7`den 70`e buz pateni

Transkript

7`den 70`e buz pateni
Çekmeköy Belediyesi Aylık Kültür Sanat Dergisi
16.Sayı - Mart 2016
Gazian ep
TÜRKİYE’Yİ GEZİYORUZ...
Özü Sözü Bir Adam
Bülent SERTTAŞ’tan
Çekmeköy 2023’e
Özel Açıklamalar
ÇEKMEKÖY’DE
7’DEN 70’E BUZ PATENİ
YARINLAR YORGUN VE BEZGİN KİMSELERE
DEĞİL, RAHATINI TERK EDEBİLEN
GAYRETLİ İNSANLARA AİTTİR
GÜNÜN HER SAATİNİ DÜN OLDUĞUNDAN DAHA İYİ OLABİLMEK İÇİN KULLANIYORUZ
ÇEKMEKÖY BELEDİYESİ RUHSAT VE DENETİM MÜDÜRLÜĞÜ
0216 600 0 600
www.cekmekoy.bel.tr
Ahmet POYRAZ / Belediye Başkanı
Ahmet POYRAZ
Değerli Çekmeköy2023 Okurları,
Belediye Başkanı
Her yeni ay bir tazeleniş, yeni şeyler söylemek için yeni imkanlardır. Her yeni
aya girerken söylenecek sözlerimizi, yeni kelimelerimizi, yeni cümlelerimizi
hazırlar ve yola koyuluruz. Biliriz ki yeni şeyler yapmadığın, yeni şeyler
söylemediğin anlar sana ait anlar değildir. O boşluklar birileri tarafından
hoyratça kullanılır ve doldurulur.
facebook.com/B
askanAhmetPo
yraz
twitter.com/A
hmettPoyraz
instagram.com
/ahmettpoyra
z
facebook.com
/cekmekoybele
diyesi
Değerli okurlar,
twitter.com/C
ekmekoybeltr
instagram.com
/cekmekoybele
youtube.com/c
Mart sayımız ile yeniden huzurlarınızdayız. Mart, baharın ilk ayı ve tabiatın
yeniden dirilişidir. Ruhlarımızın ve gönüllerimizin de yeniden dirilmesini
temenni ediyoruz. Teknoloji, ekonomi ve hırsın birleşmesi ile oluşan
çılgınlık, yaşadığımız çağda insanı alabildiğine vahşileştirmiş, değerlerden
uzaklaştırmış tüm yeryüzünü bir kan göletine çevirmeye azmeylemiştir. Biz
kendimizi yetiştireceğimiz iyi insanlarla bunu düzeltmeye talip gönüllüler
addediyoruz. Her yazımız, her işimiz, her projemiz bu konuda bir adım olmalı
diyoruz.
ekmekoybeledi
diyesi
yesi
Uluslararası Kısa Film yarışmamız ülkemizde ve yurt dışında dikkat çekti.
Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir yerel yönetimin projesi Cumhurbaşkanlığı
Himayesine alındı. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın
projemize gösterdiği teveccühten ötürü kendilerine minnettarız.
Bu ay içerisinde tanıtım toplantısını düzenleyeceğimiz “Uluslararası
Bilim Olimpiyatları” geleceğin teknolojisini ve geleceğin dünyasını insan
ve erdem merkezli olarak inşa etmeyi amaçlamaktadır. Bu nedenledir ki
projemize ülkemizin büyük değerlerinden Nobel Ödüllü Bilim Adamı Aziz
Sancar’ın isminin verilmesinin uygun olacağını düşündük. Kendisinin de rıza
göstermesiyle projemizin ismi “Çekmeköy Belediyesi - Uluslararası Prof. Dr.
Aziz Sancar Bilim Olimpiyatları” oldu. Bu konuda kendisine teşekkür ediyor,
çalışmalarında başarılar diliyoruz.
Her gün yeni bir şeyler söylemek lazım, her dem yeniden doğmak lazım.
Der ya şair;
“Her dem yeniden doğarız / Bizden kim usanası”
Her gün yeni bir işle, yeni bir heyecanla çıkarız karşınıza. Attığımız her iyi
adım adım geleceğin inşasında bir tuğladır çünkü.
İÇİNDEKİLER
6
Mart 2016 Yıl:2 Sayı:16
Çekmeköy Belediyesi
Adına İmtiyaz Sahibi
Ahmet POYRAZ
Genel Yayın Yönetmeni
Şahmettin Yüksel
Başkan Yardımcısı
Danışma Kurulu
Şenol Çetin-Başkan Yardımcısı
Latif Coşar-Başkan Yardımcısı
Eyüp Yıldırım-Başkan Yardımcısı
Ahmet Epli-Başkan Yardımcısı
Fatih Sırmacı-Başkan Yardımcısı
Genel Yayın Koordinatörü
Muhammed Sarı
Kültür ve Sosyal İşler Müdürü
Cumhurbaşkanı’ndan Merhamet ve Adalet Temalı
Kısa Film Yarışmasına övgü
14
Değişim Mağdurları
16
Domuz Gribine Karşı Nasıl Önlem
Alınır ?
49
Matematiği İzlemeye Ne Dersiniz ?
60
İslam Ve ‘‘ Ötekiler ’’
66
Duygusal İstismar (4)
68
Bir Rus Atasözü Der ki ;
‘‘Kuyuya Tükürme , Sonra Kendin İçersin ‘‘
86
Hayatın Temeli Su
90
Mutluluk Saçan Gıdalar
Editör
Soner Kartal
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
MART 2016
Yayın Kurulu
Muhammed Sarı
Nevzat Hartomacıoğlu
Salih Gebel
Ömer İslam
Cem Mutlu
Hikmet Tekin
4
Haber Servisi
Çekmeköy Belediyesi Basın Yayın ve
Halkla İlişkiler Müdürlüğü
Tasarım
Greenart Reklam
Matbaa
Greenart Reklam
İletişim
Çekmeköy Belediyesi
Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü
[email protected]
Tel:0216 484 82 57
Yayınlanan yazıların sorumluluğu yazara aittir.
Gönderilen yazılar, yayınlansın yayınlanmasın iade edilmez.
Gönderilen yazılarda gerekli editoryal değişiklikler yapılabilir.
Bu dergide kullanılan yazı ve görseller izin almak ve
kaynak göstermek şartıyla kullanılabilir, alıntı yapılabilir.
28
Bülent SERTTAŞ
Her zamanki gibi kibar ve şakacı kimliği ile bizleri misafir
eden ünlü sanatçıyla röportajımız başlıyor. Siz değerli
Çekmeköy2023 okurları için biz sorduk özü sözü bir olan
Bülent Serttaş tüm samimiyeti ile cevapladı.
EDİTÖRDEN
Soner KARTAL
44
Başarı Hikayeleriyle
Parmak Isırtan
Fırmalarımız
Tisan Mühendislik
Plastikleri
Plastik doğaya zararın
en aza indirgendiği
üründür.
56
CHP Meclis Üyesi
Yusuf POLAT
EKİP RUHU
Yaprağa soruyoruz; kendi kendine tamam mısın, yaprak cevap veriyor; “Hayır benim hayatım
dallardadır,” dala soruyoruz ve dal diyor ki, hayır
benim hayatım köktedir. Köke soruyoruz, cevap
veriyor; “Benim hayatım gövdede, dallarda ve
yapraklardadır, dallardaki yaprakları koparırsanız
ben ölürüm.” Ekip olmak ekip ruhu taşımak, birlik ve beraberlik içerisinde başarı kaygısını taşımak da böyle bir şey.
Bir insan tek başına hiç olduğunu algılayamıyor ve benlik zehrini içiyorsa vay haline. Nereden başlayacağınızı ve nasıl bir ekiple çalışacağınızı bilmiyorsanız, başlayamazsınız. Gömleğin
ilk düğmesi yanlış iliklenince, öbürleri de yanlış
gidiyor. Ekip ruhu, insanların egolarını ikinci plana atıp takımın başarısı için mücadele etmesiyle
elde edilir. Takım üyelerinin, aynı zamanda hem
birey olmaları hem de takımlarıyla yekvücut olmaları gerekir. Takım olmak demek, ortak bir
hedefe kilitlenmek demektir.
Çok pahalı yıldız oyunculardan oluşan takımlar, kendilerinden beklenen başarıyı gösteremezken onların yarısı değerindeki takımların
onlardan daha başarılı olmalarının sebebi bir
takım ruhuna sahip olmalarındandır. Unutmayın
harekette birlik olmazsa, fikirdeki birlik faydasız
olur. Çekmeköy2023 ailesi olarak her bir okuyucumuzu ekibimizin parçası saydığımızın altını
önemle çiziyor, iyi okumalar diliyorum.
Adresimiz: [email protected] ve
cekmekoy2023.com
Ayrıca sosyal medyada Twitter ve Facebook’ta
bizimle iletişime geçebilirsiniz.
MART 2016
TÜRKİYE’Yİ Geziyoruz...
Gaziantep
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
18
5
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
MART 2016
HABERLER
6
CUMHURBAŞKANI’NDAN
MERHAMET ve ADALET TEMALI
KISA FİLM YARIŞMASINA ÖVGÜ
HABERLER
Başkan Poyraz görüşmede; katılım
sayısı, filmlerin gönderildiği iller, yurt
dışından yarışmaya gösterilen ilgi
hakkında bilgi verirken, ödül töreni
için yapılan hazırlıkları anlattı.
Cumhurbaşkanı Sayın Recep
Tayyip Erdoğan, çok büyük bir aksilik
olmazsa Mayıs ayında Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nde yapılacak ödül gecesine katılım sağlamak
istediğini ifade etti.
MART 2016
Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayip
Erdoğan, İstanbul ilçelerinde AK Parti Kurucu İlçe Başkanlığı görevlerini
üstlenmiş isimleri Cumhurbaşkanlığı
Külliyesi’nde ağırladı. Kurucu
başkanlar arasında yer alan Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz
ziyaret esnasında, Cumhurbaşkanlığı
himayesine alınan ilk belediye projesi Çekmeköy Belediyesi Merhamet
ve Adalet Kısa Film Yarışması’nın
güncel durumu ile ilgili
Cumhurbaşkanımızı bilgilendirdi.
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet
Poyraz, Cumhurbaşkanı Sayın Recep
Tayyip Erdoğan’ın AK Parti Kurucu
İlçe Başkanları davetine katıldı. Beştepe’deki Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde gerçekleşen buluşmada
Başkan Poyraz, Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a, Çekmeköy Belediyesi Kısa Film Yarışması ile
ilgili son durum ve ödül töreni için
yapılan çalışmalar hakkında bilgi
verdi.
7
haberler
7’DEN 70’E BUZ PATENİNE
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
MART 2016
Çekmeköy Belediyesi’nin “7’den
70’e Buz Patenine” sloganıyla Hamidiye Mahallesi Doğa Park yanında
hizmete açtığı buz pateni pistinin
açılışına AK Parti İstanbul Milletvekili
Mihrimah Belma Satır, AK Parti Eski
Milletvekili Nusret Bayraktar, Çekmeköy Kaymakamı Cemal Hüsnü
8
Kansız, Çekmeköy Belediye Başkanı
Ahmet Poyraz, Çekmeköy İlçe Milli
Eğitim Müdürü Ahmet Aktaş, AK Parti Çekmeköy İlçe Başkanı Salih Kırıcı, AK Parti Çekmeköy Kadın Kolları
Başkanı Kezban Yüksel Aşık, AK Parti
Eski İstanbul Gençlik Kolları Başkanı
Gıyaseddin Gergin, Çekmeköy Be-
lediye Başkan Yardımcıları, belediye
meclis üyeleri, vatandaşlar ve Çekmeköylü çocuklar katıldı.
750 metre kare alana inşa edilen ve
iki ay boyunca ücretsiz olarak Çekmeköylülere hizmet verecek olan
buz pistinde 30 dakikalık seanslarla
kayılabilecek. haberler
ile şehitlerimize Allah’tan rahmet,
ailelerine başsağlığı diliyorum,” dedi.
Açılış töreninde konuşan Çekmeköy
Kaymakamı Cemal Hüsnü Kansız
“ Bu güzelliği paylaşabilmek bizim
için mutluluk. Gayret ve çabaları için
başta Belediye Başkanımız Ahmet
Poyraz’a ve çalışma arkadaşlarına
teşekkür ederim,” dedi.
MART 2016
cennet vatanı cehenneme çevirmek
istese de, bizler hayatı daha dinamik
kılmak ve sizlere hizmet sunmak için
çalışıyoruz. Güneydoğu’da bazı belediyeler hendek ve çukur kazıyor
ülkenin refahını bozmaya çalışıyor.
Bizim onlardan farkımız ise, yaşatmak, üretmek, birbirimizi sevmek
ve daha çok dayanışma halinde olmak için çalışmamızdır. Bu vesile
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
Programa katılan ve alanda bulunan
vatandaşları selamlayan İstanbul
Milletvekili Sayın Belma Satır, Çocuklarımızın geleceği, gelişimi ve
sağlıklı büyümeleri için Çekmeköy
Belediye Başkanımız güzel bir proje
gerçekleştirmiş. Bu proje için kendisine teşekkür ediyorum. Ülke olarak
zor günlerden geçiyoruz, şehitler
veriyoruz. Terör hayatı durdurmak,
9
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
MART 2016
haberler
10
Buz pateni pistinin açılışında selamlama konuşması yapan Çekmeköy
Belediye Başkanı Ahmet Poyraz “
Gençlerimize vatandaşlarımıza işlerinden ve okullarından fırsat bulduklarında eğlenebilecekleri spor
yapabilecekleri mekanları kazandırmamıza vesile olduğu için rabbimize
şükrediyoruz. İlçemize gençlerimizin faydalanabileceği bir spor kompleksi kazandırdık. Üniversite ve lise
sınavlarına hazırlanan gençlerimiz
için kurslar açtık. Her şey gençlerimiz için. Eğitim vadisi olacağız dedik,
bu yolda çalışmaya devam ediyoruz.
Çekmeköy Ulus Pazarı’nın bulunduğu yere ilk, orta ve lise düzeyinde bir
eğitim kompleksi inşa edeceğiz. Bugün üzerinde bulunduğumuz alana
yine gençlerimizin vatandaşlarımızın
faydalanabileceği içerisinde 600 kişilik salonlar, eğitim kursları ve spor
salonu olan bir kültür merkezi inşa
edeceğiz. Bugün burada toplanma
sebebimiz olan buz paten pistimizin
Çekmeköyümüze hayırlı uğurlu olmasını diliyorum, ”dedi.
Alanda bulunan gençlere seslenen
AK Parti Çekmeköy İlçe Başkanı Salih Kırıcı ise“ Eskiden böyle imkanlarımız yoktu sizler çok şanslısınız.
Hem imkanınız, hem de sosyal belediyecilik anlayışına sahip bir belediye
başkanımız var,” dedi.
KÖŞE YAZISI
KADIN MUTLUYSA HERKES MUTLUDUR
Erkekler şunu iyice bilsinler ki bir
kadının çığlığı arşa yükseliyorsa artık hayır beklemeyin. Korkun ki gök
kubbe başınıza yıkılabilir.Bir çocuğun genel ruh sağlığı, temelde anne
babasının birbirine karşı davranışlarına bağlıdır. Anne ve babanın birbirini
sevdiği, saygı duyduğu bir aile içinde
yetişen çocuklar çok mutlu olmaktadır. Bunu çocuğun her hâlinden
anlayabilirsiniz.
Bir Kadın Mutluysa...
Bir kadın mutluysa; kocası da
mutludur.
Bir kadın mutluysa; çocuğu da
mutludur.
Bir kadın mutluysa; bebeği de
mutludur.
Bir kadın mutluysa; evde
çiçekler açar.
Bir kadın mutluysa; ev cennet
gibidir.
MART 2016
Çünkü anne mutluysa çocuk mutlu
olur.
Çünkü kadın mutluysa herkes
mutlu olur.
Bir toplumda kadın ne kadar
mutluysa, o toplum o kadar
mutludur.
Bir toplumda kadınlar ne kadar
gelişmişse, yine toplum o kadar
gelişmiştir.
Kadın mutsuz ise aile içindeki
fertlerinin mutlu olma imkânı
söz konusu değildir. Erkek mutlu ise
herkes mutlu olmaz. Bir de zaten
kadın mutlu değilse erkeğin mutlu
olması da bir yalandır. Çocukların
akademik başarısı da annenin mutlu olmasına bağlıdır. Bu yüzden bir
erkek ne yapıp edip karısını mutlu
etmelidir. Erkek okurlarım, köşeye
sıkıştığınızı biliyorum ama bundan
kaçış yok.
Ha bir de, hanımefendiyi mutlu
etmek için yıllarca elinizden geleni
yaparsınız ama asla mutlu edilemeyen hanımlar da varmış. “Böyle bir
durumda ne yapacağız hocam?”
diyorsanız size cevabım şudur: “Bu
konu beni aşıyor.”
Şu son paragrafı okuyup da erkek
okurlar bıyık altından boşuna gülmesinler. Ne yapıp edip bir kadını mutlu
etmesini bilmiyorsanız vay size. Erkek adam, karısını mutlu edebilendir.
Kadın mutluysa; ülke kalkınır.
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
Neden?
Kadın mutsuzsa eğer, herkes
mutsuzdur.
11
Bir kadın mutluysa; herkes mutludur.
Bir kadın mutluysa; toplum
mutludur.
Bir kadın mutluysa; dünya mutludur.
Kadın mutluysa; erkek başarılı olur.
Kadın mutluysa; çocuk başarılı olur.
Bir Erkek Mutluysa...
Pardon efendim, erkek mutluysa
mı? Böyle bir şey yok. Kadın mutlu
değilse avcunu yalarsın. İşi yokuşa
sürüp, “Ya hocam, bir erkek evli değilse ne olacak? Pekâlâ mutlu olabilir” diyorsanız eğer, söyleyeyim:
Bir erkek, hayatında kadın olmadan
yaşayamaz. Mutlaka hayatında bir
kadın vardır. Annesi, ablası, teyzesi,
halası, nişanlısı, evlenmeyi düşündüğü sevgilisi vs.
Kadın mı Daha Güçlüdür
Erkek mi?
Zahiren erkekler, hakikatte kadınlar
daha güçlüdür. Görünürde erkekler, gerçekte ise kadınlar güçlüdür.
Kadının duygusu, erkeğin bedeni
güçlüdür. Kadının yüreği, erkeğin eli
güçlüdür. Kadının dili, erkeğin kasları
güçlüdür. Kadının kalbi, erkeğin cüzdanı. Kadının gönlü, erkeğin kolları.
Kadının zekâsı, erkeğin düz mantığı
Mutlu Olamayan Kadınlar
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
MART 2016
Her şeye rağmen mutlu olamayan
kadınlar var mıdır bu âlemde? Rastlamadım ama…
12
Vardır herhâlde. Bu kadınlar bebek
olmakla yetişkin olmayı karıştıran
kadınlardır. Evet, bir kadının bir bakıma bebek kalması gerekir; aksi hâlde
mutlu olamaz. Ama bir bakıma da
yetişkin olması gerekir, çünkü bebekler sorumluluk alamazlar. Yaşam
sorumluluğunu alan bir kadın, farkındalık düzeyini geliştirerek içindeki
bebeği canlı tutabilir. Yaşam sorumluluğundan kaçmak için bebekleşmeleri bu yüzdendir. Oysa bir kadına
bebeklik çok yakışır ama bebekleşmek yakışmaz. Bir kadındaki bebeklik erkeği cezbeder; bebekleşmek
de uzaklaştırır. Kadın bebeksi olmalı
ama bebekleşmemeli, çocuksu olmalı ama çocuklaşmamalı.
Bu konuyu İbrahim Tatlıses, Bebeğim şarkısında çok güzel dile getirmiştir. “Bebeğim, sana ömrümü
verdim”. Çünkü bebeğe ömür bile
verilir. Bu şarkıyı ben de çok severim.
Hemen hemen bütün besteciler erkektir. Acıklı şiirleri de erkekler yazmıştır. Aşk derdinde kadınlar daha
dayanıklı, erkekler daha zayıftır. Aşkı
için türkü yakan erkeklere karşılık
çok az kadın gösterebilirsiniz. Aşkının derdinden erkek ortalığa düşüp
ağlar, ama kadın öyle mi? Dik durur,
bu acıyı da atlatır. Bu bakımdan aşk,
kadını toplar, erkeği dağıtır.
Bir kadın öldüğünde kocası yalnız
yaşayamaz, çocuklarıyla avunup
yaşamdan lezzet alamaz. Muhtaçtır
bir kadının nefesine. Ama kadın öyle
mi? Çocuklarında bulur yeni hayatın
tutunacak dalını. Çocuk sevgisi anne
olan kadınlar için erkeklerin asla tadamayacakları olağanüstü bir
ayrıcalıktır. Ana Yazılımı bozulmamış,
hasar görmemiş her kadın, kesinlikle
berekettir.
Seven bir kadın berekettir. Bereket
kutsal bir kavramdır. Gizil bir gücü
temsil eder. Seven kadının duası kabul olur.
güçlüdür.
Şimdi bana söyleyin bakalım, kim
daha güçlüdür? Kesinlikle kadınlar
daha güçlüdür. Sadece çoğu kadın
ne kadar güçlü olduğunun farkında
değil, o kadar.
Aşkından dağları delen her zaman
erkek olmuştur ama o dağlara elini
sürmeden deldirene bakmalı, değil
mi? Kadın öyle bir kadın olmalı ki erkek arkasından dağları delmeli. Erkek
güçlüdür dedik ya, erkeğin gücü Ana
Yazılımda var ama bu güç kadınsız
açığa çıkamaz, işlevsizdir. Bir kadının
yürekli eli değmezse bu güç işe yaramıyor.
İşte tüm bu gerçeklere bakıldığında
erkekler, kadının ne denli değerli, ne
denli önemli, ne denli ayrıcalıklı olduklarını kavrayacaklardır.
Hele hele çocuk yetiştirme konusuna hiç girmedim. Nice başarılı, nice
güçlü, nice erkek gibi erkeklerin arkasında bir anne olduğunu henüz
hiç söylemedim. O yüzden; “kadını
eğit, yurdu eğitmiş olursun” sözü
boşuna değildir.
Bilmem ki daha ne söylesem? Kadın
Mutluysa Herkes Mutludur. Tüm hanımların; Dünya Kadınlar Günü Kutlu
Olsun.
HABERLER
SOSYAL MEDYADA İLK
ÜÇTEYİZ
Dijital Araştırmalar Derneği’nin yaklaşık 4 aydır sürdürdüğü veri madenciliği çalışmalarında ele alınan
belediyelere ve başkanlara ait 202
websitesi, 128 IOS ve Android uygulamasının yanı sıra, Dijital Kent 2015
Reyting Sistemi 11 sosyal ağda 240
kullanıcıya ait 970 sosyal ağ hesabında dijital varlıkların derecelendirmesini yaparken, bir belediyenin
veya belediye başkanının hesabının
bulunup bulunmadığı, takipçi, beğeni, hakkında konuşan, paylaşım gibi
metrik verilerinin durumu, lokasyon
ve hesap dili bilgilerinin doğruluğu,
paylaşımlarda kullanılan bahsetme,
etiket ve linklere ait istatistikler, sosyal ağlardaki kullanıcı profillerindeki
bilgilerin güncelliği, kapak görselleri, web sitelerinin mobil kullanıma
uygunluğu, web sitelerindeki sosyal
medya linklerinin güncelliği, web
sitelerinin Türkiye’deki sıralaması ve
bir kullanıcının günde ortalama kaç
dakika zaman geçirdiği gibi parametreleri de içeren 68 değişken kullanıldı.
