Mukim temsilciden: İlerlemenin bir yolu olarak hoşgörü UNDP`nin

Transkript

Mukim temsilciden: İlerlemenin bir yolu olarak hoşgörü UNDP`nin
Sayı: 73
Ocak 2012
Mukim temsilciden:
İlerlemenin bir yolu olarak hoşgörü
UNDP’nin İstanbul Merkezi
için önemli imza
Yoksulluğa karşı maçta
24 bin kişi stadyumdaki yerini aldı
UNDP iyi niyet elçilerinin
yer aldığı çizgi roman ödül kazandı
Social Inclusion Band
Şebnem Ferah ile konser verdi
Mukim temsilciden: İlerlemenin bir yolu
olarak hoşgörü
Üzerinden sekiz yüz yıl geçmiş olmasına rağmen Mevlana Celaleddin Rumi hala
içimizde yasamaya ve ruhlarımızı zenginleştirmeye devam ediyor.
Ankara, Ocak 2012
Büyük şair, filozof ve manevi lider Mevlana Celaleddin Rumi’nin doğumunun 804. yılındayız.
Mevlana’nin öğretileri zamana ve mekana bağlı olmaksızın kargaşa içindeki modern dünyamızın yaralarını
iyileştirmede insanlığa yardım etme ve yol gösterme konusunda evrenselliğini hala koruyor.
Hoşgörü, bir arada yaşama, sevgi, diyalog ve bilginin ışığında hareket etme, günümüzde milletlerin içine nüfuz etmiş
pek çok kötülüğü ve marazi çözüme kavuşturacak devalar.
O, öğretilerinde olumlu düşünme, iyilik, yardım ve sevgiyle varlığın farkına varılmasını savunur. Mevlana’ya göre
bütün dinlerde hakikatten bir pay bulunmaktaydı.
Onun barışçıl ve hoşgörülü öğretileri Yahudiler ve Hıristiyanlar da dahil bütün dinlerin ve itikatların takipçilerine ilham
kaynağı olmuştur.
O kadar ki, 1958’de Papa 23. John “Katolik dünyası adına, Rumi’nin anısı önünde saygıyla eğiliyorum.” sözlerini içeren
özel bir mesaj yayınlamıştır.
Tarihte, insanoğlunun, hayatta kalmasının önünde bekleyen tehditlerle başa çıkmak için tutarlı bir bakış açısına ve
paradigmaya ihtiyacının olduğu anlar olmuştur ve bu ihtiyaç zaman zaman aciliyet arz eder.
Hâlihazirda böylesi bir dönemden geçtiğimize inanıyorum.
‘Yeni bir şeyler söyle’
İnsanoğlunun sürdürülebilir kalkınma ve kuşaklararası hakkaniyete yönelik arayışının, kendi geleceğini güvence altına
almanın yollarını belirlemek ve tanımlamak noktasında aydınlatılması gerekli.
Artık bizlerin diyaloğa, hoşgörüye, insanlık onuruna ve barışa ulaşmak için Mevlana’nın da istediği gibi “yeni bir şeyler
söyleme”nin vakti gelmiştir.
Sekiz yüzyıl önce Mevlana şunları söylemiş:
“Gel, gel, ne olursan ol yine gel,
ister kafir, ister mecusi,
ister puta tapan ol yine gel,
bizim dergahımız, ümitsizlik dergahı değildir,
yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel.”
Hala dünyamızda bunca baskı, intikam, şiddet, işkence ve keder duygularının hüküm sürmesi, hala birçok suçun
cezasız kalması, hala pek çok insanın hayatta kalmak için, mahrum edildikleri en basit ihtiyaçları ve devredilemez
hakları için mücadele vermek durumunda kalmaları hüzün verici değil midir?
Sekiz yüzyıl önce, Mevlana öğretilerinde böylesi bir dünya düzeninden uzaklaşmaya olan ihtiyacın altını çizmiş ve
Mevlana bizi bu hususta uyarmıştır.
Bu anlamda, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinde Mevlana’nın etkisi gerçekten de gözle görülür niteliktedir.
Mevlana’nın da belirttiği gibi, insan hakları sadece bazı ırkların veya bölgelerin seçilmişlerine özgü değildir, insan
haklarının evrensel olarak uygulanması, adil bir dünya için olmazsa olmaz bir şarttır.
Mevlana ve insani gelişme
Mevlana bizlere hoşgörü ve barış içerisinde bir arada yaşamanın ancak bölücülüğe, yıkıma ve ölümlere sebebiyet
veren ayrımcılığa ve dışlayıcılığa karsi çıkarak ve anlayış, diyalog ve pozitif katılım yoluyla mümkün oldugunu
hatırlatır.
Dünyanın, piyasaların durumu ve kim ne kadar büyüme göstermiş gibi konulardan ziyade özellikle yoksul ve
ötekileştirilmiş insanlara karşı eşitlik ve hakkaniyetin gözetilmesi, bu insanlarin sivil, siyasi, ekonomik ve sosyal
alanlarda güçlendirilmesi ve entegrasyonlarının ve katılımlarının sağlanmasına yoğunlaşması gerekmektedir.
Küreselleşen dünyamızda, insan haklarına ve çeşitliliğe saygı her şeyden önce gelmelidir. Eski dünya düzeninin,
kurumlarının ve yapılarının geri dönülemez şekilde değiştirilmesi ve hakkaniyet, aydınlanma, barış ve refahın hakim
olduğu sürdürülebilir insani gelişmeyi sağlamak için, Mevlana gibi büyük filozofların dile getirmiş oldugu değerler,
idealler ve ilkeler ışığında yeni bir dünya düzeninin temellerinin atılması zorunludur.
Şunu belirtmeliyim ki, kuruluşunun 66. yılında Birleşmiş Milletler tarih boyunca oluşturduğumuz bilgi ve birikimi
doğuda ve batıda, kuzeyde ve güneyde bir araya getirebilen lider bir küresel kuruluş.
BM aynı zamanda küresel sorunları ele alabildiğimiz tek uluslararası platform. Bugün karşı karşıya olduğumuz küresel
sorunlar, ne kadar güçlü olursa olsun, bunlar tek bir millet veya milletler grubunun kendi başına çözebileceği sorunlar
değil.
Küresel sorunlara küresel çözümler gerekli.
Aslında Mevlana yüzyıllar önce “Kendi halinde kalırsan bir damlasın; ama bütüne katılırsan bir derya olursun” diyerek
izlememiz gereken yolu göstermişti.
Vazifemiz bu olmalı. Bir sekiz yüzyıl daha bekleyemeyiz. Mevlana’nin gösterdiği yol da budur.
* Shahid Najam
Najam, UNDP Türkiye Mukim Temsilcisi ve BM Türkiye Mukim Koordinatörü
UNDP’nin İstanbul Merkezi için önemli imza
UNDP Kalkınmada Özel Sektör Kurum Fonu’na katkı ile ilgili anlaşma Birleşmiş
Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ile Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti arasında 9
Aralık’ta Ankara’da imzalandı.
Ankara, Ocak 2012
UNDP’nin İstanbul Uluslararası Özel Sektör ve Kalkınma Merkezi, Mart 2011’de Türk hükümeti ve UNDP’nin
temsilcileri tarafından hizmete açılmıştı.
Katkı anlaşması BM Türkiye Mukim Koordinatörü ve UNDP Mukim Temsilcisi Shahid Najam ile Türk Dışişleri
Bakanlığı’ndan Büyükelçi Mithat Rende tarafından imzalandı.
Büyükelçi Mithat Rende’nin konuşmasının ardından söz alan Mukim Temsilci, Türk Dışişleri Bakanlığı’na bu
anlaşmanın imzalanmasıyla sonuçlanan süreçteki yakın takibi nedeniyle teşekkür etti.
Mukim Temsilci Najam ayrıca Türkiye’nin BM nezdindeki Daimi Temsilcisi Büyükelçi Ertuğrul Apakan’a da UNDP ve
Türkiye arasındaki işbirliği alanlarının geliştirilmesindeki aktif rolü nedeniyle teşekkür etti.
Shahid Najam konuşmasında Türkiye’nin bölgesinde ve dünyada üstlendiği öncü rolden ve BM sistemi ile daha fazla
ilişki içinde olma kararlılığından da söz etti.
Mukim Temsilci, Mart 2011’de UNDP Başkanı ve Türk Dışişleri Bakanı tarafından imzalanan ortaklık çerçeve anlaşması
ile İstanbul Uluslararası Özel Sektör ve Kalkınma Merkezi’ne ilişkin anlaşmanın, her iki tarafın birlikte çalışabilmesi için
mekanizmalar oluşturduğunu kaydetti.
Shahid Najam, bu mekanizmaların özellikle en az gelişmiş ülkelere yardım, Rio+20 konferansı hazırlığı, Güney-Güney
işbirliği, Somali, Afganistan ve Türkiye’nin ilgi alanına giren diğer ülkelere yardımı kolaylaştıracağını; UNDP’nin bu
konularda kendi ağını, küresel uzmanlığını ve mukayeseli avantajını kullanarak kapsamlı bir strateji geliştirebileceğini
söyledi.
Yoksulluğa karşı maçta 24.000 kişi
stadyumdaki yerini aldı
Ankara, Ocak 2012
13 Aralık 2011 tarihinde UNDP takımları arasında oynanan ve 5 4’lük skorla sona eren maç, 24.000’den fazla izleyiciyi bir araya
getirdi.
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı İyi Niyet Elçileri Ronaldo, Didier Drogba
ve Zinédine Zidane’ın katkılarıyla bir araya gelen yıldızlar karması,
Hamburger Sport-Verein ile oynanan maç için Imtech Arena’da
futbolseverlerle bir araya geldi.
İkinci yarıda bir gol kaydeden Ronaldo, dünyanın dört bir yanından gelen
sporseverlerin Afrika’ya destek için bir araya gelmelerinin gelecek için harika
ve umut verici bir tablo teşkil ettiğini belirtti. Christian Karembeu, Fabio
Cannavaro, Rabah Madjer ve Dida gibi yıldızlar UNDP formasıyla maçta ter
döktü.
Real Madrid Sportif Direktörü Zidane, Yoksulluğa Karşı Maçlar’ın yalnızca
oyundan ibaret olmadığını, aynı zamanda yoksulluğa karşı verilmekte olan
küresel mücadelenin bir parçası olduğunun altını çizdi.
Maçtan elde edilen gelirin tamamı Cibuti, Etiyopya, Kenya ve Somali’deki
insani yardım ve iyileştirme çalışmaları çerçevesinde kullanılacak. Birleşmiş
Milletler, uzun dönem kalkınma planlarının yanı sıra, bu ülkeler dahilinde acil
gıda, su, barınak ve sağlık hizmetleri sağlanması yönünde çalışmalarda
bulunuyor.
Bundan önce yapılmış olan sekiz maçtan elde edilen gelir, gelişmekte olan 27
ülke bazında gerçekleştirilen projenin finanse edilmesinde ve 2010 yılında
Haiti depremi ve Pakistan’daki sel felaketi nedeniyle oluşturulmuş olan
iyileştirme çalışmalarında kullanılmıştı.
Önceki maçlar
2010: Atina, Yunanistan - Maçtan 540.000 dolar gelir elde edildi; Haiti ve
Pakistan’daki iyileştirme çalışmaları için kullanıldı.
2010: Lizbon, Portekiz - Maçtan 760.000 dolar gelir elde edildi; Haiti’deki
iyileştirme çalışmaları için kullanıldı.
2008: Fes, Fas – Maçtan 180,000 dolar gelir elde edildi; Doğu Avrupa, Asya,
Afrika ve Güney Amerika’daki projeleri finanse etmek için kullanıldı.
2008: Malaga, İspanya - Yoksulluğa karşı oynanan beşinci maçta 30.000
taraftar bir araya geldi.
2007: Marsilya, Fransa - Zidane ve takım arkadaşlarının galibiyeti ile
sonuçlandı.
2005: Düsseldorf, Almanya – Maçtan 450,000 dolar gelir elde edildi,
Etiyopya, Maldivler, Burkina Faso, Kolombiya, Demokratik Kongo
Cumhuriyeti ve Küba’daki projeler çerçevesinde kullanıldı.
2004: Madrid, İspanya – Maçtan 200,000 dolar gelir elde edildi, Haiti’deki
tasarılar finanse edildi.
2003: Basel, İsviçre - İlk yoksulluğa karşı maç olan bu müsabaka
çerçevesinde yaklaşık 1 milyon dolar gelir elde edildi.
UNDP iyi niyet elçilerinin yer
aldığı çizgi roman ödül kazandı
Bu yıl gerçekleştirilmiş olan Özel Jüri Ödülleri dahilinde barış
ve spor alanlarında altı BM ofisi “Hedefleri Yakala- Binyıl
Kalkınma Hedefleri Için Takım Ruhu” adlı çizgi roman tasarısıyla
ödül aldı.
Ankara, Ocak 2012
Monako’da düzenlenen 5. Uluslararası Barış ve Spor Forumu Ödülleri,
siyaset, spor, özel sektör ve sivil toplum alanında öne çıkan 500
dinleyicinin katılımıyla sahiplerini buldu.
Çizgi Roman Projesi, “barış ve sosyal bütünlük gibi temalara gerçekçilik
kazandırdığı” gerekçesiyle 2011 Jüri Özel Ödülü’yle ödüllendirildi.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-moon, kazanılan bu ödülün
Birleşmiş Milletler için büyük bir onur olduğunu dile getirdi.
Bu eğitici çalışma, aynı zamanda BM iyi niyet elçileri olan 10 yıldız
futbolcunun (Emmanuel Adebayor, Roberto Baggio, Michael Ballack, Iker
Casillas, Didier Drogba, Luis Figo, Raúl, Ronaldo, Patrick Vieira, and
Zinédine Zidane) bir grup sıradan insanla birlikte ıssız bir adada mahsur
kalmasını konu alıyor.
Çalışmanın sonunda kazazede grup etkili bir takım çalışması ve becerileri
sayesinde adadan kurtuluyor. Hikaye boyunca ayrımcılık, çevre katliami ve
hastalıklar gibi başlıca sorunlara da değiniliyor.
