Chance, Chaos and Coincidence - Yeditepe Görsel İletişim Tasarımı

Transkript

Chance, Chaos and Coincidence - Yeditepe Görsel İletişim Tasarımı
6 Kasım- 12 Aralık 2012
İST
AN
BUL
Chance, Chaos and Coincidence
Yeditepe Üniversitesi
İletişim Fakültesi
Görsel İletişim Tasarımı Bölümü
Selin Ürkütür
Şans, Kaos ve Tesadüf
Chance, Chaos and Coincidence
1.İstanbul Tasarım Bienali
Akademi Programı Sergisi
Yeditepe Üniversitesi
İletişim Fakültesi
Görsel İletişim Tasarımı Bölümü
1st İstanbul Design Biennial
Academy Program Exhibition
Yeditepe University
Faculy of Communication
Department of Visual Communication Design
6 Kasım- 12 Aralık 2012
Selin Ürkütür
Tesadüf
katılımcılar
participants
Talih Kuşu 2012
Mixed Media
25x15x30 cm
billur altınordu
burçin ayebe
merve çaşkurlu
esra çomu
orhun erdenli
fatih deniz karaçalı
hakan kartal
gözde kırksekiz
rukiye kurt
afra naile sönmez
özlem saka
kutay şenel
simla tanrıkut
tuğçe taşkan
irem tekin
ezgi toral
eymen topçuoğlu
didem toy
bahadır uyanık
tulya usman
selin ürkütür
damlasu yasa
esma yavuz
murat yıldızaç
şans
kaos
tesadüf
Talih Kuşu 2012
Mixed Media
25x15x30 cm
Günümüzde büyük bir hızla, sürekli değişen ve değiştikçe
dönüşen bir dünyada yaşıyoruz. Bu baş döndürücü
değişimi yönetmek, düzenlemek, yönünü değiştirmek
şöyle
dursun,
değişimin
anlarını
yakalamak
bile
imkansız… Bu durumda bizlere ancak onu izlemeye ve
anlamlandırmaya çalışmak kalıyor.
We live in a rapidly changing world that it constantly
evolves while changes. Not only it is difficult to direct,
divert or manage this change but even grasping the
momentum of change becomes impossible. In this
circumstance only thing left to us is try to observe and
make sense of it.
İki kıtayı birbirine bağlayan, dünya ile iç içe yaşayan, büyük
bir hızla kentsel değişime uğrayan dünya metropolü
kentimiz İstanbul da bu hızlı değişimden payına düşeni
alıyor. Konumu ve doğası gereği sürekli değişiyor ve
değiştikçe de dönüşüyor.
İstanbul, as a bridge between two continents and world’s
renowned metropolis, takes it share from this rapid
change. Due to its position and nature it constantly
changes by transforming. The communication revolution
and the technology that laying the foundations of global
Küreselleşmeyi hazırlayan teknoloji ve iletişim devrimi
change have transformed the individual and ethical values.
toplumsal
da
In this postmodern world old fashioned ‘‘perfectionist‘‘
dönüştürdü. Bu postmodern dünyada artık geçmişten
notions and preconceptions are replaced. On today’s
gelen
yaşamı,
bireyi
“mükemmeliyet”
ve
değer
kavramı
ve
yargılarını
yargılar
fast paced and complex world notions like “seize the
yerlerini başka kavramlara bıraktı. Bugün artık günün
kalıp
moment”, “coincidences” and “luck” are determining
hızı ve karmaşası içinde “anı yakalamak”, “tesadüfler”,
the human life. This year’s IKSV’s design biennial theme
“şans” gibi kavramlar insan yaşamını belirliyor. Bu yıl
“Imperfection”, which was proposed by, London Design
İKSV’nin düzenleği Tasarım Bienali’nin konusu olan,
Museum Director, Mr. Deyan Sudjik, neatly defines daily
Londra Tasarım Müzesi Direktörü Dejan Sudjik’in
life in our city. “Imperfection” has long lost its negative
belirlediği “kusurluluk” teması günümüz İstanbul’unda
connotations in our minds and Yeditepe University, Visual
süren yaşamı çok güzel yansıtıyor. “Kusurluluk” ise
Communication Design Department students, with
geçmişteki yargılarımızda var olan olumsuz anlamını
fully understanding of the concept they set sail to new
yitirmiş ve Yeditepe Üniversitesi Görsel İletişim Tasarımı
horizons with “chance”, “chaos” and “coincidence”.
öğrencilerimizin günümüzün konumunu çok isabetli bir
şekilde yorumlamış oldukları gibi, “şans”,”tesadüf” ve
“kaos’a” yelken açmış durumda…
I wish all the best to our students and this year’s all
contributors of the IKSV.
Öğrencilerimize ve İKSV’nin bu yılki katılımcılarına
başarılar diliyorum.
Prof. Dr. Nedret Kuran-Burçoğlu
Yeditepe Üniversitesi
Rektör Yardımcısı
Prof. Dr. Nedret Kuran-Burçoğlu
Yeditepe University
Vice Rector
sergi üzerine
about the exhibition
İstanbul, İstanbul...
Şans, Kaos ve Tesadüf
Istanbul, Istanbul...
Chance, Chaos and Coincidence
Bir anda değişiverdi içim, dışım,
Birden şu boynuzlar çıktı başımdan,
Keskin dişli bir at sineği ısırınca beni, çılgınca bir atılışla fırladım gittim
Birden şu boynuzlar çıktı başımdan,
Kerkhne’nin, Lerna’nın tatlı sularına doğru.
…
Bense hep o belalı iğnenin zoruyle
Bu topraktan o toprağa koştum durdum.*
Immediately my form and mind were distorted,
and with horns, as you see, upon my forehead,
stung by a sharp-fanged gadfly I rushed with frantic bounds
to Cerchnea’s sweet stream and Lerna’s spring.
