Türk Otomotiv Sanayinde Firma Ölçeğinde Teknolojik Yetenek

Transkript

Türk Otomotiv Sanayinde Firma Ölçeğinde Teknolojik Yetenek
Paper presented at EconAnadolu 2011: Anadolu International Conference in Economics II
June 15-17, 2011, Eskişehir, Turkey.
Türk Otomotiv Sanayinde Firma Ölçeğinde
Teknolojik Yetenek Düzeyinin Araştırılması ve
Sektörün Geleceğine Yönelik Politika Önerileri1
Cem Okan TUNCEL2
Uludağ Üniversitesi
e-posta: [email protected]
Nalân ÖLMEZOĞULLARI3
Uludağ Üniversitesi
e-posta: [email protected]
Özet
Bu çalışma Türk otomotiv sektöründe teknolojik yetenek düzeyi ile teknolojik tırmanma
olanakları arasındaki ilişki üzerinde durmaktadır. Geç sanayileşen ülkelerde teknolojik
gelişme, temelde gelişmiş ülkelerdeki modern teknolojilerin özümsenmesi, uyarlanması
süreçlerine ve bu modern teknolojilerin tedrici iyileştirme faaliyetleriyle geliştirilmesine
dayanmaktadır. Bu bilgi ve teknoloji transferi firma için maliyetli ve zaman alan öğrenme
süreçlerini içermektedir. Geriden gelen firmalar için ise asıl amaç,
inovasyon faaliyeti
yapabilir hale gelmek için bir ön şart konumunda olan teknolojik yetenek düzeyinin
geliştirilmesi olmaktadır. Bu araştırmanın amacı Türk otomotiv sektöründe faaliyet gösteren
firmaların teknolojik yetenek düzeyini belirlemek ve firmalar için teknolojik tırmanma
olanaklarını geliştirmeye yönelik sektöre özgü teknoloji politikaları önermektir. Çalışmada
kullanılan veriler; firma düzeyinde inovasyon sürecinin belirleyicilerini ortaya koymak ve
teknolojik tırmanma olanaklarını değerlendirmek amacıyla sektörde faaliyet gösteren 4 adet
ana sanayi, 28 adet de yan sanayi firmasından yarı-yapılandırılmış görüşme yöntemiyle
toplanmıştır. Görüşmeler daha önceden hazırlanmış bir görüşme planı doğrultusunda
firmaların Genel Müdür, Ar-Ge Müdürü ve Üretim Sorumlusu düzeyindeki ilgilileriyle
gerçekleştirilmiştir. Görüşme planı firmaların üretim, yatırım ve dış bağlantı yeteneklerini
anlamaya yönelik soruların yanında, firma ilgilisinin firmanın kendi teknolojik yetenek
düzeyini değerlendirmesine olanak tanıyan teknolojik yetenek matrisinden oluşmaktadır.
Çalışmada; elde edilen bulgular analiz edildikten sonra firmaların teknolojik yetenek
düzeylerini geliştirmelerine yönelik politika önerileri de sunulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Teknolojik Yetenek, Türk otomotiv Sanayi, Geciken Firma, Nitel
Araştırma Yöntemi
JEL Kodları: O31,D21, L62,C8
1
Bu araştırma TÜBİTAK tarafından desteklenmiştir.(Proje No:108K035)
Araş. Gör., Uludağ Üniversitesi, İİBF, İktisat Bölümü; Görükle Kampusu./ Bursa-Türkiye
Tel:+90 224 294 11 77 / Fax: +90 224 294 11 99 / E-posta: [email protected]
3
Prof. Dr., Uludağ Üniversitesi, İİBF, İktisat Bölümü; Görükle Kampusu./ Bursa-Türkiye
2
Exploring Firm-Level Technological
Capabilities in the Turkish Automotive Industry
and Policy Recommendations for Prospects
Abstract
This paper deals with the relation between technological capabilities and technological
upgrading in Turkish automotive industry. Technical change in late-industrializing countries is
primarily a process of absorption, adaptation and incremental improvement of modern
technologies available in advanced economies. This technology and knowledge transfer
necessarily involves costly and time consuming learning processes. For latecomer firms, the
main objective becomes the development of technological capabilities, which are a
prerequisite for further innovative capabilities. Main aim of this study is to analyze firm-level
technological capabilities of Turkish automotive industry and propose sector-specific
technology policies for technological upgrading. In this study, a qualitative investigation
method was preferred. Data was collected through in-depth semi-structured interviews with
selected 4 assembler and 28 supplier firms for understanding innovation activities at firm
level and evaluating upgrading opportunities. Semi-structured interviews was conducted
with General Managers, R&D and Production Managers of firms using interview guides
.The guides include general information on the company including production, investment
abilities, external collaborations and the self-assessment technological capabilities which
was implemented using “technological capability matrix” . After results are analyzed, the
paper concludes with policy recommendations, which could act as guidelines for the further
improving of technological capabilities of firms.
Keywords: Technological Capability, Turkish Automotive Industry, Latecomer Firm,
Qualitative Investigation Methods
JEL Kodları: O31,D21, L62,C81
1
1.GİRİŞ:
Bu çalışma Türk otomotiv sektöründe teknolojik yetenek düzeyi ile teknolojik
tırmanma olanakları arasındaki ilişki üzerinde durmaktadır. Geç sanayileşen
ülkelerde teknolojik gelişme, temelde gelişmiş ülkelerdeki modern teknolojilerin
özümsenmesi, uyarlanması süreçlerine ve bu modern teknolojilerin tedrici iyileştirme
faaliyetleriyle geliştirilmesine dayanmaktadır. Bu bilgi ve teknoloji transferi firma için
maliyetli ve zaman alan öğrenme süreçlerini içermektedir. Geriden gelen firmalar için
ise asıl amaç,
inovasyon faaliyeti yapabilir hale gelmek için bir ön şart konumunda
olan teknolojik yetenek düzeyinin geliştirilmesi olmaktadır. Teknolojik yetenek
düzeyinin geliştirilmesinin olmazsa olmaz şartı öğrenmeye dayalı yerel teknolojik
çaba olmaktadır.
Bu çalışmada; küresel otomotiv sektöründe gelişme ve dönüşüm
dinamikleri, üretimin mekânsal ve teknolojik örgütlenmesi ile teknolojik tırmanmaya
olanak sağlayacak sanayi ve teknoloji politikaları Türk otomotiv endüstrisi
bağlamında incelenecektir.
Bu çalışmada öncelikle konu ile ilgili kavramsal çerçeve ele alınarak teknolojik
yetenek ile teknolojik tırmanma arasındaki ilişki geriden gelen firma bağlamında
tartışılacaktır. Çalışma ile ilgili alan araştırmasının yöntemi ve veri toplama süreci
açıklandıktan sonra bulgular sunulacaktır. Bulgular ile ilgili tartışma sunulduktan
sonra konu ile ilgili genel değerlendirme sonuç bölümünde sunulmaktadır.
2.TEKNOLOJİK YETENEK VE TEKNOLOJİK TIRMANMA: TEORİK ÇERÇEVE
Hızlı
teknolojik
değişimin
belirleyici
olduğu
bilgi
çağı
ekonomisinde
sürdürülebilir iktisadi büyümenin ve toplumsal refahın sağlanabilmesi ulusal
ekonomilerin yenilik altyapılarına bağlı olarak teknoloji geliştirebilmelerine bağlı hale
gelmektedir. Bu hızlı teknolojik değişim ortamında küresel rekabet yoğunlaşırken ve
küresel düzeyde üretim süreçleri giderek ülkeler arasında dağılmakta küresel değer
zincirlerine eklemlenmeye ve bu zincirlerde konumunu iyileştirmeye yönelik politika
seçenekleri özellikle gelişmekte olan ülkelerin gündemine hızla girmektedir. Özellikle
gelişmekte olan ülkeler için değer zincirine katılma ve zincir içerisindeki konumunu
sürekli iyileştirme önemli bir sorun haline gelmektedir. Bu sorun teknolojik tırmanma
olgusunu gündeme getirmektedir. Teknolojik tırmanma; firmalar ya da firma
gruplarının küresel değer zinciri içerisindeki konumlarını iyileştirmelerini, küresel bir
aktör olarak daha rekabetçi bir konuma gelmelerini ve değer zinciri bünyesinde
yaratılan katma değerden daha çok pay almalarını sağlayacak teknolojik öğrenme
2
süreçlerini
gerçekleştirmeleri
olarak
tanımlanabilir.
(Humphrey
ve
Schmitz,
2000;Gereffi vd.2001)
Ulusal teknolojik yetenek, ülke firmalarının teknolojiyi etkin bir biçimde satın
almalarına, kullanmalarına, uyarlamalarına, geliştirmelerine ve yaratmalarına olanak
tanıyan çaba, deneyim ve kapasitelerin tümü olarak tanımlanabilir.(Lall,2000:14) Bu
bağlamda teknolojik yetenek; yatırım, üretim ve bağlantı yeteneklerinin tümünde
meydana gelmektedir (Lall,1992). (Bkz:Tablo) Geç endüstrileşen ülkelerde teknolojik
değişme sürecinin temel kaynağı yeni bilgi birikimlerini yaratan inovasyonlar yoluyla
değil fakat, gelişmiş ülkelerde mevcut durumda bulunan teknolojilerin edinimi,
özümsenmesi, teknolojik öğrenme ile içselleştirilmesidir. İnovasyon ise temel yetenek
düzeyinin belirli bir bilgi eşiğini aşmasının sonucu olarak ortaya çıkan özel bir
yetenek biçimidir. Özellikle yirminci yüzyılın ikinci yarısından itibaren yeni
sanayileşen Asya ülkeleri bağlamında teknolojik gelişmenin ve yeteneklerin farklı
evrelerden oluşan bütün bir süreç olarak incelenmiştir. Teknolojik yetenek makine
anlamındaki teknolojiyi satın almaktan çok teknolojiyi kullanan organizasyonel tarzlar
işlemsel yöntemlerin oluşturulmasına yönelik bir kavramdır. Dolaysıyla gelişmekte
olan ülkelerdeki teknoloji politikası da ekonominin teknolojiyi dışarıdan edinim biçimi,
kullanımı yayılımını ve gelişmesini ve ilerlemesini etkileyen kurumlar ve ağları
geliştirmeye yönelik olarak tasarlanmalıdır. (Dahlman ,2008:20)
“Gelişmekte olan ülkelerde teknolojik değişim sürecinin temeli yeni teknolojilerin
geliştirilmesine dayanan inovasyon değil, fakat teknolojik yeteneklerin edinilmesi
ve geliştirilmesi yoluyla meydana gelmektedir. Bu süreç temel olarak gelişmiş
ülkelerdeki mevcut teknolojilerin kullanılmasını ve geliştirilmesini öğrenmeyi
içermektedir. Bu önemsiz ve maliyetsiz bir süreç değildir ve sanayileşmenin
başarısı bu sürecin nasıl yönetileceğine bağlıdır. Tüm ülkeler aynı uluslar arası
teknolojik
bilgi
ve
teçhizat
havuzuna
ulaşabildikleri
için,
sanayileşme
performansının kritik belirleyicisi farklı ülkelerin teknolojik öğrenme oranlarındaki
farklılıklar olmaktadır.”(Lall,2000:13)
Bu bağlamda Linsu Kim’in geliştirmiş olduğu öğrenme modeli ve taklitten
inovasyona evrimleşen teknolojik öğrenme ve değişim süreç tipolojileri ikinci nesi
yetişme teorilerinin merkezine oturmuştur. Kim’in modelinde “taklit> yaratıcı
taklit>inovasyon” aşamalarından oluşan bir teknolojik yetenek birikimi süreci
bulunmaktadır.
3
Doğu Asya ülkelerinin geç gelen firmaları eskimiş bir teknolojiden diğerine sırama
yolunu tercih etmediler. Bunun tersine firmalar teknolojik öğrenme sürecini
içselleştirmenin yollarını aradılar. Elektronik bilgi iletişim teknolojilerinde hayli uzun ve
zorlu bir öğrenme süreci vasıtasıyla ilerleyebildiler. (Hobday 1995: 1188) Bu nedenle
geç gelen firmaların başarılı yetişme süreçlerini anlamaya ve bu süreçleri
destekleyen politika setlerini araştırmaya ihtiyaç duyulmaktadır. Teknolojik yetenek
mevcut teknolojileri edinme, kullanma, uyarlama ve değiştirmek amacıyla teknolojik
bilginin etkin kullanımı olarak tanımlanabilir. Aynı zamanda teknolojik yetenek
değişine çevre koşullarına uyum sağlamak için yeni teknoloji ve ürünlerin
geliştirilmesine de olanak tanımaktadır. Teknolojik yeteneğin endim süreciğinin
dinamiği teknolojik öğrenme süreçleri tarafından belirlenmektedir. Linsu Kim Kore
deneyimini inceleyen çalışmasında gelişme ve yakalamanın mikro ekonomik
temellerini araştırmaktadır (Kim,2000). Sanayileşme sürecinde öğrenme üzerine
odaklanarak öğrenmenin açık ve örtük bilginin bütünleşmesinin sonucu olduğunu
belirtmektedir. Öğrenme firma içinde bireyselden örgütsele doğru spiral biçimde
gelişme göstermektedir. Öğrenme süreci iki unsurdan etkilenmektedir.
•
Öğrenmenin Kaynağı
•
Özümseme Kapasitesi
Öğrenmenin kaynakları üç aşamadan oluşur. Birinci aşama kopyacı taklittir. Bu
aşamada üretilen temel ürünler düşük teknolojili tekstil, oyuncak, ev eşyası gibi emek
yoğun ürünlerdir. Bu aşamanın temel olarak dört bilgi biriktiren mekanizması vardır.
Bunlar eğitim, doğrudan yabancı sermaye yatırımları, büyük firma oluşumları ve
tecrübeli teknik işgücüdür. Kore bu aşamayı 1960 yıllarla birlikte başlamıştır. İkinci
aşama yaratıcı taklit aşamasıdır bilgiye dayalı üretimin genişlemesiyle kendini
gösterir. Bu aşamada bilginin beş temel kaynağı vardır. Formel teknoloji transferi,
tersine beyin göçü, bütünleşik ar-ge, üniversiteler ve kamu araştırma kurumları.Kore
1980 yıllarla birlikte bu aşamaya geçmiştir.Tüketici elektroniği,otomotiv,yarı iletken
teknolojili ürün ihracatı bu yıllarda artış göstermektedir.Son aşama ise inovasyon
aşamasıdır.Önceki aşamalarda bilgi ya da teknoloji transfer edilerek ya da satın
alınarak
kullanılabilir.Ancak
bu
aşamada
bilgi
ve
teknolojinin
yaratılması
gerekmektedir.Bu aşamada teknolojinin yaratılmasının beş temel mekanizması
vardır.Üniversitelerdeki temel araştırmalar,kamu araştırma kuruluşlarının
hedefe
yönelik araştırmaları, yoğunlaşmış bütünleşik ar-ge faaliyetleri ve yüksek nitelikteki
araştırmacıların ülkeye geri çağrılması ve önü teknolojili sektörlerde istihdam
4
edilmeleri.1990 lı yıllara birlikte Kore yeni nesil teknoloji ürünlerinin ihracatını
yapabilir konumda bulunmaktadır.
Öğrenme sürecinin diğer unsuru özümseme kapasitesidir. Özümseme kapasitesin
temel iki bileşeni vardır. Hazır bilgi tabanı ile çaba yoğunluğu. Hazır bilgi tabanı
öğrenme sürecini etkileyen bugünkü bilgi ile yarınki gelişen bilgi birikimini ortaya
çıkartan
öğrenme
yapısı
olarak
öğrenme
sürecindeki
temel
tabandır.
5
3.YÖNTEM VE VERİLER:
3.1.Nitel Araştırma Süreci:
Çalışmada firmaların teknolojik yetenek düzeylerinin belirlenmesi amacıyla,
otomotiv ana ve yan sanayi firmalarının genel yöneticileri ve/veya Ar-Ge müdürleriyle
“birebir-yarı standart” görüşmeler yapılmıştır. Alanyazında firma düzeyinde teknolojik
yeteneği araştıran çalışmalar incelendiğinde görüşme yönteminin kullanıldığı
görülmektedir.(Soyak 1996, .Berger,2005) Görüşme yöntemi ile ilgili alanyazına
bakıldığında, görüşmelerin çeşitli ölçütlere göre sınıflandırıldığı görülmektedir.
Örneğin görüşmeye katılan kişi sayısına göre bir sınıflandırma yapıldığında,
araştırmacı bir görüşme esnasında sadece bir katılımcıyla görüşüyorsa bu görüşme
türüne “birebir görüşme”, birden fazla kişiyle görüşüyorsa “grup görüşmesi” adı
verilmektedir (Boddy, 2005; Fıeldıng, 1993). Bu çalışmada firmaların arasında bir
karşılaştırma yapabilmek amacıyla görüşmelerin bir form üzerinden yürütülmesinin
daha faydalı olabileceğine kanaat getirilmiştir. Ancak görüşme esnasında ek sorular
sorarak önceden tahmin edilemeyecek değerli enformasyonu sağlama şansından
mahrum kalmamak için de, görüşmenin mutlak anlamda katı olmamasının yararlı
olabileceği sonucuna varılmıştır. Dile getirilen nedenlerden ötürü, çalışmada yarı
standart görüşme tarzının daha uygun olacağına karar verilmiştir.
Öte yandan araştırmanın sağlığı açısından, tıpkı nicel araştırmada olduğu gibi nitel
araştırmada da geçerlilik ve güvenilirlik üzerinde önemle durulması gereken
hususlardır. Bu nedenle öncelikle, hazırlanan form amaca uygunluk ve anlaşılabilirlik
düzeyini ortaya koymak amacıyla konunun uzmanlarıyla tartışılmış ve üzerinde
gerekli değişiklikler yapılmıştır. Bu sayede “içerik geçerliliği” adı verilen şart yerine
getirilmiş olmaktadır. Ayrıca araştırmacılar, görüşmelerden elde edilen enformasyonu
birlikte
yorumlamak
suretiyle
araştırmanın
güvenilirliğini
arttırılmıştır.Verilerin
sınıflandırılmasında yararlanılacak ana kategori sayısına göre, değerleyiciler arası
güvenilirlik katsayılarının hesaplanmasında şans faktörünü dikkate alan yöntemler
(örneğin Cohen, 1960; Krıppendorff,1980) devreye sokulmuştur. Araştırmacılar yine
çalışmanın geçerliliğini ve güvenilirliğini arttırmak adına mümkün olduğunca uzun
görüşmeler yapmaya veya görüşmeleri tekrarlı hale getirmeye gayret edilmiştir.
(Ambert vd. 1995; Yıldırım ve Şimşek, 2005). Ayrıca görüşmelerin genel olarak da
çalışmanın geçerliliğine ve güvenilirliğine önemli katkıda bulunduğu gözlenmiştir.
3.2.Nitel Araştırma ve Örneklem:
6
Nicel araştırmalarda, çalışmaya dahil edilecek örneklem büyüklüğünü anakütle
büyüklüğüne ve sineye çekilebilecek hata oranlarına bakarak belirlemek mümkündür
(BAYRAM, 2004). Oysa nitel araştırmada sabit örneklem büyüklükleri belirlemek
zaten nitel araştırma paradigması ile çelişir bir durumdur. Örneklem büyüklüğünü
belirlemede kullanılan yaklaşımların en kayda değerlerinden bir tanesi Glaser ve
Strauss (1967)’un “doyma noktası”dır. Bu yaklaşımda düşünürler, görüşme verileri
birbirini tekrarlamaya başladığında görüşmelerin durdurulmasını salık verirler.
Örnekleme yöntemi olarak ise bu araştırmada kolayda örnekleme yöntemi
seçilecektir.
3.3Nitel Araştırma ve Geçerlilik-Güvenilirlik
Daha önce de ifade edildiği gibi, araştırma ister nitel isterse nicel karakterde olsun,
geçerlilik ve güvenilirlik kavramları bir araştırmanın bilimsel kuvveti açısından oldukça
hayati bir değer taşımaktadır. Bu nedenle de, bu çalışmada, araştırmanın nicel analiz
kısmının yanı sıra nitel araştırma bölümünde de bazı geçerlilik ve güvenilirlik
stratejileri takip edilmiştir.(YILDIRIM ve ŞİMŞEK, 2005).
Araştırmanın iç geçerliliğini sağlamak için, öncelikle gerçekleştirilecek yarıyapılandırılmış görüşmelerin süresinin mümkün olduğunca uzatılmasına çaba
gösterilmiştir.
