları
lojmanına götüreceğim. Eğri köprüden
geçerken Müdür Bey, ‘Hadi Eski Antep’in
eğri büğrü oluşunu anladık, bu Yenişehir
niye eğri büğrü bir tane bile doğru caddeniz yok niye böyle’ dedi.
Merkebin keyfinin kahyası
mısın?
Daha önceki yazılarımda bir anekdot
geçtim; vaktiyle kara yollarının tespiti
aletler kullanılarak yapılmazmış. Araziye bırakılan bir merkep nereden geçiyorsa yolu oradan geçirirlermiş. Bu bir
gerçektir. Hatta eskiden hepimiz 1950’li
yıllarda şoförlük yaptık ‘Bu merkepler
niye böyle geçmiş’ derdik. Eğer şehrin
yollarının tespitinde bizde merkep kullanmasaydık yollarımız ve trafik bu kadar hatalı olmazdı.
Ne yaparsan yap
kalitelisini yap
Sohbetimiz Şahap Bey’in özel yaşamıyla sürüyor. Güneyligil, başarıya giden
yoldaki prensiplerini şöyle sıralıyor: “Ne
olursa olsun gecekondu da yapsan kaliteli yapacak ve dürüst olacaksın. Ben çok
çalışırdım. Kilis, Maraş, Urfa da çeşitli
devlet inşaatlarım vardı. Antep’te çok
sayıda villa iş hanları sinemalar oteller
apartmanlar, yatılı bölge okulları, hastaneler, liseler vs. yaptım. Senede seksen
bin kilometre yapacak kadar o inşaat senin bu inşaat benim koşturmuşumdur.
Ailem uyurken ben beşte kalkardım inşaatları kontrol edip sekizde kahvaltıya
yetişirdim.”
TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ
www.gaziantepmimod.org.tr
RÖPORTAJ
dile getiriyor: “Bizim zamanımızda
malzeme yoktu. Taş, tahta, tuğla ve
son zamanlarda da mermer vardı. O
zaman fayans bulamıyorduk. 19501960’lı yıllarda fayans yoktu. Eczacıbaşı 1,5 santimetre kalınlığında çamurdan üzerine biraz seramik sürüp
fayans diye çıkarmaya başlamıştı.
Şimdi gayet iyi mimarlarımız yetişti
Gaziantep’te. Arkadaşların yaptığı binaların hepsi güzel, haklarını vermek
lazım.
“Örnek binalar yaptım”
Güneyligil Gaziantep’e kazandırdığı
eserler hakkında şu bilgiyi veriyor:
“Hakikatten örnek binalar yaptım.
Mesela Ali Veli İş Hanı, Veliç İş Hanı.
Benim oradaki prensibim; mal sahibiyle mukavele yaparken mesela ‘binanın cephesini mozaik yapacağız’
derim. Mermer yaparım. ‘Doğramaları ahşap olacak’ derim alüminyum
Şahap Güneyligil, çok güzel piyano çalıyor. Gençlik yıllarında tambur da çalmış, “Piyano bana hediye edildi. Bir
bina yapıyordum, her katta üç daire olan beş katlı bir bina olacak ama en üstüne de bir daire istendi. Birinci
daire katına geldik durdurdu; “bunu yapmayalım sen bana bunu tek daireli kata çevir” dedi. Olması çok zordu
neyse sonra bir proje çizdim yaptık, çok beğendiler sonra bana bu antika piyanoyu hediye ettiler. 3 oğlum da
piyano öğrendiler. Tuşları falan kırık ama bakmayın sesi çok güzel.” Diyor.
“Mimarlığın zorluğu işi
kendi elinizle yapmıyor
olmanız”
Mimarlığı en güzel meslek olarak
tanımlayan Güneyligil, mesleğin zor
tarafları olduğunu da belirtiyor ve konuşmasını şöyle sürdürüyor: “Babam
doktorluk veya hukuk oku dedi ben
‘yok mimarlığı kazanırsam okurum
yoksa geri gelirim’ dedim. Mimarlığın zorluğu işi kendi elinizle yapmıyorsunuz işçiye yaptırıyorsunuz. Ya
siz başında çok fazla duracaksınız
ya bu işi çok iyi takip edecek bir elemanınız olacak. Bir de çalışan işçide
ki mantık maalesef çok farklı. Şöyle
bir olay yaşadım: Saha betonu döktürüyorum ve sahanın ölçüsüne göre
gidecek çimentonun sayısı belli. Bir
baktım çimentoyu eksik getiriyorlar. ‘Niye eksik getiriyorsun dedim
çalışana’ yanında ki adama döndü
‘bu adama iyilik de yaramıyor’ dedi.
Bir torba eksik çimento atarak güya
beni kolluyor. Sen beni kolladığından
değil sırtında bir çuval eksik taşımak
için bunu böyle yapıyorsun dedim ve
adamı kovdum. Benim hayatımda
bu gibi örnekler çok. Yanımda aslan
gibi çalışan adamlarda vardı. Hem
çekinirlerdi hem saygı duyarlardı.
Bizden iş almayı tercih ederlerdi,
çünkü zarar ettirmezdik. İşçi işi almak için mutlaka düşük fiyat verir.
Ben ortağım varsa ortağıma, bu işi
almak için bu fiyatı veriyor ama işin
sonunda bunun belli bir miktar hakkını vermek lazım derim. Bu benim
şöhretim oldu.
Gaziantep’te iyi
mimarlar yetişti. Ben
geldiğimde üç mimardık.
Şimdi 450 yi geçtik.
Önceleri mimarların malzeme sıkıntısı yaşadığına işaret eden Güneyligil,
şimdi ise bu durumun değiştiğini ve
iyi mimarların yetiştiğini söylüyor.
Güneyligil, yaşanan değişimi şöyle
TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ
yaparım. ‘İç boyalar plastik boya
olacak’ derim hepsini yağlı boya yaparım. Yani hepsini en süper kalite
yaparım, mal sahibi inanamaz.
Gençlere tavsiyeler
Genç mimarlara tavsiyelerde bulunan Güneyligil, yalnız çalışmak
yerine bir ortakla çalışmanın işleri kolaylaştıracağına işaret ediyor.
Güneyligil, düşüncelerini şöyle aktarıyor: “Gençlere yalnız çalışmayın
derim, mutlaka bir ortak alın onu
yapmıyorsanız iyi bir elemanı iyi bir
ücretle çalıştırın. Çünkü yalnız adamın hasta olmaya bile hakkı yoktur.
Ben birkaç defa hastalandım; bir defa
Almanya’ya bir iki defa Amerika’ya
gittim ameliyat oldum. Yalnız olsaydım gidemezdim. Mutlaka sen
yokken elini taşın altına koyacak biri
gerekli. Bir de mutlaka işçilerin bile
fikirlerini sorsunlar. Karşıdaki çok
yanlış şeyler söyleyebilir ama mutlaka sizin aklınıza bir şey düşürür.
23
AYIN KONUSU
www.gaziantepmimod.org.tr
Yolun sonu
TÜRKTEPE
Açıklandığı günden bu yana büyük tartışma konusu olan
ve Gaziantep’in geleceğini yakından ilgilendiren Şahinbey
Belediyesi’nin ‘Türktepe Kentsel Dönüşüm Projesi’ne son nokta,
Bakanlar Kurulu’nun 09.08.2012 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanan 2012/366 sayılı kararı ile konuldu.
B
AKANLAR KURULU KARARI:
Karar Sayısı : 2012/366 : Gaziantep İli, Şahinbey İlçesinde bulunan ve ekli krokiler
ile listede sınır ve koordinatları gösterilen
alanların kentsel dönüşüm ve gelişim
proje alanı ilan edilmesi; Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 9/8/2012 tarihli ve 1000 sayılı yazısı üzerine, 5393
sayılı Belediye Kanununun 73 üncü maddesine göre,
Bakanlar Kurulu’nca 13/8/2012 tarihinde kararlaştırılmıştır.
500 MİLYAR DOLARLIK KAYNAK
Hükümet Türkiye’nin çeşitli şehirlerinde yapılacak
kentsel dönüşüm projeleri için 500 milyar dolar kay-
24
nak ayıracağını açıklamıştı. Türktepe projesinin de
içerisinde bulunduğu ilk projelerde Bakanlar Kurulu
kararlarının resmi gazetede yayınlanması ile ilk adım
atılmış oldu.
Meclisin muhalefet kanadı açıklanan bu 500 milyar
dolarlık kaynağın kullanımına, tamamen meclisin ve
her tür denetim mekanizmasının dışında kullanılacak
olduğu gerekçesi ile şiddetle karşı çıkıyor veya çıkmakta.
Kentsel dönüşümün yapılacağı kentlerde sivil toplum
kuruluşlarının pek çok projeye karşı çıkması da işin
ayrı bir boyutu.
Bu bölgelerde varolan yaşam alanları ve mahallelerde
yerleşik vatandaşların durumu da henüz tam anlamıyla netliğe kavuşmuş değil. Belediyeler vatandaşın
TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ
AYIN KONUSU
www.gaziantepmimod.org.tr
Havaalanı yolu başta
olmak üzere yapılan
çalışmalarda ortaya
çıkan binaların lojman
standardında olması,
çağdışı planları, olmayan
çevre ve sosyal alan
düzenlemeleri ve bina
kaliteleri daha şimdiden
tepki toplar durumda.
mağdur edilmeyeceğini söylese de, daha önce yaşananlar ve özellikle de TOKİ’ye verilen kamulaştırma vi imar
planı yapma da dahil pek çok olağanüstü yetkiler kafalarda soru işareti yaratıyor.
Gaziantep özelinde ise söz konusu dönüşüm alanının
tarihi dokuyu içerisinde barındırıyor olması özellikle en
büyük sorun olarak projenin ve uygulayıcısı olan Şahinbey Belediyesinin önünde duruyor.
Projenin çok büyük olması ancak ve özellikle TOKİ’nin
bu tip projelerde yerel firmalara uzak durması da Gaziantep inşaat sektörünü ve sektördeki sivil toplum kuruluşlarını rahatsız eden bir başka gerçeklik.
TEPKİLER, TEPKİLER, TEPKİLER
TOKİ’nin ve belediyelerin bugüne kadar yaptıkları kent-
sel dönüşüm çalışmaları dikkate alındığında vatandaşın
ve Gaziantep menfaatleri ekseninde hareket eden sivil
toplum örgütleri ile muhalefetin kaygılarının haksız olduğunu söylemek pek mümkün değil.
Mimar ve mühendislerin tamamına yakını Gaziantep’te
bugüne kadar yapılan kentsel dönüşüm çalışmalarında
ortaya çıkan şeylerin daha şimdiden dönüşüme ihtiyaç
duyduğu konusunda hemfikirler.
Havaalanı yolu başta olmak üzere yapılan çalışmalarda
ortaya çıkan binaların lojman standardında olması, çağdışı planları, olmayan çevre ve sosyal alan düzenlemeleri ve bina kaliteleri daha şimdiden tepki toplar durumda.
Bu örnekler ortadayken, Türktepe’nin farklı olacağı yönündeki açıklama ve taahhütler ne yazık ki sağlaması
gereken güven ve inandırıcılıktan çok uzak kalıyor.
TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ
25
AYIN KONUSU
www.gaziantepmimod.org.tr
EN SERT TEPKİ
SEVEROĞLU’NDAN
Gaziantep Mimarlar Odası Başkanı Sıtkı
Severoğlu Türktepe Projesinin en ciddi ve
sert muhaliflerinden. Severoğlu bu projenin uygulamaya geçmesiyle yaratacağı
etkileri tanımlarken “Fransız bombardımanından bir farkı olmaz” ifadelerini
kullanmıştı. Severoğlu’nun konu ile ilgili olan ve sık sık komuoyu ve medya ile
paylaştığı görüşleri şöyle:
Türktepe’de TOKİ istemiyoruz!
“Türktepe’de sokak sağlıklaştırma projesi
yapılmalı. Bölge savaş yıllarında Fransız
bombardımanına maruz kalmış ve çok
zarar görmüştü. Türktepe’de yapılacak bir
kentsel dönüşüm çalışmasının vereceği
zarar en az Fransız bombardımanı kadar
olur.
Çamlıca, Nuripazarbaşı ve Düztepe bölgelerinde yapılan kentsel dönüşüm çalışmalarını destekledikliyoruz. Çalışmaları,
niteliksiz yapıların yıkılması ve geleceğe
dönük hayati riskler konusunda alınan
tedbir olarak değerlendiriyoruz. Ancak
yerine yapılan yapıları estetik bulmuyoruz, kent siluetini bozduğunu düşünüyoruz. Ayrıca Türktepe içerisinde bulunan
yapıların tarihi niteliği sebebiyle kentsel
dönüşüm alanı olarak düşünülmemelidir. Türktepe’de, tarihi ve kültürel dokuya
26
saygılı, kentsel sağlıklaştırma projesi yapılmalıdır. Söz konusu alan, korunması
gereken tarihi ve kültürel değerleri bünyesinde barındırmakta ve yaşatmaktadır.
2010’da 15 mimardan oluşan çalışma komisyonu ile Türktepe Bölgesi’nde tescile
değer yapıları araştırdık. 235 adet tescile
değer yapının tespit edildiği çalışma 3
ayda tamamlandı. Çalışmayı ilgili kurumlarla paylaştık ancak geçen 2 yıllık süreye
rağmen herhangi bir dönüş olmadı. Bey
Mahallesi’nde sürdürülen çalışma bizlere
gurur veriyor. Türktepe’de ise korunması
gereken pek çok yapı içler acısı durumda.
Aynı özen ve hassasiyeti Türktepe’de de
görmek ve tarihi, kültürel değerlerimizin
gün ışığına çıkarıldığına, onlara sahip çıkıldığına inanarak bu uğurdaki çalışmaları da tıpkı Bey Mahallesi’nde olduğu gibi
tüm gücümüzle desteklemek istiyoruz.
Türktepe bölgesi Fransız işgali sırasında
toplarla bombardımana maruz kaldı. Evler yerle bir edildi. Evlerin altında bulunan mağaralar sığınak olarak kullanıldı.
Yüreğinizle dinlerseniz burada inleyen
Gazianteplilerin sesini duyarsınız. Bu alanın kentsel dönüşüm projesiyle yok edilmesinin bize göre Fransız bombardımanından farkı yoktur. Tarihi kent dokusu
içerisinde TOKİ binası istemiyoruz. Başta
yerel yönetimler olmak üzere her Gazianteplinin bu konuda gerekli duyarlılığı
göstermesi gerektiğini düşünüyoruz.”
Yüreğinizle
dinlerseniz burada
inleyen
Gazianteplilerin sesini
duyarsınız.
Bu alanın
kentsel
dönüşüm
projesiyle
yok edilmesinin bize
göre Fransız
bombardımanından
farkı yoktur.
TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ
www.gaziantepmimod.org.tr
AYIN KONUSU
BÜYÜKŞEHİR ULTİMATOM VERDİ!
Şahinbey Belediyesi ile mahalle sakinleri, muhalefet ve sivil toplum örgütleri arasındaki Türktepe
polemiği sürerken, Büyükşehir Belediye Başkanı
Asım Güzelbey de konuya müdahil oldu. Güzelbey, “Tarihi dokuya zarar verici bir tavır sergilenirse Büyükşehir Belediyesi olarak müdahale edeceğiz, kimse kusura bakmasın” derken kaygılarını şu
şekilde dile getirdi ve uyardı:
“Türktepe projesi kapsamında tarihi dokuya zarar
verilmesi durumunda müdahale ederiz. Mimarlar Odası yaptığı incelemede söz konusu bölgede
çok sayıda tescilli ve tescilsiz tarihi yapı belirlemiştir. Şahinbey Belediyesi yetkilileri ise tarihi
eserlere hiçbir zarar verilmeyeceğini hatta tarihi
eserleri aslına uygun restore ettireceklerini açıklamışlardır. Eğer orada silueti engelleyici, kalenin
görüntüsünü bozucu, tarihi dokuya zarar verici
bir tavır sergilenirse Büyükşehir Belediyesi olarak müdahale edeceğiz, kimse kusura bakmasın.
