SARAI LATINInew.indd

Transkript

SARAI LATINInew.indd
8
saray
Sayı:71 - 30 Mayıs 2012
Yaşam kaynağı su
H. Sevcan Kasapoğlu Serdarlı
Sağlık forumunda bulunan yaşam
kaynağı su konusunu görüntülemektesiniz. Yaşam kaynağı su: Su
yaşam için vazgeçilmezlerden biri.
İnsan yemek yemeden haftalarca
yaşayabilirken, susuzluğa ancak
birkaç gün dayanabiliyor. Sağlıklı
bir hayat sürdürmek için bol bol su
içmeliyiz.
Su neden yaşamın kaynağı?
• Vücutta taşıyıcı göreve sahip
olan su, hücrelere besin ve oksijen
taşır, atıkları uzaklaştırır.
• Böbreklerin toksik maddelerden
temizlenmesine yardımcı olur.
• Kan ve lenf sisteminin büyük bir
kısmını oluşturur.
• Vücut sıcaklığının düzenlenmesinde rol alır.
• Kan basıncını kontrol eden
elektrolitlerin dengelenmesine ve
taşınmasına yardımcı olur.
• Sıcak havalarda vücudu serin
tutar ve soğuk havalarda vücut
izolasyonu sağlar.
• Yeteri kadar tüketildiğinde, cildin
daha düzgün, daha yumuşak,
daha parlak ve daha esnek olma-
sını sağlar.
• Tükürük ve mide salgısında bulunarak, besinlerin sindirilmesinde
görev alır.
• Su, emziren kadınlarda, süt üretimini artırır.
• Bağışıklık sisteminin görevini
yapabilmesi için su gerekmektedir.
• Eklemlerin kayganlığını sağlar.
• Su tüketimi azaldıkça, vücutta
depolanan yağ miktarı artmaya
başlar ve kilo alımı gerçekleşir.
Su tüketim miktarı çevresel ve
kişisel şartlara göre değişir
Su tüketiminin sağlığımız için çok
önemli olduğu yıllardır anlatılır.
Peki, günlük su tüketimi ne kadar
olmalıdır? Günlük su tüketimi
ortalama 2- 2.5 litre olması tavsiye
edilir.
Yeterli su içip içmediğinizi test
etmek için 3 küçük ipucu
1. Susuzluğunuzu gidermek için içtiğiniz su miktarının en az 2 katını
tüketin.
2. Günboyu ve sık sık su için ve su
içmek için susamayı beklemeyin.
3. İdrar renginiz koyu sarı renkli
ise yeterli miktarda su içmiyorsunuz demektir. İdrar renginiz
koyu sarıdan açik ve şeffaf renge
dönüştüğünde yeterli miktarda su
tüketiyorsunuz demektir.
Kimler daha çok su tüketmeli?
• Yüksek proteinli diyetle beslenenler.
• Lifli gıdalardan zengin beslenenler.
• Bulantı kusma ve ishal ile sıvı
kaybının arttığı zamanlar
• Ağır fiziksel aktivite yapanlar
•Çok sıcak ortamlarda olup, aşırı
VIVA şampiyonası Erbil’i dünyaya tanıtacak
VIVA Bölgeler Futbol Şampiyonası’na Erbil’in evsahipliği yapması
bekleniyor. 04 Haziran’da düzenlenmesi planlanan şampiyonaya
tüm dünyadan 9 takım katılacak.
Şampiyonaya Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti, Darfur, Tamil gibi
bölgeler de katılacak. Maçlar Erbil
Uluslararası Stadyumunda oynanacak.
Haber-Karzan Hevleri
VIVA Bölgeler Futbol Şampiyonası’na Erbil’in evsahipliği yapması
bekleniyor. 04 Haziran’da düzenlenmesi planlanan şampiyonaya
tüm dünyadan 9 takım katılacak.
Şampiyonaya Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti de katılacak.
Bu tarihi şampiyonayı Kürdistan
Futbol Federasyonu VIVA ile
ortaklaşa düzenleyecek.
Spor yazarı Bahtiyar Abdullah,
şu günlerde Filistin Şampiyonası’na katılmakta olan bölge futbol
takımının iyi sonuçlar elde etmesi
halinde, VIVA Şampiyonası’na
olumlu yansıyacağını söyledi.
Taraftarların üzerine büyük görevler düştüğünü ifade eden yazar
Abdullah, taraftarları VIVA Şampiyonası’nda iyi sonuçlar elde
edebilmesi için bölge takımına
destek olmaya çağırdı.
Eski futbolcu Kava İbrahim,
şampiyonanın bölgede düzenlenmesinin hem bölge halkı hem de
Kürdistan Futbol Federasyonu
adına büyük bir başarı olduğunu
kaydetti.
Şampiyonanın dünyaya açılabilmek için iyi bir fırsat olduğunu
savunan İbrahim, söz konusu
şampiyona ile Erbil’in her alanda
katettiği mesafeyi herkesin göreceğini ifade etti.
Bağdat-Erbil arasında gerginliğin
devam ettiği şu günlerde yerli
futbolculardan faydalanılmasının
öneminin altını çizen İbrahim, bölgede çok ileri düzeyde futbolcular
bulunduğuna dikkat çekti.
Şampiyonada iyi sonuçlar elde
etmenin hedef olarak seçilmesine
dikkat çeken üniversite hocası
Rahim Ahmet, VIVA Şampiyonası’nın Erbil’de düzenlenmesini ve
bölge takımının bu uluslararası
federasyonda üye olmasını çok
önemli gelişmeler olarak gördüklerini söyledi.
Kürdistan Futbol Takımı Kaptanı
Muhammet Hamehan, bölgenin
güzel yüzünü tüm dünyaya göstereceklerini söyledi. Saray’a konuşan Hamehan, tüm dünyadan
Erbil’e gelecek heyetlerin bölgemizde sporun geldiği yeri görme
imkânları olacağını ifade etti.
Kaptan Hamehan şampiyona için
muhteşem bir açılış yapmayı ve
bu uluslararası aktivitenin Avrupa’ya açılabilmek için bir kapı
olmasını umduklarını söyledi.
Kürdistan Futbol Federasyonu
üyesi Dilşat Salih, şampiyonada
başarı elde edeceklerine inandıklarını söyledi. Saray’a konuşan Salih, federasyon olarak
şampiyonaya iyi hazırlandıklarını kaydetti. Şampiyonaya 9
takımın katılacağını ifade eden
yetkili Salih, organizasyona bütçe tahsis ettiklerini belirtti.
Maçların Erbil Uluslararası
Stadyumunda oynanacağını
dile getiren Salih, şampiyonanın bölgeyi ziyaret eden VIVA
yetkililerinin onayıyla düzenleneceğine dikkat çekti. Federasyon yetkilisi Salih şampiyonayı
en iyi şekilde düzenleyeceklerini
kaydetti.
larının hem Irak hem de Arap
ülkeleri genelinde elde ettikleri
büyük başarılar sayesinde
olmuştur.
Saray: Bu seviyeyi muhafaza
edebilmek için neler yapılmalı?
S. Haydari: Oyuncular sık sık
kurslara tabi tutulmalı. Kız
oyunculara fırsat verilmeli ve
becerilerinin geliştirilmesi sağlanmalı. Aynı zamanda satranç
okul programlarına da dâhil
edilmeli.
Saray: Sana diğer kulüplerden
teklif geldi mi?
S. Haydari: Evet birçok kulüpten geldi.
Saray: Bir öğrenci olarak sporla
ilgilenmek senin için sorun
olmuyor mu?
S. Haydari: Evet bazen oluyor.
Çünkü kimi zaman ödevlerimi
yapamıyorum. Bu da ister istemez seviyemi olumsuz etkiliyor.
Saray: Neden kızlar bugünlerde
satranca az yöneliyorlar?
S. Haydari: Bunun bazı sebepleri var. Örneğin aile ve toplum
baskısı kızların spora yönelmelerini engelliyor. Ayrıca satranç
her kızın oynayabileceği kolay
bir spor dalı değildir.
Saray: Ne gibi sorunlarla karşılaşıyorsunuz?
S. Haydari: Aslında ciddi sorunlarla karşılaşmıyoruz. Ama bize
büyük bir salon tahsis etseler
daha iyi olur.
Saray: Kulübünüzden yardım
görüyor musunuz?
S. Haydari: Evet görüyoruz. Biz
de yeni başarılar elde edebilmek
için elimizden geleni yapıyoruz.
Saray: Irak milli takımına çağrıldın mı?
S. Haydari: Hayır çağrılmadım.
Ancak milli takımda oynayabilmek için çabalarımı sıklaştıracağım.