Çalışmanın iç güvenilirliğini arttırmak içinse, görüşmelere aynı anda birden fazla
araştırmacı katılmış ve verinin mümkün olduğunca doğru ve tam olarak toplanmasına
çalışılmıştır. Bu noktada araştırmacılar olumlu yanıt alabildikleri takdirde ses kayıt
cihazları kullanılmıştır. Ses kayıt cihazı kullanımına katılımcıların soğuk yaklaştıkları
durumlarda ise, araştırma takımının her ferdi cevapları kağıt-kalem yardımıyla
kaydetmeye
notlarından
gayret
bir
edilmiş,
senteze
ardından
ulaşılmıştır.
görüşme
Dış
sonrasında
güvenilirlik
içinse
araştırmacıların
nitel
araştırma
metodolojisinin ayrıntılı olarak gözler önüne serilmesi yönünde uğraş verilmiştir. Her
ne kadar pozitivist sonrası araştırma paradigmaları gerçeğin sosyal olarak
kurgulandığına dair bir inanç besler gibi görünseler ve bir araştırmanın mutlak aynı
biçimde tekrarlanamayacağına inansalar da, bu tür bir metodolojik berraklık benzer
çalışmalar yürüterek sonuçları kıyaslama hevesindeki diğer araştırmacılara kolaylık
sağlamaktadır. Son olarak nitel araştırmada çalışmanın geçerliliğini ve güvenilirliğini
arttırmak
adına
çeşitlendirmesidir
takip
edilen
(Neuman,
bir
2003).
diğer
strateji
Bu
noktada
de
veri
toplama
araştırmacılar
yöntemi
katılımcıların
7
sundukları verileri doğrulatmak için çeşitli dokümanları (görüşülen firmaların web
siteleri, firmaların bünyesinde çıkardıkları süreli yayınlar vb. ) da incelemişlerdir.
3.4.Nitel Analiz:
Nitel verilerin analizinde Wolcott (1994)’un önerdiği üç aşamalı veri analiz süreci
esas alınacaktır. Sürecin ilk safhası olan “tanımlama (description)”da katılımcılarla
yapılan görüşmelerin metinlerinden araştırmacıların önemli olduğu konusunda
uzlaşıya vardıkları noktalardan alıntılar yapılmıştır. Sürecin ikinci safhası olan “analiz
(analysis)” de ise, proje ekibi tarafından Bell ve Pavitt (1995)‘de geliştirilen teorik
çerçeveye göre Berger 2005 de yapılan uygulama takip edilmek suretiyle
değerlendirilecek, ana ve yan sanayi için bütünleşik bir teknolojik yetenek matrisi
oluşturulmuştur. Matrisin yapısına sektörde teknolojik yeteneğin ne düzeyde, hangi
fonksiyonda yoğunlaştığını belirlemek olanaklı olmuştur. Teknolojik yeteneğin zayıf
olduğu alanların geliştirilmesine yönelik olarak Sektörel İnovasyon Sisteminin
yapıtaşları olan kurum ve kuruluşlarla ilgili ilişkilerin yeniden belirlenmesi olanaklı
olabilmiştir. Son olarak, “yorum (interpretation)” safhasında ise sürecin önceki
adımlarında ortaya çıkan görüntüye göre genel bir anlamlandırma yapılmıştır.
3.5.Veriler:
Çalışma kapsamında 28 tedarikçi, 4 ana sanayi olmak üzere toplam 32 firma ile
yüz yüze yarı-standart görüşme gerçekleştirilmiştir.Görüşme sürecinde bir soru
formuna bağlı kalınmış ,firmalardan gelen geri beslemeler bağlı olarak görüşme
çerçevesi
yenilenmiştir.Firmalara
gerçekleştirilen
görüşme
üç
aşamadan
oluşmuştur.Birinci aşamada firmalara ,firmaların teknolojik yeteneği ile ilgili sorular
yöneltilmiştir.İkinci aşamada ise firmalardan kendilerine verilen teknolojik yetenek
matrisini
doldurmaları
istenmiş;
son
uzmanlıklarından yaralanmak amacıyla
aşamada
ise
görüşülen
kişilerin
sektörle ilgili genel nitelikte sorular
sorulmuştur.
Görüşmeye katılan Ana sanayi firmalarının
üçü yabancı lisans ile Türkiye’de
üretim yapan ve lisans sahibi firmanın da ortak olduğu firmalar (TCA1, TCA2, TCA3)
iken diğer bir tanesi ise yine lisans ile üretim yapan ve % 100 yerli sermayeye sahip
(NCA1) firmalardır.
28 tedarikçi firmadan 2 tanesi % 100 yabancı sermaye ile kurulmuşken, 1 tanesi
yabancı ortaklıkla faaliyet göstermekte
geriye kalan 25 firma ise % 100 yerli
sermayeye sahip bulunmaktadır. Ana sanayi firmaları ve yabancı sermayeli
8
tedarikçiler bir tarafa bırakılırsa görüşme gerçekleştirilen tüm firmalar KOBİ ölçeğinde
olup , “aile işletmesi” özelliğini korumaktadırlar. Firmalarla yapılan görüşmeler,
firmanın teknolojik yetenek düzeyi, gelişme stratejileri, dış çevresi ile olan ilişkileriyle
ilgili sorulara yanıt verebilecek konumda olan kişilerle (Ar-Ge Müdürü, Üretim
Müdürü, Genel Müdür, Genel Müdür Yardımcısı, Kalite Müdürü, Firma Sahibi)
gerçekleştirilmiştir. Firmalar aşağıdaki şekilde sınıflandırılarak kodlanmıştır.
LC : Yerli Tedarikçi firma (% 100 Yerli Sermaye)
FC : Yabancı Ortaklı Tedarikçi Firma (Ortak Girişim-joint-venture)
TCA: Yabancı Ortaklı Ana Sanayi Firması (Ortak Girişim-joint-venture)
NCA: Yerli Ana Sanayi Firması (% 100 Yerli Sermaye)
TCS: Yabancı Tedarikçi Firma (% 100 Yabancı Sermaye)
Xij
i: Firmanın kod numarası
j: Firmanın il kodu (1- İstanbul 2- Bursa 3- İzmir 4- Kocaeli 5- Ankara )
Görüşmelerde veri kayıplarının engellenmesi amacıyla ses kaydı alınmıştır ancak
32 firmadan 4 tanesi ses kaydı alınmasını kabul etmemiştir. Tüm görüşmelerde ses
kaydının yanında görüşmeyi gerçekleştiren kişi tarafından not tutulmuştur. Ses kaydı
alınmasını kabul eden firmalarla formel görüşme tamamlandıktan sonra enformel bir
sohbet olanağı elde edilmiş bu süreçte görüşmede kayıtlara girmesi istenmeyen veri
ve bilgiler elde edilmiştir. Örneklem büyüklüğünü belirlemede
“doyma noktası”
yaklaşımı dikkate alınmıştır. Bu yaklaşım bağlamında, görüşme verileri birbirini
tekrarlamaya başladığında görüşmeler son verilmiştir.Bu doyma noktası yan sanayi
firmaları için yirmi sekiz olarak belirlenmiş, ana sanayi firmaları için ise dört önemli ve
etkili firma ile görüşme gerçekleştirilmesi yeterli bir örneklem olarak kabul edilmiştir.
Görüşme yapılan tedarikçi firmalar değer zinciri içinde farklı pozisyonlarda bulunan,
farklı ürün grupları üreten ve farklı coğrafi bölgelerde faaliyet gösteren firmalar olarak
belirlenmiştir. Görüşme yapılan firmaların illere göre dağılımı
Tablo 1’de
sunulmaktadır.
Tablo 1: Görüşülen Firmaların Coğrafi Dağılımı
İl
Firma Sayısı
9
İstanbul
10
Bursa
8
İzmir
4
Kocaeli / Gebze
8
Ankara
2
Toplam
32
Kaynak: Görüşme Verileri
Görüşülen tedarikçilerin üçü dışında kalan kısmı ana sanayi üretim bandına
doğrudan ürün veren konumunda bulunmaktadır. Bir tedarikçi (LC071) yenileme
piyasası (aftermarket) için üretim yapmanın yanında ana banda doğrudan ürün
verebilecek kalite standardına sahip olmadıkları için ancak bu kalite belgesine sahip
firmalar için fason üretim yapmak yolu ile ana sanayiye ürün vermektedirler. Diğer iki
tedarikçi (LC041,LC192) ise ikinci kısım tedarikçi olarak ana tedarikçi firmaların
tedarikçisi olarak faaliyet sürdürmektedir.
Tedarikçi firmalar genelde yurtiçinde üretim yapan ana sanayi firmalarına ürün
vermeyi tercih ediyorlar. Bunun yanında bazı tedarikçiler yurt dışında faaliyet
gösteren ana sanayilerin bandına doğrudan ürün vermeye yönelik ihracat faaliyeti de
yapmaktadır.
Tablo 2 : Görüşmeye Katılan Firmaların Özellikleri
Firma
Kodu
LC014
FC24
LC024
Yapısal
Özellikler
Ürün
Bilgileri
Teknolojik Yetenek
Düzey Durumu
%100 Yerli, Yerli sermaye ana
banda
doğrudan
ürün
vermektedir. Yurtiçi Tedarik,
Orta Büyüklükte İşletme Ölçeği
(50-249)
Kardan,
direksiyon
kolonu, tekerlek mili,
%50 pay, ihracat var
Toplam kalite uygulamaları ISO9000,
Ar Ge birimi mevcut durumda, Test
laboratuarı var, TÜBİTAK TEYDEP
desteği kullanıyor
% 60 Yerli sermaye, %40
yabancı pay, G.Kore ortaklığına
sahip. Ana banda doğrudan
ürün vermektedir Ana yabancı
ortağın üretim /montaj fabrikası
konumunda bulunuyor Orta
Büyüklükte İşletme Ölçeği (50249)
Koltuk kaplama, iç
aksam, Türkiye’deki
Pazar payı % 10-15,
ihracat yapmıyor.
Toplam kalite uygulamaları Tasarım
yok, ana merkez üretim için bilgi
yolluyor. Üniversite Sanayi işbirliği
yok. Bağımsız Ar Ge birimi
bulunmuyor. .
%100 Yerli sermaye, ana banda
doğrudan ürün vermektedir Orta
Büyüklükte İşletme Ölçeği 50-
Emniyet
kemeri
piyasa payı % 10,
ihracat yapıyor.
Toplam
kalite
uygulamaları
ISO9000, Q1, Ar Ge birimi mevcut
durumda, TÜBİTAK TEYDEP desteği
10
249)
LC034
LC041
TNCS14
LC054
LC064
kullanıyor
%100 Yerli sermaye ana banda
doğrudan ürün vermektedir
hammadde ithal ediyor, %100
dışa bağımlı Orta Büyüklükte
İşletme Ölçeği (50-249)
Denge çubuğu ve
yay, % 95 piyasa
payı, ihracat yapıyor.
Toplam kalite uygulamaları ISO9001,
Ar Ge birimi var, Üniversite Sanayi
işbirliği var. TÜBİTAK TEYDEP
desteği kullanıyor
%100 Yerli sermaye ana banda
doğrudan
ürün
veren
tedarikçilerin
tedarikçisi
konumunda. Orta Büyüklükte
İşletme Ölçeği 50-249)
Alüminyum
enjeksiyon, parçalar,
% 5 piyasa payına
sahip, Ürününün %
70’ini ihraç ediyor.
Toplam kalite uygulamaları 16949,
ISO 9001 Bağımsız Ar-Ge birimi
bulunmuyor.
%100 Yabancı Sermaye, Çok
uluslu bir şirket. Firma daha
önce yerli sermaye iken bu
şirket tarafından satın alınmış.
Ana banda doğrudan ürün
vermektedir, Küresel düzeyde
faaliyet gösteren bir tedarikçi
konumundadır.
Güvenlik ekipmanları
(hava
yastığı
ve
emniyet
kemerleri)
üretiyor. Türkiye’de %
60 piyasa payı var.
İhracat yapıyor
Toplam kalite uygulamaları Ar Ge
merkezi,
kendi
süreç
yönetim
sistemi, proje bazlı üniversite işbirliği,
test
laboratuarı,
uygulama
mühendisliği faaliyetleri yürütülüyor.
Bağlı olduğu firmanın tasarım
yetenekleri mevcut bulunuyor. Ancak
“ knowhow “aktarımı sınırlı düzeyde.
% 100 Yerli sermaye, a ana
banda
doğrudan
ürün
vermektedir ve yedek parça
piyasası, yerli girdi kullanıyor.
Orta Büyüklükte İşletme Ölçeği
(50-249)
Kalın montajlı çelik
parça, üründe piyasa
payı % 5-8, Firma
İhracat yapmıyor.
Toplam kalite uygulamaları ISO 9001
var, , Üniversite Sanayi işbirliği yok.
Bağımsız Ar Ge birimi bulunmuyor.
%100 Yerli sermaye ana banda
doğrudan ürün vermektedir,
Y.içi ve Y.Dışı Tedarik Orta
Büyüklükte İşletme Ölçeği (50249)
Dövme parça, % 2530 Pazar payı, Firma
ihracat yapmaktadır.
Toplam
kalite
uygulamaları
Kodizayn, yeteneklerine sahip Ar Ge
var, 16649, TÜBİTAK TEYDEP
desteği
kullanıyor,
Endüstriyel
tasarım
Saç parça, piyasa
payı önemsiz.
Toplam kalite uygulamaları, ISO
9001,
Bağımsız Ar Ge birimi
bulunmuyor.
Toplam
kalite
uygulamaları
Kodizayn, yeteneklerine başlangıç
düzeyinde sapih. 16949, Bağımsız
Ar-Ge birimi bulunmuyor.
LC071
% 100 Yerli sermaye yapısına
sahip. İthal ve yerli tedarik, Ana
hammadde yurtiçi, Ana banda
veren firma için fason üretim
yapmakta ve yedek parça
piyasasına üretim yapmaktadır.
Küçük İşletme Ölçeği (10-49)
LC081
% 100 , Yerli sermaye ana
banda
doğrudan
ürün
vermektedir, % 50 İthal tedarik
Orta Büyüklükte İşletme Ölçeği
(50-249)
Lastik,
kabin
takozları, % 80 piyasa
payı
% 100 Yerli sermaye ana banda
doğrudan ürün vermektedir Orta
Büyüklükte İşletme Ölçeği 50249)
Hidrolik parça, % 100
Piyasa payı
% 100 Yerli sermaye, ana
banda
doğrudan
ürün
vermektedir, Orta Büyüklükte
Güvenlik
aksesuarları,
% 10 İhracat
LC091
LC101
Toplam kalite uygulamaları Bağımsız
Ar-Ge birimi bulunmuyor.
Toplam
kalite
uygulamaları
Kodizayn,
yeteneklerine
sahip
Bağımsız Ar-Ge birimi bulunmuyor.
11
İşletme Ölçeği (50-249)
LC011
LC121
LC135
LC145
LC151
LC161
LC174
LC182
LC192
LC202
% 100 Yerli sermaye, ana
banda
doğrudan
ürün
vermektedir Beyaz eşya için de
üretim yapıyor. Küçük İşletme
Ölçeği (10-49)
% 100 Yerli sermaye, ana
banda
doğrudan
ürün
vermektedir
Küçük
İşletme
Ölçeği (10-49)
% 100 Yerli sermaye ana banda
doğrudan ürün vermektedir
Makine üretimi de var. İç ve dış
tedarik. Orta Büyüklükte İşletme
Ölçeği 50-249)
Plastik profil, piyasası
çok düşük
Toplam
kalite
uygulamaları
Bağımsız Ar-Ge birimi bulunmuyor.
Toplam kalite başlangıç düzeyinde
İş makinesi parçaları,
% 5-7 Pazar payı,
ihracat yok
Toplam kalite uygulamaları Ar-Ge
birimi mevcut durumda Eğitim
faaliyetleri üniversite destekli
Hortum
üretimi
yapılmakta,Makine
ihracatı var
Toplam kalite uygulamaları, ISO9001
var.
Bağımsız
Ar
Ge
birimi
bulunmuyor.
Otomotiv sanayi için
Saç parça üretimi.
Savunma sanayi için
ana
tedarikçi
konumunda
Piyasa
payı çok düşük, Diğer
ürünler için % 15
ihracat var
Havalı
kapı
sistemleri,
İhracat
yok, Pazar payı % 30
Toplam kalite uygulamaları Ar-Ge
birimi mevcut durumda, 6 Sigma,
ISO 9000, Üniversite Sanayi İşbirliği,
Küme faaliyetleri, OSTİM Savunma
Sanayi
Kümesinde
yönetici
konumunda bulunuyor.
Kozmopolit
ekipman,
ihracat var.
plastik
Dolaylı
Kodizayn,
yeteneklerine
sahip
Toplam kalite uygulamaları, Faydalı
model var TÜBİTAK TEYDEP
desteği kullanıyor Bağımsız Ar Ge
birimi bulunmuyor.
Soğutma sistemleri,
Türkiye pazarı % 90
Toplam kalite uygulamaları Sistem
tasarımı, Kodizayn, yeteneklerine
sahip 16949 var, 6 Sigma başlangıç
aşamasında
% 100 Yerli sermaye ana
banda
doğrudan
ürün
vermektedir % 98 Yurtdışı
hammadde kullanımına sahip.
Plastik
enjeksiyon
ürün ihracatı var
Toplam kalite uygulamaları ,Ar-Ge
birimi mevcut durumda, Kodizayn,
yeteneklerine sahip, 16949, Q1, Test
Laboratuarı var
% 100 Yerli sermaye ana
banda doğrudan ürün veren
tedarikçilerin
tedarikçisi
konumunda. İç ve dış tedarik
Orta Büyüklükte İşletme Ölçeği
50-249)
Poliüretan, % 30
Piyasa payı, İhracat
yok.
16949 Toplam kalite uygulamaları,
Q1, TÜBİTAK TEYDEP desteği
kullanıyor
% 100
banda
Press saç parça, %
50
Piyasa
payı,
Toplam kalite uygulamaları ,Ar-Ge
birimi mevcut durumda Kodizayn,
% 100 Yerli sermaye, ana
banda
doğrudan
ürün
vermektedir, Savunma Sanayi
için de üretim yapıyor. İç ve dış
tedarik politikası izlemektedir.
Orta Büyüklükte İşletme Ölçeği
50-249)
% 100 Yerli sermaye, Doğrudan
ana banda doğrudan ürün
vermektedir. Orta Büyüklükte
İşletme Ölçeği 50-249)
% 100 Yerli sermaye, ana
banda
doğrudan
ürün
vermektedir Orta Büyüklükte
İşletme Ölçeği 50-249)
% 100 Yerli sermaye, İhracat
var, ana banda doğrudan ürün
vermektedir, İthal girdi oranı
yüksek.
Sektöründe
lider
konumda
bir
firma
Orta
Büyüklükte İşletme Ölçeği 50249)
Yerli sermaye, ana
doğrudan
ürün
Kodizayn,
yeteneklerine
sahip,
Toplam kalite uygulamaları,ISO9002,
5S
Bağımsız
Ar
Ge
birimi
bulunmuyor.
12
LC212
LC223
LC233
LC243
LC252
TNCS23
vermektedir, İç tedarik Orta
Büyüklükte İşletme Ölçeği 50249)
İhracat var.
yeteneklerine sahip 16949, Q1, 6
Sigma, TÜBİTAK TEYDEP desteği
kullanıyor
% 100 Yerli ana banda
doğrudan ürün vermektedir
Yurtiçi tedarik Orta Büyüklükte
İşletme Ölçeği 50-249)
% 100 Yerli sermaye ana
banda
doğrudan
ürün
vermektedir sektöründe lider
konumda
bir
firma
Orta
Büyüklükte İşletme Ölçeği 50249)
% 100 Yerli sermaye ana banda
doğrudan ürün vermektedir,
Yurtiçi ve Yurtdışı tedarik Orta
Büyüklükte İşletme Ölçeği 50249)
Koltuk, Yurtiçi payı %
35, Direk ihracat yok
Toplam kalite uygulamaları Ar-Ge
birimi mevcut durumda 16949
Kodizayn, yeteneklerine sahip
Soğutma
sistemleri
tedarikçisi,.
Toplam
kalite
uygulamaları
Kodizayn,
yeteneklerine
sahip,16949, TÜBİTAK TEYDEP
desteği kullanıyor. Bağımsız Ar Ge
birimi bulunmuyor. Ar-Ge görevini
metot bölümü üstlenmektedir.
Toplam kalite uygulamaları Ar-Ge
vardır, 16949, Q1 var, TÜBİTAK
TEYDEP
desteği
kullanıyor,
Üniversite sanayi işbirliği vardır
% 100 Yerli sermaye ana
banda
doğrudan
ürün
vermektedir İç ve dış tedarik
Orta Büyüklükte İşletme Ölçeği
50-249)
% 100 Yerli sermaye ana banda
doğrudan ürün vermektedir Orta
Büyüklükte İşletme Ölçeği 50249)
% 100 Yabancı sermaye,
Almanya
menşeli
firma
konumunda bulunuyor. ana
banda
doğrudan
ürün
vermektedir.
