Mart 2015 - Sayı 9 - Akdeniz Koruma Derneği
Transkript
Mart 2015 - Sayı 9 - Akdeniz Koruma Derneği
AKDENIZ KORUMA Mart 2015 Sayı: 9 Derneği Aylık Bülteni 700 Su Canlısının Plastik Kirliliği Yüzünden Soyu Tükenebilir Yardım Edebilmeniz İçin Size 5 Öneri ! Bilmece Büyük Beyaz Fotoğraf: Baran Yoğurtçuoğlu ? Farklı Yönleriyle MAKROFUNGUSLAR KÜNYE EDİTÖR’DEN Akdeniz Koruma Derneği Aylık Bülten, Sayı:7/2015 Adres: İsmet Paşa Mahallesi 370. Sokak No: 13 Eski Foça/ İzmir Telefon (Merkez): (+90) 232 812 6459 Telefon (Mobil): (+90) 530 115 3405 Web Site: http://www.akdenizkoruma.org.tr/ E-mail: [email protected] Sevgili okurlar, Mart ayı içerisinde "Dünya Vahşi Yaşam Günü, Uluslararası Ormanlar ve Ağaçlar Günü ve Dünya Su günü gibi birçok önemli günü geride bıraktık. Doğa koruma konularına dikkat çekmek amacıyla oluşturulan bu günler sizce ne kadar etkili oluyor? Dünya'da birçok sivil toplum kuruluşu ve üniversite, daha yaşanılabilir bir doğa için çalışmalar yapıyor. Sınırlı kaynakların her geçen gün daha da azaldığı günümüzde, özel günler belirleyerek insanların bu konularla ilgili hassasiyetleri canlı tutulmaya çalışılıyor. Gündelik hayat içerisinde doğaya hiç dokunmadan geçirdiğimiz zamanlar, bizi dolaylı yoldan da olsa doğa ile buluşturuyor; fakat bu buluşma çok kısa sürüyor. Doğanın tüm enerjisi evlerimizdeki tablolarda, halılardaki desenlerde... kalıyor. Ama bunun böyle olmadığı hayatların var olduğunu bilmek içimize bir nebze de olsa su serpiyor. Yönetim Kurulu Zafer Kızılkaya (Başkan) İnci Tüney Sinan Şekerci Elizabeth Grace Tunka Eronat Mert Ardar Editör Umut Uyan Kapak Tasarımı Sait Aytar Yazarlar Ayşenur Yılmaz, Özgür Derya, Kurtuluş Özgişi, Umut Uyan, Dilay Doğru, Hakan Kabasakal, Keremay Ata Bültenimizin bu sayısında Etiyopya'ya kadar uzanarak doğa koruma ile ilgili konuları beğeninize sunuyoruz. Doğadan uzaklaşmamak umuduyla keyifli okumalar. Umut Uyan © AKD 2015 – Bültende yer alan yazıların içeriklerinden yazarları sorumludur. Akdeniz Koruma Derneği sorumlu tutulamaz. 1 Dünyadan İÇİNDEKİLER Farklı Yönleriyle Makrofunguslar Mantarlar; kökü, gövdesi, yaprağı ve klorofili olmayan basit yapılı organizmalardır. Basit derken sadece yapıları basit olup türleri, yetiştikleri yerler ve doğadaki işlevleri çok fazladır. Bazıları hastalık yapmakta hatta öldürmekte bazıları ise şifa vermekte ve iyileştirmektedir. Devamı için… Etiyopya - Farklı Bir Ekoloji ve Doğal Yaşam Deneyimi Etiyopya deyince hepimizin aklına açlık görüntüleri, toprak kemirmekten göbekleri şişmiş, gözlerinde sinekler uçuşan çocuklar falan gelir ama durum hiç de oradan göründüğü gibi değil. Devamı için… 700 Su Canlısının Plastik Kirliliği Yüzünden Soyu Tükenebilir. Yardım Edebilmeniz İçin Size 5 Öneri! Birleşik Devletler Çevre Koruma Ajansı'na göre, sadece bir yıl içerisinde, Amerika 32 milyon ton zararlı plastik atık üretiyor ve bunların sadece %9 civarı geri dönüşümle değerlendiriliyor. Bu da plastiklerin büyük bir kısmının sonunda çöp sahalarına gitmesi demek ve plastiğin ayrıca rüzgârla yerel su yollarına, okyanuslara uçma eğilimi olduğundan çoğu çöp sahasına bile gidemiyor. Devamı için… Kitap Büyük Beyaz Bilmece Bir balık düşünün, mavi dünyadaki tüm zıtlıkları benliğinde toplamış olsun! Doğanın Katlıamı: Sözde Modernizm Ölesiye korkulurken saygı da duyulan... İnsan doğası gereği yaşamının her döneminde aslında bir parçası olduğu doğal hayata özlem duyar. Ondan kopuk bir yaşam süremez. Bu yüzdendir yaşamak için oluşturduğu evinin duvar kâğıtlarında çiçek desenlerinin olması veya halısının üzerinde bir bitki veya hayvan figürünün olması. Devamı için… Yokluğuyla da varlığıyla da sevindiren... Nefret edilirken merak da edilen... Yoluna çıkmamak için köşe bucak kaçılan, ama birkaç kare fotoğrafını çekmek için fırsat kollanan... Hem avcı hem de av olan... Uzatmayayım; büyük beyaz bahsediyorum. Devamı için… köpekbalığından İzmir Körfezi’nin Yunusları Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Entitüsü Canlı Deniz Kaynakları Bölümü yüksek lisans öğrencisi ve Sulaltı Araştırmaları Derneği (SAD) üyesi Vahit Alan önderliğinde “İzmir Körfezi’nde Yaşayan Yunus Popülasyonları Üzerine Bir Araştırma” başlıklı proje sonuçlandı. Vahit Alan ile proje çıktılarını, yaşananları ve ileride yapacakları projeleri konuştuk. Devamı için… Derin Darbe Trol Dünyanın ilk çevresel içerikli romanı olma özelliğini taşıyan bu eser, Keremay Ata için çok büyük önem taşıyor. Çünkü bu romanı oluşturmak için önce yaşadığı şehirde düzenini bozup trol yapılan bölgeye yerleşti. Daha sonra 9 ay trolcülerle kâh denizde kâh karada sosyal hayatı paylaşarak dünyanın ne gibi tehlikelerle karşı karşıya olduğunu anladı. Devamı için… © AKD 2015 – Bültende yer alan yazıların içeriklerinden yazarları sorumludur. Akdeniz Koruma Derneği sorumlu tutulamaz. 2 Geçmişten Günümüze Mantarlar ve Kullanım FARKLI YÖNLERİYLE yerleri MAKROFUNGUSLAR İnsanların Araş. Gör. Ayşenur Yılmaz şapkalı mantarları kullanımı paleolitik döneme (yontma taş çağına) değin Karadeniz Teknik Üniversitesi Orman uzanır. Meksika ve Guatemala halkları bazı Fakültesi Orman Endüstrisi Mühendisliği halüsinojenik Orman Biyolojisi ve Odun Koruma Anabilim törenlerde kullanmışlardır. Yine bazı mantarlar Dalı/Trabzon Kuzey Amerika yerlileri ve Çinliler tarafından Mantarlar; kökü, gövdesi, yaprağı ve klorofili olmayan basit yapılı derken sadece organizmalardır. yapıları basit olup Basit türleri, mantarları dini ve mitolojik tıbbi amaçla kullanılmıştır. Tarihsel kayıtlar, şapkalı mantarların bazen pek de iyi niyetli olmayan amaçlar için kullanıldıklarını ortaya yetiştikleri yerler ve doğadaki işlevleri çok koymaktadır. Örneğin; II. Claudius ve Papa VII. fazladır. Clement’in, düşmanları tarafından zehirli bir Bazıları öldürmekte hastalık bazıları ise yapmakta şifa hatta vermekte ve mantar türü olan Amanita’yla zehirlendiğini ifade etmektedir. Bir efsaneye göre de Buddha iyileştirmektedir. (Budizimin Doğada çevre koşullarına ve mevsimlere göre kendiliğinden yetişen ve yüz bini aşan türleriyle kurucusu), bir köylünün ona sunduğu, toprak altında yetişen bir mantarı yediği için ölmüştür. büyük bir potansiyele sahip olan mantarlar, iki milyar yıldır bitki ve hayvansal yapıları çürüterek bu yapılardaki elementlerin serbest bırakılmalarına Yeryüzündeki önemli katkı doğal rolleri karbon döngüsünde de vardır. ekosistemlerinde sağlamaktadırlar. Özellikle karbondioksit orman salınımı ile toprağı bitki gelişimi için uygun hale getirirler. Başta besin maddesi olmak üzere mantarlardan çok değişik faydalanılmaktadır. Kozmetik madde (cilt bakımı), ilaç imalinde önemli işlevleri vardır. Küf mantarları penisilin adı verilen antibiyotik ilaçların yapımında kullanılmaktadır. Mantarlarda Makrofunguslar denince akla yenen, yenmeyen alanlarda zararlı barınan bazı ve parazit böcekler tarımsal mücadelesinde de ve zehirli mantarlar gelir. Yenen mantarlar, kullanılmaktadır. Bazı mantar türlerine (reishi doğada kendiliğinden yetişebildiği gibi kültürü mantarı yapılarak da tüketilen türlerdir. Yenmeyen mantarlar, zehirli olmayıp ancak sert, odunsu özelliği, hoş olmayan tadı ve kokusu nedeniyle bu özelliktedirler. Zehirli yapılarında taşıdıkları maddelerden dolayı, mantarlar çeşitli zehirlenmelere, ise toksik hatta gibi) kanser tedavisinde alternatif tedavi seçeneği olarak bakılmaktadır. Hatta şişe mantarı yapımında da yine mantarlardan istifade edilmektedir. Bazı mantarlar ise mesela mayalama endüstrisinde, insanlığa çok değerli hizmetler verirler. Ferment denilen maddeler oluşturarak, şekeri alkol ve karbon dioksite ölümlere yol açan türlerdir. © AKD 2015 – Bültende yer alan yazıların içeriklerinden yazarları sorumludur. Akdeniz Koruma Derneği sorumlu tutulamaz. 