Nükleer Silahların Yayılması

Transkript

Nükleer Silahların Yayılması
No2NuclearPower.org.uk Brifingi
Ocak 2007
Nükleer Enerjinin Sivil Kullanımı
ve Nükleer Silahların Yaygınlaşması
İnsanlık çok karmaşık, ulusal ihtiraslar çok güçlü, insanın saldırganlık güdüsü barışcıl ve
savaş yanlısı atomun ayrı kalması için fazla baskın. Birinden nefret ederken diğerini
kucaklayamayız; eğer gerçekten de insanlığı devam ettirmek istiyorsak ikiside olmadan
yaşamayı öğrenmeliyiz.
Jacques-Yves Cousteau, 1976
•
•
Nükleer enerji ve silahlar siyam ikizleri gibidir. Nükleer silahların yayılması üzerine
uluslararası kontrollerin başlamasından sonra İsrail, Hindistan, Pakistan ve Kuzey Kore
nükleer silah sahibi olarak sivil ve askeri nükleer enerji arasındaki bağı ortaya koydu.
Hem Uluslararsı Atom Enerjisi Ajansı (IAEA) hem de Nükleer Silahların Yayılmasını
Önleme Anlaşması (NPT) çelişkiler içermekte ve kabul etmektedir- ‘barışçıl’ nükleer
enerjiyi desteklerken aynı zamanda nükleer silahların yayılmasını önlemeye çalışmak.
•
Nükleer bomba yapımı için fisyon maddeleri gerekmektedir - uranyum-235 veya
plütonyum-239. Sorun, hemen hemen bütün reaktörlerin yakıt olarak uranyum kullanması
ve işletmede oldukları sürece plütonyum üretmeleridir.
•
Nükleer silahların yayılmasının kontrolünde önemli bir engel Pakistanlı biliminsanı
Abdul Qaadeer Khan tarafından kurulan Khan ağının zenginleştirme teknolojisini
İran, Libya ve Kuzey Kore gibi ülkelerle paylaşmış olmasıdır.
•
Geniş bir yeniden işleme tesisinde plütonyumun nükleer silah için ayrıştırılmasını engellemek
imkansızdır.
•
Küçük boyutlu bir plütonyum ayrıştırma tesisi dört ile altı ayda inşa edilebilir, yani sıradan
bir nükleer reaktöre sahip herhangi bir ülke göreceli olarak daha hızlı şekilde nükleer
silah üretebilir. Fisyon maddelerinin üretiminin bir kaç ‘güvenilir’ ülke ile sınırlandırmak
işe yaramayacaktır. Bu yeni çatışmalar doğuracak ve küresel güvenlik tehdidi yaratacaktır.
İklim değişikliği ve nükleer silahların yayılması riskini nükleer enerjiyi sonlandırarak sürdürülebilir
enerjileri destekleyecek yeni bir BM ajansı gerekmektedir.
Giriş
Nükleer enerji ve nükleer silahlar siyam ikizleri gibidir– fiziksel olarak doğumdan itibaren
Bir bütün, birlikte büyüyen, ve birbirlerini şekillendiren. İngiltere Kraliçesi 1956 yılında
Calder Hall’da (Sellafield) ‘dünyanın ilk nükleer santralini’ açarken, santralin öncelikli
görevi İngiliz bombaları için plütonyum üretmekti; sivil ve askeri nükleer enerjinin ayrılmaz bir
bütünün parçaları olduğunu açıkça kanıtladı.(1)
Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması’nın (NPT) yürürlüğe girdiği 1970 yılından beri,
İsrail, Hindistan, Pakistan ve Kuzey Kore nükleer silahlar geliştirdi ve sivil nükleer enerji ile nükleer
Silahlar arasındaki bağı sergiledi. Bazıları uranyumu silah seviyesine kadar zenginleştirdi, diğerleri
ise kullanılmış nükleer yakıtlardan plütonyumu ayrıştırdılar, ve tabi bazıları da her ikisini de
gerçekleştirdi. Teknoloji dünyaya yayılırken, bu genellikle nükleer güçlerin suç ortaklığı ile
oldu.
Uluslararası anlaşmalar nükleer enerji küresel düzeyde desteklenirken nükleer silahların yayılmasının
da kontrol altında tutulabileceği sanrısını yaratıyor. Ancak nükleer silahlanmayı engellemenin tek
yolu nükleer enerjinin yerine ucuz, güvenli, temiz ve sürdürülebilir yollarla enerji ihtiyacımızı
karşılayarak dünya barışını tehdit etmek yerine teşvik etmektir.