MART 2016
belediye başkanının 970 sosyal ağ
hesabı, 202 internet sitesi, 128 mobil uygulama olmak üzere toplamda
1.300 dijital varlığı incelendi. Belediyelerin ve belediye başkanlarının
2015 yılı içerisindeki tüm dijital çalışmaları, etkileşimleri, paylaşımları ve
yayınları yapılan değerlendirmenin
ardından, Dijital Varlık Reytingi metodolojisi ile derecelendirildi. 0-100
puan arasına endekslenen ve AAA++/E-- ölçeğinde 50 aşamalı harfli
not sistemine dönüştürülen reyting
bundan böyle her 3 ayda bir
güncellenecek.
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
Dijital Araştırmalar Derneği’nin “Sosyal Medyayı” en iyi kullanan belediyeler araştırmasında Çekmeköy Belediyesi ilk üçte yer aldı
Dijital Kent 2015 Yerel Yönetimler
Dijital Varlık Reytingi’ne göre, 2015
yılında dijital varlıkları en iyi kullanan
belediyeler arasında araştırma gerçekleştirildi. İstanbul’da 39 belediye
arasında yapılan araştırma sonuçlarına göre Çekmeköy Belediyesi;
Twitter, Facebook, Instagram, Flickr,
Google+, Youtube, Pinterest, Periscope, Vine, Klout ve Linkedin gibi
çeşitli sosyal mecraların kullanımına
göre BBB+ reytingiyle üçüncü sırada yer aldı.
Araştırma nasıl ve neye göre yapıldı?
81 il belediyesi ve başkanı ile 39 İstanbul ilçe belediyesi ve başkanı
olmak üzere 120 belediye ve 120
13
!
I
R
A
L
R
U
D
Ğ
A
M
DEĞİŞİM
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
MART 2016
Ç
14
evremizdeki her şey büyük bir
hızla değişiyor. Sokaklar, caddeler, binalar şehirler… Elbette insanlar
ve kültürler de değişiyor.
benden alabilir.
Bu değişim kimilerine göre gayet güzel. Değişmeyen tek şey değişimin
kendisi felsefesinden yola çıkarsak bu
çok mantıklı. Ama gel gelelim işin bir
de duygusal yanı var.
Bugün dönüp etrafımıza baktığımızda
olanı biteni anlamakta bu yüzden zorluk çekiyoruz.
80’li yılları çocuk ve genç olarak geçirmiş bizim kuşağımız geleneklerine-göreneklerine bugünkülerden çok
daha fazla bağlıydı bu kesin.
CÜNEYT YALINKILIÇ
GAZETECİ - YAPIMCI
Oldum olası teknolojiyi yakından takip
ederim. Yenilikleri ve değişimi yakalamak için olanca gücümle yıllarla yarışırım. Ancak gel gelelim ciddi anlamda geçmişi ile yaşayan bir adamım.
Dinlediğim bir şarkıdaki melodi, ya da
köşe başında gördüğüm bir bina, beni
Bizler daha az tüketen, bulduğuyla
yetinen, küçük şeylerle mutlu olmasını becerebilen bir nesildik.
Ancak bizim çok önemli bir artımız
vardı. Biz “saygılı” bir nesildik. Saygı
duyardık. Büyüklerimiz bize saygıyı
öğretmişti.
Geldiğimiz noktada ise bize inanılmaz
bir kültür enjekte ettiler. Etmeye de
devam ediyorlar.
Türkiye’nin en büyük sorunu “Saygı”.
Saygısız bir milletiz biz. Çünkü saygı
kelimesini bilmiyoruz. O kadar benciliz ki, kimseye hatta kendimize bile
saygı duymuyoruz.
Aslında saygı her şeyin çözümü…
Çok basit, sadece SAYGI…
Bizim çocukluğumuzda çoğunluk
masumdu. Masumiyet üzerine kuruluydu yaşam. Masum olmayanlar
kabak gibi ortaya çıkıyorlardı.
,
Ama biz büyüdük ve masumiyet
kayboldu! Dedelerimiz, “Silah çıktı mertlik bozuldu” derlerdi ya. İşte
tam da o misal internet çıktı, masumiyet gitti.
Hayat sürekli seçimler yaptığımız ve
hayatımızı bu şekilde yönlendirdiğimiz bir süreç. Hep bir seçim yaparız. Seçme şansımızın olmadığı tek
şey anne, baba ve kardeşlerimizdir.
Gerisini hep seçeriz. Eşimizi, işimizi,
yaşayacağımız kenti, evimizi, arabamızı, kıyafetimizi, manavdan sebzemizi, fırından ekmeğimizi… Velhasıl
hayatımızdaki her şeyi sürekli seçeriz.
Bir seçim yaptığımızda, bir şeyi hayatımıza alırken, geri kalanları seçmeyerek hayatımızdan uzaklaştırmış oluyoruz. Seçtiğimiz alternatif,
vazgeçtiğimizden daha iyi ise ne
ala, ama daha kötü ise kayıplara katlanırız.
Etrafımızdakiler bizim seçimlerimize saygı duymamaya başladığı anda
ise kutuplaşmalar başlıyor. Onların
yaptığı seçimi yapmadığınız andan
itibaren diğeri oluyorsunuz. İşin tu-
İnternette her gün sayısız haber
okuyoruz. Bazıları dudağımızı uçuklatacak cinsten. A sitesi aynı olay
için siyah derken, B sitesi beyaz
diyor. İkisi de bir şekilde haberinin
doğruluğunu savunuyor. Daha ötesi
sosyal medyada ayrışım çok daha
uç noktalara varıyor. Kutuplaşma
had safhada… Ellerine silah verseniz
siyah diyen beyazı, beyaz diyen siyahı vuracak…
Artık herkes bir anlamda muhabir.
Elindeki cep telefonuyla yüzlerce,
binlerce hatta milyonlarca kişiye
ulaşabiliyor.
İşte bu nedenle de biz gazetecilerin
işi günümüzde çok daha zor. Haber
kaynaklarımız çok genişlemiş gibi
gözükse de aslında daha da daralmış durumda.
Aslında civciv yumurta ilişkisi gibi…
Gazeteci mağdursa okuyucu mağdur; okuyucu mağdursa gazeteci
mağdur. Gazeteci haber alamayınca okuyucu öğrenemeyecek; okuyucu öğrenemeyince ise hatalar
düzeltilemeyecek. Kısacası herkes
mağdur!
Acilen sosyal medya ve internet için
de bir tekzip mekanizması kurulmalı. Atılan yalan atanın yanına kalmamalı. Cezası ciddi boyutta olmalı.
Yazan yazdığı her kelimeyi seçerek
kullanmalı.
Söylediklerim ütopya gibi. Farkındayım. İmkansız bir şey istiyorum.
Ama ne dedik en başta; Değişmeyen tek şey değişimin kendisi! Mutlaka bu sistem de değişecek, gerekli
yaptırımlar uygulanacaktır. Doğru ile
yanlış birbirinden ayrılacaktır.
MART 2016
hafı diğerlerinden değilseniz de ortada kalıyorsunuz. Kimse sizin yaptığınız seçime saygı duymuyor.
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
Trafikte, bilet kuyruğunda, yaya geçidinde… Kimsenin kimseye saygısı
yok günümüzde…
15
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
MART 2016
SAĞLIK
16
DOMUZ GRİBİNE KARŞI
NASIL ÖNLEM ALINIR?
D
Prof. Dr. Kenan Keskin
Enfeksiyon Hastalıkları
Uzmanı
omuz gribinden korunmak
için kişisel tedbirleri almak
büyük önem taşıyor. Hastalığın etkeni olan virüs, soğuk ve nemli ortamda daha uzun süre canlılığını
koruyabilmektedir. Hastalık özellikle yaşlılar, kalp-akciğer-böbrek
hastaları, diyabetliler ve kanser
hastaları üzerinde ciddi tablolara
neden olabilir.
Domuz gribi, normalde domuzlarda görülen İnfluenza A adlı virüsün H1N1 alt tipinin mutasyon
geçirerek insandan insana bulaşma yeteneği kazanmasıyla dünyanın gündemine oturdu. İlk olarak 2009 Mart ayında Meksika ve
Amerika’da görülen ardından tüm
dünyaya yayılan hastalık, son 50
yılın en önemli salgını haline geldi.
Ancak son dönemlerde Influenza
A/H1N1 mevsimsel grip etkeni bir
virüs olarak karşımıza çıkmaktadır.
Yüksek ateş, öksürük ve boğaz ağrısı ile ortaya çıkmakta ve hastalık
pek çok insanı yatağa düşürmektedir.
SAĞLIK
Virüs kışın daha kolay bulaşmakta
• Estetik ve toplumsal kaygılar
ve vakaların sayısında artış görülnedeniyle maske takmaktan
mektedir. Kışın kapalı ve kalabalık
çekinmeyin. Maske enfeksiyonun
ortamlarda geçirilen sürenin daha
bulaşmasını engellemek için önemli
uzun olması, soğuk hava nedeni ile
bir yöntemdir.
mekanların iyi havalandırılmaması
ve hasta kişilerle temas etmek duru- • Öksürürken veya hapşırırken
munda kalınması nedeni ile hastalık
ağzınızı kağıt mendil ile kapatın.
yaygınlaşmaktadır. Okul çağındaki
çocuklar gibi kalabalık ortamlarda • Kullandığınız mendili çöpe atın.
bulunanlarda hastalığa yakalanma • Yeterli sıvı almaya (günde 2-2,5
oranı yüksek iken; yaşlılarda ve altta
litre) özen gösterin. Bol vitamin ve
yatan kronik hastalığı olanlarda grimineral içeren sebze ve meyveleri
be bağlı hayati risk oranı daha yüktüketin.
sektir.
• Bulunduğunuz ortamın uygun sıDomuz gribi aşısı olun
caklıkta olmasını ve yeterli havalandırılmasını sağlayın.
• Bulaşıcı hastalıklardan korunmanın
en etkin ve kolay yolu o hastalığın • Toplu taşıma araçları, kapı kolları
aşısını yaptırmaktır. Aşılanma gerve telefonlar bulaşımın hızlı olduğu
çekleşene kadar;
alanlardır. Temas halinde ell erinizi
ve kıyafetlerinizi dezenfekte etmeye
• Ellerinizi sık sık, özellikle öksürdüközen gösterin.
ten veya hapşırdıktan sonra su ve
sabun ile yıkayın. Bunun mümkün • Öksürdükten veya hapşırdıktan ya
da hasta olma ihtimali olan birisi ile
el sıkıştıktan sonra, elinizi yıkayıncaya kadar; gözünüze, burnunuza
veya ağzınıza sürmeyin.
• Hasta kişilere yakın temastan sakının. Temas zorunlu ise maske ve
eldiven kullanın.
• Grip belirtileri olursa hemen doktora veya hastaneye başvurun.
• Bir işyerinde yöneticiyseniz çalışanlarınız arasında hasta olanların iyileşene kadar istirahatli olmasını sağlayın. Böylece hastalığın işyerinde
yayılmasına da engel olabilirsiniz.
• Suya sabuna dokunun!
Ellerin su ve sabun ile yıkanması
mikroplardan korunmanın en etkili,
en ucuz ve en kolay yoludur. Ancak etkili olabilmesi için en az yarım
dakika süreyle ve parmak araları da
dahil olmak üzere her yerin iyice yıkanması gerekmektedir.
• Sağlık ve Yaşam dergisine katkılarından dolayı teşekkür ediyoruz.
MART 2016
olmadığı hallerde dezenfektan içeren ıslak mendilleri kullanın.
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
Yakın temastan kaçının!
17
TÜRKİYE’Yİ GEZİYORUZ...
Adıyla sanıyla GAZİantep derler bu şehre, heybetli ve
güçlü duruşu da ismine yaraşır hani… Çok medeniyet
görmüş, çok insan doyurmuş, savaşmış-kazanmış Gazi
olmuş Antep. Kilometrelerce yol katedip “buraya
kadar gelmişiz anlat bakalım” diyoruz bizim Antep’e. O
da hazırda bekliyormuş meğer, başlıyor dökülmeye;
yazı dİZİSİ
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
MART 2016
Gaziantep Adı Nereden Geliyor?
20
Ayıntab isminin kökenine ilişkin birçok rivayet bulunmakta ancak bunların hangisinin doğru olduğu tam
olarak bilinmemektedir. Hititçe “han
toprağı” anlamına gelen “hantap”dan, ya da Arapça “göz” anlamına
gelen “ayn” ve “ tab” kelimelerinin
birleşmesiyle “ayıntab” ismini aldığı
söylenir. Kurtuluş Savaşı’nda gösterdiği eşsiz direniş nedeniyle de “gazilik” unvanına layık görülür. İsminin
anlamıyla ilgili bu tartışmalar Gaziantep’in köklerinin ve kültürünün ne
denli eskiye dayandığı ayrıca çeşitli
kültürlere ev sahipliği yaptığını göstermesi bakımından önemlidir.
1992 yılında olsa gerek, SSCB’nin
henüz dağıldığı dönemdi. Bir belediye otobüsünün arka camında, hangi amaçla hazırlandığını o zamanlar
anlayamadığım bir afiş görmüştüm.
Hafızamda kaldığı kadarıyla şöyle
yazıyordu:
“Gaziantepli İş adamları! Rakipleriniz
Moskova’da! Ya Siz?”
Bir öğrenci olarak İstanbul’a geldikten sonra da her yıl en az birkaç kez
gidip geldim Gaziantep’e. Her geçen yıl şehircilik anlamında da özel
sektörde de büyük adımların atılmış
olduğunu gördüm. Bugün Gaziantep özellikle sanayisi ve kültürel çalışmalarıyla bir dünya kenti olmuş
durumda. Çevre illerin tamamından
göç almakta ve dünyanın dört bir yanına ihracat yapmaktadır. O belediye
otobüsünün arkasındaki afişteki yazı
mıdır Gaziantep’i bugünlere taşıyan
yoksa o sadece malumun ilamı mıydı, bilemem. Bildiğim bir gerçek var
ki bugün Gaziantep Havalimanında
gerçekleşen günlük yolcu sirkülasyonu ortalaması 7.000 kişiye ulaşmış
durumda.
Son 15 yıl içinde Gaziantep turizm
açısından da kendini geliştirdi. Ülke-
miz kültür turizmi açısından
dünyanın en iyi ülkelerinden biridir,
aslında. Onlarca ayrı medeniyetin
izlerini bu toprakların neredeyse her
karışında görmek mümkündür. Hiç
şüphesiz kültür turizmi doğru yapıldığı takdirde deniz - kum - güneş turizminden daha etkilidir. Gaziantep
bu konuyu kavramış olmalı ki; kale
restore edilmiş, mutfak kültüründen
tutun da hamam kültürüne kadar
müzelerle donatılmış kent.
Gaziantep’e uçak ile gitmeyi planlıyorsanız birkaç hafta evvel alacağınız uçak bileti aşağı yukarı bir otobüs
bileti fiyatına denk gelir. Uçaktan iner
inmez sizi Gaziantep’e özgü, mevsimine göre, nemden uzak, kuru bir
soğuk ya da bir sıcak karşılar. Havaalanından kalkıp yavaş yavaş şehre
yaklaştıkça şehrin kokusu sizi de içine almaya, etkilemeye başlar.
yazı dİZİSİ
GAZİANTEP’TE NERELERİ GEZMELİSİNİZ?
Gaziantep’te aşağıda yazılı olanlar dışında onlarca ayrı yer var gezecek. Ama bir hafta sonuna
sıkıştıracağınız yoğun tempolu bir gezide aşağıdaki yerleri gezebilirsiniz:
Emine Göğüş Mutfak Müzesi
Gaziantep Kalesinin güneyinde bulunan ve 1909 yılında inşaatı tamamlanan Göğüş Konağı, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi tarafından 2008
yılında restore edilerek Türkiye’nin ilk
ve tek mutfak müzesi, “Emine Göğüş Gaziantep Mutfak Müzesi” ola-
rak açıldı. Emine Göğüş Gaziantep
Mutfak Müzesi’nde Gaziantep’in geleneksel mutfak kültürü tanıtılmaktadır. Gaziantep mutfağında kullanılan
mutfak malzemeleri, tabak, bardak,
çatal - kaşık, servis tabakları, bakır
eşyalar, sahanlar, sefer tasları özel
vitrinlerde sergilenmektedir. Ülkenin
neresinde yaşarsanız yaşayın bu müzeyi gezdiğinizde çocukluğunuza
ait, ismini bile unuttuğunuz birçok
mutfak araç ve gerecini göreceksiniz. Müzeyi gezerken orada bulunan görevliden sizi gezdirmesini ve
müzeyi anlatmasını isteyin. Böylelikle sadece mutfağı değil, buna bağlı
olarak mutfak ve yiyecek etrafında
şekillenen Gaziantep kültürünü de
tanımış olacaksınız.
Gaziantep Kalesi
Bundan 6 bin yıl önce bir kalenin
şehrinizin tam da ortasında tüm
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
1577 tarihinde Lala Mustafa Paşa
tarafından inşa ettirilen külliyenin
hamam bölümü olarak hizmet vermiştir. 2015 yılında Gaziantep Büyükşehir Belediyesi tarafından aslına
uygun olarak restore edilip müzeye
dönüştürülene kadar “Paşa Hamamı” ismiyle Gazianteplilerin bir uğrak
yeriydi. Geleneksel hamam kültürünün balmumu heykellerle ziyaretçilerine gösterildiği etkileyici bir müze.
İçine girdiğinizde hamam kültürüne
ait tüm aksesuarları ve hamam ritüellerini görmeniz mümkündür.
MART 2016
Gaziantep Hamam Müzesi
21
heybetiyle durduğunu düşünün.
Hayat onun etrafında şekillenmiştir. Eteklerinde nice medeniyetler
gelip geçmiş, ülkeler kurulmuş, ülkeler yıkılmıştır. Tarihinden getirdiği
o mehabetle kollarını Gaziantep’in
üzerine açmış ve her gün güneşin
doğuşunu ve batışını evlatları ile birlikte izlemektedir. Kalenin yapılışına
dair birçok efsaneler olsa da 2000’li
yıllara gelinceye kadar maalesef bir
harabe olarak durmaktaydı. Kuzey
eteklerinde tabakhane bulunur ve
onun kokusu o bölgede adım atmayı
bile zorlaştırırdı. Kalenin güney tarafı
bölge olarak “kalealtı” ismiyle anılır.
Gaziantep kalesini görmek isteyenler
onun etrafında birçok müze ile birlikte gezmelidir.
kahramanlarının anlatıldığı panoramik müze. Müzeye bir taraftan girdiğinizde diğer tarafta bu kentin kolay
elde edilmediğini hissediyorsunuz.
Müze Gaziantep kalesinin eteklerine
kurulmuştur. Şehit Kamil, Şehit Şahin
Bey, Karayılan vb. onlarca şehidin
resmedildiği müze mutlaka
görülmeli.
MART 2016
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
Son yüzyılda çocuklar hangi oyuncaklarla oynadı ve bugüne uzanan
oyuncak serüvenimiz nedir? Geçmişten günümüze uzanan oyuncak
tarihini adım adım gezerken içinizdeki çocukluğunda da bir anda ortaya
çıkmasına ve o çocuksu heyecana
kapılmasına engel olamıyorsunuz.
Gaziantep’e yolunuz düştüğünde
çocukluğunuza yolculuk yapmak
için bu müzeyi gezmelisiniz.
Hayvanat Bahçesi
Türkiye’nin ve orta doğunun en büyük hayvanat bahçesi size Afrika’yı
aratmayacak bir safari imkanı sunuyor. Ancak televizyon ekranlarında
göreceğiniz her tür hayvanları bir
arada görme imkanı bulacaksınız.
Gaziantep Savunması
ve Kahramanlık
Panoraması Müzesi
22
Gaziantep Oyun ve
Oyuncak Müzesi
Dünya çocukları nelerle
oynarlar?
Gaziantep’in Kurtuluş Savaşı’nda
gösterdiği kahramanlıkları ve savaş
Gezegenevi
Her yaştan bilim meraklısı için inşa
edilen bir müze. Özellikle fizik deneylerinin rahatlıkla yapılabileceği
küçük düzenekler kurularak ziyaretçilerin bunları kullanabilmeleri için
kısa bilgilendirme notları hazırlanmış. Planetaryum yani gök cisimlerinin yapay görüntüsünün özel bir
yansıtıcı ile kubbe şeklindeki tavana
yansıtıldığı gösteri salonu ise ziyaretçiler için uzayda bir gezinti yaptırıyor.
Gaziantep Büyükşehir Belediyesi
tarafından şehre kazandırılan “Bayazhan Gaziantep Kent Müzesi”,
ziyaretçilerini sesli rehber sistemi
ile ağırlamaktadır. Odalardaki plazmalarda oynayan filmlerin sesleri ve
maketlerin bilgileri girişte ziyaretçilere verilen kulaklıklar aracılığı ile anlatılmaktadır. Gaziantep’i her yönü
ile anlatan ve çeşitli güzelliklerini
tek mekânda seyrettirmeyi amaçlayan müze, ziyaretçilerine Gaziantep
hakkında geniş bilgiler sunmaktadır.
Dünyanın en büyük mozaik müzesidir. Zeugma antik kentten kalan
eserlerin gün yüzüne çıkmasıyla
oluşturulan bir müzedir.
Zeugma Antik Kenti, MÖ 300’de
Büyük İskender tarafından kuruldu.
Romalı Komutan Pompeius M.Ö
64’de kendine yaptığı yardımlar karşılığında kenti I. Antiachos’a verdi.
Kommagene Krallığı’nın 4 büyük
şehrinden biri olan kent, M.Ö 31’den
itibaren tamamıyla Roma İmparatorluğuna bağlandı ve ‘’köprü’’, ‘’geçit’’
anlamına gelen ‘’Zeugma’’ adını aldı.
Roma döneminde büyük bir zenginlik ve ihtişam yaşayan Zeugma, MS
256’da Sasani Kralı 1. Şapur tarafından ele geçirilerek yakılıp yıkıldı.
Gaziantep Zeugma Mozaik Müzesi gerek yapısal kompleksi gerekse
içinde yer alan eserleri açısından
dünyanın en önemli müzeleri arasında yer almaktadır. 2011 yılında
açılan müze Zeugma antik kentinin
genel dokusuna uygun olarak hazırlanmıştır. Gaziantep’e gittiğinizde
Zeugma Müzesi ile binlerce yıl öncesinin medeniyetini de ziyaret
etmiş olacaksınız.
Gastronomi Kenti Gaziantep
Unesco tarafından 33 ülkeden 47
şehir “Yaratıcı Şehirler Ağı”na alındı.
