Mart 2015 - Sayı 9 - Akdeniz Koruma Derneği

Transkript

Mart 2015 - Sayı 9 - Akdeniz Koruma Derneği
AKDENIZ KORUMA
Mart 2015
Sayı: 9
Derneği Aylık Bülteni
700 Su Canlısının Plastik Kirliliği
Yüzünden Soyu Tükenebilir
Yardım Edebilmeniz İçin
Size 5 Öneri
!
Bilmece
Büyük
Beyaz
Fotoğraf: Baran Yoğurtçuoğlu
?
Farklı Yönleriyle
MAKROFUNGUSLAR
KÜNYE
EDİTÖR’DEN
Akdeniz Koruma Derneği
Aylık Bülten, Sayı:7/2015
Adres: İsmet Paşa Mahallesi 370. Sokak
No: 13 Eski Foça/ İzmir
Telefon (Merkez): (+90) 232 812 6459
Telefon (Mobil): (+90) 530 115 3405
Web Site:
http://www.akdenizkoruma.org.tr/
E-mail: [email protected]
Sevgili okurlar,
Mart ayı içerisinde "Dünya Vahşi Yaşam Günü,
Uluslararası Ormanlar ve Ağaçlar Günü ve Dünya
Su günü gibi birçok önemli günü geride
bıraktık. Doğa koruma konularına dikkat çekmek
amacıyla oluşturulan bu günler sizce ne kadar etkili
oluyor?
Dünya'da birçok sivil toplum kuruluşu ve üniversite,
daha yaşanılabilir bir doğa için çalışmalar yapıyor.
Sınırlı kaynakların her geçen gün daha da azaldığı
günümüzde, özel günler belirleyerek insanların bu
konularla ilgili hassasiyetleri canlı tutulmaya
çalışılıyor. Gündelik hayat içerisinde doğaya hiç
dokunmadan geçirdiğimiz zamanlar, bizi dolaylı
yoldan da olsa doğa ile buluşturuyor; fakat bu
buluşma çok kısa sürüyor. Doğanın tüm enerjisi
evlerimizdeki tablolarda, halılardaki desenlerde...
kalıyor. Ama bunun böyle olmadığı hayatların var
olduğunu bilmek içimize bir nebze de olsa su
serpiyor.
Yönetim Kurulu
Zafer Kızılkaya (Başkan)
İnci Tüney
Sinan Şekerci
Elizabeth Grace Tunka Eronat
Mert Ardar
Editör
Umut Uyan
Kapak Tasarımı
Sait Aytar
Yazarlar
Ayşenur Yılmaz, Özgür Derya, Kurtuluş
Özgişi, Umut Uyan, Dilay Doğru, Hakan
Kabasakal, Keremay Ata
Bültenimizin bu sayısında Etiyopya'ya kadar
uzanarak doğa koruma ile ilgili konuları beğeninize
sunuyoruz. Doğadan uzaklaşmamak umuduyla
keyifli okumalar.
Umut Uyan
© AKD 2015 – Bültende yer alan yazıların içeriklerinden yazarları sorumludur. Akdeniz Koruma Derneği sorumlu tutulamaz.
1
Dünyadan
İÇİNDEKİLER
Farklı Yönleriyle Makrofunguslar
Mantarlar; kökü, gövdesi, yaprağı ve klorofili
olmayan basit yapılı organizmalardır. Basit
derken sadece yapıları basit olup türleri,
yetiştikleri yerler ve doğadaki işlevleri çok
fazladır. Bazıları hastalık yapmakta hatta
öldürmekte bazıları ise şifa vermekte ve
iyileştirmektedir. Devamı için…
Etiyopya - Farklı Bir Ekoloji ve
Doğal Yaşam Deneyimi
Etiyopya deyince hepimizin aklına açlık
görüntüleri, toprak kemirmekten göbekleri
şişmiş, gözlerinde sinekler uçuşan çocuklar falan
gelir ama durum hiç de oradan göründüğü gibi
değil. Devamı için…
700 Su Canlısının Plastik Kirliliği
Yüzünden Soyu Tükenebilir.
Yardım Edebilmeniz İçin Size 5
Öneri!
Birleşik Devletler Çevre Koruma Ajansı'na göre,
sadece bir yıl içerisinde, Amerika 32 milyon ton
zararlı plastik atık üretiyor ve bunların sadece
%9 civarı geri dönüşümle değerlendiriliyor. Bu
da plastiklerin büyük bir kısmının sonunda çöp
sahalarına gitmesi demek ve plastiğin ayrıca
rüzgârla yerel su yollarına, okyanuslara uçma
eğilimi olduğundan çoğu çöp sahasına bile
gidemiyor. Devamı için…
Kitap
Büyük Beyaz Bilmece
Bir balık düşünün, mavi dünyadaki tüm zıtlıkları
benliğinde toplamış olsun!
Doğanın Katlıamı: Sözde
Modernizm
Ölesiye korkulurken saygı da duyulan...
İnsan doğası gereği yaşamının her döneminde
aslında bir parçası olduğu doğal hayata özlem
duyar. Ondan kopuk bir yaşam süremez. Bu
yüzdendir yaşamak için oluşturduğu evinin
duvar kâğıtlarında çiçek desenlerinin olması
veya halısının üzerinde bir bitki veya hayvan
figürünün olması. Devamı için…
Yokluğuyla da varlığıyla da sevindiren...
Nefret edilirken merak da edilen...
Yoluna çıkmamak için köşe bucak kaçılan, ama
birkaç kare fotoğrafını çekmek için fırsat
kollanan...
Hem avcı hem de av olan...
Uzatmayayım; büyük beyaz
bahsediyorum. Devamı için…
köpekbalığından
İzmir Körfezi’nin Yunusları
Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve
Teknolojisi Entitüsü Canlı Deniz Kaynakları
Bölümü yüksek lisans öğrencisi ve Sulaltı
Araştırmaları Derneği (SAD) üyesi Vahit Alan
önderliğinde “İzmir Körfezi’nde Yaşayan Yunus
Popülasyonları Üzerine Bir Araştırma” başlıklı
proje sonuçlandı. Vahit Alan ile proje çıktılarını,
yaşananları ve ileride yapacakları projeleri
konuştuk. Devamı için…
Derin Darbe Trol
Dünyanın ilk çevresel içerikli romanı olma
özelliğini taşıyan bu eser, Keremay Ata için çok
büyük önem taşıyor. Çünkü bu romanı
oluşturmak için önce yaşadığı şehirde düzenini
bozup trol yapılan bölgeye yerleşti. Daha sonra 9
ay trolcülerle kâh denizde kâh karada sosyal
hayatı paylaşarak dünyanın ne gibi tehlikelerle
karşı karşıya olduğunu anladı. Devamı için…
© AKD 2015 – Bültende yer alan yazıların içeriklerinden yazarları sorumludur. Akdeniz Koruma Derneği sorumlu tutulamaz.
2
Geçmişten Günümüze Mantarlar ve Kullanım
FARKLI YÖNLERİYLE
yerleri
MAKROFUNGUSLAR
İnsanların
Araş. Gör. Ayşenur Yılmaz
şapkalı
mantarları
kullanımı
paleolitik döneme (yontma taş çağına) değin
Karadeniz Teknik Üniversitesi Orman
uzanır. Meksika ve Guatemala halkları bazı
Fakültesi Orman Endüstrisi Mühendisliği
halüsinojenik
Orman Biyolojisi ve Odun Koruma Anabilim
törenlerde kullanmışlardır. Yine bazı mantarlar
Dalı/Trabzon
Kuzey Amerika yerlileri ve Çinliler tarafından
Mantarlar; kökü, gövdesi, yaprağı ve klorofili
olmayan basit yapılı
derken
sadece
organizmalardır.
yapıları
basit
olup
Basit
türleri,
mantarları
dini
ve
mitolojik
tıbbi amaçla kullanılmıştır. Tarihsel kayıtlar,
şapkalı mantarların bazen pek de iyi niyetli
olmayan amaçlar için kullanıldıklarını ortaya
yetiştikleri yerler ve doğadaki işlevleri çok
koymaktadır. Örneğin; II. Claudius ve Papa VII.
fazladır.
Clement’in, düşmanları tarafından zehirli bir
Bazıları
öldürmekte
hastalık
bazıları
ise
yapmakta
şifa
hatta
vermekte
ve
mantar türü olan Amanita’yla zehirlendiğini
ifade etmektedir. Bir efsaneye göre de Buddha
iyileştirmektedir.
(Budizimin
Doğada çevre koşullarına ve mevsimlere göre
kendiliğinden yetişen ve yüz bini aşan türleriyle
kurucusu),
bir
köylünün
ona
sunduğu, toprak altında yetişen bir mantarı
yediği için ölmüştür.
büyük bir potansiyele sahip olan mantarlar, iki
milyar
yıldır
bitki
ve
hayvansal
yapıları
çürüterek bu yapılardaki elementlerin serbest
bırakılmalarına
Yeryüzündeki
önemli
katkı
doğal
rolleri
karbon döngüsünde de
vardır.
ekosistemlerinde
sağlamaktadırlar.
Özellikle
karbondioksit
orman
salınımı
ile
toprağı bitki gelişimi için uygun hale getirirler.
Başta besin maddesi olmak üzere mantarlardan
çok
değişik
faydalanılmaktadır.
Kozmetik madde (cilt bakımı), ilaç imalinde
önemli işlevleri vardır. Küf mantarları penisilin
adı
verilen
antibiyotik
ilaçların
yapımında
kullanılmaktadır.
