avrupa için bir halk sağlığı perspektifi

Transkript

avrupa için bir halk sağlığı perspektifi
KARAYOLLARINDA
TRAFİK KAZALARININ ÖNLENMESİ:
AVRUPA İÇİN BİR HALK SAĞLIĞI PERSPEKTİFİ
Francesca Racioppi
Lars Eriksson
Claes Tingvall
Andres Villaveces
KARAYOLLARINDA
TRAFİK KAZALARININ ÖNLENMESİ:
AVRUPA İÇİN BİR HALK SAĞLIĞI PERSPEKTİFİ1
Francesca Racioppi
Kazalar, Ulaşım ve Sağlık
Avrupa Çevre ve Sağlık Merkezi
Roma Operasyonel Dairesi
DSÖ Avrupa Bölge Ofisi
Lars Eriksson
Danışmanlık Yardım Hizmetleri Limitet
Borlange, İsveç
Claes Tingvall
İsveç Ulusal Karayolları İdaresi (SNRA)
Borlange, İsveç
Andres Villaveces
Halk Sağlığı ve Epidemioloji Danışmanı
Cenevre, İsviçre
1
Bu rapor Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Bölge Ofisi desteğinde hazırlanan “Preventing Road Traffic Injury: A
Public Health Perspective for Europe” başlıklı çalışmadan DSÖ Türkiye İrtibat Ofisi gözetiminde Türkçe’ye
tercüme edilmiştir.
2
Özet
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Avrupa Bölgesindeki trafik kazaları önemli bir halk sağlığı sorunu
oluşturmaktadır. Her yıl bu yüzden yaklaşık 127 bin kişi ölmekte, 2.4 milyon kişi de yaralanmaktadır.
Trafik kazalarının bir topluma maliyeti, ülkenin gayrı safi yurt içi hasılasının yüzde 2’sine
ulaşmaktadır. Trafik kazalarının kurbanlarının yaklaşık üçte birini 15-29 yaşlarındaki kişiler
oluşturmaktadır. Bütün bunlara karşın etkili önleyici stratejiler mevcuttur ve bu stratejilerin çok
sektörlü yaklaşımlarla yaşama geçirilmesi gerekmektedir. Sağlık sektörünün burada oynayacağı özel
bir rol vardır. Bu yayın, genel kamuoyunda duyarlılık geliştirme ve yetkililerin trafik kazalarını
önlemek üzere girişimde bulunma kararlılıklarını pekiştirme amacıyla 2004 yılı Dünya Sağlık Günü
için hazırlanmıştır. Elinizdeki yayın, Trafik Kazalarının Önlenmesi Dünya Raporu adlı çalışmaya
dayanmakta ve bunu tamamlamaktadır. Söz konusu çalışma Avrupa bölgesinde trafik kazalarının yol
açtığı sağlık sorunlarını derinliğine analiz etmekte, konuyu sürdürülebilir hareketlilik kavramı
çerçevesine yerleştirmekte, bölgedeki kimi üye devletlerin başarılı deneyimlerinden hareketle yol
güvenliğine kapsamlı bir sistem yaklaşımı sunmakta ve sağlık sektörünün bu alanda oynayabileceği
daha ileri role açıklık getirmektedir. Yayın, halka sağlığı merkezi bir rol oynamak üzere trafik
kazalarının önlenmesine çok sektörlü ve kanıtlara dayalı bir yaklaşım çağrısında bulunmakta,
yönetimin bütün düzeylerinde kararlılığın bu açıdan taşıdığı önemi vurgulamakta ve somut girişimlere
yönelik önerilerde bulunmaktadır.
Anahtar sözcükler
KAZALAR, TRAFİK – ölümler-önleme ve kontrol
YARALANMA VE İNCİNMELER- önleme ve kontrol
ULAŞIM
SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK
GÜVENLİK- standartlar
POLİTİKA BELİRLEME
AVRUPA
_________________________________________________________________________
© Dünya Sağlık Örgütü 2004
Bütün hakları saklıdır. DSÖ Avrupa Bölge Ofisi, yayınlarının kısmen veya bütünüyle tercüme edilmesi veya
yeniden basılması yönündeki talepleri memnuniyetle karşılar.
Bu yayındaki materyalin tasarımı ve sunumu, DSÖ adına, herhangi bir ülkenin, bölgenin, kentin, ilgili
yetkililerin hukuki statüsü veya sınırlarla ilgili herhangi bir resmi görüşü ima etmez. Tabloların başında yer alan
“ülke veya bölge” ibaresi ülkeleri, toprakları, kentleri veya yöreleri anlatır. Haritalardaki noktalı çizgiler ise,
üzerinde henüz tam anlaşmaya varılmamış yaklaşık sınır çizgilerini ifade eder.
Belirli şirketlerin veya ürünlerin adlarının zikredildiği yerlerde, bu atıflar, DSÖ’nün söz konusu şirketleri veya
ürünleri diğerlerine göre tercih edip onayladığı anlamına gelmez. Hata ve ihmaller dışında, mülkiyet hakkına
sahip olunan ürünlerin adları büyük baş harflerle gösterilmiştir.
DSÖ, bu yayında yer alan bilgilerin tamlığı ve doğruluğu için güvence veremez ve bunların kullanılmasından
dolayı meydana gelen zarardan sorumlu tutulamaz. Yazarların veya editörlerin dile getirdikleri görüşler, her
durumda DSÖ’nün resmi karar ve politikalarını yansıtmayabilir.
3
İçindekiler
Önsöz
Teşekkür
BÖLÜM 1
Giriş
BÖLÜM 2
Sürdürülebilir ulaşım bağlamında Avrupa’da yol güvenliği
BÖLÜM 3
Avrupa’da yol güvenliğine ilişkin yeni düşünceler
BÖLÜM 4
Avrupa’da yol güvenliğine ilişkin geniş bakış açısı
BÖLÜM 5
Neyin etkili olduğunu bilmekten bunu yaşama geçirmeye: yol güvenliği rehberi
BOLÜM 6
Sağlık sektörü ve Avrupa’da yol güvenliği: daha kapsamlı bir rol
BÖLÜM 7
Sonuçlar, araştırma gereksinimleri ve tavsiyeler
EK 1
Yol Trafik Kazalarının Önlenmesi Dünya Raporu tavsiyelerinden hareketle yol
güvenliğini sağlayacak etkili önlemlere bakış
EK 2
İstatistik bilgiler
4
Önsöz
Avrupa Bölgesinde meydana gelen trafik kazaları, her yıl yaklaşık 127 bin kişinin ölümüne yol açan
önemli bir halk sağlığı sorunudur. Bu rakam, Fransa’daki Grenoble, İtalya’da Perugia ve Rusya
Federasyonu’nda Norilsk kentlerinin nüfusuna eşittir.
Hoş görülmesi mümkün olmayan bu büyük kayıpların yanı sıra, her yıl yaklaşık 2.4 milyon insan da
gene trafik kazaları sonucu yaralanmaktadır. Böylece, toplumlarımız, ülkelerin gayrı safi yurtiçi
hasılalarının yüzde 2’sine ulaşan bir kayba uğramaktadır. Trafik kazaları bölgedeki gençler arasında
belli başlı ölüm nedenlerinden biridir ve düşük/orta gelir düzeyindeki ülkelerdeki taşıt araçlarının
sayısı arttıkça bu sayının da artması beklenmektedir.
Ortada etkili stratejilerin bulunması, bu durumu daha da kabul edilmez kılmaktadır. Kimi üye
devletlerin yollardaki ölüm ve kazaları azaltmada başarılı olmaları, siyasal kararlılık ve kapsamlı
önlemler devreye girdiğinde bu alana yapılan yatırımların sağlık açısından büyük yararlar
getirebileceğini açıkça ortaya koymaktadır. Bu tür deneyimlerden ve yenilikçi yaklaşımlardan çok şey
öğrenilebilir ve bütün bunlar Bölgedeki diğer durumlara uygulanabilir veya uyarlanabilir.
Trafik kazaları, toplumların sağlığına ve gelişmesine yönelik küresel bir tehdittir. 2004 Dünya Sağlık
Günü’nün yol güvenliği başlığına ayrılması, bu sorunu, getirdiği ağır yükü ve başarılı karşıt yaklaşım
ve politikaları bir kez daha anımsamamıza vesile olmalıdır. Dünya Sağlık Günü, ayrıca, sağlık
sektörünün kendi rolünü ve sorumluluklarını yeniden düşünmesi; ulaşım, maliye, yargı ve çevre gibi
diğer sektörlerle birlikte bu alanda daha aktif bir taraf olarak yer alması için de bir vesile
oluşturmaktadır.
Bu yayın, DSÖ ile Dünya Bankası’nın 2004 Dünya Sağlık Günü dolayısıyla yayınladığı Trafik
Kazalarının Önlenmesi Dünya Raporu’nu temel almakta ve bu yayını tamamlamayı amaçlamaktadır.
Amaçlanan, Avrupa’daki halk sağlığı sektörüne, farklı sektörlerdeki ve yönetim kademelerindeki
yetkililere, özel sektördeki karar mercilerine ve diğer okurlara Avrupa’daki durumla ilgili derinlikli bir
analiz sunmaktır. Böylece, Trafik Kazalarının Önlenmesi Dünya Raporu’nda benimsenen tavsiyeler ve
stratejiler bu Bölge özeline indirilebilecek, Bölgenin kendi özgül siyasal, ekonomik ve toplumsal
koşullarına uyarlanabilecektir. Yayın, ayrıca, yol güvenliği ile Bölgede gündemde olan diğer siyasal
süreçler arasında kurulacak bağlantıyla oluşturulabilecek sinerjiye de değinmektedir. Sözü edilen
siyasal süreçler arasında, Ulaşım, Sağlık ve Çevre Pan-Avrupa Programı’nın daha sağlıklı ve
sürdürülebilir ulaşım örüntülerine ulaşma amacıyla uygulanması da yer almaktadır.
Bu yayının, trafik kazalarının halk sağlığı açısından taşıdığı önem, toplumlarımızın bu yüzden
karşılaştıkları ağır maliyeti azaltma açısından yararlanılabileceği halde henüz başvurulmayan fırsatlar
ve sağlık sektörünün bu alanda oynayabileceği özgül rol gibi konularda bilinç ve duyarlılık düzeyinin
artırılmasına katkıda bulunacağını umuyoruz. Ayrıca, bu yayının, çok sektörlü ve kanıta dayalı
yaklaşımların yol güvenliğini iyileştirmede nasıl kullanılabileceğine ilişkin bölgesel ve ulusal
düzeylerdeki tartışmalara esin kaynağı oluşturması da beklentilerimiz arasındadır. Nihayet, çeşitli üye
devletlerin yol güvenliği konusunda kapsamlı strateji ve yaklaşımlar uygulama bakımından edindikleri
deneyimin, ölüm ve yaralanmaların azaltılması için bölgedeki diğer ülkelere de esin kaynağı
oluşturacağını umuyoruz.
Marc Danzon
DSÖ Avrupa Bölge Direktörü
5
Teşekkür
Bu yayın, İsveç Uzmanlık Fonu’nun desteğiyle hazırlanmıştır.
DSÖ Avrupa Bölge Ofisi, bu yayını hazırlamamızda destek için yaptığımız başvuruyu olumlu
karşılayan İsveç Ulusal Yol İdaresi’ne teşekkürlerini iletir. Bu arada, Yol Güvenliği Müdürü Claes
Tingvall’e İdare’nin çalışmalarında sağladığı eşgüdüm ve yayının içeriğini belirleyen bilimsel ve
politikalara ilişkin tartışmalara yaptığı değerli katkılardan dolayı; Lars Erikson’a yayının içeriğinin
geliştirilmesi açısından yaptığı çalışmalar; Matts-Ake Belin, Roger Johansson ve Anders Lie’ye de
yayının tasarımı dolayısıyla özel olarak teşekkür borçluyuz.
Özel teşekkür borcumuz olan kişiler arasında, Avrupa bölgesindeki trafik kazalarının yol açtığı
olumsuz sonuçlar arasında yer alan ölüm ve yaralanmalarla ilgili epidemiolojik analiz katkıları
dolayısıyla DSÖ’den Andres Villaveces ve Niels Tomijima da yer almaktadır.
Bu yayın için yaptıkları yardım ve katkılar, Trafik Kazalarını Önleme Dünya Raporu ile tutarlılık
sağlama çabaları, yayının bilimsel değeri ve Avrupa’daki sorunlara ışık tutması için gösterdikleri
özenden dolayı Yayın Kurulu’na da minnettarız:
Piero Borgia
Lazio Bölgesi Halk Sağlığı Kurumu
Roma, İtalya
Jeanne Bren
Danışman
Londra, Birleşik Krallık
Carlos Dora
Sağlık Etki Değerlendirmesi
Dünya Sağlık Örgütü
Cenevre, İsviçre
Martine-Sophie Fouvez
Avrupa Ulaştırma Bakanları Konferansı
(ECMT)
Paris, Fransa
Frazer Goodwin
Avrupa Taşıma Güvenliği Konseyi (ETSC)
Brüksel, Belçika
Roger Johansson
İsveç Ulusal Yol İdaresi (SNRA)
Borlange, İsveç
Klaus Machata
Avusturya Yol Güvenliği Kurulu
Viyana, Avusturya
Lucia Martincigh
Roma Tre Üniversitesi
Roma, İtalya
6
Margie Peden
Şiddet ve Kaza önleme
Dünya Sağlık Örgütü
Cenevre, İsviçre
Alesso Pitidis
İtalya Ulusal Sağlık Enstitüsü
Roma, İtalya
Eleni Petridou
Atina Üniversitesi Tıp Okulu
Atina, Yunanistan
Marie-Noelle Pourier
Ulaşım Bölümü,
Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu
(UNECE)
Cenevre, İsviçre
Andrea Ricci
Sistem Entegrasyonu Araştırmaları Enstitüsü
Roma, İtalya
Ian Roberts
Londra Hijyen ve Tropikal Tıp Okulu
Londra, Birleşik Krallık
Jean-Paul Repussard
Ulaştırma ve enerji Genel Direktörlüğü
Brüksel, Belçika
Christopher Smith
Ulaşım Bölümü,
Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu
(UNECE)
Cenevre, İsviçre
Franco Taggi
İtalya Ulusal Sağlık Enstitüsü
Roma, İtalya
Jaroslav Volf
Halk Sağlığı Ulusal Enstitüsü
Prag, Çek Cumhuriyeti
Fred Wegman
Yol Güvenliği Araştırmaları Enstitüsü (SWOV)
Leidsschendam, Hollanda
Ingrida Zurlyte
Devlet Çevre Sağlığı Merkezi
Vilnius, Litvanya
7
Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu, Avrupa Komisyonu ve Avrupa Ulaştırma
Bakanları Konferansı başta olmak üzere ellerindeki istatistikleri bu yayın için kullanıma sunan
kuruluşlara da teşekkür ediyoruz.
DSÖ’den Margie Peden’e, Trafik Kazalarını Önleme Dünya Raporu taslaklarını sağlayarak, Yayın
Kurulu’nda yer alarak ve yayının hazırlanmasına ilişkin çeşitli konularda tavsiyelerde bulunarak bu
yayının hazırlanmasını büyük ölçüde kolaylaştırdığından dolayı teşekkür borçluyuz.
Teşekkür borcumuz olan diğer DSÖ çalışanları arasında, yayına ilişkin düşüncelerinde dolayı Roberto
Bertollini ve Carlos Dora; yayının basımındaki yardımlarından dolayı Michele Faberi; sabırlı idari
yardımlarından dolayı Daniela Giannuzzo; yayında kullanılan tablo ve şekillerin hazırlanmasına
yardımlarından dolayı Nicoletta Di Tanno ve Francesca Mitis ve Dünya Sağlık Günü Avrupa iletişim
etkinliklerine eşgüdüm sağlamalarından dolayı Liuba Negru ve Cristiana Salvi yer almaktadır.
Son olarak, belgenin dili ve mizanpajı ile ilgili çalışmalarından dolayı David Breuer’e sonsuz
teşekkürlerimizi iletiyoruz.
8
BÖLÜM 1 - GİRİŞ
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Avrupa bölgesine giren 52 ülkede meydana gelen trafik kazaları önemli
bir halk sağlığı sorunu oluşturmaktadır. Her yıl tahminen 127 bin kişi bu kazalar sonucunda ölmekte
(tüm dünyadaki trafik kazası ölümlerinin yüzde 10’u) ve 2.4 milyon kişi de yaralanmaktadır. Bu
büyük sağlık yükü, örneğin hava kirliliği, küresel ısınma, gürültü, aynı mekana sıkışmanın giderek
yaygınlaştığı yaşam tarzları ve toplulukların parçalanması gibi gene ulaşımla ilgili başka sorunların
üzerine eklenmektedir. Ayrıca, sözü edilen yük bölgede eşitsiz biçimde dağılmıştır. Bölgenin doğu ve
güney bölümlerindeki düşük ve orta gelir düzeyindeki ülkeler, bu durumdan, bölgenin batısındaki
yüksek gelir düzeyine sahip ülkelerden daha ağır biçimde etkilenmektedir.
Oysa, etkili olabilecek önleyici stratejiler mevcuttur ve bu stratejilerin çok sektörlü yaklaşımlarla
yaşama geçirilmesi gerekmektedir. Bu stratejilerin yaşama geçirilmesinde, ulaşım, maliye, yargı ve
çevre gibi ilgili diğer sektörlerle birlikte sağlık sektörü de kendine özgü ve daha aktif bir rol
üstlenebilir.
Trafik kazalarının önlenmesi konusundaki Avrupa halk sağlığı bakış açısını sunan bir yayın hazırlama
fikri, DSÖ ile Dünya Bankası’nın 2004 Dünya Sağlık günü dolayısıyla yayınladığı Trafik Kazalarının
Önlenmesi Dünya Raporu’nun (1) verdiği esine dayanmaktadır. Dolayısıyla, bu yayının, Trafik
Kazalarının Önlenmesi Dünya Raporu ile bağlantılı olarak okunması yerinde olacaktır.
Yukarıda sözü edilen raporda sunulan zengin kanıtlara dayanan ve bu raporu tamamlayıcı içerik
taşıyan Avrupa’ya özgü bir yayının hazırlanması, aşağıdaki yararları sağlayacak önemli bir vesile
sayılmıştır:
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
Avrupa yurttaşları arasında bilinç ve duyarlılığı artırmak; yönetimin çeşitli kademelerindeki
yetkililerin ve özel sektördeki karar mercilerinin trafik kazalarını önleme kararlılıklarını daha
da pekiştirmek;
Avrupa bölgesinde trafik kazalarının yol açtığı sağlık sorunlarına ışık tutmak;
Avrupa’daki üye devlerin deneyimlerinden yararlanarak trafik kazalarının sıklığını ve
ağırlığını azaltmada başarı kazanan politika yaklaşımlarını ve seçenekleri sunmak ve bu
deneyimleri daha geniş bir kesime ulaştırmak;
Daha geniş kapsamdaki Avrupa politika çerçevesini de dikkate alarak, sürdürülebilir ulaşım
çerçevesindeki kapsamlı, çok sektörlü ve kanıtlara dayalı yol güvenliği stratejilerini
açıklamak;
Trafik kazalarının önlenmesinde ve sonuçlarının hafifletilmesinde, bu konuyu sağlık
gündemine dahil etmek suretiyle sağlık sektörünün oynayabileceği rolü vurgulamak; ve
Sağlık sektörünün rolüne özel vurgu yaparak, Avrupa bölgesinde yol güvenliğini artıracak
somut önlemlere ilişkin tavsiyelerde bulunmak.
Bu yayının başlıca hedefi, Avrupa’da ilgili politikaları belirleyenlerle, yönetimin ulusal ve yerel
düzeylerinde ve özel sektörde yol güvenliği ve sürdürülebilir ulaşım program ve stratejileri
geliştirmekten sorumlu olan mercilerdir. Sağlık, ulaşım ve arazi kullanım planlaması alanlarında
çalışanlar, raporun yöneldiği kesimler arasında özellikle önem taşımaktadır.
Kaynaklar
1. Peden M vd. ed. Trafik Kazalarının Önlenmesi Dünya Raporu. Cenevre, DSÖ, 2004.
9
BÖLÜM 2 - SÜRDÜRÜLEBİLİR ULAŞIM
BAĞLAMINDA AVRUPA’DA YOL GÜVENLİĞİ
Yol güvenliği, toplumların ulaşım sistemlerini, arazi kullanımını ve kentsel gelişimi yönetmede nasıl
bir yol seçtiklerine, bunların genel sağlık ve güvenlik hedefleriyle nasıl ilişkilendirildiğine ve hepsinin
ekonomik, sosyal ve çevresel gerekliliklerle nasıl dengelendiğine bağlıdır.
Yolcu taşımacılığı söz konusu olduğunda kamu taşımacılığından, yürümekten ve bisikletten özel
arabalara ve iki tekerlekli motorlu taşıtlara yönelim, topluma maliyeti daha yüksek bir ulaşım tarzına
geçiş anlamına gelmektedir. Mallar sözkonusu olduğunda ise, ademi merkezi üretimin, modern
lojistiğin ve piyasaların küreselleşmesinin bir araya gelmesi sonucunda ağır taşıt sayısında ve bunların
kat ettikleri mesafelerde artış olmuş, bu da demiryolu, deniz ve iç sularda yapılan taşımacılığa göre
yolları kullanan araç sahiplerine yönelik riskleri artırmıştır.
Gerek yolcu gerekse yük taşımacılığında bu kaymalar ve trafik hacmindeki artış, karayolu
taşımacılığında geçerli fiyatlar tarafından da desteklenmektedir. Çünkü, geçerli fiyatlar, bu tür
taşımacılık için gerekli altyapı ve diğer öğelerin gerçek sosyal maliyetinden daha düşüktür. Kaza
denetim sistemleri sözü edilen bu makroekonomik belirleyicileri kapsamına almasa bile, bütün bunlar
kaza sıklığını artırmaktadır (1). Örneğin, taşımacılık ücretleri ile yollarda meydana gelen ölümler
arasındaki ilişki 1973 yılındaki enerji krizi sırasında açıkça ortaya çıkmıştır. Sanayileşmiş ülkelerde
petrol fiyatlarının ani yükselişiyle birlikte trafik hacminde önemli bir daralma gerçekleşmiş, bunun
sonucunda da trafik kazalarına kurban giden yaya çocuk sayısında gene önemli bir azalma olmuştur
(2,3). Londra’daki “sıkışıklık ücreti” sistemi (Kutu 2.1), ekonomik araçların trafik hacmi ve kaza
sayısı üzerindeki potansiyel etkisini ortaya koymuştur.
KUTU 2.1. UYGULAMADAN BİR YIL SONRA LONDRA’DAKİ SIKIŞIKLIK ÜCRET
SİSTEMİ: KAZALAR ÜZERİNDEKİ ETKİ
Londra’nın merkezinde trafik sıkışıklığından ücret alınmasını öngören sistem 17 Şubat 2003 tarihinde
uygulamaya konulmuştur. Bu uygulamanın kazalar üzerindeki etkisi hakkında sağlıklı sonuçlara
varmak için henüz erken olsa bile, görüldüğü kadarıyla ücrete tabi bölgede ve iç ringlerde Londra’nın
diğer bölgelerine göre kaza sayısı azalmıştır. Elde edilen ilk sonuçlar şunlara işaret etmektedir:
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
Bisiklet kullanımında yüzde 20 artış, kazalarda yüzde 7 azalma
Araç trafiğinde yüzde 30, araçların yol açtığı kazalarda yüzde 28 azalma
Mopet ve motosiklet kullanımında yüzde 10-15 artış, ilgili kazalarda yüzde 4 azalma
Kazaya uğrayan yaya sayısında yüzde 6 azalma
Treyler ve kamyon trafiğinde yüzde 210 azalma
Özel arabalarda yüzde 34 olmak üzere toplam araç-kilometre tutarında yüzde 12 azalma
Kent içi otobüslerin yerlerine zamanında ulaşmaları açısından yüzde 60 iyileşme
Uygulama kapsamındaki bölge dışındaki yerlerdeki yol trafiğinde genel bir artış görülmemesi
Gürültü ve hava kirliliği açısından mevzi iyileşmeler.
Kaynak: Sıkışıklık ücreti uygulaması: sistemin etkileri ve işleyişiyle ilgili güncel veriler, Şubat 2004
(7).
10
Ulaşım sektöründeki eğilimlerin yönetilmesi giderek güçleşmektedir. Avrupa Birliği’nin bu sektöre
ilişkin halihazırdaki hedefleri ulaşım sektörünün gelişimini ekonomik gelişmeden ayırma yönünde
olsa bile (4, 5) gerek üye gerekse aday üye ülkelerde ulaşım sektöründe demiryolu ve denizyolundan
karayoluna ve hava taşımacılığına kayma devam etmektedir (6).
Ne var ki, bu gelişmenin daha fazla kaza ve ölümü de birlikte getirmesi kaçınılmaz değildir. Çünkü,
ulaşım sektörünün bütün bileşenlerini gözeten etkili önleyici stratejilere yapılacak yatırım kaza ve
ölüm sayısını azaltabileceği gibi, çeşitli Avrupa ülkelerinin deneyimlerinin gösterdiği gibi, gene
ulaşımla ilgili başka olumsuz sağlık sonuçlarını da sınırlandırabilir.
________________________________________________
AVRUPA’DAKİ BELLİ BAŞLI ULAŞIM
EĞİLİMLERİNE GENEL BAKIŞ
Motorlu karayolu ulaşımı
Avrupa’da gerek yolcu gerekse yük taşımacılığı istikrarlı biçimde artmaktadır. Örneğin Avrupa
Birliği’nde 1990 ile 2000 yılları arasında karayolu yolcu taşımacılığı yüzde 18, yük taşımacılığı ise
yüzde 40 artmıştır (8). 2001 yılında Avrupa Birliği’nde (AB) 1000 kişiye 488 araba düşmekteydi ve
uzunluğu 4 milyon kilometreyi bulan yol ağında yaklaşık 3.8 trilyon km yol kat edilmişti.
Daha yakın zamanlarda, Trans-Avrupa Ulaşım Ağlarının giderek yaygınlaşması, AB’nin genişlemesi
ve Bağımsız Devletler Topluluğu ile orta ve doğu Avrupa ülkelerinin piyasa ekonomilerine
yönelmeleri, bölgenin orta ve doğu kesimlerinde karayolu taşımacılığının artışında etkili olmuştur. Bu
ülkelerdeki taşımacılık hacmi, 1989 yılında ekonomik durgunluğun ardından önemli ölçüde daralmıştı.
Bununla birlikte, orta ve doğu Avrupa ülkelerinde taşınan yük hacmi ve yolcu taşımacılığı, ekonomik
toparlanmanın ardından 1990’ların ortalarından başlayarak artmıştır. Bunu teyit edecek veriler sınırlı
olmakla birlikte, benzer bir eğilimin Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) ülkelerinde ortaya çıkması
da olasıdır (9). Ayrıca, kamu taşımacılığına yapılan kamu yatırımlarını azaltıcı yöndeki ekonomik
politikalar bu hizmetlerin kalitesini de düşürmektedir. Bu ise, Moskova örneğini ele alan Kutu 2.2’de
de gösterildiği gibi özel araba kullanımını yaygınlaştırmaktadır.
Motorize olmayan karayolu ulaşımı
Örneğin bisiklet ve yürüme gibi motorize olmayan ulaşım biçimleri karayolu ulaşımından son derece
sınırlı bir yere sahiptir. AB’de ortalama bir kişi günde 0.5 km bisiklet sürmekte, yaklaşık 1 km
yürümekte, buna karşılık arabayla 28 km yol gitmektedir. Bisikletli ulaşımın belirli bir öneme sahip
olduğu ülkeler, örneğin Danimarka ve Hollanda gibi çok sınırlı sayıda ülkedir (11). Bu söylenen
kentsel ortamlarda daha belirgin biçimde görülmektedir. Bugün AB’de araba ile yapılan toplam kent
içi ulaşımın yüzde 50’sinden fazlası 5 kilometreden kısa mesafeler içindedir. Oysu bu mesafenin
bisikletle 15 dakikada alınması mümkündür. Gene toplam kent içi arabalı ulaşımın yüzde 30’unda
alınan mesafe 3 kilometreden kısadır ve bu da bir insanın 20 dakikada yürüyebileceği mesafe demektir
(12).
11
KUTU 2.2. MOSKOVA KAMU TAŞIMACILIĞINDA EĞİLİMLER VE SORUNLAR
2002 nüfus sayımı sonuçlarına göre Moskova’da yaklaşık 10.5 milyon kişi yaşamaktadır. Dünyadaki
en geniş kent içi ulaşım sistemlerinden birini oluşturan Moskova kamusal ulaşım sistemi kent içi
ulaşım içindeki ağırlığını bugün de korumakla birlikte özel araçlar da yılda yüzde 7.5’lik bir hızla
artmaktadır. Halen bu kentte 1000 kişiye 240 araba düşmektedir (Şekil 2.1).
Kamu taşımacılığındaki gerileme 1990’lı yıllardaki ekonomik reformlara bağlanmaktadır. Bu
reformlarla kent içi kamu taşımacılığı devletten alınarak belediyelere aktarılmış, ancak bunun için
yeterli finansman sağlanmamıştır. Bunun sonucunda kamu taşımacılığı hem nicelik hem de nitelik
olarak gerilemiş, belediyelerin sahipliğindeki taşımacılık şirketleri işletme maliyetlerini bile
karşılayamaz duruma gelmişlerdir. Kar edemeyen bu şirketler, filolarının yenilenmesi ve düzenli
biçimde bakımı gibi işleri de yapamamışlardır. Sonuçta, elde yeterli sayıda araç yoktur ve mevcut
olanlar da yıpranmıştır. Kamusal taşıma şirketlerinin kaliteli hizmet verememesi sonucunda daha
varlıklı kişiler özel arabayı tercih etmeye başlamıştır, böylece şirketlerin gelirlerinin daha da
azalmasıyla ortaya bir kısır döngü çıkmıştır.
Kamu taşımacılığının bir seçenek olarak elde bulundurulması, bu sistemin finansmanına yönelik
politikalarda köklü değişiklikler yapılmasını gerektirmektedir.
ŞEKİL 2.1. MOSKOVA’DA ARABA, KAMYON VE OTOBÜS SAYILARI, 1995-2202
Araba sayısı
Kamyon ve
otobüs sayısı
Araba
Otobüs
Kamyon
Kaynak: Donchenko vd. (10).
12
Bununla birlikte, güvenlikle ilgili gerçek ve algılanan duyarlılıkların, insanları bir ulaşım yolu olarak
yürümekten veya bisiklete binmekten alıkoyan en önemli engeller olduğu belirtilmektedir. Örneğin
İskoçya’da bisikletle yolculuk konusunda yapılan bir araştırmada denekler “yolda çok araba olması”,
“dikkatsiz sürücüler” ve “trafiğin çok hızlı akması” gibi gerekçelerden hareketle bisiklete binmeye
yönelik kaygılarını dile getirmişlerdir (13). Diğer araştırmalar ise, ailelerin yüzde 90’ının okula giden
çocuklarının bir kazaya uğramasından endişeli olduklarını (14) ve çocukların okula yürüyerek gidip
gitmediklerinde en belirleyici etmenin trafikten duyulan kaygılar olduğunu göstermektedir (15). Bütün
bu gerekçeler haklı sayılabilir; çünkü, trafik kazalarında ölme veya yaralanma riski, yayalar ve
bisiklet sürücüleri için, araçlarda yolculuk yapanlara göre daha yüksektir. Örneğin Birleşik Krallık ve
Danimarka gibi yol güvenliğinin görece daha iyi sağlanmış olduğu ülkelerde bile, bisiklet
kullananların ölme veya yaralanma riski, kat edilen kilometre başına sırasıyla 13 ve 10 kat daha
fazladır.
O halde, kazalara daha açık durumdaki kullanıcılar için yol güvenliği konusunun ele alınması, daha
sürdürülebilir ve sağlıklı ulaşım biçimlerinin toplam ulaşım içindeki payının artırılıp
artırılamayacağını belirleyen başlıca etmendir. Örneğin, gerek Birleşik Krallık’daki Ulusal Bisiklet
Kullanımı Stratejisi (17), gerekse Hollanda’nın Bisiklet Master Planı (18) bir yandan bisiklet
kullanımını özendirirken, diğer yandan da bu ulaşım biçiminin güvenliğini ve çekiciliğini artırmayı
hedeflemektedir.
AVRUPA BÖLGESİNDE YOL TRAFİK KAZALARI: TEMEL RAKAMLAR VE
EĞİLİMLER
DSÖ tarafından yayınlanan Küresel Sorun Yükü 2002 3. versiyon veri tabanına göre (19), 2002
yılında Avrupa bölgesinde karayollarında meydana gelen trafik kazalarında 127,378 kişi ölmüştür
(Tablo A1, Ek 2). Bu sayı, tüm dünyada trafik kazaları sonucunda meydana gelen toplam ölümlerin
yüzde 10’unu oluşturmaktadır. Trafik kazaları, bölgede özürlülüğe göre ayarlanmış yaşam süreleri
(ÖGAYS-DALYs) açısından altıncı, ölüm nedenlerinde de 13’üncü sırada yer almaktadır (Tablo A,
Ek 2).
Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu’nun ulaşımla ilgili veritabanına (20) göre 2001
yılında Avrupa bölgesinde ölümle sonuçlanan veya sonuçlanmayan 1.9 milyon trafik kazası meydana
gelmiştir ve bu kazalar toplam 2.4 milyon kişiyi etkilemiştir (Tablo A3, Ek 2). 1
Bütün bu kazaların hemen hemen yüzde 67’si imarlı alanlarda gerçekleşmiştir. Bu da, yolları farklı
biçimlerde kullananların birbirleriyle etkileştiği kentsel alanlarda yol güvenliği önlemlerinin
alınmasının ne kadar önemli olduğunu göstermektedir.
Kaza geçirenlerin dörtte üçü erkektir (Tablo A1, Ek 2). Bu cinsiyet ağırlığı, 15-29 yaş grubundan
olanlarda özellikle belirgindir. Bu yaş grubundan olup trafik kazalarına karışanların yüzde 80’ini
erkekler oluşturmaktadır (Şekil 2.2) (19). Bu sonuç, maruz kalma olasılığı ile risk alma eğiliminin
kaynaşmasıyla ortaya çıkmaktadır. Erkekler, ölümle sonuçlanan kazalara karışma olasılığı daha
yüksek olan motosiklet gibi araçları kadınlara göre daha fazla kullanmaktadırlar. Ayrıca, erkekler, aşırı
hız yapma, alkollü araç kullanma gibi riskli davranışlara daha eğilimlidirler ve bu da hem kaza
olasılığını hem de olan kazaların ağırlığını artırmaktadır (21).
1
DSÖ ile BM Avrupa Ekonomik Komisyonu tahminleri arasındaki bu farklılık, özgün veri kaynaklarının farklı
olmasından ileri gelmektedir. DSÖ ölüm ve sağlık istatistikleri kayıtlarını kullanırken BM Avrupa Ekonomik
Komisyonu ulaşım ve polis yetkililerinin kayıtlarından hareket etmektedir.
13
ŞEKİL 2.2. DSÖ AVRUPA BÖLGESİNDE YAŞA VE CİNSİYETE GÖRE YOL TRAFİK
KAZALARINA BAĞLI STANDARTLAŞTIRILMIŞ ÖLÜM HIZLARI, 2000
Yaş (yıl)
Erkek
Kadın
100.000 nüfusta standartlaştırılmış ölüm hızları
Kaynak: Ölüm nedeni, yaşa ve cinsiyete göre mortalite göstergeleri. Avrupa herkes için sağlık veri
tabanı eki (22).
Trafik kazaları sonucunda meydana gelen ölümlerin sayısı açısından Avrupa bölgesindeki ülkeler
arasında önemli farklılıklar görülmektedir. DSÖ Avrupa Herkes İçin Sağlık veritabanına göre (22),
trafik kazalarında ölme ve yaralanma açısından ülkeler arasında 11 kata varan farklar olabilmektedir.
Bu açıdan bölgedeki sıralamada en üstte yer alan ülkeler sırasıyla Letonya, Litvanya, Rusya
Federasyonu ve Yunanistan’dır (Tablo A4, Ek 2). Ancak, belirtmek gerekirse, güneydoğu Avrupa ile
Orta Asya bölgelerinde kimi ülkelerin ölümlerle ilgili çok düşük sayılar vermelerinin altında, bu
ülkelerdeki gelişkin yol güvenliğinden çok veri yetersizliğinin yatıyor olması muhtemeldir. AB’nin
2004 yılında genişlemesi, trafik hacminde beklenen artışlara uygun politikaların eşlik etmemesi
durumunda, güney ve kuzey ile doğu ve batı arasındaki büyük farklılıkların daha da artmasına yol
açabilir (23).
Avrupa Birliği ülkelerinde 2001 yılında trafik kazalarına bağlı tahminen 40.000 ölüm meydana
gelmiştir (11). 100.000 kişi başına ölüm sayısının en yüksek ve en düşük olduğu ülkeler arasında
yaklaşık 4 katlık bir fark bulunmaktadır (22). Avrupa Birliği’nde trafik kazaları, ulaşımla ilgili
ölümlerin yüzde 97’sini, gene ulaşımla ilgili kaza maliyetinin yüzde 93’ünü oluşturmaktadır. Trafik
kazaları, 50 yaşından küçükler söz konusu olduğunda ölümlerin ve hastane tedavisi gerektiren
durumların başlıca nedenleri arasındadır (24). Bağımsız Devletler Topluluğu ülkelerinde ortalama
ölüm hızları Kuzey ülkelerindekinden (Danimarka, Finlandiya, İzlanda, Norveç ve İsveç) 3 kat daha
fazladır. Bu farklılıkta 1990’ların ortasından sonuna kadar önemli bir değişiklik olmamıştır (25).
Şekil 2.3, trafik kazaları sonucu meydana gelen ölümlerin coğrafi bazda farklılaşmasını
göstermektedir.
Ülkeler arasındaki farklılıklara karşın, yollarda meydana gelen trafik kazaları sonucu ölümlerde genel
bir azalma gerçekleşmiştir. 1990’lı yılların başında trafik kazalarına bağlı ölümler bölgenin doğusunda
hızla artmıştı. Kimileri bunu, yeni ve deneyimsiz sürücülerin motorlu taşıt kullanımındaki ani artışa
bağlamıştı (25). Yollardaki trafik ağırlığına ilişkin tahminlerin elde bulunduğu durumlar söz konusu
olduğunda, bölgenin doğusundaki çeşitli ülkelerde 1990’ların ortasında görülen azalma, kapsamlı yol
güvenliği politikalarından çok gerek yük gerekse yolcu taşımacılığındaki azalmayla ilgili
görülmektedir (26).
14
ŞEKİL 2.3. DSÖ AVRUPA BÖLGESİNDE 100.000 NÜFUSTA YOL TRAFİK KAZALARINA
BAĞLI STANDARTLAŞTIRILMIŞ ÖLÜM HIZLARI, 2002 YILI VEYA VERİ
BULUNABİLEN SON YIL
<25
<20
<15
<10
<5
Veri yok
Min =0
Avrupa Bölgesi ortalaması: 12.43
NOT: Buradaki haritanın tasarımı ve sunumu, DSÖ Sekreterliği’nin herhangi bir ülkenin, bölgenin,
kentin, yörenin veya yetkililerinin veya sınırlarının hukuki statüsüne ilişkin herhangi bir görüşünü
yansıtmamaktadır.
Kaynak: Ölüm nedeni, yaşa ve cinsiyete göre mortalite göstergeleri. Avrupa herkes için sağlık veri
tabanı eki (22).
Bölgenin batısında ise, trafik kazalarından meydana gelen ölümler azalmaya devam etmekle birlikte,
bu azalmanın hızında son yıllarda bir düşüş olduğu görülmektedir. Bu durum, geçmişte bu alanda
hayli iyi performans sergilemiş ülkeler için de geçerlidir. Belirli bir noktaya gelindikten sonra ölümleri
daha da azaltmanın güçleşmesi, bu alanda yeni önleyici stratejilere duyulan gereksinimin bir
göstergesi olabilir. Şekil 2.4, çeşitli alt-bölgeler bazında yol trafik kazalarında görülen genel eğilimleri
vermektedir.
