süthattı sayı 19_Layout 1 - Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri

Transkript

süthattı sayı 19_Layout 1 - Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri
süthattı sayı 19_Layout 1 26.11.2013 10:57 Page 1
suthattı
6DùO×NO×
QHVLOOHU
için
Başkan’ın kaleminden
ASÜD olarak kuruluş vizyonumuz
doğrultusunda çalışmalarımıza
devam ederken, başarılarımızın
ödüllendirildiğini görmek
motivasyonumuzu artırıyor, bizi
mutlu ediyor. 16 Ekim Dünya
Gıda Günü dolayısıyla BM Gıda
ve Tarım Örgütü (FAO) tarafından
AB’ye ihracat projesinde elde edilen
başarı ve katkıları dolayısıyla
verilen Özel Ödül, bugün 115
üyesiyle süt ve süt ürünleri
sanayinin en etkin sivil toplum
kuruluşu olan ASÜD’ün sektörde
yeni başarılara imza atması için de
itici güç olacaktır.
S:2
Beyaz köşe
Son yapılan tahminlere göre 2023
yılına kadar küresel süt talebi %29
artışla 225 milyon tona, kişi başı
süt tüketimi %13 artışla yıllık
111 kg’dan 126 kg’a çıkacak.
Küresel pazar büyürken, biz, bu
büyümenin bir parçası mı olacağız
yoksa gerisinde mi kalacağız? Bence
işe öncelikle çiftçimizin,
sektörümüzün, milyonlarca
insanımızın önünü tıkayan ve
ancak akıl tutulması ile izah
edilebilecek asılsız ve yanlış
inanışlardan başlamalı. Yoksa değil
2023, ertesi güne dair hedeflerimiz
bile hayal olacak.
S:4
Mertçe
ASÜD olarak ihracatla ilgili
çalışmalarımızda ayrı bir kanal
daha açıyoruz. Ekonomi Bakanlığı,
sektörel ticaret heyetleri ile ihracatta
hedef ülkelere inceleme gezileri
düzenliyor. İşte bu kapsamda
önümüzdeki Aralık ayı ortalarında
bir grup iş adamımızla birlikte
sektörel ticaret heyeti olarak
Azerbaycan’a bir inceleme gezisi
yapacağız. Azerbaycanlı yetkililer
ile görüşmelerimiz ve
incelemelerimizden de olumlu
neticelerle döneceğimizi ümit
ediyoruz.
S:10
Konuk yazar
Prof. Dr. Harun Uysal
Ege Üniversitesi Ziraat Fak.
Süt Teknolojisi Bölümü
Gıda tüketimiyle ilgili bir bilgi
kirliliği olduğunu görüyorum.
Kimse yediği içtiği gıdalarla ilgili
fazlaca bilgi sahibi değil.
S:16
Sayı: 19
Kasım - A ralık 2013
İki ayda bir yayımlanır
www.suthatti.com.tr
T unç, Müsteşar Y ardımcısı
Sabri Ülker Bilim Ödülü
Süt ve süt ürünleri pazarı
Gıda Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı’nda açık bulunan Müsteşar
Yardımcılığına Mehmet Hadi Tunç
atandı. Tunç’un Müsteşar Yardımcılığı’na
atama kararı, 10 Ekim’de Resmi
Gazete’de yayınlandı.
Sabri Ülker Bilim Ödülü ile gıda,
beslenme ve sağlıklı yaşam
alanlarındaki yenilikçi bilimsel
araştırmalarıyla fark yaratmaya aday
bir kişi, 100 Bin TL’lik ödülün sahibi
olacak.
S.19
Gelecek 5 yılda süt ve süt ürünleri
pazarında en fazla büyümenin
Hindistan, Vietnam, Malezya,
Endonezya ve Tayland’da yaşanacağı
tahmin ediliyor.
S.13
ASÜD’e FAO Özel Ödülü…
n Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO), her yıl 16
Ekim Dünya Gıda Günü dolayısıyla verdiği ödüllere bu yıl, AB’ye
ihracat projesinde elde edilen başarı ve katkıları dolayısıyla Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri
Derneği (ASÜD); sektörel yayıncılığın marka ismi Gıdahattı Dergisi; “Ekmek İsrafının Önlenmesi
Kampanyası”nı yürüten Toprak
Mahsulleri Ofisi (TMO); “Türkiye’de keçi besiciliğinin geçim kaynağı olarak ekonomik katma değer artırımı sağlamasındaki katkıları” dolayısıyla Atatürk Orman
Çiftliği; Tam buğday ekmeğinin
yaygınlaştırılması çalışmaları ne-
deniyle Türkiye Un Sanayicileri
Federasyonu ve gazeteci Oğuz
Haksever layık görüldü.
Türk süt ve süt ürünlerine AB kapılarının açılmasında büyük pay
sahibi olan ASÜD’ün ödülü, Türkiye Gıda İşverenleri Sendikası’nın
(TÜGİS) ev sahipliğinde 10
Ekim’de düzenlenen törende, Gıda
Tarım ve Hayvancılık Bakan Yardımcısı Kutbettin Arzu tarafından
ASÜD Yönetim Kurulu Başkanı
Harun Çallı’ya takdim edildi.
Törende konuşan ASÜD Başkanı
Çallı, “Sürdürülebilir büyümenin
sağlam ve dengeli bir şekilde yönetilmesi, kaynakların geliştirilmesi
“Bilgi kirliliği,
sektöre ve Türkiye’ye zarar veriyor.”
n TGDF Gıda Kongresi 2013
kapsamında düzenlenen “Süt ve
Süt Ürünleri Özel Oturumu”nda,
süt ve süt ürünleri konusunda yaratılan bilgi kirliliğinin üreticiye,
sanayiciye, tüketiciye ve Türkiye’ye zarar verdiği kaydedildi. Gıda Teknolojisi Derneği Başkanı
Prof. Dr. Kadir Halkman’ın başkanlığında 14 Kasım’da gerçekleştirilen Süt ve Süt Ürünleri Özel
Oturumu’nda konuşan ASÜD
Başkanı Harun Çallı, sanayinin
hijyen sıkıntısı olmadığının altını
çizdi. Yaşanan bilgi kirliliğinin
kendilerini üzdüğünü belirten Çallı, “Biz ihracat yapalım, süt üretimini, istihdamı, tüketimi arttıralım derken, ‘Süt niye bozulmuyor,
ayran niye ekşimiyor?’ diye kampanyalar yürütülüyor. Sütü ne kadar hijyen olarak işlerseniz, raf
ömrü o kadar uzar. Çocuklarımızı,
ailelerimizi sütten soğutmak doğru değil. Bu; Türkiye’ye ve sektöre zarardır, halkın daha pahalıya
ürün almasıdır.” dedi.
S.8
Röportaj
ve verimli kullanılmasının ana hedefleri olduğunu, bu amaçla, süt
ve süt ürünleri sektöründe tarımsanayi entegrasyonunun sağlanması ile ülke hayvancılığının gelişmesi ve bu sayede kırsal ve bölgesel kalkınmanın gerçekleştirilmesi
konusunda çalıştıklarını” söyledi.
Çallı, bununla birlikte, başta AB
ülkeleri olmak üzere tüm dünyada
sektörün ihracat potansiyelini arttırmayı ve rekabet gücünü yükseltmeyi amaçladıklarını kaydetti.
Gıda güvencesi, gıda güvenliği ve
hijyen, inovasyon, beslenme ve
sağlık, yasal mevzuat, AB’ye
uyum, tarım-sanayi entegrasyonunun sağlanması, çevre ve tüketicinin korunması konularında gıda
ve içecek sektörüne yönelik sorumlu yayıncılık anlayışı nedeniyle
FAO ödülüne layık görülen Gıdahattı Dergisi’nin ödülünü alan İmtiyaz Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri
Müdürü İlknur Menlik de gıda ve
içecek sektörünün güncel tartışma
ve çözüm bulma platformu olmaya
devam edeceklerini kaydetti.
Erdal Bahçıvan
İstanbul Sanayi Odası Başkanı
“Gıda sektörü, ‘Stratejik
sektör’ nitelemesini
fazlasıyla hak ediyor. Süt
sektörümüzün AB’ye
ihracat için onay almış
olması, teknoloji ile
birlikte birden fazla
bileşende mükemmeliyeti
sağladığının bir
göstergesidir.”
S.2
Sayfa 3
Süt Sektörünün
Anadolu’daki devleri
Okul Sütü ihalesi tamam
n Ekonomist Dergisi’nin Anadolu’nun büyük sanayi kuruluşlarını
belirlemek amacıyla 10 yıldan beri
düzenlediği araştırma sonucu hazırlanan Anadolu’nun 500 Büyük
Sanayi Kuruluşu Listesi açıklandı.
Ankara, İstanbul ve İzmir ile İstanbul merkezli holdinglerin Anadolu’daki şirketleri ve çoğunluk
hissesi yabancı sermayeli şirketlerin dahil edilmediği Anadolu
500’de, 20 sektör arasında141 firma ile gıda sektörü başı çekti. Firmaların 2012 yılı cirolarına göre
oluşturulan Ekonomist Anadolu
500 listesine süt ve süt ürünleri sanayinden 16 firma girerken, firmaların geçen yıla göre daha üst sıralara tırmandığı görüldü. Sütaş’ın
10., Aynes’in 69., Yörsan’ın ise 90.
sıradan ilk 100’de yer aldığı listeye, süt sektöründen yeni giren firma ise İzi Süt oldu.
S.12
n Okul Sütü Programı kapsamında, 2013-2014 eğitim-öğretim yılının ikinci döneminde dağıtılacak yaklaşık 304 milyon kutu
sütün alımı ihalesi, 22 Kasım’da
“Pazarlık” usulüyle yapıldı.
Şubat ayında başlayacak ikinci dönem boyunca 34 bin 530 okulda,
bağımsız anaokulu, uygulama sınıfı, anasınıfı ve ilkokul öğrencileri
olmak üzere 6 milyon 330 bin 215
öğrenciye, haftanın 3 günü süt dağıtılacak. Süte karşı duyarlılığı tespit edilen öğrenciler, Program dışında tutulacak.
S.9
süthattı sayı 19_Layout 1 26.11.2013 10:57 Page 2
2 Sayfa
Kasım - Aralık 2013 suthattı
Sektör
B a ş ka n ’ ı n
ka le m in d e n
ASÜD’e FAO Özel Ödülü…
Ambalajlı Süt ve Süt
Ürünleri Sanayicileri
Harun Çallı
Derneği (ASÜD), AB’ye
ihracat projesinde elde
edilen başarı ve katkıları
dolayısıyla Birleşmiş
Başarıyı ödüllendirmek…
mbalajlı Süt ve Süt Ürünleri
Sanayicileri Derneği (ASÜD)
olarak kuruluş vizyonumuz doğrultusunda çalışmalarımıza devam
ederken, başarılarımızın ödüllendirildiğini görmek motivasyonumuzu artırıyor, bizi mutlu ediyor.
A
Bunun son örneğini, 16 Ekim
Dünya Gıda Günü dolayısıyla Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) tarafından, Türkiye
Gıda Sanayii İşverenler Sendikası’nın (TÜGİS) ev sahipliğinde düzenlenen etkinlikte yaşadık.
FAO, her yıl 16 Ekim Dünya
Gıda Günü dolayısıyla gıda
sektöründe başarılı uygulamalarıyla öne çıkan kuruluşlar ile kişileri ödüllendiriyor.
Malumunuz, Türkiye süt
ve süt ürünlerine AB pazarının kapılarını açabilmek
amacıyla Gıda Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığımızın
öncülüğünde yürüttüğümüz
“Türkiye Süt ve Süt Ürünleri
Sektörünün AB Pazarına Girişinin
Desteklenmesi Projesi”nin ilk aşaması, Avrupa Komisyonu’nun
şimdilik 6 firmaya ihracat onayı
vermesiyle sonuçlandı.
ASÜD, AB’ye ihracat projesinde
elde edilen başarı ve katkıları dolayısıyla FAO tarafından bu yıl Dünya Gıda Günü Özel Ödülü’ne layık görüldü. ASÜD’ün başarısını
taçlandıran ödül, 10 Ekim’de düzenlenen etkinlikte Gıda Tarım ve
Hayvancılık Bakan Yardımcısı sayın Kutbettin Arzu tarafından tarafımıza takdim edildi.
Bu ödül, bugün 115 üyesiyle süt
ve süt ürünleri sanayinin en etkin
sivil toplum kuruluşu olan
ASÜD’ün sektörde yeni başarılara
imza atması için de itici güç ola-
caktır. Bu vesileyle çalışmalarımızda bizi yalnız bırakmayan üyelerimize, AB projesi ve diğer uygulamalarda desteklerini esirgemeyen
başta sayın Bakanımız Mehdi Eker
olmak üzere Bakanlığımızın tüm
kademelerindeki çalışanlara teşekkürü bir borç bilirim.
Burada bir konunun daha altını
çizmek istiyorum.
ASÜD’ün de üyesi olduğu Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu (TGDF) tarafından düzenlenen gıda kongrelerinin ikincisi, bu yıl 12-14 Kasım
2013 tarihleri arasında Antalya’da gerçekleştirildi.
TGDF Gıda Kongresi
2013, gerek yerli ve yabancı sektör temsilcileri,
siyasiler, bürokratlar ve
akademisyenlerden oluşan
yüksek katılımcı profili gerekse Türkiye’nin 2023 vizyonuna gıda ve içecek sektörünün katkısı anlamında ele
alınan konular itibariyle tam bir
sektör zirvesine dönüştü. Emeği
geçen herkese teşekkür ediyorum.
Milletler Gıda ve Tarım
Örgütü (FAO) Özel
Ödülü’ne layık görüldü.
n
Her yıl BM Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) kuruluş
yıldönümü olan 16 Ekim Dünya
Gıda Günü dolayısıyla düzenlenen
etkinliklerde, dünyadaki açlık ve
yetersiz beslenme konularına dikkat çekiliyor. Ülkemizde 16 Ekim
Dünya Gıda Günü etkinlikleri,
FAO’nun bu yıl için belirlediği
“Gıda Güvencesi ve Beslenme için
Sürdürülebilir Gıda Sistemleri” teması ile bu yıl da Türkiye Gıda Sanayii İşverenler Sendikası’nın ev
sahipliğinde 10 Ekim’de İstanbul’da gerçekleştirildi.
marka ismi Gıdahattı Dergisi;
“Ekmek İsrafının Önlenmesi
Kampanyası”nı yürüten Toprak
Mahsulleri Ofisi (TMO); “Türkiye’de keçi besiciliğinin geçim kaynağı olarak ekonomik katma değer artırımı sağlamasındaki katkıları” dolayısıyla Atatürk Orman
Çiftliği; Tam buğday ekmeğinin
yaygınlaştırılması çalışmaları nedeniyle Türkiye Un Sanayicileri
Federasyonu ve gazeteci Oğuz
Haksever ödüle layık görüldü.
FAO Türkiye ve Orta Asya Alt
Bölge Koordinatörü Mustapha Sinaceur ve Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakan Yardımcısı Kutbettin
Arzu’nun da katıldığı açılışta konuşan TÜGİS Başkanı Necdet
Buzbaş, geçen yıllarda yaşanan
kuraklık, gıda krizi olarak adlandırılan tarım ürünlerindeki fiyat
artışı ve uygulanan biyoyakıt politikalarının yanı sıra kaynak israfının da açlığa ve yetersiz beslenmeye zemin oluşturduğunu vurguladı. Buzbaş, çevre kirliliği ve doğal
dengede insan faaliyetlerine bağlı
olarak meydana gelen bozulmaların ekosistemle uzlaştırılamaması
halinde sürdürülebilir bir yaşamın
zor olduğunu kaydetti.
Törende ASÜD’ün ödülü, Gıda
Tarım ve Hayvancılık Bakan Yardımcısı Kutbettin Arzu tarafından
ASÜD Yönetim Kurulu Başkanı
Harun Çallı’ya takdim edildi.
“Sürdürülebilir büyümenin sağlam
ve dengeli bir şekilde yönetilmesi,
kaynakların geliştirilmesi ve verimli kullanılmasının ana hedefleri
olduğunu, bu amaçla, süt ve süt
ürünleri sektöründe tarım-sanayi
entegrasyonunun sağlanması ile
ülke hayvancılığının gelişmesi ve
bu sayede kırsal ve bölgesel kalkınmanın gerçekleştirilmesi konusunda çalıştıklarını” belirten
ASÜD Başkanı Çallı, başta AB ülkeleri olmak üzere tüm dünyada
sektörün ihracat potansiyelini arttırmayı ve rekabet gücünü yükseltmeyi amaçladıklarını kaydetti.
İşbirliği içerisinde yeni başarılara
imza atacağımızdan hiçbir kuşkum yok.
Açılış konuşmalarının ardından
FAO’nun Dünya Gıda Günü
Ödülleri Töreni yapıldı. FAO tarafından bu yıl, AB’ye ihracat projesinde elde edilen başarı ve katkıları dolayısıyla Ambalajlı Süt ve Süt
Ürünleri Sanayicileri Derneği
(ASÜD); sektörel yayıncılığın
Kurulduğu günden bu yana en temel hedeflerinden biri AB’ye süt
ve süt ürünleri ihracatını yeniden
başlatmak olan ASÜD, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın
öncülüğünde yürütülen “Türkiye
Süt ve Süt Ürünleri Sektörünün
AB Pazarına Girişinin Desteklen-
P erakende
R edaktör
Y ay ın T ürü: Y ay g ın- S üreli
Kongrenin son gününde gerçekleştirilen, benim de konuşmacıları
arasında bulunduğum Süt ve Süt
Ürünleri Özel Oturumunda, Et ve
Süt Kurumu Genel Müdürü sayın
İsmail Kemaloğlu ve değerli hocalarımızın sunumlarının yanı sıra izleyicilerin aktif katılımları da, sektörümüz adına önemli bir kazanımdı. Gerek kamu gerekse akademi dünyasının sektörümüz ile
yeni işbirliklerine hazır oldukları
mesajı vermeleri, bizi oldukça
mutlu etti.
mesi Projesi”nin en büyük destekçisi olarak, Türk süt ve süt ürünlerine AB kapılarının açılmasında
büyük pay sahibi oldu.
Gıda ve içecek sektörüne yönelik
sorumlu yayıncılık anlayışı nedeniyle Gıdahattı Dergisi de bu yıl
FAO Ödülü’ne layık görüldü.
