ağustos - Bodrum Yarımada Gazetesi

Transkript

ağustos - Bodrum Yarımada Gazetesi
4 AĞUSTOS
2015
SALI
YIL: 21 SAYI: 4348
www.yarimadagazetesi.com
50 Kuruş
Cenneti korumak
2 milyar TL
Renault'un
yeni gözdesi
Kadjar'ı deneyin
mRenault'nun, Koleos ve Captur
modellerinden sonra satışa
sunduğu Suv aracı olan Kadjar, 6-8
Ağustos günleri arasında
gerçekleştirilecek olan test sürüşü
için Konacık'taki Kutay Renault'da
olacak.
Ø Haberi S.2'de
Ø Haberi S.11'de
Dondurmada da
“Bodrum Mavisi”
Ø Tülay SÜKÜN S.6'da
İşadamları da
'Bodrum Mimarisi'
İstedi
Ø Tülay SÜKÜN S.7'de
2
4 AĞUSTOS
2015
SALI
www.yarimadagazetesi.com
Renault'un yeni gözdesi
Kadjar'ı deneyin
Renault'nun, Koleos ve Captur
modellerinden sonra satışa
sunduğu Suv aracı olan Kadjar, 68 Ağustos günleri arasında
gerçekleştirilecek olan test sürüşü
için Konacık'taki Kutay Renault'da
olacak.
İstanbul Autoshow'da sergilenen
Renault 'nun C segmentindeki ilk
Crossover'ı olan Kadjar'ın otomobil
tutkunlarından yoğun ilgi gördüğü
açıklandı. Kelime anlamı 'ilham
verici çeviklik' olan Kadjar'ın
lansmanı İsviçre'nin Cenevre
kentinde gerçekleşen otomobil
fuarında yapılmıştı.
Cesur ve güçlü
Cesur ve güçlü tasarımı, dinamik
çizgileri, yenilikçi teknolojileri ve
Kaçamadan
yakalandılar
saygınlık simgesi detayları ile
Kadjar, ön tasarımıyla Clio'ya
benziyor. İç mekânda kaliteli
malzemelerin kullanılması ile
Captur'dan bir adım öne geçen
Kadjar'ın ön kabinde 7 inçlik bir
multimedya sistemi dikkat çekiyor.
Bu ekran sayesinde de
nagivasyon, telefon, radyo gibi
uygulamalar, daha rahat
yönetilebiliyor.
Qashqai ile çekişecek
4550 mm uzunluk, 1840 mm
genişlik ve 1600 mm yükseklikte
olan Kadjar'ın, pazarında Nissan
Qashqai ile büyük bir çekişmeye
girmesi beklenitor. Boyutlarıyla
Qashqai'den bir adım önde olan
Kadjar, 42 litrelik bagaja sahip.
Üç sürüm ile piyasaya girecek
olan Kadjar; önden çekişli, lock
ve 2WD olarak satışa çıkacak.
Start-Stop sisteminin standart
sürüm olarak verileceği aracın
1,2 litrelik ve 1,6 litrelik benzinli
motor seçenekleri bulunacak ve
bu motor seçenekleri ile de 115
ve 150 beygir gücüne sahip
olacak. Kadjar'ın dizel yakıt
sürümleri de 1,5 litrelik ve 1,6
litrelik iki motor seçeneği
sunacak. Bu motorlar sayesinde
de 110 hp ve 130 hp ayarında bir
güç elde edilecek.
ELEMAN İLANI
Bodrum’da bulunan showroomumuzda
görevlendirilmek üzere
satış pazarlama danışmanları
Bodrum'dan Yunanistan'ın Kos Adası'na
geçmeye çalışan 50 kaçak göçmen yakalandı.
Bodrum'a bağlı Ortakent Yahşi Mahallesi
Kabakum Plajından Yunanistan'ın İstanköy (Kos)
Adasına geçmeye çalışan yaklaşık 50 kişilik grup
polis ekiplerinin operasyonuyla yakalanırken,
kaçakları taşıması için hazırlanan şişme botlar ve
malzemeler ele geçirildi.
Bir ihbarı değerlendiren Bodrum İlçe Emniyet
Müdürlüğü ekipleri
bölgeye
geldiklerinde, bir
grup göçmenin
kaçmak üzereyken
teknelerinin su
aldığını farketti. Su
alan botun yerine
yeni bir botun
hazırlandığı
görüldü. Kıyıdan
yaklaşık 15 metre açıldıktan sonra su alan ve karaya
oturan fiber teknede bulunan kaçaklar kendi
imkanlarıyla karaya çıktılar. Aralarında çocuk, kadın
ve sakatlarında olduğu, üzerlerinde can yelekleri
bulunan yaklaşık Suriye uyruklu yaklaşık 50 kişi
polisler tarafından gözaltına alındı.
Sahilde araştırma yapan ekipler, göçmenlerin
kaçırılması için hazırlanmış iki şişme bot ile şişirilmek
üzere hazırlanan bir bot daha buldu. Bölgede ayrıca,
tekne motorları, ayak pompaları ve bir miktar
akaryakıt bulan polisler malzemelere el koydu.
Öte yandan bölgeye gelen polisleri görünce kaçan
bazı şahıslar için ekipler çalışma başlattı.
aranmaktadır.
İrtibat:0 549 646 646 8
(İlknur KELEŞ)
ZAYİ İLANI
Adıma kayıtlı B sınıfı ehliyetim
kayıp ve hükümsüzdür.
Özlem Başınhan
T.C. No: 16889869522
Yönetim ve Baskı Yeri
Yokuşbaşı Mah. Basın Sit. No:1
252 316 78 12 - 316 81 31
Yarımada Basın Yayın
4 AĞUSOS 2015 SALI YIL 21 SAYI: 4348
Kuruluş Tarihi: 19 Nisan 1994
Yarımada Basın ve Yayıncılık
Turizm Ltd. Ştd. Adına
Yazı İşleri Müdürü
:Ekin ANIL
[email protected]
[email protected]
www.yarimadagazetesi.com
facebook.com/bodrumyarimadagazetesi
YEREL SÜRELİ YAYIN
Editör
:Serpil SEYFİOĞLU
Muhabir
:Yeliz YAVAŞ
İmtiyaz Sahibi
Muhabir
:Serpil KARAN
BODRUM YARIMADA GAZETESİ
Basın Meslek İlkelerine Uymaya Söz Vermiştir.
Hüseyin ANIL
Muhabir
:Tülay SÜKÜN
Köşe yazılarının sorumluluğu yazarlarına aittir.
İLAN TARİFESİ
ABONE ÜCRETLERİ
1 Yıllık ( şehiriçi dağıtım alanı içinde) : 300.00 TL
1 Yıllık (Şehirlerarası Posta gerekiyorsa) : 325.00 TL
6 Aylık (Şehiriçi dağıtım alanı içinde) : 200.00 TL
6 Aylık (Şehirlerarası Posta gerekiyorsa) : 220.00 TL
İlan Fiyatlarına KDV Dahil Değildir...
4 AĞUSTOS
2015
SALI
4
4 AĞUSTOS
2015
Erdil
ÜNSAL
[email protected]
“Farklı kültürlerle birlikte
yaşamayı bilmek”
Türkler, en eski çağlardan beri hür
yaşamış, daha İslâm dinine girmeden
önce birçok devlet ve imparatorluklar
kurdukları gibi, İslâm dinine girdikten
sonra da dil, din, ırk bakımından farklı
birçok milleti, insanlığın hayrına,
asırlarca idare etmişlerdi.
Çocukluğumuzda Ermeni, Rum, KürtTürk, Çerkez, Laz ayrımı görmedik
duymadık. “Ermeni-Kürt'ü bırak size
Sunni-Alevi, Laik-Antilaik verelim” ayrımı
birden sahneye kondu. Kavimler ve
iktidarlar değiştikçe iddialar da değişim
gösterdi.
Azınlıkların bilgilerinden
yararlanamadık
1915 yılında hem Çanakkale de hem
de Anadolu'nun bazı kesimlerinde aynı
anda olay çıkmasını tezgahlayarak,
zamanın iktidarının menfaatlerini bilerek
acze düşürenlerin benzer oyunu,
1955'te 6-7 Eylül olaylarında da
yaşandı. Rumlar yurtdışına göç etmek
zorunda bırakıldı. Ortadoğu'da ve Kuzey
Afrika'da İslam kökenli ülkelerde,
diktatörlük, teokrasi; ismi ne olursa
olsun, İslami ülkelerin içinde
bulundukları idari dokusunu bozarak
Saddam'ın, Kaddafi'nin, Musri'nin arka
arkaya 6 ay içerisinde devrilmesini
tetikleyen dış güçler oldu. Tabiatıyla dış
güçler ülkelerin içerisinde yapıcı
olmayan içeriksiz, ilkesiz parti
çekişmelerini fırsat bilerek ülkenin iç
dinamiklerini rahatça dağıttı. Konu,
Türkiye'de pek çok Ermeni ve Rum
sanatçı, yazarların bilgilerinden
faydalanamamış olmak. Örneğin, Agop
Martayan. "Osmanlı bize soykırım
uyguladı" dediğiniz Agop Martayan
1915'te Robert Kolej'i bitirmiştir.
