süthattı sayı 7_Layout 1 - Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri
Transkript
süthattı sayı 7_Layout 1 - Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri
süthattı sayı 7_Layout 1 26.10.2011 18:18 Page 1 suthattı Bu say ıda: Sayı: 7 Kasım - A ralık 2011 İki ay da bir y ay ımlanır w w w .suthatti.com.tr D ev e sütün d e iş b irliği AB Raporu’nda Türk tarımı Birleşik Arap Emirlikleri’nden Al Ain Dairy firması, İngiltere merkezli süt ekipmanları üreticisi Fullwood’un yeni bir deve sütü sağım sistemine yatırım yapıyor. AB’nin Türkiye 2011 İlerleme Raporu’nda Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı yapılanmasının önemi vurgulandı, tarım ve gıda sektörlerindeki gelişmelere değinildi. S.12 S.6 2011 Dünya Süt Zirvesi yapıldı Sektör l l l l TGDF Gıda Kongresi 2011 2 Orta Vadeli Program 2 Röportaj: Dr. Serdar Aydemir 3 Sütte kalite haritası çıkartılacak 4 “Yemekte Denge” eğitimi 4 Ekonomi l l Ülker’den Aydın’a yatırım Mado’dan Malezya’da ilk şube Kapak l l l Dünya Sütçülük Zirvesi IDF-FAO stratejik iş birliği IDF İnovasyon Ödülleri Gündem l l l Okulda başarı için süt şart Okul Sütü Programı USK’dan bölge toplantıları Dosya l l l l l l Sütsüz twit olmaz Twitter’dan seçmeler Beslenme l l l l l Kefir’in sağlık faydaları Fazla kiloya süt ürünleri Zihinsel performans artıyor Süt ve süt ürünleri araştırması Günlük sütün ömrü uzadı İnovasyon l l l l 8 8 9 10 10 10 11 12 13 14 Temiz enerjiye yatırım Dr. Serdar Aydemir Enka Süt Genel Müdürü “Hayvancılık sektöründeki IDF 2011 Dünya Sütçülük Zirvesi, 15-19 sıkıntılar bize de fazlasıyla Ekim tarihlerinde Parma’da toplandı. yansıyor. Bence, devletimiz n “Sürdürülebilir Gıda Güvencesi” konusuna odaklanılan IDF 2011 Dünya Sütçülük Zirvesi’nin açılışında konuşan IDF Başkanı Richard Doyle, sürdürülebilir gıda güvencesinin, küresel süt endüstrisi için önemine dikkat çekti, endüstrilerin çevresel etkilerinin azaltılması için araştırmalar yaptıklarını söyledi. Türkiye’nin geniş ve etkin bir katılım sağladığı Dünya Sütçülük Zirvesi’nde, Ulusal Süt Konseyi (USK), Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği (ASÜD) ve sektörden çok sayıda temsilci yer aldı. Bu durum, Türkiye’nin dünya süt sektöründe söz sahibi olduğunun göstergesi olarak değerlendirilirken, her yıl IDF üyesi ülkelerden birinde gerçekleştirilen IDF Dünya Sütçülük Zirvesi’nin 2016 yılında Türkiye’de gerçekleştirilmesi talebi, IDF yöneticilerine iletildi. USK ve ASÜD Başkanı Harun Çallı, Doyle ile yaptığı görüşmede, Türkiye’nin güçlü bir aday olduğunu ve ülkemizde gerçekleştirilecek zirvenin çok başarılı olacağını ifade etti. Çallı, başvuru süreci için gereken hazırlıklara hemen başlanacağını kaydetti. 2012 Dünya Sütçülük Zirvesi ise 4-8 Kasım tarihlerinde Güney Afrika Cape Town’da gerçekleştirilecek. S.8 hem çiftçiye hem de sektöre yönelik teşvik ve desteklerini arttırmalı. Ülkemizde nitelikli süt üretiminin artması için tesisleşmeye önem verilmeli ve bu konuda yatırımcılar desteklenmeli.” Sayfa 3 “Sütte Kalite” haritası çıkartılacak 14 14 16 16 16 16 17 17 “Yemekte Denge” eğitimi başlıyor 18 19 Türkiye’de ilk robotlu sağım 19 Kuru dönem beslemesi 19 Çevre l 8 Süt ürünleri işleme teknolojisi 18 Temizlikte düşük maliyet 18 Sütte lezzet arayışı 18 Çiftlik l 6 6 Tereyağı; enerji kaynağı 13 Catering’e geleneksel tatlılar 13 Perakende l 6 AB Raporu’nda Türk Tarımı 12 AB lensleri değiştirmeli 12 Tarım ve Gıda fasılları 12 Geleneksel Röportaj l 2 20 20 n Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı M. Mehdi Eker, Türkiye’nin somatik hücre haritasının çıkarılmasını ve süt kalitesiyle ilgili harita hazırlanmasını amaçladıklarını söyledi. Bütün çiftliklerde üretilen sütlerin kalitesiyle ilgili harita çıkarılmasının Türkiye’de hayvancılığın ve sütçülüğün kay- dettiği gelişme açısından çok önemli olduğunu belirten Eker, “Sütün kalitesi ile ilgili hedefimiz Türkiye’de üretilen sütte somatik hücre sayısını azaltmak ve kaliteyi arttırmak” dedi. Eker, Trakya’da robotla süt sağımı yapılan bir çiftliğin açıldığını da kaydetti. S.4 n Sabri Ülker Gıda Araştırmaları Enstitüsü Vakfı (GAV), “Yemekte Denge” eğitim programını Milli Eğitim Bakanlığı ile birlikte 20112012 Eğitim-Öğretim Dönemi’nde başlatıyor. Çocukların, okul çalışanlarının ve ebeveynlerin sağlıklı beslenme alışkanlığı geliştirmelerine destek olmayı hedefleyen programın temel mesajı; “Her şeyi dengeli bir biçimde yiyebilir- sin, tek yapman gereken, dengeyi nasıl kuracağını öğrenmen” olacak. Bu yıl, Gaziantep, İstanbul, İzmir ve Trabzon’daki 40 pilot okulda 20 bin öğrenciye ulaşılacak. Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Ömer Dinçer, projenin, 8-11 yaş grubundaki çocuklar için hazırlanan sağlıklı beslenme modülü ile yürütüleceğini kaydetti. S.4 süthattı sayı 7_Layout 1 26.10.2011 18:18 Page 2 2 Sayfa Kasım - Aralık 2011 suthattı Sektör Ba ş k a n ’ ı n kalem in d en Harun Çallı Büyük buluşmaya az kaldı TGDF Gıda Kongresi 2011’e az bir zaman kaldı. 21-23 Kasım 2011 tarihleri arasında İzmir Çeşme’de gerçekleştirilecek kongrede, sektörün önde gelen yerli ve yabancı pek çok ismi Okul Sütü projesi hayata geçiriliyor “Okul Sütü projesini başlatıyoruz. Çocuklara dönük olarak süt tüketiminin arttırılmasını amaçlıyoruz. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı ve valiliklerce hazırlanan gıda yardım paketlerinde sütün arttırılması için talimatları verdik.” arası Sütçülük Federasyonu (IDF) tarafından her yıl bir üye ülkede gerçekleştirilen Dünya Sütçülük Zirvesi’nin bu yılki durağı Parma’ydı. “Sürdürülebilir Gıda Güvencesi” temalı zirvede, sütün, dünya nüfusunu beslemede sahip olduğu önem vurgulandı. 22 Ekim tarihli gazetelerde yer alan bu sözler Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanımız Mehdi Eker’e ait ve süt sektörünün çoktandır beklediği bir müjdeyi ifade ediyor. Okul Sütü projesi neden bu kadar önemli? Çünkü süt, her yaşta tüketilmesi gereken bir ürün ve çocuk yaşta tüketim alışkanlığı kazanılmadığı takdirde ileriki yaşlarda daha az tüketiliyor. Bu sebeple yıllardır Okul Sütü projesi konusunda ısrarcı olduk. Geçen yıl Ulusal Süt Konseyi çatısı altında 4 ilde pilot bir uygulama da gerçekleştirildi; sanayicilerimiz tarafından 3656 öğrenciye 200 ml’lik kutularda 250 ton süt dağıtıldı. Projenin tüm ülkeye ve uzun yılları kapsayacak şekilde yaygınlaştırılması çabalarımız nihayet karşılığını bulacak gibi görünüyor. ASÜD olarak, projenin her aşamasında Bakanlığımızın yanında olacağız. Bizim açımızdan zirvenin en önemli tarafı, 2016 yılındaki zirvenin İstanbul’da yapılmasını sağlayacak ön çalışmaları yapmaktı. USK Yönetim Kurulu ile ASÜD, Ak Gıda, Aynes, Sütaş ve Tetra Pak temsilcilerinden oluşan 40 kişilik Türk heyeti olarak, IDF Başkanı Richard Doyle ve Genel Sekreter Christian Robert’a bu isteğimizi ilettik, bu vesileyle kendilerini de en kısa zamanda misafir olarak ülkemizde görmekten mutluluk duyacağımızı ifade ettik. Ekim ayında dünya süt sektörünün kalbi İtalya’da attı. Uluslar- Türkiye’nin sektör gündemini ise “Hayvansal Ürünler Piyasa Düzenleme Kurumu” kurulması hazırlığı işgal ediyor. Taslak henüz sektör ve kamuoyu ile paylaşılmış değil ancak, yapılan yorumlardan kurumun çok geniş yetkilerle donatılacağı anlaşılıyor. Kurumun şeffaf bir yapıda olması ve sektörün tüm paydaşlarının temsil edilmesi önemli. Bu bakımdan USK’nın yapısı iyi bir örnek. konuşmacı olarak yer alıyor. A SÜD ’ün çab al ar ı n i h ay et k ar şıl ık b u l acak g i b i g ör ün üy o r İşte böyle bir süreçte, 21-23 Kasım tarihleri arasında İzmir Çeşme’de toplanacak olan TGDF Gıda Kongresi 2011’de yarına yön verenler gıdayı konuşacak. Kongre, gıda alanında yetkin, yerli ve yabancı pek çok ismi buluşturacak. Gıda üretim ve tüketiminde sürdürülebilirlik arayışlarının platfor- mu olacak kongrede, son küresel gelişmelerin ışığında dünyada gıdanın yönü belirlenirken, Türk gıda ve içecek endüstrisinin önümüzdeki yıllarına yön verecek ve rekabet gücünü arttıracak global vizyonu da ortaya konulacak. “Global gelecek, global iş birliği” temasıyla toplanacak TGDF Gıda Kongresi 2011’de oturum başlıkları, “Sürdürülebilir Gıda Güvenliği, Tedariki ve Arzı”, “Sürdürülebilir Ticaret, Rekabet ve Etik”, “Beslenme, Sağlık, Tüketici ve Medya” ile “Sürdürülebilir Çevre” olarak belirlendi. “Tahmin yapmanın zor olduğu bir dönemdeyiz” 2012-2014 yıllarını kapsayan Orta Vadeli Programı açıklayan Babacan, “Tahmin yapmanın zor olduğu bir dönemdeyiz” dedi. n 2012 -2014 yıllarını kapsayan Orta Vadeli Program (OVP) 13 Ekim 2011 tarih ve 28083 Sayılı Resmi Gazete'nin mükerrer sayısında yayımlandı. Başbakanlıkta düzenlenen basın toplantısında Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile birlikte programı açıklayan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, programın temel amacının, istihdamı artırmak, mali disiplini sürdürmek, yurt içi tasarrufları artırmak, cari açığı azaltmak ve böylece makroekonomik istikrarı güçlendirmek olduğunu kaydetti. “Tahmin yapmanın zor olduğu bir dönemdeyiz” diyen Babacan, dünya ticaretindeki artış hızının 2011 ve 2012 yıllarında yavaşlayacağını belirtti. Babacan, dünyada yaşanan problemlerin temel kaynaklarına bakıldığında, söz konusu sebeplerin Türkiye ekonomisi için geçerli olmadığını da ifade etti. Beklentiler O k u l Süt ü Pr o j esi n Ekonomik çalkantılar, fiyat dalgalanmaları, iklim değişikliği ve üretim koşullarındaki kötüleşmeye bağlı ham madde teminindeki güçlükler… Babacan, büyümenin bu yılın sonunda %7,5, 2012 yılında %4, 2013 ve 2014 yıllarında %5 olarak gerçekleşmesini beklediklerini bildirdi. Cari işlemler açığının bu yıl milli gelirin %9,4'üne ulaşacağını tahmin ettiklerini kaydeden Babacan, 2012’de %8'e, 2013’te %7,5'a, 2014 yılında %7'ye düşmüş bir cari açık öngördüklerini, merkezi yönetimin bütçe açığının da bu yılın sonu itibariyle milli gelire oranının %1,7'ye düşmesini beklediklerini ifade etti. Başbakan Yardımcısı Babacan, 2011 sonunda %8'e yaklaşacağını tahmin ettikleri enflasyonun, 2012’de %5,2, 2013 ve 2014 yılında da %5 civarında seyretmesini beklediklerini de sözlerine ekledi. A l i Bab acan “D ün y ad a y aşan an p r o b l em l er i n t em el k ay n ak l ar ın a b ak ıl d ığın d a, söz k o n u su seb ep l er i n T ür k i y e ek o n o m i si i çi n g eçer l i o l m ad ığı g ör ül üy o r .” OVP’de yer alan öngörüler: Tarımsal yapı etkinleşecek 2014 yılı sonunda Türkiye nüfusu 76 milyon 707 bine çıkacak. GSYH 2011 yılında 766 milyar dolar, 2012'de 822, 2013'te 888 ve 2014 yılında da 952 milyar dolara ulaşacak. OVP’de tarım sektöründe yapılması planlanan çalışmalar da şu şekilde özetleniyor: Kişi başına düşen milli gelir; 2011'de 10.363 dolar, 2012'de 10.973, 2013’te 11.716 ve 2014 yılında 12.412 dolar olacak. İhracat, cari fiyatlarla yıllık ortalama %11,2 oranında artarak 2014 yılında 185,1 milyar dolara ulaşacak. İthalat ise yıllık ortalama %7,7 artışla 2014 yılında 295,9 milyar dolara yükselecek. Programda 2014 yılı sonunda ihracatın ithalatı karşılama oranının %62,6 olması hedefleniyor. “Gıda güvenliği ve güvenilirliğinin sağlanması ile doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımı gözetilerek, örgütlü ve rekabet gücü yüksek bir yapı oluşturulacak. Bu çerçevede; ürün fiyatları ile üretici gelirlerinde istikrar sağlanmasına yönelik piyasa mekanizmaları geliştirilecek. Arz açığı olan ürünlerde piyasalar izlenecek ve üretimi artırmaya yönelik destekler sürdürülecek. Tarımsal istatistikler nitelik ve nicelik olarak iyileştirilecek. Tarım ürünleri ihracat desteklerinde katma değeri yüksek, markalı ve nihai tüketiciye yönelik ürünlere ağırlık verilecek.” www.suthatti.com.tr İm t i y az Sah i b i v e So r u m l u Y az ı İşl er i M üd ür ü Ed i t ör Sed a Y ıl d ız sed a.y i l d i z @ su t h at t i .co m .t r Red ak t ör Y ay ın T ür ü: Y ay g ın - Sür el i Bet ül Y ıl m az b i l en Bask ı T ar i h i : 27/10/2011 Comart Kurumsal İletişim Hizmetleri Ltd. Şti. adına İl k n u r M en l i k i m en l i k @ co m ar t .co m .t r Y ay ın Ko o r d i n at ör ü D r . İsm ai l M er t i sm ai l .m er t @ su t h at t i .co m .t r Gen el Y ay ın Y ön et m en i M et i n Er t u n ç m et i n .er t u n c@ su t h at t i .co m .t r Say f a T asar ım Fi g en Ko cam an , M u r at T u z cu o ğl u , İsm ai l H ak k ı Eser A RGE - I n o v asy o n El i f A v cı - el i f .av ci @ su t h at t i .co m .t r Fo t o ğr af U l u sl ar ar ası İl i şk i l er Ro d o l p h e d e Bo r ch g r av e r o d o l p h e.d eb o r ch g r av e@ ar cad i a- i n t er n at i o n al .n et D an i el T r ao n d an i el .t r ao n @ ar cad i a- i n t er n at i o n al .n et 1386. So k ak N o : 8/8 Bal g at /A N KA RA T el : 0.312 284 77 78 Fax : 0.312 284 77 79 D ağıt ım : Ku r y en et A .