Hanzat’ın satranç oyuncusu Sivan Haydari:
Satranç her kızın oynayabileceği kolay bir spor dalı değil
Röp-Saray
Satrançta Erbil birçok kız oyuncu yetiştirmiştir. Bu oyuncular
Irak’ın genelinde birçok başarıya
imza atmışlardır. Bu oyunculardan biri de Sivan Cemşit Haydari’dir. 1995 doğumlu Haydari,
Hanzat Spor Kulübü’nde oynuyor.
Saray: Neden satranç sporunu
seçtin?
S. Haydari: Satranç farklı bir
spor dalıdır. Bilimsel bir oyundur.
Üstatların oyunu diye biliniyor.
Ben kendimi satrançta buldum
diyebilirim.
Saray: Erbil’de satranç seviyesini nasıl buluyorsun?
S. Haydari: Çok ileride diyebilirim. Erbil bu spor dalında hep
öncü olmuştur. Bu da oyuncu-
Başyazar Yardımcısı
İsa Abdulkahhar
DİZGİ
ROMAN BEKİR
BAŞYAZAR
07504487791
07704487791
Email: [email protected]
Email: [email protected]
terleyen kimseler daha fazla su
tüketmelidirler.
Çay, kahve, kola suyun yerini
tutmaz
İçeceklerin hiçbiri suyun yerine
geçemez. Su, kalori içermez ve
asiditesi yoktur. Kafeinli içeceklerin
fazla tüketilmesi; çarpıntıya neden
olurken; bu içeceklerin beraberinde fazla şeker ve krema tüketilmesi de gereksiz kalori alınmasına
yani kilo artışlarına sebep olabilir.
Ayrıca kafeinin idrar söktürücü
özelliği de olduğundan fazla tüketildiginde önce sıvı alımı artmış
olur, ancak daha sonra idrarla
sıvı kaybı artar. Kola ve benzeri
asitli içecekler mideye rahatsızlık
verdiği gibi; alınan asidin etkisini
azaltmak için vücut çok fazla su
harcamak zorunda kalır.
Türkmen spor
muhabirleri neden yok?
İmat Kadir
Kürdistan Bölgesi’nin ev sahipliğini yapmaya hazırlandığı VIVA
Futbol Müsabakası’nda görev
yapacak olan spor muhabirleri
arasında Türkmen gazetecileri
bulunmuyor. Bu adaletli değil.
Belli ki bu işe diğer hususlarda
da olduğu gibi partiler el atmış.
Bu partiler, söz konusu müsabakada kendi kafalarındaki spor
muhabirlerine görev veriyorlar!
Hani her şey uzlaşı temelinde
olacaktı?
Ne var ki Türkmen spor muhabirlerinin hakkını savunan da
yok. Kimse gelip de “müsabakada neden bizim de temsilcimiz
yok” demiyor. Hani biz nüfus
olarak bölgenin en büyük ikinci
milletiydik!
Neden burada şahsi mizaç ve
ilişkiler etkili oluyor?
Beyler bu müsabakayı lekelemeyin!
Daha bir şey yokken kimisinin
“müsabakada nasıl Enformasyon Komisyon Başkanı olabilirim?” hesabını yapması şık bir
şey değil!
Biz müsabakanın en iyi şekilde
organize edilmesine çalışırken
diğerleri şahsi hesaplar peşinde.
Bölgedeki tüm organizasyonları
belli kişilerin kontrol etmesi ve
tecrübeli insanların uzaklaştırılmasına anlam veremiyorum.
VIVA gibi büyük bir futbol müsabakasının bölgemizde düzenlenmesi bizim için tarihi bir olay
niteliğindedir. Dolayısıyla bu
konuda çok duyarlı olup, kendimizden tüm dünyaya yanlış bir
izlenim vermemeliyiz.
Adres: Erbil,
Minare Mahallesi, Aşgal Caddesi
7
Sayı:71 - 30 Mayıs 2012
saray
Atatürk’ün devlet adamlığı Stalin’e geri adım attırmıştır
Hazırlayan -Saray
STALİN’İN VERDİĞİ BİR
DEMEÇ ÜZERİNE GİDİŞİ:
Stalin’in Sovyetler Birliği’nin
başında olduğu dönemler…
Sovyetler’in Ankara Büyükelçisi ünlü bir diplomat Karakan…
1919 Ekim Devrimi’nin yıl
dönümlerinden birinin sabahında...
Stalin, son derece sivri,
anlamsız ve onur kırıcı bir
demeç veriyor. Bu demecinde aynen şunları söylüyor;
“Herkes bilsin ki, Rus milleti
Boğazlarla Ardahan’ı ele geçirmekten asla vazgeçmeyecektir. Çok yakın bir zamanda bu davalarımızı halletmiş
olacağımızı şimdiden müjdeliyorum.”
Aynı gece Ankara’da Sovyet
Büyükelçiliği’nde de ihtilalin
yıldönümü kutlamaları yapılıyordu. Milletin her şeyi olan
Cumhurbaşkanı Mustafa
Kemal Atatürk, gece yarısına doğru Stalin’in bu densiz
demecinden haberdar oluyor ve maiyetine emrediyor.
“Arabaları hazırlayın, gidiyorum.”
“Paşamız bu saatte nereye
gidecekler?”
“Sovyet Sefaretine.”
Maiyetinin etekleri tutuşur
çünkü olayı kavrarlar.
İçlerinden birisi Atatürk’e;
“Paşa hazretleri nasıl olur?
Protokolsüz mü? Siz devlet
başkanısınız, protokolsüz
nasıl gidersiniz?”
“Ben protokol falan dinlemiyorum çocuk. Stalin vatanımın topraklarına göz dikmiş,
sen bana protokolden söz
ediyorsun. Hazırlayın arabaları!” diye cevap verir. Büyük
önder ve arabalar hazırlanır.
Atatürk ve maiyeti, Sovyet
sefaretinin kapısına dayanır.
Ulu önder yüzü asık bir şekilde yukarı çıkar ve o sırada
sefarette büyük bir balo vardır. Atatürk kendisini karşılayan Büyükelçi Karakan’ı
görünce;
“Merhaba Karakan” der ve
aynı sert ifadeyle devam
eder;
“Rahatsız ettik ama sen
benim şahsi dostumsun,
kusurumuza bakmazsın. Bir
hususu esasından anlamaya
geldim.”
“Emredin Sayın Başkan.”
“Ajanstan öğrendiğime göre
Başkanınız Stalin, Ardahan’la Boğazları istemiş.
Kararı katiymiş. Pek yakın
bir gelecekte bu kararı uygulayacakmış. Tam böyle söyleyip söylemediğini bilemem
ama buna benzer şeyler
söylemiş. Tabi ki nutkun bir
sureti sende de vardır. Getir
bakalım şunu da işin aslını
faslını iyi anlayalım.” Stalin’in
nutku getirilir. Atatürk metnin o kısmını yanındakilere
kelime kelime tercüme ettirir.
Nutuk ajanstan geçen metin
ile aynıdır. Atatürk sorar;
“Karakan, sefaret telsizinden
derhal Stalin’i bulduracaksın.
la geri çağrıldığını açıklayarak;
“Teşekkür ederim. Sizi tanımış olmam bile kâfidir,
ancak memleketinizdeki
vazifem sona ermiştir. Yarın
hareket edeceğim. ”
Atatürk fazla ısrar etmez,
Çankaya’ya döner. On gün
sonra şöyle bir haber gelir;
Sovyetler Birliği’nin Ankara
Büyükelçisi Karakan fırında yakılmak suretiyle idam
edilmiştir.
İşte, Mustafa Kemal gibi
birisine devlet adamı deBu beyanatından vazgeçip
nir. Devlet adamı diye,
geçmediğini sorduracaksın.
hem asker hem siyasi hem
Başkanın tükürdüğünü yade karar sahibi olan kişiye
layacak. Yalamazsa, ben
denir. Atatürk ister Osmanlı
yapacağımı bilirim. Bu cevap döneminde ister cumhuribu gece gelecek, çünkü beyetin kurulduğu sıralarda
nim senin başkanından daha katıldığı tüm savaşlarda asla
önemli kararım var. İstediğim yenilgi kelimesi dosyasında
cevabı almadan sefaretinizyazılmamıştır zira o hiç bir
den dışarı adım atmam. Eğer savaşta yenilmemiştir. Hep
cevap istemediğim şekilde
kazanmıştır. O tüm savaşları
gelirse bil ki buradan çıkıp
büyük üstünlükle kazanan bir
doğru Rus sınırına gidecekomutandır.
ğim.”
ABD’li tarihçi Prof. Ludwing,
Karakan, çaresizlik içinde tel- 20. yüzyıl liderlerini sıraladı.
sizin başına koşar Atatürk’ün Sıralama şöyle:
söylediklerini aynen nakle1) Atatürk
der. Stalin’den gelen cevap
2) Mao
büyük önderi tatmin eder.