Gaziantep bu kentlerden biridir. Elbette gastronomi dalında. Gaziantep yemek konusunda artık tescilli
bir şehir. Yıllarını Gaziantep’te geçirmiş biri olarak bu şehirden başka bir
yerde yemek yemenin ne kadar zor
olduğunu bilirim. Haliyle başka şehirden Gaziantep’e giderek yenecek
yemeğin de ne denli lezzetli olacağını söylemeliyim.
GAZİANTEP HATIRASI
Bakır ürünler: Şayet Gaziantep’e
yolunuz düşerse bakırcılar çarşısını
mutlaka gezmelisiniz. Buradan Kahve seti, tava Tepsi, vb. aksesuarlar
alabilirsiniz.
Kutnu kumaşı: Rengarenk ipek iplerden üretilen Gaziantep’e özgü
kumaş. Çanta yapımında ya da özel
MART 2016
Zeugma Mozaik Müzesi
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
Bayazhan Kent Müzesi
23
YAZI DİZİSİ
kıyafetler için kullanılmaktadır.
Salça ve Acı Biber: Acı sevenler için
Gaziantep’in yaz sıcağında kurutulmuş acı biberi özel bir tat olarak mutfağınızdaki yerini alacaktır. Ayrıca do-
mates ve biber salçasının karışımıyla
hazırlanmış salça ise yemeklerinize
farklı ve özgün bir tat katacaktır.
Menengiç Kahvesi: Aşılanmamış
antepfıstığının meyvesidir. Antepfıstığının mercimek büyüklüğünde
olanlarıdır. Eylül ayı gibi toplanır. Bu
meyvenin kavrulup kıvamlı bir şekilde çekilmesiyle hazırlanır. Ve bu kahve su yerine süt ile hazırlanır ve çok
özel bir tadı vardır.
Zahter: Kekikgillerden bir ot. Gaziantep’te her kafede her kahvede normal çay gibi içilen bir çiçek olarak
kullanılır.
Baklava: Bu dayanılmaz lezzeti Gaziantep’ten dönerken mutlaka almalı
ve dostlarınıza ikram etmelisiniz.
Antep Fıstığı: Antepfıstığının tuzlu ve
kavrulmuş olanının yanı sıra kavrulmamış olanı da mutlaka tatmalısınız.
Eğer bu şehre Ağustos gibi gittiyseniz fıstığın taze olanını da tatmalısınız.
Kurutulmuş dolmalıklar: Gaziantep’in sıcak ve kuru kavası dolmalık
sebzelerin kurutularak saklanmasını
da sağlamaktadır. Kurutulmuş dolmalık patlıcan, biber, domates ve kabak almalısınız. Ve eğer yapabilmeyi becerecekseniz bunlardan enfes
dolmalar yapabilirsiniz.
GAZİANTEPLİ ÜNLÜLER
Hıncal Uluç – İbrahim Kendirci – Alaeddin Yavaşça – Arif Erkin Güzelbeyoğlu – Cahit Tanyol – Edip Akbayram –
Mehmet Kurt – Nail Kırmızıgül – Necdet Yaşar – Nejat Uygur – Yağmur Atacan.
GAZİANTEP’İN LEZZETLERİ
Beyran Çorbası
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
MART 2016
Koyun eti, pirinç, et suyu pul biber, sarımsak ile hazırlanan beyran bir
defa yediğinizde mutlaka ikinci defa yemek isteyeceğiniz bir çorba.
Malzemeler: 1 kg kuzu incik, 2 çay kaşığı pirinç, 5-6 su bardağı su, 1
yemek kaşığı tereyağı, 2 tatlı kaşığı biber salçası, 2 tatlı kaşığı kırmızı
pul biber, 8 diş sarımsak, tuz ve
karabiber.
24
Yapılışı: Düdüklü tencereye kuzu etini, kabuklarını soyduğunuz bütün sarımsakları ve suyu ekleyip haşlayın. Haşladığınız eti didikleyin.
Et suyunu ve yıkadığınız pirinci ekleyip haşlayın. Üzerine tereyağı,
salça, pul biber, tuz ve karabiberi ilave edip 2-3 dakika kaynatın. Etleri
ilave edip 1-2 dakika kaynattıktan sonra ocaktan alın. Afiyet olsun…
Katmer
Katmer kaymak, bol antepfıstığı ve şekerin yufkanın arasına konularak fırına
sürülmesiyle yapılan tatlı bir yiyecektir. Genelde kahvaltıda süt ile ikram edilir.
Malzemeler: 1 adet baklavalık yufka, 1 avuç çekilmiş Antep fıstığı, 2-3 yemek
kaşığı şeker, tereyağı ve kaymak.
Yapılışı: Yufkanın tam ortasına 25*25 cm alanı kaplayacak şekilde tereyağını
sürüp üzerine fıstığı serpin. Şekeri eşit miktarda serpiştirip üzerine parça parça sade kaymak koyun. Önce dikdörtgen, en son kare olacak şekilde katlayın. Tereyağı sürdüğümüz teflon geniş bir tavada kısık ateşte sürekli kontrol
ederek nar gibi kızartın. Servis tabağına alıp dilediğiniz şekilde dilimleyerek üzerine fıstık ve kaymak koyup sıcak servis
edin. Afiyet olsun…
Bunların yanı sıra patlıcan kebabı, baklava, içli köfte, yuvalama, varsa vaktiniz nohut dürümü tatmanız gereken
Gaziantep’in özel yemeklerindendir.
Hazırlayan: Salih GEBEL - Soner KARTAL
HABERLER
ürkiye’nin ilk sürücüsüz metro
hattı, Üsküdar-Çekmeköy hattında yıl sonunda hizmete girecek.
Anadolu yakasının ikinci metrosu olacak olan hatta, yine bir ilk
“peron kapı” kullanılacak Üsküdar-Çekmeköy arasını 27 dakikaya
indirecek olan Anadolu Yakası’nın
Kadıköy-Kartal’dan sonra ikinci met-
ro hattı yıl sonunda hizmete giriyor. larda yer alacak “peron kapı” olacak.
Çalışmaların son hızla devam ettiği metro hattı özellikleriyle de ilklere imza atacak. Projenin hayata
geçmesiyle metro hattında yolcular Türkiye’de ilk defa sürücüsüz
trenlerle taşınacak. Üsküdar – Çekmeköy metro hattı ile uygulamaya
geçecek bir başka ilk ise istasyon-
Uygulama ile yolcuların daha güvenli yolculuk yapması sağlanacak, ray
hattına düşmesi engellenecek. Tüm
kontrolleri bilgisayar sistemleri ile
yapılacak olan metro hattında kullanılan araçların sürücü kabini bulunmayacak. Yolcuların olacağı ön
tarafta cam pencereler yer alacak.
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
T
MART 2016
Üsküdar - Çekmeköy Metrosuyla Bir İlk Yaşanacak
25
KÖŞE YAZISI
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
MART 2016
NE FARKEDER PEMBESİ YA DA MAVİSİ? SEN
OYUNUN DİLİNİ BİL YETER
26
Alışveriş merkezlerinde, oyuncakçılarda, çocuk parklarında, okullarda,
atölye ve eğlence merkezlerinde
gezdiğimizde yetişkin olarak kafamızda bazı şekillendirmeler ve etiketlendirmeler yaparız. Gerek oyunların oyuncakların niteliklerine göre,
gerek renk ve şekillerine hatta gerekse o oyuncakla kurulacak oyunun
içeriğine göre şablonlarımız ve öğretilerimiz var yetişkin bilişsel düşünce
sistemimizde.
Bilişsel düşünce yapımızı bir kenara
kilitleyip duygusal zekamız ile konuya odaklanalım hep beraber.
Ama bu şablonlarımızın market stratejisi olduğunun farkında olmadan
içimizde bazı kuşkular oluşur çocuklarımızın fiziksel ve psikolojik gelişimleri ile ilgili. Bazılarımız pembe renk
içeren oyuncaklar oynayan erkek
çocuklarının daha az maskülen yetişeceğinden endişelenirken, bazılarımız inatla kızlarımızı pembeden
ve onun sahte prenseslik mertebesinden uzak tutarsak cinsiyet eşitliğini sağlamış olacağımıza inanırız.
Eğitim, sosyo-ekonomik altyapı, iş
hayatı, yaşam kalitesi, yaş vs. gibi
hiçbir değişkenin etkileyemediği tek
şey ise ebeveynlerin kendi içlerinde
çocukları için hep iyiyi istemeleridir.
Durum bu olunca bir çok karmaşık
duygunun ve kuşkunun bize eşlik etmemesi de imkansız.
Devasa büyüklükte yaşlı ve gururlu
bir ıhlamur ağacının altında ağacın
içinden geçtiği, kapısından sadece
çocukların sığacağı sıcacık mor ve
yeşil renklerden oluşan bir ağaç ev
düşünelim.
Ancak bu kez bir çocuğun gözünden bakalım istiyorum bu konuya
ve oyunun dilinden konuşalım.
Ev nedir bir çocuk için? İçinden asırlık canlı bir ağaç
KÖŞE YAZISI
gövdesinin geçtiği, küçücük kapıları ve pencereleri olan içi de gerçek hayattaki evimizdeki malzemelerin minyatürleri ile döşenmiş bir ev hayal edelim haydi hep
birlikte.
Yetişkinken hayal etmek bile bazen zorlar bizi, gözlerimizi kapatırız sözcükleri
canlandırmaya çalışırız beynimizde, öğrendiğimiz mor rengi, bildiğimiz ıhlamur ağacını getiririz gözümüzün önüne önce. Sonra heyecan
kaplar içimizi, gördüğümüz imgeye ısınıverir, bilişsel taraftan duygusal
kısma geçeriz farkında bile olmadan. Çünkü o imge duygularımıza
dokunmuştur, çocukluğa geçeriz sevinir ay ne kadar güzel der
sevinçle içine girmek isteriz bu evin hayalimizde…
İşte çocuk olmak düşünmeden an’da olmak demektir.
Gördüğümüz duyduğumuz şeyin alt metinlerini okumak yetişkinliğe özgüdür. Oyunun içinde olmak
demek, duygularımıza teslim olup o oyundan alabileceğimiz her şeyi almak demektir. Çocuklar
kız-erkek ayırt etmeksizin bu ağaç evin içine girdiklerinde bir anda bir evcilik oynamaya başlarlar. Çünkü oyun ihtiyaçtır. Nasıl yemek yemek,
eve gitmek, uyumak, bebek sevmek, oturmak
hayatın cinsiyetsiz alanlarında ise, evcilik de
öyledir çocuk için. O evde mutfağa gider, yemek yapar çocuklar, yetişkinliği tanımlarlar içlerinde. Oynayarak öğrenirler, eğlenirler, sabrederler,
hükmederler… Mutfağın pembe ya da mavi olması
bizim sorunumuzdur, sistemin, marketin, yetişkinlerin
dünyasının.
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
Gönül isterdi ki -ortayı bulabilmek için- tüm oyuncaklar
cinsiyetsiz olsun, pembe ve mavi renkler hiç kullanılmasın. Ama renkler çocuklarındır, çocukları bir renge boğmamamız gerektiği gibi hiçbir çocuğu bir renkten de
mahkum edemeyiz.
Çocuk insan olduğunu, bir toplumda yetiştiğini unutmamalı, hep hatırlamalı, bunun için de her çocuk her
oyuncak ile eşit şekilde oynayabilmeli…
Oyuncakların çocuklara empoze edeceklerinden
çok, oyunların çocuklara öğrettiklerine odaklanalım. Unutmayalım oyun bir terapidir!
Oyun ve oyuncakların rengarenk dünyasında kaybolmak
dileğiyle…
Oyunla ve
sevgiyle…
MART 2016
Ya da kız bebeklerle oynamak sadece kızların değil, erkeklerin de işidir. Düşünsenize bir canlıya aktarım yapmayı daha iyi nasıl öğrenebilir bir çocuk? Bir bebeği
sevmesinden daha önemli ne olabilir ki? Bebeğin
pembe olması mı?
27
‘‘ ÖZÜ SÖZÜ BİR ADAM ’’
BÜLENT SERTTAŞ
Şarkılarıyla olduğu kadar oynadığı filmler ve yaptığı
programlar ile taraflı tarafsız herkesin beğenisini kazanan,
bitmek tükenmek bilmeyen enerjisi ile de çevresine neşe
saçan Bülent Serttaş ile birlikteyiz.
Her zamanki gibi kibar ve şakacı kimliği ile bizleri misafir
eden ünlü sanatçıyla röportajımız başlıyor. Siz değerli
Çekmeköy2023 okurları için biz sorduk özü sözü bir olan
Bülent Serttaş tüm samimiyeti ile cevapladı.
RÖPORTAJ
Sanatçı kimliğinin dışında
Bülent Serttaş pek ser verip
sır vermeyen bir isim.
Kendinden biraz bahseder
misin bize?
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
MART 2016
Sanat kimliğimin dışında iyi bir aile
reisi, iyi bir baba ve etrafına faydalı
olmaya çalışan, sevilen bir insanım.
İçi seni dışı beni yakar; beni tanıyan
bilir. Ancak benimle birlikte hayatı
paylaşanlar beni tanır.
30
Bugüne kadar sevdiğim insanlara
faydalı ve örnek bir kişi profili oluşturmaya çalıştım. Kötü yaşantıların
içerisinde kendimi ayrı tutmaya çalıştım. Rahmetli babamın söylediği
gibi; “yanlış hayat doğru yaşanmaz.”
Bu sebeple içerisinde bulunduğum
ortamda yanlıştan hep kaçındım,
arka planda kalmayı tercih ettim.
Doğru ve faydalı bir insan olma gayretimi hep sürdüreceğim.
Sanat dünyasına ne zaman
ve nasıl girdin?
1970’li yıllarda 5 yaşlarında oynadığım bir piyesle başladı hikayem.
Dede Korkut sahnesini canlandırıyorduk ve oyun sonunda bir şarkı
söylemem istendi. Alkışlar içerisinde
tekrar tekrar tekrar şarkı söylettiler…
Bütün okul yıllarım bu şekilde geçti.
19 yaşında Elazığ’da bir restaurantta
yemek, çay parasına şarkı söylemeye başladım ve buralara kadar
geldim…
serimde, bir bayan eşinin kolundan
çıkarak bana sarıldı. Eşi; “Başka biri
olsaydı kıskanırdım ama sen ailemizden birisin, seni kardeşimiz gibi
görüyoruz” demişti. Bu cümleyi
seveninden duymanın hissettirdiği
mutluluğun tarifi yok. Türkiye’nin
%10’unu bile memnun edebildiysem ne mutlu bana, iyi ki de bugün
buradayım.
Rahmetli babamın söylediği gibi;
“Yanlış Hayat Doğru Yaşanmaz.” Sanat dünyasında gerçek
dostlukların olmadığı kanısı
yaygın. Sen de bu kanıya
katılıyor musun?
Keşke bu dünyaya hiç
girmeseydim dediğin
Maalesef katılıyorum. Birçok kişi
dönemler oldu mu?
yüzünde maskeyle dolaşıyor, hiçOlmadı, hep iyi ki dedim. Bugüne
kadar yaptığım hiçbir işten
pişmanlık duymadım. Ne yaptıysam
en iyisini yapmaya çalıştım ve bu
süreçte yanlış yapmaktan kaçındım.
Bu yüzden samimiyetimden dolayı
inanıyorum ki ekranda, sahnede,
sokakta beni gören birçok insana
neşe kaynağı olmuşumdur. Bir
seyirci telefonla canlı yayına bağlandı; “ben verem hastasıyım ama
seni izlerken hastalığımı unutuyorum” dedi. Yine Almanya’da bir kon-
bir samimiyetleri yok. Ailemle tatildeyim ve sanat dünyasından başka
isimler de orada bulunuyor. Bir kişi
herkesle fotoğraf çektirmek istedi,
bizimle fotoğraf çekildiği sırada; “siz
gerçekten farklısınız” dedi. Çünkü
yüzümüzde samimi bir gülümsemeyle karşılık vermiştik. Televizyonda ne kadar samimi görünseler de
sokakta karşılaştığınızda aynı
samimiyeti alamıyorsunuz.
RÖPORTAJ
sevgisi,
içtenliği ve
s a m i m i y e t i d i r.
Bugün bedavada bir
işe gitsem, tam
performans çalışmaya gayret ederim ve o iş bana 3 işi
daha getirir. Çünkü insanlara
sevgi ve samimiyeti hissettirebilmek aranızda kopmayacak bir bağ
oluşturur. O bağın hiçbir zaman
bana eksisi olamaz sadece artısı
olur.
Devrin çocukları her türlü
imkana sahipler. Senin
çocukluğun nasıl geçti?
Bunun karşılığı olarak babam hiçbir şeyde gözümüz kalmasın ve bir
daha başkasının bahçesine girmeyelim diye 3 kademeli bir bahçe kiraladı. Çocuğuma yaşadığımız sıkıntıları anlattığımda, mum ışığında ders
çalıştığımı söylediğimde “İpad’in yok
muydu baba” diye gülerek cevap veriyor. Çünkü mum ışığını bilmez bu
günün
çocukları.
MART 2016
Eksi diye bir şey yok
benim hayatımda.
Artısı;
insanların
bana karşı
Allah anne-babamı ve tüm ölmüşlerimi nur içerisinde yatırsın. Ben maden işçisi çocuğuyum ve kimsenin
duygularıyla oynamamak için bunu
sadece ikinci kez dile getirdim. Maden işçisi çocuğuydum ama babam
bize elinden gelenin fazlası bir hayatı
sundu ve kimseye muhtaç bırakmadı. Her çocuğun yaptığı gibi bir
yaramazlık yaparak habersizce
komşumuzun
bahçesindeki
fındıkları
almaya
çalıştım.
Bazı şeylere hasret
büyüdük ama bu sayede bugünümün
kıymetini biliyorum. Her imkana sahip olmasam da çocukluğum kötü
geçmedi, bugünkü imkanlar içerisinde çocukluğumdaki o tadı alamıyorum. Yine de çocuklarımı hiçbir şekilde sıkıntıya düşürmemeye
çalışıyorum.
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
Hayranlarınla müthiş bir
bağın var. Seni seviyor ve
ailelerinden biri olarak
görüyorlar. Bu durumun sana
getirdiği artıları ve eksileri
bizimle paylaşır mısın?
31
RÖPOTAJ
Çocukluk halin karşına çıksa ona ne gibi
tavsiyelerde bulunurdun?
kımın yanındayım. Sene sonunda inşallah gönlümüzde
yatan Fenerbahçe’nin şampiyon olmasıdır.
Ortanca oğluma baktığım zaman birebir kendi çocukluğumu görüyorum. Yüce Allah yokluklarını göstermesin,
bütün çocuklarıma dürüst olmalarını, doğruluktan ayrılmamalarını tavsiye ediyorum. Anne-babamın bana bıraktığı en büyük servet dürüstlüktü, ben de çocuklarıma
bunu aşılamaya gayret ediyorum.
Günlük yaşantısında Bülent Serttaş nasıl biri?
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
MART 2016
Seni yakından tanımayanlar bilmez
sahnelerde olduğu kadar yeşil sahalarda da
başarılısın. Değme kalecilere taş çıkartacak
kadar kalede iyisin. Bu konuda neler
söylemek istersin ve tarafsız bir gözle
bakarsan sezon sonu şampiyonluk kupasını
hangi takım kaldırır?
32
Sporun daha yeni geliştiği 80’li yıllarda Elazığ 1. Amatör
kümede oynarken çok seyircim vardı. Aynı zamanda
sahneye çıkmaya devam ediyordum. Elazığ Spor resmi
bir teklif yaparak beni lisanslı oyuncu olarak istedi. Ve
bir tercih yapmak durumunda kaldım, sahneyi seçtim.
Günümüze gelirsek, ben iyi bir Fenerbahçe fanatiğiyim.
Aynı fanatiklikle Türk futbolunun yararına olacak her ta-
Şen şakrak, gezmeyi, ailemle ve eş-dostla vakit geçirmeyi, iyi yaşamayı seven, ne yaparsam yapayım en iyisi için
uğraşan biriyim.
Bülent Serttaş nelere kızar?
Yalan ve iyi niyetimin suiistimal edilmesi. Dürüstlüğümü
ve samimiyetimi suiistimal ederse, onu affetmem.
Bülent Serttaş nasıl bir baba?
Eşim kızıma “inşallah karşına baban gibi biri çıkar” dedi.
Ve bu bana bir eş ve baba olarak yetti. Evlatlarımın
ileride gurur duyacağı bir baba olmak için elimden geleni
yapıyorum.
Hayata sıfırdan başlama imkanın olsa tercihin
yine sahne mi olur?
Yine sahne olurdu. Rahmetli annem subay olmamı çok
istiyordu ama ikinci fırsatım olduğunda yine sahne
olurdu.
Sonsuz mutluluğun tarifi sence nedir?
Huzur.
En büyük korkun?
Çocuklarıma iyi bir gelecek hazırlayamadan bu dünyadan gitmek.
En büyük pişmanlığın?
Yok.
Favori şarkın?
Televizyona ilk çıktığımda okuduğum, hayatımın dönüm noktası olan ve rahmetli annemin en sevdiği;
“Ağlama Annem” parçasıdır.
Nasıl bir yeteneğin olsa mutlu olurdun?
Öyle bir yeteneğim var; ses sihirbazıyım… (gülüyor)
Hayatın dönüm noktası?
Hayatımın dönüm noktası diyebileceğim birçok olay
var. En büyük dönüm noktam 1997’deki
Fenerbahçe-Gaziantep maçındaki konserimdir.
Hangi Takım?
Fenerbahçe.
Hayatta sahip olduğun en büyük hazine?
Ailem.
Nasıl ölmek isterdin?
Anneannem, namaz kılarken annemin kollarında vefat
etti. Allah bana kazasız belasız, acısız ve çocuklarıma
ah vah dedirtmeyecek hayırlı bir ölüm nasip eyler
inşallah.
Röportaj: Soner KARTAL
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
BÜLENT SERTTAŞ İLE KISA KISA
MART 2016
RÖPORTAJ
33
YAZI DİZİSİ
AİLEMİZİN
ÇINARLARI
BEDFORD GELİR PAT PAT PAT!
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
MART 2016
Yetimlik, yoksulluk, gurbet, göç ve
ekmek kavgasıdır Kazım Amca.. Yerinde duramaz, hop oturur hop kalkar.. Karadeniz’in dalgaları gibi bir
taşan bir sakinleşen Kazım Amca,
Trabzonlu’ dur. Babasının ölümüyle hayatının yönü değişen ve rençberlik yapmak zorunda kalan Kazım
Amca, okula gidemeyişini anlatırken
bile tebessüm eder:
34
“Beş altı yaşındaydım babamla hiç
durmadım, babam ben gençken
öldü. Okudum, okudum da ben
nasıl okudum. On beş yaşına yakın
birinci sınıfa başladım, on iki vardım
tam karar vermiyorum da. Başladım,
köyde cami vardı küçük camii orada başladım okumaya, ondan sonra
yaptılar köyün orada bir okul, elli senelerinde. Geldik oraya iki sene de
orada okudum, üçüncü sene filan
teskere aldım. Ne büyüdük kocaman
herif olduk, rençberlik başladı mecbur bıraktık. (…) Emanet ayakkabılarla cumhuriyet bayramına giderdik o
zamanlar neydi ya. Cumhuriyet
bayramında zenginin ayakkabısını
alır da giderdik bayrama, öyleydi.
