e-Bülten

Transkript

e-Bülten
İ Ş =A Ş
BEYSAN SANAYİCİ VE İŞ ADAMLARI DERNEĞİ’NİN
[email protected]
HUKUKİ, EKONOMİK, MALİ, TİCARİ HAFTALIK E-BÜLTENİDİR
Beysan Sanayi Sitesi Fuar Cad. No:15 Beylikdüzü/İSTANBUL
Mayıs 2013/18
18. Hafta
İçindekiler:
- İş Adamları Beylikdüzü
Kültür Merkezi’ne
Hayran Kaldı
- Gençbay, 1 yıl 8 ay
hapse mahkum oldu
- Bir Yılda 350 Bin Yeni
Mükellef
- Türkiye İçin Cari Fazla
Veriyoruz
- Türkiye Not Artışına
Çok Yakın
- Türkiye'de Cari Açık
Yeniden Genişleyecek
www. besid.org.tr
Tel: 0212 875 05 05
Bizden Haberler:
BEYSAN ve HARAMİDERE SANAYİ SİTESİ YÖNETİCİLERİ
DERNEĞİMİZDE BULUŞTU
Haramidere Sanayi Sitesi Yönetimi
Yönetim Kurulu Başkanı Sn. Hakkı
ÖZYURT, 1 Mayıs 2013 Çarşamba
günü davetimiz üzerine derneğimize
ziyarette bulunmuşlardır. ÖZYURT,
Haramidere Sanayi Sitesini temsilen
iştirak ettiği toplantıya; birbirine
komşu iki Sanayi Sitesinin ortak
paydada ne gibi projeler üretebileceği
masaya yatırıldı. Bu kapsamda ilk
olarak iki siteyi temsil edecek ortak bir
giriş kapısı yapılması konusunda
taraflar anlaşmaya vardı.
- Savunma Sanayide
İhracat Arttı
- Otomotiv İhracatı,
Yeniden ‘Gaza Bastı’
- Başçı: Enflasyon
Nisan'da Düşecek
- Enflasyon Beklentilerin
Altında
- "Usulsüzlüğe" 150
Milyon Lira Ceza
- Dış Ticaret Açığı
Geriledi
- Bankalar Gayrimenkul
Zengini Oldu
- Vize Muafiyeti
Anlaşmaları Dış Ticarete
Yaradı
- IMF ile Bir Dönem
Kapanıyor
Makale
- Biyoekonomi Olmadan
Rekabet Zor!
-Vadeli Çekler Reeskont
Uygulaması Kapsamında
Bir Hikaye:
- Kendinize Engel
Olmayın
Hiçbir şeye
ihtiyacımız yok,
yalnız bir şeye
ihtiyacımız vardır;
Çalışkan olmak!
DERNEK BAŞKANIMIZ, SN. UZUN’ UN KAHVALTILI
TOPLANTI DAVETİNDE
Beylikdüzü Belediye Başkan’ı sn. Yusuf UZUN İş adamları ile kahvaltıda bir araya
geldi.
İş adamları ile ilişkileri geliştirmek ve
belediyenin faaliyetlerini, iş
adamlarına anlatmak üzere Belediye
Başkanı Yusuf UZUN, yeni açılan
Belediye Kültür Merkezinde toplantı
düzenledi.
Derneğimizin yönetim kurulu
başkanı Sn. Zekeriya ACAR’ da, aynı
zamanda iş adamı olması vasfı ile
görüş ve değerlendirmelerini bildirmek üzere toplantıya iştirak etmiştir. Haberin
detayları birinci sayfadadır.
KARADENİZ, HAZİRANDA BİR BAŞKA GÜZEL
Şehirli olan ruhumuzu, Karadeniz’in yaylalarında arındırmaya gidiyoruz.
Besid tarafından, 18-23 Haziran 2013 tarihlerinde
düzenlenmek üzere “Karadeniz Yayla ve Kültür Turu”
planlanmıştır. Batum’dan başlayacak olan
programımız Karadeniz’in eşsiz yaylaları ve tabiatı
eşliğinde Samsunda son bulacaktır.
Siz değerli sanayicilerimizi etkinliğimize bekliyoruz.
Etkinlik detayları için: 0212 875 05 05 / 0530 265 53 54 [email protected]
Batan güneş için ağlamayın; yeniden doğduğunda ne yapacağınıza karar verin.”
Dale Carnegie
R
İş Adamları Beylikdüzü Kültür Merkezi’ne Hayran Kaldı
Beylikdüzü Belediye Başkanı Yusuf Uzun, sanayi kuruluşlarının sahipleri iş adamları ile
Kültür Merkezi’nde kahvaltılı toplantıda bir araya geldi.
04 Nisan 2013
Beylikdüzü’nde ekonomiye yön veren ve
istihdam sağlayan iş adamları, Beylikdüzü
Belediye Başkanı Yusuf Uzun’un verdiği
kahvaltıda buluştu. İlişkileri geliştirmek
amacıyla düzenlenen toplantıda Başkan Uzun
ilçede gerçekleştirdiği 4 yıllık faaliyetlerini iş
adamlarına anlattı. İş adamlarına birlikte
çalışma çağrısında bulunan Başkan Uzun,
Beylikdüzü Kariyer Merkezi (BEYKAM) hakkında
bilgiler vererek, iş ve işçi arayışlarında
Beylikdüzü Belediyesi’nin aracı bir kurum
olduğunu, iş arayanlara iş, işverenlere de işçi bulduklarını ifade etti.
Beylikdüzü Belediye Başkanı Yusuf Uzun, toplantının ardından ilçede ekonomi ve istihdama
yaptıkları katkıdan dolayı iş adamlarına teşekkür plaketi verdi. Birçoğunun yoğun işleri dolayısı ile ilk
kez geldikleri Beylikdüzü Belediyesi Kültür Merkezi’ni de gezen sanayiciler, ortamı oldukça
beğendiklerini ifade ettiler.
Beysan’a Neşter Vurulacak…
Beysan Sanayi Sitesi’nin yolları hakkında Belediye Başkanı Yusuf Uzun’dan yardım isteyen iş
adamları bu konunun da sözünü aldılar. Çalışmalara sanayi sitesinin yönetim kurulu ile ortaklaşa
başladıklarını belirten Başkan Uzun, “Şu anda Beysan yönetimi ile birlikte çalışmalarımızı yapıyoruz.
Yol yapım ve asfaltlama çalışmalarına da yakın bir zamanda başlayarak Beysan’ı modern görünümüne
kavuşturacağız” dedi.
