YABAN KEÇİSİ (Capra aegagrus Erxleben 1777) AVININ MERSİN

Transkript

YABAN KEÇİSİ (Capra aegagrus Erxleben 1777) AVININ MERSİN
I.
Ulusal Akdeniz Orman ve Çevre Sempozyumu, 26-28 Ekim 2011, Kahramanmaraş
KSÜ Doğa Bil. Der., Özel Sayı, 2012
293
KSU J. Nat. Sci., Special Issue, 2012
Yaban Keçisi (Capra aegagrus Erxleben 1777) Avının Mersin İli Turizm ve Ekonomisine
Katkısı
Abdulkadir YILDIZBAKAN1, Hakan KELEŞ1
1
Doğu Akdeniz Ormancılık Araştırma Müdürlüğü/ TARSUS P.K. 18, 33401
ÖZET: Bu çalışmada dünyada avcılık tarihi ve hukukunun tarihsel gelişimi ile Türkiye’deki avcılık ve av
turizmi ile ilgili hukuksal ve tarihsel gelişimi ele alınmış, özelde ise, Yaban Keçisi (Capra aegagrus Erxleben
1777) turizminin 2006-2010 yılları arasında Mersin İline olan ekonomik katkısı araştırılmıştır.
Türkiye de mevcut 80 adet Yaban Hayatı Geliştirme Sahalarından 5 tanesi Mersin İli sınırları içerisinde yer
almaktadır. Mersin ilindeki bu sahalarda 2006-2010 yılları arasında 143 adet Yaban Keçisi (Capra aegagrus) avı
yapılmış olup Yaban Hayatı Geliştirme Sahasına sahip köy ve beldelere 283.033,00 TL, ÇOB Mersin İl Çevre ve
Orman Müdürlüğüne 566.855,00 TL olmak üzere toplam 849.888,00 TL av turizm geliri sağlamıştır. Ayrıca
ulaşım araçlarını kiralama, konaklama ve yemek ücreti ile birlikte, koruma ve rehberlik ücretlerinin de
kattığımızda bu miktar daha da artacaktır.
Bu verilerden anlaşılabileceği gibi av turizmi il genelinde; turizm faaliyetlerinin çeşitlendirilmesi, sosyoekonomik kalkınmaya dikkate değer bir destek oluşturması ve çok fakir olan orman köylerine ekonomik açıdan
önemli bir gelir kaynağı oluşturmaktadır.
Anahtar Sözcükler: Mersin İli, Yaban Keçisi, Av Ekonomisi ve Turizmi
The Contribution of Wild Goat Hunting (Capra aegagrus Erxleben 1777) to The Tourism and Economy of
Mersin Province
ABSTRACT: In this study, the historical development of hunting history and hunting law in the world and the
historical and legal development of hunting and hunting tourism in Turkey have been discussed. In particular,
the economic contribution of wild goat (Capra aegagrus Erxleben 1777) tourism in Mersin Province from 2006
to 2010 has been investigated.
5 out of 80 Wildlife Development fields of Turkey are located in the province of Mersin. From 2006 to 2010
143 Wild Goats were hunted in these fields of the province of Mersin; consequently, the hunting of 144 wild
goats between 2006-2010 years provided 283.033,00 TL of income to the villages and towns which have
development area of wild life (YHGS) and 566.855,00 TL income to the environmental and forest ministry and
in total 849.888,00 TL income of hunting tourism in Mersin was obtained. This amount will increase more when
we add the fees of guidance, protection, renting transportation cars, accommodation and food.
As can be seen from these data, hunting tourism in Mersin has a remarkable support to diversify the tourism
activities and to improve the socio-economic development and finally it constitutes an important source of
income to the poor forest villages.
Keywords: Mersin Province, Wild Goat, Hunt Economy and Tourism
GİRİŞ
Yaban hayatı populasyonları, dünyada ve
ülkemizde her geçen gün hızla yok olmaktadır. Bunun
nedeni olarak da insan faaliyetleri neticesinde
çevrenin tahrip olması ve yaban hayatı habitatlarının
kaybolması gösterilmektedir. Gerek flora gerekse
fauna açısından dünyanın en önemli bölgelerinden biri
olan, birçok endemik türü bünyesinde barındıran
Anadolu toprakları binlerce yıldan beri çeşitli
uygarlıklara sahne olmuştur. Bu dönemler içerisinde
doğa çok tahrip edilmiş ve özellikle bu tahrip son 200
yılda daha da artmış ve bunun sonucunda pek çok
hayvanın nesli tükenmiş veya tehlike altına girmiştir.
Bu tahribatla beraber insanların doğa ve turizme olan
ilgisi de artmıştır.
Turistik ürün arzının çeşitlendirilmesi kapsamında
sunulan ve rekreatif bir etkinlik olarak kabul edilen av
turizmi, büyük miktarda parasal harcama gerektirmesi
__________________________________________
Sor. Yazar: Yıldızbakan, A., [email protected]
nedeniyle gelir düzeyi yüksek kişilerin katıldığı bir
turizm türüdür. Av turizminin Türkiye açısından
önemi de bu noktada ortaya çıkmaktadır (Usta 1994).