Ş. T el : 0.212 444 93 93 Çev r e - U l u sl ar ar ası Reg ül asy o n N az an M ar aş - n az an .m ar as@ su t h at t i .co m .t r Pr o f . D r . A t i l a Y et i şem i y en , Pr o f . D r . Er d o ğan Gün eş, Pr o f . D r . İr f an Er o l , Pr o f . Y ön et i m Y er i : Cey h u n A t ıf Kan su Cad . Per ak en d e Fi k r i T ür k el - f i k r i .t u r k el @ su t h at t i .co m .t r A l i Reşat Y ıl m az b i l en - [email protected] A SÜD Bi l i m Ku r u l u : Pr o f . D r . A d em Şah i n , D r . Kad i r H al k m an , Pr o f . D r . M eh m et D em i r ci , Pr o f . D r . M et i n A t am er , Pr o f . D r . M üb er r a Bab ao ğu l , Pr o f . D r . N ev z at A r t ık , Pr o f . D r . Öz er Kın ık , Pr o f . D r . T an j u Besl er . Bask ı: El m a T ek n i k Basım M at b aacıl ık Çat al So k . 11/A M al t ep e/A n k ar a T el : 0 312 229 92 65 Fak s : 0 312 231 67 06 Ci h an Bay d em i r I SSN : 1309- 9442 W eb m ast er Reklam Rez erv asy o n A l i Er d em Ko cab at m az Melek Karaman - M u st af a Büy ük p eh l i v an o ğl u 0.312 284 77 78 [email protected] Süt h at t ı, A SÜD (A m b al aj l ı Süt v e Süt Ür ün l er i San ay i ci l er i D er n eği ) i ş b i r l i ği i l e Co m ar t t ar af ın d an y ay ım l an m ak t ad ır . Her türlü y ay ın hakkı, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu g ereğince Comart’a aittir. Tanıtım amacıy la y apılacak kısa alıntılar dışında, y ay ıncının y azılı izni olmaksızın hiçbir y olla çoğaltılamaz. süthattı sayı 7_Layout 1 26.10.2011 18:18 Page 3 suthattı Kasım - Aralık 2011 Sayfa Sektör 3 Röportaj: Enka Süt Genel Müdürü Dr. Serdar A y demir: “Hedefimiz, Enka Süt’ü daha güçlü bir marka yapmak!” Enka Süt, Anadolu’da kurulan ilk modern yatırımlardan biri. 1985 yılında peynir üretimiyle girdiği sektörde, ürün yelpazesini modern yatırımlarıyla çeşitlendiren firma son yıllarda portföyüne meyve suyu ve UHT sütü de kattı. n Akpınar Ailesi 1954'ten beri sütçülükle uğraşıyor. O yıllarda küçük bir mandırayla başladıkları işleri, 1985 yılında Enka Süt’ün kurulmasıyla birlikte markalaşmaya doğru yeni bir serüvene dönüştü. Bu yeni serüven, 26 yıldır aralıksız devam ediyor. Peynir üretimiyle başlayan yeni dönemde, ürün yelpazesini yoğurt ve kahvaltılık ürünlerle çeşitlendiren firma 2004 yılında Konya’da bir ilk’e imza atarak UHT süt ve meyve suyu üretimine de başladı. Enka Süt Genel Müdürü Dr. Serdar Aydemir, ürün portföylerinin 100’ü aştığını belirtiyor. “Enka Süt’ü giderek büyüyen üretimiyle tüketicisinin yakından tanıdığı, sevdiği ve çok güvendiği bir marka yapmak için yatırımlarımız ve çalışmalarımız devam ediyor” diyen Aydemir’le, Enka’nın başarı öyküsünü konuştuk. İlginçtir, peyniraltı suyu tozunu ilk üreten tesislerden birisiniz. Biraz bundan bahsedelim… 1985’te peynir üretimiyle başladık. Bu arada Türkiye’de üretilmeyen süt ürünlerinin fizibilitesini yaptık ve 1988 yılında bir ilke imza atarak endüstriyel süt ürünleri üretimini gerçekleştirmeye başladık. Önce süt tozu ardından da doğaya bırakıldığında çevreyi olumsuz etkileyen ama içinde bol miktarda süt şekeri ve süt proteini ihtiva eden peyniraltı suyu tozunu ekonomiye kazandırdık. Bugün, kendi üretimimizden çıkan ve piyasadaki diğer firmalardan gelen tüm peyniraltı sularını işliyor ve toz haline dönüştürerek gıda ve yem sanayine veriyoruz. Önceleri ithal edilen bu ürünü, daha ekonomik olarak piyasa sunarak ülke ekonomisine ciddi katkıda bulunuyoruz. Şu an itibariyle yağlı ve yağsız süt tozu, peyniraltısuyu tozu gibi birçok endüstriyel üründe pazar lideriyiz. Ülkemizde pazarın gelişimini nasıl değerlendiriyorsunuz? Hayvancılık sektöründeki sıkıntılar bize de fazlasıyla yansıyor. Bence, devletimiz hem çiftçiye hem de sektöre yönelik teşvik ve desteklerini arttırmalı. Ülkemizde nitelikli süt üretiminin artması için tesisleşmeye önem verilmeli ve bu konuda yatırımcılar desteklenmeli. D r . Ser d ar A y d em i r “N üf u su m u z h er y ıl o r t al am a 1 m i l y o n ar t ıy o r an cak k i şi b aşın a y ıl l ık süt ür et i m i y er i n d e say ıy o r .” Türkiye’de ham madde olarak sütün fiyatı, Avrupa’daki işlenmiş süt fiyatından yüksek. Fiyatlardaki bu farklılık, haliyle uluslararası pazarda rekabet etmemizi zorlaştırıyor. Ülkemizde süt ürünleri fiyatlarının yüksek olmasının nedenlerinden belki de en önemlisi, belli miktarda süt ve süt ürününün kayıt dışı satılmasıdır. Bugün büyük işletmeler; süt toplamak için yapmış oldukları masrafların, süt fiyatının yaklaşık %15’ini oluşturduğunu düşünüyor. Bununla birlikte, %15’lik bir bölümünün de sütün besin değeri ve kalitesi açısından bir kenara ayrılması gerektiği belirtiliyor. Dolayısıyla, bunların toplamı, ham madde fiyatının %30’una ulaşıyor. 100’d en f az l a ür ün v ar Türkiye’nin nüfusu her yıl ortalama 1 milyon artıyor ancak kişi başına yıllık süt üretimi yerinde sayıyor. İç pazar açısından önemli bir gelişme potansiyeli bulunduğu da göz ardı edilemez bir gerçek. AB’ye uyum çerçevesinde işletmenizde ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz? Konya’da 26 yıl önce Öncelikle şunu belirteyim; Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı iş birliği ile yürütülen Türkiye Süt ve Süt Ürünleri Sektörünün AB Pazarına Girişinin Desteklenmesi projesi kapsamında, ilk şart olarak karşımıza çıkan kaliteli ham madde temini konusuna öncelik verdik. Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü’nün, projenin desteklenmesi kapsamında başlatmış olduğu çalışmalar sonucu, işletmemiz 5.5 milyon m2 büyüklüğünde bir alan kiraladı. Bu alanda yaklaşık 6 bin adet hayvan için çiftlik oluşturmayı planlıyoruz. Bunun dışında Konya civarında bulunan çiftliklerin bazılarının şu an inşaat aşamasında olduğunu biliyoruz. Desteklerin devam etmesi halinde çiftliklerin 1,5-2 yıl içinde tamamlanacağını düşünüyoruz. Bu vesileyle bizlerin de gayretleriyle birlikte, çiftlikten temin edeceğimiz süt miktarının hedeflenen süre sonunda arzu ettiğimiz miktarları bulacağını ümit ediyoruz. başlayan yolculuk, bugün peynir üretimiyle portföydeki 100’ü aşkın ürünle devam ediyor. Ürün yelpazesindeki çeşitlendirmeyi yoğurt ve kahvaltılık ürünlerle başlatan Enka Süt, 2004 yılında Konya’da ilk kez UHT süt ve meyve suyu üretimini başlatan firma olmuş. süthattı sayı 7_Layout 1 26.10.2011 18:18 Page 4 4 Sayfa Kasım - Aralık 2011 suthattı Sektör Türkiye’nin sütte kalite haritası çıkartılacak n İzmir Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği süt analiz laboratuvarının açılışında konuşan Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı M. Mehdi Eker, Türkiye hayvancılığında önemli bir adım atıldığını, laboratuvarın kurulmasıyla Türkiye’nin somatik hücre haritasının çıkarılmasının ve süt kalitesiyle ilgili harita hazırlanmasının amaçlandığını söyledi. Be y a z k ö ş e İlknur Menlik OVP hedefleri iyimser luslararası Para Fonu, küresel ekonomiye ilişkin büyüme tahminlerini Eylül ayında revize etti. Daha önce küresel ekonominin 2011 yılında %4,3, 2012’de %4,5 büyüyeceği tahmininde bulunan kuruluş, bu oranı her iki yıl için de %4’e düşürdü. İlave olarak bir de uyarı yaptı; “Küresel ekonomi tehlikeli yeni bir safhada”. U Kriz yeni bir safhaya girmişken ve üstelik AB’nin krizi en derinden hissettiği bir dönemde Avrupa Komisyonu, Ekim ayında Türkiye 2011 İlerleme Raporu’nu yayınladı. Kamuoyundaki genel kanı, Komisyon’un önceki raporlara göre bu yıl daha dengeli ve objektif bir bakış sergilediği yönünde… Ancak, et ithalatında kapıları sonuna kadar açmamızı isteyen AB’nin hala et ve süt ürünlerimize uyguladığı ihracat engellerinden raporda bahsedilmiyor. Zaten bugüne kadar toplam 13 faslın müzakereye açıldığı, 2 fasılda Fransa’nın vetosunun olduğu, 8 faslın da AB’nin Kıbrıs politikası nedeniyle askıda bulunduğu sürecin sonunu kestirebilen ise neredeyse yok gibi. Aslına bakarsanız Türkiye’nin gündeminde de bir süreden beri AB’den ziyade, giderek yayılan ve Avrupa’yı da kasıp kavuran kriz ortamında istikrarlı büyümenin nasıl sürdürüleceği konusu var. Tam da bu dönemde açıklanan Orta Vadeli Program’ın (OVP), iyimser hedefler içerdiğini söyleyebiliriz. Ancak öncesinde ÖTV, elektrik ve doğalgaza yüklü zam yapıldı. Bu da toplumun her kesimini düşündürüyor. Toplam elektriğin %45’ini, doğalgazın ise %23’ünü sanayinin kullandığı düşünülünce, bu zamlar sonrasında, OVP’deki tek haneli enflasyon ve 3 yıllık dönemde %5 olarak hedeflenen TÜFE yıllık artış hızının ne derece gerçekçi olduğu daha da tartışmalı hale geliyor. Yine OVP’de enerji ithalatımızın 2014 yılında 57 milyar dolara yaklaşacağı belirtiliyor. EPDK’nın akaryakıta tarım ürünleri katkısını zorunlu kılan kararı sonrasında, 2014 yılında enerji ithalatının 465 milyon lira azalacağı hesaplanıyor. Bu ürünlerin gıda ve yem sektörlerinde kullanılmasıyla elde edilecek ekonomik ve sosyal faydaların daha fazla olacağı gün gibi ortada. Eğer önümüzdeki yıllarda gıda fiyatlarında istikrar istiyorsak, bu konuya daha ciddi yaklaşmalıyız. Dünyadaki gelişmeleri göz önünde bulundurarak, gıda ve biyoyakıt politikamızın gözden geçirilmesinde fayda olacağını düşünüyorum. Dünya ve Türkiye’de bu gelişmeler yaşanırken kutlanan (!) 16 Ekim Dünya Gıda Günü’ne ise 925 milyon aç insanın gölgesi düştü. Tarımsal üretimde dünya 7.’si olan ülkemiz bu açıdan şanslı görünse de ‘katma değere çeviremediğimiz bir 7’.lik bize ne kazandırabilir’, sorgulamak gerekiyor. Gıd a v e b i y o y ak ıt p o l i t i k al ar ı g öz d en g eçi r i l m el i T ar ım sal ür et i m d e d ün y a 7.’si y i z an cak ‘k at m a d eğer e çev i r em ed i ği m i z b i r 7’.l i k b i z e n e k az an d ır ab i l i r ’, so r g u l am ak g er ek i y o r . Böylece bütün çiftliklerde üretilen sütlerin kalitesiyle ilgili harita çıkarılacağını, bu gelişmenin Türki- ye’de hayvancılığın ve sütçülüğün kaydettiği gelişme ve vizyon açısından çok önemli olduğunu ifade eden Eker, “Sütün kalitesi ile ilgili hedefimiz Türkiye’de üretilen sütte somatik hücre sayısını azaltmak ve kaliteyi arttırmak” dedi. Eker, yeni kurulan laboratuvarın saatte 400 numunenin incelenebileceği ekipmanla donatıldığını bildirdi. Türkiye’nin tarım ve hayvancılıkta önemli bir ilerleme kaydettiğini belirterek, Trakya’da robotla süt sağımı yapılan bir çiftliğin açıldı- ğını hatırlatan Bakan Eker, şöyle devam etti: “Türkiye'de 8 yıl önce damızlık sığır varlığının sadece 178 bini soy kütüğüne kayıtlıydı. Ön soy kütüğüne kayıtlı olanlarla birlikte 943 bin damızlık hayvan kayıtlıydı. Bugün 3,5 milyonu ön soy kütüğüne, 2,5 milyonu da soy kütüğüne kayıtlı olmak üzere 6 milyonun üzerinde damızlık hayvanımız var. Dünyanın hiçbir ülkesinde böyle bir sürede, bu kadar büyük mesafe kat edilemez.” “Yemekte Denge” eğitimi başlıyor “Her şeyi, dengeli bir biçimde yiyebilirsin, tek yapman gereken, dengeyi nasıl kuracağını öğrenmen!” n Sabri Ülker Gıda Araştırmaları Enstitüsü Vakfı (GAV), ilk önemli projesi “Yemekte Denge” eğitim programını Milli Eğitim Bakanlığı ile birlikte 2011-2012 Eğitim-Öğretim Dönemi’nde başlatıyor. 22 Eylül’de Kasımpaşa'daki Tuz Ambarı'nda düzenlenen bir basın toplantısıyla kamuoyuna duyurulan “Yemekte Denge” eğitim programı, çocukların, okul çalışanlarının ve ebeveynlerin sağlıklı beslenme alışkanlığı geliştirmelerine destek olmayı hedefliyor. 