3) Roosevelt
Çünkü cevapta aynen şöyle
…
denilmektedir;
20) Nelson Mandela
“Stalin sürçü lisan eylemiştir. 22) Winston Churchill
Boğazlarla Ardahan’ı almak
24) Mail Gorbaçov
gibi bir arzusu katiyetle yokABD’nin önemli öğrenim
tur.”
kurumlarından Brown ÜniAtatürk cevabı okuduktan
versitesi’nde görev yapan
sonra Rus Büyükelçisi Kara- profesörün bu sıralamayı
kan’a hitaben;
belirlerken ele aldığı kriterler
“Karakan seni geri çağırırlar
ise şöyle;
ve yaşatmazlar. Uzun süre“Sıfırdan ülke yaratmak, topdir tanışıyoruz. İstersen bize rakları genişletmek, iktidarla
iltica et.”
kalınan süre, askeri başarı,
Karakan bu teklife olumsuz
sosyal tasarım gücü, ekonocevap verir ve cevabi telgraf- mik başarı, devlet adamlığı,
tan hemen sonra, bir telgraf- ideoloji ortaya koyma, ahla-
ken örnek olma, siyasi miras
ve ülkenin nüfusu.”
Bir yabancı tarihçi, Atatürk’ü
20. yüzyılın en büyük adamı
olarak belirliyor.
İngiliz Başbakanı Çerçel Atatürk için şöyle der; “Dünyada
dahilerin sayısı çok azdır.
Her yüzyılda bir dahi dünyaya gelir. Bu yüzyılın dahisi
maalesef Türk milletine nasip
olmuştur, o da Mustafa kemal Atatürk’tür.
Bazıları Mustafa Kemal’i din
düşmanı olarak gösterirler.
Zira Atatürk o mübarek halifeyi Türkiye’den kovmuş ve
hilafeti de lağvetmiştir. Gerekçeleri ise bazı Arap yazarlarının yazılarına dayanarak
ve o yazarlarda İngilizlerin
propagandalarının tesiri altında kaldıkları için konunun
derinliğine inmeden hissi
hareket edip bu tip yakışıksız
yazıları yazmışlardır. Atatürk
İngilizlere Çanakkale’de,
işgalci Yunanlara Büyük Taarruz savaşında kan kusturduğu için onların anti Atatürk
propaganda yapmaları gayet
normaldir.
Atatürk’ün Halifeyi kovmasının nedeni gayet basit bir
şekilde izah edilebilir.
Atatürk Sevr Anlaşması’nı
ve onun ön gördüğü Türkiye
haritasını kabul etmemiş ve
bugünkü Türkiye devletini
kurmak için istiklal savaşına
başlamış ve başarmıştır.
Ayrıca Atatürk halifeliği lağvetmemiş ama Halifeliği Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne
emanet etmiştir. İsteseydi
Lağvederdi veyahut bir Arap
devletine gönderirdi. Ama
yapmadı o yetki hâlâ Türkiye
Millet Meclisi’nde emanet
olarak durmaktadır. ACABA
NEDEN?
Ağzınızın sıkı olmaması felakete yola açar
Fransa’da eski çağlarda idam giyotin ile
yapılırdı. Fransa’da eski çağlarda mahkemece üç kişi idama mahkûm edilmiştir.
Suçlulardan birisi din adamı, diğeri avukat,
üçüncüsü ise fizikçiymiş. Giyotin ile infaz
edilecek olan suçlular teker teker idam
edilecekleri yere götürülmüşler. İlk önce
din adamını giyotine götürmüşler, infazdan
önce son isteğini sormuşlar;
Din adamı demiş ki ‘“Allah, Allah, Allah O
benim kurtarıcımdır”.
Cellât giyotinin ipini çekmiş, giyotin bütün
hızı ile adamın boynu üstüne inmiş ancak
kafasını kesmeden bir anda giyotin donmuş ve durmuş. İdam tamamlanamadığı
için ve o günlerin kanuna göre böyle durumlarda suçlu af ediliyor ve serbest bırakılıyormuş. Din adamı serbest bırakılmış.
Avukatı getirmişler onu da giyotine koymuşlar ve son isteğini sormuşlar Avukat,”Adalet Adalet Adalet” diye bağırmış. Cellât
giyotinin ipini çekmiş giyotin avukatın boynunu üzerine indiği an durmuş. Avukatta
böylece kurtulmuş.
Sıra fizikçiye gelmiş. Fizikçiden son sözünü sormuşlar. Çok bilen fizikçi yanıtlamış
“Bakın eğer giyotinin ipinde düğüm olmasaydı ne din adamı nede avukat kurtulamazlardı”.
Cellât giyotine bakmış, gerçekten de düğüm olduğundan giyotin işini göremiyormuş... Düğümü çözmüşler ve biçare çok
konuşan fizikçinin infazı yapılmış.
Bazen geri zekâlı olmak zeki olmaktan
daha faydalı oluyormuş.
6
saray
Sayı:71 - 30 Mayıs 2012
Erbil hanları
Erbil’de hanlar, kente gelen yolcu ve misafirler için birer dinlenme merkezi görevi görürdü. Tarihçilere göre vaktiyle hanlar bir duvar, bir avlu ve bir su kuyusundan ibaretti. Ancak daha sonra ihtiyaç gereği olarak hanlara oda, depo, su havuzu ve mutfak eklendi. Hanlar günümüz otelleri gibi konforlu değildi. Şöyle ki geceyi handa geçirmek isteyen birisi yanında yatağını getirmek zorundaydı
Şirzat Şeyh Muhammet
Erbil’de yirminci yüzyılın başlarında otel yerine han vardı.
Bu hanlar, kente gelen yolcu
ve misafirler için birer dinlenme merkezi görevi görürdü.
Kimi tarihçiler han kelimesinin Babilce, kimileri Farsça,
kimileri de Türkçe olduğunu
söyler.
Tarihçilere göre vaktiyle hanlar bir duvar, bir avlu ve bir
su kuyusundan ibaretti. Ancak daha sonra ihtiyaç gereği
olarak hanlara oda, depo, su
havuzu ve mutfak eklendi.
Geçtiğimiz yüzyılın altmışlı
ve yetmişli yıllarına kadar Erbil’in çarşısına yakın bölgede
bir takım hanlar vardı ve bu
hanlar kentte otel olmadığı
için birer dinlenme merkezi
görevi görürdü.
Kente gelen misafir ve yolcular hayvanlarıyla birlikte gecelerini bu hanlarda geçirirdi.
Hacı Kadir Benna, bize hanın
yapısal özelliklerini anlatarak
şunları söyledi,”Han duvarları
çamurdandı. Çatısı ise hasır
ve ahşap direklerden oluşurdu. Hanların çoğu iki katlıydı ve geniş avluları vardı.
Ortasında ise bir su havuzu
bulunurdu. Birinci katta hayvan ahırı, derici, kömürcü ve
işçilere ayrılan odalar bulunurken, ikinci kat dinlenme
yeri olarak kullanılırdı. Ancak
hanların günümüz otelleri
gibi konforlu olduğunu iddia
edemeyiz. Şöyle ki geceyi handa geçirmek isteyen
birisi yanında yatağını getirmek zorundaydı. Han kapısı
ahşap yapılıydı ve çivilerle
süslüydü. Türkmenler buna
pullu mıh derdi. Hanları
hancılar idare ederdi. Handa
bir geceyi geçirmek isteyen
müşteriler eski deyişle bir
aneye tekabül eden dört fils
gibi bir ücreti gözden çıkarmak zorundaydı. Yolcu eğer
yanında hayvanı varsa ona
karşılık da dört fils ödemek
zorundaydı”.
Tarihçilere göre bahar mevsiminde köylüler Erbil’e akın
etmeye başlardı. Bunlar
yoğurt, peynir ve diğer süt
ürünlerini şehirde satmak
için köylerden merkeze gelirdi. Sonbaharda ise Hoşnav,
Heylani, Mamsal ve Mentik
bölgelerinden gelen köylüler
Erbil’e gelerek peynir, ceviz,
keşkek, üzüm, bal, pekmez
ve diğer ürünlerini değiş
tokuş yapardı. Kışın da bulgur, yarma ve tandır ekmek
satardı.
Erbil’de altmışlı ve yetmişli yıllarda bir takım hanlar
vardı. Bunlar arasında en
önemlileri şunlardı:
1-Beyaz Han: Mevcut Behal
Oteli’nin yerindeydi. Sahibi
Ahmet Çelebi idi.
2-Elekler Hanı: Pazar Ca-
mii’nin yanındaydı. Bir katlı
olan hanın sahibi Ahmet
Ağa’nın oğlu Ali Ağa idi.
3-Koca Hanı: Mevcut Hanaka Camii’nin yerindeydi.