Avcılık, insanoğlunun varoluşuyla başlayan ve
değişerek bugüne kadar gelen bir uğraştır. Eski
çağlarda insan yaşamını sürdürebilmeleri için bir
zorunluluk olan avcılık, günümüzde spor ve eğlence
için yapılan bir faaliyet haline dönüşmüştür. Avcılık,
farklı ülkeler hatta aynı ülke içerisinde yaşayan
insanlar
için
bile
çok
değişik
şekillerde
algılanmaktadır. Öyle ki, çağımız insanı avlanabilmek
için kilometrelerce uzaklara gerek yurt içinde gerekse
yurt dışına yolculuk yapmaktadır (Bayer,1992).
Av turizmi; turizmin değişik bir uygulama şekli
olup avcı niteliğine sahip kişilerin avlanma amaçlarını
gerçekleştirmek üzere belirlenmiş ilkelerle yaptıkları
etkinliklerdir. Avcılar, av turizmi faaliyetleri ile yaban
hayvanlarının boynuz, diş, post benzeri hatıra değeri
taşıyan kısımlara sahip olmakla birlikte, değişik
I.
Ulusal Akdeniz Orman ve Çevre Sempozyumu, 26-28 Ekim 2011, Kahramanmaraş
KSÜ Doğa Bil. Der., Özel Sayı, 2012
294
kültürleri tanıma ve değişik yerleri görme olanağı elde
etmektedirler.
Av turizminin varlığı, av hayvanlarının sayısına ve
türlerinin çeşitliliğine bağlı olarak, bir yandan hayvan
soylarını sonsuza kadar sürdürebilecekleri ve genetik
çeşitliliğe olanak verecek kadar çok sayıda olmalarını
gerektirir. Diğer yandan ise, yaşadıkları doğa
parçasının kaldırabileceğinden de çok olamamalarını
zorunlu kılar. Bu dengenin oluşması yönünde yapılan
av
turizmine
“sürdürülebilir
av
turizmi”
denilmektedir. Türkiye'nin coğrafi yapısı, bitki örtüsü
ve yaban hayatı av turizminin gelişmesine elverişli
konumdadır.
Av
Hukukunun
Tarihsel
Gelişimi
ve
Türkiye’deki Av Turizmi
Eski Türklerde avcılık önemli faaliyetlerden
biridir. Eski Türkler tazı, zağar ve yırtıcı kuşları
kullanarak
geleneksel
avlanma
yöntemlerini
oluşturmuşlardır. Çocuklar küçük yaşlardan itibaren
ata binmeyi, kılıç, ok ve mızrak kullanmayı
öğrenmeye başlamışlardır. Türklerin tarihinde avcılık
önemli bir beslenme, eğlenme ve aynı zamanda savaşa
hazırlık aracı olmuştur. Eski Türklerin bu adetleri
Selçuklu ve Osmanlı Toplumuna da intikal etmiştir.
Barış zamanlarında padişahların çoğu maiyetleri ile
birlikte büyük av partileri düzenlemiş, böylece savaş
sırasında gerekli olan çeviklik, beceri ve cesaret
gençlere aşılanmaya çalışılmıştır. Bu amaçla sarayda
özel bir örgüt oluşturulmuş, bu örgüt Yeniçeri ocağını
da kapsamış, av işlerine bakanlar “Hassa Avcıları”
olarak adlandırılmıştır (Huş 1974).
İslam kaynaklarına bakıldığında avlanmanın
mümkün ve serbest olduğu görülüyor. “Avın hükmü;
mülkiyetin ispatı ve avın yenmesi için gerekli şartların
yerine gelmesi ile onun helal olmasıdır. Av
hayvanlarının mülkiyeti konusunda İslam Hukuku
kaynakları da Türk Medeni Kanununun benimsediği
sistemi oluşturmuştur. İslam hukukuna göre; av
hayvanları sahipsiz maldır ve bunlar üzerinde
mülkiyet hakkı ihraz (ele geçirme) yoluyla kazanılır.
Avı başkasının mülkünde ele geçirilmesi durumunda;
havada tutulmuşsa avcının, yerde tutulmuşsa mülk
sahibinin olur. İhraz yoluyla mülkiyet hakkının
kazanılması ancak; ormanda veya kırda padişahın izni
veya yasalara uygun olarak ele geçirme ile
mümkündür (Ayanoğlu 2002).
Av ve avcılık konusunda yapılan ilk düzenlemeler
ortaçağda görülmektedir. Av hukuku, kralların
avcılığa ilgi duymaya başlamaları üzerine ortaya
çıkmıştır. O zamanın kralları kendi zevki için yeterli
ölçüde açıklık ve sulak alan içeren belli orman
alanlarını kraliyet ormanı ilan etmişlerdir. Bu
ormanları koruma altına almaları sonucu av
hukukunun ilk düzenlemeleri ortaya çıkmıştır. Sultan
Melikşah (Hükümdarlık dönemi Aralık 1072 - Kasım
1092) avcılık konusunda dünyada ilk bilimsel kitabı
yazdıran kişidir. Sultan Melikşah diğer av üstatlarını
da dinlendikten sonra, adamlarından Felhak bin
Mehmed'e av konusunda bir kitap yazılmasını
KSU J. Nat. Sci., Special Issue, 2012
emreder. Bunun üzerine Av ve avcılığa ait
"Saydnâme-i Melikşahi" adı verilen bir kitap
hazırlanmış olup bu kitap sonra yazılan pek çok kitaba
kaynak oluşturmuştur. Sanayileşme ve nüfus artışına
paralel olarak av hayvanlarının sayısında ciddi
azalmalar ortaya çıkınca her ülke aşağı yukarı
"Saydnâme-i Melikşahide yazılan kurallara benzer
yasaları yürürlüğe koyarak, av ve yaban hayatını
korumaya yönelmişlerdir. Örneğin; Fransa’da 1844
yılında avcılığı düzenleyen bir yasa yürürlüğe
konularak avlanmanın mülkiyet hakkına ve avlanma
belgesine bağlanması av sezonunun belirlenmesi
konuları yasal esaslara dayandırılmıştır. Bu gün artık
kara Avrupa’sında Medeni Kanuna göre sahipsiz mal
kabul edilen av hayvanlarının serbestçe avlanması
sistemi sona erdirilmiştir” (Ayanoğlu 2002).
