Perşembe, 26 Haziran 2008 - Prizrenliler Kültür ve Yardımlaşma
Transkript
Perşembe, 26 Haziran 2008 - Prizrenliler Kültür ve Yardımlaşma
Hafýz Fethi, ilk defa Yeni Dönem’de Uzun zamandan beri araþtýrma tefrika yazýlarý ile kamuoyunun dikkatini çeken Araþtýrmacý Gazeteci Yazar Raif Výrmiça bu kez de yeni bir ilke imza atarak, unutulmuþlukta olan son divan þairlerimizden Hacý Hafýz Ahmet Fethi Efendi’yi gün yüzüne çýkararak hayatýndan ve eserlerinden örnekler sergilemekle deðerlendirmelerde bulunmaktadýr. Birkaç sayı devam edecek olan yazı dizisi ilkleri ve yenilikleri içinde barındırıyor. Schefer: Kosova Savunma Güçleri ordu olmayacak” Sayfa 14’te KOSOVA TÜRKLERÝNÝN ÝLK BAÐIMSIZ GAZETESÝ SAYI: 433 YIL: 10 Perşembe , 26 Haziran 2008 Fiyatý: KDTP Prizren Şubesi seçim toplantısı Pazar günü saat 11:00’de 22 Haziran tarihinde “Cemayli Berişa” Kültür Evi salonunda yapılması planlanan Kosova Demokratik Türk Partisi (KDTP) Prizren Şubesi Seçim toplantısı katılımın az olması yüzünden ertelendi. Prizren Şubesinin hafta içi düzenlenen toplantısında ertelenen seçimlerin 29 Haziran saat 11:00 yapılması yönünde karar alındı. P arti üyelerinin seçim toplantısına katılımın az olduğu ve toplantının yapılabilmesi için gerekli çoğunluğun orada olmadığı uyarısından ardından yapılan oylamada oy çoğunluğu ile KDTP Prizren Şubesi Seçim Toplantısının ileri bir tarihe ertelenmesi karara bağlandı. 23 Haziran Pazartesi akşamı KDTP Prizren Şubesinde yapılan toplantıda, alınan karara göre, Kosova Demokratik Türk Partisi Prizren Şubesi Seçim Toplantısı 29 Haziran 2008 tarihinde - Pazar günü Saat 11:00’de “Cemayli Berişa” Kültür Evi Salonu’nda yapılması kararlaştırıldı. Seçim Toplantısı’nda üyelerin oylamasına sunulacak gündem önerisinde şu noktalar yer alıyor: 1. Divan Başkanlığı'nın Seçilmesi, 2. S e ç i m Komisyonun Seçilmesi, 3. Misafirlerin Selamlama Konuşmaları, 4. Aday Listesinin Açıklanması ve Adayların Tanıtımı; 5. Raporun Okunması; 6. Raporla İlgili Tartışma, 7. Oylama, 8. Seçim Komisyonun Raporu. Yayınlanan basın bildirisinde, “Süreci kolaylaştırmak için tüm üyelerimizin Salon girişinde açılacak olan listeleri imzalamaları rica olunur” deniliyor. Aday listesi sayfa 14’te UNMIK’in geleceği masaya yatırıldı Kosova’da özellikle de Anayasanın yürürlüğe girmesi ile karmaşaya dönem uluslararası toplumun Kosova’da ki temsliyetinin çözümü Güvenlik Konseyi toplantısında ele alındı. Genel Sekreterin UNMIK’in Kosova’daki geleceği ile ilgili önermiş olduğu öneri, Sırbistan ve Rusya’nın tepkisi ile karşılaştı. Haber sayfa 2’de Haber sayfa 3’te Solana formülü açıkladı Avrupa Birliği’nin üst düzey görevlisi Solana, “EULEX için Güvenlik konseyi karar almasa BM Genel Sekreteri Mun alacaktır” diye konuştu. Haber sayfa 3’te Kosova Türk Taburu ve BALTAM’dan yeni bir yayın daha Kosova’dan Çanakkale’ye adlı 150 sayfalık çalışmada bilimsel araştırmalar, makaleler, anılar, şiirler, anma törenleri ve belgeler yer alıyor. Haber sayfa 16’da Srebrenica için toplu davalar başladı Bosna Savaşı’nda 1995’teki Srebrenitza katliamında yakınlarını kaybeden 6 bin kişi, Hollanda ve BM hakkında toplu dava açtı. Haber sayfa 10’da Kosova Perşembe, 26 Haziran 2008 UNMIK’in geleceği masaya yatırıldı B Khalillzad: “Sekreterin planını destekliyoruz” M Güvenlik Konseyi Cuma günü Kosova’yı, özellikle de Kosova’da UNMIK’in yeniden düzenlenmesini masaya yatırdı. UNMIK’in geleceğinin ele alındığı toplantıda Cumhurbaşkanı Fatmir Seydiu, Sırbistan Cumhurbaşkanı Boris Tadiç, BM Genel Sekreteri Ban Ki Mun ve diğer Güvenlik Konseyi üyeleri hazır bulundular. Toplantıyı konseyin, Haziran dönem Başkanı ABD Büyükelçisi Zalmay Khalilzad yürüttü. Seydiu: “Sırbistan ile komşular olarak görüşmeye hazırız” BM Güvenlik Konseyi toplantısına ilk defa Kosova Cumhurbaşkanı sıfatı ile katılan Fatmir Seydiu, Kosova’nın bağımsızlığının bölgenin geleceği için tek ve tartışılma çözüm olduğunu tekrarladı. Kosova vatandaşlarının Genel Sekreterin UNMIK’in yeniden örgütlenmesi çalışmalarını desteklediklerini belirten Seydiu, BM Kosova’da belli bir süre daha kalacağını, AB ise göreve başlamaya hazır olduğunu söyledi. Priştine’nin istikrarın sağlanması için Belgrat ile görüşmelere her zaman hazır olduğunun altını çizen Seydiu, “Cumhurbaşkanı olarak sürekli topluluklara özellikle de Sırplar ile bir araya gelişlerimde Sırbistan’ın parçalanma siyasetinin ne kadar zararlı ve tehlikeli olduğunu açıklıyorum. Sırbistan, yıllardan beri Kosova’nın iç işlerine karışma siyasetine ara vermeden devam etmektedir. Kendi seçimlerini Kosova’da da yapmaya kalkışarak, Kosovalı Sırpları ayrılık konusunda kışkırtmaya devam etmektedir. Bu siyaset BM’nin dokuz yıl önce Kosova’da inşasına başlamış olduğu çok uluslu toplumun oluşturulmasına karşıdır” diye konuştu. Mun: “Kosova gibi bileşik sorun görmedim” BM Genel Sekreteri Ban Ki Mun, 40 yıllık diplomasi kariyerinde Kosova gibi bileşik bir sorun ile karşılaşmadığını itiraf ederken, bu konuda gerçek bir çözümün gerekliliğine dikkat çekti. Kosova’da artık istikrarın hüküm sürmesinin en önemli amaçları olduğunu ifade eden Genel Sekreter, “Kosova’nın bağımsızlığı, Mitroviça’da şiddet olayları, Sırbistan’da 11 Mayıs’ta yapılan seçimler, yeni Kosova anayasasının yürürlüğe girmesi gibi olaylar şu an Kosova ve bölgedeki durumu büsbütün değiştirdi” diye konuştu. Kosova’da yeni anayasanın yürürlüğe girmesine de değinen BM Genel Sekreteri Ban Ki Mun, “Anayasanın yürürlüğe girmesi ila UNMIK’in görevinde değişmelerin yapılması gerekçesi ortaya çıktı. Kosovalı Sırplar ise Kosova yeni anayasasını kabul etmeyerek, Kosova’nın geleceği konusunda Priştine’den farklı düşündüklerini haykırmış oldular. Ama artık Kosova’da istikrarsızlık değil de istikrar hüküm sürmelidir. Bizim de temel gayemiz budur” diye konuştu. Son günlerde gündeme oturan Avrupa Birliği misyonları hakkında da açıklama yapan Mun, birliğin Kosova’da yeni yetkileri üsleneceğini belirtirken, tarih vermekten kaçındı ve “Bu konuda somut adımlar ilerleyen süreç içinde atılacaktır” dedi. ABD BM Örgütü bünyesindeki Büyükelçisi Zamlay Khalillzad konsey toplantısında yapmış olduğu konuşmasında BM Genel sekreteri tarafından UNMIK’in yeniden örgütlenmesini BM Güvenlik Konseyi’nin çok sayıda üyesi ile kendilerinin de desteklediğini söyledi. Kosova’nın bağımsızlık ile geleceğe yeni bir yelken açtığını ifade eden Khalillzad, “BM 1244 sayılı kararın Kosova’da UNMIK’in yeniden örgütlenmesi için siyasi ve hukuki destek vermektedir. Kosova’da 1999 yılındaki durum ile bugünkü durum arasında dağlar kadar fark mevcuttur. Bu yüzden de UNMIK’in yeniden düzenlenmesine ihtiyaç duyulmaktadır” diye konuştu. BM örgütünün bugüne dek Kosova’da büyük bir rol oynadığını ama bağımsızlık ilanından sonra artık başarılı olmayacağını ifade eden Khalillzad, Belgrat’tan Sırpların Kosova kurumlarına katılmalarına izin vermesi isteminde bulundu. Çurkin: “Kosova’nın bağımsızlığı hukuka aykırı” Tadiç: “Kosova’da değişiklik konsey kararı ile yapılmalı” BM Güvenlik Konseyi toplantısına katılan Sırbistan Cumhurbaşkanı Boris Tadiç, Kosova’da uluslararası toplumun temsiliyeti ve mevcudiyeti ile ilgili yapılacak her tür değişikliğin BM Güvenlik Konseyi kararı ile yapılması gerekliliğine dikkat çekti. Tadiç, BM Genel Sekreteri Ban Ki Mun Kosova’da BM örgütün yeniden örgütlenmesi ile ilgili kendisine gönderdiği mesajı eleştirirken, bu girişimi “Pirştine’de yetkilerin zorla alınması” olarak değerlendirdi. Rusya BM Büyükelçisi Vitaliy Çurkin, Kosova’nın bağımsızlığı tek taraflı olduğunu belirtirken, bağımsızlık ilanının BM Beyannamesine, uluslararası hukuka ve BM’nin 1244 sayılı karara karşı olduğunu söyledi. BM 1244 sayılı kararın bugünde yürürlükte kalması isteminde bulunan Çurkin, Kosova’da Avrupa Birliği’nin görev almasının 1244 sayılı karara aykırı olduğunu söyledi. Çurkin, “Kosova’da 2 UNMIK’in yeniden örgütlenmesi yanlış ve yasal dışıdır” dedi. Seydiu, Mun ile görüştü Güvenlik Konseyi toplantısı çerçevesinde New York’ta bulunan Cumhurbaşkanı Fatmir Seydi’u bulunduğu süre içinde BM Genel Sekreteri Ban Ki Mun ile Kosova’da UNMIK’in yeniden düzenlenmesi konusunu ele aldı. Yarım saat süren görüşmede Cumhurbaşkanı Fatmir Seydiu, Kosova’da mevcut durum, Kosova’nın geleceği, uluslararası toplumun çalışmaları hakkında bilgi veridi. Kosova’da UNMIK’in çalışmalarını başarılı olarak değerlendiren Cumhurbaşkanı Seydiu, bu misyonun kısa bir zaman içinde yeniden örgütlenmesi gerekliliğine dikkat çekti. Kosova’nın bağımsızlığını ilan ederek yeni bir sayfa açtığına dikkat çeken Seydiu, “Kosova Marthi Ahtisari’nin paket önerisine göre bağımsızlığını ve yeni anayasayı kabul etti. Kosova bu iki adım ile bağımsız bir devlet olabileceğini ve olması gerektiğini kanıtlamış oldu” diye konuştu. Diğer taraftan BM Genel Sekreteri Ban Ki Mun, Kosova yöneticilerinin Kosova’da yaşanan olumlu gelişmelere ön ayak oldukları için onlar adına Cumhurbaşkanı Fetmir Seydiu’ya teşekkür etti Kosova Cumhurbaşkanı Fatmir Seydiu’nun BM Genel Sekreteri Ban Ki Mun ile yaptığı görüşmede Dışişleri Bakanı Skender Hüseni de hazır bulundu. Seydiu Kosova’da döndü Kosova’da UNMIK’in yeniden düzenlenmesi konusunun görüşüldüğü BM Güvenlik Konseyi toplantısına katılan Cumhurbaşkanı Fatmir Seydiu Pazar günü Kosova’ya döndü. Priştine hava limanında gazeteciler açıklamada bulunan Seydiu, Kosova statüsü sona erdiğini ve dünyada Kosova’nın bağımsızlığı siyasetti günden güne destek kazandığını söyledi. Sırbistan ile hiçbir şekilde Kosova statüsü için görüşme kabul etmeyeceklerini belirten Seydiu, bu noktanın Kosova için artık noktalandığını söyledi. Kosova ile Sırbistan iki bağımsız ülke olarak aralarında bağımsız, egemen ve dostluk ilişkilerini geliştirmeleri gerekliliğine dikkat çeken Seydiu, “New York’ta yaptığım görüşmeler sırasında Kosova statüsü için Sırbistan’la hiçbir türlü görüşmeler yapılmasını kabul etmeyeceğimizi belirtim. Ahtisaari’nin paket önerisinden ortaya çıkan planı gerçekleştirmeye kararlıyız. Bunun kolay olmayacağı farkındayız, ama bu konuda kararlıyız” diye konuştu. 28 Haziranda Kosovalı Sırpların kuracaklarını duyurdukları Sırp Parlamentosu ile ilgili bir gazetecini sorusuna Seydiu, “Bizim için bu hiçbir değer taşımıyor” diye cevapladı. 3 Kosova UNMIK’in yeni patronu Kosova’ya ayak bastı Perşembe, 26 Haziran 2008 K osova UNMIK yeni yöneticisi İtalyan Lamberto Zannieri, Kosova’ya geldi. Zannieri, Kosova’ya gelişi ile ilgili düzenlediği ilk basın toplantısında Kosova’da paralel organların çalışmalarına son verme planı da beraberinde getirdiğini söyledi. Kosova’nın karşılaştığı en önemli sorunların başında paralel organların varlığına dikkat çeken Zannieri, “Bu konunun aşılması için birkaç önerim var. Ama bu önerilerin ne kadar başarılı olabileceğini bilmiyorum. Kurmaylarımla görüşmeden önce bununla ilgili konuşmak istemiyorum. Değerlendirme ardından önerilerin ne kadar etkili olabileceğini sonradan göreceğiz” diye konuştu. Şimdiye dek Kosova’da yönetici görevinde bulunan uluslararası yöneticilere kıyasen yenilikçi olacağını ifade eden Zannieri, “Görevimi benden öncekiler yöneticiler gibi değil, diğer bir yönde sürdürmek istiyorum. Ben kendimi BM örgütünün Kosova’da görevinin bir yenlikleşici olarak görüyorum. Bu görevimi yetkili makamları ile topluluklar ile işbirliği içinde yapacağım” iye konuştu. BM örgütü çatısı altında AB’ne Kosova’da yol aşma görevinde bulunacak olan İtalyan diplomat, “Bölgede Kosova’dan önce de görev yaptım. Kosova’da da AB ile çok sayıda sorunların çözülmesine katkıda bulunacağına inanıyorum. BM bu yönde gerekli yardımda bulunmaya hazırdır” diye konuştu. Kosova’da görevde bulunan uluslararası örgütlerinin etkinliklerine de değinen İtalyan diplomat Zannieri, “Kosova’da görevde bulunan tüm uluslararası örgütleri kendi görevlerini yerine getirmeye çaba sarf etmektedirler. Onların gelecekteki çalışmaları da bu yönde devam edecektir” diye konuştu. Kosova’da barış ve istikrarın sağlanmasının temel görevi olacağını ifade eden Zannieri, “Kosova’da barış ve istikrarın zedelendiğine inanmıyorum. Güvenliğin sağlanmasına, geçici dönemlerde daha çok önem verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Görev sürem boyunca istikrarın sağlanmasına noktasına odaklanacağımı açıkça ifade etmek istiyorum. Bu geçiş döneminde herkesin yapıcı olması gerekmektedir” diye konuştu. Kosova’da UNMIK’in yeniden örgütlenmesi hakkında açıklama yapmaktan kaçınan Zannieri, “Şu an detaya girmek için çok erken. Önce bazı noktaları araştırıp, var olan sorunları çözmemiz gerekiyor. Çalışmalarımızın başında topluluklar arasında sağlıklı ilişkilerin kurulması ve onların hak ve özgürlüklerinin korunması temel çalışacağımız alanların başında gelecektir” diye konuştu. Kendisini pratik bir kişi olarak değerlendiren İtalyan diplomat Zannieri, “Çalışmalarım botunca tarafsız kalmaya özen göstereceğim. Siyasi etkenler arasında dengeyi bulmaya çalışacağım” diyerek basın toplantısını noktaladı. Solana formülü açıkladı Avrupa Birliği’nin üst düzey görevlisi Solana, “EULEX için Güvenlik konseyi karar almasa BM Genel Sekreteri Mun alacaktır” diye konuştu. AB Dış Siyaset ve Güvenlik Yüksek temsilcisi Haviyer Solana Brüksel ziyaretinde bulunan Karadağ Başbakanı Milo Cukanoviç ile bir araya geldi. Kosova’da EULEX misyonu konusu ele alınan görüşmede Solana, BM Güvenlik Konseyi EULEX için karar almazsa bu kararı BM Genel Sekreteri Ban Ki Mun kendisinin alacağını söyledi. Solana, “Güvenlik Konseyi bu konuda karar alınmazsa artık sonuçta Genel Sekreter karar alacaktır. Bundan sonra da ayakta duracağız. BM kararı ile çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Bunun için BM Genel Sekreteri karar alacaktır. Biz ise bu kararı yerine getireceğiz” diye konuştu. Çizov: Konsey karar almalı RIA ajansı tarafından bir yayına katılan Rusya’nın Brüksel Büyükelçisi Vladimir Çizov, Kosova’da EULEX misyonunun göreve başlanmasına karşı olduğunu bir daha tekrarladı. Rusya’nın Avrupa Birliği’nin Kosova’da göreve başlanmasına karşı olmadığını belirten Çizov, ama bu misyonun BM Güvenlik konseyi kararı ve Belgrad’ın rızası olması gerektiğini söyledi. Kosova’da BM 1244 sayılı kararın yürürlükte olduğunu hatırlatan Çizov, UNMIK bu karara göre görevini sürdürmesi gerektiğini söyledi. Schefer: Kosova Savunma Güçleri ordu olmayacak” P azartesi günü Kosova ziyaretinde bulunan NATO Genel Sekreteri Jap de Hoop Schefer ziyareti çerçevesinde Cumhurbaşkanı Fatmir Seydiu, Başbakan Haşim Thaçi ve KFOR Komutanı General Kvasiye de Marnak ile bir araya geldi. NATO Genel Sekreteri Schefer, Cumhurbaşkanı Seydiu ve Başbakan Thaçi ile gerçekleştirdiği görüşme ardından yaptığı açıklamada son günlerde en çok merak edilen sorulardan birine cevap verdi. Schefer, yeni kurulacak Kosova Güvenlik Güçlerinin olmayacağı ifade ederken, bu gücün KFOR birlikleri çerçevesinde “özel ödevler” üstleneceğini söyledi. TMK birliklerinin dağıtılacağı da açıkça ifade eden Schefer, “NATO TMK birliklerinin dağıtılmasını ve Kosova Güvenlik güçlerinin kurmasını üslenecek. Bu bir ordu olmayacak, 2500 mensuptan ve 800 yedek askerden oluşacak. Bu birliğin özel görevleri olacaktır. NATO bu konuda karar almıştır ve bu karar gereği KFOR çerçevesinde çok uluslu bir güç oluşturulacaktır” diye konuştu. Belgrat’ın muhalefetine rağmen NATO’nun Kosova Güvenlik güçlerine eğitim vereceğini tekrarlayan Schefer, bundan dolayı Sırp ordusunun KFOR ile ilişkilerini donduracağına inanmadığını söyledi. Schefer, “Belgrat’taki dostlarımla sürekli temaslarda bulunarak almış olduğumuz bu kararı onlara izah ediyorum. Sırp dostlarıma NATO’nun bu yönde kararının değişmeyeceğini de bildirerek, kararlılığımızı açıkça onlara belirtiyorum” diye konuştu. Kosova Güvenlik güçlerinin kurulma aşamasının detaylarına girmekten kaçınan Schefer, “Bu oluşumun ne zaman oluşacağı ile ilgili tam bir zaman size söyleme durumunda