FAO Ödülü’nü TÜGİS Başkanı
Necdet Buzbaş’ın elinden alan Gıdahattı İmtiyaz Sahibi ve Sorumlu
Yazı İşleri Müdürü İlknur Menlik,
açlık, yoksulluk ve yetersiz beslenme ile mücadelenin konuşulduğu
böyle bir günde, bu konulardaki
sorumlu yayıncılık anlayışı ile ödüle layık görülmenin çok anlamlı
olduğunu dile getirdi. Gıdahattı’nın yayın hayatına başladığı
2006 yılından bu yana bilime dayalı yayın politikasıyla, ülkemizde
sürdürülebilir gıda üretim ve tüketim zincirinin oluşması için çalıştığını vurgulayan Menlik, küresel ve
ulusal konularda gıda ve içecek
sektörünün güncel tartışma ve çözüm bulma platformu olmaya devam edeceklerini kaydetti.
www.suthatti.com.tr
İmtiy az S ahibi v e
S orumlu Y az ı İşleri Müdürü
F ikri T ürkel -
B askı T arihi: 25/11/2013
fikri.turkel@ suthatti.com.tr
C omart Kurumsal İletişim Hizmetleri Ltd. Şti. adına
İlknur Menlik
A li R eşat Y ılmaz bilen -
Kıv anç Y arang ümeli
aliresat@ comart.com.tr
G rafik T asarım
imenlik@ comart.com.tr
Çev re - U luslararası R eg ülasy on
Y ay ın Koordinatörü
D r. İsmail Mert
N az an Maraş -
naz an.maras@ suthatti.com.tr
Mehmet A li Çıtak
F otoğraf
R odolphe de B orchg rav e -
İsmail H akkı E ser
rodolphe.deborchg rav e@ arcadia- international.net
D aniel T raon
mehmetali@ comart.com.tr
daniel.traon@ arcadia- international.net
1386. S okak N o: 8/8 B alg at /A N KA R A
Her türlü yayın hakkı, F ikir ve Sanat E serleri Kanunu gereğince
T el: 0.312 284 77 78 F ax : 0.312 284 77 79
C omart’a aittir. T anıtım amacıyla yapılacak kısa alıntılar dışında,
D ağıtım: Kury enet A .Ş. T el: 0.212 444 93 93
B askı: E lma T eknik B asım Matbaacılık
U luslararası İlişkiler
ismail.mert@ suthatti.com.tr
G enel Y ay ın Y önetmeni
C ihan B ay demir
Y önetim Y eri: C ey hun A tıf Kansu C ad.
Çatal S ok. 11/A Maltepe/A nkara
T el: 0 312 229 92 65 F aks : 0 312 231 67 06
IS S N : 1309- 9442
R eklam R ez erv asy on
W ebmaster
T olg a F edakar
S üthattı,
A S ÜD (A mbalajlı S üt v e S üt Ürünleri
S anay icileri D erneği) iş birliği ile C omart
tarafından y ay ımlanmaktadır.
Melek Karaman -
melek.karaman@ suthatti.com.tr
0.312 284 77 78
yayıncının yazılı izni olmaksızın hiçbir yolla çoğaltılamaz.
süthattı sayı 19_Layout 1 26.11.2013 10:57 Page 3
suthattı Kasım - Aralık 2013
Sayfa
Sektör
3
Röportaj: E rdal Bahçıvan - İstanbul Sanayi O dası Başkanı
“AB’ye ihracat onayı, sektörün
mükemmeliyeti sağladığının göstergesi”
Bahçıvan Gıda Genel Müdürü olarak süt ve süt ürünleri sektörünü yakından bilen İSO
Başkanı Erdal Bahçıvan, gıdanın “stratejik sektör” nitelemesini fazlasıyla hak ettiğini
söylüyor ve ekliyor:
“Süt sektörümüzün AB’ye ihracat için onay almış olması, teknoloji ile birlikte birden
fazla bileşende mükemmeliyeti sağladığının bir göstergesidir.”
Süt ve süt ürünleri sektöründe
üretimi ve ihracatıyla öne çıkan
Bahçıvan Gıda’nın Genel Müdürü
Erdal Bahçıvan, İstanbul Sanayi
Odası (İSO) Meclis Başkanlığı’nın
ardından Mayıs ayında yapılan seçimde İSO Yönetim Kurulu Başkanlığı’na seçildi. 2017 yılına kadar bu görevini sürdürecek olan
Erdal Bahçıvan ile gıdayı, süt ve
süt ürünleri sektöründeki gelişmeleri konuştuk.
Sayın Bahçıvan, süt ürünleri sektöründe faaliyet gösteren Bahçıvan Gıda’daki bilgi birikimi ve deneyiminizle, şimdi de İSO Başkanı
olarak ülkemizin en büyük
ilinde sanayinin sorunlarının çözümü ve gelişmesi
için mesai harcıyorsunuz.
Buradan hareketle, ilk olarak Türkiye gıda ve içecek
sektöründeki gelişmeler konusunda neler söylersiniz?
Türkiye, dünyanın yedinci, Avrupa’nın ise en büyük tarım ülkesidir. Dolayısıyla bu artı özelliğimiz, gıda sektörünün gelişimi açı-
sından çok büyük bir potansiyel
sağlamaktadır.
Bununla birlikte gıda sektörümüz, önemli avantajlara da sahiptir. Örneğin genç ve dinamik nüfusa bağlı olarak geniş bir pazarı
ve son derece elverişli ve çeşitli iklim koşulları vardır. Gıda sektörü,
nüfusun halen %45’inin tarım bölgelerinde yaşadığı ülkemizde çok
büyük bir kesimin doğrudan veya
dolaylı olarak geçim kaynağını
oluşturmaktadır. Dolayısıyla stratejik sektör nitelemesini fazlasıyla
hak etmektedir.
Gıda Sektörü, toplam imalat sanayi katma değerinin %11’ini yaratması açısından çok önemli bir
yerde durmakla birlikte, toplam
imalat sanayi istihdamı içindeki
payı da %13’ler civarındadır. Sektör aynı zamanda net ihracatçı olarak dış ticaret dengesine olumlu
katkı yapan ender sektörlerimizden biridir. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2012 yılında %185,7
olarak gerçekleşmiştir. Gıda sektörümüzün son yıllarda Ortadoğu
pazarında gösterdiği ciddi gelişme,
A S ÜD H e ye ti, İS O B a şka n ı B a h çıva n ’a b a şa rı d ile d i
Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri
Sanayicileri Derneği (ASÜD) Yönetim Kurulu Başkanı Harun Çallı başkanlığındaki ASÜD Heyeti, 8
Ekim’de İstanbul Sanayi Odası’nı
(İSO) ziyaret etti.
ASÜD Yönetim Kurulu Başkanı
Harun Çallı, Yönetim Kurulu
Üyeleri Ali Ülker, Adnan Çavuş,
Faruk Tahsildaroğlu, Muzaffer Güneş, Cevdet Arınık, Dilşat Uyguroğlu ile Türkiye Gıda ve İçecek
Sanayi Dernekleri Federasyonu
Kurumsal İletişim Direktörü İlknur Menlik’ten oluşan heyet, İSO
Yönetim Kurulu Başkanı Erdal
Bahçıvan ve Yönetim Kurulu Üyesi Nahit Kemalbay ile bir araya
geldi. ASÜD heyeti, samimi bir
havada geçen görüşmede, göreve
yeni seçilmesi dolayısıyla İSO Yönetimini kutladı ve başarılar diledi.
ASÜD heyetinin İSO’yu ziyaretinde, İSO Genel Sekreteri Melek
Us da hazır bulundu.
bizleri sevindirmektedir.
Öte yandan sektör, imalat sanayiine yönelik toplam doğrudan yabancı yatırımlardan da önemli pay
almaktadır. Küresel krizden toparlanma evresine geçildiği 2010 ve
sonrasında doğrudan yabancı yatırımların artmayı sürdürdüğü sektörlerden biri olarak ön plana çıkmaktadır. Gıda ve içecek sanayii
son yıllarda üretim alanında da oldukça önemli bir atılım gerçekleştirmiştir. Ham gıda ürününden işlenmiş gıda ürünlerine doğru bir
geçiş söz konusudur.
Bugün ülkemiz; gıda
ürünlerinin üretimi, işlenmesi ve ihracatı açısından
bölgesel bir üs konumundadır. Odamız tarafından
hazırlanan 2012 yılına ilişkin Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi
Kuruluşu çalışmasında Gıda ve
İçecek sektöründen 103 firma yer
almış ve bu firmalar ilk 500’ün
toplam brüt katma değerinin
%10,2’sini yaratmıştır.
2013 yılının ilk 8 ayına baktığımızda, sektörde imalat sanayinin
geneline kıyasla olumlu bir üretim
performansının sergilendiğini görmekteyiz. Ancak kapasite kullanımı anlamında halen imalat sanayinin bir miktar gerisindeyiz.
Türk sanayinin gelecek yıllardaki gelişimi açısından hayati önem
taşıyan Ar-Ge yatırımları konusunda da sektörde bir artış eğilimi
söz konusudur. Bunu sektörün gelecekteki rekabet gücü açısından
çok olumlu bulmaktayız.
Sonuç olarak gıda ve içecek sektörü; sağladığı katma değer, yarattığı istihdam ve GSYİH’ya katkısı
açısından Türkiye’nin öncü ve rekabet potansiyeli yüksek sektörlerinden biridir. Bu potansiyelini artırarak sahip olduğu stratejik önemi koruması, ülkemizin geleceği
açısından çok önemlidir.
Gelişmiş teknoloji ile kaliteli üretimiyle öne çıkan Türkiye süt sektöründen 6 firma, Nisan ayı itibariyle
AB’ye süt ve süt ürünleri ihracatı için onay aldı. Bu başarının, süt ve süt ürünleri
sanayinin gelecek vizyonuna katkısı ne olacaktır?
E rdal B ahçıv an - İstanbul S anay i O dası B aşkanı
Süt sektörümüzün AB’ye ihracat
için onay almış olması, teknoloji ile
birlikte birden fazla bileşende mükemmeliyeti sağladığının bir göstergesidir. Buna, Avrupa Birliği’nin “Tarladan çatala/tarladan
masaya” prensibini karşıladığımızın bir kanıtı da diyebiliriz. Bu gelişme ile sahip olduğumuz
hayvanların beslenmesinden, sütteki bakteriden,
somatik hücre miktarına,
sütün elde edilmesinden
tüketiciye ulaşana kadar hijyen koşullarının sağlanmasına AB
standartlarında üretim yaptığımız
belgelendirilmiştir.
Bu koşulları sağlayıp AB pazarında yer almamız tabii bir taraftan dünyanın en büyük üreticisi ve
ihracatçısına rakip olduğumuz anlamına da gelmektedir.
Bu noktada sektörün AB standartlarını karşılamasının yanı sıra
pazardaki güçlü rakiplerine karşı
“güvenilir marka” imajını yaratması ve bunu koruması, kendini
AB pazarında kabul ettirmesi gerekmektedir. Bu da sektörün gelecek vizyonuna yön verecek en
önemli hedef olarak görünüyor.
Tüketici sağlığının korunması için sanayinin sağlıklı,
kaliteli, güvenilir ürünler
üretmesi kadar tüketicinin
de bilinçli tercihler yapması
şart. Sizin bu anlamda tüketicilere önerileriniz ne olur?
Son dönemlerde çeşitli mecralarda ambalajlı sütü kötüleyen ve sokak sütünü özendiren yayınların
yapıldığını ve tüketicilerin de yeniden sokak sütüne yöneldiğini görmekteyiz. Ancak çiftlik ve sağım
şartlarını bilmeden tüketilen sokak sütünün maalesef, faydadan
çok zararı vardır. Örneğin, sokak
sütlerine bozulmayı önlemek/geciktirmek için insan sağlığına zararlı kimyasal maddeler katılabilmektedir. Yine küflü yem tüketimine bağlı olarak aflatoksin adı
verilen kanser yapıcı bileşiklerin
süte geçmesi söz konusu olabilmektedir. Bu maddeler sütün kaynatılması ile dahi yok olmaz. Düşük miktarlarda alınsa bile zamanla vücutta birikerek kansere yol
açabilir.
UHT veya pastörize süt üretiminde kullanılan süt ise mutlaka
kontrol edilmekte ve üretim teknolojisi gereği çok kısa sürelerde
yüksek sıcaklıklara çıkarılıp, hemen soğutulmaktadır. Bu da sütü
zararlı organizmalardan arındırırken sütün besin değerini en üst seviyede korumaktadır. Söz konusu
sıcaklıklar günlük sütte 70-80,
UHT sütte ise 135 derece civarındadır, süre ise saniyelerle sınırlıdır.
Bunu ayrıntısıyla belirtmemin
nedeni, tüketicilerimizin ambalajlı
süt ile kaynatılan sokak sütü arasında daha net karşılaştırma yapabilmesini sağlamaktır.
Sokak sütü alarak evde kaynattığımız süt 100 derece civarlarına
çıkmakta ve genelde dakikalarca
kaynatılarak soğumaya bırakılmaktadır. “Sütün besin değeri azalıyor” diye düşünerek ambalajlı süt
tüketmeyip sokak sütüne yönelen
tüketici, aslında kaynatarak sütün
besin değerini kendisi düşürmektedir. Sütte olabilecek kimyasal ve
mikrobiyolojik tehlikeler de cabası. Pastörize edilmemiş sütten yapılarak açıkta satılan peynirlerde
de aynı tehlike vardır, üstelik süt
hiç kaynatılmadığından risk daha
da fazladır.
Ambalajsız açıkta satılan tüm
gıda ürünleri için de benzeri sıkıntılar söz konusudur. Tabii süt ve
süt ürünleri bu anlamda daha yüksek riskli ürünler; ama tüm açıkta
satılan ürünlerde öncelikle tüketicinin tehlikenin farkında olup,
mutlaka satın aldığı ürünün üreticisini, son kullanma tarihini ve
saklama koşullarını sorgulaması,
bunu perakendeciden talep etmesi
gerekmektedir.
süthattı sayı 19_Layout 1 26.11.2013 10:57 Page 4
4 Sayfa
Kasım - Aralık 2013 suthattı
Sektör
Süt Sektörünün ambalaj yıldızları ödüllerini aldı
B e y a z kö ş e
ASD’nin Ambalaj Ay
İlknur Menlik
Yıldızları 2013
Yarışması’nda sektörden
Kaanlar Gıda, Ekici
Peynir, Ülker Golf Royal
2023’ün hayal olmasını istemiyorsak…
on yapılan tahminlere göre
dünyada 122 milyon irili,
ufaklı süt sığırı işletmesi bulunuyor. Türkiye’de bu rakam yaklaşık
1,7 milyon civarında. Küresel olarak ortalama hayvan sayısı, süt işletmesi başına 2.9 inek ve yine yılda inek başına ortalama 2.100 kg
süt elde ediliyor. Ülkemizde ise
durum, küresel ortalamanın üzerinde. Hayvan sayısı süt işletmesi
başına 7,2 inek ve inek başına süt
verimi ise 2.900 kg.
S
122 milyon süt sığırı süt işletmesinin yıllık üretim harcaması ise
100 kg süt başına 4 ila 128 dolar
arasında değişiyor. Bu rakamlar elbette ülkeden ülkeye farklılıklar
gösteriyor. Örneğin; Çin’in süt
üretim maliyetleri Almanya ve
Amerika’dan %50 daha fazla.
Bir diğer veri, işletmelerin ölçeğinin giderek büyüdüğünü ortaya
koyuyor. Türkiye’de de son yıllarda yapılan yatırımlarla ortalama
işletme başına düşen inek sayısı
artmakta. Peki, bu rakamlar bize
neyi anlatıyor? Öncelikle küresel
süt endüstrisinin değişmekte olduğunu… Sosyal değişiklikler, ham
madde üretim ve fiyatlarındaki
dalgalanmalar ve yeni kazanç fırsatları, küresel 2.9 ineklik ortalamanın nedeni olan bir ya da iki
inek sahibi aileleri, süt üretiminde
giderek daha az gönüllü yapıyor.
Ortalama işletme ölçeklerinin za-
manla büyüyeceğini ve ticari süt
üretiminin artan küresel nüfusun
beslenmesi için daha önemli hale
geleceğini söyleyebiliriz.
Bunların dışında bir de 2023’e
kadar küresel süt endüstrisine ilişkin tahminler var. 2023 yılına kadar küresel süt talebi %29 artışla
225 milyon tona, kişi başı süt tüketimi %13 artışla yıllık 111
kg’dan 126 kg’a çıkacak. 2023’de
dünya nüfusunun ise %14 artışla 8
milyara yükseleceği tahmin ediliyor. Bu kadar süt nereden ve nasıl
tedarik edilecek? Küresel pazar
büyürken, biz, bu büyümenin bir
parçası mı olacağız yoksa gerisinde
mi kalacağız? Türkiye, süt ve süt
ürünleri tüketimi bakımından büyüme potansiyeli olan Kuzey Afrika, Orta Doğu ve Türki Cumhuriyetleri kapsayan bölgesinin merkezinde olacak mı ya da neden olmasın? Zannediyorum, cevaplamamız
gereken sorular bunlar.
Şunu söylemeliyim; önümüzdeki
sebepler teknik değil, daha çok
inanmakla ilgili. Önemli olan bunu gerçekleştirebileceğimize inanmak. Ve bence işe öncelikle çiftçimizin, sektörümüzün, milyonlarca
insanımızın önünü tıkayan “Süt
kanser yapar” tarzı ve ancak akıl
tutulması ile izah edilebilecek asılsız ve yanlış inanışlardan başlamalı. Yoksa değil 2023, ertesi güne
dair hedeflerimiz bile hayal olacak.
C umhuriy etimiz in 100. y ılı olan 2023 y ılına kadar…
Küresel süt talebi % 29 artışla 225 mily on tona, kişi başı süt tüketimi % 13
artışla y ıllık 111 kg ’dan 126 kg ’a çıkacak.
A j a n d a
Uluslararası etkinlikler:
ile Algida ambalajları
ödüle layık görüldü.
Ambalaj Sanayicileri Derneği
(ASD) tarafından düzenlenen Ambalaj Ay Yıldızları Yarışması’nın
Ödül Töreni, 2 Eylül’de yapıldı.
Törenin açılışında konuşan ASD
Başkanı Sadettin Korkut, ticarette
stratejik bir araç olan ambalajın,
küresel iş yapma sürecinin en
önemli unsurlarından birisi olduğunu söyledi. Korkut, “Sürdürülebilir rekabetin de önemli unsurlarından olan ambalaj, vaatleri olan
ve bunları yerine getiren markaların giysisi olarak önemli katkılar
yapıyor.” dedi.
Yarışmaya bu yıl başvurusu yapılan 203 ambalaj arasından 12 Altın, 16 Gümüş, 16 Bronz ve 52
Yetkinlik Ödülü alacak ambalajlar
belirlendi. Üç firmaya da Altın
Ambalaj Ödülü verildi. Yıldız
Holding kuruluşu NorthStar Innovation’un gümüş sponsorluğunu yaptığı törende, süt sektöründen ödül alan markalar şöyle:
“1 Lt. Ülker Golf Royal Tel Kadayıflı Dondurma Kutusu”
Üstün Plastik Ambalaj
Gıda Kategorisi Gümüş Ödüller:
Endüstri ve Taşıma Ambalajları
“Ekici 4x250g Kaşar Peyniri”
Ekiciler Süt Gıda
Altın Ödül:
Yetkinlik Ödülleri:
İz Tarım, perakende sütçülüğe başlayacak
Kırklareli’nin Lüleburgaz ilçesinde
tarım ve hayvancılık alanında faaliyetlerini sürdüren İz Tarım ve
Hayvancılık A.Ş., sermayesinin
%44,95’ini halka arz etti. 6 Kasım’da gelen yoğun taleple ilk gün
tamamlanan halka arzdan elde
edilen gelir, şirketin tarım alanında gerçekleştirmeyi planladığı yatırımlar ile perakende süt satışında
kullanılacak.