Osmanlı İmparatorluğu döneminde avcılık
hakkında ilk mevzuat 1881 (1881 tarihli Muharrem
Kararnamesi ile Düyun-ı Umumiye İdaresi kuruldu)
senesinde ortaya çıkmıştır. Ertesi yıl, avcıları
yakından
ilgilendiren
iki
yeni
yönetmelik
hazırlanarak, yürürlüğe konuldu. Bunlardan biri, 18 S
1299 / 9 Ocak 1882 tarihli Zabıta-i Saydiye
Nizamnamesi: diğeri, 12 C.1299 / 1 Mayıs 1882
tarihli Dersaadet ve Tevabii Balıkhane İdaresi’ne Dair
Nizamname idi. İkisi de, Osmanlı avcılığı üzerinde
Düyun-ı Umumiye’yi söz sahibi yapıyordu. Hükümet,
çok geçmeden, 9 Z 1303 / 8 Eylül 1886’da çıkartılan
bir iradeyle, Düyun-ı Umumiye-i Osmaniye
İdaresi’nin Cibayeti Varidatta Olan Salahiyetine Dair
bir Kararname yayınladı. Birçok noksanlığına rağmen
bu nizamname ve kararnameler çok önemli hükümleri
içermekteydi. Fakat ülke coğrafyasının büyük olması,
yeterli denetlemelerin yapılamaması dolayısıyla
istenilen yarar tam olarak sağlanamamıştır.
Cumhuriyet döneminde av hayvanlarının ve yaban
hayatının korunması bakımından önemli ilk yasa
13.5.1937 tarihinde yürürlüğe giren 3167 sayılı “Kara
Avcılığı Kanunu”’dur. Ancak, av hayvanlarının ve
doğal ortamlarının korunması konusunda yetersiz
kalan yasanın; merkez, il ve ilçe av komisyonlarının
kararları (MAK) ile boşlukları doldurulmaya
çalışılmıştır. Aradan geçen 66 yıl içinde yetersiz kalan
3167 sayılı yasa, yeni bir kanunun çıkarılmasını
zorunlu hale getirmiştir. Nihayet 11.7.2003 tarihinde
kabul edilen 4915 sayılı Kara Avcılığı Kanunu
yürürlüğe girmiştir (Anonim 2003). Bu kanunun
uygulanmasını sağlamak amacıyla da 10 yönetmelik
çıkarılmıştır.
Adı geçen yeni yasanın getirdiği en önemli
ilkelerden birisi “sürdürülebilirlik ilkesi” olmuştur.
Sürdürülebilirlik
kavramı,
gelecek
kuşakların
ihtiyaçlarının karşılanmasını güvence altına almak
amacıyla
mevcut
ihtiyaçların
karşılaşmasına
sınırlamalar getirmek diye tanımlanmıştır. Bu ilke
çerçevesinde, doğal kaynakların, sadece o ülkenin
değil, dünyanın ortak mirası olduğu görüsü hâkim
olmuştur.
4915 sayılı yasada diğer bir yenilik olarak
“katılımcılık ilkesi” de yer almıştır. Bu ilke; avcılık
I.
Ulusal Akdeniz Orman ve Çevre Sempozyumu, 26-28 Ekim 2011, Kahramanmaraş
KSÜ Doğa Bil. Der., Özel Sayı, 2012
295
konusunda ilgili herkesin karar alma sürecine
katılmasını sağlamak şeklinde tanımlanmıştır.
Katılımcılık konusunda, 3167 sayılı yasadan farklı
olarak, avcılıkla ilgili çok farklı kesimlerin Merkez Av
Komisyonu içerisinde bulundurulmalarını ve alınan
kararlara katılım imkânı sağlanmıştır. Bu çerçevede,
konuyla ilgili, merkezî ve mahallî kamu kurum ve
kuruluşları,
sivil
toplum
kuruluşlarının
ve
üniversitelerin İl ve İlçe Merkez Av Komisyonlarında
ve Merkezi Av Komisyonunda (MAK) temsili
öngörülmüştür.
Aynı yasa ile “yararlanan katkı sağlar ilkesi”
olmuştur. Av yaban hayatının sağladığı kaynakların
ürün ve hizmetlerinden yararlananların kaynağı
yöneten sisteme, başka bir deyişle topluma bir katkı
sağlaması gerektiği yasada belirtilmiştir. Bu
yaklaşımla kanun maddeleri arasında katılım payı adı
altında bir ücret ödenmesiyle belirtilmiştir.
Bir diğer ilke olan “geri kazanım ilkesi” dir. Bu
ilke ile mevcut olan ekosistemlerin doğal olarak
uyguladıkları geri kazanım süreçlerinin insanlar
tarafından benimsenmesini sağlamaktır. Bu düşünce
insanların diğer sistem öğeleri üzerindeki baskı ve
zorlamaları ortadan kaldırmalarını, hep birlikte ve
sürekli olarak var olabilmek üzere uygulaması
gerektiğini vurgulamaktadır.
