Organik Tarım Ders Notları

Transkript

Organik Tarım Ders Notları
ORGANÝK TARIM
GELÝÞÝMÝ ve ÝLKELERÝ
Ziraat Y. Müh. Aþkýn Sürmeli
Bu broþür MATRA-KAP programý çerçevesinde Hollanda Elçiliði
tarafýndan desteklenen “MADENCÝLÝK FAALÝYETLERÝNÝN
ÇEVREYE VE ÇEVREDE YAÞAYAN TOPLUMA OLUMSUZ
ETKÝLERÝNÝN ÖNLENMESÝ, GÝDERÝLMESÝ ÝÇÝN PÝLOT
ÇALIÞMA” kapsamýnda yayýnlanmýþtýr.
KIRSAL KALKINMA PROGAMI EÐÝTÝM DÝZÝSÝ No.1
KAPAK FOTOGRAFI: Özcan YURDALAN
(Gökçesu Direniþi, 2002)
DÝZGÝ ve TASARIM: DEV.MADEN-SEN Yayýn Kurulu
YAYIN TARÝHÝ: Haziran 2003
ISBN: 975-92283-0-0
DEV.MADEN-SEN
Necatibey Cad. Sezenler Sok. No:2/9 Yeniþehir/ANKARA
Tlf: 229 77 06
Faks: 229 47 92
e-posta: [email protected]
internet adresi: www.devmadensen.org
Ýçindekiler
SUNUÞ ................................................................................ 5
BÖLÜM I Dünya Tarýmýnýn Tarihçesi .................................... 7
1.1 Avcýlýk, Toplayýcýlýk dönemi ........................................................... 7
1.2 Hayvanlarýn Evcilleþtirilmesi ve Bitki Yetiþtiriciliðinin Baþlamasý ........ 8
1.3 Tarýmsal Üretimde Girdi Kullanýmý ve Yetiþtirme Tekniklerindeki
Geliþmeler ............................................................................... 10
1.4 Tarým ve Çevre Kirliliði .............................................................. 10
1.5 Tarýmsal Ürünlerdeki Yetiþtiricilikten Kaynaklanan Riskler .............. 15
1.5.1 Gübre .............................................................................. 15
1.5.2 Pestisit ............................................................................. 16
1.5.3 Sulama Suyu .................................................................... 19
1.5.4 Yetiþtirme Teknikleri .......................................................... 19
BÖLÜM II Organik Tarým ................................................... 22
2.1 Organik Tarýmýn Tarihçesi ve Geliþimi ..........................................
2.1.1 Dünyada Organik Tarým Hareketinin Baþlamasý,
Doðuþu ve Geliþmesi .........................................................
2.1.2 Dünyada Ýzlenen Politikalar ................................................
2.1.3 Türkiye’de Ýzlenen Politikalar ..............................................
2.1.4 Organik Tarým Organizasyonlarý, Prensipleri ve Çalýþmalarý .....
2.1.5 Dünyada Sürdürülebilir Tarým Hareketinin Baþlamasý,
Doðuþu ve Geliþmesi .........................................................
2.1.6 Sürdürülebilir Tarým Organizasyonlarý,
Prensipleri ve Çalýþmalarý. ..................................................
2.2 Organik Tarým ..........................................................................
2.2.1 Organik Tarýmýn Temel Ýlkeleri .............................................
2.2.2 Organik Tarýmda Temel Yöntemler .......................................
2.2.2.1 Tohumluk Seçimi ...................................................
2.2.2.2 Bitki Besleme ve Toprak Islah Maddeleri ...................
2.2.2.3 Tarýmsal Savaþým Maddeleri ....................................
2.3 Sürdürülebilir Tarým ..................................................................
2.3.1 Toprak Ýþleme Prensipleri, Aletleri ve Topraðýn Ýþlenmesi ........
2.3.2 Tarýmsal Sulama Prensipleri, Teçhizatý ve Sulama ..................
2.3.3 Ekim ve Dikim Prensipleri ve Uygulamalarý ...........................
2.3.4 Ekim Nöbeti, Önemi ve Uygulamalarý ...................................
2.3.5 Bitki Besleme Maddeleri .....................................................
2.3.5.1 Azot Kaynaklarý ve Uygulamasý ................................
2.3.5.2 Fosfor Kaynaklarý ve Uygulamasý .............................
2.3.5.3 Potas Kaynaklarý ve Uygulamasý ..............................
22
22
22
23
23
24
25
26
26
26
26
27
30
33
33
36
39
42
43
43
45
46
4
Dev.Maden-Sen
5
SUNUÞ
Sendikamýz, 70'li yýllardan bu yana, sendika kadrolarýnýn yanýnda
üyemiz olsun ya da olmasýn maden iþçilerinin ve maden iþletmeleri
ile yakýn iliþkide olan, çoðunlukla köylü insanlarýmýzýn; örgütlenme,
çalýþma yaþamý, ilgili mevzuat ve hukuki durum, madencilik sektörü,
kalkýnma ve çevre gibi konularda eðitimi, bilgilenmesi ve duyarlýlýk
kazanmasý için çaba harcýyor.
Madencilik havzalarýnda, madencilik faaliyetleri sonucunda ortaya
çýkan sorunlarýn araþtýrýlmasý ve giderilmesi için örnek programlar
geliþtirilmesi ve uygulanmasý da temel çalýþma konularýmýzdan birisi.
Kütahya'nýn Tavþanlý Ýlçesi sýnýrlarý içinde yer alan Tunçbilek kömür
havzasýnda yürütmekte olduðumuz çalýþma da; bu iki çalýþma
biçiminin birbirini izlediði, 1999 yýlý ve sonrasýnda yörede yapýlan
eðitim ve araþtýrma çalýþmalarýnýn ve geliþen iliþkilerimizin ortaya
koyduðu sonuçlar üzerinde; giderek derinleþen, kapsamý ve
uygulama alaný geniþleyen deneysel bir toplumsal, ekonomik ve
çevre rehabilitasyonu programý olarak sürüyor.
Bu program, kendi özgül niteliklerinin gerektirdiði biçimde ve katýlan
tüm taraflarýn yardýmlaþma, dayanýþma ve güç birliði anlayýþlarý
sayesinde; TTB (Türk Tabipleri Birliði), ÇMO (TMMOB Çevre
Mühendisleri Odasý), JMO (TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odasý), UYD
(Ulaþýlabilir Yaþam Derneði), STKKD (Sürdürülebilir Tarým ve Kýrsal
Kalkýnma Derneði) ile ortaklaþa yürütülüyor.
Temel düsturumuz; madenciliðin toplumsal kalkýnma ve ülke
ekonomisinin geliþimine katkýda bulunacak biçimde yapýlmasýdýr.
Ancak bu faaliyetlere karþý tepkilerin artmasýna neden olacak
biçimde; kamusal denetimin dýþýnda kalarak çevreye ve çevrede
yaþayan topluma geri döndürülmesi olanaksýz zararlar veren, gelecek
nesillerin, çocuklarýmýzýn refahýný tehlikeye atar biçimde sürdürülen
bir madencilik faaliyetinin de karþýsýndayýz. Çünkü, madencilik
sektörünün sürdürülebilir geliþiminin insan ve çevre faktörleri gözardý
edilerek gerçekleþtirilmesi olanaklý deðil.
Tavþanlý'da uygulamakta olduðumuz deneysel program; rehabilitasyon çalýþmalarýnýn, çoðu durumda, sanýlandan çok daha küçük
maliyetlerle baþarýlabileceðinin ipuçlarýný þimdiden veriyor.
Organik Tarým
6
Elinizdeki broþür, sözü edilen çalýþmanýn bir parçasý olarak; istimlak
edilmiþ alanlarýn ve yöredeki iþsiz insanlarýmýzýn üretime yeniden
kazandýrýlmasý amacýyla yürütülmekte olan tarýmsal üretim
çalýþmasýnda katýlýmcý köylülerimizin eðitiminde kullanýlmak üzere
UYD ve STKKD uzmanlarýnca hazýrlandý.
Organik tarým alanýnda ilklerden biri olarak eksikler ve hatalar
içerebilecek olan bu dokümanýn, ancak siz okuyan ve deðerlendirenlerin katký ve uyarýlarý ile geliþtirilebileceðine inanýyoruz.
Programa destek sunan tüm kuruluþlarýn yöneticileri ve çalýþmalara
fiilen katýlanlarla birlikte özellikle bu broþürün hazýrlanmasýnda büyük
emeði geçen M. Aþkýn Sürmeli ve Yekbun Uzun dostlarýmýza, tüm
çalýþma grubu adýna, teþekkür ediyoruz.
Yararlý olacaðýna olan inancýmýz ve saygýlarýmýzla,
Yönetim Kurulu
Dev.Maden-Sen
7
BÖLÜM I
Dünya Tarýmýnýn Tarihçesi
Yeryüzünde yaþama baþlayan ilk insan beslenme ve gýda tüketme
iþlemlerine de baþlamýþtýr. Yaþayan her canlý gibi insan da canlý
organlarýnýn hayati fonksiyonlarýný devam ettirebilmek için, enerjiye
ve bu enerjiyi saðlayabilmek için beslenmeye ihtiyaç duymuþtur.
Günümüz insanýnýn günlük kalori ihtiyacý 2000-3500 kilokalori
civarýndadýr. Bu kalori ihtiyacý miktarý þüphesiz ilk insanlarýn sahip
olduklarý bilim, teknoloji ve yaþam koþullarý dikkate alýndýðýnda daha
fazla olacaktýr. Ýlk insanlar bu kalori taleplerini günümüzde otçul ve
etçil hayvanlarýn karþýladýðý gibi karþýlamak zorunda kalmýþlardýr.
Ancak sindirim sistemleri doðrudan selüloz sindirimi yapamadýðý için,
ot yerine yabani meyve ve sebzeler, yumru kökler vb. tüketirlerken
çevrelerindeki bitkilerin hangilerinden hoþlandýklarýný ve zarar
görmediklerini öðrenmeye baþladýlar ve týpký, günümüz hayvanlarý
gibi, bitkileri seçerek yediler. Bu dönemin adýna avcýlýk ve toplayýcýlýk
dönemi diyebiliriz.
1.1 AVCILIK, TOPLAYICILIK DÖNEMÝ
Çevrelerindeki yabani hayvanlarý izleyebilme ve taklit edebilme
yeteneðine sahip olan ilk insanlar, bu hayvanlarý taklit ederek
yenilebilecek bitkileri tanýdýlar ve bu bitkiler içinden kendi ihtiyaçlarýna
göre seçimler yaparak otçul beslenme ile etçil hayvanlarý taklit ederek
küçük hayvanlarý yakalayýp öldürüp yemeði yani etçil beslenmeyi
öðrendiler. Her yeni nesil bu konuda genetik olarak daha ileri bir
teknik geliþtirerek, bitkilerin mevsimlere göre olgunlaþma süreçlerini,
hayvanlarýn geliþimine göre avlama dönemlerini belirlediler. Nüfusun
az doðal gýda kaynaklarýnýn çok olmasý bu sürecin binlerce yýl
sürmesini saðladý. Bu süreç içinde insanlar sürekli göç ederek gýda
kaynaklarýnýn bulunduðu alanlarda gezdiler. Ancak gýda kaynaklarýna
ulaþýmda zorlanmaya ve özellikle mevsimsel geliþimi takip edememe
noktasýna geldiklerinde, gýda kaynaklarýnýn peþinde koþmaktansa
bu kaynaklarý kendi bulunduklarý yörelerde yetiþtirmek gibi bir fikri
kazandýklarýnda, av hayvanlarýný doðal korunaklar içine sürmeye ve
burada hapsederek, ihtiyaçlarýný gidermeye baþladýlar. Ancak kýsa
bir süre sonunda hapsedilen hayvanlarýn susuzluk ve açlýktan ölmesi
Organik Tarým
8
üzerine, bu hayvanlarýn da beslenme ihtiyaçlarý olduðunu anladýlar
ve hayvanlarýn beslenebilmesi için, otun ve suyun hayvanlarýn
hapsedildiði yerlere taþýnmasýna baþladýlar. Bu oldukça zor ve
meþakkatli bir uðraþtý ve her mevsimde de istenilen otun
bulunamamasý riski vardý. Bunun üzerine otu çevrelerinde
yetiþtirmenin yollarýný aradýlar. Doða bu konuda da onlara yardým
etti, kargalarýn yemedikleri tohumlarý topraða gömdüklerini ve
buradan bir süre sonra bitki çýktýðýný gördüler ve bunu taklit etmeye
baþladýlar. Ýþte bu sürecin sonunda hayvanlarýn evcil-leþtirilmesi ve
bitki yetiþtiriciliði baþladý. Milattan önce yaklaþýk 12000 yýllarýnda
baþlayan bu süreç, milattan önce 7000 yýllarýnda köy, kerpiç yapý ve
hayvanlarýn evcilleþmesine kadar sürmüþtür. Tabi bu geliþme
dünyanýn her yerinde ayný zamanda olmamýþtýr.
1.2 HAYVANLARIN EVCÝLLEÞTÝRÝLMESÝ VE BÝTKÝ
YETÝÞTÝRÝCÝLÝÐÝNÝN BAÞLAMASI
Yabani hayvanlarýn, doðal ortamlarda hapsedilmesi ve bunlarýn
gýdalarýnýn insanlar tarafýndan verilmesi ile hayvanlarla insanlar
arasýnda av ve avcý iliþkisini aþan bir yakýnlýk baþlamýþtýr. Kaçabilecek
yeri olmayan hayvanlar insan kokusuna ve insan davranýþlarýna
alýþmýþ, insanlar da bu hayvanlarý sürekli gözleyerek hayvan
davranýþlarý konusunda bilgi ve tecrübe sahibi olmuþlardýr. Günümüz
evcil hayvancýlýðý bu süreç içinde baþlamýþ, hayvanlarýn beslenme,
üreme bakým ve hastalýklarý konularýnda ilk veriler bu dönemden
itibaren geliþmiþtir.
Baþlangýçta çevrilen hayvanlarýn beslenmesi için yapýlmaya
baþlanýlan bitki üretimi, geniþletilerek insanlarý tükettikleri bitkilerin
üretimini de kapsamýþtýr. Arkeolojik kazýlarda sürekli olarak özel
kaplar içinde saklanmýþ yabani buðday, arpa, yulaf tohumlarýnýn
bulunmasýnýn temelinde de bu gerçek vardýr. Yem bitkileri üretimi ile
baþlayan bitkisel üretim süreci zaman içinde kazanýlan bilgi ve
deneyim sayesinde geliþmiþ, tek yýllýk bitkilerin yaný sýra çok yýllýk
bitki yetiþtiriciliðine geçilmiþtir. Özellikle asma yetiþtiriciliði, asmanýn
verim yüksekliði, çeþitliliði, üzümün taze, kurutulmuþ, üzüm suyu
þýrasý, pekmez ve sonunda fermente edilmiþ üzüm suyundan yapýlan
þarap olarak tüketilmesi bu konudaki geliþmelere öncülük etmiþtir.
