tevhid risalesi ve ilahiler

Transkript

tevhid risalesi ve ilahiler
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
TEVHİD RİSALESİ
VE
İLAHİLER
Ahmet ARSLAN
SALİHLİ – 2009
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
İnternet adresi
www.tevhidderyasi.com
Msn adresi: [email protected]
Kitap isteme adresi
Ahmet ARSLAN
Tel: 0236 714 79 44
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Ö N S Ö Z
Rahman ve rahim olan Allahın adıyla,
Âlemlerin rabbı olan, cenab-ı Allaha sonsuz
hamd olsun. Onun iki cihan güneşi Resulullah
efendimizede binlerce selat-ü selam olsun.
Bu eserimi risale ve ilahilerden meydana
gelen bir zevk ile ihvan kardeşlerime faydalı
olabilirim düşüncesiyle yazdım. Bundan evvel
yazmış olduğum 7 eserimden sonra 8. olarak
bunuda Rabbım lütüf etti. Binlerce kere hamd ve
şükür ederim. Cenab-ı Allahın zatından
sıfatlarına tecelli ederek Muhammed aynalarında
Âdemiyet sırrını daima görmek ve seyretmek
için insanları yaratmıştır. Bunca evliya ve
embiyalarında kendisinin bu vahdet tecellilerini
zerreden küreye kadar nasıl şeriat farkı ile zuhur
ettiğini öğretmek için onları göndermiştir.
İhvan kardeşleriminde kendi mazharların
da Allah ve Muhammedin Âdemde nasıl Tevhid
yapılarak,
yaşam halinde zuhura geldiğini
bilmek görmek ve sonrada olmak şekliyle yaşam
halini bu risale ve ilahilerde bulacaksınız. Yeterki
her mesele üzerinde uzun uzun tefekkür edilsin.
Çünkü çok ayet-i kerimelerde sizler tefekkür
etmezmisniz,
sizler
düşünmezmisiniz.
Buyrulmuştur. Zira bu risaleleri öğrenip yaşama
geçirmeden ademiyet zevkine sahip olup
yaşamamız
mümkün
değildir.
Bütün
kardeşlerime faydali olması dileleklerimle, sevgi
ve saygılr.
Ahmet ARSLAN
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
ÂDEM RİSALESİ
Âdem ne demektir. Âdem cenabı Allahın,
hüviyet ve eniyetini, kendi mazharında cem
etmiş, Allahı ve Muhammedi zahir olarak
kendinde açığa çıkaran demektir. Âdem,
Âdemliğini bulasıya kadar, çok merhaleler
katettikten sonra, Âdemiyetini bulmaktadır,
yoksa her gördüğümüz insan Âdem değildir. Tin
Suresi ayet 3 “Biz insanı en üstün yarattık”
ifadesi, Âdem içindir, bir hadiste “kuran ile
insan eşittir” buyurulmaktadır. Kuran’ın veya
Âdemin tahsili 4 ilimle elde edilebilir.
1-Şeriat
2-Tarikat
3-Hakikat
4-Marifet ilimleriyle kuranı kerim tahsil
edilebilir.
Âdem demek varlığı olmayan, yok
demektir. Âdem ise, işte o kendine ait varlığı
olmayan mazharda, Cenâb-ı Hakk’ın Hüviyet ve
Eniyetini kemâlâtıyla cem edip zuhura çıkarma
mazharıdır. Bunun birine şapkasız âdem, varlığı
olmayan hiç anlamına gelen Âdem demekteyiz.
diyeri ise, şapkalı Âdem, yani cenabı hakkın
hüviyet ve eniyyetini kendinde cem ederek açığa
çıkaran mazhar anlamındadır.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Türkçede Adem yazılırken A harfinin
birisine inceltme işareti olan şapka konmakta,
birisine ise konmamaktadır, anlaşılması için,
şapkalı veya şapkasız diyorum. Âdem kelimesi
kul kökünden gelmektedir. Onun için, Âdem’de
iki yön vardır:
Et ve kemik yönü olan Eniyyeti ki fânidir.
Cemadat’tan Nebadat’a, oradan Hayvanat’a,
oradan İnsana teşri devriyesi ile daima tebdilâta
tâbi olup durmaktadır. Bugün var yarın yok olur.
Ruhumuzun taşıyıcısı, hammalıdır. Günü
gelince, görevini tamamlayıp, bu âlemi terk eder.
Zamanla Cemadat’ta görevini bitirdiğinde, teşriye
yönü ile Nebadat’a geçer. Oradan Hayvanat’a,
oradan da İnsan varlığına intikal ederek teşriye
devriyle, devr-i daim eder. Her bir mertebeden
diğerine geçerek binlerce sene kalıp, milyonlarca
parçalara ayrılarak yoluna devam eder.
Âdem’in yaradılışı, Mekke şehrindeki
Numan vadisinden melâike-i kiramdan Azrail
(A.S) tarafından çamuru alınarak Allah’ın Cemâl
ve Celâl elleriyle yoğrulup insan sûretinde
meydana getirilmiştir, arta kalan çamurlada
hakikat şehri yapılmış, buna Pir hz.leri simsime
çamuru demektedir. Bu insan kalıbı üç yüz yıl
ateşte pişirilmiştir, her bir yüz yılsonunda bu
Âdem çamuruna “sen kimsin ben kimim” diye
soru sorulmuş.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Oda, sen sensin ben benim demek
suretiyle cevab vermiştir. Üçüncü yüz sonunda
sen kimsin ben kimim diye Rabbı tekrar sorunca,
şöyle cevap vermiştir, ben aciz bir kulum, sen ise
Alemlerin Rabbı olan Allahımsın” demiştir.
İşte bu üç yüz sene ateşte pişirildikten
sonra tam Rubûbîyyet hali hazır olduğu
görülünce “ve nefahtü fihi min ruhi” ayeti
gereğince Rabbi tarafından ona Ruhundan bir
Ruh üfürülmüştür. Ef’âl yüzü, Sıfat yüzü ve Zat
yüzleriyle pişirilip kemale gelen salik fena fillah
olmuş olur. ”Kalbler zikirle mutmain olur.
”ayrıca” zikirle kalpler huzur ve sukûna
kavuşur” Ayetlerinin bizleri ikaz ettiği gibi,
Rabbımızın Ruhundan bir Ruh üfürme olmadan
pişirme fırınına konmaz. Bu üç yüzyıl da piştikten
sonra, ilim sahibi olan Allah, ma’lûm olan bizim,
kıvama geldiğimizi, emaneti kaldırabileceğimizi
görünce, Ruhundan bir Ruh üfürecektir. İşte o
zaman, o salikte anne karnındaki çocuk gibi
hareketler başlayacaktır. Çocuk kız ise 9 şühûd
hali ile veled-i kalbin tecellisi, oğlan ise 9 şühûd
ve 10 duygu zevkleri ile veled-i kalb yani kalbin
oğlu zuhur edecektir. Âdem ancak bu saydığımız
nefs âlemi olan fena-i tam olmadan Âdem olarak
görünmeyecektir. Fakat ilk insan, Rûhullah
(Allah’ın ruhu) olarak kişide kemâlâta geldiğinde
kemâlât tecellileriyle bu suret ve şekillerden
kendini ilân edip görünmeye başlayacaktır.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Kemalat ve rahmaniyeti ile cami-ül esma
olarak Rabbimin tek göründüğü yer insan
mazharıdır. Bütün âlemi kendi inhisarı altında
cem etmiş olduğu için ona insan denilmiştir.
İbrahim Hakkı Hazretleri “Ey kişi sen âlem-i
kübrasın. Kendine dikkatle bak. Cennet de
sende Cehennem de sende, Sırat da sende
Mizan da sende. Sen ceseden küçük bir
varlıksın ama manada bütün 18 bin âlem
sende toplanmıştır.” buyurmuşlardır.
Ruhsal vücudumuz olan sîret yönümüz, bezm-i
elest olan Hakk Mürşidinin dizinin dibinde, Hicr
Suresi 29. ayeti “Ruhumuzdan bir ruh üfledim”
gereğince, Rabbinin evvelâ zikir ruhunu
üfürdüğünde, o salikte ne kadar Rabbine sevgi
ve teslimiyeti varsa, o kadar onda zikir ruhu
tecelli etmiş olacaktır. Hakk Mürşidi tarafından
atılan bu Muhammedî zikir tohumu, ona her
yerde ve işinde, Rabbi ile daima beraber olma
zevkini verecek ve kendisinden zikredenin de,
Rabbi olduğunu anlayacaktır. O salik Rabbini
can-ı
gönülden
seviyorsa,
Rabbinden
ayrılmamak için saat gibi gönlünde zikreden
Rabbini yakın takibe alarak, O’nu dinleyecek ve
O’nunla daima zikirde beraber olma zevki ile
dirilmiş olacaktır.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Bu zikir ruhundan sonra, onun Hakk
Mürşidi, Ef’al-i İlâhiye Ruhunu, Sıfat-ı İlâhiye ve
Zat-ı İlâhiye Ruhlarını üfürerek, Muhammedî
tohumunu salikin gönül tarlasına ekmiş olur.
Salikler bu Muhammedî tohumunu, zikir,
şuhûd ve rabıtalarla sulayıp, çapalarsa, o salikin
Muhammedî vücûd ağacının, yeşerip dal ve
yaprakların arasında çiçek açtığını görürüz.
Artık, “Nefsini bilen Rabbini bilir.” Hadis-i Şerifi
gereğince, kendisinin diye bildiği vücudunun
Rabbinin vücudu olduğunu anlamıştır. Rabbinin
ise, Kaf Suresi 16. ”Biz kulumuza şah
damarından daha yakınız” ayeti gereğince,
gönlünde tahtını kurduğunu, o kulundan duyan,
o kulundan gören ve o kulundan her türlü icraatı
yapanın Rabbi olduğunu anlamış olur. Zikir
ruhundan başlayarak Ef’al-i İlâhiye ruhu, Sıfat-ı
İlâhiye ruhu ve Zat-ı İlâhiye ruhuna hamile kalan
salik, manevî sîret vücudunu bir anne karnındaki
çocuğun birinci 40 günde kan pıhtısı, ikinci 40
günde et parçası, üçüncü 40 günde kol ve
bacakları teşekkül ederek hareket ettiği gibi,
hareket edecektir. Biz bu devreye Tevhide,
Âdem’in Fena fillâh olan uruc seferi diyoruz.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Âdem Ruh sahibi olarak yaratılmış, fakat
henüz sıfatlarından zuhur etmediği için, kendisini
ispat edememektedir. Kadir Suresi 4. ”O gecede
melekler ve Ruh Rabbinin izniyle fecrin
doğuşuna kadar inerler” ayetinde de belirtildiği
gibi, Cenâb-ı Hakk’ın Vahdâniyyeti olan gecede,
bütün sıfatlarından kemâlâtıyla zuhur edesiye
kadar, Ruhun, Melek olan kuvveleriyle, Rabbinin
o kişideki kabullenişi kadar sıfatlardan tecelli
etmiş olur. İşte, Ruhun zuhuruna kadar Âdem’in
urucu ve sıfatlardan tecellisiyle Nuzûl devresini
bitirdikten
sonra,
Vücûd’un
Vücûd’ullah
olmasının Tevhîd idraki ile Âdem yaratılmış
olacaktır. Yoksa bu gördüğümüz bütün insanlar
Âdem değillerdir. Onun için Âdem üç nev’i dir.
1- Surette Âdem sîrette hayvan
2- Surette Âdem sîrette nakıs
3- Surette Âdem sîrette de Âdem
Surette Âdem sîrette hayvan olanlar, “hay”
diri demektir. ”van” varlık anlamına gelir. Yani
“hayvan” diri olan canlı varlıklar demektir. Yiyen,
içen, nefsanî bütün istek ve arzularını yerine
getiren anlamındadır.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Sîrette nakıs olanlar da, Âdemiyet
tahsilinde olup, henüz kemâlâtı elde edememiş
kişilerdir.
Suret ve sîretinde Âdemiyetini bulanlar ise,
Hakk
Murşîdinden
Ruh
üfürülmüş
ve
Âdemiyetinin idrak kemâlâtına vâkıf olanlardır.
Âdem’in bütün varlığı Hakk’ın varlığı olduğunu
zevk etmiş, Hakk’ın yeryüzündeki halifesidir.
Cenâb-ı Hakk, Âdem yüzünden Zatını ilân
etmiştir. Onun sureti Âdem, sîreti Hakk’tır. Yalnız
ona Hakk denilmez. Âdem’in başındaki “A” Harfi
Allah’ı remzeder, “dem” de zaman demektir. O
dem, bu demdir. Anlayan anladı. Anlamayanlar
da yalnız dinledi.
Rubûbîyyet yönü, Araf Suresi ayet 172
“Âdemoğullarının zürriyetlerini arkalarından
çıkartarak, Nefis’lerini şahit tutup, biz sizin
Rabbiniz değil miyiz dedik. Evet Rabbimizsin
şahit olduk dediler.” İşte bu Rubûbîyyet
(Terbiye ve irşad etmesi) yönü ile bir kâmilden
insani asliyesini öğrenir. Kişi akıl baliğ
olduğunda, Rabbini idrak edip bu dünya bataklığı
olan esfel-i safilinden kurtulmağa başlayacaktır.
Bedenin akil baliğ olması 13-14 yaştır. Fakat
insan, ruhen bu yaşlarda Rabbini idrak
edemiyorsa o kişi bedensel olarak akil baliğ
olmuş,
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
fakat ruhen daha Rabbini idrâk edebilecek bir
durumda olmadığı için, Akıl baliğ olmamıştır.
Dolayısıyla da iman edemez.
Kişi ruhen, ister 40 ister 50 yaşlarında
olsun bunu kabul edebilirse, işte onun akil baliğ
olması o zamandır. Bu kişideki kabulleniş, onun
artık Âdemiyetinin sırrını öğrenme yolculuğuna
başlaması, bir Mürşîd-i Kâmil mazharından
Rabbinin çağırması ile olacaktır.
İşte o Mürşîd-i Kâmile biat etmek için diz
dize geldiği an, onun elest bezmidir. Çünkü
henüz daha kendini bilmeyen bir kişi
doğmamıştır ve Rabbi tarafından o andan
itibaren yaratılmaya başlanacaktır. İşte zahir
olarak Araf Suresi âyet 172 deki “Ben sizin
Rabbiniz değil miyim” sözünün ispatı, bir
Mürşîd-i Kâmil önünde yapılmış oluyor. İrşâd ve
terbiye olmak istemeyen bir kişinin, kâmil
huzurunda ne işi var. Onun hâl ve kal lisanı ile
bunu, kâmilin huzurunda göstermesi, imanını
göstermiş oluyor.
Bizler Âdem deyince, yalnız suret yönü ile
herkese Âdem gözü ile bakmaktayız. Cenâb-ı
Hakk, Kur’ân-ı Kerim’inde, herkese Âdem veya
insan demiyor. Mısrî Niyazi Hz. leri bir ilâhîsinde:
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
“Kim ki Âdemliğini buldu odur Âdem,
Âdemliğini bulmayan hayvandır ancak”
demiştir.
Şu halde Kur’ân'ın tabiri ile:
1- NAS (insan toplumları)
2- İns (nakıs olan, eksik kişiler)
3-İnsan (sûrette de, sîrette de Âdemiyetini
bulmuş, Âdemiyet sırrına vâkıf olanlar)dır. Onun
için
1- Surette insan fakat sîrette hayvan olanlar
2- Surette insan, sîrette nakıs olanlar eksik
kişiler
3-Surette insan olduğu gibi sîrette de,
insan-ı asliyesini bulan Âdemlerdir.
Âdem bu kâinatta, en son erişilmesi
gerekli olan bir varlıktır. Çünkü Cemadat,
Nebâdât ve Hayvanat’ta olmayan yüce hasletler
bu insan dediğimiz Âdemde mevcuttur. Bu
âleme gelesiye kadar yarım devir yapan bu
insan, Can kavmi, Cin kavmi ve İns kavimleri gibi
merhalelerden geçerek, insanlığını bulmaktadır.
Bu gün Can kavmi, Cin kavmi, İns kavmi
kimlerdir. Diye soracak olursanız;
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Can kavmi: yiyip içen ve yalnız nefsi için
yaşayan, Hakk ve hakikattan tamamen uzak
inançsız toplumumuzdaki kişilerdir. Cin kavmi ise
iki bölümde müteala edilmektedir.
1- Süfli Cin kavmi.
2- Sünni Cin kavmi.
1- Süfli Cin kavmi: Bunlar şeytan
meşrebli, başkalarının daima kötülüklerini
düşünen ve onun bunun çukurunu kazan
kimselerdir. Buna vücut ülkemizde Nefsi emmare
kavmide diyebiliriz. Süfli cinler, insanların nefsi
Emmare şübesinden içraatlarını gösterirler,
yoksa nefsi emmare nefsin en süfli sıfatıdır.
İnsanlardaki bu sıfatı kullanarak, onları
insanlarda görmek mümkündür.
2- Sünni Cin kavmi: Bunlar taklidi bir iman
sahibi olmaları nedeniyle her ne kadar ibadet ve
taat yapsalarda, bir türlü süfliyet vadisi olan
vehim, hayal, vesvese vadisinden kurtulamayan
kişilerdir. Yoksa zan ve hayellerimizde
yarattığımız gözle görülemeyen latif ayrı birer
varlık değillerdir; bu latif varlıklar tecelli ettiği
mazharlarda, fiilleriyle kendilerini, Arif olan
kardeşlerimiz tarafından daima günümüzde
görülmektedir. Bunlar iman etmiş, hatta
içerlerinde şeklen Hacı Hoca gibi isim almış
müslüman bildiğimiz kişilerde mevcuttur.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Kuranı kerim Rahman suresi ayet 33 “Ey
cin ve insan topluluğu, gücünüz yeterse
göklerin ve yerin etrafından çıkıp gidin.
Gidemezsiniz velevki bir sultanın güçü ile”
buyurulmaktadır.
İster Cin olsun isterse, cinin alet ettiği
insanlar olsun, bunlar bir Mürşidi kâmil olmadan,
süfliyet vadisi “esfeli safilin” olan dünya
yüzünden, letafet âlemi olan gökyüzüne
çıkmaları mümkün değildir buyurulmaktadır.
Herkez kendisini yakın takibe alarak baksın
stres, üzüntü, keder, alamadım veremedim, mal
mülk derdi, çocuk derdi gibi dünya dertleri bir
kişiyi ihade etmişse, onlar daha dünyada iken
Elbette
Cehennemde
yaşamaktadırlar.
ahirettede Cehennemde olmaları mukadder olur.
Zira dünya Ahiretin tarlasıdır. Burada gönül
tarlasına ne ektik ise Ahirettede onu biçeriz.
İns kavmi: Can ve Cin kavim mertebelerini
geçerek, bir Mürşidi kâmile tabii olarak, Tevhid
tahsiline başlamış, fakat henüz eksikliklerini
tamamlayarak İnsanlığını yani Âdemliğini
bulmamış Tevhid yolcularıdır. Cenabı Allah “siz
bildiklerinizle
amel
edin
Allah
size
bilmediklerinizi öğretecektir”.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Buyurmaktadır. İşte bu İns kavminden
sonra İnsanı asliyesini bilenler, bundan sonra
ancaksın insan olarak yaratılmış olacaklardır.
Rahman Suresi 1. ve 2. ayetlerde
“Rahman olan Kur’ân’ı talim etti” buyruluyor.
Pekii kimlere talim etti? Elbette henüz daha
insanlığını bulmayan, Can kavmi, Cin kavmi ve
İns kavimleri gibi çeşitli iman seviyesinde
bulunan eksik olan kişilere talim etti.
Rahmâniyyet, Cenâb-ı Allah’ın kemâlât sıfatı
olan Mürşîd-i Kâmillerdir. İnanan kişiler bu
tahsille insanlığını bulmuş olacaktır. Yoksa suret
te İnsan, sîrette Hayvan kalınmış olunur.
Rabbinin terbiye etmesiyle, insan-ı asliyesini
öğrenen bir salik, Nefsini tanımıştır. Nefsini bilen
ise Rabbini bilir. O kişi Nefsine ve Rabbına arif
olmuştur. İsra Suresi 85. ayette: “Bir de sana
Ruhtan sorarlar. De ki: Ruh Rabbimin bir
emridir.” buyruluyor. Peki, irşâd ve terbiye eden
Mürşîd mazharından Rabbimiz bize ne emir
vermektedir.
Bunu kendimize sorduğumuzda, hadisat
dediğimiz bu âlem ve Âdemde, Cenâb-ı Allah’ın
üç tecellisi olan, Ef’alini, Sıfatlarını ve Zatının
öğrenilmesini emrettiğini görmekteyiz, şu halde
kendisindeki Ruh bu üç tecelli imiş.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Zaten kişinin kendi insan-ı asliyyesini tahsil
etmesi demek, kendi diye bildiği, Cenâb-ı
Hakk’ın varlığı olan bu tecellileri, bilmesi,
görmesi ve O’nunla O olup yaşamasından
ibarettir.
Hem“la havle vela kuvvete illa billahil
aziym”diyoruz. Yani “kuvvetim ve kudretim
yoktur.
Bunların hepsi senindir ya Rabbi”diyoruz,
hem de kendimize nisbet ediyoruz. Bu şirk
olmuyor mu? Elbette şirk olmaktadır. Bunu
söylemek çok kolay, fakat bu merdiven
basamaklarını, teker teker çıkarak, menzile varıp
Âdemiyeti bulmak çok zordur. Sabırla birlikte
“mutlaka elde etmeliyim” diye azim gereklidir.
Bu kişilerin bedeninde taat, nefsinde boyun
bükmek gibi küllî teslimiyet olmalıdır. Bu kurbiyet
onların kalbinde, huzur ve mutluluk meydana
getirecektir. Bu huzur vadisinde bulunanlarda,
ruhani şuhûd olacağından, daha bu âlemde iken
Cennet içinde yaşama imkânına kavuşmuş
olacaklardır.
Bu kâinatta, bütün varlıklar, gayriyet
vadilerinden Âdem meyvesi olabilmesi için, koşu
halindedirler. Çünkü bu kâinat ağacının meyvesi
Âdem’dir. Kim Âdemiyetini buldu, işte onlar
murâdlarına erdiler. Kimler bulamadıysa yolda
dökülenler oldular.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Tarlaya ekilen bir meyve çekirdeği bile
meyve haline dönüşesiye kadar ne merhaleler
geçirerek meyve olmaktadır. Aynen bunun gibi,
bahçıvan olan Mürşîd-i Kâmilin, salik olan
kişilerin gönül tarlasına ektiği, Âdemiyet tohumu,
birçok ibtila merhalelerinden geçerek,
Cenâb-ı Hakk’ın kul mazharındaki üç
tecellisinin, Rûhullah haline dönüşmesidir. İşte
Âdem’in yaratılma yeri burasıdır. Kur’ân-ı
Kerim’in Bakara Suresi 30. ayet-i kerimesinde
“Rabbin meleklere, ‘ben yeryüzünde bir halife
yaratacağım’ demişti. Melekler de, biz seni
hamdinle tesbih ve noksanlardan tenzih
etmekte olduğumuz halde, orada fesat
çıkaracak ve kan dökecek kimse mi
yaratacaksın demişlerdi. Allah: ‘ben sizin
bilmediğiniz
şeyleri
bilirim’
buyurdu.”
Buyruluyor. Bu hitap henüz daha Âdemiyetini
bulmamış salik durumundaki melekleredir.
Mürşîd-i Kâmilin etrafındaki saliklerin hepsi
melek durumundadır. Ayrıca, enfüsümüzde Ruh
âlemi, Kalb âlemi ve Nefs âleminde bunların
levhaları olarak suretleri vardır. Çünkü “Her
şeyin
hazinesi
bizim
indimizdedir”
buyrulmuştur. Her şeyin malûmatı nisbetinde,
Cenâb-ı Hakk’ın tecelli ettiğini Hicr Suresi 21.
âyet bunu bize ispat eder.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Onun için Âdem sırrı henüz zuhura
gelmeden Ruh, Rab ve Nefs âlemlerindeki
suretinin vücudu, Allah’ın meleklere “Ben
yeryüzünde
bir
halife
yaratacağım”
demesidir.
Allah Âlim, kullar ise malûmdur. Cenâb-ı
Hakk, Âlimliği ile Nefs, Kalb ve Ruh
vadilerindeki, saliklerin hallerine vâkıf olduğu
için, bir halife yaratacağım demiştir. Melekler bu
âlemdeki bütün sırları bilemedikleri için, halifeliğe
kendilerini daha uygun görmelerinden mütevellit,
“Biz seni tesbih ve takdis etmekteyiz” dediler.
Melek durumunda olan bir salik de, kendisinin
üstünde olan kişilerin irfâniyetinden haberdar
değildir. Ama kendi mertebesinin altındakilerden
haberdardır. Onun için süflîyyâttaki Nefs
vadisinde, Âdem’in fesat ve kan dökeceğini
bildikleri için melekler, “Yeryüzünde, fesat ve
kan
dökecek
bir
kimse
mi
yaratacaksın”demişlerdir. Cenâb-ı Allah da,
“Sizin bilmediklerinizi ben bilirim”demiştir.
Elbette her şeyin en iyisini bilen Allah’tır.
Meleklerin Cenâb-ı Allah’a karşı böyle bir hitapta
bulunmaları, onların itiraz etmeleri anlamına
gelmektedir.
Nefsten münezzeh olan melekler, Cenâb-ı
Hakk’ın yalnız emirlerini yaptıkları halde, bu
mevzuda neden itiraz etmişlerdir?
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Çünkü buradaki melekler, saliklerin
durumunu arzetmektedir. Her salik Rabbine
karşı kurbiyet içindedir. Her ne zaman içlerinden
bir halife seçildiğinde, hiçapları açılmayan
saliklerin, halife seçilen kişinin yüceliklerini değil
de, suret yönünü görmesi nedeniyle, süflîyyât
vadisi olan nefsine düşerek itiraz eder.
İşte Bakara Suresi 31. Allah Âdeme
bütün isimleri öğretti. Sonra eşyayı ayette
“meleklere gösterip, eğer sadıklardansanız
bunların isimlerini bana haber verin buyurdu”
buyruluyor. Yani Cenâb-ı Allah “allemel esma”
olan bütün âlemlerin ismini Âdem’in kalbine ilka
etti.
Âdem, bütün esmaları ihata eder. Nur-i
Muhammedi ve esmayı Âdem sureti ile zahir
oldu.
Âdem dediğin el ayak baş değil.
Âdem Ruha denir, suret ile kaş değil
Ten, et ve deridir Ruh onun serveridir
Hakk sırrıdır Ruhsuz beden hoş değil.
Ahmet sen kendini Âdem sanma
Âdem sendeki özdür, söz değil.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Hz. Muhammed (AS) mazhar-ı Zattır. Âdem
ise, mazhar-ı Esmadır. Nür-i Muhammed’in bu
âleme zuhuru, Âdemle olmuştur. Onun için,
allemel esmanın talim edilmesi, Âdem’in
ruhundan zuhura gelmiştir demektir. Resûlullah
efendimiz, bir hadislerinde, (Evvelâ ma
halakallahu Ruhu) “Allah evvelâ benim
ruhumu
yarattı”
buyuruyor.
Resûlullah
efendimizin külli ruhu, bütün 18 bin âlemde
tecelli ederek esmalar aldı. İşte bu ruhu
okuyabilenler, âlemlerin esmalarını da okumuş
olurlar. Aslında Ruh birdir. Parçalanma kabul
etmez. Fakat tecelli ettiği mazharlarda Esma alır.
Bakara Suresi ayet 32 de “Melekler: ‘seni
tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka
hiçbir ilmimiz yok. Muhakkak sen her şeyi
hakkıyla bilensin. Üstün hikmet sahibisin’
dediler” buyruluyor.
Çünkü melek durumunda olan bütün
saliklerin, ilmel yakinlikleri, onların şuhûd sahibi
olduğunu göstermez. Âdemiyet sırrına, Ruhun
şuhûd
zevki
ile
mümkün
olacağından,
vücûdlarında bu Âdemiyet kemâlâtsızlığının
zuhuru şuhûd zevklerine sahip olmadıklarının bir
ifadesidir. Allah’ın Âlim ve her şeye lâyıkıyla
hâkim
olduğunu
bilmeleriyle
de
teşbih
etmişlerdir. Onun için daha evvel halifeliğe bizler
de lâyıkız dercesine itiraz eden Melekler, allemel
esma hakkındaki bilgiyi Cenâb-ı Hakk isteyince,
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Zelil ve hakir olarak, mahcubiyetlerinden
eksiklenerek “Ya Rabbi senin bildirmediğin bir
şeyi biz bilemeyiz.” dediler.
Cenâb-ı Hakk da Bakara Suresi 33.
âyette“Allah Âdeme: ‘Ey Âdem eşyanın
isimlerini, meleklere haber ver’ buyurdu. Âdem
de o isimleri meleklere haber verince, Allah:
“Ben size söylemedim mi, göklerin ve yerin
gaybını ben bilirim.
Açıkladığınızı da, gizlediğinizi de elbette
ben bilirim”buyurdu. Çünkü Âdem, Âdemiyet
sırrını kendi vücûd ülkesinde şuhûdla zevk etmiş
idi. Bunu meleklere talim et denmedi. Çünkü
sîretteki şuhûd zevkleri lütf-u İlâhiye’dir.”Cenâb-ı
Allah kimlere hikmet vermişse, onlara pek
çok lütuflar ihsan eder.” ayeti bunun delilidir.
Bundan sonra Bakara Suresi ayet 34 de
“Âdem sizin ulunuzdur. Ona secde edin
denildiğinde, bütün melekler secde ettiler.
Ancak İblis secde etmekten yüz çevirip
kibirlendi de kâfirlerden oldu.” buyruldu.
Burada meleklerin secde etmeleri, bedenimizin
yerlere kadar eğilme secdesi değildir. Bu secde,
tâbilik ve teslimiyet secdesidir. Meleklerin hepsi,
tâbi olma ve teslimiyetlerini gösterdiler. Fakat,
İblis secde etmedi.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Araf Suresi 12. ayette “Allah İblis’e ben
sana secde ile emretmişken, seni secde
etmekten alıkoyan ne idi?” buyruldu.”İblis
şöyle dedi: Ben Âdemden hayırlıyım. Çünkü
beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın”
Ateş yandıkça alevleri yükseldiği için, gurur ve
kibri; toprak ise, alçakgönüllü olmayı, her şeyi
yerine göre kabullenmeyi remzeder. Çünkü
toprağa her ne atarsanız atın hiç kabul
etmiyorum demez.
Buna binaen Araf Suresi 13. ayette “Allah
şöyle buyurdu. Hemen in oradan, sana
Cennet’te kibirlenmek gerekmez. Haydi çık.
Çünkü sen hor ve bayağı kimselerdensin”
buyruldu.
Nefs olan kuvve-i vehimiye, Ruhun aklı
idrakini bilemez. Dolayısıyla da, Âdem’in sîretini
değil, suretini gördüğü için, zannındaki Allah’a
ben senden başkasına secde etmem dedi.
Çünkü Âdemdeki varlığın, Hakk’ın varlığı
olduğunu bilemedi. İblis ezelden Vahdet nuruna
perdeli olduğu için, Cenâb-ı Hakk ona bu hasleti
vermişti. Böylece İblis huzurdan kovulanlardan
oldu.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Âdem Cennet-i Âlâ’da bir zamana kadar,
yalnız başına yaşadı. Yalnızlıktan canı sıkılmaya
başladı. Her ne kadar daimi zikirle, Hakk’tan
gayri bir şey görmüyorsa da, bir arkadaş arzu
ediyordu. Bir gün uykudan uyandığında, başı
ucunda bir kadın gördü. Ona “Sen kimsin” diye
sordu. O da: “Cenâb-ı Hakk beni sana hayat
arkadaşı olarak verdi.”dedi. Âdem de onun hayat
sahibi olması nedeniyle“ Havva”dedi.
Araf
Suresi ayet 19 “Ey Âdem, ikiniz birlikte
Cennet’te yerleşin. Dilediğiniz nimetlerden
bol bol yiyin. Ancak şu ağaca yaklaşmayınız
ki, sonra zalimlerden olursunuz” buyruldu.
Âdem ile Havva bir zamana kadar
Cennet’teki bütün nimetlerden yiyerek
Cennet’te yaşadılar. Tevhîd Cennetinden
kovulan İblis ise boş durmuyordu. İblis
Rabbine yalvararak Araf Suresi ayet 14 “Ya
Rabbi bana Kıyamete kadar ömür ve mühlet
ver dedi” Araf suresi ayet 15 “Allah da‘sen
mühlet verilenlerdensin” buyruldu. İblis buna
binaen ayet 16 da “Yemin ederim ki,
insanoğullarının doğru yolunun üzerine
oturarak
onlara
vesvese
vererek
saptıracağım” dedi. Cenâb-ı Allah da Âdem
ile Havva’ya, “Şeytan sizin açık bir
ikazda
düşmanınızdır”
diyerek
onlara
bulundu.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Buna rağmen, İblis doğru Cennet’in
kapısına giderek, içeriye girme formülleri
aramaya başladı. Karşıdan yılan geliyordu.