Ülkemizde av turizmi faaliyetleri; 4915 sayılı Kara
Avcılığı Kanunu Kanun,“Yerli ve Yabancı Avcıların
Av Turizmi Kapsamında Avlanmalarına İlişkin Esas
ve Usulleri İçerir Yönetmelik” (Kanunun 15 ve 32.
maddeleri kapsamında hazırlanıp 8 Ocak 2005 tarih ve
25694 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe
girmiştir. Yönetmelik; sürdürülebilir avcılık ve doğal
hayatın korunması ilkelerini gözeterek, populasyonları
ve yıllık artım miktarlarını, doğal kaynakların bir
parçası olan av hayvanlarının av turizmi kapsamında
avlatılmasını sağlayacak ilkelerin belirlenmesini; av
organizasyonu, av ve yaban hayvanı gözlem turları,
fotoğraf ve film çekimlerinin nasıl düzenleneceğini;
organizasyonları yürütecek acente ve görevlilerin
yapacakları iş ve işlemleri; av organizasyonlarında
görev alacak kalifiye eleman yetiştirilmesini
içermektedir. Her yıl o yılın av dönemi ile ilgili
uyulması gereken kuralları içeren Merkez Av
Komisyonu (MAK) Kararı hükümleri; Diğer Kanunlar
(Seyahat Acenteleri ve Seyahat Acenteleri Birliliği
Kanunu; Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler
Hakkında Kanun; Yabancıların Türkiye’de İkameti ve
Seyahati Hakkında Kanun; Avda ve Sporda Kullanılan
Tüfekler, Nişan Tabancaları ve Av Bıçaklarının
Yapımı, Alımı, Satımı ve Bulundurulmasına Dair
Kanun; Askeri Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri
Kanunu, Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunu; Milli
Parklar Kanunu; Çevre Kanunu vb.); Uluslararası
sözleşmeler
(BERN,
CİTES)
çerçevesinde
yürütülmektedir.
KSU J. Nat. Sci., Special Issue, 2012
Türkiye de av turizmi aşağıdaki ilkeler
kapsamında yürütmektedir;
1- Yaban hayvanlarının sayılarının sürekliliğini
sağlayıcı koruma, bakım ve üremesine engel
zararlılarla
mücadele
önlemlerini
alarak
populasyonların devamını sağlamak,
2- Envanter çalışmaları ile taşıma kapasitesi de
dikkate alınarak yeterli populasyona ulaşmış av
hayvanlarının avlanmasına izin vererek, yaban hayatı
kaynaklarının sürdürülebilir yönetimini sağlamak,
3- Avcılığın, doğal hayata zarar vermeden bilinçli
olarak yürütülmesini sağlamak,
4- Doğal kaynakların turizm amaçlı sürdürülebilir
kullanımını sağlamak,
5- Kırsal kalkınmaya destek verme temel ilkelerini
gözeterek,
yöre
insanlarının
yaban
hayatı
kaynaklarının varlığından oluşan katma değerden
yararlandırılmasını sağlamaktır.
Yenilenebilir doğal kaynakların bir parçası olan av
hayvanlarının av turizmi kapsamında avına izin
vererek tüm av turizmi uygulamalarını yürüten birim
Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğüdür
(Anonim, 2006).
1618 sayılı Seyahat Acenteleri ve Seyahat
Acenteleri Birliği Kanunu kapsamında alınmış işletme
belgesi sahibi (A) Grubu Seyahat Acenteleri, Doğa
Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünden “Av
Turizmi İzin Belgesi” aldıktan sonra, her av
organizasyonu için yabancı turist avcılara ve yabancı
uyruklulara “yabancı avcılar için geçici avcılık
belgesi”; “yerli avcılar için özel avlandırma izin
belgesi” alarak yerli avcılara, av organizasyonları, av
ve yaban hayatı gözlem turları ile fotoğraf ve film
çekimleri düzenleyebilmektedirler.
Türkiye’de 2010-2011 av döneminde “Av Turizm
İzin Belgesi”(ATİB) sahibi 74 acenteye izin
verilmiştir. Mersin İlinde bir adet acenteye izin
verilmiştir.
Yaban Hayatı Geliştirme Sahası’nda av turizmi
kapsamında yapılan tüm av organizasyonları bakanlık
personelinin refakati eşliğinde yapılır. Ancak
Türkiye’ye gelen yabancı turist avcılar sadece özel
avlaklar ile gerçek ve tüzel kişiler tarafından işletilen
kanunun 15. maddesi ve yönetmeliğin 11. maddesi
kapsamında, seyahat acentelerine bağlı kalmaksızın
bağımsız olarak örnek avlaklarda avlanabilmektedir.
Türkiye’de ilk av turizmi uygulaması 1977 yılında
yaban domuzu (Sus scrofa, Wild boar, Wildschwein,
Sanglier) avı ile başlamıştır. Av Turizmi kapsamında
yaban keçisi avı, ilk olarak 1981-1982 av mevsiminde
(15 Ekim-31 Aralık 1981 tarihleri arasında) “AntalyaDüzlerçamı Yabankeçisi Koruma ve Üretme
Sahası'nda” başlanılmıştır. Yerli turist avcılar ise 1984
yılından itibaren av turizmi kapsamında avlanmaya
devam etmektedir.
I.
