BASKENT 4. SAYFA.indd

Transkript

BASKENT 4. SAYFA.indd
i
S
G YE
BAŞKE
G
10 Haziran 2016 Cuma
Ni
NT
G
4
A
ZETE
haber
BASKENT
HAFTALIK EKONOMİK AKTÜEL SİYASİ GAZETE
www.yenibaskentgazetesi.com
Halil CAN
[email protected]
TEKNOLOJİDE NEREDEN
NEREYE GELDİK
Elimizden düşürmediğimiz sanal bebeklerden tozuna üfleyip çalıştırdığımız atari kasetlerine.. Teknolojide yakın zamanda neler değişti
kısaca derledim.
Son zamanlarda Apple, Samsung gibi teknoloji devlerinin yarıştığı akıllı saat piyasası
geçmiş teknolojiye göre bizi şaşırtıyor. Eskiden
kullandığımız sadece ışığı yanan ve alarmı çalan dijital saatlere göre bugünkü saatler birçok
özellik taşıyor. Öyle ki PlayStation 1’in oyunlarını oynayabileceğiniz saatler bile satılıyor.
Bir zamanlar evlerde tüplü televizyonlarla
kullanılan atarileri ve atari kasetlerini de unutmadık. Çok oynadığımız zaman adaptörü ısınan atarilerin, çalışmadığı zaman tozuna üflediğimiz atari kasetlerinin yerini ise günümüzde
PlayStation’lar ve içlerindeki çipler aldı. PlayStation’larda oynanan özellikle futbol oyunları
kullanıcıları adeta ekrana bağlıyor. Yığınla köşelere, çekmecelere sakladığımız atari kasetlerinin yerine de artık PlayStationlara takılan bir
çip geldi. PlayStation’a takılan bir çiple onlarca oyun oynanabiliyor.
Atariyi düşününce aklımıza o unutulmaz
Ördek Avı oyunu da geldi. Atariye ek olarak
kullanılan silahla oynanan oyunla ekranda çıkan ördekleri vurarak puan toplamaya çalışırdık. Şimdilerde ise kullanıcılar PlayStation ve
Wii ile birçok oyun oynama şansı buluyor. O
zaman kullandığımız ördek oyununa göre hayli gelişmiş bu teknoloji ile tenis ve dövüş gibi
oyunlar kullanıcıların eğlenmesini sağlıyor.
Geçmişi özleyenlere bir not; Ataride oynadığımız Ördek Avı şimdilerde internet sitelerinde
de oynanabiliyor.
İnsanların okulda, işte, evde her zaman yanında bulundurduğu akıllı telefonlara şaşırmayalım çünkü eskiden de kullanılan ve ellerden
hiç düşmeyen sanal bebekler vardı. Belki bu
kadar yaygın değildi ancak bugünün gençlerini
düşünürsek sanal bebeklerle büyüyen bir gençlik diyebiliriz. Yani bu alışkanlık o kadar da
yeni değil. Günümüzde sanal bebeklerin yerini
akıllı telefonlardaki uygulamalar yer aldı. Akıllı telefonlarda daha geniş kapsamda kullanıcıya tepki veren ve görsel olarak da çok daha iyi
olan bazı uygulamalar sanal bebekleri insanlara unutturdu.
Türkiye’de ve dünyada teknolojinin nasıl
bir değişim gösterdiğini bir kez daha düşünmemizi gerekiyor. Kullandığımız birçok cihaz hayatımızdan çıkarken, diğer taraftan yenileriyle tanışıyoruz. İnterneti yeni yeni kullanmaya
başladığımız 2000’li yıllarda, aslında yüzyıllarca kullanılacak bir teknolojiye adım atmış olduk. Bilgisayar ve internet kullanımının yaygınlaşması, tablet, LCD TV ve akıllı telefon gibi
cihazların hayatımıza girmesiyle kasetler, tüplü TV’ler, CD’ler, ses kayıt cihazları ve birçok
ürün de günlük yaşamımızdan çıktı. Genele
baktığımızda internet dışında en büyük değişimin telefonlarda olduğunu rahatlıkla görüyoruz. Evlerimizde sabit hat olarak bilinen rengarenk telefonlar neredeyse kullanılmaz hale
geldi ve hatta kaldırıldı.