Ona “Beni de Cennet’e götür” diye dilekte
bulundu. O da “Seni herkes Cennet’te tanır,
ben seninle Cennet’e gidemem” dedi. İblis de
“Ben senin ağzının içerisine girerek, senden
gerektiği şekilde oradakilere konuşurum,
beni görmedikleri için, seni konuşuyor
zannederler. Dolayısıyla da beni ne görürler,
ne de bilirler” dedi. Yılan da “O zaman olur”
diyerek kabul etti.
İşte, dünya ehli olan yılan ağzından, Nefs-i
Emmâre olan İblis insanın vücûd ülkesinde,
insanın Cennet’ine girmiş olur. İblis doğru
Havva’nın yanına giderek, onu kandırmaya
başladı. havva’ya şöyle dedi.
Araf Suresi ayet 20 de “Rabbiniz size şu
ağacı yasak etmekteki gayesi, devamlı
cennette kalmamanız içindir.” dedi.” Ben sizin
iyiliğinizi isteyenlerdenim” deyip,
Yemin ederek onları inandırdı. Âdem ile
Havva da yasak meyveyi yiyince Araf Suresi
ayet 22 deki ifade ile “yasak meyveyi yedikleri
zaman, ayıp yerleri kendilerine açılıverdi”
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Âdem Cenâb-ı Hakk’ın Zat’ının, Havva’da
Cenâb-ı Hakk’ın sıfatının sembolüdür. Âdem aklı küll, Havva ise nefs-i küll tecellisidir. Aklı temsil
eden Âdem nefsi temsil eden Havva’ya ve
Havva’daki Nefsi emmârenin arzu ve isteklerine
uydu. Dünya arzu ve isteklerini temsil eden
yılanla beraber, Nefsi emmâreyi temsil eden İblis
birlikte hareket ederek, Nefs-i küll mazharı olan
Havva’yı tesir altına alıp akl-ı küllü temsil eden
Âdem’i de Havva’ya uydurdular.
Yılan ki dünya arzu ve istekleridir, bu
isteklerle birlikte akıl ve iradenin, emmâre nefse
meyillenmesi, Âdem’in yasak meyve olan, benlik
devresine girmesine vesile olur. Havva, ben
yedim hiçbir şey olmadı dedi. havva’nın yediği
halde bir şey olmaması; aklın bir şeyi kabullenip,
kalbin tasdik etmememesi, havaya bir şey
olmaması demektir. Âdem’e yedirmeden, onda
hiçbir değişiklik olması mümkün değildir. Zahirde
bile, bir kişi başka bir kişiyi öldürmek istese,
onun bu isteği fiile dökülmediği müddetçe ceza
görmez.
Şühûd ve müşahede olmadan bir kişi ilimle,
kendi varlığını Hakk’a verdim derse, kendinde
tecelli eden Allah’ın Vahdâniyyet zuhurunu,
kendine nisbet edip, “Ene” diyerek şirk
işleyeceğinden, Cennet’ten çıkarılır.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Zira Hakk’a nisbet edebilmesi için şühûd ve
müşahedesi olması lâzım idi. Olmadığı için,
Tevhîd Cennet’inden çıkarılarak, süflîyyât
vadisine geri dönmüş olur.
Rableri onlara “ben ikinize de bu ağacı
yasak etmedim mi” buyurdu. Onlar da “Ey
Rabbimiz nefsimize zulmettik Eğer bizi
bağışlamaz ve bize merhamet etmezsen,
muhakkak biz ziyan edenlerden oluruz.”
dediler.
Bir kişi nefsin kötü sıfatlarından sakınıp,
Hakk’ın sıfatlarını zuhur ettiremezse, o zaman
ziyan edenlerden olur. Dolayısıyla da Tevhîd
Cennetinden mahrum edilmek üzere çıkarılır.
İşte bizler, Âdem gibi Tevhîd Cennetinden
çıkarılıp çıkarılmadığımızı anlamak için:
1 yaklaşımı
2 3 4 bakmalıyız.
Vücudumuzla
Hakk’a
taatımızın
Ef’alde fena yaklaşımı
Sıfatta fena yaklaşımı
Zatta fena yaklaşımı yaptığımıza
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Bir Mürşidi kâmile giderek, fiziksel
bedenimizi, Nefsimizi, irade ve Ruhumuzu
Allah’a teslim ederek, Nefs tezkiyesi yapmadan
bu saydıklarım bir kişide tecelli etmez. Taatımız,
Hakk’a boyun büküp teslimiyetimizi, teslimiyet ve
kurbiyetimiz,
kalbimizdeki
huzur
ve
mutluluğumuzu,
kalbimizdeki
huzur
da,
Ruhumuzdaki her tecellinin şuhûd zevkini
meydana getirecektir. Yoksa süflîyyât tecellisi
olan gaflet, kişiyi vehim ve hayal şeytanlarına
dost yaparak Nefsanî isteklerine tabi kılar.
Halbu ki böyle kişiler kendilerini hidayet
bulmuş kişiler olarak zannederler. Ne yazık ki
yanlıştır. Zira vehim ve hayalin vücûd ülkesindeki
sultanı “zan” iledir. Zan ise iki türlüdür:
1-Su-i zann (kötü zan)
2-Hüsn-ü zan (iyi zan)
Bu iyi ve kötü zanların her ikisine de itibar
edilmez. Zira hakikatta bunların diyeri yoktur.
Âdem (AS) ’e Araf Suresi 24. ayette “Bir
kısmınız bir kısmınıza düşman olarak oradan
ininiz. Yerde sizin için, bir zamana kadar
yerleşip kalmak ve yaşamak var.” buyruldu.
Âdem Serendip adasına, Havva da Cidde’ye
indirildi. Âdem 70 sene Rabbine yalvarıp tevbe
etti.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Çünkü Bakara Suresi ayet 37 “Âdem
Rabbinden bir takım kelimeler aldı. O’na
yalvarıp tevbe etti. O da tevbesini kabul
buyurdu. Çünkü tevbeyi çok çok kabul eden
asıl esirgeyici odur.” buyrulmuştur. 70 sene
sonunda, Cenâb-ı Hakk yalvarmalarını kabul
ederek, Âdem ile Havva’yı Arafat’ta birleştirdi.
Sonra Müzdelife'de manen nikâhları Hz.
Muhammed (AS) tarafından kıyılmıştır.
İşte günümüzde de, nefs terbiyesi
görenlerin, kendi diye bildiği varlıklarının Hakk’ın
varlığı olduğunu idrak ettikten sonra, Rûhullah
mertebesinde Âdem’in yaratılmasını zevk
edecektir. Hakk’ın zahir, halkın batın olduğu bu
mertebede, kişi Havva’ya, yani, nefsine uyarsa
Cennet’ten çıkarılır. Çünkü Nefs yönünden
“benim”demiş olmaktadır. Bu sözü Âdem
mahzarından“ Benim” diyen Cenâb-ı Hakk ise, o
yasak meyvayı yemiş olmaz. Onun bu sözü
kabul gördüğü için, daha üst mertebeye ancak
vuslatı olabilir. Ayet-i kerimedeki yasak meyveyi
yemek olarak vasıflandırıldığına göre, Âdem’in
bu sözü kendisinin söylediği anlaşılmaktadır. İşte
o zaman vehim, hayal gibi gaflet perdeleri kişinin
şuhûdlarını yok edeceği için, o Cemalullah
seyrini ona göstermeyecektir.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Âdem’le
Havva’nın
senelerce
tövbe
etmeleri, bu hicâbların kaldırılması için, canla
başla Hakk yolunda çalışıp Muhammed’îliğini
idrak etmelerine kadar devam eder. Yedi sıfat-ı
subûtiyesinden Hakk ve hakikati şuhûd ettiğinde,
bu Âdem’in Muhammed yüzü suyu hürmetine
affedilmiş olur.
İşte Hakk’a ârifiyet mertebesi olan Arafat’ta,
Âdem ile Havva birleşerek Müzdelife'ye geldiler.
Kesret âlemindeki sıfatlardan, Ruhun tecelli
etmesiyle, Muhammed’îlik zuhur eder. Böylece
Âdem ile Havva’nın nikâhları da Hz. Muhammed
tarafından manen kıyılmış olunur. Bir kişide, Ruh
ve sıfatlar vücûdda birleşip zuhura gelince, nasıl
bir Muhammedî meydana gelirse, aynen onun
gibi, Ruh olan Âdem ile sıfat olan Havva da, bir
vücûdda kemâlâtıyla zuhur ederse, o da
Muhammedî
olmuş
olur.
Her
ikisinin
birleşmesine, o vücûd vesile olduğu için, ona
Muhammed bunların nikâhını kıydı denilir. Yoksa
Hz. Muhammed’in yaşadığı devir ile Âdem’in
yaşadığı devir, zahirde farklı zamanlarda olduğu
için bu yönü ile değildir.
Araf Suresi ayet 31 “Ey Âdemoğulları, her
Namazınızda, süslü elbiselerinizi giyinin.
Yiyin için, fakat israf etmeyin. Çünkü Allah
israf edenleri sevmez.” buyrulmakla,
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Cenâb-ı Hakk’a yaklaşırken, amellerde ihlâs,
kurbiyette tam teslimiyet ve Cenâb-ı Hakk’ın
rızasından başka, hiçbir şeyle kaim olmamak
suretiyle, Muhammed elbisesini giymek, yani
şeriat elbisesini giyme diyebiliriz. Cenabı Hakk,
Hakk ve hakikati müşahede ederek yaşamamızı
istiyor. Çünkü bu zevkler, kalbimizle tenzih,
hissimizle teşbih yapılarak zevkimizde Tevhîd
olarak yaşama halidir. İşte Âdemiyet budur.
Cenâb-ı Allah’ın Hüviyyet ve Eniyyet yüzlerini
kendi mazharında açığa çıkarıp, şerh edenler,
Âdemiyetini kazanmış olurlar.
Mısrî Niyazi Hz. leri bir ilâhîsinde şöyle
diyor;
Hakk yüzü insan yüzünden görünür,
Zatını Rahman, şeklini insan eylemiş
İşte Âdemiyetini bulan bunlardır. Yoksa nefsan’i
sıfatlardan geçmeden, yalnız ilim ile Âdemiyetin
sırlarına vâkıf olanlar, Âdemiyeti bulmuş
değillerdir. Zira onlar zanlarınca, Tevhidin fena
mertebelerinde ilm-el yok olmuşlar, beka
mertebelerinde de, Hakk’ın sıfatlarını kendi süflî
sıfatlarında gizleyerek, kendilerinin hidayet
bulduklarını zannederler. Zan ise vehmin
başbakanıdır. Onun için Cenâb-ı Hakk
cümlemize, kulluğumuzu idrak etmek ve
yaşamak için, aşk versin, güç versin. Âdemiyet
sırrını temkin halinde yaşatmak nasîb ve
müyesser etsin. Âmin
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
ORUÇ RİSALESİ
Oruç, uruç etmek, yükselmek demektir.
Nereden nereye yükselmektir? İkilikten birliğe
yükselmektir. Cehaletten irfâniyete yükselmektir.
Şirkten, gayriyetten, nisbîyetten birliğe, ayniyete
yükselmektir. Oruç dört bölümde mütalaa edilir:
1- Bedenin oruç’u(şeriat-ı evvel oruç’u)
2- Kalbin ve gönlün temizlik oruç’u(tarikat
oruç’u)
3- Hakikat oruç’u (ikilikten birliğe yükselme
oruç’u)
4- Marifet oruç’u (esma ve sıfatların seyri)
Bedenle ilgili olan oruç’ta evvelini ve ahirini
bilerek her ikisi arasında, yemek içmek ve
nefsani istek ve arzulardan uzak kalmak olarak
mütalâ edilir. Çünkü bu beden onbir ay çalışıp bir
ay bakıma tabi tutulan bir fabrika gibi
dinlendirilirse sıhhatte kalacağı muhakkaktır.
Bir hadiste "Oruç tutunuz ki sıhhat
bulasınız" buyrulmuştur. Yalnız sahurda,
akşama kadar aç kalmaktan korkarak tıka basa
mideyi doldurup rahatsız olmak, iftar vaktinde de
yine tıka basa yemek, yemek, bedeni
dinlendirmek değildir. Aç kalmak kişiye tam
manasıyla
ölümü
hatırlatıyor
ve
nefs
muhasebesini yaptırıyorsa ancak o zaman
bedenin oruçunun faydasını kişi görebilir.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Oruç, kişiye tulû emeli (uzun yaşama
isteğini) yok eder. Sekeri mevt (ölümü
hatırlama)yıda kişinin aklından çıkarmaz. Zira
açlığından mütevellit, ölümü hatırlayarak, hırsla
dünyada her şeye sahib olayım diye, helal ve
haram demeden dünyaya sahib olmak istemez
çünkü güç ve kuvvetten düşmekle dünya arzusu,
hırs ve istek, ahreti düşünme haline dönüşür,
açlık aynı zamanda her an ölümüde hatırlatır, bir
gün sonunda mutlaka bedenen öleceğim diye,
aşırı mal mülk biriktirmeyide yetecek kadar
istemeye indirir. Ayrıca, aç ve muhtaç olan bütün
kardeşlerinin
durumlarını
göz
önünde
bulundurarak cenabı hakka, halinden şükreder.
Bedenin oruç’unu tutanlar, bu satırlarda izah
edilemeyecek kadar çok sayıda faydalar elde
etmektedirler.
Fakat İslâmiyetin oruç emrindeki daha fazla
yüceliğe sahip olmak için beden oruç’uyla
beraber olan kalb ve gönül temizliği olan tarikat
oruç’u da tutmağa gayret göstermelidir. Böylece
bedensel oruç’un yetmiş bin katına mazhar olur.
Çünkü yalnız bedensel oruç’u tutanlar kalb ve
gönül terbiyesinden üstün vasıfta lâyıkiyle nasîb
alamadıkları için, onların yaşantılarında, sinirlilik,
sağa sola sataşma gibi, sabırsızlık halleri
görülür.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Hâlbuki oruç, günahlardan, kişiye zarar verecek
her türlü kötülüklerden sakınmak içindir.
Gaflet ve dalâlete düşerek, ahlâksızlıktan
sakınılmalıdır. Oruçta güzel ahlâk, edeb ve iffet
vardır. Peygamberimiz, "Bir kişi size kötü bir
söz söylediği zaman, siz ona kötü bir söz
söylemeyin. ‘oruçluyum, oruçluyum’ desin"
buyurdular. Görüldüğü gibi oruçlu bir kişinin, el,
ayak, göz, dil gibi her türlü sıfat ve a’zalarını
kötülüklerden
sakınması
gerektiği
anlaşılmaktadır. Bunlarla her hangi bir hata yaptı
ise, hemen tövbe etmesinin oruç’un aslı olduğu
beyan edilmiş oluyor.
Oruç’un güzel ahlâk ve hakikî insanlığın ta
kendisi olduğu, benlik, nisbetten, gurur, kibir,
haset, fesat, yalan ve buna benzer bütün
kötülüklerden sakınmanın oruç olduğu anlaşılmış
oluyor. Oruç nefs terbiyesidir. Kur’ân-ı Kerim’de
yasak kılınan, nefsin canavarlıklarını terk etmek
tahsilidir.
Oruç, kişinin kalb ve gönlünü nefsin
hükmünden kurtarmalıdır. Kalbin ilim ve irfâniyet
doğrultusunda güçlenmesi gerçek oruçtur. Bir
kişi oruçlu olduğu halde sağa sola saldırıyor,
onun bunun kalbini kırıyor, ahlâk ve edeb
kaidelerine riayet etmiyorsa, onun oruç’u yoktur.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Çünkü oruç kötülüklerden, ahlâksızlıktan,
bilgisizlikten, kötü düşünüş ve davranışlardan
sakınmak, güzel ahlâka ve bütün iyiliklere
yükselmek için emredilmiştir. Onun için
tasavvufta nefs tezkiyesi talim edilmektedir. Oda:
Mürşidi kâmile gelerek, daimi zikir, nefsin
hakka teslimi, irade, Aklın ve ruhun Allaha teslimi
ile fena fillah olarak, vahdaniyet deryasına ayak
basanlar, kurtuluşa ermişlerdir.
Gelin kardeşlerim bu seviyede bir oruç
tuttuğumuzu söylüyorsak gıybet dinlememeye
özen gösterelim. Kötü görmemeye, kötü şeylerle
dilimizi
meşgul
etmemeye,
kötü
şeyler
düşünmemeye, gönlümüzü ve bütün sıfatlarımızı
elimizden geldiğince Hakk’la meşgul etmeye,
zikir ve fikirle uğraşmaya gayret gösterelim.
Unutmayalım ki zikrimiz ne ise fikrimiz de o
olacaktır. Bir günümüzün kaç saatini Hakk için
ve kaç saatini halk için harcadığımızı daima
kendimize sorup muhasebemizi yapalım.
İnsanlara Allah tarafından verilen en büyük
nimet akıldır. Biz bu Akıl nimetini Nefsimizin
emrinde kullanırsak, hiçbir zaman kurtuluşa
ermemiz ve tuttuğumuz oruçlarında faydasını
görmemiz mümkün değildir. Aklımızı, ruhumuzun
emrinde kullanırsak işte o zaman oruçun
faydasını görmüş ve kurtuluşa ermiş oluruz.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Hakikat oruç’unu ise ancak yukarıda
açıkladığımız oruçları tutabilenler tutmağa hak
kazanırlar. Zira bedensel oruç olmazsa ahlâk
güzelliği olan tarikat oruçunu tutamaz. Bütün
kötülüklerden uzaklaşmayan ve ahlâk güzelliği
elde edemeyen de ikilikten birliğe vuslat olan
hakikat orucunu tutamaz. Hakikatte oruç ‘uruc’
etmektir. Yani ikilikten birliğe yükselmektir.
Kişinin kendi varlığı ayrı, Hakk’ın varlığı
ayrı iken, cehaletinden, gayriyetinden, şirkinden
kurtularak, kendi varlığının olmadığını, varlık
sahibinin Hakk olduğunu şühûd etmesi ve
yaşamına geçirmesi onun oruçu olacaktır. Bu da
bir Mürşid-i Kâmilden tahsil etmeden olmaz. Bir
salikin, zerreden kürreye kadar her neye bakarsa
baksın Hakk’tan gayri bir tecelli görmemesi,
onun ikilikten birliğe vuslatı olacaktır. Onun
gayriyete çıkmaması, dolayısıyla da ikilikteki
bütün şirk ve kötülüklerden sakınması, onun
oruçu demektir. Bütün ihtilâf ve kötülükler ikilikte
olur. Birlik deryasında ihtilâf ve kötülükler olmaz.
Hakikatte ikilikle oruç da olmaz. Ölmeden
evvel ihtiyarî bir ölümle ölenler oruç tutma
zevkine sahip olabilirler. Oruçlu, her şeyi bir olan
Cenâb-ı Hakk’ın tecellisini şühûd etmektedir.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Hz. İsa (AS) "İkiliğe çıkmak oruçu bozar"
buyurmuşlardır. Yani, kişi kendisini Hakk’tan ayrı
bir varlık sahibi olarak görüyorsa bu ikiliğe çıkma
olacağından oruçu bozulur demektir. Görüldüğü
gibi, nasıl bir cevizin dış yeşil kabuğu olmadığı
zaman, içindeki ağaç kabuk teşekkül etmiyor, bu
kabuklar olmayınca da içindeki cevizin özü olan
hakikati teşekkül etmiyorsa oruç da böyledir.
Hakikat oruçuna sahip olabilmek için,
cevizin yeşil kabuğu olan bedensel terbiye,
cevizin ağaç kabuğu olan, ahlâk güzelliği ve
kötülüklerden uzaklaşma oruçu olan tarikat
oruçunu tutabilenler, ancak cevizin özünü
yemeğe hak kazandığı için, birlik deryasına ayak
basarak hakikat oruçunu tutabilirler. Yani
bedensel olan şeriat oruçunu, ahlak güzelliği
olan tarikat oruçunu tutabilenler, ancaksın
ikilikten birliğe yükselme oruçu olan hakikat
oruçunu tutabilirler, yoksa şeriat ve tarikat oruçu
olmadan ben hakikat oruçu tutuyorum diyenler
sahtekârdırlar. Onlar kendi kendilerini kandırırlar.
Marifet oruçu ise bu üç mertebede tutulan
oruçların idrakini, gönlünde yaşama hâlidir. Kişi
kendisine baksın, hangi mertebede bulunuyor ve
oruç tutuyorsa onun oruçu o seviyededir.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
En üstün oruç bütün sene müddetince bir gün
tutup bir gün tutmamak oruçu olan Davut a.s. ın
oruçu denmiştir. Çünkü, cenabı hakkın bu
âlemde iki tecellisi vardır. Biri vahdet tecellisi biri
kesret tecellisidir. Davut a.s.her iki tecelliyede
mazhar olduğu için, vahdette oruçlu olduğu,
kesrette ise halkla birlikte kendisini görmesi
nedeniyle oruçsuz olduğu anlaşılmış olur. Siz
buna her gün oruçluda diyebilirsiniz. Zira haktan
başka hiçbir şey görmiyenler, daimi oruçludurlar.
Bir kişinin hakiîkat oruçunu tutabilmesi için,
kendi varlığını Hakk’ın varlığında yok ederek,
Fena fillâh olup, “Mutu kable ente mutu” sırrına
sahip olması lâzımdır. Kendi varlığı olmayan bir
kişinin kötülük yapması, kötülük düşünmesi, şirk
ve gayriyet içinde bulunması düşünülemez. Zira
bunlar ikilik vadisinde yetişen ürünlerdir. Cenâb-ı
Hakk’ın güzel ahlâkına sahip olmamışsa,
insanlarla zaman zaman takışıyorsa, şirk ve
gayriyet fiillerinden kendisini sakındıramamışsa
o kişinin oruçu yok demektir. Cenâb-ı Allah,
bütün kardeşlerime, bu dört mertebenin oruç
idrkine sahip olarak oruç zevklerini ihsan etsin.
Âmin.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
NAMAZ RİSALESİ
İlk defa sabah namazını Âdem (A.S.)
kılmıştır. Âdem (A.S.) Cennet-i Âlâda Havva
validemiz ile yaşarlarken, Cenab-ı Hakk onlara
“Yiyiniz içiniz, fakat şu yasak meyveye
yaklaşmayınız”emrini vermiştir. Âdem ile Havva
uzun yıllar cennette beraber yaşadılar.
Daha evvel Cenab-ı Hakk “Ben
yeryüzünde bir halife yaratacağım” demişti.
Melekler de “Biz size lâyıkıyle ibadet
yapıyoruz, yeryüzünde fesat çıkaracak ve
kan dökecek bir kimse mi yaratacaksın ”
dediler. Cenab-ı Hakk da Âdem’e ‘allem el
esma’yı talim ederek, bütün meleklere “allem el
esmayı
okuyunuz”
dedi.
Melekler
yerine
okuyamadıkları
için
bu
emri
getiremediler. Âdem’e “Sen oku” deyince o bir
çırpıda okudu. Buna binaen “Âdem sizin
ulunuzdur. O’na secde ediniz.” denildi.
Âdem’e bütün melekler secde ettikleri halde
Şeytan Âdem’e secde etmedi.”Ben ateşten
yaratıldım. Âdem ise balçıktan yaratıldı”
diyerek huzurdan kovulanlardan oldu. İblis
günlerce Cennet’e girip Âdem ve Havva’yı
kandırmak için Cennet’in kapısında bekledi.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Yılanı görünce ona “Sen Cennet’e girip
çıkıyorsun, ben Cennet’i çok görmek
istiyorum. Ne olur beni de Cennet’e
beraberinde götür.” dedi. Yılan “Seni herkes
tanıyor. Ben seni içeriye sokamam.” dedi.
Şeytan “Ben senin ağzının içine küçülerek
girerim, beni kimse görmez. Senden ben
konuşurum, seni konuşuyor zannederler.” dedi.
Yılan bunu kabul etti ve Şeytan yılanın ağzına
küçülerek girdi. Böylece melun Şeytan cennete
girmiş oldu. İşte günümüzde de, nefs-i emmâre
olan nefs şeytanının dünya olan yılanın ağzına
girerek, diğer bir tabirle, Dünyadaki cenabı
Hakk’ın bütün nimetlerini Hak ve hakikat
yolunda kullanması gerekli iken nefsinin istek
ve arzusu doğrultusunda kullanması, o kişinin
Tevhid
cennetinden
sürülmesine
vesile
olmaktadır.
Şeytan Havva validemizin yanına
giderek “Şu ağaçtan meyve yemeniz neden
size yasak edildi biliyor musunuz? Eğer siz
o yasak meyveden yerseniz ebedî olarak
Cennet’te
kalacaksınız.
Yemezseniz
öleceksiniz de ondan size yasak edildi.” dedi.
Bu sözlere kanan Havva validemiz giderek o
ağaçtan yedi. Bir şey olmadığını görünce,
Âdem’e gelerek “Ya Âdem benim karşıma bir
kişi çıktı.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Bana ‘Bu ağaçtan yerseniz Cennet’te ebedî
kalırsınız, eğer yemezseniz ölürsünüz’ dedi.
Ben de yedim bir şey olmadım, sen de ye!”
diyerek Âdem’in de o yasak meyveden
yemesine vesile oldu. Âdem, o yasak
meyveden
yiyince,
üzerindeki
elbiseler
alınıverdi.
Havva
validemizle
birlikte
Âdem(A.S.) de böylece Cennet’ten çıkarılmış
oldu.
Âdem (A.S.) Cennet’ten dünyaya
çıkarılınca dünyayı karanlık buldu. Sabah olup
ortalık aydınlığa kavuşunca şükrânî olarak iki
rek’at namaz kıldı. Bu kıldığı namazın bir rek’atı
karanlıktan kurtulduğu içindi. Bir rekâtı da
aydınlığa kavuştuğu içindi. İşte bu gün bizler
de, nefsimizin dünya isteklerinden ve cehalet
karanlığından kurtulduğumuz için bir rekât,
fiillerin failinin Allah olduğunu idrak ettiğimizde
de,
gönlümüzdeki
fiiller
aydınlığına
kavuştuğumuz için de bir rekât olmak üzere
toplam iki rekât namaz kılarız.
İnsanlar nefsin tahakkümünde dünyada
yaşarlarken, gece karanlığı gibi cehalet
içindedirler. Çünkü daha evvel ‘Dünyaya ne için
geldi, neye geldi, nereye gidecek’ gibi soruların
cevabını bilmiyordu.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Dünyaya yemek, içmek, nefsani
istekleri için geldiğini zannedip ne kendisinden
ne de Rabbinden haberi yoktu. Hakk Mürşidine
tâbi olunca, onun hidayetiyle kendisine nispet
ettiği fiil karanlığından kurtulmuş oldu. Fiil
şirkinden kurtulduğu için bir rekât, fiil aydınlığı
olan fiillerin failinin Allah olduğunun idrâkına
varınca da ikinci rekâtı kılmış oldu. Burada bir
kişinin aydınlığa çıkması fiil şirkinden kurtulması
demektir. Hasan Fehmi Hazretleri şöyle
buyuruyor:
Sabah namazına hazır olanlar
Onlardır efâli Hakk’a verenler
Fail Hakk’tır diye huzur ederler
Yalvar kul Allah’a seher vaktinde
Yalvar kul Allah’a bahar vaktinde
Bir insan sabah namazını kılabilmesi
için nasıl hazırlık yapmalıdır. Evvelâ uykudan
uyanmalıdır. Zira uyuyan kişinin uykuda iken
yaptığı ibadet geçerli değildir. Bu uyanma yalnız
vücudun uyanması değildir. Aynı zamanda
gönlünün de gaflet uykusundan uyanması
lazımdır. Çünkü bir kişi daha evvel cehalet devri
geçirmekte idi. Bu cehalet ona göre gece
karanlığı gibidir. Cenâb-ı Allah,
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
“Ben kulumun suret ve ameline
bakmam, kalp ve niyetine bakarım.”
buyuruyor. Pekii bir kişinin kalbi nasıl uyanır.
İşte bizlere de evvelâ Mürşidimiz tarafından her
nefes daimî zikir telkin edildi. Salik, Mürşid-i
Kâmilden aldığı daimi zikirle her nefes Hakk’la
beraber olma idrâkına sâhib olduğunda gaflet
uykusundan uyanmış olacaktır. Fiillerin failliğini
de Allah’a nisbet ederek, ef’al-i İlahiye
aydınlığına sahip olarak sabah namazını huzur
ile kılmış olur. Çünkü Saffat Suresi 96. ayette
“Sizi halk eden Allah olduğu halde fiillerinizi
de halk eden Allah’tır.” buyrulmaktadır.
İşte bizler de Âdem (A.S.) gibi bu gün
cehalet ve şirk karanlığından kurtulduğumuz
için bir rek’at, ef’al-i İlâhiye aydınlığına
çıktığımız
için
ikinci
rek’atı
kılarak sabah namazımızı kılmış oluruz. Sabah
namazının
evvelinde
iki
rek’at
sünnet kılarız. Bu, Peygamber Efendimizin
bizlere
sabah
namazını
sohbetleriyle
açıklamasından ibarettir. Dikkat edilirse ister
sabah namazının sünneti olsun isterse sabah
namazının farzı olsun, niyet farkından başka
hiçbir değişikliği yoktur. İster sünnette olsun
isterse farzda olsun Fatiha ve Zamm-ı Sureler
aynıdır.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Yalnız niyette sünnete sünnet, farza da farz
diye niyet edilir. Onun için sabah namazının ilk
iki rekâtı sünnet olmuş oluyor.
Sabah namazının sünneti olan bu
sohbetlerle sabah namazının farzının idraki
olmadan farz kılınmamalıdır denilmiştir. Zira bir
kişi Hakk Mürşidinden bu ilmi tahsil etmeden
nasıl aydınlığa çıkmış olabilir. Günümüzde de
Hakk Mürşîdlerinin sabah namazının iki rekât
oluşunu, tadil-i erkâniyle içindeki bütün farz,
vâcib ve sünnetlerin nasıl yapılacağını bizlere
öğretmektedir. Namazdaki kıyamda, rükû’da ve
secdedeki farz oluşunun manalarını ve sabah
namazının bütün namazlara şahîd olmasının
hikmetlerini anlatmaktadırlar.
Öğle namazını ilk defa İbrahim (A.S.)
kılmıştır. O’nun dört türlü ibtelâsı mevcûddu.
Bunlardan kurtulunca şükrânî olarak dört rek’at
öğle
namazı
kıldı.
Bu
belâlar ne idi. Bir insanın yedi subut sıfatı
vardır. Bunların üçü batın, dördü zahirdir. Zahir
olanlar duymak, görmek, konuşmak ve
kuvvetimizdir.
Bizler bu güne kadar hep kendimizin
duyduğunu, gördüğünü, konuştuğunu ve kuvvet
sahibinin kendimizin olduğunu zannederdik.
Meğer bizden duyan, gören, konuşan ve kuvvet
sahibi olan Hakk imiş.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
”Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh” demekle
bunların bizim değil Hakk’ın olduğunu anlamış
olduk. Bunları kendimize nisbet ettiğimizde
bunlar bizim için belâ olmuştu. Çünkü bütün
günahları bunlarla işleriz. İşte bunlardan
kurtulduğumuzda dört rekât öğle namazı
kılmayı hak etmiş oluruz. İbrahim (A.S.) de dört
rekât öğle namazını bu belâlardan öğle
vaktinde kurtulduğu için şükrânî olarak kılmıştır.
Bizler de bu gün bu dört belâdan
kurtulduğumuz vakit öğle namazını kılmaya hak
kazanmış oluruz. Hasan Fehmi Hazretleri öğle
namazı için bakın ne diyor:
Öğle namazını kılan mü’minler
Her sıfatı Hakk’a nisbet ederler
Her nazar mevsufu şuhûd ederler
Yalvar kul Allah’a seher vaktinde
Yalvar kul Allah’a bahar vaktinde.
Demek ki öğle namazını kılabilmek için
mü’min olmak gereklidir. Mü’min kimdir. Mümin
Allah’ın zikriyle meşgul olup fiil ve sıfatların
Hakk’a ait olduğuna inanan kişilerdir. Bunlar her
sıfatın mevsufunun yani bu sıfatları sıfatlananın
Cenâb-ı Hakk olduğunu idrak ederek öğle
namazını eda etmiş olurlar. Yoksa böyle bir
bilgiye sahip olmadan uzun yıllar ‘kıldım’
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Zan’nıyla öğle namazını kılsalar yine de kılmış
olamazlar. Öğle namazından önce dört rek’at
sünnet, farzdan sonra da iki rek’at sünnet
kılmaktayız. Bunların manası nedir. ?
Sabah namazının sünnetinin izahında
belirttiğim gibi öğle namazı hangi idrakle, nasıl
ve kaç rekât kılınmalıdır. İbrahim (A.S.) bu
belâlardan nasıl kurtuldu. İşte bizlerin de bu
belâlardan kurtulmamızı, sohbet ve telkinleriyle
Mürşidimizin izahları sünnet olmaktadır. Allah’ın
tecellileri farz, Peygamber Efendimizin tarif ve
icraatına sünnet demekteyiz. İşte öğle
namazından evvel dört rek’at sünnetin
kılınmasının, gerekli olan farzın Resûlullah
Efendimiz
tarafından
izahı
olduğu
anlaşılmaktadır.
