8. SAYI - Interkan

Transkript

8. SAYI - Interkan
10 KASIM
ATATÜRK’Ü genel olarak tarihe mal olmuş yönleriyle;
Asker Atatürk veya Devlet Adamı Atatürk olarak
tanımaktayız. Acaba bunları biliyor muyuz?
Doğumunun yüzüncü yılının tüm dünyada kutlanması
konusunun 1978’de Unesco Genel Konferansında görüşülmesi
sırasında İsveç Delegesinin: “Dünyada pek çok büyük adam
var, hepsini böyle anacak mıyız?” şeklindeki sorusuna, Sovyet
delegesi elini masaya vurarak şu yanıtı vermiştir: “Genç delege
arkadaşıma hatırlatırım ki, Atatürk herhangi bir büyük adam
değildir. Atatürk bu çağa damgasını vurmuş olan adamdır.
Keşke O’nu sadece anmayıp yaptıklarından örnek almaya
çalışsak” der. O’nun bütün insanlığa mal olmuş kişiliği 152
ülkenin katıldığı oylamada bir çekimsere karşı oybirliği ile
bizim için gurur, mutluluk ve kıvanç kaynağı şu karar metni
UNESCO’ya, 27 Kasım 1978 tarihinde yayınlatır.
“Uluslar arası anlayış, işbirliği ve barış yolunda çaba
göstermiş üstün bir kişi;
Olağanüstü devrimler gerçekleştirmiş bir devrimci;
Sömürgecilik ve yayılmacılığa karşı savaşan ilk önder;
İnsan haklarına saygılı; Dünya Barışının öncüsü;
Bütün yaşamı boyunca insanlar arasında renk, din, ırk
ayırımı gözetmeyen;
Eşsiz bir Devlet Adamı;
Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu”
UNESCO
30 Ağustos 1922 Zafer’inden sonra
bir Tahranlı şairin duygularını
aktardığı şiirinde “Tanrı bir topluma
yardımcı olmak, onun elinden tutmak
isterse; başına MUSTAFA KEMAL
PAŞA gibi bir önder getirir” der.
10 KASIM
Falih Rıfkı şunları anlatır:
Biz Hindistan’da iken Çin Temsilcisi; Çankayşek’i
görmeye gitmemizi istedi ve şöyle dedi:
“Çankayşek yabancı düşmanıdır. Ne bir Avrupalının, ne de
bir Amerikalının elini sıkmak ister. Yalnız siz Türkler siz
müstesnasınız. Çünkü O, Atatürk hayranıdır. O’nun
yolundadır. Başucu kitabı Atatürk’e dair yazılmış bir
kitaptır.”
Yine Hindistan’da iken Gandhi şöyle dedi:
“Biz, Atatürk büyük devletlere baş eğdirinceye kadar, bir
şark milletinin bir garp milleti esirliğinden tamamıyla
kurtulabileceğine inanmazdık. Bizim gayemiz ‘muhtariyet’
idi. Ne zaman ki Atatürk zafer kazandı, Lozan’da büyük
devletlere boyun eğdirdi, parolamızı ‘istiklal’e çevirdik.”
Yaşadığımız kürenin iki kutbu olacak derecede
uzak olan Haiti’nin Cumhurbaşkanı Dr. Duvalier’in
“Papa Doc” un vasiyeti:
”Mezarımın üzerine yazın. Geçmişte Vespasien,
son asırlarda ise Türkiye’nin lideri Mustafa Kemal
Atatürk’ü örnek alarak yaşadım.”
Ve ölümü üzerine mezar taşına: “Elveda eşsiz
lider, Vespasien ve Mustafa Kemal Atatürk’ten
ilham alan François Duvalier… Bu kadar candan
sevdiğin Haiti toprakların bol olsun.”
ÜRÜNLERİMİZ
Not: “Her Yönüyle İnsan Atatürk” isimli kitaptan alınmıştır.