4-Hasan Bayram Hanı: Hanaka Camii’nin küçük kapısının yanındaydı.
5-Hacı Ahmet Ağa Hanı:
İki katlı bir binaydı. Altıparmak Camii’nin karşısındaydı. Sahibi Hacı Ahmet
Ağa idi.
6-Mıstok Hanı: Selahaddin
Eczanesi’nin arkasındaydı.
Çoğunlukta Musullular kaldığı için hana ayrıca Musullular hanı da denilirdi.
7-Kömür Hanı: İbni Halakan İlkokulu ve Rafideyn
Bankası’nın tam arkasındaydı. Han sadece kömürcülere mahsustu ve sahibinin adı Osman idi.
8-Kireç Satanlar Hanı: Bu
han da İbni Halakan İlkokulu arkasındaydı.
9-Seyit Aziz Hanı: Kalenin
büyük kapısı karşısındaki
Marangozlar Camii yakınındaydı. Han tabakhane
olarak kullanılırdı.
10-Fettah Nalbent Hanı:
Han, Şeyh Abdullah Camii
karşısındaydı.
11-Abdullah Nalbent Hanı:
Han, Kasaplar Çarşısı’ndaydı.
Erbil’de kuyumculuk mesleğine tarihi bakış
Erbilli kadınlar altın meraklısıdır. Altın takmayı çok seven Erbilli kadınlar, kızlarını evlendirdikleri kişiden yüklü miktarda
altın talep etmekten çekinmezler. Yirminci yüzyılın başlarında kuyumcular çarşısı, Semerciler Sokağı’nın girişindeydi. Erbil kuyumcuları, altını Musul ve Bağdat’tan alırdı. Yetmişli ve seksenli yıllarda ise Bağdat’taki Irak merkez bankasından
o günün fiyatıyla 22 ayar kalıp altın alınırdı
Saray-Erbil
Tarih ve kültür zengini Erbil farklı meslekleriyle de
tanınan bir kenttir. Kale ve
Minare kenti olarak tanınan
Erbil’in farklı mesleklerle
tanışması çok uzun yıllara
dayanıyor.
Bu yazıda Erbil’deki kuyumculuk mesleğinden söz edeceğiz.
Erbilli kadınlar altın meraklısıdır. Altın takmayı çok seven Erbilli kadınlar, kızlarını
evlendirdikleri kişiden yüklü
miktarda altın talep etmekten
çekinmezler.
Yirminci yüzyılın başlarında
kuyumcular çarşısı, Semerciler Sokağı’nın girişindeydi.
Erbil’in en eski kuyumcularından Hacı Sıddık kuyumculuk mesleğine yaklaşık 50
yıldır devam ediyor.
Kuyumcu sayısının ilk yıllarda çok fazla olmadığını ifade
eden Hacı Sıddık, Hacı Cemil Salih, babası Hacı Bekir,
Refik Bekir, Aziz Bekir, Şerif
İlyas ve Süleyman Usta’nın
Erbil’in eski kuyumcuları
arasında yer aldığını söyledi.
Kente vaktiyle Yahudi ve Hıristiyanların da bu meslekte
çalıştığını gazetemize anlatan tecrübeli kuyumcu Hacı
Sıddık, zamanında Erbil’de
bu meslekte Aziz Usta ve
Hamedemin Usta adlarında
iki Musullunun da çalıştığını
kaydetti.
Hacı Sadık şöyle konuştu,
“Kuyumcu, üzerinde küçücük bir terazinin bulunduğu
masa üzerinde müşterilerini
kabul ederdi. Sağ tarafında
ise, altının türünü kontrol
etmek için kauçuktan yapılmış bir mekanizma dururdu.
Kuyumcu, altının çeşidini
kontrol etmek için ateşi
üflerdi. Ardından altını soğutarak ayarını tespit ederdi.
Farklı isimleriyle küpe, bilezik, alyans ve kolye imal
ederdik. Erbil kuyumcuları,
altını Musul ve Bağdat’tan
alırdı. Yetmişli ve seksenli yıllarda ise Bağdat’taki
Irak merkez bankasından o
günün fiyatıyla 22 ayar kalıp
altın alınırdı. Altın alındıktan
sonra Bağdat ve Musul’daki
atölyelerde işlenerek farklı
ziynet eşyası imal edilirdi.
Ardından kontrol için Bağdat’ta bulunan kalite kontrol
dairesine gönderilirdi. Daire-
de altının ayarı tespit edildikten sonra mühürlenirdi.
Ancak bugünlerde altınların
çoğu Katar ve Birleşik Arap
Emirlikleri’nden geldiği için
işçilik ücreti çok yüksektir.
Eskiden yeni nikâhı kıyılan kızların altın almak için
çarşıya gelmesi çok ayıptı.
Bunun yerine kızın annesi
erkeğin annesini yanına
alarak çarşıya altın almaya
gelirdi. O zamanlar insanlar
maddi güçleri düşük olduğu
için az altınla iktifa ederdi.
Ancak zengin aileler kızlarına yüklü miktarda altın
almayı göze alırdı”.
Hacı Sıddık Kuyumcu gülerek şöyle devam etti, “Fakat
bugün devir değişti. Artık
gelin adayı müstakbel eşini
yanına alarak çarşıya altın
almaya geliyor ve anneye
veya erkek annesine ihtiyaç
kalmıyor. Eskiden insanlar
kanaatkâr oldukları için altında hile yapılmazdı. Kaldı
ki bu işte sayılı insanlar
çalışırdı ve hepimiz birbirimizi tanırdık. Fakat bugün
polisi, memuru, işportacısı
kısacası her gelen başımıza
kuyumcu oluyor”.
Hacı Cemi
Hacı Sadık
5
saray
Sayı:71 - 30 Mayıs 2012
Gandhi’nin ayak izleri
Ahenk Şeyh Arif Nakşibendi
Bu efsanevi kişilik bir hatıratında “hayatımda pişmanlık
duyduğum iki günah işledim”
diye yazıyor. Ona göre; birinci
günah, annesinin tüm ısrarlarına
rağmen et yemesi, ikinci günah
ise babası son nefesini verirken
başında durmamasıdır.
Ancak Gandhi daha sonra bir
milyar Hindistanlının babası
oldu.
Bu kişilik hakkındaki yazıma
nereden başlayacağımı bilmiyorum. Çünkü Gandhi Hindistan,
Hindistan da Gandhi demektir.
Bu Hintli lider tavırları, etkili
nutukları ve önemli siyasi müzakereci sıfatıyla tanınıyordu.
Aslen Hindu olan Gandhi “Gerçekle tecrübelerimin hikâyesi”
adlı eserinde hayatındaki önemli
tecrübelerine ışık tutuyor. Gandhi Müslümanlarla oruç tutar,
Hintli Hıristiyanlarla kilisede
Pazar ayinlerine katılırdı.
Ülkesi veba hastalığıyla mücadele ettiği günlerde hastaları
kendi eliyle aşılayan Gandhi,
kendi kıyafetini kendi eliyle dikerdi. O burada insanlara çalışmanın ne kadar önemli olduğu
mesajını bir anlamda veriyordu.
Gandhi’nin tarihe not bıra-
aynı yerde idam edildi. Ancak
ben olsaydım katili idam etmezdim. Belki kendini elaleme rezil
rüsva ederdim ki nasıl büyük bir
suç işlediğini bilsin.
Gandhi evindeki toplantı öncesi
bir parça kepek ekmek, azıcık
haşlanmış sebze, bir portakal
yemiş ve bir bardak keçi sütü
içmişti. Şimdi müzeye dönüşen
Gandhi’nin evini her yıl binlerce
kişi ziyaret ediyor. Ziyaretçiler
Gandhi’nin Hindularla katıldığı
son dua toplantısına giderken
yere bastığı ayak izlerini görme
imkânını buluyorlar.
Müzede ilgimi çeken şey; Gand-
kan önemli sözlerinden birkaçını aşağıya alıyorum:
1-Hem kendi sağlığını hem de
milletin sağlığını koruman şeytanla mücadele etmene benzer.
2-Fakir ve zengin iki gerçektir.
Ancak ikisinin de devamı için
birbirlerini anlamaları gerekir.
3- Medeniyetle, gerçek medeniyet arasında büyük bir fark var.
4-Şehir çocuklarını köy çocuklarına bağlayan şey öğrenimdir.
5-Bence öğrenciler tatilde köylerde hizmet etmelidirler.
6-Evliliğe özel bir saygım var.
Eğer sevgi ahlakla bütünleşirse
tüm dünya için bir örnek teşkil
7-Özverisiz ibadet
Gandhi’nin başarılı siyasi
müzakereci kişiliği:
Gandhi, İngiltere’nin sömürgesi
olan Hindistan’ın bağımsızlığı
müzakerelerine katılmak amacıyla Londra’da Kral George ile
Kingiston Saray’ında buluştu.