Mantarlarda
Makrofunguslar denince akla yenen, yenmeyen
alanlarda
zararlı
barınan bazı
ve
parazit
böcekler tarımsal
mücadelesinde
de
ve zehirli mantarlar gelir. Yenen mantarlar,
kullanılmaktadır. Bazı mantar türlerine (reishi
doğada kendiliğinden yetişebildiği gibi kültürü
mantarı
yapılarak
da
tüketilen
türlerdir.
Yenmeyen
mantarlar, zehirli olmayıp ancak sert, odunsu
özelliği, hoş olmayan tadı ve kokusu nedeniyle
bu
özelliktedirler.
Zehirli
yapılarında
taşıdıkları
maddelerden
dolayı,
mantarlar
çeşitli
zehirlenmelere,
ise
toksik
hatta
gibi)
kanser
tedavisinde
alternatif
tedavi seçeneği olarak bakılmaktadır. Hatta şişe
mantarı
yapımında
da
yine
mantarlardan
istifade edilmektedir. Bazı mantarlar ise mesela
mayalama endüstrisinde, insanlığa çok değerli
hizmetler verirler. Ferment denilen maddeler
oluşturarak, şekeri alkol ve karbon dioksite
ölümlere yol açan türlerdir.
© AKD 2015 – Bültende yer alan yazıların içeriklerinden yazarları sorumludur. Akdeniz Koruma Derneği sorumlu tutulamaz.
3
dönüştürürler, bu tür mantarlar alkollü içecek
üretiminde kullanılmıştır.
Doğada kendiliğinden yetişen türler
Günümüzde yabani olarak yetişen 140.000’den
fazla
mantar
türü
bulunmaktadır.
Özellikle
Avrupa ülkelerinde doğadan toplanan yenilebilir
yabani mantarların, kültür mantarlarına göre
çok daha fazla talep gördüğü bildirilmektedir.
Yenilebilir yabani mantarlardaki talep artışı ve
ticari potansiyel ormanların doğal mucizeleri
olan
mantarların
Doğadan
değerini
toplanan
Fotoğraf 1: Ayşenur Yılmaz- Dede Bürük (Macrolepiota
procera) mantarı/Kastamonu
artırmaktadır.
mantarların
talep
görmesindeki en büyük nedenlerden de biri
yüksek besleyici özelliğe sahip olmasıdır. Yüksek
besleyicilik mantarların bileşiminde nişasta ve
gerçek selülozun bulunmayışı, buna karşılık
protein, vitamin ve mineral maddeleri ihtiva
etmelerinden kaynaklanmaktadır.
Fotoğraf 1’de doğada kendiliğinden yetişen ve
yenen
Dede
mantarı,
bürük
Fotoğraf
kendiliğinden
(Amanita
2’de
yetişen
caesarea)
procera)
(Macrolepiota
ve
ise
yine
yenen
mantarı
Fotoğraf 2: Ayşenur Yılmaz- Duvaklıca (Amanita caesarea)
mantarı/Kastamonu
doğada
Duvaklıca
görülmektedir.
Fotoğraf 3’ te doğada kendiliğinden yetişen ve
zehirli
bir tür olan Suillus luteus mantarı,
Fotoğraf 4’te ise ağaca zarar veren mantarlardan
biri; aynı zamanda tıbbi bir mantar olan Fistulina
hepatica mantarı görülmektedir
Fotoğraf 3: Ayşenur Yılmaz- Ayı Mantarı (Suillus
luteus)/Kastamonu
© AKD 2015 – Bültende yer alan yazıların içeriklerinden yazarları sorumludur. Akdeniz Koruma Derneği sorumlu tutulamaz.
4
yüzyılın başlarında doku kültüründen misel
üretiminin gerçekleştirilmesi ve yeni tekniklerin
geliştirilmesiyle, özel işletmelerde yetiştirilmeye
başlanmıştır.
Mantarlar, özellikle Çin ve Japonya gibi Uzak
Doğu
ülkelerinde
tıbbi
yararları
nedeniyle
yüzyıllardan beri tüketilmektedir. Günümüzde
100
kadar
ülkede
mantar
üretimi
gerçekleştirilmekte olup özellikle Avrupa ve
Fotoğraf 4: Ayşenur Yılmaz: Fistulina hepatica/(Kastamonu
Amerika'da
ileri
üretim
teknolojileri
kullanılmaktadır. Mantar üretimi dünyanın en
Bu arada odun tahripçisi mantarların yol açtığı
büyük ekonomilerinden biri olan Çin'in en
ekonomik zararı da göz ardı etmemek gerekir.
büyük
Bu tür mantarlar miselleri ile odun dokusuna
Ülkemizde ise kültür mantarı yetiştiriciliği henüz
nüfuz ederek çürümelere yol açarlar. Yaşayan
istenilen düzeyde olmamakla birlikte, gerek
ağaçlara arız olan mantarlar da vardır. Orman ve
üretimine gerekse de tüketimine olan talep her
bahçe
zararlı
geçen gün artmaktadır. 1960’lı yıllarda başlayıp
(Armillaria
1990’lardan sonra ivme kazanan üretimimiz
bir
küçük, orta ve büyük boy işletmelerle bir
ağaçlarını
mantarlardan
mellea)’dır.
istila
birisi
eden
bal
Mücadele
en
mantarı
gerektiren
diğer
6.
endüstrisi
konumuna
gelmiştir.
mantar ise “kuru çürüklük mantarı” olarak da
endüstri kolu haline gelmeyi başarmıştır.
bilinen Serpula
Kültüre alınabilen en yaygın türler arasında,
mantar
özellikle
(Merulius)
binalarda,
çürüklüğe sebep olmakta,
takdirde
lacrimans’dır. Bu
malzemenin
evlerde
kuru
Agaricus bisporus, Pleurotus türleri, Lentinus
tedbir alınmadığı
odades (shiitake), Ganoderma lucudium (reishi),
ömrünü
bir
hayli
Volvariella
volvacea
kısaltmaktadır.
bulunmaktadır.
Kültüre alınabilen türler
kesilmiş
Mantarlar; çok eski zamanlardan beri bilinen bir
besin ögesi olmasına karşın, yetiştiriciliğinin ilk
kez 16. yüzyılda Fransa’da yapılmaya başlandığı
pek
çok
Başlangıçta
kaynak
tarafından bildirilmektedir.
mevsime
bağlı
olarak
açıkta
yetiştirilmeye başlanan mantar 19. yüzyılın
başlarında taş ocakları, mağara ve tünel gibi
sıcaklık ve nemin oldukça stabil olduğu kapalı
alanlarda,
ilkel yöntemlerle üretilmiştir. 20.
ve
Mantarlar
kütüklerde
Morchella
türleri
dip
kütüklerinde,
veya
kompostta
yetiştirilebilir. Kompostta yetiştirme üreticilerin
daha
çok
kullandığı
bir yöntemdir; çünkü
mantar hasadının yapılması için daha az zaman
beklenir. Kompost içeriğinin nem derecesi, pH,
selüloz oranı, C/N oranını gibi özelliklerinin
mantar gelişimine uygun olması gerekmektedir.
Fotoğraf
5
ve
Fotoğraf
6’da KTÜ Orman
Fakültesi, Orman Endüstri Mühendisliği Bölümü,
Mikoloji Laboratuvarında çeşitli atıklar üzerinde
© AKD 2015 – Bültende yer alan yazıların içeriklerinden yazarları sorumludur. Akdeniz Koruma Derneği sorumlu tutulamaz.
5
yetiştirilen mantar şapkaları (Pleurotus ostreatus
70’inin
) görülmektedir.
sindirilebildiği
vücut
tarafından
kolaylıkla
belirtilmektedir.
Mantarların
protein miktarının et, yumurta ve süt gibi temel
gıda maddeleri
kadar yüksek olduğu, çoğu
mantar türlerinin anti-tümor, anti-oksidan, antimikrobiyal, anti-viral, anti-alerjik, merkezi sinir
sistemini düzenleyici vb. tıbbi etkilere sahip
olduğu
yapılan
konmuştur.
bilimsel
Ayrıca,
analizlerle
ortaya
hipertansiyon,
yüksek
kolesterol ve hatta kanser gibi birçok hastalığın
önlenmesinde
etkili
olabilecekleri
rapor
edilmiştir.
Mantarlar
sadece
masallarda
geçen
ve
ormanlarda yetişen sihirli varlıklardan ibaret
Fotoğraf 5: Ayşenur Yılmaz- Siyah çay atıkları üzerinde
değildir. Mantarların insan hayatında ve doğal
üretilen Kayın (Pleurotus ostreatus ) mantarı
döngünün
devamındaki
edebildiğimizden çok
değeri
yüksek,
maddesi
olmak
misyonları
hayal
daha büyüktür.
Besin
tıbbi ve aromatik bir gıda
dışında,
ilendirilebilecekleri
farklı birçok endüstri kolunda doğal hammadde
konumundadırlar.
Birçok
yabani
mantar
doğadan
toplanıp
yenebilir ve çoğunun, kültür türlerinden daha
lezzetli olduğu söylenir. Fakat doğal mantarları
toplayan
kişi
bu
konuda
uzman
değilse
zehirlenme ve ölüm olayları ile karşılaşılabilir.
Fotoğraf 6: Ceviz ağacı talaşlarında üretilen Kayın (Pleurotus
Çünkü bazı mantarların çok küçük bir miktarı
bile
ostreatus) mantarı (Hasat aşaması)
insanı
öldürecek
kadar
zehirli
olabilmektedir. Yenebilen ve zehirli, mantarlar
Mantarların Özellikleri
yan yana yetişebilirler. Bazı yenebilen ve zehirli
%92-97’si su olduğu için diyetik bir besin
maddesi olan mantarlar bazı sebzelere oranla 510 kat daha fazla vitamin B3 içermektedirler.