...
while I, still tormented by the gadfly,
am driven on from land to land before the heaven-sent plague. *
İstanbul. Dünyada iki kıtayı birleştiren, üç
imparatorluğa başkentlik yapmış tek kent
İstanbul. Prehistorik dönemden başlayarak farklı
medeniyetlerin yerleşim yeri, Ortodoks kilisesinin
başkenti, yüzyıllar boyu İslam’ın yönetim merkezi.
Hatta ve hatta Bizans’tan Osmanlı’ya geçişiyle bir
çağı kapatıp yeni bir çağı açan kent İstanbul.
Istanbul. The unique city connecting two
continents, and that has been the capital of
three empires. The capital that has been the
residence of different civilizations since the
prehistoric times, the ecumenical capital
and the capital of the Muslim’s caliphate.
It is even the city which has transformed a
historical era into a new one by the Ottoman
conquest.
Bugüne geldiğimizde büyüklüğü, nüfusu, yoğunluğu
ve ritmi ile sınırlarını zorlayan dev bir metropol
İstanbul. Alışıldık Batı metropollerine benzemeyen,
onları takip eden, ancak sistemi inatla onlar gibi
işlemeyen bir kent İstanbul. Batı kentlerinin,
tasarımcılarının, ilgili her kurumunun planlama,
kurallar içine alma, organize etme işleyişine
başkaldıran, başına buyruk gelişen bir kent İstanbul.
Io’dan Bosphorus’a, İmparatorluklardan Bugüne
Mitolojiye göre, Argos kralı İnakhos’un kızı İo
Hera tapınağında rahibedir. Günün birinde Zeus
İo’yu görür, kızın güzelliğine vurulup ona yanaşır,
Hera bunu öğrenince büyük bir kıskançlığa kapılır,
baştanrı da sevgilisini karısının öfkesinden korumak
için onu beyaz bir inek haline dönüştürür. Ancak
durumu farkeden Hera ineğe bir sinek musallat
eder. At sineğinden kaçmaya çalışan İo, can havli ile
*Io’nun anlatımı, Aiskylos, “Zincire Vurulmuş Prometheus”
tragedyası, 670 vd., Azra Erhat, Mitoloji Sözlüğü, İstanbul: Remzi
Kitabevi, 1989, s.172.
Today, Istanbul is a giant metropolis, the
boundaries of which are forced by its human
mass, energy and intensity. Istanbul is a city
that follows its contemporaries yet never
becomes similar to any other. The rebel
that follows its own course, never confines
itself to the boundaries of city planners and
regulations as such.
From Io to Bosphorus, from Empires to
Today
According to the myth, one day Zeus seduced
Io, who was the daughter of the İnakhos, the
King of Argos and a priestess of Hera. Zeus
turned Io into a young cow as a disguise so
he would hide her from Hera, his jealous
wife. It was useless, and Hera was not
misled, and sent a fly to torment Io. While
*Io’s expression, Aeschlus, Prometheus Bound, 670, in: Azra Erhat,
Mitoloji Sözlüğü, İstanbul: Remzi Kitabevi, 1989, s.172.
deli gibi kıtadan kıtaya koşar, kurtulamaz bir türlü.
Denilir ki bugünden sonra bu sırada geçtiği boğaza
“inek geçidi” anlamına gelen “bosphorus” adı verilir.
Tarihi, Yarımburgaz Mağarası’nda prehistorik
dönemlere, mağara yerleşimlerine değin uzanan
İstanbul’da, MÖ 8. yy’da önce Kalkhedon (bugünkü
Kadıköy) sonra Byzantion (bugünkü Sarayburnu)
koloni kentleri kuruldu. Konum olarak daha şanslı
durumda olan Byzantion, MÖ 5. yüzyıla gelindiğinde
parası Yunan dünyasında geçerli bağımsız bir ticaret
kenti oldu. Kentin bu konumu ileriki yüzyıllarda
üç dev imparatorluğun başkentliğine götürdü onu:
Doğu Roma, Bizans ve Osmanlı imparatorlukları
yüzyıllar boyu geniş toprakları, çeşitli toplulukları,
farklı coğrafyalardaki ülkeleri yönettiler Byzantion
akropolünden. Her döneminde yeni topluluklar,
halklar, başka başka dinler, inançlar, farklı kültürler,
adetler, gelenekler, yeni renkler, biçimler eklendi
kentin kültürel belleğine.
20. yüzyıla gelindiğinde, Birinci Dünya Savaşı ile
birlikte 600 yıllık Osmanlı İmparatorluğu’nun
çözülmesiyle yeni bir döneme ve düzene giren
kentte, yeni dinamikler devreye girdi. İç ve dış göç
hareketleri, yeni dünya düzeninde konumlanma
çabaları ile kentin gerek demografik yapısı gerekse
ekonomik dengeleri farklılaştı. Bugünün küresel
dünyasında İstanbul, geçmişten gelen zengin, çok
katmanlı kültürel birikimlerini içinde barındıran,
14 milyonluk nüfusu ile yerel ve küresel dünyada
etkin olmaya çabalayan, içindeki zıtlıklar ile zengin
mirasını harmanlamaya çalışan dev bir organizma.
running away from the fly, Io plunged into
the strait that separates Europe from Asia,
and thereafter it has been known as the
Bosphorus, or the “ford of the cow”.
The history of Istanbul goes back to
prehistoric times: cave settlements have
been detected in the Cave of Yarımburgaz. In
the 8th century BC, the Greeks founded the
colonial cities of Kalkhedon (today Kadıköy)
and then Byzantion (today Sarayburnu).
Located in a more advantageous area than
Kalkhedon, Byzantion was an important
trading center in the 5th century BC in
the Greek world. This favorable location
made Byzantion the capital city of three
Empires: from the acropolis of Byzantion,
East Roman, Byzantine and Ottoman
Emperors governed for many centuries
many countries and diverse communities
in different geographies. In each period,
new populations, religions, beliefs, diverse
cultures, different customs, traditions, new
colours and forms were added to the cultural
memory of the city.