PET ( Polyethylene Terephthalate ) ÇEMBERLER
1860 yılında Alexsander PARKES tarafından keşfedilen plastikler günümüzde sadece mutfak
donatımı ve oyuncaklarda kullanım alanı bulmamış, birçok alanda metallerle ve seramiklerle rekabet
edebilen önemli mühendislik malzemeler haline gelmiştir.
Sağlamlık, hafiflik, kolay şekillendirilebilme ve ucuzluk özelliklerine sahip olan plastikler,
tüketiminde Türkiye’de ambalaj sektörü %32’lik dilimle lider konumundadır. (TÜYAP - Türkiye'de
Plastik Endüstrisine Bakış )
Günümüzde büyük ölçüde petrol endüstrisine dayalı olan plastik sektöründe hızlı bir gelişme
yaşanmakta ve yeni yeni plastik türleri kullanıma sunulmaktadır. Ayrıca; grafit, cam ve karbon
elyafları ile karıştırılması neticesi elde edilen yeni ürünler, plastik gelişiminde önemli bir aşama
olmuştur. Bu tür malzemelerin mekanik özelikleri metallerinkine yaklaşmıştır. PET (Polyester)
Çemberler bu tür malzemelere iyi bir örnektir.
Açılımı Polyethylene Terephthalate (Polietilen tereftalat) olan PET, John Rex Whinfield ve
James Tennant Dickson 1939–1941 yılları arasında tereftalik asit ve etilenglikolün kondenzasyonu
sonucu polietilen tereftalatı bulmuşlar ve bundan da polyester lifini üretmişlerdir. Kondenzasyon, her
iki komponentin kendileri ile reaksiyon vermeyen bir çözücü ortamında, klorlu suyun katalizörlüğü
altında ısıtılması ile meydana gelir. Polietilen glikol tereftalat molekülü simetrik olduğu için
kristalleşme yeteneği çok fazladır. Bunun sonucu olarak özgül ağırlığı 1,4 olan çok sıkışık yapı
meydana gelir.Bu sıkışık yapı moleküller arasındaki Van der Walls ve Dipol kuvvetlerinin etkisinin
artmasına, bu da elyafın çok sağlam, erime noktasının çok yüksek olmasına neden olur.
Polietilen tereftalat ve tereftalik asit, taş kömürü katranından veya petrol ürünlerinden üretilir.
Son zamanlarda petrol ürünlerinden daha çok yararlanılmaktadır. Bu bakımdan polietilen tereftalat
petro kimyanın önemli bir ürünü olmuştur.
PET çemberlerin özelliklerine bakıldığında; 9–32 mm arası genişlik, 0,50–1,27 mm arası et kalınlığına
ve 2000–12000 N arası mukavemet değerlerine sahiptirler. Esneme payları % 10 – 15 arasındadır.
Çalışma sıcaklıkları -20oC ile +120oC arasındadır, bu sıcaklıklar arasında çemberin mukavemet
değerleri değişmez. Özgül ağırlığı ise 1,38 g/cm3 tür. (Bu değerler MESSERSI PET Çemberleri için
geçerlidir.)
NEDEN PET ÇEMBER?
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
PET çemberler özellikle çok kuvvetli dirençler sağlamak üzere ve
çelik çemberlere bir alternatif sunmak üzere tasarlanmışlardır,
Çelik gibi paslanmazlar, esnektirler, hafiftirler, her türlü el ve
yarı otomatik çember makinelerinde kullanılabilirler,
PET Çemberler tam otomatik makinelerde kullanıma uygundur,
Nakliye ve yükleme sırasında yüksek güvenlik sağlar,
Bağlama ve çözme esnasında fiziksel yaralanma gibi tehlikeler
oluşmaz,
Çelik çembere göre daha hafif ve daha ekonomik bir üründür,
Sıcak, soğuk, nem ve UV ışınlarından etkilenmez,
Bağlandığı ürünlere pas, leke, çizik, aşındırma gibi zararlar
vermez,
Nakliye sırasında malın hacmi küçülürse çember elastikliği
sayesinde oluşan boşluğu rahatça telafi ederek malı sabitler.