Günümüzde Anadolu’da yapýlan her eski yerleþim yeri kazýsýnda
Dev.Maden-Sen
9
karþýlaþýlan ana tema þarap küpleri, testileri, kupalarý ve þarap
imalatýnda kullanýlan malzemelerdir. Üzüm salkýmý bereketin, þarap
kutsallýðýn sembolü olarak kullanýlmýþtýr.
Arkeolojik buluntulara baktýðýmýzda Milattan Önce 12000’li yýllarda
(EPÝPALEOLÝTÝK dönemin baþlarý) Avcýlýk ve Toplayýcýlýðýn hakim
olduðunu, PROTO-NEOLÝTÝK dönemde evcil köpek, çiftçilik, kerpiç
yapý malzemesi kullanýmýnýn görüldüðünü ve dokumacýlýðýn baþladýðý
ilk yerleþim olan köylerin de bu dönemlerde kurulduðunu
görmekteyiz.
Milattan önce 7000 (NEOLÝTÝK) döneminde ilk toprak iþleme aleti
olan sabanýn kullanýldýðýný, ilk sulamalarýn baþladýðýný, Milattan önce
4000 ile 3000 yýllarý arasýnda yük hayvaný olarak eþeklerin
kullanýldýðýný, taþýmacýlýkta önce kýzak ve sonra da tekerleðin
keþfedilerek kullanýldýðýný görüyoruz. Milattan önce 3000- 2500
(ERKEN BRONZ ÇAÐI) yýllarýnda önce develerin ve sonra da atlarýn
taþýmada kullanýldýðýný ve bu yýllarda yaþanan tufanla birlikte tarýmsal
sulama kanalý inþaatýnýn geliþtiðini görmekteyiz. Milattan Önce 20001000 yýllarýnda (ORTA VE GEÇ BRONZ ÇAÐI) atýn araba çekiminde
kullanýlmaya baþlanýldýðý ve tavuðun evcil-leþtirildiðini, besinlerin
soðuk muhafazasýnýn yapýldýðýný görebiliriz.
Milattan önce 300 yýlýna geldiðimizde, buðdaygillerle birlikte sulu
tarým gerektiren pamuk üretiminin de baþladýðý, atýn yük ve taþýmacýlýk
dýþýnda, su iletiminde ve toprak iþlemede kullanýldýðýný görürüz. Bu
dönemlere ait arkeolojik buluntulardan insanlarýn yedikleri etlerin
10’da 9’unun evcilleþtirilmiþ sýðýrlardan geldiði, köpeðin tam olarak
evcilleþtirildiði, yabani hayvanlarýn derilerinin iþlendiði, einkorn kýzýl
buðday, emmer buðdayý, çýplak altý sýralý arpa ve altý sýra kromozomlu
ekmeklik buðday yetiþtirildiði, milattan önce 6100 yýllarýnda yaðýþý
yetersiz olan tarým topraklarýnda bitkisel üretim için uzun sulama
kanallarýnýn yapýldýðý anlaþýlýyor. Bu dönemde buðday ve arpaya ek
olarak mercimek, burçak, nohut ve keten yetiþtirilmeye baþlanmýþtýr.
Baðcýlýðýn geliþmesi, farklý bað çubuklarýndan kültür baðcýlýðýna
geçilmesi ve meyve aðacý ekimi de bu dönemlerde geliþmiþtir.
Tarýmýn geliþmesi ilk kentleþme olgusunu yaratmýþ ve küçük tarým
pazarlarý baþlangýçta belirli günlerde belirli yerlerde kurulmaya
baþlamýþtýr. Yýlýn belli günlerinde ürün fazlalarýný pazara getiren
Organik Tarým
10
çiftçilerin bu ürünlerini kendilerinin sahip olmadýðý tarým ürünleri ile
deðiþtirerek takas yöntemi ile ticarete baþladýklarýný görüyoruz.
Geliþen üretim, günü geldiðinde pazara sunulan malýn tamamýnýn
pazarda tüketilmemesine yol açýnca, bu pazar yerlerinde kalan
ürünleri emanete alan ilk tüccarlar oluþmaya baþladý. Baþlangýçta
kalan malý depolayarak bir sonraki pazarda sahibine geri veren bu
tüccar sýnýfý, bu hizmeti karþýlýðý edindiði mallarla depoculuða ve
nihayet günümüz ticaretine geçiþe baþlamýþtý. Mal takasý, deðiþ tokuþ
büyük miktarlarda malýn alým satýmýný zorlayýnca da ilk para kavramýný
bu tüccarlar geliþtirdiler ve para ticaretin vazgeçilmez deðiþim aracý
oldu.
Çiftçilerin pazara sunduklarý ürün miktar ve kalite olarak sürekli artýþ
göstermeye baþlayýnca, çeþit geliþtirme, aþýlama ve bakým önem
kazandý. Bu dönemden sonra tarýmda yetiþtirme tekniklerinin
geliþtiðini, bunun için basit aletlerin kullanýldýðýný ve ilk defa hayvan
gübresinin tarýmsal amaçlý kullanýmýna geçildiðini görmekteyiz.
Göçebe hayvancýlýk, kuru tarým ürünleri, iþlenmiþ (kurutulmuþ) et,
süt, yoðurt ve un üretimi ticari bir ürün haline ancak milattan önce
300 yýllarda geçebilmiþtir. Halbuki þarap ve zeytin yaðý ticareti
Akdeniz kýyýlarýnda 2000 yýl önce baþlamýþtý. Tarýmdaki bu geliþmeler
kent yaþamýna geçiþi hýzlandýrmýþ ve kent yaþamý ile birlikte sanat,
bilim ve ticaret te geliþmeye baþlamýþtýr.
1.3 TARIMSAL ÜRETÝMDE GÝRDÝ KULLANIMI VE YETÝÞTÝRME
TEKNÝKLERÝNDEKÝ GELÝÞMELER
Tarýmsal üretimde ilk girdilerin doðadan (tohum, fide, fidan)
toplanýlmasý ile baþlamýþ, suyun kullanýmý ile devam etmiþ ve en
sonunda hayvan gübresi kullanýmýnýn geliþmesi ile duraklamaya
baþlamýþtýr. Bu duraklama baðcýlýkta kükürt, bakýr sülfat ve kirecin
kullanýlmasýnýn keþfi ile milattan önce 800 lü yýllarda, ciddi bir sýçrama
yapmýþ, bu maddelerle birlikte toprak veriminin artýrýlmasý düþüncesi
geliþmeye baþlamýþtýr. Önce doðadaki verimli topraklar taþýnarak,
toprak verimliliðinin artýrýlmasý ve arkasýndan verimli topraðýn
akmamasý için meyilli alanlarda teraslama, kuru taþ duvarla çevirme
iþlemleri geliþmiþtir. Bu dönemlerde aðaç diplerinin havalandýrýlmasý,
çapalama ve yabancý ot mücadelesinin yapýldýðýný arkeolojik
kazýlarda elde edilen tarýmsal el aletlerinden anlamaktayýz.
Dev.Maden-Sen
11
1.4 TARIM VE ÇEVRE KÝRLÝLÝÐÝ
Toprak iþleyerek baþlayan tarýmla birlikte çevre tahribatý da
baþlamýþtýr. Baþlangýçta sadece tarým alanlarýný kapsayan ve bu
alanlarda kültür bitkilerinin yetiþtirilmesini saðlayan tarým sadece bu
alanda yetiþen yaban bitkilerinin azalmasýna neden olmuþtur.
Tarýmda at gücünün kullanýlmaya baþlamasý, tarým alanlarýnýn süratle
artmasýna neden olmuþ ve tarýmsal üretim birden bire 4 kat artmýþtýr.
Ancak artan dünya nüfusu ve gýda maddelerine olan talep bu süreci
hýzlandýrmýþ ve geniþ otlak ve mera alanlarýnýn sürülerek tarýma
açýlmasýna neden olmuþtur. Geniþ otlak ve meralarýn sürülerek tek
yönlü ürün ekimleri ve bu kültür ürünlerinin tarlada korunmasý, bu
otlaklarda yaþayan otoburlarýn yaþam þanslarýný azaltmýþtýr. Otlak
ve meralarda yaþayan otoburlar daha yüksek alanlara kaçmýþ ve bu
hayvanlarýn avcýlarý da yüksek alanlara yönelmiþtirler. Deniz, göl ve
dere kenarlarý ilk tarým alanlarý olarak bu alanlarda yaþayan canlýlarý
yukarý bölgelere kovmuþ, geliþen tarým teknikleri ile tarým alanlarý
yükseldikçe, canlýlar daha yüksek alanlarda yaþamak zorunda
kalmýþlardýr.
Bir taraftan bu geliþmeler olurken diðer taraftan, madencilik ve maden
iþleme sanatý geliþmiþ, baþlangýçta sert aðaç sabanlar kullanan
çiftçiler, giderek demir sabanlar kullanmýþlardýr. Atlarýn çeki hayvaný
olarak kullanýmýyla güç artmýþ ve topraðý yýrtarak iþleyen sabanlarýn
yerini topraðý devirerek iþleyen pulluklar almýþtýr.
Pulluðun tarým topraklarýnda kullanýmýna baþlanýlmasý ile çevre
felaketi boyut deðiþtirmiþtir. Sadece toprak yüzeyindeki canlýlarý hedef
alan toprak iþleme artýk toprak altý canlýlarda hedef almýþtýr. Bu yeni
toprak iþleme aleti, tarýma yeni açýlan topraklarýn artýþýný saðlarken,
tarým topraklarýnýn süratle verimsizleþmelerine de neden olmuþtur.
Bu verimsizliðin giderilmesi için 1700 lü yýllarda baþlayan ve 1800
lü yýllarda geliþen kimya sanayinin ürettiði kimyasal gübre kullanýmý
dünyada süratle artmýþtýr. Buhar gücünün icadý ve yürüyen
makinelerde kullanýmý, tarým alanlarýnýn daha güçlü, topraðý daha
fazla parçalayan ve alt üst eden toprak iþleme tekniklerini geliþtirmiþ,
topraðýn doðal verimliliði süratle düþmüþ ve kimyasal gübre kullanýmý
süratle artmýþtýr. Zaman zaman ve yer yer sürekli kullanýlan kimyasal
gübreler, fiziki ve biyolojik dengesi bozulan topraklarýn kimyasal
Organik Tarým
12
dengelerinin de bozulmasýna neden olmuþtur. Biyolojik dengesi
bozulan tarým topraklarýnýn üzerinde yetiþtirilen bitkilerin de biyolojik
dengeleri bozulmuþ, hastalýk ve zararlýlara karþý mukavemetleri
azalmýþtýr.
Bu geliþme üzerine, kimya sanayii hastalýk ve zararlýlar için kimyasal
preparatlar geliþtirmeye baþlamýþtýr. Baþlangýçta bu kimyasallarýn
kullanýmý ile tekrar bitkisel ürün verimleri artýrýlmýþ ve tarým süratle
bu kimyasallarý kullanmak zorunda olan bir sektör haline gelmiþtir.
Bir taraftan bu kimyasallarý kullanarak kitlesel üretim yapabilen
geliþmiþ ülkelerle, diðer taraftan imkansýzlýklarý nedeniyle geleneksel
tarým yapan ülkeler arasýnda ciddi boyutta tarým ürünleri üretim
miktarý ve verim farklýlýklarý ortaya çýkmýþtýr. Düþük maliyet ve kitle
üretimi ile dünya pazarlarýna giren kimyasal girdilerle üretilmiþ
ürünlerle rekabet edemeyen üreticiler de kimyasal girdi kullanmaya
baþlamýþlardýr.
Bundan daha önemli bir deðiþiklik, sýrasý ile 1830,1833 ve 1836
yýllarýnda Ýspanya, Amerika ve Ýngiltere’de köleliðin yasaklanmasý
ile ilgili yasalarýn çýkartýlmasý olmuþtur. Araplar, Ýspanyollar ve
Hollandalýlarýn ve daha sonra Ýngilizlerin ellerinde tuttuklarý, köle
ticareti yerine sömürge ülkelerdeki tarýmsal üretim kaynaklarýnýn
sözleþmeli çiftçilik, iþ karþýlýðý barýnma ve beslenme ihtiyacýnýn
karþýlanmasý, yerli halkýn zorunlu olarak beyazlarýn iþletmelerinde
çalýþtýrýlmasý gibi yasal düzenlemelerle, ucuz iþ gücü ve ucuz
kaynaklarýn kullaným haklarý beyazlarýn kullanýmýna sunulmuþtur.
Kaliteli besin talebi ve alým gücü yüksek ülke þirketleri, bu eski
sömürge ülkelerde büyük ölçekli monokültür tarým çiftlikleri kurarak,
ürün bazýnda üretim ve ürün pazarlarýný kendi kontrolleri altýna
almýþlardýr.
Kahve, þekerkamýþý, kauçuk, tütün gibi sanayii iþlemleri isteyen tüm
ürünlerden sonra, buðday, pirinç gibi temel gýda maddelerinin üretim
ve pazarlamasý da bu dev þirketlerin monopollerine dahil edilmiþtir.
Tarýmsal üretim alanlarýndaki bu baský, geleneksel üretim kültürlerini
yok ederek, bu gün üçüncü dünya ülkeleri olarak tanýmladýðýmýz,
eski sömürge ülkelerin, kendi beslenmeleri için de bu dev þirketlerin
ürettiði ürünlere baðýmlý olmalarýna yol açmýþtýr. Kýsýtlý da olsa doðayý
koruyarak yapýlan geleneksel tarýmýn yerine doðayý sömürerek üretim
baþlatýlmýþtýr.
Dev.Maden-Sen
13
Dünya tarýmýnýn nasýl bir gerileme içinde olduðunun en güzel
açýklamasý, birim alana üretim için verilen enerji miktarý ile birim
alandan hasat edilen enerji miktarýnýn geliþiminin izlenmesidir.
Tablo 1’de; 1700 yýlýndan 1980 yýlýna kadar mýsýr üretiminde her bir
hektar için harcanan kazanýlan enerjinin (kcal cinsinden) deðiþimi
verilmiþtir.
Tablonun dikkatlice incelenmesinden anlaþýlacaðý gibi 1700’lü yýllarda
birim alana verilen 718 kcal girdi karþýlýðýnda 7520 kcal çýktý
alýnmaktadýr. 1980 yýlýnda 10 084 kcal girdiye karþýlýk 26 000 kcal
çýktý alýnabilmektedir. Yani birim alan verimliliði artmýþ gibi görülürken,
birim alan için kullanýlan enerji ve bu alandan elde edilen enerji
Organik Tarým
14
oranýnda 4.2 kat negatif geliþme olmuþtur. Tarýmda ilerleme deðil
gerileme olmuþtur.
Tablo 2’de ise 1910-1980 yýllarý arasýnda, ABD’de mýsýr bitkisinin
girdi ve verim deðerleri verilmiþtir.
Tabloyu incelediðimizde girdi kullanýmýnda insan gücü ve hayvan
gücünün yerini makine gücünün aldýðý, hayvan gübresinin yerini ise
kimyasal gübrelerin aldýðý görülmektedir. Bütün bu deðiþikliklerin
gerçekleþtiði 70 yýl içinde verimde ancak 3.4 kat artýþ saðlanabilmiþtir.