In the 20th century, with the collapse of the
600 years old Ottoman Empire, Istanbul
entered a new era with a new order and
new dynamics. Internal and external
migration movements and the efforts to be
included in the new world order changed
the demographic and also the economic
structure of the city. Today, Istanbul is a giant
organism, which has a rich and multi-layered
cultural heritage, and has been trying to be
active in the local and global world with its
14 million strong population.
Şans, Kaos ve Tesadüf
Chance, Chaos and Coincidence
İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın düzenlediği 1.
İstanbul Tasarım Bienali’nin teması “Kusurluluk”,
diğer bir deyişle yaratıcılığını ve özgünlüğünü
kusurluluğundan alan kent İstanbul. Binyıllardır
tasarımcıların, sanatçıların diyarı olan, sonsuz
renk ve biçim çeşitliliğine sahip, her döneminde
bir önceki dönemin zengin kültürel mirasına yeni
formlar ekleyerek özgünleşen bir tasarım geleneği.
Yunanlı heykeltraşların, Romalı mimarların, Bizanslı
mücevher ustalarının, Osmanlı nakkaşlarının,
Ermeni taş ustalarının, Musevi oymacıların, Türk
dokuma sanatçılarının ortaklaşa oluşurdukları bir
tasarım zenginliği ile çoğullaşan, kentin ruhunu,
felsefesini zanaat becerisi ile birleştiren bir
süreç İstanbul’da tasarım. Diğer yandan bugün
küreselleşme etkileri ile geleneğinin yeniden
dönüşüme girdiği bir alan.
The theme of the first Istanbul Design
Biennial, organized by the Istanbul
Foundation for Culture and Arts, is
“Imperfection”, in other words the city
of Istanbul, which takes its creativity and
uniqueness from its imperfection. This
is a design tradition, which has grown
through adding new forms to previous
cultural heritages in its diverse periods.
In Istanbul, designing is a process that
includes the collective tradition created
by Greek sculptures, Roman architects,
and Byzantine jewelry masters, Ottoman
miniaturists, Jewish engravers, Turkish
handwoven artists. It is a process which
unites the spirit, philosophy and craft
tradition of the city. On the other hand,
it is a field that nowadays has been
transforming its tradition under the effect
of globalization.
Bizler sergimizde, İstanbul’u “Şans, Kaos ve
Tesadüf” kavramları ile ele alıyoruz. Batılı sistemler
ve tasarım süreçlerinde hakim olan perfeksiyonizme
aykırı bu üç kavram ile tanımlıyoruz bu kenti. Planlı
süreçlerde hiçbirine yer olmayan şans, kaos ve
tesadüfün, İstanbul’un yaratıcı dinamiklerinin temeli
olduğunu, gerek kentteki yaşamın gerekse tasarım
süreçlerinin böylesine bir sistemde yürüdüğünün
altını çiziyor, buradan gelen özgünlüğü irdeliyoruz.
İstanbul’un konumlandığı eşsiz doğasının ve zengin
tarihinin ne büyük şans olduğunu vurgularken,
bugün gelinen noktada kentin kaosuna tanık
oluyoruz, öte yandan kentte tesadüflerin
belirleyiciliğine varıyoruz.
İstanbul’da şans ve tesadüflerle gelişen süreçler
We investigate Istanbul through
the concepts of “chance, chaos and
coincidence”. We define Istanbul
through these three concepts, which are
contradictory to the perfectionism, which
is supreme in Western systems and design
processes.
We emphasize the importance of chance
in Istanbul due to its exceptional nature
and rich cultural history. Today, we are
witnessing the chaotic structure of the
city. On the other hand, we notice that
coincidences are always decisive in
Istanbul.
kaosa açılır: fizik teorisinde kozmos’un (düzenlilik)
kaostan (karmaşa) doğması gibi, İstanbul’un da
kaosu içinde kendine göre bir düzeni ve bu karmaşık
döngüden ortaya çıkan bir üretimi vardır. Planlı,
programlı, perfeksiyonizmin götürdüğü belirlenmiş
sonuçların aksine, sürprizlere açık bir üretim söz
konusudur İstanbul’da. Bu kavramlar bir yandan
yıkıcı sonuçlar ortaya koyarken, öte yandan yıkılanın
yerine çabucak yeni alternatifler konur. Belirli
olandan ziyade belirsizlik hakimdir, değişimler
son derece hızlıdır, adaptasyon süreçleri hızlıdır.
Yokluk içinde var etme, kurumsallık ve organizasyon
olmadan üretim yapısıdır kentin. Planlananda bile
plansızlık hakimdir, tesadüflere, şansa her zaman
yer vardır.
1. İstanbul Tasarım Bienali Akademi Programı
çerçevesinde, İstanbul Yeditepe Üniversitesi,
Görsel İletişim Tasarımı Bölümü öğrencilerinin
çalışmalarından oluşan sergimiz, İstanbul’u ve
kentin tasarım süreçlerini bu üç konsept üzerinden
irdeliyor. Tasarımcılarımız, fotoğraf, enstalasyon,
video, dijital medya gibi farklı görsel teknikleri
kullanarak, gerek yaşadıkları kentin yaratıcılığını
gerekse kentin tasarım süreçlerini yorumluyor,
İstanbul’un özgünlüğünü kendi özgün yaratıları ile
bizlere sunuyorlar.
Sergimizin hazırlanmasında emeği geçen tüm
ekibimize, öğrencilerimize ve de bizleri destekleyen
Üniversitemize, ayrıca İstanbul Kültür Sanat Vakfı’na
teşekkürlerimizi iletiyoruz.
According to physics, the cosmos rose
from chaos. In a similar way, Istanbul
has an order in its chaotic structure that
produces its creativity, which is always
open to surprises. These three concepts
cause devastating results in the city; on
the other hand alternatives come easily in
place of collapsed ones. Ambiguity, rather
than certainty, is a dominant factor in all
processes, but changes are very rapid and
adaptations are quick. There are always
options for chance and coincidence.
