PDF Versiyonu - Kahve Molası

Transkript

PDF Versiyonu - Kahve Molası
Yazýlan, Okunan, Kopyalanan, Ýletilen, Saklanýlan, Adrese Teslim Günlük E-Gazete - Yýl: 2 Sayý: 433
29 Ocak 2004 - Fincanýn Ýçindekiler
■
■
■
ISSN: 1303-8923
■
Arkadaþlarýnýza önermek ister
misiniz?
■
■
KISAYOLLAR
■
■
SON BASKI
kahvemolasi.com
Arþivimiz
Yazarlarýmýz
Manilerimiz
Forum Alaný
Ýletiþim Platformu
Sohbet Odasý
E-Kart Servisi
Sizden Yorumlar
Kütüphane
Kahverengi Sayfalar
FÝNCAN/SÝPARÝÞ
Medya
Ýletiþim
Reklam
Gizlilik Ýlkeleri
Kim Bu Editor?
KAPI KOMÞULARIMIZ
ACÝL KAPISI - FARE ZEHÝRÝ ... Seda Demirel
YOKLUÐUNDA YOKLUÐUM ... Leyla Ayyýldýz
Mustafa'ya Aðýt ... Celal Kýlýç
BANCÝ CAMPÝNK ... Seren Baðcý
YOL ÇÝZGÝLERÝ ... Zeycan Irmak
Küba'dan Ýzlenimler - 4 ... Cüneyt Göksu
Milenyumun Mandalý...Sait Haþmetoðlu
Dost Meclisi, Tadýmlýk Þiirler, Biraz Gülümseyin,
Ýþe Yarar Kýsayollar, Damak Tadýnýza Uygun Kahveler
Editör'den : Kurtçuktan Kurbana!..
Merhabalar,
Küstah kurtçuklar hýz kesmeden yayýlmaya devam ediyor. Bütün günü
düello ederek geçirdik. Sonunda birimizin nefesi tükenecek ve pes
edecek. Umarým pes eden ben olmam. Yahu bu bana bayram
hediyesi olmasýn? Olur mu olur, bana özel olduðu anlaþýlmasýn diye
yedi düvele yaymýþtýr köfte kafalý virütik yaratýcý. Siz onu boþverin,
daha geçen hafta bayram deðil miydi? Hani þeker lüpletip, likör
hüpletmiþtik. Vakit bu geçecek tabi ama dörtnala deðil de rahvan
gitse, bizler de tadýndan azar azar nasiplensek ya, nerdee? Neyse
artýk geçti, n'apsan dönmez geri. Paþa paþa kurban bayramýný
kutlayacaðýz. Bundan olumsuz bir anlam çýkartmanýn manasý yok.
Evet geldi diye zil takýp oynamýyorum ama kederden yataklara düþecek halim de yok. Benimkisi biraz
hasetlik, üstüne bol garnitürlü plansýzlýk, cep delik cepken partal durumlarý. Vakte diþ bilememin nedeni de bu
olsa gerek, para ve vaktin ayný köþede kesiþtiðine hiç þahit olmadým desem baþým aðrýmaz. Birini olur
edersin diðeri olmaz, onu ayarlarsýn diðeri su koyverir. Tabi genellikle her ikisinden de yoksun olma durumu
yaþanýr. Eskiden babaevi der Ýzmir'e doðru seyirtirdik. Hem ucuz hem de sevap dolu bayramlar yaþardýk. Gel
gör ki bu kýsmetten de olduk. Anam babam Ýstanbul'a yerleþince Ýzmir'i rüyalarda görmeye baþladýk.
Yalnýz söylemeden geçemeyeceðim. Oldum olasý kurban bayramlarýný sevmemiþimdir. Adý kurban olan bir
bayrama sempatiyle yaklaþmam zor oldu sanýrým. Bahçe ve sokaklardaki kan gölleri de cabasý. Dini vecibedir
lafýmýz yok ama zamana uymalý uydurmalý artýk. Kesilen kurban yerli yerinde kullanýlacaksa amenna ama
ayný apartmanda komþular arasý but transferine dönüþecekse yazýk. Yetkili kurumlara ödenecek kurban
paralarýyla hem vecibenizi yerine getirmiþ hem de kurbaný yerli yerinde kullanmýþ olursunuz. Son yýllarda
þükür bir ilerleme var bu iþte. Belediyeler çok baþarýlý olduklarý söylenemese de kesimi denetlemek için türlü
yollar icat ediyorlar. Herþeye raaðmen huylu huyundan vazgeçmiyor, gene yol kenarlarýnda mezbahalar
kuruluyor, gene ehliyetsiz kasaplar el, kol, bacak kesip acil servis kapýlarýnda sürünüyorlar. Ancak bu sene
memleketin ekonomisinden umutluyum arkadaþlar. Sanýrým kurban satýþlarý delik cepler yüzünden diplerde
sürünecek, bizleri de kan tutmayacak. Ne güzel deðil mi? Parasýzlýðýn da iþe yaradýðý durumlar olabiliyormuþ.
Bir sonraki sayýda buluþuncaya kadar bulunduðunuz yerden bir adým öne çýkýn. Sevgiyle...
Cem Özbatur
Yukarý
Pratisyen Kahveci : Seda Demirel
ACÝL KAPISI - FARE ZEHÝRÝ
Akþam olmak üzereydi..
Sabahýn saat 08:00 inden akþamýn 16:00 sýna dek sadece 15 dakikalýk yemek molasý için dýþýna çýkabildiðim
Acil Servis'in duvarlarý üstüme üstüne taaruza geçmekteydi.. Kapýdaki desk'e yaslanmýþtým.
Bir günü daha tepelememe sadece 20 dakika kalmýþtý..
Ýçimden geçen "Yeteeeerrrrr" diye baðýrarak dýþarýya koþma isteðimi özenle gizliyordum..
Acil Servis hekimlerinin, dört ayda bir rotasyon olmadýðý takdirde maruz kaldýðý, "Burn Out Syndrom" adlý
çýlgýnlýða eküri olmanýn eþiðinde gezinmeye baþlayalý neredeyse bir yýl olmuþtu..
Ben ise ýsrarla "Well Done Steak Syndrom" kývamýmý korumaya devam ediyordum..
Esmer mi esmer ve güzelce bir kadýnýn sað kolunun altýna kafasýný iyice sýkýþtýrýp içeriye çekiþtirdiði bir erkek
çocukla kapýdan giriþini ilk gördüðümde gülümsemeden duramadým.. Aha iþte dedim.. Bu yumurcak kesin bir
yerlerini kesti, ya da kafasýný deldi.. Þimdi de dikiþ iðne korkusu ile inatçý keçiler gibi direniyor anneye..
Kadýn içeriye doðru sürüklenirken baþýný kaldýrdý.. Derin bakan koyu kahverengi gözlerini benimkinin içine
dikti.. Esmerliðinden mora çalan dudaklarýnýn arasýndan fýsýltý halinde iki kelime döküldü..
"Fare Zehiri.."
Bir saniye sonra biri sarýþýn birisi de koyu esmer iki kadýn olmuþtuk þu oðlaðý ittirip kaktýran.. Oðlak son bir
direniþ daha gösterdiyse de pek de beklemediðim bir sakinliðe büründü içeri girer girmez..
"Otur bakalým þu sedyeye.." diye buyurdum.. Otoriter sesler bu ufaklýklarda çoðu kez iþe yarýyordu..
Oturdu.. Oldukça sakin..
Hatta gülümseyerek..
Bu gülümsemeden öte bir yüz hali idi.. Pervasýzlýk, umursamazlýk, ama en çok da küçümseme vardý þu
dudaklarda.. Bu görüntü çok kýsa bir an kafamý karýþtýrdý.. Hýzlý hareket etmek zorundaydým.. Hemþire
hanýmlardan birisi onu yatmaya zorlarken, bende %0.9 luk NaCl þiþelerinden birini kapýp týpasýný çýkarmaya
koyuldum. Bir gözümle oðlana bakmaya devam ettim.. En çok 14 yaþýnda olmalýydý.. Kýsacýk kesilmiþ saçlarý,
yeni yeni terlemiþ býyýklarý, koyu esmer alnýnda boncuk boncuk birikmiþ ter damlalarý, yenmiþ týrnaklarý,
özenle seçildiði çok aþikar gömleði ve kadife pantalonu..
Gülümsüyordu hemþire hanýma..
Damar yolunu açmak için intraket(1) yerleþtirilirken gözünü bile kýrpmadý.. Þiþe elimde yanýna geldim yine..
"Ne zaman içtin fare zehirini?? Likit miydi yoksa þu buðdaya emdirilenlerden mi?"
"Zor buldum zaten.. Yiyeli de 3 saat oldu.. Eczane eczane gezdim bulana kadar, hem, ne diye bunlarý
yapýyorsunuz ki?.. Ýþe yaramaz!.. Tekrar bulur yerim.." dedi çatallý bir ses..
Gözbebekleri oldukça büyümüþtü.. Gözleri sanki simsiyahtý..
Gülümsüyordu..
"Biz kurtaralým da sen yine bul ye bakalým" dedim..
Ýnatlaþmanýn alemi yoktu.. 14 yaþýnda ve ne yaptýðýný da gayet iyi bilen bir çocuk vardý karþýmda..
Onu getiren hanýma dönüp, "Oðlunuz mu??"dedim..
"Hayýr, ben komþusuyum.."
"Lütfen kapýdan bir acil formu alýp gelin.. Ýþimiz uzun sürecek.. Yatmasý gerekecektir.. Fare zehirinin geç
dönemde ortaya çýkan oldukça öldürücü etkileri vardýr.." dedim..
