Türkiye Sağlık Sistemi Performans Değerlendirmesi 2011

Transkript

Türkiye Sağlık Sistemi Performans Değerlendirmesi 2011
Türkiye Cumhuriyeti
Türkiye Sağlık Sistemi
Performans
Değerlendirmesi 2011
THE
WORLD
BANK
Mayıs 2012
.
Türkiye Cumhuriyeti
Türkiye Sağlık Sistemi
Performans
Değerlendirmesi 2011
THE
WORLD
BANK
Mayıs 2012
ÖZET
Bu rapor, Türkiye sağlık sisteminin performansına ilişkin temel bulguları özetlemektedir. Rapor, DSÖ (Dünya Sağlık Örgütü)
Avrupa Bölge Ofisi ve Dünya Bankasından sağlanan teknik ve finansal destekle T.C. Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanmıştır.
Değerlendirme, Temmuz 2009 ve Ağustos 2011 arasında yapılmış ve sağlık sisteminin etkili kılavuzluk için Sağlık Bakanlığının
kapasitesini güçlendirmek amacıyla Türk Hükümeti tarafından gösterilen çabalara katkı sağlamıştır.
Bu rapor, temel performans ölçülerine göre Türk sağlık sisteminin performansına ilişkin bir değerlendirme sunmaktadır: iyi sağlık,
finansal katkı payında hakkaniyet, sağlıklı yaşam tarzları ve çevre, verimli ve kapsamlı kişisel sağlık hizmetleri (erişim , kalite,
kullanım), hizmet sunumunun iyileştirilmesi, kaynak temininin iyileştirilmesi, verimlilik artışı, yeterli finansman ile kılavuzluk,
liderlik ve yönetişimin güçlendirilmesi. Her performans ölçüsü için puan çizelgeleri ve başlıca gerçeklerin yanı sıra bir idari özet
de bu rapora dâhil edilmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı Sağlık Araştırmaları Genel Müdürlüğü yayınları hakkında talepleri
aşağıdaki adrese gönderebilirsiniz:
Bayındır 1 Sokak, No: 13
Sıhhiye/ Kızılay
ANKARA
Issued in English by the WHO Regional Office for Europe in 2011 under the title Turkey Health System Performance
Assessment 2011
© World Health Organization 2012
The translator of this publication is responsible for the accuracy of the translation.
© General Directorate of Health Research, Ministry of Health of Turkey 2012
DSÖ Avrupa Bölge Ofisi tarafından Turkey health system performance assessment 2011 ismi ile İngilizce olarak basılmıştır.
© Dünya Sağlık Örgütü 2012
Çevirinin doğruluğundan yayının çevirisini yapanlar sorumludur.
© Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı Sağlık Araştırmaları Genel Müdürlüğü 2012
Tüm hakları Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı Sağlık Araştırmaları Genel Müdürlüğüne aittir. Kaynak gösterilmeksizin alıntı
yapılamaz. Alıntı yapıldığında kaynak gösterimi: “Editör/yazar adları, Sağlık Bakanlığı Sağlık Araştırmaları Genel Müdürlüğü,
basım yeri, basım yılı” belirtilmesi şeklinde olmalıdır. 5846 Sayılı Yasa gereği Sağlık Bakanlığı Sağlık Araştırmaları Genel Müdürlüğünün onayı olmaksızın tamamen veya kısmen çoğaltılamaz.
ISBN No
Sağlık Bakanlığı Yayın No
SAGEM Yayın No
Baskı:
: 978-975-590-429-0
: 887
: SB-SAG-2012-03
: OPUS Basım Yayın Ltd. Şti.
Anadolu Bulvarı, ATB İş Merkezi
C Blok, No.40, Macunköy-Ankara
Telefon: +90 312 387 60 59 Faks +90 312 387 60 58
İÇİNDEKİLER
Kısaltmalar listesi.........................................................................................................................................................6
Önsöz...........................................................................................................................................................................7
Sağlık sistemi performans değerlendirmesi - genel bir bakış......................................................................................9
Giriş........................................................................................................................................................................9
Türkiye’de SSPD’nin geçmişi ve amacı...........................................................................................................9
Türkiye’de SSPD’nin geliştirilmesi için çerçeve ve süreç ............................................................................10
Temel bulgular ....................................................................................................................................................10
İyi sağlık, sağlıklı yaşam tarzı ve çevre, verimli ve kapsamlı kişisel sağlık hizmetleri.................................12
Hizmet sunumu, kaynak temini, verimlilik....................................................................................................15
Sağlığın finansmanı, finansal katkıda hakkaniyet...........................................................................................16
Kılavuzluk, liderlik ve yönetişim...................................................................................................................17
Sonuç ve sonraki adımlar.....................................................................................................................................18
Puan çizelgeleri ve başlıca gerçekler.........................................................................................................................19
Giriş......................................................................................................................................................................19
1. İyi sağlık...........................................................................................................................................................21
2. Katkı payında hakkaniyet.................................................................................................................................24
3. Sağlıklı yaşam tarzları ve çevre.......................................................................................................................26
4. Verimli ve kapsamlı kişisel sağlık hizmetleri (erişim, kalite, kullanım) .........................................................28
5. Hizmet sunumunun iyileştirilmesi .................................................................................................................31
6. Kaynak temininin iyileştirilmesi .....................................................................................................................33
7. Verimlilik artışı.................................................................................................................................................36
8. Yeterli finansman . ..........................................................................................................................................38
9. Güçlendirilmiş Kılavuzluk; liderlik ve yönetişim............................................................................................40
Kaynaklar...................................................................................................................................................................43
5
KISALTMALAR LİSTESİ
BKİ KKH
DBT
DGT TİG
AB
KDT
KYTA
SSPD SDP
SDP–I
SDP –II
YBÜ
KÇÖHG
İKH
BÖH
KETEM
MRG
BKH
İ&D
AÖO
BOH
STK
İBBS
OECD
FBN
BBSH
SS
SGK
TB
TNSA
TUİK
TUSAK
5YAÖH
6
beden kitle indeksi
koroner kalp hastalığı
difteri-boğmaca-tetanos
doğrudan gözetimli tedavi, kısa süre
teşhis ilişkili gruplar
Avrupa Birliği
kanıta dayalı tıp
Küresel Yetişkin Tütün Araştırması
Sağlık Sistemi Performans Değerlendirmesi
Sağlıkta Dönüşüm Programı
Sağlıkta Dönüşüm Programı I. Fazı (2003–2008)
Sağlıkta Dönüşüm Programı II. Fazı (2009–2014)
yoğun bakım ünitesi
Kurumlararası Çocuk Ölüm Hızı Hesaplama Grubu
iskemik kalp hastalığı
bebek ölüm hızı
Kanser Erken Teşhis Merkezi
manyetik rezonans görüntüleme
Binyıl Kalkınma Hedefleri
izleme ve değerlendirme
anne ölüm oranı
bulaşıcı olmayan hastalık
sivil toplum kuruluşu
istatistiki bölge birimleri sınıflandırması (NUTS)
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü
farmakovilijans bağlantı noktası
birinci basamak sağlık hizmetleri
standart sapma
Sosyal Güvenlik Kurumu
Tüberküloz
Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması
Türkiye İstatistik Kurumu
Sağlık Bakanlığı / Hıfzıssıhha Mektebi Müdürlüğü
5 yaş altı ölüm hızı
ÖNSÖZ
Sağlık Bakanlığı; 2003 yılından bu yana uyguladığı Sağlıkta Dönüşüm Programı (SDP) ile politikalar geliştiren, standartlar koyan, bunları izleyen ve denetleyen konumunu sürekli geliştirmektedir. Bu süreçte Bakanlığımızın vizyonu;
ülkemizin sağlığa ayırdığı kaynakların etkili, verimli ve hakkaniyete uygun şekilde kullanılmasını kolaylaştıracak ve
bu yolda yönlendirmeler yapacaktır.
Sağlık sektöründe yönetişim, verimlilik ve kaliteyi iyileştirmeyi amaçlayan kapsamlı bir sektörel program olan Türkiye Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın sağlık sonuçları üzerindeki etkisinin izlenmesi; başarılı uygulamalarının daha da
iyileştirilmesi ve zayıf olduğu alanlarının geliştirilmesi açısından kritik öneme sahiptir. Literatürdeki teorik bilgiyi ve
değişik ülkelerden güncel örnekleri inceleyerek geliştirilen Türkiye Sağlıkta Dönüşüm Programı, sekiz yıl gibi kısa
bir süre içinde gerçekleştirilmiş olup başarılı çıktıları ile önemli bir bilgi birikimi, yetkinlik ve deneyim örneği teşkil
etmiştir.
Dünyanın dört bir yanındaki ülkeler, onlarca yıldır, nüfuslarının sağlık durumunun gerçek ve sürdürülebilir biçimde
iyileştirilmesi amacıyla sağlık sistemlerinin en iyi şekilde nasıl yapılandırılacağı ve uyarlanacağı konusunda çalışmaktadır. Günümüzde bu ülkeler daha iyi sağlık çıktılarının elde edilebilmesi için daha iyi ve daha güçlü ulusal sağlık
sistemlerine ihtiyaç olduğu konusunda giderek fikir birliğine varmaktadır. Sonuç olarak sağlık sistemindeki aktörlerin
daha iyi kararlar alması, kamu hizmetlerinin idari ve politik kontrolünün daha iyi yapılması, daha verimli finansman
ve hesap verebilirliğin sağlanması için sağlık sistemlerinin performansını ölçmek ve izlemek kaçınılmaz bir gereklilik
olmuştur.
Türkiye Sağlık Sistemi Performans Değerlendirmesi (SSPD), DSÖ Avrupa Bölge Ofisine üye devletlerin sağlık sistemlerinin performansını düzenli olarak izleme ve raporlama kapasitelerini güçlendirmeyi amaçlayan Talin Sözleşmesi
yönelik Türkiye’nin attığı somut bir adımdır. Söz konusu çalışmanın, şeffaflık ve hesap verebilirlik bağlamı içerisinde
sağlık sisteminde yer alan tüm aktörler için faydalı olacağına inanıyoruz.
Prof. Dr. Recep Akdağ
Sağlık Bakanı
7
.
8
SAĞLIK SİSTEMİ PERFORMANS
DEĞERLENDİRMESİ - GENEL BİR BAKIŞ
Giriş
Toplumun sağlığı her zaman ulusal bir önceliktir; bu konuda hükümetin sorumluluğu kalıcı ve süreklidir. Bir sağlık
sisteminin nasıl işlediği, sorumlu tutulması gereken hedefleri nasıl başardığına bağlıdır. İyi veya kötü performansın
ardında yatan nedenleri açıklamak için sağlık sisteminin hizmet sunumu, kaynak temini, finansman ve kılavuzluk gibi
pek çok görevi nasıl yerine getirdiğine bakmak gerekir.
Son yıllarda DSÖ Avrupa Bölgesi’ndeki sağlık otoritelerinin bir yönetişim aracı olarak sağlık sistemi performans değerlendirmesine (SSPD’ye) ilgileri artmıştır. DSÖ’nün çalışmaları; ülkelerin performansını, zaman içerisinde sistemlerin kendi bünyesinde, sistemin farklı düzeyleri arasında ve farklı sağlık sistemleri arasında karşılaştırma yapmasına
imkân verecek şekilde izlemek amacıyla sistematik yaklaşımların geliştirilmesine destek sağlamayı amaçlar.
SSPD’nin amacı, politika ve sistem geliştirmek için güvenilir bilgiler sağlayarak karar vericileri güçlendirmek ve toplumu iyilik hali hakkında bilgilendirerek güçlendirmektir. SSPD, sağlık sistemini bir bütün olarak değerlendirebilmeyi
sağlayan, ülkeye ait bir süreçtir ve tüm sağlık sistemi için “sağlık kontrolü” niteliği taşır. SSPD, sağlık sonuçlarını ölçmek ve sağlık stratejilerini veya sağlık sisteminin strateji veya işlevlerini değerlendirmek için sınırlı sayıda istatistiksel
gösterge kullanır.
SSPD; sağlık sistemlerinin güçlendirilmesine yönelik önceliklere dair ortak vizyon oluşturmak, sağlık programları ve
sektörler arasında diyalog platformu sağlamak ve ortak eylemlerin sağlık sonuçlarını nasıl etkilediğini anlamak için
kullanılır. Ayrıca SSPD, politika yapıcılar ve politikacıların hem daha iyi ve hakkaniyetli sağlık sonuçları, hem de
verimlilik, finansal katkı payında koruma ve yanıt verilebilirlik gibi sağlık sistemi hedefleri için çalışırken aldıkları
kararlarda hesap verebilir ve sorumlu olmalarının sağlanmasına yardımcı olur.
Türkiye’de SSPD’nin Geçmişi ve Amacı
Türkiye’de Sağlık Bakanlığı’nın SSPD’ye yönelik sistematik yaklaşım benimsemesi için güçlü bir neden vardır.
Bakanlık; Türk sağlık sektöründe yönetişim, verimlilik ve kaliteyi iyileştirmeyi amaçlayan Sağlıkta Dönüşüm Programı
(SDP)’nı uygulamaktadır. Bu büyük reform programının başarıyla uygulanmaya devam etmesi; söz konusu programın
sağlık sonuçları, çıktıları ve yapıları üzerinde yarattığı etkilerin izlenmesine bağlıdır. Sağlık Bakanlığı, SDP’nin I.
Fazı (SDP-I) için daha fazla izleme ve değerlendirme (İ&D) kapasitesi oluşturmuştur. Bu durum, Sağlık Bakanlığının
2010-2014 (1) Stratejik Planı’nı geliştirmesiyle birlikte daha önemli hale gelmiştir. Bu çalışma, Türkiye’de kamuda
devam eden ve tüm sektörlerin beş yıllık ve yıllık stratejik planlar ve bütçeler oluşturmasını gerekli kılan reformların
bir parçasıdır.
T.C. Sağlık Bakanlığı, DSÖ Avrupa Bölge Ofisi (DSÖ Avrupa) ve Dünya Bankası; sağlık sistemindeki başarıların ve
diğer gelişmelerin izlenmesine ve yaygın zorlukların giderilmesine yardım ederek Türkiye’nin devam eden sağlık reformlarına yön vermek, sistemde üretilen/toplanan sağlık verilerinin etkili kullanımını sağlamak, sağlık sistemindeki
tüm aktörler arasında bilgi birikimi ve kapasite oluşumunu artırarak ve daha yüksek hedeflere ulaşmak için sektörler
arası işbirliğini destekleyerek teşvik etmek için SSPD’nin etkili bir araç olduğunu düşünmektedir.
9
Türkiye’de SSPD’nin Geliştirilmesi İçin Çerçeve ve Süreç
SSPD’ler ulusal veya yerel politika süreçlerinin içerisinde ve ülkeye özgü performans çerçevelerine dayalı olmalıdır.
SSPD çerçeveleri, mümkün olan her alanda ulusal sağlık plan ve stratejileri veya reform programlarıyla bağlantılıdır. SSPD gerçekleştirilirken ilk iş, en uygun performans ölçülerini tespit etmek ve bunların birbirleriyle ilişkilerini
tanımlamaktır. Performans ölçüleri, sağlık sistemleri sonuçları, ara hedefleri ve stratejilerini (yapı ve süreç) temsil
eder. Bunlar, genellikle SSPD strateji haritasında sunulur. Strateji haritaları, vizyon üzerinde odaklanılmasını sağlar
ve sonuçlara ulaşmak için uygulanan stratejilerin birbirine bağlı olduklarının altını çizer. Daha sonra her performans
ölçütü, bir dizi göstergeyle doldurulur.
Türkiye’de strateji haritasını oluşturmak için öncelikli hedefleri ve stratejileri belirlemede kullanılan temel kaynaklar,
Sağlık Bakanlığının 2010-2014 Stratejik Planı ve SDP’nin iki fazı (SDP–I ve SDP– II) olmuştur (Şekil1). Türkiye’de
strateji haritasının geçerliliği, bir dizi paydaş çalıştayı (mutabakat toplantıları) yoluyla onaylanmıştır. Türk sağlık
sisteminin temel fonksiyonları (kılavuzluk, finansman, kaynak temini ve hizmet sunumu) şeklin solunda (Şekil 1),
ara sonuçlar ve nihai hedefler ise sağında gösterilmektedir. Bu harita, dokuz performans ölçüsünü temel almış ve 61
performans göstergesiyle doldurulmuştur.
SSPD, Sağlık Bakanlığı/Hıfzıssıhha Mektebi Müdürlüğü (TUSAK), DSÖ Avrupa ve Dünya Bankası arasındaki ortak
iş birliği ile gerçekleştirilmiştir. DSÖ Avrupa ve Dünya Bankasından gelen kapasite oluşturma çabalarıyla desteklenen
TUSAK, SSPD’nin hayata geçirilmesine öncülük etmiştir.
Türkiye’ye ait SSPD raporu, karşılaştırmalar yapmak için mevcut uluslararası verilerle tamamlanmış ulusal verilere
dayanmaktadır. Sağlık Bakanlığı, TUSAK’a bilgi edinme aracı olma ve periyodik sağlık sektörü performans değerlendirmelerini yapma yetkisini vermiştir. Bakanlık bünyesindeki her birim, kendi amaçları (öncelikle proje yönetimi)
doğrultusunda veri toplar. TUSAK, bu verileri toplar; sistematik sağlık sistemi çerçevesine yerleştirir ve sonra bu
çerçeveye uygun olarak rapor eder. Bu görevi yerine getirmek için TUSAK’ın Sağlık Bakanlığının tüm birimleriyle
yakın bir koordinasyon ve işbirliği içinde olması çok önemlidir.
Türkiye için ilk SSPD raporunun yayınlanmasıyla sonuçlanan süreçte, ilgili tüm kurumların (Sağlık Bakanlığının
hem içinden hem de dışından) her aşamaya geniş katılımı ve iştiraki olmuştur. Bu aşamalar; strateji haritası, gösterge
seçimi, gösterge tanımlarının (pasaport) hazırlanması ve ilk taslağın gözden geçirilmesidir. Bu katılım süreci, ürüne
yönelik ortak mülkiyet oluşturmak için Sağlık Bakanlığı bünyesinde bir değerlendirme kültürü oluşturmak amacıyla
tasarlanmış ve böylece sürecin etkisi ve sürdürülebilirliği arttırılmıştır.
Temel Bulgular
Bu bölümün amacı, sağlık sonuçlarını Türk sağlık sisteminde uygulanan süreç ve stratejilerin ışığında anlamaktır. Bu
nedenle öncelikle topluma yönelik sağlık sonuçları hakkındaki temel bulgular sunulmaktadır. Sonrasında ortaya konan
ara hedefler (örneğin etkili kapsam), yapı ve süreç (örneğin sağlık finansman reformları, kılavuzluk ve yönetişimin
güçlendirilmesi) ile birlikte bu bulguları açıklamak için strateji haritasında geriye (veya sola) gidilmektedir.
Okuma kolaylığı için bu bölümde şekil ve kaynakların kullanımı sınırlı tutulmuştur. Aşağıdaki beyanları destekleyecek kanıt, raporun sonunda ”puan çizelgesi ve başlıca gerçekler” bölümünde mevcuttur. “Puan çizelgesi ve başlıca
gerçekler” bölümündeki sonuçlar, dokuz performans ölçüsü halinde gruplandırılmış ve 61 performans göstergesi için
sunulmuştur.
10
KAYNAKLAR
• Bilginin oluşturulması,
izlenmesi ve
değerlendirilmesi
• Genel Sağlık Sigortası
kapsamının sürdürülmesi
Kaynak: Sağlık Bakanlığı Stratejik Planı, 2010–2014 (1).
• Gelir toplanmasının
güçlendirilmesi
FİNANSMAN
• Bilgi yönetim sistemlerinin ve
bilgi teknolojilerinin
geliştirilmesi
• Sağlık sistemi altyapısının
kapasite, kalite ve dağılımının
iyileştirilmesi,
sürdürülebilirliğinin sağlanması
• Sağlıkta İnsan Kaynakları
dağılımı, yeterliği ve
motivasyonunun iyileştirilmesi
ve sürdürülebilirliğin sağlanması
• Bakanlığın planlama,
düzenleme, koordinasyon
ve denetleme kapasitesinin
iyileştirilmesi
KILAVUZLUK
KRİTİK BAŞARI FAKTÖRLERİ
Şekil 1. Türk Sağlık Sistemi’nin Strateji Haritası
• Uluslararası ve
sektörler arası
iş birliğinin
geliştirilmesi
• Aktif satın almanın
uygulanması
VERİMLİLİK
11
• Sağlık hizmeti sunumunda
tıbbi cihaz ve ilaç kullanımı ile
kalite ve güvenliğin artırılması
• Temel Sağlık Hizmetler’nin
diğer hizmet basamakları ile
entegrasyon ve koordinasyonunun
iyileştirilmesi