Kaynak: http://www.beynet.com/haber/35818/is-adamlari-beylikduzu-kultur-merkezine-hayran-kaldi.html
Site Yönetimimiz Çalışıyor
Birlik Caddesi’ne kısmi asfalt yama işlemi, ve trafo altları ile caddelerde ki moloz yığınları
temizlenmesi vesilesi ile, yavaş yavaş sitemizde gözlemlemeye başladığımız değişimleri kaleme
alıyoruz.
- Site Yönetimimiz ile Dernek Yönetim Kurulu Sekreterimiz Sn. Bingül
PÜSKÜL’ ün yoğun çabaları sayesinde Büyükşehir Belediyesi Altyapı
Hizmetleri Müdürlüğü tarafından Birlik caddesindeki irili ufaklı çukurlar
asfalt yama işlemi ile kapanmış durumdadır. Diğer caddelerimiz için
yönetimin konu ile ilgili takibi Büyükşehir Belediyesi ve Beylikdüzü Belediyesi bünyesinde devam
etmekte.
- Toplu Yapı Yönetimi site giriş çıkışlarını kontrol altında tutmak adına ve tek yönde giriş sağlamak için
güvenlik noktalarına tuzak kurma çalışmasına başlamış durumdadır.
- Shuttle Servis’i her yarım saatte bir siteyi turlamakta, iş yerlerine yürümek zorunda olan
çalışanlarımıza shuttle servisini kullanmalarını tavsiye ederiz.
- Sitemizde ki güvenlik vukuatları 2-3 hafta öncesine göre gözle görülür biçimde azalmış durumdadır.
Güvenlik personelinin düzenli devriyesi, ve tamamlanma aşamasında olan güvenlik kameraları
kurulumu ile mümkün olan minimum noktaya indirgemek hedeflenmiş durumdadır.
- Sitemizin Ambarlı çıkışı noktasında ki kavşak karmaşası giderilmeye çalışıyor bu yönde yönetimin
ilgili makamlara sunduğu dilekçeleri sorduğumuz sorular neticesinde bizimle paylaşıldı. Yine Ambarlı
çıkışı için planlanan trafik ışıklandırması için yönetimin çalışmaları ve temasları devam etmekte.
Seçildikleri günden bu yana yoğun çabaları ve özverileri ile sitemizin sorunları üzerinde mesai
harcayan Toplu Yapı Yönetimi Yönetim Kurulu Heyetine teşekkür ediyor, çalışmalarında başarılar
diliyoruz.
Bir Yılda 350 Bin Yeni Mükellef
Türkiye'de 2012 yılındaki faal mükellef sayısı bir önceki yıla göre 353 bin kişi artarak 4 milyon 687
bine ulaştı.
04 Mayıs 2013
Gelir İdaresi Başkanlığı'nın verilerinden derlenen
bilgilere göre, 2012 yılında önceki yıllara oranla faal
mükellef sayısında ciddi artış yaşandı. Söz konusu
rakam, 2011'e göre 2012 yılında yüzde 8,1 oranında
artış gösterdi. Geçen yıl birçok il faal mükellef
sayısını artırdı. Söz konusu yılda en yüksek artış
yüzde 15,8'le Çankırı'da gerçekleşirken, bu ili sırasıyla yüzde 12 ile Kırşehir, yüzde 11,8 ile Erzincan,
yüzde 11,5'le de Kocaeli ve Sivas takip etti.
İstanbul, Türkiye'nin 4'te 1'ini oluşturdu
Sahip olduğu 1 milyon 254 bin faal mükellefle toplam faal mükellef sayısının 4'te birinden fazlasını
oluşturan İstanbul, bu alandaki liderliğini sürdürdü. İstanbul'u 407 bin faal mükellefle Ankara takip
ederken, bu ili de sırasıyla 317 binle İzmir, 176 binle Antalya, 171 binle Bursa ve 111 binle Konya
izledi.
Kaynak:http://www.dunya.com/bir-yilda-350-bin-yeni-mukellef-190626h.htm
Türkiye İçin Cari Fazla Veriyoruz
"Avrupalının kriz sonrasında orta segment mallara yönelmesi, bizde talep patlamasına yol açtı.
İnşaat sektöründeki patlama, gelir düzeyinin yükselmesi ile iç pazardaki hızlı büyüme de eklenince,
krizin başından bu yana dört kat büyüdük."
1999'da Türkiye'de faaliyet göstermeye başlayan Franke,
Türkiye'deki üretiminin yüzde 70'ini Avrupa ve ABD'ye ihraç
ediyor. Franke'nin Türkiye'de biri Gebze'de diğeri
Manisa'da olmak üzere iki fabrikası var. Gebze ve Manisa
fabrikalarında 600 kişi çalışıyor. Üretimde davlumbaz ve
evyenin ağırlığı var. Franke Bölge CEO'su Özgen Özkan, "Türkiye'de iş yapan İsviçreli bir şirket olarak
cari fazla veriyoruz" diyor.
Türkiye'nin çok ciddi bir üretim ve lojistik üssü olması gerektiğini ifade eden Özkan'ın yorumları
şöyle: "Grubu da bu hedef doğrultusunda yönlendirmeye çalışıyoruz. Dünya haritasını dörde katla aç,
iki köşenin kesiştiği yerde Türkiye var. Bunu doğru kullanmak gerekiyor. Bugün, Türkiye'nin en büyük
sorunu cari açık. Yaptığımız faaliyetlerin cari açık oluşturmayacak faaliyetler olması gerekiyor. Biz
Franke olarak şu anda Türkiye için cari fazla veriyoruz. İhracatımız, Türkiye'de kazandığımız paradan
daha fazla. Türkiye'deki üretimin yüzde 70'ini Avrupa ve ABD'ye ihraç ediyoruz. Türkiye'nin de bu
şekilde hareket etmesi, katma değeri yüksek alanlara yönelmesi gerekiyor. Türkiye'nin hem coğrafi
köprü hem de Avrupa ile doğu arasında kültürel köprü görevini üstlenip, bunu sonucunda üretim ve
lojistik üssü olması; tüm bunları cari fazla verecek bir yapıda gerçekleştirmesi gerekiyor."
Kaynak:http://www.dunya.com/turkiye-icin-cari-fazla-veriyoruz-190602h.htm
Türkiye Not Artışına Çok Yakın
JCR Eurasia Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Ökmen, Türkiye'de; not artışını sağlayacak
gelişmelerin çok fazla olduğunu belirterek "eli kulağında" yorumunda bulundu.
03 Mayıs 2013
Japan Rating Agency (JCR) Eurasia Yönetim
Kurulu Başkanı Orhan Ökmen, Türkiye'nin not
artışına çok yakın olduğunu belirterek,
"Türkiye'de not artışını ön plana çıkaracak
gelişmeler çok fazla... Not artışını gerektiriyor,
Türk tabiriyle eli kulağında..." dedi.