Yakýný dýþarýya çýkar çýkmaz elimdeki þiþeyi burnuna doðru uzattým.
Sesimi olabilecek en yumuþak tonda tutmaya gayret ederek ve gülümseyerek "Bak, öncelikle seni kusturmayý
deneyeceðim.. bir an önce ve zahmetsizce þu midende ne varsa çýksýn.."
-Fare zehirinin üstüne yarým ekmek tavuk döner de yedim..
-Ölmeye çok da niyetin yokmuþ..
-Yoo.. Tadý berbat.. Bir dene istersen..
-???
Çok sakindi.. Bir tuhaflýðý olduðu kesindi..
Gülümsüyordu..
Gülümsemesi oldukça sinir bozucuydu..
-Ahkam kesme de þu þiþeyi dik bakalým kafaya delikanlý..
Þiþeyi kafasýna ayný dediðim gibi dikti..
Bana mýsýn demedi..
-???
Ýkinci þiþeyi bitirirken yakýný tekrar içeriye girdi..
Boþ þiþeyi elime verip, ".. eee, baþka yok mu???" diyen bir bakýþ fýrlattý..
Buz kestim..
Gülümsüyordu..
Sinirlerim bozulmaya baþladý..
Formu esmer kadýnýn elinden alýrken morumsu dudaklarýnýn titrediðini gördüm.
Kadýn çocuða þefkatle yaklaþtý.. Yüzünü okþadý.. "Caným benim.." diye fýsýldadýðýný duydum.
Bu fýsýltýyý yükleyen duygu kafamý allak bullak etti..
Göz ucumla kadýna doðru bakmaya devam ederken 7.5 steril eldivenleri giymekle meþguldüm.
Hemþire haným nazogastrik(2) sondanýn ucunu açtý, elime doðru uzattý. Ýtina ile sondanýn sterilliðini
bozmadan çektim naylon korumasýnýn içinden.
Eldivenin üzerine sýkýlan furacin pomate(3) sonrasý, elimde sonda ile yanýna yaklaþtým..
-Kusmadýn.. Tek çarem kaldý, bu hortumu burnundan midene ittirmek zorundayým.. Oldukça sýkýcý ve seni
üzecek bir iþlem ama eðer boðazýnýn arkasýndan geçerken güçlü bir þekilde yutkunursan hemen biter.. Sonra
da pek bir bulantýn kalmaz.. Bana lütfen yardýmcý ol..
Gülümsüyordu..
Sol kolumu baþýnýn altýndan soktum.. Sondayý burnundan geçirmeye baþlar baþlamaz güçlü bir öðürtü ile
mide içeriðini göðsüme çýkardý..
Sondayý çýkarýp bekledim.. Bir kýsým daha çýkardý.. Yetersizdi..
Güç bela tekrar kucaðýma aldýðým baþýnda artýk gülümsenin izi yoktu..
Sondayý ittirmeye baþladým..
-Hadi oðlum.. Hadi yutkun bakalým.. Ha gayret çocuðum.. Yok.. Elimi itme.. Bitmek üzere oðlum.. Hadi son bir
kez yutkun..
-Hadi kýzým.. Hadi caným benim.. Hadi Sibel'ciðim..
Sonda geçti.. Sabitledim..
Þimdi bu hortumdan midesine sývý yollayacak ve bu yolladýðým sývýyý da geri alýp midesini iyice yýkayacaktým..
..Sibel??..
..dondum..
Dönüp daha on dakika önce benimle dalga geçercesine gülümseyen yüzüne baktým.. Sonra kýyafetlerine..
-Sana tek bir soru soracaðým.. Ve tek bir kelimelik cevap istiyorum senden..
Baþýný salladý.. Esmer kadýn artýk toprak sarýsýydý..
-Bunu, böyle biri olduðun için mi yaptýn???
Bu sefer sadece gözlerini yumup açtý..
Ter ve gözyaþý karýþmýþtý birbirine..
Hortuma takýlan tavuk parçalarý canýma okuyordu.. Tam 2 saat midesini yýkadým..
Dýþarýya çýktým.. Formu elime bile almadým.. Yakýný peþimden dýþarýya koþtu..
-22 yaþýnda.. Adý Sibel.. Konfeksiyonda çalýþýyor..
-Ya siz???
-Ben komþusuyum.. Ona acýrým, 9 tane abisi var.. Hep döverler Sibel'i.. Diyarbakýrlý ailesi.. Haber
vermesek??
Sesimi çýkarmadan içeriye geri döndüm.. Bitkindi..
Bitkindim..
-Adetlerin düzenli mi, Sibel?
Yüzünde tiksinti dolu bir bakýþ belirdi..
-Adetlerin düzenli mi diyorum sana Sibel???
-Düzenli!
-Peki, kýz arkadaþýn var mý, caným?
-...
-Sevgilin var mý Sibel??
-Benim adým Murat.. Sevgilim var..
Dýþarýya attým kendimi.. Þaþkýndým.. Kafam allak bullak..
Sosyal hizmetleri mi arayayým derken önceliklerim geldi aklýma..
Dahiliye asistanýnýn yanýna doðru ilerledim.. Durumu anlattým..
Gözlerini pörtletti..
-Seda, ailesine haber vermek gerek..
-Biliyorum.. Ama önce yatýþ iþlemlerini yapalým..
Ýçeride üstümü baþýmý çýkardým.. Kendi kýyafetlerimi giydim.. Mesaim biteli 3 saat olmuþtu..
Oturup ayaklarýmý masaya uzattým..
Bir sigara yaktým.. Ve kültablasýnda yanan diðer sigaramý gördüm..
Bunu ne zaman yaktým ki?.. Hatýrlamak için kendimi zorladým..
Nafile..
Telefon çaldý..
-Doktor Haným?!! Ben 2.Dahiliye Servisinden Nazlý hemþire..
Bir karýþýklýk var yukarýda..
Biraz önce gönderdiðiniz erkek çocuðunu kadýn odasýna almýþlar..
Kadýnlardan iki tanesi sorun çýkardý diye ben erkek koðuþuna aldým..
Þimdi de bir erkek hasta geldi, bu hastayý neden bizim odamýza aldýnýz diye soruyor????
1.Intraket: Hastalarýn venöz damarlarýna yapýlacak sývý ya da ilaç giriþimleri için kullanýlan, iðnesi plastik bir
koruma içinde damar içine yerleþtirildikten sonra, iðne kýsmý dýþarýya çekilen ve bu plastik kýsýmdan gerekli
müdahalenin yapýldýðý materyal..
2.Nazogastrik Sonda: Burun- mide sondasý
3.Furacin pomate: Anti bakteriel bir pomate.. Sondanýn burundan geçirilirken kayganlýk vermesi ve koruyucu
amaç ile kullanýlýr.
Seda Demirel
Arkadaþýna Öner
Yorum Oku / Yaz
Yukarý
YazýYorum : Leyla Ayyýldýz
YOKLUÐUNDA YOKLUÐUM
-Dokunma ona!
Elimdeki kitap yere düþtü. Þaþkýn, þaþkýn yüzüne baktým. Ellerim titreyerek, kitabý yerden aldým ve rafa,
aldýðým yere geri býraktým. Sendeleyerek odadan çýktým. Kendi odama geçtim. Koltuðuma güçlükle oturdum.
Göz yaþlarýma engel olamýyordum. Üst üste defalarca benzer davranýþlarda bulunmuþtu. Yorgundum...
Onunla tüm paylaþtýklarýmýz geçti gözümün önünden...
Ýlk haftamdý. Son hastamý göndermiþ, derse yetiþmeye çalýþýyordum. Tayin olduðumdan beri, alýþamamýþ,
söylene, söylene koþturuyordum. Eðitim binasýna geçmek için asansöre binip, zemin katýn düðmesine
bastýðýmda onunla karþýlaþtým. 'Hoþ geldiniz' dedi. 'Hoþ geldiðim' o günden sonra, hiç ayrýlmadýk. Tüm
araþtýrmalarýmýzda birbirimizi destekliyor, çok özel hastalarýmýzý birlikte deðerlendiriyorduk. Dostlarýmýz
ortaktý.
Anýmsýyorum... Güneþli bir gün, sandviçlerimizi bahçede, ceviz aðacýnýn altýnda yemiþtik. Günlerdir süren
durgunluðumu, bir o fark etmiþ, saðaltmam için, anlatmamý saðlamýþtý. Üç kez intihar deneyen hastamla epey
yorulduðum bir dönemimdi. Bir profesyonel olarak ruhumu yalýtmamý güçleþtiren ender hastalardandý.
Kuyusunun dibi; ancak birlikte girildiði takdirde görülebiliyordu. Uykularýmda dahi beni býrakmayan bir
hikayesi vardý. Yakamý býrakmayan bu hikaye zayýflýklarýmla yüzleþmeme zorluyor, çok hýrpalýyordu. Beni
kendisinin de katýldýðý bir grup terapisine davet etti. Çok zor günleri birlikte atlattýk.
Sonralarý?... Sonralarý yine tüm oyunlarý birlikte oynadýk. Tüm görevleri birlikte yerine getirdik. Zor olan
yaþamý, iki kiþi olarak göðüslemenin bilinen teorik yanlýþlýðýna raðmen, kolaycýlýðýmýza grup terapileri dahi
engel olamadý. Ne mi olduk? Etle - týrnak...
Hatta bazý boþluklarý özellikle býrakýr olmuþtuk, nasýl olsa tamamlanacak olmalarýnýn verdiði hazla. Oyun uzun
sürdü...