Bölgenin farklı kesimleri arasındaki bu kayda değer farklılıklar, kısmen, ekonomik durumla
açıklanabilir. Nitekim, düşük ve orta gelir düzeyindeki ülkelerin özürlülüğe göre ayarlanmış yaşam sür
(ÖGAYS) açısından yükleri diğerlerine göre daha ağırdır (Tablo A2, Ek 2) (19). Ayrıca, bölgenin
güneyinde ve doğusunda özel ulaşım ve taşımacılık ancak son dönemde önemli bir gelişme
gösterirken, bu gelişmeye gerekli idari ve yasal düzenlemelerle gerekli kurumsal kapasitenin eşlik
ettiğini söylemek mümkün değildir. Bu da, yol güvenliğine yönelik daha etkili, daha iyi
eşgüdümlenmiş ve tutarlı stratejilerin geliştirilmesine engel teşkil etmektedir.
2002 yılında meydana gelen trafik kazaları sonucundaki ölümlerin yaklaşık yüzde 5’ini 15 yaşından
küçük çocuklar oluşturmaktadır (Tablo A1, Ek 2). Bununla birlikte, trafik kazaları, 5-14 yaş
grubundaki çocuklar söz konusu olduğunda önde gelen ölüm nedenlerinden biridir (19). Çocuklar bu
açıdan özellikle duyarlı durumdadırlar. Çünkü, trafiği kollayabilme yetisi ancak yaşla birlikte
gelişmektedir ve 9-10 yaşlarda bu yeti hayli sınırlıdır. Dolayısıyla, motorlu araç trafiğinin yoğun ve
hızlı, görüşün ise sınırlı olduğu, sürücülerin dikkatlerini yayalara ve bisikletlilere değil de diğer
araçlara topladıkları durumlarda çocuklar için ciddi risk vardır (27). Çocukların uğradıkları ve ölümle
sonuçlanan trafik kazaları açısından önde gelen ülkeler, sırasıyla, Moldova Cumhuriyeti, Romanya,
Letonya ve Rusya Federasyonu’dur (22). Trafik kazaları, 15-29 yaş grubundakiler için önde gelen
ölüm nedenleri arasındadır. Trafik kazaları yaşları büyük kişiler açısından daha düşük ağırlıklı bir
ölüm nedeni oluştursa bile, yaşlılar da özellikle risk altındadır. Çünkü insanların trafiği gereğince
15
gözetip dikkate alma yetisi yaşla birlikte azalmakta, ayrıca gene yaşla birlikte maruz kalınan fiziksel
zarar da artmaktadır (16, 27). Ayrıca, toplam kurbanların üçte birini de bu yaş grubundan kişiler
oluşturmaktadır (19). Örneğin, OECD üyesi Avrupa ülkelerinde trafik kazaları sonucunda ölen
yayaların hemen hemen yarısını yaşlılar oluşturmaktadır (28). Kendi durumlarını bilen yaşlıların çoğu
trafiğin yoğun olduğu yerlere pek çıkmazlar, böylece hareketliliklerine ve sosyal yaşamlarına belirli
sınırlamalar koymak zorunda kalırlar (16, 27). OECD ülkelerinde yaşanların dörtte birinin 2030 yılına
gelindiğinde 65 veya daha yukarı yaşlarda olacağı tahmin edildiğinden, yaşlıların hareketliliği ve
güvenliği için yeni stratejiler geliştirilmesi gerekmektedir. Yapılması gerekenler arasında, altyapının
ve bakımının, kamu taşımacılığı seçeneğinin, yeni teknolojilerin, taşıt tasarımının ve yönetmeliklerin
yeniden değerlendirilmesi yer almaktadır (28).
ŞEKİL 2.4. DSÖ AVRUPA BÖLGESİ VE ÇEŞİTLİ ALT-BÖLGELERDE YOL TRAFİK
KAZALARINA BAĞLI ÖLÜMLER
AB
OGDA
ortalaması
ortalaması
100.000 nüfusta standartlaştırılmış ölüm oranları
BDT
ortalaması
Kuzey ülkeleri
ortalaması
AB ortalaması: AB üyesi 15 ülke. OGDA ortalaması: Estonya, Letonya ve Litvanya dahil olmak
üzere orta ve güneydoğu Avrupa’da 15 ülke. BDT ortalaması: Bağımsız Devletler Topluluğu’ndaki
12 ülke. Kuzey ülkeleri ortalaması: Danimarka, Finlandiya, İzlanda, Norveç ve İsveç. Ek 2, bu
gruplarda yer alan bütün ülkeleri sıralamaktadır.
Kaynak: Ölüm nedeni, yaşa ve cinsiyete göre mortalite göstergeleri. Avrupa herkes için sağlık veri
tabanı eki (22).
Trafik kazaları ile ilişkili ek bir takım durumlar da, kimi özel nüfus kesimlerini etkileyerek, sosyal
güvenlik ve sağlık sistemleri üzerindeki yükü daha da ağırlaştırmaktadır.
ƒ
ƒ
Yalnızca Avrupa Birliği’nde her yıl tahminen 200.000 aileden en az bir kişi trafik kazası
sonucunda ölmekte veya yaşam boyu sakat kalmaktadır (29).
Yurttaşların hareketlilikleri ve bisiklete binme, yürüme veya dışarıda birtakım işler yapma
yoluyla fiziksel olarak aktif bir yaşam sürdürme olanakları tehlikeli koşullar yüzünden
kısıtlanmaktadır. Fiziksel aktiviteden bu uzaklık, sağlık açısından önemli bir risk etmeni
sayılmaktadır. O kadar ki, Avrupa bölgesinde her yıl 500 bin ile 1 milyon arasında ölüm
fiziksel aktivite yokluğuna bağlanmaktadır ve bunlar toplam ölümler içinde yüzde 5-10’luk
paya sahiptir (30). Oysa yürüyüş ve bisiklete binme insanların belirli bir aktivite içinde
olmalarına yardımcı olabilir.
16
ƒ
ƒ
Yüksek gelir düzeyindeki ülkelerde bile yayaların kaza geçirmeleri sosyal sınıf konumunun
belirleyiciliği altındadır. Örneğin daha alttaki sosyal sınıfa mensubiyet ile çocuk yayaların
uğradıkları kazalar arasında belirgin bir ilişki vardır (31-34). Ayrıca, etnik gruplara mensup
çocuklarda da yaya iken kaza geçirme riski artmaktadır (35).
Yapılan bir araştırmaya göre (36), trafik kazalarında yaralananların hemen hemen beşte
birinde bir yıl içinde akut stres reaksiyonu görülmekte, bunların dörtte biri de zihinsel birtakım
sorunlar sergilemektedir. Uzun dönemli zihinsel bozukluklar arasında en başta sürekli değişen
ruh hali (yüzde 10), yolculuk fobisi (yüzde20) ve travma sonrası stres bozuklukları2 (yüzde
11) yer almaktadır (Kutu 2.3). Fobik seyahat bozuklukları sürücüler ve yolcular arasında sık
görülmektedir.
KUTU 2.3. YOL TRAFİK KAZALARINA MARUZ KALAN ÇOCUKLARDA TRAVMA
SONRASI STRES BOZUKLUKLARI
Birleşik Krallık’ta yapılan bir araştırmaya göre, yol trafik kazaları geçiren çocukların üçte birinde,
kazadan 22 ve 79 gün sonra gerçekleştirilen görüşmelerde travma sonrası stres bozuklukları
görülmüştür. Buna karşılık, aynı araştırma kapsamında görüşülen genel nüfustan çocuklar arasında
trafik kazası dışındaki nedenlerle aynı bozuklukları gösteren çocuk oranı yalnızca yüzde 3’tür.
Bozuklukların ortaya çıkışı, ne kazanın mahiyeti ne de fiziksel yaralanmanın niteliği ve derecesi ile
ilgilidir. En önemli belirleyici, çocuğun uğradığı kazayı ölümcül saymasıdır. Araştırmaya göre, kaza
geçiren çocukların psikolojik gereksinimleri karşılanmamıştır ve aralarından mesleki alanda uzmanlık
yardımı gören yoktur.
Kaynak: Stallard vd. (38).
Kazalara açık diğerleri arasında yayalarla bisiklet ve motosiklet kullananlar yer almaktadır. Genellikle
trafik kazalarından en ağır biçimde etkilenenler bunlar olmaktadır. Diğer yol kullananlara göre sürekli
sağlık sorunları bu grupta görülmektedir ve sonuçta kaza sonrası yaşamlarında en fazla yardıma
gereksinimi olanlar da bunlardır (39, 40).
Daha güvensiz durumdaki kullanıcıların kazalardan ölme riski diğerlerine göre daha fazladır. Örneğin
1997 yılında yayalar ve bisiklet kullananlar, ciddi kaza geçirenlerin yalnızca yüzde 22’sini
oluşturmaktaydı; ancak bunların yüzde 33’ü kaza sonucu ölmüştür (41). Avrupa Birliği içindeki risk
karşılaştırmalarına göre, ölüm riskinin en yüksek olduğu grubu iki tekerlekli motorlu araçları
kullananlar oluşturmaktadır. Bu araçları kullananların kaza sonucu ölme riskleri arabalarda yolculuk
yapanlara göre 20 kat daha fazladır. Kat edilen mesafe başına ölüm riski, arabada olanlara göre
yayalarda ve bisiklet kullananlarda 7-9 kere daha büyüktür. Her tür seyahat içinde karayolu seyahati,
yolcu-kilometre bazında diğer bütün seyahat biçimlerine göre daha fazla ölüm riski taşımaktadır (24).
Risk altındaki diğer gruplara bakıldığında, trafik kazaları Avrupa Birliği’ndeki turistler arasında
başlıca ölüm nedenidir. Avrupa Birliği’nde turist ölümlerinin yüzde 50’si trafik kazaları sonucunda
ortaya çıkmaktadır. Turistlerin trafik kazaları sonucu hastaneye başvurma olayları içindeki payı yüzde
20, acil servis başvuruları içindeki payı da yüzde 30’dur (42).
Trafik kazaları meslek hastalıklarının da önemli nedenlerinden biridir. Burada kastedilenler yalnızca
profesyonel sürücüler ötesinde işlerine araçlarla gidip gelenlerdir. Örneğin Avrupa Birliği’nde 1999
yılı içinde bildirilen tüm işyeri ölümleri içinde trafik kazalarının payı yüzde 41’dir (43).
2
Travma sonrası stres bozuklukları, travmanın kabus biçiminde yeniden yaşanması, geri dönüşler veya kontrol
edilemeyen anımsamalar, anımsamayı önlemek için benzer durumlarda büsbütün kaçınma, duyguları
dizginleme, başkalarından kopma ve yabancılaşma, aşırı uyanıklık, uykusuzluk, konsantrasyon ve bellek
bozuklukları, aşırı alarm durumu, kolaylıkla şaşırma gibi semptomlarla kendini göstermektedir (37).
17
AVRUPA’DA TRAFİK KAZALARININ EKONOMİK MALİYETİ
Avrupa’da trafik kazalarının ekonomik maliyetini belirlemeye yönelik çeşitli araştırmalar yapılmıştır.
Tahminlere göre Avrupa Birliği ülkelerinde trafik kazalarının toplam yıllık maliyeti 180 milyar
Euro’ya ulaşmaktadır. Bu, Birliğin her tür etkin için ayırdığı bütçenin iki katıdır ve gayrı safi iç
hasılanın yüzde 2’sine tekabül etmektedir.
1990’larda yapılan araştırmalara göre trafik kazalarının maliyeti İngiltere’de gayrı safi yurtiçi
hasılanın yüzde 0.5’i, İsveç’te yüzde 0.9’u, İtalya’da ise yüzde 2.8’idir ve yüksek gelir düzeyindeki 11
ülkenin ortalaması olarak bakıldığında yüzde 1.4’üdür (46). Orta ve doğu Avrupa ülkelerine
bakıldığında trafik kazalarının toplam yıllık maliyeti 9.9 milyar dolardır ve bu da söz konusu ülkelerin
gayrı safi yurtiçi hasılalarının yüzde 1.5’ini oluşturmaktadır (47). Aradaki farklılıklar, ölüm,
yaralanma ve sakatlık gibi sonuçların maliyetinin nasıl hesaplandığına bağlıdır.
Maliyetin bu kadar yüksek olmasının bir nedeni de, kazalarda ölen ve yaralananların çoğunun gençler
olmasıdır. Kurbanlar genç olunca, doğal olarak yitirilen üretkenlik ve gelir de daha büyük olmaktadır.
Ayrıca belirtmek gerekir ki, bu ekonomik tahminler hayli belirsiz yönler içermektedir ve belirli
basitleştirmelere ve varsayımlara dayanmaktadır. Örneğin yapılan tahminler, ölüm ve yaralanma
verilerinin bulunup bulunmadığına, varsa da bunların kalitesine bağlıdır. Ne var ki bu tür durumlar
genellikle yetersiz biçimde kaydedilmekte ve bildirilmekte, ayrıca polisin, hastanelerin ve sigorta
şirketlerinin kayıtları da farklılık göstermektedir. Ekonomik değerlendirmeleri etkileyen bir başka
etmen de kullanılan yöntemlerle birlikte ülke bazında da maliyet ayarlama faktörleridir.
Çeşitli Avrupa ülkelerinde yapılan araştırmalara göre, Avrupa ortalamasının üzerinde yaşam
standardına sahip ülkelerde kurtarılan bir yaşamın ekonomik değeri 1.1-1.3 milyon Euro civarındadır.
Avrupa ortalaması olarak da 1 milyon Euro verilmektedir.
Bu araştırmalar “ödeme istekliliği” yaklaşımına dayanmaktadır. Bu yaklaşımda kişilerin insan
yaşamına biçtikleri değer, insanların ölüm ve yaralanma riskinin azaltılması için ne ödemeye hazır
olduklarına ilişkin araştırmalardan hareketle tahmin edilmektedir (48). Bu araştırmaların çok önemli
bir özelliği, elde edilen değerlerin ülkeler ve yolculuk biçimleri arasında benzerlik göstermesidir. Bu
ise, politika uygulamalarına ters düşen bir durumdur. Çünkü, kamu taşımacılığında, başka bir deyişle
demiryolu ve havayolu taşımacılığında kazaları önlemek için yapılan yatırımlar karayolu
taşımacılığında aynı amaçla yapılan yatırımlardan çok daha fazladır. Bunun nedeni, kamusal
yetkililerin kamu taşımacılığındaki kazalardan sorumlu olmalarıdır. Sonuç olarak, insanlar,
hükümetlerin aynı demiryolu ve havayolu taşımacılığında olduğu gibi karayolu taşımacılığında da
güvenliği sağlayacak etkili uygulamalar içinde olmasını istemektedir (48).
Bu değerler, maliyet-yarar (yatırım projelerinin ekonomik maliyetlerinin getirecekleri yararlara göre
değerlendirilmesi) veya maliyet etkinlik analizleri için pragmatik bir temel olarak işlev görebilir.
Maliyet etkinliğinden kastedilen, herhangi bir yol güvenliği önleminin, maliyetine göre,
önleyebileceği ölüm ve yaralanma sayısıdır (46). Ne var ki, ülke düzeyinde alındığında bu değerler
kurtarılan bir yaşamın değerini gerçeğin çok altında gösterebilir. Örneğin Hollanda’da bu değer 4
milyon Euro olarak belirlenmiştir.
Yapılan son araştırmalar, yol güvenliğini artırmanın maliyet ve yararlarına yeni bakış açıları
getirmekte ve güvenliğe yapılacak yatırımların değerini ortaya koymaktadır. Maliyet-yarar analizi,
yayalar ve bisiklet kullananlar için daha güvenli ve uygun koşullar sağlanmasının yararlarını da
içerdiğinde bu değer özellikle belirginleşmektedir (49).
18
ULAŞIMLA İLGİLİ SAĞLIK SONUÇLARI:
YALNIZCA KAZALAR DEĞİL
Kazalar, ulaşımın sağlıkla ilgili en belirgin sonucu olmakla birlikte, sağlıkla ilgili başka sonuçların da
olduğunun kavranması önemlidir. Bu kavrayışın önemi, tarihsel olarak yerleşiklik kazanmış parçalı bir
yaklaşımın aşılması gerekliliğinden kaynaklanmaktadır. Yerleşik yaklaşımda, trafik kazalarının
azaltılmasına yönelik politikalarda, örneğin trafikle ilgili hava kirliliği gibi diğer sağlık sonuçları
genellikle dikkate alınmamaktadır.
Dünya Sağlık Raporu 2003’te (51) de belirtildiği gibi, ulaşımla ilgili hava kirliliği birçok ülkede
önemli bir kaygı konusu olmuştur ve hava kirliliğinin sağlık üzerindeki etkilerine ilişkin tahminler de
bu kaygıyı haklı çıkarmıştır. Avrupa bölgesinde, karayolu ulaşımının yol açtığı hava kirliliğine bağlı
ölümlerin trafik kazaları sonucu ölümler kadar olduğu tahmin edilmektedir (52-54). Bununla birlikte
hava kirliliği özellikle yaşlıları, trafik de özellikle gençleri daha fazla etkilemektedir. Ayrıca,
taşımacılıkla ilgili olup iklim değişimine yol açan gaz emisyonlarının (ki bu emisyonların 2010 yılına
kadar yüzde 30 daha artacağı tahmin edilmektedir) (55) aşırı hava olaylarına neden olması
beklenmektedir. Aşırı hava olaylarından kastedilen seller, kuraklıklar ve örneğin sivrisinek gibi
hastalık vektörlerinin yaşam alanlarında meydana gelecek ve önemli sağlık sonuçlarına yol açacak
değişmelerdir (56). Halihazırdaki ulaşım örüntülerinin sağlık üzerinde önemli başka etkileri de vardır
(25). Bunların arasında gürültünün yol açtığı can sıkkınlığı ve rahatsızlık; yürüme ve bisiklete binme
gibi alternatiflerin yerini motorlu taşıtların alması sonucunda artacak damar hastalıkları, diyabet,
obesite ve belirli kanser türleri (57) ve semt dayanışma ağlarının gelişememesi gibi sonuçlar yer
almaktadır. Bütün bu olumsuzluklar kentsel nüfusu daha ağır biçimde etkilemektedir; çünkü kentsel
yerleşimlerde kirlilik düzeyleri daha yüksek, fiziksel aktivite imkanları ise daha sınırlıdır (58).
Hepsi birlikte ele alındığında, ulaşımla ilgili bu sağlık sonuçları, trafik kazalarının getirdiği yükü ve
maliyeti daha da artırmakta, bu sonuçları azaltmaya yönelik stratejilerin yaşama geçirilmesine sağlam
bir gerekçe oluşturmaktadır. Unutulmamalıdır ki, tedavi ve rehabilitasyon masrafları nedeniyle bu
yükün önemli bir bölümü de sağlık sektörünün üzerine yıkılmaktadır (Şekil 2.5).
ŞEKİL 2.5. TRAFİĞİN SAĞLIK ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ
FİZİKSEL ATALET
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ
GÜRÜLTÜ
KAZALAR
HAVA KİRLİLİĞİ
PSİKOSOSYAL ETKİLER
19
ÇEŞİTLİ AKTÖRLERİN İHTİYAÇ DUYDUKLARI VE KULLANDIKLARI
İSTATİSTİK VERİLER VE GÖSTERGELER
Trafik kazalarının farklı yönlerine ilişkin sağlam bilgiler, değişik kesimlere değişik amaçlar için
gereklidir.
Sağlık sektörü söz konusu olduğunda trafik kazalarına bağlı ölümler hakkındaki veriler özellikle şu
açılardan önem taşır:
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
topluma ve sağlık sektörüne maliyetin tahmini;
halk sağlığı önceliklerinin belirlenmesi;
acil bakım, travma tedavisi ve rehabilitasyon gibi çeşitli tedavi önlemlerinin maliyet
etkinliğinin belirlenmesi ve bunlar için temel oluşturulması;
yol güvenliği alanında görev yapanlara, araştırmacılara ve iktisatçılara girdi sağlanması; ve
politikaları belirleyenlerin ve karar mercilerinin kamuyu ilgilendiren diğer konuların yanı sıra
bu sorunun önemini kavramalarına yardımcı olacak sağlam kanıtların bulunması.
Karayolu sektörü için, güvenlik performansı göstergelerinin (risk etmenlerindeki değişmeleri izleyen
göstergeler) özellikle gereklidir. Sözkonusu göstergeler hız sınırları, alkollü araç kullanma sıklığı,
emniyet kemeri kullanılması ve çeşitli politikaların ve önlemlerin hedeflediği diğer risk etmenleridir
(59). Ayrıca, maliyet-yarar, maliyet etkinlik analizleri, araçlarda ve altyapıda güvenliği artırıcı
araştırmalar ve durumu ağırlaştıracak etmenlerin kontrol altına alınması gibi amaçlar için de bu tür
bilgiler gereklidir. Sözgelimi, bisiklet kullananların ve yayaların ulaşım örüntüleri hakkındaki bilgiler,
bu kişilerin uğradıkları kazalardaki azalmanın alınan önlemlerden mi, yoksa insanların daha az yaya
dolaşmaları ve bisiklet kullanmalarından mı kaynaklandığının belirlenmesi açısından önemlidir.
Çeşitli aktörlerin farklı gereksinimleri, analizlerde kullanılan gösterge türlerine de yansır. Örneğin
sağlık sektörü, trafik kazaları sonucunda meydana gelen ölüm ve yaralanmalarla diğer ölüm ve
yaralanma nedenlerinin karşılaştırılmasıyla ilgilenirken, risk altındaki nüfus temelindeki oranları
kullanır (örneğin 100.000 nüfusta ölüm sayısı gibi). Buna karşılık ulaşım sektörü güvenlik
performansının diğer ulaşım performans göstergeleri itibarıyla değerlendirilmesiyle ilgilenir ve bu
yüzden yapılan yolculuk sayısı temelindeki göstergeleri kullanır. Bu gösterge ise karayolu trafiği
tehlikelerine açıklığa işaret eder (örneğin yolcu-kat edilen kilometre veya araç-kilometre başına ölüm
sayısı gibi).
DSÖ, Avrupa Ulaştırma Bakanları Konferansı, BM Avrupa Ekonomik Komisyonu, OECD ve Avrupa
Birliği, ilgili göstergelerin geliştirilip yaygınlaştırılması, tanımların uluslararası ölçekte
standartlaştırılması, bilgi alışverişi ve uluslararası karşılaştırmalar için veri toplanması ve bildirilmesi,
uluslararası taşımacılık gündeminin belirlenmesi ve ulaşımla ilgili enformasyon sistemlerinin
kurulması veya geliştirilmesinde ülkelere yardımcı olunması ve yol gösterilmesi gibi alanlarda önemli
roller oynamaktadır.
Örneğin, halk sağlığı perspektifinden daha iyi ve daha uygun bilgiler sağlayacak enformasyon
sistemlerinin nasıl geliştirilebileceğine ilişkin kılavuzlar, hastane ortamlarında kaza denetim
sistemlerinin geliştirilip uygulanmasına yönelik DSÖ Kaza Denetim Kılavuzları (60) ile Kazalar ve
Şiddet Olayları ile İlgili Topluluk Ölçeğinde Araştırma Kılavuzları (61) adlı belgelerde bulunabilir. Bu
yayınlardan ilki, trafik kazaları dahil her tür yaralanma olayları için oluşturulması gereken temel veri
seti ile tamamlayıcı verilere ilişkin tavsiyeler içermektedir. Topluluklar ölçeğinde yapılacak
araştırmalar, masraflı ve karmaşık izleme mekanizmaları kurmak yerine gerekli bilgileri toplamanın
maliyet etkin bir yolu olabilir. Bu, ayrıca, özel durumların ve risk etmenlerinin değerlendirilmesine
yönelik araştırmaların tasarlanmasına da imkan verir.
20
AVRUPA’DA KARAYOLU TRAFİK KAZALARINDA MEYDANA GELEN
ÖLÜM VE YARALANMALARLA İLGİLİ İSTATİSTİK VE GÖSTERGELERİN
KAYNAKLARI VE KALİTESİ
Avrupa ülkelerinin çoğunda, karayollarında meydana gelen kaza, ölüm ve yaralanmalarla ilgili
istatistikleri toplayanlar, trafik polisi, sağlık sektörü, ölüm belgesi vermeye yetkili kurum ve sigorta
şirketleridir.
Avrupa Birliği, BM Avrupa Ekonomik Komisyonu, OECD ve Avrupa Ulaştırma Bakanları Konferansı
üyesi ülkeler de, kendi bilgilerini, uluslararası ölçekte mutabakata varılmış bir anket formundan
hareketle bu kuruluşlara iletirler. Söz konusu kuruluşlar ise bu bilgileri istatistik veritabanlarına
girerler (örneğin DSÖ herkes için sağlık veri tabanı (62), BM Avrupa Ekonomik Komisyonu trafik
kazaları istatistikleri (63), Uluslararası Karayolu Trafik ve Kaza Veri Tabanı (IRTAD (64) ve CARE
(Yol Kazaları Veritabanı (65) gibi) ve bu konuda rapor yayınlarlar (örneğin Avrupa Ulaştırma
Bakanları Konferansı trafik kazaları istatistik raporları gibi (66)). Bu sayede bölgedeki genel
eğilimlerle ilgili belirli karşılaştırmalar ve analizler yapılması mümkündür.
Bunlardan CARE’de özellikle ilginç olan yan, veri setlerinin ileri düzeyde ayrıştırılmış olmasıdır.
CARE, üye devletlerin tek tek kazalara ilişkin olarak topladıkları ve tanım farklılıklarına karşı
düzeltici faktörler kullandıkları ayrıntılı verileri derlemektedir. Bu yapı, sisteme dahil bilgilerin
analizinde azami esnekliği ve potansiyeli sağlar ve kaza analizlerinde yeni açılımlara imkan tanır (65).
Avrupa bölgesinde yol güvenliğine ilişkin istatistiklerin diğer bölgelerle karşılaştırıldığında daha iyi
olduğu söylenebilir. Bununla birlikte, trafik kazalarına bağlı ölümler ve yaralanmalarla ilgili verilerin
bulunabilirliği, kalitesi ve tamlığı açısından ülkeler arasında hala önemli farklılıklar vardır ve bu da
uluslararası karşılaştırmaları güçleştirmektedir. Sözkonusu güçlükler bir yanıyla kullanılan tanımlarda
tam bir uyum sağlanmamış olmasından kaynaklanmaktadır. Örneğin “ölü” tanımının bir kaza sırasında
hemen veya kazayı izleyen 30 gün içinde yaşamını yitiren kişi anlamına gelmesi gerektiği yönünde
uluslararası bir görüş birliği olmasına karşın (67) farklı tanımlar kullanan ülkeler hala vardır.
Uluslararası düzeyde ise, IRTAD ve CARE verileri üzerinde genel mutabakata varılan tanıma
uyarlamışlardır. Yaralanmalarla ilgili tanımlar ise daha da farklılık göstermektedir. Örneğin “hafif” ve
“ağır” yaralanma olaylarının tanımlanmasında geniş bir taktir alanı bulunmaktadır.
Ölümlerle ilgili veriler, ölümle sonuçlanmayan yaralanmalara göre daha tam ve güvenilir niteliktedir.
Ancak burada da kullanılan yöntemler ve toplanan verilerin kalitesi, yetkililerin kullandıkları tanımlar
arasında farklılıklar görülmekte, farklı kaynaklardan derlenen verilerin bağdaştırılmasında güçlüklerle
karşılaşılmaktadır (39).
Bütün bunlar ve özellikle eksik veri bildirimi, trafik kazalarının getirdiği gerçek yükün olduğundan az
sayılması gibi önemli bir sorun doğurmaktadır. Verilerin eksik bildiriminin altında yatan nedenler
şunlardır: ilgili raporun ilgili kurum tarafından verilememesi; polisin kendisine bildirilen vakaları
kaydetmemesi; ve örneğin askeriye gibi kimi kurumların bu konuda doğrudan polise bildirimde
bulunma yükümlülüğünden bağışık tutulması (39). Eksik bildirim sorunu, yalnızca düşük-orta gelir
düzeyindeki ülkelere özgü de değildir (Kutu 2.4). Örneğin Birleşik Krallık’ta hastane ve polis
kayıtlarını karşılaştıran araştırmalara göre meydana gelen kazaların yüzde 36’sı polise
bildirilmemektedir (68). Ayrıca, polise bildirilen kazaların yüzde 20’si de kayda geçirilmemektedir.
Ülkelerin kendi içlerinde ise, bildirilen ölümler ve yaralanmalar polis kayıtları ile örneğin ilkyardım ve
hastane gibi sağlık kuruluşları arasında farklılık göstermektedir. Nihayet, sigorta şirketleri tarafından
toplanan veriler de, ticari açıdan duyarlı sayılan bilgileri kollama gerekçesiyle temsili araştırmalar
biçiminde yayınlanmaktadır.
Avrupa Birliği tarafından desteklenen çeşitli uluslararası araştırma projeleri, trafik kazaları ile ilgili
enformasyon sistemlerinin gelişmesine katkıda bulunmaktadır. Örneğin, STAIRS (Kaza ve Yaralanma
Kayıt Sistemlerinin Standartlaştırılması) projesi trafik kazaları ile ilgili derinlikli veri toplanmasını
21
sağlayacak standart bir usul benimsenmesini ve kazalarla ilgili araştırmalar için temel verileri ve
çerçeveyi oluşturacak yöntemler geliştirilmesini hedeflemektedir (69). ECOEHIS (Avrupa Birliği
ülkeleri için çevre ve sağlık göstergeleri) projesi ise Avrupa ülkeleri için, kaza göstergeleri dahil
olmak üzere temel bir dizi çevresel ve sağlık göstergesinin önerilmesini, geçerlileştirilmesini ve
uygulama için sınanmasını öngörmektedir (70).
KUTU 2.4 HOLLANDA’DA YOL KAZALARINDA MEYDANA GELEN
YARALANMALARA İLİŞKİN GERÇEK RAKAM NE?
Meydana gelen trafik kazalarının polis tarafından olduğundan az bildirilmesi iyi bilinen bir olgu
olmakla birlikte bu konuda yapılmış pek az araştırma vardır. Farklı kaynaklardan verilerin
karşılaştırılması, bu alanda Hollanda’daki durumun ne olduğu konusunda geniş bir bakış sağlayabilir.
Polis verileri ile dışsal ölüm nedenlerine ilişkin verilerin karşılaştırılması, yollardaki kazalar sonucu
ortaya çıkan ölümlere ilişkin polis raporlarının bile tam olmadığını göstermiştir. 1996’dan 2001’e
kadar olan dönemde eksik bildirim oranı yüzde 7’dir. Tedavi gören kişilere ilişkin tahminler, polis
verileri ile ulusal sağlık sistemi kayıtlarının karşılaştırılmasına dayanmaktadır. Ölümlerle ilgili
bildirim eksikliği yüzde 4 civarındadır. Başta bisikletle seyahat edenler olmak üzere kazalara daha
açık kullanıcılarda eksik bildirim oranı daha da yüksektir. Polis verilerinin Kaza Denetim Sistemi
verileri ile karşılaştırılması, polislerin bildirdiği yaralı sayısı, sağlık kuruluşlarının acil servislerinde
tedavi edilen kazaya uğramış kişi sayısından yüzde 16 daha azdır. Hollanda’da yol güvenliği ile ilgili
politikalar belirlenirken bu eksik bildirim olgusu nicel anlamda dikkate alınabilir.
Kaynak: Hollanda Yol Güvenliği Araştırmaları Enstitüsü’nden (SWOV) Fred Wegman’la
kişisel görüşme, 2004.
Kaynaklar
1. Roberts I. Injury and globalisation. Injury Prevention (in press).
2. Roberts I, Marshall R, Norton R. Child pedestrian mortality and traffic volume in New Zealand. British
Medical Journal, 1992, 305:283.
3. Roberts I, Crombie I. Child pedestrian deaths: sensitivity to traffic volume – evidence from the USA. Journal
of Epidemiology and Community Health, 1995, 49:186–188.
4. Integrating environment and sustainable development into energy and transport policies: review report 2001
and implementation of the strategies. Brussels, European Commission, 2001
(http://europa.eu.int/comm/energy_transport/en/envir_integr_en.html , accessed 1 February 2004).
5. Memorandum to the Commission on the policy guidelines of the White Paper on a common transport policy.
Brussels, European Commission, 2001.
6. Term 2002: paving the way for EU enlargement – indicators of transport and environment integration.
Copenhagen, European Environment Agency, 2002 (Environmental Issue Report No. 32;
http://reports.eea.eu.int/environmental_issue_report_2002_24/en , accessed 1 February 2004).
7. Congestion charging: update on scheme impacts and operations February 2004. London, Transport for
London (http://www.tfl.gov.uk/tfl/downloads/pdf/congestion-charging/cc-12monthson.pdf, accessed 17
February 2004).
8. Greenhouse gas emission trends and projections in Europe: final draft. Copenhagen, European Environment
Agency, 2003 (Environmental Issue Report No. 36;
http://reports.eea.eu.int/environmental_issue_report_2003_36/en , accessed 1 February 2004).
9. European Environment Agency. Europe’s environment: the third assessment. Luxembourg, Office for Official
Publications of the European Communities, 2003 (Environmental Assessment Report No. 10;
http://reports.eea.eu.int/environmental_assessment_report_2003_10/en/tab_abstract_RLR , accessed 1
February 2004).
22
10. Donchenko V, Kunin Y, Kazmin D. Promotion of the public transport as a base for sustainable urban
transport system in Moscow city. Moscow, State Scientific and Research Institute of Motor Transport, 2003
(http://unece.unog.ch/thepep/en/workplan/urban/documents/RussianFederation.pdf , accessed 1 February
2004).
11. Energy & transport in figures 2003. Brussels, European Commission, 2003
(http://europa.eu.int/comm/dgs/energy_transport/figures/pocketbook/doc/etif_2003.pdf , accessed 1 February
2004).
12. Cycling: the way ahead for towns and cities. Brussels, European Commission, 1999
(http://europa.eu.int/comm/environment/cycling/cycling_en.pdf , accessed 1 February 2004).
13. Costley T. Survey of cycling in Scotland. Edinburgh, Scottish Executive Social Research, 2002.
14. Rowland D et al. Randomised controlled trial of site specific advice on school travel patterns. Archives of
Diseases of Children, 2003, 88:8–11.
15. Di Guiseppi C et al. Determinants of car travel on daily journeys to school: cross sectional survey of primary
school children. British Medical Journal, 1998, 316:1426–1428.
16. European Conference of Ministers of Transport. Safety in road traffic for vulnerable users. Paris, OECD
Publications Service, 2000.
17. National Cycling Strategy. London, Department for Transport, 1996
(http://www.dft.gov.uk/stellent/groups/dft_localtrans/documents/page/dft_localtrans_503877.hcsp , accessed 1
February 2004).
18. The Dutch Bicycle Master Plan: description and evaluation in an historical context. The Hague, Ministry of
Transport, Public Works and Water Management, Directorate General for Passenger Transport, 1999.
19. Global Burden of Disease 2002 version 3 database. Geneva, World Health Organization, 2002
(http://www3.who.int/whosis/menu.cfm?path=whosis,burden&language=english , accessed 1 February 2004).
20. Statistics of road traffic accidents in Europe and North America 2003. Geneva, United Nations Economic
Commission for Europe, 2003.
21. Snow R. Sex, gender and traffic accidents: addressing male risk behaviour. In: Snow R, Garcia-Moreno C,
eds. Gender harms: understanding sex differentials in health. Geneva, World Health Organization (in
preparation).
22. Mortality indicators by cause of death, age and sex (off-line version). Supplement to the WHO European
health for all database. Copenhagen, WHO Regional Office for Europe, 2004
(http://www.who.dk/InformationSources/Data/20011017_1 , accessed 1 February 2004).
23. The “SEC” safety belt – cultivating that which has fallen dry. Brussels, European Transport Safety Council,
2004 (http://www.etsc.be/SEC_belt.htm , accessed 1 February 2004).
24. Koornstra MK, ed. Transport safety performance in the EU. Brussels, European Transport Safety Council,
Transport Accident Statistics Working Party, 2003 (http://www.etsc.be/rep.htm , accessed 1 February 2004).
25. Dora C, Phillips M. Transport, environment and health. Copenhagen, WHO Regional Office for Europe,
2000 (WHO Regional Publications, European Series, No. 89;
http://www.euro.who.int/transport/publications/20031021_1 , accessed 1 February 2004).
26. Draft environmental performance review of Azerbaijan. First review. Geneva, United Nations Economic
Commission for Europe, Committee on Environmental Policy, 2003 (document CEP/2003/19;
http://www.unece.org/env/epr/studies/azerbaijan/welcome.htm , accessed 1 February 2004).
27. Safety of vulnerable road users. Paris, Organisation for Economic Co-operation and Development, 1998
(DSTI/DOT/RTR/RS7(98)1/FINAL; http://www.oecd.org/dataoecd/24/4/2103492.pdf , accessed 1 February
2004).
28. Ageing and transport: mobility needs and safety issues. Paris, Organisation for Economic Co-operation and
Development, 2001 (http://www1.oecd.org/publications/e-book/7701051E.pdf , accessed 1 February 2004).
29. Road traffic victims: present situation and FEVR objectives. Geneva, European Federation of Road Traffic
Victims, 2004 (http://www.fevr.org/english.html#Road , accessed 1 February 2004).
30. The world health report 2002: reducing risks, promoting healthy life. Geneva, World Health Organization,
2002 (http://www.who.int/whr/2002/en, accessed 1 February 2004).
31. Laflamme L. Social inequality in injury risk. Knowledge accumulated and strategies for the future.
Stockholm, National Institute of Public Health, 1998.
32. Townsend P, Davidson N. Inequalities in health: the Black report. Hammondsworth, Penguin, 1988.
33. Roberts I, Power C. Does the decline in child injury death vary by social class? British Medical Journal,
1996, 313:784–786.
34. Roberts I. Cause specific social class mortality differentials for child injury and poisoning in England and
Wales. Journal of Epidemiology and Community Health, 1997, 51:334–335.
35. Road accident involvement of children from ethnic minorities – a literature review. London, Department for
Transport, 2000 (Report No. 19;
http://www.dft.gov.uk/stellent/groups/dft_rdsafety/documents/pdf/dft_rdsafety_pdf_504597.pdf ,
23
accessed 1 February 2004).
36. Mayou R, Bryant B, Duthie R. Psychiatric consequences of road traffic accidents. British Medical Journal,
1993, 307:647–651.
37. De Horne LDJ. Detection and assessment of PTSD by health and legal professions. Psychiatry, Psychology
and Law, 1995, 2(1):65–73.
38. Stallard P et al. Prospective study of post-traumatic stress disorder in children involved in road accidents.
British Medical Journal, 1988, 317:1619–1623.
39. Peden M et al., eds. World report on road traffic injury prevention. Geneva, World Health Organization,
2004.
40. Mayou R, Bryant B. Consequences of road traffic accidents for different types of road user. Injury, 2003,
34:197–202.
41. Road accident statistics – 1997 ECE road accident data. Geneva, United Nations Economic Commission for
Europe, 1997 (http://www.unece.org/trans/roadsafe/rs3ras.html , accessed 1 February 2004).
42. Scope and patterns of tourist accidents in the European Union. Vienna, Austrian Institute for Safety and
Prevention Sicher Leben, 2004.
43. European social statistics: accidents at work and work-related health problems, 1994–2000. Brussels,
European Commission, 2002.
44. Transport accident costs and the value of safety. Brussels, European Transport Safety Council, 1997.
45. Transport safety performance in the EU: a statistical overview. Brussels, European Transport Safety
Council, 2003.
46. Elvik R. How much do road accidents cost the national economy? Accident Analysis and Prevention, 2002,
32:849–851.
47. Jacobs G, Aeron-Thomas A, Astrop A. Estimating global road fatalities. Crowthorne, Transport Research
Laboratory, 2000 (TRL Report 445).
48. Economic evaluation of road traffic safety measures – conclusions of Round Table 117, Paris, 26–27
October 2000. Paris, European Conference of Ministers of Transport, 2000.