Borsa Birincil Piyasa’da gerçekleştirilen halk arz öncesinde düzenlenen basın toplantısında konuşan
İz Tarım Yönetim Kurulu Başkanı
Sinan Araç, “Halka arzdan elde
edilecek kaynak ile mevcut süt
üretim işimizde karlılığı artıracak
perakende süt satışı ile şirketin
faaliyet alanlarının çeşitlendirilerek yatırım riskinin azaltılmasına
yönelik yatırımlar yapmayı hedefliyoruz.” dedi. Şirketin faaliyete
geçtiği Ekim 2011’de 498 olan
hayvan sayısını bin 42’ye çıkardıklarını, hayvan başına günlük 30
litre çiğ süt üretimi ile Türkiye ortalamasının üzerinde verimlilik
sağladıklarının altını çizen Araç,
“Hayvancılık sektöründe en gelişmiş teknolojik sistemleri tesise
adapte ederek yüksek verimlilikte,
düşük maliyetli çiğ süt üretiyoruz.
Türkiye’nin ihtiyacı olan, genetik
açıdan verimliliği yüksek büyükbaş hayvan ırkının yetişmesine ve
ülke geneline yayılmasına katkı
sağlıyoruz” dedi.
Ana satış gelirini süt satışlarının
oluşturduğu İz Tarım, Lüleburgaz’da 20.000 metrekaresi kapalı
olmak üzere toplam 178.000 metrekarelik alan üzerinde Avrupa
standartlarında bir tesise sahip.
Grafik Tasarımı Kategorisi
Yetkinlik Ödülleri:
“Kaanlar Dünya Peynirleri Serisi”
“Kaanlar Yöresel Peynirler Serisi”
Paristanbul Tasarım ve Tanıtım
“5,5 Lt. Algida Dondurma Kabı”
Üstün Plastik Ambalaj
Unilever Türkiye’nin
yeni CEO’su
Mehmet Altınok
Unilever’de 25 yıllık kariyerinin
son 11 yılında CEO olarak görev
üstlenen Unilever Türkiye CEO’su
İzzet Karaca, kendi isteğiyle
emekliye ayrıldı. Karaca’nın yerine, 2009 yılından bu yana Unilever’in en önemli pazarlarından
Çin’de Operasyondan Sorumlu
Başkan olarak görev yapan Mehmet Altınok, CEO’luğa getirildi.
Karaca; “11 yılda, tüm çalışanlarımız ile birlikte, Unilever Türkiye’yi Unilever’in en önemli organizasyonlarından birine dönüştürmenin ve 35 ülkeye hizmet veren
güçlü bir bölgesel üs oluşturmanın
gururunu yaşadık.” dedi.
Unilever Türkiye’de yetişmiş ve
yurtdışı görevi yapan 74 kişiden
biri olan Mehmet Altınok da, yeniden Türkiye’ye dönmekten duyduğu mutluluğu dile getirerek,
“Hedefim, Unilever Türkiye’nin
sürdürülebilir büyümesini devam
ettirmek.” diye konuştu.
A ralık 2013 - E kim 2014
• Winter’14 Fancy Food Show Uluslararası G ıda Fuarı, 19-21 O cak 2014, San Francisco, A BD (T ürkiye Milli Katılımı: E ge İhracatçı Birlikleri)
• Expotrof 2014, G ıda ve İçecek Sektörü Fuarı, 24-27 O cak 2014, A tina, Y unanistan • Foodex J apan 2014, 39. Uluslararası G ıda ve İçecek Fuarı, 4-7 Mart 2014, C hiba,
J aponya (T ürkiye Milli Katılımı: E ge İhracatçı Birlikleri) • Dawn Sarsabz Pakistan Agri Expo ve Conference 2014, Pakistan T arım Fuarı ve Konferansı, 13-14 Mart 2014, Lahor,
P akistan Y aklaşan IDF etkinlikleri: • IDF Süt Ürünleri Sempozyumu, 3-4 Mart 2014, Melbourne, A vustralya • IDF Fermente Süt Ürünleri Sempozyumu, 6-7 Mart 2014,
Melbourne, A vustralya • IDF/ISO Analitik Haftası, 15-20 Mayıs 2014, Berlin, A lmanya • IDF Dünya Sütçülük Zirvesi 2014, 27-31 E kim 2014, T el A viv, İsrail
T ürkiye etkinlikleri: • PAG EV 8. T ürk Plastik Endüstrisi Kongresi “G ıda Sektöründe Plastik Uygulamaları”, 4 A ralık 2013, Swissôtel T he Bosphorus, İstanbul • II. T ire Süt
Sempozyumu, 5 A ralık 2013, T ire, İzmir • Anfaş FoodProduct, 21. Uluslararası G ıda İhtisas Fuarı, 19-22 Şubat 2014, A ntalya E xpo C enter, A ntalya • ANIMALIA İST ANBUL
2014, 11. Hayvancılık ve T eknolojileri Uluslararası İhtisas Fuarı, 20-23 Şubat 2014, İstanbul Fuar Merkezi, İstanbul • EDT EXPO , 2. Ev Dışı T üketim Ürünleri, Ekipmanları, Sarf
Malzemeleri Üreticileri ve Dağıtım Kanalı T edarikçileri Fuarı, 27-30 Mart 2014, C NR E xpo, İstanbul
süthattı sayı 19_Layout 1 26.11.2013 10:58 Page 5
süthattı sayı 19_Layout 1 26.11.2013 10:58 Page 6
6 Sayfa
Kasım - Aralık 2013 suthattı
Gündem
TGDF Gıda Kongresi 2013
Gıda Sektöründen 2023 Bildirgesi
TGDF Gıda Kongresi 2013, yerli ve yabancı sektör
temsilcileri, bürokratlar ve akademisyenlerden oluşan
yaklaşık 700 kişilik katılımla sektör zirvesine dönüştü.
Kongrede Türkiye’nin en büyük üretim sanayi
konumunda bulunan gıda ve içecek sanayinin 2023
Vizyonunun çerçevesini oluşturan “TGDF 2023
Bildirgesi” de açıklandı.
n Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii
Dernekleri
Federasyonu’nun
(TGDF), bu yıl ikincisini “Yüzüncü Yıla 10 Kala” temasıyla düzenlediği TGDF Gıda Kongresi 2013,
12-14 Kasım 2013 tarihlerinde
Antalya’da gerçekleştirildi.
Açılışta konuşan TGDF Başkanı
Şemsi Kopuz, TGDF Gıda Kongresi 2013’ün temasını, Türkiye’nin
tarım ve gıdadaki 2023 hedeflerini
dikkate alarak “Yüzüncü Yıla On
Kala” olarak belirlediklerinin altını çizdi. Kopuz, “2023’te hedef;
150 milyar dolar tarımsal hasıla,
40 milyar dolar gıda ve içecek ihracatı. Bu hedeflere ulaşmak imkansız değil, ama zor olduğunu da
kabul etmemiz lazım. Hedefler
doğrultusunda sanayimizin önünde duran sorunları ivedilikle çözmeye başlamalıyız.” dedi.
Gıda ve beslenme konusunda yaratılan bilgi kirliliğine dikkat çeken Kopuz, medya mensuplarından haber kaynaklarını sorgulamalarını istedi. Ürün Doğrulama
ve Takip Sistemi konusundaki çekincelerini ve uygulamada yaşanabilecek sıkıntıları Bakanlığa aktardıklarını vurgulayan TGDF Başkanı Kopuz, “Her şeyden önce şu
iyi bilinmelidir ki; Federasyonumuz gıda güvenliği adına atılacak
tüm adımların arkasındadır ve
desteklemektedir.” diye konuştu.
Sağlık Bakan Yardımcısı Agah
Kafkas ise 2023 hedeflerinin konuşulduğuna dikkat çekerek, “Bu
ülkede üretiyor olmak artık bir
prestij haline geldi. Bugün artık
bir ürünün Türkiye’de üretilmiş
olması, o ürüne prestji kazandırmaktadır. Dünya markaları artık
Türkiye’yi bölgenin yönetim ve
üretim merkezi haline getirmeye
başladı. 10 yıl önce ‘Gıda ihracatımız 5 kat artacak’ deseydik, kim
inanırdı? Yeter ki inanalım, bunu 4
kat daha arttırırız.”dedi.
Konuşmasına gıdada 2023 hedeflerine nasıl ulaşılacağı sorusuna cevap aranacak olan Kongreyi düzenleyenlere teşekkür ederek başlayan Gıda Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehdi Eker de, “Eğer tarımınız sıkıntılıysa, market raflarında yiyecek yoksa o ülkede insanlar
felaketin en büyüğü ile karşı karşıyadır. İşte bunun için gıda sanayinin herhangi bir aşamasında herhangi bir faaliyeti yürüten herkes,
insanlık için önemli bu kutlu hizmetin yürütücüsüdür, icracısıdır.”
dedi. Enerji, su ve gıdanın 21 yüzyılda üç mücadele alanı olarak belirlendiğinin altını çizen Eker, şunları söyledi:
“Bizim ulusal ölçekte bir problemimiz yok. Temel gıda maddeleri
açısından ihtiyacının üzerinde üretime sahip olan Türkiye, 62 milyar
dolar tarımsal hasıla ile Avrupa’nın
birinci, dünyanın 7. ülkesi konumunda. Ülkemiz 75 milyon insanının, 30 milyon turistin gıda ihtiyacını karşılıyor, üstüne 15 milyar
doları sadece gıda olmak üzere 16
milyar dolar da ihracat yapıyor.”
Sözü, bilgi kirliliğine getiren Eker,
şöyle devam etti:
“Bana göre doğru tabir, enformatik kirlilik. Çünkü ortalıkta kaynağı, kimin tarafından söylendiği bilinmeyen iddialar uçuşuyor. İnsanlar yedikleriyle içtikleriyle kavgalı
hale gelirken, milyonlarca insanın
emeğine hakaret ediliyor.
Modern insanın hayatında önemli
olan gıdanın güvenilir, sağlıklı olması. Yediğini, içtiğini güvenli tüketmek istiyor. Uygulamalarımızda üreticisiyle, tüketicisiyle, sanayicisiyle, tüm partnerlerimizle ortak hareket ediyoruz.”
TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Başkanı İbrahim Yiğit ise gıda sektörünün 2023 hedeflerinin gerçekleştirilmesi yolunda hızlı ilerlemeler kaydettiğini,
Türkiye’nin 2023 yılında hem gıda hem de tarımdaki hedeflerine
ulaşarak, dünyada hak ettiği yere
ulaşacağına inandığını ifade etti.
“İnsanlar gıdalarla kavgalı
hale getiriliyor”
Konuşmasının ardından Bakan
Eker’e, adına dikilen ağaca ilişkin
sertifika, TGDF Başkanı Şemsi
Kopuz tarafından takdim edildi.
TGDF Gıda Kongresi 2013’de
sektörün vizyonuna ilişkin görüşler, farklı başlıklarda tartışıldı. Gıda sektöründe kayıt dışılığın gıda
güvenliğinin en büyük düşmanı
olduğunu vurgulayan konuşmacılar, toplum sağlığının korunmasında gıdayı tüketen herkesin paydaş olarak sorumluluğu bulunduğunu kaydettiler.
“Doğruları, gerçekleri kimse bulandırmamalı!”
13 Kasım akşamı düzenlenen Gala Yemeği’nde konuşan TGDF
Başkan Vekili ve Kongre Başkanı
Rint Akyüz, Mevlana’nın “Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş”
sözünü hatırlatarak, “Biz de sektör
olarak bulanmadan, donmadan
2023’e akmak istiyoruz. Bu nedenle gıda, beslenme ve sağlık ile
ilgili doğruları, gerçekleri ve bilimi
kimse bulandırmamalı!” dedi.
İstanbul Sanayi Odası Yönetim
Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan
da, Türkiye’nin 2023 hedeflerinde
gıda sanayine büyük pay düştüğünü belirterek, “40 milyar dolar ihracat hedefine ulaşmak için sanayi,
kamu ve üniversitelere pek çok görev düşmektedir. Gıda sanayi, tüm
sektörler içinde belki de en zorlusu.” diye konuştu.
“Kitle İletişim Araçları ve Tüketici” başlıklı oturumda, bilimsel temeli olmayan iddialarla insanların
tükettikleri gıdalarla kavgalı hale
getirildiği vurgulandı. Moderatörlüğünü TGDF Başkan Vekili Rint
Akyüz’ün yaptığı “Gıda ve İçecek
Sanayi 2023 Vizyonu” başlıklı
CEO oturumunda konuşan Yaşar
Holding Yönetim Kurulu Üyesi ve
İcra Başkanı Mehmet Aktaş, sektörün büyümesinde arz güvenliği
dikkate alınırken, talep güvenliği-
nin yeterince değerlendirilmediğini düşündüğünü vurguladı. Aktaş,
“Örneğin; süt sektörü arz yönlü
büyüme trendine girdi, 17 milyon
tona yükseldi. Ama tüketim aynı
yönde büyümüyor. Bu tüketimin
yanında ihracatı da geliştirmemiz
gerektiğini gösteriyor.” dedi.
TGDF Başkan Vekili Rint Akyüz,
oturumun sonunda Türk Gıda ve
İçecek Sanayinin TGDF öncülüğünde, 2023 yılında ülkemizi gıdada dünya markası yapmak ve ihracatı 40 milyar dolara yükseltmek
hedefi doğrultusunda hazırlanan
TGDF 2023 Bildirgesi’ni katılımcılarla paylaştı.
TGDF 2023 Bildirgesi
“Türk gıda ve içecek sanayi, geride bıraktığımız yıllarda ülkemizin ve insanımızın gelişiminde
önemli rol oynamıştır. Bugün
geldiğimiz noktada, başta 75
milyon nüfusumuza, her yıl ülkemizi ziyaret eden 30 milyonu aşkın turistimize ve içinde bulunduğu coğrafyada yaşayan 1,5
milyar insana doğrudan gıda ve
içecek arz etmektedir. Gayri safi
milli hasıla içerisinde 280 milyar
liraya yaklaşan payı, 35.000’den
fazla işletmesi, milyonlarca çalışanı ile Türkiye ekonomisinin en
büyük sanayilerinden biridir. Ve
hali hazırda dünya gıda ihracatında 15. sıradadır. Türk Gıda ve
İçecek Sanayi olarak Cumhuriyetimizin 100. yılında dünya gıda
ihracatında ilk 10’da yer almayı
hedeflemekteyiz.
Türkiye olarak bu hedeflere ulaşabilmemiz, “bilim – sanayi – kamu ve medyanın” yapıcı iş birliği
ve diyalog içinde çalışmasına
bağlıdır.
Kamuoyu bilmelidir ki;
Gıdaya ulaşım ve güvenli gıda tüketimi, evrensel bir insan hakkıdır. Bireylerin güvenli gıdaya erişimi, hiçbir koşulda kesintiye
uğramamalıdır.
Gıda güvenliği, halk sağlığının korunmasında en temel etkendir. Gıdaların ambalajlanması, gıda güvenliğinin sağlanması için temel
bir gereklilik ve kuraldır.
Yeni teknolojiler ve bilimsel buluşların hedefi halkımızın yaşam kalitesini yükseltmek, tüm insanların
yeterli gıdaya en ekonomik ve sürdürülebilir bir şekilde ulaşmasını
sağlamak ve sağlayanı korumaktır.
Halk sağlığının korunmasını, geliştirilmesini ve tüketicilerin
bilinçlendirilmesini hedefleyen her
türlü faaliyet ve düzenlemenin esasını bilimsel verilere dayalı bilgi
paylaşımı oluşturmalıdır. Bireyler yasakçı yaklaşımlarla değil,
bilimsel ve doğru bilgiyle donatılmalıdır.”
süthattı sayı 19_Layout 1 26.11.2013 10:58 Page 7
süthattı sayı 19_Layout 1 26.11.2013 10:58 Page 8
8 Sayfa
Kasım - Aralık 2013 suthattı
Gündem
TGDF Gıda Kongresi 2013 Süt ve Süt Ürünleri Özel Oturumu
“Bilgi kirliliği sektöre ve Türkiye’ye zarar veriyor”
Tüketicinin sağlık ve beslenmeye
ilişkin ilgisinin arttığını görüyoruz. Ancak tüketici neyi referans
kaynağı alacağı konusunda bir kafa karışıklığı yaşıyor. Türkiye’de
ortalama yaşam süresinin arttığını
dikkate almadan, geçmiş nesillerin
daha sağlıklı olduğunu düşünerek
referansı, geçmişten almak istiyor.
TGDF Gıda Kongresi
2013 kapsamında
düzenlenen “Süt ve Süt
Ürünleri Özel
Oturumu”nda, süt ve süt
ürünleri konusunda
yaratılan bilgi kirliliğinin
üreticiye, sanayiciye,
tüketiciye ve Türkiye’ye
zarar verdiği kaydedildi.
n Gıda Teknolojisi Derneği Başkanı Prof. Dr. Kadir Halkman’ın
başkanlığında 14 Kasım’da gerçekleştirilen Süt ve Süt Ürünleri
Özel Oturumu, kamu, sanayi ve
akademi dünyasından isimleri buluşturdu. İşte özel oturumda dile
getirilen görüşler:
Sanayinin hijyen sıkıntısı
yok
Harun Çallı ASÜD Yönetim Kurulu
Başkanı
ASÜD olarak 2009 yılında kuruluşumuzda belirlediğimiz vizyon
doğrultusunda Gıda Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığımız öncülüğünde yürüttüğümüz “Türkiye
Süt ve Süt Ürünleri Sektörü’nün
AB Pazarına Girişinin Desteklenmesi Projesi” ile AB pazarı, süt ve
süt ürünlerimize açılmış oldu. Bu,
diğer ülkelere ihracat için de elimizde belge olması nedeniyle
önemliydi. AB ihracatını açtıktan
sonra ödevlerimiz çok daha fazla
arttı. Bunun sürdürülebilir olması
için üreticimizin, sanayicimizin ve
bakanlığımızın bu işi hafife almaması gerekiyor. Şimdi hedefimiz
Rusya, Kazakistan, Belarus ve Çin
gibi ülkelerin de kapısını açmaktı.
Bunu da başardık.
17.4 milyon ton süt üretimiyle
dünyada 13. sıradayız. En yüksek
tarımsal üretim, sütte gerçekleşiyor. AB’ye üye olduğumuzda bizim 25-26 milyon ton süt üretmemiz gerekiyor.
Sanayiciler olarak hijyen açısından
bir sıkıntımız yok. Bizim tek sıkıntımız, hayvan hastalıkları ve yem
kaynakları. Bu konuda tüm paydaşlara çok iş düşüyor. Sektör olarak ihracat yaptığımız 54 ülkeye
yenilerinin katılmasıyla geçen yıl
ihracatımız 228 milyon dolara çıktı. Dolayısıyla hijyeni, bakteri sayı-
sını iyileştirdiğimiz zaman ihracatımız daha da çok artacak.
İlk olarak ASÜD’ün üye olduğu,
sonra üyeliğini Ulusal Süt Konseyi’ne devrettiği Dünya Süt Örgütü’nün toplantısı, 2017 yılında
Türkiye’de yapılacak.
İki yıldır uygulanan Okul Sütü,
çocukların gelişimi için çok önemli. Bunun üzerine siyaset yapmamak lazım.