AA Finans Masası'nda soruları yanıtlayan Ökmen, Türkiye'de kredi notuna etki edebilecek her
gelişmeyi yakından izlediklerini anlattı. En son Haziran ayında Türkiye'yi değerlendirdiklerini
anımsatan Ökmen, o tarihten bu yana bir sürü değişiklik, gelişme olduğunu belirterek, şöyle devam
etti: "Olayı tam görebilmek için o bir yıllık perspektifimizi dikkate almak kaydıyla biz şöyle gördük
olayı; Türkiye'de not artışını ön plana çıkaracak olan gelişmeler çok fazla... Bir kere Türkiye'nin
ekonomik aktiviteleri son 10 yılda ciddi artış gösterdi. Bu aktivite artışı sonuçta Türkiye'ye hem
toplumsal hem sosyal olarak çok ciddi kazanımlar getirdi, her alanda görüyoruz. En büyük örneği
sağlık alanında... Çünkü reyting sadece ekonomik gelişmelere bakmıyor, başka alanlara da bakıyor.
Komşularıyla olan ilişkilerinde, bölgede küresel düzeyde, her anlamda politik olarak da ekonomik
olarak da hem devam etti, hem arttı. Bütün bunlar reytinge olumlu etki eden unsurlardır."
"Bütün bunları dikkate aldığınızda Türkiye'nin algısı yatırımcılar nezdinde de bir miktar pozitife
dönmüş. Not artışını gerektiriyor."
Kaynak: http://www.dunya.com/turkiye-not-artisina-cok-yakin-190539h.htm
Türkiye'de Cari Açık Yeniden Genişleyecek
Avrupa Birliği Türkiye'nin bu yıl yüzde 3.2, gelecek yıl ise yüzde 4 büyüyeceğini öngördü.
03 Mayıs 2013
Avrupa Birliği'nin Bahar dönemi ekonomik tahminleri AB
Komisyonu'nun Ekonomik ve Parasal İlişkiler ve Euro'dan
sorumlu Başkan Yardımcısı Olli Rehn tarafından Brüksel'de
düzenlenen bir basın toplantısıyla açıklandı. Tahmin
raporunda Türkiye'ye ilişkin belirlemeler de yer aldı. Buna
göre 2012 yılında yüzde 2.2 büyüme kaydedilen Türkiye'de GSYİH bu yıl yüzde 3.2, 2014 yılında ise
yüzde 4 artacak.
İşsizlikte artış tahmin ettiler
AB, Türkiye'de 2012'de yüzde 8.1 olan işsizlik oranının bu yıl yüzde 8.6, gelecek yıl ise yüzde 8.8
düzeyinde olacağını tahmin etti. Geçen yıl yüzde 5.8 olarak ölçülen cari işlemler açığının bu yıl yüzde
6.8'e yükseleceği, 2014 yılında ise yüzde 7.2 olacağı tahmininde bulunan AB'nin konuya ilişkin
raporunda Türkiye'ye ilişkin şu saptamalarda bulunuldu:
"-Cari işlemler açığı yeniden genişleyecek: İthalattaki durgunluğu ve ihracattaki artışı yansıtarak cari
işlemler açığı 2012'de önemli iyileşme gösterdi. Uzun süreli açık GSYİH'in yüzde 6'sı dolaylarına
geriledi. Ancak 2013'ün ilk iki aylık verileri cari hesaptaki iyileşmenin; toplam ihracat hızla azalan altın
satışlarından zarar görmüş, iç taleple birlikte ithalat hızlanmaya başlamışken sona ulaştığını öne
sürüyor. Cari işlemler açığının yenilenmiş genişlemesi petrol ve diğer hammadde fiyatlarındaki
varsayımsal düşüşle sınırlanacak. Cari açığın 2013 ve 2014'te sırasıyla GSYİH'nın yüzde 6.8'i ve yüzde
7.2'si olması bekleniyor."
Kaynak:http://www.dunya.com/turkiyede-cari-acik-yeniden-genisleyecek-190537h.htm
Savunma Sanayide İhracat Arttı
Türkiye'de geçen ay savunma ve havacılık sanayi sektöründeki ihracat, geçen yıla göre yüzde 12,6
arttı.
03 Mayıs 2013
Türkiye İhracatçılar Meclisi'nin (TİM) kayıtlarından
derlenen bilgiye göre, Türkiye'de, savunma ve
havacılık sanayi sektöründe ihracat yapan firmalar,
nisan ayı performansını geçen yılın aynı ayına oranla
yüzde 12,6 arttırarak, 114 milyon 167 bin dolara
yükseltti.
Türkiye'nin nisan ayı ihracatının yüzde 1'ini kapsayan ''savunma ve havacılık sanayi'' sektöründe,
ihracat yapılan ülkeler arasında ilk sıralarda ABD, Ukrayna ve İtalya yer aldı.
ABD'ye 42 milyon 811 bin dolar, Ukrayna'ya 29 milyon 149 bin dolar, İtalya'ya 6 milyon 334 bin dolar
ihracat yapıldı.
Söz konusu dönemde savunma ve havacılık sanayi sektöründe en fazla ihracat, 46 milyon 365 bin
dolar ile İstanbul'dan gerçekleşti.
Kaynak:http://www.dunya.com/savunma-sanayide-ihracat-artti-190523h.htm
Otomotiv İhracatı, Yeniden "Gaza Bastı"
Avrupa'daki daralma yüzünden aylar itibarıyla dalgalı seyir izleyen otomotiv ihracatı, nisanda
yüzde 8,6 artışla aylık bazda şubattan sonra yılın en yüksek artış oranını yakaladı.
03 Mayıs 2013
Avrupa ülkelerindeki ekonomik daralma
yüzünden aylar itibarıyla dalgalı bir seyir izleyen
otomotiv ihracatı, nisanda yüzde 8,6'lık artış
kaydederek, aylık bazda şubattan sonra bu yılın
en yüksek artış oranına ulaştı.
Sektör, yılın 4 aylık döneminde ise yüzde 2,2'lik artış ve 6 milyar 905 milyon dolar ihracat ile 7 milyar
251 milyon dolarlık 2003 yılı toplam otomotiv ihracat miktarına yaklaştı.
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerinden derlenen bilgilere göre, otomotiv sektörü, ocak-nisan
döneminde Türkiye'nin toplam 48 milyar 943 milyon 28 bin dolarlık ihracatından yüzde 14,7 pay
alarak liderliğini sürdürdü. Bu dönemde otomotiv sektörünün ihracatı, yüzde 2,2'lik artışla 6 milyar
905 milyon 289 bin doları buldu.
