İncelemek İçin Tıklayınız

Transkript

İncelemek İçin Tıklayınız
Parazitoloji Terimleri
SUNUŞ
Dilimizin zengin ve köklü bir dil olduğuna gönülden inanıyorum. Ne var ki
yıllar boyunca bazı kendini bilmezler tarafından dilimiz devamlı olarak horlanmış
ve küçümsenmiştir. Diğer yandan doğal olarak diller arasında karşılıklı etkileşimler
olmaktadır. Özellikle bilim alanındaki gelişmeler bunu zorunlu kılmaktadır. Fakat gerekli
etkilenmeler ve alıntılar dışında bu konuda aşırıya kaçmanın ve alanı hemen tamamen
yabancı sözcük ve deyimlere bırakmanın son derece yanlış olduğu kanısındayım. Bu
konuda Yunus Emre ile Mevlana’yı örnek verebiliriz diye düşünüyorum. Birincisini bugün
okuma yazması olmayan dahi anlayabilirken, ikincisi eserlerini Farsça yazdığı için bunları
okumak, değerlendirmek herkesin harcı değildir.
Parazitolojik deyim ve tanımlamalar başta tıp olmak üzere veteriner ve biyoloji
alanlarında geniş bir kullanım alanına sahiptir. Bir dil bilimci değilim ama yine de
çalışma alanımla ilgili terimleri burada açıklamaya çalıştım. Bu konuda yıllar önce çalışan,
uyarılarda bulunan tüm hocalarıma şükranlarımı sunar, yazdıklarımın gençlere yardımcı
olmasını dilerim.
Saygılarımla
Prof. Dr. Gülendame SAYGI
1
Parazitoloji Terimleri
A
abdest bozan taenia saginata Gebe halkaları istemsiz olarak kişinin anüsünden çıkan bu parazit sestot için
halkın kullandığı ad.
abdominal ağrı abdominal pain, abdominalgia
karın ağrısı
abortif abortive Eksik veya yetersiz gelişmiş, düşük
yapıcı. Güdük de denilen bu terim özellikle toksoplasmozla ilgili olarak kullanılır.
Acanthamoeba türleri Acanthamoeba species Temelde doğada özgür yaşayan, fakat koşullar oluştuğunda
insanda başta akantamoeba ensefaliti (GAE) ve keratiti
olmak üzere çeşitli parazitozlara yol açan amip türleri.
adjuvan adjuvant Bir antijenin vücuda yavaş verilmesini sağlayan ve onun antijenitesinin artmasına yol açan
madde. Yarım ve tam olarak iki tiptir.
adsorpsiyon adsorption Herhangi bir şeyi bir yüzeye
yapıştırma işlemi. ör. indirekt hemaglütinasyon deneyinde kullanılan koyun alyuvarlarının yüzeyine kist hidatik
sıvısını veya parçalanmış Toxoplasma gondii antijenlerini
yapıştırmak.
aerop aerobic Atmosferik oksijen varlığında yaşayıp,
çoğalabilen canlı.
afasmid aphasmid Fasmidlere sahip olmayan nematotlar.
Afrika göz solucanı Loa loa İnsanın derisi altında
yaşayan, yer değiştirmesi sırasında zaman zaman korneada görülen bu parazit, filaryalar içinde yer alır.
Afrika tripanosomiyozu African trypanosomiosis
Trypanosoma gambiense ve T. rhodesiense türleriyle oluşan
parazitoz. Afrika uyku hastalığı da denir.
agamaglobulinemi agammaglobulinemia Kişinin
kanında gamaglobulin olmaması durumu. Bu da o kişiyi
parazitozlara yakalanmaya yatkın kılar.
ağız kapsülü buccal capsule Bazı nematotlarda ağız
açıklığı ile yemek borusu başlangıcı arasında kalan kısmın kitinsel maddelerle desteklenmesiyle oluşmuş büyük
boşluk. Yapısı ve içinde bulunan kısımlar hem erişkin solucanların hem de rabditiform larvaların ayırıcı tanısında
kullanılır.
aglütinasyon agglutination Partiküler antijenin homolog veya kendine uyan bir serumla karşılaşınca küme
oluşturması. Genelde direkt aglütinasyon diye de tanımlanır.
ahır sineği Stomoxys calcitrans baldırsokan
AIDS AIDS kazanılmış immün yetersizlik sendromu
aile family Taksonomide kullanılan basamaklardan
biri. Familya.
akantamöbiyoz acanthamoebiosis Özgür yaşayan
amiplerden Acanthamoeba türlerinin neden olduğu parazitoz. Bu parazitoz, daha çok granülomatöz akantamoeba
ensefaliti (GAE) ve akantamoeba keratiti şeklinde belirtilir.
akantella acanthella Akantosefallerin yaşam döngülerinde görülen, akantor ile sistakant dönemleri arasında
yer alan ve parazitin kalıcı organ ve sistemlerinin geliştiği
evre.
akantopod acanthapodium (pl. acanthopodia) Dikensi görünümde olan yalancı ayak. Lobopodlardan da
çıkabilir. Özgür yaşayan amiplerin Acanthamoeba türlerinde görülür.
akantor acanthor Akantosefallerin yaşam döngüsünde yumurtadan çıkan larval dönem.
akantosefaller acanthocephala Ön kısımlarında dikenli ve içeri çekilebilen bir hortuma sahip parazitleri içeren grup. Bu parazitler insanda nadir görülür.
akar dermatiti acarodermatitis Keneler ve akarcıklarla oluşan dermatitler.
akarcık mite Eklembacaklıların akarlar grubunda bulunan küçük, mikroskobik canlılar. Bu grupta uyuz etkeni, Demodex gibi parazitler bulunur.
akarlar acari Eklembacaklıların keneler ile akarcıklar
gruplarını içerir.
akciğer kelebeği Paragonimus westermani Bu
parazit trematot, insan ve diğer canlıların akciğerlerinde
parazitlenir.
akciğer kelebek hastalığı Paragonimiosis westermani Paragonimus westerman’nin neden olduğu parazitoz.
aksenik axenic Daha çok kültürlerle ilgili olarak kullanılır. Ortamda hiçbir organizma olmadığını belirtir.
aksonem axoneme Kamçılı tek hücreli parazitlerde
kamçının hücre içinde kalan kısmı olup, kamçı ve/veya
kirpiğin fni oluşturur. Blefaroplasttan vücut yüzeyine
uzanır. Aksiyal filament de denir.
aksostil axostyle Trikomonaslar gibi bazı tek hücreli
parazitlerde görülen, tüp benzeri bir organel. Canlının
sabit bir görünüm almasını sağlar, kinetozomların olduğu
bölgeden başlar, arka uca kadar uzanır, hatta bazı cins ve
türlerde bu uçtan dışarı çıkar.
3
Sözlük Dergisi
akut acute ivegen
ala ala (pl. alae) Nematotların ve diğer bazı canlıların
kütikülündeki kanat benzeri genişlemiş kısım. Genellikle larval dönemlerin (Ascaris), bazen de erişkinin (Enterobius) vücudu boyunca uzanır. Lateral veya sublateral
yerleşimli olabilir ve çoğunlukla histopatolojik kesitlerde
parazitin tanınmasına yardımcı olur.
Alaria türleri Alaria species Bir trematot olan bu parazitin mezoserkarya dönemi nadir olarak insanda yerleşir
ve larva migransa yol açar.
albendazol albendazole Başta hidatik kist olmak üzere, çeşitli helmintiyozların tedavisinde kullanılan ilaç.
alerji allergy Yabancı bir maddeye karşı kişinin gösterdiği tepki. Zamanla aşırı duyarlık ile eşanlamlı olarak
kullanılmaya başlanmıştır.
alev hücresi flame cell Yassı solucanların boşaltım sisteminin fonksiyonel kısmı. Protonefridiyum.
altı ayaklılar hexapoda Erişkinleri üç çift bacaklı
olan canlıları, böcekleri tanımlar.
alveol alveolus Epitel veya zar ile çevrili, küçük, kese
şeklindeki alanlar ya da cepler. Özellikle akciğerlerle ilgili
olarak kullanılır.
alveoler kist alveolar cyst petekli kist
alyuvar dışı şizogoni exoerythrocytic schizogony
Sıtma parazitlerinin sporozoit evresinin karaciğer parankima hücrelerinde geçirdiği gelişim ve eşeysiz üreme dönemi.
amastigot Leishmania Kanda yaşayan kamçılı tek
hücrelilerin bazılarının yaşam döngüsünde görülen bir
evrim dönemi. Özellikle Leishmania türlerinde ve Trypanosoma cruzi’de görülür. bk. leyişmaniya.
amöboma amoeboma Genellikle kronik amöbiyoza
bağlı olarak gelişen ve aktif Entamoeba histolytica trofozoitlerini içeren granüloma.
ambilhar ambilhar (niridazole) Schistosomiosis mansoni ve diğer bazı parazitozların tedavisinde kullanılan
ilaç.
Amerikan çengelli solucanı Necator americanus
Necator americanus
Amerikan köpek kenesi Dermacentor variabilis
Kuzey Amerika’da, köpeklerden, bazen de insan ve diğer
canlılardan kan emen sert kene türü.
ametabolik ametabooeus Yaşam döngüsünde başkalaşım görülmeyen canlı.
amfidler amphids Nematotlarda görülen bir çift al4
maç organı. Lateral organlar.
amfistom amphistome Karın çekmeni arka uçta yerleşmiş olan trematot.
amfofil amphophil Hem asit hem de bazik boyalarla
boyanabilen.
amfoterisin B amphotericin B Başta mikozlar olmak
üzere, PAM da dahil çeşitli parazitozların tedavisinde kullanılan ilaç.
amip apsesi amoebic abscess Entamoeba histolytica’nın
yol açtığı apse.
amipler carcodina (amoebae) Protozoonların bir
grubu. Belli bir vücut şekilleri yoktur, yalancı ayaklarla
hareket ederler. Kökbacaklılar da denir. bk. kökbacaklılar.
amipli dizanteri amebic dysentery Entamoeba histolytica’nın insanda yol açtığı kanlı sürgün.
amöbiyoz amoebiosis Entamoeba histolytica’nın, başta
kalın bağırsak olmak üzere, vücudun diğer doku ve organlarında yerleşmesi sonucu oluşan parazitoz.
anaerop anaerobic Atmosferik oksijen varlığında yaşayamayan, çoğalamayan canlı.
anaflaksi anaphylaxis Alerjik şok da denilen bu durumda, vücuda ikinci kez verilen bir proteine veya seruma
karşı gelişen şiddetli bir reaksiyon görülür. ör. hidatidozda
kistin parçalanması ve kist sıvısının etrafa yayılması sonucunda görülebilir.
anamnestik tepki anamnestic reaction Kişinin vücudunda var olan bir antikorun seviyesinin kendisiyle ilgisiz herhangi bir uyarıcıya bağlı olarak yükselmesi.
ane biti phthirus pubis kasık biti
anemi anemia Bir mm3’teki alyuvar sayısının normal
seviyenin altında olması. Hemoglobin miktarında veya
100 ml kandaki toplam alyuvar hacminde azalma görülmesi ile saptanır. Sıtma, çengelli solucan infeksiyonu ve
difilobotriyoz gibi parazitozlarda görülür. Kansızlık.
anisakiyoz anisakiosis Anisakis grubundaki nematotlarla oluşan parazitoz.
Ankilostoma duodenale Ancylostoma duodenale
Yurdumuzda görülen ve bağırsakta yerleşen iki çengelli
solucan türünden biri. Doğu Karadeniz ve Doğu Akdeniz
bölgelerimizde görülür.
ankilostomiyoz ancylostomiosis Ancylostoma duodenale’nin neden olduğu parazitoz.
annelidler annelida Helmintlerin halkalı solucanları
içeren grubu. Toprak solucanı Lumbricus teres bunlardan
Parazitoloji Terimleri
biridir. Bu grupta sülükler insan için önemlidir.
anofeller Anopheles Belli başlı üç sivrisinek cinsinden
biri. Başta Plasmodium türleri olmak üzere çeşitli parazitleri bulaştırır. bk. sıtma sineği.
anoplura anoplura Böceklerin Pediculidae, yani bitleri içeren temel gruplarından biri. Eksik başkalaşımlı olup,
kanatsız, vücutları sırt-karın yönünde yassılaşmıştır.
anoreksi anorexia İştahın olmaması, iştahsızlık.
antagonist antagonist Karşısındakine düşmanca davranan.
antagonizm antagonism Karşılıklı zıt etkileşim.
Kimyasal maddeler, kaslar ve parazitler arasında görülür.
anten antenna Böceklerin başında bulunan, cins ve
türe göre şekli ve parça sayısı farklı olan duyu organı. Duyarga.
antijen antigen Herhangi bir canlı vücuduna verildiğinde o canlı tarafından yabancı olarak algılanan ve kendisine karşı antikor oluşan madde.
antijenik determinant antigenic determinant Bir
antijen molekülünde antikorla veya duyarlılaştırılmış lenfosit üzerindeki özgül almaçlarla birleşen bölge. Antikorun veya lenfositin özgüllüğünü belirler. Epitop.
antikoagülan anticoagulant Kanın pıhtılaşmasını
önleyen madde. ör. heparin.
antikor antibody İnsan veya hayvan kanına dışardan
giren yabancı bir maddeye (antijene) karşı gelişen ve o antijene özgül ve onunla reaksiyona girebilen immün globulin. B hücrelerinden gelişen plazma hücreleri tarafından
yapılır.
antikor titresi antibody titer Antikor içeren serumun, kendisine uygun antijen ile pozitif sonuç verdiği en
yüksek sulandırım oranı.
antimon testi antimonial test Kala azarın tanısında kullanılan bir test. Bu test, parazitozda infekte kişinin serumundaki IgG artışına karşın albümin azalmasını
gösterir. Sulandırılmış hasta serumu % 4’lük üre stibamin
ile karıştırılır. Eğer flokülasyon şeklinde çöküntü oluşursa
deney pozitif demektir. Chopra antimon testi.
antiserum antiserum Belli bir antijene karşı antikor
veya antitoksin içeren serum.
antitoksin antitoxin Belli bir toksine karşı antikor
içeren serum.
antropofil anthropophile Ektoparazitin, özellikle de
sivrisineğin kan emmek için insanı yeğlediğini belirten
terim.
antropofilik antropophilic Kan emmek için insanı
yeğleyen ektoparazitler, özellikle de sivrisinek dişileri için
kullanılan terim.
anüri anuria Böbrek fonksiyonunun bozulması sonucu idrar atımının olmaması.
apandis appendix Görünümü ince bir parmak gibi
olan, çekumun ucundaki kör bağırsak.
apandisit appendicitis Apandisin yangısal durumu.
Amöbiyoz, enterobiyoz ve trikuriyoz gibi parazitozlarda
görülür.
Apicomplexa Apicomplexa Protozoonların bir grubu
olup, başta sıtma parazitleri olmak üzere önemli insan parazitlerini içerir.
apse abscess Çeşitli nedenlere bağlı olarak gelişen ve
irin şişi, irin kütlesi, çıban veya cerahat kesesi gibi sözcüklerle de tanımlanan oluşum. Amöbiyoz, filaryoz ve diğer
pek çok parazitozda görülür. Dokunun nekrozu sonucu
yerel irin birikmesi ve ona bağlı hidrostatik basıncın artmasıyla karakterizedir.
ara konak intermediate host Parazitin olgunlaşmamış ve/veya eşeysiz üreyen dönemini barındıran konak.
Arachnida Arachnida Eklembacaklıların temel sınıflarından biri olup, keneleri ve akarcıkları içerir.
artropotlar arthropoda eklembacaklılar
artropodoloji arthropodology Eklembacaklılar üzerinde duran bilim dalı.
asalak parasite parazit
Asalak Bilimi Parasitology Parazitoloji
Ascaris lumbricoides Ascaris lumbricoides İnsan
ince bağırsağında yaşayan en büyük nematot.
asetabulum acetabulum Trematotların karın çekmeninin diğer adı. Sestotların skoleks çekmenleri için de
kullanılır.
asit-eter çöktürmesi acid-ether sedimentation Dışkı incelemesinde kullanılan bir çoğaltma yöntemi.
asite dirençli acid-fast Özellikle Mycobacterium türlerinin boyanma özellikleriyle ilgili olarak kullanılır. Ayrıca, ökaryotik parazitlerin bazılarının boyanmasında da
bu özellik görülür.
askariyoz ascariosis Nematotlardan Ascaris türlerinin
insanda oluşturduğu parazitoz. Ascariosis lumbricoides ve
Ascariosis suum diye iki tipi vardır.
aspirasyon aspiration Herhangi bir boşluktan veya
lezyondan sıvı alınması işlemi. Leyişmaniyoz, kist hidatik
ve amöbiyoz gibi parazitozlarda uygulanır.
5
Sözlük Dergisi
assit ascites Abdominal boşlukta ve mezenterde doku
sıvısının normalden fazla birikmesi, ödem oluşması. Şistozomiyoz gibi parazitozlarda görülür.
at sülüğü Limnatis nilotica Yaban sülüğü de denilen
bir sülük türü olup, insanda da yerleşebilir.
atebrin atabrine hydrochloride, quinacrine Çeşitli
protozoer hastalıkların tedavisinde kullanılan bir ilaç.
ateş fever Vücut ısısında ortaya çıkan yükselme. Humma da denilen bu durum pek çok parazitozda görülür.
Fakat en tipik ateş nöbetleri sıtmada saptanır.
atenü attenuated Virülan, yani hastalık oluşturabilen
bir parazitin antijenik yapısını korurken, hastalık yapma
yeteneğinin ortadan kaldırılmış şekli.
B
babesiyoz babesiosis Protozoonların Babesia türleriyle
oluşan parazitoz.
bağırsak kelebeği Echinostoma ilocanum Trematotlar grubunda olup, insan ve kemelerin ince bağırsağında yaşayan parazit bir trematot.
bağırsak solucanı intestinal worm Temelde bağırsakta yerleşen Ascaris lumbricoides’i tanımlamak için kullanılır.
bağırsak tıkanması intestinal obstruction Bağırsağın çeşitli nedenlere bağlı olarak tıkanması. En sık olarak
askariyozda görülür.
bağışık immune Eski dilde muaf sözcüğü ile eş anlamlıdır. Kişinin savunma mekanizmasının doğuştan gelen ve/veya sonradan kazandığı özellikler nedeniyle hastalık etkenlerine karşı dirençli olduğunu belirtir.
bağışıklama immunization Kişiyi veya başka bir
canlıyı bağışık hâle getirme işlemi. Bu işlem, aktif, pasif
veya aşılamayla gerçekleştirilir. İmmünizasyon.
bağışıklık immunity 1. Kişinin savunma mekanizması, bağışık olma durumu ile ilgili. Doğal ve kazanılmış
diye ikiye ayrılırken, kazanılmış bağışıklık da aktif ve pasif
diye ayrılır. 2. Kişinin parazite, onun etkilerine dirençli
olması veya bu maddeleri kontrol altına alabilmesi hâli.
Balantidium coli Balantidium coli İnsanın kalın
bağırsağında yaşayan en büyük protozoon ve kirpikli tek
parazit.
balantidiyoz Balantidiosis coli Protozoonların kirpikliler grubunda bulunan Balantidium coli adlı parazitin
yol açtığı parazitoz.
balantidiyumlu dizanteri dysenteric balantidiosis
6
Balantidium coli’nin neden olduğu dizanteri.
baldırsokan Stomoxys calcitrans Erkek ve dişisi insan ve diğer canlılardan kan emerek beslenen karasineğe
çok benzer bir sinek türü. Ahır sineği, güğüm sineği.
balık tenyası Diphyllobothrium latum İnsana ikinci ara konağı olan balıklardan bulaşan sestot. Halkalarının
eninin boyundan fazla olması nedeniyle geniş tenya da
denir. Geniş tenya.
Bankroft solucanı Wuchereria bancrofti Son konağı insan olan ve insana Culex türleri kan emerken bulaşan,
erişkini lenf sisteminde mikrofilaryası ise kanda yaşayan
bir filarya türü.
bant şekli band form Plasmodium malariae’nın yaşam döngüsünde görülen morfolojik bir evre. Olgun trofozoit, alyuvar içinde bir uçtan diğerine bir bant şeklinde
uzanır.
basiller bant bacillary band Trichuris trichiura gibi
nematotların ön kısımlarının ventral tarafında görülen ve
kütiküler açıklıkları ile yüzeye açılan hipodermal bez hücrelerinden oluşan, bant şeklindeki yapı. Fonksiyonu tam
olarak bilinmemektedir.
basit göz ocellus Bazı eklembacaklılarda bulunan göz
tipi.
baş biti Pediculus capitis İnsanın başında yerleşen bit
türü; kanla beslenir ve bütün evrim dönemleri bu ortamda bulunur. Baş kehlesi diye de tanımlanır.
başkalaşım metamorphose Yaşam döngüsünde yumurta döneminden erişkin döneme geçerken belli aşamalardan geçme. Tam ve eksik başkalaşım diye ikiye ayrılır.
bataklık iğezi malaria sıtma
bazal cisim basal body Kinetozom veya blefaroplast
diye de bilinen ve aksonemin çıktığı sentriol. Kan kamçılılarında görülür.
bazofil basophil Kanda çok az sayıda bulunan, bazofilik boyanan polimorfonüklear lökosit.
Behçet çivi belirtisi Behdjet’s sign Hulusi Behçet
çivi belirtisi
bertielliyoz bertielliosis Sestotlardan Bertiella türlerinin oluşturduğu parazitoz. İnsanda nadir görülüre Bertielliosis studeri ile Bertielliosis mucronata tipleri vardır.
besiyeri culture, medium Canlı (in vivo) veya cansız
(in vitro) üreme ortamı. Ayrıca besiyerinde, esas üzerinde
durduğumuz canlının üremesini destekleyen başka bir
canlı da olabilir ya da olmayabilir. Buna göre, ksenik ve
aksenik besiyerlerinden bahsedilir.
Parazitoloji Terimleri
beş gün humması trench fever siper humması
beyin omurilik sıvısı (BOS) cerebrospinal fluid,
liquor cerebrospinalis Beynin 4 ventrikülünde, subaraknoit alanlarda ve omuriliğin ana kanalında bulunan sıvı.
