süthattı sayı 7_Layout 1 - Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri

Transkript

süthattı sayı 7_Layout 1 - Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri
süthattı sayı 7_Layout 1 26.10.2011 18:18 Page 1
suthattı
Bu say ıda:
Sayı: 7
Kasım - A ralık 2011
İki ay da bir y ay ımlanır
w w w .suthatti.com.tr
D ev e sütün d e iş b irliği
AB Raporu’nda Türk tarımı
Birleşik Arap Emirlikleri’nden Al Ain
Dairy firması, İngiltere merkezli süt
ekipmanları üreticisi Fullwood’un yeni
bir deve sütü sağım sistemine yatırım
yapıyor.
AB’nin Türkiye 2011 İlerleme
Raporu’nda Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı yapılanmasının
önemi vurgulandı, tarım ve gıda
sektörlerindeki gelişmelere değinildi.
S.12
S.6
2011 Dünya Süt Zirvesi yapıldı
Sektör
l
l
l
l
TGDF Gıda Kongresi 2011
2
Orta Vadeli Program
2
Röportaj: Dr. Serdar Aydemir 3
Sütte kalite haritası çıkartılacak 4
“Yemekte Denge” eğitimi
4
Ekonomi
l
l
Ülker’den Aydın’a yatırım
Mado’dan Malezya’da ilk şube
Kapak
l
l
l
Dünya Sütçülük Zirvesi
IDF-FAO stratejik iş birliği
IDF İnovasyon Ödülleri
Gündem
l
l
l
Okulda başarı için süt şart
Okul Sütü Programı
USK’dan bölge toplantıları
Dosya
l
l
l
l
l
l
Sütsüz twit olmaz
Twitter’dan seçmeler
Beslenme
l
l
l
l
l
Kefir’in sağlık faydaları
Fazla kiloya süt ürünleri
Zihinsel performans artıyor
Süt ve süt ürünleri araştırması
Günlük sütün ömrü uzadı
İnovasyon
l
l
l
l
8
8
9
10
10
10
11
12
13
14
Temiz enerjiye yatırım
Dr. Serdar Aydemir
Enka Süt Genel Müdürü
“Hayvancılık sektöründeki
IDF 2011 Dünya Sütçülük Zirvesi, 15-19
sıkıntılar bize de fazlasıyla
Ekim tarihlerinde Parma’da toplandı.
yansıyor. Bence, devletimiz
n “Sürdürülebilir Gıda Güvencesi” konusuna odaklanılan IDF
2011 Dünya Sütçülük Zirvesi’nin
açılışında konuşan IDF Başkanı
Richard Doyle, sürdürülebilir gıda
güvencesinin, küresel süt endüstrisi için önemine dikkat çekti, endüstrilerin çevresel etkilerinin azaltılması için araştırmalar yaptıklarını söyledi. Türkiye’nin geniş ve
etkin bir katılım sağladığı Dünya
Sütçülük Zirvesi’nde, Ulusal Süt
Konseyi (USK), Ambalajlı Süt ve
Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği
(ASÜD) ve sektörden çok sayıda
temsilci yer aldı. Bu durum, Türkiye’nin dünya süt sektöründe söz
sahibi olduğunun göstergesi olarak değerlendirilirken, her yıl IDF
üyesi ülkelerden birinde gerçekleştirilen IDF Dünya Sütçülük Zirvesi’nin 2016 yılında Türkiye’de gerçekleştirilmesi talebi, IDF yöneticilerine iletildi.
USK ve ASÜD Başkanı Harun
Çallı, Doyle ile yaptığı görüşmede,
Türkiye’nin güçlü bir aday olduğunu ve ülkemizde gerçekleştirilecek zirvenin çok başarılı olacağını
ifade etti. Çallı, başvuru süreci için
gereken hazırlıklara hemen başlanacağını kaydetti. 2012 Dünya
Sütçülük Zirvesi ise 4-8 Kasım tarihlerinde Güney Afrika Cape
Town’da gerçekleştirilecek.
S.8
hem çiftçiye hem de sektöre
yönelik teşvik ve desteklerini arttırmalı. Ülkemizde nitelikli süt üretiminin artması için tesisleşmeye önem
verilmeli ve bu konuda yatırımcılar desteklenmeli.”
Sayfa 3
“Sütte Kalite” haritası çıkartılacak
14
14
16
16
16
16
17
17
“Yemekte Denge” eğitimi başlıyor
18
19
Türkiye’de ilk robotlu sağım 19
Kuru dönem beslemesi
19
Çevre
l
8
Süt ürünleri işleme teknolojisi 18
Temizlikte düşük maliyet
18
Sütte lezzet arayışı
18
Çiftlik
l
6
6
Tereyağı; enerji kaynağı
13
Catering’e geleneksel tatlılar 13
Perakende
l
6
AB Raporu’nda Türk Tarımı 12
AB lensleri değiştirmeli
12
Tarım ve Gıda fasılları
12
Geleneksel
Röportaj
l
2
20
20
n Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı M. Mehdi Eker, Türkiye’nin somatik hücre haritasının
çıkarılmasını ve süt kalitesiyle ilgili harita hazırlanmasını amaçladıklarını söyledi. Bütün çiftliklerde
üretilen sütlerin kalitesiyle ilgili
harita çıkarılmasının Türkiye’de
hayvancılığın ve sütçülüğün kay-
dettiği gelişme açısından çok
önemli olduğunu belirten Eker,
“Sütün kalitesi ile ilgili hedefimiz
Türkiye’de üretilen sütte somatik
hücre sayısını azaltmak ve kaliteyi
arttırmak” dedi. Eker, Trakya’da
robotla süt sağımı yapılan bir çiftliğin açıldığını da kaydetti.
S.4
n Sabri Ülker Gıda Araştırmaları
Enstitüsü Vakfı (GAV), “Yemekte
Denge” eğitim programını Milli
Eğitim Bakanlığı ile birlikte 20112012 Eğitim-Öğretim Dönemi’nde başlatıyor. Çocukların,
okul çalışanlarının ve ebeveynlerin
sağlıklı beslenme alışkanlığı geliştirmelerine destek olmayı hedefleyen programın temel mesajı; “Her
şeyi dengeli bir biçimde yiyebilir-
sin, tek yapman gereken, dengeyi
nasıl kuracağını öğrenmen” olacak. Bu yıl, Gaziantep, İstanbul,
İzmir ve Trabzon’daki 40 pilot
okulda 20 bin öğrenciye ulaşılacak. Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr.
Ömer Dinçer, projenin, 8-11 yaş
grubundaki çocuklar için hazırlanan sağlıklı beslenme modülü ile
yürütüleceğini kaydetti.
S.4
süthattı sayı 7_Layout 1 26.10.2011 18:18 Page 2
2 Sayfa
Kasım - Aralık 2011 suthattı
Sektör
Ba ş k a n ’ ı n
kalem in d en
Harun Çallı
Büyük buluşmaya az kaldı
TGDF Gıda Kongresi 2011’e
az bir zaman kaldı. 21-23
Kasım 2011 tarihleri arasında
İzmir Çeşme’de
gerçekleştirilecek kongrede,
sektörün önde gelen yerli ve
yabancı pek çok ismi
Okul Sütü projesi hayata geçiriliyor
“Okul Sütü projesini başlatıyoruz. Çocuklara dönük olarak süt
tüketiminin arttırılmasını amaçlıyoruz. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı ve valiliklerce hazırlanan gıda yardım paketlerinde sütün arttırılması için talimatları
verdik.”
arası Sütçülük Federasyonu (IDF)
tarafından her yıl bir üye ülkede
gerçekleştirilen Dünya Sütçülük
Zirvesi’nin bu yılki durağı Parma’ydı. “Sürdürülebilir Gıda Güvencesi” temalı zirvede, sütün,
dünya nüfusunu beslemede sahip
olduğu önem vurgulandı.
22 Ekim tarihli gazetelerde yer
alan bu sözler Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanımız Mehdi Eker’e
ait ve süt sektörünün çoktandır
beklediği bir müjdeyi ifade ediyor.
Okul Sütü projesi neden bu kadar
önemli? Çünkü süt, her yaşta tüketilmesi gereken bir ürün ve çocuk yaşta tüketim alışkanlığı kazanılmadığı takdirde ileriki yaşlarda
daha az tüketiliyor. Bu sebeple yıllardır Okul Sütü projesi konusunda ısrarcı olduk. Geçen yıl Ulusal
Süt Konseyi çatısı altında 4 ilde pilot bir uygulama da gerçekleştirildi; sanayicilerimiz tarafından 3656
öğrenciye 200 ml’lik kutularda
250 ton süt dağıtıldı. Projenin tüm
ülkeye ve uzun yılları kapsayacak
şekilde yaygınlaştırılması çabalarımız nihayet karşılığını bulacak gibi
görünüyor. ASÜD olarak, projenin
her aşamasında Bakanlığımızın yanında olacağız.
Bizim açımızdan zirvenin en
önemli tarafı, 2016 yılındaki zirvenin İstanbul’da yapılmasını sağlayacak ön çalışmaları yapmaktı.
USK Yönetim Kurulu ile ASÜD,
Ak Gıda, Aynes, Sütaş ve Tetra
Pak temsilcilerinden oluşan 40 kişilik Türk heyeti olarak, IDF Başkanı Richard Doyle ve Genel Sekreter Christian Robert’a bu isteğimizi ilettik, bu vesileyle kendilerini de en kısa zamanda misafir olarak ülkemizde görmekten mutluluk duyacağımızı ifade ettik.
Ekim ayında dünya süt sektörünün kalbi İtalya’da attı. Uluslar-
Türkiye’nin sektör gündemini
ise “Hayvansal Ürünler Piyasa Düzenleme Kurumu” kurulması hazırlığı işgal ediyor. Taslak henüz
sektör ve kamuoyu ile paylaşılmış
değil ancak, yapılan yorumlardan
kurumun çok geniş yetkilerle donatılacağı anlaşılıyor. Kurumun
şeffaf bir yapıda olması ve sektörün tüm paydaşlarının temsil edilmesi önemli. Bu bakımdan
USK’nın yapısı iyi bir örnek.
konuşmacı olarak yer alıyor.
A SÜD ’ün çab al ar ı n i h ay et k ar şıl ık b u l acak g i b i g ör ün üy o r
İşte böyle bir süreçte,
21-23 Kasım tarihleri
arasında İzmir Çeşme’de toplanacak olan
TGDF Gıda Kongresi
2011’de yarına yön verenler gıdayı konuşacak. Kongre,
gıda alanında yetkin, yerli ve yabancı pek çok ismi buluşturacak.
Gıda üretim ve tüketiminde sürdürülebilirlik arayışlarının platfor-
mu olacak kongrede, son küresel
gelişmelerin ışığında dünyada gıdanın yönü belirlenirken, Türk gıda ve içecek endüstrisinin önümüzdeki yıllarına yön verecek ve
rekabet gücünü arttıracak global vizyonu da ortaya konulacak. “Global gelecek,
global iş birliği” temasıyla
toplanacak TGDF Gıda
Kongresi 2011’de oturum
başlıkları, “Sürdürülebilir Gıda
Güvenliği, Tedariki ve Arzı”, “Sürdürülebilir Ticaret, Rekabet ve
Etik”, “Beslenme, Sağlık, Tüketici
ve Medya” ile “Sürdürülebilir Çevre” olarak belirlendi.
“Tahmin yapmanın zor olduğu bir dönemdeyiz”
2012-2014 yıllarını kapsayan Orta Vadeli Programı
açıklayan Babacan, “Tahmin yapmanın zor olduğu bir
dönemdeyiz” dedi.
n 2012 -2014 yıllarını kapsayan
Orta Vadeli Program (OVP) 13
Ekim 2011 tarih ve 28083 Sayılı
Resmi Gazete'nin mükerrer sayısında yayımlandı. Başbakanlıkta
düzenlenen basın toplantısında
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile
birlikte programı açıklayan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, programın temel amacının, istihdamı
artırmak, mali disiplini sürdürmek, yurt içi tasarrufları artırmak,
cari açığı azaltmak ve böylece
makroekonomik istikrarı güçlendirmek olduğunu kaydetti.
“Tahmin yapmanın zor olduğu bir
dönemdeyiz” diyen Babacan, dünya ticaretindeki artış hızının 2011
ve 2012 yıllarında yavaşlayacağını
belirtti. Babacan, dünyada yaşanan problemlerin temel kaynaklarına bakıldığında, söz konusu sebeplerin Türkiye ekonomisi için
geçerli olmadığını da ifade etti.
Beklentiler
O k u l Süt ü Pr o j esi
n Ekonomik çalkantılar, fiyat
dalgalanmaları, iklim değişikliği
ve üretim koşullarındaki kötüleşmeye bağlı ham madde teminindeki güçlükler…
Babacan, büyümenin bu yılın sonunda %7,5, 2012 yılında %4,
2013 ve 2014 yıllarında %5 olarak
gerçekleşmesini beklediklerini bildirdi. Cari işlemler açığının bu yıl
milli gelirin %9,4'üne ulaşacağını
tahmin ettiklerini kaydeden Babacan, 2012’de %8'e, 2013’te
%7,5'a, 2014 yılında %7'ye düşmüş bir cari açık öngördüklerini,
merkezi yönetimin bütçe açığının
da bu yılın sonu itibariyle milli gelire oranının %1,7'ye düşmesini
beklediklerini ifade etti. Başbakan
Yardımcısı Babacan, 2011 sonunda %8'e yaklaşacağını tahmin ettikleri enflasyonun, 2012’de %5,2,
2013 ve 2014 yılında da %5 civarında seyretmesini beklediklerini
de sözlerine ekledi.
A l i Bab acan
“D ün y ad a y aşan an p r o b l em l er i n
t em el k ay n ak l ar ın a b ak ıl d ığın d a,
söz k o n u su seb ep l er i n T ür k i y e
ek o n o m i si i çi n g eçer l i o l m ad ığı
g ör ül üy o r .”
OVP’de yer alan öngörüler:
Tarımsal yapı etkinleşecek
2014 yılı sonunda Türkiye nüfusu
76 milyon 707 bine çıkacak.
GSYH 2011 yılında 766 milyar
dolar, 2012'de 822, 2013'te 888
ve 2014 yılında da 952 milyar dolara ulaşacak.
OVP’de tarım sektöründe yapılması planlanan çalışmalar da şu
şekilde özetleniyor:
Kişi başına düşen milli gelir;
2011'de 10.363 dolar, 2012'de
10.973, 2013’te 11.716 ve 2014
yılında 12.412 dolar olacak.
İhracat, cari fiyatlarla yıllık ortalama %11,2 oranında artarak 2014
yılında 185,1 milyar dolara ulaşacak. İthalat ise yıllık ortalama
%7,7 artışla 2014 yılında 295,9
milyar dolara yükselecek.
Programda 2014 yılı sonunda ihracatın ithalatı karşılama oranının
%62,6 olması hedefleniyor.
“Gıda güvenliği ve güvenilirliğinin sağlanması ile doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımı gözetilerek, örgütlü ve rekabet gücü
yüksek bir yapı oluşturulacak. Bu
çerçevede; ürün fiyatları ile üretici
gelirlerinde istikrar sağlanmasına
yönelik piyasa mekanizmaları geliştirilecek. Arz açığı olan ürünlerde piyasalar izlenecek ve üretimi
artırmaya yönelik destekler sürdürülecek. Tarımsal istatistikler nitelik ve nicelik olarak iyileştirilecek.
Tarım ürünleri ihracat desteklerinde katma değeri yüksek, markalı
ve nihai tüketiciye yönelik ürünlere ağırlık verilecek.”
www.suthatti.com.tr
İm t i y az Sah i b i v e
So r u m l u Y az ı İşl er i M üd ür ü
Ed i t ör
Sed a Y ıl d ız
sed a.y i l d i z @ su t h at t i .co m .t r
Red ak t ör
Y ay ın T ür ü: Y ay g ın - Sür el i
Bet ül Y ıl m az b i l en
Bask ı T ar i h i : 27/10/2011
Comart Kurumsal İletişim Hizmetleri Ltd. Şti. adına
İl k n u r M en l i k
i m en l i k @ co m ar t .co m .t r
Y ay ın Ko o r d i n at ör ü
D r . İsm ai l M er t
i sm ai l .m er t @ su t h at t i .co m .t r
Gen el Y ay ın Y ön et m en i
M et i n Er t u n ç
m et i n .er t u n c@ su t h at t i .co m .t r
Say f a T asar ım
Fi g en Ko cam an , M u r at T u z cu o ğl u ,
İsm ai l H ak k ı Eser
A RGE - I n o v asy o n
El i f A v cı - el i f .av ci @ su t h at t i .co m .t r
Fo t o ğr af
U l u sl ar ar ası İl i şk i l er
Ro d o l p h e d e Bo r ch g r av e r o d o l p h e.d eb o r ch g r av e@ ar cad i a- i n t er n at i o n al .n et
D an i el T r ao n
d an i el .t r ao n @ ar cad i a- i n t er n at i o n al .n et
1386. So k ak N o : 8/8 Bal g at /A N KA RA
T el : 0.312 284 77 78 Fax : 0.312 284 77 79
D ağıt ım : Ku r y en et A .Ş. T el : 0.212 444 93 93
Çev r e - U l u sl ar ar ası Reg ül asy o n
N az an M ar aş - n az an .m ar as@ su t h at t i .co m .t r
Pr o f . D r . A t i l a Y et i şem i y en , Pr o f . D r .