değilim. Bu yeni başlayan bir süreçtir. Bunun ne zaman başlayacağı ve sona ereceği hakkında fikir beyan etmem doğru olmaz. Bu yüz- den de sadece bekleyin ve görün diyorum” diye konuştu. NATO güçlerinin Kosova’da görevini de sürdürmeye devam edeceğini belirten Schefer, “KFOR burada kendisine verilen görevini sürdürmek için çalışıyor. Kosova’da görevini icra etmesi için gerekli güce sahiptir. KFOR’un buradaki en önemli amaçlarının başında çoğunluğu ve azınlığı korumaktır” diye konuştu. NATO’nun Kosova’nın parçalanmasına karşı olduğunu tutumunu tekrarlayan Schefer, “KFOR Kosova genelinde görev yapmaktadır. Bunu her seferinde belirtiyorum. KFOR birlikleri görevini BM 1244 sayılı karara göre yapmaktadır” dedi. Uluslararası toplumun Kosova’da varlığına da değinen Schefer, BM, AB ve NATO arasında işbirliğin yapılması gerekliliğine işaret ederken, “Tranzisyon dönemimde uluslararası örgütler arasında işbirliğin yapılması önemlidir. Bu gün yetkililerle yaptığım görüşmeler ardından bu işbirliğinin tam anlamı ile gerçekleşeceğine şahit oldum. Kosova’nın yeniden örgütlenmesi KFOR için çok önemlidir. Belli bir zaman içinde UNMIK’in görev ve sorumlulukları azalacaktır. KFOR birlikleri görevi çerçevesinde çalışmalarını sürdürecek ve uluslararası örgütler ile işbirliğinde bulunmaya devam edecektir” diye konuştu. KFOR Komutanı General Kvasiye de Marnak, NATO Genel Sekreteri Schefer ile yaptığı görüşmede Kosova’da güvenlik hakkında bilgi verdi. Kosova 4 Rüker, Kosova’dan ayrıldı Profesyonel Türk halk dansları asamblesi kuruluyor Perşembe, 26 Haziran 2008 K osova’da UNMIK yöneticisi görevinde bulunan Alman diplomatı Yoakim Rüker iki yıl sürdürmüş olduğu görevinden ayrıldı. Priştine hava limanında gazetecilere veda konuşmasında bulunan Rüker, UNMIK’in bu hafta içinde yeniden düzenleneceğini müjdeledi. Rüker, “UNMIK’in bu hafta içinde yeniden düzenleme süreci başlayacaktır. UNMIK yeni düzenleme ile Kosova’da eskiye nazaran daha kısıtlı bir yetki ile görev yapacaktır. Çünkü BM Kosova’da daha yapması gereken çok şeyler vardır” diye konuştu. Kosova’da başarının sağlanmasının anahtarının hoşgörülü görüşmeler olduğunun altını çizen Rüker, “Kosova’ya geldiğim zaman uluslararası toplumun temel gayesi Kosova’da çok uluslu bir toplumun kurulmasıydı. Bu yönde büyük başarılar sağladık ama çalışmalarımızı sonlandıramadık. Bu konuda bundan sonra bütün sorumluluk topluluklara düşmektedir. BM örgütü bu uğurda Kosova’da yapıcı bir rol oynamaya hazırdır” diye konuştu. Kosova’dan ayrılmanın üzüntüsünü içinde barındırdığını belirten Rüker, Kosova’yı ve Kosova’da ki dostlarını asla unutmayacağını söyledi. Alman diplomatı olan Yoakim Rüker, Kosova’da görevini UNMIK IV kademe yöneticisi olarak başladı. Birkaç yıl bu görevi yürüten Rüker, Kosova’da özelleştirme sürecinde büyük katkıda bulundu. Rüker’in yönetiminde Kosova’da özelleştirme süreci başarıyla sürdü. Rüker iki yıldan beri de Kosova UNMIK Yöneticisi olarak görev yaptı. “Kosova’nın bağımsızlığı istikrarın kilidi” ABD Kosova Özel temsilcisi Frenk Vizner, ABD Dış Siyasetti Komitesinde Kosova ile ilgili bir tebliğ sundu. Kosova’nın bağımsızlığından sonra Balkan sınırlarının istikrara kavuştuğunun altını çizen Vizner, gelecekte Balkanların Avrupa ailesinde parlak bir geleceğe kavuşabileceğini söyledi. Vizner, “Kosova’nın bağımsızlığından sonra Balkanların sınırları belli oldu. Bu bölge Avrupa ailesine bağlı parlak bir geleceği içinde barındırıyor. Bağımsızlık ilanı ile Balkanlar hartası son olarak kalın çizgiler ile çizildi” diye konuştu. NATO’nun ABD ve Kosova için önemli olduğunun altını çizen Vizner, “Kosova’nın bağımsızlığının tanıması ile NATO bir adım daha ileri gidebilir. Bu birdenbire olmayacaktır. İki tarafta ülkede barış ve istikrarın sağlandığı inancına artık varmalıdır. Kosova güvenliğin sağlanması için bir gücün bulunmasına ihtiyaç duyulmaktadır. NATO bunun sağlanması için üzerine düşen görevi yürütecektir” diye konuştu. Kosova sorununun çözülmesinde en büyük engelin Sırbistan olmaya devam ettiğine vurgu yapan Vizner, Sırbistan’ın bu tutumun kendisini Avrupa reformlardan uzaklaştırdığını söyledi. Vizner, Kosova’nın bağımsızlığını kabul edilinceye ve siyasi kaosa son verinceye dek Sırbistan ile ilişkiler iyi olmayacağını söyledi. : 4 33 ý y a S KOSOVA TÜRKLERÝ’NÝN ÝLK BAÐIMSIZ GAZETESÝ Haftalýk gazete Sahibi ve Genel Müdürü: Mehmet BÜTÜÇ Yazı İşleri Müdürü: Sencar KARAMUÇO Ýç Haberler: Fevzi KARAMUÇO Kültür: Ýskender MUZBEG Yayýn Koordinatörü: Taner GÜÇLÜTÜRK Balkan ve Ankara Muhabiri: Erhan TÜRBEDAR Gilan Muhabiri: Celal MUSTAFA Mamuþa Muhabiri: Suphi MAZREK Muhabirler Koordinatörü: Enis TABAK Muhabir: Yüksel POMAK Spor: Ýsmail MAKASÇÝ, Abdülkadir BIYIKLI Mizanpaj: Eren BÜTÜÇ B ugüne kadar Kosova’nın tek resmi folklor asamblesi faaliyet gösteren olarak “Shota”dan mada yeni yasa tasarısıyla birlikte Türk profesyonel halk dansları gurubu da kuruluyor. KDTP Milletvekili Enis Kervan, yaptığı açıklamada hafta içerisinde düzenlenen Kosova Meclisi Eğitim ve Kültür Komisyonu toplantısında, (Kosova Türk Halk Dansları Asamblesi yani) profesyonel Türk halk dansları gurubunun kurulması önerisinin hazırlanan yasa tasarısına geçtiğini ve komisyon üyeleri tarafından oy birliğiyle kabul edildiğini bildirdi. Kervan, kurulacak profesyonel Türk Halk Dansları asamblesi bütçesinin yasa tasarısına göre %50’sinin belediye, %50’sinin de bakanlık tarafından karşılanacağını ifade etti. Kervan, profesyonel Türk halk dansları asamblesinin müdürü yanı sıra yönetim kuruluna sahip olacağı, asamble içerisinde yer alacak oyuncuların profesyonel olarak görev yapacağını belirtti. Kervan ayrıca, Kosova’nın profesyonel A Shota asamblesi yönetim kurulunda Türk topluluğunu temsilen bir üyenin de yer alacağını kaydetti. Merkezi kurumların belediyelerdeki mühürlerine Türkçe de ekleniyor Geçen hafta içerisinde düzenlenen Kosova Meclisi Topluluklar Komisyonu toplantısında, KDTP Milletvekili Enis Kervan’ın mücadelesi ve ısrarı üzerine, Kosova hükümeti merkezi kurumların mühürlerinde Türkçe’nin de yer alması önerisi yasa tasarısına geçti. Yasa tasarısına göre Kosova hükümeti merkezi kurumların belediyelerdeki merkezlerin mühürlerinde Türkçe yazısı da yer alacak. Komisyon, Milletvekili Kervan’ın Kosova hükümeti merkezi kurumların belediyelerdeki merkezlerin mühürlerinde belediyelerdeki resmi dillerin kullanılmasını oy birliğiyle kabul etti. Her iki yasa tasarısı önümüzdeki meclis oturumunda oylanacak. Kaidanov: “Kosova’nın AB’ye ihtiyacı var” BD Senatosunda konuşan ABD Kosova Eşgüdüm şefi Tina Kaidanov, Kosova bağımsızlığını ilanından bu güne dek Marthi Ahtisari’nin planının gerçekleştirmesinde ve toplulukların haklarının sağlanmasında büyük başarılar kaydediğini söyledi. Kosova’nın bir çok sorun ile karşı karşıya bulunduğunun altını çizen Kaidanov, “Belgrat tarafından Kosova’nın bağımsızlığına karşı yürüttüğü siyaset etnik grupları arasında sorunlara yol açmaktadır. Bu tutum Kosova’da sürekli barışın sağlanması önünde en büyük tehdittir. Kosova bağımsızlığın ilan ederek, sorumluluk alabileceğini kanıtlamış oldu” diye konuştu. Kosova’nın AB’ne gereksinme duyduğunu belirten Kaidanov, AB yeni kurulan devlete yardımda bulunacağını söyledi. ABD’nin de Kosova’ya ekonomi ve diğer konularda yardımda bulunacağını belirten Kaidanov, yönetimde uygulayacağı demokrat yöntemlerle sivil toplumun kurulmasında ve toplulukların özelikle Sırpların güvenliğini sağlamasında katkıda bulunacaklarını söyledi. Yazýlarda ortaya atýlan fikirler, yazarlara aittir. Gazetemizin resmi görüþü deðildir. Yazýlarýn sorumluluðu yazarlara aittir. e-mail: [email protected] [email protected] Adres: Adem Yaþari No: 8, Prizren/Kosova Tel. 029 623 503 Fax: + 381 (0)29 623 503 Banka: Raiffeisen Bank Yeni Dönem Hesap No: 1502001000171635 Baský: “ALL COA IMPEX” basýmevi Prizren ABD Senatosunda Kosova ve Makedonya yeni büyükelçilerin seçilmesi için bir toplantı düzenlendi. ABD Başkanı George Bush’un Tina Kaidanov’u Kosova ve Filip Rikeri Makedonya büyükelçisi atamasına rağmen bu konuda senatonun onayı gerekiyor. Kaidanov, Senatonun onayını alırsa Kosova’da ilk ABD Büyükelçisi olacak. Yeni Dönem KTM Þirketi Danýþma Kurulu: Fikri Þiþko (Ýl Mahkeme Yargýcý) Refki Taç (Avukat, Uluslararasý Hukuk Uzmaný) Zeynel Beksaç (Türkçem Dergisi Sahibi) Agim Rifat Yeþeren (Belediye Kamu Avukatý) Levent Koro (UNDP Ekonomi Uzmaný) “Yeni Dönem” Kosova Türk Medyasý Elsev Brina (Türk Dili Öðretmeni) yayýnýdýr. 5 Kosova Çalık Gurubu Kosova’ya yatırımlarını sürdürüyor Perşembe, 26 Haziran 2008 Y üzde altmış Türk sermayeli Arnavutluk'un ikinci büyük bankası Banka Kombetare Tregtare-BKT, Kosova'da ikinci şubesini çok sayıda davetlinin katılımıyla açtı. Geçtiğimiz yıl Arnavutluk'ta en iyi banka unvanını alan BKT Priştine şubesi ardından Salı günü Prizren’de ikinci şubesini hizmete sundu. Yeni şubenin açılışını Prizren Belediyesi Başkanı Ramadan Muya, BKT Genel Müdürü Seyhan Pencaplıgil ile çok sayıda üst düzey davetli tarafından gerçekleşti. Törende bir konuşma yapan BKT Genel Müdürü Seyhan Pencaplıgil, Arnavutluk’ta 39 şubelerinin bulunduğunu belirterek BKT’nin Arnavutluk’un ikinci en büyük bankası olduğunun altını çizdi. Pencaplıgil, “geçtiğimiz yıl ilk şubemizi başken priştine’de açarak bunun devamı olarak Türklerin de çoğunlukta yaşadığı Prizren’de açmaya karar verdik. BKT’nin Arnavutluk’ta gösterdiği performansı Kosova’da da göstereceklerinden eminiz” şeklinde konuştu. Pencaplıgil, BKT’nin en kısa zamanda Kosova’nın değişik bölgelerinde yeni şubeler açarak Kosovalılara hizmet etmeye devam edeceklerinin altını çizdi. Ramadan Muya’da Türk yatırımcıların Kosova’ya gösterdikleri ilgiden dolayı şükranlarını ileterek, diğer Türk işadamlarını da Kosova’ya yatırım yapmaları için çağrıda bulundu. Çalık Grubu, 60 milyon ABD Dolarlık sermayeli Banka Kombetare Tregtare (Ulusal Ticaret Bankası) BKT'nin yüzde 60'lık hissesine sahip. BKT Arnavutluk'ta bankacılık sektörünün yüzde 15'ini elinde tutuyor. Enis TABAK Ahtisaari: “Kosova’nın tarihi Basklardan farklıdır” B M Kosova özel temsilcisi ve Finlandiya eski başbakanı Marthi Ahtisaari, İspanya’da yayınlanan “El Pais” gazetesine verdiği demeçte, Kosova’nın tarihinin İspanya’da yaşayan Baskların tarihi ile farklılık içerdiğini söyledi. Ahtisaari, “Kosova’yı bazı kişiler örneği olmayan bir olay olarak kullanmak istiyorlar. Ama bazıları ise onu kendi çıkarları için kullanmak istiyorlar” diye konuştu. Kosova’nın bağımsızlığının tanımasının uluslararası hukuka aykırı olduğu iddialarını asılsız olarak değerlendiren Ahtisaari, “Kosova olayını uluslararası hukuk ardına gizleyerek haksız olarak kendi elinde tutmak isteyenler vardır. Aynı kişiler bunu savundukları gibi Slobodan Miloşeviç’in Kosova’nın özerkliğini ortadan kaldırmasını ve binlerce Arnavudun evlerinden kovulmalarını da görmezden gelerek, Kosova üzerinde hak talep etmeye devam etmektedirler” diye konuştu. Sırbistan’ın Kosova’yı Slobodan Miloşeviç tarafından yürütülen siyaset sonucu kaybettiğine dikkat çeken Ahtisaari, bu noktadan sonra uluslararası topluma Sırbistan’ı artık geriye dönüş olmayacağına ve bunun hiçbir şey değişmeyeceğini anlatma görevi düştüğünü söyledi. Kosova’nın ilan etmiş olduğu bağımsızlığı tanıyan ülkeler Kosova’yı bağımsız ve egemen bir devlet olarak tanıdıkları zaman Kosova’nın sui generis bir olay olduğu olduğundan tanıdıklarını açıklamışlardı. İspanya, Avrupa Birliği üyeleri içinde Kosova’nın bağımsızlığına karşı gelen ülkelerin başında bulunuyor. Karşı gelmesinin ardındaki neden kendi sınırları içindeki Bask ve Katalonya bölgelerinin Kosova’yı örnek göstererek onların da bağımsızlık istemelerinde yatıyor. İspanya hükümeti, Kosova’nın bağımsızlığının tanımasının bu bölgeleri cesaretlendireceğini gerekçe göstererek, Kosova’nın bağımsızlığını tanımaya yanaşmıyor. Kosova gündemi D Sencar Karamuço Kırmızı — beyaz, en büyük Türkiye! ünya gündemi olduğu gibi Kosova gündemi de son günlerde futbol almış başını gidiyor. Vatandaş, sokakta, kahvede, barda, parkta Avrupa Şampiyonasını konuşuyor. Atılan golleri, çalışan düdükleri, kaçan pozisyonları ve tabi ki Türkiye’yi konuşuyor. Türkiye Milli Takımı bu şampiyonada zoru başararak, üç defa geriden gelmiş olduğu maçı kazanma başarısını göstererek, büyük bir zora imza attı. Bu başarı ve azmin zaferi tüm dünya gündemine bomba gibi düştü. 7’den 77’ye kadar herkes bu mucizeyi ve sahada ter döken 11 dev cesur yüreği konuşuyor. Şampiyonaya Portekiz mağlubiyeti ile başlayan Türkiye, İsviçre maçı ile start verdiği mucizeyi son gurup maçı Çek Cumhuriyetine karşı devam ettirerek, son mucizesini çeyrek final maçında Hırvatistan’a karşı gösterdi. Uzatma dakikalarının son dakikasında emektar Rüştü ağabeyimizin hatası sonrasında golü kalemizde gördük. Bu gol ile her şey bitti zanneden Hırvatların teknik direktörü Slaven Biliç, sahada galibiyet turlarını atmaya başlamıştı. Tribünlerdeki Hırvat taraftarlar kendilerinden geçmiş, sahada devam eden maçı izlemeyi unutmuşlardı. Klasniç’in atmış oldu gol ile rüyaya dalan Hırvatların, bu rüyası bir dakika sürdü. Fenerbahçe’nin yedek golcüsü Semih sahneye çıkarak, Hırvatları dalmış oldukları rüyalarından etti. Bu gol ile bir defa daha Türkiye Milli Takımı mucize yaratmış oldu. Hırvatistan Devlet Televizyonunda maçı anlatan Hırvat spiker gelen mucize gole şaşkınlığını “sahaya artık ufo’da inse şaşmam” diyerek şaşkınlığını gizlemedi. Penaltılarda Semih’in golü ile moralleri ve psikolojileri alt üst olan Hırvatlar, hiçbir varlık gösteremeden hayal kırıklığı yaşadılar. Türkiye’nin bu zaferi Türkiye’de olduğu gibi dünyanın farklı şehirlerinde de büyük coşku ve sevinçlerle kutlandı. Kosova ve özellikle de Prizren bu coşku ile o gece uyumayı bilmedi. Maçın bitiş düdüğü ile kendini sokağa atan vatandaşlar, Şadırvan meydanında toplanarak zaferi birbirlerine sarılarak ve Türkiye bayraklarını dalgalandırarak gecenin geç saatlerine kadar kutladı. Yaşlısı genci, Erkeği — Kadını, Türkü — Arnavut’tu, Boşnak’ı Rom’ herkes, Türkiye’nin zaferini kutlamak için meydandaydı. Türkiye, Türkiye tezahüratları ile Türkiye’ye vermiş olduğu desteği tüm dünyaya haykırıyordu. Türkiye’nin zaferi de önemli bir tarihi olaya da ön ayak oldu. Türkiye’nin Hırvatistan ile maçı Yugoslavya’nın parçalanması sürecinde en kanlı savaşa sahne olan Bosna’da ki Boşnak ve Sırpları birleştirdi. Savaştan sonra ilk defa iki halk olarak bir paydada yani Hırvatistan karşısında Türkiye Milli Takımında birleşti. Bu da sporun evrenselliğini açıkça gözeler önüne serdi. Yazımı yazdığım bugünün (Çarşamba) akşamında Türkiye yarı final maçı için Almanya ile karşı karşıya geliyor. Ama gazetenin öğleden sonra basıma gideceğinden dolayı bu maçın sonucunu sizlere aktaramayacağız. Ama Türkiye’nin Portekiz ile başladığı şampiyonanın son iki virajından biri olan Almanya engelini de aşacağını inanıyorum. Hadi Türkiye, zaferlerine birini daha tekrarlayarak, tüm dünyayı olduğu gibi biz Prizrenlileri de tekrar sokaklara dök. Kosova Fevzi Karamuço İ Siyaset ve futbol sviçre ve Avusturya’nın ortak organizasyonu ile düzenlenen Avrupa 2008 Futbol Şampiyonası Avrupa Birliği dışındaki ülkeleri da kapsıyor. Bu şampiyonada AB üye olmuş devletlerin yanı sıra üye olmak için ter döken devletler de yarışıyor. Ama Avrupa Birliği üyesi olmayan az sayıdaki ülke elemeleri geçerek, şampiyonada yarışmaya hak kazandı. Bu ülkeler arasında Türkiye ve Hırvatistan yer alıyor. Türkiye uzun zaman AB ile yaptığı görüşmeler çerçevesinde, belirlenen kriterleri dolduramadığı gerekçesi ile birliğe yıllardan beri dahil edilmiyor. Ama Türkiye, Avrupalı olduğunu Avrupa Futbol ki üstün performansı ile kanıtladı. Bu başarılar Avrupa Birliği’ni kayıtsız şartsız, sınırlarını üye olmayan ülkelerin milli takımlarına açmak zorunda bıraktı. AB eleme sınavlarını başarı ile geçen takımlara, şampiyonaya katılmak için gereken