Para yoktu.”
İlk takım elbiseyi düğünü için diktirmiş, memleketin en ücra köşesini
dehşete düşüren Adnan Menderes’in idam haberini bataryalı radyodan dinlemiş, gurbette gurur kaynağı Muhammed Ali’nin boks maçını
siyah beyaz televizyondan izlemek
için sabahın erken saatinde kalkmış
ve Ali’nin her yumruğunda kendini
bulmuş, İstanbul’a ilk defa 1956 yılında rota üzerindeki her kente uğraya uğraya vapurla gelmiş ve bu
uzun yolculuk için tam 5 lira ödemiş
Kazım Amca.. Tüm bunlar Kazım
Amca’nın hafızasının derinliklerinden süzülen acı tatlı anılar.. Ve eski
Çekmeköy:
“Çekmeköy rençberlik yapan bir köy.
İnek, at ve bi traktör var o da köyün
traktörüydü. Ondan sonra yavaş yavaş birkaç tane aldılar. Atlar vardı,
benim orada bir tarlam var ben de
orada sürmüşüm atları. Giderken
böyle taştana taşa giderdik, düştün
mü araya hoop çamurla dön geri.
(…) Bir tek bu ev vardı burada. Dudullu sapağı var ya geliyoruz dönüyoruz, oradan çıkardı araba, pat pat
pat oradan çıktı mı geldiğini anlardık.
Oradan çıktı mı geliyor diyorduk bedford. Başka araba yoktu. (…) Bakkal
vardı. Hastaneye gitmek için minibüs gelmezdi buraya, nerde.”
Yokluk beldesi Çekmeköy’ün şimdiki
hali Kazım Amca’yı oldukça mutlu
eder. Önceleri ne belediye otobüsü
ne de minibüsün uğradığı semtte
şimdi dakika başı araç geçmekte,
çok acil durumlarda tutulan taksilerin her bir köşede durağı bulunmaktadır. Çekmeköy’ün bu zenginliği
Kazım Amca’ya memleketini bile
unutturmuştur. Köyde yaşamaktansa Çekmeköy’de, yeşillikler içerisinde arıcılık yaparak, bağıyla bahçesiyle uğraşarak yaşamaktan oldukça
mutludur.
Kazım Muşmul/Çekmeköy Merkez
Mahallesi
HABERLER
S
üper Amatör Lig 7.Grubun yenilgisiz lideri Çekmeköyspor,
deplasmanda Çayırbaşı Stadı’nda karşılaştığı İstinyespor’u üstün bir
oyun sonunda 6-1 mağlup etti. Bu
galibiyetle 57 puana ulaşan Çekmeköyspor en yakın rakibine 14 puan
fark atarak bitime 4 hafta kala şam-
piyonluğunu ilan etti. Takımı tebrik
eden Çekmeköy Belediye Başkanı
Ahmet Poyraz “ Bölgesel Amatör Lig
parolası ile sezona başlayan ve gurubunu liglerin bitimine 4 hafta kala
lider bitirip, play-off oynamaya hak
kazanan Çekmeköyspor’u, yöneticilerini ve terinin son damlasına kadar
mücadele eden futbolcu kardeşlerimi bu başarılarından dolayı tebrik
ediyorum. Play-off gurubunda da
başarıya ulaşacağına canı gönülden
inandığım Çekmeköyspor’u, önümüzdeki sezon Bölgesel Lig’de hep
birlikte destekleyeceğiz, “dedi.
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
Süper Amatör Lig 7.Grubun yenilgisiz lideri
Çekmeköyspor, liglerin bitimine dört hafta
kala şampiyonluğunu ilan etti
MART 2016
Teşekkürler Çekmeköy
35
dünyadan haberler
ULUSLARARASI KISA FİLM
Çekmeköy Belediyesi tarafından düzenlenen ve Cumhurbaşkanlığı himayesinde gerçekleştirilecek olan “Merhamet ve Adalet” temalı Çekmeköy
Belediyesi Uluslararası Kısa Film Yarışması dünya basınında yoğun ilgi gördü.
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
MART 2016
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in
hayatından yola çıkılarak çekilen kısa
film yarışması özellikle Amerika Birleşik Devletleri, Brezilya, Meksika,
Arjantin, ispanya gibi ülkelerin önde
gelen basın kuruluşlarında yer aldı.
36
Yahoo!, Yahoo! Canada, Reuters,
MarketWatch, Yahoo! Singapore, International Business Times, Boston
Globe, ADVFN Germany, ADVFN
France, Al Arabiya, Business Review
(Albany), New Mexico Business Weekly, Atlanta Business Chronicle,
Austin Business Journal, Baltimore
Business Journal, Birmingham Business Journal, Boston Business Journal, Business First of Buffalo, Charlotte Business Journal, Chicago
Business News, Cincinnati Business
Courier, Business First of Columbus,
Dallas Business Journal, Dayton
Business Journal, Denver Business
Journal
Haberlerde yarışma hakkında bilgiler
verilirken, Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz’ın da yarışmaya
tüm dünya ülkelerinden vatandaşların katılabileceği sözleri de
paylaşıldı.
dünyadan haberler
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
MART 2016
YARIŞMAMIZ DÜNYA BASININDA
37
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
MART 2016
dünyadan haberler
38
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
Dünya basınında yer alan kısa film yarışmamızın haberi okunma rekoru kırıyor.
MART 2016
dünyadan haberler
39
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
MART 2016
İÇİNDEKİLER
40
LİDER...
Lider doğulur mu, yoksa lider olunur
mu?
Sorusu hep tartışılmıştır. Sorunun tartışılması bir yana liderin; vizyon sahibi
olması, topluma güven vermesi, ekip
ruhu oluşturması ve yeniliğe açık olması gibi temel vasıfları bünyesinde ne
ölçüde barındırdığı da kuşkusuz çok
önemlidir. Zira liderdeki bu bariz özellikler toplum hayatının değişip-dönüşmesinde, ülkenin zenginliği ve refah
seviyesinin yükselmesinde doğrudan
etkilidir. Öyle ki lider, toplumun sıradan akıp giden statüsünü, değişim
ve dönüşümle yepyeni ufuklara taşır.
Liderin başarısında en büyük pay hiç
kuşkusuz ustalıkla kullandığı dil, ikna
gücü ve gösterilen hedefin kutsiyetidir. Etki ve nüfuz alanları bakımından
geniş toplum kesimlerince hissedilen
güçlü liderler az yetiştiklerinden ülke
için bir şans olarak görülmelidir. Sayın
Cumhurbaşkanımız da böyle değerlendirilmelidir.
KÖŞE YAZISI
RECEP TAYYİP ERDOĞAN’IN LİDERLİĞİ VE KAZANIMLARIMIZ
Sayın Erdoğan döneminde gerçekleşen kazanımlara kısaca bakıldığında Türkiye’de siyasal ve ekonomik
gelişmelerin nereden nereye geldiği açıkça görülecektir. Şöyle ki; Ülkemizde daha önce girişimcilerin
önündeki fırsatlar yanlıyken, üretim
ve yeniden dağıtım faaliyeti yönünde geliştirilerek rekabetçi koşulların
sağlanması bu dönemde olmuştur.
Bu alanlarda var olan tekelciliği ortadan kaldırılmış, üretim ve fırsatları
yakalayacak eğitim olanakları daha
da artmıştır. Ülkemizde zorunlu eğitim-öğretimi 12 yıla çıkartarak bir
eğitim reformu gerçekleştirmiştir.
Üniversite sayısı 50’den 200’e çıkmış, üniversite mezunu oranı da 2
kat artmıştır. Düne kadar savunma
sanayimizin yerlilik oranı yüzde 20
iken bugün savunma sanayimizde
bu oran yüzde 70’i kendi milli üretimimizdir. Savunma Sanayi’de dışa
bağımlılık gün geçtikçe azalmakta-
dır. Sağlıkta büyük devrim niteliğinde zorunlu sağlık sigortası, hızlı tren,
üçüncü köprü, deniz altı geçitler,
üçüncü havalimanı, ulaşım alanında
büyük değişim gerçekleştirmiştir. Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın bu tarihi başarısının bir hikâyesi olacaktır
kuşkusuz. Bu başarı hikayesi dünya
krizlerle uğraşırken gerçekleştiğinden, geçmişteki büyük liderlerle kıyaslanacağını da herkes bilmelidir.
ve misyonun zihinsel değişimi gerçekleştirme adına istikametinden
şaşmayacağı kesindir.
İngiltere’nin sıkıntılı ve zor günlerin-
de Margaret Thatcher’ın şu sözleri
anlamlıdır:“Bu ülkeyi kurtarabileceğimi ve bunu benden başka yapabilecek kimsenin olmadığını biliyorum.”
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
Toplumun algısını, tutumunu ve
alışkanlıklarını değiştirmek bir atom
çekirdeğinin
parçalanmasından
daha zordur. Değişimi-dönüşümü başarabilmesi için ise güçlü ve
dahi bir lidere ihtiyacı vardır. Dünün Türkiye’sine bakıp bugünle kıyasladığımızda kurumsal, politik ve
ekonomik değişimlerin ne ölçüde
gerçekleştiğini ve bunda Sayın Erdoğan’ın liderliğinin büyük payı olduğu
görülecektir. Dünkü otoriter vesayet
kurumları, günümüzde artık anayasaya ve demokrasiye uygun kurum haline dönüşmesi Türkiye için
bir şanstır. Yıllardır kronik bir sorun
olan başörtüsünün bütün resmi kurumlarda serbest olması, okullarda
seçmeli dersler, Cuma izni, hoşgörü
ortamı, devletin faizsiz sistem bankacılığı, üretime yönelik destekler,
özel sektörün bürokrasi altındaki
etkisini azaltması gibi daha pek çok
yenilik sayılabilir. Ancak TÜRMOB,
TMMMO ve diğer bazı meslek odaları hala demokratik yapıya karşı direnmektedirler. Ancak bu vizyonun
MART 2016
ZİHNİYET DEĞİŞİMİ
41
KÖŞE YAZISI
Ülkenin kurtarıcısı olduğunu, büyük bir güvenle halkın dili ile halka seslenerek güç
alıp İngiltere’de büyük bir değişim gerçekleştiren Thatcher, İngiltere’nin Avrupa’daki
saygınlığını arttırdığı gibi ülkesinin dünya
politikasındaki etkinliği de artmıştır. Halkına
güven ve umut veren lider, halkın diliyle konuştuğunda kendisiyle halk arasında gönül
köprüsü oluşturmuştur. Bu güce direnecek
hiçbir bürokratik güç kalmayacak ve zihniyet değişimine boyun eğmek zorunda kalacaktır. Sayın Erdoğan’ın en büyük gücü
de bu olsa gerek.
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
MART 2016
DIŞ POLİTİKA GÜCÜ
42
Bir ülkenin uluslararası dış politika gücü
o ülkenin nüfus, ekonomik büyüklüğü ve
savunma sanayi gücünün etkisiyle doğrudan orantılıdır. Temel dış politika dengesi
diyebileceğimiz ve iyi yetişmiş yöneticilerin
kendilerine uygun ortak/müttefik seçerek
etki alanlarını daha da güçlendirmeleri söz
konusudur. Bu temel dış siyaset politikası
gerçeği dışında bir de ülkeyi yöneten liderlerin etkinliği ayrı bir güç etkisi yaratır. Sayın
Erdoğan dünya politikalarına yön veren 5
liderden biri olarak günümüzün etkin lideridir. Dünya bugün herhangi bir olayda “Türkiye bu konuda acaba ne düşünür” demek
zorundadır. ABD’de 3 Müslüman Suriyelinin öldürülmesine Sayın Erdoğan’ın tepki
göstermesinden sonra ABD özür dilemiştir.
Okyanusun ortasında mahsur kalan Myanmarlıların imdadına yine Erdoğan koşmuş,
onları Malezya ve Endonezya’ya kabul ettirmiştir. Mısırda Tahrir meydanında öldürülen
göstericilerin nidası, Gazze de, Filistin de
öldürülen her masuma sahip çıkan, Suriye
de Afganistan da, Balkanlar’da, Afrika da,
Kafkasya’da her mazlumun sesini duyura
Erdoğan olmuştur.
Bir liderin bu kadar büyük kitleleri etkilemesinin o liderin adalet ve merhamet duygusu
cesaret ve kendisine verdiği haklı inancın
da bir göstergesidir.
KRİZLERLE BAŞ ETME
Güçlü ve karizmatik liderin en
önemli göstergelerinden biri de
olumsuz olayları doğru anlama ve
olup-bitenlerden gerekli dersleri çıkartabilme konusundaki bireysel yeteneğidir. Bir başka deyişle uğranılan
talihsizliği aşabilmek ve olaydan hiç
olmadığı kadar güçlü çıkabilmeyi
başarmaktır. Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki 367 olayı, AK Parti’yi
kapatma davası, Referandum, Gezi
olayları, 17-25 Aralık darbe girişimi,
e-muhtıralar, Mavi Marmara, Rus
uçağının düşürülmesi hadiseleri gibi
pek çok talihsiz olaylardan hep başarıyla çıkan Sayın Erdoğan, kendisi-
ne gönül vermiş insanlara da güven
telkin etmiştir. Bir dünya lideri olarak
gelecek kuşaklara ve araştırmacılara
bu alanda doktora tezleri yazdıracak
olan Recep Tayyip Erdoğan, araştırma konusu olacak büyük bir liderlik
hikâyesi yazılacağına dair inancım
tamdır.
Çekmeköy Taşdelen- Kadıköy İETT hattı Çekmeköy’e hayırlı olsun
Çekmeköy Belediyesi ve İETT Anadolu Yakası Bölge Müdürlüğü arasında gerçekleştirilen görüşmeler
neticesinde Çekmeköy yeni bir İETT
hattı daha kazandı. Taşdelen’den
hareket edecek olan yeni İETT hattı
Libadiye Caddesi’nden Kadıköy’e
gidecek. Deneme seferlerine
başlayan hattın güzergah bilgileri ve
otobüs sefer saatleri önümüzdeki
günlerde İETT Web sitesinde duyurulacak.
Vatandaşlardan gelen talep ve
istekler doğrultusunda hareket
etiklerini belirten Çekmeköy
Belediye Başkanı Ahmet Poyraz, “
İETT’nin ulaşım yatırımları belediyemizle koordineli şekilde sürüyor.
Vatandaşlarımızın sosyal medya, çağrı
merkezi ve ziyaretlerimizde bize ilettikleri tüm talepleri ilgili makamlara
ulaştırıyoruz,” dedi.
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
Çekmeköy’e Yeni Hat!
MART 2016
HABERLER
43
MART 2016
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
44
BAŞARI HİKAYELERİ İLE
PARMAK ISIRTAN
FİRMALARIMIZ - 13
TİSAN MÜHENDİSLİK PLASTİKLERİ
1974 İzmit doğumluyum. İlk, orta ve
lise eğitimimi İzmit’te aldım. Daha
sonra Uludağ Üniversitesi İktisat
Bölümünü tamamladım. Çalışma
hayatına 1999’da İzmit’te başladım.
2001 yılında Tisan Mühendislik Plastikleri ailesine dahil oldum. Muhasebe Sorumlusu olarak başladığım
görevime Genel Müdür Yardımcısı
olarak devam etmekteyim. PAGDER
(Plastik San. Derneği)’de Yön. Kurulu
Başkan Yardımcılığı, PLASFED (Plastik San. Federasyonu), EVFED (Ev
Eşyası Dernekleri Federasyonu)’de
Denetim Kurulu Başkanlığı, İstanbul
Mali Müşavirler Odası gibi birçok sivil
toplum kuruluşlarında çeşitli görevler yapmaktayım. Evliyim ve bir kız
çocuk babasıyım.
Tisan Mühendislik
Plastikleri’nden bahseder
misiniz?
Tisan Mühendislik Plastikleri 1974
yılında faaliyetine başladı. Çekmeköy’ün Alemdağ beldesinde 2 ayrı
tesiste faaliyetlerini sürdürmektedir.
Kuruluşundan bu yana istikrarlı gelişimini sürdüren firmamız 90’lı yılların başında mühendislik plastikleri
alanında yatırımlarına hız vermiş ve
gelişen dünyada büyüyen plastik
hammadde talebini dikkate alarak
yatırımlarının tamamını bu alanda
gerçekleştirmiştir. İki ayrı tesiste yıllık
30.000 ton mühendislik plastiği işleme kapasitesine sahibiz. Bizler petro-kimya tesislerinin üretmiş olduğu
polimerleri (plastik hammaddeleri)
alıp müşteri isteği doğrultusunda
teknik özelliklerini geliştirip müşterilerimize sunuyoruz. Temelde ge-
liştirdiğimiz ürünlerin proses sonrası kazandığı karakteristik özellikleri
şöyle sıralayabiliriz; darbe dayanımı,
mukavemet, esneklik, alev geciktirme veya alevin yürümesinin durdurulması, UV ışınlarına karşı direnç ve
de ısısal mukavemet artırımı. Türkiye’de baktığınızda bu kadar geniş
hammadde temini neticesinde ekonominin de nabzını bir yerde tutmuş
oluyoruz. Üretimimizle; otomotiv,
beyaz eşya, elektrik sektörü, küçük
mutfak eşyası, ofis ve ev mobilyası,
silah sanayi ve yapı-inşaat gibi 40’a
yakın sektöre hizmet veriyoruz. Tisan, aynı zamanda global pazarda da
ticaret hayatı içinde aktif bir oyuncu,
dünyanın her yerinden ham madde
ithal edip, burada katma değer yaratarak 20’ye yakın ülkeye ihraç ediyor.
Bu yönüyle Mühendislik Plastikleri
işleme kapasitemiz yakın coğrafyanın en büyüklerinden biridir.
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
Selçuk Gülsün’ü tanıyabilir
miyiz?
MART 2016
RÖPORTAJ
45
RÖPORTAJ
Fabrika yerleri için Çekmeköy’ü
tercih etmenizdeki sebep
nedir? İlçemize
başka yatırımcıların gelmesini
tavsiye ediyor musunuz?
farklı ve mümkün olduğunca ortak
zaman paylaşımlarını oluşturmaya
çalışıyoruz. Bu da insanların çalışma
ortamlarına mutlu gelmeleri için zemin oluşturuyor.
Çekmeköy genç bir ilçe, daha önce
bu bölge kendi içinde birkaç beldeden oluşan yeşiliyle İstanbulluların
nefes almak için kaçtığı bir yerdi.
Günümüzde de gelişimine rağmen
yeşilini koruyan ender yerlerinden
biri. Çekmeköy’ü tercih etme sebebimiz o zamanın şartlarında şehirden uzak, üretimi gerçekleştirebileceğimiz gibi aynı zamanda şehre de
ulaşım imkanının kolay olmasıydı.
Aynı zamanda buradan daha kuzeye
gittiğinizde çok kısa bir sürede Karadeniz’e erişebilirsiniz, yaptığımız iş
gereği Çekmekyö bizler için büyük
bir avantajdır.
Şirketinize aldığınız gençlerde
ne gibi özellikler arıyorsunuz?
Çekmeköy’ün konumunun çok kıymetli olduğunu düşünüyorum. Buraya gelecek olan yatırımcılar için
sanayiden ziyade ticaretin geliştirilmesi adına yatırım planlarını gözden geçirmelerini tavsiye ediyorum,
mesela iç turizme yönelik ticaret
faaliyetleri artırılabilir. İnsanları dinlendirecek huzur verecek mekanlar
ve ortamlar oluşturulabilir. Bu bağlamda tüm yatırımcıları Çekmeköy’e
davet ediyorum.
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
MART 2016
Şirket bünyesinde kaç personel
çalışmaktadır? Personellerinizle
iletişiminiz nasıl?
46
Şirket bünyesinde 110 çalışanımız
bulunmakta. Çalışanlarımızın yaklaşık 75 kişi kadarı üretimde çalışan
mavi yakalı arkadaşlarımızdır. Diğer
arkadaşlarımız ise organizasyon
içinde satış, satın alma, finans ve
muhasebe, pazarlama, üretim, ArGe, Ür-Ge departmanlarında yer
almaktadır. Günümüzde en değerli
kaynak insan, sadece üretimle başarı elde etmek zor, başarı ekibin sinerjisinden doğmaktadır, dolayısıyla
insanın motivasyonunu mutluluğunu düşünmek zorundayız ve onları
çalıştığı ortamda mesai saatleri içerisinde mutlu hissetmelerini sağlamalıyız. Bununla ilgili Tisan olarak
birçok faaliyetler icra ediyoruz. Yaza
giriş piknikleri, bowling turnuvaları,
yemek organizasyonları, Ramazan
ayında yapılan iftar yemekleri gibi
Yaptığımız işte nitelikli, iyi eğitim
görmüş arkadaşlara her zaman ihtiyacımız var. Tisan, kendi insan
kaynakları planlaması içerisinde bir
takım çalışmalar icra ediyor. Bunların başında üniversitelerle dönem
dönem yaptığımız ortak çalışmalar
geliyor. Kendi teknik personel ihtiyacımızı karşılamak adına stajyer
mühendis arkadaşları bünyemize
alıyoruz. Bunların kişisel ve mesleki
gelişimleri adına mevcut deneyimli
personelimizle birebir çalıştırıyoruz.
Onlara bilgimizi ve tecrübemizi aktararak plastiği sevdirmek adına bir
arada çalışmalarını sağlıyoruz.
Sektör olarak iş dünyasında ve
insan yaşantısında plastiğin yeri
nedir?
İnsanların zihninde, plastikler geçmişten gelen naylon poşet, kova ve
leğen gibi basit ekipmanlar olarak
yer alıyor. Plastik, aslında bu kadar
basit ve az fonksiyonlu bir materyal
değil. Plastik; Latince “plastikos”’tan
gelen bir kelime olup sonsuz kere
işlenerek tekrardan geri kazanılabilir bir ürün anlamındadır. Plastik
genç bir malzeme, karşısında geleneksel malzemeler dediğimiz cam,
kağıt, karton, metal ve demir-çelik
gibi ürünler var. Plastik her geçen
gün insan hayatının içinde yeni bir
rol üstleniyor. Tercih edilme sebebi; işlenirken cam ve metale göre
daha düşük enerji ve su tüketmesidir. Bu da dünya kaynaklarının daha
az ve verimli kullanımına katkı sağlamaktadır. Kullanım alanlarında da
diğer geleneksel ürünler gibi hatta
onlara nazaran %100’e yakınını geri
dönüştürebiliyoruz. Şu an kuzey Avrupa ülkelerinde geri kazanım oranı
%100’lerdedir. Ülkemizde ise malzemeler içerisinde en yüksek geri
kazanım oranı hali hazırda plastiklerdedir. Bu alanda destekler ve kanuni düzenlemeler geliştikçe yakın
gelecekte %100’e ulaşmamız mümkün olacaktır. Plastik; İnsan hayatını
kolaylaştırma, gıda tazeliğini koruma, otomotivlerde karbon salınımını azaltma gibi özellikleriyle birçok
noktada bize yardımcı olmaktadır.