Ulusal Akdeniz Orman ve Çevre Sempozyumu, 26-28 Ekim 2011, Kahramanmaraş
KSÜ Doğa Bil. Der., Özel Sayı, 2012
296
Türkiye’de
av
turizmi
kapsamında
av
organizasyonlarına izin verilen alanlar, işletilen ya da
işlettirilen örnek avlaklar, devlet avlakları, özel
avlanma
planları
çerçevesinde
avlanmanın
yapılabilmesine Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel
Müdürlüğünce izin verilen yaban hayatı geliştirme
sahaları ve özel avlak sahalarıdır.
Merkez Av Komisyonu, İl ve İlçe Av
Komisyonlarının Görevleri, Çalışma Esas ve
Usullerine Dair Yönetmeliğe göre ülkemizde
korunması gereken türler de her yıl Merkez Av
Komisyonunun bir kararıyla belirlenmektedir. 20102011 av yılında Yaban keçisi (Capra aegagrus, Wild
goat, Bezoarwild, Bauguetin) avına; Antalya, Adana,
Adıyaman, Artvin, Bingöl, Erzincan, Erzurum, Hatay,
Karaman, Kars, Kayseri, Mersin, Muğla, Niğde ve
Tunceli illerindeki sahalarda, belirlenen kotalar (avına
izin verilen av hayvanı sayısı) dikkate alınarak
avlarına izin verilmiştir.
Türkiye’de av turizmi kapsamında yapılacak tüm
uygulamalar, her av yılını (1 Nisan'dan başlayarak
izleyen yılın 31 Mart sonuna kadar olan süre) içerecek
şekilde komisyon tarafından belirlenmektedir. Bu
kararlarda; avına izin verilen türler, avına izin verilen
sahalar, avlanma tarihleri, ücretler, avlanma ilkeleri,
yasaklanan avlanma usul ve şekilleri yer almaktadır.
Av turizminden elde edilen gelirlerden köy tüzel
kişiliklerine katılım payı 1994-1995 av döneminde
verilmesine başlanmıştır. 2004-2005 av yılından
itibaren de belde belediyelerine de katılım payı
verilmeye başlanmıştır. Fakat bu katılım paylarının
alınabilmesi için ilgili köy ve beldelerin Doğa Koruma
ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü ile protokolün
yapılmasına bağlıdır. Aksi takdirde bu pay
ödenmemekte bakanlığa kalmaktadır.
Yerli avcılar birbirini izleyen beş gün, yabancı
avcılar
birbirini
izleyen
on
gün
süreyle
avlanabilmektedir. Yabancı turist avcıların belirlenen
türler dışında kalan diğer memeli hayvanları ve kuşları
avlamaları yasaktır.
Çalışma Materyal ve Alanı
Araştırma konusunu oluşturan Yaban keçisi
(Capra aegagrus Erxleben 1777) dünyada Capra
cinsine ait dokuz türden birisidir (Luikart vd., 2000;
Weinberg, 2002). Yaban keçisi C. aegagrus türüne ait
dünyada tespit edilen 5 alttürden ülkemizde yayılış
göstereni C. aegagrus ssp. aegagrus, diğerleri ise C.
aegagrus ssp. blythi, C. aegagrus ssp. chialtanensis,
C. aegagrus ssp. cretica ve C. aegagrus ssp.
turcmenica’dır (Shackleton, 1997).
Dünya üzerinde Kafkasya ve Orta Doğu’nun bazı
ülkelerinde yayılış gösteren yaban keçisine
Türkiye’de; Güney Anadolu’da, özellikle Toroslar’da,
Doğu Anadolu’da ve Güneydoğu Anadolu’nun kuzey
ve doğusunda ve Karadeniz dağlarında 1500 m ve
daha yüksek yerlerde yaşamaktadır. (Çanakçıoğlu ve
Mol, 1996).
Türkiye de mevcut 80 adet Yaban Hayatı
Geliştirme Sahası olup toplam alanı 1.201.285 ha. dır.
KSU J. Nat. Sci., Special Issue, 2012
Bu sahalardan 5 tanesi Mersin İli sınırları içerisinde
yer almaktadır. Bunlar Cehennemdere (27.385 ha),
Silifke Hisardağı-Gedikdağı (4.189 ha), Mut Kestel
Dağı (4.546 ha), Tarsus Hopur-Topaşır (5.984 ha) ve
Kadıncık Vadisi (8.712 ha) sahası olmak üzere 5
yaban hayatı geliştirme sahası olup toplamda 50.816
ha.’lık alanı kapsamaktadır.
Yaban Hayatı Geliştirme Sahalarındaki Yaban
Keçisi (Capra Aegagrus Erxleben 1777) avlanma
sezonu 1 Ağustos’ta başlayıp 31 Mart itibari ile sona
ermektedir. Bu sahaların toplamında 2007 yılı yaz
döneminde 3049 adet, 2007 yılı kış döneminde 2703
adet, 2008 yılı yaz döneminde 3263 adet, 2008 kış
döneminde 3318 adet, 2009 yılında ise 3284 adet
yaban keçisi tespit edilmiştir.
Çalışma materyalimizi oluşturan ergin bir yaban
keçisi tekesinin boyu 130-180 cm, cidago yüksekliği
80-100 cm, kuyruk uzunluğu 15-20 cm ve ağırlığı 5085 kg, dişinin ağırlığı ise 20-35 kg’dır. Boynuzlar,
erkeklerde uzun olup 150 cm’ye kadar olabilmekte,
dişilerde ise kısa olup 25-30 cm kadardır Yaban
keçisinin postu kısa, sık ve sert kıllı olup, rengi kışın
soluk grimsi-sarımtırak olduğu halde, yazın kızıl
kahverengidir. Kızışma devresi aralık-şubat arasıdır.