8-11 yaş grubundaki çocuklar için geliştirilen sağlıklı beslenme modülü ile yürütüleceğini kaydetti. Proje ile 'Aktif olmak ve kendinize iyi bakmak sağlığınız açısından önemlidir' mesajının verileceğini belirten Dinçer; “Mesajın interaktif oyunlar, gıda kartları, sunumlar gibi kapsamlı ve yenilikçi bir yaklaşımla verilecek olması, çocukların beslenme bilicinin gelişmesinde ve dengeli beslenme alışkanları kazanmala- Programın temel mesajı ise “Her şeyi, dengeli bir biçimde yiyebilirsin, tek yapman gereken, dengeyi nasıl kuracağını öğrenmen!” olacak. Projede bu yıl, Gaziantep, İstanbul, İzmir ve Trabzon’daki 40 pilot okulda 20 bin öğrenciye ulaşılacak. Projenin lansmanında konuşan Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Ömer Dinçer, projenin, ilköğretim okullarında öğrenim gören A j a n d a Uluslararası etkinlikler: • 11. Uluslararası Gıda, Gıda Teknolojileri, Ambalaj ve Tarım rında tedbirlerden, ikazlardan ve yasaklamalardan daha etkili olacaktır” dedi. Türkiye’de çocukların beslenme alışkanlıklarına dair bilgiler paylaşan GAV Bilim Kurulu Üyesi Dr. Zeki Ziya Sözen de “Bakanlık ile birlikte geliştirilen ve özel bir eğitim projesi olan ‘Yemekte Denge’ daha sağlıklı bir neslin yetişmesine katkı sağlayacak” diye konuştu. Eğitimin içeriği, İngiliz Beslenme Vakfı BNF’nin benzer bir projesinden örnek alınarak, Milli Eğitim Bakanlığı’nın işbirliği ve GAV Bilim Kurulu üyelerinin katkılarıyla geliştirildi. “Yemekte Denge”, Türkiye’deki en kapsamlı ve sürdürülebilir beslenme eğitimi projesi olması hedefiyle hazırlandı. GA V Bi l i m Ku r u l u Üy el er i ... Kasım 2011 - A ralık 2012 Fuarı: 2-5 Kasım 2011, Tiflis, Gürcistan • Tarımı Yeniden Düşünmek - 2011 Dünya Tarım Forumu Kongresi: 28 Kasım-1 A ralık, Brüksel, Belçika • IAI Expo 2011 – 6. Uluslararası Hayvancılık Endüstrisi Fuarı 2011: 1-3 A ralık 2011, Karnal, Hindistan • Peynir Bilimi ve Sanatı: 12-15 A ralık 2011, Penn State Colleg e of A g ricultural Sciences, University Park, Pennsy lvania, A BD • Yaklaşan IDF etkinlikleri: • IDF Uluslararası Peynir Olgunlaştırma ve Teknolojisi Sempozyumu: 20-24 May ıs 2012, Madison, W isconsin, A BD • IDF/ISO Analitik Haftası: 4-8 Haziran 2012, Tel A viv, İsrail • IDF/INRA Uluslararası Sprey Kurutulmuş Süt Ürünleri Sempozyumu: 19-22 Haziran 2012, Saint Malo, Fransa • IDF Dünya Sütçülük Zirvesi 2012: 03-09 Kasım 2012, Cape Tow n, Güney A frika • IDF Dünya Sütçülük Zirvesi 2013: Ekim 2013, Yokohama, Japony a Türkiye etkinlikleri: • Gıda Kongresi 2011 - Global Gelecek Global İşbirliği: 21-23 Kasım 2011, Çeşme, İzmir • Foodist – 5. İstanbul Gıda ve İçecek Ürünleri Fuarı: 8-11 A ralık 2011, Tüy ap, İstanbul • Avrasya Hayvancılık 2011 – 2. Hayvancılık, Ekipmanlar, Tavukçuluk ve Süt Endüstrisi Fuarı: 15-18 A ralık 2011, Tüy ap, İstanbul süthattı sayı 7_Layout 1 26.10.2011 18:18 Page 5 süthattı sayı 7_Layout 1 26.10.2011 18:19 Page 6 6 Sayfa Kasım - Aralık 2011 suthattı Ekonomi Mado, Malezya’da ilk şubesini açıyor Ülker’den Aydın’a dev yatırım n Ülker Grubu’nun süt, peynir, yoğurt ve ayran üretmek üzere Aydın’daki Ortaklar Organize Sanayi Bölgesi’nde (OSB) 25 milyon avroluk yatırımla kuracağı dev tesis için imzalar atıldı. Ülker Gıda ve İçecek Grup Başkanı Mehmet Tütüncü ve Ak Gıda Sanayi Ticaret A.Ş. Genel Müdürü Hüseyin Avcı ile birlikte protokole imza koyan Aydın Sanayi Odası ve Ortaklar OSB Başkanı Ercan Çer- Ku al a Lu m p u r n Dondurma sektörü markalarından Mado, Malezya’nın başkenti Kuala Lumpur’da ilk şubesini açmaya hazırlanıyor. Mado’dan yapılan açıklamada, Kuala Lumpur’un en işlek caddesinde açılacak şubeye ilişkin protokolün, Mado Genel Koordinatörü Mehmet Yılmazoğlu ve Mado Asya Pasifik Şirketi’nin Üst Yöneticisi (CEO) Probhat Malakar arasında imza- landığı kaydedildi. Şirketten yapılan açıklamada, Mado’nun Kıtalar Arası Lezzet Köprüsü adı altında Malezya başta olmak üzere Endonezya, Tayvan, Singapur, Tayland gibi Asya-Pasifik coğrafyasının önde gelen ülkelerini kapsayan ve 5 yıl içinde 150’nin üzerinde şubeye ulaşmayı hedefleyen yatırımın başlangıç noktasının, Malezya olacağı belirtildi. Yağsız süt tozu ticareti artacak n ABD Tarım Bakanlığı (USDA), beş büyük ihracatçının (Arjantin, Avustralya, AB-27, Yeni Zelanda ve ABD) süt ürünleri ihracatının 2011 yılında artacağı tahmininde bulundu. bu rakam, ABD’yi 2011 yılının ikinci yarısında yağsız süt tozu ihracatında en büyük ihracatçı ülke konumuna getiriyor. Tahminlere göre dünya süt ürünleri ticaretinde en fazla artış, Asya’dan gelen talebe bağlı olarak %11 ile yağsız süt tozunda olacak. Bunu %4,9 artışla tam yağlı süt tozu ihracatı takip edecek. ABD ticaret seviyelerindeki artışın rekabetin de artması anlamına geleceği belirtiliyor. ABD’deki en büyük süt kooperatiflerinden US Dairy America, Ekim ayından itibaren Fonterra ihale sistemi ile süt ürünleri satmaya başladı ve ilk ürün yağsız süt tozu oldu. USDA’nın tahminlerine göre 2011 yılında ABD’de %8'lik bir artışla 890 bin ton yağsız süt tozu üretilmesi ve bunun 414 bin tonunun ihraç edilmesi bekleniyor. AB27’nin ihraç ettiği yağsız süt tozundan sadece 36.000 ton az olan Global ekonomideki genel belirsizlik, fiyat istikrarsızlığının devam edeceği anlamına geliyor. Ancak, tam yağlı süt tozu için Çin’den gelen talep ve yem maliyetlerinin yüksek olmasının tedariki büyük ölçüde etkileyeceği öngörülüyor. çioğlu, Ülker’in 30 bini açık, 30 bini de kapalı olmak üzere toplam 60 bin metrekare alana fabrika inşa edeceğini söyledi. Bu pazarda yer almak isteyen büyük firmalar Ortaklar OSB’ye yatırım yapıyor” dedi. Fabrikanın üretime geçmesiyle birlikte Aydın’da süte büyük bir talebin olacağını vurgulayan Çerçioğlu, “Bu yatırımın Aydın ekonomisine büyük katkısı olacak. Fabrikanın tamamen üretime geçmesiyle birlikte binlerce ton süte ihtiyacı olacak. Üretici de tüketici de kazacak” diye konuştu. Çerçioğlu, “Süt, peynir, yoğurt ve ayran üretilecek fabrikanın altyapı çalışmaları tamamlanmak üzere. 2012’nin üçüncü çeyreğinde üretime başlayacak olan fabrika, 250 kişiye istihdam sağlayacak. Aydın hayvancılıkta öne çıkmasıyla, süt ürünlerinde bir pazar oluşturdu. Deve sütünde İngiltere-BAE işbirliği n Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) en büyük süt üretici ve markalarından Al Ain Dairy firması, İngiltere merkezli süt ekipmanları üreticisi Fullwood tarafından sağlanan yeni bir deve sütü sağım sistemine yatırım yapıyor. İngiltere-BAE arasındaki bu ortaklığın, BAE merkezli deve sütü tedarikçisi firmanın üretimini artırma ve artması beklenen yerel ve küresel talebi karşılama hedefine ulaşmasına yardımcı olacağı kay- arttırmak için gerekli araştırmaları destekleyerek, sürüsünü 800 deveden 2.500 deveye çıkarmıştı. Süt uzmanı ve akademisyen Imen Hadded’e göre, BAE, Avrupa’ya deve sütü ihraç edebilmek için Avrupa Birliği’nden gerekli izinleri almaya çalışıyor. dedildi. Al Ain Dairy firmasından DairyReporter.com’a yapılan açıklamada firmanın şu anda yalnızca BAE pazarına tedarik sağladığı halde talebin üretim düzeylerinin çok üstünde olduğu belirtildi. Açıklamada, firmanın yerel pazarın ihtiyaçlarını karşılamak ve muazzam bir potansiyeli olan global pazarlara açılmak üzere büyümeyi amaçladığı vurgulandı. Al Ain Dairy, geçen birkaç yılda BAE’nin toplam üretimini iddialı bir şekilde Ancak, AB'ye ihracat izni verilmiş olsa bile, deve sütünün kısa bir süre içinde Avrupa’da büyük bir etki yapmasının pek mümkün görünmediği belirtiliyor. H ed ef A v r u p a’y a d ev e süt ü i h r acat ı İn g i l t er e- BA E ar asın d ak i o r t ak l ık , BA E m er k ez l i şi r k et i n ür et i m i n i d e ar t t ır acak A nahtar veriler * 2010 İnek Sütü Üretimi Yıllık Büy ümesi * CNIEL, PZ, FA O, IDF National Commitees Mily on ton (2010) Y ıl l ık Büy üm e 09/10 (% ) 149,1 1,1 A BD 87,5 1,8 H i n d i st an (t ) 50,0 3,1 Çi n 35,8 1,6 Ru sy a 31,9 - 2,1 Br ez i l y a (t ) 31,4 4,7 Y en i Z el an d a 17,1 1,1 P ak i st an 12,9 3,8 <% 0 T ür k i y e 11,9 2,9 % 1 i l e % 3 ar asın d a M ek si k a 11,0 1,5 % 0 i l e % 1 ar asın d a U k r ay n a 11,0 - 3,4 A r j an t i n 10,6 2,5 A B 27 >% 3 (t ): süthattı sayı 7_Layout 1 26.10.2011 18:19 Page 7 süthattı sayı 7_Layout 1 26.10.2011 18:19 Page 8 8 Sayfa Kasım - Aralık 2011 suthattı Kapak Dünya Süt Zirvesi tamamlandı IDF 2011 Dünya Sütçülük Zirvesi’ne İtalya’nın Parma kenti ev sahipliği yaptı. Zirvede “Sürdürülebilir Gıda Güvencesi” temelinde süt ve süt ürünleri sektörü konuşuldu. n Uluslararası Sütçülük Federasyonu (IDF) 2011 Dünya Sütçülük Zirvesi, 15-19 Ekim tarihlerinde, inek sütü üretimi 8. yüzyıla dayanan ve kökleri 1254 yılına kadar uzanan ünlü Parmagiano Reggiano (Parmesan) peynirinin vatanı olması nedeni ile süt sektöründe ayrı bir yere sahip olan İtalya’nın Parma kentinde gerçekleştirildi. “Sürdürülebilir Gıda Güvencesi” konusuna odaklanılan zirvede konuşan IDF Başkanı Richard Doyle, sürdürülebilir gıda güvencesinin, küresel süt endüstrisi için önemine dikkat çekti ve üretimi arttırırken endüstrilerin çevresel etkilerinin azaltılması için araştırmalar yaptıklarını söyledi. Süt ürünlerinin, sağlıklı ve dengeli bir diyetin merkezinde yer alması nedeniyle sektörde yer alan her bir paydaşın artan dünya nüfusunu beslemede önemli rolü olduğunu vurgulayan Doyle; zirvenin bilgi paylaşımı, güncel gelişmelerin sunulması ve önemli uluslararası ağların oluşturulması için fırsatlar sunan lider platform olduğunu ifade etti. IDF Bilimsel Program Koordinasyon Komitesi (SPCC) Başkanı Claus Heggum da, “Sürdürülebilir süt ve süt ürünleri üretimi” temalı konuşmasında, hızla artan dünya nüfusunu beslemek için gerekli potansiyelin altını çizdi. Heggum, “İklim değişikliği tartışmaları, süt üretimi konusunda toplum algısını olumsuz yönde etkileyebilir. Ulusal birlikler ile süt ve süt ürünleri firmaları, endüstrinin gelecekteki varlığını devam ettirmek adına halkla çok iyi iletişim kurmak zorundadır” dedi. Endüstrinin, IDF ve iş birliği içinde olduğu uluslararası kuruluşlar liderliğinde, top- Sür d ür ül eb i l i r Gıd a Güv en cesi Z i r v en i n açıl ışın d a k o n u şan I D F Başk an ı D o y l e, sek t ör p ay d aşl ar ın ın ar t an d ün y a n üf u su n u b esl em ek t ek i ön em i n e v u r g u y ap t ı. luma sunulan süt ve süt ürünlerinin faydalarını vurgulayan olumlu mesajlar belirlemesi gerektiğini kaydeden Heggum, süt ve süt ürünlerinin beslenme değerinin önemli faydalardan biri olduğunu ancak toplumsal tartışmaların, yalnızca süt ve süt ürünlerinin maliyetli kısmı olan ekolojik etkilere odaklandığını ifade etti. Süt ve süt ürünlerinin beslenme değerleri konusunda çok sayıda gelişme olduğunu, IDF’nin gelecekteki tartışmalarda uluslararası düzeyde etki yaratmaya hazır olduğunu belirten Heggum, IDF’nin peynirde tuz kullanımını değerlendiren bir monografı kontrol ettiğini ve K2 vitamininin faydalarını gözden geçirdiğini söyledi. Heggum, “Fermente süt ve peynirde bulunan bu vitaminin, kemik sağlığına ve kan pıhtılaşmasına faydalı etkilerinin olduğunu gösteren büyük kanıtlar mevcut. Dünyada pek çok çocuğun yeterli miktarda kalsiyum tüketmediği gerçeğini dikkate alan IDF’nin incelemesi, süt ve süt ürünleri alımının düşmesinin altında yatan nedeni bulmak için çocukları değerlendiriyor” dedi. IDF Dünya Sütçülük Liderleri Forumu’nda; Lactalis-Parmalat Grubu, Tetra Pak, Cargill, Nestle gibi firmaların yöneticilerinin yanı sıra süt üretici organizasyonlarının başkanları ve Avrupa Komisyonu’ndan yetkililer, sürdürülebilir süt üretimindeki zorluklar ve çözüm önerilerini dile getirdiler. Avrupa Komisyonu Tarım ve Kırsal Kalkınma Komitesi Başkanı Paolo de Castro; gıda güvencesi ve sürdürülebilirliğin küresel boyutta aksiyon alınması gereken bir konu olarak değerlendirilmesi gerektiğini, küresel bir gıda politikasına ihtiyaç olduğunu vurguladı. Castro, çözümün temel anahtarları olarak araştırma ve inovasyona işaret etti. Zirvede, “Beslenme ve Sağlık; Analiz Metotları; Hayvan Sağlığı, Çiftlik Yönetimi ve Süt Üretimi; Sütçülük Politikaları ve Ekonomi; Sütçülük Bilimi ve Teknolojisi; Pazarlama; Hayvan Beslemesi; Gıda Güvenliği; Çevre ve Gıda Ekonomileri” başlıklarında çok sayıda sunum yer aldı. 2012 IDF Dünya Sütçülük Zirvesi 4-8 Kasım tarihlerinde Güney Afrika Cape Town’da gerçekleştirilecek. Türkiye’den geniş katılım n IDF 2011 Dünya Sütçülük Zirvesi’ne Türkiye’den geniş ve etkin bir katılım sağlandı. Ulusal Süt Konseyi (USK), Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği (ASÜD) ve sektörden çok sayıda temsilciden oluşan heyet, Türkiye’nin dünya süt sektöründe söz sahibi olduğunu gösterdi. ASÜD tarafından 2009 yılında gerçekleştirilen IDF üyeliği, geçtiğimiz aylarda USK’ya devredildi. Her yıl IDF üyesi ülkelerden birinde gerçekleştirilen IDF Dünya Sütçülük Zirvesi’nin, tüm dünya- daki paydaşları bir araya getirmesi ve aynı zamanda ülkenin tanıtımı açısından önemli bir etkinlik olması nedeni ile 2016 yılındaki zirvenin Türkiye’de gerçekleştirilmesi için IDF Başkanı Richard Doyle ile görüşmeler yapıldı. USK ve ASÜD Başkanı Harun Çallı, Doyle ile yaptığı görüşmede, Türkiye’nin güçlü bir aday olduğunu ve ülkemizde gerçekleştirilecek zirvenin çok başarılı olacağını ifade etti. Harun Çallı, başvuru süreci için gereken hazırlıklara hemen başlanacağını kaydetti. U SK v e A SÜD Başk an ı H ar u n Çal l ı, D ün y a Süt çül ük Z i r v esi ’n d e ID F Başk an ı Ri ch ar d D o y l e v e Gen el Sek r et er Ch r i st i an Ro b er t s’l a b i r ar ay a g el d i IDF ve FAO’nun stratejik iş birliği n 