Yağ ve karbonhidrat miktarları az olup protein
miktarı
bakımından
zengindirler.
Bazı
kaynaklarda mantarlarda bulunan proteinin %
türler birbirine o kadar benzer ki bunu ancak bir
mikolog ayırt edebilir. Doğada kendiliğinden
yetişen türlerin sağlıklı bir şekilde toplanması,
işlendirilmesi ve pazarlanması ile ilgili olarak
ciddi bir denetleme kurulunun oluşturulması
gerekmektedir.
Benzer
denetimler
kültür
© AKD 2015 – Bültende yer alan yazıların içeriklerinden yazarları sorumludur. Akdeniz Koruma Derneği sorumlu tutulamaz.
6
mantarı üreticiliği için de geçerli olmalı, üretim
eden doğayla arada hiç bir dolaylı medeniyet
yeri
kalite
yapısı bağlantı olmadan, en çırılçıplak halimizle
kontrolleri sık aralıklarla yapılmalıdır. Ayrıca
tekrar karşı karşıya kalmak... Gerçi doğayla baş
özellikle
eğitim
başa olmak, günümüz insanı için farklı şeyler
üreticiliği
ifade ediyor. Mesela Türkiye'de bilmem kaç
tanıtılmalı ve teşvik edilmeli böylelikle yeni iş
milyonluk residence reklamları size İstanbul'un
yeri
ülke
göbeğinde doğa ile baş başa olmayı vadediyor,
Ağaca ve
ya da Bodrum, Marmaris gibi meşhur tatil
oduna zarar veren mantarlarla mücadelede ise
yörelerine giderken, yol üstünde bir yerlerde
çevre dostu koruma tekniklerine başvurulmalı,
durup iki ağaç, yeşillik görmek, iki gözleme
sağlıklı
odun
yemek insanların içindeki doğal yaşam özlemini
hammaddesi sürdürülebilirliği konusuna özel
kımıldandırıyor: "Ah! Özlemişim doğayla baş
önem verilmelidir.
başa kalmayı" Amerikalılar için ise, doğa ile baş
ETİYOPYA - FARKLI BİR EKOLOJİ
başa kalmak, geçmişe dair özlemleri ve kısa
koşulları,
üretilen
belediyelerin
seminerleri
ile
ekonomisine
özendirici
kültür
istihdamları
katkı
orman
mantarların
mantarı
oluşturularak
sağlanmalıdır.
ağaçlarından,
sağlıklı
VE DOĞAL YAŞAM DENEYİMİ
kaçamak anlarında duyulan bir iç huzuru ve
özlemi değil de daha çok bir kâbusu hatırlatıyor.
Bir nükleer bomba ya da uzaylı istilası sonucu
Yazan: Özgür Derya
medeniyetin yok olup, insanın hem bir avcı hem
Elektro- Mekanik Grup Şefi
Genale III Hydro Power Project/ Etiyopya
de av olarak yeniden medeniyetin en başına
dönüp
hayatta
kalmaya
çalıştığı
tonlarca
Damda birlikte yatmışız
Amerikan filmini hatırlayın.
Öküzü hoşça tutmuşuz
olanca pervasızlığınca doğayı katlediyor, sonra
Kapitalizm önce,
ondan kopardığı küçük parçaları yine ondan
Koyun değil şu dağlarda
kopardığı
insanların
önüne
atıp
pazarlama
San kendimizi gütmüşüz
nesnesine dönüştürüyor. Ekolojik tatil köyleri,
Kör olasın demiyorum
ekolojik
fahiş
Hasan Hüseyin KORKMAZGİL
Hızlan,
ölümünün
büyük
ardından,
siteleri,
restoranlar,
organik
kumaşlar bilmem neler yeniden poşete konup
Kör olma da gör beni (*)
Doğan
ürün
gazeteye
yeniden
insanların
önüne
konuyor. Ve ne acıdır ki, insanlar bu tüketim
usta Yaşar Kemal'in
bir
fiyatlarla
verdiği
röportajda "Yaşar Kemal, romanlarında yalnızca
toplum içindeki insanı değil, doğa içindeki insanı
da anlatan bir yazardı" diye bahsetmişti. "Doğa
içindeki insan" terimi bana çok çarpıcı gelmişti.
Uzun zamandır bunu düşünür dururum, bizi var
biçiminin bir yüksek bilinçlilik, bir doğaya saygı
hatta bazen bir muhalefet biçimi olarak nesnesi
oluyor.
hayvanlar
Lafı
ve
asıl
getirmek
hayvanlarla
istediğim
kurulan
yer,
ilişki
biçimlerinin de modern dünyada bir tüketim
biçimine dönüşmüş olması. Bu öyle bir endüstri
ki, televizyon programları, filmler, aksesuarlar,
© AKD 2015 – Bültende yer alan yazıların içeriklerinden yazarları sorumludur. Akdeniz Koruma Derneği sorumlu tutulamaz.
7
mamalar bence milyar dolarları buluyor hacmi.
vulgarlık, şiddet kültürü bu garibanlara en adice,
Tabii
ne
soysuzca, şerefsizce işkenceleri uygulamaktan
ne
kendini
bu
koşullarda
hayvancıkların
üretildikleri,
pet
çiftliklerde
shop'larda
sakınmıyor.
Dövülen
köpekler,
koşullarda tutuldukları v.s. kimsenin umurunda
ayaklarına yapıştırıcı sürülen kediler, vurulan
değil. Animal Planet gibi, National Geographic
kuşlar, varın siz getirin gerisini.
gibi güya asıl amaçları biz insanlara hayvanları
ve doğadaki yaşama biçimlerini göstermek, bir
bilinç seviyesi oluşturmak olan kanallar bile bu
endüstriye
bence
bilinçli
olarak
hizmet
ediyorlar. "America's cuttest puppies", "Animal's
on act", " Dog's whisperer Caesar Millan" gibi
programları izleyince
insanın hemen en yakın
pet shop'a gidip bir yavru köpek ya da kedicik
alası geliyor. Sonuç? En fazla iki üç ay bakılıp
sonra ya sokağa, ormana terkedilen ya da
barınağa bırakılan kediler, köpekler... Sosyal
medyadaki
grupları
takip
edin,
köpek
sahiplendirme ilanları ile dolu. Bir avuç insan,
ormanlara gidip terkedilmiş köpekleri yemliyor,
barınaklardan,
sokaklardan
yaralı,
hasta
hayvanları kurtarıyor, evinde bakıyor, tedavisini
yaptırıyor, ama bu çabalar nafile. Her gün
onlarca evcil
hayvan sokaklara atılıyor ve
sokaklardaki hayat daha dramatik. Aç kalıyorlar,
diğer hayvanların saldırısına uğruyorlar, hasta
oluyorlar v.s. v.s. Sonuçta bir avuç insanın nafile
çabaları yetmiyor ve gün geçtikçe, bu endüstri
genişledikçe daha fazla dram bazen gözlerimizin
önünde, bazen bizden çok uzaklarda tekrarlanıp
duruyor. Modern insan, sokaklarda çöp görmek
istemiyor, bu yüzden bütün çöpler artık kapaklı.
Modern
insan
sokaklarda
köpek
görmek
istemiyor, bu garibanların sokakta, soğukta aç
biilaç yaşama çabasına bile saygı göstermiyor.
Bunun yanında o nereden üstümüze yapıştığını
senelerce araştırıp hala bir sonuca varamadığım
Bir süredir yaşamakta olduğum Etiyopya'da ise
durum
tamamen
hepimizin
aklına
kemirmekten
farklı.
açlık
göbekleri
Etiyopya
deyince
görüntüleri,
toprak
şişmiş,
gözlerinde
sinekler uçuşan çocuklar falan gelir ama durum
hiç de oradan göründüğü gibi değil. Bir yandan
bakıldığında
Etiyopya,
en
temel
medeniyet
imkânlarına bile ulaşmanın çok zor olduğu,
insanların çoğunun derme çatma kulübelerde,
tozlu topraklı sokaklarda elektrik ve sudan
yoksun yaşadığı bir ülke. Diğer bir açıdan
bakıldığında ise, geleneksel tarımın yani öküz ve
karasaban ile yapılan tarımın ülke ekonomisinin
büyük bir kısmını oluşturduğu, kanser, şeker,
kalp gibi
hastalıkların oranının çok düşük
olduğu, insanların doğa ile tam bir uyum halinde
yaşadığı ve öğrenecek çok şeyimizin olduğu bir
ülke. Cam ev gereçleri bulmak çok zor, kâğıt
havlu ve peçete kullanımı
minimum
yaşam
hayatlarını
sürdürmeye
çok düşük, en
imkânlarıyla
çalışıyor
insanlar
ve
israf
dediğimiz modern yaşam hastalığı neredeyse
sıfır. Karasaban ile tarım yaptıkları halde buğday
ihraç eden bir ülke (hatırlatırım, Türkiye olanca
verimli
toprakları,
makine
ve
sulama
imkânlarına rağmen buğday ithal ediyor) bu
söylediklerim daha da derinleştirilebilir ama ben
bilerek bu kadarla bırakıp lafı hayvanlara ve
insan- hayvan ilişkilerine getirmek istiyorum.
İnsanların doğayla tam bir uyum içinde yaşama
biçimleri, insan- hayvan ilişkilerine de yansımış.
© AKD 2015 – Bültende yer alan yazıların içeriklerinden yazarları sorumludur. Akdeniz Koruma Derneği sorumlu tutulamaz.