Günümüzde artık araç şasi ve motor
bloğu dahil plastiklere dönüşümü
çalışmaları ve prototipleri yapılırken
plastiklere çok daha fazla ilgi göstermeliyiz ve bu alanda dünyada ki özel
konumumuzu geliştirerek devam etmeliyiz. Kısaca plastik; hayatımızı kolaylaştırmasının yanı sıra üretimiyle,
kullanımıyla ve geri dönüşüm özelliğine sahip olmasıyla doğaya zararın
en aza indirgendiği bir üründür.
Röportaj: İrem OKUMUŞ
HABERLER
Çekmeköy Belediyesi’nden Anlamlı Projeye Destek!
dikimi gerçekleştirilecek.
Projeye katılan 46 öğrenciyi ve görevli öğretmenleri makamında ağırlayan Çekmeköy Belediye Başkanı
Ahmet Poyraz; “Gençlerde çevre
bilinci oluşturmak için gerçekleştirilen bu proje bizler için son derece
önemli. İstanbul’un yeşili en fazla
olan ilçelerinden biriyiz. İstiyoruz ki
gençlerimizle birlikte Çekmeköy’ün
yeşiline yeşil katalım. Proje kapsamında 26 Şubat Cuma günü gençlerimize ‘isimlerini taşıyan’ özel fidanlarını hediye edeceğiz,” dedi.
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
Çekmeköy Belediyesi ve Çekmeköy
İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından ilk ve ortaöğretim öğrencilerinde çevre bilinci oluşturmak için
“İkimiz Bir Fidanız” sloganı ile yeni
bir proje hayata geçirildi. İlk aşamada 23 engelli öğrenci olmak üzere
toplamda 46 öğrenci projeyle ağaç
MART 2016
Çekmeköy Belediyesi ve Çekmeköy İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü gençlerde çevre
bilinci oluşturmak için yeni bir projeye imza attı
47
SAĞLIK
SAĞLIKLI UYUYUN,
SAĞLIKLA UYANIN!
Uyuyamamaktan veya uykuya doyamamaktan mı şikayet ediyorsunuz? Sizin
için işe yarar birkaç tavsiyemiz var…
1- Uykudan 2-3 saat önce
buzdolabının kapağını
kapattın!
uyku evresine geçemiyor. Solunumu zorlaştırması uykunun bölünmesinde de büyük rol oynuyor.
sıcaklığının yüksek olmamasına ve
tam anlamıyla karanlık olmasına
özen gösterin.
Uyumadan önce mutlaka uzak
durulması gereken yiyecek; şekerleme, kırmızı et, hamurişi, dondurulmuş gıdalar, çikolata, çizburger,
cips, baharat, karbonhidrat ve
şeker, asitli içecekler…
5- Uyumadan en az bir saat
öncesinde teknolojiye veda
edin!
7- Yatak uyumak içindir!
8- Sabah
uyandığınız ilk
an, uyanmak
için en ideal
zamandır!
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
MART 2016
2- Sabit bir uyku saati
belirleyin!
48
Kulağa pek hoş gelmese
de hafta sonları öğle
saatine kadar uyumak vücudunuzun
biyolojik saatini
değiştirmektedir. Tatil
günleri dahil
aynı saatte
yatakta olmak uykuya
dalma problemini ortadan
kaldıracaktır.
3- Spor yapın!
Her gün yürüyüş basit ve
uygulanabilir bir egzersizdir. Eğer
yürüyüş yapamıyorsanız gün
içerisindeki aktivitelerinizi artırın ve
daha fazla hareket edin.
4- Sigarayı tamamen
hayatınızdan çıkarın!
Sigaranın içerisindeki uyarıcı maddeler uykuya dalma süresini uzatıyor ve uyku saatlerine yakın sigara
içildiğinde vücut yorgun olsa dahi
Uzandığınız an uykuya dalmak
istiyorsanız yatağınızı yemek, içmek
ve televizyon izlemek gibi aktiviteleriniz için kullanmayın.
Güneşin ilk
ışıklarını alan
vücutta melatonin hormonu
salgılanır. Bu sebeple
geri uyumak demek, vücudunuzun gece boyu yaptığı
onarımı yok etmek anlamına
gelmektedir.
Dinç
uyanmak
için teknolojik
aletleri uyuduğunuz odadan
tamamen çıkarın. Telefon, televizyon, bilgisayar gibi teknolojik
aletlerde bulunan mavi ışık beyne
uyarıcı sinyal göndererek sağlıklı
uykuyu engelliyor.
6- Odanızı sağlıklı bir uyku
için yeniden dizayn edin!
Odanızı gün içerisinde havalandırın, uyku saati geldiğinde odanızın
9- Uykunuz bölünmesin!
Uykusuzluk probleminizin sebebi
uyku apnesi olabilir. Uyku apnesinin
farklı nedenleri olabilir. Ama çoğu
zaman yatış şeklini değiştirmenin
işe yaradığı görülmüştür. Sırt üstü
değil de yüzükoyun ya da yan yatmayı deneyin. 10- Uyumadan önce ılık bir
duş alın!
Vücudunuzu uykuya hazırlayacak
ılık bir duş her zaman işe yarar. Ek
olarak odanızda lavanta gibi rahatlatıcı bir koku kullanabilirsiniz.
köşe yazısı
MATEMATİĞİ İZLEMEYE NE DERSİNİZ?
KAPAN
Bir önceki sayımızda “Matematik
okunabilir” demiştim ve matematik
ile ilgili kitaplar önermiştim. Yazıyı
okuyanlar beğendiklerini hatta bazı
kitapları edinip okumaya başladıklarını söylemeleri hoşuma gitti gerçekten. Bununla birlikte eleştirenler
de olmadı değil.
“Hocam zaten matematik sıkıcı bir
de yanına okumak eklenince daha
da sıkıcı oluyor. Şöyle izlenebilecek
şarkılı türkülü bir şey olsa…” Her ne
kadar bu yoruma tam olarak katıl-
Birbirini hiç tanımayan dört matematikçi, gizemli biri tarafından büyük bir bulmacayı çözmeleri için
davet edilir. Kendilerine yöneltilen
soruları zamanında ve doğru olarak
çözemezlerse, içinde bulundukları
oda bir anda ölüm tuzağına dönüşecektir. Bunun yanı sıra çözmeleri gereken en önemli problem ise,
kendilerini buraya getiren sebep ve
aralarındaki ilişki olacaktır.
Pİ
Bir matematik dehası olan Max insan hayatının belki de en önemli
buluşuna ulaşmak üzeredir. Son on
yıl boyunca sayısal olarak tabiatın
bir kodlanma sistemine sahip olduğunu keşfetmiş fakat bunu çözmeyi
başaramamıştır. Her şey ama her
şey onu bir tek sonuca götürmektedir. Ulaştığı sonuç onu daha büyük
YAĞMUR ADAM
Los Angeles’te maddiyata dayalı bir
hayat süren Charlie, yıllardır uzak
kaldığı babasının ölümü üzerine 3
milyon dolarlık mirastan yararlanacağını düşünerek hayaller kurar.
Önemli bir ayrıntı ise, Raymond’ un
bakıma muhtaç, otistik bir dahi olmasıdır!
Maddiyatçı Charlie mirasın en azından bir kısmından vazgeçmek niyetinde değildir. Bunun için Raymond’
u kaldığı klinikten kaçırıp ülke çapında bir seyahate çıkarır. Yol boyunca
ağabeyinin yaşamı zorlaştıran alışkanlıklarıyla çileden çıksa da otistik
adamın matematik ve hafızalama
konusundaki insanüstü yeteneği
karşısında bol bol hayrete düşer. Nihayetinde Las Vegas’ taki kumarhanelerde bu az bulunan kabiliyetten
yararlanarak hile yapmaya bile çalışır. Yol boyunca Charlie,
MART 2016
Bir matematik öğretmeni, bir matematiksel işlem veya dahi bir matematik uzmanını işleyen senaryoların
varlığı dikkat çekiyor. Bu konuları
içeren en beğenilen filmler arasında
da genelde tanıdığımız oyuncular
başrollerde yer alıyor. İşte bu filmlerden bazıları;
kaoslara bunun da ötesinde problemin merkezi olarak kendine yöneltmektedir. Bulduğu sır için belki de
insanlar birbirlerini bile öldüreceklerdir. Bunu herkesten saklamalıdır.
Max zincirin ilk halkası olan kodu
kırmayı deneyerek bu riski yok etmeye karar verir.
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
masam da düşündüm de evet, matematik izlenebilir…
49
köşe yazısı
sadece Raymond’u değil, geçmişinin
bir parçasını ve belki de kendini keşfetme fırsatı da bulacaktır.
AŞKIN LOGARİTMASI
Çocukluğunda babasının hastalığını
unutmak için matematiğe sığınan
Mona Gray, bir matematik dahisi
olup çıkmıştır. Hayatta karşılaştığı
her şeyi matematik yoluyla anlamaya çalışan Mona, bu kez yalnızlığını
unutmak için matematiğe sarılmaktadır. Ancak her şey bir ilkokulda matematik öğretmenliğine başlaması
ile değişir. Öğretmenlik konusunda
elde etmeye başladığı deneyimle
kendisini yeniden keşfeden Mona,
öğrencisi olan çocukların sorunları ile ilgilenmeye başlar. Çocuklarla
kurduğu iletişim, Mona’nın aşka, çocukluğa ve bütün olarak hayata dair
bakışını değiştirir.
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
MART 2016
AGORA
50
O, tarihin gördüğü en etkileyici ve
ilgi çekici kadınlardan biriydi. Hem
belinden aşağıya kadar uzanan sarı
saçlarıyla göz kamaştıracak, nefes
kesecek kadar güzel, hem de adını
matematikçi, filozof ve astronom
olarak tarihe yazdıracak kadar zeki
bir kadın. Ve ne trajiktir ki ölümüyle
bile unutulmayacak bir kadın. Üzerine çullanan onlarca erkeğin darbeleriyle son nefesini veren, cesedi
sokaklarda sürüklenip, eti kemiklerinden midye kabukları yardımıyla
ayrılan ama ne olursa olsun tarihin
unutulmazları arasına giren bir kadın.
Yani 45 yaşındayken bu dünyadan
göçüp giden İskenderiyeli Hypatia.
CAN DOSTUM
Film, fotoğrafik hafızaya sahip yoksul
bir gencin yerlerini sildiği üniversitenin profesörü Sean McGuire’la kur-
duğu dostluğu anlatıyor. McGuire,
Will Hunting adlı bu gençteki yeteneğin farkındadır ve ona hayranlık
duymaktadır. Nobel ödüllü profesörlerin bile çözmekte zorlanacakları
problemleri kolayca çözen Will ise
çıkardığı bar kavgası sonrası çarptırıldığı hapis cezasından kurtulabilmek
için profesör McGuire’a ihtiyaç duymaktadır.
AKIL OYUNLARI
Nash, öğrencilik yıllarından itibaren
hayaller görmeye başlar. Mezuniyetinden sonra, zamanla paranoid şizofreni olur; fakat hasta olduğunun
farkına varamaz. Bir konferans sırasında aniden bir psikiyatrisin karşısına çıkması ile olaylar zinciri değişir.
Hastaneye yatar ve bu nedenle akademik çalışmalarından uzaklaşır.
Tekrar üniversitede ders vermeye
başlar. Sonunda gösterdiği sıra dışı
mücadeleyle şizofreni ile birlikte yaşamına devam eder. Ve tarih bu müthiş dehaya, akıl hastalığını yine aklıyla
yenerek hayatının geri kalanını bilime
adamasından ve hastalığının başlamasından evvel yaptığı buluşlardan
dolayı Nobel Ekonomi Ödülünü armağan eder.
KÜP
6 kişi uyandıklarında kendilerini garip
bir yerde bulurlar. Burası iç içe geçmiş küp şeklindeki odalardan oluşan
bir hapishaneye benzemektedir. Dışarıya çıkmak için birlikte çaba sarf
etmeleri ve ölümcül tuzaklardan
kurtulmaları gerekecektir. Farklı karakterlerdeki insanlar için, üstelik
korkunun pençesini enselerinde hissederlerken bu hiç de kolay değildir.
21
M.I.T’ de okuyan Ben Campbell, okul
köşe yazısı
23 sayısını koyu bir saplantı hâline getiren Walter Sparrow (Jim Carrey), bir
zamanlar ideal olan hayatını gerek kendisinin gerekse sevdiklerinin ölümüne
yol açabilecek bir psikolojik işkence
cehennemine dönüştürür. Kitap, Walter’a Agatha tarafından doğum günü
hediyesi olarak verilmiştir ve konu aldığı tüyler ürpertici ve gizemli cinayet,
karanlık ve tuhaf biçimde adeta Walter’ın hayatını yansıtırmışçasına anlatılmaktadır. Fingerling’in 23 sayısının
gizli gücüne duyduğu saplantısına.
Bu saplantı kitaptan yayılıp, Walter’ı
kontrol etmeye başlar. Hayatında her
yerde bu sayıyı görmektedir ve Fingerling’le aynı korkunç suçu, yani bir
cinayet işlemeye mahkum olduğuna
inanmaya başlar. Bu durumda Walter’ın kitaptaki gizemleri çözmek için
umutsuzca çırpınmaktan başka şansı
kalmaz. Eğer 23 sayısının ardındaki
gücü çözebilirse, geleceğini de değiştirebilecektir.
NUMBERS
FBI ajanı Don Eppes’in(Rob Morrow)
matematik profesörü kardeşi Charlie(David Krumholtz), Los Angeles’ta
işlenen ilginç davanın çözümünde
kardeşine ve FBI’a yardımcı olur. Bu
beklenmedik ve farklı yardımın çok
işe yaraması üzerinde genç matematikçi FBI tarafından işe alınır ve Los
Angeles’ta gerçekleşen birbirinden
ilginç ve çeşitli olayda danışman ola-
ASAL SAYILARIN YALNIZLIĞI
Asal sayılar yalnızdır; sadece kendilerine ve bire bölünebilirler; asla eşlerini
bulamazlar.
Alice ve Mattia da çocukluk travmalarının gölgesinde yaşarken yapayalnızlar. Alice, ölümden döndüğü kayak
kazasının izlerini taşır, Mattia da engelli
kız kardeşinin kayboluşuyla ilgili suçluluk duygusunu. İki genç birbirlerinin
yaralı ruhlarının derinlerine inerler.
Büyüdükçe anlarlar ki kaderleri bağlanmış, sadece kendilerine ve birbirlerine bölünebiliyorlar.
Yalnızlığa, sevgiye ve çocuklukta yaşananların ağırlığına dair olağanüstü
bir hikâye.
YAPAY OYUN
Ünlü matematik dehası Alan Turing’in
hayatının anlatıldığı filmde, Turing’i
Benedict Cumberbatch canlandırıyor. Filmde, 2. Dünya Savaşı sırasında
Almanların şifreli haberleşmelerinin
kodlarını çözen Alan Turing’in Nazileri
durdurma başarısı anlatılıyor.
Bir gün olur da biraz beyin jimnastiği
yapmak isterseniz bu listedeki filmlerinden bir tanesini izlemeniz yeterli
olacaktır.
MART 2016
23 NUMARA
rak yardımcı olmaya başlar. Matematik
dehası ve profesörü olan Charlie, en
şaşırtıcı suç davalarının çözümünde
matematik formüllerini ve denklemleri kullanarak, suçların çözümünde
ekibe değişik ve çok yararlı bilgiler
sağlamaktadır. Charlie başta, suç dünyasına girmekte ve olayların akışına
uymakta zorlansa da sonuçta ekibin
ayrılmaz bir parçası hatta bel kemiği
olmayı başarır.
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
taksitini ödeyebilmek için paraya ihtiyaç duyar ve bunun yolunu da kumarda bulur. Altı arkadaşı ile birlikte kart
sayma işinde uzmanlaşan Ben, Vegas
yolunu tutar. Bu altı öğrenci için her
şey güzel başlayacaktır, ancak bir sonraki adımları onlar için oldukça tehlikelidir.
51
ZAMANLA DEĞİŞEN BİLİM VE
GELECEĞİN İCATLARI
B
izler üretmekle sorumlu varlıklar
olarak her birimiz birer mimar,
mühendis ya da en iyi olduğumuz
alanda geleceği kurgulamak ve şekillendirmek durumdayız. İnsanlık
için geleceğimizi inşa ederken yolu-
muzu aydınlatmak ve ufkumuzu açmak için bir yol çizmeliyiz. Bu yolda
ilerlerken icatlarımız, buluşlarımız ve
düşündüklerimizle mümkün olan en
güzel yarınlara uzanmak istiyoruz.
Bu ilerleyiş sürecinde icat edilen;
havadan su üretebilen şişelere, tuzlu
suyla çalışan el fenerlerine, film izlenebilen lenslere ve insan beynindeki düşünceleri çözebilen ve benzeri
teknolojik icatlara göz atıyoruz.
Keyifli okumalar.
GPS Sistemlerinde Artık Daha Hassas
K
aliforniya Üniversitesi Riverside’daki araştırmacılar 1 santimetre
hassaslığında GPS geliştirdi. Bu programlama sayesinde kullanıcılar santimetre hassasiyetin de konum bilgisi
elde edebilecek. 1960’larda tasarlanan GPS uzay tabanlı navigasyon sistemi olarak yer ve hızı uydulardan
gelen sinyallerle ölçüyordu.
Oğuzhan Aydemir
Gelecekten Gelenler Bilim ve
Teknoloji Derneği Yönetim
Kurulu Başkanı
Güneş Enerjisi İle Havadan Su Depolayabilen Su Şişesi Yapıldı
A
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
MART 2016
vustralyalı şirket Fontus havadan su üretebilen güneş enerjisiyle
çalışan yeni nesil bir su şişesi üretti. Güneş enerjisi ile çalışan
sistem havadaki su buharını yoğunlaştırarak özel şişesinde depoluyor. Bu sayede doğada suyun olmadığı alanlarda ya da temiz su
bulamadığınız anlarda yardımınıza koşuyor. Bisikletçiler, doğa yürüyüşü yapanlar ya da askerler için oldukça işe yarayacak bir buluş
olabilir.
52
Tuzlu Su İle Çalışabilen Yakıt Hücreli Fener Yapıldı
Ç
oğu insan için kamp veya acil durum fenerleri, aylarca bir kenarda bekleyen cihazlar ve bu nedenle sonunda pilleri biter. Güneş enerjili fenerler buna bir alternatif olsa da, şarj olmak için birkaç
saate ihtiyaçları vardır. İşte Hydra Light’ın yeni ürettiği PL-500 adlı
fener özel yakıt hücresi sayesinde sadece biraz tuzlu su ile çevreyi
aydınlayabiliyor. Ayrıca 3 ledli 9 metrelik kablosu olan ana fenere
bağlanan bir feneri daha var.
yazı dİZİSİ
İletken Polimer Film Kaplama Sayesinde Lensler Ekrana Dönüşecek
Y
eni keşfedilen bir polimer film kaplama sayesinde kontakt lensler
bilgisayar ekranlarına dönüşerek, yeni nesil tüketici elektronikleri
için giyilebilir teknolojilere uygulanacak. Normalde akıllı gözlükler
arttırılmış gerçeklik için geliştirilse de, halen yeterince kullanışlı aygıtlar değil. Güney Avusturalya Üniversitesi Future Industries Enstitüsü’nden bilim insanları kontakt lenslerde elektriği ileten bir polimer
kaplama geliştirerek, güvenli bir şekilde giyilebilecek bir teknoloji
geliştirdiler. Bu sayede sağlık verileri gibi veriler göze aktarılarak gerçekten sanal bir gerçeklik oluşturulabilecek.
Beyin Taramasına Gelecekte Sahip Olabiliriz
i
nsanın aklını okuyabilmek fikri, teknolojinin en büyük hedeflerinden
biri olmuştur. Şimdiki çözüme göre, bu teknolojiye kısa zamanda
ulaşabileceğiz. Geleceğin teknolojisi gözüyle bakılan çözümlerden
birini de hiç kuşkusuz insanın aklını okuyabilme düşüncesi oluşturur, son dönemde yapay zeka başta olmak üzere, bu konuda çalışmalar yapıldığını biliyoruz. Yapar zeka algoritmaları ve alfasayısal
kodlarının çözülmeye başlamasının ardından, bu teknolojilere geçilebileceği ifade edilmişti. Binghampton University profesörleri beyin
taraması teknolojisinin, ilk etapta insanların söylediklerinde kim olduklarını bulmaya yönelik olabileceğini dile getirdiler.
Felçli İnsanları Ayağa Kaldıracak Cihaz Stentrod
B
Einstein Yine Haklı Çıktı
E
instein’ın 100 yıl önce ortaya attığı kütle çekim teorisindeki uzayı
ve zamanı büken yerçekim dalgaların varlığı kanıtlandı. LIGO (lazer İnterferometrik Kütleçekimsel Dalga Gözlemevi) tarafından ilk
kez doğrudan ölçümle tespit edildi. En büyük keşiflerden biri olan
bu olay kainata yeni bir pencere açıyor. Bu sayede kainatın hikayesini bütün olarak öğrenebileceğiz. Kainatın ilk dönemine ait hiç
bilmediğimiz verilere ulaşılabilir, gizemini koruyan karadelikleri ve
nötron yıldızlarını daha iyi anlayabiliriz.
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
MART 2016
eyine zarar vermeden uzun süre beyin dalgalarını kaydedebilen
cihaz, beyin makinası arayüzü, beyin kan damarlarının içine implante edilen stent temelli elektrottan (stentrod) oluşuyor. Preklinik
çalışmalarda gösterildiği şekilde dış iskelette bulunan kolların hareketinden veya biyonik kolların kontrolündeki nörolojik aktiviteyi
kaydedebiliyor. Cihaz küçük bir ataç boyutunda ve ilk insan implatasyonu denemesi, 2017 yılında Royal Melbourne Hastanesi’nde
gerçekleştirilecek.
53
ÖZEL HABER
ÇEKMEKÖYE YAKIŞIR BİR SOSYAL TESİS
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
MART 2016
Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet
Poyraz’ın hizmete açtığı nikah sarayı
her yönüyle göz kamaştırıyor. Nikah
sarayı içinde yer alan bir birinden
özel sosyal tesislerde vatandaşlar
aradıkları her şeyin en kalitelisini bu-
54
labilecek. Profesyonel bir ekip tarafından hizmet verilecek tesislerde
adeta yok yok.
Nikah sarayında; sosyal tesis bölümüyle, nikaha gelen davetlilerin yanı
sıra diğer organizasyonlara da ev sahipliği yapılması planlanıyor. Düğün,
nişan, toplantı ve mezuniyet gibi etkinliklerin yapılabileceği tesislerde
her şey en ince ayrıntısına kadar
düşünüldü.