HER AN HER YERDEYİZ
Çalıştırmak için yalnızca iki kalem pil yeterli olan tetrisler de zamanla unutuldu. Küçücük ekranlarda oynanan tetrislerin yerini günümüzde PSP’ler almış durumda. Sony’in ürünü
olan PSP’ler içerisindeki geniş oyun yelpazesiyle artık insanlara tetrisi hatırlatmıyor bile..
Evde telefonu olmayan insanların postaneye gittiği hatta sokaktaki ankesörlü telefonları kullandığı yıllar çok geride kaldı. Cep telefonu olarak tanımladığımız ve ilk çıktığı yıllarda
boyut olarak ankesörlülerden farkı olmayan telefonlar, bugün yanımızdan asla ayırmadığımız
hatta bağımlısı olduğumuz cihazlar haline geldi. Teknolojideki bu değişim, bizleri dijital vatandaşlar haline getirdi. Eskiden evlerde bile
internete bağlanmak için saatlerce bekleyen
biz, artık bir dokunuşla her an ve her yerde
dünyayı gezebiliyor, merak ettiğimiz soruların
yanıtlarını bulabiliyor ve anlık bilgilerimizi paylaşabiliyoruz. Telefonun mazisine baktığımızda
boyutlarının da oldukça küçüldüğünü görüyoruz. İşlevi artan telefonlarımız neredeyse günlük işlerimizin tamamını yönetmemize yarıyor
ve hatta özel uygulamalar sayesinde iş ve özel
yaşamımızı da kolaylaştırıyor. Peki, bu değişim
daha ne kadar sürecek ve gelecekte bizi neler
bekliyor. Tabii ki herkesin hayalinde uzaya gitmek, uçan arabalarla seyahat etmek ve hatta
yaşamın sırrının bulunması bile olabilir. Şaka
bir yana bugün ütopik bulduğumuz bu talepler,
belki bir gün gerçek olacak.
Kısa bir sürede telli telefondan uydu aracılığıyla çalışan dokunmatik ve tuşsuz telefonlara geçildi. Bilgisayarlar inanılmaz derece değişiklik göstererek bellek, çözünürlük, hafıza ve
daha bir sürü özelliğiyle geliştirildi.
Bu olanlar bu kadar kısa sürede gerçekleşmişken 10 yıl sonra teknolojinin ne boyuta geleceğini az çok tahmin edebiliyoruz. Öncelikle
telefonların kalkacağını ve bileklikler aracılığıyla iletişim kuracağımızı düşünüyorum. Yine
bu bileklikler sayesinde veri aktarımı kolaylaşacak. GPRS yardımıyla yerimiz belirlenecek
hatta bütün kimlik bilgilerimiz, banka ve kredi kartlarımız bu bilekliklerin içerisinde yer alacak. Araçlarımız, doğal yaşamda başlayan
kayıplar ve iklim değişikliklerinin de etkisiyle alternatif enerji kaynaklarıyla çalışacak. Evlerimizdeki TV ve benzeri dijital eşyalar, kullandığımız bileklikler üzerinden idare edilecek.
Üzerinde ekran bulunan tüm cihazlar ortadan
kalkacak ve görüntüler hologram ya da benzeri şekilde yansımalar halinde karşımıza gelecek. Her ne kadar uçan arabaları yakın bir tarihte göremesek de bu ve benzeri birçok yeni
teknolojinin hayatımıza gireceği bir gerçek...
BARAJ+TARIM=ÜRETİM
C M Y B
Bir damla suyumuz
BOŞA AKMIYOR
Orman ve Su İşleri Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu döneminde Devlet Su İşleri vatandaşa hizmetlerini hız kesmeden sürdürüyor. Eroğlu
dönemine kadar söylenen ‘Su akar Türkler bakar’ sözü tersine çıktı. Artık ülkemizdeki sular boşa akmıyor, barajlarımız akan her suyu
enerjiye çeviriyor, tarımsal üretimde kullanılmasını sağlıyor. Son projelerle DSİ, 2016 yılında 2 milyon dekar alanı sulamayı amaçlıyor.
Ülkemizin en büyük yatırımcı
kurumlarından biri olan Orman ve Su
İşleri Bakanlığı Devlet Su İşleri (DSİ)
Genel Müdürlüğü, 2015 yılında sulama sektörüne yapılan yatırımlar ile
1 milyon 344 bin 250 dekar zirai alanı
sulamaya açtı. DSİ, 2016 yılında bu
sektöre yapacağı yatırımlar ile 2 milyon
dekar zirai alanı daha sulamaya açmayı
hedefliyor.