Karlı bir günde gerçekleşen
buluşmada Kral George, yarı
çıplak Gandhi’ye dönerek “Üşümüyor musunuz ?” der.
Gandhi krala cevaben,” Kanımca siz de sıcaktan yanıyorsunuz
ve eğer kıyafetimizi paylaşırsak
ne siz sıcaktan bunalacaksınız
ne de ben soğuktan üşüyece-
Gandhi'nin suikast edildiği yer
Gandh'inin ayak izleri
Gandhi saat 17:15'te öldürüldü
eder.
7-Şiddetsizlik sadece insanları
öldürmemek anlamına gelmez.
Bu aynı zamanda hayatın güzelliğini savunmak anlamına da
gelir.
Gandhi’ye göre topluma karşı
işlenen en büyük 7 günah şunlardır:
1-İlkesiz siyaset
2- Yorulmadan mal ve mülk
sahibi olmak
3-Vicdansız huzur
4-Tecrübeyle yoğrulmayan bilgi
5-Değerlerden yoksun ticaret
6-İnsani olmayan bilim
ğim” der.
Gandhi’nin bu cevabı karşısında İngiltere Kralı George “Bu
dediğiniz bana yeter. Ülkeniz
bağımsızlığına kavuşmalıdır”
diye konuşur.
2 Ekim 1869’da Hindistan’ın
Kojarat bölgesinde dünyaya
gelen Gandhi, 30 Ocak 1948’de
78 yaşındayken aşırı bir Hindu
tarafından silahla vurularak öldürüldü. Suikast akşam saat 17:
15’te bir dua toplantısı sırasında
meydana geldi. Katil olaydan bir
yıl sonra Gandhi’yi öldürdüğü
hi’nin attığı adımların gayet düzgün olmasıdır. Ayak izlerinin yanında ilerlerken bir müze görevlisi
beni “Dikkat et, o izlere basma!”
diyerek uyardı. Ben de kendisine
dönerek “Böyle büyük bir insanın
ayak izlerine basacağımı nasıl
düşünebilirsin?” dedim.
Acaba bir insan bir başkasının
adımları üzerinden yükselmeyi
kendisine nasıl reva görür? Hem
de yorulmadan ve çaba göstermeden...
* Değişim Hareketi milletvekili
yonda aşağıdaki şahsiyetler yer almıştı;
1-Merhum Muhammet
Reşat Müfti
Komisyon
Başkanı
2-Merhum Şeyh Mustafa
Nakşibendi Üye
3-Merhum Şeyh Salih
Berzinci
Üye
4-Merhum Molla Salih
Kozapankayi Üye
5-Merhum Abdullah Müderris
Üye
6-Merhum Abdulvehap
Hikmet Ağa
Üye
7- Merhum Abdülkerim
Molla Muhammet Üye
Onarım işi 9 ay sürmüştü.
Burada Yüce Allah’ın bu
tür hayır işlerini tüm Müslümanlara nasip etmesini
diler, 54 yıl önce onarım
komisyonunda yer almış
yukarıdaki merhum şahsiyetlerin örneğinin çoğalmasını temenni ederim.
Kale Camii
Şeyh Faik Namık
Erbil’de çok sayıda camii
var. Ayrıca salih ve hayırseverlerin de kenti olan
Erbil Kalesi’ndeki Camii,
hicri 1132 miladi 1720’de
inşa edilmiştir. Kentin en
eski camilerinden olan
Kale Camii’nde Abu-Abbas olarak tanınan Molla
Hıdır Erbilli din dersi verdi.
Kale Camii’ne hicri 1261,
miladi 1845’te Necip Pa-
şa’nın emriyle bir minare
inşa edildi.
Türkiye’de ziyaret ettiğim
camiiler iki minarelidir.
Hedef ise camiyi uzaktan
herkesin görebilmesini
sağlamaktır.
İnsanların beş vakit namaz kıldığı camilerin periyodik olarak onarılması
gerekir.
Tam 54 yıl önce Erbil
Kale Camii’nin onarılması için oluşturulan komis-
Yeni basın
yasasına
evet…
Ahmet Seyit
Yakup
Geçtiğimiz günlerde
bir Kürt dergisinde
yayınlanan ve İslam
dinini aşağılayan yazı
büyük tepkilere neden
olmuştu. Bunun üzerine bölge yönetimi söz
konusu dergiyi kapatmış, başyazarını da
gözaltına almıştı.
Buna ilaveten basın
yasasının yeniden
gözden geçirilmesine
de karar verilmişti.
Hazırlanması beklenen yeni yasada artık
dinlere karşı aşağılayıcı yazılara müsaade
edilmeyecek. Ancak
ifade özgürlüğünü kısıtlayacağı bahanesiyle yeni yasa gazetecileri rahatsız ediyor.
Bir Türkmen gazeteci olarak böyle bir
yasanın çıkmasının
çok gerekli olduğunu
düşünüyorum. Çünkü
bazı gazeteci ve yazarlar ifade özgürlüğünü suiistimal ederek,
bölge halkları arasında fitneye neden oluyorlar.
Geçenlerde yayınlanan bazı yazılar nedeniyle İslamcılarla Laikler birbirine düşmüştü.
Bazı gazetelerde sadece yüce İslam dini
değil, kimi zaman
bölgedeki milletler ve
bunların tarihi de kötüleniyor ki bu da toplumların arasını açıyor
ve birlikte yaşama ruhunu yok ediyor. Dolayısıyla böyle girişimleri
engelleyecek yasalar
çıkarılmalıdır.
Geçenlerde bu karalamalardan biz Türkmenler de pay aldık.
Kimi yayınlarda tarihimiz saptırılmaya çalışılmıştı.
Eğer bu konuda caydırıcı bir yasa çıkarılmazsa, bu çirkin
girişimlerin önü kesilemez.
İfade özgürlüğünü kısmen kısıtlasa da böyle
bir yasa, bölgemizdeki huzur ortamını
koruyabilmek için çok
önemlidir. Çünkü bazen sınırsız özgürlük
zararlı olabiliyor.
Eğer gazeteci yasaları
ihlal edebiliyorsa, o
zaman yasalara riayet
eden kimse kalmaz!
4
saray
Sayı:70 - 15 Mayıs 2012
Erbil Polis Müdürü Abdulhalık Talat:
Erbil’de 6 bin polis var
Erbil Polis Müdürü Abdulhalık Talat, Saray’a verdiği özel röportajda Erbil’de 24 saat çalışan 6 bin polisin olduğunu söyledi. Kentte cinayet ve hırsızlık oranlarının azaldığını ifade eden Talat, bu durumu vatandaşların gözü açık ve bilinçli
olmasına bağladı
Röp: Seyit Fahrettin Erbilli
Saray: Polis müdürü olmadan
önce asayiş dairesinde görev
yaptınız. Poliste çalışmak mı
yoksa asayişte çalışmak mı
daha güzel?
A.Talat: Erbil asayiş
dairesinde 15 yıl görev
yaptım. Ardından merkezde
müdür oldum. Kendi adıma
konuşmam gerekirse
asayişte çalışmak daha
güzel. Çünkü poliste daha
çok halkın genel sorunlarıyla
muhatap oluyoruz. Asayiş ise
bir istihbarat işidir.
Saray: Polis müdürü olmak
sizi memnun ediyor mu?
A.Talat: Günün birinde
polis müdürü olacağımı hiç
düşünmezdim. Ancak şimdi
işimden çok memnunum ve
5 yıldan beri polis müdürü
olmakla gurur duyuyorum.
Saray: Erbil’de polis sayısı
kaçtır?
A.Talat: Erbil’de 6 binden
dâhildir.
fazla polis görev yapıyor.
Saray: Erbil polislerinden
Buna Köysancak ilçesi de
memnun musunuz?
A.Talat: Erbil’e ne kadar
hizmet etsek azdır. Çünkü
şehrimiz daha çok şeye
layıktır.
Saray: Sizi neler rahatsız
ediyor?
A.Talat: Çözemediğim
bazı sorunlar var. Özellikle
kadınları ilgilendiren sorunlar.
Saray: Polislerin gece nöbetleri nasıl ayarlanıyor?
A.Talat: Bu yerden yere
değişiyor. Ancak polislerimiz
iki vardiyayla 24 saat
çalışıyorlar.
Saray: Erbil’de inşa edilen
yeni yerleşim merkezlerinde
neden polis karakolu açmıyorsunuz?
A.Talat: Erbil’de bir gelişme
ve bir nüfus artışı söz
konusudur. Müdürlük olarak
yeni inşa edilen yerleşim
merkezlerinde karakol
açmayı planlıyoruz. Bu
konuda hem yatırım kurumu
hem de valilikle konuştuk.
