Sayı #7 - Koç Üniversitesi

Transkript

Sayı #7 - Koç Üniversitesi
Koç Üniversitesi
SAYI 7 YIL 2012
KOÇ ÜNİVERSİTESİ ARAŞTIRMA DERGİSİ
Geleceğimiz İçin Bilim:
Yeni Enerji Teknolojileri
Fener Dergisi, temel olarak, Koç Üniversitesi’ndeki araştırma
aktiviteleri ve olanakları hakkında toplumu bilgilendirmek amacıyla
çıkarılan bir dergidir. Fener vasıtasıyla ayrıca Koç Üniversitesi ile
diğer akademik kurumlar, kamu ve özel sektör kuruluşları arasında
iletişimi ve işbirliğini artırmayı, ortak araştırmaları özendirmeyi de
hedefliyoruz.
Fener Dergisi’nin bu sayısını okumaktan zevk alacağınızı umuyor,
her türlü soru ve yorumlarınızı bekliyoruz. Bize [email protected]
adresinden ulaşabilirsiniz.
Yayın Kurulu
Fener Dergisi
1
YAYIN KURULU
Dergimizin bu sayısının ana teması “sürdürülebilir enerji
kaynakları”. Günümüzde, fosil yakıt tüketiminin insan ve doğa
sağlığını tehdit etmesi, petrol yataklarının hızla azalması, küresel
ısınmanın artması, tüm dünya ülkelerinin temiz enerji politikalarına
yönelmesiyle enerji konusunda yapılan araştırmalar daha da önem
kazandı. Bu anlamda, dergimizin Bakış Açısı bölümünde, Tüpraş
Genel Müdürü Yavuz Erkut, Tüpraş’ta enerji üzerine yapılan Ar-Ge
çalışmalarını ve Koç Üniversitesi’yle işbirliğini anlatıyor. Dergimizin
Profil bölümünde, KÜTEM Direktörü Can Erkey merkezin
amaçlarını ve araştırma alanlarını özetliyor. Yine aynı konuyla ilgili
olarak Kimya ve Biyoloji Mühendisliği Bölümü’nden Seda Keskin
yeni nesil nano-gözenekli malzemeleri kullanarak doğal gaz,
hidrojen gibi temiz enerji kaynaklarını verimli, güvenli ve ekonomik
halde depolamayı hedefleyen çalışmaları konusunda bilgi veriyor.
Son olarak, Şuhnaz Yılmaz Özbağcı, Metin Türkay ve Belgin Şan
Akça, Yakından Bakış bölümünde, “Türkiye’nin Enerji Verimliliği
Haritası ve Hedefler” isimli kapsamlı araştırmalarını tanıtarak,
Türkiye’nin enerji kaynaklarını daha verimli kullanması ve enerji
alanında dışa bağımlılığını azaltması için nelere öncelik verilmesi
gerektiğini tartışıyorlar.
Türkiye ve dünya gündemindeki güncel konular hakkındaki yazılar
da dergimizin içeriğine renk katıyor. Örneğin, Yakından Bakış
bölümünde Hukuk Fakültesi Dekanı Bertil Emrah Oder Türkiye
gündeminin en sıcak konularından biri olan anayasal reform
ve yeni anayasa için Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim
üyeleri tarafından hazırlanan Anayasa Teknik Raporu hakkında
bilgi veriyor. Hukuk Fakültesi’nden Zeynep Derya Tarman ise, yine
dünya gündeminde çok tartışılan bir konu olan, küreselleşme ve
onun sonucu oluşan haksız rekabete dikkat çekiyor. Ekonomi
Bölümü’nden Şebnem Kalemli Özcan bankalar arası finansal
entegrasyonun ülkeler arası iktisadi dalgalanmalara etkisini
açıklıyor. Finans Bölümü’nden Oğuzhan Özbaş ise, yazısında
şirketlerin bağımsız yönetim kurulu üyeleri atamalarını zorunlu
kılan uygulamaları eleştiriyor ve Sermaye Piyasası Kurulu’nu bu
tip basmakalıp yaklaşımlara karşı uyarıyor. Türkiye gündeminde
çok tartışılan konulardan bir tanesi de arkeolojik ve tarihi alanların
baraj gölleri altında yok olması. Gül Pulhan, Ilısu Barajı’nın yakında
su altında bırakacağı Dicle bölgesindeki Gre Amer’de yaptıkları
arkeolojik kazı çalışmaları ve sonuçları hakkında bilgi veriyor.
FENER
Geçmiş senelerde olduğu gibi, 2011-2012 akademik yılı da
hem Koç Üniversitesi’nde yapılan araştırmalar hem de öğretim
üyelerimizin elde ettiği başarılar açısından oldukça zengindi.
Kısaca özetlersek, toplam 15 öğretim üyemiz, ikisi TÜBİTAK
Bilim Ödülü olmak üzere, bu yıl da ulusal ve uluslararası ödüller
aldı. Avrupa Araştırma Konseyi tarafından ilk kez Türkiye’den,
üniversitemizden yapılan bir başvuru, Fikirler Özel Programı
Başlangıç Düzeyi Bağımsız Araştırmacı Desteği’ne layık
görüldü. Koç Üniversitesi Tüpraş Enerji Merkezi (KÜTEM),
Tüpraş’ın verdiği destekle Koç Üniversitesi’nde kuruldu.
“Biyomedikal Bilimler ve Mühendislik” ve “Tasarım, Teknoloji ve
Toplum” alanlarında iki yeni disiplinlerarası yüksek lisans programı
başladı. Hukuk Fakültesi, Türkiye’de Montreal Sözleşmesi’ni
ele alan ilk konferansı düzenledi. Bu gelişmelere ait detayları,
Haberler bölümümüzde bulabilirsiniz.
Dergimizin bu sayısında, “enerji” ana temasının yanında oldukça
ilginç ve okuması keyifli popüler bilim yazıları da yer alıyor.
Örneğin, Psikoloji Bölümü’nden Fuat Balcı insanlarda zaman algısı ve
bunun verdiğimiz kararlar üzerindeki etkisinden bahsediyor. Makine
Mühendisliği Bölümü’nden Kerem Pekkan çocuk kalp hastalıkları
üzerine yaptığı çalışmalarda mühendislik ilkelerini kullanarak nasıl
yeni tedavi yöntemleri geliştirdiklerini anlatıyor. Fizik Bölümü’nden
Menderes Işkın neden bilim insanlarının aşırı soğuk atomik sistemler
üzerine çalıştığı ve önümüzdeki yıllarda bu çalışmalardan neler
öğrenilebileceği konusunda bizi aydınlatıyor (Fizik alanında verilen
en son Nobel ödülünün bu alanda olduğunu biliyor muydunuz?).
Matematik Bölümü’nden Emre Alkan bizi sayıların dünyasında
ilginç bir yolculuğa çıkarıyor ve neden “doğanın kitabı” yazılırken
matematiksel bir dil kullandığını anlatıyor. Bilgisayar Mühendisliği
Bölümü’nden Alptekin Küpçü ise, aynı matematiksel dili kullanarak, siber
güvenlik ve kriptoloji üzerine yaptıkları çalışmaları tanıtıyor.
İÇİNDEKİLER
FENER
2
İÇİNDEKİLER
4
8
11
14
18
21
KÜTEM ile Enerji Teknolojileri Geliştirmek
Gelecek Enerjide Gizli
Beyindeki Saate Dayalı Karar Optimizasyonu
Yaşama Değer Katan Mühendislik Çözümleri
Anayasal Reform Yolunda Türkiye
Sanal Varlığınızı Güvence Altına Alın!
24
26
28
30
32
34
Krizin Domino Etkisi
Haksız Rekabet İlkeleri
Küreselleşebilecek mi?
Dünyamızı Kurtaracak Keşifler
Aşırı Soğuğa Hâkim Olmak,
Ama Neden?
Kurumsal Yönetim Bir Kalıba
Sığar mı?
Teorinin Doğuşu ve Felsefesi
FENER
3
KOÇ ÜNİVERSİTESİ ADINA SAHİBİ
Umran İnan, Rektör
37
40
43
50
52
53
YAYIN KURULU (Soyadı alfabetik olarak)
Çağatay Başdoğan
Oğuz Kerim Başkurt
Levent Koçkesen
Özgür Müstecaplıoğlu
M. Deniz Güner-Özbek
Bruce Rankin
Ebru Tan
Türkiye’nin Enerji Verimliliği Haritası ve Hedefler
Gre Amer’de Ayakta Kalmak
Haberler
Koç’ta Yaz Araştırma
Programları
Koç Üniversitesi’nde
Araştırma Projeleri
Ödüller
EDİTÖR
Leyla Demirbağ Atay
GÖRSEL YÖNETMEN
Levent Pakdamar
KATKIDA BULUNANLAR
Ceren Gedikoğlu, Enis Demirbağ, Çağla Güneşler,
Neziha Mühürcü, Aykut Karadere (Fotoğraf)
YÖNETİM
Rumeli Feneri Yolu 34450 Sarıyer / İstanbul
Tel: +90 (212) 338 1000 Faks: +90 (212) 338 1289
www.ku.edu.tr
YAPIM
Demirbağ Yayın ve Tasarım
Güzebahçe Sk. No.33/4
Nişantaşı, İstanbul
Tel: +90 (212) 291 5553
www.demirbag.net
RENK AYRIMI VE BASKI
Gezegen Tanıtım
100. Yıl Mahallesi Matbaacılar Sitesi 2. Cadde
No: 202/A Bağcılar İstanbul
Tel: 0212 325 71 25
İÇİNDEKİLER
GENEL YAYIN YÖNETMENİ
M. İrşadi Aksun
Koç Üniversitesi Tüpraş Enerji Merkezi, ülkemizde yeni gelişmeye
başlayan üniversite-sanayi işbirliğine iyi bir örnek…Tüpraş Genel
Müdürü Yavuz Erkut, KÜTEM ve Tüpraş’ın ArGe çalışmalarını anlattı.
FENER
Koç Üniversitesi Tüpraş Enerji Merkezi
4
KÜTEM ile Enerji Teknolojileri Geliştirmek
BAKIŞ AÇISI
Tüpraş’ın yeni atılımlarından bahseder misiniz?
olurken, 2011 yılı yatırım tutarı, Fuel Oil Dönüşüm projesi dahil
Tüpraş petrol sektörünün ham petrol temini, gerektiğinde pet-
edildiğinde 500 milyon dolara yakın yatırım gerçekleştirmiş
rol ürünleri ihracı, petrol ürünleri üretimi, depolanması, taşıma,
oluyoruz.
dağıtım ve pazarlaması faaliyetlerini yürütür. 28,1 milyon tonluk
kapasitesiyle Tüpraş ülkemizin öncü, Avrupa’nın yedinci, dün-
Atılan adımlar Tüpraş’ın, yatırımcısına yüksek ve düzenli kar
yanın yirmi dokuzuncu büyük rafineri şirketidir.
payı ödeyen şirketler sıralamasında en üst sıralarda yer almasını sağlamıştır. Tüpraş hisse senedi yerli ve yabancı yatırımcı-
Tüpraş’ın Koç Topluluğu’na devriyle başlanan değişim ve
ların uzun vadeli olarak portföylerinde bulundurduğu en itibarlı
gelişim stratejisi doğrultusunda her alanda çalışmalarımıza eş
hisselerden biri olmuştur.
zamanlı başladık. Gelişim ve değişim süreci olarak adlandırdı-
ğımız bu dönemde en önemli yatırımımızı insan kaynağımıza
Tüpraş ArGe’ye önem veren bir kuruluş. Şirketinizin
yaptık. Deneyimli rafinericilerin rehberliğiyle işgücünde yaklaşık
ArGe konusundaki yaklaşımı ve yapılan çalışmalar hak-
%47’lik bir yenilenme gerçekleştirdik. Çevresel yükümlülükle-
kında bilgi verir misiniz?
rin azaltılması, kurumsal yönetim ilkelerine, sağlık emniyet ve
Tüpraş’ın araştırma ve geliştirme çalışmalarına hız vererek,
çevre standartlarına tam uyum için önemli çalışmalar başlatıldı.
başarısının sürdürülebilirliğini sağlama hedefiyle Eylül 2009’da
Bugün ülkemizde en yüksek Kurumsal Yönetim notlarından biri
ArGe Müdürlüğümüz kuruldu. Ağustos 2010 tarihinde ArGe
Tüpraş’a aittir.
Merkezi Belgesi alınarak 93 çalışanımız ile yerli ve yabancı
üniversiteler, araştırma kurumları, Avrupa Birliği ArGe fon-
Operasyonel alanda ise bekleyen yatırımlara kaynak sağlanarak
ları ve diğer sanayi kuruluşlarıyla ileriye dönük teknolojilerin
hız kazandırıldı ve sürdürülebilir karlılık için yeni projeler başlatıl-
araştırılacağı projeler üretmek, yönetmek ve örneklerini tüm
dı. Ekonomik krizlere ve kırılganlıklara rağmen 2010 yılında da
ülkeye yayacak katkıyı vermek üzere çalışmalarımız sürüyor.
gerçekleştirilen yatırım harcamalarımız toplam 177 milyon dolar
Hedefimiz, ülke ve şirketimiz ortak değerlerinin tasarruf altına
ailesine katılacaktır. Bu büyüklüğe ulaşan ArGe Merkezimiz ile
rekabet öncesi işbirliği kültürünü yaymak ve üniversitelerimizin
KÜTEM’i eşgüdümlü çalıştırmak sureti ile Akdeniz’in en büyük
ilgili bölümlerini ArGe merkezimiz olarak değerlendirmek.
ve akredite “Yakıt ve Enerji Teknolojileri Merkezine” sahip olmayı amaçlıyoruz.
Tüpraş olarak yüksek katma değer yaratan, sürdürülebilir ve
gelişmeye açık rekabet gücü olan, doğrudan ve öncelikli olarak
Koç Üniversitesi’yle birlikte yürütülen projeler hakkın-
gelişmiş pazarlara ihracatı hedefleyen, ArGe ve teknoloji geliş-
da bilgi verir misiniz? Koç Üniversitesi Tüpraş Enerji
tirme yeteneği bulunan ve yenilikçiliğe endekslenmiş bir şirket
Merkezi’ne verdiğiniz destek ve bu desteğin ardındaki
hedefiyle çalışıyoruz. Tüpraş yeni projelerini belirler, gelecek
vizyonunuzdan bahseder misiniz?
teknolojiler üzerinde çalışma hedefli yol haritası çizerken, yeni
Koç Üniversitesi kampüsünde, enerji teknolojilerini geliştirmek
teknolojilerin ve proje çıktılarının kazanımına, buna bağlı olarak
amacıyla kurulmasına destek verdiğimiz KÜTEM (Koç Üniversi-
laboratuvar ekipmanları, uzmanlaşmış personel, bilimsel yayın,
tesi Tüpraş Enerji Merkezi)’dir. Koç Üniversitesi ile Tüpraş ara-
patent gibi kazanımlara büyük öncelik ve önem vermektedir.
sında gerçekleştirilen protokol ile merkezin çalışma ve yönetim
esasları belirlenmiştir. Bu esaslara göre, çalışmalarda bilimsel
ArGe Merkezimizin temel konuları, proseslerin matematiksel
seviye ve yeteneklerin artırılması, sonuçların yenilikçi yaklaşım-
modellenmesi ve kontrolü, yeni ürün geliştirme ve enerji verim-
la uygulamaya geçirilmesine çalışılacaktır. KÜTEM’de ortak
liliği çalışmalarıdır. Bu konulara ilave olarak yenilenebilir enerji
hedefler ve yetenekler çerçevesinde belirlenen çalışma konuları
teknolojileri de önümüzdeki dönem çalışılmaya başlanacaktır.
biyo-yakıt teknolojileri, polimer geri dönüşümü ile sıvı yakıt
2013 yılının ilk yarısında tamamlanmasını beklediğimiz ArGe
üretimi, enerji ve yakıt optimizasyonu, yanma mekanizmalarının
Kampüsü inşaatımız hızla devam ediyor. Tasarım, laboratuvar
diyagnostiği, laser destekli yanma, hidrojen üretimi ve depo-
ve pilot tesis binalarından oluşan ArGe Merkezi Kampüsümüz
lanması, güneş enerjisinin dönüşümü ve kullanımı, emisyon
tamamlandığında yaklaşık 90 yeni arkadaşımız Tüpraş ArGe
kontrolü ile ileri proses kontrol teknolojilerinden oluşmaktadır.
5
BAKIŞ AÇISI
alınıp, mükemmeliyet merkezlerinin oluşumunu destekleyerek,
FENER
Yavuz Erkut: “ArGe Merkezimiz ile KÜTEM’i
eşgüdümlü çalıştırmak suretiyle Akdeniz’in en
büyük ve akredite Yakıt ve Enerji Teknolojileri
Merkezi’ne sahip olmayı amaçlıyoruz.”
Koç Üniversitesi Fen ve Mühendislik Fakültesi bünyesinde
24 aylık proje bünyesinde, Gerçek Zamanlı Optimi-
355 metrekarelik alan içerisine kurulacak olan KÜTEM
zasyon ile Hidrokraker Ünitesi’nin matematiksel reak-
için üniversite bünyesinde hali hazırda 15 milyon TL’lik
tör modeli kurularak, ünitenin şarjı, ünite değişkenleri
destekleyici cihaz altyapısı bulunmaktadır. Stratejik plan
ve ürün ekonomik değerleri de göz önüne alınarak
doğrultusunda, ölçme ve test altyapısının da güçlen-
optimum çalışma şartları belirlenecektir. Ünite
dirilmesi hedeflenmektedir. Bu amaçla Tüpraş beş yıl
maliyetinin yaklaşık %18’i olan enerji giderlerinde
içinde 8 milyon TL’sı tutarında bir ödenek ayıracaktır.
FENER
6
%1-2’lik iyileşme beklenmektedir.
Diğer yandan üniversite-sanayi işbirliğini güçlendir-
Laboratuvar Ölçekli Hidrokraker Ünitesi ve
mek, ortak çalışmalara hız kazandırmak adına 30
Hidrokraker Katalizörlerinin Geliştirilmesi:
Mart 2010 tarihinde Koç Holding Enerji Grubu
Kasım 2010 tarihinde başlanılan TÜBİTAK
Başkanlığı ve Enerji Grubu’na bağlı şirketler ile
TEYDEB destekli 36 aylık proje bünyesinde
BAKIŞ AÇISI
Koç Üniversitesi arasında Ortak Çalışma Çerçe-
pilot ölçekli bir Hidrokraker Ünitesi kurulması
ve Protokolü imzalanarak, çalışmaların ilk adımı
için gerekli ön çalışmalar yapılmaktadır. Pro-
atılmıştır. Koç Üniversitesi ve Enerji Grubu
jenin öncelikli hedefi, laboratuvar ölçekli bir
şirketleri arasında belirlenen başlıklarda
hidrokraker ünitesinin kurulması, operasyon
projeler oluşturulmaya ve ilişkiler güçlendiril-
parametrelerinin incelenmesi ve kullanılan
meye başlanmıştır. Bu kapsamda,
katalizörlerin sentezlenerek karakterizasyon-
FCC Ünitesi’nde Gerçek Zamanlı Optimi-
larının yapılmasıdır.
zasyon Projesi: Proje ile rafineri çapında optimizasyonun bir adımı olarak İzmir Rafinerisi FCC Fluid Catalytic
Su Donma Noktasını Düşüren İşlevsel Kaplamalar ve
Cracking Ünitesi için İleri Proses Kontrol ve Gerçek Zamanlı
Asfalt Yüzeylerine Uygulanması: Mayıs 2011 tarihinde
Optimizasyon yazılımı geliştirilmesini hedefliyoruz. Geliştirilecek
başlanılan 35 aylık proje bünyesinde hedef, Tüpraş’ın bitümen
yazılım ile FCC Ünitesi’nin modeli oluşturularak, ünitenin farklı
üretim teknolojileri konusundaki tecrübesiyle penetrasyon gra-
çalışma parametrelerindeki karlılığı, yardımcı servis maliyet-
de bitümen ürün spesifikasyonlarının iyileştirilmesini sağlayan
leri ve baca gazı salınım miktarları öngörülecek. Geliştirilecek
ve yeni bir fonksiyonel bitümen ürünü geliştirilmesine olanak
Model Öngörülü Kontrol ve Gerçek Zamanlı Optimizasyon
sunan bir katkı malzemesi geliştirilmesidir. Bu katkının çok
yazılımlarıyla ünitenin çevre ve emniyet kısıtları içinde en
işlevli bir ürün olarak geliştirilmesi hedeflenmektedir: Yol
yüksek karlılık, en düşük maliyet ve en düşük çevre zararı ile
yüzeylerindeki buz çözücü etken maddeyi dış etkenlerden
çalıştırılması sağlanacak. Gerçek Zamanlı Optimizasyon ile İleri
koruyacak; yaz-kış gibi büyük sıcaklık değişimine maruz
Proses Kontrol sisteminin beraber çalışmasıyla enerji giderle-
kaldıktan sonra dahi etkisini ve yapısını koruyacak; yüzeye
rinde azalma bekliyoruz. Bu teknolojiyi kendi imkânlarımızla ve
tuz uygulama tekrarını ortadan kaldıracak özellik kazandırı-
ihtiyaçlarımıza yönelik olarak geliştirecek olup, ileride geçebile-
lacak.
cek genel rafineri platformu yazılımına entegre etme imkanına
da sahip olunacak.
Katalizör geliştirme konusunda oluşturulan “Hidrokraking
Katalizörlerinin Süperkritik Depozisyon Yöntemiyle Sentezi
İzmit Rafinerisi Hidrokraker Ünitesi’nde Gerçek Zamanlı
ve Pilot Boyutta Ticarileştirme Çalışmaları” adlı yeni projede
Optimizasyon ve Kontrol Sistemi Tasarımı ve Uygulaması:
süperkritik depozisyon (SKD) yöntemiyle hazırlanan malze-
Mayıs 2010 tarihinde başlanılan, TÜBİTAK TEYDEB destekli
melerin rafineride hidrokraker katalizörü olarak kullanılma
Yavuz Erkut: “Bugün
sekiz üniversiteyle ortak
projeler yürütmekteyiz.
Tüpraş’ın toplam
proje bütçesinin
%7,8’i üniversitelere
aktarılmaktadır. Bu oran
ülkemizdeki en yüksek
orandır.”
Tüpraş olarak yaklaşımımız, ülke ve şirketimiz ortak değerlerinin
laboratuvar ile ticari kullanım arasında köprü kuracak. Proje
tasarruf altına alınıp, işbirliği kültürünü gerek şirket içinde gerekse
kapsamında kurulacak olan pilot tesiste yeni katalizörler ile
sektör genelinde yaymak ve üniversitelerimizin ilgili bölümlerini
motorin ve jet yakıtının artışı yönünde sonuçlar almayı hedefli-
ArGe Bölümümüzün paydaşı olarak değerlendirmektir. Bu çerçe-
yoruz. Böylece ticari uygulamadan önce pilot tesis çalışmaları
vede, 2010 yılında üniversitelerle işbirliği çalışmalarına başladık.
sayesinde enerji ve zaman kaybının azaltılması, ekonomik
Bugün sekiz üniversiteyle ortak projeler yürütmekteyiz. Tüpraş’ın
kazanç ve karbondioksit emisyon oranlarında düşüş Tüpraş’ın
toplam proje bütçesinin %7,8’i üniversitelere aktarılmaktadır. Bu
kazanımı olacaktır. Ayrıca katalizörlerin sentezinde kullanılan
oran ülkemizdeki en yüksek orandır. Ayrıca projelerde çalışan
yeni yöntem ile makale ve patent çıktıları beklenmektedir.
doktora ve master öğrencilerinin Tüpraş ailesine katılmaları da
da geliştirilebilmesi adına, tüm paydaşların temsil edileceği ortak
nayi işbirliğinin yeterince gelişmediğini görüyoruz. Ülke-
platformlarda bir araya gelinmeli, ortak çalışma konuları belirlene-
mizde üniversite-sanayi işbirliğinin geliştirilmesi için neler
rek çalışmalar hayata geçirilmelidir.
yapılmalı?
Üniversiteler, araştırma merkezleri ve sanayi ile gerçekleştirilen
Büyümeye devam edecek ArGe çalışmalarımızın yanı sıra, çe-
ortak çalışmalar sonrasında ortaya çıkacak bilgi birikimi, Tüpraş’ın
şitli calışma alanlarında üniversitenizin değerli akademisyenleri
sürdürülebilir başarısı ve geleceği için büyük önem taşımaktadır.
ile mühendislik öğrencilerini Tüpraş’a davet etmek isteriz.
7
BAKIŞ AÇISI
mümkün olmaktadır. Ülkemizde üniversite-sanayi işbirliğinin daha
Yurtdışıyla karşılaştırdığımızda Türkiye’de üniversite-sa-
FENER
potansiyelini inceleyecek ve pilot tesis çalışmaları sayesinde
Gelecek nesilleri yetiştiren Koç Üniversitesi, dünyanın geleceği için de
önemli adımlar atıyor. KÜTEM Direktörü Prof. Dr. Can Erkey, Tüpraş’la
birlikte enerji alanında dünyaca ünlü bir araştırma merkezi haline getirmeyi
amaçladıkları KÜTEM hakkındaki sorularımızı yanıtladı.
Gelecek Enerjide Gizli
FENER
Bize kendinizden, akademik geçmişinizden ve üzerinde
çalıştığınız konulardan bahseder misiniz?
Boğaziçi Üniversitesi Kimya Mühendisliği’ni 1984 yılında
8
bitirdikten sonra Texas A&M Üniversitesi Kimya Mühendisliği
Bölümü’nde doktora programına kabul edildim. Enerji konusuyla o dönemde ilgilenmeye başladım. Doktora tezimi Amerikan
PROFİL
Enerji Bakanlığı tarafından desteklenen ve kömürden elde edilen
sentez gazının hidrokarbon yakıtlara dönüştürülmesi üzerine olan
bir proje kapsamında yaptım. Daha sonra aynı bölümde doktora
sonrası araştırmacı olarak süperkritik akışkanlar üzerinde çalışmaya başladım. 1995 yılında University of Connecticut Kimya
Mühendisliği bölümünde yardımcı doçent olarak göreve başladım. Burada süperkritik akışkanlar üzerinde çalışmaya devam
ettim ve hem ticari firmalar hem de devlet kurumları tarafından
desteklenen birçok proje yürüttüm. Hidrojenle çalışan yakıt pilleri
için katalizörler geliştirilmesi, hidrokarbon yakıtlardan hidrojen
üretimi, büyük gözenek boyutlu taşlama taşlarının geliştirilmesi,
yeni homojen katalizörlerin sentezi, sudan toksik metallerin ayrıştırılması ve iletken poliüretan köpükler gibi projelerim bunlardan
bazıları. 2001’de doçent oldum. 2006’da profesör olarak Koç
Üniversitesi Kimya ve Biyoloji Mühendisliği bölümünde göreve
başladım. Burada da süperkritik akışkanların enerji alanındaki
uygulamaları üzerinde çalışmaya devam ediyorum. Avrupa Birliği
tarafından desteklenen büyük bir projede binalarda ısı yalıtımı için
saydam ve opak vakum yalıtım panelleri geliştiriyoruz. Başka bir
projede de bu tip panelleri beyaz eşya uygulamaları için geliştiriyoruz. Tüpraş ile beraber çalıştığımız başka bir projedeyse
petrol rafinerisinin enerji verimliliğini artırmak için yeni katalizörler
geliştiriyoruz.