Gebelik süresi 5 ay, doğumlar mayıs ayında
başlamakta Temmuz ayına kadar sürebilmekte ve
genellikle ikiz doğurmakta seyrek olarak üçüz
yavrulara da rastlanmaktadır (Huş, 1974; Turan,
1987b; Demirsoy, 1992; Gündoğdu ve Oğurlu, 2009).
Ortalama 13-16 yıl yaşayan yaban keçilerinde erkek
bireylerin ölüm yaşları konusunda yapılan bir
araştırmada ölümlerin en çok 4-8 yaşlarında
gerçekleştiği, 7. yaştan sonra azaldığı kaydedilmiştir
(Korshunov, 1994).
Yaban Keçisi Avının Mersin İli Turizm ve
Ekonomisine Katkısı
Av turizmi uygulamaları, turizm faaliyetlerinin
çeşitlendirilmesi, turizm hareketlerinin ülke geneline
ve tüm yıla yayılması ile sosyo-ekonomik
kalkınmanın homojen dağılımının sağlanmasında
etkili olmaktadır.
Av turizmin yaptığı katkılar;
Her av turizm organizasyonu için av kılavuzu,
sürekçi ve çantacıların yöre halkından seçilmesi, araçgereçlerin kiralaması, köy konaklarının avcıların
hizmetine sunulmasından elde edilen konaklama
ücreti, yemek ve el işi yapan köylü kadınlarımızın
kazançları, envanter çalışmalarına katılan işçi
ücretleri, yabancı turistlerin av öncesi ve sonrasında
alışveriş ve eğlence merkezlerindeki harcamaları göz
önüne
alındığında
acente
ve
çalışanlarının
işlendirilmesi yanında hem köy tüzel kişiliklerine ve
yöre halkına hem de kamuya ekonomik katkı/gelir
sağlamaktadır.
Av turizmi kapsamında Mersin ilinde, 2006-2010
yılları arasında 143 adet Yaban Keçisi (Capra
aegagrus) avının gerçekleştiği görülmektedir (Şekil
1).
I.
Ulusal Akdeniz Orman ve Çevre Sempozyumu, 26-28 Ekim 2011, Kahramanmaraş
KSÜ Doğa Bil. Der., Özel Sayı, 2012
297
Şekil 1. Mersin ilindeki 2006-2010 yılları arasında
yaban hayatı geliştirme sahalarından
avlanan yaban keçisi (Capra aegagrus)
sayısı
Mersin ilinde 2006-2010 yılları arasında Yaban
Hayatı Geliştirme Sahasına (YHGS) sahip köy ve
beldelere 283.033,00 TL katkı payı verilmiştir. Bu
katkı payının yıllara göre değişimi Şekil 2’de
verilmiştir. Grafikte de görüldüğü gibi 2009 yılında
daha az sayıda av vurulmasına rağmen köy ve
beldelere verilen katkı payı yüzde üç yüze yakın bir
oranda artışın görüldüğü bununda sebebinin özellikle
Silifke Hisardağı-Gedikdağı YHGS’daki av ihalesinin
muhammen
bedelin
3-4
kat
arttırılarak
sonuçlandırılmasıdır. Bu artışın nedeni, ilgili sahaya
ait keçilerin trofelerinin iyi olması ve avının kolay
yapılabilmesi vb. nedenlerden ötürü av turizm
şirketleri arasındaki rekabetin artması sonucudur.
Şekil 2. Mersin ilinde 2006-2010 yılları arasında
yaban hayatı geliştirme sahasına sahip köy ve
beldelerin yaban keçisi (Capra aegagrus)
avından elde ettiği gelir (TL)
Aynı yıllarda Çevre ve Orman Bakanlığına
566.855,00 TL olmak üzere toplam 849.888,00 TL av
turizm geliri sağlamıştır (Şekil 3 ve 4). Bu gelire
ulaşım araçlarını kiralama, konaklama ve yemek ücreti
ile birlikte, koruma ve rehberlik ücretlerinin de
kattığımızda bu miktar daha da artacaktır.
KSU J. Nat. Sci., Special Issue, 2012
Şekil 3. Çevre ve Orman Bakanlığın 2006-2010 yılları
arasında Mersin ilinde yaban keçisi (Capra aegagrus)
avından elde ettiği gelir (TL)
Şekil 4. Yaban Keçisi (Capra aegagrus) avının
2006-2010 yılları arasında Mersin iline toplam
ekonomik katkısı
Ortalama turizm gelirimiz kişi başına 750 $’dır.
Bu miktar golf turizminde 35 kat, kongre turizminde 4
kat, yaban keçisi avında 8-30 kat, yabandomuzu
avında 4-6 kat, kızıl geyikte 20-30 kat ve yaban
koyununda en az 70 kattır (Anonim, 2006). Görüldüğü
üzere yaban keçisi avından elde edilen gelir miktarı
ortalama turizm gelirimiz olan kişi başına düşen
miktardan fazla olduğu açıktır.