Er d o ğan Gün eş, Pr o f . D r . İr f an Er o l , Pr o f .
Y ön et i m Y er i : Cey h u n A t ıf Kan su Cad .
Per ak en d e
Fi k r i T ür k el - f i k r i .t u r k el @ su t h at t i .co m .t r
A l i Reşat Y ıl m az b i l en - [email protected]
A SÜD Bi l i m Ku r u l u : Pr o f . D r . A d em Şah i n ,
D r . Kad i r H al k m an , Pr o f . D r . M eh m et
D em i r ci , Pr o f . D r . M et i n A t am er , Pr o f . D r .
M üb er r a Bab ao ğu l , Pr o f . D r . N ev z at A r t ık ,
Pr o f . D r . Öz er Kın ık , Pr o f . D r . T an j u Besl er .
Bask ı: El m a T ek n i k Basım M at b aacıl ık
Çat al So k . 11/A M al t ep e/A n k ar a
T el : 0 312 229 92 65 Fak s : 0 312 231 67 06
Ci h an Bay d em i r
I SSN : 1309- 9442
W eb m ast er
Reklam Rez erv asy o n
A l i Er d em Ko cab at m az
Melek Karaman -
M u st af a Büy ük p eh l i v an o ğl u
0.312 284 77 78
[email protected]
Süt h at t ı, A SÜD (A m b al aj l ı Süt v e Süt
Ür ün l er i San ay i ci l er i D er n eği ) i ş b i r l i ği i l e
Co m ar t t ar af ın d an y ay ım l an m ak t ad ır .
Her türlü y ay ın hakkı, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu g ereğince
Comart’a aittir. Tanıtım amacıy la y apılacak kısa alıntılar dışında,
y ay ıncının y azılı izni olmaksızın hiçbir y olla çoğaltılamaz.
süthattı sayı 7_Layout 1 26.10.2011 18:18 Page 3
suthattı Kasım - Aralık 2011
Sayfa
Sektör
3
Röportaj: Enka Süt Genel Müdürü Dr. Serdar A y demir:
“Hedefimiz, Enka Süt’ü daha güçlü bir marka yapmak!”
Enka Süt,
Anadolu’da kurulan ilk
modern yatırımlardan
biri. 1985 yılında peynir
üretimiyle girdiği
sektörde, ürün yelpazesini
modern yatırımlarıyla
çeşitlendiren firma son
yıllarda portföyüne meyve
suyu ve UHT sütü de
kattı.
n Akpınar Ailesi 1954'ten
beri sütçülükle uğraşıyor. O yıllarda küçük bir mandırayla başladıkları işleri, 1985 yılında Enka Süt’ün
kurulmasıyla birlikte markalaşmaya doğru yeni bir serüvene dönüştü. Bu yeni serüven, 26 yıldır aralıksız devam ediyor. Peynir üretimiyle başlayan yeni dönemde, ürün
yelpazesini yoğurt ve kahvaltılık
ürünlerle çeşitlendiren firma 2004
yılında Konya’da bir ilk’e imza atarak UHT süt ve meyve suyu üretimine de başladı. Enka Süt Genel
Müdürü Dr. Serdar Aydemir, ürün
portföylerinin 100’ü aştığını belirtiyor. “Enka Süt’ü giderek büyüyen
üretimiyle tüketicisinin yakından
tanıdığı, sevdiği ve çok güvendiği
bir marka yapmak için yatırımlarımız ve çalışmalarımız devam ediyor” diyen Aydemir’le, Enka’nın
başarı öyküsünü konuştuk.
İlginçtir, peyniraltı suyu tozunu
ilk üreten tesislerden birisiniz.
Biraz bundan bahsedelim…
1985’te peynir üretimiyle başladık. Bu arada Türkiye’de üretilmeyen süt ürünlerinin fizibilitesini
yaptık ve 1988 yılında bir ilke imza atarak endüstriyel süt ürünleri
üretimini gerçekleştirmeye başladık. Önce süt tozu ardından da doğaya bırakıldığında çevreyi olumsuz etkileyen ama içinde bol miktarda süt şekeri ve süt proteini ihtiva eden peyniraltı suyu tozunu
ekonomiye kazandırdık.
Bugün, kendi üretimimizden çıkan ve piyasadaki diğer firmalardan gelen tüm peyniraltı sularını
işliyor ve toz haline dönüştürerek
gıda ve yem sanayine veriyoruz.
Önceleri ithal edilen bu ürünü, daha ekonomik olarak piyasa sunarak ülke ekonomisine ciddi katkıda bulunuyoruz. Şu an itibariyle
yağlı ve yağsız süt tozu, peyniraltısuyu tozu gibi birçok endüstriyel
üründe pazar lideriyiz.
Ülkemizde pazarın gelişimini
nasıl değerlendiriyorsunuz?
Hayvancılık sektöründeki sıkıntılar bize de fazlasıyla yansıyor. Bence, devletimiz hem çiftçiye hem de
sektöre yönelik teşvik ve desteklerini arttırmalı. Ülkemizde nitelikli
süt üretiminin artması için tesisleşmeye önem verilmeli ve bu konuda yatırımcılar desteklenmeli.
D r . Ser d ar A y d em i r
“N üf u su m u z h er y ıl o r t al am a 1 m i l y o n ar t ıy o r
an cak k i şi b aşın a y ıl l ık süt ür et i m i y er i n d e say ıy o r .”
Türkiye’de ham madde olarak sütün fiyatı, Avrupa’daki işlenmiş
süt fiyatından yüksek. Fiyatlardaki
bu farklılık, haliyle uluslararası pazarda rekabet etmemizi zorlaştırıyor. Ülkemizde süt ürünleri fiyatlarının yüksek olmasının nedenlerinden belki de en önemlisi, belli
miktarda süt ve süt ürününün kayıt dışı satılmasıdır.
Bugün büyük işletmeler; süt toplamak için yapmış oldukları masrafların, süt fiyatının yaklaşık
%15’ini oluşturduğunu düşünüyor. Bununla birlikte, %15’lik bir
bölümünün de sütün besin değeri
ve kalitesi açısından bir kenara ayrılması gerektiği belirtiliyor. Dolayısıyla, bunların toplamı, ham
madde fiyatının %30’una ulaşıyor.
100’d en f az l a ür ün v ar
Türkiye’nin nüfusu her yıl ortalama 1 milyon artıyor ancak kişi başına yıllık süt üretimi yerinde sayıyor. İç pazar açısından önemli bir
gelişme potansiyeli bulunduğu da
göz ardı edilemez bir gerçek.
AB’ye uyum çerçevesinde işletmenizde ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?
Konya’da 26 yıl önce
Öncelikle şunu belirteyim; Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı iş birliği ile
yürütülen Türkiye Süt ve Süt
Ürünleri Sektörünün AB Pazarına
Girişinin Desteklenmesi projesi
kapsamında, ilk şart olarak karşımıza çıkan kaliteli ham madde temini konusuna öncelik verdik. Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü’nün, projenin desteklenmesi
kapsamında başlatmış olduğu çalışmalar sonucu, işletmemiz 5.5
milyon m2 büyüklüğünde bir alan
kiraladı. Bu alanda yaklaşık 6 bin
adet hayvan için çiftlik oluşturmayı planlıyoruz. Bunun dışında
Konya civarında bulunan çiftliklerin bazılarının şu an inşaat aşamasında olduğunu biliyoruz. Desteklerin devam etmesi halinde çiftliklerin 1,5-2 yıl içinde tamamlanacağını düşünüyoruz. Bu vesileyle
bizlerin de gayretleriyle birlikte,
çiftlikten temin edeceğimiz süt
miktarının hedeflenen süre sonunda arzu ettiğimiz miktarları bulacağını ümit ediyoruz.
başlayan yolculuk, bugün
peynir üretimiyle
portföydeki 100’ü aşkın
ürünle devam ediyor.
Ürün yelpazesindeki
çeşitlendirmeyi yoğurt ve
kahvaltılık ürünlerle
başlatan Enka Süt, 2004
yılında Konya’da ilk kez
UHT süt ve meyve suyu
üretimini başlatan firma
olmuş.
süthattı sayı 7_Layout 1 26.10.2011 18:18 Page 4
4 Sayfa
Kasım - Aralık 2011 suthattı
Sektör
Türkiye’nin sütte kalite haritası çıkartılacak
n İzmir Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği süt analiz laboratuvarının açılışında konuşan Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı M.
Mehdi Eker, Türkiye hayvancılığında önemli bir adım atıldığını,
laboratuvarın kurulmasıyla Türkiye’nin somatik hücre haritasının
çıkarılmasının ve süt kalitesiyle ilgili harita hazırlanmasının amaçlandığını söyledi.
Be y a z k ö ş e
İlknur Menlik
OVP hedefleri iyimser
luslararası Para Fonu, küresel ekonomiye ilişkin büyüme tahminlerini Eylül ayında revize etti. Daha önce küresel ekonominin 2011 yılında %4,3, 2012’de
%4,5 büyüyeceği tahmininde bulunan kuruluş, bu oranı her iki yıl
için de %4’e düşürdü. İlave olarak
bir de uyarı yaptı; “Küresel ekonomi tehlikeli yeni bir safhada”.
U
Kriz yeni bir safhaya girmişken
ve üstelik AB’nin krizi en derinden
hissettiği bir dönemde Avrupa Komisyonu, Ekim ayında Türkiye
2011 İlerleme Raporu’nu yayınladı. Kamuoyundaki genel kanı,
Komisyon’un önceki raporlara göre bu yıl daha dengeli ve objektif
bir bakış sergilediği yönünde…
Ancak, et ithalatında kapıları sonuna kadar açmamızı isteyen
AB’nin hala et ve süt ürünlerimize
uyguladığı ihracat engellerinden
raporda bahsedilmiyor.
Zaten bugüne kadar toplam 13
faslın müzakereye açıldığı, 2 fasılda Fransa’nın vetosunun olduğu, 8
faslın da AB’nin Kıbrıs politikası
nedeniyle askıda bulunduğu sürecin sonunu kestirebilen ise neredeyse yok gibi. Aslına bakarsanız
Türkiye’nin gündeminde de bir
süreden beri AB’den ziyade, giderek yayılan ve Avrupa’yı da kasıp
kavuran kriz ortamında istikrarlı
büyümenin nasıl sürdürüleceği konusu var. Tam da bu dönemde
açıklanan Orta Vadeli Program’ın
(OVP), iyimser hedefler içerdiğini
söyleyebiliriz. Ancak öncesinde
ÖTV, elektrik ve doğalgaza yüklü
zam yapıldı. Bu da toplumun her
kesimini düşündürüyor. Toplam
elektriğin %45’ini, doğalgazın ise
%23’ünü sanayinin kullandığı düşünülünce, bu zamlar sonrasında,
OVP’deki tek haneli enflasyon ve
3 yıllık dönemde %5 olarak hedeflenen TÜFE yıllık artış hızının ne
derece gerçekçi olduğu daha da
tartışmalı hale geliyor.
Yine OVP’de enerji ithalatımızın
2014 yılında 57 milyar dolara yaklaşacağı belirtiliyor. EPDK’nın
akaryakıta tarım ürünleri katkısını
zorunlu kılan kararı sonrasında,
2014 yılında enerji ithalatının 465
milyon lira azalacağı hesaplanıyor.
Bu ürünlerin gıda ve yem sektörlerinde kullanılmasıyla elde edilecek
ekonomik ve sosyal faydaların daha fazla olacağı gün gibi ortada.
Eğer önümüzdeki yıllarda gıda fiyatlarında istikrar istiyorsak, bu
konuya daha ciddi yaklaşmalıyız.
Dünyadaki gelişmeleri göz önünde
bulundurarak, gıda ve biyoyakıt
politikamızın gözden geçirilmesinde fayda olacağını düşünüyorum.
Dünya ve Türkiye’de bu gelişmeler yaşanırken kutlanan (!) 16
Ekim Dünya Gıda Günü’ne ise
925 milyon aç insanın gölgesi düştü. Tarımsal üretimde dünya 7.’si
olan ülkemiz bu açıdan şanslı görünse de ‘katma değere çeviremediğimiz bir 7’.lik bize ne kazandırabilir’, sorgulamak gerekiyor.
Gıd a v e b i y o y ak ıt p o l i t i k al ar ı g öz d en g eçi r i l m el i
T ar ım sal ür et i m d e d ün y a 7.’si y i z an cak ‘k at m a d eğer e çev i r em ed i ği m i z
b i r 7’.l i k b i z e n e k az an d ır ab i l i r ’, so r g u l am ak g er ek i y o r .
Böylece bütün çiftliklerde üretilen
sütlerin kalitesiyle ilgili harita çıkarılacağını, bu gelişmenin Türki-
ye’de hayvancılığın ve sütçülüğün
kaydettiği gelişme ve vizyon açısından çok önemli olduğunu ifade
eden Eker, “Sütün kalitesi ile ilgili
hedefimiz Türkiye’de üretilen sütte somatik hücre sayısını azaltmak
ve kaliteyi arttırmak” dedi. Eker,
yeni kurulan laboratuvarın saatte
400 numunenin incelenebileceği
ekipmanla donatıldığını bildirdi.
Türkiye’nin tarım ve hayvancılıkta
önemli bir ilerleme kaydettiğini
belirterek, Trakya’da robotla süt
sağımı yapılan bir çiftliğin açıldı-
ğını hatırlatan Bakan Eker, şöyle
devam etti:
“Türkiye'de 8 yıl önce damızlık sığır varlığının sadece 178 bini soy
kütüğüne kayıtlıydı. Ön soy kütüğüne kayıtlı olanlarla birlikte 943
bin damızlık hayvan kayıtlıydı.
Bugün 3,5 milyonu ön soy kütüğüne, 2,5 milyonu da soy kütüğüne kayıtlı olmak üzere 6 milyonun
üzerinde damızlık hayvanımız var.
Dünyanın hiçbir ülkesinde böyle
bir sürede, bu kadar büyük mesafe kat edilemez.”
“Yemekte Denge” eğitimi başlıyor
“Her şeyi, dengeli bir biçimde yiyebilirsin, tek
yapman gereken, dengeyi nasıl kuracağını
öğrenmen!”
n Sabri Ülker Gıda Araştırmaları Enstitüsü Vakfı (GAV), ilk
önemli projesi “Yemekte Denge” eğitim programını
Milli Eğitim Bakanlığı
ile birlikte 2011-2012
Eğitim-Öğretim Dönemi’nde başlatıyor. 22
Eylül’de Kasımpaşa'daki
Tuz Ambarı'nda düzenlenen bir
basın toplantısıyla kamuoyuna
duyurulan “Yemekte Denge” eğitim programı, çocukların, okul çalışanlarının ve ebeveynlerin sağlıklı beslenme alışkanlığı geliştirmelerine destek olmayı hedefliyor.
8-11 yaş grubundaki çocuklar için
geliştirilen sağlıklı beslenme modülü ile yürütüleceğini kaydetti.
Proje ile 'Aktif olmak
ve kendinize iyi bakmak sağlığınız açısından önemlidir' mesajının
verileceğini belirten Dinçer;
“Mesajın interaktif oyunlar, gıda
kartları, sunumlar gibi kapsamlı
ve yenilikçi bir yaklaşımla verilecek olması, çocukların beslenme
bilicinin gelişmesinde ve dengeli
beslenme alışkanları kazanmala-
Programın temel mesajı ise “Her
şeyi, dengeli bir biçimde yiyebilirsin, tek yapman gereken, dengeyi
nasıl kuracağını öğrenmen!” olacak. Projede bu yıl, Gaziantep, İstanbul, İzmir ve Trabzon’daki 40
pilot okulda 20 bin öğrenciye ulaşılacak. Projenin lansmanında konuşan Milli Eğitim Bakanı Prof.
Dr. Ömer Dinçer, projenin, ilköğretim okullarında öğrenim gören
A j a n d a
Uluslararası etkinlikler: • 11. Uluslararası Gıda, Gıda Teknolojileri, Ambalaj ve Tarım
rında tedbirlerden, ikazlardan ve
yasaklamalardan daha etkili olacaktır” dedi.