Demek ki, bir Ermeni 1915'te Robert
Kolej'de okuyabiliyormuş.
XVI. yüzyılda Ermeni asıllı bir
SALI
Osmanlı veziri daha vardı. XVIII.
yüzyılda Divrikli Düzyan soyundan
saray kuyumcuları ve darphane
nazırları, Şaşyan ailesinden saray
hekimi, XIX. yüzyılda Bezciyan
ailesinden darphane müdürleri, Dadyan
ailesinden baruthane nazırları çıkmıştır.
Türkler Ermenilere soykırım uygulasaydı bu topraklarda bir tek Ermeni ve
Agop Martayan'ın mezarı kalmazdı.
Agop Martayan, Mustafa Kemal
Paşa'ya "Atatürk" dediği için biz O'na
Atatürk diyoruz. 22 Eylül 1932 tarihinde
Dolmabahçe Sarayı'nda gerçekleştirilen
Türk Dili Konferansı'na Agop Martayan
ile birlikte İstepan Gurdikyan ve Kevork
Şimşyikyan da uzman olarak davet
edilirler. Agop Martayan "Türkçe
gramer" kitabı da yazmıştır.
TDK Başuzmanı olarak 45 yıl görev
yapar. Bizde Kürt bakan, milletvekili,
Ermeni dil bilimcisi, Rum ressam,
fotoğraf ustası ses sanatçısı yok
mudur? 1915 olayı aynen böyledir.
Benim vurgulamak istediğim Ermeni ve
Rum kültürü ile birlikte yaşamamış
olmanın üzüntüsüdür. Bakın MHP
milletvekili ve TDK-Türk Dil Kurumu
Başkanlığı yapmış hem de prof unvanı
olan Hacaloğlu, “Demiz Baykal'ı TBMM
başkanı seçseydik, AKP bizi dinsiz
birine oy verdiniz diye topa tutardı”
diyebildi. Burada vurgulamak istediğim
Ermeni, Yahudi ve Rum ayırımı yapmak
değil, insan olmanın erdemli olmanın
dini, mezhebi olmaması gerektiğidir.
Aynı binada zemin katta oturan iki
Ermeni komşum vardı. Bahçeyi tertemiz
tuttukları gibi evleri pırıl pırıldı, devamlı
kitap okur ve yazar kişilerdi. Ermeni
komşumun biri Aşkale'ye sürgüne
gönderilmiş bir kişi iken, İstanbul'u tam
bir vatansever olarak öyle güzel
anlatırdı ki İstanbul'u onun gibi
yaşamadığıma hayıflanırdım.
İstanbul Kınalıada ve Büyükada'da
Rum kadınlarının evleri, bahçeleri
tertemizdi ve kadınlar, akşam 17.00'de
gelen ada vapurunu, eşlerini pırıl pırıl
kıyafetler giyer, öyle karşılarlardı. Bu
kültür mozaiği ile bir arada yaşamamış
olmak kayıptı. Maalesef, bir Ermeni ve
bir Rum kültürü ile bir arada yaşamayı
zamanın ileri gelenleri bilemediler,
beceremediler. Bir taraftan da, “Türklük
yoktur, Türkiye vatandaşlığı vardır”
www.yarimadagazetesi.com
şeklinde işbirlikçiler piyasaya
sürülmektedir. Aynı binada dubleks
dairede oturan Adıyamanlı Kürt mü,
Türk mü, bir adam, İstanbul'un en iyi
muhitinde ev almayı bilmesine karşın,
oğluna kakasını bahçeye yapmaması
gerektiğini öğretememişti.1915'in
getirdiği o günkü durumu bir tarafa
bırakın, Osmanlı gerçekten hazıra
konacağı, örnek alacağı medeni bir
kültür eğitimini reformunu kaçırmıştır.
Hala da içinde bulunduğumuz yobazlık
ve bağnazlık bunun teyididir.
7 Haziran 2015'te TBBM'ye 54 yıl
sonra ilk kez Ermeni milletvekilleri
girmiş oldu. En son, Ermeni
cemaatinden Berç Sahak Turan,
1961'de Adalet Partisi'nden senatör
seçilerek parlamentoya girmişti.
Temmuz 2015'te İstanbul Devlet Opera
Ve Balesi'ne müdür olarak vekaleten
atanan Kevork Tavityan, bu göreve
getirilen ilk Ermeni asıllı sanatçıdır.
Tavityan 1998 yılında bu yana İstanbul
Devlet Opera ve Balesi'nde solist
olarak bir çok eserde yer almış bir
sanatçı. Görev teklif edildiğinde,
gururla kabul etmiştir. Tavityan'ın
görevi, bir Ermeni sanatçıya sunulan
bir lütuf değil, yılların emeğine,
çalışmasına olan bir takdirdi.
Anlamsızlığın anlamı ırkçılık
“Ten rengi siyah-beyaz- uçuk benizli,
sarı ırk diye ayrımı olamaz. Ten
renginin dilden, dinden bağımsız
olarak Ekvator'a yakınlıkla ilgisi olduğu
ortaya çıktı. Örneğin, birbirinden çok
farklı Afrikalı grupların, Avustralya
yerlilerinin ve Güney Hindistan'lılar'ın
hep koyu renkli olması bir tesadüf
değil. Aynı şekilde, Kuzey Avrupalıların
açık renkli olması da bir tesadüf değil.
Açık tenli olmak insanlar için sonradan
oluşan bir durum olmayıp, güneşten
korunma kalkanı olan pigmentlerin
üretilmemesinden kaynaklanıyor.
Bunun nedeni de muhtemelen kuzey
ülkelerinde çok az olan ve D vitamini
için önemli olan güneş ışığının azlığı.
Dahası, yeni çalışmalar insanların
atasal olan koyu rengin kaybolmasının
birden fazla nedeni olduğunu
düşünüyorlar. İnsanların açık tenliliği,
atasal pigmentasyonu bozan değişik
genetik varyasyonlar yüzünden
olabiliyor. İnsanlığın çoğu Avrasya'da
Ekvotar'a belli bir uzaklıkta yaşadığı için
ten renkleri ne siyah, ne de beyaz tenli.
Siyasetçi ve din Baron'larının şahsi
emelleri için ortaya çıkardıkları
anlamsızlığın anlamı Irk'çılık olarak
karşımıza çıkıyor. Tek gerçek, insanın
şempanze ile ortak bir atası olmasıdır.
İnsan DNA zinciri şempanzeden çok az
bir farklılığı ise, insan beyninin daha
gelişmiş olmasıdır.” Kyn: antroplog
Ömer Gönçüm
Haçlı seferlerinden tutun, ABD nin
Kızılderilileri rezervasyonu, Cezayir
katliamı gibi, her ülkenin yumuşak bir
karnı vardır. Ziya Gökalp'ten 100,
Baltacıoğlu'ndan 70 sene sonra AKP
MYK Üyesi Prof. Yasin Aktay Bayburt
Üniversitesi'ndeki konuşmasında, “Türk
diye bir ırk yoktur” dedi. İstanbul'daki bir
Ermeni, Rum ve Kürt Kırgızistan'daki bir
Türk'ten ülkemiz Türk'üne daha yakındır.
Türk yoktur demek bir ihanettir. ABD'de
de farklı ırk, ten ve kültürden gelen
insanların bir arada yaşama arzusu
bugün güçlü bir devlet meydana
getirmiştir.
Bodrum'daki Ortodoks kiliseleri
restore ediliyor
Ermeniler, Rumlar ve Kürt'ler
ülkemizde yaşayan diğer azınlıklar
önemli bir kültürün temsilcisi ve
ülkemizin renkli mozaikleridir. Bugün,
Ermeni-Rum ve Kürt'ü bırakın, birbirimizi
nasıl “ötekileştiririz”, onun peşindeyiz.