Bütün namazların aslı iki rek’attır. Bir
rek’atı kulun Hakk’a vuslatı, ikinci rek’at da
Hakk’ın kulundan tecelli etmesinin idraki ve
seyrinden ibarettir. Dikkat edilirse sünnetlerin
dört rek’atında Zamm-ı Sureler okunmakta,
farzların iki rek’atında okunup ikisinde Zamm-ı
Sureler okunmamaktadır. Çünkü okunan
Zamm-ı
Sureler,
fiillerin
tecellisini
remzetmektedir. Sünnette yalnız kulluk idrak ve
zevki olduğu için okunmakta, farzda ise yarısı
kulun idrak ve zevki yarısı da Hakk’ın kulundaki
tecelli idrak ve zevkinden ibarettir.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Öğle namazının sonundaki iki rek’at sünnet de
Cenâb-ı Hakk’ın zahir ve batındaki tecellilerinin
şuhûd ve zevkine erdiğimiz için Rabbimize
teşekkürdür.
İkindi namazını ise ilk defa Yunus (A.S.)
kılmıştır. Yunus (A.S.) balığın karnında kırk gün
kaldı. Bir ikindi vakti idi. Yunus (A.S.)
günahlarını idrak ederek “Beni zalimlerden
eyleme.” diye dua etti. İşte bir kişinin, yunus
balığı olan Mürşîd-i Kâmil tahsilinde kendi
varlığının olmadığını anlayıp varlık sahibinin
Hakk olduğunu anladığı zaman tövbe ederek
‘Beni bundan sonra zalimlerden eyleme’ diye
dua etmesidir. Cenâb-ı Hakk da onun
günahlarını affederek balık onu sahile çıkardı.
İşte Yunus (A.S.) kendi diye bildiği
vücûd varlığının kendisinin olmadığını, bu
varlığın Cenâb-ı Hakk’a ait olduğunu anlayınca
şükrânî olarak dört rek’at ikindi namazını kıldı.
Yani Yunus (A.S.) “Bu vücûd varlığımı
bu güne kadar kendime nisbet ederek Senin
varlığı’nın yanında ben de varlık sahibiyim
diyerek şirk işliyordum. Şimdi anladım ki varlık
benim değil, seninmiş. Beni bu idrâka vâkıf
kılarak vücud şirkinden kurtardın.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Sana ne kadar teşekkür etsem azdır.” diyerek
şükrânî olarak ikindi namazını kılmıştır. Hasan
Fehmi Hazretleri bakın ikindi namazı için ne
buyuruyor:
İkindi namazını cemaatle kıl
Vücud Vücûdullah gayri yoktur bil
Cümle âlem fâni Hakk bakidir bil
Yalvar kul Allah’a seher vaktinde
Yalvar kul Allah’a bahar vaktinde
Bir kişinin bütün namazlarını cemaatle
camilere giderek kılması mümkün değildir.
İnsan cem-ül esmadır. Âlem-i kübrâdır. Âlemde
ne varsa Âdem’de o mevcûddur. Onun için
camiyi kendimizde bulursak her zaman
cemaatle namaz kılmış oluruz. Cenâb-ı Hakk’ın
vücudu nedir. Bizim diye bildiğimiz Allah’ın
ef’âli, sıfat ve bunları toplayan vücuda diyoruz.
İşte bütün âlemde görünen ve görünmeyen
zahir ve batın bu âleme Vahdet-i Vücûd
diyoruz. Pekii bizim vücut ülkemizde cami
nerededir. İşte gönlümüzü cami, ruhumuzu
imam, a’za ve sıfatlarımızı da cemaat yapar,
kıblemizi de Allah’ın yüzü yapabilirsek, ikindi
namazını cemaatle kılmış oluruz.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Bakara Suresi 115. ayeti “Doğu, batı
Allah’ındır. Yüzünüzü ne tarafa çevirirseniz
Allah’ın yüzü oradadır.” tecelli etmiş olur.
Bugün bizler de ef’âlimizin, sıfatımızın
ve vücudumuzun olmadığını, bunların hepsinin
Cenâb-ı Hakk’ın olduğunu idrak ve zevk
ettiğimizde ikindi namazını eda etmiş oluruz.
İkindi namazının farzından evvel dört rek’at
gayri müekkede olarak kılınan sünnet de güneş
doğarken evvelâ tan yerinde bir kızarıklık olur
ondan sonra güneş doğar aynen onun gibidir.
Kişinin varlığının olmadığını idrak etmesi
müekkede sünnet değil gayri müekkede sünnet
hâlidir. Resulullah Efendimiz de bu sünneti çok
zaman yapmamış zaman zaman yapmıştır.
Ayrıca öğle namazının müekkede sünnetinde
Kâmilimizin bizlere dört rekât farzın nasıl her
yönüyle kılınacağını izah etmesi, ayrıca ikindi
namazının dört rekâtlık farzının kılınması izahı
olan sünnetine de gayri müekkede sünnet
diyoruz.
Dikkat
edilirse
öğle
ve
ikindi
namazlarının farzları cemaatle kılındığında
sessiz olarak ifa edilmekte, diğer vakit
namazları ise sesli kılınmaktadır. Çünkü bir kişi
kendine nisbet ettiği ef’âlini, sıfatını ve
vücudunu Hakk’a verdiğinde onun sesi çıkmaz.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Onun için bu iki vakit namaz sessiz
kılınır. Akşam, yatsı ve sabah namazları sesli
kılınır. Sabah namazında sıfat olan kelâm ve
kudret olan sıfatlar henüz kişinin kendisine
nisbet etmesi nedeniyle sesli olur. Meratibi
ilahiyeyi bitirenler çok iyi bilirler ki Cenâb-ı
Hakk’ın fiilleriyle açığa çıkmasının idrakinin
bütün namazlara ahîd olduğunu zevk ederler.
Akşam namazını ilk defa İsa (A.S.)
kılmıştır. Yahudiler, Allah, Meryem ve İsa olmak
üzere üçlü bir varlık isnâd ediyorlardı. Bu da
şirk olduğu için, İsa (A.S.)’yı Cenâb-ı Allah
semaya ref’ etti. İşte İsa (A.S.) bunlardan
Akşam vaktinde kurtulduğu için üç rek’at
şükrânî olarak akşam namazını kıldı.
Akşam namazını kılabilmemiz için
ruhumuzu imam, a’za ve sıfatlarımızı cemaat
yaparak gönül mescidinde Cenâb-ı Hakk’ın
Ulûhiyyet tecellisine dönerek kılmamız lâzımdır.
Pekii ruhumuzu nasıl imam yaparız? Vücûd
ülkesinde
ruhumuz
bütün
sıfat
ve
a’zalarımızdan kendisini şerh etmektedir.
Duymamız, görmemiz, konuşmamız hep ruhun
kalp komutanına verdiği emirle hareket
etmektedir. Hakk’ı duymak, Hakk’ı görmek,
Hakk’ı konuşmak için bu sıfat ve a’zalarımız
yaratılmıştır. Bir kişi Hakk’ı duymuyor, Hakk’ı
görmüyor ve Hakk’ı konuşmuyorsa,
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
“Ey insan! Sana Ben duymak, görmek
ve konuşmak için a’zalar verdim. Neden bunları
yerinde
kullanmadın”diye
Cenâb-ı
Hakk
soracaktır. Bir kişi Hakk’ı duymuyorsa gıybet
dinlemekten, gözü Hakk’ı görmüyorsa harama
bakmaktan, dili Hakk’ı konuşmuyorsa yalan
söylemekten kurtulamaz. O kişi bu sıfat ve
a’zalarını yerinde kullandıysa Hakk’ı duyan,
Hakk’ı gören ve Hakk’ın konuştuğunu zevk
eden kişide zulmet perdeleri açıldığı için her
nereye bakarsa baksın vech-i Rahman’ı, her
neyi duyarsa duysun Hakk’ın sesini duyacağı
için bu sıfatlarımız görevlerini yapmalarından
akşam namazını kılmış olacaktır.
Bizler de Cenâb-ı Hakk’ın ef’âlinin,
sıfatının ve Zatının Hakk’ın Vahdâniyyet
tecellisinin tekliğinde üç rek’at akşam namazı
kılarız. Akşam namazında Hakk zahir olduğu
için, duyan da, gören de, söyleyen de, işleyen
de, konuşan da hep Hakk olur. Dolayısıyle
insan burada yalan söylemekten, gıybet
dinlemekten, harama bakmaktan vb. kurtulmuş
olur. Bunları bilmek, görmek demektir.
Akşam namazını imamla kılan
Onlardır Allah’ı hem zahir gören
Hakk söyler ene-l Hakk kulun
dilinden
Yalvar kul Allah’a seher vaktinde
Yalvar kul Allah’a bahar vaktinde
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Akşam namazını imamla kılabilmemiz
için gönül mescidinde ruhumuzu imam, sıfat ve
a’zalarımızı
cemaat,
kıblemizi
‘semme
Vechullah’ yapabilirsek, Hakk zahir olduğu için
Allah’ı da bu kişiler apaçık zahir olarak görürler.
Kulun kendi varlığı olmadığı için varlık sahibi
Cenâb-ı Hakk olduğundan kulundan duyan,
gören, konuşan hep Hakk’tır. Bizler de bu
zevkle akşam namazını üç rek’at olarak kılarız.
Farzdan sonra iki rek’at sünnet de yine Cenâb-ı
Hakk’ın zahir ve batın, Vahdet ve kesret
tecellilerine beni vâkıf kıldığın için teşekkür
ederim demektir.
Yatsı namazını da ilk defa Musa (A.S.)
kılmıştır. Musa (A.S.) Firavunun tehlikesinden
kurtulması için “Ya Musa! Elindeki asayı Nil
nehrine vur. Sana on iki yol açılacaktır”. Dediğin
de asayı Nil’e vurunca oniki yol açıldı.
Firavunun tehlikesinden kurtulduğu için dört
rekât yatsı namazını şükrânî olarak kıldı. İşte
bizler de bu gün Musa (A.S.) gibi nefs
firavunundan kurtulup mutmain nefs haline
kavuştuğumuz için dört rekât yatsı namazını
kılarız.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Bir insan yatsı namazını kılabiliyorsa
huzurlu olur. Zira Hadis-i Kudsîde “Kulum
bana nevâfillerle yaklaştığı zaman Ben o
kulumu
severim.
Sevdiğim
kulumun
kulak,
görmesine
göz,
duymasına
konuşmasına dil, tutmasına el, yürümesine
ayak hatta tüm a’za ve cevahiri Ben olurum”
buyrulmuştur. Bir kişi böyle idrak ve zevke
erdiğinde huzur bulur. Bizlerin de nefs
firavunundan kurtularak Nil nehri olan ilim ve
irfâniyetle mutmain olmuş nefs tarafına geçip
nefs firavunundan kurtulmamız bizlerin de
huzur bulmamız ve yatsı namazını kılmamız
olacaktır. Bizlerdeki bütün icraat Hakk’ın olursa,
O’nun tecellilerini seyretmek elbette kişiye
huzur ve mutluluk verir. İşte, yatsı namazının
hakikati budur”
Bizler bu kadar yatsı namazını kılıyoruz
ama neden huzur bulamıyoruz.” derseniz “Bu
idrâklara sâhib olmadığınız için suret namazı
kılıyorsunuz da ondandır.” derim. Suret
namazında insan huzur bulamaz. Hasan Fehmi
Hazretleri yatsı namazı için bakın ne diyor:
Yatsı namazında eyle sen huzur
Muhammed yüzünden Hakk zahir olur
Hakk batın ile halk zahir olur
Yalvar kul Allah’a seher vaktinde
Yalvar kul Allah’a bahar vaktinde
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Şu
halde
namazlarımızda
ve
yaşantımızda
huzur
bulmak
istiyorsak
Muhammed
olan
mutmain
kemâlat
sıfatlarımızdan Hakk’ı seyretmemiz gerekiyor.
Siret olan Cenab-ı Hakk’ın suret olan bu
kemâlat sıfatlarından her an tecellilerini
seyretmek, O’nunla beraber olmak namazın
hakikati değil midir, Yatsı namazının evvelinde
dört, farzdan sonra da iki rek’at sünnet
kılmaktayız.
İlk dört rek’at sünnet yine ikindi
namazının ilk sünneti gibi gayri müekkede
sünnettir. Güneş batarken nasıl evvelâ bir
kızarıklık görünüp sonra da kızarıklığın
kaybolup gece olan Cenâb-ı Hakk’ın Vahdet
tecellisinin zuhuruna kavuştuğumuz gibi ilk dört
rek’at sünnet gayri müekkede sünnetlerdendir.
Çok zaman kılınmayan, zaman zaman da
kılınması gerekli sünnet demektir.
Son iki rek’at sünnet de akşam
namazının sünneti gibi müekkede sünnetten
olup Cenâb-ı Hakk’ın Vahdet ve kesret
tecellisinin zevkinin kişiye ihsan edilmesinin
teşekküründen ibarettir. Zaten farzlardan sonra
kılınan sünnetler, bu lütuflara nail olduğumuz
için hamd etmek, teşekkür etmek içindir.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Selati vitir namazına gelice: Hasan Fehmi
hz.leri şöyle buyurmaktadır.
Selati vitiri kılan muhakkak
Evvel, Ahir, Zahir, Batın olur hakk
Kalmaz şirkin abit mabut olur hakk
Yalvar kul Allaha seher vaktinde
Yalvar kul Allaha bahar vaktinde
Vitr namazını ilk defa Peygamber
Efendimiz kılmıştır. Peygamberimiz Mi’raça
çıkacağı zaman Ebubekir’e “Rabbim beni
Mi’raça davet ediyor. Rabbimle konuşacağım.”
dediğinde Ebubekir “Ya Resulullah, Rabbinin
huzurunda benim için de bir rek’at namaz kılar
mısın”dedi. Peygamber Efendimiz de Rabbinin
huzurunda bir rek’at Allah için farz, bir rek’at
kendisi için sünnet, bir rek’at da Ebubekir için
olmak üzere üç rek’at namaz kıldı. Buna vitr
namazı dendi. Bu namazda vâcib oldu. İşte
bizler de bir rek’atı Allah’ın emri olduğu için farz,
bir rek’atı Peygamber Efendimizin sünneti
olduğu için sünnet, bir rek’atı da kulluğumuzun
idrakı olarak üç rek’at vitr namazını kılarız. Vitr
üçün tekliği demektir. Tecelli eden Hakk, tecelli
Hakk, tecelli olunan Hakk olunca ihlâs olunmuş
olur. İhlâs demek katkısız, saf, temiz, O’ndan
başkası yok demektir. Artık burada hafi şirk de
kalkmıştır. Aslında namazın özü de budur.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Allahın
zatının,
Muhammed
olan,
Rahman kemalat sıfatlarından, Âdem olarak
zuhurundan ibaret olduğu anlaşılmış olur.
Âdem ve âlemde bu tecellileri seyretmek
kemalattır. Buraya kadar kâmiller 33 defa
Ruhani miraç yapmış olurlar. Buda cenabı
hakkın üç tecellisinin, zatının sıfatlarından,
Âdem fiiliyle zuhurunun zevkinden ibarettir.
Teheccüd namazı farz değil sana
Yetim malıdır yakar baştanbaşa
Teberrüken kılar Fehmi yok hâşâ
Yalvar kul Allah’a seher vaktinde
Yalvar kul Allah’a bahar vaktinde
Fehmi Hazretleri bu namaz yalnız
Peygamber Efendimize ait bir ibadettir. Bu
namazı ben dahi kılamam, buyurmuşlardır.
Çünkü İsrâ Suresi 79. ayette “Sen gecenin bir
hıfsında kalk, sana mahsus olarak Rabbine
teheccüd namazı kıl. Umulur ki Rabbin seni
Makam-ı Mahmûd’a ulaştırır.” buyrulmaktadır.
Görüldüğü gibi bu emir yalnız Peygamber
Makam-ı
Mahmûd
yalnız
Efendimizedir.
Peygamber Efendimizin olduğunu bütün enbiya
evliyalar bildiği için oraya tebrik için girerler
buyuruyor.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Makam-ı Mahmûd’a her bir enbiya ve
evliya teheccüd namazını kılmak isterse kendi
esmasını dışarıda bırakarak Muhammed
esması ile o Makama girer ve tebrik ederek
tekrar dışarıya çıkınca kendi esmasını giyer.
Hiçbir peygamber ve evliya kendi
esması ile oraya giremez. Onun için bütün
peygamberler bile ahir zaman nebisi Hazreti
Muhammed’e “Bizleri de ümmet eyle” diye
dua etmişlerdir. Makam-ı Mahmûd’un şefaati
yalnız Hazreti Muhammed’e aittir. İnsanların bu
namazı kılmaları bu Makamı, kendi gönül
alemindede istemeleri demektir. Muhammed
olabilenler Muhammed olarak bu namazı
mutlaka kılmalıdır.
Bir Ayet-i Kerimede “Siz yetim malına
yaklaşmayınız.”
buyrulmaktadır.
Peygamberimiz manen yetim olduğundan
dolayı Yalnız sana mahsus olmak üzere
“teheccüd namazı kıl.” buyrulmuştur. Yetim
kime denilmektedir. Babasız, anasız kalmış
kişiye denilmektedir. Peygamber Efendimizin
ruhaniyeti anne ve babadan gelmedi. O’nun
ruhaniyeti “Ol” emri ile oldu.
Günümüzde taklidi olarak manasını
bilmeden teheccüd namazı kılanlar sevap için
teheccüd namazı kılıyorlar.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Teheccüd namazı idraki olmadan sevap
için gecenin bir saatinde nafile olarak kılınan bu
teheccüd
adı
altında
şeriat-ı
evvel
mertebesinde
elbette
çok
faydalar
sağlamaktadır. Hakikat seviyesindeki bu
ifadelerimiz bu yerleri idrak etmeyenler
tarafından kerih görülmesin. Her ibadet yerinde
ve mertebesinde doğrudur. İsrâ Suresi 78. ayet
“Güneşin zevalinden gece karanlığına kadar
gereği üzere namaz kıl. Bir de sabah namazı
kıl. Çünkü sabah namazında gece ve gündüz
melekleri hazır bulunur.”buyrulmuştur. İşte bu
namazların idrakinden sonra teheccüd namazı
yalnız Resûlullah Efendimize emredilmiştir.
Tevhîdde aslında beş kısım halinde namaz
kılınır:
1- Hafi
nisbiyetten, şirk
namazı.
mertebesinde cehaletten,
ve günahlardan soyunma
2- Ruh mertebesinde şuhûd namazı
3- Mutmain nefs mertebesinde fiilullah
namazı
4- Kalp mertebesinde huzur namazı
5- Sır mertebesinde münacat namazı
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
1- Bir kişi Tevhide girmesiyle, Fena
mertebelerin de nefs tezkiyesi sonunda
cehaletinden,
nisbîyetinden,
şirkinden
soyunarak kendi varlığını Hakk’ın varlığında
ihtiyarî olarak yok etmesi hafi yani gizli olan
soyunma namazıdır.”Men arefe nefsehû fakat
arafe Rabbehû” Hadis-i Şerifi bu yer içindir.
2- Nisbiyetlerden kurtularak Ruhullah
mertebesine gelen bir kişi Ruhunu İmam bütün
sıfat ve a’zaların vücûdda cemaat, gönül
mescidinde kalp komutanı tarafından akıl
nimetiyle Hakk’ın yüzü olarak gördüğü Cenâb-ı
Hakk’a şuhûd namazı kılmış olacaktır. Zira
şuhûd görmek şahit olmak demektir. Kendi
vücudunda O’ndan başkası yok ki başkasını
görsün. Ruhunun kalp komutanına nasıl tecelli
ettiğini, kalp komutanın emrindeki sıfat ve
a’zalara ruhun emrini nasıl ilettiğini, sıfat ve
a’zaların da fiilleriyle nasıl zuhura geldiğini
seyretmesidir. İşte kendisinin tecellilerini
seyretmesine de şuhûd namazı diyoruz.
3- Ruhun Muhammed elbise vücudunu
giymesiyle, mutmain olmuş nefs tecellilerin
zahir ve batın farkıyla zuhur ve müşahedesi o
kişinin fiilullah namazını kıldığını gösterir.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Çünkü bütün mazharların isti’dâd ve
kabiliyetlerinin fiillerle açığa çıkması, onun
fiillerini
seyretmesidir.
Mutmain
olmuş
Muhammed sıfatlarından elbette Hakk ve
hakikati duyma, görme ve kelâm gibi filler zuhur
edeceği için buna da küllî teslimin fiiller namazı
denilmektedir.
4- Bir kişi Cenâb-ı Hakk’ın celâl ve
cemal
tecellilerini
gönül
evinde
cem’
edebildiyse, Allah’ın kahrı ve lütfunu birlemesi
nedeniyle ihlâsa ermiş demektir. Zira tecellî
eden, tecellî ve tecellî olunan hep Hakk’tır.
Tafsilâtta her ne kadar çeşitli esmâ ve sıfatlarla
Zâtını ilân etmişse de özdeki birliği ve
mazharlardaki tecellîleri kişiyi yanıltmaz.
Sîretteki birlik idraki kesret ve tafsilâttaki adalet
ve şeriat zevkini meydana getirir. Gayrîyetin
zahir ve batını yok olduğu için huzur namazını
kılmıştır. Artık O’nda O olmuştur. Her türlü
değişik tecelliler onu aldatmaz. Hep huzurdadır.
5- Salât-ül Vitr namazının üçüncü
rek’atından sonra rükû’ya eğilmeden tekrar
tekbir getirerek Kunût duasını okumakla en son
mertebenin
kulluk
mertebesi
olduğunu
anlıyoruz. Aynen onun gibi merâtib-i İlâhiyyenin
sonundaki sır da kulluğun idraki ile Cenâb-ı
Hakk’a münacatla münacat namazıdır.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Bütün tecelli Hakk’ın Zatından olduğu,
tecelli mazharları ise Hakk’ın muhtaç olan
sıfatlarıdır. Bu sıfatlara biz kul diyoruz. Daima
kulun muhtaçlığı böylece anlaşılmış oluyor.
Onun için kul olanlar bu idrakle Cenâb-ı Hakk’a
münacat ederek daima bu sıfatlarından her an
ayrı şe’ndeki tecellilerini ihsan et. Bu bizim
mazharlarımızdan
seyreyle
diye
dua
etmektedirler. Cenâb-ı Allah bütün kardeşlerime
bu idrak ve şuurla namaz kılmayı, daima O’nda
O olmayı ve O’nunla daima konuşmayı nâsîb
etsin. Âmin.
HAC VE UMRE RİSALESİ
‘Hac’ kelimesinin anlamı ‘ziyaret’tir.
Kur’ân-ı Kerim Âl-i İmran Sûresi 7. ayette
“Orada açık alâmetlerle İbrahim’in makâmı
vardır. Kim oraya girerse taarruzdan emin
olur. Azık ve binek bakımından yoluna gücü
yeten herkese Kâbe’yi haccetmesi Allah’ın
kulları üzerinde hakkıdır. Kim inkâr ederse
bilsin ki Allah âlemlerden müstağnidir.” ve
yine Kur’ân-ı Kerim Hac Suresi 27. ayette
“Bütün insanlara haccı ilân et. Gerek yaya
olarak gerekse bineklerle senin huzuruna
gelsinler.” buyrulmaktadır.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Peygamber Efendimiz de “Ey insanlar
üzerinize hac farz kılınmıştır. O halde
haccediniz” buyurmuşlardır.
Haccın üç farzı vardır. Bunlar:
1- İhrama girmek,
2- Arafat’ta vakfeye durmak,
3- Kâbe’yi tavaf etmektir.
1- İhrama girmek zahirde her ne kadar
Kâbe’ye giden bir mü’min mîkât denilen yerde
dikişsiz iki parçadan ibaret olan elbise giymesi
gerekli ise de, Allah’ın Zatını remzeden o
Kâbe’ye varmadan kendisine nisbet ettiği
ef’âlini, sıfatını ve Zatını ifna ederek “Lebbeyk,
Allâhümme lebbeyk, lebbeyke lâ şerike leke
lebbeyk. İnnel hamde ven-ni’mete vel-mülke
lâ şerike leke” “Buyur Allah’ım, buyur çağrına
koşup geldim. Buyur. Ortağın yoktur Sen’in.
Buyur. Hamd Sana’dır. Nimet Sen’indir. Ortağın
yoktur Sen’in.”telbiyesi ile tecelli-i ef’âli, tecelli-i
sıfatı, tecelli-i Zatını görmesini istemesinden
ibarettir.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Kesif olan kulun kesafetinden fena
olmadan Hakk’a şühûd ve müşahedesi
mümkün olmaz. Ayrıca, bir kişi zahir olan
icraatının batınını bilmeden veya batınını bilip
de zahirini yapmadan, sîretin suretten tecellisini
Tevhîd yaparak yaşamadığı için, Allah’ın
muradı olan hac farzını hakikatta yapmış
olamaz. İşte, fena-i ef’al, fena-i sıfat, fena-i Zat
nisbiyetlerinden soyunmayı zevk ederek tecelli-i
ef’al, tecelli-i sıfat ve tecelli-i Zatı idrak edenler,
Zatı Ahadiyyet olan o Kâbe’yi şühûd ve
müşahede edebilirler. Onun için bu şühûd ve
müşahede bir Mürşîdsiz olamayacağı için
Mürşide gitmek farz denmiştir.
Şu halde ihrama girmek kişinin kendi
varlığını Hakk’ın varlığında yok etmesi
demektir. Kendi varlığı yok olan bir kişi ihtiyari
bir ölüm hâlinde olduğu için
Meyyit gibidir önünde cismim
Karşında göründü böyle resmim
İhram tenimde bir kefendir
Altındaki bir ölü bedendir
Ama bu bedende can senindir
Can mı yalnız cihan senindir.
Diyerek gönül tecellilerini dillendirir.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
2- Arafat’ta vakfeye durmak: Arafat
demek, Hakk’a ârifiyet demektir. Kendi varlığını
Hakk’ın varlığında yok edenler, kesafet olan
zanlarındaki o vücûdlarını ifna ettikleri için,
Hakk’ı zahir halkı batın olarak görmeye
başlarlar. Orası Hakk’a ârifiyet yeridir. Bakara
Suresi 115. ayette “Doğu ve batı Cenâb-ı
Allah’ındır. Hangi tarafa yönelirseniz Allah’ın
yüzü oradadır.” buyrulmuştur. Kesret kalabalık
her ne kadar halk ise de onların hepsinden
tecellî eden Cenâb-ı Hakk’ın Vahdâniyyetidir.
Cenâb-ı Hakk’ın Vahdâniyyet örtüsünü zevk
edenler halkı göremezler. Zira halk dediğimiz
kesret butûna geçmiştir.
Yani kişinin Hakk’a arif olmasıdır.
Arafat’ta vakfe nasıl ayakta Kâbe’ye doğru
dönerek dua etmekse, bu vücûd ülkesinde
Rûhullah olan bir kişinin tırnağından saç teline
kadar bütün sıfatlarından ruhun ilânıdır. Onun
için ‘Arafat’ta yapılan dualar anında kabul edilir’
buyrulmuştur.
Çünkü
Cenâb-ı
Hakk’ın
kendisinin yaptığı dua elbette reddolunmaz.
Bütün tafsilât-ı Muhammediyyeden tecelli eden
Allah’ın Vahdâniyyetidir. Ayrıca Muhyiddîn
İbnü’l-Arabî Hazretleri ‘Enallah’ diyen ikidir. Biri
‘Enallah’ ifadesinde Allah ismidir. Biri dahi
İnsan-ı kâmildir. İnsan-ı Kâmili bulup onun
gönlüne girenler,
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Harem-i şerif’e girmişlerdir. Girmeyenler
dışarıda kalmışlardır. Onun için “Fedhûli fi ibâdi
fedhuli cenneti” ayeti bunun şahididir. Bunu
idrak ettinse Arafat’ta vakfenin ne demek
olduğunu anlamışsın demektir.
3- Kâbe’yi tavaf etmek: Zahirde nasıl
taştan yapılmış, Allah’ın Zatını remzeden
Kâbe’yi üçü çalımlı dördü de sakin olarak
etrafında dönerek tavaf ediyorsak aynen onun
gibi bir salik de Mürşid-i Kâmilinde üç fena, dört
beka merâtibini tahsil ederek yeryüzünde
Allah’ın
Zatını
remzeden
canlı
Kâbe
durumundaki İnsan-ı kâmilleri tavaf etmeleridir.
Çünkü bu ilim ve irfâniyeti başka hiçbir yerde
elde etmek mümkün değildir. İbrahim Hakkı
Hazretlerinin hocası Fakrullah Efendi bir gün
hüccâcın önüne geçip nereye gittiklerini
sormuş. Onlar da hacca gittiklerini söylemişler.
Onlara cevaben “Gelin beni yedi defa tavaf edin
sizleri hacc-ı ekber yani büyük hacı edeyim.”
demiştir. Yani beni tavaf edin demekten gaye
onun etrafını dönmek değil, onda yedi merâtib-i
İlâhînin tahsil edilmesidir. Çünkü “Kâbe, Kâbe
olalı Allah hiçbir zaman oraya girmedi. Fakat bu
fakirin gönlünden de hiçbir zaman çıkmadı”
buyurmuşlardır. Onun için tavaf Hacer-ül Esved
köşesinden başlar. Zira Kâbe’nin dört köşesi
vardır:
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
1- Hacer-ül Esved köşesi
2- Irakî köşesi
3- Şâmî köşesi
4- Yemânî köşe
Cenâb-ı Hakk’ın Zatı Ahadiyyet tecellisi,
Rahman olan sıfatından zahir olduğu için ister
Kâbe’deki tavafa, Hacer-ül Esved köşesinden
veya kâinattaki Allah’ın halifesi Rahman olan,
İnsan-ı Kâmil sıfatından tavafa başlarız. İnsan-ı
Kâmiller kâinatta Allah’ın hüviyyet ve eniyyetini
cem ederek kemâlâtıyla zuhura getirdikleri için
tavaf oradan başlar. Onların elini öpmek de
Hacer-ül Esvedi öpmek demektir. El ele, el
Hakk’adır. Yoksa taş şahîdlik yapamaz onun
remzettiği ancak şahîdlik yapabilir.
Kur’ân-ı Kerim Araf Suresi 172. ayet
“Ben sizin Rabbiniz değil miyim? Diye
buyrulduğu vakit onlar da ‘Evet sen bizim
Rabbimizsin şahîd olduk demişlerdi”sözüne
binaen evvelâ Hacer-ül Esved’i istilâm ederek
ilm-i ezelîyyetimiz olan ervah âleminde sizi
ziyaret edeceğime söz vermiştim. İşte sözümde
durarak ziyaretinize gelip sizi tavaf ediyorum
şahîd ol diyerek “Bismillâhî Allahü Ekber” le
tavafa başlarız.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
İnsan-ı Kâmille de saliklerin elestü
bezmi olan diz dize telkin aldığı andaki verdiği
sözle Mürşidindeki merâtîb-i İlâhiyye tahsiline
başlaması aynıdır.
Bir kişinin nefs-i emmâre yırtıcı hayvan
sıfat olan şeytani hâlinden, sakinleşmiş hayvan
sıfatına, oradan da melekleşmiş mutmain hâli
olan Yemânî köşesine kadar “Subhanallahu
velhamdülüllahi velâ ilahe illalahu Allahü
ekber velâ havle velâ kuvvete illâbillahil
aziym” tesbih zikriyle şeytani, nefsa’ni ve
melekî tecellileri geçer. Yemânî köşesi ile
Hacer-ül Esved köşesi arasında mutmain olmuş
nefsin kemâlât hâline dönesiye kadar iki köşe
arasında da “Rabbena atina fiddünya
haseneten vefil âhireti haseneten vegina
azabennar.” “Ey Rabbimiz, bize dünyada iyi hâl
ver, âhirette de merhamet ihsan et ve bizi
Cehennem azabından koru” “Rabbena firliğ
veli valideyye velil mü’mînine yevme
yekümul hisâb” “Ey Rabbim, annemi babamı
ve bütün mü’minleri hesap gününde mağfiret
et.” tesbihâtıyle tavaflarını yaparak CenâbHakk’ın Rahman olan kemâlât sıfatını elde
etmiş olur. Üçünü koşarak ve çalımlı dördü de
sakin olarak tavaf yapılır. Her tavafın şahîdliği
için Hacer-ül Esved taşına istilam edilir.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
İster vücûd ülkesindeki üç batın olan
hayat, ilim, irade sıfatlarını zahire çıkarmak için
acele et, isterse ikilik olan nisbîyyet hâlinden bir
an evvel kurtulmak için ef’alini, sıfatı, Zatını ifna
et. Çünkü bunları fiillerinle zahir olarak
yaşayamazsan tavaf etmiş olamazsın. Dördü
de sakin olarak yapılır. Duymak, görmek, kelâm
ve kudreti zahir olarak kendinde fiillerinle
yaşamak demektir. Nasıl Kâbe’de bu şekilde
dönülüyorsa gönül Kâbe’sinde de mutmain
olmuş
sıfatlar
olarak,
Cenâb- Hakk’ın
Rahmaniyyetine mazhar olmak demektir.
Siretin suretten zuhuru ile hem Fena
fillahı hem de Bekâbillahı zevk ederek
yaşayanlar hac farzını yapmışlardır. Niyazi-i
Mısri Hazretleri
Savm u salât hac ile sanma zâhid biter işin
İnsan-ı Kâmil olmaya lâzım olan irfan imiş
Sözü ile bu sırrı ifşa etmişlerdir.