The exhibition hosted by Yeditepe
University, showcasing Visual
Communication Design Department’s
students’ work within the Academy
Program of the first Istanbul Design
Biennial, examines Istanbul and its design
processes through these concepts. Our
designers have interpreted the creativity
and uniqueness of the city through their
inventive design works using diverse
visual techniques such as photography,
installation, video and digital media.
We thank to the project team and to the
participant students, who worked a lot for
the exhibition. We thank to the Yeditepe
University for giving support to the project.
Finally, we thank also to the İstanbul
Foundation for Culture and Arts.
Yrd.Doç. Dr. Şafak Erkayhan
Assist.Prof.Dr.Şafak Erkayhan
Yeditepe Üniversitesi
Görsel İletişim Tasarımı Bölümü Öğretim Üyesi
Yeditepe University
Department of Visual Communication Design
Billur Altınordu&Tulya Usman
tesadüf-coincidence
Bir çok kültüre ev sahipligi yapmış olan İstanbul’un geçmişi çok
eskilere dayanır. Bu yüzden İstanbul, yapısal açıdan çok zengin bir
şehirdir. Bu yapıların kontrüksiyonlarına anlam yükleyen ögeler ise,
yapı malzemeleri, motifleri ve pencereleridir.
Pencere, Farsça’dan Türkçe’ye gelen bir kelimedir. Bir yapıyı
aydınlatmak ve/veya hava sirkülasyonunu sağlamak amaçlı
kullanılmakla birlikte, hemen hemen çoğuyapılarda pencere
bulunmaktadır. Yapılara zenginlik katan pencereler insanlarda farklı
etkiler bırakabilir. İnsan hayatında, pencere metaforik olarak, yeni
bir anı karsılamayı, farklı bir bakıs açısını ve bir başlangıcı, vs.
sembolize eder.
Peki ya bulunduğu yapının biricikliğini paylaşan pencereler zamanla
değişen başka yapılara ve onlar için ayrılan kalıplara uymazlarsa ne
olur? Yeni yapılardaki kalıplar eskileri aratabilir mi?
With its rich multicultural history, Istanbul has been a home for
some diversity of cultures throughout its time. This is a reason why
Istanbul has a wide scale in the constructional sense. The elements,
which add meaning to these various types of constructions, are their
structural materials, motifs on their facades and their windows.
‘Pencere’ (window), which is a word with Persian origins, admits the
light in and/or lets the air circulate. Almost every structure holds
windows that enrich its façade which inspires people in a symbolic
way. In a metaphorical sense window means, a new beginning,
opening to new horizons or capturing a wider perspective, etc.
So, what if the windows that share the uniqueness of their
nests were forced to adapt to the novel constructions
and would not fit into their new frames?
Would those new frames make us yearn
for the old ones?
Uyarlanamayan / Unadaptable
video
1’30”
Burçin Ayebe
kaos-chaos
Zaman ve mekan algımız, rasyonel gerçekliğimizi oluşturmamızda
başrol oynar. Bu rasyonellik iki kavramdan birisinin eksikliği ile
kendini doğrulayamaz konuma gelir. Denklemden eksiltilmiş mekan,
zamanı konumlandırılamaz bir kavram olarak bize sunar. Tersi bir
durumda ise, zamanı çıkarttığımızda geriye mekan kalır.
İstanbul’un kentsel dönüşüm bölgelerinden biri olan Fikirtepe’de
çektiğim fotoğraflar, insanlar evlerini terk ettikten sonra, geriye
kalan mekanların yıkım öncesi, şehrin kendi devinimi içinde aldıkları
haller üzerine odaklanıyor. Bir zamanlar insanlar tarafından “ev,
yuva” olarak adlandırılan yerler bugün yağmalanmış, terkedilmiş,
insandan yoksun bırakılmış harabelere dönüşmüş durumda.
Fotoğrafın anı alıntılarken bizlere zamandan yoksunmuş izlenimi
vermesi, süreksizlik algısının yarattığı irrasyonellik, Fikirtepe’nin
bugünkü durumunu çok iyi özetliyor.
Our rational thinking construction plays major role on our time and
space perception. Without one none of them is complete.
Space minus equation eliminates time perception or vice versa.
The photos that I have shot in Fikirtepe, a suburb in one of the urban
development zone of Istanbul, show derelict houses after occupants
left, Once upon a time `home` to some people and today they look
plundered and derelict. Timeless irrational expressiveness of the
photographs reflects Fikirtepe`s state today.
Sanki Yoksun Gibi
As if You
Do not Exist
Foto-Enstelasyon
Photo Installation
15 /22x16 cm
Merve Çaşkurlu
kaos-chaos
Çalışmada, mükemmellik, güç ve düzenin bir metaforu olarak
kullanılan kaftan üzerine gözler yansır. Gözler meraklıdır,
kıskançtır, hayrandır, şaşkındır, korkuludur... Bakışlar hem
birer düşman gibi savaşır, hem nazarlık gibi korur efendisini.
Kaftan yönetime ait ise bu gözler de yönetilenlere aittir. Binbir
düzensizlik içinde bir vücutta beraber olmanın şevkiyle her şeye
rağmen bütünlük korunur.
In this work eyes are reflected on caftan cloak, as metaphor to
the system, perfection and power. Eyes are hungry to information
as they are jealous, admiring, bewildered and scared... Glances
both fight like enemies and protect its master like ‘evil eye’. If
the caftan cloak was belong to the rulers then these eyes were to
subordinates. Nevertheless the unity is protected with a zest of
united form in a single body in disorder.