8
Bence dünyanın en mutlu köpek ve kedileri
genelde bu hayvanlara iyi davranılmadığı için ya
burada yaşıyor. Bir kere hayvancılık çok yaygın
korunmak amacıyla sürüler oluşturuyorlar, ya
olduğu, her evde en azından bir- iki keçi, sığır
da düzenli yiyecek bulabildikleri bir parkı ya da
v.b. olduğu ve bu hayvanlar her gün otlatılmaya
apartman bahçesini sahiplenip başka hayvanları,
götürüldüğü halde çoban köpeği nerede ise yok.
bazen
İlginçtir, etrafta bol miktarda sırtlan sürüleri,
Burada ise her yerde yiyecek bulabildikleri ve
çakallar, tilkiler, leoparlar olduğu halde, insanlar
hiçbir
yaban hayatına karşı ekstradan önlemler alma
karşılaşmadıkları için genelde hareket halindeler
ihtiyacı da hissetmiyorlar. Benim en çok ilgimi
ve yalnızlar. Bu arada çok cool olduklarını da
çeken bu olmuştu, geceleri seyahat ederken
belirtmeliyim,
köylerin çok çok yakınlarında sırtlan sürülerine,
kandıramıyorsunuz,
büyük timsahlara da rastladık ama yaban hayat
kuyruklarını falan da sallamıyorlar. Buradaki
ve insanlar arasında sınırları oldukça güzel
dostlarımdan biri, üniversite okuduğu şehrin
çizilmiş sessiz bir sözleşme var gibi. Herkes
yakınındaki bir köyde 700- 800 insan nüfusuna
kendi
hayatını
karşılık 2000 köpek yaşadığından bahsetmişti.
sürdürüyor ve bir diğerinin alanına müdahale
Bilirsiniz, köpekler genelde beş- altı yavru
etmiyor. Maymunlar mesela, yol kenarlarında
doğurur ve bunların yalnızca bir- iki tanesi
sürekli karşılaşıyorsunuz maymun sürüleri ile
yaşar. Diğer yavrular yetersiz beslenmeden ya
ama sizi umursamıyorlar, bir şeyinizi çalmaya
da hastalıktan genelde bir ayı çıkarmadan ölür.
yeltenmiyorlar, çok yaklaşmaya kalkışırsanız da
Demek yaşam şartları o kadar ideal ki, bu kadar
kaçıyorlar. İnsanların çocuklarının yeri evde ne
çoğalabiliyorlar.
sınırları
içinde
kendince
de insanları
yerde
oraya yaklaştırmıyorlar.
ciddi
öyle
iki
bir
tehlike
bisküvi
peşinize
ile
ile
falan
takılmıyorlar,
ise keçilerin ve öküzlerin de o. Öyle ki, keçiler,
koyunlar adeta bir evcil hayvan gibi istediğiniz
gibi
yanına
gidebiliyorsunuz,
başını
okşayabiliyorsunuz, insanlar onlar için zarar
verebilecek bir tehlike unsuru değil. Buraya
gelmeden önce internetten bir araştırma yaptım,
bir yavru köpek edinmekti niyetim, ama burada
pet shop yok, cins köpek de yok. Köpekler
bahçeye
bağlanmıyor
hapsedilmiyor.
sokaklarda
Bütün
özgürce
ya
da
köpekler
dolaşıyor.
evin
ve
Bir
içine
Fotoğraf: Özgür Derya- Etiyopya’daki evcil hayvanların keyfi
yerinde
kediler
diğer
dikkatimi çeken de köpeklerde bölgecilik ya da
sürü davranışı olmaması. Türkiye'de büyük
metropollerde yukarıda anlatmaya çalıştığım
gibi, yiyecek bulmak çok zor olduğu için ve
© AKD 2015 – Bültende yer alan yazıların içeriklerinden yazarları sorumludur. Akdeniz Koruma Derneği sorumlu tutulamaz.
9
Bir not daha düşeyim, bilenler bilir İstanbul'da
Köpek Adası adında bir ada vardır Adnan
Menderes'in idam
edildiği
Hayırsız
Ada’nın
hemen yanında. Bu adaya bu ismin verilmesinin
nedeni, Osmanlı zamanında sokak köpeklerinin
belli periyotlarla toplanıp kayıklarla bu adaya
götürülmesi ve orada açlığa, susuzluğa terkedilip
Fotoğraf:
Özgür Derya- Etiyopya’da köpekler özgürce
açlıktan
dolaşıyorlar.
Her
sene,
özellikle
pelikanların
ya
öldürüldüğü
haberlerini
da
göç
zamanlarında
flamingoların
okuruz.
silahla
Etiyopya'da
Hawassa adında turistik ve oldukça güzel, göl
kenarına kurulmuş bir şehir var. Bu gölde
endemik bir kuş olan Turaco'lar yaşıyor. Ayrıca
bolca balıkçıl ve ördek de var. Turaco, boyutları
ve biçimi itibariyle pelikana oldukça benzeyen
yalnız
pelikandan
Eminönü'nde
Turaco'lara
daha
çirkin
bir
kuş.
yem
atar
gibi
güvercinlere
balık
atabiliyorsunuz,
havada
yakalıyorlar. Göl kenarında balık satan küçük
çocuklar var ve balığı bu çocuklardan satın
atabiliyorsunuz.
Turaco'lar
da
tamamen
evcilleşmiş, göl kenarında kahve içerken gelip
bir-
iki
İnsanlardan
telef edilmesidir. Öyle ki, çoğu zaman köpekler
metre
öteden
korkup
sizi
kaçmak
seyrediyorlar.
diye
bir
Etiyopya'daki hayvanlarda yok yani özetle.
şey
birbirlerini
yerlermiş.
Kedi- köpek
düşmanlığımız biz modernleştikçe oluşan bir şey
değil
yani,
geçmişimizden
gelen,
belki
de
genlerimize kodlanmış bir şey. Bir de hurafeler
var, köpeğe kediye dokunmak haramdır, evde
köpek beslemek haramdır falan diye. Halbuki, bu
işi bilen, Kuran'ı okumuş, hatmetmiş insanlara
defalarca sordum, böyle bir şey Kuran'da falan
yok.
Ben
gezdirirken,
hanımefendi,
Ankara'da
aynı
her
akşam
köpeğimi
saatlerde koşu yapan bir
benim
köpeğimi
bayağı
bir
sevmişti. Gel zaman git zaman sohbet etmeye
başladık, Almanya'da yaşıyormuş. Kendisi de bir
Alman Kurdu sahibiymiş ama aynı apartmanda
yaşadığı diğer Türkler hanımefendiyi şikâyet
etmişler. Sebebi de kendilerinin namaz kılması
ve olur da koordinatlar çakışırsa, üç boyutlu
uzayda
köpeğin
izdüşümü
önlerine
isabet
ederse(!) bir köpeğe secde etmek istememeleri
imiş.
Geometri
bilgisi,
olasılık
matematiği
maaşallah en üst seviyede ama medeniyet bilinci
sıfır. Hadi canım diyorsunuz belki içinizden ama
maalesef bizim memleketin yüzde elliden fazlası
kesin, belki de yüzde yetmiş sekseni böyle
düşünüyor.
Fotoğraf: Özgür Derya- Evcilleşmiş Turacolar
© AKD 2015 – Bültende yer alan yazıların içeriklerinden yazarları sorumludur. Akdeniz Koruma Derneği sorumlu tutulamaz.
10
bir hayvanları koruma bilinci ya da doğa koruma
bilinci
oluşturamazsınız.
Havlamayan köpek,
kumu eşelemeyen kedi, suyu kirletmeyen balık
v.s. peşinde koşar insanlar, modern hayatlarının
çok kısıtlı serbest zamanlarında bir hayvana ve
bakımına, temizliğine ayıracak zamanları yoktur
çünkü. Daha sevimli, daha büyük, daha güçlü,
daha oyuncu, daha, daha, daha sistem sürekli
dahasını vadeder.
Fotoğraf: Özgür Derya- Çocukların evde yeri ne ise
Mühendislik
keçilerinde öyle
diye bir kavram vardır. Bir makinada, üründe ya
Sonuç olarak, bizim plazalaşmış, rezidanslaşmış,
da tesiste bir sorun çıkarsa, sorunu gidermek
AVMleşmiş
evlerinde
için, mühendislik süreçlerinin en başına yani
hayvan besleyen, hayvanlara ilgi gösteren kesim
tasarım aşamasına döner, adım adım sorunun
genellikle ekonomik ve sosyal olarak üst sınıf
çıktığı noktaya doğru tekrar gelirsiniz. Bizim de
sayabileceğimiz
bir
büyük
şehirlerimizde
kesim.