kriterleri ortaya atmadı. Tek kriter, elemelerde başarılı olmaktı. Türkiye de bu çerçevede başarı göstererek, şampiyonada temsil edilme başarısını gösterdi. Ama siyasette iş böyle değil. AB’ne katılmak isteyen ülkeler, futbol takımları gibi aynı şansa sahip değil. Onların takımlardan daha zor kriterleri yerine getirmeleri gerekiyor. İşte Avrupa Birliği çerçevesinde siyaset ile futbol burada ayrılıyor. Eleme maçları sırasında AB üyesi olan ve olmayan ülkelerin milli takımları elenerek, şampiyonda temsil edilme hakkına sahip olamadılar. Şampiyonada ter döken takımların iskeletini yine de AB üyesi olan ülkelerin oluşturduğu açıktır. Bazı defa AB yetkilileri spor kararlarını hayata geçirmeye çalışıyorlar. Bazı defa AB’ne üye olmak isteyen ülkeler, gerekmeyen karar alıyor. Verdikleri kararlarla bu ülke takımlarını başlangıçta boynuna alıyorlar. Spor hakemleri gibi AB’nin genişlemeden sorumlusu başhakem Oli Rehn, kenar hakemleri ile aday olmak isteyen ülkelere futbol kurallarını uyguluyor. Rehn ve arkadaşları, oyunda faul yapanları uyarmadan sarı ve kırmızı kartlarla cezalandırıyorlar. Bu kartlara ceza olarak da, farklı siyasi dayatmalar uyguluyorlar. Avrupa 2008 Futbol Şampiyonasında çok defa hakemler yanlış kararları ile henüz futbolda ad yapmaya başlamış ülkelerin kendi becerilerini göstermelerini engelliyorlar. Onların ustalıklarını dışlayarak, kendi “kriterlerine” göre oyun oynatmanın peşinde koşuyorlar. Çok defa AB üye olmak isteyen ülkeler, Futbol jargonu ile denildiği gibi sahanın yarısını geçmelerine bile izin vermiyorlar. Orta hakem düdük çalarak, yardımcı hakemler ise bayrak kaldırarak oyunun gelişmesini engelliyorlar. Buna benzer şeyler siyasette de karşımıza çıkıyor. Orada da oyunu denetleyen hakemler bulunuyor. AB hakemlerinin kriterleri, saha hakemlerinin kriterlerinden çok daha ağır. Küçük bir şey için hakemler düdük çalıyor yada bayrak kaldırıyorlar. Onlar kendi istedikleri gibi oyun oynatmakta kararlılar. Çünkü AB şampiyonasına katılan takımların yüksek bir seviyede futbol sergilemeleri çok zor oluyor. Çünkü bu şekilde ter dökmeleri için buna zaman gerekiyor. Her bir futbol takımın kendine özgü bir oyun stili vardır. Kendi seçtikleri oyuncuları ile oynadığı oyun zamanla bunlar tarafından beğenileceğine inanıyorlar. Son dönemlerde Avrupa siyasetten artık yorgun düştü. Bu noktada ilgi Avrupa 2008 Futbol Şampiyonasına kaydı. 16 en iyi takım birincilik için yarıştığı şampiyonada, bu hafta en iyisi belli olacak. Bazı AB antrenörleri diğer ülkelerin takımların başında bulunuyorlar. Onlar uyguladıkları taktiklerle kendi ülkelerin takımlarını mağlup ediyorlar. Avrupa 16 ülkeden oluşmuyor. 16 ülke Avrupa 2008 Futbol şampiyonasına katılıyorlar. AB yalınız 27 üyeden oluşuyor. Ama Avrupa 2008 Futbol şampiyonasına AB üye olan ülkeler dışında bazı ülkeler de katılıyor. Bakalım sonuna dek sporda ve siyasette nelerle daha karşılaşacağız. Perşembe, 26 Haziran 2008 6 Sırbistan, Türkiye'nin Belgrad büyükelçisini kabul etmiyor Türkiye'nin şubat ayında bağımsızlığını ilan eden Kosova'yı tanımasına Sırbistan'ın tepkisi devam ediyor. Ankara'daki büyükelçisini geri çeken Sırp hükümeti, bu defa Türkiye'nin Belgrad'a atadığı büyükelçinin güven mektubunu kabul etmiyor. S Enis TABAK ırbistan Cumhurbaşkanı Boris Tadiç, Türkiye'nin yeni Belgrad Büyükelçisi Ahmet Süha Umar'a güven mektubu sunması için hâlâ randevu vermedi. Sırbistan'ın 'travmatik bir dönem'den geçtiğini düşünen Ankara, bu sorunu sadece Türkiye'ye karşı özel bir tepki olarak görmüyor. Kosova, uzun bir mücadelenin ardından Rusya ve Sırbistan'ın şiddetli itirazlarına rağmen Batı dünyasının desteğini alarak 17 Şubat'ta tek taraflı bağımsızlığını ilan etmişti. Türkiye, Kosova'yı en erken tanıyan ülkelerin başında gelmişti. Kosova'nın bağımsızlığını ilan etmesini kabullenmekte zorlanan Belgrad yönetimi, bu ülkeyi tanıyan devletlere tepkisini sürdürüyor. Belgrad ile Ankara arasında patlak veren diplomatik kriz yeni bir boyut kazandı. Sırbistan Cumhurbaşkanı Boris Tadiç, Türkiye'nin bu ülkeye atadığı Büyükelçi Umar'a güven mektubunu sunması için yaklaşık dört aydan beri randevu vermedi. Cumhurbaşkanı Tadiç, Belgrad'da gazetecilere yaptığı açıklamada Türkiye'nin Kosova'nın bağımsızlığını tanımasından "çok büyük üzüntü duyduklarını" bildirdi. Tadiç, bağımsızlığın ilanından hemen önceki Ankara ziyaretinde 'Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'dan Kosova'nın bağımsızlığını tanımayacakları konusunda güvence aldığını, ama Türkiye'nin vermiş olduğu sözün arkasında durmadığını' iddia etti. Sırp D Cumhurbaşkanı, yeni büyükelçiye randevu verilmemesi ile ilgili soruları ise cevapsız bıraktı. Sırbistan, Kosova'nın bağımsızlığını tanıyan ülkelere yolladığı notayla tepkisini göstermişti. Sırbistan, Ankara'ya nota göndermekle yetinmeyip Ankara Büyükelçisi Vladimir Curgus'i de Belgrad'a geri çekerek Türkiye'ye sert bir tepki vermişti. Ankara da 24 Şubat'ta bu göreve atanan Büyükelçi Umar'a hâlâ randevu verilmediğini doğruladı. Bu gelişme Belgrad'ın Ankara'ya Kosova tepkisi olarak değerlendiriliyor. Diplomatik kaynaklar, Kosova'nın bağımsızlığı sebebiyle Sırbistan'ın bir travma geçirdiğini belirtiyor. Yeni seçimden çıkan ve iç işlerinde sorunlar yaşayan Belgrad'ın hâlâ 'şaşkınlık' yaşadığı ifade ediliyor. Belgrad'ın tepkisini "Bize karşı değil." sözleriyle değerlendiren kaynaklar, büyükelçinin böyle bir dönemde değişmesini "talihsizlik" olarak görüyor. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Burak Özügergin de Zaman'a yaptığı açıklamada, Türkiye'nin, Sırbistan'la ilişkilerini geliştirme niyetinde olduğuna vurgu yaptı. Özügergin, "Sırbistan da dahil tüm Balkan ülkeleri ile ilişkilerimizi geliştirmeye özen gösteriyoruz. Sırbistan'ın Avrupa ile yakınlaşmasını önemsiyoruz ve destekliyoruz." diye konuştu. Büyükelçi Umar, Belgrad'daki görevini sürdürecek. Ancak güven mektubu kabul edilmediği için üst düzey kabul görmesi beklenmiyor. Karşılaştığı sorunların çözümünde Sırp hükümetinden ilgi ve yardım da alamayacak. Kosova’da mülteciler günü kutlandı ünya genelinde olduğu gibi Kosova’nın farklı belediyelerinde de Uluslararası Mülteciler günü kutlandı. Merkezi Priştine’de bulunan Mülteciler Komitesi Dairesi himayesinde Kosova’nın farklı belediyelerinde türlü kültür ve spor etkinlikleri düzenlendi. Kosova’da farklı etnik gruplara mensup 21 bin mültecinin bulunduğu gelen rakamlar arasında bulunuyor. UNHCR’e göre, 12 Haziran 1999 yılında NATO güçlerinin Kosova’ya girmesi ile 18 bin Kosovalı’nın evlerine döndüğünü açıkladı. UNHCR Basın Sözcüsü Şpend Halili, “Kosova savaşının sona ermesinden bu güne dek farklı ülkelere göç etmiş ve evlerine dönmeleri beklenen 21 bin mülteci bulunmaktadır. Bu mülteciler arasına Sırplar, Arnavutlar, Romlar, Aşkaliler ve Mısırlılar bulunmaktadır” diye konuştu. Kosova’da halen mülteci sorunu yaşandığını belirten Halili, bu sorunun önceki dinamiğe göre çözülemediğini söyledi. En büyük mülteci kampı Plemetin’de Kosova’da en büyü mülteci kamplarından biri Obiliç belediyesindeki Plemetin’de bulunmaktadır. Bu kamptaki mültecilerin büyük bir kısmımı Rom, Aşkali ve Mısırlılara mensup bireyler oluşturmaktadır. UNHCR Obiliç Belediyesi yetkilisi Şkılçim Şehu, belediye bünyesinde mültecilerin evlerine dönmeleri için en etkin olarak çalıştıklarını söyledi. Obiliç Belediye Başkanı Recep Kelani, mültecilerin evlerine dönmeleri sürecinin sürdüğünü belirtirken, “Bugüne kadar 450 kadar mülteci evlerine döndü. Geriye kalan mültecilerinin de evlerine dönmeleri için gerekli çalışmalarda bulunuyoruz. Karadağ ve Sırbistan’da bulunan mülteci kamplarını ziyaret ediyoruz. Evlerine dönmek isteyen Rom, Aşkali ve Sırplar bulunmaktadır. Onlarla görüşerek, onların evlerini inşa ediyoruz” diye konuştu. 7 Perşembe, 26 Haziran 2008 Balkan Hükümet kurma görüşmelerinde yeni dönemeç Sırbistan Sosyalist Partisi liderliğindeki koalisyon, Sırbistan Cumhurbaşkanı Boris Tadiç liderliğindeki Avrupa yanlısı blokla görüşmelere başladı. Y eni hükümet koalisyonuna karar verecek konumda bulunan Sırbistan Sosyalist Partisi'nin genel başkanı İvica Daciç, Sırbistan Radikal Partisi ve Başbakan Vojislav Kostunica'nın Sırbistan Demokrat Partisi (DSS) ile koalisyon görüşmelerini durdurdu. 11 Mayıs seçimlerinden bu yana devam eden görüşmelerden sonra, Sosyalistlerin liderliğindeki koalisyon Cumhurbaşkanı Bois Tadiç'in Demokrat Partisi (DS) liderliğindeki Avrupalı bir Sırbistan İçin koalisyonuyla görüşmelere başladı. Analistler, Sosyalist Parti'nin bu önemli çarkı sonrasında, çekirdeğini Tadiç'in liderliğindeki Demokratlar ve Sosyalistlerin oluşturacağı yeni bir hükümet kurulmasının uzun sürmeyeceği görüşündeler. Daciç, Sırbistan'ın AB üyeleri 17 Şubat'ta bağımsızlık ilan eden Kosova'nın Sırbistan'ın bir parçası olduğunu kabul edene kadar Birliğe üyeliğe direnmesi gerektiğine inanan Kostunica ve Radikaller ile anlaşma sağlamanın mümkün olmadığını söyledi. Sosyalistler ve onların koalisyon ortakları Sırbistan Birleşik Emekliler Partisi ve bölgesel Birleşik Sırbistan partisinin AB ile imzalanan İstikrar ve Ortaklık Anlaşması'nın bir an önce onaylanması gerektiğini savunuyorlar. Ancak DSS Sosyalistleri görüşmelerde samimi olmamakla suçlayarak tüm süreci "millete karşı şov" olarak nitelendirdi. DSS sözcüsü Andreja Mladenoviç, "Gizli toplantılar ve büyük patronlar ve yabancı büyükelçilerin etkisi altında kurulan hükümetler Sırbistan'a yarar getirmeyecektir." dedi. DS ve Sosyalistler ilk resmi toplantılarını Cumartesi gecesi yaptılar. Sonrasında konuşan Tadiç, müzakerecilerin yeni hükümete rehberlik edecek ilkeler üzerinde anlaşma sağladıklarını söyleyerek bunları AB üyeliği, Kosova'yı Sırbistan içinde tutma mücadelesi ve ekonomik ilerleme olarak sıraladı. Tadiç, "Hükümeti ne kadar çabuk kurarsak, hedeflerine ulaşmak ve toplumsal sorumluluk sahibi bir hükümet kurma yolunda çalışmak için o kadar çok zamanımız olacaktır." dedi. Sosyalistler ve Analistler, Demokratlar son birkaç yıldır birbirlerinin azılı düşmanları olmalarına rağmen yetkilileri seçmenin yeni hükümet için sorun olmayacağını söylüyorlar. Bazıları yeni hükümetin Haziran sonuna kadar kurulmasını bile bekliyor. Ancak Sosyalistlerin çoktan DSS ve Radikallerle koalisyon kurdukları Belgrad'ın yerel siyaseti sorun yaratabilir. Tadiç'in Demokratlarının koalisyon ortağı olan G17 Plus partisi, Radikallerle Belgrad'da kurdukları koalisyona son vermedikleri sürece Sosyalistlerle kurulacak bir hükümeti desteklemeyeceğini açıkladı. G17 Plus olmadan da yeni bir hükümet kurmak mümkün olmayacak. Balkanlar'da çıkan yangınlar can alıyor K ıbrıs Rum kesimli bir polis memuru, 22 Haziran Pazar günü bir binada oturan insanları yaklaşan yangından kurtarmaya çalışırken can verdi. Dağlık Trodos bölgesinde çıkan yangın kısa sürede Sina Oros köyüne ulaştı. 25 yaşındaki polis memuru o sırada mesai saati dışındaydı. En az dört kişi de alevleri söndürmeye çalışırken yaralandı. Geçen hafta çıkan bir yangında 12 polis memuru ve bir sivil yaralanmış, altı köy boşaltılmak zorunda kalmış ve ciddi miktarda maddi hasar meydana gelmişti. Son bir haftadır aşırı sıcak hava şartlarına maruz kalan Kıbrıs'ta sıcaklıklar 42 dereceye ulaştı. Bu arada Sırbistan'da, Pazar günü Belgrad'ın kuzeyindeki Pancevo kasabasındaki bir apartmanın alevler içinde kalması sonucu üç kişi öldü, sekiz kişi de yaralandı. İtfaiye görevlileri alevleri söndürdükten sonra merdivenlerde iki kadın ve 2 yaşındaki bir çocuğun cesetlerini buldular. Yangının elektrik kontağından çıktığı sanılıyor. Bulgaristan'da, Pazartesi günü erken saatlerde Sofya şehir merkezinde çıkan yangında üç kişi hayatını kaybetti. Kurbanlar arasında iki adam ve 9 yaşındaki bir çocuk yer alırken, çocuğun annesinin vücudunda ciddi yanıklar oluştu. Hastaneye kaldırılan annenin durumu kritik. ER H AN TÜ R BE D AR Ankara Mektubu E-posta: [email protected] Bosna-Hersek ve Avrupa Birliği S on günlerde Bosna-Hersek’te en çok konuşulan konu, bu ülkenin Avrupa Birliği’ne (AB) üye olma çabalarıdır. 16 Haziran 2008’de BosnaHersek’in Brüksel’de İstikrar ve İşbirliği Anlaşması’nı (SAA) imzalamasıyla birlikte, AB ile ilişkiler bu ülkenin gündemine oturdu. Önce SAA’nın imzalanmasıyla ülkenin AB üyeliğine daha fazla yaklaştığı yönünde coşkulu yazılara yer verildi. Ardından, Bosna-Hersek’in AB’ye üyelik sürecinde ciddi sıkıntılarla karşı kaşıya kalacağı anlaşılmaya ve tartışılmaya başlandı. Örneğin, 23 Haziran Pazartesi günü, İngiltere’nin Bosna-Hersek büyükelçisi Matthew Ryeroft, anayasası değişmeden, Bosna’nın AB üyesi olmayacağını açıkladı. Diğer taraftan Bosna halkına, AB Konseyi tarafından Bosna-Hersek için hazırlanan 30 Ocak 2006 tarihli “Avrupa Ortaklığı” belgesinde yer alan hususlar yerine getirilmeksizin, bu ülkenin Birliğe üye olamayacağı hatırlatıldı. Bosna-Hersek’in AB ile imzaladığı SAA, Bosnalı politikacılar tarafından, 1995’te imzalanan Dayton Barış Antlaşması’ndan bu yana yaşanan en büyük gelişme olarak değerlendirildi. Özellikle Bosna-Hersek halkı, SAA’nın imzalanmasından büyük memnuniyet duydu. Bazı kamuoyu yoklamalarına göre, Bosna-Hersek halkının yüzde 80’inden fazlası AB’ye üyeliği destekliyor. AB Bosna-Hersek halkının gözünde bir “ekonomik dev”dir. Bu yüzden bir an önce AB üyesi olmakla, refah seviyelerinin yükseleceğine inanıyorlar. BosnaHersek halkı tarafından AB’ye yakınlaşmak, Birlik üyesi ülkelerine vizesiz seyahat etmek ve oralarda iş bulmak olarak da algılanıyor. İşin gerçeği ise, ağırlıklı olarak ekonomik alanı düzenlemekte olan SAA’nın imzalanmasının Bosna-Hersek’e başlı başına bazı ekonomik maliyetler getireceğidir. Her şeyden önce Bosna-Hersek, genel olarak ekonomi, serbest dolaşım, şirketlerin kayıt şekli, istihdam ve bunun gibi iktisadi konularla ilgili AB’nin yaklaşık 1.200 yasal düzenlemesini, kendi hukuki sistemine katmalıdır. Bunlar hayata geçirildikten sonra ise Bosna-Hersek şirketleri, gelişmiş AB üyesi ülkelerin rekabetiyle karşı karşıya kalacak. İthalatın ucuzlaması ve gümrüklerde toplanan gelirlerin azalması ise, SAA’nın BosnaHersek’e getireceği diğer temel ekonomik maliyetlerdir. SAA’yı imzalamış olmasına rağmen, Bosna-Hersek’in önünde, yerine getirilmesi gereken oldukça kabarık bir reformlar listesi bulunuyor. BosnaHersek için Avrupa Komisyonu tarafından hazırlanan İlerleme Raporları dışında, AB Konseyi tarafından Bosna-Hersek için hazırlanan 30 Ocak 2006 tarihli “Avrupa Ortaklığı” belgesi de, söz konusu zorunlu reformları ayrıntılı bir şekilde gözler önüne seriyor. Kasım 2007’de gözden geçirilen BosnaHersek’in Avrupa Ortaklığı belgesi Kasım 2009’a kadar mevcut haliyle yürürlükte kalacak. Bir Bosnalı yetkili ise, Avrupa Ortaklığı belgesinde belirtilen reformların yarısının bile yerine getirilmediği uyarısında bulunuyor. Bosna-Hersek topraklarının yüzde 49’una karşılık gelen Sırp Cumhuriyeti, Avrupa Ortaklığı belgesindeki reformların bazılarına açıkça karşı geliyor. Hatırlatmak gerekirse, Bosna-Hersek ve AB arasındaki SAA müzakereleri daha Aralık 2006’da sonuçlandı, ancak şart kılınan bazı reformlarda, özellikle de polis reformunda yeterince ilerleme olmadığı için, söz konusu anlaşmanın imzalanmasında önemli bir gecikme yaşandı. Son iki yıldır Sırp Cumhuriyeti Başbakanı Milorad Dodik ülkede yapılmaya çalışılan neredeyse bütün reformlara engel oluyor. Nitekim Dodik, AB’ye üyelik sürecinde Sırp Cumhuriyeti’nin yetkilerinin azaltılmasına çalışılırsa, buna karşı çıkacaklarını açıkça söylüyor. Dodik’in bu yöndeki tutumu, AB’nin Bosna-Hersek’e şart kıldığı anayasa değişikliğinin gündeme getirilmesi sırasında büyük sıkıntıların yaşanacağını gösteriyor. Mevcut anayasanın ülkeye biçtiği idari yapılanma yüzünden, Brüksel’in Bosna-Hersek’te muhatap olabileceği tek adres bulunmuyor. Aynı anayasa yüzünden Bosna-Hersek’in ortak makroekonomik ve sosyal politikaları da geliştirilemiyor. Ayrıca, söz konusu anayasa, insan ve azınlık hakları alanında AB’nin benimsediği kurallara aykırı duruyor. Bu ve benzer sorunlar yüzünden, Brüksel anayasa değişikliğini Bosna-Hersek’e zorunlu kılıyor. Ancak, Sırp Cumhuriyeti’ni Bosna-Hersek içindeki ayrı bir devlet olarak algılayan Milorad Dodik, anayasa değişikliğine, Sırp Cumhuriyeti’nin varlığını tehlikeye sokabileceği endişesiyle, karşı çıkıyor. Anlaşılan, SAA’nın imzalanmış olmasına rağmen, AB’ye üyelik sürecinde Bosna-Hersek’in yolunda ciddi engeller durmaya devam ediyor. Dünya Turu Baradey: İran’a saldırı olursa istifa ederim BM Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Muhammed El Baradey, “İran’a askeri bir saldırı olursa istifa ederim” dedi.