Hala titriyordum. Masaya iliþti gözüm, onun hediyesi olan kalemliðe... Göz yaþlarýmý burnumu çekerek sildim.
Birkaç gün sonra tayininin çýktýðýný duydum. Bir veda yemeði düzenledi arkadaþlar, ben de katýldým. Onun da,
benim de donuktu bakýþlarýmýz. En kurusundan bir veda idi iþte...
Gitti...
Oysa yokluðu öyle vardý ki...
Araþtýrmalarýný dergilerde görüyordum. Eþten, dosttan haberlerini alýyordum. Çok zaman geçmeden acý
haberiyle sarsýldým. Ölmüþtü. Ýlk uçaða atlayýp cenazesine yetiþtim. Böyle de gidilir miydi? Daha oturup,
konuþmadan, son lafýmýzý etmeden. Böyle de yapýlýr mýydý?
Cenaze dönüþünde elime bir kitap iliþtirdiler. Üzerine adýmý yazarak masasýna býrakmýþ. Kitabýn kapaðýnda;
içinde sadece bir masa ve sandalye bulunan boþ bir oda, sýrtý dönük sandalyede oturan bir kýz resmi vardý.
Açýk oda kapýsýna yönelik oturuyordu. Boþ bir koridora açýlýyordu oda kapýsý... O gün dokunmamý istemediði
kitaptý bu. Ellerim titredi yine. Yapraklarýný çevirdim. Renkli kalemle þu satýrlarýn altýný çizmiþti;
'Bugün ölüm, kanatlarýný yüzüme yüzüme çarptý. Yarýn, bilemedin birkaç gün sonra kapýmý da çalacak. Her
gece piyano dinlemeye alýþmasan senin için iyi olur.'
Ah, neredesin?... 'Sevgili Berrin Cerrahoðlu'na fotoðraf için teþekkürlerimle...'
Leyla Ayyýldýz
[email protected]
Arkadaþýna Öner
Yorum Oku / Yaz
Yukarý
Misafir Kahveci : Celal Kýlýç
Mustafa'ya Aðýt
Sabah kalkýnca ilk önce yüzünü yýkadý banyodaki ibrikle.
Üþengeçliði gözlerinden okunuyordu, ama okumasý için bir adet ayna mevcut deðildi banyoda.
Babasýnýn sýcak arap çöllerinde biriktirdiði para henüz aynaya ödenek ayýramayacak kadar kýsýtlýydý.
Ve annesi de zaten boþuboþuna para harcamaya pekte niyetli deðildi.
Mustafa ailenin ilk erkek çocuðuydu, ama en önemlisi ilk çocuðuydu.
Köyde amcasýnýn kýrdýðý rekoru kýramamýþtý, köyde ailesinin ataklýðýna henüz ayak uyduramamýþtý.
Mustafa..
Sabah karýn süzüle süzüle yaðmasý ona kardan adam yapmak için açýk bir davetiyeydi, davetiyeydi de ancak
annesinin þerhine keskin bir otokrat çocuk edasýyla hükmetmesi için henüz erkendi.
Zira Mustafa'nýn yaþý henüz ondördündeydi.
Annesi seslendi elleri yemek hazýrlýðýnda iken Mustafa'ya.
-Gel kahvaltýný yap oðlum,
dedi annesi Þükriye.
Mustafa hýzlýca mutfaða yöneldi, mutfak ki, ailenin yaþamasýna yeterlilik saðlayan evin yegane iki odasýndan
biriydi.
Mustafa aðýr aksak odaya geçti, annesinin geleneksel sabah kahvaltýlarýnda hazýrladýðý unlu tavada piþirdiði
ve içinde taze peyniri gizlediði bir çeþit poaça türü ekmekti.
Mustafa hýzlýca yaptý kahvaltýsýný kara bakarak. Ve kardan adam yapma olasýlýðýnýn imkansýzlýðýna inanarak.
Kahvaltýsýný yaptý ve yan odaya geçti, amcasýnýn ona hediye ettiði bir patlar üç patlamaz tüfeðe gözü iliþti.
Yakup'la bugün pekala hayali bir avcýlýk oyunu oynayabilirdi. Yakup zaten böyle bir fikire dünden razýydý.
Tüfeði omuzuna aldý Mustafa ve Yakup'un evine yöneldi. Kapýyý týkladý, Yakup'la kapýda iki üç kelime
yaptýktan sonra ilk önce sumanaya gittiler, Yaban ördeði vurabilirler ihtimaliyle. Olmadý sumanadan yeterli
avsal desteði alamamýþlardý, sonra çubura gittiler, sonra kabana gittiler, sonra yavana geçtiler.
Henüz günün siftahýný yapmamýþlardý, aslýnda çocuklarýn da öyle bir dertleri yoktu. Laf olsun diye, iþ olsun
diye, ve eðlencesine, ya da adamlýk idmanlarýnýn herhangi birine koþuyorlardý.
Sonra eski muhtarýn yokuþundan çýkýyorlardý, tam orada Yakup'a bir uzun samsun uzattý Mustafa, ve az
aþaðýya baktý.
Üç dört metre aþaðýya.
Tam orada Mustafa tarihi lafýný söylemiþti. Yine onunda adý Mustafa olan adamýn hanýmýný doktora
götürürlerken salla, Mustafa "sala tutmazsan salýna tutmazlar" deyivermiþti.
Oda anlamamýþtý nasýl bir þey olduðunu bu lafýn ama bir kere aðzýndan çýkývermiþti.
Zira o salýna tuttuðu kadýn iki gün önce gömülmüþtü topraða. Sal uðursuzdu belli ki.
Sonra yavaþ yavaþ yürüdü Mustafa yukarý doðru, yavaþ yavaþ yürüdü Yakup Mustafa ya doðru.
Evlerinin önünden geçtiler Yakup'la, Mustafa evin önüne bir daha baktý, hala meydan adamlýðýn kardan
silüetine alabildiðine tahrik ediyordu Mustafayý, oysa köyün farklý yerlerinde de pekala kardan adam
yapabilirlerdi, annesinin duyma ihtimali sýfýrdý.
Ama çocukluk ya, yapmadý böyle bir þey Mustafa, hem kardan adamý yapmak için ilk þart, evin önünde arzý
endam etmesiydi belki de Mustafa için.
Sonra yürüdüler yine Yakup'la yukarý doðru. Sabah yolu aþaðý doðru yürümüþlerdi, ve þimdi yokuþ çýkmak
gerekiyordu. Mustafa hafiften acýkmýþ, hafiften üþümüþ, ve bir hayli de yorulmuþtu.
-Yakup, gel halamlara gidelim
dedi Mustafa..
Ve Yakup'ta kýrmadý Mustafa'yý. hýzlýca halalarýnýn evine gittiler.
Akþam olmuþtu. Halasýnýn akþam sofrasýna yetiþmiþlerdi.
Bir miktar yemek yediler sofrada. ve Mustafanýn hafiften karný aðýrmaya baþlamýþtý,
-Hala
dedi Mustafa
-Baþým aðýrýyor, bana aðrý kesici verirmisin
Halasý aðrý kesiciyi verdi Mustafa'ya
ve sonra tutanaklarda bu aðrý kesicinin novalgin olduðunu söyleyecekti halasý Mustafa'nýn.
Mustafa pek bir þey yiyememiþti.
Mustafa neredeyse sobanýn içine girecekti.
Öyle bir müddet ýsýndý Mustafa,
sessizce..
Sonra tuvalete gitti Mustafa, Yakup halasýyla konuþuyordu, ali dayý sessizce kah muhabbete katýlýyor, kah
Mustafa gibi sessizce susuyordu. Ama Ali dayýnýn yaþý ve karakteri kaldýrýrdý bunu. Ve zaten sessiz bir
adamdý.
Ama ya Mustafa.
Bir tuhaflýk olmalýydý. Mustafa da en az Yakup kadar ataktý, en az onun kadar giriþkendi.
dakikalar geçti..
Mustafa henüz dönmemiþti gittiði yerden.
Herkesin kalbine ayný korku girmiþti, ama herkes içine saklamýþtý bu korkuyu ve hepsi ayný anda çýktýlar
odadan, ve ayný anda tuvalete giden koridora geçtiler.
Sonra halasý baðýrdý ilk.
Mustafaaaaaa..
Ses gelmedi içeriden. Kapýyý kýrýp içeri girdiler.
Mustafa yerde upuzun yatýyordu. Donup kaldý orada Yakup.
Donup kaldý orada Mustafanýn halasý
donup kaldý orada Ali dayý.
Hýzlýca oradan kaldýrdýlar Mustafayý, nefes alýyordu ama ses vermiyordu.
Köyde haber verilenlere haber verdiler.
doktora götürüyorlardý Mustafa'yý..
Yine o salla,
Mustafa'nýn belki de hayatýnda yaptýðý en son yatýrýmýn adýydý o sal.
Ama bu seferki salýnan oydu.
ve Mustafanýn aðzýndan bu sefer çýt çýkmýyordu.
Ve o adamlýk lafý ettiði yerden geçtiler hýzlýca. bu sefer Yakup vardý salýn altýnda, ama belki salýn gazabýna
uðramamak için Yakup öyle bir laf edemiyordu. Belki korkuyordu, belki boðazý düðümleniyordu.
Ve belki giden dostun dönmeyeceðinden korkuyordu.
Hastaneye yetiþtirdiler Mustafa'yý.
Aslýnda hastaneye yetiþtirmek maharet deðildi bir hastayý. Sað teslim etmek gerekiyordu onu hastanenin hýzýr
servislerine.