Pek çok hastalıkta olduğu gibi, PAM ve diğer bazı parazitozların tanısında da önemlidir.
bileşik göz compound eye Eklembacaklıların bir kısmında görülen göz tipi. Bileşik gözü oluşturan basit gözlerin her biri cismin belli bir kısmını görür ve bunların
birleşmesi sonucu nesne algılanır. Petek göz de denir.
bilharziyoz bilharsiosis şistosomiyoz
birinci ara konak first intermediate host Yaşam
döngüsünde birden fazla ara konak bulunan parazitin yumurtasının veya larvasının ilk geliştiği ara konak.
biskra çıbanı biskra boil Halep çıbanı
bit louse Tek konağı insan olan ektoparazit. Kehle diye
de bilinir ve Pediculus ile Phthrius cins ve türlerini içerir.
Vücutta yerleştikleri bölgeye göre baş, vücut ve pubis biti
diye üç ayrı türü vardır. Böceklerin Anoplura grubunda
olup eksik başkalaşımlıdır; yumurta dönemi hariç diğer
evrim dönemleri kanla beslenir.
bithonol bithionol Fasciola hepatica, Paragonimus
westermani gibi parazit infeksiyonlarının tedavisinde kullanılan ilaç.
biyolojik kontrol biologic control Bir parazitin kendisinin düşmanı diğer bir canlıyla yok edilmesi. ör. anofel
larva ve pupaları, bulundukları sulara Gambusia balıkları
konarak ve yetiştirilerek yok edilmeye çalışılır.
biyolojik kuluçka süresi biologic incubation period Parazitin vücuda girişinden, bu parazitin kendisinin
veya ürünlerinin konaktan alınan örneklerde görülmesine
kadar geçen süre. ör. sıtmada sporozoitin vücuda girişinden kan preparatlarında parazitin saptanmasına kadar geçen süre. Bazı parazitozlarda bu kuluçka süresi ile klinik
kuluçka süresi aynı iken, diğerlerinde farklıdır.
biyolojik vektör biologic vector Parazitin yaşam
döngüsünde mutlak bir yeri olan ve parazitin içinde şekil
değiştirdiği veya çoğaldığı ya da her ikisini birden yaptığı,
çoğunlukla eklembacaklılar grubundaki canlı. Parazitozludan sağlama paraziti taşımada da rol oynar.
biyopsi biopsy Canlı kişiden tanı amaçlı alınan doku
örneği.
blefaroplast blepharoplast Kamçılı tek hücrelilerde
görülen ve parabazal cisimcikle birlikte kinetoplastı oluşturan yapı.
Boeck ve Drbohlav besiyeri Boeck and Drbohlav’s
medium Entamoeba histolytica’nın kültüründe kullanılan
ilk besiyerlerinden biri.
bothrium bothrium En basit çekmen, yani vantuz tipinden biri olup, skoleksin yanlarında iki yarık şeklinde
uzanır. Sestotların Diphyllobothrium cinsinde görülür.
boya testi dye test Toksoplasmozun tanısında kullanılan bir test. Özgül ve duyarlı olan bu testte Toxoplasma
takizoitleri 37oC’de şüpheli serum ve yardımcı faktör içeren serumla bir saat inkübe edilir, sonra da alkali metilen
mavisiyle boyanır. Eğer takizoitler boyayı almazlarsa test
sonucu pozitif, yani şüpheli hasta serumu bu parazite
karşı antikor içeriyordur. Boyanırsa sonuç negatiftir. Bu
test toksoplasmozun tanısında altın standart olarak kabul
edilir. Sabin-Feldman boya testi.
böbrek solucanı Dioctophyme renale Etoburların,
bazen de insanın böbreğinde yerleşen, yaklaşık bir metre
uzunluğunda parazit bir yuvarlak solucan.
böcekler insects Eklembacaklı canlıların bir grubu.
Kendilerine has, örneğin vücudun 3 farklı bölgeye ayrılması, başta anten ve 6 bacak olması gibi özellikleri vardır.
Uyuz etkeni, yumuşakçalar grubunda bulunan bazı canlılar da halk tarafından yanlışlıkla böcek diye tanımlanır.
Böcek Bilimi Entomology Genelde parazit ve parazit
olmayan böcekleri inceleyen bilim dalı. Bazen Akaroloji
yerine de kullanılır.
böcekkıran insecticide Böcekleri öldüren kimyasal
maddeler.
bradizoit bradizoite Toxoplasma gondii’nin yaşam
döngüsünde görülen ve yalancı kist içinde bulunan, yavaş
çoğalan evrim dönemi.
bronkopnömoni bronchopneumonia Bronşların ve
akciğerlerin yangısı. Birçok parazitozda görülür.
bubo bubo Şişmiş kasık lenf bezi(leri). Hıyarcık, köpek memesi gibi adlarla da tanımlanır.
Buffy tabakası Buffy coat Antikoagülan içine alınan
kanın santrifüj edilmesi sonucu ortaya çıkan 3 tabakadan
(plazma, lökosit ve alyuvarlar) ortada kalan lökosit tabakası.
bulaşıcı contagious Bu terim daha çok kişiden kişiye
direkt temasla, otoinfeksiyonla bulaşan enterobiyoz, himenolepiyoz, bitlenme ve uyuz gibi parazitozlar için kullanılır. Bu durum için sâri sözcüğü de kullanılır.
bursa kopulatriks bursa copulatrix Bazı nematot
gruplarının (çengelli solucanlar ve Trichostrongylus tür7
Sözlük Dergisi
leri) erkeklerinin arka ucunda görülen şemsiye benzeri
kütikül genişlemesi. Bu yapılar kaslı olup, kaburga denilen yapılarla desteklenir ve nematotların sınıflanmasında
kullanılır. Çiftleşme esnasında rol oynadığından çiftleşme
kesesi de denir.
büvelek Hypoderma bovis Larvası temelde sığırda
yerleşen ama insanda da bulunmuş olan miyaz sineği.
Nokra sineği.
büyük karaciğer kelebeği Fasciola hepatica Erişkini çoğunlukla geviş getirenlerin bazen de insanın safra
yollarında yerleşen parazit trematot. Eski dilde dud-ülkebed diye tanımlanmıştır.
C
canavarlık predator Herhangi bir canlının, çoğunlukla kendinden daha küçük ve zayıf bir diğer canlıya
hücum edip, onu yakalaması ve parçalayarak yemesi. Parazitlikten farklıdır.
Casoni antijeni Casoni antigen Steril hidatik kist
sıvısı. Deri testinde içine % 0.5 oranında fenol eklenerek
kullanılır.
Casoni deri testi Casoni’s skin test Kist hidatiğin
tanısında veya epidemiyolojik taramalarda kullanılan deri
testi. Bu parazitoza karşı kişide oluşan humoral ve selüler
tepkiyi saptamaya yarar. Antijen 0.1 ml olarak ön kol derisi içine verilir. Kişinin humoral tepkisi 30 dakika sonra,
hücresel tepkisi ise 24 saat sonra değerlendirilir. Hastanın
fenole alerjisinin olup olmadığını saptamak için hastanın
diğer koluna, içine % 0.5 fenol eklenmiş serum fizyolojik verilir. Değerlendirmede, önce kontrol koluna bakılır,
burada tepki yoksa sonuç değerlendirilir. 0.5-1 cm çapındaki eritem ve endürasyon şüpheli, daha yüksek çaptakiler pozitif kabul edilir. Kontrol kolunda da aynı çaplarda
reaksiyon varsa kişi fenole alerjik demektir.
Chagas hastalığı Chagas’ disease Güney Amerika
tripanozomu da denilen Trypanosoma cruzi infeksiyonu.
Charcot-Leyden kristalleri Charcot-Leyden crystals Sivri uçlu, tabanlarından birleşmiş iki piramidi an-
dıran, eozinofillerin yıkımı sonucu oluşan ince kristaller.
Çeşitli parazitozlarda dışkıda, balgam ve dokularda görülür. Bazı araştırıcılara göre direkt olarak infeksiyonla
değil, fakat immünolojik yanıtla ilişkilidir. Amöbiyoz,
trikuriyoz ve isosporiyoz gibi parazitozlarda dışkıda, paragonomiyozda ise balgamda görülür.
Chiclero ülser Chiclero ulcer Kendi kendini sınır8
layan, çoğunlukla tek olan deri papül, nodül veya ülseri.
Leyişmaniyozda olduğu gibi, çoğunlukla yüz veya kulaklarda görülür.
Chopra antimon testi Chopra antimonial test antimon testi
cibin fly Tatar Türkçesinde sinek anlamına gelir. Sıtma
vektörü sivrisineklerden korunmada önemli bir yeri olan
cibinlik teriminin de buradan geldiği kuşkusuzdur.
cüce bağırsak kelebeği Heterophyes heterophyes
Kedi, köpek, tilki gibi canlıların, bazen de insanın ince
bağırsağında parazitlenen küçük bir trematot.
cüce iplik solucanı Strongyloides stercoralis Yaşam
döngüsünde parazitik nesil ile özgür yaşayan nesiller bulunan parazit nematot türü. Parazit olarak sadece partenogenetik olarak çoğalan dişi birey vardır.
cüce tenya Hymenolepis nana İnsanın ince bağırsağında yaşayan en küçük sestot parazit. Düz ve çapraşık
olmak üzere iki farklı yaşam döngüsü vardır.
Ç
çapraz reaksiyon cross reaction Deneyde bir antikorun, kendisinin oluşumuna neden olan antijenin dışında
başka bir antijenle reaksiyon vermesi. Bu terim çoğunlukla serolojik deneylerle ilgili olarak kullanılır.
çayır keneleri Ixodidae Mera keneleri de denilen sert
keneler grubu.
çeçe sineği Glossinidae Afrika uyku hastalığı etkeni
Trypanosoma türlerinin vektörü olan sinek. Hem erkek
hem de dişileri insan ve diğer canlılardan kan emerek
beslenir.
çekirdekçik nucleolus Veziküler tipteki çekirdek
içinde farklı pozisyonlarda yer alabilen, amiplerde sınıflamada kullanılan yuvarlak görünümlü yapı. Kromatin
içerdiğinde karyozom da denir.
çekmen sucker Trematotlar ve sestotlarda görülen yapışma organı. Yapısında bulunan kas dokusunun özelliğine göre farklı adlar alabilir. Vantuz.
çekum caecum Kalın bağırsağın ilk kısmını oluşturan
bölge. Alt ucunda apandis vardır. Körbağırsak da denir.
çengelli solucanlar hookworms Baş ve vücut kavsi
nedeniyle makroskobik görünümleri bir çengele (kancaya) benzeyen nematot grubu. İnsan ve diğer canlıların
sağlığı yönünden çok önemli parazitleri içerir.
çıban boil Herhangi bir parazitin etkisiyle oluşan irinli
deri lezyonu.
Parazitoloji Terimleri
çift kanatlılar dipthera Böceklerin bir çift kanada
sahip olan sinekler grubu.
çimlenme kapsülü brood capsule Kist hidatik içinde oluşan kız kist içindeki yapı; içinde protoskoleksler
gelişmiştir.
çimlenme zarı germinative membrane Hidatik kist
kesesinde görülen, çekirdekli, tomurcuklanma ile çoğalarak protoskoleksleri oluşturan tabaka. Germinal tabaka
da denir.
Çin karaciğer kelebeği Clonorchis sinensis Başta
Japonya olmak üzere, Uzak Doğu ülkelerinde görülen,
insan ve diğer canlıların safra yollarında yerleşen parazit
bir trematot. Safra yolları kanserine zemin hazırladığı ileri
sürülmüştür.
çinko sülfat yüzdürme yöntemi zinc sulfate flotation method Dışkı incelemesinde kullanılan çoğaltma
yöntemlerinden biri. Protozoon kistlerinin saptanmasında kullanılır. Kist morfolojisini bozmadığı için doymuş
tuzlu suda yüzdürmeden üstündür.
D
dalak büyümesi splenomegaly Çeşitli parazitozlarda
saptanan bir bulgu. Başta sıtma ve kala azar olmak üzere,
birçok parazitozda görülür. Splenomegali.
dalgalanan zar undulating membrane Bazı kamçılı parazitlerde görülen, büklümlü ve bir tarafından kosta denilen organele bağlı iken, serbest kenarında kamçı
bulunan hareket organeli. Eski dilde gişâ-î mütemevvic
denmiştir.
dapson dapsone Sıtma gibi parazitlerin tedavisinde
kullanılan ilaç.
DDT chlorophenothane Eklembacaklılarla savaşta
kullanılan klorlu hidrokarbon bileşiklerinden biri.
dehidroemetin dehydroemetine Amöbiyozun tedavisinde kullanılan bir ilaç olup, emetinden daha az toksiktir.
Delhi çıbanı Delhi boil Halep çıbanı
Deng humması Dengue fever Sivrisineklerin insana
bulaştırdığı viral hastalık.
depreşme relaps Nüks diye de tanımlanan bu durumda, iyileşmiş gibi görünen hastada hastalığın yeniden ortaya çıkması söz konusudur. Özellikle sıtma ile ilgili olarak
kullanılır. Erken ve geç depreşme olarak iki şekilde ortaya çıkar. Birincisinde, depreşme alyuvarlar içinde sessiz
kalan parazitlerin yeniden aktivite kazanmasına bağlıdır
ve hemen her tip sıtmada görülebilir. Geç depreşme ise
karaciğer dokusunda bulunan hipnozoitlere bağlı olarak,
Plasmodium vivax ile P. ovale sıtmasında görülür.
deri leyişmaniyozu cutaneous leishmaniosis Bu
parazitoza çoğunlukla eski dünya deri leyişmaniyozu da
denir. Etken Leishmania tropica ve/veya L. major olabilir.
Eski dilde dâ-ül-leyşman-i cildi diye tanımlanmıştır.
dermatit dermatitis Herhangi bir parazit ile derinin
infekte olması veya bunlara karşı gelişen yangısal tepki.
Sarkoptes, serkarya, leyişmania gibi parazitler bu duruma
neden olabilir.
dev bağırsak kelebeği Fasciolopsis buski Uzak Doğu ülkelerinde insan, domuz ve köpeklerin ince bağırsağında yerleşen parazit trematot.
dış asalak ectoparasite ektoparazit
dış asalaklık ectoparasitism ektoparazitizm
dışkı faeces Sindirilemeyen besin artıkları, atılmış epitel hücreleri, bakteriler ve müközden oluşan çıkartı materyali.
diagnoz diagnosis tanı
dil solucanı Linguatula serrata Erişkini etoburların
burun boşluğunda, larval dönemleri otoburların iç organlarında yerleşen, nadiren insanda görülen Pentastomida
grubundaki bir parazit.
dispne dyspnea Nefes almada güçlük çekme, nefes
darlığı. Çeşitli nedenlere bağlı olarak görülür. Bu nedenlerin arasında parazitler de vardır.
distom distome Trematotların sınıflanmasında önceden kullanılan terimlerden biri. İki çekmenli anlamına
gelir ve ağız ile karın bölgesinde birer çekmen bulunan
trematotları tanımlar.
diurnal diurnal Bazı parazitlerin periyodluğunu tanımlayan bir terim, 24 saatin gündüz kısmı ile ilgilidir.
Bazı filaryaların mikrofilaryalarının gündüzleri periferik
kanda görülmesi, bazı eklembacaklıların gündüz kan emmesi gibi.
Diyarbakır çıbanı Diyarbakır boil Halep çıbanı
diyare diarrhea sürgün
dizanteri dysentery Genellikle kan ve müköz içeren
sıvı kıvamda dışkı dışkılama. Çoğunlukla kolon yangısıyla ilişkilidir. Amöbiyoz, balantidiyoz gibi parazitozlarda
görülür.
dizüri dysuria İşemenin ağrılı veya zor olması.
doğu kan kelebeği Schistosoma japonicum Başta
Japonya olmak üzere, Uzak Doğu ülkelerinde görülen ve
9
Sözlük Dergisi
bağırsak üst mezenter toplardamarlarında yaşayan parazit
trematot.
doğuştan congenital Anne karnında anneden edinilen parazitler/parazitozlar için kullanılır. Konjenital.
doku parazitleri tissue parasites Dokuda yerleşen
parazitler. Eski dilde tufeyl-i nesc denmiştir.
domuz tenyası Taenia solium İnsanın hem son konak hem de ara konak olduğu tenya türü. İnsana temelde
domuz etlerinde bulunan sistiserkus dönemiyle bulaşır.
duodenum duodenum İnce bağırsağın proksimal,
yani mideye bitişik kısmı. Giardia, Strongyloides gibi parazitler bu bölgede yerleşirler. Onikiparmak bağırsağı.
duyarga antenna anten
döküntü rash Yüzeyel deri kabartısı. Makül, makülopapül ve leke gibi oluşumlar görülür.
dört gün sıtması Malaria quartana Plasmodium
malariae’nın yol açtığı sıtma tipi. Eski dilde hummâ-î
rabi denmiştir.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) World Health Organization (WHO) Birleşmiş Milletler Organizasyonu’nun
kurulmasından 3 yıl sonra, 1948’de onun bir yan dalı olarak kurulan bir organizasyon. Dünyadaki sağlık sorunları
ve çözümleri üzerinde çalışır.
E
ekinokokus kesesi Echinococcus Echinococcus granulosus’un metasestot döneminin yol açtığı sulu kese.
eklembacaklılar arthropoda Vücutlarında eklemli
eklentiler olan, vücut yüzeyleri bir dış iskeletle örtülü,
erkek ve dişi bireyleri ayrılmış, hakiki vücut boşluğuna sahip canlılar grubu. Bu grupta insan ve diğer canlıların sağlığını olumsuz etkileyen, büyük bir kısmı kanla beslenen
önemli ektoparazitler vardır. Bunlar, genelde böcekler ve
akarlar grubunda bulunur.
eksflajelasyon exflagellation Apicomplexa grubundaki parazitlerin, özellikle de Plasmodium türlerinin eşeyli
üreme döneminde mikrogametositten mikrogametlerin
gelişmesi olayı.
eksik başkalaşım hemimetabolous metamorphosis Bazı böceklerin gelişmelerinde görülen ve erişkin-yu-
murta-nimf-erişkin dönemlerini içeren gelişme şekli. Bu
tip başkalaşımda pupa dönemi görülmez.
ekti parasite parazit
ektilik parasitism parazitizm
ektolesital ectolecithal Parazitik solucanlarda görülen
10
yumurta sarısının yumurta tarafından değil, başka hücreler tarafından salgılanması durumu.
ektoparazitler ectoparasites Konak vücudunun üzerinde yerleşen ve çoğunluğu eklembacaklılar içinde bulunan parazitler.
ektoparazitlik ectoparasitism Parazitin konak vücudu üzerinde yerleşmesi. Bitlenme bunun güzel bir örneğidir.
ektopik yerleşim ectopic localization Herhangi bir
parazitin normal yerleşim yerinin dışında, bambaşka bir
yerde yerleşmesi durumu.
ektoplazma ectoplasm Hücre zarının altında yer alan
sitoplazma tabakası. Amiplerin lobopod tipi yalancı ayaklarında iyi ayırt edilir.
ekzojen exogenous Kişinin dışından orijin alan veya
gelen, dış kaynaklı.
ekzotoksin exotoxin Canlı tarafından bulunduğu ortama salgılanan toksin.
elefantiyaz elephantiasis fil hastalığı
embriyofor embryophore Bazı sestotların yumurta kabuğu ile ilgili bir terim. Embriyonik blastomerden
orijinlenen, iç tabakadan oluşan kısmı tanımlar ve tipik
kabuğun dışında yer alır. Yunanca embriyo taşıyan anlamındadır.
emetin hidroklorid emetine hydrochloride Amöbiyoz tedavisinde kullanılan ve oldukça zehirli bir ilaç.
endemik endemic Herhangi bir hastalığın veya başka
bir şeyin belli bir yer veya toplumda devamlı var olması
durumu. ör. sıtma yurdumuzda Çukurova yöresinde ve
Güneydoğu Anadolu Bölgesinde endemiktir.
endodiyojeni endodyogeny İç tomurcuklanma diye
de tanımlanan bu çoğalma şeklinde ana hücrenin içinde
iki yavru hücre gelişir. Tek hücreli parazitlerden Toxoplasma gondii’nin takizoitleri bu şekilde çoğalır.
endojen endogenic Kişinin kendisinin içinden orijin
alan, iç kaynaklı.
endoparazit endoparasite Konak vücudunun içinde
yerleşen parazit. Hücre içi parazit endoparazitin özel bir
şekli olup, burada parazit konak hücresi içinde yerleşmiştir.
endoparazitlik endoparasitism Parazitin konak vücudu içinde yerleşmesi.
endoplazma endoplasm Hücre sitoplazmasının, granül, vaküol, depo besin maddeleri ve çekirdeği içeren iç
kısmı.
Parazitoloji Terimleri
endotoksin endotoxin Organizma parçalanınca veya
ölünce ortaya çıkan toksik madde.
ensefalit encephalitis Chagas hastalığı, trikinelliyoz
vb. gibi parazitozlarda görülen beyin yangısı.
entero test entero test Giyardiyozun tanısında kullanılan bir test. Uzun bir ip ve ucuna bağlanmış bir kapsülden oluşan bir düzenekten ibarettir. Laboratuvarda kapsül
hastaya bir miktar su ile yutturulur ve ipin ucu yanağına
tutturulur. Aralıklarla su içirilerek kapsülün duodenuma
geçmesi sağlanır. 2-3 saat sonra ucundan çekilerek ip çıkarılır. Steril bir petri kutusuna üzerindeki materyal sıyrılıp,
steril serum fizyolojik ile seyreltilerek, lam-lamel arasında
mikroskopta incelenir.
entomoloji entomology böcek bilimi
enterotoksin enterotoxin Kişinin bağırsağı üzerinde
etki gösteren toksin.
eozinofil eosinophil Eozin gibi asidik boyalarla boyanan ve bazı parazitozlarda çok önemli olan bir tip polimorfonüklear lökosit.
eozinofili eosinophilia Periferik dolaşımda eozinofilik
lökositlerin sayısının normalin çok üstüne çıkması. Bazı
immün yanıtlara bağlı olarak gelişir; helmintiyozlarda sık
görülür.
eozinofilik akciğer pulmonary eosinophilia tropikal pulmoner eozinofili
eozinofilik BOS pleositozu eosinophilic pleocytosis of cerebrospinal fluid Beyin omurilik sıvısında eozi-
nofillerin ve lenfositlerin sayısının artması. Angiostrongylus
ve Baylisascaris infeksiyonları ile sistiserkoz, ekinokokkoz,
şistozomiyoz gibi parazitozlarda görülür.
eozinofilik menenjit eosinophilic meningitis Eozinofili ile birlikte beynin veya omurilik zarlarının yangısı.