Saray: Arapların Erbil’e
gelmesi sizin için sorun teşkil
ediyor mu?
A.Talat: Turizm veya özel
işler için şehre gelen
Araplar bizim için sorun
yaratmıyorlar ve bunlar
asayişin kontrolündeler.
Ancak çalışmak için Erbil’e
gelen Araplar sorun teşkil
ediyorlar.
Saray: Erbil’de hırsızlık oranında bir azalma var mı?
A.Talat: Yalnız hırsızlıkta
değil cinayet oranlarında da
bir azalma söz konusudur.
Hırsızlık yapanlara karşı
gerekli tedbirler alınıyor.
Saray: Müdürlükte araç ve
gereç sıkıntısı çekiyor musunuz?
A.Talat: Kesinlikle
çekmiyoruz. Burada bize her
türlü destekte bulunan Sayın
İçişleri Bakanına ve Valiye
teşekkür ediyoruz.
Saray: Erbil’deki güvenlik
ortamını nasıl görüyorsunuz?
A.Talat: Diyebilirim ki
Erbil, Irak’ın en güvenli
kentidir. Şehrimizin
bu huzurlu ortamını
muhafaza edebilmek için
vatandaşlarımıza büyük
görevler düşüyor.
Bölgemizde her yüz kişiden üçü
uyuşturucu kullanıyor
Uyuşturucu maddeleri konusunda vatandaşları bilinçlendirmeyi hedefleyen bir örgüte göre, bölgemizde her yüz kişiden
üçü uyuşturucu kullanıyor. Bu oranın artmasından endişe ediliyor. Bu arada Bölge Sağlık Bakanlığı, madde bağımlıları
için bir rehabilitasyon merkezi açmayı planlıyor
oran diğer ülkelerle kıyasla çok
düşüktür. Çünkü bölgemizdeki
vatandaşlar uyuşturucuyu kolay
elde edebileceği duruma henüz
gelmiş değiller.
Bölge Hükümeti’nin aldığı önlemler
sayesinde bu oran her geçen gün
daha da azalıyor.
Uyuşturucu maddeleri konusunda
vatandaşları bilinçlendirmeyi
hedefleyen örgüt 2009’den beri
bölgede faaliyet gösteriyor.
Sosyolog Sait Hamedemin Saray’a
yaptığı konuşmada, uyuşturucunun
yayılmasını önlemek için Bölge
Hükümeti’nin ayrım yapmaksızın
vatandaşlar için özellikle de gençler
için iyi şartlar yaratması gerektiğini
söyledi.
Son yıllarda gençler arasında
uyuşturucu kullananların sayısının
arttığını ifade eden Hamedemin
buna sıkı bir denetimin olmamasını
ve toplumun farklı kesimleri
arasında yaratılan ayrımın etkili
olduğunu savundu.
Parlamentonun ve ilgili
bakanlıkların denetim
Saray-Erbil
Uyuşturucu maddeleri konusunda
vatandaşları bilinçlendirmeyi
hedefleyen bir örgüte göre,
bölgemizde her yüz kişiden üçü
uyuşturucu kullanıyor. Bu oranın
artmasından endişe ediliyor. Bu
arada Bölge Sağlık Bakanlığı,
madde bağımlıları için bir
rehabilitasyon merkezi açmayı
planlıyor.
Örgüt yetkililerinden Halit Nasrettin
Saray’a yaptığı açıklamada madde
kullanıcılarının bölgede ikamet
eden yabancılar olduğunu söyledi.
Yetkili, bölge sınırlarının açıldığı
için bu oranın artabileceğini
kaydetti.
Örgüt yetkilisi Nasrettin, bölgeye
komşu ülkelerin bölge halkına
uyuşturucu ulaştırmak için
insanlar gönderdiklerini iddia etti.
Nasrettin, “Bu ülkelerin hedefi milli
güvenliğimizi tehlikeye sokmatır”
dedi.
Örgütün rakamlarına göre,
bölgemizde her yüz kişiden üçü
uyuşturucu kullanıyor. Ancak bu
Özür
Tebrik
Yazarımız Ahmet Seyit Yakup ve Nazdar hanım
nişanlandılar. Saray çalışanları olarak arkadaşımız Ahmet
ve nişanlısına mutlu bir yaşam dileriz.
Saray
gücü konusunda görüşüne
başvurduğumuz bir milletvekili
bu konuda hiçbir bilgi sahibi
olmadığını söyledi.
Kürdistani listesi parlamenteri ve
sağlık komisyonu üyesi Cihan
İsmail, yeterli zamanları olmadığı
için uyuşturucu maddeleriyle
mücadele eden kurumların
çalışmalarını gözlemleyemediklerini
iddia etti.
Bölge Sağlık Bakanlığı Sözcüsü
Dr. Halis Kadir, bakanlık olarak
uyuşturucu maddeleri yasasını
gözden geçirdiklerini söyledi.
Bakanlık tarafından oluşturulan
komisyonun uyuşturucu yasasını
yeniden yazdığını ifade eden Kadir,
yasanın uyuşturucu ile mücadelede
bir zemin hazırlayacağını kaydetti.
Sözcü Kadir, “Yasa uyuşturucu
kullananlarla uyuşturucu satanları
birbirinden ayrı tutuyor. ” dedi.
Kadir, madde bağımlıları için
Erbil’de bir rehabilitasyon merkezi
de açılacağını sözlerine ekledi.
Merkezde uyuşturucu kullananlar
hakkında veri de toplanacak.
Bir önceki sayımızda Erbil Trafik Polisi Müdürüne atfen
Erbil'de 83 bin araba bulunduğunu yazmıştık. Bunun
doğrusu Erbil'de 401094 araba bulunuyor. Bu teknik hatadan
dolayı Trafik Polis Müdürümüz sayın Azat Hoşnav'dan özür
diliyoruz.
Saray
3
saray
Sayı:71 - 30 Mayıs 2012
20 yıl aradan sonra sessizliğini ilk kez bozan Ahmet Güneş: Riyaz
Sarıkahya bana karşı darbe yaptı ve beni Kıbrıs’a kadar sürdü
Türkmen Birlik Partisi’nin eski başkanı ve Uluslararası Türkmen Örgütü Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Güneş, Türkmen
siyasi sahasında öne çıkan bir isimdir. Güneş gazetemize çarpıcı açıklamalarda bulundu. 1991’de daha sonra adı Türkmeneli olarak değiştirilen Türkmen Birlik Partisi’ni kuran Ahmet Güneş, partisinden uzaklaştırılmasını Saray’a anlattı.
Güneş: “ Riyaz Sarıkahya bana karşı darbe yaptı “ dedi.
Röp:Saray
Saray: Bize siyasi tecrübelerinizden söz eder misiniz?
A.Güneş: 1992’de Türkmen
Birlik Partisi başkanıyken
Erbil’de halk çok perişan
bir haldeydi. O dönem
bölgeye çağırdığım TRT
kanalı, kentin geçirdiği zor
durumu ekranlarına taşıdı.
Bunun üzerine dönemin
Türkiye Başbakanı Süleyman
Demirel, kente gıda ve
para yardımı göndermeye
karar verdi. Ardından
Erbil’deki durumu yerinde
incelemek için oluşturulan
komisyon kente gelerek
gerçekleri gördü. Ardından
TRT ekranında Erbil’deki
içler acısı durumu gören
merhum İhsan Doğramacı,
Erbillilere yardım eli
uzatmaya karar verdi.
Doğramacı, kent sakinlerine
her türlü yardımda bulundu.
Bu yardımlardan Kürt
kardeşlerimiz de yararlandı.
Gıda yardımı 1994’e kadar
devam etti. Doğramacı’nın
kurduğu vakıf faaliyetlerine
bugün de devam ediyor.
Ben bazı sebeplerden
dolayı Erbil’den uzaklaşmak
zorunda kalarak ilk etapta
Kıbrıs’a ardından da
İngiltere’ye gitmek zorunda
kaldım.
Saray: Peki partinize ne
oldu?
A.Güneş: Maalesef iç
sorunlar ve kişisel menfaatler
nedeniyle bizi partiden
uzaklaştırdılar. Mafya gibi
bizi Türkiye’den de kovdular.
Bunu bize yapanların
partiyle hiçbir alakaları
yoktu. Örneğin Riyaz
Sarıkahya ve yandaşları
bazı tarafların desteğiyle
bize karşı darbe yaparak
partimize el koydular. Ben
ise tutuklandım.
Güya parti üyeleri bana
oy vermemiş ve Riyaz
Sarıkahya’yı başkanlığa
seçmişler. Ancak gerçek hiç
de böyle değildi. Onların
hedefi darbeydi ve beni
partiden uzaklaştırmaktı.