Şimdi Van'ın Akdamar adasında ve
birçok yerde hükümet, Ortadoks
kiliselerini onarmaktadır. Bodrum'da
merkezde bulunan Ortadoks ve Bitez'de
bulunan, yine Ortadoks mezhebine ait,
tabanı kılıç balığı mozaikleri ile
bezenmiş Gara Kilisesi'nin onarılarak
inanç turizmine katkı sağlaması 13 yıldır
beklenmektedir. Buna karşın Türk
turistler; Meis, Sisam ve Sakız, Kos,
Kalimnos gibi Yunan adalarına akın akın
gitmekte ve Ortadoks kiliselerini ziyaret
ederek para bırakmaktadır. Üstelik
Sakız adasındaki kilise “Türklerce
katledilen Yunanların kafataslarının
sergilendiği bir yerdir.1915 ve 1955 yılı
6-7 Eylül olayları, ne derseniz deyin, bu
kadar kültürlü ve aydınlanmacı olan
Ermeni ve Rum nüfusun Türkiye'de kalıp
yaşamasına olanak tanımayan dış ve iç
işbirlikçilerinin işidir ve buna üzülmemek
mümkün değildir.
Özlen Ayata'nın dişisel
tasarımları Dibeklihan'da
Dibeklihan Kültür ve Sanat Köyü'nün
etkinlik ve halkla ilişkiler sorumlusu Özlen
Ayata, doğal malzemelerle ürettiği tamamı
el işçiliği olan tasarımlarını Dibeklihan'da
yapılacak olan 'Dishesel' başlıklı defileyle
sunmaya hazırlanıyor.
Dibeklihan'daki “Tasarım Atölyesi” isimli
mağazanın da sahibi olan Ayata, 2015 yaz
koleksiyonunda bulunan, tamamı el yapımı
olan gümüş ve deri takılar ile deri yelekler,
çantalar, şapka, kemer ve aksesuarları
Dibeklihan için özel olarak tasarlayıp
üretmiş.
Tasarımlarında, birçok materyali bir
arada ve varoluş amacı dışında
kullanmayı seven tasarımcı; görsel ve
düşünsel anlamda beslenerek ve
deneyimlerini birleştirerek oluşturduğu
koleksiyonunda, farklılıklarla şaşırtmayı
ve değişimin bir parçası olmayı
hedefliyor.
Tasarımcının işleri, 5 Ağustos
Çarşamba günü saat: 20.00'de
Dibeklihan Kültür ve Sanat Köyü'nde
düzenlenecek defilede görücüye
çıkacak.
4 AĞUSTOS
2015
SALI
Ve Gülsin Onay
sahnede
Bu yıl sahnesini Bodrum Antik
Tiyatro'da açan ve konserlere Gümüşlük
Antik Taş Ocağı'nda devam eden
Uluslararası Gümüşlük Klasik Müzik
Festivali'nin bugünkü (4 Ağustos Salı)
konuğu, dünya çapında başarılarıyla
tanınan, dünyanın dört bir yanında
konserler veren Devlet Sanatçısı
Piyanist Gülsin Onay olacak.
Ay Işığı Sonatı'yla sahnede
Gecenin ilk yarısında Ludvig van
Beethoven'ın 3 eserini seslendirecek
olan sanatçı, ilk olarak bestecinin “32
Çeşitlemeler, WoO 80” adlı eseriyle
izleyicinin karşısına çıkacak. Ardından
“Andante Favori, WoO 57” adlı eseri
seslendirecek olan Gülsin Onay gecenin
ilk yarısını “Moonlight Sonat” ile
sonlandıracak. İkinci yarıda “Yıldızlara
Serenat”, Claude Debussy'nin üç eseriyle
devam edecek. Sanatçı, sırasıyla
“Masques”, “Ballade” ve “Danse” isimli
eserleri yorumlayacak. Gülsin Onay,
César Franck'dan, “Prelude” ve “Choral
et Fugue” isimli eserleri seslendirerek
geceyi noktalayacak.
Tüm dünya ondan övgüyle
bahsediyor
Almanya'nın önde gelen yayın
organlarından Göttinger Tageblatt'ın,
“Piyanist sadece olağanüstü teknik
ustalığı ile değil, müzikal zekâ ve
anlayışın sık rastlanmayan bir bileşimi
ile de dinleyiciyi fethediyor. İhtişam,
olağanüstü cümleleme, müzikal enerji
ve zekâ mükemmel biçimde
dengeleniyor”, şeklinde bahsettiği
piyanistimiz Gülsin Onay, çaldığı en
basit esere bile kendi yorumunu
yumuşak tuşeleriyle verebilen istisnai bir
müzisyen olarak dünya çapında övgü
topluyor.
Dünyaca ünlü müzik eleştirmeni Peter
Cosse ise Gülsin Onay'ı şu kelimelerle
ifade ediyor; “Duyarlı bir kesinliğe ve
zekice bir parıltıya, en hassas şeyleri
bile maharetli parmaklarına neredeyse
gülümsercesine emanet etme
yeteneğine sahip ve tutkulu bir sanatçı.
Hayal gücü yüksek, mükemmel bir
piyanist.”
Göz kamaştıran kariyer
Uluslararası Gümüşlük Klasik Müzik
Festivali'nin yaratıcılarından olan ve
aynı zamanda sanat danışmanlığını da
yapan Piyanist Gülsin Onay, göz
kamaştıran kariyeri boyunca; Dresden
Staatskapelle, İngiliz Kraliyet Filarmoni,
Philharmonia Orkestrası, İngiliz Oda
Orkestrası, Japon Filarmoni, Münih
Radyo Senfoni, Saint Petersburg
Filarmoni, Tokyo Senfoni, Varşova
Filarmoni, Viyana Senfoni gibi önemli
Samsung Bodrum'a
“Merhaba” dedi
Dünyaca ünlü beyaz eşya markası
Samsung, Bodrum mağazasını
Konacık Atatürk Bulvarı'nda hizmete
açtı.
Mağaza ürün karması içinde beyaz
eşyadan telefona birçok çeşit bulunan
Samsung markası, Çağdaş Holding ile
Bodrum'da. Mağaza müdürü Barış
Ölçen; “Bodrum'a böyle bir mağaza
kazandırdığımız için her şeyden önce
gururluyuz. Burada Bodrumlulara çok
geniş bir ürün yelpazesi sunuyoruz. 10
Ağustos'a dek sürecek olan stoklarla
sınırlı büyük bir kampanya düzenledik.
Mağazamız, en yeni ürünler ve en iyi
fiyat garantisi ile Bodrum'da
hizmetinizdedir” dedi.
Bodrum'da önemli bir boşluğu
doldurdu
Çağdaş Holding Yönetim Kurulu
Üyesi Dağlarca Çağlar ise “Büyüyen
Bodrum'da Samsung ürünleri daha
geniş bir ağa yayılmalıdır. Mağazamızın
açılışına olan yoğun ilgiden dolayı çok
mutlu olduk. 350 m2 büyüklüğündeki
konseptte cep telefonundan tablete, ses
sistemlerinden beyaz eşyaya kadar geniş bir yelpaze mevcut” diyerek teknoloji
devi Samsung'un Bodrum'da önemli bir
boşluğu doldurduğunu dile getirdi.
orkestralarla konserler verdi.
Birlikte çaldığı şefler arasında Vladimir
Ashkenazy, Erich Bergel, Michael Boder,
Andrey Boreyko, Jorg Faerber, Vladimir
Fedoseyev, Edward Gardner, Neeme
Jarvi, Emmanuel Krivine, Ingo
Metzmacher, Esa-Pekka Salonen, Jose
Serebrier, Vassily Sinaisky, Stanislaw
Wislocki ve Lothar Zagrosek sayılabilir.
Gülsin Onay'ın konser verdiği salonlar
arasında Amsterdam Concertgebouw,
Berlin Filarmoni Salonu, Viyana
Konzerthaus, Londra Queen Elizabeth
Hall ve Wigmore Hall, Paris Salle
Gaveau, Washington DC National
Gallery of Art ve New York Miller Theater
yer almakta. Sanatçı Berlin, Varşova
Sonbaharı, Granada, Würzburg Mozart
Festivali, Newport, Schleswig-Holstein,
İstanbul gibi dünyanın önemli müzik
festivallerinin de eleştirmenlerce
beğenilen, aranan bir ismi olarak dikkat
çekiyor.
6
4 AĞUSTOS
2015
SALI
www.yarimadagazetesi.com
Dondurmada da
“Bodrum Mavisi”
mBir tesadüf üzerine dondurmada bir Bodrum markası yaratan Altan Atilla,
sonsuz denecek çeşitte İtalyan usulü dondurma üretebileceğini söyledi.