- Muhammed El Baradey, El Arabiya Televizyonu’na verdiği demecinde, böyle bir saldırının “bölgeyi ateş topuna dönüştüreceğini” söyledi. Baradey, İran’a saldırının, bu ülke için nükleer silah yapma yönünde büyük bir teşvik olacağını, İran’ın bu yönde büyük bir çalışma içine gireceğini kaydetti. Baradey, “Benim gözlemime göre İran ile ilgili büyük ve önemli bir tehlike var. Böyle bir zamanda İran’a askeri bir saldırı düzenlenirse, benim şu andaki görevimi sürdürmem mümkün değil” dedi. AB zirvesi sona erdi Brüksel’de yapılan AB zirvesi sona erdi. Zirvede gündemin en önemli maddelerinden biri İrlanda’nın Lizbon Anlaşması’na hayır demesiyle doğan kriz oldu. Durum Türkiye’yi de dolaylı olarak etkiliyor. İrlanda’da yapılan referandumda Avrupa Birliği’nde reform öngören Lizbon Anlaşması’nın reddedilmesi Fransa Cumhurbaşkanı Nıcolas Sarkozy ve Almanya Başbakanı Angela Merkel’e göre AB’nin genişleme sürecini de tehlikeye attı. AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso ise yürürlüğe girmesi için 27 ülkenin onayının gerektiği Lizbon Anlaşması’nın İrlanda’nın reddiyle ölmediğini söyledi. Ancak liderler, zirvenin sonuç bildirgesine çek cumhuriyetinin de Lizbon Anlaşması’nı onaylama konusunda sorunlar yaşadığına dair ifadeler eklediler. İspanya'da Kaçakların Kurnazlığı Avrupa şampiyonası çeyrek final maçı sırasında ilginç bir olay yaşandı. İtalyaİspanya maçı sonundaki penaltı atışlarını fırsat bilen Afrikalılar, İspanya'ya kaçak girmeye çalıştı. Fas topraklarında bulunup İspanya'ya ait olan Melilla bölgesinde sınırı korumakla görevli güvenlik güçleri, İtalya-İspanya arasındaki çeyrek final maçı heyecanına kendilerini kaptırınca olanlar oldu. 20 Afrikalı, güvenlik güçlerinin dikkatini maça vermesini fırsat bilerek sınırdaki duvarı geçmeye çalıştı. Ancak durumun çabuk farkına varan İspanyol polisinin tedbir almasıyla Afrikalıların umut yoculuğu başarısızlıkla sonuçlandı. Hillary Obama’nın kampanyasına katılacak ABD’de Kasım’daki başkanlık seçimlerinde yarışacak Demokrat Parti’nin adayı İllionis senatörü Barack Obama’nın kampanyasına eski rakibi New York senatörü Hillary Clinton’un da katılacağı bildirildi. Barack Obama’nın kampanyasından elektronik mesajla yapılan açıklamada, iki senatörün 27 Haziran’da ilk kez beraber kampanya yürüteceği belirtildi. Obama ve Clinton’un, ayrıca bu ay ortak bir bağış toplantısı yapacağı kaydedildi. Clinton, Obama’nın bu ay başkan adaylığı için gerekli delege sayısına ulaşması üzerine seçim kampanyasına son vermişti. Bolviya’da referandumdan özerklik çıktı Bolivya’nın Tarica eyaletinin yapılan referandumla özerkliği seçtiği bildirildi. Hükümet, referandumun meşru olmadığını açıkladı. Pollster adlı kamuoyu araştırma kuruluşu, kayıtlı 173 bin seçmenin katıldığı referandumda özerkliği seçenlerin oranını yüzde 79 olarak duyururken, seçim yetkilileri referandumun kesin sonuçlarının 25 Haziran Çarşamba gününden önce ilan edilmeyeceğini belirttiler Dünya Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tecavüzün “savaş silahı” olarak nitelendirildiği karar tasarısını kabul etti ve tecavüzün bir savaş taktiği olarak kullanılmasına son verilmesini istedi. A Kararda, cinsel şiddetin “aşağılamak, hakim olmak, korku salmak için kullanılan bir savaş taktiği” olduğu kaydedildi. İnsan hakları ve kadın hakları örgütleri ise kararı tarihi bir adım olarak niteledi. Güvenlik Konseyi, tecavüzün ne kadar yaygın olduğu ve bununla mücadelede neler yapılabileceği konularında gelecek Haziran’da, rapor sunmak üzere bir soruşturma başlatma kararı da aldı. Güvenlik Konseyi’nin üyelerinden Çin, Rusya, Endonezya ve Vietnam müzakereler sırasında, tecavüzün BM Güvenlik Konseyi’nin ele alması gereken bir sorun olup olmadığına ilişkin çekincelerini ifade etti. Tartışma sırasında söz alan konuşmacılar, eski Yugoslavya, Darfur, Kongo, Ruanda ve Liberya’yı cinsel şiddetin büyük boyutlarda uygulandığı bölgeler olarak sıraladı. Birleşmiş Milletler’in Kongo’daki eski komutanlarından general Patrick Cammaert, tecavüzün çok etkili bir silah olduğunu ve toplulukları tamamen yıkıma uğrattığını vurguladı ve “Erkeğin önünde yapıyorsunuz, erkeği ve kadını cezalandırıyorsunuz” dedi. Yalnızca Kongo’da günde yaklaşık 40 kadının tecavüze uğradığı bildiriliyor. Bazı kadınların kendilerini korumakla görevli barış gücü askerlerinin tecavüzüne uğradığı da sıklıkla dile getirilen iddialar arasında Fransa’da erkeksiz basketbol turnuvası iptal Fransa’da, başkent Paris’in yakınındaki Vigneux-sur-Seine kasabasında Müslümanlara ait bir derneğin kadınlar arasında düzenlediği basketbol turnuvası, erkek seyircilerin alınmaması üzerine belediye tarafından iptal edildi. F ransız Haber Ajansının (AFP) bildirdiğine göre, Belediye Başkanı Serge Poinsot, basketbol turnuvasına erkek seyirci alınmamasını talep eden derneğin başvurusunu reddederek, belediye spor salonunun turnuva için tahsis edilmesine karşı çıktı. Spor Bakanı Bernard Laporte, basına yaptığı açıklamada, belediye başkanının kararına destek verdiğini belirterek, “kamuya ait bir binaya erkeklerin girememesinin cumhuriyet ilkelerine aykırı olduğunu” söyledi. 8 Hükümet sözcüsü İvan Canelas, gaz bakımından zengin Tarica eyaletinde yapılan referandumla ilgili açıklamasında, “Anayasa değişmeden özerklik statüsü diye bir şey olamaz” dedi ve referandumun meşru olmadığını kaydetti. Bolivya Devlet Başkanı Evo Morales de Tarica eyaletinde yapılan referandumu, “yasa dışı ve ayrılıkçı” olarak nitelendirmişti. Chavez’den AB’ye ‘petrol vermeyiz’ tehdidi BM’den ‘savaşlarda tecavüze son’ kararı BD’nin desteğiyle hazırlanan ve BM Güvenlik Konseyi’nin 15 üyesinin oy birliğiyle kabul edilen kararda, tecavüzün savaş taktiği olduğu, uluslararası güvenliğe tehdit teşkil ettiği ve durdurulması gerektiği belirtildi. Oturumun başkanlığını yapan Amerikan Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, “Yıllarca kadınlara karşı cinsel şiddetin, bu forumda tartışılacak bir güvenlik sorunu olup olmadığı tartışıldı. Ama bugün bu soruya gururla “Evet” cevabı verebiliyoruz. Dünya, cinsel şiddetin artık yalnızca kadınların sağlığını ve güvenliğini değil, ülkelerin ekonomik ve sosyal istikrarını da derinden etkileyen bir sorun olduğunu kabul ediyor.” dedi. Rice Myanmar’daki askeri yönetimi de eleştirerek, askerlerin düzenli bir şekilde kadınlara ve hatta sekiz yaşındaki çocuklara tecavüz ettiğini söyledi. Güvenlik Konseyi, sorunun artık uluslararası barışı tehdit edecek kadar ciddi bir hal aldığını vurgularken, BM Genel Sekreteri Ban Ki Mun, çatışmaların yaralarını sarmaya çalışan bazı toplumlarda kadınlara yönelik şiddetin tarif edilemez boyutlarda yaşanmış olduğunu belirtti. Fransız İnsan Hakları Bakanı Rama Yade ise konseyde yaptığı konuşmada, “Eğer cinsel şiddet savaş silahı olarak kullanılır, tecavüz planlı ve sistematik bir terör ve boyun eğdirme planının parçası olursa, o zaman konseyimiz müdahele etme hakkına sahiptir.” diye konuştu. Perşembe, 26 Haziran 2008 Derneğin yöneticisi ise dernek içindeki iletişim sorunu yüzünden söz konusu sorunun ortaya çıktığını söyledi. Bu arada, yine AFP’nin haberine göre, Isere bölgesindeki La Verpillere kasabasında, bir belediye havuzunun belirli saatlerde sadece kadınlara tahsis edilmesi, kasabada laiklik tartışmalarını gündeme getirdi. Bölgenin milletvekili, uygulamayı “laiklik karşıtı olduğu” gerekçesiyle protesto etti. Belediye başkanı ise uygulamayı bir sonraki belediye meclisi toplantısında tartışmaya açacağını söyledi. Venezuela Devlet Başkanı Hugo Chavez, kaçak göçmenlerin sınırdışı edilmeden önce 18 ay kadar gözaltında tutulmalarına olanak tanıyan AB kararını sert dille eleştirdi. Venezuela Devlet Başkanı Hugo Chavez, AB kararına tepki olarak, herhangi bir Avrupa ülkesine petrol vermeyebilecekleri tehdidinde bulundu ve bu kararı kabul eden ülkelerin, Venezuela’da yatırım yapmasına olanak tanımayabileceklerini söyledi. Venezuela Devlet Başkanı, televizyonda yayımlanan açıklamasında, kabul edilen kararın “faşizmin işaretleri” olduğunu ifade ederek, “Petrolümüz bu ülkelere gitmemeli” dedi. AB Yüksek Temsilcisi Javier Solana ise, yaptığı değerlendirmede, Hugo Chavez’in tepkisini “tamamen ölçüsüz” olarak nitelendirdi. Kırgızistan’da muhalif gazeteye yayın yasağı Kırgızistan’da, çıktığı günden beri muhalefet yanlısı tutumuyla adından söz ettiren “De-Fakto” gazetesinin yayını durduruldu. Savcısı Aybek Turgunbayev, düzenlediği basın toplantıda, gazetede yayımlanan bir rüşvet haberiyle ilgili olarak, De-Fakto gazetesinin asılsız bir kaynağa dayanarak böyle bir haber yapması nedeniyle gazete merkezinde arama yapıldığını, belge ve bilgisayarlara el konulduğunu açıkladı. Gazetenin yayını da durduruldu. Gazetenin Bişkek’teki Vergi Dairesine karşı karalama kampanyası başlattığını belirten Turgunbayev, gazeteciler ve basın-yayın organlarının yayımladıkları haberden sorumlu olduğunu unutmamaları gerektiğini söyledi. Turgunbayev, gazetenin 12 Haziran tarihli nüshasında, Vergi Dairesi başkanının doğrudan rüşvet istediği ve diğer yetkililerinin iş çevrelerinden sürekli rüşvet aldığı yönünde çıkan haberin doğru olmadığını kaydetti. Kerkük anlaşmazlığı yerel seçimleri erteletebilir Irak’ta planlanan 1 Ekim yerel seçimlerinin, Arap, Türkmen ve Kürt milletvekilleri arasındaki Kerkük anlaşmazlığı başta olmak üzere, ortaya çeşitli görüş ayrılıklarından ötürü ertelenmesi ihtimali belirdi. Parlamento üyelerinin verdikleri bilgilere göre, yerel seçim kanunu tasarısıyla ilgili görüşmelerde, Kerkük’te seçimin nasıl yapılacağı konusunda uzlaşmaya varılamıyor. ABD yönetiminin, ülkede ulusal uzlaşmanın sağlanması yolunda önemli bir aşama olacağını ümit ettiği yerel seçimlerin 1 Ekim’de yapılmasının planlanmasına karşın, bunun gerçekleşmesinin zor olduğuna dikkat çekildi. Parlamentodaki Şii İttifakı blokunun lideri Celal el Din el Sagher, Reuters’a yaptığı açıklamada, “Yerel seçim kanunu üzerinde mutabakata varmamızı engelleyen çeşitli sorunlar var. En önemli sorunlardan biri de Kerkük. Bu nedenle seçimlerin zamanında yapılması çok zor” dedi. Kerkük’ün statüsü konusunda henüz bir uzlaşma sağlanamamış olmasından ötürü, burada seçimin yapılış şekli konusunda da anlaşmazlık çıktı. Parlamentodaki Arap ve Türkmen gruplar, Kerkük için ayrı bir seçim kanunu hazırlanmasını istediler ancak bu teklif Kürt milletvekilleri tarafından reddedildi. Dünya Turu Türkiye 9 Büyükanıt: Irak’la Perşembe, 26 Haziran 2008 ilişki içinde olmak şart Türkiye Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt, Başbakan’ın Irak’a yapacağı ziyaretin ilişkilere olumlu yansıyacağını söyledi, “Biz de asker olarak Irak merkezi hükümetiyle temas ediyoruz” dedi. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, Türk Taarruz-Taktik/Keşif helikopteri (ATAK) projesi sözleşmesinin resmen yürürlüğe girmesi nedeniyle düzenlenen kokteylde basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Büyükanıt, Barzani’nin İtalyan gazetelerine “PKK terör örgütüdür diyemem” açıklamasının hatırlatılması üzerine, “bu konudaki görüşünü çok açıkladığını ve hepsinin bilindiğini” söyledi. Türkiye’nin Kuzey Irak yönetimiyle temas kurması Büyükanıt, Irak’la ilişkiler konusunda “O benim alanım değil” diyen Büyükanıt, şöyle konusunda “Coğrafyamızı devam etti: “Asker olarak bakıyorum. Terörle mücadele eden değiştiremeyeceğimize göre bir kurumun başındayım. Terörle mücadele kapsamında bakıysonsuza kadar onlarla orum. Bizim şehit verdiğimiz, can ve mal kaybı verdiğimiz bir yaşayacağız. İlişki içinde mücadelede PKK’ya terör örgütü dememenin ne anlama olmak şart” diye konuştu. geldiğini siz değerlendirin. O terör örgütü değilse başka terör örgütü yok dünyada. Gelmiş geçmiş en kanlı terör örgütü.” Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Irak’a yapacağı ziyaretin ilişkilere nasıl yansıyacağına ilişkin soru üzerine Orgeneral Büyükanıt, bu ziyaretin ilişkilere olumlu yansıyacağını ifade etti. Büyükanıt, “Biz de asker olarak Irak merkezi hükümetiyle temas ediyoruz. Onlar geliyor, biz gidiyoruz. Merkezi hükümetle işbirliğimizi geliştirmeye çalışıyoruz. Bütün komşularımızla işbirliğini geliştirmeye çalışıyoruz. Irak bizim komşumuz. Coğrafyamızı değiştiremeyeceğimize göre sonsuza kadar onlarla yaşayacağız. İlişki içinde olmak şart” diye konuştu. Bir soru üzerine, “travma” tartışmalarını izlediğini belirten Orgeneral Büyükanıt, ancak bir değerlendirme yapmak istemediğini kaydetti. Başsavcı son sözü söyledi: DTP kapatılsın DTP hakkında açtığı kapatma davasında son sözlerini söyleyen Yargıtay Cumhuriyet Başsavacısı Abdulrahman Yalçınkaya “Parti kapatılsın, yöneticilere siyasi yasak getirilsin” dedi. DTP son savunmasını 16 Eylül tarihinde yapacak. Y argıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, olağanüstü güvenlik önlemleri arasında geldiği Anayasa Mahkemesi’ne arka kapıdan girdi. Demokrat Toplum Partisi’nin (DTP) kapatılması için açtığı davaya ilişkin son sözlerini söyleyen Yalçınkaya, partinin kapatılmasını ve yöneticilerine de siyasi yasak getirilmesini istedi. İddianamede ve esas hakkındaki mütaalasında DTP’nin siyaset için değil, kan ve terör amaçları doğrultusunda Abdullah Öcalan’ın talimatıyla kurulduğunu savunan Başsavcı Yalçınkaya, son sözünde de “Parti kapatılsın” dedi. Yalçınkaya, DTP yöneticilerine de siyasi yasak getirilmesini talep etti. Yalçınkaya, yarım saat süren sözlü açıklamasının ardından ve yine arka kapıyı kullanarak Anayasa Mahkemesi’nden saat 10.30’da ayrıldı. Başsavcının ardından DTP mahkemeye son savunmasını verecek. DTP’nin savunması için daha önce 26 Haziran olarak belirlenen tarih partinin talebi üzerine 16 Eylül tarihine ertelenmişti. Erdoğan’dan 'Kenara Çekil'e Yanıt Türkiye Dışişleri Bakanı Ali Babacan, Türkiye’nin Akdeniz İçin Birlik Projesi’nin tamamen dışında kalabileceğini söyledi. A li Babacan, Paris’te düzenlediği basın toplantısında “Henüz projeyle ilgili elimizde somut doküman yok, katılmaya bile karar vermiş değiliz” dedi. “Katılırsanız konumunuz ne olacak?” sorusuna, Babacan, “Katılma kararından sonra bu konuyu belirleyeceğiz” yanıtını verdi. Ali Babacan, projenin tanımı konusunda avrupa birliği komisyonuyla görüşmelerin devam ettiğini ifade etti. Projeyle, 27 AB üyesi ile Akdeniz’e kıyısı bulunan 12 ülkenin bir araya getirilmesi hedefleniyor projenin, 13 Temmuz’da Fransa’daki zirveyle hayata geçirilmesi planlanıyor. Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin projeyi Türkiye’nin AB üyeliğine alternatif olarak ortaya attığı yorumları yapılıyor. B azı siyasetçilerin" kenara çekil" şeklindeki önerilerine Başbakandan sert yanıt geldi."Yüzde 47 oy almış bir lidere gayri meşru bir teklifte bulunmak, ne milli manevi değerlere ne evrensel demokratik değerlere sığar" diyen Başbakan Erdoğan, demokratik siyasette kimin ülkeyi yöneteceğine milletin karar verdiğini söyledi. Başbakan Erdoğan partisinin Meclis Grubu'nda, bazı siyasetçileri, kapatma davası sürecinde kendilerini Anayasa Mahkemesi'nin yerine koyarak yargısız infaz yapmakla suçladı. Böyle bir anlayışı hukukun ve milletin vicdanının kaldırmayacağını belirten Erdoğan, "Bu anlayışı, milletten kırmızı kart gören, milletten kenara çekil talimatı alan ama yerinden kımıldamayanlar varya, işte onlar söylüyorlar" dedi. Başbakan Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: "Eğer birileri kenara çekilecekse bunu söyleyecek olan da siz değilsiniz, böyle bir yetkiniz yok. Nitekim 2002 seçimlerinde millet bazı liderlere "git kenara Rusya ile Sebze-Meyve Krizi Çözüldü R Türkiye Akdeniz Birliği’ne soğuk usya ile sebze-meyve krizinde anlaşma sağlandı. Türkiye, 1 Temmuz'dan itibaren Rusya'ya yeniden sebze-meyve ihracatına başlayacak. Trkiye Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, Türkiye Ziraatçiler Derneği'nin kuruluş yıldönümü toplantısında gazetecilerin soruları üzerine, Türkiye ile Rusya arasındaki sebze-meyve ihracatı sorununun çözüldüğünü söyledi. Eker, Rusya'nın ithalat kısıtlamalarını bir hafta sonra kaldıracağını açıkladı. Mehdi Eker, şöyle konuştu: "Türkiye'nin bazı ürünleriyle ilgili Rusya Federasyonu'nun aldığı bazı tedbirler vardı, bununla ilgili Tarım Bakanlığının Müsteşarı başkanlığında dış ticaretten, ihracatçılar ve üreticilerden oluşan bir heyet orada görüşmeler yapıyor. Pazartesi günü bir ortak mutabakat zaptı parafe edildi, dolayısıyla bu konuda sorun çözüldü diyebiliyoruz." çekilin, siz Meclise girmeyin" dedi. Partisine on puan kaybettirip Meclis dışı bırakan bu liderler, milletin kenara çekil mesajını algılamakta zorluk çektiler. Hatta çekiliyorum dedikleri halde dönüp dolaşıp yine sahne aldılar. Milletin yüzde 47 oy verdiği bir partiye ve liderine bu türlü gayrimeşru teklifler yapmak ne milli manevi değerlerimize sığar ne ne evrensel demokratik değerlere sığar." Bu tarz siyasetin, kendine güvensizliğin ifadesi olduğunu belirten Erdoğan şöyle konuştu: "Siz rakibinizin bileğini bükecek bir siyaset yapamayacaksınız daha başarılı performans gösteremeyeceksiniz, milletin gönlünde yer edinemeyeceksiniz ondan sonra önümüzden çekilin ricasında bulunacaksınız. Siyaset rakiplerinize ricada bulunarak merhamet dileyerek yapılmaz." Güncel 10 AB'den, Kıbrıs Türklerinin ekonomik Srebrenica için toplu entegrasyonunu iyileştirme hamlesi davalar başladı Perşembe, 26 Haziran 2008 L Bosna Savaşı’nda 1995’teki Srebrenitza katliamında yakınlarını kaybeden 6 bin kişi, Hollanda ve BM hakkında toplu dava açtı. a h e y ’ d e Srebrenitza’daki katliamıyla ilgili üç gün önce bireysel davalar açılmasının bugün ardından, katliamın altı bin mağduru Hollanda ve BM aleyhinde dava açtı. BM adına açıklama yapan sözcü Michelle Montas, “Genel Sekreter Ban Ki-mun, katliamdan kurtulanların ve zalimce öldürülenlerin yakınlarının hislerini paylaşmaktadır” dedi. Katliamla ilgili ilk bireysel dava, Hollanda devlet mahkemesinde Srebrenitza’da annesini, babasını, kardeşini yitiren, ancak BM’ye bağlı koruma gücünde çevirmen olarak çalıştığı için hayatta kalabilen Hasan Nuhanoviç tarafından açılmıştı. İkincisi ise Hollanda taburunda elektrik teknisyeni olarak çalışmasına rağmen katliamdan kurtulamayan Rizo Mustafiç’in ailesi tarafından açılmıştı. 6 bin kurban yakınının açtığı davada, Srebrenitza’da 1995’te yaşanmış olan süreç, ince ayrıntılarıyla ele alınacak. Davacılar 4 milyar dolar tazminat talep ediyor. Srebrenitza’nın Bosnalı Sırplarca kuşatılması sırasında yapılan katliamda sekiz bin Bosnalı Müslüman can vermişti. Katliamda en ağır suçları işlemiş olan General Mladiç ve çocuk doktoru Radovan Karaciç ise hala Lahey Birleşmiş Milletler savaş suçları mahkemesi tarafından aranıyor ancak bulunamıyor. BM’den Mesaj: Hislerinizi Paylaşıyorum BM Sözcüsü Michelle Montas, gazetecilerin Lahey’de Srebrenitza kurbanlarının yakınlarının BM’ye karşı açtıkları davayla ilgili soruları üzerine BM adına bir açıklama yaptı. Montas, açıklamasında davanın hem çeşitli kişiler hem de “Srebrenitza Anneleri Vakfı” tarafından BM’ye ve Hollanda’ya karşı Lahey’de açıldığını doğruladı. Srebrenitza katliamından sağ kurtulanların ve katliamda yakınlarını kaybedenlerin, Avrupa’da İkinci Dünya Savaşı’ndan sonraki en korkunç suçların işlendiği Bosna savaşıyla ilgili olarak adalet beklemekte haklı olduğunu belirten Montas, “Genel Sekreter Ban katliamdan kurtulanların ve zalimce öldürülenlerin yakınlarının hislerini paylaşmaktadır” dedi. BM’nin her zaman suçu planlayan ve işleyenlerin adalete teslim edilmeleri gerektiğini düşündüğü anımsatılan açıklamada, “Ancak (eski Sırp liderler) Ratko Mladiç ve Radovan Karaciç halen kaçak durumdadır. Uluslararası toplum, onlar tutuklanana ve yargıya teslim edilene dek rahat nefes alamaz” denildi. BM hukuki süreçten muaf BM’nin bu tür trajedileri gelecekte önlemek için tam donanımlı olması gerektiği kaydedilen açıklamada, “BM’nin hukuki süreçten muaf olduğu” da bildirildi. BM dünya siyasetinin en üst ortak kurulu olduğu gerekçesiyle cezadan muaf tutuluyor. BM’nin bu tür durumlarda “dokunulmaz” olmasının, trajedinin ardından Srebrenitza’daki insanlara yardım etme sorumluluğunu kesinlikle azaltmadığı belirtilen açıklamada, BM’nin, Eski Yugoslavya’da işlenen savaş suçları için kurulan Uluslararası Savaş Mahkemesi, kendi kurumları ve uluslararası ortaklarıyla Srebrenitza katliamı suçlularının yakalanıp adalete teslim edilmesinde ve bölgenin kalkındırılmasında önemli rol oynadığı vurgulandı. Montas, Boşnak asıllı bir gazetecinin “BM’nin Srebrenitza’daki sorumluluğuyla” ilgili bir sorusu üzerine ise eski genel sekreterin 1999 tarihli “Srebrenitza’nın Düşüşü” isimli raporunda BM tarafından benzer durumlarda neler yapılabileceğiyle ilgili önemli ve dürüst saptamalarda bulunduğunu söyledi. Montas, BM’nin “sorumluluklarının farkında olduğunu” belirterek, öncelikle Ratko Mladiç ve Radovan Karaciç’in Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesine sevki için yoğun çaba sarfettiğini belirtti. Montas, Lahey’de görülmeye başlanan davada BM’nin bulunmayacağını söyledi. Kıbrıs'ı yeniden birleştirme amaçlı çabalara verdiği desteği dile getiren AB, bölünmüş adadaki ticareti kolaylaştırma ve böylelikle de Kıbrıs Türk toplumunun ekonomik izolasyonunu haifletme amaçlı bir dizi tedbiri bu hafta onayladı. B akanların Lüksemburg'daki toplantısından sonra yayınlanan bildiride, bakanların adanın "yeşil hattı" üzerinden yapılan ticaret ve seyahatle lgili kuralları değiştirerek adanın "ticari ve e3konomik bütünleşmesini" artırmayı hedefledikleri belirtildi. Avrupa Komisyonu (AK) Yeşil Hat Yönetmeliğinde Nisan 2004 tarihinde yapılan değişiklikleri iki ay önce onayladı. Üç önemli tedbir arasında, Rum kontrolündeki güney kesimde satılmaları halinde Kıbrıs Türk yönetimindeki kuzey kesimden gelen tarım ürünlerine uygulanan vergilerin genel olarak kaldırılması da yer alıyor. Bir diğer tedbirde, Kıbrıs Türk kuzey kesiminden Kıbrıs Rum güney kesimine altı aya kadar süreyle mal girişine izin veriliyor. Dahası, Kıbrıs Türk mağaza sahiplerine yardım etme amaçlı bir hareketle, insanlara hattı geçerken bavullarında 135 avro değerinde mal yerine 260 avro değerinde mal taşıma izni veriliyor. AB dışişleri bakanları yeni tedbirlerin "adada elverişli bir ortam oluşması, insanların hattı geçişlerini kolaylaştırması ve devam eden barış sürecini desteklemesini" umduklarını belirttiler. Türk askerinin, adayı Yunanistan ile birleştirmeyi amaçlayan Atina destekli kısa bir darbeyi bastırmak amacıyla adaya çıktığı 1974 yılından bu yana Kıbrıs etnik toplumlar arasında bölünmüş durumda bulunuyor. BM sponsorluğundaki bir yeniden birleşme girişimi, Nisan 2004'te Kıbrıs Rum seçmenlerinin yoğun itirazı sonucunda başarısızlığa uğradı. Kıbrıs Türk toplumu- Ç nun büyük kısmı plana destek vermesine karşın, sonunda Mayıs 2004'te AB'ye yalnızca adanın uluslararası alanda tanınan Rum tarafı katıldı. Ekonomik izolasyon altındaki Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni yalnızca Ankara tanıyor. Adayı yeniden birleştirme umutları, Kıbrıs Rum Kesimi'nin yeni seçilen devlet başkanı Demetris Hristofiyas ve KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'ın BM sponsorluğunda yeni barış müzakereleri başlatılması için hazırlıklara başlanmasına karar verdikleri Mart ayında tekrar yeşerdi. Müzakerelerin temelini atmaları için toplam 13 adet çalışma grubu ve teknik komite Nisan ayında çalışmalara başladı. Hristofiyas ve Talat ilerlemeleri gözden geçirmek üzere 23 Mayıs'ta bir araya geldiler. O zaman, mülkiyet hakları, güvenlik ve yetki paylaşımı düzenlemeleri gibi çetin konularla uğraşan gruplara daha fazla zaman gerekeceği ortaya çıktı. Toplum liderleri, müzakere sürecinin yakında başlayıp başlamayacağını değerlendirmek üzere Haziran ve Temmuz aylarında tekrar buluşacaklar. Ancak Hristofiyas Brüksel'de yaptığı açıklamada, Kıbrıs Türk müzakerecilerin her kararda Ankara'nın onayını istediklerini söyleyerek Türkiye'nin rolünden duyduğu rahatsızlığı dile getirdi. Kıbrıs Rum lideri, Türkiye'nin askerlerinin kuzey Kıbrıs'tan çekilmesi yönünde çağrıda da bulundu. İki günlük ziyaretini Çarşamba günü tamamlayan BM Genel Sekreterinin Siyasi İşlerden Sorumlu Yardımcısı Lynn Pascoe, sonunda bir barış anlaşmasına varılacağından emin olduğunu belitti. Çin “icraatın içinden”i internete taşıdı in Devlet Başkanı Hu Cintao, Çin Komünist Partisi Merkez Komitesi’nin yayın organı olan, ülkenin en büyük gazetesi Halkın Günlüğü’nün internet sayfasında, halk ile buluştu ve kendisine yöneltilen soruları yanıtladı. Ancak Hu, 200 sorudan yalnızca ikisini yanıtlayabildi. Çinli lider sohbete, “işinin genellikle yoğun olduğunu ve internette gezmek için her gün vakit bulamadığını” yazarak başladı. Kendisine sorulan ilk soru, internette genellikle ne yaptığıydı. Çin lideri, ilk olarak iç ve dış haberleri okuduğunu, ikinci olarak da halkın internette neyle ilgilendiğine ve onların önerilerine baktığını anlattı.İkinci soruda ise Çin liderine internette halkın sorunlarını, Çin Komünist Partisi ve ülke işleri hakkındaki önerilerini görüp göremediği soruldu. Hu, bu soruya karşılık olarak “internet kullananların fikir ve önerilerine büyük önem verdiklerini, halkın sesini mümkün olduğunca dinlemeye ihtiyaçları olduğunu, icraat ve kararlarında halkın beklentilerini karşılamak istediklerini” belirterek, halkın görüşlerini ortaya koyması ve taleplerin toplanması için internetin önemli bir kanal olduğunu ifade etti. Devlet Başkanı’nın sanal sohbeti 20 dakika sürdü. Bazı bloglarda yazanlar sohbetin bu kadar kısa sürmesinden hayal kırıklığı duyduklarını belirtseler de Hu “kendisine yollanan mesajları ciddiyetle okuyacağına ve üzerinde çalışacağına” söz verdi. 11 Güncel Perşembe, 26 Haziran 2008 İnsanın en büyük düşmanı... İ Prof. Dr. Ahmed Yardım nsan, yaşama savaşı verirken, pek çok güçlüklerle ve tehlikelerle karşılaşır. Yangınlar, depremler, seller, afetler, salgın hastalıklar, yıldırım çarpmaları, zehirli ve yırtıcı hayvanlar ve daha niceleri hayatımızı tehdit eder durur. İtiraf etmek gerekir ki, bunların doğurduğu tehlikelerin hiçbiri, insanın insana yaptığı kötülük kadar büyük olamaz. İnsanlar, diğer canlılara nazaran, çok üstün niteliklere sahip kılınmakla birlikte, bu kabiliyeti sebebi ile kendi başına belâ kesilmiştir. Görülen odur ki, insan, kendi zekâsını, yüksek idrâkini, akıl ve mantığını her zaman kendi yararına kullanmamaktadır. Dün olduğu gibi bugün de, yeryüzünde insan için en büyük tehlike kaynağı, yine insandır. Bu tehlike, bugün, eskilere nazaran daha da büyümüştür ve büyümeye de devam etmektedir. Haklı olarak insanlık âlemi, yine en çok insandan korkmaktadır. YIRTICI HAYVANLAR BİLE!.. Zamanımızda insan kitleleri, binbir âlet ve metot geliştirerek birbirlerini kontrol etmekte, gece gündüz demeden birbirlerini kollamaktadırlar. Yani insanlar, yine insanlar karşısında, her an tetikte olmak zorundadırlar. İnsanlar, atom bombasını, nükleer silâhları, zehirli gazları keklik avlamak için yapmamışlardır. Bunların yapılış gayesi insan öldürmektir. Yırtıcı hayvanlar bile, kendi hemcinslerine saldırmazlar. Ne acıdır ki, insanlar bu yırtıcı hayvanları örnek almak istemiyorlar. Manevi bağlardan ve samimi sevgiden sıyrılarak çok üstün bir teknolojik güç oluşturan insanlar, bu güçlerini, diğer insanlara karşı kullanmakta ve vicdanı da muzdarip olmamaktadır. Bu yüksek teknolojik güç, kahredici bir çelik yumruk haline gelmiş ve diktatörlerin işini kolaylaştırmıştır. Böylece, insanları korkutarak sindirmekte ve onu ölüm tehdidi altında tutarak alabildiğine sömürmektedir. Ne kadar üzücüdür ki, insanlar, yaşamak için büyük fedakârlıklara zorlanmakta ve birçok insan korku belâsına, şerefini, haysiyetini, namusunu, hak ve hürriyetini feda etmektedir. Görünen odur ki, dünya hırsı, makam ve mevki sevdası insanı öyle bir noktaya getirmiştir ki, artık onun, uğrunda ölebileceği ve hayatından daha değerli bildiği bir şey bırakmamıştır. Allah, vatan, millet, bayrak, namus, şeref, hak ve hürriyetler için savaşıp ölmektense, bunlarsız da olsa, sürünerek de olsa, şerefsizce yaşamayı tercih eder hale gelmiş bulunmaktadır.Gayesiz ve hedefsiz yaşayan, dünyadan başka ebedî bir hayatı hesaba katmayan ve yalnız üç günlük dünya hayatını gaye edinen adamdan ne hayır beklenir? GAYESİ OLANLAR! YALNIZ DÜNYA Böyle hayatı hayvanlar da yaşıyor. Onların da gayesi yalnız dünyadır, nefsâni arzularını tatmindir.İnsanlar, birbirlerine düşman olmakla kalmıyor, kendi kendilerine de en büyük düşmanlığı yapıyorlar. Hadis-i şerifte buyuruluyor ki: “En büyük düşmanın içinde taşıdığın nefsindir.” Nefis şeytandan da daha büyük düşmandır. Şeytan bazen insanın kalbine girer, bozmaya çalışır, ama nefis dâima içindedir. İkincisi ise, “sevimli!” bir düşmandır. Nefsin isteklerini kendi istekleri zanneder, onu yapmaya heveslenir.Nefis, yalnız insanların değil, hayvanların da başına belâdır. Balığı oltaya taktıran kendi nefsidir. Balıkların sevdiği yemi oltaya takıyorlar, onu gören balığın nefsi balığı zorluyor ve mahvediyor.Kekliği tuzağa düşüren de yine onun kendi nefsidir. Yerdeki sevdiği yiyecekleri yemesi için zorluyor ve neticede onu tuzağa düşürüyor. Nefisini düşman bilmeyenin başı belâlardan kurtulmaz. Doğru Yol ve Türk Taburu yardım dağıttı 17 Haziran tarihinde, Türk Kızılayı tarafından gönderilen insani yardım paketleri Kosova Türk Tabur Görev Kuvvet Komutanlığı koordinatörlüğünde, Prizren’deki yardıma muhtaç olan ailelere destek amacıyla dağıtıldı. Prizren “Doğru Yol” Türk Kültür Sanat Derneği ile Türk Sivil Asker İşbirliği personeli ortaklaşa Prizren'de ki yardıma muhtaç 150 aileye gıda yardımı yaptılar. Türk Kızılayı tarafından gönderilen insani yardım paketleri tespit edilen ihtiyaç sahibi ailelere “Doğru Yol” TKSD temsilcileri ile Türk Sivil Asker İşbirliği personeli tarafından evleri tek tek ziyaret edilerek ulaştırıldı. Türkçenin Kosova’sý Türk Dünyasýnýn Gençleri Türk Kýbrýs’ta K uzey Kýbrýs Türk Cumhuriyeti çok güzel bir buluþmanýn yeri olacak. O geniþ Türk Dünyasý coðrafyasýnýn ülkelerinden gençler, 26 Haziran — 1 Temmuz 2008 tarihleri arasýnda Kuzey Kýbrýs Türk Cumhuriyeti’nde buluþuyorlar. Bu güzel ve anlamlý buluþma, Türkiye merkezli Türk Dünyasý Gençlik Topluluðu tarafýndan, Kuzey Kýbrýs Türk Cumhuriyeti Baþbakanlýk Müsteþarlýðý ve Sayýn Serdar Denktaþ’ýn destekleriyle gerçekleþtirilecek. Adý, 4. Türk Dünyasý Gençlik Buluþmasý. Türk Dünyasý Gençlik Topluluðu, benim de tanýdýðým bir oluþum. Türkiye’ye, Türk Dünyasýnýn dört bir yanýndan gelen öðrencilerin bu topluluk etrafýnda toplanmasýyla ortaya çýktý. Ýlk baþlarda daha dar bir kadroyla, Türkiye’ye üniversite eðitimi almak için gelen birkaç öðrencinin fikir birliðiyle doðdu. Zamanla etkinlikler düzenledi. Ýlk buluþmayý birçok destekle Türkiye’de Manisa’da düzenlendi. Sonra, amaçlara uygun olarak Türkiye dýþýnda bir Türk bölgesine gidildi. Ýkinci büyük buluþma Bakü’de, Azerbaycan’da oldu. Bakü’de en doðudaki Doðu Türkistan’dan en batýdaki Kosova’ya kadar birçok ülkeden temsilciler vardý. Azerbaycan, Türk Dünyasý bölgeleri içinde önemli bir ülke. Uzaktan orasý hakkýnda haber sahibi olmakla, bizzat Azerbaycan’a gidip oranýn havasýný almak apayrý bir þey. Sorunlarý ve güzellikleri, durumlarý ve özellikleri yerinde görmek þansýna nail olan gençlere, bu ikinci buluþma çok büyük bir etki yarattý. Kýz Kalesi’ne çýkýp Bakü’ye Hazar’a bakmak; sokaklarda sanki Kosova’da veya Türkiye’deymiþ gibi rahatça gezip alýþveriþ yapmak; insanlarla sohbet etmek; Þamahý’ya giderken Osmanlý askerlerinin þehit mezarlarýnda durup dua etmek, hikâyelerini dinlemek unutulmayacak tecrübelerden idi. Topluluðun bu güzel Azerbaycan buluþmasýnýn sonrasýndaki buluþmasý Türkiye’nin þirin þehri Muðla’da idi. Muðla ve civarýnda birkaç gün olarak gerçekleþtirilen etkinlikler, konferanslar, sohbetler Türk Dünyasý meselesinde kültürel yakýnlaþma açýsýndan oldukça önemliydi. Bu seferki durak Kuzey Kýbrýs Türk Cumhuriyeti! Türk Dünyasý içinde bilinmesi, üzerinde durulmasý ve tanýtýlmasý gereken güzel ülke. 4. Türk Dünyasý Gençlik Buluþmasý adlý bu etkinliðe baðýmsýz ve özerk cumhuriyet ve bölgelerden temsilciler katýlýyor. Alfabetik olarak sayarsam, aldýðým bilgilere göre Adige, Afganistan, Ahýska, Almanya, Altay Cumhuriyeti, Azerbaycan, Baþkurdistan, Batý Trakya, Bulgaristan, Çuvaþistan, Daðýstan, Doðu Türkistan, Gagavuzya, Hakasya, Irak, Ýran, Alpay ÝÐCÝ Kabardinya-Balkar, Kazakistan, Kýrým, Kýrgýzistan, Kosova, Makedonya, Özbekistan, Romanya, Tataristan, Tuva, Türkiye, Türkmenistan, Yakutistan adlý bölgelerden katýlým olacak. Bu kadar geniþ bir coðrafyanýn insanlarýnýn, gençlerinin bir araya gelmesi birçok açýdan önemli. Gerçekten de bizim yaþýtlarýmýzýn veya bize yakýn yaþtaki arkadaþlarýmýzýn çalýþmalarý büyük önem ve etkililik yaratacak. Kültürel etkileþimin arttýrýlmasý, beraberliklerin saðlanmasý gençken baþlatýlýp bir yere taþýnabilirse, daha ileriki yýllarda çeþitli mevkilerde kendilerine yer bulacak olan Türk Dünyasý gençleri bakýmýndan, ülkeler arasýnda sýcak ve geliþkin iliþkiler kurmak için çok yararlý olacaktýr. 