"İhracatın lokomotifi" konumundaki otomotiv sektörünün en yakın takipçisi, yüzde 12'şerlik paylarla
hazır giyim ve konfeksiyon ile kimyevi maddeler ve mamulleri sektörleri oldu. Bu sektörleri, yüzde
10,9 ile çelik izledi.
Bu yıla ocak ayındaki 5,7 düşüşle başlayan ancak şubatta yüzde 9,2 artışla aylık bazda yılın en yüksek
artış hızını yakalayan otomotiv sektörü, mart ayındaki yüzde 1,9'luk gerilemeyle frene basmıştı. Nisan
ayında ise yüzde 8,6'lık artışla bir kez daha ileri vitese geçen sektör, bu ayda 1 milyar 769 milyon 820
bin dolarlık ihracat yaptı.
Ocak-nisan dönemindeki ihracat artış hızı, inişli çıkışlı seyir nedeniyle yüzde 2,2 ile sınırlı kalan sektör,
buna rağmen 4 ayda gerçekleştirdiği 6 milyar 905 milyon 289 bin dolarlık ihracat ile Türkiye'nin 2003
yılındaki 7 milyar 251 milyon 111 bin dolarlık toplam otomotiv ihracatına yaklaştı.
Sektörün bu başarısı, son 10 yıllık süreçte katedilen mesafeyi de ortaya koydu.
Kaynak:http://www.dunya.com/otomotiv-ihracati-yeniden-gaza-basti-190515h.htm
Başçı: Enflasyon Nisan'da Düşecek
Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı enflasyonda Nisan ayında belirgin bir düşüş olacağını söyledi.
30 Nisan. 2013
Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı enflasyon raporunu
açıkladı.
Başçı'nın açıklamasından satır başları şöyle:
"Küresel gelişmeler politikalarımız üzerinde önemli rol
oynamaya devam ediyor; risk iştahı ve sermaye akımları
oynak seyre devam ediyor.
Sermaye akımlarındaki oynaklığın finansal istikrar ve fiyat istikrarı üzerindeki etkilerini
sınırlamayı hedefliyoruz. Mevcut küresel konjonktürde esnek ve çok araçlı bir para
politikasına sahip olmamız önemli.
Temel enflasyon göstergelerinin beklediğimizden daha yüksek gerçekleşmesi nedeniyle enflasyon
tahminlerimizin başlangıç noktasını sınırlı ölçüde yukarı yönlü güncelledik; bu güncellemenin yılsonu
enflasyon tahmini üzerindeki etkisi yaklaşık 0.2 puan artırıcı yönde oldu.
Faizlerin düşük makro ihtiyati tedbirlerin sürdüğü çerçeveyi esas aldık.
Enflasyon 2013 sonunda orta noktası yüzde 5.3 olmak üzere yüzde 4.1-yüzde 6.5 aralığında
bekleniyor. Enflasyon 2014 sonunda orta noktası yüzde 4.9 olmak üzere yüzde 3.1-yüzde 6.7
aralığında bekleniyor.Orta vadede enflasyonun yüzde 5'te istikrar kazanacağını öngörüyoruz. Nisan
ayında enflasyonda belirgin düşüş göreceğiz."
Kaynak:http://www.ntvmsnbc.com/id/25439014/
Enflasyon Beklentilerin Altında
Nisan'da TÜFE yüzde 0,42 arttı, ÜFE yüzde 0,51 oranında azaldı. Yıllık TÜFE ise
yüzde 6,13'e geriledi. Nisan ayının zam şampiyonu kadın ceketi olurken, sivri biber ise
fiyatı en fazla azalan ürün oldu.
03 Mayıs. 2013 Cuma
Enflasyon Nisan ayında beklentilerin altında bir oranda arttı.
Yıllık enflasyon ise bir puandan fazla düştü.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Nisan ayında Tüketici Fiyatları
Endeksi'nin (TÜFE) aylık yüzde 0,42 arttığını, Üretici Fiyatları
Endeksi'nin (ÜFE) yüzde 0,51 oranında azaldığını açıkladı.
CNBC-e anketinde TÜFE'de ortalama yüzde 0.64 artış bekleniyordu.
Nisan ayı itibariyle yıllık enflasyon ise TÜFE'de yüzde 6,13, ÜFE'de yüzde 1,70 oldu.
KADIN CEKETİ ZAM ŞAMPİYONU
Nisan ayının zam şampiyonu, fiyatı yüzde 25,41 oranında artan kadın ceketi oldu.
EN ÇOK SİVRİ BİBER UCUZLADI
Geçen ay fiyatı en fazla düşen ürün ise, Mart ayının zam şampiyonu olan sivri biber.
Nisan'da sivri biberin fiyatı yüzde 51,89 azalırken, fiyatı en çok düşen ürünler sırasıyla
patlıcan (yüzde 48,53), salatalık (yüzde 22,30), mücevher (altın) (yüzde 6,23), kaşar
peyniri (yüzde 5,26), LPG dolum ücreti (yüzde 3,78), yumurta (yüzde 3,02), mazot
(yüzde 2,78) ve benzin (yüzde 2,64) oldu.
Kaynak:http://www.ntvmsnbc.com/id/25439792/
"Usulsüzlüğe" 150 Milyon Lira Ceza
Maliye Bakanlığının geçen yıl yaygın ve yoğun vergi denetimlerinde yaklaşık 4,5 milyon mükellef
denetlendi, 150 milyon lira usulsüzlük cezası kesildi.
03 Mayıs 2013
Maliye Bakanlığının geçen yıl yaygın ve yoğun vergi
denetimlerinde yaklaşık 4,5 milyon mükellef
denetlendi, 150 milyon lira usulsüzlük cezası kesildi.
Gelir İdaresi Başkanlığının Faaliyet Raporu'ndan
derlenen bilgilere göre, Maliye Bakanlığı 2012 yılında fatura, fiş ve sevk irsaliyesi gibi belgelerin
kontrol edildiği 4 milyon 428 bin 127 mükellef nezdinde yaygın ve yoğun denetimde bulundu.
Aylık ortalama 3 bin 963 denetim elemanının yaptığı denetimler sırasında, kayıt dışı çalıştığı tespit
edilen 45 bin 68 kişi için yeni mükellefiyet tesis ettirildi, bin 190 iş yerinde fiili envanter yapıldı. 48 bin
498 iş yerinde de hasılat tespiti gerçekleştirilirken, kesilen usulsüzlük cezası da 150 milyon 437 bin
509 lira oldu.
