YABAN KEÇİSİ (Capra aegagrus Erxleben 1777) AVININ MERSİN
Transkript
YABAN KEÇİSİ (Capra aegagrus Erxleben 1777) AVININ MERSİN
I. Ulusal Akdeniz Orman ve Çevre Sempozyumu, 26-28 Ekim 2011, Kahramanmaraş KSÜ Doğa Bil. Der., Özel Sayı, 2012 293 KSU J. Nat. Sci., Special Issue, 2012 Yaban Keçisi (Capra aegagrus Erxleben 1777) Avının Mersin İli Turizm ve Ekonomisine Katkısı Abdulkadir YILDIZBAKAN1, Hakan KELEŞ1 1 Doğu Akdeniz Ormancılık Araştırma Müdürlüğü/ TARSUS P.K. 18, 33401 ÖZET: Bu çalışmada dünyada avcılık tarihi ve hukukunun tarihsel gelişimi ile Türkiye’deki avcılık ve av turizmi ile ilgili hukuksal ve tarihsel gelişimi ele alınmış, özelde ise, Yaban Keçisi (Capra aegagrus Erxleben 1777) turizminin 2006-2010 yılları arasında Mersin İline olan ekonomik katkısı araştırılmıştır. Türkiye de mevcut 80 adet Yaban Hayatı Geliştirme Sahalarından 5 tanesi Mersin İli sınırları içerisinde yer almaktadır. Mersin ilindeki bu sahalarda 2006-2010 yılları arasında 143 adet Yaban Keçisi (Capra aegagrus) avı yapılmış olup Yaban Hayatı Geliştirme Sahasına sahip köy ve beldelere 283.033,00 TL, ÇOB Mersin İl Çevre ve Orman Müdürlüğüne 566.855,00 TL olmak üzere toplam 849.888,00 TL av turizm geliri sağlamıştır. Ayrıca ulaşım araçlarını kiralama, konaklama ve yemek ücreti ile birlikte, koruma ve rehberlik ücretlerinin de kattığımızda bu miktar daha da artacaktır. Bu verilerden anlaşılabileceği gibi av turizmi il genelinde; turizm faaliyetlerinin çeşitlendirilmesi, sosyoekonomik kalkınmaya dikkate değer bir destek oluşturması ve çok fakir olan orman köylerine ekonomik açıdan önemli bir gelir kaynağı oluşturmaktadır. Anahtar Sözcükler: Mersin İli, Yaban Keçisi, Av Ekonomisi ve Turizmi The Contribution of Wild Goat Hunting (Capra aegagrus Erxleben 1777) to The Tourism and Economy of Mersin Province ABSTRACT: In this study, the historical development of hunting history and hunting law in the world and the historical and legal development of hunting and hunting tourism in Turkey have been discussed. In particular, the economic contribution of wild goat (Capra aegagrus Erxleben 1777) tourism in Mersin Province from 2006 to 2010 has been investigated. 5 out of 80 Wildlife Development fields of Turkey are located in the province of Mersin. From 2006 to 2010 143 Wild Goats were hunted in these fields of the province of Mersin; consequently, the hunting of 144 wild goats between 2006-2010 years provided 283.033,00 TL of income to the villages and towns which have development area of wild life (YHGS) and 566.855,00 TL income to the environmental and forest ministry and in total 849.888,00 TL income of hunting tourism in Mersin was obtained. This amount will increase more when we add the fees of guidance, protection, renting transportation cars, accommodation and food. As can be seen from these data, hunting tourism in Mersin has a remarkable support to diversify the tourism activities and to improve the socio-economic development and finally it constitutes an important source of income to the poor forest villages. Keywords: Mersin Province, Wild Goat, Hunt Economy and Tourism GİRİŞ Yaban hayatı populasyonları, dünyada ve ülkemizde her geçen gün hızla yok olmaktadır. Bunun nedeni olarak da insan faaliyetleri neticesinde çevrenin tahrip olması ve yaban hayatı habitatlarının kaybolması gösterilmektedir. Gerek flora gerekse fauna açısından dünyanın en önemli bölgelerinden biri olan, birçok endemik türü bünyesinde barındıran Anadolu toprakları binlerce yıldan beri çeşitli uygarlıklara sahne olmuştur. Bu dönemler içerisinde doğa çok tahrip edilmiş ve özellikle bu tahrip son 200 yılda daha da artmış ve bunun sonucunda pek çok hayvanın nesli tükenmiş veya tehlike altına girmiştir. Bu tahribatla beraber insanların doğa ve turizme olan ilgisi de artmıştır. Turistik ürün arzının çeşitlendirilmesi kapsamında sunulan ve rekreatif bir etkinlik olarak kabul edilen av turizmi, büyük miktarda parasal harcama gerektirmesi __________________________________________ Sor. Yazar: Yıldızbakan, A., [email protected] nedeniyle gelir düzeyi yüksek kişilerin katıldığı bir turizm türüdür. Av turizminin Türkiye açısından önemi de bu noktada ortaya çıkmaktadır (Usta 1994). Avcılık, insanoğlunun varoluşuyla başlayan ve değişerek bugüne kadar gelen bir uğraştır. Eski çağlarda insan yaşamını sürdürebilmeleri için bir zorunluluk olan avcılık, günümüzde spor ve eğlence için yapılan bir faaliyet haline dönüşmüştür. Avcılık, farklı ülkeler hatta aynı ülke içerisinde yaşayan insanlar için bile çok değişik şekillerde algılanmaktadır. Öyle ki, çağımız insanı avlanabilmek için kilometrelerce uzaklara gerek yurt içinde gerekse yurt dışına yolculuk yapmaktadır (Bayer,1992). Av turizmi; turizmin değişik bir uygulama şekli olup avcı niteliğine sahip kişilerin avlanma amaçlarını gerçekleştirmek üzere belirlenmiş ilkelerle yaptıkları etkinliklerdir. Avcılar, av turizmi faaliyetleri ile yaban hayvanlarının boynuz, diş, post benzeri hatıra değeri taşıyan kısımlara sahip olmakla birlikte, değişik I. Ulusal Akdeniz Orman ve Çevre Sempozyumu, 26-28 Ekim 2011, Kahramanmaraş KSÜ Doğa Bil. Der., Özel Sayı, 2012 294 kültürleri tanıma ve değişik yerleri görme olanağı elde etmektedirler. Av turizminin varlığı, av hayvanlarının sayısına ve türlerinin çeşitliliğine bağlı olarak, bir yandan hayvan soylarını sonsuza kadar sürdürebilecekleri ve genetik çeşitliliğe olanak verecek kadar çok sayıda olmalarını gerektirir. Diğer yandan ise, yaşadıkları doğa parçasının kaldırabileceğinden de çok olamamalarını zorunlu kılar. Bu dengenin oluşması yönünde yapılan av turizmine “sürdürülebilir av turizmi” denilmektedir. Türkiye'nin coğrafi yapısı, bitki örtüsü ve yaban hayatı av turizminin gelişmesine elverişli konumdadır. Av Hukukunun Tarihsel Gelişimi ve Türkiye’deki Av Turizmi Eski Türklerde avcılık önemli faaliyetlerden biridir. Eski Türkler tazı, zağar ve yırtıcı kuşları kullanarak geleneksel avlanma yöntemlerini oluşturmuşlardır. Çocuklar küçük yaşlardan itibaren ata binmeyi, kılıç, ok ve mızrak kullanmayı öğrenmeye başlamışlardır. Türklerin tarihinde avcılık önemli bir beslenme, eğlenme ve aynı zamanda savaşa hazırlık aracı olmuştur. Eski Türklerin bu adetleri Selçuklu ve Osmanlı Toplumuna da intikal etmiştir. Barış zamanlarında padişahların çoğu maiyetleri ile birlikte büyük av partileri düzenlemiş, böylece savaş sırasında gerekli olan çeviklik, beceri ve cesaret gençlere aşılanmaya çalışılmıştır. Bu amaçla sarayda özel bir örgüt oluşturulmuş, bu örgüt Yeniçeri ocağını da kapsamış, av işlerine bakanlar “Hassa Avcıları” olarak adlandırılmıştır (Huş 1974). İslam kaynaklarına bakıldığında avlanmanın mümkün ve serbest olduğu görülüyor. “Avın hükmü; mülkiyetin ispatı ve avın yenmesi için gerekli şartların yerine gelmesi ile onun helal olmasıdır. Av hayvanlarının mülkiyeti konusunda İslam Hukuku kaynakları da Türk Medeni Kanununun benimsediği sistemi oluşturmuştur. İslam hukukuna göre; av hayvanları sahipsiz maldır ve bunlar üzerinde mülkiyet hakkı ihraz (ele geçirme) yoluyla kazanılır. Avı başkasının mülkünde ele geçirilmesi durumunda; havada tutulmuşsa avcının, yerde tutulmuşsa mülk sahibinin olur. İhraz yoluyla mülkiyet hakkının kazanılması ancak; ormanda veya kırda padişahın izni veya yasalara uygun olarak ele geçirme ile mümkündür (Ayanoğlu 2002). Av ve avcılık konusunda yapılan ilk düzenlemeler ortaçağda görülmektedir. Av hukuku, kralların avcılığa ilgi duymaya başlamaları üzerine ortaya çıkmıştır. O zamanın kralları kendi zevki için yeterli ölçüde açıklık ve sulak alan içeren belli orman alanlarını kraliyet ormanı ilan etmişlerdir. Bu ormanları koruma altına almaları sonucu av hukukunun ilk düzenlemeleri ortaya çıkmıştır. Sultan Melikşah (Hükümdarlık dönemi Aralık 1072 - Kasım 1092) avcılık konusunda dünyada ilk bilimsel kitabı yazdıran kişidir. Sultan Melikşah diğer av üstatlarını da dinlendikten sonra, adamlarından Felhak bin Mehmed'e av konusunda bir kitap yazılmasını KSU J. Nat. Sci., Special Issue, 