T RK YE N YEN B R G VENL K KONSEPT HT YACI

Transkript

T RK YE N YEN B R G VENL K KONSEPT HT YACI
2. TÜRKĠYE ĠÇĠN YENĠ BĠR GÜVENLĠK KONSEPTĠ
ĠHTĠYACI
Yrd.Doç.Dr Sait YILMAZ
Beykent Üniversitesi
SAM Müdürü
2.1. GiriĢ
21‘ nci Yüzyılın ilk çeyreği, uluslararası iliĢkiler ve güvenlik alanında
yüzyıl boyunca önemli değiĢimlere yol açacak parametrelerin geliĢmekte olduğu bir
dönemi iĢaret etmektedir. Küresel güvenlik ortamı genel bir düzensizlik ve
istikrarsızlık içinde oldukça karıĢıktır. DıĢ müdahaleler ve uluslararası güç
mücadeleleri kapsam değiĢtirirken, dünyanın kolektif düzenleyici güçleri etkilerini
oldukça yitirmiĢlerdir. Soğuk SavaĢ sonrası döneme Sovyetlerin dağılmasının
getirdiği yeni güvenlik mimarisinin oluĢumları kadar küreselleĢmeyi belirgin hale
getiren internet ve haberleĢme teknolojisindeki yenilikler damgasını vurdu. Bunlara
post-modern düĢünce dalgasının ürünü olan Avrupa Birliği ile ilgili geliĢmeler de
eklendi. 21‘ nci Yüzyıl güvenlik ortamını analiz edebilmek ve buna uygun bir
güvenlik konseptinin ihtiyaç duyduğu düĢünsel alt yapıyı oluĢturabilmek için önce
kuramsal çerçevedeki geliĢmeler müteakiben tek hegemon güç olan Amerikanın
güvenlik kurgusu gözden geçirilecektir.
2.2. 21‟ nci Yüzyılda Ulusal Güvenlik Ġçin Kuramsal Çerçeve
2.2.1 Realizmin Evrimi
Uluslararası iliĢkiler teorileri güç iliĢkileri ve güvenlik politikalarını
anlamamıza önemli bir kaynak oluĢturmaktadır. Bugüne kadar uluslararası iliĢkiler
alanında egemen görüĢ, kendisine rekabet eden diğer kuramlara (Liberalizm,
Marksizm, Yapıcılık ve diğer post-izm‘ler) rağmen ―Realizm‖ olarak tanımlanan
pozitivist kökenli bir paradigma olagelmiĢtir (Baylis, 2005:5). Realistler için
uluslararası iliĢkilerin temelinde kendi ulusal çıkarlarını maksimize etmeye çalıĢan
devletler arasındaki güç mücadelesi yatmaktadır. Bu mekanizma uluslararası
düzenin sağlanmasında güç dengesini kendi lehine değiĢtirmeyi öngören askeri güce
ve iĢbirliğine dayalı bir yapı sunmaktadır.
Realizm, bugüne kadar dünya politikasının baĢ aktörü ABD‘nin
ihtiyaçlarını, bakıĢ açılarını ve çıkarlarını göz önünde tutan bir paradigma olma
niteliğini korumuĢtur. Kuramsal çalıĢmalara öncülük eden ABD Soğuk SavaĢ‘ın
sona ermesi ile kuramsal alanda meydana gelen yeni önermelerle birlikte Realizme
dayalı hegemonya sistemine düĢünsel alt yapı sağlayacak bir vizyon arayıĢına
girmiĢtir. ABD BaĢkanı Bush yeni muhafazakar kadro ile birlikte ancak 11 Eylül
saldırıları sonrası büyük stratejisinin esaslarını yerine oturttu (Barry, 2004:1);
uluslararası terörizme karĢı bitmeyen savaĢ, önleyici müdahale, saldırgan tek
taraflılık (agressive unilateralism) ve ABD askeri üstünlüğünün korunması.
Bugün gelinen aĢamada ABD stratejisine hâkim olan paradigmanın adı
―demokratik realizm (democratic realism)‖ olarak isimlendirilmektedir (The
Progressive Policy Institute, 2003: 7). 11 Eylül 2001 saldırıları güvenlik ve güç
politikaları tarihi için önemli bir dönemeç oldu. Terör, asimetrik güç dengesi
içerisinde bir yandan zayıf olanın güç kullanma yöntemi olarak ortaya çıkarken
Amerikan dıĢ politikasını tekrar askerileĢtirdi. George W.Bush, ABD dıĢ politikası
için yeni bir kavram tanımladı; terörizmle savaĢ sırasında küresel hegemonya.
260
2.2.2. KüreselleĢme ve Ulusal Güvenlik
Soğuk SavaĢ‘ın 1989 yılında sona ermesinin ardından dünya, küreselleĢme
olgusunun ivme verdiği çok hızlı bir değiĢim sürecine girmiĢ bulunmaktadır.
KüreselleĢmenin en önemli olgusu ―etki yaratma‖ yeteneği; ülkeleri ve toplumları
etkileme yeteneğidir. Bu etkileri alıcı konumunda olanlar yani küreselleĢmeye ayak
uydurmayanlar sürekli bir kırılganlık ve hassasiyet duygusu ile küreselleĢme ve
küreselleĢmenin temsil ettiği değerlere karĢı ―savunmaya dayalı refleks‖
geliĢtirmektedirler (Moralı, 2003:1-5). Gerçekte çok az sayıda ülke küreselleĢmenin
ortaya çıkardığı imkânları yönlendirebilecek bir konuma ve yeteneğe sahiptir.
SanayileĢmiĢ devletler, çokuluslu Ģirketler, diğer güçlü aktörler, politik ve ekonomik
menfaatlerini üst seviyede korumak için ekonomik faaliyetleri etkilemede imkan,
kaynak ve güçlerini en son noktasına kadar kullanmakta, hatta bu konuda
oluĢturdukları ekonomik topluluk ve bu topluluk hukuklarını dahi hiçe sayabilmekte,
hedef ülkede ele geçirilen yerli iç dinamiklerden ve onların sağladığı olanaklardan
en geniĢ biçimde faydalanmaktadırlar.
KüreselleĢmenin ulusal güvenliğe etkilerini aĢağıdaki Ģekilde
özetleyebiliriz (Yılmaz, 2006: 97-98); (1) Uluslararası ve ulus üstü yapıların
geliĢmesi ulusal egemenliğin aĢınmasına yol açmakta, ulusal çıkarları sağlamaya
yönelik güç politikalarının uygulanmasını güçleĢtirmektedir. (2) Küresel ekonomik
bütünleĢme ekonominin ulusal denetimini ve hükümetlerin etkinliğini sınırlamakta,
devleti güçsüzleĢtirmektedir. (3) Ekonomi ulusal gücün lokomotifi olarak ortaya
çıkarken uluslararası ekonomik aktörlerin (çokuluslu Ģirketler, IMF, Dünya Bankası
vb.) ulusal ekonominin geliĢmesindeki belirleyici rolü ekonomik güvenliği ulusal
güvenliğin en önemli güvenlik parametresi haline getirmektedir. (4) Ulus ötesi
sosyal ve dini hareketler ulusal güvenliğe meydan okumaktadır. (5) Küresel iletiĢim
ve ulaĢım devletin sınırlarının kontrolünü daha da güçleĢtirmiĢtir. (6) Ulusal birlik;
etnik ve dinsel çeĢitlilik ve devletten özerklik taleplerinin tehdidi altındadır. Ulusdevletlerin küreselleĢme karĢısında yeniden yapılanmaya ve rollerini gözden
geçirmeye, ulusal güvenlik ve güç kullanımı konusunda yeni yöntem ve vasıtalara
ihtiyacı vardır.
2.2.3. Post-Modernizm ve Güvenlik
Post-modernizm 1980‘lerin ortasından baĢlayarak son 25 yılda sosyal
bilimlerde etkili bir teorik geliĢmeye yol açtı. Post-modern düĢünce devlet-merkezci
modeli sorgulayarak toplumu birçok güç ağının kesiĢmesi olarak görür (Keyman,
2000: 101). Sivil toplum yapısı içerisinde devlet bağımlı değiĢken olarak kabul
edilir. Postmodernistler, devletin problematik dıĢı rasyonel bir varlık değil, düzene
girmeyecek bir Ģeyin üzerine, yoğun örgütlenme ile disiplin uygulayarak düzen
oturtmaya çalıĢan keyfi bir iliĢki olduğunu iddia etmektedir. Postmodernler için
egemenlik yani (modern) devlet bir çözüm olmaktan uzaktır (Cochran, 1995:20).
Postmodernizm, devlet dıĢı aktörlerin uluslararası iliĢkilerdeki rollerine ağırlık
atfederek, egemen devletin alanını sınırlamaktadır.
Post-modern dünyada geleneksel anlamda güvenlik tehditleri yoktur; çünkü
üyeler birbirlerini iĢgal etmeyi düĢünmezler. Post-modern anlayıĢa göre Avrupa‘da
bir güvenlik kuĢağı, dıĢında ise tehlike ve kaos kuĢağı bulunmaktadır. Dünyayı
özellikle tehlikeli ve zor yapan Ģey küreselleĢme ile ayrılan üç kuĢağın (modern
öncesi, modern ve post-modern) birbirleriyle bağlantısız olmasıdır. Üçe bölünmüĢ
261
bir dünyada üç kademeli bir güvenlik politikası ve üç kademeli bir akıl takımına
ihtiyaç bulunmaktadır. Post-modern düzenin tehditlere cevabı iĢbirliği ağını
geniĢletmektir. Post-modern ağ ne kadar geniĢletilebilirse, komĢulardan gelebilecek
risk de o kadar azalacak, aĢırı silahlanmaya gerek kalmadan kaynaklar baĢka
alanlarda kullanılacaktır.
Post-modernlere göre Batı Avrupa için post-modern çağ 1989‘da
baĢlamıĢtır. Post-modern toplumun birinci derecedeki örneği Avrupa Birliği
(AB)‘dir (Cooper, 2005: 179). Avrupalılar post-modern bir kıtada yaĢayan postmodern devletler bütünüdür. ―Çıkar‖ modern devlet ve varisi post-modern devlet
için farklı anlamlar taĢımaktadır. AB içinde tartıĢılan çıkarlar öncelikle politik tercih
ve sorumlulukların paylaĢımı meseleleridir. Avrupa Birliği üyelik ve komĢuluk
iliĢkileri; post-modern düzenin ulus-devlet, milliyetçilik, egemenlik, sınırlar gibi
değerlerden feragat edilmesini istemektedir. Ancak gerçekte AB içinde baĢat
konumundaki ülkeler için geçerli değildir. Bu tür bir güvenlik anlayıĢı aslında
hegemon güçlere dizginleri tamamen vermekten baĢka bir anlama gelmeyecektir.