Kâbe’de nasıl dört köşe varsa insanın gönül
Kâbe’sinde de dört köşenin tecellileri vardır:
1- Şeytani tecelliler
2- Nefsa’ni tecelliler
3- Melekî tecelliler
4- Rahmani tecellilerdir.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Gönül Kâbe’sinin,
Hannan (Hakk) (çok merhametli),
Mennan (Muhammed) (ihsanı bol),
Deyyan (Herkesin hakkını ve hesabını
en iyi bilen, veren),
Subhan (Yarattıklarına benzemekten
münezzeh olan Allah)
Köşelerinin idrakini geçmeden Fena fillah olup
Bekâbillah zevkleriyle zevkiyâb olamaz. Hacerül Esved taşı Allah’ın sağ elidir. Onu kim öperse
Allah’ın elini öpmüş olur. İşte İnsan-ı Kâmiller
de yeryüzünde Allah’ın halifeleridir. Onların
ellerini öpmek Cenâb- Hakk’ın elini öpmek
demektir. Onun için tahsil ve Kâbe’deki tavafa
oradan başlanır. Onun için hac ibadeti de bir
kişinin kendi insan-ı asliyyesini bulmasıdır.
Tavaftan sonra İbrahim makamında iki rek’at
şükranî namaz kılmak, dua etmek ve zemzem
suyunu da ayakta üç yudum hâlinde “Allah’ım
Senden faydalı ilim, geniş rızık, kabul edilmiş
amel ve her hastalıktan şifa diliyorum.” diye dua
etmek güzel olur. Zemzem suyu İnsan-ı
Kâmillerin iki dudaklarının arasından gönül Tur-i
Sina'sından
tecellisi
olan
ilm-i
ledünü
remzetmektedir.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Cenâb- Hakk’ın Vahdet tecellilerini,
kesret olan Hakk’ın kemâlât sıfatlarında Tevhîd
yaparak Allah’ın Muhammed’le nasıl seviştiğini
görenler mutluluk içinde kulluklarını, acziyet ve
muhtaç oluşlarını dillendireceklerdir. Bize bu
idrâk ve zevkleri ihsân ettiğin için teşekkürlerini
dua halinde arz edeceklerdir. Zira İbrahim
makamı emin beldedir, neden emin beldedir.
Çünkü İbrahim makamının bulunduğu yerde, bir
cemakân içinde İbrahim a.s’ın mermer üstünde
ayağının izi vardır. Bu ne demektir. Tevhid
babası olan İbrahim a.s. ın yolunda gittiği ve
tarif ettiği tevhid yolunda gidenlerin kurtuluşa
ererek emin beldeye ayak bastıklarının
tastikidir. Zira o İbrahim makamında iki rekât
kılınan şükür namazıda bunu pekleştirmektedir.
Ayrıca haccın Safa ile Merve arasında sa’y
yapmak, Mina’da şeytan taşlamak, Müzdelife’de
vakfeye durmak, saçları traş etmek, veda tavafı
yapmak gibi vacîbleri de vardır.
Safa ile Merve arasında yedi defa
üçü koşarak dördü sakin olmak üzere sa’y
yapmak kişinin ikilik hâli olan Fena
mertebelerinde celâl tecelliler kişiyi huzursuz ve
mutsuz yapar. Bunlardan bir an evvel kurtulmak
için, Kâbe’de koşmak gereklidir, İnsan-ı Kâmil
tahsilinde de cehaletten, nisbîyyetten ve
şirklerden bir an evvel kurtulmak lâzımdır.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Yani ikilikten kurtulmak için çok çalışmak
gereklidir. Dördü ise sakindir. Zira kula nisbîyyet
kalmadığı için Beka mertebelerinde de sakin
sakin Hakk’ın her an ayrı tecellilerinin zevki
vardır. Merve demek kulluk demektir. Safa
demek ise selâmete çıkmak demektir. Bizler de
kulluktan yani ikilikten yedi sa’y sonunda
selâmete çıkanlardan olmuş oluyoruz. Sa’y
Safa tepesinde bitince hiçbir gayrîyyet
kalmadığı idraki olan traş olunarak ihramdan
çıkılır.
Ayakta zemzem suyunu içme sırrı:
Zemzem suyu İnsan-ı Kâmillerden tahsil edilen
ilm-i ledün diye vasıflandırdığımız sır ilimleri,
esrar ilimlerini remzeder. Çünkü İnsan-ı
Kâmiller Tuba ağacıdırlar. Onların kökleri arş-ı
âlâda, dal ve meyveleri yerdedir. Onlar
ilhamlarıyla ledün ilmini bizlere bardak bardak
sunmaktadırlar. Bu zemzem suyunu da
onlardan başka hiçbir yerde ve kitaplarda taze
taze bulmak mümkün değildir. Onların bu ilm-i
ledünü kelâm fiili ile zuhura geldiği için ayakta
içilmektedir. Zira kıyamda durmak da Hakk’ın
fiilleri ile açığa çıkışını remzetmektedir.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Mina’da şeytan taşlamak: Yetmiş taş
yedişer yedişer büyük şeytan, orta şeytan,
küçük şeytan diyerek üç gün atılmaktadır. İşte
bunlarda büyük şeytan dediğimiz kendi
varlığımızı, orta şeytan dediğimiz kendi
sıfatlarımızı, küçük şeytan dediğimiz kendi
ef’alimizi taşlıyoruz. Yani bunların bizim
olmadığını
yedi
sıfatımızla
kabullenme
ameliyesini şeklen ve bâtınen yapıyoruz. Büyük
şeytana yedi taş attıktan sonra kurbiyyetimiz
gereği kurban kesiyoruz. Yani varlığımızı
Hakk’ın varlığında yok edip Rûhullah sahibi
olduğumuzda ruhun sıfatlara tecelli ederek
aslını göstermesi kurban olmuş oluyor. Kurban
kurbiyet demektir, yani teslim olmaktır.
Sıfatlarımızın tecelli pınarı olan ruhun her
emrine teslim olduğunu gösterir. Yani kurban,
ruhun sıfatlarımızdan kemâlâtıyle zuhura
gelmesi anlamındadır.
Hüccac Arafat’ta öğle ile ikindi
namazlarını ikindi vaktinde (cem-i tehir) cem
ediyor. Müzdelife’de de akşam namazı ile yatsı
namazını cem ediyor. Bunların remzettiği mana
da
ikilikteki
sıfatlarımız
Zat’a
vuslat
bulunduğunda yani Zat’ın idaresi altında cem
olduğunu zevk edince sıfat ayrı Zat ayrı
mütalaa edilemez. Öğle namazı sıfatı, ikindi
namazı da Zat’ı remzetmektedir.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Namaz mü’minin Mi’racı, Mi’rac da
Allah’la
beraber
olmak,
konuşmaktır.
Sıfatlardaki
tecellilerin
Zat’ın
olduğunu
irfâniyetle bilmek öğle ile ikindiyi cem etmektir.
Akşam ile yatsı namazının cem’i ise
Müzdelife’de
olmaktadır.
Yani
ruhun
sıfatlarından zuhur etmesiyle cem edilmiş
olunur. Kısaca şunu anlıyoruz ki halkın Hakk’ta
birleşme idrakı Vahdaniyette olduğu için
Arafat’ta cem ettik. Hakk’ın da halkta tecellisi ile
yani kesrette zuhuratıyla Müzdelife’de cem ettik
demektir.
Kâbe dışında kadınların erkeklerin
arkasından namaz kılmaları gerekli iken
Kâbe’de erkeklerin önünde namaz kılabiliyor.
Neden? Çünkü Kâbe Allah’ın Zat’ını remzettiği
için orada kadın erkek diye kesret yoktur. Yalnız
insan vardır. Bütün nehirlerin suları deryaya
ulaştığında deryadaki suların hiç biri ‘Ben şu
nehrin suyuyum, diğeri ben bu nehrin suyuyum’
diyemediği gibi Kâbe’de kadın erkek diye bir
şey olamaz. Yalnız insan vardır. Oradaki kılınan
namaz gönül Kâbe’sinde kılınmaktadır.
Cenâb-ı
Hakk’ın
Muhammed
sıfatlarından cinsi, ırkı, rengi, dili ayrı ayrı
oldukları halde Âdem diye vasıflandırılan bu
insanlardan Allah ve Muhammed’in nasıl
seviştiğini, nasıl âyan beyan görüldüğünü,
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Herkesin Cennet-i âlâ’da yaşadığını görmemek
mümkün değildir. Orada süflî nefse yer yoktur.
Vahdette, yalnız insan vardır. Bir ağaçın ana
gövdesinde dalların olmadığı gibi. İşte onun için
kadınların önde erkeklerin arkada namaz
kılmaları dahi mahzurlu sayılmaz.
Genel olarak zahirde emr-i İlâhî olarak
ömrümüzde bir defa hac farizası yapılmalı,
aslında da batînen bir İnsan-ı Kâmilden bu
merâtib-i İlâhiyye olan Fena ve Beka tahsilini
yapıp zevk etmemizden ibarettir. Batın haccını
bir İnsan-ı Kâmilden tahsil ettikten sonra zahirini
de bizzat yerinde Resûlullah Efendimizin yaptığı
gibi oralarda zahir ve batını Tevhîd yaparak
yaşama geçirmek lâzımdır. Yoksa yalnız
imkânları varsa haccın zahirini yapanlar veya
yalnız batınını yapanlar eksiktirler.
O sîretteki zevklerini bizzat remzedildiği
mahallerde zahir ve batınını birleştirerek Tevhid
zevkiyle zevklenmeleri Cenâb-ı Hakk’ın muradı
olacaktır. Yoksa tek kanatlı kuş gibidirler. Tek
kanatlı kuşun uçması mümkün değildir.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Haccın sırrı Mekke şehrindeki Kâbe’yi
ziyaretten gaye bir rumuzâttır. Onun taşıdığı
manalar İnsan-ı Kâmilden meratîb-i İlâhîyyeyi
tahsil ederek yedi mertebedeki Hakk’ın
tecellilerini zevk etmekten ibarettir.
Umre haccının iki farzı vardır:
1 - İhrama girmek
2 - Kâbe’yi tavaf etmek
Safa ile Merve arasında sa’y yapmak,
traş olmak gibi vacîbleri de vardır. Umre hacca
göre çok kolaydır. Arafat’ta vakfe yoktur. Şeytan
taşlama yoktur. Kurban kesme yoktur. Tevhidde
Fena fillah olan kardeşlerimiz umre yapmış
sayılırlar. Allah cümlemize bu zevkleri ihsan
eylesin. Âmin.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
TEVHİD RİSALESİ
BİSMİLLÂHİRRAHMÂNİRRAHÎM
Allah’a laikiyle kul, Resuluna ümmet
olmak isteyen Hakk ve hakikat yolcularının,
Nefs hastalıklarından kurtularak, Hakk’ın
zat’ının sıfat’larına, sıfat’larından Esma alarak,
fiilleriyle eserlerini nasıl zuhura getirme
tecellilerini bilmek, görmek ve olmak olan maddi
ve manevi bir Tevhid tahsili olduğunu
görüyoruz.
Zaten
insanoğlunun
bu
Âleme
gönderilmesindeki gayede, zanda ve hayaldeki
bir Allaha ibadet etmek değildir, onun zerreden
kürreye
kadar,
bütün
sıfat’larında
vahdaniyet’inin zuhurunu bilerek görmek ve
farkıyla yaşamaktan ibarettir, bir kişi kendi
noksanlıklarını bir kâmil’e gitmeden düzeltmesi
mümkün değildir. İşte bunun içinde bir İnsanı
kâmil’e giderek, Tevhid ilmindeki Meratibi
ilahiye makamlarını tahsil etmek lazımdır.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Kuran’ı kerimdeki Muhammed’e tabilik
nasıl Allah’a tabi olmaksa, günümüzde
Peygamber olmadığına göre, Peygamberimizin
varisleri
olan
“El
ülamâyı
verasetül
enbiya”Peygamberlerin varislerine tabi olarakta,
bu manevi Tevhid tahsilini yapmaları demektir.
Mürşidi kâmiller, cehalet, nisbiyet ve şirk gibi
irfaniyet ve kemaletsızlık durumunda olanların
gözlerinden hicap perdesini kaldıran manevi
göz Doktor’larıdır.
İnanan kardeşlerimiz, bir kâmil’in yalnız
sohbetlerine
değil,
onların
oturmaları,
kalkmaları, ahlaklarını sergilemeleri gibi birçok
yönlerinden ders almalıdır. Hatta salik uzak bir
yerde ise, sesini telefonda duymak, cemal’ini
görmek, hatta onun olmadığı bir yerde ondan
bahsetmek bile aşıklar’a sonsuz zevk
verecektir. teslimiyatı tam olan salik’lere ana
trafodan gözle görülmeyen manevi bir Elektirik
ceyranı geldiğini hissettirecek, dalga ve frakans
tecellilerine gönlünde şahitlik yaparak, gönül
cennetinde mutluluk duyacaktır, aynı zamanda
o salik’in vuslatın da çok merhaleler kazandını
gösterecektir. Onun için Allah’ın mukayyet olan
bu Âlem ve Âdemdeki, zat’ından sıfat’larına,
sıfat’larından Esma alarak fiilleriyle asarını
bilme ve görme olan, tecelli hasletlerine
vakıfiyet, kitap okumakla veya yalnız sohbet
dinlemekle olmaz.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Zahir ve Batın Mürşidi kâmil’ler den
himmet almakla olur, onların bizlerdeki İnsanı
asliyemizi bizlere bildirmeleriyle olur, buda bir
kişinin hakk Mürşidine teslimiyet ve kurbiyeti
nisbetindedir.
Enbiya suresi ayet 7 “Hakk ve hakikatı
bilmiyorsanız ehlinden öğreniniz”Mâide suresi
ayet 35 “Ey iman edenler, Allahtan korkun ve
onun rahmetine yaklaşmak için yol arayın.
Onun yolunda mücadele yapınki kurtuluşa
eresiniz”buyurulmaktadır.
Onun için bizlerde, Allah ve Resul’una
inanıyor, Allah ve Resul’unu bilmek ve zerreden
küreye kadar vahdaniyet tecellilerini görmek
istiyorsak, kendi İnsan’i asliyemizi öğrenmekten
geçtiği için, bir Hakk Mürşidinden bu Meratibi
ilahiye tahsilini yapmamız gerekmektedir.
Araf suresi ayet 172 “Âdemoğullarının
arkalarından
çıkartarak,
zürriyetlerini
Nefis’lerini şâhid tutarak; ben sizin Rabbınız
değilmiyim dedik. Onlarda evet sen bizim
Rabbimizsın dediler” buyurulmaktadır. İşte bu
gün Elest bezmi hitabını, Mürşidi kâmil’ler
mazharından Cenabı Hakk talip olanlara ayni
tebliği yapıp durmaktadır. Mürşidi kâmil bir
deryadır.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Onun uzuruna varan kişilerin, üzüntü ve
kederlerinin izale olduğunu, bütün dert ve
müşküllerinin hal olduğunu, mıknatıs gibi
çekiciliğiyle biraz anlatsada biraz dinlesem diye
kişilere mutluluk ve ferahlik veren mübarek
Hakk dostlarıdır. Talip olan kişilerin sıkıntı ve
dertlerini artıran, İnsanı kâmil değildir onlar
yalancıdır. İnsanı kâmil’in yolu gayet kolaydır.
İnsanı Kâmil evvela, Nasuh tövbesiyle
Tövbe ettirir. Zira Peygamberimiz bir defa
Nasuh Tövbesiyle Tövbe eden hiç günah
işlememiş gibidir, buyurmuşlardır.
Bu güne kadar, Fiziksel beden içinde bir
Can sahibi olan kişi, Hayvan’atı Ruh’a sahip
olduğu halde, henüz İnsanı Kâmil mazharından
Rab’bının ona, Nefehtü ayeti gereğince, İnsan
Ruh’unu üfürmediği için, surette İnsan fakat
siyrette Hayvan’atı Ruh durumunda idi. Mürşidi
kâmil’e gelen bir kişiye, işte o andan itibaren,
zahir’i olan Şeriat uygulamaları ile, batın’ı olan
Zikir Ruh’unu onun gönül bahçesine eker,
böylece batın temizliğinide yapmış olur
Bu kişi Abdestsiz yere ayağını basmadan,
yalan söylemeden, beş vakit Namaz’ını
vaktinde kılarak hiç terk etmeden, Ramazan
ayında bir ay oruç tutarak, hiç kimsede eksiklik
aramadan(eksiklik görecekse kendi eksikliğini
görüp düzeltecek)
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Elinden geldiği kadar insanlara faydalı olmaya
çalışarak, kurân’ı kerimin emrettiklerini yapıp,
yasak ettiklerinden kaçarsa, o kişinin dışı
temizlenmiş olur. Fakat bir kişinin içi olan
gönlünün temizliği içinde, zikrullah yapması
lazımdır, zira “zikirle gönüller huzur ve sukûn’a
kavuşur ve zikirle Kalp’ler mutma’in olur” ayeti
kerimeleri bize bunu açık açık göstermektedir.
Zikir üç türlüdür.
1-Cehri zikir
2-Kalbi zikir
3-Tefekkürü zikir
1- Cehri zikir, bütün dergâhlarda ve zikir
toplantılarında halka olunarak veya ayakta bir
tempo halinde, ahenk içinde ilahilerle yapılan,
zikir halidir. Bunda uyanması geç olan
salik’lerin, Aşk ve şevkle gönül kapı ve
pencerelerinin açılmasına, vesile olduğu ehlince
malumdur. Peygamber Efendimiz: “sizler
Cennet
bahçelerinden
bir
bahçede
bulunmak istiyorsanız, zikir ve sohbet
meclislerine devam ediniz” buyurmuşlardır.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
2-Kalbi zikir; ağız kapalı olarak dilin
damağa yapıştırılarak küçük dille, Akıl nimetinin
takibi ile Kalben Allah, Allah, Allah diyerek
yapılan bir zikir halidir. Bu zikir yapılırken bu
zikri kendisinden başkası yanındada olsa
duyamaz, zira Aklın gönülde yaptığı bir Zikir
halidir. Bakara suresi ayet 152 “Fesküruni
ezkürküm veşküruli vela tekfürun” (siz beni
zikrederseniz
bende
sizi
zikrederim)
buyurulduğu gibi, evvela kendisinin zikrettiğini
zan eden salik, kendisinin güç ve kuvvetinin
olmadığını,(Lâ havle velâ
kuvvete illâ
billâ)demekle güç ve kuvvet sahibinin Cenabı
Hakk olduğunu, dolayısıylada kendisinin güç ve
kuvvetsiz zikredemiyeceği için, kendisinden
zikr’edeninde
Cenabı
Hakk
olduğunu
anlayacaktır. zira salik’e sen Allah’ı zikret
denilmez,
ona
Allah’ı
Allah’la
zikret
denilmektedir. Çünkü kendisinin zikredecek
güç ve kuvveti yoktur. Kendisini yakın takibe
alan salik, daima kendisinden zikreden Cenabı
Hakk’ı dinleyecek, gaflete girmeden hakkın zikri
onu Hakk’la beraber olma zevkini vereceği için,
daha zikirde iken huzur ve mutluluğa
kavuşturacaktır. Akıl nimetini Nefsin emrinde
değilde, Rabbının istekleri doğrultusunda
Ruh’un emrinde kullanarak, Ruh güneşi
tarafından
Nur
ziyasının
gönül
evini
aydınlattığını, Kalp ayı ile sıfat yıldızlarının,
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Kendi cehalet, nisbiyet, şirk gibi zulmâni günah
karanlıklarını yok ettiğini zevk edecektir.
İstemeyerekte olsa gaflete giren bir kişi
zikirden kesileceği için hemen, vehim hayal ve
vesvese vadisine geçmesiyle, Hakk’ın zikri
onda duracaktır, onun için her salike, ayakta,
otururken, yatarken, yolda, işinde, Nefes aldığı
her yerde Allah, Allah, Allah demekle adetsiz
zikredeceksin
denmektedir,
zira
salikler
gönüllerini saat gibi Zikirle kurduklarında
gafletten kurtulmuş olurlar. Cenabı Hakk
kul’una verdiği iki nimeti geri almaz.
1- Zikirle Kalbini saat gibi kurduktan
sonra onu bir daha durdurmaz.
2- Hicaplarını açtıktan sonra, onun
hicaplarını bir daha kapatmaz, zira cenabı
Hakkın şanından değildir. Zikir yalnız anmaktan
ibarette değildir. Zikir Fikir olmalıdırki Fikir işte o
zaman Zikir olsun, böylece Tefekkürü Zikir’de
başlamış olur.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Aslında Zikir iki bölümde müteala edilir.
1- Telvin Zikri
2- Temkin Zikri
Telvin Zikri; kesret Âlemindeki tavsilatı
Muhammed’iye mazharlarından her bir sıfat’ın
ayrı ayrı kendi istidat ve kabiliyetlerine göre hal
ve kal lisanıyla Zikridir. Sıfat’lardan meydana
gelen fiillerin, Allahın indinde malumiyeti
derecesinde tecelli ettiğini, dolayısıylada ona
göre tavır takınmamız gerektiğini anlamalıyız.
Ahzab suresi ayet 41-42 “Ey iman edenler
Allahı Sabah ve Akşam çok zikrediniz”
buyurulmaktadı,
yani
Nefis
ve
Ruh
mertebesinde
Allahı
çok
zikrederseniz,
hesapsız mükafatlara nayil olursunuz demektir.
Nefis mertebeleri ikilikteki halimizdir. Ruh
mertebesi ise, teklik olan cenabı hakkın
vahdaniyet halinin kulundaki tecellisidir. Kesret
Âleminde Zikir, Allahın üç yüzünü yani Ef’al
yüzünü, Sıfat yüzünü ve Zat yüzünü
remzetmektedir. Müslümanlar her yerde, üç
ihlâs bir Fatiha okumak suretiyle, sevabını
ölülere gönderirler. Aslında bu üç ihlâs bir
fatiha’yı bizim vücut kabristanındaki henüz
İnsan
Ruh’u
ile
dirilmeyen
hayvan’atı
Ruh’umuzun dirilmesi için okumalıyız.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
İnsanı kâmil bizlere telkinden sonrada üç
ihlâs bir fatiha okuyarak Resulullah Efendimizin
Ruh’una hediye edelim demeside, bizdeki gizli
ve henüz açığa çıkmamış Muhammed’i
Ruh’unun dirilip açığa çıkması içindir. Bizdeki
Muhammed’in gönlümüzde hapis olması ne
demektir. Fena mertebelerinde salik şirk’ten
henüz kurtulmadığı için, Cenab-ı Hakk o
mazharlarda Rahman sıfatlarını, mutmain Nefs
olarak zuhura getirmemiştir.
Onlarda kişinin kendi varlığı perde
olduğu için, Muhammed olan Cenabı Hakk’ın
Rahman sıfatları gizlidir, görünüp bilinmediği
içinde, hicaplı olanlarda Muhammed hapistir
denilir. Zira o saliklerde henüz Hz.Muhammedin
güzel Ahlak, Edep ve güzel iffeti gibi bütün
yücelikleri sıfatlarından henüz sergilenmez.
Besmeleyi şerifteki Bismillah Allah’ın zatını,
Rahman Allahın sıfatlarını, Rahim Allahın Ef’al-i
ilahiyesini remzetmesi nedeniyle, kurân’ı
kerimin sırrı olmuş oluyor
Allah lafsındaki, Elif Allah’ın zat’ını, Lâmelif
Allah’ın sıfat’larını, Hu’da Allah’ın tavsilatı
Muhammed’iyeden fiilleriyle açığa çıktığını
göstermektedir. Onun için 99 Esmaül hüsnanın
cemi olan Allah lafzı, kâinattaki bütün
varlıklarca zikredilmektedir.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Görmüyormusun, Âl-i İmran suresi ayet
191 “Onlar ayakta iken, otururken ve yatarak
Allah’ı zikrederler ve yarabbi, abes hiçbir
şey yaratmamışsın bizi Cehennem ateşinden
koru derler” buyurulmuştur, onun için Zikir
Ahadiyeti vurur denmişdir. Ey kardeşim, bütün
Nebâdat ayakta zikrederken, bütün Hayvanat
rükûda zikrederken, bütün Cemadat yatarak
zikrederken sen hala zikir’siz ve Fikir’siz
Cehennem ateşinin dışına çıkmıyacakmısın.
Temkin Zikri ise; Cenabı Hakk’ın
Vahdaniyet Zikri veya Âlemi Kübra olan İnsanı
Kâmil’lerin 18 bin Âlem’deki vahdaniyet
tecellisinin Zikri diyebiliriz. Ankebût suresi ayet
45 “Kuran okuyunuz, Namaz kılınız, zira Namaz
insanları bütün kötülüklerden kurtarır. Zikir
yapınız zira Zikir en büyük ibadettir”
buyurulmakla Temkin zikrinin en büyük ibadet
olduğunu bizlere bildirmektedir. Tevhid’de Zikir,
bütün meratibi ilahiyeyi ihate ettiği için, Rabıtası
yoktur. Makam değildir. Ahadiyeti bildiren
derstir.
Tevhidin yedi makamı vardır. bunların
hepsine birden Tevhid denir. Pirimiz Seyyid
Muhammed-i Nûr’ül Arabi Hz.leri, Meratibi
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Tevhidi iki bölümde müteala etmişlerdir,
Birinci bölümünü anlatan “ilk üçüne Fena
mertebeleri, (yokluk mertebeleri)” ikilikten birlik
deryasına uruç mertebeleri), İkinci bölümüne de
Beka mertebeleri (ölümsüzlük sırrı) denir.
FENA MERTEBELERİ
1- Tevhîd-i Ef’âl
2- Tevhîd-i Sıfat
3-Tevhîd-i Zat
BEKA MERTEBELERİ
1- Makam’ı Cem
2-Hazret’ül Cem
3-Cem’ül Cem
4-Ahadiyet
TEVHİD-İ EF’ÂL: Tevhid mertebelerinin
birincisi ve başlangıcıdır. Tevhid birlemek
demektir. Ef’al kalabalık işlere, fiilde tek bir işe
denir. Bizdeki tecellilerine fiil, bizden gayri
başkalarındaki fiillerede işler denir. Fiil ve işlerin
hepsine Ef’al denilir.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Tevhid’i Ef’al: Enfûsta (kendi vücudumuzda)
Afakta (bizden gayri olanlarda)Sükûn(hareket
etmeyen sabit)ve hareket’te(kuşların uçması,
insanların yörümesi, suların akması, rüzgârın
esmesi, dünyanın dönmesi gibi) görünen fiiller
hakkındır. Bu Âlem’de bütün fiiller, iki makam
ve iki mertebede tecellisini göstermektedir.
ya Enfûs ve Afakta, veya Sukûn ve hareket
halinde görülür. İşte bizim bu elimizden işleyen
Allah’ın Kudret elidir, bizim elimiz bir mazhardır.
Mazhar demek, Hakk’ın açığa çıktığı yer
demektir, nasıl elimize aldığımız bir Kalem
elimiz yazdığı zaman yazar, aynen onun gibi bu
Âlem’dede, Allahın Kudret eli olmasa hiçbir
varlık fiil işleyemez. Onlarda Cenabı Hakk’ın
birer mazharıdırlar, onun için bizi ve bütün
Âlemi halk eden Cenabı Hakk’ın fiili olmuş
oluyor. Saffât suresi ayet 96 “sizleri ve sizlerin
fiillerinide Allah yarattı” buyurulmaktadır.
Demek oluyorki, kulun kendisine ait bir fiili
yoktur, faili muhtar Hakk’tır. Kulun mazharından
tecelli eden ve görünen Hakk’ın fiilidir, her şey
Hakk’ın dilemesi ve takdiri ile olmaktadır.
Amentüde okuduğumuz : “Vebil kaderi hayrihi
ve şerrihi minallahi teala” da gördüğümüz
gibi, bize gerek hayır, gerekse şer her ne
gelirse Allah’ın takdiri ile olduğunu kabul
edeceğiz.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Salik Enfüsde, Afakta, Sükûn ve hareket
halinde bütün fiilleri birleyerek, bunların hepsini
Hakk’a nisbet eder, fiillerin iyilik ve kötülüğü,
kula nisbet edildiğinde belirlenir ve o zaman iyi
ve kötü diyerek adlandırılır. İyilik ve kötülükler
bizler içindir, yoksa Hakk’a nisbet edildiğinde
hepsi hayırdır.
Arifler fiillerin cümlesini Hakk’a nisbet
ederler, kötü fiilleri Hakk yaptı denilmez, zira o
fiil, tecelli ettiği mazharın nakısiyetinin bir
zuhurudur, suyun girdiği kabın renginde
göründüğü gibi.
Bir salik’in bu mertebeye gelebilmesi için, her
Nefeste zikir’le Kalb’inin Mutmain olması
lazımdır. fecr suresi ayet 27-28 “Ey Mutmain
olmuş Nefs dön Rabb’ına”hitabına mazhar
olması nedeniyle, Tevhid’i Ef’al telkin ve talim
edilir. Tevhid’i Ef’alin 4 şuhûd’u vardır.
1-Tevhid’i Ef’al (Ef’al birliği)
2-Fena’yı Ef’al (senin ve senden
başkalarının kendilerine ait fiillerinin olmamas
3-Tecelli Ef’al ( Cenabı hakk’ın ilahi bir
kudretiyle sende ve senden başkalarında
tecellisinin görünmesi)
4-Cennet’ül Ef’al veya irfan Cennet’i(bu
Şuhut’ların görünüp zevkine ve kalbin tastik
etmesidir)
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Bizden ve bütün Âlem’den hayır ve şerri
işleyen ve halk edenin, Cenabı Hakk olduğunu
bilmeye Tevhid’i Ef’al denir. Kendimizin ve
bütün Âlemin bir iş işlemeye ve halk etmeye
kadir olmadığımızı ve her an kendi fiilimizin fâni,
yani yok olduğunu idrak etmeye, fenayı Ef’al
denir. Tecelli Ef’al, tecelli görmek manasınadır,
yani bu Âlemde görünen işlerin iyisi ve
kötüsünün tecelli ilahiye olduğunu bilmeye
tecelli Ef’al denir.
Âdeme ve Âleme baktığımız zaman,
işlenen iş ve fiillerin failinin Hakk teala Hz.leri
olduğunu bilmek ve görmek, bu görmekten
hâsıl olan zevkede Cennet’ül Ef’al veya
Cennet’ül
irfan
denilir.
Kulaklarımızla
duyduğumuzu, gözümüzle gördükten sonra
ancaksın kalp tastik eder. Kulağın duyduğunu
göz görmemişse onu kalp tastik etmez. Salikin
buna çok dikkat etmesi lazımdır.
Tevhidi Ef’al’in Rabıtası
“LÂ FAİLE
İLLALLAH”dır. Manâ’sı işlerin iyisini ve
kötüsünü halk eden Allah’tır. Allah’tan başka
işleyen ve halk eden yoktur. Kişinin aklına şöyle
bir soru gelebilir, mademki fiillerin halk edicisi
Cenabı Hakk’tır. o zaman bizler günahta,
mesul
sevapta
işlemiyeceğimize
göre,
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
olmamamız gerekmezmi? Evet, bu mertebede
istemek Kul’dan halk etmek Allah’tandır. Kişi
iyiliği Allah’tan isterse, Cenabı Hakk iyiliği halk
eder. Kötülüğü isterse yine Cenabı Hakk
kötülüğü halk eder. Zilzal suresi ayet 7-8 “her
kimki zerre miktarı hayır işlerse onun
mükafatını, kötülük işlerse de onun cezasını
çekecektir”buyurulmaktadır.
Salik Kalb’ini saat gibi Zikre kurduktan
sonra, Tevhid’i Ef’al Şuhutlarını tefekkür
ederek, hissiyle Lâ faile illallah rabıtasını daima
kullanmalı, kendisine veya başkalarına fiillerin
failini nisbet etmeden, Hakk’ın olduğunu zevkân
Şuhut etmelidir. Şuhut demek, şahid olmak,
görmek, müşahede etmek demektir, neyi
görecek ve müşahede edecektir. Kendisine
telkin edilen, kendisine ve kendisi dışındakilerin
fenayı Ef’al ile yok edip, bunlardaki tecelliyi
ef’ali görerek şahitlik yapmasıdır.
Rabıta ise, bağlayan, birleştiren demektir, neyi
nereye birleştireceğiz salikin dersi hangi
makamda ise, o mertebenin rabıtasını hissiyle
kullanmasıdır. Misal vermek gerekirse; Nefimizi
dünyadan men edip, Cenabı Hakk’ın emirlerine
bağlandığımız gibi, aklımızı, fikrimizi o
mertebenin tecelli idrakına bağlamaktır. Ef’al
mertebesindeki bir salikin, Aklı, fikri ve zikri hep
fiillerin failinin Allah olduğunu düşünmesidir.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Yani her şeye o açıdan bakmak ve
görmek diyebiliriz, yoksa kişi Nefsiyle olupta
kendisine veya başkalarına bu fiillerin failini
nisbet ederse, gayriyette kalacağı için vuslat
bulamaz.
Hakk’a nisbet edilen fiiller, Afakî, Enfüs’î,
Hissi ve Kalb’i olarak yapıldığında, faili mutlak
olan Hz.Mâşukun olduğu Kalp ile müşahede
edilir. Bu zevke sahib olan bir salik, Abdest
alırken kendi elleriyle kendisinin Maşuku
tarafından nasıl yıkandığını, Namaz kılarken
kendi mazharından nasıl müştereken Namaz
kıldığını, bir sanatkârın kendi elinden sanatını
nasıl meydana getirdiğini Şuhut’la zevk eder.