Dolayısıyla
sokak
biliminde, "reverse engineering"
"reverse
ihtiyacımız
geliştikçe, ekonomik refah arttıkça daha iyi bir
getirdiği sıkıntıları çözmek için. Etiyopya örneği,
dünyada
sorunlarının
dönüp geleneksel insana, geleneksel yaşam ve
giderileceğine inanıyor insanlar. Dünyamızın da
üretim biçimlerine bakmak için iyi bir örnek.
daha iyi bir dünya olacağına inanıyorlar. Halbuki
Türkiye'de
gelişme, medenileşme dediğimiz şey, içinde belli
nerede ise bitti. Geleneksel üretim biçimleri ise
bir
(tekstil,
bilinç
seviyesini,
sosyalliği,
içinde
belki
geleneksel
dericilik
de
kavramına
hayvanlarının ya da evcil hayvanların, Türkiye
yaşayacağına,
var
modernisation"
modernizasyonun
tarım
ve hayvancılık
v.s.) seneler önce tarihin
yaşadığımız dünya ve insanlıkla olan bağlarımızı
karanlık dehlizlerine gönderildi. Geleneksellik
gözetmedikçe yalnızca daha fazla tüketme ve
artık lokantaların ramazan menülerinde, sayıları
daha fazla para kazanma anlamına geliyor.
gün
Tüketim
süslemelerinde,
anlamında
baktığımızda
Dubai
geçtikçe artan islamcı
otellerin duvar
mobilya
reklamlarında
dünyanın en gelişmiş şehridir diyebiliriz mesela.
bilmemne yine bir alternatif tüketim biçimi
Oysa gelişme dediğimiz şey, tüketim bilinci değil
olarak tepsilerle önümüze getiriliyor. Ve yavaş
üretim bilinci ile ilgili bir şeydir. İnsanlar daha
yavaş bir şeyleri kaybettiğimizin, bir şeyleri yok
insanca bir ortamda daha özgürce üretebileceği
ettiğimizin farkına varmaya başladık. Belki de
şartlarda
neleri
özgürleşir,
sosyalleşir
ve
gelişir.
kaybettiğimizin
artık
terkettiğimiz
belirler. Yani siz ekonomik altyapının tüketim
basit
üzerine kurulduğu, her yerden bangır bangır
formlarında gizlidir. Köpekleri ve kedileri orada
tüketimin pompalandığı bir ortamda üstyapıda
daha ... daha ... daha ... oldukları için değil bizimle
mütevazi,
yaşam
o
Marx'ın dediği gibi, altyapının şekli üst yapıyı da
ve
geleneksel
kodları,
israftan
biçimlerinde,
uzak
yaşam
© AKD 2015 – Bültende yer alan yazıların içeriklerinden yazarları sorumludur. Akdeniz Koruma Derneği sorumlu tutulamaz.
11
yaşamımızı paylaştıkları için sevebiliriz belki,
kadar; endemizm oranı bilmem kaç gibi sayısal
buğdayın,
domatesin gerçek tadını
değerler vererek ifade etmek istemedim. Bunlar
orada buluruz, pet shop'larda ya da marketlerin
zaten herkesin kolaylıkla bulup öğrenebileceği
organik gıda reyonlarında değil.
bilgiler. Zaten bu rakamsal ifadeleri öğrenmesek
DOĞANIN KATLIAMI: SÖZDE
ne olur ki? Veya bir bitki insanlar tarafından ilaç;
elmanın,
kozmetik; gıda amaçlı kullanılmasa değersiz
MODERNIZM
midir? Bireysel
her ne kadar
“HAYIR” olsa da toplumsal cevaplar emin olun ki
Yazan: Araş. Gör. Kurtuluş Özgişi
“EVET” olacaktır. Bazı bireysel cevaplar da
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi
Fen- Edebiyat
cevaplarımız
eminim ki “EVET” olacaktır. Başımdan geçen bir
Fakültesi Biyoloji Bölümü
Botanik Anabilim Dalı
olay bu “EVET” cevaplarını sizlere aktarmamda
daha başarılı olacaktır.
İnsan doğası gereği yaşamının her döneminde
aslında bir parçası olduğu doğal hayata özlem
duyar. Ondan kopuk bir yaşam süremez. Bu
yüzdendir yaşamak
için oluşturduğu evinin
duvar kâğıtlarında çiçek desenlerinin olması
veya halısının üzerinde bir bitki veya hayvan
figürünün olması. Bu yazıyı okurken aslında
daha önce fark etmediğiniz bir şeyi fark etmenizi
Fotoğraf: Kurtuluş Özgişi- Sığır Kuyruğu (Verbascum
istedim. Okumaya kısa bir süre ara verip evinizi
eskisehirensis), adında anlaşılacağı gibi Dünya’da sadece
dikkatlice süzün. Mutlaka bir köşede doğal
Eskişehir’de doğal olarak bulunuyor; fakat asıl popülasyonu
hayatı temsil eden bir canlı figürü göreceksiniz.
yol kenarında olan bu nadir endemik bitki türü yol asfaltlama
Doğal hayattan kendimizi soyutladığımız günden
çalışmaları nedeniyle tehlike altında.
doğal
Araştırma görevlisi olarak işe başladığım ilk
ortamlara ihtiyaç duymaktayız. Aslında ondan
yıllarda yeni bir kente taşınmanın vermiş olduğu
bağımsız bir şekilde sağlıklı bir hayat sürmemiz
heyecanla kendi yapay ekosistemimi yaratmaya
imkânsız.
çalıştım. Tabi bu ekosistemde en önemli nişi
beri
yapay
olarak
Peki
diğer
oluşturduğumuz
canlıları
düşünmeyen
insanoğlunun doğal hayata değer vermeyişini bir
gerçekleştiren
kenara bırakırsak kendi bireysel yaşamımızın
ihtiyacım vardı. Mekanı hoş bir kuaför dükkanını
olmazsa olmazı doğal hayatı bu denli tahrip
gözüme kestirdim ve insanlığın var olduğu ilk
etmek niye?
zamandan beri önemini koruyan; gerek ilk
Bir şeyin değerini ve önemini sayısallaştırarak,
kendimizce önem sırasına koyduğumuz sözde
teknoloji çağında doğal hayatı dünyada bilmem
kaç bin bitki türü var; ülkemizdeki sayısı şu
bu
canlı
grubundan
birisine
insanların gerekse günümüz modern insanının
“İNSAN” olarak algılanmasını sağlayan o hassas
işlemi yani kişisel bakımımı (yani saç; sakal
tıraşı falan manikür, pedikür değil) yaptırmak
© AKD 2015 – Bültende yer alan yazıların içeriklerinden yazarları sorumludur. Akdeniz Koruma Derneği sorumlu tutulamaz.
12
için içeriye girdim. Koltuğa oturduktan sonra
tercih ediyor, diğerlerini önemsemiyoruz. Bu
tıraşa başlayan berber her berberin yaptığı gibi
yüzden bütün dünya ülkelerinin gözü önünde
nereli
Amazonlarda
olduğumu
ne
iş
yaptığımı
sordu.
Araştırma görevlisi olduğumu söyleyince “Neyi
araştırıyorsun?” sorusu anında geldi. Bitkileri
araştırdığımı,
sistematik;
kavramları
anlatmaya
kavramları
halktan
bir
taksonomi
çalıştım;
insana
gibi
fakat
bu
anlatmanın
verdiği mutluluk “Ne diye araştırıyorsun ki
bitkileri? Hepsi bitki işte” sorusuyla yok oldu.
Ben tekrar baştan anlatmaya çalışırken “Onu
bunu bırak da hoca, sen bana güzel kokulu
parfüm yapılacak bir bitki bulsan da bir parfüm
yapsan” cümlesini duydum. Hani biz de işe yeni
başlamışız, herkese çalıştığımız alanı ve önemini
anlatacağız ya endemik, ekosistem çeşitliliği gibi
kavramlardan bahsettim; fakat aldığım yanıtın
“Ya yok olsa ne olur olmasa ne olur. Ben kendi
işime bakarım” olması bizim toplumumuzda
doğa
bilinci
eğitiminin
ne
kadar önemsiz
görüldüğünü bir kez daha hatırlattı bana. Bir
nesnenin veya olayın önemli -önemsiz olarak
nitelendirilmesi kısmen göreceli kavramlardır;
fakat söz konusu her canlının yaşamını devam
ettirebilmesi için vazgeçilmez bir unsur olan
doğa ise bu kavramların göreceliliği kaybolur.
Hatta önemsiz diye bir kavramdan söz edilemez.
Başka bir ifade ile doğada var olan bir bitki
insanoğlunun ekonomisine katkı sağlayamadığı
için önemsiz olarak nitelendirilemez.
yağmur
ormanları
halen
yok
edilmekte.
Doğanın kitlesel olarak yok edilmesi aslında
sanayi devriminden beri devam etmekte olan bir
durum. Doğanın bu şekilde yok edilişi insanlığın
gelişmesi; daha da modernleşebilmesi için şart
olarak gösterilmekte; fakat aslında modernleşme
diye dayatılan yok ediş tamamen kaynakların
fütursuzca kullanılmasından, şirketlerin güç ve
ihtişam
sembolü
olarak
nitelendirdikleri
paralarına para katmaktan başka bir şey değil.
Yıllardır devam eden bu tahribatın sonuçlarını
bugün küresel ısınma olarak basında sıkça
karşımıza çıkan terimden görebiliyoruz. Aslında
dünya
var
olduğu
günden
beri
belirli
dönemlerde ısınır ve soğur; fakat kendi dinamik
yapısı
içerisinde her zaman kararlıdır. Biz
insanoğlu olarak bu dinamik yapıyı bozup geri
dönüşü olmayan bir sürece sokuyoruz. “Bu sene
kış çok çetin geçti azizim” ya da “40 yıldır ben
böyle sıcak bir yaz görmedim” cümlelerini eş
dost muhabbetinde sıklıkla duyuyoruz aslında.
Peki 40 yıldan beri değişen nedir ki doğanın
dengesi
bozuldu? Aslında cevap çok basit.
Değişenler bizleriz. Hep daha fazla rahatı ve
bolluğu arzulayan insanoğlu. Biz değişiyoruz ve
çevremizi
de her gün artan ihtiyaçlarımızı
karşılamak için tahrip ediyoruz. İşin asıl kötü
Bu türden olaylara sadece bizim ülkemizde değil
tarafı
dünyanın birçok yerinde rastlıyoruz. Aslında
Geleneksel yaşamın bağnazlıkla karıştırıldığı bir
sadece
çağda daha fazla tüketmeyi, doğayı yok etmeyi
kendi
faydasız
etmiyoruz.
menfaatimize olanları
olarak
bırakıp
nitelendirdiklerimizi
Oluşturduğumuz
yok
kar-zarar
tablolarında kar getirisi fazla olanı her zaman
bahsedilen
gibi
modernleşmiyoruz.
tercih ediyoruz.