Çoğunlukla sistiserkoz, şistozomiyoz, Angiostrongyliyoz
gibi belli bir helmint infeksiyonu ile ilişkilidir.
epidemik epidemic Herhangi bir hastalığın veya başka bir durumun belli bir yer veya toplumda görülüş seviyesinde birden görülen yükselme, patlama durumu.
Epidemiyoloji Epidemiology Herhangi bir hastalığın nakli, dağılımı, prevalansı, sıklığı gibi ekolojik yönleri
üzerinde duran bilim dalı. Salgınlar Bilimi.
epidermal epidermal Epiderm ile ilgili veya epidermisten oluşmuş, derinin dış tabakası ile ilgili.
epididimit epididymitis Wuchereria bancrofti infeksiyonunda görülen epididim yangısı.
epimastigot epimastigote Kamçılı parazitlerden
Trypanosoma türlerinin yaşam döngüsünde vektör vücudunda görülen ve omurgalı konak için bulaştırıcı olan
evrim dönemi. Eski adı Crithia’dır. Çeçe sineklerinin
(Glossina türleri) tükürük bezlerinde, triatomid böceklerin ise orta bağırsağında bulunur.
epitop epitop antijenik determinant
erime lysis Hücrenin veya mikroskobik canlının eriticinin etkisiyle parçalanması. Lizis.
erişkin adult Gelişmesini tamamlamış, çoğalabilen
canlıyı tamamlar.
eritem erythema Derinin yaygın veya leke tarzındaki
kırmızılığı. Kutanöz kapillerlerin tıkanması sonucu oluşur, üzerine basınç uygulayınca rengi kaybolur.
espundia espundia Mukokutanöz leyişmaniyoz için
Güney Amerika’da kullanılan yerel ad. Etkeni genellikle
Leishmania braziliensis’dir. Parazitoz, uta, pian bois ve
chiclero ülser gibi adlarla da tanımlanır.
eşeysiz üreme asexual reproduction Eşey hücreleri
gelişmeden oluşan bölünme veya tomurcuklanmayla bölünme.
ev sivrisineği house mosquito Sivrisineklerin Culex
pipiens türünü tanımlar.
evren kingdom Taksonomide kullanılan bir terim;
âlem de denir.
evrim evolution Herhangi bir canlının, yaşam döngüsünde bir noktadan başlayıp tekrar aynı yere gelinceye
kadar geçirdiği aşamaların tümü.
evrim dönemleri evolutionary phases Herhangi bir
canlının yaşam döngüsünde görülen gelişim evreleri.
F
fagositoz phagocytose Partiküler maddelerin, mikroorganizmaların konak fagositleri veya parazit tarafından
içe alınması ve yok edilmesi.
fakültatif parazit facultative parasite istemli parazit
familya family aile
fasmidler phasmids Nematotların kuyruk bezleri ol-
mayan temsilcilerinde, anüsün arkasındaki bölgede bulunan bir çift kemoreseptör organ.
feromon pheromone Bir canlının diğer bir canlının
fizyolojik durumunu veya hareketini etkilemek için salgıladığı madde. Başta eklembacaklılar olmak üzere, solucanlar tarafından da salgılanır ve çoğunlukla eşeylerin
birbirlerini bulmasında yararlıdır.
11
Sözlük Dergisi
fırsatçı patojen opportunistic pathogen Normalde
patojen olmadığı veya belirgin bir hastalık oluşturmadığı
hâlde konağın savunma mekanizmasındaki bir bozukluk
veya yetersizlik nedeniyle patojen duruma geçen canlı.
fil hastalığı elephantiasis Wuchereriosis bancrofti infeksiyonunun son dönemi. Bu parazitozda lenfatik sistemin yangısı ve tıkanması sonucu oluşan hipertofi ve
etrafındaki dokunun kalınlaşması, derinin fil derisi görünümünü alması görülür. Eski dilde, dâ-ül-fil diye tanımlanmıştır. Elefantiyaz.
filariform larva filariform larva Bazı nematotların
yaşam döngüsünde görülen ve dış ortamda gelişen, L3
dönemi veya strongiloidimsi larva diye de tanımlanan
bulaştırıcı evrim dönemi. Çengelli solucanlar ve Strongyloides stercoralis gibi nematotların yaşam döngüsünde görülür.
folik asit folic acid B vitamini kompleksini oluşturan ögelerden. Bazı parazitlerin gelişmesi için gereklidir.
İnsanda da megaloblastik ve megalositik anemilerin tedavisinde kullanılır.
folinik asit folinic acid Folik aside benzeyen bir madde. Toksoplasmoz gibi parazitozlarda, tedavide kullanılan
pirimetamin folik asit antagonisti olduğundan, hastaya
kas içinden folinik asit verilir.
formol-jel reaksiyonu formol-gel reaction Kala
azar tanısında değer taşıyan, serolojik ve özgül olmayan
bir test. Hasta serumunda yüksek seviyede globulin, düşük albümin bulunduğunu saptamaya yarar. Bir ml seruma 1-2 damla ticari formol eklenir, çalkalanır ve 24 saat
beklenir; karışımda bir opaklaşma ve katılaşma görülürse
sonuç pozitiftir. Önemli nokta opaklaşmadır.
funikulit funiculitis 1. Spermatik kordonun yangısal
durumu olup, lenfatik filaryozda görülür. 2. Spinal sinirin
vertebra kanalı içinde kalan kısmının yangısı.
G
gal scabies uyuz
Gambiya humması Trypanosomiosis gambiense
Trypanosoma gambiense ile oluşan Afrika uyku hastalığı.
gamet gamete Eşey hücresi.
gametogami gametogamy Dişi gamet ile erkek gametin birleşmesi.
gametogenez gametogenesis Ana eşey hücrelerinden
gametlerin oluşması.
gametosit gametocyte Eşeyli üremede görülen ana
12
eşey hücresi olup, makrogametosit ve mikrogametosit
diye ikiye ayrılır.
gastroenterit gastroenteritis Mide, ince bağırsak ve
kalın bağırsak yangısı.
geç tip aşırı duyarlılık delayed-type hypersensitivity Herhangi bir uyarana veya alerjene gösterilen tepki.
Hücresel bağışıklığın bir belirtisi olarak ele alınmaktadır.
Kişinin uyarıcıya 24-72 saat arasındaki süreçte verdiği yanıta işaret eder. Casoni ve Montenegro gibi deri testleri
ile saptanabilir.
Genel Parazitoloji General Parasitology Parazit,
parazitoz ve parazitliği ana hatları ile irdeleyen bilim dalı.
geniş tenya Diphyllobothrium latum balık tenyası
genital primordiyum genital primordium Erişkinde üreme organlarını oluşturacak olan oval hücre topluluğu. Çengelli solucanlar ile Strongyloides stercoralis rabditimsi larvalarının birbirinden ayırt edilmesinde kullanılır.
gırtlak solucanı Gongylonema pulchrum Erişkini
geviş getirenlerin, bazen de insanın yemek borusu epiteli
altında yerleşen parazit nematot.
Giemsa boyası Giemsa’s stain Parazitlerin, kan
preparatlarının boyanmasında en sık kullanılan Romanowsky boyalarından biri.
giyardiyoz giardiosis Giardia intestinalis’in yol açtığı
parazitoz.
giysi biti Pediculus corporis vücut biti
gizli kan occult blood Genellikle dışkıda varlığı makroskobik olarak saptanamayan kan. Bu az miktardaki kanın varlığı ancak kimyasal testlerle saptanır.
glikokaliks glycocalyx Çeşirli parazitlerin ve hücrelerin yüzeyinde bulunan, kalınlığı 7.5-200 nm arasında
değişen ve karbonhidrat içeren ince filamentöz tabaka.
gnatosoma gnathosoma Eklembacaklıların keneler ve
akarcıklar gruplarında vücudun iki temel bölümünden,
ağız parçalarının bulunduğu ön bölge. Kapitulum.
göç etme migration Vücutta dolaşmayı tanımlar. Çoğunlukla vücuda girdikten sonra deride veya iç organlarda
dolaşan nematot ve eklembacaklı larvaları ile ilgili olarak
kullanılır.
gömlek değiştirme ecdysis Kütikül gibi genişlemesi
olanaksız olan vücut örtüsünün her gelişme aşamasında
atılıp, yerine yeni tabakanın salgılanması olayı. Özellikle
nematot ve eklembacaklıların larvalarının gelişmesinde
görülür.
göz kurdu Loa loa Derialtında yaşarken zaman za-
Parazitoloji Terimleri
man gözden de geçen filarya türü.
granülom granuloma Çoğunlukla lenfoit ve epiteloit hücrelerin süregen yangıya gösterdiği reaksiyona bağlı
olarak gelişen sert doku nodülü. Tümöre benzer ve sıklıkla onunla karıştırılır.
gubernakulum gubernaculum Erkek nematotların
bazılarında görülen yardımcı eşey organı. Spikülün fonksiyonunda rol oynadığı için olsa gerek, dümen de denir.
güğüm sineği Stomoxys calcitrans baldırsokan
H
Halep çıbanı Aleppo boil deri leyişmaniyozu
Haller organı Haller organ Kenelerin birinci tarsuslarının dorsal kısmında yer alan duyu organı.
halterler halteres Dipterlerde körelmiş ikinci çift
kanallardan oluşan ve metatoraks segmentinde bulunan
denge organları.
halzoun halzoun Farinks mukozasında yerleşen pentastomidlere bağlı olarak gelişen, dokuların şişmesi, solunum zorluğu ve hatta solunumun durması ile seyredebilen parazitoz; marara adıyla da tanımlanır.
hapten hapten Antijen olmadığı hâlde antikorla birleşebilen madde. Küçük molekül ağırlığına sahip olan bu
madde, bir proteinle birleşince antijen niteliği kazanabilir.
Harada-Mori dışkı kültürü Harada-Mori culture Dışkıda az sayıda yumurta/larva bulunduğu durumda
bunları saptamada kullanılan bir yöntem. Çengelli solucan infeksiyonunun ve strongiloidiyozun tanısında kullanılır.
harara harara Tatarcıkların kan emerken konak vücuduna salgıladıkları salgılara karşı kişide görülen alerjik
yanıt. Tatarcık humması, üç gün humması.
hayvansal asalak parasitic animals Bu terim parazitik yaşama uyum sağlamış hayvanları tanımlar. Eski dilde
tufeyl-i hayvanî şeklinde belirtilmiştir.
hekzakant embriyo hexacanth onkosfer
halka proglottid Sestotların boyun kısmından gelişen
ve genç, olgun, gebe gibi terimlerle tanımlanan segmentlerin her biri. Bu halkaların hepsinde iki eşeyin de üreme
organları vardır ve ayrım bu organların gelişme durumuna göre yapılır.
helmintler helminths Solucanlar denilen canlılar.
Morfolojik yönden birbirinden farklı en az üç canlı grubunu içerir.
helmintoloji helminthology Genel olarak çok hücreli canlılardan solucanlar üzerinde duran bilim dalı. Bizi
ilgilendiren parazitik helmintlerdir. Solucan Bilimi.
hem heme Hemoglobinin demir içeren ve oksijeni
bağlayan pigment kısmı. Sıtma parazitlerinin metabolizmasında görülür.
hematin hematin Hemoglobinin parçalanması sonucunda hem’in oksidasyonuyla oluşan mavimsi siyah renkli
madde.
hematojen hematogenous Bulunduğu yerden diğer
alanlara kan yoluyla yayılan. Amöbiyoz gibi parazitozlarda görülür.
hematüri hematuria İdrarla serbest hemoglobin atımı. Kan işeme de denir. Başta sıtma ve şistosomiyoz olmak üzere, çeşitli parazitozlarda görülür.
hemoglobin hemoglobin Eritrositlerde bulunan, akciğerlerden dokulara, hücrelere oksijen götüren, onlardaki karbondioksiti akciğerlere getiren, demir ve globinden
oluşan, kana rengini veren solunum pigmenti.
hemoliz hemolysis Alyuvarların erimesi, parçalanması
ve hemoglobinin açığa çıkması durumu.
hepatit hepatitis Herhangi bir nedene bağlı olarak
gelişen karaciğer yangısı. Amöbiyoz, şistosomiyoz ve bazı
trematot infeksiyonlarında görülür.
hepatomegali hepatomegaly Karaciğerin büyümesi.
hepatosplenomegali hepatosplenomegaly Hem karaciğerin hem de dalağın büyümesi.
hermafrodit monoecious Eşeyleri ayrılmamış, hem
erkek hem de dişilik organlarına sahip canlı.
hermafroditizm hermaphroditism Erkeklik ve dişilik organlarının aynı organizma vücudunda yer alması
durumu. Trematotların çoğu ve sestotların hepsi hermafrodit canlılardır.
heterofil reaksiyon heterophile reaction Antijenantikor reaksiyonu için kullanılır. Bu durumda antikorun
oluşumu, bağlandığı antijen tarafından sağlanmamıştır.
heteroksen heteroxenic Yaşam döngüsünde birden
fazla ara konak bulunan parazitleri tanımlamak için kullanılır. Bu konakların sayısına göre diheteroksen ve/veya
poliheteroksen parazitlerden bahsedilir.
heterolog heterologous Farklı türden olan canlı veya
antikor için kullanılır.
HIV human immunodeficiency virus insan immün
yetersizlik virüsü
hibridizasyon hybridization İki farklı kaynaktan
13
Sözlük Dergisi
elde edilen tek DNA bandı veya RNA’nın birleşmesi.
Böyle bir birleşme baz sırasının homolog olduğuna işaret eder. Eğer kaynağın birindeki nükleik asit radyoaktif
madde veya enzimle işaretlenirse, bu özgül genleri saptamak için bir “prob” gibi kullanılır.
hidatidoz hydatidosis Echinococcus granulosus’un metasestot dönemine bağlı olarak insanda oluşan parazitoz.
Uniloküler kist hastalığı da denir.
hidatik kist hydatid cyst Echinococcus granulosus’un
yaşam döngüsünde görülen sulu, tek odacıklı kist.
hidatik kum hydatid sand Hidatik kist tabanında
biriken ve protoskoleksler, kız kistler, çengeller, kalkerli
cisimciklerden oluşan çöküntü.
hidatik titreşim hydatid thrill Hidatik kistin bulunduğu vücut bölgesinde hızlı bir palpasyon veya perküsyonla hissedilen hafif titreşim ve vibrasyon.
hidrogenozomlar hydrogenesomes Bazı anaerobik
protozoonlarda (ör. Trichomonas türleri) görülen ve enerji
metabolizmasının son ürünü olarak moleküler hidrojen
oluşturan küçük organeller.
hidrosefali hydrocephaly Serebral ventriküllerde veya
beynin subaraknoid alanında anormal miktarda sıvı toplanması. ör. sistiserkozda olduğu gibi.
hidrosel hydrocele Yaralanma veya parazitoz sonucu
testislere seröz sıvı toplanması. Filaryozda sık görülür ve
skrotum kesesinde gelişir.
hiperendemik hyperendemic Belli bir coğrafik bölgede bir parazitozun yüksek ve genellikle mevsimsel seyretmesi durumu.
hiperparazitizm hyperparasitism Bir parazitin diğer
bir parazite konaklık yapması.
hiperpigmentasyon hyperpigmentation Vücudun,
çoğunlukla derinin belli bir yerinde pigmentasyonun yoğunlaşması. Leyişmaniyoz ve onkoserkozda görülür.
hipertrofi hypertrophy Hücre hacmine bağlı olarak
bir dokunun veya organın büyümesi. Çeşitli parazitozlarda görülür.
hipnozoit hypnozoite Plasmodium vivax ve P.
ovale’nin yaşam döngüsünde görülen bir evrim dönemi.
Uyuyan hayvancık da denilen bu evre, karaciğer parankim hücresine giren sporozoit(ler)’in gelişme göstermeden, bir tür uyku döneminde kalan şeklidir. Fakat, daha
sonra aktivite kazanıp, yeni bir ekzo-eritrositik döngüyü
başlatabilir. Bu türe bağlı sıtmada görülen depreşmelere
geç depreşmeler denir.
14
hipodermis hypodermis Nematotların vücut yüzeyini örten ölü kütikül tabakası altındaki sinsitiyel, canlı ve
kütikülü salgılayan tabaka.
hipogamaglobulinemi hypogammaglobulinemia
Dolaşımdaki gamaglobulin yetersizliği. Bunun sonucu
olarak B lenfositlerinin yapımı yetersiz kalır.
hipostom hypostome Eklembacaklılarda kan emme
organı. Kene gibi parazitlerde üzerinde arkaya dönük dikenler bulunur.
histozoik histozoic Konağın dokularında yerleşen paraziti tanımlamak için kullanılır.
hiyaluronidaz hyaluronidase Hiyaluronik asiti eriten enzim. Entamoeba histolytica’nın dokularda yayılması
bu enzimle olur.
homolog homologue Yapı ve özellik bakımından birbirine benzeyen, fakat farklı işlev gören organlar. Aynı
tipte olan organizma ve/veya antikor için de kullanılır.
Hulusi Behçet çivi belirtisi Behdjet’s sign Deri
leyişmaniyozunda kanatılmadan kaldırılan yara kabuğunun alt yüzünde görülen uzun çıkıntıları tanımlar. Bu
çıkıntılar parazitin amastigot evreleri yönünden zengindir
ve buradan alınan örnekler direkt yayma preparat hazırlamada ve/veya uygun besiyerine (NNN besiyeri) ekimde
kullanılır. Behçet çivi belirtisi.
hücre içi paraziti intracellular parasite Endoparazitin özel bir şekli. Hücre içinde yerleşen paraziti tanımlar.
hümoral bağışıklık humoral immunity Antikorlara dayanan bağışıklık.
I
ıkıntı tenesmus Dışkılama veya idrar etme esnasında
ağrı veya acı duyma. Ikınma veya tenezm de denir. Rektal
tenezm ve vezikal tenezm diye ikiye ayrılır.
İ
iç asalak endoparasite endoparazit
iç asalaklık endoparasitism endoparazitlik
iç tomurcuklanma endodyogeny endodiyojeni
ikili adlandırma binomial nomenculature Canlıların, bu arada parazitlerin de iki adla belirlenmesi kuralı.
Bu iki addan birincisi canlının içinde bulunduğu cinsi,
ikincisi de türü belirler. Cins adının ilk harfi daima büyük
yazılır. Ascaris lumbricoides gibi.
iltihap inflammation yangı
immersiyon yağı immersion oil sedir yağı
Parazitoloji Terimleri
immün yatkın konak immunocompromised host
Savunma mekanizması şu veya bu nedenle bozulmuş olan
konak. Bu bozukluk doğuştan nedenlere bağlı olabildiği
kadar, kişinin immün sistemini baskılayan ilaç almasına
da bağlı olabilir. Bu kişiler parazitozlara yakalanmaya
daha yatkındır.
immünfloresan inceleme immunofluorescence assay Floresan veren bir madde ile işaretlenmiş antikor veya
antijeni kullanarak yapılan serolojik inceleme.
immünite immunity bağışıklık
immünizasyon immunization bağışıklama
immünglobulinler immunoglobulins (Ig’s) Serumda bulunan antikor özellikli proteinler. Bunlar 5 ayrı gruba ayrılır: IgA, IgG, IgM, IgD, IgE.
interlökinler interleukins (IL) Akkan hücrelerince,
yani lökositler tarafından salgılanan ve onların kendilerinin veya diğer beyaz kürelerin aktivitelerini etkileyen
sitokinler.
in vitro in vitro Canlı vücudu dışında, laboratuvar
ortamında yapılan çalışmalar. Bazen camda diye de tanımlanır.
in vivo in vivo Canlı ortamda yapılan çalışmalar. İnsan veya diğer bir canlı vücudunda, embriyonlu yumurtada ya da hücre kültürlerinde yapılır.
indirekt hemaglütinasyon testi indirect hemaglutination (IHA) test Parazitozların tanısında sık
kullanılan serolojik testlerden biri. Deneyin gösterge
sisteminde eriyik hâldeki antijen, tanenlenmiş koyun
alyuvarları üzerine adsorbe edilerek kullanıldığından “indirekt” sözcüğü eklenmiştir. Hidatidoz, amöbiyoz ve toksoplasmoz gibi parazitozların tanısında kullanılır.
infeksiyon infection Potansiyel olarak patojen olan
bir organizmanın, yani parazitin konak vücuduna girip,
yerleşmesi. Endoparazitlerle ilgili olarak kullanılır.
infektif infective Parazitlerin infeksiyonu başlatabilen,
yani bulaştırıcı evrim dönemi.
infestasyon infestation Ektoparazitlere bağlı olarak
gelişen parazitoz.
inokülasyon inoculation 1. İnsan veya diğer canlı
dokularına hastalık etkenini veya ürünlerini vermek. İnokülasyon çoğunlukla profilaktik amaçla kullanılır, ama
herhangi bir vektörün kan emerken konak vücuduna paraziti aktarması anlamında da kullanılır. 2. Sıvı veya katı
besiyerine etkenin ekilmesi.
insan immün yetersizlik virüsü human immu-
nodeficiency virus (HIV) AIDS etkeni olan virüs.
insan piresi pulex irritans Temelde insan olmak üzere, diğer bazı omurgalılardan da kan emerek beslenen pire
türü. Eski dilde bürgus-i muharriş denmiştir.
irinli purulent İrin içeren.
ishal diarrhea sürgün
istemli parazit facultative parasite Koşullara bağlı
olarak özgür ya da parazitik yaşama geçebilen canlı. Fakültatif parazit dendiği gibi, eski dilde tufeyl-i ihtiyârî
denmiştir.
ivegen acute Parazitozun çok hızlı başlaması veya hızlı
seyretmesi. Akut.
izotonik isotonic Yoğunlukları ve ozmotik basınçları
aynı olan iki farklı eriyik.
J
jinandri gynandry Hermafrodit canlılarda önce dişi
gonadın sonra da erkek organların olgunlaşması; protojini de denir.
K
kabuklu uyuz scabies crustosa Norveç uyuzu
kala azar visceral leishmaniosis İç organlar leyişmaniyozunun diğer adı; Madras humması da denir.
kalabar şişliği calabar swelling Loa loa infeksiyonunda görülen geçici derialtı nodül.
kalkan scutum Erişkin sert kenelerde erkek cinsin bütün sırtını, dişinin ise sırtın sadece ön kısmını örten sert
yapı. Bazı kenelerde bu kalkan beyaz, sarı veya kırmızı
renkte beneklerle süslüdür.
kalkerli cisimcikler calcerous corpuscles Sestotların
parenkimasında bulunan konsantrik CaCO3 tabakalarından oluşan ve hücre zarıyla çevrili yuvarlak yapılar.