Tersine
mühendislik uygulamaları ile
yedek
parça
üretimi
de
yapılmaktadır. Ana firmanın ar
ge birimi olarak kurulmuş ve
proje bazlı çalışmalarına devam
ediyor.
Lisans altında ticari ve binek
araç üretim i% 37,9 Yabancı, %
39,9 Yerli sermaye dağılımı.
.Büyük İşletme Ölçeği(250>)
Aks, Piyasa payı %
75-80, İhracat
Alüminyum
İhracat var.
döküm,
Toplam kalite uygulamaları 16949, Ar
Ge birimi mevcut durumda, TÜBİTAK
TEYDEP desteği kullanıyor
Plastik
aksam
üretimi,ihracat dolaylı
olarak yapılmakta
Toplam kalite uygulamaları 16949, Ar
Ge birimi mevcut durumda Kodizayn,
yeteneklerine
sahip.TÜBİTAK
TEYDEP desteği kullanıyor
Toplam kalite uygulamaları, 5S, 6
Sigma, Ar Ge birimi mevcut durumda
TÜBİTAK
TEYDEP
desteği
kullanıyor, Tasarım ana merkezde
yapılıyor.
San
Tez
projeleri
yürütülüyor.Doktora yapmış Ar-Ge
mühendisleri bulınmktadır
Rotil,
Rot
başı,
Stabilizatör bağlantısı,
% 40 Piyasa payı,
İhracat var.
Hafif ticari ve binek
araç
TNCA1
TNCA2
Ana Sanayi firması Lisans
altında binek arac üretimi
% 51 yabancı, % 49 yerli, Ana
sanayi firması, Binek araç
üretiminde Yerlilik oranı %55 %70 arasında.
Binek araç, motor ve
vites kutusu
Ar
Ge
Merkezi,
Süreç
mükemmeliyeti,
Üniversite-sanayi
işbirliği, Ana yan sanayi, Kodizayn,
yeteneklerine
sahip
TÜBİTAK
TEYDEP desteği kullanıyor. San Tez
projeleri. Yan sanayi ile ortak proje
pazarı yönetimi faaliyetleri. Lisans
sahibi firmaya tasarım destekleri,
ürün mühendisliğinde gelişmeler.
Test olanakları.
Ar-Ge
Merkezi,
Süreç
mükemmeliyeti, Üniversite sanayi
işbirliği, Lisansör firma ile ortak ürün
geliştirme.
TÜBİTAK
TEYDEP
desteği kullanıyor San Tez projeleri
Lisans
sahibi
firmaya
tasarım
destekleri, ürün mühendisliğinde
gelişmeler
13
TNCA1
TNCA2
Ana Sanayi firması, Lisans
altında ticari arac üretimi
% 100 Yerli sermaye Büyük
İşletme Ölçeği(250>)
Ağır ve hafif ticari
araç, Tasarımı olan
üründe
% 29 – 30, ihracat
yapılıyor
Lisanslı üretim % 10
ihracat payı bulunuyor
Ar-Ge birimi mevcut durumda,
Tasarım yeteneği, Lisansör firma ile
ortak ürün geliştirme, Dış ar-ge
merkezi ile ortak proje geliştirme ve
tasarım
işbirliği
çalışmaları
yapılmakta. Markalaşma stratejileri.
Ana Sanayi firması Lisans
altında ticari araç üretimi
% 30 Yabancı, % 70 Yerli,
Otobüste
%
75
Yerlilik,
Kamyonda % 50 Yerlilik oranına
sahip üretim. Büyük İşletme
Ölçeği(250>)
Ağır, yarı hafif ticari
araç. sırasıyla % 28,
% 12, % 45 Piyasa
payı
bulunmakta.
Otobüs % 40 İhracat
Ar-Ge merkezi, Otobüs konusunda
Tasarım
yeteneği,
Süreç
mükemmeliyeti,
Üniversite-sanayi
işbirliği, TÜBİTAK TEYDEP desteği
kullanıyor
Kaynak: Görüşme Verileri
4.BULGULAR:
4.2.Firmaların Teknolojik Yetenek Düzeyleri:
Araştırma sürecinde firmalar kendi teknolojik yetenek düzeylerini kendileri
değerlendirmek suretiyle, kendilerine verilen beşli ölçeğe sahip teknolojik yetenek
matrisini kullanarak belirlemişlerdir. Teknolojik yetenek matrisini doldururken firmalar
kendilerine
verilen
teknoloji
yetenek
düzeylerini
tanımlayan
bir
rehber
kullanmışlardır.Teknolojik yetenek düzeylerini firmaların kendi belirlemesi ileriye
doğru bir sapma sorununu içinde barındırmakla birlikte önemli bir sonucu orta
koymaktadır.Görüşmelerin
bütününde
elde
edilen
veriler
düşünüldüğünde
araştırmacılar bu kendi değerlendirme sürecinin sapma düzeyinin araştırmanın
geçerliliğini etkileyecek kadar yüksek olmadığına karar vermişlerdir.
Otomotiv sanayinde imalat çok fazla sayıda parça ve prosesin tasarım ile
birleştirilerek nihai ürüne dönüştürülmesi ile gerçekleşir. Bu nedenle söz konusu
parça ve prosesler çok farklı biçimde birleştirilebilir ve sonuç olarak çok sayıda farklı
olası üretim yöntemi mevcuttur. Ürünlerin ve üretim yöntemlerinin çeşitliliğine ek
olarak sektörde üretimin etkinliği, kullanılan sermaye malları arasındaki birleşimden
ve tamamlayıcılıktan da etkilenmektedir. Ana ve yan sanayi bir sistemin alt sistemleri
olarak bir bütün olarak ele alındığında Türkiye’de faaliyet gösteren firmalarda
özellikle yatırım, süreç ve üretim yetenekleri konusunda önemli bir teknolojik yetenek
birikimi olduğu gözlenmektedir. Bu birikim, firmaların yeni tesisler kurabilme,
uluslararası teknolojik gelişmeleri izleyerek teknolojik alternatiflerden haberdar olma,
bunlar arasından kendileri için en uygunlarını seçme, ürün kalitelerini iyileştirme,
14
kurulu kapasitelerden azami yararlanabilme ve kısmen de ithal teknolojileri yerel
şartlar doğrultusunda uyarlayabilme yetenekleri gibi, yatırım,süreç mühendisliği,ürün
mühendisliği
ve
kısmen
endüstri
mühendisliği
alanlarında
gözlenebilmektedir.İnovasyon yetenekleri ve bu inovasyon süreçlerinde önemli bir
girdi oluşturan dış bilgi kaynaklarını kullanabilme
ve diğer aktörlerle etkileşim
yeteneğini tanımlayan dış bağlantı yeteneklerinin henüz yeterince gelişmediğini
göstermektedir. Tüm sektör bir arada alındığında teknolojik yetenek düzeyi, yatırım
yeteneklerinde ileri, süreç mühendisliği yeteneklerinde, ileri ve Ara Düzey- İleri Arası,
ürün
mühendisliğinde
ileri,endüstri
mühendisliğinde
ara
düzey,inovasyon
yeteneklerinde temel ara düzey arası ile ana sanayinin etkisi ile ara düzey ileri arası
düzeyde ,dış bağlantı yeteneklerinin ise ara düzeyde yoğunlaştığı gözlenmektedir.
Yan
sanayi
firmaları
ayrı
bir
grup
olarak
ele
alındığında
yatırım,ürün
mühendisliği,süreç mühendisliği alanında önemli bir yetenek düzeyinin var olduğu
gözlemlenmektedir.özellikle yatırım yetenekleri ve ürün mühendisliği yetenekleri
düşünüldüğünde
aynı
zamanda
firmalar
arasında
bir
açıklığın
olduğu
da
gözlenmektedir.
Teknolojik birikimin düzeyi her firmada aynı değildir. Teknolojik
yetenekler, firmalar arasında önemli farklılıklar göstermektedir. Teknolojik kapasitesi
en gelişmiş olan firmalar, firma-içi teknolojik arama çabalarına en fazla önem veren
ve bu yönde bilinçli faaliyetler gösteren firmalardır. Buradan, teknolojik öğrenmenin
kendiliğinden ortaya çıkmadığı, bu yeteneklerin edinilebilmesi için bilinçli çabalar,
zaman, emek ve para kaynaklarını bu doğrultuda sarf etmek gerektiği önemli sonucu
çıkmaktadır.
Bazı firmalar yetenek düzeyinde ileri düzeyde kümelenirken diğer bazı firmaların
ise temel ve temel ara düzey arasında kümelendikleri gözlenmektedir. Yetenek
düzeylerini ileri düzeye çıkaran firmalar teknolojik tırmanma sürecinde öne geçme
hususunda önemli bir birikim elde etmiş gözükürken, küçük ölçekli üretim yapan,
tedarikçi olarak görece teknolojik olarak basit, otomotiv üretim sistemi içinde görece
önemsiz basit nitelikte parça üreten,organize sanayi bölgelerinin dışında faaliyet
gösteren firmaların ise düşük bir teknolojik düzeyde gelişen bir yolda kilitlendikleri
gözlenmektedir. Bu durum görüşmelerde elde edilen verilerle de desteklenen,
firmaya özgü faktörlerin, firma-içi teknolojik değişimin yönü ve derecesi ile teknolojik
kapasitenin düzeyi üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğu sonucunu ortaya
koymaktadır. Firma kurucuları ya da yöneticileri arasında teknik kökenli kişilerin
bulunması, özellikle firmanın kurucusundan sonra gelen ikinci kuşağın vizyonu, firma
15
kaynaklarını harekete geçirme yetenekleri, firmaların piyasadaki rekabet stratejisinin
günü kurtarma telaşından daha çok geleceği planlama olgusuna dayanması gibi
nedenler bu firmalar arasındaki farklılaşmayı açıklamaktadır.
“Bizle aynı yıllarda ya da birkaç yıl sonra başlayıp ta bugün ana sanayiye
direk banda ürün vermeyen firmalar var. Biz bu değişime ayak uydurabildik,
yatırımlarını yapabildik. Ne yaptık? Laboratuar yatırımlarını yaptı, mühendislik
için gerekli her türlü bilgisayar tasarım makine yatırımlarını yaptı, ama diğer
firmalar bunu yapamadığı için geride kaldılar. Direk otomotive ürün verebilir
olmamızın sebebi kalite ve mühendislik yatırımlarına önem vermemiz ve
gerçekleştirmemiz. Bunun için hem mali gücünüz olacak hem de vizyonunuz.”
(LC174)
Görüşülen firmaların büyük çoğunluğu bir aile işletmesidir. Kurumlaşmanın düşük
düzeyde olduğu firmalarda genelde var olan finansal kısıtlar geleceğe dönük stratejik
planlamanın yapılaması sonucunu doğurmaktadır. Araştırma sürecinde ortaya çıkan
bulgulara göre finansal kısıtları aşabilen ve finansal kaynaklara kullandığı ağyapılar
ile daha koyla ulaşabilen firmalar diğerlerinin önüne daha hızlı geçebilmektedirler.
“Türkiye’de KOBİ’lerin genel yapısına baktığımız zaman aile şirketi, şirket
yönetiminde yoğun olarak aile üyelerinin yer aldığı şirketler, profesyonellerin
nispeten az etkin olduğu yerler dolayısıyla daha kısa zamanda para kazanmak
odaklı bir süreç işliyor. Kimse üç sene sonra bu nasıl olacak filan diye
düşünmüyor. Bugünkü çeki aldın mı öbürünü bilmem ne yaptım üzerinden daha
çok gidiyor. Öyle olunca kendini geliştirmek bağlamında bir şey düşünmüyor.
Benim gördüğüm firma profilleri daha çok şekilde. Yani geleceğe yatırım yapmak
bir sonraki kuşağın bu süreci nasıl götüreceği firmanın profilinin hedefinin nereye
varacağını çok fazla hesap etmiyorlar. Dükkânı açtın dükkân devam ettiği sürece
mantığı içerisindeler.” (LC064)
Makine teçhizat alımları, o makine ve teçhizata içkin olan teknolojinin de edinimi
olduğu için içerilmiş teknolojik değişim olarak kabul edilebilir. Firmalar arasında
farklılıklar bulunmakla birlikte Firmaları yatırım yetenekleri oldukça gelişmiş
düzeydedir. Yatırım yetenekleri ile proje mühendisliği yetenekleri, proje yönetim
yetenekleri, tedarik yetenekleri, proje icra yetenekleri kastedilmektedir. Makine ve
teçhizat alımları aynı zamanda bir teknoloji seçimi sürecidir ve firmaların imalat
16
yeteneklerinde gelişmeye koşut olarak bu teknoloji seçme konusunda da gayet yetkin
hale geldikleri gözlenmiştir.
Görüşülen firmaların büyük bir kısmı süreç iyileştirmeleri yapmak amacıyla üretimde
kullandıkları makine ve teçhizat üzerinde yeni imalat süreçleri ile uyumlu
modifikasyonlar gerçekleştirebilmektedirler. Firmaların yaptıkları bu modifikasyon ve
tasarımlar, tamamen yeni bir ürün üretmek biçiminde olmayıp, küçük modifikasyonlar
ya da orijinal
takımın taklit edilmesi biçiminde olmaktadır. Bu tür süreç
iyileştirmelerini hedefleyen takım makine modifikasyonları özellikle imalat bilgisinin
gelişmesine ve teknolojik öğrenme derinleşmesine katkı sağlamaktadır.
Firmalar için hem teknoloji seçim konusunda hem var olan gelişmeleri takip
açısından fuarlar önemli bir bilgi kaynağı oluşturmaktadır. Teknolojik düzeyin
yükseltilmesinin en önemli araçlarında biri de sektördeki yeni teknolojilerin ve imalat
yöntemlerinin takip edilmesi olmaktadır. Bu konuda görüşülen firmalar fuar takibi ve
yabancı ve yerli rakiplerle yapılan kıyaslamanın en çok tercih edilen bilgi edinim
yöntemi olduğunu belirtmişleridir Sanayi fuarlarına katılmanın, firmaları uluslararası
teknolojik gelişmeler hakkında bilgilendirmesi yönünde oldukça yararlı katkıları
olduğu anlaşılmıştır. Yan sanayi firmaları için akademik toplantılar bilgi alışverişi için
bazı Ar-Ge birimi güçlü olan teknolojik yetenek düzeyi yüksek firmaları hariç tutulursa
önemli bir bilgi kaynağı konumunda değildir. Ana sanayi firmaları için ise akademik
toplantılar önemli bir kaynağı konumundadır. Akademik faaliyetler yakın (y. lisans ve
doktora yapan) Ar-Ge personeli de istihdam eden bu firmalar otomotiv teknolojileri
sempozyumu gibi akademik toplantılara bildiri ile katılmaktadır. Yan sanayide ise
TNCS23 de bu düzeyde akademi ile yakın ilişkili personele rastlanmıştır. Yabancı
firmanın Ar-Ge ofisi olarak çalışan bir birim mevcuttur ve bu birim çalışanlarından biri
doktora derecesine sahipken, bir diğer Ar-Ge personeli doktora çalışmasını
sürdürmektedir.
Tablo 2:Türk otomotiv Sektörü İçin Teknolojik Yetenek Matrisi
Yatırım
Yetenekleri
Süreç
Mühendisliği
Üretim Yetenekleri
Ürün
Mühendisliği
Endüstri
Mühendisliği
İnovasyon
Yetenekleri
Dış
Bağlantı
Yetenekleri
17
LC121
LC 111
LC054
LC 024
Temel
Temel-Ara
Düzey
Arası
LC 061
LC 101
LC 071
Ara
Düzeyİleri
Arası
İleri
LC 121
LC 091
LC 071
LC 024
LC 054
FC24
LC 121
LC 071
LC 111
LC 135
LC 091
LC 121
LC 111
LC 054
FC24
LC 101
LC 091
LC 121
LC 111
LC 054
LC 101
LC 081
LC 151
LC 061
LC 071
LC 192
LC 202
LC 024
LC 061
LC 081
LC 151
LC 071
LC 243
FC24
LC 064
LC 024
LC111
LC 101
LC 111
LC 061
LC 202
LC 101
LC121
LC081
LC 161
LC 071
LC 054
LC 024
LC 135
LC 233
LC 243
TCS2
LC 081
LC 135
LC 091
LC 081
LC 151
LC 161
LC 061
LC 192
LC 202
LC 212
LC 182
LC 252
LC 233
LC 243
LC 024
LC 174
LC 145
LC 041
LC 252
LC 233
TCS1
LC 174
LC 135
LC 161
LC 041
LC 252
LC 192
LC 202
LC 182
LC 233
LC 223
TCS1
LC 174
LC 014
LC 135
NCA1*
LC223
LC 151
LC 212
LC 252
TCS1
LC 034
LC 135
TCA3*
NCA1*
TCS2
LC 243
LC 223
LC 091
LC 202
LC 212
FC24
LC 014
LC 145
LC 151
LC 041
LC 182
LC 223
LC 034
LC 024
TCA2*
LC 223
TCS2
LC 041
FC24
LC 014
LC 034
LC 054
NCA1*
LC 212
LC 223
LC 014
LC 034
LC 145
NCA1*
TCA2*
TCA1*
LC 212
TCS2
LC 145
TCA2*
TCA3*
TCA2*
TCA1*
LC 091
LC 161
LC 041
LC 182
LC 233
LC 243
FC24
LC 014
LC 174
LC 145
LC 151
LC 041
LC 061
LC 252
LC 192
LC 182
LC 034
TCS1
LC 174
TCA1*
TCA2*
TCA3*
NCA1*
LC 161
LC 192
LC 252
LC 121
TCS1
LC 174
LC 145
TCA1*
TCA3*
NCA1*
TCS1
TCA1*
TCA2*
TCA3*
LC 161
LC 182
TCS2
LC 243
TCA3*
LC 081
LC192
LC 202
TCS2
Ara
Düzey
LC101
LC 034
TCA1*
Kaynak: Görüşme Verileri *:Ana Sanayi Firmaları
Tablo 3:Türk otomotiv Sektörü İçin Teknolojik Yetenek Matrisi :Ana Sanayi
Fonksiyon
Yatırım
Yetenekleri
Üretim Yetenekleri
İnovasyon
Yetenekleri
Dış
Bağlantı
18
Süreç
Mühendisliği
Düzey
Ürün
Mühendisliği
Endüstri
Mühendisliği
Yetenekleri
Temel
Temel-Ara
Düzey
Arası
Ara
Düzey
NCA1
Ara
Düzey- İleri
Arası
TCA3
TCA2
NCA1
NCA1
İleri
NCA1
TCA2
TCA2
TCA3
TCA1
TCA1
TCA1
TCA1
TCA2
TCA3
TCA2
TCA2
TCA3
NCA1
TCA3
TCA1
NCA1
TCA3
TCA1
Kaynak: Görüşme Verileri
Tablo 4:Türk otomotiv Sektörü İçin Teknolojik Yetenek Matrisi :Yan Sanayi
Yatırım
Yetenekleri
Süreç
Mühendisliği
Üretim Yetenekleri
Ürün
Mühendisliği
Endüstri
Mühendisliği
İnovasyon
Yetenekleri
Dış
Bağlantı
Yetenekleri
19
Temel
Temel-Ara
Düzey
Arası
Ara
Düzey
Ara
Düzey- İleri
Arası
İleri
LC121
LC 111
LC054
LC 024
LC 061
LC 101
LC 071
LC 101
LC 121
LC 091
LC 071
LC 024
LC 054
FC24
LC 121
LC 071
LC 111
LC 135
LC 091
LC 121
LC 111
LC 054
FC24
LC 101
LC 091
LC 121
LC 111
LC 054
LC 101
LC 081
LC 151
LC 061
LC 071
LC 192
LC 202
LC 024
LC 061
LC 081
LC 151
LC 071
LC 243
FC24
LC 064
LC 024
LC 111
LC 101
LC 111
LC 061
LC 202
LC 101
LC 121
LC 081
LC 161
LC 071
LC 054
LC 024
LC 135
LC 233
LC 243
TCS2
LC 081
LC 135
LC 091
LC 081
LC 151
LC 161
LC 061
LC 192
LC 202
LC 212
LC 182
LC 252
LC 233
LC 243
LC 024
LC 174
LC 145
LC 041
LC 252
LC 233
TCS1
LC 174
LC 135
LC 161
LC 041
LC 252
LC 192
LC 202
LC 182
LC 233
LC 223
TCS1
LC 174
LC 014
LC 135
LC223
LC 151
LC 212
LC 252
TCS1
LC 034
LC 135
TCS2
LC 243
LC 223
LC 091
LC 202
LC 212
FC24
LC 014
LC 145
LC 151
LC 041
LC 182
LC 223
LC 034
LC 024
LC 223
TCS2
LC 041
FC24
LC 014
LC 034
LC 054
LC 212
LC 223
LC 014
LC 034
LC 145
LC 212
TCS2
LC 145
LC 091
LC 161
LC 041
LC 182
LC 233
LC 243
FC24
LC 014
LC 174
LC 145
LC 151
LC 041
LC 061
LC 252
LC 192
LC 182
LC 034
TCS1
LC 174
LC 161
LC 192
LC 252
LC 121
TCS1
LC 174
LC 145
TCS1
LC 161
LC 182
TCS2
LC 243
LC 081
LC192
LC 202
TCS2
LC 034
Kaynak: Görüşme Verileri
20
Tablo 5: Teknolojik Yetenek Düzeylerinin Kavramsal Çerçevesi
Üretim Yetenekleri
Yatırım
Yetenekleri
Temel
Düzey
*Fizibilite Raporları
* İş Programı Hazırlama
*Yer Seçimi
*İdame
*Proje Hazırlama
*Kalite Yönetimi
*Teknoloji Seçimi
*Süreç Optimizasyonu
*Sözleşme Müzakereleri
Ara
Düzey
*Teknoloji Transfer
Anlaşmaları
*Proje İçin Başlangıç
Eğitimleri
*ISO Standartlarına
Dayalı Organizasyon
Yönetimi
İleri
Düzey
Süreç
Mühendisliği
*Know-How Proje
İhracatı
*Anahtar Teslim Proje
Geliştirme Yeteneği
*Ürün Çeşitlenmesini
Yönelik Süreç
Adaptasyonu
Ürün
Mühendisliği
*Sürekli iyileştirme
sistematiği
İnovasyon
Yetenekleri
*Temel Ürün Tasarımı
Anlayışı
*Temel Yetenek İyileştirme
Programları
*Süreç
İyileştirmeleri
*Basit Ürün Değişmelerini
Adapta Etme
* Optimizasyon Temelli
İş programı hazırlama
*Lokal Bölüm
Geliştirmeleri
*Yeni Ürün İçin Teknoloji
Transferi
*Verimlilik Analizi
*Yeni Ürün
Tasarımı
*Benchmarking
*İleri Stok Kontrolleri
(Tam zamanlı üretim JIT)
*Toplam Kalite Yönetimi
Uygulamaları
*Kaynak Planlaması
Uygulamaları
*ISO Kullanımı Yoluyla
Süreç Standardizasyonu
*Süreç Mükemmeliyet
Modelleri Uygulaması
Endüstri
Mühendisliği
*İleri Yetenek Geliştirme
*Ar-Ge Transferi
*Ürün Destek
Geliştirmeleri
(Test -Lab)
*Lojistik Yönetimi
*Tedarik Zinciri Yönetimi
*Yeni Ürün Tasarımı
*Küresel Düzlemde Ürün
Değişimleri Üretimi
Dış Bağlantı
Yetenekleri
*Yerel Tedarikçilere Birlikte
Geliştirme
*Teknoloji Hizmet
Sağlayıcılara Yönelik İş
Verme Faaliyetleri
*Tedarikçiler Ve Ar-Ge
Kurumları İle İşbirliği İle
Ürün Ve Süreç
İyileştirmeleri
*Dış Ortaklarla Tersine
Mühendislik
*Rekabet geliştirmeye
Yönelik Endüstri
Ağyapılarına Katılma ve
İşbirliği
*Uzun Dönemli İnsan
Kaynakları Geliştirme
Programları
*Yeni Ürün
İnovasyonu (Pazar
için ilk)
*Akademi Ve Araştırma
Kuruluşları İle Uzun
Dönemli İşbirliği
*Tedarik Zinciri Geliştirme
*İnovasyon İçin
Örgütlenme
Oluşturma
*Ortak Ve Tedarikçilerle
Yeni Teknoloji
Lisanslamaları
Kaynak : BERGER.2005:
21
4.3.Yabancı Sermaye ve Firmalarda Yerel Teknolojik Çaba:
Görüşülen ana sanayi firmalarının üç tanesi yabancı bir ortağa sahip, bir tanesi ise
%100 yerli sermayeli işletme konumunda. Yan sanayi firmalarının ise çok büyük
kısmı % 100 yerli sermayeli işletme .İki tanesi yabancı firma (TNCS14 ,TNCS24)bir
tanesi ise yabancı ortaklı firma konumunda .Yabancı firmalar genel olarak Türkiye'yi
bir
üretim
merkezi
olarak
benimsemiş
konumdalar,Üretilen
ürünlerin
ürün
mühendislikleri ve tasarımları merkez firmanın bünyesinde yapılmakta , Türkiye'deki
firma daha çok geri beslemeler yoluyla ürünün modifikasyonu sürecine katılmaktadır.