49. Elvik R, Rydningen U. Effektkatalog for trafikksikkerhetstiltak [Road safety measures: a catalogue of
estimates of effect]. Oslo, Institute of Transport Economics, 2002 (TØI Report 572/2002;
http://www.toi.no/Program/program.asp?id=35835 , accessed 1 February 2004).
50. Tiwari G. Transport and land-use policies in Delhi. Bulletin of the World Health Organization, 2003,
81:444–450.
51. The World Health Report 2003: shaping the future. Geneva, World Health Organization, 2003
(http://www.who.int/whr/2003/wn , accessed 1 February 2004).
52. Health impact assessment of air pollution in the WHO European Region – technical report from
WHO/ECEH project. Copenhagen, WHO Regional Office for Europe, 2001.
53. Künzli N. Public health impacts of outdoor and traffic-related air pollution: a European assessment. Lancet,
2000, 356:795–801.
54. Künzli N et al. (1999). Health costs due to road traffic–related air pollution. An impact assessment project of
Austria,France and Switzerland. Copenhagen, WHO Regional Office for Europe
(http://www.who.dk/transport/HIA/20021107_3 , accessed 1 February 2004).
55. Environmental signals 2002 – benchmarking the millennium. Copenhagen, European Environment Agency,
2002 (Environmental Assessment Report No. 9).
56. McMichael AJ et al., eds. Climate change and human health: risks and responses. Geneva, World Health
Organization, 2003.
57. Racioppi F et al. A physical active life through everyday transport: with a special focus on children and
older people and examples and approaches from Europe. Copenhagen, WHO Regional Office for Europe,
2002 (http://www.euro.who.int/document/e75662.pdf , accessed 1 February 2004).
58. Road transport and health. London, British Medical Association, 1997.
59. Transport safety performance indicators 2001. Brussels, European Transport Safety Council, 2001
(http://www.etsc.be/rep.htm , accessed 1 February 2004).
60. Holder Y et al., eds. Injury surveillance guidelines. Geneva, World Health Organization, 2001
(WHO/NMH/VIP/01.02; http://www.who.int/violence_injury_prevention/surveillance/surveill1/en , accessed
1 February 2004).
61. Sethi D et al. Guidelines for conducting community surveys on injuries and violence. Geneva, World Health
Organization (in press).
62. WHO European Health for All Database. Copenhagen, WHO European Regional Office for Europe
(http://www.euro.who.int/hfadb , accessed 1 February 2004).
63. Statistics of road traffic accidents in Europe and North America 2003. Geneva, United Nations Economic
Commission for Europe, 2003.
24
64. International Road Traffic and Accident Database. Bergisch Gladbach, Germany, Federal Highway
Research Institute (http://irtad.bast.de , accessed 1 February 2004).
65. CARE – Community Road Accident Database.
(http://www.europa.eu.int/comm/transport/home/care/index_en.htm, accessed 1 February 2004).
66. Statistical report on road accidents in 1999–2000. Paris, European Conference of Ministers of Transport,
2003.
67. Working Group on Transport Statistics. Glossary for transport statistics. 3rd ed. Brussels, Eurostat, 2003
(http://europa.eu.int/comm/eurostat/Public/datashop/print-catalogue/EN?catalogue=Eurostat&theme=7Transports, accessed 1 February 2004).
68. Mackay M. National differences in European accident databases. In: Proceedings of the Joint Session on
Injury Scaling Issues, IRCOBI Annual Conference, Lisbon, 24 September 2003. Bron, France, International
Research Council on the Biomechanics of Impact (in press)
69. STAIRS (Standardisation of Accident and Injury Registration Systems). Final report. Leicestershire,
Loughborough University, 1999 http://www.lboro.ac.uk/research/esri/vsrc/stairs , accessed 1 February 2004).
70. ECOEHIS (environment and health indicators for EU countries). Copenhagen, WHO Regional Office for
Europe, 2003 (http://www.euro.who.int/eprise/main/WHO/Progs/EHI/Methodology/20030527_5 , accessed 1
February 2004).
25
BÖLÜM 3 - AVRUPA’DA YOL GÜVENLİĞİNE
İLİŞKİN YENİ DÜŞÜNCELER
Yol güvenliğiyle ilgili sorunların çözümünün, temelde yollardaki kazalarda meydana gelen ciddi ve
ölümcül yaralanmaların önlenmesinden geçtiği, artık gerek ulusal gerekse uluslararası düzeyde geniş
kabul görmektedir. Kazaların genel ekonomik maliyetini önemli ölçüde artırsa bile, mala zarar veren
ve hafif yaralanmalarla sonuçlanan kazalar halk sağlığı perspektifi açısından daha az önem
taşımaktadır.
GELENEKSEL YAKLAŞIMLARIN SORGULANMASI
Genel olarak, karayolu ulaşım sisteminden bu yolları kullananlar sorumlu tutulur. Dolayısıyla, önleyici
stratejiler en başta yolları kullananların davranışlarını ve uyum gösterme becerilerini eğitim,
bilgilendirme ve uygulamalar yoluyla iyileştirmeyi hedef alır.
Ayrıca, karayolu ulaşım sisteminin çeşitli bileşenleri, yasal düzenlemeler ve yönetmelikler dahil
olmak üzere, az çok ayrı kanallarda oluşum süreci geçirmiştir. Böylece yol güvenliği konusuna parçalı
yaklaşımlar gündeme gelmiş, bütünlüklü ve sistematik yaklaşımlar yerine kullanıcıları, araçları ve
altyapıyı ayrı ayrı hedefleyen farklı önlemler gündeme gelmiştir (1).
Yeni geliştirilen görüşler bu yaklaşımları sorgulamaktadır. Çeşitli Avrupa ülkeleri yol güvenliği
stratejilerini yeniden ele alırken bu yeni görüşlerden yararlanmışlardır ve bunun sonucunda daha
kapsamlı sistem yaklaşımları geliştirilmiştir.
1. Sistem yaklaşımı yol güvenliğiyle ilgili bütün öğeleri ele alır
Yollardaki kazalar, çeşitli unsurların karmaşık yollardan bir araya gelmeleriyle ortaya çıkar. Burada,
yolları kullananların davranışlarına ek olarak, onların kendi denetimleri dışında kalan etmenler
gündeme gelir. Örneğin araçların ve karayolu altyapılarının iyi tasarlanmamış olmaları, gerekli
performansı gösterememeleri gibi. Böylece sistem yaklaşımı maddi zeminini bulur (2). Burada
sistemin bütün bileşenleri (kullanıcılar, araçlar ve altyapılar) birbiriyle ilişkili öğeler olarak ele alınır.
Bu sayede sorunlar belirlenebilir, stratejiler formüle edilebilir, hedefler konulur ve performans izlenir
(3).
2. “Önce, zarar verme” (Hipokrat)- yol güvenliğinde temel sosyal değerler açıkça ortaya
konmalıdır.
Yol güvenliğiyle ilgili stratejilerin çeşitli toplumlarda ne dereceye kadar uygulandığı yalnızca
ekonomik ve teknik gelişme ve kapasiteye değil, aynı zamanda temeldeki sosyal değerlere de bağlıdır.
Toplumların insanların yollarda ölüp gitmelerini veya ciddi biçimde yaralanmalarını reddetmeleri
halinde, bu toplumlar insanların yanlışlarını ve yargılarındaki hataları asgariye indirmeye, her şeye
karşın yapılan hataları telafi etmeye ve daha ileri düzeylere gelmek için kaynak tahsis etmeye elverişli
sistemler kurmaya hazır hale geleceklerdir.
Bu yaklaşım, geleneksel sosyoekonomik yaklaşımdan köklü biçimde ayrılır. Geleneksel yaklaşımda,
ekonomik hedefler ve yol sürelerini kısaltma adına sağlık ve güvenlikten ödünler verilir. Gene
geleneksel yaklaşımda sağlık ve güvenlik denklemdeki iki değişkenden ibarettir; amaç, topluma daha
fazla hareketlilik sağlamaktır ve sağlıkla güvenlik, bu hareketliliği düzene bağlayacak bir parametre
olarak görülmez.
26
Avrupa’da, Avrupa Parlamentosu net bir siyasal açıklama yapmıştır: “Avrupa’daki yollarda tek bir
ölüm bile mazur gösterilemez; dolayısıyla, uzun erimli hedef Avrupa yurttaşı kimsenin yollarda
ölmemesini ve yaralanmamasını sağlamaktır” (4).
Benzer biçimde, Ulaştırma ve Yol Güvenliği Bakanlarının 23-24 Ekim 2003 tarihinde Verona’daki
Konferansında da şu açıklama yapılmıştır: “Yollarda çok fazla insanın ölüp yaralanması çok yüksek
bir bedeldir ve durum böyle olunca bu dertten kurtulmak siyasal gündemde birinci önceliğe sahiptir”
(5).
3. İnsan, her şeyin ölçüsüdür” (Protagoras) – insanların mekanik güçlere ne ölçüde
dayanabileceği yol güvenliğinin temeli olamaz.
Yol güvenliğine ilişkin yeni düşüncenin bir başka temel taşı da, fizik ve insan fizyolojisinin
yasalarının, kazaların analizinde ve önlenmesinde kullanılmasıdır.
Bu yaklaşıma göre, güvenli karayolu ulaşım sisteminin sınırlayıcı etmeni, insanların mekanik güce
dayanabilme derecesidir. İnsanın dayanabilme sınırı aşıldığında, ölüm ve yaralanmalara yol açan
kazalar meydana gelir. Dolayısıyla, karayolu ulaşım sisteminin bileşenleri –yol altyapısı, araçlar ve
çeşitli kısıtlar dahil- öyle bir biçimde tasarlanmalıdır ki bunlar birbirleriyle ilişkili olsunlar ve olası
hataları telafi edebilsinler. Sistem içindeki enerji, hızın sınırlanmasıyla kritik limitlerin altında
tutulmalıdır (3).
ŞEKİL 3.1. BİR YAYANIN, ARABANIN ETKİ HIZININ FONKSİYONU OLARAK
ÖLME OLASILIĞI
Ölme olasılığı
Etki hızı (km/s)
Kaynak: Pasanen (7), yayıncının izniyle.
Bu yaklaşım, yaralanma ve ölüm riskini bir d-tepki fonksiyonu olarak görmektedir ve kaza birbiriyle
etkileşim içindeki mekanik güçlerin sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Şekil 3.1 bunu göstermektedir.
Burada, bir aracın etki hızı ile yayaların maruz kaldıkları ölüm riski arasındaki ilişki gösterilmektedir.
Aşırı ve yersiz hız, ölümcül ve ciddi boyutlardaki bütün kazaların yaklaşık üçte birinin nedenidir (6).
27
4. Karayolu ulaşım sistemleri insan hatalarını dikkate alacak biçimde tasarlanmalıdır.
Yıllardır yapılan araştırmalar göstermektedir ki, ne kadar iyi eğitimli ve yetiştirilmiş olurlarsa olsunlar
insanlar araç kullanırlarken kasıtlı veya kasıtsız birtakım hatalar yapabilmektedirler.
Dolayısıyla, kazaların bütünüyle önlenmesi mümkün değildir. O halde, insan hatalarının
programlanması ve bunun ulaşım sektörüne uygulanması gerekir.
Güvenliğin karayolu ulaşım sisteminin yerleşik bir bileşeni haline getirilmesi, hava ve demiryolu gibi
diğer ulaşım biçimlerinde ve ekonominin birçok sektöründe kimi etmenleri baştan hesaba katma
yaklaşımı ile tutarlıdır. Buralarda, operatörlerin ve kullanıcıların olası hataları en baştan hesaba katılır
ve bu hataların kabul edilemez zarar ve hasara yol açmaması için gerekli önlemler alınır.
5. Yol güvenliği ortak bir sorumluluktur.
İnsan hatalarının olabileceğini ve bu hataların önceden hesaba katılması gerektiğini kabullenme,
sorumluluğun karayollarını kullananlardan bu yolları tasarlayanlara ve yönetenlere kaydırılması
anlamına gelir. Burada yolu kullanan kişi trafik kurallarına uymak zorundadır. Buna karşılık, araç imal
edenler, hükümet ve yasama organları dahil olmak üzere sistemleri tasarlayıp kullanıma sunanlar da,
olası hataları önceden hesaba katıp önlem alan sistemler geliştirmek durumundadırlar.
Siyasal kararlılık ve önderlik, yollardaki trafik kazalarının önlenmesinin önkoşullarıdır. Ancak gene
de, yol güvenliği sorumluluğu kullanıcılarıyla tasarımcıları ve hizmet sunucularını da aşar, medyaya,
taşımacılık alanındaki bütün çalışanlara; sağlık, eğitim, yargı ve çevre sektörlerine, sivil topluma,
hükümet dışı kuruluşlara, özel ilgi gruplarına, özel sektörden diğer aktörlere ve tek tek yurttaşlara
uzanır (3).
6. Güvenli bir yol için bir referans modeli geliştirilmesi, güvenlik ölçütlerinin belirlenmesine ve
güvenlik için gerekli adımların atılmasına olanak tanır.
Güvenli karayolu ulaşımına ilişkin ölçütler bir kez belirlendiğinde, sıra bu kez hedeflerin
belirlenmesine ve bu hedeflere yönelik adımların atılmasına gelir.
Bunun ardından, güvenliği temsil eden referans modelle mevcut durum arasındaki açıyı kapatacak
stratejilerin geliştirilmesi ve önlemlerin alınması gerekir. Başka sektörlerde güvenlikle ilgili neler
yapılıyorsa, burada yapılacaklar da aşağı yukarı aynı mantığı izler. Örneğin çevre ve sağlık sektörleri,
belirli eşitlere ve güvenli referans değerlerine işaret eden standartlar veya kılavuzlar kullanır. Böylece
hava, su veya gıda kalitesi, konut standartları, çeşitli mesleklerdeki tehlikelere vb. ilişkin değerler
belirlenir.
Buradaki konumuz bağlamında, halihazırdaki durumu betimleyen veriler, istenilen modelle aradaki
açıyı belirlemede ve hedeflere doğru ne kadar yol kat edildiğini izlemede kullanılır. Bu, geleneksel
yaklaşımdan farklıdır. Çünkü, geleneksel yaklaşımda, bölük pörçük müdahaleleri yansıtan tarihsel
veriler, sistemin geleceğini şekillendirmede başlangıç noktası olarak ele alınır.
YOL GÜVENLİĞİNDE YENİ DÜŞÜNCENİN GENEL BİR YORUMU
Yeni düşüncenin yaşama geçirilmesi, ulaşım ve yol güvenliği alanındaki temel ilkelerin köklü biçimde
yeniden belirlenmesini gerektirir. Çünkü, yeni yaklaşım, hareketlilik gereksinimine sistem güvenliği
karşısında öncelik tanımaz ve güvenlikle ilgili sorumluluklarda dengeyi değiştirir.
28
Ayrıca, gene ilk kez yeni düşünceyle birlikte sistemin güvenliğine kritik bir yük limiti, biyo-mekanik
bir tolerans sınırı uygulanır. Bu tür yük sınırları şimdiye kadar çevresel gerekçelerle kullanıldığı halde
kazalar için kullanılmamıştır. Dolayısıyla, burada yalıtık ölçüler kullanma ve belirsiz sorumluluk
yapısından gerçek anlamda bir kopuş söz konusudur.
Yeni düşünce karayolu ulaşım sisteminde yenilikleri ve yatırımları özendirirken, toplumların karmaşık
bir dünyadaki aktörleri nasıl belirli bir sistem içinde tutabileceklerine ilişkin yeni bir bakış açısı getirir.
YENİ DÜŞÜNCENİN YORUMLANMASI VE UYGULANMASI:
KİMİ AVRUPA ÜLKELERİNİN DENEYİMLERİ
Çeşitli ülkeler bu fikirleri kendi yol güvenliği stratejilerini geliştirmede temel hareket noktaları olarak
kullanmışlardır. Bu yapılırken, ülkeler kendi özgül durumlarından, sosyal değerlerinden, kültürel ve
bilimsel yönelimlerinden, teknik ve kurumsal düzenlemelerinden hareketle farklı öğelere değişen
ağırlıklar tanımışlardır.
Yeni görüşleri uygulamaya koyma gibi yalın bir yolu seçen kimi Avrupa ülkeleri bu alanda kayda
değer sonuçlar elde etmişlerdir ve bu da onları yol güvenliğinin sağlanması açısından dünyadaki en
başarılı ülkeler konumuna getirmiştir.
Uygulama sırasında yeni düşüncenin kimi öğelerine nasıl öncelik tanınabileceğini ortaya koymak için
İsveç, Hollanda ve Birleşik Krallık’tan örnekler verilmektedir. Koornstra vd. (8) son dönemde ortak
bir araştırma projesi çerçevesinde bu ülkelerin deneyimlerini ele almıştır.
Vizyon Sıfır (İsveç)
1997 yılında İsveç Parlamentosu (Riksdag) “Vizyon Sıfır” adı verilen açık bir yol güvenliği politikası
benimsemiştir. Bu politika dört ilkeye dayanmaktadır:
ƒ
etik: insan yaşamı ve sağlığı en önde gelir; yaşam ve sağlığın, hareketliliğe ve ulaşım
sisteminin diğer hedeflerine önceliği vardır;
sorumluluk: karayolu ulaşım sistemindeki hizmet sunucular, uygulayıcılar ve kullanıcılar yol
güvenliğiyle ilgili sorumlulukları ortaklaşa paylaşırlar;
güvenlik: insanlar hata yaparlar; karayolu ulaşım sistemleri hata olasılığını ve hata olduğunda
da bunun yol açabileceği zararları asgariye indirmelidir;
değişim mekanizmaları: karayolu ulaşım sistemlerini yönetenler, bütün yurttaşların
güvenliğini sağlamak için ellerinden geleni yapmalıdırlar; hep birlikte çalışmalı, istenilen
güvenliğin sağlanması için gerekliyse her biri değişime hazır olmalıdır.
ƒ
ƒ
ƒ
Sürdürülebilir Güvenlik (Hollanda)
Sürdürülebilir güvenlik vizyonu 1992 yılında geliştirilmiş ve bunu izleyen yıllarda daha ayrıntılı hale
getirilmiştir. 1998 yılında, sürdürülebilir güvenlik vizyonunun uygulanması somut güvenlik
hedefleriyle ilişkilendirilmiştir. Bu hedeflerde, 1986 yılı rakamları baz alınarak kaza sonucu ölümlerin
2010 yılına kadar en az yüzde 50, yaralanmaların da yüzde 40 azaltılması öngörülmektedir. Hollanda,
karayolu ulaşım sistemi için üç hedef belirlemiştir:
ƒ
ƒ
ƒ
Altyapı, insanların sınırlılıkları hesaba katılarak tasarlanacaktır.
Motorlu araçlar, sürücülük işini kolaylaştıracak ve kazalarda iyi koruma sağlayacak biçimde
tasarlanacaktır.
Yola çıkanlara yeterli enformasyon ve eğitim sağlanacak, tehlikeli davranışlarda bulunmaları
önlenecektir.
29
Sürdürülebilir nitelikte yol güvenliğinin sağlanması bu üç güvenlik ilkesinin sistematik ve tutarlı
biçimde yaşama geçirilmesiyle mümkündür:
ƒ
ƒ
ƒ
yolların asıl amaç dışı kullanımını önleyerek karayolu ağının işlevsel biçimde kullanılmasını
sağlamak;
araç hızı, kütlesi ve yönü bakımından büyük farklılıkları önleyerek yolların benzer türden
araçlar tarafından kullanımını sağlamak;
yolların öngörülebilir biçimde kullanımını sağlamak; böylece yolun nerede nasıl olduğu ve
diğer kullanıcıların olası davranışları konusundaki bilgileri artırarak belirsizlikleri gidermek.
Yarının yolları: herkes için daha güvenli
(Birleşik Krallık)
Birleşik Krallık Hükümeti 2000 yılı Mart ayında Yarının yolları: herkes için daha güvenli (9) başlığını
taşıyan ve gelecek on yıl içinde yol güvenliğini artırmayı amaçlayan stratejisini ortaya koydu. Bu
strateji, 1994-98 dönemi ortalaması baz alındığında kazalar sonucu meydana gelen ölümleri ve
yaralanmaları 2010 yılına kadar genel olarak yüzde 40, çocukların maruz kaldıkları ölüm ve
yaralanmaları ise yüzde 50 azaltmayı öngörmektedir. Bu strateji ve önüne koyduğu hedefler, yeni
fikirleri ve teknolojileri de dikkate almak üzere her üç yılda bir gözden geçirilecektir.
Strateji, başında Yol Güvenliği Bakanı olmak üzere belli başlı tarafları temsil eden “Yol Güvenliği
Danışma Kurulu” tarafından uygulanmaktadır. Kurulda, çeşitli hükümet birimlerinin, yerel
yetkililerin, polisin, hükümet dışı kuruluşların ve özel sektörün temsilcileri bulunmaktadır. Kurul
ayrıca uygulamada kaydedilen mesafenin izlenmesi görevini de üstlenmiştir.
Strateji, öncelikli on temayı ele alan kapsamlı bir yaklaşıma sahiptir. On tema şöyledir: Çocuklar için
daha fazla güvenlik, daha güvenli sürücülük (eğitim, denetim, alkol, uyuşturucu ve uykusuzluk
durumlarının gözetilmesi), daha güvenli altyapı, daha güvenli hız, daha güvenli araçlar, daha güvenli
motosiklet kullanımı, yayalar için daha fazla güvenlik, bisiklet ve ata binenler için daha fazla güvenlik,
daha yetkin uygulama ve daha güvenli yol kullanımı.
Yukarıda örneklenen üç ülkenin ulusal karayolu güvenliği politikalarını geliştirmede seçtikleri yolların
karşılaştırmalı biçimde değerlendirilmesi (8) yaklaşımlardaki benzerliklere ve farklılıklara ışık
tutmaktadır. Ülkelerin üçü de kaza ve yaralanmaların azaltılması için ara döneme özgü nicel ve
zamana bağlı hedefler koymakta ve çeşitli risk etmenlerine (aşırı hız, alkollü araç kullanma, altyapı ve
riskli durumdaki yol kullanıcıları gibi) karşı önlemler almaktadır. Organizasyon açısından da
benzerlikler söz konusudur: Güvenlikle ilgili konular meclislerde tartışılmakta, eşgüdüm sağlamak
için güçlü bir merkez belirlenmekte, güvenlikle ilgili olarak merkezden yerele doğru sağlıklı bir dikey
eşgüdüm sağlanmakta ve güvenliğe önem veren hükümet dışı ve kar amacı gütmeyen kuruluşların
etkisinden yararlanılmaktadır. Buna karşılık, Hollanda ve İsveç’teki yol güvenliği planları karayolu
ulaşım sisteminin içsel olarak güvenli bir sisteme dönüştürülmesiyle ölümlerin ve yaralanmaların
önlenmesi gibi açık bir vizyona sahipken, Birleşik Krallık’taki strateji bu alandaki örnek
uygulamaların profesyoneller tarafından yaşama geçirilmesine ve içinde bulundukları risk daha yüksek
olan gruplara odaklanılmasına dayanmaktadır (8).
30
Kaynaklar
1. Safe mobility. Washington, DC, International Road Federation, 2003
http://www.irfnet.org/onlinecenter/member/documents/nav.php3?state=&cat_id=33&theme_id=0&f
ile_id=&search_word= , accessed 1 February 2004).
2. Rothe JP, ed. Driving lessons: exploring systems that make traffic safer. Edmonton, University of
Alberta Press, 2002.
3. Peden M et al., eds. World report on road traffic injury prevention. Geneva, World Health
Organization, 2004.
4. European Parliament Report on the Commission communication to the Council, the European
Parliament, the Economic and Social Committee and the Committee of the Regions. Priorities in EU
road safety – progress report and ranking of actions. Brussels, European Commission, 2000
(COM(2000) 125 – C5-0248/2000-2000/2136(COS)) 2000 FINAL A5-0381/200o).
5. Verona Declaration on Road Safety. Declaration of the Conference of Ministers for Transport and
Road Safety, Verona, Italy, 23–24 October 2003. Brussels, European Union Road Federation, 2003
(http://www.erf.be/files/2590_105_VeronaDecl_Sintesi_FINAL.pdf , accessed 1 February 2004).
6. European Road Safety Action Programme. Halving the number of road accident victims in the
European Union by 2010: a shared responsibility. Brussels, European Commission, 2003
(COM(2003)311 final; http://europa.eu.int/comm/transport/road/roadsafety/rsap/index_en.htm ,
accessed 1 February 2004).
7. Pasanen E. Ajonopeudet ja jalankulkijan turvallisuus [Driving speeds and pedestrian safety].
Espoo, Helsinki University of Technology, Transportation Engineering, 1991.
8. Koornstra M et al. SUNflower: a comparative study of the development of road safety in Sweden,
the United Kingdom, and the Netherlands. Leischendam, Dutch Institute for Road Safety Research,
2002.
9. Tomorrow’s roads: safer for everyone. London, Department for Transport, 2000
(http://www.dft.gov.uk/stellent/groups/dft_rdsafety/documents/page/dft_rdsafety_504644.hcsp ,
accessed 1 February 2004).
31
BÖLÜM 4 - AVRUPA’DA YOL GÜVENLİĞİNE İLİŞKİN
GENİŞ BAKIŞ AÇISI
Çeşitli Avrupa ülkeleri, yol güvenliğinde köşe taşı olarak tehlikeli kinetik enerjinin belirlenmesini ve
genel olarak karayolu ulaşım sistemini daha güvenli kılacak önlemlerin alınmasını öngören bir
yaklaşımı benimsemiştir. Bu yöndeki çabalar, “sürdürülebilir ulaşım” kavramının gelişmesine koşut
olarak sürmüştür (1):
Sürdürülebilir bir ulaşım sistemi şu özelliklere sahiptir: i) insanlara, mekanlara, mallara ve hizmetlere
güvenlikli, ekonomik olarak katlanılabilir ve toplumsal olarak kabul edilebilir nitelikte erişim sağlama;
ii) sağlık ve çevre kalitesi açısından genel olarak benimsenen hedefleri karşılama...; iii) ekosistemin
bütünlüğü açısından kritik yüklerin ve düzeylerin aşılmasından kaçınarak ekosistemleri koruma....ve
iv) iklim değişmesi, ozon tabakasının yıpranması ve kalıcı organik kirleticilerin yayılması dahil
olumsuz küresel olguları daha da ağırlaştırmama.
Yol güvenliği sürdürülebilir ulaşımın içsel bir özelliği haline geldiğinde, yol açılan gürültünün ve
havayı kirleten emisyonların azaltılması ve yaya yolculukla bisiklet gibi araçların kullanılmasına
olanak tanıyan koşulların yaratılması gibi önlemler sağlık ve çevreyle ilgili hedeflere de katkıda
bulunur. Ayrıca, bölük pörçük yaklaşımlarla kıyaslandığında bu alanlarda yapılan yatırımlar sağlık
alanında da olumlu sonuçlara yol açacağından, yol güvenliğini artırmaya yönelik stratejilerin alanı da
genişler ve bu stratejiler daha maliyet etkin hale gelir.
Örneğin, hızın ölüm ve yaralanmalara yol açabilecek düzeylerin altında tutulması yalnızca ölüm ve
yaralanmaların maliyetinden kaçınılmasını sağlamakla kalmaz, aynı zamanda hava kirliliği, gürültü ve
insanların kaza korkusu içinde yürümek veya bisiklete binmek yerine evlerine kapanmaları gibi
olguların getireceği maliyeti de önler. Avrupa Parlamentosu, bu yaklaşıma yönelik siyasal desteğini
belirtirken şu açıklamayı yapmıştır:
...yol güvenliği politikası, çeşitli ulaşım biçimlerinin daha entegre biçimde kullanımı; demiryolu, ülke
içi su yolları, kısa mesafe deniz yolculuğu ve kamu taşımacılığı anlamına gelen ve motorlu taşıt
yaygınlaşmasının yol açtığı etkilerin azaltılmasını amaçlayan genel anlamdaki “sürdürülebilir
hareketlilik” bağlamında ele alınmalıdır.
İzlenecek politika açısından bakıldığında yol güvenliğinin sürdürülebilir ulaşımın bir bileşeni olarak
görülmesi, arazi kullanımı ve taşımacılık planlaması gibi yollardan, trafiğin yol açtığı tehlikelerin
önlenmesine yönelik yaklaşımları öne çıkarır. Gerçekten de, Trafik Kazalarının Önlenmesi Dünya
Raporu’nda da belirtildiği gibi, arazinin nasıl kullanılacağına ilişkin planlama insanların kaç kez
yolculuk yapacaklarını, bu yolculukları hangi araçlarla yapacaklarını, yolculukların ne kadar
süreceğini ve izlenecek rotaları da etkiler (4).
Arazi kullanımındaki çeşitli yollar, karayolu ulaşımı açısından da farklı örüntüler yaratır (5). Arazi
kullanımıyla ilgili olup yol güvenliğini etkileyen özellikler şunlardır: karayolu yolculuklarında çıkış ve
varış noktalarının mekansal dağılımı; kentlerde nüfus yoğunluğu ve kentsel büyüme örüntüleri; ulaşım
ağının yayılış biçimi; meskun alanların büyüklüğü ve özel motorlu taşıtlarla ulaşıma alternatifler (4).
“Akıllı büyümeyi” öngören – bundan kastedilen kolay erişilebilir hizmet ve imkanlara sahip, yüksek
yoğunluklu ve toplu yapılaşmalardır- arazi kullanımı planlaması uygulamaları ve politikaları, yolları
32
kullananların maruz kalacakları tehlikeleri azaltabilir. Örneğin, kümeleştirilmiş, toplu olarak
kullanılan hizmetler sayesinde insanlar herhangi bir ihtiyaçlarını karşılamak için daha az yol kat
ederler ve özel motorlu taşıt kullanma gereksinimini daha az duyarlar (6).
Ekonomik açıdan ise, maliyet-yarar analizleri yapılırken, sistemli müdahalelerin sağlayacağı sağlıkla
ilgili yararların tümüyle hesaba katılması, yol güvenliğine yapılacak yatırımların ne kadar değerli
olacağını gösterecektir (7).
YOL GÜVENLİĞİYLE İLGİLİ DUYARLILIKLARIN GENEL ULAŞIM
VE ARAZİ KULLANIMI POLİTİKALARIYLA BÜTÜNLEŞTİRİLMESİ
Yol güvenliğinin, çevreye ve sağlığa ilişkin diğer duyarlılıklarla birlikte ulaşım ve arazi kullanımı
politikalarına içselleştirilmesi, bugünkü durumla karşılaştırıldığında önemli bir değişiklik anlamına
gelecektir. Bugünkü durumda, trafik güvenliğiyle ilgili konular, sağlık ve çevre ile ilgili duyarlılıklar,
ayrı ayrı, bölük pörçük yaklaşımlarla ele alınmaktadır (8).
Sözü edilen bütünleştirme sayesinde yetkililer şu imkanlara kavuşacaklardır:
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
karar için çeşitli seçenekler varken olası uyuşmazlıkları ve tutarsızlıkları baştan öngörme;
kaynakları daha etkin biçimde kullanma;
diğer konulara yönelik belirli bir müdahaleden başka yan yararlar da sağlama; ve
belirli bir müdahalenin bir alanda olumlu diğer alanda ise olumsuz sonuçlara yol açabileceği
durumlarda, bu ikilemi nihai karardan önce optimum biçimde çözme.
Tablo 4.1, ulaşımın sağlıkla ilgili sonuçlarının ele alınmasında sinerji yaratacak politikaların genel bir
değerlendirmesini sunmaktadır.
Çeşitli politikaların pratikte bütünleştirilmesi zorlu bir uğraştır. Bunun için, çeşitli politikaların ve
önceliklerin iyi kavranması, farklı çıkar ve hedeflerin dengelenmesi; siyasal, örgütsel, ekonomik ve
mali engellerin aşılması, farklı sektörler (yatay) ve farklı yönetim kademeleri (dikey) arasında geçişler
sağlanması gerekir.
Tekil politikaların ulusal hedefler ve önceliklerle uyumlu ve tutarlı olmasını sağlama açısından, genel
politika ve/veya yasal çerçevenin yanı sıra şu koşullar da gereklidir:
ƒ
ƒ
ulaşım ve planlama alanında alınan kararların çevre ve sağlık üzerindeki etkilerinin, halkın da
katılımıyla, entegre değerlendirme yöntemleriyle ele alınması; ve
siyasal kararlılık, yeterli fonlar, kurumsal ve mesleki kapasite.
Kurumsal açıdan bakıldığında, çeşitli sektörleri bir arada ilgilendiren konuların merkezi ve yerel
ölçeklerde ele alınması, bilgi akışını ve eşgüdümlü müdahaleleri sağlayacak yeterli örgütsel desteği ve
kurumsal yapılanmaları öngörür (9).
33
TABLO 4.1. ULAŞIM POLİTİKALARI VE BUNLARIN SAĞLIKLA İLGİLİ SONUÇLARA YOL
AÇMASI BAKIMINDAN SİNERJİ ETKİSİ
Politika
Kazaları
Hava
Gürültüyü İklim
Fiziksel
Topluluk
azaltma
kirliliğini azaltma
değişimini etkinliği
dayanışmasını
azaltma
yavaşlatma geliştirme artırma
Hız yönetimi
Meskun yerlerde
trafiğin ve hızın
azalması
Ulaşım talebinde
azalma (örneğin
telekomünikasyon
sayesinde)
Yollardan ücret
Daha temiz yakıtlar
ve daha etkin
araçlar
Güvenlik bisiklet,
yürüme ve kamu
taşımacılığının
geliştirilmesi
Daha güvenli
arabalar (yayaları
koruyucu ön
kısımlar dahil)
Gürültü azaltıcı
engeller
Bisiklet kullananlar
ve yayalar için
güvenli altyapı
yatırımlar
Kentsel araba parkı
yönetimi
Kentsel alanlarda
motorlu taşıtlar için
çevreye göre farklı
ücretler
Araçların gücünün
azaltılması
Olumlu Etki
Açık değil
Açık değil
Olumsuz Etki
İlgisiz
Açık değil: Etkiye ilişkin açıklık yok
Kutu 4.1, Baden’de (Avusturya) kapsamlı bir dizi önlemin alınmasından sonra elde edilen olumlu
sonuçları göstermektedir.
Hava kirliliği, gürültü ve iklim değişmesi gibi sağlık ve çevreyle ilgili konularda, güvenlik eşiklerini
ve kalite ölçütlerini belirleyen yönetmelikler ve standartlar vardır. Buna karşılık yol güvenliğinde
genel olarak tanımlanmış referans değerleri yoktur. Somut önlemlerin olmayışı nedeniyle, karşılıklı
görüşmeler söz konusu olduğunda yol güvenliği konusu diğer konulara göre daha zayıf bir
konumdadır.
34
KUTU 4.1 KAPSAMLI STRATEJİLERİN UYGULANMASI: AVUSTURYA’DA BADEN
DENEYİMİ
25 bin nüfuslu Baden, Viyana’nın yaklaşık 20 km güneyindedir. Baden bir turizm ve sağlık
merkezi olarak bilinmektedir. Trafik sorunları da, hastane ve okulların, toplantı ve alışveriş
merkezlerinin bulunduğu bir ilçe merkezi olmasından kaynaklanmaktadır.
Avusturya Yol Güvenliği Kurulu, 1998 yılında entegre bir ulaşım ve güvenlik planı
hazırlamıştır. DUMAS (Kentsel Yönetim ve Güvenliğin Geliştirilmesi) projesi bir dizi
önlemin uygulanması konusunu ve bu önlemlerin yol güvenliği üzerindeki olası etkilerini
değerlendirmiştir. Bu önlemler aşağıda belirtilmiştir:
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
kent içi geçitler inşa edilmesi
mevcut yaya alanlarının yaygınlaştırılması
bisikletle yol alınabilecek bir ulaşım ağı oluşturulması
kavşaklar yapılması
30 km/saat kuralının uygulanması
kenti içi otobüs servisleri
trafiği seyreltme önlemleri
park ve otopark yönetimi
trafik kurallarının sıkı biçimde uygulanması
kazalara yol açabilecek kör noktaların düzenlenmesi
DUMAS analizi, kent içi trafik kazalarında meydana gelen ölüm ve yaralanma olaylarının
1986’dan 1999’a yüzde 60 azaldığını gösteriyor. Bugün Baden bu açıdan Avusturya’nın en
güvenli yerleşimlerinden biridir.
Kaynak: DUMAS (Kentsel Yönetim ve Güvenliğin Geliştirilmesi) kent araştırmaları raporu
(10).
35
Kaynaklar
1. OECD guidelines towards environmentally sustainable transport. Paris, Organisation for Economic
Co-operation and Development, 2002.
2. European Parliament Report on the Commission communication to the Council, the European
Parliament, the Economic and Social Committee and the Committee of the Regions. Priorities in EU
road safety – progress report and ranking of actions. Brussels, European Commission, 2000
(COM(2000) 125 – C5-0248/2000-2000/2136(COS)) 2000 FINAL A5-0381/2000).
3. Peden M et al., eds. World report on road traffic injury prevention. Geneva, World Health
Organization, 2004.
4. Hummel T. Land use planning in safer transportation network planning. Leidschendam, Dutch
Institute for Road Safety Research, 2001 (SWOV Report D-2001-12).
5. Towards safer roads in developing countries: a guide for planners and engineers. Crowthorne,
Transport Research Laboratory, Ross Silcock Partnership, Overseas Development Administration,
1991.
6. Litman T. If health matters: integrating public health objectives in transportation planning.
Victoria, Canada, Victoria Transport Policy Institute, 2003 (http://www.vtpi.org/health.pdf ,
accessed 1 February 2004).
7. Saelensminde K. Gang- og sykkelvegnett i norske byer. Nytte- kostnadsanalyser inkludert
helseeffekter og eksterne kostnader av motorisert vegtrafikk [Walking and cycling track networks in
Norwegian cities – cost–benefit analyses including health effects and the external costs of motorized
road transport]. Oslo, Institute of Transport Economics, Norway, 2002 (TOI report 567/2002;
http://www.toi.no/Program/program.asp?id=35830 , accessed 1 February 2004).
8. Integrated strategies for safety and environment. Paris, Organisation for Economic Co-operation
and Development, 1997.
9. Institutional arrangements and mechanisms for integrated policy and decision making. In: Highlevel Meeting on Transport, Environment and Health. The PEP Steering Committee. Provisional
Agenda for the Second Session of the Steering Committee. Geneva, United Nations Economic
Commission for Europe, 2004 (document ECE/AC.21/2004/11 EUR/04/5045236/11;
(http://www.unece.org/the-pep , accessed 1 February 2004).
10. DUMAS (Developing Urban Management and Safety) town studies report. Berkshire, TRL
Limited, 2000 (http://www.trl.co.uk/dumas/wp10towns.pdf , accessed 1 February 2004).
36
BÖLÜM 5 - NEYİN ETKİLİ OLDUĞUNU BİLMEKTEN
BUNU YAŞAMA GEÇİRMEYE: YOL GÜVENLİĞİ
REHBERİ
Yol güvenliğinin iyileştirilmesi, uygulama süreçlerinin, etkili önlemlerin, yol güvenliği konusunun
toplumdaki diğer hangi sektörlere içselleştirilip ortaklıklar kurulabileceğinin bilinmesini gerektirir.
Ayrıca, ülkelerin kendi özgün koşullarına en iyi uyacak stratejilerin ve yaklaşımların seçilmesi de bir
başka gerekliliktir.
Bugün elde çeşitli stratejiler ve araçlar vardır. Bunların arasından, belirli bir durum ve bağlam için en
uygun olanı seçilebilir. Hepsi birlikte ele alındığında bu araçlar, politikaları belirleyenlerin kendi yol
güvenliği stratejilerini oluşturmada başvuracakları bir “araç kutusu” olarak düşünülebilir.
Uygulama süreçleri
Yol güvenliğiyle ilgili kararların nasıl alındığı, bu kararların hangi bilgilere dayandığı, hangi tarafların
bu kararları etkilediği ve tercihlerin neye göre yapıldığı gibi konularda elde pek az araştırma vardır
(1). Bilim, neyin yapılması gerektiğini anlatan sistemlerin geliştirilmesine, bunların nasıl ve hangi
araçlarla yapılacağını anlatan sistemlere göre daha fazla ağırlık vermiştir.