Ýþte onu baþaramamýþlardý. Orada günmü, Azrailmi, sebepmi hangisi olduðu belli olmayan bir engel aldý
onlardan Mustafa'yý.
Mustafa'nýn da hesap etmediði vedanýn baþaktörüydü Mustafa.
Yakup öksüz kaldý sonra.
Anne Mustafa'sýz kaldý.
Öldü Mustafa.
Öldü yaban ördeklerinin korkusu.
Öldü Yakup'un candan yavuklusu.
Öldü kardan adamýn hayali Mustafa'nýn gözlerinde...
Celal Kýlýç
Arkadaþýna Öner
Yorum Oku / Yaz
Yukarý
Gül Aðacý : Seren Baðcý
BANCÝ CAMPÝNK
24 Temmuzz 1964, cuma, sabahýn kör olmayan saatleri ... :
- Ufff… Çok caným sýkýlýyor içerde, çýkmak istiyorum artýk. Ne güzel bir temmuzz sabahý… Günaydýn
anneeeee, seni seviyorum anneeeee ! Pekala, bunu sen istedin… Pat, küt, tak, tuk…!
" Hay Allah, çocuk bi rahat dur iþim gücüm var. Pek de aðýrlaþtý, artýk gelse de rahat etsem. Ýnþallah ötekiler
gibi sabahlara kadar aðlamaz. Zaten iki aydýr uyuyamýyorum. Efendim ? Ne diyorsun ? "
- Anneeee diyorum, sana diyorum, nasýl bir evlat olacam diyorum, hele bir dýþarý çýkayým söz… Hiç
aðlamýyacam, gece sadece 2 kez uyanýp memeni emecem, çok uyuyup çabuk büyüyecem diyorum. Ama sen
beni duymuyosun ki. Yeter yaaaa ! Ýmdaaattttt !! 270 gündür içerdeyim. Pat, küt, tak, tuk…!
" Karným aðrýyo sanki ! Neyse iþ miþ bitti zaten. "
- Sen öyle san ! Daha yeni baþlýyoruz..
" Bi þekerli sýcak su içeyim geçer, ayaklarýmý üþüttüm herhalde ! "
- O da ne ? Küçük bir ýþýk var. Yoksa… Yoksa çýkýþ kapýsý burasý mý ?
" Hala geçmedi. Geçeceði yerde daha da sýklaþýyor. Ama doðuma daha 5-10 gün var dedi ebe anne. Doðum
sancýsý diil kesin. Yok yok diil… "
- Az kaldý. Biraz daha açýlsa bu kapý baþýmý sýðdýrabilsem.. Bedenim çýkar zaten.
" Ayyyyyyyyyyyy !! Doðuracam mý ne ? Þükran hanýmmmmmmmmmm, Þükran hanýmmmmmm !!! Hele bi
gelllllll ! Bana biþiler oluyor , karnýmýn aðrýsý geçmedi, daha da sýklaþtý üstelik. "
" Dur bi Ayþe haným bakiyim sana. Aaaaa ! sen doðuruyorsun …!"
" Karnýmý tutma Þükran haným. Sanki ordan mý doðuracam ? "
" Aman dur,gözünü seviyim n'olur doðurma ben bi koþu ebe anneyi alýp geliyim. Yarým saat daha dayan !
Yeter ki biz gelmeden doðuriim deme. "
" Dur ! Gitmeden, teþti* hazýrla önce. Bak banyoda. Getir salonun ortasýna koy, ordaki bohçanýn içinde de
ütülü çarþaflar var. Onlarý da getir, ser içine. Çocuklarý da size götür. Ben sizi beklerim. "
- Evettttt gümrükteyiz ( vize sorunu yok ) azcýk naz yapsam mý ki ? Cýks, yapmicam..! Zaten bugünü zor
bekliyodum. A-a-a-a bu da ne hortum gibi biþi baðlamýþlar göbeðime...?
" En iyisi ben þu teþtin içinde duriyim ne olur ne olmaz. Böyle daha iyi. Üfff, 10 dakka oldu gideli nerde kaldý
þu ebe ? Ayyyy, geliyor mu neeeee ? Suyu da geldi Allahým… ! "
- Haydi tut þu hortumu, sal kendini aþþaaa, aman dikkat ! Hadi bakiiimm hooppp ! ( Ýlk banci campink
denemesi bizzat tarafýmdan gerçekleþtirilmiþtir. Bkz :vivivi nokta gogýl nokta kom ) Küüüütt ! Yaylarý
gevþekmiþ neyse ucuz kurtulduk... MERHABA DÜNYAAAAAAAA..... BEN GELDÝÝÝÝMMMM !
" Aman allahým doðdu bu..! Napacam ben þimdi ? Göbeði kesilmese ölür; kim kesecek ? "
5 dakika sonra…
" Ayþe hanýmm geldik. Výþþþ doðurmuþsun sen, ebe anne koooþþþþþ ! Olan olmuþ, doðurmuþ bu, göbeðini
kes hemen ! Ayy ne güzel bi KIZ tombul, tombul ! "
ÞIIIIIIRRRRAAAKKKK ...!!!
- INGAAAAAAA, INGAAAAA !! N'oluyo bee ne yaptým vuruyosun popoma ? Koskoca kadýnsýn el kadar
çocuktan ne istiyosun ? Daha 5 dakka oldu dünyaya geleli. Þimdiden piþman etmeyin adamý. O ne ? Hortumu
kesiyooo. Banci campink yapamicam mý bir daha ?
Al bakalým koynuna, hadi Allah analý-babalý büyütsün, bahtýndan güldürsün inþaallah..
- Anneciðim göðsün ne kadar sýcakmýþ, kokun ne kadar da hoþ. Ohhh çok huzurluyum… Ne güzel … (
Annem yeþil yeþil bakýyo bana… )
" Ebe anne, baþýný fena çarptý.. Biþi olmuþ mudur ? "
Yok, yok biþi olmamýþ merak etme. Baksana açtý bile gözlerini, cin gibi maaþallah.
Ýçerdeyken verdiðim sözü ARSLAN'lar gibi tuttum. Annemin iþini baþtan beri hiç zorlaþtýrmadým... Her türlü
zoru kendim halletmeye çalýþarak... Acaba diyorum ki; 30 dakika bile sürmeyen ve daha baþlarken adrenalin
yüklenen yaþamým; hem çatlaklýðýmýn, hem de hayata direncimin bir ifadesi olmasýn ..?
*Teþt : Çamaþýr yýkanýlan büyük bakýr leðen.
Seren Baðcý
Arkadaþýna Öner
Yorum Oku / Yaz
Yukarý
Kahvecigillerden : Zeycan Irmak
YOL ÇÝZGÝLERÝ…
Ve yine yol... bütün gerekli araç-gereçlerimle beraber... Günlerdir bu yolun hayaliyle yaþarak geçirdiðim
zamanýn ardýndan, bir hayali daha gerçekleþtirebilmiþ olmanýn zafer erinci ve iç huzuruyla... yine yol...
Ruhumun derinliklerinde uyuyan seyyah'ýn bir silkinmeyle uyanýþý ve etrafýndaki bütün o küçük kýrmýzý
boynuzlu, ateþ gözlü þeytancýklarý peleriniyle kahramanca kovalýyýþý görülmeye deðer...
Bu þehrin buðusundan, pusundan, üzerime burada doðup büyümüþ olmanýn kasvetiyle yapýþan hüznünden;
þehirden uzaklaþtýðým her kilometre taþýnda sýyrýlýyorum. Arýnýyorum. Yenileniyorum. Bir nebze kendime
geliyorum.
Her yol, yeni bir kendine geliþin güncesidir...
"Bir portre.... þehirlerarasý otobüsün kendine has kesifliðinde, bir kadýn... yazýyor, okuyor, izliyor ve geçiyor
zamanýn esrikliðinden. Gidiyor... Baþkaldýrýr gibi, yaþantýsýndaki aðýr yüklere meydan okurcasýna... Arada,
camýn ötesinden hýzla akýp giden anlýk görüntülere takýlýyor. Hüzünlü mü, mutlu mu, ne hissediyor?
Okunmuyor yüzünden.
Yalnýzlýðýnýn temsilcisi sözcükler... bölük pörçük us'una takýlan, þairlerini anýmsamakta zorlandýðý dizeler...
geçmiþ zaman kipleri... mecburmuþ gibi... emir gibi, sýrasýný þaþýrmýþ geçip gidiyor gözlerinin önünden. Ýþte o
geçmiþ dediðimiz uzayan ve kýsalmak bilmeyen yumaðýn; hafif hafif, incitmekten ürkerek, yüzüne
resmetmeye baþladýðý ince çizgiler... on yýl öncesine gidiyor, beþ yýl, üç yýl, on beþ yýl... An, an takýlýyor ve
dönüyor tekrar oturduðu otobüs koltuðunun sert ve rahatsýz günceliðine... on yýl önce?... Korkardý, her
þeyden. En çok da, bir gün otuzlu yaþlarda seyir etmekten hayatý... Hayat çok güzeldi ve geçmemeliydi, insan
hep yirmi yaþýnda kalmalýydý...
Þimdi bakýyor... bakýyor ki, dedikleri kadar var... Her yaþýn kendine has melodisi, rengi, gizemi, tutunduðu bir
parça pamuk þekeri tadýnda... hayat var... Her yaþta ve her yerde. Þimdi korkmuyor, gözüpek ve cesur. týpký
bir baðýmlý gibi hasretliðine dayanamayýp çýktýðý yollarý var kadýnýn... Nereye ulaþacaðýný kendisinin bile
bilmediði keþfedilecek ücra köþeleri..."