Türkiye’de çocukların beslenme
alışkanlıklarına dair bilgiler paylaşan GAV Bilim Kurulu Üyesi Dr.
Zeki Ziya Sözen de “Bakanlık ile
birlikte geliştirilen ve özel bir eğitim projesi olan ‘Yemekte Denge’
daha sağlıklı bir neslin yetişmesine
katkı sağlayacak” diye konuştu.
Eğitimin içeriği, İngiliz Beslenme
Vakfı BNF’nin benzer bir projesinden örnek alınarak, Milli Eğitim
Bakanlığı’nın işbirliği ve GAV Bilim Kurulu üyelerinin katkılarıyla
geliştirildi. “Yemekte Denge”,
Türkiye’deki en kapsamlı ve sürdürülebilir beslenme eğitimi projesi olması hedefiyle hazırlandı.
GA V Bi l i m Ku r u l u Üy el er i ...
Kasım 2011 - A ralık 2012
Fuarı: 2-5 Kasım 2011, Tiflis, Gürcistan • Tarımı Yeniden Düşünmek - 2011
Dünya Tarım Forumu Kongresi: 28 Kasım-1 A ralık, Brüksel, Belçika • IAI Expo 2011 – 6. Uluslararası Hayvancılık Endüstrisi Fuarı 2011: 1-3 A ralık 2011, Karnal, Hindistan
• Peynir Bilimi ve Sanatı: 12-15 A ralık 2011, Penn State Colleg e of A g ricultural Sciences, University Park, Pennsy lvania, A BD • Yaklaşan IDF etkinlikleri: • IDF
Uluslararası Peynir Olgunlaştırma ve Teknolojisi Sempozyumu: 20-24 May ıs 2012, Madison, W isconsin, A BD • IDF/ISO Analitik Haftası: 4-8 Haziran 2012, Tel A viv, İsrail •
IDF/INRA Uluslararası Sprey Kurutulmuş Süt Ürünleri Sempozyumu: 19-22 Haziran 2012, Saint Malo, Fransa • IDF Dünya Sütçülük Zirvesi 2012: 03-09 Kasım 2012, Cape
Tow n, Güney A frika • IDF Dünya Sütçülük Zirvesi 2013: Ekim 2013, Yokohama, Japony a Türkiye etkinlikleri: • Gıda Kongresi 2011 - Global Gelecek Global İşbirliği:
21-23 Kasım 2011, Çeşme, İzmir • Foodist – 5. İstanbul Gıda ve İçecek Ürünleri Fuarı: 8-11 A ralık 2011, Tüy ap, İstanbul • Avrasya Hayvancılık 2011 – 2. Hayvancılık,
Ekipmanlar, Tavukçuluk ve Süt Endüstrisi Fuarı: 15-18 A ralık 2011, Tüy ap, İstanbul
süthattı sayı 7_Layout 1 26.10.2011 18:18 Page 5
süthattı sayı 7_Layout 1 26.10.2011 18:19 Page 6
6 Sayfa
Kasım - Aralık 2011 suthattı
Ekonomi
Mado, Malezya’da ilk şubesini açıyor
Ülker’den Aydın’a dev yatırım
n Ülker Grubu’nun süt, peynir,
yoğurt ve ayran üretmek üzere Aydın’daki Ortaklar Organize Sanayi
Bölgesi’nde (OSB) 25 milyon avroluk yatırımla kuracağı dev tesis
için imzalar atıldı.
Ülker Gıda ve İçecek Grup Başkanı Mehmet Tütüncü ve Ak Gıda
Sanayi Ticaret A.Ş. Genel Müdürü
Hüseyin Avcı ile birlikte protokole
imza koyan Aydın Sanayi Odası ve
Ortaklar OSB Başkanı Ercan Çer-
Ku al a Lu m p u r
n Dondurma sektörü markalarından Mado, Malezya’nın başkenti Kuala Lumpur’da ilk şubesini
açmaya hazırlanıyor. Mado’dan yapılan açıklamada, Kuala Lumpur’un en işlek caddesinde açılacak
şubeye ilişkin protokolün, Mado
Genel Koordinatörü Mehmet Yılmazoğlu ve Mado Asya Pasifik Şirketi’nin Üst Yöneticisi (CEO)
Probhat Malakar arasında imza-
landığı kaydedildi. Şirketten yapılan açıklamada, Mado’nun Kıtalar
Arası Lezzet Köprüsü adı altında
Malezya başta olmak üzere Endonezya, Tayvan, Singapur, Tayland
gibi Asya-Pasifik coğrafyasının önde gelen ülkelerini kapsayan ve 5
yıl içinde 150’nin üzerinde şubeye
ulaşmayı hedefleyen yatırımın başlangıç noktasının, Malezya olacağı
belirtildi.
Yağsız süt tozu ticareti artacak
n ABD Tarım Bakanlığı (USDA), beş büyük ihracatçının (Arjantin, Avustralya, AB-27, Yeni
Zelanda ve ABD) süt ürünleri ihracatının 2011 yılında artacağı
tahmininde bulundu.
bu rakam, ABD’yi 2011 yılının
ikinci yarısında yağsız süt tozu ihracatında en büyük ihracatçı ülke
konumuna getiriyor.
Tahminlere göre dünya süt ürünleri ticaretinde en fazla artış, Asya’dan gelen talebe bağlı olarak
%11 ile yağsız süt tozunda olacak.
Bunu %4,9 artışla tam yağlı süt
tozu ihracatı takip edecek.
ABD ticaret seviyelerindeki artışın
rekabetin de artması anlamına geleceği belirtiliyor. ABD’deki en
büyük süt kooperatiflerinden US
Dairy America, Ekim ayından itibaren Fonterra ihale sistemi ile süt
ürünleri satmaya başladı ve ilk
ürün yağsız süt tozu oldu.
USDA’nın tahminlerine göre 2011
yılında ABD’de %8'lik bir artışla
890 bin ton yağsız süt tozu üretilmesi ve bunun 414 bin tonunun
ihraç edilmesi bekleniyor. AB27’nin ihraç ettiği yağsız süt tozundan sadece 36.000 ton az olan
Global ekonomideki genel belirsizlik, fiyat istikrarsızlığının devam
edeceği anlamına geliyor. Ancak,
tam yağlı süt tozu için Çin’den gelen talep ve yem maliyetlerinin
yüksek olmasının tedariki büyük
ölçüde etkileyeceği öngörülüyor.
çioğlu, Ülker’in 30 bini açık, 30
bini de kapalı olmak üzere toplam
60 bin metrekare alana fabrika inşa edeceğini söyledi.
Bu pazarda yer almak isteyen büyük firmalar Ortaklar OSB’ye yatırım yapıyor” dedi.
Fabrikanın üretime geçmesiyle
birlikte Aydın’da süte büyük bir
talebin olacağını vurgulayan Çerçioğlu, “Bu yatırımın Aydın ekonomisine büyük katkısı olacak.
Fabrikanın tamamen üretime geçmesiyle birlikte binlerce ton süte
ihtiyacı olacak. Üretici de tüketici
de kazacak” diye konuştu.
Çerçioğlu, “Süt, peynir, yoğurt ve
ayran üretilecek fabrikanın altyapı
çalışmaları tamamlanmak üzere.
2012’nin üçüncü çeyreğinde üretime başlayacak olan fabrika, 250
kişiye istihdam sağlayacak. Aydın
hayvancılıkta öne çıkmasıyla, süt
ürünlerinde bir pazar oluşturdu.
Deve sütünde İngiltere-BAE işbirliği
n Birleşik Arap Emirlikleri’nin
(BAE) en büyük süt üretici ve
markalarından Al Ain Dairy firması, İngiltere merkezli süt ekipmanları üreticisi Fullwood tarafından sağlanan yeni bir deve sütü sağım sistemine yatırım yapıyor.
İngiltere-BAE arasındaki bu ortaklığın, BAE merkezli deve sütü
tedarikçisi firmanın üretimini artırma ve artması beklenen yerel ve
küresel talebi karşılama hedefine
ulaşmasına yardımcı olacağı kay-
arttırmak için gerekli araştırmaları
destekleyerek, sürüsünü 800 deveden 2.500 deveye çıkarmıştı. Süt
uzmanı ve akademisyen Imen
Hadded’e göre, BAE, Avrupa’ya
deve sütü ihraç edebilmek için Avrupa Birliği’nden gerekli izinleri
almaya çalışıyor.
dedildi. Al Ain Dairy firmasından
DairyReporter.com’a yapılan açıklamada firmanın şu anda yalnızca
BAE pazarına tedarik sağladığı
halde talebin üretim düzeylerinin
çok üstünde olduğu belirtildi.
Açıklamada, firmanın yerel pazarın ihtiyaçlarını karşılamak ve muazzam bir potansiyeli olan global
pazarlara açılmak üzere büyümeyi
amaçladığı vurgulandı. Al Ain
Dairy, geçen birkaç yılda BAE’nin
toplam üretimini iddialı bir şekilde
Ancak, AB'ye ihracat izni verilmiş
olsa bile, deve sütünün kısa bir süre içinde Avrupa’da büyük bir etki
yapmasının pek mümkün görünmediği belirtiliyor.
H ed ef A v r u p a’y a d ev e süt ü i h r acat ı
İn g i l t er e- BA E ar asın d ak i o r t ak l ık , BA E m er k ez l i şi r k et i n ür et i m i n i d e ar t t ır acak
A nahtar veriler *
2010 İnek Sütü Üretimi Yıllık Büy ümesi
* CNIEL, PZ, FA O, IDF National Commitees
Mily on ton
(2010)
Y ıl l ık Büy üm e
09/10 (% )
149,1
1,1
A BD
87,5
1,8
H i n d i st an (t )
50,0
3,1
Çi n
35,8
1,6
Ru sy a
31,9
- 2,1
Br ez i l y a (t )
31,4
4,7
Y en i Z el an d a
17,1
1,1
P ak i st an
12,9
3,8
<% 0
T ür k i y e
11,9
2,9
% 1 i l e % 3 ar asın d a
M ek si k a
11,0
1,5
% 0 i l e % 1 ar asın d a
U k r ay n a
11,0
- 3,4
A r j an t i n
10,6
2,5
A B 27
>% 3
(t ):
süthattı sayı 7_Layout 1 26.10.2011 18:19 Page 7
süthattı sayı 7_Layout 1 26.10.2011 18:19 Page 8
8 Sayfa
Kasım - Aralık 2011 suthattı
Kapak
Dünya Süt Zirvesi tamamlandı
IDF 2011 Dünya
Sütçülük Zirvesi’ne
İtalya’nın Parma kenti
ev sahipliği yaptı.
Zirvede
“Sürdürülebilir Gıda
Güvencesi” temelinde
süt ve süt ürünleri
sektörü konuşuldu.
n Uluslararası Sütçülük Federasyonu (IDF) 2011 Dünya Sütçülük
Zirvesi, 15-19 Ekim tarihlerinde,
inek sütü üretimi 8. yüzyıla dayanan ve kökleri 1254 yılına kadar
uzanan ünlü Parmagiano Reggiano (Parmesan) peynirinin vatanı
olması nedeni ile süt sektöründe
ayrı bir yere sahip olan İtalya’nın
Parma kentinde gerçekleştirildi.
“Sürdürülebilir Gıda Güvencesi”
konusuna odaklanılan zirvede konuşan IDF Başkanı Richard Doyle, sürdürülebilir gıda güvencesinin, küresel süt endüstrisi için önemine dikkat çekti ve üretimi arttırırken endüstrilerin çevresel etkilerinin azaltılması için araştırmalar
yaptıklarını söyledi. Süt ürünlerinin, sağlıklı ve dengeli bir diyetin
merkezinde yer alması nedeniyle
sektörde yer alan her bir paydaşın
artan dünya nüfusunu beslemede
önemli rolü olduğunu vurgulayan
Doyle; zirvenin bilgi paylaşımı,
güncel gelişmelerin sunulması ve
önemli uluslararası ağların oluşturulması için fırsatlar sunan lider
platform olduğunu ifade etti.
IDF Bilimsel Program Koordinasyon Komitesi (SPCC) Başkanı Claus Heggum da, “Sürdürülebilir süt
ve süt ürünleri üretimi” temalı konuşmasında, hızla artan dünya nüfusunu beslemek için gerekli potansiyelin altını çizdi. Heggum,
“İklim değişikliği tartışmaları, süt
üretimi konusunda toplum algısını
olumsuz yönde etkileyebilir. Ulusal birlikler ile süt ve süt ürünleri
firmaları, endüstrinin gelecekteki
varlığını devam ettirmek adına
halkla çok iyi iletişim kurmak zorundadır” dedi. Endüstrinin, IDF
ve iş birliği içinde olduğu uluslararası kuruluşlar liderliğinde, top-
Sür d ür ül eb i l i r Gıd a Güv en cesi
Z i r v en i n açıl ışın d a k o n u şan I D F Başk an ı D o y l e, sek t ör p ay d aşl ar ın ın
ar t an d ün y a n üf u su n u b esl em ek t ek i ön em i n e v u r g u y ap t ı.
luma sunulan süt ve süt ürünlerinin faydalarını vurgulayan olumlu
mesajlar belirlemesi gerektiğini
kaydeden Heggum, süt ve süt
ürünlerinin beslenme değerinin
önemli faydalardan biri olduğunu
ancak toplumsal tartışmaların,
yalnızca süt ve süt ürünlerinin maliyetli kısmı olan ekolojik etkilere
odaklandığını ifade etti. Süt ve süt
ürünlerinin beslenme değerleri konusunda çok sayıda gelişme olduğunu, IDF’nin gelecekteki tartışmalarda uluslararası düzeyde etki
yaratmaya hazır olduğunu belirten
Heggum, IDF’nin peynirde tuz
kullanımını değerlendiren bir monografı kontrol ettiğini ve K2 vitamininin faydalarını gözden geçirdiğini söyledi. Heggum, “Fermente süt ve peynirde bulunan bu
vitaminin, kemik sağlığına ve kan
pıhtılaşmasına faydalı etkilerinin
olduğunu gösteren büyük kanıtlar
mevcut. Dünyada pek çok çocuğun yeterli miktarda kalsiyum tüketmediği gerçeğini dikkate alan
IDF’nin incelemesi, süt ve süt
ürünleri alımının düşmesinin altında yatan nedeni bulmak için çocukları değerlendiriyor” dedi.
IDF Dünya Sütçülük Liderleri Forumu’nda; Lactalis-Parmalat Grubu, Tetra Pak, Cargill, Nestle gibi
firmaların yöneticilerinin yanı sıra
süt üretici organizasyonlarının
başkanları ve Avrupa Komisyonu’ndan yetkililer, sürdürülebilir
süt üretimindeki zorluklar ve çözüm önerilerini dile getirdiler. Avrupa Komisyonu Tarım ve Kırsal
Kalkınma Komitesi Başkanı Paolo
de Castro; gıda güvencesi ve sürdürülebilirliğin küresel boyutta
aksiyon alınması gereken bir konu
olarak değerlendirilmesi gerektiğini, küresel bir gıda politikasına ihtiyaç olduğunu vurguladı. Castro,
çözümün temel anahtarları olarak
araştırma ve inovasyona işaret etti.
Zirvede, “Beslenme ve Sağlık;
Analiz Metotları; Hayvan Sağlığı,
Çiftlik Yönetimi ve Süt Üretimi;
Sütçülük Politikaları ve Ekonomi;
Sütçülük Bilimi ve Teknolojisi; Pazarlama; Hayvan Beslemesi; Gıda
Güvenliği; Çevre ve Gıda Ekonomileri” başlıklarında çok sayıda
sunum yer aldı. 2012 IDF Dünya
Sütçülük Zirvesi 4-8 Kasım tarihlerinde Güney Afrika Cape
Town’da gerçekleştirilecek.
Türkiye’den geniş katılım
n IDF 2011 Dünya Sütçülük
Zirvesi’ne Türkiye’den geniş ve etkin bir katılım sağlandı. Ulusal
Süt Konseyi (USK), Ambalajlı Süt
ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği (ASÜD) ve sektörden çok sayıda temsilciden oluşan heyet,
Türkiye’nin dünya süt sektöründe
söz sahibi olduğunu gösterdi.
ASÜD tarafından 2009 yılında
gerçekleştirilen IDF üyeliği, geçtiğimiz aylarda USK’ya devredildi.
Her yıl IDF üyesi ülkelerden birinde gerçekleştirilen IDF Dünya
Sütçülük Zirvesi’nin, tüm dünya-
daki paydaşları bir araya getirmesi
ve aynı zamanda ülkenin tanıtımı
açısından önemli bir etkinlik olması nedeni ile 2016 yılındaki zirvenin Türkiye’de gerçekleştirilmesi için IDF Başkanı Richard Doyle
ile görüşmeler yapıldı.