Böylece hem kendinde hemde başkalarında
tecelli eden fiilleri Şuhut’la zevk edince, Cenabı
Hakk’ın bu fiillerle zahir olduğuda zevk edilmiş
olur. Hadid suresi ayet 3 de “ben zahirim”
demiyormu. Zahir ne demektir. Görünen zuhura
gelmiş demektir.
İşte bütün mazharlardan fiilleriyle zahir
olan odur, suyun rengi yoktur girdiği kabın
renginde ve şeklinde görünür, kaplara
aldanmamak lazımdır.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Bir kişi salike kötü bir söz söylese o salik
bu sözü o kişiye değil Hakk’a nisbet etmelidir.
Zira o kişinin kendine ait bir fiili olmadığına
göre, salikin bazı eksiklerinden mütevellit o
kişiyi imtihan için kendisine musallat olduğunu
düşünmelidir. Cenabı Hakk kullarını çok sevdiği
için rahmeti ile kullarının hep iyi ve mutlu
olmalarını istemektedir, eksiklikler bizde olduğu
müddetce, o kişiyi bize musallat etmese başka
bir kişiyi, bizdeki eksikliğin düzelmesi için
musallat edecektir. Bir Hadisi şerifte: “üzüntüler,
kederler musibetler, hastalıklar ve bütün ibtilalar
kullara Allah tarafından verilmiş bir hediyedir.
Ya eski günahlara bir kefalet veya manevi
makamın yükselmesine vesiledir” buyurulur.
Bu Âlem’deki bütün varlıklar Cenabı
Hakk’ın birer sıfat’ıdır, sıfat’ların kendi fiilleri
yoktur, onlardan tecelli eden Hakk’ın fiilleridir.
Sıfat’ların istidat ve kabiliyetlerine göre nerede
kullanılması gerekli ise Cenabı Hakk’ta onları
orada kullanmaktadır. Ayeti kerimede, hakikata
göre, hayırda, şerde Hakk’tandır. Şeriata göre,
sizden iyi bir fiil sadır olursa onu Hakk’tan, kötü
bir fiil sadır olursa, onu Nefsinizden biliniz
buyurulmaktadır.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Onun için fiillerin faili Cenabı Hakk’tır.
Görünen ve görünmeyen mülkünde ondan
başka fail yoktur, her şeyi onun takdiri
ilahiyesine göre zuhur etmektedir. Saliklerin her
şeye, Nefslerinde Fark, afaklarında Cem nazarı
ile bakmalıdırlar. Çünkü salik henüz nisbiyet ve
şirklerden kurtulamadığı için hep kendisini göz
önünde
bulundurması
gereklidir.
Salikin
kendisini yakın takibe aldıkca kendi eksikliklerini
Levm ederek,(kınayarak) yok etmek için gayret
göstermelidir.
Afakta
Cemde
olmak,
başkalarının eksiklikleriyle uğraşma demektir.
Senden yardım isterlerse işte o zaman elinden
geldiği kadar faydalı olmaya çalışırsın. Allah
hidayet etmedikten sonra, başına balyozla
vursan dahi onu hidayet edemezsin hidayet
Allah’tandır.
Şems suresi ayet 9 “Nefsini tezkiye
(temizleyen) edenler, gerçekten kurtuluşa
ermişlerdir”buyurulmaktadır.
Yalnız
ilimle
olmaz. İlmin ötesinde ilmiyle amil olup, yaşam
ile gönülden sıdkiye bağlılık lazımdır. Tevhidi
Ef’alde bir salikin bütün fiiller, hareketler ve her
türlü kıpırtılarda, kendini Fâni, Hakk’ı Baki
olarak bilip, nisbiyetlerden kurtularak, fiillerin
faili Hakk’tır demelidir.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Böylece gezdiği gördüğü her yerde artık
tecelli edeni tanır, bunların Şuhûdu ile Kalbi
tastık edip zevkiyap olur. Enfûs ve Afakında
tecelli edenin sevgilisinin fiilleri olduğunu görür.
Tecelli eden fiiller fiilullahtır. Her türlü fiil ve
hareketleri Hakk’a nisbet ettiği için, o ana kadar
bildiği, öğrendiği, zannettiği her ne fiiller varsa,
hepsini Fâni ederek, İnsanı Kâmilden aldığı
telkinat olan fiillerin failinin Allah olması, onda
galip gelmiştir. Böylece kişinin zannı, evhamı,
hayalleri yıkılarak Nefs tezkiyesi başlamış
demektir. “unut bildiğini cümle, eriştir ilmini
cehle”diyen Nesimi hz.leri bizlere bu yeri tarif
etmektedir.
Salikin kendine nisbet ettiği fiillerin
yokluğu ile mazharlardaki tecelli Ef’alin Şuhut
edilmesi sonunda “Lâ faile illallah” rabıtasını
kullandığında, kendisinin gönül Cennet’inde
huzurda olduğunu anlar. Artık Cennet’e
girmiştir, huzur ve mutluluk içinde, zikir ve
rabıtasından haz ve lezzet duyar. Stres, üzüntü,
keder, alamadım veremedim gibi mutsuzluklar
ondan uzaklaşmıştır. Salikte tam bir teslimiyet
ve Hakk’a boyun büküşü görülür, her kiminle
temas kurarsa kursun, onlardan kendisine
gelen her tecelliyi Hakk’a nisbet ettiği için Halka
hizmetin Hakk’a hizmet olduğunu anlamıştır.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Bütün iyi tecelliler Cenabı Hakk’ın
kendisine verdiği bir lûtuf olduğunu, kötülüklerle
karşılaştığında, kendisinin Cenabı Hakk’a karşı
bir eksikliğinden mütevellit imtihanda olduğunu
anlamıştır. artık kendisini yakın takibe alarak bir
an evvel o eksikliğini yok etmek için gayret
gösterir. Salik, Hacivatla Karagözün kendilerine
ait hiçbir fiilinin olmadığını, onları perde
arkasından kavga ettirenin sanatkâr olduğunu
bildiği gibi, bütün kâinatın sıfat perdelerinden
fiillerinde yaratıcısının Cenabı Hakk olduğunu
bilir.
Onun için, her şeyi yerli yerinde görüp,
Enfûsta Fark (kendisinin şeriata uyup
uymadığını tartması, eksiklikleri varsa bir an
evvel
onları
tamamlamak
için
gayret
göstermesi) Afakta Cemde (birlikte, yani
başkalarının her türlü eksikliklerini görmeme
hali. Her mazharın istidat ve meşrebi ne ise
Cenabı Hakkın tecellisini sergilediğini bilmek.)
mütâla edip irfan Cennet’inde mutlu olur.
TEVHİD-İ SIFAT: Meratibi Tevhid’in
ikincisidir. Tevhid’i sıfat demek, sıfat’ın birliği
demektir. Enfûsta, Afakta, Sukûn ve hareket
halinde görünen bütün sıfat’lar Cenabı
Hakk’ındır. Cenabı Hakk’ın bu Âleme taalluk
eden sekiz sıfat’ı subûdiyesi vardır.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
1- Hayat 2- İlim 3- İrade 4- Semih
(İşitme) 5- Basar (Görme) 6- Kudret 7- Kelâm
8- Tekvin dir. İşte bu sekiz sıfat Cenabı
Hakk’ın sıfat’larıdır, bu sıfat’lardan üçü, Hayat,
İlim, İrade sıfat’ları batın’dır. Dördü, Duymak,
Görmek, Kelâm ve Kudret sıfat’ları zahir’dir;
bunların zahir oluşları, zahir’de bir unsuriyetten
kendilerini sergilemeleridir. Meselâ: Kulak’tan
Duyma, Göz’den Görme, Dil’den Konuşma gibi
Kelâm
sıfat’ını
açığa
çıkarır.
Kulağı
gördüğümüzde,
Duyma
sıfat’ına
sahib
olduğunu, Göz’ü gördüğümüzde görme sıfat’ına
sahip olduğunu anlarız. diğerlerinide bunun gibi
düşünürüz. Bu sıfat’larla Cenabı Hakk bütün
Âlemi ihade etmiştir.
Hayat, bizdeki dirilik, İlim bizdeki olan
bilgi Allah’ındır. Bizdeki İrade Allah’ındır. Semih,
bizdeki İşitme, Basar, bizdeki Görme, Kudret,
bizdeki Kuvvet ve bizdeki Kelâm hepsi
Allah’ındır. Tekvin sıfat’ı ise, halk edicilik
yaratıcı sıfat’ı demektir. Fiiller sıfat’lardan tecelli
ettiği için, her sıfat’ın duyma fiili, görme fiili
kelâm fiili gibi bütün sıfat’lardan tecelli eden
fiiller Tekvinat sıfat’ı ile halk olunduğu için onu
Ef’al bölümünde gördük deriz. Bu sıfat’lara
sıfat’ı subûtiye denir. Sıfat’ı subûtiye demek
sabit değişmeyen, bozulmayan, ölmeyen bir
karar üzere duran demektir.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
İşte bizim diye bildiğimiz ve kendimize
nisbet ettiğimiz sıfat’lar, Fâni Allah’ın bu
sıfat’ları Baki’dir, bizim sıfat’larımız Hakk’ın
sıfat’larının mazharıdır, mazhar demek, bir
şeyin görüldüğü yere denir. Mesela; çeşme’nin
kurnası suyun mazharıdır. Çünkü su o kurna
vastasıyla kendisini açığa çıkarıyor onun için
bizim bütün sıfatlarımız Cenabı Hakk’ın
sıfat’larına mazhardır. Bu sıfat’lar salike ayna
olmakta ve orada Hz.Maşûku müşahede
etmektedir. Sıfat gayba aittir ve zuhura
gelmeden öncedir. Zuhura gelince, şahadete
intikal eder ve Esma adını alır.
İnsan varlığı bu sıfatlarladır. Bu sekiz
sıfat’ın hakk’ın olduğunu anladığımız zaman,
kendi varlığımız diye bildiğimiz varlığımızı attık
demektir. Senin ne Hayat’ın, ne İlmin, ne
İraden, ne Duyman, ne Görmen nede Kelâm ve
Kuvvetin var, bunların hepsi Allah’ındır. Bu
güne kadar bu subût sıfat’ların kendimizin
olduğunu zannediyorduk, şimdi anladıki bunlar
bizim değil Cenabı Hakk’ınmış, bizler onun
mazharlarıymışız. Böylece bu sıfat’ların Hakk’ın
olduğunu anlayınca, bizler varlık şirk’indende
kurtulmuş olduk. Bu Âleme ibret gözüyle
baktığımızda Cenabı Hakk’ın subûti sıfatiyesi
olan bu sekiz sıfat’ı ile bütün Âlemi ihate edip
kaplamış olduğunu görürüz.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Nereye bakarsak bakalım bu sıfat’lardan
başka bir Sıfat görmediğimiz takdirde, Sıfat
Cennet’inde olduğumuz anlaşılmış olur, bir salik
bu güne kadar bütün Sıfat’ların sahibinin
kendisi olduğunu zannediyordu, İnsanı Kâmil
onu cehalet ve gafletten uyandırdı. Bu sıfat’ların
kendisinin değil, Cenabı Hakk’ın sıfat’ları
olduğunu ona telkin etti; oda teslimiyetinin
gereği olarak gönül rızası ile kabullenip bu
sıfat’ları Hakka teslim etti. Fâni olan kendi
sıfat’larını
Baki
olan
Cenabı
Hakk’ın
sıfat’larında yok etmekle, Sıfat Cennet’inde
huzur ve sukûn’a ermiş oldu. Çünkü hayatını
Hakk’a veren Hakk’ın hayatıyla yaşamaya
başlar, ölümsüzlüğe kavuşur.
Yunus Emre Hz.leri “Ölenler hayvandır
âşıklar ölmez” demekle buna işaret etmiştir.
Hakk
dostları
ölümü
zevken
tadarak,
kendilerinin zannettikleri sıfat’ları gerçek sahibi
olan Cenabı Hakka vererek, Sıfat Cennet’inde
huzur ve mutluluğa ererler. Böylece gaybın yedi
sıfat’ı ile onlara hazine kapıları açılmış olur.
Hakk’ın yedi Sıfatı Subût’iyesi salikin kendinden
tecellilerini Ayne’l- yakin görmeye başlıyarak,
Cennet’ül İrfan zevkiyle Sıfat Cennet’ine dâhil
olur.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Gel kardeşim sende zan, evham,cehalet
olan bilgi yuvasından çıkarak, kendine nisbet
ettiğin Cenabı Hakk’ın değişmeyen mutlak
sıfat’larını sahibine ver; ben göreyim, ben
duyayım, ben irade sahibiyim deme; düşünce
ve kendi bilgilerini ifna etki, zan yükünden ve
cehalet ağırlıklarından kurtulasın, arada varlık
kokusu kalmasın sende ikilik yaratan o nisbiyet
şirk’i ortadan kalksın her taraf Nurla dolsun.
Güneş doğunca cehalet karanlığı
kaybolur. Hak gelince batın yok olur. Kendini
yakın takibe alarak kendi mazharından Cenabı
Hakk’ın Baki olan bu Subût sıfat’larını, işte o
zaman Ayne’l- yakın olarak gördüğünü zevk
edeceksin. Kendine ait fiil ve sıfatların yok
olunca, kendi mazharından Cenabı Hakk’ın Fiil
ve Sıfatları tecelli ettiği için, Ahlak güzelliği,
edep güzelliği, tevazu ve alçak gönüllülük gibi
Resulullah
Efendimizin
yücelikleri
sizde
görünmeye başlıyacaktır. sizin kendinize ait ne
sevap nede günah işliyecek hiçbir fiil ve
sıfat’ınız kalmamıştır; bir sonbahar yaprağı gibi
sararmış ve dalından kopmuş kuru bir yaprağı
rüzgar ne tarafa götürürse oraya doğru gittiği
gibi, sende her an hakk’ın tecellilerine tabi
olursun.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Tevhidi sıfatın 4 şuhûdu vardır.
1- Tevhid’i Sıfat : (Bütün âlemde görülen
ve bilinen sıfat’lar, hakk’ın sıfat’ları olduğunu
Şuhut edip bilip görmeğe Tevhid’i Sıfat denir.)
2-Fena’yı Sıfat : (Bizim ve bütün âlemin
Sıfat’ları Fâni, ancak Hakkın sıfat’larının
olduğunu bilmeye fenayı Sıfat denir).
3-Tecelli Sıfat : (Görünen sıfat’ların
cümlesi, tecelli ilahiye ile zuhura geldiğini
bilmeye de tecelli Sıfat denir.)
4-Cennet’ül Sıfat : (Bütün Âleme ibret
gözüyle baktığımızda, Cenabı Hakk’ın Sıfat’ı
Subût’iyesi olan bu sekiz Sıfat’ı ile bütün Âlemi
ihate edip kaplamış gördüğümüz zaman, her
nereye bakarsan bu sıfat’lardan başka bir Sıfat
görmeme zevkinede Cennet’ül Sıfat denir).
Tevhid’i Sıfat’ın Rabıtası (LÂ MEVSUFE
İLLALLAH)dır. Manâsı, bu sabit sıfat’ları
Allah’tan başka sıfat’lanacak yoktur. Ancak
sabit Sıfat’lar Allah’ındır, işte buna Sıfat aynası
denir. Nasıl aynaya baktığımızda, ayna içinde
kendi sıfat’larımızı (gözümüzü, yüzümüzü, vs.)
görürüz, başka bir şey görülürmü görülmez,
aynen onun gibi, Tevhid’i Sıfat aynası olan bu
Âlem aynasına baktığımızda da, hep onu
görürüz; ondan başka bir şey görmeyiz.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
TEVHÎD-İ ZAT: Vücud birliği demektir.
Enfûsta ve Afakta, Sukûn ve harekette görünen
vücud Hakk’ın vücud’udur. İster vücud’umuz
diye bildiğimiz, isterse bütün Âlemdeki Sukûn
ve hareket halindeki bildiğimiz vücud’lar Hakk’ın
vücududur. Suret olarak gördüğümüz vücud’lar
değil, onlar Hakk’ın vücud’unun gölgeleridir; bu
gün var yarın yok olacaklardır. Güneşin
battığında gölgenin kaybolduğu gibi; Allah ise
Baki’dir. Rahman suresi ayet 26-27 “Küllü men
aleyha fânn ve yebka vechü rabbüke
zülcelali vel ikram”(dünya yüzünde görünen
her şey fanidir, kendi vücud’ları yoktur, vücud
sahibi olan Allah’tır). Bir ağaç gölgesi gibi, ağaç
sallandıkca gölgede sallanır; çünkü gölge
ağaç’a tabidir. İşte bu Âlemde Cenabı Hakk’ın
vücud’unun gölgesidir. Nasıl gölge ağaçtan
zahir olmuşsa, bu Âlemde Cenabı Hakk’ın
vücud’undan zahir olmuştur. Yani gölgesidir.
Salik bu makamda, hissen, aklen ve hayalen
gerek Ef’al, gerek Sıfat ve gerek Zat
aynalarından vücudullaha bağlanıp, cümle
eşyanın vücudu Hakk olduğunun idrakı ile
nazar edip Şuhut etmekle zevk alır. Daimi
zevkte kalabilmesi için rabıtaya sımsıkı sarılır.
Halkın Fâni, Hakk’ın ise Baki olması halinde
zevkiyap olur. Uruç yani yükselme mertebeleri
olan Fena mertebelerini geçen kişi, artık
nisbiyet ve şirk’lerden kurtulmuştur.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Zatın Vücud aynaları olan Ef’alin vücudu
yoktu, sıfat’tan tecelli ediyordu; sıfat’ında
vücud’u yok, oda vücud’dan tecelli ediyor; onun
için salikin rabıtası ile Zat aynaları olan bu
vücud’u görmesi, kesret Âlem’inden latafet
Âlemine geçmesine vesile olur. Artık vahdet
zevki kesret görüntüsüne galip gelmiştir. Zatı
Hakk nazarı ile Vücud’dan Sıfat’ın, Sıfat’tanda
Ef’al-in tecelli etmesinin müşahadesi ile latafet
görüntüler devam eder. Tevhid’i zat’ında 4
şuhutu vardır.
1- Tevhid’i Zat (Kendi Vücudunu ve
Âlem’in Vücud’unu ve Âlemi Vücudu Zat’iyeleri
Hakk’ın Vücudu Zat’iyelerinden gayri olmadığını
bilmeye ve böylece Şuhut etmeye Tevhid’i Zat
denir).
2- Fenayı Zat (Bizim ve bütün âlemin
kendilerine ait müstakil Vücutlarının Fâni ve
olmadığını bilmeye Fenayı Zat denir).
3- Tecelliyi Zat (Bizim ve âlemin vücudu
zatiyemiz tecelli Zat’ı ilahiye ile üflenmiş bir
Nefai Rahman olduğunu bilmeyede Tecelli Zat
denir).
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
4- Cennet’ül Zat (Bu âleme ibret
nazarıyla bakılıp, cümlesi Fâni ve kendi
vücudlarının olmadığını, Hakk’ın vücudunun
mazharları olarak görmeye, bu görmeden elde
edilen zevkede Cennet’ül Zat denir.) bu
makamın Rabıtası (LÂ MEVCUDE İLLÂLLAH)
Allahtan başka mevcud olan hiçbir şey yoktur.
Her şey Fâni yalnız Allah Baki’dir.
Tevhid’i Ef’al de fiilimizi Hakk’ın fiilinde
Fâni ettik. Tevhid’i Sıfat’ta, sıfat’larımızı Hakk’ın
Sıfat’larında Fâni ettik. Tevhid’i Zat’ta da
vücudumuzu Hakk’ın vücudunda Fâni ettik.
Yani yok ettik zaten yok idi; biz varmış
biliyorduk. İşte bizdeki olan Fiil, Sıfat ve Vücud
Hakkın olduğunu anladığımız zaman kendimize
nisbet ettiğimiz hiçbir şeyimiz kalmaz. “İşte
ölmeden evvel ihtiyari olarak ölmek budur.”
Fiillerim hakk’ınmış, sıfat’larım hakk’ınmış,
vücudumda hakk’ınmış. “Ben çekildim aradan
kaldı yaratan” senlik kalkınca aradan, haktan
başka hiç bir şey kalmaz, kendini bilen dahi
yine kendinden başkası değildir. Meğerse bu
güne kadar kendi zannımda yarattığım bu
Vücud hakk’ınmış, zannımda kendime bir
Vücud yarattığım içinde şirkte olduğumun
farkında bile değilmişim. İnsanı kâmilin
telkinatıyla anladımki; zanlarımın yıkılarak
vücudun Hakk’a ait olduğunu Şuhut etmeye
başladım.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Bidayette de vücut hakkın imiş fakat ben
bilmiyormuşum, fiziksel görünen zahir gölge
vücudlara takılıp kalmaktan latif olan Cenabı
Hakk’ın asıl Vahdet vücudunu göremiyordum.
Şimdi anladımki, fiziksel gölge durumunda olan
bu kesret vücutlardan, görünen vücudullahmış.
Nisbet gölge vücudlardan soyunan bir salik, her
türlü isim ve resimden kurtulmuş olur. Bir Arifin
buyurduğu gibi: “Zat’a erişince İman mad olur,
bütün kuyudatlar onda kat olur. Salik bütün
kayıd lardan kurtulur, sadece hakk’ın vechi Baki
kalır. Bu şuhûtla şuhût’lanan kişide, gönlünde
Hakk’ın varlığından başka varlık görmeme hali
tecelli eder. Kendi ve başkaları artık yoktur.
Hakk’ın dışındakı bütün varlıkları Fâni etmiş,
her
nereye
bakarsa
baksın,
Hakk’ın
sıfat’larından istidat ve kabiliyetleri nisbetinde,
zatının
nasıl
zuhur
ettiğini
görmeye
başlıyacaktır. Bu sözlerim tevhide nasibi
olanlara geçerlidir.
Zikirimde üç defa Allah diyerek verdiğim
Nefesimin, kendime nisbet ettiğim Ef’al, Sıfat ve
Zat’ımın Hakk’a vererek ifna ettiğimi, bir Nefes
alarak Hakk’ın vahdaniyet varlığı ile ihya
olduğumuzu anlarız. Zikir’deki üç ifna ve bir
ihya, bizim Fena fillah olmamızı sağladı.
Tevhid’i Ef’al, Tevhid’i Sıfat, Tevhid’i Zat olan
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Fena makamlarındaki, ayrı ayrı izah ve
Şuhutları, her bir Allah deyişimizin, geniş bir
biçimde
açıklamasından
ibaret
olduğu
anlaşılmış oldu, zaten bir şeyin Fena
edilebilmesi için, onun varlığı olması lazımki yok
edilsin, hâlbuki kendimize ait ne Ef’al, ne Sıfat,
nede Zat mevcud zanlarımızdaki o benliği ifna
etmekten başka bir şey değildir. Zan da iki
türlüdür.
1- Su-i zan (kötü zan) 2- Hüsni zan (iyi zan)
her ikiside hakikat indinde geçersizdir. Zira net
ve kesin bir şey hakkında bilgisi olmayan zanna
girer.
Fenayı Efâl, Fenayı sıfat, Fenayı Zat
etmekle cehalet, nisbiyet ve şirk’lerden
kurtularak, çift gören gözlüğümüzü, latafet
gören net gözlük camıyla değiştirdik. Artık
Allah’ın, Tecelli Efâl, Tecelli Sıfat, Tecelli Zat
olan Vahdet zuhurunu zevk etmeye başlamış
oluruz. Ya Rab, Zatının Nurlarını, bizlerede
göster.
Cemallullah
olan
sıfat’larında
güzelliğinin zevkini bizlere tattır. Âlem ve
Âdemde bütün tecellilerin sırlarını bizlerede
ihsan ve ikram eyle. Allahu Ekber’liğinin
gönlümüzde kabul edilişi, kul ve sana karşı
acziyetimizi bir an olsun bizlere unutturma.
Amin.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
BEKÂBİLLAH MERTEBELERİ
1-CEM MAKAM-I
Cem demek, toplanmak, bir araya
getirmek, birleştirmek anlamındadır. Beka
mertebelerinin
birincisidir.
Fena
fiillah
mertebelerini zevk edip, kulun kendisinin
zannettiği, Fiil, Sıfat ve Zat’ının Hakk’ın Ef’âl,
Sıfat ve Zat’ında yok olduğunu anladığında,
Cem makam’ı salike telkin edilir. Fena
mertebelerinde tarif edilen ikilik ifadesi olan,
Enfûs ve Afak, yani bir biz var, birde bizden
başkaları var. Tarifleri onun için burada birliğe
erildiği için Bekada bu ifadeler yoktur. Cenabı
Hakk’ın vahdaniyetinde, Zahir ve Batın vardır.
Salik bu yerde Hakk’ı Zahir, Halkı Batın
müşahede etmelidir. Halk, Hakk’a ayna olduğu
için, Halk aynasından Zahir görünen Hakk’ın
Vahdet tecellisidir. Onun için saliki Vahdet
Şuhûd’u istila eder.
Cem makam’ı telkin edilen salik, Hakk’a
Kuvve olup, onun kuvvesinden Hakk Zahir
olurken kendisi Batın olur. Aynı zamanda
eşyada butûna girer. Hakk’ın varlığı tam zuhur
ettiği zaman Kâinattaki varlıkların gölgeleri yok
olur. Sadece Hakk var olur. Bir cismin
gölgesinin öğle vakti, cisimde yok olduğu gibi,
halk mazharından Hakk’ın zahir olmasıdır.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Bir ağacın çekirdeğinde nasıl ağacın
bütün gövde, dal ve yaprakları gizli olduğu
halde görünmediği gibi, Hakk’ın Vahdaniyetinde
Hak Zahir Halk Batın’dır.
Bu yerde ikilik ve kesret yoktur. Bütün
eşyanın hakikatı aslen aynı Hakk’tır. Kul
mazharından Hakk’ım diyen Kul değil, Hakk
olmuş oluyor. Bakara suresi ayet 115 “Doğu ve
batı her yer Cenabı Allah’ındır, hangi tarafa
dönerseniz onun yüzü oradadır” ayetinin gereği
olarak her nereye bakarsa Hakk’ın Cemal
yüzünü görmesi onun zevki olacaktır. Bir hadisi
kudside;
“kulumun kulağından duyan,
gözünden gören, dilinden konuşan, elinden
tutan, ayağından yürüyen ben olurum”
buyurulmuştur.
Görüldüğü
gibi
kulun
mazharından duyan, gören ve konuşan hakk
olmuş oluyor.
Salikin Fena fillah mertebelerinde ifna
Ef’alini,
sıfat’ını,
Zat’ını,
Cem
ettiği,
mertebesinde hakk’ın vahdaniyetinde hakk’la
ihya olacaktır. Dolayısıylada görende Hakk
görünende Hakk, bilende Hakk, bilinende Hakk
olduğu için, salik bu esnada her ne zahir olursa
onu Hakk’a nisbet eder.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Buna ahkâmı ilahiye derler, burası
hakikat şehridir. Gayriyet ve ikilik kısacası,
kesrete ait ne varsa hepsi helak olmuş, yok
olmuştur, görünen sadece bir Zat’tır. Salikte
hakk’ın sarhoşluğu (kendinden geçme, zan,
hayal dünyasından çıkmak) zuhur edeceğinden
bu yerde saliki fazla durdurmazlar. Burası
daima durulan ikamet yeri değil, gezip
görülmesi, mutlaka görülüp yaşantı içinde zevk
edilmesi gereklidir. Fena mertebelerinde
soyunduğu zatını, burada hakkın zatını giyerek
zuhura gelir.
Bu makama kurb-i Ferâyiz (Farzlarla
yakınlık) denildiği gibi, Fena-i Nefis, Beka-i Ruh
makamı ve Uluhiyed makamı gibi isimlerde
verilmiştir. Buraya Berzah’da derler. Bu
makamda hep vahdet zevki salikte galebe
çaldığı için, deryanın dalgalarını değil yalnız
deryayı görür. Vahdet zevk’ini dil anlatmakta
acizdır.
HAZRET’ÜL- CEM MAKAM-I
mertebelerin
ikincisidir.
Bu
Bekabillah
makam’da halk zahir Hakk batındır. Hakk
aynasından halk zahir olarak müşahade edilir.
Cem mertebesinde Abdin kuvvesinden bilen
gören işiten Hakk idi. Hz.Cem makam’ında,
Hakk kulun kuvvesi olması nedeniyle, kendi
sıfatı olan kul mazharından gören Hakk,
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Duyan Hakk, bilen Hakk olmuş oluyor. Salikin
Fena mertebelerinde soyunduğu, kendi bütün
sıfat’larını burada, Hakk’ın sıfat’larını giymesi
nedeniyle, Allah’ın sıfat’larının mazharı (görüntü
yeri) olur. Artık sıfat’lar onun mazharından
seyredilir. O mazharda Hakk, Enel Hay (ben
diriyim), Enel Kadir (ben güçlüyüm) diyerek,
Cenabı Hakk’ın Kelam ve lisanını salikin
kullandığını zevk ederiz.
Bu mertebede Salik Enfûsunda Cem’de
Afak’ında Fark’ta olmalıdır. Dikkat edilirse, Ef’al
mertebesinde Enfûsunda Fark’ta, Afak’ında
Cem’de idi. Nisbiyet ve şirklerinden kurtulduğu
için, daima Hakk’la beraber olması onun
Cem’de olması demektir. Zahirde Fark’ta
olması, Cemad’at, Nebad’at, Hayvan’at ve
insan’lara Esma ve Sıfat’ları gereği neyi
gerektiriyorsa, öylece yaklaşmasına şeriatı
ahkamiye olan Fark’ıyla yaklaşır diyoruz.
Bu makam’a Ehlullah kurb-i Nevâfil
derler. Bir Hadisi Kudside: “Kulum bana
Nevafille (Nafilelerle) yaklaştığında ben onun
görmesine
Göz,
işitmesine
Kulak,
konuşmasına Dil olurum” buyurmuşlardır.
Görüldüğü gibi artık kulun gözünden kulağından
gören ve duyan değil, gözüne göz, kulağına
kulak olduğunu söylemektedir.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Artık, sıfatların kemalatı nisbiyetinde,
Sıfat ve Esma, Asar ve Eşya tecellisinde Hakk’a
ulaşmak, Hakk’ı seyretmek için gayret
göstermektir. Her nereye nazar edersek edelim,
batındaki Hakk’ın zahirdeki halk’tan tecellisini
zevk ederek, bütün Sıfat’ların, Zatı Hakk ile
kaim olduğunun müşahede ederiz. Bu makam
ayni
zamanda
Şeriatı
Muhammadiye
makamıdır. Buraya ayak basanlar şeriatı
ahkamiyenin yükümlerini harfiyen uygularlar.
Şeriatı evvelde (Fark-ı evvel) bir çocuğun
yaptığı hataların af edilmesi mümkünken, Fark-ı
sâni olan bu Hakikat Şeriatında af yoktur. Salik
artık akil baliğ olmuştur. Sorumluluk sınırına
girmiştir, bundan böyle her şeyde kılı kırk
yarması lazımdır. Şeriatsız Hakikat olmaz.
Hz.Muhammed’siz Allahı bilmemiz ve bulmamız
mümkün olmadığı gibi.
Hz.Muhammed’in
Şeriat
elbisesini
giyenler, Cenabı Hakk’ı kendi gönül evinde
daimi misafir edenlerdir. Mutmain nefs olarak
Cenabı Hakkın kemalat Rahman sıfatlarından
Hakkı zuhur ettirmeye Muhammedi elbiseyi
giyme denilir. Fark-ı sâni ile zerreden küreye
kadar her Sıfat’ta Cenabı Hakk’ın Cemalini
görenlerdir. Bunlar Şeriatin emir ve yasaklarını
harfiyen uygulamaktan mutluluk içinde sonsuz
zevk
alırlar.
Muhammed
elbisesini
giyemeyenler ise, stres, üzüntü ve keder gibi
vesveselerden kurtulamazlar.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Şeriatı yaşamadıkları için kendilerine çok
yazık etmiş olurlar. Hz.Ali (r.a.) bir sözünde,
“Farksız Cem zındıklık, Cemsiz Fark’ta
Müşrikliktir” buyurmuşlardır. Şu halde Fark’sız
Cem dinden çıkma, Cem’siz Fark’ta Şirk
olduğunu hiç aklından çıkarma, Tevhid ise,
Cem ile Fark’ı ayni anda Şuhut etmektir. Her
hangi bir tecelliyi izlerken, Hakk’ı ve Halk’ı ayni
zamanda zevk etmek ve neşesine ermek
Tevhid zevkidir. Her şeyi kul’dan görüp Hakk’ı
bir tarafa itip Halk’ı görmek şirk’tir, ortak
koşmaktır, esası, hakk’ın bütün işlerini Kul eliyle
işlediğidir. Kulun kendine ait hiçbir şeyi yoktur. o
sadece mazhardır. Kulun adı söylenir ama,
salikler Hakk’ı zevk ederler.
CEM’ÜL CEM MAKAM-I
Bekâbillah mertebelerinin üçüncüsüdür.
Makam’ı Cem ile Hz.Cem mertebelerinin
kendinde Cem eden (toplayan), diğer bir tabirle
Vahdet ve kesreti cem eden bir makam’dır.