İtalyan bir dostu sayesinde, zoraki
olarak dondurma işine girdiğini anlatan
Altan Atilla, “Hiç dondurma yiyen bir insan
değildim. Ama İtalyan dostum ile birlikte
ortaklık kurup bu işe başladım. İtalya'da
dondurma üretim eğitimleri alıp birlikte La
Sosta Marina'yı açtık ve üç yıl çalıştırdık”
dedi. Şu anda Yüksel Çelik ile
ortaklıklarına devam ettiğini söyleyen Altan
Atilla, Bodrum'daki dondurma üretim işini,
2008'den bu yana aralıksız sürdürdüğünü
anlattı.
İtalyan doğal dondurmanın özelliğinin,
içinde her hangi bir katkı maddesi
barındırmaması ve eridiğinde tekrar
dondurulup yenilebilmesi olduğunu
anlatan Altan Atilla, “Bırakın zehirlenmeyi,
midenizi bile bozmaz. İçinde kesinlikle
katkı maddesi ve boya yok. Ürün,
hammadde olarak İtalya'dan geliyor,
meyveler ise kendi ülkemizin meyveleri.
Bodrum mandalinasından da dondurma
yapıyoruz. Ayrıca, sakız hammaddesi
olarak da İtalya'dan gelen, Meksika'daki
bir ağacın kökünün kırılıp suya batırılması
ile elde edilen azur gök mavisi renkli
dondurmamıza 'Bodrum Mavisi' adını
verdik. Tüm aroma hammaddelerimiz için
İtalya'da gıda testi yapılıyor ve burada
sadece ürünü işlemiş oluyoruz. Her
dondurma çeşidinin ayrı ayrı gram formül
özelliği var ve ayrıca, hemen herşeyin
dondurmasını da yapabiliriz” dedi.
Sonsuz çeşit dondurma
Yenebilecek meyve ve sebzelerden
sonsuz çeşitte dondurma üretebileceğini
belirten Altan Atilla, “Saymak gerekirse
bilinenlerin dışında; ıspanak, tere, roka,
patlıcan ve bamya gibi her yiyecekten
dondurma yapabiliriz. Üretiminde ise
krema ve süt olmadan, sadece damacana
suyu kullanıyoruz” dedi ve şebeke
suyunu, yıkama suyu olarak bile
kullanmadıklarını söyledi.
Dondurma üretimi sırasında hiç
kimseyi imalathaneye almayan Atilla
üretim aşamasında tek başına olduğunu,
tüm mesuliyetin kendisinde olduğunu
belirtti. Ürettikleri dondurma ile ilgili gıda
testi, ruhsat gibi gerekli tüm belgeleri alan
Çelik ve Atilla, bir makineden dakikada
ortalama 15 kg dondurma çıkardıklarını
açıkladı.
“İtalya'dan getirdiğimiz özel ve pahalı
dondurma makinalarını kullanıyoruz. Butik
olarak üretim yaptığımız için marka ile elit
olan butik otel ve restoran gibi Bodrum'un
önde gelen Kempinski, Divan, Maça Kızı,
Rixos, Jumeirah, Sportif Cafe, Dalga
Beach, Yalıkavak İskele Cafe, Zazu ve
Körfez Restaurant gibi mekanların
ihtiyacını gideriyoruz” diyen La Sosta'nın
kurucusu Altan Atilla'ya göre
dondurmacılık karlı ve zevkli bir iş .
On iki ay dondurma
La Sosta Dondurma'nın beş yıldır
ortağı olduğunu belirten Yüksel Çelik de,
“Dondurma markamızın kurucusu Altan
Bey ile aynı zamanda bacanağız. İtalyan
ortağı ayrıldıktan sonra ikinci ortak olarak
yerine ben geçtim. İnsanları mutlu
ettiğimiz, turizmle ilgili olan bu güzel
meslek, aynı zamanda zevkli ve sosyal bir
iş. Türkiye'de dondurma kültürü yeni yeni
gelişiyor. Eskiden turizme bağlı, sadece
Temmuz ve Ağustos aylarında dondurma
tüketen bir ülkeydik. Turizm on iki aya
doğru ilerlerken, biz de dondurmamızın
satışını on iki aya doğru çıkarabileceğiz”
dedi.
“Dondurmamıza direkt dondurma
demek biraz yanıltıcı olur. 'Ice cream'e
rakip olarak üretilen İtalyan Usulü bu
dondurma, ülkemizde özellikle
İstanbul'da revaçta olan bir çeşit. Çeşitli
renklerde, farklı tatlara sahip ürünlerimiz
çok güzel. İlk yendiğinde değişik tepkiler
alsak da ikinci kez yendiğinde tamamen
doğal malzemelerinden dolayı bağımlılık
bile yapabiliyor” diyen Yüksel Çelik,
Bodrum'daki en doğal dondurma
markasının kendi markaları olduğunu
iddia etti.
Mola yeri La Sosta
“Hiçbir dondurmanın bizim
dondurmamızla aynı lezzette olma şansı
yok” diyen Çelik, “Her üretici hocanın
ayrı bir lezzet stil formülü var. Nasıl ki
Coca Cola'nın sır olan özel bir formülü
varsa Altan Hoca dışında da başka
birinin, aynı lezzet ve kıvamda dondurma
üretme olasılığı yok denecek kadar az.
Ancak İstanbul'da, değişik markalar adı
altında birkaç tane İtalyan usulü
dondurma üretimi yapan yer var” dedi.
Altan Atilla tarafından ismi konulan La
Sosta'nın İtalyanca'da 'mola yeri'
anlamına geldiğini de açıklayan Yüksel
Çelik, İstanbul'daki bir fuara 500kg
olarak gönderdikleri dondurmalarının bir
günde satıldığını da dile getirdi.
“Bodrum dışına gönderdiğimiz
dordurma üretimlerimiz de oluyor ama
genelde Bodrum merkez, Türkbükü ve
Yalıçiftlik gibi yakın bölgeye çalışıyoruz.
Bodrum Marina La Sosta, markamızın
yaratıldığı yer. Biz de bir Bodrum
markası olarak dondurmanın ismini
kendimiz verip Bodrum mavisi ile
özdeşleştirdik ve Bodrum'a özgü
olmasını sağladık. Normalde ismi Sky
Blue olarak bilinen bir İtalyan
karamelidir” diyen Çelik, “Bodrum
Mandalinası, en iddialı olduğumuz ikinci
ürünümüz. Bu imalatımızla hem
Bodrum'a hizmet ettiğimize, hem de tat
olarak taklit edilmesi imkansız bir lezzet
yarattığımıza inanıyorum. Bir Bodrum
markası olarak, Bodrum'da da marka
olan işletmelerle çalışıyoruz. Maça Kızı
Otel'de tatil yapan dünyaca ünlü manken
Naomi de dondurmamızın hayranı olan
kişiler arasındaydı” dedi.
Büyümek istemiyoruz
Dondurmalarında stoklama
yapmadıklarını, siparişe göre üretim
yapan butik ürün markası olduklarını
söyleyen Yüksel Çelik, neden büyümek
istemeyen bir marka olduklarını, “Doğal
ürün fazla beklemez. Katkı maddesiz,
doğal ürünler kullandığımız için
ürünlerimiz fazla beklemiyor, bozuluyor.
Siparişe göre üretim yapıyor, 50 kg
altındaki dondurma siparişlerini bir gün,
üzerindekileri ise iki gün sonrasında
adreslerine teslim ediyoruz. Yıllık
üretimimiz ise 20 ton civarında ve daha
fazla büyütme eğiliminde de olmak
istemiyoruz. Satışlarımız için Bodrum'da
yeterli sayıda işletme var” diye açıkladı.
Fiyat farkı doğallıktan
Ürettikleri dondurma fiyatlarının
çeşide göre değiştiğini; fındık, fıstık,
antep fıstığı ve cevizin pahalı olması
nedeniyle bunun da dondurma fiyatlarına
yansıdığını söyleyen Yüksel Çelik,
“Çeşitlerde sabit fiyat uygulamamız yok.
Taze meyveler için de aynısı oluyor.
Gümüşlük çileği ilk çıktığında kilosu 15
TL iken, sonrasında 5 TL'ye kadar
düşüyor ve daha sonra tekrar 15-20 TL
civarlarına yükseliyor. Tüm bunlar da
maliyetleri etkiliyor. Rakip markalardan
biraz daha pahalı olmamızın bir diğer
nedenini ise tamamen doğal malzemeler
kullanıp, katkı maddesine kesinlikle yer
Tülay SÜKÜN
vermeyişimiz ”diye belirtti.