Kaynak:http://www.dunya.com/usulsuzluge-150-milyon-lira-ceza-190514h.htm
Dış Ticaret Açığı Geriledi
Mart ayında ihracat yüzde 0,3, ithalat yüzde 0,6 azaldı. Dış ticaret açığı yüzde 1,1 azaldı.
30 Nisan 2013
Türkiye İstatistik Kurumu ile Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı işbirliğiyle oluşturulan geçici dış ticaret
verilerine göre; ihracat 2013 yılı Mart ayında, 2012
yılının aynı ayına göre yüzde 0,3 azalarak 13 milyar
175 milyon dolar, ithalat yüzde 0,6 azalarak 20 milyar
560 milyon dolar olarak gerçekleşti. İhracatın ithalatı
karşılama oranı 2012 Mart ayında yüzde 63,9 iken, 2013 Mart ayında yüzde 64,1’e yükseldi.
Takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre; 2013 yılı Mart ayında önceki yılın aynı ayına göre
ihracat yüzde 2,8, ithalat yüzde 3,2 arttı. Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre ise;
2013 Mart ayında bir önceki aya göre ihracat yüzde 3,5, ithalat yüzde 5,8 azaldı.
Avrupa Birliği’ne ihracat yüzde 2,4 azaldı
Avrupa Birliği’nin (AB) ihracattaki payı 2012 Mart ayında yüzde 41,6 iken, 2013 Mart ayında yüzde
40,7’ye geriledi. AB’ye yapılan ihracat, 2012 yılının aynı ayına göre yüzde 2,4 azalarak 5 milyar 368
milyon dolar olarak gerçekleşti.
En fazla ihracat yapılan ülke Almanya oldu
Almanya, 2013 Mart ayında en fazla ihracat yapılan ülke oldu. Bu ülkeye yapılan ihracat 2012 yılı
Mart ayına göre yüzde 9,5 azalarak 1 milyar 154 milyon dolar olurken; Almanya’yı sırasıyla Irak (932
milyon dolar), İngiltere (657 milyon dolar) ve İtalya (590 milyon dolar) takip etti.
İthalatta ilk sırayı Çin aldı
Çin ithalatta ilk sırada yer aldı. Bu ülkeden yapılan ithalat, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 18,4
artarak 2 milyar 045 milyon dolar olarak gerçekleşti. Çin’i sırasıyla Almanya (2 035 milyon dolar),
Kaynak: http://www.dunya.com/dis-ticaret-acigi-geriledi-190167h.htm
504 Yatırım Teşvik Belgesi Düzenlendi
Bu yılın mart ayında 504 yatırım teşvik belgesi düzenlendi.
30 Nisan 2013
Yatırım teşvik belgelerine ilişkin listeler, Resmi Gazete'nin
bugünkü sayısında yayımlandı.
Buna göre, mart ayında 504 yatırım teşvik belgesi
düzenlenirken, öngörülen sabit yatırım tutarı 12 milyar
877 milyon 675 bin 53 lira, istihdam ise 17 bin 622 kişi
oldu. Öte yandan, aynı ayda 86 yatırım teşvik belgesi iptal edildi.
Bankalar Gayrimenkul Zengini Oldu
Binlerce ipotekli gayrimenkul bankaların eline geçti
29 Nisan 2013
Ödenemeyen ticari ve bireysel krediler nedeniyle
binlerce ipotekli konut, arsa, tarla, fabrika, dükkan
bankaların eline geçti.
AA muhabirinin bankaların internet sitelerindeki satış
ilanlarından yaptığı derlemeye göre, geri dönmeyen
kredilere karşılık haciz yoluyla el koydukları
gayrimenkuller nedeniyle bankalar, "emlakçı" gibi
oldu.
Bankaların elinde yüzlerce konut, fabrika, bina, arazinin yanı sıra kerpiç evden samanlığa, çay
bahçesinden dershaneye, pide ve kebap salonundan çırçır fabrikasına, cam seraya kadar onlarca
değişik gayrimenkul bulunuyor.
Satışa sunulan gayrimenkul sayısı bakımından ilk sırayı Türkiye Halk Bankası aldı. Halkbank'ın halen
50 arazi, 205 arsa, 42 fabrika, 311 iş yeri, 38 komple bina, 804 mesken, 959 tarla ve 82 proje olmak
üzere satışta 2 bin 491 gayrimenkulü bulunuyor. Bankanın satışa sunduğu sadece 42 fabrikanın
toplam muhammen bedeli ise 129,4 milyon lira.
Satışa sunulan gayrimenkul sayısında ikinci sırayı ise bin 424 satılık gayrimenkulü bulunan İş Bankası
alıyor. Bankanın satışa sunduğu gayrimenkullerin toplam muhammen bedeli 183,4 milyon lirayı
aşıyor.
Üçüncü sırada bulunan Vakıfbank bin 405 adet gayrimenkulü satışa çıkarmış durumda. Vakıfbank'ın
satıştaki gayrimenkullerinin içinde sadece İzmir'de bulunan fabrikanın değeri 48 milyon lira.
Satışta 741 gayrimenkulü bulunan Yapı ve Kredi Bankası'nın elinde Karaman'da 8 adet marka
patenti ile bir bisküvi fabrikası da bulunuyor. Banka, söz konusu fabrikayı 6 milyon 500 bin lira
muhammen bedelle satışa sundu.
Neler yok ki
Bankaların satışa sunduğu yüzlerce konut, bina, arazi, tarla ve onlarca fabrikanın yanı sıra satışa
çıkardığı gayrimenkullerin bazıları şöyle;
"Otel, dükkan, ahır, kerpiç ev, depo, zeytinlik, samanlık, elma bahçesi, incir bahçesi, kayısı bahçesi,
sebze bahçesi, çayır, fıstıklık, mağaza, sentetik çuval fabrikası, soğuk hava deposu, demir-çelik
fabrikası, dokuma fabrikası, un fabrikası, çeltik tarlası, disko, atölye, sulu tarla, kavaklık, bağ,
kesimhane, fındık kırma fabrikası, pide ve kebap salonu, çırçır ve sabun fabrikası, kayısı işleme ve
paketleme fabrikası, arıtma tesisi, zeytinyağı fabrikası, cam sera, mandıra, halı saha, kavaklık,
dershane, fırın, bisküvi fabrikası, fast-food dükkanı, deri fabrikası, çay bahçesi."
Kaynak:http://www.dunya.com/bankalar-gayrimenkul-zengini-oldu-190057h.htm
Vize Muafiyeti Anlaşmaları Dış Ticarete Yaradı
Vize muafiyeti anlaşmaları, imzalandığı ülkelerle gerçekleştirilen dış ticareti de artırıyor.