2011 Dünya Sütçülük Zirvesi, IDF’nin Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ile iş birliğini de gözler önüne serdi. FAO yetkilisi Daniela Battaglia, hazırladıkları Süt Çiftlikleri İyi Uygulama Rehberi’nin FAO- IDF iş birliğinin stratejik etkilerinden biri olduğunu belirterek, Rehber’de yer alan Hayvan Sağlığı, Sağım Hijyeni, Beslenme (Yem ve Su) Hayvan Refahı, Çevre, Sosyoekonomik Yönetim başlıklarının her birine yönelik ayrıntılı kılavuzlar için çalışmalarının devam ettiğini söyledi. IDF, Uluslararası Çiftlik Karşılaştırma Ağı - IFCN ve FAO iş birliği ile yürütülen bir başka çalışma olan “Sütçülük Hayvanları Besleme Sistemi Dünya Haritası” ise sürdürülebilir hayvan besleme gü- vencesi için süt sığırı beslemesinin temel ilkelerinin araştırılmasında bir fırsat olan Hayvan Besleme Konferansı’nda sunuldu. Hayvan beslemenin etkilerinin, süt üretiminin ilk basamağı olması nedeni ile süt zincirinin her basamağında görülebildiğinin belirtildiği çalışmada; hayvan beslemenin çevre, gıda güvenliği, hayvan sağlığı ve insan beslenmesi ile bağlantılarının kritik olduğu vurgulandı. Proje; hayvan besleme sisteminin değiştirilerek sektörün karbon ayak izinin azaltılmasına ve aynı zamanda sütün besinsel öge kompozisyonu, hayvan sağlığı ve refahının arttırılması gibi kritik öneme sahip diğer konulara odaklanıyor. Proje ile ilgili ayrıntılı bilgi ve destek için kullanıma sunulan www.dairyfeedingsystems.org adresi de konferansta duyuruldu. süthattı sayı 7_Layout 1 26.10.2011 18:19 Page 9 suthattı Kasım - Aralık 2011 Aksiyon İçin Küresel Sütçülük Gündemi n Süt ve süt ürünleri sektörünün küresel ısınmaya sera gazı emisyonlarından kaynaklı etkisini azaltma konusundaki kararlılığının bir ifadesi olan Aksiyon İçin Küresel Sütçülük Gündemi (GDAA), 24 Eylül 2009’da Berlin’de süt sektöründe yer alan 7 organizasyon tarafından imzalanmıştı. IDF, Küresel Sütçülük Platformu (GDP), Sürdürülebilir Tarımsal Girişimler Platformu (SAI), Avrupalı Sütçülük Dernekleri Sayfa Kapak (EDA), Doğu ve Güney Afrika Sütçülük Dernekleri (ESADA), Birleşik Amerika Sütçülük Federasyonu’nun da (FEPALE) yer aldığı organizasyon, toplam küresel üretimin %86’sını temsil ediyor. Zirve kapsamında, son iki yılda, bu anlaşmaya ilişkin olarak sürdürülebilirliğin dört temel ayağı olan enerji ve iklim, hayvan sağlığı ve refahı ve biyoçeşitlilik konularında gerçekleştirilen çalışmalar ve kaydedilen ilerlemeler anlatıldı. GDAA, sektör temelli iş birliği anlaşmalarının, hükümetlerin iklim değişikliği anlaşmalarını tamamlayıcı nitelikte uygulama çalışmalarının gerçekleştirilebileceğine ilişkin olumlu bir örnek ortaya koyuyor. GDAA’nın hedefleri doğrultusunda devam eden ilerlemeler iki yılda bir sunuluyor. Bir sonraki ilerleme raporu 2013 yılında Japonya’da gerçekleştirilecek olan Dünya Sütçülük Zirvesi’nde paylaşılacak. IDF Sütçülük İnovasyon Ödülleri n FoodBev Media’nın Sütçülük İnovasyon Dergisi ve IDF iş birliği ile gerçekleştirilen IDF 2011 Sütçülük İnovasyon Ödülleri, 18 Ekim’de gerçekleştirilen ödül töreninde sahiplerini buldu. IDF 2011 Sütçülük İnovasyon Ödülleri’ne; ürünlerden paketlemeye, pazarlamadan çevresel sürdürülebilirliğe kadar 14 kategoride, 25 ülkeden 100’den fazla katılım gerçekleşti. Ödül kazananlardan bazıları şunlar: En yeni peynir: Mini Hors-D’oeuvre ile Kanada’dan La Fromagerie En yeni tereyağı: MU Vita ile Slovenya’dan Mlekarne En yeni dondurma: Frozherb ile Singapur’dan Nanyang Polytechnic En yeni sütlü içecek: Xinyangdau ile Çin’den Inner Mongolia Mengniu Sütçülük Grubu En yeni fonksiyonel süt ürünü: Vaalia Innergy ile Avustralya’dan Parmalat Avustralya A k si y o n İçi n Kür esel Süt çül ük Gün d em i Kür esel süt ür et i m i n i n % 86’sın ı t em si l ed en 7 o r g an i z asy o n u n i m z a k o y d u ğu GD A A ’d a k ay d ed i l en i l er l em el er z i r v ed e el e al ın d ı. En iyi okul sütü kampanyası: Süt Danışmanı kampanyası ile Güney Kore’den Kore Sütçülük Komitesi yarýna yön verenler global gelecek future iþcooperation birliði En iyi çevresel sürdürülebilirlik girişimi: Mengnui sürdürülebilirlik programları ile Çin’den Inner Mongolia Mengniu Sütçülük Grubu En yeni paketleme inovasyonu: Ecolean paketleme ile İsveç’ten Ecolean AB. 2011 IDF Ödülü, Prof. Suk Jin Cho’ya verildi 2011 IDF Ödülü ise, sütçülük ve hayvancılık sektörlerinde 30 yıldan fazla bir kariyere sahip olan ve süt endüstrisinin hem ulusal hem de uluslararası düzeyde gelişimine önemli ölçüde katkıda bulunan Kore Yeungman Üniversitesi Doğal Kaynaklar Fakültesi’nden Prof. Suk Jin Cho’ya verildi. Kore sütçülük politikalarının yanı sıra pazarlama konusunda da seçkin bir bilim insanı olan Prof. Cho, Kore’de kota sisteminin yerleşmesi için teorik yapıyı sağlayan başlıca bilimsel danışman olarak görülüyor. Tarımsal ekonomiler alanında uzmanlaşan Cho, süt endüstrisinin kırsal sürdürülebilirliğin sağlanmasındaki önemini kanıtlayan çalışması ve dünya genelinde süt sektörüne yaptığı katkıları ile bu ödüle layık görüldü. gýdayý konuþuyor TGDF Gýda Kongresi 11 global gelecek global iþ birliði 21-23 Kasým 2011 Çeþme w w w. t g d f g i d a ko n g r e s i . c o m Konuþmacýlarýmýzdan Bazýlarý* Prof. Dr. Adem Þahin, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi, Genel Sekreter Ali Ülker, Yýldýz Holding, Yönetim Kurulu Baþkan Yardýmcýsý Beyhan Aslan, Tüketici ve Çevre Eðitim Vakfý, Yönetim Kurulu Baþkaný Ece Aksel, Frito Lay Türkiye, Genel Müdür Erkan Gürkan, Enerji Verimliliði Derneði Genel Baþkaný Esat Çýplak, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, Üst Kurul Üyesi Dr. Hans- Ulrich Mayer, Nestlé Türkiye, Ýcra Kurulu Baþkaný Hasip Gençer, Doruk Group Holding, Yönetim Kurulu Baþkaný Ýdil Yiðitbaþý, Yaþar Holding, Yönetim Kurulu Baþkaný Ýsmail Kemaloðlu, Doruk Tarým Holding, CEO Ýzzet Karaca, Unilever, Türkiye, Rusya, Orta Doðu, Kuzey Afrika, Orta Asya ve Kafkasya Baþkan Yardýmcýsý - Türkiye CEO Janet Voûte, Nestlé, Global Kamu Ýþleri Baþkan Yardýmcýsý Jesús Serafín Perez, FoodDrinkEurope, CEO Dr. Julian Stowell, Danisco, Saðlýk ve Beslenme Platformu, Bilimsel Çalýþmalar Baþkan Yardýmcýsý Marc Engel, Unilever, Dünya Satýnalma Baþkaný Dr. Mehmet Aktaþ, Yaþar Holding, CEO, Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Beykaya, T.C. Gýda, Tarým ve Hayvancýlýk Bakanlýðý, Gýda ve Kontrol Genel Müdürlüðü Gýda Kontrol ve Laboratuvar Daire Baþkaný Mehmet Tarakçýoðlu, Kalkýnma Bakanlýðý DPT, Tarým Dairesi Baþkaný Mehmet Tütüncü, Ülker Grubu, Gýda, Ýçecek, Sakýz ve Þekerleme Grup Baþkaný Melih Özuyar, Ülker Grubu, Tedarik Zinciri Grup Baþkaný Melih Þahinöz, Ev Dýþý Tüketim Tedarikçileri Derneði, Yönetim Kurulu Baþkaný Mella Frewen, FoodDrinkEurope, Genel Direktör Doç. Dr. Michael J. Palenchar, Tennessee Üniversitesi Risk, Saðlýk & Kriz Ýletiþimi Araþtýrma Birimi Ýdari Direktörü Dr. Murat Çetinkaya, Rekabet Kurumu, Kurul Üyesi Prof. Dr. Nazif Baðrýaçýk, Türk Diabet Cemiyeti, Baþkan Dr. Nico Van Belzen, Uluslararasý Yaþam Bilimleri Enstitüsü (ILSI), Yönetici Direktör Dr. Nihat Pakdil, T.C. Gýda, Tarým ve Hayvancýlýk Bakanlýðý, Müsteþar Yardýmcýsý Paul Naar, Cargill Gýda, Avrupa, Orta Doðu, Afrika Baþkaný Ralph Gifford, Amerika Birleþik Devletleri Tarým Bakanlýðý (USDA), Dýþ Hizmetler Birimi, OGA Genel Müdür Yardýmcýsý Ramazan Ersoy, T.C. Gümrük ve Ticaret Bakanlýðý Tüketicinin Korunmasý ve Piyasa Gözetimi Genel Müdür V. Prof. Dr. Riccardo Valentini, Avrupa-Akdeniz Ýklim Deðiþikliði Merkezi Ýklim Etkisi Bölümü Yöneticisi Rint Akyüz, Amylum Niþasta Yönetim Kurulu Baþkaný Saltuk Ertop, Anadolu Efes, Kurumsal Ýliþkiler, Regülasyon ve Yönetsel Ýþler Grup Direktörü Doç. Dr. Serdar Güler, Türkiye Diyabet Önleme ve Kontrol Programý Koordinatörü Doç. Dr. Selim Latif Sanin, Hacettepe Üniversitesi, Çevre Mühendisliði Bölümü, Öðretim Üyesi Zeliha Bahar Kentel, T.C. Gýda, Tarým ve Hayvancýlýk Bakanlýðý, Gýda Ýþletmeleri ve Kodeks Daire Baþkanlýðý Çalýþma Grup Sorumlusu 9 *Ýsimler alfabetik sýraya göre düzenlenmiþtir. süthattı sayı 7_Layout 1 26.10.2011 18:19 Page 10 10 Sayfa Kasım - Aralık 2011 suthattı Gündem Okul başarısı için mutlaka süt içirin! Mer tçe Dr. İsmail Mert Sütte ihtiyaç, düzenleme kurumu mu? S ütün çok çabuk ve kolayca bozulabildiğini hepimiz çok iyi biliyoruz. Bu nedenle hemen işlenmesi gerektiğini de… Aksi takdirde, depolanması zor ve masraflı olan çiğ sütü üreten işletmeler, piyasa koşullarındaki herhangi bir ani değişimden olumsuz etkileniyor. Bu durumda zaten ekonomik olarak zayıf olan süt üreticisi para sıkıntısına düşüyor. İlk çare ise damızlık hayvanlarını kasaba göndermek... Bunun sonucunda ürettiği süt miktarı azalan üretici, uzun vadede ekonomik olarak zarar görüyor. Sanayici ise fiyat değişikliklerinden dolayı maliyet analizi yapamama riskiyle karşı karşıya… Arzdaki değişiklikler, maliyet hesabındaki karmaşıklığın yanı sıra bazı dönemlerde yeterli üretim yapılamamasına da sebep oluyor. Kısaca, süt arzı ve fiyatındaki dalgalanma istikrarsızlığa sebep oluyor. Bundan tüketici de üretici de sanayici de zarar görüyor. Bu durumun farkına varan devlet, 2009 yılında sektörün tüm taraflarını bir araya getiren Ulusal Süt Konseyi’ni (USK) kurdu. USK bünyesinde toplanan paydaşlar, süt fiyatlarının belirli bir fiyatın altına düşmesine mani olmak için çalışmalar yapıyorlar; bunda da kısmen başarılı oluyorlar. Son olarak USK, süt fiyatlarındaki düzensizliği önlemek için Ağustos ayında üretici ve sanayiciyi bir araya getirdi ve ülke genelinde 1 Eylül 31 Aralık 2011 döneminde çiğ süt fiyatının 0,74 TL/litre olarak belir- lenmesine aracılık etti. USK bununla da kalmadı, Ekim başında maliyetlerin aşırı artması üzerine tarafları tekrar topladı. Ülke genelinde 15 Ekim - 31 Aralık 2011 döneminde çiğ süt fiyatını 0,80 TL/litre olarak belirledi. Ancak bugünlerde Bakanlığın, henüz kamuoyunun görüşüne açmamakla birlikte Et ve Balık Kurumu’nu (EBK) Hayvansal Ürünler Piyasa Düzenleme Kurumu haline getirecek bir düzenleme içerisinde olduğunu, yetkili ağızların açıklamalarından takip ediyoruz. EBK’na et ve süt piyasasının yanı sıra tüm hayvansal ürün piyasaları için düzenleme yetkisi verilmeye çalışılıyor. Et piyasasının geldiği durum ortada iken, bir kenarda Toprak Mahsulleri Ofisi dururken EBK’na süt piyasasını da düzenleme yetkisi verilmesi ne derece doğrudur, öte yandan bu uygulamalar AB ile ne derece uyumludur bunu ileride yapılacak tartışmalara bırakıyorum. Bunları dile getirirken, ‘süt piyasasının düzenlemeye ihtiyacı yok’ demek istemiyorum. Tüm bu arayışlar, zaten yaşanan sıkıntıların bir neticesi. Ancak yapılacak iş, kurulu sistemleri geliştirmek olmalı. Yoksa yıkıp, yerine yenisini kurmak değil. Kanaatimce süt piyasasının düzenli çalışması için üzerinde durulması gereken asıl konu; çiğ süt üreticileri ile sütü alıp, işleyen sanayicileri belli bir platformda buluşturan USK’ya bu konuda daha fazla yetki ve imkân verilmesidir. Ür et i ci v e san ay i ci g i b i t ük et i ci d e z ar ar g ör üy o r . Süt ar z ı v e f i y at ın d ak i d al g al an m al ar i st i k r ar sız l ığa seb ep Öğrenciler uzun yaz tatilinin ardından Eylül ayında yeniden ders başı yaparken, uzmanlar, çocukların zihinsel ve fiziksel gelişimi üzerindeki etkisi bilimsel çalışmalarla tespit edilen sütün her gün tüketilmesi gerektiğine dikkat çekiyor. n Çocukların okuldaki başarısı için doğru beslenmenin önemine işaret eden Erciyes Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Neriman İnanç, “Çocukların zihinsel ve fiziksel gelişimi üzerindeki etkisi bilimsel çalışmalarla tespit edilen sütün her gün tüketilmesi, okul başarısı açısından da son derece önemlidir” dedi. Prof. Dr. İnanç, şöyle devam etti: “Okulla birlikte çocukların fiziksel, zihinsel, sosyal büyüme ve gelişmesi de hızlanıyor. Çocukların yeterli ve dengeli beslenmemesi, enerji ve besin öğelerini yeterli miktarda almamaları, büyüme ve gelişmeyle birlikte okul başarısını ve zihinsel performansı olumsuz yönde etkiliyor. Dolayısıyla yapılan araştırmalarda iyi beslenen çocukların okul başarısının, yetersiz ve dengesiz beslenenlere göre daha yüksek olduğu kanıtlanmıştır. Bu beslenme modeli içinde de sütün çok önemli bir yeri var. Çocuklara her gün mutlaka süt içirilmesi başarıyı da doğrudan etkileyecektir.” Kahvaltıda mutlaka süt Çocukların güne mutlaka içinde sütün de olduğu bir kahvaltıyla başlaması gerektiğini belirten İnanç, “Çünkü sütün içindeki tirozin adlı aminoasit dikkati ve bilişsel performansı olumlu yönde etkiliyor. Ayrıca süt, laktoz ve protein içeriği ile kan şekerini yavaş yükseltiyor ve uzun süre dengede tutuyor. Özellikle okul çağı çocuklarının kahvaltıda protein gereksinimini karşılamak için en iyi protein kaynaklarından biri olan sütü tüketmeleri çok önemlidir. Süt; başta protein olmak üzere kalsiyum, fosfor, magnezyum, potasyum, çinko gibi vücut için gerekli olan tüm besin öğelerini içermektedir” diye konuştu. “Okul Sütü Programı, kalıcı olmalı” Dünya Okul Sütü Günü’nde yayınlanan mesajların ortak noktasını Okul Sütü Programı oluşturdu. Dilekler, ülkemizde çeşitli zamanlarda ve dar kapsamlı olarak uygulanan ‘Okul Sütü Programı’nın kalıcı olması yönündeydi. n Dünya Okul Sütü Günü’nün 12.’si 28 Eylül’de kutlandı. İlk olarak, 2000 yılının Eylül ayında kutlanmaya başlanan ve o günden beri dünya genelinde çok sayıda ülkede her yıl gerçekleştirilen bir etkinlik haline gelen Dünya Okul Sütü Günü, BM Gıda ve Tarım Organizasyonu (FAO) tarafından koordine ediliyor. Her yıl Eylül ayının son Çarşamba’sı kutlanan bu gün, “Okul Sütü” programlarına odaklanan bir günün organize edilmesini ve öğrencilerin beslenmesinde süt tüketiminin öneminin küresel boyutta vurgulanmasını amaçlıyor. Bu yıl Dünya Okul Sütü Günü’nde yayınlanan mesajlarda da dünyanın 80 ülkesinde değişik dönemlerde düzenlenen Okul Sütü Programlarına vurgu vardı. Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği (ASÜD) konuya ilişkin mesajında, “Tüm paydaşların iş birliği ile oluşturulacak bir ‘Okul Sütü’ programına ihtiyacımız var” dedi. “Okul Sütü Programı” ülkemizde çeşitli zamanlarda ve dar kapsamlı olarak uygulandı. Bunun son örneği, ASÜD üyelerinin gönüllü katılımı ile geçen yıl 8 Şubat’ta başlatılan ve pilot olarak seçilen 4 ilde (İstanbul, İzmir, Ankara, Diyarbakır) uygulanan “Okul Sütü Programı” oldu. Proje kapsamında 3656 öğrenciye 200 mililitrelik kutularda 250 ton süt dağıtıldı. ASÜD’ün mesajında, bu programların, diğer dünya ülkelerinde yürütülen “Okul Sütü Programları” ile karşılaştırıldığında oldukça yetersiz ve dar kapsamlı olduğu belirtildi. Bu sebeple devlet, sivil toplum kuruluşları, özel sektör, bilim adamları, basın ve yayın kuruluşları ile diğer tüm sosyal paydaşların iş birliğiyle oluşturulacak ve tüm ülkemizi kapsayacak uzun süreli bir Okul Sütü Programı’na ihtiyaç olduğu vurgulandı. Ulusal Süt Konseyi’nden yapılan açıklamada ise bugüne kadar planlanan okul sütü programlarının, ülkemizde henüz süreklilik kazanamadığına dikkat çekildi. Konsey, bu büyük sosyal sorumluluk projesinin sadece süt sektörünün değil tüm ülke insanlarının sorumluluğu olduğu algısının oluşturulması gerektiği konusunda da uyarıda bulundu. süthattı sayı 7_Layout 1 26.10.2011 18:19 Page 11 suthattı Kasım - Aralık 2011 Sayfa Gündem 11 Ulusal Süt Konsey i (USK) Başkanı Harun Çallı: “USK; ortak akıl ve paylaşım platformudur” Ulusal Süt Konseyi tarafından başlatılan “Bölgesel Süt Sektör Toplantıları”nın ilki Tekirdağ’da gerçekleştirildi. Tekirdağlı üreticilere seslenen Çallı; Trakya’nın bilinçli üreticilerden oluşmuş yapısı ile bölge olarak öne çıktığını söyledi. n Ulusal Süt Konseyi (USK) tarafından başlatılan “Bölgesel Süt Sektör Toplantıları”nın ilki Namık Kemal Üniversitesi iş birliği ile 24 Eylül 2011 tarihinde Tekirdağ’da gerçekleştirildi. Toplantıda konuşan USK Başkanı Harun Çallı, Konsey’in; kamu, üretici, sanayici, üniversite ve sivil toplum kuruluşlarını bir araya getiren yapısıyla süt ve süt ürünleri sektörünün çatı kuruluşu; ortak akıl ve paylaşım platformu olduğunu belirtti. Çallı, Konsey için önemli olanın, bir bütün olarak sektör ve ülke menfaati olduğunu vurguladı. Böl g e ür et i ci l er i t o p l an t ıy ı i l g i y l e t ak i p et t i . “Bölgesel Süt Sektör Toplantıları”na neden Trakya’dan başladıklarına da açıklık getiren Çallı, Trakya’nın “Şap hastalığından arî” tek bölge olduğunu belirterek, “Trakya, bilinçli üreticilerinden oluşmuş yapısı ile ülke genelinde öne çıkmaktadır. Üreticilerimize ve bunda katkısı olan herkese teşekkür ediyorum. Temennimiz diğer bölgelerin de aynı kapsama alınabilmesidir” dedi. “Acil eylem planları iletildi” Konuşmasında 2010 yılı üretiminin 13,5 milyon tona yükseldiğine işaret eden Çallı, verilen teşvikler dikkate alındığında 2011’de de artışın devam edeceğini öngördüklerini kaydetti. Ancak gerek iç tüketimde gerekse de ihracatta bu artışı karşılayacak yükseliş olmadığını kaydeden Çallı, dolayısıyla çiğ süt fiyatlarında öngörülemeyen düşüşler yaşanması ihtimali ile karşı karşıya kalındığını söyledi. Çallı konuyla ilgili;”Bu noktadan hareketle Konseyimiz, Gıda Tarım ve Hayvancılık ile Ekonomi Bakanlıklarımıza acil eylem planları- nı iletmiş ve hem çiğ süt üretiminin doğrudan desteklenmesi hem de talepte artış yaratacak yurt içi üretim ve ihracat desteklerinin verilmesi konusunda görüşlerini sunarak fiyatlardaki dalgalanmayı en aza indirecek önlemlerin alınmasını sağlamıştır” açıklamasını yaptı. “Sorunlarınızı USK’ya iletmekten çekinmeyin” USK Başkan Yardımcısı ve Türkiye Süt Üreticileri Merkez Birliği (TSÜMB) İkinci Başkanı Tevfik Keskin ise Merkez Birliği olarak USK’nın yapmış olduğu çalışmaları desteklediklerini ifade etti. Kaliteli süt üretiminin arttırılması, süt toplama ve tedarik zincirinin yapılanması ile kayıt dışının önlenmesi konularındaki çalışmaların önemine değinen Keskin, süt fiyatlarının istikrarlı bir şekilde devamlılığının sağlanması ve pazarlanması konusunda Konsey’den büyük yardım ve destek gördüklerini söyledi. Keskin üreticilerden, sorunlarını Konsey’e iletmekten çekinmemelerini istedi. CHP Edirne Milletvekili Kemal Değermendereli’nin de hazır bulunduğu, USK Başkanı Harun Çallı, Namık Kemal Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. M. İhsan Soysal, USK Başkan Yardımcısı ve Namık Kemal Üniversitesi Zootekni Bölüm Başkanı Prof. Dr. Muhittin Özder ile USK Başkan Yardımcısı ve Türkiye Süt Üreticileri Merkez Birliği İkinci Başkanı Tevfik Keskin’in konuşma yaptığı toplantıda bölge üreticileri, sanayiciler ve bilim adamları ile Tekirdağ, Edirne, Kırklareli, İstanbul İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü çalışanlarından oluşan 150’den fazla katılımcı da hazır bulundu. süthattı sayı 7_Layout 1 26.10.2011 18:19 Page 12 12 Sayfa Kasım - Aralık 2011 suthattı Dosya AB Raporu’nda Türk Tarımı AB’nin Türkiye 2011 İlerleme Raporu yayınlandı. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı yapılanmasının önemi vurgulanan raporda, tarım ve gıda sektörlerindeki gelişmelere değinildi. n 12 Ekim’de yayınlanan İlerleme Raporu’nda Türkiye’nin bölgesinde önde gelen bir aktör olduğu, AB-Türkiye ikili ticaretinin geçen yıl 103 milyar avro olarak gerçekleştiği belirtilerek, şöyle denildi: “Türkiye AB’nin 7. en büyük ticari ortağı, AB ise Türkiye’nin en büyük ticari ortağıdır. Türkiye’nin toplam ticaretinin neredeyse yarısı AB ile gerçekleşmekte ve doğrudan yabancı yatırımların yaklaşık %80’i AB’den gelmektedir. Ancak, Türkiye gümrük birliğini tam olarak uygulamamakta ve taahhütlerini ihlal eden mevzuatı muhafaza etmektedir.” Raporda, tarım ve gıda sektörlerine ilişkin fasıllardaki değerlendirmeler şöyle: Tarım ve Kırsal Kalkınma: Ortak Tarım Politikası konusunda mevzuat uyumu bakımından bazı ilerlemeler kaydedilmiştir. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı yeniden yapılandırılmış; Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname Haziran 2011’de yürürlüğe girmiştir. Çiftlik Muhasebe Veri Ağı’nın geliştirilmesi kapsamında 12 ildeki 600 çiftlikte verilerin toplanmasına başlanmıştır. Tarımsal destek politikalarının OTP’ye uyarlanması konusunda ilerleme kaydedilmemiştir. Canlı sığır, sığır eti ve bunlardan elde edilen ürünler üzerindeki fiili ithalat yasağının tamamen kaldırılması, kilit unsur olmaya devam etmektedir. Gıda Güvenliği, Veterinerlik, Bitki Sağlığı: Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu yürürlüğe girmiştir. Veterinerlik politikasında AB müktesebatının iç hukuka aktarılmasında ilerleme kaydedilmiş, resmi kontrol sistemi güçlen- Bak an l ık t a y en i y ap ıl an m a Tarım ve Köy işleri Bakanlığı’nın Gıda, Tarım ve Hay vancılık Bakanlığı olarak y eniden y apılanması, tarım ve g ıda g üvenliği fasıllarındaki ortak vurg u oldu. dirilmiştir. Türkiye, başta şap olmak üzere hayvan hastalıkları ile mücadelesini sürdürmüştür. Hayvan refahı, müzakereler bakımından kilit unsurdur. Zootekni veya hayvan refahı konularında ilerleme kaydedilmemiştir. Tarımsal gıda işletmeleri için ulusal bir modernizasyon planı oluşturulmasına yönelik ilk adımlar atılmıştır. Farklı birim ve kurumlara yetki verilmesi, kontrollerin daha etkili biçimde gerçekleştirilmesini sağla- mış, hijyen rehberleri sektörlerde uygulanmaya başlanmıştır. Gıda güvenliği ile ilgili mevzuatın uyumlaştırılması ve uygulanması konusunda ilerleme kaydedilmiştir. Gıda ile temas eden malzemeler konusunda ise ilerleme söz konusu değildir. Hayvan sağlığı ve tarımsal gıda işletmelerinin AB hijyen ve yapısal gereksinimlerini karşılayacak hâle getirilmesinde önemli ölçüde çaba sarf edilmelidir.” “Lenslerin değiştirilme vakti geldi” n Türkiye 2011 İlerleme Raporu’na değerlendirmeler gecikmedi. Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, raporla Türkiye’nin bir fotoğrafının çekildiğini belirterek, “Kullanılan fotoğraf makinesinin eski model olduğu ve lenslerinin değiştirilme vaktinin geldiği anlaşılmaktadır. Fotoğrafta flu kalan birçok nokta olduğu gibi, yanlış noktalara zoomlanan yerler de mevcut” dedi. Bağış, şöyle devam etti: “AB, övünülecek konularda cimri, eleştirilecek konularda cömert davranmıştır. AB’nin biraz da kendi karnesine bakması lazım. AB’nin içinde bulunduğu akıl tutulmasından bir an önce çıkmasını diliyorum.” TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu da, raporun, Türkiye’nin AB katılım sürecinin mevcut seyrini değiştirecek, süreci hızlandıracak bir vizyon içermediğini söyledi. Hisarcıklıoğlu, “Türkiye’nin AB yolculuğunun gerektirdiği reform sürecini çok daha süratle yerine getirebileceğine inanıyoruz” dedi. TÜSİAD’ın açıklamasında ise, “İlerleme Raporu, Türkiye’nin AB standartlarında demokrasiye ve küresel çekim merkezi olan ekonomiye sahip olması için bir yol haritası ortaya koymaktadır” denildi. İktisadi Kalkınma Vakfı’nın açıklamasında da, Türkiye’nin ekonomi karnesinin genelde olumlu olduğuna dikkat çekilerek, “Raporda, Türkiye-AB arasındaki güçlü ticari bağlara dikkat çekilmektedir. Ancak, Komisyon, AB’nin de A B Ko m i sy o n u ’n u n T ür k i y e İl er l em e Rap o r u ’n d a t i car i k ay g ıl ar ın ön e çık m ası t ep k i çek t i . üzerine düşen bazı yükümlülükleri yerine getirmediğini gözden kaçırmaktadır. Bunların başında serbest ticaret anlaşmaları ve vize konuları gelmektedir” ifadesi kullanıldı. AB’nin derdi ticaret Gıda, Tarım ve Hayvancılık yönünden raporun analizini yapan AB Veteriner Hekim Platformu’na göre ise, AB, ticarete kilitlenmiş. “Tarım, gıda ve hayvancılık bölümünün satır aralarında ülkemiz çıkarlarına uygun hafif dokundurmalar olsa da genelde kendi çıkarlarına uygun olmayan bölümlerin üzerinde daha çok durulduğu görülmüştür. Bu da raporun ticaret kaygısıyla hazırlandığını ve kendi çıkarlarını ön plana aldıklarını göstermiştir. Rapor, ülke çıkarları yönünden dikkatli bir şekilde okunmalı, rehberimiz AB ülkelerinin idari yapılanması ve mevzuatı olmalıdır. Onların vereceği notlara ihtiyacımız yoktur.” süthattı sayı 7_Layout 1 26.10.2011 18:19 Page 13 suthattı Kasım - Aralık 2011 Sayfa Geleneksel 13 G elen ekten b ilim e Tam bir enerji kaynağı; Tereyağı Kolesterol bakımından kötü bir ünü olsa da tereyağının kan kolesterolünü yükselttiğine ilişkin herhangi bir bulguya rastlanmış değil. n Beslenme fizyolojisi açısından sütün en değerli bileşeni süt proteini. Ama süt yağı, ekonomik ve teknolojik önemi nedeniyle sütün en değerli maddesi kabul ediliyor. Ham maddesi süt yağı olan tereyağı ise, bakteri kültürüyle ekşitilmiş kremadan, tatlı kremadan veya peyniraltı suyu kremasından mekanik yolla elde edilen bir süt ürünü. Avrupa ve Amerika’da uzun zamandan beri tüketilen fermente krema (sour cream) bir anlamda asitlendirilmiş, dövülmüş kremaya karşılık gelir. Tereyağı, iyi bir enerji kaynağı. Beslenme uzmanları günlük enerji gereksiniminin %25’inin yağdan karşılanmasını, bunun da %35-45’inin süt yağından gelmesini öneriyor. Susuz halde 1 gr süt yağı, 1gr protein ve 1gr karbonhidratın toplamı kadar, 9,3 kalori verir. En çok gündeme gelen konu ise tereyağındaki kolesterol oranıdır. Hayvansal yağ, özellikle süt yağı Catering sektörüne geleneksel tatlılar 2007’de geleneksel sütlü tatlılarımızın ambalajlanmış olarak market raflarına girmesini sağlayarak sektöre öncülük eden Eker Gıda, bir ilke daha imza atarak, hazır yemek sektörü için catering sütlü tatlıları üretti. n Aralarında Yiğit-Yemekçi Catering, Sofra, Sardunya, Divan Catering, Kluh Emin Catering ve Sodexho Catering gibi devlerin de bulunduğu 750’den fazla şirkete süt ve süt ürünleri desteği sağlayan Eker, catering sütlü tatlı çeşitleri; keşkül, sütlaç, çikolatalı puding ve sakızlı muhallebi ile hazır yemek sektörünün tatlı ihtiyacını karşılamayı amaçlıyor. 