Çeşitli stratejilerin ve önlemlerin etkili olabildiği görülmekle birlikte, bu strateji ve önlemlerin neden
daha yaygın biçimde uygulanmadığı, yol güvenliği konusundaki performansın DSÖ Avrupa
bölgesinde neden bu kadar eşitsizlik sergilediği halen sorgulanmaktadır.
Verilecek yanıtın çeşitli bileşenleri vardır. Birincisi, uygulama süreçleri genellikle çok katıdır,
ulaşımla ilgili diğer politikalardan soyutlanmıştır, yeterli ödeneğe sahip olmayan organlara havale
edilmiştir ve düzenlemeyle ilgili sorumluluklar genellikle birbiriyle üst üste gelmektedir. İkincisi,
uygulama süreçlerinde yapılan yanlışlar ve bu süreçlerden edinilen derslere pek az önem verilmekte,
bu dersler farklı koşullara uyarlanmamaktadır. Üçüncüsü, piyasa dinamikleri ve toplumun hedefleri
etkili biçimde ele alınmamaktadır.
Bu alanda, farklı çıkarların ve çeşitli tarafların rollerinin, genel ulaşım politikasının daha geniş
çerçevesinde birbiriyle uyumlulaştırılması gerekir. Böyle yapılmalıdır ki, yol güvenliği karayolu
ulaşım sisteminin bir eklentisi olmaktan çıkıp onun performans ölçütlerinden biri haline gelebilsin.
Böyle yapıldığında, yol güvenliği de, ulaşım sektörünün bugün genel olarak benimsediği sağlık ve
çevre koruma hedefleri doğrultusunda geliştirilebilir. Bu yaklaşımın, yeni düşünce biçimi
doğrultusunda bir adım daha ileri taşınması durumunda, yol güvenliği, hareketliliğin değişkenlerinden
biri olmanın ötesinde bunun yönetici parametrelerinden biri haline gelecek, aslında önlenebilir
nitelikteki kazalar, ölümler ve yaralanmalar insanların hareketliliği adına sineye çekilebilir sonuçlar
olarak görülmeyecektir.
Çeşitli aktörlerin rollerinin birbiriyle uyumlu hale getirilmesinde atılacak bir adım, ulaşım
sektöründeki yetkililerle yurttaşlar arasındaki ilişkinin yeniden tanımlanmasıdır. Bu yeniden tanım
çerçevesinde ilişki, hizmet sunan-müşteri ilişkisi üzerine inşa edilecektir. Burada “müşterilerin”
(ulaşım sektörü yetkilileri ve yurttaşlar) gereksinimleri, satın alınan ve temin edilen ulaşımla ilgili
ürünler ve hizmetlerle ilgili performans ve kalite ölçütlerini belirleyecektir.
37
Yol güvenliği programlarının uygulanmasında rasyonel yaklaşımlara başvurulması
Yol güvenliği programlarının geliştirilmesi ve uygulanmasına ilişkin planlama süreçlerini ortaya
koymak üzere kavramsal modeller geliştirilmiştir (2).
İlk adım, gelecekte öngörülen ulaşım sistemini anlatan kararlı bir politika açıklamasında
bulunulmasıdır. Bu bağlamda, örneğin ölümlerin ve ciddi yaralanmaların normal sayılmasını reddeden
bir vizyon ortaya konabilir. İkinci adım, sorunların analiz edilerek belirli bir zaman süresinde
ulaşılması gereken nicel hedeflerin belirlenmesidir. Bunun ardından, hedeflere ulaşmayı sağlayacak
olası sosyoekonomik önlemlerin değerlendirilmesi gelir. Çeşitli müdahale biçimleri arasında
öncelikleri belirlemek üzere maliyet-yarar ve maliyet etkinliği analizleri yapılır. Sonuçta yol güvenliği
programı ortaya konur. Bu programın uygulanması izlenip değerlendirilir ve böylece alınan geri
bildirimle gerekli düzeltmelere gidilir (2).
Bir uygulama sürecinin etkili olabilmesini sağlayacak temel öğeler şöyle sıralanabilir:
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
siyasal kararlılığın sağlanması (Kutu 5.1);
yol güvenliği alanında öncülük yapan bir kişi veya kuruluşun varlığı (yol güvenliği
“şampiyonu”);
politikanın uygulanmasında rol üstlenenlerden görevleriyle ilgili hesap sorulabilmesi;
belli başlı taraflar arasında eşgüdümün sağlanması;
amaçlar, hedefler, planlar, organizasyon ve finansman konuları arasında sağlam ilişkiler
kurulması;
enformasyon sistemi aracılığıyla eldeki en iyi bilgi ve enformasyonun kullanılması;
plan ve programların uygulanmasını sistematik biçimde izleme ve değerlendirme;
yol güvenliği alanında özel eğitim görmüş profesyonellerin varlığı; ve
politikanın hazırlanmasına ve uygulanmasına hedef grupların da dahil edilmesi:
politikacılar, idareciler, politikaları belirleyenler, yol güvenliği alanında çalışanlar, genel
nüfus ve yolları kullananlar.
KUTU 5.1. ÖNDERLİK VE SİYASAL DESTEK: FRANSA’DA YENİ BİR YAKLAŞIM
Başkan Chirac’ın 2002 yılı Bastille Günü konuşmasından bu yana, Başkanın kişisel ilgisi ve
kararlılığı Fransa’da yol güvenliği konusuna yeni bir yaklaşım geliştirilmesini sağlamıştır. Bu yeni
yaklaşım, 2002 yılı Eylül ayında yapılan bir seminerle siyasal anlamda büyük bir destek kazanmıştır.
Bu toplantıya, Başbakan dahil olmak üzere ilgili bütün bakanlar katılmışlardır. Yeni yaklaşım, trafik
kazaları sonucu meydana gelen kayıpların karayolu ulaşımının yan ürünü olarak kabul edilebilirliğini
reddetmekte ve dört ana tema üzerinden eylem öngörmektedir:
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
trafik yasalarının ve kurallarının daha sıkı uygulanması
karayolu yasasının yeniden düzenlenmesi
daha güvenli araçlar
bütün tarafların daha fazla etkinlik göstermesi.
İlgili bütün taraflar sürece katılmış, trafik kazalarında meydana gelen kayıplara karşı ortak bir
mücadele içine girmiştir. Yollarda güvenliği sağlama kararlılığı, bütün düzeylerde yerleştirilmiştir.
Örneğin emniyetin trafik biriminin adı “yol güvenliği bölümü” olarak değiştirilmiş ve bu bölüme
daha fazla kaynak sağlanmıştır. Trafik kurallarının uygulanması, örneğin otomatik hız kontrolü
uygulamasına imkan tanıyan yasal düzenlemelerle daha etkili hale getirilmiştir. Hız radarlarının
yaygın biçimde kullanılması sonucunda aşırı hız cezalarında büyük bir artış olmuştur. Bu sayede
ortalama hız düşürülürken, daha önemlisi kaza sayısı da azalmıştır. Bu azalmada, başta içkili araba
kullanma olmak üzere diğer ihlallere karşı katı uygulamaların da payı olmuştur.
38
2003 yılı için geçici rakamlar, bir yıl içinde kazaların yüzde 17.5, ciddi yaralanmaların yüzde 19.4 ve
ölümlerin yüzde 20.9 azaldığını, 2002 rakamlarının çok altına inildiğini göstermektedir. Bununla
birlikte, etkilerin bu kadar kısa bir zaman dilimi içinde değerlendirilmesinde ihtiyatlı olmak
gerekmektedir. Yetkililer, trafik kazalarına karşı mücadelenin uzun erimli bir iş olduğunu, 2003
yılında Fransa’da 5,732 kişinin bu kazalar sonucunda yaşamını yitirdiğini belirtmektedirler (4).
Yol güvenliği, genellikle her biri farklı ve birbirine ters düşebilen amaçlar peşindeki pek çok tarafın
ana duyarlılık konusunu oluşturmayabilir.
Dolayısıyla, bu husus göz önüne alınmalı ve yol güvenliği politikası, çeşitli aktörlerin etkileşimini,
başlıca amaçlarını, rollerin birbirini tamamlayıcı yanlarını, halkı bilgilendirme ve halka danışma
gerekliliklerini gözeten stratejik bir süreç olmalıdır.
ƒ
ƒ
ƒ
Bilinç ve duyarlılık geliştirme çalışmaları, önemli ve önüne geçilebilir bir sağlık sorununa
ilişkin duyarlılık yaratılmasına katkıda bulunabilir.
Taraflardan her birinin konuya nasıl katkıda bulunabileceğinin belirlenmesi harekete geçirici
bir etmen olabilir ve hesap verebilirliği artırır.
Yönetmeliklerden “itme ve çekme” önlemlerine kadar uzanan bir dizi araç konunun başka
alanlara içselleştirilmesinde kullanılabilir.
Yol güvenliği için uygulama araçları
Kamu sektörü, yol güvenliğinin daha iyi hale getirilmesine yönelik çalışmaları hızlandırmak ve ulusal
ortakların bir bütün olarak toplum yararına sorumluluk üstlenmeleri için baskı oluşturmak üzere çeşitli
araçlar ve süreçler geliştirip bunları uygulayabilir (Şekil 5.1).
Bu araçlara, hem uluslararası hem de ulusal düzeylerde, bu arada yerel yönetimlerle birlikte yerel
ölçeklerde başvurulabilir. Sözkonusu araçların kullanımı, örneğin yönelmelikler hazırlanıp bunların
yaşama geçirilmesi gibi diğer araçlarla birlikte ve onları tamamlayıcı biçimde gerçekleştirilebilir.
Dolayısıyla, bu araçlar, yol güvenliğine katkıda bulunacak çeşitli kesimlerin güçlendirilmesi ve
harekete geçirilmesine yönelik önlemlere alternatif olarak değil, ek olarak düşünülmelidir.
Bu bağlamda, mevcut araçları geliştirmek üzere harekete geçilmiştir. Bu araçlar arasında tüketicilerin
bilgilendirilmesi, karşılıklı görüşmeler ve sanayi kesiminin aldığı inisiyatifler, ekonomik özendiriciler,
kalite güvencesi, sigorta primleri, güvenlik bildirimleri ve ürün sorumluluğu yer almaktadır.
Çeşitli aktörler arasındaki etkileşim o kadar karmaşıktır ki, rasyonel yaklaşımlar çerçevesinde yer alan
koşullar yerine geldiğinde bile etkili önlemler hemen kendiliğinden yaşama geçmeyebilir.
Bu durum yeni uygulama araçları arayışına yol açmıştır. Bunların arasında ürün güvenlik ölçütlerinin
belirlenmesi, ürünlerin test edilmesi ve toplumun iyi ürünler hakkında bilgilendirilmesi de yer
almaktadır.
39
ŞEKİL 5.1. YOL GÜVENLİĞİNİ SAĞLAMAYA YÖNELİK ARAÇ VE SÜREÇLERE GENEL
BAKIŞ
Bu yeni araçlardan biri de, farklı araba modellerini güvenlik açısından sıralamaya tabi tutan ve bunu
halka açıklayan Avrupa Yeni Araba Değerlendirme Programı’dır (Euro NCAP). Bu araç, güvenlikle
ilgili çalışmaları yasal zorunlulukların ötesine taşıma açısından çok etkili olduğunu göstermiştir. Şimdi
aynı şey, bu kez yolları güvenlik açısından sıralamaya tabi tutup bunu halka açıklayan Avrupa Yol
Değerlendirme Programı’ndan (EuroRAP) beklenmektedir.
Bu uygulama araçları, önderlik ve sosyal sorumluluk bağlamında geliştirilmiştir. Öngörülen, toplumun
konu hakkında iyi eğitilmesi ve bilgilendirilmesi, enformasyona kolay erişim sağlanması ve bütün
bunlarla güvenli ürünlere ve hizmetlere ilişkin arz ve talebin etkilenmesidir. Bu araçların ne kadar
etkili olacakları, belirli bir varsayıma dayanmaktadır. Bu varsayıma göre, önderlik (gerek kamu
kesimindeki gerekse özel sektörde), kitle davranışında değişiklikler olmadan önce de etkilenebilir ve
bu etkilere göre gerekli tepkileri verebilir (Kutu 5.2).
Söz konusu araçlardan kimileri ilk olarak çevre ve gıda sektörlerinde geliştirilmiştir. Bu sektörler,
ürünlerin beslenme ve çevre açısından taşıdıkları özellikler konusunda tüketicileri önceden
bilgilendiren sistemlere yaygın biçimde başvurmaktadır.
Yeni uygulama araçlarının öngördüğü mekanizmaların güvenlik alanında anlamlı sonuçlara yol
açmasında kritik unsur, güvenli ürünlerin ve hizmetlerin belirlenmesinde bilimsel temele sahip
ölçütlere başvurulması ve mal ve hizmetleri sunanlarla alıcılar arasında anlaşmaya varılmasıdır.
Bu bağlamda başarılı olan bir diğer uygulama aracı da, kamu sektörünün ulaşım hizmetleri ve
donanımı satın alımında güvenlik unsurunu gözetmesidir. Kamu sektörü ulaşım hizmetleri ve
araçlarına yönelik talebin önemli bir bölümünü oluşturduğundan, güvenlik donanımının
40
geliştirilmesinde ve sunulan ulaşım hizmetlerinin güvenli olmasında önemli bir rol oynayabilir ve
buna ilişkin talepte artış olmasını sağlayabilir.
Buna karşılık olarak da, güvenliğe yönelik talebin daha güçlü olması halinde daha ileri düzeyde
yatırım ve yeniliklerin gündeme gelmesi beklenmektedir.
Bir uygulama aracı olarak ortak gelecek vizyonu
Yol güvenliği açısından ortak bir gelecek vizyonunun geliştirilmesi en son uygulama araçları arasında
yer almaktadır. Çeşitli tarafların yer aldığı açık bir sistem olan karayolu ulaşım sisteminde böyle bir
vizyonun olması, belki de başka sektörlere göre daha önemlidir. Yol güvenliği söz konusu olduğunda
vizyon, karayolu ulaşım sisteminin çeşitli bileşenlerinin gelecekteki nitelikleri ve bunlar arasındaki
etkileşimler konusunda bir görüş geliştirilmesine yardımcı olabilir.
Vizyon, bir sistemin tümünün geleceği üzerinde odaklanmalı ve meslekten kişilerin böyle bir vizyon
oluşturulmasındaki sorumluluklarını ortaya koymalıdır.
Karayolu ulaşım sistemindeki taraflar, çeşitli siyasal veya ideolojik gerekçelerden hareket eden
örgütlenmeleri temsil ederler, ayrıca ticari çıkarları ve piyasa güçlerini yansıtırlar. Başka bir deyişle,
bu tarafların eylemleri ve hedeflerinin mutlaka sağlıkla ilgili duyarlılıklara dayanması gibi bir
zorunluluk yoktur. Vizyon, bu bağlamda, çeşitli tarafları bir araya getirerek, karayolu ulaşım
sisteminde yaşamın ve sağlığın korunması gibi ahlaki bir sorumluluğun da bu taraflarca üstlenilmesini
sağlayabilir.
KUTU 5.2 İSVEÇ’TE YOL GÜVENLİĞİ UYGULAMALARINDA YENİ ARAÇLAR
İsveç Ulusal Karayolu İdaresi bir hükümet kuruluşudur ve daha güvenli ürünler ve hizmetlere yönelik
talebi geliştirmek için şu girişimlerde bulunmuştur:
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
özel veya kiralanmış bütün araçlarda üst düzey güvenlik, ağırlık sınırlaması ve sınırlı yakıt
tüketimi öngören yeni bir politikanın benimsenmesi;
ağır görev araçlarının güvenlik sıralaması açısından yeni bir sistemin geliştirilmesine destek;
verilecek taşıma ihalelerinin, bütün araçlara alkol denetim cihazları monte edilmesi koşuluna
bağlanması; ve
ulaşım hizmetleri ve araçları sağlayanlarla olan iş görüşmeleri ve sözleşmelerinde güvenlik
öğesini nasıl daha ön plana çıkarabilecekleri konusunda yerel yönetimlere danışmanlık.
Geliştirilen vizyon sayesinde taraflar bir yandan bu vizyonun gerçekleştirilmesine katkıda bulunurken
diğer yandan da kendi alt sistemlerini geliştirebilirler. Böylece, uzun edimli sürdürülebilir çözümler
daha iyi belirlenip kavranılabilir, sistemde tedrici iyileştirmeler sağlanabilir ve olası uyuşmazlıklar
daha işin başında çözüme bağlanabilir.
Vizyon, güvenlikle ilgili hedeflerin topluma, siyasetçilere, özel sektörün öncü kişilerine ve diğer
taraflara aktarılmasında çok etkili bir yol olabilir ve karayolu ulaşım sisteminde ne tür değişikliklere
gerek olduğu bu sayede daha iyi kavranabilir.
41
Nicel hedefler belirlenmesi: son derece etkili bir uygulama aracı
Çeşitli ülkelerin deneyimi, yol güvenliği stratejilerinin ve önlemlerinin uygulanmasını kolaylaştırma
açısından hedeflerin çok önemli rol oynayabileceğini göstermektedir (Kutu 5.3). Hedef belirlemesi,
daha iyi programların hazırlanmasına, kaynakların daha etkin biçimde kullanılmasına ve yol güvenliği
performansının geliştirilmesine katkıda bulunur (5).
Ancak, istenilen sonucun sağlanabilmesi için bu hedeflerin nicel terimlerle ifade edilmesi, zamana
bağlı kılınması, kolay anlaşılır olması ve hedefler doğrultusunda alınan mesafenin değerlendirmeye
tabi tutulması gerekir (5). Hedef belirleme, uzun erimli vizyon, siyasal kararlılık ve uzun erimli etkileri
olacak sürdürülebilir çözümlerin belirlenmesini öngörür.
KUTU 5.3 AVRUPA’DA YOL GÜVENLİĞİ İLE İLGİLİ ULUSLARARASI HEDEFLER
Trafik kazalarında meydana gelen ölümlerin ve yaralanmaların azaltılmasında başlıca sorumluluk
ulusal hükümetlere düşmekle birlikte, uluslararası kuruluşların da bu alanda tanıtım-savunu ve destek
bakımından önemli roller oynaması mümkündür. Bu kuruluşlar, örneğin, ülkeleri nicel hedefler
koymaya ve uluslararası ölçekteki ortak hedefleri paylaşmaya özendirebilirler (9).
DSÖ’nun Avrupa’daki “herkes için sağlık” politikası, trafik kazalarında meydana gelen ölüm ve
yaralanmaların azaltılması bağlamında uluslararası hedefler ortaya koymakta, trafik kazaları
nedeniyle meydana gelen ölüm ve yaralanma olaylarının 2020 yılına kadar yüzde 30 azaltılması
çağrısında bulunmaktadır (10).
Avrupa Birliği, trafik kazalarına bağlı ölümleri 2010 yılına kadar yüzde 50 azaltma hedefini
benimsemiştir (11). Bu hedef, söz konusu kayıpların azaltılmasına yönelik bundan önceki çabalara
göre ciddi bir sıçramayı temsil etmektedir (7).
Avrupa Ulaştırma Bakanları Konferansı, trafik kazalarına bağlı ölümleri 2012 yılına kadar yüzde 50
azaltma hedefini belirlemiştir. Konferans, bu hedefi 43 üye devlete yol gösterme ve yol güvenliği
alanında bölgesel bir vizyon oluşturma amacıyla belirlemiştir (9). Avrupa Ulaştırma Bakanları
Konferansı, belirlenen bu hedef doğrultusunda her ülkede alınan mesafeyi izlemek üzere bir
mekanizma oluşturma çalışması içindedir.
Görüldüğü kadarıyla, ulusal hükümetler tarafından belirlenen iddialı ve uzun erimli hedefler, yol
güvenliği performansının geliştirilmesinde son derece etkili olmaktadır (5-7).
Ulusal veya yerel yönetimlerin bu anlamda nicel hedefler belirlemesinin ne ölçüde etkili olduğuna
ilişkin araştırmalara göre (8), ulusal hedefler belirlenmesi ile karayollarında meydana gelen trafiğe
bağlı ölümlerin sayısındaki yıllık yüzde azalma arasında istatistik açıdan anlamlı bir ilişki vardır.
Ancak, nihai sonucu ortaya çıkaran karmaşık etmenlerin varlığı, bu alanda bir nedensellik çıkarsaması
yapılmasına imkan tanımamaktadır (8).
ÖZEL RİSK ETMENLERİNİ ELE ALAN KANITLARA DAYALI ÖLÇÜMLER:
YOL GÜVENLİĞİ ARAÇ KUTUSUNUN ÖNEMLİ BİR BİLEŞENİ
Trafik Kazalarını Önleme Dünya Raporu’nda (5) da belirtildiği gibi, önleyici stratejilerin, örnek
uygulamaların benimsenmesine ve bunların eldeki kanıtlardan hareketle yerel koşullara göre
uyarlanmasına sıkı sıkıya dayandırılması gerekir.
42
Yol güvenliğiyle ilgili yeni düşünce bağlamında bu önlemler, karayolu ulaşım sisteminin bütün
bileşenlerini hesaba katan kapsamlı önleyici stratejilere imkan tanıyacak “araç kutusunun” temel
bileşeni olarak görülmelidir.
Çeşitli önlemlerin ne derece etkili olabildiğine ilişkin araştırmalar, bütün risk etmenlerini hesaba katan
geniş ve kapsamlı stratejilerin belirlenmesine imkan tanımıştır. Bu risk etmenleri arasında şunlar yer
almaktadır:
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
Karayolu ulaşım sisteminde insan hataları;
Sistemdeki insanların, sözkonusu hatalar sonucunda maruz kaldıkları kinetik enerjinin
büyüklüğü ve niteliği;
İnsanların bu etkilere ne ölçüde dayanabilecekleri; ve
Acil durum ve akut travma tedavi hizmetlerinin varlığı ve kalitesi.
1970’li yıllarda Haddon matrisinin kullanımı (Tablo 5.1) risk etmenlerinin belirlenmesine ve karşıt
önlemlerin sistematik bir çerçeve içinde geliştirilmesine önemli katkılar sağlamıştır. Haddon
matrisinde, bir kazayla ilgili olarak, kaza öncesi, kaza ve kaza sonrası olmak üzere üç ardışık evre
belirlenmekte ve bu evrelerin her biri için etkileşime geçen insani, makinesel ve çevresel etmenler ele
alınmaktadır. Haddon matrisinde böylece ortaya çıkan toplam dokuz bölmenin her biri, sonuçların
hafifletilmesi için yapılacak müdahalelerin belirlenmesine olanak tanımaktadır (5, 12).
Haddon matrisi aslında ulaşım sektörü için geliştirilmiş olmasına karşın sağlık sektöründe de yaygın
biçimde kullanılmaktadır. Aslında geliştirilen sistem, önleyici halk sağlığı hizmetlerine iyi bir uyum
göstermektedir. Sistemde, önce kazanın ortaya çıkmasını önleme olasılıkları düzerinde durulmaktadır
(kaza öncesi evre). İkinci evredeki önlemler ise, kaza bir kez meydana gelince ortaya çıkabilecek
sonuçların hafifletilmesi olasılıklarını ele almaktadır (kaza evresi). Nihayet üçüncü evre önlemleri de
acil yardım ve destek aracılığıyla kurbanların yaşamlarının kurtarılması (daha sonraki rehabilitasyon
dahil) üzerinedir (kaza sonrası evre).
TABLO 5.1. HADDON MATRİSİ
ETMENLER
_____________________________________________
Evre
İnsan
Araçlar ve donanım
Yola dayanıklılık
Işıklandırma
Fren sistemi
Yönetim
Hız ayarı
Emniyet kemerleri
Diğer güvenlik ayg.
Kazalara karşı
koruyucu tasarım
Erişim kolaylığı
Yangın riski
Kaza öncesi
Kaza
önleme
Bilgi
Tutumlar
Zarar
Polisiye tedbir
Kaza sırasında
Kaza sırasında
yaralanmaların
önlenmesi
Emniyet kemeri
Zarar
Kazadan sonra
Yaşatma
İlk yardım
becerileri
Tıbbi müdahale
Çevre
Yol tasarımı ve
düzeni
Hız sınırları
Yayalar için
kolaylıklar
Yol kenarlarına
konulan
koruyucular
Kurtarma hizmetleri
Sıkışıklık
Kaynak: Haddon’a (12) dayanarak Peden vd. (5)
Haddon matrisinin önemli bir eksikliği, arazi kullanımı, kentsel tasarım ve ulaşım politikasının
tasarımı gibi, trafik kazalarına maruz kalma olasılığı üzerinde etkili olan alanlarda alınabilecek
önlemlere yer vermemesidir.
43
Bu alanlardaki önlemler arasında, planlama kararları alınmadan önce güvenlik etkisi değerlendirmesi
yapılması, arazi kullanımında uygun örüntülerin özendirilmesi; kazaya uğrama riski yüksek yol
kullanıcıları için daha kısa ve güvenli güzergahlar sağlanması; gereksiz yolculukları caydıracak
önlemler ve daha güvenli yolculuk biçimlerini özendirme yer almaktadır.
Etkili olabilecek diğer önlemler arasında şunlar da bulunmaktadır:
ƒ
yüksek riskli trafik senaryolarına maruz kalma durumlarının asgariye indirilmesi:
karayolu ağının belirli bölümlerine erişimin kısıtlanması; daha fazla yolcu taşıyan araçlara
öncelik tanınması; iki tekerlekli motorlu taşıtlarda güç/ağırlık oranlarının sınırlanması ve genç
sürücülerin motorlu taşıt kullanımlarının düzene bağlanması;
ƒ
yolların güvenlik öğesi gözetilerek planlanması ve tasarımı: yolların güvenlik bilinciyle
tasarlanması; yolların işlevselliğinin, motorlu araç kullananlar kadar yayaların ve bisiklet
kullananların gereksinimleri ve karşılaşabilecekleri riskler gözetilerek tasarlanması ve kaza
açısından yüksek risk taşıyan noktalarda güvenlik denetimleri yapılarak telafi edici
müdahalelerde bulunulması;
ƒ
görünürlüğü yüksek, kazalara dayanıklı ve “akıllı” araçlar sağlanması: araçların ve riske
maruz yol kullanıcıların görünürlüğünün artırılması; motorlu araçların kazalara daha dayanıklı
hale getirilmesi; yayaların ve bisiklet kullananların, araçların ön kısımlarının daha güvenli
hale getirilerek korunması; motorlu taşıtlarda yolcu olarak bulunanların korunması; kullanılan
araçların birbiriyle uyumlulaştırılması; bisiklet tasarımının geliştirilmesi ve “akıllı” araçlar
tasarlanması;
ƒ
yol güvenliği kurallarının belirlenmesi ve bunlara uyulmasının sağlanması: hız ve kanda
alkol konsantrasyonu (KAK) sınırlarının belirlenmesi ve bunların uygulanması; ilaçlar ve
diğer keyif verici maddeler nedeniyle maruz kalınan risklerin azaltılması; sürücü yorgunluğu
sorununun ele alınması; kavşak kazaları riskinin azaltılması; araçlarda emniyet kemerleri ve
çocuk güvenliği önlemlerinin, iki tekerlekli araç kullananlarda ise kask zorunluluğunun
getirilmesi; sürücülerin cep telefonu kullanmalarının yasaklanması; halkın eğitilmesi ve
bilgilendirilmesi; ve
ƒ
kazalardan sonra bakım: kazazede hastaneye götürülmeden önce yapılacak bakım; kazaya
tanık olanların yardımları; acil hizmetlere erişim sağlanması; hastane, acil servis ve
rehabilitasyon hizmetlerinin bu amaçla seferber edilmesi.
Trafik Kazalarını Önleme Dünya Raporu’nun (5) 3’üncü ve 4’üncü bölümleri, trafik kazalarındaki risk
etmenlerini ve etkili müdahale biçimlerini derinlemesine ele almaktadır. Bu risk etmenlerinden en
önemlileri aşağıda değerlendirilmektedir.
Hız
Çarpma sırasındaki hız, insan vücuduna yüklenen kinetik enerjinin başlıca belirleyicisi olduğundan,
kazanın sonucunu da en fazla bu etmen belirler ve bu nedenle kontrol altına alınması gereken en
önemli etmen de budur.
Hız, kaza riskini etkiler; hız ne kadar fazlaysa, çarpışmayı önlemek için kullanılabilecek zaman da o
kadar kısadır. Ayrıca, hız ne kadar fazlaysa, kazanın sonuçları da o kadar ciddi olacaktır (5).
ƒ
Hızda saatte 1 kilometrelik bir artış, yaralanmalarla sonuçlanabilecek kaza riskini yüzde 3
artırmaktadır (13, 14).
44
ƒ
Ciddi çarpmalarda yaralanma riski de o kadar artmaktadır. Böyle durumlarda hızda saatte 1
kilometrelik bir artış, ciddi veya ölümcül kaza riskini yüzde 5 artırmaktadır (13, 14).
ƒ
Saatte 60 kilometre hızla gidilmesi gereken bir yolda saatte 5 kilometre daha fazla hız, ölümle
sonuçlanabilecek kaza riskini artırma açısından 0.005 g/dl alkollü araç kullanımıyla eşdeğerdir
(15).
TABLO 5.2. HIZ SINIRINDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLERİN ETKİLERİ
Tarih
Ülke
Yol tipi
Hız sınırı
değişikliği
Değişikliğin
etkisi
Değişikliğin
ölüm sayısına
etkisi
1985
İsviçre
Otoyol
130’dan
120’ye (km/s)
yüzde 12
azalma
1985
İsviçre
Köy yolları
100’den 80’e
1985
Danimarka
60’tan 50’ye
1987
ABD
Meskun
yerlerdeki
yollar
Eyaletler arası
yollar
1989
İsveç
Ortalama
hızda 5 km/s
azalma
Ortalama
hızda 10 km/s
azalma
Ortalama
hızda 3-4 km/s
azalma
Ortalama
hızda 2-4 mil
(3.6-6.4 km)
artış
Ortalama
hızda 14.4
km/s azalma
Otoyollar
55 milden 65
mile (88.5
km’den 104.6
km’ye)
110 km’den
90 km’ye
yüzde 6
azalma
yüzde 24
azalma
yüzde 19-34
artış
yüzde 21
azalma
Kaynak: Aşırı ve gereksiz hızın yol açtığı kayıpların azaltılması (19), yayıncının izniyle
ƒ
Etki hızı saatte 80 kilometre olan bir araçta bulunanların ölme olasılığı saatte 32 kilometre etki
hızına göre 20 kat daha fazladır (16).
ƒ
Yayaların maruz kaldıkları kazalarda arabanın hızı saatte 30 kilometre veya daha az ise
yaşama şansı yüzde 90, ancak hız saatte 45 kilometrenin üzerinde ise yüzde 50’den azdır (17).
ƒ
Bir yayanın ölme olasılığı, aracın etki hızı saatte 30 kilometreden 50 kilometreye çıktığında 8
kat artmaktadır (18).
Aşırı ve gereksiz hız, Avrupa Birliği’nde meydana gelen ciddi ve ölümcül kazaların üçte birinin
nedeni durumundadır (9). Avrupa Birliği’nde ortalama hızın saatte 3 kilometre düşürülmesi her yıl 5
bin ile 6 bin arasında ölümü önleyecek, 120 bin ile 140 bin arası kazadan kaçınılmasını sağlayacak,
bunlar da 20 milyar Euro tasarruf anlamına gelecektir (9). Tablo 5.2 hız sınırlarında yapılan
değişikliklerin etkisini göstermektedir.
Hız kontrolü, yol güvenliğine ilişkin en son düşüncelerin merkezinde yer almaktadır. Profesyonellerin
üzerinde görüş birliğine vardıkları nokta, hızın kentsel alanlarda saatte 50 kilometreyi, meskun
alanlarla motorlu taşıt kullananlar ve riske maruz olanlar arasındaki anlaşmazlık potansiyelinin yüksek
45
olduğu yerlerde 30 kilometreyi aşmaması gerektiğidir. Hızı azaltan önlemler yalnızca ölümleri
önlemekle kalmamakta, ayrıca yüksek maliyet etkinliği de sağlayabilmektedir. Birleşik Krallık’taki bir
kasabada belirli bir alan içindeki trafik ve hız yönetiminin, özellikle meskun alanlarda çok etkili
olduğu görülmüş, bu sayede sağlanan yarar maliyetin 9.7 kat üzerine çıkmıştır (20).
Bir risk etmeni olarak taşıdığı öneme karşın, hız sınırlarının uluslararası düzeyde uyumlulaştırılması
konusunda herhangi bir görüş birliğine varılamamıştır. Bu nedenle ülkelerin hız sınırları arasında yol
tipine göre farklılıklar gözlenmektedir. Ek 2’deki Tablo A5 Avrupa ülkelerindeki azami hız sınırlarını
göstermektedir.
ŞEKİL 5.2. KANDAKİ ALKOL KONSANTRASYONU (KAK) İLE GÖRELİ KAZA RİSKİ
ARASINDAKİ İLİŞKİ
Sıfır
KAK’a
göre göreli
kaza riski
Kanda alkol konsantrasyonu - g/dl olarak (KAK)
Kaynaklar: Compton vd. (21), Borkenstein vd. (24), Allsop (25) ve Moskowitz vd. (26).
Alkol
Alkolün kaza riskiyle ilgili başlıca etkileri şöyle özetlenmektedir (5):
ƒ
KAK düzeyleri sıfırın üzerinde olan sürücülerin ve motosikletlilerin kazada ölme riskleri
KAK’ları sıfır olanlardan daha yüksektir.
ƒ
Sürücüler genel olarak alındığında, KAK sıfırdan yukarı doğru çıktıkça, kaza yapma riski de
0.04 g/dl’den itibaren yükselmektedir (Şekil 5.2) (21).
ƒ
18-24 yaşlarında olup 0.05 g/dl KAK’la araç kullanan erkeklerin kaza yapma olasılıkları, aynı
KAK düzeyinde 25 yaşından büyük erkeklere göre yaklaşık iki kat daha fazladır (22).
ƒ
Yollarda meydana gelen kazalarda ölenlerle ilgili bir araştırmaya göre, 20 yaşından küçük
sürücülerin kaza yapma riski hangi KAK düzeyinde olursa olsun 30 ve daha üzeri yaşlardaki
kişilere göre beş kat daha fazladır. 20-29 yaşlarındaki sürücülerin kaza yapma riskleri, 30 ve
daha yukarı yaşlardakilere göre hangi KAK düzeyinde olursa olsun üç kat daha fazladır (23).
46
ƒ
0.03 g/dl KAK düzeyinde olup yanlarında iki veya daha fazla yolcu taşıyan 20 yaşından küçük
sürücülerin kaza yapma riskleri, sıfır KAK ile yanlarında bir kişi olduğu halde araç kullanan
30 veya ileri yaşlardaki kişilere göre 34 kat daha fazladır (23).
ƒ
Yüksek gelir düzeyindeki ülkelerde uygulanan 0.05 g/dl’lik KAK sınırı ile karşılaştırıldığında,
0.10 g/dl’lik KAK sınırı kaza riskini üç kat artırmaktadır. KAK sınırının 0.08 g/dl olması
durumunda kaza riski 0.05’e göre iki kat daha fazladır.
ƒ
Sürücülerin alkollü olmaları yayaların ve iki tekerlekli araç kullananların maruz kaldıkları
riski artırmaktadır (Kutu 5.4).
Avrupa Birliği’nde, sürücülerden hiçbirinin 0.05’lik KAK sınırını aşmaması durumunda yollardaki
trafik kazaları sonucunda meydana gelen ölümlerin yüzde 5 ile yüzde 40 arasında değişen bir bölümü
önlenebilecektir (27).
Daha önce hız konusunda olduğu gibi, KAK sınırı konusunda da ülkeler arasında görüş birliği yoktur.
Ek 2’deki Tablo A5 Avrupa ülkelerindeki KAK sınırlarını göstermektedir.
KUTU 5.4. ALKOLLÜ ARAÇ KULLANMANIN AZALTILMASINA KATKIDA BULUNAN
ULUSLARARASI POLİTİKA ARAÇLARI: GENÇLER VE ALKOLLE İLGİLİ BİLDİRGE VE
AVRUPA 2000-2005 ALKOL EYLEM PLANI
DSÖ Avrupa Bölge Komitesi Gençler ve Alkol Bildirgesi’ni 2001 yılı Eylül ayında kabul etmiştir
(28). Avrupa 2000-2005 Alkol Eylem Planında (29) özetlenen daha geniş kapsamlı toplumsal tepkiyi
tamamlamak üzere, gençlere yönelik özel hedeflerin, politika önlemlerinin ve destek etkinliklerinin
geliştirilmesi gerekmektedir.
Bildirge, alkol kullanımının yaygınlaştırılmasına ve desteklenmesine karşı çeşitli yaklaşımlar, yaş ve
fiyatlandırma temelinde kontrol politikaları öngörmektedir. Bunların yanı sıra, alkollü araba kullanma
durumlarına yönelik yönetmeliklerin ve cezaların uygulanması çağrısında bulunulmaktadır.
Avrupa 2000-2005 Alkol Eylem Planı (29), alkolün yol açtığı zararların azaltılmasını hedeflemekte
ve alkollü araç kullanımının engellenmesi doğrultusunda ulaşılmak istenen sonuçları ortaya
koymaktadır:
“2005 yılına kadar Avrupa Bölgesindeki bütün ülkeler, alkol alındıktan sonra araç kullanımı
sonucunda ortaya çıkan kazaların, ölümlerin ve yaralanmaların sayısında önemli bir azalma
sağlayacaklardır.”
Bu amaç doğrultusunda yapılan tavsiyeler arasında şunlar yer almaktadır:
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
halihazırdaki yasal yaptırımların eksiksiz biçimde uygulanması;
rasgele yapılan nefes kontrollerinin artırılması;
halihazırdaki KAK sınırlarının gözden geçirilmesi; acemi sürücülerle taşıt araçları kullanan
profesyonel sürücüler için KAK sınırlarının 0.005 g/dl veya O olarak belirlenmesini
sağlayacak yasal düzenlemelerin yapılması;
alkol alan yolculara kendi arabaları dışında başka ulaşım imkanları sağlanması; ve
alkollü araba kullanmayı alışkanlık haline getirenler için zorunlu sürücülük eğitimi ve tedavi
programları uygulanması.
47
Uygulama uygun hız ve KAK sınırları gerektirse bile, sonuçta başarı sınırların ve yönetmeliklerin ne
kadar sıkı uygulandığına ve uyumun sağlanması için hangi stratejilerin benimsenmiş olduğuna
bağlıdır. Halihazırdaki maliyet etkin stratejilerin ve trafik yasalarının bütün AB ülkelerinde sıkı
biçimde uygulanması durumunda tahminen bu ülkelerdeki trafik kazalarına bağlı ölümlerin ve ciddi
yaralanmaların yüzde 50’si önlenebilecektir (30). 5.5 ve 5.6 numaralı kutular trafik kazalarının
önlenmesine yönelik bu tür stratejilerden örnekler sunmaktadır.
Tablo 5.3’de verilen araç kutusu, etkili oldukları kanıtlanan ve çeşitli risk etmenlerini ele alan
önlemleri genel olarak sunmaktadır. Mümkün olduğu durumlarda, örnekler Avrupa’da yapılan
araştırmalardan hareketle seçilmiştir. Amaçlanan, sözkonusu önlemlerin uygulanması durumunda elde
edilecek sonuçların nicel açıdan karşılaştırılmasına olanak tanımaktır. Trafik Kazalarının Önlenmesi
Dünya Raporu (5) bu konuda daha ayrıntılı bilgi sunmaktadır.
Özetlenen araştırmalar çok farklı koşullarda gerçekleştirildiklerinden ve yalnızca seçilmiş risk
etmenlerini ele aldıklarından, tablo yüzde 100’lük bir azalmayı göstermemektedir; dolayısıyla, ölçülen
veya tahmin edilen etkililik düzeylerinin birbirine eklenmesi doğru olmayacaktır.