Türktepe bölgesinde yapılması düşünülen Kentsel
Dönüşüm konusunda endişeliyiz. Şu ana kadar
bana sunulan bilgilerde, oradaki tarihi dokuya
zarar verilmeyeceği ifade edilmiş olmasına rağmen Türktepe konusunda endişelerimi maalesef
toplumla paylaşmak istiyorum. Eğer orada silueti
engelleyici, kalenin görüntüsünü bozucu, tarihi
dokuya zarar verici bir tavır sergilenirse Büyükşehir Belediyesi olarak müdahale edeceğiz, kimse
kusura bakmasın. Göreve geldiğimizden beri tarihi dokunun sahiplenilmesi, yaşaması için büyük
çaba gösteriyoruz. 2004 tarihinde ‘Tarihi Antep
TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ
Evlerini Koruyalım Yaşatalım’ kampanyasını
başlattığımız gün, ‘işi gücü bıraktılar eski evlerle
uğraşıyorlar, bunlar da bu işlerden hiç anlamıyor’
denildi. Ama bugün geldiğimiz noktada Gaziantep, bütün dünyanın tarihi dokuyu koruma ve yaşatma konusundaki yaptığı çabalarla anılıyor. Bu
duruşumuzu Türktepe konusunda da sergileriz.
Ancak Şahinbey Belediyesi’nin bize sunduğu projelerde kaygı verici bir durum görünmüyor. Tabi
ki uygulama aşamasının her basamağını dikkatle
takip edeceğiz.”
27
AYIN KONUSU
www.gaziantepmimod.org.tr
TÜRKTEPE
PROJESİ NEDİR?
ŞAHİNBEY TEPKİLERE
TEPKİLİ
Şahinbey Belediye Başkanı Mehmet Tahmazoğlu konu ile ilgili
yaptığı açıklamada “Bizim Türktepe Projesi ile tarihi doku ve eserlere zarar vereceğimizi iddia edenler
ya bizi tanımıyorlar ya da yaptığımız işleri takip etmiyorlar. Biz Gaziantepliyiz. Bu kentin doğal ve tarihi dokusuna zarar verecek bir işe
önce biz karşı çıkarız. Zaten proje
hayata geçtiğinde ne yaptığımızı
28
herkes görecek” dedi. Tarihi eserlere hiçbir zarar verilmeyeceğini
hatta tarihi eserleri aslına uygun
restore ettireceklerini açıklayarak
uygulamanın bu yönde olacağını
açıkladı. Şahinbey belediyesinin
daha önce yaptığı tüm çalışmalara ve genel icraat anlayışlarına
bakıldığı taktirde, Şahinbey yönetiminin kenti çirkinleştirecek
bir çalışmaya imza atmasının
mümkün olmadığının görüleceğini ve kentin tarihi dokusunu
Şahinbey Belediye Başkanı Mehmet Tahmazoğlu projeyi şu şekilde
anlatıyor:
“Yapılacak alan çok büyük,
Türktepe’nin tamamı ile Tüfekçi
Yusuf Bulvarı’na kadar olan geniş
bir alanı kapsıyor. Ayrıca Endüstri Meslek Lisesi’nin olduğu yerden
başlayıp, Tutluk mevkine kadar
uzayan alanda kentsel dönüşüm
yapacağız. Yaklaşık 15 mahalleyi
kapsayacak bir proje gerçekleştireceğiz. Hedefimiz bu dev projeyi
görev süremiz bitmeden 4.5 yıl
içerisinde tamamlamaktır. Kentsel
dönüşüm yapılacak alanın tamamında vatandaş ile anlaşarak, önce
rezerv konut yapılacak alanı belirleyerek TOKİ tarafından yapılacak
bu konutlara vatandaşlar yerleştirilecek. Vatandaşlar kiracı olarak
veya satmak suretiyle bu konutlara
taşınacak. Yani evini yıktık gel paranı al şeklinde yaparak vatandaşı
mağdur etmeyeceğiz.”
TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ
www.gaziantepmimod.org.tr
AYIN KONUSU
Mehmet Tahmazoğlu: Bizim Türktepe Projesi ile tarihi doku ve eserlere zarar vereceğimizi iddia edenler ya bizi tanımıyorlar ya da yaptığımız işleri takip etmiyorlar. Biz Gaziantepliyiz. Bu kentin doğal ve
tarihi dokusuna zarar verecek bir işe önce biz karşı çıkarız. Zaten
proje hayata geçtiğinde ne yaptığımızı herkes görecek
korumak ve yaşatmak çabasının en büyük
öncelikleri olduğunu ifade eden Tahmazoğlu, Türktepe’de yapılacak çalışmaların tarihi
dokuyu tahrih etmek ve kapatmak iddialarının aksine, açığa çıkaracağını, koruyacağını
ve onaracağını ısrarla vurguladı.
NE OLACAK ŞİMDİ?
Türktepe krizinde maçın ilk ayağı bakanlar
kurulu kararı ile bitmiş gibi görünüyor. Türkiye genelindeki durumu bir kenara bırakıp
Gaziantep’i ilgilendiren kımsa bakacak olursak: Bakanlar kurulu kararı resmi gazetede
yayınlanması itibariyle bağlayıcıdır ve yürürlüğe girmiştir.
Kararın iptali için İdare Mahkemesi’nde
dava açmak mümkündür. Türktepe projesine karşı çıkan gerçek ve tüzel kişiler an itibarıyla ya Şahinbey Belediyesi’nin “Türktepe
Gaziantep’e ve tarihi kültürel değerlere zarar
vermeyecek” sözüne inanarak beklemeye
geçecek ya da sözkonusu kararın iptali için
Başbakanlığa dava açacaklar. (Bakanlar kurulunun tüzel kişiliği olmadığı için, bakanlar
kuruluna karşı olan davalan başbakanlığa
açılıyor.)
TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ
KARARA SEVEROĞLU’NUN
TEPKİSİ
Türktepe’ye de start verecek olan Bakanlar
Kurulu Kararı üzerine Oda Başkanımız Severoğlu “Mimarlar Odası Gaziantep Şubesi
olarak şehrimizin tarihi ve kültürel dokusunu korumak adına elimizden gelen her türlü
gayreti göstermeyi görev addediyoruz. Belediyelerin “Merak etmeyin biz en güzelini yapacağız” açıklamalarını bu kentte yaşayan
sorumluluk sahibi mimarlar olarak yetersiz
buluyoruz. Gaziantep’in daha yaşanılabilir
bir kent olması için mümkün olan en fazla
gayreti göstermek bizim sorumluluğumuzdur. Bugüne kadar görüşümüzün sorulduğu
her platformda ve konuda gerek görüşlerimizi gerekse de mesleki bilgi, tecrübe ve
öngörülerimizi büyük bir içtenlikle paylaştık. Doğru olduğuna inandığımız her tür
projenin yanında ve arkasında olduğumuzu
söyledik ve bunu her zaman da ispatladık.
Yanlış bildiklerimizin üzerine gittik. Gitmeye de devam edeceğiz. Bu kenti seviyor olmanın verdiği sorumluluk bilinci ile hareket
edeceğimizi ve etmeye devam edeceğimizi
tüm kamuoyunun ve ilgililerin dikkatine bir
kez daha sunuyoruz” ifadelerini kullandı.
29
DUAYEN
www.gaziantepmimod.org.tr
Ünal Özdil
Gaziantep’i
öngörüsüzlük mahvetti
Gaziantep’in ilk kuşak mimarlarından olan Ünal Özdil, mimarlığı teknik yönü olan sanatsal bir meslek olarak tanımlıyor ve
iyi bir mimarın aynı zamanda iyi de ekonomi bilmesi gerektiğine inanıyor. İşte 40 yıla yaklaşan bir tecrübenin sizlerle
paylaşmak istediği çok önemli detaylar.
Ö
nce Tecrübe
1951 yılında Gaziantep’te
doğdum. İlk, orta ve lise
tahsilimi
Gaziantep’te
tamamladım.
Ardından
İstanbul’da Mimar Sinan
Üniversitesi Mimarlık Akademisi’ni kazandım. 1975 mezunuyum. Mezuniyetimin hemen ardından 1978 yılına kadar,
3 yıl boyunca İstanbulda büyük bir inşaat
firmasında şantiye şefi ve proje mimarı
olarak çalıştım.
Bu firmada tecrübe kazandıktan sonra
1978 yılında Evsan İnşaat ismi ile kendi
firmamızı kurduk. Ogünden bu zamana
da ayni firma ile işime devam ediyorum.
Ağılıklı olarak yap-sat inşaatlar üretiyoruz.
Bundan 10 yıl öncesine kadar mimari ve
statik projeler de yapıyorduk. Ancak son
yıllarda yeteri kadar teknik eleman yetişmesi ve bu konuda sıkıntı yaşahmaması
üzerine biz tamamen inşaat üzerine çalışmaya başladık. Ben Akademiden sonra
hemen kendi işime atılmadım. 3 yıl kadar
piyasada hem inşaat teknikleri hem de
projeyer üzerine çalışarak tecrübe edindim.
Bu tecrübelerin bana kendi işimi kuracak
düzeye geldiğine kanaat getirdikten sonra
kendi işimi ve büromu kurdum. Şu dönem-
30
lerde yeni mezun arkadaşlara
da bunu tavsiye ediyorum.
Önce tecrübe kazanın. Sonra
kendi işinize yönelin. Mesleğimizde pratik çok önemlidir.
Mutfağı bilmeden ve pratiğe
sahip olmadan kendi işine
yönelenler ne yazık ki büyük
sıkıntılar yaşıyor.
Mimarlık hem sanatsal hem de teknik bir meslektir
Mimarlık bir sanattır. Bir mekanı, yaşam yerini çevresiyle
tasarlamaktır. İşin içerisine tasarlamak
girince elbette ki sanat yönü kuvetli bir
meslek diyebiliriz. Öte yandan tasarladığınız şeyin bilimsel ve teknik açıdan uygulanabilir ve ekonomik de olması gerekiyor. Bu açıdan da teknik ve bilimsel bir
meslektir. Eskiden bu bakış açısıyla Mimar
Sinan öğrenci adayalarına yetenek sınavı
da yapardı. Bence de mimarlık yetenek isteyen bir iş. Ama son zamanlardaki teknik
gelişmeler, bilgisayarların devrele girmeyi
vs. ile birlikte daha çok öğrenilebilir teknik bir meslek olarak görülmeye başlandı.
TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ
DUAYEN
www.gaziantepmimod.org.tr
Yine eskiden diyeceğim ama, bizim
dönemimizde mimarlık ideal mesleklerden birisiydi. Çocuklara “Büyüyünce ne olacaksın” dediğinizde,
doktor, öğretmen, subay gibi mesleklerin yanında mutlaka mimar ya
da İnşaat mühendisi yanıtı da alırdınız. Şimdi yeni sınav sistemleri ile
mimarlık fakülteleri artık tıp ve bilgisayar gibi yerleri kazanamayanların ikinci, üçüncü tercihi durumuna
geldi. Gerçi son yıllarda inşaat sek-
Mimarlık bir sanattır. Bir mekanı, yaşam yerini çevresiyle tasarlamaktır. İşin içerisine
tasarlamak girince elbette ki sanat yönü
kuvetli bir meslek diyebiliriz.
törünün kazandığı ivme nedeniyle
meslek daha tercih edilebilir duruma geliyor ama bu kez de çok fazla
mimarlık fakültesinin bulunması piyasada mimar ve mühendis enflasyonu yaratıyor. Özellikle yeni mezun
genç arkadaşlar bir süre piyasada yer
almak ve meslekte kendilerini kabul
ettirmek için çabalayıp, olmayınca
TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ
farklı alanlara yöneliyorlar. Ne yazık
ki bu durumda olan çok genç var.
Bu durumun düzelmesi de odaların
çabasıyla olur. Ancak odaların elinin
güçlenmesi için de genç arkadaşların meslek odalarını sahiplenmeleri
ve orada aktif olarak bulunmaları
şart. Genele baktığımızda çok kaliteli ve başarılı mimarlarımız var.
31
DUAYEN
Türkiye’de
inşaat
sektörü
büyük
ve hızla
gelişiyor
olabilir ama
ihtiyacın çok
üzerinde
mimar ve
mühendis
var. Bunun
nedeni yeni
açılan her
üniversiteye
ilk olarak bu
fakültelerin
açılması.
32
www.gaziantepmimod.org.tr
Gaziantep’te de mesleğin hakkını veren
çok arkadaş var. Yarışmalara giriyorlar,
derece alıyorlar.
Meslek odaları çok önemli
Bugün Mimarlar odası’nın 500 civarında
kayıtlı üyesi var. Civar illeri de sayarsanız
sayı 650’ye yaklaşıyor. Ben Gaziantep’e
geldiğimde bu sayı 34 kişiydi. Üstelik
bunların bir kısmı da mesleği yapmıyordu. Sayı bu kadar arttığında bir güç birliği
gerekiyor. Çünkü sayının artması sorunların da artması anlamına geliyor. Sektör
gelişiyor. Büyüyor. Meslek erbaplarının
sayısı artıyor ama dediğim gibi sorunlar
da artıyor. Bu sorunların çözümü elbette ki birlik olmaktan geçer. Odalar bu iş
için biçilmiş kaftandır. Meslek kuruluşlarında aktif görev almak özellikle genç
mimarlar için önemsenmesi gereken bir
olay. Çünkü bütün meslek yaşamlarını
ilgilendiren konuların kurumsal olarak
tartışılması ve çözüm aranması gereken
yer o çatının altıdır. Bu nedenle genç arkadaşlara odaya aktif olarak gelmelerini
ve fikirleri ile, çalışmaları ile güç katmalarını tavsiye ediyorum.
Ada bazlı çalışmalar
mesleği ve sektörü kurtarır
Kısa süre öncesine kadar şehirlerde sorumlu kurumlar parsel bazlı çalışmalara
ağırlık verirlerdi. Bu durum dar arsada tek
bina yapmak zorunda kalan mimar, mühendis ve müteahhitlerin işini zorlaştırır
hatta basmakalıp hale getirirdi. Şehirlerde birbirine çok benzeyen, neredeyse
aynı planla yapılmış, lojman gibi apartmanların olması bundandır. Hatta yine
o dönemlerde arsa sahibi ve müteahhit
arsayı mimara gösterir, “Hadi buna bir
şey uydur” derdi. Yani mimarlık bir nevi
işi kitabına uydurmak için geçilmesi gereken bir prosedür gibiydi. Arsalar küçük.
Yapılacak kat sayısı ve merekare belli.
Doğal olarak meslek gerekli saygınlığı
görmüyor ve standart projelerin noteri
konumuna düşüyordu. Tabi bunun istisnaları vardı ama genelde böyleydi. Son
yıllarda belediyelerin ve ilgili kurumların
TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ
www.gaziantepmimod.org.tr
ada bazlı çalışması, çevre koşullarına, altyapı ve sosyal şartlara ağırlık
verilmesi mimari beceriye olan ihtiyacı çok artırdı. Tabi inşaat alanı ne
kadar büyük ve ihtiyaçlar ne kadar
çeşitlilik içeriyorsa mimarın işi de o
kadar önemli ve keyifli hale geliyor.
Benim kanaatim bu ada bazlı çalışmaların meslek ve sektörün gelişimi
açısından kurtarıcı nitelikte olduğudur. En azından mimarlığın yeniden
bir meslek olarak önemsenmesine
yol açıyor.
Detaya girmek istemiyorum ama
ada bazlı ve site şeklindeki projelerin
artması maliyetleri de çok düşürecektir.
Şimdi mimarların işi
daha zorlaştı
Çünkü tüketicinin beklentileri arttı.
Yeni yasa ve yönetmelikler sektörün
alışkanlıklarını tamamen değiştiriyor. Tüketici artık başını sokacak bir
dört duvarın dışında, sağlam, iklim
koşullarına uygun, güvenlikli, sosyal
imkanları olan ve aynı zamanda da
güzel binalar istiyor.