“Yakıt ağırlıklı bir araştırma merkezi olacak KÜTEM’de yapılacak bilimsel
çalışmalar çevreye duyarlı yeni enerji teknolojilerinin geliştirilmesine,
ülkemizin enerji açığıyla ilgili problemlerin çözülmesine, geliştirilen
teknolojilerin ülkemizdeki şirketler tarafından ürün haline getirilerek dünya
enerji marketine pazarlanmasına katkıda bulunacak.”
Tüpraş ile beraber üniversitede yaptığımız
kezi (KÜTEM)’nin yapısı ve işleyişi
kapsamlı çalışmalar sonunda belirledik.
hakkında bilgi verir misiniz?
Yakıt ağırlıklı bir araştırma merkezi olacak
Üç kişiden oluşan yönetim kadrosunun dı-
KÜTEM’deki araştırma alanlarını fosil yakıt-
şında, KÜTEM üniversitemizdeki 20 kadar
ları, biyoyakıtlar ve güneş yakıtları olarak üç
öğretim üyesinden oluşuyor. Fen Bilimleri,
ana gruba ayırmaya karar verdik.
deki öğretim üyelerimizin enerji alanındaki
Fosil yakıtları alanındaki araştırmalarımızda
çalışmalarına destek veriyoruz. Tohumlama
amaçlarımız bugün kullanılan fosil yakıt
fonlarıyla öğretim üyelerimizin enerjiyle ilgili
üretim teknolojilerinin verimini artırmak,
alanlarda yeni projeler geliştirmelerine kat-
sera gazı emisyonlarının azaltılması için
kıda bulunuyoruz. Örneğin enerji verimliliği
yeni teknolojiler geliştirmek ve bugün
alanında bir projeye destek verdik ve ya-
dışarıdan ithal edilen bütün teknolojilerin
kında dört proje için daha tohumlama fonu
ülkemizde de üretilebilmesine katkıda
vereceğiz. Ayrıca, bu merkezde üniversi-
bulunmaktır. Petrolün işlenmesiyle ilgili
tedeki enerji araştırmalarını destekleyecek
projelerin dışında, araştırmalarımızın bir
laboratuvarların kurulmasını öngörüyoruz.
bölümünü ülkemizdeki kömür yataklarının
elektrik ve yakıt üretiminde kullanılabilme-
Böyle bir merkezin kurulmasına neden
sini gerçekleştirmek üzerine odaklamayı
ihtiyaç duyulduğunu ve merkezin
planlıyoruz. Bu şekilde merkezimiz, ülkemi-
araştırma alanlarını anlatır mısınız?
zin en önemli problemlerinden biri olan cari
Enerji günümüzde ülkemizin ve dünya-
açığın düşürülmesine önemli bir katkıda
mızın en önemli konularından biri haline
bulunacak.
geldi. Rektörümüz Prof. Dr. Umran İnan
bu konuda bir araştırma merkezi kurulma-
Biyoyakıtların kullanımının önümüzdeki
sının üniversitemizin gelişimine yardımcı
5-10 sene içerisinde artacağını ve ülkemiz-
olacağını ve ülkemize birçok fayda getire-
de yenilenebilir bir enerji olarak potansi-
ceğini düşünerek Koç Grubu ile beraber ilk
yeli olduğunu düşünüyoruz. Yalnız bugün
adımları attı. Merkezin araştırma alanlarını
kullanılan biyoyakıtların (etanol, biyodizel)
9
PROFİL
Mühendislik ve Sosyal Bilimler fakültelerin-
FENER
Koç Üniversitesi Tüpraş Enerji Mer-
gıda maddelerinden elde edilmesi gıda maddelerinin fiyatlarının
merkezi haline getirmek. Merkezimizde yapılacak bilimsel çalış-
yükselmesine, dünyada açlığa ve ormanların yok olmasına neden
malar çevreye duyarlı yeni enerji teknolojilerinin geliştirilmesine,
oluyor. Bunun engellenebilmesi için gıda olarak kullanılmayan
ülkemizin enerji açığıyla ilgili problemlerin çözülmesine, geliştirilen
biyokütlelerden yakıt elde edilmesi ve bu üretimi ekonomik hale
teknolojilerin ülkemizdeki şirketler tarafından ürün haline getirilerek
getirecek teknolojilerin geliştirilmesi gerekiyor. Bunlara örnek
dünya enerji marketine pazarlanmasına katkıda bulunacak. Bu
olarak yosunlar, orman artıkları ve çabuk büyüyen sazlar verilebilir.
konularda geleceğin bilim adamlarını yetiştirecek merkezimiz, aynı
Merkezimiz üniversitemizin biyoloji ve biyoteknoloji alanlarındaki
zamanda üniversitemize bu konuyla ilgilenen genç beyinleri çek-
altyapısından ve bu alanlarda çalışan hocalarımızın bilgi birikimin-
meye ve beyin göçünü tersine döndürmeye katkıda bulunacak.
den de yararlanarak kuvvetli bir araştırma programı oluşturacak.
Merkezimizin yer alacağı uluslararası projelerin lisansüstü öğrencilerimize çok farklı bir düşünce tarzı kazandıracağını düşünüyoruz.
FENER
10
Gelecek nesilleri yetiştirmek için çaba gösteren bir üniversi-
PROFİL
te olarak dünyamızın geleceğini düşünmek ve bunun için fosil
Merkez kapsamında Tüpraş ile işbirliğinizden bahseder
yakıtları tükendikten sonra enerjimizi nereden elde edebileceğimiz
misiniz?
konusunda da çalışmak zorunda olduğumuza inanıyoruz. Burada
Tüpraş merkezin altyapısının oluşturulması için önemli bir destek
da güneş yakıtlarının ekonomik bir şekilde üretimi için teknolojiler
veriyor. Aynı zamanda Tüpraş ile beraber yürüttüğümüz araştır-
geliştireceğiz. Bu yakıtlara örnek olarak suyun ayrıştırılmasıyla elde
ma projeleri var. Bunlar rafinerilerdeki ünitelerin enerji verimliliğin
edilen hidrojeni veya havadaki karbondioksit ve suyun tepkimele-
artırılması, yeni katalizörler geliştirilmesi, reaktör modellemesi
riyle elde edilen hidrokarbon yakıtları örnek gösterebiliriz. Tabii ki
ve kontrolü, nano yapılı akıllı asfalt geliştirilmesi ve emisyonların
yakıt tasarrufu için enerji verimliliği de çok önemli bir konu ve bu
azaltılması üzerine.
konu üzerine çalışmakta olan bir grubumuz var.
Tüpraş’ın amaçları üniversite ve sanayi işbirliğine ortam ve sürekKÜTEM yönetimi ve destekleyici altyapılar hakkında bilgi
lilik kazandırmak, endüstriyel araştırmalar konusunda deneyimli
verir misiniz?
personel yetiştirilmesine katkıda bulunmak ve temel araştırmaların
KÜTEM’in yönetimi üç kişiden oluşuyor. Ben merkezin direktörü
uygulamalı araştırmalarla birleştirilerek ülkemizin rekabet gücünün
olarak görev yapıyorum. Fizik bölümümüzden Doç. Dr. Alper Kiraz
artırılmasını sağlamak olarak sıralanabilir.
merkezin yardımcı direktörü. Alper Bey optik alanındaki birikimini
optik ve enerjinin çakıştığı, KÜTEM’in de gelecek gördüğü birçok
alana aktarabilecek başarılı bir bilim adamımız. Dr. Rıza Kızılel ise
uzun seneler Amerika’da enerji alanında çalışmış biri ve merkezimizde yapılan çalışmaların arzu edilen hız ve şekilde yürütülmesinden sorumlu. Enerji teknolojilerinin geliştirilmesinde nano yapılı
malzeme bilimi çok önemli bir rol oynuyor. Birçok yakıt üretiminde
kullanılan katalizörleri ve güneş ışığını elektriğe dönüştürebilen
yüzeyleri nano yapılı malzemelere örnek olarak gösterebiliriz. Koç
Üniversitesi’nde yeni kurulan Yüzey Teknolojileri Araştırma Merkezi
(KUYTAM) bu bağlamda KÜTEM’e destek verecek.
Bu merkezin üniversiteye, ülkemize ve sanayiye sağlamayı
hedeflediği faydalar nelerdir?
Amacımız KÜTEM’i enerji alanında dünyaca ünlü bir araştırma
Zamana bağlı olarak verilen her karar fiilen belirsizlik altında verilmektedir.
Beyindeki Saate Dayalı Karar Optimizasyonu
Yrd. Doç. Dr. Fuat Balcı Koç Üniversitesi Psikoloji Bölümü
FENER
11
YAKINDAN BAKIŞ
Zaman algısı tarih boyunca bir çok bilim insanı ve filozofun
çalışmaları, nöral toplulukların, “gürültülü” nöral sinyalleri belirli
merakını uyandırmıştır. Sonuçta, zamanı deneyimlememize
bir eşiğe kadar bütünleştirerek, süreleri zamanlayabileceğini gös-
rağmen göremiyor, duyamıyor, koklayamıyor, tadamıyor veya
termektedir (Şekil 1). Bu çerçevede öznel süreler, zamana göre
dokunamıyoruz; kısacası zamana özel bir duyu organımız bu-
doğrusal olarak artmakta olan gürültülü nöral ateşleme oranları
lunmamaktadır. Dolayısıyla, zaman deneyimimiz farklı bir nöral
ile temsil edilen hayali miktarlar olarak düşünebilir. Bu durumda
(sinirsel) saat mekanizması gerektirmektedir. Fiilen kronometre
beyin, mevcut sinyallerin bütünleştirme hızını artırıp azaltarak farklı
prensibiyle işleyen bir beyin mekanizmasının, insanların ve
süreleri zamanlayabilmektedir (daha kısa süreler için daha hızlı
hayvanların saniye ve dakikalar uzunluğundaki süreleri doğru
bütünleştirme gibi). Bu model zamanlama süreçlerinin iyi bilinen
olarak algılamasını sağladığı tartışılmaktadır. Fakat, süreleri or-
psikofiziksel özelliklerine ek olarak, bu alanın araştırma tarihi bo-
talamada doğru olarak zamanlayabilen bu mekanizmanın kısıtlı
yunca göz ardı edilmiş özelliklerini de ortaya çıkartarak açıklamak-
bir kesinliği vardır; süre ölçümleri bir seferden diğerine değiş-
tadır. Beyin görüntüleme yöntemlerinden fMRI tekniğini kullanarak
kenlik göstermektedir. Bu mekanizmayı kabaca bazen hızlı
insanlar ile yaptığımız ön çalışmalar ve diğer araştırmacıların
bazen ise yavaş çalışan, fakat ortalamada doğru hızla işleyen
hayvanlardan elden ettiği nöral kayıtlar, modelimizin öngördüğü
bir kronometre olarak düşünebiliriz.
zamana bağlı olarak artan ve değişik süreler için farklılık gösteren
nöral aktivite örüntüsünü ortaya koymaktadır. Bu bulgular, saniye-
Beynimizdeki saat, süreleri zamanlamamızı nasıl sağla-
ler ve dakikaları zamanlamamızı sağlayan beyindeki saatin, yine
maktadır?
beyin tarafından üretilen sinyalleri toplayabilen nöral devreler-
Bu temel probleme yanıt bulmak üzere yaptığımız modelleme
den oluştuğuna dair güçlü kanıtlar sunmaktadır.
Tepi Zamanı
Frekans Dağılımı
Partikül
Konumu
Zaman (saniye)
Şekil 1. 5 ayrı hedef süre için yukarıda
tanıtılan modelin öngördüğü bütünleştirme
dinamikleri (alt) ve bu bütünleştirme
süreçlerinin oluşturduğu dağılımlar (üst).
Ortaya çıkan dağılımların istatistiksel
özellikleri insan ve hayvanlardan elde edilen
ampirik verilerin özelliklerine paralellik
göstermektedir.
FENER
12
Belirsizlikler altında verilen kararlar davranışsal ekonomi alanının temel
araştırma konularından biri olmuştur.
YAKINDAN BAKIŞ
Zamanlama ve karar verme
mellikten uzak işleyen saat meka-
lar ve hayvanlar rasyonel kararlar
Zamanlama yeteneğinin altında yatan
nizması nedeniyle, kaçınılmaz olarak
verebilir mi?
nöral mekanizmalar farelerden insanlara
belirsizlik içermektedir. Başka bir
Gerçekleştirdiğim bir dizi deney bu soru
kadar birçok organizmada benzerdir.
deyişle, zamana bağlı olarak verilen
üzerinde odaklandı. Bu çalışmalardan
Sonuçta, zaman, insan ve hayvanlar için
her karar fiilen belirsizlik altında veril-
birinde insanlar ve sıçanlar ödül (para
biyolojik önemi olan birçok senaryoyu
mektedir. Dolayısıyla, zaman temelli
veya yem) kazanabilmek için bir düğ-
-dolayısıyla elde edilen faydayı maksimize
kararlar kavramsal düzeyde, belirsizlik
meye basmalıydılar; fakat, bir sonraki
eden kararları- tanımlayan temel bir bo-
altında karar verme araştırmaları için
ödülü almak için tepki vermeden önce
yuttur. Örneğin, hayvanlar yiyecek ararken
ekolojik geçerliliği olan zengin bir
en az sabit bir süre boyunca bekleme-
sıklıkla zamana bağlı kararlar almaktadırlar
taban oluşturmaktadırlar. Belirsizlikler
leri gerekliydi. Bu durumda tepki ver-
(tükenmekte olan bir yiyecek kaynağının bir
altında verilen kararlar davranışsal
meden önce çok kısa ya da çok uzun
başka kaynak için terk edilmesi durumun-
ekonomi alanının temel araştırma
bir süre beklemek kazanılan ödül ora-
da olduğu gibi). Bu tür kararlar evrimsel
konularından biri olmuştur. Bu alanda
nını düşürmektedir. Şöyle ki, verilen her
tarihimiz boyunca insanlar için de geçerli
yapılan deneylerde, genellikle değişik
tepki geçmiş olan süreyi sıfırladığından,
olmuştur. Modern yaşamımızda da yaklaş-
opsiyonların olasılıkları deneklere yazılı
yeterince beklemeden verilen tepkiler
makta olan bir araçtan kaçmaya, uçağın
olarak açıklandıktan sonra, denekler-
ödülü kazanma olasılığını düşürerek
kalkış zamanını yakalamaya veya yumurtayı
den bir seçim yapmaları istenmekte-
kazanılan ödül oranını azaltırken; tepki
tam istediğimiz kıvamda pişirmeye çalıştı-
dir. Bu çalışmalar tutarlılıkla insanların
vermeden önce uzun süre beklemek,
ğımızda zaman algımıza dayanan kararlar
belirsizlikler altında rasyonel olmayan
ödülü kazanma olasılığını arttırsa da
vermekteyiz.
kararlar verdiklerini göstermiştir.
ödüller arası süreyi de arttırdığından
Önemli olarak, görünüşte basit olan bu
Belirsizlikler dış kaynaklı olmayıp sinir
senaryonun ortaya koyduğu optimizas-
tür rutin kararlar, beynimizin mükem-
sistemimizden kaynaklandığında insan-
yon problemini çözmek için denekler
kazanılan ödül oranını yine azaltır. Bu
Çalışmalarımız, davranışsal ekonominin insanların
belirsizlikler altında irrasyonel olduğu savını
temelden sorgulamakta ve insanlarda gözlenen
rasyonelliğe ilişkin bulguların hayvanlar için de
geçerli olduğunu göstermektedir.
ödüller arası süre arasındaki dengeyi bulmalıdır. Bu
dengeyi yakalamak için, denekler içsel zamansal
belirsizliklerini doğrulukla temsil edip normatif şekilde
hesaba katmalıdırlar (Şekil 2).
Bulgularımız insanların ve sıçanların belirsizlik altında
ödüllerini maksimize edebildiklerini göstermiştir ki,
bu sadece insanların değil hayvanların da zamansal belirsizliklerini doğrulukla temsil edip hesaba
katarak optimal çözüme ulaşabildikleri sonucunu
Zamansal Belirsizlik Seviyesi
kazanılan ödülü maksimize eden, ödül olasılığı ile
doğurmaktadır. Optimale yakın performans insan ve
kararlar içeren diğer deneylerde de gözlenmiştir. Bir
bütün olarak bu çalışmalar, davranışsal ekonominin
insanların belirsizlikler altında irrasyonel olduğu savını
temelden sorgulamakta ve insanlarda gözlenen
rasyonelliğe ilişkin bulguların hayvanlar için de geçerli
Normalize Edilmiş Hedef Bekleme Süresi
Şekil 2. Şekilde zamansal belirsizlik seviyeleri dikey eksende, olası bekleme süreleri de yatay
eksende ifade edilmektedir. Dik kesik çizgi beklenilmesi gereken asgari süreyi göstermektedir.
Siyah eğri, farklı belirsizlik seviyeleri için optimal bekleme sürelerini göstermektedir. Belirsizlik
seviyesi arttıkça beklenilmesi gereken optimal süre doğrusal olmayan bir şekilde artmaktadır.
insanlar ve hayvanlar arasındaki paralelliğin ayrı bir
önemi vardır. Hayvan deneyleri, risk analizinin genetik
ve nörobiyolojik tabanının anlaşılmasına yardımcı olacak, bu süreçlerin etkilendiği hastalıklara ait
hayvan modellerinin ve bu hastalıkları hedefleyen ilaç
etkilerinin doğrulanmasında kullanılabilecektir.
Fuat Balcı lisans eğitimini 2002 yılında Koç Üniversitesi’nde psikoloji alanında tamamladı.
Lisansüstü eğitimini bilişsel psikoloji alanında Rutgers Üniversitesi’nde (NJ, ABD) sürdürüp,
2004 yılında master ve 2007 yılında doktora derecesini aldı. Bu unvanlara ek olarak, 2008
yılında Rutgers Üniversitesi, Center for Cognitive Science tarafından lisansüstü bilişsel bilim
sertifikasına layık görüldü. Doktora çalışmalarının ardından, 2007-2008 yılları arasında
araştırmalarını ilaç sektöründe (PsychoGenics Inc, NY, ABD) yaptı. 2008 yılında akademiye
geri dönüş yaparak, doktora sonrası araştırmalarını 2008-2010 yılları arasında Princeton
Üniversitesi, Nörobilim Enstitüsü’nde (NJ, ABD) sürdürdü. Fuat Balcı, Şubat 2011’den itibaren
Koç Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nde öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. Akademik
kariyeri boyunca insan ve insan hastalıklarının genetik fare modellerini de kapsayacak
şekilde hayvanlar ile bilişsel psikoloji, davranışsal nörobilim, psikofarmakoloji ve hesaplamalı
modelleme alanlarında kapsamlı araştırmalar yapmıştır. Fuat Balcı’nın bu alanlarda, son
altı senede bir bölümü PNAS ve Journal of Neuroscience gibi dünyanın önde gelen bilimsel
dergilerinde basılmış 24 bilimsel makalesi ve 3 kitap bölümü bulunmaktadır.
13
YAKINDAN BAKIŞ
olduğunu göstermektedir. Bu süreçlerde gözlenen
FENER
hayvanlar ile yapmış olduğumuz ve daha kompleks
FENER
Dr. Kerem Pekkan, çocuk
kalp hastalıkları üzerine yaptığı
çalışmalarda mühendislik
ilkelerini kullanarak yeni
tedavi yöntemleri geliştiriyor.
Avrupa Araştırma Konseyi
(ERC) tarafından ödüllendirilen
Kerem Pekkan Fener’in
sorularını yanıtladı.
14
PROFİL
Yaşama Değer Katan
Mühendislik Çözümleri
Bize kendinizden ve akademik geçmişinizden bahseder
programı, NIH, Amerikan Kalp Derneği (AHA) ve Pennsylvania
misiniz?
eyaleti özel fonları tarafından desteklendi. 2012 yılının Şubat
İstanbul ile kuvvetli bağlarım olmasına rağmen öğrenim ha-
ayından beri Koç Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümünde
yatım Ankara’da geçti. TED Ankara Koleji’ni bitirdikten sonra,
öğretim üyesi olarak çalışmalarıma devam ediyorum.
ailemdeki üçüncü kuşak makine mühendisi olarak lisans,
yüksek lisans ve doktora derecelerimi Orta Doğu Teknik
Üzerinde çalıştığınız konular hakkında bilgi verdikten
Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü’nde 2000 yılında
sonra bu alana nasıl yöneldiğinizi anlatır mısınız?
tamamladım. Doktoramın son yıllarında endüstri alanında
Benim ana araştırma alanım biyolojik sistemlerdeki akışkanlar
Roketsan Mühendislik Geliştirme Bölümü iç balistik grubunda
mekaniğidir. Kan dolaşımı, damar mekaniği, doğadaki her öl-
çalıştım. Doktora sonrası araştırma çalışmalarımı sırasıyla Purdue
çekteki canlının yüzme ve uçma mekaniği ve bu sistemlerden
Üniversitesi ve Georgia Teknoloji Enstitüsü’nde yaptım. 2007
öğrendiğimiz bilgilerin mühendislikte ve tıp alanında uygulan-
yılında Carnegie Mellon Üniversitesi’nde Yardımcı Doçent olarak
ması çalıştığım alanın temel konularıdır. Akışkanlar Mekaniği
Biyomedikal ve Makine Mühendisliği bölümlerinde göreve baş-
makine mühendisliğinin ana bilim dallarından biridir. Turbo ma-
ladım ve kendi yönettiğim bağımsız araştırma grubumu kurdum.
kineler, yanma, rüzgar türbinleri, uçak türbinleri bu alanın klasik
2012 yılının Ocak ayında aynı üniversitede doçent kadrosuna
uygulamalarının bazılarıdır. Ben akışkanlar mekaniğinde hem
atandım. Bu süre zarfında, kalp-damar mekaniği üzerine yaptığım
hesaplamalı hem de deneysel çalışmalar üzerinde uzmanım.
çalışmalar Amerika’da en prestijli programlardan NSF-CAREER
Özellikle, ODTÜ’de okuduğum yıllarda akışkanlar mekaniğinin
Kerem Pekkan: “Uçakları uçuran ve rüzgar
türbinlerini döndüren kuvvetlerin oluşumu,
kalp kapakçıklarımızın çalışmasıyla tamamen
aynı fiziksel prensiplere ve matematiksel
denklemlere dayanmaktadır.”
FENER
15
özel bir laboratuvara araştırma profesörü
Avrupa’nın, hatta dünyanın en prestijli
Fakat çok güçlü temele dayanan klasik
olarak kabul edildim ve uzun yıllardan
ve modern araştırma destek program-
bir eğitim almaktaydık ve ülkemizde
beri çalışmak istediğim bu önemli konuya
larından biridir. Bunun en önemli nedeni
disiplinlerarası konuları incelemeye
yoğunlaşma imkanı buldum. Özelikle
sağlanan finansal desteğin miktarının
şimdiki gibi fazla önem verilmiyordu. O
çocuk kalp hastalıkları üzerine yaptığım
büyüklüğünden öte, araştırmacıyı çalış-
tarihlerde, ODTÜ Sualtı Topluluğu’nda
çalışmalar mühendislik ilkelerini kullanarak
masında tamamen özgür ve bağımsız
dalış eğitmenliği yaptığım ve mühen-
yeni tedavi yöntemleri geliştirmemi ve
bırakmasıdır. Araştırma değişken ve
dislik dersleri dışında aktif yer aldığım
bu sayede hastalara yardım edebilmemi
dinamik bir süreçtir; bir iki ay önce belir-
profesyonel düzeydeki arazi çalışmaları,
sağladı.
lediğimiz hedeflerin bilim ve teknolojinin
araştırmaya klasik yaklaşımların dışında
gelişmesi ile değişmesi çok doğaldır. Bu
bir perspektifle bakabilmemi sağladı.
‘Ceninde ana arter gelişiminin ve
tür dinamik değişiklikler bilimsel araştır-
Dolaşım ve pulmoner sistemimizle ilgili
yeniden yapılanmanın üç boyutlu
malar için çok önemlidir ve esas başarı
karmaşık dalış fizyolojisi, balıkların yüzgeç
biyomühendislik yöntemleri ile
bu değişimi proje grubunda yer alan
sistemleri, ahtapotun itki mekanizmaları
tahmin edilmesi’ adlı başvurunuz
öğrencilerin katkısıyla sağlamaktır. Bu
çalışmalarımda esin kaynağı oldu. Uçak-
Avrupa Araştırma Konseyi (ERC)
anlamda, Fikirler Özel Programı araştır-
ları uçuran ve rüzgar türbinlerini döndüren
tarafından ödüllendirildi. İlk kez
macıya tam destek olur ve onu araştır-
kuvvetlerin oluşumu, kalp kapakçıklarımı-
Türkiye’den yapılan bir başvuru
malarında hiç bir şekilde sınırlamaz. Bu
zın çalışmasıyla aynı fiziksel prensiplere ve
Fikirler Özel Programı Başlan-
destek, çalışmalarımı Türkiye’de Koç
matematiksel denklemlere dayanmakta-
gıç Düzeyi Bağımsız Araştırmacı
Üniversitesi’nde özgürce yürütmemi
dır. Purdue Üniversitesi’nde NASA des-
Desteği’ne layık görüldü. Bize
sağlayacağı için çok sevinçliyim. Bunun
tekli doktora sonrası yaptığım çalışmaları
projenizden çalışmanızdan ve neler
yanında sadece ERC desteği alan
takiben Georgia Teknik Üniversitesi’nde
hissettiğinizden bahseder misiniz?
araştırma liderlerinin başvurabildiği fon
Kalp ve Damar Akışkanlar Mekaniği
Fikirler Özel Programı Başlangıç
mekanizmalarından ileride yararlanma
üzerinde yaklaşık 40 yıldır çalışan çok
Düzeyi Bağımsız Araştırmacı Desteği
hakkını da elde ettik.