Bir önceki tablo ile mukayese ettiðimizde ise birim alanda kullanýlan
enerji miktarý 14.5 kat artmýþken, verim ancak 3.4 kat artýrýlabilmiþtir.
Açýkça insanlar daha çok enerji harcayarak, nispi olarak daha az
Dev.Maden-Sen
15
enerji üretebilmektedirler. Harcanan enerji Dünyadaki enerji
stoklarýndan tüketilmekte ve gelecek için enerji rezervlerini riske
atmaktadýr. Bu iki tablodan anlaþýldýðý gibi bu yeni tarýmla, tarýmcýlar
Dünya enerji stoklarýný daha hýzlý ve verimsiz tüketmektedirler.
Sanayii sektörü belli ve sýnýrlandýrýlmýþ bir alanda üretim yapar ve
yakýn çevresi üzerinde kirlilik yaratýrken, geniþ tarým alanlarýnda
yapýlan monokültür tarým, kirlenmenin geniþ alanlarda yaygýnlaþmasýna neden olmuþtur. Dünyada kullanýmý 1960 yýlýnda
yasaklanan DDT’nin kuzey kutbuna yakýn yerlerde yaþayan
memelilerin vücudunda ortaya çýkmasý tarým ilaçlarýnýn yayýlýþýna
en güzel örnektir. Günümüzde Avrupa kýtasýnda tarýmdan
kaynaklanan yer altý suyu nitrifikasyonu, ülkemizde Mogan ve Eðmir
gibi sulak alanlardaki fosfor birikimi, Aral gölünün kurumasý, Assuan
Barajý sulama alanlarýndaki çevre felaketleri ve son yýllarda Güney
Doðu Anadolu Bölgesindeki Harran ve Suruç tarým topraklarýndaki
tuzlanmanýn temelinde bu yeni tarým yöntemlerinin çevre üzerindeki
olumsuz etkisi yatmaktadýr.
1.5 TARIMSAL ÜRÜNLERDEKÝ YETÝÞTÝRÝCÝLÝKTEN KAYNAKLANAN
RÝSKLER
Tarýmsal üretim toprak iþleme ile baþlamaktadýr. Toprak iþleme topraðý
devirerek yapýlan bir iþlem olduðu anda toprak canlýlarý için risk
baþlamaktadýr. Toprak mikroorganizmalarý, toprak içinde kendileri
için en uygun olan ortama yerleþerek burada üremeye devam ederler.
Bu organizmalar güneþ isteyen, istemeyen, sýcaktan hoþlanan,
hoþlanmayan, rutubet seven, sevmeyen, üst toprakta yaþayan, alt
toprakta yaþayan, tek hücreliden, omurgalýlara kadar deðiþik
organizmalara sahip canlýlardýr. Topraðýn altüst edilmesi ile bu
canlýlarýn büyük bir bölümü ölmekte ve yaþayabilenler de uygun
olmayan ortamlara taþýnmaktadýr. Uygun olmayan ortamlarda üreme
ve çoðalmalarý durmakta toprak canlýlýðý ve verimliliði için faaliyetleri
aksamaktadýr. Bu aksamadan dolayý topraða kimyasal besin
maddeleri verilmesi zorunlu hale gelmektedir.
1.5.1 Gübre
Toprak Üzerine Etkileri: Toprak reaksiyonu ve yapýsý, toprak canlýlarý
üzerine zararlý etkileri ve toksik maddelerce zenginleþme.
Organik Tarým
16
Su Üzerine Etkileri: Yüzey sularýnýn ötrifikasyonu ve yeraltý sularýnýn
mineral maddelerce zenginleþmesi, yeraltý suyu nitrifikasyonu.
Hava Üzerine Etkileri: Hava kalitesinin bozulmasý, havadaki zararlý
madde miktarýnda artýþ ve azotmonoksitin ozon tabakasý üzerindeki
olumsuz etkileri.
Tüketici Üzerindeki Etkisi: Özellikle azotlu gübrelerle aþýrý beslenmiþ
taze tüketilen tarým ürünlerinin nitrit yükü nedeniyle akut
zehirlenmelere yol açtýðý, kanserojen ve mutajen etkisi olduðu
ispatlanmýþtýr. Aþýrý azotlu gübre uygulamasýnýn yapýldýðý yerlerde
yer altý su kaynaklarýnda oluþan nitrifikasyonun, bu suyu içme suyu
olarak kullanan tüketicilerde mutajen ve kanserojen etki yaptýðý da
gözlenmiþtir. Bu nedenle özellikle Avrupa Birliði ülkelerinde tüketiciler
yer altý suyu içmemekte, kaynak ve maden suyu tüketmektedirler.
Gübre tarýmsal verimliliðin artýrýlmasýnda en önemli girdilerden biridir.
Kullanýmýndan vazgeçilemeyecek bu girdinin, zamanýnda, yeterli ve
bitki istekleri ile toprak yapýsýna uygun kullanýmý için toprak istekleri
toprak tahlilleri ile belirlenip, gübre miktar ve kullaným zamanýnýn
buna göre tayin edilmesi gerekmektedir.
1.5.2 PESTÝSÝT
Bitkisel üretim sürecinde çeþitli aþamalarda; zararlýlar, hastalýk
etmenleri ve yabancý otlarla mücadele ile çiçeðin döllenmesi, bitkinin
hýzla geliþmesi, zamanýndan önce hasat edilmesi amaçlarýyla
Dünyada her yýl yaklaþýk 3.7 milyon ton pestisit kullanýlmaktadýr.
Türkiye’de bilinen yaklaþýk 500 zararlý türünden 200 kadarýnýn
tarýmsal alanlara ekonomik eþik düzeyi üstünde zarar verebildiði,
300 kadar hastalýk etmeninin ise 50 kadarýnýn ekonomik zarar
açýsýndan etkili olduðu tespit edilmiþtir. Türkiye’de görülen bu zararlý
ve hastalýk etmenlerine karþý her yýl etkili madde bazýnda 12-13 bin
ton pestisit tüketilmektedir. Kullanýlan ilaç miktarý, bazý yýllar küçük
azalmalar göstermesine raðmen yýllar itibari ile artmaktadýr. 1982’den
1994 yýlýna kadar geçen 12 yýllýk süre içinde kullanýlan ilaç miktarý
aktif madde bazýnda yüzde 40.7 oranýnda artmýþtýr.
Tarým ve Köyiþleri Bakanlýðý 1960'ýn ikinci yarýsýnda baþlattýðý entegre
mücadele çalýþmalarý’ný 1970’li yýllarda geliþtirmiþ ve günümüzde
özellikle meyve, sebze ve pamuk üretiminde entegre mücadele
Dev.Maden-Sen
17
yöntemlerini talimat haline getirmiþ ve yayýnlamýþtýr. Ancak
kullanýmýnýn yaygýnlaþabildiði gözlenmemiþtir. Türkiye’de
pestisitlerden kaynaklanan sorunlar ve çýkýþ nedenleri, Ulusal Çevre
Eylem Planýnda aþaðýdaki þekilde sýralanmýþtýr;
• Yüksek dozda ilaç kullanýmý
• Tavsiye dýþýnda kullaným
• Belirlenen son ilaçlama tarihinden sonra yapýlan ve kalýntý
riskini artýran hasat öncesi ilaçlamalar
• Alet kalibrasyonlarýnýn doðru yapýlmamasý
• Ýlaçlamalarda uygun tekniklerin kullanýlmamasý ve deneyimli
elemanlarla yapýlmamasý
• Üretici ve tüketicilerin üründeki kalýntý düzeyi konusundaki
bilgisizliði.
Pestisitlerin Toprak Üzerine Etkileri: Toprak reaksiyonu ve yapýsý,
toprak canlýlarý üzerine etkileri ve toksik maddelerce zenginleþme
yaptýðý bilinmekle beraber Türkiye’de bu konuda yapýlmýþ bir
araþtýrma yoktur. Ancak; quistozen ile bazý bakýrlý ve kalaylý
preparatlarýn toprakta uzun süre kaldýðý ve verimliliði olumsuz
etkilediði bilinmektedir.
Su Üzerine Etkileri: Yüzey sularýnýn ötrifikasyonu ve yeraltý sularýnýn
mineral maddelerce zenginleþmesi, yeraltý suyu nitrifikasyonundan
daha önemli olarak suda yaþayan hayvanlarý etkilediði, kullaným
sularý aracýlýðýyla ürünlerinden yararlanýlan hayvanlara ve sonunda
insanlara ulaþabildiði bilinmektedir.
Hava Üzerine Etkileri: Hava kalitesinin bozulmasý, havadaki zararlý
madde miktarýnda artýþ ve azotmonoksitin ozon tabakasý üzerindeki
olumsuz etkilerinin yaný sýra hava hareketleri ile taþýnmakta ve serpinti
olarak yeryüzüne dönmektedir. Atmosferdeki bu kalýntýlar solunum
yolu ile insanlara ulaþmakta ve çeþitli solunum rahatsýzlýklarý ve alerjik
reaksiyonlar meydana getirmektedir.
Tüketici Üzerindeki Etkisi: Özellikle hasada yakýn tarihlerde ilaçlanmýþ
taze tüketilen tarým ürünlerinin taþýdýðý kimyasal kalýntýlar nedeniyle
akut zehirlenmelere yol açtýðý, kansorojen ve mutajen etkisi olduðu
ispatlanmýþtýr. Aþýrý pestisit uygulamasýnýn yapýldýðý yerlerde yer altý
su kaynaklarýnda oluþan bulaþmanýn bu suyu içme suyu olarak
Organik Tarým
18
kullanan tüketicilerde zehirlenme, mutojen ve kanserojen etki yaptýðý
da gözlenmiþtir. Bu nedenle özellikle Avrupa Birliði Ülkeleri‘nde
tüketiciler yer altý suyu içmemekte, kaynak ve maden suyu
tüketmektedirler.
Doðal Düþmanlar Üzerinde Etkisi: Kullanýlan pestisitlerin büyük bir
bölümü geniþ spektrumlu bileþiklerdir. Zararlý populasyonunu baský
altýna alan, onlarýn aþýrý çoðalmalarýný önleyen en önemli faktör olan
doðal düþmanlar kullanýlan pestisitlerden en fazla etkilenen
canlýlardýr. Genellikle avcý böcekler olan doðal düþmanlar fazla
hareketlilikleri nedeniyle daha fazla pestisit bulaþmasýna uðramakta
ve bu uygulamadan çok zarar görmektedirler bu nedenle ,bunlarýn
baský altýnda tuttuðu ikinci dereceden bazý zararlýlar zararlý konumuna
geçmektedirler.
Kalýntý sorunu: Pestisit uygulamasýndan sonra, uygulanan bitki
üzerinde, sulama suyunda, havada ve toprakta uygulanan pestisitin
parçalanma süresine baðlý olarak bazen kýsa, bazen uzun bir süre
ilaç artýklarý kalmaktadýr. Kalýntýnýn tolerans sýnýrýnýn altýna inebilmesi
için belirli bir sürenin geçmesi gerekmektedir. Bu süre hasattan önceki
son kullaným tarihini belirlemektedir. Üreticinin bu tarihe uymamasý
sorunu arttýrmaktadýr.
Kalýntýnýn Besin Zinciri ile Dolaþýmý: Kalýntý süresi uzun olan
pestisitlerde, kalýntýyý veya parçalanmasý ile oluþan kimyasal ürünleri
deðiþik ortamlardan alan canlýlardan besin zinciri iliþkisi içinde
birinden diðerine artan miktarlarda kalýntý geçiþi olmaktadýr.
Biyomagnifikasyon olarak adlandýrýlan bu geçiþ olayý, balýklar, kuþlar,
sürüngenler ve av hayvanlarý gibi canlý gruplarýný da etkilemektedir.
Bunun en tipik örneði fare mücadelesi için kullanýlan ilaçlý buðday
tohumunu yiyen farelerle beslenen tilkiler ve bu tilkilerle beslenen
kartal, atmaca, þahin gibi avcý kuþlarýn bu zehirden etkilenmeleridir.
Direnç Sorunu: Doðada her canlýda var olan yaþama içgüdüsü
nedeniyle pestisitlerin yoðun uygulandýðý tarým alanlarýnda dirençli
zararlý populasyonlarý oluþabilmektedir. Bu durumda bir yandan
pestisit kullaným yoðunluðu diðer yandan ise daha güçlü pestisitlerin
kullanýmý artmaktadýr. ABD’de yapýlan bir araþtýrmada belli alanda
kullanýlan pestisitin beþ yýl içinde ayný etkinliðini devam ettirebilmesi
için kullaným miktarýnýn iki katýna çýkarýlmasý gerektiði tespit edilmiþtir.
Dev.Maden-Sen
19
Ýnsan Saðlýðýna Etkileri: Pestisitlerin insanlar üzerine etkisi iki yönden
incelenebilir. Birincisi Aktif Zehirlenmeler: Üretim, daðýtým, satýþ ve
kullaným sürecinde yapýlan hatalardan meydana gelen bu
zehirlenmelerle ilgili kesin kayýtlar bulunamamakla beraber her yýl
basýna yansýyanlarýndan ortalama 276 vaka olduðu bilinmektedir.
Kronik Zehirlenmeler; ortamdan ve besi zinciri ile yüklenilen küçük
dozlu zehirlenmelerdir. Semptomlarý çok geç ortaya çýktýðýndan elde
belirlenmiþ bir veri tabaný oluþmamýþtýr.
1.5.3 SULAMA SUYU
Tarýmda bitkisel üretimde en önemli girdi sulama suyudur. Gerek
ürünün bünyesinde yer almasý ve gerekse bitkinin kuru madde üretimi
için kullandýðý su, yaðýþlarýn yeterli olmadýðý yerlerde sulama suyu
olarak insanlarca karþýlanmalýdýr. Türkiye su kaynaklarý bakýmýndan
yeterli, suyun kullanýmý bakýmýndan yetersiz bir ülkedir. Türkiye 8.5
milyon hektar sulanabilir tarým alaný potansiyeline sahip olmasýna
karþýn bu alanýn ancak 1/2'si sulanabilmektedir. Halk ve devlet
sulamalarýnýn kapsadýðý alan 4.3 milyon hektara ancak ulaþabilmiþtir.
Elimizde bu konudaki en geçerli veri DSÝ tarafýndan her yýl yayýnlanan
“Mahsul Sayýmý Sonuçlarý” dýr. Bu raporlarý incelediðimizde Devlet
Su Ýþlerince iþletilen sulama tesislerinde sulama randýmanýnýn yüzde
64.9 olduðunu görmekteyiz. Bu deðer Türkiye’de sulama yapan
üreticinin su kullanýmýný bilmediðini göstermektedir. Fazla su verme
gelenek haline gelmiþtir. Sulamaya açýlan tüm alanlarda fazla su
kullanýmýnýn doðurduðu; taban suyu yükselimi ve tuzlanmadan
kaynaklanan çoraklaþma baþlamýþtýr. Çukurova, Suruç, Söke
ovalarýnda bu sorunlar yaþanmaktadýr.
