Salebeye Yazıklar Olsun!

Transkript

Salebeye Yazıklar Olsun!
Sevgili Peygamberim "aleyhisselatü vesselam"
Salebeye Yazýklar Olsun!
Ramazan orucunun farz ve
Sadaka-i Fýtrýn vâcib olmasýndan sonra zekât emri de vahyedildi:
-Zengin
müslümanlar zekât
verecekler.
Zengin mümin, servetinden
emredilen mikdarý ayýrarak usulüne
uygun þekilde fakir din kardeþlerine verecek. Bu o
fakirlerin hakký.
Buyurulan islâmýn
þartlarýndan bir þart...
Acaba; "ah ben de bir
zengin olsam da..." demeli mi, dememeli mi?
Salebe bin Hatýb'ýn hayatý
ortadayken
"her þeyin hayýrlýsý olsun" demekten baþka ne diyebiliriz ki...
Talebe bin Hâtýb, ensar'dan. Medine'nin yerlisi.
Ýbade
çok düþkün.
Sahabenin en zahidlerinden
biri.
Camiden çýkmýyor.
Böyle iken ne olduysa oldu
iþbu Salebe kendi diliyle kendi felaketini hazýrladý...
Bir gün Salebe, Mescid-i
Nebi'den çýkarak Sevgili
Peygamberimiz'e geldi ve iþitenleri hayrete düþüren bir
arzusunu arz etti:
-Ya Resulallah! Bana servet
nasip etmesi için Allah'a dua et...
Peygamber Efendimiz,
sallallahü aleyhi ve sellem, ne kadar güzel bir
cevap buyurdular:
Kanaat et. Þükrünü eda
ettiðin az mal; þükrünü eda edemediðin çok maldan hayýrlýd
Salebe gitti...
Gitti ama yine gelecek.
Çünkü zengin olma ihtirasý kalbini alev alev yakýyor.
Hakikaten
bir kaç gün sonra
yine Sevgili Peygamberimizin huzuruna çýktý:
-Ya Resulallah! Bana servet
nasip
etmesi için Allah'a dua et...
Arzu ayný, ihtiras ayný,
kelimeler ayný...
Mübarek Peygamber en yüsek
misali verdiler. Kendilerinin malý-mülkü, altunu
-akarý mý var? Bunu
hatýrlatýyorlar:
Ben senin için güzel
bir
misal deðil miyim? Sen Resulullah gibi olmaða razý deðil misin?
Bu tasvir taþý bile eritir
ama; kulaklar,
duymaz olmuþsa kalblere iþler mi ki...
Büyük Resul, buyurdular ki:
-Allah'a yemin ederim ki;
daðlarýn altýn
ve gümüþ olmalarýný ve iki yanýmca yürümelerini niyaz etsem bu
duam muhakkak ki kabul olur... buna raðmen O,
sallallahü aleyhi ve sellem, zengin olmak
istiyor mu?
Salebe, sustu. Fakat içindeki
canavar susmuyor
ki...
Þeytan esir almýþ, nefs
boyunduruðu vurmuþ bir kere:
-Ya Resulallah! Bana servet
nasip etmesi için
Allah'a dua et! Seni hak din ve kitapla gönderen Allah'a yemin ederim
ki eðer zengin olursam; servetimden hak
sahiplerinin hakkýný ödeyeceðim.
Kendi iradesi ile; kendi
aðzý ile ve yeminle söz veriyor...
Ya sözünde
durmazsa?
Sevgili Peygamberimiz, mubarek
ellerini açarak dua buyuruyorlar:
Allahým! Salebeye servet
nasib et...
Salebe duaya kavuþmanýn
sevinci ile evine koþtu.. Zengin olma hulyalarý ile dolu. Hemen koyun
keçi, deve, at, sýðýr