2012 emreder. Bunun üzerine Av ve avcılığa ait "Saydnâme-i Melikşahi" adı verilen bir kitap hazırlanmış olup bu kitap sonra yazılan pek çok kitaba kaynak oluşturmuştur. Sanayileşme ve nüfus artışına paralel olarak av hayvanlarının sayısında ciddi azalmalar ortaya çıkınca her ülke aşağı yukarı "Saydnâme-i Melikşahide yazılan kurallara benzer yasaları yürürlüğe koyarak, av ve yaban hayatını korumaya yönelmişlerdir. Örneğin; Fransa’da 1844 yılında avcılığı düzenleyen bir yasa yürürlüğe konularak avlanmanın mülkiyet hakkına ve avlanma belgesine bağlanması av sezonunun belirlenmesi konuları yasal esaslara dayandırılmıştır. Bu gün artık kara Avrupa’sında Medeni Kanuna göre sahipsiz mal kabul edilen av hayvanlarının serbestçe avlanması sistemi sona erdirilmiştir” (Ayanoğlu 2002). Osmanlı İmparatorluğu döneminde avcılık hakkında ilk mevzuat 1881 (1881 tarihli Muharrem Kararnamesi ile Düyun-ı Umumiye İdaresi kuruldu) senesinde ortaya çıkmıştır. Ertesi yıl, avcıları yakından ilgilendiren iki yeni yönetmelik hazırlanarak, yürürlüğe konuldu. Bunlardan biri, 18 S 1299 / 9 Ocak 1882 tarihli Zabıta-i Saydiye Nizamnamesi: diğeri, 12 C.1299 / 1 Mayıs 1882 tarihli Dersaadet ve Tevabii Balıkhane İdaresi’ne Dair Nizamname idi. İkisi de, Osmanlı avcılığı üzerinde Düyun-ı Umumiye’yi söz sahibi yapıyordu. Hükümet, çok geçmeden, 9 Z 1303 / 8 Eylül 1886’da çıkartılan bir iradeyle, Düyun-ı Umumiye-i Osmaniye İdaresi’nin Cibayeti Varidatta Olan Salahiyetine Dair bir Kararname yayınladı. Birçok noksanlığına rağmen bu nizamname ve kararnameler çok önemli hükümleri içermekteydi. Fakat ülke coğrafyasının büyük olması, yeterli denetlemelerin yapılamaması dolayısıyla istenilen yarar tam olarak sağlanamamıştır. Cumhuriyet döneminde av hayvanlarının ve yaban hayatının korunması bakımından önemli ilk yasa 13.5.1937 tarihinde yürürlüğe giren 3167 sayılı “Kara Avcılığı Kanunu”’dur. Ancak, av hayvanlarının ve doğal ortamlarının korunması konusunda yetersiz kalan yasanın; merkez, il ve ilçe av komisyonlarının kararları (MAK) ile boşlukları doldurulmaya çalışılmıştır. Aradan geçen 66 yıl içinde yetersiz kalan 3167 sayılı yasa, yeni bir kanunun çıkarılmasını zorunlu hale getirmiştir. Nihayet 11.7.2003 tarihinde kabul edilen 4915 sayılı Kara Avcılığı Kanunu yürürlüğe girmiştir (Anonim 2003). Bu kanunun uygulanmasını sağlamak amacıyla da 10 yönetmelik çıkarılmıştır. Adı geçen yeni yasanın getirdiği en önemli ilkelerden birisi “sürdürülebilirlik ilkesi” olmuştur. Sürdürülebilirlik kavramı, gelecek kuşakların ihtiyaçlarının karşılanmasını güvence altına almak amacıyla mevcut ihtiyaçların karşılaşmasına sınırlamalar getirmek diye tanımlanmıştır. Bu ilke çerçevesinde, doğal kaynakların, sadece o ülkenin değil, dünyanın ortak mirası olduğu görüsü hâkim olmuştur. 4915 sayılı yasada diğer bir yenilik olarak “katılımcılık ilkesi” de yer almıştır. Bu ilke; avcılık I. Ulusal Akdeniz Orman ve Çevre Sempozyumu, 26-28 Ekim 2011, Kahramanmaraş KSÜ Doğa Bil. Der., Özel Sayı, 2012 295 konusunda ilgili herkesin karar alma sürecine katılmasını sağlamak şeklinde tanımlanmıştır. Katılımcılık konusunda, 3167 sayılı yasadan farklı olarak, avcılıkla ilgili çok farklı kesimlerin Merkez Av Komisyonu içerisinde bulundurulmalarını ve alınan kararlara katılım imkânı sağlanmıştır. Bu çerçevede, konuyla ilgili, merkezî ve mahallî kamu kurum ve kuruluşları, sivil toplum kuruluşlarının ve üniversitelerin İl ve İlçe Merkez Av Komisyonlarında ve Merkezi Av Komisyonunda (MAK) temsili öngörülmüştür. Aynı yasa ile “yararlanan katkı sağlar ilkesi” olmuştur. Av yaban hayatının sağladığı kaynakların ürün ve hizmetlerinden yararlananların kaynağı yöneten sisteme, başka bir deyişle topluma bir katkı sağlaması gerektiği yasada belirtilmiştir. Bu yaklaşımla kanun maddeleri arasında katılım payı adı altında bir ücret ödenmesiyle belirtilmiştir. Bir diğer ilke olan “geri kazanım ilkesi” dir. Bu ilke ile mevcut olan ekosistemlerin doğal olarak uyguladıkları geri kazanım süreçlerinin insanlar tarafından