KUTU 5.5. UYGULAMADA ETKİLİLİK: UYGUN POLİTİKA UYGULAMASININ
SAĞLADIĞI GÜVENLİKLE İLGİLİ ARAŞTIRMANIN (ESCAPE) ÖNEMLİ BULGULARI
Bu araştırma, Avrupa Birliği’ndeki trafik yasalarının uygulanmasına ilişkin önemli konuları ele
almaktadır. Araştırma, geleneksel ve yenilikçi uygulama yaklaşımlarını ve araçlarını incelemekte,
bunların yollarda güvenliği artıracak kurallara uyulması açısından etkisini değerlendirmektedir.
Uygulamadaki sıkılıkla ilgili ayrı değerlendirmelerin toplu analizi, uygulamadaki sıkılığın
yaralanmalara yol açan kazaları ortalama yüzde 6 ila 17 azaltabileceğini göstermektedir. Alınan
sonuçlar, uygulama yöntemine, yol türüne, ilk çıkıştaki uyma düzeyine, hedef alınan davranışa,
projenin ölçeğine ve başka birçok etmene göre önemli farklılıklar göstermektedir.
Bu araştırmaların birçoğu, polisin uygulamaları ile güvenlik arasında bir doz-tepki ilişkisi (bağıntısı)
olduğunu göstermektedir. Uygulamanın sıkılaştırılması kaza sayısını daha da azaltmaktadır; bununla
birlikte uygulamanın sıkılaştırılmasının marjinal etkisi giderek azalmaktadır.
Kaynak: Makinen vd’den uyarlanarak alınmıştır (31).
KUTU 5.6. PUANA DAYALI SÜRÜCÜ BELGESİ SİSTEMİNİN UYGULANMASINDAN BU YANA
İTALYA’DA TRAFİK KAZALARINDA VE KAYIPLARINDA SAĞLANAN AZALMAYA İLİŞKİN
ÖN SONUÇLAR
İtalya Haziran 2003’te puan sistemine dayalı sürücü belgesi sistemine geçti. Bu sistemde trafik ihlalleri yapan
sürücünün belgesinde puan azaltma yoluna gidilmekte, bunların tekrarlanması veya ciddi ihlal durumlarında
belge bir süreliğine geri alınmakta veya iptal edilmektedir.
Alınan önlemin ne derece etkili olduğunu belirlemek amacıyla, sistemin uygulanmasını izleyen belirli bir süre
ile bir yıl öncesinin aynı dönemi arasında karşılaştırmaya gidilmiştir. Ayrıca, konuya ilişkin duyarlılık
düzeyinin artırılması ve trafik memurlarının uygulamalarını güçlendirmek için geniş bir medya kampanyası
başlatılmıştır. 2003 yılı Temmuz ayından Aralık ayına kadar kaza, ölüm ve yaralanma sayılarında yüzde 20’lik
bir azalma olmuş, böylece yaklaşık 650 milyon Euro tasarruf sağlanmıştır. Analizde kullanılan veriler,
karayolları ile bölgesel ve yerel ulaşım hatlarında görevli trafik polisi kayıtlarından derlenmiştir.
48
Temmuz-Aralık
2002
Karayolları ile bölge ve köy
yollarında kayda geçen kazalar
Temmuz-Aralık
2002
Değişme
sayı
Değişme
yüzde
102.328
83.247
- 19.081
- yüzde 18.6
2.438
1.991
- 447
- yüzde 18.3
74.741
57.738
- 17.003
- yüzde 22.7
Ölümler
Yaralanmalar
Kaynak: Taggi vd’den uyarlanarak alınmıştır.
TABLO 5.3. SEÇİLMİŞ ETKİLİ ÖNLEMLER TABLOSU (Bu tablo bir sonraki sayfada takip eden tablo ile
birlikte değerlendirilmelidir)
Risk Etmeni
Önlem
1-Yeni başlayanların ve
genç sürücülerin acemiliği
2-Bisiklete binenlerin
tehlikelere açık olması
3-Güvensiz yol ortamları
Sürücü belgelerinin ileri bir eğitim düzeyinde verilmesi (Yeni Zelanda)
4-Kafa kafaya, yandan
çarpışmalar
5-Yol kenarında
çarpılabilecek sert
nesnelerin olması
6-Araçların ve yoldaki
diğer kişilerin iyi
görülememesi
7-Arabaların çarpmaya
dayanıklılığı
8-Arabada bulunanların
tehlikeli durumu
9-Mevcut yol güvenliği
kurallarına uymama
Kent içi yollarda bisikletliler için ayrı yollar ve şeritler bulundurulması
(Danimarka)
Bölge ölçeğinde yol güvenliği önlemleri (çeşitli Avrupa ülkeleri) – Baden
(Avusturya) örneği: yol ağının yüzde 75’i için en fazla 30 km/s hız getirilmesi,
yaya ve bisikletli yollarını da kapsayan entegre bir kamu taşımacılığı sistemi.
Yayaların ve bisikletlilerin giremediği duble yollarda esnek bariyerler
(Danimarka, İsveç, İsviçre ve Birleşik Krallık)
Çarpışma yastıkları (Birleşik Krallık)
a) Gündüz arabalarda far kullanımı (çeşitli Avrupa ülkeleri)
b) Gündüz motosikletlerde far kullanımı (çeşitli Avrupa ülkeleri)
c) Bisikletlerde far kullanımı (Hollanda)
a) Araçların çarpmaya daha dayanıklı kılınması (Birleşik Krallık)
b) Yayaların ve bisikletlilerin daha az zarar görmesini sağlamak için araçların ön
kısımlarının daha güvenli hale getirilmesini öngören yasalar (Avrupa Birliği)
a) Aracın önünde oturanların emniyet kemeri kullanma zorunluluğu (çeşitli
ülkeler)
b) Emniyet kemerleri ile hava yastıklarının birlikte kullanımı (çeşitli ülkeler)
c) Çocuklar için önlemler (çeşitli ülkeler)
a) İhlallerin belirlenmesi için hız radarları (çeşitli ülkeler)
b) Rasgele yaygın üfleme testiyle KAK sınırlarına uyulmasının sağlanması
(Avustralya’da üç eyalet)
c) 0.08 g/dl üzerinde KAK’la araba kullanmanın yasaklanması (ABD, 19801997)
d) Sıfır tolerans yasaların uygulanması (ABD, 1980-1997)
e) Ehliyetlerin iptalinde idari yasaların uygulanması (ABD, 1980-1987)
f) Kırmızı ışıkta geçen araçların belirlenmesi için kameralar yerleştirilmesi
(Oxnard, California, ABD)
10-Sürücü yorgunluğu
11-İki tekerlekli araç
kullananların başlarından
yaralanma olasılığı
Aşağıdaki durumlarda araç kullanmama: kendini uykulu hissetme; son 24 saat
içinde 5 saatten az uyumuş olma veya 02:00 ile 05:00 arasında (Yeni Zelanda)
a) Mopet ve motosiklet sürücülerine kask giyme zorunluluğu (çeşitli ülkeler)
b) Bisiklet kullananların özel bisiklet kaksı giymeleri zorunluluğu (çeşitli ülkeler)
Kaynak: Pedan vd.’den özetlenerek alınmıştır
49
Çeşitli araştırmalara göre şeçilmiş önlemlerin potansiyel etkililiklerine örnekler
1- Acemi sürücülerin karıştıkları kazalarda yüzde 8 azalma (33)
2- Bisikletliler arasındaki ölümlerde yüzde 35 azalma (34)
3- Yollarda meydana gelen kayıplarda yüzde 60 azalma (35)
4- Ölümcül ve ciddi yaralanmalarda yüzde 45-50 azalma (36)
5- Etki sonucu meydana gelen ölümcül ve ciddi yaralanmalarda en az yüzde 67 azalma (37)
6- a) Gündüz meydana gelen kazalarda yüzde 10-15 azalma (38)
b) Motosikletlilerin yer aldığı kazalarda yüzde 10 azalma (39)
c) Bisikletlilerin yer aldığı kazalarda yüzde 30 azalma (40)
7- a) Ölümcül veya ciddi yaralanmaların sayısında yüzde 15.4 azalma (41)
b) Avrupa Birliği’nde yılda önlenecek tahmini ölüm sayısı: 2000 (9)
8- a) Her tür yaralanmada yüzde 40-50 azalma
Ölümcül sonuçları olabilecek kazalarda yüzde 40-65 azalma
Orta ve ağır yaralanmalarda yüzde 43-65 azalma (42, 43)
b) Sürücü ve önde oturan yolcu ölümlerinde tahmini yüzde 68 azalma (43)
c) Yan yüz: Bütün yaralanmalarda yüzde 76, ağır yaralanmalarda ise yüzde 92 azalma
Ön yüz: Bütün yaralanmalarda yüzde 34, ağır yaralanmalarda ise yüzde 60 azalma (44)
9- a) Önlemlerin etkililiği, çeşitli araştırmalara ve ülkelere göre değişmektedir. Avrupa’dan örnekler şunu
göstermektedir:
ƒ Çeşitli Avrupa ülkelerindeki bütün kazalarda yüzde 50 azalma (45)
ƒ Birleşik Krallık’taki gözlem alanında trafik kazalarına bağlı ölümlerde ve ciddi yaralanmalarda yüzde
35 azalma, ölen veya yaralanan yayaların sayısında ise yüzde 56 azalma (46)
b) Alkollü araba kullanmaya bağlı ölümlerde yüzde 36-42 azalma (47)
c) Uygulama döneminde ölümlerde ciddi azalma (48)
d) Uygulama döneminde ölümlerde ciddi azalma (48)
e) Uygulama döneminde ölümlerde ciddi azalma (48)
f) Yaralanmayla sonuçlanan kazalarda yüzde 29 azalma
İlk tedavinin yapıldığı merkezlere göre aracın önünün başka bir aracın yan kısmına çarptığı kazalarda
yüzde 68 azalma (49)
10- Yollarda meydana gelen kazalarda yüzde 19’a varan azalma (50)
11- a) Yaralanan kişi sayısında yüzde 20-30 azalma (37)
b) Bisikletlilerin baş yaralanmalarında yaklaşık yüzde 25 azalma (37)
50
Avrupa Yol Güvenliği Eylem Programı:
Etkili önlemlerin uygulanmasına destek
Avrupa Yol Güvenliği Eylem Programı (9) Avrupa Birliği’nde trafik kazası kurbanlarının sayısını
2010 yılına kadar yarı yarıya azaltmayı öngörmektedir ve AB ülkelerini bu alanda en önde giden
ülkelerin performansını yakalamaya çağırmaktadır.
Program, aşağıda belirtilen öncelikli alanlardaki Avrupa Birliği girişimleri üzerinde odaklanmaktadır:
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
yol kullananların davranışlarının, kuralların uygulanması, enformasyon kampanyaları ve
sürücü belgelerinde aranan hususlar gibi mekanizmalarla iyileştirilmesi;
teknik denetimler, aktif ve pasif güvenlik önlemlerinin geliştirilmesi ve bu amaçla EuroNCAP
gibi tüketici enformasyon programları aracılığıyla tüketici tercihlerinin yönlendirilmesi;
yol altyapısının iyileştirilmesi; bu amaçla araç kullananlara belli başlı yollardaki güvenlikle
ilgili nesnel bilgiler sunan Euro RAP gibi yol değerlendirme programlarına başvurulması;
teknik kılavuzlar hazırlanarak örnek uygulamaların belirlenmesi ve bunların
yaygınlaştırılması;
kazalar ve fiziksel yaralanmalarla ilgili veri toplama ve analiz çalışmalarının geliştirilmesi;
gelecek için çözümler bulunmasına yönelik araştırma ve geliştirme çalışmaları;
Avrupa Komisyonu bünyesi içinde bir Avrupa Yol Güvenliği Gözlem Merkezi oluşturulması.
Program ayrıca belirli mevkide bulunan, karar verme yetkisi taşıyan veya ekonomik, sosyal ve temsili
görevleri olan herkesi, belirli girişimlerde bulunma taahhüdü ile Avrupa Yol Güvenliği Anlaşmasına
katılmaya çağırmaktadır.
YOL GÜVENLİĞİNİN FARKLI SEKTÖRLERCE İÇSELLEŞTİRİLMESİ
Uluslararası ölçekte gelişen çeşitli süreçler, ülkelere, yol güvenliği konusunu çeşitli sektörlere
içselleştirmelerinde yardımcı olacak politika çerçeveleri sağlamaktadır.
Bu politika çerçeveleri, ulaşım alanındaki riskleri azaltmak üzere hazırlanmış mevcut yasal ve diğer
önlemleri kapsamakta ve bunları daha genel bir çerçeve içinde toplamaktadır (Bölüm 4). Bu araçlarla
sağlık sektörü ulaşımla ilgili kararlara daha fazla dahil edilmektedir.
Ulaşım, Çevre ve Sağlık Anlaşması ve Ulaşım, Sağlık ve Çevre
Pan-Avrupa Programı
Ulaşım, Çevre ve Sağlık Anlaşması (51), sağlık ve çevre ile ilgili konuları ulaşım politikalarını
belirleyenlerin gündemine sağlam biçimde yerleştirmeyi amaçlayan ve bağlayıcı niteliği olmayan bir
belgedir. Bu belge, DSÖ’nun 1999 yılında Londra’da yapılan Üçüncü Çevre ve Sağlık Bakanlar
Konferansı’nda benimsenmiştir. Belgenin benimsenmesini önceleyen görüşmelere ulaştırma, çevre ve
sağlıkla ilgili bakanlıkların temsilcilerinin yanı sıra hükümetler arası ve hükümet dışı kuruluşların
temsilcileri de katılmışlardır.
Bu anlaşma, Ulaştırma, Sağlık ve Çevre Pan-Avrupa Programı aracılığıyla uygulanmaktadır. Bu
program (52) 2002 yılında benimsenmiştir ve DSÖ Avrupa Bölge Ofisi ile BM Avrupa Ekonomik
Komisyonu himayesinde uygulanmaktadır.
Ulaştırma, Sağlık ve Çevre Pan-Avrupa Programı, Avrupa bölgesinde sağlık ve çevre açısından
sürdürülebilir ulaşım sağlanmasına yönelik çabaların eşgüdümünü sağlamaktadır. Programın ortaya
koyduğu çerçeve içinde, BM Avrupa Ekonomik Komisyonu, DSÖ Avrupa Bölge Ofisi ve üye
devletlerin temsilcileri, ilgili uluslararası ve hükümet dışı kuruluşlarla birlikte belirli öncelikler
üzerinde yoğunlaşan bir çalışma planının uygulanmasını sağlamaktadır. Bunlardan yol güvenliğiyle
51
özellikle ilgili olanları ulaşım, sağlık ve çevre sektörlerini bütünleştirmekte, enformasyon sağlayıp
örnek uygulamaları yaygınlaştırmakta, Bağımsız Devletler Topluluğu ülkeleriyle güneydoğu Avrupa
ülkelerinin bu alanlardaki gereksinimlerine özel önem vermekte ve kentsel ortaklarda ulaşımın sağlık
ve çevre ile ilgili etkilerini ele almaktadır.
Avrupa için Çocukların Çevresi ve Sağlık Eylem Planı
Avrupa için Çocukların Çevresi ve Sağlık Eylem Planı halen DSÖ Avrupa Bölgesi ülkeleri tarafından
görüşülmektedir. Plan, 23-25 Haziran 2004 tarihlerinde Budapeşte’de yapılacak Çevre ve Sağlık
Dördüncü Bakanlar Konferansı’nda benimsenmesi beklenmektedir.
Avrupa için Çocukların Çevresi ve Sağlık Eylem Planı, Avrupa’daki çocukların sağlığı açısından en
önemli çevresel risk etmenlerini ele alan ve bunlara ilişkin somut araçlar geliştiren uluslararası bir
belgedir. Plan, bütün Avrupa bölgesini kapsamakta, üye devletlerin gerekli uyarlamaları yaparak kendi
özel durumlarına uygun ulusal planlar ve politikalar geliştirebilmeleri için bir çerçeve sunmaktadır.
Plan, eldeki kanıtlara dayanarak, çevresel etkilere açıklığı azaltmak ve çocukluk dönemi hastalıklarını
önlemek üzere çeşitli sektörlere yönelik girişimleri öngörmektedir. Çocukların trafik kazalarında
ölmeleri ve yaralanmalarının önlenmesi, bölgedeki öncelikli dört hedeften biridir. Bakanlıklar bu
öncelik üzerinde yoğunlaşacak, bu bağlamda Trafik Kazalarının Önlenmesi Dünya Raporu (5) ile bu
raporda yer alan tavsiyeleri gözeteceklerdir. Ayrıca, çocukları koruma amacıyla çocuklar özelinde
yönetmelikler geliştirilerek yaşama geçirilecek; çocuk dostu kentsel planlama uygulamaları
desteklenecek; yeşil alanlara serbest erişim ve topluluk içinde serbest hareket gibi konular öne
çıkarılacaktır.
Stratejik Çevresel Değerlendirme Protokolü
Sınıraşan Bağlamda Çevresel Etki Değerlendirmesi Sözleşmesi Stratejik Çevre Değerlendirmesi
Protokolü (53) 2003 yılında benimsenmiştir. Belge, bugün imzaya ve onaya açıktır. Protokol, hangi
sektörde olursa olsun stratejik politika kararlarının çevre ve sağlık üzerindeki potansiyel etkileri
dikkate alınarak değerlendirilmesini öngörmektedir.
Sözgelimi, planlanmış arazi kullanımı ve ulaşım stratejileri, sağlık üzerindeki olası etkileriyle birlikte
değerlendirilecek, bu konuda sağlık sektöründen yetkililere danışılacak, ilgili paydaşların görüşleri
alınacak ve planlama sürecinin bir parçası olarak hafifletici önlemler de belirlenecek ve tartışılacaktır.
Planlanan faaliyetlerin sağlıkla ilgili olası etkilerinin değerlendirilmesi ve stratejik çevre
değerlendirmelerine sağlık kesiminden yetkililerin de katılması zorunluluğu, diğer sektörlerdeki
planlama çalışmalarına da aynı kesimden yetkililerin katılması için bir vesile oluşturmalıdır. Böyle
yapıldığında, genellikle hep bir amaç olarak ortaya konulan, ama pratikte bir türlü
gerçekleştirilemeyen sektörler arası politika geliştirme düzeyine ulaşılması için önemli bir adım
atılmış olacaktır. Ayrıca, yol güvenliği ve sağlıkla ilgili diğer konular farklı seçenekler henüz
gündemdeyken sürece dahil olduğundan, ilk öneriler üzerindeki değişikliklerin dikkate alınması ve
uygulanması da daha kolay olacaktır.
Protokol hukuken bağlayıcı nitelik taşımaktadır. Bu nedenle protokolün, sağlık etki
değerlendirmelerinin sektör politikalarına kurumsal olarak yerleşmesini sağlaması gerekir. Böyle bir
kurumsallık, salt kişilerin özel çabalarına bırakılmamalıdır (54).
52
YOL GÜVENLİĞİYLE İLGİLİ YENİ DÜŞÜNCENİN
EKONOMİLERİ GEÇİŞ DÖNEMİNDEKİ ÜLKELERE UYARLANMASI
Yol güvenliğine yeni yaklaşım, fizik yasalarına, insan fizyolojisine ve psikolojisine dayandığından,
tehlikeli enerji düzeyleri ve hata yapma olasılığı, ekonomik, siyasal ve sosyal koşullardan bağımsız
olarak her yerde aynıdır ve bu da söz konusu yaklaşıma ilkesel olarak evrensellik kazandırmaktadır.
Arada farklı olan, tehlikeli düzeylerdeki bu kinetik enerjiyi yol güvenliği stratejileri ve politikalarıyla
nasıl kontrol edip yönetecekleridir. Bu farklılıklar, farklı ülkelerdeki yol güvenliği durumlarını
karşılaştırıp değerlendirmede dikkate alınmalıdır. Avrupa’da ve tüm dünyada edinilen dersler,
ekonomileri geçiş sürecinde olan ülkelere uyarlanarak aktarılabilir. Önceki bölümde anlatılan önlemler
ve yaklaşımlardan oluşan “araç kutusu”, kendi gereksinimlerine en uygun düşen yaklaşımları
seçmelerinde ve bunları yol güvenliği için geliştirilecek yeni politikalarda temel taşlar olarak
kullanmalarında ülkelere iyi bir başvuru çerçevesi sunacaktır.
Somut çözümler –yeni veya rehabilitasyondan geçmiş altyapı, yeni kurumsal yapılar veya
yönetmelikler- her ülkenin ulusal ve yerel siyasal, ekonomik ve teknik koşullarına titizlikle
uyarlanmalıdır.
Enformel kamu taşımacılığı birçok BDT ülkesi ile güneydoğu Avrupa ülkesinde gelişmiş durumdadır
(Kutu 5.7). Bu durum, enformel taşımacılığı denetlemeyi ve gelişkin güvenlik standartları
yerleştirmeyi zorlu bir uğraş haline getirmektedir ve bu nedenle yeni çözümler gerektirmektedir.
Bunun gibi, olumsuz ekonomik koşullar da, taşıt araçları vergisi, sigorta primleri ve diğer ekonomik
araçlarla gerekli fonların piyasa mekanizmaları aracılığıyla toplanmasını güçleştirmektedir. Bu
ülkelerde yol güvenliğiyle ilgili kurumsal düzenlemeler özel taşımacılığın çok sınırlı kaldığı bir
dönemde gerçekleştirildiğinden, özel motorlu taşıtların hızla yaygınlaşması sonucu doğan
gereksinimlere yanıt verememektedir.
KUTU 5.7. “SEC” EMNİYET KEMERİ: GÜNEY, DOĞU VE ORTA AVRUPA’DA ULAŞIM
GÜVENLİĞİNİN ARTIRILMASI
Avrupa Birliği’nin 2004 yılındaki genişlemesiyle kuzey ile güney arasındaki dengesizlik muhtemelen daha da
pekişmiş olacaktır. Artan ulaşım hacmi, esasen yeterince yol güvenliği olmayan ülkelere ek risk getirecektir.
Uygun politikalar devreye sokulmadığı sürece, yeni üye ülkelerdeki mevcut durum muhtemelen daha da
kötüleşecek, sonuçta kuzey-güney dengesizliğine bir de doğu-batı dengesizliği eklenmiş olacaktır.
Ancak, uygun politikalar sayesinde halen gündemde olan dengesizlik dengeye çevrilebilir. Avrupalı uzmanlar,
sözkonusu ülkelerde ulaşım güvenliğinin imkansız olmadığı, ancak, kurumuş olanı yeniden yeşertmenin
zorunlu olduğu noktasında birleşmektedirler.
Önerilen Avrupa Ulaşım Güvenliği Konseyi’nin ardındaki temel gerekçe de budur. Genel amaç, güney, doğu ve
orta Avrupa ülkelerindeki ulaşım güvenliğini kalıcı bir biçimde iyileştirmektir. Sonuçta bu proje, Avrupa
güvenlik vizyonunu, ulaşımda güvenliği sağlayacak pratik önlemlere dönüştürme çabasındadır. Proje, öncelikli
altı alanda bilinç ve duyarlılığı geliştirmeyi hedefleyecektir: sürücü davranışları; araç teknolojisi; yol altyapısı;
enformasyon ve veri tabanları ve ulusal yol güvenliği politikalarının değerlendirilmesi.
Ekonomileri geçiş sürecinde olan ülkelerde yol güvenliğiyle ilgili sorunlar kademeli bir yaklaşımla
hafifletilebilir:
ƒ
yol güvenliğini hemen ilk planda iyileştirici ilk önlemler “araç kutusundan” seçilebilir;
burada, hızın düşürülmesi, emniyet kemeri kullanılması, kask takılması, diğer güvenlik
kuralları, alkollü taşıt kullanmanın önlenmesi, hız sınırlamalarına ve tehlikelere açık yol
kullanıcılarına özen gösterilmesi gibi yaygın bilinen ve maliyet etkin yöntemlerin
pekiştirilmesi üzerinde durulabilir;
53
ƒ
ƒ
insanların mükemmel olmadıkları gerçeğini dikkate alan yeni yaklaşım benimsenir ve bu
konuda anlaşma sağlanır; yatırımlar, karayolu ulaşım sistemini tedrici biçimde daha toleranslı
duruma getirecek biçimde yönlendirilebilir; güvenlikle ilgili sorumluluklar karayolu ulaşım
sistemini tasarlayanlara ve bu hizmetleri sunanlara kaydırılabilir; ve
yol güvenliğinin sürdürülebilir ulaşımın içsel bir bileşeni olduğu anlayışı yerleştirilebilir ve
böylece gene ulaşımla ilgili sağlık sorunlarını ele alan politikalarla sinerji oluşturmak için
aktif çabalar içine girilebilir.
Bu yaklaşımlar, iş çevreleri ve sivil toplumla birlikte ulaştırma, altyapı, sağlık, yargı, eğitim, çevre ve
maliye dahil olmak üzere çeşitli hükümet sektörlerini kapsayan yeni ortaklıklarla yaşama
geçirilmelidir. Uluslararası topluluk ise bu çabaları kapasite geliştirme, bilgi alışverişi, araştırmaları
destekleme ve fon tahsisi gibi yollardan desteklemelidir.
Kaynaklar
1. Wegman F. Implementing, monitoring, evaluating and updating a road safety programme.
Leidschendam, Dutch Institute for Road Safety Research, 2003.
2. Safety on roads: what is the vision? Paris, Organisation for Economic Co-operation and
Development, 2002.
3. Economic evaluation of road traffic safety measures – conclusions of Round Table 117, Paris, 26–
27 October 2000. Paris, European Conference of Ministers of Transport, 2000.
4. Les accidents corporels de la circulation routière. Les résultats de Décembre et le bilan de l’année
2003. Paris, Observatoire National Interministériel de Sécurité Routière, 2004
(http://www.securiteroutiere.equipement.gouv.fr/IMG/pdf/conjoncture-3.pdf , accessed 1 February
2004).
5. Peden M et al., eds. World report on road traffic injury prevention. Geneva, World Health
Organization, 2004.
6. Koornstra MK, ed. Transport safety performance in the EU. Brussels, European Transport Safety
Council, Transport Accident Statistics Working Party, 2003 (http://www.etsc.be/rep.htm , accessed
1 February 2004).
7. Assessing risk and setting targets in transport safety programmes. Brussels, European Transport
Safety Council, 2003 (http://www.etsc.be/rep.htm , accessed 1 February 2004).
8. Elvik R. Quantified road safety targets: an assessment of evaluation methodology. Oslo, Institute of
Transport Economics, 2001 (Report No. 539).
9. Road transport. Road safety. Recent trends in road accidents and policy issues. Paris, European
Conference of Ministers of Transport, 2002 (CEMT/CM(2002)10/Final;
www.oecd.org/cem/topics/council/cmpdf/2002/CM0210e.pdf , accessed 1 February 2004).
10. HEALTH21: the health for all policy framework for the WHO European Region. Copenhagen,
WHO Regional Office for Europe, 1999 (European Health for All Series, No. 6).
11. European Road Safety Action Programme. Halving the number of road accident victims in the
European Union by 2010: a shared responsibility. Brussels, European Commission, 2003
(COM(2003)311 final; http://europa.eu.int/comm/transport/road/roadsafety/rsap/index_en.htm ,
accessed 1 February 2004).
12. Haddon W Jr. A logical framework for categorizing highway safety phenomena and activity.
Journal of Trauma, 1972, 12:193–207.
13. Finch DJ et al. Speed, speed limits and accidents. Crowthorne, Transport Research Laboratory,
1994 (Project Report 58).
14. Taylor MC, Lynam DA, Baruya A. The effects of drivers’ speed on the frequency of road
accidents. Crowthorne, Transport Research Laboratory, 2000 (TRL Report 421).
15. McLean J, Kloeden C. Alcohol, travelling speed and the risk of crash involvement. In: Mayhew
DR, Dussault C, eds. Proceedings of the 16th International Conference on Alcohol, Drugs and
Traffic Safety, Montreal, 4–9 August 2002. Montreal, Société de l’assurance automobile du Québec,
2002:73–79 (http://www.saaq.gouv.qc.ca/t2002/actes/pdf/(07a).pdf , accessed 1 February 2004).
16. IIHS facts: 55 speed limit. Arlington, VA, Insurance Institute for Highway Safety, 1987.
54
17. Ashton SJ, Mackay M. Benefits from changes in vehicle exterior design. In: Proceedings of the
Society of Automotive Engineers. Detroit, MI, Society of Automotive Engineers, February
1983:255–264 (Publication No. 121).
18. Ashton SJ, Mackay GM. Car design for pedestrian injury minimisation. In: Proceedings of the
Seventh Experimental Safety of Vehicles Conference, Paris, 1979. Washington, DC, National
Highway Traffic Safety Administration, 1979:630–640.
19. Reducing injuries from excess and inappropriate speed. Brussels, European Transport Safety
Council, Working Party on Road Infrastructure, 1995.
20. Elvik R. Cost-benefit analysis of safety measures for vulnerable and inexperienced road users.
Oslo, Institute of Transport Economics, 1999 (TØI Report 435/1999).
21. Compton RP et al. Crash risk of alcohol impaired driving. In: Mayhew DR, Dussault C, eds.
Proceedings of the 16th International Conference on Alcohol, Drugs and Traffic Safety, Montreal,
August 2002. Quebec, Société de l’assurance automobile du Québec, 2002:39–44
(http://www.saaq.gouv.qc.ca/t2002/actes/pdf/(06a).pdf , accessed 1 February 2004).
22. Mathijssen MPM. Indecisive drink-driving policy allows for increase of DUI in the Netherlands.
In: Mayhew DR, Dussault C, eds. Proceedings of the 16th International Conference on Alcohol,
Drugs and Traffic Safety, Montreal,August 2002. Quebec, Société de l’assurance automobile du
Québec, 2002 (http://www.saaq.gouv.qc.ca/t2002/actes/pdf/(30a).pdf , accessed 1 February 2004).
23. Keall MD, Frith WJ, Patterson TL. The influence of alcohol, age and number of passengers on the
night-time risk of driver fatal injury in New Zealand. Accident Analysis and Prevention, 2004,
36:49–61.
24. Borkenstein RF et al. The role of the drinking driver in traffic accidents. Bloomington, IN,
Department of Police Administration, Indiana University, 1964.
25. Allsop RE. Alcohol and road accidents: a discussion of the Grand Rapids study. Harmondsworth,
Road Research Laboratory, 1966 (RRL Report No. 6).
26. Moskowitz H et al. Methodological issues in epidemiological studies of alcohol crash risk. In:
Mayhew DR, Dussault C, eds. Proceedings of the 16th International Conference on Alcohol, Drugs
and Traffic Safety, Montreal, August 2002. Quebec, Société de l’assurance automobile du Québec,
2002:45–50 (http://www.saaq.gouv.qc.ca/t2002/actes/pdf/(06a).pdf , accessed 1 February 2004).
27. A strategic road safety plan for the European Union. Brussels, European Transport Safety
Council, 1997.
28. Declaration on Young People and Alcohol. Copenhagen, WHO Regional Office for Europe, 2001
(http://www.who.dk/AboutWHO/Policy/20030204_1 , accessed 1 February 2004).
29. The European Alcohol Action Plan 2000–2005. Copenhagen, WHO Regional Office for Europe,
2000 (http://www.who.dk/document/E67946.pdf , accessed 1 February 2004).
30. Police enforcement strategies to reduce traffic casualties in Europe. Brussels, European Transport
Safety Council, Working Party on Traffic Regulation Enforcement, 1999
(http://www.etsc.be/strategies.pdf , accessed 1 February 2004).
31. Mäkinen T et al. Traffic enforcement in Europe: effects, measures, needs and future. Brussels,
European Commission, 2000
(http://europa.eu.int/comm/transport/road/library/escape_final_report.pdf , accessed 1 February
2004).
32. Taggi F, Giustini M, Pitidis A. La valutazione del beneficio economico indotto dall’applicazione
delle nuove norme del Codice della Strada [Valuation of economic benefits resulting from the
implementation of new standards in the Highway Code]. Rome, National Institute of Health, 2003
(http://cidiesse.altervista.org/la_valutazione_del_beneficio_eco.htm , accessed 1 February 2004).
33. Begg D, Stephenson S. Graduated driver licensing: the New Zealand experience. Journal of Safety
Research, 2003, 34:3–4.
34. Herrstedt L. Planning and safety of bicycles in urban areas. In: Proceedings of the International
Conference Traffic Safety on Two Continents. Lisbon, Portugal, September 1997. Linköping,
Swedish National Road and Transport Research Institute, 1997 (VTI-Conference 9A-Part 3):41–56.
35. Lines CJ, Machata K. Changing streets, protecting people – making roads safer for all. In:
Proceedings of the ETSC Best in Europe Conference, 2000. Brussels, European Transport Safety
Council, 2000:37–47.
55
36. Carlsson A, Brüde U. Utvärdering av mötesfri väg [Barriers on dual-carriageway roads].
Linköping, Swedish National Road and Transport Research Institute, 2003 (VTI notat 45-2003,
English summary).
37. Research on loss of control accidents on Warwickshire motorways and dual carriageways.
Coventry, TMS Consultancy, 1994.
38. Elvik R, Vaa T. Handbook of road safety measures. Amsterdam, Elsevier Science (in press).
39. Promising. Promotion of mobility and safety of vulnerable road users. Final report.
Leidschendam, Dutch Institute for Road Safety Research, 2001.
40. Schoon CC. Invloed kwaliteit fiets op ongevallen [Influence of cycle quality on crashes].
Leidschendam, Dutch Institute for Road Safety Research, 1996 (SWOV Report R-96-32).
41. Broughton J et al. The numerical context for setting national casualty reduction targets.
Crowthorne, TRL Ltd., 2000 (TRL report 382).
42. Seat-belts and child restraints: increasing use and optimizing performance. Brussels, European
Transport Safety Council, 1996.
43. Cummings P et al. Association of driver air bags with driver fatality: a matched cohort study.
British Medical Journal, 2002, 324:119–122.
44. Seat-belts and child restraints: increasing use and optimizing performance. Brussels, European
Transport Safety Council, Working Party on Vehicle Safety, 1996.
45. Road safety: impact of new technologies. Paris, Organisation for Economic Co-operation and
Development, 2003.
46. A cost recovery system for speed and red light cameras: two-year pilot evaluation. London,
Department of Transport, Road Safety Division.
47. Zaal D. Traffic law enforcement: a review of the literature. Clayton, Australia, Monash University
Accident Research Centre, 1994 (Report No. 53).
48. Villaveces A et al. Association of alcohol-related laws with deaths due to motor vehicle and
motorcycle crashes in the United States, 1980–1997. American Journal of Epidemiology, 2003,
157:131–140.
49. What is frontal offset crash testing? Arlington, VA, Insurance Institute for Highway Safety and
Highway Loss Data Institute, 2003 (http://www.iihs.org/vehicle_ratings/ce/offset.htm , accessed 1
February 2004).
50. Connor J et al. Driver sleepiness and risk of serious injury to car occupants: population based
control study. British Medical Journal, 2002, 324:1125.
51. Charter on Transport, Environment and Health. Third Ministerial Conference on Environment and
Health, London, 16–18 June 1999. Copenhagen, WHO Regional Office for Europe, 1999
(http://www.euro.who.int/document/pehehp/charter_transporte.pdf , accessed 1 February 2004).
52. Transport, Health and Environment Pan-European Programme (THE PEP). Adopted by the Highlevel Meeting on Transport, Environment and Health, Geneva, 5 July 2002. Geneva, United Nations
Economic Commission for Europe, 2002 (http://www.unece.org/doc/ece/ac/ece.ac.21.2002.9.e.pdf ,
accessed 1 February 2004).
53. Protocol on Strategic Environmental Assessment to the Convention on Environmental Impact
Assessment in a Transboundary Context. Geneva, United Nations Economic Commission for
Europe, 2003 (http://www.unece.org/env/eia/documents/protocolenglish.pdf , accessed 1 February
2004).
54. Banken R. Strategies for institutionalizing HIA. Copenhagen, WHO Regional Office for Europe,
2001 (ECHP Health Impact Assessment Discussion Papers, No. 1;
http://www.euro.who.int/document/e75552.pdf , accessed 1 February
2004).
55. The “SEC” safety belt – cultivating that which has fallen dry. Brussels, European Transport Safety
Council, 2004 (http://www.etsc.be/SEC_belt.htm , accessed 1 February 2004).
56
BÖLÜM 6 - SAĞLIK SEKTÖRÜ VE AVRUPA’DA YOL
GÜVENLİĞİ: DAHA KAPSAYICI BİR ROL
Yol güvenliğinden sorumlu olan pek çok aktör arasında sağlık sektörü belirli alanlarda geleneksel
olarak öncülük yapmıştır. Sağlık sektörünün ön plana çıktığı bu alanlar, önlenebilir ölüm ve
sakatlıklardan kaçınılması amacıyla kaza sonrası yapılan müdahaleler, yaralanmaların ve bundan
duyulan acıların hafifletilmesi ve kazazedelerin mümkün olduğunca tedavi edilerek toplumla yeniden
bütünleştirilmelerini içermektedir (1). Sağlık sektörü bunların dışında ayrıca, travma bakımı ve
rehabilitasyonu alanında, somut durumlardan hareketle araştırma ve uygulama geliştirme çalışmalarını
da yürütmektedir.
Ancak bütün bunlar, halk sağlığı alanında elde bulunan kaynakların önemli bir bölümünün trafikle
ilgili sorunlara tahsisine ve diğer halk sağlığı sorunlarına az kaynak ayrılmasına yol açmaktadır.
Örneğin Avrupa Birliği’nde trafik kazalarının yol açtığı maliyetle ilgili son tahminlere göre, trafik
kazalarında ölen her kişinin getirdiği sağlıkla ilgili maliyet 7.000 Euro, her ciddi yaralanmanın
maliyeti ise 12.000 Euro’dur (2). Avrupa bölgesinin tümü ele alındığında ortaya çıkan toplam rakam
on milyonlarca Euro’ya ulaşmaktadır.
Demek ki, yol güvenliğinin artırılması, hastane sevklerini, yaralanmaların ciddiyet düzeyini,
rehabilitasyon gereksinimlerini ve acil durum hizmetlerine yönelik talebi azaltarak kaynaklardan
tasarruf edilmesini sağlayacaktır. Bisiklet kullananlarla yayaların güvenliğinin artırılması da daha
sağlıklı yaşam tarzlarının tercih edilmesini özendirecek, böylece bulaşıcı olmayan birçok hastalıkla
ilgili riskler de azalmış olacaktır.
Sağlık sektörünün, trafik kazalarının önlenmesine yönelik çalışmalara tam olarak katılmaya ve bu
alanda giderek daha fazla rol üstlenmeye gerçek ve özel bir ilgisi vardır. Sağlık sektörü bu bağlamda
son dönemde ortaya çıkan yeni katılım alanlarını da dikkate alabilir. Bütün bunlara karşın sağlık
sektörü tarihsel olarak yol güvenliğini kendi asıl alanı olarak görmemiş, bu alandaki başlıca
sorumluluğu ulaşım sektörüne bırakmıştır (3, 4).
Trafik Kazalarının Önlenmesi Dünya Raporu (1), trafik kazalarının tüm dünyada önlenmesine yönelik
çalışmalarda sağlık sektörünün yeni ve daha kapsamlı bir rol üstlenmesini önermektedir. Avrupa’da
da, sağlık sektörünün daha proaktif bir rol üstlenmesinin, trafik kazalarını kendi asıl alanının içine
alması zamanı gelmiştir. İzleyen bölüm, yol güvenliğiyle ilgili çeşitli konularda sağlık sektörünün
oynayabileceği rolleri değerlendirmektedir.
SAĞLIKTA TANITIM-SAVUNU
DSÖ Anayasası’na göre, sağlıkta ulaşılabilir en üst düzeye ulaşılması, ırk, din, siyasal görüş,
ekonomik veya sosyal durum gözetilmeksizin her insanın temel haklarından biridir.