Biz bu kadar ciddi işlerle uğraşırken, bizi en çok üzen şey bilgi kirliliği. Biz “İhracat yapalım, süt
üretimini, istihdamı, tüketimi arttıralım” derken, “Süt niye bozulmuyor, ayran niye ekşimiyor?” gibi kampanyalar yürütülüyor. Sütü
ne kadar hijyen olarak işlerseniz,
raf ömrü uzar. Bunu tartışıp, çocuklarımızı, ailelerimizi sütten soğutmak doğru değil.
AB’de süt kotasını kaldırdılar. Bu
daha fazla süt üretmeleri demek.
Dolayısıyla bizim böyle şeylerle
uğraşmak yerine, yurt dışı pazarlarda daha rekabetçi olmaya odaklanmamız lazım. Bu; Türkiye’ye
zarardır, sektöre zarardır, halkın
daha pahalıya ürün almasıdır.
Süreç yönetici anlayış
İsmail Kemaloğlu - Et-Süt
Kurumu Genel Müdürü
2023 vizyonunu konuşuyoruz. Bu
ülkenin ihraç edebileceği ürünlerin
fiyatını kamu belirliyor. Bu anlamda sektörün önünü açacak bir anlayışa bürünmemiz lazım.
Kurumun Et ve Süt Kurumu’na
dönüştürülmesi ile ilk defa süt piyasasında düzenleyici bir yapı kurulmuş olacak. Bir karar vermeniz
gerekiyor. Ya hakem olacaksınız ya
da sahaya çıkıp oynayacaksınız.
Düzenleyici bir kurum olarak
önemli olan; müdahaleyi hangi
araçlarla, nasıl yaptığınız. Sonuç
değil, süreç yönetici bir anlayış. 1
milyon 380 bin süt işletmeniz var.
İşletmelerin yüzde 80’inde hayvan
sayısı 10 başın altında ise, işletme
başına 4,5 hayvan düşüyorsa bu
yönetilemez, sürdürülemez. Kurum olarak bizim üstlendiğimiz
rol, piyasaya çıkıp şu ürünü şu fiyattan almaktan ziyade, sektörün
önünü açacak politikalara destek
olabilmek.
Dünyada ortalama 80 kilometreden sürdürülebilir, garanti bir fiyattan süt topluyorsunuz, bizde
200 küsur kilometreden dönemselliği olan süt piyasasında iş yapmaya uğraşıyorsunuz. Onun için
bizim dönüp, işin kaynağına gitmemiz, üretim sürecini yönetmemiz, ölçeği büyütmemiz, rekabet
edebilir bir yapıya kavuşturmamız
gerekiyor.
Sütten bahseden herkes çok
dikkatli olmalı
Prof. Dr.
Tanju Besler
Hacettepe
Üniversitesi
Öğretim
Üyesi
Sütün insan beslenmesi için önemini zaman zaman kaçırıyoruz.
Dünya Sağlık Örgütü’nün bir verisi var. Yetersiz ve dengesiz beslenme, ciddi sağlık sorunlarına yol
açar. Çocuk ölümlerinin %7’sinin
birincil, %46’sının ikincil nedeni,
yetersiz ve dengesiz beslenme. Yeterli, dengeli ve sağlıklı beslenme
için her türlü besin kaynağı, bizim
için büyük bir nimettir. Yararlanabileceğimiz her türlü besinden faydalanmanın bir yolunu bulmalıyız.
Hele hele süt gibi bir kavramdan
bahsediyorsanız, herkes çok çok
daha dikkatli olacak. Diyette süt
ve süt ürünlerinin önemi aşikar.
Toplum önünde konuşurken sorumlulukla kanıta dayalı veri anla-
mında konuşmanız lazım. Aksi
halde burada büyük bir yanlışlık
vardır. Kişisel yaklaşımları, öngörüleri topluma indirgemek, ciddi
sıkıntılara neden olur. Bu sorumluluğu herkes taşımak zorunda.
Beslenme ile ilgili önerilerde bulunan bütün kurumlar, süt ve süt
ürünlerinin insan beslenmesinde
önemli bir besin kaynağı olduğunu
söylüyor. Sağlıklı süt ve süt ürünlerinin enerji, protein, karbonhidrat, yağ, vitamin ve mineraller açısından kişinin beslenme düzeyine
ciddi katkılar yaptığını biliyoruz.
Sağlık Bakanlığı’nın yakında yayınlayacağı Türkiye Beslenme
Sağlık Araştırması’nda süt ve süt
ürünlerinin Türk insanının beslenmesine ciddi katkılar yaptığını,
ama istenilen ve yeterli düzeyde
olmadığını göreceğiz. İyi bir üretim var, ama tüketim yeterli değil.
Isıl işlem, sütte mikroorganizmaların üremesine engel olunması,
kaliteyi etkileyen enzim faaliyetlerinin durdurulması, besin değerini
korumak için yapılıyor. ABD ve
Kuzey Avrupa ülkelerinde ısıl işlem geçirmiş ve geçirmemiş sütlerin karşılaştırmasında ısıl işlem geçirmenin gereği, net olarak belirtiliyor. Toplama alanları, sütün saklanması gibi nedenlerle aslında bizim gibi ülkelerde sütün işlem geçirmesi gereği açık.
“Isıl işlem geçirmemiş sütlerin tüketimi risk taşımaktadır.” diyen
Dünya Sağlık Örgütü ve benzeri
birçok kurum var. İnsan beslenmesinde ısıl işlemin büyük önemi olduğu görülüyor.
Kafa karışıklığı yaşanıyor
Yrd. Doç.
Dr. Halil İbrahim Zeytin
Türkiye
Araştırmacılar Der. Yön.
Kurulu Üyesi
Süt ve beslenme bilincine ilişkin
algılar yerleşmiş durumda. Süt
önemli ve değerli bir besin kaynağı, hatta kutsal bir ürün. Tüketici
aslında açık sütün zararlı olduğunu biliyor ama dışardan gelen dezenformasyonun da etkisiyle sütü
ilk elden aldığını, besin değerlerinin yüksek olduğunu düşünüyor.
Ambalajlı süt ise doğal bir ürün
olarak değil, endüstriyel bir ürün
olarak algılanıyor. Bilimsel gerçekleri tüketicinin anlayacağı tonda
tabana yaymakta yarar var.
Oturum Başkanı Prof. Dr.
Kadir Halkman - Gıda
Teknolojisi
Derneği Bşk.
Bilgi kirliliği gerçekten çok vahim
durumda. Kişi bir şeye inanabilir,
ama inandığı şeyleri dayatmaya
kalkarsa bilgi kirliliği ile belki farkında olmadan zarar veriyor. Isıl
işlem geçirmemiş sütlerdeki tehlikeleri hepimiz biliyoruz. Bezelye
konservesi yapmakla, sütü pastörize etmek veya UHT hale getirmek, aynı mikrobiyolojik kavramları içerir. “UHT süte katkı maddesi katılmıyorsa niye bu kadar
dayanıyor?” Bezelye konservesi niye dayanıyorsa onun için. Sanılıyor
ki, sanayiden geçtiğinde tehlikeli
hale geliyor.
“Çiğ süt kullanın, şöyle iyidir, böyle iyidir, Karadeniz’den toprak getirin, süte katın, yoğurt yaparsınız.” diyorlar. İnsaf! Son derece patojen, tehlikeli şeyler. Güneydoğu’da çiğ sütten yapılan peynir tüketimine bağlı olarak brusella ciddi şekilde artıyor. Tıp doktorlarından, veteriner hekimlerden biz şunu duymak istiyoruz; “Aman dikkat, böyle şeyler yapmayın!”
Prof. Dr. Ali Esat Karakaya
Sabah kalktığınızda hava güneşliyse, “Bugün bütün dünya güneşli.”
diyemezsiniz. Dünyanın her yerinde çıkıp, bilim dışı iddialarda bulunan insanlar var. Yanlış bilgi, bilimsel bilgi gibi sunuluyor.
Prof. Dr. Mehmet Demirci:
Bu söylemler, son 3-4 yıldan beri
ortaya çıktı. Süt üretimimiz, ürünlerimize rağbet artmış, dünya ile
rekabet eder hale gelmişiz, bunlar
çıkıyor.
süthattı sayı 19_Layout 1 26.11.2013 10:58 Page 9
suthattı Kasım - Aralık 2013
Sayfa
Gündem
9
İhale tamam...
Okul Sütü Şubat’ta sıralarda...
Okul Sütü Programı kapsamında, 2013-2014 eğitim-öğretim yılının ikinci
döneminde dağıtılacak yaklaşık 304 milyon kutu sütün alımı ihalesi, 22
Kasım’da yapıldı. Şubat ayında başlayacak dönem boyunca, yaklaşık 35 bin
okulda 6 milyon 330 bin öğrenciye, haftada 3 gün 200 ml ambalajlı, yağlı,
sade UHT içme sütü dağıtılacak.
n Bakanlar Kurulu tarafından 2
yıl daha uygulanması kararlaştırılan Okul Sütü Programı kapsamında 2013-2014 eğitim-öğretim
yılının ikinci döneminde dağıtılacak Okul Sütü alım ihalesi, 22 Kasım’da Hayvancılık Genel Müdür
Yardımcısı Dr. İbrahim Özcan’ın
başkanlığındaki ihale komisyonu
tarafından, teklif veren firma yöneticilerinin katılımıyla basına
açık olarak yapıldı. Kamu İhale
Kanununun 21. maddesine göre
“Pazarlık” usulüyle gerçekleştirilen
ihale öncesinde açıklamalarda bulunan İhale Komisyonu Başkanı
Özcan, ikinci dönem boyunca 34
bin 530 okulda, 6 milyon 330 bin
215 öğrenciye, haftanın 3 günü
dağıtılmak üzere toplam 303 milyon 850 bin 320 adet, 200 ml. sade yağlı UHT kutu süt satın alına-
cağını açıkladı. İhale için Bakanlıktan üretim izni olan firmaların
tamamına davet yazısı gönderildiğini belirten Özcan, 8 firmanın
ihale dokümanı aldığını, süresi
içinde 6 teklif zarfının teslim edildiğini söyledi.
Daha önce olduğu gibi 7 coğrafi
bölge 4 kısma ayrılarak yapılan
ihale için Yavuz Lojistik, Gülsan
Gıda, Dimes-Pınar Süt iş ortaklığı,
Ak Gıda, Güney Süt ve Yörükoğlu Süt firmaları teklif verdi. İhale
komisyonu tarafından teklif zarfları açılarak, gerekli belgeler için ön
inceleme yapıldı ve firmaların yazılı teklifleri açıklandı. Ardından firmalara son tekliflerini sunmaları
için bir saat ara verildi.
Aranın ardından önce Maliyet Komisyonu’nun 4 kısım için yaklaşık
toplam maliyeti 176 milyon 768
bin 310 lira 20 kuruş olarak belirlediğini açıklayan Özcan, firmaların son fiyat tekliflerini açıkladı.
Buna göre; 4 kısım için en düşük
teklifler şöyle oluştu:
Doğu Anadolu-Ege Bölgeleri: Dimes-Pınar Süt iş ortaklığı 51,47
kuruş birim fiyattan toplam 32
milyon 12 bin 281 lira 20 kuruş,
Güneydoğu Anadolu-İç Anadolu
Bölgeleri: Yavuz Lojistik 51,9 kuruş birim fiyattan toplam 51 milyon 192 bin 316 lira 51 kuruş,
Karadeniz ve Marmara Bölgeleri:
Ak Gıda 51,5 kuruş birim fiyattan
toplam 54 milyon 716 bin 286 lira 24 kuruş,
Akdeniz Bölgesi: Güney Süt 51,95
kuruş birim fiyattan toplam 19
milyon 103 bin 394 lira 79 kuruş.
Komisyon Başkanı Özcan, tekliflerin idarenin onayına sunulacağını
belirterek, ihaleyi sonlandırdı.
19 Eylül’de Resmi Gazetede yayınlanan Okul Sütü Programı Uygulama Tebliği’ne göre, 20132014 eğitim-öğretim yılının ikinci
döneminde, bağımsız anaokulu,
uygulama sınıfı, anasınıfı ve ilkokul öğrencilerine; Pazartesi, Çarşamba ve Cuma günleri olmak
üzere haftada 3 gün, 200 ml ambalajlı, yağlı, sade UHT içme sütü
dağıtılacak. Özel öğretim kurumları, Programa eşdeğer süt veya süt
ürünü tüketilmesini sağlamaları
halinde, velinin isteği esas alınarak
kurum yönetiminin kararı doğrultusunda; öğrenci velileri, öğret-
menler, aile hekimleri ve/veya sağlık kurumlarınca süte karşı duyarlılığı tespit edilen öğrenciler de,
okul yönetimleri tarafından Program dışında tutulacak.
Bu arada Milli Eğitim Bakanlığı,
okul sütüne ilişkin işlemlerin sağlıklı yürümesi ve takibi için Okul
Sütü Modülü hazırladı. Modül sayesinde süt içen öğrencinin gelişimi de takip edilerek, öğrenci gelişim formu hazırlanacak.
ASÜD BaşkanıHarun Çallı, “Dünya ortalamasına göre düşük olan
süt tüketimimizin artırılmasını ve
sağlıklı bir neslin temelini atmamızı sağlayacak olan Okul Sütü
Projesi’ni ASÜD olarak başından
beri destekledik ve sahiplendik.”
görüşünü dile getirdi.
süthattı sayı 19_Layout 1 26.11.2013 10:58 Page 10
10 Sayfa
Kasım - Aralık 2013 suthattı
Gündem
Gıda Güvenliği’nde Bölgesel İşbirliği arayışı
Me rtç e
Dr. İsmail Mert
EİT Gıda Güvenliği
Bölgesel Koordinasyon
Merkezi Başlangıç
Çalıştayı ve Birinci
Program Yönlendirme
Komitesi Toplantısı,
İhracatta yeni açılım
Sevgili okurlarım.
ASÜD kurulur kurulmaz “Gıda
Güvenliği” ilkelerinden taviz vermeksizin, ambalajlı süt ve süt
ürünleri sanayicilerini ulusal ve
uluslararası düzeyde temsil ederek, Türkiye süt sektörünün uluslararası platformda da tanınmasını
sağlayarak ihracatımızın önündeki
engellerin kaldırılmasını sağlamak, yurt içinde de tüm paydaşlarıyla birlikte sürdürülebilir gelişime öncülük ederek tüketimin artırılmasını sağlamayı kendisine
misyon edinmişti.
ASÜD, bu misyonu doğrultusunda da bir yandan süt ve süt
ürünleri ihracatını geliştirmeyi,
bir yandan da yurt içinde tüketimi
artırmayı hedeflemişti.
Bu hedefler doğrultusunda
ASÜD olarak, 2001 yılından bu
yana AB’ne süt ve süt ürünleri ihracatının önünün açılması için Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımızın liderliğinde yürütülen
projenin neticesi olarak, AB pazarı bu yılın Nisan ayında Türk süt
ve süt ürünlerine açıldı.
İhracat ayağındaki gelişmeler
bununla da sınırlı kalmadı. Daha
sonra Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı ile Ekonomi Bakanlığı’nın gayretleri ile Rusya, Kazakistan ve Belarus yetkililerinden
oluşan bir teknik inceleme heyeti
gelerek, işletmelerimizi inceledi ve
olumlu izlenimlerle ülkemizden
ayrıldı.
Şimdi hem Rusya ihracat prosedürlerinin ve hem de Çin Hükümetinin risk analizlerinin tamamlanmasını beklemekteyiz.
Umarız önümüzdeki aylarda bu
prosedürler tamamlanır ve bu ülkelere de süt ve süt ürünleri ihracatı başlar.
ASÜD olarak ihracatla ilgili çalışmalarımızda ayrı bir kanal daha
açıyoruz.
Biliyorsunuz, Ekonomi Bakanlığı, ihracatın artırılmasi ve çeşitlendirilmesi için çeşitli sektörlerden isimlerin oluşturduğu sektörel
ticaret heyetleri ile ihracatta hedef
ülkelere inceleme gezileri düzenliyor. Bu heyetler, söz konusu ülkeye giderek görüşmeler yapıyor, incelemelerde bulunuyor ve böylece
ihracat imkanlarını geliştirmeye
çalışıyor.
Ankara’da yapıldı.
n Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’na
(EİT) üye Türkiye, İran, Pakistan,
Afganistan, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Türkmenistan ve Özbekistan’da tarımsal kalkınma ve gıda güvenliğinin
sağlanmasını hedefleyen Bölgesel
Gıda Güvenliği Programı kapsamında Ankara’da kurulan Gıda
Güvenliği Bölgesel Koordinasyon
Merkezi’nin (BKM) “Gıda Güvenliği Başlangıç Çalıştayı”, 23-24
Eylül 2013 tarihlerinde Ankara’da
gerçekleştirildi. Çalıştayın açılışında konuşan Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Dr. Nihat Pakdil, dünyada
gıda güvenliğinin ön plana çıktığı-
Sağlıcakla kalın. Saygılarımla…
n İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Tire Süt Kooperatifi işbirliği
ile hayata geçirdiği Süt Kuzusu
Projesi’nde bir yıl geride kaldı. Eylül 2012’de başlatılan proje kapsamında, her hafta 106 bin aileye 2
litre süt bırakan Büyükşehir Belediyesi, geçen yıl tam 7.4 milyon
litre süt dağıttı.
İzmir’de ilk olarak 2005 yılında
uygulamaya koyulan Okul Sütü
Projesi, Okul Sütü Programı’nın
Türkiye genelinde uygulamaya
konulması üzerine, Eylül 2012’den
itibaren 0-5 yaş grubundaki çocukların evlerine kadar süt götürmek hedefiyle “Süt Kuzusu Projesi”ne dönüştürüldü.
İhracat imkanları araştırılacak.
A ralık ay ı ortalarında A z erbay can’a bir inceleme g ez isi y apılacak.
25 Eylül’deki Gıda Güvenliği
BKM Birinci Program Yönlendirme Komitesi Toplantısına başkanlık eden Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Müsteşarı Vedat Mirmahmutoğulları da, dünyada gıda
güvenliğinin öncelikli gündem
maddesi haline geldiğini vurguladı. Mirmahmutoğulları, sözlerini
şöyle sürdürdü:
“Hepimiz biliyoruz ki, huzurlu ve
istikrarlı bir dünya, ancak gıda gü-
Süt Kuzularına 7.4 milyon litre süt…
İşte bu kapsamda Aralık ayı ortalarında bir grup iş adamımızla
birlikte sektörel ticaret heyeti olarak Azerbaycan’a bir inceleme gezisi yapacağız. Azerbaycanlı yetkililer ile görüşmelerimiz ve incelemelerimizden de olumlu neticelerle döneceğimizi ümit ediyoruz.
Şimdiden belirteyim, 2014 yılı
içinde de Ekonomi Bakanlığımızla
koordinasyon içinde değişik ülkelere sektörel ticaret heyetleri olarak incelemelerde bulunmaya devam edeceğiz.
nı söyledi. Pakdil, “Günümüzde
artık ülkelerin bu konudaki ulusal
çözümleri yeterli olmamakta, bölgesel, hatta küresel çözümlerin geliştirilmesi gerekiyor.” dedi.