Temel hatları çerçevesinde bu çalışma, 8-14 yaş arası çocuklara eğlenceli,
eğitici ve interaktif bir yolla Binyıl Kalkınma Hedefleri hakkında bilgi ve
bakış açısı kazandırmayı ve çalışmayla birlikte sunulan eğitsel rehber
aracılığıyla da bu hedefler doğrultusunda nasıl daha aktif bir rol
üstlenebileceklerini ögretmeyi amaçlıyor.
Bu proje, başlangıcı itibariyle, “Tek BM” ruhuyla hazırlandı ve Birleşmiş
Milletler Kalkınma ve Barış Nezdinde Spor Birimi (UNOSDP) liderliğinde ve
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP), Gıda ve Tarım
Organizasyonu Birleşmiş Milletler HIV/AIDS Birleşik Programı ve Birleşmiş
Milletler Kamusal Enformasyon Birimi ve Veremle Mücadele
Organizasyonları arasındaki kuruluşlararası işbirliği çerçevesinde
yürütüldü.
Bu çalışma resmi olarak 24 Ocak 2011 tarihinde Real Madrid Kalecisi Iker
Casillas ve BM Genel Sekreteri Kalkınma ve Barış Nezdinde Spor Özel
Danışmanı Wilfried Nemke’nin katkılarıyla Cenevre’de piyasaya sürüldü.
Bu çizgi roman baslangıç olarak 6 dilde (İngilizce, Fransızca, İspanyolca,
Çince, Almanca, Korece) piyasaya sürüldü ve Windows™ Phone 7 uyumlu
olarak tasarlandı.
Ayrıca bu çalışmaya www.un.org/spor t adresinden elektronik olarak
ulaşmak mümkün.
Çizgi romana şu linke tıklayarak ulaşabilirsiniz:
http://www.beta.undp.org/content/undp/en/home/librar ypage/mdg/score_the_goals_comicbook.html
Social Inclusion Band Şebnem Ferah ile
konser verdi
Düşler Akademisi’nin müzik projesi Social Inclusion Band, 3 Aralık Cumar tesi
akşamı İstanbul'da Bostancı Gösteri Merkezi’nde sahne aldı.
Ankara, Ocak 2012
Kasım ayında başlayan Vodafone Freezone Konserleri’nin 3 Aralık’takı durağı Bostancı Gösteri Merkezi idi.
Hayko Cepkin’in de sahne aldığı Şebnem Ferah konserinde Social Inclusion Band ön grup olarak izleyenlerle buluştu.
Müzik aracılığıyla dezavantajlı gençlere özgüven ve gelecek beklentisi aşılamayı amaçlayan Social Inclusion Band,
yeni repertuarı ile şarkılarını seslendirdi.
Social Inclusion Band, 2011 yılı içinde Rock’n Coke, Efes One Love, IKSV ve Akbank Caz festivalleri gibi Türkiye’nin en
önemli müzik organizasyonlarında da sahne almıştı.
Düşler Akademisi Hakkında
Düşler Akademisi, engelli ve sosyal dezavantajlı gençlerin sosyal hayata katılımını ve meslek edinmelerini
desteklemek için Alternatif Yasam Derneği (AYDER), Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve Türkiye
Cumhuriyeti Kalkınma Bakanlığı tarafindan ortaklaşa geliştirilen ve Türkiye Vodafone Vakfından sağlanan proje
hibesiyle hayata geçirilen bir tasarı.
Düşler Akademisi, yerel yönetimler (Atasehir, Besiktas ve Kadiköy Belediyeleri) tarafından tahsis edilen mekânlarda
eğitimlerini düzenliyor.
Engelli ve sosyal yönden dezavantajlı gençlere konusunda uzman eğitmenler tarafindan ücretsiz olarak kültür ve
sanat eğitimlerinin verildiği uluslararası bir sosyal sorumluluk projesi olan Düşler Akademisi, ritm, dans, drama, film,
fotoğraf, DJ, enstrüman, resim ve tasarım atölyelerinden oluşuyor.
Düşler Akademisi 2012'yi
alternatif yılbaşı partisiyle
karşıladı
Düşler Akademisi’nin geleneksel yılbaşı par tisi 26 Aralık
Pazar tesi akşamı İstanbul’da Taksim Roxy ’de düzenlendi.
Ankara, Ocak 2012
Düşler Akademisi’nin geleneksel yılbaşı partisi 26 Aralık Pazartesi akşamı
İstanbul’da Taksim Roxy’de düzenlendi.
Düşler Akademisi çatısı altında eğitim gören engelli ve sosyal dezavantajlı
gençler, kutlamaya gönüllü eğitmenler ile beraber katıldı.
Ritm ve dans atölyeleri öğrencilerinin birer gösteri ile katıldığı gece, müzik
aracılığıyla sosyal bir paylaşım yaratmak, gençlere özgüven ve gelecek
beklentisi aşılamak amacıyla kurulan Social Inclusion Band’in sahne alması
ile devam etti.
Gecede ayrıca Jam Session, Düşler Kumpanyası’nın hazırladığı “Grease”
müzikalinden alıntılar, Düşler Rap grubu ile DJ Gürdal Yağcı ve DJ
Motto’nun canlı performansları da yer aldı.
Engelli ve sosyal dezavantajlı gençlerin müzikleriyle güç verdiği Social
Inclusion Band, Düşler Akademisi ailesi içinde yer alıyor.
Gecede Düşler Akademisi’nin rap grubu da sahne aldı.
Düşler Akademisi için çaldılar
Someone Else's Ice Creams grubu 15 Aralık 2011 Perşembe günü İstanbul
Taksim’deki Küba Bar'da Düşler Akademisi yararına sahne aldı.
Düşler Akademisi hakkında
Düşler Akademisi, engelli ve sosyal dezavantajlı gençlerin sosyal hayata
katılımını ve meslek edinmelerini desteklemek için Alternatif Yaşam
Derneği (AYDER), Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve Türkiye
Cumhuriyeti Kalkınma Bakanlığı tarafından ortaklaşa geliştirilen ve Türkiye
Vodafone Vakfından sağlanan proje hibesiyle hayata geçirilen bir tasarı.
Düşler Akademisi, yerel yönetimler (Ataşehir, Beşiktaş ve Kadıköy
Belediyeleri) tarafından tahsis edilen mekânlarda eğitimlerini düzenliyor.
Engelli ve sosyal yönden dezavantajlı gençlere konusunda uzman
eğitmenler tarafından ücretsiz olarak kültür ve sanat eğitimlerinin verildiği
uluslararası bir sosyal sorumluluk projesi olan Düşler Akademisi, ritm,
dans, drama, film, fotoğraf, DJ, enstrüman, resim ve tasarım atölyelerinden
oluşuyor.
Şanlıurfa Yatırım Portalı hizmete açıldı
AB Komisyonu’nca finanse edilen Şanlıur fa Endüstriyel
çerçevesinde online Şanlıur fa por talı oluşturuldu.
Dönüşüm
Projesi
Ankara, Ocak 2012
Proje, UNDP’nin Türkiye Cumhuriyeti Bilim,Sanayii ve Teknoloji Bakanlığı’na ve yerel ekonominin önde gelen
isimlerine teknik destek sağlamasında aracı bir rol üstleniyor.
Ayrıca, UNDP ve Karacadağ Kalkınma Ajansı’nın ortak ürünü olan bu portal, Şanlıurfa’ya yatırım teşviki sağlanmasına
katkıda bulunacak.
Portal, internet kullanıcılarına yatırım olanakları, yerel çalışma ortamı ve bölgede halihazırda hayata geçirilimiş olan
yerel ekonomik kalkınma inisiyatifleri ile ilgili bilgileri sağlayabilecek yazılımsal olanakları bünyesinde barındırıyor.
Sayfanın orta kısmında bulunan belgeler bölümünden projenin stratejik yapısı ve önde gelen sektörler, teşvik
şemaları ve kalkınma planlarına ulaşmak mümkün.
Bu web sayfasi, Şanlıurfa ve bölge ile ilgilenen yatırımcılar için önemli bir veri kaynağı olarak hizmet veriyor.
Altın Pusula Ödülleri kapıda
TÜHİD'in Birleşmiş Milletler Kalkınma Teşkilatı - UNDP ile
yaptığı işbirliği sonucunda, sosyal ve çevresel etkileri en iyi ele
alan projeye UNDP Özel Ödülü de verilecek.
Ankara, Ocak 2012
Türkiye Halkla İlişkiler Derneği (TÜHİD) tarafından düzenlenen Altın
Pusula Halkla İlişkiler Ödülleri, bu yıl on birinci kez sahiplerini bulacak.
11. Altın Pusula Ödülleri kapsamında; iletişim ve halkla ilişkiler alanlarında
ödüller verilecek.
Tüm kategorilerde; hem proje sahibi kuruluşlar, hem de bu kuruluşların
halkla ilişkiler ajansları ödüllendirilecek.
Kategori ödüllerinin yanı sıra bu yıl Büyük Ödül ve Jüri Özel Ödülü'ne ek
olarak yeni bir ödül daha yer alıyor.
TÜHİD'in Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı UNDP ile yaptığı işbirliği
sonucunda, sosyal ve çevresel etkileri en iyi ele alan projeye 'UNDP Özel
Ödülü' verilmesi konusunda anlaşma sağlandı.
Kuruluşların ve halkla ilişkiler ajanslarının birden fazla kategori için
başvuru yapabileceği 11. Altın Pusula Ödülleri'ne son başvuru tarihi, 20
Ocak 2012 Cuma.
Projelerin son gönderilme tarihi ise 02 Mart 2012 Cuma.
Röportaj: '9 Sıcak Nokta' belgesel kuşağı
2011 Uluslararası Orman Yılı kutlamaları çerçevesinde İZ T V Belgesel Kanalı ve
Küresel Çevre Fonu (GEF) destekli “Orman Koruma Alanları Yönetiminin
Güçlendirilmesi Projesi” or takları Türkiye’nin 9 orman sıcak noktasını anlatan
belgesel kuşağı hazırladı.
Ankara, Ocak 2012
“9 Sıcak Nokta Belgesel Kuşağı”nın her bölümü sanatçıların, bilim insanlarının, sivil toplum temsilcilerinin, Doğa
Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü ve Orman Genel Müdürlüğü taşra teşkilatında görevli uzmanların katılımı ile
çekildi ve düzenli olarak İZ TV’de yayınlandı.
“9 Sıcak Nokta Belgesel Kuşağı” yönetmeni Vedat Atasoy bu belgesel kuşağı ile ilgili Yıldıray Lise’nin sorularını Yeni
Ufuklar için yanıtladı.
UNDP Türkiye: İZ TV’yi bize kısaca anlatır mısınız?
Vedat Atasoy : Ben Vedat Atasoy, Murat Toy, Ahmet Sargın ve Coşkun Aral'dan oluşan kurucu ekip, Şarküteri
Prodüksiyon çatısı altında Türkiye'nin ilk belgesel kanalı projesini hayata geçirdik ve "Her Şey Ardından Bir İZ Bırakır"
sloganıyla 6 Şubat 2006'da yola çıktık. 60 kişilik çekirdek ekip ve 100'den fazla bağımsız belgeselcinin desteğiyle önce
Türkiye'nin ardından da Avrupa'nın en iyi belgesel kanalı olduk. 2007 yılında Hotbird TV Ödüllerinde ''Avrupa'nın En
İyi Belgesel Kanalı'' ödülünü kazandık. Türkiye'nin saygın dijital platformu DIGITURK'ün 18. ve 182. kanalından ve 318.
kanalından HD olarak yayın yapan İZ, şu anda Türkiye'nin en çok izlenen belgesel kanalı.
UNDP Türkiye: 2011 “Uluslararası Orman Yılı” idi. Bu yılda birçok kurumla ortak çalışarak “9 Sıcak Nokta” belgesel
kuşağını hazırladınız. Bu fikir nasıl doğdu?
Vedat Atasoy : Türkiye ve yakın coğrafyasının, kültürel ve tarihi zenginlikleri kadar doğası da bizim için anlatılması
gereken öncelikli konulardan biriydi. Bu sebeple kurulduğumuzdan beri birçok projeye imza attık. Bunlardan biri de
geçen sene Küre Dağları Milli Parkı'nda hazırladığımız ''Küre: Doğaya Saygı'' belgeseliydi. Bu belgeselin çekimleri
esnasında İZ TV yapımcılarından Dilek Mayatürk ve UNDP Türkiye Ofisi'nden Yıldıray Lise bu projenin temellerini
oluşturdular. Ardından yaptığımız detaylı çalışmalarla da proje hayata geçti.
UNDP Türkiye: Bu belgesel kuşağı çekimlerinde hangi kurumlarla ve kişilerle işbirliği yaptınız?
Vedat Atasoy : Öncelikle “9 orman sıcak noktası” kavramının isim babası olan Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWFTürkiye) ve bizi bu projenin oluşumundan son anına kadar yalnız bırakmayan Yıldıray Lise kanalıyla UNDP Türkiye ile
görüşüldü. Ardından Çevre ve Orman Bakanlığı ile irtibata geçtik. Orman Genel Müdürlüğü, Doğa Koruma ve Milli
Parklar Genel Müdürlüğü ve Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı ile protokoller imzalandı. Böylece aslında
Türkiye'de çok da fazla örneği bulunmayan kapsamlı bir proje başlamış oldu. Belgesel projesinin sponsoru olan
COLUMBIA'nın da desteğini unutmamak lazım. Ama bence en büyük teşekkürü, bu projede ''GÖNÜLLÜ'' yer alarak, bu
zor coğrafi koşullarda belgesel serisinin hayata geçmesini sağlayan usta oyuncular (bölüm sırasına göre); Erkan Can,
Pelin Batu, Olgun Şimşek, Uğur Polat, Hakan Gerçek, Şevval Sam, Güven Kıraç, Mehmet Aslantuğ ve Serhat
Tutumluer'e etmek isterim. Onların içten hisleri ve doğanın korunması adına yapılan tüm çabalara gönüllü destekleri
bu projenin başarısında en önemli faktördür. Ayrıca görsel olarak görkemli görüntüler elde etmemizi sağlayan
kameramanlarımız; başta Oğuz Özdemir olmak üzere, Ethem Tosun, Aydın Kapancık ve Serdar Sönmez'e de çok
teşekkür ederim. Son büyük alkış da tüm bu projenin yükünü sırtında taşıyan Dilek Mayatürk'e gelmeli.