125 gramlık ambalajlarda üretilen Eker catering sütlü tatlıların raf ömrü, diğer perakende noktalarına verilen sütlü tatlılarda olduğu gibi 21 gün. Eker Süt Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Nevra Eker, hazır yemek firmalarının tatlı tedarikini, en iyi hizmet ve servis kalitesi ile üstlenmeyi ve bu kanalda uygun fiyat ve kaliteyle çözüm ortağı olmayı amaçladıklarını söyledi. Eker, şöyle devam etti: “Eker sütlü tatlıları, bilgisayarlı kapalı devre sistemde standart reçetede üretiliyor. Dolayısıyla, herhangi bir ustanın üretimindeki gibi lezzet ve kıvamda farklılıklar olmuyor. Eker sütlü tatlıda üretim maliyeti nettir, değişiklik göstermez. Toz ya da direkt malzemeden yapılan sütlü tatlıda ihtiyaçtan fazla veya eksik porsiyon üretimi ya da taşımada kayıplar gibi sorunlar görülmez. Tüm ürünlerimizi Eker lezzeti, kalitesi ve güvencesi ile sunuyoruz.” Cat er i n g e g el en ek sel t at l ıl ar Gel en ek sel süt l ü t at l ıl ar ı am b al aj l a m ar k et r af l ar ın a k o y an i l k f i r m a o l an Ek er , şi m d i d e cat er i n g f i r m al ar ın a g el en ek sel t at l ıl ar ı su n u y o r . tüketiminin azaltılması tavsiye edilse de, bazı araştırmalar, süt ve ürünleri ile alınan kolesterolün, serumdaki kolesterolü artıracak düzeyde olmadığını göstermiştir. Gıdalarla alınan kolesterole ek olarak insan vücudu da kolesterol sentezler. Her insanda yaklaşık 30-40 gr kolesterol bulunur ve karaciğerde günde 6-8 gr kolesterol üretilir. Ek olarak vücuda yağlı gıdalarla günde 1 gr kadar kolesterol alınabiliyor. Eğer gıdalarla alınan kolesterol miktarı artarsa, vücutta kolesterol sentezi yavaşlıyor. Kolesterol oranı yaklaşık 240mg/100gr olan tereyağ tüketiminin kan kolesterolünü yükselttiği yönünde bugüne kadar herhangi bir bulguya rastlanılmış değil. Tam aksine tereyağının yapısında bulunan lesitinin bir bileşeni olan Prof. Dr. Mehmet Demirci Namık Kemal Üniversitesi T er ey ağın ın O r t al am a Ki m y asal Bi l eşi m i Bileşen Miktarı (% ) Süt y ağı 82–84 Su 14–16 Süt şek er i 0,5–0,8 Pr o t ei n 0,6–0,7 M i n er al m ad d el er 0,11 kolinin, serum kolesterol oranını düşürücü etkiye sahip olduğu bildirilmiştir. Yaşamsal öneme sahip yağ asitleri, yüksek sindirilme yeteneği, yağda çözünen vitaminleri ve vücut sıcaklığında çözünmüş halde bulunması… Bu özellikleriyle gelişmiş ülkelerde tüketimine öncelik verilen tereyağından, günlük enerji gereksiniminin karşılanmasında faydalanılmalıdır. süthattı sayı 7_Layout 1 26.10.2011 18:19 Page 14 14 Sayfa Kasım - Aralık 2011 suthattı Perakende Per aken d eh at t ı Sütsüz twit olmaz Süt veya süt ürünleriyle ilgili kaç tane atasözümüz var? Çok olduğunu günlük konuşmaların en çıplak ve sıcak haliyle yansıyan mecrası olan Twitter’da görebilirsiniz. Fikri Türkel “Sosyalmedya.in” tarafından yapılan araştırmada bütün süt ürünleri kelimeleri ayrı ayrı incelendi. Peynir, twitlerde en çok kullanılan kelimelerden, onu süt, ayran ve yoğurt takip ediyor. n Son günlerin en popüler sosyal medyası olan Twitter’da süt ürünleri ve ilgili kelimeler odaklı yaptırdığımız araştırmada ilginç veriler elde ettik. Popüler şirketinin kurduğu “sosyalmedya.in” ajansı ile ortak gerçekleştirdiğimiz araştırma sonuçları bu bakımdan önemli. Detaylarına aşağıda yer vereceğiz. Her gün ortalama 1500 civarında süt, ayran, yoğurt, peynir, sütçü gibi ilgili kelimelerin geçmesinin sebebi; süt ürünlerinin kültürümüzde geniş yer tutması ve beslenmemizde büyük katkısı olmasındandır. Twitter’ın logosu bir kuş. Çünkü anlamı twitch (seyirmek, kıpırtı)’den gelse de “önemsiz haberlerin kıpırtısı” veya “kuşun cıvıldama sesi”nden gelmektedir. Küçük bir kıpırtı dev dalgalar oluşturur mu? 2011 senesine yönelik sosyal ağlardaki aktivitelerini inceleyen Burson-Marsteller, şirketlerin %25’inin sosyal medyanın dört büyük platformu olan Facebook, Twitter, Youtube ve blogları kullandığını tespit etmiş. Geçen sene şirketlerin %65’i Twitter kullanırken bugün Twitter kullanan şirketlerin oranı %77. İlk başlarda sadece “var olmak için” sosyal platformları seçen şirketlerin zaman geçtikçe sosyal platformlarda daha aktif oldukları göze çarpan bir diğer konu. Şirketlerin Twitter kullanımını da inceleyen araştırmada, şirketlerin %57’si “@” işaretini kullanarak takipçileri ile birebir iletişime geçiyor. Twitter’ın Başkanı Dick Costolo, faal Twitter kullanıcılarının bu yıl %82 arttığını açıkladı. 200 milyon kullanıcı adresine sahip. Medya Takip Merkezi (MTM), gazete, dergi, TV kanalı gibi geleneksel • • mecralarda yüksek yansıma bulan 50 markayı ölçü alarak, bu markaların sosyal medyada ne kadar konuşulduğunu ölçümledi. 19-24 Eylül 2011 tarihlerini kapsayan araştırma raporuna göre, Özellikle Twitter’da hakkında sıkça yorum/ileti yazılan markaların, en çok konuşulduğu diğer platformlar ise sırasıyla Facebook, Ekşisözlük ve Friendfeed oldu. Şirketler, mesajlar arasında geçen şirket ve markalarıyla ilgili olumsuz mesajları yakalama şansına sahipler. Ajanslar olumlu, olumsuz ve cinsiyet, kurum belirten kayıtları takip edip raporlama yapabiliyorlar. Aynı şekilde kriz doğurabilecek mesajları en kısa zamanda takibe alma şansları var. Diğer taraftan hizmet birimleri mesajların niteliğine göre yeni hizmetler sunabilir ve üründe geliştirmeler yapabilirler. Duyuru, bülten ve etkinliklerin artırılmasının yanı sıra viral kampanyalar için de Twitter ve diğer sosyal medya alanları önemli mecralar durumunda. Özellikle promosyon ve kampanyalarda en sıcak etkiyi buralarda sağlayabilirler. Atılan twitlerin %50’ye yakını iPhone, Blackberry ve Android telefonlardan gönderiliyor. Mesajları tetikleme ve viral etki bakımından mobilden gönderilen mesajların etkisi daha büyük. Trafik durumu, bir olay anı, maç izlenimi ve bir etkinlik paylaşımı için mobil daha uygun bir cihaz olarak görünüyor. Bu araştırmaya katkı olması bakımından Blackberry’deki küresel arıza günü elde ettiğimiz sonuçlara göre günlük 120 ile 150 bin arasında yayınlanan Blackberry kaynaklı twit sayısı 60 – 70 bin civarına indi. Ancak yine de arızanın tetiklediği diğer twit sayısı 250 bin civarındaydı. Benzer etki İphone’da da görülüyor. Blackberry arızasının tüm gün sürdüğü 12 Ekim’de süt ürünleri kelimeleri en az seviyede geçerek 1163 twitte kaldı. “Sosyalmedya.in” tarafından yapılan araştırmada bütün süt ürünleri kelimeleri ayrı ayrı incelendi. Süt, peynir, ayran, yoğurt, peynir, kaşar, labne, sütçü, mandıra gibi kelimelerin yanı sıra süt ürünleri ile özdeşleşmiş markalar ve popüler süt ürünleri markaları da araştırmada yer aldı. Bütün markalar yer almadığı için markaları analiz yazısına dahil etmedik. Peynir, en çok kullanılan kelimelerden, onu süt, ayran ve yoğurt takip ediyor. Peynir liderliği hiç kaptırmıyor ancak süt, ayran ve yoğurt ikinciliği alabiliyor. Ürün dışında ilgili kelimelerden sütçü en çok kullanılıyor. Mandıra, şişe, bardak, kutu süt, maya, fabrika gibi ilgili kelimeler nadiren ele alınıyor. Bunun yanı sıra sütle tüketilen kahve, esspresso gibi içecekler, süt ile birlikte en çok geçen kelimeler arasında. Peynir ile birlikte ise simit ve karpuz çok kullanılıyor. Kahvaltı, akşam yemeği, uyuma vs gibi kavramlar ve kelimeler de süt, peynir, ayran ile birlikte yer alıyor. Genelde süt ürünleri olumlu kullanılıyor. İnternette dolaşan olumsuz e-postalara bu araştırma döneminde pek rastlanmadı. Araştırmada dikkat çeken diğer nokta ise tereyağı kelimesinin çok az geçmesiydi. Süt ürünleriyle ilgili Twitter araştırmasını değerlendirmek için Türkiye’deki Twitter kullanıcılarına bakmamız gerekiyor. 3 milyon civarında Twitter adresi bulunuyor. Her gün 30 bin civarında yeni adres ekleniyor. Cinsiyet belirten kullanıcıların yüzde 60’ı erkek olmasının yanı sıra süt ürünleriyle ilgili mesajların da çoğu erkeklerden geldi. Twitter’ın diğer sosyal medyalardan en önemli bazı sabahlar, alplerdeki ılık keçi sütü ve francala arası ateşte erimiş keçi pey niri olarak uy anmak istiy orum. y og urt sig aranın akcig erlerde y arattıg ı tahribatı en aza indirir! doktorlarin tiry akilere tavsiy esidir! bol bol y og urt y ey in;) • A ntaksiy onsuz hay at sarimsaksiz y og urt g ibi :/ • kutu sütü dökmeden bardağa doldurduğu g ün... o g ün nirvanay a ulaşıcam... • farkı mobil araçların en fazla kullanıldığı mecra durumunda. belki de ben y amug um. Bilemedim ki simdi. 2 pey nir arasinda 'hey hat' diy en farey e dondum :)) • • • • Bu y ıl Tw itter kullanıcı say ısı % 82 arttı. y oğurdu bulan toplum olarak bizden bi cacık olmaması da g erçekten ağır ironi.. • hay atın anlamının bi kase pey nirli krakerden fazla birşey olduğunu zannetmiy orum öy ley se de ilg ilenmiy orum. • A klımı pey nir ekmekle y edim g üzel g itmedi. Bir de omletle deney eceğim laviny a.Gidersen tadına bakamazsın. Canim suzme mercimek corbasi y a da domates corbasi cekti icine kasar pey nir rendelenicek bide offf ki ne offf 2 saat önce balık y edim ve süt içiy orum şu an zehirlenirsem çok sinirlenirim. Hanım maçtan g eldi… bağırmaktan sesi kısılmış, g erg in. "biraz pey nirle benim büy üğü g etir!" dedi. ses edemedim. içip içip dövmez inşallah. • Ney se en iy isi biz bu y og urdu saklamay alim uy uy alim kardaslaaar • arnavut böreği de olacak şöy le. Yanında köpüklü ay ran... Ohhh süthattı sayı 7_Layout 1 26.10.2011 18:19 Page 15 süthattı sayı 7_Layout 1 26.10.2011 18:19 Page 16 16 Sayfa Kasım - Aralık 2011 suthattı Beslenme Sü t l e b e sl e n m e Kefir ve Sağlık Muammer DEMİR Akdeniz Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Bugün kefir, başta Kafkasya olmak üzere dünyanın birçok bölgesinde tüberküloz, kanser ve gastrointestinal bozukluklarda tedavi amaçlı olarak geniş çapta kullanılmaktadır. n Fermente süt ürünleri uzun süreden beri insanların beslenmesinde önemli yer tutuyor. Evlerde ya da endüstriyel işletmelerde birçok farklı süt ürünleri üretiliyor. Rusya’da prostokvasha; İskandinavya’da viskoz süt – teatta; Türkiye’de yoğurt; Mısır, Suriye ve Lübnan’da leben; Kafkasya’da matsun, matsoni, ayran ve kefir; Kazakistan, Moğolistan ve Volga Bölgesi’nde kımız; Hindistan’da dahi; İran’da mast, bu ürünlere örnek olarak verilebilir. Bu ürünlerden bazılarını diğerlerinden ayıran çeşitli özellikler var. Bunlardan biri, laktik asit fermantasyonu yanında, starterde mayaların yer almasından dolayı alkol fermantasyonunun da gerçekleşmesidir. Kefir, bu özelliği taşıyan ürünlerden biri olarak çok eski geçmişe sahip, fermente bir süt ürünüdür. Uzun zamandan beri Kafkasya'da bilinmekte ve yüksek miktarlarda tüketilmektedir. Kefir sütten yapıldığı için, sütün içindeki yağ, laktoz, mineral maddeler ve vitaminler gibi besin maddelerinin hepsini yapısında bulundurur. Hatta oluşumu sırasında bazı vitaminlerin sentezlenmesi, proteinlerin ve laktozun kısmen parçalanması, kefirin besleme değerini daha da artırmaktadır. Kefirin yapısında bulunan yararlı mikroorganizmalar sütte meydana getirdikleri değişikliklerle onu daha kolay sindirilebilir hale getirir. Böylece kefirdeki besin elementlerinin vücut tarafından daha kolay emilimi sağlanır. Özellikle sütteki laktozun laktik aside dönüşmesi nedeniyle kefir, laktoz-intolerant kişiler tarafından da rahatlıkla tüketilebilir. Sağlık Üzerine Etkileri Kefir; kalsiyum, fosfor, aminoasitler, folik asit ve B-vitaminleri bakımından oldukça zengin bir süt ürünüdür. Yapılan araştırmalarda, kefirdeki B kompleksi vitaminlerinden Tiyamin’in 190.4; Riboflavin’in 1678.5 mg/kg; Vitamin B12’nin 3.3 mg/kg; Biotin’in 36.7 mg/kg; Kolin’in 740.0 mg/kg; Pantotenik asit’in 37 mg/kg düzeyinde bulunduğu belirlenmiştir. Bugün kefir, Kafkasya’yı da içeren dünyanın birçok değişik bölgesinde tüberküloz, kanser ve gastrointestinal bozukluklarda tedavi amaçlı olarak geniş çapta kullanılmaktadır. Kefirin tüberkülozlu hastalarda mide özsuyu ve asit oluşumu üzerine etkisi konusunda yapılan bir çalışmada, sabah, öğle