benimsenmesini sağlamaktır. Bu düşünce insanların diğer sistem öğeleri üzerindeki baskı ve zorlamaları ortadan kaldırmalarını, hep birlikte ve sürekli olarak var olabilmek üzere uygulaması gerektiğini vurgulamaktadır. Ülkemizde av turizmi faaliyetleri; 4915 sayılı Kara Avcılığı Kanunu Kanun,“Yerli ve Yabancı Avcıların Av Turizmi Kapsamında Avlanmalarına İlişkin Esas ve Usulleri İçerir Yönetmelik” (Kanunun 15 ve 32. maddeleri kapsamında hazırlanıp 8 Ocak 2005 tarih ve 25694 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Yönetmelik; sürdürülebilir avcılık ve doğal hayatın korunması ilkelerini gözeterek, populasyonları ve yıllık artım miktarlarını, doğal kaynakların bir parçası olan av hayvanlarının av turizmi kapsamında avlatılmasını sağlayacak ilkelerin belirlenmesini; av organizasyonu, av ve yaban hayvanı gözlem turları, fotoğraf ve film çekimlerinin nasıl düzenleneceğini; organizasyonları yürütecek acente ve görevlilerin yapacakları iş ve işlemleri; av organizasyonlarında görev alacak kalifiye eleman yetiştirilmesini içermektedir. Her yıl o yılın av dönemi ile ilgili uyulması gereken kuralları içeren Merkez Av Komisyonu (MAK) Kararı hükümleri; Diğer Kanunlar (Seyahat Acenteleri ve Seyahat Acenteleri Birliliği Kanunu; Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun; Yabancıların Türkiye’de İkameti ve Seyahati Hakkında Kanun; Avda ve Sporda Kullanılan Tüfekler, Nişan Tabancaları ve Av Bıçaklarının Yapımı, Alımı, Satımı ve Bulundurulmasına Dair Kanun; Askeri Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Kanunu, Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunu; Milli Parklar Kanunu; Çevre Kanunu vb.); Uluslararası sözleşmeler (BERN, CİTES) çerçevesinde yürütülmektedir. KSU J. Nat. Sci., Special Issue, 2012 Türkiye de av turizmi aşağıdaki ilkeler kapsamında yürütmektedir; 1- Yaban hayvanlarının sayılarının sürekliliğini sağlayıcı koruma, bakım ve üremesine engel zararlılarla mücadele önlemlerini alarak populasyonların devamını sağlamak, 2- Envanter çalışmaları ile taşıma kapasitesi de dikkate alınarak yeterli populasyona ulaşmış av hayvanlarının avlanmasına izin vererek, yaban hayatı kaynaklarının sürdürülebilir yönetimini sağlamak, 3- Avcılığın, doğal hayata zarar vermeden bilinçli olarak yürütülmesini sağlamak, 4- Doğal kaynakların turizm amaçlı sürdürülebilir kullanımını sağlamak, 5- Kırsal kalkınmaya destek verme temel ilkelerini gözeterek, yöre insanlarının yaban hayatı kaynaklarının varlığından oluşan katma değerden yararlandırılmasını sağlamaktır. Yenilenebilir doğal kaynakların bir parçası olan av hayvanlarının av turizmi kapsamında avına izin vererek tüm av turizmi uygulamalarını yürüten birim Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğüdür (Anonim, 2006). 1618 sayılı Seyahat Acenteleri ve Seyahat Acenteleri Birliği Kanunu kapsamında alınmış işletme belgesi sahibi (A) Grubu Seyahat Acenteleri, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünden “Av Turizmi İzin Belgesi” aldıktan sonra, her av organizasyonu için yabancı turist avcılara ve yabancı uyruklulara “yabancı avcılar için geçici avcılık belgesi”; “yerli avcılar için özel avlandırma izin belgesi” alarak yerli avcılara, av organizasyonları, av ve yaban hayatı gözlem turları ile fotoğraf ve film çekimleri düzenleyebilmektedirler. Türkiye’de 2010-2011 av döneminde “Av Turizm İzin Belgesi”(ATİB) sahibi 74 acenteye izin verilmiştir. Mersin İlinde bir adet acenteye izin verilmiştir. Yaban Hayatı Geliştirme Sahası’nda av turizmi kapsamında yapılan tüm av organizasyonları bakanlık personelinin refakati eşliğinde yapılır. Ancak Türkiye’ye gelen yabancı turist avcılar sadece özel avlaklar ile gerçek ve tüzel kişiler tarafından işletilen kanunun 15. maddesi ve yönetmeliğin 11. maddesi kapsamında, seyahat acentelerine bağlı kalmaksızın bağımsız olarak örnek avlaklarda avlanabilmektedir. Türkiye’de ilk av turizmi uygulaması 1977 yılında yaban domuzu (Sus scrofa, Wild boar, Wildschwein, Sanglier) avı ile başlamıştır. Av