• Sağlığın ve hastalıklardan
korunmanın teşviki
KAYNAKLAR
YÖNTEMLER
KULLANIM
KALİTE
(Sonuçlar)
ERİŞİM
FİNANSAL KATKIDA
HAKKANİYET
VERİMLİ VE
KAPSAMLI
KİŞİSEL SAĞLIK
HİZMETİ
SAĞLIKLI YAŞAM
TARZLARI VE ÇEVRE
NİHAİ HEDEFLER
İYİ
SAĞLIK
DÜZEYİ
Puan çizelgesi, sonuçları sadece tanımlayıcı şekilde sunarken aşağıdaki bölüm, analitik bir bakış açısı katmaktadır.
Puan çizelgesi, performans ölçüleri arasındaki düzeni saptamak için sonuçları enlemesine inceler ve politika eylemine
yönelik tüm noktaları göstererek tüm sağlık sistemi ve nasıl işlediğine dair üst düzeye yönelik genel açıklama sunar.
Ayrıntılı sonuçlar ve politika eylemleri, yakında yayınlanacak olan SSPD raporunda tanımlanmaktadır.
İyi Sağlık, Sağlıklı Yaşam Tarzı ve Çevre, Verimli ve Kapsamlı Kişisel Sağlık Hizmetleri
Sağlık Bakanlığı’nın 2010-2014 Stratejik Planı, Türkiye’nin “tüm vatandaşların sağlıklı ve refah içinde olduğu bir
ülke” olduğunu ifade eder. Son yirmi yılda, özellikle 2002 yılında SDP’nin başlatılmasının ardından toplum sağlığında
önemli gelişmeler olmuştur. Ancak tek başına daha iyi sağlık hizmetinin, Türkiye’nin tam sağlık potansiyeline ulaşmasını sağlaması olası değildir. Diğer sosyal belirleyicilerin (örneğin eğitimsel kazanım) sağlık durumu üzerinde çok
önemli etkileri olduğuna dair güçlü kanıtlar vardır (2).
Doğumda beklenen yaşam süresi ve 65 yaşta beklenen yaşam süresi, toplum sağlığının iki önemli göstergesidir çünkü
bunlar farklı düzeylerdeki hizmetlerin etkililiğinin yanı sıra risk faktörleri, insidans ve hastalık şiddetinin genel etkilerini de ortaya koyar. Bu iki gösterge, 1990 yılından bu yana istikrarlı iyileşme göstermektedir. Sağlık kazanımları daha
ziyade erken yaşlardaki mortalitenin -özellikle de beş yaş altı ölüm hızının- azalmasıyla elde edildiğinden doğumda
beklenen yaşam süresinde sağlanan iyileşme, daha dikkat çekicidir. Türkiye’de doğumda beklenen yaşam süresinde son yıllarda (2003-2010) önemli, sürekli ve doğrusal bir iyileşme yaşanmakta ve Türkiye ile Avrupa Bölgesi’nin
geri kalanı arasındaki fark hızla kapanmaktadır. SDP’nin uygulandığı dönemde Türkiye’de doğumda beklenen yaşam
süresinde sağlanan iyileşme, Avrupa Bölgesi’nde sağlanan iyileşmeden daha büyük olmuştur.
Bu rapordaki veriler, bulaşıcı hastalıkların kontrolünde çok iyi sonuçlar alındığını ortaya koymaktadır.
Türkiye’de Bulaşıcı Hastalık Sürveyansının ve Kontrolünün Güçlendirilmesine Yönelik Ulusal Stratejik Plan (20092013) kullanıma hazırdır. Bu plan, bulaşıcı hastalık yükünün üstesinden gelmek için sağlam temel sağlamaktadır.
Sıtmanın ortadan kaldırılması yönünde çok önemli ilerlemeler kaydedilmiş ve son beş yılda hiçbir ölümle sonuçlanan
vaka görülmemiştir. Yeni saptanan ve laboratuar testleriyle teyit edilen tüberküloz (TB) vakalarının tedavisinde başarı oranı, 2000 yılında %73 iken 2008 yılında %92’ye ulaşmıştır (34). Aynı dönemde doğrudan gözetimli kısa süreli
tedaviler (DGT’ler) hızla uygulanmıştır. DSÖ tarafından önerilen bu tedavi yöntemi, 2003 yılında pilot çalışma olarak
uygulanmış ve 2006 yılında ülke geneline yayılmıştır. Yakın zamanda da sağlık hizmetleri ve sosyal hizmetleri bir
arada kullanan yenilikçi DGT yaklaşımının pilot çalışması yapılmıştır. Bu pilot çalışmanın yapılması; yerel makamlar,
Sivil Toplum Kuruluşları (STK’ler) ve Sağlık Bakanlığı arasındaki iş birliğiyle mümkün olmuştur. Söz konusu pilot
çalışma, sektörler arası eylemin daha iyi sağlık sonuçları elde edilmesine nasıl katkı sağlayabileceğini göstermektedir.
Ulusal bağışıklama programının bebekler ve çocuklara yönelik kapsamı, (hem ulusal hem de kentsel düzeyde) çok
geniş olup 11 antijen içeren aşıları içermektedir. Bu durum, Türkiye’nin Avrupa Bölgesi’ndeki ortalama performansı
geçmesine olanak sağlamıştır. 2006 yılından bu yana dört yeni antijenin eklenmesiyle bağışıklama programının genişletilmesinde ve üçüncü doz DBT aşısı yapılma oranı >=%90’a erişen illerin oranının 2010 yılında %97’e çıkartılmasıyla bağışıklama kapsamındaki eşitsizliklerin azaltılması konusunda önemli başarı elde edilmiştir (19). 2003 ve 2005 yıllarındaki yoğun kızamık bağışıklama kampanyalarının, kızamık ve kızamıkçığa yönelik rutin aşılar ve güçlendirilmiş
sürveyansla bir araya gelmesinin etkisi, ülkede 2009 yılında hastalığın neredeyse tamamen ortadan kalkmasını sağlamış ve 2010 yılında gözlenen vakalar, dış kaynaklı olmuştur (19). Temiz içme suyuna erişim, hem kentsel hem de
kırsal kesimde yaygınlaşmıştır. Ayrıca kırsal alanların kanalizasyon sistemlerine bağlanması, 2003-2004 ve 2007-2008
yılları arasında büyük ölçüde artmıştır. Sonuçlar, yapılan araştırmalara bağlı olarak değişmekle birlikte (Hane Halkı
Bütçe Araştırması veya Demografik Sağlık Araştırması) her iki kaynak, bu dönemde kırsal nüfusun %30’unun kanalizasyon sistemine bağlanması konusunda iyileşme olduğunu göstermektedir (3).
12
Ancak bulaşıcı olmayan hastalıkların (BOH’ler) durumu rahatsız edicidir: BOH’ler, 2000 yılındaki tüm vakaların
yaklaşık %70’inde başlıca ölüm nedeni olmuştur. Sınırlı örneklemler üzerinde yapılan daha yakın tarihli çalışmalar,
endişe verici bir eğilime işaret etmektedir. Bu yeni sorunun üstesinden gelmek için kapsamının doğrulanması ve risk
faktörlerinin iyi anlaşılması gerekecektir. Bunun için de sağlığın geliştirilmesi, korunması, erken tanı ve tedaviye erişimi içeren ve çok sektörlü eylem çağrıları yapan kapsamlı bir yaklaşımın benimsenmesi gerekecektir.
Hava kirliliği, hızlı nüfus artışı ve sanayileşmenin neden olduğu en ciddi çevre sorunlarından birisidir. Az bir iyileşme
eğilimi görülmekle birlikte atmosferdeki küçük partiküllerin varlığı, halk sağlığını tehdit etmeye devam etmektedir.
Ölçümleri yüksek çıkan şehirlerin sayısının azalmasıyla Türkiye genelindeki değişkenlik azalmakla birlikte bazı şehirlerin sonuçları, büyük farklılıklar göstermeye devam etmektedir. Sağlık Bakanlığının, kısa ve uzun vadeli faaliyetlerle
bu sorunun üstesinden gelmeye yönelik, tüm girişimlerdeki sağlığa önderlik edici rolü, kirliliğinin toplum sağlığı üzerindeki etkisinin belgelendirilmesiyle güçlenecektir.
Ayrıca son veriler, yetişkinler arasında obezitenin (BKİ >30) yükseldiğini ve 1998 yılında her beş kişiden birinde
görülürken ( 31 ) 2010 yılında her üç kişiden birinde görüldüğünü (32) göstermektedir. Bu durum, Avrupa’da ve tüm
dünyada önemli bir halk sağlığı sorunudur. Türkiye’de kadınlar arasındaki obezite oranı (4/10), özellikle endişe vericidir.
Sigaraya karşı alınan önlemlerin etkisi, Türkiye’de çok iyi görülmektedir. Gerçekten de her gün sigara içen (günlük
içiciler) 15 yaş ve üzeri Türk nüfusunun oranı 1980’lerin ortalarında %47 iken (29) 2008 yılında %27,4’e (4) ve 2010
yılında %25,4 (30) düşmüştür (30). Bu durum, önemli bir düşüş olduğunu göstermekte ve Ekonomik İşbirliği Ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) ülkelerindeki en büyük düşüşü ortaya koymaktadır. Ancak Türkiye, 2007 yılında OECD içinde en yüksek sigara içme oranlarından birine sahip olmaya devam etmiştir (14). Türkiye, 19 Temmuz 2009 tarihinde
% 100 dumansız hava sahası olan bir ülke olmuştur. Artık konaklama sektörü dâhil kapalı kamusal alanlarda sigara
içilmesine izin verilmemektedir. Tüm kamusal alanlarda bu sigara içme yasağının başarısı, pasif içiciliğe maruziyetin
2008’den itibaren büyük ölçüde azaldığını gösteren yakın tarihli verilere yansımıştır. Kadın ve erkekler arasındaki
fark, 2008 ve 2010 yılları arasında biraz azalmakla birlikte halen önemini korumaktadır. 2004 yılında DSÖ Tütün
Kontrolü Çerçeve Sözleşmesi’ni imzalayan Türkiye, DSÖ tarafından tütün kontrolü konusunda ülkelere yol göstermek
amacıyla geliştirilen MPOWER: Tütün Salgınını Kontrol Etmeye Yönelik Politika Paketi’nde sunulan stratejilerden
çoğunu uygulayarak bu konuda lider ülkelerden biri haline gelmiştir.
Türkiye’deki yüksek sigara içme oranları ile koroner kalp hastalıklarına (KKH) bağlı yüksek ölüm hızı arasındaki
çarpıcı paralellik, tütün kullanımına karşı yürütülen agresif kampanyaların önemini artırmıştır. KKH prevalansındaki
artışa rağmen sağlık hizmetlerine erişimin kolaylaşması ve hizmet kalitesinin iyileşmesi, son sekiz yıldır KKH ölüm
hızının düşmesine katkıda bulunmuştur. Ancak Türkiye’de KKH ölüm hızı, hala çoğu Avrupa ülkesinden yüksektir ve
risk faktörlerinin izlenmesi ve çok sektörlü programların uygulanması gerekmektedir.
Türkiye’de BOH prevalansı, insidansı ve risk faktörleriyle ilgili verilerin zaman ve kapsam açısından sınırlı çalışmalardan faydalanılarak daha iyi bir duruma getirilmesi gerekmektedir. Bu önemli eğilimlerin izlenmesine yardımcı
olacak bir bilgi sistemi geliştirilmelidir. Buna ilaveten güvenilir nüfus kayıtları ve yaralanma verileri, henüz resmi
istatistikî kaynaklardan rutin olarak temin edilememektedir.
21. yüzyılda anne ve çocuk sağlığı, halk sağlığı önceliği haline gelmiştir. Binyıl Kalkınma Hedefleri (BKH)’nin
esası olan bu konu, yoksulluğun azaltılması ve hakkaniyetin arttırılması için oldukça önemlidir (5). Bir Kurumlararası Çocuk Ölüm Hızı Hesaplama Grubu (KÇÖHG) raporu, Türkiye’de başta 1990’da 66.2/1000 iken 2000 yılında
34.1/1000, 2009’da 14/1000 ve 2010’da 14’e gerileyen bebek ölüm hızı olmak üzere tüm göstergelerde dikkate değer
13
iyileşmeler olduğunu göstermektedir (21,22). Beş yaş altı çocuk ölümüyle ilgili 4. BKH’ye ulaşılmış, hatta bu hedefin
ötesine geçilmiş ve anne ölümleri de azalmıştır. Bu olumlu sonuçlar, hem son yirmi yılda Türkiye’de sosyoekonomik
durumda yaşanan genel iyileşmeyle hem de sağlık sisteminde bu konuları ele alan son politika girişimleriyle bağlantılıdır. Gözlemlenen bu düşüş, beş yıl önce Türkiye ile benzer sonuçlara sahip olan ülkelerle karşılaştırıldığında daha
belirgin olmaktadır. Bebek ölümü hızı, Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK) ve Sağlık Bakanlığı tarafından 2009’da her
1000 canlı doğumda 13.11 ve 142 bebek ölümü (19) ve 2010’da her 1000 canlı doğumda 10.1 olarak bildirilmiştir.
KÇÖHG tarafından bebek ve çocuk ölümlerini hesaplamada kullanılan düzeltme yöntemleri (beş yıl ortalaması ve
daha uzun döneme yönelik düzeltme eğilimleri), Türkiye’de yürütülen SDP faaliyetleri gibi yoğun müdahalelerin ilk
etaptaki etkisini yansıtmaz. Sağlık hizmetlerine erişimi arttırmak ve savunmasız nüfusları korumak için müdahaleler
yapılmıştır ancak sağlık eşitsizlikleri hala vardır. Bölge ve iller arasında ve farklı gelir ve eğitim düzeyleri arasında
gözlenen anne ve bebek ölümü farklarının üstesinden gelerek daha fazla iyileşme elde edilecektir.
Sağlık hizmetlerinin kapsamı, SDP’nin hayata geçirildiği yıllardan itibaren büyük oranda artmıştır. Bu iyileşme;
bağışıklama oranı, kanser taraması, doğum öncesi sağlık hizmeti ve yeni doğan taraması olmak üzere incelenen tüm
alanlarda belirgindir. Buna ilaveten akut tedavi için acil çağrılara anında yanıt verme süresi (10 dakika içinde), istikrarlı
olarak iyileştirilmiştir. Bu olumlu sonuçlar; finansal erişimin iyileşmesi (katkı payı ödenmeyen Yeşil Kart Programının
yaygınlaştırılmasıyla savunmasız nüfusun daha fazla kapsam altına alınması), yanıt verebilirliğin iyileşmesi (hasta
memnuniyeti) ve hizmet tedarikinin artması (sağlıkta insan kaynakları sayısı, üretkenlik ve sağlık alt yapıları) ile
tutarlıdır. Bazı bölgesel eşitsizlikler ve sosyoekonomik seviyeye göre sigorta kapsamında farklılıklar görmeye devam
etmemize rağmen bunlar zamanla azalmaktadır. Annelere, çocuklarına düzenli sağlık kontrolleri yaptırmaları için koşullu para ödeme veya TB hastaları için sosyal yardım destekleri gibi savunmasız nüfusları hedef alan özel teşvikler
uygulanmıştır.
Toplum sağlığındaki daha fazla iyileşme, cinsiyetler veya sosyoekonomik statüler arası sağlık farkının azaltılmasını gerektirecektir. Türkiye’de doğumda beklenen yaşam süresi, kadınlarda Avrupa bölgesi ortalamasının altında,
erkeklerde ise bölge ortalaması ile aynı doğrultudadır. Erkeklerde sigara içme ve eğitim düzeyi arasında ters ilişki
vardır. Ancak kadınlarda sigara içiciliği, eğitim düzeyiyle birlikte artmaktadır (örgün eğitim almayan kadınların sadece
%4’ü sigara içerken lise mezunu kadınların yaklaşık %20’si ve üniversite mezunu kadınların yaklaşık %15’i sigara
içmektedir). Bu durum, genellikle gelişmekte olan ülkelerde yaşayan kadınlar için geçerlidir ve kadının daha düşük
ekonomik güce sahip olması ile açıklanır (4).
Kanıtlar, kalp-damar hastalıkları ve obezite açısından kadın ve erkekler arasında kaygı verici bir fark olduğunu göstermektedir. Obezite için hem daha fazla cinsiyet odaklı analiz hem de amaca yönelik politik müdahaleler gereklidir.
Ayrıca çocuklarda yanlış beslenme, büyüme geriliği ve obezitenin aynı sosyoekonomik gruplarda benzer görüntü
sunduğundan endişe edilmektedir. Bu görüntü, bu savunmasız nüfuslarda hızla müdahaleyi gerekli kılan ikili yaygın
hastalık (yanlış beslenmeyle birleşen obezite) riskine işaret etmektedir. Aynı şekilde anne ve çocuk sağlığı göstergeleri;
gelir, eğitim düzeyi ve çoğunlukla kentsel-kırsal alanlara göre değişim göstermeye devam etmektedir. Anne ve çocuk
sağlığı göstergelerine yönelik bölgesel farklılıklar da kısmen azalmasına rağmen dikkat çekicidir.
1
2
14
Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırmasından (TNSA) Alınan Verilere Dayanarak TUİK tarafından verildi, Dünya Sağlık İstatistikleri 2011 ekinde yayınlandı
(http://www.who.int/whosis/whostat/WHS2011_addendum.pdf)
Bebek ölümlerinin izlenmesinden ve raporlama sisteminden alınan verilere dayanarak Sağlık Bakanlığı tarafından verildi, Dünya Sağlık İstatistikleri 2011 ekinde
yayınlandı (http://www.who.int/whosis/whostat/WHS2011_addendum.pdf)
Hizmet Sunumu, Kaynak Temini, Verimlilik
Sağlık Bakanlığı, öncelikli olarak başta kalp-damar hastalıkları ve diyabet olmak üzere BOH’lerdeki artışı hedef almıştır. Sağlığın geliştirilmesi ve hastalıkların önlenmesi SDP’nin II. Fazında ön plandadır. Bu durum, Sağlık
Bakanlığı’nın bütçe tahsisine de biraz yansımaktadır. Bu faaliyetlere yönelik bütçe, mutlak veriler ışığında ve kişi
başına önemli ölçüde artırılmıştır ancak Sağlık Bakanlığının genel bütçesindeki payı, sabit kalmış hatta biraz azalmıştır. Kati sonuçlara ulaşmak için Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) harcamaları dâhil tüm harcamaların daha kapsamlı
bir analizinin yapılması gerekecektir. Tütün kullanımı ve pasif içiciliğin azaltılması, obezitenin ve sağlıksız beslenme
alışkanlıklarının engellenmesi ve fiziksel aktivitelerin yararlarının fark edilmesine yoğunlaşan ve yakın tarihte yayınlanan Kalp ve Damar Hastalıklarını Önleme ve Kontrol Programı (2008), hastalıkları önleme konusuna verilen önemi
ortaya koymaktadır.
Aile hekimliği uygulaması yoluyla birinci basamak sağlık hizmetlerinin (BBSH) güçlendirilmesi ve üst basamaklarla
koordinasyonunun sağlanması, Türkiye’de reform programı açısından önemli önceliğe sahiptir. Aile hekimliği
uygulaması, 2005 yılında başlamış ve 2010 yılı sonuna kadar ülkenin tamamına yayılmıştır. Bu gelişmenin etkisini
değerlendirmek için halen çalışmalar yapılmaktadır ancak ilk sonuçlar, daha insan merkezli ve bütüncül bir yaklaşımı
ve daha fazla profesyonelliği işaret ettiğinden dolayı olumludur.3 Bu çalışmaları destekleyen BBSH ile ilgili iki SSPD
göstergesi, birinci basamakta daha çok muayene yapılması ve üst basamaklara daha az sevk gerçekleşmesiyle birlikte
BBSH’nin güçlendiğini göstermektedir.
Sağlık hizmetleri, tüm nüfus için erişilebilir hale gelmiştir (finansal katkı bölümüne bakınız). Halkın, kamu hizmetlerinden faydalanma konusunda güveni artmıştır. Vatandaşların ve hastaların sesini duyurmak için ombudsmanlar ve hasta memnuniyeti araştırmaları gibi mekanizmalar tesis edilmiştir. Türkiye’de aile hekimliğinin önemli
özelliklerinden biri, her birey için bir aile hekimi belirlenmesidir. Bu durum; hekimle hasta arası kişisel ilişki, karşılıklı
güven, hizmetin devamlılığı ve hasta memnuniyetinin tesisinde etkilidir. Şu anda sunulan sağlık hizmetleri ve ilaçların
kalite ve güvenliği konusundaki kanıt sınırlıdır ve kalitenin izlemesi ile olumsuz gelişmeleri bildirme mekanizmalarının güçlendirilmesi öncelikli politika olmalıdır.
Erişimin kolaylaşması, kamu sağlık sektörüne duyulan güvenin artması ve temel sağlık hizmetlerinin kullanımını hedefleyen teşvikler; sağlık hizmetlerine yönelik talebin daha fazla olmasına neden olmuştur. Sağlık hizmetlerine yönelik
bu talep artışının, kapasite ve verimliliğin büyük bir hızla artırılmasıyla karşılanması gerekli hale gelmiştir. Bu durum,
özellikle devlet hastanelerinde ve BBSH’lerde görülmüştür. Bu etki; koruyucu hizmetler, tanı hizmetleri ve BBSH’lere
yönelik kapsamın büyük ölçüde iyileştirilmiş olması ile çok iyi yansıtılmıştır. Arz yönünden sağlık sistemi altyapısı ve
sağlık işgücü alanında önemli yatırımlar yapılmıştır. SDP’nin I. Fazı öncesinde Türkiye’de sağlık hizmeti kaynakları
(tesisler, yatak sayıları, ekipman, sağlık çalışanları), diğer orta gelirli ülkelerden oldukça geride olmasına karşın programın başlangıcından itibaren hızlı niceliksel ve niteliksel iyileşmeler olmuştur.
Türkiye’de sağlık çalışanı sayısı hala çok düşüktür. Bu nedenle sağlık çalışanlarının memnuniyetini ve verimliliğini arttırmak için finansal teşvikler ve finansal olmayan teşvikler uygulanmakta ve aynı zamanda yeni mezun
sayılarının çoğalması için önemli yatırımlar gerçekleştirilmektedir. Kamu hastanelerindeki sağlık çalışanlarına yönelik
Performansa Dayalı Ek Ödeme Sistemi, bu teşviklerin dönüm noktasıdır. Bu karmaşık sistem, hem bireylere hem de
kurumlara teşvikler vermek üzere oluşturulmuştur. Bu sistem; verimlilik, teknik kalite, çalışma koşulları ve hasta odaklılık konusunda sürekli iyileşmeler sağlamak amacıyla mali ödülleri rekabetle birleştirmektedir. Söz konusu sistem,
3
Yayınlanmamış. Atun R. ( ve ark.) , Türkiye’de Aile Hekimliği Reformlarının İzleme ve Değerlendirmesi 2010.
15
2002 ve 2010 yılları arasında yarım zamanlı olarak özelde çalışmanın %89’dan %7’ye düşüş (7) ve uzman hekimlerin
gelirlerinde önemli ölçüde artış sağlamıştır. Bu sistem, halen DSÖ Avrupa tarafından incelenmektedir.
Sağlığın Finansmanı, Finansal Katkıda Hakkaniyet
2003 yılında SDP’nin hayata geçirilmesinden önce Türkiye, sağlığın finansmanı alanında dört önemli zorluk yaşamaktaydı: (i) Benzer gelire sahip diğer ülkelere ve OECD ortalamalarına kıyasla sağlık alanındaki kamu harcamaları
daha düşüktü. (ii) Sağlık sigortası kapsamındaki artışa rağmen özellikle yoksul hanelerde kapsam boşlukları devam