Çünkü ben Türkiye’de
hapisteyken kendileri bunu
fırsat bilerek beni partiden
ihraç etmeye çalıştılar. Ben
ve arkadaşlarımın kültür
olarak çok ileride olması ve
millet içinde itibar görmesini
içlerine sindirmiyorlardı. Biz
milletle iç içeydik ve acılarını
paylaşıyorduk.
Ancak çok çirkin ve sinsi bir
planla beni Kıbrıs’a sürdüler.
Orada bir süre kaldıktan
sonra İngiltere’ye gittim.
Her defasında dönmemi
istiyorlardı. Ben de bu
seslere kulak vererek ülkeye
temelli dönmeye karar
verdim. Şimdi Musul’da
halkımın arasında yaşıyorum.
Saray: Şimdi neyle uğraşıyorsunuz?
A.Güneş: Siyasetle
uğraşıyorum. Bildiğiniz
gibi şimdi Musul terörün
pençesinde. Teröristler halkı
susturmaya ve yıldırmaya
çalışıyorlar. Türkmenler
olarak Musul’un asil
sakinleriyiz ve bu şehrin
etrafı bizim kontrolümüzde.
Teröristler çok sayıda masum
insanı şehit ettiler. Sadece
bizim köyde 50 kişiyi şehit
ettiler. Bu olaylar beni çok
üzdü. Halkımızın acısına
ortak olmalıyız.
Saray: Yeni bir parti kurmayı
düşünüyor musunuz?
A.Güneş: Mesele parti
kurmak değil, mesele halkın
nasıl bilinçlendirileceğidir.
Halkımızı nasıl terörden
kurtarabiliriz? Mesele
halkımız haklarına nasıl
kavuşacağıdır. Kaldı ki benim
parti kurmaya ihtiyacım
yoktur. Benim adım yeter.
Ahmet Güneş demek
bir parti demektir. Benim
Musul’da bulunmam buradaki
Türkmenlere güven veriyor.
Artık Musul Türkmenleri
kendilerini huzur ve güvende
hissediyor.
Saray: Türkmenlerin durumunu nasıl değerlendiriyorsu-
nuz?
A.Güneş: Türkmen
partilerinin varlığı elbette
çok iyi bir şey. Bu Türkmen
Cephesi için de geçerlidir.
Ancak genel anlamda hepsi
aktif değil.
Saray: Türkmenlerin meşru haklarına bugüne kadar
kavuşamamış olmasını neye
bağlıyorsunuz?
A.Güneş: Aslında birçok
neden var. Bunlardan
birisi Türk ordusunun
2003’te Kuzey Irak’a
gelmemesidir. Bu süreçten
sonra Türkmenler tamamen
dışlanarak Kürtler öne
çıkmaya başladı. Tabi ki
Kürtlerin iktidarda söz
sahibi olması Amerika’nın
desteğiyle olmuştu.
İkinci sebep ise Türkmenlerle
alakalıdır. Bunlar bölgedeki
değişimlere hazırlıksız
yakalandılar ve gelen
fırsatları başkalarına
kaptırdılar. Fazlasıyla baskı
ve zulüm gören Türkmen
toplumu eski Baas rejiminin
korkunç etkilerini bugün bile
üzerinde hissediyor. Buna
ilaveten ekonomik olarak
Türkmen toplumunun zengin
bir toplum olmaması da
bu güne kadar haklarına
kavuşamamasına neden
olmuştur.
BYSK üyesi Emel Bayraktar: İller meclis seçimleri, oy sayım
merkezi Bağdat’ta bulunduğu sürece yapılmayacak
Röp-Saray
Bağımsız Yüksek Seçimler
Komisyonu üyesi Emel
Bayraktar, iller meclis
seçimlerinin gecikme
sebeplerini Saray’a anlattı.
Gazetemize özel bir
röportaj veren Bayraktar,
sebeplerin başında oy
sayım ve sonuçları ilan
merkezinin Bağdat’ta
bulunmasının geldiğini
söyledi. İller meclis ve
parlamento seçimlerinin
aynı anda yapılmasını
talep eden Bayraktar, “Bu
durumda tek masraf ve tek
bütçe söz konusu olur” diye
konuştu.
Saray: Bölge hükümetinden iller meclis seçimlerini
geciktirmesini neden istediniz?
E.Bayraktar: Bunun birçok
sebebi var. Birincisi; şu
yakın zamanda seçim
komisyonunun yönetimi
değişecek. İkincisi; istiyoruz
ki oy sayım ve sonuçları
ilan merkezi bölgeye
nakledilsin. Aslında oy
sayım merkezinin bölgeye
getirilmesi hem çok
masraflıdır hem de çok
zaman ister. Dolayısıyla bu
talebimiz uygun görülmedi.
Sağlıklı bir seçimin
yapılması için seçmen
kütüklerinin yeniden
güncellenmesi gerekir.
Çünkü biliyorsunuz ki
seçim yapılmayalı uzun bir
zaman oldu ve bu sürede
ölenler oldu, seçmen
statüsünü kazananlar
oldu. Seçmen kayıtlarının
yeniden gözden geçirilmesi
gerekir ve seçime bir ay
kala tüm illerde seçim
merkezlerinin açılması
lazım.
Saray: Bölge hükümeti,
iller meclis seçimlerinin geciktirilmesi yönündeki teklifinize cevap verdi mi?
E.Bayraktar: Hayır henüz
cevap vermiş değil.
Saray: İller meclis ve parlamento seçimlerinin aynı
tarihte yapılmasını istiyor
musunuz?
E.Bayraktar: Keşke iki
seçim aynı tarihte yapılsa.
O zaman tek bir masraf
söz konusu olur. İki seçimin
aynı anda yapılması fikrine
sıcak bakıyorum.
Saray: Seçim komisyonunda Türkmenleri mi temsil
ediyorsunuz?
E.Bayraktar: Komisyonun
yasaları, seçim
komisyonunda tüm
etnik gruplarının temsil
edilmesini öngörüyor. Ben
de komisyonda Türkmen
temsilcisi olarak yer
alıyorum.
Saray: Siz hangi partiye
mensupsunuz?
E.Bayraktar: Ben tarafsızım
ve hayatımda hiçbir partide
yer almadım.
Saray: Komisyonda Türkmen grupların işleriyle
ilgileniyor musunuz?
E.Bayraktar: Tüm taraflarla
ilgileniyorum ve hepsiyle
aynı mesafedeyim. Onlar
benimle Türkmence
konuşur, ben de kendilerine
Türkmence cevap veririm.
Saray: Seçim komisyonunun yeni üyeleri ne zaman
belirlenir?
E.Bayraktar: Haziran
Tarafsız
olsam da
komisyona Türkmen
temsilcisi
olarak
atandım
ayının ortasında. Yasalara
göre komisyonun 9 üyelik
kadrosu 5 yıllığına görev
yapar.
Saray: Komisyonun eski
başkanı Faraç Haydari’nin
tutuklanmasının seçimlerin
zamanında yapılmamasında etkili olduğu söyleniyor.
Doğru mu?
E.Bayraktar: Evet doğru.
Partilerin son seçimlerle
ilgili yaptıkları itirazlar
nedeniyle her gün
mahkemedeyiz.
2
saray
Sayı:71 - 30 Mayıs 2012
Erbil Türkmen Listesi Meclis Başkanı’ndan
Kerkük İl Meclisi’ne ziyaret
Saray-Özel
Erbil Türkmen Listesi
Meclis Başkanı Mahmut
Çelebi ve beraberindeki
üst düzey heyet, Kerkük
İl Meclisi’ni ziyaret etti.
26 Mayıs 2012 günü
gerçekleşen ziyarette heyet,
Kerkük İl Meclisi Başkanı
Hasan Turan tarafından
sıcak bir şekilde karşılandı.
Erbil Türkmen Listesi
Başkanı ve parlamenter
Şerdil Tahsin, Erbil’in bazı
ileri gelenleri ve resmi
yetkililerinin de yer aldığı
ziyarette Çelebi, Kerkük
İl Meclisi Başkanlığı’na
getirilen Hasan Turan’ı
tebrik ederek, bölgedeki
farklı millet ve din
mensuplarının birlikte
yaşama azmine vurgu
yaptı.
Erbil Türkmenleri olarak
desteğe ve Irak’a hizmete
hazır olduklarını ifade eden
Çelebi, milli meselelerde
işbirliği ve desteğe ihtiyaç
duyduklarını kaydetti.
Heyetin ziyaretinden dolayı
duyduğu sevinci dile getiren
Kerkük İl Meclisi Başkanı
Turan, Çelebi’nin Türkmen
evinin birleştirilmesi
yönündeki tavırlarına destek
verdiklerini söyledi. Turan,
“Tek tavır ve tek ses olursak
tüm haklarımıza kavuşuruz”
diye konuştu.