Bu bağlamda, önlenebilir ölümleri ve ciddi yaralanmaları normal saymayıp reddeden güvenli ulaşım
sistemlerinin tanıtımı ve savunusu, sağlık sektörünün yukarıda değinilen temel insan hakkını koruma
misyonunu yerine getirmesinin önemli bir yoludur. Yol güvenliğinin ulaşım sistemlerinin içsel bir
öğesi ve temel performans parametresi olması gerektiğini savunan bir sağlık sektörü bu yanıyla son
derece önemli bir görevi yerine getirebilir. Gerçekten de, sağlık alanındaki pek çok profesyonel, etkili
önlemlere ilişkin bilgilerle bunları başkalarına güçlü ve ikna edici biçimde anlatabilme yetisine birlikte
sahiptir.
57
Travma bakımı ve rehabilitasyon alanlarında çalışan sağlıkçılar, trafik kazalarının yol açtığı insanlık
trajedisine doğrudan tanık olmalarından kaynaklanan duygusal etkilenimlerini ve ahlaki yargılarını
kullanarak bu alanda etkili önlemler alınmasını savunabilirler ve hükümet dışı kuruluşlar dahil diğer
tarafları bu doğrultuda harekete geçirebilirler (Kutu 6.1).
Önleyici tıp ve çevre sağlığı alanındakiler, halk sağlığı yöneticileri ve kamu görevlileri ile birlikte yol
güvenliğinin diğer sektörlerin gündemine yerleştirilmesinde etkili olabilirler. Bunu, yol güvenliği ile
ulaşıma bağlı diğer sağlık sonuçları arasındaki ilişkiye dikkat çekerek, yeni ve sinerji yaratan
stratejileri belirleyerek ve ulaştırma, kentsel planlama ve çevre gibi ilgili diğer sektörlerle birlikte
herkesin kazançlı çıkacağı politikalar uygulayarak yapabilirler (6).
KUTU 6.1. YOL GÜVENLİĞİNDE TUTKULU VE KANIT TEMELLİ SAVUNUCULAR OLARAK
SAĞLIK MESLEĞİNDEN OLANLAR: YENİ ZELANDA’DAN BİR ÖRNEK
1987 yılında Yeni Zelanda’lı bir grup yoğun bakım uzmanı, trafik kazalarının önlenmesi için beş girişimde
bulunmaya karar verdi:
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
Kaza yerine “çarpma” teriminin kullanılması
Otoyollara orta bariyer engeller konulması
Araçlarda bulunan çocuklar için gerekli önlemler alınması
Yasal gerekçelerle KAK örnekleri alınması
Bir Travma Önleme Bakanlığı kurulması için çalışma
Bu tanıtım-savunu etkinliğinin temel noktasını, “kaza” kavramının reddedilmesi oluşturuyordu. Bu bağlamda
“yollarda meydana gelen ölümler” yerine gerçek insanların yaşadıkları trajediden söz ediliyor, “daha fazla
rapordan” çok etkili ve ivedi önlemler üzerinde duruluyor, nedenler üzerinde yoğunlaşmaktan çok önlem
fırsatlarına odaklanılıyordu. Başlatılan iletişim kampanyası, kitle iletişim araçlarının akıllıca kullanımına dayalı
bir lobi faaliyetine dönüştü. Bu çerçevede, meydana gelen her kazanın ve ölümün üzerine hemen ve ödünsüz
biçimde gidiliyor, kurbanlar tanıtılıyor ve böylece konuya ilişkin duyarlılık artırılmaya çalışılıyordu.
Sonuçta kaza yerine “çarpma” terimi tüm medyada yaygın biçimde kabullenildi, kaza ölüm raporlarını
hazırlayanlar bu terimi kullanmaya başladı ve Sağlık Bakanı da bu değişikliğe olumlu yaklaştı. Ortada bariyer
konulması konusu elektronik ve diğer medyada, siyasetçiler ve kamuoyu arasında gündeme yerleşti. 1988 yılı
Temmuz ayında Auckland’dan 16 bin imzalı bir dilekçe parlamentoya iletildi. Ulaştırma Bakanlığı üzerinde
giderek artan baskılar sonucunda Başbakan yeni bir politikaya geçildiğini açıkladı. Bu yeni politikaya göre
“yeni bütün otoyollarda tasarım aşamasında orta bariyerler öngörülecek, eski otoyollar da buna göre yeniden
uyarlanacaktı.” Bu düzenlemeler Auckland’da 1992 yılında gerçekleştirildi.
Kaynak: Streat (5).
KANITLARA DAYALI BİLGİ SAĞLANMASI
Sağlık sektörü, yollarda meydana gelen trafik kazalarının yol açtığı ölüm ve yaralanmaların izlenip
bildirilmesinde ve çeşitli risk etmenlerinin ortaya konulmasında öncü bir rol oynar. Sağlık sektörü
bunun ardından, sözkonusu bilgileri karayolu ulaşım sistemlerini insan bedeninin duyarlılığı ışığında
yeniden düzenlemeye yönelik araştırmaların ve kazalarda yaralananların tedavi ve rehabilitasyonuna
yönelik maliyet etkin stratejileri belirleme çalışmalarının hizmetine sunar.
Sağlık sektörü özellikle aşağıdaki başlıklarda kendine özgü bir rol oynar:
ƒ
önleyici müdahaleler, acil durumlar, travma bakımı ve rehabilitasyonunda etkili uygulamalar
için temel oluşturacak kanıtları hazırlama;
58
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
hastane verilerinden hareketle yaralanmalarla ilgili enformasyon sistemleri geliştirme ve
çeşitli kaynaklardan derlenen veriler arasında tutarlılık sağlama;
temel travma bakımı ve acil durum hizmetlerine ilişkin örnek uygulamalara işaret etme ve
rehberler hazırlama;
çeşitli risk etmenlerinin incelenmesi için uygun göstergeler belirleme;
yollarda meydana gelen trafik kazalarının sosyal maliyetini hesaplama (sağlık bakım
masrafları, ailelerin altına girdikleri masraflar, gelir ve üretkenlik kaybı dahil) ve bu bilgileri
tanıtım-savunu çalışmaları ile etkili önlemlerin belirlenmesinde kullanma; ve
belirlenen politikanın etkili biçimde uygulanması için temel etmenleri ve mekanizmaları
belirleme (örneğin, çeşitli tarafların kazaların önlenmesi konusunda karar verme ve politika
belirleme çalışmalarında bulunabilmelerine imkan sağlayacak etmenlerin belirlenmesi gibi).
Ancak, enformasyonla ilgili bu yönler birbirinden ayrı düşünülmemelidir. Bütün bunlar, riskleri
etkilerle, önlemlerle ve sonuçlarla ilişkilendirmeye yardımcı olan entegre bir enformasyon sisteminin
belli başlı bileşenleri olarak geliştirilmelidir. Böyle bir sistem, örneğin çevre sağlığı göstergeleri gibi
ilgili diğer enformasyon sistemleriyle ilişkilendirilebilir ve bu sistemlerin değerini artırabilir. Avrupa
Komisyonu ve Avrupa Çevre Ajansı tarafından geliştirilen Ulaşım ve Çevre Rapor Mekanizması
(TERM) böyle bir entegrasyonun örneği olarak görülebilir (7).
Sağlık sektörü, kanıtlara dayalı enformasyon üretir. Bu yanıyla sağlık sektörü, kaza riskinin
belirlenmesinde ve kazaların halk sağlığı açısından oluşturduğu zararın tahmininde ulaşım sektörünün
önemli bir ortağı durumuna gelir. Gerçi sağlık ve ulaşım sektörleri, taşıt kullanma pratiğini etkileyen
çeşitli etmenler (örneğin zihinsel sağlık, uyuşturucular, ilaçlar ve fiziksel uygunluk gibi) üzerindeki
araştırmalarda, kalite güvencesi, sınır tespiti ve bilgi aktarımı gibi alanlarda zaten işbirliği içindedirler;
ancak gene de bu işbirliğinin daha iyi biçimde örgütlenmesi durumunda daha hızlı ilerleme sağlanması
ve kaynakların daha etkin biçimde kullanılması mümkün olacaktır.
ULAŞIM HİZMETLERİNİN SORUMLU KULLANICILARI OLARAK DAVRANMA
Sağlık sektörünün karayolu ulaşım hizmetlerinin kullanıcısı olarak da çok önemli bir rolü vardır.
Sağlık sektörü, gerek kendi çalışanları ve hizmet kullanıcıları bakımından, gerekse satın aldığı ulaşım
hizmetleriyle önemli bir trafik yoğunluğu kaynağıdır. Dolayısıyla güvenlik, sağlık sektörünün
sorumluluklarının önemli bir parçasıdır.
Sağlık sektörü, ulaşım hizmetlerinin “işvereni”, kullanıcısı ve satın alıcısı konumunda sorumluluk
sahibi bir sektör olarak, bütün çalışanlarının güvenli biçimde yolculuk yapmasını sağlamak
durumundadır. Bu çerçevede kamu taşımacılığı, bisiklete binme ve yürüme mümkün olan her durumda
özendirilmelidir. Motorlu taşıtlar gerektiğinde ise bunlar güvenli olmalı, güvenli koşullarda
kullanılmalı, hız sınırlarına uyulmalı, en iyi güvenlik donanımı sağlanmalı ve araç kullanırken
uyuşturucu veya başka uyarıcı ilaçlar alınmamalıdır. Sağlık sektörü, güvenli ulaşım hizmetleri satın
alarak, güvenli ulaşım ürünlerine ve hizmetlerine yönelik talebi artırmada, sağlık sektörü içindeki ve
dışındaki ortaklarında bu yönde hareket etmelerini sağlamada etkili bir rol oynayabilir.
Sağlık sektörü bunların dışında, bakım ve tedavi merkezlerinin ve insanların çalıştıkları sağlık
kuruluşlarının başta kamu taşımacılığı, bisiklet veya yürüyerek en güvenilir biçimde ulaşılabilecek
yerlerde kurulmasını sağlayarak da kendi çalışanlarını ve hizmet alıcılarını trafikle ilgili çeşitli
risklerden koruyabilir (8).
Sağlık sektörü, bu alanda etkili önlemlere ilişkin bilgisini kullanarak, kamuoyunu, kuruluşları ve
tesisleri tercihlerini daha sorumlu biçimde yapmaya özendirebilir ve onlara bu yönde destek verebilir.
Burada kastedilen, sözkonusu kesimlerin kendi tercihlerini daha güvenlikli ulaşım ürünleri ve
hizmetlerinden yana yapmaları, kendi çalışanlarını, işlerine gidiş gelişlerinde bu araç, ürün ve
hizmetlerden yararlanmaya özendirmeleridir. Örneğin, Birleşik Krallık’ta bir şirket belirli bir araştırma
kuruluşuna, sürücü belgesi olanlara ek eğitim verilmesinin kazaların azaltılmasında ne derece etkili
59
olduğu konusunda sistematik bilgi toplama işi vermiştir. Yapılan değerlendirme sonucunda böyle bir
ek eğitimin trafik kazalarının azalmasına istatistik olarak anlamlı bir katkıda bulunmadığı belirlenmiş,
böylece şirket de kendi ulaşım politikasını buna göre gözden geçirmiştir (9).
TABLO 6.1. SEÇİLMİŞ HASTALIK VE KAZA GRUPLARI İÇİN TAHSİS EDİLEN YILLIK KÜRESEL
ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME ÖDENEKLERİ; 1990 İLE 2020 YILLARINDA YİTİRİLEN
ÖZÜRLÜLÜĞE GÖRE AYARLANMIŞ YAŞAM SÜRELERİNE (ÖGAYS-DALYs) GÖRE SIRALAMA
(TAHMİN)
Hastalık
veya kaza
HIV/AIDS
Milyon ABD
doları
919-985
ÖGAYS’da
1990 sıralaması
ÖGAYS’da
2020 sıralaması
2
10
Sıtma
60
8
-
İshalli hastalıklar
32
4
9
Trafik kazaları
24-33
9
3
Verem
19-33
-
7
Kaynak: Sağlık alanında araştırma ve geliştirme çalışmalarına ödenek: Gelecekteki Müdahale Seçenekleri ile
ilgili Sağlık Araştırma Komitesi raporu (10)
ÖN AÇICI ARAŞTIRMA VE YENİLİKLER
Sağlık sektörünün yollardaki trafik kazalarının önlenmesine yönelik halihazırdaki araştırma
çalışmaları ve bu alanda kullanabileceği kaynaklar, halk sağlığı alanındaki diğer sorunlarla
karşılaştırıldığında, bu sorunun büyüklüğü açısından yeterli olmaktan uzaktır (Tablo 6.1).
Bu durum, sağlık sektörünün, yol güvenliği ile ilgili çeşitli konuların ele alınacağı bağımsız
araştırmalara gerekli kaynakları sağlamak için daha çok çaba harcaması gerektiğini göstermektedir.
Görüldüğü kadarıyla, ek araştırmalara gerek duyulan alanlar arasında; travma tedavisi ve acil durum
desteği alanındaki uygulamaların geliştirilmesi (özellikle, etkisinin ne olduğu tam kanıtlanamayan
birtakım tedavi biçimleri sözkonusu olduğunda; örneğin, kan kaybının etkilerini hafifletme, travma ve
hipovolemiye verilen hemodinamik tepkiyi stabilize etme amacıyla başvurulan sıvı verme işlemi gibi
(11)), baş yaralanmalarının tedavi için önerilen yöntemler, ambulans ve helikopterlerin yaralıları
sağlık merkezlerine nakletmede kullanılması yer almaktadır.
Yaşlılık, zihinsel kusurlar ve hastalıkların yanı sıra uyuşturucu, alkol ve ilaçların yol açtığı akut
durumların kronik bozukluklara yol açması konusundaki araştırmalar sürüyor olsa bile (12), ilaçların
ve uyarıcıların etkilerinin ortaya çıkarılması ve bunların karşılıklı etkileyerek kaza riskini artırma
olasılıklarının belirlenmesi açısından daha fazla çaba gerekmektedir.
Sağlık sektörünün, ayrıca, entegre modellerin geliştirilmesine yönelik araştırma projelerine de daha
güçlü biçimde katılması gerekmektedir. Bu tür entegre modellerden beklenen, ulaşım politikasına
ilişkin çeşitli senaryoların, yol güvenliği ve ulaşımla ilgili diğer sağlık konuları üzerindeki etkilerini
artırmak; ulaşımla ilgili politikaların, planların ve projelerin maliyet etkinliği yönüyle ilgili
araştırmaları desteklemektir.
60
SÜRÜCÜLERİN BU İŞE UYGUN OLMALARI VE KAZA SONRASI TEDAVİ1
Kaza sonucu ölümleri önleme ve yaralanmaların etkisini hafifletme fırsatları, en önce, sağlık
sektörünün bütün araç kullananların bu işe uygun olmalarını sağlama rolü aracılığıyla ortaya çıkar.
Bundan sonra gelen zincir kaza sonrası bakım ve tedaviye kadar uzanır. Bu zincirin halkaları arasında,
kaza civarında bulunanların yapabilecekleri müdahaleler, sağlık hizmetlerine erişim, travma tedavisi
ve rehabilitasyon yer alır. Bu adımlardan her biri, bir sonrakini etkileyebilir.
Sürücülerin fiziksel ve zihinsel olarak uygunluklarının sağlanması
Çeşitli Avrupa ülkelerinde, sürücü belgelerinin verilmesi ve yenilenmesi belirli sağlık muayenelerinin
sonuçlarına bağlıdır. Bu muayenelerde, sürücü adaylarının fiziksel ve zihinsel sağlık durumları
araştırılır ve bu durum düzenli aralıklarla yeniden değerlendirilir. Örneğin, 91/439/EEC sayılı AB
direktifi sürücü belgelerinin verilmesindeki asgari ölçütleri belirlemektedir. Bu direktife göre sağlık
muayeneleri, özellikle, görme ve işitme kusurları, lokomotor yetersizlik, beynin işlevlerinde ani
aksamalara yol açabilecek kalp-damar rahatsızlıkları, şekerli diyabet, sinir sistemi rahatsızlıkları,
zihinsel kusurlar, ilaç ve uyuşturucu bağımlılığı ve ciddi düzeyde böbrek yetmezliği gibi sorunlar
üzerinde durmalıdır (14).
Hastane öncesi müdahalelerin iyileştirilmesi
Avrupa’da yapılan araştırmaları konu alan genel bir değerlendirme (15), yollardaki trafik kazalarının
yaklaşık yüzde 50’sinde ölümlerin kazanın hemen ardından olay yerinde veya yaralı hastaneye
götürülürken, yüzde 15’inin kazayı izleyen ilk 4 saat içinde hastanede ve yüzde 35’inin de daha
sonraki saatlerde meydana geldiğini göstermektedir. Trafik kazalarında meydana gelen ölümlerin
ülkelere göre dağılımını inceleyen bir araştırmaya (16) göre de, düşük ve orta gelir düzeyindeki
ülkelerde ölümlerin büyük çoğunluğu yaralı hastaneye ulaştırılmadan meydana gelmektedir. Gene aynı
araştırmaya göre, hastaneye ulaştırılmadan ölme olasılığı, yaralının sosyoekonomik statüsü düştükçe
artmaktadır.
Kaza yerine ilk gelen insanlar, daha ciddi sonuçların önlenmesi için çeşitli yardımlarda bulunabilirler.
Yapılabilecekler arasında acil durum görevlilerine haber verme, ek kazaların önlenmesi ve/veya
çevredekilerin zarar görmemesi için gerekli güvenlik önlemlerinin alınması ve ilk yardım bunların
arasındadır. Örneğin, ilk yardım konusunda eğitilmiş kişiler, solunum yolların tıkanması veya dış
kanama gibi nedenlerden meydana gelebilecek ölümlerin önlenmesinde rol oynayabilirler (17).
Acil durum hizmetlerine erişim
Yüksek gelir düzeyindeki ülkelerin çoğunda, yollardaki trafiğin yoğunluğu ve cep telefonları
sayesinde herhangi bir kaza ilgili yerlere hemen bildirilebilir. Genellikle, bu tür durumlarda hemen
haber verilecek, numarası yaygın bilinen telefonlar vardır. Ancak bu telefonlar ülkeden ülkeye değişir.
Avrupa Birliği ülkeleri bu konuda ortak bir telefon numarası kullanmaya başlamışlardır ve telefon
idareleri cep telefonları veya sabit kulübelerden bu amaçla yapılacak ihbarlardan ücret almamaktadır.
Ayrıca, otoyollara belirli aralıklarla telefon kulübeleri yerleştirilmiştir ve bu da kazaları haber vermek
isteyenlerin işlerini kolaylaştırmaktadır.
Bütün bunlara karşın, düşük gelir düzeyindeki ülkelerde ve özellikle Avrupa’nın doğusunda kazaların
meydana geldiği noktalara yakın acil durum hizmetleri genellikle bulunmamaktadır. Bu durum, kent
merkezlerinin uzağındaki ücra yörelerde daha da geçerlidir.
1
Bu bölüm büyük ölçüde Trafik kazalarını önleme dünya raporu’dan uyarlanmıştır. Özet (13).
61
Acil hizmetlerce bakım ve tedavi
Polis ve yangın ekipleri kaza yerine genellikle sağlıkçılardan önce gelmektedir. Dolayısıyla, polisin ve
itfaiye ekiplerindekilerin insanları çeşitli durumlardan kurtarmalarına yardımcı olacak donanıma sahip
olmaları ve bu konuda eğitilmeleri gerekir (örneğin yangın, suya batma, hasar görmüş arabada sıkışıp
kalma gibi) (15).
Bir başka kaygı konusu da, acil yardımlara giden araçların kendilerinin kaza geçirme olasılığının
yüksek olmasıdır. Çünkü bu araçların yüksek hızda gitmeleri, trafik akışına şerit değiştirerek
katılmaları gerekmektedir. Dolayısıyla, araç içindekilerin güvenliğiyle ilgili olanlar dahil yol güvenliği
kurallarının bu araçlar için de titizlikle uygulanması gerekir.
Dahası, trafiğin sıkışık olduğu kentsel alanlarda yardım araçlarının da trafiğe sıkışıp kalma, böylece
yaralıların yaşamının kurtarılması açısından kritik dakikaların bu yüzden yitirilme riski vardır.
Dolayısıyla, acil yardım araçlarının hızla yol almalarını sağlayacak trafik kurallarının (örneğin bu
araçlara özel şerit ayrılması gibi) belirlenmesi ve bunların titizlikle uygulanması gerekir.
Hastanelerde daha iyi bakım ve tedavi
Gelir düzeyi yüksek ülkelerde iyi eğitim görmüş pratisyenler hastanelerde travma tedavi hizmetleri
vermektedir. Ayrıca, acil servislere getirilen yeni uygulamalarla hasta ve yaralılar arasında öncelikli
olanlar belirlenmekte, hastaneye ilk geliş ile tedavi ve diğer müdahalelerin başlaması arasında tehlikeli
gecikmeler olmaması için önlemler alınmaktadır.
Genel olarak, travma tedavisiyle ilgili bilgi ve uygulamalar son 30 yıl içinde önemli bir gelişme
göstermiştir, Bununla birlikte kan kaybının etkilerini hafifletme, travma ve hipovolemiye verilen
hemodinamik tepkiyi stabilize etme amacıyla sıvı verilmesi, baştaki yaralanmaların tedavisi gibi
uygulamalar konusunda daha fazla somut kanıta gereksinim vardır (11, 18, 19). Amerikan Cerrahlar
Koleji İleri Travma Yaşam Desteği dersi, yüksek gelir düzeyindeki ülkelerde bu alanda en iyi eğitim
standardı olarak benimsenmektedir (15, 20). Gerek bu kolej, gerekse benzer ulusal ve uluslararası
kuruluşlar, personel yerleştirme, tedarik ve organizasyon gibi konularda rehberler ve tavsiyeler
hazırlamıştır.
Düşük ve orta gelir düzeyindeki ülkelerde ise halk sağlığı sisteminin acil durum bölümleri gerek
personel gerekse donanım açısından yetersiz durumdadır. Bu ülkelerde daha gelişkin sağlık
kuruluşlarına erişimin maliyeti, halk sağlığı sistemi bu hizmeti kapsamadığı, özel sigorta olmadığı
veya özel sigortayı ancak toplumun en varlıklı kesimleri yaptırabildiği için pek çok kişi açısından aşırı
yüksek olabilir. Bu da, sağlık hizmetlerine erişimde bir eşitsizliğe işaret etmektedir.
Bütün bu konuları ele alan etkili programlarla ilgili elde pek az belge bulunsa bile belirli bir başarı
düzeyine işaret eden kanıtlardan gene de söz edilebilir (21). Bu arada DSÖ ve Uluslararası Cerrahi
Topluluğu da, travma tedavisini tüm dünyada iyileştirmeyi hedefleyen bir planlama ve organizasyon
çalışması konusunda işbirliği yapmaktadır (22).
Rehabilitasyonda iyileşme
Yüksek gelir düzeyindeki ülkelerde çeşitli alanlarda uzman kişiler rehabilitasyon hizmeti vermektedir.
Bunların arasında fizik terapi uzmanları, mesleki terapistler, protez uzmanları, nöro-psikologlar,
psikolojik danışmanlar ve konuşma terapistleri yer almaktadır. Hizmetler ve donanım genellikle
kişilerin evlerinde sağlanmaktadır. Bu alanda en iyi uygulamalar henüz tam ortaya çıkmamış olsa bile
sözkonusu hizmetlerin özürlülük durumlarının önlenmesine önemli katkı sağladığı görülmektedir (15).
Bu tür hizmetlerin düşük ve orta gelir düzeyindeki ülkelerde yetersiz kalması da bir kez daha şaşırtıcı
62
bir durum sayılmamalıdır. Bu ülkelerin, genel olarak, sağlık hizmetlerindeki kapasiteyi artırmaları ve
ne tür rehabilitasyon hizmetlerine öncelik tanınacağını belirlemeleri gerekmektedir.
YOL GÜVENLİĞİ KONUSUNUN FARKLI SEKTÖRLERCE İÇSELLEŞTİRİLMESİ
Genel ulaşım ve arazi kullanımı politikası
Sağlık sektörü, bir yandan çevreyle ilgili ve diğer performans hedeflerini gözetirken diğer yandan
sağlıkla ilgili sonuçları dikkate alan entegre ulaşım politikalarının ve stratejilerinin geliştirilmesi
sürecine yol güvenliği konusunun da dahil edilmesinde önemli bir rol oynayabilir (6).
Bu entegrasyonu sağlamada pratik bir yol, planlanan ulaşım ve arazi kullanım stratejilerinin tahmini
sonuçlarını anlatan sağlık ve stratejik çevre etki değerlendirmeleri için uygun araçların kullanılmasıdır.
Örneğin bütün bunların kazalar ve diğer sağlık sonuçları açısından değerlendirilmesi gibi. Bu da,
sağlık alanındaki yetkili kişilerle temas edilmesi, ilgili tarafların dinlenmesi ve planlama sürecinin bir
parçası olarak hafifletici önlemlerin tartışılıp belirlenmesi anlamına gelir. Nihai olarak amaçlanan,
sağlık alanındaki yararlar azamiye çıkarılırken aynı alandaki eşitsizliklerin asgari düzeyde tutulmasıdır
(23).
Bununla bağlantılı bir başka husus da, ulaşım politikalarından kaynaklanan sağlıkla ilgili bir dizi
sonucu bütünlüklü bir çerçeve içinde kaynaştıran modelleme ve entegrasyon çalışmalarına imkan
tanıyacak analitik araçların geliştirilmesidir. Örneğin HEARTS (Sağlıkla ilgili Sonuçlar ve Ulaşım
Sistemlerindeki Riskler) böyle bir araştırma projesidir (24). HEARTS, farklı ulaşım politikalarını
temel alan senaryolardan hareketle hava kirliliği, gürültü ve kaza sonucu yaralanma gibi olaylarla
ilişkili risk ve sağlık sonuçlarını belirli modeller içinde bir araya getirmeyi hedeflemektedir.
Halk sağlığı gündeminde
Yol güvenliğini halk sağlığı gündemine yerleştirmeye yönelik fırsatlar, sağlık sektörünün öncü rol
oynadığı diğer süreçlerde, başkalarıyla ortaklıklar kurarak yaratılır. Bunun örnekleri arasında, ulusal
ve yerel ölçekli çevre ve sağlık eylem planlarının geliştirilmesi, Avrupa Alkol Eylem Planı 20002005’in uygulanması (25), ülke çocuk çevresinin geliştirilmesi ve sağlık eylem planları; çocuklar ve
yaşlılar gibi belirli nüfus kesimlerini veya okullar, işyerleri, hastaneler ve kentler gibi belirli mekanları
odak alan girişimler yer almaktadır.
Kaynaklar
1. Peden M et al., eds. World report on road traffic injury prevention. Geneva, World Health
Organization, 2004.
2. Costs–benefit analysis of road safety improvements – final report. London, ICF Consulting
(http://158.169.50.70/comm/transport/road/library/icf_final_report.pdf , accessed 1 February 2004).
3. Trinca G et al. Reducing traffic injury: the global challenge. Melbourne, Royal Australasian
College of Surgeons, 1988.
4. Waller P. Public health’s contribution to motor vehicle injury prevention. American Journal of
Preventive Medicine, 2001, 21(Suppl. 4):3–4.
5. Streat S. Preventative critical care medicine: 1988 results. Auckland, Department of Critical Care
Medicine (DCCM), Auckland Hospital, unpublished.
6. Dora C, Racioppi F. Including health in transport policy agendas: the role of health impact
assessment analyses and procedures in the European experience. Bulletin of the World Health
Organization, 2003, 81:399–403.
63
7. Term 2002: paving the way for EU enlargement – indicators of transport and environment
integration. Copenhagen, European Environment Agency, 2002 (Environmental Issue Report No.
32; http://reports.eea.eu.int/environmental_issue_report_2002_24/en , accessed 1 February 2004).
8. Making THE link – integrating sustainable transport, health and environmental policies. A guide
for local authorities and health authorities. London, Health Education Authority, 1999
(http://www.nationalcyclingstrategy.org.uk/assets/NCS_topics/making_the_links.pdf , accessed 1
February 2004).
9. Ker K et al. Post-licence driver education for the prevention of road traffic crashes. Cochrane
Database of Systematic Reviews, 2003, 3:CD003734.
10. Investing in health research and development: report of the Ad Hoc Committee on Health
Research Relating to Future Intervention Options. Geneva, World Health Organization, 1996
(TDR/Gen/96.2; http://whqlibdoc.who.int/hq/1996/TDR_Gen_96.1_pp1-34.pdf ,
http://whqlibdoc.who.int/hq/1996/TDR_Gen_96.1_pp35-91.pdf ,
http://whqlibdoc.who.int/hq/1996/TDR_Gen_96.1_pp93-194.pdf ,
http://whqlibdoc.who.int/hq/1996/TDR_Gen_96.1_pp195-278.pdf , accessed 1 February 2004).
11. Roberts I et al. Normalising the blood pressure in bleeding trauma patients may be harmful.
Lancet, 2001, 357:385–387.
12. Impaired motorists, methods of roadside testing and assessment for licensing (IMMORTAL).
Vienna, Austrian Board for Safety and Prevention, 2004 (http://www.immortal.or.at/overview.php ,
accessed 1 February 2004).
13. Peden M et al., eds. World report on road traffic injury prevention. Summary. Geneva, World
Health Organization, 2004.
14. European Council. Council Directive 91/439/EEC of 29 July 1991 on driving licenses. Official
Journal of the European Communities, L 237, 1991 (24/08):1–24.
15. Reducing the severity of road injuries through post impact care. Brussels, European Transport
Safety Council, Post Impact Care Working Party, 1999.
16. Mock CN et al. Trauma mortality patterns in three nations at different economic levels:
implications for global trauma system development. Journal of Trauma, 1998, 44:804–814.
17. Hussain IM, Redmond AD. Are pre-hospital deaths from accidental injury preventable? British
Medical Journal, 1994, 308:1077–1080.
18. Roberts I, Schierhout G, Alderson P. Absence of evidence for the effectiveness of five
interventions routinely used in the intensive care management of severe head injury: a systematic
review. Journal of Neurology, Neurosurgery and Psychiatry, 1998, 65:729–733.
19. Dickinson K et al. Size and quality of randomised controlled trials in head injury: review of
published studies. British Medical Journal, 2000, 320:1308–1311.
20. Knight P, Trinca G. The development, philosophy and transfer of trauma care programs. In:
Reflections on the transfer of traffic safety knowledge to motorizing nations. Melbourne, Global
Traffic Safety Trust, 1998:75–78.
21. Mock CM, Arreola-Risa C, Quansah R. Strengthening care for injured persons in less developed
countries: a case study of Ghana and Mexico. Injury Control and Safety Promotion, 2003, 10:45–51.
22. World Health Organization and International Association for the Surgery of Trauma and Surgical
Intensive Care, International Society of Surgery. Guidelines for essential trauma care. Pratteln,
Switzerland, International Association for the Surgery of Trauma and Surgical Intensive Care,
International Society of Surgery, 2003 (http://www.isssic.ch/pdf/etc_guidelines.pdf , accessed 1
February 2004).
23. Berensson K, Millar S. Focusing on health – HIA. How can the health impact of policy decisions
be assessed? Geneva, World Health Organization, 1998
(http://www.who.int/hia/tools/toolkit/whohia038/en , accessed 1 February 2004).
24. HEARTS – Health Effects and Risks of Transport Systems. Copenhagen, WHO Regional Office for
Europe, 2003 (http://www.euro.who.int/document/trt/heartsbroch.pdf , accessed 1 February 2004).
25. The European Alcohol Action Plan 2000–2005. Copenhagen, WHO Regional Office for Europe,
2000 (http://www.who.dk/document/E67946.pdf , accessed 1 February 2004).
64
BÖLÜM 7 - SONUÇLAR, ARAŞTIRMA
GEREKSİNİMLERİ VE TAVSİYELER
SONUÇLAR
Avrupa Bölgesindeki trafik kazaları önemli bir ekonomik, sosyal ve halk sağlığı sorunu
oluşturmaktadır. Her yıl bu yüzden yaklaşık 127 bin kişi ölmekte, 2.4 milyon kişi de yaralanmaktadır.
5-14 ve 15-29 yaş gruplarındaki ölümlerin nedenleri arasında trafik kazalarının önemli bir payı vardır.
İkinci yaş grubunda trafik kazalarından ölenlerin yüzde 80’ini erkekler oluşturmaktadır. Trafik
kazalarının bir topluma maliyeti, ülkenin gayrı safi yurt içi hasılasının yüzde 2’sine ulaşmaktadır. Bu
toplam maliyetin sağlıkla ilgili bölümünü üstlenen Avrupa’daki sağlık sistemleri bu yüzden her yıl
onlarca milyar Euro harcamaktadır. Böylece, sağlık alanındaki diğer sorunlarla ilgilenmek üzere
kullanılabilecek kaynaklar azalmaktadır. Ülkeler, trafikle ilgili ölümler, yaralanmalar ve riskler
açısından farklılık göstermektedir. Üstelik, trafik kazalarına bağlı ölümlerin ve yaralanmaların
azaltılmasındaki hız son dönemde yavaşlamıştır. Ne var ki, trafik kazalarına bağlı ölümler ve
yaralanmalar önlenebilir niteliktedir ve tüm Avrupa’da bunun için etkili önlemler alınabileceğine
ilişkin kanıtlar mevcuttur.
Ulaşım sektöründeki etkinliklerin trafik kazaları dışında yol açtığı diğer olumsuzluklar arasında, daha
entegre yaklaşımları gerektirenler de vardır. Bunlardan bir bölümü, hava kirlenmesi, gürültü ve
fiziksel aktivite eksikliği gibi gene sağlıkla ilgili sonuçlardır. Diğerleri ise iklim değişmesi ve
toplumların giderek artan fosil yakıt bağımlılığı nedeniyle ekonomik ve siyasal açıdan güç duruma
düşmeleriyle ilgilidir.
Bu durum, konuya ilişkin siyasal kararlılığın güçlendirilmesini gerektirmektedir. Bu bağlamda sağlık
sektörü daha fazla görev üstlenmeli, önleyici nitelikte yeni stratejiler geliştirilmeli, yeni ortaklıklar
oluşturulmalı, kanıtlara dayalı müdahaleler daha etkili biçimde kullanılmalı ve yol güvenliğini
sağlamaya yönelik mekanizmalar daha sıkı biçimde işletilmelidir.
Son dönemde yol güvenliğiyle ilgili yeni bir düşünce biçimi ortaya çıkmıştır. Bu yeni düşünce, trafik
kazalarının büsbütün önlenemeyeceğinin (insan hataları nedeniyle) ve trafik kazalarının çeşitli
öğelerin karmaşık eklemlenmesi sonucunda ortaya çıktığının kabulüne dayanmaktadır. Bu öğeler
arasında insan davranışları, araçların niteliği ve altyapı yer almaktadır. Sonuçta, sorunun, karayolu
ulaşım sisteminde hizmet ve araç sunanlarla bunları kullananlar arasında sorumluluğun paylaşılması
yoluyla ele alınması önerilmektedir. Yeni düşüncenin iki temel dayanağı vardır: ölümlerin ve ciddi
yaralanmaların trafik kazalarının doğal sonucu olarak kabullenilmesine karşı çıkılması, insanların
mekanik güçlere hakim olabilme yetisinin sınırlarını yol güvenliği konusunun merkezine
yerleştirilmesi ve sistemin insanların tehlikelere açıklığının bir fonksiyonu olarak yeniden tasarlanması
ve insanların olası yanlışlarına karşı gerekli önlemlerin alınarak yol güvenliğinin karayolu ulaşım
sisteminin ayrılmaz bir parçası haline getirilmesi. İlkesel olarak evrensel ölçekte benimsenebilir nitelik
taşıyan bu yeni düşünce şimdi giderek daha fazla sayıda Avrupa ülkesi tarafından benimsenip
uygulanmaktadır.
Yol güvenliği, sürdürülebilir ulaşımın; bunun yanı sıra mali ve ekonomik konulara, mekansal
planlamaya ve altyapı yatırımlarına ilişkin politikaların içsel bir parçası olmalıdır. Bu sayede, aslında
başka amaçlara yönelik olarak alınan önlemler de yol güvenliğine ek katkıda bulunacak, yol
güvenliğini artırmaya yönelik stratejilerin kapsamı genişleyecek ve bunların uygulanması daha maliyet
etkin hale gelecektir. Yol güvenliğinin ulaşım sistemine özgü performans ölçütlerinden biri haline
gelmesine imkan tanıyan daha geniş bir uygulama çerçevesi içine yerleştirilmesi sonucunda, bu
alandaki ilerlemeler, sağlığın ve çevrenin korunmasına ilişkin diğer alanlardaki ilerlemelerle birlikte
gerçekleştirilebilecektir.
65
Etkili sonuçlar veren önleyici müdahaleler bilinmesine karşın, yol güvenliğinde ilerleme sağlanması
etkisiz uygulama süreçleri yüzünden engellenmektedir. Yol güvenliğini sağlayacak temel gereklilikleri
belirlemek üzere çeşitli modeller ve yaklaşımlar geliştirilmiştir. Bunlar, önderlik ve siyasal kararlılığın
yaşama geçirilmesi; ilgili tarafların hesap verebilirliklerini ve aralarındaki eşgüdümü sağlama;
amaçlar, planlar, organizasyon ve finansman arasındaki ilişkilerin kurulması; örnek uygulamaların
benimsenmesi ve yaygınlaştırılması; yol güvenliği programlarının uygulanmasının sistematik biçimde
izlenmesi ve değerlendirilmesi; yol güvenliği ile ilgili kapasitenin geliştirilmesi ve yol güvenliğiyle
ilgili planlama ve uygulamalara ilgili tarafların ve hedef grupların da dahil edilmesidir.
Ancak, bu alanda değişim sağlanabilmesi için kamu kesiminin siyasal kararlar temelinde yol
güvenliğine yüksek derecede öncelik tanıması gerekir. Bu alandaki gerçek iyileşmeler, açık siyasal
kararlılık gerektirir.
Bu alandaki uygulama ve ilerlemelerin önündeki önemli bir engel de çeşitli tarafların eylemlerinin
karmaşık bir bütünlük oluşturmasıdır. Dolayısıyla, farklı ilgi ve çıkar alanlarının yol güvenliği ortak
hedefi etrafında uzlaştırılmasına ve bu engelin aşılmasını sağlayacak mekanizmaların belirlenmesine
özel önem verilmelidir. Bu alandaki örnekler arasında EuroNCAP, EuroRAP ve güvenli ulaşım ürün
ve hizmetlerinin kamusal satın alımı yer almaktadır.
Karayolu ulaşım sisteminde arzu edilen güvenlik düzeyine ilişkin ortak bir vizyon geliştirilmesi, çeşitli
taraflar arasında ilişki kurarak bu tarafları yaşam ve sağlık konusunda ahlaki sorumluluk üstlenmeye
yöneltmenin bir yolu olarak belirlenmiştir. Ne ölçüde gerçekleştirilebildiği ölçülebilecek olan nicel ve
zamana bağlı hedefler belirlenmesi, yol güvenliği stratejilerinin ve planlarının uygulanmasını
kolaylaştırma açısından büyük önem taşımaktadır.
Sosyal sorumluluğun artırılması bağlamında geliştirilen mevcut araçlar, çeşitli taraflar üzerinde bir
baskı oluşturarak bu tarafların toplumun tümü adına sorumluluk üstlenmelerini sağlayabilir. Söz
konusu araçlar arasında, çeşitli araçların güvenlik performansı konusunda tüketicilerin
bilgilendirilmesi, sanayi sektörünün bu alanda sergileyeceği girişimler, ekonomik özendiriciler, kalite
güvencesi, sigorta primleri, güvenlik bildirimleri ve üretici sorumluluğu yer almaktadır.
Bu arada, sinerji yaratma ve yeni ortaklıklar oluşturma açısından önemli bir fırsat oluşturmakla birlikte
henüz yeterince yararlanılmayan yollar da vardır. Bunların başında, yol güvenliği konusunun, ulaşım
ve arazi kullanımı ile ilgili diğer hedeflere içselleştirilmesi gelmektedir. Halen uluslararası düzeyde
gündemde olan çeşitli süreçlerde geliştirilen politika çerçeveleri, trafik kazalarına bağlı ölüm ve
yaralanmaların azaltılmasına yönelik daha güçlü ve tutarlı girişimlere imkan tanımaktadır.