Zaman içerisinde diğer çemberlerde görülen gevşeme ve direnç
kaybı görülmez.
Kimyasal maddelerin yol açtığı hasarlara karşı dayanıklıdır.
Bağlama sırasındaki pratikliği sayesinde; zamandan ve işçilikten
kazanç sağlar.
İbrahim AVCIOĞLU (Pazarlama&Satış Teknik Servis)
ETKİNLİKLER
Bowling Turnuvası
27.12.2005 tarihinde Carrefour’ da düzenlenen
“Bowling Turnuvasına” çalışanlarımız, eş, çocuk ve
danışmanlarımızın da katılımıyla renklendirdiği
gecede, İnterkan-Poliner ailesi eğlenceli bir
organizasyonda, yine bir araya geldi. Beşer kişilik
gruplar halinde yapılan turnuvadaki devrilen
labutlar, karavana atışlar… Gerçekten görülmeye
değerdi.
Sıra ilk üçü açıklamaya geldiğinde; 190 puan
alarak
herkesi
şaşırtan
İnsan
Kaynakları
Sorumlumuz Dilek Hn. 40 kişi arasında birinci oldu.
Öyle ki turnuva birincisinin erkek olacağı
düşünülerek hazırlanan kupa böylelikle bir bayanda
kalmış oldu. Sırasıyla Vardiya Sorumlumuz Murat
Akpınar ve Satış Destek Sorumlumuz Yeşim
Çalışkan’ın eşi Serkan Çalışkan ikinci ve üçüncü
oldular.
Çok keyifli ve eğlenceli geçen gecede, en iyi ilk
üçe kupa ve madalyaları; sıralamada son üçte yer
alanlara da teselli ödülleri verildi.
İÇİMİZDEKİ YETENEK
“Bu köşemizdeki konuğumuz Şampiyon Zafer
Spor’un futbolcusu Önder Dursun.
Çoğumuzun sadece güvenlik görevlisi olarak
tanıdığı Önder Dursun’ un aynı zamanda
profesyonel bir futbolcu olduğunu da biliyor
muydunuz? Öyle ki Önder Dursun gol kralı olmuş
milli futbolcumuz Okan Yılmaz ile aynı takımda
oynamış, milli takımımızla hazırlık karşılaşması
yapmış bir futbolcudur. Şimdi Önder Dursun’ un
futbolcu kimliğine göz atalım.
Önder Dursun kimdir?
10.05.1975 Ardahan doğumlu olan Önder
Dursun,13.03.2005’ten
itibaren
İnterkan-Poliner
şirketlerinde güvenlik görevlisi olarak çalışmaktadır.
Futbol Hayatı: Futbola 1987 yılında Görükle İpek
Spor altyapısında başlar ve 1bir sene sonra A takıma
yükselerek aynı sezon 1.amatör kümede Bursa gol
kralı olur. Böylece diğer kulüplerin dikkatini çekmeyi
başaran Önder profesyonel futbola ilk adımı 3.lig
ekiplerinden Bozüyükspor’ a transfer olarak atar.
Orda da güzel futboluyla göz doldurur ve İnegölspor
forması giyerek 2.lig’de Okan Yılmaz ile takım
arkadaşı olur. Daha sonra sırasıyla Gölcükspor,
Kestelspor ve Bandırmaspor formalarını giyen Önder,
bir sene aradan sonra son olarak şirketimize
başlamasıyla aynı zamanlara denk gelen bir teklif
karşısında Yönetim Kurulunun da izin ve onayıyla
Zaferspor ile futbola dönüş yapar.2005-2006
sezonundaki şampiyonluk da büyük pay sahibi olur.
Şu sıralarda Takımla birlikte 3.lige çıkmak için
Türkiye elemelerine hazırlık yapmaktadır.
İÇİMİZDEKİ YETENEK
Söyleşi:
-Öncelikle
Zaferspor
ile
elde
ettiğiniz
şampiyonluğu tebrik ederek söze başlamak
istiyorum. Hazır bahsetmişken, şampiyonluk pek
de kolay kazanılmadı sanırım, işle birlikte nasıl
yürüttünüz gerçekten?