satýn aldý...
Bu küçük ve ve büyük baþ
hayvanlar, öyle çoðaldý ki az zamanda
ahýrlar almaz oldu...
Mal çoðaldýkça Salebe'deki
dünya muhabbeti de çoðalýyor.
Bir zaman evveline kada
mescidden çýkmayan, alný secdeden kalkmayan sahabi, hayvanlarýn otu-sütü,
yaðý-yoðurdu, bakýmý-týmarý,
hastalýðý... gibi iþleri yüzünden ancak öðle
ve ikindi namazlarýna gelmeye baþladý.
Arkada Peygamber duasý va
mallar arttýkça artýyor.. Sürüler, sürüler... koyun sürüleri, keçi sürüleri,
sýðýr sürüleri... kuzular
oðlaklar, danalar, develer, taylar binlerce. Ve binlerce
at, inek, keçi, koyun.
Bunlarý artýk Medine'ye
sýðdýrmak
imkansýz.
Salebe, Medine dýþýna bir
vâdiye taþýndý. Bir çiftlik kurarak burada yaþamaya baþladý.. Sürüler ve
onlarýn iþleri gecesini gündüzünü alýyor.
Salebe, bir süre sonra öðle
ve ikindi namazlarýna da gelemez
oldu.. Ancak Cuma namazlarýna yetiþebiliyor..
Mallar artmakta.
Ama ne artýþ; katlana,
katlana. Keþke
artmasa...
Salebe Cuma namazlarýný da
terketti...
Sevgili Peygamberimiz, bir
gün sual buyurdular:
-Salebe ne yapýyor?...
Eshab, olanlarý anlattý:
-Davarlar, sýðýrlar aldý.
Bunlar çok arttý; Medine dýþýna taþý
zorunda kaldý. Malý ile meþgul..
Peygamberimiz müteessir
oldular:
-Eyvah Salebeye! Eyvah
Salebeye! Eyvah Salebeye!Evet; Salebe için üç kere eyvahlandýlar. Acaba niçin?
Niçini þimdilik eshaba meçhul
ama sebebi yakýnda anlaþýlýr?...
Aradan epeyce bir vakit
geçti. Efendimiz iki zekât toplama memurunu çaðýrarak
bizzat vazife tevdi ettiler:
-Evvela Salebe bin Hatýb
sonra da Süleymoðullarýna gidecek ve zekât vermelerini
isteyeceksiniz!
-Baþ üstüne ya
Resulallah!...
Peygamberimiz bir de yazý
hazýrlattýrarak memurlara
teslim ettiler. Vesikada zekatýn usul ve þartlarý
yazýlýydý.
Memurlar, atlarýna binerek
Salebe'ye geldiler...
Selam ve hoþbeþten sonra.
-Ya Salebe. Bizi Resulullah
gönderdi ve elimize de bir vesika verdi...
-Vesika
mý?
-Evet. Peygamberimiz malýnýn
zekâtýný vermeni buyurdular. Bak iþte!
-Nasýl?
-Ne nasýlý. Zekât
vereceksin. Fakir fukaranýn sendeki hakkýný ödeyeceksin..
Salebenin rengi kaçmaya,
dudaklarý kýpýrdamaya,
elleri hafiften titremeye baþladý... Heyecanýný gizleyemeyen
bir sesle:
-Verin bakayým þu
kâðýdý...
Verdile
Aldý, okudu...
düþündü. Bir kere daha okudu.
Memurlar birbirlerine
bakýyorlardý... Allah, Allah!..
Salebeye n'oluyordu böyle?
Þaþýrmýþlardý. Fakat asýl þaþkýnlýðý iþte þimdi yaþýyacaklar:
Salebe asýk ve acý bir
konuþtu:
-Bu dediðiniz bir haraç!
Haraç istemenin baþka bir þekli...
Ha öyle deðil mi?
Memurlar!
Hâþâ... O nasýl söz
Salebe?.. Aklýn baþýnda deðil senin!
-Nasýl böyle konuþursun