Nazar/ Evil Eye
Enstelasyon / Installation
144x110cm
Esra Çomu & Rukiye Kurt
kaos-chaos
Birçok kültürü içinde barındıran, zengin tarihsel birikime sahip
olan İstanbul, binyıllardır çok kişiye esin kaynağı olmuştur. Bu
yaratıcı esinlerden birisi de İstanbul’un sesleridir. İstanbul silüeti
içinde devinen yoğun temponun yarattığı sesler, bazılarına gürültü gibi gelse de, yaşayan bir kentin varoluşu ve İstanbullular’ın
kendilerine özgü günlük yaşamlarının izleri, dev bir kültürel
devinimin yansımalarıdır.
İçinde milyonlarca insanı barındıran, pekçok sanatçıyı besleyen
bu kent, “Kuru Gürültü” ile herbirimizi işitsel olarak farklı zamanlara ve hislere taşıyacaktır.
İstanbul has been inspiration to masses for centuries with its
accommodation of multicultural existence and rich historical
background. One of the inspiration source is the soundscapes of
the city.
The soundscapes that produced by the high rhythm of city may
come as plain noise to some yet they are echoes of giant motions
of daily lives of the citizens.
Kuru Gürültü / Plain Noise
Walkman, Manyetik Bant / Walkman, Magnetic Band
70x100 cm
Orhun Erdenli
tesadüf
coincidence
Gerek topografik gerek tarihsel bir kavşak niteliğinden dolayı
yüzlerce yıldır ayak altında kalmış, ancak kültürlerin ne geçiştiği,
ne de kaynaştığı, yalnızca çoğu zaman arızalar veren bir
çarpışmalar alanı İstanbul. Ne Doğu, ne Batı.
Kurgusal bir tarihi karakterin hayali bağdaştırma çabalarının
tasvirinden yola çıkan yerleştirme, kimi zaman başarılı
görünen bu tarz çabaların sonuçlarını ve tarihsiciliğin doğasını
sorguluyor.
Due to its topographical and historical crossroad
characteristics, İstanbul has been a doormat for centuries, but
never has been a place where cultures intermix or merge, only
a place of clashes which cause many malfunctions. Neither the
East, nor the West.
The installation which envolves out of the description of
imaginary reconcilement attempts of a fictional historical
character, questions the results of that kind of attempts which
look sometimes successful and the nature of historicism.
Alet-el Zikr
The Zekr Device
Heykel
Sculpture
30x40x60 cm
Fatih Deniz Karaçalı
şans, kaos, tesadüf-chance, chaos, coincidence
Balat günümüzde bakımsız, kırık dökük görünümüne karşın
Bizans’tan günümüze kozmopolit kültürü, tarihi ve mimarisiyle
dikkat çeken, yanı sıra sokakta koşturan çocukları, küçük
esnafı, kapı önü sohbetleriyle hatırlanan İstanbul’un en eski
semtlerinden biridir.
Zaman içerisinde buradaki yapılar yoğun tahribata maruz
kalmış ve kaderine terk edilmiş durumdadır. “Balat” adının
“Palation”(saray) kelimesinin bozulmuş hali olduğu söylenir.
Buradaki zıtlıktan yola çıkarak üretilen çalışma, şans, kaos ve
tesadüf sarmalında bu bölgede oluşacak yeni yapılaşmanın neyi
getireceği, neyi götüreceğini düşündürmek ister.
Regardless to its shabby look today, Balat, with its cosmopolitan
culture, history and architecture as well as its street kids, street
sellers and patio talks, is one of the oldest suburbs of Istanbul
since Byzantine times.
Most buildings left to natural or human caused destruction.
Balat name comes from Byzantine word “Palation” (Palace). This
work intends to reflect chance, chaos, and coincidence notions
through latest building development projects in the area.
Yapım mı? Yıkım mı? / Construction or Deconstruction
Üç Boyutlu Animasyon / 3D Animation
15”
Hakan Kartal
kaos-chaos
Karışık medya kolajda kaos teması, İstanbul haritası üzerinde
yeniden yorumlanır. Kolaj üzerine yansıtılan çeşitli insan ve
kentin görüntüleri, Go Pro Hero 2 action kamera ile çekilmiş
olup, kent içinde birey gözünden yapılan bir tur özelliğini taşır.
Bu sayede izleyiciye “bir İstanbul sokak deneyimi” yaşatmak
amaçlanır. İki farklı medya unsuru kullanımı ile izleyiciye hem
statik hem de dinamik bir görsel deneyim yaşatılırken “İstanbul
ve kaos” teması işlenir.
Chaos theme is re-interpreted over the İstanbul map on this mix
media work. Go Pro Hero 2 cam footage captures human and
environs to represent individual’s tour around the city and aims
audience to feel “İstanbul street life” experience. “İstanbul and
Chaos” theme is worked by using two different media that aims
audience to feel static and dynamic visual fiesta.
Kaotik Kolaj / Chaotic Collage
Karışık Teknik / Mixed Media
2’/120x90 cm
Gözde Kırksekiz
tesadüf-coincidence
İstanbul var olan çeşitli uygarlıkların bir araya gelmesi ve zanaat
ustalığının da eklemlenmesiyle yapılarında sayısız estetiği,
güzelliği barındırır. Diğer yandan semtten semte dolaşıldığında,
renksel, yapısal, zaman içinde yokolmadan kendini korumayı
başarmış, çoğunlukla da tesadüfe dayalı iç içe geçmiş kültürleri
mevcut. Bir tarafı üstün mimari, diğer tarafı derme çatma da
gözükse, tesadüfi bir espasla etnikle modernizmin bir araya
geldiği sponten bir tasarım karşılar bizi. Çalışma, İstanbul’un bu
farklı mimari yapısına bir bakış sunar.
İstanbul contains countless esthetics and beauties in its
buildings from various civilizations which are still exist and are
articulated with skill. On the other hand, when you visit from
one place to another İstanbul still covers its culture in colour
and structure. One part appears as an excellent architecture the
other part appears as the makeshift. This work presents a point
of view to istanbul’s various architectural structure.