PROFİL
doğadaki uygulamaları çok ilgimi çekti.
Normal
200 µm
FENER
16
“Çocuk kalp cerrahisinde
kullanılan mühendislik
uygulamaları üzerinde
çalışmanın yanı sıra,
karmaşık cerrahi işlemlerin
hastadaki sonuçlarının
ameliyat öncesinden tahmin
edilebilmesini sağlayan
modelleme yetenekleri de
geliştirmekteyiz.”
In silico Suture
Fetal kalp cerrahisi sonrası kan akışlarının bilgisayar simulasyonu
Desteklenmeye hak kazanan projenizin ölümcül doğumsal kalpdamar hastalıklarının anne karnında çok erken zamanda önlenmesine katkıda bulunmayı hedeflediğini biliyoruz. Birçok bilimsel
disiplini bir araya getirecek bu projenin bulgularının bilim dünyasına ve topluma nasıl katkılar sağlayacağını anlatır mısınız?
Ben 2003 yılından beri çocuk kalp cerrahisinde kullanılan mühendislik
uygulamaları üzerine çalışıyorum. Mühendislerin çocuk kalp cerrahisine en
bilinen katkıları yapay kalpler, mekanik ve doku bazlı kalp kapakçıklarının
tasarımıdır. Bunun yanında karmaşık cerrahi işlemlerin hastadaki sonuçlarının ameliyat öncesinden tahmin edilebilmesini sağlayan modelleme
yetenekleri de geliştirmekteyiz. Cerrahlar ve kardiyologlar ile ortak çalışarak, o hasta için, en iyi kan akış mekaniğini sağlamaya çalışmaktayız. Kalp
PROFİL
hastası çocukları hedefleyen bu çalışmalarım beni kalp bozukluklarının daha
çocuk doğmadan anne karnında düzeltilmesine yönelik araştırmalara yöneltti
ve ERC projesini bu amaçla hazırladım. Tabii ki kalp gelişiminin mekaniği
büyük bir bilinmeyen olarak karşımıza çıktı ve araştırma grubum ile son beş
yıldır bu konu üzerinde çalışmaya devam ediyorum. Kaybolup ortaya çıkan
damarlar, hücrelerin çevresel kuvvetleri öğrenme süreci, hücrelerin birbirleriyle haberleşmeleri, damarın kendi ileri-malzeme yapısını kan akış şartlarına
göre sentezlemesi, genetik etkenler, üzerinde çalıştığımız karmaşık ve ilginç
konulardan sadece bazıları. ERC projemiz ileride bebek hastalara yararlı
olacak yeni tedavilere öncülük edecektir. Bu süreçte ayrıca kalp-damar gelişimi hakkında çok önemli temel bilgilere sahip olacağız. Bu bilgiler daha ileri
performans gösteren yapay dokuları üretmemizi sağlayacaktır.
Gelecek planlarınızı bizimle paylaşır mısınız?
Embriyonik mekanik üzerine dünyaca ünlü bilim insanlarının katılacağı
bir dizi İstanbul çalıştayları düzenleyeceğim. Ayrıca üzerinde çalıştığım
ve tamamlamak istediğim bir bilgisayar destekli kalp-damar mekaniği
cerrahi operasyon planlama kitabım var. İstanbul, Ankara ve Avrupa’da
ortak çalıştığım çocuk cerrahları ve cerrahi grupları ile birlikte bu alanda yaratıcı buluşların ortaya çıkacağı, analiz ve tasarımlarının yapıldığı,
mühendislerin tıp doktorlarıyla fikir alışverişinde bulunduğu bir platform
kurmak istiyorum. Bu konuda TÜBİTAK, İstanbul Teknopark ve diğer
Bilgisayar destekli damar cerrahisi basınç dağılımı
(mmHg) MRI: Manyetik Rezonans Görüntüleme
kuruluşlar ile görüşme halindeyim. Kardiyovasküler mühendislik alanında daha birçok başka yeni projeyi gerek Amerika gerekse Avrupa’daki
Hypoplastik Aorta
Çift Aorta
Pulmoner Arter Yok
6L
6R
6L
4L
4R
4L
6L
KALP
Ana arterlerde görülen kongenital kalp bozuklukları
cilere bir mesajım olacak. Ülkemizde
araştırma konumun yanında, arazi
mühendislik çalışmalarında kampüsü-
artık çok üst düzeyde çalışmalar yapan
biyologlarıyla ortak çalıştığım, biyolojik
müzün deniz, orman ve kuş zenginliği
üniversiteler ve araştırma grupları var.
sistemlerden esinlenerek yaptığımız
açısından doğal kaynakların içinde
Başarılı bir doktora eğitimi için Türki-
mühendislik çalışmalarımız var. Geçti-
olması yine çok önemli bir imkan. Bu
ye’deki mevcut imkanların yurtdışında
ğimiz dönem bu konuda yeni bir ders
çeşit doğal zenginliğe sahip bir kampüs
bile bulmak zor. Yurtdışı eğitim önem-
açtım (Biyomimetik Mühendislik Analizi
dünyada oldukça nadirdir, genelde bu
li, fakat bu tecrübe rahatlıkla doktora
ve Tasarımı). Dersin arazi çalışmaları
tür imkanlara sahip olabilmek için arazi
sonrası yapılacak çalışmalarla ya da
doğada; İstanbul akvaryumunda, Belgrad
araştırmacılarının uzun mesafeler alması
doktora sırasında üniversitemizin sağ-
ormanlarında Rumeli Feneri’nde yırtıcı
gerekiyor. Bunun yanında eski bir Bo-
ladığı imkanlarla tamamlanabilir. Bu
kuş göçü sırasında yapıldı. Doğayı ve
ğaziçili aileden geldiğim için Boğaz’a
güzel gelişmelerin yanında, Türkiye’de
kaynaklarını sadece insanlık yararı için
olabildiğince yakın olmak bana manevi
okuyan çocuklarımızın anaokulun-
“tüketmek” yerine mühendis olarak on-
bir destek veriyor. Üniversitemizin
dan başlayarak sorgulayıcı düşünce
dan ne öğrenebiliriz, hangi yenilikçi sis-
İstanbul’da olması bize hem Asya, hem
kabiliyetine sahip, paylaşımcı, yeniliğe
temler mühendislik problemlerimizin çö-
Avrupa hem de Amerika ile rahatlıkla
açık, doğaya saygılı, yetkin ve özgür
zümünde yararlı olabilir diye düşündük.
ortak çalışmalar yapma imkanını sağlı-
bireyler olarak yetişmesi gerekli. Ne
Anketlere göre; öğrenciler bu dersten
yor. Bu konumda olan başka bir şehir
yazık ki ülkemizde birçok üniversite
çok memnun kaldı. Ayrıca, endüstriden
yok dünyada.
öğrencisi bu evrensel değerlerle yüksek lisans öğretimlerinde bile tanışa-
kuruluşlar ile beraber üst düzey yelkenli
yarış tekneleri geliştirilmesi ve rüzgârla
Uzun yıllar en iyi üniversitelerde
mıyor. O değerli beyin hücreleri farklı
çalışan araçların akışkanlar mekaniğinin
edindiğim gözlemlere dayanarak Koç
şekilleniyor ve zamanla değişmesi
incelenmesi üzerine çalışmalar sürdü-
Üniversitesi’nin artık kritik konumu
imkansız hale geliyor. Yurdumuzda
rüyorum. Araştırmanın yanında yüksek
aştığını ve dünyanın en saygın üniversi-
mühendislik her zaman çok popüler,
öğretimde yenilikler yapmak ve eğitimin
telerinden biri olduğunu söyleyebilirim.
fakat bizi esas ileriye götürecek, yeni
geliştirilmesine katkıda bulunmak diğer
Özellikle araştırma ve proje destek
iş ve hayat imkanları açacak, uygar
bir hedefim.
ofisimizin çalışmaları dünyadaki birçok
bir dünya görüşü kazanmamızı sağla-
üniversiteyi rahatlıkla geçecek ko-
yacak olan, eğitim bilimlerinde ve kali-
Koç Üniversitesi’nde olmak araştır-
numdadır. Bunun dışında kampüsteki
teli öğretmen eğitiminde yapacağımız
malarınızı nasıl etkiliyor?
öğretim üyelerinin hayatını kolaylaştır-
atılımlardır. Özellikle fen ve matematik
Koç Üniversitesi’nde Mühendislik ile
mada emeği geçen gerçekten özveriyle
öğretmenlerinin bu çeşit büyük veya
aynı kampüste kurulmuş olan Tıp
çalışan büyük bir destek kadrosu var.
küçük üniversite projelerinde yardımcı
araştırmacı olarak yer almaları teşvik
Fakültesi ve üniversitemizin disiplinler
arası sınırları olmayan ortak çalışma
Bunların dışında eklemek istediği-
edilerek yetişmeleri ve en yeni görüş-
kültürü, benim tıp alanında yapacağım
niz bir şey var mı?
leri, bilimsel gelişmeleri öğrencilerine
bilimsel katkıların gerçekleşmesi için
Değerli mezunlarımıza ve Türkiye’de
olabildiğince erken yaşta aşılamaları
çok önemli. Bunun yanında biyoloji
yüksek hedefleri olan idealist öğren-
sağlanabilir.
17
PROFİL
ve doğadan ilham alarak yaptığım
FENER
gruplarla ortak hazırlamaktayız. Ana
Anayasal Reform Yolunda Türkiye
Prof. Dr. Bertil Emrah Oder Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı
Hukuk Fakültesi, Anayasa Teknik Raporu’nu hazırlarken her öğretim
üyesi, kendi uzmanlık alanının Anayasa ile bağlantısı bakımından özel
bir rapor oluşturdu ve bu raporlar fakülte içi bir çalıştayda masaya
yatırıldı. İşte öne çıkanlar…
15 Eylül 2011 tarihinde TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in Anayasa Hukuku ve Genel Kamu
FENER
Hukuku alanında çalışan bir grup öğretim üyesi
ile yaptığı toplantının ardından, anayasal reform
konusunu ele alacak usuli ve kurumsal yapının
oluşturulması süreci de başlamış oldu. TBMM’de
18
temsil edilen her siyasal partiden eşit sayıda
temsilcinin katılımı ile kurulan “Anayasa Uzlaşma
YAKINDAN BAKIŞ
Komisyonu”, 1995 ve 2001 Anayasa değişikliği sürecinde olduğu gibi parlamenter temsil ve
çoğulculuk temelinde tercih edilen çözüm oldu.
Bu tercihin, TBMM İçtüzüğünde sayılan ‘daimi
komisyonlar’ dışında, tümüyle siyasal nitelikli ad
hoc bir komisyonun oluşumu anlamına geldiğini
vurgulamak gerekiyor. Kurumsal ve usuli bir yapı
olarak Anayasa Uzlaşma Komisyonu, 1995 ve
2001 süreçlerinde yalnızca uzlaşmanın sağlanmasına hizmet etmemiş, uzlaşı içeriğinin Avrupa
ve karşılaştırmalı anayasacılıkta kabul gören
özgürlükçü ve çoğulcu değerlerle uyumlu olması
ile de sonuçlanmıştı. 2011 sürecinde kurulan
Komisyon’un ulaşacağı nihai metnin içerik bakımından sonucu henüz belirsiz olmakla birlikte,
Komisyon’un içtüzüğü niteliğinde olan “Çalışma
Usulleri” başlıklı belgede Türkiye’de Anayasa
politikalarının oluşturulması sürecinde bu kez bir
‘yol haritası’ da belirlendi. Çalışma Usulleri’nin 11.
maddesi uyarınca bu konuda dört aşama tanımlanmış bulunuyor. İlk aşamayı oluşturan ‘katılım,
veri toplama ve değerlendirme’, Koç Üniversitesi
Hukuk Fakültesi’nin hazırladığı Anayasa Teknik
Raporu’nun temel dayanağıdır.
Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi ve Dekanı olan Bertil
Emrah Oder Karşılaştırmalı Anayasa Hukuku, Avrupa Kamu Hukuku
ve insan hakları alanında ulusal ve uluslararası çok sayıda yayının
sahibidir. Uluslararası kuruluşlar ile yayınevlerinin hukuk ve siyaset bilimi
projelerinde hakem ve danışman olarak çalışmaktadır.
Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na kurumsal düzeyde
“Temel hak ve özgürlük kataloğu, kişiliği serbestçe
geliştirme hakkından önce ‘insan onuru’nun doku-
sorun olduğu söylenebilir. Bunlardan ilki, doğrudan hu-
nulmazlığını açıkça güvence altına almalıdır. Anayasa,
kuk politikasına dayalı ve bu politikayı biçimlendirecek
bireyin dokunulmaz ve devredilmez haklarının varlığını
önerilerin ‘salt politik bakış açıları’ ile değil, akademik
tanımalı ve bunun yanında ‘devletin insan haklarına
bilgi ve deneyim ışığında yapılması konusundaki bilinçle
dayalı devlet’i yaşama geçirme yükümlülüğü pozitif
ilintilidir. Hukuk politikası bakımından akademik sayıla-
bir yükümlülük olarak özel bir norm ile güvence altına
bilecek tavır, normatif kurgu tekniklerinin, bunların ‘de-
alınmalıdır.”
neysel sonuçları’nın ve uluslararası-bölgesel-karşılaştırmalı deneyimlerin dürüst ve doğru biçimde, bilgi temelli
hukuk düzenlerindeki benzer normların hukuk kültü-
yürütme işlemleri ve yargısal yorum aracılığıyla
rüne göre idari ve yargısal pratikte nasıl somutlaştığını
‘eylemli (de facto) eşitlik’ ve ‘sonuç eşitliği’ biçi-
da araştırmayı gerektirir. Anayasal süreçler bakımından
minde yaşama geçirilmesi için pozitif düzenleme-
sınır aşan deneyimler, insan haklarına ilişkin Avrupa ve
ler içermelidir. Bu bakımdan, Türkiye’nin 1985 yılın-
BM düzeyindeki içtihadi ya da yarı-içtihadi mekaniz-
dan bu yana taraf olduğu CEDAW Sözleşmesi’nin
maları, yorum kararlarını ya da sonuç tespit belgelerini
(Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi
takip etmeyi zorunlu kılar. Bu noktada, Hukuk Fakültesi
Sözleşmesi) 5. maddesinde yer alan ‘devletin her
Anayasa Teknik Raporu’nun tüm bu unsurlara ilişkin re-
iki cinsiyetten birinin üstünlüğü veya aşağılığına
feranslar içerdiği söylenmelidir. İkinci temel sorun, Ana-
ilişkin kültürel kalıpları değiştirme yükümlülüğü’
yasa Teknik Raporu’nda farklı hukuk politikası tercihle-
anayasal bir yükümlülük olarak düzenlenmelidir.”
rine sahip öğretim üyelerini tek bir görüşte buluşturmak
“Anayasa’da ilgili temel hak ve özgürlüğün niteliğine
O nedenle, Hukuk Fakültesi’nin izlediği yöntem her bir
göre, sadece o hak ve özgürlüğün soyut güvencesine
öğretim üyesinden kendi uzmanlık alanının Anayasa ile
değil, ilgili hak ve özgürlüğün dokunulmaz alanını ‘öz
bağlantısı bakımından özel birer rapor istemek olmuş-
güvencesi’ olarak belirleyen düzenlemelere (pozitifleş-
tur.* Bireysel görüşler ve alan birikimleri ile hukuk politi-
miş/anayasallaşmış öz güvenceleri) yer verilmelidir.”
kası tercihlerini içeren bu raporlar, fakülte içi bir çalıştay
dikkat çeken başlıklar şöyle özetlenebilir:
“Kamu düzeninin bir sınırlama nedeni olarak kimi
hak ve özgürlükler için uygun görülmesi olasılığına
* Ana rapora tematik özel raporlarla katkı sunan öğretim üyeleri soyadı sırasına göre alfabetik olarak şöyle sıralanmaktadır: Emre Bayamlıoğlu, Nur Centel,
Tankut Centel, Bertil Emrah Oder, Murat Önok, Cumhur Özakman, Zeynep Derya Tarman, Zeynep Oya Usal, Ayfer Uyanık-Çavuşoğlu, Billur Yaltı.
YAKINDAN BAKIŞ
la mücadele ve kadın-erkek eşitliğinin yasama-
çerçevesinde tartışılmıştır. Raporun içeriği bakımından,
19
“Anayasa, toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılık-
olarak sürece yansıtılmasıdır. ‘Deneysel sonuçlar’, farklı
gibi hatalı ve gerçekçi olmayan bir beklenti taşımaktır.
FENER
sunulması beklenen raporlar bakımından iki temel
Anayasa Teknik Raporu, anayasal süreçler bakımından sınır aşan
deneyimlere, Avrupa ve BM düzeyindeki içtihadi ya da yarı-içtihadi
mekanizmalara, yorum kararlarına ya da sonuç tespit belgelerine
ilişkin referanslar içeriyor.
karşı, Anayasa’nın 13. maddesinde ‘kamu düzeni’ biçimindeki
luluklar arasında kurulması arzu edilen dengenin yerel rıza ve
sınırlama nedenine ilişkin bir yorum kuralı yer alabilir. Bu doğ-
yerel karar ile şekillendirilmesini amaçlar. Yetkinin kısmen ve
rultuda, ‘kamu düzeni’nin ‘yer, konu, zaman’ bakımından
sınırlı bir biçimde seçilmiş temsil organına devri, verginin teme-
somutlaşması ve haklı kılınması ve/veya demokratik
lindeki ‘temsil’ esası ile uyumlu bir uygulamadır.”
toplum düzeni ile ilişkilendirilmesi koşulu getirilebilir.
Böyle bir yorum kuralı, uluslararası insan hakları söz-
“Yabancıların kişi haklarından vatandaşlarla eşit biçimde
leşmeleri ve karşılaştırmalı anayasacılıkta da yer alarak
yararlanacağı, ancak siyasal haklarla ekonomik ve sos-
yerleşik ve kabul gören bir sınırlama nedeni olan ‘kamu
yal haklar bakımından milletlerarası hukuka uygun olmak
düzeni’nin keyfi kullanımının önüne geçebilir.”
kaydıyla kanunla karşılıklılık esası getirilebileceği ve sınırlama
yapılabileceği hüküm altına alınabilir.”
“Tüm temel hak ve özgürlükler ile eşitlik ilkesinin yorumunda, en düşük yorum standardı olarak İnsan Hakları Avrupa
“Zorunlu olarak öngörülmüş olan ‘din kültürü ve ahlak
FENER
Mahkemesi içtihadına uygun yorum esası benimsenmeli-
bilgisi’ derslerinin, kural olarak, kaldırılması gerek-
dir. Bu noktada Anayasa’daki değerler ile İnsan Hakları Avrupa
mektedir. Bunun kabul edilmediği olasılığında ise, bu dersler
Sözleşmesi ve Mahkemesi’nin içtihatları arasındaki uyum
mutlaka, isteğe bağlı hale getirilmelidir. İsteğe bağlı tutulan
anayasal bir ilke olarak güvence altına alınmalıdır.”
derslere katılmak istemeyen öğrenciler ve velileri, okul yetkilileri
20
karşısında, kesinlikle din ve inançlarını açıklamaya yönelik bir
“Devletin kendi olumlu edinimini gerektiren sos-
tasarrufta bulunmaya zorlanmamalıdır.”
YAKINDAN BAKIŞ
yal haklar alanındaki yükümlüğü, açık bir hükümle ve
programatik nitelik taşımaksızın, yargı eliyle de uygula-
“Genel bir bilgiye erişim hakkı şöyle formüle edilebilir: Her-
nabilecek zorlayıcı bir yükümlülük olarak vurgulanma-
kes Anayasa’da açıkça belirtilen sebeplerle erişimi sı-
lıdır. Devlet, ‘insan onuruna uygun asgari yaşam standardını
nırlanmamış her türlü bilgiyi arama, kullanma, işleme ve
sağlamak’ ile yükümlü kılınmalıdır. Sosyal ve ekonomik hakların
yayma hakkına sahiptir. Kamusal kaynaklarla meydana
sınırlarını gösteren Anayasa’nın 65. maddesi yeniden kaleme
getirilmiş her türlü bilgi, kanuni istisnalar saklı kalmak
alınmalı ve Anayasa bu hakların sınırlarını değil, ‘asgari standart
üzere, kamunun ortak malıdır.”
güvencesi’ni içermelidir.”
“Askerlik yükümlülüğünden kaçmak, 2009’da Türk Vatan“Türkiye gibi siyasal bölünmüşlüğün yoğun biçimde yaşan-
daşlık Kanunu’nda yapılan değişiklikten sonra devlete karşı
dığı ve farklı toplumsal katmanların seslerini parlamento ve
olan sadakat borcunu yerine getirmemek ya da diğer bir
diğer kanallarla duyurmakta zorlandığı; siyasal uzlaşmanın zayıf
ifadeyle vatana bağlılıkla bağdaşmayan bir eylem olarak kabul
ve siyasal ve toplumsal dışlama pratiğinin baskın olduğu bir
edilmemektedir. Türk Vatandaşlık Hukukundaki bu yeni anla-
siyasal kültürde başkanlık rejiminin kâğıt üzerinde kurulsa dahi,
yışın, öncelikle Anayasa’ya yerleşmesi beklenmelidir.”
siyasal gerçeklikte ‘başkancı’ modele dönüşeceği öngörüleri
önemsenmelidir. Bu noktada, başkanlık rejimi hükümet
“Anayasa’da ‘Hak Arama Özgürlüğü’ başlığı altında mü-
istikrarına hizmet etse de, siyasal istikrara hizmet etme-
dafi ile savunulma hakkına ve isnadın hakim tarafından
yebilir. Bu iki kavramın (hükümet istikrarı-siyasal istikrar) birbi-
karara bağlanmasını isteme hakkına açıkça yer verilmesi
riyle her zaman örtüşmeyebileceği mutlaka dikkate alınmalıdır.”
zorunludur. Tutuklamanın süresinin artık yasal değil, anayasal
düzeyde belirlenmesinde yarar bulunmaktadır. Anayasa’da
“Türkiye’nin taraf olduğu Avrupa Yerel Yönetimler Şar-
açık bir hükümle, tutuklama isteminde ve kararında, tu-
tının 9(3). maddesine paralel olarak, yerel yönetimlerin
tuklamayı gerekli kılan ve diğer tedbirlerin neden sonuç
seçilmiş organına vergi konusunda tali-sınırlı yetki devri
vermeyeceğini gösteren hukuki ve fiili sebeplerin açıkla-
mümkün olmalıdır. Böylesi bir yetki, yerel kaynak ve sorum-
nacağı düzenlenmelidir.”
Gelecek Nesil Bulut Sistemleri için Yüksek Performanslı Kriptolojik Çözümler
Sanal Varlığınızı Güvence Altına Alın!
Yrd. Doç. Dr. Alptekin Küpçü Koç Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü
2+2=?
=4
FENER
21
Bulut bilişimin bize depolama, hesaplama
çözümlerinin hepsi beraberinde çeşitli
ve dağıtım alanlarında sunduğu sınırsız
riskler de getiriyor.
seçeneklerden hepimiz yararlanıyoruz.
Örneğin, Dropbox ve Wuala gibi bulut
Dropbox, Sugarsync, Box, Google Drive
depolama sistemleri verilerimize istediğimiz
veya benzeri bir servis kullanıyor musu-
zaman istediğimiz yerden erişebilmemizi
nuz? Eğer kullanıyorsanız, bu şirketlerin
sağlıyor. Amazon EC2 ve SETI@Home
verilerinizin kaybı ya da değiştirilmesi
projeleri ise bizim cihazlarımızın kapasi-
durumlarında hiçbir sorumluluk kabul
tesini aşan hesaplama işlerini taşeron-
etmediklerinin farkında mısınız? Ne
lara yaptırabilmemize olanak tanıyor. Bu
yazıktır ki günümüzdeki bulut depolama
sayede gerek güçlü bilgisayarlar gerekse
sistemlerinin hiçbiri verinizin değiştiril-
pek çok ufak bilgisayar kullanılarak sorun
meden, aynen saklanacağı konusunda
çözülebiliyor. Rapidshare ve BitTorrent
kanıtlanabilir bir garanti sunmuyor.
ise kendi bilgisayarlarımızın kapasitesini
Güzel haber şu ki, kriptografik teknik-
zorlamadan dosyalarımızı arkadaşlarımızla
ler kullanarak verinizin aynen korunup
veya dünya ile kolayca paylaşmamızı ve
korunmadığına dair sunucudan bir kanıt
dağıtmamızı sağlıyor. Ancak şu anki bulut
istemek mümkün.
YAKINDAN BAKIŞ
Koç Üniversitesi Kriptoloji, Güvenlik ve Gizlilik Araştırma Gurubu
küresel sorunlara yüksek performanslı ve tamamen güvenli
çözümler hazırlıyor.
Bizim güvenli bulut depolama sistemimiz yerel olarak bilgisayarınızda buluta
koyduğunuz verinizle ilgili çok ufak bir
bilgi tutuyor. Bu bilgiyi kullanarak isterseniz buluttaki verilerinizi güncelleyebilir
Gurubumuz var olan bulut sistemlerindeki sorunlara yüksek
performanslı kriptolojik çözümler getirerek gelecek nesil bulut
sistemlerinin daha tasarım aşamasında kanıtlanabilir seviyede
bir güvenliğe sahip olmasını sağlıyor.
ve karşılığında güncellenmiş bir yerel veriye sahip olabilirsiniz. Daha sonra istedi-
FENER
22
YAKINDAN BAKIŞ
ğiniz bir zaman depolama sunucusundan
projesinde taşeron olarak yer aldınız
sistemler bu garantiyi sunmadığı için
verinizin aynen korunduğunu ispatla-
mı? Aldıysanız bu tür sistemlere sahte
bizim sistemimizi kullanmaya karar
masını isteyebilirsiniz. Eğer sunucunun
yanıtlar göndererek taşeronlar listesin-
veriyorsunuz. Bizim taşeron hesaplama
yolladığı kriptografik ispat elinizdeki yerel
deki ününüzü artırmaya çalıştınız mı?
sistemimizin parametrelerini ayarladığı-
veriye göre geçerli değilse dosyalarınız
O listede en üstteki kullanıcıların nasıl o
nızda sonuçların doğruluk garantisine
değiştirilmiş ya da silinmiş demektir. Bu
seviyelere geldiklerini hiç merak ettiniz
siz karar veriyorsunuz; %99 doğruluk
durumda resmi bir mahkemede haki-
mi? Yine üzülerek belirtmek durumun-
mu istersiniz, %99,9 mu, yoksa daha
me başvurup bir garanti ödemesi talep
dayız ki şu anki taşeron hesaplama sis-
fazla mı, size kalmış. Ayrıca, sistemimiz
edebilirsiniz. Hatta mahkeme kapılarında
temlerinin hiçbirinde taşeronların verdiği
dürüst taşeronları ödüllendirmenize ve
sıra beklemenize bile gerek yok: Hakim
sonuçların doğruluğunu garantileyen
hilekar taşeronları cezalandırmanıza da
olarak yalnızca bir bilgisayar kullanmak ve
bir mekanizma yok. Ancak, kriptografi
imkan sunuyor.