3 dönüştürürler, bu tür mantarlar alkollü içecek üretiminde kullanılmıştır. Doğada kendiliğinden yetişen türler Günümüzde yabani olarak yetişen 140.000’den fazla mantar türü bulunmaktadır. Özellikle Avrupa ülkelerinde doğadan toplanan yenilebilir yabani mantarların, kültür mantarlarına göre çok daha fazla talep gördüğü bildirilmektedir. Yenilebilir yabani mantarlardaki talep artışı ve ticari potansiyel ormanların doğal mucizeleri olan mantarların Doğadan değerini toplanan Fotoğraf 1: Ayşenur Yılmaz- Dede Bürük (Macrolepiota procera) mantarı/Kastamonu artırmaktadır. mantarların talep görmesindeki en büyük nedenlerden de biri yüksek besleyici özelliğe sahip olmasıdır. Yüksek besleyicilik mantarların bileşiminde nişasta ve gerçek selülozun bulunmayışı, buna karşılık protein, vitamin ve mineral maddeleri ihtiva etmelerinden kaynaklanmaktadır. Fotoğraf 1’de doğada kendiliğinden yetişen ve yenen Dede mantarı, bürük Fotoğraf kendiliğinden (Amanita 2’de yetişen caesarea) procera) (Macrolepiota ve ise yine yenen mantarı Fotoğraf 2: Ayşenur Yılmaz- Duvaklıca (Amanita caesarea) mantarı/Kastamonu doğada Duvaklıca görülmektedir. Fotoğraf 3’ te doğada kendiliğinden yetişen ve zehirli bir tür olan Suillus luteus mantarı, Fotoğraf 4’te ise ağaca zarar veren mantarlardan biri; aynı zamanda tıbbi bir mantar olan Fistulina hepatica mantarı görülmektedir Fotoğraf 3: Ayşenur Yılmaz- Ayı Mantarı (Suillus luteus)/Kastamonu © AKD 2015 – Bültende yer alan yazıların içeriklerinden yazarları sorumludur. Akdeniz Koruma Derneği sorumlu tutulamaz. 4 yüzyılın başlarında doku kültüründen misel üretiminin gerçekleştirilmesi ve yeni tekniklerin geliştirilmesiyle, özel işletmelerde yetiştirilmeye başlanmıştır. Mantarlar, özellikle Çin ve Japonya gibi Uzak Doğu ülkelerinde tıbbi yararları nedeniyle yüzyıllardan beri tüketilmektedir. Günümüzde 100 kadar ülkede mantar üretimi gerçekleştirilmekte olup özellikle Avrupa ve Fotoğraf 4: Ayşenur Yılmaz: Fistulina hepatica/(Kastamonu Amerika'da ileri üretim teknolojileri kullanılmaktadır. Mantar üretimi dünyanın en Bu arada odun tahripçisi mantarların yol açtığı büyük ekonomilerinden biri olan Çin'in en ekonomik zararı da göz ardı etmemek gerekir. büyük Bu tür mantarlar miselleri ile odun dokusuna Ülkemizde ise kültür mantarı yetiştiriciliği henüz nüfuz ederek çürümelere yol açarlar. Yaşayan istenilen düzeyde olmamakla birlikte, gerek ağaçlara arız olan mantarlar da vardır. Orman ve üretimine gerekse de tüketimine olan talep her bahçe zararlı geçen gün artmaktadır. 1960’lı yıllarda başlayıp (Armillaria 1990’lardan sonra ivme kazanan üretimimiz bir küçük, orta ve büyük boy işletmelerle bir ağaçlarını mantarlardan mellea)’dır. istila birisi eden bal Mücadele en mantarı gerektiren diğer 6. endüstrisi konumuna gelmiştir. mantar ise “kuru çürüklük mantarı” olarak da endüstri kolu haline gelmeyi başarmıştır. bilinen Serpula Kültüre alınabilen en yaygın türler arasında, mantar özellikle (Merulius) binalarda, çürüklüğe sebep olmakta, takdirde lacrimans’dır. Bu malzemenin evlerde kuru Agaricus bisporus, Pleurotus türleri, Lentinus tedbir alınmadığı odades (shiitake), Ganoderma lucudium (reishi), ömrünü bir hayli Volvariella volvacea kısaltmaktadır. bulunmaktadır. Kültüre alınabilen türler kesilmiş Mantarlar; çok eski zamanlardan beri bilinen bir besin ögesi olmasına karşın, yetiştiriciliğinin ilk kez 16. yüzyılda Fransa’da yapılmaya başlandığı pek çok Başlangıçta kaynak tarafından bildirilmektedir. mevsime bağlı olarak açıkta yetiştirilmeye başlanan mantar 19. yüzyılın başlarında taş ocakları, mağara ve tünel gibi sıcaklık ve nemin oldukça stabil olduğu kapalı alanlarda, ilkel yöntemlerle üretilmiştir. 20. ve Mantarlar kütüklerde Morchella türleri dip kütüklerinde, veya kompostta yetiştirilebilir. Kompostta yetiştirme üreticilerin daha çok kullandığı bir yöntemdir; çünkü mantar hasadının yapılması için daha az zaman beklenir. Kompost içeriğinin nem derecesi, pH, selüloz oranı, C/N oranını gibi özelliklerinin mantar gelişimine uygun olması gerekmektedir. Fotoğraf 5 ve Fotoğraf 6’da KTÜ Orman Fakültesi, Orman Endüstri Mühendisliği Bölümü, Mikoloji Laboratuvarında çeşitli atıklar üzerinde © AKD 2015 – Bültende yer alan yazıların içeriklerinden yazarları sorumludur. Akdeniz Koruma Derneği sorumlu tutulamaz. 5 yetiştirilen mantar şapkaları (Pleurotus ostreatus 70’inin ) görülmektedir. sindirilebildiği vücut tarafından kolaylıkla belirtilmektedir. Mantarların protein miktarının et, yumurta ve süt gibi temel gıda maddeleri kadar yüksek olduğu, çoğu mantar türlerinin anti-tümor, anti-oksidan, antimikrobiyal, anti-viral, anti-alerjik, merkezi sinir sistemini düzenleyici vb. tıbbi etkilere sahip olduğu yapılan konmuştur. bilimsel Ayrıca, analizlerle ortaya hipertansiyon, yüksek kolesterol ve hatta kanser gibi birçok hastalığın önlenmesinde etkili olabilecekleri rapor edilmiştir. Mantarlar sadece masallarda geçen ve ormanlarda yetişen sihirli varlıklardan ibaret Fotoğraf 5: Ayşenur Yılmaz- Siyah çay atıkları üzerinde değildir. Mantarların insan hayatında ve doğal üretilen Kayın (Pleurotus ostreatus ) mantarı döngünün devamındaki edebildiğimizden çok değeri yüksek, maddesi olmak misyonları hayal daha büyüktür. Besin tıbbi ve aromatik bir gıda dışında, ilendirilebilecekleri farklı birçok endüstri kolunda doğal hammadde konumundadırlar. Birçok yabani mantar doğadan toplanıp yenebilir ve çoğunun, kültür türlerinden daha lezzetli olduğu söylenir. Fakat doğal mantarları toplayan kişi bu konuda uzman değilse zehirlenme ve ölüm olayları ile karşılaşılabilir. Fotoğraf 6: Ceviz ağacı talaşlarında üretilen Kayın (Pleurotus Çünkü bazı mantarların çok küçük bir miktarı bile ostreatus) mantarı (Hasat aşaması) insanı öldürecek kadar zehirli olabilmektedir. Yenebilen ve zehirli, mantarlar Mantarların Özellikleri yan yana yetişebilirler. Bazı yenebilen ve zehirli %92-97’si su olduğu için diyetik bir besin maddesi olan mantarlar bazı sebzelere oranla 510 kat daha fazla vitamin B3 içermektedirler. Yağ ve karbonhidrat miktarları az olup protein miktarı bakımından zengindirler. Bazı kaynaklarda mantarlarda bulunan proteinin % türler birbirine o kadar benzer ki bunu ancak bir mikolog ayırt edebilir. Doğada kendiliğinden yetişen türlerin sağlıklı bir şekilde toplanması, işlendirilmesi ve pazarlanması ile ilgili olarak ciddi bir denetleme kurulunun oluşturulması gerekmektedir. Benzer denetimler kültür © AKD 2015 – Bültende yer alan yazıların içeriklerinden yazarları sorumludur. Akdeniz Koruma Derneği sorumlu tutulamaz. 