Yabancı firmanın Türkiye’de gir Ar-Ge birimi olsa bile asıl araştırma ve geliştirme
faaliyetleri merkez birimlerde yapılmakta, Türkiye birimi daha çok modifikasyonlar
konusunda destek vermektedir.
“Ürettiğimiz ürünler xxxxx tasarladığı ürünler olmakla birlikte xxxxTürkiye olarak
daha çok uygulama fonksiyonel değil de, uygulama mühendisliği dediğimiz
kapsamındadır, limitli tasarım. Yurtdışı firma tasarımının üreticisi ve uygulayıcısı
konumunda. Mesela bir emniyet kemeri yapılır, bu emniyet kemerlerinin
Türkiye’deki araçlara montajı gerekli onun için alt bağlantılar gerekli. Bağlantı
elemanları gerekebilir. Bunların tasarımına katkıda bulunabiliyor. Modifikasyonlar
olabilir, onların tasarımına katkıda bulunabilir. Ağırlıklı olarak üretimde minör
değişiklikler yönetiliyor. Asıl ürünün tasarımı yurt dışındaki ar-ge merkezinde
yapılıyor.” (TNCS14)
“Burası bir uygulama ofisi, ne uyguluyoruz merkezin bize gönderdiği knowhowı
uyguluyoruz. Orada ki ar-ge ofisinde bu iş böyle olur deyip bir knowhow
standardı yazıyorlar, sonra bu standardı bize veriyorlar diyorlar ki bu işi böyle
yapacaksınız. Biz de böyle yapıyoruz.” (TNCS24)
Yabancı ortağın varlığı Türkiye’deki firmaların daha çok süreç mühendisliğinde
kendisini geliştirmesine neden olmaktadır. Tasarım yeteneklerinin geliştirilmesine
ihtiyaç duyulmaması yerel firmanın ürün mühendisliği ve inovasyonu konusunda
teknolojik edinim sürecini aksatmaktadır. Diğer taraftan iyi bir uygulama ve imalat
merkezine dönüşmesini sağlayacak süreç mühendisliği yeteneğini geliştirmektedir.
Ancak küresel üretim sisteminde ürünü daha iyi yapmaktan daha iyi ürün yapmaya
doğru giden bir trend mevcutken yabancı ortağın destekleyici olmaktan daha çok
köstekleyici olabileceği de görülmektedir.
22
“Tasarım
dışarıdan
geldiği
için
ürün
mühendisliğini
geliştirme
ihtiyacı
hissetmedik. Şimdi farklı firmalardan farklı OEM ‘lerden iş alabilmek için böyle bir
ihtiyaç var artık dünyada, yani bizim bir şeyler tasarlıyor olabilmemiz lazım.
Müşteri artık bir boşluğu veriyor, doldur bunu bana öneriler getir diyor. Biz öneri
getiremiyoruz şu anda. Ya da diyoruz ki bir öneri getiririz ama bir ortağımıza da
soralım, ortağımız bize bir şeyler hazırlar biz size sunarız. Şimdi biz bunu
değiştirme niyetindeyiz. Yani ortağımızla yurt dışına açılacak tasarım ofisi ile.
Frankfurt’da açılacak ama oradan bize de bir şeyler düşecektir. Biz bazı şeyleri
oradan destek alarak yapabilir hale geleceğiz.” (FC24)
Özellikle ana sanayi firmaların önemli bir kısmının lisans sözleşmesine dayalı
üretim yapıyor olması teknolojik gelişme projelerin geliştirilmesi, Ar-Ge stratejileri,
yatırım kararları gibi konularda merkeze danışarak karar almalarına neden
olmaktadır. Özellikler binek aracı üreticisi firmalarda bu eğilim daha belirginken,
otobüs, kamyon gibi ticari araç sektöründe tasarım yeteneğine sahip yabancı ortaklı
ya da yerli sermayeli işletmelerde yerli teknolojik çabanın belirleyiciliği artmaktadır.
Tedarikçi firmalar ana sanayinin tedarik politikası ile ilgili bir çok kararını lisans sahibi
firmanın belirlediği doğrultuda aldığını belirtmektedir.
“Çünkü ana sanayinin önemli bir kısmı Türkiye’de artık montaj yeri oldu. xxxx’e
gidiyoruz bizimkiler Belçika’da karar veriyor diyorlar ne yapacağımıza. Burası
gelen projelerin uygulama merkezi. Biz xxxx’e mal satmak için Belçika’ya,
Almanya’ya gidiyoruz. Dolayısı ile o dengeyi iyi görmek lazım. Türkiye’de
bulunan ana sanayinin var olan otomotiv ana sanayinin özellikle otomobil
kısmının bütün yönetsel süreçleri yurt dışında”(LC161)
“Türkiye’deki ana sanayi bağımsız değil, mesele biz bugün bir Türkiye ana sanayi
firmasıyla çalışsak da direkt onay verme yetkileri yok, oraya sorayım diyor
oradan bilgi alıyor, oradan bilgi aldıktan sonra bize dönüyor, o süreyi ve süreci
biraz uzatıyor. Ama kendi başına karar verebilen
firmalarda bu iş çok daha
kolay yürüyor.” (LC174)
Bu durum özelikle teknolojik tırmanma stratejilerinin belirlenmesinde ve sürecin
başarılmasında önemli bir engel olarak ortaya çıkmaktadır. Bu konuda LC034 firması
örnek olarak verilebilir. LC034 yabancı bir ortakla ile üretime geçmiş bir firmadır.
23
Ortak olduğu firmanın rakibi konumunda olan diğer firmalara ürün vermesi, ortak
tasarım ve Ar-Ge projesi üretmesi ortak olduğu firma tarafından bazı müdahaleler ile
engellenmiştir Firma bu süreçte kendi teknolojik tırmanma vizyonu ile çelişen bu
durumu ortadan kaldırmak amacıyla yabancı ortağın hisselerini satın alma yoluna
gitmiş ve % 100 yerli sermayeli bir firmaya dönüşmüştür. Bu durum teknolojik
tırmanma sürecinde bağımsız kararlar alabilmenin önemine vurgu yapmaktadır.
4.4. İnovasyon Yetenekleri ve Teknolojik Tırmanma Olanakları:
Otomotiv ana ve yan sanayi tarihsel gelişme sürecinde öncelikle bir imalat yeteneği
gelişmesi olmuştur. Süreç mühendisliğindeki gelişmelerden sonra 1990’lı yılların
ikinci yarısından itibaren ürün geliştirme, tasarım inovasyon öne çıkan kavramlar
olmuştur. Ana sanayi yabancı ortaklarının katkısı ile teknolojik yetenek düzeyini
yükseltirken, inovasyon yeteneklerinde de hayli mesafe almıştır ancak sanayi binek
ve ağır ve yarı ağır ticari araç grubunda ayrı ayrı değerlendirilirse; kamyon, otobüs,
minibüs gibi segmentlerde tasarım yeteneklerini de geliştirmiştir.
“Türkiye’de ticari araç sektörünün öne çıkmasında iç dinamikler etkili olmuştur.
Karayolu taşımacılığı % 95 oranında kara yolunda gerçekleşiyor. İnsanlarımız
yüklerimiz kamyon ve otobüslerle taşınıyor. Oradaki talep bu endüstrinin
canlanması için büyük bir girdi olmuş oluyor. Bir kere başladıktan sonra know
how biriktirerek rekabetçi hale geliyor. Bir de bakıyorsunuz Türkiye dışına da
çıkmaya başlıyor. Orada da çünkü ürünlerimiz kendini kanıtlamış ve gayet kabul
edilir oluyorlar. Ve şu anda da A.B.D.’ye otobüs ihraç ediliyor.” (NCA1)
Lisans altında binek aracı üreten üreticiler ise özellikle lisans sahibi firmaların
tasarımlarına bir kodizaynır firma olarak destek vermekte ve belirli bir grup ürünün tek
üreticisi ve ihracatçısı konumuna gelmektedirler. İyi birer imalatçı olmanın yanında
giderek
ürün
geliştirme
tasarım,
test
imkânları
ile
teknolojik
tırmanma
gerçekleştirmektedirler. Bu firmalar için bu sürecin tarihsel sınırları gelişmenin
patikası tarafından belirlenmektedir. Kamyon ve otobüs için marka olmak için caba
harcanma tasarım inovasyon faaliyetleri arttırılmaktadır.
“Biz yalnızca bir montaj fabrikası değiliz. Yani şöyle bir şey var. Ancak yeni
otomobilin tasarımı xxxx fabrikasında yapılır. Yeniden kastım yepyeni bir model.
Bu tasarım mühendislikten biraz daha farklıdır. Çünkü burada söz konusu olan
24
markadır. Buna bir kere karar verildikten sonra üzerinde baya bir mühendislik
yapılır. Bizim yapmış olduğumuz mühendislikler bunun tarihi 25 sene ötesine
gider. Önce xxxx
ürettik 16 sene sonra xxxx geldi, xxxx’un gelişiyle birlikte
bunun parçalarının Türkiye’de üretilmesi gerekiyordu. Onda bile mühendislik
gerekiyor. Neden mühendislik gerekiyor. O parçayı yerli olarak üreteceksiniz,
gerekiyorsa bir taraflarını modifiye edeceksiniz. Ama ondan sonra arabanın
üzerine taktığımız zamanda hem o parça beklentileri olduğu gibi yerine getirecek
hem de arabanın genel ahengini bozmayacak. İşte oradan başlayan bir
yerlileştirme süreci bugünde devam ediyor. Bu da mühendisliğin yaptığı temel
işlerden birisidir bu. Onun ötesine geçemiyor muyuz? Onun ötesine de geçiyoruz.
Özellikle son yıllarda saç parçalarda, birçok modifikasyonu hem seri üretim hem
de proje aşamasında. Çünkü bazen nümerik ortamda yapılmış parçaları fiziki
ortama
kalıpların
karşılaşabiliyorsunuz.
üzerine
oturttuğumuz
Problemlerle
zaman
başka
karşılaşabiliyorsunuz
şeylerle
dolayısıyla
de
o
problemleri ortadan kaldırabilmek için nümerik olarak o parçalara müdahale
ediliyor.Ürünler üzerinde üniversitelerle iş birliği halinde çalışıyoruz. Ama bu daha
çok yeni öğrenme aşamasındayız. Ürün üzerinde 3 senedir, 5 senedir, ürünleri
proseslerle
karşılaştırırsan
görece
olarak
daha
emekler
haldeyiz,
ama
çalışmalarımız var.”(TNCA2)
“Devamlı bir modernleşme yatırımı sürdürülmekte, boya hatları yenilendi. xxxx
geliştirilmesi 370 milyon Euro’ya mal oldu. Bu süreçle ilgili olarak boya, montaj,
gövde hatları ile ilgili yatırımlar yapıldı. 15 milyon Euro’luk test ve altyapı
laboratuarları kuruldu. Bu bağlamda sanal oda, yarı yankısız akustik oda, taşıt
iklimlendirme laboratuarı oluşturuldu.” (TNCA1)
“Tasarım sürecinin en önemli unsuru test imkânlarıdır. Bunlar ayrılmaz bir
bütündür.
Bunların
birbirine
paralel
gitmesi
gerekiyor.
Test
ve
deney
ekipmanlarına yatırım yapılmaktadır.” (TNCA1)
Teknolojik gelişme süreçleri üzerinde tam kontrolleri olmasa da, rekabet güçlerini
Ar-Ge projeleri ile geliştirme yoluna giderek lisans sahibi firmanın dünyada mevcut
olan diğer üretim merkezlerinin önüne geçebilecek bir konuma yükselmişleridir.
Üretim merkezi konumun yükselmek ancak bir teknoloji beceri eşiği aşıldıktan sonra
gerçekleşen
bir
süreç
mühendisliği
yeteneklerinin
üzerine
ürün
geliştirme
yeteneklerini geliştirme ciddi Ar-Ge yatırımları yapılarak elde edilebilen bir konum.Bu
25
konum özellikle lisans altında binek araç üreten firmalar için son derece önemeli
çünkü bu süreç teknolojik tırmanmanın yönünü ve sınırlarını da belirlemektedir.
“İlk talep onlardan geldi, tabi onlarda Türkiye’deki potansiyelin farkında. Ve
onların çizmiş olduğu stratejiyi hayata geçirebilmek için, o sözünü ettiğimiz ürün
gamını daha da genişleten bir planı vardı xxxxBunu hayata geçirebilmek için
alınan kararda evet o kendi kararıydı. Bugün itibariyle başlattığımız nokta kendi
inisiyatifimizle gelişmiş olay. Tamamen üst yönetim genel müdürün iknasıyla
yapılmış bir hareket. xxxx’nun katkısı şöyle oluyor. Bu süreci başlattıktan sonra
bu sürecin sağlıklı gidebilmesi için, o işin çıktısını göstermeniz gerekiyor. O çıktı
neden söz konusu işse ekonomik bir çıktısı olması gerekiyor. O ekonomik çıktılar
gösteriliyor. Birincisi bugünkü ar-ge teşvikler önemli. Dolayısıyla karşı tarafa şu
alternatifi sunabiliyor olmak gerekir. Siz şu konudaki geliştirmeyi xxxx da
yaparsınız. Buna mal oluyor. Ve bu kalitede oluyor. Türkiye’de yaparsanız buna
mal oluyor bu kadarını teşvik olarak alıyorsunuz ve en az sizin kalitenizde de biz
bu işi yapıyoruz. O doğrultu da verilen bütün şeyler mesela dosyalarımız hep
ortağımızla tartışılmış. Onları mutlaka bilgilendirmemiz lazım hem de, burada ki
cazibeyi onlara gösterebilmemiz lazım ki, biz nihai hedefe ulaşabilelim. Bizim bir
önemli avantajımız daha var. Belki diğer firmalara da göre, süreç mühendisliği o
kadar şey öğretiyor ki size. Sonra o öğrendiklerinizi ürün tarafında kullanabilecek
çok potansiyel var. “(TNCA2)
Yan sanayi firmaları ana sanayinin Türkiye’de gelişmesine paralele olarak
kurulmaya başlamıştır, Türkiye deki montaj aşamasında girdilerinin yerlileştirilmesi
politikasına bağlı olarak gelişme göstermiştir.1980’li yıllar ise sektörde ana ve yan
sanayi ilişkilerinin yalın üretim sisteminin bir sonucu olarak değişmesine bağlı olarak
kaliteli ve düşük maliyetli üretimin yanında tasarım yeteneklerinin mevcudiyeti yan
sanayinin rekabeti açısından önemli bir faktör olarak ortaya çıkıyor.1990’lı yıllarla
birlikte bu baskı giderek firmalar üzerinde etkisini gösteriyor ve firmalar için Ar-Ge
faaliyetlerine bağlı yetenek kazanma süreçleri teknolojik tırmanmanın temel
belirleyicisi haline gelmeye başlıyor.
“Gümrük duvarlarının yıkılmasıyla Avrupalı üreticiler Türkiye’yi artık direk bir
Pazar olarak kendilerine seçtikleri zamana dayanıyor.
Orda Türkiye’deki
üreticiler gördüler ki salt üretim mantığıyla yani ana sanayiden gelen bilgilerle
teknik resimle işte üretim yapıp ben evet bakın hayatta kalabiliyorum para
26
kazanabiliyorum mantığı o anda yıkılmış oldu. Göründü ki çok ciddi bir uluslar
arası rekabet söz konusu olmaya başladı. Teknolojik seviyesi sizden çok daha
üstün Avrupalı üreticilerin Türkiye’ye girdikleri zaman Türkiye’deki ana sanayiler
dahil bu avantajlarından yararlanmak istediler çünkü siz salt düz üretici
konumunda çalıştığınız zaman ana sanayicinin bir geliştirme departmanını
beslemesi gerekiyor, bu faaliyetleri finanse etmesi gerekiyor halbuki öbür türlü
düşündüğümüz zaman kodizaynın dizaynı kendi üstüne olan bir yan sanayi ana
sanayinin bu tür masraflarını otomatik olarak ortadan kaldırıyor, ana sanayi
kodizayn yapabilen firmaları tercih etmeye başlıyor. Şimdi bununla birlikte baktık
ki artık Türkiye’de Avrupalı büyük üreticiler girebiliyor işte o zaman bu zihniyet
değişikliği otomatikman kendini gerektirdi. Bizim bu halimizle devam etmemiz
mümkün değil, mutlaka kendimizi geliştirmemiz lazım, mutlaka kendimize özgü
tasarımları oluşturabilmemiz lazım düşüncesi ile Ar-Ge faaliyetlerine önem
verildi.” (LC034)
Firmaların teknolojik tırmanma süreçlerinin arkasında yatan en önemli unsur firma
bünyesinde yürütülen Ar-Ge çalışmalarıdır. Bu çalışmaların son beş altı yıllık
dönmede ivme kazanmasının ise en büyük nedeni devletin sağladığı proje
desteleridir.Bu destekler bir taraftan firmaların Ar-Ge projesi sunmayı öğrenmelerine
neden olurken diğer tarafından da Ar-Ge maliyetlerini düşürerek firmalar teknolojik
gelişmeyi hızlandıracak finansal kaynaklar yaratmıştır.Bu süreçte en etkili kurum
TÜBİTAK olmuştur.TÜBİTAK tarafından sağlana TEYDEP destekleri firmaların
teknolojik yetenek düzeylerinin yükselmesin hususunda büyük katkı sağlamıştır.