Her yol bir amaca hizmet eder mi? Bilmiyorum. Beni bu yola neyin sürüklediðini de. Birazdan feribota
geçecek otobüs. Ve ben, sigaramdan mütebessüm nefesler çekerek içimdeki bulutlarý daðýtan denize,
martýlara gülümseyeceðim...
Bir kaç yýl önce, bu kez belli bir amaç için çýktýðýmýz yolda oldukça kalabalýktýk. Güle oynaya otobüslerden
inip feribotun içine daðýldýk. Büyük cam bardaklarda çay içtik. Ben tost yemiþtim. Geceydi. Ve denize
yakamoz vuruyordu. Dýþarýda tahta banklardan birine oturduk. Yanýmdaydý, gözlerime bakýyordu. "Hadi bana
türkü söyle" dedim. Baþka kimseyle söylemekten ve dinlemekten böylesine keyif almayacaðýmý bildiðim
türkülerimizi söyledi/söyledik. Geceydi. Yaðmur çiselemeye baþlamýþtý. Yakamoz bulutlarýn efkârýna yenik
düþmüþtü. Ve kalbim, bir kez daha gerçeðini ezip geçememiþti iþte. Kalabalýktýk, lâkin sanki yalnýzca ikimizdik
ve biliyorduk. Her zaman hayallerin gerçeðe dönüþtürülemeyeceðini, öyle olsa bile o hayalin gerçeðin
acýmasýz balyozlarý tarafýndan hunharca lime lime ezileceðini... biliyorduk iþte.
Hay Allah! Nereden, nereye?... Ýnsan; biriktirdikleriyle yaþamaya alýþýyor galiba. Sonra da onlarý atmaya bir
türlü kýyamýyor. Bir yerlere istiflenmiþ anýlar kumanyasý... Çaðrýþýmlarla böyle apansýz çýkýp geliveriyor
yaþadýðýn an'a... Oysa sen, unuttun sanýyorsun. Yok sayýyorsun. Ama her yaþantýlanan; bir gün mutlaka
seninle yüzleþmek, tekrar ayný hissediþlerde, acýlarda mý olduðunu kontrol etmek istercesine dikiliveriyor
karþýna. Bir bakýyorsun; o tazelikten, o zaman diliminin büyüsünden ve/ya acýsýndan geriye sadece tortu
kalmýþ. Bir de... Murathan Mungan'ýn söylediði gibi "sözcükler...."
göze alýrsanýz eðer
kýrýlýr
daðýlýr aynadan
sandýðýnýz resimler
sözcükler kalýr geriye
cam kýrýklarýna saklanmýþ
az ýþýklý odalarda sözcükler
Ayna: anlam ve görüntü için sýrlanmýþ kiler
bulur çýkarýrsýnýz bir yerlerden
daha bulurken kararýrsýnýz
çok önce öðrenmiþtiniz : Bedel
ödenir ve kalýr geriye
gerekenler
Þu an kim olduðunu anýmsayamadýðým baþka bir þairin de dediði gibi "beni güzel hatýrla..." Yaþanan ne
olursa olsun, bazý anlarý, kiþileri ve olaylarý güzel hatýrlamayý bilmeli insan. Derin bir soluk alýþýn ardýndan o
günlere dönemeyeceðini kanýksamanýn tatlý-sert doygunluðuyla...
***
Dünya üzerinde kaç kiþi; yüzlerce, milyonlarcasýndan kaçý, hayatýn tadýný çýkartmayý biliyor? Merak ediyorum.
Hayat! Acýmtrak bir yortu... Süreðenliðinde kaçýrdýðýmýz ne çok ayrýntý gizli. Ama ben biliyorum. Yani "hayatýn
tadýný çýkartmayý" bilen o þanslý azýnlýktan biriyim. Küstüðüm, anlamsýzlaþtýðým, nihilist tutumlara, bunalýmlara
girdiðim dönemlerde; acýyý bile tel ibriþimli bir süzgeçten geçirip, tadýna dokunmayý bildim. Öðrenme,
keþfetme, yaþama aþký belki bu süzgeci kullanmayý bilmekten geçiyor. Kullanmayý bilmekse, inanýn hiç kolay
deðil. Çok zorlu süreçleri ve dönemeçleri, virajlarý almak gerekiyor. Yeri geldiðinde, uçurum kenarýnda
bedeniniz boþlukta sallanýrken, týrnak ucunuzla tutunabilmeyi gerektiriyor. Ve bazen kýrmýzý ýþýkta durup
beklemek yerine, cezalarý ve tehlikeleri göze alarak yetiþmek gerekiyor hayata...
gülebildiðin kadar mutlusun
üzülme bil ki aðladýðýn kadar güleceksin
sakýn bitti sanma her þeyi,
sevdiðin kadar sevileceksin.
... ...
iþte budur yaþamak
diyor ya Can Yücel... bunu bilmek ve hazmetmek þart oluyor o zaman...
Bir filme konsantre olmak, bir kitabýn sayfalarý arasýnda kaybolmak, kapýlýp gitmek... Gitmek... bir yerden, bir
yere ulaþmak... iki nokta arasýndaki mesafeyi bulmaya çalýþmak...
"Yazarken deðdirir gibiyim yüzümü senin yüzüne..." (F.Hüsnü Daðlarca)...
"Üþüyorum... kapama gözlerini..." (Ahmed Arif)
Satýrlar arasý mola yerlerinde unutmak tüm geçmiþi ve gelecek düþlerini... Bir bardak kararmýþ çay, kekre...
Ýçim ýsýnýyor, ýsýnýyor da... yüreðim çok üþüyor epeydir. Yüreðime kimsecikler sokulamýyor...
Yazarken dokunuyorum yaþamýn el deðmemiþ yüzüne... bir tek yazarken soluklanýyorum seni... Peki sen
kimsin? Onu bilmiyorum iþte...
***
Yol çizgileri... kesik kesik... bazen upuzun tek þerit... Hayat gibi... bir kesik, sonra bir uzun çizgi... sonra tekrar
kesik...
Hayatý bir yerinde býrakýp sonra yeniden baþlamayý bilenlerdenim ben. Belki de sýrf bu yüzden upuzun ve
dümdüz bir çizgim olmadý hiç. Belki de yollara olan düþkünlüðüm ve vazgeçilmez zaafým buradan gelir...
Gündüz yolculuk yapmayalý ne kadar uzun zaman olmuþ. Hep gidilmesi gereken adresler, gidilen adreslerde
neticelenmesi zorunlu meseleler; aþka ve sevgiliye bir an evvel ulaþmak çabasý ve tabii ki sancýlý uykularla
kazanýlmaya çalýþýlan zaman parçacýklarý...
Hep tek baþýna... gündüz yahut gece... Yolculuk ve yol çizgileri... Hayat gibi...
***
Yalnýzým ve keyifliyim. Siz yalnýzlýðýnýzdan acitasyon yaratmak yerine keyif almayý bilir misiniz? Ben onu da
bilirim. Elbette her zaman deðil. Böyle bazen, ara sýra... Kendimi keyifli saydýðýmda, hayata yeniden ve
yeniden baþladýðýmda. "Her þeyi ne çok da biliyorsun?" demeyin. Benim de bilmediðim öyle çok þey var ki...
yaþamadýðým ilk'lerim... hepimiz gibi... Ama iþte, hayata yeniden baþlamak; aþka, sevgiye ve bir sürü, bir sürü
þeye yeniden baþlamak demek bende. Daha önceki yaþananlarý göz ardý etmeden, biriktirdiklerin ve
deneyimlerinle beraber; yeni baþtan yürümek, her keresinde daha emin adýmlarla. Kolay sanmayýn. Bu öyle
meþakkatli ve yorucu ki... tahmin edemezsiniz.
"Eðer yeniden baþlayabilseydim / Ýlk baharda pabuçlarýmý fýrlatýr atardým..." (J.Luis Borges)
Hayýr! ben Arjantin'li þairin dediði gibi seksenbeþime geldiðimde anlayýp hayýflanmak istemiyorum! Onun için
þimdi yapýyorum ya! Aklýma estiðinde kaçýp uzaklaþmak, yalýnayak yürümek, saðanak yaðmurda; yoldan
geçenlerin ve pencerelerin ardýnda kendini kuru tutan ve seni faltaþý gibi açýlmýþ gözlerle izleyen ofis
arkadaþlarýna aldýrmadan yaðmurla dans etmek, sýrýlsýklam... inanýn hiç zor deðil... Hayatý bir çok kez silip
tekrar tekrar, baþka noktalardan baþlayabilirim belki ama bir daha "ben" ben olarak gelmeyeceðim bu
dünyaya...
***
Gün devþiriyor... Puslu býraktýðým bir kentten, güneþle yýkanýp devam ettim baþka bir kente... Bulutlarýn
arasýndan hýnzýrca gülümsüyor þimdi kýzýl-sarý huzmelerle güneþ... Söz verdiðim üzere; hiç tanýmadýðým
birinin, hikâyelerinden tanýdýðým bu baþka þehre, selam yolluyorum gözlerimle...
Gün... geceye hazýrlanýyor... kahvenin son yudumu, aðýzda daðýlan o buruk telve, günün akþama karýþmasý
da böyle bir þey bende...
