6. HAFTA: EFFECTS OF CIGARETTE SMOKING There are three

Transkript

6. HAFTA: EFFECTS OF CIGARETTE SMOKING There are three
6. HAFTA: EFFECTS OF CIGARETTE SMOKING
There are three harmful substances in cigarettes: tar, carbon monoxide and nicotine.
There are/is: … vardır
Harmful: Zararlı
Substance: Madde, karışım
Tar: Katran, zifir
Sigaralarda üç zararlı madde vardır: katran, karbon monoksit ve nikotin
Cigarette smokers who inhale the smoke, or breathe it in, can develop lung cancer.
Smoker: İçici
İnhale: İçine çekmek
Breathe: Nefes almak, solumak
Smoke: Duman
Develop: Geliştirmek
Lung cancer: Akciğer kanseri
Sigara içenlerden dumanı içine çekenler, ya da onu (dumanı) soluyanlar akciğer kanseri
geliştirebilirler/olabilirler.
Other smokers who only take the smoke into their mouths can suffer from throat,
tongue and larynx cancers.
Other: Öteki, diğer
Only: Sadece
Take into: İçine almak
Mouth: Ağız
Suffer: Zarar görmek, yakınmak, acı çekmek
Throat: Boğaz
Tongue: Dil
Larynx: Gırtlak
(Sigara) içenlerden dumanı sadece ağızlarına alanlar (ise) boğaz, dil ve gırtlak kanserinden
zarar görebilirler.
The substance which causes cancer is the tar in cigarettes.
Cause: Neden olmak
Kansere neden olan madde, sigaranın içindeki katrandır.
Cigarette manufacturers have tried to develop low tar brands of cigarettes to reduce the
dangers.
Manufacturer: Üretici
Try: Denemek
Low: Düşük, az
Brand: Tür, marka
Reduce: Azaltmak Danger: Tehlike
Sigara üreticileri tehlikeyi azaltmak için düşük katranlı sigara türleri geliştirmeyi
denemektedirler.
Certain forms of filters in addition to the cigarette's own filter can also help.
Certain: Belirli, bazı
Form: Biçim, tür
Filter: Filtre
In addition to: ek olarak
Own: Kendi
Also: de/da
Help: Yardım etmek
Sigaranın kendi filtresine ek olarak, belirli filtre türleri de yardımcı olabilir.
However, nothing can completely eliminate , i.e., remove, the tar without changing the
taste of the cigarette completely.
However: Buna rağmen
Nothing: Hiçbir şey
Completely: Tamamen
Eliminate: Elemek, bertaraf etmek, yok etmek
i.e.: Yani, başka bir ifadeyle
Remove: Ortadan kaldırmak
Without: -sız/sız, -meden/madan
Change: Değiştirmek
Taste: Tat
Buna rağmen, hiçbir şey sigaranın tadını tamamen değiştirmeden katranı tamamen yok
edemez, yani ortadan kaldıramaz.
1
The effects of carbon monoxide are perhaps more serious because they can cause
permanent damage on others besides the smokers themselves.
Effect: Etki
Perhaps: Muhtemelen
More: Daha
Serious: Ciddi
Permanent: Kalıcı, sürekli
Damage: Zarar
Besides: yanında, yanı sıra
Themselves: Kendileri
Karbon monoksidin etkileri muhtemelen daha ciddidir/önemlidir çünkü onlar sigara içenlerin
kendilerinin yanı sıra diğerleri üzerinde (de) kalıcı zarara neden olurlar.
Increased carbon monoxide intake automatically means reduced oxygen intake, and
consequently a lower oxygen content in the blood and the brain.
Increase: Artmak
Intake: Alım
Mean: Anlamına gelmek
Reduce: Azalmak
Consequently: Sonuç olarak
Lower: Daha az
Content: İçerik, muhteva
Blood: Kan
Brain: Beyin
Yüksek karbon monoksit alımı otomatik olarak azalmış oksijen alımı ve sonuç olarak kanda
ve beyinde azalmış oksijen muhtevası anlamına gelir.
An oxygen-starved brain (a brain without enough oxygen) begins to die.
Starved: Aç
Enough: Yeterli
Begin: Başlamak
Die: Ölmek
Oksijene aç bir beyin (yetersiz oksijenli bir beyin) ölmeye başlar.
It is true that cigarette smokers need cigarettes.
Ture: Doğru
Need: İhtiyaç duymak
Sigaran içenlerin sigaraya ihtiyaç duyduğu doğrudur.
Of course they do not actively choose to harm themselves and others,
Of course: Elbette
Actively: Aktif olarak
Choose: Seçmek
Harm: Zarar vermek
Elbette onlar kendilerine ve başkalarına zarar vermeyi aktif/iradi olarak seçmezler,
but they are forced to do so because of their dependence on the strong and fast-acting
stimulant called nicotine .
Forced to: Zorunda kalmak
so: bunu/onu
Dependence: Bağ(ım)lılık
Strong: Güçlü
Fast-acting: Hızlı hareket eden
Stimulant: Uyarıcı
Called: … adını alan
fakat nikotin adı verilen güçlü ve hızlı harekete geçen/yanıt veren uyarıcıya bağ(ım)lılıkları
nedeniyle bunu yapmak zorunda kalmaktadırlar.
In other words, they can't do without it.
In other words: Diğer bir deyişle/ifadeyle
Diğer bir deyişle, onlar onsuz (nikotinsiz) yapamazlar.
People who smoke frequently claim that smoking makes them feel calm and smoothes
their nerves,
People: İnsanlar
Smoke: (Sigara) içen
Frequently: Sıkça
Claim: İddia etmek
Make: Yapmak
Feel: Hissetmek
Calm: Sakin
Smooth: Yumuşatmak
Nerve: Sinir
Sık sigara içen insanlar sigara içmenin onları sakin hissettirdiğini ve sinirlerini
yatıştırdığını/yumuşattığını iddia ederler.
2
but this is a physiological impossibility, not a real effect at all.
Physiological: Fizyolojik
Impossibility: İmkansızlık
Real: Gerçek
At all: Hiçbir şekilde
Fakat bu fizyolojik bir imkansızlıktır, hiçbir şekilde hakiki bir etki olamaz.
Actually it appears to be the psychological consequence of satisfying a need
Actually: Gerçekte
Appear: Görünmek
Consequence: Sonuç
Satisfy: Gidermek, dindirmek, yerine getirmek
Need: İhtiyaç
Gerçekte bu bir ihtiyacın yerine getirilmesinin fizyolojik bir sonucu olarak görünmektedir
because cigarettes, like coffee and tea, are arousing agents and they make people more
nervous, not less.
Like: …gibi
Arousing: Yüksel(t)en, canlandıran, uyaran
Agent: Ajan, araç
Nervous: Sinirli
Less: Daha az
Çünkü sigaralar, kahve ve çay gibi, canlandıran/uyaran araçlardır ve insanları daha az değil
daha çok sinirli yaparlar.
3