ödemeleri elektronik ortamda gerçek-
ile birlikte oyun teorisi ve mekanizma
leştirmek de mümkün. Bu proje kısmen
tasarımı tekniklerini kullanarak ortaya
Hiç BitTorrent, Kazaa veya Napster
Türk Telekom ve Koç Sistem tarafından
çıkardığımız sistem ile hilekar taşeronlar
kullanarak bir dosya indirdiniz mi?
desteklenmektedir. Bu da demektir ki şu
olduğunda bile sonuçların doğruluğu-
İndirir indirmez paylaşımınızı sonlan-
aşamada kriptolojik kütüphanemizi kulla-
nu çok yüksek düzeyde garantilemek
dırıyorsunuz, değil mi? Aslında bu tür
narak ön kodlamasını gerçekleştirdiğimiz
mümkün.
sistemlerde mümkün olandan daha
yavaş bir hızda dosya indiriyor olma-
bu sistemin yakın zamanda halka açılması olası ve böylece insanların hayatlarını
Zaman zaman hepimiz patron olmak
nızın bir sebebi de herkesin aynı şeyi
değiştirmek elinizde.
isteriz: işinizi bir taşerona yaptırmak
yapıyor olması. Beleşçi olarak adlan-
isteyebilirsiniz. Elbette ki böyle bir
dırdığımız ve içinde bulunduğumuz bu
Hiç SETI@Home, Folding@Home veya
durumda taşeronun işi doğru düzgün
gurup, sistemden kendi alacaklarını
Electric Sheep gibi bir bulut bilişim
yapmasını isteyeceksiniz. Var olan
aldıkları anda sisteme katkıda bulunma-
Motive edilmiş
Taşeronlar
Kriptoloji hayal bile edemeyeceğiniz şeyleri gerçekleştirir...
ADİL TAKAS
bir dosya indirebilmek için sisteme bir
gerçekliğin yepyeni dünyasına yelken
sever kullanıcı sistemden bir beklentisi
dosya göndererek katkıda bulunmanın
açarsınız. Kriptoloji hayal bile edemeye-
olmadan sisteme katkıda bulunmaya
gerekmesi demektir. Böylece beleşçi
ceğiniz şeyleri gerçekleştirir...
devam ediyor. Ama kriptolojik adil takas
sorunu ortadan kalkacak, herkes siste-
teknikleri kullanarak herkesin sistemden
me sistemden kazandığı ölçüde katkıda
aldığı kadar sisteme katkıda bulunma-
bulunacak ve sistemin toplamdaki
sını garantilemek ve böylece sistem
performansı kat kat artacaktır. Ayrıca
genelinde katılımı artırarak performansı
adil takas fikri yalnızca BitTorrent ile
üst seviyelere taşımak mümkün.
sınırlı değildir. Eğer internetin adil bir or-
Bir adil takas Aliye ve Bora diye ad-
TÜBİTAK destekli “İnternette Eşitlik ve
landırdığımız iki tarafın birbirleriyle birer
Adalet” isimli projemize katılarak adalet
eşya (ör: dosya) değişmek istemesiyle
fikrini çeşitli diğer internet sistemlerine,
ortaya çıkar. Burada adalet ile kastımız
örneğin bulut bilişim ve depolama
şudur: Ya hem Aliye Bora’nın dosyasını
sistemlerine, uygulama şansını yaka-
hem de Bora Aliye’nin dosyasını elde
layabilirsiniz.
edecek, ya da iki taraf da sonuçta bir
şey elde etmemiş olacak. BitTorrent
Eğer Koç Üniversitesi Kriptoloji, Gü-
dosya paylaşım sistemi üzerine adil
venlik ve Gizlilik Araştırma Gurubu’na
takas protokolünü uygulamak demek
katılırsanız olanaksız gözüken bir
23
Kaynakça:
[Kitap] Alptekin Küpçü. “Efficient Cryptography for the
Next Generation Secure Cloud: Protocols, Proofs, and
Implementation”. Lambert Academic Publishing, 2010.
[BulutDepolama] Chris Erway, Alptekin Küpçü, Charalampos
Papamanthou and Roberto Tamassia. “Dynamic Provable
Data Possession”. ACM CCS bildiri kitapçığında, 2009.
[BulutBilişim] Mira Belenkiy, Melissa Chase, Chris Erway,
John Jannotti, Alptekin Küpçü and Anna Lysyanskaya.
“Incentivizing Outsourced Computation”. Network Economics
bildiri kitapçığında, 2008.
[AdilTakas] Alptekin Küpçü and Anna Lysyanskaya. “Usable
Optimistic Fair Exchange”. Computer Networks, 2012, sayı
56, sayfa 50-63.
[Kütüphane] Sarah Meiklejohn, Chris Erway, Alptekin Küpçü,
Theodora Hinkle and Anna Lysyanskaya. “ZKPDL: Enabling
Efficient Implementation of Zero-Knowledge Proofs and
Electronic Cash”. USENIX Security bildiri kitapçığında, 2010.
http://github.com/brownie/cashlib
Alptekin Küpçü 2010 yılında Brown Üniversitesi Bilgisayar Bilimi Bölümü’nden doktora
derecesiyle mezun oldu. O zamandan beri Koç Üniversitesi Mühendislik Fakültesi’nde yardımcı
doçent olarak çalışmakta ve kurduğu Kriptoloji, Güvenlik ve Gizlilik Araştırma Gurubu’nu
yönetmektedir. Araştırma odağı olarak uygulamalı kriptoloji ve bunun bulut sistemleri
güvenliği, gizlilik, görevdeş ağlar ve mekanizma tasarımı ile olan kesişimleri belirtilebilir.
Çeşitli patent başvuruları ve ödülleri bulunmakla birlikte geçtiğimiz 2 sene içerisinde çeşitli
kaynaklarca desteklenen 6 araştırma projesinde yer almış, bunların 4 tanesini kendisi
yönetmiştir. Daha fazla bilgi için: http://crypto.ku.edu.tr
YAKINDAN BAKIŞ
tam olması gerektiğini düşünüyorsanız
FENER
yı kesiyor. Yalnızca az sayıda yardım-
Krizin Domino Etkisi
Prof. Dr. Şebnem Kalemli-Özcan Koç Üniversitesi Ekonomi Bölümü Ziyaretçi Öğretim Üyesi
Kriz zamanlarında şok bütün finansal sektörü vuruyor ve
kredi aynı anda her yerden kesiliyor, bu da ülkelerin aynı anda
uçurumdan düşmesine yol açıyor.
Şebnem Kalemli-Özcan, farklı ülkelerin bankaları arası entegrasyonunun, bu ülkelerin konjonktür hareketlerinin birbirinden uzaklaşmasını sağlayacağını, fakat bu
FENER
etkinin ancak ekonomileri vuran şokların esas olarak farklı ülkelerin farklı firmalarını
etkilediğinde görüleceğini savunuyor. Şokun farklı firmaları farklı şekilde vurması ve
de aynı anda vurmaması önemli. Eğer ekonomik şoklar finansal kesimi vurursa, o
zaman ülkeler arası artan banka entegrasyonu, aynı ülkelerin iktisadi dalgalanmaları-
24
nın ve konjonktürlerinin de beraber hareket etmesini sağlıyor. Bu durum sadece tek
ülkenin bankaları şoktan etkilenmiş olsa da geçerli. Bu etki, şok sadece bir ülkenin
YAKINDAN BAKIŞ
finansal kesimini vursa bile, farklı ülkelerdeki firmaların borç alma maliyetinin aynı
anda artmasından kaynaklanıyor. Çünkü ülkelerin entegre olmuş bankaları şoku
birinden birine taşıyor.
Amerika’da yaşanan 2007-2009 krizi sonrasında, birçok yorumcu, akademisyen ve politikacı, finansal küreselleşmenin bu krizi Amerika’dan
bütün dünyaya taşıyan tek suçlu olduğunu iddia etti. Fakat şu
ana kadar bu söylemlerin hiçbiri akademik literatürde verilere
dayanarak kanıtlanmadı. Amerika’ya finansal olarak daha
çok bağlı olan ülkeler, daha az bağlı olanlardan daha fazla
etkilenmiş gibi görünmüyorlar. Bu durumun aksine,
iktisadın temel ders kitaplarının bizlere öğrettiği
standart teori şunu söyler: iki ülke finansal açıdan daha çok entegre olursa, şokların ekonominin hangi kesimini vurduğuna göre,
iki ülkenin konjonktürü beraber ya da
birbirinden ayrı hareket edebilir.
Eğer bir ülkenin banka kesimi
bir şoka uğrarsa ve bankaları
diğer ülke ile entegre ise,
o zaman tabii ki bu
şok bankalar yolu ile
diğer ülkeye taşınır.
Fakat eğer bir ülkenin reel sektörü yani
finansal regülasyondaki değişmelerin
jonktürünün beraber gitmesini sağlıyor.
üretici firmaları şoka uğrarsa, o zaman
bankalar arası entegrasyona etkisini ve
Mesela, Fransa’nın Almanya’dan çok
ülkelerin konjonktürleri birbirinden
bu entegrasyonun iktisadi dalgalanma-
Belçika’ya yakın olması ve ona yatırım
bağımsız hareket eder, çünkü entegre
lar ve ülkelerin konjonktür hareketlerinin
yapması gibi.
finansal sistem sayesinde sermaye
beraber gitmesindeki etkisini çalıştık.
ülkeler arasında rahatça dolaşır ve reel
Bu analiz için Bank of International
Kriz Zamanlarında Finansal
sektörü kötü şok almış ülkeden iyi şok
Settlements tarafından bize sağlanan
Entegrasyon ve Ülkeler Arası
almış ülkeye gider.
ve 20 büyük ülke arasındaki son 30 yıl
Üretim Senkronizasyonu
boyunca gerçekleşen tüm bankacılık
Journal of International Economics
Literatürdeki ana problem, 2007-
aktivitelerini içeren bir veri bankasını
dergisinde yayınlanacak olan “Global
2009 krizinden önce bu teorinin ispat
kullandık. Bu veri bankasının zenginliği
Banks and Crisis Transmission” adlı
edilememiş olması idi. Bu durum-
ekonometrik olarak sonuçların güveni-
çalışmamızda, bu etkinin kriz zamanla-
da krizden önce olanı doğru dürüst
lirliğini olumsuz olarak etkileyebilecek
rında tersine döndüğünü gösteriyoruz.
değerlendiremediğimiz için, krizde
birçok faktörü kontrol etmemize olanak
Bunun nedeni şu: kriz zamanlarında
ne olduğunu anlamak da imkansız
sağladı.
şok bütün finansal sektörü vuruyor ve
kredi aynı anda her yerden kesiliyor,
hale geldi. Literatürde var olan birkaç
bu da ülkelerin aynı anda uçurumdan
tersini bulmuştu. Yani literatürde hem
bulgularımız normal zamanlarda, yani
düşmesine yol açıyor. Bu çalışmadaki
kriz zamanı hem de sakin zamanlarda,
2008-2010 gibi küresel kriz olmayan
ilginç sonuç ise bu bulguların, offshore
finansal olarak daha çok entegre olan
zamanlarda, standart teorinin dediği
merkezlerden geçen (Cayman, Bermuda)
ülkelerin konjonktürlerinin ve dalgalan-
gibi, banka entegrasyonu olan iki ül-
para transferlerini kontrol ettikten sonra
malarının beraber hareket ettiği bulgusu
kenin konjonktürünün birbirinden uzak
ortaya çıkması.
mevcuttu.
seyrettiğini gösteriyor. Bunun sebebi
çok açık. Ülkeler entegre olduğu için,
İki çalışma beraber gösteriyor ki, politi-
Normal Zamanlarda Finansal
birinde olan pozitif üretim şoku, diğer
ka tavsiyelerimizi basit tek ülke ve kısa
Entegrasyon ve Ülkeler Arası
ülkenin yatırımcılarının şoku alan ülkeye
zamanlı odaklı verilere göre yapmama-
Üretim Senkronizasyonu
gelmesini sağlıyor. Böylece pozitif şok
lıyız ve hem normal zamanlarda hem
Ben ve çalışma arkadaşlarım Journal
alan ülke daha çok büyüyor, diğer ülke
de kriz zamanlarında banka sektörünün
of Finance dergisinde yayınlanacak
ise küçülüyor. Değişik olan sonuç, bu
nasıl işlediğini anlamalıyız. Ancak bu şe-
olan “Financial Regulation, Financial
sonuçların ülkeleri birbirine bağlayan
kilde finansal ve reel sektörler arasında
Globalization and the Synchronization
sosyo-politik değerler kontrol edildikten
bir ilişki kurabiliriz.
of Economic Activity” adlı çalışmamızda,
sonra ortaya çıkması. Bu da çok doğal,
Avrupa’da son 10 yıl boyunca yaşanan
çünkü böyle değerler ülkelerin kon-
Koç Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde Ziyaretçi Profesör olarak çalışan
Şebnem Kalemli-Özcan’ın araştırmaları Economist ve Financial Times gibi dergi ve gazetelerde
tanıtıldı; Dünya Bankası Dünya Gelişme Raporu ile IMF Dünya Ekonomik Görünümü
raporlarında alıntılandı. 2008’de Avrupa Merkez Bankası’nda Duisenberg Fellow olarak
bulunan Kalemli-Özcan, 2005’ten bu yana National Bureau of Economic Research(NBER)’de
Research Associate’dir. Ayrıca 2011’den bu yana Center for Economic Policy Research’de
(CEPR) Research Fellow’dur. 2010-2011 yılları arasında Dünya Bankası’nda Orta Doğu ve
Kuzey Afrika bölgeleri üzerine baş ekonomik danışman olarak bulunan Kalemli-Özcan lisans
derecesini 1995’te Orta Doğu Teknik Üniversitesi Ekonomi bölümünden aldıktan sonra doktora
çalışmalarını 2000’de Brown Üniversitesi’nde tamamladı.
25
YAKINDAN BAKIŞ
Daha önceki çalışmaların aksine,
FENER
çalışma da aslında teorinin söylediğinin
Haksız Rekabet İlkeleri Küreselleşebilecek mi?
Yrd. Doç. Dr. Zeynep Derya Tarman Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Haksız rekabet hukukunu yalnızca iç hukuk
bakımından ele almak, internetin giderek
yaygınlaştığı küreselleşen dünyada yetersiz
kalmaya başladı. Peki, haksız rekabetten doğan
kanunlar ihtilafı problemleri nasıl çözülecek?
Günümüzde küreselleşmenin etkisiyle, milletlerarası ticari ilişkiler gelişmiş ve ticaret artık ülke piyasalarının sınırlarını aşmıştır.
Bununla bağlantılı olarak, ülkeler farklı ülkelerden işletmelerin
FENER
neden olduğu haksız rekabet eylemlerini kendi piyasalarında
daha yoğun bir biçimde hissetmeye başlamışlardır. Bu durum karşısında, haksız rekabet hukukunu yalnızca iç hukuk
bakımından ele almak, gündeme gelen yeni sorunlar karşısında
26
yetersiz kalmaya başlamıştır. Yabancılık unsuru taşıyan haksız
rekabet eylemlerinden doğan taleplerin hangi hukuka tabi oldu-
YAKINDAN BAKIŞ
ğu meselesi, haksız rekabete ilişkin yeknesak hukuk kurallarının
desi ve bu madde kapsamında “piyasası doğrudan etkilenen
bulunmaması nedeniyle önem taşımaktadır.
ülke’ kavramı ele alınmıştır. Haksız rekabete ilişkin kanunlar
ihtilafı kuralımız, İsviçre hukukundan esinlenerek kabul edilmiş
Doçentlik tezi olarak hazırlanan çalışmanın konusu, haksız re-
olduğundan, konu özellikle İsviçre içtihat ve doktrinine paralel
kabetten doğan uyuşmazlıklara ve bir haksız rekabet hali olan
olarak incelenmiştir.
aldatıcı reklamlara uygulanacak hukukun tespitidir. Çalışma
üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, haksız rekabet
Çalışmanın üçüncü bölümünün konusu, haksız rekabet fiillerin-
kavramı genel olarak tanımlandıktan sonra, kavramın tarihsel
den biri olan aldatıcı reklamlara uygulanacak hukukun tespitidir.
gelişimi ve tanımı hakkında bilgi verilmiş, Türk hukukunun
Öncelikle aldatıcı reklamın tanımı, unsurları, aldatıcı reklam
ve uluslararası düzenlemelerin haksız rekabete ilişkin pozitif
teşkil eden başlıca haller ve reklamların denetimi konularına
hukuk kuralları ele alınmıştır. Haksız rekabet hükümleri ile ilgili
yer verilmiştir. Daha sonra MÖHUK m.37 hükmünün yabancılık
açıklamalar, 13 Ocak 2011 tarihinde kabul edilerek yasalaşan
unsuru içeren sınır ötesi aldatıcı reklamlara nasıl uygulanacağı
ve 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Yeni
ele alınmıştır. Çeşitli kitle iletişim araçlarıyla yapılan reklamlar
Ticaret Kanunu hükümleri esas alınarak ve değişiklik içeren
bakımından, doğrudan etkilenen piyasa yerinin nasıl belirlene-
yerlerde mülga Ticaret Kanunu hükümlerine atıfta bulunularak
ceği üzerinde durulmuştur. Reklamın internet aracılığıyla yapıl-
yapılmıştır. İkinci bölümde, haksız rekabetten doğan taleple-
ması durumunda, zarar aynı anda birden fazla ülkede ortaya
re uygulanacak hukukun nasıl tespit edileceği ele alınmıştır.
çıkacaktır (‘çok-ülkeli reklamlar’). Piyasa yerinin çok-ülkeli bir
Bu kapsamda, öncelikle haksız rekabet statüsünün tarihsel
reklam söz konusu olduğunda, nasıl tespit edileceği önemli
süreç içinde Almanya’da, İsviçre’de ve Anglosakson hukuku
bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Günümüzde internet
çevrelerinde nasıl tespit edildiği konusu doktrin ve içtihada yer
kullanımının artması ile elektronik sözleşmelerin sayısı artmış ve
verilmek suretiyle incelenmiştir. Daha sonra, Türk hukukunda
bununla bağlantılı olarak internet reklam sektörü için yeni bir
haksız rekabetten doğan taleplere uygulanacak hukuk hakkın-
alan açmıştır. İnternet sayesinde özellikle pazarlama ve satış
da özel bir bağlama kuralı öngören Milletlerarası Özel Hukuk
teknikleri alanında yepyeni imkânlar söz konusu olmuştur. Her
ve Usul Hukuku Hakkında Kanunu (MÖHUK)’nun 37. mad-
geçen gün daha fazla sayıda işletme, web sayfaları aracılığıyla
Çok-ülkeli reklamlarda hukukların yığılması sorunu ancak bu alana ilişkin bağlama
kurallarının veya maddi hukukun yeknesaklaştırılması yoluyla çözülebilir.
satın alınması hizmetini sunmaktadır.
uygunluğuna hangi ülkenin hukuku karar
Tüm bu veriler, internetin sanal âlemde
verecektir? Haksız rekabete ilişkin iç
evrensel bir piyasa yeri yarattığını göster-
hukuk düzenlemeleri arasındaki farklar
mektedir. İnternet kullanımının ön plana
göz önüne alındığında, internet yoluyla
çıkması, haksız rekabetin bu çerçevede
yapılan reklamlara uygulanacak hukukun
yorumlanması ihtiyacını doğurmuştur.
tespiti özellikle uluslararası alanda faaliyet
İnternetin yarattığı evrensel piyasa, uygu-
gösteren ve küresel reklam kampanyaları
lanacak hukukun tespiti noktasında birçok
yapan işletmeler açısından önem taşımak-
hukuki sorunu da beraberinde getirmek-
tadır. Bu çalışmada, haksız rekabete ilişkin
tedir. Bir reklam internete konulduğunda,
mevcut bağlama kuralının internet üzerin-
söz konusu reklama dünyanın herhangi
den yapılan çok-ülkeli reklamlar bakımın-
bir yerinden erişilebilmektedir. Aynı reklam
dan da uygulama alanı bulup bulamaya-
bazı devletlerin haksız rekabet kanunlarına
cağı irdelenmiştir. Bu kapsamda, etkilenen
göre hukuka uygun, bazılarına göre ise
piyasaların çokluğu probleminin MÖHUK
üzerinden gerçekleştirilen haksız rekabet
hukuka aykırı olarak değerlendirilebilir.
m.37 ile nasıl aşılacağı üzerinde durul-
fiilleri açısından ne şekilde uygulanacağı
Uluslararası alanda faaliyet gösteren bir
muştur. Bu olaylar bakımından, başka
doktrinde tartışılmaya devam edecektir.
Türk işletme kendisine şu soruyu yönel-
bağlanma noktaları yardımıyla bir çözüm
Sanal ortamda işlenen haksız rekabet
tecektir: Mal ve hizmetlerinin reklamını
yolu bulunup bulunamayacağı; özellikle
fiilleri, yabancılık unsuru içerdiğinden
internet aracılığıyla yapmak istediğinde,
birden fazla hukukun kümülatif olarak
uygulanacak hukukun tespit edilmesi ge-
yalnızca Türk haksız rekabet hukukunu
uygulanması yerine, uyuşmazlık konusunu
rekmektedir. Bu tarz uyuşmazlıkların hangi
mu göz önünde bulunduracaktır, yoksa
olabildiğince tek bir hukuk sistemine tabi
hukuka tabi olacağı konusunda, doktrinde
web sayfasına başka ülkelerden eriş-
tutmanın mümkün olup olmadığı alternatif
kesin görüşlerin veya yerleşik mahkeme
me imkânı bulunduğundan o ülkelerde
çözüm önerileri ekseninde tartışılmıştır.
kararlarının olduğunu söylemek mümkün
değildir. İnternet ortamına ilişkin ulus-
geçerli olan haksız rekabet kurallarını da
dikkate almak durumunda mıdır? Aynı
Sonuç olarak, çok-ülkeli reklamlarda
lararası düzenlemelerin yeterli düzeyde
şekilde, yurtdışından yapılan bir reklama
hukukların yığılması sorunu ancak bu
yapılamamış olması, sorunun çözümünü
Türkiye’de erişilebiliyor ve reklamın Türk
alana ilişkin bağlama kurallarının veya
daha da güç hale getirmektedir. İnternet
haksız rekabet hukukunu ihlal ediyor
maddi hukukun yeknesaklaştırılması
kullanımının gittikçe artması ve bu yönte-
olması, söz konusu reklamın Türkiye’de
yoluyla çözülebilir. Bu alanda yeknesak
min etkili bir iletişim aracı olarak kullanıl-
yasaklanabileceği anlamına gelir mi?
kurallar kabul edilmediği sürece, piyasası
ması, bu sorunun uzun süre gündemden
Sonuç itibarıyla, internetteki bir web
etkilenen ülke hukuku kriterinin internet
düşmeyeceğini göstermektedir.
Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Zeynep Derya Tarman Milletletlerarası
Özel Hukuk, Uluslararası Ticaret Hukuku ve Tahkim dersi vermektedir. 2001’de İstanbul Üniversitesi
Hukuk Fakültesi’nden mezun olan Tarman, 2003’te Bilgi Üniversitesi Ekonomi Hukuku yüksek
lisans derecesini, 2007’de ise Almanya’nın Konstanz Üniversitesi’nden Özel Hukuk Doktora
derecesini almıştır. Derya Tarman’ın kanunlar ihtilafı, milletlerarası yetki ve yabancılar hukuku
alanlarında yayınları bulunmaktadır. Haksız Rekabete Uygulanacak Hukuk adlı bir monografik
çalışması yayımlanmıştır.
27
YAKINDAN BAKIŞ
sayfasında yer alan bir reklamın hukuka
FENER
mal ve hizmetlerinin internet üzerinden
Dünyamızı Kurtaracak Keşifler
Enerji, malzeme bilimi ve moleküler mühendislik disiplinlerinin kesişim noktasında
yer alan çalışmalara odaklanan Seda Keskin ve ekibinin bilim ve sanayi dünyasına
armağanları var! Yakın zamanda doğal gazın enerji kalitesi yükselecek, hava kirliliği
ve küresel ısınma problemlerinde azalma sağlanacak...
Bize kendinizden ve akademik geçmişinizden bahseder
misiniz?
1982 yılında İstanbul’da dünyaya geldim. Boğaziçi Üniversitesi
Kimya Mühendisliği bölümünden lisans ve yüksek lisans derecelerimi sırasıyla 2004 ve 2006 yıllarında aldım. Mezuniyetten
hemen sonra Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Carnegie Mellon
Üniversitesi’nin(CMU) Kimya Mühendisliği bölümünde doktora
FENER
çalışmalarıma başladım. Doktora çalışmalarım esnasında sık rastlanmayacak bir durumla karşı karşıya kaldım: CMU’da çalışmaya
başladıktan yaklaşık 1,5 sene sonra doktora danışmanım Georgia
Institute of Technology(GATECH)’e geçmeye karar verdiğini ve
28
benim de kendisiyle giderek çalışmalarıma orada devam etmemi
istediğini belirtti. Ben de danışmanımla birlikte GATECH’e geçtim
ve böylece üç senelik doktora serüvenimin ikinci yarısını orada
PROFİL
tamamladım. Aralık 2009’da doktora tezimi sundum ve 1 Ocak
2010 itibariyle Koç Üniversitesi Kimya ve Biyoloji Mühendisliği’nde
yardımcı doçent olarak göreve başladım.
Üzerinde çalıştığınız konular hakkında bilgi verdikten sonra
bu alana nasıl yöneldiğinizi anlatır mısınız?