UNDP Türkiye: 9 ayda 9 farklı yerde 9 sanatçı ile çekimler yaptınız. Başınızdan mutlaka ilginç olaylar geçmiştir.
Bunlardan birkaçını anlatır mısınız?
Vedat Atasoy : Çok renkli insanlarla, çok renkli ve görkemli ama bir o kadar da zor coğrafyalara gittik. Elbette bu
birçok unutulmaz anları da beraberinde getirdi. Ama özellikle 2 metre kar varken gittiğimiz ve 3-4 gün mahsur
kaldığımız Karçal Dağları çekimi tam bir maceraydı. Erkan Can'ın pozitif enerjisiyle tüm bu zorluklar neşeli bir
yolculuğa dönüştü. Uğur Polat'ın korkmasına rağmen, Baba Dağı’nın 2000 metre yükseklikteki parkurundan yamaç
paraşütü ile atlaması bize de sürpriz oldu. Şevval Sam ile yoğun siste kaybolduğumuz anda sislerin içinden Hızır gibi
çıkan Çoban Ahmet'i herhalde hiç kimse hayatı boyunca unutmayacaktır. Proje danışmanımız Yıldıray Lise'nin Hakan
Gerçek'i ve bizi saatlerce yürütmesi ve 1 saatlik yolların her zaman 2-3 saate çıkması unutulur şey değildi! Hatay'da
Güven Kıraç ile yediğimiz şahane yemeklerin tadı hala damağımızda. Olgun Şimşek'in kar yağdığı için sığındığımız ve
yaktığımız ateşle ısındığımız harabe binada söylediği türküler hala kulağımda. Serhat Tutumluer'in, ateş başında,
doğanın koynunda huzur içinde uyuması da en sevdiğim fotoğrafların başında geliyor. Kısaca her yerde çok ama çok
eğlendik. Bir an bile sıkılmadık.
UNDP Türkiye: Her ay düzenli olarak yayınlanan kuşak belgeselleri bugüne kadar kaç kez yayınlandı?
Vedat Atasoy : Belgesel kuşağının 9 bölümü ilk bölümün yayınlandığı Mart ayından itibaren 2011 yılı içinde toplam
345 kez yayınlandı ve 4 milyondan fazla kişiye ulaştı.
UNDP Türkiye: Sizce bu belgesel kuşağının önemi nedir?
Vedat Atasoy : İZ TV kurulduğu günden beri doğa koruma bilincinin aşılanması için bir çok proje gerçekleştirdi. ''9
Sıcak Nokta'' da bu projelerden biri. Ancak bu projenin bence en önemli özelliği, Türkiye'de doğayı önemseyen
kişilerin sayısının hiç de az olmadığını göstermesi olmuştur. Bu kadar usta oyuncunun bu projede yer alması
toplumun birçok katmanındaki kişileri de hareketi geçirmiş ve toplumsal bilinç düzeyini arttırmıştır.
UNDP Türkiye: Ormanlar ve doğa koruma konusunda 2012 yılında hayata geçirmeyi düşündüğünüz projeleriniz var
mı?
Vedat Atasoy : Elbette. İZ kurulduğundan beri en çok önemsediğimiz konuların başında bu geliyor. Şahsen de doğa
ve arkeoloji benim özellikle ilgi alanlarım. Ancak bu konular ile yapılan projelerin daha profesyonel yaklaşımlarla
oluşması gerekiyor. Sponsorların ve devletin bu projelere maddi desteğinin artması çok önemli bir konu.
GEF destekli Orman Koruma
için: http://www.kdmp.gov.tr/
Alanları
Yönetiminin
Güçlendirilmesi
Projesi
hakkında
detaylı
İZ TV “9 Sıcak Nokta Belgesel Kuşağı” hakkında detaylı bilgi için: http://www.iztv.com.tr/kusak.aspx?id=75
bilgi
Küre Dağlari Milli Parkı tanıtım
filmleri hazır
Ankara, Ocak 2012
11-13 Kasım 2011 tarihleri arasında Küre Dağları Milli Parkı ve
tampon bölgesinde Yönetmen Cengiz Tapan tarafından çekilen
tanıtım filmleri Küre Dağları Milli Parkı’nın Youtube ve Vimeo
kanallarında yayında.
Küresel Çevre Fonu (GEF) destekli “Orman Koruma Alanları Yönetiminin
Güçlendirilmesi Projesi” kapsamında hazırlanan filmlerde Küre Dağları Milli
Parkı ve tampon bölgesi, Ilıca Şelalesi ve Çatak Kanyonu tanıtılıyor.
Ayrıca, filmlerde Türkiye’de örnek doğa koruma ve ekoturizm uygulamaları,
yöre sivil toplum kuruluşlarının çalışmaları ile bölgedeki ahşap el işçiliği
deneyimi anlatılıyor.
Bu filmleri Küre Dağları Milli Parkı’nın Youtube ve Vimeo kanallarında
seyredebilirsiniz.
Yeni yayınlar: Türkiye'nin korunan alanları ve
iklim değişikliği
Son yıllarda iklim değişikliği ile mücadelede korunan alanların rolü ve etkinliği
giderek daha iyi anlaşılıyor.
Ankara, Ocak 2012
Bu konuda uluslararası kurumlar tarafından kaynak kitaplar hazırlanıyor, çalıştaylar düzenleniyor ve ulusal stratejiler
geliştiriliyor. Tüm bu çabalar içinde Türkiye bu konularda öncü ülkelerden biri olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.
Türkiye’de korunan alanlar ve iklim değişikliği konusunda ulusal strateji hazırlandı ve dünyada bu konuda ana kaynak
kitap olan “Doğal Çözümler” kitabı Türkçe olarak basıldı.
Küresel Çevre Fonu (GEF) destekli “Orman Koruma Alanları Yönetiminin Güçlendirilmesi Projesi” kapsamında birçok
kurumun desteğiyle 2010 yılında Ankara’da “Korunan Alanlar ve İklim Değişikliği Çalıştayı” düzenlendi.
Bu konuda ulusal düzeyde ilk kez düzenlenen çalıştayda, katılımcı kurum ve uzmanların katkılarıyla “Korunan Alanlar
ve İklim Değişikliği Türkiye Ulusal Stratejisi” hazırlandı.
Resmi kurumlar tarafından onaylanan ve dünyadaki ilk ulusal stratejilerden biri olan “Korunan Alanlar ve İklim
Değişikliği Türkiye Ulusal Stratejisi” Orman ve Su İşleri Bakanlığı, UNDP Türkiye ve WWF-Türkiye işbirliğinde
yayınlandı.
Bu stratejinin ilk eylemlerinden biri proje ortakları tarafından hemen hayata geçirildi. Korunan alanların, iklim
değişikliğinin etkileriyle mücadelede ve sera gazı salımınlarını azaltmadaki rollerine ilişkin olarak; IUCN-WCPA, TNC,
UNDP, WCS, Dünya Bankası ve WWF işbirliğinde hazırlanan “Doğal Çözümler” kitabı da proje ortağımız WWF-Türkiye
tarafından Türkçe olarak basıldı.
Kitap, WWF Yaşayan bir Dünya için Korunan Alanlar Programı ile Orman ve Su İşleri Bakanlığı, UNDP Türkiye ve WWFTürkiye işbirliğinde yürütülen “Orman Koruma Alanları Yönetiminin Güçlendirilmesi Projesi” kapsamında; GEF Küçük
Destek Programı (SGP) ve MAVA Vakfı’nın maddi katkısı ve Görsel Sanatlar Matbaacılık’ın desteğiyle Türkçe basıldı.
Küre Milli Parkı'ndaki pilot uygulamaların ilk
başarıları
Küre Dağları Milli Parkı ve tampon bölgesinde başarılı örnekler oluşturmayı
amaçlayan “Örnek Uygulamalar Programı” devam ediyor.
Ankara, Ocak 2012
Orman ve Su İşleri Bakanlığı Doğa Koruma Milli Parklar Genel Müdürlüğü, Orman Genel Müdürlüğü, UNDP-Türkiye ve
WWF-Türkiye işbirliğinde yürütülen Küresel Çevre Fonu (GEF) destekli “Orman Koruma Alanları Yönetiminin
Güçlendirilmesi Projesi” kapsamında alanda beş yerel proje destekleniyor.
Kastamonu ve Bartın’daki sivil toplum kuruluşları tarafından yürütülen projeler meyvelerini vermeye başladı.
Bartın ve Çevresinde Yaşayan Uluslular Derneği tarafından yürütülen Keten İşletmeciliğinin Desteklenmesi Projesi
kapsamında kurulan keten işletmeciliği ünitesinin açılışı Aralık ayı başında yapıldı.
Ulus İlçesi’ne bağlı Hoca Köyü’nde gerçekleştirilen proje ile Batı Karadeniz’in geleneksel bitkisi olan keten tarımının
sürdürülebilirliğinin ve keten işlemenin desteklenmesi amaçlandı.
Keten hasadından sonra hammaddenin keten lifi haline gelmesini sağlayan mengenez makinesinin kullanılacağı
keten işletmeciliği ünitesi ile hem bölgede keten tarımı canlanacak, hem de geçim kaynağı çeşitlendirilmiş olacak.
Bir diğer önemli adım ise Tarımsal Ürün Pazarlamasının İyileştirilmesi Projesi kapsamında ürün satış stantlarının
yapılması oldu.
Bartın Ulus'ta yer alan stantlar çevre köylerden gelip tarımsal ürün satışı yapan kadınlar tarafından kullanılıyor.
Stantlar sayesinde tarımsal ürünler daha modern koşullarda pazarlanırken, pazarda satış yapan kadınların çalışma
koşulları da iyileştirilmiş oldu.
Ulus İlçesi Aşağıçerçi Köyü Kalkındırma-Güzelleştirme Ortak Mallarını Yaptırma ve Yaşatma Derneği tarafından
yürütülen projeyle köy ürünlerinin markalaşması için de bir adım atılmış oldu.
Aynı zamanda bu stantlar Küre Dağları Milli Parkı’nın tanıtımına katkı sağlıyor.
Küre Dağları Milli Parkı’nda Örnek Uygulamalar Programı kapsamında desteklenen Geleneksel Kültürün Korunması ve
Kadın Emeğinin Değerlendirilmesi, Eko Turizm Tabanlı Ev Pansiyonculuğunun Geliştirilmesi ve Elektrikli Çit ile
Tarımsal Üretim Alanlarının Korunması projeleri ise devam ediyor.
Geleneksel Kültürün Korunması ve Kadın Emeğinin Değerlendirilmesi Projesi, Küre Dağları Milli Parkı’nın kültürel bir
değeri olan yöresel kıyafetlerin korunmasını ve kadın emeğinin değerlendirilerek kadınlara alternatif bir gelir kaynağı
oluşturulmasını hedefliyor.
Elektrikli Çit ile Tarımsal Üretim Alanlarının Korunması Projesi ile yaban hayvanlarının tarımsal üretim alanlarına
verdikleri zararların azaltılması ve yaban hayvanlarının korunmasına katkı sağlaması amaçlanıyor.
Bu projelerin Nisan 2012’de tamamlanması planlanıyor.
Eko turizm açısından uygun olan Küre Dağları Milli Parkı çevresinde yer alan köylerde eko turizm faaliyetlerinin ve ev
pansiyonculuğunun desteklenmesi amacıyla yürütülen Eko Turizm Tabanlı Ev Pansiyonculuğunun Geliştirilmesi
Projesi ise bu yılın sonunda tamamlanacak.
Küre Dağları Milli Parkı Orman Yönetim Planı
hazır
Küresel Çevre Fonu (GEF) destekli “Orman Koruma Alanları Yönetiminin
Güçlendirilmesi Projesi” kapsamında çalışmalar yürütülen Küre Dağları Milli Parkı
için “Ekosistem Tabanlı Fonksiyonel Orman Amenajman Planı” hazırlandı.
Ankara, Ocak 2012
GEF projesi kapsamında geliştirilen “Korunan Alanlarda Orman Ekosistemlerinin Koruma Amaçlı Yönetimi İçin Orman
Amenajman Planı Usul ve Esasları”nın ilk kez uygulandığı milli park orman amenajman planı ODOPEM A.Ş. tarafından
hazırlandı.
Milli parkın orman yapısının güncel halini ortaya koyan amenajman planında milli parkın korunması ve yönetimi için
öneriler yer alıyor.
Ayrıca milli parkın karbon bilançosu ve oksijen üretim oranı da hesaplandı.
Bu hesaplara göre milli parkta toplam 48.270.068 ton karbondioksit bağlama potansiyeli vardır ve yıllık oksijen
üretimi 301.522 tondur.
Çevre için küçük destek programında yeni
aşama
Yerel halkın ve sivil toplum kurumlarının projelerine 1993’ten bu yana hibe veren
GEF Küçük Destek Programı Ulusal Yönlendirme Komitesi, yeni dönemin ilk
projelerini onayladı.
Ankara, Ocak 2012
Yerel halkın ve sivil toplum kurumlarının projelerine hibe veren Küresel Çevre Fonu Küçük Destek Programı Küçük
Hibe Programı Ulusal Yönlendirme Komitesi, 5. Uygulama Döneminin ilk projelerini onayladı.
Hayalet Ağları Denizden Toplamak
Hayalet Avcılık Projesi (Mavi Kilikya Derneği, Adana); ülkemizde denizel biyoçeşitliliğin korunması ve balıkçılığın
sürdürülebilirliğine katkıda bulunmayı hedefliyor.
Bu amaçla, Doğu Akdeniz’in en önemli balıkçılık sahalarından biri olan İskenderun Körfezi’nin Yumurtalık kıyılarında
seçilen bir pilot bölgede biriken av araçlarının temizlenmesi ve bunun sonucunda artan biyoçeşitlilik ile balıkçılık
kaynakları sayısal ve görsel verilerle ortaya konulacak.
Proje, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Teşkilatı’nın (FAO) önerisi doğrultusunda, hayalet avcılık konusunda ülkemizde
gerekli yasal düzenlemelerin oluşturulmasına da katkı sağlayacak.
Kadınlar İklim Değişikliğiyle Mücadele Ediyor
Tasarruf Dedektifleri Projesinin (Çağdaş Kadın ve Gençlik Vakfı, Ankara) genel amacı, Ankara’nın sosyo-ekonomik
olarak dezavantajlı bir bölgesi olan Mamak ilçesinde yaşayan insanların hanelerinde enerji tasarrufu yapmaları