etmekteydi. (iii) Parçalı yapıdaki risk havuzları, verimsizliğe neden oluyordu. (iv) Cepten yapılan harcamaların çok
olması, özellikle yoksul haneler için erişimi engellemekteydi (8). SDP, sağlığın finansmanı politikasının tüm yönlerine
odaklanmıştır. Genel olarak önemli ilerlemeler sağlanmış olup bunlar aşağıda özetlenmektedir.
Sağlık alanındaki kamu harcamaları, GSYİH’deki artışa paralel olarak artmıştır. Sağlık alanındaki kamu harcamalarının toplam kamu harcamaları içindeki payı, sürekli artmaktadır; 2000’de %8 iken 2008’de yaklaşık %13 olmuştur (yaklaşık on yılda %50 artış) (53, 54). Bu durum, diğer OECD ülkeleri ve Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin harcama
seviyelerine benzerdir. Bu eğilim, hükümet politikalarında sağlığın önceliğinin arttığını göstermektedir.
Önceden parçalı yapıda olan sağlık finansmanı havuzlarının birleştirilmesine başlanmıştır. SDP’nin odaklandığı diğer bir konu, çeşitli sosyal sağlık sigortası sistemlerini SGK’nin yönettiği tek bir sistem altında birleştirmek
olmuştur. 2006 yılında bu sistemleri birleştiren, dönüm noktası niteliğindeki Sosyal Güvenlik Yasası kabul edilmiştir.
Bu yasanın nihai hali, tüm faydalanıcıların aynı teminat paketinden (kamu ve özel sektör hekimlerine erişim, ayaktan
tedaviler ve ilaçlar) yararlanmasını öngörmektedir.
SGK, özellikle resmi olmayan sektör işçilerinden prim toplanmasını sağlamak için çeşitli stratejiler üzerinde çalışmaktadır. Katkıları (Yeşil Kartta olduğu gibi) devletçe ödenmeyen tüm Türk vatandaşları, sosyal sigorta sistemine
kaydolmak ve katkıda bulunmak zorundadır.
Satınalma düzenlemeleri konusunda ilerleme kaydedilmiştir. Risk havuzlarının birleştirilmesi sonucunda SGK’nin;
Sağlık Bakanlığı, üniversite ve özel sektör hastaneleri ve diğer sağlık tesisleriyle yapacağı sözleşmeler vasıtasıyla
sağlık hizmetlerinin en önemli alıcısı olması öngörülmüştür. Ancak bu birleştirme beklenenden uzun sürmüştür ve
halen devam etmektedir. Bu bağlamda geçici satın alma düzenlemeleri ortaya çıkmıştır. Hali hazırda tüm Sağlık
Bakanlığı hastanelerinin mevut bir Performansa Dayalı Ek Ödeme Sistemi düzenlemeleri vardır. Sağlık Bakanlığı,
teşhis ilişkili gruplara (TİG) dayalı olarak vaka bazlı ödemeleri hayata geçirmeye başlamıştır. TİG’lerin uygulamaya
konması, hastanelerde tıbbi işlemlere yönelik ücretleri standart hale getirecek ve verimlilik artışını teşvik edecektir.
Hükümetin Türk vatandaşları için genel kapsama sağlama çabaları, somut sonuçlar vermiştir. Artık daha az sayıda aile,
katastrofik sağlık giderleri ve sonrasında yoksullaşma riskiyle karşı karşıyadır. Sosyal koruma kapsamındaki nüfus,
2000’de %84 iken 2004’te %87’ye yükselmiş ve sonrasında hızla artarak 2010’da tam kapsama (%95) yaklaşmıştır
(56). Gerçekten de -özellikle yoksul haneler için- sigortanın hem kapsamında hem de boyutunda önemli iyileşmeler olmuştur. Örneğin ilaçları da içeren ayaktan tedavi teminatları, 2004 yılında Yeşil Kart kapsamına alınmıştır (savunmasız
nüfus için katkı payı yoktur). Sağlık sigorta sistemiyle genel kapsamı hedefleyen ülkeler, Türkiye’nin deneyiminden
önemli dersler çıkarabilir. Sadece yatan hastaların sağlık harcamalarının sigorta kapsamına alınması, özellikle ilaçlar için cepten harcama yapılmasına neden olacak ayaktan tedavi ve ilaç harcamalarını kapsamayacaktır. Bu nedenle sigortanın kapsamını iyileştirmek çok önemlidir. SDP’nin sonraki hedefi, (i) risk havuzlarının SGK çatısı altında
birleşmesini tamamlayarak ve (ii) SGK’yi tüm satın alma işlevlerini üstlenmeye teşvik ederek bu sağlık finansmanı
dönüşümlerini ileriye götürmektir.
16
Kılavuzluk, Liderlik ve Yönetişim
”SDP’nin hayata geçirilmesine yönelik başarı faktörlerinden biri, değerler ve rehber ilkeler oluşturacak vizyona ve liderliğe ve politika uygulamalarını izleme kararlılığına önem verilmesidir” (9)
Hükümetler; sağlık sistemlerini daha iyi, daha yüksek performans gösteren bir sisteme doğru ilerletirken, tüm bileşenlerin, değişim vizyonu ve öncelikleri tam olarak anlamasını sağlayan, hedeflenen değişiklikleri destekleme konusundaki görev ve sorumluluklarını sahiplenmelerinde onları destekleyen ve karşılıklı hesap verilebilirliği teşvik eden bir
tutum sergilemekte önemli bir zorlukla karşılaşırlar. Birçok açıdan SDP, bir OECD ülkesinde önemli bir sağlık sektörü
reformunun (genel sağlık sigortası kapsamı dâhil) geliştirilmesi ve yürütülmesi alanındaki iyi uygulamaları yansıtmaktadır (8). Ayrıca SDP, Sağlık Bakanlığının göstermiş olduğu güçlü liderliğin bir ürünüdür.(10).
Sağlık sistemi işlevlerinin birbirine bağlı olması, tutarlı bir yaklaşımı ve koordineli eylemi gerekli kılmaktadır.
Sağlık Bakanlığının göstermiş olduğu güçlü ve sağlam liderlik; Türk ulusal sağlık sisteminde kullanım, etkililik ve
sağlık sonuçları alanlarında önemli iyileşmeler sağlayan kayda değer reformların uygulanmasını mümkün kılmıştır.
Bu çıktılar; (i) (kapasite oluşturmak üzere kaynak temini için) sağlık sistemine yatırım yapan, (ii) (alt yapının daha
verimli kullanılması için) sağlık çalışanlarına yönelik teşvikler getiren, (iii) (sağlık sistemine güven ve inanç artırarak
ve savunmasız nüfuslara yönelik girişimlerle) temel sağlık hizmetlerine yönelik talebi teşvik eden ve bu arada (iv)
korunmanın ve sağlığın gelişmesinin önemini bilen ve sektörler arası eylemi güçlendiren önlemlerin birleştirilmesiyle
elde edilmiştir. Her politik önlem önemlidir ancak Türkiye koşullarında en önemli özellikler; bunların hepsinin tutarlı
ve koordineli şekilde ele alınması ve reform programının çok kısa sürede tamamlanmasıdır.
SDP’ye ait yol gösterici ilkeler; insan odaklı yaklaşım, çoğulculuk, kuvvetler ayrılığı, sağlık sunucu özerkliğine
doğru artan geçiş ve rekabetçiliktir. Bu hedefler, Sağlık Bakanlığının görev ve sorumluluklarını “daha az kürek
çekmek daha fazla yönlendirmek” olarak yeniden tanımlayarak; kaynakların daha verimli tahsisini ve kullanımını
sağlamak için sağlık hizmetlerinin sunumunu ve finansmanını ayırarak ve teknik kapasiteyi iyileştirmek ve yönetimi
güçlendirmek için kamu hastanelerinin mali ve idari özerkliğini artırarak yönetişim mekanizmalarının radikal biçimde
yeniden yapılanmasını öngörmektedir.
DSÖ Talin Sözleşmesi: Sağlık ve Refah İçin Sağlık Sistemleri’nde (11) belirtildiği üzere kamunun sağlık yatırımlarına taahhüdünü sürdürmek için sağlık sistemlerinin iyi performans göstermesi gerekir. Bu durum, SDP’nin iki fazı
süresince önemli yatırımların yapıldığı Türkiye’de açıkça görülmektedir ve Sağlık Bakanlığı Stratejik Planı, 2014
yılında tamamlanacak bir performansa dayalı bütçe uygulaması başlatılmasını uygun görmektedir. Kamu mali yönetiminin yeniden yapılanması; kamu sektöründe hesap verilebilirlik, mali şeffaflık, disiplin ve maliyet etkililik tesis
edilmesine yardım etmelidir.
Türkiye için SSPD raporu hazırlanması süreci, bilgi sistemlerindeki parçalı yapının ve boşlukların altını çizmiştir.
Bunlar, bazı önemli sağlık göstergeleri hakkında bilgi toplamayı zorlaştırmıştır. Özellikle çoğu göstergede sonuçları
cinsiyet, gelir dilimi veya eğitime göre ayrıştırmak mümkün olmamış ve temsili örnek olarak il veya bölgeler arası
kıyaslamaların kullanılması zorunlu olmuştur. Bu deneyim, kapsamlı bir sağlık ve cinsiyet eşitliği sürveyans sistemi
kurulması fırsatına işaret etmektedir (2). Yukarıda belirtilen olası sağlık ve cinsiyet farklarının üstesinden gelmek için
bu sisteme ihtiyaç vardır.
Sağlık Bakanlığı, tüm sektörlerin kendine düşen sağlık sorumlulukları hakkındaki farkındalığını artırmaya ve
daha iyi bir sağlık için sektörler arası eylemlere önderlik yapmaya devam edilmesinin önemini kabul etmektedir.
Örneğin tütün kontrolü konusunda kapalı alanlarda sigara içmenin yasaklanması ve tütün ürünlerinde verginin artırıl-
17
ması gibi önemli adımlar zaten atılmıştır. Bu gelişmeler, bu konuda en üst düzeyde güçlü kararlılık gösterilmesi sayesinde başarılmıştır. 2010 yılında Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Küresel Tütün Kontrolüne Katkı İçin DSÖ
Genel Müdürü’nün Özel Takdir Ödülünü almıştır.
Sağlık Bakanlığı, diğer ülkeleri kendi reform süreçlerinde desteklemek amacıyla uluslararası işbirliğini güçlendirmek ve Türk sağlık reformu sürecinde elde edilen sonuçları ve çıkarılan dersleri yaymak istemektedir. Buna ilaveten
Türk sektöründe elde edilen kalite iyileşmesi, uluslararası sağlık turizmini teşvik edecektir.
Sonuç ve Sonraki Adımlar
Bu ilk SSPD çalışması, sağlık sonuçlarına yönelik büyük ilerleme kaydedildiğini ortaya koymuştur. Beklenen yaşam
süresi, bulaşıcı hastalıkların kontrolü, anne ve çocuk ölüm hızları; önemli ölçüde iyileşmiştir. Ayrıca başta koruyucu
hizmetler olmak üzere kapsam konusunda önemli iyileşmeler olmuştur. Güçlü ve adanmış liderlik sayesinde aile hekimliğinin ve genel sağlık sigortasının uygulanmaya başlanması gibi çok sayıda önemli reform hayata geçirilmiştir.
SSPD, daha fazla iyileştirilmesi gereken alanların belirlenmesini de kolaylaştırmıştır. Örneğin gelecekte hakkaniyet
konusunda gösterilecek çabalar, bazı göstergelerin ortaya koyduğu bölgeler arası, farklı sosyoekonomik statü,ve eğitim düzeyine sahip insanlar arasındaki hakkaniyetin artırılmasına devam edilmesi konusuna yoğunlaşmalıdır. Yerel
düzeyde SSPD uygulanması, bölgesel farklılıkların belirlenmesine katkıda bulunacak ve bu hakkaniyet zorluklarının
nasıl ele alınacağı konusunda il ve merkezi otoriteler arasında diyalog için platform görevi görecektir.
SSPD’nin sürdürülebilirliği, diğer bir odak alanıdır. SSPD’nin, dinamik ve sürekli bir süreç olduğunu ve bir veya
iki yıllık bir zaman çerçevesinde düzenli raporlama aralıkları öngördüğünü unutmamak gerekir. SSDP sürecinin kurumsallaşması, düzenli raporlama yapılmasını ve en önemlisi performans değerlendirmesinin politikaya ve sistem
yönetimine katılmasını öngörür. SSPD, Türk sağlık sisteminin mükemmelleşmesi için kanıta dayalı politika yapmak
ve sektörler arası diyalog, şeffaflık ve hesap verebilirliği desteklemek için kullanabilecek araçlardan birisidir. SSPD,
reform bileşenlerinin derinlemesine değerlendirilmesi, stratejik planlamanın izlenmesi ve değerlendirilmesi gibi diğer
araçları tamamlamalıdır.
18
PUAN ÇİZELGELERİ VE BAŞLICA GERÇEKLER
Giriş
SSPD raporları, tüm göstergeler arasında daha fazla dikkat edilmesi gerekebilecek göstergeleri bir bakışta tespit etmek
için genellikle puan çizelgelerine yer vermektedir. Puan çizelgesi, daha detaylı incelenmesi gerekebilecek potansiyel
alanların altını çizmeyi amaçlamakta; ayrıntılı sonuçlara, hazırlanacak olan analitik raporun ilgili bölümlerinde yer verilmektedir. Bu sonuçların, özel sorunların kapsamını ve politik seçeneklerini anlamak, derinlemesine analiz gerektiren
alanları belirlemek için birçok ulusal paydaşla görüşülmesi planlanmaktadır.
Her bir göstergeye karşılık gelen performans, ülkenin ortalama seviyesi (ilk üç sütun) ve bunun dağılımı açısından
(ikinci üç sütun) değerlendirilmektedir. Mevcut karşılaştırmalı seviyede (sütun 1), karşılaştırma yapılan seçilmiş ülkelerin4 göstergeleri ile 2014 yılına yönelik Stratejik Plan hedefi (uygun olan yerlerde) ya da (ilgili ve uygun olan yerlerde) kabul edilen bir norm karşılaştırılarak değerlendirilmektedir. Ulusal eğilim (sütun 2), zaman içerisindeki gelişime
bakılarak iyileşiyor, stabil ya da kötüleşiyor şeklinde değerlendirilmektedir. Mevcut karşılaştırmalı seviye (sütun 1)
ve ulusal eğilimin (sütun 2) birleştirilmesi, alanların ‘’doğru yolda‘’, “daha detaylı inceleme gerekli‘’ veya ‘’eylem
gerekli‘’ (sütun 3) şeklinde tanımlanmasına olanak sağlamaktadır.
Benzer bir değerlendirme şeması, dağılım sütunları için de kullanılmaktadır fakat odak noktası farklardır (sütun 4,5,6).
Sosyoekonomik statü açısından erkekler ve kadınlar arasında ya da bölgeler arasında fark olduğuna dair bazı kanıtlar
varsa gösterge, dağılım bileşeninde ‘’yetersiz‘’ olarak değerlendirilmektedir (sütun 4). Ayrıca zaman içerisinde artıp
azalması yönünden farkın gelişimi incelenmektedir (sütun 5). Farkın boyutunun belirlenmesi ve ölçülmesi, dağılım
bileşeninin genel değerlendirmesi için temel görevi görmektedir. Hem ortalama hem de eğilim bileşenleri, aşağıda
Tablo 1 ve 2’de gösterildiği gibi her bir bileşenin genel bir değerlendirmesini yapmak için benzer şekilde bir araya
getirilmektedir.
Değerlendirmeler, özellikle veriler tamamen mevcut olmadığında bir takım uzman muhakemelerini içermektedir. Öznelliği sınırlandırmak amacıyla bağımsız uzmanlar tarafından renkle derecelendirme (yeşil, sarı, kırmızı veya gri)
yapılmıştır. Daha sonra sonuçlar karşılaştırılmış ve tutarsızlıklar çözüme bağlanmıştır. Ancak renklerin yalnızca «dikkat çekici» nitelikte olduğunu; kesin bir değerlendirme olmadığını hatırlamak önemlidir. Göstergelerin tek başına
görülmesinden ziyade bir örüntü olarak kabul edilmesi gerekmektedir. Başlıca gerçekler, puan çizelgesinin altında
sunulmaktadır ve destekleyici bilgi görevi görmektedir. Her bir gösterge için başlıca veriler sunulmaktadır.
4
Arjantin, Brezilya, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Almanya, Meksika, Polonya, Romanya, Güney Afrika, Tayland, Büyük Britanya ve Kuzey
İrlanda Birleşik Krallığı. Ayrıca ülke grupları ile ilgili ortalamalar ( AB, OECD, üst-orta gelirli ülkeler)
19
Tablo 1. Mevcut karşılaştırmalı seviye ve ulusal eğilim bileşenlerinin genel bir değerlendirme içerisinde
yorumlanmasına yönelik şema
ULUSAL EĞİLİM
Eğilim olumlu: sonuçlar
zaman içerisinde giderek
iyileşmektedir
KARŞILAŞTIRMALI
ULUSAL EĞİLİM SEVİYE
Eğilim olumlu: sonuçlar
zaman içerisinde giderek
iyileşmektedir
Hedefte ya da hedefin
KARŞILAŞTIRMALI SEVİYE
üzerinde veya karşılaştırılan
ülkelerin üst sıralarına doğru
Hedefte ya da hedefin
üzerinde veya karşılaştırılan
ülkelerin üst sıralarına doğru
Hedefin altında sonuç;
karşılaştırılan ülkeler
ortalamasında veya
değerlendirilemiyor.
Hedefin altında sonuç;
karşılaştırılan ülkeler
ortalamasında veya
Hedefin
oldukça altında
değerlendirilemiyor.
sonuç ya da karşılaştırılan
ülkelerin alt sıralarına doğru.
Hedefin oldukça altında
sonuç ya da karşılaştırılan
ülkelerin alt sıralarına doğru.
İyi
Orta
Yetersiz
Veri / bilgi yok
İyi
Orta
Yetersiz
Veri / bilgi yok
Sonuçlarda hiçbir değişiklik yok;
Sonuçlar zamanla değişebilir;
ya da sonuçlar
değerlendirilemiyor.
Sonuçlarda hiçbir değişiklik yok;
Eğilim kötüleşme göstermekte:
sonuçlar zamanla kötüleşiyor
Doğru yolda
Doğru yolda
Daha fazla inceleme gerekli
Doğru yolda
Doğru yolda
Doğru yolda
Doğru yolda
Sonuçlar zamanla değişebilir;
ya da sonuçlar
değerlendirilemiyor.
Analiz gerekli
Daha fazla
inceleme gerekli
Daha fazla
inceleme gerekli
Analiz gerekli
Eğilim kötüleşme göstermekte:
sonuçlar zamanla kötüleşiyor
Daha fazla inceleme gerekli
Acilen ilgilenilmesi gerekli
(eylem gerekli)
Acilen ilgilenilmesi gerekli
(eylem gerekli)
Daha fazla inceleme gerekli
Acilen ilgilenilmesi gerekli
(eylem gerekli)
Acilen ilgilenilmesi gerekli
(eylem gerekli)
Daha fazla inceleme gerekli
Acilen ilgilenilmesi gerekli
(eylem gerekli)
Acilen ilgilenilmesi gerekli
(eylem gerekli)
azaltılması (varsa)
Biraz artan fark;
Artan fark
FARKIN GELİŞİMİ
Tablo
2. Mevcut fark ve farkınFarkın
gelişiminin
genel bir değerlendirme
içerisinde yorumlanmasına
yönelik şema
tutarlı eğilim yok;
MEVCUTGELİŞİMİ
FARK
FARKIN
Farkın azaltılması (varsa)
ya da potansiyel farkı öne
çıkaracak
yok
Biraz
artanveri
fark;
Artan fark
Cinsiyetler, yaş kategorileri,
MEVCUT FARK
sosyoekonomik durum ya da
bölgeler arasında fark yok
Doğru yolda
Doğru yolda
Daha fazla inceleme gerekli
Doğru yolda
Doğru yolda
Cinsiyetler, yaş kategorileri,
sosyoekonomik durum ya da
bölgeler arasında fark yok
Küçük bir fark var ya da
eşitsizliği kanıtlayacak
mevcut veri yok
Küçük bir fark var ya da
eşitsizliği kanıtlayacak
mevcut veri yok
Önemli fark
Doğru yolda
Doğru yolda
tutarlı eğilim yok;
ya da potansiyel farkı öne
çıkaracak veri yok
Daha fazla
inceleme gerekli
Analiz gerekli Daha fazla
inceleme gerekli
Analiz gerekli
Daha fazla inceleme gerekli
Acilen ilgilenilmesi gerekli
(eylem gerekli)
Acilen ilgilenilmesi gerekli
(eylem gerekli)
Daha fazla inceleme gerekli
Acilen ilgilenilmesi gerekli
(eylem gerekli)
Acilen ilgilenilmesi gerekli
(eylem gerekli)
Daha fazla inceleme gerekli
Acilen ilgilenilmesi gerekli
(eylem gerekli)
Acilen ilgilenilmesi gerekli
(eylem gerekli)
Önemli fark
İyi
Orta
Yetersiz
Veri / bilgi yok
İyi
Orta
Yetersiz
Veri / bilgi yok
20
1. İyi Sağlık
Strateji Yol Haritasında Gerekçe ve Durum
Strateji haritası, toplum sağlığının iyi bir seviyeye ulaştırılmasının Türk sağlık sisteminin temel hedeflerinden biri olduğunu kabul etmektedir. Stratejik planda belirtildiği
gibi: “İyilik hali ve sağlık arttırılacak, sağlıktaki hakkaniyetsizlikler azaltılacaktır’’. Daha
belirgin hedefler, bildirilmesi zorunlu hastalıkların ve BOH’lerin prevalansı, morbidite
ve mortalitesinin azaltılmasının yanı sıra hakkaniyetsizliklerin giderilmesi ve özel ihtiyaçları olan kişilerin korunmasının sağlanmasıdır. Bu amaçlara ulaşmak için Sağlık
Bakanlığı, vatandaşların sağlıklı bir ortamda daha sağlıklı bir yaşam tarzı sürdürmelerini teşvik eden programlara yönelik girişimlerde bulunmaktadır. Ayrıca erişimdeki
hakkaniyetsizlikleri azaltırken hizmetlerin kalitesini, etkililiğini, ulaşılabilirliğini ve kullanımını iyileştirmek için çalışmaktadır. Bu stratejik öncelikler, hakkaniyetsizliklerin azaltılmasına ve özel ihtiyaçları olan kişilerin korunmasına odaklanarak toplumun sağlığının korunması, idame ettirilmesi ve iyileştirilmesine yönelik kapsamlı bir yaklaşımı
yansıtmaktadır. Özellikle anne ve çocuk sağlığı, büyük önem verilmesi gereken bir
alan olarak kabul edilmektedir. Bu durum, söz konusu alanda birçok önemli reform
yapılmasına yol açmış olup dokuz göstergeden dördünün anne ve çocuk sağlığına
odaklanması bunun bir kanıtıdır. Ayrıca iki gösterge bulaşıcı hastalıklarla ve diğer iki
gösterge ise BOH’lerle ilgili olup sağlığın teşviki ve geliştirilmesi ile sektörler arası
eyleme yatkındır.
Sağlıklı Yaşam
Tarzı ve çevre
İyi Sağlık
Etkili ve Kapsamlı
Kişisel Sağlık
Hizmetleri
(erişim, kalite, kullanım)
Performans seviyesi
Ortalama seviye
Gösterge ismi
Dağılım
(cinsiyet, yaş, sosyoekonomik durum
ulaşılabilir ve uygun verilere sahip bölgeler)
Mevcut Fark
Farkın
Genel
Gelişimi
değerlendirme
Mevcut
karşılaştırmalı
seviye
Ulusal eğilim
Genel
değerlendirme
1. Yaşam beklentisi
(doğumda, 65 yaşta, 15
ile 60 yaş arasında ölüm
olasılığı)