26 Haziran günü gençler Kuzey Kýbrýs’a vardýðýnda ortak amaçlar doðrultusunda gerçekleþtirilen bir buluþma da baþlamýþ olacak. Genel oturumlar, Türk Mukavemet Teþkilatý ziyareti, Sayýn Rauf Denktaþ ziyareti, Güzelyurt’taki festivale katýlým, Mücahitler Derneði ve müze ziyareti, çeþitli siyasî parti görüþmeleri, ülke temsilcilerinin konuþmalarý ve ülke sunumlarý yapýlacak. Ayrýca, Kuzey Kýbrýs Türk Cumhuriyeti’nin tarihî ve kültürel yerlerinin gezilmesi, K.K.T.C. ve Türk Dünyasý Geleceði Paneli, Lefkoþa ve baþka yerlerde temaslar da hedefler arasýnda yer alýyor. Türk Dünyasý gençlerinin birbirlerini ve kültürlerini tanýmasýný ve ortak dil olan Türkçe ve ortak geçmiþ olan Türk tarihinin bilincine varýlmasýný saðlamak gibi amaçlarla etkinlikler düzenleyen Türk Dünyasý Gençlik Topluluðu ayrýca, yarýnýn liderleri ve bugünün ortaklarý olan Türk Dünyasý gençlerinin ileriye yönelik fikir alýþveriþi yapmalarý ve ortak kararlar almalarýný saðlamaðý da amaçlýyor. Yarýnýn liderleri düþüncesi burada önemli bir yerde duruyor. Çünkü, bugünkü dünyadaki bazý kýsýr çatýþmalar, sorunlar hâlen varsa, bunun sebeplerinin baþýnda, o çatýþmalarý düzenleyenlerin bilgisizlikleri, art niyetleri geliyor. Özellikle, ayný kültürü farklý coðrafyalarda paylaþan insanlarýn birbirini daha yakýndan tanýmasý çok önemli. Bu önemli buluþmalarýn dönüþümlü olarak, çeþitli ülkelerde yapýlarak, Türk Dünyasý ülkelerinin tanýtýmýný saðlamak da çevresini tanýmakta zorlanan insanlar için çok yararlý olacaktýr. Güncel 29 Haziran 2008 tarihinde yarışacak adaylar arasında şu isimler yer alıyor: 1. Bengi Muzbeg 2. Bülent Kırle 3. Cemali Koro 4. Cemil Luma 5. Cengiz Curciali 6. Cengiz Çesko 7. Cengiz Kovaç 8. Durmiş Şinik 9. Engin Tokay 10. Enis Kervan 11. Enis Subi 12. Ercan Şpat KDTP Prizren Şubesi aday listesi 13. Ergin Kala 14. Erol Şişko 15. Etem Kazaz 16. Ethem Baymak 17. Ferhat Derviş 18. Feridun Kaan 19. Fetnan Derviş 20. Feyzullah Fuşa 21. Fidan Jılta 22. Fikrim Damka 23. Filiz Lika 24. Gani Çüçin 25. Güler Peroli-Lika 26. Günay Spahi 27. Güner Ureya 4. TÜRK DÜNYASI GENÇLİK BULUŞMASI TÜRK DÜNYASININ GENÇLERİ KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ’NDE: T ürk Dünyası coğrafyasının çeşitli ülkelerinden gelen gençler 26 Haziran — 1 Temmuz 2008 tarihleri arasında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde buluşuyor. Buluşma, Türkiye merkezli Türk Dünyası Gençlik Topluluğu tarafından, Kuzey Kıbrıs Türk C u m h u r i y e t i Başbakanlık Müsteşarlığı ve Sayın Serdar Denktaş’ın destekleriyle gerçekleştirilecek. Türk Dünyası Coğrafyasından Katılım 4. Türk Dünyası Gençlik Buluşması’nda bağımsız ve özerk cumhuriyet ve bölgelerden temsilciler yer alacak. Buluşmaya Adige, Afganistan, Ahıska, Almanya, Altay Cumhuriyeti, Azerbaycan, Başkurdistan, Batı Trakya, Bulgaristan, Çuvaşistan, Dağıstan, Doğu Türkistan, Gagavuzya, Hakasya, Irak, İran, Kabardinya-Balkar, Kazakistan, Kırım, Kırgızistan, Kosova, Makedonya, Özbekistan, Romanya, Tataristan, Tuva, Türkiye, Türkmenistan, Yakutistan bölgelerinden katılım olacak. Buluşmanın Amaçları ve Etkinlikler Türk Dünyası Gençlik Topluluğu, Türk Dünyası gençlerinin birbirlerini ve kültürlerini tanımasını ve ortak dil olan Türkçe ve ortak geçmiş olan Türk tarihinin bilincine varılmasını sağlamak gibi amaçlarla etkinlikler düzenlemektedir. Ayrıca, yarının liderleri ve bugünün ortakları olan Türk Dünyası gençlerinin ileriye yönelik fikir alışverişi yapmaları ve ortak kararlar almalarını sağlamak, bunun yanında, buluşmaların dönüşümlü olarak, başka ülkelerde yapılarak, Türk Dünyası ülkelerinin tanıtımını sağlamak amaçlarını da gütmektedir. 4. Türk Dünyası Gençlik Buluşması, ülke tanıtımları (video izlenmesi ve sergi masaları açılması); ülke temsilcilerinin konuşmaları; Türk Dünyası Geleceği paneli; ülke temsilcilerinin Türk Dünyası geleceği hakkındaki konuşmaları; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tarihî ve turistik yerleri gezisi; sonuç bildirgesi açıklanması; basın toplantısı ve başta Rauf Denktaş olmak üzere, protokol ziyaretleri ile gelişecektir. Alpay İgci 28. Halil Lika 29. Hanımşa Kaymakçi 30. Levent Buş 31. Liriye Dişo 32. Mahir Yağcılar 33. MedihaBilurdagi 34. Müfera Şinik 35 Müveddet Bako 36. Nadi Taç 37. Nail Cibo 38. Naser Vaganci 39. Nuran Malta 40. Orhan Lopar 41. Özcan Micalar 42. Ramadan Rahte Perşembe, 26 Haziran 2008 12 43. Sencar Karamuço 44. Şükran Keçeli-Arap 45. Turhan Kazaz 46. Ümran Bakiç 47. Varol Bekteş 48. Veli Tabak 49. Zeynel Beksaç 50. Zümrüt Kukiş 51. Adnan Yağcılar 52. Agim Rifat 53. Alifat Karahoda 54. Arzu Vırşevca 55. Aşim Şaçir 56. Aydaner Kovaç KDTP Mamuþa Þubesi toplantýsý düzenlendi K Seçimlere alfabetik sýrasýna göre 48 aday katýldý DTP Mamuþa Þubesi tarafýndan basýna yayýnlanan bildiride, 21.06.2008 tarihinde KDTP Mamuþa Þubesinde seçim toplantýsýnýn yapýldýðý açýklandý. Yeni saðlýk ocaðýnda düzenlenen KDTP Mamuþa Þubesi Þeçim toplantýsýna Prizren AGÝT Temsilcileri, T.C. Kosova Eþgüdüm Müsteþarý Mustafa Sarnýç, AAK Mamuþa Þube Baþkaný ve çok sayýda davetli katýldý. Divan Kurulu Baþkaný Erol Morina açýlýþ konuþmasýný yaptýktan sonra T.C. Kosova Eþgüdüm Müsteþarý Mustafa Sarnýç konuþma yaptý. KDTP Mamuþa Þube baþkaný Rifat Krasnýç, iki yýlýk çalýþma raporunu sundu. Saat 13:00’te iki sandýkta seçimlere baþlandý. Seçimler saat 17’ye kadar açýk kaldý. Saat 17:00’de KDTP Merkezi Denetleme komisyonu tarafýndan sandýklar kapandý. Saat 22:30 kadar seçim komsiyonu ve KDTP denetleme komisyonu tarafýndan oylar sayýldý. Seçimlerde Mamuþa þubesinde 882 parti üyesi oy kullandý. 882 oydan 46 ay geçersiz sayýldý. 836 geçerli oy pusulasýndan adaylar þu sonuçlarý elde etti: 1. Arif Bütüç 786, 2. Rifat Krasniç 778, 3. Abdulhadi Krasniç 752, 4. Agim Morina 739, 5. Fuat Taç 725, 6. Hakký Taç 715, 7. Hýzýr Morina 682, 8. Ýsak Krüezi 679, 9. Cafer Morina 666, 10.Hilmi Þala 665, 11. Erol Morina 662, 12. Ridvan Mazrek 640, 13. Cavit Mazrek 603, 14. Fazli Mazrek 600, 15. Vedat Morina 600, 16. Çamil Mazrek 593, 17. Necmedin Morina 579, 18. Yetullah Mazrek 569, 19. Rüþtü Krüezi 553, 20. Mehmet Mazrek 501, 21. Samidin Taç 495, 22. Ýliyaz Morina 487, 23. Hamit Taç 404, 24.Cemal Mazrek 398, 25. Þükrü Mazrek 390, 26. Adem Mazrek 359, 27. Rahman Mazrek 319, 28. Semih Þala 309, 29.Sami Taç 268, 30. Selami Morina 262, 31. Suphi Mazrek 88, 32. Rüþtü Taç 55, 33.Cemal Bütüç 47, 34.Mýlazým Mazrek 47, 35. Nuhi Morina 44, 36. Berkan Mazrek 43, 37.Eyüp Mazrek 37, 38.Rüstem Morina 36, 39.Hevzi Mazrek 35, 40. Necat B Mazrek 34, 41. Necat Mazrek 33, 42 .Mustafa Krüezi 30, 43. Celal Morina 29, 44.Ramadan Taç 28, 45. Masar Mazrek 24, 46.Osman Mazrek 20, 47.Syleyman (H) Mazrek 18, 48. Burhan Mazrek 17. 13 Perşembe, 26 Haziran 2008 Güncel Kosova Türk Taburu ve BALTAM’dan yeni bir yayın daha Kosova’dan Çanakkale’ye adlı 150 sayfalık çalışmada bilimsel araştırmalar, makaleler, anılar, şiirler, anma törenleri ve belgeler yer alıyor. 19 Mayıs 2008 tarihinde Türk KFOR’unun Prizren’deki Gençlik Merkezi’nde Kosova Türk Tabur Görev Komutanlığı tarafından hazırlanan ve BALTAM yayınlarından gün yüzünü gören “Kosova’dan Çanakkale’ye” adlı kitabın tanıtımı yapıldı. Tanıtıma kitap müellifleri, Kosova Türk Tabur askerleri yanı sıra çok sayıda dernek başkanı, aydın ve basın mensubu katıldı. Tanıtım toplantısının açılış konuşmasını yapan Kosova Türk Tabur Görev Kuvvet Komutanlığı Komutanı Yarbay Kerim Acar, ortaklaşa gerçekleştirilen bu projenin amacı ve tarihçesinden bahsetti. Yapılan çağrıya uyarak Kosova’dan 8 tabur insanın Çanakkale Savaşına iştirak ettiğini vurgulayan Yarbay Acar, Gora’dan sadece 496 kişinin Çanakkale Savaşına katıldığının altını çizdi. Kitabın editörü Yüzbaşı Hasan Acar ise bu çalışmayı Kosova’da Çanakkale ve Çanakkale Savaşıyla ilgili yazılanlar ve yapılan bilimsel araştırmaları bir araya getirip yayınlamak amacıyla hazırladıklarını belirtti. Ardından sözü alan BALTAM Genel Müdürü Prof. Dr. Tacida Hafız, hem yayıncı, hem de kitapta araştırması yer alan müellif olarak konuşacağını ifade etti. Edebiyatta Çanakkale Savaşı’nın yerini incelediklerini belirten Prof. Dr. Tacida Hafız, Çanakkale savaşının bir efsane ve ilham kaynağı olduğunu dile getirdi. Bu çalışmanın yetiştirdikleri öğrenci ve genç meslektaşlarının çalışmalarını kapsaması, ayrıca yayın evi olarak Kosova Türk Taburuyla böyle anlamlı bir projeye ortaklaşa imza atmanın memnuniyetini ve şerefini yaşadıklarını ifade etti. KDTP Milletvekili ve genç Araştırmacı-Türkolog Enis Kervan, Türk KFOR’unun böyle bir çalışmayı hazırlamasını Türkçe’ye ve Türklüğe hizmet olarak değerlendirdi ve eserin Goray’la ilgili değişik spekülâsyonlara en iyi yanıtı verdiğini dile getirdi. Gazeteci Esin Muzbeg, Çanakkale Savaşı’nın Türk Dünyası için öneminden konuşurken, makalesinde Balkanlarla bağ kurmaya çalıştığını ifade etti ve “Bugün buralarda topla tüfekle değil, kalemle Çanakkale Savaşına benzer bir mücadele veriliyor” dedi. Gilan’da Türkçe eğitime uzun yıllar emek veren öğretmen Celal Mustafa, Çanakkale’yle ilgili makalesinin böyle değerli bir çalışmada yer almasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Mustafa, toplum olarak tarihi değerlerimizin ve milli şuurun unutulmaması açısından kitabın önemine dikkati çekerken, eserin gün yüzünü görmesinde desteklerini esirgemeyen Türk KFOR’unu ve emek verenleri kutladı. Gün yüzünü gören çalışmanın önemine değinen Prof. Dr. İrfan M o r i n a , Çanakkale Türküsü’nün Arnavutça ve Boşnakça dillerinde de söylendiğini belirtti. Konuyla ilgili ailevi hatıralarından b a h s e d e n Morina, bu tür çalışmalara sunulan desteğin devamını diledi. Gora ve Çanakkale gerçeğiyle on yıl önce tanıştığını ve on yıl boyunca ister gazeteci, ister de araştırmacı olarak değişik vesilelerle yakından irdeledik- lerini belirten Gazeteci-Türkolog Taner Güçlütürk ise, kitapta yer alan araştırmasına değinirken, etkilendiği iki önemli hususa dikkati çekti. Güçlütürk, “Balkanlar, Anadolu yada Orta A s y a coğrafyasındaki Türk Dünyasında benzeri bir yaklaşım var m ı d ı r bilemiyorum. Ama bugün hala Gora’da önemli günl e r d e Çanakkale Türküsü yakılırken h e r k e s s ü k û n içerisinde s a y g ı duruşuna geçer. Bura halkı Çanakkale Türküsünü milli marşları gibi benimsemiş. Çanakkale konulu bir tekerleme ise Goralı çocukların oyunlarını renklendirmeye devam ediyor. Aradan geçen 93 yıl sonra bile Çanakkale savaşı capcanlı buralarda. Yeni nesiller hala Çanakkale’yle ve Çanakkale’de şehit düşen büyüklerinin aziz hatıralarıyla birlikte yetişiyor, onların çocuk dünyalarında, oyunlarında hayat buluyor” dedi. Güçlütürk, hayatlarını feda eden oradaki insanımızı Türkiye Cumhuriyetinin sahiplenmesi manevi borcudur” dedi. Ardından sözü alan Altay Suroy, KDTP Milletvekili Müferra Şinik ve Filizler Türk Kültür Sanat Derneği Başkanı Ferhat Derviş, Çanakkale Savaşı ile gün yüzünü gören eserin önemine dikkati çektiler ve eseri hazırlayanları kutladılar. Tanıtım toplantısından sonra müellifler imzaladıkları kitapları katılımcılara dağıtırken, tanıtım verilen kokteyle sona erdi. 150 sayfalık kitapta bilimsel araştırmalar, makaleler, anılar, şiirler, törenler, fotoğraflar ve belgeler yer alıyor. Önsöz ve giriş ardından Makalelerle Çanakkale Savaşı adlı bölümde, Prof. Dr. Nimetullah Hafız ve Prof. Dr. Tacida Zubçeviç Hafız’ın “Kosova Türk Yaratıcılığında Çanakkale Savaşı” konulu çalışmasında yedi halk türküsü yanı sıra İbrahimoğlu Ömer’in 64 dörtlükten oluşan destanı ve Ömer Lütfü’nün Çanakkale savaşıyla ilgili hiçbir yerde yayınlanmamış ve ilk defa bu eserde yer alan 7 şiirine yer veriliyor. Taner Çalışlar’ın “Hatıralarla Dragaş, Gora ve Çanakkale Savaşı” makalesinde Goralılarla gerçekleştirdiği söyleşiler ve onların hatıralarına yer ayrılıyor. Kitabın devamında İskender Muzbeg, “Benim Çanakkale Şiirim/Çanakkale Savaşı ve Goralılar”, Esin Muzbeg, “Çanakkale Savaşını Yeniden Düşünmek”, Taner Güçlütürk, “Gora’da Çanakkale Türküsü Efsanesi”, Cavit Şala, “Çanakkale Destanı”, Celal Mustafa, “Çanakkale Düşmana da Dost Elini Uzatmayı Bildi”, İrfan Morina, “Çanakkale Türküsünün Öyküsü”, Enis Kervan, “Çanakkale Hikayelerinde Kimi Kosovalı Kahramanlar” başlıklı araştırma ve makalelerine yer alıyor. Anılarla Çanakkele Savaşı başlıklı bölümde, Muşnikovalı Rıfat İsmaili, Yukarı Lubinyalı Ramadan Kaplani, Mamuşalı Rüstem Morina, Çanakkale Kahramanı Niyazi ve Cemal’ın hatıralarına yer veriliyor. Şiirlerle Çanakkale Savaşı adlı kısmında Çanakkale Şiiri, Yemen Şiiri, Arkadaşlarıma Nasihat, Burası Çanakkale, Hep Böyle Bilinir, Çanakkale Şehitleri, Çanakkale isimli şiirlerine yer veriliyor. Kitabın ikinci kısmında Törenlerle Çanakkale Savaşı, Belgelerle Çanakkale Savaşı ve kaynakçalara yer ayrılmış. 