Hepsi birlikte ele alındığında, bu araçlar, kapsayıcı bir yol güvenliği “araç kutusu” oluşturur.
Hükümetler ise, bu araç kutusundan, kendi özgül koşullarına ve stratejilerine en uygun olanları
seçebilirler.
DSÖ, Avrupa Ulaştırma Bakanları Konferansı, BM Avrupa Ekonomik Komisyonu, OECD, Avrupa
Birliği, Dünya Bankası, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası, Avrupa Yatırım Bankası gibi uluslararası
kuruluşlarla Avrupa bölgesinde faal uluslararası kalkınma kuruluşları, tanıtım-savunu, kapasite
geliştirme, bilgilerin yaygınlaştırılması ve yol güvenliğiyle ilgili konuları kendi politikalarına
içselleştirme gibi alanlarda önemli roller oynamaktadır. Uluslararası kuruluşlar, etkili oldukları
kanıtlanmış önlemlerin uygulanmasını destekleme, ilgili yönetmelikleri hazırlama ve uygulama gibi
çalışmaların yanı sıra, bu alandaki hukuki ve siyasal engellerin kaldırılması dahil olmak üzere yol
güvenliğini sağlamaya yönelik yeni araçların ve süreçlerin daha geniş kapsamda kullanılmasını
kolaylaştırma ve özendirme çalışmalarına da önem vermelidirler.
Yol güvenliği ile ilgili konularda çalışan hükümet dışı kuruluşlar da bu konuların siyasal gündemde
üst sıralara taşınmasında önemli bir rol oynayabilirler.
66
Sağlık sektörü, trafik güvenliği alanındaki vizyonun ve hedeflerin gerçekleştirilmesinde önemli bir
role sahiptir. Sağlık sektörü, kazazedelerin bakımı ve kaza sonrası destek işlerine ek olarak, daha
kapsamlı ve daha proaktif bir rol üstlenerek ve son dönemde ortaya çıkan yeni alanlara yönelerek yol
güvenliğini kendi asli görevlerinin bir parçası haline getirmelidir. Sağlık sektörü güvenlik için gerekli
tanıtım-savunu çalışmalarını yapmalı, kanıtlara dayalı bilgi ve enformasyon sunmalı, başarı ve
başarısızlıkları izleyip belirlemeli, kendi çalışanları ve hizmet alıcıları için ulaşım hizmetleri alımından
ve kullanımında sorumlu davranmalı, araştırma ve yeniliklere öncülük etmeli, yol güvenliği
konusunun çeşitli sektörlere içselleştirilmesine katkıda bulunmalı ve daha güvenli bir ulaşım sistemine
giden yolda öncülük etmelidir.
ARAŞTIRMA GEREKSİNİMLERİ
Trafik Kazalarını Önleme Dünya Raporu (1) küresel ölçekte ek araştırmaların gerekli olduğu birtakım
alanlar belirlemiştir. Avrupa Bölgesi’nin özgül koşulları, aşağıda belirtilen ek alanlarda daha kapsamlı
araştırmalar gerektirmektedir:
ƒ
yol güvenliği stratejilerinin uygulanmasını kolaylaştıracak; kamuoyunu, kuruluşları ve
işletmeleri daha güvenli ürün ve hizmetlere yönelterek sorumlu davranmalarını sağlayacak
uygulama süreçleri ile önlemler ve arazlar konusundaki bilgileri artırma;
ƒ
kazaların sağlıkla ilgili sonuçları konusunda yararlı bilgiler veren ve sağlık kuruluşları
aracılığıyla toplanan verileri örneğin trafik polisi gibi başka merciler tarafından toplanan
verilerle ilişkilendiren göstergelerin kalitesinin artırılması ve bu verilerin kolay
bulunabilirliğinin sağlanması;
ƒ
yaralanmaların ciddiyet düzeyinin daha iyi değerlendirilmesi ve özürlülük dahil bu
yaralanmaların uzun dönemli kalıcı etkilerini belirleme kapasitesinin artırılması;
ƒ
kazaların bildirilmesi, travma tedavisi (sıvı verilmesi ve başta meydana gelen yaralanmalarla
ilgilenilmesi gibi), rehabilitasyon, kurtarma (helikopter ve ambulans kullanılması) ve alkol,
yorgunluk, ilaç vb. gibi risk etmenlerle ilgili uygulamalara temel oluşturacak somut
kanıtların hazırlanması;
ƒ
ilaçların ve rahatlama amacıyla kullanılan tıbbi malzemelerin etkilerinin, bunlar arasındaki
etkileşimin ve özellikle alkolle birlikte alındıklarında kazaya yol açma olasılıkları açısından
değerlendirilmesi;
ƒ
yaşlılık, hastalık ve yorgunluğun kazalar açısından risk etmenleri olarak oynadıkları rolün
daha iyi kavranması;
ƒ
sürücü belgelerinin verilmesinde ve yenilenmesine yönelik sağlık muayenelerindeki
uygulamaların maliyet etkinliğinin netleştirilmesi;
ƒ
mekanik güçlere insan toleransı temeline dayalı risk analizleri ve simülasyon modelleri
geliştirilmesi; bunların karayolu ulaşım sisteminin diğer bileşenleriyle bütünleştirilmesi;
araçlarla altyapı arasındaki her tür kombinasyon olası insan davranışları ile birlikte ele
alınarak kaza olasılıklarının önceden belirlenmesi;
ƒ
bir kazanın yol açabileceği enerjinin emilebilmesi açısından hız ve araç kapasitesi arasındaki
optimum dengenin belirlenmesi;
ƒ
yaralanmaların ve bunlara karşı toleransın nasıl şekillendiği konusundaki bilgilerin
geliştirilmesi ve oluşturulacak sistemin model aldığı kişinin tolerans sınırlarının
değerlendirilmesi;
67
ƒ
yayalarla bisiklet kullananların kazalar sırasında maruz kalacakları etkilere ilişkin
simülasyon modellerinin daha ileri düzeyde geliştirilmesi ve bu modellerin örneğin hava
kirliliği ve gürültü gibi trafikle ilgili diğer sorunlara ilişkin modellerle bütünleştirilmesi;
ƒ
trafik kazalarına arazi kullanımı ve ulaşım planlaması gibi yollardan yaklaşan yol güvenliği
politikaları ile ulaşıma olan talebi ekonomik araçlarla yönlendiren yaklaşımların ne ölçüde
etkili olduklarının daha gelişkin yöntemlerle değerlendirilmesi;
ƒ
yayalar ve bisiklet kullananlar için daha güvenli ve uygun imkanlar sağlanmasının getireceği
bütün yararlarla bunların sağlık açısından getireceği değişiklikleri bütünleştiren maliyetyarar analizleri;
ƒ
entegre etki değerlendirmesi (sağlık etki değerlendirmesi, çevre etki değerlendirmesi,
stratejik çevre değerlendirmesi ve yol güvenliği etki değerlendirmesi) yöntemlerinin,
araçlarının ve modellerinin daha ileri düzeyde geliştirilmesi ve böylece ulaşımla ilgili
politikaların, planların ve projelerin değerlendirilmesinde ve kamuoyunda tartışılmasında
güvenlikle ilgili konuların sağlık ve çevre alanındaki diğer konularla birlikte ele alınmasının
sağlanması; ve
ƒ
görüntülü cep telefonlarının kazalarda risk etmeni olarak oynayabilecekleri rolün ve
kazaların önlenmesinde kullanılabilecek telematik ve elektronik sinyallerin maliyet
etkinliğinin değerlendirilmesi.
TAVSİYELER
Hükümetlerin, politikalarında trafik kazalarına bağlı ölüm ve yaralanmaların önlenmesine öncelik
tanımaları ve bunun için gerekli kaynakları ve siyasal kararlılığı sağlamaları gerekir. Trafik Kazalarını
Önleme Dünya Raporu (1) yol güvenliğinin küresel düzeyde artırılması için altı temel tavsiyede
bulunmaktadır.
1. Ülke ölçeğinde trafik güvenliği çabalarını yönlendirmek üzere hükümete bağlı bir
yasal kuruluş belirlenmesi.
2. Her ülkede trafik kazalarıyla ilişkili sorunun, politikaların ve kurumsal ortamların yanı
sıra trafik kazalarını önleme kapasitesinin belirlenmesi.
3. Ulusal bir yol güvenliği stratejisi ve eylem planı hazırlanması.
4. Sorunun ele alınması için gerekli finansal ve insani kaynakların tahsisi.
5. Trafik kazalarının önlenmesi, meydana gelen yaralanmaların ve bunların sonuçlarının
asgariye indirilmesi ve bunları amaçlayan çeşitli müdahalelerin değerlendirilmesi için
somut girişimlerde bulunulması.
6. Ulusal kapasitenin ve uluslararası işbirliğinin geliştirilmesi ve bu yöndeki çabaların
desteklenmesi.
Bu bölüm, Trafik Kazalarının Önlenmesi Dünya Raporu’nu temel alarak, yukarıdaki küresel
tavsiyelerin Avrupa Bölgesi’nde uygulanmasını kolaylaştırmaya yönelik ek tavsiyelere yer
vermektedir.
68
Tavsiye 1. Yol güvenliğinde başlıca savunucu kesim olarak sağlık sektörünün rolünün
güçlendirilmesi ve yaygınlaştırılması.
Sağlık sektörü, temel görevinin temel bir bileşeni olarak yol güvenliği konusunda daha öncü bir rol
oynamak üzere yapabileceklerini düşünmelidir. Sonuçta bu, sağlık sektörünün, insanların sağlık
haklarını koruma misyonunu yerine getirmesinin bir yolu olduğu gibi, yol güvenliğini sektörel
politikalara ve halk sağlığı gündemine entegre etmek için de bir fırsattır. Sağlık sektörü, trafik
kazalarında meydana gelen yaralanmalar ve kaza sonrası görevlerine ek olarak aşağıdaki işleri de
üstlenmelidir:
ƒ
yol güvenliğiyle ilgili konuların baş savunuculuğunu üstlenmek: ölümlere ve ciddi
yaralanmalara temelden karşı çıkan güvenli karayolu ulaşım sistemlerini tanıtıp savunmak;
etkili önlemlerin yaşama geçirilmesini desteklemek; ulaşım sektöründe hızın güvenli sınırlar
içinde tutulmasına yönelik çabalarda yer almak;
ƒ
kanıtlara dayalı bilgi sağlamak: hastane verilerine dayalı enformasyon sistemleri geliştirmek
ve farklı veri kaynakları arasındaki bağlantı ve tutarlılıkları sağlamak; çeşitli risk etmenlerini
izlemeye yarayacak uygun göstergeleri belirlemek; trafik kazalarının sosyal maliyeti
konusunda tahminlerde bulunmak; politikaların etkili biçimde uygulanabilmesi için gerekli
temel etmen ve mekanizmaları belirlemek; enformasyon sistemlerindeki çeşitli bileşenleri,
risk faktörlerini, etkileri, önlemleri ve bunların sonuçlarını birbiriyle ilişkilendirmede
kullanmak; başkaları tarafından kullanılan enformasyon sistemlerine katkıda bulunmak;
ƒ
daha fazla güvenliğe yönelik talebi desteklemek: ulaşım hizmetleri sözkonusu olduğunda
işveren, kullanıcı ve satın alıcı konumuyla, sağlık hizmetleri söz konusu olduğunda ise hizmet
sunucu konumuyla sorumlu davranmak; kendi görevinin gerektirdiği ulaşım hizmetlerinde,
motorlu taşıt kullanımı gerektiğinde, taşıtların ve ulaşım koşullarının güvenli olması dahil
gerekli güvenlik önlemlerini almak; diğer sektörlerdeki ortakların da buna uygun
davranmasını özendirmek; sağlık hizmetlerinden yararlanmak isteyenlerin ilgili sağlık
kuruluşlarına kamu taşımacılığı, bisiklet ve yürüme gibi daha güvenli yollardan ulaşmaları
için gerekli imkanları sağlamak;
ƒ
araştırma ve yeniliklerde öncülük etmek: travma tedavisi ve rehabilitasyon alanlarında
kanıtlara dayalı uygulamalara önem vermek ve bunların uygulanmasına ilişkin rehberler
geliştirmek; yaşlılık, yorgunluk, çeşitli amaçlara yönelik ilaç kullanımı ve bunların etkileşimi
gibi henüz tam kavranmamış risk etmenlerini açıklığa kavuşturmak; sürücünün araç
kullanmaya uygun fiziksel ve zihinsel koşullara sahip olduğunu belirlemek üzere daha gelişkin
testler yapmak ve ölçütler kullanmak;
ƒ
yol güvenliği konusunu diğer sektörlerdeki politikalara ve halk sağlığı gündemine dahil
etmek: bu amaçla entegre değerlendirme ve modelleme araçlarını geliştirmek; ilgili diğer halk
sağlığı gündemleri ile bağlantı oluşturmak; yol güvenliğinde istenilen düzeye ulaşılmasını
sağlayacak hedefler belirlemek.
Tavsiye 2. Uygulama mekanizmalarının ve araçlarının geliştirilmesi.
Uygulama süreçlerinin etkisizliği ve siyasal kararlılık olmayışı, yol güvenliği üzerinde etkili önleme
stratejilerinin bilinmemesine göre daha fazla olumsuz etkiler yaratmaktadır. Ayrı ayrı politikalar
arasındaki uyumsuzlukları, gereksiz tekrarları ve farklı kesimlere verilen sorumlulukların birbiriyle
örtüşmesini ortadan kaldırmak için, politikaların, kurumsal ortamların, uygulama mekanizmalarının ve
yol güvenliği kapasitesinin eleştirel bir gözle değerlendirilmesi gerekir. Hükümetler, aşağıdaki
alanlarda özel görevler üstlenmelidir:
69
ƒ
yol güvenliği meselesine kararlılıkla sahip çıkmak, çeşitli tarafların desteğini alacak
nitelikteki ulaşım sistemlerine ilişkin uzun dönemli stratejik vizyonlar geliştirmek;
ƒ
yol güvenliğinin karayolu ulaşım sistemlerinin kritik bir parametresi haline gelmesini
sağlayacak kamuoyu desteğini ve siyasal desteği harekete geçirmek;
ƒ
farklı çıkarların yol güvenliğini sağlama ve ölümleri önleme ortak hedefi etrafında
buluşmasını sağlayacak mekanizmaları ve araçları geliştirmek;
ƒ
özellikle ulaşım ve arazi kullanım alanlarında etkili olanlar başta, farklı politikalar arasında
güçlü bir kurumsal ve politik bütünlük sağlamak;
ƒ
ilgili diğer sektörlerle (sağlık, çevre, yargı ve eğitim) işbirliğini sağlayacak mekanizmaları
oluşturmak ve buna yönelik uygulama araçları geliştirmek;
ƒ
sürdürülebilir kalkınma ve halk sağlığı alanlarındaki diğer hedeflerle sinerji oluşturmak; ve
ƒ
yol güvenliğine yönelik ulusal strateji ile ilgili diğer politikalar ve süreçler arasında açık
bağlantılar oluşturmak.
Tavsiye 3. Karayolu ulaşım sistemlerinde güvenlik açısından en önemli belirleyici olarak hızı ele
alınması.
Yollarda meydana gelen trafik kazalarıyla ilgili risk etmenleri ve mekanizmalar ele alındığında, bu
kazaların ciddiyet derecesini en fazla belirleyen hiç kuşkusuz kaza anındaki hızdır. Ayrıca, insanların
hatalara açık olduklarını da unutmamak gerekir. Kazaların önlenmesi, etki anındaki kinetik enerjinin
kontrol edilmesi ve kaza sonrasındaki etkilerin hafifletilmesi için başvurulabilecek, etkililikleri
kanıtlanmış birtakım önlemler vardır. Hükümetlerin bu alanda yapması gerekenler şunlardır:
ƒ
kaza anında ve farklı trafik koşullarında hızın ölümlere ve ciddi yaralanmalara neden
olabilecek düzeyin altında tutulması;
ƒ
yol güvenliğinin, araçların, altyapıların ve kullanıcıların birbiriyle ilişkilendirildiği, karayolu
ulaşımının içsel bir öğesi haline getirilmesi;
ƒ
bu amaçla gerekli kaynakların tahsis edilmesi; ve
ƒ
çocuklar, gençler ve riskli yol kullanıcıları gibi özel risk altındaki nüfus kesimlerini gözeten
önlemlere öncelik tanınması.
Tavsiye 4. Uluslararası kuruluşların trafik kazalarını önlemedeki rollerinin güçlendirilmesi.
Sağlık sektörünün rolünün güçlendirilmesi, uygulama mekanizmalarının geliştirilmesi ve karayolu
ulaşım sisteminin güvenliği gözetir biçimde yeniden tasarlanması, yönetmeliklerde, idari ve kurumsal
düzenlemelerde gerekli değişiklikleri gerçekleştirecek teknik ve kurumsal kapasiteyle birlikte yeni
mesleki becerilerin edinilmesini gerektirir. Uluslararası kuruluşlar, etkili oldukları kanıtlanmış
önlemleri yaşama geçirmelerinde ve yol güvenliğiyle ilgili yönetmelikleri uygulamalarında
hükümetlere teknik destek sağlayarak önemli bir rol oynayabilirler. Bu kuruluşlar ayrıca konuya
ilişkin mesleki eğitimin sağlanmasına ve geliştirilmesine de yardımcı olabilirler. Uluslararası
kuruluşların yapabilecekleri katkılar arasında, ilgili sektörlerde (ulaşım, sağlık, çevre, yargı ve eğitim)
çalışanlar arasında uluslararası ve ulusal ölçeklerde iletişim ağları oluşturulması ve kapasite
geliştirilmesine yönelik çok taraflı ve iki taraflı işbirliklerine gidilmesi de yer alır.
70
Daha somut olarak, Avrupa Birliği, DSÖ, OECD, Avrupa Ulaştırma Bakanları Konferansı ve BM
Avrupa Ekonomik Komisyonu gibi uluslararası kuruluşların şu başlıklarda yoğunlaşmaları gerekir:
ƒ
ortadaki hukuki ve siyasal engellerin kaldırılması dahil yeni araçların devreye sokulmasını
kolaylaştırmak ve bu araçların kullanılmasını teşvik etmek;
ƒ
yol güvenliğini sağlayacak örnek uygulamaları teşvik etmek; bu örnek uygulamaların Avrupa
Bölgesi’nde yaygınlaştırılmasına, uyarlanmasına ve test edilmesine yardımcı olmak; bu arada
batı ve doğu Avrupa ile güney ve kuzey Avrupa arasındaki açıların kapatılmasına özel önem
vermek; ve
ƒ
farklı enformasyon sistemleri ve veri kümeleri arasında, uluslararası karşılaştırmaları ve bilgi
alışverişini mümkün kılacak biçimde tutarlılık sağlamak.
Uluslararası donörler; Dünya Bankası, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası ve Avrupa Yatırım Bankası
gibi uluslararası finans kuruluşları ve Avrupa Bölgesi’nde faal uluslararası donörler aşağıdaki alanlara
destek sağlamalıdırlar:
ƒ
kapasite geliştirme programlarının uygulanması;
ƒ
örnek uygulamaların ve durum araştırmalarının yaygınlaştırılması;
ƒ
mesleki ve akademik mübadele programlarının uygulanması;
ƒ
ekonomik, siyasal ve sosyal açılardan farklı koşullara sahip ülkelerde yol güvenliği konusuna
farklı yaklaşımların geliştirilmesini ve uyarlanmasını sağlayacak araştırmaların
gerçekleştirilmesi; ve
ƒ
ulaşım altyapısının geliştirilmesine ve arazi kullanım planlamasına ilişkin projelere fon
desteği sağlanmasını yol güvenliğini daha ileri düzeye çıkarma koşuluna bağlayarak bu
konusunun ulaşımla ilgili yatırımlara entegre edilmesi.
Kaynak
1. Peden M et al., eds. World report on road traffic injury prevention. Geneva, World Health
Organization, 2004.
71
EK 1 - YOL TRAFİK KAZALARININ ÖNLENMESİ DÜNYA
RAPORU’NDAN HAREKETLE YOL GÜVENLİĞİNİ
SAĞLAYACAK ETKİLİ ÖNLEMLERE BAKIŞ
Yol güvenliğinin sağlanması açısından alınabilecek etkili önlemler arasında şunlar yer almaktadır:
ƒ
uzun dönemli bir hedef olarak, yol güvenliği ile ilgili konuların arazi kullanım ve ulaşım
planlama çalışmalarına dahil edilmesi (örneğin yayalar ve bisikletliler için daha kısa ve
güvenlikli güzergahlar sağlanması, güvenlikli ve ucuz kamu taşımacılığı gibi); bu konuların,
yayalar için kontrollü geçiş noktaları, şeritler ve sokak aydınlatması dahil yol tasarımına da
entegre edilmesi;
ƒ
belirli yolların işlevine uygun hız sınırları getirilmesi ve bu sınırlara uyulmasının sağlanması;
ƒ
motorlu taşıtlarda yolculuk yapanlara emniyet kemeri ve çocuk koruyucular kullanma
zorunluluğu getirilmesi;
ƒ
değişik noktalarda kontroller yapılmak üzere sürücülere alkol konsantrasyon sınırları
getirilmesi ve bunlara uyulmasının sağlanması;
ƒ
iki tekerlekli araçlara gündüz seyir ışığı kullanma zorunluluğu getirilmesi (bu zorunluluğun
dört tekerlekli araçlar için de düşünülmesi);
ƒ
araçların kazaya dayanıklılık ve yolcuları koruyucu önlemleri içerecek biçimde tasarlanması;
aynı tasarımın, çarpma anında yayaları ve bisikletlileri korumak üzere, araçların ön kısımları
için de düşünülmesi;
ƒ
yeni yol projelerinin, yol tasarımcısından bağımsız bir uzman tarafından güvenlik
denetiminden geçirilmesi;
ƒ
mevcut yol altyapısının, yayalar ve bisikletliler için daha güvenli güzergahlar sağlanması,
trafiği sakinleştirici önlemler, maliyeti düşük telafi önlemleri ve yol kenarlarının kazalardan
korunma sağlayacak biçimde düzenlenmesi gibi çözümlerle daha güvenli hale getirilmesi;
ƒ
kaza yerinden sağlık kuruluşuna kadar uzanmak üzere, kazaya uğrayanlara yardım
zincirindeki bütün halkaların güçlendirilmesi (örneğin, kaza yerine ilk ulaşma olasılığı en
güçlü olan ticari araç kullanıcılarının ilk yardım konusunda eğitilmeleri, sağlık görevlilerinin
travma tedavisi konusunda özel eğitim almaları gibi); ve
ƒ
halkı bilgilendirme ve eğitim kampanyaları aracılığıyla yasaların tam olarak uygulanmasını
sağlama (örneğin halkın, aşırı hız ve alkollü araç kullanmanın tehlikeleri ve bu konudaki
kurallara uyulmaması durumunda başvurulacak yaptırımlar konusunda bilgilendirilmesi).
72
EK 2 - İSTATİSTİK BİLGİLER
İstatistik bilgilerin arka planı
Avrupa Bölgesi’ne ilişkin veriler yıllık olarak toplanmaktadır. Elinizdeki bu rapor, istatistik veriler,
tablolar, şekiller ve ekler açısından üç ana bilgi kaynağına dayanmaktadır: DSÖ Küresel Hastalık
Yükü veritabanı, BM Avrupa Ekonomik Komisyonu ve DSÖ Avrupa Herkes İçin Sağlık veritabanı.
DSÖ Küresel Hastalık Yükü veritabanı projesi 2002, 3. versiyon
Bu raporda başvurulan söz konusu veritabanı, ölümler ve hastalıklarla ilgili olarak nüfus bazındaki
bulunabilecek en sağlıklı bilgileri içermektedir. Elde sınırlı veri bulunan ülkeler ve ölüm nedenleri
sözkonusu olduğunda bu veritabanı eldeki bütün kanıtlara başvurmakta ve bir yargıya varırken en
sağlıklı yöntemlere başvurmaktadır (1). Bu veriler Dünya Sağlık Raporu 2003 (2) içindeki verilerle
tutarlıdır, ancak Küresel Hastalık Yükü veritabanlarının diğer versiyonlarıyla Küresel Hastalık Yükü
2002 1. versiyon verilerini kullanan Trafik Kazaları Dünya Raporunda (3) yer alan verilerden biraz
farklılık gösterebilir.
DSÖ, ülkelerde, bölgelerde ve dünyanın tümünde ölüm nedenlerine ilişkin örüntülerin belirlenmesi
için ülkelerdeki kayıt sistemlerinin yanı sıra nüfus sayımları, araştırmalar, epidemioloji çalışmaları ve
sağlık hizmetlerinden sağlanan verileri analiz etmektedir. DSÖ, diğer bilgilerle birlikte bu verilerden
hareketle küresel hastalık yükünü belirlemektedir. Küresel hastalık yüküne ilişkin ilk değerlendirme
1996 yılında yayınlanmıştır (6) ve bu yayın o dönem için küresel ölçekteki ölümler ve hastalıklarla
ilgili en kapsamlı incelemeyi sunmaktadır. Küresel hastalık yükünü tahminde kullanılan yöntemler o
zamandan bu yana geliştirilmiş ve 2000 yılında yeni bir değerlendirmeye gidilmiştir.
Toplam tahmini çocuk ve yetişkin ölümleri sayısına ulaşmak için, tam veya eksiklik kayıtlarla
örneklem sonuçları araştırma verileri ve dolaylı demografik tekniklerle birlikte kullanılmaktadır. Ölüm
nedenleri ile ilgili veriler, ülkelerin kayıt sistemlerindeki eksiklikleri, kapsam dışı kalan ve genellikle
yoksul alt nüfus kesimlerinde ölüm nedeni örüntüsü farklılaşmalarını dikkate alacak biçimde analiz
edilmiştir (1). Yaşam kayıt verilerinin bulunmadığı diğer bütün ülkeler içinse, tahmini toplam ölüm
oranları ve gelir düzeylerinden hareketle bir ilk tahmin yapılmakta, bu tahminle ölümlerin bulaşıcı ve
bulaşıcı olmayan hastalıklarla yaralanmalara ilişkin geniş kategoriler üzerinden azami olasılık
dağılımına ulaşılmaktadır. Ardından, bu oransal dağılım ölüm nedenlerini içeren her bir geniş gruba
uygulanmaktadır. Nihayet, elde edilen tahminler, belirli hastalıklara ve yaralanma durumlarına ilişkin
araştırmalardan elde edilen epidemiolojik kanıtlara dayanılarak düzeltilmektedir.
Kardiyovasküler hastalıklar, kanser, yaralanma ve genel olarak yetersiz tanımlanmış kategorilerle ilgili
ölümlerde yanlış atıf ve yanlış kodlama gibi sorunlara özel dikkat gösterilmektedir. “Kazayla mı yoksa
kasten mi olduğu belirlenemeyen yaralanma” kategorisi (üç haneli ICD-9’da (Uluslararası Hastalık
Sınıflaması, 9. basım) E980-E989 kodları veya ICD-10’daki Y10-Y34) içinde yaralanma sonucu
meydana gelen ölümlerin önemli bir payı olabilir. Daha ayrıntılı yerel verilerin bulunabildiği durumlar
dışında, bu kategorideki ölümler nedeni yaralanma olan diğer ölümlere oransal olarak dağıtılmıştır.
Dört haneli ICD-9 kodu E928.9 “Belirtilmemiş kazalar”a kodlanan ölümler ise, kasıt sonucu olmayan
diğer yaralanma kategorilerine gene oransal olarak yeniden dağıtılmıştır. Belirtilmemiş kazalara
tekabül eden ICD-10 kodu bulunmadığından, kodlamacılar en azından geniş kapsamlı bir yaralanma
kategorisi kullanmak zorunda kalmaktadırlar.
Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu
BM Avrupa Ekonomik Komisyonu verileri yıllık olarak toplamaktadır. Bu veriler, üye devletlerin
ilettikleri yanıtlarla birlikte resmi nitelik taşıyan ulusal ve uluslararası kaynaklardan derlenmektedir.
Komisyona üye 55 Devletten 52’si aynı zamanda DSÖ Avrupa Bölgesi kapsamındadır. Kanada ve
73
ABD DSÖ Amerika kıtası bölgesindedir ve Liechtenstein’in verileri de İsviçre ile birlikte
sunulmaktadır.
BM Avrupa Ekonomik Komisyonu verileri (5) iki bölümde sunulmaktadır. Bunlardan ilki üye
ülkelerin ekonomik ve sosyal profillerini vermektedir. Kullanılan veriler, veri bulunabilen en son yıla
aittir ve bu da genellikle 2001 yılıdır. İkinci bölüm ise belirli konuları ele alan 13 başlıktan
oluşmaktadır. Elinizdeki raporda, ulaşım ve turizm üzerinde odaklanan 8’inci bölümün verileri
kullanılmıştır.
DSÖ Avrupa herkes için sağlık veri tabanı
DSÖ Avrupa herkes için sağlık veritabanı (http://www.euro.DSÖ.int/hfadb) yaklaşık 600 kadar sağlık
göstergesine ilişkin veriler içermektedir. Bunların arasında, trafikle ilgili olanlar dahil, çeşitli
nedenlerden meydana gelen ölümler, hastalıklar-sağlık sorunları ve özürlülükler de yer almaktadır. Bu
veriler, eğilim araştırmalarına ve çeşitli sağlık istatistikleri bazında uluslararası karşılaştırmalara
olanak tanımaktadır. Veriler, ayrıca yaş bazında standartlaştırılmış mortalite göstergeleri de
içermektedir. Yaş bazında standartlaştırılmış ölüm oranları sayesinde farklı yaş bileşimine sahip
nüfuslar arasında karşılaştırma yapılabilmektedir. Avrupa nüfusu için 100.000 kişi başına mutlak
sayılar ve oranlar, cinsiyete ve 0-4, 5-14, 15-29, 30-44, 45-59 ve 60 ve üzeri olarak yaş gruplarına göre
verilmektedir.
İstatistiklerin uluslararası planda karşılaştırılabilmesi için veriler tek tip olarak derlenmekte,
geçerlileştirilmekte ve işlenmektedir. Ancak, sağlık verilerinin kaydedilmesi ve işlenmesi ile ilgili
sistemler ülkeden ülkeye farklılık gösterdiğinden, DSÖ’ya ne kadar veri iletildiği ve bunların
sağlıklılığı da değişmektedir. Ülkeler arasında karşılaştırmalar yapılırken ve bu karşılaştırmalar
sonucu yorumlara ulaşırken bu nokta dikkate alınmalıdır.
Ölümlerin temel nedenlerine ilişkin kodlama, başta bölgenin doğusundaki ülkeler ve özellikle
Bağımsız Devletler Topluluğu ülkelerinde biraz farklılaşmakla birlikte, ölümlerle ilgili göstergeler
görece tam ve karşılaştırılabilir niteliktedir. Ayrıca, az sayıda olmak üzere kimi ülkelerde bütün
doğumlar ve ölümler eksiksiz biçimde kaydedilememektedir. Kimi durumlarda, ölümlerin eksik kaydı
yüzde 20 gibi bir orana ulaşabilmektedir ve karşılaştırmalar yapılırken bu nokta da gözetilmelidir.
Sözkonusu sorun, oranların hesaplanması sırasında payda olarak kullanılabilecek yeterince sağlıklı
nüfus tahminleri olmayışı nedeniyle daha da ağırlaşabilmektedir. Veri kalitesini etkileyen ağır
sosyoekonomik koşullarla birlikte kimi ülkelerdeki silahlı çatışmalarla ilgili olan bu sorunlar 1990’lı
yıllarda iletilen verileri etkilemiştir. Sorunlardan en fazla etkilenen ülkeler orta Asya Cumhuriyetleri
(özellikle Tacikistan), Kafkas ülkeleri (özellikle Gürcistan) ve kimi Balkan ülkeleridir (özellikle
Arnavutluk ve Bosna-Hersek).
Dolayısıyla, kimi ülkeler söz konusu olduğunda, resmi kayıtlı mortalite verilerine –örneğin yaşam
beklentisi, bebek ölümleri, anne ölümleri ve standartlaştırılmış ölüm oranları- dayanılarak hesaplanan
göstergeler daha az güvenilir niteliktedir veya hiç olmayabilir.
Andora, Monako ve Türkiye yeterli ayrıntıları içeren mortalite verilerine sahip değildir.
Küresel Hastalık Yükü veritabanında kullanılan analiz kategorileri
ICD-9 (6) ve ICDD-10 (7) kuralları ve usulleri çerçevesinde ölümler ve ölümle sonuçlanmayan
yaralanmalar kategorik olarak bir temel nedene bağlanmaktadır. Küresel Hastalık Yükü 2000 projesi
için kullanılan nedenler listesi 135 özel sorunu içeren dört kademeli bir ayrıma sahiptir (1). Genel
olarak ölümler üç geniş neden grubu içinde yer almaktadır:
74
A. grup I: bulaşıcı hastalıklar, doğumla ilgili nedenler, perinatal dönemde ortaya çıkan durumlar ve
beslenme yetersizlikleri;
B. grup II: bulaşıcı olmayan hastalıklar; ve
C. grup III: dış neden koduna sahip kasıtlı veya kasıt sonucu olmayan yaralanmalar; trafik kazaları ile
ilgili kodlar şunlardır:
ƒ
ƒ
ƒ
ICD-9 kodları: E810-E819, E826-E829 ve E929.0
ICD-9 temel tablo listesi kodları: B471-B472
ICD-10 kodları: V01-V04, V06, V09-V80, V87, V89 ve V99.
Ülkeler, ayrıca, Dünya Bankası’nın 2002 yılı kişi başına gayrı safi ulusal hasıla tahminlerinden
hareketle gelir düzeylerine göre gruplara ayrılmıştır. Kişi başına gayrı safi ulusal hasıla bazında
ülkeler düşük gelir düzeyindekiler (735 dolar veya daha az), orta gelir düzeyindekiler (736-9.075
dolar) ve yüksek gelir düzeyindekiler (9.076 dolar ve üzeri) olarak üç grupta toplanmıştır.
Özürlülüğe göre ayarlanmış yaşam süresi (ÖGAYS-DALYs), sorun yüküne nicel değer verilmesinde
kullanılmaktadır (4, 9). Bu, vaktinden önce ölümle yaşamda yitirilen yıl (YYY) sayısı ile özürlülük
nedeniyle sağlık yitimini birleştiren bir sağlık açığı ölçüsüdür. Sakat (özürlü) yaşanan yıl sayısı (SYY)
ÖGAYS’ın özürlülük bileşenine tekabül eder ve hastalık ve yaralanma gibi durumların olumsuz etkisi
sonucunda yitirilen sağlıklı yaşam yıllarını ölçer. Bunun için, bu olumsuz durumların sıklığını,
ortalama süresini ve ağırlığını belirlemek gerekir. Küresel Sorun Yükü 2000 projesi, sorun yükünü
1990 projesi için geliştirilen yöntemlere dayanarak analiz etmiştir. Burada, sorun yükünü
değerlendirme açısından daha gelişkin yöntemler bulunmadığı sürece 1990 yılındaki bütün özürlülüksakatlık ağırlıklarının 2000 yılında da aynen korunması kararlaştırılmıştır (10). Küresel Hastalık Yükü
1990 proje yöntemleri, “yaralanma” olayını tedavi gerektiren veya ölüme yol açabilecek ölçüde ciddi
bir durum olarak tanımlamaktadır.
Küresel Hastalık Yükü 2000 projesinde hastalık ve yaralanma gibi nedenler sonucunda ortaya çıkan
SYY’yi tahmin etmek üzere pek çok bilgi kaynağına başvurulmuştur. Bunların arasında, ulusal ve
uluslararası ölçekteki kayıtlar, sağlık araştırmalarından elde edilen veriler, hastane ve diğer sağlık
hizmetlerini kullananların sayısı ve uluslararası ve ülkeye özgü özel epidemioloji araştırmaları yer
almaktadır (1).
Uzun süreli sakatlıklarla sonuçlanan vakaların oranı, her kaza-yaralanma türü için, uzun dönemli
epidemiolojik araştırmalardan hareketle hesaplanmıştır. Tablo A2’de yer alan sıralamaların elde
edilmesinde, ölümler ve özürlülük durumları ilk olarak daha önce sözü edilen üç geniş nedenler
kümesine dağıtılmıştır. Daha sonra, bu gruplardan her birindeki ölümler ve özürlülük durumları çeşitli
kategorilere ayrılmıştır. Örneğin, yaralanmaların kasıt sonucu olanlar ve olmayanlar biçiminde
ayrılması gibi.
Bu ayrıştırma düzeyinin ardından, ölümler ve özürlülük durumları yeniden alt kategorilere
ayrıştırılmıştır. Örneğin, kasıt sonucu olmayan yaralanmalar, trafik kazaları, zehirlenmeler, düşme,
yangın ve boğulma gibi alt kategorilere dağıtılmıştır. Bu işlemin aynısı, diğer iki kategori için de
yapılmıştır. Böylelikle elde edilen alt kategorilerin sıralanmasıyla da tablodaki sıralama elde
edilmiştir.
Ölümlerin ve ÖGAYS’ın başlıca 12 nedeni, DSÖ Avrupa Bölgesi’ndeki ülkeler için Tablo A2’de
verilmektedir. Trafik kazalarına bağlı ölümlerle ÖGAYS’ların ilk 12 ölüm nedeni arasında yer
almadığı bölgelerde, bunların kaçıncı sırada yer aldığı belirtilmiştir.
75
Kaynaklar
1. Mathers C et al. Global Burden of Disease 2000: version 2 methods and results. Geneva, World
Health Organization, 2002 (GPE Discussion Paper, No. 50;
http://www3.who.int/whosis/burden/papers/discussion_papers.cfm?path=evidence,burden,burden_p
apers&language=english , accessed 1 February 2004).
2. The world health report 2003: shaping the future. Geneva, World Health Organization, 2003
(http://www.who.int/whr/2003/wn, accessed 1 February 2004).
3. Peden M et al., eds. World report on road traffic injury prevention. Geneva, World Health
Organization, 2004.
4. Murray CJL, Lopez AD. The global burden of disease: a comprehensive assessment of mortality
and disability from diseases, injuries and risk factors in 1990 and projected to 2020. Cambridge,
MA, Harvard School of Public Health, 1996 (Global Burden of Disease and Injury Series, Vol. I).
5. Trends in Europe and North America. The statistical yearbook of the Economic Commission for
Europe 2003. Geneva, United Nations Economic Commission for Europe, 2003
(http://www.unece.org/stats/trend/trend_h.htm , accessed 1 February 2004).
6. International classification of diseases. Ninth revision. Geneva, World Health Organization, 1978.
7. International statistical classification of diseases and related health problems. Tenth revision.
Volume 1: Tabular list; Volume 2: Instruction manual; Volume 3: Index. Geneva, World Health
Organization, 1992–1994.
8. Country classification: classification of economies. Washington, DC, World Bank, 2002
(http://www.worldbank.org/data/countryclass/countryclass.html , accessed 1 February 2004).
9. Murray CJ, Lopez AD. Global health statistics. Cambridge, MA, Harvard School of Public Health,
1996 (Global Burden of Disease and Injury Series, Vol. II).
10. Begg S, Tomijima N. Global burden of injury in the year 2000: an overview of methods. Geneva,
World Health Organization, 2003
(http://www3.who.int/whosis/burden/gbd2000docs/Injury.zip?path=whosis,burden,burden_gbd2000
docs,burden_gbd2000docs_injuries&language=english , accessed 1 February 2004).
76
TABLO A1.
DSÖ AVRUPA BÖLGESİNDE 2002 YILINDA MEYDANA GELEN
ÖLÜMLERİN, ÖGAYS’LERİN, YYY’LERİN VE SYY’LERİN
YAŞA, CİNSİYETE VE NEDENLERİNE GÖRE DAĞILIMI
TABLO A2.
DSÖ AVRUPA BÖLGESİNDEKİ ÖLÜMLERİN VE ÖGAYS
KAYIPLARININ CİNSİYETE VE ÜLKE GELİR DÜZEYİNE GÖRE
BAŞLICA NEDENLERİ
TABLO A.3.