6 mantarı üreticiliği için de geçerli olmalı, üretim eden doğayla arada hiç bir dolaylı medeniyet yeri kalite yapısı bağlantı olmadan, en çırılçıplak halimizle kontrolleri sık aralıklarla yapılmalıdır. Ayrıca tekrar karşı karşıya kalmak... Gerçi doğayla baş özellikle eğitim başa olmak, günümüz insanı için farklı şeyler üreticiliği ifade ediyor. Mesela Türkiye'de bilmem kaç tanıtılmalı ve teşvik edilmeli böylelikle yeni iş milyonluk residence reklamları size İstanbul'un yeri ülke göbeğinde doğa ile baş başa olmayı vadediyor, Ağaca ve ya da Bodrum, Marmaris gibi meşhur tatil oduna zarar veren mantarlarla mücadelede ise yörelerine giderken, yol üstünde bir yerlerde çevre dostu koruma tekniklerine başvurulmalı, durup iki ağaç, yeşillik görmek, iki gözleme sağlıklı odun yemek insanların içindeki doğal yaşam özlemini hammaddesi sürdürülebilirliği konusuna özel kımıldandırıyor: "Ah! Özlemişim doğayla baş önem verilmelidir. başa kalmayı" Amerikalılar için ise, doğa ile baş ETİYOPYA - FARKLI BİR EKOLOJİ başa kalmak, geçmişe dair özlemleri ve kısa koşulları, üretilen belediyelerin seminerleri ile ekonomisine özendirici kültür istihdamları katkı orman mantarların mantarı oluşturularak sağlanmalıdır. ağaçlarından, sağlıklı VE DOĞAL YAŞAM DENEYİMİ kaçamak anlarında duyulan bir iç huzuru ve özlemi değil de daha çok bir kâbusu hatırlatıyor. Bir nükleer bomba ya da uzaylı istilası sonucu Yazan: Özgür Derya medeniyetin yok olup, insanın hem bir avcı hem Elektro- Mekanik Grup Şefi Genale III Hydro Power Project/ Etiyopya de av olarak yeniden medeniyetin en başına dönüp hayatta kalmaya çalıştığı tonlarca Damda birlikte yatmışız Amerikan filmini hatırlayın. Öküzü hoşça tutmuşuz olanca pervasızlığınca doğayı katlediyor, sonra Kapitalizm önce, ondan kopardığı küçük parçaları yine ondan Koyun değil şu dağlarda kopardığı insanların önüne atıp pazarlama San kendimizi gütmüşüz nesnesine dönüştürüyor. Ekolojik tatil köyleri, Kör olasın demiyorum ekolojik fahiş Hasan Hüseyin KORKMAZGİL Hızlan, ölümünün büyük ardından, siteleri, restoranlar, organik kumaşlar bilmem neler yeniden poşete konup Kör olma da gör beni (*) Doğan ürün gazeteye yeniden insanların önüne konuyor. Ve ne acıdır ki, insanlar bu tüketim usta Yaşar Kemal'in bir fiyatlarla verdiği röportajda "Yaşar Kemal, romanlarında yalnızca toplum içindeki insanı değil, doğa içindeki insanı da anlatan bir yazardı" diye bahsetmişti. "Doğa içindeki insan" terimi bana çok çarpıcı gelmişti. Uzun zamandır bunu düşünür dururum, bizi var biçiminin bir yüksek bilinçlilik, bir doğaya saygı hatta bazen bir muhalefet biçimi olarak nesnesi oluyor. hayvanlar Lafı ve asıl getirmek hayvanlarla istediğim kurulan yer, ilişki biçimlerinin de modern dünyada bir tüketim biçimine dönüşmüş olması. Bu öyle bir endüstri ki, televizyon programları, filmler, aksesuarlar, © AKD 2015 – Bültende yer alan yazıların içeriklerinden yazarları sorumludur. Akdeniz Koruma Derneği sorumlu tutulamaz. 7 mamalar bence milyar dolarları buluyor hacmi. vulgarlık, şiddet kültürü bu garibanlara en adice, Tabii ne soysuzca, şerefsizce işkenceleri uygulamaktan ne kendini bu koşullarda hayvancıkların üretildikleri, pet çiftliklerde shop'larda sakınmıyor. Dövülen köpekler, koşullarda tutuldukları v.s. kimsenin umurunda ayaklarına yapıştırıcı sürülen kediler, vurulan değil. Animal Planet gibi, National Geographic kuşlar, varın siz getirin gerisini. gibi güya asıl amaçları biz insanlara hayvanları ve doğadaki yaşama biçimlerini göstermek, bir bilinç seviyesi oluşturmak olan kanallar bile bu endüstriye bence bilinçli olarak hizmet ediyorlar. "America's cuttest puppies", "Animal's on act", " Dog's whisperer Caesar Millan" gibi programları izleyince insanın hemen en yakın pet shop'a gidip bir yavru köpek ya da kedicik alası geliyor. Sonuç? En fazla iki üç ay bakılıp sonra ya sokağa, ormana terkedilen ya da barınağa bırakılan kediler, köpekler... Sosyal medyadaki grupları takip edin, köpek sahiplendirme ilanları ile dolu. Bir avuç insan, ormanlara gidip terkedilmiş köpekleri yemliyor, barınaklardan, sokaklardan yaralı, hasta hayvanları kurtarıyor, evinde bakıyor, tedavisini yaptırıyor, ama bu çabalar nafile. Her gün onlarca evcil hayvan sokaklara atılıyor ve sokaklardaki hayat daha dramatik. Aç kalıyorlar, diğer hayvanların saldırısına uğruyorlar, hasta oluyorlar v.s. v.s. Sonuçta bir avuç insanın nafile çabaları yetmiyor ve gün geçtikçe, bu endüstri genişledikçe daha fazla dram bazen gözlerimizin önünde, bazen bizden çok uzaklarda tekrarlanıp duruyor. Modern insan, sokaklarda çöp görmek istemiyor, bu yüzden bütün çöpler artık kapaklı. Modern insan sokaklarda köpek görmek istemiyor, bu garibanların sokakta, soğukta aç biilaç yaşama çabasına bile saygı göstermiyor. Bunun yanında o nereden üstümüze yapıştığını senelerce araştırıp hala bir sonuca varamadığım Bir süredir yaşamakta olduğum Etiyopya'da ise durum tamamen hepimizin aklına kemirmekten farklı. açlık göbekleri Etiyopya deyince görüntüleri, toprak şişmiş, gözlerinde sinekler uçuşan çocuklar falan gelir ama durum hiç de oradan göründüğü gibi değil. Bir yandan bakıldığında Etiyopya, en temel medeniyet imkânlarına bile ulaşmanın çok zor olduğu, insanların çoğunun derme çatma kulübelerde, tozlu topraklı sokaklarda elektrik ve sudan yoksun yaşadığı bir ülke. Diğer bir açıdan bakıldığında ise, geleneksel tarımın yani öküz ve karasaban ile yapılan tarımın ülke ekonomisinin büyük bir kısmını oluşturduğu, kanser, şeker, kalp gibi hastalıkların oranının çok düşük olduğu, insanların doğa ile tam bir uyum halinde yaşadığı ve öğrenecek çok şeyimizin olduğu bir ülke. Cam ev gereçleri bulmak çok zor, kâğıt havlu ve peçete kullanımı minimum yaşam hayatlarını sürdürmeye çok düşük, en imkânlarıyla çalışıyor insanlar ve israf dediğimiz modern yaşam hastalığı neredeyse sıfır. Karasaban ile tarım yaptıkları halde buğday ihraç eden bir ülke (hatırlatırım, Türkiye olanca verimli toprakları, makine ve sulama imkânlarına rağmen buğday ithal ediyor) bu söylediklerim daha da derinleştirilebilir ama ben bilerek bu kadarla bırakıp lafı hayvanlara ve insan- hayvan ilişkilerine getirmek istiyorum. İnsanların doğayla tam bir uyum içinde yaşama biçimleri, insan- hayvan ilişkilerine de yansımış. © AKD 2015 – Bültende yer alan yazıların içeriklerinden yazarları sorumludur. Akdeniz Koruma Derneği sorumlu tutulamaz. 