Tire Süt Kooperatifi işbirliğiyle
gerçekleştirilen Süt Kuzu Projesi
çerçevesinde, 52 farklı ekiple 350
mahallede belirlenen ailelere ulaşılarak, okul öncesi çocuklar için
haftada 2 litre ücretsiz süt dağıtılıyor. 40 bin çocukla başlanan proje,
dağıtım ağının her geçen gün genişlemesiyle 106 bin 460 çocuğa
ulaştı. Bir yılda dağıtılan süt miktarı ise 7 milyon 400 bin litre oldu.
Süt Kuzusu Projesi, 1. yaşını 5
Ekim’de düzenlenen dev bir partiyle kutladı. Süt üreticisi ailelerin
çocuklarıyla kentli kardeşlerinin
bir araya geldiği kutlamada konuşan İzmir Büyükşehir Belediye
Başkanı Aziz Kocaoğlu, Süt Kuzusu Projesi’nin birkaç ayağı olduğunu belirterek, “Bir yandan dar gelirli vatandaşlarımızın çocuklarına
süt içirerek besliyoruz, diğer yandan küçük üreticinin elinden tutuyoruz; onun geçinmesini, hayata
tutunmasını sağlıyoruz. Böyle bir
proje tüm Türkiye’ye örnek olmalıdır.” dedi.
Tire Süt Kooperatifi başkanı Mahmut Eskiyörük de ekonomik ve
sosyal boyutları olan projenin, aslında bir insanlık ve insana önem
verme projesi olduğunu söyledi.
İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne
tüm üreticiler adına teşekkür eden
Eskiyörük, “İzmir sütün başkenti
ve Türkiye’nin en büyük süt üretim merkezi, köylünün çiftçinin
geçim kaynağı oldu. Proje, çocuklarımızın geleceği açısından da çok
önemli. Biz Türkiye’de gelişmiş
ülkelerin yüzde 25’i kadar süt içiyoruz.” dedi.
Yüzlerce ‘Süt kuzusu’ ile ailelerinin katıldığı etkinlikte gün boyu
eğlenen çocuklar, sütlerini içmeyi
de ihmal etmedi. Başkan Kocaoğlu, birinci yıl pastasını da minik
süt kuzuları ile birlikte kesti.
venliğinin sağlanması ile mümkündür. 2050 yılında dünya nüfusunun 9 milyara ulaşması bekleniyor. Dolayısıyla tüm insanlığın gıda ihtiyacının yeterli düzeyde karşılanabilmesi ve bunun sürdürülebilir olması için tarımsal üretimin
de yaklaşık yüzde 70 oranında artırılması gerekiyor. EİT’e üye ülkeler, yaklaşık 450 milyonu bulan
nüfusu ve 8 milyon kilometre kareyi bulan toplam yüzölçümü ile
önemli bir potansiyele sahip olmasına rağmen nüfusun önemli bir
bölümü açlıkla mücadele etmektedir. Bu nedenle gıda güvenliği konusu bölge ülkeleri için ayrı bir
öneme sahiptir.”
“Hedefimiz, gıda
sanayini geliştirmek”
n Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Adana’nın Kozan ilçesi Organize Sanayi Bölgesi’nde %50 hibe destekli 10 tesisin
toplu açılışı töreninde, hedeflerinin tarıma dayalı sanayinin ve gıda
sanayinin geliştirilmesi olduğunu
söyledi.
Tarımsal ve hayvansal ürünlerin işlenip gıda maddesi ve sanayi ürününe dönüşmesi, dolayısıyla da
hem daha fazla katma değer yaratacak ürüne dönüşmesi hem de
bölgede istihdam imkanı yaratması açısından 2006 yılında bir proje
geliştirdiklerini hatırlatan Eker,
şöyle konuştu:
“Türkiye genelinde 4 bin civarında
tesis tamamlandı. Bunlarda 42 bin
civarında vatandaşımız çalışıyor.
Tarıma dayalı sanayiyi, gıda sanayini geliştirirsek hem çiftçinin
ürettiği ürün değerlenir, daha rahat pazarlama imkanı bulur hem
de vatandaşlarımıza istihdam olanağı sağlanır.”
süthattı sayı 19_Layout 1 26.11.2013 10:59 Page 11
suthattı Kasım - Aralık 2013
Sayfa
Gündem
11
“Gıdada şehir efsaneleri yerine, bilimsel gerçeklere yönelmek lazım”
bunların önüne geçmemiz lazım. “
TMMOB Gıda
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Gıda ve Kontrol Genel Müdürü Prof. Dr. İrfan Erol da, şunları
söyledi:
Mühendisleri Odası
tarafından düzenlenen
8. Gıda Mühendisliği
Kongresi, 7-9 Kasım
2013 tarihleri
arasında Ankara’da
yapıldı. Kongrede,
toplumun gıda
algısında problem
olduğu, bu alanda
şehir efsaneleri yerine
bilimsel gerçeklere
yönelmek gerektiği
vurgulandı.
n Kongrenin açılışında konuşan
Gıda Mühendisleri Odası Genel
Başkanı Petek Ataman, gıda bilimi
olmazsa güvenilir gıdaya ulaşmanın tesadüflere kalacağının altını
çizdi. “Her köşe başında inek yetiştirmek, tarla açmak mümkün
olmadığına göre gıda bilimine sıkı
sıkıya tutunmalıyız.” diyen Ataman, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Biraz bilime inanıyorsak şehir efsanelerini bırakıp, gerçeklere yönelmemiz lazım.
Tarımda, gıdada, aynı şekilde tok-
“Gıda güvenliğinde sürdürülebilirlik için
verimlilik ve rekabet şart”
n TÜSİAD, OECD BIAC ve Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın katkılarıyla 4 Kasım’da düzenlenen ‘Sürdürülebilir ve Yenilikçi Tarım’ konulu konferansta,
“Gıda güvenliği ve gıda güvenilirliği” ve “Türkiye’nin 2015 G20
Dönem Başkanlığı Gündemi” başta olmak üzere gıda ve tarım sektörünün geleceğini ilgilendiren konular ele alındı.
Açılışta konuşan TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem
Yılmaz, gıda güvenliğinin sürdürülebilmesi için en öncelikli konunun Türkiye’de tarımsal yapının
verimliliğinin artırılması ve rekabetin uluslararası alanda sürdürülebilmesi olduğunu söyledi. Tarım
ve tarıma dayalı sanayilerde Türkiye’nin rekabet gücüne yönelik bir
destek rapor dizisi hazırlamayı
planladıklarını kaydeden Yılmaz,
“Bu çalışmanın Türkiye’nin, AB
Ortak Tarım Politikasına ve DTÖ
normlarına uyumuna hizmet etmesini amaçlıyoruz.” dedi. Uluslararası Gübre Sanayi Birliği (IFA)
Yönetim Kurulu Başkanı Esin Mete de, gübre endüstrisinin 20082016 arasında artan gıda üretimi
ihtiyacını karşılamak için 120 milyon doların üzerinde yatırım yapacağını kaydetti.
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Müsteşarı Vedat Mirmahmutoğulları ise dünyada tarım arazilerinin büyük bir bölümünün başka ülkeler tarafından ya satın alındığını ya da kiralandığını vurguladı. Mirmahmutoğulları, “Dünya-
daki 8 ülkenin artık kendine ait
bir toprağı kalmadı. En son Çin,
Ukrayna’da 3 milyon hektarlık bir
alanı kapattı. 206 milyon hektar
başka ülkelere geçmiş durumda.”
dedi. G20 Tarım Bakanları Konferansını Türkiye’de yapmak üzere
talepte bulunduklarını da belirten
Müsteşar Mirmahmutoğulları,
“İnşallah 2015 yılında, ana tema
gıda güvenliği ve güvenilirliği olacak şekilde G20 Tarım Bakanları
Toplantısını İstanbul’da düzenleriz.” diye konuştu.
Konferans kapsamında gıda güvenliği ve güvenilirliği ile Türkiye’nin 2015 yılı G20 Başkanlığı
çerçevesinde gıda ve tarım sektörüne ilişkin önceliklerin tartışıldığı
iki ayrı panel gerçekleştirildi.
5. İzmir İktisat Kongresi’ndeki
“Tarım ve Gıda Sektöründe Dönüşüm” başlıklı panelde ise Ankara
Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof.
Dr. Erdoğan Güneş, Gıda Mühendisleri Odası Başkanı Petek
Ataman, Setbir Başkanı Murat
Yörük, TZOB Başkan Danışmanı
Hüseyin Coşkun ve TEPAV’dan
Ozan Acar konuya ilişkin görüşlerini dile getirdi.
sikolojide yüzlerce bilim insanı var.
Bu bilim insanlarının tümü hain,
üç kişi doğru olamaz. Bunu iddia
edenin bilimini sorgulamak lazım.
Biz herkesin uzmanı olduğu konuda en doğrusunu üreteceği koşulları nasıl oluştururuz, gıda bilimi
konusunda eğitim almış kişilerin
görevini etik koşullarda, insanca
yerine getirmesinin koşullarını nasıl yaratırız, bunları konuşalım.
Yoksa gıda güvenliğine ulaşmamız
mümkün değil. Hepimiz aynı geminin içerisindeyiz. Gıda güvenliğini sağlamak istiyorsak bizim
“Beslenme her insanın en doğal
hakkı olduğu gibi sağlıklı beslenmek de o kadar hakkıdır. Gıdanın
güvenilir olarak üretilmesi, işlenmesi önemli. Kendimizi ifade etmemizde, algıda problem var. İnsanlar kendi uzmanlık alanı dışına
çıkarak, yanlış mesaj vermemeli.
Öyle bir noktaya geldik ki, ‘Ne
yerseniz kanser, ne yerseniz kısır
olursunuz.’ Bunlar tartışılabilir tabii ama bilimsel olarak ortaya konulması lazım. Yoksa toplumda
panik oluştururuz. Tartışmaların
bilimsel verilerle yapılması, bunun
için iletişim stratejisinin iyi oluşturulması lazım. Bu konuda uzman
bilim insanlarının objektif bir şekilde düşüncelerini anlatmasının,
toplumu bilgilendirmesinin önemli olduğunu düşünüyorum.”
Türkiye’nin süt üretiminde iddialı
ülkelerden biri olduğununa da
dikkat çeken Genel Müdür Erol,
“Sıkıntı yok, ihtiyacımızdan fazlasını üretiyoruz. Bunun dış ülkelere
açılması lazım. Son olarak AB Komisyonu adına bir FVO heyetinin
incelemesinde, işleme teknolojileri
ve hijyen koşullarının standartlara
uygunluğu, üretilen çiğ sütte bakteri oranının kabul edilebilir oranların altında olduğu anlaşıldı, 6
firmamız ihracat yapma imkanı
buldu.” diye konuştu.
süthattı sayı 19_Layout 1 26.11.2013 10:59 Page 12
12 Sayfa
Kasım - Aralık 2013 suthattı
Ekonomi
Süt Sektörünün Anadolu’daki devleri
Türkiye, tarımsal üretimiyle dünyada 7. sırada
n Ekonomist Dergisi’nin Anadolu’nun büyük sanayi kuruluşlarını
belirlemek amacıyla 10 yıldan beri
düzenlediği araştırma sonucu hazırlanan Anadolu’nun 500 Büyük
Sanayi Kuruluşu 2012
Listesi açıklandı. Gıda
sektörünün 141 firma ile
20 sektör arasında başı
çektiği listede, süt ve süt
ürünleri üreticisi firmaların üst sıralara tırmandığı
görüldü.
yıl %2,2’ye gerilemesine paralel
olarak, Anadolu 500’deki firmaların büyüme oranı da sadece %2,7
olarak gerçekleşti. Firmaların ihracatındaki artış da küresel ekonomideki olumsuzluklar
nedeniyle bir önceki yıla
göre %30,4’ten %4,2’ye
geriledi. 2012 yılında
Anadolu 500’deki firmaların toplam kârı reel olarak %13, istihdamı ise
%8,9 arttı.
n Türkiye, 2011 yılından beri
tarımsal hasıla bakımından dünyanın 7. büyük ekonomisi. BM Gıda
ve Tarım Örgütü (FAO) ile Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü’nün (OECD) önceki raporlarına
yansıyan bu başarı, OECD’nin
“Tarımsal Politikalar: İzleme ve
Değerlendirme 2013” raporu ile
bir kez daha tescillendi.
Raporun “Ana Politika
Araçları” başlığı altında,
Türkiye’nin tarımsal politikaları oluştururken
gözetilen stratejik hedefler olarak; gıda güvenliği
ve gıda güvenilirliğinin
sağlanması, AB ile ülke tarımsal yapısının uyumlaştırılması konuları sıralandı.
Firmaların 2012 yılı cirolarına göre sıralandığı Anadolu 500 Büyük
Sanayi Kuruluşu Araştırmasına;
Ankara, İstanbul ve İzmir ile İstanbul merkezli büyük holdinglerin Anadolu’daki şirketleri ve çoğunluk hissesi yabancı sermayeli
şirketler dahil edilmedi. Türkiye
ekonomisindeki büyümenin geçen
Ekonomist Anadolu 500’de sektörler arasında sayısal olarak ilk sırayı 141 firma ile gıda sektörü alırken, süt ve süt ürünleri sanayinden
16 firma listeye girme başarısını
gösterdi. Süt sektörü firmaları,
2011 yılına göre listede daha üst
sıralara çıkarken, 2012’de listeye
İzi Süt de girdi.
Türkiye’nin küresel olarak önemli
bir tarım ürünleri ihracatçısı ve
dünyanın 7. büyük tarım ürünleri
üreticisi olduğu belirtilen raporun
Türkiye’nin tarımsal politikalarına
yer verilen 22. Bölümünde, Türkiye’nin ana ticaret ortaklarının AB,
ABD ve Orta Doğu olduğu kaydedildi. Raporda, 2012’de üreticilere verilen tarımsal desteklerin
OECD ortalamasının 5 puan üzerinde olduğuna da dikkat çekildi.
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2013-17 Stratejik Planında,
tarımsal üretim ve arz güvenliği,
gıda güvenilirliği, bitki ve hayvan
sağlığı, tarımsal altyapı ve kırsal
kalkınma ile kurumsal kapasitenin
geliştirilmesi konularının yer aldığı vurgulanan raporda, Türkiye’nin havza bazlı destek programı, tarım sigortaları, indirimli krediler ve kırsal kalkınma alanındaki
çalışmalar da değerlendirildi.
OECD’nin her yıl yayınladığı raporlarla, Türkiye’nin de aralarında
olduğu OECD üyesi ülkeler ile
Brezilya, Çin, Kazakistan, Rusya,
Güney Afrika ve Ukrayna’nın tarım politikaları değerlendiriliyor.
Değerlendirmeye alınan 47 ülke,
küresel tarımsal katma değerin
yaklaşık %80’ini oluşturuyor.
E ko n o m ist 5 0 0 B üyük A n a d o lu Şirke ti S üt S e ktörü F irm a la rı
(2 0 1 2 yılı ciro la rın a g öre )
2012
2011
F irma
İl
10
13
Sütaş
Bursa
69
101
A ynes G ıda
90
96
113
C iro (T L)
Gıda ihracatında Avrupa ülkeleri ilk sırada
İhracat ($)
1.326.184.466
10.296.000
Denizli
420.724.756
5.734.050
Y örsan
Balıkesir
360.530.413
8.514.000
109
Dimes G ıda
T okat
307.536.606
17.000.000
147
125
Mar T üketim Mad.
Balıkesir
259.528.569
2.227.543
150
153
A ytaç G ıda
Çankırı
249.874.717
5.689.990
175
219
E nka Süt
Konya
223.703.398
1.435.000
179
180
Y örükoğlu Süt
A ntalya
221.684.210
3.952.000
234
278
A kbel Süt
Konya
179.085.675
*
242
242
T eksüt
Balıkesir
172.630.271
4.023.000
277
300
E kiciler Süt
A ntalya
148.897.789
1.284.000
348
398
Y aşar Dondurma
K.maraş
119.131.770
1.696.000
384
384
T ahsildaroğlu Süt Ür.
Çanakkale
107.415.488
*
385
413
Muratbey Süt Ür.
U şak
107.378.527
5.554.000
390
373
G ülsan G ıda
Kayseri
106.329.354
5.371.000
468
**
İzi Süt
Konya
81.640.883
76.000
*
Açıklanmasını istemiyor ** Geçen yıl listede bulunmuyor.
TARSİM’den en yüksek hasar ödemesi
büyükbaş hayvana…
n Tarım Sigortaları Havuzu’ndan
(TARSİM), 2012 yılında üreticiye
toplam 280.2 milyon TL hasar
ödemesi yapılırken, en yüksek
ödeme, 149.2 milyon lira ile büyükbaş hayvan sigortasında gerçekleşti. TARSİM’in 2012 yılı Faaliyet Raporuna göre, geçen yıl sayısı 744 bini geçen poliçelerle, 9.4
milyar TL’lik tarımsal değer sigortalandı. Bu miktarın 2 milyar lirası büyükbaş hayvan sigortasından,
n Gıda konusunda net ihracatçı
olan Türkiye, en yüksek gıda ihracatını Avrupa ülkelerine yapıyor.
Dünyada dinamik ve istekli ülkelerin oluşturduğu pazarlarda yer
alan Türkiye’nin gıda ihracatının
her geçen yıl daha da arttığını vurgulayan Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, 2002 yılında 3 milyar 668 milyon dolar olan
gıda ürünleri ihracatının 2012 yılında 5 kat artarak 15 milyar dolara çıktığını kaydetti. Eker, temel
hedefin ihracatta dünyanın ilk 10
ülkesi arasına girmek olduğunu
dile getirdi.
Güvenli gıda ve gıda güvenilirliği
konusunda çok hassas olduklarını
belirten Eker, “Bizim kalite konusunda hiçbir sıkıntımız yok. Son 9
senedir ambalajlı gıda ürünlerinde
en büyük ihracatımız Avrupa ül-
kelerinedir.” dedi.
Son 10 yılda gıdada birçok ürün
grubunda ihracat artışı gerçekleşti. Süt ve süt ürünleri ihracatı
%688’lik artışla 24 milyon dolardan 189 milyon dolara, domates
ihracatı %472’lik artışla 70 milyon
dolardan 401 milyon dolara, yumurta ihracatı %8 bin 675’lik artışla 4 milyon dolardan 351 milyon dolara, fındık ihracatı 375
milyon dolardan 1 milyar 54 milyon dolara, üzüm ihracatı ise
%256’lık artışla 192 milyon dolardan 683 milyon dolara çıktı.
halat, %3,63 azalışla 910 milyon
dolardan 877 milyon dolara düştü.
Ocak-Eylül döneminde ise ihracat
2012 yılının aynı dönemine göre
%10,76 artışla 10 milyar 796 milyon dolardan 11 milyar 958 milyon dolara çıktı. İthalat ise geçen
yılın aynı dönemine göre %4,70
artarak 8 milyar 31 milyon dolardan 8 milyar 408 milyon dolara
yükseldi. Böylece tarım ve gıda,
Eylül 2013’te 554 milyon 883 bin
dolar, 9 ayda ise 3 milyar 549 milyon dolar dış ticaret fazlası verdi.
Türkiye’nin tarım ve gıda ihracatındaki artış, Eylül’de de sürdü.