USK ve ASÜD Başkanı Harun
Çallı, Doyle ile yaptığı görüşmede,
Türkiye’nin güçlü bir aday olduğunu ve ülkemizde gerçekleştirilecek zirvenin çok başarılı olacağını
ifade etti. Harun Çallı, başvuru süreci için gereken hazırlıklara hemen başlanacağını kaydetti.
U SK v e A SÜD Başk an ı H ar u n Çal l ı, D ün y a Süt çül ük Z i r v esi ’n d e ID F Başk an ı
Ri ch ar d D o y l e v e Gen el Sek r et er Ch r i st i an Ro b er t s’l a b i r ar ay a g el d i
IDF ve FAO’nun stratejik iş birliği
n 2011 Dünya Sütçülük Zirvesi,
IDF’nin Birleşmiş Milletler Gıda
ve Tarım Örgütü (FAO) ile iş birliğini de gözler önüne serdi.
FAO yetkilisi Daniela Battaglia,
hazırladıkları Süt Çiftlikleri İyi
Uygulama Rehberi’nin FAO- IDF
iş birliğinin stratejik etkilerinden
biri olduğunu belirterek, Rehber’de yer alan Hayvan Sağlığı,
Sağım Hijyeni, Beslenme (Yem ve
Su) Hayvan Refahı, Çevre, Sosyoekonomik Yönetim başlıklarının
her birine yönelik ayrıntılı kılavuzlar için çalışmalarının devam ettiğini söyledi.
IDF, Uluslararası Çiftlik Karşılaştırma Ağı - IFCN ve FAO iş birliği ile yürütülen bir başka çalışma
olan “Sütçülük Hayvanları Besleme Sistemi Dünya Haritası” ise
sürdürülebilir hayvan besleme gü-
vencesi için süt sığırı beslemesinin
temel ilkelerinin araştırılmasında
bir fırsat olan Hayvan Besleme
Konferansı’nda sunuldu. Hayvan
beslemenin etkilerinin, süt üretiminin ilk basamağı olması nedeni
ile süt zincirinin her basamağında
görülebildiğinin belirtildiği çalışmada; hayvan beslemenin çevre,
gıda güvenliği, hayvan sağlığı ve
insan beslenmesi ile bağlantılarının kritik olduğu vurgulandı. Proje; hayvan besleme sisteminin değiştirilerek sektörün karbon ayak
izinin azaltılmasına ve aynı zamanda sütün besinsel öge kompozisyonu, hayvan sağlığı ve refahının arttırılması gibi kritik öneme
sahip diğer konulara odaklanıyor.
Proje ile ilgili ayrıntılı bilgi ve destek için kullanıma sunulan
www.dairyfeedingsystems.org adresi de konferansta duyuruldu.
süthattı sayı 7_Layout 1 26.10.2011 18:19 Page 9
suthattı Kasım - Aralık 2011
Aksiyon İçin Küresel Sütçülük Gündemi
n Süt ve süt ürünleri sektörünün
küresel ısınmaya sera gazı emisyonlarından kaynaklı etkisini
azaltma konusundaki kararlılığının bir ifadesi olan Aksiyon İçin
Küresel Sütçülük Gündemi
(GDAA), 24 Eylül 2009’da Berlin’de süt sektöründe yer alan 7 organizasyon tarafından imzalanmıştı. IDF, Küresel Sütçülük Platformu (GDP), Sürdürülebilir Tarımsal Girişimler Platformu (SAI),
Avrupalı Sütçülük Dernekleri
Sayfa
Kapak
(EDA), Doğu ve Güney Afrika
Sütçülük Dernekleri (ESADA),
Birleşik Amerika Sütçülük Federasyonu’nun da (FEPALE) yer aldığı organizasyon, toplam küresel
üretimin %86’sını temsil ediyor.
Zirve kapsamında, son iki yılda,
bu anlaşmaya ilişkin olarak sürdürülebilirliğin dört temel ayağı olan
enerji ve iklim, hayvan sağlığı ve
refahı ve biyoçeşitlilik konularında
gerçekleştirilen çalışmalar ve kaydedilen ilerlemeler anlatıldı.
GDAA, sektör temelli iş birliği
anlaşmalarının, hükümetlerin iklim değişikliği anlaşmalarını tamamlayıcı nitelikte uygulama çalışmalarının gerçekleştirilebileceğine ilişkin olumlu bir örnek ortaya koyuyor. GDAA’nın hedefleri
doğrultusunda devam eden ilerlemeler iki yılda bir sunuluyor. Bir
sonraki ilerleme raporu 2013 yılında Japonya’da gerçekleştirilecek
olan Dünya Sütçülük Zirvesi’nde
paylaşılacak.
IDF Sütçülük İnovasyon Ödülleri
n FoodBev Media’nın Sütçülük
İnovasyon Dergisi ve IDF iş birliği
ile gerçekleştirilen IDF 2011 Sütçülük İnovasyon Ödülleri, 18
Ekim’de gerçekleştirilen ödül töreninde sahiplerini buldu.
IDF 2011 Sütçülük İnovasyon
Ödülleri’ne; ürünlerden paketlemeye, pazarlamadan çevresel sürdürülebilirliğe kadar 14 kategoride, 25 ülkeden 100’den fazla katılım gerçekleşti. Ödül kazananlardan bazıları şunlar:
En yeni peynir: Mini Hors-D’oeuvre ile Kanada’dan La Fromagerie
En yeni tereyağı: MU Vita ile Slovenya’dan Mlekarne
En yeni dondurma: Frozherb ile
Singapur’dan Nanyang Polytechnic
En yeni sütlü içecek: Xinyangdau ile Çin’den Inner Mongolia
Mengniu Sütçülük Grubu
En yeni fonksiyonel süt ürünü:
Vaalia Innergy ile Avustralya’dan
Parmalat Avustralya
A k si y o n İçi n Kür esel Süt çül ük Gün d em i
Kür esel süt ür et i m i n i n % 86’sın ı t em si l ed en 7 o r g an i z asy o n u n i m z a k o y d u ğu GD A A ’d a k ay d ed i l en
i l er l em el er z i r v ed e el e al ın d ı.
En iyi okul sütü kampanyası:
Süt Danışmanı kampanyası ile
Güney Kore’den Kore Sütçülük
Komitesi
yarýna yön verenler
global
gelecek
future
iþcooperation
birliði
En iyi çevresel sürdürülebilirlik
girişimi: Mengnui sürdürülebilirlik
programları ile Çin’den Inner Mongolia Mengniu Sütçülük Grubu
En yeni paketleme inovasyonu:
Ecolean paketleme ile İsveç’ten
Ecolean AB.
2011 IDF Ödülü, Prof. Suk
Jin Cho’ya verildi
2011 IDF Ödülü ise, sütçülük ve
hayvancılık sektörlerinde 30 yıldan fazla bir kariyere sahip olan ve
süt endüstrisinin hem ulusal hem
de uluslararası düzeyde gelişimine
önemli ölçüde katkıda bulunan
Kore Yeungman Üniversitesi Doğal Kaynaklar Fakültesi’nden Prof.
Suk Jin Cho’ya verildi. Kore sütçülük politikalarının yanı sıra pazarlama konusunda da seçkin bir bilim insanı olan Prof. Cho, Kore’de
kota sisteminin yerleşmesi için teorik yapıyı sağlayan başlıca bilimsel
danışman olarak görülüyor. Tarımsal ekonomiler alanında uzmanlaşan Cho, süt endüstrisinin kırsal
sürdürülebilirliğin sağlanmasındaki önemini kanıtlayan çalışması ve
dünya genelinde süt sektörüne
yaptığı katkıları ile bu ödüle layık
görüldü.
gýdayý konuþuyor
TGDF Gýda Kongresi ‘11
“global gelecek global iþ birliði”
21-23 Kasým 2011 Çeþme
w w w. t g d f g i d a ko n g r e s i . c o m
Konuþmacýlarýmýzdan Bazýlarý*
Prof. Dr. Adem Þahin, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi, Genel Sekreter • Ali Ülker, Yýldýz Holding, Yönetim Kurulu Baþkan Yardýmcýsý • Beyhan Aslan, Tüketici ve Çevre Eðitim Vakfý, Yönetim Kurulu Baþkaný • Ece Aksel, Frito Lay Türkiye, Genel Müdür • Erkan Gürkan, Enerji Verimliliði Derneði
Genel Baþkaný • Esat Çýplak, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, Üst Kurul Üyesi • Dr. Hans- Ulrich Mayer, Nestlé Türkiye, Ýcra Kurulu Baþkaný • Hasip Gençer, Doruk Group Holding, Yönetim Kurulu Baþkaný • Ýdil Yiðitbaþý, Yaþar Holding, Yönetim Kurulu Baþkaný • Ýsmail Kemaloðlu, Doruk Tarým Holding,
CEO • Ýzzet Karaca, Unilever, Türkiye, Rusya, Orta Doðu, Kuzey Afrika, Orta Asya ve Kafkasya Baþkan Yardýmcýsý - Türkiye CEO • Janet Voûte, Nestlé, Global Kamu Ýþleri Baþkan Yardýmcýsý • Jesús Serafín Perez, FoodDrinkEurope, CEO • Dr. Julian Stowell, Danisco, Saðlýk ve Beslenme Platformu, Bilimsel
Çalýþmalar Baþkan Yardýmcýsý • Marc Engel, Unilever, Dünya Satýnalma Baþkaný • Dr. Mehmet Aktaþ, Yaþar Holding, CEO, Yönetim Kurulu Üyesi • Mehmet Beykaya, T.C. Gýda, Tarým ve Hayvancýlýk Bakanlýðý, Gýda ve Kontrol Genel Müdürlüðü Gýda Kontrol ve Laboratuvar Daire Baþkaný • Mehmet Tarakçýoðlu,
Kalkýnma Bakanlýðý DPT, Tarým Dairesi Baþkaný • Mehmet Tütüncü, Ülker Grubu, Gýda, Ýçecek, Sakýz ve Þekerleme Grup Baþkaný • Melih Özuyar, Ülker Grubu, Tedarik Zinciri Grup Baþkaný • Melih Þahinöz, Ev Dýþý Tüketim Tedarikçileri Derneði, Yönetim Kurulu Baþkaný • Mella Frewen, FoodDrinkEurope,
Genel Direktör • Doç. Dr. Michael J. Palenchar, Tennessee Üniversitesi Risk, Saðlýk & Kriz Ýletiþimi Araþtýrma Birimi Ýdari Direktörü • Dr. Murat Çetinkaya, Rekabet Kurumu, Kurul Üyesi • Prof. Dr. Nazif Baðrýaçýk, Türk Diabet Cemiyeti, Baþkan • Dr. Nico Van Belzen, Uluslararasý Yaþam Bilimleri
Enstitüsü (ILSI), Yönetici Direktör • Dr. Nihat Pakdil, T.C. Gýda, Tarým ve Hayvancýlýk Bakanlýðý, Müsteþar Yardýmcýsý • Paul Naar, Cargill Gýda, Avrupa, Orta Doðu, Afrika Baþkaný • Ralph Gifford, Amerika Birleþik Devletleri Tarým Bakanlýðý (USDA), Dýþ Hizmetler Birimi, OGA Genel Müdür Yardýmcýsý •
Ramazan Ersoy, T.C. Gümrük ve Ticaret Bakanlýðý Tüketicinin Korunmasý ve Piyasa Gözetimi Genel Müdür V. • Prof. Dr. Riccardo Valentini, Avrupa-Akdeniz Ýklim Deðiþikliði Merkezi Ýklim Etkisi Bölümü Yöneticisi • Rint Akyüz, Amylum Niþasta Yönetim Kurulu Baþkaný • Saltuk Ertop, Anadolu Efes, Kurumsal
Ýliþkiler, Regülasyon ve Yönetsel Ýþler Grup Direktörü • Doç. Dr. Serdar Güler, Türkiye Diyabet Önleme ve Kontrol Programý Koordinatörü • Doç. Dr. Selim Latif Sanin, Hacettepe Üniversitesi, Çevre Mühendisliði Bölümü, Öðretim Üyesi • Zeliha Bahar Kentel, T.C. Gýda, Tarým ve Hayvancýlýk Bakanlýðý, Gýda
Ýþletmeleri ve Kodeks Daire Baþkanlýðý Çalýþma Grup Sorumlusu
9
*Ýsimler alfabetik sýraya göre düzenlenmiþtir.
süthattı sayı 7_Layout 1 26.10.2011 18:19 Page 10
10 Sayfa
Kasım - Aralık 2011 suthattı
Gündem
Okul başarısı için mutlaka süt içirin!
Mer tçe
Dr. İsmail Mert
Sütte ihtiyaç,
düzenleme kurumu mu?
S
ütün çok çabuk ve kolayca
bozulabildiğini hepimiz çok
iyi biliyoruz. Bu nedenle hemen işlenmesi gerektiğini de… Aksi takdirde, depolanması zor ve masraflı
olan çiğ sütü üreten işletmeler, piyasa koşullarındaki herhangi bir
ani değişimden olumsuz etkileniyor. Bu durumda zaten ekonomik
olarak zayıf olan süt üreticisi para
sıkıntısına düşüyor. İlk çare ise damızlık hayvanlarını kasaba göndermek... Bunun sonucunda ürettiği süt miktarı azalan üretici,
uzun vadede ekonomik olarak zarar görüyor. Sanayici ise fiyat değişikliklerinden dolayı maliyet analizi yapamama riskiyle karşı karşıya… Arzdaki değişiklikler, maliyet hesabındaki karmaşıklığın yanı
sıra bazı dönemlerde yeterli üretim
yapılamamasına da sebep oluyor.
Kısaca, süt arzı ve fiyatındaki dalgalanma istikrarsızlığa sebep oluyor. Bundan tüketici de üretici de
sanayici de zarar görüyor.
Bu durumun farkına varan devlet, 2009 yılında sektörün tüm taraflarını bir araya getiren Ulusal
Süt Konseyi’ni (USK) kurdu. USK
bünyesinde toplanan paydaşlar,
süt fiyatlarının belirli bir fiyatın altına düşmesine mani olmak için
çalışmalar yapıyorlar; bunda da
kısmen başarılı oluyorlar. Son olarak USK, süt fiyatlarındaki düzensizliği önlemek için Ağustos ayında üretici ve sanayiciyi bir araya
getirdi ve ülke genelinde 1 Eylül 31 Aralık 2011 döneminde çiğ süt
fiyatının 0,74 TL/litre olarak belir-
lenmesine aracılık etti. USK bununla da kalmadı, Ekim başında
maliyetlerin aşırı artması üzerine
tarafları tekrar topladı. Ülke genelinde 15 Ekim - 31 Aralık 2011
döneminde çiğ süt fiyatını 0,80
TL/litre olarak belirledi.
Ancak bugünlerde Bakanlığın,
henüz kamuoyunun görüşüne açmamakla birlikte Et ve Balık Kurumu’nu (EBK) Hayvansal Ürünler Piyasa Düzenleme Kurumu haline getirecek bir düzenleme içerisinde olduğunu, yetkili ağızların
açıklamalarından takip ediyoruz.
EBK’na et ve süt piyasasının yanı
sıra tüm hayvansal ürün piyasaları
için düzenleme yetkisi verilmeye
çalışılıyor. Et piyasasının geldiği
durum ortada iken, bir kenarda
Toprak Mahsulleri Ofisi dururken
EBK’na süt piyasasını da düzenleme yetkisi verilmesi ne derece
doğrudur, öte yandan bu uygulamalar AB ile ne derece uyumludur
bunu ileride yapılacak tartışmalara
bırakıyorum. Bunları dile getirirken, ‘süt piyasasının düzenlemeye
ihtiyacı yok’ demek istemiyorum.
Tüm bu arayışlar, zaten yaşanan
sıkıntıların bir neticesi. Ancak yapılacak iş, kurulu sistemleri geliştirmek olmalı. Yoksa yıkıp, yerine
yenisini kurmak değil. Kanaatimce süt piyasasının düzenli çalışması için üzerinde durulması gereken
asıl konu; çiğ süt üreticileri ile sütü alıp, işleyen sanayicileri belli bir
platformda buluşturan USK’ya bu
konuda daha fazla yetki ve imkân
verilmesidir.
Ür et i ci v e san ay i ci g i b i t ük et i ci d e z ar ar g ör üy o r .
Süt ar z ı v e f i y at ın d ak i d al g al an m al ar i st i k r ar sız l ığa seb ep
Öğrenciler uzun yaz tatilinin ardından Eylül ayında yeniden
ders başı yaparken, uzmanlar, çocukların zihinsel ve fiziksel
gelişimi üzerindeki etkisi bilimsel çalışmalarla tespit edilen
sütün her gün tüketilmesi gerektiğine dikkat çekiyor.
n Çocukların okuldaki başarısı
için doğru beslenmenin önemine
işaret eden Erciyes Üniversitesi
Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı
Prof. Dr. Neriman İnanç, “Çocukların zihinsel ve fiziksel gelişimi
üzerindeki etkisi bilimsel çalışmalarla tespit edilen sütün her gün
tüketilmesi, okul başarısı açısından da son derece önemlidir” dedi.