8 Bence dünyanın en mutlu köpek ve kedileri genelde bu hayvanlara iyi davranılmadığı için ya burada yaşıyor. Bir kere hayvancılık çok yaygın korunmak amacıyla sürüler oluşturuyorlar, ya olduğu, her evde en azından bir- iki keçi, sığır da düzenli yiyecek bulabildikleri bir parkı ya da v.b. olduğu ve bu hayvanlar her gün otlatılmaya apartman bahçesini sahiplenip başka hayvanları, götürüldüğü halde çoban köpeği nerede ise yok. bazen İlginçtir, etrafta bol miktarda sırtlan sürüleri, Burada ise her yerde yiyecek bulabildikleri ve çakallar, tilkiler, leoparlar olduğu halde, insanlar hiçbir yaban hayatına karşı ekstradan önlemler alma karşılaşmadıkları için genelde hareket halindeler ihtiyacı da hissetmiyorlar. Benim en çok ilgimi ve yalnızlar. Bu arada çok cool olduklarını da çeken bu olmuştu, geceleri seyahat ederken belirtmeliyim, köylerin çok çok yakınlarında sırtlan sürülerine, kandıramıyorsunuz, büyük timsahlara da rastladık ama yaban hayat kuyruklarını falan da sallamıyorlar. Buradaki ve insanlar arasında sınırları oldukça güzel dostlarımdan biri, üniversite okuduğu şehrin çizilmiş sessiz bir sözleşme var gibi. Herkes yakınındaki bir köyde 700- 800 insan nüfusuna kendi hayatını karşılık 2000 köpek yaşadığından bahsetmişti. sürdürüyor ve bir diğerinin alanına müdahale Bilirsiniz, köpekler genelde beş- altı yavru etmiyor. Maymunlar mesela, yol kenarlarında doğurur ve bunların yalnızca bir- iki tanesi sürekli karşılaşıyorsunuz maymun sürüleri ile yaşar. Diğer yavrular yetersiz beslenmeden ya ama sizi umursamıyorlar, bir şeyinizi çalmaya da hastalıktan genelde bir ayı çıkarmadan ölür. yeltenmiyorlar, çok yaklaşmaya kalkışırsanız da Demek yaşam şartları o kadar ideal ki, bu kadar kaçıyorlar. İnsanların çocuklarının yeri evde ne çoğalabiliyorlar. sınırları içinde kendince de insanları yerde oraya yaklaştırmıyorlar. ciddi öyle iki bir tehlike bisküvi peşinize ile ile falan takılmıyorlar, ise keçilerin ve öküzlerin de o. Öyle ki, keçiler, koyunlar adeta bir evcil hayvan gibi istediğiniz gibi yanına gidebiliyorsunuz, başını okşayabiliyorsunuz, insanlar onlar için zarar verebilecek bir tehlike unsuru değil. Buraya gelmeden önce internetten bir araştırma yaptım, bir yavru köpek edinmekti niyetim, ama burada pet shop yok, cins köpek de yok. Köpekler bahçeye bağlanmıyor hapsedilmiyor. sokaklarda Bütün özgürce ya da köpekler dolaşıyor. evin ve Bir içine Fotoğraf: Özgür Derya- Etiyopya’daki evcil hayvanların keyfi yerinde kediler diğer dikkatimi çeken de köpeklerde bölgecilik ya da sürü davranışı olmaması. Türkiye'de büyük metropollerde yukarıda anlatmaya çalıştığım gibi, yiyecek bulmak çok zor olduğu için ve © AKD 2015 – Bültende yer alan yazıların içeriklerinden yazarları sorumludur. Akdeniz Koruma Derneği sorumlu tutulamaz. 9 Bir not daha düşeyim, bilenler bilir İstanbul'da Köpek Adası adında bir ada vardır Adnan Menderes'in idam edildiği Hayırsız Ada’nın hemen yanında. Bu adaya bu ismin verilmesinin nedeni, Osmanlı zamanında sokak köpeklerinin belli periyotlarla toplanıp kayıklarla bu adaya götürülmesi ve orada açlığa, susuzluğa terkedilip Fotoğraf: Özgür Derya- Etiyopya’da köpekler özgürce açlıktan dolaşıyorlar. Her sene, özellikle pelikanların ya öldürüldüğü haberlerini da göç zamanlarında flamingoların okuruz. silahla Etiyopya'da Hawassa adında turistik ve oldukça güzel, göl kenarına kurulmuş bir şehir var. Bu gölde endemik bir kuş olan Turaco'lar yaşıyor. Ayrıca bolca balıkçıl ve ördek de var. Turaco, boyutları ve biçimi itibariyle pelikana oldukça benzeyen yalnız pelikandan Eminönü'nde Turaco'lara daha çirkin bir kuş. yem atar gibi güvercinlere balık atabiliyorsunuz, havada yakalıyorlar. Göl kenarında balık satan küçük çocuklar var ve balığı bu çocuklardan satın atabiliyorsunuz. Turaco'lar da tamamen evcilleşmiş, göl kenarında kahve içerken gelip bir- iki İnsanlardan telef edilmesidir. Öyle ki, çoğu zaman köpekler metre öteden korkup sizi kaçmak seyrediyorlar. diye bir Etiyopya'daki hayvanlarda yok yani özetle. şey birbirlerini yerlermiş. Kedi- köpek düşmanlığımız biz modernleştikçe oluşan bir şey değil yani, geçmişimizden gelen, belki de genlerimize kodlanmış bir şey. Bir de hurafeler var, köpeğe kediye dokunmak haramdır, evde köpek beslemek haramdır falan diye. Halbuki, bu işi bilen, Kuran'ı okumuş, hatmetmiş insanlara defalarca sordum, böyle bir şey Kuran'da falan yok. Ben gezdirirken, hanımefendi, Ankara'da aynı her akşam köpeğimi saatlerde koşu yapan bir benim köpeğimi bayağı bir sevmişti. Gel zaman git zaman sohbet etmeye başladık, Almanya'da yaşıyormuş. Kendisi de bir Alman Kurdu sahibiymiş ama aynı apartmanda yaşadığı diğer Türkler hanımefendiyi şikâyet etmişler. Sebebi de kendilerinin namaz kılması ve olur da koordinatlar çakışırsa, üç boyutlu uzayda köpeğin izdüşümü önlerine isabet ederse(!) bir köpeğe secde etmek istememeleri imiş. Geometri bilgisi, olasılık matematiği maaşallah en üst seviyede ama medeniyet bilinci sıfır. Hadi canım diyorsunuz belki içinizden ama maalesef bizim memleketin yüzde elliden fazlası kesin, belki de yüzde yetmiş sekseni böyle düşünüyor. Fotoğraf: Özgür Derya- Evcilleşmiş Turacolar © AKD 2015 – Bültende yer alan yazıların içeriklerinden yazarları sorumludur. Akdeniz Koruma Derneği sorumlu tutulamaz. 10 bir hayvanları koruma bilinci ya da doğa koruma bilinci oluşturamazsınız. Havlamayan köpek, kumu eşelemeyen kedi, suyu kirletmeyen balık v.s. peşinde koşar insanlar, modern hayatlarının çok kısıtlı serbest zamanlarında bir hayvana ve bakımına, temizliğine ayıracak zamanları yoktur çünkü. Daha sevimli, daha büyük, daha güçlü, daha oyuncu, daha, daha, daha sistem sürekli dahasını vadeder. Fotoğraf: Özgür Derya- Çocukların evde yeri ne ise Mühendislik keçilerinde öyle diye bir kavram vardır. Bir makinada, üründe ya Sonuç olarak, bizim plazalaşmış, rezidanslaşmış, da tesiste bir sorun çıkarsa, sorunu gidermek AVMleşmiş evlerinde için, mühendislik süreçlerinin en başına yani hayvan besleyen, hayvanlara ilgi gösteren kesim tasarım aşamasına döner, adım adım sorunun genellikle ekonomik ve sosyal olarak üst sınıf çıktığı noktaya doğru tekrar gelirsiniz. Bizim de sayabileceğimiz bir büyük şehirlerimizde kesim. Dolayısıyla sokak biliminde, "reverse engineering" "reverse ihtiyacımız geliştikçe, ekonomik refah arttıkça daha iyi bir getirdiği sıkıntıları çözmek için. Etiyopya örneği, dünyada sorunlarının dönüp geleneksel insana, geleneksel yaşam ve giderileceğine inanıyor insanlar. Dünyamızın da üretim biçimlerine bakmak için iyi bir örnek. daha iyi bir dünya olacağına inanıyorlar. Halbuki Türkiye'de gelişme, medenileşme dediğimiz şey, içinde belli nerede ise bitti. Geleneksel üretim biçimleri ise bir (tekstil, bilinç seviyesini, sosyalliği, içinde belki geleneksel dericilik de kavramına hayvanlarının ya da evcil hayvanların, Türkiye yaşayacağına, var modernisation" modernizasyonun tarım ve hayvancılık v.s.) seneler önce tarihin yaşadığımız dünya ve insanlıkla olan bağlarımızı karanlık dehlizlerine gönderildi. Geleneksellik gözetmedikçe yalnızca daha fazla tüketme ve artık lokantaların ramazan menülerinde, sayıları daha fazla para kazanma anlamına