Özellikle larval dönemlerde belirgindirler. Fonksiyonları
bugün bile tam bilinmemektedir. Bunları görebilmek için
dokuyu tespit ederken dikkatli olmak, formalin kullanmamak gerekir.
kalsifikasyon calcification Konak veya parazit dokusunun bazı kısımlarının kalsiyum tuzlarının birikmesiyle sertleşmesi. Bunlar radyolojik incelemelerde saptanır.
Toksoplasmoz, sistiserkoz, trikinelliyoz, şistosomiyoz gibi
parazitozlarda görülür.
kamçı flagellum Protozoonların bazılarında görülen
ipliksi hareket organeli. Yapısı hemen tamamen proteinden ibaret olup, 0.02 µm çapındadır. Yapısında 2+9 dü15
Sözlük Dergisi
zenlemesi görülür.
kamçılılar mastigophora Protozoonların kamçı ile
hareket eden grubu.
kan kelebekleri blood flukes Toplardamar sisteminde yaşayan trematotları (Schistosoma türlerini) içerir.
kan kelebeği hastalığı blood fluke infection şistosomiyoz
kan preparatları blood films Birçok parazitozun,
özellikle de sıtmanın ve filaryozun tanısında kullanılan
preparatlar. İnce yayma ve kalın damla preparatları olmak
üzere iki tiptir.
kancalı kurt hookworm çengelli solucanlar
Kandehar çıbanı Kandehar boil deri leyişmaniyozu
kanla bulaşma blood borne Hastalığın, yani parazitozun kan nakliyle veya kanla temas sonucu bulaşması.
kanlı sürgün dysentery Dışkının sulu ve kanlı olması.
Çeşitli parazitlerde görülür.
kansızlık anemia anemi
kapaklı yumurtalar operculate eggs Trematotların
çoğunda ve sestotların Pseudophyllidea grubundaki parazitlerde görülen kapağa sahip yumurtalar. Operkül de
denen bu yapı bazı salyangozlarda da görülür.
kapitulum capitulum Keneler ve akarcıkların ağız
kısımlarının bulunduğu vücut kısmı.
karaciğer kılcal kurdu Capillaria hepatica Başta
keme olmak üzere çeşitli kemiricilerin karaciğerinde yerleşen, insanda nadir görülen bir nematot.
karasu humması black water fever Sıtma hastalığında görülen ağır bir komplikasyon.
kardit carditis Kalp dokusunun yangısı. Belirgin olarak Chagas hastalığında görülür.
karın ağrısı abdominal pain Karın bölgesinde duyulan ağrı. Amibik kolitte kramp tarzındadır; amip apsesinde sağ üst kadranda hissedilir. Mukozaya penetre olan
Strongyloides’e bağlı olarak ağır duodenit veya jejunit şeklindedir. Anisakidlerle ilgili parazitozda gastrik ülser veya
apandisiti taklit eder. Askariyozda ise göbek etrafında ağrı
vardır.
karyozom karyosome Kromatin ağında düğümler hâlinde toplanmış kromatin kümelerinden biri. Yalancı çekirdekçik, kromatin çekirdekçiği ve kromatin rezervuarı
gibi adlarla da tanımlanır. Çekirdek içindeki morfolojisi
ve pozisyonu sıklıkla protozoonların ayırt edilmesinde
kullanılır.
16
kasık biti Phthirus pubis Genital bölge kıl diplerinde
yerleşen bit türü. Utanç biti, ane biti ve ane kehlesi gibi
adlarla da tanımlanır.
kaşeksi kachexia Kişinin bedenen tükenmiş hâle gelmesi. Ağır seyreden helmintiyozlarda, viseral leyişmaniyozda görülür.
Katayama humması Katayama fever Başta Schistosomiosis japonicum olmak üzere şistosomiyozda görülen
ivegen parazitoz.
kazanılmış acquired Doğumdan sonra kazanılan
özellik veya hastalık. Birinci duruma örnek bağışıklık,
ikinciye örnek ise toksoplasmoza yakalanmadır.
kazanılmış bağışıklık acquired immunity Doğumdan sonra edinilen bağışıklık. Bu tip bağışıklık aktif
ve pasif diye ikiye ayrılır. Aktif bağışıklık ya direkt parazit
veya ürünleriyle karşılaşma sonucunda veya aşılanmayla
kazanılır. Pasif bağışıklık ise bağışık kişinin serumunun
veya lenfositlerinin nakline dayanır.
kazanılmış immün yetersizlik sendromu acquired immun deficiency syndrome İnsan immün yetersiz-
lik virüsünün (HIV) yol açtığı viral hastalık. Etken virüs
kişinin savunma mekanizmasının bozulmasına yol açtığından, sessiz seyreden parazitozların alevlenmesine, bazı
parazitlerin de virülanslarının artmasına yol açar. AIDS.
keliser chelicera Çeşitli eklembacaklıların başında bulunan bir çift yakalama, parçalama organı. Parazit olan
gruplardan keneler ve akarcıklarda görülür. Bazı araştırıcılar şeliser demektedir.
keme akarı rat acari Akarcıklardan Liponyssus bacoti
denilen tür. Bu kemiricilerin bulunduğu yerlerde dolaşan,
çalışan insanların vücudunda da yerleşebilir.
keme piresi rat flea Veba etkeni Yersinia pestis’in vektörü olan Xenopsylla cheopis adlı pire türü.
keme şeridi Hymenolepis diminuta Sestotlar içinde
yer alan bu parazit temelde keme ve farelerin ince bağırsağında yaşar, ama nadiren insanda da görülür.
kemoterapi chemotherapy İlaçla tedavi. Pek çok hastalık gibi parazitozların tedavisinde de ilaçlar kullanılır.
kene felci tick paralysis Kenenin kan emerken salgıladığı maddelere bağlı olarak insanda görülen ve alt
ekstremitelerden başlayıp, yukarılara doğru ilerleyen felç.
Solunum sistemi etkilenmeden kene bulunup çıkarılırsa
felç geri döner, aksi hâlde kişi yaşamını kaybeder.
keneler ticks Arahnidlerin bir grubunu oluşturan ektoparazitler olup sert ve yumuşak keneler olmak üzere iki
Parazitoloji Terimleri
gruba ayrılır. Yumurta dönemleri hariç bütün evrim dönemleri konaklarından kan emerek beslenir.
Kerandel belirtisi Kerandel’s sign Afrika uyku hastalığında görülen ağrıyı geç algılama.
keratit keratitis Acanthamoeba ve Onchocerca gibi parazitlerin yol açtığı parazitozlarda görülen kornea yangısı.
kesin konak final host son konak
kılıf sheath Herhangi bir oluşumun üzerini kılıf şeklinde saran tabaka. ör. çengelli solucanların infektif larvalarının üzerini örten 2. dönem larvanın kütikülü veya bazı
mikrofilaryaların üzerini örten yumurta kabuğu.
kırbaç (kamçı) solucanı whipworm İlk tanımlandığı zamanlarda ön ve arka kısmı karıştırılan Trichuris
trichura’ya yanlışlıkla verilen Trichocephalus adından gelir.
Günümüzde geçerliliği yoktur.
Klinik Parazitoloji Clinical Parasitology Temelde,
insanın hayvansal parazitleri üzerinde duran bilim dalı.
kilüri chyluria şilüri
kinetoplast kinetoplast Kan kamçılılarında aksonemin çıktığı bazal kısım. Küçük ve koyu boyanan bir yapı
olup, kamçının fibriler kısmı ile ilişkilidir.
kiriş cord Nematotların hipodermis tabakasının yanlarda, sırtta ve karın tarafında yalancı vücut boşluğuna
doğru yaptığı girintinin her birine verilen ad. Başına dorsal, ventral ve lateral gibi pozisyonu belirleyen sözcükler
gelir. Özellikle lateral, yani yan kirişler diğer ikisinden
daha büyük ve gelişmiştir. Bunların görünümleri histopatolojik kesitlerde etkenin tanınmasında yardımcıdır.
kirpik cilium Tek hücrelilerin kirpikliler grubunda
vücut yüzeyini örten, kısa, ince kıl benzeri yapı. Hareket
organeli olup, yapısı temelde kamçıya benzer. Bazı solucanların belli evrim dönemlerinde de görülür.
kirpikli ciliate Vücut yüzeyi kirpiklerle örtülü canlı.
kirpikliler ciliophora Tek hücrelilerin temel gruplarından biri. Vücut yüzeyleri kirpiklerle kaplıdır.
kist hâline geçiş encystment Herhangi bir oluşumun,
etrafına bir kist duvarı salgılayarak çevrenin olumsuz koşullarına daha dirençli hâe gelmesi. Bazı tek hücreli parazitler bir konaktan diğerine geçişlerini kist dönemleriyle
gerçekleştirirler. Bunun için trofozoit konak vücudunda
kist evresine dönüşür.
kistten çıkış excystation Yeni veya aynı konak tarafından ağızdan alınan kistin, çok hücreli parazitlerde kistik
yapının duvarının mide ve bağırsak özsularının etkisiyle
ortadan kalkması ve canlının serbest hâle geçmesi.
kitin chitin 1,4-beta-glikosidik bağları ile bağlanmış,
yüksek moleküler ağırlıklı N-asetil glukozamin polimeri.
Ascaris yumurtasında ve eklembacaklıların dış iskeletinde
görülür.
klinik kuluçka süresi clinical incubation period
Parazit vücuda girdikten sonra klinik belirtiler görülünceye kadar geçen süre. ör. dişi anofel tarafından Plasmodium
türlerinin sporozoit döneminin vücuda enjekte edilmesinden sonra ilk ateş nöbetinin/nöbetlerinin görülmesine
kadar geçen süre.
klipeus clypeus Sivrisinek larvalarının başının ön kısmına denir. Buradaki iki çift kılın (yüz kılları) birbirlerine
olan mesafeleri, yapıları ve bu gibi özellikleri tanıda önem
taşır.
kloak cloaca Vücudun arka ucunda dışkı, idrar ve eşey
hücrelerinin içine atıldığı ortak boşluk. Çeşitli canlılarda
ve nematotların erkek bireylerinde görülür.
kloramfenikol chloramphenicol Çeşitli parazitlerin
neden olduğu parazitozların tedavisinde kullanılan bir
ilaç.
klorokin chloroquine Sıtma ve babesiyoz gibi parazitozların tedavisinde kullanılan ilaç.
Knot yöntemi Knott concentration method Wuchereria ve Brugia gibi parazitlerin tanısında kullanılan
çoklaştırma yöntemi. Şüpheli kan örneği sulandırılmış
formalin ile karıştırılır, santrifüj edilir ve çöküntüde mikrofilarya aranır.
koledosit choledochitis Ana safra kanalının yangısı.
Çeşitli parazitozlarda görülür.
kolesistit cholecystitis Safra kesesi yangısı. Çeşitli parazitozlarda görülür.
kolit colitis Kolon yangısı. Bağırsak parazitozlarının
çoğunda görülür.
kolon colon Kalın bağırsağın çekumdan rektuma kadar uzanan kısmı.
koma coma Kişinin bilincini tam olarak kaybetmesi;
çoğunlukla ölümle sonlanır. Naegleriosis fowleri, tropikal
sıtma (plasmodiosis falciparum) gibi parazitozlarda görülür.
komensalizm commensalism Simbiyotik yaşam şekillerinden biri olup, birlikte yaşayan iki canlıdan biri
(sığıntı) bu birliktelikten yarar sağlarken diğeri ne yarar
ne de zarar görür.
kompleman complement İnsan ve çeşitli canlıların
serumunda bulunan ısıya dayanaksız, birçok kompo17
Sözlük Dergisi
nentten oluşan, antijen-antikor kompleksine bağlanınca
partiküler antijenin erimesine yol açan özgül olmayan bir
madde.
birbirleriyle birleşmesi sonucunda bu kompleksin komplemanı bağlaması esasına dayanan serolojik test. Eğer
antijen-antikor uygunluğu yoksa, ortamdaki kompleman
gösterge sistemi tarafından kullanılacak ve bu sistemde
bulunan alyuvarlar hemoliz olacaktır.
konak host Parazitin içinde veya üzerinde yaşayıp, çeşitli gereksinmelerini kendisinden sağladığı canlı. Vücudunda yerleşen parazitin evrim dönemine veya çoğalma
tipine göre son konak ve/veya ara konak diye tanımlanır.
Konakçı, konukçu gibi adlar verilmişse de, en doğrusu bu
terimdir.
konak özgüllüğü host specificity Parazitin konağına
bağımlılığı ile ilgili bir terim. Sadece bir veya iki konakta
gelişebilen parazitlerin konak özgüllüğü çok gelişmiştir.
Konak spektrumu çok geniş olanlar ise konak özgüllüğü
zayıf olan parazitlerdir.
Schistosomiosis mansoni’de görülür.
korasidyum coracidium Diphyllobothrium ve Spirometra gibi Pseudophyllidae grubu sestotların yumurtası
içindeki 6 çengelli ve yüzeyi kirpiklerle örtülü embriyosu
olup, birinci ara konak için bulaştırıcı dönemdir.
korioretinit chorioretinitis Gözün arka duvarının,
koroidin ve retinanın yangısı. Toksoplasmozda görülür.
kosta costa Bazı kamçılı tek hücrelilerde görülen, kinetozomlardan birinden başlayıp hücre yüzeyi boyunca
uzanan, dalgalanan zarın bir tarafının tutunduğu çizgili,
çubuk benzeri organel. Ayrıca, sineklerin kanatlarının ön
kenarını yapan boruya da bu ad verilmiştir.
koyun burun sineği Oestrus ovis Larvası başta koyun olmak üzere çeşitli canlıların burun boşluğunda yerleşen miyaz sineği. Larva insanda da yerleşebilir.
kökbacaklılar sarcodina Protozoonların yalancı
ayaklarla hareket eden grubu. Rizopodlar da denebilir.
köpek bağırsak solucanı Toxocara canis Erişkini
köpeklerin ince bağırsağında yaşarken, larvası insanda iç
organlar larva migransına neden olan parazit nematot. Temelde askarise benzer, ama daha küçüktür.
ve göz bebeklerini örten zarın iltihaplanması.
konjugasyon conjugation Tek hücrelilerin özellikle
kirpikliler grubunda görülen ve “eşeyli üreme” başlığı altında ele alınan bir konu olup, genelde çoğalma tipi olarak
tanımlanır, ama aslında konjugasyonda bir çoğalma söz
konusu değildir. Sadece karşı karşıya gelen aynı türden iki
canlı arasında bir genetik materyal alışverişi vardır.
kontraktil vakuol contractile vacuole Özellikle tatlı
sularda yaşayan canlılarda görülen bir vakuol tipi. Vücuda
giren fazla suyu dışarı atar. Naegleria, Acanthamoeba ve
Balantidium gibi tek hücreli parazitlerde de görülür.
konvülsiyon convulsion Serebral bozukluğa bağlı
olarak kasların istem dışı şiddetli ve seri hâlinde kasılması
durumu. Bazı parazitozlarda görülür.
kopepodlar copepods Pek çok helminte ara konak
görevi gören, suda yaşayan omurgasız canlılar. ör. Cyclops,
Diaptomus.
koprolit coprolite Fosilleşmiş dışkı.
kor pulmonale cor pulmonale Kardiyopulmoner
sorunların konjestif kalp yetersizliği ile sonuçlanması.
Erişkin dönemi köpeklerin ince bağırsağında yaşar. Filariform larvası insan derisinden girerek deri larva migransa
neden olur. Son yıllarda erişkin parazitin de insan bağırsağında yerleşip, ağır bir parazitoza yol açtığı bildirilmiştir.
köpek tenyası Echinococcus granulosus Erişkini
köpekgillerin ince bağırsağında yaşarken, yumurtalarının
ağızdan alınması sonucu dokularda gelişen metasestot
dönemi pek çok omurgalı canlıda ve bu arada insanda
hidatik kiste yol açan sestot türü.
körelme atrophy Organların, yerel veya genel beslenme bozuklukları, yangı olayları ya da çalışmama sonucu
erimeleri.
kromatin chromatin Özellikle protozoonlarda, çekirdeğin DNA içeren ve protein bazlı bir yapıyla birleşmiş,
bazik boyalarla koyu boyanan kısmı. Genlerin taşıyıcısıdır.
kromatoidal cisimcikler chromatoidal bodies Bazı
amip kistlerinin sitoplazmasında görülen, koyu boyanan,
yuvarlak veya çatal uçlu çubuklar. Depo besin maddeleri
içerdikleri belirtilmiştir. Amip kistlerin ayırt edilmesinde
kullanılır.
kronik chronic süregen
ksenodiagnoz xenodiagnosis Bir tanı yöntemi olup,
kompleman birleşmesi reaksiyonu complement
fixation test Temeli, uygun antijen ile uygun antikorun
konak parazit ilişkileri host-parasite interrelations Konak ile parazit arasındaki karmaşık ilişkiler ağı.
konjenital congenital doğuştan
konjonktivit conjunctivitis Göz kapaklarını döşeyen
18
köpek çengelli solucanı Ancylostoma caninum
Parazitoloji Terimleri
laboratuvarda yetiştirilmiş temiz eklembacaklıların kullanılmasına dayanır. Bu eklembacaklıların şüpheli hasta
üzerinde beslenmesi sağlanır ve vücutlarında etkenin gelişip gelişmediği araştırılır. Chagas hastalığının tanısında
uygulanır.
kuartan malarya malaria quartana Plasmodium
malariae’nın neden olduğu sıtmada görülen ateş nöbetlerinin periyodikliğine işaret eder.
kulak çınlaması tinnitus Kulakta dış kaynaklı olmayan çınlama. Kişi zil çalar gibi hisseder. Bazı parazitozlarda ortaya çıkar.
kuluçka süresi incubation period bk. biyolojik kuluçka süresi, klinik kuluçka süresi
kum piresi Tunga penetrans Bazı Afrika, Amerika ve
Asya ülkelerinde görülen, gebe dişisi insan ve diğer canlıların derisi içine yerleşen pire türü.
Kupffer hücreleri Kupffer cells İnsanın retiküloendotelyal hücrelerinden olup, karaciğerin sinüse benzer,
genişlemiş alanlarında bulunur. Lenfotik dokunun fagositik retiküler hücreleridir.
küçük karaciğer kelebeği Dicrocoelium dendriticum Temelde otçul canlıların, nadiren de insanın karaci-
ğer safra yollarında yerleşen trematot türü.
kültür culture Hastalık etkenlerinin insan vücudu dışında üretilmesi.
kütikül cuticle Derinin dış tabakası, yani epidermis.
Aynı zamanda nematotların vücut yüzeyini örten cansız,
hücresiz tabaka. Bu tabakanın altında da canlı hipodermis
tabakası vardır ve kütikül bu tabaka tarafından salgılanır.
L
lağım suyu sewage Atık ve/veya pis su diye tanımlanan kanalizasyon suyu. Arıtılmamış pis su, işlenmemiş
lağım suyu diye de tanımlanır ve pek çok parazitin/parazitozun kaynağı olabilir.
Lahor çıbanı Lahor boil deri leyişmaniyozu
Lahor kenesi Ornithodorus lahorensis Ağıl kenesi
de denilen yumuşak kene türü.
larva göçü larva migrans, creeping disease Bazı nematot, trematot ve eklembacaklı parazitlerin larvalarının
deride ve/veya iç organlarda dolaşması, yani göçü. Larvanın geçtiği yerde ince, kırmızı, büklümlü papüler veya
veziküler kabarıklık şeklinde görülür. İz, bir uçtan ilerlerken diğer uçtan söner. Kutanöz, viseral ve oküler tipleri
vardır.
latent latent Herhangi bir parazitozun klinik belirti
vermeden, sessiz seyretmesi.
lateral organlar amphids amfidler
leyişmaniya Leishmania 1. Kan kamçılılarından bir
grubun cins ismi. 2. Şimdi amastigot denilen evrim döneminin de eski adı. bk. amastigot
lekeli humma spotted fever Tifüs de denilen bu parazitoz, insana vücut biti Pediculus corporis tarafından bulaştırılır; etkeni Rickettsia prowazeki’dir.
lenf lymph Doku hücrelerinin içinde yüzdüğü plazma
ve akkan hücreleri.
lenf varisleri varix lymphaticus Lenfatik blokaja
ikincil olarak lenf damarlarının genişlemesi. Lenfatik filaryozda görülür.
lenfadenit lymphadenitis Lenf düğümlerinin yangısı.
Filaryozda görülür.
lenfanjit lymphangitis Lenf damarlarının yangısı. Filaryozda görülür.
lenfosit lymphocyte Kan, lenf ve lenfoit dokuda bulunan tek çekirdekli lökosit. Sitoplazmasında granül olmadığı gibi, fagositik fonksiyonu da yoktur. T ve B hücrelerinin ana hücresidir.
lenfositoz lymphocytosis Kanda lenfositlerin sayısının
artması.
leptomonas promastigote promastigot
lizis lysis erime
lizozom lysozyme Gözyaşı, sümük gibi salgılarda ve
dokularda bulunan ve bazı parazitleri eritici, öldürücü
etki gösteren enzim benzeri bir madde.
lobopod lobopodium Tek hücreli canlıların amipler
grubunda görülen, geniş yüzeyli yalancı ayak.
Löffler sendromu Löffler’s syndrome Özellikle Ascaris lumbricoides larvasının akciğerde bulunduğu dönemde
gelişen geçici akciğer infiltrasyonu ve belirgin periferik
eozinofili oluşumu. Üç-14 gün sürer ve bu süreçte akciğerlerdeki infiltrasyon odakları hemen her gün yer değiştirir.
lökopeni leukopenia Kanda akyuvarların sayısının
azalması, mm3’deki sayının dört binden aşağı düşmesi.
lökositoz leukocytosis Kanda akyuvarların sayısında
görülen artma, çoğunlukla mm3’de on binden fazla sayıya
erişmesi.
lümen lumen Tübüler bir organın ortasındaki boşluk.
Bağırsak veya kan damarlarının boşluğu gibi.
19
Sözlük Dergisi
M
makrofaj macrophage Fagositik fonksiyona sahip büyük bağ dokusu hücresi. Histiyosit de denir. Yabancı cisimleri ve bu arada parazitleri de fagosite edip, yok eder.
makrofaj göçünü inhibe eden faktör macrophage migration inhibitory factor (MIF) Duyarlı lenfositler tarafından salgılanan sitokin. Makrofajların yakın
çevrede göçünü inhibe eder ve böylece yörede makrofaj
birikimine yol açar.
malabsorbsiyon malabsorption Absorpsiyon bozukluğu. İnce bağırsağın üst kısmında gıda maddelerinin,
özellikle yağ absorbsiyonunun hatalı veya zayıf olması.