“Tubitak’ın 2000’li yılların başındaki politikasıyla yani ar ge faaliyetlerini geliştirme
konusunda yapmış olduğu atılımlar bütün firmaları, sadece bizim firmamızı değil,
kendi teknolojik seviyeleri geliştirme konusunda farklı bir düşünce yapısına
kavuşturdu. Biz de kendimizi global dünya şartlarına uydurabilmek için seviyemizi
yükseltelim dediler. Burada Tubitak’ın büyük katkısı var.(LC034)
Özelikle son yıllarda TÜBİTAK proje hazırlama süreçlerini kolaylaştırması
,bürokrasiyi
daha
fazla
azaltması
firmaların
bu
kaynaklardan
daha
çok
yararlanmasının önünü açmıştır.
Bu dönüşüme bağlı olarak artık firmalar kodizaynır olarak sürece karılmaya
başlıyorlar bu sürecin vazgeçilmezi ise ürün geliştirme yeteneklerinin kazanılması ve
ana sanayi bu konuda yan sanayi firmalarını zorlamaya başlamakta Hem ana sanayi
27
hem de yan sanayi kodizayn yeteneklerini kazanılmasını rekabet için şart olduğunu
düşünmektedir.
“Kodizaynerlik otomotiv de artık olmazsa olmaz. Sanırım 1995 de başladı bu.
Onun öncesinde bütün tasarım otomobil firmaları tarafından yapılırdı. İmalatçıya
resimle gidilirdi. Şimdi artık öyle değil, yalnızca zarfı veriliyor. Şartname veriliyor,
buna karışmıyor otomobilciler. Bunun anlamı da şu oluyor. Benim istediğim
hizmet belli, parça belli, fonksiyon belli ama siz yapın. Bu yapılırken tabii interaktif
çakışmalar oluyor. Biz de her yeni modelle de imalatçılarla bu geliştirmeyi
yapıyoruz” (TNCA2)
“Eskiden Türkiye’ye sadece çizim gelir. Çizime göre üretip parça gönderirdiniz.
Artık öyle değil artık dizayn yapıyorsunuz o da yetmiyor dizaynı verifiye etmenizi
istiyorlar, verifiye edemedikten sonra kimseye bir şey veremiyorsunuz. Eskiden
ana sanayiydi testlerin yapıldığı yer. Artık ana sanayi bunu kendi bünyesinde
tutmuyor daha çok yan sanayiye yıkıyor. Bu yükten kurtulmuş oluyor onlar. Yan
sanayide mecburen bir ar-ge çalışması hem de bir çizim yeteneği olması lazım”
(LC014)
“Ana sanayi baskısı. Çünkü ana sanayi diyor ki size artık ben kodizaynlı
firmalarla çalışmak istiyorum eğer benimle çalışmak istiyorsan kendini bu
anlamda geliştirmelisin. Geliştirmelisin şeklinde bir baskısı var. Tabii bu ciddi bir
baskı oluyor. Yan sanayi üzerinde çünkü bu konuma gelemezse proje
alamayacak proje alamazsa ticari anlamda küçülmesi gerekecek artı daha sonra
ki projeler için kötü bir referans olacak. Nasıl kodizaynırlık bir referans oluyorsa
başka projelerde, başka firmalar anlamında, böyle bir şey olmaması hem iş
kaybetmesi hem de ileriye dönük vizyon anlamında, işlerin küçülmesi anlamına
geliyor.”(LC252)
Yan sanayi firmalarının kodizaynır firma olarak ana sanayi firmalarıyla ortak proje
geliştirebilmeleri ancak belirli bir teknolojik düzeye ulaşabildiklerinde olanaklı
olmaktadır.Belirli bir yetenek düzeyinde firmalar farklı bir gelişe yoluna girerek
teknolojik tırmanma sürecine girerken bu eşiğin altıda kalanlar ise düşük katma
değerli üretim alanlarında kilitlemektedirler.Katma değerden yüksek pay alabilecek
yetenekleri geliştiremeyen firmalar çok düşük kar marjları ile çalışmakta,düşük
28
karlılığın yarattığı finansal kısıtlarda teknolojik yetenek düzeyini yükseltecek
faaliyetlerin finansmanını engellenmektedir.
“Ortak proje yapacağımız Yan sanayi firmalarının onaylı tedarikçimiz olması ya
da onaylı tedarikçimiz olacak kritere sahip olması gerekir. Satın alma birimi
tedarikçileri sürekli denetler, bu denetim grubunda ar-ge, kalite birimleri de vardır.
Bu denetimlerden belirli bir puanı almış olması lazım. A veya B olması gerekir. O
bir kere ön şart. Ondan sonra kalite seviyesinin yüksek olması ve ar-ge
mühendisi çalıştırıyor olması gerekir, ar-ge faaliyetlerinin olması lazım.
Konusunda uzman referansları olan ya da bizimle daha önce çalışmış bir firma
olması lazım. Biz “Catia” kullanıyoruz, üç boyutlu datadan tasarım yapabilecek
yeteneğe sahip olması lazım. Test faaliyeti kalite kontrol gibi belirli kriterleri
sağlıyor olması lazım. (TNCA2)
Bu süreçte firmalar arasındaki teknolojik açılmada belirginleşmeye başlıyor,
teknolojik düzeyi düşük, bütün içinde görece önemsiz,standart parça üreten firmalar
teknolojik yetenek düzeyi düşük bir üretim yolunda kilitlenirken tasarım yeteneğini
geliştirebilen firmalar,sistem tasarlayıcısı olarak üretim sürecinde yaratılan değerden
daha çok pay almaya başararak teknolojik tırmanma süreci içersine girmektedirler.
“Standart ürünlerde pek kodizayn yok. Onun tasarımın zaten biz yapıyoruz. Teknik resim
çizip gönderiyoruz. Onu yapması da kolay onu yapacak firma çok zaten. Orada hangisi
daha ucuz ve fiyat olarak uygunsa, yatırım olarak uygunsa… Onaylı tedarikçimizse onu
tercih ediyoruz. Gerekli kriterleri sağlıyorsa yeterlidir. Ama daha kompleks sistemler ve
parçalardır daha çok bizim kodizayn yaptığımız. O da bir araçta 8-10 sistemdir. Öyle çok
da fazla değildir. İşte kalorifer sistemi, soğutma sistemi, koltuk sistemi, yürür aksamla ilgili
işte akslar otomotiv şanzımanı, fren sistemi ondan sonra iç dizaynla ilgili torpido grubu
olabilir, tavandaki aydınlatma grubu onlar olabilir. Bu gibi komplike sistemler. Yok briket
bir tane şase, plastik bir parça bunlar için öyle bir çalışmaya da gerek yok, yine bilgi
paylaşımı oluyor, malzeme seçiminde, kalıbın yapılmasında bilgi paylaşımı oluyor ama
ona kodizayn demek pek doğru olmaz. Bir resim gönderiyorum karşıdan diyor ki mesela
ön cam, resmi gönderiyoruz firma diyor ki bunun yapılması zor şunu şöyle yapalım diyor
biz de bakıyoruz. Uygunsa tamam diyoruz. Gönderiyoruz bitiyor. Bu kodizayn sayılmaz
tabii, bu etkileşim ya da bir bilgi alışverişi. Kodizayn dediğiniz zaman oturup
mühendislerin bir arada çalışması demek. Ben ne istiyorum sen ne yapabilirsin birkaç ay
süren en azından bazen daha uzun süren, endüstriyel tasarımdan işte proje hedefleri
29
girdilerden başlayıp nihai ürün ortaya çıkana kadar ki tüm süreçleri içeren bir süreç..”
(TNCA2)
Bu kodizayn süreci firmalar arasında bilgi akışı, personel değişimi,takım çalışması
,ortak ar ge projesi idame yeteneklerini her iki taraf içinde geliştirerek bir öğrenme
dinamiği yaratmaktadır.Bu süreç de özellikle yan sanayi firmaları mühendislik
yeteneklerini hızla geliştirerek önemeli bir teknoloji edinimi sağılmaktadır Tasarım
yeteneklerinin gelişmesine koşut olarak yerel teknolojik çaba ile desteklenen bilinci
olarak belirli hedeflere yönelik projelere kaynak aktarımı hızlanmaktadır.Bu
kaynakların farklı kullanımları kaynak temelli firma bakış açısına göre firmalar
arasındaki farklılaşmanın temel dinamiğini oluşturmaktadır.
“Kodizayn süreci özellikle tedarikçiler çok geliştiriyor. Bizim bakış açımızla
bakıyorlar. Ar-Ge çalışması yan sanayide bir kısmı ileri seviyede ama daha
henüz ileri bir aşamaya gelmiş değil. Bizim taleplerimiz ve yönlendirmelerimizle
onlarda kendilerini bir şekilde geliştiriyorlar. Ana sanayi yönlendirmese talep
etmese yan sanayi bu kadar hızlı gelişmez. Türkiye’de yan sanayinin
gelişmesindeki en önemli faktör ana sanayidir. Türkiye’de bu kadar araç
üretilmesidir. Kalite seviyesinin tabi Avrupa’ya Bağlı Olarak yükselmesidir. Biz
Avrupa’ya ihracat yapıyor olmasak şimdi hala geri bir kalite seviyesinde
olacaktık. Çünkü öyle bir talep olmayacaktı. Yan sanayide de öyle bir talep
olmayacağı için bu seviyelere gelmiş olmayacaktı. Bizde yan sanayiden çok şey
öğreniyoruz tabii. Uzmanlık alanımız olmadığı için. Bizim araçlarda kapı, klima
gibi binlerce parça var. Her bir parçada uzman olmamız mümkün değil. Yan
sanayi sırf o parçayı o hizmeti ürettiği için bizden daha uzmanlar o konuda tabii.
Bu konuda biz de bir şeyler öğreniyoruz. Kendimizi geliştirmiş oluyoruz tabii.”
(TNCA2)
“Her proje benzer gibi gözükse de kendin için de başka deneyimler, başka
knowhowlar
içeriyor.
Sürekli
öğreniyorsunuz
üzerine
koyuyorsunuz
öğreniyorsunuz.” (LC252)
Firmalar açısında kodizayn sürecinin en önemli çıktısı öğrenme ile kazanılan nasılı bile
bilgisi otomotiv endüstrisinde formel Ar-Ge faaliyetlerinin yanında yaparak kullanarak ve
etkileşerek öğrenme süreçlerinin varolduğu düşünülürse firmaların inovasyon yeteneklerinin
gelişmesinde özellikle örtük bilgi birimi büyük önem arz ediyor bu birikimi içinde tutabilen
30
firmalar ar ge süreci ile destelenen teknolojik çabalarla inovasyon yeteneklerini arttırma
olanağına kavuşuyorlar Bu süreç de belirleyici unsurlardan biri de bilgiye ulaşmak
olmaktadır. Bilgi elde edildikten sonra içselleştirilerek firmaya özgü örtük bilgi
birikimin bir parçası haline gelmektedir. Firmaların tasarım yeteneklerini geliştirerek
teknolojik tırmanma basamaklarında daha yükseklere çıkabilmeleri için firma
bünyesinde yapılan Ar-Ge faaliyetlerinin dışında
öğrenme ve nasılı yapma bilgisini
biriktirme etkili olmaktadır.
“Bütün yan sanayiler küçümsenmeyecek derecede işlerini iyi biliyorlar ve
yapıyorlar. Zamanla gelen bir deneyimleri var. Ama burada yan sanayilerin en
büyük sıkıntısı şu zamanla gelen bu deneyimlerini knowhowlarını iyi de
kullanmaları gerekiyor. Yani eleman sirkülâsyonu ile bu bilgilerin kaybolmaması
gitmemesi kalıcı olması gerekiyor. Çünkü her tecrübe zor kazanılıyor ve belirli bir
süreç alıyor.( LC252)
“Bilgi akışı biz de çok önemli. Biz bilgiyi yurt dışından gidip alıyoruz. Yurt içinden
bilgiye ulaşmak çok zor. O yüzden biz bilginin ilk çıktığı yere kadar gidiyoruz. En
azından bu bilgi arasında ki transferi yapabilecek yapıda olmaları gerekiyor”.
(LC243)
Görüşülen firmalar içinde koziayn sürecinin başarıyla sürdürenler bu sürecin
arkasında
firmaların belirli bir vizyona sahip olması da son derce önemli
bulmaktadırlar. Daha fazla yeniliğe açık olan,risk alabilen ,geleceğe yönelik stratejiler
üretebilen firmalar teknoloji yarışında öne geçmektedirler.
“Bir başka nokta yan sanayilerin bu konuya cesaret edememeleri. Firma ürettiği
ürünle ilgili imalat anlamında bayağı bir knowhowa sahip ama iş kodizaynlık
kısmına ilişkin konu beni aşar diyor. Bir vizyon eksikliği var. Böyle bir girişimde
bulunuyor ama öyle ya da böyle yanlış seçimlerden dolayı bu işte hüsrana
uğrayabiliyor. Bir takım paralar da kaybediyor. Bu iş bana göre değilmiş diyor ve
geriye dönüyor.”.( LC252)
“Üretim, kalite bugün var olan temel şeyle ilgilenir, ama tasarım ar-ge hep yarını
daha iyi nasıl yaparız üzerinden veya yeni bir ürünü nasıl daha iyi yetiştiririz, yeni
31
bir sistemi nasıl kurarız üzerinden gittiği için hep geleceği tartışan bir bakış, onun
bence bir eksiği var hala eksik olduğunu düşünüyorum”. (LC064)
LC174 teknolojik tırmanma modeli firmaların teknolojik edinimlerini Ar-Ge faaliyetleri
ile
destekleyerek
içselleştirmeleri
ve
ürün
mühendisliği,
tasarın
inovasyon
yeteneklerini geliştirerek sistem üreticisi tedarikçi konumuna yükselmeleri açısından
önemli bir örnek olay meydana getirmektedir.
“Biz 1968’de başladık. Tabi tamir atölyesi olarak başlanmış. Gelmiş bir ürünü tamir
etme. Daha sonra 1970’li yıllarda Türk otomotiv sanayinde yeni yeni montaj
başlaması, Anadolu, Renault 12, Tofaş 131’ler dönemi, o dönem firmalar artık
dışarıdan radyatör getirmeyelim de içeride yapalım ihtiyacı hasıl oluyor. Dolayısıyla
bize geliyorlar, nasıl yapabiliriz bu diye elinde numune var, o numuneden giderek
önce o ürün kopyalanmış. Daha sonra yeni modeller çıkmaya başlayınca teknik
resimlerle gelinmiş, bu ürünü nasıl yapabiliriz diye. 1980’li 90’lı yıllarda artık biraz
tasarıma dönük olarak çalışmaya başladık. Şimdi günümüzde xxx
aracının
tasarımı tamamen bize ait. Şartnameyi getiriyorlar size, şu kadar soğutma
kapasitesi istiyorum şuraya da bağlayacağım diyor, standartları var, şartnameleri
var xxx aracının.
1970 - 1990’lara kadar tabi mühendislik kapasitemizi de
geliştirdik. Eskiden elle çizilirdi resimler şimdi bilgisayar teknolojisi kullanıyoruz.
Firma bize yine elektronik ortamda aracı veriyor. Elektronik ortamda biz kendimiz
tasarımı yapıp yine elektronik ortamda aracın içine yerleştiriyoruz. Soğutma
kapasitesini de testlerle simülasyonla yapıyoruz. Önceden bir test ekipmanı yoktu
60’lı 70’li yıllarda, hatta 1992’ye gelinceye kadar bir radyatörün kapasitesini doğru
dürüst ölçemezdiniz.
Bugün laboratuarımız hem radyatörlerin kapasitesini
ölçebiliyoruz hem onların mekanik dayanım testlerini yapabiliyoruz. Bütün bunlar
bizi ne yaptı, kodizayn olarak kendi tasarımımız yapabilir hale getirdi. 1980’li 90’lı
yıllardan sonra.” (LC174)
5.TARTIŞMA:
Türk otomotiv sektörü inovasyon sistemi üzerine yapılan bu çalışmada iki aşamalı
bir araştırma prosedürü uygulamıştır. Birinci aşamada sektörde faaliyet gösteren ana
ve yan sanayi firmalarınının teknolojik düzeylerini ve inovasyon kaynaklarını
araştırmak amacıyla anket yoluyla veri toplanmıştır. Elde edilen veriler istatistikî ve
ekonometrik yöntemler kullanılarak analiz edilmiştir. Araştırmanın ilk aşamasında veri
32
zaman dilimi içinde sektörün bir bütün olarak bir nevi fotoğrafını çekilmiştir. İkinci
aşamada ise yöntem çeşitlendirmesi amacıyla ana ve yan sanayi firmalarıyla yarıstandart görüşme gerçekleştirilmiş. Görüşme sürecinde firmaların; firmaya özgü
özellikleri, inovasyon faaliyetlerinin yapısı, teknolojik düzeyleri araştırılmıştır. Birinci
aşamada yapılan araştırmayı desteklemek ve derinleştirmek için yapılan bu ikinci
araştırma süreci sektörün güncel sorun ve durumunu analiz etmenin yanında, aynı
zamanda görüşülen kişilerin sektör içinde sahip oldukları deneyimleri bir sözlü tarih
anlatımı tarzında aktarmalarına bağlı olarak sektörün tarihsel geçmişi ,evrimsel
gelişme süreci ile ilgili de önemli bilgiler de elde edilmesine olanak tanımıştır.Bu
nedenle çalışma teorik ,ampirik ve tarihsel araştırma süreçlerini bütünleştirecek bir
tarzda gelişme göstermiştir.Özellikle sektörde yıllarını geçirmiş kişilerin aktardığı
bilgiler hem sektörün gelişme dinamiklerinin anlaşılmasına katkı sağlamış hem de
neden bazı firmaların diğerlerinin önüne geçerek daha başarılı bir tırmanma hamlesi
yapabildiğinin anlaşılmasına olanak tanımıştır.Firmaların tarihsel geçmişi ile ilgili elde
edilen bilgiler; firmalar arasında
farklılaşmanın firmaya özgü nedenlerinin
anlaşılmasına olanak sağlamış bununa ek olarak da firmalar arasındaki farklı ve
benzer yönleri ortaya çıkartmıştır.
Bu bağlamda araştırmanın ulaştığı temel bulgulardan birincisi Türkiye'nin
otomotiv endüstrisinde imalat yeteneklerini önemli bir düzeye taşımış olduğu, ürün
geliştirme, tasarım konusunda ise önemli ölçüde eksiği olduğu olgusudur.Üretim
sürecinde yaratılan katma değerin içinde araştırma geliştirmenin, tasarımın payı
giderek artarken imalat faaliyetinin payı giderek azalmaktadır.
Bu nedenle
araştırmaya geliştirmeye, fikrin üretimine, tasarıma egemen olanlar üretim sürecinin
imalat aşamasını dünya coğrafyasının işlerine gelen herhangi bir parçasında
konuşlandırabilmektedirler.
Türk
sanayinin
yetkin
olduğu
temel alan
imalat
süreçleridir. Bunun böyle olmasının nedeni sadece Türkiye’deki beyaz ve mavi yaka
işgücünün nispi ucuzluğu değildir. Türk sanayi uluslararası norm ve standartlara
uygun ürün imal edebilmekte ve kalite güvencesi verebilmektedir.
Türkiye’nin
otomotivde bir üretim merkezi haline geldiğinin söylenmesi aslında imalat
aşamasında kazandığı bu yetenek kategorisine işaret etmektedir. Ancak burada
önemli soru “imalat aşamasının ötesine geçerek katma değerden daha fazla pay
alabilmek için yapılması gerekenler nedir” olmaktadır. Bunun başarılması için ise tüm
gelişmekte olan ülkeler de olduğu gibi yerel teknolojik çabaya bağlı öğrenme
kapasitelerinin geliştirilmesi gerekmektedir. Aslında yirminci yüzyılın ikinci yarısından
33
itibaren başarılı teknolojik tırmanma süreçleri gerçekleştiren başta G. Kore ve Tayvan
olmak üzere tüm geç endüstrileşen ülkelerin başta G. Kore ve Tayvan olmak üzere
temel olarak gerçekleştirdiği şey öğrenmenin içselleştirilmesi olmuştu.