2.3. 21‟ nci Yüzyılda Güvenlik Ve Güç ĠliĢkileri
2.3.1. Soğuk SavaĢ Sonrası Güvenlik Ortamı
Buzan‘a göre ise Soğuk SavaĢ sonrası güvenlik ortamında üç teorik
perspektif öne çıkmaktadır; neo-realist, küreselci ve bölgeselci (Buzan, Waever:
2003, 13). Neo-realist yaklaĢım realizmin önerdiği gibi hala devlet merkezlidir ve
uluslararası düzende güç dağılımı yani güç dengesinin tek kutuplu ile çok kutuplu
olmak arasında sıkıĢtığını öngörmektedir. Küreselci yaklaĢım ise neo-realizmin anti
tezi olarak kültürel, ulusaĢan ve uluslararası politik ekonomi yaklaĢımlarını da
birleĢtirerek devlet dıĢı aktörlerin (Ģirketler, NGO‘lar, hükümetler arası ve sivil
toplum kuruluĢları) küresel sistemdeki yapısal rolüne odaklanmakta, bu aktörlerin
sermaye-teknoloji-bilgi ve örgütleri kontrol ettiğini, devletin bu global ağın bir
oyuncusu olduğunu ifade etmektedir. Bölgeselci yaklaĢım ise iki kutupluluğun
kalkması ile dikkatlerin küresel konulardan çok bölgesel konulara yöneldiğini, süper
güç karĢısındaki zayıf güçlerin kendi iç sorunları ve yakın çevrelerine öncelik
vermelerinin bölgeselci yaklaĢımları artırdığını savunmaktadır.
21‘ nci Yüzyılın ilk yıllarındaki küresel güvenlik ikilemleri 20‘ nci Yüzyıla
göre niteliksel olarak farklıdır. Ulusal egemenlik ve ulusal güvenlik arasındaki
geleneksel bağ zayıflamıĢtır. SavaĢın, resmi olarak ilan edilmiĢ bir devlet meselesi
olduğu zamanlar artık geride kalmıĢtır. Çok ender ve genellikle geliĢmiĢ ülkelerin az
geliĢmiĢ ülkeler ile yapacağı savaĢlar artık hassas silahlarla gerçekleĢecek, rakibi
silahsızlandırmak ve kontrol altına almak için kullanılacaktır. KüreselleĢme çağında
savaĢ; resmi olmayan, yayılmıĢ ve çoğu zaman isimsiz çatıĢmalar Ģeklinde yumuĢak
güç ve küresel bir istihbarat ağına dayalı, örtülü operasyonlar ve propaganda
mücadeleleri ile yürütülmektedir.
2.3.2. Güç ve Ulusal Gücün Evrimi
Uluslararası iliĢkilerde güç, bir devletin baĢka bir devlete karĢı uyguladığı
ve normal Ģartlar altında o devletin yapmak istemeyeceği bir Ģeyi yapmasını
sağlamaya yönelik etkidir (Tezkan, 2005: 137). Hegemon gücün özellikleri ile ilgili
bazı genel belirlemeler yapılmıĢtır; para biriminin uluslararası alanda geçerli olması,
dünyanın her yerinde üsler ve müttefikler bulundurması, bölgesel kriz ve çatıĢmalara
liderlik etmesi, nükleer silahlara sahip olması, diğer ülkeler üzerinde ikna gücünün
olması, kültürel olarak kendi yaĢam biçimini ve değerlerini tüm dünyaya yayarak
262
konumunu meĢrulaĢtırması gibi (Uzgel, 2003: 31). Brezinski‘ye göre; para, üretim
kapasitesi ve askeri güç hegemonyanın üç sacayağıdır (Brzezinski, 2004: 87). Susan
Strange, Amerikan hegemonik gücünü uluslararası politik ekonomideki güvenlik,
üretim, finans ve bilgi yapılarından kaynaklanan, bölgeselliği aĢan yapısal gücünün
sağladığını ifade etmektedir (Strange, 1987: 565).
Ulusal güç, ulusal güvenlik politikalarının ve uygulamalarının ana
kaynağıdır (Bayat, 1982: VII). Ulusal güvenlik politikalarının baĢarılı bir Ģekilde
uygulanması ile ülkenin sahip oluğu ulusal güç ve bu gücü etkin olarak kullanma
kabiliyeti arasında doğrudan bir iliĢki vardır (Sarkesian, 1995: 25). Ulusal gücün
sürekli geliĢtirilmesi, devleti yönetenler ile birlikte öncelikle topluma düĢen ve
toplumun bilinçlendirilmesi gereken bir yükümlülüktür. Ulusal güç unsurları değiĢik
kaynaklarda farklı Ģekilde sınıflandırılmaktadır. Ulusal gücün unsurları; doğal
(coğrafya, nüfus, doğal kaynaklar) ve sosyal (ekonomik, askeri, politik, psikososyal, bilgi) etmenler olarak iki baĢlıkta gruplandırılmaktadır (Jablonsky, 2006:
130-137). Ancak bu çalıĢmada gücün; askeri, ekonomik ve yumuĢak Ģekline
odaklanılacaktır.
2.3.3. Sert Güç
Yakın zamana kadar bir ülkenin ulusal gücü denilince akla sadece Silahlı
Kuvvetler gelirdi. Silahlı Kuvvetler varlığı ile barıĢ döneminde ülkenin güvenliği ve
daha geniĢ kapsamda çıkarlarını korumak için rakip ülkeler üzerinde caydırıcılık
sağlar. Bir devletin ulusal güvenlik çıkarlarının zorunlu kıldığı hallerde kuvvete
baĢvurmaktan çekinmeyeceğini inandırıcı biçimde ortaya koyması çoğu zaman etkili
olur. Tabi bunun için o ülkenin yeterli güce ve gücü kullanacak siyasi idareye sahip
olması gerekmektedir (Öymen, 2003: 165). Savunma gücünün barıĢ zamanında en
etkili biçimde kullanılması için diplomasi ile silahlı kuvvetlerin çok yakın bir uyum
ve iĢbirliği içinde olmaları gereklidir. Dünya politikasında önemli bir rol oynamak
isteyen ülkeler, daima güçlü ordulara sahip olmaya önem vermiĢtir.
Tablo 1: 2000 Yılında Tam Zamanlı Personel Sayısı Bakımından
Dünyadaki Silahlı Kuvvetler
Sıra
Devlet
Personel Sayısı
Çin
2.81 Milyon
1.
Rusya
1.52 Milyon
2.
ABD
1.37 Milyon
3.
Hindistan
1.3 Milyon
4.
Güney Kore
680 Bin
5.
Pakistan
610 Bin
6.
Türkiye
610 Bin
7.
Ġran
510 Bin
8.
Vietnam
480 Bin
9.
Mısır
450 Bin
10.
Kaynak: ISSS: The Military Balance (2001), International Institute for Strategic
Studies, Oxford University Press, (Oxford, 2001).
Yukarıdaki tabloda ülkelerin silahlı kuvvetlerin büyüklük sıralaması asker
sayısına dayalı olarak verilmiĢtir. Ancak yaklaĢık son on beĢ yıldır yapılan
uluslararası güvenlik müdahaleleri ve çokuluslu harekat örnekleri silahlı kuvvetlerin
263
üstünlüğü ile ilgili önemli dersler ortaya çıkarmıĢtır. Bir ülkenin askeri gücünün
uluslararası düzeyde etkinliğini belirleyen faktörleri Ģu Ģekilde sıralayabiliriz; (1)
Nükleer silahlara sahip olma. (2) DıĢ ülkelerde askeri varlık bulundurma, güç
projeksiyonu (üsler, denizaĢırı varlıklar vb.), stratejik kuvvet kaydırma (ulaĢtırma)
ve takviye yeteneği. (3) Stratejik ve taktik haberleĢme kabiliyetleri. (4) Modern
teknolojinin keskin uçlarını kullanan, çevik ve etkili (isabetli ve tahrip gücü yüksek)
ateĢ desteği ile takviye edilmiĢ manevra kabiliyetleri. (5) Küresel ve bölgesel
coğrafyalarda süratli, zamanında ve emniyetli bir Ģekilde kuvvetlerinin lojistik
desteğini, barınma ve idamesini sağlayacak kabiliyetler.
Silahlı Kuvvetler dıĢında da askeri iĢlevleri olan zorlayıcı güç unsurları da
bulunmaktadır. Bunların baĢında özellikle Irak SavaĢı ile gündeme çok daha fazla
oturan özel askeri Ģirketler gelmektedir. Paralı askerlerden farklı olarak, özel askeri
Ģirketler yasal bir yapıya sahiptirler (Yeoman vd., 2004: 30). Dünyada 90‘a yakın
özel askeri Ģirket bulunmakta ve bunlar 110 ülkede faaliyet göstermektedir (ICIJ,
2006). Özel askeri Ģirketler, devletlerin özel jandarmalığından, örtülü
operasyonlarına, bir devletin baĢka topraklardaki faaliyetlerine, ticari Ģirketlerin
çıkarlarının muhafızlığından mafya ve terör örgütleriyle dirsek temasına kadar, geniĢ
bir yelpazede faaliyette bulunmaktadırlar (Talu, 2001).
2.3.4. YumuĢak Güç
Kavramın yaratıcısı Joseph S. Nye‘e göre yumuĢak güç, zorlama veya
paradan ziyade cazibenizle istediğinizi sağlama kabiliyetidir. Ġstediğinizi baĢkaları
da istediği zaman, baĢkalarını kendi istikametinize sokmak için havuç ve sopalara
harcama yapma ihtiyacı duymazsınız. Nye‘e göre; sert güç, ülkenin askeri ve
ekonomik gücünden kaynaklanan zorlama kabiliyetidir. YumuĢak güç bir ülkenin
kültürü ve politik fikirlerinin çekiciliğinden gelir. Eğer diğer ülkeler sizin
politikalarınızı meĢru görüyorsa yumuĢak gücünüz fazladır (Nye, 2004: 256). Bir
ülke kendi amaçlarının ve değerlerinin baĢka ülkeler tarafından benimsenmesini
sağlayabilirse askeri güç ve ekonomik gücünün ağırlıkta olduğu sert gücünü (hard
power) daha az kullanmak zorunda kalır.