Zahir olsun batın olsun cümle var olanın Hakk
olarak müşahede edildiği bir yerdir. Zahir olan
mukayyet (geçici), batın olan mutlaktır.
Mukayyet dediğimizde mutlak dediğimizde
hepsi hakk’tır diye zevk olunur.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Bu makam’a delil olarak hadid suresi
ayet 3 “o Evvel’dir, o Ahir’dir, o Zahir’dir, o
Batın’dır o her şeyi kemalatıyla bilendir”
ayeti gösterilebilir. Ayrıca Necm suresi ayet 9
“Kâbe kavseyn” Celal ve Cemal yaylarının
birleştiği Kalp mertebeside denilir. Vahdet ayni
kesret, kesrette ayni Vahdet olarak zevk edilir.
Tevidi Efalde Ef’alini Tevhidi Sıfatta sıfatlarını,
Tevhidi Zatta zatını soyunan bir salik, Makamı
Cemde Zatını giymeye başlar. Hz.Cem
mertebesinde Hakk’ın sıfatlarını giymesi ve bu
yerdede hakk’ın fiillerini giymesi zuhur eder.
Çünkü bu mertebede Ef’âl ve asara tedalli (iniş)
vardır.
Böylece bir salikin Tevhid yaşamına
başlangıcı, meratibi ilahiyenin sonu olmuş
oluyor. Çünkü Fena mertebelerinde sıra ile
kendisine nisbet ettiği Ef’âlini, Sıfat’ını, Zat’ını
soyundu. Evvela Cem mertebesinde Hakk’ın
Zat’ını,
Hz.Cem
mertebesinde
Hakk’ın
sıfat’larını, Cem’ül Cem mertebesindede
Hakk’ın Ef’âl ini giyerek, ihtiyari olarak Hakk’ta
Hakk oldu. “onların cestleri Ruh’ları,
Ruh’larıda cesetleri oldu” Hadisi şerif
gereğince, her bir varlığında Tevhid olduğu
anlaşılmış olur.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Peygamber ve Velilerin sırlarına vakıf
olmak isteyenler, bu makamı gerçek yönüyle
zevk etmelidirler. İşte o zaman Salik Hâfi
şirkindende tamamen kurtulmuş, ibadet eden
ibadet ve ibadet edileni birleyip Hakk olmuş
olur. Esas Tevhid’in yaşantısı meratibi ilahinin
tahsilinden sonra yaşam haline dönüşür. Tevhid
nasıl
Zat
mertebesinde
tamamlandıysa,
cezbede bu mertebede tamamlanmış olur.
Meratibi ilahiyeyi tamamlayan bir Salik,
Mürşidinin telkin ettiği makamların idrakı ile
bütün Kâinatı kendi özünde bulur. Çünkü
vahdet ve kesreti anladı, yaşadı zevk etti.
Böylece her yerde zuhur edeni ve göreni çok
yakından tanıdı. Perdeyi kaldırdı özünü gördü.
Ayniyet ile tanıştı. Gayriliği bıraktı, gören ve
görünenin o olduğunu, kendi hakikatı olduğunu
müşahede etti. şüküretti. Hamd etti. Secde etti.
Özünü idrak ederek ona, Sıfat ve Esma giydirip
bu Âlemin içine çıktı. Hakk’ın bütün özellik ve
güzellikleriyle doldu. Cenabı Hakk’ın Hüviyet ve
Eniyetini Cem eden Âdemiyetini bildi. Âdem
Hakk’ın
mazhar-ı
tâmmıdır,
aynasıdır.
Hz.Peygamber (s.a.v) Allah Âdemi kendi
suretinde yaratmıştır” buyurdu. Sureti demek
sıfat’ları demektir. Hayat, İlim, İrade, Duyma,
Görme, Kelâm, Kudret, Tekvin gibi Sıfatı
Sûbudiyelerini onda tecelli ettirdi.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
En güzel isimlerini onda zuhur ettirerek
hakk’ın halifesi olarak yeryüzünde göreve
başlamış oldu. Rahman suresi ayet 19 “o iki
denizi salıvermişti” tatlı ve acı su işte
burasıdır. Ruh denizi ile Ten denizinin birleştiği
Âdemdir. Bedenin ve Ruh’un derinliklerine inip
sırlarını çözen, gerçek manasını kavrayan
olgun insandır. Gaye bu Âlemde, bu sırrı çözüp
Hakk’ı her zuhurda tanımak ve Hakk ile
yaşamaktır. Hakk ile yaşayan Hakk’ı yaşatabilir.
İşte İnsanı Kâmil sırrı hakk’tır. Bütün isimlere
Müsammâdır.
AHADİYETÜ’L CEM MAKAM-I
Bekâbillah mertebelerinin sonuncusudur.
Bu
makam
ayni
zamanda
makam’ı
Muhammed’dir. Kesret olan varlıktan kaydın
kaldırıldığı yerdir. Bundan sonra başka bir
makam’da yoktur. En yüce mertebedir. Salike
bu makam’ı bizzat Resulullah Efendimiz manen
telkin ederse, ancaksın zevk edilebilir. Yoksa
ilmi olur. Zevk edilemez. İbrahim (a.s.)Tevhid
babası olduğu halde bu makam’a ancak
Muhammed(s.a.v.)Efendimizin
müsadeleriyle
girebilir.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Bu makam iki kısımda müteala edilir.
1- Ahadiyet’ül ayn. Allah lafzıyla ifade edilir.
2- Ahadiyet’ül kesret. Makam-ı Mahmud diye
bilinen Makam-ı Muhammeddir. Akla göre
aralarında fark varmış gibi görünsede, hakikatta
fark yoktur. Buna delil olarak, ihlâs suresi “Deki
o Allahtır bir tektir” ayeti gösterilebilir. Pirim
seyit Muhammed’i Nur, bu makam için vahdetin
ayni kesret, kesretinde ayni vahdet müşahede
edildiği yerdir buyurmuşlardır.
Bu makama ev edna makamıda denilir.
Enfâl suresi ayet 17 “Habibim sen attığın
zaman sen atmadın ancak Allah attı”ayeti bu
makamın zevkine delildir.
Tevhid Risalesini böylece tamamlamış
oldum. bütün kardeşlerimin, Mürşidi kâmil’in
telkinlerine
sıdkiyle
sarılarak,
Meratibi
ilahiyedeki mertebelerde Şuhût ve Rabıtaları
kullanmalarını, çok Tefekkür etmelerini ve bu
yolda sebat ederek Tevhid yaşamı içinde
dünyada ikende daimi cennette olmalarını niyaz
ederim. Amin.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
D U A
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
İnsanları Nurundan yaratan, Allaha
Hamd olsun.
Allah’ın Nurlarını bizlere yansıtan,
insanların Efendisi, Hz. Muhammede
selatü selam olsun.
İnsanları Nuru ile ayakta tutan, Ehli
beyti nede selatü selam olsun.
Bütün Esma ve Sıfatları kendinde
toplayan, yüce makam sahibi, Cenabı
Allaha ibadet ederim.
Bütün Esma ve Sıfatların hakiki
saltanat sahibi, her şeyi yok etme
gücüne sahip olan, tek Allahın
varlığında, Vücudumla Fani olayım
Allahım.
Bütün Esma ve Sıfatların, zahir olan
hakiki saltanat sahibi, tek olan Zatta,
vücudumla mevcut olayım Allahım.
Allahın Zatında, varlıkları sabit olanlar
gibi, benim sıfatımda, sende sen
olmayı isterim Allahım.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
İnsanların çoğu yaradılışından gafil,
İsim ve Fiillerinden Cahil, makamı Zat
Nurunda, cemalini göreyim Allahım.
Mutlak gizlilikte, Hüviyetteki Zatına
hayran olayım Allahım.
Daimi hayatın, ayni Zatta, dirilik
makamında, daimi hayat isterim
Allahım.
Ayni
Zatta
Zatının,
kemalat
makamındaki hakiki saltanatından
beni ayrı bırama Allahım.
Ayni Zatta Zatının ihtiyacı olmayan
Zatsın. Senden gayriye muhtaç etme
Allahım.
Büyük kıyamette, Zatının Nurundan
başkası olmadığı teklik makamında,
beni yalnız bırakma Allahım.
Allahın güzel isimleri hürmetine ve
Hz.Muhammed hürmetine bu fakir
kemter kulunun dualarını kabul eyle
Allahım.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
İÇİNDEKİLER
1 - SEVGİLİM ARIYORUM
2 - DOST YÜZÜNÜN GÖRMEK İÇİN
3 - TEVHİDE VUSLAT
4 - GEL MUHAMMEDE
5 - MÜRŞİDİ KÂMİL
6 - YA RESULALLAH
7 - ÂŞIK OLMAK
8 - MELAMİYİZ
9 - HAKİKAT YOLCUSU
10 - HER NEFESTE DERİİZ ALLAH
11 - NURU MUHAMMED GELDİ
12 - MİRAÇ
13 - GÖNLÜMÜN SULTANI HOŞ GELDİN
14 - HAK DOSTLARIYLA DOST OL
15 - HAKTAN YANA
16 - ŞİRKTEN KURTULMAK
17 - BU ALEMEM GELENLER
18 - HAKKI İSTEYEN GELSİN
19 - VAHDET DERYASI
20 - EZAN İLAHİSİ
21 - GEL TEVHİDE GEL TEVHİDE
22 - İÇİNDEKİ SULTANI NASIL BULUR
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
23 - TEVHİD
24 - SENSİN YA RAB
25 - TEVHİD ETMEK
26 - EDEP
27 - MÜRŞİD
28 - AŞIK OLDUM MEVLAYA
29 - YA RESULALLAH
30 - TECELLİ EDER ALLAH
31 - ALLAH DE ALLAH
32 - MELAMİLERİZ BİZ
33 - ADEM
34 - BU YOL
35 - HAYRAN OLUR
36 - İRFAN ARAR
37 - NEDİR
38 - EDEP YA HU
39 - DAİM DE ALLAH
40 - ASLIMA YOLCULUK
41 - NURU MUHAMMED GELDİ
42 - HİDAYET
43 - REGAİB KANDİLİ
44 - SELAM MUHAMMED MUSTAFA
45 - ELİF, LAM, MİM SAHİBİ MÜRŞİDE GEL
46 - FEDA ET
47 - GEL DİYELİM DAİM ALLAH
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
48 - DOST YÜZÜ GÖRÜNDÜ BANA
49 - ÖZ ANIMDA BULDUM SENİ
50 - VUSLAT
51 - GEL MÜRŞİDE
52 - SENSİN
53 - SENSİN ALLAHIM
54 - EVVEL, AHİR, ZAHİR, BATIN ALLAH
55 - ZİKRE SARIL
56 - MERATİB İLAHİSİ
57 - GÖNÜL İÇİNDE
58 - TESLİMİYET
59 - ARADIĞIM BENDEDİR
60 - GÜNEŞ DOĞDU
61 - CAN İLİNDEN CANANA ERMEK İÇİN
62 - CEMALİ GÖRÜNCE
63 - MERATİBİ TEVHİD
64 - HAKKA UÇALIM
65 - GÖNLÜM
66 - HAKK YOLCUSU
67 - HİCABIM AÇILDI
68 - ASLIMI BULMAK
69 - GÖNÜL
70 - ÂLEMİ KÜBRA
71 - NAMAZ İLAHİSİ
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
SEVGİLİMİ ARIYORUM
Ey kardeş, ben de sevgilimi arıyorum.
Bana sevgili öyle bulunmaz dediler.
Nasıl ve nerede bulacağımı sordum.
Bir Kâmile varmayınca, olmaz dediler.
*
*
*
Bir kâmile vararak, sordum sevgilimi
Kuzey, güney kutbu arasında dediler.
Kutuplar ne kadar uzaklıktadır dedim.
Aşk burağı ile üç günlük yol dediler.
*
*
*
Benlikten çıktım sevgilimi aramaya
Üç günlük yolculuk hep ağır geldi bana
Söz vermiştim, Rabbima dönemezdim geri
En sonunda buldum aradığım o yeri.
*
*
*
Kutupları kaftan kafa durmadan gezdim
Meğer bu yerler de bana çok yakın imiş.
Ten kutbuyla Can kutbu bana hitap etti
Vahdet ile kesreti Tevhid et dediler.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Ten ilinden vuslatla, can iline vardım
Can ilinden geç, canan iline dediler.
Candan, canan iline ne kadardır dedim
Canan ili buradan yetmiş yıl dediler.
*
*
*
Mağrib, meşrık kutuplarına nazar ettim
Kutuplar Ahmet'te ezelden mevcut imiş
Âdem de Allah ve Muhammedi birlemek
Kendinde sevgiliye kavuşmak dediler.
*
*
*
Sevgililer sevgilisi, gönül sultanı
Damarımdaki kan, canımdaki canansın
Ezelden beridir ben yokmuşum sen vardın
İster sen, ister ben olayım, aynı dediler.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
DOST YÜZÜNÜ GÖRMEK
Diz çöktüm Mürşid önüne
Hakkı zikrettim dilimle
Zikri fikrettim kalbimle
Dost yüzünü görmek için.
*
*
*
Dostu görmek için uçtum
Benlikten geçip ulaştım
Üç derya geçip kavuştum
Dost yüzünü görmek için.
*
*
*
Ayrılık hasreti, yok oldu
Vücudum yok, o var oldu
Deryalar geçip ulaştım
Dost yüzünü görmek için.
*
*
*
“Kavseyin”de Hep bir oldum
Evvel, Ahir, Zahir gördüm
Kurtul gir gönüle dendi
Dost yüzünü görmek için.
*
*
*
Yedi deryada yüzenler
Dostu kendinde görenler
Ahmet’le dosta erenler
Dost yüzünü görmek için.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
TEVHİDDE VUSLAT
Abdest nedir hiç bilmiyor idim
Hızır da temizlenmek dediler.
Nefsi Emmarem de engel iken
Çıra gibi yak kurtul dediler.
*
*
*
Hızırı görünce aklım gitti
Zikir, fikir beni ihya etti
“Nefahtü” okundu benlik gitti
Gönüldedir, şimdi Nur dediler.
*
*
*
Tevhidi Efalde abdest aldım
Tevhidi Sıfat, perde kaldırdım
Tevhidi Zat deryasına daldım
Ruh verip, Ruhullahsın dediler.
*
*
*
Cem makamında kestim başımı
İki halde bitirdim işimi
Hakkın libası ile oldum mest
Her yönün Nur alâ Nur dediler.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Mest olup her dem kendimden geçtim
Firdevs-i ala zatına uçtum
Enelhakk deyip eyledim zuhur
Hakk zahir oldu, o Nur dediler.
*
*
*
Göğe çıktı bu makamda isa
“Lenterani” yi duyunca Musa
Kendinden geçip yok oldu asa
Gök yarıldı doğdu Nur dediler.
*
*
*
Hazretde kulluğumu anladım
Hakk batın ile halkı dinledim
Muhammed de cemalin izledim
Abdest üstü abdestli dediler.
*
*
*
Cemmül cemde de eyledim huzur
Bütün gönlümü kapladı sûrur
Can ile teni Tevhid yapınca
Nur üstüne Nur oldun dediler.
*
*
*
Ahmet ile vuslatı yapanlar
Gayriyet atıp Hakka varanlar
Ayniyet libasın zevk edenler
Vahdet de de Nur oldun dediler
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
GEL MUHAMMEDE
Sohbetler, muhabbetsiz hiç olmaz
Muhabbetsiz Muhammed bulunmaz
Muhammedsiz de hiçbir şey olmaz
Gel Muhammede, gel Muhammede.
*
*
*
İhvan sohbet ile girer yola
Muhabbet ile varılır cana
Aşk ile gönül verirsen ona
Gel Muhammede, gel Muhammede.
*
*
*
Muhabbettir O hakkın kapısı
Hem Muhammed dir onun yapısı
Kendindedir özünün tapusu
Gel Muhammede, gel Muhammede.
*
*
*
Muhabbetle doğdu sırrı Âdem
Aşkıyla mest oldu cümle Âlem
Gönlümde zuhur etti hep bu dem
Gel Muhammede, gel Muhammede
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Muhabbet pınarından içelim
Varlığımızdan daim geçelim
Aşkınla kuş olup da uçalım
Gel Muhammede, gel Muhammede
*
*
*
Ahmet aslında meğer yok imiş
Var dediği hep Hakkın vechi imiş
Ölmekten gaye dirilmek imiş
Gel Muhammede, gel Muhammede.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
MÜRŞİDi KAMİL
Kardeş nazar et kâmile, Nuru Mevlâ ondadır.
Rabbil âlemin mazharı, hatmi makam ondadır.
Gönlündeki Rabbil hasın,pınar membasıdır o
Aşk ateşinde de yanmış feyzi Rahman ondadır.
*
*
*
Şeriat Nakşı, tarikatı güzellik ondadır.
Hakikati Melami, marifet sırrı ondadır.
Kemal ile hitam bulmuş, ikilikten yok olmuş.
Esmaya da Cami olmuş, Celal, Cemal ondadır.
*
*
*
Hakka yakın Mevla olmuş,Tevhid zevkine dalmış.
Kendinde o Hakkı görmüş,yüzü kıble Rahmandır
Ahmet özün Kuran, sözün Furkân, yüzündür Sûbhan
Meratib penceresinden, ilmi irfan ondadır.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
YA RESULALLAH
Hu idin Hüvviyetinde, Evvelsin ya Resulallah
Kavseyinde Nübüvvetle, Ahirsin ya Resulallah
Zuhur ettin sen kesrette, Zahirsin ya Resulallah
Nurunla ihate ettin, batınsın ya Resulallah.
*
*
*
Özün Kuran, sözün Furkan, yüzün ise kıbleyi Rahman
Zahir ve batında, Ceman da sensin ya Resulallah
Âşıklara sensin derman,kâmillere sensin bürhan
Kâinatta gizli ayan, hep sensin ya Resulallah.
*
*
*
“Levlâka levlâk” dedi Hakk, miratından göründü hakk
İki cihanın güneşi, hep sensin ya Resulallah
Ahmet’e Nurun gösteren, gönülde aşkla yanansın
Enbiyaların serveri, hep sensin ya Resulallah.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
ÂŞIK OLMAK
Hakka Âşık olan kişi,
Gece gündüz yanar içi
Akar durmaz gözün yaşı
Hakka Âşık olanların
* * *
Gönlünü aşkla dolduran
Hakkın Nuruyla Nurlanan
Muhammed'e varır yolu
Hakka âşık olanların
* * *
Tevhid ilmiyle yuğrulur
Aşk ateşiyle kavrulur
Âdem Nuruyla durulur
Hakka âşık olanların
* * *
Aşkından o sarhoş olur
Her yerde o Hakkı bulur
Hakkın huzurunda durur
Hakka âşık olanların
* * *
Ahmet, erenler izinden
Belli olur her sözünden
Nur akar onun yüzünden
Hakka âşık olanların
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
MELAMİYİZ
Melami olmak, başa taçtır
Zikirsiz olanlar hep boştur
Kalpten zikreden ona dosttur
Hakta Hakk olan Melamiyiz
*
*
*
Hakikatsız şeriat olmaz
Şeriatsız, hakikat bilmez
Marifetsiz o yüzün gülmez
Hakta Hakk olan Melamiyiz
*
*
*
İlmel yakınlıktan geçmişiz
Aynel yakin Şuhut etmişiz
Haktan ol kelamı almışız
Hakta Hakk olan Melamiyiz
*
*
*
Meratible Hakk zahir olur
Gönülde aşkın şuhud bulur
Esma ve sıfat isim alır
Hakta Hakk olan Melamiyiz
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
HAKİKAT YOLCUSU
Mürşidi kâmile vardım, zikri daimi aldım
Hakkın divanına durdum, gafletten kurtulunca
Tevhidi Efâl aldım, fiilde fail gördüm
Fenayı Efâl oldum, tecelli Efâl olunca
*
*
*
Tevhidi Sıfat aldım, Sıfat deryasına daldım
Fenayı Sıfat oldum, tecelli Sıfat görünce
Tevhidi Zatı aldım, Zatın deryasına daldım
Bende Fenayı Zat oldum, tecelli Zat olunca.
*
*
*
Fenafillâh oldum, bekalığı kendimde buldum
Bekabillâh deryasında, Miraç Namazı kıldım
Hakikat yolunda tahsili kendim yapar sandım
Zanlarım yok olup, Hakk ve hakikati görünce
*
*
*
Fenada nisbetten soyunup, bekada giymek
Muhammed elbisesini giyip, her an görünmek
Ahlakı hamidiyenle, kendi özünü göster
Ahmet yaşamaya bak, Tevhid zevkine erince
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
HER NEFES DERİZ ALLAH
Zikirle başlanır derse, her nefes deriz Allah
Ayakta ve otururken, her nefes deriz Allah
Zikredenler mest olur; Allahla onlar dost olur.
Kalbi Zikir kurulunca, her nefes deriz Allah.
*
*
*
Zikir deryasına dalmış, aşk ile daim yanmış
İrfan zevkine boyanmış, her nefes deriz Allah
Hakk lûtfuna laik olan, haktan yana yol bulan
Gönlündede huzur bulan, her nefes deriz Allah
*
*
*
Zikir fikir, dirfikir ise gönlümde bir güldür
Fikirsiz yapılan zikirler, kişide bir züldür
Zikirullah nefsi öldürür, kendi aslın bildirir
Gafletten kurtulmak için, her nefes deriz Allah
*
*
*
Zikirle gönül pak olur, her nefes miraç olur
Dost ile birlikte olmak, hep Nur ala Nur olur.
Ahmet hakkı zikir eyle, aklın ile fikir eyle
Bu lütufun şükrü için, her nefes deriz Allah
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
NURU MUHAMMED GELDİ
Gaflet uykusunda uyur idim
Her şeyide kendim bilir idim
”Esfel safilin”de durur idim
Mürşidim Nuru Muhammed geldi
*
*
*
Rabbım zikir Ruhu üfürünce
Kalbim saat gibi kurulunca
Gaflet uykusundan kurtulunca
Dirilten Nuru Muhammed geldi
*
*
*
Rabbım efâl Ruhu üfürünce
Lâ faile illallah deyince
Fiillerin failin bilince
Öğreten Nuru Muhammed geldi
*
*
*
Rabbım Sıfat Ruhu üfürünce
Lâ mevsufa illallah deyince
Sabit sıfatlarıda görünce
Kâmilim Nuru Muhammed geldi
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Tevhidi Zatı telkin edince
Lâ mevcuda illallah deyince
Ölme sırrını burda erince
Sultanım Nuru Muhammed geldi
*
*
*
”Mutu kalbe ente mutu” olunca
Hakk varlığı olduğun bilince
Hakkın vahdetini hep görünce
Mürşidim Nuru Muhammed geldi
*
*
*
Fenada Ana hakkı bildiren
Bekada Baba hakkı gösteren
Âdemde ceman zuhura gelen
O sırrı Nuru Muhammed geldi
*
*
*
Taliplerin gönlünde uyanan
Kainatda doğumla çoğalan
İnsanların gönlünde taht kuran
Mürşidim Nuru Muhammet geldi
*
*
*
İnsanı asliyemi öğreten
Hakkın cemalini hep gösteren
Muhammed-i Ahmet’ te zevk ettiren
Sultanım Nuru Muhammed geldi.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
M İ R A Ç
Aşkınla yanıp kül oldum; hakkın rengine boyandım
SÜMMEDENA da candaki, Ahmetsin ya Resulullah
Allahın vahdaniyetine ayna oldun âlemde
FETEDALLA Rahmanda Muhammedsin ya Resulullah
*
*
*
Nübüvvetine bütün Enbiyalar da secde etti
”Kâbe kavseyin”de de Mustafa sın ya Resulullah
Ahadiyeti kesrette, makamı mahmud da oldun
“EV EDNA” sırrında sırrı Mahmut sun ya Resulullah
*
*
*
Mutmein olan Müminlerin miracı oldu Namaz
Gönlümün cemali, Bekası sensin ya Resulullah
Senin Aşkından kemter kulun, Ahmet yandı kül oldu
Şefaatin esirgeme fakire ya Resulullah
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
GÖNLÜMÜN SULTANI HOŞ GELDİN
Kulluğum ile koştum sana
Davetim ile geldin bana
Lezzetini verdin bu cana
Gönlümün sultanı hoş geldin
*
*
*
Ey Resul gönlümde taht kurdun
Ben ben değilmişim sen oldun
Seninle hamd olsun hakk gördüm
Gönlümün sultanı hoş geldin
*
*
*
Gönül deryası hep hakk oldu
Görüleni kendimde buldum
Gören ve görülen sen oldun
Gönlümün sultanı hoş geldin
*
*
*
Ten ile canımdanda geçtim
Cananın semasında uçtum
Nurunla hep payidar oldum
Gönlümün sultanı hoş geldin
*
*
*
Ahmet’i nurla ihya ettin
Seven, sevileni cem ettin
Gönlümü Nur ala Nur ettin
Gönlümün sultanı hoş geldin.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
HAKK DOSTLARI İLE DOST OL
Kâmili bulan, Hakk yolu kolay olur
İhvan kalbi aşk ile hep dolu olur
O zaman mevlanın makbul kulu olur
Gelin Hakk dostları ile dost olalım
*
*
*
Kuran’daki yasini anlamaya bak
Kamil insanı anlattı Cenabı Hakk
Bunları iyi bil, olmayasın ahmak
Gelin Hakk dostları ile dost olalım
*
*
*
Kâmili bulunca vuslat kolay olur
Kişinin kalbi hakk ile vuslat bulur
O zaman hakkın sevgili kulu olur
Gelin Hakk dostları ile dost olalım
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Dünyaya tapma ömrün boşa gitmesin
Ahirete insanlar âmâ gitmesin
Kâmilin sohbetinden mahrum etmesin
Gelin Hakk dostları ile dost olalım
*
*
*
Kâmil sohbetinde huzurda olalım
Mevlayı onda bilip hakkı görelim
Beka zevki ile hep Miraç yapalım
Gelin Hakk dostları ile dost olalım
*
*
*
Ahmet, kâmil bulanlar Hakkı buldular
Kâmil insandan hatmi makam gördüler
Fenada ölüp, Bekada hay oldular
Gelin Hakk dostları ile dost olalım.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
HAKK’TAN YANA
Aldanmam ey dünya sana
Biz gideriz hakk’tan yana
Allah aşkı geldi bana
Biz gideriz hakk’tan yana
*
*
*
Bitmez dünyanın çilesi
Pek çok bilinmez hilesi
Gönül çürütür sevgisi
Biz gideriz hakk’tan yana
*
*
*
Ehli dünya, dünya ile
Ehli ukba cennet ile
Tevhid ehli cemal ile
Biz gideriz hakk’tan yana
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
İnsanlar hep mutlu olsun
Aşkla gönüller hep dolsun
Sevenler Rabbıyla olsun
Biz gideriz hakk’tan yana
*
*
*
Gel hakk’a doğru gidelim
Aşkla yanıp kül olalım
Hakk cemalini görelim
Biz gideriz hakk’tan yana
*
*
*
Aşk ile vuslat bulanlar
Ahmet ile bir olanlar
Hakkı kendinde bulanlar
Biz gideriz hakk’tan yana
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
ŞİRKTEN KURTULMAK
Şirk ikidir bilesin ey kardeş
Birisi cehri şirktir göresin
Biride hafi şirktir bilesin
Bunu bildiren sultanım geldi.
*
*
*
Resulullah bildirdi bizlere
Cehri şirki ümmet yapmaz dedi
Hafi şirkten daima kaç beri
Bunu bildiren sultanım geldi.
*
*
*
Hafi şirk öğren, iki kısımdır
Biri itikat şirki bilesin
Biri ameldeki şirk göresin
Bunu bildiren sultanım geldi.
*
*
*
İtikat şirki ne bilirmisin
Halkı ve Hakkı ayrı bilmektir
Mudiliyeti reddeder Kuran
Bunu bildiren sultanım geldi.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Amelde ortak koşmak odur ki
Nefsinle yapar ibadetleri
Uyarsın Nefsinin hevesine
Bunu bildiren sultanım geldi.
*
*
*
Nefsinin hilesine uyanlar
Şirk içinde vuslatta olanlar
Derman arayıp bulamayanlar
Bunu bildiren sultanım geldi.
*
*
*
Cehri şirk daim puta tapmaktır
Canlı ve cansızı yaratmaktır
Hakk ise hepsinden münezzehtir
Bunu bildiren sultanım geldi.
İtikatında hayale sapma
Tenzih ve Teşbihi ayrı yapma
Tevhid yapanlar seyyit oldu
Bunu bildiren sultanım geldi.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Amellerde Nefse uymayalım
Hakkı da hayalde bilmeyelim
Hakk’tan gayriyide görmeyelim
Bunu bildiren sultanım geldi.
*
*
*
Tenzih, teşbihi Tevhid yapanlar
Halktaki Hakkı Şuhut edenler
Abit ile mabut, cem edenler
Ahmet’i şirkten kurtaran geldi.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
BU ÂLEME GELENLER
Her dünyaya gelen kişi, insan gelir insan gider
Gönlünde Miraç etmeyen, cahil gelir cahil gider
Kendi için yarattı Âdemi, âlemde vechimi göreyim diye
Âdemliğini bulmayan, hüsran gelir hüsran gider
*
*
*
Zatının sırrına ermeden, kalbin hakkı görmeden
Muhammedilik giymeden, üryan gelir üryan gider
Hakk Mürşidine varmadan,tendeki cana geçmeden
Canda canana ermeden, nakıs gelir nakıs gider
*
*
*
Âlemler yarattı Allah, Zat, Sıfat, Efâli ile
Kalbinde bunu zevk eden, irfan gelir irfan gider
Zatı için yarattı Âdemi, kendin görmek için
Vahdeti kesrette gören, sultan gelir sultan gider
*
*
*
On sekiz bin âlemde, zatını Allah ayan etti
Bu âlemde görmeyenler, ama geldi ama gitti
Ahmet kulluğu idrak etti, hiçliği izah etti
Kemalatı içmeyenler, susuz geldi susuz gitti
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
HAKKI İSTEYEN GELSİN
Canına canan isteyen gelsin
Tevhid ilmi ledün mektebidir
Efâl, Sıfat Zat meratibidir
İlimle irfan isteyen gelsin.
*
*
*
Meratible Hakkı zahir ederiz
Pazardan ihsan isteyen gelsin
Meratible geçtik Fena ve Bekayı
Cemali seyretmek isteyen gelsin.
*
*
*
Fenafillâh olup Lâ’dan geçtik
Bekabillâhta illâ yı bulduk
Evvel, Ahir, Zahir, Batını gördük
Vuslatı Rahman isteyen gelsin.
*
*
*
Halktır yüzümüz, hakktır özümüz
Vahdeti kesrette görünürüz
Dünyadaki sevgiden geçerek
Cemali görmek isteyen gelsin.
*
*
*
Ahmet canını canana erdir
İsmi azam olduğunu bildir
Hilafet sırrı, Âdem de buldur
Hakkı görmek isteyenler gelsin.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
VAHDET DERYASI
Aşkınla daim yandım kül oldum
Kalbimi hakka verip yol buldum
Ezelde bu ilme nail oldum
Vahdet deryası yok etti beni
*
*
*
Vahdet deryasının yok kenarı
Girenler bulur Nar ile Nuru
Varlıktan geçince hakkın didarı
Vahdet deryası yok etti beni
*
*
*
Mürşidim açtı gönül kapımı
Seyrettim Arşı, kürsü kalemi
Aşkımın ateşi yaktı beni
Vahdet deryası yok etti beni.