Araştırma grubum dünyamızı kurtaracak akıllı malzemeler üzerinde çalışıyor! Günümüzde fosil yakıt tüketiminin insan ve doğa
sağlığını tehdit etmesi, petrol yataklarının hızla azalması, küresel
ısınmanın artması, tüm dünya ülkelerinin temiz enerji politikalarına
yönelmesiyle enerji konusunda yapılan araştırmalar daha da önem
kazandı. Bizim çalışmalarımız yeni nesil nano-gözenekli malzemeleri
kullanarak doğal gaz, hidrojen gibi temiz enerji kaynaklarını verimli,
güvenli ve ekonomik halde depolamayı hedefliyor. Diğer taraftan
küresel ısınma probleminin temel sebeplerinden biri olan karbondioksit gazını atmosfere ulaşmadan yakalayıp depolayacak yeni nesil
malzemeleri inceliyoruz. Karbondioksit gazını birlikte bulunduğu
doğal gazdan ayırabilecek, böylece doğal gazın enerji kalitesini
yükseltecek malzemeler tasarlıyoruz. Bu malzemelerin ortak özelliği
nanometre boyutunda gözenekleri olması ve gaz ayırma işlemlerini gazların molekül büyüklüklerine göre yapabilecek çok özel
bir niteliğe sahip olmalarıdır. Bahsettiğim araştırma konuları enerji,
malzeme bilimi ve moleküler mühendislik olarak adlandırabileceği-
miz disiplinlerin kesişim noktasında yer
için tasarlanması konusunda dünyadaki
alıyor. Bu alanlara yönelmemin nedeni,
en iyi araştırma grubu olmasını hedef-
enerji konusunun tüm dünyayı, canlıları,
liyorum. Şu an yaptığımız araştırmalar
doğayı ilgilendiren, ertelenemeyecek
oldukça üretken ilerliyor, araştırma
derecede önem ve hassasiyet taşıyan
sonuçlarımızdan elde ettiğimiz yayınla-
bir konu olmasıdır. Bugün mevsimlerin
rımızın ve atıflarımızın sayısı hızla artıyor.
kaymasından, hava kirliliğinden, sık
Bu çalışmalar malzemeleri belirli enerji
hastalanmaktan, bazı sebze meyveleri
uygulamaları için incelemek üzerine
zamanında yiyememekten şikayet ediyorsak sorumlusu kontrolsüz karbondioksit salımı yapan bizleriz. Bundan
dolayı, özellikle karbondioksit yakalama, depolama ve ayırma konusunda
çalışmaya yöneldim.
Araştırmalarınızın bulgularını bizimle
paylaşır mısınız? Bu bulguların bilim
sağlayacağını anlatır mısınız?
Araştırma grubum nano-gözenekli
malzemeleri hesaplamalı yöntemler ve
moleküler düzeyde detaylı simülasyon
tekniklerini kullanarak inceliyor. Açıkçası
landırıyor, ama yalnızca iki tanesinden
‘tersine mühendislik’ odaklı araştırmalara başlamak, yani belli bir enerji
uygulaması için en uygun performansı
gösterecek nano-malzemeyi sıfırdan
tasarlayan çalışmaları yapmak, uzun
vadedeki hedeflerimden biri ise nanomalzemelerin sadece enerji alanında
değil aynı zamanda biyomedikal alanındaki potansiyelini de araştırmaktır.
Koç Üniversitesi’nde olmak araştırmalarınızı nasıl etkiliyor?
Benim öğrencilikten öğretim üyeliğine
geçişim oldukça hızlı oldu. Çok genç
bir araştırmacı olarak kariyerime Koç
Üniversitesi’nde başladığım için kendimi
bahsetmeye çalışacağım. Ticari olarak
nolojinin doğmasını sağlayacaktır, hem
çok şanslı hissediyorum. Üniversitenin
kullanılan ve literatürde bilinen tüm
sanayi hem bilim dünyası bu teknolo-
beni destekleyen, hedeflerime ulaşmam
nano-gözenekli malzemelerin karbon-
jiden faydalanacaktır. Böylece, doğal
için yüreklendiren ve tecrübeleriyle
dioksiti doğal gazdan ayırma işlem-
gazın enerji kalitesi yükselecek, hava
yolumu aydınlatan çok güçlü bir kad-
lerinde nasıl performans gösterdikleri
kirliliği, küresel ısınma problemlerinde
rosu var. Hayallerimdeki araştırmaları
biliniyor. Malzemelerin karakteri gereği
azalma elde edilecektir. TÜBA-L’Oreal
yapabilmem için sağladığı imkanlar ve
bu performansta ulaşılan bir sınır çizgisi
Genç Bilim Kadını Ödülü’ne layık görü-
huzurlu bir ortamı var. Tüm bunlar araş-
var. Son 10 yıldır yapılan araştırmala-
len bir diğer projemiz ise hidrojen gazını
tırmalarımı ve gelişimimi pozitif yönde
rın tek hedefi, bilinen malzemelerden
verimli ve güvenli şekilde depolayabile-
etkiliyor.
daha üstün bir performans göstererek
ceğimiz yeni nesil malzemeler belirledi.
karbondioksit ayırımını yapabilecek
Bu depolamayı yapabilecek teknolojinin
Bunların dışında eklemek istediği-
böylece sınır çizgisini aşabilecek yeni
gelişmesi, hidrojene dayalı temiz-ener-
niz bir şey var mı?
bir malzeme keşfetmektir. TÜBİTAK
jili bir geleceğin başlangıcı için büyük
Benim için araştırmayla uğraşmanın
tarafından desteklenen araştırmalarımız
önem taşıyor.
ve akademide yer almanın en güzel
kısa süre önce bahsettiğim sınır çizgisi-
29
taraflarından biri birbirinden parlak öğ-
ni geçen, doğal gazı karbondioksitten
Gelecek planlarınızı bizimle paylaşır
rencilerle birlikte çalışma fırsatı bulmak.
arındırabilen yeni malzemeler belirledi.
mısınız?
Araştırma projelerimizde yer alan tüm
Bu malzemeler günümüzde bilinen tüm
Gelecek planlarımı tek bir cümleyle
öğrencilerime çok teşekkür ediyorum.
malzemelerden daha yüksek verimlilikle
özetlemek gerekirse, Koç Üniversite-
Enerji projelerimizde yer almak isteyen
bu işlemi gerçekleştirebildikleri için ya-
si’ndeki araştırma grubumun nano-gö-
enerji dolu öğrencilerimizi de heyecanla
kın zamanda ayırma amaçlı yeni bir tek-
zenekli malzemelerin enerji uygulamaları
beklediğimizi eklemek istiyorum!
PROFİL
tüm araştırmalarım beni çok heyecan-
yoğunlaşıyor. Kısa vadede hedefim
FENER
dünyasına ve topluma nasıl katkılar
“Son 10 yıldır yapılan
araştırmaların tek hedefi,
bilinen malzemelerden
daha üstün bir
performans göstererek
karbondioksit ayırımını
yapabilecek böylece
sınır çizgisini aşabilecek
yeni bir malzeme
keşfetmektir. TÜBİTAK
tarafından desteklenen
araştırmalarımız kısa
süre önce bahsettiğim
sınır çizgisini geçen yeni
malzemeler belirledi.”
Aşırı soğuk atomik sistemler üzerindeki
araştırmalar kuantum fiziğinin temel
rol oynadığı sayısız egzotik madde
teorisinde eşsiz bir deneme alanı
oluşturarak geleceğin teknolojisi
üzerinde disiplinlerarası etki yaratacak.
Aşırı Soğuğa Hâkim Olmak,
Ama Neden?
Yrd. Doç. Dr. Menderes Işkın Koç Üniversitesi Fizik Bölümü
FENER
30
YAKINDAN BAKIŞ
Evrendeki en soğuk yerlerin bizden milyonlarca kilometre uzak-
proton veya nötron gibi halk arasında daha çok bilinen fermi-
ta, uzay boşluğunda olduğunu düşünebilirsiniz, ama tam tersi-
yonik parçacıklar. Bozonlarla fermiyonlar arasındaki en önemli
ne burada, yeryüzündeler ve atomik fizik laboratuvarlarında her
fark kuantum temelli olduğuna göre, bunlar sadece yeteri
gün düzenli olarak oluşturulup yok ediliyorlar. 1980’li yıllardan
derecede düşük sıcaklıklarda incelenebilir. Örneğin, Bose ile
beri aşırı soğuğa hâkim olmaya çalışan atomik fizikçiler, lazerli
Einstein 1920’li yıllarda sıcaklık düştükçe bozonik parçacıkların
soğutma teknolojisi sayesinde birkaç milyon atomu mutlak sıfır
giderek bireysel özelliklerini yitireceklerini ve yırtıcı bir hayvanın
derecesinin birkaç nano derece (bir derecenin milyarda biri)
saldırısına uğramış bir balık sürüsü gibi kitlesel olarak davran-
üzerine kadar soğutabiliyorlar. Burada mutlak sıfır sıcaklığıyla
maya başlayacaklarını öngördüler. Bozonların Bose-Einstein
(-273,15 Celsius), tüm mikroskobik bileşenlerinin (moleküller,
yoğunlaşması (BEY) adı verilen bu kitlesel davranışı, maddenin
atomlar ve elektronlar) hareketleri dahil olmak üzere tüm enerji
katı, sıvı veya gaz haline benzeyen yeni bir aşamadır ve atomik
içeriği alındıktan sonra herhangi bir maddenin ulaşacağı asgari
fizikçilerin maddenin bu aşamasını nötr bozonik atomlar yoluyla
sıcaklık kastedilir. Bu başarının ne kadar olağanüstü olduğunu
elde edip gözlemleyebilmesi 1995 yılını buldu. Bu ilk deneysel
anlamak için bu sıcaklığı, uzaydaki en soğuk yerlerin Büyük
gözlemler 2001 yılında Nobel Fizik Ödülü’ne layık görüldü. Bu
Patlama’dan arta kalan arka plan ışımasından kaynaklanan
yeni aşamanın çeşitli sıra dışı özellikleri arasında bu sürece
sıcaklığıyla (-270 Celsius civarında) karşılaştırmak yerinde olur.
dahil olan parçacıkların tam akışkanlığı (sürtünmesiz kütle akışı)
vardır.
Atomları yakalama ve soğutma tekniklerinin başarısının ardında, birden fazla Nobel ödüllü ve heyecan verici keşiflerle dolu
20. yüzyıl başlarında, parçacıklar arası etkileşim yokluğunda
uzun bir tarih vardır, ama soğuğun fethi bu yazının ana konusu
bile bir arada kalıp yeterli derecede düşük sıcaklıklarda BEY
değil. Ben burada neden birçok fizikçinin aşırı soğuk atomik
oluşturmayı seven bozonik parçacıkların tersine, etkileşim
sistemleri incelemeye ilgi duyduğunu ve önümüzdeki yıllarda
içinde olmayan fermiyonik parçacıkların, Pauli dışlama ilkesi
onlardan neler öğrenebileceğimizi anlatmaya çalışacağım.
olarak bilinen ilkeden dolayı uzayda birbirinden ayrı durdukları
tespit edildi. Ancak 1950’li yıllarda, fermiyonlar arasında par-
Kuantum mekaniğine göre doğada bilinen tüm parçacıklar iki
çacıklar arası çekici etkileşim yeterince güçlü olduğu takdirde,
ana gruba ayrılabilir: (i) ışık kuantaları (fotonlar), ses kuanta-
fermiyonların ikişer ikişer birleşerek bozonik moleküller gibi
ları (fononlar) ve spin dalgası kuantaları (magnonlar) gibi halk
hareket etmeye başlayabilecekleri öne sürüldü. Fermiyonik
arasında daha az bilinen bozonik parçacıklar ve (ii) elektron,
parçacıkların bozonik parçacıkların BEY’sine benzeyen bu
(a) İki çeşiti Fermiyon gazı
Prof. Enrico Fermi
(b) Atomik Bozonların yoğunlaşması
Prof. Nath Bose
(c) Cooper çiftlerinin yoğunlaşması
Albert Einstein
Prof. Leon Cooper
FENER
soğuk atomlarda çift oluşum mekanizma-
hem halk hem de bilim camiası tarafından
tam akışkanlığıdır ve elektronik sistemler-
larını inceleyerek bazı maddelerin süper
fazla tanınmıyor ve Türkiye’de bu alanda
de elektronların süper iletkenlik (dirençsiz
iletkenlik özelliklerini oldukça yüksek
daha yapılacak çok iş var.
elektrik akımı akışı) adı verilen başka bir
sıcaklıklara kadar (-100 Celsius’a kadar)
süper olgudan da sorumludur. Bu çift
nasıl ve neden muhafaza ettiğine dair
Kısacası, aşırı soğuk atomik sistemle-
oluşum mekanizması 1911 ile 1986 yılları
bazı ipuçları keşfetmeye çalışıyoruz. Bu
rin karmaşık ama son derece erişilebilir
arasında keşfedilen, düşük sıcaklıklarda
araştırmaları yaparken nihai hedefimiz,
ve kontrollü, çok parçacıklı kuantum
süper iletkenliğe sahip olan bazı madde-
oda sıcaklığında süper iletkenliğe sahip
sistemlerinin oluşturulmasına izin verdiği
leri açıklamakta başarılı oldu, ama son
bir madde oluşturmamıza sebep olacak
göz önüne alınırsa, tam akışkanlık, süper
zamanlarda keşfedilmiş olan ve yüksek
sihirli bir numara keşfetmektir; böyle
iletkenlik, nötron yıldızlarında ve nükleer
sıcaklıklarda süper iletkenliğe sahip olan
bir keşfin enerji verimliliği alanı üzerinde
maddelerde çift oluşumu gibi, kuantum
bazı maddelerle ilgili olarak bugün bile
büyük etkisi olur, çünkü enerjinin üretimin-
fiziğinin temel bir rol oynadığı sayısız eg-
tam bir bilgiye sahip değiliz.
den sevkiyatına kadar sürecin neredeyse
zotik madde teorisinde eşsiz bir deneme
tüm aşamalarında ciddi düzeyde iyileşme-
alanı oluşturacakları anlaşılmaktadır. Do-
ler yaratır. Her ne kadar soğuk atom fiziği
layısıyla bu temel araştırmaların hayalleri-
deki süper olgular sıradan metallerdeki
son 20 yılda çok büyük aşama göster-
mizin ötesinde sonuçlarının olacağına ve
normal iletkenlikten süper iletkenliğe ge-
diyse ve çift oluşumu ile ona bağlı tam
geleceğin teknolojisi üzerinde devasa bir
çişine çok benzediğinden, 2000’li yılların
akışkanlık alanının temellerini kavramakta
disiplinlerarası etkisinin olacağına inanmak
başlarından beri soğuk atom sistemleri
çok büyük ilerlemeler kaydettiysek de, bu
için çok sebebimiz var.
üzerinde çalışmaktayım. Özellikle aşırı
son derece heyecan verici, öncü fizik alanı
Yukarıda sözü edilen, atomik sistemler-
Yrd. Doç. Dr. Menderes Işkın lisans diplomasını 2002’de Bilkent Üniversitesi’nden, doktorasını
ise 2007’de GaTech’ten aldı. 2009’da Koç Üniversitesi’ne katılmadan önce NIST’de iki yıl
misafir araştırmacı olarak görev yaptı. Işkın’ın soğuk atom fiziği alanındaki araştırmaları EC
Marie Curie IRG (FP7-PEOPLE-IRG-2010-268239), TÜBİTAK CG (3501-110T839) ve TÜBA-GEBİP
ödülü tarafından desteklenmekte olup, 2012 yılında TFD’nin verdiği Prof. Dr. Şevket Erk Genç
Bilim İnsanı ve TÜBİTAK’in verdiği Temel Bilimler Teşvik ödüllerine layık görülmüştür.
31
YAKINDAN BAKIŞ
kitlesel davranışı, bu fermiyon çiftlerinin
Kurumsal Yönetim
Bir Kalıba Sığar mı?
Doç. Dr. Oğuzhan Özbaş Yapı Kredi Kürsüsü Ögretim Üyesi
FENER
32
Sermaye Piyasası Kurulu’nun yakın
tarihte ilan ettiği yeni kurumsal yönetim
ilkeleri verimsiz küresel bir eğilimi, yani
her şirkete aynı kalıp kurumsal yönetim
yaklaşımını takip ediyor.
YAKINDAN BAKIŞ
Yaklaşık son 10 yılda hem gelişmiş hem de gelişen ülkelerde
Ne yazık ki düzenleyici kurumlar karmaşık bir ekonomik prob-
halka açık şirketler kayda değer kurumsal yönetim değişik-
lemin basit bir tanımlamasından hareket etmekteler, teşhis ve
liklerini uygulamaya geçirdiler. Bu değişiklikler çoğunlukla,
tedavi dahil birçok düzeyde hatalılar. Örneğin bu konuda bilim-
kurumsal yönetim reformcularının ve kurumsal yatırımcıların
sel nitelikte birçok araştırmanın yapıldığı ve bol miktarda bilimsel
hararetli kulis faaliyetleriyle geçen yeni yasa ve yönetmeliklerin
kanıt bulabileceğimiz Amerika Birleşik Devletleri’nde, yönetim
zoruyla, istem dışı bir şekilde gerçekleşti ve neredeyse istisna-
kurulu bağımsızlığı ile şirket performansı arasında belgelenmiş
sız olarak düzenleyici kurumlar, şirketlerin özel durumlarını göz
sağlam bir ilişki yoktur. Bağımsız yönetim kurulu olan şirketler
ardı ederek ve birçok kere şirketlerin yatırımcılarla uzun yıllar
daha iyi veya daha kötü performans göstermezler. Üstelik halka
sonunda oluşturdukları özel düzenlemeleri bozarak, kendilerine
arz veya blok satış gibi satıcı şirketin en iyi fiyatı elde etmeye
bağlı bütün şirketlerin az çok aynı kurumsal yönetim düzenle-
çalıştığı durumlarda, içtüzükler yönetim kurulu bağımsızlığı veya
melerini uygulamalarını talep ettiler. Maalesef, Sermaye Piyasası
bağımsız yönetim kurulu üyeleriyle alakalı hiçbir şeyden bahset-
Kurulu(SPK)’nun yakın tarihte ilan ettiği yeni kurumsal yönetim
mez. Bunun nedeni pekala çözülecek bir problemin olmaması
ilkeleri de bu verimsiz küresel eğilimi, yani her şirkete aynı kalıp
veya piyasaların, yöneticileri kontrol altında tutmayı başaran,
kurumsal yönetim yaklaşımını takip ediyor.
hissedarlarla yöneticilerin çıkarlarını aynı hizaya getiren ücret
kontratları, gerektiğinde kurumsal kontrolü transfer eden şirket
Bağımsız Yönetim Kurulu Üyeleri
evlilikleri ve satın almaları gibi alternatifleri yaratabilmesi olabilir.
Kurumsal yönetim reformcularının ve kurumsal yatırımcıların
yönetim kurulu bağımsızlığı için çabaları ve bunun sonuçları bu
Araştırmalar yönetim kurulu bağımsızlığının şirket performansını
yaklaşımın yanlışlığını açık bir şekilde göstermektedir. Birçok
arttırdığını göstermese de reformcular bariz potansiyel yararları
ülkede sermaye piyasalarını düzenleyici kurumlar şirketlerin
dolayısıyla her ihtimale karşı yine de yönetim kurullarının daha
bağımsız yönetim kurulu üyeleri atamalarını talep eden yeni
bağımsız olması gerektiğini iddia etmektedirler. Daha bağımsız
kurallar koymaktadırlar. Yönetim kurulu bağımsızlığı için yeni
yönetim kurullarına sahip olmanın zararlı olma ihtimali yoktur,
kuralları destekleyen sav genel hatlarıyla şöyle: Var olan yönetim
doğru değil mi? Yanlış. Problem şu ki yönetim kurullarını sadece
kurulları, hissedarların çıkarları zararına yönetim ile çok yakın
gözetmen olarak gören bakış açısı çok basittir. Bu bakış açısı,
ilişki içindedir ve yönetmelikler yönetim kurullarını değişmeye
özellikle uzmanlığın ve yönetim kurullarının danışmanlık rolünün
zorlamazsa, hissedarlar yöneticileri kontrol altında tutabilecek
önemini göz ardı eder. Şirketlerin, yöneticileri gözleyebilen, ticari
bağımsız gözetimden mahrum kalmaya devam edeceklerdir.
teklifleri anlayabilen ve tavsiye verebilen bilgili yönetim kurulu
SPK diğer ülkelerde kabul edilen kural ve düzenlemelerin
Türkiye için doğru olmayabileceğini anlamalı. Türkiye’deki
sermaye piyasalarının derinliğini ve genişliğini geliştirmek
için kurumsal kontrol piyasasının verimli çalışması önündeki
engelleri kaldırmalı.
üyelerine ihtiyacı vardır. Ancak bağım-
ceyi Türkiye’de de görebiliriz. Journal of
en iyi yolu bilgilendirme ve yaptırımdır,
sız yönetim kurulu üyeleri çok nadir bu
Financial Economics’de meslektaşlarım
kağıt üzerinde bağımsız gözüken ama
niteliklere sahiptirler, çünkü bunun için
Ran Duchin ve John Matsusaka ile bir-
gerçekte büyük hissedarlarla yakın bağ-
gereken ilgili endüstri veya şirkete özgü
likte yayınladığımız çalışma ABD’de Sar-
lantıları olabilen bağımsız yönetim kurulu
uzmanlıktan yoksundurlar.
banes-Oxley Yasası’nı takiben bağımsız
üyeleri değil.
yönetim kurulu üyeleri atamaya zorlanan,
Şirketler için bir alternatif, geçmiş yöne-
yüksek bilgi maliyetli diye adlandırdığımız
İleriye Dönük
ticileri bağımsız yönetim kurulu üyeleri
şirketlerde %5-10 civarında performans
SPK işini daha iyi yapabilir ve yapmalı. En
olarak atamak olabilir. Ancak düzenleyici
kaybı yaşandığını gösteriyor.
başta, SPK her ülkenin aynı olmadığını ve
diğer ülkelerde kabul edilen kural ve dü-
kurumlar onların da yürürlükteki yöneti-
zenlemelerin Türkiye için doğru olmayabi-
empoze etmekle SPK hatalı bir şekilde,
leceğini anlamalı. SPK yeni bir düzenleme
olarak nitelendirilmelerine karşı çıkmak-
gereksiz ve muhtemelen zararlı bir reçe-
kabul etmeden önce çözmeye çalıştığı
tadırlar. Düzenleyici kurumlar geçmiş
te veriyor. Türkiye’deki kurumsal yöne-
problemi net bir şekilde tanımlamalı.
yöneticilerin bağımsız yönetim kurulu
tim zorluklarının doğası ABD’dekinden
Ülkenin kurumsal yönetim standartlarını
üyeleri olarak atanmalarına ancak şirket-
temelde farklıdır. Kurumsal mülkiyetin
diğer ülkelerle aynı seviyeye getirmek gibi
ten en az birkaç yıl ayrı kalmışlarsa izin
dağınık olarak nitelendirilebileceği
deklarasyonlar kulağa hoş gelebilir ama
vermektedirler. Fakat bu süre sonunda
ABD’den farklı olarak, Türk firmalarının
esastan yoksundur. Ayrıca SPK ilgili taraf-
dünya değişmiştir ve bu üyeler eskisi
birçoğunun denetimi sıkı bir şekilde
ların fikirlerini ve kaygılarını dile getirmeleri
kadar faydalı olamazlar. Bir diğer alter-
elinde bulunduran büyük hissedarları
için yeterli zaman tanımalıdır.
natif ise hali hazırdaki endüstri yöneti-
vardır ve yöneticileri disipline sokmak
cilerini bağımsız yönetim kurulu üyeleri
için bağımsız yönetim kurulu üyelerine
Son olarak, SPK hali hazırdaki her şirkete
olarak atamaktır, ama kim hassas ticari
gerek yoktur.
aynı kalıp kurumsal yönetim düzenlemesi yaklaşımını değiştirmeli. Her şirketin
sırlarını yönetim kurulu toplantılarında
Diğer gelişmekte olan ülkelerde olduğu
meselesi özel düzenlemeler ile çözülebilir.
gibi belki de Türkiye’deki en göze çar-
SPK beyan ettiği gibi Türkiye’deki ser-
Düzenleyici kurumlar tarafından zorla-
pan kurumsal yönetim problemi, büyük
maye piyasalarının derinliğini ve genişliğini
nan ve kötü alternatiflerle karşı karşıya
ve küçük hissedarlar arasında var olan
geliştirme niyetinde hakikaten ciddiyse,
bırakılan şirketlerin genelde bilgisiz ba-
ve tanıdıklarla yapılan işler ve benzeri
çabalarını ülkenin kurumsal kontrol
ğımsız yönetim kurulu üyeleri atamak ve
yollarla küçük hissedarların aleyhine so-
piyasasının verimli çalışması önündeki
sonuçlarına katlanmak dışında seçeneği
nuçlanan potansiyel çatışmadır. Bu tür
engelleri kaldırmaya yöneltmesi belki de
yoktur. Maalesef, buna benzer bir neti-
potansiyel istismarların önüne geçmenin
en iyisi olacaktır.
rakipleriyle paylaşmak ister ki…
Koç Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Yapı Kredi Kürsüsü’nde görev yapan
Doç. Dr. Oğuzhan Özbaş kurumsal finans, kurumsal yatırım, şirket içi sermaye dağıtımı,
organizasyonel ekonomi ve kurumsal yönetim konularında çalışıyor. Araştırmaları Journal
of Finance, Journal of Financial Economics, and Review of Financial Studies’de yayınlanan
New York Times, Wall Street Journal ve ABD Kongresi için hazırlanan politika raporlarında yer
alan Özbaş, son çalışmasında finansal krizin şirket yatırımları üzerindeki etkisini inceledi.
Doktora öncesi Ford firmasında hazine bölümünde görev yapan Özbaş lisans, yüksek lisans
ve doktora seviyesinde finans dersleri vermektedir.
33
YAKINDAN BAKIŞ
Yönetim kurulu bağımsızlığı kurallarını
onların bağımsız yönetim kurulu üyeleri
FENER
min lehine çalışacağını iddia etmekte ve
Teorinin Doğuşu ve Felsefesi
Doç. Dr. Emre Alkan Koç Üniversitesi Matematik Bölümü
FENER
34
YAKINDAN BAKIŞ
Ülkemizde çok az temsil edilen analitik sayılar teorisi Eratosthenes’in oluşturduğu
elek(kalbur) fikrine dayanır ve günümüzde bu konu analitik sayılar teorisinin kullanışlı,
kapsamlı bir metodudur.