SONUÇ ve ÖNERİLER
Av turizmi genel kanının aksine yaban hayatını
yok
etmez
aksine
koruma-kullanma
ilkesi
doğrultusunda geliştirir. Günümüzde dünyada pek çok
ülke av turizminden elde ettiği gelirle doğal hayatını
korumayı ve geliştirmeyi başarabilmektedir. Türkiye
coğrafi konumu, zengin bitki örtüsü ve zengin av ve
yaban hayatı gibi olumlu özellikleriyle av turizmi
potansiyeline sahiptir.
Yaban keçisi (Capra aegagrus, Wild goat,
Bezoarwild, Bauguetin) avına; Antalya, Adana,
Adıyaman, Artvin, Bingöl, Erzincan, Erzurum, Hatay,
Karaman, Kars, Kayseri, Mersin, Muğla, Niğde ve
Tunceli illerindeki sahalarda, belirlenen kotalar
dikkate alınarak avlarına izin verilmektedir.
I.
Ulusal Akdeniz Orman ve Çevre Sempozyumu, 26-28 Ekim 2011, Kahramanmaraş
KSÜ Doğa Bil. Der., Özel Sayı, 2012
298
Türkiye barındırdığı yaban hayvanı tür bakımından
komşuları ve dünyadaki birçok ülkeye göre zengin bir
ülke durumundadır. Ancak bu türlerin populasyon
yoğunlukları (birim alanda bulunan birey sayısı)
dikkate alındığında aynı zenginlikten söz etmek
mümkün değildir. Türkiye’de yapılan tespitlere göre,
yaban keçisi sayısı 15.000-25.000 adet arasında
değişmektedir. Fakat barınabilecek (yani alan taşıma
kapasitesine göre) 100.000 adet olduğu tahmin
edilmektedir (Başkaya 1998).
Genel olarak av ve yaban hayatı konusundaki
bilinen problemler; kaçak avcılık, eğitim yetersizliği,
hayvanların yaşama alanlarının tahrip edilmesi, kırsal
yaşamdaki fakirlik, av hayvanı sayısının az oluşu,
kurallara uymayan avcı sayısının fazlalığı, yanlış arazi
kullanım politikaları, aşırı ve kötü kullanım, çevre
kirliliği, zirai ilaç kullanımının yaygınlaşması, vb.
olarak ifade edilebilir. Kaçak ve başıboş avcılığın
görünürdeki sebebi kaçak avcı veya yöre halkıdır.
Bunun altında halkın asırlar öncesinden gelen serbest
avlanma alışkanlığı da yatmaktadır.
Bilinçsiz avcılığın önüne geçilmesi, yöre halkının
koruma ve kontrole olan pozitif katkısının daha fazla
sağlanması ve yöre halkının av turizmini sürekli bir
gelir kaynağı olarak görmesi ve inanması durumunda
“av turizminin” yöre halkına yaptığı/yapacağı katkıları
şöyle sıralayabiliriz;
1.) Seyahat acenteleri her av organizasyonu için
acente adına yetkili bir av organizatörü, yaban keçisi
gibi tırnaklı av hayvanlarının av organizasyonlarında
her iki avcı için bir av kılavuzu bulundurmak
zorundadır. Av organizasyonlarında görevlendirecek
av kılavuzları, avlaklara sınırı bulunan köy ve beldeler
ile yerel avcı kuruluşlarından; sürekçi ve çantacılar ise
öncelikle avlaklara sınırı bulunan köy ve beldelerden
alınarak yöre halkına ekonomik katkının oluşmasını
sağlaması,
2.) Özellikle yurt dışından gelen avcılar av
sahasına ulaşmak için araç kiralamaktadır. Bunların
büyük çoğunluğu avın yapıldığı yörelerden
temininden edilen araç kiralama ücreti,
3.) Bazı yerleşim birimlerimiz köy konaklarını,
avcıların hizmetine sunmaktadır. Konaklama ücreti ile
birlikte, yemek yapan köylü kadınlarımızın
işlendirilmesi,
4.) Envanter çalışmalarında bölgeyi ve envantere
konu olan hayvanı bilen avlak civarındaki
vatandaşlarımız çalışarak ekonomilerine katkı
sağlanması,
5.) Yabancı turistler av öncesi ve sonrasında
alışveriş ve eğlence merkezlerine uğramak suretiyle
turizm gelirlerine kaynak oluşturması,
6.) DKMP Genel Müdürlüğüne yani kamuya olan
ekonomik katkısı,
7.) Seyahat acente ve çalışanlarının av
organizasyonundan
kazandığı
gelirler,
olarak
sıralanabilir.
Buna örnek olarak; av turizminin Mersin iline olan
katkısı oldukça önem arz etmektedir. Mersin ilinde,
2006-2010 yılları arasında Mersin İlinde yapılan 143
KSU J. Nat. Sci., Special Issue, 2012
adet Yaban Keçisi (Capra aegagrus) avının YHGS
sahip köy ve beldelere 283.033,00 TL, ÇOB Mersin İl
Çevre ve Orman Müdürlüğüne 566.855,00 TL olmak
üzere toplam 849.888,00 TL av turizm geliri
sağlamıştır. Bu gelire ulaşım araçlarını kiralama,
konaklama ve yemek ücreti ile birlikte, koruma ve
rehberlik ücretlerinin de kattığımızda bu miktar daha
da artacaktır.
Bu verilerden anlaşılabileceği gibi av turizmi il
genelinde; turizm faaliyetlerinin çeşitlendirilmesine,
sosyo-ekonomik kalkınmaya dikkate değer bir destek
oluşturması ve çok fakir olan orman köylerine
ekonomik açıdan önemli bir gelir kaynağı
oluşturmaktadır.