Ö.D:Gerek çetin geçen kış şartları gerekse zorlu
antrenman ve maç temposunun yanı sıra
güvenlikte beş aydır iki kişi çalışmanın sebep
olduğu yorucu ve sıkıntılı bir dönem yaşadık.
Yönetim kurulu ve özellikle diğer güvenlik
görevlisi Soner Hündür’ ün anlayış ve desteğiyle
maç ve idmanları aksatmadım. Bu vesile ile
teşekkürlerimi sunuyorum.
-Bu arada ailenizin tepkisi nasıl futbol
tutkunuza?
Ö.D:Eşim
kendisine
pek
fazla
vakit
ayıramadığım için üzülse de, sağ olsun desteğini
hiç esirgemedi benden.
-Futbolu ne zaman bırakmayı düşünüyorsunuz,
bıraktıktan sonra futbolla ilgili bir düşünceniz
var mı? (Eşinizin de cevabını merak ettiği bir
soru olsa gerek;))
Ö.D:Büyük konuşmak gibi olmasın ama
önümüzdeki elemelerden sonra bırakmayı
düşünüyorum ama yine de nasip diyeyim ben.
Daha sonrası için de işle birlikte olması şartıyla
antrenörlük yapabilirim.
-Peki futbolla ilgili hayaliniz neydi? En
beğendiğiniz futbolcular kimdir?
Ö.D:En azından 1.lig’de oynamak isterdim ama
şartlar dâhilinde bu kadarını başarabildim.
Yabancı olarak Romario ve Ronaldinho, yerli ise
Galatasaraylı olmama rağmen Fenerbahçeli eski
golcü Aykut en beğendiğim futbolculardır
-Futbolun
size
ne
kazandırdığını
söyleyebilirsiniz?
Ö.D:Belki maddi anlamda pek bir şey
kazandırmadı ama arkadaşlık, dostluk açısından
güzel ilişkiler ve sosyal bir çevre kurmama vesile
olduğundan futbolun hayatımda önemli bir yer
tuttuğunu söyleyebilirim.
-İnterkan-Poliner futbol takımının geçen sene
Nosab’daki turnuva performansını ve bu seneki
şansını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ö.D:Geçen sene ilk katılım olmasına rağmen
çeyrek final oynayıp, centilmenlik kupası
kazandıysak; bu sene takviyeler ile birlikte aynı
takımla en az final oynarız bence.
-Son olarak firmamızda her hafta düzenlenen
halı saha karşılaşmaları ile ilgili görüşünüz
nedir?
Ö.D:Maçları kaynaşma ve takım ruhunu
yakalamak açısından ve aynı zamanda
turnuvalar için de antrenman niteliği olması
sebebiyle çok önemli buluyorum.
-Size
elemelerde
ve
bundan
sonraki
yaşamınızda başarılar diliyor ve bu keyifli
sohbet için teşekkür ediyorum
Ö.D:Ben teşekkür ederim.
Röportaj: Mustafa ZIBAK
SAĞLIK KÖŞESİ
SAĞLIKLI DİYET
Özel sağlık sorunları nedeniyle tedavi amaçlı bir diyete ihtiyacı olan insanlar hariç olmak üzere,
en iyi genel diyet planı basitçe şöyle dile getirilebilir: meyve, sebze ve hububattan gelen
karbonhidratlar ve et, balık, yumurta ve süt ürünleri gibi protein içeren gıdalar dâhil olmak üzere
çok çeşitli yiyecekler yiyin. Vitaminler ve mineraller hemen hemen yediğimiz gıdaların hepsinde
vardır.