7
4 AĞUSTOS
2015
SALI
www.yarimadagazetesi.com
Geleneklere
uygun düğün
mBodrumlu Nilay Özsert ve Bodrum'da tanıştığı nişanlısı Engin Çetinay,
Bodrum'un geleneklerine uygun bir düğünün hazırlıklarını yapıyor.
Artık Bodrumlu geçler de zamana ayak
uydurdu ve herkes kendi yaşam tarzına
ve bütçesine göre bir düğün organize
ediyor. Yani, Bodrum'un günler süren
geleneksel düğünlerine rastlamak zor.
Bodrumlu gelin Nilay Özsert ve nişanlısı
Engin Çetinay ise Bodrum adetlerine
uygun bir düğün yapmak için kolları
sıvayanlardan.
Gelin evine ağırlık taşındı
Düğünden bir hafta önce yapılan 'gelin
evine ağırlık taşıma' geleneğini Engin
Çetinay ve arkadaşları, deve üzerinde
gerçekleştirildi. Geleneklere göre oğlan
evinde sabah erken saatlerde başlayan
hazırlıklar, akrabalar ve damadın
arkadaşları tarafından özenle yapıldı.
Davul zurna ile götürüldü
Davul ve zurna eşliğinde gelin evine
götürülmek için hazırlanan sandık ve
gelin bohçaları deveye yüklendi.
Damadın arkadaşları ve akrabalarının
ellerinde taşınan hediyeler ve deveye
yüklenen eşyalar, Ortakent-Yahşi
Beldesi'nden gelin evinin bulunduğu
Özsert sitelerine doğru hareket etti.
Devenin, üzerindeki eşyalarla birlikte bir
kamyonete bindirilmesi güçlükle
gerçekleştirildi. Daha sonra konvoy
halinde gelin evine doğru hareket eden
düğün ekibi, evin önünde kendilerini
bekleyen kız tarafı ile buluştu. Engin
Çetinay ve arkadaşları burada yöresel
oyunlar oynadı.
Ağırlık teslim edildikten sonra yapılan
sohbetin ardından gelin ve damat, çalan
davul zurna eşliğinde oynadı. Gelin ve
damadın aile ve arkadaşlarının katıldığı
yerli oyunlar, çevredeki vatandaşlar
tarafından da ilgiyle izlendi.
Bir holdingte iç mimarlık yapan olan
Bodrumlu gelin Özsert ile yine aynı iş
yerinde idari işler müdürü olarak görev
yapan İzmir Karşıyakalı damat Çetinay'ın
kınaları da önümüzdeki günlerde
yapılacak ve düğünleri Bodrum
adetlerine uygun olarak takip eden gün
gerçekleştirilecek.
İşadamları da 'Bodrum
Mimarisi' İstedi
nBODTO, yeni hizmet binası için bölgesel mimari proje yarışması düzenleyip, dereceye giren projeleri
ödüllendireceğini duyurdu. Konu ile ilgili basın toplantısı 03 Ağustos Pazartesi Günü, BODTO Toplantı Salonu'nda
yapıldı ve bu amaçla Mimarlar Odası Bodrum Temsilciliği ile karşılıklı bir protokol imzalandı.
Tülay SÜKÜN
BODTO Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut
Kocadon, BODTO Meclis Başkanı İlhan Ersan
ve Mimarlar Odası Bodrum Temsilciliği Yönetim
Kurulu Başkanı Hamdı Erdoğan'ın bulunduğu
basın toplantısına bazı Ticaret Odası Yönetim
Kurulu Üyeleri de katıldı.
Yapılacak BODTO Hizmet Binası Proje
Yarışması sonucunda; birinciye 20 bin, ikinciye
15 bin, üçüncüye ise 10 bin TL ödül verilmesinin
yanı sıra mansiyona değer görülen üç proje için
de beşer bin TL verileceği açıklandı.
30 üyeden 6 bin üyeye
17 yıldır mevcut yerinde, ekonomik ve sosyal
hayata yön verme hedefiyle çalışmalarını
yürüten BODTO, üyelerine ve paydaşlarına
daha iyi hizmet sunabilmek için hizmet binasını
yenileyecek.
Yeni BODTO Hizmet Binası'nda,
Bodrummimarisinin yansıtılmasını ve çevreyle
uyumlu bir yapı hedeflediklerini söyleyen Başkan
Mahmut Kocadon, artan üye sayısı ile hem
kanunla tarif edilen görevlerini yerine getirmek,
hem de üye ve toplumun gelişimine katkıda
bulunmak istediklerini dile getirdi.
Bodrum Belediyesi'nden 25 yıllığına tahsis
edilen arazi nedeniyle Bodrum Belediye Başkanı
ve Meclis Üyeleri'ne teşekkür eden Mahmut
Kocadon, geçen sürede, 30 üyeden 6 bin üyeye
ulaştıklarını anlattı.
BODTO ilk 10'da
Bodrum imajının dünyadaki ve Türkiye'deki
algısının gurur kaynağı olduğunu açıklayan
Başkan Kocadon, Bodrum Ticaret Odası'nın da
TOBB'a bağlı oda ve borsalar içinde hizmet ve
başarı açısından ilk 10'a girdiğine dikkat çekti.
Mevcut oda binası ile yaklaşık altı bin olan
üyelerine hizmet sunmakta zorlandıklarını dile
getiren BODTO Başkanı, Konacık'taki 1.801
m2'lik arazi üzerine hizmet binası inşa edip,
hizmet çıtalarını yükselmeyi amaçladıklarını
açıkladı. Mimarlar Odası Bodrum Temsilciliği ile 3
Ağustos 2015 günü başlattıkları proje
yarışmasının, 5 Ekim 2015 Günü, Saat 17:00'de
sona ereceğini söyleyen Başkan Kocadon,
yarışmaya girecek tasarımları heyecanla
beklediklerini belirtti ve “Bodrum'a güzel bir eser
bırakmak için tüm mimarları, yarışmaya katılmaya
davet ediyorum” dedi.
Bodrum için bir ilk
TMOBB Mimarlar Odası Bodrum Temsilcisi
Hamdi Erdoğan da konuşmasında, mimari proje
yarışmalarının mimaride, kalite ve rekabet
ortamını arttıran, nitelikli çevreler oluşturan, akılcı
ve ekonomik çözümler getiren doğru süreçler
sağladığını söyledi.
Bu tarz bir yarışmanın örnek olması gerektiğini
belirten Hamdi Erdoğan, “Bu yarışma, Bodrum için
bir ilk olacak.
Bodrum'un Muğla Büyükşehir Belediyesi'ne
bağlanmasının ardından, yeni yapılanmalar için
mimari proje yarışmaları düzenlenmesi çok
önemli. Tüm kurumları, bu tarz yarışmalar
düzenlemeye davet ediyoruz” açıklamasında
bulundu. BODTO Meclis Başkanı İlhan Ersan ise
konuşmasında, akredite bir oda olarak, yüksek
standartlı bir binanın BODTO'ya yakışacağını
vurguladı.
TMMOB Mimarlar Odası Muğla Şubesi'ne
kayıtlı mimarların katılabileceği yarışma, tek
kademeli ve sınırlı bir porje yarışması olacak.
Jüri değerlendirmesi ise 12 Ekim'de
sonuçlanacak. Yarışma detayları ve şartname
hakkındaki bilgilere BODTO'nun internet
sitesinden, [email protected] e-posta
adresinden veya (252) 3161412 numaralı
telefondan ulaşılabilir.
8
4 AĞUSTOS
2015
SALI
Uyku kalitesi = Yaşam kalitesi
Yaz sıcakları günden güne artıyor. Sıcaklar kimi
için deniz ve havuz tatili fırsatıyken, kimileri içinse
uykusuz geceler anlamına geliyor. Canlıların vazgeçilmez ihtiyacı olan uyku, sağlıklı bir yaşam için büyük
önem taşısa da, uykunun kalitesi de çok önemli. Aşırı
sıcaklar uykuya veya kaliteli bir uyku süresi geçirilmesine engel olabiliyor. Uzmanlar, sıcak havalarda rahat
bir uyku için alınacak önlemleri anlatıyor.
Kalitesiz uykunun işaretleri
Sabah dinç uyanıyor ve kendinizi gün içinde zinde
hissediyorsanız, bu, gece iyi bir uyku çektiğinizin
işaretlerinden biri sayılıyor. Gece sürekli uyanıyor ve
sabah yorgunluğu çekiyorsanız, bu da kalitesiz
uykunun işareti. Uyku bozuklukları solunum
düzensizliklerine, bu düzensizlikler de kişinin gece
boyunca bazen kısmi bazen de tamamen uyanmasına
sebep oluyor. Bu yarı ya da tam uyanıklık durumları
uykunun kalitesini bozuyor.