Turizmi kapsamında yaban keçisi avı, ilk olarak 1981-1982 av mevsiminde (15 Ekim-31 Aralık 1981 tarihleri arasında) “AntalyaDüzlerçamı Yabankeçisi Koruma ve Üretme Sahası'nda” başlanılmıştır. Yerli turist avcılar ise 1984 yılından itibaren av turizmi kapsamında avlanmaya devam etmektedir. I. Ulusal Akdeniz Orman ve Çevre Sempozyumu, 26-28 Ekim 2011, Kahramanmaraş KSÜ Doğa Bil. Der., Özel Sayı, 2012 296 Türkiye’de av turizmi kapsamında av organizasyonlarına izin verilen alanlar, işletilen ya da işlettirilen örnek avlaklar, devlet avlakları, özel avlanma planları çerçevesinde avlanmanın yapılabilmesine Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünce izin verilen yaban hayatı geliştirme sahaları ve özel avlak sahalarıdır. Merkez Av Komisyonu, İl ve İlçe Av Komisyonlarının Görevleri, Çalışma Esas ve Usullerine Dair Yönetmeliğe göre ülkemizde korunması gereken türler de her yıl Merkez Av Komisyonunun bir kararıyla belirlenmektedir. 20102011 av yılında Yaban keçisi (Capra aegagrus, Wild goat, Bezoarwild, Bauguetin) avına; Antalya, Adana, Adıyaman, Artvin, Bingöl, Erzincan, Erzurum, Hatay, Karaman, Kars, Kayseri, Mersin, Muğla, Niğde ve Tunceli illerindeki sahalarda, belirlenen kotalar (avına izin verilen av hayvanı sayısı) dikkate alınarak avlarına izin verilmiştir. Türkiye’de av turizmi kapsamında yapılacak tüm uygulamalar, her av yılını (1 Nisan'dan başlayarak izleyen yılın 31 Mart sonuna kadar olan süre) içerecek şekilde komisyon tarafından belirlenmektedir. Bu kararlarda; avına izin verilen türler, avına izin verilen sahalar, avlanma tarihleri, ücretler, avlanma ilkeleri, yasaklanan avlanma usul ve şekilleri yer almaktadır. Av turizminden elde edilen gelirlerden köy tüzel kişiliklerine katılım payı 1994-1995 av döneminde verilmesine başlanmıştır. 2004-2005 av yılından itibaren de belde belediyelerine de katılım payı verilmeye başlanmıştır. Fakat bu katılım paylarının alınabilmesi için ilgili köy ve beldelerin Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü ile protokolün yapılmasına bağlıdır. Aksi takdirde bu pay ödenmemekte bakanlığa kalmaktadır. Yerli avcılar birbirini izleyen beş gün, yabancı avcılar birbirini izleyen on gün süreyle avlanabilmektedir. Yabancı turist avcıların belirlenen türler dışında kalan diğer memeli hayvanları ve kuşları avlamaları yasaktır. Çalışma Materyal ve Alanı Araştırma konusunu oluşturan Yaban keçisi (Capra aegagrus Erxleben 1777) dünyada Capra cinsine ait dokuz türden birisidir (Luikart vd., 2000; Weinberg, 2002). Yaban keçisi C. aegagrus türüne ait dünyada tespit edilen 5 alttürden ülkemizde yayılış göstereni C. aegagrus ssp. aegagrus, diğerleri ise C. aegagrus ssp. blythi, C. aegagrus ssp. chialtanensis, C. aegagrus ssp. cretica ve C. aegagrus ssp. turcmenica’dır (Shackleton, 1997). Dünya üzerinde Kafkasya ve Orta Doğu’nun bazı ülkelerinde yayılış gösteren yaban keçisine Türkiye’de; Güney Anadolu’da, özellikle Toroslar’da, Doğu Anadolu’da ve Güneydoğu Anadolu’nun kuzey ve doğusunda ve Karadeniz dağlarında 1500 m ve daha yüksek yerlerde yaşamaktadır. (Çanakçıoğlu ve Mol, 1996). Türkiye de mevcut 80 adet Yaban Hayatı Geliştirme Sahası olup toplam alanı 1.201.285 ha. dır. KSU J. Nat. Sci., Special Issue, 2012 Bu sahalardan 5 tanesi Mersin İli sınırları içerisinde yer almaktadır. Bunlar Cehennemdere (27.385 ha), Silifke Hisardağı-Gedikdağı (4.189 ha), Mut Kestel Dağı (4.546 ha), Tarsus Hopur-Topaşır (5.984 ha) ve Kadıncık Vadisi (8.712 ha) sahası olmak üzere 5 yaban hayatı geliştirme sahası olup toplamda 50.816 ha.’lık alanı kapsamaktadır. Yaban Hayatı Geliştirme Sahalarındaki Yaban Keçisi (Capra Aegagrus Erxleben 1777) avlanma sezonu 1 Ağustos’ta başlayıp 31 Mart itibari ile sona ermektedir. Bu sahaların toplamında 2007 yılı yaz döneminde 3049 adet, 2007 yılı kış döneminde 2703 adet, 2008 yılı yaz döneminde 3263 adet, 2008 kış döneminde 3318 adet, 2009 yılında ise 3284 adet yaban keçisi tespit edilmiştir. Çalışma materyalimizi oluşturan ergin bir yaban keçisi