Tablo 2: Joseph S. Nye‘e Göre Güç ÇeĢitleri
Güç ÇeĢitleri
DavranıĢlar
Temel Araçlar
Askeri güç
* Zorlama
*Caydırma
*Koruma
Ekonomik Güç
*TeĢvik
*Zorlama
*HayranlıkUyandırma
*Gündem Yaratma
*Tehdit
*Kuvvet
Hükümet
Politikaları
*Zorlayıcı
Diplomasi
*SavaĢ
*Ġttifak
*Yardım
*RüĢvet
*Kamu Diplomasisi
*Ġki Taraflı ve Çok
Taraflı Diplomasi
*Para Verme
*Yatırım
YumuĢak Güç
*Değerler,
Kültür
*Politikalar
*Kurumlar
Kaynak: Joseph S. NYE: YumuĢak Güç, Çev.: Ri. Aydın, Elips Kitapları, (Ġstanbul,
Ekim 2005), 37.
Nye‘nin yumuĢak ve sert güç Ģeklindeki sınıflandırması bazı bilim
adamlarınca geçerli bulunmamaktadır. YumuĢak güç gereğinde ekonomik ve askeri
kapsamda da olabilir. Örneğin insani yardım amaçlı olarak askeri güç kullanımı bu
264
tür amaca hizmet edebilir (Noya, 2005: 16). YumuĢak ve sert güç arasında
kollanması gereken optimal bir denge vardır. Sert gücün Ģu anda ABD'nin yaptığı
gibi aĢırı kullanılması, yumuĢak gücün kullanılma Ģansını da yok edebilir. Sert ve
yumuĢak gücü birleĢtirme becerisi 'akıllı güç'tür (Nye, 2006). Günümüz dünyası
karĢılıklı konuĢmayı ve ‗ikna‘yı gündeme bir zorunluluk olarak getirmektedir. Baskı
ve zor kullanarak alınan neticelerin kalıcı olma Ģansı olmadığı gibi, aynı Ģiddetle
geri tepen siyasetleri meĢrulaĢtırmaktadır.
2.3.5. Ekonomik Güç
Ekonomik güç, bir ülkenin refahı, mutluluğu, güvenliği ve geliĢmesi için
kullanılan bütün kaynakların toplam kapasitesi ve bu maksatlar için ürettiği
değerlerin meydana getirdiği toplam hasıla olarak tanımlanmaktadır (Tezkan, 2005:
181). Bir ülkenin ekonomik gücünün ölçülmesinde; doğal kaynaklar, ekonomik
düzen, sektörlerin (tarım, sanayi) dağılımı ve kapasitesi, iĢ gücü, dıĢarıdan
hammaddelere olan bağımlılığı, kendi kendine yeterliliği, parasının değeri,
uluslararası ekonomik ve finans örgütleri ile iliĢkisi, kredi notu, Ģirketleri,
uluslararası tanınmıĢ markaları, Gayri Safi Milli Hasılası (GSMH), teknolojik
kapasitesi, ulaĢtırma ver haberleĢme ağı gibi faktörler göz önüne alınabilir.
Tablo 3: Dünya Ticaret Oranları (2001)
Ülke
%
Çin
7.0
Hindistan
0.8
Japonya
5.8
Rusya
1.3
ABD
15.1
Fransa
5.0
Almanya
8.4
Ġngiltere
4.8
Avrupa Birliği
35.4
Kaynak: International Monetary Fund: Direction of Trade Statistics Yearbook 2002,
(Washington D.C.).
Küresel ekonomiye dünya ticaretindeki payı yönünden bakıldığında (Tablo
5) hegemon gücün ABD‘de olduğu görülmektedir. ABD ekonomisinin ancak %25‘i
ticaretten etkilenir ve bunun çok azı Avrupa ülkeleri ile yapılmaktadır. Günümüzün
dünyasında, ulusal gücün en önemli belirleyicisi ekonomidir (Ulagay, 2006). Ancak
tutarlı bir ulusal strateji çizip, insan kaynaklarını geliĢtirebilen ve ekonomisini
güçlendirebilen ülkeler ulusal güç olma Ģansını elde edebilir. Bunu sağlamanın
önemli önkoĢulu ise dünya sahnesinde dıĢlayıcı ve saldırgan bir ülke olarak değil,
bütünleĢtirici ve uzlaĢtırıcı bir ülke olarak görünebilmek; iyi yetiĢmiĢ insanı,
teknolojiyi ve sermayeyi ülkeye çekebilmek. Bunların ötesinde, ülkenin büyüklüğü
ve nüfus potansiyeli de dikkate alınması gereken faktörlerdir.
2.3.6. Küresel Güç Dengesi
Bugüne kadar geliĢtirilen uluslararası iliĢkiler kuramları genel olarak,
uluslararası politikayı üç anahtar kavram ile açıklamaya çalıĢmıĢtır; güç, yapı ve
265
hegemonya. Hegemonya; uluslararası sistemin kuralları ve normlarını kendi
motivasyon ve isteklerine göre değiĢtirme yeteneğine ve gücüne sahip olma
konumudur (Volgy vd., 2005: 1-2). Küresel güç dengesi sıralaması 1900‘de
sırasıyla, Ġngiltere, Almanya, Fransa, Rusya ve ABD Ģeklindeydi. 1945‘de liderlik
ABD ve Rusya (SSCB)‘ya kaydı. II nci Dünya SavaĢı sonunda Ġngiltere
hegemonyayı ABD‘ye devretmiĢtir. Bu yıllarda Japonya, Çin ve Ġngiltere çok geride
kaldı. Soğuk SavaĢ‘ın 2+ 3(ABD–Sovyetler Birliği+Çin–Japonya-Almanya)
dengesinin yerini son 15 yıldır Rusya‘nın bir alt kademeye düĢmesi ile 1+4
(ABD+Rusya–AB–Japonya–Rusya) almıĢtır (Buzan, Waever, 2003: 3). 2000‘li
yıllarda ABD tek baĢına tepededir; Çin, Almanya, Japonya ve Rusya onu
izlemektedir (Brzezinski, 2004: 279).
Tablo 4: 19‘ncu Yüzyıldan Günümüze Hegemonya ve Güç Dengesi
Süper güç
Büyük Güç
Ġngiltere (H), Fransa,
19. Yüzyıl
Japonya, Almanya, ABD
Rusya
I nci Dünya SavaĢı
Ġngiltere (H), ABD,
Japonya, Almanya, Fransa
Sonrası
Sovyetler Birliği
ABD (H), Sovyetler
Soğuk SavaĢ
Japonya, Almanya, Çin
Birliği
Soğuk SavaĢ
Çin, Japonya, Rusya, AB
ABD (H)
Sonrası
(Alm.-Ġng.-Fr.)
Kaynak: Tablonun hazırlanmasında Çetin ÖNGÜN (Amerikan Gücüne Tarihsel Bir
YaklaĢım, 2007) ve Barry BUZAN, Ole WAEVER (Regions and Powers, The
Structure of International Security, 2003) faydalanılmıĢtır.
Dönem
Soğuk SavaĢ sonrası sistemin tanımını yapmaya çalıĢan Charles
Krauthammer yeni sistemin ―tek kutuplu (unipolar)‖ bir hegemonya olduğunu
söylemiĢti (Krauthammer, 1992: 295). Bu düzende hegemonyanın en üst düzeydeki
gücü ve lideri doğal olarak ABD idi. Amerikan Stratejik AraĢtırmalar Enstitüsünün
yaptığı baĢka bir güç dengesi tanımı ―asimetrik güç dengesi‖ni ortaya koydu
(INSS, 1997: i-xi). Buna göre ABD, tek süper güç olarak yeni düzende güç
prizmasının en üstünde yerini alırken, onu ―büyük güçler (major powers)‖ olarak
adlandırılan Rusya Federasyonu, Çin, Japonya ve AB izlemekteydi. Büyük güçlerin
altında ise bölgesel güç olma yarıĢında olan Hindistan ve Brezilya gibi ülkeler baĢka
bir kategoriyi oluĢturmaktaydı.
2.3.7. Güç Kategorileri
Güç kategorisinin belirlenmesinde Buzan‘ın yukarıdan aĢağıya; süper güç–
büyük güç–bölgesel güç sıralaması bugün için geçerli bir yaklaĢım sağlamaktadır
(Buzan, Waever, 2003: 393-394). Buzan‘a göre süper güç; sahip olduğu birinci sınıf
askeri-politik kabiliyetler ve bunları destekleyen ekonomisi ile uluslararası
güvenliğin aktif oyuncusu, her istediği bölgede tehdit, garantör, müttefik veya
müdahaleci konumundadır. Bu yönünün dıĢında uluslararası toplumu kendi yanına
çekecek evrensel değerleri sahiplenmiĢtir. Büyük (great/major) güç ise bütün
sektörlerde süper güç ile yarıĢacak kabiliyetlere sahip değildir ve küresel ile karĢı
karĢıya gelme riski olduğunda güç kullanımı ve isteklerinde orantılı olmak
zorundadır. Bölgesel güçler ise kabiliyetleri ancak belirli bir bölge için etkili olan,
küresel geliĢmelerin pek çoğuna katılamayan güçlerdir. Bu güçlerin konumları ve ne
istedikleri küresel hesaplamaların dıĢında tutulur. Ancak bölgesel güç olma
266
konumunda olmayan ülkeler içinde sınırlı da olsa bölgesinde etkili olan ülkeler için
‗alt bölgesel güç‘ diyebiliriz.
ġekil 1: 21. Yüzyılda Güç Dengesi Piramidi (Yılmaz, 2007: 16-17)
Güç dengesi piramidinin en üstünde askeri-politik konular ile ilgili askeri
gücü temsil eden tek bir kutup ve bu tabakada hegemon olan ABD bulunmaktadır.
Ancak Amerika hegemonyayı ekonomik boyutta orta tabakadaki Avrupa ile
paylaĢmaktadır. Bölgesel güçlerin büyük güç ve hatta sınırlı küresel güç olma Ģansı
vardır. UlusaĢan konuların yer aldığı en alt tabakada ise gücün dağılımında kaotik
bir durum söz konusudur. Burada gücünü kullanma kabiliyetini kaybetmiĢ güçsüz
güçler Ģeklindeki devletler ve devlet dıĢı aktörlerin yer aldığı kaotik bir güvenlik
ortamı söz konusudur. Öte yandan El-Kaide ağı (en alttaki) ulusaĢan tabakadaki
oyunu kazanma kabiliyetini artırmaktadır (Nye, 2004: 263).