Doğru yolda


Doğru yolda
2. Koroner kalp hastalığı
(KKH) ölüm hızı


Eylem gerekli


Daha fazla
inceleme gerekli
3. Kara yolu trafik kazası
yaralanmaları, kaza
sonucu ölümler


Daha fazla
inceleme gerekli


Analiz gerekli
4. HIV/AIDS insidansı


Daha fazla
inceleme gerekli


Daha fazla
inceleme gerekli
5. Sıtma vakaları


Doğru yolda


Doğru yolda
6. Anne ölüm oranı (AÖO)


Daha fazla
inceleme gerekli


Doğru yolda
7. Bebek ölüm hızı (BÖH)


Doğru yolda

Daha fazla
inceleme gerekli
8. 5 yaş altı ölüm hızı
(5YAÖH)

Doğru yolda

Daha fazla
inceleme gerekli
9. Bodurluk ( 2SS’si olan 5
yaş altı YGB endeksi) a

Daha fazla
inceleme gerekli

Daha fazla
inceleme gerekli
a
Referans popülasyonda Yaşa Göre Boy endeksinin (YGB) 2 Standart Sapma ile birlikte görüldüğü 5 yaş altı çocuklar.
21
Başlıca Gerçekler
Ulusal Düzeyde Ortalama
Dağılım (cinsiyet, yaş, sosyoekonomik durum ulaşılabilir ve
uygun verilere sahip bölgeler)
1. Yaşam beklentisi
1a. Doğumda beklenen yaşam süresi istikrarlı bir iyileşmeyle
(19905 yılında 67.4 yıldan 20006 yılında 71.0 yıla ve 2010 yılında
74.3 yıla) (12) 2014 yılı itibariyle Stratejik Plan hedefine ulaşması muhtemel olmakla birlikte halen OECD ve AB ortalamasının
altındadır (13). Erken yaşlarda ölüm hızının azalmasıyla sağlık
seviyesi yükseltilmiştir. 2000 ve 2010 yılları arasında sağlanan
üç yıllık artış, bölgedeki diğer tüm ülkelere veya orta gelir düzeyindeki ülkelere (aynı dönem içerisinde +2 yıl) kıyasla dikkate
değerdir.
1b. 65 yaşta beklenen yaşam süresi (13): 2009 yılında kadınlar
için 15.9 yıl ve erkekler için 14.0 yıldır. Doğumda beklenen yaşam süresinden daha az göze çarpan bir artış gerçekleşmiştir
(1990 ve 2009 yılları arasında kadınlar için 1.6 yıl ve erkekler
için 1.2 yıl).
1c. 15 ve 60 yaş arasında ölüm olasılığı: Bu, sağlık hizmetleriyle
ilişkili ölüm hızı açısından daha iyi bir göstergedir. Bu göstergede Türkiye, 2000 ve 2008 yılları arasında hızlı bir iyileşme ile
diğer ülkelerle kıyaslanabilir durumdadır: 1990, 2000 ve 2008
yıllarında sırasıyla: Türkiye’de 185, 150 ve 106 (15); Avrupa’da
157, 165, 149 (15) ve orta- üst gelir düzeyindeki ülkelerde 195,
206 ve 191’dir (15).
Yaşam beklentisinde erkekler ve kadınlar arasındaki fark (2010 yılında doğumda 5 yıl, 2009 yılında 65 yaşta 1.9 yıl) pek çok gelişmiş
ülkeden daha azdır (doğumda ortalama 7); ancak gelişmekte olan
ülkelerden daha yüksektir (doğumda 3). Fark zamanla açılmıştır
fakat doğumda yaşam beklentisi, kadınlar için Avrupa Bölgesi ortalamasından halen düşük iken erkekler için bu ortalama doğrultusundadır. Cinsiyet eşitsizliğinin olup olmadığını belirlemek üzere
daha detaylı analiz gereklidir (12).
2. MEDCHAMPS raporları, KKH’ye yönelik risk faktörlerinde artış olduğunu bildirmektedir (16). 1998-2010 verilerini kullanarak
gerçekleştirilen bir kohort çalışması (17), 506 kişide yeni gelişmiş KKH’ye göre erkeklerde ve kadınlarda KKH insidansının
1000 kişi-yılda 19 civarında olduğunu tahmin etmektedir. Aynı
çalışma, 1990 yılında KKH prevalansını % 3.8 olarak bildirmekte olup (1000 kişi – yıl başına) bu oran, 2007/2008 bulgularına
göre %6’ya çıkmıştır. 35 yaş üzerindeki grupta KKH ölüm hızı,
1998 yılında 335/100 000’den 1995 yılında 417/100 000’e yükselmiş olmakla birlikte 1995 ve 2008 yılları arasında %35 oranında azalmıştır (2008 yılında 270/100 000) (16). Koroner ölüm
hızları, karşılaştırılan ülkelerden üç kat daha fazla olup sıralamada daha aşağılarda yer almasına yol açmaktadır.
KKH insidansında, erkekler ve kadınlar arasında anlamlı bir fark
yoktur (kadınlarda 18.1 ve erkeklerde 19.0). KKH insidansında
% 15–30 arasında değişen bölgesel farklar önemlidir. En yüksek
insidans oranları, Güneydoğu bölgesinde (kadınlarda %31 ve erkeklerde %20.5 ) ve Karadeniz Bölgesinde (kadınlarda %21.3 ve
erkeklerde %26.1) görülmektedir (17). 2004 ve 2008 yılları arasında farkın kısmen kapanmasına rağmen erkeklerde ölüm hızı oranı
kadınlardan daha yüksektir (erkeklerde 293/100 000, kadınlarda
250/100 000) (16).
3. Kara yolu trafik kazası yaralanmaları, kaza sonucu ölümler:
2004 ve 2009 yılları arasında araçların (+% 40) ve kazaların (+
% 96) sayısında önemli artış görülmüştür. Aynı dönemde yaralanmalarda hafif bir artış (+%48) ve ölümlerde cüzi bir azalma
(-%2.3)7 mevcuttur. Kaza halinde olay yerinde ölüm olasılığının
önemli ölçüde azaldığını göstermektedir. Farklı tanımlar nedeniyle uluslararası karşılaştırmalar mevcut değildir (olay yerinde
ölüm oranına karşı 30 günlük ölüm oranı).
25-64 yaş grubundaki ölümlerin çoğunluğunu teşkil etmektedir.
Yaralanmalar, genç nüfus ve özellikle 21-248 yaş grubu için çok
az artmıştır.
4. Yeni tanı konulan HIV+ ve AIDS vakası sayısının yıl başına aşırı
düşük olması (1990 yılında 33, 2000 yılında 158 ve 2010 yılında
627).9 Tüm karşılaştırılan ülkeler arasında (18) en düşük insidans
(2010 yılında 100 000’de 0.09) (19).
Türkiye’de kayıtlı HIV/AIDS hastalarının çoğu (%70), erkektir.
(Sahra Altı Afrika hariç dünyanın diğer bölgelerindeki gibi)
5. Sıtma vakalarında dramatik azalma. 2015 yılı için 6. BKH
hâlihazırda karşılanmakta ve Stratejik Plan’daki 2012 yılına kadar sıtmanın elimine edilmesi hedefine ulaşılması için sağlam bir
temel teşkil etmektedir. (2009 yılında 84, bunun 38’i otokton
vakalardır) (19)10. 2010 yılında yeni otokton sıtma vakası bildirilmemiştir. Son beş yıl içinde vaka ölümü görülmemiştir.
Her yerde elimine edilmek üzeredir.
5
TUİK ( http://www.tuik.gov.tr/PreIstatistikTablo.do?istab_id=1218 erişim tarihi 24 Haziran 2011)
6
TUİK ( http://www.tuik.gov.tr/PreIstatistikTablo.do?istab_id=1218 erişim tarihi 24 Haziran 2011)
7
TUİK (http://www.tuik.gov.tr/PreIstatistikTablo.do?istab_id=362 erişim tarihi 24 Haziran 2011)
8
TUİK (http://www.tuik.gov.tr/PreIstatistikTablo.do?istab_id=363 24 erişim tarihi 24 Haziran 2011)
9
Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Bulaşıcı Hastalıkların Kontrolü Daire Başkanlığı, 2010 verileri.
10 Sıtma Savaş Daire Başkanlığı verilerinden hesaplanmıştır.
22
Ulusal Düzeyde Ortalama
Dağılım (cinsiyet, yaş, sosyoekonomik durum ulaşılabilir ve
uygun verilere sahip bölgeler)
6. Anne ölüm oranı (AÖO): En güncel uluslararası tahminler,
AÖH’yi 2008 yılında 23 olarak bildirmektedir (21). Ulusal raporlar, 1998 yılında 70/100.000 canlı doğum oranından 2009
yılında 18.4/100 000 canlı doğum oranına ve 2010 yılında 16.4
/ 100 000 canlı doğum oranına doğru önemli bir azalma göstermektedir (19).11 BKH (< 25/100 000 canlı doğum) hâlihazırda
aşılmıştır. Bu oran, karşılaştırılan ülkeler ortalamasındadır; fakat
bu ülkelerin birçoğu çok daha iyi performans göstermektedir.
%5.5 ya da daha fazla yıllık düşüş sağlayan on dört ülke arasında Türkiye’nin 1990 ve 2008 yılları arasındaki %6’lık yıllık düşüş
ile dördüncü ülke olduğu bildirilmiştir. (21).
AÖO: Bölgesel farklılıklar mevcuttur ancak özellikle iki bölgedeGüney Doğu Anadolu ve Doğu Karadeniz bölgesinde- fark hızla kapanmaktadır. Kapanan farka rağmen 2010 yılı itibariyle Batı
Marmara’da AÖO halen en yüksek seviyededir.12 (19)
7. BÖH: Kurumlararası Çocuk Ölüm Hızı Hesaplama Grubu
veritabanı tahminleri, (22) 1990 yılından itibaren BÖH’de istikrarlı ve önemli bir azalma göstermektedir (1990 yılında 66.2
/1000’den 2000 yılında 34.16/1000 ve 2009 yılında 15/1000’e).
Bu dönemdeki azalma, karşılaştırılan ülkelerdekinden daha barizdir. Ayrıca ulusal nokta tahminleri, son yıllarda daha da ani bir
düşüş olduğunu göstermektedir. 2009 yılına yönelik ulusal veri
tahminleri, 14/1000 (12) ya da 13.1/1000 (20) (kaynağa bağlı
olarak) ve 2010 yılında 10.1/1000 şeklindedir (19).Son beş yıl
içerisinde Türkiye’de bebek ölümleriyle mücadele etmek için
ortaya konulan yoğun çabalara bakıldığında azalma, kurumlar
arası tahminlerle uyumludur. Kurumlar arası tahminler, son beş
yıla yönelik ortalamayı yansıtmakta olup (örneğin 2004 yılı hane
halkı araştırması tahminleri, 2000-2004 ortalamasını yansıtmaktadır) regresyon vasıtasıyla daha da yumuşatılmıştır. Kullanılan
kurumlar arası yöntem, istikrarlı bir azalma göstermekte fakat
son sekiz yıl içerisinde ulusal düzeyde bildirilen BÖH’deki dramatik düşüşü yansıtmamaktadır. Bu yöntem, karşılaştırmalar
ve sürekli eğilimler açısından daha sağlam bir yöntemdir ancak
oranlardaki ani değişiklikleri yakalayamamaktadır. 2014 yılı için
konulan Stratejik Plan hedefine ( 10/1000’in altına inmek ) ulaşmada epey ilerleme kaydedilmiştir.
Hane halkı anketlerinde üç göstergeye yönelik (BÖH, 5YAÖH ve
bodurluk) sosyoekonomik durum, kırsal/kentsel bölge ve eğitim
seviyeleri açısından analiz yapılması mümkündür. Üç göstergenin
tamamına yönelik gruplar arasında temel eşitsizlikler mevcut olup
özellikle bodurluğun azaltılmasında annenin eğitim seviyesi ile ilişkili
önemli güçlükler bulunmaktadır. 1993-2008 yılları boyunca kırsalkentsel bölge farkı daralmıştır (23-26).
5YAÖH, büyük bölgesel farklılıklar göstermektedir; 1989-2008 yılları süresince fark kapanmakla birlikte Batı ve İç bölgelere kıyasla
Doğuda hemen hemen iki kat daha fazladır (23-26). Bölgesel farklılıklar, 2010 yılında Orta Doğu ve Güney Doğu Anadolu’da daha
yüksek BÖH oranları ile (yaklaşık %14) belirgindir (19). BÖH’ye yönelik bölgesel farklar13, 2007-2010 yılları boyunca kapanmaktadır.
BÖH ve 5YAÖH, eğitim seviyesi ile birlikte orantılı olarak azalmaktadır (eğitim görmemiş/ilköğretimini tamamlamamış, ilköğretimini
tamamlamış, ortaöğretimini tamamlamış ve daha yüksek eğitim seviyesine sahip hane halklarında BÖH için sırasıyla 1000’de 41, 24
ve 13 ve 5YAÖH için ise sırasıyla 53, 29 ve 21). Genç yaşta ölüm
hızı, en yoksul ya da düşük gelir dilimlerinde diğer üç gelir diliminin
tamamına kıyasla önemli ölçüde artmaktadır (her iki göstergede
yaklaşık 2,5 kat) (23-26).
8. 5 Yaş Altı Ölüm Hızı (5YAÖH): BÖH ile benzer bulgular.
Kurumlar arası tahminler, istikrarlı bir azalma göstermektedir–
1990 yılında 80/1000’den 2000 yılında 43/1000 ve 2009 yılında 19/1000 oranına- (22). Ulusal tahminler, 2009 yılında
17/1000 gibi benzer bir değer ile 1993 yılında 61/1000, 1998
yılında 52/1000 ve 2003 yılında 37/1000 oranından 2010 yılında
13/1000’e doğru ani bir azalma ortaya koymaktadır (19). Yukarıda açıklandığı gibi farklılıklar, metodolojideki değişikliklerden
kaynaklanıyor olabilir. Kullanılan kurumlar arası yöntem, önemli
trendleri zamanla yumuşatma eğilimindedir.
9. Bodurluk: 1993 yılında %19’dan 2008 yılında %10’a doğru
önemli bir iyileşme göstermiştir (23-26). 2014 yılına yönelik Stratejik Plan Hedefi’ne ulaşılması kuvvetle muhtemeldir (%7’den
az). Karşılaştırılan ülkelerin ortalaması seviyesinde bir performans göstermektedir.
Bodurluk olasılığı, gelir ile orantılı olarak azalmaktadır (100’de 2.1,
2.5, 7.9, 10.8 ve 22.0). Bodurluğun görülme sıklığı, kırsallık (X2.3)
ya da diğer eğitim seviyeleri ile karşılaştırıldığında annenin eğitim
görmemiş olması veya ilköğretimini tamamlamamış olması ile (X3),
artmaktadır (23-26).
11 Anne ve Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Genel Müdürlüğü verilerinden hesaplanmıştır.
12 Anne ve Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Genel Müdürlüğü verilerinden hesaplanmıştır.
13 Anne ve Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Genel Müdürlüğü verilerinden hesaplanmıştır.
23
2. Katkı Payında Hakkaniyet
Stratejik Yol Haritasında Gerekçe ve Durum
Genel sağlık sigortasının temin edilmesi, SDP’nin başlıca reform hedeflerindendir. 2002’de “Herkes İçin Sağlık ve Acil Eylem Planı” hedefleri kapsamında önemli bir öncelik olarak belirlenmiştir. Temel hususlar, sosyal
güvenliğin kapsamı ve genel sağlık sigortası idi. Geçmişte hastane hizmetlerini karşılama gücü olmayan hastalar, taburcu edilemezdi ve bu nedenle
SDP, vatandaşlara ödeme güçleri ile orantılı katkıda bulunmalarına ve eşitlik
ilkesi çerçevesinde gerekli sağlık hizmetlerini almalarına olanak sağlayan bir
sosyal sigorta modeli geliştirmeyi amaçladı. Hanelerin ya da bireylerin harcama düzeylerine göre bir hastanın sağlık hizmetlerine yönelik ödemeleri
katastrofik etkilere yol açabilir. Bu harcamalar, hanelerin gıda ya da giyim
gibi temel tüketim gereksinimlerini azaltmaya başlamalarına yol açmıştır.
Adil bir sağlık finansmanı sistemi, halkı katastrofik sağlık harcamalarından
korur. Cepten yapılan harcamalar, dünya çapında düşük ve orta gelirli pek
çok ülkede sağlık finansmanının en etkili kaynağıdır. Genel vergilendirme ve
kamu ya da özel sağlık sigortası vasıtasıyla finanse edilen ön ödemeli sağlık
harcamalarının aksine cepten yapılan harcamalar, genellikle adaletsiz olarak kabul edilmekte ve bunlar, büyük ölçüde sağlık finansmanı sistemindeki
adaletsizliği işaret etmek için kullanılmaktadır.
Verimli ve Kapsamlı
Kişisel Sağlık
Hizmetleri
(erişim, kalite, kullanım)
İyi Sağlık
Finansman
Finansal Katkı
Payında
Hakkaniyet
Performans Seviyesi
Dağılım
(cinsiyet, yaş, sosyoekonomik durum,
ulaşılabilir ve uygun ve ilgili verilere
sahip bölgeler)
Ortalama seviye
Gösterge ismi
10. Katastrofik sağlık
harcaması olan haneler
11. Cepten yapılan ödemeler
a
24
Mevcut
karşılaştırmalı
seviye
Ulusal
eğilim
Genel
değerlendirme
Mevcut
Fark
Farkın
gelişimi
Genel
değerlendirme