Peki
bu tahribat durdurulamaz mı? Elbette
durdurulur; fakat bunun olabilmesi için herkesin
© AKD 2015 – Bültende yer alan yazıların içeriklerinden yazarları sorumludur. Akdeniz Koruma Derneği sorumlu tutulamaz.
13
kişisel egosunu bir kenara bırakması ve sadece
kapatarak bölgede yaşayan yunus yoğunluğunun
hayatını devam ettirebilecek kadar kaynakla
sayısal olarak ortaya çıkarılması hedeflenmiştir
yaşamayı
ve
öğrenmesi gerekecektir. Böyle bir
durum elbette olmayacaktır; çünkü her insan
farklı
bir
yaklaşım
dönüşümü yok
sergileyecektir;
proje
sonunda
hedeflere
genel
olarak
ulaşılmıştır.
fakat
Dört temel sorun:
diye umutsuz da olmamak
gerekir. Bugün kişisel olarak atacağımız bir adım
emin olun günün birinde kitlesel bir eyleme
dönüşecek ve doğa ana biz onu ne kadar incitsek

İzmir
Körfezi’ni
kullanan
düzenli
yunus
olarak
türlerini
hangileridir?
de bizi tekrar kucaklayacaktır.
Körfez'de genel olarak Afalina yani Şişeburunlu
İZMİR KÖRFEZİ’NİN YUNUSLARI
yunus türü gözlendi ki zaten burada yerleşik
Yazan: Umut Uyan
çalışmalarımız esnasında az sayıda da olsa
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, Fen
Tırtak gözlenmiştir. Geçmişten gelen balıkçılık
Bilimleri Enstitüsü, Su Ürünleri Fakültesi
ve tesadüfi gözlem kayıtlarına göre Körfez'de 5
Temel Bilimler Ana Bilim Dalı, Yüksek Lisans
türün görülebildiği bilinmektedir. Bunlardan ilki
Öğrencisi
körfezde
olarak varlığı bilinen tek yunus türüdür. Ancak,
yerleşik
popülasyona
sahip
olan
Şişeburunlu yunustur. Ayrıca, Kaşalot, Tırtak,
AKD/Bülten Editörü
Çizgili Yunus, Yalancı Katil Balina gibi türlerin
Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve
gözlemleri mevcutken Karadeniz türü olarak
Teknolojisi
bilinen Muturlara ait ölü karaya vurma kayıtları
Entitüsü Canlı Deniz Kaynakları
Bölümü yüksek
Araştırmaları
lisans
öğrencisi ve Sulaltı
Derneği (SAD) üyesi Vahit
bulunmaktadır.
Alan
önderliğinde “İzmir Körfezi’nde Yaşayan Yunus
Popülasyonları Üzerine Bir Araştırma” başlıklı
proje sonuçlandı. Vahit Alan ile proje çıktılarını,
yaşananları
ve
ileride
yapacakları
projeleri
konuştuk.
Projenizi dört temel sorun üzerine
hazırlanmıştı. Bu sorunlara cevaplar
bulundu mu?
İzmir Körfezi denizel değerler açısından önem
Fotoğraf: SAD-DEMAG-IKY- Afalina türü yunus
taşıyan ve içinde birçok canlının yaşam alanını
bulunduran önemli
kadar
bir bölgedir.
Günümüze
elde edilen bilgilerden yola çıkarak
tasarlanan bu proje ile alan için önemli bir açığı
© AKD 2015 – Bültende yer alan yazıların içeriklerinden yazarları sorumludur. Akdeniz Koruma Derneği sorumlu tutulamaz.
14
Başta da söylediğim gibi her anlamda değerli bir
alan olan İzmir Körfezi deniz memelilerine de
yaşam alanı sağlayarak ne kadar önemli bir alan
olduğunu bizlere göstermektedir. Körfezin iç
kısmından başlayarak en dış kısımlara kadar
yunus ya da diğer deniz memelisi türlerini
görmek
olasıdır.
Ancak,
çalışmamızda elde
ettiğimiz bilgilere dayanarak Foça Özel Çevre
Koruma Bölgesinin deniz kısımları ve tam karşı
Fotoğraf: SAD-DEMAG-IKY-Karaya vurmuş bir yunus
kıyısında
bulunan
Karaburun
Yarımadası
yunusların en çok gözlenebildiği alanlardır. Bu

Tespit edilecek türlerin populasyon
alanlar, daha önceden de bilindiği gibi Akdeniz
miktarları nelerdir?
keşiş foku için de önemli kıyılara sahip olması
Bu çalışmada, Körfezde yerleşik populasyonu
özelliğini taşımaktadır.
olan şişeburunlu yunusların yaklaşık popülasyon
tahminini
doğrusal
yöntemine
göre
kesit
(Line
hesapladık.

Bu
canlıları
Transect)
tehlikeler
Hesaplama
nelerdir?
sonuçlarına göre İzmir Körfezi'nde ve yakın
sularında yaklaşık 180 bireylik bir şişeburunlu
yunus popülasyonu tahmini yapılmıştır.
tehdit
ve
eden
çözüm
olası
önerileri
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemiz sularında da
bu
canlıları
Tehditler,
tehdit
deniz
eden
etkenler
aynıdır.
kirliliğinden deniz trafiğine
kadar çok geniş çaplıdır. Ancak, üzerinde önemle
durulması gereken konulardan biri yunusların
balıkçılık etkileşimleri sırasında kazara ağlara
takılması
ya da balıkçılar tarafında kasten
öldürülmeleridir.
Balıkçı-yunus
ya da deniz
memelisi rekabeti sanırım hiçbir zaman son
bulmayacak. Bu rekabetin kökeni; tabi ki son
yıllarda gözlenen deniz rezervlerindeki çöküş
olabilir.
Fotoğraf: SAD-DEMAG-IKY- Gözlemler sırasında Vahit Alan
Deniz
memelilerinin geneli,
Dünya Koruma
Birliği (IUCN) tarafından yayınlanan "Kırmızı
Liste" de yer almaktadır ve bir kısmının nesli

Tespit edilecek türler için önemli
tehlike altınayken bir kısmının da nesli hassas
bölgeler neresidir?
sevilerdedir.
anlaşmalarda
Bu
ve
nedenle
ulusal
uluslararası
mevzuatlarda
bu
© AKD 2015 – Bültende yer alan yazıların içeriklerinden yazarları sorumludur. Akdeniz Koruma Derneği sorumlu tutulamaz.
15
canlılarla ilgili birçok önlem alınmıştır. Ancak,
yönde tüyolar veriyorlardı. Bazen karşılaştığımız
yasal önlemler alınmasına karşın işleyişle ilgili
balıkçı ağabeyler yunus ya da fok tarafından
sorunların olması bu canlıların yok oluşuna
parçalanmış
engel olamamaktadır. Naçizane önerimiz, yasal
seninkiler
prosedürlerin tekrar gözden geçirilip sadece
serzenişlerinde bulunup aslında o canlılardan
balıkçılar
çok
için
değil
tüm
insanların
ağlarını
yine
ne
da şikâyetçi
bize
gösterip
yapmış"
gibi
olmadıklarını
"Bak
mahzun
ve beraber
otokontrolüne dayalı yönetim planları oluşturup
yaşayabildiklerini gösteriyorlardı. Bu çalışmanın
işleyişin sağlanmasıdır.
bir
Projede balıkçıların da katkısı olduğunu
yunuslar" anlayışını kazandırmaktı.
biliyoruz.
Balıkçıların
anlattığı
amacı
da
zaten
"Balıkçılarla
yaşasın
(yunus-
balıkçı temalı) ve sizin unutamadığınız bir
anınız var mı? Bizimle paylaşır mısınız?
Açıkçası bu konu ile ilgili çok ilgi çekici bir anım
yok. Fakat özellikle çalışma alanımdaki (Foça)
kıyı
balıkçıları
çok
naif
ve
yardımsever
insanlardı. Bunun dışında tabi ki başta önyargı
ile karşılandık ama zaman geçtikçe balıkçılarla
birbirimizi anlamaya başladık ve çok güzel
dostluklar oldu. Aslında balıkçılar da biraz deniz
Fotoğraf: SAD-DEMAG-IKY- Proje Ekibi
gibidir ne zaman nasıl olacakları belli olmaz, bir
anda fırtına kopar sonra sütliman olur her şey.
Son olarak, bir balıkçı ağabeyin balıkçı-deniz
Körfezdeki yunuslar için ilerleyen süreçte
memelisi
neler yapmayı planlıyorsunuz?
rekabeti
tartışmasına son noktayı
koyduğu cümleyi söylemek istiyorum "Yaav siz
denize ne verdiniz de ne istiyorsunuz" bence
gayet net bir cümledir.
Projenin gelecek planları birçok ayrıntı içeriyor.
Ancak, kısaca bahsedecek olursak,
bu tarz
izleme çalışmalarını uzun yıllara yayıp daha
Balıkçılar işleri gereği denizlerde çok fazla
tutarlı
vakit
Geçtiğimiz dönemlerde başlattığımız çocuk ve
geçirdiler.