DSÖ AVRUPA BÖLGESİ ÜLKELERİNDE YOL TRAFİK
KAZALARINDA ÖLEN VE YARALANAN KİŞİ,
YARALANMAYLA SONUÇLANAN KAZA VE MESKUN
ALANLARDA MEYDANA GELEN KAZA SAYILARI
TABLO A4.
BÜTÜN YAŞLAR İÇİN 100.000 NÜFUSTA YOL TRAFİK
KAZALARINA BAĞLI STANDARTLAŞTIRILMIŞ ÖLÜM
HIZLARI, EN SON VERİ YILI
TABLO A5.
AVRUPA ULAŞTIRMA BAKANLARI KONFERANSI ÜYESİ
OLAN VE ELDE BİLGİ BULUNAN ÜLKELERDE HIZ VE KANDA
BULUNABİLECEK ALKOL KONSANTRASYONU SINIRLARI
77
TABLO A1. DSÖ AVRUPA BÖLGESİNDE 2002 YILINDA MEYDANA GELEN ÖLÜMLERİN,
ÖGAYS’LERİN, YYY’LERİN VE SYY’LERİN YAŞA, CİNSİYETE VE NEDENLERİNE GÖRE
DAĞILIMI2
Nüfus (bin)
Toplam
877886.91
0-4
25832.26
5-14
60004.35
15-29
98719.99
30-44
98064.39
15-59
76724.83
60-69
36314.21
70-79
22766.65
80+
6952.96
Toplam
425379.64
KÜRESEL HASTALIK YÜKÜ VERİ TABANI 2002: YAŞ, CİNSİYET VE NEDENİNE GÖRE 2002 YILI ÖLÜMLERİ
DSÖ AVRUPA BÖLGESİ
Neden
Bütün nedenler
Kaza/yaralanma
A. Kasıtsız
kaza/yaralanmalar
1. Trafik kazaları
2. Zehirlenme
3. Düşme
4. Yangın
5. Boğulma
6. Diğer kasıtsız
B. Kasıtlı
kaza/yaralanma
1. Kendi kendine
2. Şiddet
3. Savaş
Diğer kasıtlı
Nüfus (bin)
TOPLAM
9481569
802759
546807
ERKEKLER (yaş)
0-4
5-14
106639
23626
6987
11039
6637
9310
15-29
180212
120338
73879
30-44
399319
164951
102506
45-59
862370
163968
110314
60-69
1024843
67110
46752
70-79
1316984
38464
26405
80+
966221
23107
18442
TOPLAM
4880215
595965
394245
127378
114128
80501
23432
40047
161321
255951
898
552
364
721
1169
2933
350
3089
457
437
384
2206
2736
1728
29645
11435
3259
1950
7740
19850
46459
25574
27466
6663
4176
9561
29065
62445
19016
33214
9876
5268
7603
35337
53655
8226
11048
6052
2435
2936
16055
20358
5992
2759
6710
1255
1280
8409
12059
2272
502
10064
511
332
4761
4665
94712
87433
43424
16701
32828
119147
201719
164150
71822
19286
694
6
319
24
1
1111
449
165
3
27243
11643
7474
99
37340
18760
6139
207
36091
15231
2200
133
15182
4243
928
5
10126
1624
309
0
4167
351
146
0
131266
52619
17386
448
Toplam
877886.91
0-4
25832.26
5-14
60004.35
15-29
98719.99
30-44
98064.39
45-59
76724.83
60-69
36314.21
70-79
22766.65
80+
6952.96
Toplam
425379.64
KÜRESEL HASTALIK YÜKÜ VERİ TABANI 2002: YAŞ, CİNSİYET VE NEDENİNE GÖRE 2002 YILI ÖGAYS’LERİ
DSÖ AVRUPA BÖLGESİ
Neden
Bütün nedenler
Kaza/yaralanma
A. Kasıtsız
kaza/yaralanmalar
1. Trafik kazaları
2. Zehirlenme
3. Düşme
4. Yangın
5. Boğulma
6. Diğer kasıtsız
B. Kasıtlı
kaza/yaralanma
1. Kendi kendine
2. Şiddet
3. Savaş
Diğer kasıtlı
TOPLAM
149775563
21315667
14878696
ERKEKLER (yaş)
0-4
5-14
5561228
3085629
481126
1121268
461266
993114
15-29
15149029
5654359
3711210
30-44
17226117
5063636
3192451
45-59
19364115
3045002
2106637
60-69
12368603
713757
520375
70-79
8446120
238390
174162
80+
2400879
55115
44717
TOPLAM
83601720
16372653
11203931
3617724
2255695
2067851
648926
945606
5342893
6436971
39572
19591
80087
56532
41378
224106
19860
164405
18443
195820
51115
82490
480842
128154
1230317
377456
467296
115169
259439
1261533
1943150
769953
667922
334311
138843
235960
1045461
1871185
355673
552345
235184
101027
125086
737321
938365
80732
103343
83321
23873
27147
201958
193382
32310
14534
53555
7274
6585
59905
64228
4984
1047
21124
1174
702
12686
10398
2677945
1754681
1473698
495007
778787
4023813
5168723
3402361
2265097
748954
20559
188
12260
7171
241
76646
41470
9818
220
938792
670002
329375
4980
947909
648697
268504
6075
596784
286137
53052
2393
139725
42962
10645
50
52506
9588
2121
14
8665
1039
685
9
2761216
1712153
681371
13983
2
ÖGAYS-DALYs : Özürlülüğe göre ayarlanmış yaşam süresi. YYY: Vaktinden önce ölümle yaşamda
yitirilen yıl sayısı. SYY: Sakat (özürlü) yaşanan yıl sayısı.
78
TABLO A1. (DEVAM) DSÖ AVRUPA BÖLGESİNDE 2002 YILINDA MEYDANA GELEN ÖLÜMLERİN,
ÖGAYS’LERİN, YYY’LERİN VE SYY’LERİN YAŞA, CİNSİYETE VE NEDENLERİNE GÖRE DAĞILIMI
Toplam
Nüfus (bin)
0-4
24576.35
5-14
57337.06
15-29
95717.68
30-44
97580.38
45-59
81109.24
60-69
44109.31
70-79
35431.68
80+
16645.55
Toplam
452507.27
KÜRESEL HASTALIK YÜKÜ VERİ TABANI 2002: YAŞ, CİNSİYET VE NEDENİNE GÖRE 2002 YILI ÖLÜMLERİ
DSÖ AVRUPA BÖLGESİ
Neden
Bütün nedenler
Kaza/yaralanma
A. Kasıtsız
kaza/yaralanmalar
1. Trafik kazaları
2. Zehirlenme
3. Düşme
4. Yangın
5. Boğulma
6. Diğer kasıtsız
B. Kasıtlı
kaza/yaralanma
1. Kendi kendine
2. Şiddet
3. Savaş
Diğer kasıtlı
TOPLAM
Toplam
Nüfus (bin)
KADINLAR (yaş)
0-4
5-14
84768
15194
5333
5253
5048
4237
15-29
57163
25455
16318
30-44
140242
33292
20721
45-59
380289
43649
30014
60-69
608523
25631
18400
70-79
1312880
28535
21936
80+
2002295
39646
35887
TOPLAM
4601353
206794
152562
831
463
269
598
683
2205
285
1693
355
163
200
810
1017
1016
7600
2703
746
556
1258
3455
9136
5921
5873
1200
978
1287
5463
12571
5927
9784
2153
1378
1311
9461
13635
4008
4512
2305
928
769
5879
7231
4581
2037
7076
1135
748
6359
6599
2105
970
23165
959
354
8334
3759
32666
26695
37077
6731
7219
42174
54232
0
266
16
3
563
367
86
0
5353
3433
336
14
6947
5039
509
76
8034
4957
504
141
4715
2268
239
9
4505
1971
124
0
2767
903
86
2
32884
19203
1900
245
5-14
57337.24
15-29
95717.68
30-44
97580.38
45-59
81109.24
60-69
44109.31
70-79
35.431.68
80+
16645.55
Toplam
452507.27
0-4
24576.35
KÜRESEL HASTALIK YÜKÜ VERİ TABANI 2002: YAŞ, CİNSİYET VE NEDENİNE GÖRE 2002 YILI ÖGAYS’LERİ
DSÖ AVRUPA BÖLGESİ
Neden
Bütün nedenler
Kaza/yaralanma
A. Kasıtsız
kaza/yaralanmalar
1. Trafik kazaları
2. Zehirlenme
3. Düşme
4. Yangın
5. Boğulma
6. Diğer kasıtsız
B. Kasıtlı
kaza/yaralanma
1. Kendi kendine
2. Şiddet
3. Savaş
Diğer kasıtlı
TOPLAM
KADINLAR (yaş)
0-4
5-14
4627454
2438570
289168
504535
277251
423438
15-29
10552100
1426091
1019494
30-44
10797345
1183405
794417
45-59
12615438
909939
654813
60-69
9779168
320287
244370
70-79
10177015
210544
170766
80+
5186754
99446
90216
TOPLAM
66173843
4943014
3674765
38623
16566
48395
29254
24495
119918
11917
108645
14579
71524
16708
30566
181417
81096
377435
94402
134824
28462
44074
340297
406597
209308
147017
89189
31267
32576
284988
388988
127028
168816
72580
29558
22227
234604
254726
44872
45830
46438
9715
7791
89724
75917
28439
11710
71052
6833
4292
48441
39778
5358
2095
60152
2121
798
19692
9230
939779
501014
594153
153919
166819
1319080
1268249
0
9784
584
1549
36561
26686
17833
16
194069
197496
14540
134824
187258
182405
17373
1951
141024
97418
13818
2466
48784
45507
2527
98
26927
12143
707
0
6523
2504
200
3
641146
552944
67583
6577
79
TABLO A1. (DEVAM) DSÖ AVRUPA BÖLGESİNDE 2002 YILINDA MEYDANA GELEN ÖLÜMLERİN,
ÖGAYS’LERİN, YYY’LERİN VE SYY’LERİN YAŞA, CİNSİYETE VE NEDENLERİNE GÖRE
DAĞILIMI3
Nüfus (bin)
Toplam
20559
0-4
241
5-14
220
15-29
4980
30-44
6075
45-59
2393
60-69
50
70-79
14
80+
9
Toplam
13983
KÜRESEL HASTALIK YÜKÜ VERİ TABANI 2002: YAŞ, CİNSİYET VE NEDENİNE GÖRE 2002 YILI YYY’LERİ
DSÖ AVRUPA BÖLGESİ
Neden
Bütün nedenler
Kaza/yaralanma
A. Kasıtsız
kaza/yaralanmalar
1. Trafik kazaları
2. Zehirlenme
3. Düşme
4. Yangın
5. Boğulma
6. Diğer kasıtsız
B. Kasıtlı
kaza/yaralanma
1. Kendi kendine
2. Şiddet
3. Savaş
Diğer kasıtlı
Nüfus (bin)
TOPLAM
82227445
15481648
10182203
ERKEKLER (yaş)
0-4
5-14
3568072 880427
240322
411404
228453
346948
15-29
5967719
3994407
2456957
30-44
9640644
4052667
2509771
45-59
13385042
2661812
1787563
60-69
9082358
614435
428985
70-79
6411906
192230
131243
80+
1863731
43508
33973
TOPLAM
50798900
12210780
7923892
2861287
2221900
762079
430785
930524
2966629
5299444
31197
19112
12586
24726
40981
99851
11869
115129
17044
16292
14307
82196
101980
64456
991819
374253
107720
64595
257998
660573
1537449
636629
665228
161293
101507
235443
709671
1542896
309007
542902
157818
84714
124779
568343
874249
74645
102850
54717
22479
27017
147277
185452
29907
14375
32158
6368
6520
41914
60987
4683
1019
17537
1018
701
9014
9530
293016
1736784
560120
319712
775635
2338625
4286888
3232787
1556132
494995
15531
188
10789
859
33
41436
16723
6169
129
904797
383929
245474
3249
917762
462141
157919
5074
586005
251475
34608
2162
137416
39357
8631
48
51067
8355
1566
0
8443
731
351
0
2647118
1173498
455537
10695
Toplam
20559
0-4
241
5-14
220
15-29
4980
30-44
6075
45-59
2393
60-69
50
70-79
14
80+
9
Toplam
13983
KÜRESEL HASTALIK YÜKÜ VERİ TABANI 2002: YAŞ, CİNSİYET VE NEDENİNE GÖRE 2002 YILI SYY’LERİ
DSÖ AVRUPA BÖLGESİ
Neden
Bütün nedenler
Kaza/yaralanma
A. Kasıtsız
kaza/yaralanmalar
1. Trafik kazaları
2. Zehirlenme
3. Düşme
4. Yangın
5. Boğulma
6. Diğer kasıtsız
B. Kasıtlı
kaza/yaralanma
1. Kendi kendine
2. Şiddet
3. Savaş
Diğer kasıtlı
ERKEKLER (yaş)
0-4
5-14
1993156 2205202
240804
709864
232813
649167
15-29
9181310
1659953
1254253
30-44
7585473
1010970
682680
45-59
5979073
383190
319074
60-69
3286245
99320
91389
70-79
2034214
46160
42919
80+
538148
11612
10744
TOPLAM
32802820
4161873
3280039
756435
33795
1305772
218142
6083
2376264
1137527
8375
478
67501
31806
397
124255
7991
49276
1399
179528
36808
294
378861
63698
238498
3203
359577
50574
1441
600960
405700
133324
2694
173019
37336
517
335790
323290
46667
9443
77365
16313
307
168978
64116
6086
493
28605
1395
130
54681
7931
2402
159
21396
906
65
17990
3241
301
28
6587
156
1
3672
863
484930
17897
913577
175295
3156
1685188
881834
169574
708965
253959
5028
0
1471
6312
208
35211
24747
3649
91
33996
286073
83901
1731
30147
186556
110586
1001
10779
34662
18444
231
2309
3605
2015
2
1439
1233
555
14
218
308
333
9
114097
538655
225794
3288
TOPLAM
67548118
5834019
4696492
3
ÖGAYS-DALYs : Özürlülüğe göre ayarlanmış yaşam süresi. YYY: Vaktinden önce ölümle yaşamda
yitirilen yıl sayısı. SYY: Sakat (özürlü) yaşanan yıl sayısı.
80
Toplam
Nüfus (bin)
0-4
1549
5-14
16
15-29
493
30-44
1951
45-59
2466
60-69
98
70-79
0
80+
3
Toplam
6577
KÜRESEL HASTALIK YÜKÜ VERİ TABANI 2002: YAŞ, CİNSİYET VE NEDENİNE GÖRE 2002 YILI YYY’LERİ
DSÖ AVRUPA BÖLGESİ
Neden
Bütün nedenler
Kaza/yaralanma
A. Kasıtsız
kaza/yaralanmalar
1. Trafik kazaları
2. Zehirlenme
3. Düşme
4. Yangın
5. Boğulma
6. Diğer kasıtsız
B. Kasıtlı
kaza/yaralanma
1. Kendi kendine
2. Şiddet
3. Savaş
Diğer kasıtlı
TOPLAM
Toplam
Nüfus (bin)
KADINLAR (yaş)
0-4
5-14
2850719 568529
184157
196582
174411
158543
15-29
1917989
860905
553038
30-44
3428629
828198
514438
45-59
6064243
723100
495778
60-69
5810221
251734
180743
70-79
7044098
155208
118583
80+
3744117
70982
62770
TOPLAM
31428546
3270867
2258311
29002
16079
9324
20592
23991
75423
9746
63364
13267
6103
7463
30377
38044
38034
259218
90657
25558
18730
42906
116268
307866
148798
143816
29670
24246
32178
135731
313760
98615
162734
34851
22847
21937
154795
227322
39027
45083
22076
9056
7595
57908
70991
25336
11455
36774
6164
480
34674
36625
4910
2025
37903
1974
796
15162
8212
668271
485116
201958
111072
163888
623005
1012556
0
9087
572
87
21073
13728
3218
15
181040
115090
11274
464
173191
125844
12846
1878
132147
98639
8241
2294
46151
22371
2373
96
25049
10882
6694
0
6017
1993
199
3
585668
382634
39418
4836
0-4
1549
5-14
16
15-29
493
30-44
1951
45-59
2466
60-69
98
70-79
0
80+
3
Toplam
6577
KÜRESEL HASTALIK YÜKÜ VERİ TABANI 2002: YAŞ, CİNSİYET VE NEDENİNE GÖRE 2002 YILI SYY’LERİ
DSÖ AVRUPA BÖLGESİ
Neden
Bütün nedenler
Kaza/yaralanma
A. Kasıtsız
kaza/yaralanmalar
1. Trafik kazaları
2. Zehirlenme
3. Düşme
4. Yangın
5. Boğulma
6. Diğer kasıtsız
B. Kasıtlı
kaza/yaralanma
1. Kendi kendine
2. Şiddet
3. Savaş
Diğer kasıtlı
TOPLAM
KADINLAR (yaş)
0-4
5-14
1776735 1870041
105011
307953
102840
264890
15-29
8634111
565186
466456
30-44
7363716
355207
27979
45-59
6551195
186439
159035
60-69
3968947
68552
63627
70-79
3132917
55335
52183
80+
1442637
28463
27445
TOPLAM
34745297
1672147
1416454
9620
487
39071
8662
505
44495
271
45281
1312
65421
9245
259
143373
43063
118217
3745
109566
9732
1167
224029
98731
60582
3201
59519
7021
398
149257
75228
28413
6082
37728
6711
291
79809
27404
5845
747
24363
660
196
31816
4926
3102
255
34278
669
112
13767
352
448
70
22249
147
3
4529
1018
271508
15898
392195
42847
2931
691075
255693
0
697
12
1462
15488
12958
14615
1
13029
82406
3266
29
14067
56561
4527
74
7876
13779
5577
172
2633
2136
154
2
1878
1261
13
0
506
511
1
0
55477
170310
28165
1741
Kaynak: Küresel Hastalık Yükü 2002 3. versiyon veri tabanı. Cenevre, Dünya Sağlık Örgütü, 2002
81
TABLO A2. DSÖ AVRUPA BÖLGESİNDEKİ ÖLÜMLERİN VE ÖGAYS
KAYIPLARININ CİNSİYETE VE ÜLKE GELİR DÜZEYİNE GÖRE BAŞLICA NEDENLERİ
TOPLAM
Sıra
Neden
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
İskemik kalp hastalıkları
Beyin damarı hastalıkları
Solunum yolu, bronş ve akciğer kanseri
Alt solunum yolu enfeksiyonları
Kronik akciğer rahatsızlıkları
Kolon ve rektum kanseri
Yüksek tansiyona bağlı kalp rahatsızlıkları
Karaciğer sirozu
Kendi kendini yaralama
Mide kanseri
Göğüs kanseri
Şekerli diyabet
Trafik kazaları
Diğer nedenler
TOPLAM
Sıra
Neden
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
İskemik kalp hastalıkları
Beyin damarı hastalıkları
Unipolar depresyon bozuklukları
Alkole bağlı bozukluklar
İşitme kaybı
Trafik kazaları
Kronik akciğer rahatsızlıkları
Kendi kendini yaralama
Solunum yolu, bronş ve akciğer kanseri
Kemik ve eklem iltihabı
Alzheimer ve diğer demans türleri
Perinatal koşullar
Diğer nedenler
Toplam
ölümler
içindeki
oranı (yüzde)
24.7
15.1
3.8
2.8
2.7
2.4
1.8
1.8
1.7
1.6
1.6
1.5
1.3
37.1
Toplam
ÖGAYS
içindeki
oranı
(yüzde)
10.3
7.2
6.2
3.1
2.6
2.4
2.3
2.3
2.1
2.1
2.0
1.9
55.7
82
TABLO A2. DEVAM
CİNSİYET
ERKEKLER
Sıra
Neden
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
İskemik kalp hastalıkları
Beyin damarı hastalıkları
Solunum yolu, bronş ve akciğer kanseri
Kronik akciğer rahatsızlıkları
Kendi kendini yaralama
Alt solunum yolu enfeksiyonları
Kolon ve rektum kanseri
Karaciğer sirozu
Trafik kazaları
Prostat kanseri
Mide kanseri
Zehirlenmeler
Diğer nedenler
ERKEKLER
Sıra
Neden
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
İskemik kalp hastalıkları
Beyin damarı hastalıkları
Alkole bağlı bozukluklar
Unipolar depresyon bozuklukları
Kendi kendini yaralama
Trafik kazaları
Solunum yolu, bronş ve akciğer kanseri
İşitme kaybı
Kronik akciğer rahatsızlıkları
Zehirlenmeler
Karaciğer sirozu
Şiddet
Diğer nedenler
Toplam
ölümler
içindeki
oranı (yüzde)
23.7
11.5
5.8
3.3
2.7
2.7
2.4
2.2
1.9
1.9
1.9
1.8
38.2
Toplam
ÖGAYS
içindeki
oranı (yüzde)
11.3
6.2
4.6
4.1
3.3
3.2
3.0
2.2
2.2
2.1
2.1
2.0
53.7
83
TABLO A2. DEVAM
CİNSİYET
KADINLAR
Sıra
Neden
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
20
İskemik kalp hastalıkları
Beyin damarı hastalıkları
Göğüs kanseri
Alt solunum yolu enfeksiyonları
Kolon ve rektum kanseri
Tansiyona bağlı kalp rahatsızlıkları
Kronik akciğer rahatsızlıkları
Şekerli diyabet
Solunum yolu, bronş ve akciğer kanseri
Alzheimer ve diğer demans türleri
Mide kanseri
Karaciğer sirozu
Trafik kazaları
Diğer nedenler
KADINLAR
Sıra
Neden
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
14
İskemik kalp hastalıkları
Unipolar depresyon bozuklukları
Beyin damarı rahatsızlıkları
İşitme kaybı
Alzheimer ve diğer demans türleri
Kemik ve eklem iltihabı
Göğüs kanseri
Kronik akciğer rahatsızlıkları
Perinatal koşullar
Şekerli diyabet
Alt solunum yolu enfeksiyonları
Yaşla ilgili görme bozuklukları
Trafik kazaları
Diğer nedenler
Toplam
ölümler
içindeki
oranı (yüzde)
25.6
18.9
3.2
2.9
2.4
2.3
2.1
1.8
1.7
1.5
1.4
1.3
0.7
34.0
Toplam
ÖGAYS
içindeki
oranı (yüzde)
9.1
8.9
8.4
3.1
2.9
2.8
2.5
2.4
1.8
1.8
1.6
1.4
1.4
51.8
84
TABLO A2. DEVAM
ÜLKE GELİR DÜZEYİ
YÜKSEK GELİR DÜZEYİNDEKİ ÜLKELER
Sıra
Neden
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
14
İskemik kalp hastalıkları
Beyin damarı hastalıkları
Solunum yolu, bronş ve akciğer kanseri
Alt solunum yolu enfeksiyonları
Kronik akciğer rahatsızlıkları
Kolon ve rektum kanseri
Alzheimer ve diğer demans türleri
Şekerli diyabet
Göğüs kanseri
Mide kanseri
Yüksek tansiyona bağlı kalp rahatsızlıkları
Kendi kendini yaralama
Trafik kazaları
Diğer nedenler
YÜKSEK GELİR DÜZEYİNDEKİ ÜLKELER
Sıra
Neden
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
Unipolar depresyon bozuklukları
İskemik kalp hastalıkları
Kendi kendini yaralama
Alkole bağlı sorunlar
Alzheimer ve diğer demans türleri
İşitme kaybı
Kronik akciğer rahatsızlıkları
Solunum yolu, bronş ve akciğer kanseri
Trafik kazaları
Kemik ve eklem iltihabı
Şekerli diyabet
Kolon ve rektum kanseri
Diğer nedenler
Toplam
ölümler
içindeki
oranı (yüzde)
16.8
10.3
5.3
4.5
3.6
3.5
2.5
2.4
2.3
1.8
1.7
1.6
1.2
42.5
Toplam
ÖGAYS
içindeki
oranı (yüzde)
8.0
6.7
5.0
4.3
3.9
3.6
3.4
3.2
2.4
2.3
2.2
2.0
53.0
85
TABLO A2. DEVAM
ÜLKE GELİR DÜZEYİ
DÜŞÜK-ORTA GELİR DÜZEYİNDEKİ ÜLKELER
Sıra
Neden
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
İskemik kalp hastalıkları
Beyin damarı hastalıkları
Solunum yolu, bronş ve akciğer kanseri
Kronik akciğer rahatsızlıkları
Kendi kendini yaralama
Yüksek tansiyona bağlı kalp rahatsızlıkları
Zehirlenmeler
Karaciğer sirozu
Alt solunum yolu enfeksiyonları
Mide kanseri
Kolon ve rektum kanseri
Trafik kazaları
Diğer nedenler
DÜŞÜK-ORTA GELİR DÜZEYİNDEKİ ÜLKELER
Sıra
Neden
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
İskemik kalp hastalıkları
Beyin damarı hastalıkları
Kendi kendini yaralama
Alkole bağlı sorunlar
Unipolar depresyon bozuklukları
Yol trafik kazaları
Zehirlenmeler
Şiddet
Solunum yolu, bronş ve akciğer kanseri
Perinatal koşullar
Verem
HIV/AIDS
Diğer nedenler
Toplam
ölümler
içindeki
oranı (yüzde)
29.8
18.2
2.9
2.1
2.1
1.9
1.9
1.9
1.7
1.7
1.7
1.5
32.6
Toplam
ÖGAYS
içindeki
oranı (yüzde)
12.7
6.8
3.7
3.6
3.5
3.1
2.9
2.8
2.3
2.3
2.3
2.0
51.9
Kaynak: Küresel Sorun Yükü 2002 3. versiyon veri tabanı. Cenevre, Dünya Sağlık Örgütü, 2002
Not: Veriler ölüm istatistiklerine ve kayıtlarına dayanmaktadır.
86
DSÖ AVRUPA BÖLGESİNDE BULUNAN 52 ÜLKENİN GELİR DÜZEYİNE GÖRE
GRUPLANDIRILMASI
Yüksek gelir
Düşük ve orta gelir
Andora
Avusturya
Belçika
Kıbrıs (a)
Danimarka
Finlandiya
Fransa
Almanya
Yunanistan
İzlanda
İrlanda
İsrail
İtalya
Lüksembourg
Malta
Monako
Hollanda
Norveç
Portekiz
San Marino
Slovenya
İspanya
İsveç
İsviçre
Birleşik Krallık
Arnavutluk
Ermenistan
Azerbaycan
Belarus
Bosna-Hersek
Bulgaristan
Hırvatistan
Çek Cumhuriyeti
Estonya
Gürcistan
Macaristan
Kazakistan
Kırgızistan
Letonya
Litvanya
Polonya
Moldova
Romanya
Rusya Federasyonu
Sırbistan ve Karadağ
Slovakya
Tacikistan
Eski Yugoslav Cumhuriyeti Makedonya
Türkiye
Türkmenistan
Ukrayna
Özbekistan
(a) DSÖ Avrupa Bölgesine 2003 yılında dahil edilmiştir ve 2002 Küresel Hastalık Yükü analizinde yer
almamıştır.
87
TABLO A.3. DSÖ AVRUPA BÖLGESİ ÜLKELERİNDE YOL TRAFİK KAZALARINDA ÖLEN VE
YARALANAN KİŞİ, YARALANMAYLA SONUÇLANAN KAZA VE MESKUN ALANLARDA
MEYDANA GELEN KAZA SAYILARI
ÜLKE
Arnavutluk
Andora (a)
Ermenistan
Avusturya
Azerbaycan
Belarus
Belçika(a)
Bulgaristan
Hırvatistan
Kıbrıs
Çek Cumhuriyeti
Danimarka
Estonya
Finlandiya
Fransa
Gürcistan
Almanya
Yunanistan
Macaristan
İzlanda
İrlanda
İsrail
İtalya
Kazakistan
Kırgızistan
Letonya
Litvanya
Lüksembourg
Malta
Hollanda
Norveç
Polonya
Portekiz
Moldova
Romanya (a)
Rusya Federasyonu
Sırbistan ve Karadağ
Slovakya
Slovenya
İspanya
YOL TRAFİK KAZALARINDA ÖLEN
VEYA YARALANANLAR
Ölen kişi sayısı
Yaralanan kişi
sayısı
297
9
237
958
559
1 594
1 470
1 011
647
98
1 334
431
199
433
7 720
558
6 977
1 895
1 239
24
411
542
6 682
2 219
703
517
706
70
16
1085
275
5 534
1 466
420
2 499
30 916
1 273
614
278
5 517
250
138
1 258
56 265
2 228
6 401
67 961
7 984
22 093
3 528
33 676
8 465
2 443
8 411
153 945
2 376
494 315
25 881
24 149
1 256
10 222
37 047
334 679
14 357
3 808
5 852
7 103
1 176
1 215
42 810
11 522
68 194
57 044
3 390
6 315
187 790
19 873
10 839
12 673
149 599
Yaralanmalara
yol açan kaza
sayısı
400
97
1 021
43 073
1 985 1 010
6 327
49 065
6 709
15 656
2 393
26 027
6 861
1 888
6 451
116 745
1 940
375 345
19 710
18 505
831
6 909
18 140
235 142
12 163
3 122
4 766
5 972
774
13 372
35 313
8 244
53 799
42 521
2 765
7 555
164 403
61 493
8 181
9 199
100 393
Bu kazalardan
meskun alanlarda
meydana gelenlerin
sayısı
112
59
606
26 036
4 108
24 796
4 689
13 204
VY
16 557
4 041
1 068
3 460
77 136
1 629
239 883
VY
12 853
VY
3 829
13360
179 817
9 208
1 909
3 269
4357
315
VY
22 641
1 693
38 690
28 735
2 003
6 665
118 234
55 707
5 565
5 123
54 910
88
TABLO A.3. (DEVAM) DSÖ AVRUPA BÖLGESİ ÜLKELERİNDE YOL TRAFİK KAZALARINDA ÖLEN
VE YARALANAN KİŞİ, YARALANMAYLA SONUÇLANAN KAZA VE MESKUN ALANLARDA
MEYDANA GELEN KAZA SAYILARI
ÜLKE
İsveç
İsviçre
Tacikistan
Eski Yugoslav Cumhuriyeti
Makedonya
Türkiye
Türkmenistan (b)
Ukrayna
Birleşik Krallık
Toplam
YOL TRAFİK KAZALARINDA ÖLEN
VEYA YARALANANLAR
Ölen kişi sayısı
Yaralanan kişi
sayısı
Yaralanmalara
yol açan kaza
sayısı
583
544
396
107
22 330
30 160
1 556
1 830
15 796
23 896
1 368
1 314
Bu kazalardan
meskun alanlarda
meydana gelenlerin
sayısı
8 915
14 963
VY
881
4 386
499
5 984
3 450
116 203
1 992
38 196
309 859
66 243
1 764
34 541
229 014
43 910
1 242
25 450
167 048
105 382
2 430 657
1 869 191
1 249 686
Kaynak: Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu, yol trafik kazaları istatistik veri tabanı,
2003.
(a) en son veriler 2000 yılına aittir.
(b) En son veriler 1999 yılına aittir
VY: Veri yok
Not: Veriler polis raporlarından derlenmiştir.
89
TABLO A4. BÜTÜN YAŞLAR İÇİN 100.000 NÜFUSTA YOL TRAFİK KAZALARINA BAĞLI
STANDARTLAŞTIRILMIŞ ÖLÜM HIZLARI, EN SON VERİ YILI
ÜLKE
Arnavutluk
Andora
Ermenistan
Avusturya
Azerbaycan
Belarus
Belçika
Bosna-Hersek
Bulgaristan
Hırvatistan
Çek Cumhuriyeti
Danimarka
Estonya
Finlandiya
Fransa
Gürcistan
Almanya
Yunanistan
Macaristan
İzlanda
İrlanda
İsrail
İtalya
Kazakistan
Kırgızistan
Letonya
Litvanya
Lüksembourg
Malta
Monako
Hollanda
Norveç
Polonya
Portekiz
Moldova
Romanya
Rusya Federasyonu
San Marino
Sırbistan ve Karadağ
Slovakya
Slovenya
İspanya
İsveç
İsviçre
Tacikistan
Eski Yugoslav Cumhuriyeti Makedonya
Türkiye
Türkmenistan
Ukrayna
Birleşik Krallık
Özbekistan
100.000 NÜFUSTA ÖLÜM HIZI
2,14
VY
5,33
9,72
5,67
14,75
13,62
VY
10,67
13,51
11,72
9,22
13,49
7,77
12,99
3,99
8,53
19,3
12,39
9,77
9,7
9,34
12,14
11,48
12,3
23,48
21,52
17,62
4,33
VY
6,47
7,72
13,58
12,47
14,2
13,31
19,71
8,45
6,75
12,29
13,75
14,18
5,81
6,64
3,82
5,37
VY
8,47
10,96
5,5
9,19
EN SON VERİ YILI
2000
2001
2001
2000
2001
1997
2001
2001
2001
1999
2001
2001
1999
2001
2000
1999
2001
1998
2000
1998
1999
2001
2001
2001
2001
2001
2001
2000
2000
2001
2000
2001
2001
1998
2000
2000
2001
2001
1999
2000
1999
1999
2000
1998
2000
2000
2001
90
TABLO A4. (DEVAM) BÜTÜN YAŞLAR İÇİN 100.000 NÜFUSTA YOL TRAFİK KAZALARINA BAĞLI
STANDARTLAŞTIRILMIŞ ÖLÜM HIZLARI, EN SON VERİ YILI
ÜLKE GRUBU
Avrupa Birliği ortalaması
Orta ve Güneydoğu Avrupa ülkeleri
Bağımsız Devletler Topluluğu
Kuzey ülkeleri
Orta Asya Cumhuriyetleri
Avrupa Bölgesi (52 Üye Ülke)
100.000 NÜFUSTA ÖLÜM HIZI
10,33
12,44
15,04
7,21
9,15
12,43
EN SON VERİ YILI
2000
2001
2001
2000
1999
2000
GRUPLARDA YER ALAN ÜLKELER
_______________________________________________________________________
Avrupa Birliği
(1 Mayıs 2004 öncesi)
Avusturya, Belçika, Danimarka, Finlandiya, Fransa,
Almanya, Yunanistan, İtalya, İrlanda, Lüksembourg,
Hollanda, Portekiz, İspanya, İsveç, Birleşik Krallık
Orta ve Güneydoğu Avrupa
Ülkeleri
Arnavutluk, Bosna Hersek, Bulgaristan, Hırvatistan
Çek Cumhuriyeti, Estonya, Macaristan, Letonya,
Litvanya, Polonya, Romanya, Sırbistan ve Karadağ,
Slovakya, Slovenya, Eski Yugoslav Cumhuriyeti
Makedonya
Bağımsız Devletler Topluluğu:
Ermenistan, Azerbaycan, Belarus, Gürcistan,
Kazakistan, Kırgızistan, Moldova Cumhuriyeti,
Rusya Federasyonu, Tacikistan, Türkmenistan,
Ukrayna, Özbekistan
Kuzey ülkeleri
Danimarka, Finlandiya, İzlanda, Norveç, İsveç
Orta Asya Cumhuriyetleri
Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Türkmenistan
Özbekistan
Kaynak: DSÖ Avrupa herkes için sağlık veritabanı. Kopenhag, DSÖ Avrupa Bölge Ofisi
VY: Veri yok
Not: Bu veriler ölüm istatistik ve kayıtlarına dayanmaktadır.
91
TABLO A5. AVRUPA ULAŞTIRMA BAKANLARI KONFERANSI’NA ÜYE OLAN VE ELDE BİLGİ
BULUNAN ÜLKELERDE AZAMİ HIZ SINIRLARI VE KANDA BULUNABİLECEK AZAMİ ALKOL
KONSANTRASYONU DÜZEYLERİ
ÜLKE
AZAMİ HIZ SINIRI
Otoyollar
KANDA
BULUNABİLECEK
AZAMİ ALKOL
KONSANTRASYONU
Ana yollar
Meskun
yerler
100
50
Avusturya
130
Araçlar için
ayrı şerit
bulunan yollar
100
Azerbaycan
Belarus
Belçika
110
VY
120
90
110
90
90
90
90
60
60
50
Bulgaristan
Hırvatistan
Çek Cumhuriyeti
Danimarka
Estonya
Finlandiya
120
130
130
110
VY
120 (b)
90
100
130 (a)
80
110
80/100 (b)
90
100/90
90
80
90
80/100 (b)
50
50
50
50
50
50
Fransa
130
110
90
50
Almanya
130
130
100
50
Yunanistan
Macaristan
İzlanda
120
130
VY
100
110
90
90
90
90/60/70/80
50
50
30/50
İrlanda
97
130
VY
VY
110/130
120
64
100/120
90/100 (c)
97
110
VY
VY
100
90
64
100
90
97
90
90
80
90
90
64
80
80
48
50
50
50
60
50
VY
30/50/70
30/50
Romanya
Rusya Federasyonu
Sırbistan Karadağ
Slovakya
Slovenya
İspanya
İsveç
130
120
VY
90
110
120
130
130
120
90/110
110/100
100
VY
90
90
100
130
100
100
90/110
90
90/100
90
90
90
80
90
90
90
70/110
60
50
60
50
60
60
60
50
50
30/50/70
İsviçre
Türkiye
Ukrayna
Birleşik Krallık
120
120
VY
112
100
90
120
112
80
90
90
97
50
50
60
48
İtalya
Letonya
Liechtenstein
Litvanya
Lüksembourg
Malta
Hollanda
Norveç
Polonya
Portekiz
Moldova
Verilen nefeste 0.05
g/dl veya 0.0025 g/dl
O g/dl
0,04 g/dl
Verilen nefeste 0.05
g/dl veya 0.0022 g/dl
0.05 g/dl
0.05 g/dl
O g/dl
0.05 g/dl
VY
Verilen nefeste 0.05
g/dl veya 0.0025 g/dl
Verilen nefeste 0.05
g/dl veya 0.0025 g/dl
Verilen nefeste 0.05
g/dl veya 0.0025 g/dl
VY
O g/dl
Verilen nefeste 0.05
g/dl veya 0.0025 g/dl
VY
0.05 g/dl
0.05 g/dl
VY
0.04 g/dl
0.08 g/dl
VY
0.05 g/dl
Verilen nefeste 0.02
g/dl veya 0.001 g/dl
0.02 g/dl
0.02 g/dl
VY
O g/dl
O g/dl
0.05 g/dl
O g/dl
0.05 g/dl
0.05 g/dl
Verilen nefeste 0.02
g/dl veya 0.001 g/l
0.08 g/dl
0.05 g/dl
VY
0.08 g/dl
92
Kaynak: Avrupa Ulaştırma Bakanları Konferansı, 2003
( http://www1.oecd.org/cem/topics/safety/Speed.pdf,
http://www1.oecd.org/cem/topics/safety/Alcohol.pdf, 1 Şubat 2004 tarihinde girildi)
VY: Veri yok
(a) Motorlu taşıtlara ayrılan yollar
(b) Kış aylarında otoyollarda 100 km/s; ayrı şeritli yollar ve ana yollarda ise 80 km/s.
(c) Kimi otoyollarda 100 km/s test edilmektedir.
93

Benzer belgeler

PTV VISUM Safety Broşür

PTV VISUM Safety Broşür yardımlarından dolayı Nicoletta Di Tanno ve Francesca Mitis ve Dünya Sağlık Günü Avrupa iletişim etkinliklerine eşgüdüm sağlamalarından dolayı Liuba Negru ve Cristiana Salvi yer almaktadır. Son ola...

Detaylı

Burada

Burada uygulamaya konulmuştur. Bu uygulamanın kazalar üzerindeki etkisi hakkında sağlıklı sonuçlara varmak için henüz erken olsa bile, görüldüğü kadarıyla ücrete tabi bölgede ve iç ringlerde Londra’nın di...

Detaylı

Kitabı İndir - page screenshot of trafik.gov.tr

Kitabı İndir - page screenshot of trafik.gov.tr gelir grubundaki ülkelerde yaklaşık 1.3 milyon kişi, karayolu kazalarında hayatını kaybetmekte; milyonlarca kişi ise yaralanmakta veya sakat kalmaktadır. Kişiler, aileler ve toplumlar açısından çok...

Detaylı