Kapadýðým kahve fallarýnda yollar ve uçaklara benzettiðim figürler görünce sevinirim. Ýçimden bir kumru kanat
çýrparak havalanýr, çocukça bir telaþ baþlar, hazýrlýk gelir ardýndan... E, caným þimdi falý yalancý mý çýkaralým
di mi?... Sezen Aksu'nun "Yola çýkmalý / hemen.." þarkýsý dolanýr dilime...
Þimdi bulutlarda týpký fincandaki þekiller gibi daðýlýyor önümde... þekilden þekile... biçimden biçime giriyor...
sanki adý bir türlü konmamýþ okyanus bitkileri....
Gün batýyor... Ne zaman gün batýmýný izlesem, içimi hüzün kaplýyor...
Kelimelerim bitiyor....
Zeycan Irmak
Ocak.2004 Ýstanbul / Ýzmir
Arkadaþýna Öner
Yorum Oku / Yaz
Yukarý
Gezgin Kahveci : Cüneyt Göksu
Küba'dan Ýzlenimler - 4
"Hasta La Victoria Siempre"
Devrim Öncesi
1929 Wall Street'in çökmesiyle Küba en büyük ekonomik kriziyle baþbaþa kaldý. Beraberinde, askerler hariç
birçok kesimin maaþlarý düþürüldü, gösteri ve protestolara yasaklar getirildi.
1930 Havana'da, 'Küba Baðýmsýzlýðý' konusunda yapýlan bir toplantýyý askerler bastý; 8 öðrenci öldürüldü,
diðerleri "Moskova'nýn sözcüleri" olduklarý gerekçesiyle tutuklandý. Anayasal haklar askýya alýndý.
1934 Ülke'de artan baskýlar, genel grevler ve öðrenci olaylarý sonucunda
"Astsubay Baþkaldýrýsý" olarak bilinen ve 1959 Devrimine kadar sürecek olan
Batista darbesi gerçekleþti. Batista, 25 yýl boyunca ülkeyi, hiç bir ekonomik ve
sosyal iyileþme gerçekleþtirmeden, tamamen ABD'nin çýkarlarý doðrultusunda
yönetti. Özel muhafýz gücü, organize suç örgütleri ve mafya iliþkileriyle Havana, o
zamanlar, "The Latin Las Vegas" olarak anýlýyordu.
1943 1925'de kurulan Küba Komünist Partisi yasal hale geldi.
1945 Fidel Castro Havana Üniversitesi'ne baþladý, ayný yýl Küba, Birleþmiþ
Milletler'e dahil oldu. 26 Temmuz 1953 Kimi öðrenci, iþçi, öðretmen, kimiyse
sanatçý, bazýlarý zengin, bazýlarý fakir, orta sýnýftan 100 kiþiydiler. 26 yaþýnda, hukuk fakültesi mezunu ve
zengin bir çiftçinin oðlu olan genç Fidel Castro Ruz'un peþinden gittiler. 1 yýl boyunca, derslerine devam edip,
iþlerini yürütürken, Havana'nýn zengin semtlerinden Vedado'da, gerilla eðitimlerini yaptýlar. Kitaplarýný satýp,
arabalarýný, iþlerini ipotekleyip, fazla çalýþarak, hiç bir dýþ yardým almadan, "güçlü abi"lerinden destek
istemeden, 15.000 Amerikan Dolarýný toplayýp, silah ve üniforma saðladýlar. 26 Temmuz'da, Santiago
Karnavalý'ndan sonra, adanýn 2. büyük askeri üssüne saldýrdýlar; baþaramadýlar. Hayatta kalanlarsa, 5-15 yýl
arasýnda hapis cezasý aldýlar. Bu giriþimden geriye, Fidel'in, 76 gün kaldýðý hapishanede hazýrladýðý ve
yargýlandýðý mahkemede sunduðu, Amerikan ve Fransýz devrimlerinden örnekleri, José Martí, Rousseau ve
Balzac'tan alýntýlarý, insan haklarý ve Amerika Baðýmsýzlýk bildirgesinden derlenenleri içeren tarihi savunma
belgesi kaldý. Savunma þu sözlerle sonlanýyordu, "Beni mahkum edebilirsiniz, ancak, tarih beni beraat
ettirecektir". 15 yýla mahkum oldu.
1955 Adada yapýlan kampanyalar sonuç verdi; Fidel ve arkadaþlarý hapisten çýkartýlarak, Meksika'ya sürgüne
gönderildiler.
25 Kasým 1956 Fidel Castro'nun liderliðinde, aralarýnda Arjantinli Che Guevara'nýn da bulunduðu 81 kiþi
"Granma" yatýyla, adanýn güneydoðusunda bir yer olan Santiago'dan karaya çýktýlar. Batista'nýn askerleri
tarafýndan pusuya düþürülen bu gruptan, sadece Castro kardeþler Fidel ve Raul, Che, Camilo Cienfuegos ve
bir kaç kiþi Sierra Maestra daðlarýna kaçabildi. 26 Temmuz hareketinin destekçileri, yeniden bir araya
gelerek, bu gerilla hareketini destekleme kararý aldýlar.
1957 Aralarýnda 14 yaþýnda William Soler'inde bulunduðu 4 gencin iþkence görmüþ cesetleri, Santiago'da,
boþ bir binada bulundu; onlar, "Devrim"e destek verdikleri için, bir süre önce tutuklanmýþtý. 2 gün sonra,
siyahlar içinde 500 kadýn, Santiago Meydaný'nda "Çocuklarýmýzýn öldürülmesini durdurun" diyerek, yürüdüler.
Gerillalar ilk saldýrýlarýný, 17 Ocak'ta yaptýlar. 12 Temmuz'da yayýnlanan Sierra Maestra manifestosuyla bütün
Küba halký, "zorbalýk, insan haklarý ihlâlleri ve polis devletine" karþý, devrimi desteklemeye çaðrýldý. Haftalýk
bir dergi, Batista hükümetinde yer alan 20 bürokratýn, Ýsviçre bankalarýnda bulunan bir milyon Amerikan
Dolarý'nýn üzerindeki hesap numaralarýný açýkladý.
1950'lerin sonunda Amerikan sermayesi:
Madenlerin %90'ýný,
Kamu üretiminin %80'ini,
Demiryollarýn %50'sini,
Þeker üretiminin %40'ýný,
Banka hesaplarýnýn %25'ini kontrol ediyordu.
1958 Batista, ABD'den bir milyon dolar askeri yardým aldý. Mart ayýnda avukatlar, mimarlar, mühendisler,
doktorlar, iþçi birlikleri, öðretim üyeleri ortak bir bildiri yayýnlayarak, 26 Temmuz hareketini desteklediklerini
açýkladýlar. Aralýk ayýna gelindiðinde, gerillalar Sierra Maestra daðlarýndan inip Santa Clara'ya kadar gelerek,
Küba'nýn yarýsýný kontrol eder duruma gelmiþlerdi.
1959 1 Ocak'ta, Che Guevara ve Camilo Cienfuegos öncülüðündeki
Devrim güçleri Havana'nýn kontrolünü ele geçirdiler. Batista, ailesi ve
yakýnlarý adadan kaçtýlar. Batista'nýn kaldýrdýðý 1940 Anayasasý
yeniden yürürlüðe girdi. ABD kurulan hükümeti, resmi olarak tanýdýðýný
açýkladý. Che, Kahire'de, Sovyetler Birliði'yle ilk resmi temasý
gerçekleþtirdi. Fidel, Amerikan Ulusal Gazeteciler Birliði'nin davetlisi
olarak, ABD'yi ziyaret etti. 25 Ekim'de, "3 Komutan"dan biri olan Camilo
Cienfuegos uçak kazasýnda öldü.
Devrim Sonrasý ve günümüz…
1960 ABD Baþkaný Eisenhower, Küba'ya yapýlan petrol daðýtýmýný
durdurdu ve Küba karþýtý paramiliter güçleri destekledi.
19 Nisan Sovyetler Birliði'nden gönderilen ham petrol adaya ulaþtý.
7 Haziran Shell, Esso ve Texaco, Sovyet petrolünü rafine etmeyi reddetti.
29 Haziran Shell, Esso ve Texaco rafinerileri devletleþtirildi.
3 Temmuz ABD, Küba'dan þeker alýmýna son verdi.
5 Temmuz Küba'daki bütün ABD kurumlarý ve bankalarý devletleþtirildi.
8 Temmuz Sovyetler Birliði, Çin ve Küba þeker alýmý konusunda 5 yýllýk bir anlaþma imzaladý.
19 Ekim ABD resmi iliþkilerini kesti ve ambargo baþladý.
1961 Ekvator Devlet Baþkaný, ABD'nin, ülkesinin borçlarýnýn silinmesi karþýlýðýnda, Küba'yla diplomatik
iliþkilerin kesilmesini istediðini, açýkladý. CIA ajaný Carlos Antonio Rodriquez Havana'da yakalandý.
Domuzlar Körfezi Çýkartmasý Fidel'in 1959'daki ilk ABD ziyareti sýrasýnda,
Richard M. Nixon bu planýn sunumunu yaptý. Fidel için, "komünist deðilse bile
öyle davranýyor" deðerlendirmesinde bulunmuþtu. Dwight D. Eisenhower Ýþgal
Planýný planladý, 4 Milyon dolarlýk bir bütçe öngördü; fakat 3 günlük savaþýn
maliyeti 46 Milyon dolardý.