ÖZEL HABER
ÇEKMEKÖY BELEDİYESİ
SOSYAL TESİSLERİ
RESTAURANT
7TepeSosyal
7TepeSosyal
7Tepe_Sosyal
7TepeSosyal
lezzette zirve
REZERVASYON: 0216 484 00 58-59
GELİN ODASI
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
MART 2016
KOKTEYL SALONU
55
RÖPORTAJ
MECLİS
ÜYELERİMİZ
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
MART 2016
Yusuf POLAT
56
Halk tarafından seçilen halkın temsilcilerinden CHP
Meclis Üyesi Yusuf POLAT
Yusuf Polat’ı tanıyabilir miyiz?
1973 Tokat doğumluyum. İlk, orta ve lise eğitimimi İstanbul’da tamamladım. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi
Çalışma Ekonomisi ve Endüstri ilişkileri bölümünde Lisans, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Muhasebe Denetimi Bölümünde Yüksek Lisans eğitimimi
tamamladım. Bağımsız denetçi unvanına sahibim. 2003
yılından beri Çekmeköy’de Serbest Mali Müşavir olarak
çalışmaktayım. Vergi ceza davalarında 10 yılı aşkın bilirkişilik yaptım ve 300’ün üzerinde bilirkişi raporunda imzam bulunmaktadır. 20 yılı aşkın süredir Çekmeköy’de
ÇEKSEM, Çekmeköy Fenerbahçeliler Derneği gibi çeşitli
STK ve meslek örgütlerinde görev almaktayım. İnşaat ve
Sigortacılık sektörlerinde faaliyet gösteren firmalarda ortaklığım bulunmakta. Evli ve iki çocuk babasıyım.
Oy verme, oy isteme, verdiği oyu
sorgulama ve denetleme gibi görevler vatandaşın temel sorumluluğudur. Bu aynı zamanda bir zorunluluktur. Vatandaş olarak her
birimizin siyasete katılma ve bir duruş sergilemesi bir gerekliliktir. Bunu
yaparken de yıkmadan kırmadan,
farklı yönlerimizi bir zenginlik kabul
edip, birbirimize hoşgörüyle yaklaşmalıyız. Meclis üyeliği hedeflerim
arasında değildi ama siyaseten bu
ülkenin belli konularda fikirleri olan
insanların görüşlerini ortaya koyacak
bir siyasi duruşlarının olması gerektiğini düşünüyorum. Benim yapmaya çalıştığım da budur. Cumhuriyet Halk Partisi’nde üyeliğim meclis
üyeliğimden çok evveldir, Mustafa
Sarıgül ile bir siyaset yolculuğum
oldu. Bu yolculuğumuzu hep beraber, Cumhuriyet Halk Partisinin hem
köklü geleneksel değerleri, hem de
vizyonel kurumsal yapısı içerisinde
büyük bir ciddiyet ve sorumlulukla
devam ettirmekteyiz. Çekmeköy’de
ikamet eden biri olarak, yaşadığım
bu ilçe ile ilgili benim de bazı yenilikçi fikirlerim vardı. Meclis üyeliği kuşkusuz bu fikirleri sunmak, önermek
belki de hayata geçirmek için bir
fırsat. Meclis üyesi olarak Cumhuriyet Halk Partisi’ne ve topluma karşı
sorumluluklarım var ve bu sorumluluğu layıkıyla yerine getirebilmek için
elimden geleni fazlasıyla yapıyorum,
çevremden de konuyla ilgili olumlu
dönüşler alıyorum.
Meclisteki görevleriniz nelerdir?
Göreviniz Çekmeköy’e ve
Çekmeköy sakinlerine ne gibi
hizmetler sunar?
Plan ve Bütçe Komisyonu görevim
bulunmaktadır. Ayrıca 2015 yılı Belediye Mali Yapısının denetlendiği
Denetim Komisyonunda da yoğun
bir görev faaliyetim söz konusudur.
Bunun dışında mecliste yer alan her
üye gibi; soru önergeleriyle eksikleri
tamamlama, fikir beyan etme, şeffaflaşma, anlamaya ve anlatmaya çalışıyoruz. Çekmeköylü komşularımız
bize denetle, sor ve sorgula görevini
verdi. Biz de bunu yapıyoruz. Burada
önemli olan şey yereli yönetme görevini alan siyasi grubun, bu denetlenmeye, sorulana cevap vermeye
tahammül gösterebilmeleri ve varsa
hatalarını kabul edip gelişim kaydetmeleridir. Bu hususta genel siyasette
olduğu gibi yerel siyasette de bazen
yeteri kadar çıkarım yapılamadığını
üzülerek gözlemliyoruz.
Meclis üyeleriyle ilgili
olumlu-olumsuz yaşadıklarınız
özel hayatınıza yansıyor mu?
Ben şahsım adına hayatımda yer
alan 3 temel olgunun olduğunu
düşünüyorum. Bunlar “Aile, Siyaset
ve İş Hayatı” ndan oluşmaktadır. Bu
üç olgu arasında hangisini hangi zamanda en öne alacağına dair doğru
kararlar veremezseniz, hayata ve kariyere dair çuvallarsınız. Bu konuda
örnekleme yapayım size;
-“Ömrümü servetimi verdim bu siyasete..” diyen biri varsa çevrenizde
dikkat edin siyaseten elde edeceği
ilk fırsatta bunların tahsiline girişecektir.
-“Siyasetten vakit bulamadım. Çocuklarımın büyüdüğünü göremedim..” diyen biri varsa çevrenizde
asla ama asla o kişiye siyasette de,
iş hayatında da önemli görevler vermeyin. Kendi çocuğunun sorumluluğunu taşıyamayan birisi kamu sorumluluğunu taşıyabilir mi?
Ailenin de, işin de, siyasetin de
öncelik sıralamasını belirleyen şey
içinde bulunduğumuz durum ve
koşullara göre değişir. Timing çok
önemli..
Buradan tekrar sorunuza gelecek
olursak bu üç olguyu doğru yönetirseniz, yukarıdaki soru sizin için anlamsız kalır.
Yusuf Polat’ın gözünden
Çekmeköy’ün tanımı nedir?
Ve sizce Çekmeköy’ün temel
ihtiyaçları nelerdir?
Çekmeköy, gerek sosyokültürel gerekse mimari olarak, kasabayla kent
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
Siyasi süreciniz nasıl başladı
ve neden Çekmeköy
Belediyesi’nde meclis üyeliği
görevini tercih ettiniz?
MART 2016
RÖPORTAJ
57
RÖPORTAJ
arasında kararsız kalmış bir yerleşim
yeri hüviyetindedir. Burada Çekmeköy bir karar vermek zorunda. Tabii
bu kararı hayata geçirirken özellikle
yerel yöneticilere büyük işler düşmektedir. Çekmeköy, ileri derecede
kentleşmiş ilçelerin samimiyetsiz ve
dejenere olmuş haline bürünmesin ama kasaba olarak da kalmasın.
Çekmeköy’ün diğer ilçelerden ayrılan bir aroması olması gerekir ve bu
potansiyele sahip. Bu aromayı ve
lezzeti yaratacak yapı kuşkusuz Çekmeköy Belediyesi’dir. Belediyelerin
rutin işlerinin yanı sıra, şehir estetiği
ve biraz önce bahsini ettiğimiz şehir
aroması ve lezzeti için hem mimari
hem de sosyokültürel faaliyetlerle
ilgili proje üretip hayata geçirmesi
gerekir. Biz CHP grubu olarak yapılacak her pozitif çalışmaya sonuna
kadar destek veririz.
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
MART 2016
Siyasi hayatın içerisinde olanlar
gençleri bu sürece katılmak için
teşvik ediyor. Sizce Türkiye’nin
öncelik vermesi gereken nokta, mesleklerinde uzmanlaşmış
genç bireyler midir yoksa genç
politikacılar mıdır?
58
Bu konuyu alt başlıklarla değerlendirelim. Toplumda istihdamın tanımlanmasıyla kategoriler beyaz
yakalılar ve mavi yakalılardır. Beyaz
yakalılar bilgi ile kendilerini ifade
eden insanlardır, mavi yakalılar teknik elemanlardır. Türkiye’nin ihtiyacı
mavi yakalılardır; meslek eğitimlerini
almış, uzmanlaşmış elemanlarımız
yetersizdir. Bu sebeple sanayi noktasında patinaj yapmaktayız. Özellikle
İnşaat, Turizm ve Otomotiv sektörlerinde dünya ile rekabet edebilmek
için; beyaz yakalılar olmazsa olmazdır ama mavi yakalıların sayısını artırmak gerekir.
Sorunuzun siyasi tarafına gelirsek;
siyasetin içerisinde mavi yakalılar da beyaz yakalılar da olmalıdır. Gençlerin siyasette olmalarını
söyleyenler kır saçlılarsa orada bir
samimiyetsizlik vardır. Gençlere
lütufta bulunduğunu düşünerek,
“Gel ama geldiğin zaman sen sus
ben konuşacağım” demektir. Böyle bir düşünceyi tamamen reddediyorum. Gençlerimiz duruşunu,
yeteneklerini ve fikirlerini ortaya
koysun ama bu kararı yaşlı siyaset-
çiler değil gençlerimiz alsın. İspanya’
da kurulduğundan birkaç ay sonra
girdiği seçimde % 21 oy alan PODEMOS adlı partinin Genel Başkanı 35,
Genel Başkan yardımcısı 21 yaşındadır. Şahsi fikrim gençlerin siyasete
katılmaları yönünde, Türkiye ile ilgili
fikirlerini cesaretle söyleyecek birikimi olan, kaliteli yeni liderler neden
olmasın? Ama bunun kararını gençler verecektir.
Siyasi sürecinizde geleceğe
yönelik hedefleriniz neler?
Sabitleştirilmiş hedefler koymadım
kendime. Çünkü ben büyük hayal
kırıklıkları yaşamak istemiyorum.
Siyasette konulan büyük ve köşeli
hedefler, o kişide bazı davranışsal
semptomlara neden olabilmektedir. Siyasette hedef, Grup hedefi
şeklinde olmalı. Çok fazla bireysel
hedeflere takılırsanız siyaseti yalnız
başınıza yapmak zorunda kalırsınız.
“çalacak kapınızın olması” da iyi ve
yeterli bir hedeftir.. sorunuza tekrar dönersek, tek hedefim siyase-
ten aldığım görevlerde iyi bir şeyler
yapmak ve görevim ne olursa olsun
doğru çalışmaktır. Günün sonunda
hak ettiyseniz, Siyaset sizi de, grubunuzu da, partinizi de hedeflerine
taşır. Fenerbahçe Koçu Obradoviç’
in dediği gibi Avrupa Şampiyonluğu hedefine maç maç gidiyoruz, iki
maç sonrasını hiç düşünmüyoruz.
Son olarak Çekmeköy Serbest
Meslek Mensupları
derneğinden bahseder misiniz?
ÇEKSEM; Avukat, Doktor, Veteriner,
Mali Müşavir, Mühendis, Eczacı,
Mimar gibi mesleklere sahip insanlardan oluşmaktadır. İş hayatının
yoğunluğundan uzaklaşmak için
yurtiçi-yurtdışı seyahatler, seminerler, sosyal farkındalık programları
gibi faaliyetlerde bulunmaktayız.
Amacımız; bölgemizde aynı vizyona
sahip insanlarla bir araya gelmenin
yanı sıra hem kendimiz hem de çevremiz için yararlı işler ortaya
koymaktır.
haberler
TEBRİKLER 1877 ALEMDAĞSPOR!
1877 Alemdağspor’u tebrik eden
Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet
Poyraz “İlçemizin en eski ve en
köklü mahallelerinden olan Alem-
dağ’ın amatör lig takımlarından biri
olan 1877 Alemdağspor’u, futbolcu kardeşlerimi, yöneticilerimizi
ve takımı hiç yalnız bırakmayan
taraftarlarını liglerin bitimine iki hafta
kala kazandıkları şampiyonluktan
dolayı tebrik ediyorum. Önümüzdeki sezon Süper Amatör Lig’de de
takımımızın aynı başarıyı göstererek
bölgesel lige yükseleceğine inancımız tamdır,” dedi.
MART 2016
Alemdağ ekibi önümüzdeki hafta
deplasmanda İçerenköy’e konuk
olacak. Son maçında kendi evinde Çakmakspor’u ağırlayacak
olan 1877 Alemdağspor amatör
camianın en renkli taraftarı önünde
şampiyonluk kupasını alacak.
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
Bu yıl İstanbul’da amatör camiada
adından sıkça söz ettiren Çekmeköy takımlarından başarı haberleri
gelmeye devam ediyor. 1. Amatör
Lig 17. gurupta yoluna yenilgisiz
devam eden 1877 Alemdağspor
liglerin bitimine 2 hafta kala kendi
evinde Balkan Yeşilbağlar takımını
3-0 mağlup ederek şampiyonluğunu ilan etti. 1877 Alemdağspor
önümüzdeki sezon Çekmeköy’ü
Süper Amatör Lig’de temsil edecek.
59
Köşe YAZISI
İSLAM VE “ÖTEKİLER”
İnsanlık tarihi, çeşitli din ve inançların bir arada bulunduğu, olumlu-olumsuz
tecrübelerin yaşandığı pek çok olaya şahit olmuştur. Günümüzde ise bir yandan
medeniyetler çatışması tezleri, diğer yandan medeniyetler ittifakı çabalarıyla,
odağında din ve medeniyetlerin yer aldığı bir gündem izlenmektedir.
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
MART 2016
Başlangıçtan itibaren İslam tarihinde ötekiyle yan yana yaşama konusunda dikkate değer bir yatkınlık
görülür. İnsanın olduğu yerde, öfkeli
ya da hesaplı kişiler yüzünden bazı
ilkelerin yanlış anlaşılması ve hatalı
yorumlanması bazen de uygulamada gösterilen kusur ve ihmaller inkar
edilemez. Ancak İslam tarihinde,
diğer inanç ve kültürlerde örnekleri sıkça görülen “kıyıcı anlayış” ve
sırf inanç farklılığından dolayı toplu
ölümlere rastlanmaz.
60
Din Özgürlüğü:
Tarih boyunca din ve mezhep çatışmalarının eksik olmadığı dünyamızda, farklılıkların bir arada yaşandığı
uzun dönemlerin varlığı da unutulmamalıdır. Bunun en güzel örnekleri
de hiç şüphesiz İslam tarihinde
görülür.
Tarihçi A. Toynbee’nin şu tespiti
önemlidir: “Hristiyanlar nasihat
etmek ve eğitmek dışında bir emir
almadılar ama gel gör ki, pek eskilerden beri, kendi dinlerinden olmayanları demir ve ateşle yok etmektedirler… İslam’ın Hristiyanlığa
gösterdiği hoşgörüye Batı’nın Hristiyanları hiç sahip olmamışlardır…”
Geçen yüzyılda İslam’ın başkenti konumundaki İstanbul’da Yahudi ve Ermeni nüfus yoğunluğu barış içinde
yaşarken, aynı dönemlerde Londra’da, Berlin’de, Paris’ veya Viyana’da
Hristiyan olmayan, Müslüman veya
Yahudi nüfus yoğunluğu düşünülebilir miydi? Şimdi bile bu kentlerde
ezan sesine tahammül edilmediği
söz konusudur.
İslam’ın Mesajı Evrenseldir:
İslam; peygamberler aracılığıyla insanlığa gönderilen ve Allah katında
geçerli olan dinin ortak adıdır. Üç
semavi dinin esasta bir olduğu, “ Allah’ın elçileri” olmaları bakımından
peygamberler arasında herhangi bir
farkın olmadığı gerçeği bilinmektedir. Buna göre Hz. Peygamber,
İslam’ın mesajını insanlığa tekrar hatırlatan son peygamberdir ve onun
daveti bütün insanlığa yöneliktir: “De
ki, Ey Kitap ehli! ( Yahudi ve Hristiyanlar) Bizimle sizin aranızda ortak
bir söze gelin. Yalnız Allah’a kulluk
edelim. O’na hiçbir şeyi ortak koşmayalım. Allah’ı bırakıp da kimimiz
kimimizi ilah edinmesin. Eğer onlar
yine yüz çevirirlerse, deyin ki, biz
gerçek Müslümanlarız…” (3/64).
Dinde Zorlama Yoktur:
Kur’an, kitap ehli ve diğer müşriklerin yanılgılarına sıklıkla işaret ederek
KÖŞE YAZISI
Din, akıl sahibi insanları, kendi özgür
iradeleriyle doğrudan iyiliğe ulaştırmak üzere Allah tarafından tesis edilen ilahi bir müessese olarak tanımlanır. Özünde iman, temelinde kalp
ile tasdik ve ikrar vardır. Nihai hedefi
ise insanı ebedi mutluluğa erdirmektir. İnsanın bunu hak edebilmesi için
bilinçli ve özgür iradesini kullanması tabiidir. İsteyerek tercih etmesi ve
onu ancak kalben benimsemesiyle
mümkün olacaktır. Zorlama ve baskı sonucu yapılan ikrarın da geçersiz
olduğu açıktır. Kaldı ki Kur’an, inancında dürüst olmayan münafıkları
şiddetle kınamış ve onları inkarcılardan daha tehlikeli saymıştır.
Konuyla ilgili ayetlere bakıldığında
İslam’da savaşın tehdit, saldırı ve zulme karşı savunma amaçlı farz kılındığı açıkça görülecektir. Kendileriyle
savaşılacak kimselerin kafir veya münafık olmalarından değil, hain ve saldırgan olmalarından dolayıdır. Buna
göre Müslüman olmayan toplum ve
devletlere karşı takip edilecek dış siyasetin de savaş yoluyla mücadele
olmayacağı açıktır.
talebine olumlu yaklaşmak esastır:
“Eğer onlar barışa yanaşırlarsa sen de
ona yanaş ve Allah’a güven…” (8/61).
İnancı bir irade ve imtihan aracı olarak gören Kur’an, inanç özgürlüğünün de önemini belirtir. Zira baskı
ve zorlama insanı, her şeyden önce
İslam’ın hoş görmediği ikiyüzlülüğe
sevk eder. Samimiyete ve bilinçli tercihe dayanmayan söz ve davranışlar
görünüşte dine uygun olsa da gerçekte nifak olur: “…Sizden kim dininden döner de kafir olarak ölürse
bütün amelleri dünyada da ahirette
de boşa gitmiştir. Onlar cehennemliktir ve orada ebedi kalacaklardır…”
(2/217). Başka ayetlerde de hep uhrevi cezalara işaret edilir: “İman edip
sonra inkar eden, sonra inanıp tekrar
inkar eden, sonra da inkarlarında ileri
gidenler var ya Allah onları ne bağışlayacak ne de doğru yola iletecektir.”(4/137).
Hz. Peygamber, kimseye inanç dayatmadığı gibi, dini uygulamalar konusunda da zorlayıcı olmamıştır. Hz.
Ebubekir döneminde yaşanan “ irtidat olayları” ise siyasi bir karakter taşımakta ve “ devlete karşı yapılan isyan
hareketleri” mesabesinde değerlendirilmiştir. Buna göre bireysel olarak
din değiştirenlere müdahale edilmemiştir. Aksi yönde bir kısım tartışmalı
rivayetler olsa da Hz. Peygamber ve
arkadaşlarının din değiştirenlere müdahale ettiklerine dair herhangi bir
uygulamaları görülmemiştir.
Kimlerle Savaşılır?
ASLOLAN BARIŞTIR VE BARIŞ
DAHA HAYIRLIDIR
İslam, müminler başta olmak üzere
bütün insanlığı barışa davet eder: “Ey
insanlar! Hep birlikte barışa girin
ve şeytana ayak uydurmayın, zira o
sizin apaçık düşmanınızdır.” (2/208).
Savaş halinde bile düşmanın barış
Bilindiği gibi Müslümanlara savaş
izni, kendilerine savaş açılması ve
zulme maruz kalmaları sebebiyle
verilmiştir. Müslümanlara karşı düşmanca tavır alan kesimi hariç olmak
üzere öteki din mensuplarına karşı
huzur ve barış iklimi esas, çatışma
ve savaş hali ise arızi durumdur. Savaş açıp Müslümanları yurtlarından
çıkaran veya düşmanlarla işbirliği
yapıp Müslüman varlığını yok etmeyi hedefleyenlere karşı cihat etmek,
savaşmak farz olduğu gibi, bir zorunluluk olmadıkça onlarla iyi ilişkiler geliştirmek de gereklidir: “Allah sizi, din
konusunda sizinle savaşmamış, sizi
yurtlarından çıkarmamış kimselere
iyilik etmekten, onlara adil davranmaktan men etmez… Yalnız sizinle
din uğrunda savaşanları, sizi yurtlarınızdan çıkaranları ve çıkarılmanız
için yardım edenleri dost edinmenizi
yasaklar…’’ (60/8-9).
Ancak barışa yanaşmadıkları ve saldırganlıktan geri durmadıkları takdirde yakalanıp haklanmaları gerektiğide çarpıcı biçimde ifade edilmiştir:
“…İşte kendileriyle savaşma hususunda size tam yetki ve izin verdiğimiz
kimseler bunlardır” (4/91).
İslam dünyası yüzyıllar boyunca din
ve vicdan özgürlüğünün öncülüğünü yaparken; günümüzde “Müslümanlık adına” yapılanlar nasıl izah
edilebilir? Birileri kendilerine benzeyen bir din mi ortaya çıkartmıştır.?
Görünen o ki, tarih boyunca dinin
halk üzerinde etkili olduğu kadar halkın da din üzerinde etkisi söz konusu
olmuştur.
MART 2016
Din Ayrılığı Savaş Sebebi
midir?
Din Değiştiren (Mürtet)
Öldürülür mü?
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
onları doğru yola davet eder. Ancak
onların özgür iradeleriyle benimsedikleri din ve inançları konusunda
zorlayıcı da olmaz: “Dinde(iman etmede-İslam’a girmede)zorlama yoktur. Artık doğru ile yanlış (iman ile
küfür) birbirinden ayrılmıştır… (2/256).
“Rabbin dileseydi, yeryüzünde bulunanların hepsi iman ederdi. Hal
böyleyken sen, iman etmeleri için
insanlara baskı mı uygulayacaksın?”
(10/99). Kur’an ayrıca geçmiş toplumlarda inançları sebebiyle baskı ve
işkence gören insanları hatırlatarak
bu durumu şiddetle kınar.
61
yazı dİZİSİ
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
MART 2016
RENKLERİN BÜYÜLÜ DÜNYASI 3
62
NEMİ
Ö
İN
R
E
L
K
N
E
R
E
D
İN
R
E
L
E
İŞ GÖRÜŞM
Renklerin bilinçaltımızda oldukça
güçlü etkileri olduğunu artık biliyoruz. Bu etkileri yararımıza kullanma
vakti geldi ve geçiyor... İlk olarak
hayatımızdaki en önemli nokta, kariyerimizin başlangıcı olan iş görüşmelerinde hangi renkleri kullanmalıyız gelin onlara bakalım:
Bir iş görüşmesine gittiğinizde ilk 60
saniyede ilk ve kalıcı izlenim oluşur,
sonrasında bu izlenimi değiştirmek
zordur. İlk 60 saniye deyim yerindeyse fiziki olarak özgeçmişimizi
yansıtır. Giyim tarzımız, kıyafette
seçtiğimiz renkler, davranışımız
hatta saçımızın şekli dahi görüş-
tüğümüz kişide kendimizle alakalı
ön profil oluşturmaktadır. İşte size
seçeceğiniz renklerle işvereni nasıl
etkileyebileceğinizin püf noktaları:
İlk defa bir iş görüşmesine gidiyor
iseniz siyah, kahverengi, lacivert,
koyu gri gibi daha muhafazakar
renkler ve takım elbise tercih edilmelidir. Gözü yumuşatmak için
takım elbisenin içine kirli beyaz
gömlek ya da pastel tonlarda bir
bluz giyilmelidir. Kravat, eşarp ya da
takılar gibi aksesuarlarda seçtiğiniz
renkle kişiliğinizi ve enerjinizi
vurgulayabilirsiniz.