Form tüketime uyar / Form Follows Consumption
stop motion video
5’22”
Afra Naile Sönmez
kaos-chaos
Bütün ve karmaşık bir yığın gibi görünse de, yerleştirme aslında
her biri İstanbul’daki ayrı bir yaşantıyı temsil eden modüllerden
oluşur. Her bir tel modül bir diğerinin formuna müdahale eder,
parçalar eklendikçe silüet bozulur, fakat İstanbul imgesi yine de
orada herşeye rağmen varlığını sürdürür.
Silüetin arkasına yansıtılan portrelerdeki insanların donuk
ifadeleri ve aynı açıdan çekilmiş görüntüleri, kişilerin kimlikleri
hakkında bilgi vermezken, İstanbul’da gündelik yaşamda ne ile
karşılaşılabileceğinin tahmin edilememesine, her türlü tesadüfe
ve karşılaşmaya açık olunmasına gönderme yapar.
Regardless to its combined messy look, the installation is
consisted of modules that represents each individual lives. Each
wired module interferes with others and the more they do this
the more deformed they become and İstanbul’s vision continue
its existence, regardless.
While the sullen expressive portraits and fixed angles photos
give out no clue on the identification of the people, but gives
indications on how important coincidence is in daily lives in
İstanbul as well as how blurry it is.
İsimsiz / Untitled
Enstelasyon / Installation
100x50x50 cm
Özlem Saka
tesadüf-coincidence
Bu İstanbul’un bir tanıtım videosu değildir. Bu video, İstanbul
gibi bir kentte yaşamımı sürdürürken, gün içerisinde bana eşlik
eden kameramla oluşturduğum bir bütünlük… İstanbul’un her
daim canlı, her daim kendimi şanslı hissettirmesi hali… Sürekli
aydınlık ve hep eşsiz, devamlı şaşırtabilen şehir. Her doğan
günde yeni sihirlerle, sonsuza dek devam edecek bir döngü...
This is not a promotional video of İstanbul.
While I sustain my life in Istanbul, this is the unity that I
established with my camera throughout the day. The state that
makes you feel vital and lucky all the time...
The city that always fascinates with its chance factor that hidden
in its every layer.In every new day with new magical feel the cycle
lasts forever.
Parlak / Bright
video
5’25”
Kutay Şenel
tesadüf-coincidence
İstanbul’un kozmopolit yapısı ve kalabalık sokaklarının gerçek
sahipleri emekçileri olan sokak satıcıları.
Karmaşık ve çaresizce; soğuk, sıcak, gece, gündüz demeden ve
her daim yalnız bir şekilde İstanbul sokaklarında bekleyişleri.
Bizler için hepsinin aynı oluşu onları tek düzey nesnelere
dönüştürüyor oysa onların da bir hayatı amacı hayalleri
yaşantıları var. Onları başlarında durdukları tezgahtan ayıran
düşünceleridir.
The real owners and workers of the İstanbul’s cosmopolitan
structure and congested streets, Street vendors.
Regardless to cold or hot, day or night, they stroll the streets,
chaotic and hopeless, all the time.
They look similar yet they have their own purpose of life and
hopes to pursuit. Their thoughts distract them away from their
stalls.
Maske / Mask
video
3’30”
tesadüf-coincidence
Damlasu Yasa
Murat Yıldızaç
Simla Tanrıkut
Cansız mankenimiz İstanbul’un eşi benzeri olmayan
sokaklarında her an karşımıza çıkabiliyor, çünkü o da aslında
her an her yerde karşılaşabileceğiniz bizden birisi. Hergün
hayatın bizi sürüklediği bu şehirde, herkes birşeylerle meşgul.
İnsanlar hayatlarını sürdürebilmek için okuyorlar, çalışıyorlar,
hergün binlerce insan sokaklarda oradan oraya sürükleniyor,
koşuşturuyor.
Mankenimiz, kent kalabalığının ortasında, İstanbul’un enerji
dolu sokaklarında dolaşırken, durağan bir objenin etrafında akıp
geçen hayatı, kalabalığı ve bunların beraberinde getirdiği kaosu
yakalıyor.
Our window mannequin comes into our view anytime in Istanbul’s
Street since it is one of us that can be seen anytime and
anywhere. Everyone is busy with something while life flows us in
the city. People are working, studying and are running to and fro
to sustain their lives.
Our window mannequin, in the middle of the city crowd, catches
the chaos evolves around.
Bizden Biri / One of Us
video
1’38”
Tuğçe Taşkan
kaos-chaos
İstanbul’da yaşam görünenin ötesinde…
Güzellikleri ve tarihi dokusu ile insanı büyüleyen fakat karmaşası,
yoğunluğu, kalabalık görüntüsüyle yaşamı kimi zaman çekilmez
hale getiren bir şehir... Çoğu yerde bir sokak ya da bir cadde ayırır
kültürler arası farklılığı... Bir adım ötede başka bir hayat vardır.
Herkesin bir sebebi vardır İstanbul’da yaşamak için... Büyüleyici
kent görüntüsü altında zıtlıklarla ortaya çıkan kaotik hali içinde
karşı çıkılan durum ve olaylar zamanla unutulur ve alışkanlıklar
haline gelir. Her sabah geçtiğimiz yol anlamsızlaşır, görüntüler
sıradanlaşır. Farkındalıklar ve algılar kaybolur. Birey dayatılan her
koşulu kabul etmek zorunda kalır. Günlük hayatın akışında her an
her şeyle karşılaşmak olağan…
Bizleri aslında rahatsız eden, hatta acı veren bir çok ayrıntıya başta
seyirci kalmak, ardından duyarsızlaşmak ve sonunda da bir parçası
haline gelmek… Bazen başedebilmenin tek yolu…
Life in Istanbul is beyond it seems.
The City fascinates with its historical textures and beauty yet it
makes your life unbearable some times with its intensity, crowded
look and chaotic living. Often a street or avenue separates cultures
from each other. A step ahead there is another life goes on and
everyone has a reason to live in Istanbul. The incidents and events
that eventuate due to its chaotic state of this magnificent City’s
contradictions get forgotten and become habitual. The road that
we take everyday becomes meaningless and visuals turn ordinary.