Diðer önemli konu sulama suyunun kalitesidir: Yerüstü sularýnda
sanayi kirliliði; Menderes, Ergene, Sakarya’nýn bir bölümü bugün bu
sorunu yaþamaktadýr. Yeraltý sularýnda kireç, tuz, sodyum ve bor
kirliliði sorunlarý vardýr. Sulama suyu kalite sýnýflarýna göre mevcut
sulama sularýnýn % 67’si T 2 kalitesinde % 19’u T 3 kalitesindedir.
Ancak üreticinin bilgi yetersizliði, drenaj sularýnýn bile sulamada
kullanýlmasý, fazla sudan oluþan yalancý klorozun su ile giderilmeye
çalýþýlmasý sulama yatýrýmlarýnýn randýmanýný düþürmekte ve çevre
kirliliði yaratmaktadýr.
Organik Tarým
20
Önümüzdeki yüzyýl içinde en kýsýtlý doðal kaynak haline gelecek olan
temiz su kaynaklarýmýzýn, rasyonel ve verimli kullanýmý zorunludur.
Bunun için en az su kaybý ile sulama imkaný saðlayan kapalý sulama
sistemlerinin yaygýnlaþtýrýlmasý gerekmektedir.
1.5.4 YETÝÞTÝRME TEKNÝKLERÝ
Çevre kirliliði yaratýlmasý bakýmýndan girdiler kadar ve bazen onlardan
daha önemli olan yetiþtirme teknikleridir. Yetiþtirme teknikleri sadece
çevre açýsýndan deðil verimlilik, maliyet ve ürün kalitesi açýsýndan
da çok önemlidir.
Meyve Yetiþtiriciliði: Genellikle küçük alanlarda emek yoðun
yetiþtiricilik yaygýndýr. Ekolojisine uygun olmayan alanlarda yetiþtirilen
meyvelerde hastalýk ve zararlý sorunu çýkmaktadýr. Zirai Mücadele
bilgisiz ilaç satýcýlarýnýn tavsiyeleri doðrultusunda yapýlmaktadýr.
Gereksiz ve hatalý ilaç kullanýmý yaygýndýr. Ýlaçlama aletlerinin uygun
seçilmemesi nedeniyle ilaçlamadan atmosfer ve komþu tarým alanlarý
etkilenmektedir. Entegre Mücadele Programý uygulamasý yok
denecek kadar azdýr. Meyveciliðin yoðun olduðu bölgelerimizde,
ilaçlama sezonunda ilaç kokusu insanlar tarafýndan hissedilir
düzeydedir. Sulama düzensizdir. Fazla su verme eðilimi son yýllarda
kapalý sistemlerin yaygýnlaþmasý ile azalmaktadýr. Toprak iþleme çok
sýk ve zamansýz yapýlmaktadýr. Aðaç aralarýnda baklagil yetiþtiriciliði,
yeþil gübreleme ve organik gübre kullanýmý yapýlmadýðý gibi, iz
element eksikliði hat safhadadýr. Kimyasal gübre kullanýmý
yaygýnlaþmýþ olup, toprak tahlillerine dayanýlmadan yapýlan
gübreleme de, hastalýk ve zararlý riskini artýrmaktadýr.
Sebze Üretimi: Küçük ve yerleþim alanlarý çevresinde yoðunlaþmýþ
iþletmelerdir. Mekanizasyon geliþmemiþtir. Gübre, ilaç, su kullanýmý
fazladýr. Taze tüketime yönelik yetiþtiricilikte kalýntý riski yüksektir.
Örtü altý yetiþtiriciliði, birim alanda en yüksek gübre ve ilaç
kullanýmýnýn olduðu alanlardýr. Girdi kullanýmýnda abonelik sistemi
geliþmektedir. Ýlaç ve gübre bayileri abonelerinin tüm ihtiyaçlarýný
karþýlamaktadýrlar. Bu karþýlamada teknik gereklerden ziyade ticari
menfaat ön plandadýr. Kapalý alan içinde olduðundan çevre üzerine
etkisi sýnýrlýdýr. Ancak tüketici üzerinde kronik zehirlenme yaratma
riski çok yüksektir.
Tarla Bitkileri : Türkiye toplam tarým alanlarýnýn yüzde 68.4'ünü
Dev.Maden-Sen
21
oluþturan tarla bitkileri ekim alanlarý tarým sektörü içinde yayýlým alaný
nedeniyle çevre kirliliðini en çok yaratan kesimidir. Toprak iþleme
hatalarýnýn, meyile dik sürümün, zamansýz ot mücadelesinin, yanlýþ
tohum yataðý hazýrlanmasýnýn, anýz yakmanýn, hatalý gübrelemenin,
yanlýþ ilaç kullanýmýnýn en çok yapýldýðý alandýr. Bu hatalý
uygulamalar; toprak yüzeyinin çýplak býrakýlmasý, toprak agrelerinin
parçalanmasý Türkiye’nin en ciddi çevre sorunu olan toprak
erozyonunun temelidir. Birim alanda en az gübre ve ilaç kullanýlan
alanlar olmasýna raðmen alanýn büyük olmasý sorunu büyütmektedir.
Ankara, Gölbaþý Mogan gölünün son yýllardaki yok oluþ nedeni
çevrede yapýlan tarýmdýr. Özellikle fosfor yükü, sediment dolumu
hep bu kaynaktan beslenmektedir. Tarla bitkisi yetiþtiricileri toprak
iþlemeyi bilmemektedirler. Bu ciddi hata bir taraftan verimli toprak
katmanýnýn erozyonla gitmesine sebep olurken ,diðer taraftan makine
iþgücünün ürün maliyeti içindeki payý %50’nin üzerine çýkmaktadýr.
Bu maliyet yüksekliði nedeniyle üretici sermaye birikimi yapamamaktadýr. Türkiye’deki alet ve makine üreticilerinin de pazarlama
baskýsý nedeniyle topraðý iyice unufak eden makinelerin kullanýmý
artmaktadýr. Geliþmiþ ülkelerin 1930'lu yýllarda terk ettikleri toprak
iþleme teknikleri Türkiye’de yeni keþfedilmiþ gibi hýzla yayýlmaktadýr.
Zaten organik maddece fakir olan bu topraklarda rüzgar ve su
erozyonunun baskýsý her yýl artmaktadýr. Türk çiftçisinin önemli diðer
bir eksiði Ortaçað Ýngiliz çiftçilerinin bile bildiði münavebe tekniklerini
bilmemeleri ve tek ürün yetiþtiriciliði monopolünden kurtulamamalarýdýr. Yaðýþa baðýmlý alanlarýn ana ürünü serin iklim tahýllarýdýr.
Nadas-Tahýl en genel uygulanan sistemdir. Son yýllarda bu
münavebeye baklagiller ve endüstri bitkilerinin dahil olmaya
baþladýðýný görmekteyiz. Bu olumlu geliþmenin diðer taraftan yarattýðý
ciddi bir çevre sorunu da vardýr. Bu sorun da yazlýk ekim iþleminin
anýz yakmanýn gerekçesini oluþturmasýdýr. Türkiye’de yaklaþýk 8.5
milyon hektar tarým alaný potansiyel anýz yakýlacak alandýr. Ve
genellikle de bu alan ve bu alanda yaklaþýk 17 milyon ton bitki artýðý
yakýlmaktadýr, bu yanmadan açýða çýkan ýsý miktarý atmosferin
ýsýnmasýný, oluþan CO2 de sera gazý emisyonunu artýrmaktadýr.
Organik Tarým
22
BÖLÜM II
2.1 Organik Tarýmýn Tarihçesi ve Geliþimi
2.1.1 DÜNYADA ORGANÝK TARIM HAREKETÝNÝN BAÞLAMASI,
DOÐUÞU VE GELÝÞMESÝ
Dünyada 1960’lý yýllara kadar çevre koruyucu, çevre iyileþtirici bir
sektör olarak tanýmlanan tarým sektörünün bu özelliði, 1970’li
yýllardan itibaren sorgulanmaya, tartýþýlmaya baþlanmýþ ve tarým
sektörünün toprak iþleme tekniklerinden baþlayarak, sektörde
kullanýlan girdiler, bu girdilerin üretim ve kullaným süreçleri, kullanýldýðý
ürünler üzerindeki etkileri ile tarýmsal ürünleri tüketenlerin üzerinde
ve çevre üzerindeki olumsuz etkileri sorgulanmaya baþlanmýþ,
araþtýrmalarýn yönünün kirlenme, çevre kirliliði, kalýcýlýk konularýna
çevrilmesi ile ortaya çýkan sonuçlar; tarým sektörünün çevre kirliliði
üzerindeki etkisinin sanýldýðýndan daha fazla olduðunu ortaya
koymuþtur. Dünyada tarýmýn çevre üzerindeki olumsuz etkilerinin ilk
kez belirlenmesinin tarihi ortaçaða kadar gitmektedir. Ýngiliz tarýmcý
Henleyli Walter 13. yüzyýlda çift sürmede at kullanýmýnýn giderek
yaygýnlaþmasýnýn orman alanlarýnýn azalmasý sonucunu yarattýðýný
belirterek, tarýmda iþgücü olarak at kullanýmýna karþý çýkmýþtýr.
Dönemin diðer bir tarýmcýsý Robert Grossetes’in yazdýðý kitaplarda
ve yazarý belli olmayan Husbandry adlý kitapta tarým topraklarýnýn
nadasa býrakýlmasý, organik gübre ile gübrelenmesi ve tohumluðun
mutlaka her yýl deðiþtirilmesi ile münavebenin tarýmsal verim
düþüklüðünün önleyebildiði betimlenirken uygun olmayan tarýmýn
topraklarý verimsizleþtirdiði belirtilmiþtir.
2.1.2 DÜNYADA ÝZLENEN POLÝTÝKALAR
Geliþmiþ ülkeler sürdürülebilir tarým konusu ile 1900’lü yýllarýn baþýnda
ilgilenmeye baþlamýþ, geliþmekte olan Uluslararasý Sürdürülebilir
Tarým Birliði ve Uluslararasý Organik Ürün Hareketleri Organizasyonu
hareketleri Birinci ve Ýkinci Dünya Savaþlarýnýn araya girmesi üzerine
sekteye uðramýþtýr. Ýkinci Dünya Savaþýnýn sona ermesiyle hareket
tekrar baþlamýþtýr. Günümüzde merkezi ABD’de olan “Sürdürülebilir
Tarým Birliði (SAA)” ve Merkezi Almanya’da olan “Uluslararasý Organik
Ürün Hareketleri Ýzleme Organizasyonu (IFOAM)” tarýmsal üretimde
Dev.Maden-Sen
23
sürdürülebilir tarým, temiz üretim ve temiz ürün çalýþmalarýný sivil
toplum örgütleri olarak yapmaktadýrlar. Türkiye’de 1996 yýlýnda bu
konuda çalýþmak üzere uluslararasý statüde kurulmuþ olan
“Sürdürülebilir Tarým Çiftçi Yardýmlaþma Derneði” bilgi üretmekte ve
yayým çalýþmalarý ile üye çiftçilerine hizmet vermektedir.
2.1.3 TÜRKÝYE’DE ÝZLENEN POLÝTÝKALAR
Türkiye, özellikle 1960’tan itibaren hýzla geliþmekte, sanayileþmekte
ve kentleþmektedir. Bu süreç önümüzdeki dönemlerde de hýzlanarak
devam edecektir. 1992 yýlý Haziran ayýnda Brezilya’nýn Rio de Jeneiro
kentinde B.M. Çevre ve Geliþme Konferansý yapýlmýþtýr. Konferans
sonunda bir eylem planý (Gündem 21) deklere edilmiþtir. Devlet
Planlama Müsteþarlýðý Gündem 21‘in getirdiði yükümlülüklerden biri
olan “Türkiye Gündem 21 Ulusal Çevre Eylem Planý” çalýþmalarýna
baþlamýþ ve 1996 yýlýnda çalýþma tamamlanarak yayýnlanmýþtýr. Bu
çalýþmanýn akabinde Çevre Bakanlýðýnca “Türkiye Ulusal Gündem
21 Hazýrlanmasý ve Uygulanmasý Projesi” hazýrlanmýþtýr.
Bütün bu çalýþmalara paralel olarak Tarým ve Köyiþleri Bakanlýðý
Türkiye’de üretilen ve A.B. Ülkelerine pazarlanmasý planlanan tarým
ürünlerinin sertifikalandýrýlmasý için “Organik Yöntemle Üretilmiþ Ürün
Yönetmeliði”ni Aralýk 1994’te Resmi Gazete’de yayýnlamýþ ve Ýzmir’de
“Ekolojik Tarým Organizasyonu (ETO)” kurularak Organik Ürün
Sertifikalama hizmetleri Türk ve yabancý ülke firmalarýnca verilmeye
baþlanýlmýþtýr.
Türk Standartlar Enstitüsü 1998-1999 yýlý iþ programýna “Ekolojik
Yöntemlerle Üretilmiþ Tarým Ürünleri Standardý Hazýrlanmasý”
faaliyetini koymuþ ve bunun için Ekolojik Tarým Ürünleri Hazýrlýk
Standartlarý Daimi Komitesini kurmuþtur. TSE “Ekolojik Yöntemle
Üretilmiþ Bitkisel Ürünler Standardý”ný yayýnlamýþtýr.
2.1.4 ORGANÝK TARIM ORGANÝZASYONLARI, PRENSÝPLERÝ VE
ÇALIÞMALARI
Baþlangýçta tarým topraklarýnýn korunmasý için baþlatýlan organik
yetiþtiricilik, sonradan tüketicilerin saðlýklý beslenmelerine ve
devamýnda da organik ürün yetiþtiricilerinin hak ve menfaatlerinin
korunmasýna yönelmiþtir. Bu nedenle kapsam geniþletilmiþ ve her
yýl ilave edilen yeni kurallarla karmaþýk ve içinden çýkýlamaz hale
Organik Tarým
24
gelmiþtir. Bu konudaki en büyük otorite olan IFOAM her yýl yeni
ilavelerle yönetmenliðini zenginleþtirmektedir. Ancak bütün bu
karmaþanýn içinde temel olarak belirlenen kurallar þunlardýr;
a) Toprak canlýlarýnýn hayatiyeti devam ettirilecek (toprak
iþleme),
b) Bitkinin topraktan aldýðý maddeler dengeli olarak topraða
verilecek (bitki besleme),
c) Bitki besleme amacýyla topraða verilen maddelerin, üretim
ve tüketim süreçlerinde bitki, hayvan ve insan saðlýðý üzerinde
olumsuz etkisi olmayacak,
d) Kullanýlma mecburiyeti olan tarýmsal savaþ preparatlarý
doðal preparatlar olacak ve kullanýldýðý zararlý dýþýndaki
canlýlar üzerinde zararlý olmayacak,
e) Organik tarým iþletmesinin sahibi ve çalýþanlarýnýn haklarý
ve kazançlarý, asgari düzeyde insan haklarý ve yaþam
standardýndan aþaðý düzeyde olmayacak,
f)Organik olarak üretilen ürünlerin, sertifika ve etiketi olacak.
Bu koþullarýn en dikkat çekeni “e” maddesidir. Organik iþletme
çalýþaný temel hak ve özgürlüklerden yararlanma konusunda koruma
altýna alýnmaktadýr.