sayesinde hem giderlerinin hem de CO2 emisyonunun azaltılması.
Çalışmanın somut çıktısı; 400 hanede, hane başına yıllık 1000TL’ye kadar gider azalması, 1200 bireyde konuya dair
aktif farkındalık oluşması ve bölgede CO2 emisyonunun en az 180 ton azaltılması olması olacak.
Birecik Bozkırlarını sır tlan ve varanlar için korumak
Bozkır Güzeldir Projesi (Doğa Kültür ve Yaşam Derneği, Şanlıurfa), ülkemizin en nadir türlerinden olan sırtlanlar ve
sürüngenimiz varanların yaşam alanı Birecik bozkırlarını hedefliyor.
Alan koruma çalışmasının en önemli ayağı; yerinde ve doğrudan koruma yaklaşımı kapsamında projenin ilk fazı olan
“Köylüler Koruyor” projesiyle sağlandı ve çöl varanı ve çizgili sırtlan ilçede yaşayan insanlar tarafından sahiplenildi ve
korunmaya başlandı.
Bu projeyle ise, söz konusun altyapı üzerine, türlerin sağlıklı bir habitatta yaşaması ve sağlıklı bir popülasyona
ulaşmaları için özellikle yuvalama bölgelerinin koruma statüsü kazanması amaçlı çalışmalar gerçekleştirilecek.
Orman yönetimi
Biyolojik Çeşitlilik Odaklı Ormancılık Projesi (Doğa Koruma Merkezi, Ankara), dünyadaki ekolojik döngülerin
devamlılığı için kilit önemdeki ormanların sürdürülebilir yönetiminde biyolojik çeşitlilik unsurlarının orman yönetim
planlarına entegrasyonunu hedefliyor.
Bu kapsamda proje “Çok Fonksiyonlu Orman Yönetimi” yaklaşımı doğrultusunda Gümüşhane’nin Torul Ormanlarının
amenajman planlarına entegre olacak biyolojik çeşitlilik değerleri, zonlar ve uygulama önerileri belirlenecek.
Projenin tüm faaliyetleri Orman Genel Müdürlüğü’nün gerek uzmanları gerekse karar vericilerinin aktif katkıları ve
merkezi ve yerel teşkilatlarının katılımıyla hayata geçirilecek.
İhtilaf çözümünde "kazan kazan" stratejisi olarak uzlaştırma
Adalet Bakanlığı ve UNDP’nin Türkiye’de Hukuk İhtilaflarında
Uzlaştırma Pratiğinin Geliştirilmesi Programı or tak inisiyatifi
kapsamında “Uluslararası Hukuk İhtilaflarında Uzlaştırma
Çalıştayı” Aralık başında İstanbul’da düzenlendi.
Ankara, Ocak 2012
Çalıştay, Adalet Bakanlığı ilgili birimleri, Türkiye Barolar Birliği , Türkiye
Odalar ve Borsalar Birliği’nden üst düzey katılımcılar, Türkiye genelinden
ticaret odaları, 30 Baro, aile ve ticari mahkemelerinin hakimleri ile
aralarında Fas, Fransa, İtalya, ABD, Hollanda, Brezilya, Çin, Kanada,
İngiltere, Almanya ve Yunanistan da dahil dünyanın farklı ülkelerinde
hukuku ihtilafı alanında önde gelen uzman ve uygulayıcıları bir araya
getirdi.
Çalıştaya, akademi, sivil toplum kuruluşları, Türkiye’deki uzlaştırmacılar ve
medyadan da yoğun ilgi gösterildi.
Çalıştay, Hukuk İhtilaflarında Uzlaştırma Yasa Tasarısının, TBMM Adalet
Komisyonunda tartışıldığı bir ortamda gerçekleştirilmiştir.
Bu nedenle, Baro Başkanları ile aile ve ticaret mahkemeleri hakimlerinin
Türkiye’de iyi işleyen bir uzlaştırma sisteminin oluşturulması konusunda
görüş alışverişinde bulunmaları ve Komisyon düzeyinde tartışmalara da
fayda sağlaması beklenilecek şekilde Yasa Tasarısı üzerinde yorum
yapmalarına da önemli bir olanak sağlamıştır.
Çalıştay sırasında, uzlaştırma sisteminin kurulması süreci, uzlaştırmanın
kurumsal yapılanması, uzlaştırmacıları profile ve uzlaştırma eğitimleri de
dahil hukuk sisteminde uzlaştırmayla ilgili çok önemli konular tartışılmıştır.
Bu yönüyle, bazı Baroların Türkiye’de uzlaştırma pratiğinin geliştirilmesine
direnç göstermesi nedeniyle, Çalıştayın en önemli tartışma konularından
birisi, Türkiye bağlamında aranılan nitelikler de dahil uzlaştırmacı profili ve
uzlaştırma uygulamasının kalitesi olmuştur.
Deneyim paylaşımı
Bu noktada, Türkiye’de uzlaştırmacı profiliyle ilgili olarak, tartışmalar iki
farklı boyuta odaklanmıştır:
i) gerek avukatlar gerekse hukuku fakültesi öğrencilerine konuyla ilgili
bilgi verilmesi ve eğitilmeleri ile avukatların sürece katılımlarının nasıl
sağlanacağı; ii) avukatları ve hukuk fakültesi öğrencilerini uzlaştırma
yapma ve uzlaştırmayı savunma konularında eğitmek.
Uzlaştırmacı profile tartışmalarının yanısıra, dünyada bu alandaki önde
gelen isimler hakimlerin ve avukatların uzlaştırmayı teşvik etme
konusundaki işbirlikleri, zorunlu uzlaştırma uygulamaları, uzlaştırmacı
kalitesinin ve uzlaştırma sürecinin gizliliğinin sağlanması konularında da
deneyimlerini aktarmışlardır.
Çalıştay, UNDP ve Adalet Bakanlığı ortak projesi kapsamında hangi
alanlarda pilot uzlaştırma pratikleri uygulaması yapılabileceğinin
tartışılmasına olanak sağlamıştır.
Sonuç olarak, özellikle boşanma sonrasında çocukların hatırına ilişkilerin
devam etmesinin önemi nedeniyle, aile hukukunun, pilot uzlaştırma alanı
olarak öne çıktığı konusunda genel bir ortak kanı oluşmuştur.
Uzlaştırmanın pilotlarda yaygın olarak kullanılabileceği bir diğer alan da,
ihtilafların çözümünden sonra genellikle tarafların ilişkilerinin devam
etmesi yönüyle işyeri ihtilafları olarak Kabul görmüştür.
Çalıştay Değerlendirme Raporu, katılımcılarla beraber TBMM Adalet
Komisyonu, Barolar, siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları ve ilgili diğer
tüm taraflarla paylaşılarak UNDP ve Adalet Bakanlığı ortak projesi
kapsamında uygulanacak olan pilot uzlaştırma uygulamalarının tasarımı
ve uygulamasına da zemin oluşturacaktır.
Enerji verimli olmayan cihazlar nasıl
değişecek?
Türkiye’de Enerji Verimli Cihazların Piyasa Dönüşümü Projesi’nin, “Elektrikli Ev
Aletleri ile ilgili Enerji Verimliliği Politikaları Çalıştayı”
Aralık ayı başında
Ankara’da düzenlendi.
Ankara, Ocak 2012
Avrupa Birliği’ndeki elektrikli ev aletleri enerji verimliliği politikalarının Türk mevzuatına kazandırılması ve
uygulanması konusunda bilgi vermeyi, enerji arz tarafı ile talep tarafındaki kuruluşlar arasında enerji verimliliği
konusunda ortaklık ve bu politikaların Türkiye’de etkin bir şekilde uygulanması için bir model geliştirmeyi amaçlayan
çalıştaya 100’e yakın kişi katıldı.
Kamu kurum ve kuruluşları, sektör ve meslek odaları temsilcileri, akademisyenler ve uluslararası uzmanların katıldığı
çalıştayda 10 oturum altında 21 sunum yapıldı.
Çalıştayda üç temel konu ele alındı: Piyasa İzleme Sistemi, AB Ekotasarım ve Enerji Etiketleme Düzenlemeleri, Test ve
Uygunluk Değerlendirme Altyapısı.
Sunumlar kapsamında ağırlıklı olarak Ekotasarım ve Etiketleme Direktiflerinin AB’deki uygulama durumu ve
öngörülen etkisi, bu direktiflerin etkin uygulanmasında uygunluk değerlendirme ve test altyapısının önemi ile proje
kapsamında kurulması planlanan Piyasa İzleme Sistemi’nin gerekleri uzmanlar tarafından paylaşıldı.
Katılımcılardan olumlu geri bildirimlerin alındığı Çalıştayın son günü uluslararası uzmanların moderatorlüğünü
yaptığı Piyasa İzleme Sistemi, Ürün Enerji Verimliliği Politikaları ile Test ve Uygunluk Değerlendirme konularında 3
farklı grup çalışması düzenlendi.
Bu çalışmaların sonuçlarını da içeren çalıştay raporu, kısa zaman içinde işlevsel hale getirilmesi planlanan proje web
sitesinde de yer alacak.
Uluslararası kayıtlı istihdam seminerleri
gerçekleştirildi
Tekstil ve Giyim Sektöründe Kayıtlı İstihdamı Güçlendirme Projesi çerçevesinde
uluslararası işletme seminerleri organizasyonu önemli bir yer teşkil ediyor.
Ankara, Ocak 2012
Bu seminerlerin temel hedefi, yerel tekstil ve giyim firmalarının kurumsal sosyal sorumluluk kavramı üzerindeki
farkındalığını artırmak.
Yerel firmalar, uluslararası kurumsal sosyal sorumluluk devlerinin konuşmacı olarak katıldığı seminerler çerçevesinde,
sosyal sorumluluk hakkında bilgilendirildi.
Seminerler, 19 ve 20 ekim tarihleri arasında Gaziantep ve Kahramanmaraş’ta gerçekleştirildi.
Seminer çerçevesinde gerçekleştirilen “Uluslararası Tekstil ve Giyim Sektöründe Üretim ve Sosyal Sorumluluk
İlkelerinin Bütünselliği” adlı panele dört konuşmacı katıldı:
• Sibel Okan, H&M, KSS Müdürü (Avrupa, Afrika ve Orta Doğu)
• Ebru Gökbulut, Sosyal Sorumluluk Birim Şefi (Avrupa, Orta Doğu ve Kuzey Amerika)
• Muazzez Siahpoush Kolyaei, Li&Fung, Kıdemli Müdür – Satın Alma Sorumlusu
• Fatma Ak, LC Waikiki, İç Kaynaklar Müdürü
Panel Başkanı: Ms.Nilgün Özdemir, İHKİB Yönetim Kurulu Üyesi
Genel çerçeve açısından yenilikçi bir noktaya ulaşmaya çalışan seminerler kapsamında şu sonuçlar elde edildi:
• Yerel ve uluslarası tekstil firmalarının temsilcilerinin bir araya gelmesi, böylelikle de yerel firmaların uluslararası sosyal
sorumluluk ilkeleriyle ilgili bilgilendirlmesi için gerekli ortam oluşturuldu.
• Çalışma fırsatlarının oluşması yönünde bir araya gelen yerel firma temsilcileri ve müşteriler arasında etkileşimsel bir
ortam oluşturuldu.
• “Sosyal Sorumluluk Faaliyetlerinin Kar Üzerindeki Etkileri” adlı kapsamlı kitapçık, tüm katılımcılara dağıtıldı.
İTKİB bünyesinde yayın yapan “Hedef” dergisinin son sayısı, seminerlerle ilgili detaylı bilgi sunuyor.
‘İklim Değişikliği’ Taslak Raporu Durban’da
düzenlenen Taraflar Konferansı’nda sunuldu
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin (BMİDÇS) 17. Taraflar
Konferansı (COP17) ve Kyoto Protokolü’nün (KP) 7. Taraflar Buluşması (COP/MOP7)
Güney Afrika’nın Durban kentinde düzenlendi.
Ankara, Ocak 2012
28 Kasım- 9 Aralık 2011 arasında düzenlenmesi planlanan konferans, uzayan müzakereler sonucu 11 Aralık’ta
sonlanarak BMİDÇS Taraflar Konferansları tarihinin en uzun toplantılarından biri oldu.
Ülkemizin taraf olduğu Sözleşme kapsamında, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın (UNDP) yürütücülüğünde
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın ana faydalanıcı olduğu bir proje kapsamında hazırlanmakta olan Türkiye’nin İklim
Değişikliği İkinci Ulusal Bildirimi Taslak Raporu 7 Aralık’ta bir yan etkinlik ile Durban’da sunuldu.
TUSİAD tarafından düzenlenen ve açılış konuşmasını Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz’ın yaptığı yan etkinlikte “Özel
Sektörün Perspektifi ve Sera Gazı Azaltımına Katkıları”, “İklim Değişikliği ve Ticaret Politikaları” ve “Türkiye’de İklim
Değişikliği Azaltım Finansmanı” konuları da tartışıldı.
Taslak İkinci Ulusal Bildirim Raporunun sunumunu Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Uzmanları Evren Türkmenoğlu ve
Kadir Demirbolat yaptı.
Sunumda, UNDP katkıları ile hazırlanan Türkiye’nin İklim Değişikliği Ulusal Eylem Planı ile Birleşmiş Milletler Ortak
Programı kapsamında yürütülen Türkiye'nin İklim Değişikliğine Uyum Kapasitesinin Geliştirilmesi Ortak Programı
hakkında da bilgi verildi.
Yerli ve yabancı katılımcıların hazır bulunduğu zirveden AB’nin arabuluculuğu ile çıkan sonuç ise, tüm tarafları içine
alacak yeni bir iklim değişikliği anlaşmasının oluşturulması için 2015 yılına kadar bir yol haritasında uzlaşılması oldu.
2015 yılında tüm tarafların imzalayacağı anlaşmanın yükümlülükleri ise 2020 yılında yürürlüğe girecek.
Gelecek yıl Katar’da düzenlenecek olan 18. Taraflar Konferansı’nda yapılacak müzakereler de bu yeni anlaşmanın