Perceptions and awareness disappear. The individual accepts every
consequences that been forced upon. It is norm to face anything on
any moment on daily flow of the life. Been indifferent to many details
that not only bothers but hurts us as well and then one becomes
desensitized and finally becomes part of it. It is sometimes only way
to deal with.
Genetik Modifikasyon / Genetic Modification
El ilanı, tuvalet kağıdı, gazete, demir, alüminyum / Flyer, toilet paper, newspaper, aluminium, iron
Enstelasyon / Installation
90x90x300 cm
İrem Tekin
kaos-chaos
Sürekli bir değişim içerisindedir evren. Düzensizliklerin düzene
dönüştüğü, madde ile enerjinin özdeş olduğu ve kaosun önceden
programlanmış olduğu bir yol izler. Düzende kaos, kaosta
ise düzen vardır. Varoluş, bu düzen ve düzensizliğin birliğidir.
Kentin renkleri ve materyalleri, katmanları meydana getirir. Bu
katmanların birbiri üzerine geçişleri, bu geçişlerinin tekrarlanışı,
düzen ve düzensizlik arasında çekişmeye neden olur ki bu
kaosun ta kendisidir.
“Karmaşık Örgü”’de İstanbul’un bir çok farklı katmanının iç
içe geçişi ile oluşan düzensizlik hali ve bu düzensizlik halinin
yarattığı düzen anlatılır. İstanbul’da günlük yaşamın bir parçası
olan atık malzemeler toplanarak bir örgü yapılır. İstanbul’u diğer
şehirlerden ayıran, onu üstün kılan, farklı kültür birikimleriyle
donanmış bireyleri, mimarisi ve yaşayış biçiminin karmaşık hali
örgüye benzetilir.
The universe changes constantly. It follows a path that chaos has
been preprogrammed while disorder transforms to order and the
energy and the mass become identical. The existence becomes
unity of the order and the chaos. The City’s colours and objects
materialize the layers. The transitions of these layers and repeats of
these transitions create tension between the order and the disorder
that is chaos itself.
“Tangled Woven” tells of the İstanbul‘s many tangled layer‘s chaotic
state and the order that has been created by this chaos. The recycled
material, that has been symbols of daily life in İstanbul, were
collected and made into tangled woven. İstanbul is not only been
distinguished from other cities by its multi-cultured individuals,
architecture but its tangled woven like life styles.
Karmaşık Örgü / Tangled Woven
Karışık Teknik / Mixed Media
175 x 75 cm
Ezgi Toral
şans
chance
“Talih Kuşu“, kuş-piyango bileti, İstanbul-şans-insan bağını ele
alan bir fotoğraf çalışmasıdır. Hayatın insana sunduğu en güzel
duygulardan biri, umuttur. Hayal eder, umut bağlarız, hayatla olan
bağımızı umutlarımız güçlendirir. Umudun kiminle, ne zaman, nasıl
bağlanacağı bilinmez. Belki de umut başınızın tam üstündedir.
Omuzunuz? Sırtınız? Bilemedik mi? Belki de siz göremediniz?
Gelin, umuda bir kapı açalım. Hayal kuralım. İstanbul’un tarih
kokan incisi Eminönü’ne gidelim. Balık ekmek alalım. Alt geçitten
geçelim. Karşımızda Yeni Cami bizi çağırıyor. Merdivenlerine
oturalım. Galata’yı izlerken, üzerinizden geçen güvercinler size
selam verecektir. Bir de hediye.. Kuş pisledi değil mi? Kızdınız, şimdi
de güldünüz. Şans gibi... İstanbul gibi.. Ve aklınıza sonunda geldi,
tekerlekli sandalyede oturan amcaya yönelip piyango bileti aldınız.
Umudu bir bilete bağladınız.
Şans’ınız bol olsun. İstanbul’a hoş geldiniz.
“Fortune bird” is related to lottery ticket and this photographic
work relates to İstanbul and chance connection. Hope is one of
the sweetest feel that life gives us. We hope and imagine.
It reinforces our connection with the life as communication does
between humans. You never know when the luck strikes.
Let’s give hope a chance and let’s imagine. Let’s go to history
encrusted Eminönü. Let’s buy fish bread and walk through
under passage. Yeni Cami invites us to sit on its the steps and
while you watch Galata Tower pigeons may greet you with poop
(Bird droppings is considered as luck in Turkey). Angry? Or is it
lucky strike? Like İstanbul does. Finally you head to the crippled
lottery ticket seller and buy a ticket. Bonne chance!
Welcome to İstanbul.
Talih Kuşu
Lottery Luck
Dijital Kolaj
Digital Collage
120x85 cm
Eymen Topçuoğlu
şans-chance
İstanbul denince akla karmaşa ve kaos gelse de kimi zaman
karmaşa ve kaos düzene ve renge döner, başlı başına
bir karakter kazanır. Çalışmada, uyum ve karşıtlıkları ile
İstanbul’daki günlük yaşamdan kesitler ve kente özgü sesler
harmanlanarak İstanbul’un sürprizlere, şans ve tesadüflere açık
özel yapısı sunulur.
Regardless to confusion and chaos that comes to mind whenever
we announce İstanbul, yet these transform into colors and gain
new identity. In this work İstanbul’s characteristics are reflected
through video and photography.
Sürpriz / Surprise
video
50”
Didem Toy
şans-chance
Dünyanın her yerinde hayatta kalmak bazı kurallara uymaya
bağlı. Metropollerde “hızlı olmak” bunlardan sadece birisi. Ama
bahsettiğimiz şehir İstanbul ise kurallar yeterli değil. Burada
yaşamak için şanslı da olmanız gerekiyor.