2.1.5 DÜNYADA SÜRDÜRÜLEBÝLÝR TARIM HAREKETÝNÝN
BAÞLAMASI, DOÐUÞU VE GELÝÞMESÝ
Sürdürülebilir tarým kavramý, organik tarým kavramýndan yaklaþýk 60
yýl sonra ortaya çýkmýþtýr. Çýkýþ nedeni; organik tarýmýn katý
kurallarýndan biraz kaçýnmak ve üreticilerin bazý kimyasallarý
kullanmalarýna olanak vermek üzere, tarýmsal üretimi topraðýn
verimliliðini artýrarak devam ettirebilmektir.
Bu amaçla merkezi Amerika Birleþik Devletlerinde bulunan Dünya
Sürdürülebilir Tarým Birliði, toprak iþlemeden baþlayarak, doðal toprak
ýslah maddeleri, kültürel bitkilerinin birlikte ekimi, münavebe, doðal
maddelerle bitki besleme ve doðal preparatlarla tarýmsal savaþým
mecbur kaldýkça da kontrollü kimyasal maddelerle besleme ve
savaþým tekniklerini geliþtirmiþlerdir. Sadece nihai tüketim ürünü için
Dev.Maden-Sen
25
deðil, üretimin her aþamasýnda kalite ve kontrol sistemi ile sanayi
üretimindeki “Toplam Kalite Kontrol Standardý”nýn uygulamasýna
çalýþýlmaktadýr.
Baþlangýcý 1950 yýlý olan sürdürülebilir tarým hareketi, özellikle
Amerika kýtasý ve okyanus ülkelerinde yaygýnlaþmýþ ve geliþmiþtir.
Bu gün 53 ülkede birliðe baðlý araþtýrma enstitüleri ve üye üreticiler,
sürdürülebilir tarým teknikleri, birbirleri ile uyumlu bitki yetiþtiriciliði,
toprak iþleme teknikleri ve doðal ilaçlar konusunda bilgilerini, açýlmýþ
olan bir internet sayfasýnda, paylaþmaktadýrlar. Her sene deðiþik
ülkelerde toplanan sürdürülebilir tarým uzman ve yetiþtiricileri bu
toplantýlarda teknik ve ilaç bilgilerini paylaþarak yeni uygulama
tekniklerini geliþtirmektedir. Aylýk ve yýllýk olarak çýkardýklarý bültenlerle
de bu bilgilerin yayýmýný yapmaktadýrlar.
2.1.6 SÜRDÜRÜLEBÝLÝR TARIM ORGANÝZASYONLARI, PRENSÝPLERÝ
VE ÇALIÞMALARI
Dünyada sürdürülebilir tarým hareketi, týpký organik tarým hareketinde
olduðu gibi sivil toplum kuruluþlarý tarafýndan organize edilmekte ve
yaygýnlaþtýrýlmaktadýr. Kurallar ve teknikler bu örgütlerce
belirlenmekte ve üye sivil toplum kuruluþlarýna bildirilmektedir. Bu
kurallar organik tarým kurallarýnda olduðu gibi katý ve zorunlu deðildir.
Seçim tamamen üreticinin tercihine býrakýlmaktadýr. Bunun sonucu
olarak sürdürülebilir tarým teknikleri ile yetiþtirilmiþ gýdalarda herhangi
bir sertifikasyon veya etiketleme yoktur. Bu tür bir etiketlenmenin
olmamasý nedeniyle de, sertifikasyon ve denetim firmalarý
oluþmamýþtýr. Sürdürülebilir tarým prensiplerine baktýðýmýzda da
bunun sebebini açýkça görmekteyiz. Sürdürülebilir tarým prensipleri;
a) Doðal kaynaklar korunacak ve geliþtirilecek,
b) Kullanýlan girdiler doðaya ve tüketiciye zarar vermeyecek,
yenilenebilir kaynaklar kullanýlacak,
c) Sürdürülebilir tarým iþletmesi, kendi girdilerini kendi
iþletmesi içinde, münavebeye uygun olarak üretecek,
d) Hayvancýlýk ve bitkisel üretim birbirlerine girdi temin
edebilecek dengede olacak, hayvancýlýk atýklarý, bitkisel
üretimde girdi, bitkisel üretim atýklarý hayvancýlýðýn girdisi
olacak,
Organik Tarým
26
e) Ýþletme dýþa baðýmlý olmadan ve doðal kaynaklarýný
azaltmadan üretimini, ekonomik boyutta sürdürebilecek,
f)Gerektiðinde iþletme, kontrollü olarak kimyasal girdi
kullanabilecektir.
Bu prensiplerin temeli tarýmsal üretimin; doðal kaynaklarý olan Toprak,
Su ve Bio çeþitliliðin korunarak, iþletmenin ekonomik olarak
sürdürülebilirliðinin saðlanmasýdýr.
2.2 Organik Tarým
2.2.1 ORGANÝK TARIMIN TEMEL ÝLKELERÝ
Organik tarýmýn 4 temel ilkesi vardýr:
1) Genetik deðiþikliðe uðratýlmamýþ tohum kullanmak,
2) Toprakta zararlý etki býrakabilecek kimyasal gübre
kullanmamak,
3) Zararlý ve hastalýklarla mücadelede; kalýcý, doðaya zarar
veren ve parçalanmayan kimyasallar kullanmamak ve
4) Ürünün sertifikasyon ve etiketlenmesini yaptýrmak.
2.2.2 ORGANÝK TARIMDA TEMEL YÖNTEMLER
2.2.2.1 Tohumluk seçimi
Organik tarýmda, kullanýlacak tohumun organik olarak üretilmiþ
ürünlerden, yani organik iþletmeden alýnmasý temeldir. Ancak henüz
organik tarým tam olarak yaygýnlaþtýrýlmadýðý için konvansiyonel tarým
iþletmelerinden temin edilen temiz tohumlarýn kullanýlmasýna da izin
verilmektedir. Dikkat edilecek husus tohumun genetik modifikasyona
uðratýlmamýþ olmasýdýr. Yani tohum çekirdeðinin gen yapýsý
deðiþtirilmemiþ olmalýdýr. Doðada melezliðin var olmasý nedeniyle
tohumun melez olmasý, hibrit olmasý bu tohumun organik olma vasfýný
bozmaz. Ancak tohumun toprak altý zararlýlara karþý çevreye ve
doðaya zarar veren kimyasal ilaçlarla ilaçlanmýþ olmamasý
gerekmektedir. Kullanýmýna müsaade edilen bakýr sülfat v.b. ilaçlarla
ilaçlanmýþ olmasýnýn hiçbir mahsuru yoktur. Bulunabildiðince genetik
vasýflarý deðiþmemiþ, yöreye has tohumlarýn kullanýlmasý tercih
edilmelidir.
Dev.Maden-Sen
27
2.2.2.2 Bitki Besleme ve Toprak Islah Maddeleri
Konvansiyonel tarýmda kullanýlan sentetik gübreler nedeniyle
topraklardaki bitki besin maddesi dengesi bozulmuþ ve toprak
canlýlarýnýn miktarý azalmýþtýr. Türkiye tarým topraklarýnda özellikle
organik madde oranlarý %1’in altýna düþmüþtür. Topraðýn tekrar
verimlilik kazanmasý için organik tarýmda kullanýmýna müsaade edilen
ýslah maddeleri þunlardýr:
1) Ahýr Gübresi
Hazýrlanmasý;
Ahýrdan çýkan yaþ gübre düz toprak bir alanda 60-40 cm yükseklikte,
1.5-2 m geniþlikte, alanýn imkan verdiði uzunlukta trapez (
)
þeklinde yayýlýr. Haftada bir ahýr temizleniyorsa çýkan gübre bir seri
olarak serilir üç günde bir bu serili yýðýn yana aktarýlýr, aktarma
esnasýnda iyice havalandýrýlýr ve bu uygulama 21 gün devam ettirilir
sonunda yýðýn kokusuz siyah renkli bir hal alýr ve içinde beyaz, sarý
kurtçuklar oluþur bu oluþum gübrenin olgunlaþtýðýnýn belirtisidir.
Olgunlaþan gübre tarlaya yayýlýr ve topraða gömülür.
Büyük baþ hayvan sayýsý 50 baþ hayvandan fazla olan iþletmelerde
gübre seperatörü kullanýlabilir. Sulu gübreyi, suyundan ayýrarak
gübre içindeki su oranýný %40 düzeyine düþüren bu makinadan çýkan
gübre suyu þerbet olarak doðrudan topraklara verilir. Kuru kýsým ise
3 günde bir havalandýrýlarak gübre kompostu 21 gün içinde
oluþturulur ve tarým topraklarýnda kullanýlýr. Ýçinde %5 azot, %8 potas
ve %3 fosfor olan, iz elementlerle birlikte bazý enzim ve aminoasit
gruplarý ihtiva eden bu gübre, bir taraftan toprak canlýlarýnýn artmasýný,
topraðýn çabuk ýsýnmasýný ve havalanmasýný, diðer taraftan ihtiva
ettiði bitki besin maddeleri ile bitkilerin beslenmelerini saðlamaktadýr.
Diðer bir yöntem sývý ve katý dýþkýlarýn bir beton veya plastik havuz
içinde oksijenlendirilerek karýþtýrýlmasý ve elde edilen çorba
kývamýndaki sývýnýn topraða karýþtýrýlmasýdýr. Bu sistemin tek mahsuru
iyi havalandýrýlmamasý halinde, tarlada ve civarýnda kesif koku
yapmasýdýr. Sývýnýn bir enjektör yardýmý ile toprak altýna verilmesi
halinde bu sorun ortadan kalkar.
Organik Tarým
28
2) Kompost
Hazýrlanmasý;
Ev ile bað, bahçe ve tarladaki bitkisel artýklar 1X1X0.5 m ölçülerinde
açýlan toprak çukur içine parçalanarak atýlýr. Her 30 cm kalýnlýkta
yýðýn oluþtuðunda üzerine iki avuç toz kireç atýlýr ve her hafta demir
bir çubukla karýþtýrýlarak havalandýrýlýr. Kurudukça üzerine su ilave
edilir. Çukur tamamen dolunca üzeri kapatýlýr. Hava koþullarýna göre
3-6 ay içinde kompost olgunlaþýr. Olgunlaþan kompost siyah renkte,
ele alýndýðýnda yumuþak ve nemli kokusuz görüntüdedir. Olgunlaþan
kompost tarým topraklarýna taþýnýr ve topraða karýþtýrýlýr.
Kentsel atýklarýn, çöp deðerlendirme merkezlerinde hazýrlanan
kompostlar da organik tarýmda kullanýlabilir. Ancak bu atýklarýn aðýr
metal, radyoaktif ve týbbi atýklar içermemesi gereklidir. Bu kompostlar
çiftlik kompostlarýndan daha fazla ve daha deðiþik maddeler
içerdiðinden, verimlilikleri çiftlik kompostlarýndan daha fazladýr. Bu
kompostlarýn tek mahzurlu taraflarý içeriklerinin sýk sýk kontrol edilmesi
gereðidir. Bu kontrol kompost üreticileri tarafýndan periyodik olarak
yapýlmalýdýr.
3) Tarým Kireci
Piyasalarda hazýr olarak satýlan tarým kirecinin, özellikle asidik
topraklarla kumlu topraklarda toprak ýslah ve bitki besleme maddesi
olarak kullanýmý yaygýndýr. Asit karakterli topraklarýn asitlik derecesini
düþüren kireç uygulamasý, ayný zamanda topraðýn çabuk ýsýnmasýný,
havalanmasýný ve su tutma kapasitesinin artmasýný saðlar. Kireç
içindeki kalsiyum temel bitki besin maddelerinden biri olup, bitki
dokusunun güçlenmesini, iletim demetlerinin yapýsýnýn ve meyvenin
saðlýklý olmasýný, hastalýklara mukavemetinin artmasýný saðlar.
4) Leonardit
Linyit kömürü yataklarý üzerindeki yanmayan, kömürleþmesini
tamamlayamamýþ gri-siyah renkteki toprak katmanýnýn ihtiva ettiði
karbon ve huminler topraktaki mikro organizmalar tarafýndan humusa
dönüþtürülerek, doðal bir þelatlama maddesi haline gelirler.
Leonarditle toprak yapýsýnda fiziki iyileþmenin yaný sýra, kimyasal ve
biyolojik iyileþme de saðlanýr. Günümüzde leonardit kayaçlarýndan
elde edilen sývý, toz ve granül formlardaki hümik asitler, leonarditin
Dev.Maden-Sen
29
özü olup, hem bitki geliþim düzenleyicisi hem de toprak ýslah maddesi
olarak ticari boyutta pazarlanmaktadýr. Hümik asitler topraðýn çabuk
ýsýnmasýný, su tutma kapasitesinin, içerdiði mikro organizma sayýsýnýn
artmasýný ve topraktaki bitkinin alamayacaðý formdaki bitki besin
maddelerinin bitki tarafýndan alýnmasýný saðlarlar. Ayrýca bitki
bünyesinde de yararlý etkileri vardýr.
5) Organik atýklar
Tarla, bað ve bahçelerdeki selülozlu bitkisel maddelerin parçalanarak
toprak yüzeyine serilmesi ve/veya topraða karýþtýrýlmasýnýn; toprak
karakterinin iyileþtirilmesi, toprakta porozitenin artýrýlmasý, topraðýn
çabuk ýsýnmasý, su tutma kapasitesinin artmasý ve tohumlar için iyi
bir tohum yataðý oluþturmasý bakýmýndan önemi vardýr. Toprak
canlýlarýnýn ihtiyacý olan karbonhidratlý madde odun parçalarý ile
topraða verilerek topraktaki canlýlýðýn ve buna paralel olarak
verimliliðin artýrýlmasý saðlanmaktadýr. Piyasada satýlan parçalayýcýlarla parçalanan odunsu maddeler toprak yüzeyine doðrudan
serilerek toprakta rutubet ve yabancý ot kontrolünün saðlanmasý
mümkündür.
6) Pit ve Torflar
Bataklýk alanlarda, su altýnda çürüyerek oluþan pit ve torflar toprak
ýslah maddesi olarak yýllardan beri kullanýlmakta ve ticari bir meta
olarak pazarlanmaktadýr. Topraðýn su tutma ve çabuk ýsýnma
kabiliyetini artýran bu maddeler, özellikle tohum yataðý hazýrlamada
çok iyi kullanýlmaktadýr.
7) Perlit
Kuvars mineralinin yüksek ýsýda patlatýlmasý ile elde edilen perlit,
aðýr topraklarda topraðýn iþlenmesini, su tutma kapasitesinin
artmasýný ve toprakta porozite oluþturmasýný saðlayan bir maddedir.
Ticari olarak pazarlanmaktadýr.
8) Fosfat kayasý
Yüksek tenörlü fosfat ihtiva eden fosfat kayaçlarýnýn deðirmenlerde
kýrýlmasý ile elde edilen fosfat çakýlý; fosfor oraný düþük ve aðýr
topraklarda ýslah ve bitki besin maddesi olarak kullanýlabilir. Fosfat
çakýllarý içindeki erimez formdaki fosfat toprak mikro organizmalarý
tarafýndan çözünerek bitkinin kullanabileceði forma sokulur.