Eylül ayında tarım ve gıda ihracatı
geçen yılın aynı ayına göre
%10,35 artışla 1 milyar 298 milyon dolardan 1 milyar 432 milyon
dolara yükseldi. Buna karşılık it-
195 milyon lirası da küçükbaş
hayvan sigortasından kaynaklandı.
Tarım sigortasında toplam prim
üretimi ise 2012 yılında 500 milyon TL’ye ulaştı.
Geçen yıl büyükbaş hayvan sigortası, 66.2 milyon lirası hayvan
ölümleri, 61.6 milyon lirası mecburi kesim olmak üzere toplam
149.2 milyon TL ile üreticiye en
çok hasarın ödendiği kalem oldu.
A nahtar veriler*
Süt ve Süt Ürünleri Üretim Miktarı (T on)
E ylül 2013
O cak - E ylül 2013
594.386
6.058.237
285
3.484
103.942
956.661
1.984
22.147
608
3.624
T am-yarım yağlı süt tozu, kaymak tozu
2.337
29.040
Y ağsız süt tozu
2.429
30.085
T ereyağı
3.047
31.037
42.715
437.512
T oplanan inek sütü
Çiftliklerden toplanan krema
İçme sütü
Kaymak
Koyulaştırılmış (Konsantre) süt
İnek peyniri
Koyun, keçi, manda veya karışık sütlerden elde edilen peynirler
1.606
24.127
Y oğurt
92.499
827.193
A yran
51.180
423.139
süthattı sayı 19_Layout 1 26.11.2013 10:59 Page 13
suthattı Kasım - Aralık 2013
Sayfa
AB-Dünya
13
Türkiye Süt Sektörü dünya vitrininde...
Süt ve süt ürünleri pazarı
Asya’da büyüyecek
Japonya’nın Yokohama
kentinde düzenlenen IDF
Süt ve süt ürünleri pazarı
TURKISH DAIRY SECTOR
and
TRADITIONAL DAIRY PRODUCTS AT A GLANCE
Dünya Süt Zirvesi 2013’e
Prof. Dr. Nevzat ARTIK
FIL-IDF National Committee Secretary of Turkey
gelecek 5 yılda en fazla
rekor katılım gösteren
Hindistan, Vietnam,
Türkiye, ülke sunumu ve
Malezya, Endonezya ve
tanıtım filmi ile de öne
Tayland’da büyüyecek.
n DairyReporter tarafından hazırlanan interaktif rehbere göre,
süt ve süt ürünleri (süt, peynir ve
yoğurt) endüstrisinin perakende
pazar değerinin yıllık büyüme oranı bakımından geçen 5 yılda en
fazla büyüme, Güney Kore, Hindistan, Çin, Tayland ve Şili’de gerçekleşti. Gelecek 5 yılda en fazla
büyüme beklenen ilk 5 ülke ise
Hindistan, Vietnam, Malezya,
Endonezya ve Tayland.
şimi yeni orta sınıf belirlerken, Endonezya ve Güney Kore’de sağlık
açısından yarara önem veriliyor.
Roux’un, Asya’da süt ürünleri pazarlarının neden büyüme gösterdiğine ilişkin belirlemeleri şöyle:
Tüketicilerin yüksek oranda süt
tükettiği Hindistan’da pazarın büyümesi, perakende kanallarının
büyümesinden kaynaklanıyor.
Çin pazarı, yeni tüketim alışkanlıkları edinen orta sınıfın büyümesine paralel olarak büyüyor.
Geçen 5 yılda ortalama %3,1 büyüyen Türkiye süt ve süt ürünleri
pazarı için gelecek 5 yılda ortalama büyüme tahmini ise %3,7.
Süt ürünleri pazarındaki büyümenin, ithalat maliyeti kaynaklı yüksek fiyatlardan olumsuz etkilendiği Tayland’da, süt ürünlerinin yarısı (%47) fonksiyonel bir sağlık
beyanı sunuyor. Hükümet, süt tüketimini teşvik ediyor.
Mintel araştırma kuruluşundan
Küresel Süt ve Süt Ürünleri Analiz
Uzmanı Caroline Roux, süt ürünleri tüketimini etkileyen faktörleri
ve hangi ülkelerin tüketimde geriye düştüklerini açıkladı. Asya’nın
büyümede güçlü bir merkez olduğunu ve henüz yeni hız kazanmaya başladığını belirten Roux, yıllık
büyüme oranlarına etki eden faktörlerin ülkeden ülkeye farklılık
gösterdiğinin de altını çizdi. Hindistan ve Çin’de tüketimdeki deği-
n Uluslararası Sütçülük Federasyonu IDF (International Dairy Federation) tarafından her yıl farklı
bir ülkede düzenlenen Dünya Süt
Zirvesi, bu yıl 28 Ekim-1 Kasım
2013 tarihleri arasında Japonya’da
gerçekleştirildi.
2 bini aşkın kişinin katıldığı zirvede Türkiye’yi, başta Gıda Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı olmak üzere ülkemizi IDF bünyesinde temsil
eden Ulusal Süt Konseyi, IDF
Türkiye Ulusal Komite Başkanı ve
Ulusal Komite Üyeleri, çeşitli üniversitelerden öğretim üyeleri ve
sektör temsilcileri olmak üzere 25
kişilik bir heyet temsil etti.
Japonya’daki zirvede, Türkiye’nin
ilk defa ülke sunumları kapsamına
alınmasıyla süt sektörümüz de
dünyaya tanıtılmış oldu. IDF Türkiye Ulusal Komite Sekreteri ve
Ankara Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim üyesi
Prof. Dr. Nevzat Artık, “Türkiye
Süt Sektörü ve Geleneksel Süt
Ürünleri” konulu sunumunda, ülkemiz süt sektörüne ilişkin temel
verileri katılımcılarla paylaştı.
Türkiye süt sektöründeki gelişme-
nin takdirle karşılandığı zirvede,
dünya ülkeleri ile bilgi paylaşımı
gerçekleştirildi.
Ulusal Süt Konseyi’nin başvurusu
olumlu sonuçlanmış ve geçen yıl
Güney Afrika’nın Cape Town şehrinde yapılan zirvede, 2017 Dünya
Süt Zirvesi’nin İstanbul’da yapılmasına karar verilmişti. İstanbul’da yapılacak olan zirveye 58
ülkeden 3 binin üzerinde katılım
bekleniyor. Yokohama zirvesinde
2017 İstanbul Zirvesi için hazırlanan İstanbul ve Türkiye tanıtım
filmi de gösterildi.
Endonezya’da sağlığa yönelik inovasyonlar, pazara hareket getirdi.
Güney Kore süt ürünleri pazarının
büyümesinde temel etken yoğurt.
Perakende yoğurt pazarı, ülkedeki
en büyük gıda pazarlarından birini
oluşturuyor.
G eçen 5 yıl (% )
G elecek 5 yıl (% )
Kanada
7.3
3.2
A merika
1.4
3.7
Meksika
1.5
4.0
Kolombiya
7.5
2.1
Şili
11.8
7.0
R usya
4.8
5.0
Norveç
8.5
2.1
İsveç
4.9
0.5
F inlandiya
7.5
3.0
İngiltere
-2.6
1.3
F ransa
2.5
1.5
A lmanya
0.0
0.6
P olonya
3.8
5.0
İsviçre
9.4
-1.7
İspanya
0.5
1.4
T ürkiye
3.1
3.7
G üney A frika
9.2
3.0
J aponya
10.6
-3.2
A vustralya
11.3
0.7
Çin
14.3
4.6
G üney Kore
17.3
5.3
Hindistan
16.8
14.6
V ietnam
9.1
13.2
Malezya
11.4
10.0
E ndonezya
10.0
8.1
T ayland
12.4
7.2
Ülke
çıktı.
GİDENİ ARATMIYORUZ
Karton ambalajlarımızda kullandıõımız en ufak kaõıt parçası bile bizim için çok deõerli. Geldiõi kaynaktan
baølayarak geri dönüøtürülmesine kadar her süreci takip ediyor ve kullandıõımız kaõıdın yenilenebilir
kaynaklardan geldiõine emin oluyoruz. Bu yüzden Orman Koruma Konseyi (FSC) sertifikalı, WWF‘in de
desteklediõi ilk ve tek sıvı gıda kartonları üreten firma olma ünvanını gururla taøıyoruz.
Ülkemizde de geri dönüøüm bilincinin yaygınlaøtırılması için çalıømalar gerçekleøtiriyoruz. Bu çabalarımız
sonucunda, tonlarca ambalaj atıõının yeniden deõerlendirilmesinin mutluluõunu yaøıyoruz.
Tetra Pak Koruma Çemberi sayesinde, “yenilenebilirlik” ve “geri dönüøüm”ü önceliklerimiz arasına alarak,
kendimiz ve müøterilerimizin de sürdürülebilir büyümesine katkıda bulunuyoruz. Tetrapak.com/protection
Tetra Pak
ve ‹Y‹ OLANI KORUR Tetra Pak Group'un mülkiyetindedir.
www.tetrapak.com.tr
süthattı sayı 19_Layout 1 26.11.2013 11:00 Page 14
14 Sayfa
Kasım - Aralık 2013 suthattı
Dosya
2013 Türkiye İlerleme Raporu
AB, yine “İlerleme sınırlı” dedi
Fasıl 11: Tarım ve Kırsal Kalkınma
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Çiftlik Muhasebe Veri Ağıyla
(ÇMVA) ilgili idari kapasitesini geliştirmiştir. Türkiye, tarımsal destekleme politikasını Ortak Tarım Politikası (OTP) ile uyumlu hale getirmek
için bir strateji hazırlanmasına yönelik ilk adım olarak, bir etki değerlendirme çalışması yapılması hazırlıklarını başlatmıştır.
Türkiye’nin AB’ye uyum
sürecindeki gelişmelerin
değerlendirildiği 2013
Türk makamları bazı AB’ye üye ülkelerden canlı sığır, sığır eti ve türev
ürünlerin ithalatındaki bazı kısıtlamaları devam ettirmiş, böylelikle 2010
ve 2012 yılları arasındaki ilerlemeyi durdurmuştur. Türkiye’nin tarımsal
ürünlere yönelik ticaret anlaşması kapsamındaki ikili yükümlülüklerini
tam anlamıyla yerine getirmesi için daha fazla çaba göstermesi gerekmektedir. Türkiye ve Komisyon, sığır eti ithalatı yasağı meselesini çözüme kavuşturmak amacıyla güçlendirilmiş bir diyalog başlatmıştır.
Türkiye İlerleme
Raporu’nda, Tarım ve
Kırsal Kalkınma ile Gıda
Güvenliği fasıllarında
Ortak piyasa düzeni konusunda bir gelişme kaydedilmemiştir.
yine “Sınırlı ilerleme”
olduğu vurgusu yapıldı.
n Avrupa Komisyonu’nun 1998
yılından bu yana Türkiye için hazırlanan 16. İlerleme Raporu olan
2013 Türkiye İlerleme Raporu ile
Genişleme Strateji Belgesi, 16
Ekim’de açıklandı.
Türkiye’yi küresel risk algısındaki
değişimler karşısında kırılgan kılmakta ve bu durum, döviz kurunda aşırı dalgalanmalar ile ekonomide genişleme-daralma döngülerine yol açmaktadır.
AB’ye aday ülkelerdeki gelişmelerin değerlendirildiği Genişleme
Strateji Belgesi’nin Türkiye ile ilgili bölümünde, “Türkiye, büyük
ve dinamik ekonomisi ile AB’nin
önemli bir ticaret ortağı ve Gümrük Birliği sayesinde, AB’nin rekabet gücünün değerli bir bileşenidir. Türkiye, enerji güvenliği de
dâhil olmak üzere stratejik bir konuma sahiptir ve önemli bir bölgesel rol oynamaktadır.” denildi.
Ekonomik kriterlere ilişkin olarak
da raporda şu değerlendirmelere
yer verildi:
Gümrük Birliği’nin işleyişi konusunda devam etmekte olan araştırma, her iki tarafın ticaret performansını ve ekonomik bütünleşmeyi yeniden canlandırmak amacıyla,
Türkiye-AB ilişkilerinde kilit
önemdeki bu temel aracın güncellenmesi ihtiyacı üzerinde düşünme
ve tartışma imkânı sağlamaktadır.
“Türkiye işleyen bir piyasa ekonomisine sahiptir. Türkiye, kapsamlı
yapısal reform programının uygulanmasını hızlandırması koşuluyla,
orta vadede Birlik içerisindeki rekabet baskısı ve piyasa güçleriyle
baş edebilir hale gelecektir.
Türkiye’nin GSYH büyümesi
2012 yılında yavaşlayarak %2,2’ye
gerilemiştir. 2013 yılının ilk yarısında GSYH’deki büyüme yeniden
güçlenerek %3,7’ye ulaşmıştır.
Türkiye’nin son dönemdeki ekonomik performansı, hem ekonominin yüksek potansiyelini hem de
süregelen dengesizlikleri yansıtmaktadır. Dış dengesindeki cari
açığını finanse etmek için kesintisiz sermaye akışına bağımlı olması,
2013 yılında Katılım Öncesi Yardım Aracından (IPA) yaklaşık olarak 903 milyon avro tahsis edildiği belirtilerek, şöyle denildi:
“Bir sonraki Çok Yıllı Mali Çerçeve (2014-2020) göz önünde bulundurularak, sektörel olarak daha
bütüncül bir yaklaşıma geçiş doğrultusunda IPA mali yardımının
programlamasına değişiklikler getirilmiştir. IPA 2013 I. Bileşeninin
önemli bir kısmı sektörel müdahaleler yoluyla; adalet, içişleri ve temel haklar ile enerji ve tarımın öncelikli sektörlerinde programlanmıştır. Hükümet ile Komisyon,
yeni Katılım Öncesi Yardım Aracı’ndan (IPA II) yapılacak mali
yardımlara ilişkin tutarlı ve stratejik bir çerçeve sağlamak amacıyla,
2014-2020 dönemi için kapsamlı
bir Ülke Strateji Belgesi hazırlamaktadır. Türkiye’nin, 2014-2020
döneminde IPA fonlarını en iyi şekilde kullanabilmek için idari kapasitesini güçlendirmeye devam
etmesi gerekmektedir.”
Türkiye, üyelik yükümlülüklerini
üstlenebilme yeteneği konusunda,
AB müktesebatına uyum sağlamaya devam etmiştir. Malların Serbest Dolaşımı, Mali Hizmetler,
Enerji, Bölgesel Politika ve Yapısal
Araçların Koordinasyonu, Bilim ve
Araştırma ve Eğitim fasıllarında
iyi düzeyde; Kamu Alımları, Rekabet Politikası, Tarım ve Kırsal
Kalkınma, Gıda Güvenliği, Veterinerlik ve Bitki Sağlığı Politikası ve
Vergilendirme fasıllarında sınırlı
ilerleme kaydedilmiştir. Tüketicinin Korunması, Fikri Mülkiyet
Hukuku, Tarım ve Kırsal Kalkınma, Gıda Güvenliği, Veterinerlik
ve Bitki Sağlığı Politikası, Sosyal
Politika ve İstihdam ile Çevre ve
İklim Değişikliği fasıllarında kapsamlı çabalar sürdürülmelidir.”
AB, 2014 yılında başlatılacak IPA
II aracılığıyla genişleme ülkelerine
katılım hazırlıkları için 2014-2020
döneminde 11.7 milyar avro destek sağlayacak.
IPA II’de açık hedefler ve gerçekçi
göstergeler belirlenerek, çok yıllı
sektör yardımı ile bağlantılı hale
getirilecek. Reform sürecinde ilerleme kaydeden ve kamu mali yönetimi standartlarını karşılayan ülkeler, ilave bir teşvik olarak bütçe
desteğinden yararlanabilecekler.
2013 Türkiye İlerleme Raporu’nun “AB-Türkiye arasındaki
ilişkiler” bölümündeki “Mali Yardım” başlığı altında Türkiye’ye
2013 T ürkiy e İlerleme R aporu V erileri:
T arım
T arımsal mal ve hizmetlerin üretim endeksi, hacim
(üretici fiyatları, önceki yıl=100)
2001
93,3
2008
2009
2010
2011
2012
-
-
-
-
-
40.967
39.122
38.911
39.011
38.231
38.412
Hayvancılık: Büyükbaş (bin baş, manda hariç)
10.548
10.860
10.724
11.370
12.386
13.915
2,7
1,7
1,9
1,6
1,8
3,0
33.994
29.568
27.878
29.383
32.310
35.783
Çiftliklerde süt üretimi ve kullanımı (toplam süt, bin ton)
Hayvancılık: Koyun ve keçi (bin baş)
-
-
-
-
-
-
Bitkisel üretim: Hububat (pirinç dâhil, bin ton)
29.571
29.287
33.577
32.773
35.202
33.377
Bitkisel üretim: Şeker pancarı (bin ton)
12.633
15.488
17.275
17.942
16.126
15.000
Bitkisel üretim: Sebze (bin ton)
24.164
27.218
26.780
25.997
27.547
27.753
-:
mevcut değil
Kalite politikası ile ilgili ilerleme kaydedilmemiştir.
Sonuç
Tarım ve kırsal kalkınma alanındaki mevzuat uyumu bakımından sınırlı ilerleme kaydedilmiştir. Katılım öncesi kırsal kalkınma programının uygulamasında ilerleme sağlanmıştır. Çiftlik Muhasebe Veri Ağı ile ilgili kapasite artırılmıştır. Canlı sığır, sığır eti ve türev ürünler üzerindeki fiili ithalat yasağı tam olarak kaldırılmamıştır ve tarımsal desteklerin OTP ile
uyumlaştırılması ile tarım istatistikleri için uygulanmakta olan stratejiler
bulunmamaktadır. Genel olarak, tarım ve kırsal kalkınma alanındaki hazırlıklar erken aşamadadır.
Fasıl 12: Gıda Güvenliği, Veterinerlik ve Bitki
Sağlığı Politikası
Genel gıda güvenliği konularında, AB müktesebatına uyum sağlanması ve müktesebatın uygulanmasında sınırlı ilerleme kaydedilmiştir. Bazı
mevzuat AB ithalat kurallarına ve uluslararası standartlara uygun değildir
ve gereksiz idari yük ortaya çıkarmaktadır.
Veterinerlik politikası konusunda, Türkiye, sığır türü hayvanların kimliklendirilmesi ve kayıt altına alınması ile hareketlerinin kontrolü alanında
ilerleme kaydetmiştir. Ancak, sistem hala AB müktesebatıyla tam uyumlu değildir. Hayvan refahı mevzuatının uygulanması sınırlı kalmıştır.
Türkiye, gıda, yem ve hayvansal yan ürünlerin piyasaya arzı konularında eğitim, denetim ve izleme programlarını sürdürmüştür. Tarımsal gıda
işletmeleri için ulusal bir modernizasyon planı oluşturulmasına yönelik
ilerlemeler sınırlı kalmıştır. İşletmelerin kayıt edilmesi ve onaylanmasına
yönelik kuralların uygulanması kayda değer çabalar gerektirmektedir.
Hijyen kurallarının uygulanmasıyla ilgili resmi kontrollerin daha etkili
hale getirilmesi için daha güçlü bir idari kapasiteye ihtiyaç duyulmaktadır.