Başta giyardiyoz olmak üzere, diğer bazı bağırsak parazitozlarında görülür.
Malakoloji Malacology Yumuşakçalar bilimi.
mast hücresi mast cell Yangı olayında rol oynayan,
aktif maddeler salgılayan ve çeşitli dokularda bulunan bir
hücre tipi.
Maurer benekleri (yarıkları) Maurer’s clefts
(dots) Plasmodium falciparum ile infekte alyuvarların si-
toplazmasında görülen yapılar. Giemsa ile boyanmış preparatlarda mavi renkte görülür.
Medine solucanı Guinea worm Başta Afrika ülkeleri olmak üzere, çeşitli yerlerde görülen Dracunculus medinensis. Eski dilde dûd-ül-medine diye tanımlanmıştır.
megakolon megacolon Kolonun genişlemesi olup
Chagas hastalığında görülür.
megaözofagus megaesophagus Yemek borusunun
genişlemesi olup Chagas hastalığında görülür.
mekanik vektör mechanical (phoretic) vector Parazitin yaşam döngüsünü tamamlayabilmesi için mutlak
gerekli olmayan vektör. Yani, parazit bu vektörün vücudunda yerleşmez, çoğalmaz veya başkalaşım geçirmez.
menengoensefalit meningoencephalitis Beyinin ve
onu saran zarların yangısı. Tripanosomiyoz, sıtma, toksoplasmoz ve naegleriyozda görülür.
menenjit meningitis Beyin zarlarının yangısı.
meromirian meromyarian Dorsal, ventral ve lateral
kordlarla dört gruba ayrılan kas bantlarının her birinde
sadece 2-5 hücre olan nematot cins ve türleri. Enterobius
ve Ancylostoma bu gruptadır.
merozoit merozoite Apicomplexa şubesindeki parazitlerin eşeysiz çoğalmalarında (şizogoni) görülen bir evrim
dönemi.
metaserkarya metacercaria Trematotların bazıları20
nın yaşam döngüsünde görülen, son konak için bulaştırıcı evrim dönemi. Serkaryanın cansız ortamda veya canlı
vücudunda kistik hâle geçmiş şeklidir.
metasestot metacestode Sestotlarda genç sestot da
denilen ve onkosferden gelişen evrim dönemi. Genellikle
yurdumuzda larva diye tanımlanır.
metatoraks metathorax Böceklerde göğüs segmentlerinden sonda bulunanı.
metronidazol metronidazole Hem protozoerlerin
hem de bakteriyel infeksiyonların tedavisinde kullanılan
bir ilaç.
mezoserkarya mesocercaria Dijenetik trematotlardan Alaria türlerinde görülen evrim dönemi. Serkarya ile
metaserkarya arasında bir yerde bulunur; kist hâline geçmemiştir. İnsan dahil diğer canlıların vücudunda gelişir.
mezotoraks mesothorax Eklembacaklılarda göğüs
segmentlerinden ortadaki.
Miescher tübülü Miescher’s tubule Sarcocystis türlerinin doku kisti. Sarkokist de denir.
mikrofilaria microfilaria Dişi filaryanın son konak
vücudunda doğurduğu ve tam gelişmediği için prelarva
da denilen evrim dönemi. Kanda ve/veya doku sıvısında
bulunur.
mikron (mikrometre) micron (micrometer) Milimetrenin binde birine (0.001 mm) eşit ölçü birimi. Eskiden sadece µ simgesi ile belirtilirken, şimdi µm olarak
yazılmaktadır.
mikrop microbe Ancak mikroskop yardımıyla görülebilen canlı. Zaman zaman parazit anlamında kullanılsa
da temelde morfolojik bir tanımlamadır, fakat canlının
yaşam şeklini tanımlamaz.
Mikrobiyoloji Microbiology Mikroplar üzerinde
duran bilim dalı.
mikroskop microscope Çıplak gözle göremediğimiz
canlıyı ve yapıları görmemizi sağlıyan araç. Işık mikroskobu, elektron mikroskobu gibi farklı tipleri vardır.
mirasidyum miracidium Trematotların yaşam döngüsünde görülen ve yumurta içinde gelişen, yüzeyi kirpiklerle örtülü, bazı türlerde serbest hâle geçebilen ve ilk ara
konak salyangoz için bulaştırıcı olan evrim dönemi.
mitoz mitosis Hücrenin, çekirdeğindeki kromozom
sayısı azalmadan ikiye bölünmesi olayı; farklı evreleri vardır. Parazitlerin çoğu bu şekilde çoğalır.
miyaz myiasis Miyaz sineklerinin larvalarının insan
vücudunda yerleşmesine bağlı olarak gelişen parazitoz.
Parazitoloji Terimleri
Zorunlu, istemli ve aksidental miyaz gibi tipleri vardır.
miyokardit myocarditis Kalp kasının yangısı. Trikinelliyoz, tripanosomiyoz ve toksoplasmozda görülür.
miyozit myositis Kas dokusunun yangısı. Trikinelliyoz
ile sarkosistoz gibi parazitozlarda görülür.
monoklonal antikor monoclonal antibody Tek antijene özgü immün globulini tanımlar.
monoksen parazit monoxenous parasite Yaşam
döngüsünü tek konakta tamamlayan parazit.
monositoz monocytosis Periferik kanda monositlerin
sayısının artması. Hem protozooerlerde hem de helmintiyozlarda görülür.
Montenegro cilt testi Montenegro skin test Geç tip
aşırı duyarlılık testi. Bu testte kişinin, derisi içine verilen
Leishmania antijenine karşı 72 saat sonra verdiği tepkisi
değerlendirilir. Test, tedavi edilmiş kişide pozitif sonuç
verirken, parazitozun erken döneminde negatiftir. Viseral
ve mukokutanöz leyişmaniyozun tanısında kullanılır.
morbidite morbidity Bir infeksiyon sonucu oluşan
hastalığın toplumda görülme durumu.
mortalite mortality Herhangi bir infeksiyonun yol
açtığı ölüm oranı.
mukokutanöz mucocutaneous Deri ve mukozaları
etkileyen. Leyişmaniyozun özel bir tipidir.
multiloküler kist multilocular cyst petekli kist
mutualizm mutualism Simbiyotik ilişkilerden biri.
Birlikte yaşayan iki canlının ikisi de bir diğerine zorunlu
bağımlıdır. Yardımlaşma diye de tanımlanır.
N
Natal çıbanı Natal boil deri leyişmaniyozu
Necator americanus Necator americanus İnsanda
yerleşen çengelli solucanlardan biri. Amerika’ya Afrika’dan
köle ticareti yoluyla gittiği kabul edilir. Yurdumuzda görülür ve ince bağırsaklarda yerleşen iki çengelli solucan
türünden biri. Amerikan çengelli solucanı.
niclosamid niclosamide Başta Taeniosis saginata olmak üzere, çeşitli sestotiyozların tedavisinde kullanılan
ilaç. Yaygın olarak yomesan diye bilinir.
nimf nymph Yarı başkalaşımlı böceklerde yumurtadan
çıkan evrim dönemi olup erişkinin bir minyatürüdür. Bitlerin bu dönemine yavşak denir. Keneler ve akarcıkların
yaşam döngüsünde görülen nimf ise larvadan gelişir ve
erişkinler gibi 4 çift bacağa sahiptir. bk. yavşak.
NNN besiyeri NNN medium Aslı tavşan kanlı tuzlu
agar olan bir besiyeri. Leishmania türlerinin üretilmesinde
kullanılır. Üç araştırıcının adına atfen bu adla tanımlanmıştır: Novy, Nicole ve McNeal. Tavşan kanı bulunamadığı zaman ortama % 0.9 oranında glikoz ekleyerek
koyun kanının kullanılabileceği bildirilmiştir.
nodül nodule Küçük, sert yumrucuk; dokununca hissedilir. Onkoserkoz, sistiserkoz ve miyaz gibi parazitozlarda görülür.
nokra-hokra-imiç-okra Hypodermoiosis bovis
İlk dört terimle tanımlanan parazitoz, Hypoderma bovis
larvasının insan ve diğer canlılarda oluşturduğu zorunlu
miyazı tanımlar. Larva bu canlılarda iç organları da içeren
bir göç yaparak tekrar deriye gelir ve açtığı delikten dışarı
düşer.
nokra sineği Hypoderma bovis büvelek
noktürnal nocturnal Yirmidört saatlik periyodun karanlık saatlerinde kanda görülen mikrofilaryaları veya kan
emen eklembacaklıları tanımlamada kullanılan terim.
Norveç uyuzu Norvegian scabies İlk kez Norveç’te
görülen ve kabuklu uyuz da denilen bir tür süregen uyuz
tipi. Eski dilde Norveç cerebi denmiştir.
nozokomiyal nosochomial Hastane ortamında edinilen, bulaşan.
nötrofil neutrophil Polimorfonüklear lökositlerin en
sık görüleni. Fagositoz yapabilir. Ayrıca, hem asidik hem
de bazik boyalarla boyanabilir.
nötropeni neutropenia Dolaşımda polimorf nötrofillerin azalması.
nüks relaps depreşme
O
okült kan occult blood gizli kan
onikiparmak bağırsağı duodenum duodenum
onkoserkoma onchocercoma Onchocerca volvulus ile
ilgili, içinde erişkin solucanın bulunduğu nodül.
onkosfer onchosphere Sestotların Cyclophyllidae grubunun 6 çengelli embriyosu. Yunanca çengelli toparlak
anlamındadır.
ookinet ookinete Plasmodium türlerinde ve diğer bazı
protozoonlarda görülen hareketli zigot.
ookist oocyst Protozoonların Apicomplexa grubunda
görülen evrim dönemlerinden biri. Ookinetten gelişir,
içinde zamanla sporozoitler oluşur.
operkül operculum Trematot ve bazı sestot yumurtalarında bulunan kapak. Salyangozların bazılarında da
21
Sözlük Dergisi
görülür.
opistosoma opisthosoma Keneler ve akarcıklarda vü-
cudun bacaklardan sonra gelen kısmı.
organel organelle Tek hücreli canlılarda belli bir görevi olan yapılar. ör. Golgi cisimciği, mitokondrium.
orşit orchitis Şişlik, ağrı ve ateşle seyreden testis yangısı
olup, filaryozda görülür.
otoinfeksiyon autoinfection Herhangi bir parazitle
infekte olan kişinin aynı parazitle kendi kendini bulaştırması. Dış ve iç otoinfeksiyon diye ikiye ayrılır. Dış
otoinfeksiyon enterobiyoz ve Hymenolepis nana infeksiyonlarında, iç otoinfeksiyon ise Strongyloides stercoralis
infeksiyonunda görülür.
otoimmünite autoimmunity Kişinin kendi proteinlerini veya diğer antijenlerini yabancı olarak algılayıp,
tepki göstermesi ve onlara karşı antikor yapması olayı.
otoklav autoclave Besiyerlerinin veya kuru ısıya dayanaksız maddelerin sterilizasyonu için kullanılan buharlı,
basınçlı sterilizasyon aracı.
ovipar oviparous İçinde embriyo gelişmemiş yumurta
yumurtlayan dişi nematot. ör. dişi Ascaris lumbricoides.
ovovivipar ovoviviparous İçinde larva oluşmuş yumurta yumurtlayan dişi nematotu tanımlar. ör. dişi Enterobius vermicularis.
ozmoz osmosis Sindirilmiş besinlerin ve çözülmüş
moleküllerin, geçirgen zardan çok yoğun taraftan az yoğun tarafa geçmesi. Parazitlerin çoğunun beslenmesinde
görülür.
Ö
ödem edema Subkutanöz dokularda, hücreler arası
alanda normalden fazla miktarda sıvı veya lenf birikmesi.
Filaryoz ile tripanozomiyozda ve çengelli solucan infeksiyonunda görülür.
ökaryotik eucaryotic Çekirdeği, dolayısı ile de genetik materyali bir çekirdek zarı ile sitoplazmadan ayrılmış
olan canlı.
öpücük böcekleri kissing bugs Triatomidae içinde
yer alan ektoparazitler. İnsana kan emerek zarar vermenin yanında Chagas hastalığı etkeni Trypanosoma cruzi ile
Amerikan tripanosomiyoz etkeni T. rangeli’yi de bulaştırarak zarar verirler.
P
palp palp Eklembacaklıların başında görülen organ22
lardan biri; morfolojisi sınıflamada kullanılır. Anofellerde
uzun, Culex ve Aedes cinslerinde kısadır.
pandemi pandemia Kıtalararasında görülen epidemi.
Geniş salgın da denir.
papül papule Derinin, küçük, sert ve yekpare bir şekilde yükselmesi.
parabazal cisim parabasal body Kamçılı protozoonlardan bazılarında görülen ve blefaroplast ile birlikte kinetoplastı oluşturan ve koyu renkte boyanan yapı.
paratenik konak paratenic (transport) host Parazitin larval şeklinin canlı kaldığı ama gelişme göstermediği
konak. Taşıyıcı konak da denir.
parazit parasite Yaşamını konak denilen bir diğer
canlının vücudu içinde veya üzerinde, o canlının zararına
sürdüren organizma. Ekti, tufeyli ve yelmeşik gibi sözcüklerle eş anlamlıdır.
parazitik kastrasyon parasitic castration Parazitin
konak gonadlarında gerileme veya atrofiye neden olduğu
durum. Sıklıkla ikincil cinsiyet karakterlerin gelişmesinin
engellenmesiyle birliktedir.
parazitizm parasitism Simbiyotik ilişkilerde birlikte
yaşayan iki canlıdan birinin diğerinin zararına yaşamını
sürdürdüğü yaşam şekli.
parazitoforik vakuol parasitophorous vacuole Konak hücre içinde olan ve paraziti içeren vakuol.
Cryptosporidium’un yerleşim yeri gibi.
parazitolog parasitologist Parazitoloji alanında uzmanlaşmış olan bilim insanı. Fakat bir de şöyle bir tanımlama yapılmıştır: “Gerçeği acayip yerlerde arayan tuhaf,
belki de antika bir insandır; bir taburede oturup ötekine
bakar.”
parankima parenchyma İç organlar, kaslar veya epitel
arasındaki alanları dolduran vakuoler, süngerimsi mezenkimal hücreler topluluğu olduğu gibi, destek bağ dokudan özelleşmiş bir doku da olabilir.
Parazitoloji Parasitology Parazit, konak, parazitlik
ve parazitliğin her iki canlı üzerindeki etkilerini inceleyen
bilim dalı. Temel aldığı konak grubuna göre farklı dallara
ayrılır: Tıbbi Parazitoloji, Veteriner Parazitoloji gibi.
partenogenez parthenogenesis Yumurtanın erkek
gamet tarafından döllenmeden embriyo vermesi. Strongyloides stercoralis’in dişisi partenogenezle çoğalır.
patent periyod patent period Hastalığın belirgin
olduğu dönem. Bu dönemde parazite ait yumurta, kist
gibi yapılar inceleme materyalinde bulunabilir. Prepatent
Parazitoloji Terimleri
dönemin aksi bir anlam taşır.
patogenez pathogenesis Parazitozun veya hastalığın
oluşması ve gelişmesi.
patognomonik pathognomonic Herhangi bir parazitoz için özgül ve tanı koydurucu belirti ve semptom.
patojen pathogen Parazitin hastalık oluşturabilme durumunda olması.
patojenite pathogenicity Herhangi bir parazitin hastalık oluşturma yeteneği.
peristalsis peristalsis Bağırsak kaslarının kasılıp-açılması ile yiyeceklerin bağırsakta ilerlemesi.
peritonit peritonitis Abdominal boşluğu ve iç organları saran zarın yangısı.
periyodik parazit periodic parasite Dönemli de denilen parazit tipi. Çengelli solucanlar ve Strongyloides stercoralis gibi parazitler böyledir.
periyotluk periodicity Belirli aralıklarla aynı olayın
tekrarlaması. ör. parazitik yaşamın özgür yaşamla değişimli olarak tekrarlaması veya belli filarya türlerinin mikrofilaryalarının periferik kanda değişimle görülmesi.
petekli kist alveolar cyst Echinococcus multilocularis’in
metasestot denilen evrim döneminin yol açtığı kist. Habis
yapıdaki bu kist bal peteğine benzer odacıklardan oluşur
ve odacıkların içi jelatinimsi bir madde ile doludur. Normal ara konakta protoskoleksler gelişirken uygun konak
olmayan insanda bunlar görülmez. Multiloküler kist, alveoler kist.
peteşi petechia Deride veya mukozada çeşitli etkenlere
karşı gelişen küçük, hemorajik noktalar. Parazitozlarda da
görülür.
Peyer plakları Peyer’s patches Bağırsak çeperindeki
lenfoit doku olup, doku kapsülü ile çevrilmemiştir.
pijidium pygidium Pirelerin arka kısımlarında bulunan semer benzeri duyu organı.
pika pica Kişinin, tat alma duyusunda oluşan bir
sapmaya bağlı olarak, yenmeyecek şeyleri yemeye meyletmesi. Toprak, kil gibi maddeleri yeme buna örnektir.
Askariyoz, trikuriyoz gibi bazı parazitozların etkisiyle de
kişi kireç, kil, kül gibi yenmez şeylere karşı aşırı istek ve
anormal iştah gösterir.
pinositoz pynocytosis Protozoonlarda sıvı besinlerin
vücut duvarında oluşan geçici bir delikten vakuol içine
alınması. Amiplerde bu işin yalancı ayaklarla yapıldığı
belirtilmiştir.
pipo sapı benzeri fibroz pipetsem fibrosis Safra
kanalı çeperinin bir parazitin uyarısına bağlı olarak kalınlaşması. Şistosoma yumurtalarına karşı periportal dokularda oluşan granülomatöz reaksiyon bunun güzel bir
örneğidir. Daha çok S. mansoni ve S. japonicum infeksiyonlarında görülen bu durumda fibroz doku beyaz ve sert
bir yapıdadır.
pireler flea(s) Parazit böceklerin önemli bir grubu.
Vücutları yanlardan basık olup, kanatlarını ikincil olarak
kaybetmişlerdir. Kuvvetli kaslara sahip arka bacakları ile
zıplayarak hareket ederler. Bu grupta parazitliğin hemen
her tipi görülebilir.
pirimetamin pyrimethamine Gerek Toxoplasma
gondii’ye gerekse de sıtma parazitlerinin doku şekillerine
etkili bir kimyasal. Fakat, kemik iliğinin işlemesini olumsuz etkiler.
pirojenik pyrogenic Vücut ısısının yükselmesine neden madde veya canlı, ateş yükseltici.
piyojenik pygenic İrin, cerahat oluşturan madde veya
parazit.
piyuri pyuria İdrarda akkan hücrelerinden ve bakterilerden oluşan irin bulunması. Çeşitli parazitozlarda
görülür.
platimirian platymyarian Bu tip nematotlarda, kas
hücrelerinin kontraktil fibrilleri bazal zona hastır ve hipodermis ile temastadır.
plazma plasma Kanın şekilli elemanlarından arınmış
saman sarısı renkteki sıvı kısmı. Buna kan plazması denir. Kan, antikoagülan madde içine alındığından içindeki
fibrin, fibrinojen hâlinde durmaktadır. Lenf plazması ise
lenfin hücrelerden arındırılmış sıvı kısmıdır.
plazma hücresi plasma cell B lenfositlerin antikor
salgılayan hücresi.
plöroserkoid pleurocercoid Pseudophyllid sestotların
yaşam döngülerinde 2. ara konak vücudunda gelişen evrim dönemi. bk. sparganum.
pnömoni pneumonia Akciğer dokusunun yangısı.
Askariyoz ve pnömosistoz gibi parazitozlarda görülür.
podosoma podosoma Keneler ve akarcıklarda vücudun kapitulum ile opistoma bölgeleri arasında kalan kısmı. Bu bölgede bacaklar bulunur.
polar filamentler polar filaments Hymenolepis nana
yumurtalarında görülen, yumurta kabuğunun iki tabakası arasında uzanan ve iki uçtaki meme başı şeklindeki
çıkıntılardan çıkan filamentler. Benzer yapılar Microspora
sporlarında da görülür.
23
Sözlük Dergisi
poliembriyoni polyembryony Bir zigottan birden
fazla embriyo gelişmesi.
polimeraz zincir reaksiyonu polymerase chain
reaction (PCR) DNA sentezinin tekrarlayan sikluslarla
nükleik asit özgül sıralarının amplifiye edilmesi.
polimirian polymyarian Nematotlarda kas tabakasının dorsal, ventral ve lateral kordlarla dört ayrı gruba
ayrıldığında, bir grupta çok sayıda kas hücresi ve bunların
yalancı vücut boşluğuna uzanan protoplazmik uzantılarının bulunması. Parazitin enine kesitlerinde güzel görülür
ve en azından cins seviyesinde tanıya yardımcı olur. Bu
tipe en güzel örnek Ascaris lumbricoides’tir.
premunisyon bağışıklığı premunition Vücutta
bulunan parazit nedeniyle kişinin süperinfeksiyona veya
reinfeksiyona dirençli olma durumu.
prepatent süre prepatent period Parazit vücuda girdikten sonra, hastalık belirtileri ortaya çıkıncaya veya tanı
yöntemleriyle saptanıncaya kadar geçen dönem.
presipitasyon precipitation Presipitin tipi antikorun
kendine uyan eriyik hâlindeki antijenle birleşerek, çöküntü oluşturması. Serolojik tanıda kullanılır. Tüpte veya
agar gibi kimyasal yönden inert bir ortamda uygulanır.
bk. presipitinojen, presipitin.
presipitin precipitin Presipitasyon reaksiyonunda rol
oynayan antikor.
presipitinojen presipitinogen Kendine uyan antikor
yapımını sağlayan, eriyik hâlindeki antijen.
prevalans prevalance Epidemiyolojide, herhangi bir
parazitozun toplumdaki yaygınlığı. Sıklığın aksine statik
bir ölçümdür.
primetamin pyrimethamine Sıtma ve toksoplasmoz
gibi parazitozların tedavisinde kullanılan bir ilaç.
proglotid proglottid Sestotlarda görülen halkalardan
biri, yani strobilanın bir parçası. İçinde üreme organlarından bir set bulunur.
prokaryotik prokaryote Genetik materyali sitoplazmadan bir zarla ayrılmamış olan canlı. Bu canlıların çekirdek zarı ile çevrilmiş bir çekirdekleri yoktur.
promastigot promastigote Kan kamçılılarının yaşam
döngüsünde görülen ve eski adı leptomonas olan evrim
dönemi. Mekik şeklinde olup, tek kamçıya sahiptir. Kamçının çıktığı bazal kısım çekirdeğin önündedir, dalgalanan zarı yoktur, vektör vücudunda ve kültür ortamında
görülür.
proserkoid procercoid Sestotların Pseudophyllidea
24
grubunda görülen ve 1. ara konak krustaselerden siklops
içinde, korasidyumdan gelişen dönem. İkinci ara konaklar için infektif, yani bulaştırıcı evredir; arka ucunda serkomer denen bir yapı vardır.
protandri protandry Hermafrodit canlılarda önce erkek gonadların daha sonra da dişi organların gelişmesi,
androjini de denir.
proteinüri proteinuria İdrarda protein olması. Plasmodium falciparum sıtmasında görülür.
protonefridiyum protonephridium alev hücresi
protoraks prothorax Eklembacaklılarda birinci göğüs
segmenti.
protoskoleks protoscolex Sestotların, özellikle ekinokok türlerinin metasestot dönemlerinde görülen, skoleks
ve boyun kısmından oluşan bulaştırıcı evre. Son konak
tarafından alındığında erişkine dönüşür.