Matematik tarihsel olarak sayıların ve şekillerin incelenmesiyle
oluşturduğu elek(kalbur) fikrine dayanır ve günümüzde bu konu
başlamış ve gelişmiştir. Bu nedenle, matematikte eski ve klasik
analitik sayılar teorisinin kullanışlı, kapsamlı bir metodudur.
problemlerin birçoğu sayıların gizemli iç yapıları ile ilgilidir ya
da onlar vasıtasıyla ifade edilebilir. Bu problemler ve onları
Modern zamanlarda ise konunun en önemli problemleri sayı
çözebilmek için yapılan çalışmalar o kadar eskidir ki, günümüz-
dizilerinin dağılımları ile alakalıdır. Buradaki en temel soru asal
den iki bin sene öncesine uzanır. Yunanlı matematikçilerden
sayıların (bir ve kendinden başka hiçbir böleni olmayan sayılar,
Diophantus, denklemlerin tamsayı çözümlerini sistematik bir
mesela 2, 3, 5, 7, 11, 13…) dağılımıyla ilgilidir. Verilen bir sınıra
şekilde incelemiş ve günümüzde bu tür problemler Diofant
kadar, sınır sonsuza giderken, kaç tane asal sayı vardır? Bu
denklemleri adını almıştır. Benim araştırma konum olan analitik
soruya verilmiş kısmi bir cevap analitik sayılar teorisinin en
sayılar teorisinin doğuşu ve temel felsefesi ise Eratosthenes’in
büyük başarılarından olan asal sayı teoremidir, 1896’da Hada-
Analitik sayılar teorisinin belki de
en geniş etki alanı modern fizikte
de kullanılan özel fonksiyonlar
teorisidir.
1974’te İstanbul’da doğan Emre Alkan, 1996’da Boğaziçi Üniversitesi,
Matematik Bölümünü birincilikle bitirdi. Doktora derecesini 2003’te
Wisconsin Üniversitesi, Madison’dan matematikte sayılar teorisi dalında
aldı. 2003-2006 yılları arasında Illinois Üniversitesi, Urbana-Champaign’de
doktora sonrası J. L. Doob araştırmacı olarak bulunan Alkan, 2006’dan bu
yana Koç Üniversitesi Matematik Bölümü’nde görev yapıyor. 2011’de doçent
olan, analitik sayılar teorisi ve uygulamaları konusunda yayınlanmış veya
yayına kabul edilmiş 42 araştırma makalesi bulunan Alkan’ın yayınlarına
yüzün üzerinde atıf yapıldı.
asal sayılara odaklanmada merkezi
kompleks analiz vasıtalar geliştirilerek
tir: “Temel sayılar teorisinde hemen her
bir konuma sahip olan Riemann zeta
kanıtlanmıştır. Fakat asal sayıların bu
teorem, bilgisayarların yüksek hızda
fonksiyonunun incelenmesinde ve
yolla sayımında bir hata terimi kaçınıl-
numerik hesaplamaları gerçekleştirme-
fonksiyonel denkleminin çıkarılmasında
maz olarak ortaya çıkmaktadır. Bir diğer
siyle bağlantılı olarak, doğal ve motive
bir özel fonksiyon olan gamma fonk-
deyişle, asal sayılar doğaları gereği
olmuş bir şekilde ortaya çıkmaktadır”.
siyonu kaçınılmaz bir araçtır. Gamma
hatasız bir sayıma direnç gösterirler (bu
Bilgisayar bilimcileri için temel sayılar
fonksiyonu atom fiziği ve dalga meka-
durum fizikteki Heisenberg belirsizlik
teorisi ayrık matematik derslerinde
niğinde, Bose-Einstein ve Fermi-Dirac
ilkesine benzetilebilir) ve bu hata teri-
öğretilmektedir ve öte yandan sayılar
istatistiklerini tarif etmede kullanılan
minin tam olarak ne mertebede olması
teorisinin numerik analizdeki sürekliliğe
integrallerde geçmektedir(bakınız [10]).
gerektiği konunun ve genel olarak
de uygulaması vardır. Bunun yanında,
Riemann zeta fonksiyonunun pozitif çift
matematiğin çözülememiş sorularından
iyi bilinen uygulamalar kriptoloji (şif-
sayılardaki özel değerleri ise kuantum
biridir, milenyum problemlerinden biri
releme) ve matematiğin birçok diğer
mekaniğinde bazı enerji hesaplamala-
olan Riemann hipoteziyle eşdeğerdir ve
dalınadır. Fakat şunu da söylemek
rında ortaya çıkmaktadır(bakınız [9]).
Riemann zeta fonksiyonu olarak bilinen
gerekir ki, uygulamalar daima sayılar
kompleks değerli bir fonksiyonun kök-
teorisi için uyumlu bir taban yapının inşa
Koç Üniversitesi’nde Analitik
lerinin lokalizasyonu ile ilgilidir. 1937’de
edilmesinden sonra gelir ve sayılarla
Sayılar Teorisi
Beurling asal sayı teoreminin çok
ilgili buluşlar uygulama endişesi yerine
Ülkemizde çok az temsil edilen ve
daha ileri giden bir genellemesini derin
sadece meraktan gelmektedir. Bundan
bilinen bir dal olan analitik sayılar
harmonik analiz teknikler kullanarak
dolayı sayılarla uğraşan matematikçiler
teorisiyle Koç Üniversitesi, Matematik
elde etmiştir. Sonuç olarak asal sayılar
kendilerini bir bilmeceler diyarındaymış
Bölümü’nde sadece ben uğraşmak-
matematikte çok merkezi bir konuma
gibi hissederler. Genellikle bu bilmece-
tayım. Son zamanlarda yoğunlaştığım
sahiptir.
lerin ifadeleri herkesin anlayabileceği
konulardan birisi L-fonksiyonlarının
şekilde çok basittir.
özel değerleridir. L-fonksiyonları ilk
defa Dirichlet tarafından asal sayıların
Sayılar teoricisi L. Dickson bir sözünde ‘’Şükürler olsun ki sayılar teorisi
Analitik sayılar teorisinin belki de en
aritmetik diziler üzerindeki dağılımla-
uygulamalardan arınmıştır’’ demektedir.
geniş etki alanı modern fizikte de kulla-
rını anlamak için çalışılmıştır. Bunun
Bu görüş sayılar teorisi için artık geçerli
nılan özel fonksiyonlar teorisidir. Mesela
yanında L-fonksiyonlarının pozitif
35
YAKINDAN BAKIŞ
değildir. 1974’te D. Knuth şöyle demiş-
FENER
mard ve De la Vallee Poussin tarafından
Ramanujan’ın bazı kafa karıştırıcı serileri
FENER
36
YAKINDAN BAKIŞ
tamsayılardaki değerleri ilginç aritmetik
Kloosterman toplamlarını andıran bazı
Ayrıca büyük Hintli matematikçi
bilgiler içermektedir ve parite uyumu
kotanjant toplamları cinsinden ifade
Ramanujan’ın, Catalan sabiti gibi bazı
adı verilen bir durum gerçekleştiğin-
edilmiştir. Bu kotanjant toplamlarının
önemli sabitleri temsil eden seri göste-
de bu değerler daima trigonometrik
asimtotik davranışları incelenmiş ve bu
rimleri ile uğraşmaktayım. Bu tür seriler
fonksiyonları cinsinden sonlu bir toplam
sayede sınıf sayısını veren bazı karakter
polilogaritmalar ile yakından ilgilidir ve
olarak ifade edilebilmektedir(bakınız [1]).
toplamlarının ortalamada çok düzgün
bu tür gösterimleri bulmak için daha
Bu toplamlardaki katsayıların kombi-
davrandığı keskin sınırlar elde edilerek
genel yaklaşımlar üzerinde çalışmakta-
natorik manada önemi vardır, çünkü
gösterilmiştir(bakınız [5]).
yım. Burada tüm L-fonksiyonlarının özel
değerlerine geometrik hızda yakınsayan
Stirling sayılarına bağlı yazılabilmektedirler. Yine parite uyumu olduğunda,
Bu çalışmalardan farklı bir yönde ise
seri gösterimleri buldum(bakınız [8]).Bu
bu özel değerlerin karesel ortalaması,
aritmetik fonksiyonların değer dağı-
dizi makalelerin en önemli özelliği ise
Gauss ve Ramanujan toplamları cin-
lımları ile ilgili bir başka makalede ise
hepsinin tek yazarlı olması ve sade-
sinden ifadeleri sayesinde tam olarak
Erdös’ün daha önce elde ettiği sonuçla-
ce Koç Üniversitesi’nde masrafsız bir
verilebilmektedir(bakınız [2]). Burada
rı genelleştirdim(bakınız [6]).
biçimde oluşturulmalarıdır.
aslında oldukça zengin bir teori gizlidir.
Daha da ileri giderek, periyodik katsa-
Halen devam etmekte olan bazı pro-
yılı L-fonksiyonlarını çalıştım, bunların
jelerimde ise Ramanujan toplamlarının
özel değerleri ve bazı modüler gruplar
dağılımları, Riemann zeta fonksiyonu-
üzerinde tanımlı Eisenstein serileri-
nun özel değerleriyle ilgisi ve Beurling
nin Fourier açılımları üzerine birçok
tipi sayılar üzerine nasıl davrandıkları
sonuç elde ettim(bakınız [3]). Henüz
ele alınmıştır. Aslında Riemann zeta
yayınlanmamış bir çalışmamda ise
fonksiyonunun analitik bir genellemesi
L-fonksiyonlarının özel değerlerinin doğ-
olan Burgess tipi zeta fonksiyonlarının,
rusal kombinasyonlarıyla yaklaşımları
Ramanujan toplamlarıyla bağlantıları
incelenmiştir(bakınız [4]). Bu çalışmam-
vardır. Bu sayede Burgess tipi zeta
da değişik reel analiz metotları tanıtıl-
fonksiyonların özel değerleri ve Riemann
mış ve kullanılmıştır. Bunlara ek olarak
hipotezi, Ramanujan toplamlarından
L-fonksiyonlarının birdeki özel değerle-
elde edilen bazı serilerin davranışı ile
rinin herhangi bir mertebeden momenti,
ifade edilebilmektedir(bakınız [7]).
Kaynaklar:
[1] E. Alkan, Values of Dirichlet L-functions, Gauss sums and trigonometric sums, Ramanujan J. 26 (2011), no. 3, 375-398.
[2] E. Alkan, On the mean square average of special values of L-functions, J. Number Theory 131 (2011), no. 8, 1470-1485.
[3] E. Alkan, On Dirichlet L-functions with periodic coefficients and Eisenstein series (Dedicated to my parents), Monatsh. Math. 163 (2011), no. 3, 249-280.
[4] E. Alkan, On linear combinations of special values of L-functions, Manuscripta Math. dergisinde yayınlanacak
[5] E. Alkan, Averages of values of L-series (Dedicated to the memory of Professor Cemal Koç), Proc. Amer. Math. Soc. dergisinde yayınlanacak.
[6] E. Alkan, On the distributions of sigma(n)/n and n/varphi(n), Rocky Mountain J. Math. dergisinde yayınlanacak.
[7] E. Alkan, Ramanujan sums and the Burgess zeta function, Int. J. Number Theory dergisinde yayınlanacak.
[8] E. Alkan, Representations of special values of L-functions in the spirit of Ramanujan, hazırlanıyor.
[9] D. J. Griffiths, Introduction to quantum mechanics, ikinci baskı,
Pearson, Prentice Hall, 2005.
[10] F. Yeniçay, Atom Fiziği, Dalga mekaniğine giriş ve istatistik mekanikler,Cilt II, İstanbul Üniversitesi Yayınları No. 441, 1949.
FENER
Doç. Dr. Şuhnaz Yılmaz Özbağcı, Yrd. Doç. Dr. Belgin Şan Akça Koç Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü
Doç. Dr. Metin Türkay Koç Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü
Türkiye’nin enerji alanında dışa bağımlılığını azaltması ve enerji verimliliği konusunda ‘lider’ ve
‘belirleyici’ ülke pozisyonuna gelmesi için öncelikler nelerdir?
Ulusal ve uluslararası enerji politikaları bölgesel ve küresel güç
Bölgesinde ve dünyada, sözü geçen ve güçlü bir ülke olma
denkleminde belirleyici role sahiptir ve konunun önemi gün
yönünde emin ve hızlı adımlarla ilerlemekte olan Türkiye,
geçtikçe daha da artmaktadır. Bu bağlamda, enerji güven-
gelecekle ilgili planları arasına enerji kaynaklarının daha verimli
liğinin arttırılması ve dışa bağımlılığın azaltılması açısından,
kullanılması, enerji güvenliği konusunda bilinçli politikalar oluş-
enerji kaynaklarında çeşitlendirme ve yerel kaynakların etkin
turulması, enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi ve yeni tekno-
bir şekilde kullanımı, enerji erişim güzergâhlarının çeşitlendiril-
lojilerin geliştirilmesi gibi amaçları da eklemelidir. Türkiye 2011
mesi ve en son olarak da var olan enerji kaynaklarının çeşitli
yılında 54 milyar dolarlık enerji ithalatı yapmıştır. Bu rakam,
teknolojik ve stratejik uygulamalarla en verimli şekilde kullanımı
ülkemizin 2011’deki cari açığının yaklaşık %69’una denk gel-
gerekmektedir. Özellikle, enerji verimliliği konusu bir yandan arz
mektedir. Türkiye’nin enerji alanında dışa bağımlılığını azaltması
güvenliği, ekonomik gelişme ve rekabetçilik, diğer yandan da
ve enerji konusunda gelişmeleri ‘takip eden’ ülke konumundan
çevre ve sürdürülebilirlik arasındaki dengenin korunmasında ve
çıkıp, özellikle gelişmekte olan büyük ekonomiler içinde ‘lider’
tüm bu alanlarda önemli kazançlar elde edilmesinde önemli bir
ve ‘belirleyici’ ülke pozisyonuna gelmesi gerekmektedir.
konu olarak ön plana çıkmaktadır.
37
YAKINDAN BAKIŞ
Türkiye’nin Enerji Verimliliği
Haritası ve Hedefler
PROJE YÜRÜTÜCÜLERİ
“Türkiye’nin Enerji Verimliliği Haritası ve Hedefler” isimli araştırmamız kamu, özel sektör ve üniversitelerin işbirliği konusuna
vurgu yapmakta ve ülkemizde enerji kaynaklarının daha verimli
kullanıldığı, dışa bağımlılığın azaldığı ve enerji verimliliği konusunda yeniliklere açık ortak bir gelecek için yapılabilecek katkıları, politik ve sosyal hedefleri ve geliştirilebilecek teknolojilere
yönelik projeleri içermektedir. Türkiye’nin Enerji Verimliliği ile ilgili
hazırlanan çalışmanın temel amacı, Ulusal Enerji Stratejisi’nin
şekillendirilmesine katkıda bulunmak ve Enerji Verimliliği Strateji
Metin Türkay
FENER
38
2000 yılından bu yana Koç Üniversitesi Endüstri Mühendisliği
Bölümü’nde doçent olarak görev yapan Metin Türkay lisans (1989)
ve yüksek lisans (1992) eğitimini Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde
doktora (1996) eğitimini ise Carnegie Mellon Üniversitesi’nde
tamamladı. Doktora çalışmaları ABD’de hesaplama ve sistem
teorisi alanında 1997’de yapılmış en iyi doktora tezi ödülü aldı.
Türkay, doktora çalışmalarını takiben Japonya’da Mitsubishi
Corporation Araştırma Geliştirme Merkezi’nde eniyileme
teknolojileri ve enerji yoğun sektörlerde tedarik zinciri çözümleri
başdanışmanı olarak üç yıl görev yaptı. Türkay’ın araştırmaları
karmaşık sistemlerin modellenmesi ve çözüm yöntemlerinin
geliştirilmesi konularına odaklanmış ve bu yöntemlerin
sürdürülebilir enerji, tedarik zinciri, dağıtım ve biyolojik
sistemlerde başarıyla uygulamaları gerçekleştirilmiştir.
Belgesi’yle bu yönde atılmış olan olumlu adımların ve hedeflerin
daha da geliştirilip ileriye taşınması yönünde gerekli olan bilimsel
altyapıya katkı sağlamaktır. Ayrıca rapor bu konuya yönelik öncelikli alanlarda önerilerde bulunmaktadır. Kısa vadede, çalışma
Türkiye’nin jeostratejik açıdan enerji kaynaklarını, enerji verimliliği
açısından, şu anda dünya üzerindeki konumunu ve ileriye dönük
öncelikli stratejileri belirlemektedir. Hem teknolojik hem de sosyopolitik açıdan önemli önerilerde bulunulmuştur. Uzun vadede,
çalışma Türkiye’de enerji verimliliğini arttırmaya yönelik teknolojiler belirlemeyi ve bu teknolojilerin geliştirilebilmesi için plan ve
projeler oluşturmayı hedeflemektedir. Koç Üniversitesi Tüpraş
Enerji Merkezinin (KÜTEM) ilk projesi olarak hayata geçirilen bu
araştırma Koç Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü’nden
Doç. Dr. Metin Türkay ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden Doç.
Dr. Şuhnaz Yılmaz Özbağcı ile Yrd. Doç. Dr Belgin Şan Akça
tarafından yürütülmüş, projeye her iki bölümden de yüksek lisans
YAKINDAN BAKIŞ
ve doktora seviyesinde asistanlar katılmıştır.
Bu çalışma için enerji verimliliği konusundaki ulusal ve uluslararası literatür ve birincil kaynaklar titizlikle taranmış, uluslararası veri
tabanlarına ulaşılıp enerji verimliliği ile ilgili ulusal ve uluslararası
karşılaştırmalı (benchmarking) analizler yapılmıştır. Karşılaştırmalar
için nicel analiz yapılmış ve bunların nitel analiz yöntemleriyle desteklenmesi için altyapı oluşturulmuştur. Konu ile ilgili sanayi, akademi
Şuhnaz Yılmaz Özbağcı
Koç Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde doçent olarak
görev yapan Şuhnaz Yılmaz Özbağcı lisans eğitimini Bilkent
Üniversitesi’nde (1993) üniversite birincisi olarak tamamladıktan
sonra, yüksek lisans (1995) ve doktora (2000) eğitimini
Uluslararası İlişkiler ve Orta Doğu alanlarında yoğunlaşarak
Princeton Üniversitesi’nde yaptı. Post-doktora çalışmalarını
Harvard Üniversitesi’nde sürdüren Yılmaz, Princeton ve Stanford
Üniversitesi’nde misafir öğretim üyesi olarak görev yaptı. İlgi ve
uzmanlık alanları dış politika analizi, Türk dış politikası, TürkAmerikan ilişkileri, Ortadoğu ve Avrasya bölgesi politikaları, enerji
ve su politikalarıdır. Birçok ulusal ve uluslararası ödül almış olan
Şuhnaz Yılmaz Özbağcı, 2008 yılında Türkiye Bilimler Akademisi
tarafından verilen TÜBA-GEBİP Ödülü’ne layık görülmüştür. Kendisi
Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdür Vekili olarak görev yapmaktadır.
ve sivil toplum kuruluşlarından öncü kişilerle bağlantıya geçilmiş ve
derinlemesine mülakatlar gerçekleştirilmiştir. Stanford, MIT ve UC
Davis gibi üniversitelerde, bu konularda yıllardır çalışmalar yapan
ve dünyada öne çıkan Enerji Enstitüleri ile bağlantıya geçilmiştir.
Bu görüşmeler gelecekte olası ortak projeler geliştirilmesi açısından zemin oluşturmaktadır. Bu tür çalışmalar tüm proje süresince
artarak devam edecektir.
Raporda küresel enerji senaryoları, Türkiye’nin bölgesel enerji
politikalarındaki yeri ve enerji güvenliği-enerji verimliliği ilişkisi
değerlendirilmektedir. Çalışmada daha sonra Türkiye’deki enerji
verimliliği politikası ve faaliyetleri detaylı olarak incelenmektedir.
Konuyla ilgili enerji verimliliğini arttıran uygulamalar, performans
kriterleri ve fayda maliyet değerlendirmeleri sunulmuştur. Tüketim
değerlendirmesinde coğrafi ve doğal kaynakların etkin değerlen-
Akılcı politikalar ve teknolojik
yeniliklerin değerlendirilmesiyle enerji
verimliliğinde 2013-2023 döneminde
en az %20’lik bir artış elde etmenin
mümkün olduğu görülüyor.
tedir. Ancak gelişmiş ülkelerle gelişmek-
tasarruf edilebileceği, sanayide enerji
ketim alanlarına göre analizler yapılmış-
te olan ülkelerin enerji verimlilikleri farklı
yönetim sistemlerinin kullanılmasıyla
tır. Ayrıca, enerji verimliliğini arttırmaya
sonuçlar doğurduğundan Türkiye’nin
birlikte %10-40 arası verimlilik artışının
yönelik potansiyel ArcGIS (Geographic
BRICS (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin,
elde edilebileceği, ulaşımda elektrik-
Information Systems) uygulamaların-
Güney Afrika) ve MIST (Meksika, Endo-
li araçların içten yanmalı motorlarla
dan örnekler verilmiştir. Son iki bölüm
nezya, Güney Kore, Türkiye) ülkeleriyle
çalışan araçlara kıyasla kat edilen aynı
ise detaylı bir şekilde enerji verimliliğini
de karşılaştırılması gerekmektedir. Bu
mesafe için %70 maliyet avantajı ve
arttırmaya yönelik uygulamalar ve
karşılaştırma yapıldığında görülmektedir
%65 CO2 azalımı sağladığı, elektrik
daha geniş kapsamlı siyasa önerilerini
ki, Türkiye gelişmekte olan ülkeler ara-
üretim ve dağıtımında ise kompenzas-
içermektedir. Rapor ayrıca dünyada
sında başarılı bir konumdadır. Bu bağ-
yon, SCADA sistemlerinin kurulması ve
ve Türkiye’de bulunan önemli enerji
lamda amaç gelişmekte ülkelere enerji
dağıtımda akıllı şebeke uygulamalarıyla
merkezlerini ve odaklandıkları faaliyetleri
verimliliği konusunda liderlik yapmak
%16-28 arası bir iyileştirme sağlanabi-
de ele almaktadır.
ve enerji verimliliği performansını OECD
leceği hesaplanmıştır.
39
ülkeleri seviyesine çekmek olmalıdır.
Türkiye’nin bu konularda uluslararası
Enerji verimliliğinde öngörülen hedefYaptığımız çalışmalar sonucunda
lere ulaşılması ancak gelecek odaklı,
sından, çalışma Türkiye’yi hem OECD
akılcı politikalar ve teknolojik yeniliklerin
bütünsel, gerçekçi hedef ve ölçüm
ülkeleri, hem de gelişmekte olan G20
değerlendirilmesiyle enerji verimliliğinde
mekanizmaları olan, uygulanabilir, yerel
ülkeleriyle karşılaştırmaktadır. Ayrıca,
2013-2023 döneminde en az %20’lik
kaynak, insan gücü, bilimsel araştırma
enerji verimliliği konusunda çok başarılı
bir artış elde etmenin mümkün oldu-
ve teknolojilerin geliştirilmesine yöne-
olan Japonya, İsviçre, Almanya ve Da-
ğu görülmüştür. Enerji verimliliğinde
lik, küresel fırsat ve işbirliklerine açık,
nimarka örnekleri ve enerji verimliliğine
olası iyileştirmeler dört ana kategoride
kamu liderliğinde tüm paydaşların aktif
giderek daha çok önem veren ABD
incelenmiştir: 1) binalar, 2) sanayi, 3)
katılımıyla şekillenen, tutarlı ve kararlılık-
örneği detaylı olarak incelenmiştir. Bu
ulaşım, 4) elektrik üretim ve dağıtımı.
la uygulanan bir Ulusal Enerji Stratejisi
karşılaştırma sonucunda Türkiye’nin
Yapılan analiz ve eniyileme çalışmala-
oluşturulması ile sağlanabilecektir.
enerji verimliliği konusunda OECD ülke-
rıyla binalarda verimlilik uygulamalarıyla
lerinin biraz gerisinde kaldığı görülmek-
yıllık enerji tüketiminde %20-60 arası
Koç Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde yardımcı doçent olarak görev yapan
Belgin Şan Akça doktorasını Kaliforniya Üniversitesi, Davis Kampüsü, Siyaset Bilimi
bölümünden aldı (2009). Doktora çalışmaları süresince, Kaliforniya Üniversitesi, Berkeley
ve Davis’te dersler verdi; iki ayrı projede danışman ve araştırma asistanı olarak görev
aldı. Temel araştırma alanları, uluslararası güvenlik ve çatışma ile iç politikanın kesişim
noktasında konumlanmakta olup, özellikle terörizm, isyan ve iç savaşın uluslararası ve
bölgesel boyutları ile etkileri üzerine odaklanmaktadır.
YAKINDAN BAKIŞ
sistemdeki konumunu belirlemek açı-
Belgin Şan Akça
FENER
dirilmesi için gerekli uygulamalar ve tü-
Gre Amer’de Ayakta Kalmak
Kültürel mirasımız sular altında kaybolurken, ulusal ve uluslararası alanda Ilısu direnişi
devam ederken Koç Üniversiteliler Gre Amer kazılarında zamana karşı yarışıyor.
Dr. Gül Pulhan
FENER
40
YAKINDAN BAKIŞ
Dicle Nehri üstündeki Ilısu Barajı’nın su altında bırakacağı yer-
1990’lardan Sonra Fırat ve Dicle’de Kurtarma Kazıları
lerde yapılan arkeoloji çalışmaları, Türkiye’nin güneydoğusunda
1990’larda, Fırat ve Dicle’de inşasına başlanan yeni barajlar,
inşa edilen büyük hidro-elektrik barajları nedeniyle örgütlenen
PKK çatışmaları nedeniyle bölgede ara verilmiş olan arkeoloji
kurtarma kazıları serisinin, şu an için, sonuncusudur. Bir çok
çalışmaları için yeni bir başlangıç fırsatı oldu. ODTÜ, yeni çalış-
arkeolojik ve tarihi alan baraj gölleri altında yok olmaktadır.
maları ‘Keban Ruhu’ ile koordine etti ve 1998-2002 arasında
Bu alanda öncü kurtarma projesi 1960’ların sonu ve 1970’le-
kazı sonuçlarını yıllık kitaplar olarak yayınladı. Ne var ki, zaman
rin başında, Fırat nehri üstünde, Elazığ yakınlarındaki Keban
çok değişmişti. Ilısu Barajı’nın (313 kilometrekare göl alanı ve
Barajı inşa edilirken hayata geçirilmişti. Orta Doğu Teknik
45 milyon metreküp su hacmi) yol açacağı kültürel miras kaybı,
Üniversitesi’nden (ODTÜ) bir grup genç bilim insanının geliştir-
çevresel değişiklikler ve 50,000 kişinin yerinden edilecek olma-
diği kurtarma çalışması yönetimi modeli, kültürel mirasın tüm
sı ulusal ve uluslarası düzeyde büyük bir muhalefeti ateş-
zaman dilimlerini ve uygarlıklarını kapsayan bütünsel yaklaşımı
ledi. Dicle üstündeki Hasankeyf Ilısu karşıtı kampanyaların
ile Türk arkeolojisinde yeni bir evrenin başlangıcı oldu. Bu
simgesi haline gelirken, Fırat üstündeki Zeugma’da keşfe-
yaklaşımın diğer önemli noktaları kazı, araştırma ve belgeleme
dilen Roma mozaikleri Türk medyasında bir kültürel uyanışı
yöntemlerinin bilimselliğine yapılan vurgu, araştırmalara bölge-
tetikledi. Bu süreci, Ilısu Barajı inşaatını durdurmak için açı-
sel bir yaklaşım ve Türk ve uluslararası kazı ekipleri arasındaki
lan davalar takip etti. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde
yakın işbirliğiydi. Temelleri bu şekilde kurulan kurtarma kazısı
bekleyen dava dışında bunların tümü reddedildi. Biraz iç açıcı
geleneği Fırat nehri üstünde inşa edilen Karakaya ve Atatürk
bir konudan bahsetmek istersek, ünlü ‘GAP turları’ da bu
barajları sırasında da devam etti.
dönemin ürünüdür.