Prof. Dr. İnanç, şöyle devam etti:
“Okulla birlikte çocukların fiziksel, zihinsel, sosyal büyüme ve gelişmesi de hızlanıyor. Çocukların
yeterli ve dengeli beslenmemesi,
enerji ve besin öğelerini yeterli
miktarda almamaları, büyüme ve
gelişmeyle birlikte okul başarısını
ve zihinsel performansı olumsuz
yönde etkiliyor.
Dolayısıyla yapılan araştırmalarda
iyi beslenen çocukların okul başarısının, yetersiz ve dengesiz beslenenlere göre daha yüksek olduğu
kanıtlanmıştır. Bu beslenme modeli içinde de sütün çok önemli bir
yeri var. Çocuklara her gün mutlaka süt içirilmesi başarıyı da doğrudan etkileyecektir.”
Kahvaltıda mutlaka süt
Çocukların güne mutlaka içinde
sütün de olduğu bir kahvaltıyla
başlaması gerektiğini belirten
İnanç, “Çünkü sütün içindeki tirozin adlı aminoasit dikkati ve bilişsel performansı olumlu yönde etkiliyor. Ayrıca süt, laktoz ve protein içeriği ile kan şekerini yavaş
yükseltiyor ve uzun süre dengede
tutuyor. Özellikle okul çağı çocuklarının kahvaltıda protein gereksinimini karşılamak için en iyi protein kaynaklarından biri olan sütü
tüketmeleri çok önemlidir.
Süt; başta protein olmak üzere
kalsiyum, fosfor, magnezyum, potasyum, çinko gibi vücut için gerekli olan tüm besin öğelerini içermektedir” diye konuştu.
“Okul Sütü Programı, kalıcı olmalı”
Dünya Okul Sütü Günü’nde yayınlanan mesajların ortak noktasını
Okul Sütü Programı oluşturdu. Dilekler, ülkemizde çeşitli
zamanlarda ve dar kapsamlı olarak uygulanan ‘Okul Sütü
Programı’nın kalıcı olması yönündeydi.
n Dünya Okul Sütü Günü’nün
12.’si 28 Eylül’de kutlandı. İlk
olarak, 2000 yılının Eylül ayında
kutlanmaya başlanan ve o günden
beri dünya genelinde çok sayıda
ülkede her yıl gerçekleştirilen bir
etkinlik haline gelen Dünya Okul
Sütü Günü, BM Gıda ve Tarım
Organizasyonu (FAO) tarafından
koordine ediliyor.
Her yıl Eylül ayının son Çarşamba’sı kutlanan bu gün, “Okul Sütü” programlarına odaklanan bir
günün organize edilmesini ve öğrencilerin beslenmesinde süt tüketiminin öneminin küresel boyutta
vurgulanmasını amaçlıyor. Bu yıl
Dünya Okul Sütü Günü’nde yayınlanan mesajlarda da dünyanın
80 ülkesinde değişik dönemlerde
düzenlenen Okul Sütü Programlarına vurgu vardı.
Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği (ASÜD) konuya
ilişkin mesajında, “Tüm paydaşların iş birliği ile oluşturulacak bir
‘Okul Sütü’ programına ihtiyacımız var” dedi. “Okul Sütü Programı” ülkemizde çeşitli zamanlarda
ve dar kapsamlı olarak uygulandı.
Bunun son örneği, ASÜD üyelerinin gönüllü katılımı ile geçen yıl 8
Şubat’ta başlatılan ve pilot olarak
seçilen 4 ilde (İstanbul, İzmir, Ankara, Diyarbakır) uygulanan
“Okul Sütü Programı” oldu. Proje
kapsamında 3656 öğrenciye 200
mililitrelik kutularda 250 ton süt
dağıtıldı. ASÜD’ün mesajında, bu
programların, diğer dünya ülkelerinde yürütülen “Okul Sütü Programları” ile karşılaştırıldığında oldukça yetersiz ve dar kapsamlı olduğu belirtildi.
Bu sebeple devlet, sivil toplum
kuruluşları, özel sektör, bilim
adamları, basın ve yayın kuruluşları ile diğer tüm sosyal paydaşların iş birliğiyle oluşturulacak ve
tüm ülkemizi kapsayacak uzun süreli bir Okul Sütü Programı’na ihtiyaç olduğu vurgulandı.
Ulusal Süt Konseyi’nden yapılan
açıklamada ise bugüne kadar
planlanan okul sütü programlarının, ülkemizde henüz süreklilik
kazanamadığına dikkat çekildi.
Konsey, bu büyük sosyal sorumluluk projesinin sadece süt sektörünün değil tüm ülke insanlarının
sorumluluğu olduğu algısının
oluşturulması gerektiği konusunda da uyarıda bulundu.
süthattı sayı 7_Layout 1 26.10.2011 18:19 Page 11
suthattı Kasım - Aralık 2011
Sayfa
Gündem
11
Ulusal Süt Konsey i (USK) Başkanı Harun Çallı:
“USK; ortak akıl ve paylaşım platformudur”
Ulusal Süt Konseyi tarafından başlatılan “Bölgesel Süt Sektör
Toplantıları”nın ilki Tekirdağ’da gerçekleştirildi. Tekirdağlı
üreticilere seslenen Çallı; Trakya’nın bilinçli üreticilerden
oluşmuş yapısı ile bölge olarak öne çıktığını söyledi.
n Ulusal Süt Konseyi (USK) tarafından başlatılan “Bölgesel Süt
Sektör Toplantıları”nın ilki Namık
Kemal Üniversitesi iş birliği ile 24
Eylül 2011 tarihinde Tekirdağ’da
gerçekleştirildi. Toplantıda konuşan USK Başkanı Harun Çallı,
Konsey’in; kamu, üretici, sanayici,
üniversite ve sivil toplum kuruluşlarını bir araya getiren yapısıyla
süt ve süt ürünleri sektörünün çatı kuruluşu; ortak akıl ve paylaşım
platformu olduğunu belirtti. Çallı,
Konsey için önemli olanın, bir bütün olarak sektör ve ülke menfaati
olduğunu vurguladı.
Böl g e ür et i ci l er i t o p l an t ıy ı i l g i y l e t ak i p et t i .
“Bölgesel Süt Sektör Toplantıları”na neden Trakya’dan başladıklarına da açıklık getiren Çallı,
Trakya’nın “Şap hastalığından arî”
tek bölge olduğunu belirterek,
“Trakya, bilinçli üreticilerinden
oluşmuş yapısı ile ülke genelinde
öne çıkmaktadır. Üreticilerimize
ve bunda katkısı olan herkese teşekkür ediyorum. Temennimiz diğer bölgelerin de aynı kapsama
alınabilmesidir” dedi.
“Acil eylem planları iletildi”
Konuşmasında 2010 yılı üretiminin 13,5 milyon tona yükseldiğine
işaret eden Çallı, verilen teşvikler
dikkate alındığında 2011’de de
artışın devam edeceğini öngördüklerini kaydetti. Ancak gerek iç
tüketimde gerekse de ihracatta bu
artışı karşılayacak yükseliş olmadığını kaydeden Çallı, dolayısıyla
çiğ süt fiyatlarında öngörülemeyen düşüşler yaşanması ihtimali ile
karşı karşıya kalındığını söyledi.
Çallı konuyla ilgili;”Bu noktadan
hareketle Konseyimiz, Gıda Tarım
ve Hayvancılık ile Ekonomi Bakanlıklarımıza acil eylem planları-
nı iletmiş ve hem çiğ süt üretiminin doğrudan desteklenmesi hem
de talepte artış yaratacak yurt içi
üretim ve ihracat desteklerinin verilmesi konusunda
görüşlerini sunarak fiyatlardaki dalgalanmayı en aza
indirecek önlemlerin alınmasını sağlamıştır” açıklamasını
yaptı.
“Sorunlarınızı USK’ya
iletmekten çekinmeyin”
USK Başkan Yardımcısı ve Türkiye
Süt Üreticileri Merkez Birliği
(TSÜMB) İkinci Başkanı Tevfik
Keskin ise Merkez Birliği olarak
USK’nın yapmış olduğu çalışmaları
desteklediklerini ifade etti. Kaliteli
süt üretiminin arttırılması, süt toplama ve tedarik zincirinin yapılanması ile kayıt dışının önlenmesi konularındaki çalışmaların önemine
değinen Keskin, süt fiyatlarının istikrarlı bir şekilde devamlılığının
sağlanması ve pazarlanması konusunda Konsey’den büyük yardım ve
destek gördüklerini söyledi. Keskin
üreticilerden, sorunlarını Konsey’e
iletmekten çekinmemelerini istedi.
CHP Edirne Milletvekili Kemal
Değermendereli’nin de hazır bulunduğu, USK Başkanı Harun
Çallı, Namık Kemal Üniversitesi
Rektör Yardımcısı Prof. Dr. M. İhsan Soysal, USK Başkan Yardımcısı ve Namık Kemal Üniversitesi
Zootekni Bölüm Başkanı Prof. Dr.
Muhittin Özder ile USK Başkan
Yardımcısı ve Türkiye Süt Üreticileri Merkez Birliği İkinci Başkanı
Tevfik Keskin’in konuşma yaptığı
toplantıda bölge üreticileri, sanayiciler ve bilim adamları ile Tekirdağ, Edirne, Kırklareli, İstanbul İl
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü çalışanlarından oluşan
150’den fazla katılımcı da hazır
bulundu.
süthattı sayı 7_Layout 1 26.10.2011 18:19 Page 12
12 Sayfa
Kasım - Aralık 2011 suthattı
Dosya
AB Raporu’nda Türk Tarımı
AB’nin Türkiye 2011
İlerleme Raporu
yayınlandı. Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanlığı
yapılanmasının önemi
vurgulanan raporda,
tarım ve gıda
sektörlerindeki
gelişmelere değinildi.
n 12 Ekim’de yayınlanan İlerleme Raporu’nda Türkiye’nin bölgesinde önde gelen bir aktör olduğu,
AB-Türkiye ikili ticaretinin geçen
yıl 103 milyar avro olarak gerçekleştiği belirtilerek, şöyle denildi:
“Türkiye AB’nin 7. en büyük ticari ortağı, AB ise Türkiye’nin en
büyük ticari ortağıdır. Türkiye’nin
toplam ticaretinin neredeyse yarısı
AB ile gerçekleşmekte ve doğrudan yabancı yatırımların yaklaşık
%80’i AB’den gelmektedir. Ancak, Türkiye gümrük birliğini tam
olarak uygulamamakta ve taahhütlerini ihlal eden mevzuatı muhafaza etmektedir.”
Raporda, tarım ve gıda sektörlerine ilişkin fasıllardaki değerlendirmeler şöyle:
Tarım ve Kırsal Kalkınma:
Ortak Tarım Politikası konusunda
mevzuat uyumu bakımından bazı
ilerlemeler kaydedilmiştir. Tarım
ve Köyişleri Bakanlığı yeniden yapılandırılmış; Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname Haziran
2011’de yürürlüğe girmiştir. Çiftlik Muhasebe Veri Ağı’nın geliştirilmesi kapsamında 12 ildeki 600
çiftlikte verilerin toplanmasına
başlanmıştır. Tarımsal destek politikalarının OTP’ye uyarlanması
konusunda ilerleme kaydedilmemiştir. Canlı sığır, sığır eti ve bunlardan elde edilen ürünler üzerindeki fiili ithalat yasağının tamamen kaldırılması, kilit unsur olmaya devam etmektedir.
Gıda Güvenliği,
Veterinerlik, Bitki Sağlığı:
Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı,
Gıda ve Yem Kanunu yürürlüğe
girmiştir. Veterinerlik politikasında AB müktesebatının iç hukuka
aktarılmasında ilerleme kaydedilmiş, resmi kontrol sistemi güçlen-
Bak an l ık t a y en i y ap ıl an m a
Tarım ve Köy işleri Bakanlığı’nın Gıda, Tarım ve Hay vancılık Bakanlığı olarak
y eniden y apılanması, tarım ve g ıda g üvenliği fasıllarındaki ortak vurg u oldu.
dirilmiştir. Türkiye, başta şap olmak üzere hayvan hastalıkları ile
mücadelesini sürdürmüştür.
Hayvan refahı, müzakereler bakımından kilit unsurdur. Zootekni
veya hayvan refahı konularında
ilerleme kaydedilmemiştir. Tarımsal gıda işletmeleri için ulusal bir
modernizasyon planı oluşturulmasına yönelik ilk adımlar atılmıştır.
Farklı birim ve kurumlara yetki
verilmesi, kontrollerin daha etkili
biçimde gerçekleştirilmesini sağla-
mış, hijyen rehberleri sektörlerde
uygulanmaya başlanmıştır. Gıda
güvenliği ile ilgili mevzuatın
uyumlaştırılması ve uygulanması
konusunda ilerleme kaydedilmiştir.
Gıda ile temas eden malzemeler
konusunda ise ilerleme söz konusu
değildir.
Hayvan sağlığı ve tarımsal gıda işletmelerinin AB hijyen ve yapısal
gereksinimlerini karşılayacak hâle
getirilmesinde önemli ölçüde çaba
sarf edilmelidir.”
“Lenslerin değiştirilme vakti geldi”
n Türkiye 2011 İlerleme Raporu’na değerlendirmeler gecikmedi.
Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, raporla
Türkiye’nin bir fotoğrafının çekildiğini belirterek, “Kullanılan fotoğraf makinesinin eski model olduğu ve lenslerinin değiştirilme
vaktinin geldiği anlaşılmaktadır.
Fotoğrafta flu kalan birçok nokta
olduğu gibi, yanlış noktalara zoomlanan yerler de mevcut” dedi.
Bağış, şöyle devam etti:
“AB, övünülecek konularda cimri,
eleştirilecek konularda cömert
davranmıştır. AB’nin biraz da kendi karnesine bakması lazım.
AB’nin içinde bulunduğu akıl tutulmasından bir an önce çıkmasını
diliyorum.”
TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu da, raporun, Türkiye’nin AB
katılım sürecinin mevcut seyrini
değiştirecek, süreci hızlandıracak
bir vizyon içermediğini söyledi.
Hisarcıklıoğlu, “Türkiye’nin AB
yolculuğunun gerektirdiği reform
sürecini çok daha süratle yerine
getirebileceğine inanıyoruz” dedi.
TÜSİAD’ın açıklamasında ise,
“İlerleme Raporu, Türkiye’nin AB
standartlarında demokrasiye ve
küresel çekim merkezi olan ekonomiye sahip olması için bir yol haritası ortaya koymaktadır” denildi.
İktisadi Kalkınma Vakfı’nın açıklamasında da, Türkiye’nin ekonomi karnesinin genelde olumlu olduğuna dikkat çekilerek, “Raporda, Türkiye-AB arasındaki güçlü
ticari bağlara dikkat çekilmektedir. Ancak, Komisyon, AB’nin de
A B Ko m i sy o n u ’n u n T ür k i y e
İl er l em e Rap o r u ’n d a t i car i
k ay g ıl ar ın ön e çık m ası t ep k i çek t i .
üzerine düşen bazı yükümlülükleri
yerine getirmediğini gözden kaçırmaktadır. Bunların başında serbest
ticaret anlaşmaları ve vize konuları gelmektedir” ifadesi kullanıldı.
AB’nin derdi ticaret
Gıda, Tarım ve Hayvancılık yönünden raporun analizini yapan
AB Veteriner Hekim Platformu’na
göre ise, AB, ticarete kilitlenmiş.
“Tarım, gıda ve hayvancılık bölümünün satır aralarında ülkemiz çıkarlarına uygun hafif dokundurmalar olsa da genelde kendi çıkarlarına uygun olmayan bölümlerin
üzerinde daha çok durulduğu görülmüştür. Bu da raporun ticaret
kaygısıyla hazırlandığını ve kendi
çıkarlarını ön plana aldıklarını
göstermiştir. Rapor, ülke çıkarları
yönünden dikkatli bir şekilde
okunmalı, rehberimiz AB ülkelerinin idari yapılanması ve mevzuatı
olmalıdır. Onların vereceği notlara
ihtiyacımız yoktur.”
süthattı sayı 7_Layout 1 26.10.2011 18:19 Page 13
suthattı Kasım - Aralık 2011
Sayfa
Geleneksel
13
G elen ekten b ilim e
Tam bir enerji kaynağı; Tereyağı
Kolesterol bakımından kötü
bir ünü olsa da tereyağının
kan kolesterolünü
yükselttiğine ilişkin herhangi
bir bulguya rastlanmış değil.
n Beslenme fizyolojisi açısından
sütün en değerli bileşeni süt proteini. Ama süt yağı, ekonomik ve
teknolojik önemi nedeniyle sütün
en değerli maddesi kabul ediliyor.