Diğer önemli bir bulgu yan sanayi firmaların teknolojik yetenek düzeyi ve
teknolojik tırmanma olanakları açısından kendi içlerinde ayrışmış olduğudur. Buna
göre öne geçen firmalar yeterli yönetsel ve teknolojik beceri ve tecrübeye sahiptirler.
Bu grubun ana sanayicilerle olan ilişkilerde daha aktif rol almaları, Ar-Ge konusunda
ilerlemelerine ve
“sistem geliştirme” yeteneklerine bağlı olacaktır. Bu birinci grup
firma teknolojik tırmanma süreci içresindedir ve yukarıya doğru hızla yol almaktadır.
İkinci grup teknolojik tırmanma potansiyeline sahip firmalardan oluşmaktadır. Bu
firmalar yeterli düzeyde imalat yeteneklerine sahip bulunmakta ama piyasada
süreklilik kazanabilmek için teknolojik yetenek düzeylerini geliştirmek zorundadırlar.
Son gruptaki firmalar ise düşük düzeyde üretim yapan küçük ölçekli firmalardır. Bu
son grubun teknolojiye yapabilecekleri yatırım finansal kısıtlardan dolayı son derece
sınırlıdır. Bu firmalar geride kalan firmalardır, düşük yetenek düzeyine sahip imalat
faaliyetlerini üstlenmiş bir görüntü çizmektedirler. Birinci grup firmaların teknolojik
tırmanma sürecini başarılı ile sürdürebilmeleri, ikinci grup firmaların ise birinci grup
firmaları yakalayabilmeleri için yerel teknolojik çabaya dayalı bir gelişme stratejisi
izlemeleri gerekmektedir.
Yukarıda belirtildiği gibi araştırma sürecinde firmaların teknolojik yetenek
düzeyleri, teknolojik çaba düzeyleri, geldikleri konumlar itibariyle birbirlerinden farklı
özelliklere sahiptir. Firmaya özgü koşulların belirlediği bu farklılık sürecinin daha iyi
anlaşılmasında kaynak temelli firma yaklaşımının teorik çerçevesi önemli ipuçları
sunmaktadır. Penrose’un firmaların büyümesi üzerine yaptığı çalışmalardan ilham
alan yaklaşıma göre firmaların kaynakları, kaynakları kullanım kapasitesi ve
olanakları ile birbirlerinden farklıdır. (KOR vd. 2004) Özellikle Penrose tarafından
ifade edilen” firma yönetimsel bir organizasyon olmanın yanında aynı zamanda
verimli kaynaklar havuzudur “ argümanı bu yaklaşımın başlangıç noktasını
oluşturmaktadır. (PENROSE ,1959) Bu yaklaşımın temeli evrimci boyutlarıyla Alfred
Marshall’a dayanmaktadır. Bu bağlamda firma bir sözleşmeler dizisi veya nihai
kontrol haklarının bir seti olmaktan ziyade bir bilgi stokudur. Bu durum firmanın varlık
sebebini maddi varlığının ötesine götürmekte ve firma bilgi ve örtük yeteneklerin esas
alındığı bir örgüt türü olarak ele alınmaktadır.(OĞUZ,2007) Kaynak tabanlı yönetim
modeline göre kaynaklar bir firmanın rekabetçi avantajlarını belirleyen temel
34
faktördür. Ancak bu kaynaklar pazardan geçerli fiyattan elde edilebiliyorsa, değişimi
ve transferi olanaklı ise rekabet üstünlüğü yaratan bir kaynak olma özelliğini
yitirmektedirler. (BARNEY,1991) Wernerfelt ise kaynakları “işletmeye üstünlük ve
zayıflık sağlayan her şey” olarak tanımlamaktadır (WERNERFELT, 1984:119).
Yetenekler firmaya özgü olarak ortaya çıkan, birbirinden farklı, firmalar arasında
eşitsiz olarak dağılmış olarak bulunan, tarihsel olarak belirlenmiş bir gelişme
çizgisinde firmaların yola bağımlı olarak evrimleşmesine neden olan kaynakların
kullanım olanaklarını tanımlamaktadır. Bu kaynaklar, makine teçhizat, gibi fiziki
olabileceği gibi; nasılı yapma bilgisi, fiziki olmayan kaynaklar da olabilmektedir ve
yetenekler firmanın piyasada rekabet edebilmesinin asli unsurunu oluşturmaktadır.(
LOCKETT ve THOMPSON,2004)
Bu yeteneklerin yönetimi firmaya özgü yöneticilik becerisinin bir sonucu olarak farklı
gelişme yolları açabilmektedir. Penrose tarafından belirtildiği gibi; yönetim becerileri
firma gelişiminin kilit unsurudur.(PENROSE 1959) Geleneksel neoklasik modelden
farklı olarak yöneticilerin sorumluluğu yalnız veri bir dönemde firmanın karşılaştığı
problemleri çözmekten ibaret değildir. Tersine yöneticilerden firmanın mevcut rekabet
gücünü gelecekte geliştirmeye yönelik stratejileri de üretmesi de beklenmektedir. Bu
nedenle özellikle statik değil fakat dinamik yetenekler bu stratejilerin belirlenmesinde
büyük önem arz etmektedir. Gelecekte kazanılacak rekabetçi üstünlükler hızla
değişen çevre şartlarında firmanın yeteneklerini, yetkinliklerini, nasılı yapma bilgisini
bütünleştirme, geliştirme kabiliyetini tanımlayan dinamik yetenekler tarafından
belirlenmektedir.(TEECE 1997 vd.) “Dinamik yetenekler değişen piyasa koşullarına
yanıt verebilen ve firmanın yeni ürün ve süreçleri ortaya çıkartmasına olanak tanıyan
yetenek ve yetkinlikler olarak tanımlanabilir”.(TEECE ve PISANO,1994:6) Dinamik
yeteneklerin ortaya çıkmasına neden olan üç temel kaynak bulunmaktadır. Bu
kaynaklar şu şekilde sıralanabilir.
1. Organizasyonel Süreçler: Koordinasyon, yenileme, öğrenme ve biçimlendirme
süreçlerinin organizasyona bağlı yapısı
2. Firma Tarihi: Asetlerin tarihsel zamanda oluşmasından kaynaklanan asetlerin
yola bağımlı yapısı
3. Firmanın Asetleri: Firmaya özgü stratejik konumu belirleyen kaynaklar
35
Firmanın stratejik konumunu belirleyen unsur sahip olduğu asetlerdir. Aset bir
firmanın yaratma, üretme, piyasaya sunma süreçlerinde kullanabildiği herhangi bir
şey olarak tanımlanabilir. Firma için kaynak ya da asetlerin stratejik olması için, bu
asetlerin tüketici ihtiyaçlarına uygun, özgül yani piyasa şartlarında bir fiyat
karşılığında kolayca elde edilemeyen ve diğer firmalar için zahmetsizce taklit
edilemeyen özelliklere sahip olmaları gerekmektedir. (TEECE ve PISANO,1994:3-4)
Firmanın
sahip
olduğu
asetler
şu
unsurlardan
oluşmaktadır.
(TEECE
ve
PISANO,1994:11-12)
1. Teknolojik asetler: Firmanın sahip olduğu teknoloji üretme
“nasılı-yapma"
bilgisi ve fikri mülkiyet hakları ile korunan tüm bilgi setlerini kapsamaktadır.
2. Tamamlayıcı asetler: Teknolojik inovasyonlar yeni ürün ve süreçleri üretecek
ve piyasaya sunacak tamamlayıcı asetlerin varlığını zorunlu kılmaktadır. Bazı
yetenek ve asetler firmanın kurumsallaşmış faaliyetlerinin sürdürülmesinde
kullanılırken diğerleri için farklı kullanım alanları da mevcuttur.
3. Finansal asetler: Firmanın nakit akışı, kaldıraç oranı gibi asetlerinden
oluşmaktadır.
4. Konuma bağlı asetler: Coğrafi konumdan kaynaklanan asetlerdir. Bazı üretim
faaliyetlerini coğrafi konum daha fazla belirleyiciliğe sahip olabilmektedir. Belirli
işlerdeki
özgüllük
ticarete
konu
olmayan
konuma
bağlı
asetlerden
kaynaklanmaktadır.
Öğrenme süreçleri bir firmanın dinamik yeteneklerini belirleyen en önemli
faktörlerden birisidir.(ZOLLO ve WINTER,2002) Ancak bir firmanın stratejik konumu
yalnızca öğrenme süreçleri tarafından değil, bunun yanında içsel ve dışsal süreç ve
müşevvikler ve firmanın asetlerle kurduğu ilişkiler bakımından da belirlenmektedir.
Burada asetlerle kast edilen uzmanlaşmış olmamak koşuluyla üretim tesisleri ve
teçhizatlar değildir, aslında anlatılmak istenilen mübadelesi zor olan asetleri ve
bunların tamamlayıcısı konumunda olan diğer tüm asetlerle birlikte, tüm ilişkiler
olmaktadır. Ve bu asetler belirli bir dönemde firmanın piyasa payını ve karlığını
belirleycektir. (TEECE ve PISANO,1994:11)
İşletmelerin rekabetçi üstünlük sağlamalarında en önemli unsurların, işletmenin
müşteri istek ve beklentilerini rakiplere oranla daha iyi karşılayacak kalitede ürün
üretilmesi, yenilikçi kapasitesinin yüksekliği, esnek ve değişime açık bir örgüt
yapısına sahip olması ve başarılı strateji geliştirme süreçlerine sahip olması olduğu
36
ileri sürülebilir. Rekabetçiliğin korunmasında örgütün yenilenme kapasitesi büyük
önem arz etmektedir. Örgütsel süreçlerin yenilenmesi için gerekli olan anahtar faktör
içsel ve dışsal yeteneklerin sürekli inşa edilmesi, adapte edilmesi ve yeniden
birleştirilmesi olmaktadır.(WHEELER,2002) Esnek örgüt yapısı ise bu değişimlerin
gerçekleştirilmesini sağlamak için gerekli alt yapıyı sağlamaktadır. Strateji geliştirme
süreçlerinin başarılı bir şekilde yürütülmesi ise, işletmenin sahip olduğu kaynak ve
yetenekleri en iyi şekilde değerlendirecek alternatiflerin geliştirilmesinde etkili
olmaktadır. Örgütsel yenilenme ve dönüşüm kapasitesinin kendisi öğrenilmiş bir
organizasyonel yetenektir. Ne kadar sıklıkla uygulanırsa o kadar kolay başarılır.
(TEECE vd.1997:521) dinamik yetneklerinin evriminin nedeneleri teori içinde önemli
bir gündemi oluşturmaktadır. Bu evrimin yapısına açıklamaya yönelik olarak Helfat ve
Peteraf (2003) dinamik yetenekler yaklaşımını geliştirerek dinamik yeteneklerin
zaman içindeki evrimini açıklayan bir yaşam döngüsü modeli önermektedir. Bu
yaklaşıma göre dinamik yetenekler doğarlar, gelişirler ve olgunluk aşamasına
ulaşırlar, bu olgunluk aşamasında çevresel tehdit ve fırsatlara bağlı olarak farklı
patikaları izleyerek dönüşüme uğrarlar. Bu yaklaşımla beraber firmaların stratejik
konumunu belirleyen yeteneklere zaman boyutu da eklenmiş olmaktadır. Çevresel
şartlardaki değişmelerin yarattığı tehdit ve fırsatlar, firmaların sahip oldukları
yetenekleri olgunluk aşamasına ulaştıktan sonra farklı farklı yollarda dönüşüme
uğratmaktadır. Değişen içsel ve dışsal koşullar mevcut yeteneği kullanılmaz hale
getirerek ya da yeteneklerin gelişmesi ve dönüşmesi için fırsat sağlayarak, firmanın
olası ilerleme yollarını belirlemeye yönelik bir seçim etkisi meydana getirmektedir. Bu
dönüşüm sürecinde firmalar değişen koşullara uyum sağlayarak varlıklarını
sürdürebilmek için yeni yollar geliştirmeye çalışabilirler
(yenilenme); mevcut
yeteneklerini kullanarak coğrafi olarak farklı bir piyasada üretim yapabilirler
(kopyalama), yeteneklerini başka bir piyasada ancak yakın mal ve hizmetleri üretmek
amacıyla kullanabilirler (yeniden konumlandırma), yeteneklerini örneğin yeni
teknolojilere yatırım yaparak farklı yeteneklerle birleştirerek geliştirebilirler (yeniden
birleştirme) ve nihayetinde firmalar yeteneklerini kaybedebilirler.(HELFAT ve
PETERAF, 2003)
İnovasyon üzerine yapılan birçok araştırmada Ar-Ge harcamaları teknolojik
inovasyonun yeteneğinin temel göstereni olarak gösterilmekle beraber; özellikle
temel bilimlerin ve jenerik teknolojilerin ikincil rol oynadıkları düşük ve orta teknolojili
37
endüstrilerde başarı inovasyon sürecinde etkin rol oynayan diğer faktörlere yapılan
vurgu giderek artmaktadır.(Gu vd. 2008)
Liu vd, (2009)’ın tekstil endüstrisinde yaptıkları çalışmanın bulgularına göre
inovasyon temelli stratejik yetenekler ne teknolojik kaynaklardan ne de inovasyon
kaynaklarından etkilenmektedir bunun yerine yetenekleri belirleyen faktörler örgüt
kültürü, örgütsel yapı ve özellikle en dinamik yetenek kategorisi olan “insan
kaynakları” olmaktadır. Firmalar için var olan yeteneklerini dönüştürmek ancak insan
kaynaklarını etkin bir biçimde dönüştürebilirse olanaklı olabilmektedir. Rindova ve
Taylor (2004)’daki bulgulara göre ise örgütsel yapılar ve yönetim süreçleri firmanın
piyasada rekabet edebilmesini sağlamak amacıyla proaktif olarak kullanılmaktadır.
Firmanın dinamik yeteneklerinin evrimi genel yönetim süreçlerindeki değişmelerle ve
firmaya özgü yeteneklerin yeniden biçimlendirilmesiyle birlikte gerçekleşmektedir. Bu
bağlamda örgütsel yeteneklerin dönüşümğünü güdüleyen temel faktör üst düzey
yöneticilerin
“bir
sonraki
aşamaya
geçme
ihtiyacına”
yönelik
inançlarından
kaynaklanmaktadır. Comuffo ve Volputo, (1996)’ya görede üretim teknolojilerine
yapılan yatırımlar tersinmez bir seçim olarak firmanın uzun dönemli planlarını
içermekte ve yatırım yapılan teknoloji tarafından içerilmiş olan bilginin firmanın
yetenek
stokuna
yaptığı
katkılara
bağlı
olarak
mevcut
yeteneklerin
gelişmesine/dönüşmesine neden olmaktadır. Bu nedenle teknoloji seçimleri dinamik
yeteneklerin evriminde belirleyici bir unsur haline gelmektedir. Bazı durumlarda ise
çevresel şartlardaki radikal değişme hallerinde mevcut teknik ile yeni uygulanacak
teknoloji arasında uyumsuzluklar meydana gelebilmektedir. Sonuç olarak firmaların
dinamik yeteneklerin gelişmesinde, insan kaynakları, üst düzey yöneticilerin
yönetimsel becerileri, örgütün karar verme esnekliği, firmanın teknoloji seçimleri
temel belirleyici faktörler olmaktadır. (GU vd. 2008 ;LIU vd, 2009 ;COMUFFO ve
VOLPUTO, (1996 ;RINDOVA ve TAYLOR ,2004)
Çalışma kapsamında, başlangıç koşulları oldukça benzer olan (tamir atölyesi olma,
basit üretim teknolojisi, küçük ölçek, taklitçilik, ustalık bilgisine dayanan zanaatsal
üretim metotları vb.) firmaların süreç içersinde farklılaşmasında firmaya özgü
koşulların belirleyiciliği önemli ve açıklayıcı bulunmuştur. Bu bulgu özellikle
araştırmanın ikinci aşamasında yapılan görüşme sonuçlarına dayanılarak elde
edilmiştir. Sektörde elde edilmiş imalat bilgisinin korunabilme koşulları firma
kurucularının teknik eğitim düzeyleri, kuruculardan sonra yönetime gelen ikinci
kuşakların eğitim düzeyi, yeniliklere açıklıkları, merakları, firmaların finansal
38
kaynaklara ulaşabilirliklerini belirleyen ağyapı ilişkileri, yabancı bilgi kaynaklarının
varlığı (personel transferi, yurt dışında öğrenilen beceriler vb) gibi faktörler bu mevcut
farklılığı açıklayan faktörlerdir. Bu bulgular yukarda belirtilen benzer çalışmaların
bulguları ile de örtüşmektedir. Girişimci profillerinin firmaların başarı performansları
üzerinde önemli etkilere sahip olduğu daha önce Türkiye üzerine yapılan araştırmalar
tarafından da desteklenmektedir.( TAYMAZ vd. ,2008)
Tarihsel olarak firmalar öncelikle imalat ve yatırım yeteneklerini geliştirmek için çaba
harcamışlardır. Bu eğilim ucuza üretmenin temel rekabet unsuru olduğu dönemde
süreç iyileştirmeleri ve doğru teknoloji seçimi ile desteklenmiştir. Ana sanayinin yan
sanayiden ürün geliştirmeye yönelik talepte bulunduğu dönemde yan sanayi firmaları
ürün mühendisliğini geliştirmeye yönelik bir teknolojik çaba içerisine girmişlerdir.
Ancak böyle bir çaba belirli bir teknolojik yetenek düzeyine ulaşıldıktan sonra
gerçekleştirilebilmektedir. Araştırma sürecinde imalat yeteneklerindeki gelişmişlik
düzeyinin ürün geliştirme yetenekleri üzerinde pozitif etkiye sahip olduğu tespit
edilmiştir. Hem ana sanayi hem de yan sanayi firmaları için tasarım aşaması gelişmiş
yatırım ve imalat yeteneklerinin belirli bir eşiğe ulaştıktan sonra ulaşılabilen bir
aşamadır. Firmaların bazıları “yeteneklerin yaşam döngüsü” yaklaşımında belirtildiği
gibi yeni yeteneklerle mevcut yeteneklerini birleştirerek (yeniden birleştirme)
rekabetçiliklerini sürdürmüşlerdir. Bir kısmı ise sahip oldukları üretim yeteneklerini
geliştirmeyi başaramayarak değişen çevre koşullarında, yeteneklerinin giderek
azalmasının sonucu olarak teknolojik yetenek düzeyi olarak geride kalmışlardır.
Araştırma bulguları göstermektedir ki bu geride kalışın arkasında yatan en önemli
unsur yönetsel süreçlerin teknolojik yeteneklerin dönüştürülmesi konusunda yetersiz
kalması olmuştur. Araştırma bulgularına göre teknolojik yeteneklerini geliştirebilen
firmaların bu tırmanmayı gerçekleştirmesinde firmanın sahip olduğu bilgi birikimi,
insan kaynakları düzeyi ve yönetici karaları dışında firma bünyesinde yapılan Ar-Ge
faaliyetlerinin katkısı son derece belirleyici olmuştur. Bu sonuç özellikle otomotiv
sektöründe
Ar-Ge
faaliyetlerinin
teknolojik
inovasyonun
arkasındaki
temel
faktörlerden biri olduğunu ortaya koymaktadır. Otomotiv sektörü geleneksel düşük
teknolojili sektörlere göre daha fazla düzenli teknoloji geliştirme faaliyetlerine
gereksinim duymaktadır. Bu nedenle yeni teknolojilere yapılan yatırımlar dinamik
yeteneklerin daha hızlı gelişmesine olanak tanıyarak değişen müşteri talepleriyle
uygun yeni yeteneklerin (tasarım, sistem üretimi, yeni süreçler) gelişmesine olanak
tanımıştır. Ar-Ge faaliyetleri araştırmanın birinci kısmındaki model sonuçlarına ve
39
ikinci kısmındaki görüşme sonuçlarına görece firma düzeyinde inovasyonun temel
belirleyicisi konumundadır. Ar-Ge çalışmaları imalat sürecinde kazanılan “nasılı
yapma bilgisi” ile birleşerek firmaların teknolojik tırmanma olanakları üzerinde olumlu
etkiler meydana getirmiştir. Özellikle son beş altı yıllık dönemde devletin Ar-Ge
konusunda sağladığı teşvikler de firma bünyesindeki ürün geliştirme, tasarım
süreçleri üzerinde etkili olmuştur. Özellikle TÜBİTAK TEYDEP tarafından sağlanan
proje destekleri, bu desteklerden yararlanabilen firmaların daha inovasyoncu hale
gelmesinde belirleyici olmuştur. Ancak bu sürede TTGV, üniversiteler, OTAM gibi
araştırma kurumlarının katkısı son derece sınırlı kalmıştır. Firmalar genellikle
üniversitelerden danışmanlık hizmeti almaktadırlar. Bu danışmanlık bir kurumsal ilişki
biçiminde olmaktan çok, belirli öğretim elemanları ile kurulan daha çok enformel
ilişkilerle sürdürülmektedir. Bu süreçte üniversite sanayini işbirliğini sağlayacak
sektöre özgü arayüz kurumların var olamaması uzun dönemli araştırma projelerinin
firmalarla üniversite arasında kurulmasını engellemektedir. Üniversite ile sanayi
arasındaki kopukluğun bir diğer sonucu ise sanayinin ihtiyaçlarına uygun eleman
yetiştirilememesidir. Genelde üniversitelerin mühendislik bölümlerinde verilen eğitim
sanayinin gelişme perspektifi ile uyumlu olmaktan uzaktır. Ara elemanlar konusunda
ise özellikle meslek liseleri ve meslek yüksek okulları yeterli eğitimi vermemektedir.