2.4. Amerikan Güvenlik Modeli
2.4.1. ABD Ulusal Güvenlik Sistemi
ABD BaĢkanı, ulusal güvenlik konusunda merkezi rolü oynamaktadır.
ABD ulusal güvenlik sistemi ulusal çıkar endekslidir ve küresel bir güç
projeksiyonu (power projection) uygulamaktadır. Ulusal Güvenlik Konseyi (UGK),
ulusal güvenlikten sorumlu en yüksek organdır. Ulusal Güvenlik Konseyi‘ne bağlı
üç grup varıdır; Planlama Kurulu, ABD Ġstihbarat Kurulu, Operasyonlar Koordine
Kurulu. UGK, ulusal istihbarat gayretleri için direktif sağlayan en yüksek icra
organıdır. Ulusal Ġstihbarat Direktörü (NDI), UGK içindeki Ġstihbarat Kurulu‘nun
baĢkanıdır. Bu kurul, hassas istihbarat toplama operasyonları ve karĢı istihbarat
faaliyetleri için yapılan önerileri değerlendirir.
Operasyonlar Koordine Kurulu; propaganda, yarı askeri operasyonlar ve
politik savaĢ gibi operasyonları gözden geçirip onaylar. UGK‘na bağlı komiteler
örtbas etme ve kontrol politikalarını yürütür. UGK, örtülü operasyonlar gibi özel
faaliyetlerle ile ilgili tüm önerileri alır ve her biri için BaĢkana tavsiyelerde bulunur.
UGK‘nin tavsiyeleri BaĢkan tarafından onaylandığında Savunma Bakanlığı ya da
CIA kanalı ile uygulamaya konur (Sarkesian, 1995: 107). Özel Operasyonlar
267
Bölümü, UGK‘nın ilgili komitesinin yönlendirmelerine uygun olarak, ABD Özel
Kuvvetler Komutanlığı‘nı kullanır.
Ulusal güvenlik kararlarının alındığı tek bir yöntem yoktur. Önceden
belirlenmiĢ yöntemler olmasına rağmen her güvenlik durumu ulusal güvenlik
konusunda karar alma da değiĢik bir metodu dikte edebilir. Rutin kararlar, karar
sürecinde daha önce açıklanan pek çok aktörün katılımına imkân verirken, çok
önemli kararlar ise daha fazla gizlilik ve süratli reaksiyon istediğinden birkaç yakın
aktör ile birlikte alınabilir. Örneğin kuvvet yapısı gibi bir konu rutin bir karar
gerektirdiğinden Savunma Bakanlığınca öneri ―ilk taslak‖ olarak hazırlanır, iç
bürokraside tartıĢılır ve yeniden Ģekillenir. Kongreye onay için gönderildiğinde ise
kamuoyu tartıĢmalarına açılmıĢ olur. Körfez SavaĢı gibi birçok önemli karar ise
BaĢkan‘a çok yakın sadece birkaç UGK üyesi ile alınmıĢtır (Woodward, 1991: 27)
2.4.2. ABD YumuĢak Güç Unsurları
2.4.2.1. Ulusal Demokrasi Vakfı
Ulusal Demokrasi Vakfı (NED) bağımsız ve özel bir organizasyon olarak
tanımlanmakta ve hukuksal bakımdan hükümet dıĢı (non-governmental) statüde
kabul edilmektedir. Bununla beraber yapısal ve fonksiyonel olarak ABD
hükümetinin özel bir bölümü olarak faaliyet göstermektedir. NED‘in bütçesi,
Savunma Bakanlığına bağlı USIA (BirleĢik Devletler Ġstihbarat Ajansı) ve AID
(Uluslararası Kalkınma Ajansı) tarafından aktarılan fonlarla Kongre tarafından
sağlanmaktadır. DıĢiĢleri Bakanlığı ve diğer icracı kurumlar NED programlarına
katılmak için personel tayin etmektedirler (CHA/RC, 1997: 23-39).
NED demokrasinin geliĢtirilmesi faaliyetleri örtüsü altında Amerikan
müdahale sisteminin bir vasıtası olarak Amerikan ulusal güvenlik hedeflerine hizmet
etmektedir. Bu aynı zamanda Amerikan güvenlik politikalarına uluslararası alanda
yasallık boyutu (meĢruiyet) kazandıran bir örtülü sistemin iĢleyiĢini sağlamaktadır.
Resmi olarak tanımlanmamasına rağmen NED yoğun örtülü operasyonlara
giriĢmektedir. Bu sistem, politika yapıcılara özel hedefleri için büyük esneklik ve
çeĢitli seçenekler imkanı tanımaktadır.
2.4.2.2. Çokuluslu ġirketler
Çokuluslu Ģirketlerin (ÇUġ) özellikle petrol Ģirketlerinin petrol piyasasını
ve uluslararası politikayı nasıl etkiledikleri, Üçüncü Dünya Ülkelerinin dıĢ
politikalarını etkilemedeki baĢarıları bilinen bir gerçektir (Arı, 1997: 64). Bu
Ģirketler büyük ölçüde Kuzey Amerika, Avrupa Birliği ve Japonya‘dan oluĢan üç
bölgede bulunmaktadır. Dünyadaki 500 çokuluslu Ģirketin 441‘i bu bölgelerdedir ve
küresel olarak üç tane güçlü bölgesel ticaret ve yatırım bloğu oluĢturulmuĢlardır
(Rugman, 2004: 195-196). Washington tarafından yürütülen hegemonik politikalar
en büyük ÇUġ‘ların ABD ekonomisi içindeki güç ve merkeziliğinin doğrudan bir
ürünüdür. Serbest ticaret anlaĢmaları, IMF ve Dünya Bankası politikaları,
özelleĢtirmeler, gümrük duvarlarının indirilmesi, 130‘dan fazla ülkede 180 askeri
üssün kurulması ABD ekonomisinin ve daha özel olarak da dünya çapında faaliyet
sürdüren ABD ÇUġ‘larının yapısal dayatmalarıdır.
2.4.2.3. ABD ve Medya
ABD‘de ulusal medyanın görevi, ABD halkının hükümetin ulusal çıkarlar
kapsamındaki açık ve örtülü faaliyetlerine izin vermesini sağlamaktır (Chomsky,
268
1993: 151). Amerikan yapımı filmler, film endüstrisinin yıllık cirosunun % 80‘ini
kazandırmaktadır. Filmler gibi Amerikan TV dizileri de dünyada yüz milyonlarca
kiĢiye kendilerine has (idealleĢtirilmiĢ ve çarpıtılmıĢ) Amerikan hayat tarzını
aĢılamıĢtır (Brzezinski, 2004: 222). Büyük ölçekte ABD kökenli popüler müzik
gençler için kendini ifade etmenin vazgeçilmez bir kaynağıdır. Ġlave olarak, dünya
çapında otuz üç kanaldan yayın yapan MTV, Nickelodeon gibi uydu TV kanalları
toplam bir milyar insana ulaĢmaktadır. Dünyadaki bütün internet sitelerinin %
70‘inin Amerika‘da bulunması ve Ġngilizcenin hem eğlence hem de iĢ amaçlı
iletiĢimde en çok kullanılan dil olması nedeniyle hızla yayılan küresel sohbet odaları
büyük ölçüde Amerikan etkisine sahiptir.
2.4.2.4. Vakıflar
ABD Vakıfları, sadece yardım yapan, vergi muafiyeti cennetleri değillerdir.
Ġstihbarat fonksiyonları dıĢında, kültür ve değiĢim politikalarının yönlendirildiği,
formlaĢtırıldığı ve kültür devĢirmelerinin gerçekleĢtirildiği merkezlerdir. CIA, vakıf
faaliyetleri aracılığıyla Amerikan Ģirketleri ve mali kuruluĢları için uluslararası
casusluk yapmaktadır (Özkul, 2001: 142). AID (Uluslararası ĠĢbirliği Kurumu)‘in
tavsiyeleri ile kurulmuĢ olan Kamu Güvenlik Hizmetleri‘ndeki uzmanlar CIA
görevlileridirler. Bazen iĢadamı, turist, emekli Ģahıs görüntüsü ile çalıĢırlar. Kamu
Güvenlik Hizmeti‘nin önerileri aslında CIA‘nın yerli servislere yaptırdığı kendi
istekleridir.
2.4.2.5. Üniversiteler
CIA, yüzden fazla Amerikan üniversitesi ve kolejinde, çok sayıda profesör
ve yönetici ile rapor hazırlamaktan, eleman kazandırmaya kadar geniĢ bir alanda
iĢbirliği yapmaktadır. Projelerde çalıĢan öğrencilerin doğrudan ajanlaĢtırılmıĢ
olanlar dıĢında genellikle bu iliĢkilerden haberi yoktur. Projelerin dıĢında en önemli
etkinlik, yabancı öğrencilerin elemanlaĢtırılmasıdır. Profesörler, büyük çoğunluğu
geri kalmıĢ ülkelerden burslarla devĢirilmiĢ öğrencileri akademik yaĢam içinde
eğitip CIA‘ya yönlendirmektedir.
2.4.2.6. ABD Think-Tank Merkezleri
ABD‘de akademik görünüĢlü ―Institute‖ ve ideolojik görünüĢlü ―Heritage
Foundation‖ gibi tutucuların örgütlediği vakıflar ile CFR, Carnegie Endowment,
Woodrow Wilson Centre gibi dıĢ siyaseti tepeden yönlendirici seçkinler kulüpleri
aslında birer think-tank kuruluĢudur. Bunların yanı sıra, devlet tarafından kurulmuĢ,
‗Centre of Starategic International Studies‘ gibi raporcu Ģirketler, ‗International
Religious Freedom Committee‘ gibi doğrudan DıĢiĢleri Bakanlığı‘na bağlı bürolar,
Middle East Forum, Washington Institute, Freedom House, ‗Center Muslim
Religious Freedom Committee (CSIS)‘, ‗United States Institute for Peace‘ gibi yarı
resmi merkezler de ―think tank‖ olarak nitelenmektedir. CSIS raporlarını
incelemeden, Amerikan dıĢ politikasını ve bölge senaryolarını kavramak
olanaksızdır.