Protozooloji Protozoology Tek hücreli canlıların
üzerinde duran bilim dalı. Kurucusu olarak Antony van
Leewenhook kabul edilir.
protozoonlar protozoa Tek hücreli, ökaryotik canlılar.
pürülan purulent irinli
R
rabditoid larva rhabditoid larva Bazı nematotların
yumurtadan çıkan larvalarının yemek borusu toprakta
özgür yaşayan Rhabditis’in larvasına benzer. Bu ad bu
benzerliği işaret eder. Larvalar ağız boşluklarının uzunluğuna, yemek borularında bulunan şişkinliklerin sayısına,
genital primordiumlarının büyüklüğüne ve arka uçlarının
morfolojisine göre cinslere ayrılır.
rakis rachis Askaris gibi sekernentean nematotlarda
görülür. Bunların oositleri, olgunlaşma aşamasında dişinin overindeki eksene benzeyen bu protoplazmik yapıya
tutunmuş olarak, onun boyunca hareket ederler.
rastlansal parazit accidental parasite Temelde parazit olmayan bir canlının koşullara bakılınca parazit sanılması durumu. Aksidental parazit de denir.
redi redia Trematotların yaşam döngüsünde görülen
bir evrim dönemi. Birinci ara konak salyangozun vücudunda sporokist evresinin içinde gelişir. Kese şeklindeki
sporokistin içinde tomurcuklanma veya partenogenezle
oluşur. Ağzı, kaslı farinksi, ilkel bağırsağı, doğum deliği
ve germinatif hücreleri vardır; kız rediye veya serkaryaya dönüşür. Adını büyük Parazitologlardan Francesco
Parazitoloji Terimleri
Redi’den almıştır.
rektal prolapsus rectal prolapse Rektal mukozanın
anüsten çıkması durumu. Ağır Trichuris trichiura infeksiyonu olan çocuklarda görülür. Genellikle tedaviden sonra
bir sekel kalmaz.
rektoskop rectoscope Rektumu muayenede kullanılan
alet. Bu bölge ile ilgili amöbiyoz, trikuriyoz gibi parazitozların tanısında kullanılır.
rektoskopi rectoscopy Rektumun rektoskop ile incelenmesi.
rektosigmoid bölge rectosigmoid Sigmoidin alt kısmı ile rektumun üst kısmından oluşan bağırsak bölümü.
Amöbiyoz ve trikuriyoz gibi parazitozlarda önem taşır.
retiküloendotelyal sistem reticuloendothelial
system (RES) Başta retiküler bağ doku olmak üzere, kan
damarları epitelindeki ve vücuttaki sabit makrofajlar. Bazı
araştırıcılara göre bu sistem fagositik beyaz hücreleri de
kapsar. Kala azar etkeni Leishmania türleri ve diğer parazitler için yaşam ortamıdır
retinit retinitis Retina yangısı.
retinokoroidit retinochoroiditis Retinanın ve gözün
koroid tabakasının birlikte yangısı. Toksoplasmoz, viseral
larva migrans ve onkoserkozda görülür.
rezervuar konak reservoir host Parazitin neslinin doğada devamını sağlayan konak.
rostellum rostellum Bazı sestotların skoleksinde bulunan tepecik şeklindeki çıkıntı. İçeri çekilip, öne doğru
uzanabilir, üzerinde çengel sıra veya sıraları bulunur. ör.
Taenia solium türünde olduğu gibi.
Rodezya uyku hastalığı Trypanosomiosis rhodesiense Afrika uyku hastalığının bir tipi olup, etken Trypanosoma rhodesiense’dir.
Romana belirtisi Romana’s sign Gözün birinin veya
ikisinin birden belirgin olarak ödemli olması; genellikle
kuru ve tek taraflıdır. Chagas hastalığında görülür.
Romanovsky boyaları Romanovsky stains Metilen
mavisi ve eozin bazında karmaşık bir boya. Kan hücrelerinin ve kan parazitlerinin boyanmasında kullanılır. Giemsa ve Wright boyaları en bilinenleridir.
S
Sabin-Feldman boya testi Sabin-Feldman dye test
boya testi
sakırga tick kene
Salgınlar Bilimi Epidemiology Epidemiyoloji
salgısal IgA secretory IgA Seromüköz sıvılarda bulunan immünglobülin tipi.
sarı humma yellow fever Genelde sivrisineklerden
Aedes türlerinin dişileri kan emerken bulaşan viral bir
parazitoz.
sarılık icterus Yoğun miktarda bilirubin ve safra pigmentinin birikmesine bağlı olarak derinin sarı bir görünüm alması. En belirgin olarak gözlerde saptanır. Çeşitli
parazitozlarda görülür.
Schüffner cisimcikleri Schüffner’s dots Plasmodium
vivax ve P. ovale ile istila edilmiş alyuvar sitoplazmasında
görülen küçük, eozinofilik yapılar.
sedir yağı immersion oil İmmersiyon objektifi ile yapılan incelemelerde obje ile objektif arasına, aradaki havayı yok etmek ve objeyi olabildiğince büyütmek amacıyla
konan sedir ağacından elde edilen özel yağ.
sefalotoraks cephalothorax Eklembacaklılarda baş ile
göğüs bölgesinin birleşmiş durumu.
senkop syncope Beyine kan gitmemesine bağlı olarak
görülen geçici bilinç kaybı veya bayılma durumu. Dracunculus medinensis infeksiyonunda görülür.
serkarya cercaria Yassı solucanlardan trematotların
yaşam döngüsünde görülen evrim dönemlerinden biri.
Birinci ara konak salyangoz vücudunda gelişir ve sonra
serbest hâle geçer. Bazı cins ve türlerde ikinci ara konak
veya son konak için bulaştırıcı evredir.
serkarya dermatiti cercarial dermatitis Trematotların infektif dönemi olan serkaryanın, proteolitik enzimlerinin yardımıyla deriden girerken bu bölgede yol açtığı
alerjik dermatit.
serseriler hastalığı vagabond’s disease Yoğun bitlenmeye bağlı olarak deride kaşınma sonucunda paralel
çizgiler şeklinde yaralar görülmesi. Endurasyon gelişmesi
ve pigmentasyonla ile karakterize, esmer kabuklu, ağrılı
deri hastalığıdır. Başıboşlar sayrılığı da denir.
serolojik testler serologic tests Parazitozların tanısında uygulanan ve serumla laboratuvar ortamında yapılan
testler. Bu testlerde çoğunlukla hasta serumunda antikor
olup olmadığı araştırılır. Fakat, son yıllarda inceleme örneklerinde antijen aranması da yaygınlaşmıştır.
seropozitif seropositive Serolojik testte antikor saptanan serum ya da serumunda antikor bulunan kişi.
serum serum Kanın hücrelerden, fibrinden arındırılmış saman sarısı renkteki sıvı kısmı.
sestotlar cestoda Helmintlerin yassı solucanlar gru25
Sözlük Dergisi
bundan biri. Önemli insan parazitlerini içerir. Şeritler de
denir.
sığıntılık commensalism Simbiyotik yaşam şekillerinden biri. Birlikte yaşayan iki canlıdan biri diğerinden
çeşitli yönlerden yararlanır, fakat diğeri bundan bir fayda
sağlamadığı gibi zarar da görmez. Entamoeba coli örnek
olarak verilebilir.
sınıf class Sınıflamada kullanılan birimlerden biri. Takımların bir araya toplanmasıyla oluşur.
sınıflandırma classification Belli kurallara göre kategorilere ayırma, bölümleme.
sıtma malaria Protozoonların Plasmodium türleri ile
oluşan ve etken türe bağlı olarak tipik ateş nöbetleriyle
seyreden, paludismus, malarya, bataklık humması gibi
adlarla da tanımlanan ve eski dilde humma-i merzag da
denen parazitoz.
Sıtma bilimi Malariology Malaryoloji de denilen bu
bilim dalı, sıtma hastalığı üzerinde durur.
sıtma parazitleri malaria parasites Plasmodium türlerini içerir.
sıtma pigmenti malaria pigment Sıtma parazitlerinin (Plasmodium türleri) hemoglobin metabolizmasından
kalan hematin (ferrihemik asit) ile proteinden oluşan yapı.
Giemsa ile boyanınca kahverengimsi renkte görülür.
sıtma sineği Anopheles Sıtma etkeni Plasmodium’ların
vektörü olan cinsin dişilerini tanımlar. bk. anofeller.
sıtma uzmanı malariologist Sıtma konusunda uzmanlaşan kişi, malaryalog.
sigmoidoskopi sigmoidoscopy Rektumun ve kolonun sigmoid büklümünün sigmoidoskop kullanılarak incelenmesi. Bu bölgenin hastalıklarının ve amöbiyoz gibi
parazitozlarının tanısında uygulanır.
silahlı tenya Taenia solium Domuz tenyası da denilen bu tenya türünün skoleksinde çekmenlere ek olarak
çengeller de vardır. Bu ad bu nedenle verilmiştir.
silahsız tenya Taenia saginata Sığır tenyası da denilen bu sestot türünün skoleksinde sadece çekmen vardır.
Silahsız denmesi de bu nedenledir.
simbiyoz symbiosis Farklı cins ve türden iki canlının
birlikte yaşaması.
siper humması trench fever Beş gün humması da
denilen, etkeni Rochalimaea quintana olan ve bitler kan
emerken insana bulaşan bir riketsiyoz.
sirke nit Bit yumurtası. Nit, bazen yavşak yani nimf
yerine de kullanılmıştır. bk. nimf, yavşak.
26
siroz cirrhosis Çeşitli etkenlere bağlı olarak gelişen ve
karaciğer hücrelerinin harabiyeti, fonksiyon bozukluğu,
bağ dokusunda artma ve yağ infiltrasyonu saptanan bir
karaciğer hastalığı. Karaciğer sertleşip, sararmış, batında
assit toplanmıştır, hipertansiyon vardır. Başta şistozomiyoz olmak üzere birçok parazitozda görülür.
sirrus cirrus Trematot ve sestotlarda görülen kaslı erkek organı, penis.
sistiserkoid cysticercoid Sestotlardan Hymenolepis ve
Dipylidium türlerinin yaşam döngüsünde görülen ve bir
kuyruk kısmı (körelmiş kese) ile iyi gelişmiş bir skoleksten
oluşan evrim dönemi.
sistiserkoz cysticercosis Taenia solium’un sistiserkus
döneminin insan dokusunda yerleşerek oluşturduğu parazitoz.
sistiserkus cysticercus Sestotların Taenia türlerinin
yaşam döngüsünde görülen, eldiven parmağı gibi ters
dönmüş bir skoleks ve boyun ile içinde sıvı bulunan bir
keseden ibaret insan için bulaştırıcı evrim dönemi.
sitofarenks cytopharynx Tek hücreli canlılardan kirpiklilerde görülen hücre farenksi.
sitopig cytopyge Tek hücreli canlıların bazılarında bulunan hücre anüsü.
sitoplazma cytoplasm Hücrenin çekirdek dışında kalan protoplazma kısmı.
sitostom cytostome Bazı protozoonların trofozoitlerinde görülen hücre ağzı.
sivrisinekler mosquitoes Böceklerin Diphtera grubunda yer alan ve sadece dişileri kan emen, tehlikeli parazitlere biyolojik vektörlük yapan sinek grubu.
skoleks scolex Sestotların üzerinde cins ve türe bağlı
olarak sayısı ve yapısı farklı çekmenler bulunan baş kısmı.
Bazılarında bunlara ek olarak çengeller de bulunur.
solucan worm Genel görünümlerine göre yassı ve
yuvarlak diye iki ana gruba ayrılan ve çok önemli insan
parazitlerini içeren omurgasız canlılar grubu.
Solucan Bilimi Helminthology Helmintoloji.
solunum deliği stigma Eklembacaklılarda görülen
solunum açıklığı.
son konak final host Parazitin erişkin ve/veya eşeyli
üreyen dönemini barındıran konak.
sölomirian coelomyarian Kas hücrelerinin protoplazmik kısımları yalancı vücut boşluğuna doğru uzanan
ve kontraktil fibrilleri hücrenin hem yanlarında hem de
bazal kısımlarında yer alan nematot grubu.
Parazitoloji Terimleri
sönorus coenurus Sestotların Multiceps türlerinin yaşam döngüsünde görülen metasestot dönemi.
sparganoz sparganosis Psödofillid sestotların plöroserkoid larvalarının insanın çeşitli dokularında yerleşmesi
sonucu ortaya çıkan parazitoz.
sparganum sparganum Psödofillid sestotlardan Spirometra ve diğer cinslerin subkutanöz dokuları istila eden,
o bölgelerde yangı ve fibroz oluşumuna yol açan larval
dönemi.
sparganum proliferum sparganum proliferum
Psödofillid sestotların çoğalabilen larval dönemi olup, erişkin şekli bilinmemektedir.
spikül spicule Erkek nematotların çoğunda görülen
yardımcı çiftleşme organı. Sayı ve görünümleri sınıflamada kullanılır.
spiramisin spiramycin Geniş spektruma sahip bir
antibiyotik. Hamilelerdeki toksoplasmozun tedavisinde
kullanılır.
splenomegali splenomegaly dalak büyümesi
spor spore Mikrosporidilerin yaşam döngüsünde görülen, konak hücreyi infekte ederken yapısında bulunan
polar tübülü kullanan evrim dönemi. Tübül büklümünün
sayısı sınıflamada kullanılır ve genellikle 1-2 µm büyüklüğünde olan bir evredir. Bakterilerin yaşam döngüsünde
de görülür.
sporadik sporadic Bir parazitozun veya başka bir durumun orada burada seyrek olarak görülmesi. Epidemiyolojik bir terimdir.
sporogoni sporogony Apicomplexa grubunda görülen
ve sporozoit oluşmasıyla sonlanan eşeyli üreme. Sıtma parazitlerinde dişi anofel vücudunda gerçekleşir.
sporokist sporocyst Ağzı ve herhangi bir iç organı olmayan, uzun bir kese şeklindeki evrim dönemi. Trematotların yaşam döngüsünde birinci ara konak salyangoz
vücudunda gelişir, partenogenezle çoğalarak parazitin
cins ve türüne göre ya ikinci nesil sporokistleri ya da redileri oluşturur.
sporozoit sporozoite Sporogoni sonucunda oluşan
ince, iğ şeklinde olan evrim dönemi. Özellikle sıtma parazitlerinin yaşam döngüsünde görülür ve anofel vücudunda gelişir. İnsan için bulaştırıcı evredir.
steril sterile Patojen ve apatojen canlılardan arındırılmış besiyeri veya ortam.
sterilizasyon sterilization Çeşitli yöntemler uygulayarak bir ortamın, eşyanın patojen/apatojen tüm canlılar-
dan arındırılması işlemi.
stigma stigma Şistosomların yumurtasında operküle
benzeyen ve mirasidyumun dışarı çıktığı alan. Aynı zamanda eklembacaklıların larvalarının solunum delikleridir.
stikosit stichocyte Nematotlardan Trichuridae ailesindeki bazı türlerin kapiller yemek borusunu saran hücrelerin her biri.
stikozom stichosome Nematotlardan Trichuridae ailesindeki bazı türlerde görülen ve kapiller yemek borusunu
saran dikdörtgen şekildeki hücrelerden, stikositlerden,
oluşan sütun.
strobila strobila Sestotlarda skoleks ve boyun dışında
kalan ve halkalardan oluşan vücut kısmı.
strongiloidimsi larva strongyloid larva Çengelli
solucanlar ile Strongyloides stercoralis’in yaşam dögüsünde
görülen infektif L3 dönemi larvanın diğer bir adı. Çoğunlukla filariform larva denir.
sulfadiazin sulfadiazine Sulfonamid grubundan bir
ilaç. Toksoplasmozun ve bazı bakteriyel infeksiyonların
tedavisinde etkili bir ilaç olup, toksik etkisi de oldukça
azdır.
suramin suramin sodium Her iki tip Afrika uyku
hastalığında, merkezî sinir sistemi etkilenmeden önceki
dönemde etkili ilaç.
sülükler leeches Uzun ve yassı vücutlu, iki çekmenleri
olan, gözleri gelişmemiş, çoğunluğu kan emerek beslenen
ve hirudo da denilen bir parazit grubu.
süperinfeksiyon superinfection Vücutta var olan bir
parazit ile yeniden infekte olma durumu.
süregen chronic Uzun süredir devam eden, müzmin.
Kronik.
sürgün diarrhea Yumuşak veya sulu kıvamda fakat
kansız dışkı çıkarma. Bağırsağın herhangi bir bölgesinde
yerleşmiş Giardia, Strongyloides gibi parazitlere veya diğer
nedenlere bağlı olarak gelişebilir. Diyare, ishal.
Ş
şagoma chagoma Trypanosoma cruzi’nin vücuda girdiği yerde, deride, çoğalmasına bağlı olarak oluşan küçük
granülom.
şark çıbanı oriental sore deri leyişmaniyozu
şerit halkası proglottid proglottid
şeritler cestoda sestotlar
şilüri chyluria İdrarda şilus, yani bağırsaklara dökülen
27
Sözlük Dergisi
lenf ve emülsiye olmuş yağdan oluşan beyaz sıvı bulunması. Kilüri.
şistosomiyoz schistosomiosis Trematotların Schistosoma türleriyle oluşan parazitoz.
şistozomül schistosomula Dolaşım sisteminde yerleşen Schistosoma türlerinin insan vücudunda serkaryadan
gelişen ilk dönemi.
şizogoni schizogony Apicomplexa grubunda görülen
eşeysiz üreme şekli. Önce çekirdek defalarca bölünür,
bunu çekirdek sayısınca sitoplazma bölünmesi izler ve sonuçta merozoit denilen evrim dönemi oluşur.
şizont schizont Protozoonların Apicomplexa grubunda
görülen eşeysiz üremedeki evrelerden biri. Genç ve olgun
şizont diye iki farklı şekli vardır.
şok shock Kan basıncında aniden belirgin bir düşme
durumu. Nabız yükselmiş, böbrek fonksiyonu azalmıştır.
Tropikal sıtmada ve hidatik kistin yırtılmasında görülür.
şube phylum Filum da denilen ve sınıflamada yer alan
bir birim.
T
tahtakurusu bed bug Eski dilde bakk denilen bu ektoparazitin vücudu sırt-karın yönünde yassılaşmıştır. İnsana, kan emerek, alerji oluşturarak zarar verir. Sindirim
sistemi elverişli olmadığı için vektör olamaz. Cimex cinsi
içinde yer alır.
takizoit tachyzoite Toxoplasma gondii’nin trofozoit
dönemi.
tam başkalaşım holometabolous metamorphosis
Böceklerde görülen ve erişkin-yumurta-larva-pupa-erişkin
dönemlerini içeren gelişme şekli. Sivrisinekler, pireler bu
tipte gelişme gösterirler.
tanı diagnosis Hastalığın nedeninin belirlenmesi. Klinik tanı, laboratuvar tanısı gibi farklı kısımlara ayrılabilir.
Diagnoz.
taşıyıcı carrier Vücudunda hastalık etkeni bulunmasına karşın kendisi hastalanmayan, fakat diğer kişilere bu
etkeni bulaştırabilen kişi.
taşikardi tachycardia Kalp atımının hızlanması, genellikle dakikada 100’den daha fazla atış olması durumu.
Tripanosomiyoz gibi parazitozlarda görülür.
tatarcık sandfly Kum sinekleri de denilen, küçük ve
uçuş mesafeleri son derece kısıtlı sinekler. Dişileri kanla
beslenir ve insana şark çıbanı, kala azar ve tatarcık humması gibi parazitozların etkenlerini bulaştırır.
28
tatarcık humması harara harara
tegüment tegument Helmintlerden trematot ve sestotların vücut yüzeyini örten, metabolik yönden aktif ve
devamlı değişim geçiren tabaka.
tenezm tenesmus ıkıntı
tenya taenia Önemli insan parazitlerini içeren sestotların bir cinsi. Vücutları şerit şeklinde olduğu için şerit
de denir.
tersiyan malarya tertian malaria Plasmodium vivax’ın neden olduğu sıtmanın, ateş nöbetlerinin görülme
periyodu ilgili olarak adlandırılması. Malarya tersiyana da
denir.
tiabendazol thiabendazole Bazı helmintiyozların tedavisinde kullanılan bir antihelmintik ilaç.
Tıbbi Parazitoloji Medical Parasitology Parazitoloji’nin insanın parazitleri ve onların neden oldukları parazitozlarla ilgilenen dalı.
tıp sülüğü hirudo medicinalis Yıllarca çeşitli nedenlerle kan alımında kullanılmış olan, son yıllarda yeniden
tıp alanında kullanım alanı bulan sülük türü.
tifüs typhus lekeli humma
titre titer Bir serumun, dolayısı ile antikorun veya antijenin belli koşullarda kendine özgül antijen veya antikor
ile pozitif reaksiyon verdiği en yüksek sulandırım.
toksin toxin Çeşitli parazitlerin, hastalık etkenlerinin
içerdiği/salgıladığı zehir. Endotoksin, ekzotoksin diye iki
tipe ayrılır.
toksoid toxoid Zararsız hâle getirilmiş ama içerdiği
antijenik maddeleri kaybetmemiş toksin.
toksoplasmoz toxoplasmosis Protozoonlardan Toxoplasma gondii’nin yol açtığı parazitoz.