Gıda güvenliği alanında etiketleme, gıda katkı maddeleri, saflık kriterleri, aroma verici maddeler ve gıda takviyeleri gibi bir dizi konuda mevzuat kabul edilmiştir. Gıda katkı maddeleri hakkında kabul edilen yeni mevzuat AB müktesebatıyla uyumlu değildir. Gıda ile temas eden madde ve
malzemeler konusunda ilave çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır. Gıda enzimleri ve yeni gıdalar konularında uyum henüz tamamlanmamıştır. Yem
için özel kurallar konusunda sınırlı ilerleme kaydedilmiştir.
Sonuç
Kullanımdaki toplam tarım arazisi (bin hektar)
Hayvancılık: Domuz (bin baş)
Türkiye, IPARD kapsamında, AB fonlarının yönetimine ilişkin yetki
devrini 22 ilde daha almıştır. Sonuç olarak, IPARD, Programda öngörüldüğü üzere artık 42 ilde uygulanmaktadır. Toplamda 3381’e ulaşan destek başvurularında önemli bir artış olmuştur. Bununla birlikte, bugüne
kadar yalnızca 162 proje tamamlanmıştır. IPARD fonlarının kullanılma
oranının artması beklenmektedir; ancak 2013 yılı sonunda büyük oranlarda fon kaybını önlemek için uygulamanın hızlandırılması önemlidir.
Gıda güvenliği, veterinerlik ve bitki sağlığı politikası alanında sınırlı
ilerleme kaydedilmiştir. Hayvanların kimliklendirilmesi ve kayıt altına
alınması, şap hastalığıyla mücadele de dâhil olmak üzere, hayvan sağlığı,
tarımsal gıda işletmelerinin AB standartlarına yükseltilmesi, hayvan refahı ve hayvansal yan ürünler konularında kayda değer çabalara ihtiyaç vardır. Belirli ithalat koşullarına uyum sağlanması amacıyla çaba harcanması
gerekmektedir. Genel olarak, bu alandaki hazırlıklar erken aşamadadır.
süthattı sayı 19_Layout 1 26.11.2013 11:00 Page 15
suthattı Kasım - Aralık 2013
Sayfa
Geleneksel
15
Özlem Yurdakul Gıda Yüksek Mühendisi - Ege Üniversitesi Süt Teknolojisi Bölümü Doktora öğrencisi
Kefir; her derde deva gençlik iksiri…
n Kefir; anavatanı Kafkaslar
olan, ilk kez Batı Asya’da Türkler
tarafından yapılan ve günümüzde
pek çok ülkeye yayılan fermente
bir süt ürünü.
19. Yüzyılın
ortalarında Rusya’da
değişik bir içecek
hakkında bilgiler
yayılmaya başladı.
Kafkasyalıların, “keyif
veren” anlamında
“kefir” dedikleri
içeceğin, zamanla
probiyotik bakterileri
içerdiği tespit edildi.
Her derde deva, doğal enerji ve şifa kaynağı olarak nitelendirilen kefirin faydaları üzerine yapılan bilimsel araştırmalarda önemli sonuçlara ulaşılmıştır. Mineraller ve
esansiyel aminoasitler bakımından
zengin olan kefirde bulunan proteinler, vücut tarafından kolay değerlendirilebilir yapılardır. Kefirde
bulunan minerallerin kemik ve kas
yapısını güçlendirdiği; vitaminlerin ise kan dolaşımını düzenleyip,
kan bozukluklarını giderdiği tespit
edilmiştir. Fosfor ise hücre gelişimi
ve enerji ihtiyacının karşılanması
için karbonhidratların, yağların ve
proteinlerin kullanımında kolaylık
sağlamaktadır. Kefir, böbrek, karaciğer ve sinir sistemi ile deri ra-
Adriyatik’ten Kafkaslara
Geleneksel Gıdalar
Makedonya’da
düzenlenen Geleneksel
Gıdalar Sempozyumu,
geniş katılımla yapıldı.
n Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Gıda Mühendisliği
Bölümü ile Makedonya St. Climent Ohridski-Bitola Üniversitesi’nin ortaklaşa düzenlediği “Adriyatik’ten Kafkaslara 2. Uluslararası Geleneksel Gıdalar Sempozyumu”, 24-26 Ekim 2013 tarihleri
arasında Makedonya’nın StrugaOhrid şehrinde gerçekleştirildi.
Sempozyuma; Makedonya, Sırbistan, Arnavutluk, Hırvatistan, Kosova, Slovenya, İtalya, Kazakistan
ve Türkiye’deki üniversitelerden
akademisyenler, Gıda Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı’ndan uzmanlar ve özel sektör temsilcilerinden 600’e yakın katılım oldu.
Açılışta konuşan Sempozyum EşBaşkanı NKÜ Ziraat Fakültesi
Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet
Demirci, dünyada ilginin her geçen gün arttığı geleneksel gıdaların giderek daha büyük ölçeklerde
ve gıda kodekslerine uygun olarak
daha sağlıklı bir şekilde üretildiklerini söyledi. Sempozyum Eş-Başkanı Prof. Dr. Angela Vasileska da
“Gıdaların, ulusal kimliklerin yaşatılmasında en önemli kaynak
olarak kaldığı görülmektedir.” dedi. Sempozyum Onursal Başkanı
NKÜ Rektörü Prof. Dr. Osman
Şimşek ise “Yaklaşık 500 yıllık bir
tarihi beraber paylaştığımız bu
toprakların güzel insanlarıyla böyle bir bilimsel toplantı vesilesiyle
beraber olmaktan büyük bir gurur
ve mutluluk duyduğumu belirtmek istiyorum.” diye konuştu.
Makedonya Cumhuriyeti Devlet
Bakanı Hadi Nezir ise Türkçe,
“Kendinizi Anavatanımız Türkiye
Cumhuriyeti devletindeymiş gibi
hissetmenizi arz ederim.” sözleri ile
katılımcıları selamladı.
Sempozyumda; “Süt, Tahıl, Et,
Sebze-Meyve Kaynaklı Geleneksel
Gıdalar, Geleneksel Şekerli/Tatlı
Gıdalar, Diğer Geleneksel Gıdalar
ve Geleneksel Gıdaların Beslenme
ve Sosyolojik Yönü” başlıkları altında 63’ü sözlü 570’si poster olmak üzere toplam 633 bildiri sunuldu. Kapanış oturumunda sempozyumun uluslararası niteliğinin
gelecek yıllarda da sürdürülmesi
ve kapsadığı coğrafi alana İtalya’nın da dâhil edilmesi gerektiği
dile getirildi. Bir sonraki “Uluslar
arası Adriyatik’ten Kafkaslara Geleneksel Gıdalar Sempozyumuna”
İtalya, Kosova, Hırvatistan ve Arnavutluk talip oldu.
hatsızlıklarına fayda sağladığı bilinen B12, B1 ve K vitamini bakımından da zengindir.
Ekşi ve yoğurda benzeyen tadı ile
Kafkaslarda gençlik iksiri olarak
bilinen kefirin; genç kalmak, astım
ve alerjiye karşı korumak gibi saymakla bitmeyen faydaları bulunmaktadır. Kefir, biyolojik olarak
insan metabolizmasının yenilenmesini sağlayarak yaşlanmayı yavaşlatır ve birçok hastalığın oluşumunu engeller.
Hormonların seviyelerini dengeleyen kefir, başta üreme hormonları
olmak üzere, kortizol, insülin ve
beyinde önemli işlevi olan serotonin (mutluluk) hormonu ile adrenalin hormonu üzerinde olumlu
etkiler yapar.
Kefir tanesi; fındık ya da buğday
büyüklüğünde, beyaz-sarı arasında
küçük karnabahar veya patlamış
mısır görünümündedir. En önemli
özelliği, fermantasyon sonunda süzülerek tekrar kullanılabilmesidir.
Kefir taneleri, çok karışık bir mikrobiyolojik yapıya sahiptir. Araştırmacılar, değişik bölgelerden aldıkları kefir tanelerinde farklı sayıda, oranda ve cinste mikroorganiz-
ma tespit etmiştir.
Kefir tanesinde saf toz halde liyofilize kültürler üretilmiştir. Avrupa
ve ABD’de saf kültürlerden kefir
üretilirken, Asya, Doğu Avrupa ve
Ortadoğu’da bugüne kadar laboratuvar koşullarında kefir tanesi
üretmek mümkün olmamıştır.
süthattı sayı 19_Layout 1 26.11.2013 11:00 Page 16
16 Sayfa
Kasım - Aralık 2013 suthattı
Beslenme
S ü tle B e s le n m e
Gıda tüketiminde bilgi kirliliği
Prof. Dr. Harun Uysal
Ege Üniversitesi
Ziraat Fakültesi
Süt Teknolojisi Bölümü
“Uzmanlık alanımı
duyanların gündemi
genellikle beslenme
konuları oluyor. Gıda
tüketimiyle ilgili bir
bilgi kirliliği
olduğunu
görüyorum.”
n Kimse yediği içtiği gıdalarla ilgili fazlaca bilgi sahibi değil. Örneğin tüketiciler arasında kolesterol
konusunda yanlış bilgilendirmeler
mevcut. Zararlı kolesterol deposu
olduğu söylenip, yıllardır ötekileştirilen yumurta bile bir süre önce
gerçek değerini buldu.
Halbuki bütün hormonların ham
maddesi olan kolesterol değil, aslında kolesterolün oksitlenmesi zararlı. Özellikle doymuş yağ asitleri
kolesterolü oksitliyor. O nedenle
sağlık açısından son derece sakıncalı. Bunun yanı sıra stearik asit,
tereyağı asidi gibi doymamış yağ
asitleri ise kolesterolü oksitlemiyor. Doymamış yağ asitleri de yağlı, yarım yağlı süt ürünlerinde, tereyağında, balıklarda ve yumurtada bulunuyor. Beslenme fizyolojisi
için son derece önemli olan bir diğer besin elementi Omega 3 yağ
asidi. Bu aspirin gibi kanı sulandırıyor, kalp krizi riskinin azaltılma-
sına yardımcı oluyor. Yenilen gıdalarla yeterince alınmazsa yüksek
tansiyon ve şeker riski artıyor. Yağlı, yarım yağlı süt ürünlerinin, tereyağının, balığın ve yumurtanın
bileşiminde yer alıyor.
Yine sağlıklı beslenmede önemli
diğer bir besin öğesi olan konjuge
linoleik asit (CLA); hem bir antioksidan, hem karın tipi şişmanlığı
önlüyor, hem de meme kanseri riskini yüzde 60 azaltıyor. Üstelik de
sadece süt ve süt ürünlerinde yeterince bulunuyor.
O zaman “Süt içmeyin, yumurta
yemeyin” demenin insan ve toplum sağlığını ne derece etkilediği ortaya çıkıyor.
Bu besin öğelerinin örneğin sütte
bulunma oranı da işletme niteliği,
süt hayvanlarının beslenme şekli
ve sağlıkları ile değişiyor.
Ahırda beslenen hayvanlara göre,
merada beslenen hayvanların sütünde Omega 3 ve CLA miktarları daha yüksek. Bu nedenle
ABD’de meraya dönüş var. Şu anda besleme yüzde 8 oranında merada yapılıyor.
Türkiye’ye gelince… Birleşmiş
Milletler Gıda ve Tarım Örgütü
(FAO) verilerinde, Türkiye’de 13
milyon hektar
mera alanı görülmesine karşın,
aslında reelde bu 8 milyon hektar. Rakam yüksek, ancak verim
düşük. En yüksek verim, Doğu
Anadolu’da ve yılda dekara 90
kilogram kuru ot. Bu da hayvanın 10 günlük gereksinimine
karşılık geliyor. Halbuki sulanırsa, bu rakam 400-500 kilolara
kadar çıkıyor.
Görülüyor ki; Türkiye’de mera
alanlarının hızlı bir şekilde hayvancılığa açılması, hayvan ve insanların sağlıklı beslenebilmeleri
için son derece önemli.
Demek ki iyi beslersen,
iyi beslenirsin.
Osteoporozdan korunmak Çiğ süt tüketimi, sağlık için ciddi tehdit!
için süt tüketin!
n Halk arasında kemik erimesi
olarak bilinen ve genellikle ilerleyen yaşlarda ortaya çıkan osteoporozu genetik faktörler, yaşam tarzı
ve düzensiz beslenme tetikliyor. 20
Ekim Dünya Osteoporoz Günü
dolayısıyla açıklama yapan uzmanlar, “Hareketsiz kalmayın ve düzenli beslenmeyle birlikte günde
iki bardak sağlıklı süt için!” önerisinde bulundular.
Günümüzde 50 yaş ve üstü kadınların %50’sinde menopoz ile birlikte osteoporoz belirtileri de görülüyor. Osteoporozun önlenebilir
bir hastalık olduğuna dikkat çeken
Nuh Naci Yazgan Üniversitesi
Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı
Prof. Dr. Neriman İnanç, şunları
söyledi:
“Yaşlanma, hareketsiz yaşam tarzı
ve menopoz döneminde östrojen
hormonu seviyesinin azalması ile
birlikte kemikler kendilerini yenileyemiyor. Bu dönemde kemikler
her zamankinden daha fazla desteğe ve kalsiyuma ihtiyaç duyduğu
için günde tüketilecek iki bardak,
sağlıklı koşullarda üretilmiş ve paketlenmiş süt ile gerekli mineral ve
vitaminler vücuda alınmış olur.”
Muratbey Gıda Beslenme Danışmanı Prof. Dr. Muazzez Garipağaoğlu da, Osteoporoz görülme sıklığının tüm dünyada giderek arttığına işaret ederek, kemik erimesinin önlenmesi ve tedavisinde en iyi
önlemlerden birinin kalsiyum almak olduğunu kaydetti. Garipağaoğlu, vücudun kalsiyum ihtiyacının karşılanması için süt ve süt
ürünlerinin, özellikle kalsiyum
zengini olan peynirin tüketilmesini önerdi.
n Belçikalı araştırmacıların uluslararası hakemli dergi Food Control’de yayınlanan çalışmasında,
çiğ sütün ciddi fakat önlenebilir
sağlık tehditleri oluşturduğu, besin değerini değiştirmeyen ısıl işlemin ise çiğ sütün mikrobiyolojik
açıdan güvenliğini artırmak için en
etkili yöntem olmaya devam ettiği
kaydedildi.
Herkesin besin kaynaklı hastalıklara yakalanma riski olmasına rağmen, bu riski en fazla taşıyanlar;
gençler, yaşlılar, hamile kadınlar
ve bağışıklık sistemi zayıf kişiler.
En sık görülen belirtileri ishal,
kusma, mide bulantısı, ateş ve karın krampları olmakla birlikte;
ölüm gibi daha ciddi klinik belirtilere de rastlanabiliyor.
Belçika’da çeşitli üniversiteler ile
kuruluşlardan araştırmacılar, çiğ
ve ısıl işlem görmüş inek sütünün
tüketimine bağlı oluşan riskler ve
yararlar konusundaki çalışmalarında, sütün mikrobiyolojik, besinsel
ve sağlık yönlerini ele aldılar.
Çiğ süt tüketiminin yarattığı riskler pastörizasyon, sterilizasyon ve
ultra yüksek sıcaklıkta ısıl işlem
(UHT) gibi işlemlerle büyük ölçüde azaltılıyor, hatta ortadan kaldırılıyor. Pastörizasyonun insanlarda
ortaya çıkan çiğ süt kaynaklı hastalıkları azaltmadaki etkisi kanıtlanmış durumda. Sütün pastörizasyon ile ısıl işleme tabi tutulmaya başlanmasından önce Amerika’daki tüm besin ve su kaynaklı
hastalıkların %25’i süt ile ilişkilendirilirken, günümüzde bu oran
%1’in altında.
Çiğ sütün hastalık yapıcı mikroorganizmaların bulaşması ihtimalinden dolayı sağlık için ciddi fakat
önlenebilir tehditler oluşturduğu,
ısıl işlemin çiğ sütün besin değerini değiştirmeden mikrobiyolojik
açıdan güvenliğini artırmak için en
etkili yöntem olmaya devam ettiği
sonucuna varan araştırmacılar, sütün yararlarının ısıtılma nedeniyle
yok olduğu inanışını da bir kez daha çürüttüler.
Çiğ süt tüketimi ile ilgili riskler
çoğunlukla mikrobiyolojik yapıdan kaynaklanıyor.
İnsanlarda çiğ süt ve çiğ süt ürünleri ile ilişkilendirilen hastalıklara
en sık yol açan patojenler, Salmonella spp., Campylobacter spp.,
Escherichia coli O157:H7, Yersinia enterocolitica, Listeria monocytogenes ve Staphylococcus aureus olarak sayılıyor.
Araştırmacılar, çiğ süt savunucularının, ısıtma işleminin sütün besin
değerini düşürdüğü iddiasını da
çürüttüler.
Gıdaların besin değeri, sadece besin içeriğine değil aynı zamanda
besin maddelerinin biyoyararlılıklarına ve önerilen günlük alım
miktarına olan katkılarına bağlı.
Isıl işlemin süt proteinlerinin fonksiyonel özelliklerini değiştirse de
(örneğin emülsiyon ve su bağlama
özellikleri), sindirim ve besleyici
özellikleri üzerinde çok az etkisi
olduğu sonucuna varan araştırma-
cılar, ısıl işlemden sonra sütteki en
önemli temel amino asit olan Lizin’de bazı küçük kayıplar gözlendiğini, ancak diğer amino asitler
göz önünde bulundurulduğunda
çiğ ve ısıl işleme tabi tutulmuş süt
arasındaki farkın önemsiz seviyede
olduğunu vurguladılar. Ayrıca ısıl
işlemin lipidler, vitaminler, mineraller ve eser elementler üzerinde
çok az hatta hiç etkisi olmadığını
kaydettiler.
Isıl işlemin çiğ sütün duyusal özelliklerini değiştirdiğini, ancak işleme teknikleri ve ambalaj malzemelerinin istenmeyen tat değişimlerini en aza indirmek için geliştirildiğini belirten araştırmacılar, çiğ
sütün duyusal özelliklerinin, süt ile
bulaşan hastalıklar ve belirli yaş
grupları için uygun olmayan besin
ögesi içeriği gibi olası sağlık risklerinin önüne geçilmesinden daha
öncelikli olamayacağının da altını
çizdiler.
süthattı sayı 19_Layout 1 26.11.2013 11:00 Page 17
süthattı sayı 19_Layout 1 26.11.2013 11:00 Page 18
18 Sayfa
Kasım - Aralık 2013 suthattı
Çiftlik
Eker: “İhracatın önündeki engelleri kaldırdık”
Gıda Tarım ve
Hayvancılık Bakanı
Mehdi Eker, yakın tarihe
kadar AB’ye süt ve
ürünleri satamadığımızı
hatırlatarak, “Sektörün
paydaşları el ele verdik
çalıştık, çabaladık,
AB’nin önümüze
koyduğu gerekçeleri
kaldırdık. Sadece AB’ye
değil, aynı gerekçeleri
sunan Ortadoğu
ülkelerine de açıldık,
engelleri kaldırdık.” dedi.
n
Gıda Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı ile Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği ortaklığında yürütülen “Çiğ Sütte Kalitenin
Desteklenmesi Projesi” kapsamında Balıkesir, İzmir, Bursa, Tekirdağ ve Ankara’da kurulan Çiğ Süt
Analiz Laboratuvarları, Balıkesir’de düzenlenen törenle açıldı.