ABD hegemonyası kurgusu içinde kendi nüfuzlarını devam ettirmek ve
stratejik projelerini pratiğe dökebilmek için dünya anlayıĢlarını temsil eden
çokuluslu Ģirketler, özel eğitim kurumları, güçlü bir medya ağı, modern bir
teknolojiyle donatılmıĢ bir askeri güç, milyarlarca dolarlık bütçelerle beslenen
istihbarat birimleri, dini tarikatlar-kiliseler iĢbirliği içerisindedir. Kamuoyunu
269
yönlendiren ve terbiye eden siyasi, iktisadi, kültürel ve sosyal temalarla uğraĢan ve
bünyesinde en etkili politikacıları, diplomatları, akademisyenleri ve gazetecileri
barındıran think-tank merkezleri bu maksatla tesis edilmiĢtir. Elemanların büyük
çoğunluğu, devlet deneyimine sahip eski ve yeni görevlilerdir. Ġkinci eleman
kaynağıysa, yine devlet organlarıyla içli dıĢlı olmuĢ akademisyenleri barındıran
üniversitelerdir.
2.4.2.7. ABD Ġstihbarat Toplumu ve Uzay Programları
ġekil 4: ABD Ġstihbarat Toplumu
ABD devlet istihbarat sistemi içindeki istihbarat teĢkilleri (ODNI, 2007);
(1) Bağımsız CIA, (2) Savunma Bakanlığı istihbarat teĢkilleri ve (3) Diğer
Bakanlıkların istihbarat teĢkilleri veya iĢlevleri olmak üzere üç gruba ayrılmaktadır.
Savunma Bakanlığı istihbarat teĢkilleri arasında; DIA (Savunma Bakanlığı Ġstihbarat
Ajansı), NSA (Ulusal Güvenlik Ajansı), NGA (Ulusal Jeo-Uzaysal Ġstihbarat
Ajansı) , NRO (Ulusal KeĢif Bürosu) ile Kara, Deniz, Hava ve Deniz Piyade
Kuvvetleri Ġstihbarat TeĢkilleri bulunmaktadır. Yeni istihbarat kanunu ile tüm
istihbarat kurumları yeni teĢkil edilen Ulusal Ġstihbarat Direktörü (DNI) kontrolü
altına girmiĢtir. UGK, ulusal dıĢ istihbarat hedeflerini ve önceliklerini yayımlar ve
bunlar her bir istihbarat teĢkili için ayrı rehber oluĢturur.
NASA, ABD için medyatik uzay çalıĢmalarını yürütmektedir. Uzay
çalıĢmaları içinde ABD Savunma Bakanlığı (DOD), ayrı bir bütçe ile farklı
programlar yürütmektedir. Ticari maksatlı Ģirketler ve kamu kurumlarının uzay
çalıĢmaları ise ABD istihbarat toplumu uzaya dayalı istihbarat toplama
kabiliyetlerinden önemli ölçüde istifade etmektedir. DOD‘e bağlı olan NRO,
istihbarat toplama uydularını inĢa eder, iĢletir, gelen bilgileri toplar ve analiz eder.
270
DOD ve istihbarat toplumunun uzay aktiviteleri Ģunları kapsar; (1) Fırlatıcı araç
geliĢtirme. (2) HaberleĢme, Yönlendirme (GPS), Erken Ġkaz, Meteoroloji, KeĢif
Uyduları kullanımı. (3) ABD uydu sistemlerini koruyacak kabiliyetler geliĢtirme. (4)
Rakipleri önlemek üzere uzayın kullanımı.
ġekil 5: ABD BirleĢik Komutanlıklarının Sorumluluk Sahaları (DOD, 2007)
2.4.2.8. ABD Ulusal Savunma Sistemi
Savunma Bakanlığı, ABD sert gücünün asıl mekanizması ve ulusal
savunma politikasının uygulanmasında BaĢkanın temel vasıtasıdır. Üç askeri
baĢkanlıktan meydana gelmektedir; (1) Kuvvet Komutanlıkları ve müĢterek
karargahtan oluĢan Genelkurmay BaĢkanlığı, (2) BirleĢik Komutanlıklar, (3)
Bakanlığa çeĢitli alanlarda hizmet eden DIA ve Savunma Muhabere TeĢkilatı gibi
çeĢitli kuruluĢlar. Amerikan küresel ulusal güvenlik anlayıĢı içinde tüm dünyayı
coğrafi olarak paylaĢan BirleĢik Komutanlıklar Ģunlardır (FM 101-5); (1) Atlantik
Komutanlığı, (2) Merkez Komutanlığı (Orta-Doğu ve bir kısım Asya‘dan sorumlu),
(3) Avrupa Komutanlığı, (4) Pasifik Komutanlığı, (5) Özel Kuvvetler Komutanlığı,
(6) Kuzey Komutanlığı, (7) Güney Komutanlığı ve (8) UlaĢtırma Komutanlığı.
11 Eylül sonrasında ABD‘nin ―terörizm‖ ve ―serseri devletler‖e açtığı
savaĢ ÖAġ(Özel Askeri ġirket) ‗ler için dönüm noktası oldu. Küresel düzeyde ABD
askeri faaliyetlerini artırması özel Ģirketlere olan talebi de önemli ölçüde artırdı.
Örneğin, hâlihazırda Afganistan‘daki Taliban sonrası askeri gücün eğitimi ÖAġ‘lere
verilmiĢtir Motherjones, 2005). Irak‘ta 130 binden fazla ABD askeri yanında özel
askeri Ģirket görevlilerinin sayısı ise 20 bini bulmaktadır (Traynor, 2003). ABD
kuvvetlerinin 15 bölgesel karargâhının güvenliğinden sorumludurlar. Irak polis
gücünü eğitilmesi iĢini DynCorp üstlenmiĢtir.
2.5. 21‟ nci Yüzyılın BaĢında Türkiye‟nin Güvenlik Konumu
2.5.1. Soğuk SavaĢ Sonrası Güvenlik Ortamı ve Türkiye
271
Soğuk SavaĢ sonrası güvenlik ortamında Türkiye‘nin içinde bulunduğu
temel güvenlik sorunlarını Ģu Ģekilde sıralayabiliriz;
a. Soğuk SavaĢ boyunca güvenliğini Batıya, özellikle NATO ve ikili düzeyde
ABD‘ye dayama alıĢkanlığı henüz aĢılabilmiĢ değildir. Türkiye büyük güç
merkezleri arasında sıkıĢmıĢ konumdadır.
b. Post-modern anlayıĢın ülke güvenliği ile ilgili komplikasyonları anlaĢılmadan AB
üyeliğine bir çağdaĢlaĢma projesi ve ülkenin önünü açacak yegane bir proje olarak
körü körüne sarılınmıĢ ve ülkenin güvenlik parametreleri homojenleĢtirici
niteliğini yitirme sürecine girmiĢtir.
c. KüreselleĢmenin ulusal güvenliğe olumsuz etkileri karĢısında ulus-devletin ihtiyaç
duyduğu yeni roller ve kurumsal dönüĢümler sağlanamamıĢtır.
d. Soğuk SavaĢ sonrası güvenlik mimarileri içinde Avrupa Güvenlik ve Savunma
Kimliği içinde yerini alamayan Türkiye, hantallaĢan NATO içinde de eski
konumunu aramaktadır. Yeni bir transatlantik anlaĢması bu konumu daha da
zayıflatabilir.
e. Türkiye, ABD ve AB hegemonya kurgusu içinde içerden ve dıĢarıdan ağ stratejisi
ile dönüĢtürülme sürecine girmiĢtir. Bu süreç Türkiye‘nin gündemini
kısırlaĢtırmakta, AB süreci ve reformları ülkenin güvenlik parametrelerinin
aĢınmasında hızlandırıcı bir kurgu sağlamaktadır.
AB sürecinde olduğu gibi Irak ve Kıbrıs‘taki geliĢmelerin gösterdiği gibi
Türkiye kendi güvenlik sorunlarının çözümünde dıĢ kaynaklı siyasi ve ekonomik
yaptırımlara oldukça bağımlıdır. Politika ve strateji üretmekteki sıkıntılarının
yanında hayati çıkarları söz konusu olduğu halde güç kullanmaktan ve güç
projeksiyonsuzluğu nedeni ile etki sağlamaktan uzaktır. Ülkenin yumuĢak gücünü
oluĢturacak sivil kabiliyetler geliĢtirilemediği gibi dıĢ fonlarla yönlendirilen sivil
toplum örgütü veya kuruluĢu görünümlü unsurlar bozucu özellikleri ile kendileri
güvenlik sorunu olmaktadırlar.
Türkiye‘ye AB üyelik sürecinin verilmesi ile baĢlatılan süreç içinde
aĢağıdaki kurumlar etkisiz ve inisiyatif kullanamaz hale gelmiĢtir.
(1) 1997‘den itibaren devlet içinde derin devlet ve çeteleĢme bahanesi ile istihbarat
ve emniyet organları baskı altına alınmıĢ, bu tür organların görüĢ bildirmesi bile
demokrasi karĢıtı olay haline getirilmiĢtir.
(2) 2003 yılındaki reformlar ile Milli Güvenlik Kurulu (MGK) ve MGK Genel
Sekreterliği de iĢlevsiz hale gelmiĢtir. MGK Genel Sekreterliği‘nin devlet
güvenliği ile ilgili süreçleri (istihbaratın yönlendirilmesi ve koordinasyonu,
propaganda ve psikolojik savaĢ ile örtülü operasyon ve faaliyet konularında
onay ve hukuksal meĢruiyet zemini olma) fonksiyonu bulunmamaktadır.
(3) Halihazırdaki AB üyelik süreci ve Anayasa tartıĢmaları Türk Silahlı
Kuvvetleri‘nin de sözde ―Ordunun Sivil Kontrolü‖ söylemi altında MSB‘lığına
bağlanarak pasifize edilmesi ve etkisiz hale getirilmesi ile ilgili bir kurguyu
gündemde tutmaktadır.
(4) 2000‘li yıllar ile birlikte ulusal hukuk sistemi siyasallaĢtırılmaya, Anayasa‘nın
temel ilkelerine aykırı oluĢumlarla mücadelede baskı altına alınmaya
çalıĢılmaktadır.