400 adet basılan kitabın ikinci baskısının yakında Türkiye’de çıkması bekleniyor. Fot o : Na fi z L ok v i ça Agim Rifat Kültür Balkan Türk Þiiri Olacak İnsanın parası olacak Para bir rüya gibi Akacak bir oluktan Hayatı olacak Evi Arabası Araba dayalı ev döşeli Hayatı şık olacak Karısı olacak Karı ki ne karı Yarı bülbül Yarı gül Binecek tayyareye Gidecek denize Denize kuma güneşe Orada açılacak gözünün şafağı ki Eski karısını bırakıp Yeni bir karı alacak İşte böyle İşte böyle olacak Ya böyle olacak Ya hiç olmayacak SEVGİLERİMDE Masalların dalında bir menekşe gibi Acun içinde ipek saçlı Akdere suyu Şarap etkisinden bedene sarhoş olsa Ana yoldan çıktık düz yola Geldi, sınavın öncesini yendi Prizren’in Maraş’ında Geleceğin eşiğine bağlandı düğüm düğüm Göreli oluyor yirmi dört ayda bir Ortamımızın peşini boy boy Bu kent, ince kumlar üzerinde Bağdat izi Mesnevi içindekilerinde gibi çizilmiş dizi dizi Türbelerinde gibi yazılı yazıtlar tarihçe Aşık Veysel’in mi? bu sevgiler Şemsiyem. BİR KASABA Özel bir durumdu Toptan seviyordum Kuşlar gelecekti Çiçekler geç kaldı Ah be Saata bakayım derken Güneşi kaçırdım Denize indim Aklımı şaşırdım Biliyorum Yüzde yüz yok artık Her şey yüzde binbeşyüz ama Rüyamda gördüğüm o kadını da Bir daha göremedim S Orta çağlarda açan gülleri Taş olmuş şimdi Yaşlıların anılarında Bu kasabanın kuruluşunda Nice nice anaların sütlüklerinde Özsüt akmış Atlılar doğacak diye Bebeklerin ağızlarında. SEVGİLİM İşidince yelin yumuşakça sardığını Gizli didinmeden sonra ellerime Kızgın güneşten üç bin yıl önce Ramze’sin kolyesi düşümde Göksümüzde asık duran onurca süre bilmeyen. Bugün orta kış yılçağının en parlak yüzünde Bardakların uçlarına dudaklar eridi masamda Yetişen ıhlamur ağaçlarından tomurcuklarla Acuna yanaşır sevimizin özdekliğinde Bir boğaz içinden Giriliyor içine Bir küçük deresi kuru Şeh tekkesinin garip duruşu İki sandukayla Yere gömülmüş tarih anıtları Çocukluğumun anıları Korkutulmuş Tarih defterlerinde Eskiden bu kasaba’da Kalesiyle taşköprüsüyle Ve geleneklerin şöhretiyle Yaşamış Şimdi eskimiş o yazıları Yaprak dökümlerinde Bu kasabanın rivayeti de var Yüzde Binbeşyüz Bir ışık gördüm Birden parladım 14 Hazýrlayan: Agim Rifat ÞÝÝRÝN ATEÞÝ Teþfik etmek, Kosova Türk þiirinin yolunu açýp tekrar tekrar ateþini yakmak adýna, bundan böyle bu sayfada usta þair Agim Rifat Yeþeren, her hafta bir þiirle çýkacak karþýnýza sevgili okuyucular. Perşembe, 26 Haziran 2008 Doğduğum kentin meşe ağaçlı Gırmi’den akan ince kaynak Beklediğim umutların dilinde dalgalanarak şırıltısı Gözlerim büyüdü mavice ak günlerin önünde Yansıdıkça sesin tavukbahçe boğazından Yuvamın eşiğine ayak bastığında sevgilim. Murtaza Buşra Çocukluğunu 80’li yıllarda geçirenlerin unutamadağı sevimli mavi yaratıkların çizgi film haklarını satın alan Sony Pictures, sinema filmi çalışmalarına başladı. Senaryo için “Shrek”in senaristleri David Stim ve David Weiss’a teklif götürüldü. beyazperd eye geliyor inema sektörü yayın organı Variety’nin haberine göre, animasyonun film haklarını yapımcı Jordan Kerner aracılığıyla Lafig Belgium’dan elde eden Sony şirketi, “Şirinler”in beyazperde versiyonuyla ilgili çalışmalar konusunda kolları sıvadı. Gişe rekortmeni animasyon “Shrek”in ikinci ve üçüncüsünün senaryolarını yazan David Stim ile David Weiss’e teklif götüren şirket, ünlü senaristlerle görüşme masasına oturdu. “Şirinler”in film haklarını 2002 yılında elde eden ve animasyonu “Shrek” adlı filmde de uygulanan “3-D CGI” tekniğiyle çekmeyi düşünen Kerner, finansman ve uluslararası dağıtım konusunda Columbia Pictures ve Sony Pictures Animation ile bir araya geldi. Kerner, Belçikalı çizer Pierre Culliford tarafından yaratılan ve Hanna-Barbera tarafından 1980’li yıllarda ekrana gelen “Şirinler” ile ilgili Sony şirketinden Michael Lynton ile görüştüğünü söyledi. Lynton’ın çizgi filmi bir başka animasyon tekniği olan “live-action/CG” formunda çekilmesini önerdiğini aktaran Kerner, yapımın seri haline getirilmesinin de ihtimal dahilinde bulunduğunu ifade etti. Columbia Şirketinin Başkan Yardımcısı Doug Belgrad, Şirinler’in en iyi bilinen ve çizgi film dünyasının en sevilen karakterlerine sahip olduğunu belirtti. Belgrad, yapımla ilgili duydukları heyecanı da, “Şirin Baba’nın, Şirine’nin ve diğer tüm şirinlerin yeni jenerasyonunu sunmaya hazırlanıyoruz ve bu konuda heyecanlıyız” diye özetledi. 15 Perşembe, 26 Haziran 2008 Ýnsan duygusunu, düþünce ve hayalini yansýyan bir ayna olarak sanat ve kültür.. PRÝZREN’DE KÜLTÜR, SANAT VE ÞAÝRLÝK GELENEÐÝ XIII HACI HAFIZ AHMET FETHİ EFENDİ - a H acı Hafız Ahmet Fethi Efendi. 1895 yılında Prizren’de doğmuştur. Asıl adı Fethi soyadı Müdüt’tür. “Ahmet” ise kendine layık görmüş bir takma addır. Aşağı Tabakhane semtinde doğan Hafız Fethi, Müddüt ailesinden gelmektedir. Babasının adı Recep, annesinin de adı Zümrüttür. Bugün Prizren’in Mustafa Baki mahallesinde yaşayan Müddüt ailesi Hafız Fethi’nin ailesinden gelmektedir ve bu aile üyeleri hala aynı mahallede yaşamaktadır. Çocukluğunu bu mahallede geçiren Fethi ilk eğitimini Dragoman iptidai mektebinde tamamlamıştır. On bir yaşında iken Kur’anı ezberliyor ve hafız mertebesine ulaşıyor. Müteakiben Gazi Mehmet Paşa Medresesine kaydını yapan Fethi, bu medreseden de büyük bir başarıyla mezun oluyor. Medreseyi bitirdikten sonra bu medresede müderris olarak çalışmaya başlıyor. Zamanın ilim ve tanınmış dini adamlarından dersler alıyor ve Bulgar istilası döneminde yani 1915-1918 yıllarına kadar Suzi Çelebi Camiinde müezzinlik yapıyor. O zamanda cami imamı Kemal Hafız Kayseri’den de çok şeyler öğrenen Fethi, kısa bir zaman sonra Budak Hoca Camiine imam olarak tayin ediliyor ve bu camide 1918-1930 yıllarına kadar bu görevde kalıyor. Bu arada Melami tarikatını benimseyen Fethi, Hacı Ömer Lütfi’nin müridi oluyor ve şeyhi olan Hacı Ömer Lütfi’yi çok sevdiğinden dolayı ölümüne kadar onun yanından hiç ayrılmıyor. Yanında kaldığı dönemde Hacı Ömer Lütfi’den de çok şeyleri öğrenen Hafız Fethi, başta tasavvuf ve diğer konularda daha yüksek bir bilgi mertebesine ulaşarak kendini daha genişletmeye başarıyor akabinde şiirler de yazmaya başlıyor. Hacı Ömer Lütfi’de müridi olan Hafız Fethi’yi çok seviyordu ve onunla gurur duyuyordu ve bu yüzden ona her şeyi öğretmekten hiç kaçınmıyordu. Hafız Fethi’ye olan sevgisini, Hacı Ömer Lütfi, en iyi bir biçimde şu dizilerinde dile getirmiştir: Ettikte tecellî gönüle satvet-i aşkın Mahvetti fena duyguları heybet-i aşkın Mutî iline uçtu o dem ruh-i revanim Sunmuştu fena ardı beka kudret-i aşkın Ders-i men areften okudum mekteb-i dilde Kılmıştı beni arif-i hakk mekteb-i aşkın Faniliğin evrakını aşk yaktı kül etti Levh-ı dilimi eyledi pâk saffet-i aşkın Yâ Rabb ne büyük ni'met imiş ni'met-i aşkın Pür zevk u safa etti beni cennet-i aşkın Gördüm ki senin ni'metini namütenahi En tatlı fakat geldi bana lezzet-i aşkın Kesbî değil o mertebe-i aşk-ı İlahi Bir LÛTFÎ Huda FETHİ’ye bu devlet-i aşkın. 1929 yılında şeyhinin yani Hacı Ömer Lütfi’nin ölümü bütün Prizren Müslüman halkını fakat en çok Hafız Fethi’yi üzmüştü ve sarsmıştı. Dolayısıyla Hacı Ömer Lütfi’nin vefatından sonra, her açıdan Prizren’de ki durumu değerlendiren Hafız Fethi Efendi, kısa bir zaman sonra Prizren’i bırakıp, İpek’e yerleşiyor. İpek’in bir camiinde imamlık ve muallimlik yapan Hacı Hafız Fethi Efendi, İpek’te sekiz sene kalıyor. İpek’te kaldığı dönemde, daha önce şeyhi Hacı Ömer Lütfi’nin ölümünden büyük üzüntü duyan Fethi, şeyhi için şu ölümsüz şiirini yazmıştır: Hazreti Üstat Muhterem Tarikat Melâmi’ye Pûset Neşîni Prizrenli Reşâdtlu Hacı Ömer Lütfi Efendinin Târihi İrtihâli Kaddesallahu Sırı el hak Bismilahirrahmanirrahim İnel muhtekîne fi cenatin ve nehar fi makadi sıtkin inde melikin muktedir, Sadakallahul azîm Hûvel Bâki Zevk îder cennet içinde müttekîn, Gîrdîler hakle sârayi vahdete. Çikdîler inde melîk-i muktedir, Makadi sıkta sarayi izzete. İştiler nehri hakikatten mudam, İrdîler hakle mekâmi gurbete Hep sekâhum rabbuhum şeâb Şurb îden îrdi mekâmi sekrete. Vuslet cânâni île sermest olûr Rûhi aşkı hiç dâyânmâz firkate. İşte Şeyh Lutfi zât-ı muhterem, Geçti ihvan aglasın bu rihlete. İrciai emri gelince nagehan, Gîtti ol dem rabbîsiyle sohbete. Zâten o cânâne muştâk îdi, Şimdi îrdi rûhi bâkî ruslete. Lânei gâsvetden pervâz îdûb, Gîtti lâhûtte cemâli rûyete. Cezbei zatil-lahi nâgehân, Aldi ani sâldi bahri hayrete. Cism’i pâkı gerçe gîrdi magbere, Rûuhi pâkı çîkdi ol ûluyete. Mevti âlîm mevti âlemdir bûgün, Cân dâyânmâz böyle nâr-ı hasrete. Kendi gîtti terki asâr eyledi, İthâafı bûudur İslâmîyet’e. İşte asârın olûp bir hoş güzet, Görene hürmet kılmış insâniyete. Yekde pür usâfıni ben söyleyim, Görünce îrdi ilimde gâyete. Sevk aşki hak ile terk vatan, Eyleyûb çıkmış diyari gurbete. Varûb ol şehri İstanbul’da hemân, İlminden tahsîl îdüp bâk gayrete. Her ilimde fâik ola Kur’an idi, Gıpta eyledi âli himmete. Âlim ve Fâdıl hem şâir idi, Fadıl hakle nâil olmuş hikmete. İlmî ile İrfân ile ahlâk ile, Nâil oldi du cihânde devlete. Hak âna tevkîni Refîk îdüp, Gîtti ânınle o beyti izzete. Mekke’den tâ beldei Taybeye, Marşiyen gitti resule hazrete. Ande bûldi ol tabîbi hâziki, İçti daruyi irişti sıhhate. Yani İsmâîl Nevâbi Efendiye, Hizmet îtdi ol pes ecri sirate. Ol îdi kutup zamânın şübhesiz, Aldi himetın îrişti rifate. Şeyh Süleymâan Melâmi’ye dahi, Hürmet îtdi ol veli nimete. Bu ricâl uhden himmet alûp, Lütfi hakle îrdi ahrîyete. Nûri tevhîdîyle fer bûldu kulûb, Dündi bir gülzâr nûurâniyete. Sohbetinden zevk alırdı âşikân, Himmetinden îrdi irfâniyete. Hüsnünü gürse Yûsuf metfun olur, Her güren âşıktı uma talate. Çehresi maşrık nur zât îdi, Ayan olmişdi rabbi izzete. Kalbi pâki mecmua ahlâk idi, Mazhar olmiş cümlenin haslete. Fukara ile fahar iderdi dâimâ, İltifât îtmez idi câha şöhrete. Tâbe aşır yâzan anın isafını, Şeyhinin medhi irişmiş gâyete. Söyledi FETHİ sır işin eliyle, Şeyhimiz gîtti sarâi vahdete. Göçmeden evvel yirmi gün temâm, Söyledi târihi bak kudrete. Dert gamle söyledi târihini, Yûsuf’i aldi Hüdayi cennete. Târîh vefâtı 25 teşrinievvel 1929 Arabî tarih 22 cemâziyülevvel 1348 Cuma günü defnolmuştur Rahmetulla aleyhi raymetu… Bu şiirinde diğerleri arasında Hafız Fethi Hacı Ömer Lütfi’nin bugüne kadar yanlış olarak bilinen ölüm tarihinin 1928 yılında değil, 25 Ekim 1929 yılında Prizren’de vefat ettiğini bildirmektedir. İpek’te sekiz yıl kaldıktan sonra Hafız Fethi, muhacir olarak İpek’ten hac seferine çıkıyor. Haç ibadetini bitirdikten sonra oralarda kalmak maksadıyla Mekke’ye yerleşiyor. Fakat oranın sıcak havası ve iklimi Hafız Fethi’ye hiç yaramıyor. Buna rağmen Hacı Hafız Fethi, Mekke’de iki yıl kaldıktan sonra, doktorların talimatı üzere memleketine yani Kosova’ya dönüyor. Doğum yeri Prizren’e yerleşmeye karar veriyor ve ortamın havasına uymak için bir dönem din- Raif VIRMİÇA Kültür leniyor. 1935 yılında evi olmadığından dolayı (çünkü evini zamanında tekkeye vakfetmişti) Vakıf Dairesine iş için müracaat ediyor. Vakıf Dairesi bu büyük muallime, barınmak için medresede bir oda veriyor ve kendilerini Emin Paşa Camiine imam ve muallim olarak tayin ediyor. Hacı Hafız Fethi Efendi, Emin Paşa Camiinde 1960 yılına kadar imamlık yapar ve ondan sonra tekaüde ayrılır. Daha 18 sene yaşayan Hacı Hafız Fethi Efendi Prizren’den hiç ayrılmayarak, 1978 yılında burada ebedi hayata intikal etmiştir. Onu iyi tanıyanlar kendisi için çok mütevazı, dürüst, hayırsever ve irfan bir kişi olduğunu söylerler. Hayta iken çok sayıda şiirler yazan Hafız Fethi bütün bu şiirlerini bir divanda toplamıştır. Bu Divan bugün onun yanından ölümüne kadar hiç ayrılmayan öğrencisi Hacı Adnan Nurko’nun elinde bulunmaktadır. Hafız Fethi son günlerinde kendilerine Divanı verdiğinde, divanın yayınlanması için karşılık olarak hiçbir ücretin alınmamasını talep eden Hafız Fethi, “ila ki yayınlamak isteyen zengin bir kişi veya bir organ ya da bir basım evi çıkarsa, o zaman karşılık olarak alınacak meblağın bir kimseyi hacca gönderecek kadar değerinde olmasını vasiyet kılmıştır. Hacı Fethi, Bayraklı Camiinde kılınan ikindi namazından sonra Prizren’in Şehir mezarlığında defnolmuştur. Vasiyet üzere Hafız Fethi’nin mezarı basit olup açık topraktır. Hayatta iken kendileri, öldükten sonra benim bu dünyada hiçbir nişanım kalmasın, mezarımı süslemeyin diye yakınlarına, dost ve arkadaşlarına vasiyette bulunmuştur. Hafız Fethi’yi Prizren halkı çok deneyimli bir hafız ve imam yanında büyük bir muallim ve şair olduğunu bildiğinden dolayı bugün Hafız Fethi’nin mezarı çoğu kişiler tarafından ziyaret edilmektedir. Hafız Fethi’nin hayatı ve eserleriyle özellikle de Divanıyla ilgili bugüne kadar hiçbir araştırma yapılmamıştır. Dolayısıyla bugüne kadar Hacı Hafız Fethi Efendinin hiçbir şiiri de bugüne kadar hiçbir yerde yayınlanmamıştır. Bugün divanın koruyucusu olan Hacı Adnan Nurko Efendinin yardımıyla, tarafımızdan ilk defa Yeni Dönem Gazetesinde Hacı Hafız Fethi Efendinin hayatı ve divanıyla ilgili önemli malumatlar teşhir edilirken, divandan bazı şiir veya ilahi örnekleri de verilmektedir. Röportaj Perşembe, 26 Haziran 2008 16 “Kuliste komiklik yaparken keşfedildim” O nu yýllar evvel üçkaðýtçý Zabýta Ýrfan olarak tanýdýk. 24 yaþýnda genç bir delikanlýyken 45 yaþýnda bir adamý canlandýrýyordu. Daha sonra “Aþkým Aþkým”ýn Tarýk ustasý, Zeki Demirkubuz’un “Yazgý” filmindeki komþu ve “G.O.R.A.” da “Goralý sandviç” ýsmarlayan bir UFO dergisi editörü olarak çýktý karþýmýza. Engin Günaydýn “Zaga” üniversitesindeki performansýyla da çok söz ettirdi adýndan. Þu sýralarsa herkes “Avrupa Yakasý”ndaki Burhan karakterini ve NTV’nin “yeni transferi” Ali Talat Durmaz’ý konuþuyor. Tabii bir de “O Hikayedeki Mal Benim” adlý stand-up þovunu… Günaydýn’la röportaja gitmeden önce kendisiyle ilgili araþtýrma yaparken tek bir olumsuz eleþtiriye rastlamadým. Günaydýn’a bunun nedenini sorunca da þöyle bir yanýt aldým: “Hayatýmda hiç hoþlanmadýðým konu, tekrardýr. Hep yeni peþinde olduðum için büyük bir enerjiyle çalýþýrým, çok yorulurum. Ýzleyiciler de onu görüyorlar ve kendilerini kýymetli hissediyorlar bence.” “Yýlýn bomba transferi” Talat Ali Durmaz’dan baþlayalým. Nereden çýktý bu tip? Haber okumayý çok seviyorum. Böyle saçma bir þeyim var, garip bir haz veriyor. Bununla ilgili birkaç deneme yaptým, çok komiðime gitti. Talat Ali Durmaz da olaylarý deðerlendiren bir kiþilik olacak. Doðaçlama olacak, kafama göre takýlacaðým. Zor deðil mi doðaçlama yapmak? Doðaçlamada zihnin bütününe ihtiyacýnýz var. Bir teknik iþletemiyorsunuz. O yüzden çok yoruyor. Mesela bir-iki saatten uzun doðaçlama çalýþamazsýnýz. Beyni dinlendirmeniz lazým. Ben mesela doðaçlamanýn üzerine çok fazla alkol alýyorum, salaklaþtýrýyorum zihnimi. Burhan karakteri “Avrupa Yakasý”na renk kattý… Ben de çok memnunum. Aslýnda her sezon popüler dizi ve filmlerin hepsinden teklif alýrým ama kabul etmem. Çünkü yaptýðým iþ görünmüyor. Oynadýðým dizi yayýndan kaldýrýlýyor mesela. Ama “Avrupa Yakasý” çok izlenen bir dizi. Orada bir şey yaparsam izleyiciyle buluşabilirim diye düşündüm. Tiplemeleriniz genelde yan roller oluyor. Sizi ne zaman baþrolde göreceðiz? Bunu kesinlikle istemiyorum çünkü ekip işlerini daha çok seviyorum. Ekibin içinde kaybolmak daha güzel. Bir adama hizmet eden film istemiyorum. Stand-up gösterileriniz nasýl gidiyor? girmemi istediler. Zabýta Ýrfan bana televizyondan gelen ilk profesyonel teklifti. 24 yaþýndayken koca bir adamý canlandýrmak zor olmadý mý? O zamanlar biraz topluydum. Býyýðý da takýnca öyle oldum. Kýlýk kýyafet insanýn görünüþünü çok deðiþtiriyor. Kösele ayakkabýlar falan… Saçý da yana yatýrýnca otomatikman yaþým büyüdü. Sizi hâlâ Zabýta Ýrfan olarak tanýyorlar. Bu rolün üzerinize yapýþmasýndan korkmuyor musunuz? O benim ilk iþim olduðu için Zabýta Ýrfan Ýyi. Oyunun bir kimliði, tarzý var. Ve o olarak tanýndým. Ama yeni projelerde yer dünyayý bilen, algýlayan insanlar geliyor. aldýkça bu deðiþiyor. Saðlam bir izleyicim var. Çok utangaçlar. Sahneden laf atma hikayeleri vardýr ya Tarz olarak da Zabýta Ýrfan’dan stand-up’çýlarýn, hiç istemem onu. farklýsýnýz! Nerelerden giyiniyorsunuz? Sahneden seyirciyi rahatsýz etmeyi sevmiyorum. Seyircide çok büyük bir Pantolonlarýmý Diesel’den alýyorum çünkü nezaket var bana karþý. Geçenlerde doktor vücuda uyumlu kotlar yapýyorlar ve çok r a h a t bir kadýn “Çok ediyorum. yetenekli bir adamsýn Engin Günaydýn “Otogargara” G ö m l e k sen” dedi ve sýrtýmý sývazladý. oyununun kulisinde komiklikler g i y m e y i seviyorum, yaparken “Bir Demet onlarý da daha “Stand-up’çý olarak Tiyatro”ya dahil olmuþ. çok Zara’dan a n ý l m a k istemiyorum” Günaydýn, Zabýta Ýrfan rolü için a l ý y o r u m . S p o r demiþsiniz. Ne olarak “Aldýðým ilk profesyonel ayakkabý a n ý l m a k teklifti” diyor. g i y m e y i istiyorsunuz? t e r c i h ediyorum. 