Törene, Uluslararası Hayvan Kayıt Komitesi (ICAR) Başkanı Uffe
Lauritsen de katıldı.
Törendeki konuşmasında, süt üretiminin son 10 yılda %100’den daha fazla artarak 8 milyon tondan
17 milyon tona çıktığını belirten
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Mehdi Eker, sütün sadece miktarının değil, kalitesinin de artırılması
gerektiğine dikkati çekti. Bunun
için bakteri sayısının azaltılması,
içeriğindeki laktoz, protein ve yağ
oranlarının yükseltilmesinin şart
olduğunu vurgulayan Eker, şunları kaydetti:
“Yakın tarihe kadar AB’ye süt ve
ürünleri satamıyorduk. ‘Sizin süt
sağım sisteminiz, hijyeniniz, aldığınız tedbirler, süt sanayiniz bizim
standartlarımızda değil’ diyorlardı.
Çiftçi kardeşlerim, çiftliklerde çalışan işçiler başta olmak üzere yetiştiricilerimiz, birliklerimiz ve bakanlık elemanları, sektörün paydaşları el ele verdik çalıştık, çaba-
ladık, düzenlemelerimizi yaptık.
AB’nin önümüze koyduğu gerekçeleri ortadan kaldırdık. Türkiye,
Mayıs ayından beri AB ülkelerine
süt ve ürünleri satabilecek hale
geldi. Sadece AB’ye değil, aynı gerekçeleri sunan Ortadoğu ülkelerine de açıldık, engelleri ortadan
kaldırdık.”
Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği Başkanı Cemalettin Özden de genç nesiller başta
olmak üzere insanlığın yeterli ve
sağlıklı hayvansal gıdayla beslenmesini temin etmenin, ülke için
stratejik konu olduğunu söyledi.
Sütün zengin içeriğiyle yaşamda
Koyun keçi yetiştiricileri panayırda buluştu
düklerini, çalışmaların diğer illere
yayılmasını arzu ettiklerini dile getirdi. Koyun keçi varlığının 40
milyona dayandığını vurgulayan
Özgün, Bakanlığın bu alana sağladığı desteğin 9 milyar liradan 10
milyar liranın üzerine çıkarılmasının hedeflendiğini bildirdi.
Seferihisar Belediye Başkanı Tunç
Soyer de, İzmir’de örnek bir çalışmanın yapıldığını kaydetti.
n İzmir Damızlık Koyun Keçi
Yetiştiricileri Birliği tarafından Seferihisar Belediyesi’nin katkılarıyla
düzenlenen 3. İzmir Koyun Keçi
Panayırı, 14-15 Eylül 2013 tarihlerinde Seferihisar’da yapıldı.
Panayırın açılış törenine, Tarım
Reformu Genel Müdür Yardımcısı
Mehmet Özgün, Türkiye Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Merkez Birliği Başkanı Veysel Ayhan
ve illerden gelen birlik başkanları,
İzmir İl Tarım Müdürü Ahmet
Güldal, Ulusal Kırmızı Et Konseyi
(UKON) Başkanı Ahmet Yücesan
ve vatandaşlar katıldı.
Açılış konuşmasını yapan İzmir
Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricile-
ri Birliği Başkanı Özer Türer, İzmir’in koyun ve keçi yetiştiriciliğinde bir başarı hikayesi olduğunun altını çizdi. 5 yıl önce 2 bin
200 ton koyun keçi sütü alınan
kentte bu yıl 11 bin ton süt üretildiğini, 2013 hedefinin ise 13 bin
ton olduğunu vurgulayan Türer,
İzmir’in bu rakamlarla Türkiye birincisi olduğunu ifade etti. Koyun
keçi sütünün soğuk zincire alınmasının önemine dikkat çeken Türer,
İzmir’de süt toplama ve soğuk zincir çalışmaları ile sütün değerini
arttırdıklarını kaydetti. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Tarım Reformu Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Özgün de İzmir
Birliği’ni gözbebeği olarak gör-
Konuşmaların ardından Kadın Girişimci Saanen Keçi Yetiştiriciliği
Projesi kapsamında bir kadın üreticiye Seferihisar Belediyesi tarafından 25 baş keçi ve 2 teke verildi.
Birlik Başkanı Türer, İzmirli kadınların başvuracağı proje ile 2 yıl
geri ödemesiz 5 yıl vadeli olarak
verilecek keçilerin, kadınlar için
önemli bir gelir kaynağı olacağına
inandıklarını söyledi.
Türkiye’de ilk kez Koyun Keçi
Damızlık Hayvan Pazarı’nın kurulduğu panayırda, çeşitli konularda paneller de düzenlendi.
Panayır kapsamında, halat çekme
yarışı ile koyun keçi güzellik yarışması da gerçekleştirildi. Dereceye
giren koyun ve keçilerin sahiplerine çeşitli ödüller verildi.
önemli yer tuttuğunu vurgulayan
Özden, Türkiye’nin süt üretimine
paralel olarak peynir ve tereyağı
üretiminde de artış sağlanmasının,
sütteki yağ ve protein oranının artırılmasından geçtiğini kaydetti.
Konuşmaların ardından canlı bağlantılarla Ankara, Bursa, Tekirdağ,
İzmir ve Balıkesir’deki laboratuvarın açılışı yapıldı.
Üniversite laboratuvarına
süt analiz izni
Bu arada Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Türkiye’de ilk kez
Burdur’daki Mehmet Akif Ersoy
Üniversitesi (MAKÜ) laboratuva-
rına süt örneklerini analiz etme ve
çalışma izni verdi. MAKÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Saatcı, “Laboratuvarımızda analizlerini yaptıran
üreticilerin sütleri daha fazla değer
kazanacak. Bu bölgede bu işi yapan İzmir’den daha yakın bir yer
yok.” dedi.
Çiğ süt ihtiyacının önemli bir miktarının Burdur’dan karşılandığını
belirten Bilimsel ve Teknoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Yrd. Doç Dr. Yasin Arslan da
laboratuvarda yağ, protein, laktoz,
toplam kuru madde, somatik hücre sayımı ve donma noktası tayinlerinin yapılabileceğini kaydetti.
Kadın çiftçiler sertifikalarını aldı
n
Gıda Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve Türkiye Ziraat
Odaları Birliği arasında Kadın
Çiftçilerin Eğitimi konusunda imzalanan protokol kapsamında, İzmir’de 104, Kayseri’de 105, Diyarbakır’da 102, Gaziantep’te
138, Sakarya’da ise 322 kadın çiftçiye eğitim verildi. “İklim Değişikliği ve Kadın”, “Kooperatifçilik ve
Kadın”, “Girişimcilik, Liderlik ve
Kadın”, “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Kadın Haklarımız”, “Sosyal
Güvenlik” konularında kadın çiftçi eğitimleri ile 81 ilde en az 1 milyon kadın çiftçiye ulaşılacak.
Projenin uygulandığı 5 pilot ilden
en fazla katılımın olduğu Sakarya’da eğitimini tamamlayan 322
kadın çiftçiye sertifikaları, Gıda
Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Mehdi Eker, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin ve
TZOB Başkanı Şemsi Bayraktar’ın
da katıldığı törenle verildi.
Törende konuşan Bakan Eker, eskiden çiftçilerin, il ve ilçe tarım
müdürlüklerine giderek bir şeyler
öğrenmeye çalıştıklarını hatırlatarak, “Mesaisini bulunduğu köyde
geçirecek 10 bin personel görevlendirdik.” dedi.
Eker, tarımsal eğitim gibi çeşitli
konularda düzenlenen toplantılardan bugüne kadar 1 milyon 600
bin kadın çiftçinin istifade ettiğini
aktardı.
Konuşmaların ardından eğitim
programını başarıyla tamamlayan
kadın çiftçilere sertifikaları verildi.
süthattı sayı 19_Layout 1 26.11.2013 11:01 Page 19
suthattı Kasım - Aralık 2013
Sabri Ülker Bilim Ödülü
ile gıda, beslenme ve
sağlıklı yaşam
alanlarındaki bilimsel
araştırmalarıyla fark
yaratmaya aday bir kişi,
100 Bin TL’lik ödülün
sahibi olacak.
n Sabri Ülker Gıda Araştırmaları
Enstitüsü Vakfı’nın (SÜGAV) temel misyonlarından biri olan araştırma ve eğitim programlarının
desteklenmesi hedefi doğrultusunda hayata geçirilen Sabri Ülker Bilim Ödülü, akademi, endüstri ve
araştırma enstitülerindeki bilim
insanlarını teşvik etmeyi ve bu sayede toplum sağlığına katkıda bulunmayı hedefliyor.
Konusu gıda, beslenme ve sağlıklı
yaşam olarak belirlenen Sabri Ülker Bilim Ödülü için sunulacak
projelerin, toplumun beslenme ve
sağlıklı yaşam biçimlerini teşvik
eden, görülür bir fayda sağlayan ve
uygulanabilir olması temel kıstas
olacak. Tüm araştırmacılara açık
Sayfa
İnovasyon
olan yarışma kapsamında başvurular, SÜGAV’ın belirleyeceği medya
ve sanayi kuruluşu temsilcilerinden oluşan beş kişilik bir kurul tarafından değerlendirilecek. Son
başvuru tarihi 1 Mart 2014 olarak
belirlenen Sabri Ülker Bilim Ödülü Yarışması’nda kazanan proje ise
Nisan 2014 içinde açıklanacak.
Yarışmaya ilişkin daha ayrıntılı bilgi www.sabriulkerbilimodulu.org
adresinden edinilebilecek.
Süt ürünleri inovasyon yarışması
n Amerikan Süt Ürünleri Araştırma Enstitüsü’nün bu yıl üçüncüsünü düzenlediği Yeni Ürün Yarışması’nın konusu, Amerika’da
“baby boomers” olarak adlandırılan 1946-1964 yılları arasında doğan kesime yönelik süt ürünleri
olarak belirlendi. ABD ve Kanada’daki lisans ve lisansüstü öğrencilere yönelik inovasyon yarışması
ile sütte bulunan besin öğelerinin
ürün geliştiriciler tarafından sağlıklı yaşlanma için ihtiyaç duyulan
ürünlerde kullanılmasını teşvik etmek amaçlanıyor.
yaşamayı, yaşlanmanın getirdiği
kronik rahatsızlıklardan korunmayı hedefleyen aktif yetişkinlerin ihtiyaçlarını karşılayacak olması
bekleniyor. Bu açıdan güçlü kemik
yapısını ve kas kitlesini korumayı
amaçlayan yüksek proteinli ürünler ön plana çıkıyor. Araştırmalara
göre 60-70 yaş arasındakilerin
%13’ü, 80 yaşın üzerindekilerin
ise %50’si kas kitlesi ve güç kaybı
ile karşı karşıya kalıyorlar. Ancak
peynir ve yoğurt tüketmek, kas
kitlesinin korunmasında yardımcı
olabiliyor.
ABD’de önümüzdeki beş sene boyunca harcanabilir gelirin %70’ini
elinde bulunduracağı düşünülen
jenerasyona yönelik yeni ürün fikirlerinin, bağımsız ve uzun süre
Enstitü Başkan Yardımcısı Bill
Graves’e göre süt ürünleri, enerji
veren ve sağlıklı şekilde yaşlanmaya yardımcı olan benzersiz bir besin paketi içeriyor.
Sabri Ülker Gıda Araştırmaları
Enstitüsü Vakfı, Türk toplumunun
gıda, beslenme ve sağlık konularındaki bilgilerine bilimsel katkılarda bulunarak, toplum sağlığının gelişimine destek olmak amacıyla 2009 yılında kuruldu.
Light
tereyağı üretildi
n Erciyes Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği
Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr.
Mahmut Doğan, TÜBİTAK desteğiyle çalıştığı projede, yüksek
tansiyon ve damar sertliği olan
hastalar tarafından da tüketilebilecek kalorisi %50 düşürülmüş tereyağı üretmeyi başardı. Dünyada
ilk olan çalışma için patent başvurusu yapıldı.
İnsanların kolesterol ve kalp damar rahatsızlıklarını öne sürerek
tereyağı tüketiminden uzak durduklarını belirten Doğan, doğal
gıda liflerini kullanarak, tereyağının kalorisini önce %35, daha sonra %50 oranında düşürdüklerini,
tereyağının lezzetinde ve kokusunda değişiklik olmadığını söyledi.
Türkiye’nin Sütü, Türkiye’nin Emeği...
Tam 15 yıldır çocuklarımızın geleceğe gülümsemesi, annelerimizin içinin rahat olması, çiftçilerimizin yüzünün
gülmesi, daha çok kişinin sağlıklı lezzetlere ulaşması ve dünyamızın daha yaşanır olması için çalışıyoruz.
Yerel üretimimizle, toplumsal projelerimizle, sağlık, kalite ve çevremize gösterdiğimiz özen ile sürdürülebilir
bir gelecek için adımlar atmaya devam ediyoruz.
Bu yolda bizimle yürüdüğünüz için teşekkür ederiz.
19
süthattı sayı 19_Layout 1 26.11.2013 11:01 Page 20
20 Sayfa
Kasım - Aralık 2013 suthattı
Çevre
Enerji Oscarlarında Ak Gıda’ya Özel Ödül Tüketiciler çevreye
n ICCI - Enerji ve Çevre Fuarı ve
Konferansı kapsamında verilen ICCI Enerji Oscar Ödülleri, Ankara’da düzenlenen törenle sahiplerini buldu. Ak Gıda Kojenerasyon
Tesisinin de Jüri Özel Ödülü’nü aldığı törende konuşan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız,
sanayide enerji verimliliği için çevreye rağmen değil, çevreyle bera-
ber yapılacak yatırımlarla, yıllık
15 milyar TL tasarruf yapma imkanının olduğunu söyledi. Yenilenebilir Enerji Santralleri ve Termik
Santraller alanında en başarılı projelerin ödüllendirildiği gecede, Doğalgaz Kategorisinde Jüri Özel
Ödülü Ak Gıda Kojenerasyon Tesisine verildi. Biyokütle ve Atık
Kategorisi’nde Nuh Çimento Kocaeli Arıtma Çamuru Kurutma Tesisi, Güneş Kategorisi’nde Fina
Enerji Özyeğin Üniversitesi Fotovoltaik Enerji Santrali, jüri özel
ödülüne layık görüldü.
duyarlı mesajlara hassas
n Tetra Pak, dünya genelinde tüketiciler arasında yenilenebilir
kaynaklı ürünlere ve ambalajların
üzerindeki çevre mesajlarına artan
talebin ön plana çıktığı 5. çevre
anketini yayınladı. Raporda geri
dönüşümün hem tüketiciler, hem
de gıda endüstrisinin paydaşları
tarafından temel bir ihtiyaç olarak
algılandığı belirtiliyor.
Tetra Pak’ın anketi, gıda endüstrisinin paydaşları arasında geri dönüşebilen malzemelere talepte artış olduğunu ortaya koyuyor. Biyo-esaslı malzemelerin kullanımının, içecek endüstrisinin geleceğini
biçimlendirecek en önemli çevreci
eğilimlerden biri olarak değerlendirildiği ankete göre, kağıdın yenilenebilir bir malzeme olarak kullanımı, tüketiciler tarafından kartonun en “çevre dostu” paket tipi
olarak algılandığını gösteriyor.
Raporda dikkat çeken bir diğer
konu, çevre ile ilgili daha fazla bilgiye talebin artması. Tüketicilerin
%37’si bilgi sahibi olarak seçim
yapabilmek için gıda paketlerinin
üzerinde çevreci mesajlar arıyor.
2011 yılında tüketicilerin çevreci
mesajlara karşı duyduğu güven
%37 iken, günümüzde bu oran
%54’ü buluyor. Ankete katılan
her beş tüketiciden biri Forest Stewardship Council’in (Orman Koruma Konseyi, FSC™) logosunu
tanıyor ve sürdürülebilir ormancılık ile aralarında ilişki kurabiliyor.
Tüketiciler paketlerin ayrı biriktirilerek, geri dönüşüm için ayrılmasını en başta gelen çevre etkinliği
olarak kabul ederken, gıda endüstrisi paydaşları paketleme malzemesinin geri dönüştürülebilirliğine
öncelik tanıyor.
Tetra Pak Başkanı ve CEO’su Dennis Jönsson, “Rapordaki bulgular,
çevreyi stratejik ajandamızın merkezine koymamızın önemini destekliyor.” dedi.
ÇED Yönetmeliği değişti
n Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
tarafından hazırlanan yeni Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği, 3 Ekim’de Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi.
Yönetmelik ile gerçekleştirilmesi
planlanan projelerin çevreye olumlu ve olumsuz etkilerinin belirlenmesi, olumsuz yöndeki etkilerin
önlenmesi ya da en aza indirilmesi
için alınacak önlemlerin belirlenerek değerlendirilmesi ve projelerin
uygulamasının izlenmesi ve kontrolü çalışmalarında uyulacak usul
ve esaslar yeniden belirlendi.
1500
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, gerekli gördüğü durumlarda ÇED’in
gerekip, gerekmediği kararını verme yetkisini Valiliklere devredebilecek. “ÇED Olumlu” veya “ÇED
Gerekli Değildir” kararı alınmadıkça yönetmeliğe tabi projelere
hiç bir teşvik, onay, izin, yapı ve
kullanım ruhsatı verilemeyecek,
yatırıma başlanamayacak ve ihale
edilemeyecek. “ÇED Olumlu” kararı alınmaksızın başlanan faaliyetler Bakanlıkça, “ÇED Gerekli Değildir” kararı alınmaksızın başlanan faaliyetler ise mahallin en büyük mülki amiri tarafından süre
verilmeksizin durdurulacak. Yönetmeliğe göre, ÇED uygulanacak
büyükbaş ve küçükbaş hayvancılık
ile süt üretimi projeleri şöyle:
“19- Günlük kapasitesi 100 ton ve
üzeri kümes ve ahır gübrelerinin
geri kazanılmasına ve/veya bertaraf edilmesine yönelik tesisler.
21- Hayvan yetiştirme tesisleri:
5.000 baş ve üzeri büyükbaş,
25.000 baş ve üzeri küçükbaş, büyükbaş ve küçükbaş birlikte yetiştirilmesi (5.000 büyükbaş ve üzeri,1 büyükbaş=5 küçükbaş),
24- Süt işleme tesisleri (100.000
litre /gün ve üzeri kapasiteli).
Seçme-Eleme Kriterleri uygulanacak projeler:
29- Hayvansal ürünlerin üretimi:
a) Hayvansal yağ eritilen tesisler,
c) Süt işleme tesisleri (Kapasitesi
10.000 litre /gün ve üzeri),
ğ) Rendering tesisleri.
30- Kümes ve ahır gübrelerinin
geri kazanılmasına ve/veya bertaraf edilmesine yönelik tesisler (1100 ton/gün).
32- Hayvan yetiştirme tesisleri:
500 baş ve üzeri büyükbaş, 2500
baş ve üzeri küçükbaş yetiştirme,
Büyükbaş ve küçükbaş hayvanların birlikte (500 büyükbaş ve üzeri, 1 büyükbaş=5 küçükbaş eşdeğeri esas alınmalıdır.)”

Benzer belgeler