Barış için Atom Efsanesi
"Ajans atom enerjisinin dünya üzerinde barışa, sağlığa ve refaha olan katkısını hızlandırmanın
ve arttırmanın yollarını arayacaktır. Mümkün olduğunca, kendisi tarafından, talep üzerine,
denetimi veya gözetimi altında yardımlarının askeri amaçlarla kullanılmasına engel olacaktır."
IAEA’nın Konumu Paragraf II
NPT Paragraf IV barışçıl amaçlarla nükleer teknolojinin geliştirme hakkının
‘dışlanamayacağını’, bu amaçlarla alışveriş yapanlara güvence eder.
Aralık 1953’te, ABD Başkanı Eisenhower, ‘Barış için Atom’ programının bir parçası olarak
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın (IAEA) kurularak, nükleer maddelerin, onların güvenli
şekilde saklanmasının ve barışçıl amaçlarla kullanımının gözetimine verilmesini önerdi. 1957
yılında, IAEA ‘atom enerjisinin dünya üzerinde barışa, sağlığa ve refaha olan katkısını
hızlandırması ve arttırması’ amacıyla kuruldu. İmzalar 1968’de NPT ile devam etti.
Ancak IAEA ve NPT temel bir çelişki barındırmaktadır– her ikisi de ‘barışçıl’ nükleer enerjiyi
teşvik etme amacındayken nükleer silahların yayılmasını durdurmaya çalışmaktadır. NPT’nin
nükleer silah sahibi üyelerin (1 Ocak 1967’ye kadar nükleer silah üretmiş veya denemiş ülkeler
olarak tanımlanmıştır) – ABD, Sovyetler Birliği İngiltere, Fransa ve Çin– nükleer silah sahibi
olmayan ülkelere nükleer silah veya teknolojisini transfer etmesi yakalanmışken, sivil nükleer
girişimler için teknoloji sağlamakla görevlendirilmişlerdir. Karşılığında ise nükleer silah sahibi
olmayan ülkeler silah üretmeye çalışmamayı ve sivil nükleer maddeleri üzerinde ‘muhafızların’
gözetimini kabul etmiştir.
1968 yılında daha NPT üzerindeki imzalar kurumadan, ABD’deki yetkililer üstlerini barışçıl
amaçlarla kullanılacağını iddia ederek nükleer silahlarda kullanılabilecek yakıt elde eden nükleer
silah sahibi olmayan ülkelerin haftalar içerisinde nükleer cephaneye sahip olabileceği yönünde
uyarmıştı. Ancak bu uyarı sessiz bir şekilde göz ardı edilmişti.(2)
Fisyon maddeleri
Nükleer bomba üretmek için fisyon maddeleri gerekmektedir- uranyum-235 veya plütonyum239. Sorun, hemen hemen bütün reaktörlerin yakıt olarak uranyum kullanması ve işletmede
oldukları sürece plütonyum üretmeleridir.
Doğal uranyumun içerisinde sadece yüzde 0.7 oranında parçalanabilir olan uranyum-235 bulunur.
Gerisi uranyum-238’dir. Bu zincirleme bir reaksiyonu desteklemek için çok seyrektir ve en modern
Reaktörlerde yakıtın içindeki uranyum-235 miktarının yüzde 2 veya 3’lere çıkartılması
gerekmektedir– zenginleştirme olarak bilinen işlem ile… Ancak, uranyum-235’in oranını yüzde
90’lara çıkartarak nükleer bomba yapmak mümkündür. Yani, temel olarak uranyum zenginleştirme
teknolojisine sahip herkes nükleer silah teknolojisine de sahiptir. Bir nükleer bomba 20 kilogram
Yüksek Düzeyde Zenginleştirilmiş Uranyum’a ihtiyaç duyar (HEU).
Bir nükleer reaktör ile çalışırken uranyum-238 plütonyum-239’a dönüşür, atıktan plütonyumun
ayrıştırılması sağlayacak ekipman ile nükleer reaktöre sahip hemen herkes plütonyumdan bomba
üretebilir. Plütonyumun ayrıştırılması nükleer ayrıştırma santrali olarak bilinen tesislerde
gerçekleştirilen kimyasal bir süreçtir. Bir nükleer reaktörde farklı plütonyum izotopları da
üretilmektedir. Verimli ve öngörülebilir bir nükleer silah üretmek için üretilmiş olan
plütontyum-239’un oranını en üst seviyeye çıkartmak gerekir. ABD Enerji Departmanı tarafından
da belirtildiği üzere randıman ve verimlilik üzerine çok fazla kaygınız yoksa herhangi bir seviyede
plütonyum ile de nükleer silah üretebilirsiniz.(3)
2003 yılının sonunda dünyada 1,830 ton plütonyum bulunduğu öngörülüyordu–225,000’in üzerinde
nükleer silah üretmeye yetecek kadar.(4) Bazı ülkeler durumu daha da karmaşık hale getirerek
plütonyumu nükleer reaktörlerde yakıt olarak kullanmak için nükleer atıklardan ayrıştırmak
için yeniden işleme tesislerine sahiptir.