Başvuruda bulunacağınız iş hukuk,
muhasebe, finansal hizmetler ve
yöneticilik alanları gibi otoriter ve
muhafazakar ise koyu renk giysiler
giyilmelidir. Erkekler takım elbise bayanlar ise klasik elbise tercih etmeli,
beyaz bir gömlek, klasik bir kravat
kombini tamamlamak için iyi bir
seçimdir. Dikkat dağıtıcı abartı
mücevherler kullanılmamalıdır.
Hazırsanız şimdi size iyi bir profil
oluşturmanız ve başarılı bir iş görüşmesi sağlayabileceğinizin ipuçlarını
aktaracağız.
YAZI DİZİSİ
Yeşil - Turuncu - Sarı - Mor:
Akılda kalıcı olmaları sebebiyle medya işleri için en uygun
renklerdir. Ancak bu renkler
kıyafetlerde dikkatli kullanılmalıdır. Turuncu enerji verici
olmasına rağmen amatör,
yeşil huzur verici ama bazen
de güvenilmez olabilir. Sarı
ve mor genellikle sıra dışı biri
izlenimi verir. Özellikle iş görüşmelerinde az kullanmaya
dikkat edin.
Lacivert: İlk iş görüşmelerinde olumlu yanıt alabilecekleri
en iyi seçenektir. Bu rengi
tercih edenler çoğunlukla
muhafazakar ve çatışmacı olmayan kişiler, kadın ve erkekler tarafından sevilen bu renk
profesyonellik, yetki, güven,
dürüstlük, istikrar ve inandırıcılık izlenimi verir.
Gri: Kendini geliştirmiş ve profesyonellik
izlenimi verir. Sağlam
ve güçlü bir renk olan
gri, siyaha nazaran
daha pozitif tartışmadan uzaktır. Eğer
takım elbisenizi gri
giyerseniz aksesuarlarınızı farklı bir renk
kullanmalısınız.
Kahverengi:
Her
ne kadar eski moda
olarak gözükse de
kahverengi
takım
kendine güvenen,
iyi çalışan, dost ve
cana yakın bir izlenim verir. Bu renk
kıyafetle iş görüşmesine giden insanlar rahat ve samimi
ortam oluşturdukları
gözlemlenmiştir.
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
Siyah: Güç ve otorite gerektiren hukuk
ve yöneticilik gibi işler
için en doğru seçimdir.
Kendinize güveni artırmasının yanı sıra agresif
gözükmenize
neden
olabilir. Bu sebeple siyah bir takım elbise ya
da klasik elbisenizi kravat, fular veya takı ile
yumuşatabilirsiniz.
Kırmızı: Dikkat çekici olmasından dolayı vurgu rengi
olarak aksesuarda kullanılmalıdır. Ciddi bir işyerinde
elbisede kullanmak negatif
etki oluşturur, tutku ve güven
izleniminin yanı sıra kibir ve
öfkeli gösterebilir. Bu nedenle az miktarda kullanılmalıdır.
Genellikle satın alma sektöründe kullanılır. Satın almak
için alıcıyı teşvik eder, örneğin; mağazalar indirim etiketlerini kırmızı renk seçerek
satın almamızı sağlarlar.
MART 2016
Beyaz: Takım elbise içine gömlek ya da bluz için mükemmel bir seçimdir. Temizlik, masumiyet ve
tamamlayıcılığı ile organize olduğunuzu ifade eder.
63
Uğur Kaya & Çekmeköy Türk
Halk Müziği Topluluğu
“Halk müziğinin konusu, bizzat halkın yaşantısıdır” diyen ve müziğin “birleştirici bir dinamik”
olduğuna inanan İstanbul Devlet Türk Halk Müziği Korosu Şefi Uğur Kaya ile sizler için keyifli
bir sohbet gerçekleştirdik. Aynı zamanda Çekmeköy Türk Halk Müziği Topluluğu şefi de olan,
sözleri ve notalarıyla insanların gönlüne hitap eden Uğur Kaya ile birlikteyiz.
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
MART 2016
Uğur Kaya’yı tanıyabilir miyiz?
64
1962, Sivas doğumluyum. İlk, orta
ve lise eğitimimi Sivas’ta tamamladım. Lise yıllarında Sivas Halk Eğitim
Merkezi’nde görev aldım. 1979’da
Türk Musikisi Devlet Konservatuarı’nda 4 yıllık Ses Eğitimi ve yine 4 yıllık
Temel Bilimler bölümünde okudum.
Genel olarak sporla ilgili bir insan
olduğumu söyleyebilirim. Her insanın hem fiziksel hem ruhsal sağlığını
koruması için spor yapması gerektiğine inanıyorum. 25 yıldır her Salı
günü benim için futbol akşamıdır,
ayrıca haftada iki gün yüzüyorum.
Düzenli spor kendimi çok daha iyi
hissetmemi sağlıyor. Evli ve 2 çocuk
babasıyım
Şiirlere tutkun olmanıza rağmen
müziğe yöneliş sebebiniz nedir ve
neden Türk Halk Müziği?
Türk Halk Müziği’nin temel yapısında
halk şiiri vardır, bu şiirleri söyleyen kişiler ozanlar, aşıklar ve saz şairleridir.
Halk müziğinin konusu her şeyiyle
Türk Halkı’nın yaşantısıdır. Hal böyle
olunca bu kadar söz içerisinde şiir
yazmamak mümkün değildir. Halk
müziğini tanımamış olsaydım şiir yazamayabilirdim. Şiire merakımız halk
müziğine sevdamızdandır.
Müzikle ilgili hayallerinize ulaştınız
mı? İlerleyen zamanlarda sizi farklı
yerlerde görebilecek miyiz?
Çocukluk yıllarında sazı ilk elime
aldığımda, bir eşyadan çıkan müzik
tınısını keşfettim ve o sazı ustalıkla
çalabilme isteği içimden hiç gitmedi. O günden beri saz çalmaktan hiç
vazgeçmedim ve müzik hayatım bu
şekilde başlamış oldu. Daha lise yıllarımda Sivas Halk Eğitim Merkezi’nde görev aldım, 1979’da İstanbul’a
gelerek ses eğitimimi tamamladım.
6 yıl boyunca Kadıköy Halk Eğitim
Merkezi, Türk Halk Müziği Topluluğu’nda çalıştım, İstanbul Üniversitesi
İcra Heyeti Topluluğu’nda saz sanatçısı olarak 4 yıl görev aldım. Ayrıca
belgesel ve film müziklerinde bireysel çalışmalarım oldu. 1989 yılında
doğup büyüdüğüm topraklara katkı
sağlamak ve vefa borcumu ödemek
amacıyla Sivas Cumhuriyet Üniversitesi’nde Müzik Okutmanı olarak
göreve başladım. Sivas Türk Halk
Müziği Korosu’nda şef olarak görev
aldım. 2008’de İstanbul Devlet Halk
Müziği Korosu’nda kurucu şef oldum. Bu benim hayallerimin ötesinde bir noktaydı. Müzikle ilgili hayallerimin ötesine ulaşmış durumdayım.
Türk Halk Müziğinin belli yaş
aralığında dinleyici kitlesi mevcut.
Sizce neden genç kesim Türk Halk
Müziği’ni dinlemiyor? Gençlere
hitap edebilmek adına neler
yapılabilir?
Bizler Cumhuriyet’in yakın çocuklarıyız, yani daha yeni doğan bir bebek
gibiyiz. Kurtuluş Savaşı döneminde
ve sonraki dönemlerinde hayati konuları yeniden inşa ederken aslında
en hayati unsurumuzu, özümüzü
tam anlamıyla koruyamadığımızı
düşünüyorum. Sazın ve o sazla söylenen sözün içerisinde ulusun kimliği ve kültürü gizlidir. Önceliklerimizi
farklı alanlara vererek can
Kesinlikle yetenek ön plandadır.
Yeteneği eğiterek çok daha iyi bir
noktaya taşıyabilirsiniz ama müziğe
yeteneği olmayan bir insanı eğitebilmek neredeyse imkansızdır. Ancak
yetenek de eğitim de tabii ki gereklidir. Bazen yetenek tek başına yeterli
olsa da sadece eğitim hiçbir zaman
yeterli olamaz.
Konservatuvar eğitimi hakkında
neler düşünüyorsunuz, sizce yeterli
mi? Müziğe gönül vermiş
gençlerimize tavsiyeleriniz neler?
Müziğe gönül vermiş ve ekmeğini
müzikten kazanmak isteyen insanlar
konservatuvar eğitimi alması gerekir.
Fakat “hiç olmazsa müzik öğretmeni
olurum” düşüncesiyle girmesinler o
kapıdan. İdeallerinin peşinden gitsin-
Çekmeköy Türk Halk Müziği
Topluluğu’ndan bahseder misiniz?
2014, Nisan ayında kıymetli Sayın
Hilmi Dursun ile Çekmeköy Türk
Halk Müziği Topluluğu’nu kurmuş
bulunmaktayız. Her yöreden insanın
bulunduğu Çekmeköy’de Türkiye’nin
kültürünü unutturmama ve yaşatma
mücadelesi içerisindeyiz. Çekmeköy
Türk Halk Müziği Topluluğu adına
Çekmeköy Belediyesi’ne ve Başkanımız Ahmet Poyraz’a verdikleri destekten ötürü teşekkürlerimi iletirim.
İnanıyorum ki Çekmeköy Belediyesi
Çekmeköy’e ve toplumumuza fayda sağlamayı kendine amaç edinmiş
topluluğumuzun her zaman yanında olacaktır. Türk Halk Müziği’ne ilgi
duyan ve bu konuda kendini geliştirmek isteyen tüm Çekmeköy sakinlerini topluluğumuza katkı sunmaya
çağırıyoruz.
12 Mart cumartesi günü Taşdelen
Turgut Özal Kültür Merkezi’nde düzenlenecek ve hem eğlendirecek
hem de yer yer gönlünüzü titretecek
olan Çekmeköy Türk Halk Müziği
Topluluğu konserine tüm Çekmeköy’ü ve Çekmeköy2023 okuyucularını bekliyoruz. Muhabbetle kalınız…
İrtibat:facebook/cekmekoyturkhalkmuzigitoplulugu
Röportaj: İrem OKUMUŞ
MART 2016
Müzikte yetenek mi eğitim mi daha
ön plandadır?
ler. Müzik; birkaç saat çalınıp söylenen geçici bir iş olarak görülmemesi gerekir. Belediyeler başta olmak
üzere müziğin ülke çapında kurumsallaşması çok önemlidir. Ancak bu
sayede yeteneği olan insanlar gönül
rahatlığıyla müzikteki ideallerinin peşinden gidebilirler.
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
damarlarımızdan biri olan müzik kültürümüzü güçsüzleştirdik. Bugünün
temellerini geçmişe bağlıyorum.
Günümüzde Maalesef televizyon,
radyo gibi kitlesel medya araçlarında halk müziğine rastlamak oldukça
güç. Sadece eğlence adına üretilmiş,
anlamsız, insanın gönlüne ve kulağına hitap eden; adının sanat olduğu bir müzik döneminde yaşıyoruz.
Bize bunları sunup böyle yaşayın diyorlar, ama hayır. Sizin aracılığınızla
sesleniyorum, lütfen dikkat: Türküler
Türkiye’nin buluşma noktasıdır, birleştirici bir dinamiktir. Buna önem
verin, buna kulak verin, buna gönül
verin!
65
köşe yazısı
L
A
S
U
DUYG
)
4
(
R
A
İSTİSM
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
MART 2016
ABD’de 12 kişiyi acımasızca öldüren cani bir katil, yargıç karşısına
çıkartılır. Yargıç gün boyu süren
uzun bir yargılama sürecinden
sonra salondaki meraklı bakışlar
arasında sanık sandalyesinde oturan bu acımasız adam hakkında
‘’İdam’’ kararını verir ve kalemini
kırar. İdam cezasına çarptırılan
adama son sözünün ne olduğu
sorulur. Adam etrafındaki hakimlere, savcılara, basın mensupları ve
cezaevi görevlilerine teker teker
baktıktan sonra gülümseyerek şu
cevabı verir:
66
Ayşe Nurcan Özüçağlıyan
Klinik Psikolog
[email protected]
“Evet, var Hâkim Bey. Şu ana kadar gösterilen bu ilgi eğer çocukluğumda gösterilseydi iyi bir insan
olabilirdim. Yıllardır ezildim
annesiz - babasız sokak köşelerinde yaşadım ve büyüdüm.
Çocukluğum korku ve sefalet içinde geçti. Kimse benim başımı okşamadı kimse bana çocuk
öyküleri anlatmadı. Çocuk öyküleri yerine katillerin adamları nasıl öldürdüğünü dinledim. Kimse bana
şiir okumadı. Keşke biri sadece yüzüme gülümseyip başımı
okşasaydı keşke biri bana oğlum
deseydi keşke biri üşüdüğüm o
gecede gelip üstümü örtseydi…’’
Yukarıda yazılanlar idama
mahkum olan bir katilin son sözleriydi. Devamını, uzatmamak ve
sizi daha da fazla üzmemek adına
yazmadım ancak eğer isterseniz
internetten inceleyebilirsiniz. Bu
ayki yazımda bu hüzünlü hikayenin eşliğinde duygusal istismar
konusunu ele alıyorum.
Duygusal istismar nedir;
1983 yılında toplanan uluslararası
“duygusal istismar” toplantısında
aşağıdaki tanım üzerinde fikir birliği oluşmuştur:
“Duygusal istismar, çocuğun
köşe yazısı
psikolojik olarak kötüye kullanılması,
yapılan veya yapılması gerekli olan
ancak ihmal edilen toplumsal ve
bilimsel standartlara göre psikolojik
açıdan zarar verici oldukları saptanan davranışlardır. Bu davranışlar
yaş, bilgi ve pozisyon gibi özellikler
ile çocuğun üzerinde güç sahibi olan
kişi ya da kişiler tarafından gerçekleştirilir. Bu tür davranışlar çocuğun
bilişsel, duygusal veya fiziksel gelişimine hemen veya gelecekte zarar
verme potansiyeli taşıyan ve veren
davranışlardır.” Duygusal istismarın
temelinde çocuğun psikolojik hasar
yaşaması bulunmaktadır. Bu hasar iki
nedene bağlı olarak gelişir:
Çocukların, kendilerine bakmakla
yükümlü kişiler tarafından olumsuz
olarak etkilendikleri tutum ve davranışlara maruz kalmaları... Gereken
ilgi, sevgi ve bakımdan mahrum
bırakılmaları.
Bütün bunlarla birlikte duygusal istismar iki özelliği ile de diğer istismar
türlerinden ayrılmaktadır: Fiziksel ve
cinsel istismarda olduğu gibi somut
fiziksel bulguların bulunmayışı... Tek
başına bulunabileceği gibi çoğu olguda diğer istismar türleriyle birlikte
bulunması. Cinsel ya da fiziksel istismara uğramış bir çocuk aynı zamanda duygusal istismara da maruz
kalmaktadır.
Duygusal istismara neden olan başlıca
ebeveyn davranışları aşağıdaki gibidir:
• Çocuğu reddetme
• Çocuğu tek başına bırakma
• Çocuğu yıldırma
• Çocuğu suça yöneltme
• Çocuğa verilmesi gereken duygusal tepkiyi vermeyi
reddetme
• Çocuğu aşağılama
• Çocuğu kendi çıkarına kullanma
• Çocuktan gerçekçi olmayan beklentiler içine girme,
vaktinden önce yetişkin rol verme
Duygusal istismar yaşayan çocuklar bazı
ruhsal sıkıntılar yaşayabilirler. Bu belirtiler
aşağıdaki gibidir:
• İştah azlığı,
• Yalan söyleme,
• Çalma davranışı – hırsızlık,
• Duygusal dengesizlik, duygusal açıdan tutarsızlık,
• Duygusal tepkide azalma,
• Güvensizlik,
Çocuklarımızın ileride
mutlu, huzurlu ve ayakları
yere sağlam basan bireyler
olmasını istiyorsak onlara
öncelikle sevgi ile beslenecekleri, kendilerini güvende
hissedecekleri bir hayat sunmamız gerekiyor. Unutmayalım ki çocuklarımız bizlerin
davranışları ile şekilleniyor.
Bizler bu yaşlarda onlara ne
ekersek büyüdüklerinde de
hayata kendilerine ekilenleri
biçeceklerdir.
Sevgi ve şefkat ile büyütülen
çocukların kapladığı bir
dünyada yaşamanın temennisi ile kendinize ve ailenize
iyi bakın.
• Aşırı bağımlılık,
• Başarı düşüklüğü,
• Organik bir nedeni olmayan büyüme geriliği,
• İçe dönüklük,
• Saldırganlık,
• İntihar davranışı
• Depresyon… vb gibi ruhsal sıkıntılar görülebilir.
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
• Düşük ve olumsuz benlik saygısı,
MART 2016
• İdrar ve dışkı tutamama,
67
BİR RUS ATASÖZÜ DER Kİ:
“KUYUYA TÜKÜRME, SONRA KENDİN İÇERSİN”
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
MART 2016
si, Rusya ile ekonomik ilişkilerimize
de yansımış durumda. Ülkemizin
istatistik konusunda en güvenilir kurumu olan Türkiye İstatistik Kurumu
(TUİK) verilerine baktığımızda, Rusya
ile 2013 yılında 6 milyar 964 milyon
dolar olan ihracat miktarımız, 2014
yılında 5 milyar 943 milyon dolara
ve 2015 yılında ise bu rakam 3 milyar 593 milyon dolar rakamlarına
kadar geriledi. Ve işin garibi 2015
yılında serbest bölgelerle birlikte
mor patlıcan ihracatı yaptığımız toplam 969 ülke varken Rusya, ihracat yaptığımız ülkeler sıralamasında
11inci sırada yer alıyor.
68
Beş dakika içinde 10 kez uyarılan ancak buna rağmen hava sahamızı ihlal
eden Rus savaş uçağının angajman
kuralları çerçevesinde düşürülme-
Peki ya Rusya? Ya onun bize ihracatı, yani bizim Rusya’dan ithal ettiğimiz miktar ne? Buna daha çok
şaşıracaksınız. 2013 yılında 25 milyar
dolar, 2014 yılında 25 milyar 288
milyon dolar ve sevgili Çekmeköy
2023 Dergisi okurları 2015 yılına
geldiğimizde, yaşanan bunca krize
rağmen sadece %19’luk bir düşüşle
“20 milyar 400 milyon dolar”. Ve
işin en ilginç tarafı ürünlerini ithal
ettiğimiz toplam 969 ülke varken
(ki bunlara serbest bölgeler dahil)
Rusya en çok ithalat yapılan 3üncü
ülke konumunda bulunuyor. Her
şeye muhalif, hatta patlıcanın moruna bile muhalif, bu söylediklerime
inanmayan kardeşlerimiz, Tuik’in dış
ticaret istatistiklerine bir göz atsın
derim ben…
Ne kadar ilginç değil mi! Adamlar
2015 senesinde domatesimizden
patlıcanına hemen tüm ürünlerde
2014 yılına oranla %40 daha az mal
almış, domateslerimiz satılmamış,
portakallarımız Rusya almadı diye
ya maliyetine satılmış ya da vatandaş hakiki natürel C vitamini alabilsin diye bedava dağıtılmış. Biz
ne kadar vicdanlıyız değil mi! Biz ise
Rusya’dan doğalgaz ve petrol başta
olmak üzere diğer mal alımlarını sadece %19 azaltmışız. İşte milletimizin engin merhameti…
Bu aralar bir buğdaydır gidiyor.
Geçenlerde ekonomi bakanlığımızın
internet sitesinde bir haber okumuştum. Buna göre 2015 sonu itibariyle
Rusya’nın para birimi olan rupi, dolar
karşısında tarihi bir düşük yaşarken,
dünyanın en büyük dördüncü tahıl
ihracatçısı olan Rusya’nın, stoklarını
muhafaza etmek ve yurtiçi fiyatları kontrol altında tutmak için tahıl
ihracatına sınırlama getirdiği belirtiliyordu. Duyduklarımı Sarı Çizmeli
Mehmet Ağa’ya söyledim: “Ee ne
var bunda” dedi. “Ağam ağam müj-
de! Rusya tükürdüğünü yaladı!” deyiverdim. Nasıl mı?
Rusya’da gıda enflasyonun 2015
Kasım ayında %13’e çıktı. Özellikle sert buğday fiyatı %54 oranında arttı. Daha önce, 2010 yılında
yaşanan kuraklıktan dolayı tahıl
hasadı olumsuz etkilenen Rusya’nın
tahıl ihracatını yasaklaması üzerine
tahıl fiyatlarında yine %47 oranında artış yaşanmıştı. Peki nasıl oldu
da dünyanın en büyük tahıl ihracatı
yapan Rusya geri adım attı. Hatırlarsınız daha önce Rusya tarım
bakanlığınca, Türkiye’ye yapılan buğday ihracatını kısıtlayacağız demişti.
Tarım Bakanımız Faruk Çelik bir TV
kanalında “ Rusya’nın Türkiye’den toplam sebze-meyve ithalatı yıllık 750
milyon dolar. Oysa bizim Rusya’dan
tek kalem buğday alımımız 1.1 milyar dolar. Biz Rusya’dan buğday
alımını kessek daha büyük zarar veririz.” Bir zaman sonra Rus Başbakan
Yardımcısı çıktı bir şeyler söyledi! Ne
dedi Rus Başbakan Yardımcısı mister
Arkadiy Dvorkoviç: “Türkiye’ye buğday ihracatı kavganın dışında tutulacak”. İşte Ağam duydun demi!
Buğday sadece bir örnekti. Rus
hükümeti bazı Türk şirketlerinin
yaptırım kararlarından muaf tutulmasına dair tasarı bile yayınladı.
Amaç Türkiye’den ithal edilen ürünlere yönelik uygulanan ambargonun
Rusya’nın yüksek enflasyon oranlarına yukarı yönde bir baskı oluşturması. Yaptırım nedeniyle ülkeye
sokulmayan ürünlerin yeri ekonomik açıdan doldurulamaz ise daha
bir çok ürüne yönelik geri adımlar da
yolda. Ama bizim ne yapıp ne edip,
ithal ettiğimiz malları ikame edebilecek daha güçlü bir ülke olmamız
lazım. Bunun içinse patlıcanın moruna bile muhalefet etmeyi bırakıp,
birlik olabilmeyi başarabilmeliyiz.