Bunun yanında özellikle yaşadığımız
büyük depremlerin ardından çıkan
yasa ve yönetmelikler artık binaların 9 şiddetinde depremlere dayanıklı olmasını şart koşuyor. Ayrıca
sektörümüz dünyanın belki de en
sıkı denetlenen sektörüdür. Devlet
kurumları, belediyeler, yapı denetim
firmaları, zatıtasından itfaiyesine
aklınıza gelmeyecek kadar çok denetim mekanizması var. Birde mimarın mühendisi, mühendisin mimarı,
müteahhiti ve herkesin biribirini denetlediğini düşünün. Bu herkesin işini zorlaştırıyor. Ama öte yandan da
binaların ve işin kalitesini artırıyor.
Belediyeler arsa üretirken tüketici ihtiyaçlarını
gözetmeli
Bugün Gaziantep’teki çarpık yapılaşmanın tek sorumlusu belediyelerdir.
Parsel bazlı arsalar birbirinin aynı
binaların tek sorumlusudur. Şimdi
geçilen ada bazlı sistem bu sorunları çözer ancak yeterli değil. Herkesin
yaşama biçimine göre alternatiflerin
DUAYEN
Belediyelerin yaptığı hatalar yıllar sonra kentin başına bela olur. Bugün kentsel dönüşüm
dediğimiz çalışmalar bu belalardan kurtulma
çabalarıdır.
olduğu bir sistem kurulmalı. Bir ya
da iki katlı mahallelerde yaşamaya
alışmış insanları da düşünmek ve
böyle arsalar da üretmek lazım. Bakın havaalanı yolunda yapılan kentsel dönüşümde evlerini satanların
pek çoğu yeni yapılan bu binalarda
oturmuyor. Gidip daha tepelerde
yeni mahalleler kuruyorlar. Birkaç
sene sonra oraları da sorun olacak.
Belediyelerin böyle vatandaşlara da
uygun arsalar ve projeler üretmesi
lazım. Kentin menfaatleri açısından
üretilen bu arsaların da altyapılarının hazır olması gerekiyor. Mahalle
kurulsun altyapıyı sonra yaparız anlayışı artık kalkmalı.
Gaziantep’i öngörüsüz
yöneciler mahvetti
Belediyelerin yaptığı hatalar yıllar
sonra kentin başına bela olur. Bugün
kensel dönüşüm dediğimiz çalışmalar bu belalardan kurtulma çabalarıdır. Belediyelerin geleceği öngörerek
çalışmaması, göçle gelenlere gerekli
arsaların üretilmemesi bugün nasıl
Gaziantep’in başına bela olduysa,
bugün yapılan hatalar da gelecek
kuşakların çözmesi gereken sorunlar olarak ortaya çıkacak. Kentsel
dönüşüm ve TOKİ’nin yaptığı diğer
bazı projeler şu anda günü kurtarıyor
gibi görünebilir. Ama gelecek nesiller büyük olasılıkla bizim havaalanı
yoluna diktiğimiz ve bundan sonra
farkılı yerlere dikeceğimiz çirkin ve
sorunlu binalardan kurtulmak için,
kendi kensel dönüşümlerini yapacaklar. Aslolan bir kentin imarını
planlarken uzun vadeli ve kalıcı düşünebilmektir. Yinede Gaziantep emsal alabileceğimiz muadili şehirlere
göre çok iyi ve şanslı konumdadır. En
azından Gaziantep’te yapılan binalar
diğer şehirlerde yapılan binalardan
daha iyi, güzel ve kalitelidir. Bence
halledilemeyecek bir sorunu yoktur.
TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ
Önemli olan sorunları en akılcı, doğru ve genel kabul gören çözümlerle
bertaraf edebilmektir.
TOKİ amacının dışına
çıkmamalıdır
TOKİ olağanüstü yetkilerle donatıldı.
İmar yapma yetkisi verdiler. Sadece
TOKİ’ye de değil, TCDD başta olmak
üzere pek çok kuruma bu yetkiyi verdiler. İmar yetkisi kurumlara verilecek bir yetki değildir. Bu belediyenin
işidir. Bugün Gaziantep’te TOKİ’nin
bir kaç sene önce yaptığı binalara
gidin bakın. Hepsi sorunlu ve dökülüyor. TOKİ’nin görevi düşük gelirli
vatandaşa ucuz ve kaliteli yaşam
alanları üretmek ve bunları uygun
koşullarla satmak olmalıdır. TOKİ
müteahhitle yarışarak lüks konut
üretmeye girişirse amacının dışına
çıkar. Ayrıca TOKİ yaptığı projelerde o bölgenin insanıyla çalışmalıdır.
Tabi bunlar benim görüşüm.
Mimar sayısı çok fazla
Türkiye’de inşaat sektörü büyük ve
hızla gelişiyor olabilir ama ihtiyacın
çok üzerinde mimar ve mühendis
var. Bunun nedeni yeni açılan her
üniversiteye ilk olarak bu fakültelerin açılması. Her yıl ihtiyacın çok
üzerinde genç mezun oluyor. Bunların hepsinin sektörde yer bulması
mümkün olmuyor. İhtiyaç duyanlar
ise genelde yeni mezun yenire tecrübeli eleman arıyor. Tabi bunda
staj müessesesinin doğru çalışmamasının etkisi büyük. Staj genelde
halledilmesi gereken bir detay olarak görülüyor. Detayı herkes bildiği
için girmiyorum ama okulu bitiren
bir öğrenci genelde meslekle ilgili
sadece teorik bilgiye sahip oluyor. İş
sahipleri eleman alacağı zaman tecrübe aradığı için de genç arkadaşların mesleğe girmeleri çok zor oluyor.
33
RÖPORTAJ
www.gaziantepmimod.org.tr
Ali Havuçcuoğlu:
Mimarlar Odası Gaziantep temsilciliğinin ilk
kurucularından ve ilk başkanı. Gaziantep’in ilk İmar
Müdürü ve müdürlüğün kurucusu. Mimarlığın mesleğe
aşık olmadan yapılmaması gerektiğine inanıyor. Şimdi
emekli. Ama meslekten bahsederken gözleri parlıyor.
GÜZEL NEDİR?
H
em çalıştım hem
okudum
Gaziantep kökenli bir aileye
mensubum. Tabakhaneliyiz.
Ortahalli kendisine yeten bir
aileydik. Ancak 1948 yılında
Gaziantep çok büyük bir sel felaketi yaşadı.
Bu felakette babamın da bütün mal varlığı
yitip gitti. Babam beni okutmayı çok istiyordu ama bu olaydan sonra mümkün olamadı.
Ben ilkokuldan sonra okula 4 sene ara verdim. Marangozda çalıştım. Ancak okumak
istiyordum. Babama bu isteğimi söyledim.
İzin verdi. Pek çok zorluğa rağmen orta öğrenimimi tamamladım. Sınıflarımı hep iftiharla geçtim.
Üniversitede tıp fakültesini kazandım. Ama
ben inşaat mühendisliği ya da mimarlık
okumak istiyorum. Uzun ve masraflı bir okul
olan Tıp Fakültesine bu nedenle gitmedim.
O yıllarda lise mezunlarının Yedek Subaylık
hakkı vardı. Yedek subay olarak askere gittim. Para biriktirdim. Askerlik dönüşünde 6
bin kişinin girdiği Güzel Sanatlar Akademisi
sınavlarına girdim. Sınavı kazanan 45 kişiden birisi bendim. Ancak yine hem çalışıp
hem okumak zorundaydım. Bir liseye me-
34
mur olarak girdim. 3 sene çalıştım. Ardından
Mimar Sinan Üniversitesine tekniken olarak
işe girdim. Hem okuyup hem çalışarak okulumu 8 senede bitirdim. Bu arada evlenmiştim ve çocuğum olmuştu. Okulu bitirince
Gaziantep’e döndüm.
Gaziantep Belediye başkanı Abdülkadir
Batur bana “Gaziantep’te İmar Müdürlüğü
yok. Gel sana görev vereyim, bu müdürlüğü kur” dedi. Kabul ettim. Ama acemiyim.
Yeni mezunum. Başkana söyledim. “Biz bu
işi yapacaksak araştırıp öğrenmemiz lazım”
dedim. Bir taraftan hukuk kitaplarını ve
mevzuatları okurken bir taraftan da İstanbul, Ankara, Adana, Kanya, İzmir, Bursa gibi
şehirlere gidip araştırmalar yaptık. Dökümanlar getirdik. Sonuçta Gaziantep’te İmar
Arsa sahipleri ve müteahhitler günümüzde arsayı ekonomik kullanma derdinde. Bir arsaya
yapılabilecek en büyük ve ucuz inşaatı istiyorlar. O gösterişli, güzel, sanatsal bakış açısı ne
yazık ki ekonomiye ve para kazanma hırsına
kurban gitti.
TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ
www.gaziantepmimod.org.tr
TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ
RÖPORTAJ
35
RÖPORTAJ
Severek yapılabilecek bir meslek
seçtim. Mesleğimi de çok sevdim.
Genç arkadaşlarıma da Mimarlığı
bir meslekten
çok bir aşk olarak
görmelerini öneriyorum.
36
www.gaziantepmimod.org.tr
Müdürlüğü’nü kurduk. 2 sene kaldım görevimde. Sonra serbest çalışmaya başladım.
Makamdan mahpusa
Bu arada Esat Kaya Turgay belediye başkanı oldu. Gaziantep çok hızlı
gelişordu. İmar Müdürlüğünde bir
takım sorunlar çıkmaya başladı. Mimar arkadaşların da baskısıyla Esat
bey beni tekrar İmar Müdürlüğüne
davet etti. Hatta bana çift maaş teklif ettiler. Baskılara dayanamadım
ve tek maaş olması şartıyla tekrar
imar müdürü oldum. 1980’e kadar
bu görevde kaldım. 80 darbesinde
Esat Kaya Turgay ile birlikte tutuklandım. 84 gün hapis yattım. Çıkınca yine serbest çalışmaya başladım.
Ve emekli olana kadar da serbest
çalıştım.
Ben ikinci kez İmar Müdürü olmayı
hiç istemedim. O defteri kapatmıştım ve kendi işim de iyi gidiyordu.
Ama camiadan çok baskı geldi. Mimar arkadaşlar “Biz arkanda olacağız. Sana destek olacağız.” dediler.
Ancak ben hapse girince ne arkamda ne de sağımda solumda kimseyi
göremedim. O dönemden beni üzen
bir kara mizah olarak her zaman
anlatırım bunu.
TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ
www.gaziantepmimod.org.tr
RÖPORTAJ
Güzel bir elbise yapılırken nasıl kumaştan fire verilirse, güzel bir
bina yapılırken de arsadan fire verilir. Müteahhitler bunu istemiyor. Bir santim bile yer kaybetmek istemiyor. Bu yüzden mimarlık
apartmancılık oldu desek yalan değil.
Gaziantep Mimarlar Odası
nasıl kuruldu?
Abdülkadir Batur dönemiydi. Ankara Mimarlar Odası
Gaziantep’te temsilcilik açacakmış. Bir heyet gelmiş.
Bize ulaştılar. Mimar arkadaşlar bana “Sen temsilci
ol” dediler. Ama hem imar müdürlüğü, hem de oda
temsilciliği olmaz dedim. Baran Aksoy’dan rica ettik.
Çok titiz ve disiplinli bir arkadaştı. Böylece Ankara
Mimarlar Odası ile protokol imzaladık ve Gaziantep
Mimarlar Odamız temsilcilik olarak kurulmuş oldu.
Türkiye’de mimarlık
apartmancılık oldu
yük bina ve işhanları çok yapılıyor. Bu bizim mesleğimiz açısından olumlu ve faydalı. Çünkü bir mimar
böyle projelerde mimar olduğunu hisseder. Müteahhitler, mühendisler, bina sahipleri böyle zor projelerde
mimarların değerini daha çok anlar. Ben şu ortamda
mesleğimi aktif olrak yapmak isterdim. Tabi buna sağlığımız ve yaşımız izin vermiyor. Ama biz de güzel işler
yaptık. Sonuçta ben hayatını sevdiği mesleği yaparak
ve doğru yapmaya çalışarak geçirmiş birisiyim. Severek yapılabilecek bir meslek seçtim. Mesleğimi de çok
sevdim. Genç arkadaşlarıma da Mimarlığı bir meslekten çok bir aşk olarak görmelerini öneriyorum.
Arsa sahipleri ve müteahhitler günümüzde arsayı
ekonomik kullanma derdinde. Bir arsaya yapılabilecek en büyük ve ucuz inşaatı istiyorlar. O gösterişli,
güzel, sanatsal bakış açısı ne yazık ki ekonomiye ve
para kazanma hırsına kurban gitti. Halbuki bir mimar
terzi gibidir. Güzel bir elbise yapılırken nasıl kumaştan
fire verilirse, güzel bir bina yapılırken de arsadan fire
verilir. Müteahhitler bunu istemiyor. Bir santim bile
yer kaybetmek istemiyor. Bu yüzden mimarlık apartmancılık oldu desek yalan değil. Aslında mimarlar
kendi istedikleri gibi hem güzel hem de müteahhitlerin istediği gibi arsadan en fazla faydalanılan binalar
yapabilir. Bu kez de maliyet yükseliyor diye istenmiyor. Oysaki mimari güzellik bir binanın değerini 5 lira
yükseltirse, bu güzellik bittiğinde en az 20 lira değer
artırır.
Güzel nedir
Bizim mesleğimiz sevgisizliği ve tavizi kaldırmaz.
Ben projesini yaptığım kişilere hep “Projenin dışına
çıkarsanız sizi belediyeye ben şikayet eder yıktırırım”
derdim. Kabul etmeyenle çalışmazdım. Şimdi yapılan
projeler sanki uygulanmamak için yapılıyor. Bunda
mimarların çoğalması ve rekabetin de payı çok tabi
ki. Ama bizim mesleğimizde ilk ders “Güzel nedir” diye
başlar. Ama şimdi bakıyorum da meslek “Ucuz nedir”
olmuş. Mimarlar rekabet içerisinde fiyat kırıyorlar.
Anlaşmazlıklarda müteahhit ve arsa sahibine boyun
eğiyorlar. Tabi buna çok kızamıyoruz. Aslında ucuza 5
proje yapacaklarına normal fiyattan 3 proje yapsa aynı
parayı kazanacak.
Meslek yeniden başlıyor
Şimdilerde çok binalı siteler, alışveriş merkezleri, bü-
TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ
37
MAKALE
www.gaziantepmimod.org.tr
Bölüm:1
Sürdürülebilir kent ve
mimarlık üzerine
tartışma ve öneriler
Derya Oktay
Prof. Dr. Doğu
Akdeniz Üniversitesi
Mimarlık Bölümü
38
G
iriş
Yirmibirinci yüzyılın
başı, teknoloji ve endüstrideki gelişmelerin
doruğa ulaştığı bir dönüm noktası olurken,
ekolojik dengenin bozulması, doğal
kaynakların ve yerel değerlerin yitirilmesi de bu gelişmelerin bedeli oluyor,
ve kentlerin çoğu niteliksiz tasarımlara, otomobilin egemenliğine, ekonomik
dağılmalara, ve toplumsal kutuplaşmalara terk ediliyorlar. Bu bağlamda,
ekonomik, çevresel ve toplumsal gereksinmelerin, gelecek kuşakların yaşam koşullarına zarar vermeden karşılanmasını hedefleyen bir dünya
görüşü olarak yerini alan sürdürülebilirlik (WCED, 1987), katılımı artıran,
temel insani gereksinmeleri karşılayan
ve insanlar arasındaki anlamlı etkileşimleri güçlendiren bir toplumsal çerçevede, doğal kaynakları tüketerek
çevreye zarar veren etmenleri en aza
indirirken ekonomik gelişmeyi sürdüren çözümleri bulmayı zorunlu kılıyor.