John F. Kennedy 1961'de þeçildiðinde, bu planý onaylamak zorunda kaldý;
çünkü, seçim kampanyasý sýrasýnda, özellikle Kübalý sürgünlere, "Komünizm'e her fýrsatta karþý çýkacaðým"
sözünü vermiþti, artýk geri dönüþ olamazdý. Plan, CIA tarafýndan sahneye kondu. 14 Nisan'da, ABD yanlýsý
diktatör Luis Somoza yönetimindeki Nikaragua'dan kalkan 6 gemi, Küba'ya doðru yola çýktý. 15 Nisan
1961'de, Küba þehirleri, kimliksiz uçaklar tarafýndan bombalandý. Birleþmiþ Milletler'e sunulan raporla, bu
uçaklarýn logolarý çýkartýlmýþ Amerikan uçaklarý olduðu, fotoðraflarla kanýtlandý. Giron ve Larga plajlarýndan
baþlayan ilk çýkartmada, Küba'lý pilot Enrique Carreras, Amiral gemisi ve bir destek gemisini batýrdý. Ayný
saatlerde Sovyet büyükelçisi Zorin, "Küba yalnýz deðildir" açýklamasýný yapýyordu. Khrushchev ise,
Kennedy'ye yazdýðý mektupta, "Küba'ya saldýranlarýn, ABD topraklarýnda eðitildiði, ABD silahlarýyla
donatýldýðý, Küba þehirlerini bombalayan uçaklarýn ABD uçaklarý olduðu çok açýktýr. Sovyetler Birliði olarak bu
savaþta Küba halkýnýn ve hükümetinin yanýnda olacaðýz' diyordu.
Bu açýklamalardan sonra, çýkartma yapan ilk birliklere verilen
destek kesildi. Sadece 72 saat süren iþgalin sonunda, 1197 iþgalci
tutuklandý; bunlardan 200'ü, Batista'nýn ordusundan kalan
askerlerdi. Ýlk ateþ bir CIA ajaný tarafýndan açýldý. Ýlk ölen Kübalý
gönüllü bir öðretmendi. 4 Amerikan pilotu ve 100'den fazla iþgalci
öldürüldü. Bir ABD Senatörü, Birleþmiþ Milletler'de, herkesin gözü
önünde, yalan söyledi. Bir ABD Baþkaný bütün dünyanýn gözü
önünde, utanýlacak duruma düþtü. Sonuç olarak, baðýmsýzlýðý için
460 yýldýr mücadele veren bu küçük ülke, ABD emperyalizmine
karþý ilk zaferini kazandý.
1 Mayýs 1961
Domuzlar
Körfezi'nden
sadece 2 hafta
sonra, Havana
Devrim
Meydaný'nda
yapýlan 1 Mayýs
gösterilerinde,
Fidel Sosyalist
Küba'yý dünyaya
duyurdu.
1962 ABD ambargosu, diðer ülkelerden ithal edilen ve Küba malzemesi kullanýlarak üretilen ürünler dahil
olacak þekilde geniþletildi. Yiyecek kýtlýðý ve beraberinde karne kullanýmý baþladý. 29 Mayýs'ta Havana'ya
gizlice gelen Sovyet Delegasyonu, Küba'ya yerleþtirilecek nükleer füzeler hakkýnda görüþmeler yaptý. 8 ve 15
Eylül'de MRBM füzeleri sevk edildi. 27 Eylül'de, Havana'da, 5 CIA ajaný suikast yapmak üzereyken yakalandý.
14 Ekim'de, ABD U2 casus uçaklarý Küba'ya yerleþtirilen Sovyet nükleer füzelerini görüntüledi ve Füze Krizi
baþladý. Baþkan Kennedy hemen bütün füzelerin sökülmesini istedi, Kruschev. Türkiye'de bulunan ayný
özellikteki Jupiter füzelerinin sökülmesi koþuluyla anlaþma saðladý. Nükleer savaþ, her iki liderin soðukkanlý
davranýþýyla önlendi. 24 Kasým'da, Domuzlar Körfezi sýrasýnda yakalanan esirler, 53 Milyon dolar deðerindeki
ilaç ve bebek mamasý karþýlýðýnda geri gönderildi.
1963 17 Kasým'da, Fransýz bir gazeteciyle yaptýðý röportajda Baþkan Kennedy, "Fidel'le anlaþmaya hazýr
olduðunu ve ambargoyu kaldýrmak istediðini" söyledi. Soyyetler Birliði'nin, Küba üzerinden Latin
Amerika'da oynadýðý rolden dolayý üzgün olduðunu da ekledi. Baþkan Kennedy bir suikast sonucu, 22
Kasým'da öldürüldü.
1964 Küba karþýtlarý, Che'nin Birleþmiþ Milletler'de yaptýðý bir konuþma sýrasýnda, binaya bombalý saldýrý
düzenlediler.
1965 Che, diðer Latin Amerika ülkelerinde devrimi yaymak için, Küba'yý terketti.
1966 Sovyetler Birliði'yle, 91 Milyon dolarlýk yeni bir kredi anlaþmasý imzalandý. ABD 1959'dan sonra ülkeye
gelenlere "oturma izni" vereceðini açýkladý. ABD Hava Kuvvetleri pilotu Everett Jackson, Las Villas'daki
devrim karþýtlarýna silah sevkiyatý yaparken yakalandý.
1967 9 Ekim'de Che Guevara, Bolivya'da yakalandý ve bir gün sonra öldürüldü.
1970 Baþlatýlan ulusal kampanyayla Küba tarihinin en büyük þeker hasatý gerçekleþtirildi. Bu tarihte, Küba
ticaretinin %85'ini Sovyetler Birliði ve Doðu Bloku ülkeleri oluþturuyordu.
1972 New York'da, Küba'yla kültürel ve akademik deðiþim saðlanmasý için bir merkez kuruldu. Fidel, 63 gün
süren Afrika, Avrupa ve Sovyetler Birliði gezisine çýktý. Küba ve ABD arasýnda, uçak kaçýrma olaylarýnda
beraber hareket edilmesi konusunda bir anlaþma imzalandý.
1974 Sovyet lideri Brezhnev, 1 haftalýk
ziyaret için Küba'ya geldi. Diplomatik
iliþkilerin kesilmesinden beri ilk defa, 2
ABD senatörü Küba'yý ziyaret etti.
1975 ABD, diðer ülkelerin ürettiði ürünlerin
Küba'ya satýlmasý konusundaki
ambargoyu kaldýrdý. Küba, Angola'nýn
Güney Afrika iþgaline karþýlýk verdiði baðýmsýzlýk savaþýna asker gönderdi. ABD senatosu, 1960 - 1965
arasýnda, Castro'nun öldürülmesi için 8 CIA giriþimi olduðunu açýkladý.
1977 Carter, ABD vatandaþlarýnýn Küba'ya seyahat engelini ortadan kaldýrdý.
1978 Fidel, Guantanamo körfezindeki ABD askeri üssünün kapatýlmasýný istedi. Bu çaðrýdan hemen sonra,
Birleþmiþ Milletler'deki Küba ve Sovyet Misyonu, Küba karþýtlarý tarafýndan bombalandý.
1979 ABD vatandaþý olmuþ Küba'lýlarýn, Küba'daki ailelerini ziyaret etmesi için anlaþma yapýldý. 1 yýl içinde
100.000 ziyaret gerçekleþti.
1980 Çiftçilere, devlete verdikleri mahsulün fazlasýný, serbest fiyatla satma hakký verildi. 1 Nisan'da, Peru
Büyükelçiliði'ne bir minibüsle giren 12 kiþi sýðýnma hakký istedi; görevli bir askeri öldüren sýðýnmacýlara
karþýlýk, Fidel canlý yayýnda yaptýðý konuþmada, ülkeden gitmek isteyenlerin Peru Büyükelçiliði'ne
sýðýnabileceðini söyledi, 7000 kiþi baþvurdu! 21 Nisan'da yapýlan yeni bir duyuruyla, ülkeyi terketmek isteyen
herkesin, Mariel Liman'ýndan çýkabileceði duyuruldu; 125.000 kiþi, mülteci olarak ABD'ye geçti.
1982 ABD Baþkaný Reagan yeniden Küba'ya seyahat yasaðýný yeniden baþlattý.
1984 ABD'yle yapýlan bir anlaþmayla, 1980'de Maiel'den ülkeyi terk eden 125.000 Küba'lýdan 2.746'sýnýn
ülkeye dönmesine izin verildi.
1987 Küba'da, bebek ölümleri binde 13 olarak açýklandý. Bu, Güney Amerika'daki en düþük orandý; hatta,
ABD'den bile düþüktü!
1989 Berlin duvarý yýkýldý.
1990 Castro karþýtý yayýn yapan TV Marti, Miami'den yayýna baþladý. Küba'lý kadýnlar toplam iþ gücünün
%38'ine ulaþtý. Ülke çapýnda, çalýþan kadýnlar için, 1100 adet, çocuk bakým merkezi kuruldu.
1991 Sovyet askerleri Küba'dan ayrýldý. Komünist Parti'de kadýn oraný %21,5'a yükseldi. Küba ve Kanada
arasýnda elektronik posta baðlantýsý kuruldu. Sovyetler Birliði daðýldý ve yýllýk 6 Milyar Dolar tutarýndaki
subvansiyon sona erdi.
1994 Meksika Telefon Þirketi'yle, Telekom altyapýsýnýn iyileþtirilmesi konusunda anlaþma yapýldý.
1995 InterNIC, Küba'ya, Class B internet adresi saðladý. Birleþmiþ Milletler'de, ambargonun kaldýrýlmasý için
yapýlan oylamada, 117 olumlu oya karþý 3 olumsuz oy çýktý. Ambargo yanlýsý ülkeler, ABD, Ýsrail ve
Özbekistan'dý.