içeriğine odaklanacak.
PODCAST 26
12 Aralık 2011
Kars'ta yürütülen BM ortak
programı
Neşe Çakır, Binyıl Kalkınma
Hedeflerine Ulaşma Fonu BM
Ortak Program Yöneticisi
Serra Aytun, BM Eğitim Bilim ve
Kültür Teşkilatı UNESCO Venedik
Ofisi Ulusal Görevlisi
play
Bu bölümde, Kars’ta birkaç yıldır devam eden ve ar tık sonuçları
alınmaya başlanan bir dizi projeden söz edeceğiz: Doğu
Anadolu’da Kültür Turizmi için İttifaklar Birleşmiş Milletler Or tak
Programı.
UNDP Türkiye: Merhaba Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Türkiye
Temsilciliği’nin hazırladıgı Yeni Ufuklar Programı ile karşınızdayız. Bu
bölümde, Kars’ta birkaç yıldır devam eden ve artık sonuçları alınmaya
başlanan bir dizi projeden söz edeceğiz: Doğu Anadolu’da Kültür Turizmi için
İttifaklar Birleşmiş Milletler Ortak Programı. İki konuğumuz var: Binyıl
Kalkınma Hedeflerine Ulaşma Fonu Birleşmiş Milletler ortak program
yöneticisi Neşe Çakır ve Birleşmiş Milletler Eğitim Kültür Teşkilatı(UNESCO)
Venedik ofisi ulusal görevlisi Serra Aytun. Hoşgeldiniz.
Neşe Çakır (N.Ç.), Serra Aytun (S.A.): Hoşbulduk
UNDP Türkiye: Bir yıl geçti aradan. Bundan bir sene önce konuştuğumuzda
ilk programlarımızdan biriydi. Kars neden kültür turizmi ile yanyana geliyor,
ilk aklımıza gelen illerden biri olmamasına rağmen, siz neden burada proje
başlattınız diye sormuştuk. Kültür, kış turizmi hakkında Kars epeyce yol aldı.
Tabi bunun yanında sizin yönettiğiniz pek çok proje de var. Bunlardan biraz
bahsedelim. Son bir yılda Kars’ta ne gibi faaliyetler oldu ve ne gibi gelişmeler
yaşandı?
N.Ç.: Biz Kars’ta turizmi geliştirmek için 2009’da yola çıktık. Neden Kars,
neden Doğu Anadolu? Kars kültürel varlıklarıyla, turizm değerleriyle
potansiyeli çok yüksek bir il. Biz program kapsamında son 3 yıldır, genel
hatlarıyla çizmem gerekirse eğitim ve kapasite geliştirme faaliyetleri, gelir
getirici ve istihdam yaratıcı faaliyetler, tanıtım faaliyetleri ve somut olmayan
kültürel miraslar, strateji ve planlarla ilgili çalışmalar, ve çocuk bakış açısından
kültürel mirasın korunması ve turizmin geliştirilmesine yönelik çalışmalar
gerçekleştirdik.
UNDP Türkiye: Aslında sıfırdan ele aldınız. El atmadığınız bir alan kalmamış.
Tanıtımından tutun, kültür varlıklarının korunmasına, gelir getirici faaliyetler,
istihdam ve sosyal uyum noktasına kadar aynı anda pekçok alanda yürütülen
projeler dizisiydi bu değil mi?
S.A.: Evet, aslında biz bir kapasite geliştirme programı başlattık. Belki
hedeflediğimizin çok ötesine geçtik. Somut çıktılar da elde ettik. Bu programa
turizm sektöründe çalışanlar ve yöneticiler için eğitimlerle başladık. Özellikle
farklı ülkelerde Kars deneyimini paylaşmak ve uygulanmış diğer iyi örnekleri
görmek için çalışma ziyaretlerinde bulunduk. Örneğin, İspanya’ya gittik.
Burada önemli olan, farklı aktörlerin, farklı tarafların birarada çalışma
kültürünü geliştirmekti. Kapasite geliştirmeye yönelik turizm sektöründeki
eğitimlerde, işbaşı eğitimler yapıldı. Ön büro, servis, mutfak ve ev
pansiyonculuğuna ilişkin eğitimler oldu. Yine bir dizi temel İngilizce eğitimleri
verildi. Bu tabi hizmet sektöründeki kapasiteyi geliştirmek için yapıldı.
UNDP Türkiye: Yani orda bir turizm sektörünü oluşturmaya yönelik Kars’ın
pek çok yerinde ve yöresinde sıfırdan kapasite oluşturmaya yönelik bir
çalışma yapıldı. Hatta pek çoğu hala devam ediyor. Programın sonuna
yaklaşıldı ama bu her şeyin bittiği anlamına gelmiyor. O süreç bir yandan
devam ediyor. Serra Hanım, şimdi size dönmek istiyorum. Siz bu projenin
UNESCO ayağını temsil ediyorsunuz. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı
(UNDP) ve Birleşmiş Milletler Çocuklara Kalkınma Fonu (UNICEF) var. Ayrıca
Dünya Turizm Örgütü (WTO) de tüm bu projenin içinde yer alıyor. UNESCO
olarak sizin ele aldığınız taraflardan söz edelim. Programa baktığımız zaman,
geçen yıl neredeydik, bu sene nereye geldik?
S.A.: UNESCO bu program kapsamında daha çok kültürle ilgili faaliyetlerle
meşgul. Tabiki yaptığımız bazı çalışmaların çıktılarını Birleşmiş Milletler’in
diğer uzmanlaşmış alanlarıyla paylaşıp birlikte faydalanabileceğimiz bir
duruma da getirmeye çalışıyoruz. Ben hatırlıyorum, geçen sene
programınızda bir kültür evinin aşıklara tahsis edildiğinden bahsetmiştik. Bu
sene çok mutlu ki, bu aşıklar evinde aşıkların buluştuklarına ve çşitli
faaliyetler düzenlediklerine şahit olduk. Bu hem onlar için, hem orada
yaşayan halk için güzel bir şeydi. Aynı kapsamda gerçekleştirmiş olduğumuz
saz ve tar yapım ve eğitim çalışmasında bayanlara da bir fırsat tanınmış oldu
ve gençler bu konuda heveslenip eğitim aldılar. Nitekim, bu atölye hala proje
kapsamında çalışmasını başlatmış olmakla beraber ilk desteğinden sonra,
oradaki sanatçı hocamızın da eşliğinde çalışmalara devam ediyorlar. Bunlar
bizim açımızdan güzel gelişmeler.
UNDP Türkiye: Somut olmayan kültürel miras konusunda aşıklık geleneği
UNESCO’nun kültürel miras listesinde yer alıyor.
S.A.: Evet.
UNDP Türkiye: Siz bu geleneği koruma altına da almaya çalışıyorsunuz bir
yandan kapasitesi yani tar üretiminden başlayıp geleneğin sürdürülmesine
kadar uzanıyor. Koruma altına alınma demişken, geçen sene dinlediğimiz bir
aşık CD’si vardı ve dinletmiştik. Ama ondan sonra da sizin faaliyetiniz devam
etti değil mi?
S.A.: Evet. Hatırlatmak isterim, aşıklık geleneği 2009 yılında bu listeye dahil
edildi. Tabi, Kültür ve Turizm Bakanlığı bu alanda birtakım çalışmalar yapıyor.
Projemiz de bunun desteklenmesinde bir fayda sağlamış oldu. Biz, bu
çalışmaları aynı zamanda Doğu Anadolu bölgesindeki halk hikayelerini
derleyerek bir yayına dönüştürdük. Bu da tamamlayıcı bir faaliyet olmuş oldu.
Hatta bu kitabın içinden bazı seçme hikayeler CD’ye de kaydedildi. Ben yine
somut olmayan kültürel miras ile ilgili Kafkas Üniversitesi ile yaptığımız
araştırmadan bahsetmiştim. Bununla ilgili de güzel bir gelişme oldu. Çünkü
araştırma çok kapsamlı bir araştırmaydı. Geçtiğimiz bazı unsurlardan bir yayın
hazırladık. O da çok yakın zamanda hizmete sunulacak.
UNDP Türkiye: Hangi konulardan bahsetmişsek geçen sene, hepsinde birer
ilerleme olduğu anlaşılıyor. Aslında bu kadarla da kalmadığını biliyorum ama
bu noktada tekrar Neşe Hanım’a dönmek istiyorum. Az önce konuştuk, hem
kış hem doğa hem de kültür turizminin canlandırılması için bir kapasite
oluşturuldu. Bir yandan da gelir getirici faaliyetlerin desteklenmesi ve
istihdam konusunda çalışmalarınız vardı. Belki bu da projenin önemli ve
bahsedilmeye değer boyutlarından bir tanesi.
N.Ç.: Turizm potansiyelinin harekete geçirilmesi için, kış kültür ve doğa
turizminin geliştirilmesine olanak sağlayacak bir hibe programı başlattık.
Hibe programı 2010 Haziran ayında başladı ve 15 tane başburu geldi. Bu 15
başvurudan 8 tane program desteklendi. Kars’ta bir Boğatepe köyü var.
Burada peynir üretimi ve tarihi ile ilgili bir müze geliştirildi. Kars bebekleriyle
ilgili bir projemiz de var. Bunlar hep gelir getirici faaliyetlere yönelik projeler.
Yine Kars Otelciler ve Restoranlar Derneği’nin kurumsal kapasitesinin
güçlendirilmesi ayrıca kaz yetiştiriciliğinin geliştirilmesine yönelik
projelerimiz oldu. Yine doğa rotalarına yönelik çalışmalarımız bu hibe
programı kapsamında gerçekleştirildi. Tabi biz burada kadın ve cinsiyet
eşitliğini göz önünde bulundurarak bu programları geliştirdik. Bunun yanısıra
yine turizmin tanıtılması ve pazarlanmasına yönelik bir dizi tanıtım
faaliyetlerimiz gerçekleştirildi. Kars Kültür ve Turizm Altyapı Hizmet Birliği ile
hem tanıtım malzemelerinin kalitesinin arttırılması hem de yaygınlaştırılması
amacıyla bir dizi tanıtım malzemesi geliştirildi. Ulusal ve uluslararası fuarlara
katılım sağladık. Moskova’da EMITT’e katıldık. MITT fuarına katıldık. Yine
Berlin’de turizm fuarına katıldık. Bunu hem projenin tanıtımı hem de Kars’ın
tanıtımı için yaptık. Yerelden yine Kars Valiliği’nin, belediyenin ve özel sektör
temsilcilerinin katılımıyla bütün bu faaliyetler gerçekleşti.
UNDP Türkiye: Aslında bütün bunlar bir senede gerçekleştirildi. Kars’ı
geziyim göreyim diye oraya gidenler aslında her noktada; hediyelik eşyadan,
tattıkları peynire, gittikleri rotaya kadar bu projeler dizisinin bir izini
görecekler. Son olarak size dönmek istiyorum Serra Hanım. Sizinle sit
alanlarının dijital oratama aktarılması ve Ani arkeolojik alanı ile ilgili
konuşmamız yarım kalmıştı.
S.A.: Proje Kars ilinde tescil edilmiş ve taşınmaz kültür varlıklarının dijital
ortama aktarılması idi. O dönemde de çalışması sürdürülüyordu. Tamamlandı.
Bu çalışma ile dijital enformasyon işletme sistemi ile kültür varlıklarının idare
edilmesi ve işletmesi çok daha kolay bir hale gelecek. Bunda da şöyle güzel
bir gelişme oldu. Eş zamanlı olarak Kültür ve Turizm Bakanlığı Kars Bölge
Koruma Kurulu’nu kurdu ve bu sistem kurulmasıyla beraber onlara teslim
edilmiş oldu. Böylece Kars’ta bir otomasyon sistemi hazır olarak bu çalışmaya
başlamış oldular. Tabiki arzumuz, bu çalışmanın başka illere örnek olması ve
benzer çalışmaların yapılması. Dileriz faydalı olur.
UNDP Türkiye: Umarım öyle olur. Bu program Nisan 2012’ye kadar devam
edecek. Ondan sonra da etkileri ve bazı boyutları yereldeki ortaklar
aracılığıyla sürmeye devam edecek. Sağolun katıldığınız için. Neşe Çakır ve
Serra Aytun Birleşmiş Milletler’den konuklarımızdı. Birleşmiş Milletler
Kalkınma Programı Türkiye Temsilciği’nin hazırladığı yeni ufuklar
programının sonuna geldik. Programı Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi
Radyosu - Radyo İlef stüdyosunda hazırladık. Programımıza FM bandında ve
internette Açık Radyo’dan, yayın ağımızdaki üniversite radyolarından,
podcast formatında iTunes üzerinden ayrıca undp.org.tr adresinden
ulaşabilirsiniz. Sosyal medya üzerinde kullanıcı adımız undpturkiye. Bir hafta
sonra tekrar görüşmek dileğiyle hoşçakalın!
PODCAST 27
19 Aralık 2011
Beypazarı'nda ekoturizm
Adem Akyol, Doğa Derneği
Beypazarı Sorumlusu
Gökmen Argun, GEF Küçük
Destek Programı Ulusal
Koordinatörü
play
Bu bölümde Ankara’nın Beypazarı ilçesinde bir süredir devam
eden ve başarısıyla dikkat çeken bir ekoturizm konusunu
konuşacağız.
UNDP Türkiye: Merhaba Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Türkiye
Temsilciliği’nin hazırladığı Yeni Ufuklar Programı ile karşınızdayız. Bu
bölümde Ankara’nın Beypazarı ilçesinde bir süredir devam eden ve
başarısıyla dikkat çeken bir ekoturizm konusunu konuşacağız. Konuklarımız
Doğa Derneği Beypazarı sorumlusu Adem Akyol ve GEF Küçük Destek
Programı Ulusal Koordinatörü Gökmen Argun. Hoşgeldiniz.
Adem Akyol (A.A.), Gökmen Argun (G.A.): Hoşbulduk.
UNDP Türkiye: Adem Bey Beypazarı’nda Doğa turizmi yürütüyor. Doğa
turizmi ve ekoturizm çok karşılaştığımız kavramlar bu aralar. Beypazarı’nda
neler yaptınız, neleri değiştirdiniz?
A.A.: Beypazarı çok önemli doğa alanına sahip bir yer. İnsanlar Beypazarı’nı