Doğru yolda


Doğru yolda


Doğru yolda
a

Adalete ilişkin
hüküm yok
Harcama grubuna göre dağılım, zaman içerisinde değişmez; daha zengin ve daha yoksullar arasında gözlemlenen farkların adaletine ilişkin hüküm yoktur.Başlıca
gerçekler
Başlıca Gerçekler
Ulusal Düzeyde Ortalama
Dağılım (cinsiyet, yaş, sosyoekonomik durum ulaşılabilir
ve uygun verilere sahip bölgeler)
10. SDP’nin uygulanması süresince katastrofik sağlık harcaması
yapan hanelerin yüzdesinde belirgin azalma (eşik değeri ödemek için %40 kapasite ile 2003 yılında %0.75’ten 2008 yılında
%0.37’ye ).14 Karşılaştırılan ülkelerin pek çoğuyla kıyaslandığında
olumludur fakat AB ülkelerini yakalamak için daha fazla iyileştirme gereklidir (Almanya ve İngiltere’de %0.1’in altında) (27).
Harcama dilimleri açısından yapılan analiz, en yüksek harcama
diliminde olan hanelerin büyük bir kısmının katastrofik sağlık
harcaması yaptığını göstermektedir. Bu gözlem, bu sonucun
nedenlerini anlamak için analiz yapılmasını gerekli kılmaktadır.
Harcama gruplarındaki farklılıklar, 2003-2005 yıllarında daha belirgindi ancak 2008 yılında azaltılmıştır (en düşük gelir diliminde
0.38, en yüksek gelir diliminde ise 0.72). Kırsal kesimde yaşayan
haneler, kentte yaşayanlardan 2.5 kat daha fazla katastrofik sağlık harcaması ile karşı karşıya kalmaktadır. Yaşlı ve engellilerin
bulunduğu haneler, katastrofik sağlık harcaması yapma açısından daha fazla risk altındadır.15
11. 2003 ve 2008 yılları arasında hanelerin toplam tüketim harcamalarında cepten yapılan ödemelerin payında çok az bir azalma
söz konusudur (% 2.2’den % 1.9’a). Bu, mutlak verilere göre ani
bir artışı yansıtmaktadır (1.4 milyardan 10 milyar Türk Lirasına).16
İlaçlar (%37.6’dan %30’a), temel hastane hizmetleri (%11.3’den
%9.4’e) ve diş tedavisi hizmetleri için (% 13’den % 11.6’ya) cepten yapılan harcamaların oranı 2002 ve 2006 yılları arasında azalmış ancak 2006 ile 2009 yılları arasında sırasıyla %31.3, %13 ve
%12.6 olmak üzere artmıştır. Buna karşın 2002 ve 2006 yılları
arasında tedavi ekipman ve malzemeleri (%5.2’den %6.6’ya),
sağlık hizmetleri (%22.3’den %24.8’e) ve diğer sağlık hizmetlerinin (%10’dan %14.8’e) payı artmış ancak 2006 ve 2009 yılları
arasında sırasıyla %6.6, % 22.5 ve % 12’ye düşmüştür (28).
Harcama dilimlerine göre yapılan analiz, daha varlıklı olanların
daha yoksul olanlara nazaran daha büyük oranda cepten harcama yaptıklarını vurgulamaktadır.17 Bu sonuç, beklenen bir sonuçtur ve bu verilere istinaden adalet (geriye ya da ileriye dönük
ödeme) konusunda bir hükme varmak mümkün değildir.
14 TUSAK. Türkiye İstatistik Kurumu Hane Halkı Bütçe Araştırması Veri Seti (2003–2008), 2011. Yayınlanmamış çalışma.
15 TUSAK. Türkiye İstatistik Kurumu Hane Halkı Bütçe Araştırması Veri Seti (2003–2008), 2011. Yayınlanmamış çalışma.
16 TUSAK. Türkiye İstatistik Kurumu Hane Halkı Bütçe Araştırması Veri Seti (2003–2008), 2011. Yayınlanmamış çalışma.
17 TUSAK. Türkiye İstatistik Kurumu Hane Halkı Bütçe Araştırması Veri Seti (2003–2008), 2011. Yayınlanmamış çalışma.
25
3. Sağlıklı Yaşam Tarzları ve Çevre
Stratejik Yol Haritasında Gerekçe ve Durum
SDP – II, “daha iyi bir gelecek ve sağlıklı yaşam
programları için sağlığın teşvikini” uygulamaya
Kılavuzluk
koymuştur. BOH’lerin sağlık sistemine getir(liderlik ve
diği sürekli artan yükün insanların beslenme
yönetişim)
alışkanlıklarının, yaşam tarzlarının ve aktivite
örüntülerinin bir öncelik olarak değerlendirilmesi gerektiğini kabul etmektedir. Hizmet tedariki
Sağlıklı Yaşam
temel hedefi ile birleştirildiğinde sağlıklı yaşam
Tarzı ve Çevre
tarzları ve çevre başlığı, hastaların tedavisinden
ziyade öncelikle hastalıkların önlenmesini hedeflemektedir. Bu başlık, iki unsura ayrılabilir:
Hizmet Sunumu
(i) sağlık açısından riskli davranışların azaltılması
ve (ii) güvenli bir çevrenin oluşturulması. Sağlık
Bakanlığı’nın Stratejik Planı, “sağlığın teşviki (geİyi Sağlık
liştirilmesi ve sağlıklı yaşam programlarına) tüm
Verimli ve Kapsamlı
halkımızın erişiminin sağlanması” amacını kapKişisel Sağlık Hizmetleri
samaktadır. Ayrıca ‘’sigara içmeyenlerin oranını
(erişim, kalite ve
arttırmak, alkol kontrol programını uygulamaya
kullanım)
koymak ve madde bağımlılığını azaltmak için ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapmak‘’ gibi
davranışsal değişiklikleri amaçlayan çok sayıda
faaliyeti içermektedir. Bu ifade, sektörler arası eylemin önemini kabul etmektedir. Sağlık Bakanlığı, çeşitli eğitim ve araştırma projeleriyle
sağlığın teşvikine yönelik çabaları kolaylaştırmak üzere sağlığın teşviki dairesini kurmuştur. Türkiye’de SSPD’nin uygulanmasına yönelik
hedeflerden birisinin kanıta dayalı olarak sektörler arası diyalogu sağlamak üzere bir araç geliştirmek olduğu da dikkate alınmalıdır. Dolayısıyla bu bakış açısı, Sağlık Bakanlığı’nın hastalık önlemeye yönelik stratejisi açısından başlıca önem taşımaktadır.
Performans Seviyesi
Dağılım
(cinsiyet, yaş, sosyoekonomik durum,
ulaşılabilir ve uygun verilere sahip bölgeler)
Ortalama Seviye
Mevcut
Karşılaştırmalı
Seviye
Ulusal
Eğilim
Genel
Değerlendirme
Mevcut
Fark
Farkın
Gelişimi
Genel
Değerlendirme
12. Güvenilir içme suyuna
erişim


Doğru yolda


Doğru yolda
13. Hava kirliliği (şehirlerde
PM10a konsantrasyonu)




Daha fazla inceleme gerekli
14. Alkol tüketimi




Analiz gerekli
15. Her gün düzenli sigara
içen kişiler


Daha fazla inceleme gerekli


Eylem gerekli
16. Obez nüfus


Eylem gerekli


Eylem gerekli
17. Doğurganlık örüntüleri
(en az bir biyomedikal
risk faktörü olan
gebelikler)


Doğru yolda


Daha fazla inceleme gerekli
Gösterge İsmi
a
26
Doğru yolda
Doğru yolda
PM10 atmosferdeki 10 mikrometre ya da daha küçük çaplı partiküllerin ölçütüdür.
Başlıca Gerçekler
Ulusal Düzeyde Ortalama
Dağılım (cinsiyet, yaş, sosyoekonomik durum ulaşılabilir
ve uygun verilere sahip bölgeler)
12. İyileştirilen ancak ortak kullanılmayan içme suyuna erişim
yaygınlaştırılmıştır – 2008 yılında nüfusun % 92’si (25). Daha
az gelişmiş olan Avrupa Bölgesi ülkeleri ortalamasının önemli
ölçüde üzerindedir (EUR B+C:c %77) (18).
2005 yılından beri kentsel alanların hemen hemen %100’ü kapsama alınmıştır. Kırsal alanlarda tedrici iyileşme – 1993 yılında
%72, 2008 yılında ise % 88.4 (26).
13. Hava kirliliğinde son dönemde görülen azalma14 (PM10
ile ölçülmüştür) – 2007 ve 2009’da 85’ten fazla ölçüm ile %
49’dan % 26’ya doğru azalma –ancak 2014 yılına kadar AB
hava kalitesi standartlarıyla uyumlaştırmaya yönelik Stratejik
Plan hedefi karşısında hala yüksek olduğu düşünülmektedir.
Ayrıca AB ülkelerinin başkentleriyle (ortalama 30/m3) karşılaştırıldığında yüksek olduğu düşünülmektedir. 2009 yılında dört
ölçüm istasyonundan sadece biri, ortalama 55/m3 ya da daha
düşük bir oran bildirmiştir.
Çok yüksek ölçüme sahip şehirlerin sayısındaki azalma, Türkiye’deki şehirler arasında daha az farklılığa yol açmıştır. Ancak şehirlerin her birine yönelik sonuçlar, büyük değişkenlik göstermeye
devam etmektedir.
14. 15 yaş üzerinde çok düşük ve sabit alkol tüketimi (2009
yılında kişi başına 1.47 litre saf alkol tüketimi ).15 2007 yılında
diğer OECD ülkelerinin önemli ölçüde altında.
Alkol tüketimine ilişkin katmanlı analize yönelik uygun veri yoktur.
15. Erkek ve kadın yetişkin nüfusta toplamda sigara içme oranı,
OECD ülkeleri arasında en yüksek düzeyde kalmaya devam etmektedir: 2010 yılında sigara içenlerin oranı, % 27.1 ve her gün
düzenli sigara içenlerin oranı %25.4 (30) olup bu oran, 2014 itibariyle hedeflenen %20’lik Stratejik Plan hedefinin üzerindedir.
Ancak 1980’lerin ortalarından itibaren (%44’den) çok önemli
oranda azalmıştır (29). Yakın zamanda sigara içenlerin oranı,
2008 yılında %31.2’den (4) 2010 yılında % 27.1’e inmiştir (30
değişmiş). Kamuya açık alanlarda, kafelerde, restoranlarda ve
toplu taşımada sigara içme yasağının muhtemel olumlu etkisi, en çok 2008 yılında dumansız hava sahasının uygulamaya
konulmasından itibaren başlayan dönemi kapsayan yakın zamandaki verilere yansımıştır – 2008’de kapalı alanlarda çalışan
ve işyerlerinde pasif olarak sigara dumanına maruz kalıp sigara
içmeyenlerin oranı, neredeyse %38,5 idi.– Restoranlarda sigara dumanına maruz kalınması, daha da belirgin seviyede olup
2008’de %55.9’dur. Genel olarak kamu alanlarında sigara dumanına maruz kalma oranı, 2008 yılında %11.3 idi.
2008 yılında hemen hemen her iki erkekten biri (% 43.8) ve her
sekiz kadından biri (% 11.6) her gün düzenli sigara içicisiydi (4).
Kadınlar ve erkekler arasındaki fark, erkekler arasında her gün
düzenli sigara içilmesinde belirgin bir azalma ve kadınlar arasındaki sabit durum sayesinde kapanmaktadır. 2010 yılında
erkeklerde %39 ve kadınlarda % 12.3’e inmiştir (30 değişmiş).
Kadınlar hariç kent ile kırsal kesim arasında önemli fark yoktur
(%14’ kıyasla %5). Erkekler (eğitim seviyesi düşük erkeklerde en
yüksek) ve kadınlarda (üniversite mezunlarında en yüksek) eğitim
seviyesine göre ters bir eğilim, söz konusudur(30).
16. Erişkinler arasında obezitede (BKİ>30) 1998 yılında
%22.3’ten (31) 2010 yılında % 36’ya (32) ani bir artış söz konusudur. Bulgular, Avrupa’daki (%35.2) ve dünyadaki (%33.0)
benzer eğilimler ile paralellik göstermektedir.
2010 yılında (32) erkekler (%21) ve kadınlar (%38) arasındaki
fark, 2000 yılında yapılan bir önceki araştırmada da olduğu gibi
(erkeklerde %13 ve kadınlarda %30) (31) önemli düzeydedir.
Kadınlar iki kat daha fazla risk altındadır; bu durum, uluslararası
karşılaştırmalara göre büyük bir farktır.
17. 2008’de gebeliklerin üçte birinden fazlasında (%35) en az
bir biyomedikal risk faktörü taşıdığı kabul edilmiş olup – annenin
18 yaşından küçük ya da 34 yaşından büyük olması; bir önceki
doğumundan itibaren 24 aydan daha az süre geçmiş olması;
3 ya da daha fazla doğum yapmış olması– (26) neredeyse her
on gebelikten biri birden fazla risk faktörü taşımaktadır (% 9).
On yıllık süre zarfında ergen gebeliklerinde ani bir düşüş söz
konusudur (1998 yılında %10.2, 2008 yılında % 5.9) (23-26).
Bölgelere göre doğum yapan 15-19 yaş arası kadınların yüzdesi
(% 4 ila %10.5 arasında değişen), gelir dilimlerine (en düşük iki:
%8.0 ve %11; orta: %4.8 ve %4.3; en yüksek: %1.7) ve eğitim
seviyesine göre ( 2008 yılında ilköğretim seviyesinde veya daha
az eğitim almış olanlarda %7’nin üzerinde, diğerlerinde %2 civarında) çok önemli farklılıklar göstermektedir (26).
b
1.BKH’de tanımlandığı üzere ıslah edilmiş içme suyu; içme, yemek yapma ve kişisel temizlik gibi evsel amaçlar için kullanılan sudur.
Eur-B+C: daha yüksek ölüm hızlarına sahip DSÖ Avrupa Bölgesindeki 25 ülke– Arnavutluk, Ermenistan, Azerbaycan, Belarus, Bosna
Hersek, Bulgaristan, Estonya, Gürcistan, Macaristan, Kazakistan, Kırgızistan, Letonya, Litvanya, Karadağ, Polonya, Moldova Cumhuriyeti, Romanya, Rusya Federasyonu, Sırbistan, Slovakya, Tacikistan, Makedonya Eski Yugoslavya Cumhuriyeti, Türkiye, Türkmenistan
ve Ukrayna. Yöntem ve kriterler için 2004 Dünya Sağlık Raporu’na bakınız (33).
c
18 Çevre ve Orman Bakanlığının yayınlanmayan 2009 verileri.
19 Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (2009 yayınlanmamış verileri) saf alkol tüketimine yönelik rakamları, TÜİK’in Türkiye’deki 15 yaş üzeri nüfusa
yönelik rakamlarına bölünmüştür.
27
4. Verimli ve Kapsamlı Kişisel Sağlık Hizmetleri
(Erişim, Kalite, Kullanım)
Stratejik Yol Haritasında Gerekçe ve Durum
Verimli ve kapsamlı kişisel sağlık hizmetleri; potansiyel erişim ve kullanım (kapsam) ile uyum ve kalitenin ortak sonuçlarını temsil etmektedir. Stratejik
İyi Sağlık
Plan’da belirtildiği gibi hizmetlerin kalitesi, etkililiği, ulaşılabilirliği ve kullanımı artacak ve bölgesel
eşitsizlikler azalacaktır. Bu husus, üç hedefe tekabül etmektedir: (i) “tarama ve koruma hizmetHizmet Sunumu
lerinin kullanımını arttırmak ve erken tanı ve tedavi
sağlamak”; (ii) “sağlık çıktılarını iyileştirmek”; ve (iii)
Verimli ve Kapsamlı
“bölgeler arasında ve özel ihtiyaçları olan kişilere
Kişisel Sağlık
yönelik olarak sağlık hizmetlerine erişimde ve bu
Hizmetleri
hizmetlerin kullanımındaki eşitsizliği azaltmak”. Ka(erişim, kalite, kullanım)
lite; teknik kaliteyi, kapsamlılığı, devamlılığı ve tıbbi
olmayan ihtiyaçlara yanıt verebilirliği içermektedir.
Bunların tamamı, yüksek seviyede çıktılar (sağlık
Finansman
ve memnuniyet) ve sonrasında hizmetlerin kullanımı açısından belirleyici faktörlerdir. SDP, insan
merkezli yaklaşıma doğru bir zihniyet değişikliği
Finansal Katkıda
öngörmektedir. Bu husus, saygınlık, tedavide çaHakkaniyet
bukluğu, tedavi yerinin seçimi ve mahremiyet (alt
yapı) kavramlarını kapsamaktadır. Sigorta kapsamı kavramı, sağlık hizmetlerine gereksinim duyan
bireylerin bu hizmetleri fiilen almasını sağlamayı amaçlamaktadır. Hizmetlerin erişilebilir olması ve yeterince kullanılmaları gerekmektedir.
Kapsam; aşılama, doğum öncesi sağlık hizmeti ve acil sağlık hizmeti alanları ile birlikte ele alınmaktadır. Bu başlık, sağlık hizmetlerinin fiili
kullanımına ve çıktılarına atıfta bulunmaktadır. Temel hizmetlere yönelik kapsama ilişkin göstergelere ek olarak sağlık hizmetleri çıktılarına
ilişkin üst düzey göstergeleri kapsama dâhil etmekteyiz. Bu sağlık çıktıları; teşhis ve tedaviye zamanında erişimin, tedavinin kalitesinin
ve taburcu sonrasında takibin birleşiminden doğmaktadır. Bu tür üst düzey sağlık çıktıları, “planlanmamış yeniden hastaneye yatışlar”’ ve
“ayaktan sağlık hizmeti açısından hassas koşullar ile hastaneye yatışlar” şeklinde örneklendirilebilir. Bu başlık, ayrıca hastanın memnuniyet göstergeleri vasıtasıyla ölçülmektedir. Bu başlık, yapıların kalitesi ve sağlık hizmetlerinin sunum süreci gibi sağlık hizmetlerinin oluşum
özelliklerinin (hizmet sunumu başlığına bakınız), hizmet tedarikçilerine yönelik mali teşviklerin (finansman başlığındaki aktif satın almaya
bakınız) ve mali erişilebilirliğin (mali koruma başlığına bakınız) herhangi bir değerlendirmesini içermemektedir. Ancak bu başlık, tüm bu
kavramlarla doğrudan ilişkili olup bağlantılı olan bu başlıklara göre yorumlanmalıdır.
Performans seviyesi
Ortalama seviye
Mevcut
Karşılaştırmalı
Seviye
Ulusal
Eğilim
18. Tüberküloz (TB)
tedavisinde başarı


19. Birinci basamak sağlık
hizmetleri ile bağlantılı
hastane yatışları (astım,
kronik obstrüktif akciğer
hastalığı, diyabet )

20. Düşük doğum ağırlıklı yeni
doğanlar ve prematüre
doğumlar (<37 hafta)
Gösterge İsmi
21. En az 4 doğum öncesi
sağlık hizmeti
28
Genel
Değerlendirme
Dağılım (cinsiyet, yaş, sosyoekonomik durum,
ulaşılabilir ve uygun verilere sahip bölgeler)
Mevcut
Fark
Farkın
Gelişimi
Doğru yolda


Doğru yolda

Analiz gerekli


Analiz gerekli


Daha fazla
inceleme gerekli


Eylem gerekli


Doğru yolda


Daha fazla inceleme
gerekli
Genel Değerlendirme
Ortalama seviye
Dağılım
(cinsiyet, yaş, sosyoekonomik durum,
ulaşılabilir ve uygun verilere sahip bölgeler)
22. 12-23 aylık aşılanmış
çocuklar