Ülkemizde de genellikle aşırı nüfus artışı ve kırdan kente göçler paralelinde,
plansızlık ve denetimsizlik sonucunda
ortaya çıkan çarpık kentleşme olgusu,
çevrede nitelikli bir yaşama olanak
tanımayan yerleşimlerin kenti kuşatmasına, merkezde ise var olan dokunun zedelenmesine, tarihsel, kültürel
ve doğal değerlerin yitirilmesine, ve
bunların sonucu olarak, yaşam kalitesinin gittikçe azalmasına neden oluyor.
Böyle bir görünüm sergileyen kentsel
gelişme/büyüme uygulamaları, doğal
olarak sürdürülebilir olmaktan gittikçe
uzaklaşıyor.
Sürdürülebilir planlama
ve tasarım neden önemli?
Sürdürülebilirlik günümüzde gelişmiş
batı ülkelerinin çoğunda artık ülke
yönetiminin kent planlama sistemine
ve mimariye yaklaşımının ana belirleyicisi. Bu doğrultuda, gerek merkezi
ve yerel yönetimler, gerekse özel girişimlerle yönlendirilen kentsel tasarım
ve planlama uygulamalarında kentin
ya da kent parçasının sürdürülebilir
olması için araştırmalar yapılmakta ya
da araştırmaların sonuçlarından yararlanılmakta. Bu doğrultuda, Sürdürülebilir kent olarak yeniden geliştirilen
kentlerin sayısı her geçen gün artmakta. Her gün bir yenisine tanık olduğumuz proje yarışmaları, çeşitli tasarım
davetleri, yayımlanmış tasarım çalışmaları, araştırma projeleri ve bilimsel
toplantılar sürdürülebilirliği ve bunun
en önemli bileşeni olan ekolojik ya da
çevre duyarlı yaklaşımı vurgulayan
içerikler sergilemeye devam etmekte.
Mimarlık eğitim kurumları da bu duyarlılıkla programlarını yenilemekte ve
yeni uzmanlık programları başlatmakta.
TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ
www.gaziantepmimod.org.tr
Bu bağlamda süregelen yeni tartışmalar ise
belirlenen hedeflere uygulamada nasıl ulaşılacağı, yerel planlama/tasarım çalışmalarında
insan doğa yakınlaşmasının nasıl sağlanacağı,
ve büyük dünya kentlerinin sorunları dikkate
alındığında, sosyo-kültürel sürdürülebilirliğe
hedefli çalışmaların küreselleşmenin getirdiği, dünya kapitalizmine hizmet eden salt ekonomiye dayalı yaklaşımların zorlamasıyla
nasıl başa çıkacağı ile ilgili.
Kentlerin en önemli bileşenleri olan binalar
en önemli enerji ve malzeme kullanıcıları
olarak doğaya ve doğal kaynaklara en büyük
zararı veren etmenler. Öte yandan, bilimsel
araştırmaların bulguları, binalarda enerji korunumunun %75’ini gelişmiş teknoloji kullanımının değil, (duyarlı) mimari tasarımın
doğrudan sonucu olduğunu gösteriyor. Bu
nedenle, mimari uygulamaların kavramsallaştırılması, kuramsallaştırılması ve gerçekleştirilmesinde doğa ile dost yeni yöntemlere
gereksinme olduğu tartışılmaz.
Ne var ki, kent ya da yerleşim ölçeğinde sürdürülebilirlik kavramı, özellikle gelişmekte
olan ülkelerde hala çok iyi anlaşılmış olma-
TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ
MAKALE
yıp, tasarıma yansımaları da henüz çok sınırlı.
Bina ölçeğinde ekolojik ya da çevre duyarlı
tasarım yaklaşımlar genel olarak kentsel/bölgesel ölçeğe göre daha iyi anlaşılmış olmasına
ve dünyada (özellikle Kuzey Avrupa ülkelerinde ve son yıllarda Kuzey Amerika’da) bu alanda büyük gelişmeler yaşanmasına karşın, gelişmekte olan ülkelerin kentlerindeki çağdaş
mimarlık eylemlerinin büyük çoğunluğunda
bu tür bilinç ve duyarlılıklara nadiren rastlanmakta.
Aslında sürdürülebilirlik kavramsal olarak
yeni sayılsa da, bir dünya görüşü olarak yeni
değil. Zira, yerel verilerin, özellikle iklimsel
özelliklerin tasarımda kullanılması yerleşim
tarihinin ilk örneklerinden beri bina yapma
eyleminin bir parçası olmuş, ve her yörede,
orada yaşayanların pratik gereksinmelerinden, topoğrafya ve iklim koşullarından kaynaklanan bir geleneksel bina biçimi ya da
‘yöresel mimari’ oluşagelmiştir. Bu anonim
(mimarsız) yapılar, o yöredeki yeni çevrelerin
tasarlanmasında, yerleşim ve bina ölçeğinde
dikkate alınması gereken önemli bilgi kaynaklarıdır.
39
MAKALE
Kentlerimiz ve binalarımız neden sürdürülebilir değil?
Yerel değerlerin ve kaynakların yerel
becerilerle çok iyi kullanıldığı, yerel
topoğrafyaya duyarlılık gösteren,
doğaya saygılı, yerel alışkanlık ve
gelenekleri kentin varlığının nedeni
olarak kabul eden geleneksel Türk
(Osmanlı) yerleşimlerindeki yaşam
çevresi yüzyıllarca insani değerler
açısından zenginliğini koruyabilmiştir (Cerasi 1999). Eski yerleşimlerimizde hala izlenebildiği gibi, yöresel mimarlık eylemi, sadece teknik,
işlevsel ve estetik boyutların değil,
ekolojik ve kültürel çevrenin boyutlarının da dikkate alındığı bir rotayı
izler. Yöresel mimaride yapının kendisini sergilemesinden daha önemli
olan, var olan fiziksel ve sosyal doku
ile bütünleşmedir. Yapılar geleneksel
olarak belirli bir çevrenin koşullarına
uyum sağlamak üzere tasarlandıklarından, bölgeler arasında farklılıklar
yaratılmasını sağlar ve böylece yerel
40
www.gaziantepmimod.org.tr
kimliğe katkıda bulunurlar.
Kentlerimizin ve diğer yerleşimlerimizin güncel bir değerlendirmesi
yapıldığında ise, egemen olan görünüm, geleneksel kent özellikleriyle
hiç ilgisi olmayan, kimlikten yoksun
ve çarpık bir kentleşme. Bu plansız
ve bazen denetimsiz kentleşme, çevrede dağınık ve niteliksiz yerleşimlerin kentleri kuşatmasına, merkezde
ise var olan dokuların zedelenmesine, tarihsel, sosyo-kültürel ve doğal
değerlerin yok olmasına, bunların
sonucunda da, kentsel kimliğin yitirilmesine, yerleşim kültürünün yok
olmasına ve yaşam kalitesinin azalmasına neden olmakta (Resim 1-2).
Bugün, özellikle kent merkezlerindeki kamusal mekanlar (meydanlar
ve sokaklar) toplumsal yaşamla pek
bütünleşmeyen, çalışma ve ticaretle
ilgili işlevlerin egemenliğinde bir görünüm sergilemekte.
Yeni yerleşimlerin çoğunda, topluluk ya da mahalleli kavramının
kullanılması çeşitli nedenlere bağlı
olarak kolay değil. Bu nedenlerden
biri, genellikle, semt sınırları ve ilgili
hizmetlerin etkili olduğu alanlar ya
da mekansal sınırların uzanımlarının semt halkı tarafından belirgin
bir şekilde algılanamaması. Kentlerdeki büyümenin genelde parçacı
yaklaşımlarla ve kent bütünüyle
ilişki kurmaksızın gerşekleşmesi nedeniyle, pek çok yerleşim ne yazık ki
sağlıklı bir alt yapı donanımından,
hizmetlerden ve halkı bir araya getirecek sosyal mekanlardan yoksun
durumda (Resim 3).
Konut bölgelerinde sokak kavramı
yitirilmiş, tasarımcıların daha çok
imar planlarının belirlediği parsel
sisteminin kıskacında kalmaları
nedeniyle, binalarla bütünleşmeyen, mekansal, estetik ve toplumsal
kaliteden yoksun ‘otomobil yolları’
sokakların yerini almış bulunuyor.
Konut yakın çevresindeki diğer açık
mekanlar da çoğunlukla kullanıcıların gereksinmelerine, yaşam tarzlarına ve sosyo-kültürel özellikleri-
TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ
www.gaziantepmimod.org.tr
ne uyumlu değiller. Dış mekanlar,
adeta binalar tasarlandıktan sonra
ortaya çıkan atıl boşluklar görünümündeler. Daha büyük ölçekte ise,
erişilebilir özellikte yeşil parklara
olan gereksinme önemli bir sorun
olarak ortaya çıkıyor.
Konut alanlarının tasarımları açısından bakıldığında da büyük sorun ve
eksiklikler söz konusu. Özellikle toplu konut olarak üretilen konutlarda
sosyal ve iklimsel etmenlerin dikkate alınmamakta, çeşitlilik, ayrımsanabilirlik, okunabilirlik, vb. gibi estetik gereksinmeler göz ardı edilmekte.
Mimari uygulamaların küreselleşmeye karşı tavırlar geliştirememiş
olması, aslında bugün karşı karşıya
kaldığımız, sürdürülebilir olmaktan
uzak tablonun en önemli etmenlerinden biri. Bunun nedenleri ise, ekolojik duyarlılıkla tasarım konusunda
henüz yeterli bilincin oluşmaması,
ve tasarımın önerildiği yerin koşul
ve özelliklerini önemsemeyen, biçimsel estetiği (ya da kısa dönemdeki karı) tek ve ana hedef olarak alan
tasarım yaklaşımının egemen olması. Bu bağlamda, herhangi bir ‘yer’ ile
özdeşleşmeyen, sadece biçimleriyle
‘çarpıcı’ olan bazı binaları örnek alarak yerel değerleri yok sayan yaklaşımlar, birbirinin aynı, bulunduğu
çevreyi ve kültürü desteklemeyen,
kent kimliğine katkıda bulunmayan
binaları ortaya çıkarıyorlar (Oktay
2010).
Buradaki sorunun bir nedeni de, sürdürülebilirlik ve ekoloji kavramının
ve buna bağlı olarak bütüncül tasarım olgusunun henüz tam olarak anlaşılaması. Zira ‘ekolojik tasarım’ adı
altında sunulan kimi örnekler, çoğu
kez ‘yeşile boyanmış’, çatılarından ve
cephelerinden bitkiler fışkıran, ancak
yöresel tasarım, iklimsel tasarım ya
da yenilenebilir enerji kaynaklarını
gözeten tasarım anlayışından oldukça uzaklar. Oysa, sürdürülebilirlik
ekolojik tasarımdan çok daha geniş
kapsamlı bir kavram olup, yalnızca
fiziksel ve doğal çevrenin değil, toplumsal ve kültürel çevrenin de gözetilmesini gerektiriyor (Oktay 2001;
Oktay 2004; Oktay 2011).
Bir başka etken ise, özellikle son
yıllarda dünyanın büyük kentlerinde örneklerini gördüğümüz gibi,
TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ
MAKALE
girişimcilerin büyük çoğunluğunun
biçimsel olarak çekici, ya da ikonik
tasarımlardan etkilenmeleri ve bunlarla bir imaj oluşturmaya çalışmalarıdır. Bu noktada, bir diğer sorun,
yerel/bölgesel mimariyi savunmanın kimileri tarafından tutucu ve yenilik karşıtı bir tutum olarak algılanmasıdır. Oysa, tasarımda geçmişten
ders alınarak, yerel çevre koşulları
paralelinde çağdaş yorumlamalar
yapılması aslında zor olanın başarılması demek değil midir? Böyle bir
çaba sonunda ortaya çıkan çağdaş
yapıların, mimarinin daha özgün bir
çizgiye taşınmasına, ve böylece daha
kimlikli bir kentsel çevrenin oluşmasına katkıda bulunacakları yadsınabilir mi?...
Öte yandan, çevre ve mimarlık ile
ilgili yazın (literatür) da bu antisürdürülebilir yaklaşımlar sistemini
desteklemekte. Bu alanda yayımlanan dergilerin/kitapların büyük
çoğunluğunda, kent ve yerleşim
dokusu ile ilgili özellikler pek konu
edilmemekte, ve bunun yerine gerçek anlamda ekolojik duyarlılığı olmayan “yeşil” bina kavramı hayranlığı egemen olmakta.
İmar Yönetmeliğinin, çevresel koşulları dikkate almayan, alan kullanımlarını, nicelik ile ilgili yoğunluk
standardlarını ve erişim düzenlemelerini tanımlamaya dayalı iki boyutlu düzenlemelerden ibaret olan
imar planları ile dayatılan, toplumsal ve ekolojik gereksinmelere yanıt
vermeyen, aralarında anlamsız ve
kullanılamayan boşluklar ve aynılık
içeren apartman türü yapılaşmaya
alışılması ise durum daha da vahim
hale getiriyor.
Kuşkusuz kent ve mimarlık ile ilgili değerlendirmelerin bir de eğitim
potasında irdelenmesi gerekiyor. Bu
anlamda uygulamada çoğunlukla
birbiriyle bütünleşemeyen şehircilik
ve mimarlık disiplinleri, ilgili eğitim
kurumlarında da çoğunlukla birbirinden uzak bir içerik sergiliyorlar.
Mimarlık okullarının çoğunda tarihi
çevreyi koruma ve kentsel tasarım
ile ilgili çerçeve yeterli görünmüyor. Buna bağlı olarak, mezun olan
öğrencilerin çoğu topluma yapabilecekleri uzun süreli katkılar yerine
salt bireysel başarıyla ilgileniyorlar.
41
MAKALE
Sonuç:
ne(ler) yapılabilir?
Yukarıda tartışılan ve kentlerimizi/
binalarımızı ‘sürdürülemezlik’ eşiğine getiren sorunlar dikkate alındığında, kentle ilgili tüm sorunlara
bütüncül bir çerçevede yanıt arayan
‘Sürdürülebilir Kentsel Tasarım’ söz
konusu boşluğun doldurulması için
umut verici bir bilgi ve esin kaynağı
oluşturuyor. Tabii burada öncelikle
yapılması gereken, çoğunlukla ihmal edilen ya da tam anlaşılmayan
‘Kentsel Tasarım’ın, uygulamada birbirinden kopuk olan Kent Planlama
ve Mimarlık disiplinleri arasında ‘olmazsa olmaz’ bir mekansal çalışma
alanı olarak kabul edilmesi ve kentlerimizin gelecekteki büyüme ve
gelişmelerini yönlendirecek yasal
çerçevenin ‘kentsel tasarım’ ölçeğini
kapsayacak şekilde yeniden biçimlendirilmesi. Daha açık bir deyişle,
alan kullanımlarını, nicelik ile ilgili
yoğunluk standardlarını ve erişim
düzenlemelerini tanımlamaya dayalı iki boyutlu düzenlemelerden ibaret
olan imar planlarından vaz geçilerek,
kentin bütünü ile ilgili yönlendirmelerin yanında binaları, kamusal mekanları ve bunlar arasındaki ilişkileri
42
www.gaziantepmimod.org.tr
denetim altına alan ‘mekansal’ özellikli kentsel yönetmeliklere geçilmesi gerekiyor.
Kentsel tasarımın sürdürülebilir olması için de, bakış açısının ve hedeflerin sadece mekansal ve görsel
nitelikler ile sınırlanmaması, kentin
yerel çevresel, ekonomik, ve toplumsal değerlerini koruyabilme yeterliliğine katkıda bulunabilecek gelişmeleri hedefleyen bir tasarım sürecinin
benimsenmesi gerekiyor. Bu bağlamda, özgün ‘yerler’ yaratılması
için çevrenin tüm bileşenlerinin
bütünleştirilmesine yoğunlaşılması,
fiziksel ve kültürel değerler arasında
ideal uyumun bulunması ve çağdaş
kullanıcıların gereksinmelerinin yanıtlanmaya çalışılması son derece
önemli.