2.5.2. Türkiye‟nin Güvenlik Kurgusunun Yapısal Sorunları
Türkiye‘nin Soğuk SavaĢtan günümüze devam eden yapısal güvenlik
sorunları; ABD ile gittikçe çakıĢan çıkarlarımız ve AB üyelik sürecinin neden
olduğu güvenlik aĢınmaları karĢısında çok daha belirgin hale gelmiĢ, sorunlar
gittikçe nitelik değiĢtirirken güvenlik yapısındaki iç tıkanıklıkların artması durumu
272
içinden çıkılmaz hale getirmiĢtir. Ulusal güvenlik sisteminin güvenlik endeksli
olması nedeni ile politikalar hazırlıksız bir Ģekilde geriden gelmekte, reaktif sistem
nedeni ile kendi çıkarlarını korumak için ön almak yerine edilgen bir Ģekilde baĢka
ülkelerin politikalarına göre pozisyon belirlemek zorunda kalınmaktadır.
Türkiye, dıĢ politikada alternatif üretmezken belirgin bir güvenlik konsepti
ve kurgusu olmaması nedeni ile sadece TSK‘ya dayalı güç politikası uygulama
yeteneği de siyasi sıkıntılar nedeni ile aĢınmaktadır. Güvenlik kurgusu içinde
hükümet-sivil-asker-üniversite-araĢtırma merkezleri-elit tabaka gibi sürece katkıda
bulunacak aktör ve kurumlar dahilinde bir kurgu ve entegrasyon olmadığı için
politika ve strateji üretmekte sıkıntılar devam etmektedir. Ülkenin en önemli sorunu
vizyonsuzluk ve kendi çıkarlarına uygun roller belirleyememektir.
Güvenlik kurgusu ile ilgili yapısal sorunlar aĢağıdaki gibi sıralanabilir;
(1) Siyasi konularda olduğu gibi güvenlik alanında da karĢılklı itimatsızlık nedeni ile
sivil-asker kurumsal iĢbirliği büyük ölçüde iĢlemez hale gelmiĢ; inandırıcı,
entegre ve birbirinden güç alan bir güvenlik politikası oluĢturma ve uygulama
imkanı kalmamıĢtır.
(2) MGK Genel Sekreterliği‘nin ülke güvenliğinin temel kurgusu olma rolü
kaybolmuĢtur.
(3) Ülke istihbarat kurgusunun temeli olan Milli Ġstihbarat TeĢkilatı önemli iĢlevler
için gerekli siyasi ve hukuki destekten yoksundur; örtülü operasyonlar baĢta
olmak üzere ihtiyaç duyduğu yasal düzenlemeler, reform ve yenilikler bir
kenara bırakılmıĢtır.
(4) Hukuk sistemi AB sürecinde siyasallaĢtırılma sürecine girmiĢ, ülke güvenliği ile
ilgili konularda AB baskısına maruz kalmıĢtır.
(5) Atatürkçülük, ulusal kimlik, ulusal değerler, egemenlik gibi Anayasa ve
Cumhuriyet yapımızın temel unsurları hızlı bir erozyona maruz kalmıĢtır.
(6) Bölücüler 1990‘lı yılların ikinci yarısında askeri sahada yenildiği ve büyük
ölçüde yok edildiği halde siyasi ve ekonomik tedbirler ile askeri baĢarı
desteklenmemiĢ, AB süreci ile siyasi güç kazanmalarının ve amaçlarına siyasi
yollardan ulaĢmalarının önü açılmıĢtır.
(7) Ġrtica ve bölücülük Cumhuriyet tarihinin en tehlikeli boyutuna ulaĢmıĢ, buna
daha büyük boyutta post-modern tehdit ilave olmuĢtur.
(8) Balkanlar; Yunanistan‘a, Karadeniz ve Orta Asya enerji hatları ile birlikte;
Rusya‘ya teslim edilmiĢtir. Kuzey Irak kaybedilmiĢ, Kürt devletinin fiilen
kurulmasına göz yumulmuĢ, buradaki çıkarlarımız terörle mücadeleye
indirgenmiĢ, Orta Doğu‘daki çıkarlarımız ABD‘nin insafına bırakılmıĢtır.
2.6. 21‟nci Yüzyılda Türkiye Ġçin Yeni Bir Güvenlik Konsepti
2.6.1. Yeni Bir Güvenlik Konsepti ve Ulusal Güvenlik Kurgusu
Türk ulusal güvenlik kurgusu; bölgesel Ģartlar, güç merkezlerinin yakın
coğrafyasına dayatmaları, iç ve dıĢ güvenlik sorunları nedeniyle politika oluĢturma
ve uygulama sürecinde bir an önce yapısal, yöntemsel ve politik vasıtalar
bakımından radikal değiĢikliklere ihtiyaç duymaktadır. Türkiye, sadece Silahlı
Kuvvetlerinin caydırıcılığına dayanan; reaktif ve ulusal güvenlik endeksli güvenlik
konseptini aĢarak ―ulusal çıkar endeksli‖ ve “yumuĢak güc”ün tüm unsurlarını bir
güç projeksiyonu içinde birleĢtirmiĢ yeni bir güvenlik kurgusuna ihtiyaç
duymaktadır.
Ulus-devlet yapısı, ulus kimliği ve birliğini koruyacak altyapı dönüĢümleri
yeni ulusal güvenlik politikasının merkezinde olmalıdır. Ancak, Türkiye, ulusal
güvenliği açısından içe kapalı bir tutum izlememeli, jeopolitik konumuna uygun
273
yeni roller belirlemelidir. Tek boyutlu ve salt güvenlik odaklı politikalar yerine
ulusal çıkar endeksli, belirli stratejiler içinde bitiĢik coğrafyalara açılım sağlayan
yeni kavramsal açılımlar; hegemonun biçtiği rol yerine hegemon ile ortak veya
bağımsız düĢünme, uygulama refleksi sağlanmalıdır. DıĢ politikanın kapsayıcılığı
artırılarak; bölgesel projeksiyonlar üzerine oturtulmuĢ, ekonomik ve kültürel kodları
ihtiva eden bir teorik yapı ve buna uygun stratejiler oluĢturulmalıdır.
Türkiye, 21‘ nci Yüzyılın en dinamik alanlarından birisi olacağı Ģimdiden
belli olan Orta Doğu ve Avrasya alanının oluĢmasında politik, ekonomik, sosyal,
kültürel öncülüğü üstlenerek, yeni yüzyıla yeni misyonu ile yön vermelidir.
Geleceğe iliĢkin stratejik vizyonun belirlenmesi maksadıyla, stratejik öngörü
oluĢturacak kadroların yetiĢtirilmesi ve kurumsal yapıların oluĢturulması;
beklenmeyen geliĢmeler karĢısında birbirine alternatif olacak senaryoların
üretilmesi; geleceğe iliĢkin uzun dönemli stratejik hedeflerin belirlenerek bunların
gerçekleĢtirilmesinin koĢullarının üretilmesi zorunludur. Bu kapsamda; kısa, orta ve
uzun vadeli projeksiyonlar, politikalar, alternatif stratejiler üretecek kurumsal alt
yapı, kadro ve kabiliyetler geliĢtirilmelidir.
Yeni güç politikalarının savaĢçıları; sivil toplum örgütleri, hükümet dıĢı
örgütler, Ģirketler, etkinlik sağlanan uluslararası örgütler gibi yapısal ve kurumsal
unsur ve süreçler olacaktır. Ulusal çıkarlar doğrultusunda yapısal ve kurumsal güç
unsurlarını bir araya getirecek bir sistem oluĢturulmalıdır. Eğitim kuruluĢları,
vakıflar, araĢtırma merkezleri, enstitüler, NGO‘lar gibi örgütlenmeler aracılığı ile bir
yandan dıĢ politikayı destekleyecek örtülü istihbarat fonksiyonları yerine
getirilirken, açık faaliyetler kapsamında diğer ülkelerin kamuoyu ulusal
politikalarımız konusunda yönlendirilmelidir.
Güçlü ve dıĢ etkilere dayanaklı bir güvenlik kurgusu için öncelikle ve en az
ABD, Ġngiltere ve Almanya'daki kadar güçlü bir devlet yapılanması ihtiyacı vardır.
Bu kapsamda, güvenlik ve istihbarat fonksiyonları ile ilgili devletin yapısal
değiĢikliklere gereksinimi bulunmaktadır. Yeniden tanımlanmıĢ ulusal çıkarlarına
uygun olarak üç geniĢ coğrafyada (Güney Doğu Avrupa ve Doğu Akdeniz,
Kafkasya ve Orta Asya, Orta Doğu) yumuĢak gücü esas alan güç projeksiyonu
çerçevesinde çevresindeki güvenlik ortamını proaktif olarak Ģekillendirecek yeni bir
―Çevresel Angajman Konsepti‖ ve buna uygun etki ve kontrol sistemi
oluĢturulmalıdır. Bu konsept dahilinde ülkenin politika ve strateji oluĢturma ve
uygulamada önünü açacak Ģekilde MGK Genel Sekreterliği‘nin Türkiye‘nin iç ve
dıĢ güvenlik ortamının Ģekillendirilmesinde meĢru çatıyı oluĢturmalıdır.
2.6.1.1. Ulusal Ġstihbarat Kurgusu
Ulusal istihbarat kurgusu dahilinde: istihbaratın üretimi, koordinasyonu ve
yönlendirilmesi; propaganda ve psikolojik savaĢ; örtülü operasyon ve faaliyetler de
dahil olmak üzere her türlü stratejik bilgi-eylem iliĢkisini oluĢturacak hiyerarĢik
yapılanma ve hukuki süreçler edinilmelidir. Gerek ülkenin içinde bulunduğu
tehditler ve gerekse yeni konseptin gerektirdiği bilgi ve eylem mekanizmalarının güç
çarpanı olacak Ģekilde ulusal istihbarat kurgusu aĢağıdaki esaslar dahilinde yeniden
oluĢturulmalıdır (ġekil 7);
(1) MGK Genel Sekreterliği bünyesinde ülkedeki tüm istihbarat faaliyetlerinin
koordinasyonundan sorumlu olacak -ABD‘deki Ulusal Ġstihbarat Direktörü
örneği bir ―Ulusal Ġstihbarat BaĢkanlığı‖ kurulması ve MĠT MüsteĢarının,
―Ulusal Ġstihbarat BaĢkanı‖ statüsünde MGK Genel Sekreterliği bünyesindeki
―Ġstihbarat Koordinasyon Kurulu‖nda tüm ulusal istihbarat faaliyetlerinin
koordinesinden sorumlu olması sağlanmalıdır.