Gül Pulhan doktorasını Yakın Doğu Arkeoloji alanında Yale
Üniversitesi’nde yaptı. Koç Üniversitesi’nde 2004 - 2012 yılları
arasında yardımcı doçent olarak çalıştı. Arkeoloji ve Sanat Tarihi
Bölümü’nün ve Kültürel Miras Yönetimi yüksek lisans ve doktora
programlarının kurucuları arasında yer aldı. Kuzey Mezopotamya’nın
Tunç ve Demir Çağları, Yakın Doğu Arkeolojisi’nin tarihi ve politikaları
ve Kültürel Miras Yönetimi araştırma alanlarıdır.
FENER
Müzeleri ile işbirliği içinde başladı. Bu
arkeolojik olarak hiç araştırılmamış bir
uluslararası konsorsiyumların 2002 ve
ortak çalışmada mali ve idari sorumlu-
bölgede bulunması ve MÖ ikinci ve bi-
2009’da dağılması ve arkeoloji çalışma-
luklar müze müdürleri ile paylaşılırken,
rinci binyıllara ait kültür dolgusuydu. Dört
larına ara verilmesiyle sonuçlandı. Takip
arazi çalışması, veri değerlendirmesi ve
hektar büyüklüğündeki höyüğün 3.000
eden günlerde, AKP hükümeti projeyi
yayın benim sorumluluğumda yapılıyor.
metrekaresini kazdık. Ilısu Barajı’nın
yerli kaynaklarla tamamlamaya karar
Herhangi bir kazı sezonunda, yaklaşık
takvimi hızlandırıldığı için 2011 yılında,
verdi. Devlet Su İşleri (DSİ) kültürel miras
60-70 yerel işçi ve 20-25 civarında öğ-
altı aylık, uzun bir kazı sezonu gerçek-
projelerinin yeniden başlaması için 53
renci, arkeolog ve uzman ile çalışıyoruz.
leştirdik. Şu aşamada 2012’den sonra
milyon dolar kaynak ayırdı ve yönetim işi
Geçtiğimiz üç yıl içinde 21 Koç öğrencisi
bir başka kazı sezonu olup olmayacağı
bu kez Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel
Gre Amer kazılarına katıldı.
belirsizliğini koruyor.
Gre Amer, Dicle’nin bir kolu olan Garzan
Gre Amer’de Ne Bulduk?
Gre Amer Kazıları
Çayı’nın doğu kıyısında, Batman ve Siirt
Kazılar, şu ana kadar, yaklaşık MÖ 1700
Bizim kazımız, 2009’da, Ilısu Projelerinin
illerinin arasında bir bölgede yer alır.
ile MÖ 500 arasına tarihlenen ve birbirini
bu ikinci evresinde, Mardin ve Batman
Höyüğü kazı için seçme nedenlerimiz
takip eden dört tabaka açığa çıkardı. En
Müdürlüğü’ne verildi.
Öğrencilerimiz, iklimi aşırı
sıcak, etnik olarak gergin ve
dini olarak muhafazakar bir
bölgede dayanıklılık testinden
geçerken ben, küçük biçimlerde
de olsa önyargıların kırılmasına
katkımız olduğuna inanıyorum.
41
YAKINDAN BAKIŞ
Baraja direniş, inşaatı yapacak olan
Bizim kazımız, 2009’da, Ilısu Projelerinin ikinci evresinde başladı. Geçtiğimiz
üç yıl içinde 21 Koç öğrencisi Gre Amer kazılarına katıldı.
FENER
42
YAKINDAN BAKIŞ
erken olanı, Tabaka 4 Orta/Geç Tunç
bulmuştur. Erken Demir Çağı’nda yay-
MÖ 5. Yüzyılda Pers İmparatorluğu’nu
Çağı’na (MÖ 1700-1200) tarihlenir ve
gın olan, el yapımı, yivli kap kacaklar bu
temsil ettiğine inanıyoruz.
büyük bir yangınla son bulur. Kazdığı-
tabakada yoğun olarak bulunmuştur.
mız alanlar işlik ve ev gibi durmaktadır
Ilısu bölgesindeki diğer kazılarda, bu
2011 sezonunun en büyük sürprizi, taş,
ve yapıların bir kısmı zaman zaman 3
dönem Mitanni/Orta Asur ile Yeni-Asur
sandık mezarlardan oluşan bir mezarlık
metre yüksekliğe kadar ayakta kalmış
İmparatorluğu egemenlikleri arasına
alanının keşfiydi. Çoğu mezarda tek
bir istinat duvarı ile çevrilmişti. Bu taba-
sıkışmış, yarı-göçebe bir ara zaman
bir iskelet ve bazı mezarlarda yüzük,
kada Mitanni İmparatorluğu’nun (çeşitli
olarak yorumlanmıştır. Gre Amer’den
bilezik, bronz kase, seramik testi, bronz
Hurri merkezlerinin oluşturduğu bir
gelen bulgular bu resme uymamaktadır
sürme kabı ve çubuğu gibi mezar he-
siyasi konfederasyon) tipik çanak çöm-
ama bunun nedenini henüz açıklayamı-
diyeleri vardı. Mezarların stratigrafik ko-
leği olan, boya bezemeli, Geç Habur
yoruz.
numu ve mezar hediyelerinin nitelikleri,
mezarlığı Pers dönemine tarihlememize
ve Nuzi seramikleri gün ışığına çıkarıldı.
neden oldu.
Tarihi kaynaklar MÖ üçüncü binyıldan
Tabaka 2, şimdilik MÖ 900-600
itibaren, Hurrilerin ana vatanı olarak
aralığına yerleştirildi ama çeşitli be-
Dicle’nin doğusunu işaret eder ve Gre
lirsizlikler var. Eğer Yeni Asurlular, II.
Gre Amer, daha şimdiden, Yukarı
Amer şimdi bunun kanıtlarını sunmaya
Ashurbanipal’in seferleri ile Garzan
Dicle’nin bilinen tarihsel yörüngesi dışın-
başladı. Ayrıca, çok ilginç mühür baskılı
vadisine gelmişlerse onların izlerini bu
da sonuçlar üretmeye başladı. Sosyal
küp parçaları da bulduk. Bu mühürler-
tabakada bulmamız gerekiyor.
cephede ise, (Britanyalı yazar John S.
Guest’in kitabının başlığı gibi) ‘Kürtlerin
de işlenen törensel av, dans ve kurban
adama konuları Mitanni’ye aittir ama
En geç seviye, Tabaka 1, en ilginç veri-
Arasında Ayakta Kalmak’ hiç bir zaman
uygulama taşra kalitesinde yapılmıştır.
leri sunmaya başladı. Bunlar çok odalı
kolay değil. Biz de çalışma standart-
Gre Amer’in, Mitanni döneminde, mer-
evler, sütun kaideleri bulunan avlular,
larımızı ve masa örtülerimizi bölgeye
kezi bir çiftlik ve olasılıkla bir seramik
depolar ve işlikler. Çok farklı olan çanak
getirdik ve ayakta kalmaya çalışıyoruz.
üretim merkezi olduğuna inanıyoruz.
çömlekler (örneğin: kırmızı üçgen boyalı
Öğrencilerimiz, iklimi aşırı sıcak, etnik
küpler, turkuvaz sırlı vazolar, mataralar
olarak gergin ve dini olarak muhafaza-
Bir sonraki seviye, Tabaka 3, yaklaşık
ve ince çizi bezeme kaseler) bölgenin
kar bir bölgede dayanıklılık testinden
MÖ 1100-900 tarihlerine karşılık gelir
Yeni Asur sonrası seramik grubuna
geçerken, ben, küçük biçimlerde de
ve Erken Demir Çağı olarak adlandırılır.
dahil edilebilir ama birebir karşılaştırma
olsa önyargıların kırılmasına katkımız
Bu tabakada iyi inşa edilmiş taş evler
yapabileceğimiz örneklere başka kazı-
olduğuna inanıyorum.
ve teraslar vardır ve bir yangınla son
larda rastlamadık. Bu grubun/tabakanın
HABERLER
Tıp Fakültesi
Kursa çok sayıda başvuru bulunması, Türkiye`de bu alandaki organizasyonlara ihtiyaç olduğunun bir göstergesiydi. Başvuruların büyük bir çoğunluğu, hedeflendiği
gibi Türkiye`dendi. TÜBİTAK 12 öğrenciyi destekledi. Bunun yanı sıra Afrika’dan Amerika’ya, çok farklı ülkelerden başvurular vardı. Bu organizasyonun en önemli
amaçlarından birisi de; farklı disiplinler ve ülkeler arasında bir bilim ağı yaratmaktı. Bu yoğun bilimsel programın yanında, kurs kapsamında bir de fotoğraf sergisi vardı:
“Doğanın Mikroskopik Dünyası”. Bu sergi, Prof. Dr. Alp Can’ın farklı mikroskopları kullanarak çektiği çok özel fotoğrafları içeriyordu.
Kurstan 1 ay sonra Prof. Dr. James Spudich’in Lasker Ödülü’nü aldığı açıklandı. Dünyanın en prestijli bilim ödüllerinden biri olan bu ödülü 20 yıl içerisinde alan 29 bilim adamı
aynı zamanda Nobel ödülü de kazanmışlardır. Prof. Dr. James Spudich ve gelecek dönemde IAC komite başkanlığını yürütecek olan Prof. Dr. Judith Kimble, Dr. Ranan
Gülhan Aktaş`a 3 yıl süre ile IAC komitesinde tam üyelik teklif ettiler. Prof. Dr. James Spudich, bu organizasyonlara devam etmeyi ve geliştirmeyi umduklarını belirtti.
Fen ve Mühendislik Bilimleri Enstitüsü & Sağlık Bilimleri Enstitüsü
KOÇ ÜNİVERSİTESİ BİYOMEDİKAL BİLİMLER VE
MÜHENDİSLİK YÜKSEK LİSANS PROGRAMI
Koç Üniversitesi, Biyomedikal Bilimler ve Mühendislik alanında yeni bir yüksek lisans programı başlattı. Fen ve
Mühendislik Bilimleri Enstitüsü ile Sağlık Bilimleri Enstitüsü’nün ortak programı, Fen ve Mühendislik Fakültelerinin
biyomedikal araştırmalar alanında kendisini kanıtlamış uzmanlığı ile Tıp Fakültesi’nin olanaklarını bir araya
getiriyor. Programa biyolojik bilimler, tıp ve mühendislik kökenli öğrenciler kabul edilecek ve bu öğrencilere “kişiye
özel” eğitim ve araştırma programları hazırlanacak. Koç Üniversitesi Biyomedikal Bilimler ve Mühendislik Yüksek
Lisans Programı’nın fen, mühendislik ve tıp fakültelerinde birçok yeni ortak araştırma etkinliğini tetiklerken,
biyomedikal alanlarda ihtiyaç duyulan donanımlı profesyonellerin yetişmesini de sağlaması amaçlanıyor.
43
HABERLER
Koç Üniversitesi, 11-17 Ağustos 2012 tarihleri arasında çok özel bir kursa ev sahipliği yaptı: Bir hafta süren yoğunlaştırılmış ‘Modern Hücre Biyolojisinde Floresan
Mikroskobu Kullanımının Temelleri ve Uygulama Alanları’ başlıklı kurs, Amerikan Hücre Biyolojisi Derneği Uluslararası İlişkiler Komitesi (IAC)’nin Türkiye’de düzenlediği
ilk organizasyon oldu. Tıp Fakültemizden Dr. Ranan Gülhan Aktaş ve Brown Üniversitesi`nden IAC Komitesi üyesi Mahasin Osman’ın düzenlediği bu organizasyona
IAC Komitesi Başkanı Stanford Üniversitesi’nden Prof. Dr. James Spudich de katıldı. Katılımcılar, konusundaki uzman kişilerle birlikte üniversitemizin tam donanımlı
laboratuvarlarını kullanarak floresan ve konfokal mikroskopları ile ilgili teorik ve pratik bilgilere sahip oldular. İleri görüntü analiz programları üzerinde çalışma imkanı
buldular. Farklı tipteki çok sayıda mikroskop üzerinde incelemeler yapabildiler. 15 öğretim üyesi, 4 mikroskop firması ve mikroskopik çalışmalarla ilgili 3 ayrı firmanın
katkıda bulunduğu kursta Amerika, Almanya, İngiltere, Hollanda ve Türkiye`den konusunda yetkin bilim insanlarının kendi mikroskopik çalışmaları ile ilgili sunuları oldu.
FENER
MODERN HÜCRE BİYOLOJİSİNDE FLORESAN MİKROSKOBU
KULLANIMININ TEMELLERİ VE UYGULAMA ALANLARI
HABERLER
Tıp Fakültesi
KOÇ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ KAMPÜSÜ’NÜN TEMELİ ATILDI
FENER
44
Koç Üniversitesi Sağlık Bilimleri Kampüsü inşaatının temel atma töreni 22 Mayıs’ta gerçekleştirildi. İstanbul’un Topkapı bölgesinde yer alan
kampüs inşaatının ilk aşaması, tam donanımlı 251 yataklı ve 10 ameliyathaneye sahip bir genel hastaneyi, tıp fakültesi eğitim ve araştırma
olanaklarını ve konferans merkezini kapsıyor. İkinci aşamada hastane kapasitesi 400’e yükselirken, Hemşirelik Okulu ve yatakhaneler
eklenecek. İnşaatın ilk aşamasının 2014 yılı ortalarında tamamlanması hedefleniyor. Kampüsün genel mimari tasarımı hastane ve üniversite
projelerinde deneyimli bir firma olan Cannon International tarafından yapıldı.
HABERLER
Hukuk Fakültesi
TÜRKİYE’DE MONTREAL SÖZLEŞMESİ’Nİ ELE
ALAN İLK KONFERANS
Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi 1 Haziran’da, 28 Mayıs 1999’da Montreal’de imzalanan ve 4 Kasım
2003’te yürürlüğe giren Havayoluyla Uluslararası Taşımaya İlişkin Bazı Kuralların Birleştirilmesi
Hakkında Sözleşme konusunda uluslararası bir konferans düzenledi. Türkiye’de Montreal
Sözleşmesi’ni ele alan ilk konferans olma niteliğini taşıyan organizasyona akademisyenler, avukatlar,
havayolu şirketlerinin üst düzey yöneticileri ve çalışanları büyük ilgi gösterdi. Konferansın oturum
başkanlığını, hava hukukuna ilişkin konuların da çalışma alanına girdiği Yargıtay 11. Hukuk Dairesi
Başkanı Mehmet Kılıç ve Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cumhur Özakman üstlendi.
Havayoluyla Uluslararası Taşımaya İlişkin Bazı Kuralların Birleştirilmesi Hakkında Sözleşme,
Türkiye’de 23 Mart 2011’de yürürlüğe girdi. Montreal Sözleşmesi, Varşova Sistemi’ni (1929’da
imzalanan Havayoluyla Uluslararası Taşımaya İlişkin Bazı Kuralların Birleştirilmesi Hakkında Sözleşme
ve bu sözleşmeyi tadil eden protokoller) güncelliyor ve yenileştiriyor.
Katılımcıların böyle bir organizasyonun düzenlenmesi konusundaki memnuniyetlerini dile getirdiği
konferansın konuşmacıları, Sivil Havacılık Genel Müdürü Bilal Ekşi, McGill Universitesi Hava ve Uzay
Hukuku Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Paul Stephen Dempsey, Leiden Üniversitesi Uluslararası Hava
ve Uzay Hukuku Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Pablo Mendes de Leon, TU Berlin, FH Bund ve Embery
Riddle Havacılık Enstitüsü öğretim üyesi Prof. Dr. Elmar Giemulla, Sabiha Gökçen Uluslararası
Havaalanı CEO’su Av. Lale Kaplan ve konferansı organize eden Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi
öğretim üyeleri Yrd. Doç. Dr. Meltem Deniz Güner Özbek ve Yrd. Doç. Dr. Zeynep Derya Tarman’dı.
EFMD
EQUIS AKREDİTASYONU
KOŞULSUZ OLARAK YENİLENDİ
Şu an dünyada 38 ülkede EQUIS akreditasyonuna
sahip 139 okul bulunuyor ve Koç Üniversitesi
Türkiye’de ve Polonya’dan Hindistan’a kadar uzanan
coğrafi bölgede EQUIS akreditasyonuna sahip tek
okul. İşletme eğitimi veren dünya çapında prestijli
yüksek öğrenim kurumlarının sahip olduğu EQUIS
akreditasyonunun beş yıllığına uzatılmış olmasının,
Koç Üniversitesi’nin uluslararası platformdaki
başarısını bir kez daha kanıtladığını belirten İktisadi
ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Barış
Tan “Beş yıl koşulsuz akreditasyona sahip 59
okuldan biri olan Koç Üniversitesi, araştırma ve
eğitim faaliyetleriyle Türkiye’de örnek teşkil ediyor
ve uluslararası seçkin bir konumda bulunuyor”
dedi. İşletme Enstitüsü Direktörü Prof. Dr. Zeynep
Gürhan Canlı ise EQUIS Akreditasyon Komitesi’nin
Koç Üniversitesi hakkındaki değerlendirmelerini
paylaştı: “EQUIS Değerlendirme Komitesi’ne göre
beklentilerini aşan özelliklerimizin arasında fakülte
ve enstitüde sunulan programlarımızın eğitim,
öğrenci, öğretim üyesi kalitesi, araştırma başarımız,
sunduğumuz kaynaklar ve kampüs olanaklarımız
bulunuyor” dedi.
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi
ÜNİVERSİTELER EKONOMİ ÇALIŞTAYI İÇİN KOÇ’TAYDI
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi öğretim üyeleri Seda Ertaç ve Mika Meitz tarafından organize edilen İkinci Yıllık İstanbul
Ekonomi Çalıştayı, 12 Mayıs’ta Koç Üniversitesi’nde gerçekleştirildi. Bilgi, Boğaziçi, Koç ve Sabancı üniversitelerinden
öğretim üyeleri ve yüksek lisans öğrencilerinin ekonominin değişik alanlarındaki araştırmalarını sundukları çalıştayda, Koç
Üniversitesi’nden öğretim üyeleri Şebnem Kalemli-Özcan, İnsan Tunalı, Özgür Yılmaz ve yüksek lisans öğrencileri Elif Kubilay,
Hasan Çağatay Tezcan ve Nergis Zaim konuşmacı olarak yer aldı.
45
HABERLER
Akreditasyon sürecinde Slovenya eski Finans
Bakanı ve University of Ljubljana İktisat Fakültesi
Dekanı Prof. Dr. Dusan Mramor, Fudan Universitesi
İşletme Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Xiongwen Lu,
EFMD Kalite Hizmetleri Asosiye Direktörü Prof. Dr.
Christian Delporte ve Foodstuffs Genel Müdürü
Mark Daldorf’dan oluşan değerlendirme ekibi Koç
Üniversitesi’ni ziyaret etti ve yöneticiler, öğrenciler,
öğretim üyeleri, mezunlar ve iş dünyasının
temsilcileriyle buluştu. EQUIS Değerlendirme
Komitesi, saha ziyaretini yapan ekibin raporunu ve
Koç Üniversitesi’nin öz değerlendirme raporunu
inceleyerek, Koç Üniversitesi’nin ilk akreditasyondan
sonra geçen sürede çok önemli gelişme kaydettiğini
ve tüm EQUIS kriterlerini sağladığına karar verdi.
FENER
Avrupa Yönetim Geliştirme Vakfı (European
Foundation for Management Development) Koç
Üniversitesi’nin beş yıllık EQUIS akreditasyonunu
koşulsuz olarak yeniledi. Koç Üniversitesi’nin 2009
yılında aldığı EQUIS akreditasyonu yönetim ve
işletme alanlarında faaliyet gösteren yüksek öğretim
kurumlarına veriliyor. Bu çerçevede Koç Üniversitesi
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde verilen lisans
(işletme, ekonomi, uluslararası ilişkiler) ve İşletme
Enstitüsü’ndeki yüksek lisans programlarına ek
olarak araştırma ve yönetici eğitim faaliyetleri de
değerlendiriliyor. EQUIS, okulları bir bütün olarak
10 farklı boyutta değerlendiriyor: Ortam, Yönetişim,
Strateji, Derece Programları, Öğrenciler, Öğretim
Üyeleri, Araştırma ve Geliştirme, Yönetici Eğitim
Programları, Topluma Katkı, Kaynaklar ve Yönetim,
Kurumsal İlişkiler ve Uluslararasılaşma.
HABERLER
FENER
46
8. DÜNYA OLASILIK VE İSTATİSTİK KONGRESİ
HABERLER
Geçtiğimiz yaz, Koç Üniversitesi Matematik Bölümü’nden Elvan Ceyhan ve Mine Çağlar ile Endüstri Mühendisliği Bölümü’nden
Süleyman Özekici, Olasılık ve İstatistik alanında en önemli toplantılardan birini düzenlediler. Bernoulli Society ve Institute of
Mathematical Statistics işbirliğinde hazırlanan 8. Dünya Olasılık ve İstatistik Kongresi, 9-14 Temmuz 2012 tarihleri arasında İstanbul’da
Grand Cevahir Otel ve Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi. Koç Üniversitesi Rektörü Umran İnan’ın da katıldığı açılış töreninde Türkiye
İstatistik Kurumu Başkanı Birol Aydemir kısa bir konuşma yaptı. 61 farklı ülkeden 750’yi aşkın katılımcının iştirakiyle gerçekleştirilen
kongrede, güncel araştırma ilgi alanlarına dikkat çeken 120 konuşma içeren 40 davetli oturumun yanı sıra, yaklaşık 455 konuşma
içeren 91 katkılı oturum yapıldı ve 61 poster sunuldu. Kongrede aralarında Nobel Ödülü’nün matematik alanındaki karşılığı olan Fields
madalyası sahibi Stas Smirnov’un da bulunduğu, konusunun ileri gelen uzmanları tarafından yapılmış 14 ana konuşmaya yer verildi.
Kongrenin sponsorları arasında Koç Üniversitesi, TÜBİTAK, TCMB, National Science Foundation, European Mathematical Society ve
International Mathematical Union gibi kurum ve kuruluşlar bulunuyordu.
Dört yılda bir gerçekleştirilen, istatistik ve olasılık alanlarında dünya çapında öneme sahip bu kongre teorik, metodolojik, uygulamalı ve
sayısal istatistik ve olasılık ve stokastik süreçler de dahil olmak üzere kendi alanındaki tüm dalları kapsıyor.
Ayrıntılı bilgi için: http://www.worldcong2012.org/
TASARIM, TEKNOLOJİ VE TOPLUM TEZLİ/TEZSİZ YÜKSEK
LİSANS VE DOKTORA PROGRAMI
Uygulamalı tasarım ile sosyal ve davranış bilimleri içinde yer alan yaratıcı endüstriler alanında, insan bilişimi, duygusu, algısı, motor
sistemleri, etkileşim, kültürel değişim, teknoloji tarihi, bilgi/bilim felsefesi açısından etkin bilimsel yöntemlerin geliştirilmesi, ölçümleme ve
deneysel tasarım birikimine ihtiyaç duyulmaktadır. Söz konusu alanın işleyebilmesi için özelikle, bilgisayar mühendisliği, tasarım, psikoloji,
sosyoloji, tarih, medya bilimlerinin birikiminin kullanılması şarttır. Bunları gerçekleştirmek için adı geçen disiplinlerin ayrı ayrı değil ortak
çalışması gerekmektedir. Bu hedefler doğrultusunda hazırlanan disiplinlerarası Tasarım, Teknoloji ve Toplum Tezli/Tezsiz Yüksek Lisans
ve Doktora Programı’nda, yaratıcı endüstrilerin etkileşimli iletişim, deneyimleme tasarımı (experience design) ve hizmet tasarımı (service
design) konularında teorik, eleştirel ve uygulamaya dönük yenilikçi fikirleri hayata geçirilebilmek için disiplinlerarası temel araştırma
becerilerine sahip bilim insanı ve uygulayıcılar yetiştirilmesi hedeflenmektedir. Programın amacına yönelik olarak, öğrenciler yönelimlerine
göre programı tezli/tezsiz yüksek lisans veya doktora olarak tamamlayabilecekler.
AKADEMİSYENLER ETKİN İŞBİRLİKLERİ İÇİN BULUŞTU
Yeni Dağıtık Sistemler ve Ağlarda Güvenilirlik temalı NSF
Amerika Birleşik Devletleri/Ortadoğu Çalıştayı, 4-6 Haziran
tarihlerinde Koç Üniversitesi Kampüsü’nde gerçekleştirildi.
Ayrıntılı bilgi için: http://www.cs.bu.edu/NSF-Mideast-Cybertrust-Workshop/Home.html
Eşbaşkanlığını Boston Üniversitesi Bilgisayar
Bilimleri’nden Prof. Azer Bestavros ve Koç Üniversitesi
Bilgisayar Mühendisliği’nden Doç. Dr. Öznur Özkasap’ın
yaptığı çalıştay, NSF Uluslararası Bilim ve Mühendislik
Ofisi (OISE) ve NSF CNS Bilgisayar ve Bilgi Bilimi ve
Mühendislik Programı (CISE/CNS) tarafından desteklendi. Çalıştay, ortak araştırma projeleri ve aktiviteleri
teşvik etmek amacıyla, bilgisayar bilimleri alanlarında
araştırma yapan ABD ve Ortadoğu ülkelerinin önde gelen
60 akademisyen ve bilim insanını bir araya getirdi. Yeni
dağıtık sistemler ve ağlarda güvenilirlikle ilgili öne çıkan
ortak araştırma alanlarının (bulut bilişim, mobil ve kablosuz
ağlar, güvenlik ve gizlilik gibi) belirlenmesi ve araştırma
işbirliklerinin etkinleştirilmesi etkinliğin önemli sonuçlarından bazıları oldu.