Ham maddesi süt yağı olan tereyağı ise, bakteri kültürüyle ekşitilmiş
kremadan, tatlı kremadan veya
peyniraltı suyu kremasından mekanik yolla elde edilen bir süt ürünü. Avrupa ve Amerika’da uzun
zamandan beri tüketilen fermente
krema (sour cream) bir anlamda
asitlendirilmiş, dövülmüş kremaya
karşılık gelir.
Tereyağı, iyi bir enerji kaynağı. Beslenme uzmanları
günlük enerji gereksiniminin
%25’inin yağdan karşılanmasını, bunun da %35-45’inin
süt yağından gelmesini öneriyor. Susuz halde 1 gr süt yağı,
1gr protein ve 1gr karbonhidratın toplamı kadar, 9,3
kalori verir. En çok
gündeme gelen konu
ise tereyağındaki kolesterol oranıdır. Hayvansal yağ, özellikle süt yağı
Catering sektörüne geleneksel tatlılar
2007’de geleneksel sütlü tatlılarımızın ambalajlanmış olarak
market raflarına girmesini sağlayarak sektöre öncülük eden
Eker Gıda, bir ilke daha imza atarak, hazır yemek sektörü
için catering sütlü tatlıları üretti.
n Aralarında Yiğit-Yemekçi Catering, Sofra, Sardunya, Divan Catering, Kluh Emin Catering ve Sodexho Catering gibi devlerin de bulunduğu 750’den fazla şirkete süt
ve süt ürünleri desteği sağlayan
Eker, catering sütlü tatlı çeşitleri;
keşkül, sütlaç, çikolatalı puding ve
sakızlı muhallebi ile hazır yemek
sektörünün tatlı ihtiyacını karşılamayı amaçlıyor. 125 gramlık ambalajlarda üretilen Eker catering
sütlü tatlıların raf ömrü, diğer perakende noktalarına verilen sütlü
tatlılarda olduğu gibi 21 gün.
Eker Süt Yönetim Kurulu Başkan
Yardımcısı Nevra Eker, hazır yemek firmalarının tatlı tedarikini, en
iyi hizmet ve servis kalitesi ile üstlenmeyi ve bu kanalda uygun fiyat
ve kaliteyle çözüm ortağı olmayı
amaçladıklarını söyledi. Eker, şöyle
devam etti:
“Eker sütlü tatlıları, bilgisayarlı kapalı devre sistemde standart reçetede üretiliyor. Dolayısıyla, herhangi
bir ustanın üretimindeki gibi lezzet
ve kıvamda farklılıklar olmuyor.
Eker sütlü tatlıda üretim maliyeti
nettir, değişiklik göstermez. Toz ya
da direkt malzemeden yapılan sütlü tatlıda ihtiyaçtan fazla veya eksik porsiyon üretimi ya da taşımada
kayıplar gibi sorunlar görülmez.
Tüm ürünlerimizi Eker lezzeti, kalitesi ve güvencesi ile sunuyoruz.”
Cat er i n g e g el en ek sel t at l ıl ar
Gel en ek sel süt l ü t at l ıl ar ı am b al aj l a m ar k et r af l ar ın a k o y an i l k f i r m a o l an
Ek er , şi m d i d e cat er i n g f i r m al ar ın a g el en ek sel t at l ıl ar ı su n u y o r .
tüketiminin azaltılması tavsiye
edilse de, bazı araştırmalar, süt ve
ürünleri ile alınan kolesterolün, serumdaki kolesterolü artıracak düzeyde olmadığını göstermiştir. Gıdalarla alınan kolesterole ek olarak
insan vücudu da kolesterol sentezler. Her insanda yaklaşık 30-40 gr
kolesterol bulunur ve karaciğerde
günde 6-8 gr kolesterol üretilir. Ek
olarak vücuda yağlı gıdalarla günde 1 gr kadar kolesterol alınabiliyor. Eğer gıdalarla alınan kolesterol miktarı artarsa, vücutta kolesterol sentezi yavaşlıyor.
Kolesterol
oranı
yaklaşık
240mg/100gr olan tereyağ tüketiminin kan kolesterolünü yükselttiği yönünde bugüne kadar herhangi bir bulguya rastlanılmış değil.
Tam aksine tereyağının yapısında
bulunan lesitinin bir bileşeni olan
Prof. Dr. Mehmet Demirci
Namık Kemal Üniversitesi
T er ey ağın ın O r t al am a
Ki m y asal Bi l eşi m i
Bileşen
Miktarı (% )
Süt y ağı
82–84
Su
14–16
Süt şek er i
0,5–0,8
Pr o t ei n
0,6–0,7
M i n er al m ad d el er
0,11
kolinin, serum kolesterol oranını
düşürücü etkiye sahip olduğu bildirilmiştir. Yaşamsal öneme sahip
yağ asitleri, yüksek sindirilme yeteneği, yağda çözünen vitaminleri
ve vücut sıcaklığında çözünmüş
halde bulunması… Bu özellikleriyle gelişmiş ülkelerde tüketimine
öncelik verilen tereyağından, günlük enerji gereksiniminin karşılanmasında faydalanılmalıdır.
süthattı sayı 7_Layout 1 26.10.2011 18:19 Page 14
14 Sayfa
Kasım - Aralık 2011 suthattı
Perakende
Per aken d eh at t ı
Sütsüz twit olmaz
Süt veya süt ürünleriyle ilgili kaç tane atasözümüz var? Çok
olduğunu günlük konuşmaların en çıplak ve sıcak haliyle
yansıyan mecrası olan Twitter’da görebilirsiniz.
Fikri Türkel
“Sosyalmedya.in”
tarafından yapılan
araştırmada bütün süt
ürünleri kelimeleri ayrı
ayrı incelendi. Peynir,
twitlerde en çok
kullanılan kelimelerden,
onu süt, ayran ve yoğurt
takip ediyor.
n Son günlerin en popüler sosyal
medyası olan Twitter’da süt ürünleri ve ilgili kelimeler odaklı yaptırdığımız araştırmada ilginç veriler elde ettik. Popüler şirketinin
kurduğu “sosyalmedya.in” ajansı
ile ortak gerçekleştirdiğimiz araştırma sonuçları bu bakımdan
önemli. Detaylarına aşağıda yer
vereceğiz. Her gün ortalama 1500 civarında süt,
ayran, yoğurt, peynir,
sütçü gibi ilgili kelimelerin geçmesinin sebebi; süt ürünlerinin kültürümüzde geniş yer tutması ve beslenmemizde büyük
katkısı olmasındandır.
Twitter’ın logosu bir kuş. Çünkü
anlamı
twitch
(seyirmek,
kıpırtı)’den gelse de “önemsiz haberlerin kıpırtısı” veya “kuşun cıvıldama sesi”nden gelmektedir.
Küçük bir kıpırtı dev dalgalar
oluşturur mu?
2011 senesine yönelik sosyal ağlardaki aktivitelerini inceleyen Burson-Marsteller,
şirketlerin
%25’inin sosyal medyanın dört
büyük platformu olan Facebook,
Twitter, Youtube ve blogları kullandığını tespit etmiş.
Geçen sene şirketlerin %65’i Twitter kullanırken bugün Twitter kullanan şirketlerin oranı %77. İlk
başlarda sadece “var olmak için”
sosyal platformları seçen şirketlerin zaman geçtikçe sosyal platformlarda daha aktif oldukları göze çarpan bir diğer konu. Şirketlerin Twitter kullanımını da inceleyen araştırmada, şirketlerin %57’si
“@” işaretini kullanarak takipçileri ile birebir iletişime geçiyor.
Twitter’ın Başkanı Dick Costolo,
faal Twitter kullanıcılarının bu yıl
%82 arttığını açıkladı. 200 milyon
kullanıcı adresine sahip. Medya
Takip Merkezi (MTM), gazete,
dergi, TV kanalı gibi geleneksel
•
•
mecralarda yüksek yansıma bulan
50 markayı ölçü alarak, bu markaların sosyal medyada ne kadar konuşulduğunu ölçümledi. 19-24
Eylül 2011 tarihlerini kapsayan
araştırma raporuna göre, Özellikle Twitter’da hakkında sıkça yorum/ileti yazılan markaların, en
çok konuşulduğu diğer platformlar ise sırasıyla Facebook,
Ekşisözlük ve Friendfeed
oldu.
Şirketler, mesajlar arasında geçen
şirket ve markalarıyla ilgili olumsuz mesajları yakalama şansına sahipler. Ajanslar olumlu, olumsuz
ve cinsiyet, kurum belirten kayıtları takip edip raporlama yapabiliyorlar. Aynı şekilde kriz
doğurabilecek mesajları
en kısa zamanda takibe
alma şansları var.
Diğer taraftan hizmet birimleri
mesajların niteliğine göre yeni hizmetler sunabilir ve üründe geliştirmeler yapabilirler. Duyuru, bülten
ve etkinliklerin artırılmasının yanı
sıra viral kampanyalar için de
Twitter ve diğer sosyal medya
alanları önemli mecralar durumunda. Özellikle promosyon ve
kampanyalarda en sıcak etkiyi buralarda sağlayabilirler.
Atılan twitlerin %50’ye yakını iPhone, Blackberry ve Android telefonlardan gönderiliyor. Mesajları
tetikleme ve viral etki bakımından
mobilden gönderilen mesajların etkisi daha büyük.
Trafik durumu, bir olay anı, maç
izlenimi ve bir etkinlik paylaşımı
için mobil daha uygun bir cihaz
olarak görünüyor.
Bu araştırmaya katkı olması bakımından Blackberry’deki küresel
arıza günü elde ettiğimiz sonuçlara göre günlük 120 ile 150 bin
arasında yayınlanan Blackberry
kaynaklı twit sayısı 60 – 70 bin civarına indi. Ancak yine de arızanın
tetiklediği diğer twit sayısı 250
bin civarındaydı. Benzer etki İphone’da da görülüyor.
Blackberry arızasının
tüm gün sürdüğü 12
Ekim’de süt ürünleri
kelimeleri en az seviyede geçerek
1163 twitte kaldı.
“Sosyalmedya.in” tarafından yapılan araştırmada bütün süt ürünleri
kelimeleri ayrı ayrı incelendi. Süt,
peynir, ayran, yoğurt, peynir, kaşar, labne, sütçü, mandıra gibi kelimelerin yanı sıra süt ürünleri ile
özdeşleşmiş markalar ve popüler
süt ürünleri markaları da araştırmada yer aldı. Bütün markalar yer
almadığı için markaları analiz yazısına dahil etmedik.
Peynir, en çok kullanılan kelimelerden, onu süt, ayran ve yoğurt
takip ediyor. Peynir liderliği hiç kaptırmıyor
ancak süt, ayran ve yoğurt ikinciliği alabiliyor. Ürün dışında ilgili
kelimelerden sütçü en çok kullanılıyor. Mandıra, şişe, bardak, kutu
süt, maya, fabrika gibi ilgili kelimeler nadiren ele alınıyor. Bunun
yanı sıra sütle tüketilen kahve, esspresso gibi içecekler, süt ile birlikte en çok geçen kelimeler arasında.
Peynir ile birlikte ise simit ve karpuz çok kullanılıyor.
Kahvaltı, akşam yemeği, uyuma
vs gibi kavramlar ve kelimeler de
süt, peynir, ayran ile birlikte yer
alıyor.
Genelde süt ürünleri olumlu kullanılıyor. İnternette dolaşan olumsuz
e-postalara bu araştırma döneminde pek rastlanmadı.
Araştırmada dikkat çeken diğer
nokta ise tereyağı kelimesinin çok
az geçmesiydi.
Süt ürünleriyle ilgili Twitter araştırmasını değerlendirmek için Türkiye’deki Twitter kullanıcılarına bakmamız gerekiyor. 3 milyon civarında Twitter adresi bulunuyor. Her gün 30 bin
civarında yeni adres ekleniyor. Cinsiyet belirten
kullanıcıların yüzde 60’ı
erkek olmasının yanı sıra süt ürünleriyle ilgili
mesajların da çoğu erkeklerden geldi.
Twitter’ın diğer sosyal
medyalardan en önemli
bazı sabahlar, alplerdeki ılık keçi sütü ve francala
arası ateşte erimiş keçi pey niri olarak uy anmak
istiy orum.
y og urt sig aranın akcig erlerde y arattıg ı tahribatı
en aza indirir! doktorlarin tiry akilere tavsiy esidir!
bol bol y og urt y ey in;)
•
A ntaksiy onsuz hay at sarimsaksiz y og urt g ibi :/
•
kutu sütü dökmeden bardağa doldurduğu g ün... o
g ün nirvanay a ulaşıcam...
•
farkı mobil araçların en fazla kullanıldığı mecra durumunda.
belki de ben y amug um. Bilemedim ki simdi. 2
pey nir arasinda 'hey hat' diy en farey e dondum :))
•
•
•
•
Bu y ıl Tw itter kullanıcı say ısı % 82 arttı.
y oğurdu bulan toplum olarak bizden bi cacık
olmaması da g erçekten ağır ironi..
•
hay atın anlamının bi kase pey nirli krakerden
fazla birşey olduğunu zannetmiy orum öy ley se de
ilg ilenmiy orum.
•
A klımı pey nir ekmekle y edim g üzel g itmedi. Bir
de omletle deney eceğim laviny a.Gidersen
tadına bakamazsın.
Canim suzme mercimek corbasi y a da domates
corbasi cekti icine kasar pey nir rendelenicek bide
offf ki ne offf
2 saat önce balık y edim ve süt içiy orum şu an
zehirlenirsem çok sinirlenirim.
Hanım maçtan g eldi… bağırmaktan sesi
kısılmış, g erg in. "biraz pey nirle benim büy üğü
g etir!" dedi. ses edemedim. içip içip dövmez
inşallah.
•
Ney se en iy isi biz bu y og urdu saklamay alim
uy uy alim kardaslaaar
•
arnavut böreği de olacak şöy le. Yanında köpüklü
ay ran... Ohhh
süthattı sayı 7_Layout 1 26.10.2011 18:19 Page 15
süthattı sayı 7_Layout 1 26.10.2011 18:19 Page 16
16 Sayfa
Kasım - Aralık 2011 suthattı
Beslenme
Sü t l e b e sl e n m e
Kefir ve Sağlık
Muammer DEMİR
Akdeniz Üniversitesi
Mühendislik Fakültesi
Gıda Mühendisliği Bölümü
Bugün kefir, başta
Kafkasya olmak üzere
dünyanın birçok
bölgesinde tüberküloz,
kanser ve gastrointestinal
bozukluklarda tedavi
amaçlı olarak geniş çapta
kullanılmaktadır.
n Fermente süt ürünleri uzun süreden beri insanların beslenmesinde önemli yer tutuyor. Evlerde ya
da endüstriyel işletmelerde birçok
farklı süt ürünleri üretiliyor. Rusya’da prostokvasha; İskandinavya’da viskoz süt – teatta; Türkiye’de yoğurt; Mısır, Suriye ve Lübnan’da leben; Kafkasya’da matsun, matsoni, ayran ve kefir; Kazakistan, Moğolistan ve Volga
Bölgesi’nde kımız; Hindistan’da
dahi; İran’da mast, bu ürünlere örnek olarak verilebilir.
Bu ürünlerden bazılarını diğerlerinden ayıran çeşitli özellikler var.
Bunlardan biri, laktik asit fermantasyonu yanında, starterde mayaların yer almasından dolayı alkol
fermantasyonunun da gerçekleşmesidir. Kefir, bu özelliği taşıyan
ürünlerden biri olarak çok eski
geçmişe sahip, fermente bir süt
ürünüdür. Uzun zamandan beri
Kafkasya'da bilinmekte ve yüksek
miktarlarda tüketilmektedir.
Kefir sütten yapıldığı için, sütün
içindeki yağ, laktoz, mineral maddeler ve vitaminler gibi besin
maddelerinin hepsini yapısında
bulundurur. Hatta oluşumu sırasında bazı vitaminlerin sentezlenmesi, proteinlerin ve laktozun kısmen parçalanması, kefirin besleme
değerini daha da artırmaktadır.
Kefirin yapısında bulunan yararlı
mikroorganizmalar sütte meydana
getirdikleri değişikliklerle onu daha kolay sindirilebilir hale getirir.
Böylece kefirdeki besin elementlerinin vücut tarafından daha kolay
emilimi sağlanır. Özellikle sütteki
laktozun laktik aside dönüşmesi
nedeniyle kefir, laktoz-intolerant
kişiler tarafından da rahatlıkla tüketilebilir.