“Oyun”, İstanbul’da hayatta kalmak üzerine şans ve hız
gerektiren bir çalışma. Attığınız zarlar sizin bu şehirde hızlıca
yükselip ilerlemenizi sağlayabileceği gibi, en başa dönmenize
de neden olabilir. Oyunda kazanmak ya da kaybetmek, ne kadar
şanslı olduğunuza bağlı.
To survive, all around the world depends on obeying to some
rules. Fast thinking is just one of them in metropols. But if we
were talking about İstanbul these would not be enough and you
have to be lucky as well.
“The game” is a work that necessitates luck and fast acting to
survive in İstanbul. The dice you roll provides you speedy upscale
move or deep sudden fall and all depends on your luck.
Oyun / The Game
Karışık Teknik / Mixed Media
70x70 cm
Bahadır Uyanık
şans, tesadüf-chance, coincidence
Geleneksel Türk motifi video ilerledikçe dağılarak pikseller halini
alır. Madde ölümlü olduğuna göre geçmişten gelen mükemmel
gelenek de yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Bir gün
tüm kültür mirasımızı belki de ancak sanal ortamlarda gezip
görebileceğimiz düşünülürse, bu mirasın devamlılığının dijital
teknolojiler olmadan sağlanamayacağı da göz ardı edilemez.
“Pixelleşme” gelenekselden dijitale geçişi bir şans ve tesadüf
olarak yorumlarken, ortaya çıkan değişimi ortaya koyar.
Traditional Turkish motif disintegrates into pixels. Since the
mass is doomed to die perfect past traditions are under threat
to oblivion. You cannot ignore the fact that sustainable cultural
heritage transfer would only be realised on digital technologies
and we would be able to see whole our cultural heritage on
digital platforms.
“Pixelation” interprets transformation process from traditional
to digital as chance and coincidence while investigates it.
Pikselleşme / Pixelation
video animasyon / video animation
25”
Selin Ürkütür
tesadüf
coincidence
Etrafımıza baktığımızda dünden sıyrılıp bugüne gelindiğinde
değişime uğramayan hiçbir şey yok. Bunların başında ise biz
insanlar, insanların oluşturdukları şehirler ve yapılanmalar gelir.
Yüzyıllardır sahip olduğu farklı kültürlerin izini taşımayı başaran,
her köşesinde tarihi bir doku barındıran önemli bir metropoldür
İstanbul. Rastgele baktığımız bir yapıda geçmişin geleneklerini
simgeleyen ögeleri bugünde görmek günümüz yaşam
koşullarıyla bağdaştırıldığında epey tesadüfi olsa gerek.
Nothing is permanent and on top of list of impermanency there
is city constructions.
İstanbul, with its historical textures and sheltering multicultural
heritage, is an important metropolis. It may be considered as
coincidence on today’s terms when you haphazardly glance at a
building and to see the elements of the past.
Gelen-ek
Trad-d-tion
Foto-Enstelasyon
Photo Installation
120x75 cm
Esma Yavuz
tesadüf-coincidence
Labirent İstanbul, kentteki kaotik yasami simgeleyen bir oyun.
Kullanıcının yönledirişi bu oyunda İstanbul’dan görüntülerle
karşılaşılır. Hangi olaya nasıl tepki verileceği şans denebilir.
Çıkış yoktur bu oyunda. Bunalsanız da, kaçmak isteseniz de
İstanbul sizi tutar. Labirent, İstanbul’dur...
The game symbolizes chaotic life in İstanbul. In this pinball like
game the user manipulates.
The game to certain extends then everything depends on your
luck. There is no exit in this game. Regardless of your depressive
mode İstanbul keeps you in. Labyrinth is İstanbul itself.
Labirent İstanbul / Labyrinth İstanbul
Enstelasyon / Installation
70x70 cm
sergi exhibition
Selin
görselÜrkütür
tasarım ekibi
Tesadüf
visual design team
Katalog Tasarımı/Catalog Design
Tuğçe Taşkan
Kapak Tasarımı/Cover Design
Tuğçe Taşkan
Simla Tanrıkut
Damlasu Yasa
Murat Yıldızaç
Proje Koordinatörü ve Küratör / Project Coordinator and Curator:
Yrd.Doç.Dr. Şafak Erkayhan / [email protected]
Fotoğraf/Photography
Tuğçe Taşkan
Sanat Yönetmenleri / Art Directors:
Selçuk Aşkın / [email protected]
Delizia Flaccavento / [email protected]
Orhun Erdenli / [email protected]
Merve Çaşkurlu / [email protected]
Tuğçe Taşkan / [email protected]
Afiş Tasarımı/Poster Design
Simla Tanrıkut
Damlasu Yasa
Murat Yıldızaç
Flyer Tasarımı /Flyer Design
Orhun Erdenli
Simla Tanrıkut
Damlasu Yasa
Murat Yıldızaç
Sergileme / Exhibition
Yrd. Doç. Dr. Şafak Erkayhan
Orhun Erdenli
Merve Caşkurlu
Web Tasarımı/ Web Design
Elias Sarantopoulos
Redaksiyon/Redaction
Yrd.Doç.Dr. Şafak Erkayhan
Delizia Flaccavento
http://vcd.yeditepe.edu.tr/bienal/
http://www.facebook.com/events/391216177613271/?ref=ts&fref=ts
Çeviri/Translation
Selçuk Aşkın
Basım/Printed by
Mor Ajans
Copyright© Yeditepe Üniversitesi 2012
Yeditepe Üniversitesi İletişim Fakültesi
Görsel İletişim Tasarmı Bölümü
İnönü Mah. Kayışdağı Cad.
26 Ağustos Yerleşimi 34755 Ataşehir - İstanbul
0 216 578 0000-3001
Talih Kuşu 2012
Mixed Media
25x15x30 cm
Bu sergi Yeditepe Üniversitesi İletişim Fakültesi Görsel İletişim Tasarımı Bölümü tarafından,
1. İstanbul Tasarım Bienali Akademi Programı çerçevesinde,
06 Kasım-12 Aralık 2012 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir.

Benzer belgeler