*
*
*
Tevhid yolu gizli candan içeri
Kuran okunur kurandan içeri
Canan deryası candan içeri
Vahdet deryası yok etti beni
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Narla Nuru seyrettim gönülde
Kapılar açıldı sır bağında
Çok âlemler geçtim butunumda
Vahdet deryası yok etti beni
*
*
*
Mürşid delil oldu, hakka ulaştım
Aşk rehber oldu, canana uçtum
Varlık perdesin çak ettim yırttım
Vahdet deryası yok etti beni
*
*
*
Damla olmaz hiç deryaya nispet
Hakkı bulan etmez, halka ülfet
Ahmet’te olmaz, Cennet’e minnet
Vahdet deryası yok etti beni.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
EZAN İLAHİSİ
Gönül turunda okundu Ezan
Allahu Ekber, Allahu Ekber
Evvel, Ahir, Zahir Batın dedi
Allahu Ekber, Allahu Ekber
*
*
*
Vücud ülkede, ümmet dinledi
Allahu Ekber, Allahu Ekber
Daim Toprak, Su, Hava, Ateş de
Allahu Ekber, Allahu Ekber
*
*
*
Gönül Radarı gezdirdi beni
Allahu Ekber, Allahu Ekber
Hep Cemad, Nebad, Hayvan, İnsan da
Allahu Ekber, Allahu Ekber
*
*
*
Muhammed mazharından göründü
Allahu Ekber, Allahu Ekber
Rab, Rahman, Rahim, Melik esma da
Allahu Ekber, Allahu Ekber
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Eşhedü enlâilahe illalah
Tende ve canda yerini gördüm
Yoktur varlığım daima dedim
Allahu Ekber, Allahu Ekber
*
*
*
Resulu ekreme şahit oldum
Canda ve cananda onu buldum
Vahdet ve kesrette onu gördüm
Allahu Ekber, Allahu Ekber
*
*
*
Hayyalesselah deyip çağırdım
İnsan ve Cinleri Namaz için
Miraçda Hakk ile konuşsunlar
Allahu Ekber, Allahu Ekber
*
*
*
Zahir ve batında zuhur etti
Allahu Ekber, Allahu Ekber
Vahdette ve kesrette göründü
Allahu Ekber, Allahu Ekber
*
*
*
Lâ ilahe illallah birledi
Hakk sedası gönülde dinledi
Meratible, kul Ahmet söyledi
Allahu Ekber, Allahu Ekber.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
GEL TEVHİDE GEL TEVHİDE
Derde derman arıyorsan
Nefsin bilmek diliyorsan
Doğru vuslat istiyorsan
Gel Tevhide, gel Tevhide
*
*
*
Hakk sohbeti istiyorsan
Hakkı canda bulmuyorsan
Cemallullah görmüyorsan
Gel Tevhide, gel Tevhide
*
*
*
Tevhid ehli olmuyorsan
İrfaniyet bulmuyorsan
Allah aşkın yanmıyorsan
Gel Tevhide, gel Tevhide
*
*
*
Zikirde mest olmuyorsan
Halkta Hakkı bulmuyorsan
Hakkı daim görmüyorsan
Gel Tevhide, gel Tevhide
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Fenafillâh olmuyorsan
Ölüm evvel ölmüyorsan
Erenlerle olmuyorsan
Gel Tevhide, gel Tevhide
*
*
*
Bekabillâh olmuyorsan
Hakkı zahir görmüyorsan
Hakk elbisen giymiyorsan
Gel Tevhide, gel Tevhide
*
*
*
Vahdet, kesret görmüyorsan
Kesret, vahdet bilmiyorsan
Ahmet tevhid yapmıyorsan
Gel Tevhide, gel Tevhide
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
İÇİNDEKİ SULTANI NASIL BİLİR
Nefsini bilmeyen nasıl ifaniyet bulur
Nefsine Arif olan Rabbine Arif olur
Zikirle gönül kalesini de Feth etmeyen
İçindeki hükmeden sultanı nasıl bulur
*
*
*
Mürşide teslim olup gayriyet terk etmeden
Taklidi imandan tahkik imana geçmeden
Varlık perdesini kişi, çak edip yırtmadan
Damladan vaz geçip Ummanını nasıl bulur
*
*
*
Fenafillâh olup ikilikten kurtulmadan
Bekabillâh olup hakk’ta hakla var olmadan
Gönlünü de tecelligahı Rahman etmeden
İçindeki hükmeden sultanı nasıl bulur
*
*
*
Enfûsunda da Ruhu ile miraç etmeden
Gönül mescidinde cemaatin seyretmeden
İbadet edenle, edileni bir görmeden
Ömrünün heba olup gittiğin nasıl bilir
*
*
*
Nefsinden geçip de Ruhunda vuslat bulanlar
Her sıfatta cenab-ı hakka Şuhut edenler
Gönülde Vahdet deryasında miraç yapanlar
Ahmet’te kâbe sırrın, işte o zaman bulur.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
TEVHİD
Daimi zikirle başlanır derse
Emmare nefsinden geçirir Tevhid
Hakkın üç tecellisi hikmetini
Zevk ile gönlü aydınlatır Tevhid
*
*
*
Cihatı Ekberle bu yola giren
Yok, eder Nefis ordusunu Tevhid
İfna olunca kişide de zulmet
Nuru vahdete eriştirir Tevhid
*
*
*
“İnnâ feth na” ile açılır kapı
Nefs, Kalp, Ruhu daimi Feth ederek
Kudret eliyle Efâlin zuhurun
Görür mazhardan da hikmeti Tevhid
*
*
*
Hayalinden çıkıp Ruha varınca
Nuru vahdeti zevk ettirir Tevhid
Kıyametin her an kopma sırrını
Kayyum ile Şuhûd ettirir Tevhid
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Cümle fenaden salikler halas olur
Fena fillah ve bekabillâh bulur
Kesret içre canda vahdeti görür
Celal ve Cemale Camidir Tevhid
*
*
*
Hüviyetinde de cevherdir Tevhid
İlim sırrı, hakka erdirir Tevhid
Samed esmasıyla vahdeti Kübra
Karşılıksız Zatın, bahşeder Tevhid
*
*
*
Cemmül Cemde erenler bahre daldı
Lâ mekânla Hakkı kendinde buldu
Ahmet Muhammedde kendini gördü
Gaybûl gaybtaki hüviyeti Tevhid
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
SENSİN YA RAB
Gece gündüz emelim, sensin ya Rab
Bu cismin canda, canan sensin ya Rab
Benlikten geçip, zatına mazhar kıl
Aşkla yanıp sana, hayran kıl ya Rab
*
*
*
Zahir, batın seni görmek istedim
Her an halimin, şahidisin ya Rab
Âlemi kübranla, seni tanıdım
Sıfat tecelline, hayran kıl ya Rab
*
*
*
Dünya, ukbada beni uzak tutma
Gönül âlem sultanı, sensin ya Rab
Dert dermanım aşkım, ferman kapısı
Vahdet, kesret seyreden sensin ya Rab
*
*
*
Lûtfun ihsan, kahrınla ceza versen
Lûtfun, kahrında hoştur senin ya Rab
Gece gündüz Aşkınla inliyorum
Kemter kuluna, zatı hayran kıl ya Rab
*
*
*
Ahmet kulun ezel matlubu sensin
Ayrı koyma, arzumda sensin ya Rab
Kesret vahdet zevkin, Tevhid yaparak
Muhammedliğimi, bulmaktır ya Rab
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
TEVHİD ETMEK
Bu âleme gönderilmekte gaye
Allah ve Muhammedi Tevhid etmek
Aşk ile yanıp kül olmaktan gaye
Gece ile gündüzü Tevhid etmek
*
*
*
Bu tenle bu canı Tevhid yaparak
Cananda seyirdir hep Tevhid etmek
Halkla hakkı gönülde birleyerek
Halkta hakkı görmektir Tevhid etmek
*
*
*
Celal ile Cemali de Tevhid et
Vahdet ile kesreti daim zevk et
Faili fiil de her dem Tevhid et
Fiilide görmektir Tevhid etmek
*
*
*
Fenada nisbi sıfatını yok et
Mevsuf sıfatları da daim zevk et
Fiil ile sıfatı da Tevhid et
Sıfatlarda görmektir Tevhid etmek
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Kendi nisbet vücudunu fâni et
Hakkın vücudunu kendinde zevk et
Fiil, Sıfat, Zat’ı âlem de cem et
Âlem de de görmektir Tevhid etmek
*
*
*
Vahdet ve kesret âlemini cem et
Tenzih ve teşbihi özde Tevhid et
Âdem ve âlemi gönülde cem et
Âlem de de görmektir Tevhid etmek
*
*
*
Ahmet, Fena fillahla, Bekabillâh
Gösterdi Meratible, Cemalullah
Ne fena varmış yokki hiç gayrullah
Hakkım yüzün görmektir Tevhid etmek
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
EDEP
Ta ezelden edibi emretti Mevlam
Hakkın Rahman sıfat zuhurudur EDEP
Edeple bütün evliya yol buldular
Kuldaki adap yüceliğidir EDEP
*
*
*
Tevhidde buldular irfan ile adap
Gizli sırlarada vakıf kıldı EDEP
Zahir edep vesiledir kurbiyete
Hakikat deryasına vuslattır EDEP
*
*
*
Allahın kuluna feyzi ihsanıdır
Hayvan ile Âdemin farkıdır EDEP
Gözün iyi aç, nazar eyle âleme
Ayetle oku, manayı kuran EDEP
*
*
*
Kâmilin izinden gitmek tekâmüldür
İlmi irfaniyet, sırrı ledün EDEP
Hakikat deryasına girmek vuslattır
Feyzi aşk ile nuru hudadır EDEP
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Vahdaniyet, vuslat olmuş iken delil
Gönül mülkününde seyranıdır EDEP
Ruhullah zevkiyle zevklenen kişiler
Kemalatı, ahkâmı kurandır EDEP
*
*
*
Sırrı Rahman sıfatlarının bineği
Farkı cemdede, farkı Furkandır EDEP
Meretibdede hüviyet anahtarı
Aşkı ilahi, hayreti zattır EDEP
*
*
*
Dünya ile ukba âlemine delil
Kamillerde ilmi ledün nişanedir
Meratib ilahiye teslimiyeti
Ahmet’e haktan lûtfu ihsandır EDEP
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
MÜRŞİD
Hakikata talip olanın, delili Mürşid
Hakka âşık olanında, rehberidir Mürşid
Kalbini Mürşid’den ayıranlar, olur hüsran
Âlem de Tevhid Nurunun, sahibidir Mürşid
*
*
*
Mürşid sözün tutmayan, cahaletten kurtulmaz
Feyzlerin membasıdır, Âdem sırrıdır Mürşid
Cahil olan kıymet bilmez, şeytandan kurtulmaz
Canla başı teslim eden, Hakk dilidir Mürşid
*
*
*
Kalbini Mürşide rabt eden, her an alır feyz
Rabbil hasıyla her an, vuslat buldurur Mürşid
Salikin Hızırıdır, yolları asan eder
İki cihanda da, vaktin imamıdır Mürşid
*
*
*
Kim kapı kapı gezer, uzaktan mahrum bakar
Mürşidsüz yoldan sapar, hakkın elidir Mürşid
Sahte Mürid feyz almaz,sahteden Hakk aldanmaz
Taklit, tahkike ermez, feyzin zemzemi Mürşid
*
*
*
Nasib varsa ezeli, Mürşidi Hakk bilmeli
Hakka ver gönlünü, yarana melhemdir Mürşid
Salik hakla Pazar eder, Mürşidi kalbe yazar
Mürşidden ayrılan azar, hakk dilidir Mürşid
*
*
*
Natıkı kuran siyreti, Tevhidle hikmeti
Ölümsüz nisbeti, ledün sultanıdır Mürşid
Hakta fâni olmuştur, her hali Hakk’tır onun
Hikmetsiz sanma Ahmet, Hakkın sırrıdır Mürşid
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
ÂŞIK OLDUM MEVLAYA
Ey dostlar Hakk için, oldum ben deli divane
Gönlüm Hakka dönünce,âşık oldum Mevlaya
Uzun uzun geceler, kalbim seni heceler
Seni seven niceler, âşık oldum Mevlaya
*
*
*
Cismimi yok ettim, Hakk ile daim var oldum
Candan içeri baktım, âşık oldum Mevlaya
Ufukta yedi kat gökler, arş, kürsü felekler
Âşık sana melekler, âşık oldum Mevlaya
*
*
*
Aşka kendini yar et, Hakk yolunu mekân et
Daim Allahı zikret, âşık oldum Mevlaya
İlmi irfandır meratibi Tevhid tahsili
Canan ilinde mekân, âşık oldum Mevlaya
*
*
*
Mürşidlerin huzuru, gösterir Hakkın Nuru
Tevhidde gönül turu, âşık oldum Mevlaya
Kesretteki cemali, seyredince bu gönül
Sıfatla sıfatlandık, âşık oldum Mevlaya
*
*
*
Kesret içre vahdeti, Tevhid edince gönül
Akan gözyaşı durdu, âşık oldum Mevlaya
Kalbim gamdan kurtuldu, gönül huzura erdi
Ahmet maşuku gördü, âşık oldum Mevlaya
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
YA RESULALLAH
Cemalinin Nuruna, bütün Âlem pervanedir
Cemali yüzün, Allah ta âşık ya Resulallah
Senin zikrini yapmak, kullar için ibadettir
Enbiyalarda, Nuruna hayran ya Resulallah
*
*
*
Nübüvvet Risaleti ile vahdet güneşisin
Vücudun bitmeyen, bir Deryadır ya Resulallah
Kâinatin zübtesi, Samed sırrısın Âdemde
Senin mislini halk etmedi, hakk ya Resulallah
*
*
*
Dört kitabın manasını, sende cem etti Allah
Bütün dertlerede Derman, sensin ya Resulallah
Senin aşkına düşen, rağbet edermi Dünyaya
Cihanı terk eder, Âşık olur ya Resulallah
*
*
*
Özün Kuran, sözün Furgan, yüzün kibleyi Rahman
Bütün Âlemde nuruna hayran ya Resulallah
Gönüllerin hep feyiz güneşi, senin Nurundur
İki cihanda daim Sübhansın ya Resulallah
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Kemalat Rahmeti, vechinde Yasin-i şeriftir
“Kul hüvallah” ayeti Şuhud'un, ya Resulallah
Celal ve Cemal tecellini, gösterdin her yerde
Hakkın lütfü ilahisi, sana ya Resulallah
*
*
*
“Elif, lâm, mim” ayetide, beyan eder Zatını
Vahdet güneşinin, zuhurusun ya Resulallah
Hakkın gizli hazinesi, senin sırrında zahir
“Ev edna” makamın, sahibisin ya Resulallah
*
*
*
Fakir miskin kulun, vuslattaki kapına geldi
Lûtfu bu kuluna, esirgeme ya Resulallah
Senin vasfını tarif edemem, mümkünde değil
Seni anlatmış, hazreti Kuran ya Resulallah
*
*
*
Gece ve gündüz yaptığım, hep işlerim hatadır
Şefaat eyle, aciz kuluna ya Resulallah
Kara müçrim, asi yüzümü, Nurunla Nurlandır
Ahmed’e Cemalin, hep ziyadır ya Resulallah
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
TECELLİ EDER ALLAH
Bütün kâinat da, zatını ilan etti Allah
Kemalatını her zerrede umman eder Allah
Sen kâinatın sahibisin, seninledir her şey
Vahdetinle her an ayrı tecelli eder Allah
*
*
*
Celal ve cemalinlede eyledin Nar ile Nur
Kimini cahil, kiminide irfan eder Allah
Cemadat, Nebatat, teşriyesiyle hep gösterdi
İnsanı kâmili görünce, Sübhan eder Allah
*
*
*
Bütün Âlemlerde, kudretin ile zuhur ettin
Vahdet ile kesrette, cemalini ifşa ettin
Senin hep kudsiyetini açıklar, bunca ayet
Tecellisiyle Âdemleri, hayran eder Allah
*
*
*
Tecelli Nurun, Beka Âlemindede feyzindir
Âdemdeki sırrı daima beyan eder Allah
Günahkâr kullarını lütfuyla af eder Allah
Ahmet eriş Hakka, âşık ol ihsan eder Allah
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
ALLAH DE ALLAH
Bülbül kafeste, Allah de her nefeste
Gece gündüz niyazda, Allah de Allah
Dilinle zikret, kalbinle daim fikret
Hakka gönlünde şükret, Allah de Allah
*
*
*
Zikret seherlerde, Fikret baharlarda
Gönlünde sefalarda, Allah de Allah
Zikredersen mevlayı, at masivayı
Zevk et daim sefayı, Allah de Allah
*
*
*
Keşif oldu Rabbim, enfûsu miraçta
Sende Hakkı Şuhut et, Allah de Allah
Fenayı vücut et, bekayı Şuhut et
Enfûs, afak tevhid et, Allah de Allah
*
*
*
Celali zikreyle, cemalin fikreyle
Görmelisin vechullah, Allah de Allah
Zikir gönlü mest eder, hakkla dost eder
Ahmet’te o zikreder, Allah de Allah
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
MELAMİLERİZ BİZ
İsmi celaldir zikrimiz
Nuri cemaldir fikrimiz
Daim hakkadır şükrümüz
Özlem Melamileriz biz
*
*
*
Gayriyetten hep geçmişiz
Hakkıda Şuhut etmişiz
Can gözümüzü açmışız
Özlem Melalamileriz biz
*
*
*
Dost bağının gülleriyiz
Muhammedin bülbülüyüz
Kuşdilidir sohbetimiz
Özlem Melamileriz biz
*
*
*
İlmi şeriat bizdedir
Sırrı tarikat bizdedir
Zevki vuslatda bizdedir
Özlem Melamileriz biz
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Gaflet perdesini kaldır
Hakkın cemalini gördür
Zevk ile canana erdir
Özlem Melamileriz biz
*
*
*
Hakkın halis öz kuluyuz
Halkla daim hakk oluruz
“Ev edna”vahdet bahrında
Özlem Melamileriz biz
*
*
*
Hakkın nurudur nurumuz
Meratibledir turumuz
Ahmet daim aç gözünü
Özlem Melamileriz biz
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
ÂDEM
Surette âlem, siyrette âdemdir
İsmi azam olur, esma içinde
Kuran söyler insan, ahseni takvim
Bir kadredir aslı, umman içinde
*
*
*
Âlemde tavsilat, Nuri sıfattır
Ümmül kitaptır o, mana içinde
Surette insandır, siyrette Rahman
Mescid aksa olmuş, tüba içinde
*
*
*
18 bin Âlem Âdemde mevcud
Cennetle cehennem gönül içinde
Hüviyet, Eniyeti Âdem gören
Nur ala nur olur âlem içinde
*
*
*
Bir kişi terbiye etse Nefsini
Kemal bulur her an, zevkin içinde
Mürşidine bende olan bir salik
Kalbi selim olur, ihvan içinde
*
*
*
Koç kurbanla, canını kurban eden
Bayramdır her an, vahdet içinde
Ahmet enfûsunda, sende miraç yap
Hakkı görürsün hep, halkın içinde
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
BU YOL
Aşkın ile yanar isen
Derde derman arar isen
İnsanlığın sorar isen
Hakkın irfan yolu bu yol
*
*
*
Tevhide bel bağlar isen
Gece gündüz ağlar isen
Sular gibi çağlar isen
Ummanlar yoludur bu yol
*
*
*
Ah ile hep fiğan eyle
Kendinide feda eyle
Varlığınıda mahv eyle
Hakkın ihsanıdır bu yol
*
*
*
Vücudunda hakka perde
O ne yerdedir ne gökte
Aşkın varsada kalbinde
Hüdânın seyranı bu yol
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Kastın sultan olmak ise
Mahv etmeli bu varlığı
Fenayada bel bağlama
Hakkın varlığıdır bu yol
*
*
*
Gönle, çıra yaktın ise
Aşk gönlüne aktı ise
Can mülküne baktın ise
Canana ermektir bu yol
*
*
*
Nur ile Narı hep fark et
Cananı görünce yar et
Ahmet haline hep şükret
Cananı zevk etmek bu yol
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
HAYRAN OLUR
Sevgiliyi gören gözler, masivayı göremez
Nuru cemalin hayran olan, zatına doyamaz
Hakka âşık olan, hazreti yezdan'a yol bulur
Gönül perdesini açan, cemale hayran olur
*
*
*
Aşkın ateşine düşse, kişi yanmaya doymaz
Muhammed gülleri açılır, daim solmaz olur
Gayriyetten geçene, Cenneti vahdet açılır
Muhammed elbisesi giyenler,hep Sultan olur
*
*
*
Canın kıblesi sende, cananda sensin ey kardeş
Sendeki Ruhu tavaf eden, haccı Ekber olur
Dünya ve ukba mekânı, daima ona yâr olur
Hakkın sıfatların özü, bekâyi Rahman olur
*
*
*
Beka sırrına eren kişi, kal’le hali atar
Gözün açan kişi celal nârını, cemal yapar
Celalla cemal Nurunu Cem eden didar olur
Ahmet meratiple her an âlemi Kübra olur
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
İRFAN ARAR
Araf sırrını bilmez, gönül mülkünde canan arar
Gaflet içinde boğulurken, Rahmeti Rahman arar
Hakk Mürşide gitmeden, meratibi tevhid yapmadan
İlmi ledün bilmeden, kelam vuslatsız, irfan arar
*
*
*
Meratib tevhid yolu, adap ile hikmet yoludur
Bilmez adap ile erkânı, gönlünde sultan arar
Yokluk elbisesini giymeden, hakk'ta var olmadan
Vahdet nurunu görmeden, zannında hep bürhan arar
*
*
*
Hakkın şifresidir bu âlem, rüya görünen sana
Kendi kitabını terk edip, afakta Mevla arar
Nefsine olmuş iken esir, derdi bulunmaz deva
Gaflet perdesin yırtmadan, gayride şeytan arar
*
*
*
Derdine deva, aşkıdır salikin, hep derman arar
Nefsini bilmeyen ne hikmetse zanda Rahman arar
İnsanı kâmile gönül veren, daim bulur şeref
Ahmet hakka aşk olmuştur, insanı aslını arar
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
NEDİR
Ey hakk dostları, haber verin sorum var sizlere
Kâinat kitabı bir iken, celal cemal nedir
Zerreden küreye zatını ilan etmiş iken
Vahdet ile kesret âlemindeki derya nedir
*
*
*
Kimde tecelli etmiş ise, Hakkın Vahdet sırrı
İnsan varlığındaki Âdem nedir, Havva nedir
Tevhidi Efâl, sıfat, zat kemalattır Âdeme
Gönül âlemindeki, İsa nedir, Musa nedir
*
*
*
Âlemi deryada nakkaşıyla kesret görünen
Vahdetiyle cem edip, noktayı Kübrada nedir
Fenadan geçip, bekada erdin ise vahdete
Tevhid mektebinde, gördüğün halk nedir, hakk nedir
*
*
*
Bütün hicaplar salike kendi varlığı imiş
Lâ dan geçipte gaye, mana nedir, illâ nedir
Cennet ve cehennem seyrettinse, âlem manada
Gönlünde tecelli eden, tuba ağaçı nedir
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Enfûsunda miraç zevki ile zevklendin ise
Tevhidi meratibte, edna nedir ala nedir
Süleyman gibi mülkünde kaftan kafa hükmeden
Mülkünde hükmüne sebeb olan o imza nedir
*
*
*
Fenafillâh oldun, bekabillâh buldun ise
Fatiha rumuzu ile ”Elif, Lâm, Ra” nedir
Ahmet eğer yüzünü, Hakka döndürdün ise
Âlemi Kübra olan, insanı kâmil nedir
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
EDEP YA HU
Hep ya hu dediler, ilim meclisinde EDEP
İlim aciz kaldı, illâ edep illâ EDEP
Nefsini tanıyıp haddini bilmektir EDEP
Kul olup tevazu ile yönelmektir EDEP
*
*
*
İçin dışa zuhuru, dışta aynadır EDEP
Kal’den geçip hal ile hallen’mek olur EDEP
Yaradana gönülden secde etmektir EDEP
Allah ahlakı ile ahlaklanmaktır EDEP
*
*
*
İnsan aklının asli tercümanıdır EDEP
Herkezin kendi aklı nisbetincedir EDEP
Sende daima aşkı yar et bulasın EDEP
Kısaca güzel ahlakla ahlaklanmak EDEP
*
*
*
“Elif, lâm, mim”sırrına saygılı olmaktır EDEP
Onda huzu ile huşuyu tatmaktır EDEP
”Huceret suresi”nde hakk izah etti EDEP
Hicabın açılıp vuslata vesile EDEP
*
*
*
Elin, dilin, beline sahib olmaktır EDEP
Kişide hakkı zuhura getirmektir EDEP
Ahmet sende hayâ ile hep sarılsan EDEP
Hakk’la olmak için illâ edep illâ EDEP
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
DAİMA DE ALLAH
Ey kardeş Hakk’ı istersen de Allah
Candan Canana ermektir de Allah
Terk etmeyesin, hakk zikrini asla
Kal ve Hal, zikriyle daim de Allah
*
*
*
Hâkk yolunda daim vuslat dilersen
Senden zikredeni, görmek istersen
Eğer sırrı sırdaş olmak istersen
Her seher zikret daima de Allah
*
*
*
Hakk Mürşidini bul, çıkma izinden
Zikirle fikir edersin kalbinden
Dost olursun gönlündeki Hüda’dan
Vahdet deryasında daim de Allah
*
*
*
Dünyaya kapılma, fâni rüyadır
Ağyara aldanma, özü Mevla’dır
Senden her Nefes zikreden Hüda’dır
Aşkınla yanarak daim de Allah
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Şirkten beri ol görünendir suret
Siyret birleşince oldu mevcudat
Âşkındanda var oldu bu Kâinat
Suret, siyreti Tevhid’le, de Allah
*
*
*
Gönlümün Nuru sebil bana Hakk’tan
Zikreder her Nefes der, Allah, Allah
Ahmet esması olmuştur müsemma
Temkin zikriyle daima de Allah
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
ASLIMA YOLCULUK
Ervah âleminden yola çıktım
“Elestü Rabbiküm”dendi bana
Zikir ruhuyla başladık derse
Dünyada aslımı bulmak için
*
*
*
Ef’âl, Sıfat, Zat Ruhun üfürdü
Bitti Efâl, Sıfat, Zatım benim
Ölmeden evvel öldürdü beni
Şirk vadisinden kurtulmak için
*
*
*
“Esfeli safilinden”çıkarıp
Yokluk yolundan geçirdi beni
Haşrı ve neşri burada gördüm
Ahiret hesabı vermek için
*
*
*
Gayrimi aşk ateşine attım
Ahirde zorluk olmasın diye
Kesreti vahdete tebdil ettim
Hakk varlığıyla var olmak için
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Bekabillâh da mekânı tuttum
İnsan-ı kâmil’le olmak için
Muhabbet zevkiyle irşad oldum
Hakkın cemalin seyretmek için
*
*
*
Cem farkın kavseyinde görenler
Evvel, Ahir, Zahir, Batın için
Her an hakkın cemalin görenler
Ahmet’i “ev edna” bulmak için
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
NURU MUHAMMED GELDİ
Yoktur halkta bir vücut, cümle vücut hakkındır
Odur benim vekilim, âlemlerin Rabbidır
Rahim olan Allahım, bildir Ana hakkını
Nebilerin Ahiri Nuru Muhammed geldi
*
*
*
Efalimi mahveder, la faile illallah
Sıfatımı mahveder, la mevsufa illallah
Vücudumu mahveder, la mevcuda illallah
Hakikati öğreten Nuru Muhammed geldi.
*
*
*
Bu sülûku yapanlar, hakta Hakk olur vallah
Ana hakkın fenada, Baba hakkın bekada
Fenafillâh olmalı, bekabillah bulmalı
Asliyemi öğreten, Nuru Muhammed geldi.