10 yýldýr senaryo yazýyorum. Onlarý bazý nedenlerle gerçekleþtiremedim ve hep beklettim. Yemeklerinizi nerede yersiniz? Bunaldým ve artýk onlarla ilgileneceðim. Sinema, tiyatro… Zaten onlarý yapmak için Öðlen kebapçýya gitmem mesela. Dýþarýya bu hikayelerin peþindeyim, para kazanmak ya içki içmek için, ya da balýk yemek için için. Benim için zevkli tarafý geçti çýkarýz. Hayatýmda en güzel balýðý oyunculuðun, artýk seyirciye iyi bir iþ Fishmekan’da yedim. Bir de Cibalikapý sunabilmek ve paramý hak etmek Balýkçýsý’ný çok severim. istiyorum. Gece hayatýnýz var mý? Zabýta rolünü nasýl almþýtýnýz? Geceleri canlý müzik olan yerlere giderim. Konservatuvardan mezun olduðumda Çünkü canlý müzik olan yerlerin ruhu, Beþiktaþ Kültür Merkezi de yeni enerjisi yüksek oluyor. Beyoðlu Hayal kurulmuþtu ve oyuncu arýyorlardý. Biri beni Kahvesi’ne gideriz. Oradan karþýya önermiþ ve böylece “Otogargara”da Mojo’ya geçeriz. Belki bir Line’a bakýp oynamaya baþladým. Kuliste komiklikler gece yemek yememeye çalýþarak eve yaparken “Bir Demet Tiyatro” kadrosuna döneriz. Edebiyatla aranýz nasýl? Kitap okumuyorum. Çünkü ilgimi çekmiyor. Vaktimin çoðunu insanlarla sohbet ederek geçirmeyi tercih ediyorum. Nasýl geçiyor günleriniz? Þu sýralar çalýþarak geçiyor ama genelde geç uyanýrým çünkü geceyi severim. Aðýr aðýr kahvaltý yapar, gazeteleri okurum. Arkadaþlarýma giderim, onlarla geyik çeviririz. PlayStation oynarýz birlikte. Futbol izlemem normalde ama PlayStation’dan takip eder oldum. Televizyon izler misiniz? Dizi izlemem hiç. Filmleri de sinemada veya DVD’den izliyorum. Zapçýyým yani. Çünkü bir tarzý olan program yok izleyebileceðim. Hayatýmda izlediðim tek yabancý dizi de “Seinfeld” oldu. Fanatik derecede bütün bölümlerini izledim. Beðendiðiniz oyuncular mutlaka vardýr ama… Oyunculukta “Çok yetenekli adam” lafýndan çok hoþlanmýyorum. Kendini deðil, rolü önemli hale getiren çalýþkan oyuncularý beðenirim. Ondan dolayý Sean Penn’i, Nicole Kidman’ý çok severim. Türklerden de deðerli bulduðum oyuncular Settar Tanrýöðen, Erkan Can, Olgun Þimþek, Binnur Kaya’dýr… Bu isimler çok ilginç olacaklar ileride. Çünkü duygularýný tam yansýtmadýlar daha. Gelecek dönemde çok ilginç şeyler olacak. Neye dayanarak söylüyorsunuz bunu? Yeni bir dönem bekliyor Türkiye’yi. Bir grup genç çok ciddi bir þekilde týkandý. Ruh dünyalarýný tarif edemiyorlar. Bunaldýlar ve artýk neredeyse renkleri kýzarýyor. Onlar kafalarýný gösterecek ve bu yeni bir dönem olacak. Daha rahat edeceðiz. Ben kendimi de öyle görüyorum. Sýrada “Hücreler” isimli tiyatro oyunum var. Settar Tanrýöðen ve Erkan Can oynayacak. “Sýrlar ve Kararlar” isimli sinema filmimi de gelecek yýl çekeceðim. 17 Çocuk HAYVANLARIN DİLİ aman zaman içinde, kalbur saman içinde. Cinler cirit oynarken, eski hamam içinde. Ben diyeyim o köyde, siz diyin bu köyde; iyi yürekli, çalışkan bir çoban varmış. Bir gün koyunlarını otlatırken, bir ıslık sesi duyup ormana dalmış. Sesin geldiği tarafa bakınca, kurumuş ağaçların cayır cayır yandığını görmüş. Alevlerin tam ortasında ise, bir yılan acı acı ıslık çalıyormuş. Çobanı gören yılan can havliyle bağırmış; "Allah aşkına çoban! Beni bu ateşten kurtar." İyiliksever çoban değneğini uzatmış. Değneğe sarılarak İlerleyen yılan önce çobanın koluna, sonra da kıvrılarak tıpkı bir gerdanlık gibi boynuna dolanmış. Çok korkan çoban, yılana; "Ben seni bunun için mi kurtardım?" demiş. "Beni boğmak, zehirlemek mi istiyorsun?" 'Hayır, hayır!" demiş yılan."Korkmana hiç gerek yok. Yılanlar padişahı benim babamdır. Beni ona götürmeni istiyorum.' Çoban; "Olmaz!" demiş, "Koyunları bırakıp bir yere gidemem." "Koyunlarına hiç bir şey olmayacak." demiş yılan. "Sen yalnızca bütün hızınla koş." Çoban boynundaki yılanla birlikte alabildiğince koşmaya başlamış. Bir süre sonra yılanlar padişahının sarayı görülmüş uzaktan. Yılan; "Bak arkadaş!" demiş çobana. "Saraya girince babam sana dilediğin her şeyi verecek. Altın, gümüş ve para gibi şeyler yerine, hayvanların dilinden anlamak istediğini söyle ona." Saraydan içeri girmişler. Yılanlar padişahı oğlunu karsısında görünce çok sevinmiş ve gecikmesinin sebebini sormuş. Çobanın kendisini alevler içinden nasıl kurtardığını anlatan yılan; "Sevgili babacığım!" demiş, "Bundan böyle çoban benim can dostumdur dilediği her şeyi vermeni isterim," Yılanlar padişahı yılana dönerek; "Oğlumun dostu benim dostumdur." demiş. 'Dile benden ne dilersen! Çoban hiç düşünmeden cevap vermiş; "Ben hayvanların dilinden anlamak istiyorum.” Yılanlar padişahı; "Madem çok öyleyse aç ağzını!” diyerek, çobanın ağzına üç kez üflemiş. Daha sonra çobana nasihat eden yılan; "Hayvanlarla sürekli konuş! Sırrını iyi sakla, kimseye de bir şey söyleme” demiş. Yılanlar padişahının sarayından ayrılan çoban, dönüş yolculuğunda bütün hayvanların konuşmalarını duyup anlamış. Sürüsünün yanına gelince koyunlarından hiç eksik olmadığını görüp sevinmiş. Biraz dinlenmek için bir ağacın dibine uzanınca, ağaçtaki iki karganın konuşmasını duymuş. Karga diğerine, söyle diyormuş “Bu çoban, şu siyah kuzunun bulunduğu yerin altında altın bulunduğunu bilseydi ne yapardı acaba?' Çoban bu sözleri duyar duymaz, hemen köye koşup efendisine haber vermiş. İkisi beraber karganın söylediği yeri kazmışlar. Gerçekten de söylenen yerde çok miktarda altın bulmuşlar. Çobanın efendisi dürüst biriymiş. Buldukları altınlarda, kendisinin hiçbir hakkı olmadığını söyleyip hepsini çobana vermiş. Bir süre sonra, çoban çevrenin en zengin adamı olmuş. Sürü sürü koyunları, inekleri ve atları varmış artık. Hayvanların dilinden anladığı için onları hastalıklardan ve yırtıcı hayvanlardan koruyabiliyormuş. Köyünün en güzel kızıyla da evlenip ömür boyu mutlu yaşamış. Filin kaç ayağı var sizce? Bir madeni parayı havanın genişlemesinden yararlanarak zıplatabiliriz. Geniş bir kabın içine uzun boyunlu boş bir şişe. şişenin ağzına ise. deliği tümüyle kapatacak madeni bir para koyalım. Daha sonra da, kabın içini sıcak su ile dolduralım. Şişenin içindeki hava sıcak suyun etkisiyle ısınacak. ısınan hava da genişleyecektir. Bulunduğu yere sığmayan hava dışın çıkarken, paranın zıplamasına sebep olacaktır. Eğlenceli Deneyler Z Perşembe, 26 Haziran 2008 hkahalarla kullanırken ka ı ın as ab ar ğı n aldı Temel yeni satı . gülüyormuş Niçin? iş. güle kullan dem Dostları güle asına rağel, doping yapm m Te n la tı ka yonasına Atletizm şampi muş men sonuncu ol Neden? diye. ı anlaşılmasın ığ pt ya g in op D ven giymiş. ı yazarken eldi ar pl tu ek m it tehd Temel hasmına Neden? masın diye. El yazısı tanın Arkadaşlarımız taş binalardan geçerek ormana gitmek istiyor... Perşembe, 26 Haziran 2008 18 -- Komuna e Prizrenit Republika e Kosovës Opština PrizrenPrizren Belediyesi Municipality Prizren Republika KosovaKosova Cumhuriyeti Republic of Kosovo Başkan Dairesi No.02/111-3187 Tarih: 23.06.2008 - Organlara teslim edilen tüm evrakları imzalarlar, hukuk düşüncelerini verirler, yasamanın , davaların, şikayetlerin, revizyonların, talimat ve diğer yazıların savunması için önerilerde bulunurlar. Kosova Belediyelerinde Özyönetime ait 2000/45 sayılı Düzenlemenin değiştirilmesi için 2007/30 sayılı Düzenleme hüküm-Belediyenin çıkarlarını savunmak amacıyla kendi çalışma alanlerine ve Kosovada Sivil Hizmetlere ait 2001/36 sayılı Düzenleme larındaki iş ve ödevleri yaparlar ve onları mahkemeye teslim ederhükümlerine, 2003/02 sayılı İdari Emrine ve Prizren Belediye Tüzüğü ler. hükümlerine, 01-21-77 sayılı Kamu Avukatlık Yasası’nın 11.maddesine,Prizren Belediye Tüzüğünün 37.maddesi ve Belediye Meclisinin Koşullar: Adaylar Hukuk Fakültesi - en az iki (2) yıl propfesyonel 01/011-3180 sayılı ve 19.06.2008 tarihli Kararına göre, belediye çalışma görgüsüne sahip olmalı, adliye sınavını vermiş olmalı ve bilBaşkanı şu gisayarı kullanmayı bilmelidirler. ÇALIŞMA YERLERİN DOLDURULMASI İÇİN YENİDEN KONKUR Aranılan evraklar: açıyor I.Çalışma yerleri: Belediye Kamu Avukatı- 1 Belediye Kamu Avukatı Yardımcısı — 1 Maaş seviyesi: Yönetmeliğe göre belirlenir. -Diplomanın onaylı fotokopisi, -Doğum kayıt örneği, -Bilgisayar kurs Sertifikası -Çalışma görgüsü kanıtı, -Adliye sınavını verdiğine dai kanıtı.. Dilekçeyle birlikte onaylı evraklarınızı teslim edin.Çünkü konkura katıldığınız evraklar geri çevrilmez. Prizren Belediye Sivil Hizmeti, Kosovada yaşayan tüm vatandaşların hizmetidir ve erkek ve kadınların, engelli kişilerin baş vurmalarını teşvik eder. Çalışma süresi: Belediye Kamu Avukatı ve Belediye Kamu Avukat Sadece komple evrakları olan adaylar ,Mülakat Heyeti tarafından Yardımcısının çalışma süresi 4 yıldır, buraya 90 günlük deney çalışma hazırlanan dar liste yapıldıktan sonra mülakata alınacaktır. dönemi de hesaplanır ve iş Sözleşmesinin uzatılması mümkündür. Adaylar, dilekçeyi-baş vuru formu Prizren BM (eski Bankos)binasının zemin katındaki kabul dairesinde alabilirler. Başlıca görevleri: Konkur, basın araçlarında yayımlandığı günden 15 gün açıktır. (24.06.2008 — 08.07.2008) -Kamu Avukatlık Yasası hükümlerine göre işleri yaparlar, -Kamu Avukatlık alanındaki işleri organize eder ve yönetirler, Meclis Başkanı -Adliye organlarıyla, diğer belediyelerin Kamu avukatlarıyla ve Prof. Dr. Ramadan Muja Belediye organlarıyla işbirliği kurarlar Kare Bulmaca No: 58 Hazýrlayan: Abdülhadi Taduþka 1. Kosova’da bir kent 2. Göçebe çadırı — Ümlü Yönetmen ve Yapımcı Çetin 3. Müzikte bir nota - - Bir temsilin veya filmin ilk gösterimi — Potansiyumun imi 4. Trityum’un imi — Karadeniz’de bir tür tekne — Baryumun imi 5. Türkiye’de bir şehir — Kırmızı ile mavinin karışımından oluşan renk 6. İtalya’nın başkenti — Amerikan Bayan aktris Tarner 1. Bosna’da bir şehir 2. İbrahim’in kısaltması — Müzikte bir nota 3. Tantal’ın imi — Maribor’da ki kamyon fabrikası 4. Alfabenin 21’nci harfi — Batı Afrika’da bir ülke 5. Japonya’da bir kent 6. Yazlıkta veya şehir dışında bahçeli müstakil ev — Trityum’un imi 7. Zagrep’te ki rafineri şirketi — Müzikte bir nota 8. Alfabenin 4’ncü ve 1’nci harfi — Almanya’nın başkenti 9. Türkiye’nin başkenti Soldan Saða Geçen haftaki bulmacanın çözümü NO:57 Yukarýdan Aþaðýya Kostarika, Ada, Talan, Ni, Kent, G, A, Alia, Ro, Dalas, Kol, Avusrurya 19 Perşembe, 26 Haziran 2008 Nüsret (Çüçin) Elşani Değerli eşim, babamız... Hayrettin VOLKAN 52. Gününde rahmet ve sevgiyle anıyoruz Armazıdan ayrılalı günler gerçti, hasretin bir çığ gibi gün be gün büyüdü içimizde sensizlik her gün kor olup yaktı içimizi. Gözlerini nasihatlerini seni çok özledik. Seni asla unutmadık unutmayacağız. Seni her zmaan dağ gibi bir özlemle ve sevgiyle anacak olan: Aramızdan ayrılışının 19. yılında seni derin hasretle anıyoruz. Yokluğun zor geldi bunca yıl bize. Mekanının cennette olması için yüce Mevla’ya duacıyız: Eşin: Müveddet, Kızın: Şefkat, Damadın: Hakkı, Torunların: Admir ve Denize Eşin: Sali, Kızın: Teuta, Oğulların: Agron, Hasan, Dreni, Gelinlerin: Vyosa, Besire, Torunların: Fyola, Nisa, Agon Nüsret (Çüçin) Elşani Değerli oğlum, ağabeyimiz.... Parim VOLKAN 52. gününde rahmet ve sevgiyle anıyoruz Ölümünün 2. yılında seni rahmetle anar mekanının cennette olması için yüce Mevla’ya duacıyız. Zor geçen bu iki yıllık sürede, yokluğunu her geçen gün daha da anlıyoruz. Seni hiçbir zaman unutamayan: Annen: Müveddet, Kız kardeşin: Şefkat, Damadın: Hakkı, Yeğenlerin: Admir, Denize Seni hiç unutmadık. Hep sevgi ve hasretle anacağız. Kızkardeşleri: Şüret, Nazime Meseret ve tüm yeğenlerin. Arkadaþým PARİM VOLKAN’I Ýkinci ölüm yýldönümü anýsýna. Fetah Mula, eþi Naþide, oðullarý Ediz, Deniz, Fatih, gelini Þenay ve torunu Yasin Bakiliðe gittiðin günden bu yana içimizdeki samimi aile dostluðun hiç unutulmadý ve unutulmayacaktýr. Bu arkadaþlýðýmýz bizler var oluncaya kadar da sürecektir ve bizlerle birlikte içimizde yaþayacaktýr. Ruhun þad, mekânýn cennet olsun Değerli dostum... Hüsni KOVAÇ (Terzi) Dostluğunu ve arkadaşlığını unutmak çok zor. Sevginin özlemi her geçen gün kalbimde büyürken, mekanının cennette olması için yüce Mevla’ya duacıyım. Seni hiçbir zaman unutamayan: Dostun: FARUK AZİZ 1917-1970 KADRİYE 1919-1999 BUŞ HASAN 1945-2008 Siz hiç ölmediniz ki. Sizleri hiç bir zaman unutmadık , unutmayacağız Hasretinizle yanıp tutuşan kalbimizin her atışında siz yaşıyorsunuz. Sizleri rahmetle anıyoruz. Mekanınız cennette olması için yüce Mevla’ya duacıyız. Fatime , Nurten , Birsen , Süzan , Raif gelinleri, damatları, torunları, yeğenleri Hasan (Aziz) BUŞ İş yerinde iş kazası sonucu vefat eden dede-baba-ağabeyimizi 52 —ci gününde rahmetle anıyoruz. Mekanının cennette olması için yüce Mevla’ya duacıyız. Hayata veda edişin bizi derinden üzdü. Seni hiçbir zaman unutmayacağız. Her zaman kalbimizdesin. eşi: Berayet, oğlu: Aziz, kızı: Bahriye, damadı: Salaydin, gelini: Mariya torunları: Meryem , İlyas , Sezen , Oruç , Nisa Spor Perşembe, 26 Haziran 2008 Türkiye'nin zaferi, Kosova'da da büyük bir coşku içinde kutlandı Prizren kırmızı beyaza boyandı P rizren'in tarihi Şadırvan Meydanında kurulan dev ekrandan maçı seyreden Prizrenliler, maç sonrası araçlarına astıkları Türk bayraklarıyla, "Türkiye, Türkiye" tezahüratlarıyla sevinç gösterilerinde bulundu. Havai fişekler eşliğinde Türkiye'nin sevincini kutlayan Kosovalılar, birkaç Alman KFOR askerinin halkı dağıtmak istemesiyle halk tarafından yuhalandı. Kutlamalar sabah saatlerine kadar sürerken Kosova'nın başta Priştine, Mamuşa, İpek şehirlerinde olmak üzere tüm Kosova'da kardeş Türkiye'nin sevincini paylaşılmış oldu. Türkiye'nin Kosova Eşgüdüm Bürosu Müsteşarı Mustafa Sarnıç, maçı Hırvatistan Eşgüdüm Bürosu Şefi Davır Bidis ile birlikte, başkent Priştine'nin gençlik sarayı platosunda kurulan dev ekrandan yüzlerce seyirciyle birlikte izledi. Maçı büyük bir heyecan içinde yanyana izleyen diplomatlar, maçın sonunda, birbirlerini centilmence kutladılar. Maçı naklen yayınlayan RTK'ya canlı bağlanan Hırvat diplomat Bidis, bu çekişmeli maçta gülen tarafın Türkiye olduğunu belirterek, Türkiye'yi kutladı ve yarı finalde başarılar diledi. Müstaşar Sarnıç ise, bu zaferin aynı zamanda Kosova'nın da zaferi olduğunu, bu güzel mutluluğu tüm Kosovalılar ile paylaştıklarını söyledi. Türkiye'nin zaferi, Kosova'da yalnızca Türkler arasında değil, Arnavut ve Boşnaklar arasında da büyük bir sevinç yarattı. saate kadar ellerinde Türk bayraklarıyla Türkiye'nin zaferini kutladı. Prizrenlilerin, "1992 yılında Bosna savaşı sırasında Osmanlı'dan kalma tarihi Mostar köprüsünü top mermisiyle yıkan Hırvatlar bu kez Türk milli takımını yıkamadı." şeklinde yorum yaptıkları gözlendi. Prizren'de kilometrelerce konvoy oluşturan Kosovalılar araçlarına astıkları Türk bayraklarıyla, "Türkiye, Türkiye" tezahüratlarıyla sevinç gösterilerinde bulundu. Havai fişekler eşliğinde Türkiye'nin sevincini kutlayan Kosovalılar, birkaç Alman KFOR askerinin halkı dağıtmak istemesiyle halk tarafından yuhalandı. Kutlamalar sabah saatlerine kadar sürdü. Makedonya'daki sevinç Öte yandan Türk kökenli Makedon vatandaşlar ile Makedon ve Arnavutlar, Makedonya'nın başkenti Üsküp'ün hemen tüm kafetaryaları ile alışveriş merkezlerinde özel Başkent Priştine'de, olarak konulan dev ekranlı televizyonlardan, maçı büyük bir heyecanla izlediler. Prizren'de ve özellikle Türkiye'nin gol yemesi üzerine büyük bir Türkler'in yaşadıkları sükunetin egemen olduğu Üsküp sokakları, başka merkezlerde, milli Türkiye'nin attığı golle coşkulu bir gürültüye boğuldu. Maçın Türkiye'nin galibiyetiyle takımın galibiyeti büyük bitmesinin ardından otomobilleriyle alanlara bir mutluluk yarattı. çıkan gençler, Türk bayrakları sallayarak, ''Türkiye, Türkiye'' diye slogan attılar. Prizrenliler: "Mostar köprüsünü top Polisin, kazalara karşı önlemler alırken, mermisiyle yıkan Hırvatlar bu kez sokakları aynı coşku ve heyecanı bu kez sevinç gösterileri düzenleyenlere de yardımcı Türk milli takımını yıkamadı" Türkiye'nin Hırvatistan'ı yenmesiyle yaşadı. olduğu görüldü. Sevinç gösterilerinde davulTürkiye'nin son dakika golüyle sokaklara taşan zurna eşliğinde halaylar çekilirken, gösteriler, Kosova'nın 17 Şubat'ta bağımsızlığı ilanı Prizrenliler, zaferin gelmesi ile birlikte geç sabahın ilk saatlerine dek sürdü. ardından on binlerce kişinin akın ettiği Kosova