Nükleer silahların yayılması – uranyum rotası
Nükleer silahların yayılmasının engellenmesinde en büyük engellerden birisi uranyumun içerisinde
uranyum-235 izotopunun arttırılmasını sağlayan uranyum zenginleştirme teknolojisinin yayılmasıdır.
Sözde barışçıl nükleer teknolojinin askeri amaçlarla kullanımına Khan ağından daha iyi bir örnek
olamaz. Abdul Qaadeer Khan gizli uranyum zenginleştirme teknolojisine erişimi sağladığı iddia
edilen küresel bir nükleer bilgi ve ticaret ağı kurmayı başardı. Dünyanın farklı yerlerindeki şirketler
aracılığıyla yapılan yasal ve yasadışı işlemler sayesinde ultra santrifüj zenginleştirme teknolojisi
Libya, Kuzey Kore ve İran’a ihraç edildi.(5) Örneğin İran, NPT’ye üye bir ülke olmasına rağmen
IAEA’ye haber vermeden uranyum zenginleştirme programı başlattı. Yani mevcut kontroller, yasal
düzenlemeler ve yönetmelikler çok hassas nükleer teknolojinin ithalini durdurmakta başarısız oldu.
Nükleer silahların yayılması – plütonyum rotası
IAEA sisteminin bir başka önemli açığı ise kullanılmış yakıttan plütonyumu ayrıştıran yeniden
işleme tesislerini yeterli şekilde gözetim altında tutması imkansızdır.(6) Silahlarda kullanılabilir
maddelerin ayrıştırılmasında en hassas santraller ticari yeniden işleme tesisleridir. Nükleer silahlarda
da kullanılabilecek büyük miktarlarda plütonyumu idare ederler- genellikle yıllık 7 ya da 8 ton. Bir
nükleer silah sadece 3 veya 4 kilogramlık reaktörde üretilmiş plütonyum ile yapılabilir. Bu kadar
küçük miktarda plütonyumun bu kadar fazla plütonyumun idare edildiği bir tesiste zamanında fark
etmek, günümüz teknolojisi ile imkansızdır; yani IAEA’nın imkansız bir görevi vardır. Ajans ticari
plütonyum yeniden işleme tesislerinin yüzde 99’un üzerinde bir etkinlik ile muhafaza edilebileceğini
iddia eder. Bu, en iyimser değerlendirme ile dahi, yüzde 1’lik plütonyumun gözden kaçması yıllık 25
nükleer silah yapımına yetecek kadar, 70 ya da 80 kilogram plütonyuma denk gelmektedir.(7)
“Nükleer silah üretimini engelleyen” Reaktörler – bir kavram hatası
Ancak plütonyumun kullanılmış yakıttan ayrıştırılması için büyük çaplı endüstriyel bir tesise
ihtiyaç duyulmamaktadır. Hızlı ve basit şekilde tasarlanmış bir plütonyum ayrıştırma tesisi
inşaata geçtikten dört veya altı ay sonra çalışmaya başlayabilir.(8) Nükleer silah programlarını
sonlandırmaları karşılığında Kuzey Kore ve İran gibi ülkelere sivil nükleer reaktörler inşa
etmeleri için yardım edilmesi sıkça tekrarlanan bir öneridir. Bu konvansiyonel nükleer
reaktörlerden silah üretilemeyeceğine dayanan temelden yanlış bir öngörüdür.
Mesela Kuzey Kore, nükleer silah programını sonlandırması karşılığında Hafif Su Reaktörleri
(LWR) talep etti. Ancak, aslında, bu reaktörler etkin plütonyum üreticileridir. Plütonyumun
kalitesi büyük çapta yakıtın reaktör içerisinde ne kadar uzun süre bırakıldığına bağlıdır. Eğer
yakıt reaktöre konduktan çok kısa bir süre sonra çıkartılırsa, yüksek kalitede plütonyum
üretimi en üst seviyeye çıkartılır. Ancak reaktörler elektrik üretim modunda çalıştırılsa dahi,
reaktörden çıkan plütonyum ile silah üretilebilir, sadece silah seviyesinde plütonyumdan üretilen
kadar etkin ve öngörülebilir olmaz.