274
(2) Devlet istihbaratı yapan istihbarat teĢkilatlarının bütünlüğünü sağlamak ve
ihtiyaç duyulan diğer istihbarat alanlarını bir çatı altında toplamak üzere MĠT;
―DıĢ Ġstihbarat” “Ġç Ġstihbarat”, “Ekonomik Ġstihbarat” ve “Uzay
Ġstihbaratı” teĢkillerini kapsayan bir çerçeveye kavuĢturulmalıdır.
(3) Emniyet Genel Md.lüğü (EGM) ve Jandarma Ġstihbarat TeĢkillerinin
faaliyetlerinin kanun uygulayıcı (polis ve iç güvenlik) istihbaratı ile
sınırlandırılması; görev ve sorumluluklarının açıkça belirlenmesi yolu ile görev
alanlarının fiilen geniĢlemesinin önüne geçilmesi gereklidir.
(4) Silahlı Kuvvetlerin kendi ihtiyacı olan özellikle dıĢ istihbarat ihtiyacını
karĢılamaya yönelik istihbaratı toplayacak ve analiz edecek, Genelkurmay
Ġstihbarat BaĢkanlığı‘na bağlı-ABD‘deki DIA benzeri, ―TSK Ġstihbarat
Komutanlığı‖ kurulmalıdır. Önerilen Bölgesel
MüĢterek Kuvvet
Komutanlıkları bünyesinde görevlendirilmek üzere; bünyesinde insan
istihbaratı, elektronik istihbarat ve teknik istihbarat gibi unsurlar bulunduran üç
adet (Avrupa, Avrasya, Orta Doğu) ―Askeri Ġstihbarat Tugayı‖ kurulmalıdır.
ġekil 7: Önerilen Ulusal Ġstihbarat Kurgusu
(5) Ġstihbaratın bir bilim dalı haline getirilmesi için seçilen bazı Üniversitelerde
istihbarat yüksek lisans ve doktora programları oluĢturulmalı, üniversite ve
araĢtırma merkezleri baĢta olmak üzere yumuĢak güç içindeki tüm unsurların
istihbarat fonksiyonları kurgulanmalıdır.
(6) Ġç ve dıĢ kaynaklı bozucu, bölücü ve dezenformatif oluĢumların önüne geçilmesi,
etki ajanları ile mücadele edilmesi, iç güvenliğe yönelik tehditlerin cari olarak
takip edilmesi için Anayasa Mahkemesi ve MGK Genel Sekreterliği tarafından
uygun görülecek-Almanya‘daki Anayasayı Koruma BaĢkanlığınca alınan
tedbirlere benzer, gerekli hukuki düzenlemeler yapılmalıdır.
2.6.1.2. YumuĢak Güç Kurgusu
Türkiye, ulusal çıkarlarının sağlanmasında öncelikle ―yumuĢak güç‖
kabiliyetini öne çıkaran bir güç projeksiyonu oluĢturmalıdır. Ülkenin politik,
ekonomik, sosyo-kültürel ve askeri güç unsurları birbirine entegre edilerek kademeli
275
ve örtüĢen bir güç projeksiyonu dahilinde yumuĢak ve zorlayıcı güç unsurlarının rol
ve süreçlerinin belirlenmesi gereklidir. Bu kapsamda güç projeksiyonunun aĢağıdaki
gibi oluĢturulmasının uygun olacağı değerlendirilmektedir (ġekil 8).
ġekil 8: Önerilen YumuĢak Güç Kurgusu
(1) YumuĢak gücü temsil eden tüm sivil güç unsurlarının ulusal çıkarlar
doğrultusunda geliĢtirilmesini, yönetim ve yönlendirilmesi ile koordinasyonu
MGK Genel Sekreterliği tarafından yerine getirilmeli ancak MGK Genel
Sekreterliği iĢlevlerine yardımcı olmak üzere siyasi, ekonomik ve sosyokültürel alanlardaki güç unsurlarının liderliğini yapacak yarı-resmi vakıflar
oluĢturulmalıdır.
(2) Siyasi kapsamdaki unsurların liderliğini yapmak üzere ABD‘deki Ulusal
Demokrasi Vakfı (NED) (Melia, 2005) benzeri ―Ulusal Demokrasi Vakfı‖
kurulmalı ve aĢağıdaki unsurların öncüsü rolünde olmalıdır.
(a) Siyasi partilerin uzantıları ve bunların oluĢturacağı yan kuruluĢlar (gençlik
örgütleri, vatandaĢlık dernekleri vb.),
(b) Üniversiteler, düĢünce merkezleri, araĢtırma kurumları vb. gibi bilgi üreten
kurumlar ile eğitim kurumları, burs imkânları,
(c) Siyasi kapsamlı sivil toplum örgütleri, dernekler ve vakıflar.
(3) Ekonomik kapsamdaki unsurlar için ―Ulusal Kalkınma Vakfı‖ kurulmalı ve
aĢağıdaki unsurların öncüsü rolünde olmalıdır.
(a) ĠĢveren ve iĢçi kuruluĢları ile Ģirketler, diğer ülkeler ile ticaret bağı olan
organizasyonlar, turizm Ģirketleri ve çokuluslu ekonomik oluĢumlar,
(b) SeçilmiĢ operatif bankacılık ve finans teĢkilleri,
(c) Hükümet dıĢı kuruluĢlar; Kızılay, TĠKA benzeri yardım kuruluĢları.
(4) Sosyo-kültürel kapsamdaki unsurlar için ―Ulusal Kültür Vakfı‖ kurulmalı ve
aĢağıdaki unsurların öncüsü rolünde olmalıdır.
276
(a) Görsel ve yazılı basın organları ile bunların yurt dıĢı bağlantıları, diğer gündem
oluĢturma, propaganda ve psikolojik etki vasıtaları,
(b) Kültürel kapsamlı sivil toplum örgütleri, dernekler ve vakıflar,
(c) Diyanet ĠĢleri BaĢkanlığı.
2.6.1.3. Yeni Savunma Kurgusu
Sert gücün ana unsur olan Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) de; hem yeni
güvenlik ortamının içeride ve dıĢarıda ortaya çıkardığı tehditler ile mücadele edecek,
hem de ülkenin ulusal çıkar endeksli proaktif güvenlik kurgusu içindeki konumuna
uygun yeni (yumuĢak) güç projeksiyonu içindeki yerini tamamlayacak kendine
uygun konseptler, rol, yapılanma ve kabiliyetler ile bütünleĢtirmelidir. Türk Silahlı
Kuvvetleri‘nin bu projeksiyon çerçevesinde güvenlik ortamını Ģekillendirme ve
ulusal çıkarları barıĢtan itibaren koruma ve kollama stratejisi ―barıĢtan itibaren
angajman‖ konsepti ile sağlanabilir (Yılmaz, 1998: 51). Bu konseptin alt
unsurlarını ise; ulusal çıkarların yoğunlaĢtığı coğrafyaları izleyecek stratejik bir
istihbarat sistemi, stratejik kuvvet yayma (power projection) kabiliyeti ve ülke
dıĢında varlık bulundurmadır.
Söz konusu konsept çevresinde kuvvet yapısı ise ülke coğrafyasına bitiĢik
coğrafyalara odaklanan bugünkü modern silahlı kuvvetler anlayıĢına uygun
MüĢterek Bölge K.lıkları ile fonksiyonel komutanlıklardan meydana gelmelidir.
Silahlar Kuvvetler dıĢında güvenlik ortamının Ģekillendirilmesinde zorlayıcı niteliği
olan örtülü ve açık güç unsurlarının geliĢtirilmesi ve bu kapsamda özellikle örtülü
operasyon kabiliyetleri için ABD ve Ġngiltere‘deki benzer uygulamalar paralelinde
―(Sivil) Özel Askeri ġirketler‖in kurulması teĢvik edilmelidir. Bu kapsamda Silahlı
Kuvvetler hazırlanacak harekat konseptine uygun olarak gerekli yasal düzenlemeler
yapılmalı, kuruluĢları ve faaliyet alanları ile ilgili gerekli düzenlemelere yer
verilmelidir.
ABD‘nin yetiĢtirdiği Donald Rumsfeld ve Paul Wolfowitz gibi sivil
sektörden ulusal savunma uzmanlarının yetiĢmesinin önünü açmak; savunma
politikası geliĢtirme ve savunma planlaması konusunda danıĢmanlık yapacak,
geleceğin elit tabakasına kaynak teĢkil edecek savunma ve güvenlik stratejisti sivil
uzmanlar yetiĢtirmek üzere Genelkurmay BaĢkanlığı‘na bağlı ―Ulusal Savunma
Akademisi‖ kurulmalıdır. MGK Genel Sekreterliği bünyesindeki Milli Güvenlik
Akademisi konu kapsamları güç projeksiyonu, savunma politikası ve planlaması
konularını da kapsayacak Ģekilde geliĢtirilmelidir.
2.7. Sonuç
Türkiye‘nin ABD ile iliĢkileri ve AB sürecinin bugünkü gidiĢatı ulusal
çıkarlarına uygun değildir. Türkiye, ya bugünkü AB sürecine devam ederek
Ġngiltere, Almanya ve Fransa‘nın ulusal çıkarlarını önceliğe alan sözde post-modern
AB‘nin dördüncü kuĢağında yalnız, bağımlı ve federal bir ülke haline gelecek ya da
bağımsız ulus-devlet olmanın gereği olan güç kullanma yetisini elinde bulundurarak
ve yumuĢak gücü önceliğe alan güç projeksiyonunu kuvvetlendirerek güç
piramidinde yukarılara doğru terfi edecektir.
Türkiye‘nin uygulamaya çalıĢacağı güvenlik sisteminin ve uygulamalarının
temelini aĢağıdaki faktörler oluĢturmalıdır;
(1) Küresel ve bölgesel ulusal çıkarlar,
(2) Coğrafi olarak Avrasya odaklı ―büyük güç‖ olma aktör rolü,
277
(3) Gerektiğinde kategorik zorlayıcı güç politikalarına baĢvurabilen, siyasi irade ve
egemenlik bakımından bağımsız ve kendi kendine yeterli bir dıĢ politika,
(4) Büyük ölçüde yumuĢak güce dayanan, iç ve dıĢ güvenlik ortamını kendi ulusal
çıkarları doğrultusunda sistemli olarak Ģekillendiren etkin bir güç projeksiyonu,
(5) Bugünkü AB sürecini ulusal güç ve güvenlik ihtiyaçları çerçevesinde yeniden
gözden geçiren ve kendi ulusal önceliklerine odaklanmıĢ bir gündem,
(6) Atatürk ilkelerini özümsemiĢ bir ulusal bilinç ve eğitim düzeyi ile bilim ve
bilgiye yön verecek bir eğitim sistemi,
(7) DıĢ politikada çok seçeneklilik, her coğrafya ve güvenlik ortamına göre değiĢen
ittifak ve iĢbirliği iliĢkileri içinde proaktif çevresel angajman politikaları,
(8) KüreselleĢmenin menfi etkilerine dayanıklı ve küreselleĢmeyi kendine avantaj
haline getirecek yeni yapılanmalar ve roller.