geliyor. gün Tüketim süslemelerinde, anlamında baktığımızda Dubai geçtikçe artan islamcı otellerin duvar mobilya reklamlarında dünyanın en gelişmiş şehridir diyebiliriz mesela. bilmemne yine bir alternatif tüketim biçimi Oysa gelişme dediğimiz şey, tüketim bilinci değil olarak tepsilerle önümüze getiriliyor. Ve yavaş üretim bilinci ile ilgili bir şeydir. İnsanlar daha yavaş bir şeyleri kaybettiğimizin, bir şeyleri yok insanca bir ortamda daha özgürce üretebileceği ettiğimizin farkına varmaya başladık. Belki de şartlarda neleri özgürleşir, sosyalleşir ve gelişir. kaybettiğimizin artık terkettiğimiz belirler. Yani siz ekonomik altyapının tüketim basit üzerine kurulduğu, her yerden bangır bangır formlarında gizlidir. Köpekleri ve kedileri orada tüketimin pompalandığı bir ortamda üstyapıda daha ... daha ... daha ... oldukları için değil bizimle mütevazi, yaşam o Marx'ın dediği gibi, altyapının şekli üst yapıyı da ve geleneksel kodları, israftan biçimlerinde, uzak yaşam © AKD 2015 – Bültende yer alan yazıların içeriklerinden yazarları sorumludur. Akdeniz Koruma Derneği sorumlu tutulamaz. 11 yaşamımızı paylaştıkları için sevebiliriz belki, kadar; endemizm oranı bilmem kaç gibi sayısal buğdayın, domatesin gerçek tadını değerler vererek ifade etmek istemedim. Bunlar orada buluruz, pet shop'larda ya da marketlerin zaten herkesin kolaylıkla bulup öğrenebileceği organik gıda reyonlarında değil. bilgiler. Zaten bu rakamsal ifadeleri öğrenmesek DOĞANIN KATLIAMI: SÖZDE ne olur ki? Veya bir bitki insanlar tarafından ilaç; elmanın, kozmetik; gıda amaçlı kullanılmasa değersiz MODERNIZM midir? Bireysel her ne kadar “HAYIR” olsa da toplumsal cevaplar emin olun ki Yazan: Araş. Gör. Kurtuluş Özgişi “EVET” olacaktır. Bazı bireysel cevaplar da Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Fen- Edebiyat cevaplarımız eminim ki “EVET” olacaktır. Başımdan geçen bir Fakültesi Biyoloji Bölümü Botanik Anabilim Dalı olay bu “EVET” cevaplarını sizlere aktarmamda daha başarılı olacaktır. İnsan doğası gereği yaşamının her döneminde aslında bir parçası olduğu doğal hayata özlem duyar. Ondan kopuk bir yaşam süremez. Bu yüzdendir yaşamak için oluşturduğu evinin duvar kâğıtlarında çiçek desenlerinin olması veya halısının üzerinde bir bitki veya hayvan figürünün olması. Bu yazıyı okurken aslında daha önce fark etmediğiniz bir şeyi fark etmenizi Fotoğraf: Kurtuluş Özgişi- Sığır Kuyruğu (Verbascum istedim. Okumaya kısa bir süre ara verip evinizi eskisehirensis), adında anlaşılacağı gibi Dünya’da sadece dikkatlice süzün. Mutlaka bir köşede doğal Eskişehir’de doğal olarak bulunuyor; fakat asıl popülasyonu hayatı temsil eden bir canlı figürü göreceksiniz. yol kenarında olan bu nadir endemik bitki türü yol asfaltlama Doğal hayattan kendimizi soyutladığımız günden çalışmaları nedeniyle tehlike altında. doğal Araştırma görevlisi olarak işe başladığım ilk ortamlara ihtiyaç duymaktayız. Aslında ondan yıllarda yeni bir kente taşınmanın vermiş olduğu bağımsız bir şekilde sağlıklı bir hayat sürmemiz heyecanla kendi yapay ekosistemimi yaratmaya imkânsız. çalıştım. Tabi bu ekosistemde en önemli nişi beri yapay olarak Peki diğer oluşturduğumuz canlıları düşünmeyen insanoğlunun doğal hayata değer vermeyişini bir gerçekleştiren kenara bırakırsak kendi bireysel yaşamımızın ihtiyacım vardı. Mekanı hoş bir kuaför dükkanını olmazsa olmazı doğal hayatı bu denli tahrip gözüme kestirdim ve insanlığın var olduğu ilk etmek niye? zamandan beri önemini koruyan; gerek ilk Bir şeyin değerini ve önemini sayısallaştırarak, kendimizce önem sırasına koyduğumuz sözde teknoloji çağında doğal hayatı dünyada bilmem kaç bin bitki türü var; ülkemizdeki sayısı şu bu canlı grubundan birisine insanların gerekse günümüz modern insanının “İNSAN” olarak algılanmasını sağlayan o hassas işlemi yani kişisel bakımımı (yani saç; sakal tıraşı falan manikür, pedikür değil) yaptırmak © AKD 2015 – Bültende yer alan yazıların içeriklerinden yazarları sorumludur. Akdeniz Koruma Derneği sorumlu tutulamaz. 12 için içeriye girdim. Koltuğa oturduktan sonra tercih ediyor, diğerlerini önemsemiyoruz. Bu tıraşa başlayan berber her berberin yaptığı gibi yüzden bütün dünya ülkelerinin gözü önünde nereli Amazonlarda olduğumu ne iş yaptığımı sordu. Araştırma görevlisi olduğumu söyleyince “Neyi araştırıyorsun?” sorusu anında geldi. Bitkileri araştırdığımı, sistematik; kavramları anlatmaya kavramları halktan bir taksonomi çalıştım; insana gibi fakat bu anlatmanın verdiği mutluluk “Ne diye araştırıyorsun ki bitkileri? Hepsi bitki işte” sorusuyla yok oldu. Ben tekrar baştan anlatmaya çalışırken “Onu bunu bırak da hoca, sen bana güzel kokulu parfüm yapılacak bir bitki bulsan da bir parfüm yapsan” cümlesini duydum. Hani biz de işe yeni başlamışız, herkese çalıştığımız alanı ve önemini anlatacağız ya endemik, ekosistem çeşitliliği gibi kavramlardan bahsettim; fakat aldığım yanıtın “Ya yok olsa ne olur olmasa ne olur. Ben kendi işime bakarım” olması bizim toplumumuzda doğa bilinci eğitiminin ne kadar önemsiz görüldüğünü bir kez daha hatırlattı bana. Bir nesnenin veya olayın önemli -önemsiz olarak nitelendirilmesi kısmen göreceli kavramlardır; fakat söz konusu her canlının yaşamını devam ettirebilmesi için vazgeçilmez bir unsur olan doğa ise bu kavramların göreceliliği kaybolur. Hatta önemsiz diye bir kavramdan söz edilemez. Başka bir ifade ile doğada var olan bir bitki insanoğlunun ekonomisine katkı sağlayamadığı için önemsiz olarak nitelendirilemez. yağmur ormanları halen yok edilmekte. Doğanın kitlesel olarak yok edilmesi aslında sanayi devriminden beri devam etmekte olan bir durum. Doğanın bu şekilde yok edilişi insanlığın gelişmesi; daha da modernleşebilmesi için şart olarak gösterilmekte; fakat aslında modernleşme diye dayatılan yok ediş tamamen kaynakların fütursuzca kullanılmasından, şirketlerin güç ve ihtişam sembolü olarak nitelendirdikleri paralarına para katmaktan başka bir şey değil. Yıllardır devam eden bu tahribatın sonuçlarını bugün küresel ısınma olarak basında sıkça karşımıza çıkan terimden görebiliyoruz. Aslında dünya var olduğu günden beri belirli dönemlerde ısınır ve soğur; fakat kendi dinamik yapısı içerisinde her zaman kararlıdır. Biz insanoğlu olarak bu dinamik yapıyı bozup geri dönüşü olmayan bir sürece sokuyoruz. “Bu sene kış çok çetin geçti azizim” ya da “40 yıldır ben böyle sıcak bir yaz görmedim” cümlelerini eş dost muhabbetinde sıklıkla duyuyoruz aslında. Peki 40 yıldan beri değişen nedir ki doğanın dengesi bozuldu? Aslında cevap çok basit. Değişenler bizleriz. Hep daha fazla rahatı ve bolluğu arzulayan insanoğlu. Biz değişiyoruz ve çevremizi de her gün artan ihtiyaçlarımızı karşılamak için tahrip ediyoruz. İşin asıl kötü Bu türden olaylara sadece bizim ülkemizde değil tarafı dünyanın birçok yerinde rastlıyoruz. Aslında Geleneksel yaşamın bağnazlıkla karıştırıldığı bir sadece çağda daha fazla tüketmeyi, doğayı yok etmeyi kendi faydasız etmiyoruz. menfaatimize olanları olarak bırakıp nitelendirdiklerimizi Oluşturduğumuz yok kar-zarar tablolarında kar getirisi fazla olanı her zaman bahsedilen gibi modernleşmiyoruz. tercih ediyoruz. Peki bu tahribat durdurulamaz mı? Elbette durdurulur; fakat bunun olabilmesi için herkesin © AKD 2015 – Bültende yer alan yazıların içeriklerinden yazarları sorumludur. Akdeniz Koruma Derneği sorumlu tutulamaz. 