1996 www.cubaweb.cu adresli ilk resmi Küba Web sitesi açýldý. Brothers To The Rescue isimli Castro
karþýtý bir grup ABD'den havalandý; Havana üzerinde 2 defa uçarak, halký ayaklanmaya davet eden bildiriler
attýlar. Küba hükümeti, bu uçuþlarýn engellenmesi konusunda ABD'yi uyardý. Bildiri daðýtan uçaklar, 24
Þubat'da uluslararasý sularda düþürüldü. Baþkan Clinton, Küba'da yatýrým yapanlarýn ABD'ye giriþini
engelleyen kanunu onayladý. Birleþmiþ Milletler'de 5. defa yapýlan ambargonun kaldýrýlmasýna yönelik
oylamada 137 olumlu, 3 olumsuz oy çýktý. Papa, Fidel'in Vatikan ziyaretinde, Küba davetini kabul etti.
1997 Havana'nýn en modern ve turistik oteli olan Melia Cohiba'da, Vedado bölgesindeki bir restoran ve bazý
gece klüplerinde, bir dizi terörist patlama oldu. 5 ay sonra El Salvador'lu Raul Ernesto Cruz Leon yakalandý.
1998 Papa John Paul II Küba'yý ziyaret etti. Pentagon hazýrladýðý raporda, Küba'nýn "ABD'nin Ulusal
Güvenliði" için bir tehlike oluþturmadýðýný ve adayla iliþkilerin yeniden kurulabileceðini söyledi. New York
Times'da çýkan bir makalede, Eylül 1997'de yakalanan Raul Ernesto Cruz Leon'un, ABD tarafýndan finanse
edilen, CANF (Cuban-American National Foundation) adýna çalýþan biri olduðu, adada da halen gizli çalýþan
baþka bazý kiþilerin varlýðýndan söz edildi.
1999 Devrimin 40. yýlý kutlandý. Clinton yönetimine sunulan bir raporda, Küba ambargosunun hafifletilmesi
gerektiði, Irak'ýn bile petrol karþýlýðý Amerikan malý ilaç ve yiyecek alabildiðinden bahsedildi. Birleþmiþ
Milletler'de, Ambargo'nun kalkmasý için yapýlan sekizinci oylamada 155 olumlu, 2 olumsuz oy çýktý; ABD ve
Ýsrail!
2000 Dallas Morning News ve Chicago Tribune gazeteleri Havana'da büro açtýlar. Rus Lider Vladimir Putin
adayý ziyaret etti.
2001 Küba Devlet Baþkaný Fidel Castro, Norveç tarafýndan 2001 Nobel Barýþ ödülüne aday gösterildi. Diðer
adaylar, Birleþmiþ Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan, eski ABD Baþkaný Jimmy Carter, Richard Holbrookee
ve Japon tarihçi Saburo Ienaga'ydý. 8 Amerikalý öðrenci burslu olarak Havana Üniversitesi'nde, týpký 4000
Latin Amerikalý burslu öðrenci gibi, týp okumaya baþladý. Eski ABD Genel Saðlýk Servisi Baþkaný, 2 günlük
ziyaretinden sonra hazýrladýðý raporda, "Küba'nýn önleyici saðlýk sisteminin ABD'den daha iyi olduðunu,
ancak, hasta bakýmýnýn ABD'de daha iyi olduðunu" belirtti. Birleþmiþ Milletler'de, Ambargo'nun kaldýrýlmasý
için 10. defa yapýlan oylamada, 167 olumlu, 2 olumsuz oy çýktý; ABD ve Ýsrail! Ambargo tarihinde ilk defa,
Küba Hükümeti tarafýndan ABD'den alýnan mallar, 16 Aralýk'ta Havana limanýna ulaþtý.
2002 2000 ABD vatandaþý, 6 Kongre üyesi, Illinois Valisi ve
eski Baþkan Jimmy Carter Küba'yý ziyaret ettiler. Carter,
Genetik Mühendisliði ve Bioteknoloji Merkezi'nde yaptýðý
konuþmada, Küba'yý biyolojik silah üretmekle suçlayanlarý
yalanladý; yapýlan konuþma, Küba ulusal televizyondan canlý
yayýnlandý. Latin Grammy Ödülüne aday Küba'lý müzisyenler
ABD vize vermediði için, ödül törenine katýlamadý.
Havana'da yapýlan yiyecek fuarýnda, Minnesota Valisi þöyle
diyordu "Ambargo artýk kalkmalýdýr, onlarla ticaret
yapamazsak, nasýl Kapitalizm'e geçirebiliriz!"
2003 Ýç hat seferi yapan bir uçak, Miami'ye kaçýrýldý. Uçaklar Küba'ya geri verilmedi; satýlarak, parasý Küba
hükümetine karþý açýlan davalarda kullanýldý. Havana'da bir gemiyi ABD'ye kaçýrmaya çalýþanlar yakalandý ve
kurþuna dizilerek idam edildi.
Arkasý yarýn...
Cüneyt Göksu
[email protected]
Fotoðraflar: Serpil Yýldýz
Arkadaþýna Öner
Yorum Oku / Yaz
Yukarý
Milenyumun Mandalý : Sait Haþmetoðlu
Editör'den Önemli Not:Sevgili Sait Haþmetoðlu'nun e-romaný görsel öðelerle süslendiðinden, aþaðýdaki
adresten tek týklamayla zevkle okuyabilirsiniz. Üþenmeyin... Týklayýn... Ayrýca bugünden itibaren duygu ve
görüþlerinizi yorum olarak yazabilirsiniz.
http://www.kahvemolasi.com/xfiles/mandal_1.asp
Devamý yok. BÝTTÝ
[email protected]
Yorum Oku / Yaz
Yukarý
Dost Meclisi
Kahve Molasý, siz sevgili kahvecilerden gelen yazýlarla hayat bulmaktadýr.
Her kahveci ayný zamanda bir yazar adayýdýr. Yolladýðýnýz her özgün yazý deðerlendirilecektir.
Kahve Molasý bugün 4.101 kahveciye doðru yola çýkmýþtýr.
Yukarý
Tadýmlýk Þiirler
ZAMAN
Bazen zamaný kendi akýþýna býrakmak gerekir
Nasýl ki baharda çiçekler açýyorsa
Nasýl ki güneþ batýnca yýldýzlar parlýyorsa gökyüzünde
Týpký onun gibi...
Belki yelkovan akrebin üzerinde durur
Belki de her seferinde onu görmezden gelip yoluna devam eder.
Bilinmez. !
Umutla beslenen bu topraklarda
Belki yeni bir gül biter ,yüreðime renk katar
Belki de içimdeki tüm umut kýrýntýlarýný talan eder
Ben zamaný kendi haline býraktým
Ve tüm umudum o SANÝYELER !
Cem Doyuran
Yukarý
Biraz Gülümseyin
Yýkarken deðil sýkarken öldü misali!...
Yukarý
Ýþe Yarar Kýsayollar - Þef garson: Akýn Ceylan
http://rumeliturk.tripod.com/kultur/tulum.htm
Tulum üflemeli bir Türk Halk çalgýsýdýr. Deri kýsmý, Nav ve Aðýzlýk olmak üzere üç kýsýmdan oluþmaktadýr.
Deri kýsmýna hava depolanýr ve koltuk altýndan bastýrýlarak Nav kýsmýna hava gitmesi saðlanýr... Biraz ses
biraz nefes...
http://www.paperfolding.com/
Çocukluðumda babam öðretmiþti kaðýttan kayýk yapmayý. Suyun üstünde süzülerek yüzdüðünü görünce ne
kadar mutlu olmuþtum. Sonradan öðrendimki kaðýt katlamak bir sanatmýþ ve origami diyorlarmýþ bu sanata.
Meraklýsý için origami.
http://www.folklorkurumu.org
Bir toplumun kültürüne ait gerek maddi, gerek manevi kültürlerini araþtýrýp usulüne göre saptayan ve bunlarla
ilgili olarak genel konu ve kaidelere varmak isteyen bir bilimdir.( Masallar , efsaneler , türküler , maniler ,
destanlar , aðýtlar , deyimler...)
http://www.queendom.com/
Genellikle hafta sonlarý okuduðumuz magazin içerikli gazetelerde rastlarýz testlere: Acaba eþim beni
aldatýyormu, cool'muyum yoksa uyuz'un teki mi gibi sorulara cevaplar ararýz. Konuyu sanal ortama taþýyan bu
test web sayfasýný tavsiye ediyorum.
[email protected]
Yukarý
Damak tadýnýza uygun kahveler
FontRenamer [52k] W9x/2k/XP FREE
http://www.neuber.com/free/fontrenamer/index.html
Font klasörünüzdeki font isimlerine baktýðýnýzda, anlaþýlmaz isimlerle karþýlaþýrsýnýz. Neyin ne olduðu
anlamak içinde akla karayý seçersiniz. Bu minik program font klasörünüzdeki tüm font dosya isimlerini esas
font adlarýyla deðiþtiriyor. Merak etmeyin fontlarýnýza hiçbirþey olmuyor, sadece tanýmak kolaylaþýyor. Grafikle
uðraþanlarýn iþine çok yarýyacaktýr eminim.
Yukarý
http://kahvemolasi.com/sayilar/20040129.asp
ISSN: 1303-8923
29 Ocak 2004 - ©2002/04-kahvemolasi.com
istanbullife.com
Kahve Molasý MS Internet Explorer 4.0+ ve 800x600 Res. için optimize edilmiþtir.
Uygulama : Cem Özbatur - Her hakký saklýdýr. Yayýn Ýlkeleri

Benzer belgeler