Trager-Jensen besiyeri Trager and Jensen’s culture
medium Sıtma parazitlerinin kültüründe kullanılan besiyeri.
transoveryal geçiş transovarial transmission Vücuda giren bir parazitin yumurtalar aracılığı ile yeni nesle
geçmesi. Bazı eklembacaklı parazitlerde, ama esas olarak
kenelerde görülür.
trematot(lar) fluke(s) Yassı solucanlardan vücudu
yaprak şeklinde tek parçadan ibaret olanı.
Trichinella spiralis Trichinella spiralis Hem erişkini hem de larval dönemi insanda yerleşen bir nematot
türü. Erişkini ince bağırsakta, larvaları ise çizgili kaslarda yaşar. Larval dönemi bazı araştırıcılar tarafından “çok
hücreli virüs” diye tanımlanmıştır. Trichinella cinsinin
Parazitoloji Terimleri
diğer türleri de aynı özelliklere sahiptir.
trikinelliyoz trichinelliosis Nematotlardan Trichinella türlerinin yol açtığı parazitoz.
trikomoniyoz trichomoniosis Kamçılı protozoonlardan Trichomonas türleriyle oluşan parazitoz. Fakat, genelde Trichomonas vaginalis infeksiyonu için kullanılır.
trikrom boyası trichrome stain Protozoonların boyanmasında kullanılan boyalardan biri.
trikuriyoz trichuriosis Nematotlardan Trichuris trichiura’nın yol açtığı parazitoz.
trimetoprim-sulfametoksazol trimethoprim-sulphamethoxazole (TMX) Çeşitli parazitozların tedavisinde kullanılan ilaç.
tripanosomiyoz trypanosomiosis Protozoonlardan
Trypanosoma türlerine bağlı olarak gelişen parazitoz.
triparsamid tryparsamide Afrika uyku hastalığının
tedavisinde kullanılan ilaç.
tripomastigot trypomastigote Kan kamçılılarından
tripanosomların yaşam döngüsünde omurgalı konak kanında görülen evrim dönemi. Eski adı tripanosoma olan
bu evre, tek kamçısı ve dalgalanan zarı ile hareket eder.
trofozoit trophozoite Tek hücrelilerin aktif olarak hareket eden, beslenen, büyüyen ve çoğalan evrim dönemi.
tropikal pulmoner eozinofili tropical pulmonary
eosinophilia Genelde Wuchereriosis bancrofti olgularında
görülen ve kronik pulmoner infiltrasyon, periferik kanda
yüksek eozinofili, göğüs ağrısı, öksürük, özellikle geceleri
görülen astım nöbetleri ile karakterize bir sendrom. Hasta
arsenikli ilaçlar veya dietilkkarbamazin ile tedavi edilince
semptomlar hızla ortadan kalkar. Weingarten sendromu,
eozinofilik.
tripanosoma türleri Trypanosoma species İnsanda
tehlikeli hastalıklara yol açan kamçılı protozoon türleri.
turist sürgünü traveller’s diarhrhea Genellikle gelişmekte olan ülkelere gidip-gelenlerde görülen sürgün.
Bu kişilerde çoğunlukla giyardiyoz, kriptosporidiyoz ve
siklosporiyoz saptanır.
tuzlu suda yüzdürme brine flotation Dışkı incelemesinde uygulanan çoklaştırma yöntemlerinden biri.
Doymuş tuzlu su gibi yoğun bir ortamda, parazit yumurtalarının sıvının yüzeyine yükselmesi esasına dayanır. Bu
yöntem Ascaris, Trichuris, çengelli solucan ve Trichostrongylus yumurtaları için uygundur. Fakat, ağır trematot yumurtaları ile çabuk deforme olan protozoon kistleri için
uygun değildir.
tümör nekroz faktörü tumor necrosis factor (TNF)
Aktive edilmiş makrofajların salgıladığı sitokin. Yangı olayının temel mediatörüdür. Düşük konsantrasyonlarda endotel hücrelerini, PMN hücreleri ve makrofajlar ile sitokin
yapımını aktive eder. Bu sitokinler arasında IL-1, IL-6 ve
TNF’nin kendisi bulunur. Yüksek konsantrasyonlarda hipotalamusta prostaglandinlerin sentezini artırır ve bu da
ateşin yükselmesine yol açar.
tür species Birbirinin aynı özellikleri taşıyan canlı grubunu tanımlar. Sınıflamada kullanılır.
U
Urfa çıbanı Urfa boil deri leyişmaniyozu
utanç biti phthirus pubis kasık biti
uterus çanı uterine bell Tam gelişmiş embriyonun
dışarı çıkmasına izin veren fakat gelişmemiş olanları tutan
yapı. Dişi akantosefalde bulunur.
uyku hastalığı African sleeping sickness Afrika uyku
hastalığı
uyuz scabies Tipik olarak kaşıntı ile seyreden, etkeni
akarcıklardan Sarcoptes scabiei olan parazitoz.
Ü
üç gün humması phlebotomus fever harara
ülser ulcer Deride veya müköz zarlarda görülen açık
yara. Doku parçalanmıştır ve sıklıkla irin akımı vardır. Leyişmaniyoz, amöbiyoz, drakunkuliyoz gibi parazitozlarda
görülür.
üniloküler kist unilocular cyst Tek odacıklı kist anlamındadır ve Echinococcus granulosus’un metasestot döneminin neden olduğu kisti tanımlar.
üretrit urethritis Trichomoniosis vaginalis gibi parazitozlarda görülen üretra yangısı.
ürtiker rash (urticaria) Derinin alerjik tepkisi. Önce
bir sivilce, kabarıklık oluşur, onu yoğun kaşıntı ve yanma
hissi izler. Çoğunlukla ani başlar ve ani söner. Pek çok parazitozda görülür.
üveit uveitis Gözün üvea kısmının yangısı. Özellikle
akantamoeba keratitinde görülür.
V
vajinit vaginitis Vajina yangısı.
vakuol vacuole Bir hücrenin sitoplazmasında bulunan
ve içinde sıvı, hava veya besin bulunan boşluk. Fonksiyonlarına göre adlandırılır. Amiplerde de görülür.
29
Sözlük Dergisi
vektör vector Parazitozlu kişiden aldığı paraziti sağlam
omurgalıya taşıyan, bulaştıran eklembacaklı canlı. Biyolojik ve mekanik vektör diye iki tipi vardır.
vermikl vermicle Vektör kenede Babesia’nın infektif
evresi.
vermisid vermicide Partazitik helmintler üzerinde
ölümcül etki gösteren ilaç.
virulans virulence Bir parazitin veya hastalık etkeninin patojenlik ya da hastalık oluşturabilme yeteneğinin
derecesi.
vivipar viviparous Larva doğuran dişi nematot. ör.
dişi Trichinella spiralis ve dişi filarya.
volutin volutin Protozoonlarda görülen depo besin
maddesi.
vuhereriyoz wuchereriosis Nematotlardan Wuchereria bancrofti’nin yol açtığı parazitoz.
vulvit vulvitis Vulva yangısı.
vulvovajinit vulvovaginitis Vulva ve vajinanın birlikte yangısı.
vücut biti body louse İnsan vücudunda yerleşen üç
bit türünden Pediculus corporis’i tanımlar. Giysi biti ve
vücut kehlesi de denir; yumurtalarını giysi liflerine, dikiş
yerlerine yapıştırır.
vücut boşluğu coelom Embriyonun gelişimi esnasında vücutta oluşan boşluk. Hakiki vücut boşluğu ve yalancı vücut boşluğu diye ikiye ayrılır.
W
Weingarten sendromu Weingarten syndrome tropikal pulmoner eozinofili
Weinmann besiyeri Weinman’s medium Trypanosoma gambiense’nin kültüründe kullanılan besiyeri.
Winterbottom belirtisi Winterbottom’s sign Afrika uyku hastalığında görülen posterior servikal lenf bezlerinin şişmesi.
X
Xenopsylla cheopis Xenopsylla cheopis Veba etkeni
Yersinia pestis’in vektörü keme piresi.
Y
yalancı ayak pseudopodium Protozoonların Sarcodina grubunun hareket organeli.
yalancı kist pseudocyste Makrofaj veya diğer bazı
konak hücresi içinde bulunan parazit kümesi. Özellikle
30
Toxoplasma gondii takizoitlerinin oluşturduğu küme için
kullanılır. Parazitler konak hücre zarı ile çevrilidir, ama
parazit orijinli bir kist duvarı bulunmaz.
yalancı parazit pseudoparasite Normalde bulunduğu yerde parazit olmadığı hâlde koşullara göre öyleymiş
sanılan canlı.
yalancı vücut boşluğu pseudocele Nematotlarda
görülen ve mezoderm, yani endotel ile kaplı olmayan
boşluk.
yangı inflammation İltihap, iltihaplanma, cerahatlanma ve inflamasyon gibi sözcüklerle de tanımlanan
durum. Pek çok parazitozda görülür ve kızarıklık, ağrı,
şişme, ateşle seyreder.
yaprak solucanları trematota Yassı solucanların, vücutları yaprak şeklinde tek parçadan oluşan grubu.
yassı solucanlar flatworms, platyhelminthes Solucanların trematotlar ve sestotlar gruplarını içerir. Vücutları sırt-karın yönünde yassılaşmış, vücut yüzeyleri
tegüment denilen canlı bir tabaka ile örtülü ve çoğunluğu
hermafrodittir.
yastıkçık pulvillus Eklembacaklıların bazılarının, ör.
uyuz etkeninin, ayak uçlarında bulunan vantuz gibi yapılar.
yaşam döngüsü life cycle Herhangi bir canlının yaşamı süresince geçirdiği değişim. ör. yumurtadan başlayıp
tekrar yumurta dönemine gelinceye kadar geçirilen evreler.
yavşak nit’s or nimf ’s of louse Bitin yumurtadan (sirkeden) çıkan evrim dönemi. bk. nimf, sirke.
yayma smear Hastadan alınan kan, dışkı, vajinal akıntı gibi örneklerin tanı amacıyla lam üzerine sürülmesiyle
hazırlanan preparat.
yumuşak keneler Argasidae Kenelerin iki temel grubundan biri. Kapitulum kısmı sırttan bakılınca görülmez,
vücut çeperi keskin bir hat şeklindedir. Argas ve Ornithodorus cinslerini içerir.
yumuşakça mollusc Segmentlere ayrılmamış yumuşak vücutları çoğunlukla kalkerli bir kabuk içinde bulunan omurgasız canlılar grubu. Trematotların yaşam döngüsünde birinci ara konak olarak rol oynarlar.
yuvarlak solucanlar round worms, nematota Solucanların özel bir grubu. Vücutları silindir şeklinde tek
parçadan yapılmış olup, kütikül tabakasıyla örtülmüş
olup, erkek ve dişi bireyler ayrılmıştır.
yürek solucanı Dirofilaria immitis Son konağı kö-
Parazitoloji Terimleri
peklerin sağ kalbi, insanın da vena kava ve akciğer atardamarı olan bir nematot. Filaryalar içinde bulunur.
yüzücü dermatiti swimmer’s itch Şistosomların serkarya dönemlerinin deriden girmesine bağlı olarak görülen alerjik tepki. Bu tepki insan paraziti olmayan özellikle
kuşların şistosoma parazitlerinin serkaryaları ile oluşunca
reaksiyon daha belirgindir.
Z
Ziemann cisimcikleri Ziemann’s dots Plasmodium
malariae ile infekte alyuvarların sitoplasmasında görülen
yapılar. Schüffner cisimciklerine benzer, fakat onlardan
daha küçüktür.
zigot zygote Döllenmiş yumurta, makrogamet ve mikrogametin birleşmesiyle oluşan evrim dönemi.
zimodem zymodime Özellikle Entamoeba histolytica
ve E. dispar’ın birbirinden ayırt edilmesinde kullanılan
izoenzim.
zooantropofil zooanthropophile Kan emeceği canlı
yönünden bir tercih yapmayıp, hem insandan hem de
hayvanlardan kan emen eklembacaklılar. Özellikle sivrisinekler için kullanılır.
zooantroponoz zooanthroponoses İnsan kaynaklı parazitozun diğer canlılara bulaşması.
zoofil zoophile Hayvancıl, kan emmek için hayvanları
yeğleyen eklembacaklı. Özellikle sivrisinekler için kullanılır.
zoonoz zoonosis Hayvanlardan insana bulaşan hastalıklar, yani parazitozlar.
zorunlu parazit obligate parasite Yaşamını ancak parazitlikle sürdürebilen canlı.
KAYNAKLAR
1. Altıntaş G. Nasıl Yazılır Nasıl Yazılmaz. Yazım/İmlâ Kılavuzu. Seçme Kitaplar, İstanbul, 1998.
2. Atambay M, Daldal (Özler) N. Parazitoloji Terimleri Sözlüğü. Sendrom III. 4(2): 4-16, 2006.
3. Dorland’s Illustrated Medical Dictionary. 24th ed. W B Saunders Co. Philadelphia, USA, 1965.
4. Durmaz B, Durmaz R. Mikrobiyoloji Terimleri Sözlüğü. Sendrom III. 1(2): 1-45, 2003.
5. Garcia LS, Bruckner DR. Diagnostic Medical Parasitology. 2nd Ed. ASM, Washington, D.C. 1992.
6. Hekimlik Terimleri Kılavuzu I. Türk Dil Kurumu Yayınları: 447. Ankara Ü Basımevi, Ankara, 1978.
7. Kocatürk U. Açıklamalı Tıp Terimleri Sözlüğü. Genişletilmiş 2. basım. Sevinç Matbaası, Ankara, 1984.
8. Püsküllüoğlu A. Öz Türkçe Sözlük. Genişletilmiş 11. baskı. Arkadaş Yayınevi, Ankara, 1994.
9. Roberts LS, Janovy J, Jr. Gerald D Schmidt & L Roberts’ Foundations of Parasitology. 5th Ed. Wm C
Brown Publ, Dubuque, IA, 1996.
10. Saygı G. Parazitolojik Terimler. Cumhuriyet Üniversitesi Sağlık Bil Enst Parazitoloji Lisansüstü Programı.
Ders Notları.
11. Tuğlacı P. Tıp Sözlüğü. Pars Yayınları, İstanbul, 1978.
12. Türkçe Sözlük. Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Türk Dil Kurumu. Ankara, 2005.
13. Unat EK. Türkçe Parazitoloji Öğretimi için Terimler. Ayrı baskı
14. Unat EK. Tıp Dilimiz üzerine. Tıp Yolunda Cerrahpaşa, 14 Mart. 8-9, 1973.
15. Unat EK, İhsanoğlu E, Vural S. Osmanlıca Tıp Terimleri Sözlüğü. Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek
Kurumu Türk Tarih Kurumu Yayınları VII. Dizi – Sayı 210. Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 2004.
16. Webster’s Seventh New Collegiate Dictionary. 1963. G&C Merriam Co, Publ, Springfield, Massachusetts,
USA.
17. Yarar MT. Asalakbilim Terimleri Sözlüğü. Türk Dil Kurumu Yayınları: 315. ANK Ü Basımevi, 1970.
31
Sözlük Dergisi
İngilizce - Türkçe Dizin
abdominal pain, abdominalgia
abdominal pain, abdominalgia
abortive
abscess
Acanthamoeba species
acanthamoebiosis
acanthapodium
acanthella
acanthocephala
acanthor
acari
acarodermatitis
accidental parasite
acetabulum
acid-ether sedimentation
acid-fast
acquired
acquired immun deficiency
syndrome
acquired immunity
acute
acute
adjuvant
adsorption
adult
aerobic
African sleeping sickness
African trypanosomiosis
agammaglobulinemia
agglutination
AIDS
ala
Alaria species
albendazole
Aleppo boil
allergy
alveolar cyst
alveolar cyst
alveolus
ambilhar (niridazole)
amebic dysentery
ametabooeus
amoebic abscess
amoebiosis
amoeboma
amphids
amphistome
amphophil
amphotericin B
anaerobic
anamnestic reaction
32
karın ağrısı
abdominal ağrı
abortif
apse
Acanthamoeba türleri
akantamöbiyoz
akantopod
akantella
akantosefaller
akantor
akarlar
akar dermatiti
rastlansal parazit
asetabulum
asit-eter çöktürmesi
asite dirençli
kazanılmış
kazanılmış immün yetersizlik
sendromu
kazanılmış bağışıklık
akut
ivegen
adjuvan
adsorpsiyon
erişkin
aerop
uyku hastalığı
Afrika tripanosomiyozu
agamaglobulinemi
aglütinasyon
AIDS
ala
Alaria türleri
albendazol
Halep çıbanı
alerji
alveoler kist
petekli kist
alveol
ambilhar
amipli dizanteri
ametabolik
amip apsesi
amöbiyoz
amöboma
amfidler
amfistom
amfofil
amfoterisin B
anaerop
anamnestik tepki
anaphylaxis
Ancylostoma caninum
Ancylostoma duodenale
ancylostomiosis
anemia
anemia
anisakiosis
annelida
Anopheles
Anopheles
anoplura
anorexia
antagonism
antagonist
antenna
antenna
anthropophile
antibody
antibody titer
anticoagulant
antigen
antigenic determinant
antimonial test
antiserum
antitoxin
antropophilic
anuria
aphasmid
Apicomplexa
appendicitis
appendix
Arachnida
Argasidae
arthropoda
arthropoda
arthropodology
ascariosis
Ascaris lumbricoides
ascites
asexual reproduction
aspiration
atabrine hydrochloride
(quinacrine)
atrophy
attenuated
autoclave
autoimmunity
autoinfection
axenic
axoneme
axostyle
anaflaksi
köpek çengelli solucanı
Ancylostoma duodenale
ankilostomiyoz
anemi
kansızlık
anisakiyoz
annelidler
anopheller
sıtma sivrisineği
anoplura
anoreksi
antagonizm
antagonist
anten
duyarga
antropofil
antikor
antikor titresi
antikoagülan
antijen
antijenik determinant
antimon deneyi
antiserum
antitoksin
antropofilik
anüri
afasmid
Apicomplexa
apandisit
apandis
Arachnida
yumuşak keneler
artropodlar
eklembacaklılar
artropodoloji
askariyoz
Ascaris lumbricoides
assit
eşeysiz üreme
aspirasyon
atebrin
körelme
atenü
otoklav
otoimmünite
otoinfeksiyon
aksenik
aksonem
aksostil
Parazitoloji Terimleri
babesiosis
bacillary band
Balantidiosis coli
Balantidium coli
band form
basal body
basophil
bed bug
Behdjet’s sign
Behdjet’s sign
bertielliosis
bilharsiosis
binomial nomenculature
biologic control
biologic incubation period
biologic vector
biopsy
biskra boil
bithionol
black water fever
blepharoplast
blood borne
blood films
blood fluke infection
blood flukes
body louse
Boeck and Drbohlav’s medium
boil
bothrium
bradizoite
brine flotation
bronchopneumonia
brood capsule
bubo
buccal capsule
Buffy coat
bursa copulatrix
caecum
calabar swelling
calcerous corpuscles
calcification
Capillaria hepatica
capitulum
carcodina (amoebae)
carditis
carrier
Casoni antigen
Casoni’s skin test
cephalothorax
cercaria
cercarial dermatitis
cerebrospinal fluid, liquor
cerebrospinalis
cestoda
cestoda
babesiyoz
basiller bant
balantidiyoz
Balantidium coli
bant şekli
bazal cisim
bazofil
tahtakurusu
Behçet çivi belirtisi
Hulusi Behçet çivi belirtisi
bertielliyoz
bilharziyoz
ikili adlandırma
biyolojik kontrol
biyolojik kuluçka süresi
biyolojik vektör
biyopsi
biskra çıbanı
bitonol
karasu humması
blefaroplast
kanla bulaşma
kan preparatları
kan kelebeği hastalığı
kan kelebekleri
vücut biti
Boeck ve Drbohlav besiyeri
çıban
botrium
bradizoit
tuzlu suda yüzdürme
bronkopnömoni
çimlenme kapsülü
bubo
ağız kapsülü
Buffy tabakası
bursa kopulatriks
çekum
kalabar şişliği
kalkerli cisimcikler
kalsifikasyon
karaciğer kılcal kurdu
kapitulum
amipler
kardit
taşıyıcı
Casoni antijeni
Casoni deri testi
sefalotoraks
serkarya
serkarya dermatiti
beyin omurilik sıvısı (BOS)
sestotlar
şeritler
Chagas’ disease
chagoma
Charcot-Leyden crystals
chelicera
chemotherapy
Chiclero ulcer
chitin
chloramphenicol
chlorophenothane
chloroquine
cholecystitis
choledochitis
chorioretinitis
chromatin
chromatoidal bodies
chronic
chyluria
chyluria
ciliate
ciliophora
cilium
cirrhosis
cirrus
class
classification
clinical incubation period
Clinical Parasitology
cloaca
Clonorchis sinensis
clypeus
coelom
coelomyarian
coenurus
colitis
colon
coma
commensalism
commensalism
complement
complement fixation test
compound eye
congenital
congenital
conjugation
conjunctivitis
contagious
contractile vacuole
convulsion
copepods
coprolite
cor pulmonale
coracidium
cord
costa
Chagas hastalığı
şagoma
Charcot-Leyden kristalleri
keliser
kemoterapi
Chiclero ülser
kitin
kloramfenikol
DDT
klorokin
kolesistit
koledosit
korioretinit
kromatin
kromatoidal cisimcikler
süregen
kilüri
şilüri
kirpikli
kirpikliler
kirpik
siroz
sirrus
sınıf
sınıflandırma
klinik kuluçka süresi
Klinik Parazitoloji
kloak
Çin karaciğer kelebeği
klipeus
vücut boşluğu
sölomirian
sönorus
kolit
kolon
koma
komensalizm
sığıntılık
kompleman
kompleman birleşmesi
reaksiyonu
bileşik göz
doğuştan
konjenital
konjugasyon
konjonktivit
bulaşıcı
kontraktil vakuol
konvülsiyon
kopepodlar
koprolit
kor pulmonale
korasidyum
kiriş
kosta
33
Sözlük Dergisi
cross reaction
culture
culture, medium
cutaneous leishmaniosis
cuticle
cysticercoid
cysticercosis
cysticercus
cytopharynx
cytoplasm
cytopyge
cytostome
dapsone
dehydroemetine
delayed-type hypersensitivity
Delhi boil
Dengue fever
Dermacentor variabilis
dermatitis
diagnosis
diarrhea
diarrhea
diarrhea
Dicrocoelium dendriticum
Dioctophyme renale
Diphyllobothrium latum
Diphyllobothrium latum
dipthera
Dirofilaria immitis
distome
diurnal
Diyarbakır boil
duodenum
dye test
dysenteric balantidiosis
dysentery