tekesinin boyu 130-180 cm, cidago yüksekliği 80-100 cm, kuyruk uzunluğu 15-20 cm ve ağırlığı 5085 kg, dişinin ağırlığı ise 20-35 kg’dır. Boynuzlar, erkeklerde uzun olup 150 cm’ye kadar olabilmekte, dişilerde ise kısa olup 25-30 cm kadardır Yaban keçisinin postu kısa, sık ve sert kıllı olup, rengi kışın soluk grimsi-sarımtırak olduğu halde, yazın kızıl kahverengidir. Kızışma devresi aralık-şubat arasıdır. Gebelik süresi 5 ay, doğumlar mayıs ayında başlamakta Temmuz ayına kadar sürebilmekte ve genellikle ikiz doğurmakta seyrek olarak üçüz yavrulara da rastlanmaktadır (Huş, 1974; Turan, 1987b; Demirsoy, 1992; Gündoğdu ve Oğurlu, 2009). Ortalama 13-16 yıl yaşayan yaban keçilerinde erkek bireylerin ölüm yaşları konusunda yapılan bir araştırmada ölümlerin en çok 4-8 yaşlarında gerçekleştiği, 7. yaştan sonra azaldığı kaydedilmiştir (Korshunov, 1994). Yaban Keçisi Avının Mersin İli Turizm ve Ekonomisine Katkısı Av turizmi uygulamaları, turizm faaliyetlerinin çeşitlendirilmesi, turizm hareketlerinin ülke geneline ve tüm yıla yayılması ile sosyo-ekonomik kalkınmanın homojen dağılımının sağlanmasında etkili olmaktadır. Av turizmin yaptığı katkılar; Her av turizm organizasyonu için av kılavuzu, sürekçi ve çantacıların yöre halkından seçilmesi, araçgereçlerin kiralaması, köy konaklarının avcıların hizmetine sunulmasından elde edilen konaklama ücreti, yemek ve el işi yapan köylü kadınlarımızın kazançları, envanter çalışmalarına katılan işçi ücretleri, yabancı turistlerin av öncesi ve sonrasında alışveriş ve eğlence merkezlerindeki harcamaları göz önüne alındığında acente ve çalışanlarının işlendirilmesi yanında hem köy tüzel kişiliklerine ve yöre halkına hem de kamuya ekonomik katkı/gelir sağlamaktadır. Av turizmi kapsamında Mersin ilinde, 2006-2010 yılları arasında 143 adet Yaban Keçisi (Capra aegagrus) avının gerçekleştiği görülmektedir (Şekil 1). I. Ulusal Akdeniz Orman ve Çevre Sempozyumu, 26-28 Ekim 2011, Kahramanmaraş KSÜ Doğa Bil. Der., Özel Sayı, 2012 297 Şekil 1. Mersin ilindeki 2006-2010 yılları arasında yaban hayatı geliştirme sahalarından avlanan yaban keçisi (Capra aegagrus) sayısı Mersin ilinde 2006-2010 yılları arasında Yaban Hayatı Geliştirme Sahasına (YHGS) sahip köy ve beldelere 283.033,00 TL katkı payı verilmiştir. Bu katkı payının yıllara göre değişimi Şekil 2’de verilmiştir. Grafikte de görüldüğü gibi 2009 yılında daha az sayıda av vurulmasına rağmen köy ve beldelere verilen katkı payı yüzde üç yüze yakın bir oranda artışın görüldüğü bununda sebebinin özellikle Silifke Hisardağı-Gedikdağı YHGS’daki av ihalesinin muhammen bedelin 3-4 kat arttırılarak sonuçlandırılmasıdır. Bu artışın nedeni, ilgili sahaya ait keçilerin trofelerinin iyi olması ve avının kolay yapılabilmesi vb. nedenlerden ötürü av turizm şirketleri arasındaki rekabetin artması sonucudur. Şekil 2. Mersin ilinde 2006-2010 yılları arasında yaban hayatı geliştirme sahasına sahip köy ve beldelerin yaban keçisi (Capra aegagrus) avından elde ettiği gelir (TL) Aynı yıllarda Çevre ve Orman Bakanlığına 566.855,00 TL olmak üzere toplam 849.888,00 TL av turizm geliri sağlamıştır (Şekil 3 ve 4). Bu gelire ulaşım araçlarını kiralama, konaklama ve yemek ücreti ile birlikte, koruma ve rehberlik ücretlerinin de kattığımızda bu miktar daha da artacaktır. KSU J. Nat. Sci., Special Issue, 2012 Şekil 3. Çevre ve Orman Bakanlığın 2006-2010 yılları arasında Mersin ilinde yaban keçisi (Capra aegagrus) avından elde ettiği gelir (TL) Şekil 4. Yaban Keçisi (Capra aegagrus) avının 2006-2010 yılları arasında Mersin iline toplam ekonomik katkısı Ortalama turizm gelirimiz kişi başına 750 $’dır. Bu miktar golf turizminde 35 kat, kongre turizminde 4 kat, yaban keçisi avında 8-30 kat, yabandomuzu avında 4-6 kat, kızıl geyikte 20-30 kat ve yaban koyununda en az 70 kattır (Anonim, 2006). Görüldüğü üzere yaban keçisi avından elde edilen gelir miktarı ortalama turizm gelirimiz olan kişi başına düşen miktardan fazla olduğu açıktır. SONUÇ ve ÖNERİLER Av turizmi genel kanının