Araştırma sonuçları göstermektedir ki inovasyon yeteneklerinin gelişmesinde Ar-Ge
destekleri önemli bir katkı sağlarken; rekabet öncesi işbirliği olarak tanımlanan
firmalar arası teknoloji geliştirme faaliyetleri, ana sanayi ile yan sanayi arasında ortak
Ar-Ge projeleri oluşturma süreçleri ile üniversite ile sanayi arasında kurulacak işbirliği
yeteneklerinin katkıları son derece sınırlı düzeydedir.
Türk otomotiv sektörü tarihsel gelişme süreci içinde ele alındığında şu sitilize
olgular ortaya çıkmaktadır. Sektörde faaliyet gösteren ana sanayi konumundaki
firmalar lisans anlaşmaları yoluyla kurulmuşlar ve başlangıçta ithal ikameci
politikalarla uyumlu olarak küçük tesis ölçeği ile faaliyete başlamışlardır. Devletin
sağladığı koruma olanakları ile üretimde kullanılan girdilerin yerlileştirilmesi amacıyla
ana sanayinin etrafında bir yan sanayi gelişmeye başlamıştır. Gelişmeye başlayan
yan sanayi düşük ölçek ve düşük teknolojik düzeyde faaliyetlerini sürdürmüştür. Bu
düşük ölçek teknolojinin kullanım olanaklarını daraltırken yerli teknolojik çabanın
önünde de engel oluşturmuştur. Özellikle firmaların lisans anlaşmaları ile üretim
sürecine başlamaları bugün de kendini bir sorun olarak gösteren teknolojik anlamda
dışa bağımlılık yolunu açmıştır.
40
. Kurulan montaj firmaları önce süreç mühendisliği üzerinde gelişme
göstermişler. Süreç iyileşmelerine bağlı olarak iyi birer imalatçı olmuşlardır.
Dünyadaki trendlerle uyumlu olarak 1980’li yılların ikinci yarısından itibaren kaliteli
üretimi hedeflemişlerdir.1990’li yıllar ise ürün geliştirme tasarım süreçlerini içeren
çalışmaların başlangıç yılları olmuştur. Firmaların metot bölümlerinden filizlenen ArGe birimleri oluşmaya Ar-Ge personeli istihdam edilmeye, Ar-Ge projeleri üretilmeye
başlanmıştır. Bu süreci lisans sahibi ana sanayiler, tasarlanan ürünlerin modifike
etme yeteneklerine sahip çevre imalatçıların varlığı maliyetlerini düşüreceği için
desteklemişlerdir. İyi birer imalatçı olan firmalar lisans sahibi firmanın belirli
ürünlerinin temel üreticisi ve ihracatçısı haline gelirken aynı zamanda bu ürünlerle
ilgili tasarım ve test süreçlerinin de bir parçası haline gelmişlerdir. Çevre firmalar,
lisans sahibi firmaların tasarım süreçlerine bir kodizaynır olarak eklemlenmeye
başlamışlardır. Ancak teknoloji geliştirme, Ar-Ge projesi üretme, tedarik politikalarını
belirleme açısından ana firmaya bağımlılıkları devam etmektedir. Bu nedenle gelişim
stratejisinin nihai aşaması olan “Kendi Markasıyla Üretim (OBM)” aşamasına varma
olanakları bulunmamaktadır. Daha çok bu gelişme yolunun ikinci aşaması olan
kodizaynır olarak imalatçı aşamasında kilitlenmiş olarak durmaktadırlar. Özelikle
karmaşık sistem üretimi, motor, vites kutusu gibi ekipman üretiminde bağımlılığın
daha fazla olduğu gözlenmektedir.
Şekil 1 : Türk otomotiv Sektöründe Teknolojik Tırmanma Olanakları ve
Stratejileri
41
Ürün Teknolojisi
Yeteneği
Yüksek
G Kore Otomotiv
Sanayinin Gelişme
Patikası
2.Ters Ürün Hayat
Dönemi Stratejisi
C2
Türk otomotiv Sektörünün
Tırmanma Olanakları ve
Gelişme Patikası ve
OlasıTırmanma Yörüngeleri
OBM
Teknolojik Kitlenme vs.Teknolojik Tırmanma
Politika setinin temel amacı Türk firmalarının
uluslararası değer zincirinde bulundukları
seviyeyi yükseltmek olmalıdır
C1
1. Ters Değer
OIM
Zinciri Stratejisi
B
ODM
OCDM
A
OEM
Düşük
Süreç Teknolojisi Yeteneği
Yüksek
Kaynak: Yazarlar
Şekil 1’ de Türk otomotiv sektörü ile G. Kore ve günümüzde belirli oranda Çin’in
takip ettiği gelişme yolları karşılaştırmalı olarak sunulmaktadır. Türkiye'de otomotiv
sektörünün gelişme mevcut gelişme düzeyi ve tırmanma olanakları farklı araç
segmentleri için ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Binek Araç Üretiminde gelişme süreci B
aşamasında kilitlenmiş görülmektedir. Bir marka üretimine geçiş pek olası
gözükmemektedir. Günümüzde özellikle binek araç konusunda ne Türkiye’nin ne de
başka bir ülkenin marka üretme şansı kalmamıştır. Bu nedenle kaynak planlaması
daha yüksek katma değerlere dönük ,Ar-Ge tasarım ve ilgili faaliyetlere yönelecek
şekilde yapılmalıdır. Bu nedenle Türkiye bir üretim ve ihracat üssü olmanın ötesine
geçerek tasarım ve Ar-Ge merkezi olabilme potansiyeline sahiptir. Bu süreçte test
olanaklarının geliştirilmesi, Ar-Ge yatırımlarının arttırılması binek araç üreticilerinin
içinde bulunduğu “Orjinal Kodizaynır Üretici (OCDM)” konumunu pekiştirecektir. Diğer
tarftan, otobüs ve kamyon segmentinde gelişme yolunun daha ileri aşamalarına
ulaşma olanağı mevcut görülmektedir. Bu alanda hem lisans altında üretim yapan
hem de % 100 yerli sermayeli olarak faaliyet gösteren firmalar bulunmaktadır. Otobüs
42
üretiminde Türkiye dünyada da çok önemli bir yere gelmiştir ve bu segmentte kendi
tasarımları da mevcuttur. Özellikle yerli sermeyeli firmalar markalaşma konusunda
önemli mesafeler kaydetmişlerdir. Bu segment için iki olası tırmanma yolu vardır.
Birinci yol B aşamasından C1’e giden yoldur. Bu yol daha çok lisans altında
üretim yapan firmalar için olası bir yoldur. Bu aşamada firma kendi tasarımını
yapmakta bir fikir olarak aracı ortaya çıkartmakta ama lisans sahibi firmanın markası
altında ürünü satmaktadır. Bu yolda önemli bir kısıt yerlileşme oranın yükseltilmesi
önündeki engellerdir. Motor ve vites kutusunu ithal edildiği bir ortamda firmaların
“Orijinal Fikir Sahibi Üretici (OIM)” konumuna yükselmesi zor gözükmektedir. Ancak
ağır ticari araç (kamyon ve çekici) segmentinde kullanılmak üzere tamamen Türk
tasarımı olan dizel motor mevcuttur1. Bu firmaların tasarım çalışmaları yanında
teknoloji yoğun sistemleri üretebilecek yerli tedarikçilerle kodizayn çalışmalarına
ağırlık vermeleri gerekmektedir. İkinci yol ise B aşamasından kendi markası ile üretim
yapma aşaması olan C2’ye giden yoldur. Bu yol yerli sermayeli ve kendi markaları ile
üretim yapan firmalar için olası gözükmektedir. Özellikle otobüs ve minibüs
segmentinde Türkiye’de bu potansiyel vardır. Tasarım ve markalaşma süreci başarı
ile gelişmektedir. Bu süreçte yapılması gereken temel teknolojik atılım her iki yol için
de yeni teknolojilere (bio yakıtlar, hibrit ve elektrikli tahrik teknolojiler) hedefleyen ArGe projeleri üretmektir. Özellikle çevreci otobüs, minibüs bu yolda atılacak en önemli
atılım olarak ortaya çıkmaktadır.
Türkiye’deki otomotiv ana firmaları uygunluk değerlendirmesi (kalite, standartlar,
dokümantasyon, akreditasyon v.b.) konularında yetkinlik kazanmışlardır. Ancak, ürün
bazında, geleceğin teknolojilerini geliştirebilme konusunda aynı şeyi söylemek zor
gözükmektedir. Yabancı ana ortağını teknolojik bilginin edinileceği kaynak olarak
görüp firma içi Ar-Ge’sini veya ulusal sınırlar içerisindeki üniversiteleri bilgi kaynağı
1
Ford Otosan tarafın geliştirilen, Ecotorq Türkiye’nin sıfırdan tasarlanmış ilk dizel motorudur. Motor
projesinde Robert Bosch ve Avusturya'lı AVL firması ile ortak olarak çalışılmıştır. Turin şehrinde
bulunan Ghia S.p.A., Ford Motor Company'nin bir yan kuruluşudur. Projede 128 teknik eleman, 10 stil
tasarımcı, 35 ressam, 15 model yapıcısı çalışmıştır. Türk otomotiv sanayiinde yeni bir sayfa açan,
kamyon ve motorun bütün lisans ile mülkiyet haklarına sahip olan Ford Otosan, üretim için lisans ücreti
ödemediği gibi, bu motorun yurtdışında başka firmalar tarafından üretilebilmesi için lisans
verebilecektir. 1976 yılında Otosan bünyesinde “Çağdaş“ adında Türk tasarımlı bir otomobil
geliştirilmiş ancak seri üretime geçilememiştir. Otosan saç gövdeli otomobile geçerken özgün tasarım
vizyonundan uzaklaşmıştır. Ancak bu tasarı deneyimin sağladığı düşünsel birikim ve know-how
Otosan’ın Ford ‘un iştiraki olarak küresel düzeyde önemli bir tasarım merkezi olasının önünü açmıştır.
Bugün Otosan Ford’un dünya üzerindeki motor tasarım üstlerinden biri haline gelirken diğer tarafdan
da Ford’un en önemli kamyon tasarım merkezlerinden biri haline gelmiştir. Ecotorq’un başarısının
arkasında bu birikim yatmaktadır.(“Türkiye’de Yatırıma Devam” Cumhuriyet Gazetesi, ve
“Direksiyondaki Türkiye’li Adam:Jan Nahum”Mühendis ve Makine,)
43
olarak harekete geçiremeyen bu firmalar otomotivle ilgili ürün bazındaki teknolojileri
üretmekte yetersiz kalmışlardır. (AKARSOY 2009) Bu başlangıç koşullarının yarattığı
kilitlenme sürecinin anlaşılmasına katkı sağlamak için sektörün duayeni konumunda
bulunan iki uzmanın görüşünü burada aktarmak son derece yararlı olacaktır.
Otomotiv sektörünün duayenlerinden Klod Nahum, G. Kore gerçekleşen başarılı
teknolojik tırmanma sürecinin Türkiye’de başarılmamış olmasını iki etmene
bağlamaktadır:
“ Birincisi, Türk otomotiv sanayinin seçtiği yol… Nahum “Japonya ve
Güney Kore, otomobil sanayilerini taklit üzerine kurdular. Yaptıkları ilk
modeller gerçekten de kötüydü. Ama zamanla işi geliştirdiler. Bugün
geldikleri yol ise ortada. Türkiye ise kopya değil, lisans yolunu seçti.
Lisans yolunu seçtiğinizde de, lisans veren şirket kendi çıkarlarını koruyor
ve sizin önünüzü kesiyor”
Nahum’a göre ikinci etmen ise, Türkiye’de
kimsenin otomobil yapılacağına inanmamasıydı. Klod Nahum “her şeyden
önce karar vericiler buna inanmıyordu” diyor ve Bunlar kendimizi küçük
görmemizden oluyor. Örneğin, ‘Türkiye’de eğitim kötü’ diyoruz. Ama değil.
Hayatımın yarısı yabancı şirketlerde geçti. Türk mühendislerinin seviyesi
yabancılarınkinden hiç de düşük değil.” (DEMİRER ve AYDOĞAN 2006)
Ana sanayinin yerli parça kullanma oranı 2008 yılında % 57’dir. Yan sanayide ise
bu oran % 61’dir. İki rakamın çarpımından, olabilecek maksimum yerlilik oranını % 35
olarak hesaplanmaktadır. Otomotiv sanayindeki maksimum yerlilik oranının %35
olarak çıkması çok düşük bir yerlilik oranını yansıtmaktadır.
(AKARSOY, 2009)
Özellikle hammadde ve motor, vites kutusu ve diferansiyel ile elektronik teçhizat gibi
kritik ara mallarda ve yurtdışı bağımlılığı, girdi maliyetlerini artırmakta ve rekabet
gücünü olumsuz etkilemektedir.
Bugün gelinen noktada otomotiv sanayi, kalite yönetimi ve verimlilikteki yetkinliğini,
küresel ve gelişmiş pazarlara yaptığı ihracat ile kanıtlamıştır. Ancak bu alanlarda
karlılık son derece sınırlıdır ve sanayinin küresel değer zincirinin bu aşamasında
kalması sektörün geleceği açısından sürdürülebilir bir büyüme için yeterli
olamayacaktır. Çünkü küresel üretimde Türkiye’nin yerine ikame edilebileceği Çin,
Hindistan, Doğu Avrupa ülkeleri gibi alternatif ülkeler giderek artmaktadır ve Türkiye
bugün sahip olduğu rekabet üstünlüklerini kısa bir gelecekte yitirme tehdidi ile karşı
44
karşıyadır. Sürdürülebilir bir rekabet üstünlüğünün yolu teknoloji üretmekten
geçmektedir. Bu sektörün iyi bir imalatçı olma işlevini aşması, Ar-Ge faaliyetlerine
önem
vermesi,
ürün
tasarlayabilmesi,
stratejik
olan
araç
segmentlerinde
markalaşmayı başarabilmesi bugün sahip olduğu konumunu teknolojik bir tırmanma
ile daha ileriye taşımasına olanak sağlayacaktır. Böyle bir dönüşümüm başarılması
gerekli olan politika öncelikleri bir sonraki bölümde tartışılmaktadır.
6.SONUÇ:
Türk otomotiv ana sanayi firmaları, dünya otomotiv sanayinde faaliyet
gösteren küresel firmalarla ortaklıklar tesis etmiş olup, bu firmaların lisansı ile üretim
yapmaktadırlar.
Bunun yanında lisansör firmaların geliştirdiği bazı yeni modeller,
sadece Türkiye’de üretilip yabancı ortağın satış ağlarından da faydalanarak istikrarlı
bir şekilde dünya pazarlarına ihraç edilmektedir.
Küresel otomotiv sektöründe rekabet anlayışı 1990’lı yıllarda bir dönüşüm sürecine
girmiştir. Buna göre otomotiv sektöründe tek bir merkezden yapılan üretimin tüm
dünyaya ihraç edilmesini içeren “yerli rekabet modelinden” , bölgesel üretim
merkezlerinin ve satış ağlarının önem kazandığı “kürsel rekabet modeline” doğru bir
geçiş yaşanmaktadır. Bu geçiş süreci ile birlikte, gelişmekte olan ülkeler eskiden
sadece bir pazar olarak görülürken, yeni rekabet yaklaşımı ile bu ülkeler ileri
teknolojili otomotiv ürünlerinin daha ucuz maliyetle üretilebildiği birer üretim üssü
olarak algılanmaya başlamıştır. Otomotiv Ana sanayii firmalarında görülen bu
yaklaşım etkisini global otomotiv yan sanayii firmalarında da göstermiş, bu firmalar
küresel anlamda rekabetçiliklerini koruyabilmek için gelişmekte olan ülkelerde üretim
faaliyeti başlatmışlardır. Bunun sonucunda bir yandan büyük otomotiv ana sanayii
firmaları dünya çapında üretim merkezlerini arttırırken, diğer yandan da otomotiv yan
sanayii firmaları ana sanayii firmalarının üretim tesisi kurduğu bölgelerde üretim
faaliyetine başlayarak “global tedarikçi” sistemini oluşturmaya başlamışlardır. Tüm bu
gelişmeler çok uluslu otomotiv ana ve yan sanayii firmalarını en uygun fiyatla en
kaliteli üretim yapacakları merkezlere doğru yatırım yapmaya iterken, otomotiv
sektöründe doğrudan yabancı sermaye yatırımları çekmeyi hedefleyen gelişmekte
olan ülkeler arasında da yoğun bir rekabet süreci başlamıştır. Son verilere göre;
Türkiye’de aylık asgari ücret potansiyel rakip konumunda olan Doğu Avrupa
ülkelerinden daha yüksektir. Romanya ise en düşük asgari ücrete sahip ülkedir.
45
Macaristan ve Polonya’da ise asgari ücret düzeyleri birbirine yakın olmakla birlikte,
2008 yılından itibaren Polonya Macaristan’ın önüne geçmiştir.
Türkiye Avrupa’da
rekabet ettiği ülkeler içerisinde en yüksek ücret düzeyine sahip olsa da, sanayileşmiş
Batı Avrupa ülkelerine göre işgücü maliyetlerinde çekiciliğini devam ettirmektedir.İş
gücü maliyetleri her ne kadar yabancı sermaye yatırımlarının yönünü belirleyen
önemli bir maliyet unsuru olsa da, otomotiv sanayinin yıllar geçtikçe daha karmaşık
yapılı ve çok çeşitli yüksek teknolojiler içeren bir yapıya bürünmesi, işgücü
maliyetlerinin tek başına bir rekabet unsuru olarak ele alınmaması gerekliliğini
doğurmaktadır.
Ayrıca Otomotiv piyasasında tüketicilerin beklentisi her yıl artmakta
ve bu da otomobil üreticileri için kalite ve ürün çeşitliliğini arttırma zorunluluğunu
doğurmaktadır. Bu sebeple dünyada maliyeti düşük ülkelerin gerçek anlamda
rekabetçiliklerini koruyabilmeleri için, bu ülkelerde üretilen otomotiv ürünlerin kalite
seviyesinin de yüksek olması gerekmektedir. Kalite seviyesi yüksek otomotiv ürünleri
üretmenin en önemli şartı nitelikli işgücüne sahip olabilmektir. Ayrıca dünya geneline
bakıldığı zaman, iş gücü maliyetlerinin Çin ve Hindistan gibi Asya ülkelerinde, Türkiye
ve Doğu Avrupa ülkelerinin çok daha gerisinde olduğunu görülmektedir. Bu durum,
Türkiye ve Doğu Avrupa ülkeleri için ucuz iş gücü maliyetlerinin tek başına
rekabetçiliği arttırma yolunda etkili olamayacağını gözler önüne sermektedir.
Bu tehdidin ortadan kaldırılması için, öncelikle verimlilik ve kalite artırıcı
yatırımlara ana ve yan sanayi firmaları arasındaki teknolojik işbirliği faaliyetlerine,
özellikle yan sanayi firmalarının teknolojik yeteneklerini arttırmaya
yönelik destek
sistemlerine önem verilmelidir. Türk otomotiv sektörü yakaladığı ihracat performansı
ile iktisadi büyümenin lokomotifi haline gelirken bazı önemli sorunlara da sahiptir.
Özellikle sektörün ithalatı bağımlılığının yüksek olması ve firmaların kapasite kullanım
oranlarının düşük olması sektörün belli başlı sorunları olarak öncelikle akla
gelmektedir.