Sağlık Üzerine Etkileri
Kefir; kalsiyum, fosfor, aminoasitler, folik asit ve B-vitaminleri bakımından oldukça zengin bir süt
ürünüdür. Yapılan araştırmalarda,
kefirdeki B kompleksi vitaminlerinden Tiyamin’in 190.4; Riboflavin’in 1678.5 mg/kg; Vitamin
B12’nin 3.3 mg/kg; Biotin’in 36.7
mg/kg; Kolin’in 740.0 mg/kg;
Pantotenik asit’in 37 mg/kg düzeyinde bulunduğu belirlenmiştir.
Bugün kefir, Kafkasya’yı da içeren
dünyanın birçok değişik bölgesinde tüberküloz, kanser ve gastrointestinal bozukluklarda tedavi
amaçlı olarak geniş çapta kullanılmaktadır. Kefirin tüberkülozlu
hastalarda mide özsuyu ve asit oluşumu üzerine etkisi konusunda yapılan bir çalışmada, sabah, öğle ve
akşam yemeklerinden önce hastalara kefir verilmiştir. Aynı şekilde
tüberkülozlu olan bir başka grup
hastaya ise yemeklerden önce mide özsuyu içeren ilaç verilmiştir.
Kefir verilen hastaların %89,6’sında 6. hafta sonunda düzelme görülürken, ilaç ile desteklenenlerde bu
oran %46.7 olarak gözlenmiştir.
Kefirin terapatik etkisi üzerine de
çeşitli çalışmalar yapılmış ve bu
çalışmalarla kefir danesinden elde
edilen polisakkaritin antitümör etkisinin olduğu, Salmonella, Shigella ve Staphylococcus gibi hastalık yapıcı bakteri türlerine karşı
antibakteriyel etkisinin olduğu ortaya konmuştur.
Araştırmalar sonucunda kefirin,
duodenal ve peptik ülserlerin tedavisinde etkili olduğu, kan serumu
yağ asidi seviyesini düzenlediği,
çocuklarda pankreas hastalıklarıyla birlikte ortaya çıkan safra yolu
rahatsızlıklarının tedavisinde kullanıldığı, kefir ile kurutulmuş süt
karışımlarının, akut bağırsak enfeksiyonlu çocuklara yedirilmesinin yararlı olacağı ve akut zatürre
tedavisinde de etkili olacağı bildirilmiştir.
Kefirin immün (bağışıklık) sistemi
üzerine de olumlu etkileri olduğu
bilinmektedir. Özellikle
yeni doğmuş bebekler ve
çok yaşlı insanlar gibi immün fonksiyonları zayıf
insanlar için kefir iyi bir
beslenme kaynağı olarak
gösterilmektedir.
Fazla kilolara çare; süt ürünleri
Süt ürünlerinin günlük olarak tüketimi, diyet ve
egzersiz ile birleştiğinde fazla kiloların verilmesi ve kas
oluşumuna yardımcı oluyor.
n Egzersiz ile birlikte günlük
olarak çeşitli süt ürünlerinin tüketilmesi, kilolarından kurtulmak isteyen kadınlarda kilo kaybını kolaylaştırıyor.
Kanada’da bulunan McMaster
Üniversitesi’nin uzmanları, yüksek
oranda protein ve süt ürünü tüketenlerin daha düşük oranda tüketenlere göre daha fazla kilo verdiklerini belirtiyor.
Karın yağlanması, özellikle kardiyovasküler ve metabolik hastalık
risklerini arttırıyor. Üniversiteden
bir grup uzmanın yaptığı araştırma, diyette kalsiyum ve protein
miktarının artırılmasının vücutta
yağ kaybına yardımcı olabileceğini
gösterdi. Araştırma, Kanada,
ABD Süt Ürünleri Araştırma Enstitüsü ve Kanada Sağlık Araştırma
Enstitüleri Süt Çiftçileri tarafından
finanse edildi.
Araştırmada sağlıklı obez olan 90
kadından oluşan üç grup karşılaştırıldı. Gruplar dört ay boyunca
egzersizle birlikte farklı miktarlarda protein ve süt tüketti.
Araştırma sonunda protein ve süt
ürünleri tüketimi az olan kadınlarda kilo kaybı ve kas oluşumunun
da az olduğu gözlendi.
Zihinsel performansınızı sütle arttırın
Günde en az bir süt ürünü tüketilmesi akıl yürütme, görseluzamsal bellek, organizasyon ve çalışma belleği gibi zihinsel
fonksiyonlarda önemli iyileşme sağlıyor.
n ABD'de yaklaşık 1.000 kişi ile
gerçekleştirilen bilimsel bir çalışma, süt ürünleri tüketimi ile daha
iyi zihinsel performans arasında
ilişki olduğunu gösterdi.
Güney Avustralya Üniversitesi ve
Maine Üniversitesi'nden araştırmacıların gerçekleştirdiği çalışma,
sağlanan bu yararların süt ürünlerinde bulunan D vitamini, fosfor
ve magnezyum gibi besin içeriği
ile bağlantılı olabileceğini ortaya
koyuyor.
Sonuçlara göre, günde en az bir
süt ürünü tüketilmesi akıl yürütme, görsel-uzamsal bellek, organi-
zasyon ve çalışma belleği gibi zihinsel fonksiyonlarda önemli iyileşme sağlıyor. Araştırmanın başkanlığını yürüten Georgina Crichton, günümüzde beslenme alışkanlıklarında olumsuz değişiklikler olduğunu belirterek, "Beslenmeye bağlı olarak tüketilen enerji
miktarının artması obezite riskini
arttırıyor, bunun yanında da yetersiz besin alımı endişe verici boyuta ulaşıyor. Süt ve süt ürünlerinin tüketimi hem bu tür beslenme
sorunlarının giderilmesinde hem
de beynin zihinsel fonksiyonlarının arttırılmasında önemli bir rol
oynuyor” diyor.
süthattı sayı 7_Layout 1 26.10.2011 18:19 Page 17
suthattı Kasım - Aralık 2011
Sayfa
Beslenme
‘Yeni nesil’ süt ve süt ürünleri
Günlük sütün ömrü uzadı
n Cornell Üniversitesi ve Sütçülük Araştırma Enstitüsü, ABD süt
ve süt ürünleri endüstrisini ve inovasyon hattını güçlendirmek amacıyla süt ve süt ürünleri araştırma
ortaklığı konusunda Kuzeydoğu
Sütçülük Araştırma Merkezi
(NEDFRC) ile anlaştı.
n Koç grubuna bağlı Tat Konserve çatısı altında faaliyet gösteren
SEK, 4 milyon avroluk yeni ambalajlama yatırımıyla, günlük sütün,
soğuk ortamda 5 gün olan saklama süresini 10 güne çıkartmayı
başardı.
Cornell Üniversitesi’nin New York
Ithaca Kampüsü’nde yer alan
merkez, içme sütü ve süt ürünü
bileşenleri araştırmalarına yoğunlaşacak. Her iki araştırma alanı,
ABD Süt ve Süt Ürünleri İnovasyon Merkezi’ne bağlı olan ABD
Sütçülük Araştırma Enstitüsü için
önceliğe sahip. Ayrıca Cornell’de
de “yeni nesil” süt ve süt ürünleri
bileşenlerinin oluşturulmasına yardımcı olmak amacıyla süt tozu kalitesinin geliştirilmesine yönelik
uygulamalar yapılacak ve teknik
destek sağlanacak. Çalışmanın
amacı, süt ve süt ürünleri Ar-Ge
kaynaklarını en iyi şekilde kullanmak için koordineli bir ulusal araştırma programı sağlamak.
Sütçülük Araştırma Enstitüsü
Başkanı Gregory Miller, “Cornell
Üniversitesi; süt tozu, süt, filtrasyon ve gıda güvenliği konularında
uzmanlığa sahip. Onlarla ortaklık
kurmaktan memnuniyet duyuyoruz” diye konuştu.
Tetra Pak’ın sağladığı yeni paketleme teknolojisiyle raf ömrü 10
güne çıkan günlük sütün soğuk
ortamda muhafaza edilmesi gerektiğine dikkat çeken Tat Konserve
Genel Müdürü Güçlü Toker, artık
markayla özdeşleşen cam şişedeki
günlük sütlerin satışına da devam
edeceklerini söyledi.
Dünyada her yıl tüketilen 121
milyar litre sütün %65’inin günlük süt olduğunu vurgulayan Toker, Türkiye de ise yıllık tüketilen
1 milyar litre sade sütün sadece
%5’nin günlük süt olduğuna dikkat çekti.
Toker, dünyada yılda kişi başına
ortalama 13 litre, gelişmiş ülkelerde ise 100 litre olan günlük süt tüketiminin Türkiye’de 0,6 litrede
kaldığının altını çizdi.
Genel müdür Toker, oranın düşük
olmasının önde gelen nedenlerini
17
toplama, saklama ve lojistik koşullardaki zorluklar olarak sıraladı.
SEK’in, gelişmiş ülkelerde yapılan
teknolojik yatırımı gerçekleştirerek bu sorunu çözdüğünü, amaçlarının Türkiye’nin en ücra köşesine
kadar bu ürünü satabilmek olduğunu vurgulayan Toker, “Yeni
üründe cam şişeyi çözüm ortağımız Tetra Pak ile geri dönüşümü
olan çevreci bir ambalaja çevirdik.
Günlük sütün de pazar payını büyütmeyi hedefliyoruz” dedi.
Tetra Pak Orta Doğu Bölgesi’nden
sorumlu Başkan Yardımcısı Francis
Goodenday ise cam şişe ambalaja
göre yeni ambalajın hem dolum
hem de malzeme bakımından daha ileri bir teknolojiyle sahip olmasının, içerisindeki ürünün raf ömrünü olumlu yönde etkilediğini
söyledi.
Yeni ambalajın çevreci bir ürün olduğunu belirten Goodenday, ürünün %70 karton, %30 da geri
dönüştürülebilen plastikten üretildiğini kaydetti.
Yeni SEK Günlük Süt, 500 ml ve
1 litrelik özel ambalajlarla tüketicilerin beğenisine sunuldu.
Güçlü Toker
Tat Konserve Genel Müdürü
“Yeni üründe cam şişeyi
çözüm ortağımız Tetra
Pak ile geri dönüşümü
olan çevreci bir ambalaja
çevirdik. Günlük sütün
de pazar payını
büyütmeyi hedefliyoruz.”
süthattı sayı 7_Layout 1 26.10.2011 18:19 Page 18
18 Sayfa
Kasım - Aralık 2011 suthattı
İnovasyon
Sü t t e y e n i l i k
Süt Ürünleri İşleme Teknolojisindeki Gelişmeler
Prof. Dr. Atilla Yetişemeyen
Ankara Üniversitesi
Ziraat Fakültesi
Süt Teknolojisi Bölümü
Öğretim Üyesi
“Bugün artık neredeyse
orta ölçekteki süt
fabrikalarının da UHT
n Ülkemiz süt sanayinde makineleşme ve otomatizasyon bakımından 6-7 yıldır önemli gelişmeler yaşanıyor. Özellikle yüksek süt
işleme kapasitesine sahip, modern
süt fabrikaları, bu iyileşme trendini yakaladılar ve ciddi yatırımlar
yapıyorlar. Orta ve küçük ölçekli
işletmeler ise sınırlı sermayeleri
nedeniyle bu bağlamda henüz yeterli ivmeyi gösteremedi.
Süt sanayinde makineleşme, son
yıllarda daha çok UHT sterilizatörler, çeşitli peynir üretim hatları,
evaporatörler (koyulaştırıcılar)/
spray dryer (sprey kurutucular) ve
ambalajlama-paketleme makineleri yönünde oldu. Bunun yanında
orta ve büyük ölçekteki süt fabrikaları daha ziyade hijyenik nedenler ve Avrupa Birliği (AB) yönetmeliklerine uygunluk amacıyla işletmenin iç ve dış restorasyonu, satış araçları filosu ile süt toplama
tankerleri konusunda yatırım ve
yenilenme çalışmaları yapıyorlar.
süt üretimi yaptıkları
ve pazarda yer aldıkları
görülüyor.”
Süt fabrikaları genel anlamda proses gelişimi ve buna bağlı makineleşme alanında gözle görülür bir
gelişme gösterirlerken, ne yazık ki
aynı performans süt hayvancılığında, süt sağım sistemlerinde, çiğ
sütün soğutulması, depolanması
ve sütün toplanması ve işletmelere
ulaştırılmasında görülmedi.
Bu da doğallıkla çiğ süt kalitesini
olumsuz etkiliyor. Diğer bir deyişle, çiğ sütün çiftliklerde elde edilip
fabrikalara ulaştırıldığı kırsal alan
hattındaki hijyen ve makineleşme
ile sütün ürünlere işlendiği işletme
içindeki modernizasyon ve makineleşmedeki gelişme aynı değil.
Burada büyük süt fabrikalarının
son zamanlarda kullandıkları ve ilgi duydukları yeni proses ve makineleşme konusunda birkaç örnekten kısaca söz etmek istiyorum:
Bunların başında UHT sterilize
sistemlerinin son 7-8 yıl içinde işletmeler tarafından yaygın bir biçimde kullanılması geliyor. 7-8 yıl
öncesine kadar piyasada yaklaşık
10 civarında UHT süt markası var
iken, bugün bu sayı 15’i aşmış durumda. Bugün artık nerdeyse orta
ölçekteki süt fabrikalarının da
UHT süt üretimi yaptıkları ve pazarda yer aldıkları görülüyor.
UHT süt üretimindeki artış doğal
olarak son yıllarda içme sütü tüketimini arttırdı. 10 yıl öncesine kadar Türkiye’de günlük kişi başına
düşen işlenmiş-ambalajlı içme sütü tüketimi ortalama 20-22 ml civarında iken, son yıllarda bu değer
yaklaşık 28-30 ml’ye çıktı.
Alcip ile çevre ve işletme
maliyetleri önemli ölçüde
düşürülürken insan hatası riski
en aza indiriliyor.
n Yerinde temizleme (CIP) konusunda yeni bir otomasyon platformu oluşturan Tetra Pak, Tetra Alcip ile önemli bir yatırıma da imza
atmış oldu. Sistem, alternatiflerine
göre hassasiyeti önemli ölçüde artırırken gıda ve içecek üreticilerine
gelişmelerin yanında ambalajlama
makinelerinde de çok ciddi yatırımlar yapılıyor. Yasal zorunluluklar ve pazarlamada ve satış noktalarında müşteri ilgisini çekebilme
çabaları; fabrikalar için yeni-modern ambalajlama makinelerini
zorunlu hale getiriyor. Bu gereklilik, yerli ambalaj makine sanayinin
de gelişmesinin önünü açtı. Özetle, ülkemizde süt ürünleri işleme
teknolojilerindeki gelişme trendleri başta da ifade ettiğim gibi iyi bir
yolda... Bu teknolojik gelişimi izleme ve kullanma yarışında büyük
ölçekteki süt fabrikaları daha iyi
performans gösteriyorlar. Küçük
ve orta ölçekteki işletmelerimizin
de bu hıza ulaşmasıyla kalite standardı ve tüketici güvenirliği yüksek süt ürünlerinin daha çok üretilebileceğine inanıyorum.
Süt t o z u , k az ei n at g i b i süt
k ök en l i t o z ür ün l er , u n l u
m am u l l er v e çi k o l at a
san ay i n d e sık ça
Bir başka gelişme ise son yıllarda
peynir üretim hatlarında önemli
ilerlemelerin olmasıdır. Özellikle
büyük ve orta ölçekteki süt fabrikaları, çeşitli peynirlerin üretimlerinde prosesteki bir veya
birkaç aşamaya veya prosesin tümüne dönük olarak
yeni-modern makinelere
veya makineler dizinini fabrikalarında kullanıyorlar.