47
HABERLER
8. Dünya Olasılık ve İstatistik Kongresi’nin bir uydu toplantısı olarak düzenlenen Olasılık ve İstatistikte Genç Araştırmacılar Toplantısı
2012 (Pre-World-Congress Meeting of Young Researchers in Probability and Statistics 2012 / PWCYPS 2012) Koç Üniversitesi’nde
düzenlendi. Yerel organizasyon komitesi Elvan Ceyhan, Mine Çağlar, Ayşe İnan ve Enes Özel’den oluşan toplantı, 8. Dünya Olasılık ve
İstatistik Kongresi’nin hemen öncesinde, 6-8 Temmuz tarihleri arasında yapıldı. PWCYPS 2012 Toplantısı ile lisansüstü öğretim gören veya
kariyerlerinin başlangıcındaki genç istatistikçi ve olasılıkçıların aktif katılımı hedeflendi ve çoğunluğu gelişmekte olan 21 farklı ülkeden 50
genç araştırmacının katılımıyla küresel bir sempozyum olarak değerlendirildi. PWCYPS 2012 Toplantısı, genç istatistikçi ve olasılıkçılara bu
alanlarda seçkin bilim adamları tarafından verilecek derslere katılma ve meslektaşlarıyla bilimsel bağlar kurabilecekleri bir ortam kurma imkânı
sağladı. Bu hedef doğrultusunda gelişmekte olan ülkelerden öğrencilerin bu toplantı ve kongreye katılımına destek olmak için International
Mathematical Union, European Mathematical Society, Dünya Bankası ve Bernoulli Society gibi kuruluşlar tarafından, yerel harcamaları ve kayıt
ücretlerini karşılayacak şekilde burslar sağlandı.
FENER
OLASILIK VE İSTATİSTİK ALANINDAKİ GENÇ ARAŞTIRMACILAR BİR ARADA
HABERLER
Matematik Bölümü ve Fen ve
Mühendislik Bilimleri Enstitüsü
Genç Araştırmacılar için:
Doğrusal ve Doğrusal
Olmayan Evrimsel
Denklemler Yaz Okulu
FENER
48
HABERLER
Koç Üniversitesi Matematik Bölümü ve Fen ve Mühendislik Bilimleri Enstitüsü, TÜBİTAK(İŞBAB proje no. 107T896)’ın desteğiyle düzenlenen, doğrusal
ve doğrusal olmayan evrimsel denklemler konusunu ele alan yaz okulunu 6-31 Haziran tarihleri arasında gerçekleştirdi. Yaz okuluna Türkiye’nin çeşitli
şehirlerindeki 15 üniversiteden 30’dan fazla yüksek lisans öğrencisi ve genç araştırmacı katıldı. Çek Cumhuriyeti’nden(Charles University), Fransa’dan
(Université de la Rochelle), İngiltere’den (Edinburgh University, University of Surrey) ve ABD’den (University of California Irvine, University of Virginia)
gelen dokuz yabancı yüksek lisans öğrencisi de yaz okulunun sınır ötesi konuklarıydı. Öğrenciler hidrodinamikten matematiksel biyolojiye kadar geniş bir
yelpazedeki matematiksel evrimsel denklem modellerinin çözüm yöntemlerini Varga Kalantarov (Koç Üniversitesi), Irena Lasiecka (University of Virginia),
Edriss S. Titi (UC Irvine, Weizmann Institute), Roberto Triggiani (University of Virginia), Sergey Zelik (University of Surrey) ve Enrique Zuazua (Basque
Center for Applied Mathematics) gibi uzmanlardan öğrenme şansı buldu.
Sosyal Politika Merkezi
TÜRKİYE SOSYAL POLİTİKALARINI TARTIŞIYOR
Sosyal Politika Merkezi, 15-16 Haziran 2012 tarihlerinde Dünya Bankası Türkiye Ülke Ofisi ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı (ASPB) işbirliğiyle “Türkiye
Sosyal Politikalarını Tartışıyor” başlıklı bir konferans düzenledi. Koç Üniversitesi Rumelifeneri Kampüsü’nde yapılan konferansın onur konuşmacıları Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin ve Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Politika Forumu Direktörü Ayşe Buğra’ydı. Akademisyenler ve STK temsilcileri yaptıkları konuşmalarda hayırseverlik temelli bir sosyal politika paradigmasına karşı hak-temelli bir paradigmaya vurgu yapan ortak bir zeminde buluştular. Bu yapıcı,
eleştirel duruş konferansın en önemli mesajlarından biri oldu. Çeşitli oturumlarda yoksulluk, sağlık, eğitim, yaşlılık, engelli hakları, kadınlara yönelik politikalar
gibi sosyal politika alanının temel konuları incelendi. Hükümetin sosyal politika yapımı konusundaki eksiklikleri eleştirildi. Oturumlarda sık sık doğu-batı, kentkır, etnik köken, toplumsal cinsiyet ayrımlarının sosyal politikaların oluşturulmasında ne kadar göz önüne alındığı sorgulandı.
İşletme Enstitüsü
ULUSLARARASI BAKIŞ AÇISI VE YÖNETİCİLİK EĞİTİMİ İÇİN İŞBİRLİĞİ
Koç Üniversitesi İşletme Enstitüsü, Nisan 2012’de Yale School of Management liderliğinde dört kıtadan 21 üniversitenin katılımıyla başlatılan ‘Global Network
in Advanced Management - Uluslararası Yöneticilik Yüksek Lisansı İşbirliği’nde yer aldı. Aralarında INSEAD, London School of Economics, IE gibi ileri gelen
Avrupa işletme okullarının yanı sıra Fudan ve Seul Üniversitesi gibi Uzakdoğu okullarının da bulunduğu oluşum, değişen işletme yüksek lisansını yönlendirmeyi
amaçlıyor. Bu işbirliği işletme yüksek lisansında öğrencilerin uluslararası bakış açısı ile yöneticilik eğitimi alabilmeleri için içerik değişimi, üniversiteler arası
inceleme ziyaretleri, öğrenci kulüpleri işbirlikleri, ortak araştırma ve vaka çalışmaları yazılmasını içeriyor. Koç Üniversitesi işletme yüksek lisans öğrencileri bu
işbirliği sayesinde öğrenimlerine Yale İşletme Okulu’nda (SOM) ileri seviye yüksek lisans ile devam edebilme hakkı kazanabilecekler.
FENER
49
Prof. Dr. Zeynep Gürhan Canlı’nın 2006 yılında
Doç. Dr. Alper Demir, IEEE (Institute of Electrical
gelen dergilerinden Review of Economic Studies’in
yayın kuruluna seçildi. 2003 yılında Columbia
Üniversitesi’ndeki doktorasını tamamlayan ve 2011
yılından bu yana Koç Üniversitesi bünyesinde
görev yapan Yrd. Doç. Dr. Alp Atakan daha önce
Northwestern Üniversitesi Kellogg School of
Management’ta yardımcı doçent olarak çalıştı.
Atakan’ın mikroekonomi ve oyun teorisi konularında
yaptığı çalışmalar Econometrica, Review of
Economic Studies, ve Journal of Economic Theory
gibi dergilerde yayınlandı.
Journal of Consumer Psychology’de yayınlanan
‘Kurumsal Sosyal Sorumluluk (KSS) Etkinliklerinin
Kötü İtibarlı Şirketlere Etkisi’ başlıklı makalesi,
son 20 yılda bu dergide yayınlanan en etkili 20
makaleden biri seçildi. Makale, Tüketici Psikolojisi
Derneği Journal of Consumer Psychology’nin her
yıldan bir tane olmak üzere en etkili 20 makaleyi
yayınladığı özel sayısında, elektronik ortamda
yer alıyor.
and Electronics Engineers) tarafından faz
gürültüsünün stokastik olarak modellenmesi ve
analizi konusunda yapmış olduğu üstün nitelikli
çalışmalarından dolayı, IEEE Fellow olarak
onurlandırıldı. IEEE Fellow derecesi, IEEE’nin ilgi
alanındaki konularda dünya çapında, çığır açıcı
ve yaygın etkisi en üst derecede olan çalışmalara
imza atmış çok seçkin araştırmacılara, daha
önce bu dereceyi almış üyelerin önerisi ve
referanslarıyla ve IEEE Yönetim Kurulu’nun
onayı ile verilir. IEEE Fellow derecesi IEEE’deki
en yüksek üyelik düzeyidir, hem prestijli bir onur
hem de önemli bir kariyer başarısı olarak kabul
görmüştür.
Bilgisayar Mühendisliği öğretim üyesi Doç.Dr. Öznur Özkasap, Computer Networks (Elsevier
Science) dergisi Yayın Kurulu üyesi olarak seçildi. Computer Networks, bilgisayar iletişimi ve
ağları alanındaki konuları kapsayan makalelere yer veren uluslararası ve arşiv niteliğinde bir
bilimsel dergidir. Okuyucu kitlesi, ağ araştırmacıları, yöneticileri ve operatörleri ile tasarımcı ve
geliştiricilerini içermektedir.
HABERLER
Yrd. Doç. Dr. Alp Atakan, ekonomi dalının önde
Koç’ta Yaz Araştırma Programları
Lisans Öğrencileri için Yaz Araştırma Programı
Bu program lisans öğrencilerine, araştırma deneyimi edinmeleri
fırsatını sağlayarak, yüksek lisans eğitimi veya profesyonel araştırma
kariyerlerine devam etmeyi isteyip istemedikleri konusunda karar
vermelerine yardımcı olmaktadır. Programın süresi en az 7 haftadır.
Öğrenciler, fakülte danışmanlarıyla ve bu danışmanların lisansüstü
öğrenciler ve Koç Üniversitesi’nde Yaz Araştırma Okulu’na katılmış
olan üstün başarılı lise öğrencilerinden oluşan bir gruplarıyla yoğun ve
yakın bir çalışma yürütmektedirler.
FENER
2012 Yazı için, 371 kişi çeşitli ulusal ve uluslararası üniversitelerden
başvuruda bulunmuştur. Bu başvuruların çoğunluğunun geldiği üniversiteler: Kaliforniya Üniversitesi - Berkeley, Kaliforniya Üniversitesi –
San Diego, Depauw Üniversitesi – Indiana, Mount Allison Üniversitesi,
Saint Mary’s Koleji – Kaliforniya, Lahore Üniversitesi, Arizona Üniversitesi, Ulusal Tsing Hua Üniversitesi, Yonsei Üniversitesi - Seoul,
Saint Petersburg Devlet Üniversitesi - Rusya, Saint Anselm College
- Manchester, New Hampshire, Doğu Akdeniz Üniversitesi - KKTC,
Kopenhag Üniversitesi, Barselona Autonomou Üniversitesi, Orta Asya
Amerikan Üniversitesi - Kırgızistan, Selanik Aristotle Üniversitesi,
British Columbia Üniversitesi - Vancouver, İstanbul Üniversitesi, Yıldız
Teknik Üniversitesi, Kocaeli Üniversitesi, Başkent Üniversitesi, Bilkent
Üniversitesi, ODTÜ, İTÜ, Bilgi Üniversitesi, Pamukkale Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi ve Koç Üniversitesi’nden olmuştur. 74 öğrenci, fakülte
üyelerimiz tarafından, bilgisayar eşleştirme sistemiyle seçilmişlerdir. Bu
seneki program 11 Haziran 2012 ve 3 Eylül 2012 arasında yürütülmüştür.
Lise öğrencileri için Yaz Araştırma Programı
Bu Program, araştırma becerilerini geliştirmek ve araştırmaya yönelik
üniversitelere girmeyi planlayan lise öğrencilerine motivasyon sağlamak amaçlıdır. Öğrenim derecesi iyi olan, Lise 2’yi bütünlemeye kalmadan bitirmiş öğrenciler okulları tarafından önerilmektedirler. 2012
Yazı için, başarılı lise okul yönetimleri tarafından önerilmiş 33 öğrenci,
gönüllü fakülte üyeleriyle birlikte çalışmak üzere, araştırma projelerine
yerleştirilmişlerdir. Yaz Araştırma Programımıza katılan Liseler, Robert
Koleji, Üsküdar Amerikan Lisesi, Tevitöl, TED Ankara Koleji, Darüşşafaka Lisesi, İTÜ Ekrem Elginkan Lisesi, Bornova Anadolu Lisesi, The
Kinkaid School ve VKV Koç Özel Lisesi.
50
TOPLUMSAL ERİŞİM
İnsani Bilimler ve Edebiyat Fakültesi / Psikoloji Bölümü
Dil ve İletişim Gelişimi Laboratuvarı’nda
Yaz Araştırma Programı
Dil ve İletişim Gelişimi Laboratuvarı (DİGL), 2012 yazında Koç Üniversitesi Yaz Araştırma Programı
kapsamında farklı üniversitelerden lisans öğrencilerini misafir etti. Gizem, Ali ve Gönül bebeklikte
8 ile 12 ay arasındaki dönemde dil ve iletişim becerilenin edinimi ve gelişiminin araştırıldığı bir
projede görev aldılar. Ekim 2011’den bu yana devam etmekte olan bu proje, farklı sosyoekonomik
düzeye sahip 40 anne-bebek ikilisine ulaşmayı hedefliyor ve laboratuvar ortamında yarı-yapılandırılmış gözlemler ve sosyo-bilişsel becerilerin ölçüldüğü deneylerden ev ortamında doğal gözlemlere kadar çeşitli veri toplama yöntemlerini içeriyor. Çalışmaya katılan her bir anne-bebek ikilisi 3 kez
laboratuvara davet ediliyor ve bir kez de evlerinde ziyaret ediliyor. Lisans öğrencileri veri toplama
süresince, yarı-yapılandırılmış gözlemlerden önce laboratuvar ortamını hazırlamak, laboratuvara
gelen aileleri karşılamak ve deneylerden sonra ses ve görüntü kayıtlarını arşivlemek gibi çeşitli
görevler aldılar. Bu görevleri yerine getirmek onlara katılımcılarla iletişimde aktif rol alma, laboratuvarda veri toplamanın zorluklarını ve bunlarla başa çıkma yöntemlerini görme ve bir çalışmanın
nasıl yürütüldüğüne tanık olma fırsatı sağladı. Öğrenciler, veri toplamanın yanında transkripsiyon,
kodlama ve veri girişi yapmak üzere eğitildiler. Anne-bebek etkileşimlerinin transkripsiyon ve kodlamalarını yaparak çok geniş ve çeşitli bir dil ve iletişim veritabanına aşina oldular, dil verisinin analizden önce hangi aşamalardan geçtiğini ve dil ve etkileşimi araştırmalarında kullanılan profesyonel
bir yazılım olan ELAN’ı kullanmayı öğrendiler. Sonuç olarak, Yaz Araştırma Programı’na katılarak
ve Dil ve İletişim Gelişimi Laboratuvarı’nın bir parçası olarak bir psikoloji projesinin nasıl yürütüldüğü konusundaki bilgilerini geliştirme ve uygulama fırsatı buldular.
Proje Danışmanı: Prof. Dr. Aylin Küntay
MA Öğrenci Danışmanı: Özge Savaş
Öğrenciler: Gönül Atlı, Gizem Demircioğlu, Ali Solhi
Mühendislik Fakültesi
Bilgisayar Ağları ve Dağıtık Sistemler Laboratuvarı
Proje Danışmanı: Doç. Dr. Öznur Özkasap
Öğrenciler: Aoues Guesmi, Sinem Günay, Siamak Karimi,
Emin Buğra Saral, Nabeel Akhtar, Ender Demirkaya,
Ertem Esiner, Burak Özaydın, Yasin Sönmez
Son 3 yılda, Koç Üniversitesi Yaz Araştırma Programı kapsamında, Bilgisayar Ağları ve Dağıtık Sistemler
Laboratuvarı’ndaki projelere çeşitli ülke ve üniversitelerden lisans düzeyinde Bilgisayar Bilimleri ve Mühendisliği öğrencileri katıldı. Bu öğrenciler Fransa (Télécom SudParis), Pakistan (Lahore University of Management
Sciences), İran (Azad University) ve Türkiye’deki çeşitli üniversitelerden (Bilkent Üniversitesi, İzmir Yüksek
Teknoloji Enstitüsü, Fırat Üniversitesi ve Koç Üniversitesi) programımıza katıldı.
Yaz araştırma programımıza katılan öğrenciler Dağıtık Sistemler, Görevdeş (P2P) Ağlar, Bulut Bilişim ve Enerji Verimliliği alanlarındaki projelerde görev aldılar. Proje başlıklarından bazıları Bulut Bilişim Servisi Geliştirilmesi, PlanetLab platformunda Dağıtık Etkileşimli Uygulama Tasarımı, PlanetLab
üzerinde Ağ Gecikme Ölçümleri, bir P2P Ağ Servisinin Enerji Verimliliği Analizi olarak sıralanabilir. Bu çalışmaların bir kısmı Görevdeş Ağ Servislerinde Enerji Verimliliği başlıklı TÜBİTAK-COST araştırma projesi ve Avrupa COST Aksiyonu IC0804 (Geniş ölçekli dağıtık sistemlerde enerji verimliliği)
kapsamında yürütülmüştür. Aksiyonun amacı dağıtık bilgisayar sistemleri için enerji-etkin ve gerçekçi çözümler önermektir. Ayrıca, dağıtık uygulamaların enerji tüketimini ve enerji etkinliklerini belirlemek için bir çerçeve sağlamaktadır.
51
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi / Uluslararası İlişkiler Bölümü
Proje Danışmanı: Yrd. Doç. Dr. Reşat Bayer
Öğrenciler: Mehmet Hecan, Çağın Ürü, Cumhur Korkut, Bâlâ Tabak
Üç lise öğrencisi, geçtiğimiz yaz aylarında, diplomatik temsilcilikler hakkında veri topladılar ve bu verileri incelediler. Söz konusu veriler Uluslararası
İlişkiler Bölümü’nden Dr. Reşat Bayer’in veritabanı yöneticisi olduğu Savaş Korelasyonları Diplomatic Exchange Data Set’e katılacak ve bazı incelemelerden sonra Savaş Korelasyonları Projesi tarafından genel kullanım için yayınlanacaktır. Savaş Korelasyonları Projesi 50 yıl evvel Michigan
Üniversitesi’nden J. D. Singer tarafından savaş hakkında bilimsel bilgiler geliştirmek için başlatılmıştı. ABD dışında şu anda veri yöneticisi bulunan
tek üniversite Koç Üniversitesi’dir. Bayer tarafından yürütülen bir başka yaz projesinde ise Rus-Türk ilişkilerinde istikrarlı barış ve enerji güvenliği
konuları incelendi. Bu projeye Koç Üniversitesi ve diğer bir üniversiteden lisans öğrencileri katıldılar. Sayısal veri topladılar. Kullanılan kaynaklar ile
bu verileri analiz ettiler. Bu proje Türkiye’de insan güvenliği hakkındaki çalışmaların toplandığı bir derlemede yayınlanacaktır.
Fen Fakültesi / Fizik Bölümü
Nano-Optik Araştırma Laboratuvarı’nda
Yaz Araştırma Projeleri
Proje Danışmanı: Doç. Dr. Alper Kiraz
Öğrenciler: Burak Hasırcıoğlu, Adnan Başar, Katjana Ehrlich
Koç Üniversitesi Nano-Optik Araştırma Laboratuvarı’nda yaz boyunca toplam 3 stajyer öğrenci ağırladık. Bu öğrencilerden ikisi Koç Üniversitesi
Lisans Öğrencilerine Araştırma Tecrübesi Programı diğeri ise Milletlerarası Teknik Stajyer Öğrenci Mübadelesi Birliği Staj Programı kapsamında araştırmalar yürüttüler. Stajyer öğrencilerimizin yürüttüğü çalışmalar laboratuvarımızda TÜBİTAK desteğiyle yürütülen iki araştırma projesi dahil toplam üç
araştırma projemize destek sağladı. Stajyer öğrencilerimizden birisi mikroakışkan çiplerin üretiminde kullanılacak bir morötesi litografi sistemini kurdu
ve bir diğeri ise optik mikrorezonatörlerin elektromanyetik simülasyonunu gerçekleştirdi. Üçüncü stajyer öğrencimiz ise mikroçubukların mekanik
rezonanslarının değişik çevresel koşullarda ölçümü deneylerini gerçekleştirdi. Her üç stajyer öğrencimiz de kendilerine verilen projeleri başarıyla
gerçekleştirip projelerimize önemli katkılar sağladılar.
TOPLUMSAL ERİŞİM
Koç’ta Diplomasi ve Dış Politika Yaz Araştırma
Programları
FENER
PlanetLab, yeni dağıtık bilgisayar servislerinin geliştirilmesini destekleyen küresel bir araştırma ağı platformudur. Koç Üniversitesi, PlanetLab platformunun bir üyesidir.
2012 yılında desteklenen araştırma
projelerinin toplam bütçesinde bir önceki yıla
göre kayda değer bir artış görülmektedir.
Koç Üniversitesi’nde Araştırma Projeleri
Üniversitemizde Ocak 2004’ten başlayarak, Eylül 2012 tarihine
proje olmakla birlikte ilk kapasite geliştirme desteğidir. 2012
kadar olan dönemde dış kaynaklar tarafından desteklenen
yılının Eylül ayı itibarı ile toplam 47 proje dış kaynaklar tarafından
projelerin sayısı 340 olup bu projelerin toplam büyüklüğü
desteklenmiştir. Bu projelerin toplam büyüklüğü yaklaşık 16
75 milyon TL’dir. Aşağıdaki grafik Ocak 2004’ten itibaren,
milyon TL’dir. Bu tutarın 2012 yılının Ocak ayından Eylül ayına
yıl bazında dış kaynaklar tarafından desteklenen araştırma
kadarki projelerin toplam bütçesini yansıttığını göz önünde
projelerinin sayısını, fon kaynağını ve toplam fon miktarını
bulundurursak 2011 yılına göre kayda değer bir artış olduğu
göstermektedir.
(%40) görülmektedir. 2012 yılında kurulan Koç Üniversitesi
Tüpraş Enerji Merkezi (KÜTEM)’ne Tüpraş’ın verdiği 8 milyon
2010 yılında Devlet Planlama Teşkilatı tarafından desteklenen
TL’lik destek de toplam projesi bütçesinde önemli bir yer
“Koç Üniversitesi Yüzey Teknolojileri Araştırma Merkezi-
tutmaktadır. Eylül 2012 tarihi ile aktif olan 124 projenin toplam
KUYTAM” isimli altyapı projesi Koç Üniversitesi tarafından
değeri ise 50 milyon TL’dir. Bu projelerin fon kaynaklarına göre
bugüne kadar alınan 15 milyon TL bütçesiyle en yüksek bütçeli
dağılımı aşağıdaki gibidir.
FENER
52
Dış Kaynaklar tarafından desteklenen araştırma projeleri
Araştırma fonlarının fon sağlayan kuruluşa göre dağılımı
Ocak 2004 - Eylül 2012 Eylül 2012 itibariyle aktif projeler (124p) Kamu Kurumları
Özel Sektör
p= proje sayısı
Avrupa Kurumları
Diğer
Kamu Kurumları
Özel Sektör
Avrupa Kurumları
p= proje sayısı
Diğer
KÜ’DE ARAŞTIRMA PROJELERİ
30,000,000
25,000,000
9.997.152
%20
30p
20,000,000
15.7 m TL
15,000,000
K U Y TA M
10,000,000
5,000,000
0
2004
11p
2005
32p
2006
42p
2007
33p
2008
33p
2009
24p
2010
51p
26.476.850
%53
60p
2011
67p
12.376.659
%25
27p
888.362
%2
7p
2012Ocak-Eylül
47p
Aktif projeler için fon sağlayan kuruluşlar
• Aksa
• Aselsan
• Bosch Termoteknik San Ve Tic A.Ş.
• Avrupa Komisyonu – Yedinci Çerçeve Programı
• Devlet Planlama Teşkilatı
• EMBO Installation Grant
• General Electric
• Indesit
• İstanbul Ulaşım A.Ş.
• Koç Sistem
• KÜMPEM Migros
• Microsoft
• Microvision INC.
• Opet
• Rotary
• TC. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı
• Tusaş
• Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma
Kurumu (TÜBİTAK)
• Tüpraş
• Türk Telekom
ÖDÜLLER
FENER
TÜBİTAK Ödül Alanlar
2012
Özlem Keskin Kaya TÜBİTAK BİLİM (Mühendislik)
Ş. Ziya Öniş TÜBİTAK BİLİM (Sosyal Bilimler)
Menderes Işkın TÜBİTAK TEŞVİK
Tarcan Kumkale 2011
Serdar Kozat 2011
http:/www.parlar.org.tr/
IBM Ödülleri
Zeynep Akşin
Serdar Kozat
Sibel Salman
Özgür Barış Akan
2011 IBM Fakülte Ödülü
2011 IBM Fakülte Ödülü
2012 IBM Fakülte Ödülü
2011 IBM Türk Üniversite İlişkileri – Ortak Araştırma Girişimleri Ödülü
Ulusal Ödüller
Kazım Büyükboduk 2012 Türk Matematik Vakfı Masatoshi İkeda Araştırma Ödülü
Menderes Işkın 2012 Türk Fizik Vakfı Prof. Dr. Şevket Erk Genç Bilim Adamı Ödülü
Uluslararası Ödüller
Özgür Birer UNESCO Office Grant- Güneydoğu Avrupa Kimya Ödülü – 2011
Nurhan Özlü L’oreal Türkiye Genç Bilim Kadınlarına Destek Bursu – 2012
Gün Şemin Hollanda Kraliyet Nişanı – 2012
Aylin Küntay
Hollanda Prince Claus Nişanı (Gelişme ve Adalet) - 2012
Sami Gülgöz
Psikoloji Bilimleri Derneği (APS) Onur Üyesi - 2012
ÖDÜLLER
Mustafa Parlar Araştırma Teşvik Ödülü
53
Rumeli Feneri Yolu 34450 Sarıyer / İstanbul
T: +90 (212) 338 1000 F: +90 (212) 338 1289
www.ku.edu.tr

Benzer belgeler

Türkiye`de Kültürel Sınırlar

Türkiye`de Kültürel Sınırlar Rumeli Feneri Yolu 34450 Sarıyer / İstanbul Tel: +90 (212) 338 1000 Faks: +90 (212) 338 1289 www.ku.edu.tr YAPIM Demirbağ Yayın ve Tasarım Akkavak Sk. Hacı Ömer Apt. No.18/3 Teşvikiye, İstanbul Tel...

Detaylı