Diyetinizdeki her tür yağ miktarını azaltın. Ortalama olarak günlük kalorinin neredeyse yüzde
40’ını yağlardan aldığımız tahmin edilmektedir. Bir kişinin toplam yağ tüketimini günlük kalori
tüketiminin yüzde 30 una indirme hedefi makuldür. Doymuş yağ tüketimi günlük kalorinin yüzde 10
una düşürülmelidir ve kolesterol tüketimi günde 300 ml den az olmalıdır. Birçok insan için, yağ
oranı yüksek bir diyet, çeşitli sağlık sorunlarına yol açan şişmanlığa neden olmaktadır. Ailesinde
kalp rahatsızlıkları ve yüksek tansiyon bulunan insanlar, yağ oranı yüksek bir diyet uygularlarsa,
özellikle risk altında olabilirler. Diyet ve egzersizler arzu edilir bir vücut ağırlığına ulaşın ve onu
koruyun. Şişmanlık, şeker hastalığı, yüksek tansiyon ve koroner kalp hastalığı dâhil olmak üzere,
birçok hastalığın tedavisini güçleştiren önemli bir etkendir.
Diyetinizde karmaşık karbonhidrat ve lif miktarını arttırın. Pek çok
kişi kalorilerinin çok az bir kısmını karmaşık karbonhidratlardan alma
eğilimindedir.
Günlük
kalorimizin
yüzde
50
ilâ
55
ini
karbonhidratlardan (meyveler, sebzeler ve tahıl) alarak, bazı
vitaminlerin, minerallerin ve lifin tüketimini arttırırken, yağ tüketimini
azaltabiliriz. Günde beş porsiyon ya da daha fazla, meyve ve sebze
özellikle yeşil yapraklılar, sebzeler ve turunçgiller yemeye çalışın.
Günde altı porsiyon ya da daha fazla, ekmek, baklagiller ve tahıllar
dâhil olmak üzere karmaşık karbonhidratlar yiyin. Liften zengin bir
diyet, gıdaların sindirilmesinde ve özümsenmesinde önemli bir rol
oynar.
Uygun miktarlarda protein yiyin. Diyetimiz çoğunlukla, özellikle hayvansal proteinler olmak üzere
çok fazla protein içermektedir. Ayrıca aldığınız protein miktarını azaltırsanız, yağ tüketiminizin de
düştüğünü fark edebilirsiniz, çünkü alınan yağın büyük kısmı, özellikle kolesterol, hayvani
ürünlerde bulunmaktadır. Ama et yemeyi bırakmayın; yalnızca daha az yiyin.
Sodyum oranı görece düşük gıdaları seçin ve yemeklerinize pişirirken ve masada ektiğiniz tuzun
miktarını sınırlayın. Pek çok insan ihtiyacından fazla tuz tüketmektedir. Çoğu insan için, sodyum
seviyeleri hiçbir zaman bir sağlık sorununa yol açmayabilir, ama diyetinizdeki fazla tuzu düşürmek
yine de iyi bir fikirdir. Ailenizde yüksek tansiyon varsa ya da sodyuma duyarlılığınız varsa,
diyetinizde tuzu kısıtlamak daha da önemlidir.
Kadınların ve ergenlik çağındaki kızların diyetlerinde daha fazla kalsiyum ve demire ihtiyaç
vardır. Kadınların ve genç kızların çoğu sağlıklı büyüme ve kemiklerin ömür boyu bakımı için
gerekli olan kalsiyum miktarının yaklaşık yarısını tüketmektedir. Çocuk doğurma yıllarında, birçok
kadın ve genç kız sağlığı korumak için gerekli olandan çok daha az demir almaktadır. .
Doktorunuz söylemedikçe ek vitamin ve mineral almayın. Ne kadar fazla o kadar iyi teorisi,
vitaminler ve mineraller için mutlaka geçerli değildir. Vücudunuzun ihtiyaç duyduğu vitaminleri ve
mineralleri elde etmenin en iyi yolu, çeşitlilik içeren bir diyettir. Ek vitamin ve mineral almak
genellikle zararlı değildir ve diyetiniz bazı açlardan eksikse yararlı olabilir, ama daha fazlası
sağlığınıza zarar verebilir.