Salebe? Çýldýrdýn mý
-Ne münasebet caným!
Hakikati söylemeyelim mi?! Neyse; hele þöyle bir dolaþýn da yine görüþürüz.
Zekât memurlarý üzgün,
þaþkýn ve hayretler içinde ordan ayrýlarak Süleymoðullarýna gittiler.
Zekât vermes
gereken
mükellef zenginle görüþtüler. Yazýyý gösterdiler...
Adam:
-Baþým üstüne, dedi..
bakýn
þurda en iyi, en cins devem duruyor, onu zekât olarak verdim...
-Hayýr, dedi görevliler. En
iyi hayvanýný vermen
þart deðil. Ýstersen diðerlerinden verebilirsin..
Fakat adam, nasibli ve
cömert:
-Olmaz, dedi. Bunu
alacaksýnýz. Allah için verilen bir þey elbette en güzelinden olmalý...
Memurlar, iþlerini bitirince
yine Salebe'ye
geldiler.
Salebe, tedirgin ve huzursuz..
-Þu yazýyý bir kere daha
verin bakayým..
Verdiler... okudu; evirdi
çevirdi. Baþýný geriye atarak, kýsýk gözlerle bulutlarý bir müddet süzdükten
sonra o acý, zehir-zemberek söz
maalesef yine söyledi..
Ah dil!
Ah dil..
Söyleyen boþuna mý
söylemiþ:
Dilim dilim etti beni dilim
dilim...
-Evet, evet. Bu bir haraç!
Olmaz, zekât veremem...
Memurlar adeta yýkýldýlar.
Salebe nasýl
böyle konuþurdu.. insan münafýk olunca konuþuyor demekki..
-Sen Salebesin deðil mi? Biz
yanlýþ birine gelmedik
deðil mi?..
-Dostlarým býrakýn
çocukluðu. Ben Salebeyim elbette.. Lakin diþimle, týrnaðýmla kazandýðým malýmýn
kýsmýný niçin vereyim..
-Ama Salebe onda fakir
fukaranýn hakký var. Bu hakký ödemen Allah'ýn emri...
-Yoo!
Veremem! Benimle
birlikte mi kazandýlar?..
Salebe, öyle katý
davranýyordu ki. Bütün kapýlarý kapatmýþtý..
Mecburen geri döndüler.
Atlar giderken adeta kanlarý
kurumuþ kül renkli iki insan konuþuyorlar..
Biz
http://www.sevgilipeygamberim.com
Powered by Joomla!
Oluþturulma: 13 October, 2016, 00:13
Sevgili Peygamberim "aleyhisselatü vesselam"
bunu Resulullaha nasýl
haber veririz...
Çok üzülecekler..
-Yaa! Ben de onu
düþünüyorum. Akla
hayale gelmedik; duyup iþitilmedik bir þey..
-Peygamber, Allahýn emirini
irade ediyor... fakat Salebe onu
reddediyor.
-Müthiþ bir þey
caným.......Zekât memurlarý, Medine'ye geldiklerinde uzaktan Resulullah'ý görünce
daha onlar bir þey demeden Sevgili Peygamberimiz buyurdular ki:
-Salebeye yazýklar olsun!..
Felâket...
Salebe felâkete
uðramýþtý...Sevgili
Peygamberimiz, devesinin en güzelini zekât veren mümin içinse,
bereket ve hayýr duada
bulundular...
Salebe, sözünde
durmamýþ...
Salebe, Ýslâmýn bir
þartýný reddetmiþ.
Â
Salebe, Resulullahýn emrini geri çevirmiþ.
Salebe Allahýn sevgilisini,
Salebe yüce Allah'ý incitmiþti...
Tevbe suresinin
yetmiþaltýncý ayeti kerimesi indi:
Cebrail aleyhisselam,