Yunuslar
hakkında
sonuçlar
elde
etmeye
çalışacağız.
balıkçılardan neler öğrendiniz?
yetişkin
Çalışma boyunca birçok balıkçı ile yüz yüze
üzerinden insanların deniz ve doğa koruma
görüşme fırsatımız oldu. Kimi yapılan işle ilgili
açısından bilinçlendirme çalışmalarına devam
olumsuz
edilecektir.
reaksiyon gösterse de geneli bize
eğitimleri
işimizi kolaylaştıracak bilgiler verdi. Balıkçılar
Yine
yunusların hatta fokların nerede ve ne zaman
yunusların
olabileceklerini işleri gereği biliyorlar ve bize o
kataloğunu
önümüzdeki
ile
deniz
dönemlerde
fotoğraflı-tanımlama
oluşturup
bu
memelileri
bölgedeki
(photo-id)
canlıların
yaşam
© AKD 2015 – Bültende yer alan yazıların içeriklerinden yazarları sorumludur. Akdeniz Koruma Derneği sorumlu tutulamaz.
16
hikayelerini ortaya koyacak verileri elde etmeye
%9 civarı geri dönüşümle değerlendiriliyor. Bu
çalışacağız.
da plastiklerin büyük bir kısmının sonunda çöp
Hava, sualtı ve su üstü görüntüleri çekerek
alanda gözlenen canlıların sezonluk belgesel
filmlerini
çekerek
daha
geniş
kitlelere
bu
sahalarına gitmesi demek ve plastiğin ayrıca
rüzgârla yerel su yollarına, okyanuslara uçma
eğilimi olduğundan çoğu çöp sahasına bile
gidemiyor. Okyanuslardaki plastik kirliliğinin iyi
çalışmaları ulaştırmayı planlıyoruz.
bir şey olmadığını anlayabilmemize rağmen
Hali
hazırda
altyapısı
oluşmuş
çalışmanın
devamlılığı sağlayacak iş fikirleri ile bu alanda
yapılan
koruma
ve
kontrol
plastiklerin deniz ekosistemindeki etkisini yeni
yeni fark etmeye başlıyoruz.
çalışmalarını
Plymouth Üniversitesi araştırmacıları tarafından
sürdürülebilir hale getirmek istiyoruz.
yapılan
DÜNYADAN
yüzeylerinde
700 SU CANLISININ
KİRLİLİĞİ
bir
araştırmaya
yaklaşık
göre
270.000
okyanus
ton
plastik
yüzüyor, 700 farklı su canlısı bu plastiklerin
PLASTİK
tehdidi
YÜZÜNDEN SOYU
altında.
Daha
fazlası
da
var;
araştırmacılar türlerin soylarının tükenmesinde
TÜKENEBİLİR. YARDIM
plastiğin de rol oynadığını düşünüyorlar.
EDEBİLMENİZ İÇİN SİZE 5 ÖNERİ!
Bir araştırma, 693 türün plastik enkazlarıyla
karşılaştığını
Yazan: Kate Good
Fakültesi/
neredeyse
400’ünün
bu
plastiklerle temasa geçip onları yediğini açığa
Çeviren: Dilay Doğru
Galatasaray
ve
çıkardı.
Üniversitesi/
Karşılaştırmalı
Fen
Edebiyat
Dilbilim
ve
Temas kurma, yeme ve ekosistem
zararlarıyla birlikte, plastik kirliliği büyük küçük
fark etmeksizin tüm su canlılarını etkiliyor.
Uygulamalı Yabancı Diller Bölümü/ Lisans
Geçtiğimiz 40 yılda vahşi yaşamın %52 sinin yok
Öğrencisi
olduğuna tanık olduk, ve eğer okyanuslara
Plastik Her yerde.
plastik atık atmaya devam edersek bu sayılar
katlanarak artacaktır. İyi haber şu ki hepimiz su
Paketlerden
kumaşlara
ve
yüz
temizleme
malzemelerine kadar, bu 'büyülü' icat aldığımız
ve kullandığımız hemen hemen her şeyde birçok
biçimde ve kalıpta bulunabiliyor. Bu bizim için
iyi bir şey olabilir ama diğer yandan bu maddeye
karşı bütün övgülerinin bittiği yerdir.
canlıları için işleri yoluna koymaya yardımcı
olabiliriz. Plastik kirlilik için biz insanların
suçluyuz evet ama bu yıkımı durdurabilecek
güce sahip olan da bizleriz. Yani eğer su canlıları
için bir şeyler yapmak istiyorsanız, kişisel plastik
tüketimi başlamak için iyi bir nokta olacaktır. Su
Birleşik Devletler Çevre Koruma Ajansı'na göre,
canlılarını kurtarmaya yardım edebilmeniz için
sadece bir yıl içerisinde, Amerika 32 milyon ton
size 5 önerimiz var!
zararlı plastik atık üretiyor ve bunların sadece
1.
Tek
kullanımlık
ürünlerinizi
çok
© AKD 2015 – Bültende yer alan yazıların içeriklerinden yazarları sorumludur. Akdeniz Koruma Derneği sorumlu tutulamaz.
17
kullanımlıklarla değiştirin
Günlük
rutininizi
plastikten
Diş macununuzu ya da yüz temizleme jelinizi
düşünün. Tek kullanımlık
yapılmış
bir
şeyi
kaç
kez
kullanıyorsunuz? Su şişeleri, plastik aletler,
plastik bardaklar, pipetler, kulak çubukları, diş
fırçaları. Muhtemelen gün içinde ne kadar çok
plastik
kullandığınızın
farkında
değilsiniz,
plastik sinsidir! Çok belli olmasa da, unutmayın
ki
attığınız
her
plastik
parçanın
kendini
plastik içeriyor mu diye kontrol ettiniz mi? Bir
çok cilt bakım ürünü ve 'derin temizleme'
sağlayan
diş
macunları
aslında
minik
microbeadler içerir. Bu küçük maddeler su
filtreleme
sistemlerinden
kolaylıkla
geçerek
göllere, okyanuslara ulaşır. Sadece bir kutu yüz
temizleme ürünü yaklaşık 300.000
microbead
içerir.
okyanusta bulması olası bir şeydir. Neyse ki
Çalışmalar, balıkların ve diğer su canlıların
bütün bu tek kullanımlık plastiklere alternatif
midelerinde
binlerce
olarak
bulunduğunu
göstermiştir.
çok
kullanımlık
ürünler
var.
bu
maddeden
Bu
plastikler
www.reuseit.com adresine bir bakın ve plastiği
zehirlidir ve canlılarda sindirim sorunlarına yol
hayatınızdan kovun!
açar. Bu plastiklerin besin zincirine karıştığını
2. Plastik Poşetlere Tövbe!
söylememize gerek yok herhalde ve onları yiyen
balıklar
Şimdiye kadar siz de plastik poşet trendinin bir
kurbanıydınız. İşte başlamak için iyi bir nokta
ama
biliyoruz
poşetler
ki
birçok
günlük
mağazada plastik
kullanımda.
Aslında
Amerikalıların bir haftada 10 plastik poşeti çöpe
attığı
tahmin
ediliyor.
Bu plastik
poşetler
okyanusa ulaşmayı başardığında, su canlıları
aracılığıyla
da
insanlara.
Lütfen kişisel ürünlerinizi kontrol edin. Ayrıca
kolaylık
sağlayan
bu
uygulamayı
(http://get.beatthemicrobead.org/)
ürünlerinizin
sinsi
indirerek
microbeadleri
içerip
içermediğine bakabilirsiniz.
4. Sentetik Kumaşlardan Uzak Durun
kolayca onlarla beslenebiliyor ki bu da onlara
Sentetik kıyafetlerin ya da maddelerin doğal
mide
olmadıklarını
problemleri
problemine
neden
gibi
birçok
oluyor.
ciddi
Plastik
sağlık
poşetleri
hepiniz
biliyorsunuzdur
peki
onların plastikten yapıldığını biliyor muydunuz?
okyanuslardan ve su canlılarından uzak tutmaya
Rayon
(yapay
ipek),
polyester
yardım etmek için sadece markete giderken
maddelerin hepsi binlerce küçük plastik elyaftan
değil nereye giderseniz gidin yanınızda tekrar
yapılmıştır.
Bu
kullanılabilir çanta taşıyın.
temizlemesi
kolay
3. Kişisel ürünlerinizde Microbead* kontrolü
yıkandıklarında plastik fiber sızdırırlar. Her
yapın
yıkandığında her sentetik kıyafet başına yaklaşık
eşyaların
olsa
hepsi
da
ve
naylon
kullanışlı,
makinede
her
olarak 1.900 microfiber sızdırılır!
*Tam çevirisi minik boncuk olan Microbead
Microbeadler gibi microfiberler de su arıtma
makyaj, bakım, hijyen ürünlerinde kullanılan
tesislerinden
plastik bir maddedir.
canlılarının yaşadığı okyanuslara ulaşabilirler.
geçip
su kaynaklarına ve su
© AKD 2015 – Bültende yer alan yazıların içeriklerinden yazarları sorumludur. Akdeniz Koruma Derneği sorumlu tutulamaz.
18
Ekolojist Mark Browne'e göre dünya genelinde
Alışverişleriniz için:
yaklaşık
http://www.onegreenplanet.org/environment/s
olarak 100.000 su canlısı yanlışlıkla
mikrofiber
gibi
ekosisteme
zehir
saçan
imple-guide-to-waste-free-grocery-shopping/
plastikleri tüketmektedir.
Sentetik kumaşlardan uzak durmak biraz zor
olsa da alacağınız ürünlerin sayısını azaltmak su
sistemine
ekleyeceginiz
mikrofiber
sayısını
%100 Atıksız bir yaşam için:
http://www.onegreenplanet.org/animalsandnat
ure/10-ways-to-adopt-a-zero-waste-lifestyle/
azaltmak için iyi bir yöntem. Sentetikler yerine
keten, soya ipeği gibi yüksek kalite doğal
ürünleri
seçebilirsiniz.