NOT: Bu kurallar, normal beslenmeyi etkileyen durumlar ve hastalıklar nedeniyle özel diyetlere
ihtiyaç duyanlar için değil, sağlıklı insanlar içindir.
LEZZET KÖŞESİ
CEVİZLİ KÖFTELİ PİLAV
MALZEMELER:2 Su bardağı Amerikan Pirinci
3,5 Su bardağı sıcak su, 2 büyük kuru soğan
5 çarliston biber, 1 demet maydanoz
1 yemek kaşığı dolusu domates salçası
1 tatlı kaşığı biber salçası
6 yemek kaşığı mısırözü yağı, 1 tatlı kaşığı nane,
1 tatlı kaşığı şeker, 1tatlı kaşığı dolusu tuz
150 gr yağsız kıyma, 75 gr ceviz
HAZIRLANIŞI
150 gr yağsız kıymadan fındık büyüklüğünde minik top köfteler hazırlanır. Ayrı bir yerde
sıvı yağda kızartılır. Ardından yağsız tavada ufalanmış ceviz parçaları hafif kavrulur.
Köfte ve cevizler bir kenara ayrılır. Küçük doğranmış soğanlar 6 yemek kaşığı mısırözü
yağında hafif kavrulur. Ardından küp küp doğranmış biberler ilave edilerek
pembeleşinceye kadar birlikte kavrulur. Domates ve biber salçası da ilave ettikten sonra
pirinçle birlikte 1–2 dakika daha kavrulur. Sıcak su ilave ettikten sonra ince ince
doğranmış maydanoz, nane tuz, şeker ilave edilir. Pişen pilava, demlendikten sonra ceviz
ve köfteler ilave edilir. Pilav servise hazırdır.
AFİYET OLSUN!
GÜLMECE
Baba, Baba,
ortaokul
üçüncüüçüncü
sınıfa giden
oğlunun
karneyle
girdiğini
görür.
"Allah
Allah, dönem
ortaokul
sınıfa
giden elinde
oğlunun
elindesalona
karneyle
salona
girdiğini
görür.
ne çabuk"Allah
bitmiş..."
diye
düşünür
ve
oğluna
seslenir:
allah, dönem ne çabuk bitmiş..." diye düşünür ve oğluna seslenir:
-"Getir bakayım
şu karneyi!"
-"Getir bakayım
şu karneyi!"
-"Al baba..."
-"Al baba..."
Adam karneye bir bakar ki, beden eğitimi ve resim dışındaki tüm dersler zayıf.
Adam karneye bir bakar ki, beden eğitimi ve resim dışındaki tüm dersler zayıf.
-"Bir dediğini iki etmiyoruz, bilgisayar dedin, bilgisayar aldık, İngilizce kursu dedin İngilizce kursuna
-"Bir dediğini iki etmiyoruz, bilgisayar dedin, bilgisayar aldık, ingilizce kursu dedin
gönderdik, gitar kursu, müzik aletleri, ne istersen yapıyoruz. Kız arkadaş uğruna harcadığın çiçek parasının
ingilizce
gönderdik,
gitarşey!"
kursu, müzik aletleri, ne istersen yapıyoruz. Kız
haddi hesabı
yok.kursuna
Ne bu notların
hali, rezil
arkadaş
uğruna
harcadığın
çiçek
parasının
haddi hesabı yok.
Nearasında
bu notların
hali, rezilbirini
-"Baba... O benim karnem değil ki, senin kitaplarını karıştırıyordum,
birinin
karnelerinden
şey!"
bulmuştum..."
-"Baba... O benim karnem değil ki, senin kitaplarını karıştırıyordum, birinin arasında
karnelerinden birini bulmuştum...
Öğretmen çocuğa sormuş. Oğlum elini pantolonun sağ cebine attın ve bir 10 milyon lira çıkarttın, sol
cebinden de 5 milyon lira çıktı. Senin şimdi neyin var?
Öğretmen çocuğun '15 milyon liram var' cevabını vermesini beklerken Çocuk cevap vermiş:
'Her halde üzerimde başka birinin pantolonu var!'