Türkiye’deki otomotiv sanayinin 2015 yılındaki sektör vizyonunu
“Türk
Otomotiv Sanayii, Avrupa Birliği İçindeki En Rekabetçi Üretim Merkezi Ve Gelişmiş
Bir Ar-Ge Merkezidir” şeklinde belirlenmiştir.(DPT,2007: 106) Bu vizyon otomotiv
sanayini AB ile tam üyelik hedefi içinde Avrupa Birliği sanayinin bir parçası olarak
görmektedir. Bu vizyon ayrıca yalnız “en rekabetçi üretim merkezi” olmayı bir hedef
almamakta, aynı zamanda “gelişmiş bir Ar-Ge merkezi” olmayı da hedeflemektedir.
46
Bu hedefi gerçekleştirmek için, sektörün yaratacağı katma değerin arttırılmasına
olanak
tanıyacak,
sektördeki
teknolojik
düzeyi
ve
inovasyon
faaliyetlerini
arttırabilecek, teknolojiyi işbirliği ağları içinde yönetebilecek sektöre özgü teknoloji
politikalarının geliştirilmesi gerekmektedir. Bu tür politikaların tasarlanmasına yönelik
için teorik arka planı sektörel inovasyon sitemi yaklaşımı sunmaktadır. Uygulanacak
sektörel
teknoloji
politikaları
ile
sektörün
teknolojik
düzeyinin
yükselmesi
sağlanabilirse sektörün teknolojik bağımlılığı azalacak ve ulusal ekonomiye
sağlayacağı katma değer büyüyecektir. İleri ve geri bağlantıları yüksek olan sektörün
gelişmesi ve büyümesi, sektörün istihdam olanağını arttıracaktır. Nitelikli personel
çalıştırma potansiyeli yüksek olan sektörün büyümesi eğitimli ve genç nüfus içindeki
işsizlik oranının azalmasına katkıda bulunacaktır.Sonuç olarak görülmektedir ki;
otomotiv sanayi, bugüne kadar, daha çok yabancı ortakların stratejilerine bağlı olarak
edindiği üretim merkezi olma konumunu gelecekte de koruyarak, ancak giderek
ulusal birikim oluşturacak şekilde teknoloji geliştiren ve kullanan bir sektör olma
konumuna doğru yükselme potansiyeline sahiptir. Bu eğilim doğrultusunda gerekli ArGe çalışmalarını ve buna dayalı inovasyon aktivitelerini yürütebilmek için, tüm
aktörlerin katıldığı ve otomotiv sanayini bir “mükemmeliyet merkezi” haline
getirebilecek ulusal politika ve stratejiler uygulamaya geçirilmeli ve bunlara süreklilik
kazandırılmalıdır.
47
KAYNAKLAR:
AKARSOY A, T. (2006) “Otomotiv Sektöründe Araştırma ve Teknoloji Geliştirme
Faaliyetleri Üzerine Görüşler”, 7 Mart 2006
AKARSOY A.T. (2010) “Otomotiv Kümeleri İçin Kapasite Olușturma Projesi
OKÜMKAP” http://www.okumkap.org/index.php
AKYOS, M. (2009), “Türkiye’nin Teknoloji Geliştirme Olasılığı Var mıdır? Gözlem ve
Çağrışımlar” www.inovasyon.org
AMBERT, A.M. ADLER, P.A. ADLER, P. DETZNER, D.F. (1995). “Understanding
and Evaluating Qualitative Research.” Journal of Marriage and the Familiy, 57(4),
pp:879-893
BARNEY. J. (1991), “Firm Resources and Sustained Competitive Advantage”
Journal of Management, 17(1) pp. 99-120.
BELL, M. K. PAVITT (1995). "The Development of Technological Capabilities."
Trade,Technology and International Competitiveness pp: 69-101
BERGER MARTİN (2005) “Upgrading the System of Innovation in Late-Industrialising
Countries – The Role of Transnational Corporations in Thailand’s Manufacturing
Sector” Kiel University , (Yayımlanmamış Doktora Tezi),
BODY, C. (2005). “A Rose by any other Name May Smell as Sweet but “Group
Discussion” is not another Name for a “Focus Group” nor should it be”. Qualitative
Market Research: International Journal, 8(3), 248-255.
BORRÁS S. (2008) “The Widening and Deepening of Innovation Policy: What
Conditions Provide for Effective Governance?” The Proceedings of GLOBELICS
Conference, Mexico, 22–24 September.
http/globelics_conference2008.xoc.uam.mx/papers/Susana_Borras_Widening_Deep
ening.pdf
48
CAMUFFO ARNALDO ,VOLPATO GIUSEPPE (1996) “Dynamic Capabilities and
Manufacturing Automation: Organizational Learning in the Italian Automobile
Industry” Industrial and Corporate Change, 5(3) 813-838
CRESWELL, SHOPE R, VICKI L. PLANO C. Gren D ( 2006) “How Interpretive
Qualitative Research Extends Mixed Methods Research” Research in The Schools.
13(1) ,pp: 1-11
DEMİRER, A. ,AYDOĞAN Ö. (2006) Huzurlarınızda Spor Anadol: Seri Olarak
Üretilen İlk ve Tek Türk Tasarımı Otomobilin Öyküsü, Güncel yay. İstanbul.
DENZIN N K (1978) The Research Act , New York , McGraw-Hill
DICKEN, P. (2007) Global Shift: Mapping the Changing Contours of the Word
Economy 5th Edition, SAGE, USA
ERDOĞDU, M. (1999), “The Turkish And South Korean Automobile Industries And
The Role Of The State in Their Development”, METU Studies in Development, 26(12), pp.25-73.
ERYILMAZ, M. ve ÜNAL, A.F. (2008). “Türkiye’de Faaliyet Gösteren Örgütlerin
Performans Ölçüm Sistemlerine Yönelik Eylem-Söylem Tutarlılığı Üzerine Bir
Araştırma”, 16. Yönetim ve Organizasyon Kongresi, Antalya.
EVERITT B, (1996); Making Sense of Statistics in Psychology, New York: Oxford
Uni. Press.
FIELDING, N. (1993). “Qualitative Interviewing”. İç: Gilbert, N. Researching Social
Life. London: Sage Publication,USA
FOSS, N. J (1997), “The Resource-Based Perspective: An Assessment and
Diagnosis of Problems”, DRUID Working Paper, No:1
FRANSMAN M (1985) “Conceptualising Technical Change in The Third World İn The
1980s: An Interpretive Survey” Journal of Development Studies, 21 (4) pp:572652
FREEMAN, C .SOETE L. (2003) Yenilik İktisadı (çev:E Türkcan) TÜBİTAK Yay.
,Ankara
GALBRAITH, J. (1979), Designing Complex Organizations, Addison-Wesley,
Reading, MA
GLASER, B.G. STRAUSS, A.L. (1967) The Discovery Of The Grounded Theory.
Adline
HELFAT CONSTANCE E.; PETERAF MARGARET A. (2003) “The Dynamic
Resource-Based View: Capability Lifecycles” Strategic Management Journal 24(10)
: 997–1010
49
HENDERSON, J., P. DICKEN, M. HESS, N. COE, H. WAİ-CHUNG YEUNG (2002)
“Global Production Networks and The Analysis of Economic Development” Review of
International Political Economy 9(3) August: pp:436-464
HOBDAY, M. (2003) “Innovation in Asian Industrialisation: A Gerschenkronian
Perspective Oxford Development Studies,” 31 (3). pp. 293-314
JENSEN, M.B., JOHNSON, B., LORENZ, E. AND LUNDVALL, B.-Å. (2007), ‘Forms
of knolwedge and modes ofinnovation’, Research Policy 36 (5) pp. 680-693
JICK, T.D. (1979). “Mixing Qualitative and Quantative Methods: Triangulation in Action” Administrative
Science Quarterly, 24, 602-611.
KIRIM A. (1990) Türk İmalat Sanayinde Teknolojik Değişim, TOBB Yay, ,Ankara
KIM, L. (2000) “ The Dynamics of Technological Learning in Industrializaton” INTECH
United Nations Universty Discussion Paper Series no:7
KIM, L RR NELSON (2000) “Technology, Learning, and Innovation - Experiences
of Newly Industrializing Economies” (eds), L Kim R.R Nelson Technology, Learning,
& Innovation - Experiences of Newly Industrializing Economies, Cambridge University
Press, Cambridge, pp. 1-9
KIM, L. (1999), “Building, Technological Capability For İndustrialization: Analytical
Frameworks And Korea's Experience'” Industrial And Corporate Change,
8(1)
pp:111-36.
KIM LINSU (1998) “Crisis Construction and Organizational Learning: Capability
Building in Catching-up at Hyundai Motor” Organization Science, 9 (4) pp. 506-521
KIM LINSU (1997) “The Dynamics of Samsung's Technological Learning in
Semiconductors” California Management Revıew 39 (3) pp:86-100
KOR YASEMİN Y AND JOSEPH T. MAHONEY . (2004) “Edith Penrose’s (1959)
Contributions to the Resource-based View of Strategic Management” Journal of
Management Studies 41(1) January , pp:183-191
KRIPPENDORFF, K. (1980). Content Analysis. : An Introduction to its Methodology.
Beverly Hills: Sage.
LALL, S. M. TEUBAL (1998) “Market Stimulating Technogy Policies in Developing
Contries: A Framework With Examples From East Asia” World Development, 26(8)
pp: 1369-1385
LALL, S. (1992) “Technological capabilities
Development, vol. 20, no. 2, : 165-86.
and
industrialization”,
World
LALL S. (2000) “Technological Change And Industrialization In The Asian Newly
Industrializing Economies : Achievements And challenges” (eds), L KIM RR
50
NELSON Technology, Learning, & Innovation - Experiences of Newly Industrializing
Economies, Cambridge University Press, Cambridge, pp. 13-68.
LALL S (2004) “Reinventing Industrial Strategy “
UNCTAD
Discussion Paper
No: 28
LANGLOIS R-EVERETT (1993) “What Is Evolutionary Economics” İç: Magnusson
Lars(Ed) Evolutionary And Neo Schumpeterrian Approaches to Economics ,Kluver
Ac Prs USA
LEE K. C.LIM (2001) “Technological Regimes, Catching-Up And Leapfrogging:
Findings From The Korean Industries” Research Policy 30. pp: 459–483
LEE CASEY (2004) “The Determınants Of Innovatıon In The Malaysıan
Manufacturıng Sector: An Econometrıc Analysıs At The Fırm Level” Centre on
Regulation and Competition Working Paper .University of Malaya
LENGER AYKUT EROL TAYMAZ (2006) “To Innovate, or to Transfer? A study on
spillovers and foreign firms in Turkey” Journal of Evolutionary Economics, 16(1-2),
pp:137-153
LIERENA, P. LORENTZ A. (2003) “Alternative Theories on Economic Growth and
the Co-evolution of Macro-Dynamics and Technological Change: A survey”LEM
Working Paper Series ,2003 /27
LI J., XİN PU (2010) “Technology Evolution in China's Color TV” Industry &
Innovation: 16 ( 4 & 5) 479 - 497
LIU JU, ANGATHEVAR BASKARAN ,SHIMING LI (2009)“Building TechnologicalInnovation- Based Strategic Capabilities at Firm Level in China: A Dynamic
Resource- Based-View Case Study” Industry and Innovation, 16,(4–5) pp: 411–434,
LUNDVALL
B.-Å
E.
LORENZ
(2009)
“Modes
of
Innovation
and
KnowledgeTaxonomies in the Learning economy”CAS workshop on Innovation in
Firms Oslo, October 30 / November 1
LUNDVALL, (1988) “Innovation as an interactive process: From user-producer
interaction to the National Innovation Systems” iç DOSİ, G., FREEMAN, C.,
NELSON, R.R., SİLVERBERG, G. SOETE, L.,(eds.), Technology andEconomic
Theory, Pinter Publishers, London.
LUNDVALL, B.-Å. JOHNSON, B. (1994) “The learning economy.” Journal of Industry
Studies, 1, pp:23-42.
MALERBA, F. (1992) “The Organization of the Innovative Process” İç Rosenberg
(eds) Technology and the Wellfare of Nations ,Tandforth Unv Prs: USA
MALERBA, F. (2002a) “New Challenges For Sectoral SystemsOf InnovatıonIn
Europe” DRUID Summer Conference 2002 on Industrial Dynamics of the New and
Old Economy -who is embracing whom? Copenhagen, Denmark, June 6-8, 2002
51
MALERBA, F. (2002b), “Sectoral Systems of Innovation and Production” Research
Policy 31, pp. 247–264.
MALERBA, F. (2003), “Sectoral System and Innovation and Technology Policy”,
Revista Brasileirce de Inovucao, 2, pp. 329-374.
MALERBA, F. (2004), “Sectoral system of Innovation Basic Concepts” in Malerba
Franco (Ed) (2004) Sectoral system of Innovation :Concepts Issues and Analyses
Six Major Sector in Europe , Cambridge Unv. Press ,UK
MASON, C M AND HARRISON, R T (1996) “Informal Venture Capital: A Study Of
The Investment Process And Post-Investment Experience”, Entrepreneurship and
Regional Development, 8: pp:105-126
MATHEWS J. (2002) “ The Origins and Dnamics of Taiwan’s R&D Consortia”
Researh Policy ,31, 633-651
NEUMANN, W.L. 2003. Social Research Methods: Qualitative And Quantitative
Methods. Boston: Pearson Education.
OĞUZ F. (2007) “Örgüt İktisadı: Ekonomi, Hukuk ve Örgüt İlişkileri’. A. Selami Sargut
ve Şükrü Özen (Der). Örgüt Kuramları, İmge Kitabevi, Ankara. ss. 197-235
OSKAY REYHAN ,ORHAN BURSALI (2010) “Tartışma Yaratacak Saptama: Doğan
Kuban Haklı mı” Cumhuriyet Bilim Teknoloji 11 Haziran 2010 sayı: 1212 ss 10-11
ÖZÇELİK, E. ,E. TAYMAZ (2008) "R&D Support Programs In Developing Countries:
The Turkish Experience" Research Policy, 37(2), pp. 258-275
PATTON, M.Q. (2002). Qualitative Research and Evaluation Methods. Third Edition.
Thousand Oaks: Sage Publications.
PAVITT, K. 1984.” Patterns of Technical Change: Towards a Taxonomy and a
Theory,” Research Policy,13, 343–74
POWELL, T. (1992). “Strategic Planning as Competitive Advantage,” Strategic
Management Journal, 13(7), pp:551-558
POWERS D., XİE Y., (2000); Statistical Methods For Categorical Data Analysis,
London: Academic Press.
PARAHALAD C.K. , HAMEL G. (1990) “The Core Competence of the Corporation”
Harvard Businness Review, May-June, pp:79-91
PENROSE, E. T. (1959). The Theory of the Growth of the Firm. New York: John
Wiley
RADOSEVIC,S,R. A., “Foreign Direct Investment and Restructuring in the
Automotive Industry in Central and East Europe”, University College London, Center
52
for the Study of Economic and Social Change in Europe Working Paper No:53,
March 2005,
RINDOVA. VIOLINA TAYLOR SUSAN (2004) “Dynamic Capabilities as Macro and
Micro Organizational Evolution” Department of Management & Organizations
http://bus8020kelly.alliant.wikispaces.net/file/view/Dynamic+Capabilities+as+Micro+
Macro.pdf
TAYMAZ E, VOYVODA E, YILMAZ K. (2009) “Küresel Ticarette Üretim Ağlarının
Rolü,
Ekonomik
Kriz
ve
Türkiye”,
12
Haziran
2009,
İstanbul
www.ku.edu.tr/ku/images/EAF/eaf_20090612uretimaglari.pdf
TAYMAZ E A. FİLİZTEKİN, M. FİSUNOĞLU, Y. KILIÇASLAN A. LENGER (2008 )
KOBİ'lerde Dönüşüm: Küçük Firmaların Büyük Başarıları Türkonfed ,İstanbul.
TAYMAZ, E. (2001) Ulusal Yenilik Sistemi: Türkiye İmalat Sanayinde Teknolojik
Değişim ve Yenilik Süreçleri, TÜBİTAK/TTGV/DİE, Ankara
TAYMAZ E. (2004) “Türkiye İmalat Sanayinde Teknolojik Yetenek” Vizyon 2023
Ulusal Teknoloji Envanteri Projesi, TÜBİTAK
http://www.tubitak.gov.tr/tubitak_content_files/vizyon2023/teknolojikyetenek/Ulusal_T
eknolojik_Yetenek_Raporu.pdf
TEECE, D. J., PISANO, G. SHUEN, A. (1997). “Dynamic capabilities and strategic
management” Strategic Management Journal, 18, (7), pp:509-533.
TEKER E.
FELEKOĞLU B. (2007) “Dünya otomotiv Endüstrisinde Küresel
gelişmeler ve Bu Gelişmelerin Türk otomotiv endüstrisi üzerindeki etkileri” Mühendis
ve Makine, 48(568) ss:26-30
TEUBAL, MORRIS (2002) "Special Issue: What Is The Systems Perspective To
Innovation And Technology Policy(ITP) And How Can We Apply It To Developing
And Newly Industrialized Economies," Journal of Evolutionary Economics, 12(1),
pp:233-257
ÜNLÜOĞLU K. S. (2010) “Örgütsel Öğrenme Perspektifinden İnovasyon: Rekabetçi
Türk İşletmelerine Ait Bir Vaka Çalışması” 18. Ulusal Yönetim ve Organizasyon
Kongresi Bildiriler Kitabı, Adana, Mayıs, 20-22, 2010
WASTİ, S.N., KOZAN, M.K. KUMAN, A. (2006), “Buyer-Supplier Relationships in the
Turkish Automotive Industry”, International Journal of Operations and Production
Management (26) ss: 947-970.
WASTİ, S.N., KOZAN, M.K. ÇINAR K A. (2009) “ Ana Sanayi Firmalarının yaptıkları
İlişkiye Has Yatırımların Öncülleri:Türk Otomotiv Sayinde Bir Ararştırma” ODTÜ
Gelişme Dergisi, 35(Özel Sayı) ,ss:315-340
WERNERFELT B. (1984) “A resource-based view of the firm” Strategic Management
Journal, 5, pp:171-180
53
WHEELER, B. C. (2002). "NEBIC: A Dynamic Capabilties Theory for Assessing NetEnablement." Information Systems Research 13(2): 125-146
WOLCOTT, H.F. (1994). Transforming Qualitative Data. Thousand Oaks: Sage
WOMACK, J. JONES T.,ROOS D. (1990) Dünyayı Değiştiren Makina , OSD Yay.
İstanbul
YILDIRIM, A. ŞİMŞEK, H. (2005). Sosyal Bilimlerde Nitel Araştırma Yöntemleri.
Seçkin Yayınevi. Ankara
ZOLLO M. WINTER S.G. (2002) “Deliberate learning and the evolution of dynamic
capabilities”. Organization Science 13(3): 339–35
EK 1: GÖRÜŞMEYE KATILAN FİRMALAR
54
1. A Plas Plastik ve Lastik Sanayi
17. Ersan Kauçuk San. Ve Tic. A.Ş.
2. A&D Akdülger A.Ş
18. Formfeleks Yalıtım Ürünleri San. ve
Tic.Şti
3. Akkardan San. Ve Tic. A.Ş.
4. Al-Fer San Tic.Kol. Şti.
19. Gürsoft Hidrolik Elektronik Mak. San.
Ltd. Şti.
5. Altan Hidrolik Müh. San. A.Ş.
20. Anadolu Isuzu Otomotiv Sanayi A.Ş.
6. Arkpres Emniyet Kemerleri San. Tic.
A.Ş.
21. Kale Oto Radyatör San. Tic.
7. Asfen Makine- Makine Tarım Aletleri
San Tic.
8. Assan Hanil Otomotiv San. Tic. A.Ş.
9. Autoliv Cankor Emniyet Sistemleri San.
Ve Tic. A.Ş.
22. Karsan Otomotiv San Tic. A.Ş.
23. Profleks A.Ş.
24. Remtaş Otomotiv San. Ve
Tic.Ltd. Şti.
25. Oyak Renault A.Ş.
10. Avitaş Kozmopolit Plastik San Tic A.Ş.
26. Rozmas Çelik Sanayi A.Ş.
11. Çelikel Alüminyum Döküm İml. San. Ve
Tic. A.Ş.
27. Ege Soğutmacılık Klima ve Soğuk Hava
Tesisleri İhracat İthalat Sanayi ve
Ticaret AŞ
12. Cevher Döküm Sanayi
13. Dövsan Dövme Çelik Metal Sanayi
14. Ege Endüstri ve Ticaret A.Ş
15. Er Makine Sanayi Tic. Ltd Şti.
16. Ermetal Otomotiv Ve Eşya San. A.Ş
28. Taysan Oto Yan San. A.Ş.
29. Telmek San. Tic. A.Ş.
30. TESA Otomotiv
31. TOFAŞ
32. ZF Lemförder Aks Modülleri San Tic
A.Ş.
55

Benzer belgeler