barut fıçısı yokluklar
Transkript
barut fıçısı yokluklar
BARUT FIÇISI YOKLUKLAR Editors tarafından yazıldı. Pazar, 13 Eylül 2009 23:04 BARUT FIÇISI YOKLUKLAR Seyfullah ASLAN Dudakların mırıldandığı esrarengiz sözlerle başlıyor hayat. Bilinmez bir diyarın sakinlerinin konuşmaları gibi. Sonra gece! Sonra gece çöküyor ve karanlıklar yırtılıp her şey ayyuka çıkıyor!! Haykırmak daha kolay karanlığın içinde. Ya da daha cesurca! Ve şimdi ben de o cesaretime (!) sığınıp haykırıyorum yüreğimdekileri. İşte şimdi haykırıyorum karanlığın üzerine! Uçurumdan düşüyor gözlerim ayaklarımın dibine. Sonra sessiz bir uyku. Bu sessizlik yeni bir haykırış. Yokluğun ta kendisi belki de. Nasıl başlamıştık söze; barut fıçısı yokluklar. Tam tamına öyle bir şey... Gözlerine sürme çekmiş yokluğum. Damarlarımda kan izi. Gözlerimde hafif bir parıltı, inadına. Ellerim yıldızlara koşuyor, ayaklarım yorgun. Kalbimde hafif bir çarpıntı. Umut olsa gerek. Sonrasında Meryem’in masumiyetini yükleniyor gözlerim. Katran gözlü güvercinler gönderiyorum uzaklara. Haberler gelmiyor kulaklarıma. Barut fıçısı bombalar düşse bu şehre, yokluğuma kahrolsa yıldızlar, ve sonra birer birer dökülse semadan. Ah bir de karanlık kapatsa hatıralarımı. Hafif bir rüzgâr esse. Saçlarımı tarayıp, yine yokluğumu bana bırakıp, masum hayallerin yelkenlerine dolsa. Limanlara yanaşan gemilere kılavuz olsa rüzgâr. Duygularımın limanında, müebbet hapislerin mahkumu gibi gemileri beklemekten usanmasam. Yılları ezsem, beklesem, şafağın karanlığı beklemekteki umudu gibi beklesem. Sonra sussam. Denizlerin dalgalarında kaybolsam. Cristof Colomb’un keşif heyecanıyla aşsam yolları. Bir gün mutlaka suya kavuşacağı umuduyla yaşayan çöl lâlesi gibi umutla beklesem, bekleyebilsem. Ah, şu yıllar yüklenmese omuzlarıma. Gözlerimin önüne yığılan tepeleri semayı yırtan dağlar olarak görmesem. . Umut desem ölmenin adına. Yine ben yazsam, çirkin şairlerin hatıralarını gökyüzüne. Gece karanlık. Bir zifiri dünya gördüğüm. Yoo hayır, ben bu karanlığın adamı değilim! Yoo hayır! Normal 0 21 false false false MicrosoftInternetExplorer4 /* Style Definitions */ table.MsoNormalTable {mso-style-name:"Normal Tablo"; mso-tstyle-rowband-size:0; mso-tstyle-colband-size:0; mso-style-noshow:yes; mso-style-parent:""; mso-padding-alt:0cm 5.4pt 0cm 5.4pt; mso-para-margin:0cm; mso-para-margin-bottom:.0001pt; mso-pagination:widow-orphan; font-size:10.0pt; font-family:"Times New Roman"; mso-ansi-language:#0400; mso-fareast-language:#0400; mso-bidi-language:#0400;} Lâleyi kuşatan bir çöl fırtınası. Soğuk bir rüzgâr gibi aniden gelen, ilham gibi münasebetsiz. Hayal gibi hayal. Gözlerimi kapamasam kumlara. Dolsa gözlerimden, dolsa benliğime. Bir kabus görmüş dibi uyansam uykudan, sıçrayarak. Unutmasam hayallerimi, unutmasam o yüzünü. 1/4 BARUT FIÇISI YOKLUKLAR Editors tarafından yazıldı. Pazar, 13 Eylül 2009 23:04 Meryem’in yüzyıllar öncesinden kopya alıyormuşçasına aynı masumiyete gizlenişi. Belki. Kim bilir. Kısmetse. Uçurumun kenarında kalmış adımlarım! Belki. Kim bilir. Kısmetse. Adım yazılamayan yürekler yerine, mezar taşlarına süs olsa. Belki, mezar çiçekleri rüzgârla dertleşirken yanlışlıkla adımı mırıldanır da, sana ulaşır kederim. Dedim ya; yüzyıllar öncesinden aynı masumiyet, aynı tereddüt, aynı çaresizlik nameleri. Aynı mırıltıların aynı duyumları. - Şimdi susun ey satırlar! Yine gökyüzü, debdebesini bütün ihtişamıyla yaysın yeryüzüne. Umutlarım bir balon gibi yükselirken yıldızlara, gece karanlığında el sallasam hayallerime. Umut desem ölmenin adına. Yine ben yazsam, çirkin şairlerin hatıralarını gökyüzüne. Gece karanlık. Bir zifiri dünya gördüğüm. Yoo hayır, ben bu karanlığın adamı değilim! Yoo hayır! - Kandırma şimdi kendini! İyi de, neden bu karamsarlık? Neden bu inatlaşma? Ya da en iyisi, başladığımız gibi bitirmek; barut fıçısı yokluklar. İyi de, biz bu cümleyi mırıldandığımız için değil mi, bu sayfaları kirlettik. Aman Yarabbi! Bu ne karmaşa. Şairlerin hüzünlü bakışlarını gönderiyorum sizlere, katran gözlü güvercinlerle. Baktıkça bu hüzne, gördükçe bu hüznü, satırları fim şeridi gibi başa çevirin. Sonra sürdürün bu barut fıçısı yoklukları. - Bitir bu yokluğu da! ızdıraplarım depreşiyor gözlerimde 2/4 BARUT FIÇISI YOKLUKLAR Editors tarafından yazıldı. Pazar, 13 Eylül 2009 23:04 Kalem suskun, gök gürültülü Kelimeler çırılçıplak! Meçhul diyar gibi sözler Belki. Kim bilir. Kısmetse. Umutsa ölümün adı Buysa ölmek yokluğunla İşte şimdi zaman yok! Bir çöl fırtınası Bir de o masum lâle… Çaresiz yıldızlar, İnip de kurtaramaz ya… Şimdi susuyorum tekrar, 3/4 BARUT FIÇISI YOKLUKLAR Editors tarafından yazıldı. Pazar, 13 Eylül 2009 23:04 Haykırıyor satırlar! Ve umut diyorum ölümün adına Ve ben, barut fıçısı yoklukların, Şarapnel parçalarından yaralanmış Böylece ölümümü bekliyorum Duyuyor musun? Ben senin gibi olan ölümü! Ölümü bekliyorum!!! Bitiriyorum kızmayın. Bu şehrin göbeğine barut fıçısı yokluklarımı bıraktım. Yârin gözlerinde bir pırıltı, dudaklarında bir tebessüm aramaktayım. Ben sadece, yokluğumu bu şehre gömmekteyim. Ben sadece mezarlıkların o kara şairiyim… 4/4