Organik Tarým
30
9) Potas Kayasý
Yüksek tenörlü potas ihtiva eden potas kayaçlarýnýn deðirmenlerde
kýrýlmasý ile elde edilen potas çakýlý, potas oraný düþük ve aðýr
topraklarda ýslah ve bitki besin maddesi olarak kullanýlabilir. Potas
çakýllarý içindeki erimez formdaki potas toprak mikro organizmalarý
ve bitki köklerince salgýlanan enzimlerle çözümlenerek bitkinin
kullanabileceði forma sokulurlar.
10) Kümes atýklarý
Yumurta veya etlik tavuk kümeslerinin gübreleri kireç ile muamele
edilerek, asitlikleri düþürülüp, azot kaynaðý olarak topraklarda
kullanýlabilirler. Ancak suni yemlerle beslenen kümeslerin
gübrelerinde yüksek oranda aðýr metaller ve istenmeyen maddeler
olabilir. Bu nedenle bu tür gübrenin kullanýlmadan önce analizinin
yapýlmasý þarttýr.
2.2.2.3 Tarýmsal Savaþým Maddeleri
Bitkilerde mantarlarýn ve zararlýlarýn neden olduðu hastalýklar için
temiz preparatlar;
1) Bordo Bulamacý
Tohum yataðý, fide yetiþtirme topraðý ve sebze bahçesinde, meyve
ve baðlarda mantar hastalýklarý varsa bordo bulamacý kullanýlabilir
Yapýlýþý:
Ýki kýsým kireç ve bir kýsým göztaþýnýn karýþýmýdýr. Karýþým hazýrlanýrken
önce iki kýsým kireç su içinde eritilir ve bu eriyiðin içine bir kýsým
göztaþý katýlarak karýþým tam bir çözelti oluncaya kadar iyice
karýþtýrýlýr. Karýþýmýn rengi gök mavisi oluncaya kadar karýþtýrma
devam etmelidir.
Hazýrlanan karýþým istenilen doza göre su ile karýþtýrýlarak kullanýlýr.
Sulandýrma suyunun kireçsiz olmasý önemlidir þayet kireçli bir su
kullanýlmasý zorunlu ise iki kýsým kireç yerine 1,8 kýsým kireç
kullanýlmasý tavsiye edilir.
Tablo 3’teki deðerlere göre üretici istediði miktarda Bordo Bulamacýný
hazýrlar ve bu bulamacý kullaným amacýna göre istediði kadar
sulandýrarak kullanýr. Hazýrlanan bulamaç madeni kaplarda
Dev.Maden-Sen
31
bekletilmemelidir.
Tohumda; tohum %0.75’lik bordo bulamacý solüsyonuna batýrýlarak
ekilir ve ilk sulamada süzgeçli kova ile %1’lik bordo bulamaçlý su
verilir.
Fidelikten tarlaya þaþýrtýlacak fide yine %1’lik bordo bulamacý
karýþýmýna tamamen batýrýlýp 3 saniye içinde tutulur ve çýkartýlýp dikim
yerine dikilir. Bu koruyucu bir uygulamadýr.
Sebze yetiþtirilirken, mantari hastalýk belirtileri varsa fide, bitki çiçek
öncesi %2 ‘lik bordo bulamacý ile tamamen yýkanýr. Çiçekten sonra
hastalýk baþlarsa %0,75’lik bordo bulamacý ile akþam saatlerinde
yýkanýr.
2) Arap Sabunu
Hazýrlanan köpüklü su yaprak bitleri, pseron, karýnca, trips gibi yaprak
ve gövde parazitlerine karþý kullanýlýr
Yapýlýþý:
Piyasada satýlan potasyum sývý sabunu (arap sabunu olarak bilinir)
kilo ile alýnýr. 100 litre su içinde 0.4 Kg arap sabunu eritilir ve bu hali
ile kullanýlýr. Önce arap sabunu 4 misli sýcak su içinde eritilir sonra
üzerine yeteri kadar su ilave edilir. Karýþtýrma yavaþ yapýlmalýdýr.
Aðaç, fide, bitki zararlýnýn yoðun olduðu yer tamamen yýkanarak
temizlenir.
3) Tütün Suyu
Bahçede, tarlada emici ve kemirici böceklere karþý mücadele amacý
ile kullanýlýr.
Organik Tarým
32
Yapýlýþý:
Filtreli sigara izmaritleri bir teneke, cam veya plastik kutu içinde
toplanýr, toplanan izmaritler kutunun 1/4'üne ulaþýnca kutu temiz su
ile tamamen doldurulur ve 24 saat bu karýþým bekletilir. 24 saat sonra
temiz bir tülbent ile süzülerek aðzý kapalý bir kaba doldurulur. Bu
hazýr sarýmtýrak renkli su saklanýlýr ve 1’e 2 dozunda sulandýrýlarak
kullanýlýr. Aðaç ve fidelerin üzerine püskürtülür. Bitkinin her yerine
bulaþmasý þart deðildir. Yapraklarýn alt yüzeylerinin ilaçlanmasý
yeterlidir.
4) Sarýmsak Suyu
Mantarlara karþý ve testereli arý, koþnil, kýrmýzý örümcek ve iç kurtlara
karþý bitki ve meyveleri korur haþereyi uzaklaþtýrýr.
Yapýlýþý:
Beþ baþ kuru sarýmsak alýnýr ve diþleri ayrýlarak tahta havan içinde
tahta tokmakla ezilerek suyu çýkarýlýr ve bir cam þiþe içine konulur.
Bu ezilmiþ sarýmsaðýn üzerine 2 litre su ilave edilerek þiþe kapaðý
sýkýca kapatýlýr.
Sebze ve baðda yaprak çýktýðýnda ilk uygulama olarak þiþe içindeki
sarýmsaklý su 1’e 10 oranýnda sulandýrýlarak bitkiler bu solüsyonla
ýslatýlýr. Birinci uygulamadan 15 gün sonra ayný uygulama tekrarlanýr.
Çiçeklenmeden sonra benzer uygulama mevsimin gidiþine göre
tekrarlanýr.
5) Sütleðen otu suyu ( Yýlan Otu, Balýk Otu)
Toprak altý kurtlarý, nematodlar, danaburnu vb. toprak haþereler ve
kemirici böceklere karþý kullanýlýr.
Hazýrlanmasý:
Baharda çiçek açým dönemi öncesi eldivenle toplanan yaprak ve
dallar, bir telis çuvalý içine konulur. Çuval bir su kabýnýn içinde
tokaçlanýr ve süt rengi suyu çýkartýlýr. Kabýn içi su ile doldurulur ve
ertesi gün, telis sýkýlarak kaptan alýnýr. Süt rengi su aðzý kapalý bir
kabýn içine konulur ve 1’e 5 (beþ kat) sulandýrýlarak, toprak altý kurtlarý
için bol su ile topraða verilir, kemirici böcekler için bitki bu preparat
ile yýkanýr.
Dev.Maden-Sen
33
6) Çið Süt
Örtü altý yetiþtirilicilikte koruma amaçlý uygulamalarýn baþýnda,
zararlýyý uzaklaþtýran preparatlar gelmektedir. Bozuk çið süt kokusu
özellikle beyaz sinek, kýrmýzý örümcek ve yaprak bitlerini uzaklaþtýran
etken bir aromadýr. Bire bir sulandýrýlan çið süt pülverizatörle sera
içindeki yapraklara püskürtülür. 1000 metre kare kapalý alan için 5
litre süt 5 litre su ile karýþtýrýlarak kullanýlýr. Uygulamanýn 15 gün ara
ile tekrarlanmasý uygundur.
2.3 Sürdürülebilir Tarýmýn Temel Ýlkeleri
Sürdürülebilir Tarýmda: temiz ürün, temiz çevre konusunda
uluslararasý kurum ve sivil toplum örgütlerinin ortaya koyduðu genel
prensipler aþaðýda verilmektedir.
2.3.1 TOPRAK ÝÞLEME PRENSÝPLERÝ, ALETLERÝ VE TOPRAÐIN
ÝÞLENMESÝ
Genel Prensipler:
• Yetiþtiricilik için yapýlan her hizmet ve kullanýlan her
materyalin kayýtlarý tutulmalý ve kontrol edilmeli
• Toprak fazla çiðnenmemeli, toprak basýlmamalý.
• Toprak horizonlarý bozulmamalý.
• Toprak yüzeyi agreleri bozulmamalý.
• Toprak yüzeyi çýplak býrakýlmamalý.
• Tohum yataðý havadar ve yumuþak olmalý.
• Toprakta organik madde birikimi saðlanmalý.
Topraðý Çiðnemeden Ýþleyebilen Aletler Ve Güç Makinalarý
Prensipler:
• Güç makinasýnýn tekerler vasýtasý ile topraða uyguladýðý
basýnç az olmalý.
• Güç makinasýnýn tarlaya girme sayýsý azaltýlmalý.
• Güç makinasýnýn aðýrlýðý az olmalý.
Organik Tarým
34
Topraðý Devirmeden Ýþleyen Makine Ve Aletler
Prensipler:
• Toprak iþlenirken, toprak horizonlarý bozulmamalý.
• Toprak dipten kabartýlarak iþlenmeli.
• Toprak alt katmanlarýnýn havalandýrýlmasý saðlanmalý.
Toprak Ýþlemede Toprak Yüzeyi Strüktürü Bozulmamalý
Prensipler:
• Toprak iþlenirken, toprak yüzeyindeki agreler bozulmamalý.
• Toprak dipten kabartýlarak iþlenirken, yüzeyi daðýtýlmamalý.
• Toprak alt katmanlarýnýn havalandýrýlýrken yüzeydeki
kolloidal baðlar korunmalý.
Ýþlemeden Sonra Toprak Yüzeyi Çýplak, Korumasýz Býrakýlmamalý
Prensipler:
• Toprak iþlendikten sonra, yüzey baðlayýcý bir materyalle
örtülmeli.
• Toprak yüzeyi, rüzgar ve su (yaðmur) erozyonuna karþý
korunmalý.
• Toprak alt katmanlarýnýn havalandýrýlmasý ile üst katmanla
alt katman arasýnda porozite oluþturulmalý.
Tohum Yataðý Tarla Yüzeðinin Dýþýnda Uygun Hazýrlanmalý
Prensipler:
• Tohum yataðý, tarla geneli dýþýnda bitki talebine uygun
hazýrlanmalý.
• Tohum yataðý, yumuþak, havadar ve yeterli rutubeti ihtiva
etmeli.
• Tohum yataðý yabancý tohumlardan ve yumrulardan
arýndýrýlmýþ olmalý.
• Toprak iþlenmeden tohum ekimi yapýlabilmelidir.
Dev.Maden-Sen
35
Toprakta Yeterli Organik Madde Birikimi Saðlanýlmalýdýr
Prensipler:
• Toprakta organik madde birikimi için, ön bitki artýklarý topraða
gömülmeli.
• Gömülen bitki artýklarý kök geliþim hattýnýn altýnda olmalý.
• Çiftlik artýklarý (ahýr gübreleri dahil, kompostlar) topraða
uygun ve düzenli karýþtýrýlmalý.
Üreticiye tavsiye edilen uygulama þekli:
Üretici pulluk yerine kaz ayaðý, çizer, dip kazan gibi aletleri
kullanmalýdýr veya mevcut pulluðunun devirme kulaðýný sökerek
sürüm için kullanabilir. Ancak toprak altý canlýlarýn oksijen ihtiyacýnýn
temini için, mutlaka toprak altýna hava vermek zorunluluðu vardýr.
Bunun için kuyruk milinden hareketli kompresörlerin kullanýmý basit
ve pratiktir. Üretici bu kompresörün basýnçlý hava çýkýþýndan alacaðý
basýnçlý havayý, basýnca dayanýklý bir hortumla toprak iþleme aletinin
þasesine uzatýp, buradan da tüm ayaklara birer hortum ile her ayakta
ayrý ayrý ayaðýn en ucuna basýnçlý hava verebilir. Ayaklar topraðý
yararken ayak ucundaki basýnçlý hava toprak poroziteleri içine
Organik Tarým
36
basýnçla girerek, topraðý kabartýr ve canlýlar için gereken temiz
oksijenli havayý toprak altýna verebilir.
Toprak iþlemedeki diðer önemli bir husus toprak iþleme zamaný ve
derinliðidir. Toprak iþleme zamaný yörenin hangi iklim kuþaðýnda
olduðuna, topraðýn meyline ve yapýsýna, yabancý ot durumuna ve
ekilecek bitkinin çeþidine göre deðiþmektedir. Temel prensip, tarlaya
mümkün olduðu kadar az girilmesidir. Ýç Anadolu ve Güney Doðu
Anadolu iklim kuþaðýnda, kýþ yaðýþlarýnýn toprakta muhafazasý için
toprak iþleme sonbahar yaðýþlarýndan önce, meyile dik ve mümkün
olduðu kadar derin yapýlmalýdýr. Bahar toprak iþlemesi yüzeysel ve
ilk bahar yaðýþlarýndan sonra olmalýdýr. Ege ve Akdeniz Bölgelerinde
ise sonbahar yaðýþlarýndan sonra, meyile dik ve derin iþleme, ilk
baharda sadece ot yolma ve yüzey iþleme yapýlmalýdýr. Bütün
bölgelerde ekim öncesi toprak iþlemede, sadece tohum ekilecek sýra
derin iþlenmeli, ara iþleme yüzeysel yapýlmalýdýr. Tohum ekiminde
toprak iþlemede önemli kriter, ekilecek bitkinin kök yapýsýdýr, derin
ve kazýk köklü bitkiler için ekim sýrasý en az 40 santim derinlikte
iþlenmeli ve havalandýrýlmalý, saçak ve yayýlan kök sistemine sahip
bitkiler için 20 santim ve geniþ toprak iþleme tercih edilmelidir. Ýlk
bahar iþlemesinde yabancý ot mücadelesinin yapýlmasý için ot yolan
kullanýlmasý tavsiye edilir. Ot yolan yan sayfadaki þemada görüldüðü
gibi, kuyruk milinden ve/veya traktörün ön milinden hareket alan ters
dönen, kare profilli bir mildir. Bu mil süratle yukarý doðru dönerken
topraktaki yabancý ot gövdelerini üstüne sarar ve köklerinden sökerek
alýr. Çalýþýrken zaman zaman durup, mile sarýlan otlarýn mil üzerinden
temizlenmesi gerekmektedir. Büyük bir güç istemeyen bu iþlem için,
küçük alanlarda traktör yerine elle sürülen 5-7.5 Beygir gücündeki
çapa makinelerinin kullanýlmasý topraðýn aþýrý sýkýþmamasý için
yerinde olacaktýr.