Kasım 2005’te Kuzey Kore’ye iki adet LWRs sağlama projesi iptal edildi, ancak devam
edilseydi dahi rejimin elindeki silaha dönüştürülebilir malzeme azalmak yerine artacaktı.
Pandoranın Kutusu’nu açmak
Nükleer silah programı olan bütün ülkeler NPT’ye taraf değil. İsrail, Pakistan ve Hindistan’ın
nükleer silah sahibi olduğu biliniyor ve hiçbiri Anlaşma’ya Taraf değil. Her üçü de nükleer
enerji ve silahlar arasındaki bağı ortaya koydu. Ancak, şaşırtıcı şekilde, ABD Başkanı George
Bush yakın zaman içerisinde Hindistan ile nükleer enerji programına yardım etmek üzere anlaşarak,
anlaşmanın dayanağı olan temel prensibi hiçe saydı- nükleer enerji geliştirmek üzerine destek
ancak nükleer silahlardan uzak duranlara sağlanacaktır. Hiç şüphe yok ki NPT’nin
önemsenmemesi nükleer silahlanmanın yayılmasını teşvik ediyor. Japonya, Brezilya, Endonezya,
Güney Afrika, Arjantin ve pek çok diğer teknolojik olarak gelişmiş ülke yabancı nükleer
Teknolojilere erişim için NPT’ye uymayı seçti. Eğer Hindistan her koşulda destek görüyorsa,
Neden nükleer silahsızlanma üzerine anlaşalım? Geçmiş ABD Başkanlarından Jimmy Carter
anlaşma için ‘Pandora’nın nükleer silahlanma kutusunu açmaya bir adım daha yaklaşıldı’ dedi.(9)
Silahlanma için temelleri atmak
IAEA Genel Direktörü Mohammed ElBaradei nükleer silah teknolojisine erişimi kontrol etmenin
gittikçe zorlaştığını ve nükleer silahlanmanın engellenmesine yönelik yapının
uranyum zenginleştirme veya yeniden işleme teknolojilerinin yayılmasını ve hatta silahlarda
kullanılabilecek maddelere erişimi engellemek için yapabileceği hiçbir şey olmadığını fark etti.(10)
Ona göre çözüm plütonyum ve zenginleştirilmiş uranyum bulundurmamak. (11) Mantıken, kapsamlı
Bir fisyon maddeleri anlaşması getirerek, bütün uranyum zenginleştirme ve yeniden işleme tesislerini
yasaklamalıyız. Bunun yerine ElBaradei, fisyon maddelerinin üretiminde ‘uluslararasılaşma’
çağrısında bulundu– bütün devletleri uranyum zenginleştirme ve yeniden işleme tesislerini işletmekten
men ederek.(12) Ancak devletlere yine de nükleer reaktörlerinde kullanılmak üzere nükleer maddeler
sağlanarak daha fazla nükleer silahlanmanın temelleri atıldı. IAEA’nın Çoktaraflı Nükleer
Yaklaşımlar (MNA) önerisi, hayata geçirilirse, nükleer enerjinin bazı temel sorunlarını çözmek
yerine, nükleer silahlanmayı ve radyoaktif kirlenmeyi arttıracak ve de plütonyum, nükleer yakıt
ve yüksek düzeyli radyoaktif atıkların nakliyesini arttıracak.(13)
IAEA planına benzer, gelişmekte olan ülkelerde nükleer enerjinin devasa şekilde yayılmasına sebep
olacak bir başka fikir de ABD tarafından desteklenmekte. Fikir bomba yapımı için maddeleri
ayrıştırabilecek daha hassas nükleer tesisleri sadece G8 ülkelerinde bulundurmak. Diğer ülkelerin
uranyum yakıtı zenginleştirmesine ya da kullanılmış yakıtı yeniden işleyerek plütonyum çıkartmasına
izin verilmeyecek. Elektrik üretmek için reaktör bulundurmalarına izin verilecek ancak yakıt
zenginleştirme ve yeniden işleme servislerini G8 ülkelerinden almak zorunda kalacaklar.(14)
Kimin ne tür teknolojilere erişebileceğini kontrol etmek nükleer silahların yayılmasının engellenmesine
bir çözüm değil. Böyle bir sistem anlaşmazlıkları arttıracak ve küresel bir güvenlik tehtidi
yaratacak.(15) Batı için diğerlerine ‘yaptığımı yapma söylediğimi yap’ demekten başka bir çare yokİran mesela- Batı ile aynı nükleer tesisleri inşa etmelerine izin verilmiyor.
