Ahmağa Verilecek Cevap Susmaktır

Transkript

Ahmağa Verilecek Cevap Susmaktır
AHMAGA VERİLECEK CEVAP SUSMAKTIR
Bir padişahın aklı ölmüş, şehveti diri bir kölesi vardı. Padişahın ince hizmetlerini
bırakır, kötü düşüncelere dalar, fakat yaptığını iyi sanırdı! Padişah nafakasını
azaltın... söylenir dırlanırsa adını kullar arasından silin dedi. Kölenin aklı azdı, hırsı
çok... nafakasını az görünce kızdı, serkeşleşti.
Aklı olsaydı kendi kendinin etrafında döner dolaşır, düşünür taşınır da suçunu
görür, kendisini affettirirdi. Eşekliği yüzünden bir ayağı bağlanmış eşek serkeşliğe
kalkıştı mı iki ayağı da boynuna bağlanır! Eşek, bana bir bağ kafidir derse aldırış
etme! Çünkü bu iki bağ, o bayağı hayvanın hareketi yüzünden bağlanmıştır!
Hadiste gelmiştir: Ulu Tanrı, halkı üç çeşit yarattı. Bir bölüğü, tamamı ile
akıldan, bilgiden ve cömertlikten ibaret... bunlar meleklerdir, secdeden başka bir
iş bilmezler! Yaradılışlarında hırs ve heva yoktur... mutlak nurdur onlar, Tanrı
aşkıyla dirilmişlerdir. Bir bölüğü ise bilgisizliktir... hayvan gibi ot otlamakla
semirirler.
Onlar, ahırdan, ottan başka bir şey görmezler... kötülükten de gafildirler,
yücelikten, iyilikten de! Üçüncü bölükse Ademoğullarıdır, insanlardır. Bunları yarı
yaradılışları bakımından melektirler, yarı yaradılışları bakımından eşek! Eşek olan
yarıları, aşağılığa meyleder, öbür yarıları da akla meyleder!
İlk iki bölük savaştan, çekişten anlamaz, istirahat ve huzur içindedir. Fakat bu
bölük, yani insan ikisine de aykırıdır ve azap içindedir. Bu insanda sınanma
yönünden bölüklere ayrılmıştır... hepsi insan şeklindedir ama üç kısımdır: Bir
kısmı, mutlak varlık olan Tanrı’ya dalmış, kendini kaybetmiş olanlardır... bunlar
İsa gibi meleklere katılmışlardır.
Surette insandır bunlar, fakat hakikatte cebrail... kızgınlıktan heva ve hevesten,
dedikodudan kurtulmuşlardır. Riyazattan da kurtulmuşlardır, zahitlikten ve
savaştan da... sanki onlar, insanoğlundan doğmamışlardır! İkinci kısmı eşeklere
katılmış olanlardır. Bunlar kızgınlığın ta kendisi olmuşlar, tepeden tırnağa kadar
şehvet kesilmişlerdir.
Bunlardaki cebrail’lik meleklik sıfatı gitmiştir... çünkü o ev dardı, o sıfat da
büyük, sığamadı, geçip gitti! Canı olmayan adam ölür... canında bu sıfat
bulunmayan kişi de eşek olur. Çünkü bu sıfatta olmayan can bayağıdır, aşağıdır...
bu sözü sofi söylemiştir, doğrudur! O hayvanlardan da fazla can çekişir... alemde
ince işlere girişir!
Onun örüp dokuduğu hile ve şeytanlık, başka bir hayvandan zuhur edemez!
Altın sırmalı elbiseler dokur, denizin dibinden inciler çıkarır... Hendese bilgilerinin
en ince noktalarını bilir, yahut nücum, tıp ve felsefe bilgilerini elde eder! Çünkü
onun, ancak bu dünya ile alakası vardır... yedinci kat göğe çıkmaya yolu yoktur.
Bütün bu bilgiler, ahır yapısına yarar... ahır da öküzle devenin varlığına
destektir! Hayvanların birkaç gün yaşamalarına yarayan bu bilgilerin adını, şu
ahmaklar remizler, ince şeyler kodular. Tanrı yolunun, Tanrı durağının bilgisini
ancak gönül sahibi, yahut da gönül sahibinin gönlü bilir! İşte Tanrı bu terkiple latif
bir hayvan olan insanı yarattı, onu bilgilere eş etti.
O bölüğe “hayvanlar gibi” dedi... çünkü uyanıklığın uykuyla ne münasebeti var?
Hayvani ruhta ancak uyku bulunur... bu çeşit insanlarda aksine duygular vardır.