BİZDEN BİRİ
İstanbul Şube Yöneticisi Rıza Özgür NİZAM ile
kısa bir söyleşi yaptık.
ÖZGÜR BEY KENDİNİZİ BİZE BİRAZ
ANLATIR MISINIZ?
1978 Uşak’ın Karahallı ilçesi doğumluyum. İlk ve
orta öğrenimimi Uşak’ta tamamladım. Kocaeli
Üniversitesi Pazarlama Bölümünü bitirdikten sonra da
askerlik görevimi yerine getirdim. Askerlik dönüşü
ise; tamamen İstanbul’da yaşamaya başladım.
MESLEK
HAYATINIZDAN
KISACA
BAHSEDEBİLİR MİSİNİZ?
Doğduğum köy 1500 nüfuslu ve geçimini tamamen
tekstilden, dokumadan sağlayan bir yerdir. Bu
vesileyle de köy halkı hep ticaretin içindedir. Böyle bir
yerde yaşamak, ailemin de hep ticaretin içinde olması
ve eğitimini aldığım bölümünde ticaretle ilgili olması
beni meslek seçiminde etkilemiştir.
İlk mesleki deneyimimi okuduğum ilkokula kantin
kurarak yaşadım. Öğrencilerden kar ortaklığı adıyla
para toplayıp, bu sermayeyle de okul kantinine
malzeme alarak bu parayı değerlendirdik ve yıl
sonunda öğrenci arkadaşlara yatırdıkları paranın iki
katını geri ödedik.
Kurduğumuz kantin bugün hala hizmet vermektedir.
İNTERKAN'LA TANIŞMANIZI BİZİMLE
PAYLAŞIR MISINIZ?
İnterkan’la tanışmama gelince; genel olarak gazete
ilanlarına çok itibar etmeyiz. Ama ben İnterkan’la
gazete ilanından tanıştım. Görüşmelerden sonra
İnterkan bünyesine katıldım. Merkezdeki oryantasyon
döneminden sonra da İstanbul Şube’de göreve
başladım. Yeni bir sektör, yeni bir şirket, yeni bir iş…
Bütün bu yeniliklere zamanla alıştık ve İstanbul
Şube’yi bugünlere taşıdık.
MESLEĞİNİZİN SEÇİMİNDE EN ÇOK
HANGİ FAKTÖR ETKİLİ OLMUŞTUR?
Yaşadığım çevre ve benim içimdeki ticaret yapma
isteği diyebilirim. Ben ticaretin içindeki iniş çıkışlara
yıllardır o kadar alışmışım ki bu hisleri algılamadan
yaşamak sıkıcı olur diye düşünüyorum.
İNTERKAN'IN İSTANBUL ŞUBE OLARAK
GELECEĞİNİ NASIL GÖRÜYORSUNUZ?
Bir masayla başladığımız şubemizde şu anda; 6
personel, 4 araç ve yaklaşık 800 m2 kapalı alanıyla
gelecek için çok daha güzel şeylerin olabileceği bir
oluşum haline geldik.
İstanbul Şube yavaş yavaş tamamladığı
altyapısıyla geleceğe daha umutla bakıyor.
ÇALIŞMA
HAYATINIZDA
HANGİ
KRİTERLERİ ÖNEMSERSİNİZ?
Temel değerlerimiz olan dürüstlük ve müşteri
odaklı yaklaşımlarımız sayesinde uzun vadede
pazarımızda örnek firma olacağımızı ve mevcut
pazar
payımızı
daha
da
arttıracağımızı
söyleyebilirim.
İş hayatında herkesin uygulaması gereken şey
bence empati’dir. Bu sayede yaptıklarımızı ve
yapacaklarımızı çok daha isabetli planlayabiliriz.
Empati
uygulayacağımız
kişi;
müşterimiz,
yöneticimiz, çalışanımız kısacası iş yaşamımızda
çevremizde bulunan herkes olmalıdır.