2.3.2 TARIMSAL SULAMA PRENSÝPLERÝ, TEÇHÝZATI VE SULAMA
Yeryüzündeki tüm bitkilerin týpký diðer canlýlar gibi yaþamak ve
geliþmek için suya ihtiyaçlarý vardýr. Bitkiler yaþamak ve büyümek
için suyu kullanýrlar. Yaðýþa baðýmlý tarým alanlarýnda sulama suyu
kullanýmý bu nedenle çok önemlidir. Bitki kökleri topraktaki bitki besin
maddelerini suda erimiþ formda alýrlar, bu nedenle suya olan istekleri
diðer canlýlardan daha yüksektir. Su bitki içinde topraktan alýnan ya
da yapraklarda hazýrlanmýþ maddelerin bitki içinde taþýnmasýný
Dev.Maden-Sen
37
saðlar. Bitki kökleri vasýtasý ile aldýðý suyun % 90‘ýný yapraklarýndan
atmosfere geri vererek, bitki bünyesinde sürekli bir negatif iç basýnç
oluþturur. Bu negatif basýnçla kökler topraktaki suyu içindeki besin
maddeleri ile birlikte bünyelerine çekerler. Bitki köklerinin topraktan
besin maddelerini alabilmesi için, bitki yetiþtirilen topraklarda kök
bölgesinin sürekli nemli tutulmasý esastýr. Toprakta %30-40 su olmasý
yeterlidir. Bunun üstünde suyun bulunmasý toprak boþluklarýnýn su
ile dolmasýna ve kök boðulmalarýna, bunun altýnda suyun olmasý
kökün su alamamasýna ve daha ileri safhada kökten topraða suyun
geçmesine neden olur. Her iki halde de bitki solar, devam etmesi
halinde bitki ölür veya kurur.
Bitki sulamanýn temel prensibi, kök bölgesindeki toprakta sürekli %3040 rutubetin bulundurulmasýdýr. Vahþi sulama, salma sulama, karýk
sulama, tava sulama gibi sulama yöntemleri, belirli süre içinde çok
fazla suyun kök bölgesinde olmasýna neden olmaktadýr. Fazla su
kökleri boðduðu gibi, suda kolay eriyen bitki besin maddelerinin
aþaðýlara sýzmasýna neden olmaktadýr. Özellikle suda kolay eriyen
azotlu gübreler, fazla su ile topraðýn alt katmanlarýna inmekte, taban
suyuna karýþmaktadýr. Bu azotun boþa gitmesine neden olduðu gibi,
yer altý sularýnda azot birikimine neden olmaktadýrlar. Bu sulama
sistemlerinin diðer bir mahsuru, bitki gövdelerinin de su altýnda
kalmasýna neden olarak, bitkinin mantari hastalýklara mukavemetini
Organik Tarým
38
azaltmasýdýr. Özellikle narenciye gibi hassas çok yýllýk bitkilerde bu
sorun daha fazla olmaktadýr. Bitkinin topraktan su emen bölümleri
ince kýlcal kökler olup bu kökler genellikle aðaç taç izdüþümünün,
dýþa yakýn bölümlerindedirler. Bu nedenle meyve bahçelerinde su
kanallarý açýldýðýnda, aðaç gövdesinin topraða giren bölümü bir yüzük
gibi yüksek býrakýlýp, suyun taç izdüþümü içinde kalmasý
saðlanmalýdýr.
Geliþen sulama teknikleri ile, sulamadan kaynaklanan sorunlar en
aza indirildiði gibi, sulama suyundan da %70 e varan tasarruf
saðlanmýþtýr. Geliþtirilen sulama tekniði damla sulama sistemidir.
Baþlangýçta, dipten sýzdýrma olarak tasarlanan sistemde, toprak
altýndaki sulama damlalýklarýnýn bitki kökleri ile sürekli týkanmasý
üzerine toprak üstünden sulamaya geçilmiþtir.
Ancak her ürünün su isteði ve her topraðýn su geçirimi farklý
olduðundan; doðru ve verimli bir damla sulama sistemi için, topraðýn
fiziksel ve biyolojik yapýsý ile su geçirme hýzýnýn tespit edilmesi
gerekmektedir. Kumlu topraklar suyu süratle dibe geçirirken, killi
topraklar suyu aldýkça þiþerler ve geçirimsiz olurlar. Bu nedenle damla
sulama sistemini kuracak olan üreticiler, sistemi pazarlayan
kurumlardan bu konuda ön çalýþma yapmalarýný istemelidirler. Bu
çalýþmadan sonra sulama memelerinin sayýsý, çapý, sulama aralýðý
tespit edilip sistem bundan sonra kurulmalýdýr.
Bitkiler fizyolojik yapýlarý gereði, güneþ doðumundan itibaren, kökleri
vasýtasý ile aldýklarý suyu yapraklarýna taþýr ve burada güneþ enerjisi
yardýmý ile gerekli maddeleri sentezlerler, güneþ battýðýnda ise
yapraklarýnda sentezledikleri maddeleri, bünyelerine daðýtýrlar. Yani
bitkilerin gündüz su talebi, geceden fazladýr. Bu nedenle sulamanýn
kumsal ve geçirgen topraklarda sabahýn erken saatlerinde yapýlmasý,
kýsa aralýklarla sýk sýk yapýlmasý uygunken, aðýr ve killi topraklarda,
sulamanýn akþam baþlatýlmasý, gece suyun topraða iyice emdirilmesi
uygun olmaktadýr.
Kapalý sulama sistemi olarak tanýmlanan damla sulama sistemi,
günümüzde bitki besleme sistemi olarak kullanýlmaktadýr. Su içinde
eriyebilen gübreler bu sistem sayesinde doðrudan bitki kök bölgesine
verilmektedir. Sistem sayesinde su tasarrufu, gübre tasarrufu ve
yabancý ot sorununun azalmasý saðlanmaktadýr.
Dev.Maden-Sen
39
Sulama suyu içine gübre karýþtýrýlmasý ciddi bir hesaplama iþidir.
Bu iþlem için bir gübre tankýna ihtiyaç vardýr. Sývý gübre veya suda
eriyen gübre bu tankýn içine konulur. Bu tank ana sulama borusuna
bir by-pass þeklinde baðlanýr. Ana su borusundan gelen suyun bir
kýsmý bir vana yardýmý ile bu tankýn içine alýnýr ve tanktan çýkan bir
hatla tekrar ana boruya baðlanýr. Sývý gübreler kullanýldýðýnda suyun
gübrenin %98‘ini alabilmesi için, tank hacminin 4 kat fazlasý suyun
tankýn içinden geçmesi gerekmektedir. Suda eriyen gübreler için bu
daha fazla su kullanmak demektir. Örneðin; tank kapasitesi 90 litre
ise ve gübreleme yaklaþýk 20 dakika sürecekse, tankýn içinden
geçecek suyun debisi (90X4)/20 = 18Litre/Dakika olmalýdýr.
Her bir sulamada verilecek olan gübre miktarý da çok önemlidir ve
hesaplanmasý gerekir. Bitkinin geliþim zamanýna göre besin maddesi
talebi farklýdýr. Genç dönemde azotlu, çiçeklenmede fosforlu ve bitki
meyveye yattýðýnda potaslý gübre talebi yükselir. Geliþim durumuna
göre verilecek olan gübre miktarý ve çeþidi belirlendikten sonra, bir
defada verilecek olan gübre miktarý hesaplanýr. Örneðin; sulama
suyunda 100 ppm azot, 50 ppm P2O5 ve 120 ppm K2O verilmesi
gerekiyor. Kullanacaðýmýz gübreler Amonyum Sülfat (%20.5),
Potasyum Nitrat (%46, %13) ve Fosforik Asit (%61, hacim aðýrlýðý
1.68 gram). 1 metreküp suda olmasý gereken Potasyum miktarý; 120/
0.46 = 261 gram, Potasyum Nitrat ayný zamanda 261X 0.13 = 34
gram Azot ihtiva etmektedir. Ýhtiyacýmýz olan Azot 100 – 34 = 66
gram, bunun için 66 / 0.205 = 321 gram Amonyum Sülfat ve 50 /
0.61 = 81 gram = 81/ 1.68 = 48 santimetre küp Fosforik Asit
gerekecektir.
Topraktaki su oraný %30’un altýna düþtüðü zaman bitki deðiþik
semptomlarla susuzluðunu belli eder. Yapraklarda gevþeklik,
düþüklük ve sarýlýk bu semptomlarýn en belirgin olanlarýdýr. Topraktaki
suyun azaldýðý anlaþýldýðýnda sulama geciktirilmeden yapýlmalýdýr.
2.3.3 EKÝM VE DÝKÝM PRENSÝPLERÝ VE UYGULAMALARI
Sürdürülebilir tarýmda ekim ve dikim prensipleri çok önemlidir. Ekimde
temel prensip, ürün tür ve çeþidinin seçimidir. Seçilen türe ait tüm
bilgiler belirlenmelidir. Bitki tohumu, tohumun yapýsý, tohumun
çimlenme isteði, büyüklüðü, ýsý ve su isteði ile kök yapýsý, kök geliþimi,
tipi, derinliði, kýlcal kök geliþimi, kalýnlýðý, çimlenme gücü ve çimlenme
Organik Tarým
40
hýzý, kotilodon oluþumu ve þekli, ilk yapraklar, gövde geliþimi, yan
dallanma ve kardeþlenmesi, gövde yapýsý, bitkinin güneþ veya gölge
sever olmasý, yapraðý, meyvesi, kökü veya çiçeði için yetiþtiriliyor
olmasý ekim ve dikim tekniði hakkýnda çiftçiye gerekli bilgileri verir.
Ekim, dikim ve bitki yetiþtirme için öncelikle bitki fizyolojisinin iyi
bilinmesi gerekmektedir. Tek yýllýk bitkilerle, çok yýllýk bitkilerin
fizyolojileri birbirlerine benzemekle beraber aralarýnda önemli
farklýlýklar vardýr. Ayrýca iklim deðiþikliklerine baðlý olarak, yetiþtirme
þekli de deðiþir.
Genel olarak kültür bitkileri fizyolojisi;
Bitkiler hayvanlar gibi, yer deðiþtirebilme kabiliyetine sahip deðillerdir.
Besin ve yaþam maddeleri ile korunmalarý yetiþtiriciler tarafýndan
yapýlmalýdýr. Özellikle yangýn, kuraklýk, sel, don gibi afetlerden ve ot
oburlardan korunmalarý, yetiþtiricinin çabasýna baðlýdýr.
Sulama ve beslenmesi ise, bitkilerin kök bölgesinde su ve besin
maddelerini yetiþtiricinin temin edip vermesi ile mümkündür. Bitkiler
suyu ve besin maddelerini kökleri vasýtasý ile alýrlar. Köklerin emme
noktalarý kýlcal, ince uçlarýdýr. Çok yýllýk bitkilerin odunlaþmýþ ve
kalýnlaþmýþ kökleri su ve besin maddesi alamazlar. Bitkilerin toprak
üstü formlarý ile toprak altý formlarý birbirlerine benzerler. Nasýl genç
ve yeni sürgünler aðacýn dýþýnda yoðunlaþýyorsa, genç kökler de
gövdeden uzak bölgelerde yoðunlaþmýþlardýr. Bu nedenle aðacýn
hemen gövdesi etrafýna verilen su ve besin maddesi bitki tarafýndan
alýnamadýðý gibi, gövdede mantari hastalýklarýn artmasýna neden olur.
Bitki kök yapýsýna baktýðýmýzda kök ucunun çýplak ve ince olduðunu
görebiliriz, bu sayede uc esnek ve yumuþaktýr. Yüksek bitkiler ve
basit bitki olan alglerle yürütülen deneysel çalýþmalar bitkilerin
topraktan besin maddesi alýmýnda üç önemli özelliðini ortaya
koymuþtur.
1) Seçicilik: Belirli besin maddeleri diðerlerine göre öncelikle
alýnmaktadýr.
2) Akümülasyon: Kimi zaman bitki hücresindeki iyonlarýn
konsantrasyonu, dýþ ortamdakinden daha yüksek olmasýna
raðmen kök besini alabilmektedir.
3) Genotip (Çeþit): Ýyon alým özellikleri bakýmýndan bitki
Dev.Maden-Sen
41
çeþitleri arasýnda önemli farklýlýklar bulunmaktadýr.
Hücre duvarlarý selüloz, hemisellüloz ve glikoproteinlerden oluþur
ve duvar içinde por olarak adlandýrýlan boþluklar vardýr. Topraktaki
iyonlar bu boþluklardan hücre içine girebilmektedirler. Mineral besin
maddelerinin ve küçük molekül aðýrlýklý organik maddelerin geçiþine
karþýlýk, molekül aðýrlýðý küçük maddeler veya virüsler ve diðer
patojenlerin kök hücrelerinin içine girmesi duvar hücreleri tarafýndan
engellenebilmektedir. Köklerin yüzeyinde bulunan karboksil gruplarý
katyon deðiþimi yaparlar ve katyonlarý kök çevresinde tutarlarken,
anyonlarý kök çevresinden uzaklaþtýrýrlar. Kökler ayný zamanda demir
ve çinko gibi aðýr metalleri, geçici olarak depolarlar ve sonra, kök
salgýlarý ile köklerden gövdeye taþýtýrlar. Bitkilerin vegetatif
geliþimlerinin hýzlý olduðu dönemde, köklerin iyon alýmý için ihtiyaç
duyduðu enerji yüksektir. Bu enerjiyi kök hücreleri yakma
odacýklarýnda daha fazla fosfor yakarak karþýlarlar, bu nedenle
genaratif geliþmenin sembolü olan fosfor vegetatif geliþme için de
önemlidir. Kökler azotu NH4 ve NO3 þeklinde beraber aldýklarýnda
eþdeðer miktarda H üretirler ve H tüketirler bu nedenle de enerji
ihtiyaçlarý düþük olur. Bitki beslemede bu tür ince noktalarýn bilinmesi
gerekir.
Bütün bu araþtýrma sonuçlarýnýn özetlenirse: Tohum ekiminin uygun
hazýrlanmýþ, iyi havalandýrýlmýþ topraða yapýlmasý, uygun derinlikte
(tohum çapýnýn asgari 15 katý) ekilmesi ve üstünün hava almayacak,
güneþ görmeyecek þekilde kapatýlmasý, tohum bünyesindeki bitki
besleme maddelerine ilave olarak, aminoasitler, fosfor ve çinko ile
takviye edilmesi çimlenme ve geliþme þansýný artýracaktýr. Bunun
için geliþtirilmiþ tohum kaplama maddeleri ticari olarak satýlmaktadýr.
Fide ve fidan dikimlerinde ise, tohum çimlenmiþ ve kök geliþmiþ
olduðundan durum tamamen farklýdýr. Fide ve fidan köklerinin
kalýnlaþmýþ ve odunlaþmýþ kýsýmlarýnýn dikimden önce budanmasý,
fidanýn tutma þansýný artýracaktýr. Kök budanmasýndan sonra köklerin
huminlerden oluþan organik preparatlý su içine daldýrýlarak bir süre
bekletilmesi (15 dakika) kök hücrelerinin aktivitesini artýrmakta ve
tutma þansýný, geliþme hýzýný yükseltmektedir. Köklerin daldýrýlarak
bekletildiði suyun can suyu olarak verilmesi, köklerin mukavemetini
artýrmaktadýr. Özellikle aþýlý fidan dikiminde en önemli husus, aþý
noktasýnýn toprak yüzeyinde býrakýlmasýdýr. Aþý noktasýnýn topraða
Organik Tarým
42
gömülmesi köklerin hava almakta yetersiz kalmasýna ve bitkinin aþý
noktasýndan hastalýk ve zararlýya hassas olmasýna neden olmaktadýr.