aksine yaban hayatını yok etmez aksine koruma-kullanma ilkesi doğrultusunda geliştirir. Günümüzde dünyada pek çok ülke av turizminden elde ettiği gelirle doğal hayatını korumayı ve geliştirmeyi başarabilmektedir. Türkiye coğrafi konumu, zengin bitki örtüsü ve zengin av ve yaban hayatı gibi olumlu özellikleriyle av turizmi potansiyeline sahiptir. Yaban keçisi (Capra aegagrus, Wild goat, Bezoarwild, Bauguetin) avına; Antalya, Adana, Adıyaman, Artvin, Bingöl, Erzincan, Erzurum, Hatay, Karaman, Kars, Kayseri, Mersin, Muğla, Niğde ve Tunceli illerindeki sahalarda, belirlenen kotalar dikkate alınarak avlarına izin verilmektedir. I. Ulusal Akdeniz Orman ve Çevre Sempozyumu, 26-28 Ekim 2011, Kahramanmaraş KSÜ Doğa Bil. Der., Özel Sayı, 2012 298 Türkiye barındırdığı yaban hayvanı tür bakımından komşuları ve dünyadaki birçok ülkeye göre zengin bir ülke durumundadır. Ancak bu türlerin populasyon yoğunlukları (birim alanda bulunan birey sayısı) dikkate alındığında aynı zenginlikten söz etmek mümkün değildir. Türkiye’de yapılan tespitlere göre, yaban keçisi sayısı 15.000-25.000 adet arasında değişmektedir. Fakat barınabilecek (yani alan taşıma kapasitesine göre) 100.000 adet olduğu tahmin edilmektedir (Başkaya 1998). Genel olarak av ve yaban hayatı konusundaki bilinen problemler; kaçak avcılık, eğitim yetersizliği, hayvanların yaşama alanlarının tahrip edilmesi, kırsal yaşamdaki fakirlik, av hayvanı sayısının az oluşu, kurallara uymayan avcı sayısının fazlalığı, yanlış arazi kullanım politikaları, aşırı ve kötü kullanım, çevre kirliliği, zirai ilaç kullanımının yaygınlaşması, vb. olarak ifade edilebilir. Kaçak ve başıboş avcılığın görünürdeki sebebi kaçak avcı veya yöre halkıdır. Bunun altında halkın asırlar öncesinden gelen serbest avlanma alışkanlığı da yatmaktadır. Bilinçsiz avcılığın önüne geçilmesi, yöre halkının koruma ve kontrole olan pozitif katkısının daha fazla sağlanması ve yöre halkının av turizmini sürekli bir gelir kaynağı olarak görmesi ve inanması durumunda “av turizminin” yöre halkına yaptığı/yapacağı katkıları şöyle sıralayabiliriz; 1.) Seyahat acenteleri her av organizasyonu için acente adına yetkili bir av organizatörü, yaban keçisi gibi tırnaklı av hayvanlarının av organizasyonlarında her iki avcı için bir av kılavuzu bulundurmak zorundadır. Av organizasyonlarında görevlendirecek av kılavuzları, avlaklara sınırı bulunan köy ve beldeler ile yerel avcı kuruluşlarından; sürekçi ve çantacılar ise öncelikle avlaklara sınırı bulunan köy ve beldelerden alınarak yöre halkına ekonomik katkının oluşmasını sağlaması, 2.) Özellikle yurt dışından gelen avcılar av sahasına ulaşmak için araç kiralamaktadır. Bunların büyük çoğunluğu avın yapıldığı yörelerden temininden edilen araç kiralama ücreti, 3.) Bazı yerleşim birimlerimiz köy konaklarını, avcıların hizmetine sunmaktadır. Konaklama ücreti ile birlikte, yemek yapan köylü kadınlarımızın işlendirilmesi, 4.) Envanter çalışmalarında bölgeyi ve envantere konu olan hayvanı bilen avlak civarındaki vatandaşlarımız çalışarak ekonomilerine katkı sağlanması, 5.) Yabancı turistler av öncesi ve sonrasında alışveriş ve eğlence merkezlerine uğramak suretiyle turizm gelirlerine kaynak oluşturması, 6.) DKMP Genel Müdürlüğüne yani kamuya olan ekonomik katkısı, 7.) Seyahat acente ve çalışanlarının av organizasyonundan kazandığı gelirler, olarak sıralanabilir. Buna örnek olarak; av turizminin Mersin iline olan katkısı oldukça önem arz etmektedir. Mersin ilinde, 2006-2010 yılları arasında Mersin İlinde yapılan 143 KSU J. Nat. Sci., Special Issue, 2012 adet Yaban Keçisi (Capra aegagrus) avının YHGS sahip köy ve beldelere 283.033,00 TL, ÇOB Mersin İl Çevre ve Orman Müdürlüğüne 566.855,00 TL olmak üzere toplam 849.888,00 TL av turizm geliri sağlamıştır. Bu gelire ulaşım araçlarını kiralama, konaklama ve yemek ücreti ile birlikte, koruma ve rehberlik ücretlerinin de kattığımızda bu miktar daha da artacaktır. Bu verilerden anlaşılabileceği gibi av turizmi il genelinde; turizm faaliyetlerinin