Konu ile ilgili olarak son 15 yıldır
yaptığımız araştırmaların sonuçlarına göre, sürdürülebilir kentsel tasarım için belirleyici olan ana ilkeler
şöyle sıralanabilir:
i. Fiziksel ve toplumsal bütünlük yoluyla tanımlanabilirlik
ii. Ana kullanımlar arasında yaya
erişilebilirliği
iii. Çevreye duyarlı ve seçenek sunan
toplu ulaşım sistemi
iv. Tarihi ve geleneksel örüntülere,
yapılara ve sınırlara saygı
v. Kullanımlarda çeşitlilik: halkın
tüm kesimlerinin yararlanabileceği,
geniş seçenekler sunan bir kamusal
alan - özel alan birlikteliği
vi. Kentsel kamusal mekanlarda fiziksel tanımlılık, güvenlik, rahatlık,
çekicilik ve bir araya getiricilik
vii. Tüm halkı buluşturan yerler için,
toplumsal kimliği ve demokrasi kültürünü geliştirici/destekleyici özellikte konumlandırma ve biçimlendirme
Kentsel tasarımın ortak bir sorumluluk olması nedeniyle, burada hedeflenenlerin yaşama geçirilmesi çok
daha geniş bir politik-ekonomi kapsamında ve disiplinlerarası bir tavır
ve yaklaşım gerekiyor.
Mimarlık eğitimi açısından bakıldığında, mimari tasarım ile hiçbir ilişkinin kurulamadığı klasik şehircilik
derslerinin iki boyutlu çerçevesinin
dışına çıkılarak, öğrencinin hem eğitimi sırasında hem de mezuniyet
sonrasındaki mesleki yaşamında
kentsel bağlamda tasarlama bilinci
ve yeteneği edinmesini sağlayacak
‘kentsel tasarım’ derslerinin eğitim
programına alınması kaçınılmaz .
TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ
www.gaziantepmimod.org.tr
Burada verilen bilgilerin kalıcı olması ve yeterli
bir kentsel çevre bilincinin oluşturulabilmesi için,
mimari tasarım stüdyolarında - özellikle eğitimin
son iki yılında yürütülen projelerde - çevresine
duyarlı ve toplumsal yaşamı destekleyici özellikte bir tasarım yaklaşımının, tek bina ölçeğinde
ustalığın hedeflendiği bir yaklaşımdan çok daha
doğru olduğu, her iki boyutta da doyurucu olan
çözümün ise sürdürülebilir geleceğimiz açısından
çok değerli olduğu bilinciyle yönlendirme ve değerlendirmelerde bulunulmalı.
Bu noktada, çevresel sorunların ve yerel mimarinin bilincindeki mimarın tavrı ne olmalı? sorusuna yanıt vermek istediğimizde, izleyeceğimiz strateji şu adımları kapsamalı:
i. Öncelikle, sürdürülebilirlik kavramsal bir destek olma noktasından daha öteye taşınmalı; bazı
önemli özellikler içselleştirilmeli
ii. Biçimsel estetiği tek ve ana hedef olarak alan
tasarım yaklaşımından vazgeçilmelid; diğer bir
deyişle, biçimsel estetiğin tasarım ölçütlerinden
sadece bir tanesi olduğu, ama hepsi olmadığı kabul edilmeli
MAKALE
iii. İyi mimarı tanımlarken, çeşitli yetenekler yanında yerel değerlere sahip çıkacak bir entelektüel
birikim ve beceri aranmalı, ve buna her türlü değerlendirme ortamında sahip çıkılmalı
iv. İnsan için tasarım hedefi tüm hedeflerin başına
konmalı, ve genellikle egemen olan görsel sanat
yönlenmesinden vazgeçilerek bilim yönlenmesine kayılmalı; daha açık bir deyişle, yere, yerin
doğasına ve kültürüne saygılı mimari nasıl oluşturulur?, bununla ilgili engeller/sorunlar nelerdir?
gibi sorularının yanıtlarını bulmak için tasarıma
başlamadan önce araştırma yapılmalı
v. Özellikle farklı ülkelerde ya da bölgelerde yapılan proje çalışmalarında, mutlaka yerel bilgi ve
deneyimlerden (“know-how”) yararlanılmalı
vi. Halkın kentsel ve mimari çevreyle ilgili beklentileri yükseltilmeli; enerji korunumu, geri
dönüşüm gibi konularda daha duyarlı tavırlar
geliştirilmesi için, eğitimin her aşamasında yönlendirmeler yapılmalı
vii.
Devlet ve yerel yönetim düzeyinde karar
alıcılar, eğitimciler ve uygulamacılar arasındaki
iletişimin geliştirilmesi.
Kaynaklar
Broadbent, G., Emerging Concepts in Urban Space Design, Van Nostrand Reinhold, London, 1990.
Howard, E., Garden Cities of Tomorrow, Faber, London, 1960/1898.
Kuban D, Turkish Culture and Arts. BBA, İstanbul, 1986.
Norberg-Schulz C, Genius Logi, Rizzoli International, New York, 1979.
European Commission, Green Paper on the Urban Environment, EC, Brussels, 1990.
Aru K A, Türk Kenti. Yapı Endüstri Merkezi Yayınları, İstanbul, 1998.
Oktay, D., “Sustainable Urbanism revisited: A Holistic Framework Based on Tradition and Contemporary Orientations, Green and Ecological Technologies for Urban Planning: Creating Smart Cities
(Ed: O. Y. Ercoskun), IGI-Global, Pennsylvania, 2011.
Oktay, D., “İyi mimarda yerel değerler sahip çıkacak bir entellektüel birikim ve beceri aranmalı”,
Kentte, Yaşamda, Mimaride Ekolojik Yaklaşımlar (Ed: A. Ciravoğlu), TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi, 2010, 175-186.
Oktay, D., “Urban Design for Sustainability: A Study on the Turkish City”, International Journal of
Sustainable Development and World Ecology, Vol. 11, March 2004, 24-35.
Oktay, D., Planning Housing Environments for Sustainability: Assessments in Cypriot Settlements,
YEM, Istanbul, 2001.
Oktay, D, “Design with the climate in housing areas: Northern Cyprus”, Building and Environment,
37/10, 2002, 1003-1012.
Oktay, D. & Hoşkara, Ş. Ö. “Mimarlık Eğitiminde Çağdaş Yönelimler: Oxford Mimarlık Eğitimi Konferansının Yansıttıkları”, Yapı, 324, Kasım 2008.
Tekeli İ, Modernite Aşılırken Kent Planlaması, İmge Kitabevi Yayınları, İstanbul, 2001.
Yeang, K., Design with Nature: The Ecological Basis for Architectural Design, McGraw-Hill, New
York, .1995.
WCED (World Commission on Environment and Development), Our Common Future (Brundtland
Report), Oxford University Press, Oxford, 1987.
TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ
43
MAKALE
www.gaziantepmimod.org.tr
Engelsiz yapı
tasarımı
Yrd. Doç. Dr.
Atilla AYKANAT
Gazikent Hasan Kalyoncu
Üniversitesi Mühendislik
ve Mimarlık Fakültesi
Mimarlık Bölümü Başkanı
Engelli kullanıcıların kent, bölge, binalar ve konut
ortamlarındaki etkinliklerini hiçbir engelle karşılaşmadan veya bir başkasının yardımına ihtiyaç
duymaksızın kuralsız ve kısıtlamasız olarak gerçekleştirebilmeleri gerekir. Tanımlanan bu ortamın var edilmesi sürecini, “Engelsiz Yapı Tasarımı” olarak tanımlayabiliriz.
g
ünümüzde çağdaş
mimarinin önemli bir
amacı olan Engelsiz yapı
tasarımını gerçekleştirmek, mimari tasarım sürecinin olağan etkinliği
haline gelmelidir.
Engelsiz, sağlıklı bir yapı tasarlanması,
yapı üretiminde girişim aşamasından
başlayarak yapının yıkımına kadar süregelen mimarlık sürecinin evrelerinde;
planlanma, yapı fonksiyonel, fiziksel
ve biçimsel boyutlarının tasarlanması,
sağlıklı bir yapının gerçekleştirilmesi,
yapının kullanım evresi dahil engellerden arındırılması için zorlukların
aşılması ve zorunlulukların karşılanması ile bunu gerçekleştirecek tasarım
yöntemlerinin tasarım sürecine dahil
edilmesi ile olanaklıdır.
Bu şekilde tasarlanacak mimari yapay
çevreler, alışılagelmiş yöntemlerle gerçekleştirilmiş binalar ve yaşam alanlarında izlediğimiz engelleri ortadan kaldırmak için ikincil çözümlerin arandığı
yapı tasarım ürünleri olmaktan daha
çok “Herkes için Yapı Tasarımı” olarak
anılabilecek mimarlık eserleri olarak
44
değer kazanacaktır.
Engelsiz sağlıklı yapay çevrelerde yaşam sürdürmek, bu yapay çevreleri
kullananların en başta gelen gereksinmeleri ve haklarıdır. İnsanlar, sosyal
yaşamı ve yaşam ortamlarını birlikte
paylaşırlar. Bu her kesim insan için
topluca arzulanan vazgeçilmez bir
sosyal ihtiyaçtır.
Aynı yapay çevreyi paylaşanlardan yürüme, görme, vücut
parçalarında eksiklik, felç,
hareket zorluğu gibi özel durumları nedeniyle hareketleri
engellenmiş olan, bu kısıtlı durumlarını aşmak için
tekerlekli iskemle, koltuk
değneği, baston gibi destek
ürünleri kullanmak zorunda
olan yapı kullanıcıları, ayrıca
sağlıklı ancak çocuk, yaşlı,
hasta olanlar veya, bebek arabası veya benzeri araçları kullananlar, beraberlerinde paket
ve yük taşıyan yetişkinler de
aynı yapay ve sosyal çevrelerde
engellerle karşılaşmadan yaşam
sürdürmelidirler.
TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ
www.gaziantepmimod.org.tr
MAKALE
Engelsiz sağlıklı yapay çevrelerde yaşam sürdürmek, bu yapay çevreleri kullananların en başta gelen gereksinmeleri ve haklarıdır. İnsanlar, sosyal yaşamı ve yaşam ortamlarını birlikte paylaşırlar. Bu her
kesim insan için topluca arzulanan vazgeçilmez bir sosyal ihtiyaçtır.
Bütünüyle düşünüldüğünde, çağdaş mimarlık
anlayışına çok yakışan ve mimarlık sürecinden
beklenen; yukarıda belirtilen “herkes için sağlıklı yapı tasarımı” ilkesinin öne çıkarıldığı ve
kendi içinde tutarlı sağlıklı yapılar gerçekleştirmeye yönelik mimari eserlerin var edilmesinin
ve bu alandaki çözümlerin cesaretlendirilmesi
ve desteklenmesidir.
Bu amaca ulaşılmasında zorunluluklar bulunduğu gibi zorlukların da olduğu unutulmamalıdır. Bunların başında, herkes için sağlıklı yapı
TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ
tasarlanması ve üretilmesine yönelik çok ve
çeşitli standartların üretilmesi, amaca ulaşmada etkin olabilecek yasal düzenlemelerin yapılması, ayrıca Yapı Endüstrisi ve alt sistemlerinin
de bu amaca entegre edilmeleri gerekmektedir.
Özellikle depremsellik gerçeğinin yaşandığı ülkemizde, herkes için sağlıklı yapı üretilmesine
yönelik tasarım ve uygulamanın başarılması,
gelecekte “ ORADA KİMSE VARMI … ! ” çığlıklarını duymayacağımız mutlu günlere kavuşmaız için kaçınılmaz bir zorunluluktur.
45
MAKALE
www.gaziantepmimod.org.tr
Masumiyet (İN)
Müzesi
Erdem GÜZELBEY
Mimar
Yaşanmışlıkların oluşturduğu öğeler ve mekanlar
bugün sergi ve korunma mekanı olan müzelerin
materyallerini oluşturmakta idi, ta ki MASUMİYET
MÜZESİ’nin ortaya çıkışına kadar, ORHAN PAMUK
bu defa hem romanı hem de müzeyi tasarlamıştı.
H
ayali kahraman Kemal ve Füsun un anılarının anlam yüklediği
nesnelerden oluşan bir
müze. Buradaki müze
tasarımında Orhan Pamuk un kurgulamasındaki detaycılığın
eğitiminde İstanbul Teknik Üniversitesinde Mimarlık 3.sınıfa kadar okuyup
mimar veya ressam olarak hayatını
yaşamak istemediğini fark edip bırakmasına rağmen belleğinde yer edinmiş
tasarım şerbetininde etkili olduğunu
düşünüyorum. Roman yazılmaya başlamadan önce 1999 yılında İstanbul
Çukurcuma caddesinde Brukner apartmanını Orhan Pamuk satın almış ve
roman ve müze kurgulanmasına başlamış.Kitap 2008 yılında tamamlanarak yayınlanmıştı müze ise 28 nisan
2012 de kapılarını ziyaretçilere açtı.
Bugünlerde Masumiyet Müzesi hem
medyada hem de mimarlar arasında
değerlendirilmesi yapılmakta. 05-06/
Mayıs 1012 de Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi tarafından sempozyum düzenlendi ve müzenin İstanbul a
getirdiği görsel bellek övüldü.
Bu müze sayesinde hayalin, kelimelerin, zamanın, edebiyatın, sanatın bir
romanda bağlamak gibi mimarlıktada
nasıl bağlanarak mekana dönüştüğünü görüyoruz. Yaşamımız içinde mekanla ilişkimizin şekillenmesi, düşüncelerimizin kelimelerle dile gelmesi ile
mekanında oluşması sağlanmaktadır.
46
Kelimelerle hayatta gezinirken insanın düşüncelerinin, yaşadıklarının
ve saplantıları ile anılara dönüşmesi,
mekanında belleğinde yer edinmesi
bunlarında üst üste çakışması ile insanın kişiliğine yapışır. Mekanın önemi
anıların var olduğu zemin olmasıdır.
Aynı Romandaki Kemal’in mekanının
Füsun olması, öğelerin Füsun’un kullandığı nesneler olması ve yüklenen
zaman sayacındaki anlam ve ifadelerle
dolu nesnelerden oluşan bir MASUMİYET MÜZESİ gibi
Romandaki Kemal in sorusu hayatımızın her noktasında yaşamımızda
almamız gereken lezzet duygusunun
sorusu..
“aşk nedir?”
“neymiş?”
“aşk, Füsun’un karayolları, kaldırımlar,
evler, bahçeler ve odalarda gezinirken
ve çay bahçelerinde, lokantalarda ve
akşam yemeği sofrasında otururken,
ona bakan kemal’in duyduğu bağlılık
duygusuna verilen addır.”
“hmmm...güzel cevap derdi füsun .”beni
görmediğin zaman aşk olmuyor mu ?”
“o zaman fena bir takıntı, bir hastalık
oluyor”
Bizler mesleğimizi yaparken mimarlığı eskizlerde yada ekranda çizgi yumağı olarak mı göreceğiz yada aşkla,
takıntı ile saplantı ile o çizgilerin her
bireye sunacağı değişkenliklerle ve
çağrışımları ile mutluluğu, hüznü, gülümsemeyi, yakalamak için kurguladı-
TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ
MAKALE
www.gaziantepmimod.org.tr
ğımız birer sahne olduklarını fark
ederek tasarımlarımızı yapacağız.
Bu düşüncelerle yaptığımızda da
mimarlığın gücünü fark edeceğiz,
Masumiyet Müzesi için mimar
Prof. Dr. İhsan Bilgin’in ifadesiyle “Bir hayali kahraman Kemal’in
hayalini gerçeğe dönüştürmesi
hayaline MİMARLIĞIN GÜCÜ’nü
göstermeye yeten bir büyüklük olduğunu düşünüyorum.”
Müzede, romanı okuyanlar için en
çok dikkat çeken bölümlerden biri
Kemal’in Füsun’un içtiği sigarayı
söndürürken izmaritin aldığı formların üzerinden yüklediği anlam ve
yorumları içeren sigara duvarının
oluşumunu sağlayan düşünceleri….