Karanlıkta uyumak iyi geliyor
Çok gürültülü horlama ve uykudan boğulma hissi
ile uyanmanın da eşlik ettiği kalitesiz bir uyku; işte
verimi düşürüyor, konsantrasyonu bozuyor, hatta kilo
bile aldırıyor. Bunun yanında unutkanlık, sabah baş
ağrısı ve bulantı ile uyanma, sinirlilik ise kalitesiz uyku
sonucunda sıklıkla karşılaşılan durumlardan.
Sabahları dinç uyanmak ve bağışıklık sistemini
güçlendirmek için karanlıkta uyumak gerekiyor. Çünkü
bağışıklık sistemini düzenleyen ve vücudun biyolojik
saatini koruyan melatonin hormonu gece saat 23.00
ile sabah saat 05.00 arasında salgılanıyor. Bu saatler
arasında karanlıkta uyunduğunda hormon, hücreleri
yeniliyor. Gece boyunca bölünmüş uyku ve uykuda
oksijen düşmeleri; çalışma performansını düşürüyor,
dikkat gerektiren işlerde çalışan, taşıt kullananlarda
kazalara yol açabiliyor.
Klimanız temiz değilse lejyoner hastalığına
dikkat edin
Klimalar iyi temizlenmezse su tesisatlarının açığa
çıktığını ve temiz olmayan ortamlarda lejyoner denilen
bir hastalığa neden olabildiğini belirten uzmanlar, bu
hastalığın yoğun bakımda sonuçlanma riski olduğu
nUyku bozuklukları solunum düzensizliklerine, bu düzensizlikler de kişinin gece
boyunca bazen kısmi, bazen de tamamen uyanmasına sebep oluyor. Gece boyunca
bölünmüş uyku ertesi gün zorluk yaşatıyor. Uyku kalitesindeki düşüşler, kişinin yaşam
kalitesinin de oldukça düşmesine neden oluyor.
konusunda uyarıyor. Lejyoner hastalığı kendini;
öksürük, balgam çıkarma, titremeyle yükselen ateş,
eklem yerlerinde ve kaslarda ağrı ve halsizlik ile belli
ediyor. Klimanın ilk çalıştığı dakikalar çok önemli. Eğer
filtresi değiştirilmiyorsa, ilk kullanımda hava içindeki toz
açığa çıkıyor, bu da astımı tetikliyor.
Uyku-apne sendromu solunumu duraklatıyor
Horlamanın solunum durmaları ile birlikte görüldüğü
klinik tabloya obstrüktif uyku-apne sendromu deniyor.
Uyku sırasında üst solunum yolunu açık tutan ve
kapatan kaslarda gevşeme oluyor. Bu gevşeme, hava
yollarında uyku sırasında hafif bir daralmaya sebep
oluyor ve hafif bir horlama meydana geliyor. Uyku apne
sendromlu hastalarda uykuya bağlı bu kas gevşemesi
çok fazla oluyor ve nefes almak güçleşiyor. Beyin nefes
almaktaki bu güçlüğü fark ediyor ve solunum çabasını
artırıyor. Artan solunum çabası beyni hafifçe
uyandırıyor ve hava yolu açılıyor. Uyandıktan sonra
hava yolu tamamen açılıyor. Solunum çabası normale
dönüyor ve yeniden uykuya dalınıyor, havayolu yine
daralıyor, solunum çabası yeniden artıyor, yeniden
uykudan uyanma gerçekleşiyor ve bunlar gece
boyunca tekrarlanıyor. Buna genellikle kandaki oksijen
düzeyindeki düşmeler eşlik ediyor. Hava yolu çeşitli
seviyelerde tıkanıyor. Buna neden olan faktörler; üst
solunum yolunu çevreleyen dokulardaki şişkinlikler,
büyük bademcikler, büyük dil ve uykuda gevşeyen üst
solunum yolu kasları. Diğer bir tıkanma noktası ise
burun olabiliyor. Çenenin küçük olması ve üst solunum
yolunun yapısı da tıkanma yapabiliyor. Uyku apne
sendromunda uyku sırasında solunum belli süre durur.
Tedavi edilmezse ölüme sebep olabilir
Tedavi edilmeyen uyku apnesi sendromu; kalpte
aritmilere, kalp büyümesine, kalp krizi riskinin
artmasına, kontrol edilemeyen yüksek tansiyona ve
şeker hastalığına, inmeye, iktidarsızlığa, kontrol
edilemeyen şişmanlığa, depresyona ve hatta uykuda
ölüme bile sebep olabiliyor.
İlaçlar ve alkol üst solunum yolunu tıkayabilir
Hava akımına izin verdiği için çarşaf, nevresim kılıfı
ve yastık kılıflarının pamuklu olanlardan tercih edilmesi
gerektiğini söyleyen uzmanlar, solunumu rahatlatmak
ve kalp üstünde basınç oluşmasını azaltmak için
yemeğin yatmadan en az üç saat önce yenilmesi
gerektiğini vurguluyor. Yatmadan en az dört saat önce
alkol alımının kesilmesi gerekiyor. Aşırı alkol, solunumu
baskılıyor ve uykuda solunum durmalarının sıklığını
artırıyor. Alkol ve uyku ilaçları, kas gevşetici, anksiyete
önleyici, ağrı kesici gibi ilaçlar; üst solunum yolu
kaslarında gevşemeye yol açıp hava yolu tıkanmasına
neden olabiliyor. Sigaranın neden olduğu tahrişin,
horlama ve apne ağırlığını artırdığı düşünülüyor.
Sırt üstü yatmak; boyun ve boğazdaki yumuşak
dokuların arkaya doğru kaymasına ve bunun sonucu
olarak hava yolunun daralmasına ya da tam
tıkanmasına yol açıyor. Sırta yerleştirilecek küçük
yastıklar ya da pijamanın arkasına dikilecek bir cebe
yerleştirilen tenis topu hastanın sırt üstü yatmasını
engelleyebiliyor.
Sıcağa hassas kişilerin, genel kanının aksine, yatak
odalarında dikkatli kullanılan klimalar uyku kalitesini
artırıyor ve hastalıklara yol açmıyor. Ancak filtrelerin sık
temizlenmesi veya değiştirilmesi ve nem oranının çok
düşürülmemesine dikkat edilmesi gerekiyor.
Umanlar, uyku apne sendromunun belirtilerini ise
şöyle sıralıyor:
Çok gürültülü horlama
Uykudan boğulma hissi ile uyanma
Yorgunluk
Uygunsuz yerlerde uykuya dalma (İşte, sinematiyatroda)
Konsantrasyonda güçlük
Unutkanlık ve sabah görülen baş ağrısı ve bulantı
Sinirlilik
Depresyon ve cinsel istekte azalma
Erkeklerde impotans (iktidarsızlık), kadınlarda adet
düzensizlikleri
Gece boyunca sık idrara çıkma ya da yatağı
ıslatma gibi şikayetler
Taşıt veya makine kullananlarda kazalara sebebiyet
verecek kadar uykuya dalma gibi belirtiler
BURCUNUZ NE DİYOR?
BOĞA
21 Nisan - 21 Mayıs
İKİZLER
22 Mayıs - 21 Haziran
YENGEÇ
22 Haziran - 23 Temmuz
Ani değişimlerin size kazandıracağı hiçbir şey yok ve
temkinli yapınızı her zamanki gibi ispat edeceksiniz.
Sezgilerinizin sizi yanıltılabileceğinizi düşünerek, her
zamanki, temkinli ve sistemli yapınızı
bozmamalısınız. Bazen her şeyi çok fazla abartarak
sorun haline getirebiliyorsunuz. Küçük seyahat
planları yapacaksınız.
Duygusal yaşamınızla ilgili konuları ailenizle paylaşmak
zorunda kalabilirsiniz. Bugün, kalıcı değişimler
yaşamaktan yanasınız. Uzun yollarla ilgili planlarınız
şimdilik, erteleyebilirsiniz. Eski dostlarla birlikte
yapacağınız gezilerden zevk alacaksınız. Yapmayı
düşündüğünüz birçok işiniz varken, kabuğunuza
çekilmeniz yanlış anlaşılıyor.
İkili ilişkilerinizde bir türlü istediğiniz performansı
yakalayamadığınızı zannederek, huzursuzluk
çekebilirsiniz. Hayalleriniz ile idealleriniz arasında belli
bir kalite göze çarpıyor. Düşüncelerinizi çevrenize
yansıtırken kullandığınız yöntemler, sıra dışı olabilir.