tarihiyle, kültürüyle, ve evleriyle bilir. Karşılarına amacımızın hem yerel halkın
tanıyabileceği hem de yerel halkın tanıtabileceği bir projeyle çıktık. Öncelikle
o bölgede yaşayan türümüz “küçük akbaba”yı dünyada çok nadir bir bögede
yaşan bir hayvan türü olarak yerelde bulunan insanlara anlatmaya çalıştık.
Tesislere panolar diktik ve orada çalışan insanlara eğitimler verdik. Ayrıca,
bölgedeki o türü görmek isteyen herkesi bölgeye çekmeye çalıştık.
UNDP Türkiye: Beypazarı, Ankara ve İstanbul’un ortasında, Ankara’ya 1
saatlik mesafede bulunan, haftasonunu geçirilebilecek bir yöre. Belki de siz,
insanların oraya gitmeleri için nedenler oluşturdunuz; sebepler ve seçenekler
sundunuz. Küçük akbaba türünden söz ediyorsunuz. Küçük akbaba o yöreye
özgü bir kuş türü müdür?
A.A.: Küçük akbaba nesli tehlikede olan bir tür. Burası, dünyadaki en büyük
populasyona sahip yerlerden bir tanesidir. Dünyada çok nadir alanlarda
görülüyor. Türkiye’deki en kolay görebileceğiniz ve en rahat gözlem
yapabileceğiniz yerlerden bir tanesi. Yuvaları İnözü Vadisi’nin içerisinde
bulunmaktadır. Dolayısıyla siz bunları görebilir ve gözlemleyebilirsiniz. Bu
proje olana kadar, daha doğrusu GEF’in desteği sağlanana kadar, orada
yerelde bulunan insanlar bunları bilmiyorlardı. Örneğin küçük akbabaya
kartal diyorlardı. Bizim de etkimizle hem bu türün korunmasına katkıda
bulundular hem de bu insanların bilincinin artmasına sebep oldu. Projenin
devamında Beypazarı Doğa Evi ortaya çıktı.
UNDP Türkiye: Doğa Evi nedir?
A.A.: Türkiye’deki ilk Doğa Evi bölge doğasını tanıtmak için belediyemizle
açtığımız iki katlı, insanların geldiklerinde bilgi alabildikleri alt katı ziyaretçi
merkezi olarak kullanılan bir konak. İnsanlar bölge doğası hakkında, örneğin
bitkiler, kelebekler ve kuşlar hakkında önemli bilgiler edinebiliyorlar. Üst katı
ise pansiyon olarak kullanılıyor. İnsanlar gelip konağımızda kalabiliyorlar ve
burada görmek istedikleri türler için gerçekleştirilen turlarımıza
katılabiliyorlar.
UNDP Türkiye: Gökmen Hanım size dönecek olursak, GEF Küçük Destek
programı olarak siz Beypazarı’ndaki bu projeyi neden desteklediniz? Projenin
sizi en fazla cezbeden tarafı ne idi?
G.A.: Öncelikle proje çok iyi yapılandırılmıştı. Bize, doğru bir ekoturizm
yapma fırsatı verdi. Çünkü ekoturizm, doğaya gidip turist olmaktan ibaret
değil ya da doğa içinde bir turizm yönetimi değil. Ekoturizm dediğimiz
zaman, önemli bir alanın yarın da varolabilmesi için bir destekleyici
mekanizma. Yani eğer siz yaptığınız işe ekoturizm diyorsanız o alanda, o
bitkinin, o türün, o hattın ve o doğal zenginliğin yarına kalması için siz gidip
bir katkıda bulunuyorsunuz. Bu aynı zamanda doğa ile olan bir iletişim ve siz
doğa ile bir bağ kurmuş hale geliyorsunuz. Burada yani Beypazarı’nda çok
kritik noktalar var. İlk anahtar nokta, o alanda yaşayan insanların
sahiplenmesinden geçiyor ve bunu çözmek gerçekten en önemli adım.
Beypazarı’nda o bilincin artması sayesinde önce sahip olan kişilerin bilinci
artıyor ve bu da o bölgeye gelen turiste geçiyor. Bunun anahtar noktaları var.
Adem Bey’in de anlattığı gibi, tabelalar var, doğayı anlatıcı birtakım
materyaller ve konaklama var. Bunların her birisi için kulağınıza bir şey
fısıldanıyor ki siz o akbaba için bir katkı sağlıyorsunuz ve yarın onu görme
şansınız artıyor. Bizim için projenin anahtar noktası budur.
UNDP Türkiye: O zaman altını çizmek gerekirse, ekoturizm sadece gelir
getirici bir faaliyet değil. Bu da aslında bölge açısından önemli. Ayrıca işin
doğa koruma boyutu da var. Adem Bey’in içinde bulunduğu derneğin de
yapmaya çalıştığı şey bu. Adem Bey siz Beypazarı’ndansınız değil mi?
A.A.: Evet, yerlisiyim.
UNDP Türkiye: Aynı zamanda bölgeyi de iyi tanıyorsunuz. Küçük akbaba ile
başladınız ve bu hayvan, projenizin maskotu haline dönüştü. Bu küçük
akbaba imajını nerelerde kullanıyorsunuz?
A.A.: Akbabayı ilk kullandığımız yerlerden birisi İnözü Vadisi’ndeki tesislerdir.
Hem bu bölgede yaşayan yereldeki insanlara hem de tesislerde çalışan
arkadaşlarımıza eğitim verdik. Eğitimler sonunda insanların gözüne hitap
eden bir şey olması gerektiğine karar verdik. Üzerinde küçük akbaba resimleri
olan gömlekler bastırdık. Gelen insanlar panalorda görüyor ama bu şekilde
garsonların üzerindeki armaları görünce merak etsinler ve sorsunlar istedik.
UNDP Türkiye: Bir garsonun yakasında akbaba görürsek o zaman
şaşırmayalım. “Hiç akbaba gördünüz mü?” şeklinde de bir sloganınız var.
A.A.: Bunun dışında, Ankaradaki bir alışveriş merkezinde küçük akbaba ile
ilgili bir hafta, on gün boyunca bir stand açtık ve Ankaradaki ilköğretim
okullarıyla ilgili yarışmalar düzenledik. Örneğin hikaye yarışması düzenledik
ve çocuklara akbabayı anlattık. Küçük akbabanın gagasını kullanabilen tek
akbaba olduğunu ve taşa gagasını vurduğunda gagasını kırabileceğini
söyledik. Onlar da akbabaya taşgaga ismini koymuşlar. Çok hoşumuza gitti.
UNDP Türkiye: Beypazarı’ndaki ekoturizmi simgeleyen taşgaga adında bir
maskotunuz olmuş oldu. Gökmen Hanım, bu projenin ne kadar bütçesi vardı?
G.A.: Bu projeye 45 bin dolar civarında bir desteğimiz oldu. Ancak bizim
verdiğimiz destek kadar Doğa Derneği’nin ve ortaklarının verdiği destekler
de oldu. Ortaklarımız da belediyeydi. Yani toplamda projenin bedeli 100 bin
dolara yakın bir miktardı. Ama buna şöyle bakmak lazım. Bazen kendi katkınız
parasal katkı kadar olmayabilir. Koyduğunuz emeğin de bir değeri var.
Projenin bu şekilde desteklendiğini düşünün. Şu küçük miktara anlatılan
Beypazarı’nın sadece kültürü değil aynı zamanda doğası da. Bu, Beypazarı’na
çok ciddi değer katan bir proje oldu. Biz SGP’nin ana misyonu, küçük
katkıların kartopu gibi büyüyen, içine yeni ortaklar, fikirler ve mecralar
alabilen bir proje olduğunu ispat etmektir.
UNDP Türkiye: Adı üstünde zaten “Small Grants Program” yani SGP Küçük
Destek Programı. Küçük desteklerle büyük işlerin başarılması anlamına
geliyor.
G.A.: Anahtar zaten elimizde. Aslında bunlar çok küçük miktarlar. Çünkü 45
bin ya da 50 bin bir proje için çok büyük bir rakam değil ve normal şartarda
projeler için daha büyük miktarlar gerekiyor. Yani biz anahtarla açmak için bir
teşvik mekanizmasını işletmiş oluyoruz. Mesela bu projenin 2. etabı yapıldı ve
3. etabı için şu anda hazırlık yapılıyor. Bu sürdürülebilirliğini ispat etmiş olan
bir proje haline geldi.
UNDP Türkiye: Umarız bundan sonra da aynı ivmeyle devam eder. Yerelde
sahiplerinin olması bir projenin başarılı olmasının sebeplerinden bir tanesi.
Adem Bey gönüllü olarak da ve gönülleri toparlama da bu çalışmalara
Beypazarı’nda devam ediyor. Nereye doğru gideceksiniz, hedefiniz nedir?
A.A.: Bizim amacımız, bölge doğasını en iyi şekilde tanıtabilmek ve insanlara
en iyi şekilde anlatabilmek. Bu proje başlangıçta ve devam ediyor. Sizin de
dediğiniz gibi sürdürlebilirliği devam eden bir proje. Doğa Evi’nin dışında,
Akdeniz bitki coğrafyasının olduğu bir köyde bir konağımız daha olacak.
Ekoturizm faaliyetlerini biraz daha ilerletip, insanlara biraz daha köye, yerele
önem verip önemli doğa alanlarını tanıtmak için, insanları biraz olsun köy
yaşamına ve yerele çekmek istiyoruz. Yani amacımız Beypazarı gibi bir yerin
yemekleri, konakları, kültürü dışında doğasını tanıtmak.
UNDP Türkiye: Elde ettiğiniz sonuçlar sizi memnun etti mi? Beypazarı’ndaki
yerel insanlardan ne gibi geri dönüşler alıyorsunuz?
A.A.: Biz oraya başladıktan sonra “Doğa Evi nedir?” şeklinde insanlar gelmeye
başladı. Şu an en ufak bir tür gördüklerinde bize soruyorlar. Doğa Evi en
önemli ziyaretçi merkezlerinden bir tanesi olduğu için herkes gelip
görebiliyor. Tabi en önemlisi, örneğin yaralı bir tür bulduklarında bize
getiriyorlar. Doğa Evi bilhassa yerelde çok sahiplenildi. Zaten Doğa Derneği
olarak birçok çalıştığımız yerde amacımız Doğa Evi gibi merkezler kurabilmek.
UNDP Türkiye: O zaman Beypazarı’na yolu düşenlerin mutlaka Doğa Evi’ni
ziyaret etmelerini öneriyoruz Eğer Beypazarı’na gidemiyorsanız da Google’a
“Hiç akbaba gördünüz mü?” yazabilir ve proje ile ilgili ayrıntılı bilgiye
ulaşabilirsiniz. Çok teşekkürler katıldığınız için. Doğa Derneği’nden Adem
Akyol ve GEF Küçük Destek Programı’ndan Gökmen Argun bugünkü
konuklarımızdı. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Türkiye Temsilciği’nin
hazırladığı yeni ufuklar programının sonuna geldik. Programı Ankara
Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyosu - Radyo İlef stüdyosunda hazırladık.
Programımıza FM bandında ve internette Açık Radyo’dan, yayın ağımızdaki
üniversite radyolarından, podcast formatında iTunes üzerinden ayrıca
undp.org.tr adresinden ulaşabilirsiniz. Sosyal medya üzerinde kullanıcı adımız
undpturkiye. Bir hafta sonra tekrar görüşmek dileğiyle hoşçakalın!
PODCAST 28
26 Aralık 2011
'Her damla değer katar'
Ceyda Alpay, Her Damla Değer
Katar projesi bölgesel sorumlusu
play
Bu bölümde konumuz yaşam alanlarımızı destekleyen
çevremize güç veren doğal bir yaşam kaynağı olan ‘su’.
vvee
UNDP Türkiye: Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Türkiye
Temsilciliği’nin hazırladığı Yeni Ufuklar programıyla karşınızdayız. Bu
bölümde konumuz yaşam alanlarımızı destekleyen ve çevremize güç veren
doğal bir yaşam kaynağı olan ‘su’. Bu programımızda “Her Damla Değer
Katar” adındaki bir projeden bahsedeceğiz. Konuğumuz ise projenin
bölgesel sorumlusu Ceyda Alpay. Hoşgeldiniz.
Ceyda Alpay (C.A.): Merhabalar.
UNDP Türkiye: Türkiye’de uzun süredir yürüttüğünüz “Her Damla Değer
Katar “ projesi neyi hedefliyor?
C.A.
C.A.: Projemiz 2007 yılında Coca-Cola ve UNDP ortaklığıyla başlamıştır ve şu
anda bölgesel projemiz hala devam etmektedir. Projenin amacı insanlara
temiz içme suyu sağlamak ve iklim adaptasyonu çerçevesinde suyun bilinçli
bir şekilde kullanılmasını öğretmektir. Dediğim gibi, projemiz 2007 yılında
başladı ve bu sene bölgesel fazı son senesine girdi. Tabi güzel gelişmeler
sonucunda geçen sene itibariyle projemizin global fazı başlatıldı. Bu da şu an
bölgesel fazın müdürü tarafından Stockholm’den yürütülüyor.
UNDP Türkiye: Yani özetlemek gerekirse bu Coca-Cola ve UNDP ortaklığıyla
2007’de başlatılmış olan bir projedir. Öncelikle bölgesel başladı ve ancak
başarısı üzerine küresel bir projeye dönüşme yolunda ilerliyor.
C.A.: Evet, aynen öyle.
UNDP Türkiye: Şimdi biraz ondan da bahsedelim. Nasıl başladığından söz
ettik. Bu proje başka ülkelerde nasıl yürütülüyor? Daha sonra da Türkiye’ye
bakalım.
C.A.
C.A.: Projemizin bölgesel fazında yani 1. fazında bizim kapsadığımız ülkeler
Rusya, Ukrayna, Kazakistan, Hırvatistan, Ermenistan ve Türkiye idi.
UNDP Türkiye: Sözü geçenlerin aslında Türkiye’nin yakınındaki bölgelerde
bulunan ve Karadeniz’i çevreleyen ülkeler olduğunu bir not düşelim ve
hemen Türkiye’ye geçelim. Türkiye’de neler yaptınız acaba?
C.A.
C.A.: Bölgesel faz olarak Türkiye’de 3 projelik bir geçmişimiz var. Ankara’nın