ÇALIŞMA HAYATINIZ DIŞINDA NASIL
VAKİT GEÇİRİRSİNİZ? GENELDE HAFTA
SONLARINI NASIL GEÇİRİRSİNİZ?
İş dışında zamanları ise daha çok ailemle
değerlendiririm. Fırsat buldukça kırlara, dağlara
doğaya kaçarım. Bence, doğa insanın ruhunu
dinlendirebildiği en güzel yerdir.
HOBİLERİNİZ NELERDİR?
Balık tutmak, yüzmek ve doğa gezileri
ARKADAŞLARIMIZA
SÖYLEŞİMİZİN
SONUNDA NELER SÖYLEMEK İSTERSİNİZ?
Bu çalışmaya verdiğiniz emek için teşekkür eder,
bu çalışmanın daha da gelişerek devam etmesini
temenni ederim.
ETKİNLİKLER
İNTERKAN VE POLİNER 2006’YA BÖYLE GİRDİ…
Şubeler de dahil olmak üzere çalışanlarımızın büyük ilgi gösterdiği
yılbaşı çekilişi 30 Aralık 2005 tarihinde Poliner toplantı odasında
gerçekleştirildi. Şubelerin de canlı telefon bağlantısıyla katıldığı
organizasyon İnsan Kaynakları Bölümü tarafından hazırlandı. Herkesin
en azından küçük bir teselli armağanı aldığı çekilişte televizyondan
halıya, ütüden mikro dalga fırına kadar 24 adet büyük hediye vardı.
Çekilişten akılda kalanlar;
İlk büyük ödülün talihlisi Fabrika Müdürümüz Timur Göktekin;
belirleyen de Genel Müdürümüz Hüseyin Yılmaz olunca bir anda
şaşkınlık içerisinde kahkahalar ve alkışlar yükseldi. Ancak Timur Bey
çekiliş tamamlandıktan sonra, kendisine çıkan ödülün çekilişinin
tekrarlanmasını isteyerek, televizyonun yeni sahibinin bir Poliner
çalışanı olmasını sağladı.
Ardından yine bir büyük ikramiye çekilişini yapmak üzere elini
kavanoza atan Pazarlama- Satış Sorumlumuz Tayfun Şentürk’ ün
kendi bilet numarasını çekmesi “şansın da bu kadarı” dedirten bir olay
olarak hafızalarda kaldı.
1.Vardiya çalışanları, Poliner ve
İnterkan ailesinin yeni yılını
kendilerine has bir şekilde kutlamak
isteyince ortaya böyle güzel bir tablo
çıktı.
30.12.2005
YENİLER
Aramıza Yeni Katılan Arkadaşlarımız
ADI SOYADI
TARİH
FİRMA
Fatih Aktaş
Muharrem Vuran
Serkan Cellat
Mehmet Özbek
Güner Başoğlu
Fatih Kuş
Mutlu Ergöz
Zeynep Kahraman
Beytullah Din
16.11.2005
23.11.2005
24.11.2005
28.11.2005
28.11.2005
30.11.2005
05.12.2005
01.12.2005
16.01.2006
İNTERKAN
POLİNER
İNTERKAN
POLİNER
POLİNER
POLİNER
İNTERKAN
İNTERKAN
POLİNER
BÖLÜM
İSTANBUL
ÜRETİM
ESKİŞEHİR
ÜRETİM
ÜRETİM
ÜRETİM
ESKİŞEHİR
MANİSA
ÜRETİM
Çocuğu Olan Çalışanlarımız
ADI SOYADI
FİRMA BÖLÜMÜ
TARİH
ÇOCUĞUNUN ADI
CEM ÖZBEY
RAMAZAN AYDOĞDU
POLİNER ÜRETİM&PLANLAMA
POLİNER ÜRETİM
22.11.2005
06.01.2006
AHMET ESAT
SUDENUR
Evlenen Çalışanlarımız
ADI SOYADI
FİRMA
BÖLÜMÜ
TARİH
EMRULLAH ÖZTÜRK
POLİNER
ÜRETİM
07.11.2005

Benzer belgeler