Gelecekte en önemli sektörün gıda
arzı ve güvenliği olacağını ifade eden
Orman ve Su İşleri Bakanı Prof. Dr.
Veysel Eroğlu “Bu yüzden tarım alanlarını sulamaya açmak ve ürünlerde
verimi artırmak için büyük çaba sarf
ediyoruz. Bu yönde DSİ çalışmalarını
sürdürüyor ve 2015 yılında yaklaşık 1
milyon 350 bin dekar zirai alanı sulamaya açtı” diye konuştu. Kendisinin
de 2003-2007 yılları arasında DSİ Genel
Müdürlüğü yaptığını vurgulayan Prof.
Dr. Veysel Eroğlu ““Bizden önceki
hükümet döneminde DSİ’de 1.700 tane
büyük ihale yapılmış. Bunların toplam
bedeli 82 katrilyon lira idi. Ödenek ise o
zamanın parasıyla 2 katrilyon liraydı. Yani hesapladığımızda bir tesisin
ortalama bitme süresi 41 yılı buluyordu.
Aynı mantıkla çalışmaları sürdürsek
basit bir gölet için 41 yıl bekleyecektik.
Fakat yeni Türkiye artık böyle değil.
Biz şimdi bir göleti sulaması da dahil 18
ayda bitiriyoruz” değerlendirmesinde
bulundu.
‘DSİ, DESTAN YAZIYOR’
DSİ’nin sadece sulama sektörüne
hizmet vermediğini belirten Prof. Dr.
Eroğlu “İçmesuyu, enerji ve taşkın
koruma gibi sektörlerde de DSİ destan
yazıyor. 2015 yılında yaklaşık 1 milyon
350 bin dekar zirai alanı sulamaya açan
DSİ, 161 bin 520 dekar zirai alan ile 264
adet meskun mahallin taşkınlardan
korunmasını da sağladı” dedi.
Su Kullanım Hakkı Anlaşması Yönetmeliği kapsamında özel sektör işbirliği
ile enerji alanında çalışma yaptıklarını
söyleyen Orman ve Su İşleri Bakanı
Prof. Dr. Veysel Eroğlu “Bu çerçevede
2015 yılında 2.524 MW kurulu gücünde
58 adet hidroelektrik santrali (HES) hizmete aldık. Bunların ortalama enerji
üretim potansiyeli ise yıllık 7 milyar 854
milyon kilowatt.saat. Ayrıca tamamlanan 21 adet içmesuyu isale ve arıtma
tesisinden yılda 234 milyon m3 içmesuyu sağlanıyor ve hizmete alınan 5 adet
evsel atıksu arıtma tesisi vasıtasıyla 95.
bin kişinin günlük18.700 m3 evsel atık
suyu arıtılıyor” açıklamasını yaptı.
ATIKSU KİRLİLİĞİNİN ÖNÜNE
GEÇİLECEK
2016 yılında yapımı tamamlanacak olan
24 adet içmesuyu tesisinden yaklaşık olarak 1,2 milyon nüfusa yılda 141 milyon m3
içmesuyu sağlayacaklarını ifade den Prof.
Dr. Eroğlu “2016 yılında tamamlanması
hedeflenen 7 adet atıksu arıtma tesisi ile
835 bin 799 nüfusun oluşturduğu günlük
138 bin 147 m3 evsel atıksu kirliliğinin
de önüne geçeceğiz” değerlendirmesinde
bulunarak sözlerini noktaladı.
Ramazan fırsatçılarına geçit yok
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, gıda güvenliği ve sağlığı
konusunda denetimleri sıklaştırdı.
Ramazan ayı dolayısıyla fiyat artışı
gerektirecek bir durum olmadığını
söyleyen Çelik, Ramazanda hassasiyetle sıklaştırdığı denetimleri sayesinde
fırsatçılara geçit vermiyor.