Dikim çukuru her bitkinin kök yapýsý ve geliþimine göre ölçümlendirilmelidir. Kazýk köklü bitkiler için hazýrlanan çukurlarýn diplerindeki
sert toprak tabakasý mutlaka delinmelidir. Açýlan bu derin delik organik
gübre, odun talaþý ve benzeri yumuþak toprak materyali ile
doldurulmalýdýr. Yüzlek köklü bitkiler için hazýrlanan dikim çukuru,
geniþ olmalýdýr ve iyice havalandýrýlmýþ üst toprak tekrar bu açýlan
yere doldurulmalýdýr.
2.3.4 EKÝM NÖBETÝ, ÖNEMÝ VE UYGULAMALARI
Toprak uygun bir ekim nöbeti uygulanmasý ölçüsünde verimliliðini
devam ettirebilir. Bu nedenle en az 3 yýllýk ekim nöbeti uygulanmasý
gerekir. Ekim nöbeti uygulanmasýnda dikkat edilmesi gereken
unsurlar, bitkilerin kök yapýlarý, topraktan aldýklarý madde, topraða
verdikleri madde, hastalýk ve zararlýlarýdýr. Münavebede mutlaka
kökleri farklý bitkilerin birbirini takip etmesi saðlanýlmalýdýr. Saçak köklü
buðdaygil bir bitkinin hasadýndan sonra mutlaka kazýk köklü bir
bitkinin ekilmesi, þekerpancarý gibi bir çapa bitkisinin ardýndan,
ayçiçeði gibi saçak köklü bir bitki ve her iki senede bir mutlaka fasulye,
soya, mercimek, nohut veya fið, yonca, korunga gibi bir baklagil
bitkisinin ekilmesi, tuzluluðu yüksek topraklarda önce tuz seven
þekerpancarý, hayvan pancarý gibi bir bitkiden sonra, çavdar ve
ardýndan tuza hassas mýsýr gibi bitkilerin ekilmesi gereklidir. Kavun,
karpuz, domates, kabak, biber gibi hastalýk ve zararlýlara hassas
bitkilerin üç ile beþ yýl ara ile ayný tarlaya ekilmesi zorunludur.
Çok yýllýk bitkiler olan meyve bahçelerinde ise, özellikle kýþ dönemi
yaðýþlarýndan yararlanmak ve toprak yüzeyini açýk ve boþ
býrakmamak için sonbaharda mutlaka fið+arpa ( 7 Kg fið tohumu+ 3
Dev.Maden-Sen
43
kg arpa tohumu), bakla, korunga gibi baklagil yem ve yemeklik
bitkilerin ekimi ile alanýn doldurulmasý lazýmdýr.
2.3.5 BÝTKÝ BESLEME MADDELERÝ
2.3.5.1 Azot kaynaklarý ve uygulamasý
Azot biyolojik yaþamýn vazgeçilmez maddesidir. Soluduðumuz
havada her ne kadar %79 oranýnda azot gazý varsa da bu azotun
molekül halde olmasý nedeniyle biz ve bitkiler havadaki bu serbest
azotu kullanamayýz. Bitkiler azotu amonyak, nitrat ve amid
formlarýnda kullanýrlar. Sürdürülebilir ve organik tarým uygulamalarýnda kimyasal gübre kullanýmý olmadýðý için burada doðal azot
içeren maddeler ve bunlarýn dengeli kullanýmý açýklanmaktadýr.
Organik azot kaynaklarý:
1) Çiftlik Gübresi: Çiftlik hayvanlarýnýn katý ve sývý dýþkýlarý ile
sap,samani yaprak, dal yataklýk gibi materyallerden oluþur. Ahýrda
birkaç hafta biriken gübre taþýnarak yýðýn yapýlmakta ve
olgunlaþmaya býrakýlmaktadýr. Türkiye’de genellikle olgunlaþtýrma
bilinmediði için iki yýl açýkta býrakýlan gübre, daha sonra tarlalara
taþýnarak kullanýlmaktadýr. Bu uygulama gübrenin besin deðerinin
kaybolmasýna ve hastalýk, haþere ve ot tohumlarýnýn tarlaya kendi
elimizle taþýnmasýna neden olmaktadýr. Araþtýrma sonuçlarýna göre
çiftlik gübresi içinde; % 76-83 su, %1.17-1.65 azot, %0.38-0.59 fosfor,
%0.69-0.1.48 potas. %0.19-0.42 kalsiyum ve %0.11 oranýnda
magnezyum ile üre, aminoasitler ve enzimler vardýr.
Ýyi bir ahýr gübresi aþaðýdaki þekilde hazýrlanmalýdýr; ahýrdan dýþarý
taþýnan gübre ya bir gübre separatöründen geçirilerek, içindeki su
oraný %40’a düþürülür ve suyu alýnmýþ gübre düz ve üstü sundurmalý
bir alanda, yüksekliði 50-57 santimi geçmeyecek bir þekilde düzgünce
yayýlarak her üç günde bir aktarýlarak 7 aktarma sonrasý (21 günde)
olgunlaþtýrýlarak, kullanýma hazýr hale getirilir. Bu uygulama sonunda
gübre içindeki hastalýk mikroplarý, zararlý sporlar ve yabancý ot
tohumlarý yüksek sýcaklýkla ölür ve gübre bitki besleme materyali
yönünden zenginleþir. Veya gübre hafif meyilli, düzeltilmiþ bir yere
çekilir, eðimin düþük olduðu yere kuru taþ örme yapýlarak gübrenin
fazla suyunun buradan akmasý saðlanýr ve her gün aktarma yapýlarak
gübre 60 gün içinde olgunlaþtýrýlýr. Her iki sistemde de açýða çýkan
Organik Tarým
44
gübre suyu iyi bir sývý gübredir ve bu su, sýzdýrmaz bir depo içinde
biriktirilerek zaman zaman toprak altýna verilerek kullanýlýr. Diðer bir
yöntemde, ahýrdan dýþarý taþýnan dýþkýlar sýzdýrmaz bir depo içinde
biriktirilir ve zaman zaman karýþtýrýlarak oksijenlenmesi saðlanýr.
Biriken sývý, çamur kývamýndaki gübre tarým topraklarýna taþýnarak
kullanýlýr. Ahýr gübrelerinin tüm kullanýmlarýnda dikkat edilmesi
gereken þey, gübrenin bitki gövdelerine deðirilmemesi ve topraða
iyi karýþtýrýlmasýdýr.
2) Tavuk Gübresi: Bu gübre çiftlik gübresine oranla daha fazla besin
maddesi içerir. Su içeriði daha düþüktür. Buna karþýlýk özellikle azot
içeriði yüksektir. Bunun için taze tavuk gübresinin doðrudan kullanýmý
bitkilere ve köklere zarar verir. Taze tavuk gübresi mutlaka
kullanýlacaksa bu gübrenin içine ince kum, talaþ, kepek, çeltik kavuzu
gibi kurutucu ve konsantrasyonu düþürücü materyaller katýlmalýdýr.
Týpký çiftlik gübresinde olduðu gibi, taze tavuk gübresinin de gübre
separatöründen geçirilerek, suyunun ayrýlmasý, katý gübrenin üç
günde bir havalandýrýlarak olgunlaþtýrýlmasý ve bundan sonra
kullanýlmasý en uygun yoldur. Özellikle seracýlýkta tavuk gübresi ihtiva
ettiði azot, fosfor ve iz elementlerle, enzimler ve proteinler nedeniyle
tercih edilen bir bitki besleme maddesidir. Tavuk gübresi %8.20-10.32
su, %29.66-52.85 organik madde, %2.18-4.93 azot, %17.24-25.97
organik karbon, %1.26-1.94 fosfor, %1.76-4 potas, %12.67-0.26
kalsiyum,%1.40-4.21 magnezyum, kilogramýnda miligram olarak 8646268 demir, 22-78 bakýr, 288-622 mangan, 498-612 çinko ihtiva
etmektedir.
3) Kompost: Bitkisel ve hayvansal atýklarýn kontrollü olarak ayrýþma
ve olgunlaþtýrýlmasý ile elde edilmektedir. Ýþletme içinde açýlacak olan
bir kompost çukuru içine, evsel ve organik tüm atýklar (mutfak atýklarý,
ahýr ve kümes atýklarý, budama ve ot atýklarý) parçalanarak konulur.
Kompost çukuru içine 30-40 santim kalýnlýkta konulan materyalin
üzerine 10-20 gram toz kireç atýlarak bu kat üzeri hafif ýslatýlýr ve
toprakla örtülür, her kattan sonra bu iþlem yapýlýr ve üç günde bir
çukur demir çubukla þiþlenerek alt katmanlarýn hava almasý saðlanýr.
Son katman doldurulduktan sonra çukurun üzeri 10 santim toprakla
örtülerek, olgunlaþmaya býrakýlýr. Hava sýcaklýðýna baðlý olarak 3-5
ay sonra olgunlaþan kompost buradan çýkartýlarak, kullanýlýr. Büyük
iþletmelerde komposttan bio-gaz üretilmesi mümkündür. Kompost
Dev.Maden-Sen
45
oluþtuðu materyale göre deðiþik oranlarda ve çeþitlerde bitki besinleri
içerir.
4) Yeþil Gübre: Baklagil gibi yeþil aksamý bol olan bitkilerin çiçeklenme
öncesi topraða karýþtýrýlmasýyla yapýlan gübreleme þeklidir. Bitkinin
ihtiva ettiði tüm maddeler toprak içine karýþýr ve topraðýn nem durumu
ile hava sýcaklýðýna göre burada ayrýþarak topraðý iyileþtirir ve bitki
besini saðlar. Uygulama ile dekara 3-6 kilo organik azot kazandýrýlmýþ
olunur.
5) Sývý dýþký: Bilindiði gibi hayvanlarýn aldýklarý azotun % 40’ý ve
potasýn % 65’i sývý dýþký ile atýlýr. Bu nedenle hayvan sývý dýþkýsý
kuvvetli bir besin içermektedir. Sývý dýþký sonbahar ve kýþ aylarýnda
doðrudan açýk alanlarda kullanýlabilir. Yazýn ve bitkilerin geliþme
periyodunda kullanýlmasý gerektiðinde sulandýrýlarak seyreltilmesi
zorunludur.
6) Kanalizasyon atýklarý: Kanalizasyon atýklarý azot, fosfor, potasyum
ve diðer elementler yönünden zengin içeriklidir. Ýçerdiði azot ve
fosforun %7’si organik olduðu için ilk yýl bitki üzerinde fazla bir etki
göstermez. Ýkinci yýldan itibaren etkinliði artar. Ýçerdiði potas organik
olmasý nedeniyle hemen etkilidir ve bitkide meyve oluþumunu,
geliþimini olumlu olarak etkiler. Parazit ve patojen organizmalar
içerebilir bu nedenle kullanýmýnda toprak altýna verilmesine ve
insanlara bulaþmamasýna dikkat edilmelidir.
7) Bitkisel atýklar: Tahýl sap, saman ve kavuzlarý ve gýda fabrikalarýnýn
atýklarý, suda yetiþen bitkiler ve yosunlar iyi birer bitki besleme ve
toprak ýslah maddesidir. Bu maddeler bir kýrýcý parçalayýcýdan
geçirilerek toprak içine karýþtýrýlýr.
2.3.5.2 Fosfor kaynaklarý ve uygulamasý
Doðada fosfat kayaçlarý olarak bulunan fosfor, organik fosfor olarak
balýklarda, omurgalý hayvan kemiklerinde ve tüm canlýlarýn
vücutlarýnda bulunur. Demir ve çimento endüstrisi atýklarý içinde de
yüksek oranda fosfor vardýr. Bitkinin fosfordan yararlanabilmesi
ancak suda çözünür fosfor bulmasý ile mümkündür. Fosfor kayaçlarý
suda çözünür fosfor ihtiva etmezler. Topraktaki fosfor kayaçlarýndaki
fosfor önce topraktaki mikro organizmalar tarafýndan alýnýr, yakýlýr
ve suda eriyebilen fosfor oksit olarak topraða geri verilir. Bitki bu
Organik Tarým
46
fosforu kullanabilir. Bu nedenle organik tarýmda fosfor beslenmesinde
organik fosfor, topraða 1 ton çiftlik gübresi içine 15-20 kilo triple
süperfosfat karýþtýrýlarak karþýlanabilir. Bunun dýþýnda kemik unu,
kan ve mezbaha atýklarý kullanýlbilir. Bu eksikliðin giderilmesi için
fosforik asit kullanýmý yaygýndýr. 100 litre su içine 200 gram fosforik
asit katýlarak bitkilere verilebilir. Çiftlik gübresi, kompost, mezbaha
atýklarý yüksek oranlarda fosfor ihtiva ettiði için bu gübrelerin
kullanýldýðý topraklara ayrýca fosfor verilmesine gerek kalmayabilir.
Mevsimsel olarak balýðýn bol olduðu bölgelerde balýklarýn veya balýk
atýklarýnýn kullanýlmasý toprak mikro organizmalarýný da geliþtireceði
için tavsiye edilir. Fosfor toprakta eriyerek kaybolmadýðý için üç yýlda
bir fosforlu materyal kullanýlmasý yeterli olabilecektir. Ticari olarak
hazýrlanmýþ organik tarýmda kullanýla bilinen fosforlu gübreler
mevcuttur.
2.3.5.3 Potas kaynaklarý ve uygulamasý
Potasyum toprakta en fazla bulunabilen elementlerdendir. 1954
yýlýnda Türkiye’ye davet edilen ABD toprak uzmanlarýnýn o yýllarda
yaptýklarý toprak analizlerinde Türkiye tarým topraklarý potas
yönünden zengin bulunmuþ ve bunun üzerine genel olarak
potasyumlu gübrelerin kullanýmýna gerek olmadýðý belirlenmiþtir.
Ancak aradan geçen yaklaþýk 50 yýl içinde topraktan sürekli ve
devamlý olarak potasýn alýnmasý ile topraklarýmýzda potas eksiklikleri
baþlamýþtýr. Bitkinin geliþimi ve meyvenin oluþumu, irileþmesi ve
kalitesi için gerekli olan potas topraða verilmelidir. Organik potas en
çok þeker endüstrisinin atýðý olan melas ve bundan alkol elde edilmesi
sonucu kalan þilempe içinde bulunmaktadýr. Ticari olarak bu
þilempeden üretilmiþ organik potaslar piyasada satýlmaktadýr. Bunun
dýþýnda doðada potas kayaçlarý olarak, zengin potas içeren
materyaller vardýr ve bunlar kullanýlmaktadýr. Ancak toprakta potasýn
olmasý yeterli deðildir, toprakta bitkinin yararlanabileceði potasýn
olmasý önemlidir. Bu iþlem týpký fosforda olduðu gibi topraktaki
organizmalar tarafýndan yapýlmaktadýr. Meyve sanayii atýklarý potasça
zengindir. Ayrýca çiftlik gübresi, kompost ve atýk su arýtma tesislerinin
çökeltme havuzlarýnda biriken çökeltme çamuru potas yönünden
zengin karýþýmlardýr.
Dev.Maden-Sen

Benzer belgeler