ve akşam yemeklerinden önce hastalara kefir verilmiştir. Aynı şekilde tüberkülozlu olan bir başka grup hastaya ise yemeklerden önce mide özsuyu içeren ilaç verilmiştir. Kefir verilen hastaların %89,6’sında 6. hafta sonunda düzelme görülürken, ilaç ile desteklenenlerde bu oran %46.7 olarak gözlenmiştir. Kefirin terapatik etkisi üzerine de çeşitli çalışmalar yapılmış ve bu çalışmalarla kefir danesinden elde edilen polisakkaritin antitümör etkisinin olduğu, Salmonella, Shigella ve Staphylococcus gibi hastalık yapıcı bakteri türlerine karşı antibakteriyel etkisinin olduğu ortaya konmuştur. Araştırmalar sonucunda kefirin, duodenal ve peptik ülserlerin tedavisinde etkili olduğu, kan serumu yağ asidi seviyesini düzenlediği, çocuklarda pankreas hastalıklarıyla birlikte ortaya çıkan safra yolu rahatsızlıklarının tedavisinde kullanıldığı, kefir ile kurutulmuş süt karışımlarının, akut bağırsak enfeksiyonlu çocuklara yedirilmesinin yararlı olacağı ve akut zatürre tedavisinde de etkili olacağı bildirilmiştir. Kefirin immün (bağışıklık) sistemi üzerine de olumlu etkileri olduğu bilinmektedir. Özellikle yeni doğmuş bebekler ve çok yaşlı insanlar gibi immün fonksiyonları zayıf insanlar için kefir iyi bir beslenme kaynağı olarak gösterilmektedir. Fazla kilolara çare; süt ürünleri Süt ürünlerinin günlük olarak tüketimi, diyet ve egzersiz ile birleştiğinde fazla kiloların verilmesi ve kas oluşumuna yardımcı oluyor. n Egzersiz ile birlikte günlük olarak çeşitli süt ürünlerinin tüketilmesi, kilolarından kurtulmak isteyen kadınlarda kilo kaybını kolaylaştırıyor. Kanada’da bulunan McMaster Üniversitesi’nin uzmanları, yüksek oranda protein ve süt ürünü tüketenlerin daha düşük oranda tüketenlere göre daha fazla kilo verdiklerini belirtiyor. Karın yağlanması, özellikle kardiyovasküler ve metabolik hastalık risklerini arttırıyor. Üniversiteden bir grup uzmanın yaptığı araştırma, diyette kalsiyum ve protein miktarının artırılmasının vücutta yağ kaybına yardımcı olabileceğini gösterdi. Araştırma, Kanada, ABD Süt Ürünleri Araştırma Enstitüsü ve Kanada Sağlık Araştırma Enstitüleri Süt Çiftçileri tarafından finanse edildi. Araştırmada sağlıklı obez olan 90 kadından oluşan üç grup karşılaştırıldı. Gruplar dört ay boyunca egzersizle birlikte farklı miktarlarda protein ve süt tüketti. Araştırma sonunda protein ve süt ürünleri tüketimi az olan kadınlarda kilo kaybı ve kas oluşumunun da az olduğu gözlendi. Zihinsel performansınızı sütle arttırın Günde en az bir süt ürünü tüketilmesi akıl yürütme, görseluzamsal bellek, organizasyon ve çalışma belleği gibi zihinsel fonksiyonlarda önemli iyileşme sağlıyor. n ABD'de yaklaşık 1.000 kişi ile gerçekleştirilen bilimsel bir çalışma, süt ürünleri tüketimi ile daha iyi zihinsel performans arasında ilişki olduğunu gösterdi. Güney Avustralya Üniversitesi ve Maine Üniversitesi'nden araştırmacıların gerçekleştirdiği çalışma, sağlanan bu yararların süt ürünlerinde bulunan D vitamini, fosfor ve magnezyum gibi besin içeriği ile bağlantılı olabileceğini ortaya koyuyor. Sonuçlara göre, günde en az bir süt ürünü tüketilmesi akıl yürütme, görsel-uzamsal bellek, organi- zasyon ve çalışma belleği gibi zihinsel fonksiyonlarda önemli iyileşme sağlıyor. Araştırmanın başkanlığını yürüten Georgina Crichton, günümüzde beslenme alışkanlıklarında olumsuz değişiklikler olduğunu belirterek, "Beslenmeye bağlı olarak tüketilen enerji miktarının artması obezite riskini arttırıyor, bunun yanında da yetersiz besin alımı endişe verici boyuta ulaşıyor. Süt ve süt ürünlerinin tüketimi hem bu tür beslenme sorunlarının giderilmesinde hem de beynin zihinsel fonksiyonlarının arttırılmasında önemli bir rol oynuyor” diyor. süthattı sayı 7_Layout 1 26.10.2011 18:19 Page 17 suthattı Kasım - Aralık 2011 Sayfa Beslenme ‘Yeni nesil’ süt ve süt ürünleri Günlük sütün ömrü uzadı n Cornell Üniversitesi ve Sütçülük Araştırma Enstitüsü, ABD süt ve süt ürünleri endüstrisini ve inovasyon hattını güçlendirmek amacıyla süt ve süt ürünleri araştırma ortaklığı konusunda Kuzeydoğu Sütçülük Araştırma Merkezi (NEDFRC) ile anlaştı. n Koç grubuna bağlı Tat Konserve çatısı altında faaliyet gösteren SEK, 4 milyon avroluk yeni ambalajlama yatırımıyla, günlük sütün, soğuk ortamda 5 gün olan saklama süresini 10 güne çıkartmayı başardı. Cornell Üniversitesi’nin New York Ithaca Kampüsü’nde yer alan merkez, içme sütü ve süt ürünü bileşenleri araştırmalarına yoğunlaşacak. Her iki araştırma alanı, ABD Süt ve Süt Ürünleri İnovasyon Merkezi’ne bağlı olan ABD Sütçülük Araştırma Enstitüsü için önceliğe sahip. Ayrıca Cornell’de de “yeni nesil” süt ve süt ürünleri bileşenlerinin oluşturulmasına yardımcı olmak amacıyla süt tozu kalitesinin geliştirilmesine yönelik uygulamalar yapılacak ve teknik destek sağlanacak. Çalışmanın amacı, süt ve süt ürünleri Ar-Ge kaynaklarını en iyi şekilde kullanmak için koordineli bir ulusal araştırma programı sağlamak. Sütçülük Araştırma Enstitüsü Başkanı Gregory Miller, “Cornell Üniversitesi; süt tozu, süt, filtrasyon ve gıda güvenliği konularında uzmanlığa sahip. Onlarla ortaklık kurmaktan memnuniyet duyuyoruz” diye konuştu. Tetra Pak’ın sağladığı yeni paketleme teknolojisiyle raf ömrü 10 güne çıkan günlük sütün soğuk ortamda muhafaza edilmesi gerektiğine dikkat çeken Tat Konserve Genel Müdürü Güçlü Toker, artık markayla özdeşleşen cam şişedeki günlük sütlerin satışına da devam edeceklerini söyledi. Dünyada her yıl tüketilen 121 milyar litre sütün %65’inin günlük süt olduğunu vurgulayan Toker, Türkiye de ise yıllık tüketilen 1 milyar litre sade sütün sadece %5’nin günlük süt olduğuna dikkat çekti. Toker, dünyada yılda kişi başına ortalama 13 litre, gelişmiş ülkelerde ise 100 litre olan günlük süt tüketiminin Türkiye’de 0,6 litrede kaldığının altını çizdi. Genel müdür Toker, oranın düşük olmasının önde gelen nedenlerini 17 toplama, saklama ve lojistik koşullardaki zorluklar olarak sıraladı. SEK’in, gelişmiş ülkelerde yapılan teknolojik yatırımı gerçekleştirerek bu sorunu çözdüğünü, amaçlarının Türkiye’nin en ücra köşesine kadar bu ürünü satabilmek olduğunu vurgulayan Toker, “Yeni üründe cam şişeyi çözüm ortağımız Tetra Pak ile geri dönüşümü olan çevreci bir ambalaja çevirdik. Günlük sütün de pazar payını büyütmeyi hedefliyoruz” dedi. Tetra Pak Orta Doğu Bölgesi’nden sorumlu Başkan Yardımcısı Francis Goodenday ise cam şişe ambalaja göre yeni ambalajın hem dolum hem de malzeme bakımından daha ileri bir teknolojiyle sahip olmasının, içerisindeki ürünün raf ömrünü olumlu yönde etkilediğini söyledi. Yeni ambalajın çevreci bir ürün olduğunu belirten Goodenday, ürünün %70 karton, %30 da geri dönüştürülebilen plastikten üretildiğini kaydetti. Yeni SEK Günlük Süt, 500 ml ve 1 litrelik özel ambalajlarla tüketicilerin beğenisine sunuldu. Güçlü Toker Tat Konserve Genel Müdürü “Yeni üründe cam şişeyi çözüm ortağımız Tetra Pak ile geri dönüşümü olan çevreci bir ambalaja çevirdik. Günlük sütün de pazar payını büyütmeyi hedefliyoruz.” süthattı sayı 7_Layout 1 26.10.2011 18:19 Page 18 18 Sayfa Kasım - Aralık 2011 suthattı İnovasyon Sü t t e y e n i l i k Süt Ürünleri İşleme Teknolojisindeki Gelişmeler Prof. Dr. Atilla Yetişemeyen Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Süt Teknolojisi Bölümü Öğretim Üyesi “Bugün artık neredeyse orta ölçekteki süt fabrikalarının da UHT n Ülkemiz süt sanayinde makineleşme ve otomatizasyon bakımından 6-7 yıldır önemli gelişmeler yaşanıyor. Özellikle yüksek süt işleme kapasitesine sahip, modern süt fabrikaları, bu iyileşme trendini yakaladılar ve ciddi yatırımlar yapıyorlar. Orta ve küçük ölçekli işletmeler ise sınırlı sermayeleri nedeniyle bu bağlamda henüz yeterli ivmeyi gösteremedi. Süt sanayinde makineleşme, son yıllarda daha çok UHT sterilizatörler, çeşitli peynir üretim hatları, evaporatörler (koyulaştırıcılar)/ spray dryer (sprey kurutucular) ve ambalajlama-paketleme makineleri yönünde oldu. Bunun yanında orta ve büyük ölçekteki süt fabrikaları daha ziyade hijyenik nedenler ve Avrupa Birliği (AB) yönetmeliklerine uygunluk amacıyla işletmenin iç ve dış restorasyonu, satış araçları filosu ile süt toplama tankerleri konusunda yatırım ve yenilenme çalışmaları yapıyorlar. süt üretimi yaptıkları ve pazarda yer aldıkları görülüyor.” Süt fabrikaları genel anlamda proses gelişimi ve buna bağlı makineleşme alanında gözle görülür bir gelişme gösterirlerken, ne yazık ki aynı performans süt hayvancılığında, süt sağım sistemlerinde, çiğ sütün soğutulması, depolanması ve sütün toplanması ve işletmelere ulaştırılmasında görülmedi. Bu da doğallıkla çiğ süt kalitesini olumsuz etkiliyor. Diğer bir deyişle, çiğ sütün çiftliklerde elde edilip fabrikalara ulaştırıldığı kırsal alan hattındaki hijyen ve makineleşme ile sütün ürünlere işlendiği işletme içindeki modernizasyon ve makineleşmedeki gelişme aynı değil. Burada büyük süt fabrikalarının son zamanlarda kullandıkları ve ilgi duydukları yeni proses ve makineleşme konusunda birkaç örnekten kısaca söz etmek istiyorum: Bunların başında UHT sterilize sistemlerinin son 7-8 yıl içinde işletmeler tarafından yaygın bir biçimde kullanılması geliyor. 7-8 yıl öncesine kadar piyasada yaklaşık 10 civarında UHT süt markası var iken, bugün bu sayı 15’i aşmış durumda. Bugün artık nerdeyse orta ölçekteki süt fabrikalarının da UHT süt üretimi yaptıkları ve pazarda yer aldıkları görülüyor. UHT süt üretimindeki artış doğal olarak son yıllarda içme sütü tüketimini arttırdı. 10 yıl öncesine kadar Türkiye’de günlük kişi başına düşen işlenmiş-ambalajlı içme sütü tüketimi ortalama 20-22 ml civarında iken, son yıllarda bu değer yaklaşık 28-30 ml’ye çıktı. Alcip ile çevre ve işletme maliyetleri önemli ölçüde düşürülürken insan hatası riski en aza indiriliyor. n Yerinde temizleme (CIP) konusunda yeni bir otomasyon platformu oluşturan Tetra Pak, Tetra Alcip ile önemli bir yatırıma da imza atmış oldu. Sistem, alternatiflerine göre hassasiyeti önemli ölçüde artırırken gıda ve içecek üreticilerine gelişmelerin yanında ambalajlama makinelerinde de çok ciddi yatırımlar yapılıyor. Yasal zorunluluklar ve pazarlamada ve satış noktalarında müşteri ilgisini çekebilme çabaları; fabrikalar için yeni-modern ambalajlama makinelerini zorunlu hale getiriyor. Bu gereklilik, yerli ambalaj makine sanayinin de gelişmesinin önünü açtı. Özetle, ülkemizde süt ürünleri işleme teknolojilerindeki gelişme trendleri başta da ifade ettiğim gibi iyi bir yolda... Bu teknolojik gelişimi izleme ve kullanma yarışında büyük ölçekteki süt fabrikaları daha iyi performans gösteriyorlar. Küçük ve orta ölçekteki işletmelerimizin de bu hıza ulaşmasıyla kalite standardı ve tüketici güvenirliği yüksek süt ürünlerinin daha çok üretilebileceğine inanıyorum. Süt t o z u , k az ei n at g i b i süt k ök en l i t o z ür ün l er , u n l u m am u l l er v e çi k o l at a san ay i n d e sık ça Bir başka gelişme ise son yıllarda peynir üretim hatlarında önemli ilerlemelerin olmasıdır. Özellikle büyük ve orta ölçekteki süt fabrikaları, çeşitli peynirlerin üretimlerinde prosesteki bir veya birkaç aşamaya veya prosesin tümüne dönük olarak yeni-modern makinelere veya makineler dizinini fabrikalarında kullanıyorlar. Proses gelişimi ve teknolojik gelişmenin olduğu diğer önemli bir alan koyulaştırma ve kurutma tesisleri. Türkiye’de bir çok Düşük maliyetle tavizsiz temizlik Yerinde temizleme yapan Tetra büyük süt fabrikası, yan ürünlerden peyniraltı suyu ve yağsız sütü kurutmak amacıyla evaporatör ve sprey kurutuculara sahipler. Hatta mevcut bazı fabrikalar, genellikle toz ürün (başta peyniraltı suyu tozu, yağsız süt tozu ve laktoz) üretmek amacıyla kurulmuşlar ve peynir işletmelerinden peyniraltı suyu topluyorlar. Diğer yandan peyniraltı suyu tozu, yağsız süt tozu, serum protein tozu, kazeinatlar gibi süt kökenli toz ürünler, unlu mamuller, bisküvi ve çikolata sanayinde katkı veya harç maddesi olarak kullanılıyor. Türkiye’de unlu mamuller ve çikolata sanayinin önemli ölçüde gelişmiş olması doğal olarak bu tür toz ürünler ihtiyacını da arttırıyor. Türkiye’de süt teknolojisinde makineleşme ve proses uygulamaları alanındaki daha düşük işletme maliyeti sağlıyor. Tetra Alcip, aynı zamanda gıda güvenliği konusunda da önemli adımlar atıyor ve insan hatası riskini de azaltıyor. Dünya genelinde 1600’den fazla Tetra Alcip ünitesinin kurulduğunu belirten Tetra Pak AB’nin Süt Ürünleri & İçecek Sistemleri Genel Müdürü Paul Wirtz, şunları söyledi: “Yeni akıllı otomasyon platformu, operasyonu