*
*
*
Ahmet sırrı esrarı bildirdi ihvanlara
Bu sülük'u yapanlar Âdemiyet buldular
Muhammed elbisesi giyib varis oldular
Bu meratibin şahı Nuru Muhammed geldi.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
HİDAYET
Allahın Rahimiyet rahmetine nail olanlar, Hidayete erdiler
Şeytana kul olmaktan geçip, Hakka kul olmaktır Hidayet
“İnna lillah ve inna ileyhi raciun”diyenler Hidayete erdiler
Hakk Mürşide varıp, daimi zikre ulaşmaktır HİDAYET
*
*
*
Nefs terbiyesi ile ölmeden evvel ölenler, Hidayete erdiler
Gök kapıları açılınca, Ruhullahı görmektir Hidayet
Vahdet deryasında olduğunu görenler, Hidayete erdiler
Ayakta, otururken ve yatarak zikretme halidir HİDAYET
*
*
*
Fenafillâh ile Bekabillâh zevkini tadanlar Hidayete erdiler
Enfûsunda Miraç ile Haccı Ekber olmaktır Hidayet
Dalaletten uzaklaşanlar Hidayete erdiler
Kalbdeki Hakkın Tevhid tecelli, zevkidir HİDAYET
*
*
*
Kâbe kavseyinde Nebilerle bir olanlar Hidayete erdiler
“Ev Edna”bahrında kulluğunu görmektir Hidayet
Ahmet ledün mektebine dâhil olanlar hidayete erdiler
Fena ve bekadan geçip, ihlâs sahibi olmaktır HİDAYET
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
REGÂİB İLÂHİSİ
Hüviyeti, zatından uluhiyetine nuzul eyledi
Celal ve cemal esmalarıyla bilinmek için
Rububiyeti ile sıfatında kendini ilan eyledi
Tecelli Efaliyle Muhammed görünmek için
*
*
*
On sekiz bin âlemi, Vahdetinden zuhur ile
Nuru, Ruhu, Akli ve Kalemi ile zuhur eyledi
Cemadat, Nebadat, Hayvanat, İnsanlarda zuhur ile
Âlemler ona muhtaç oldu, Muhammed olmak için
*
*
*
Her zerre âşık oldu, Muhammed Mustafa ya
Çünkü “levlâka levlâk” dedi Mevla Muhammede
Fenadan geçip bekada Muhammedle bir olan
Vaktini ihya eyledi, Muhammedi olmak için
*
*
*
Rağbet edip, Nefsini Hakk yolunda feda edenler
Elli bin senelik yolu, kısa ömründe kat eyledi
Mürşidi kâmile sıtkıyle gönül veren salikler
Seyri sülük'unu ikmal eder, Muhammedi olmak için
*
*
*
Hakk yoluna rağbet etmeyince, Muhammed bulunmaz
Zikrini, fikrini, kalbini, bir eyle didarı görmek istersen
Ahmet gönlündeki Efal lambasını rağbetinle sende yak
Zatın rağbet tecellisini, Muhammed cemalinde görmek için
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
SELAM MUHAMMED MUSTAFA
Hamdim sana ya Rabbena
Verdin bana feyzi sefa
Lütfeyledin aşkın bana
Selam Muhammed Mustafa
*
*
*
Mürşid olup irşad ettin
Vahdetinle ihya ettin
Zatı hüdanın Ruhu ettin
Selam Muhammed Mustafa
*
*
*
Girdim gönülden içeri
Bülbülleri daim öter
Âşıkları feryad eder
Selam Muhammed Mustafa
*
*
*
Saitleri iman eder
Arifleri seyran eder
Velileri irşad eder
Selam Muhammed Mustafa
*
*
*
Salikleri sohbet dinler
Tecelli hep zuhur eder
Ahmet dahi Şuhut eder
Selam Muhammed Mustafa
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
ELİF, LÂM, MİM OLAN MÜRŞİDE GEL
Derdine derman bulayım dersen
Ruhuna burhan ararım dersen
Zulmani perde yırtayım dersen
“Elif, lâm, mim” olan Mürşide gel
*
*
*
Nefis zulmünden geçmek istersen
O hayat suyundan içmek istersen
Hicaplardan kurtulmak istersen
“Elif, lâm, mim” olan Mürşide gel
*
*
*
Varlıklarından kurtulmak istersen
Ölmeden evvel ölmek istersen
Enal Hakk sırrın ermek istersen
“Elif, lâm, mim” olan Mürşide gel
*
*
*
Candan canana ermek istersen
Canını kurban etmek istersen
Cananda cemal görmek istersen
“Elif, lâm, mim” olan Mürşide gel
*
*
*
Hakk Mürşid kavseyinde oturur
On sekiz bin âlemde görünür
Ahmet, aslını bulmak istersen
“Elif, lâm, mim” olan Mürşide gel
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
FEDA ET
Tevhid yoluna girdin ise
Nefsin boynunu vurdun ise
Kin ve kibrini kırdın ise
Varlığını hakka feda et
*
*
*
Aşk şerbetini içtin ise
Mürşid elinden tuttun ise
Sen sendekini bildin ise
Tenle canı Hakka feda et
*
*
*
Can gözünüde açtın ise
Candan canana geçtin ise
Ölmezden evvel öldün ise
Dünya ve ukbayı feda et
*
*
*
Hakkın sözünü duydun ise
Fesadından hep döndün ise
Ahmet cemali gördün ise
Sen, ben, o, demeyide terk et
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
GEL DİYELİM DAİM ALLAH
Allah diyerek mest oldum
Allah ile hep dost oldum
Ruhun cemaatı ile
Gel diyelim daim Allah
*
*
*
Aklım Allah, fikrim Allah
Zevkim Allah, şevkim Allah
Kalbim okur kulhüvallah
Gel diyelim daim Allah
*
*
*
Gönül evinde zikrettim
Zikrettikçe hep fikrettim
Şükür lütfuna erince
Gel diyelim daim Allah
*
*
*
Kamil gönlüne girince
Zikirle fikri bilince
Onun şükrünü görünce
Gel diyelim daim Allah
*
*
*
Telvin, temkin zikr olunca
Dünya, ukba yok görünce
Ahmet ölüm yok deyince
Gel diyelim daim Allah
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
DOSTUN YÜZÜ GÖRÜNDÜ SANA
Rabbına gönül verdin ise
Kendinde onu gördün ise
Varlığın imha ettin ise
Dostun yüzü göründü sana
*
*
*
Fena fillahı geçtin ise
Hakkın kelamın duydun ise
Hakkın cemalin gördün ise
Dostun yüzü göründü sana
*
*
*
Vahdet suyundan içtin ise
Muhammed ile geçtin ise
Ahmet, Muhammed oldun ise
Dostun yüzü göründü sana
*
*
*
Kal ile halden geçtin ise
Rabbın ile hallendin ise
Cemde, farkıyla zevkin ise
Dostun yüzü göründü sana
*
*
*
Derya dalgaları yok oldu
Dalgalarda, hep derya oldu
Ahmet deryada kendin buldu
Dostun yüzü göründü sana
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
ÖZ CANIMDA BULDUM SENİ
Ya Rab, elim açtım sana
Uzakda bilirdim seni
Gaflet perdesi kalkınca
Öz canımda buldum seni
*
*
*
Kendimi ayrı bilirdim
Hakk ayrı, ben ayrı derdim
Varlık sahibini bildim
Öz canımda buldum seni
*
*
*
Gönülde elimi açtım
Âlemlerde seni sezdim
Varlık sahibini gördüm
Öz canımda buldum seni
*
*
*
Âlemde zat zuhur ile
Sırrı Âdemde göründün
Ahmet, sırrı Âdem ile
Öz canımda buldum seni
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
VUSLAT
Geldik fani dünya mülküne
Aslımızı öğrenmek için
Abdest aldık hakk mürşidinden
İkilikten kurtulmak için
*
*
*
Amelimiz şeriat oldu
Efal libasın giymek için
Ahlakımız tarikat oldu
Kuran ile sırlanmak için
*
*
*
Hakikatı hem tahsil ettik
Ruhumuzuda bilmek için
Marifettede karar kıldık
Sıfatla esma Şuhut için
*
*
*
Şeriatımız Rahman oldu
Ahlakımızda kuran oldu
Ruhumuzun sefa bahrında
İrfanla elde etmek için
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Gece gündüz hep taat ettik
Zikir ve fikirle yâd ettik
Gafletimizide terk ettik
Daim hakkla dost olmak için
*
*
*
Canını kurban, eden kişi
Hakka canını vermek işi
Allahı Muhammedde görür
Âdemdede cem etmek için
*
*
*
Ehlibeyt yolunda gideriz
Canımızı canan ederiz
Allahı Muhammedde görür
Âdem mazharı görmek için
*
*
*
Bütün âleme nazar etsek
Şuhutla hakikata ersek
Kadre iken ummanda olsak
Ahmet aslını görmek için
*
*
*
Nokta idim ummanda oldum
İsmi azamla beyan oldum
Sözlerimle hep bürhan oldum
Aslımı nokta görmek için
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
GEL MÜRŞİDE
Vasıl olmak istersen Hakka
Derviş ol kardeş gel Mürşide
Teslim olursan can baş ile
O sırdaş olur gel Mürşide
*
*
*
Aşkın dersini almak için
Hakkın feyzini bulmak için
Ağlayıp gönle girmek için
Nur dolar kalbe gel Mürşide
*
*
*
Piran yolunda aşka yetiş
Kâmili bulup Hakka eriş
Gönlünede doğsun bir Güneş
Hakk davetcisi gel Mürşide
*
*
*
İblis gibi inkârı bırak
Âdem isen sen, irfana bak
Hep evliyalar yoludur bu
Mevla delili gel Mürşide
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Taklid yolu hep eyler deli
Tahkik yolu hem eyler veli
Mest eyler daim irşad gülü
Hakkın gülüdür gel Mürşide
*
*
*
Ahmet’ten alın gerçek haber
Vasıl olmak istersen eğer
Zikir, fikirle Hakka erer
Muhammed olan gel Mürşide
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
SENSİN
Açan güllerde, zikreden dilde
Şaha kalkmış, kükreyen nehirde
Kadre iken, umman olan suda
Kendini ilan eden hep sensin
*
*
*
Aşkıyla yanıpda kül olanda
Kendinden geçip vuslat bulanda
Kendi yok olup, hakkı duyanda
Kendinde kendini gören sensin
*
*
*
Gönül sohbetine aşkla koşan
Gönül yedi iklimini aşan
Tevhidle daim hakta buluşan
Kemter kulundan söyleyen sensin
*
*
*
Sen ayrı değilsinki bendesin
Benim dalgalarım denizisin
Dalga sakin olup kesilince
Denizdeki “kün ol” emri sensin
*
*
*
Dört kitabı insanda cem ettin
Kendin Ahmet’e aşikâr ettin
Aşk ile kendine koşanlara
Görende, görünen canan sensin
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
SENSİN ALLAHIM
Kalbimin öz şehrinde seni buldum
Lütfun ile kahrında seni gördüm
Haşrında neşrinde, vücut kabrimde
Vahdet ve kesrette sensin Allahım
*
*
*
İdrak ettim cümle esfel, Âlâda
Gözümün gördüğü cümle eşyada
Bu fâni dünyada baki ukbada
Suret ve siyrette sensin Allahım
*
*
*
Âşıklar derdinin yoktur devası
Sonsuz tecellidir aşkın sahrası
Aldı beni benden hakkın sevdası
Ruhumun gıdası sensin Allahım
*
*
*
Siyretle surette tecelli ettin
Esma sıfatla, kendin beyan ettin
Muhammed aynasın, kendin seyrettin
Gönlümün sultanı sensin Allahım
*
*
*
Hakkı seyredenler, kalırmı sabrı
Mahveder Ahmet’i tecelli nuru
Hiç olmazki bir lahza ayrı gayri
Yoktur haktan gayri sensin Allahım
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
EVVEL, AHİR, ZAHİR, BATIN ALLAH
Rahim Allah, her dem Rahman Allah
Arifler gönlünde zahir Allah
Yoktur şerikin hep kuddus Allah
Evvel, Ahir, Zahir, Batın Allah
*
*
*
Kudretinle var ettin Âlemi
Cahile örttün kendi kendini
Gösterdin ariflere cemalini
Evvel, Ahir, Zahir BatınAllah
*
*
*
Âlemde görünen kudretindir
Cümle mevcudatta hikmetindir
Zat, sıfat, Efâl tecellisidir
Evvel, Ahir, Zahir, Batın, Allah
*
*
*
Bu Âlem gölgedir, aslı esma
Esma ve sıfatlar, oldu Mevla
Kesret içre vahdeti zevk eyle
Evvel, Ahir, Zahir, Batın Allah
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Lâ faile illallah bilelim
Lâ mevsufa illallah görelim
Lâ mevcuda illallah olalım
Evvel, Ahir, Zahir, Batın Allah
*
*
*
Ahmet’i sen mahrum etme Allah
Halim sana malum, habir Allah
Aşkın üzerimde daim eyle
Evvel, Ahir, Zahir, Batın Allah
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
ZİKRE SARIL
Allah deyipte zikreyle
Kalbin ile hep fikreyle
Zikredeni gör yâd eyle
Hep Allah Allah dedikce
*
*
*
Zikirle nefisler ölür
O zaman aslını bulur
Zikirsiz geçen nefisler
Gaflet vadisinde kalır
*
*
*
Zikirle gaflet yok olur
Fikirle kişi yol bulur
Gönlü gafletten kurtaran
Hakta hakkın dili olur
*
*
*
Zikir gönülde hakk olur
Üç ifna da, ihya olur
Hakk varlığıyle var olan
Tevhidi kendinde bulur
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Zikredenler hep mest olur
Onlar Allahla dost olur
Her nefeste Allah diyen
Hakta ulul-elbab olur
*
*
*
Gaflet uykusundan uyan
Hakkın zikri ile boyan
Huzurla hep hakka dayan
Hakkın ihsanını bulur
*
*
*
Aşkla hep Allah diyelim
Kalplerden pası silelim
Zikredeni seyredelim
Seyreden Allah’la olur
*
*
*
Ahmet nefsin mütmain et
Zikir, fikir ile şükret
Saat gibi kurulunca
Kurulan Allah’la olur
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
MERATİB İLAHİSİ
Rabbımdan her nefes zikir aldım
Saat gibi kalbimi de kurdum
Gayriyetim de heba olunca
Zikredeni hep kendimde buldum
*
*
*
Tevhidi efal, fiil yok oldu
Fiil faili gönlüme doğdu
Enfus, afak tecelli görünce
Güç kuvvetin sahibi bulundu
*
*
*
Tevhidi sıfat telkin edildi
Mevsuf sıfatlar tek tek göründü
Fiiller sıfattan zuhur ile
Halkın yüzünden hep Hakk göründü
*
*
*
Tevhidi zat da telkin edildi
Vücut vücutdullahmış bilindi
Ölmeden evvel ölmek tadınca
Üç ifna da bir ihya göründü
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Makamı cemde hakk zahir oldu
Enfus ve afak da halas oldu
Cemalullah her daim göründü
Hakkın vahdet zevkine erice
*
*
*
Hazretde o Muhammedi gördüm
Hakk batın, halk hep zahir olunca
Muhammed elbisesini giydim
Sıfatlarda kemale erince
*
*
*
Cemmül cemde hakkı tevhid ettim
Halkla hakkın zuhuru bir olunca
Evvel ile batın celal oldu
Zahir ve ahir cemal görünce
*
*
*
Hakkın sıfatlardaki zuhuru
Zatının cemalin seyretmektir
Zat, sıfat, efal üzre giyenler
Âdemde halifeti görmektir
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Meratib gördüm altı mertebe
Âdem yaratıldı altı günde
Allemel esma oku âdem de
Kuran oldu, Âdemi görünce
*
*
*
Fena ve beka meratib eden
Allah, Muhammed kendinde gören
Evedna bahrına vuslat bulan
Ahmet hilafeti, idrak edince
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
GÖNÜL İÇİNDE
Rabbim üfürdü zikir ruhunu
Rabbil has oldu gönül içinde
Ezelden bu lutfa laik idim
Rabbım, zevk ettim kalbim içinde
*
*
*
Rabbımın dili gönlümde veli
Her nefes dedim zikir ve fikri
Gönül sultanı hükmetti bana
Derya içinde sandal misali
*
*
*
Zulmet yok oldu, gönlüm nur doldu
Gayriyetim hepsi iman oldu
Arz ve semavat nura gark oldu
Kıblem o oldu, gönlüm içinde
*
*
*
Haccı ekber olmaksa muradın
Kâmili yar et çıkma izinden
Meratib zevkini ihsan eder
Fena ve beka gönül içinde
*
*
*
Hidayet güneşi mürşidümdür
Vahdet deryası vuslat buldurur
Ahmet can ve canana erince
Dostla olursan, bayram içinde
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
TESLİMİYET
Kâmilin muhabbeti saliki ihya eder
Yedi derya içinde Rahmeti Rahman eder
Eğer candan geçipte, canana ulaşırsan
Bir damla kadre iken, talibi umman eder
*
*
*
Talip olan o dostuna, candan bağlanırsa
Akran içinde kendini ehli irfan eder
Kimki kâmil gönlüne sıdkiyle girdi ise
Şüphesiz hakk rahmetiyle onu ihya eder
*
*
*
Hakkı bildik, hakkı gördük, gönülde hakk ile
Hakk gözüyle hakk ayan oldu her dem zevk ile
Vahdet kesret bir oldu, açıldı cümle hicap
Hakk cemalini o gönül içinde gül eder
*
*
*
Ahmet hakkın hidayeti ile söyler kelam
Talip olan canlara tevhidi ilan eder
İsrarla Aşk ile tevhid yolunda sabreden
Meratibi tevhidde ihvanı sultan eder
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
ARADIĞIM BENDEDİR
Gel gönül gel neyi ararsın
Aradığın nerde bulursun
Dostun kendinde mevcut iken
Ne için uzakda ararsın
*
*
*
Kendini haktan ayrı gördün
Dağ bayır gezdin hep yoruldun
O Can içinde canan iken
Hala dostunumu ararsın
*
*
*
Bunca ömrünü hep tükettin
Çöllerde kendini helak ettin
Mürşidden seni irşad eden
Rab olduğunu bilemedin
*
*
*
Ehline dostu sorsa idin
Can sahibini bilse idin
Yokolduğunu anlayınca
Ahmet varlığı anlar idin
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
GÜNEŞ DOĞDU
Hamd olsun güneş batıdan doğdu
Benliğimde kıyametler koptu
İsa Ruhullah zuhur edince
Ruh imam oldu, namaza durdu
*
*
*
Mutmain nefs, sufliyeti kovdu
Yecüc ve mecüc suda boğuldu
Hakkın cemali, zuhur edince
Vahdet, kesret bir oldu göründü
*
*
*
Cennet ve cehennem gerek oldu
Tartmak için terazi kuruldu
Bilen ve bilmeyen ayrı durdu
Bir zerrenin hesabı soruldu
*
*
*
Ahmet daima huzurda bulun
İrfaniyetle zevkiyap olun
Enel Hakk diyerek raksa koyul
Aşk ile meşkte daima bulun
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
CAN İLİNDEN CANANA ERMEK İÇİN
Ey gönül gel sefer edelim
Seyyah olup dosta uçalım
Aşkın deryasından geçelim
Candan canana ermek için
*
*
*
Zikirle fikir bir olunca
Rahmet buludu görülünce
Gözyaşı özden boşanınca
Candan canana ermek için
*
*
*
Güneş doğsun zulmet yok olsun
Şuhut ile gönlün Nur dolsun
Cemalin gör sevgin pak olsun
Candan canana ermek için
*
*
*
İlkbahar geldi gül açıldı
Gül kokusu arza saçıldı
rabbımla gönlümde açıldı
Candan canana ermek için
*
*
*
Kalp ile can gözü açıldı
Gönlümede rahmet saçıldı
Celal ile cemal göründü
Ahmetde kul olduğu için
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
CEMALİ GÖRÜNCE
Ey kardeş gel, gidelim Hakk’a
Ömrü heba etme dünyada
Canlı kitaplar, eyler Hakk’la
Aşkla ağlayan kalb görünce
*
*
*
Nefsin bilen, rabbını bildi
Kendinden geçti, Hakkla oldu
Can ilinde enel Hakk dendi
Dostun cemalini görünce
*
*
*
Bülbül gülün dalına kondu
Gül cemalini onda buldu
Bülbül öttü gece ve gündüz
Güldede kendini görünce
*
*
*
Gözyaşı ile abdest aldım
Zevkle didar namazı kıldım
Kıblemi o dostumda gördüm
Candan geçip canan görünce
*
*
*
Seven ve sevilende bende
Aradan kalkınca o perde
Ahmet yaşat hakkı gönlünde
Cenabı Hakk’ı da görünce
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
MERATİBİ TEVHİD
Allah diyerek zikreyle
Kalbinle zikri fikreyle
Gafletinden kurtulunca
Gönlünde de huzur eyle
*
*
*
Efâl’ini Hakk’a veren
Cennetül Efâl’e eren
Hissiyle rabıta kuran
Der lâ faile illallah
*
*
*
Verdin Hakk’a sıfatını
Erdin cennetül sıfata
Hissiyle rabıta kuran
Der lâ mevsufa illallah
*
*
*
Vücudunu hakka veren
Hakkın vücudunu bilen
Tevhidi Zat rabıtası
Der lâ mevcuda illalah
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Fenadan beka’ya geçen
Ruhullahta Hakk’a eren
Hakkın vechi zuhur eder
Ene zevkine erince
*
*
*
Hz.ceme vuslat bulan
Kesrette kendini görün
Muhammed ile bir olan
Mutmainliğe erince
*
*
*
Cemül ceme ayak basan
Kesret, vahdeti cem eden
Kavseyinde kâmil olur
Âlemi kübra olunca
*
*
*
Ahmet sende, Hakk’a eriş
Kendini bilmeğe çalış
Kâmil eteğine yapış
Kâmil de kamail olunca
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
HAKKA UÇALIM
Ey gönül gel Hakk’a gidelim
“Bezmi elest”sözün tutalım
Gafletten zikirle geçelim
İrfan ile Hakk’a uçalım
*
*
*
Sabırla kalpden, Hakk’ı zikret
Huzur ile Yezdanı hisset
Vuslat ile hakkı zevket
İrfan ile Hakk’a uçalım
*
*
*
Hakkın zikri, ödüldür sana
Benlikten geç, dön yüzün ona
Gaflette olan, varmaz dosta
İrfan ile Hakk’a uçalım
*
*
*
Kal ile halin hep Nur olsun
Gönlünde Hakk ateşi yansın
Ahmet Rabbın zuhuru olsun
İrfan ile Hakk’a uçalım
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
GÖNLÜM
Allah aşkıyla yandı bu gönlüm
Mürşidim ile pişti bu gönlüm
Enfus ile afakım bir olup
Cihan nurla doldu bu gönlüm
*
*
*
Her dem, her nefes, seninle oldum
Vahdet deryasında da gark oldum
Doğu ile batı bir olunca
“Semme vechullah”oldu bu gönlüm
*
*
*
Candan geçip canana erince
Muhammed elbisesi giyince
Dünya ve ukbadan da geçince
“Kâbe kavseyin” oldu bu gönlüm
*
*
*
Nübüvvet elbisesini giyen
“Meracel bahreyin”de hakk olan
Evvel, ahir, zahir, batın gören
Âdem sırrını bildi bu gönlüm
*
*
*
Ahmet kendini sen ne sanırsın
Ademiyeti kendin görürsün
Celal ile cemali görünce
Kulluğunu anladı bu gönlüm
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
HAKK YOLCUSU
Gelin kardeşler hakka gidelim
Bir kâmil bulup vuslat edelim
Tevhid deryasında hep yüzelim
Fenadan geçip beka bulalım
*
*
*
Muhammed Mustafa da olalım
Tevhid yolunda daim duralım
Gözyaşı ile abdest alalım
“Vechullah” ile namaz kılalım
*
*
*
Nefsini bilen rabbını bildi
Muhammed elbisesini giydi
Ümmet oldu kurtuluşa erdi
Gelin hep Muhammedi olalım
*
*
*
“Kavseyin”de bulunur kâmiller
Kâinatı okur hep ehiller
Ahmet uzak durma, sende sırlar
Gel gönül, sende seni bulalım
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
HİCABIM AÇILDI
Geldim fena mülküne aslımı bulmak için
Uşaki Mürşidi Mehmet efendiye gittim
Hemen ona tabi oldum, hakkı görmek için
Uzun yıllar tahsil yaptım, ahlaklanmak için
*
*
*
Hicapların açılmayışı, perişan etti
Gönlümdeki dalgalar, beni hep ikaz etti
Resulullah geldi, manada teselli etti
Mürşid, Hasan Özlem Efendiye teslim etti
*
*
*
Hakikat ilmini kâmilden eyledim tahsil
Allah ile Muhammedi gönlümde bir etti
Allah ile Muhammed Ademiyetim imiş
Zat sıfatlardan tecelli seyrini lütfetti
*
*
*
Hakkın Celal ve Cemalini, Tevhid edenler
Gördüler ademiyet sırrın, huzur buldular
Deryayı vahdette hakka erişince Ahmet
Esas kuluğun ne olduğunu idrak etti
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
ASLIMI BULMAK
Geldim dünyaya bu gün, aslımı bulmak için
Rağbet ettim rabbıma, faili görmek için
Gönlümde yandı kandil, Reğaib olmak için
Hakkın rağbetini kendimde gördüm zevk için
*
*
*
Miraç ile yükseldim, sıfatlar âlemine
Mevsuf sıfatımıda feda ettim, hakk için
Şaban ayında beratımı aldım, sonunda
Gönül aynasında cemalini görmek için
*
*
*
Kadir gecesinde ben sırrı kadere erdim
Zat, sıfat ile efalide kendimde buldum
“Mutu kalbe ente mutu” sırrınada erdim
Yokluğumda Dosttun, cemalini görmek için
*
*
*
Hakk ayan zahir oldu, halk hemen batın oldu
Enel hakk nidasını hakk dilimden söyledi
Hakk benden söyledi ise yalanmı söyledi
Âdemin siyretini kendimde görmek için
*
*
*
Evvel, ahir, zahir, batın tevhidle bir oldu
Celal ve cemal sıfatı göründü Ahmet’te
Kavseyine ayak basıp zevkiyap olanlar
Âdem sırrı ile her yerde görünmek için
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
GÖNÜL
Nefs tezkiyesi yaptın ise
Kalbini selim ettin ise
Hayal ve vehimden kurtulup
Enfusta Miraç yaptı gönül
*
*
*
“Ahseni takvim” yaratıldın
Âlemde de Âdem göründün
İhlâs ile hakka büründün
Kurtuluşada erdin gönül
*
*
*
Ademiyet sırrına büründün
Sonunda âdem olup göründün
Aslın deryadan bir kadre iken
Deryalarda var oldun gönül
*
*
*
Yedi kat arz ve semavatta
Cismindede hepsi cem oldu
Suret ve siyret bir olunca
Âdem diye göründün gönül
*
*
*
Narıda sende, Nurda sende
On sekiz bin âlemde sende
Ahmet tezkiye et nefsini
Sırrı Âdem olursun gönül
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
ÂLEMİ KÜBRA
Dünyayı yarattı insan için
İnsanı yarattı kendi için
Âdem aynasındada seyretti
Kendi cemalini görmek için
*
*
*
Cennet ve cehennem birer nimet
Bilen kalbinde eyledi idrak
Vahdet ile kesreti anlayan
Vuslat deminde oldular el hakk
*
*
*
Celal da bende, cemal de bende
Kesretden zuhur vahdetde bende
Âdem, âlemi Kübra göründü
Sırrı Âdemde gönül içinde
*
*
*
Nefesiyle yarattı âdemi
Âdemde de gizledi kendini
Ahmet kulunu eyleme mahrum
Ya Rab cümle halim sana malum
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
NAMAZ İLAHİSİ
Sabah namazını daim kıldılar
Fiilin faili onda bildiler
Onlar Hakka hemen boyun büktüler
Fiilin faili hakktır dediler
*
*
*
Öğle namazını her dem kıldılar
Mevsuf sıfatını hakka verdiler
Ahlak güzelliğin onda görünce
Sıfatlardaki beratı aldılar
*
*
*
İkindi namazın cemaatla kıl
Vücut vücudullah olduğunu bil
Fenada ölmeden evvelinde öl
Halkın fani olduğunu bildiler
*
*
*
Akşam namazını hep imamla kıl
Hakkı ayan ve beyan daima bil
İsa gibi hakkın ruhullahı ol
Halkta hakkın olduğunu gördüler
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Yassı namazını huzurla kılar
Muhammed elbisesi daim giyer
Rahman sıfatlarda kemal gördüler
Mutmain Sıfatla, daim oldular
*
*
*
Vitir namazını kavseynde kıl
Evvel, ahir, zahir, batın, cemal ol
Hakk celal ve cemalin tevhidde al
Âdem sırrını gönülde sundular
*
*
*
Teheccüdü, Muhammed olup kılan
Kendisinde Muhammedliği bulan
“Ev edna” deryasında hakkla olan
Elif, lâm, Ra sırrına daim erdiler
*
*
*
Ahmet sende hep huzurda kıl namaz
Tevhid aşkıyla hakka eyle niyaz
Mürşidden ayrılmayan alır feyiz
Hakta hakk olup kendinden geçtiler
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
ALLAHIM
Dünyaya geldim hep garip
Mürşidden eyledim tabib
Aşkınla sarardım soldum
Canda canansın Allahım
*
*
*
Sevgimden sana ağladım
Dağ bayır seni aradım
Sonunda kendimde buldum
Sırrı kuransın Allahım
*
*
*
Aşkınla hep olmuştum deli
“Elestü” demiştim beli
Gördümki el hakkın eli
Gönlümde iman Allahım
*
*
*
Dilimdeki sultan sensin
Canımdaki canan sensin
Sırrındaki süphan sensin
Ahmet kulundur Allahım
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
KULUN VUSLAT
“Bezmi elest” hitab olundu
İkrar edip, Rabla göründü
Üç ifna bir ihya edince
Vahdet deryasına erildi
*
*
*
İkilikten birliğe geçtik
Halk ile hakta sohbet ettik
Vahdet deryasına varınca
“Semme vechullah”ı seyrettik
*
*
*
Muhammed elbisesi giydim
Cemaatla namaza durdum
Birin kesret nuzulu ile
Kalbimde rab cemalin gördüm
*
*
*
Altı yönümde hep hakk oldu
Kâinat hep nurunla doldu
Ahmet’te hakkın kulu oldu
Gönlüm de Hep hakk ile doldu
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
G Ö R Ü R
Ölmeden evvel ölüp, dirildiğini gören
Hakkın celal ve cemalini kendinde bulan
Tenzihle teşbihi tevhid yapıp onu bilen
İsrafilin sur görevini kendinde görür
*
*
*
Birinci sur üfürünce, bütün varlık öldü
İkinci sur üfürünce bütün varlık dirildi
Üçüncü sur üfürünce, hep aslını bulur
Kâinatı hepTenzih, teşbih, tevhidde görür
*
*
*
Muhammedin nurunu daim gönlünde bulan
Ruh güneşi olup, kendini âlem de gören
Güneş olarak nurunu muhammedden alan
Kâinat nur güneşini hep kendinde görür
*
*
*
Kâh gönül deryasındaki dalgaları bulan
Kâh zatına sıfatların secdesini gören
Kâh bütün insanların daim kıblesi olan
Âlemler de, ala ve esfel, kendini görür
*
*
*
Kalem tecelinle gönül sayfasını yazan
Dosyalayıp gönül defterini hakka sunan
Hakkın halk sıfatındaki tecellisi olan
Ahmet kemter kulunun hiç olduğunu görür
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
S Ö Z L Ü K
-AAsa = yakın olan fiil
Ahlaki hamidiye = güzel Ahlak
Ahadiyet = Allahın her şeydeki birlik
tecell
tecellisi
isi
Âma = görülmeyen, gözü kör
Amelde şirk = iş ve fiillerde ortak
koşmak
Ârş = kürsü yüce makam
Arif = çok bilen, her şeyi iyi anlayan
Âdab = usul, davranış kaidesi
Afak = bizden başka olanlar
Ahseni takvim = en üstün yaratılan insan
Ahı fiğan = inlemek
inlemek,, sayıklamak
Ayan = açık seçik meydanda
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
-BBurak = binek
Burhan = delil
delil,, isbat, senet
Beka = Allaha yaklaşmanın başlangıcı,
sonsuzluk
Butun = batın olma
Bekabillah = Allahl
Allahlaa var olmak
Bahr = sonsuz deniz
Bezmi elest = ruhlar ââlemindeki
lemindeki söz
veriş
- CCan = dirilik, kudret
Canan = canların yekünu
Cem makamı = tevhid mertebelerin
4.mertebesi
Cemal = güzel yüz
Celal = Allahın azamet yüzü
Cehri şirk = puta tapmak
Ceman = hepsi
Çak etmek = yarmak
yarmak,, yırtmak
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Cin = ateşten yaratılan latif varlık
Cami = cem olma, toplanma
Cemmül cem = iki cemin birliği
Cem = toplanma
Cemadat = toprak ve madenler
-DDerya = sonsuz deniz
Dem = vakit, an
Didar = sevgili
-EEzel = başlangicı olmayan
olmayan,, sonsuz
Efal = fiil, işler
Enel hakk = ben hakkım demek
Esmaül Hüsna = Allahın güzel 99 ismi
Esfeli safilin = aşağıların aşağısı(ayet)
Enbiya = peygamber
Ev edn
ednaa = birle bir olma
Edep = terbiyeli, güzel ahlak
Elestü = ezelde hakkın hitabı
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Elif, lam, mim = kuran ayeti
Enfus = dış âlemde görünen suretler
Eniyet = fiziksel beden
Ervah ââlemi
lemi = ruhlar ââlemi
lemi
-FFirdevs
Firdevs--i ââla
la = cennetin 6. katı
Feyz = bolluk, irfaniyet, aşk
Furkan = iyi ile kötüyü ayıran
Fena = Allaha yaklaşmanın sonu,
sosuzluk
Fetedalla = sarktı (ayet)
Feth = açma, zafer, zabdetme
Fena fillah = Allahda yok olma
Fesat = fitne karışıklık çıkaran
-GGaybul gayb = Allahın görünmeyen gizli
yanı
Gayrullah = Allahtan başkası
Gaflet = dikkatsizlik
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
-HHızır = hayat bahşeden kurtarıcı, hazır
olan
Hatmi makam = tevhid makamlarını
bitirmek
Halas = kurtulmuş
Hitam = son
Huri = cennette kadın hizmetci
Hafi şirk = gizli ortak koşma
Hüsran = mahrumiyet acısı, ziyan, zarar
Hilafet sırrı = umumi reislik, ha
hakkın
kkın
vekili
Hayyalesselah = namaza davet etmek
Hayyalelfelah = kurtuluşa davet etmek
Hüviyet = kimlik, asıl olan
Hüda = hidayet, doğruluk
Heyman = aşkın 3.mertebesi
Halik = yaratan
Hayvanat = hayvanlar
Haccı ekber = büyük hacı
Hicap = perde, örtü
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Hal = yaşamak
Haşr = toplanma
Habir = taze yeni
Heba = faydasız boş olan
-İifna = yok etmek
İrfan = bilmek anlayış
İhya = diriltmek, yeniden hayata
kavuşmak
İtikatta şirk = inançta ortak koşma
İllâ =mutlaka, (Allah)
İns = insanlığını henüz kazanam
kazanamayan,
ayan,
eksik insan
İlmi ledün = sır ilmi, esrar ilmi
-KKutup = dünyanın kuzey ve güney uçları
Kesret = çokluk
Kavseyn = iki yayın birleştiği yr
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Kürsü = oturulan yüksek makam
Kalem = yazı yazılan alet
Kâbe = mekkede Allahın evi, kıblegah
Kahır = zorlayan, mecbur eden, yenen
Kemter = aciz, fakir
Kurbiyet = yakınlık
Kuşdili = ilmi ledün dili
Kin = gizli düşmanlık
Kibir = kendini büyük görme
Kal = kelam dili
Kün ol = ol emri (Ayet)
-LLiba = elbise
Lenterani = beni asla göremezsin
Levlake levlak = eğer sen olmasa idin
Lâ faile illallah = fiillerin faili Allahtır
Lâ mevsufe illallah = sabir sıfatların
sahibi Allahtır
Lâ mevcuda illallah = vücudun
mevcudu Allahtır
Lâ = yok, inkâ
inkârr etmek
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Lâ mekâ
mekânn = mekâ
mekânsızlık
nsızlık
Lutuf = iyilikle mamele
Lutfu ihsan = bağışlanma
-MMürşid = irşad ve terbiye eden,
öğretici
Mest = kendinden geçercesine mutlu
olmak
Mevla = Rab, efendi, terbiye eden
Memba = pınar, suyun çıktığı yer
Melami = kınayan, Allahın vücut
birliğine inanan
Meratip = mertebeler, rütbeler
Mirat = ayna, parlak yüz
Mürsel =nebi, peygamber
Miraç = merdiven, yükselmek
Müsamma = isimlendirilen belirli vkit
Mutu kalbe ente mutu = ölmeden evvel
ölmek
Mudil esması = şeytan ismi
Münezzeh = noksanlıktan uzak
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Mab
Mabud
ud = ibadet eden
Mahbub = muhabbet edilen sevilen
Melik = hükümdar, sultan
Mescidil aksa = kalb sahibi
Masiva = gaflet
Marifet = bilmek, üstün irfaniyet
Meracel Bahreyn = iki deryanın
birleştiği yer
-NNefehtü = nefes üfürmek
Na
Nakkşi = nakıs, desen
Nakıs = eksik olan
Natıkı kuran = konuşan kuran
Nuzul = zatın sıfatlarda görünmesi
Nübüvvet = nebilik, peygamberlik
Nar = ateş
Nur = parlaklık, ziya, varlık
Nebadat = bitkiler
Neşir = dağılma
-R-
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Rab = irşad eden, terbiye eden
Rahman = gavsul azam, merhemet eden
Raks = sıçrayarak oynamak
Radar = izlemek
Rahim = rahmet eden acıyan
Rehber = delil
Rabd = bağlamak, bitiştirmek
Rabıta = bağ
Payıdar = itibarlı
Pir = mürşid
-SSemme vechullah = hakkın yüzü
Sürur = sevinç neşe
Subhan = Allah. cc.
Server = baş, reis, seyyid
Şuhut = şahit olma, görme
Sümmedena = bir olmak (ayet)
Şirk = Allaha ortak koşmak
Seyyid = insanların efendisi
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Seme vechullah =Allahın yüzü, cemali
Samed = kendisi muhtaç değil, herkez
ona muhta
muhtaçç
Surette unsur = fizik bedenin sıfatları
Siyrette nur = batında nur, parlaklık
Semavat = gökler, semalar
Salik = talip olan
Sebil = karşılıksız verme
Şevk = zevk hali
Süfliyet = alçak
- TTevhid = birlemek
Tapu = kayıt
Tarikat = ilim yolu
Tenzih = noksan olmayan
Teşbih = benzetmek
Tüba ağacı = iman ağaçı
Temkin = ağır başlılık
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
-UUkba = ahiret
Uruç = yükselmek
Ülfet = alışkanlık, ünsiyet, dostluk
Umman = büyük deniz, derya
Ümmül kitap = kitapların anası
Uluhiyet = ilahlık, Allahlık mertebesi
Ululelbab = aklı
aklıselim
selim sahibi
Üryan = çıblak
-VVahdet = çokluğun tekliği
Vech = cemal yüzü
Vuslat = sevgiliye kavuşma, ulaşma
Vechullah = Allahın yüzü
Varlığını mahf eyle = kendi varlığını
yok etmek
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
- YYâr = sevgili
Yezdan = cenabı hakk, tanrı
-ZZemzem = çok şifalı bir su
Zübde = sonuç, hülasa, öz
Zevki sefa = mutluluk
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
YAYINLANMIŞ ESERLER:
1 – TEVHİD DERYASINDAN DAMLALAR-1
2 - TEVHİD DERYASINDAN DAMLALAR-2
3 - TEVHİD DERYASINDAN DAMLALAR-3
4 – MUHABBET NAME
5 - HASAN FEHMİ DİVANI’NIN
AÇIKLAMASI
6 - 32 FARZIN ZAHİR VE BATIN SIRLARI
7 - KURAN-I KERİMDE
PEYGAMBERLERLE İLGİLİ AYETLER
8 - TEVHİD RİSALESİ VE İLAHİLER
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com

Benzer belgeler