13 kişisel egosunu bir kenara bırakması ve sadece kapatarak bölgede yaşayan yunus yoğunluğunun hayatını devam ettirebilecek kadar kaynakla sayısal olarak ortaya çıkarılması hedeflenmiştir yaşamayı ve öğrenmesi gerekecektir. Böyle bir durum elbette olmayacaktır; çünkü her insan farklı bir yaklaşım dönüşümü yok sergileyecektir; proje sonunda hedeflere genel olarak ulaşılmıştır. fakat Dört temel sorun: diye umutsuz da olmamak gerekir. Bugün kişisel olarak atacağımız bir adım emin olun günün birinde kitlesel bir eyleme dönüşecek ve doğa ana biz onu ne kadar incitsek İzmir Körfezi’ni kullanan düzenli yunus olarak türlerini hangileridir? de bizi tekrar kucaklayacaktır. Körfez'de genel olarak Afalina yani Şişeburunlu İZMİR KÖRFEZİ’NİN YUNUSLARI yunus türü gözlendi ki zaten burada yerleşik Yazan: Umut Uyan çalışmalarımız esnasında az sayıda da olsa Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, Fen Tırtak gözlenmiştir. Geçmişten gelen balıkçılık Bilimleri Enstitüsü, Su Ürünleri Fakültesi ve tesadüfi gözlem kayıtlarına göre Körfez'de 5 Temel Bilimler Ana Bilim Dalı, Yüksek Lisans türün görülebildiği bilinmektedir. Bunlardan ilki Öğrencisi körfezde olarak varlığı bilinen tek yunus türüdür. Ancak, yerleşik popülasyona sahip olan Şişeburunlu yunustur. Ayrıca, Kaşalot, Tırtak, AKD/Bülten Editörü Çizgili Yunus, Yalancı Katil Balina gibi türlerin Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve gözlemleri mevcutken Karadeniz türü olarak Teknolojisi bilinen Muturlara ait ölü karaya vurma kayıtları Entitüsü Canlı Deniz Kaynakları Bölümü yüksek Araştırmaları lisans öğrencisi ve Sulaltı Derneği (SAD) üyesi Vahit bulunmaktadır. Alan önderliğinde “İzmir Körfezi’nde Yaşayan Yunus Popülasyonları Üzerine Bir Araştırma” başlıklı proje sonuçlandı. Vahit Alan ile proje çıktılarını, yaşananları ve ileride yapacakları projeleri konuştuk. Projenizi dört temel sorun üzerine hazırlanmıştı. Bu sorunlara cevaplar bulundu mu? İzmir Körfezi denizel değerler açısından önem Fotoğraf: SAD-DEMAG-IKY- Afalina türü yunus taşıyan ve içinde birçok canlının yaşam alanını bulunduran önemli kadar bir bölgedir. Günümüze elde edilen bilgilerden yola çıkarak tasarlanan bu proje ile alan için önemli bir açığı © AKD 2015 – Bültende yer alan yazıların içeriklerinden yazarları sorumludur. Akdeniz Koruma Derneği sorumlu tutulamaz. 14 Başta da söylediğim gibi her anlamda değerli bir alan olan İzmir Körfezi deniz memelilerine de yaşam alanı sağlayarak ne kadar önemli bir alan olduğunu bizlere göstermektedir. Körfezin iç kısmından başlayarak en dış kısımlara kadar yunus ya da diğer deniz memelisi türlerini görmek olasıdır. Ancak, çalışmamızda elde ettiğimiz bilgilere dayanarak Foça Özel Çevre Koruma Bölgesinin deniz kısımları ve tam karşı Fotoğraf: SAD-DEMAG-IKY-Karaya vurmuş bir yunus kıyısında bulunan Karaburun Yarımadası yunusların en çok gözlenebildiği alanlardır. Bu Tespit edilecek türlerin populasyon alanlar, daha önceden de bilindiği gibi Akdeniz miktarları nelerdir? keşiş foku için de önemli kıyılara sahip olması Bu çalışmada, Körfezde yerleşik populasyonu özelliğini taşımaktadır. olan şişeburunlu yunusların yaklaşık popülasyon tahminini doğrusal yöntemine göre kesit (Line hesapladık. Bu canlıları Transect) tehlikeler Hesaplama nelerdir? sonuçlarına göre İzmir Körfezi'nde ve yakın sularında yaklaşık 180 bireylik bir şişeburunlu yunus popülasyonu tahmini yapılmıştır. tehdit ve eden çözüm olası önerileri Tüm dünyada olduğu gibi ülkemiz sularında da bu canlıları Tehditler, tehdit deniz eden etkenler aynıdır. kirliliğinden deniz trafiğine kadar çok geniş çaplıdır. Ancak, üzerinde önemle durulması gereken konulardan biri yunusların balıkçılık etkileşimleri sırasında kazara ağlara takılması ya da balıkçılar tarafında kasten öldürülmeleridir. Balıkçı-yunus ya da deniz memelisi rekabeti sanırım hiçbir zaman son bulmayacak. Bu rekabetin kökeni; tabi ki son yıllarda gözlenen deniz rezervlerindeki çöküş olabilir. Fotoğraf: SAD-DEMAG-IKY- Gözlemler sırasında Vahit Alan Deniz memelilerinin geneli, Dünya Koruma Birliği (IUCN) tarafından yayınlanan "Kırmızı Liste" de yer almaktadır ve bir kısmının nesli Tespit edilecek türler için önemli tehlike altınayken bir kısmının da nesli hassas bölgeler neresidir? sevilerdedir. anlaşmalarda Bu ve nedenle ulusal uluslararası mevzuatlarda bu © AKD 2015 – Bültende yer alan yazıların içeriklerinden yazarları sorumludur. Akdeniz Koruma Derneği sorumlu tutulamaz. 15 canlılarla ilgili birçok önlem alınmıştır. Ancak, yönde tüyolar veriyorlardı. Bazen karşılaştığımız yasal önlemler alınmasına karşın işleyişle ilgili balıkçı ağabeyler yunus ya da fok tarafından sorunların olması bu canlıların yok oluşuna parçalanmış engel olamamaktadır. Naçizane önerimiz, yasal seninkiler prosedürlerin tekrar gözden geçirilip sadece serzenişlerinde bulunup aslında o canlılardan balıkçılar çok için değil tüm insanların ağlarını yine ne da şikâyetçi bize gösterip yapmış" gibi olmadıklarını "Bak mahzun ve beraber otokontrolüne dayalı yönetim planları oluşturup yaşayabildiklerini gösteriyorlardı. Bu çalışmanın işleyişin sağlanmasıdır. bir Projede balıkçıların da katkısı olduğunu yunuslar" anlayışını kazandırmaktı. biliyoruz. Balıkçıların anlattığı amacı da zaten "Balıkçılarla yaşasın (yunus- balıkçı temalı) ve sizin unutamadığınız bir anınız var mı? Bizimle paylaşır mısınız? Açıkçası bu konu ile ilgili çok ilgi çekici bir anım yok. Fakat özellikle çalışma alanımdaki (Foça) kıyı balıkçıları çok naif ve yardımsever insanlardı. Bunun dışında tabi ki başta önyargı ile karşılandık ama zaman geçtikçe balıkçılarla birbirimizi anlamaya başladık ve çok güzel dostluklar oldu. Aslında balıkçılar da biraz deniz Fotoğraf: SAD-DEMAG-IKY- Proje Ekibi gibidir ne zaman nasıl olacakları belli olmaz, bir anda fırtına kopar sonra sütliman olur her şey. Son olarak, bir balıkçı ağabeyin balıkçı-deniz Körfezdeki yunuslar için ilerleyen süreçte memelisi neler yapmayı planlıyorsunuz? rekabeti tartışmasına son noktayı koyduğu cümleyi söylemek istiyorum "Yaav siz denize ne verdiniz de ne istiyorsunuz" bence gayet net bir cümledir. Projenin gelecek planları birçok ayrıntı içeriyor. Ancak, kısaca bahsedecek olursak, bu tarz izleme çalışmalarını uzun yıllara yayıp daha Balıkçılar işleri gereği denizlerde çok fazla tutarlı vakit Geçtiğimiz dönemlerde başlattığımız çocuk ve geçirdiler. Yunuslar hakkında sonuçlar elde etmeye çalışacağız. balıkçılardan neler öğrendiniz? yetişkin Çalışma boyunca birçok balıkçı ile yüz yüze üzerinden insanların deniz ve doğa koruma görüşme fırsatımız oldu. Kimi yapılan işle ilgili açısından bilinçlendirme çalışmalarına devam olumsuz edilecektir. reaksiyon gösterse de geneli bize eğitimleri işimizi kolaylaştıracak bilgiler verdi. Balıkçılar Yine yunusların hatta fokların nerede ve ne zaman yunusların olabileceklerini işleri gereği biliyorlar ve bize o kataloğunu önümüzdeki ile deniz dönemlerde fotoğraflı-tanımlama oluşturup bu memelileri bölgedeki (photo-id) canlıların yaşam © AKD 2015 – Bültende yer alan yazıların içeriklerinden yazarları sorumludur. Akdeniz Koruma Derneği sorumlu tutulamaz. 