28 Nisan 2013
Dışişleri Bakanlığından edinilen bilgilere göre, son 10
yılda 21 ülke ile "Umuma Mahsus Pasaport Hamillerine
Vize Muafiyeti Sağlayan Anlaşma" imzalandı, 'Resmi
Pasaport Hamillerine Muafiyet Sağlama" kararı alan
ülkelerle bu sayı 30'u geçti.
Geçen yıl 7, 2010 ve 2011 yılında 3'er, 2009 yılında 5,
2008, 2006 ve 2004 yıllarında birer adet anlaşma imzalandı. 2009 yılında umuma mahsus pasaport
hamillerine yönelik vize muafiyeti imzalan ülkelerden Suriye haricinde Libya, Arnavutluk, Ürdün
Kosova ile ticaret hacmi artarken, bu ülkelere gerçekleştirilen ihracatta da artış kaydedildi.
Libya, Arnavutluk, Ürdün ve Kosova ile yapılan toplam dış ticaret hacmi 2009 yılında 3 milyar 194
milyon iken 2012 yılında 4 milyar 41 milyon dolara yükseldi. 4 ülkeye 2009 yılında yapılan ihracat
toplam 2 milyar 801 milyon 658 iken 2012 yılında yapılan ihracat 3 milyar 421 milyon 710 bin dolara
ulaştı. Suriye'ye yapılan ihracat ise 2009 yılında 1 milyar 421 milyon 637 bin iken 498 milyon 853 bin
dolara geriledi.
Kaynak:http://www.dunya.com/vize-muafiyeti-anlasmalari-dis-ticarete-yaradi-189953h.htm
IMF ile Bir Dönem Kapanıyor
Hazine'nin IMF'ye ödeyeceği son ana para geri ödemesinin tarihi 14 Mayıs olarak belirlendi.
26 Nisan 2013
Hazine'nin, IMF'ye ödeyeceği son ana para geri ödemesinin
tarihi 14 Mayıs olarak belirlendi.
14 Mayıs'ta Hazine, 19'uncu stand-by çerçevesinde IMF'ye son
olarak 281 milyon 54 bin 813 SDR (yaklaşık 422,1 milyon ABD
doları) ana para ödemesi yapacak. Böylece Türkiye, 52 yıldan
beri borçlu olduğu IMF ile bir dönemi kapatacak.
2002'de 16,2 milyar SDR borç stoku bulunuyordu
Türkiye'nin 2002 yılında IMF'ye 16 milyar 246 milyon SDR borç stoku bulunuyordu. Söz konusu borç
stoku, 2005 yılında 10 milyar 247 milyon SDR'ye, 2008 yılında 5 milyar 534 milyon SDR'ye, 2010
yılında 3 milyar 654 milyon SDR'ye, 2011 yılında da 1 milyar 874 milyon SDR'ye kadar geriledi.
Geçen yıl 19'uncu stand-by'dan kalan borç stoku 562 milyon 109 bin 622 bin SDR'ye inmişti.
Makale:
Biyoekonomi Olmadan Rekabet Zor!
Dünyada biyo-ekonominin boyutu büyük bir hızla genişliyor. AB'deki büyüklük 1.5 trilyon euro'yu
aştı. Türkiye'nin ise bu alanda ise henüz bir yol haritası bile yok.
04 Mayıs 2013
Türkiye'nin önümüzdeki dönemde sürdürülebilir
kalkınmayı gerçekleştirebilmesi ve rekabetçi bir
ekonomik yapıya sahip olabilmesi için gözardı
edemeyeceği bir alana artık çok daha fazla geç
kalmadan odaklanması gerekiyor. Gelişmiş ve
gelişmekte olan bir çok ülkenin "stratejik" nitelik atfettiği bu alan "biyoekonomi".
Biyoteknoloji, genetik, biyomedikal bilimler, biyokimya, biyomekanik, biyomalzeme, moleküler
biyoloji, biyofizik, farmakoloji ve biyoinformatik gibi ekonomik faaliyetlerin bütünü olarak tanımlanan
biyoekonominin Avrupa Birliği'nde ulaştığı büyüklük 1.5 trilyon euro. ABD'de tarımdan kaynaklı 76
milyar ve sanayiden kaynaklı 100 milyar dolarlık bir büyüklük mevcut. Kanada'da 87 milyar doları
aşıyor. Türkiye'de ise biyoekonominin büyüklüğünü gösterir bir veri henüz üretilebilmiş değil.
Biyoekoniminin dayandığı biyoteknoloji alanına son yıllarda büyük çaplı yatırımlar yapılıyor. ABD
küresel ölçekte biyoteknoloji sektörünün lideri olarak görülmekle birlikte, son yıllarda İrlanda, İsrail,
Singapur, Güney Kore, Çin, Hindistan gibi ülkelerde bu sektör hızlı bir büyüme gösteriyor. Büyüme
hızı, gelişmekte olan ülkelerde çok daha yüksek. Nitekim, 2000 yılından itibaren gelişmiş ülkelerin
biyoteknoloji pazarları yıllık yüzde 17 büyürken, Asya'daki gelişmekte olan ülkelerde bu oran yüzde
36'yı buluyor.15 Bu ülkelerde, biyoteknolojinin stratejik sektör olarak belirlendiği, biyoteknoloji
spesifik programları ve girişim sermayesi fonları gibi finansal sistemler tasarlandığı görülüyor. Aynı
zamanda biyoteknolojinin hızla geliştiği ülkelerde nitelikli işgücü yetiştirilmesine yönelik özel eğitim
programlarının yoğunlaştırıldığı, yasal düzenlemelerin kolaylaştırıcı şekilde yapılandırıldığı da dikkat
çekiyor.
"Ulusal Biyoteknoloji Komitesi kurulmalı"
Bu saptamalar, Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı'nın (TTGV) "Biyoteknoloji Sektörel İnovasyon
Sistemi-Kavramlar, Dünyadan Örnekler, Türkiye'de Durum ve Çıkarımlar" başlıklı raporda da dile
getirildi. Raporda, pek çok ülkede genelde biyoteknoloji sektörü, özelde de odak alt sektörleri kurma
çalışmalarının sürdüğü, gelişmekte olan ülkelerde biyoteknoloji sektörünün dönüşümünü
desteklemek için "sektörel bir inovasyon sistemi" tasarımı gerçekleştirilerek buna göre hareket
edilmeye çalışıldığı vurgulanıyor. Raporda, kapsamlı bir işbirliği ile sürdürülen programların temel
vizyonunun, bilimsel çalışmaların stratejik düzeyde ve küresel ölçekte ticarileşmesine dayandırıldığı
belirtiliyor.