……çoğu zaman da dudaklarına
sürdüğü ruj ile hoş bir kırmızıya
boyanan bu izmaritlerin her biri;
derin acıların, mutlu anların hatıralarını taşıyan çok özel, mahrem
eşyalardır. Bazan sinirli bir hareketle sigarasını küllüğe bastırırdı.
Bazan bu bir sinirlenme hareketi
değil, bir sabırsızlık jesti olurdu.
Sigarayı küllüğe bir çeşit öfkeyle
bastırdığını da çok görmüştüm ve
bundan huzursuz olurdum. Kimi
günler, çok küçük ısrarlı hareketlerle, sigarayı küllüğün tabanına
vura vura söndürüldü. Bazan da
kimse bakmazken bir yılanın başını usulca eziyormuş gibi sigarayı küllüğe büyük bir güçle ve ağır
ağır bastırırdı. O zaman hayattaki
bütün öfkesini izmaritten çıkardığını düşünürdüm. Televizyonu
seyrederken, sofradaki sohbeti dinlerken, sigarayı küllüğe, o yöne hiç
bakmadan dalgın dalgın bastırdığı
da olurdu. Eline kaşığı ya da büyük
bir sürahiyi almadan önce, elini
boşaltmak için aceleyle bir hamlede söndürdüğünü de çok gördüm. Bazan neşeli, mutlu olduğu
zamanlarda, canını acıtmadan bir
hayvanı öldürür gibi, sigarayı bir
hamlede işaret parmağının ucuyla
küllüğe hafifçe bastırarak söndürürdü. Mutfakta iş görürken, tıpkı
Nesibe Hala gibi ağzındaki sigarayı
musluktan akan suya bir an değdi-
Füsunun elinden çıkan izmaritlerin her birine özel bir
biçim, bir ruh verirdi. Onları Merhamet Apartmanında cebimden çıkarır, dikkatle inceler, her birini ayrı bir
şeye; mesela boynu, başı ezilmiş, kamburu çıkmış, haksızlığa uğramış kara yüzlü küçük insancıklara ya da tuhaf korkutucu soru işaretlerine benzetirdim.
rip sonra çöpe atardı.
Bütün bu değişik yöntemler ve
daha niceleri, Füsunun elinden
çıkan izmaritlerin her birine özel
bir biçim, bir ruh verirdi. Onları
Merhamet Apartmanında cebimden çıkarır, dikkatle inceler, her
birini ayrı bir şeye; mesela boynu,
başı ezilmiş, kamburu çıkmış, haksızlığa uğramış kara yüzlü küçük
insancıklara ya da tuhaf korkutucu soru işaretlerine benzetirdim.
Bazan izmaritleri Şehir Hatları gemilerinin bacalarına, deniz böceklerine benzetirdim. Bazan da onları
beni uyaran ünlem işaretleri, gelecekteki bir tehlikenin ilk belirtileri,
pis kokulu çöpler ya da Füsun’un
ruhunu ifade eden birşeyler, hatta bu ruhun parçası olarak görür,
TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ
filtrelerinin ucundaki ruj izini de
hafifçe tadarak hayat hakkında,
Füsun hakkında derin düşüncelere
dalardım.
Orhan Pamuk masumiyet müzesi
belgeselindeki ifadesiyle 35 yıldır hayatının her gününü roman
yazarak geçirirken ilk defa hayatında beş aylık süreçte masumiyet
müzesinin uygulamasına ve kurgulaması için eskiz çalışmalarına
zaman ayırdığını söylüyor. Orhan
Pamuk’un bu zaman ayırmasının
sebebinin kelimelere hükmettiği
gibi hayali durumun gerçeğe mekanda dönüşmesi için Mimarlığın
Gücünden yararlanmak zorunda
olduğunun farkına varmasıdır. Bizlerde mimarlığın gücünün farkına
varmak zorundayız.
47
MAKALE
www.gaziantepmimod.org.tr
Teknolojik gelişim
ve malzeme
Mimarinin değişimi süreci içerisinde günümüz
mimarlığına gelinceye kadar bu gelişimden en
çok etkilenmenin yapı dış cephelerinde olduğunu görmekteyiz.
Ertuğrul UZAK
Yüksek Mimar
48
R
obert
Venturi
kendisi ile yapılan bir
söyleşide: “Yüzyıllardır
yapıların içleri değişmedi, cepheleri değişti
” diyor, [3]. Gerçekten
de bina cephelerinin tarihsel gelişimine her felsefi yaklaşımın farklı yorumu ile bu etkileşim görülmektedir.
Sezar’dan sonraki imparator Augustus
Res Gestae ; “Romayı tuğla yığını bir
kent buldum, mermer bir belde olarak
bıraktım.” diyerek mermeri zenginlik
ve güç belirtisi olarak göstermektedir.
Yüzyıllar boyu kullanımı devam edecek olan mermer, taş ve tuğlanın
Anadolu’ya damgasını vuran tüm medeniyetlerde gelişen bir süreç içinde
TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ
MAKALE
www.gaziantepmimod.org.tr
farklı şekillerde kullanıldığı görülecektir. Anadolu Selçuklularında sırlı
tuğla, Erken Osmanlıda almaşık ( taş
tuğla duvar örgüsü ), Klasik Osmanlıda taş ve mermer olarak devam
edecektir. Avrupa’nın Rönesans,
Romanesk, Gotik, Barok, Rokoko mimarisinde taşın tamamıyla hakim
kullanımı 19. yüzyıl ortalarına kadar
devam edecek ve ekonomik yönden
gelişimini tamamlayan Avrupa’da
sanayi devrimi ile çeliğin bilinçli bir
şekilde kullanılmasına kadar devam
edecek, beton ve betonarmenin bulunması ile tarihsel gelişimini tamamlayacaktır.
Dikkat edilecek olursa buradaki en
önemli değişim taşın mimaride
üstlendiği görev bundan sonra tamamıyla değişip ; taşıyıcı sistemin
temel malzemesi olmak yerine, bina
kabuğunun bir öğesi olarak kullanılmaya devam etmesi yani fonksiyonunun değişmesi olacaktır.
1850 ‘de Auguste Perret’in ilk betonarme binayı yapması ile beraber
taşın taşıyıcı sistemin ana unsuru
olmaktan çıkması, günümüze gelindiğinde onun yerini estetik olarak ve
kaplama malzemesi olarak kullanımına kadar taşımıştır.
Fakat bu değişim bazı problemleri
de beraberinde getirmiştir. Mimari,
Vitruvius’un eserlerinde dahi özelliklerinin tanıtıldığı tuğla, taş ikilisi
yerine, henüz tam keşfedilmemiş,
özellikleri tam bilinmeyen yeni yeni
malzemelerle tanışmıştır. Göze çarpan en önemli yenilik mimari yapının en önemli unsurlarından biri
olan dış cephelerdeki değişmeler olduğu gerçeğidir.
Genel anlamda mimariden istenenler mimarlığın bilinen ilk teorisyenlerinden olan
Vitruvius
(~M.Ö.90-20 ) tarafından şöyle sıralanmıştır, [4]:
1. Firmitas ( Sağlamlık )
2. Utulitas ( Kullanışlılık )
3. Venustas ( Güzellik )
Bu sınıflandırma sonraki dönemlerde kapsam ve öncelik sıraları değiştirilerek fakat özünü kaybetmeden
günümüze kadar gelmiştir.
Batı toplumlarının sosyal, kültürel,
ekonomik ve teknik olanaklarındaki
gelişme, zenginleşme, farklılaşma
ve büyük endüstri toplumlarının
giderek üst düzeyli kentleşmesi ile
20. yüzyıl başlarında başlayan yeni
mimari akımlarla da bu süregelişin
farklılaştığı görülmektedir.
Bina
cephelerinde opak yüzey oranlarının
azalması ve saydam yüzeylerin genişlediği insan yaşantısını birtakım
kalıplara, normlara, standartlara sokmağa ve renksiz sistemlere zorlayan
gidişe karşı oluşan büyük tepkiler
yeni mimari akımlar ve yeni cephelerle karşımıza çıkmaktadır. Modern
Mimarlık akımı ile başlayan bu değişim metal malzemenin dış ortam
birinci olarak sözü edilen mimari tasarımda istenen cephe etkisi mimarlar için bir problem teşkil etmemiş
mevcut yöresel malzemelerin gerekli
estetiği sağlayacak şekilde biçimlenmesi söz konusu olmuştur. Her ne
kadar antik yapılara kadar uzanan
istisnai örnekler mevcut ise de ( Anadolu’daki bazı antik tiyatro sütunlarının botlarla İtalya’dan getirilmesi
gibi ) mimaride dış cephe malzemesi
seçimi 20. yüzyılın başlarına kadar
geleneksel olarak devam etmiş, hatta ilk Şikago gökdelen örneklerinde
de görüleceği gibi strüktürü çelik
olan yapıların eskilere benzetilmek
Yapı kabuğunun oluşturulmasında mimarın
iki hedefi vardır ;
1. Öncelikle düşünülen cephe etkisinin elde edilebilmesi için yapılacak malzeme seçimi
2. Seçilen malzemelerin veya yapı bileşenlerinin bina
iç konforunu sağlayabilecek şekilde katmanlaşması
veya detaylandırılması
koşullarına, korozyon etkilerine karşı geliştirilmesi , camın ; teknolojik
gelişmelerle çok büyük boyutlarda
üretilebilmesi ve reflektif özellik kazandırılması 1960’ larda Post modern ve Hi-tec , 1980’li yıllarda ise
dekonstrüktivizm ile tepkisel yaklaşımını dile getirmeye devam etmektedir.
Postmodern mimaride ; cam, çelik,
granit , Hi-tec mimaride ; metal ve
cam kompozisyonlarından oluşan
dış cepheler, Dekonstrüktivizm de
ise bir baş kaldırış ve tepki yönü ile
çok daha fazla renkli, teknoloji ürünü ve farklı malzeme kullanımı ile
doğaya meydan okuyan bir anlayışla
karşımıza çıkmaktadır.
Yapı kabuğunun oluşturulmasında
mimarın iki hedefi vardır ;
1. Öncelikle düşünülen cephe etkisinin elde edilebilmesi için yapılacak
malzeme seçimi
2. Seçilen malzemelerin veya yapı
bileşenlerinin bina iç konforunu sağlayabilecek şekilde katmanlaşması
veya detaylandırılması
Mimarinin geçmişine bakıldığında
TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ
için dış cepheleri taş kaplanarak aynı
görünümün elde edilmeye çalışıldığını görmekteyiz.
Yapı dış kabuğu oluşturulmasında
bahsedilen tüm mimari akımlar, teknolojik gelişmeler yanında bina taşıyıcı sisteminin taşımak zorunda olduğu toplam ölü yüklerin artması ve
inşaat yapım sürelerinde ulaşılmak
istenen hız tasarımcıları yenilikler
yapmaya zorlamıştır. Yüksek binaların tasarlanmaya başlanması ile beraber tüm dış estetik arzular yanında
yapı taşıyıcı sistemine hatırı sayılır
bir yük getiren dış cephe malzemeleri ve bunların inşaat yapım süreleri
mimariye, kaba inşaattan sonra hızla
monte edilebilen ve taşıyıcı sisteme
en az ölü yük getirecek çözüm olan
giydirme cephelerin kullanılmasını
ve gelişmesini gündeme getirmiştir.
Gelişim ve süreç devam etmekte şu
anki şekliyle teknoloji mimarlara
sadece cam ve çelik halatlardan teşekkül , olağanüstü şeffaflık ve görsellik imkanları sağlayan yapı dış
kabuk tasarımı imkanı sunabilecek
noktaya gelmiştir. Yarınların ne getireceğini hayal etmek çok kolay olmayacak……
49
RÖPORTAJ
www.gaziantepmimod.org.tr
Gençlere fırsat
tanınmalı
MİMARLIK dergimizin yeni sayısını hazırlarken mesleğe ve
sektöre bir de gençlerin gözünden bakalım istedik. Henüz mimarlık öğrencisi olan ve mesleğe yeni başlamış genç arkadaşlarla oturduk ve ne kadar sansürsüz ve kaygısız konuştuysak
o kadar da sansürsüz ve kaygısız yazdık.
O
kul ve Piyasa
Çok Farklı
Biz sektörü gördükçe okul ile
gerçek hayatın
çok farklı olduğunu acı bir şekilde öğreniyoruz.
Okulda bütün derslerimiz, projelerimiz ve eğitimimiz özgün,
50
güzel, çevre ve yaşam koşullarına dikkat etmek üzerine kurulu. Piyasada ise, çabuk, ucuz ve
hızlı satılacak binalar isteniyor.
Müteahhitler ve belediyeler
başta olmak üzere mimar ve
mühendislerin işine karışan,
akıl veren, talep üstüne talep
sıralayan onlarca basamak var.
Neredeyse hiç kimse bir mimardan faydalanmanın ve mimarla
çalışmanın koşullarını bilmiyor.
Herkesin kafası kendi önceliklerine takılıp kalmış durumda.
Durum böyle olunca da şehirlerimiz ne yazık ki binlerce benzer
binadan oluşan büyük lojman
kentlere dönmüş durumda.
TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ
www.gaziantepmimod.org.tr
En Büyük Korkumuz
Genç mimarların en büyük korkusu
hayalindeki projeyi hiç bir zaman gerçekleştirememektir. Bu korkuyu ya da
hayal kırıklığını genelde mesleğe yeni
girip piyasa koşullarını tanımaya başlayan genç mimarların yaşadığını biliyoruz. Öyle mimarlar var ki, mesleği
40 yıl yapmış, emekli olmuş ama istediği gibi bir proje gerçekleştirememiş.
Hep arsa sahibinin ya da müteahhidin
çizdiği sınırlar içerisinde kalmış. İşte
bu gençler olarak hepimizin kabusu.
Çünkü her mimar birgün “İşte bu benim başyapıtım” diyebileceği bir proje
yapmak ister.
RÖPORTAJ
Uzmanlaşmak Önemli
Mimarlar mesleğe atıldıklarında uzmanlaşacaklanı alanı seçmeliler. Proje
mi çizecekler, müteahhitlik mi yapacaklar, serbest ya da maaşlı mı çalışacaklar, malzeme mi alıp satacaklar
ya da iç mimarlığa mı yönelecekler
belirlemeliler. Bunların hepsini ya da
bir kaçını para kazanma kaygısıyla
birlikte yapmaya çalışmak işinde uzman olmayan kişiler ve kalitesiz işler
yaratıyor. Para kazanmak elbette ki
leği okuyanların önemli bir kısmı ilk
tercihten girmiyor. Daha iyi yerleri
kazanamayıp mimarlığa gelenlerin
sayısı hayli fazla. Ancak hem mimarlık okumak hem de mesleğin kendisi
keyifli olduğu için kimse şikayetçi
değil. Hepimizin şikayet ettiği ortak
konu çok fazla mimarlık fakültesi olması. Sanki her üniversitede mimarlık
fakültesi olmak zorundaymış gibi bir
anlayış var. Yeni kurulan bir üniversitenin bile ilk açtığı bölüm mimarlık
oluyor. Bu da malzeme yetersizliğinden? kaynaklanıyor. “İki sıra bir masa
yeter” diye düşünüp açıyorlar bölümü.
Şu an ülkemiz ihtiyacının çok üstünde
mimar yetiştiriyor. Bu açıdan baktığımızda mesleğin geleceği pek parlak
gözükmüyor. Ortalıkta binlerce işsiz
mimar varken bir de yabancı mimar
sorunu yaşıyoruz. Denkliğe bakılmadan yabancı mimar çalıştırılıyor. Projeler alınıyor. Yani pek çok meslekte
olduğu gibi bizde de çok fazla sorun
var. Okullar da öyle. En basitinden
Gaziantep’te Mimarlık bölümüne ait
bir bina yok. Mühendislik fakültesi
içerisinde öğrenim görülüyor. Sosyal
etkinlik ve malzeme sıkıntısı var. Şöy-
önemli ama bir işte uzmanlaşan kişi
zaten para kazanır. Bu yüzden önce bir
uzmanlık alanının seçilmesi şart.
le sohbetler keşke bütün mimarlık fakültelerinde yapılabilse. Bu konuştuklarımız gerçek sorunlar çünkü.