Ortak çalışmalar içinde olduğunuz kişilerle mantıksal
yaklaşımlar içinde olacaksınız.
Bugün, birlikte çalıştığınız arkadaşlarınızın da sizin
yardımınıza ihtiyaçları olabilir. Parasal konularda
yaşadığınız iniş ve çıkışlar yaşamanızı zorlaştırabilir.
Sürekli, kendinizi güvende hissetme duygunuzdan bir
türlü kurtulamıyorsunuz. Motivasyon gücünüzü
istediğiniz alanda kullanabilme yeteneğinize sahipsiniz.
Güvenli kişilerle çalışmayı tercih ediyorsunuz.
Değişimlerin meydana getirdiği çatışmalardan oluşan
bir yaşam tarzınız gündeme geliyor. Takıntılarınızın sizi
yönlendirmesine izin verdiğiniz sürece, farklı olma
duygusundan bir türlü kurtulmanız mümkün değil.
Ailenizin aykırı düşünceleri ve fikirleri aklınızı
karıştırabilir.. Fikirlerinizi ateşli bir şekilde
savunuyorsunuz.
Kişisel olayları bir kenara bırakarak yaşantınızla ilgili
özel kararlar almalısınız. Partnerinizin ve aşk
hayatınızın size yaşattığı bazı sorunları, gurur meselesi
yapabilirsiniz. İnatçı tavırlarınızla çevrenizi
kızdırabileceğiniz bir gün. Taviz vermek istemediğiniz
konular sizin için daha sonra önemli olacaktır. Yolları
kapsayan bazı detaylar sizi meşgul edecektir.
OĞLAK
23 Aralık - 20 Ocak
Partnerinizle aranızda bazı derin farklılıklarınız
gündeme gelebilir. Siz olayların çok ötesinde
düşünüyorsunuz. Maddi konularda istediğiniz gelişimin,
arkadaş organizasyonlarına bağlı olarak değişim
göstermesi, motivasyon açısından olumlu oluyor. Siz,
sorunlarınızla başa çıkmasını becerebilen ender akıllı
insanlardansınız.
Çalıştığınız iş yerinde sabırlı davranışlarınızla ilgi
çekiyorsunuz. Ortak çalışmalar içinde olduğunuz
zaman, son derece huzursuzlaşıyorsunuz.
Güvendiğinizi kişilerle yapacağınız iş birliği
rahatlamanıza neden olacak. Kendi gücünüzü
çevrenize ispat etmek isteyeceksiniz. Gece
uykularınızı ihmal etmemelisiniz.
Bugün, fikir birliği içinde olduğunuz kişilerle gereksiz
bir tartışma ortamı yaratmamalısınız. Duygusal
anlamda çok çabuk etkileniyor ve hızlı kararlar
alıyorsunuz. Herkes sizinle aynı düşüncede
olmayabilir. Yalnız kalmak istemeyeceğiniz bu günde,
akşam saatlerinde dostlarınızla bir arada olmak, size
oldukça iyi gelecektir.
Yakın dostlarınızla yapacağınız telefon konuşmaları
sayesinde, enerjiniz daha da olumlu etkilenecektir.
Çevrenizden olumlu etkiler aldığınız zaman, sosyal
aktiviteniz daha da güçleniyor. Paylaşım duygunuzun
önemli olduğu bir gün. Mesleğinizi kişiselliğinizle
birleştirmek ve kendinizi, fikirlerinizle ispat etmek
istiyorsunuz.
Öfkelerinizi de görsel yaşamaktan yanasınız. Yaşamı
kendi yöntemlerinize göre sorguluyor, olayları içinizde
saklamaktan hoşlanmıyorsunuz. Sezgilerinizin
doğrultusunda hareket etmek isteyebilirsiniz.
Bilinçaltınız çok yoğun. Küçük detaylar size engel
olmamalı. Özellikle alınganlıklarınızdan
sıyrılmalısınız.
Finans konuların gündem kazanmasıyla satın alma
duygunuz ortaya çıkıyor. Bugün, maddi konularda
yüksek hedefleriniz var ve olaylara bakış açınızda
hiçbir esneklik yok. İdeallerinizin peşinde koşarken
bazı hatalara açıksınız. İş yaşantınızla ilgili sorunların
üstesinden kolay bir şekilde geleceksiniz. Kendinizle
ilgili sorunlarınızı kafanıza takmamalısınız.
AKREP
23 Ekim - 22 Kasım
9
4 AĞUSTOS
2015
SALI
www.yarimadagazetesi.com
‘Hayalet gem g ts n’
lDatça açıklarında 2010 yılında yan yatan ve 5 yıldır kaldırılmayan Comoros bayraklı 'Albarado' s ml kuru yük
gem s Datçalıların tepk s ne neden oluyor. Vatandaşların 'hayalet gem ' adını taktıkları gem , 2010 yılının Şubat
ayında Datça Palamutbükü'ne 8 m l uzaklıkta yan yatmıştı.
Bodrumspor
ilk maçında galip
mBodrum Belediyesi Borumspor, Spor
Toto 3. Lig öncesi seyircisi önünde çıktığı
ilk hazırlık maçında Çinemadranspor'u 10 mağlup etti.
Bodrum Şehir Stadı'nda oynanan
karşılaşmada Bodrum Belediyesi Bodrumspor,
oynadığı futbol ile Bodrumlu taraftarlarından
tam not aldı. Yapılan yeni transfer ise Spor Toto
3. Lig öncesi yapılan mücadelede göz doldurdu.
Sıcak havaya rağmen çok sayıda futbolseverin
izlediği karşılaşmanın tek golünü Onur Algül
attı. İkinci yarının sonlarına doğru oyunu
Çinemadranspor sahasında döndüren B.B.
Bodrumspor bulduğu atakları gole
çeviremeyince maç B.B. Bodrumspor'un 1-0
üstünlüğü ile tamamlandı.
Sigara ve alkol yüklü Comoros
bayraklı 29,7 metre uzunluğundaki
kuru yük gemisi, aradan geçen 5
buçuk yıla rağmen, çekildiği Körmen
açıklarında, kıyıya yakın yerde
bekletiliyor. Çevreye mazot
kokularının yayıldığını ileri süren
vatandaşlar, geminin bir an önce
taşınmasını veya söküm işleminin
gerçekleşmesini istiyor.
Kuru yük gemisi nedeniyle denize
giremediklerini belirten vatandaşlar,
“Karaköy Körmen açıklarına terk
edilen gemi hem görüntü kirliliği hem
de tehlike saçıyor. Mazot kaçağı
yaptığı söyleniyor. Zaman zaman
çevreye mazot kokuları yayılıyor.
Bizim kadar balıkçılar da terk edilen
LAPİNA TURİZM
gemiden rahatsız. Biz yıllarca bu
geminin kaldırılmasını istedik ama
yetkililer ilgilenmedi. Turizm
açısından Muğla'nın gelişmekte
olan en önemli ilçelerinden birisi
olan ve Bodrum-Datça feribot
seferlerinin yapıldığı, yeni yat liman
inşaatının yapıldığı bu bölgeye bu
görüntü yakışmıyor. 5,5 yıldır bu
gemi burada hayalet gemi gibi
duruyor” dediler.
Söküm ihalesi 26 Ağustos'ta
Edinilen bilgiye göre, Körmen
açıklarında karaya yakın yan yatmış
vaziyette duran kuru yük gemisinin
Datça Mal Müdürlüğü tarafından 26
Ağustos'ta söküm ihalesinin
yapılacağı öğrenildi.
Ne olmuştu?
Comoros Bayraklı 'Alborada' isimli
kuru yük gemisi, 2010 yılının Şubat
ayı ortalarında Datça
Palamutbükü'ne 8 mil uzakta karaya
oturmuş, mürettebatı Yunan Sahil
Güvenlik ekiplerince kurtarılmıştı.
29,7 metre uzunluğundaki sigara
yüklü geminin mürettebatının gece
verdiği 'Batıyoruz' çağrısı üzerine
Yunan Sahil Güvenlik ekipleri
mürettebatı alarak kurtarmış,
bölgeye giden Datçalı balıkçılar ise
gemiyi terk edilmiş halde bulmuştu.
Uluslararası sularda bulunan kuru
yük gemisi, 2 tekne aracılığıyla
Karaköy Körmen açıklarına
çekilmişti.
(İHA)
10
4 AĞUSTOS
2015
SALI
4 AĞUSTOS
2015
Sen ölümsüz aşkın
resmini yapabilir misin Abidin?