Türkiye'nin de biyoteknoloji konusunu en geniş çerçevede ele alması gerektiği ifade edilen raporda,
"Küresel eğilimler ve mevcut potansiyeller ışığında somut analizlere dayalı biyoteknoloji alanındaki
odak alt sektörlerin değer zinciri yaklaşımı ile rekabet gücü elde edilebilecek şekilde seçimi ve
önceliklendirilmesi, Türkiye'nin büyüyen biyoekonomide kendine niş alanlar yaratabilmesi için kritik
bir gereklilik olarak değerlendirilmektedir" görüşü dile getiriliyor.
Raporda, "Teşviklerin, destek programlarının ve işbirliklerinin de belirlenen öncelikli alanlara pozitif
ayrımcılık yapacak ve yol haritalarını mümkün kılacak şekilde yeniden yapılandırılması yararlı
görülmektedir" deniliyor ve "Pek çok ülkede örneği ve yararları görülen, tüm tarafların temsil edildiği
Ulusal Biyoteknoloji Komitesi'nin kurulması" öneriliyor.
"Niş alanlar yaratılabilir"
Raporun, "Biyoekonomi" bölümünü, hazırlayan Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV)
Analisti Selin Arslanhan Memiş ile TEPAV Araştırmacısı Bilgi Aslankurt'un değerlendirmesinde de
Türkiye'nin yaşam bilimleri politikasını ve bu sektörlerdeki stratejisini oluşturması ve rekabet gücü
elde edebileceği odak alanlara yönelmesinin "kritik" bir önem taşıdığı vurgulanıyor.
TEPAV uzmanlarının çalışmasında, nüfus artışı, yaşlanma, kaynakların yetersizliği gibi faktörlerin
etkisiyle artan ihtiyaçlara cevap olarak kullanımı birçok alanda hızla yaygınlaşan biyoteknoloji
uygulamalarının, dünyada büyüyen bir biyoekonomi oluşturduğu da belirtilerek, bu büyümenin
farkında olan ve yol haritalarını buna göre şekillendiren ülkelerde, biyoteknolojinin ekonomiye
etkisinin hissedilebilir derecede arttığı vurgulanıyor. Türkiye'nin, biyolojik kaynaklar ve genetik
çeşitlilik açısından birçok ülkeden daha büyük bir zenginliğe sahip olduğuna işaret edilen çalışmada
şöyle deniliyor: "Türkiye aynı zamanda, kendi ihtiyaçları ve büyüyen pazarının yanı sıra, coğrafi
konumu itibariyle sağlık ve ilaç talebinin arttığı pazarlara yakınlık açısından kritik bir konumdadır.
Bunları kullanabilmek ve büyüyen biyoekonomide bir yer bulabilmek ise çeşitli politika ve
uygulamaları gerektirmektedir. Biyoteknoloji spesifik finansal mekanizmalar oluşturmak, yol haritaları
tasarlamak, yasal düzenlemeleri yapılandırmak, gerekli insan kaynağı alt yapısını geliştirmek ve fikri
mülkiyet haklarını düzenlemek bunlardan bazılarıdır. Türkiye'nin büyüyen biyoekonomide kendine niş
alanlar yaratabilmesi kritiktir."
21 yüzyıl "Yaşam Bilimleri" yüzyılı olacak
2050 itibariyle dünya nüfusunun 9.3 milyara ulaşması ve dünyada 65 yaş üzeri nüfusun payının yüzde
16'yı bulması bekleniyor. Kişilerin gelir artışı ile birlikte yaşam süresi ve kalitesini arttıran sağlık
hizmetlerine talebin artacağı gibi, bunu yanı sıra gıda, temiz su, temiz enerjiye gibi doğal kaynak
taleplerinde de artış olacağı öngörülüyor. Bu süreçte iklim değişikliğinin etkisiyle de dünyadaki
ekosistemlerin sürdürülebilirliğinin daha da oldukça zorlaşacağı ve gelinen bu noktada, sadece
sağlıkta değil, enerji, gıda gibi yaşamın tüm alanlarındaki etkisiyle 21. yüzyılın, "Yaşam Bilimleri"nin
yüzyılı olacağı beklentileri ağırlık taşıyor. İhtiyaçların çözümüne yönelik üretilen inovatif süreç, ürün
ve hizmetlerin ekonomileri doğrudan etkilediği, bilgi ve inovasyon temelli yeni ekonomilerin en
önemli bileşenlerinden birinin "Yaşam Bilimleri" olması bekleniyor.
Kaynak:http://www.dunya.com/biyoekonomi-olmadan-rekabet-zor-190601h.htm
Makale:
Vadeli Çekler Reeskont Uygulaması Kapsamında
Murat ÜRKMEZ kimdir?
1971 yılında Almus'da doğdu. 1990'da Tokat Endüstri Meslek Lisesi Elektronik
Bölümünü ve 1995'te Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi
Bölümünü bitirdi.
Bir süre Devlet Bütçe Uzman Yardımcılığı yaptıktan sonra açılan giriş sınavını
kazanarak 31.10.1997'de Hesap Uzman Yardımcılığı'na ve yeterlik sınavında da
başarı göstererek 03.03.2001' de Hesap Uzmanlığı'na atandı. 2006 yılında İstanbul Vergi Dairesi
Başkanlığı’nda; 2007 yılında Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı’nda Grup Müdürü olarak
görev yaptı. 12. 03. 2008'de Baş Hesap Uzmanı oldu. İngilizce bilmekte olup, 2008-2009 yılları
arasında A.B.D. University of Illinois’de Ekonomi dalında yüksek lisans yaptı. İyi derecede İngilizce
bilmekte olup YMM ve Sermaye Piyasası Bağımsız Denetçi Lisansına sahiptir.
Maliye Bakanlığı, vadeli çeklerin reeskonta tabi tutulamayacağına ilişkin görüşünü 64 sıra
numaraları VUK sirküleri ile değiştirdi. 30.04.2013 tarih ve 64 sıra No.lu Vergi Usul Kanunu
Sirküleri’nde; vadeli çeklerde reeskont uygulamasına ilişkin açıklamalara yer verilmiştir.
Reeskont nedir? Senede bağlı alacak ve borçların değerleme gününün değerine getirilmesi
işlemine reeskont deniliyor. Reeskont ayrıca, "Alacak ve borç senetlerini mukayyet (yazılıkayıtlı) değerlerinden, vadelerine ve faiz oranına göre değişen, bir meblağı düşmek suretiyle
net bugünkü değere (değerleme günü-bilanço günü) ulaşılması" şeklinde de tanımlanıyor.
Söz konusu sirküler ile birlikte vadeli çekler de artık senetler gibi reeskonta tabi tutulabilecek.