16 hikayelerini ortaya koyacak verileri elde etmeye %9 civarı geri dönüşümle değerlendiriliyor. Bu çalışacağız. da plastiklerin büyük bir kısmının sonunda çöp Hava, sualtı ve su üstü görüntüleri çekerek alanda gözlenen canlıların sezonluk belgesel filmlerini çekerek daha geniş kitlelere bu sahalarına gitmesi demek ve plastiğin ayrıca rüzgârla yerel su yollarına, okyanuslara uçma eğilimi olduğundan çoğu çöp sahasına bile gidemiyor. Okyanuslardaki plastik kirliliğinin iyi çalışmaları ulaştırmayı planlıyoruz. bir şey olmadığını anlayabilmemize rağmen Hali hazırda altyapısı oluşmuş çalışmanın devamlılığı sağlayacak iş fikirleri ile bu alanda yapılan koruma ve kontrol plastiklerin deniz ekosistemindeki etkisini yeni yeni fark etmeye başlıyoruz. çalışmalarını Plymouth Üniversitesi araştırmacıları tarafından sürdürülebilir hale getirmek istiyoruz. yapılan DÜNYADAN yüzeylerinde 700 SU CANLISININ KİRLİLİĞİ bir araştırmaya yaklaşık göre 270.000 okyanus ton plastik yüzüyor, 700 farklı su canlısı bu plastiklerin PLASTİK tehdidi YÜZÜNDEN SOYU altında. Daha fazlası da var; araştırmacılar türlerin soylarının tükenmesinde TÜKENEBİLİR. YARDIM plastiğin de rol oynadığını düşünüyorlar. EDEBİLMENİZ İÇİN SİZE 5 ÖNERİ! Bir araştırma, 693 türün plastik enkazlarıyla karşılaştığını Yazan: Kate Good Fakültesi/ neredeyse 400’ünün bu plastiklerle temasa geçip onları yediğini açığa Çeviren: Dilay Doğru Galatasaray ve çıkardı. Üniversitesi/ Karşılaştırmalı Fen Edebiyat Dilbilim ve Temas kurma, yeme ve ekosistem zararlarıyla birlikte, plastik kirliliği büyük küçük fark etmeksizin tüm su canlılarını etkiliyor. Uygulamalı Yabancı Diller Bölümü/ Lisans Geçtiğimiz 40 yılda vahşi yaşamın %52 sinin yok Öğrencisi olduğuna tanık olduk, ve eğer okyanuslara Plastik Her yerde. plastik atık atmaya devam edersek bu sayılar katlanarak artacaktır. İyi haber şu ki hepimiz su Paketlerden kumaşlara ve yüz temizleme malzemelerine kadar, bu 'büyülü' icat aldığımız ve kullandığımız hemen hemen her şeyde birçok biçimde ve kalıpta bulunabiliyor. Bu bizim için iyi bir şey olabilir ama diğer yandan bu maddeye karşı bütün övgülerinin bittiği yerdir. canlıları için işleri yoluna koymaya yardımcı olabiliriz. Plastik kirlilik için biz insanların suçluyuz evet ama bu yıkımı durdurabilecek güce sahip olan da bizleriz. Yani eğer su canlıları için bir şeyler yapmak istiyorsanız, kişisel plastik tüketimi başlamak için iyi bir nokta olacaktır. Su Birleşik Devletler Çevre Koruma Ajansı'na göre, canlılarını kurtarmaya yardım edebilmeniz için sadece bir yıl içerisinde, Amerika 32 milyon ton size 5 önerimiz var! zararlı plastik atık üretiyor ve bunların sadece 1. Tek kullanımlık ürünlerinizi çok © AKD 2015 – Bültende yer alan yazıların içeriklerinden yazarları sorumludur. Akdeniz Koruma Derneği sorumlu tutulamaz. 17 kullanımlıklarla değiştirin Günlük rutininizi plastikten Diş macununuzu ya da yüz temizleme jelinizi düşünün. Tek kullanımlık yapılmış bir şeyi kaç kez kullanıyorsunuz? Su şişeleri, plastik aletler, plastik bardaklar, pipetler, kulak çubukları, diş fırçaları. Muhtemelen gün içinde ne kadar çok plastik kullandığınızın farkında değilsiniz, plastik sinsidir! Çok belli olmasa da, unutmayın ki attığınız her plastik parçanın kendini plastik içeriyor mu diye kontrol ettiniz mi? Bir çok cilt bakım ürünü ve 'derin temizleme' sağlayan diş macunları aslında minik microbeadler içerir. Bu küçük maddeler su filtreleme sistemlerinden kolaylıkla geçerek göllere, okyanuslara ulaşır. Sadece bir kutu yüz temizleme ürünü yaklaşık 300.000 microbead içerir. okyanusta bulması olası bir şeydir. Neyse ki Çalışmalar, balıkların ve diğer su canlıların bütün bu tek kullanımlık plastiklere alternatif midelerinde binlerce olarak bulunduğunu göstermiştir. çok kullanımlık ürünler var. bu maddeden Bu plastikler www.reuseit.com adresine bir bakın ve plastiği zehirlidir ve canlılarda sindirim sorunlarına yol hayatınızdan kovun! açar. Bu plastiklerin besin zincirine karıştığını 2. Plastik Poşetlere Tövbe! söylememize gerek yok herhalde ve onları yiyen balıklar Şimdiye kadar siz de plastik poşet trendinin bir kurbanıydınız. İşte başlamak için iyi bir nokta ama biliyoruz poşetler ki birçok günlük mağazada plastik kullanımda. Aslında Amerikalıların bir haftada 10 plastik poşeti çöpe attığı tahmin ediliyor. Bu plastik poşetler okyanusa ulaşmayı başardığında, su canlıları aracılığıyla da insanlara. Lütfen kişisel ürünlerinizi kontrol edin. Ayrıca kolaylık sağlayan bu uygulamayı (http://get.beatthemicrobead.org/) ürünlerinizin sinsi indirerek microbeadleri içerip içermediğine bakabilirsiniz. 4. Sentetik Kumaşlardan Uzak Durun kolayca onlarla beslenebiliyor ki bu da onlara Sentetik kıyafetlerin ya da maddelerin doğal mide olmadıklarını problemleri problemine neden gibi birçok oluyor. ciddi Plastik sağlık poşetleri hepiniz biliyorsunuzdur peki onların plastikten yapıldığını biliyor muydunuz? okyanuslardan ve su canlılarından uzak tutmaya Rayon (yapay ipek), polyester yardım etmek için sadece markete giderken maddelerin hepsi binlerce küçük plastik elyaftan değil nereye giderseniz gidin yanınızda tekrar yapılmıştır. Bu kullanılabilir çanta taşıyın. temizlemesi kolay 3. Kişisel ürünlerinizde Microbead* kontrolü yıkandıklarında plastik fiber sızdırırlar. Her yapın yıkandığında her sentetik kıyafet başına yaklaşık eşyaların olsa hepsi da ve naylon kullanışlı, makinede her olarak 1.900 microfiber sızdırılır! *Tam çevirisi minik boncuk olan Microbead Microbeadler gibi microfiberler de su arıtma makyaj, bakım, hijyen ürünlerinde kullanılan tesislerinden plastik bir maddedir. canlılarının yaşadığı okyanuslara ulaşabilirler. geçip su kaynaklarına ve su © AKD 2015 – Bültende yer alan yazıların içeriklerinden yazarları sorumludur. Akdeniz Koruma Derneği sorumlu tutulamaz. 