Peygamber aleyhisselam'a bu ayeti
getirdiðinde Salebe'nin bir akrabasý da oradaydý.
Efendimizden ayeti iþitince koþa koþa Salebe'ye gitti... Nefes nefese
yanýna
vardýðýnda:
-Ey Salebe, ey insafsýz adam
sen ne yaptýn!
-Ne yapmýþým, nedir bu
hal..
Mahvoldun! Sen mahvoldun!
Toprak baþýna olsun. Zekâtýný vermemiþsin. Aleyhine ayet geldi.. Ey Salebe bu
cür'eti nasýl göze aldýn, sen Allah'dan korkmadýn mý ey Salebe!...
Zavallý adam aðlýyordu..
Salebe'de þafak attý..
baþýna dank etti ama neye yararki!.. atýna sýçradýðý gibi Medine'ye, Efendimize
koþtu...
-Ya Resulallah zekât
vermeye geldim...
Hani istenen haraçtý?
Efendimiz üzgün, Eshabý kiram merakta. Acaba Resulullah ne
buyuracaklar. Heyecan
zirvede...
Sevgili Peygamberimiz,
Ýslâmýn þeref ve vakar bayraðýný yükselttiler:
Allahü teâlâ, beni senin
zekâtýný kabul etmekten men etti...
Talebe kanlý gözyaþlarý
döküyor. Diz
çökmüþ saçýna baþýna topraklar saçýyor... Ama olan olmuþ sýrça
saray yýkýlmýþtýr.
Þanlý ve büyük P
devam buyudular:
-Kendi elinle felâketini
hazýrladýn. Ben zekât vermeni emrettim ama sen reddettin..
Mesele Efendimizi de
aþmýþtý. Cenab-ý Hak Habibinin istediðini reddedeni reddetmiþti...
Salebe çar nâçar huzurd
ayrýlmak zorunda kaldý; bir ölü gibi...
Hazreti Ebubekir Halife olunca
O'na geldi.
-Ya Eba Bekr!
Zekatýmý sen
kabul et bari...
-Bu mümkün mü ya Salebe!
Peygamberin reddettiðini ben nasýl kabul
ederim?...
Hazreti Ömer zamanýnda da bu
Halife'nin kapýsýný çaldý:
-Zekâtýmý kabul et..
Cevap elbette
ayný.
-Peygamberin, Hazreti Ebu
Bekr'in kabul etmediðini ben mi kabul edeceðim.
Hazreti Osman zamanýnda
da
O'na yalvardý. Ama boþuna, O da ayný cevabý takrarladý..
-Allahýn Resulünün, Hazreti
Ebu Bekr'in,
Hazreti Ömer'in almadýðýný ben de alamam...
Salebe, Hazreti Osman
zamanýnda öldü gitti...
Peygamber
Efendimi'zin
Salebe'nin affý için dua etmemesi emr olunmuþtu... Yüce Allah'ýn emri.
Ne oldu?
Servet
derkenmürted oldu.
Salebe..Â
http://www.sevgilipeygamberim.com
Powered by Joomla!
Oluþturulma: 13 October, 2016, 00:13

Benzer belgeler

Kibir ve Gururla Yaklaşan Hasım Ordu

Kibir ve Gururla Yaklaşan Hasım Ordu -Ya Eba Velid! Ebu Ãœsame'nin anlattýklarýný unutamýyorum. Bir felaketten endiþeliyim. Senden ricam þu: Sen Kureyþ'in büyüklerindensin. Herkes sözünü dinler. Eðer iyilikle anýlmak istersen þim...

Detaylı

Uzaktan Eğitim Ekonomisi

Uzaktan Eğitim Ekonomisi olduðuna yönelik çok net bir tanýmlama yoktur. Özellikle teknolojiye dayalý eðitim maliyetlerinin belirlenmesinde bu karmaþa çok daha fazladýr. Bunun temel nedenlerinden birisi; yüksek eðitimd...

Detaylı