Saray beldesinde bir içme suyu projesi yaptık. Buradaki projeyi şöyle
özetleyebilirim. Saray beldesinde içmesuyu boru hattında birtakım
problemler vardı ve çimentolu borular yüzünden çok sık patlamalar meydana
geliyordu. Biz de bu boruları değiştirdik. Bu sayede, yılda 30 bin ton kadar su
tasarrufu sağladık.
UNDP Türkiye: Hem su tasarrufu hem de içme suyunun sağlıklı olması
boyutu var.
C.A.
C.A.: Böylece, Saray beldesine sağlıklı içme suyu sağlamış olduk.
UNDP Türkiye: Saray beldesinden sonra Beypazarı var. Beypazarı’nda
yapmış olduğunuz projeyi biliyorum. İsterseniz biraz bundan bahsedelim. Siz
Beypazarı’nda neler yapmıştınız?
C.A.
C.A.: Beypazarı da şu şekilde oldu: Beypazarı’nda Kuyumcutekke köyü adında
bir köyümüz var. Orası coğrafi konumu nedeniyle içme suyuna erişimi son
derece kısıtlı. Kısıtlı dediğim günde bir saat, hatta yaz aylarında suya erişimleri
15 dakikaya düşüyor. Biz de burası için bir çalışma yapmak istedik. İklim
koşullarını değerlendirdiğimizde, çatı-yağmur hasadının uygun olduğunu
gördük. Bu sayede köydeki evlere su depolarının yerleştirerek, köy halkının 12
ay boyunca kesintisiz ve sürdürülebilir bir kaynak olarak içme suyuna erişimni
sağlamış olduk.
UNDP Türkiye: Yağmur suyu hasadı dediniz. Onu biraz açabilir misiniz?
Örneğin, benim köyde bir evim var ve tepesine depo mu koyuyorum? Nasıl
işliyor bu sistem acaba?
C.A.
C.A.: Şöyle anlatayım. Tabi bu sistem için çok basit şeyler gerekli. Öncelikle
300 metre üstü yağış miktarı ve bir çatı alanı gerekli. Çatıların oluklarından
topladığımız yağmur suyunu borularla deponun tepesine ulaştırıyoruz.
Deponun tepesine yabancı maddelerin erişimini engellemek için çok basit bir
eleğimiz oluyor. Buradan elenen su çatının içine geçiyor ve aşağıda bulunan
kum-çakıl filitresiyle arıtılıyor. Yağmur suyu zaten çok saf bir su olduğu için
basit bir arıtım yeterli oluyor. Daha sonra ufak bir pompa ile bunu evin
içerisine musluktan akacak şekilde ulaştırıyoruz.
UNDP Türkiye: En başta söylemiştiniz aslında. Her şey iklim değişikliğinin
etkileriyle başladı. Diğer bir deyişle, iklim değişikliği bu projenin ortaya
çıkmasına sebep olan şeylerden biriydi. Türkiye’de de iklim değişikliğinin
etkileri hissediliyor. Sizin bahsettiğiniz bölge de bunlardan birtanesi.
Yağışların azalması, kuraklık ya da bazı yerlerde tam tersi; sellerin ortaya
çıkması gibi etkilerden söz ediyoruz. Bu etkilerden yola çıkarak, siz bu projeyi
geliştirdiniz. Temiz içme suyuna erişim boyutunu ön plana çıkardınız. O kadar
başarılı olduki, 2010 yılından itibaren artık küresel bir projeye dönüşmüş
vaziyette. Son olarak da Türkiye’deki faaliyetlerinize bir boyut daha
ekliyorsunuz. Tüm Karadeniz Bölgesi’ni ve Karadeniz’i çevreleyen ülkeleri
ilgilendiren yeni bir faza daha geçtiniz. Nasıl başladınız? Biraz da bundan
bahsedelim.
C.A.
C.A.: Tabi, bu projemiz sizin de dediğiniz gibi Karadeniz’i ilgilendiren bir
proje olarak başladı aslında. Projemizin adı Karadeniz Eğitim Kutusu. Bizim
baştan beri amacımız, bu eğitim kutusunun Karadeniz’e kıyısı olan ülkelerde
kullanılabilir hale gelmesiydi. Öncelikle, bu projenin Türkiye ayağını başlattık.
Ama şu anda Rusya ve Ukrayna’da da başlamış durumda. İlerleyen senelerde
Karadeniz’e kıyısı olan ülkelerde de 2013 yılının sonuna kadar başlamış olacak
diye hedefliyoruz. İsterseniz biraz da Karadeniz Eğitim Kutusu’ndan
bahsedeyim. Bunu aslında çocuklara değil de eğitmenlere dağıtıyoruz. Bu
kutu ilköğretim seviyesi için hazırlandı. Yanlız içeriğini düşünürsek,
öğretmenleri hedefledik ki daha sonra çocuklara onlar yoluyla ulaşalım diye.
Bunun içinde eğiticilerin eğitimi şeklinde bir method izledik. Kutumuzu şöyle
oluşturduk: Kutunun içine içinde 5 ünitenin yer aldığı bir adet rehber kitap
koyduk.
UNDP Türkiye: Bu kitaplarda verdiğiniz temel mesaj nedir?
C.A.
C.A.: Bu üniteler sırasıyla Karadeniz’in coğrafi ve hidrolojik özellikleri ile
başlıyor, Karadeniz Bölgesi’nde şu anda yaşadığımız problemler ve bununla
nasıl başedebiliriz şeklinde devam ediyor. Üniteler başta konu anlatımıyla
başlıyor ki bu kısım biraz profesyonel yazıldığı için öğretmenlere hitap ediyor
ve onların da bu bilgileri sadeceleştirerek öğrencilere anlatılması bekleniyor.
Her ünitenin sonunda da çocukların oynayabileceği toplam 56 tane aktivite
var. Aktiviteden kastettiğim şu: O konu ile ilgili oyunlar. Bunun dışında
kutumuzun içinde oyun kartlarımız var. Hazırladığımız kutuda ayrıca 2 tane
posterimiz, 1 adet eğitim dvdmiz var. Şu anda, Milli Eğitim Bakanlığımız’ın da
desteği ile Karadeniz’deki devlete bağlı ilköğretim okullarına ulaşmış
vaziyetteyiz. Eğitimlerimize her okuldan görevli arkadaşlar gelip katıldılar,
onlara kutularımızı dağıttık ve onlar da bu kutuları okullarına götürdüler.
UNDP Türkiye: Milli Eğitim Bakanlığı aracılığıyla, neredeyse Karadeniz
Bölgesi’ndeki tüm okullara ulaştınız. Zannediyorum burada temel mesajın
altını bir kez daha çizmek gerekir. Bu proje iklim değişikliklerinin etkilerine
uyumu hedefliyor ve suyun ne kadar değerli olduğunu bizlere bir kez daha
hatırlatıyor. Peki çocuklar bu eğitim kutusunun dağıtılmasıyla birlikte ne
öğrenecekler acaba? Sizin beklentiniz nedir? Programımızı bu soruya
verdiğiniz cevap ile kapatalım.
C.A.
C.A.: Bu kutu ile birlikte Karadeniz’de yaşadığımız problemleri çok basite
indirgeyerek anlayabiliyoruz. Örneğin, çocuklara ötrofikasyon dediğimiz şeyi
ve bunu nasıl engelleyebileceklerini çok basit bir dille anlatabiliyoruz.
UNDP Türkiye: Ötrofikasyon dediğimiz şey nedir peki?
C.A.
C.A.: Denizin içindeki bitkilere fazla besin sağlandığında ki bu genelde
çöplerle oluyor, oradaki bitki sayısı artıyor. Denizdeki bitki sayısı artıyor ama
denizdeki oksijen miktarı azalıyor ve bu da canlıları etkiliyor.
UNDP Türkiye: Bu proje ile çocukların pek çok şey öğrenmesine fırsat
sunulacak. Aslında bu sayede bizim de ihtiyacımız olduğu ortaya çıkıyor. Bu
kutudan faydalanmak isteyen diğer bölgelerdeki okullar varsa nasıl
ulaşabilecekler?
C.A.
C.A.: everydropmatters.org adresinden
kendilerine en kısa sürede ulaştırabiliriz.
bize
ulaşırlarsa
bu
kutuları
UNDP Türkiye: Proje ile ilgilenenler ve bilgi almak isteyenler bir arama
motoruna “ Her Damla Değer” yazabilir ya da direk olarak projenin web sitesi
everydropmatters.org ‘u ziyaret edebilirler. Bugünkü konuğumuz Her Damla
Değer projesinin bölge sorumlusu Ceyda Alpay idi. Birleşmiş Milletler
Kalkınma Programı Türkiye Temsilciği’nin hazırladığı yeni ufuklar
programının sonuna geldik. Programı Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi
Radyosu - Radyo İlef stüdyosunda hazırladık. Programımıza FM bandında ve
internette Açık Radyo’dan, yayın ağımızdaki üniversite radyolarından,
podcast formatında iTunes üzerinden ayrıca undp.org.tr adresinden
ulaşabilirsiniz. Sosyal medya üzerinde kullanıcı adımız undpturkiye. Bir hafta
sonra tekrar görüşmek dileğiyle hoşçakalın.
PODCAST 29
2 Ocak 2012
Verimli cihazlar dünyayı
kurtarabilir mi?
Necmettin Tokur, Enerji Verimli
Cihazları Piyasa Dönüşümü Projesi
yöneticisi
play
Bu bölümde evimizde kullandığımız elektrikli cihazlar yoluyla
dünyamızı ne kadar kirlettiğimizi ve bu konuda neler
yapabileceğimizi konuşacağız.
UNDP Türkiye: Bu bölümde, evimizde kullandığımız elektrikli cihazlar
yoluyla dünyamızı nasıl kirlettiğimizi ve bu konuda neler yapabileceğimizi
konuşacağız. Konuğumuz, Türkiye’de Enerji Verimli Cihazların Piyasa
Dönüşümü Projesi Proje Yöneticisi Necmettin Tokur.Hoşgeldiniz.
Necmettin Tokur (N.T.): Merhabalar, hoşbulduk.
UNDP Türkiye: UNDP de dahil olmak üzere bir çok ortağın katkıda
bulunduğu “Enerji Verimli Cihazların Piyasa Dönüşümü “ projesinin amaçları
nelerdir?
N.T.: Bilindiği gibi enerji denilen kavram, sadece Türkiye’nin değil, bütün
dünyanın en önemli gündem maddelerinden birisidir. Bu durumdan yaşam
için çok önemli bir yere sahip olduğu anlaşılan enerjinin; verimli ve akılcı
kullanımı bir zorunluluktur. Evlerimizde hayatımızı kolaylaştırmak için
kullanmakta olduğumuz buzdolabı, derin dondurucu, bulaşık makinesi ve
benzeri ev aletleri de enerji aracılığıyla işlevsellik kazanmaktadır. Buzdolabı,
derin dondurucu, bulaşık makinesi, çamaşır makinesi, elektrikli fırın ve klima,
en çok enerji tüketen ev aletlerinden bazılarıdır. Bu nedenden ötürü, projenin
adından da anlaşılacağı üzere, projemiz temelinde elektrikli ev aletlerinin
akılcı ve verimli kullanımının teşvikini hedef almış bulunuyor. Bu kapsamda,
proje bazında yer alan ortaklarımız, çok geniş bir yelpaze oluşturuyor. Proje
ortaklarımız arasında hem kamusal, hem de özel sektörden temsilciler
bulunmaktadır. Proje şu anda yürütücü konumunda olan Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanlığı ile birlikte yürütülmektedir. Ayrıca, ev aletlerinin enerji
verimliliği konusundaki mevzuatları üzerinde yoğunlaşan Bilim, Sanayii ve
Teknoloji Bakanlığı, bu projenin diğer kamusal ortaklarından biridir. Özel
sektörden olan ortaklarımızın başında ise, beyaz eşya sektörünü temsilen,
Türkiye Beyaz Eşya Sanayiicileri Derneği (TÜRKBESD) gelmektedir. Bir diğer
beyaz eşya devi Arçelik de bu projenin ortakları arasındadır. Proje bütçesinin
büyük bir çoğunluğu Küresel Çevre Fonu (GEF) tarafından karşılanmaktadır.
UNDP de projenin uygulayıcı ortakları arasında yer almaktadır.
UNDP Türkiye: Anlaşılacağı üzere proje çok ortaklı bir tasarı olarak
karşımıza çıkmakta ve Türkiye genelinde ev aletlerinin kullanımıyla ilgili tam
olarak bir dönüşümü hedeflemektedir. Bilinçlendirme başta olmak üzere pek
çok çalışmayı da bünyesinde barındıran bir tasarıdan söz ediyoruz. Biraz da
bunlardan söz edilmesi gereklidir. Özellikle bilinçlendirme kapsamında bu
proje dahilinde neler yapılacaktır?
N.T.: Esas itibariyle bu projenin üç temel hedefi vardır: Birincisi, ürünleri tabii
olduğu enerji etiketleme ve ekotasarım mevzuatının geliştirilmesi ve
kurumların bu mevzuatı uygulayabilecek altyapıya sahip olması. Bir yıl önce
başlatılmış olan proje kapsamında özellikle mevzuat geliştirme boyutuna
ağırlık verilmiştir.
UNDP Türkiye: Sektörlerin kendisini geliştirebilmesinden önce kamusal
boyutta da pek çok atılımın gerçekleştirilmiş olması gerekir. Bu kapsamlı ve
etkin proje de bu yönde bir başlangıç gerçekleştirmiş oldu.Çok teşekkür
ediyoruz. Bugün Türkiye’de Enerji Verimli Cihazların Piyasa Dönüşümü Projesi
Proje Yöneticisi Necmettin Tokur konuğumuzdu. UNDP Türkiye
Temsilciliği’nin hazırladığı Yeni Ufuklar Programı’nın sonuna geldik. Programı
Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyosu - Radyo İlef stüdyosunda
hazırladık. Programımıza FM bandında ve internette Açık Radyo’dan, yayın
ağımızdaki üniversite radyolarından, podcast formatında iTunes üzerinden
ayrıca undp.org.tr adresinden ulaşabilirsiniz. Sosyal medya üzerinde kullanıcı
adımız undpturkiye. Bir hafta sonra tekrar görüşmek dileğiyle hoşçakalın!