Plütonyum ekonomisi
Nükleer silahlanmanın yayılması engellenmeye çalışılırken, aynı zamanda nükleer enerji iklim
değişikliğinin çözümü olarak sunulmaktadır. Ancak uranyum kaynaklarının sınırlı olduğu gerçeğine
dayanarak, bu daha fazla silahlarda kullanılabilecek plütonyumun ayrıştırılması ve silahlı muhafızlar
eşliğinde dünyanın farklı yerlerine nakliyesi anlamına gelir.
IAEA ve OECD’ye göre, kabul edilebilir bir maliyet ile madenciliği yapılabilecek, belirlenmiş
Uranyum rezervlerinin tamamı yaklaşık 4.7 milyon tondur, ki bu mevcut talep ile 85 yıl yetecektir.
Dünya uranyum kaynakları çok büyük ihtimalle daha fazladır- 35 milyon tona kadar- ancak bunları
çıkartmak çok pahalı ve kullanılacak enerji ile salınacak karbon miktarı ile anlamsız olacaktır. Yani,
eğer nükleer enerji kullanımında küresel bir artış olursa, endüstri, silahlarda kullanılan plütonyum ile
çalışan hızlı reaktörler geliştirmeye çalışacak ve süreç içerisinde daha fazla plütonyum yaratılacaktır.
Teorik olarak bu uranyum kaynaklarının yeterlilik süresini 2,500 yıla çıkartacaktır.(16)
Bu ‘plütonyum ekonomisi’ daha fazla yeniden işlemeye ve plütonyum ve karıştırılmış uranyum ve
plütonyum oksidin (MOX) küresel olarak taşınmasına sebep olacaktır; ve nükleer silahların yayılmasını
kontrol altında tutma ve nükleer terörizmi engelleme çabalarına ciddi bir tehdit oluşturacaktır.
Birleşmiş Milletler Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) iklim değişikliğini küresel bir
hızlı reaktörler programı ile engellemeye çalışmanın yaratacağı güvenlik tehtidi ‘devasa olacaktır’
dedi.(17) Hızlı reaktörler olmadan dahi, desteklenen mevcut reaktör tasarımları da plütonyumun
kolaylıkla ayrıştırılabildiği MOX yakıtı ile çalışabilir.
Sonuç
IAEA ve NPT’nin geçmişi barışçıl nükleer enerjinin bir mit olduğunu ortaya koyuyor. ‘Barışçıl’
Nükleer enerjiyi desteklemek nükleer silahların yayılmasını hızlandırdı. Hindistan, Pakistan,
İsrail ve Kuzey Kore’deki nükleer reaktörlerden, daha sonra nükleer silahlarda kullanılan
nükleer maddeler elde edildi. Nükleer maddelerin yayılmasını sınırlandırırken nükleer enerjiyi
desteklemek işe yaramıyor. IAEA’nin hastalığı iyileştirmek yerine semptomları giderme
yaklaşımı sürdürülebilir ve derinlemesine bir çözüm değildir.
Birleşmiş Milletler’in çifte bela iklim değişikliği ve nükleer silahların yayılmasını durdurmak
için, açıkça nükleer enerjinin sonlandırılması ve yerine daha ucuz, güvenli, temiz ve sürdürülebilir
yöntemlerle enerji ihtiyacımızı karşılayarak dünya barışını tehdit etmek yerine destekleyebileceğimizi
açıkça ifade eden yeni bir yapı oluşturması gerekmektedir.(18)
Nükleer silahların kısa kronolojisi
Mayıs 1967 Altı Gün Savaşı’nın şafağında İsrail hızla iki, ilkel ama atılabilir, nükleer silah üretti.(19)
İsrail’in nükleer silahlarını üretmesini sağlayan maddeler Fransa’nın yardımıyla inşa edilen Dimona
nükleer reaktöründen elde edildi.(20)
1968 Fransa’nın uranyum teminini durdurduğu İsrail, yürüttüğü tahmin edilen, Plumbat Operasyonu
ile 200 ton uranyum oksidi garanti altına aldı.(21)
18 Temmuz 1970 New York Times ABD Hükümeti İsrail’in nükleer silahlara sahip olduğuna inanıyor
dedi.
1974 CIA İsrail’in nükleer silahlarını on ile yirmi arasında olarak öngördü. Öngörü, 1970’den beri
çalınan uranyum ile üretilenlere ek olarak, altı bombaya yetecek kadar plütonyumun ayrıştırıldığı
tahminine dayanıyordu.