Türkiye‘nin güvenlik önceliklerinin baĢında ulus-devlet yapısının; Atatürk
ilkeleri doğrultusunda ülke bütünlüğü, laiklik, Türk kimliği, ulusal bilinç,
çağdaĢlaĢma, hukukun üstünlüğü ve geleneksel kültürel değerlere dayalı dokularının
güçlendirilmesi gelmektedir. Bu amaçla dıĢ merkezlerin ülke güvenliğine olumsuz
etkilerini giderici tedbirler alınmalı, bozucu nitelikteki dıĢ kaynaklı ülke içi medya,
sermaye, sivil toplum, dernek, vakıf, etki ajanı bağlantılarını yok edilmelidir. DıĢa
bağımlılığı asgari düzeyde ve kendi kaynaklarını optimum kullanan ekonomik
geliĢme; dıĢ borç-ekonomik yaptırımlar-finans oyunlarına dayanıklı, güçlü bir
ekonomi ise ulusal gücün temeli olmalıdır.
Devlet yapısını tekrar çağın Ģartlarına göre güçlendirmiĢ Türkiye, ―büyük
güç‖ olarak bölgesel ve küresel bir rol edinebileceği bir güvenlik ortamında
yumuĢak gücünü de kullanabilen bir güç projeksiyonu ile ulusal çıkar endeksli bir
güvenlik yapısı ve proaktif politikalarla geleceğe emin adımlar atabilir. Bunun için
hem düĢünsel hem de kurumsal alanda yapılması gereken önemli reformlar bir an
önce gerçekleĢtirilmelidir. Bizden sonraki nesillere bölünmüĢ, AB içinde kimliğini
kaybetmiĢ, ulusal değerlerini yitirmiĢ, yabancılar tarafından tüm kaynakları ele
geçirilmiĢ bir ulus yerine güçlü ve gurur duyacakları bir Türkiye bırakmak istiyorsak
üzerimize düĢen vazifeleri görmezlikten gelemeyiz. Bunun için Atatürkçü düĢünceyi
rehber edinmemiz ve Atatürk‘ün bağımsız ve bütün bir Türkiye için ortaya koyduğu
ilkelerini takip etmemiz yeterlidir.
278
KAYNAKÇA
Arı, Tayyar. (1997), Uluslararası ĠliĢkiler, ALFA Yayınları, 2. Baskı, Ġstanbul.
Barry, Tom. (2004), Toward A New Grand Strategy For U.S. Policy, IRC
Strategic Dialogue No.3.
Bayat, Mert. (1982), Milli Güç ve Devlet, Belge Yayınları, Ġstanbul.
Baylis, John and Smith, Steve. (2005), The Globalization of World Politics, An
Introduction to International Studies, Oxford University Press, New York.
Brzezinski, Zbigniew. (2004), Tercih, Ġnkıkap Kitapevi, Ġstanbul.
Buzan, Barry and Waever, Ole. (2003), Regions and Powers, The Structure of
International Security, Cambridge University Press, Cambridge.
Chomsky, Noam. (1993), Medya Gerçeği, (Çev. A. YILMAZ), Tümzamanlar
Yayıncılık, Ġstanbul.
Clarck, Wesley. (2004), Modern SavaĢları Kazanmak, (Çev. A. Berkeoğlu,
Ġstanbul.
Cochran, Mollly. (1995), Postmodernism, Ethics and International Theory,
Review of International Studies, C.21.
Cooper, Robert. (2005), Ulus Devletin ÇöküĢü, Güncel Yayıncılık, Ġstanbul.
Council on Hemispheric Affairs/Resource Center (CHA/RC). (1997), National
Endowement For Democracy, Washington D.C.
Donelly, Thomas. (2005). The Military We Need, Defense Requirements of the
Bush Doctrine, American Enterprise Institute, AEI Press, Washington D.C.
Flourney, Michele E. and Brimley, Shawn W. (2006), Strategic Planning For U.S.
National Security: A National Solarium For The 21 st Century, Strategic
Studies Institute, Washington D.C., 2006.
Institution For Strategic Studies (ISS). (1997), Strategic Assesment, 1997, INSS
Publications, Washington D.C.
Jablonsky, David. (2006), Why is the Strategy Difficult?, (Edt. B. Bartholomees
Jr.), U.S. Army War College, Washington D.C.
Keyman, E. Fuat. (2000), KüreselleĢme, Devlet, Kimilk/Farklılık: Uluslararası
ĠliĢkiler Kuramını Yeniden DüĢünmek, Alfa Yayınevi, Ġstanbul.
Krauthammer, Charles. (1992), The Unipolar Moment, in Rethinkig
America‟Security, Allison and Treverton, New York.
Melia, Thomas O. (2005), The Democracy Bureaucracy, Infrastructure of
Amerikan Democracy Promotion, Georgetown University.
Moralı, Turan. (2003), Genkur. BĢk.lığı KüreselleĢme ve Uluslararası Güvenlik
Sempozyum Bildirileri, Genkur. As. Tarih ve Stratejik Etüt BĢk.lığı, Ankara.
Noya, Javier. (2005), The Symbolic Power of Nations, Real Instituto Elcano,
Working Paper (WP) 35/2005.
Nye, Joseph S.Jr. (2003), Amerikan Gücünün Paradoksu, (Çev.: Gürol KOCA),
Literatür Yayınları, Ġstanbul.
Nye, Joseph S. (2004), Soft Power and American Foreign Policy, Political
Science Quarterly; 119, Research Library Core.
Nye, Joseph S. (2005), YumuĢak Güç, (Çev.: R. Aydın), Elips Kitapları, Ġstanbul.
Nye, Joseph S. (6 Eylül 2006), Daha Çok YumuĢak Güce BaĢvurmalıyız, The
DailyStar, (Çev. Radikal Gazetesi, 08 Eylül 2006).
Odom, William E. (2002), Modernizing Intelligence: Structure and Change for
the 21 st Century, National Institute for Public Policy, VA.
Office of Director of National Intelligence, (2007). DNI Handbook, Office of DNI
ODNI), Washington D.C.
279
Öymen, Onur. (2003), Ulusal Çıkarlar, KüreselleĢme Çağında Ulus-Devleti
Korumak, Remzi Kitabevi, Ġstanbul.
Özkul, Halid. (2001), Gizli Ordular-CIA, Sorun Yayınları, Ġstanbul.
Öztürk, Osman Metin. (2007), Amerika Çökerken, Fark Yayınları, Ankara.
Rugman, Alan. (2004), GloballeĢmenin Sonu, MediaCat Kitapları, Ġstanbul.
Sarkesian, Sam C. (1995), U.S. National Security: Policy Makers, Processes, and
Politics, Sec.Ed., Lynne Rienner Publishes, Colorado.
Strange, Susan. (1987), The Persisting Myth of Lost Hegemony, International
Organisation, C.41, No.4.
Talu, Umur. (31 Ocak 2001), Yeni Lejyonerler (2), Milliyet Gazetesi.
Tezkan, Yılmaz. (2005), Jeopolitikten Milli Güvenliğe, Ülke Kitapları, Ġstanbul.
Traynor, Ian. (10 th Dec, 2003). The Privatization of War, The Guardian.
Uzgel, Ġlhan. (2003), Hegemon Güç Kutusu, (Ed. Baskın Oran), Türk DıĢ
Politikası, Cilt I, ĠletiĢim Yayınları, Ġstanbul.
Volgy, Thomas J.–Kanthak, Kristin–Fraizer, Derrick–Ingersoll, Robert S. (2005),
Resistance to Hegemony within the Core, Matthew B. Ridgway Center for
International Security Studies, University of Pitsburgh.
Woodward, Bob. (1991), The Commanders, Simon & Schuster, New York.
Yeoman, Barry–Scherer, Michael–Neaver, Louis: (2004), Dirty Warriors, Mother
Jones, Vol. 29 Issue 6.
Yılmaz, Sait. (1998), Modern Orduların Yeniden Yapılanma Faaliyetleri
IĢığında TSK.lerinin 21 nci Yüzyıla Yönelik Konsept ve Kuvvet Yapısı
Nasıl Olmalıdır?, Silahlı Kuvvetler Dergisi, Sayı: 358, Ankara.
Yılmaz, Sait. (26 Mayıs 2007), Küresel, Bölgesel ve Ulusal Düzeyde Türkiye için
Yeni Bir YaklaĢım, Cumhuriyet Strateji Dergisi Yıl :3, Sayı :152, Ankara.
Yılmaz, Sait. (2006), 21. Yüzyılda Güvenlik ve Ġstihbarat, ALFA Yayınları,
Ġstanbul.
Web Siteleri:
ABD
Savunma
Bakanlığı
(DOD)
Web
Sitesi:
http://www.defenselink.mil/specials/unifiedcommand/ (Access: 24 Eylül 2007).
Bagdikian, Ben. (1987), The 50 26, 20 .Corporations That Own Our Media,
Extra, http://www.fair.org/index.php?page=1498, (29 Eylül 2007).
The International Consortium of Investigate Journalists (ICIJ). Privatizing Combat,
The
New
Order,
The
Center
For
Integrity,
Web
sitesi:
www.publicintegrity.org/wow/bio.aspx.html, (28 Eylül 2007).
Motherjones: www.motherjones.com/news/feature/2003/05/ma_365_01.html, (3
Mayıs 2005).
The Progressive Policy Institute. (2003), Progressive Internationalism: A
Democratic
National
Security
Strategy,
www.ndol.org/documents/Progressive_Internationalism_1003.pdf
Ulagay, Osman. (13 ġubat 2006). 21. Yüzyılda 'Ulusal Güç' Olmanın Yolları,
Milliyet Gazetesi, http://www.milliyet.com/2006/02/13/yazar/ulagay.html
280

Benzer belgeler