Mimarlık Okumak Çok
Keyifli Ama...
Mimarlık okumak çok keyifli. Bu mes-
Müteahhitler Mimar
Çalıştırmalı
Mimarlık projeyi çizip teslim edince
TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ
51
RÖPORTAJ
Beray ATALAY (Mimar)
Şu anda
mimarlığın hak
ettiği prestijden
uzak olmasının
en önemli sebebi
günümüz konut
anlayışıdır.
Nüfusun aşırı
hızlı artması,
artan nüfusun
büyük kentlerde
göç yoluyla
yoğunlaşması hızlı
ve ucuz konut
üretimini zorunlu
kıldı.
52
www.gaziantepmimod.org.tr
Taner YÜREKLİ
(Doğu Akdeniz Üniv. Mimarlık Öğr)
bitmemeli. Proje kadar önemli bir
konu da inşaatın projeye uygun olarak yapılması. Bir de bu uygunluk
sözde değil özde olmalı. Bir mimar
proje çizerken, çevre, güvenlik, iklim,
arsanın konumu ve buna benzer onlarca faktörü dikkate alır. Müteahhitler de ikiye ayrılır. Projeye uyanlar
ve uyuyormuş gibi görünenler. İşi
kitabına uyduranlar. Oysa mimari bir
projedeki en küçük detayın bile bir
amacı ve işlevi vardır.
Müteahhitler mutlaka mimar çalıştırmalıdır. Proje çizmek için değil.
Yaptıkları işin projeye uygun yürütülmesini, değişiklik yapılacaksa da
bunun doğru şekilde yapılmasını
sağlamak amacıyla çalıştırmalıdır.
İnşaatlarda mühendisler ve ustalar
var elbette. Ve pek çok kurum inşaatları denetliyor tabi ki. Ama yine de
bir inşaatı yapan ekibin içerisinde
mimar bulunması bazen hayat bile
kurtarır desek abartı olmaz.
Konutta Seri İmalat
Anlayışı Hakim
Şu anda mimarlığın hak ettiği prestijden uzak olmasının en önemli sebebi
günümüz konut anlayışıdır. Nüfusun
aşırı hızlı artması, artan nüfusun büyük kentlerde göç yoluyla yoğunlaşması hızlı ve ucuz konut üretimini
zorunlu kıldı. Bu zorunluluk kopya,
çabuk üretilen ve ne yazık ki çoğu
zaman konfordan, en basit mimari kurallardan ve hatta güvenlikten
yoksun, basmakalıp ve bizim Yap-Sat
dediğimiz türden binaların kentleri
Mine ÖZOVACI
(GAÜN Mimarlık Öğrencisi)
istila etmesine yol açtı.
Yerel ve merkezi yöneticiler de oy ve
benzeri kaygılarla ne yazıktır ki bu
duruma göz yumdu, hatta çanak tuttular. “Zararın neresinden dönersen”
mantığı ile şimdilerde kensel dönüşüm ve yeni imar yasaları ile durum
kurtarılmaya çalışılıyor. Yapılan pek
çok doğru şey var. Ama sanki batmışız gibi büyük bir telaş ve panikle aklına gelen her şeyi doğru kabul edip
hızla uygulayan bazı yöneticiler yine
en büyük sorun. Kentlerin yapısı büyük, ciddi ve planlama gerektiren bir
iştir. “Ben yaptım oldu” mantığı ile iş
yaparsanız, bir yeri düzeltirken, ileride başkalarının düzeltmesi gereken
pek çok yeni soruna yol açarsınız.
Sektörün Onurunu
Korumak Çok Önemli
Şu sıralar özellikle Gaziantep’te az da
olsa “Ne yapsak satılıyor” anlayışı var.
Arsa miktarının az tabebin ise çok
olması nedeniyle, güzel bina yapma
kaygısı gütmeyen bazı kişiler müteahhitlik boyutunda sektöre girmiş
durumda. Adamın tek derdi para kazanmak. “Yaparım, satarım. Her malın bir alıcısı var” havasındalar. Oysa
bu sektörde kurumsallaşmış pek çok
kişi müteahhidi, mimarı ve mühendisi ile önce sektörün onurunu korumaya ve iyi iş çıkarmaya çalışıyor.
Çünkü biliyorlar ki iyi bir bina her
konuda hakkını alır. Takdir alır, örnek
gösterilir ve fiyat olarak da hakkını
bulur. Gaziantep inşaat camiasının
çoğu bu anlayışla çalışıyor. Mesleğin
TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ
www.gaziantepmimod.org.tr
Ali Sina AÇIKKOL (Mimar)
Canan KOYUNCU (Mimar)
onurunu ön planda tutuyor. Bizler de
onları örnek alıyoruz.
Ancak dediğimiz gibi az da olsa, “ne
yapsam satarım” diyenler var. Bu durum sektörün her aşaamasına zarar
veriyor. Çünkü herkes biliyor ki bir
binanın mutlaka bir müteahhidi, bir
mühendisi, mimarı, denetleyini ve
ustaları vardır. Kötü bir bina inşaat
sektöründe emek sarfeden pek çok
meslek erbabını birden alıp yerin dibinene sokuyor. Kimse “bunda şunun
kabahati vardır, bunun yoktur” demez. Bir iş kötü ise tabelada adı yazan herkes kötüdür. Bizce mimar ve
mühendisler para kazanmak uğruna
kötü olduğunu bildikleri projelere
imza atmamalı. Mesleğin onurunu
ve prestijini de düşünmeli. Biz büyüklerimize bunları söylediğimizde
“Hele mesleğe bir girin sizi de görürüz” diyorlar. Şu andaki bakış açımız
bu. Umarız ileride yaşam koşulları
bizi bu anlayışımızdan vazgeçmeye
zorlamaz.
lı. Mesela İstanbul’da milyolarca insan 50-60 yıllık binalarda oturuyor.
Gaziantep’te bu mümkün değil. Hatta hepimiz biliriz ki ev eskimesi diye
bir olay sadece Gaziantep’te vardır.
Bir evde oturanlar 10 yıl sonra eğer
durumu uygunsa “Bu ev eskidi” diyerek daha yeni binalara ve mahallelere taşınır. Aslında bir mimar için bu
güzel bir durum. Çünkü sürekli daha
yeni ve konforlu ev ihtiyacı var. Gaziantepli evini sever. İmkanlarını zorlar
ve en iyisinde oturmak ister. Ama
ilginçtir ki lüks kavramı evin içi ile
sınırlı. Evin içi güzel olsun yeter. Sosyal alanlarda aynı bakış yok. En güzel
sitelerde bile havuz, spor salonu, park
gibi alanlara önem verilmiyor. Bunlar
aranmıyor.
Gaziantep’te Standart Lükstür
Gaziantep’te en önemli standart lüks
ve büyüklüktür. Detaylar önemlidir.
Biz alıştığımız için normal geliyor.
Ama dışarıdan gelen arkadaşlar binalarda standart olarak bulunan
dolapları, kilerleri, çamaşır makineleri için yapılan özel bölmeleri hatta balkonlarda mangal koymak için
yapılmış özel demirleri görünce şaşırıyorlar. Bina kalitesi, büyüklük ve
lüks açısından bakıldığında Gaziantep pek çok şehrin önünde ve şans-
En Keyiflisi Bağevi Yapmak
Bağevleri kullanıcının özel yaşam
alanı olduğu için güzellik ve kullanım açısından daha rahat çalışıyoruz.
Öncelikle ve sadece mal sahibi ile
muhatap oluyoruz. Müteahhit yok.
İş sahibinin istekleri doğrultusunda
serbest bir çalışma alanımız mutlaka oluyor. Bu yüzden Gaziantep’te bir
mimarın en keyifle çizeceği projeler
herhalde bağ evleridir.
RÖPORTAJ
Burak Anıl AÇIKKOL
(Haliç Üniv. Mimarlık Öğrencisi)
Bağevleri
kullanıcının
özel yaşam
alanı olduğu
için güzellik
ve kullanım
açısından daha
rahat çalışıyoruz.
Öncelikle ve
sadece mal sahibi
ile muhatap
oluyoruz.
Müteahhit yok. İş
sahibinin istekleri
doğrultusunda
serbest bir
çalışma alanımız
mutlaka oluyor.
Balık Baştan Kokar
Bir kenti gösteren toplu kullanım
alanları ve özellikle de kamu binalarıdır. Kamu binalarında hala 40-50
sene öncesinin planları ve standartları kullanılıyor. Parkların bile bir
standardı var. Halbuki dünyada bu
TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ
53
RÖPORTAJ
tür projeler yarışmalarla seçilir. Hepsi de
vizyon projeleri olur. Bir kamu binasının
örneğin vilayetin, okulların, devlet dairelerinin çirkin olması şart mıdır. Devlet
memuru güzel bir binada çalışamaz mı?
TOKİ güzel projeler yapamaz mı? Kenti
dönüştürmek her zaman aynı projelerle, çok katlı çirkin beton yığınlarını yan
yana dizmek midir? Gerçi son yıllarda
büyük devlet binaları için de yarışmalar
açılıyor. Bu yarışmalar bizim mesleğimiz açısından çok önemli. Kazanmasanız bile girmek, çabalamak, üretmek bir
mimar için önemli. En büyük müteahhit
olan devletin bina yaparken estetik ve
mimari kaygılara dikkat etmesi pek çok
sorunu çözmek için atılacak en önemli
adım olur.
Mimarlara Büyük Görev Düşüyor
Her mimar aldığı işi yaparken müteahhite biraz baskı yapsa. Her projede bir adım
olsun ileri gitse. 10 şey isteyip 2 tanesini yapsa. Meslek önemli ölçüde ilerler.
Zaman içerisinde herkes kendi bakış açısından biraz olsun fedakarlık yapmayı ve
doğruya yaklaşmayı öğrenir.
Mesleki Dayanışma Şart
Mimarların oda öncülüğünde sıkı bir
dayanışmaya ihtiyacı var. İnşaatın ilk
adımı bizim meslek. Bu yüzden varolan
yanlışların çözülmesinin ilk adımı da mimarların atacağı adımdır. Mesleki birliktelik, belediyelerle, denetim şirketleriyle,
müteahhitlerle, mühendislerle, ustalarla
ve hatta malzemecilerle kurulacak diya-
54
www.gaziantepmimod.org.tr
logların merkezi mimarlar odası olmalı.
Mimarlar Odası fakültelere kadar inmeli.
Sorunların pek çoğunu daha öğrencilerin
kafasındayken çözmeli. Tabi bunun için
de meslektaşlarımızın odaya destekleri,
aktif çalışmaları, katkı sunmaları şart.
Gençlerin Önü Açılmalı
Genç mimarların ve öğrencilerin önü her
anlamda açılmalı. Biz Gaziantep’te pek
çok konuda mimar, mühendis ve müteahhitlerden destek görüyoruz. Örneğin
Mimarlar Odası bize önem veriyor ki,
dergisinin sayfalarını açıyor. Fikirlerimizi sıkıntılarımızı soruyor. Bunlar bizim
için motive edici ve gururumuzu okşayan davranışlar. Bu sayede aklımızda
olan ama belki de unutmaya yüz tutmuş
sorunları, fikirleri tekrar açığa çıkardık.
Hatırladık. Üstelik camiamızla paylaştık.
Bir gencin önünü açmak demek mutlaka ona hemen çok büyük sorumluluklar,
işler vermek anlamına gelmiyor. Ama
fikir sormak, iyi bir fikri taktir etmek, uygulamak mesleğe yeni atılmış bir gence
düşünemeyeceğiniz kadar büyük bir motivasyon sağlar, mesleği ve meslektaşlarını sevmesine yol açar.
Biz gençlerin her anlamda destek görmesinin, zamanında yollarının açılmasının
ve iyi bir iş yaptıklarında taktir edilmelerinin en önemli ihtiyaç olduğuna inanıyoruz.
Bunun farkında olan ve böyle davranan
çok fazla tecrübeli meslektaşlarımız var.
Bu bizi mutlu ediyor. Ama yine de bir kez
daha dile getirmek istedik.
Bir gencin
önünü açmak
demek mutlaka
ona hemen çok
büyük sorumluluklar, işler vermek anlamına
gelmiyor. Ama
fikir sormak, iyi
bir fikri taktir
etmek, uygulamak mesleğe
yeni atılmış bir
gence düşünemeyeceğiniz
kadar büyük
bir motivasyon
sağlar, mesleği
ve meslekdaşlarını sevmesine
yol açar.
TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ
TEKNOLOJİ
www.gaziantepmimod.org.tr
Çimentosuz Beton Üretildi
M
aliyeti ucuz ve işlemesi kolay... Plastik atıklar, değişik kaynaklardan
elde edilen kalker, pomza, bazalt ve kuvars kumlar ile birlikte 200 derece
sıcaklıkta eritildi. Daha sonra ise kalıp haline getirildi. Yapılan testlerde de çimentosuz betonun, çimentolu betondan yüzde 12
daha sağlam çıktığı belirlendi.
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi
(KSÜ) Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi
İnşaat Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi
Doç. Dr. Hanifi Binici, çalışmanın başarıyla
sonuçlandığını söyledi.
Mimari açıdan da çok estetik
Söz konusu çalışma kapsamında toplanan atık pet şişeleri değişik kaynaklardan
elde edilen kalker, pomza, bazalt ve kuvars
kumlar ile birlikte bir kazanda 200 derece
sıcaklıkta erittiklerini belirten Binici, ‘’Erime tamamlandıktan sonra bunları kalıp
haline getirdik. Elde edilen betonlar üzerinde eğilme, basınç, su emme ve aşınma
deneyleri yaptık. Yaptığımız deneylerde
ortaya çıkan betonun su emme ve aşınma
değerleri sıfıra yakın bulundu. Basınç dayanım değerleri çok yüksek ve dayanıklı.
Üstelik mimari açıdan değerlendirildiğinde
görüntüsü de çok estetik’’ dedi.
Elde edilen betonun esnek bir yapıya sahip
olduğunu ve çimentosuz olması nedeniyle
özelikle suyun kullanıldığı yapılarda kullanılabileceğini aktaran Binici, ‘’Hem maliyeti ucuz, hem de işlemesi kolay’’ diye
konuştu.
Binici, betonun ısı iletkenlik değerlerinin
çok yüksek olduğunu, dayanıklılık testinde
de ‘’çimentosuz beton’’un çimentolu betondan yüzde 12 daha sağlam çıktığını belirterek, ‘’Ürettiğimiz beton, hem doğal aynı
zamanda çevreci bir betondur. Bir o kadar
da dayanıklıdır’’ dedi.
Geri dönüşüm özendirilmeli
Binici, dünyada üretilen petrolün yüzde
4’ünün plastik üretiminde kullanıldığını,
1 adet pet şişe üretimi için yaklaşık olarak
1.2 kilogram ham petrol ve en az 65 litre su
kullanıldığını ifade etti. Bunlar göz önüne
alındığında pet atıklarının geri dönüşümünün hayati önem taşıdığını vurgulayan Binici, şöyle devam etti:
‘’Atık pet şişeler geri dönüştürülmediği sürece kirlilik ve doğanın tahribatı artacaktır. Plastiklerin ucuz maliyetli olması, atık
olarak atılmalarını özendiriyor, yeniden
kullanımlarına yönelik çabalar açısından
da engelleyici. Doğadaki atık petler suyun,
toprağın, havanın kirlenmesine neden oluyor, bununla da kalmayıp suda yaşayan
canlılara zarar veriyor, hatta ölümlere neden oluyor.