Alacakların vade tarihindeki değeri yerine bugüne indirgenmiş değeri üzerinden işlem görmesini
sağlayan reeskont işlemi artık vadeli çekler için de uygulanacak.
Buna bağlı olarak, 64 No.lı VUK Sirkülerinde aşağıda yer verilen değerlendirme kapsamında Maliye
İdaresi’nin VUK uygulaması açısından vadeli çeklerde reeskont yapılabileceği dair görüşüne yer
verilmiştir.
“213 sayılı Kanunun 3’üncü maddesinin (B) fıkrasında, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu
olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas alınacağı hükmüne yer verilmiştir. Bu hükme göre
vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemlerin gerçek mahiyeti esas alınmakta,
diğer bir ifade ile vergi uygulamalarında olayın görünen yönü değil gerçek biçimi esas alınarak buna
göre işlem yapılmaktadır.
Bu itibarla, 5941 sayılı Kanunun geçici hükümlerine göre çekin üzerinde yazılı düzenleme tarihinden
evvel ödenmek için bankaya ibrazının 31.12.2017 tarihine kadar geçersiz olması; ayrıca ana
maddelere göre çekle ilgili hukuki takip yapılabilmesinin ve karşılıksız çıkan çekle ilgili müeyyide tatbik
edilmesinin çekin üzerinde yazılı düzenleme tarihine göre kanuni ibraz süresi içerisinde ibraz
edilmesine bağlı olması ve son olarak karşılıksız çıkan çekin bedelinin ödenmek istenmesi hâlinde
kanuni faizin, üzerinde yazılı düzenleme tarihine göre kanunî ibraz tarihinden itibaren işlemesi
dikkate alındığında, gerçek mahiyeti itibariyle çeklerin vergi uygulamaları bakımından vadeli olma
hususiyetini kazandığını söylemek mümkün olacaktır.
Buna göre, 213 sayılı Kanun uyarınca vadesi gelmemiş olan alacak ve borç senetlerinin reeskonta tâbi
tutulması gerekecektir. Ancak, bir ödeme aracı olarak kullanılmakla beraber yukarıda yer verilen yasal
düzenlemeler çerçevesinde vergi uygulamaları bakımından çekin vadeli olabileceği ve değerleme
gününde vadesi gelmemiş senede bağlı alacak ve borçlar için uygulanması öngörülen 213 sayılı
Kanunda yer alan reeskont uygulamasından yararlanılmasının mümkün olduğu ortaya çıkmaktadır.
Uygulamada birliğin sağlanması amacıyla yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda ileri düzenleme
tarihli çeklerin değerleme gününde vadesi gelmemiş senede bağlı alacak ve borçlar için uygulanması
öngörülen reeskont uygulamasından yararlanması mümkün bulunmaktadır”
Çekte reeskont sorunu, 31 Aralık 2017 tarihine kadar çeklerin üzerindeki vadelerin geçerli
olacağına yönelik düzenlemenin kabul edilmesiyle birlikte başladı. Bu tarihten itibaren
çeklerin üzerindeki vadelerden önce bankaya ibraz edilememesine ilişkin başlayan uygulama,
aynı zamanda çekleri de senet gibi vadeli bir ödeme aracı sınıfına girmesine yol açtı. Ancak
bu düzenlemeye rağmen Maliye Bakanlığı, vadeli bir ödeme aracı olarak kabul edilen çekin,
reeskont işlemine tabi tutulmasına yönelik talepleri geri çevirdi.
İş dünyasının çeklerin de senetlerde olduğu gibi reeskonta tabi tutulması gerektiği yönündeki
taleplerinin dikkate alınmasıyla, Maliye Bakanlığı bir sirküler yayınlayarak görüş değiştirdi.
Buna göre, sirkülerde çekin vadeli ödeme aracı olarak kullanılmasını düzenleyen mevzuatlar
alt alta sıralandı. Sirkülerin son bölümünde, "İleri düzenleme tarihli çeklerin değerleme
gününde vadesi gelmemiş senede bağlı alacak ve borçlar için uygulanması öngörülen
reeskont uygulamasından yararlanması mümkün bulunmaktadır" görüşüne yer verildi.
Bir Hikaye:
Kendinize Engel Olmayın
Bannister
1950"li yıllarda kamuoyunda; doktorların araştırmalarına dayanarak "bir mil dört dakikanın altında
koşulamaz, bu insan fizyolojisi açısından mümkün değildir" yargısı vardı. Bu görüşler atletizmle
uğraşan atletleri ve atletizm otoritelerini etkilemiştir. Atletizm otoriteleri ve atletler bu görüşün etkisinde
kalarak bir mili dört dakikanın altında koşmayı hiç düşünmediler. Yarışmalarda bütün atletler artık
rekor kırmak için değil sadece birinci olmak için koşuyorlardı.
Roger 1954 yılında yapılacak olan yarışa bir yıl kala bir mili dört dakikanın altında koşmak için
hazırlanmaya başladı. Bu hedefine ulaşmak için tam bir yılı vardı. Bir yıl boyunca bütün fiziki
çalışmalarını yaptı; ama Roger biliyordu ki bu yarışmada hedefe ulaşmak için sadece fiziksel
antrenmanlar yeterli değildi. O her gün zihinsel antrenmanlar da yapmayı ihmal etmedi. Zihninde artık
tek bir düşünce vardı: Hedefe ulaşmak. Hedef ise bir mili dört dakikanın altında koşmaktı. Bunun için
bütün yolları deneyecekti. O, bu yarışa hazırlanmaya "Bir mili dört dakikanın altında koşacağım" diye
başladı. Kendisine olan güveni tamdı. Zihninde hep bir yıl sonraki yarışı ve onun sonunda kıracağı
rekoru düşünüyordu. Yarış başladığında tüm yarışçılar birinci gelmeyi düşünürken Roger rekora
koşuyordu. Onun tek hedefi vardı, bir mili dört dakikanın altında koşmak.
Onu gerçekleştireceğinden şüphesi yoktu. Yarış Roger"in birinciliğiyle bitti. Onun için birinci gelmek
önemli değildi. Skor borda yöneldi. Orada yazan rakam 3,59" du.
Roger başarmıştı. Bir yıl boyunca çaba sarf ettiği hedefine ulaşmıştı. Roger zaferi bedensel gücü ile
değil, zihinsel gücü ile kazandı.
Roger"den sonra gelen birçok sporcu da zihnin gücünü keşfederek inanılması mümkün olmayan
rekorlara imza attılar. Bir yıl içerisinde aynı rekoru 300 atlet kırmayı başardı. Artık sporcular
inanılmazları gerçekleştirmenin formülünü %20 bedensel güç % 80 zihinsel güç olarak özetliyorlardı.

Benzer belgeler