Diğer gezegen dostu
seçenekler için bu siteye göz atabilirsiniz:
http://www.onegreenplanet.org/environment/
what-is-the-most-animal-and-eco-friendly-
Haberin Kaynağı:
http://www.onegreenplanet.org/environment/
marine-species-extinction-and-plastic-pollution/
KİTAP
BÜYÜK BEYAZ BILMECE
material-for-clothing/
Yazan: Hakan Kabasakal
5. Atıksız Yaşamayı Öğrenin
%100 atıksız bir yaşam tarzı elde etmek zor ama
imkânsız değil. Daha demin bahsettiğimiz sitede
bulunan 23 yaşındaki Lauren Singer, 2 yıldır
ürettiği atıkları tek bir kavanozda biriktiriyor!
Bir balık düşünün, mavi dünyadaki tüm zıtlıkları
benliğinde toplamış olsun!
Ölesiye korkulurken saygı da duyulan...
Nefret edilirken merak da edilen...
Kendi yemeğinizi ya da güzellik ürünlerinizi
yapmak
için yeni
kendinizi
inanılmaz
yollar keşfetmek sadece
başarılı
hissettirmekle
Yokluğuyla da varlığıyla da sevindiren...
Yoluna çıkmamak için köşe bucak kaçılan, ama
kalmayıp ayrıca para tasarrufu yapmanıza ve
birkaç
tonlarca plastiği okyanuslardan uzak tutmaya da
kollanan...
yarayacak. Nasıl daha az atık üretebilirsiniz diye
kare
fotoğrafını
çekmek
için fırsat
Hem avcı hem de av olan...
merak ediyorsanız şu linklere bakabilirsiniz:
Uzatmayayım;
Atık
üretmeden
çamaşır
yıkayabilmek:
büyük
beyaz
köpekbalığından
bahsediyorum.
http://www.onegreenplanet.org/environment/
waste-free-laundry/
Güzellik rutinleriniz için:
http://www.onegreenplanet.org/environment/s
imple-steps-for-a-waste-free-beauty-routine/
© AKD 2015 – Bültende yer alan yazıların içeriklerinden yazarları sorumludur. Akdeniz Koruma Derneği sorumlu tutulamaz.
19
Fotoğraf: Milliyet Gazetesi Arşivi-Marmara'nın büyük
beyazları artık anılarda kaldı.
Bilim dünyası onu Carcharodon carcharias adıyla
Büyük beyaz köpekbalığına ilişkin bugüne kadar
tanır. Ancak türü derinlemesine araştıranların
binlerce sayfa kaleme alındı. Bunlar arasında
dışında çok kimse bilmez bu ismi. Büyük beyaz
yüzlerce makale var. Büyük beyazı anlatan
derler,
canavar derler,
düzinelerce kitap da cabası. Ancak bu muhteşem
harharyas derler. Diğer köpekbalıkları arasında
balıkla ilgili yazılmış olanların ne yazık ki çok azı
ayrıcalıklı bir yeri vardır. Denizle ilgilenip de
Türkçe. Büyük Beyaz Bilmece’nin yazarı dahi
onu duymamış olan yok gibidir. Adına roman
büyük beyazla ilgili çoğu makalesini ne yazık ki
yazılmış, film çekilmiş tek köpekbalığıdır büyük
İngilizce
beyaz.
dergilerde yayınlamak zorunda kaldı.
insan
yiyen derler,
Birden fazla romanın, filmin başrol
oyuncusu olmuştur haberi bile olmadan...
yazmak
ve
yurtdışındaki
bilimsel
Peki büyük beyazı merak eden ve Türkçe bir
kaynağa ihtiyaç duyan okuyucu ne yapacak?
Büyük Beyaz Bilmece, Carcharodon carcharias
hakkında Türkçe yazılmış ilk popüler bilimsel
kitap. Türe ilişkin güncel bilimsel gerçekleri
Türk sularında vaktiyle yakalanmış olan büyük
beyazların öyküleriyle harmanlayan ve kendi
deneyimlerini
de ekleyen yazar, okuyucuya
© AKD 2015 – Bültende yer alan yazıların içeriklerinden yazarları sorumludur. Akdeniz Koruma Derneği sorumlu tutulamaz.
20
popüler bilimsel içeriği bir macera kitabının
Dünyası Dergisi’nin eki olarak yayımlandı. Ulusal
akıcı diliyle sunuyor.
ve uluslararası bilimsel ve popüler bilimsel
Büyük
Beyaz
Bilmece’nin
sayfalarında
Carcharodon carcharias’ın evrim sürecindeki
gelişimine, temel anatomisine ve biyolojisine
ilişkin bilgilere ek olarak, Türk ve dünya
sularındaki karşılaşmaları, büyük beyaz insan
ilişkisinden
kesitleri
birbirinden
ilginç
dergilerde
ve
deniz
yaşamı
üzerine onlarca makalesi yayımlanmış olan
Kabasakal, Akdeniz Köpekbalığı Araştırmaları
Grubu üyesi ve Shark References.com bilimsel
danışmanlarındandır.
CMAS/TSSF
dalış
eğitmeni, CMAS/TSSF derin dalış uzmanı, TDI
teknik
fotoğraflar eşliğinde bulacaksınız.
köpekbalıkları
dalgıç
ve
Başbakanlık
Denizcilik
Müsteşarlığı’ndan sertifikalı profesyonel sualtı
adamı, Bürüksel ve İstanbul üniversitelerinden
sertifikalı
bilimsel
köpekbalıklarının
dalgıçtır.
dağılımı
Türk sularında
ve
köpekbalığı
biyolojisi yazarın başlıca araştırma alanlarıdır.
Kabasakal’ın diğer yazılarına ve yayın listesine
aşağıdaki linklerden erişilebilir:
http://www.derintakip.blogspot.com/
Yayın listesi
Fotoğraf: Hakan Kabasakal-İstanbul balıkhanesinde yıllar
sonra iki büyük beyaz.
Büyük
Beyaz
Bilmece,
bugüne
kadar
DERİN DARBE TROL
Yazan: Keremay Ata
sularımızdaki varlığı daima soru işaretleriyle
Dünyanın ilk çevresel içerikli romanı olma
gölgelenmiş olan kusursuz bir avcıyı yeniden
özelliğini taşıyan bu eser, Keremay Ata için çok
tanıma ve onu olduğu gibi kabul etme fırsatı...
büyük
Yazar hakkında:
oluşturmak için önce yaşadığı şehirde düzenini
Hakan
Ürünleri
Kabasakal,
İstanbul
Fakültesi’nde
Üniversitesi
Fen
Üniversitesi
lisans
Bilimleri
ve
Su
İstanbul
Enstitüsü
Deniz
Biyolojisi Anabilim Dalı’nda yüksek lisans yaptı.
İhtiyoloji Araştırmaları Topluluğu’nun kurucusu
olan Kabasakal ilk kitabı (Türk Sularında
Köpekbalıkları – 4 Deniz Yayınları) 2011
yılında
yayımlandı.
köpekbalığını
anlattığı
Yazarın
Derin
bozcamgöz
Takip
-
Bozcamgözün İzinde isimli kitapçığı ise Sualtı
önem
taşıyor.
Çünkü
bu
romanı
bozup trol yapılan bölgeye yerleşti. Daha sonra 9
ay trolcülerle kâh denizde kâh karada sosyal
hayatı paylaşarak dünyanın ne gibi tehlikelerle
karşı karşıya olduğunu anladı. Bu durumun gün
yüzüne çıkması gerektiğini ve insanların trol
gerçeğini
ve
içerisinde
denizlerin
olduğunu
nasıl
bir
öğrenmesi
tehlike
gerektiğini
düşündü. Daha sonra çeşitli araştırmalar ve bir
gazeteci
dokümanlar
edasıyla
oluşturdu.
röportajlar
İlerleyen
yaparak
günlerde
© AKD 2015 – Bültende yer alan yazıların içeriklerinden yazarları sorumludur. Akdeniz Koruma Derneği sorumlu tutulamaz.
21
tanıştığı gazetecilerle istişareler yaparak projeyi
bir hikâye kurgusu oluşturarak senaryo haline
getirdi, bu süreç 7 yıl sürdü. Daha sonra İstanbul
Ankara ve Bursa üçgeninde zaman harcayarak
aksiyon dolu bir film çekmenin yollarını aradı.
Önüne çıkan maddi engeller Keremay Ata’yı
yolundan alıkoymadı inatla uluslararası bir proje
olduğuna inandığı bu filmi hayata geçireceği
günü beklemeye devam etti. Umut ışığını hiç
söndürmedi.
Yurt
koordinatörün
dışından
verdiği
görüştüğü
fikirle
bir
senaryosunu
yazdığı bu eseri 1.5 yıl emek harcayarak aksiyon
ve entrika dolu bir roman haline getirdi. DERİN
DARBE
TROL
romanıyla
alakalı
ajanslar
tarafından yapılan haberler 40’ı aşkın yerel
gazete ve haber bloklarında yer aldı. Yazar, eseri
ulusal basına taşımak istese de bir türlü doğru
diyalogları kuramadığını ifade etmiştir; ama
gereken
ilgiyi
göstereceklerine
mutlaka
filminin
yakın
bir
zamanda
inanmaktadır
okurlarının
çekilmesi
gerektiğini
belirtmeleri yazarın düşüncelerinin ve çıktığı
yolun doğru olduğunu bir kez daha ispatlamış
olduğunu görüyoruz.
© AKD 2015 – Bültende yer alan yazıların içeriklerinden yazarları sorumludur. Akdeniz Koruma Derneği sorumlu tutulamaz.
22

Benzer belgeler

Sayı 14 - Akdeniz Koruma Derneği

Sayı 14 - Akdeniz Koruma Derneği ediyoruz. Keyifli okumalar. Umut UYAN

Detaylı