Tüm bunları göz önüne alarak plastiklerin
geri kazanımına üniversite olarak önem
verdik ve plastik petleri toplayarak çimentosuz betonu ortaya çıkardık. Biz bu çalışmamızla önemli bir görevi üstlendik. Ancak pet geri dönüşümünün özendirilmesi
gerekiyor. Petlerin bizim yaptığımız gibi gerek sanayi sektöründe gerekse evsel kullanım sonrasında çöpe karışmadan toplanabilmesi yönünde halkın bilinçlendirilmesi
ve özendirilmesi gerekiyor. Getirsinler bize
petleri biz de çimentosuz beton yapalım.’’
TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ
Kahramanmaraş Sütçü
İmam Üniversitesi
Mühendislik
ve Mimarlık
Fakültesi öğretim üyeleri,
kullanıldıktan
sonra çevreye
atılan plastik
pet şişelerden çimentosuz beton
ürettiklerini
açıkladı.
55
TEKNOLOJİ
www.gaziantepmimod.org.tr
Dikey Bahçeler
Binalardaki hava kalitesini arttıran ve enerji tasarrufu sağlayan “dikey bahçeler” giderek artıyor. Türkiye’de de uygulanmaya başlayan, büyük ilgi ve beğeni toplayan dikey
bahçe konseptini en kısa zamanda Gaziantep’te de görmeyi
umarak bazı kısa bilgileri sizlerle paylaşmak istiyoruz.
D
ikey bahçeler dünyada
ilk olarak Fransiz Botanikçi Patrick Blanc tarafindan
1988 yılında bulundu. Blanc,
araştırmalarını Malezya’daki
yağmur ormanlarında sürdürüyor. 8.000 türden 2.500’ünün topraksız
ve az ışıklı ortamda, ağaçlarla kayaların üzerinde, yalnızca nemden beslenerek yetiştiğini
farkediyor.
Botanikçi Blanc’ın günümüzde Paris, Londra,
New York,Tokyo şehirleri başta olmak üzere
200 aşkın dikey bahçesi var.
56
Dikey bahçeler, binalardaki hava kalitesini
arttırıyor. “Hasta Bina Sendromu” olarak bilinen, kapalı mekanların havasının kirliliğine
karşı birebir...
Ortalama bir insan hayatının % 90 nını kapalı
mekânlarda geçiriyor. Dikey bahçeler sayesinde bitkiler havada kirliliğe neden maddeleri
emip havayı temizleyebiliyorlar.
Dikey bahçelerin başka bir faydası ise yaz aylarında enerji tasarrufuna yardımcı olmaları...
Yüzlerce bitki içeren bir dikey bahçe bir odanın ısısını 3 ila 7°C arasında soğutabilir. Kış
dönemlerinde ise ekstra yalıtım tabakası ola-
TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ
www.gaziantepmimod.org.tr
rak görev görür.
TÜRKİYE’DE İLK
Dünyada giderek yaygınlaşan “dikey bahçe” uygulamalarını Türkiye’de başlatan
kuruluşlardan Siemens Ev Aletleri’nin
Pazarlama Müdürü Ayşe Özkaya şunları
söylüyor:
“Metropol hayatı insanı yeşilden, doğadan
uzaklaştırıyor. Oysa, günlük hayat içinde
etrafımızda yeşil alanların olmasına o kadar ihtiyacımız var ki... Dikey bahçe projesi ile yeşil alanlara duyduğumuz ihtiyaca
dikkat çekmeyi, doğa ve çevre bilincinin
güçlenmesine destek olmayı amaçlıyoruz.
Uzun süredir içinde yaşayanın olmadığı
bir binanın cephesinde 90 metrekarelik bir
alanda oluşturulan ilk Türk dikey bahçesinde, topraklarından arındırılarak tek tek
yerleştirilen 4000 bitki yaşıyor. Sekiz farklı bitki türü ile martı sembolleri, Siemens
logosu ve doğa temasının işlendiği bahçe,
özel sulama ve gübreleme sistemi ile altı
ay boyunca burada yaşamaya devam edecek.
Bahçemizi tesadüfen keşfedenlerden bilerek görmeye gelenlere, hatta çalışanlarımıza kadar geniş bir kitleden çok olumlu
geri bildirimler alıyoruz. Bununla birlikte
birçok internet sitesinde, gazetede önemli
yansımalar elde ettik. Projemiz çok dikkat
çekti ve konuşuldu.
TEKNOLOJİ
Projeyi hayata geçirmek için yaptığımız
araştırmalarda, Türkiye’de bu işi yapabilecek firma sayısının çok az olduğunu ya
da yeterince bilinmediğini gördük. Böyle
bir proje için doğru firmayı seçmek durumundasınız. Türkiye’de bir ilki gerçekleştirmekle birlikte, markanızın imzasını
taşıyacak bir işin ortaya çıkacak olması
durumu daha da hassaslaştırıyor. Sonuç
olarak, süreç sonunda dikey bahçeler projemizde Silvanus ile çalışmaya karar verdik. Yurtdışında yedi senelik New Yorklu
bir dikey bahçe firmasıyla Avrupa ülkelerinde çözüm ortaklığı sağlayan Silvanus,
bu sektördeki deneyimleri sayesinde çok
sorunla karşılaşmadan, projeyi başarıyla
gerçekleştirdi.
Türkiye’de dikey bahçe outdoor uygulamasını başlatan marka olma özelliği taşıyoruz. Ülkemizde bu tip projeleri hayata geçirebilen firmaların sayısı oldukça az hatta
sadece İstanbul ile sınırlı kalan bir alana
sahip. Projeyi hayata geçirdiğiniz koşullar
gelecek planlarınızda da etkili oluyor, bununla birlikte elbette dikey bahçe projesini
yaygınlaştırmak hedeflerimiz arasında.”
Evet bu doğa dostu ve faydalı uygulamayı
Gaziantep’te görmeyi kim istemez ki?
Bahçemizi tesadüfen keşfedenlerden
bilerek görmeye gelenlere,
hatta çalışanlarımıza kadar
geniş bir kitleden çok olumlu
geri bildirimler
alıyoruz.
TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ
57
GEZİ-SEYAHAT
58
www.gaziantepmimod.org.tr
TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ
GEZİ-SEYAHAT
www.gaziantepmimod.org.tr
Hong Kong
Makau
Dünyanın en güzel şehirlerinden iki tanesi Hong Kong
ve Makau... Uzakdoğu’nun bu iki büyülü kentinden Hong
Kong yüksek, özgün ve hatta çılgın binaları ile dikkat çekerken, daha çok turizme yönelmiş olan Makau’da binaların içine gösterilen özen insanı tam anlamıyla çarpıyor.
M
acera tutkunları
için Hong Kong
harika bir şehir.”
Bu cümle Hong Kong’a
gitmeden önce yaptığım
araştırmadan aklımda kalan bir cümle sadece, ama eğer bir mimarsanız ve daha önce mimarlık dergilerinde
görüp her detayını ezberlediğiniz gökdelenleri merak ediyorsanız, çok keyif alacağınız
ve heyecanla her yerini gezmeye çalışacağınız bir şehir. Gözler sürekli gökyüzüne doğru
uzanan binalarda, elinizdeki fotograf makinasının hafıza kartı dolup pili bitene kadar
dik pozisyonda yüzlerce fotoğraf çekerken
buluyorsunuz kendinizi. Ünlü birisiyle karşılaşmışcasına sizin onu tanıdığınız ama onun
sizi hiç bilmediği bir ortam sanki. Devasa binaların arasında, onlarla çok orantısız, dar
sayılabilecek yollar ve üzeri tamamen binanın konsoluyla kapanmış kaldırımlar, bize
göre ters akan trafiğe daha ayak uyduramamışken sizi hem sesli uyarısıyla hem de kısa
süresiyle baskılayan yaya trafik ışıkları farkında olmadan sizi ezmeye başlıyor. Şehrin
dinamizmine ancak koşarak yetişebiliyorsunuz ama bu koşuşturmanın karşılığında
kaybettiğiniz enerjiyi yerine koymak da bir
o kadar zor.
Yanından geçtiğiniz tüm restorantlar sizi
TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ
biraz daha uzaklaştırıyor yemek yemekten.
Resoran vitrinlerinde gördüğünüz manzaralar, etrafa yayılan kokular, havanın bunaltıcı etkisi birdenbire vatan özlemi çektiriyor!
Yavaş yavaş biraz da binaların içinde neler
var diye merak edip sizi içeri davet eden,
binadan binaya atlayan yaya geçitlerinin
merdivenlerine yönleniyorum. Merdivenin
başlangıcında bir uyarı levhası var ve ıslak
olduğunda kaygan olabileceği konusunda
dikkat çekiyor. Merdivene bakıyorum üzeri
pürüzlü granit küplerden derin derzli olarak
döşenmiş, Basamak uçlarında kaydırmaz
GEZİ-SEYAHAT
bantlar yapışık, iki kenarda korkuluk... hafif bir tebessümle bunu da
fotoğrafla belgeleyip içeri giriyorum.
Burası da bambaşka bir dünya. Tüm
binaların ilk birkaç katı alışveriş
merkezi şeklinde düzenlenmiş ve
tüm binalar birbirine yaya yollarıyla bağlı. Bu yolları iyi biliyor olsanız
hiç dış ortama çıkmadan tüm şehri
dolaşabilirsiniz. Alışveriş merkezleri
her yerde aynı. Bildik markalar, bildik mağaza vitrinleri, bildik alışveriş
çılgınlığı. Bir diğer bildik manzara da şantiyelerde. Dünyanın öbür
ucuna da gitseniz şantiye yine tozlu topraklı, çamurlu. Bizdeki kavak
ağacından iskelenin yerini bambu
iskele almış sadece. Şantiye çıkışına
yapılmış araç yıkama havuzundan
çıkan, iş makinalarından ve kamyonlardan, yola sadece birkaç damla
60
www.gaziantepmimod.org.tr
su damlıyor o kadar. Böylece tertemiz yollarda ayakkabınız kirlenmeden günlerce gezebiliyorsunuz.
Hong Kong’dan sonra
Makau.
Makau da Hong Kong’la hemen hemen aynı kaderi paylaşıyor. Farkları ise birinin İngiliz sömürgesinde
yıllarca kalması ve ticaret merkezi
olması, diğerinin Portekiz sömürgesi
olup turizm merkezi olması. Bölgede bu kadar çok ada olması deniz
yolunu en popüler ulaşım şekli haline getiriyor. Suyun üzerinde uçarcasına giden hızlı feribotlarla kısa
sürede bir ülkeden diğerine geçiyorsunuz.
Çin ve Hong Kong’un en önemli tatil bölgesi olan rüyalar şehri
Makau’nun bu ünvanı almasının en
önemli nedeni çok büyük ve lüks
Burası da
bambaşka bir
dünya. Tüm
binaların ilk birkaç
katı alışveriş
merkezi şeklinde
düzenlenmiş
ve tüm binalar
birbirine yaya
yollarıyla bağlı.
Bu yolları iyi
biliyor olsanız
hiç dış ortama
çıkmadan
tüm şehri
dolaşabilirsiniz.
TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ
www.gaziantepmimod.org.tr
otellerin bulunması
ve bu otellerdeki kumarhaneler. Zengin
olma rüyası gören
herkes buraya akın
ediyor ve doğruca
zenginlik sembolleriyle süslenmiş
bu parlak dünyaya dalıyorlar.
Hong Kong’un
tersine burada
da
binaların
içindeki zengin
ve muhteşem dekorasyonlar insanı büyülüyor. Otel lobilerinin
her biri ayrı birer müze gibi. Paha biçilmez eserlerle dolu.
Makau’da anlatılması gereken ve bir
mimarın ilgisini çekecek o kadar çok
şey var ki. Hangisini anlatsak diğerine haksızlık olacak. Ancak binaların
herbirisinin balık oltası gibi olduğunu
söylemek mümkün. Dışarıdan baktığınızda büyüleniyorsunuz. Oltadaki
yeme kanan balıklar gibi içeri girip
incelemek için dayanılmaz bir istek
duyuyorsunuz. İçeri bir kez girdiniz mi
GEZİ-SEYAHAT
dışarı çıkmak mümkün değil. Tabi imkanlar müsaitse.
Makau’da her şey gelen misafirleri hipnotize etmeye programlı sanki.
Kendinizden geçeceksiniz. Zamanın
nasıl geçtiğini, paranızı nasıl harcadığınızı fark etmeyeceksiniz. Bunu da
çok güzel başarmışlar. Ve gururla! söyleyebilirim ki bu başarıda en büyük
pay mimarlara ait. Binaların iç ve dış
tasarımları, dekorasyonları insanlara
kendilerini başka bir alemde gibi hissettiriyor. Ve dediğim gibi, Makau’da
gördüklerimizi mesleki açıdan anlatmak çok zor. Çünkü sadece bir binayı
tartışmak için bile kitap yazmak gerekebilir. En iyisi bu güzel şehri fırsat ve
imkan bulup mutlaka görmenizi tavsiye etmek.
Şehirde dolaşırken birden karşıma
yine tanıdık bir yer çıkıyor. Makau
Formula 1 yarış pisti. Start düzlüğü,
pit stop bölgesi derken gözüme bir
yazı çarpıyor. “15-18 kasım tarihinde
yapılacak yarışlara davet”... Kimbilir
bu kadar övgüden sonra belki hep beraber gideriz ve bu heyecanı birlikte
canlı canlı yaşarız.
Makau’da anlatılması gereken ve bir
mimarın ilgisini çekecek o kadar çok şey
var ki. Hangisini anlatsak diğerine haksızlık olacak.
TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ
61
YENİ ÜYELERİMİZ
www.gaziantepmimod.org.tr
BURAK BEYHAN
Gaziantep Şube
Uluslararası Kıbrıs Üniv.
MAHMUT KARAÇİZMELİ
Şanlıurfa Temsilciliği
Maltepe Üniversitesi
SEDA MÜFTÜOĞLU
Gaziantep Şube
Çukurova Üniversitesi
SEVAL ÇELENK
Adıyaman Temsilciliği
Çukurova Üniversitesi
DAVUT BOZHÜYÜK
Gaziantep Şube
Çukurova Üniversitesi
CİHAT DURMAZ
Adıyaman Temsilciliği
Girne Amerikan Üniversitesi
CANAN BİRGÜL ÇAPAN
Gaziantep Şube
Çukurova Üniversitesi
SEVCAN MURAT
Adıyaman Temsilciliği
Uludağ Üniversitesi
ALPER OKUYUCU
Gaziantep Şube
Lefke Avrupa Üniversitesi
ALİ ÖZTEKİN
Gaziantep Şube
Selçuk Üniversitesi
NECMETTİN SOYDİNÇ
Gaziantep Şube
Maltepe Üniversitesi
GÜNEY SAĞIR
Şanlıurfa Temsilciliği
Erciyes Üniversitesi
62
TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ
YENİ ÜYELERİMİZ
www.gaziantepmimod.org.tr
ÖZNUR İPEK
Şanlıurfa Temsilciliği
Dicle Üniversitesi
HÜLYA FIRAT
Şanlıurfa Temsilciliği
Dicle Üniversitesi
BAHRİ TAŞÇI
Şanlıurfa Temsilciliği
Haliç Üniversitesi
SONGÜL ARSLAN
Adıyaman Temsilciliği
Mersin Üniversitesi
MELİKE YALÇIN
Gaziantep Şube
Çukurova Üniversitesi
ÖMÜR ATMACA
Adıyaman Temsilciliği
Doğu Akdeniz Üniversitesi
EMİNE MAZICIOĞLU
Gaziantep Şube
Çukurova Üniversitesi
ÖZGE VERGİLİ
Gaziantep Şube
Çukurova Üniversitesi
FERHAT KARADAĞ
Şanlıurfa Temsilciliği
Yakın Doğu Üniversitesi
İBRAHİM HALİL KÖROĞLU
Şanlıurfa Temsilciliği
Balıkesir Üniversitesi
İSMAİL DEMİRKOL
Şanlıurfa Temsilciliği
Selçuk Üniversitesi
EZGİ KALFE
Gaziantep Şube
Eskişehir Osmangazi Üniv
TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ
63
ÇİZGİYORUM
64
www.gaziantepmimod.org.tr
TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ
03
04

Benzer belgeler