Ramazanda gıda tüketiminin çok
önemli olduğuna işaret eden Bakan Çelik, gıda güvenliği ve sağlığı konusunda
denetimlerin yoğun şekilde sürdürüldüğünü söyledi. Çelik, ayrıca Türkiye’de
şu anda yaklaşık 1 milyon 300 bin besi
hayvanı bulunduğunu ve bu hayvanların yıl sonuna kadar piyasaya arz
edileceğini bildirerek, şöyle devam etti:
“Enflasyon-gıda fiyatları ilişkisi çok
yoğun şekilde değerlendiriliyor. Türkiye’nin kırmızı etle ilgili bir açığının
olduğu gerçek, 100-150 bin ton kırmızı
et açığı söz konusu. Bunu ithalatla,
özellikle büyükbaş hayvanla gidermeye
çalışıyoruz. Bu çerçevede 6 bin ton civarında Bosna’dan alacağımız hazır lop
etin ilk partisi, yaklaşık 100 ton olarak
Türkiye’ye geliyor. Bu 6 bin ton, düzenli
bir şekilde piyasaya girmiş olacak. Yine
10 bin ton civarında AB’den alacağımız
et söz konusu, bunun da ihalesi yapılıyor. Dolayısıyla ramazan ayında, gerek
hazırda besi hayvanlarının devreye
girmesi gerekse dışarıdan ithal amaçlı yaz aylarına ve ramazana dönük
et ithalatımız çerçevesinde en ufak
bir sorunun olmadığını, fiyat artışını
gerektirecek değil, belki aksine nispi
düşüşleri sağlayacak bir tabloyla karşı
karşıyayız. Yani ramazan ayı dolayısıyla en ufak bir fiyat artışını gerektirecek
durumun olmadığını açıkça ifade etmek
istiyorum.” diye konuştu.
YERLİ ÜRETİCİ GÜVENDE
Yerli üreticileri, sıkıntıya sokacak
hiçbir kararın altına imza atmayacaklarını vurgulayan Çelik, yurt dışından hazır et de getirilse yurt içindeki
üreticiyi rahatsız edecek bir noktada
olmayacağını kaydetti. Yerli üreticilere
seslenen Çelik, “Spekülatif hiçbir oyuna
gelmeyin, o zaman canınız yanar.
Çünkü biz üreticinin hukukunu korumakla görevliyiz, onu zarara uğratıp
elindeki hayvanları elinden çıkaracağı
bir politikanın altına imza atmayız ama
spekülatif olarak bazı oyunlara girenler
olursa, onlarla da uğraşacağımızı çok
açıkça ifade ediyorum. Elimizde yeteri
ve artacak miktarda gerek hayvan
varlığı gerekse ithal ürünlerin olduğunu belirtmek istiyorum. Ramazan ayını
huzur içinde geçirmemizi diliyorum.”
şeklinde konuştu.
ET HARİÇ ARZ SIKINTISI YOK
Ramazandaki tüketim alışkanlıklarının farklılık gösterdiğine dikkat
çeken Çelik, et ürünü haricindeki diğer
ürünlerle ilgili olarak da şunları kay-
detti: “Tarım ürünleri açısından, etten
süte, sebzeden meyveye bütün bitkisel
üretimden hayvansal üretime kadar,
bütün ürünlerle ilgili arzda herhangi
bir sıkıntının olmadığını açıkça ifade
etmek istiyorum. Hububatta herhangi
bir sıkıntı yok. Kimse endişe etmesin.
Herhangi bir spekülatif değerlendirme karşısında denetimlerimiz devam
ediyor. Onlara da fırsat vermeyeceğiz.”
diye konuştu.
Ramazan pidesiyle ilgili olarak da
açıklamada bulunan Bakan Çelik, “İlgili
oda başkanları açıklama yaptılar. Herhangi bir artış olmayacağını söylediler.
Artışı gerektirecek bir neden yok ortada. Talebi karşılayacak kadar arzınız
olduğuna göre, girdilerde fiyat oynaması olmadığına göre, bir artış olmasını
zaten beklemiyoruz.” diye konuştu.
DENETİMLER SIKLAŞTI
Tarım ürünleri açısından da en
ufak bir eksiğin ve spekülatif oyunlara malzeme olacak bir tablonun
olmadığının altını çizen Bakan Çelik,
Ramazan fırsatçılarına alan bırakılmamasının gerektiğini söyledi. Ramazanda yoğun tüketilen ürünlerde sağlıksız bir tablo oluşmamasına dikkat
edilmesi gerektiğini vurgulayan Çelik,
bu konuda da denetimlerin sıklaştığını, gıda denetim uzmanlarının
Türkiye’nin dört bir yanında çalışmalarını sürdürdüğünü ve sağlıksız bir
gıdanın piyasada olmaması için yoğun
gayretin içinde olduklarını ifade etti.
Bakanlığın denetim görevini yapacağını belirten Çelik, vatandaşlardan da
bu konudaki tespitlerini ilgili mercilere iletmelerini istedi.