Benzer belgeler

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Başkanı Kemal Derviş de

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Başkanı Kemal Derviş de Dünyanın, piyasaların durumu ve kim ne kadar büyüme göstermiş gibi konulardan ziyade özellikle yoksul ve ötekileştirilmiş insanlara karşı eşitlik ve hakkaniyetin gözetilmesi, bu insanlarin sivil, s...

Detaylı

Önleyici diplomasi Bir seçim değil, gereklilik Türkiye`nin ilk PAN Parkı

Önleyici diplomasi Bir seçim değil, gereklilik Türkiye`nin ilk PAN Parkı çekildi ve düzenli olarak İZ TV’de yayınlandı. “9 Sıcak Nokta Belgesel Kuşağı” yönetmeni Vedat Atasoy bu belgesel kuşağı ile ilgili Yıldıray Lise’nin sorularını Yeni Ufuklar için yanıtladı. UNDP Tü...

Detaylı

`Benim Dünyam` anketinin ilk sonuçları açıklandı Ban Ki

`Benim Dünyam` anketinin ilk sonuçları açıklandı Ban Ki Kategori ödüllerinin yanı sıra bu yıl Büyük Ödül ve Jüri Özel Ödülü'ne ek olarak yeni bir ödül daha yer alıyor. TÜHİD'in Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı UNDP ile yaptığı işbirliği sonucunda, ...

Detaylı

YENİ PAZARLAR ARANIYOR 13. Adıyaman Tekstil ve Hazır Giyim

YENİ PAZARLAR ARANIYOR 13. Adıyaman Tekstil ve Hazır Giyim Düşler Akademisi, engelli ve sosyal dezavantajlı gençlerin sosyal hayata katılımını ve meslek edinmelerini desteklemek için Alternatif Yaşam Derneği (AYDER), Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (...

Detaylı

Yoksulluk ölçümlerine yeni bir yaklaşım Sürdürülebilir turizm

Yoksulluk ölçümlerine yeni bir yaklaşım Sürdürülebilir turizm çekildi ve düzenli olarak İZ TV’de yayınlandı. “9 Sıcak Nokta Belgesel Kuşağı” yönetmeni Vedat Atasoy bu belgesel kuşağı ile ilgili Yıldıray Lise’nin sorularını Yeni Ufuklar için yanıtladı. UNDP Tü...

Detaylı

Dünya Barış Günü Avrupa ve Orta Asya Bölgesi`nden kalkınma

Dünya Barış Günü Avrupa ve Orta Asya Bölgesi`nden kalkınma Katkı anlaşması BM Türkiye Mukim Koordinatörü ve UNDP Mukim Temsilcisi Shahid Najam ile Türk Dışişleri Bakanlığı’ndan Büyükelçi Mithat Rende tarafından imzalandı. Büyükelçi Mithat Rende’nin konuşma...

Detaylı

Rio+20 ve sürdürülebilir kalkınma hedefleri

Rio+20 ve sürdürülebilir kalkınma hedefleri Katkı anlaşması BM Türkiye Mukim Koordinatörü ve UNDP Mukim Temsilcisi Shahid Najam ile Türk Dışişleri Bakanlığı’ndan Büyükelçi Mithat Rende tarafından imzalandı. Büyükelçi Mithat Rende’nin konuşma...

Detaylı