Mayıs 1974 Hindistan nükleer bir cihaz patlattı. Hindistan’ın Kanada yapımı reaktöründen işlenerek
alınan plütonyum nükleer bomba yapımı için kullanılmıştı.(22)
Temmuz 1977 Güney Afrika’nın Kalahari Çölü’ndeki nükleer deneme hazırlıkları fark edildi.(23)
Deneme İsrail’in yardımları ile hazırlanmış ancak ABD ve SSCB’nin ortak müdahalesi ile
engellenmişti.(24)
22 Eylül 1979 Bir ABD uydusu, Güney Afrika kıyılarında düşük seviyeli bir nükleer patlama tesbit etti.
Bomba zenginleştirilmiş uranyum ile yapılmıştı. Güney Afrika zenginleştirme teknolojisini
Almanya’nın yardımları ile geliştirdi. Denemenin İsrail-Güney Afrika ortaklığında olduğuna
inanılıyordu.
7 Haziran 1981 İsrail uçakları Irak’ın Bağdat’ın hemen dışındaki Osirak reaktörünü bombaladı.
İsrail Irak’ın NPT’ye taraf bir ülke olmasına rağmen Osirak’ta nükleer silah ürettiğini iddia
etti.(25)
5 Ekim 1986 Dimona reaktöründe çalışmış bir teknisyen, Mordechai Vanunu, İsrail’in nükleer
silah programı ile ilgili bilgilerini paylaştı. Daha sonra Vanunu İsrail ajanları tarafından kaçırılmış,
yargılanmış ve mahkumedilmişti.(26)
1987 Batı Almanya, ABD’den gelen baskılar sonucunda İran’ın parasını ödediği Buşehir nükleer
santralini tamamlamayı reddetti. İran NPT’ye taraf bir ülke, ancak ABD yetkilileri santrali
tamamlamamak için ‘sağlam nükleer silahları engelleyici temeller’ olduğunu iddia ediyor.(27)
1989’un başı ABD uydu görüntüleri Kuzey Kore’de, yeniden işleme tesisi Y_ngby_n-kun’u da
barındıran, nükleer araştırma merkezinin inşaatını ortaya çıkartıyor. Kuzey Kore’nin de silah
seviyesinde uranyum ürettiği iddia ediliyor.(28)
1994 Kuzey Kore nükleer programını dondurmayı, 5 MW’lık plütonyum üreten reaktörünü
ve plütonyum üretebilecek diğer iki reaktörünün inşaatını durdurmayı kabul ediyor. Karşılığında
ABD’nin öncülük ettiği Kore Enerji Gelişim Organizasyonu (KEDO) konsorsiyumu tarafından iki adet
Hafif Su Reaktörü (LWR) inşa edilecek.(29)
Mayıs 1998 11 ve 13 Mayıs arasında Hindistan nükleer silah denemeleri gerçekleştirdi, ve Pakistan
kendi nükleer cihazlarını 28 ile 30 Mayıs arasında patlattı.(30)
Aralık 2001 İsrail’in önde gelen belgesel ekiplerinden biri bir televizyon belgeselinde İsrail’in nükleer
silah programında Fransa’nın nasıl suç ortaklığı yaptığını ortaya koydu.(31)
2002 İran’da Natanz’da deklere edilmemiş uranyum zenginleştirme tesisi ortaya çıktı.(32)
16 Ekim 2002 Kuzey Kore’nin nükleer silah yapımı amacıyla uranyum zenginleştirme programı başlattığı
ortaya çıktı.(33)
10 Ocak 2003 Kuzey Kore NPT’den geri çekilecek ilk ülke olma niyetini açıkladı.(34)
6 Haziran 2003 IAEA İran’ın ‘nükleer maddelerin sayımı, işlemlerin ve kullanımın
raporlanması ve nükleer maddelerin saklandığı ve işlendiği tesislerin bildirilmesine’
yönelik yükümlülüklerini yerine getirmediğini bildirdi.(35)
26 Ağustos 2003 IAEA Müfettişleri Natanz’da yüksek düzeyde zenginleştirilmiş uranyum
(HEU) izlerine rastladı. İranlı yetkililer izlerin ‘başka bir ülkeden’ alınan teçhizattan
kaynaklandığını iddia etti.
25 Eylül 2003 IAEA Müfettişleri İran’ın ikinci tesisinde de HEU izlerine rastladı.
Ekim 2003 Varış yeri Trablus olan bir Alman gemisi durdurularak bir İtalyan limanına çekildi
ve gemideki santrifüj bileşenlerine el konuldu. Parçalar Malezya’da yapılmış ve Orta Doğu
üzerinden gönderilmişti. Sonrasında gerçekleştirilen IAEA soruşturması sonucunda Kaddafi
Libya’nın yasadışı nükleer programını sonlandırdı.(36)
9 Kasım 2003 IAEA bir rapor yayınlayarak İran’ın, daha önceden reddetmesine rağmen,
küçük miktarda plütonyum ürettiği ve uranyum heksaflorid üzerinde deneyler yaptığı,
ve bunlara ek olarak uranyum zenginleştirme tesisi kurduğunu ortaya koydu.