Doğru yolda


Doğru yolda
23. Yeni doğan taraması


Doğru yolda


Doğru yolda


Daha fazla
inceleme gerekli


Daha fazla inceleme
gerekli
25. Acil çağrılar


Doğru yolda


Doğru yolda
26. Hasta memnuniyeti


Doğru yolda


Doğru yolda
27. Hasta hakları

a
Doğru yolda


Doğru yolda
24. Kanser taraması
a Farkındalığın artması şeklinde yorumlanabilecek giderek artan şikâyet sayısı.
Başlıca Gerçekler
Ulusal Düzeyde Ortalama
Dağılım (cinsiyet, yaş, sosyoekonomik durum ulaşılabilir
ve uygun verilere sahip bölgeler)
18. Yeni teşhis edilen ve laboratuvar sonuçları ile doğrulanan vakalar arasında TB tedavisi başarı oranında 2000 (%73) ve 2008
(%92) yılları arasında (34) DSÖ’nün tavsiye ettiği hedefi aşan (%
85) (16) anlamlı artış.
Bazı bölgesel farklılıklar mevcut ancak anlamlı değil. Tedavi başarısı yaygınlaştıkça fark, kapanmaktadır.
19. Ayaktan sağlık hizmeti açısından hassas durumlara konulan birincil tanıyla hastaneye yapılan yatışlarla ilgili geçerli veri,
şu anda mevcut değildir. Bu bilgi, MEDULA’nın hasta taburcu
özetlerinin elektronik listesi kullanılarak sağlanabilir. OECD’nin
sağlık hizmetleri kalite göstergeleriyle uyumlaştırmak için daha
fazla çalışma gereklidir.
Mevcut değildir.
20. Düşük doğum ağırlıklı yeni doğanların yüzdesi (<2500 g)
1998 ve 2003 yılları arasında değişmemiştir ancak 2003 ile
(%7.9) ve 2008 (%11) yılı arasında artmıştır (23-25-26). Artış,
kötüleşen bir durumdan ziyade daha iyi bir raporlama durumunu
yansıtıyor olabilir. Aynı savunmasız nüfusta düşük doğum ağırlığı
oranında aynı anda görülen artış, bu hipotezi desteklemektedir
(hiç eğitim almamış ya da ilköğretimini tamamlamamış anneler
için 2003 yılında %6.3’ten 2008 yılında %18.3’e artış). Bu durum, sağlık kurumlarında gerçekleşen doğumlardaki artışlarla
belirgin bir hal almıştır (Aynı eğitim kategorisi için % 48’den %
71’e artış) (23-26). Kıyaslanan ülkelerin çoğuna göre kötü durumdadır.
Kırsal-kentsel bölge farkı derinleşmiştir. Bölgesel açıdan önemli
farklar söz konusudur (İBBS 1 düzeyinde %7 ile %18 arasında)20.
Yeni doğanlar açısından düşük doğum ağırlıklı olma riski, daha
yoksul ailelerde (1. dilimde %16.5) veya annenin eğitim görmediği yahut ilköğretimini tamamlamadığı durumlarda (%18.3) neredeyse aqqikiye katlanmaktadır. Düşük doğum ağırlığına ilişkin
bulgular, BÖH bulguları ile tutarlıdır. Eğitim seviyesine göre fark,
zamanla önemli ölçüde artmıştır. Sonuçlar, doğum öncesi sağlık
hizmeti ve gözetimli doğuma erişimin artmasıyla bağlantılı olarak
raporlama durumunun daha iyi olduğunu yansıtabildiğinden dikkatlice yorumlanmalıdır.
Prematüre yeni doğanların (<37 hafta) yüzdesi (%9.0), dünya
ortalaması civarındadır (% 9.6) (36).
21. 1993 ve 2008 yılları arasında bir gebelik süresince en az dört
doğum öncesi ziyaret yapılan kadınların yüzdesinde çok önemli iyileşme söz konusudur (%36’dan %74’e çıkarak iki kattan
daha fazla artış); bu artış, 2003-2010 yıllarında hız kazanmıştır
(%54’ten %82’ye) (25, 19). Ancak 2012 yılında %98 olan Sağlık
Bakanlığı Stratejik Planı hedefine ulaşılıp ulaşılamayacağı şüphelidir. Şu anda %82 olan kapsam, daha fazla iyileşmenin gerekli
olduğunu göstermektedir.
Kırsal-kentsel, bölgesel, eğitimsel farklar ve gelir farkları; halen
mevcuttur. 2003-2008 dönemi boyunca kırsal kesimde yaşayan
anneler açısından önemli iyileşmeler (1.5 kattan fazla) gözlemlenmiştir (25,26).
On iki bölge arasından üç bölge, 2010’da %50 civarında doğum
öncesi sağlık hizmeti kapsamındayken geriye kalanlarda bu oran
%80’dir (19).
20 Eurostat, istatistiki bölge birimleri sınıflandırmasına (İBBS) yönelik üç seviyeli bir hiyerarşi oluşturmuştur. Türkiye’de İBBS-1, 12 bölgeye; İBBS-2 26 alt bölgeye
ve İBBS-3 81 ile karşılık gelmektedir.
29
22. 1999 ve 2010 yılları arasında tam olarak aşılanan çocuk
(tüm zorunlu aşıları yapılan 12-23 aylık çocuklar) oranının artışında önemli bir başarı elde edilmiştir. Avrupa bölge ortalaması
ile benzer seviyeye ulaşılmış olup karşılaştırılan ülkelerin çoğu
geride bırakılmıştır. 2002 ve 2006 yılları arasında daha büyük bir
ivme söz konusudur. Örneğin üç doz DaBT aşı oranı, 2002’de
%78’den 2006’da %90’a ve 2010’da % 97’ye çıkmıştır (19).
Aşılama yaygınlaştırıldığından fark tespit edilmemiştir.
23. Birkaç tedavi edilebilir, genetik, endokrin, metabolik ve hematolojik duruma yönelik olarak resmi yeni doğan tarama programı, 1987 yılında başlatılmış ve kapsamı 2007-2010 yıllarında
neredeyse % 100’e ulaşmıştır.21
Tarama yaygınlaştırıldığı için fark yoktur.
2007 yılındaki ulusal uygulamadan itibaren işitsel sorunlar açısından taranan yeni doğanların oranı, önemli ölçüde artmıştır;
ancak 2009 yılında %40’ın biraz altında kalmayı sürdürmüştür.
2012 yılı itibariyle Stratejik Planın tam kapsama hedefine ulaşılması için önemli iyileştirmelere ihtiyaç duyulmaktadır. Pek çok
ülkenin böyle bir resmi programı yoktur.
24. Meme ve serviks kanseri taramasından geçen kadınların
sayısında tedrici artış söz konusudur – 2007 ve 2009 yılları arasında sırasıyla 940.000’den 1.5 milyona ve 960.000’den 3.2
milyona çıkmıştır (37) . Kanser Erken Teşhis Merkezleri (KETEM)
dışında yapılan muayenelerde artış tespit edilmiştir. KETEM’ler
tarafından gerçekleştirilen muayenelerin oranı, %10’nun altındadır ve azalmaktadır. 2007 ve 2009 yılları için Pap-smear muayeneleri için %9’dan %4’e, meme muayeneleri için %11’den
%6’ya azalma görülmüştür(37). Taranacak hedef nüfus ile
karşılaştırıldığında, oranlar 2004 yılında. program başladığından beri önemli ölçüde arttı: meme kanseri için, mamografi
taraması oranı 2004 yılındaki %17 oranından 2007 yılında %
20’ye, servikal kanser için pap smear taraması 2004 yılındaki
%16 oranından, 2007’de %22’ye ve 2011 yılında da %53’e
çıktı. Bu önemli bir gelişmedir. 22
Bölgelere göre (İBBS 1 düzeyinde) %10 ile %40 ve üzerine
ulaşan önemli bölgesel farklılıklar söz konusudur (37).
25. 10 dakika içinde acil çağrılara yanıt verme oranı çok yüksek
olup artmaya devam etmektedir (2006’da %91’den, 2009’da
%96’ya).23 Uluslararası karşılaştırma mevcut değildir.
Bütünüyle kapsama sağlandığı için fark yoktur.
26. Genel hasta memnuniyetinde önemli artış. TÜİK yaşam
memnuniyeti araştırması, memnun ya da çok memnun olanların
oranının 2004 yılında %47’den (38) 2010 yılında %73’e arttığını
göstermektedir(39). Standart anketler kullanılarak birinci basamak sağlık hizmetleriyle ilgili yapılan son dönemdeki araştırmalar, 2010 ve 2011 yıllarında bu hizmetlerden memnuniyet oranını sırasıyla %81 ve %90 olarak göstermektedir. Türkiye, 2010
yılında çeşitli başlıklarda Avrupa’da düşük performans gösteren
ülkeler arasındaydı. 2011 yılı sonuçları, önemli bir iyileşme göstermekte olup Türkiye’yi 23 değerlendirme başlığının 15’inde ilk
5 ülke arasına yerleştirmiştir (40,41).
Standartlaştırılmış birinci basamak sağlık hizmetlerinden memnuniyet araştırması, aile hekimliğinin uygulandığı ve uygulanmadığı iller arasında memnuniyet oranlarında önemli bir fark olmadığını göstermektedir (2011 yılında aile hekimliğinin uygulandığı
illerde 90.7, aile hekimliğinin uygulanmadığı illerde 88.1). Memnuniyet oranları, 2010 yılı ile kıyaslandığında (%70–85 arasında)
olumlu bir dağılım göstererek 2011 yılında %87 (Güneydoğu
Anadolu) ve %92.5 (Batı Marmara) aralığındadır. (40,41).
27. 2004 yılından beri hasta şikâyetlerinin çözüme kavuşturulmasındaki iyileşme, %85’e ulaşmıştır. Çözülen şikâyetlerin sayısı önemli ölçüde ve giderek artmıştır (2003 yılında 30 000’den
2010 yılında 140 000’e) (42). Bu durum, hasta hakları konusunda farkındalığın artması ve şikâyet mekanizmalarına daha kolay
erişim ile açıklanabilir. Memnun kalmayan hastaların düşük oranıyla (bakınız gösterge 26) yerinde çözülen şikâyetlerin yüksek
oranları birlikte ele alındığında bu, olumlu bir bulgudur.
Uygun verilerin bulunduğu tüm yıllar için hastaların cinsiyeti ile
eğitim seviyesi arasında önemli bir fark gözlenmemiştir. Tüm
meslek grupları arasında uzman hekimler, şikâyet konusu olarak
ilk sırada yer alırken şikâyet alan hastane departmanları arasında
poliklinik hizmetleri en üst sırada bulunmaktadır. Bu fark, yıllardır
değişmemiştir.
21 Ana-Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Genel Müdürlüğü, yayınlanmamış veriler, 2010 verileri.
22 Kanser Kontrol Birimi, yayınlanmamış veri, 2010.
23 Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü, yayınlanmamış veriler, 2010.
30
5. Hizmet sunumunun iyileştirilmesi Stratejik yol haritasında gerekçe ve durum
SDP’nin amaçları; etkili, verimli ve eşit şekilde sağlık
hizmetlerini organize etmek, bu hizmetler için finansSağlıklı
man sağlamak ve bunları sunmaktır: “Verimlilik, etkili
Yaşam Tarzı ve Çevre
politikalar vasıtasıyla halkımızın sağlık seviyesinin iyileştirilmesi anlamına gelmektedir. Hizmetlerin sunulmasında temel amaç, hastanın tedavisi yerine hastalığın
önlenmesi olmalıdır.” Birinci ve ikinci basamak sağlık
Kaynak
Hizmet Sunumu
hizmetleri için tahsis edilen ve harcanan kaynaklar araTemini
sındaki dengenin kurulması, sağlık finansmanı politikasının önemli bir hedefidir. Sağlık hizmetlerinin sunumu
başlığı, hem halk sağlığı hizmetlerini hem de sağlık hizmetlerini kapsamaktadır (birinci, ikinci ve üçüncü basaVerimli ve Kapsamlı
Kişisel
mak sağlık hizmetleri). SDP-II, “daha iyi bir gelecek için
Verimlilik
Sağlık Hizmetleri
sağlığın teşviki ve sağlıklı yaşam programları” kavramını
(erişim, kalite,
kullanım)
uygulamaya koyarak önleme ve sağlığın teşviki üzerine
odaklanmayı artırmıştır. BBSH’nin yeniden yapılandırılması ve güçlendirilmesi, SDP’nin başlıca bir unsuru
olup aile hekimliğinin ülke çapında aşamalı olarak uygulamaya konulmuştur. Bu uygulama; birinci basamaktaki hekimlerin
yeniden eğitilmesi, maaşların artırılması, doktorların ödeme uygulamasında değişiklik yapılması (kişi başına ödeme), belli
bir popülâsyonun sorumluluğunun aile hekimlerine verilmesi ve tesisler ile ekipmanın iyileştirilmesi gibi çok sayıda ortak
müdahaleyi bünyesinde toplamaktadır. Aile hekimliği uygulamasının başlatılmasının amacı, sağlık çalışanlarının motivasyonunu ve halkın sağlık hizmetlerine duyduğu güveni artırmaktadır. Sonuç olarak hem etkili bir sigorta kapsamı (hizmetlerin kalitesi ve kullanımı) hem de risk davranışları (sağlığın teşviki ve eğitim vasıtasıyla) üzerinde etki yaratarak daha iyi sağlık
çıktıları sunmak üzere BBSH’nin kullanımını arttırmayı amaçlamaktadır. Kamu hastanesi personeline yönelik Performansa
Dayalı Ek Ödeme Sistemi, yoğunluk ve verimlilik üzerine inşa edilmiştir fakat adım adım kalite bileşenlerini (düzenli kalite
değerlendirme ziyaretleri vasıtasıyla) kapsayacaktır.
Performans Seviyesi
Dağılım
(cinsiyet, yaş, sosyoekonomik durum,
ulaşılabilir ve uygun verilere sahip bölgeler)
Ortalama Seviye
Gösterge
28. BBSH’ye ayrılan bütçe ve
koruma programları
29. Birinci basamak ziyaretlerin
diğer basamaklara kıyasla
dağılımı
30. Birinci basamaktan diğer
basamaklara sevk oranı
31. Ruh sağlığına yönelik ayaktan
tedavi hizmetleri
32. Cerrahi enfeksiyon hızı
33. Tıbbi cihazları izleme ve kayıt
altına almaya yönelik program
Mevcut
Karşılaştırmalı
Seviye
Ulusal
Eğilim
Genel
Değerlendirme
Mevcut
Fark
Farkın
Gelişimi
Genel Değerlendirme


Doğru Yolda
YOK
YOK
YOK


Doğru Yolda


Analiz gerekli


Doğru Yolda


Doğru Yolda


Analiz gerekli


Analiz gerekli


Analiz gerekli


Analiz gerekli


Analiz gerekli


Analiz gerekli


Daha fazla
inceleme
gerekli


Analiz gerekli


Daha fazla
inceleme
gereklia


Analiz gerekli b
34. Akılcı ilaç kullanımı
35. Farmakovijilans: temas
noktaları ve olumsuz etki
bildirimleri
aa
b
Gösterge etki bildirimi için.
Gösterge irtibat noktası sorumluları için
31
Başlıca Gerçekler
Ulusal Düzeyde Ortalama
28. Hastalık önleme programları ve BBSH’ye ayrılan bütçe, çok
önemli ölçüde artmıştır. 2000 ve 2003 yılları arasında kişi başına
7-9 ABD Doları olarak kalmaya devam etmiş, daha sonra 2004
yılında 16 ABD Doları’na ulaşarak iki katına çıkmış, 2010 yılında
kişi başına 42.5 ABD Dolara sürekli ve bariz bir yükseliş göstermiştir.(43). Ancak hükümetin toplam sağlık harcaması, daha hızlı
bir oranda artmıştır.
29. Birinci basamağa ve hastanelere yapılan ziyaretler, (ikinci ve
üçüncü basamak) benzer eğilim göstererek çarpıcı biçimde artmıştır. Bu nedenle 2006 ve 2009 arasında birinci basamak ziyaretlerinin oranı, her 10 hastane için 6 ziyaretten 7’ye çıkarak az da olsa
iyileşmiştir. Ancak bu oran, düşük bir seviyede kalmaya devam
etmektedir. Gerçekten birinci basamak sağlık hizmeti odaklı bir
sistemde, birinci basamağa ikinci veya üçüncü basamaktan daha
fazla ziyaret yapılması beklenmektedir.
30. BBSH’den diğer basamaklara sevk oranında önemli azalma. 2002 yılında %16.7’den 2006 yılında %6.4’e ve 2010 yılında
%0.4’e doğru iyileşme göstermektedir (19). Bu oran, çok düşüktür.
31. Ruh sağlığına yönelik ayaktan tedavi hizmeti: Veriler ve gösterge daha sonraki SSPD raporlarına dâhil edilecektir. Ulusal Ruh
Sağlığı Politikası hazırlanmıştır (44).
32. Genel olarak 2008 ve 2009 cerrahi kategorilerine göre 500 ya
da daha az yataklı hastanelerde 500’den fazla yatağı olan hastanelerden daha az cerrahi alan enfeksiyonu (CAE) tespit edilmiştir. Risk endekslerine göre cerrahi operasyon kategorileri dikkate
alındığında enfeksiyon oranları, artan riske paralel olarak beklentiler
yönünde artmaktadır.24
33. Medikal cihazların kaydını ve kullanımını takip eden sistem halen uygulanmaktadır. SSPD’nin hazırlandığı dönemde sonuç bulunmamaktaydı.
34. Akılcı ilaç kullanımı (45): konuyla ilgili temel teşkil eden son
dönemde yapılmış bir araştırmaya göre (2010) hekimlerin % 56’sı,
Sağlık Bakanlığı’nın Birinci Basamağa Yönelik Tanı ve Tedavi
Rehberleri’ni kullanmadıklarını ve onların %69.2’si ise antibiyotik
yazarken rehber kullanmadıklarını ifade etmiştir.
35. Haziran 2010 itibariyle 329 farmakovijilans irtibat noktası (FIN)
sorumlusu, 317 FIN merkezine kayıtlıdır. Türkiye’nin nüfusu dikkate
alındığında olumsuz etki bildirimlerinin sayısı, diğer ülkelerden daha
düşüktür (2006 yılında 299, 2007 yılında 355).25 Sağlık çalışanları
tarafından yapılan rutin olumsuz etki bildirimi, henüz istenilen seviyeye ulaşmamıştır.
24 Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi, yayınlanmamış veri, 2010.
25 Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü, yayınlanmamış veri 2010.
32
Dağılım (cinsiyet, yaş, sosyoekonomik durum ulaşılabilir
ve uygun verilere sahip bölgeler)
Bu göstergenin sınıflandırması, uygulanabilir değildir.
2009 yılından beri dağılımda önemli bir değişiklik olmaksızın
BBSH ziyaretleri, 2010 yılında İBBS-1 bölgelerinde %35 ile
%40 arasında değişmektedir. Ortadoğu Anadolu, en düşük
BBSH başvuru oranına sahiptir.
Böyle düşük bir oranda muhtemelen fark yoktur (2010 yılında
%0.4).
Mevcut veri bulunmamaktadır.
Mevcut dağılım verisi bulunmamaktadır.
Bu göstergenin sınıflandırması uygulanabilir değildir.
Bu göstergenin sınıflandırması uygulanabilir değildir.
Halen olumsuz etki bildirimlerinde il düzeyinde veriler bulunmamaktadır.
6. Kaynak Temininin İyileştirilmesi
Stratejik Yol Haritasında Gerekçe ve Durum
Stratejik Planın üç stratejik hedefi, kaynak oluşturulması üzerine odaklanmaktadır: (i) “ilaç ve medikal teknolojilerin etkili kullanımının sağlanması”; (ii) “sağlık
Kılavuzluk
hizmetlerine yönelik fizikî altyapının iyileştirilmesi” ve (iii) “sağlığa yönelik insan
(liderlik ve
kaynaklarının iyileştirilmesi”. Kapasitenin artırılması, eğer sistem sağlık hizmetyönetişim)
lerine erişimin yaygınlaşması ve hizmetlerin tedariki sorununa cevap verecekse
kritik önem taşımaktadır. Coğrafi farklılıklar, özellikle uzak ve seyrek nüfuslu bölgelerde hem yeterli kaynak hem de ideal dağılımı sağlamak üzere alt yapıların
ve personelin konumlandırılmasını temin etme açısından önemli bir sorun teşkil
etmektedir. Tesislerin yenilenmesi, daha fazla “insan merkezli” sağlık hizmeti
sağlamak için daha fazla konfor ve mahremiyet olanağı sunmayı amaçlayan bir
önceliktir. Örnek olarak, “nitelikli yatak” oranının artması öngörülmektedir. SDP
Kaynak Temini
Hizmet
kapsamında bu güne kadarki tüm sağlık yatırımları değerlendirilerek ayrıntılı bir
Sunumu
sağlık envanteri oluşturulmuştur. Yerel özellikler dikkate alınarak bölge, il ve ilçe
düzeyinde yerel yöneticilerle yerinde planlama prosedürleri gerçekleştirilerek
bir bütünlük oluşturulmuştur. Sağlık alanında kısıtlı insan kaynağı (hekimler ve
hemşireler dâhil) bağlamında, ihtiyaç duyan herkese sağlık hizmeti verme konusunda hızlı bir artışa duyulan ihtiyaç dikkate alındığında eğitimli personelin
sayısının artırılmasına ilişkin uzun vadeli bir bakış açısının benimsenmesinin yanı
sıra hali hazırda hizmet veren uzman personelin verimliliğinin artırılmasının da
Verimlilik
çok önemli olduğu düşünülmektedir. Bu nedenle sağlık personelinin verimliliği,
bu başlığın başlıca bir bileşeni olarak kabul edilmektedir. Performansa Dayalı
Ek Ödeme Sistemi, SDP kapsamında insanlara hizmet verenleri ödüllendirmeyi
amaçlayan önemli bir araçtır. Başlangıçta yoğunluk ve verimliliğe yönelik teşvikler sağlamaya odaklanmış, daha sonra kalite bileşenleri gibi (finansman başlığında aktif satın almanın tanımına bakınız) faktörleri de bünyesinde toplayacak şekilde kapsamı genişletilmiştir. Finansman koşullarının iyileştirilmesi, kamu hastanelerinde daha fazla oranda hekim
için tam zamanlı çalışmayı cazip hale getirmek üzere uygulamaya konmuştur. Bu nedenle başlıca öncelikler; motivasyon ve verimliliğin
artırılması, daha etkili dağılım ve mezun olan, yeniden eğitim gören (aile hekimleri için) ya da sürekli eğitime devam eden (kaliteyi artırmak
için) sağlık çalışanlarının sayısının artırılmasından oluşmaktadır. Sonuç olarak Sağlık Bakanlığı, sağlık sisteminin planlanması, yönetilmesi
ve idaresinde üstlendiği rolünü kolaylaştıracak uygun bir bilgi sistemine duyulan ihtiyacın farkına varmıştır. SDP’nin tüm bileşenlerini
uyumlaştırmak için entegre bir bilgi sisteminin gerekli olacağına vurgu yapmaktadır.
Performans Seviyesi
Dağılım
(cinsiyet, yaş, sosyoekonomik durum,
ulaşılabilir ve uygun verilere sahip bölgeler)
Ortalama Seviye
Mevcut
Karşılaştırmalı
Seviye
Ulusal
Eğilim
Genel
Değerlendirme
Mevcut Fark
Farkın
Gelişimi
Genel Değerlendirme
36. Sağlık çalışanlarının sayısı


Daha fazla
inceleme gerekli


Daha fazla inceleme
gerekli
37. Mezun olan sağlık
çalışanlarının sayısı


Daha fazla
inceleme gerekli
YOK
YOK
YOK
38. Sağlık çalışanlarının
memnuniyet seviyesi


İzlemeye
devam edilmeli


Daha fazla inceleme
gerekli
39. Yatak kapasitesi


Daha fazla
inceleme gerekli


Doğru yolda
40. Nitelikli yatak sayısı a


İzlenmeli


Doğru yolda
41. Yoğun bakım ünitesi (YBÜ)
yatak sayısı


Doğru yolda


Analiz gerekli
42. Rehabilitasyon yataklarının
sayısı b


Daha fazla
inceleme gerekli


Analiz gerekli
Gösterge
33
Dağılım
(cinsiyet, yaş, sosyoekonomik durum,
ulaşılabilir ve uygun verilere sahip bölgeler)
Ortalama Seviye
a
b
43. Manyetik Rezonans
görüntüleme (MR) birimi
sayısı