Ölmeden bir kaç ay önce,
Şöyle yazmıştı,
Saçları saman sarısı Vera'sına;
"Gelsene dedi bana,
Kalsana dedi bana,
Gülsene dedi bana,
Ölsene dedi bana.
Geldim,
Kaldım,
Güldüm,
Öldüm.”
*. *. *
Yıl 1955'ti…
Nazım Moskova'da sürgündü..
53 yaşında,
Üstelik evliydi…
Vera Tulyakova 24 yaşında
Genç bir kadındı…
Dul ve bir çocukluydu…
Ajans Novosti'de muhabirdi.
Söyleşi için bir gün Nazım'ı aradı:
"Alo, Nazım Hikmet mi? Sizinle redaktör
Vera Tulyakova konuşuyor."
Nazım randevuyu verdi,
Evinde buluştular.
Odada şair Ekber Babayev de vardı…
Vera sordu, Nazım cevapladı.
Söyleşi bittiğinde Nazım Babayev'e
döndü ve Tatarca şöyle konuştu,
"Fena kız değil; bilgili, güzel ama göğsü
düz."
Vera anlamıştı söylenenleri.
Yüzü kızarmıştı.
Ve Nazım'a en çok sevda şiirlerini
yazdıracak büyük aşk böyle başlamıştı..
*. *. *
O günden sonra her gün görüştüler.
Telefonda konuştular.
Sık sık buluştular.
Nazım Vera'sız, Vera Nazım'sız
SALI
532 652 72 96
532 345 66 24
11
www.yarimadagazetesi.com
DÜŞÜNENLERİN
DÜŞÜNCESİ
[email protected]
[email protected]
[email protected]
TÜLAY SÜKÜN
Sevgiliye son bakış
yapamadı.
1959 yılında evlendiler.
Nazım evlenmek için eşi Dr.Galina'dan
boşanmak zorundaydı.
Tüm servetini ona devretti.
Boşandı.
Vera'sına kavuştu.
Kendi deyimiyle;
Saçları saman sarısı,
Gözleri mavi Vera'sı.
*. *. *
Ölene kadar onun aşkıyla yaşadı.
En sevgi dolu sözcükler Vera'ya
yazılanlardı.
Her gittiği yerden yazdı.
Mesela Leningrad'tan:
"Lanet olsun ne muazzam şey seni
sevmek!
Sen benim aşkım, sen benim kızım, sen
benim yoldaşım, sen benim küçük
annemsin. Canım, bir tanem, seni
sevmeden önce dünyayı sevmesini bile
bilmiyormuşum. Bu şehir güzelse senin
yüzünden, bu elma tatlıysa senin
yüzünden, bu insan akıllıysa senin
yüzünden.”
*. *. *
Mesela Varşova'dan:
"Ve işte ben. Dün sesini işittiğimde
dünyanın en mutlu insanı oluverdim.
Hep bizi, seni ve beni düşünüyorum.
Döndüğümde Rusça'yı gramer
kurallarıyla yazacak kadar iyi
öğreneceğim mutlaka. Seni böylesine
sevmek ve bunu layıkınca yazıya
aktaramamak insanı çıldırtıyor. Sen
bebeğim benim, anlıyor musun
yazdıklarımı?
Eğer hastalanmazsam ayın 15'inde yani
pazartesi buradan ayrılıyorum.
Pazartesi! İşte böyle. Yaz bana, unutma.
Ara sıra yani her dakika beni düşün.
Öpüyorum seni, sevincim benim."
*. *. *
Ya da Prag'dan:
"Gittin, boşaldı Prag şehri. İçinden elini
çekip çıkardığın bir eldiven gibi boşaldı.
Söndü artık seni göstermeyen bir ayna
gibi."
*. *. *
Bazen Kislova'dan:
"İçimde ak bir yol var.
Karıncalar buğday taneleriyle
bayram çığlıklarıyla kamyonlar gelir
geçer
ama yasak, geçmez cenaze arabası.
İçimde mis kokulu
kızıl bir gül duruyor zaman.
Ama bugün cumaymış, yarın
cumartesiymiş,
çoğum gitmiş de azım kalmış,
umurumda değil"
*. *. *
Hatta Moskova'dan:
"İlk ergenlik düşümden geliyorum
sana
bu şehrin bana verdiği en tatlı yemiş
en akıllı söz en insan sokaksın
günlük güneşlik rüzgârım benim
saçları saman sarısı kirpikleri mavi
karım benim."
*. *. *
Nazım Vera'ya son şiirini 1963 yılında
yazdı:
"Gelsene dedi bana.
Kalsana dedi bana.
Gülsene dedi bana.
Ölsene dedi bana.
Geldim.
Kaldım.
Güldüm.
Öldüm."
*. *. *
Öldü.
Bu şiirden bir kaç ay sonra 3 Haziran
1963'te öldü büyük şair.
Sürgün olduğu Moskova'da gömüldü.
Vera yaşadığı sürece Nazım'ı hiç
unutmadı.
2001 yılında öldüğünde tek isteği
Nazım'ın yanına gömülmekti.
Ama hiç boş yer yoktu.
Daha iyi bir çözüm bulundu…
Vera'nın külleri Nazım'ın mezarına
koyuldu…
Ölümsüz aşıklar mezarda buluştu.
(Sedat Kaya)
Cenneti korumak
2 milyar TL
mMuğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün, 'dünya cenneti' olarak adlandırılan
Muğla çevresinin korunması için 2 milyar liraya ihtiyaç bulunduğunu açıkladı.
Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı
Osman Gürün; Marmaris, Bodrum,
Fethiye ve Datça gibi ünlü turizm
ilçelerindeki arıtma, su ve kanalizasyon
gibi yatırımlar için 2 milyar liraya
gerektiğini açıkladı. Göreve geldiklerinden
bu yana ilçelerdeki arıtma ve
kanalizasyon tesislerinde iyileştirme
çalışmalarının sürdüğünü açıklayan
Başkan Gürün, ortaya çıkan rakamın
Muğla Büyükşehir Belediyesi bütçesi
ile yapılacak yatırımlar olmadığını ve
merkezi hükümetten dünya cenneti
olarak adlandırılan Muğla için katkı
beklediklerini açıkladı.
Arıtma için 1 milyar, su için 700
milyon lazım
Başkan Gürün göreve geldikten
sonra il genelindeki arıtma tesislerinin
tekrar elden geçirildiğini, yapılması
gereken yatırımlar için 1 milyar, su ile
ilgili yatırımlar için de 700 milyon TL'lik
bir yatırıma ihtiyaç bulunduğunu
açıkladı. Gürün, “Çevre ile ilgili
hassasiyetimiz sadece deniz ve deniz
temizliği ile ilgili değil, tabi ki kara
tesisleri ve karadan denize yapılan
tesisler de önemli. Onun için Muğla'daki
tüm arıtma tesislerimiz teker teker elden
geçirildi, bütün fizibiliteler hazırlandı,
yapılması gereken yeni yatırımlar, yeni
ilave tesisler, büyütmeler ve düzeltmeler
için kabaca yaptığımız tespitlerde,
kanalizasyon ve arıtma ile yenisi ve
revizyonları ile birlikte en az şu anda 1
milyar liralık bir yatırıma muhtacız. Eğer
Muğla bir dünya cenneti ise bu cenneti
olması gerektiği gibi korumamız lazım. Su
konusunda şimdiki tespitlerimize göre şu
anda yapmamız gereken yatırım 700
milyon lira. Şu anda aşağı yukarı 2 milyar
liralık su, kanalizasyon ve arıtma ile ilgili
Muğla'nın yatırım yapması ve gerçekten
turizm kenti olarak altyapıya sağlıklı
övünebileceğimiz bir seviyeye
getirmemiz gerekiyor” dedi.
Muğla'daki yatırım, gelirin onda
biri
Muğla'nın bir turizm kenti olduğunun
altını çizen Başkan Gürün, “Mevcut bütçe
ile 2 milyar TL'lik yatırımın yapılması
mümkün değil. Buradan çok önemli gelir
elde eden, fakat geri dönüş olarak elde
edilen gelirin onda biri kadar yatırıma
para ayrılan Muğla'da, özellikle çevre ve
altyapı konusunda hükümetimizin, üst
yönetimin ve merkezi hükümetin mutlaka
ama mutlaka Muğla'ya kaynak ayırması
gerekiyor. Bunu biz behemehâl 5 yıl
içerisinde bitirip çevre düzeni ile yakışır
bir Muğla ortaya koymamız lazım” dedi.

Benzer belgeler