18 Ekolojist Mark Browne'e göre dünya genelinde Alışverişleriniz için: yaklaşık http://www.onegreenplanet.org/environment/s olarak 100.000 su canlısı yanlışlıkla mikrofiber gibi ekosisteme zehir saçan imple-guide-to-waste-free-grocery-shopping/ plastikleri tüketmektedir. Sentetik kumaşlardan uzak durmak biraz zor olsa da alacağınız ürünlerin sayısını azaltmak su sistemine ekleyeceginiz mikrofiber sayısını %100 Atıksız bir yaşam için: http://www.onegreenplanet.org/animalsandnat ure/10-ways-to-adopt-a-zero-waste-lifestyle/ azaltmak için iyi bir yöntem. Sentetikler yerine keten, soya ipeği gibi yüksek kalite doğal ürünleri seçebilirsiniz. Diğer gezegen dostu seçenekler için bu siteye göz atabilirsiniz: http://www.onegreenplanet.org/environment/ what-is-the-most-animal-and-eco-friendly- Haberin Kaynağı: http://www.onegreenplanet.org/environment/ marine-species-extinction-and-plastic-pollution/ KİTAP BÜYÜK BEYAZ BILMECE material-for-clothing/ Yazan: Hakan Kabasakal 5. Atıksız Yaşamayı Öğrenin %100 atıksız bir yaşam tarzı elde etmek zor ama imkânsız değil. Daha demin bahsettiğimiz sitede bulunan 23 yaşındaki Lauren Singer, 2 yıldır ürettiği atıkları tek bir kavanozda biriktiriyor! Bir balık düşünün, mavi dünyadaki tüm zıtlıkları benliğinde toplamış olsun! Ölesiye korkulurken saygı da duyulan... Nefret edilirken merak da edilen... Kendi yemeğinizi ya da güzellik ürünlerinizi yapmak için yeni kendinizi inanılmaz yollar keşfetmek sadece başarılı hissettirmekle Yokluğuyla da varlığıyla da sevindiren... Yoluna çıkmamak için köşe bucak kaçılan, ama kalmayıp ayrıca para tasarrufu yapmanıza ve birkaç tonlarca plastiği okyanuslardan uzak tutmaya da kollanan... yarayacak. Nasıl daha az atık üretebilirsiniz diye kare fotoğrafını çekmek için fırsat Hem avcı hem de av olan... merak ediyorsanız şu linklere bakabilirsiniz: Uzatmayayım; Atık üretmeden çamaşır yıkayabilmek: büyük beyaz köpekbalığından bahsediyorum. http://www.onegreenplanet.org/environment/ waste-free-laundry/ Güzellik rutinleriniz için: http://www.onegreenplanet.org/environment/s imple-steps-for-a-waste-free-beauty-routine/ © AKD 2015 – Bültende yer alan yazıların içeriklerinden yazarları sorumludur. Akdeniz Koruma Derneği sorumlu tutulamaz. 19 Fotoğraf: Milliyet Gazetesi Arşivi-Marmara'nın büyük beyazları artık anılarda kaldı. Bilim dünyası onu Carcharodon carcharias adıyla Büyük beyaz köpekbalığına ilişkin bugüne kadar tanır. Ancak türü derinlemesine araştıranların binlerce sayfa kaleme alındı. Bunlar arasında dışında çok kimse bilmez bu ismi. Büyük beyaz yüzlerce makale var. Büyük beyazı anlatan derler, canavar derler, düzinelerce kitap da cabası. Ancak bu muhteşem harharyas derler. Diğer köpekbalıkları arasında balıkla ilgili yazılmış olanların ne yazık ki çok azı ayrıcalıklı bir yeri vardır. Denizle ilgilenip de Türkçe. Büyük Beyaz Bilmece’nin yazarı dahi onu duymamış olan yok gibidir. Adına roman büyük beyazla ilgili çoğu makalesini ne yazık ki yazılmış, film çekilmiş tek köpekbalığıdır büyük İngilizce beyaz. dergilerde yayınlamak zorunda kaldı. insan yiyen derler, Birden fazla romanın, filmin başrol oyuncusu olmuştur haberi bile olmadan... yazmak ve yurtdışındaki bilimsel Peki büyük beyazı merak eden ve Türkçe bir kaynağa ihtiyaç duyan okuyucu ne yapacak? Büyük Beyaz Bilmece, Carcharodon carcharias hakkında Türkçe yazılmış ilk popüler bilimsel kitap. Türe ilişkin güncel bilimsel gerçekleri Türk sularında vaktiyle yakalanmış olan büyük beyazların öyküleriyle harmanlayan ve kendi deneyimlerini de ekleyen yazar, okuyucuya © AKD 2015 – Bültende yer alan yazıların içeriklerinden yazarları sorumludur. Akdeniz Koruma Derneği sorumlu tutulamaz. 20 popüler bilimsel içeriği bir macera kitabının Dünyası Dergisi’nin eki olarak yayımlandı. Ulusal akıcı diliyle sunuyor. ve uluslararası bilimsel ve popüler bilimsel Büyük Beyaz Bilmece’nin sayfalarında Carcharodon carcharias’ın evrim sürecindeki gelişimine, temel anatomisine ve biyolojisine ilişkin bilgilere ek olarak, Türk ve dünya sularındaki karşılaşmaları, büyük beyaz insan ilişkisinden kesitleri birbirinden ilginç dergilerde ve deniz yaşamı üzerine onlarca makalesi yayımlanmış olan Kabasakal, Akdeniz Köpekbalığı Araştırmaları Grubu üyesi ve Shark References.com bilimsel danışmanlarındandır. CMAS/TSSF dalış eğitmeni, CMAS/TSSF derin dalış uzmanı, TDI teknik fotoğraflar eşliğinde bulacaksınız. köpekbalıkları dalgıç ve Başbakanlık Denizcilik Müsteşarlığı’ndan sertifikalı profesyonel sualtı adamı, Bürüksel ve İstanbul üniversitelerinden sertifikalı bilimsel köpekbalıklarının dalgıçtır. dağılımı Türk sularında ve köpekbalığı biyolojisi yazarın başlıca araştırma alanlarıdır. Kabasakal’ın diğer yazılarına ve yayın listesine aşağıdaki linklerden erişilebilir: http://www.derintakip.blogspot.com/ Yayın listesi Fotoğraf: Hakan Kabasakal-İstanbul balıkhanesinde yıllar sonra iki büyük beyaz. Büyük Beyaz Bilmece, bugüne kadar DERİN DARBE TROL Yazan: Keremay Ata sularımızdaki varlığı daima soru işaretleriyle Dünyanın ilk çevresel içerikli romanı olma gölgelenmiş olan kusursuz bir avcıyı yeniden özelliğini taşıyan bu eser, Keremay Ata için çok tanıma ve onu olduğu gibi kabul etme fırsatı... büyük Yazar hakkında: oluşturmak için önce yaşadığı şehirde düzenini Hakan Ürünleri Kabasakal, İstanbul Fakültesi’nde Üniversitesi Fen Üniversitesi lisans Bilimleri ve Su İstanbul Enstitüsü Deniz Biyolojisi Anabilim Dalı’nda yüksek lisans yaptı. İhtiyoloji Araştırmaları Topluluğu’nun kurucusu olan Kabasakal ilk kitabı (Türk Sularında Köpekbalıkları – 4 Deniz Yayınları) 2011 yılında yayımlandı. köpekbalığını anlattığı Yazarın Derin bozcamgöz Takip - Bozcamgözün İzinde isimli kitapçığı ise Sualtı önem taşıyor. Çünkü bu romanı bozup trol yapılan bölgeye yerleşti. Daha sonra 9 ay trolcülerle kâh denizde kâh karada sosyal hayatı paylaşarak dünyanın ne gibi tehlikelerle karşı karşıya olduğunu anladı. Bu durumun gün yüzüne çıkması gerektiğini ve insanların trol gerçeğini ve içerisinde denizlerin olduğunu nasıl bir öğrenmesi tehlike gerektiğini düşündü. Daha sonra çeşitli araştırmalar ve bir gazeteci dokümanlar edasıyla oluşturdu. röportajlar İlerleyen yaparak günlerde © AKD 2015 – Bültende yer alan yazıların içeriklerinden yazarları sorumludur. Akdeniz Koruma Derneği sorumlu tutulamaz. 21 tanıştığı gazetecilerle istişareler yaparak projeyi bir hikâye kurgusu oluşturarak senaryo haline getirdi, bu süreç 7 yıl sürdü. Daha sonra İstanbul Ankara ve Bursa üçgeninde zaman harcayarak aksiyon dolu bir film çekmenin yollarını aradı. Önüne çıkan maddi engeller Keremay Ata’yı yolundan alıkoymadı inatla uluslararası bir proje olduğuna inandığı bu filmi hayata geçireceği günü beklemeye devam etti. Umut ışığını hiç söndürmedi. Yurt koordinatörün dışından verdiği görüştüğü fikirle bir senaryosunu yazdığı bu eseri 1.5 yıl emek harcayarak aksiyon ve entrika dolu bir roman haline getirdi. DERİN DARBE TROL romanıyla alakalı ajanslar tarafından yapılan haberler 40’ı aşkın yerel gazete ve haber bloklarında yer aldı. Yazar, eseri ulusal basına taşımak istese de bir türlü doğru diyalogları kuramadığını ifade etmiştir; ama gereken ilgiyi göstereceklerine mutlaka filminin yakın bir zamanda inanmaktadır okurlarının çekilmesi gerektiğini belirtmeleri yazarın düşüncelerinin ve çıktığı yolun doğru olduğunu bir kez daha ispatlamış olduğunu görüyoruz. © AKD 2015 – Bültende yer alan yazıların içeriklerinden yazarları sorumludur. Akdeniz Koruma Derneği sorumlu tutulamaz. 22