çeşitlendirilmesine, sosyo-ekonomik kalkınmaya dikkate değer bir destek oluşturması ve çok fakir olan orman köylerine ekonomik açıdan önemli bir gelir kaynağı oluşturmaktadır. Bu ekonomik katkının gelecek yıllarda da sürdürülebilmesi için Yaban Hayatı Geliştirme Sahalarını müstakil bir yönetim ile yönetilmesi, Bu alanlardan elde edilen gelirin büyük kısmının, ilgili sahaların devamlılığını (sürdürülebilirliğini) sağlanmasında kullanılması, Yaban Hayatı Geliştirme Sahalarının envanter, işletme planları ve mastır planlarının oluşturulması ve bu alanlarının izlenme sisteminin oluşturulması, Bu sahalarda çalışan personelin ekonomik ve özlük haklarının iyileştirilerek personel kalitesinin nicelik ve nitelik olarak artırılmasının sağlanması, Bu sahalarda işletme izni verilen HES ve maden arama vb çalışmalarının sahanın biyolojisi ve ekolojisi üzerinde oluşturduğu fayda/zarar analizlerinin yapılması ve izlenmesi gerekliliği, Orman köylüleri av sahası ve av hayvanlarının korunmasında, çoğalmalarında, hayvanların yaşam alanlarının verim düzeylerinin arttırılmasında, saha kılavuzluğunda, konaklama ve ağırlama vs. işlerde yani av öncesi ve sonrasındaki av ile alakalı bütün iş ve işlemlerde daha ön planda olması ve sorumluluk alması koşuluyla ekonomik açıdan fakir olan orman köylerine önemli bir gelir kaynağı olan katkı payı miktarının artırması sağlanması vb, önlemlerin uygulanmasının faydalı olacağı kanaati hasıl olmuştur. TEŞEKKÜR Çalışmalarımıza yardım ve katkıda bulunan Mersin İl Çevre ve Orman Müdürlüğü, Doğa Koruma ve Milli Parklar Şube Müdürlüğüne ve Tarsus Doğa Koruma ve Milli Parklar Mühendisliğine teşekkür ederiz. KAYNAKLAR Anonim, 2003. 4195 Sayılı Kara Avcılığı Kanunu,11 Temmuz 2003 tarih ve 25165 sayılı Resmi Gazete Anonim, 2006. Çevre ve Orman Bakanlığı, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, http://www.milliparklar.gov.tr/ayhd/avturnedir/AT urizmi.htm#at29 (Erişim tarihi: 04.06.2006) I. Ulusal Akdeniz Orman ve Çevre Sempozyumu, 26-28 Ekim 2011, Kahramanmaraş KSÜ Doğa Bil. Der., Özel Sayı, 2012 299 Ayanoğlu, S. 2002. Av Hukuku, İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Ormancılık Hukuku Anabilim Dalı Ders Notu, İstanbul. Başkaya, Ş. 1998. Türkiye’nin Av ve Yaban Hayatı Kapasitesi. Av Tutkusu Dergisi, Yıl 1, S. 9. Bayer, M.Z. 1992. Turizme Giriş. İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi Yayını, İstanbul. Çanakçıoğlu, H., Mol, T. 1996. Yaban Hayvanları Bilgisi. İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Yayın No:3948, Orman Fakültesi Yayın No:441, ISBN:975414424 4, 551 s., İstanbul. Demirsoy, A. 1992. Yaşamın Temel KurallarıOmurgalılar (Sürüngenler, Kuşlar ve Memeliler). Meteksan A.Ş., 942, Ankara. Gündoğdu, E., Oğurlu, İ. 2009. The Distribution of Wild Goat Capra aegagrus Erxleben 1877 and Population Characteristics in Isparta, TURKEY, Journal of Animal and Veterinary Advances, 8 (11): 2318-2324. ISSN: 1680-5593. Huş, S. 1974. Av Hayvanları Ve Avcılık. İ.Ü. Yayın No: 1971, İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Yayın No: 212, 416, İstanbul. Korshunov, V, M. 1994. Ecology of the Bearded Goat Capra aegagrus Erxleben 1777 in Turkmenistan. Biogeography and Ecology of Turkmenistan, , 231- 246, Netherlands. Luikart, G., Pidancier, N., Martin, J, F., Taberlet, P. 2000. Molecular Genetics, Systematics and Conservation of Capra Taxa. Workshop on Caprinae Taxonomy, 8-10 May, METU, Turkey. Shackleton, D.M. (ED.) 1997. Wild Sheep and Goats and their relatives: Status survey and Conservation Action Plan For Caprinae. I.U.C.N., Gland, Switzerland. Turan, N. 1987. Antalya-Termesos Yaban Keçisi (Capra aegagrus aegagrus L.) Populasyonunun Gelişimi, Bugünkü Durumu ve Sorunları. Uluslar arası Sempozyum, Türkiye ve Balkan Ülkelerinde Yaban Hayatı, 16-20 Eylül, İstanbul, 83-105, Turkey. Usta, Ö. 1994. Turizm 1-2, Altın Kitaplar Yayınevi, İstanbul. Weinberg, P,L. 2002. Capra cylindricornis, Mammalian Species, No: 695, 1-9. KSU J. Nat. Sci., Special Issue, 2012