Doğru yolda


Daha fazla inceleme
gerekli
44. Elektronik raporlama yapan
hastanelerin sayısı


Doğru yolda


Doğru yolda
Oda içinde banyosu, en fazla iki yatağı, televizyonu, buzdolabı, yemek masası, hastanın kullanımına yönelik raflar, yatak olabilen refakatçi koltukları bulunan hasta odalarındaki yataklar. Bunlar toplam yatak sayısına dâhildir.
Engelli yaşlıların yerleştirildiği ve süreli bakım hizmeti aldığı yahut engelli gençlerin yatarak bakım gördüğü fizik tedavi ve rehabilitasyon hastanelerindeki yataklar
Başlıca Gerçekler
Ulusal Düzeyde Ortalama
Dağılım (cinsiyet, yaş, sosyoekonomik durum ulaşılabilir
ve uygun verilere sahip bölgeler)
36. Eczacılar ve diş hekimleri hariç tüm meslek kategoriler için kişi
başına düşen sağlık çalışanlarının sayısında artış. 30 OECD ülkesi
içinde 2000 ve 2006 yılları arasında doktor ve hemşire yoğunluğunda en yüksek artışlardan birini göstermiştir. Ancak 2009 yılında
1000 kişi başına 2.1 hemşire (hemşire ve ebe) ve 1.64 hekim oranı,
bu ülkeler arasındaki en düşük orandı (46, 47).
37. Aynı dönemde (2000–2007), doktorlar hariç tüm kategorilerde
mezun olan sağlık çalışanlarının sayısında devamlı artış söz konusudur. Ancak hemşirelik mezunlarının sayısı, 2007 yılında 29 OECD
ülkesi içinde en düşük seviyede kalmıştır.
Hemşire / hekim oranı, OECD ülkeleri arasında halen en düşük seviyedekilerden biri olup uygun meslek karmalarını sağlamaya yönelik
potansiyel hususları ortaya çıkarmaktadır.
38. 2009 yılı sağlık çalışanlarının memnuniyet, motivasyon ve
bağlılığına yönelik temel değerlendirme araştırması yapılmıştır. Üç
kategorinin hepsinde ve alt kategorilerin çoğunda ortalama puanlar,
2.5’den büyüktür (Likert ölçeği) (48) (Memnuniyet için 2.7, motivasyon için 3.3 ve işe bağlılık için 2.9).
Bölgeler arasında ya da kentsel ve kırsal alanlar arasında önemli
fark yoktur. Sonuçlar tüm kurum tiplerine benzerlik göstermektedir (il sağlık müdürlükleri hariç). Sağlık çalışanları kategorileri
arasında bazı farklılıklar vardır. (ortalama memnuniyet, aile hekimleri ve yöneticiler açısından en düşük seviyede olup (2.3)
internler açısından en yüksek seviyededir)(3.0) (48).
39. 10. 000 kişi başına toplam hasta yatağı sayısıa, 2007 ve 2010
yılları arasında sabitti (10.000 kişi başına 26.4 ve 27.1). 2002 yılında
160.000 yataktan 2006 yılında 183.000 yatağa ve 2010 yılında ise
200.000 yatağa yükseldi (19). Diğer ülkelerle kıyaslandığında çok
düşüktür ancak pek çok ülke fazla kapasiteyi azalttığı için fark, kapanmaktadır (49).
Bölgeler arasında çok az fark mevcuttur – 2010 yılında her
10.000 kişi için 17.3 ve 34 (19).
40. Buna paralel olarak Sağlık Bakanlığı hastanelerindeki nitelikli yatak sayısında önemli artış görülmüştür (dört yıl içinde 21.165
ilave nitelikli yatak ile 2006 yılında %12.2’den 2010’da %30’a yükselmiştir)(19). Stratejik Plan hedefine (2014 itibariyle %80) ulaşmak
için halen önemli iyileştirmeler gereklidir ve bugünlerde eğilimin tek
kişilik odaları arttırmaya yöneldiği pek çok ülkeye kıyasla düşüktür.
2008 yılında NUTS 1 seviyesinde, nitelikli yatak sayısı en düşük
ve en yüksek olan bölgelerdeki oranlar % 18.7 ve % 43.5 idi.
2010 yılında en düşük ve en yüksek nitelikli yatak sayısına sahip
bölgeler arasındaki fark sırasıyla en az %31.2 ve en çok % 47.5
olmak üzere önemli ölçüde azaldı.27
26 Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğü verilerinden hesaplanmıştır.
27 Sağlık Bakanlığı, yayınlanmamış veri.
34
2010 yılında kuzeydoğu, güneydoğu ve Orta Anadolu’da daha
az sayıda sağlık çalışanı (pratisyen hekimler hariç) mevcuttu.
Batı Anadolu ve İstanbul’da uzman yoğunluğu fazlaydı. Diğer
sağlık çalışanları ülke çapında daha eşit dağılım göstermektedir.
(19)26
41. 2008 ve 2010 yılları arasında YBÜ yatak sayısında 14.000 yataktan 19.000 yatağa çıkan önemli artış (35%), (19) söz konusudur.
Uluslararası karşılaştırma mevcut değildir.
10.000 kişi başına düşen YBÜ yatak sayısının bölgesel dağılımına yönelik veriler mevcuttur. Bu rakamlar, 2009 (1.4-3.3
arasında) ve 2010 (1.9-3.3 arasında) yıllarında önemli bir artış
gösterirken 2008 yılında 1.3-2.9 arasında değişlik göstermiştir.
Orta ve kuzey bölgeler, nispeten düşük performans gösterirken
2008-2010 arasında Batı Anadolu en yüksek rakamlara sahiptir
(19-37).
42. Rehabilitasyon yataklarının sayısı biraz artış göstererek 2002
yılında 1534’ten 2006’da 1642’ye çıktı ancak 2006 ve 2010 yılları
arasında oldukça istikrarlıydı (2010 yılında 1736). Uluslararası karşılaştırma mevcut değildir.
Sınıflandırma, sadece fizik tedavi ve rehabilitasyon hastanesi yatakları olan bölgeler için mevcuttur. Dört bölgeye yönelik
rakamlar bulunmamaktadır. 2010 yılında Doğu Karadeniz ve
Akdeniz bölgeleri en düşük seviyede iken Batı Anadolu, Doğu
Marmara ve Batı Karadeniz, en yüksek rehabilitasyon yatak yoğunluğuna sahiptir.
43. MRG ünitesi sayısı, 2008 ve 2010 yılları arasında 1 milyon kişi
başına 7.2’den 9.5’e çıkmıştır (19).28 İki yıl arasında 181 yeni MRG
ile önemli bir artış olduğunu göstermektedir (515’den 696’ya ). Pek
çok OECD ülkesi ortalamasına (2007 yılında 11) benzerlik göstermekte olup İngiltere (5.6), Polonya (2.9) ya da Meksika (1.1) gibi
ülkelerden daha yüksektir (15).
1 milyon kişi başına düşen MRG ünitelerinin yoğunluğunda bölgesel farklılıklar söz konusudur- İstanbul (13.4) ve Batı
Anadolu’da (10.3) yoğunluk, Kuzeydoğu Anadolu (6,4) ya da
Güneydoğu Anadolu’dakinin (6,2) iki katıdır. Bölgesel veriler,
yalnızca üç yıl için mevcuttur.
44. Bir kaç istisna ile (24/797) programın uygulama yılı olan 2008
yılında hemen hemen tüm kamu hastaneleri Sağlık.net vasıtasıyla
bilgileri ve sonuçları elektronik ortamda bildirmiştir. 29 Aile hekimliği
bilgi sistemi, BBSH düzeyinde yeni bir standart olarak getirilmiştir.
SGK, çeşitli sağlık kurumları arasında fatura/verileri toplayacak entegre bir yapı olan (taburcu edilen hasta bilgilerinin elektronik ortamda saklanması) MEDULA’yı geliştirmiştir.
% 100’e yakın, bu nedenle fark yok.
a
Kullanılan asıl ifade, 10.000 kişi başına düşen hastane yataklarının sayısıdır (akut, yoğun bakım, yanık, psikiyatri ve uzun süreli yataklar)
28 Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğü verilerinden hesaplanmıştır.
29 İdari ve Mali İşler Dairesi, yayınlanmamış verileri, 2010
35
7. Verimlilik Artışı
Stratejik Yol Haritasında Gerekçe ve Durum
SDP’nin hedefleri; sağlık hizmetlerini etkili, verimli ve hakkaniyetli bir şekilde düzenlemek, finanse etmek ve sunmaktır:
“Verimlilik, etkili politikalar yoluyla halkımızın sağlık düzeyini
iyileştirmek anlamına gelmektedir. Hizmet sunumunun temel
hedefi, hastaları tedavi etmekten ziyade hastalıkları önlemek
olmalıdır. Toplanan ve harcanan finansmanın birinci basamak sağlık hizmetleri ile ikinci basamak sağlık hizmetleri
arasında dengede tutulmasının sağlanması önemli bir sağlık
finansmanı politika hedefidir.
Kaynak
Temini
Hizmet
Sunumu
Verimlilik
Sağlık alanında kısıtlı insan kaynağı (hekimler ve hemşireler dâhil) bağlamında, ihtiyaç duyan herkese sağlık hizmeti verme konusunda hızlı bir artışa duyulan
ihtiyaç dikkate alındığında eğitimli personelin sayısının artırılmasına ilişkin uzun vadeli bir bakış açısının
benimsenmesinin yanı sıra hali hazırda hizmet veren
uzman personelin verimliliğinin artırılmasının da çok
Finansman
önemli olduğu düşünülmektedir.. Bu nedenle sağlık
personelinin verimliliği, bu başlığın başlıca bir bileşeni olarak kabul edilmektedir. Performansa Dayalı Ek
Ödeme Sistemi, SDP kapsamında insanlara hizmet
verenleri ödüllendirmeyi amaçlayan önemli bir araçtır. Başlangıçta yoğunluk ve verimliliğe yönelik teşvikler sağlamaya
odaklanmış, daha sonra kalite bileşenleri gibi (finansman başlığında aktif satın almanın tanımına bakınız) faktörleri de
bünyesinde toplayacak şekilde kapsamı genişletilmiştir.
Performans Seviyesi
Ortalama seviye
Mevcut
Karşılaştırmalı
Seviye
Ulusal
Eğilim
Genel
Değerlendirme
Mevcut Fark
Farkın
Gelişimi
Genel
Değerlendirme
45. Günde hekim başına düşen
ayaktan tedavi başvuru sayısı –
birinci basamak


Doğru yolda


Daha fazla inceleme
gerekli
46. Günde hekim başına düşen
ayaktan tedavi başvuru sayısı –
ikinci ve üçüncü basamak


Doğru yolda


Daha fazla inceleme
gerekli
47. Ayaktan tedaviye yönelik sağlık
harcamalarının yataklı tedavi
harcamalarına oranı


İzlemeye
devam edilmeli
YOK
YOK
YOK
Gösterge
36
Dağılım
(cinsiyet, yaş, sosyoekonomik durum,
ulaşılabilir ve uygun verilere sahip bölgeler)
Başlıca Gerçekler
Ulusal Düzeyde Ortalama
Dağılım (cinsiyet, yaş, sosyoekonomik durum
ulaşılabilir ve uygun verilere sahip bölgeler)
45. Birinci basamakta günde hekim başına düşen ayaktan tedavi
başvuru sayısı, 2002 ve 2010 yılları arasında hemen hemen ikiye katlanmıştır (16’dan 27.4’e) .30 Her doktorun günde 8 saatlik klinik çalışması dikkate alındığında bu oran, daha da azaltılması zor görünen
ortalama 15 dakikalık ziyaretler anlamına gelmektedir.
2002 yılında İBBS-131 seviyesinde, birinci basamakta ayaktan tedavi için hekim başına düşen günlük ziyaret sayısı en
düşük 9.1 ve en yüksek 17.7 oranında idi. 2010 yılında, birinci basamakta ziyaretlerin en düşük olduğu ve en yüksek
olduğu bölgelerde sırasıyla 20.3 ve 51.0 idi. Benzer bir artış,
İBBS-1 seviyesindeki değişimleri (göreceli ve mutlak vadede) düşürmeden ülke genelinde gözlendi.
46a. Verilerin bulunduğu sekiz yıl süresince ikinci ve üçüncü basamakta günde hekim başına düşen ayaktan tedavi başvuru sayısı, sürekli
artmaktadır (2001’de 7.5’ten 2010’da 14.6’ya).32
2002 yılında İBBS-1 seviyesinde34, ikinci ve üçüncü basamakta ayaktan tedavi için hekim başına düşen günlük ziyaret sayısı en düşük 3.8 ve en yüksek 16.7 oranında idi.
2010 yılında, ikinci ve üçüncü basamakta ziyaretlerin en
düşük olduğu ve en yüksek olduğu bölgelerde sırasıyla 12.5
ve 30.1 idi. Daha büyük artış İstanbul’da görüldü. Ancak bu,
İBBS-1 düzeyinde bölgeler arasındaki farklılıkları azaltmak
için yeterli değildir.
46b. Türkiye’nin karşılaştırılan ülkelere nazaran kişi başına düşen hekim sayısı daha az olmasına rağmen 2008 yılında ayaktan tedavi oranı
(6.5), karşılaştırılan çoğu ülke ile aynı aralıktaydı: (Almanya (7.8), Polonya (6.8), İngiltere(5.9) ve Meksika (2.8)) (50). Ulusal rakamlar, 2008
ve 2010 yılları arasında 6.5’ten 7.6’ya doğru bir artış olduğunu bildirmektedir.33
47. 2009 yılında Sağlık Bakanlığı hastanelerinde ayaktan ve yatarak
tedaviye yönelik harcamalar, sırasıyla 5.65 milyar ve 2.32 milyar A.B.D.
dolarıydı.35 Ayaktan tedavi gören hastaların sağlık harcamalarının yatarak tedavi gören hastaların sağlık harcamalarına oranı, 2009 yılı için
2.43 olarak hesaplanmıştır. Eğilim verileri mevcut değildir. Uluslararası
karşılaştırma yapılamamaktadır.
Dağılım verileri mevcut değildir
30 Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğü, yayınlanmamış veri, 2010
31 Sağlık Bakanlığı, yayınlanmamış veri, 2010
32 Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğü, yayınlanmamış veri, 2010
33 Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğü, yayınlanmamış 2002 verisi, 2008-2010
34 Sağlık Bakanlığı, yayınlanmamış veri, 2010
35 Sosyal Güvenlik Kurumu verisi 2010
37
8. Yeterli Finansman
Stratejik Yol Haritasında Gerekçe ve Durum
SDP; finansmanı, sağlık sistemi için finansal kaynaklar sağlamanın bir şekli olarak
Kılavuzluk
tanımlamaktadır. Temel ilkeler, finansma(liderlik ve
yönetişim)
nın yükünü adil ve hakkaniyetli bir şekilde
dağıtmak ve finansman mekanizmalarının
sosyal ve politik açıdan kabul edilebilir ve
ülkedeki ekonomik koşullarla uyumlu olmasını temin etmektir (51). Tüm dünyada
Finansal Katkida
Kaynak Temini
sağlık finansmanı değerlendirmeleri; genel
Verimlilik
Hizmet Sunumu
Hakkaniyet
olarak gelir tahsili, havuzda toplama ve
satın alma işlevleri üzerine yoğunlaşmaktadır. Stratejik yol haritasında finansman,
sağlık sonuçlarının yanı sıra kaynak temini, hizmet sunumunu etkilemeye yönelik kılavuzluk, finansman ve finansal risk
korumasında hakkaniyet gibi diğer başFinansman
lıca fonksiyonlarla birlikte yer almaktadır.
Finansmanın/finansal risk korumasındaki
adaletim, sağlık sektörünün çıktılarından
birisi olduğu bilinmektedir. 2003 yılında SDP’nin uygulanmaya başlamasından önce ülke, dört önemli sağlık sorunuyla karşı karşıyaydı: (i)
Sağlık alanındaki kamu harcamaları, benzer gelire sahip ülkeler ve OECD ortalamalarıyla karşılaştırıldığında düşüktü; (ii) Sağlık sigortası
kapsamı genişlemişti ancak özellikle yoksul haneler arasında sigorta kapsamı açısından halen farklar mevcuttu; (iii) parçalanmış risk
havuzları, verimsizlik oluşturmaktaydı; (iv) cepten yapılan harcamalar, önemli miktardaydı ve özellikle yoksul hanelerin sağlık hizmetlerine
erişimine engel oluşturmaktaydı. SDP kapsamındaki sağlık finansmanı hedefleri, standart sosyal yardım paketleriyle daha sağlam risk
havuzları oluşturmak; sağlık ihtiyaçlarına cevap vermek üzere finansman başlığını iyileştirmek ve kaliteli sağlık hizmetlerine etkili erişimi
sağlamak üzere satın alma başlığını güçlendirmektir.
Performans Seviyesi
Ortalama seviye
Mevcut
Karşılaştırmalı
Seviye
Ulusal
Eğilim
Genel
Değerlendirme
Mevcut
Fark
Farkın Gelişimi
Genel
Değerlendirme


Doğru yolda
YOK
YOK
YOK


Doğru yolda

a
Doğru yolda
50. Sosyal koruma kapsamındaki
nüfusun yüzdesi


Doğru yolda


Doğru yolda
51. SGK ile özel hastaneler
ve üniversite hastaneleri
arasında imzalanan
sözleşme sayısı


Doğru yolda


Doğru yolda
52. Performansa dayalı ödeme
sistemini uygulayan SB
hastanelerinin sayısı


Doğru yolda


Doğru yolda
Gösterge
48. Toplam kamu harcamaları
içinde sağlığa ayrılan toplam
kamu harcaması
49. Prim tahsilât oranı
a
b
38
Dağılım
(cinsiyet, yaş, sosyoekonomik durum,
ulaşılabilir ve uygun verilere sahip bölgeler)
Farklı sağlık sigortası fonlarının SGK çatısı altında bileştirilmesi.
Tek yüklenici (SGK) sistemi SB ile uygulanmakta olup üniversite ve özel hastaneler için henüz tam olarak uygulanmamaktadır.
Başlıca Gerçekler
Ulusal Düzeyde Ortalama
Dağılım (cinsiyet, yaş, sosyoekonomik durum ulaşılabilir
ve uygun verilere sahip bölgeler)
48. Genel devlet gelirleri içerisinde sağlık alanındaki kamu harcaması oranı sürekli olarak artmaktadır (2000 yılında % 8’den (52, 53)
2008 yılında neredeyse % 13’e ulaşmıştır) (53,54). 2007 yılında (en
son uluslararası veriler mevcuttur) karşılaştırılan ülkeler ile benzer
performans göstermiştir (dört ülke %10 civarında, beş ülke %13 ve
%18 arasında) (54, 55).
Sınıflandırma uygulanabilir değildir.
49. Mavi yakalılara (4/a) yönelik sigorta sisteminde prim tahsilât
oranı (tahsilât/tahakkuk), 2000 yılında hemen hemen % 80 iken
2010 yılında % 100’e çıkmıştır. Emekli sandığına yönelik prim
tahsilât oranı (4/c), 2009 (97%) ve 2010 yılında (98%) neredeyse
eksiksiz olarak gerçekleşmiştir. Çalışanlara yönelik prim tahsilât
oranına ilişkin veri mevcut değildir (4/b). Üç sigortalılık türünün tamamı için tahsil edilen toplam tutar, 2000 yılında 6.5 milyar Türk
Lirasından 2004 yılında 27 milyar ve 2010 yılında 67 milyar Türk
Lirasına yükselmiştir.36
Yetersiz ve güvenilir olmayan bildirimler nedeniyle sigorta sistemine ilişkin sınıflandırma mevcut değildir. 4/b ve 4/c sigorta
sistemleri için analiz gereklidir.
50. Sosyal koruma kapsamında yer alan nüfusun yüzdesi, 2010 yılında tam korumaya (%95) yakın bir duruma gelecek şekilde hızlı bir
yükselme göstermeden önce 2000 yılında %84’e ve 2004 yılında
%87’ye yükselmiştir. Özellikle de savunmasız nüfus için prim ödemesiz sigortalılık (Yeşil Kart) rakamları, sabit bir sayıya ulaşmadan
önce 2004 (6.7 milyon) ile 2007 (9.2 milyon) arasında ciddi bir artış
göstermiştir.37
2005 yılından beri tüm kamu hastaneleri Sağlık Bakanlığı çatısı altında birleştirildiği için hastalar sağlık hizmeti alacakları yeri
seçme hakkına sahiptirler. Vatandaşlar daha önce sadece kendi sigorta sisteminde yer alan hastanelerden yararlanabiliyordu
ve bu durum, bazı hakkaniyetsizliklere neden olmaktaydı.
51. SGK ile özel hastaneler ve üniversite hastaneleri arasında imzalanan sözleşme sayısı artmıştır. Bu sözleşmeler, 2010 yılında 421
özel hastaneyi kapsamaktadır (57).
Tek alıcı, tedarikçiler arasında daha fazla hakkaniyet sağlamaktadır.
52. Hastanelerde Performansa Dayalı Ödeme Sisteminin uygulanması, aktif satın almaya yönelik bir iyileşme olduğunu göstermektedir. Artık tüm Sağlık Bakanlığı hastanelerinde uygulanmaktadır.
Şu anda Sağlık Bakanlığının tüm hastanelerinde Performansa
Dayalı Ödeme Sistemi uygulanmaktadır.
36 Sosyal Sigortalar Kurumu, yayınlanmamış veri 2010.
37 TÜİK (http://www.tuik.gov.tr/PreIstatistikTablo.do?istab_id=242 erişim tarihi 24 Haziran 2011)
39
9. Güçlendirilmiş Kılavuzluk (Liderlik ve Yönetişim)
Stratejik Yol Haritasında Gerekçe ve Durum
Etkili liderlik ve yönetişim; politika hazırlama ve uygulamayı, kuralları ve
düzenlemeleri uygulamayı, kanıta dayalı politikalara yönelik uygun bilgileri toplamayı ve sektörler arası diyalog ve eylemi sağlamayı ifade etmektedir. Bu husuların tümü, stratejik yol haritasında bu başlık altında
değerlendirilmektedir. Türkiye’de Sağlık Bakanlığı, sadece sağlık sistemini yürütmekle kalmaz aynı zamanda kamu hastanelerinin büyük bir
çoğunluğuna sahip olup (üniversite hastaneleri hariç) sağlık çalışanlarını
istihdam ederek sağlık hizmeti tedarikçilerini de doğrudan yönetir. Ancak, hem SDP hem de Stratejik Plan’da hastanelerin daha özerk olması, bir öncelik olarak belirlenmiştir. Hastaneler, idari yapılarındaki önemli
bir değişiklikle kamu birliklerine dönüştürülecektir. Sağlık hizmetlerinin
sunulmasına yönelik doğrudan (ancak giderek azalan) rolüne ilaveten
Sağlık Bakanlığı, yaşam biçimleri ve çevre ile ilgili risk faktörlerini temkinli
bir şekilde etkilemek için sektörler arası eyleme liderlik etmenin önemini
bilmektedir. Ayrıca sağlığa ilişkin, sosyoekonomik ve kültürel kaynaklı
hakkaniyetsizliklerin temelindeki sebepler ile mücadele etmek de çok
önemlidir. Sağlık sisteminin (Sağlık Bakanlığı faaliyetleri yoluyla) hakkaniyetsizlikleri azaltmak için ne ölçüde “daha fazla çaba sarf edebileceği”
önemli bir sorudur. Sağlık Bakanlığı, ayrıca uluslararası işbirliği ile kendi
sınırları dışında da sağlığı teşvik etmede üstlendiği rolün bilincindedir.
Kılavuzluk
(liderlik ve
yönetişim)
Kaynak Temini
Hizmet Sunumu
Finansman
Performans Seviyesi
Dağılım
(cinsiyet, yaş, sosyoekonomik durum,
ulaşılabilir ve uygun verilere sahip bölgeler)
Ortalama seviye
Mevcut
Karşılaştırmalı
Seviye
Ulusal
Eğilim
Genel
Değerlendirme
Mevcut Fark
Farkın Gelişimi
Genel
Değerlendirme
53. Performansa dayalı
bütçeleme