dysentery
dyspnea
dysuria
ecdysis
Echinococcus
Echinococcus granulosus
Echinostoma ilocanum
ectolecithal
ectoparasite
ectoparasites
ectoparasitism
ectoparasitism
ectopic localization
ectoplasm
edema
elephantiasis
embryophore
emetine hydrochloride
encephalitis
34
çapraz reaksiyon
kültür
besiyeri
deri leyişmaniyozu
kütikül
sistiserkoid
sistiserkoz
sistiserkus
sitofarinks
sitoplazma
sitopig
sitostom
dapson
dehidroemetin
geç tip aşırı duyarlılık
Delhi çıbanı
Deng humması
Amerikan köpek kenesi
dermatit
tanı
ishal
diyare
sürgün
küçük karaciğer kelebeği
böbrek solucanı
balık tenyası
geniş tenya
çift kanatlılar
yürek solucanı
distom
diurnal
Diyarbakır çıbanı
duodenum
boya testi
balantidiyumlu dizanteri
dizanteri
kanlı sürgün
dispne
dizüri
gömlek değiştirme
ekinokokus kesesi
köpek tenyası
bağırsak kelebeği
ektolesital
dış asalak
ektoparazitler
dış asalaklık
ektoparazitlik
ektopik yerleşim
ektoplazma
ödem
fil hastalığı
embriyofor
emetin hidroklorid
ensefalit
encystment
endemic
endodyogeny
endodyogeny
endogenic
endoparasite
endoparasite
endoparasitism
endoparasitism
endoplasm
endotoxin
entero test
enterotoxin
Entomology
entomology
eosinophil
eosinophilia
eosinophilic meningitis
eosinophilic pleocytosis of
cerebrospinal fluid
epidemic
Epidemiology
epidermal
epididymitis
epimastigote
erythema
espundia
eucaryotic
evolution
evolutionary phases
excystation
exflagellation
exoerythrocytic schizogony
exogenous
exotoxin
facultative parasite
facultative parasite
faeces
family
Fasciola hepatica
Fasciolopsis buski
fever
filariform larva
final host
final host
first intermediate host
flagellum
flame cell
flatworms (platyhelminthes)
flea(s)
fluke(s)
fly
folic acid
folinic acid
formol-gel reaction
kist haline geçiş
endemik
endodiyojeni
iç tomurcuklanma
endojen
endoparazit
iç asalak
endoparazitlik
iç asalaklık
endoplazma
endotoksin
entero-test
enterotoksin
Böcek Bilimi
entomoloji
eozinofil
eozinofili
eozinofilik menenjit
eozinofilik BOS pleositozu
epidemik
Epidemiyoloji
epidermal
epididimit
epimastigot
eritem
espundia
ökaryotik
evrim
evrim dönemleri
kistten çıkış
eksflajelasyon
alyuvar dışı şizogoni
ekzojen
ekzotoksin
fakültatif parazit
istemli parazit
dışkı
aile
büyük karaciğer kelebeği
dev bağırsak kelebeği
ateş
filariform larva
kesin konak
son konak
birinci ara konak
kamçı
alev hücresi
yassı solucanlar
pireler
trematot(lar)
cibin
folik asit
folinik asit
formol-jel reaksiyonu
Parazitoloji Terimleri
funiculitis
gamete
gametocyte
gametogamy
gametogenesis
gastroenteritis
General Parasitology
genital primordium
germinative membrane
giardiosis
Giemsa’s stain
Glossinidae
glycocalyx
gnathosoma
Gongylonema pulchrum
granuloma
gubernaculum
Guinea worm
gynandry
Haller’s organ
halteres
halzoun
hapten
Harada-Mori culture
harara
harara
helminthology
Helminthology
helminths
hematin
hematogenous
hematuria
heme
hemimetabolous metamorphosis
hemoglobin
hemolysis
hepatitis
hepatomegaly
hepatosplenomegaly
hermaphroditism
heterologous
heterophile reaction
Heterophyes heterophyes
heteroxenic
hexacanth
hexapoda
hirudo medicinalis
histozoic
holometabolous metamorphosis
homologue
hookworm
hookworms
host
host specificity
host-parasite interrelations
funikulit
gamet
gametosit
gametogami
gametogenez
gastroenterit
Genel Parazitoloji
genital primordiyum
çimlenme zarı
giyardiyoz
Giemsa boyası
çeçe sineği
glikokaliks
gnathosoma
gırtlak solucanı
granülom
gubernakulum
Medine solucanı
jinandri
Haller organı
halterler
halzoun
hapten
Harada-Mori dışkı kültürü
harara
tatarcık humması
helmintoloji
solucan bilimi
helmintler
hematin
hematojen
hematüri
hem
eksik başkalaşım
hemoglobin
hemoliz
hepatit
hepatomegali
hepatosplenomegali
hermafroditizm
heterolog
heterofil reaksiyon
cüce bağırsak kelebeği
heteroksen
hekzakant embriyo
altı ayaklılar
tıp sülüğü
histozoik
tam başkalaşım
homolog
kancalı kurt
çengelli solucanlar
konak
konak özgüllüğü
konak parazit ilişkileri
house mosquito
human immunodeficiency virus
human immunodeficiency virus
(HIV)
humoral immunity
hyaluronidase
hybridization
hydatid cyst
hydatid sand
hydatid thrill
hydatidosis
hydrocele
hydrocephaly
hydrogenesomes
Hymenolepis diminuta
Hymenolepis nana
hyperendemic
hyperparasitism
hyperpigmentation
hypertrophy
hypnozoite
Hypoderma bovis
hypodermis
Hypodermoiosis bovis
hypogammaglobulinemia
hypostome
Ixodidae
icterus
immersion oil
immersion oil
immune
immunity
immunity
immunization
immunocompromised host
immunofluorescence assay
immunoglobulins (Ig’s)
in vitro
in vivo
incubation period
indirect hemagglutination
(IHA) test
infection
infective
infestation
inflammation
inflammation
inoculation
insecticide
insects
interleukins (IL)
intermediate host
intestinal obstruction
intestinal worm
intracellular parasite
ev sivrisineği
HIV
insan immün yetersizlik
virüsü
hümoral bağışıklık
hiyaluronidaz
hibridizasyon
hidatik kist
hidatik kum
hidatik titreşim
hidatidoz
hidrosel
hidrosefali
hidrogenozomlar
keme şeridi
cüce tenya
hiperendemik
hiperparazitizm
hiperpigmentasyon
hipertrofi
hipnozoit
büvelek
hipodermis
nokra-hokra-imiç-okra
hipogammaglobulinemi
hipostom
çayır keneleri
sarılık
immersiyon yağı
sedir yağı
bağışık
bağışıklık
immünite
immünizasyon
immün yatkın konak
immünfloresan inceleme
immünoglobulinler (Ig’ler)
in vitro
in vivo
kuluçka süresi
indirekt hemaglütinasyon
testi
infeksiyon
infektif
infestasyon
iltihap
yangı
inokülasyon
böcekkıran
böcekler
interlökinler
ara konak
bağırsak tıkanması
bağırsak solucanı
hücre içi paraziti
35
Sözlük Dergisi
isotonic
kachexia
Kandehar boil
karyosome
Katayama fever
Kerandel’s sign
keratitis
kinetoplast
kingdom
kissing bugs
Knott concentration method
Kupffer cells
Lahor boil
larva migrans (creeping disease)
latent
leeches
Leishmania
Leishmania
leukocytosis
leukopenia
life cycle
Limnatis nilotica
Linguatula serrata
Loa loa
Loa loa
lobopodium
louse
Löffler’s syndrome
lumen
lymph
lymphadenitis
lymphangitis
lymphocyte
lymphocytosis
lysis
lysis
lysozyme
macrophage
macrophage migration inhibitory
factor (MIF)
malabsorption
Malacology
malaria
malaria
malaria parasites
malaria pigment
Malaria quartana
malaria quartana
malariologist
Malariology
mast cell
mastigophora
Maurer’s clefts (dots)
mechanical (phoretic) vector
Medical Parasitology
36
izotonik
kaşeksi
Kandehar çıbanı
karyozom
Katayama humması
Kerandel belirtisi
keratit
kinetoplast
evren
öpücük böcekleri
Knot yöntemi
Kupffer hücreleri
Lahor çıbanı
larva göçü
latent
sülükler
amastigot
leyişmaniya
lökositoz
lökopeni
yaşam döngüsü
at sülüğü
dil solucanı
Afrika göz solucanı
göz kurdu
lobopod
bit
Löffler sendromu
lümen
lenf
lenfadenit
lenfanjit
lenfosit
lenfositoz
erime
lizis
lizozom
makrofaj
makrofaj göçünü inhibe eden
faktör
malabsorbsiyon
Malakoloji
bataklık iğezi
sıtma
sıtma parazitleri
sıtma pigmenti
dört gün sıtması
kuartan malarya
sıtma uzmanı
Sıtma bilimi
mast hücresi
kamçılılar
Maurer benekleri (yarıkları)
mekanik vektör
Tıbbi Parazitoloji
megacolon
megaesophagus
meningitis
meningoencephalitis
meromyarian
merozoite
mesocercaria
mesothorax
metacercaria
metacestode
metamorphose
metathorax
metronidazole
microbe
Microbiology
microfilaria
micron (micrometer)
microscope
Miescher’s tubule
migration
miracidium
mite
mitosis
mollusc
monoclonal antibody
monocytosis
monoecious
monoxenous parasite
Montenegro skin test
morbidity
mortality
mosquitoes
mucocutaneous
multilocular cyst
mutualism
myiasis
myocarditis
myositis
Natal boil
Necator americanus
Necator americanus
neutropenia
neutrophil
niclosamide
nit
nit’s or nimf ’s of louse
NNN medium
nocturnal
nodule
Norvegian scabies
nosochomial
nucleolus
nymph
obligate parasite
occult blood
megakolon
megaözofagus
menenjit
meningoensefalit
meromirian
merozoit
mezoserkarya
mezotoraks
metaserkarya
metasestot
başkalaşım
metatoraks
metronidazol
mikrop
Mikrobiyoloji
mikrofilaria
mikron (mikrometre)
mikroskop
Miescher tübülü
göç etme
mirasidyum
akarcık
mitoz
yumuşakça
monoklonal antikor
monositoz
hermafrodit
monoksen parazit
Montenegro cilt testi
morbidite
mortalite
sivrisinekler
mukokutanöz
multiloküler kist
mutualizm
miyaz
miyokardit
miyozit
Natal çıbanı
Amerikan çengelli solucanı
Necator americanus
nötropeni
nötrofil
niclosamid
sirke
yavşak
NNN besiyeri
noktürnal
nodül
Norveç uyuzu
nozokomiyal
çekirdekçik
nimf
zorunlu parazit
gizli kan
Parazitoloji Terimleri
occult blood
ocellus
Oestrus ovis
onchocercoma
onchosphere
oocyst
ookinete
operculate eggs
operculum
opisthosoma
opportunistic pathogen
orchitis
organelle
oriental sore
Ornithodorus lahorensis
osmosis
oviparous
ovoviviparous
palp
pandemia
papule
parabasal body
Paragonimiosis westermani
Paragonimus westermani
parasite
parasite
parasite
parasitic animals
parasitic castration
parasitism
parasitism
parasitologist
Parasitology
Parasitology
parasitophorous vacuole
paratenic (transport) host
parenchyma
parthenogenesis
patent period
pathogen
pathogenesis
pathogenicity
pathognomonic
Pediculus capitis
Pediculus corporis
periodic parasite
periodicity
peristalsis
peritonitis
petechia
Peyer’s patches
phagocytose
phasmids
pheromone
phlebotomus fever
okült kan
basit göz
koyun burun sineği
onkoserkoma
onkosfer
ookist
ookinet
kapaklı yumurtalar
operkül
opistosoma
fırsatçı patojen
orşit
organel
şark çıbanı
Lahor kenesi
ozmoz
ovipar
ovovivipar
palp
pandemi
papül
parabazal cisim
akciğer kelebek hastalığı
akciğer kelebeği
asalak
ekti
parazit
hayvansal asalak
parazitik kastrasyon
ektilik
parazitizm
parazitolog
Asalak Bilimi
Parazitoloji
parazitoforik vakuol
paratenik konak
parankima
partenogenez
patent periyod
patojen
patogenez
patojenite
patognomonik
baş biti
giysi biti
periyodik parazit
periyodluk
peristalsis
peritonit
peteşi
Peyer plakları
fagositoz
fasmidler
feromon
üç gün humması
phthirus pubis
Phthirus pubis
phthirus pubis
phylum
pica
pipetsem fibrosis
plasma
plasma cell
platymyarian
pleurocercoid
pneumonia
podosoma
polar filaments
polyembryony
polymerase chain reaction (PCR)
polymyarian
precipitation
precipitin
predator
premunition
prepatent period
presipitinogen
prevalance
procercoid
proglottid
proglottid
proglottid
prokaryote
promastigote
promastigote
protandry
proteinuria
prothorax
protoscolex
protozoa
Protozoology
pseudocele
pseudocyste
pseudoparasite
pseudopodium
pulex irritans
pulvillus
purulent
purulent
pygenic
pygidium
pynocytosis
pyrimethamine
pyrimethamine
pyrogenic
pyuria
rachis
rash
rash (urticaria)
rat acari
ane biti
kasık biti
utanç biti
şube
pika
pipo sapı benzeri fibroz
plazma
plazma hücresi
platimirian
plöroserkoid
pnömoni
podosoma
polar filamentler
poliembriyoni
polimeraz zincir reaksiyonu
polimirian
presipitasyon
presipitin
canavarlık
premunisyon bağışıklığı
prepatent süre
presipitinojen
prevalans
proserkoid
halka
proglotid
şerit halkası
prokaryotik
leptomonas
promastigot
protandri
proteinüri
protoraks
protoskoleks
protozoonlar
Protozooloji
yalancı vücut boşluğu
yalancı kist
yalancı parazit
yalancı ayak
insan piresi
yastıkçık
irinli
pürülan
piyojenik
pijidium
pinositoz
pirimetamin
primetamin
pirojenik
piyuri
rakis
döküntü
ürtiker
keme akarı
37
Sözlük Dergisi
rat flea
rectal prolapse
rectoscope
rectoscopy
rectosigmoid
redia
relaps
relaps
reservoir host
reticuloendothelial system (RES)
retinitis
retinochoroiditis
rhabditoid larva
Romana’s sign
Romanovsky stains
rostellum
round worms (nematota)
sandfly
sarcodina
scabies
scabies
scabies crustosa
Schistosoma japonicum
schistosomiosis
schistosomula
schizogony
schizont
Schüffner’s dots
scolex
scutum
secretory IgA
serologic tests
seropositive
serum
sewage
sheath
shock
sigmoidoscopy
smear
sparganosis
sparganum
sparganum proliferum
species
spicule
spiramycin
splenomegaly
splenomegaly
sporadic
spore
sporocyst
sporogony
sporozoite
spotted fever
sterile
sterilization
38
keme piresi
rektal prolapsus
rektoskop
rektoskopi
rektosigmoid bölge
redi
depreşme
nüks
rezervuar konak
retiküloendotelyal sistem
retinit
retinokoroidit
rabditoid larva
Romana belirtisi
Romanovsky boyaları
rostellum
yuvarlak solucanlar
tatarcık
kökbacaklılar
gal
uyuz
kabuklu uyuz
doğu kan kelebeği
şistosomiyoz
şistozomül
şizogoni
şizont
Schüffner cisimcikleri
skoleks
kalkan
salgısal IgA
serolojik testler
seropozitif
serum
lağım suyu
kılıf
şok
sigmoidoskopi
yayma
sparganoz
sparganum
sparganum proliferum
tür
spikül
spiramisin
dalak büyümesi
splenomegali
sporadik
spor
sporokist
sporogoni
sporozoit
lekeli humma
steril
sterilizasyon
stichocyte
stichosome
stigma
stigma
Stomoxys calcitrans
Stomoxys calcitrans
strobila
strongyloid larva
Strongyloides stercoralis
sucker
sulfadiazine
superinfection
suramin sodium
swimmer’s itch
symbiosis
syncope
tachycardia
tachyzoite
taenia
taenia saginata
Taenia saginata
Taenia solium
Taenia solium
tegument
tenesmus
tenesmus
tertian malaria
thiabendazole
tick
tick paralysis
ticks
tinnitus
tinnitus
tissue parasites
titer
toxin
Toxocara canis
toxoid
toxoplasmosis
Trager and Jensen’s culture
medium
transovarial transmission
traveller’s diarhrhea
trematota
trench fever
trench fever
Trichinella spiralis
trichinelliosis
trichomoniosis
trichrome stain
trichuriosis
trimethoprim-sul-phamethoxazole (TMX)
trophozoite
tropical pulmonary eosinophilia
stikosit
stikozom
solunum deliği
stigma
ahır sineği
baldırsokan
strobila
strongiloidimsi larva
cüce iplik solucanı
çekmen
sulfadiazin
süperinfeksiyon
suramin
yüzücü dermatiti
simbiyoz
senkop
taşikardi
takizoit
tenya
abdest bozan
silahsız tenya
domuz tenyası
silahlı tenya
tegüment
ıkıntı
tenezm
tersiyan malarya
tiabendazol
sakırga
kene felci
keneler
kulak çınlaması
tinnitus
doku parazitleri
titre
toksin
köpek bağırsak solucanı
toksoid
toksoplasmoz
Trager-Jensen besiyeri
transoveryal geçiş
turist sürgünü
yaprak solucanları
beş gün humması
siper humması
Trichinella spiralis
trikinelliyoz
trikomoniyoz
trikrom boyası
trikuriyoz
trimetoprim-sulfametoksazol
trofozoit
tropikal pulmoner eozinofili
Parazitoloji Terimleri
Trypanosoma species
trypanosomiosis
Trypanosomiosis gambiense
Trypanosomiosis rhodesiense
tryparsamide
trypomastigote
tumor necrosis factor (TNF)
Tunga penetrans
typhus
ulcer
undulating membrane
unilocular cyst
urethritis
Urfa boil
uterine bell
uveitis
vacuole
vagabond’s disease
vaginitis
varix lymphaticus
vector
vermicide
vermicle
virulence
visceral leishmaniosis
tripanosoma türleri
tripanosomiyoz
Gambiya humması
Rodezya uyku hastalığı
triparsamid
tripomastigot
tümör nekroz faktörü
kum piresi
tifüs
ülser
dalgalanan zar
üniloküler kist
üretrit
Urfa çıbanı
uterus çanı
üveit
vakuol
serseriler hastalığı
vajinit
lenf varisleri
vektör
vermisid
vermikl
virulans
kala azar
viviparous
volutin
vulvitis
vulvovaginitis
Weinman’s medium
whipworm
Winterbottom’s sign
World Health Organization
(WHO)
worm
Wuchereria bancrofti
wuchereriosis
xenodiagnosis
Xenopsylla cheopis
yellow fever
Ziemann’s dots
zinc sulfate flotation method
zooanthroponoses
zooanthropophile
zoonosis
zoophile
zygote
zymodime
vivipar
volutin
vulvit
vulvovajinit
Weinmann besiyeri
kırbaç (kamçı) solucanı
Winterbottom belirtisi
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)
solucan
bankroft solucanı
vuhereriyoz
ksenodiagnoz
Xenopsylla cheopis
sarı humma
Ziemann cisimcikleri
çinko sülfat yüzdürme
yöntemi
zooantroponoz
zooantropofil
zoonoz
zoofil
zigot
zimodem
39
Sözlük Dergisi
Yazar
Prof. Dr. Gülendame SAYGI
[email protected]
Konya, Bozkır ilçesi, Üçpınar Bucağı’nda 1939 yılında doğmuştur. İlkokul öğrenimini Üçpınar ile İzmir
Misak-ı Milli ilkokullarında, ortaokul-lise öğrenimini İzmir Kız Lisesi, Konya Gazi Lisesi ve İstanbul Kız Lisesi’nde
tamamlamıştır. İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümünüden 1962 yılında mezun olmuş, 1962-1963
yılları arasında aynı üniversitenin Tıp Fakültesi, Tropikal Hastalıklar ve Parazitoloji kürsüsünde çalışmaya başlamıştır. Milli Eğitim Bakanlığı’nın 1416 Sayılı Yasa uyarınca açtığı sınavları kazanıp 1964 yılında Amerika Birleşik
Devletleri’ne gitmiştir. Önce New York’da İngilizce kurslarına devam etmiş, sonra da New Orleans, Tulane University School of Tropical Diseases’te 1967 yılında Parazitoloji dalında Master of Science ünvanını almıştır. Doktora
öğrenimini ise 1968-1971 tarihleri arasında İngiltere, Liverpool Üniversitesi Tropikal Hastalıklar Okulu’nda 1971
tarihinde tamamlamıştır.
Yurda döndükten sonra Erzurum Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji Kürsüsü’nde görevlendirilmiş, bu kürsüde 1974 yılında “Mikrobiyoloji Uzmanı”, 1978 yılında da “Üniversite
Doçenti” ünvanlarını kazanmıştır. Naklen atandığı Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde 4 Temmuz
1979 tarihinde göreve başlamış ve yaş haddinden emekli oluncaya kadar da bu kurumda çalışmıştır. Geçen süreçte
fakülte bünyesinde Parazitoloji Bilim Dalı’nı kurmuş ve 1980 yılında rutin Parazitoloji Laboratuvarı’nı hizmete
açmış, üniversitenin Sağlık Bilimleri Enstitüsüne Müdür olarak atanınca bu enstitünün kurulmasını sağlamış ve iki
dönem müdürlüğünü yapmış, Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı başkanlığı (5 yıl) ve rektör
yardımcılığı ve ayrıca bütün bu yıllar boyunca lisans ve lisansüstü derslere girmiş yüksek lisans ve doktora öğrencilerine danışmanlık yapmıştır. 1988 yılında profesör kadrosuna atanan Dr. Saygı’nın Parazitoloji-Mikrobiyolojiİmmünoloji konularında olmak üzere yayımlanmış çeşitli makaleleri, dört kitabı ve bir atlası vardır. 01. 12. 2006
tarihinde emekli olmuştur.
40

Benzer belgeler

Entamoeba histolytica

Entamoeba histolytica • Yapı ve yaşam döngüsü – Erkeği 2-5 mm dişisi ise 8-13 mm – Bulaşma larva içeren yumurtaların yiyecek maddeleri ile alınması sonucunda – Kalın barsakta yerleşirler ve dişi geceleri yumurtalarını a...

Detaylı