Bu ekonomik katkının gelecek yıllarda da
sürdürülebilmesi için

Yaban Hayatı Geliştirme Sahalarını müstakil
bir yönetim ile yönetilmesi,

Bu alanlardan elde edilen gelirin büyük
kısmının,
ilgili
sahaların
devamlılığını
(sürdürülebilirliğini) sağlanmasında kullanılması,

Yaban Hayatı Geliştirme Sahalarının
envanter, işletme planları ve mastır planlarının
oluşturulması ve bu alanlarının izlenme sisteminin
oluşturulması,

Bu sahalarda çalışan personelin ekonomik ve
özlük haklarının iyileştirilerek personel kalitesinin
nicelik ve nitelik olarak artırılmasının sağlanması,

Bu sahalarda işletme izni verilen HES ve
maden arama vb çalışmalarının sahanın biyolojisi ve
ekolojisi
üzerinde
oluşturduğu
fayda/zarar
analizlerinin yapılması ve izlenmesi gerekliliği,

Orman köylüleri av sahası ve av
hayvanlarının
korunmasında,
çoğalmalarında,
hayvanların yaşam alanlarının verim düzeylerinin
arttırılmasında, saha kılavuzluğunda, konaklama ve
ağırlama vs. işlerde yani av öncesi ve sonrasındaki av
ile alakalı bütün iş ve işlemlerde daha ön planda
olması ve sorumluluk alması koşuluyla ekonomik
açıdan fakir olan orman köylerine önemli bir gelir
kaynağı olan katkı payı miktarının artırması
sağlanması vb, önlemlerin uygulanmasının faydalı
olacağı kanaati hasıl olmuştur.
TEŞEKKÜR
Çalışmalarımıza yardım ve katkıda bulunan
Mersin İl Çevre ve Orman Müdürlüğü, Doğa Koruma
ve Milli Parklar Şube Müdürlüğüne ve Tarsus Doğa
Koruma ve Milli Parklar Mühendisliğine teşekkür
ederiz.
KAYNAKLAR
Anonim, 2003. 4195 Sayılı Kara Avcılığı Kanunu,11
Temmuz 2003 tarih ve 25165 sayılı Resmi Gazete
Anonim, 2006. Çevre ve Orman Bakanlığı, Doğa
Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü,
http://www.milliparklar.gov.tr/ayhd/avturnedir/AT
urizmi.htm#at29 (Erişim tarihi: 04.06.2006)
I.
Ulusal Akdeniz Orman ve Çevre Sempozyumu, 26-28 Ekim 2011, Kahramanmaraş
KSÜ Doğa Bil. Der., Özel Sayı, 2012
299
Ayanoğlu, S. 2002. Av Hukuku, İstanbul Üniversitesi
Orman Fakültesi Ormancılık Hukuku Anabilim
Dalı Ders Notu, İstanbul.
Başkaya, Ş. 1998. Türkiye’nin Av ve Yaban Hayatı
Kapasitesi. Av Tutkusu Dergisi, Yıl 1, S. 9.
Bayer, M.Z. 1992. Turizme Giriş. İstanbul
Üniversitesi İşletme Fakültesi Yayını, İstanbul.
Çanakçıoğlu, H., Mol, T. 1996. Yaban Hayvanları
Bilgisi. İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi
Yayın No:3948, Orman Fakültesi Yayın No:441,
ISBN:975414424 4, 551 s., İstanbul.
Demirsoy, A. 1992. Yaşamın Temel KurallarıOmurgalılar (Sürüngenler, Kuşlar ve Memeliler).
Meteksan A.Ş., 942, Ankara.
Gündoğdu, E., Oğurlu, İ. 2009. The Distribution of
Wild Goat Capra aegagrus Erxleben 1877 and
Population Characteristics in Isparta, TURKEY,
Journal of Animal and Veterinary Advances, 8
(11): 2318-2324. ISSN: 1680-5593.
Huş, S. 1974. Av Hayvanları Ve Avcılık. İ.Ü. Yayın
No: 1971, İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi
Yayın No: 212, 416, İstanbul.
Korshunov, V, M. 1994. Ecology of the Bearded Goat
Capra aegagrus Erxleben 1777 in Turkmenistan.
Biogeography and Ecology of Turkmenistan, ,
231- 246, Netherlands.
Luikart, G., Pidancier, N., Martin, J, F., Taberlet, P.
2000. Molecular Genetics, Systematics and
Conservation of Capra Taxa. Workshop on
Caprinae Taxonomy, 8-10 May, METU, Turkey.
Shackleton, D.M. (ED.) 1997. Wild Sheep and Goats
and their relatives: Status survey and Conservation
Action Plan For Caprinae. I.U.C.N., Gland,
Switzerland.
Turan, N. 1987. Antalya-Termesos Yaban Keçisi
(Capra aegagrus aegagrus L.) Populasyonunun
Gelişimi, Bugünkü Durumu ve Sorunları. Uluslar
arası Sempozyum, Türkiye ve Balkan Ülkelerinde
Yaban Hayatı, 16-20 Eylül, İstanbul, 83-105,
Turkey.
Usta, Ö. 1994. Turizm 1-2, Altın Kitaplar Yayınevi,
İstanbul.
Weinberg, P,L. 2002. Capra cylindricornis,
Mammalian Species, No: 695, 1-9.
KSU J. Nat. Sci., Special Issue, 2012

Benzer belgeler