Fakat uyanıklık gelmedi de hayvani uyku kalmadı mı duygusunun aksi ve aykırı
olduğunu levhten okur anlar! Uykuya dalan kişinin uyandığı zaman, rüyada
gördüklerinin aksini görmesi gibi! Hülasa o aşağılık kişi, aşağılık alemdendir ...
onu bırak, “ Ben batanları sevmem, de!”
çünkü hayvani ruha sahip olan kişinin, huylarını değiştirmeye, nefsiyle savaşa
girişmeye, aşağılıktan kurtulmaya istidadı vardı ama o istidadı fevt etti! Halbuki
hayvanda istidat yoktur... hayvanlıktaki özrü apaçıktır! İnsandan yol gösteren bu
istidat gitti mi ne yerse yesin eşek beynidir!
Aklı arttıran bir ilaç olan beladür yese afyon kesilir... kalp illeti ve akılsızlığı
artar! Gece gündüz savaşta, çekiştedir bunlar... sonu yani insanlığı, önüyle yani
hayvanlığıyla savaşır durur.
Bu, Mecnun’la devesine benzer... o, ileriye gitmeye savaşır, bu geriye gitmeye!
Mecnun’un sevdası, önde bulunan Leyla’ya kavuşmak, devenin sevdası ardına
dönüp yavrusuna ulaşmak! Mecnun, bir an bile kendisinden geçti mi deve,
hemencecik geri döner, geriye giderdi.
Mecnun, tamamı ile aşkla, sevda ile dolu olduğundan kendisinden geçmemesine
imkan yoktu. Kendisini gözetleyen akıldı... fakat aklını, Leyla’nın sevdası kapmıştı!
Deveye gelince o, çevikti, fırsat gözleyip durmaktaydı... yularını gevşek hissetti
mi, anlardı ki Mecnun daldı gitti... hemen geriye yüz tutar, yavrusunun bulunduğu
tarafa doğru gitmeye başlardı.
Mecnun kendisine gelir, evvelce bulundukları yerden fersahlarca geriye gittiğini
anlardı. Üç gün böyle yol aldılar... Mecnun, adeta yıllarca tereddüt içinde kaldı.
Nihayet dedi ki: A deve, ikimizde aşığız ama birbirimize aykırıyız... arkadaşlığa
layık değiliz! Senin sevgin de bana uygun değil, yuların da senden ayrılmak gerek!
Bu iki arkadaş da, birbirinin yolunu vurmada...tenden aşağı inip ayrılmayan can,
yol azıtır gider! Senin canın da arşın ayrılığı ile yoksulluğa düşmüş... teninse diken
aşkıyla deveye dönmüş! Can, yücelere kanatlar açmada...ten, tırnaklarıyla yere
sarılmada! Ey vatan aşkıyla ölmüş deve, sen benimle oldukça canım, Leyla’dan
uzak kaldı gitti!
Adeta Musa kavminin yıllarca çölde kalışı gibi bende seninle bu hallere
düştüm... ömrüm geldi geçti! Bu yol, vuslata erişmek için iki adımdan ibaret...
halbuki ben, senin hilenle tam altmış yıldır, bu iki adımlık yolda kalakaldım!
Yol yakın... fakat ben pek geç kaldım. Bu binicilikten adamakıllı usandım artık!
Bu sözleri söyleyip kendisini deveden fırlattı attı, niceye bir dertten yanıp
yakılacağım, yandım artık, dedi! Ona o geniş ova daracık bir hale geldi... kendisini
bir taşlığa atıverdi! Hem de öyle bir attı ki o yiğidin bedeni ezildi...
Kendisini yere öyle bir fırlattı ki kazara ayağı da kırıldı! Ayağını bağladı, top
olurum de dedi, onun çevganının önüne düşer, yuvarlanarak giderim! İşte güzel
sözlü hakim, tenden inmeyen atlıya bu yüzden lanet etmiştir.
Tanrı aşkı, hiç Leyla’nın aşkından az değersiz olur mu? Ona top olmak elbette
daha doğru, daha yerinde! Top ol da doğruluk yanına yat, aşk çevganiyle
yuvarlanarak git! Çünkü bu yolculuk, binekten indikten sonra Tanrı çekişiyle
olur... halbuki önceki gidişimiz, deveyle idi!
Bu çeşit gidiş, gidişlerden apayrıdır... bu gidiş cinlerin gidişiyle de olmaz,
insanların çalışmasıyla da! Bu çekilip gitme, alelade çekilip gitme değildir... bunu,
Ahmed’in lutfu meydana getirdi vesselam!

Benzer belgeler