Raporda ‘ İran’ın geçmişteki örtbas girişimleri göz önüne alındığında ajansın nükleer
programın tamamen barışçıl amaçlarla yürütüldüğünü onaylaması zaman alacaktır’ denildi.
Ertesi gün İran uranyum zenginleştirme çalışmalarını geçici olarak durdurdu.
12 Kasım 2003 IAEA İran’ın gizli bir silah programı olduğuna dair hiçbir kanıt olmadığını,
ancak plütonyum üretiminin kaygı verici olduğunu ifade ediyor. (37)
2004 Dünya Pakistanlı biliminsanı Abdul Qadeer Khan’ın Kuzey Kore, İran ve Libya’nın da
aralarında bulunduğu bir dizi ülkeye nükleer silah teknolojisi ile ilgili bilgiler sağladığını
öğreniyor.
Temmuz 2005 Hindistan’ın nükleer tesislerinde muhafız bulundurmak karşılığında ABD
Hindistan ile sivil nükleer işbirliği anlaşması imzalıyor.
3 Ağustos 2005 İngiliz Ulusal Arşivleri’nden çıkan belgeler İngiltere’nin İsrail’e 1959 ve 1960
yılları arasında (plütonyum üretimi için gerekli olan) ağır su satarak, Dimona’daki İsrail’in
nükleer programı için önemli destek sağladığını ortaya çıkarttı. İngiltere ayrıca 1950 ve 1960’lar
arasında İsrail’e başka hayati materyaller de sağladı.
Mart 2006 İran uranyum zenginleştirmeye tekrar başlama kararı alıyor.
Kaynakça
(1) Durie, S and Edwards, R (1982) Fuelling the Nuclear Arms Race
, Pluto Press.
(2) Gilinsky, V., Miller, M.,and Hubbard, H., A fresh examination of the proliferation dangers of Light
Water Reactors
, October 22nd 2004, Nonproliferation Policy Education Center, Washington.
http://www.npecweb.org/Frameset.asp?PageType=Single&PDFFile=Report041022%20LWR&PDFFolder=Reports
(3) U.S. Department of Energy, Nonproliferation and Arms control Assessment of Weapons-Usable
Fissile Material Storage and Excess Plutonium Disposition Alternatives
, (1997), 37, excerpted in
http://www.ccnr.org/plute.html
(4) Albright, D and Kramer, K (July 2004) Plutonium Watch: Tracking Plutonium Inventories , ISIS
http://www.isis-online.org/global_stocks/end2003/plutonium_watch2005.pdf (The authors estimate
that the amount of plutonium grows at about 70 tonnes per year)
(5) Joop Boer, Henk van der Keur, Karel Koster, Frank Slijper, A.Q. Khan, Urenco and the
proliferation of nuclear weapons technology: The symbiotic relation between nuclear energy and
nuclear weapons,. Greenpeace International May 2004.
http://www.greenpeace.org/international/press/reports/a-q-khan-urenco-and-the-prol
(6) Miller, M. M., Are IAEA Safeguards on Plutonium Bulk-Handling Facilities Effective? , Nuclear
Control Institute, Washington, DC., August 1990. http://www.nci.org/k-m/mmsgrds.htm
and Leventhal, P., IAEA Safeguards Shortcomings: A Critique
, Nuclear Control Institute, Washington,
DC., September 12, 1994. http://www.nci.org/p/plsgrds.htm
(7) Berkhout, F. and Walker, W., Safeguards at Nuclear Bulk Handling Facilities, in Poole, J. B. and
Guthrie, R., (eds.), Verification 1992 , Verification Report 1992, Brassey's, London, 1992, p.199-209.
and Johnson, S. and Islam, N., The Current IAEA Approach to Implementation of Safeguards in
Reprocessing Plants , Proceedings of the Third International Conference on Facility Operations Safeguards Interface, 1991.
(8) The end of KEDO: Why supplying a nuclear reactor to North Korea would have increased
proliferation risks in East Asia, by Shaun Burnie and Tom Clements, Greenpeace International, May
2006. http://www.greenpeace.org/raw/content/international/press/reports/the-end-of-kedo.pdf
See also Ref. (2)
(9) Carter, J (29th March 2006) A Dangerous Deal with India
, Nuclear Age Peace Foundation.
http://www.wagingpeace.org/articles/2006/03/29_carter_dangerous-deal.htm
(10) Mohamed ElBaradei, “Towards a Safer World,” Economist, October 18, 2003.