Araç ve emlak fiyatları düştü
Dolar’ın Irak ve bölge piyasalarında değer kaybetmesi, araba ve emlak fiyatlarına da yansıdı. Fiyatların,
bölge genel bütçesinin tartışıldığı şu günlerde daha da düşmesi bekleniyor. Vatandaşlar bu durumdan gayet
memnun
Yunus Abdülkahhar-Erbil
Dolar’ın Irak ve bölge piyasalarında
değer kaybetmesi, araba, arsa
ve konut fiyatlarına da yansıdı.
Irak Merkez Bankası’nın aldığı
kararla dolar gerilemeye başladı.
Bu düşüş, arsa, konut ve araba
fiyatlarını da etkiledi. Fiyatların,
bölge genel bütçesinin tartışıldığı
şu günlerde daha da düşmesinin
beklendiği ifade ediliyor.
Şeyhani Emlak’ın sahibi Cemal
Şeyhani, arsa, konut ve araba
piyasasında bir durgunluğun söz
konusu olduğunu söyledi. Saray’a
konuşan Şeyhani, bu durumun
vatandaşları memnun ettiğini ifade
etti.
Konut ve arsa fiyatlarının hissedilir
şekilde düştüğünü belirten emlakçı
Şeyhani, “Vatandaşlar fiyatlar
düşse de konut ve arsa almaya
yanaşmıyorlar. Muhtemel bir
kriz olabileceğine dair içlerinde
bir korku var. Çünkü geçenlerde
emlak fiyatlarının yükselmesiyle
vatandaşlar büyük bir zarara
uğramışlardı” diye konuştu.
Emlak fiyatları gibi araç fiyatlarında
da bir düşüş söz konusudur. Bu
durum vatandaşları sevindirirken
araç satıcılarını tedirgin ediyor.
Araç piyasasının durma noktasına
geldiğini ifade eden araba galerisi
işleten bir tüccar, araç fiyatlarının
hissedilir bir şekilde düştüğünü
söyledi. Araba galerisi işleten
Burhan Kerim Aula, müşterilerin
araç fiyatlarının daha da düşeceği
beklentisi içerisinde olduklarını
söyledi.
Gazetemize konuşan Aula,
vatandaşların araç almaya
yanaşmadıklarını da kaydetti.
Hükümetin araç fiyatlarını
dengeleyemediğini ifade eden
araç satıcısı Aula, “Vatandaşlar
fiyatların ani çıkış ve düşüşünden
büyük zararlara maruz kalmaktan
korkuyorlar” dedi.
Vatandaşların uzun vadeli
taksitlerle satılan araçlara
yöneldiklerine dikkat çeken
Aula, bu araçları alanların büyük
çoğunluğunu kamuda çalışan
memurların teşkil ettiğini söyledi.
Kamuda çalışan Karvan Necmettin,
fiyatlarda yaşanan dalgalamanın
memurları taksitle satılan araçları
almaya sevk ettiğini ifade etti.
Saray’a konuşan Necmettin,
kendisinin de taksitli araba almak
istediğini söyledi.
Bir üniversite hocası, bölge
yönetiminin düştüğü hataların
bölgedeki vatandaşlara maddi ve
manevi bedeller ödettiğini iddia etti.
Selahaddin Üniversitesi’nde görev
yapan öğretim üyesi Hiva Mecit,
Bölge Hükümeti’ni başarılı bir ticari
ve ekonomik politika uygulamakta
aciz kalmakla suçladı.
Araç ve emlak fiyatlarında iki
yıldan beri bir dalgalamanın söz
konusu olduğunu ifade eden Mecit,
hükümeti bu durum karşısında
seyirci kalmakla suçladı.
Hükümetin piyasayı dengelemeyi
başaramadığını da ifade eden
öğretim üyesi Mecit, hükümetin
hatalarının faturasını vatandaşların
ödediğini kaydetti. Mecit, bir kısım
hatalardan bölgedeki işadamlarını
da sorumlu tuttu.
Teşekkür
Merhum kız kardeşimin taziyesine katılan, bizi telefonla ve
emaille arayan herkese teşekkürlerimi sunarım.
Muhammet Hüseyin Dağıstani
Başsağlığı
Türkmen Eğitim Genel Müdürü Sayın Fahrettin Dağıstani’nin dayısının
vefatı dolayısıyla, Sayın Dağıstani başta olmak üzere Dağıstani ve Çerkez
ailelerine başsağlığımızı sunar, Allah’tan merhuma rahmet yakınlarına sabır
dileriz.
Erbil Türkmen Listesi
Ünlü sözler
Casusa milletine hiyanetinin
ödülünü ver. Sakın beraber
oturup sohbet etme tahtın gider
Napolyon Ponapart
Sayı:71 - 30 Mayıs 2012
Çelebi ve Turan ikili ilişkileri
konuştular
2
3
Ahmet Güneş: Parti
kurmayacağım
Gandhi'nin ayak izlerine
basmayın ...
5
Bazen gerizekalı olmak zeki
olmaktan daha faydalı oluyormuş
7
İhsan Doğramacı Erbil Bilkent, 59 okul arasında
bölgenin birincisi oldu
Eğitim Bakanlığı’nın yıllık değerlendirmesine göre, İhsan Doğramacı Erbil Bilkent, bölgemizde faaliyet gösteren 59 özel
okul arasında ilk sırada yer aldı. İhsan Doğramacı Erbil Bilkent’in sahip olduğu modern okul binası, burada görev yapan
kadronun yüksek diplomalara sahip olması, öğretimde kullanılan araç ve gereçlerin çok ileride olması, öğrencilere sağlanan servis ve diğer imkânlar Bilkent’e puan kazandırdı
Saray-Özel
Eğitim Bakanlığı’nın yıllık
değerlendirmesine göre,
İhsan Doğramacı Erbil Bilkent,
Kürdistan Bölgesi’nde faaliyet
gösteren 59 özel okul arasında
ilk sırada yer aldı.
Eğitim Bakanlığı’nın 13
Mayıs 2012 tarihli, 8058 nolu
ve üzerinde Özel Okul ve
Anaokullar Genel Müdürünün
imzasının bulunduğu
yazısına göre; Erbil, Duhok
ve Süleymaniye’de faaliyet
gösteren toplam 59 özel okul
arasında İhsan Doğramacı Erbil
Bilkent ilk sırada yer aldı.
Özel Okul ve Anaokullar Genel
Müdürü Bayan Kejal Celal Tahir
konuyla ilgili Saray’a yaptığı
konuşmada özel okulların
mütehassıs bir komisyon
tarafından değerlendirildiğini
söyledi. Komisyonun bu
okulları her yıl ziyaret edip
puan verdiğini ifade eden Tahir,
bu yıl için İhsan Doğramacı
Erbil Bilkent’i bölgenin birincisi
olarak kabul ettiklerini kaydetti.
Gerçekleştirdikleri
değerlendirmede okul binası,
burada görev yapan kadronun
ne gibi diplomalara sahip
olduğu, bilimsel seviyesi ile
öğretimde kullanılan araç
ve gereçlerin etkili olduğunu
dile getiren Bayan Tahir,
değerlendirmelerinde İhsan
Doğramacı Erbil Bilkent’in ilk
sırada geldiğini kaydetti.
Araç ve emlak fiyatları düştü
s2
Bölgemizde her yüz kişiden üçü uyuşturucu kullanıyor
s4
Bir zamanlar Erbil hanları otel görevi görürdü
s6
yörsan
Usta ellerden geleneksel
lezzetlerin baş tacı
Yörsan'ın süt ürünleri marketlerde
bulunur

Benzer belgeler

Gazeteyi okumak buraya tıklayın

Gazeteyi okumak buraya tıklayın şu günlerde Filistin Şampiyonası’na katılmakta olan bölge futbol takımının iyi sonuçlar elde etmesi halinde, VIVA Şampiyonası’na olumlu yansıyacağını söyledi. Taraftarların üzerine büyük görevler d...

Detaylı

Adnan Şenses`e veda! Emrah`a Twitter şoku

Adnan Şenses`e veda! Emrah`a Twitter şoku Dünyada 8 ülkenin bayrağındaki tasarım özel anlamlar ifade eder. Örneğin ABD. Amerika bayrağındaki yıldızlar bu ülkedeki eyalet sayısını sembolize ediyor. Katar’ınki ise diğer Arap ülkelerinden

Detaylı

SARAI LATINInew.indd

SARAI LATINInew.indd Erbil’de hanlar, kente gelen yolcu ve misafirler için birer dinlenme merkezi görevi görürdü. Tarihçilere göre vaktiyle hanlar bir duvar, bir avlu ve bir su kuyusundan ibaretti. Ancak daha sonra iht...

Detaylı