sürekli olarak en yüksek performans seviyelerini sağlayacak şekilde ayarlar. İşin bitirilmesi için gereken en doğru zamanda, optimum su ve deterjan miktarlarını kullanır. Su kullanımını %21, deterjan kullanımını ise %7 azaltarak çevreye etkisini ve maliyeti düşürür. İşletme maliyetlerine getirdiği önemli tasarruflar sayesinde kısa geri ödeme süresi sağlar. ” “Daha taze” lezzet için n Dean Foods iştiraki olan WhiteWave Foods şirketi, Ohio'da yaptığı deneme çalışmasının ilk geribildirimine göre filtrelenmiş sütün Amerikalı tüketicilerin beğenisini kazandığını açıkladı. Florida, Jacksonville'de üretilen Simply Pure Milk adlı sütün, Ağustos ayı başlarından bu yana Columbus, Ohio bölgesinde yaklaşık 125 mağazada deneme satışı yapılıyor. WhiteWave Foods İnovasyon Direktörü Linda Zink, Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) üretim yapan birkaç "bölgesel filtrelenmiş süt ürünü markası" olmakla birlikte, WhiteWave’in Simply Pure ile ilk ince filtrelenmiş ulusal süt markasını oluşturmak konusunda iddialı olduğunu belirtiyor. Zink, Simply Pure’in satışı açısından en önemli noktanın daha taze bir tat ve pastörizasyondan önce yapılan filtreleme işlemi sırasında sütün saflaştırılması olduğunu kaydederek, şunları söylüyor: “Simply Pure'a uygulanan ince filtreleme ile işlenmemiş sütteki, besin değeri olmayan maddeler ve hücresel materyaller gibi somatik hücreler temizleniyor. Bunların temizlenmesi, tüketicilere daha lezzetli taze süt sunulması anlamına geliyor.” Tüketicinin beğenisini kazanan Simply Pure'un daha güvenli olduğunu söylemediklerini vurgulayan Zink, ince filtreleme işleminin sadece sütte doğal olarak bulunan maddelerin temizlenerek süte taze ve lezzetli bir tat verdiğini söylediklerini belirtiyor. süthattı sayı 7_Layout 1 26.10.2011 18:19 Page 19 suthattı Kasım - Aralık 2011 Sayfa Çiftlik 19 Üç sığır hastalığı genetik kökenli ABD Tarım Bakanlığı (USDA) araştırmacıları, milyar doları aşan önemli maliyetlere neden olan kombine göz nezlesi, toynak enfeksiyonu ve sığır solunum hastalığının genetik kökenli olduğunu belirledi. n USDA Tarımsal Araştırmalar Servisi (ARS) ve Hayvan Araştırmaları Merkezi uzmanları, sığır kromozomunda göz nezlesi, toynak efeksiyonu (foot rot) ve solunum yolu enfeksiyonu gibi en sık görülen bakteriyel hastalıklarla ilişkili olan bir nokta keşfettiler. Sığır ölümlerinin %75’inden sorumlu olan solunum yolu hastalıkları, ABD’de sığır üreticileri için yıllık 1 milyar doları aşan ekonomik kayıplara neden oluyor. Göz nezlesinin tahmini yıllık maliyeti 150 milyon dolar olurken, toynak enfeksiyonu ise hayvan başına 120 ile 350 dolar arasında değişen maliyetler getiriyor. ARS Çifttırnaklı Hayvan Hastalıkları ve İmmünoloji Araştırma Birimi Araştırma Lideri ve Hayvan Araştırmaları Merkezi genetik uzmanı Eduardo Casas, sığırların genetik yapısını hastalıklara karşı direnç ve toleransla olan ilişkisi açısından inceledi. Casas ve ekibi, kombine göz nezlesi, toynak enfeksiyonu ve sığır solunum hastalığı gibi hastalıkların genel patojenik oluşumlarını inceledi. Yapılan ayrıntılı incelemeler sonucunda 20. kromozomun genetik belirteçlerinin bu hastalıklarla ilişkili olabileceği saptandı. Hastalıktan sorumlu genetik belirteçlerin belirlenmesiyle birlikte, sığırlarda hastalıklara karşı direnci arttırmada ve bu hastalıkların neden olduğu ekonomik kaybı azaltmada önemli mesafe kaydedileceği belirtiliyor. Kuru dönem beslemesi Süt sığırlarında kuru dönemde uygulanacak besleme programı, ineğin gelecek laktasyona hazırlanması içindir ve çok önemlidir. n Süt sığırlarından beklenen verim ancak, gereksinim duydukları büyük miktarda besin maddelerinin sağlanmasıyla elde edilebilir. Süt sığırlarının besin madde gereksinmeleri doğumla birlikte başlayan süt verim döneminin kuruya çıkıncaya kadar geçen süreçte büyük değişim gösterir. Teorik olarak bir süt sığırı, doğumu takiben 305 gün süreli süt verim dönemine (laktasyon) girer ve bunu takiben 60 gün süreli kuru döneme alınır. Süt verim döneminin en geç 90. gününde gebe kalır ve gebelik, 280 gün sonunda doğumla sonlanır. Böylece bir yıllık süreç içinde hayvan 305 gün sağılır, 60 gün kuruda kalır. Bu süreç sonunda, yaklaşık 305 gün boyunca sağılan süt ile bir buzağı, o yıla ait toplam verimi oluşturur. Bu bir yıllık süreç, fizyolojik değişimler, süt verimi/ kalitesi ve yemleme/beslenme özellikleri açısından 5 döneme ayrılır. Bu dönemler içinde kuru dönem beslemesi özel önem taşır. 60 gün süreli bu dönem, ilk 40 gün ve son 20 gün olmak üzere birbirini takip eden iki ayrı dönemde incelenir ve bu dönemler besin madde gereksinimi ve yemleme pratiği bakımından bazı farklılıklar taşır. Klasik Kuru Dönem Sığır h ast al ık l ar ı b üy ük ek o n o m i k k ay ıp l ar a n ed en o l u y o r Y ap ıl an ay r ın t ıl ı i n cel em el er so n u cu n d a sığır d ak i 20. k r o m o z o m u n g en et i k b el i r t eçl er i n i n sığır h ast al ık l ar ıy l a i l i şk i l i o l ab i l eceği sap t an d ı. Türkiye'de ilk robotlu sağım Türkiye’nin ilk robotlu sağım sistemli çiğ süt üretim tesisi, Sarp Hayvancılık tarafından Tekirdağ’ın Saray ilçesine bağlı Göçerler Köyü’nde kuruldu. n 10 milyon TL’lik yatırımla kurulan ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker tarafından açılan tesiste, Türkiye’nin ünlü süt markaları için süt üretimi gerçekleştirilecek. 41 bin dönüm arazi üzerine kurulu 498 büyükbaş hayvan kapasiteli tesiste yemleme, sağım, gübre ve kaba yem üretimi de yapılacak. Türkiye’nin ilk robotla sağım yapılan çiğ süt üretim tesisini kurduklarını belirten Sarp Hayvancılık Yönetim Kurulu Başkanı Cüneyt Özgümüş, şunları söyledi: “Bu yatırımımızı Tarım Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Ziraat Banka- Kuru dönemde uygulanacak besleme programı, ineğin gelecek laktasyona hazırlanması içindir. Bu dönemde hayvana verilecek kaba yem miktarı, hayvanın canlı ağırlığının %1’i olacak şekilde ayarlanmalı ve böylece rumen fonksiyonları dinamik tutulmalıdır. Besin madde gereksinmesinin geri kalan kısmı ise yoğun karmalarla karşılanmalıdır. Geçiş yemlemesi sı destekleriyle gerçekleştirdik. Tesisimiz 4 adet robotlu sistemle faaliyet gösterecek. İnsan eli değmeden hijyenik koşullarda süt üretimine başladık. Bu sağım sistemiyle 7 gün 24 saat sağım yapılabilecek tesiste, 256 adet büyükbaş sağmal hayvandan yıllık 2 milyon 950 bin litre çiğ süt üretimi yapılması öngörülüyor. İşletmede çiğ süt üretiminin yanı sıra besi hayvanı üretimi, düve, gebe düve, gübre ve yem üretimleri de yapılacak. Arazilerimizde büyükbaş hayvanların beslenmesine yönelik silajlık, mısır, yonca, buğday, arpa ve benzeri yem bitkilerini de yetiştiriyoruz.” ğumdan 21 gün önce başlamalıdır. Kuru dönem geçiş yemlerinde hayvan başına günde 6 gram niasin ilavesi ile doğum sonrası ketosiz riski minimize edilebileceği gibi kuru madde alımında görülebilecek düşme de engellenebilir. Doğumdan bir hafta önce hayvan başına günde 0.25-0.50 kg propylen glycol içirilmesi, karaciğer yağlanmasını önleyici, kan şekerini yükseltici ve ketosiz riskini azaltıcı etkiye sahiptir. Prof. Dr. Hasan Rüştü Kutlu Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü Bilindiği gibi süt humması veya diğer adıyla doğum felci, süt ineklerinde doğum sonrası sıklıkla görülen metabolik hastalıkların başında gelmektedir. Bilimsel çalışmalar, süt hummasının kuru dönemin son 3 veya 2 haftasında uygulanacak negatif iyon içeren rasyonla gerçekleştirilen “Anyonik besleme” uygulaması ile önlenebileceğini; yem katyon-anyon farkının sıfırın altında (-150/-50 arasında) olması gerektiğini göstermiştir. Kuru dönem geçiş yemlerine ayrıca, rumen koşullarını iyileştirmek ve selüloz sindirimini uyarmak amacıyla günde hayvan başına 100 gram canlı maya katkısı yapılabileceği gibi, organik formda iz mineral premiksleri ile de inek ve fötüs sağlığı desteklenmelidir. “Süt sığırlarının besin madde gereksinmeleri, doğumla birlikte başlayan süt verim döneminin kuruya çıkıncaya kadar geçen süreçte büyük değişim gösterir.” Bu dönem içinde önerilen bir diğer uygulama da omega-3 yağ asitleri ile rasyonların desteklenmesidir. Hayvan başına günde 150-160 gr omega-3 yağ asitlerince zengin balık yağı kullanımı, doğum sonrası üreme organlarının hızla normal fonksiyonuna dönmesi, doğum sonrası tohumlamada başarının artırılması, tekrar gebeliğin sağlanması bakımından önemlidir. Gebe hayvanın klasik kuru dönem yeminden, laktasyon başında verilen erken dönem süt yemine alıştırmak ve hayvanı laktasyona hazır hale getirmek için kullanılan geçiş dönemi yemi ile gebeliğin son 20 gününde yapılan modern yemleme yöntemidir. Bu yemleme özellikle doğumu takiben oluşması muhtemel metabolik rahatsızlıkların önlenmesi için ayrıca önemlidir. Kuru dönem geçiş yemlemesinde elde edilecek başarı, temelde bu döneme uygun besin madde gereksinimlerini karşılayacak rasyonların kullanılmasına bağlıdır. İdeal koşullarda kuru dönem geçiş yemlemesi, uygun rasyonlarla do- Süt sığır l ar ın ın b esl en m esi Süt sığır l ar ın d an b ek l en en v er i m i n al ın m ası, g er ek si n i m d u y d u k l ar ı b esi n m ad d el er i n i d o ğr u z am an d a al m al ar ın a b ağl ı. süthattı sayı 7_Layout 1 26.10.2011 18:19 Page 20 20 Sayfa Kasım - Aralık 2011 suthattı Çevre Süt çiftliklerinden temiz enerjiye yatırım Yeşil büyüme için elele İklim değişikliğiyle mücadele arayışlarında gözler Aralık 2011’de Durban’da yapılacak BM Taraflar Konferansı 17’ye (COP17) çevrilmiş durumda. BM, küresel yeşil büyüme için iş dünyası, hükümetler ve finansörler ile çalışmaya hazır olduğunu açıkladı. İn g i l t er e v e Gal l er süt çül ük sek t ör ü, y en i l en eb i l i r en er j i y at ır ım l ar ın a h ız v er i y o r . Bankacılık grubu Barclays’in araştırmasına göre İngiltere ve Galler'de süt üreticilerinin çoğu, önümüzdeki yıl içinde yenilenebilir enerji projelerine yatırım yapmayı planlıyor. n Ekim ayı başında Birmingham’da gerçekleştirilen Sütçülük Etkinliğinde Barclays’den yapılan açıklamada İngiltere ve Galler’de süt üreticisi çiftçilerin çoğunun güneş ya da rüzgar enerjisi projeleri uygulamayı planladığı belirtildi. Bu projelerde çiftçilere yardımcı olmak için 100 milyon sterlinden fazla bir fon ayıran bankadan yapı- lan açıklamada, çiftçilerin sadece %9’unun anaerobik arıtma projeleriyle, %3’ünün de bunun yanı sıra yenilenebilir biyokütle enerjisiyle de ilgilendiğini belirtti. Araştırmada her ölçekten çiftçilerin bu yatırımları, enerji maliyetlerini düşürmek, para tasarrufu yapmak ve daha sürdürülebilir hale gelmek amacıyla yapmayı planla- dıkları ortaya kondu. Barclays’in Ulusal Tarım Uzmanı Euryn Jones, "Yenilenebilir enerji alanında projeler başarıyla devam ediyor. Bu da daha fazla çiftçinin yatırım yapması için güven ortamı oluşturmaktadır” dedi. İngiltere ve Galler sütçülük sektörünün yenilenebilir enerji yatırımının, rüzgar enerjisi için 230.000 pound, güneş enerjisi için 182.000 pound, anaerobik arıtma için 492.000 pound, hidro elektrik için 776.000 pound ve biyokütle için 38.000 pound olması bekleniyor. n Birleşmiş Milletler 17. Taraflar Konferansı öncesinde 11 Ekim’de Danimarka’nın başkenti Kopenhag’da toplanan Küresel Yeşil Büyüme Forumu (3GF)’na Danimarka Başbakanı, BM Genel Sekreteri ile Kenya, Etiyopya, Meksika, Güney Kore, Güney Afrika ve Türkiye’den bakanlar ve 200’ün üzerinde firma katıldı. Foruma ev sahipliği yapan Danimarka’nın yeni Başbakanı Helle ThorningSchmidt, yeşil büyüme için yeni yollar geliştirilmesi ve yeni kamuözel sektör ortaklıkları kurulması için bir platform oluşturulması ihtiyacını vurguladı. BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon da kamu-özel sektör ortaklıklarının önemini belirterek bunun için çok uygun bir platform olarak Kü- Bu say f a T ük et i ci v e Çev r e Eği t i m V ak f ı k at k ıl ar ıy l a h az ır l an m ışt ır . resel Yeşil Büyüme Forumu’nu önerdi. Ban, konuşmasında, “Birleşmiş Milletler yeşil büyümeyi teşvik için hükümetler, işletmeler ve yatırımcılar ile çalışmaya hazır" mesajını verdi. Forum, yenilenebilir enerji, enerji verimliliği, finans ve küresel yeşil büyüme için temiz ulaşım konularındaki çalıştaylarla devam etti. Forum sonrası yapılan açıklamada; Forumdan çıkan sonuçların, daha sonra dünya çapında gerçekleştirilecek olan G20, BNM İklim Değişikliği Konferansı (NFCCC COP17), Temiz Enerji Bakanlar Toplantısı, Rio +20 ve 3-4 Aralık 2011 Dünya İklim Zirvesi gibi üst düzey politik süreçler, görüşmeler ve forumlarda ele alınacağı bildirildi.