(11) Beals, G A race against Time, Newsweek, May 20, 2004, at
http://msnbc.msn.com/id/5024764/site/newsweek/.
(12) Washington Post 14th June 2006
http://www.iaea.org/NewsCenter/Transcripts/2006/transcr14062006.html
(13) The Real Face of the IAEA Multilateral Approaches: The proliferation of nuclear weapon material
& environmental contamination
. Greenpeace International Briefing, 26th September 2005
http://www.greenpeace.org/international/press/reports/IAEAmultilateralnuclearapproachreport
(14) Edwards, R Revealed G8 Plan for Global Nuclear Expansion , Sunday Herald 9th July 2006.
http://www.robedwards.com/2006/07/revealed_g8_pla.html
(15) IPCC working group II (1995) Impacts, Adaptions and Mitigation of Climate Change: ScientificTechnical Analyses. Climate Change 1995 IPCC working group II.
http://archive.greenpeace.org/comms/no.nukes/nenstcc.html
(16) UN 5th June 2006 http://www.un.org/apps/news/story.asp?NewsID=18741&Cr=uranium&Cr1=
(17) IPCC working group II (1995) Impacts, Adaptions and Mitigation of Climate Change : ScientificTechnical Analyses. Climate Change 1995 IPCC working group II.
http://archive.greenpeace.org/comms/no.nukes/nenstcc.html
(18) See for example “The Case for Establishing an International Sustainable Energy Fund”
http://www.gracelinks.org/energy/docs/CaseforISEF.pdf
(19) Cohen, A (1998) Israel and the Bomb
, Columbia University.
(20) See ref 1 pp74
(21) Israel Nuclear Chronology: Nuclear Threat Initiative January 2005
http://nti.org/e_research/profiles/Israel/Nuclear/3635_3637.html
(22) See ref 1 pp69
(23) See ref 1 pp71
(24) Israel Nuclear Chronology: Nuclear Threat Initiative January 2005
http://nti.org/e_research/profiles/Israel/Nuclear/3635_3637.html
(25) See ref 1 pp55
(26) Israel Nuclear Chronology: Nuclear Threat Initiative January 2005
http://nti.org/e_research/profiles/Israel/Nuclear/3635_3637.html
(27) Iran Nuclear Chronology: Nuclear Threat Initiative.
http://nti.org/e_research/profiles/Iran/1825_1857.html
(28) North Korea Nuclear Chronology: Nuclear Threat Initiative.
http://nti.org/e_research/profiles/NK/Nuclear/46_89.html
(29) Simpson, F (11th December 2002) North Korean Nuclear Weapons Programme and the Nuclear
Non-Proliferation Regime: Reactions and Prospects for Regime Adaptation. BASIC
http://www.basicint.org/pubs/Notes/2002NorthKorea.htm
(30) What is next after the latest nuclear tests? June 1998. Nuclear Age Peace foundation.
http://www.wagingpeace.org/articles/1998/06/00_whats-next.htm
(31) Israel Nuclear Chronology: Nuclear Threat Initiative January 2005
http://nti.org/e_research/profiles/Israel/Nuclear/3635_3637.html
(32) Albright, D and Hinderstein, C, Iran, Player or Rogue? Bulletin of Atomic Scientists,
September/October 2003.
http://www.thebulletin.org/article.php?art_ofn=so03albright
(33) Simpson, F (11th December 2002) North Korean Nuclear Weapons Programme and the Nuclear
Non-Proliferation Regime: Reactions and Prospects for Regime Adaptation. BASIC
http://www.basicint.org/pubs/Notes/2002NorthKorea.htm
(34) Chaffee, D, (!0th April 2003) North Korea’s Withdrawal from the Nonproliferaion Treaty Official .
Nuclear Age Peace Foundation. http://www.wagingpeace.org/articles/2003/04/10_chaffee_koreanpt.htm
(35) Iran Nuclear Chronology: Nuclear Threat Initiative.
http://nti.org/e_research/profiles/Iran/1825_2612.html
(36) Weiss, L, (2005) Turning a Blind Eye Again? The Khan Network’s History and Lessons for US
Policy
. Arms Control Today.
http://www.armscontrol.org/act/2005_03/Weiss.asp
(37) Iran Nuclear Chronology: Nuclear Threat Initiative.
http://nti.org/e_research/profiles/Iran/1825_2612.html

Benzer belgeler