Doğru yolda
YOK
YOK
YOK
54. Kamu hastane birliklerinin
payı


Daha fazla
inceleme
gerekli
Henüz ilgili
değil
Henüz ilgili
değil
Henüz ilgili
değil
55. Her yıl kalite açısından
değerlendirilen sağlık
kuruluşlarının payı


Doğru yolda


Doğru yolda
56. Her yıl geliştirilen veya
revize edilen kanıta dayalı
rehberlerin sayısı


Daha fazla
inceleme
gerekli
YOK
YOK
YOK


Doğru yolda
YOK
YOK
YOK
58. Sigara dumanına
maruziyeti azaltmayı
amaçlayan politikalar


Doğru yolda
YOK
YOK
YOK
59. Kamu kuruluşlarında
muayene edilen yabancı
hastaların sayısı (sağlık
turizmi)


Doğru yolda
YOK
YOK
YOK
Gösterge
57. Obeziteyi azaltmayı
amaçlayan politikalar
40
Dağılım
(cinsiyet, yaş, sosyoekonomik durum,
ulaşılabilir ve uygun verilere sahip bölgeler)
Ortalama seviye
60. Sağlık sektöründe
imzalanan uluslararası
karşılıklı anlaşmaların/
protokollerin sayısı (insani
yardım)


Doğru yolda
YOK
YOK
YOK
61. Yurtdışına gönderilen
hizmet sayısı


Doğru yolda
YOK
YOK
YOK
Başlıca Gerçekler
Ulusal Düzeyde Ortalama
53. Stratejik Plan, 2014 yılında tamamlanacak olan performansa
dayalı bütçelemenin geniş kapsamda uygulanmasını istemektedir.
Dağılım (cinsiyet, yaş, sosyoekonomik durum
ulaşılabilir ve uygun verilere sahip bölgeler)
İlgili değil.
54. Hastanelerde halen profesyonel yönetim yapısı söz konusu
değildir. Stratejik Plan, 2014 yılı sonuna kadar kamu hastane birliklerinin kurulmasını kapsamaktadır. Kamu hastane birlikleri hakkındaki yasa, halen hazırlanmakta olup söz konusu tarihte yürürlükte
olmalıdır.
55. Performansa Dayalı Ödeme Sisteminin bir parçası olarak tüm
hastaneler kalite konusunda her yıl değerlendirilmektedir. Bu değerlendirme, hizmet kalitesinin, hasta memnuniyetinin ve kurumsal
verimliliğin değerlendirilmesini kapsamaktadır.
56. 2014 yılı sonuna kadar Stratejik Plan; hekimlerin % 95’inin
kanıta dayalı tıp (KDT) kapsamında beceriler kazanmasını, uluslararası klinik rehberlerin uyarlanması ve dağıtılmasını, KDT’nin tıp
fakültesi müfredatındaki yerinin güçlendirilmesini ve rehberlerin
kullanımının artırılmasını amaçlamaktadır. Türkiye’deki BBSH’ye
yönelik klinik rehberler, ilk olarak SDP kapsamında geliştirilmiş olup
SIGN kriterlerine uyumlu ilk rehberler, 2002 yılında yayınlanmış ve
2003 yılında revize edilmiştir. Tıpta uzmanlık dernekleri de kendi
uzmanlık dallarıyla ilgili rehberler geliştirmekte ve bunları revize etmektedir. Rehber geliştirme durumu ve sürecini açıklayacak veriler
mevcut değildir.
57. Obeziteyi/fazla kiloyu azaltmayı amaçlayan politikaların
uygulanma derecesi ile ilgi Çevre ve Sağlık Bilgi Sistemi göstergesi,
toplamda 23/24 skoruna ulaşmıştır.38
58. Sigara dumanına maruziyeti azaltmaya yönelik önemli sayıda
politika uygulanmıştır. Hem umuma açık,ve kapalı alanlarda, konaklama/ikram sektörü ve reklamlar da dâhil sigara içilmesi, hem
de tütün ürünlerinin promosyonunun ve sponsorluğunun yapılması
yasaklanmıştır. Türkiye, bu konuda uluslararası camiada bir lider
olarak kabul edilmektedir.39
38 Beslenme ve Fiziksel Aktiviteler, Bulaşıcı Olmayan Hastalıkların Kontrolü Daire Başkanlığı, Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü, yayınlanmamış veri, 2010.
39 Tütün ve Bağımlılık Yapan Maddelerin Kontrolü, Bulaşıcı Olmayan Hastalıkların Kontrolü Daire Başkanlığı, Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü,
yayınlanmamış veri, 2010.
41
59. Türkiye’yi ziyaret eden sağlık turistlerinin sayısı artmaktadır.
Özel hastanelerdeki rakamlar, 2008 yılında 56.000’den 2010 yılında 77.000’in üzerine çıkmış olup kamu hastanelerinde 2008 yılında 18.000’nin altında bir rakamdan, 2010 yılında 32.000’in üzerine
çıkmıştır (58). Bu rakamların uygun olup olmadığı veya artırılıp artırılamayacağı konusunda hükme varmak güçtür..
60. İnsani yardım çabalarının bir parçası olarak Türkiye, çeşitli yoksul ülkelerden gelen hastalar için ücretsiz hizmet vermeyi hedeflemektedir. Rakamlar, 2004 yılında 129’dan 2006 yılında 156’ya
ve 2009 yılında ise 388’e yükselmiştir. 40 Türkiye’deki sağlık
hizmetlerinin kapsamı dikkate alındığında bu rakamların ileride
artma potansiyeli olmakla birlikte nispeten düşük olduğu düşünülmektedir.
61. Sağlıkla ilgili konularda işbirliğine ilişkin hizmetlerin sayısında artış söz konusudur. 2009 yılında 1100’den fazla görevli yurt dışına
gönderilmiş olup bunların % 66’sı uluslararası kuruluşlar tarafından
finanse edilmiştir.41 Uygun olup olmadığı konusunda hükme varmak güçtür.
42
40
Sağlık Bakanlığı Dış İlişkiler Dairesi, yayınlanmamış veri, 2010.
41
Sağlık Bakanlığı Dış İlişkiler Dairesi, yayınlanmamış veri, 2010.
Kaynaklar
1.
Sağlık Bakanlığı Stratejik Planı, 2010–2014. Ankara, T.C. Sağlık Bakanlığı, 2010.
2.
CSDH. Closing the gap in a generation: health equity through action on the social determinants of health. Final
report of the Commission on Social Determinants of Health. Cenevre, Dünya Sağlık Örgütü, 2008.
3.
Joint Monitoring Programme for Water Supply and Sanitation. Estimates for the use of improved sanitation
facilities. Cenevre, DSÖ/UNICEF (http://www.wssinfo.org, erişim tarihi 18 Mayıs 2011).
4.
Küresel Yetişkin Tütün Araştırması (GATS) 2008. Ankara, Türkiye İstatistik Kurumu, 2010. (http://www.who.
int/tobacco/surveillance/en_tfi_gats_turkey_2009.pdf, erişim tarihi 3 Ağustos 2011).
5.
The world health report 2005: make every mother and child count. Cenevre, Dünya Sağlık Örgütü, erişim tarihi
2 Mayıs 2011).
6.
Türkiye Kalp ve Damar Hastalıklarını Önleme ve Kontrol Programı. Ankara, T.C. Sağlık Bakanlığı, Temel
Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü, 2009 (http://www.saglik.gov.tr/TSHGM/dosya/1-42862/h/strategicactionplan.pdf, erişim tarihi 25 Mayıs 2011).
7.
Akdağ R., Türkiye Sağlıkta Dönüşüm Programı Raporu (2003-2010)Ankara, T.C. Sağlık Bakanlığı.
8.
Avrupa Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD)/Dünya Bankası. OECD sağlık sistemi incelemeleri –
Türkiye. Paris, OECD Yayınları, 2008.
9.
Baris E, Mollahaliloglu S, Aydin S. Healthcare in Turkey: from laggard to leader. BMJ, 2011, 342:c7456.
10.
Avrupa Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD). Making reforms happen: lessons from OECD countries. Paris, OECD Yayınları, 2010 (http://www.oecd.org/dataoecd/15/12/46159078.pdf, erişim tarihi 27 Mayıs
2011).
11.
WHO Tallinn Charter: health systems for health and wealth. Kopenhag, DSÖ Avrupa Bölge Ofisi, 2008.
12.
Türkiye İstatistik Yıllığı 2010. Ankara, Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK), erişim tarihi Nisan 2011 (http://www.
tuik.gov.tr/PreIstatistikTablo.do?istab_id=1218 7 Ağustos 2011).
13.
Avrupa Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD). Health at a glance 2009 – OECD indicators. Paris,
OECD Yayınları, 2009.
14.
Avrupa Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD). Health at a glance 2010 – OECD indicators. Paris,
OECD Yayınları, 2010
15.
World health statistics 2010. Genevre, Dünya Sağlık Örgütü, 2010 (http://www.who.int/whosis/whostat/2010,
erişim tarihi 29 Nisan 2011).
16.
Gerçeklioğlu G et al. Cardiovascular and diabetes mortality trends in Turkey: 1988–2008. 13ncü Ulusal Halk
Sağlığı Kongresi, İzmir, Türkiye, 18 Ekim 2010.
17.
Onat A et al. Türk Erişkinlerinde Koroner Kalp Hastalığı Prevelansı. Istanbul, Türk Kardiyoloji Derneği, 2009
(http://tekharf.org/2009.html, erişim tarihi 26 Mayıs 2011).
18.
European Health for All veritabanı (HFA-DB) [online veritabanı]. Kopenhag, DSÖ Avrupa Bölgesel Ofisi,
Ağustos 2009 (http://www.euro.who.int/hfadb, erişim tarihi 27 Nisan 2011).
19.
Sağlık İstatistikleri Yıllığı 2010. Ankara, Sağlık Bakanlığı, Hıfzıssıhha Mektebi Müdürlüğü (TUSAK), 2010
http://www.tusak.saglik.gov.tr/saglik_istatistikleri_yilligi_2010.pdf, erişim tarihi 20 Temmuz 2011).
20.
Addendum for World Health Statistics 2011, ISBN 9789241564199 (http://www.who.int/whosis/whostat/
WHS2011_addendum.pdf, erişim tarihi 4 Temmuz 2011)
43
44
21.
Trends in maternal mortality: 1990 to 2008. DSÖ, UNICEF, UNFPA ve Dünya Bankası tarafından oluşturulan tahminler. Kopenhag, DSÖ Avrupa Bölge Ofisi, 2010 (http://whqlibdoc.DSÖ.int/publications/2010/9789241500265_eng.pdf, erişim tarihi 4 Ağustos 2011)
22.
Inter-agency Group for Child Mortality Estimation veritabanı [online veritabanı]. UNICEF/ DSÖ/Dünya Bankası/Birleşmiş Milletler Nüfus Başkanlığı, Eylül 2010 (http://www.childmortality.org, erişim tarihi 27 Nisan
2011).
23.
Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması. Türkiye 1993 TNSA final raporu. Ankara, Hacettepe Üniversitesi Nüfus
Etütleri Enstitüsü, 1994 (http://www.measuredhs.com/countries/country_main.cfm?ctry_id=58&c=Turkey, erişim tarihi 18 Mayıs 2011).
24.
Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması. Türkiye 1998 TNSA final raporu. Ankara, Hacettepe Üniversitesi Nüfus
Etütleri Enstitüsü, 1999 (http://www.measuredhs.com/countries/country_main.cfm?ctry_id=58&c=Turkey, erişim tarihi 18 Mayıs 2011).
25.
Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması. Türkiye 2003 TNSA final raporu. Ankara, Hacettepe Üniversitesi Nüfus
Etütleri Enstitüsü, 2004 (http://www.measuredhs.com/countries/country_main.cfm?ctry_id=58&c=Turkey, erişim tarihi 18 Mayıs 2011).
26.
Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması. Türkiye 2008 TNSA final raporu. Ankara, Hacettepe Üniversitesi Nüfus
Etütleri Enstitüsü, 2009 (http://www.hips.hacettepe.edu.tr/eng/tdhs08/TDHS-2008_Main_Report.pdf, erişim
tarihi 20 Mayıs 2011).
27.
Ke Xu et al. Household catastrophic health expenditure: a multicountry analysis. Lancet, 2003, 362(9378):111–
117.
28.
Hanehalkı Bütçe Anketi 2009. Ankara, Türkiye İstatistik Kurumu, 2009.
29.
Public research on smoking habits and campaign against smoking, 1988. Küresel Yetişkin Tütün Araştırması
(GATS)’nda alıntı yapılmıştır. 2008. Ankara, Türkiye İstatistik Kurumu, 2010 (http://www.who.int/tobacco/
surveillance/en_tfi_gats_turkey_2009.pdf, erişim tarihi 3 Ağustos 2011).
30.
Health Survey 2010, Health Care Services and Describing Health, Turkstat 2010, http://www.tuik.gov.tr/PreTablo.do?tb_id=6&ust_id=1, or http://www.tuik.gov.tr/PreTablo.do?tb_id=6&ust_id=1, erişim tarihi 25 Mart
2012
31.
Satman I et al. Population-based study of diabetes and risk characteristics in Turkey. Results of the Turkish
Diabetes Epidemiology Study (TURDEP). Diabetes Care, 2002, 25(9):1551–1556.
32.
Türkiye Diyabet Epidemiyolojisi Araştırması (TURDEP) II, 2010. İstanbul Üniversitesi, T.C. Sağlık Bakanlığı,
baskıda.
33.
The world health report 2004 – changing history. Cenevre, Dünya Sağlık Örgütü, 2004 (http://www.who.int/
whr/2004/en/, erişim tarihi 18 Mayıs 2011).
34.
Avrupa Hastalıkların Önlenmesi ve Kontrolü Merkezi/DSÖ Avrupa Bölgesel ofisi. Tuberculosis surveillance in
Europe 2008. Stokholm, Avrupa Hastalıkların Önlenmesi ve Kontrolü Merkezi, 2010.
35.
Yenidoğan Hastalıkları ve Ölümlerinin Önlenmesine İlişkin 2009–2010 Eylem Planı. Ankara, Sağlık Bakanlığı,
Ana Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Genel Müdürlüğü, 2009.
36.
Beck S et al. The worldwide incidence of preterm birth: a systematic review of maternal mortality and morbidity. Dünya Sağlık Örgütü Bülteni, 2010, 88(1):31–38. 37.
Sağlık İstatistikleri Yıllığı 2009. Ankara, Sağlık Bakanlığı, Hıfzıssıhha Mektebi Müdürlüğü (TUSAK), 2009.
www.tusak.saglik.gov.tr/saglik_istatistikleri_yilligi_2009.pdf, erişim tarihi 26 Mayıs 201).
38.
Yaşam Memnuniyeti Araştırması, 2004. Ankara, Türkiye İstatistik Kurumu, 2005 (http://kutuphane.tuik.gov.tr/
pdf/0014919.pdf, erişim tarihi 27 Mayıs 2011).
39.
Yaşam Memnuniyeti Araştırması, 2010. Ankara, Türkiye İstatistik Kurumu, 2011 (http://kutuphane.tuik.gov.tr/
pdf/0020693.pdf, erişim tarihi 27 Mayıs 2011).
40.
Mollahaliloğlu S et al. (2010) Birinci Basamak Sağlık Hizmetlerinde Hasta Memnuniyeti. Ankara, Sağlık
Bakanlığı, Hıfzıssıhha Mektebi Müdürlüğü (TUSAK), 2010 (http://ekutuphane.tusak.saglik.gov.tr/kitaplar/
bbshhma.pdf , erişim tarihi 7 Ağustos 2011)
41.
Mollahaliloğlu S et al. (2011) Birinci Basamak Sağlık Hizmetlerinde Hasta Memnuniyeti. Ankara, Sağlık Bakanlığı, Hıfzıssıhha Mektebi Müdürlüğü (TUSAK), baskıda.
42.
Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Hasta Hakları Şubesi veritabanı [online veritabanı] Ankara, Sağlık Bakanlığı, 2010 (http://sbu.saglik.gov.tr/hastahaklari/istatistik.htm, erişim tarihi 14 Nisan 2010).
43.
T.C. Sağlık Bakanlığı kesin hesap tabloları. Ankara, Finansalye Bakanlığı, 2009.
44.
Türkiye Ulusal Ruh Sağlığı Politikası. Ankara, T.C. Sağlık Bakanlığı, 2006 (http://temelsaglik2.saglik.gov.tr/
dosya/Yayinlar/kitaprenkliing.pdf, erişim tarihi 25 Mayıs 2011).
45.
Toplumda antibiyotik kullanımı sıklığı ve hekimlerin antibiyotik reçetesi yazma durumları ile ilişkili etmenlerin
belirlenmesi araştırması. Ankara, Sağlık Bakanlığı Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığı, 2011.
46.
OECD health veritabanı [offline versiyon]. Paris, Avrupa Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD),
2010.
47.
Eurostat veritabanı [online versiyon]. Halk sağlığı tabloları (http://epp.eurostat.ec.europa.eu/portal/page/portal/
health/public_health, erişim tarihi 7 Ağustos 2011).
48.
Mollahaliloğlu S, Kosdak M, Taşkaya S. Sağlık Personeli Memnuniyeti Araştırması. AnkaraSağlık Bakanlığı,
Hıfzıssıhha Mektebi Müdürlüğü(TUSAK), 2010 (http://ebookbrowse.com/healthcare-employee-satisfactionsurvey-turkey-pdf-d78453624, erişim tarihi 18 Mayıs 2011).
49.
Global Health Observatory (GHO) veritabanı [online veritabanı]. Cenevre, Dünya Sağlık Örgütü 2010 (http://
apps.who.int/ghodata/?vid=1901, erişim tarihi 27 Mayıs 2011).
50.
OECD health veritabanı [offline versiyon]. Paris, Avrupa Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD),
2010.
51.
Akdağ R. Süreç raporu. Türkiye Sağlıkta Dönüşüm Programı Health Transformation. Ankara, T.C. Sağlık Bakanlığı, 2009 (http://www.saglik.gov.tr/EN/dosya/2-1186/h/htp2009jan.pdf, erişim tarihi 9 Haziran 2011). 52.
Ulusal Sağlık Hesapları. Hanehalkı sağlık harcamaları 2002–2003. Ankara, T.C. Sağlık Bakanlığı, Hıfzıssıhha
Mektebi Müdürlüğü (TUSAK), 2006 (http://www.hm.saglik.gov.tr/pdf/kitaplar/NHAHouseholdHealthExpenditures.pdf, erişim tarihi 26 Mayıs 2011).
53.
Devlet Planlama Teşkilatı veritabanı [online veritabanı]. Devlet Planlama Teşkilatı 1999–2009 [1999-2009 yılları için Genel devlet istatistikleri]. Ankara, Devlet Planlama Teşkilatı, 2010 (http://www.dpt.gov.tr/PortalDesign/PortalControls/WebIcerikGosterim.aspx?Enc=83D5A6FF03C7B4FC9B89FEFA6231C62CE3C0D59FE9
4FEE3B682D8B84ADF2258A, erişim tarihi 26 Mayıs 2011).
54.
Türkiye İstatistik Kurumu veritabanı [online veritabanı]. Sağlık İstatistikleri, İstatistiksel Tablolar . Ankara,
Türkiye İstatistik Kurumu, 2008 (http://www.turkstat.gov.tr/VeriBilgi.do?tb_id=6&ust_id=1, erişim tarihi 3
Haziran 2011).
55.
Health Observatory (GHO) veritabanı [online veritabanı]. Indicator and measurement registry. Cenevre, Dünya
Sağlık Örgütü, 2010 (http://apps.who.int/gho/indicatorregistry/App_Main/view_indicator.aspx?iid=97, erişim
tarihi 2 Haziran 2011).
56.
Sigortalı İstatistikleri 2002–2011. Ankara, Sosyal Güvenlik Kurumu, Mart 2011 (http://www.sgk.gov.tr/wps/
wcm/connect/493566004711e64e8125ed1825086c96/2011_03_sigortali.xls?MOD=AJPERES, erişim tarihi 3
Haziran 2011).
57.
Özel Hastaneler ile Vakıf ve Üniversite Hastanelerinin Alabilecekleri İlave Ücret Tavan Oranları Hakkında
Duyuru. Ankara, Sosyal Güvenlik Kurumu, 2010 (http://www.sgk.gov.tr/wps/wcm/connect/ 25505600453f18f
0bd7efdc5d99f5c13/duyuru_gss_20110107_19.pdf?MOD=AJPERES, erişim tarihi 3 Haziran 2011).
58.
Türkiye’de Medikal Turizmin Geleceği. Ankara, Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü ve
Gazi Üniversitesi, 2011.
45
.
.
Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı
Sağlık Araştırmaları Genel Müdürlüğü
48
Bayındır 1 Sokak, No: 13 Sıhhiye/ Kızılay ANKARA
Tel: + 90 (312) 585 68 00 Faks: +90 (312) 585 68 69,
E-posta: [email protected]
Web Adresi: www.sagem.gov.tr

Benzer belgeler