Proses gelişimi ve teknolojik
gelişmenin olduğu diğer önemli bir alan koyulaştırma ve kurutma tesisleri. Türkiye’de bir çok
Düşük maliyetle tavizsiz temizlik
Yerinde temizleme yapan Tetra
büyük süt fabrikası, yan ürünlerden peyniraltı suyu ve yağsız sütü
kurutmak amacıyla evaporatör ve
sprey kurutuculara sahipler. Hatta
mevcut bazı fabrikalar, genellikle
toz ürün (başta peyniraltı suyu tozu, yağsız süt tozu ve laktoz) üretmek amacıyla kurulmuşlar ve peynir işletmelerinden peyniraltı suyu
topluyorlar. Diğer yandan peyniraltı suyu tozu, yağsız süt tozu, serum protein tozu, kazeinatlar gibi
süt kökenli toz ürünler, unlu mamuller, bisküvi ve çikolata sanayinde katkı veya harç maddesi olarak kullanılıyor. Türkiye’de unlu
mamuller ve çikolata sanayinin
önemli ölçüde gelişmiş olması doğal olarak bu tür toz ürünler ihtiyacını da arttırıyor. Türkiye’de süt
teknolojisinde makineleşme ve
proses uygulamaları alanındaki
daha düşük işletme maliyeti sağlıyor. Tetra Alcip, aynı zamanda gıda güvenliği konusunda da önemli adımlar atıyor ve insan hatası
riskini de azaltıyor. Dünya genelinde 1600’den fazla Tetra Alcip
ünitesinin kurulduğunu belirten
Tetra Pak AB’nin Süt Ürünleri &
İçecek Sistemleri Genel Müdürü
Paul Wirtz, şunları söyledi:
“Yeni akıllı otomasyon platformu,
operasyonu sürekli olarak en yüksek performans seviyelerini sağlayacak şekilde ayarlar. İşin bitirilmesi için gereken en doğru zamanda, optimum su ve deterjan
miktarlarını kullanır. Su kullanımını %21, deterjan kullanımını
ise %7 azaltarak çevreye etkisini
ve maliyeti düşürür. İşletme maliyetlerine getirdiği önemli tasarruflar sayesinde kısa geri ödeme
süresi sağlar. ”
“Daha taze” lezzet için
n Dean Foods iştiraki olan WhiteWave Foods şirketi, Ohio'da
yaptığı deneme çalışmasının ilk
geribildirimine göre filtrelenmiş
sütün Amerikalı tüketicilerin beğenisini kazandığını açıkladı.
Florida, Jacksonville'de üretilen Simply Pure Milk adlı sütün, Ağustos ayı başlarından
bu yana Columbus, Ohio bölgesinde yaklaşık 125 mağazada deneme satışı yapılıyor.
WhiteWave Foods İnovasyon
Direktörü Linda Zink, Amerika Birleşik Devletleri’nde
(ABD) üretim yapan birkaç
"bölgesel filtrelenmiş süt ürünü
markası" olmakla birlikte, WhiteWave’in Simply Pure ile ilk ince
filtrelenmiş ulusal süt markasını
oluşturmak konusunda iddialı olduğunu belirtiyor. Zink, Simply
Pure’in satışı açısından en önemli
noktanın daha taze bir tat ve pastörizasyondan önce yapılan filtreleme işlemi sırasında sütün saflaştırılması olduğunu kaydederek,
şunları söylüyor:
“Simply Pure'a uygulanan ince
filtreleme ile işlenmemiş sütteki, besin değeri olmayan maddeler ve hücresel materyaller
gibi somatik hücreler temizleniyor. Bunların temizlenmesi,
tüketicilere daha lezzetli taze
süt sunulması anlamına geliyor.”
Tüketicinin beğenisini kazanan Simply
Pure'un daha güvenli olduğunu söylemediklerini vurgulayan
Zink, ince filtreleme işleminin sadece sütte doğal olarak bulunan
maddelerin temizlenerek süte taze
ve lezzetli bir tat verdiğini söylediklerini belirtiyor.
süthattı sayı 7_Layout 1 26.10.2011 18:19 Page 19
suthattı Kasım - Aralık 2011
Sayfa
Çiftlik
19
Üç sığır hastalığı genetik kökenli
ABD Tarım Bakanlığı (USDA) araştırmacıları, milyar doları
aşan önemli maliyetlere neden olan kombine göz nezlesi,
toynak enfeksiyonu ve sığır solunum hastalığının genetik
kökenli olduğunu belirledi.
n USDA Tarımsal Araştırmalar
Servisi (ARS) ve Hayvan Araştırmaları Merkezi uzmanları, sığır
kromozomunda göz nezlesi, toynak efeksiyonu (foot rot) ve solunum yolu enfeksiyonu gibi en sık
görülen bakteriyel hastalıklarla
ilişkili olan bir nokta keşfettiler.
Sığır ölümlerinin %75’inden sorumlu olan solunum yolu hastalıkları, ABD’de sığır üreticileri için
yıllık 1 milyar doları aşan ekonomik kayıplara neden oluyor.
Göz nezlesinin tahmini yıllık maliyeti 150 milyon dolar olurken,
toynak enfeksiyonu ise hayvan başına 120 ile 350 dolar arasında değişen maliyetler getiriyor.
ARS Çifttırnaklı Hayvan Hastalıkları ve İmmünoloji Araştırma
Birimi Araştırma Lideri ve Hayvan
Araştırmaları Merkezi genetik uzmanı Eduardo Casas, sığırların genetik yapısını hastalıklara karşı direnç ve toleransla olan ilişkisi açısından inceledi.
Casas ve ekibi, kombine göz nezlesi, toynak enfeksiyonu ve sığır solunum hastalığı gibi hastalıkların
genel patojenik oluşumlarını inceledi. Yapılan ayrıntılı incelemeler
sonucunda 20. kromozomun genetik belirteçlerinin bu hastalıklarla ilişkili olabileceği saptandı.
Hastalıktan sorumlu genetik belirteçlerin belirlenmesiyle birlikte,
sığırlarda hastalıklara karşı direnci
arttırmada ve bu hastalıkların neden olduğu ekonomik kaybı azaltmada önemli mesafe kaydedileceği
belirtiliyor.
Kuru dönem beslemesi
Süt sığırlarında kuru dönemde uygulanacak besleme
programı, ineğin gelecek laktasyona hazırlanması içindir
ve çok önemlidir.
n Süt sığırlarından beklenen verim ancak, gereksinim duydukları
büyük miktarda besin maddelerinin sağlanmasıyla elde edilebilir.
Süt sığırlarının besin madde gereksinmeleri doğumla birlikte başlayan süt verim döneminin kuruya
çıkıncaya kadar geçen süreçte büyük değişim gösterir.
Teorik olarak bir süt sığırı, doğumu takiben 305 gün süreli süt verim dönemine (laktasyon) girer ve
bunu takiben 60 gün süreli kuru
döneme alınır. Süt verim döneminin en geç 90. gününde gebe kalır
ve gebelik, 280 gün sonunda doğumla sonlanır. Böylece bir yıllık
süreç içinde hayvan 305 gün sağılır, 60 gün kuruda kalır. Bu süreç
sonunda, yaklaşık 305 gün boyunca sağılan süt ile bir buzağı, o yıla
ait toplam verimi oluşturur. Bu bir
yıllık süreç, fizyolojik değişimler,
süt
verimi/
kalitesi
ve
yemleme/beslenme özellikleri açısından 5 döneme ayrılır. Bu dönemler içinde kuru dönem beslemesi özel önem taşır. 60 gün süreli bu dönem, ilk 40 gün ve son 20
gün olmak üzere birbirini takip
eden iki ayrı dönemde incelenir ve
bu dönemler besin madde gereksinimi ve yemleme pratiği bakımından bazı farklılıklar taşır.
Klasik Kuru Dönem
Sığır h ast al ık l ar ı b üy ük ek o n o m i k k ay ıp l ar a n ed en o l u y o r
Y ap ıl an ay r ın t ıl ı i n cel em el er so n u cu n d a sığır d ak i 20. k r o m o z o m u n
g en et i k b el i r t eçl er i n i n sığır h ast al ık l ar ıy l a i l i şk i l i o l ab i l eceği sap t an d ı.
Türkiye'de ilk robotlu sağım
Türkiye’nin ilk robotlu sağım sistemli çiğ süt üretim tesisi,
Sarp Hayvancılık tarafından Tekirdağ’ın Saray ilçesine bağlı
Göçerler Köyü’nde kuruldu.
n 10 milyon TL’lik yatırımla kurulan ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker tarafından
açılan tesiste, Türkiye’nin ünlü süt
markaları için süt üretimi gerçekleştirilecek.
41 bin dönüm arazi üzerine kurulu 498 büyükbaş hayvan kapasiteli tesiste yemleme, sağım, gübre ve
kaba yem üretimi de yapılacak.
Türkiye’nin ilk robotla sağım yapılan çiğ süt üretim tesisini kurduklarını belirten Sarp Hayvancılık Yönetim Kurulu Başkanı Cüneyt Özgümüş, şunları söyledi:
“Bu yatırımımızı Tarım Bakanlığı,
Maliye Bakanlığı ve Ziraat Banka-
Kuru dönemde uygulanacak besleme programı, ineğin gelecek laktasyona hazırlanması içindir.
Bu dönemde hayvana verilecek kaba yem miktarı, hayvanın canlı
ağırlığının %1’i olacak şekilde
ayarlanmalı ve böylece rumen
fonksiyonları dinamik tutulmalıdır. Besin madde gereksinmesinin
geri kalan kısmı ise yoğun karmalarla karşılanmalıdır.
Geçiş yemlemesi
sı destekleriyle gerçekleştirdik. Tesisimiz 4 adet robotlu sistemle faaliyet gösterecek. İnsan eli değmeden hijyenik koşullarda süt üretimine başladık. Bu sağım sistemiyle 7 gün 24 saat sağım yapılabilecek tesiste, 256 adet büyükbaş
sağmal hayvandan yıllık 2 milyon
950 bin litre çiğ süt üretimi yapılması öngörülüyor.
İşletmede çiğ süt üretiminin yanı
sıra besi hayvanı üretimi, düve, gebe düve, gübre ve yem üretimleri
de yapılacak. Arazilerimizde büyükbaş hayvanların beslenmesine
yönelik silajlık, mısır, yonca, buğday, arpa ve benzeri yem bitkilerini de yetiştiriyoruz.”
ğumdan 21 gün önce başlamalıdır.
Kuru dönem geçiş yemlerinde
hayvan başına günde 6 gram niasin ilavesi ile doğum sonrası ketosiz riski minimize edilebileceği gibi kuru madde alımında görülebilecek düşme de engellenebilir.
Doğumdan bir hafta önce hayvan
başına günde 0.25-0.50 kg propylen glycol içirilmesi, karaciğer
yağlanmasını önleyici, kan şekerini yükseltici ve ketosiz riskini azaltıcı etkiye sahiptir.
Prof. Dr. Hasan Rüştü Kutlu
Çukurova Üniversitesi
Ziraat Fakültesi
Zootekni Bölümü
Bilindiği gibi süt humması veya
diğer adıyla doğum felci, süt ineklerinde doğum sonrası sıklıkla görülen metabolik hastalıkların başında gelmektedir.
Bilimsel çalışmalar, süt hummasının kuru dönemin son 3 veya 2
haftasında uygulanacak negatif
iyon içeren rasyonla gerçekleştirilen “Anyonik besleme” uygulaması ile önlenebileceğini; yem katyon-anyon farkının sıfırın altında
(-150/-50 arasında) olması gerektiğini göstermiştir.
Kuru dönem geçiş yemlerine ayrıca, rumen koşullarını iyileştirmek
ve selüloz sindirimini uyarmak
amacıyla günde hayvan başına
100 gram canlı maya katkısı yapılabileceği gibi, organik formda iz
mineral premiksleri ile de inek ve
fötüs sağlığı desteklenmelidir.
“Süt sığırlarının besin
madde gereksinmeleri,
doğumla birlikte
başlayan süt verim
döneminin kuruya
çıkıncaya kadar geçen
süreçte büyük değişim
gösterir.”
Bu dönem içinde önerilen bir diğer uygulama da omega-3 yağ
asitleri ile rasyonların desteklenmesidir.
Hayvan başına günde 150-160 gr
omega-3 yağ asitlerince zengin
balık yağı kullanımı, doğum sonrası üreme organlarının hızla normal fonksiyonuna dönmesi, doğum sonrası tohumlamada başarının artırılması, tekrar gebeliğin
sağlanması bakımından önemlidir.
Gebe hayvanın klasik kuru dönem
yeminden, laktasyon başında verilen erken dönem süt yemine alıştırmak ve hayvanı laktasyona hazır
hale getirmek için kullanılan geçiş
dönemi yemi ile gebeliğin son 20
gününde yapılan modern yemleme
yöntemidir. Bu yemleme özellikle
doğumu takiben oluşması muhtemel metabolik rahatsızlıkların önlenmesi için ayrıca önemlidir.
Kuru dönem geçiş yemlemesinde
elde edilecek başarı, temelde bu
döneme uygun besin madde gereksinimlerini karşılayacak rasyonların kullanılmasına bağlıdır.
İdeal koşullarda kuru dönem geçiş
yemlemesi, uygun rasyonlarla do-
Süt sığır l ar ın ın b esl en m esi
Süt sığır l ar ın d an b ek l en en v er i m i n al ın m ası, g er ek si n i m d u y d u k l ar ı
b esi n m ad d el er i n i d o ğr u z am an d a al m al ar ın a b ağl ı.
süthattı sayı 7_Layout 1 26.10.2011 18:19 Page 20
20 Sayfa
Kasım - Aralık 2011 suthattı
Çevre
Süt çiftliklerinden temiz enerjiye yatırım
Yeşil büyüme için elele
İklim değişikliğiyle mücadele arayışlarında gözler Aralık 2011’de
Durban’da yapılacak BM Taraflar Konferansı 17’ye (COP17)
çevrilmiş durumda. BM, küresel yeşil büyüme için iş dünyası,
hükümetler ve finansörler ile çalışmaya hazır olduğunu açıkladı.
İn g i l t er e v e Gal l er süt çül ük sek t ör ü, y en i l en eb i l i r en er j i y at ır ım l ar ın a h ız v er i y o r .
Bankacılık grubu Barclays’in araştırmasına göre İngiltere ve
Galler'de süt üreticilerinin çoğu, önümüzdeki yıl içinde
yenilenebilir enerji projelerine yatırım yapmayı planlıyor.
n Ekim ayı başında Birmingham’da gerçekleştirilen Sütçülük
Etkinliğinde Barclays’den yapılan
açıklamada İngiltere ve Galler’de
süt üreticisi çiftçilerin çoğunun
güneş ya da rüzgar enerjisi projeleri uygulamayı planladığı belirtildi.
Bu projelerde çiftçilere yardımcı
olmak için 100 milyon sterlinden
fazla bir fon ayıran bankadan yapı-
lan açıklamada, çiftçilerin sadece
%9’unun anaerobik arıtma projeleriyle, %3’ünün de bunun yanı sıra yenilenebilir biyokütle enerjisiyle de ilgilendiğini belirtti.
Araştırmada her ölçekten çiftçilerin bu yatırımları, enerji maliyetlerini düşürmek, para tasarrufu yapmak ve daha sürdürülebilir hale
gelmek amacıyla yapmayı planla-
dıkları ortaya kondu. Barclays’in
Ulusal Tarım Uzmanı Euryn Jones, "Yenilenebilir enerji alanında
projeler başarıyla devam ediyor.
Bu da daha fazla çiftçinin yatırım
yapması için güven ortamı oluşturmaktadır” dedi.
İngiltere ve Galler sütçülük sektörünün yenilenebilir enerji yatırımının, rüzgar enerjisi için 230.000
pound, güneş enerjisi için 182.000
pound, anaerobik arıtma için
492.000 pound, hidro elektrik için
776.000 pound ve biyokütle için
38.000 pound olması bekleniyor.
n Birleşmiş Milletler 17. Taraflar
Konferansı öncesinde 11 Ekim’de
Danimarka’nın başkenti Kopenhag’da toplanan Küresel Yeşil Büyüme Forumu (3GF)’na Danimarka Başbakanı, BM Genel Sekreteri
ile Kenya, Etiyopya, Meksika,
Güney Kore, Güney Afrika ve Türkiye’den bakanlar ve 200’ün üzerinde firma katıldı.
Foruma ev sahipliği yapan Danimarka’nın yeni
Başbakanı Helle ThorningSchmidt, yeşil büyüme için yeni
yollar geliştirilmesi ve yeni kamuözel sektör ortaklıkları kurulması
için bir platform oluşturulması ihtiyacını vurguladı.
BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon
da kamu-özel sektör ortaklıklarının önemini belirterek bunun için
çok uygun bir platform olarak Kü-
Bu say f a T ük et i ci v e Çev r e Eği t i m V ak f ı k at k ıl ar ıy l a h az ır l an m ışt ır .
resel Yeşil Büyüme Forumu’nu
önerdi. Ban, konuşmasında, “Birleşmiş Milletler yeşil büyümeyi
teşvik için hükümetler, işletmeler
ve yatırımcılar ile çalışmaya hazır"
mesajını verdi.
Forum, yenilenebilir enerji,
enerji verimliliği, finans
ve küresel yeşil büyüme
için temiz ulaşım konularındaki çalıştaylarla devam etti.
Forum sonrası yapılan açıklamada; Forumdan çıkan sonuçların,
daha sonra dünya çapında
gerçekleştirilecek olan G20, BNM
İklim Değişikliği Konferansı
(NFCCC COP17), Temiz Enerji
Bakanlar Toplantısı, Rio +20 ve
3-4 Aralık 2011 Dünya İklim Zirvesi gibi üst düzey politik süreçler,
görüşmeler ve forumlarda ele alınacağı bildirildi.

Benzer belgeler