70
MART 2016
ÇEKMEKÖY’ÜN TARİHİ
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
1840 ve 1844 YILLARINDA
HÜSEYİNLİ’DE HAYVANCILIK
Köyde küçükbaş hayvancılığı da yapılıyordu. En fazla küçükbaş hayvana sahip kişi diğer hayvan türlerinde
Mehmed Emin’in hiç büyükbaş
hayvanları yoktu.
Hüseyinli’de 6 hane reisinin sahip
olduğu 70 de arı kovanı vardı. Bunlar içinde en fazla arı kovanına sahip
hane sahiplerinden biri 2 numaralı
hanede mukim Halil b. Memiş’ti, 28
arı kovanı yapmıştı. Diğeri de 4 numaralı hane reisi Ahmed b. Ahmed
ile kardeşleri Şab Şakir ve Ömer’e ait
olup kovan sayısı 27 idi.
Küçükbaş hayvan kaydı sadece 1
numaralı hane sahibi ve köy muhtarı olan Ali b. Mehmed üzerinde
vardı. 25 sağmal ve 50 kısır olmak
üzere 75 koyun, 25 sağmal ve 50
kısır olmak üzere 75 keçi, 10 oğlak
ve10 kuzu ile birlikte 170 küçükbaş
hayvanı
bulunuyordu.
1844 yılı kayıtlarına bakıldığında Hüseyinli’de büyükbaş hayvan sayısı
1840’a göre oldukça azalmıştı. Bu
tarihte 20 boz inek, 12 sağmal inek,
5 manda, 4 malak, 80 karasığır öküzü/manda öküzü ve 12 tosun olmak
üzere toplam 143 büyükbaş hayvan
vardı. 3 numaralı hanede mukim
Mantaroğlu Hasan b. Salih ile 20
numaralı hanede mukim Mustafa b.
Aynı zamanda köyde en fazla büyükbaş hayvana sahip olan Ali b.
Mehmed hem 1840 hem de 1844
temettüatlarında 1 numaralı hanede
kaydedilmiş olup her iki tarihte de
köy muhtarıydı. 1840 yılına göre büyükbaş hayvanlarında azalma görülürken, küçükbaş hayvan sayısındaki
artış dikkat çekiciydi.
Bunların haricinde diğer hane sahiplerinin sayıları 1 ile 15 arasında
değişen büyükbaş hayvana sahip
oldukları görülmekteydi. Bunlara
göre köyde hane başına ortalama 6
hayvan düşüyordu.
MART 2016
Köyde en fazla büyükbaş hayvana
sahip hane reisi 1 numaralı hanede
ikamet eden köy muhtarı Ali b. Mehmed idi. 3 boz inek, 1 sağmal inek,
6 dana, 1 buzağı, 2 camuz, 3 manda, 4 malak ve 2 öküz olmak üzere
toplam 22 büyükbaş hayvanı vardı.
Bundan başka 8 hane reisinin 1 ile 7
arasında, 11 hane reisinin de 9 ile 12
arasında büyükbaş hayvanı mevcuttu ve köyde hane başına ortalama 7
büyükbaş hayvan düşüyordu.
olduğu gibi 1 numaralı hanede ikamet eden köy muhtarı Ali b. Mehmed idi. 101 koyunu ve 11 kuzusu
vardı. Köydeki diğerleri ile birlikte
toplam küçükbaş hayvan sayısı 122
idi. Köyde binek ve yük taşımak için
kullanılan 5 adet de beygir
bulunmaktaydı.
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
1840 yılı temettüat defterlerine göre
24 haneli ve Müslümanlar’dan müteşekkil Hüseyinli’de 17 boz inek, 26
sağmal inek, 23 dana, 28 buzağı, 18
camuz, 8 manda, 14 malak, 25 öküz
ve 15 tosun olmak üzere toplam
174 büyükbaş hayvan besleniyordu.
İki hane hariç köyde hemen herkes
büyükbaş hayvana sahipti. Sırapınar
Köyü ile kıyaslandığında Hüseyinli’de hayvancılığın gelişmiş olduğu
görülür.
71
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
MART 2016
1840 ve 1844 YILLARINDA
ÖMERLİ’DE HAYVANCILIK
72
1840 yılı kayıtlarına göre Ömerli’de
17 boz inek, 36 sağmal inek, 2 düve,
30 dana, 34 buzağı, 49 camuz, 4
manda, 3 malak, 25 tosun ve 52
öküz olmak üzere toplam 252 büyükbaş hayvan bulunuyordu.
keçi, 3’ü kuzu ve 18’i oğlak olmak
üzere toplam 92 küçükbaş hayvan
vardı. En fazla küçükbaş hayvana sahip olanlardan birisi yine büyükbaş
hayvanlarda olduğu gibi köy muhtarıydı.
63 haneli köyün altı hanesinde hiç
büyükbaş hayvan yoktu. 8 hanede 1,
7 hanede 2, 15 hanede 3, 5 hanede
4, 2 hanede 5, 5 hanede 6, 5 hanede 7, 3 hanede 8, 2 hanede 9, 1 hanede 10, 1 hanede 11, 1 hanede 12
ve 1 hanede de 15 büyükbaş hayvan
vardı. En fazla büyükbaş hayvana sahip olan hane reisi 17 numaralı hanede ikamet eden ve aynı zamanda
köy muhtarı olan Süleyman Ağa idi.
Köyde hane başına düşen ortalama
büyükbaş hayvan sayısı 4’tü.
Bu verilerden hem büyükbaş hem
de küçükbaş hayvanların ticari bir
faaliyet olarak değil daha çok köylülerin günlük ihtiyaçlarını karşılamaya
yönelik olarak yetiştirildiği anlaşılıyordu.
63 haneli Ömerli Köyü’nde küçükbaş hayvancılık da gelişmiş değildi.
Köyde 8 hane sahibinin sayıları az da
olsa küçükbaş hayvana sahip olduklarını görüyoruz. 42’si koyun, 29’u
Köyde binek ve taşıma aracı olarak
kullanılan hayvanların sayısı da yok
denecek kadar azdır. 63 haneli köyde sadece 6 beygir vardı.
Bunlardan başka değişik miktarlarda
olmak üzere 13 hanede arı kovanı
bulunuyordu. En fazla arı kovanına
sahip hane reisi de 22 numaralı hanede ikamet eden Kara Veli b. Mehmed idi. Oldukça yaşlı olan bu hane
reisinin başka herhangi bir hayvan
türüne sahip olmadığı sadece arıcı-
lıkla meşgul olduğu anlaşılıyordu.
1844 defterlerinde de Ömerli’de
1840 kayıtlarına yakın bir durum
sözkonusuydu. Ancak önceki kayıtlara göre hayvan sayısındaki azalma dikkat çekiciydi. 1844 kayıtlarına
göre Ömerli’de 6 boz inek, 46 sağmal inek, 9 manda ve 171 karasığır
öküzü/ manda öküzü olmak üzere
toplam 232 büyükbaş hayvan vardı.
1840 kayıtlarına göre büyükbaş hayvan sayısında 20 hayvanın azaldığı
görülüyordu.
Yine köyde 64’ü koyun ve 10’u da
keçi cinsinden olmak üzere toplam
74 küçükbaş hayvan kaydı vardı.
Toplam 8 hane 3 ile 20 arasında küçükbaş hayvana sahipti. 1840 kayıtlarında olduğu gibi köyde bu tarihte
de sadece 6 beygir ve 54 adet arı
kovanı bulunuyordu.
Her iki tarihteki veriler kıyaslandığında rakamların birbirine oldukça
yakın olduğu görülür.
kültür sanat
KÜLTÜR sanat
Modern yaşamın kanattığı yaralarımıza parmak sokan Yavuz, bunu
bir abdal edasıyla kitap boyunca
sürdürür. Göz ardı ettiğimiz gerçekleri, deliliği, isyanı, karşıtlığı, direnişi,
koşmayı anlatır, hem de şiirle iç içe
biçimde dramatik..
Fikrin, okumanın ve sözün büyüsünü
takip eden yazarın denemeleri, insanı bir uyanışa da sürüklüyor. Unutulanları yeniden hatırlatarak silkeliyor:
Senden gösteriye katılmanı isterler.
Görünmek için harcadığın bunca
emek boşuna harcanır mı ya?
Ama haklısın kardeşim. Çünkü çoğunluktasın. Mesele yok. Ama bak
işte esintisiz, bak işte hayatsız kaldın.
“Allah senin ruhunu yeni bir fırtına ile
tanıştırsın Zira senin deniz sularında
nadiren bir hareket var.” (Muhammed İkbal) Senden yaşadığına dair
tüm belirtileri isterler. Yani merakını,
heyecanını, aşkını, dalgınlığını, hevesini… Yani aklı başında, uygar görünmek için ödediğin bedeli.
Aslında bir “kader tecrübesi olan” şiiri
isterler senden.
Bu yüzden hayatı savunmakla şiiri
savunmak aynı şeydir.
Çünkü şiir, uygarlığın senden istediği
şeylere sahip çıkma mücadelesidir
aynı zamanda.
Biricikliğine, faniliğine, farklı olma
hakkına…”
KİTABIN KÜNYESİ
ADI: Hata Günlüğü
YAZARI: Atakan Yavuz
YAYINEVİ: İzdiham Yayınları
SAYFA SAYISI: 93
BASIM YILI: 2015
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
Hata Günlüğü, Atakan Yavuz’un ilk
deneme kitabı. Bundan önce Kunduz Dersleri ve Bakış Talimi adlı iki
şiir kitabı yayınlayan Atakan Yavuz’un
denemeleri de şiir tadında.. İzdiham Yayınları’ndan çıkan kitap 23
denemeden oluşuyor. Bir şairin kaleminden çıkan denemelerin farkı,
Yavuz’un kaleminde tam anlamıyla
yerini buluyor. Naif gözlerin kaçırmayacağı, hayata değmeyen şeyleri
bizlere fark ettiren bir anlatım hakim
Hata Günlüğü’nde..
“Laboratuvarlarda, okullarda, kışlalarda zaten boyun eğdirilmiş olan
bilgiye boyun eğmeni isterler. Ruha
sızamayacak kadar evcilleştirilmiş,
hadım edilmiş bilgi kırıntılarıyla oyalanmanı isterler bir ömür boyu. Bunun için adına “Talim ve Terbiye”
dedikleri bir kurum tesis edilir. İlki
kışlayı ikincisi harayı çağrıştıran bu
iki kelime boşuna değildir. Eğitim de
zaten “iğdiş etmek” kökünden gelir.
Hemen telaşlanma! Üremene izin
vardır; soru sorabilme yeteneğini
köreltmektir amaç. Zihinsel, entelektüel olarak çoğalmanın önüne set
çekmek… Hayata da ancak fikirlerle
sızılır. Boyun eğdirilmemiş bilgiyle.
Çocukken sorduğun özgün soruları
hatırla; tabiatla barışık merakını, hevesini… Hayatla tüm irtibatın kesildiği anın adıdır mezun olmak, meslek
sahibi olmak. Zarifoğlu’nun başkenttekilere neden “esintisiz adamlar”
dediğine bir de bu cepheden bak.
Hayatın olmadığı yerde esinti de olmaz. Ya da Gide’i hatırla: “ İşte sahip
olmak istediğin şeye sahip oldun.
Ama saydamlığını da yitirdi her şey.”
İşte bir yer açtın bu dünyada kendine. Ama esmiyor. Afiyetin yerinde.
Özgürlüğün ne önemi var? Öyleyse
talim-terbiyeyi Türkçeye çevirelim:
“ Beyin İğfal Şebekesi” Meslek mi?
Hadi ona da denetimli serbestlik
diyelim.
MART 2016
Hayata Fikirlerle Sızılır..
73
KÜLTÜR SANAT
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
MART 2016
Post Öykü Postunu Sermiş Bekliyor
74
2014 yılının son aylarında bir dergi
daha ufkumuzu açmak üzere yayın
hayatına yelken açtı: Post Öykü. Yelken mi açtı yoksa bu yolda postunu
mu serdi demeli acaba.. Çünkü dergiyi yayınlayanlar dergi takdiminde
postlarını serdiklerini iddia ediyorlar:
“Post Öykü dergisi, putları kıracağını, edebiyatın merkezinde olacağını,
rakiplerini yere sereceğini, küçükleri
ezip büyüklerin ellerinden öpeceğini, ülkemizi mutlu yarınlara taşıyacağını, ikinci yeniyi aşacağını (öykücüler de aşar) filan iddia etmiyor. Tek
bir iddiadan söz edebilirim; iyi öyküye, iyi yazıya, iyi dergiye, iyi kitaba, iyi
fikre yüz çevirme gücümüz yok. Kötülüğün, küçük hesapların, edebiyat
ortamı ile ilgili kuruntuların fazladan
bir çaba istediğini düşünüyorum. Ve
fakat bu enerjiyi kendimde bulamıyorum, bulamıyoruz.
Hayatımız neyse yazdıklarımız ya da
yaptıklarımız da o. Biz bu işe;‘‘edebiyata ve dergiciliğe duygularımızı
karıştırıyoruz, bu yüzden pek profesyonel olduğumuz söylenemez.
Post Öykü, bizim sevdiklerimizi, bizim öğrendiklerimizi, bizim bildiklerimizi, sezdiklerimizi, görüşlerimizi,
inançlarımızı ve kafa karışıklıklarımızı
taşıyor. Bu “biz”, dışarıya kapalı, masonik bir “biz” değil. Birlikte sevelim,
heyecanlanalım, kızalım, öğrenelim
ve elbette yazalım. Seviyorsanız gelin konuşun. Biz postumuzu serdik
bekliyoruz.”
2014 Kasım-Aralık ayında ilk sayısını yayınlayan dergi, ısrarla ve ivme
kaydeden bir seyirle yayınlanmaya
devam ediyor. Yeni öykü yazarlarına, yeni seslere kulak veren dergi,
son dönemlerde artan öykü yazımı
potansiyelini de hem değerlendirmiş hem de gündeme taşımış oluyor. Derginin yayın yönetmeni Aykut
Ertuğrul’da öykünün ve öykücünün
yükselişiyle ilgili şöyle diyor:
“Öykü yükselişte. Bunun sebebin-
den emin değilim; öykünün zamanın ruhuna uygun bir edebi tür olduğunu söyleyenler var; öykünün
“nadas usulü gibi” on yıl iyi verimler
verip on yıl durulduğunu şimdilerde
bereketli dönemde olduğumuzu
söyleyenler var... Uzatabiliriz; yanına başka sebepler koyabiliriz... Ben
sebebini açıklamakla boğuşacağıma
bu durumun tadını çıkarıyorum açıkçası. Öykü okuyorum, benimle aynı
kuşaktan öykücülerin, yaşı benden
genç olanların dergilerde iyi öyküler
yayımlayışını izliyorum. O öykülerin
kitaplaşmasını, ikinci kitapları vs. İşin
güzel yanı bu dalga, hâlâ zirve noktasına ulaşmadı, kabarmaya devam
ediyor gibi geliyor bana.” (http://
www.artfulliving.com.tr/edebiyat/
post-oyku-ile-soylesi-i-2767)
İki aylık olarak yayınlanmaya devam
eden öykü dergisinin yayın kurulu şu
isimlerden oluşuyor: Arda Arel, Burcu Bayer, Ertuğrul Emin Akgün, İrem
Ertuğrul, Remzi Şimşek..
kültür sanat
Osman Pazarlama Neyi Pazarlıyor?
19 Şubat 2016’da vizyona giren Osman Pazarlama, Recep İvedik serisinden sonra Şahan Gökbakar’ın dört gözle beklenen yeni filmi. Filmin fragmanıyla en az İvedikler
kadar ilgi toplayan Osman Pazarlama, sezonun en çok
izlenecek filmlerinden biri olmaya aday gibi görünüyor.
light, belgesel tadında bir film. Günlük sıkıntılar içerisinde
böyle konuları görmezden gelmek istesek de, başrolünde özellikle Mark Ruffalo’nun olduğu bir filmin başarısını
tahmin etmek güç değil. Kurumlara verilen sınırsız otoritenin sonuçlarıyla da yüzleşmek gerek!
Senaryosunu Şahan ve Togan Gökbakar kardeşlerin birlikte yazdığı filmin yönetmen koltuğunda yine Togan
Gökbakar oturuyor. İkilinin espri anlayışı, daha uzun süre
sinema dünyamızın şekillenmesinde etkili olacak gibi
görünüyor.
Osman Pazarlama, Osman Şaşmaz’ın sevdiği kızla evlenebilmek için para kazanmaya ve hatta zengin olmaya
çalışmasını konu ediniyor. Kendi icat ettiği ürünleri pazarlamaya çalışan Osman, bu ürünleri pazarlayabilmek
için kendine sponsor arayışına girer. Film bu arayış esnasındaki ürünlerin tanıtımı ve Osman’ın başından geçenleri konu edinir.
Şahan Gökbakar’ın Recep İvedik’ten son derece aşina
olduğumuz espri anlayışı bu filmde de devam ettirilir.
Abartılı fiziksel ve sözlü tepkiler, bel altı espriler ile güldürmeyi amaçlayan film, toplumun özellikle genç kesimine hitap edecek gibi görünüyor. Kişisel olarak filmin
sıkıcı olduğunu düşünsem de, Şahan Gökbakar kurduğu
dil yapısı ile bel altı esprileri bir kez daha pazarlayarak
gençleri can evlerinden yakalıyor.
Spotlight
Mutlu olmak her şeyin yolunda olması demek değildir. Mutlu olmak, görmezden gelme
konusunda ustalaşmak demek. / (A Beautiful Mind – Akıl Oyunları)
Arzu ettiğin şeyler, beklemekten vazgeçtiğin anda gerçekleşir. Bu; hayatın ‘sen bakarken soyunamıyorum’ deme şeklidir. / (Zindan Adası)
Tabağımın kenarında beni şişmanlatacak bir lokma yemek için
her gün 30000 çocuk ölüyor. / The Girl in the Cafe (2005)
Hayat sürekli kızgın yaşanmayacak kadar kısadır. /(American History X – Geçmişin Gölgesinde)
Sen benimdin, rüyanın görkemiyle doldum. Ben rüyada sultandım, uyanınca hiç oldum.
(Shakespeare in Love)
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
Kısa Kısa
Bir tren bekliyorsun. Seni uzaklara götürecek bir tren… Trenin seni nereye götürmesini umduğunu biliyorsun, ama emin değilsin. Ama önemi yok. Bir trenin seni nereye götüreceğini
nasıl umursamazsın? Çünkü birlikte olacaksınız. / (İnception)
MART 2016
İnsanların günlük komedi ihtiyaçlarının yanı sıra gündemin can sıkıcı olaylarına ışık tutan, bazı hakikatlere işaret eden filmler de beyaz perdeye geliyor. Böyle filmler,
özellikle komediyle çakışıyorsa ne yazık ki önemi anlaşılamadan vizyondan gelip geçiyor. Geçtiğimiz haftanın
bu tarzda önemli filmlerinden biri Spotlight’tı.
Papazlar tarafından tecavüze uğrayan çocuklar ve kilise
tarafından hasır altı edilen bu olayları konu edinen Spot-
75
güncel
BİTKİSEL SABUNLAR…
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
MART 2016
Sabun deyip geçmeyin. Bir sabundan beklentiniz nedir, sadece temizlik mi? Ya da iyi bir temizleyici olması sizce yeterli midir? Temizleyici bir madde olmasının yanı sıra, cildinize zarar vermemeli, ayrıca bakım da yapmalı diyorsanız
bu yazı tam size göre...Kimyasallardan uzak, doğal yollarla üretilen sabunlar sağlığınızı tehdit etmediği gibi birçok
hastalığa da iyi gelmektedir. İşte bitkisel sabunlar ve faydaları:
76
Argan Sabunu: İçeriğindeki E vitamini sayesinde saç köklerine iyi
gelir. Saç dökülmelerini önler. Aynı
zamanda içindeki kükürt saçı ve cildi
UV ışınlarının zararlı etkilerinden korur. Saçı ve cildi nemlendirir, yaşlanma karşıtıdır.
Avakado Sabunu: Tazeleyici ve temizleyici özelliğinin yanı sıra cildi
tahriş etmeden temizler. Rahatlatır
ve cildin nem dengesini korur. Kirli
hava ve güneş ışınlarının zararlı etkilerini önler. Cilt lekelerini giderir. Sedef, egzama gibi kaşıntılı hastalıkların
tedavisinde kullanılır.
Ballı İnci Tozu Sabunu: E vitamini
ve gliserin içerir. Saç ve ciltte onarıcı
etkisi vardır. Cildi besler, canlandırır ve nemlendirir. Genç ve canlı bir
görünüm katar. Düzenli kullanımda
yüzdeki kırışıkları önler ve vücudu
sıkılaştırır.
Bergamot Sabunu: Hoş kokusu ile
cezbeden bergamot sabunu anti-depresan, koku giderici ve sıkılaştırıcı özelliği vardır. Canlandırıcı,
gençleştirici ve dengeleyicidir. Depresyon, yorgunluğu azaltır. Egzama,
sedef, akne, böcek sokması, yara, ülser ve uçuk gibi cilt tahrişleri rahatlatmak yardımcı olduğu bilinmektedir.
Hassas ciltler için uygun değildir.
Biberiye Sabunu: Saç ve cildi besler,
saç diplerini güçlendirerek saç dökülmelerini önler. Kepeğe karşı etkilidir. Yağ yakıcı özelliği ile selüliti yok
eder. Yağlı ciltler için etkili bir toniktir.
Antioksidan özelliği vardır.
Böğürtlen Sabunu: C ve A vitamini
içerir. Cildi güzelleştirir, zindelik kazandırır. Düzenli kullanımda cilt çatlaklarını yok eder. Cildi temizler ve
nemlendirir.
Çam Sabunu: Dermatolojik bir sabundur. Sedef ve egzama hastalıklarında faydalıdır.
Çilek Sabunu: Ciltte kuruluktan dolayı oluşan pullanmayı giderir. Cildi
besler, saç diplerini güçlendirir. Kuru
ciltler için idealdir.
Damla Sakızı Sabunu: Ferahlatıcı
etkisi ile yorgunluğu alır. Sakinleştirici özelliği vardır. Cildi sıkılaştırır ve
gençleştirir. 40 yaş üzeri kullanımlarda kırışık önleyicidir.
Defne Sabunu: Derideki gözenekleri
açar ve saçlardaki kepeklenmeyi önler. Sivilce, egzama gibi deri hastalıklarında kullanılır. Terletici ve antiseptik özelliklere sahiptir. Ciltte ve saçta
dengeleyici ve besleyicidir. Düzenli
kullanımda cildi canlandırır, saçları
kuvvetlendirir.
güncel
Gül Yaprağı Sabunu: Her türlü cilt
problemlerine iyi gelen gül, cildi
besler, onarır ve gerginleştirir. Doğal
makyaj temizleyicidir. Doğum lekelerini geçirir. Canlandırıcı, rahatlatıcı
ve antiseptiktir. Alerjik ciltlere, egzama ve açık yaralara iyi gelir.
Havuç Sabunu: Cildi dış etkenlerden
korur. Güneş lekeleri ve çiller için en
etkili temizleyicidir. Vitamin deposu
içeriği ile cildi besler ve nemlendirir.
Himalaya Tuzu Sabunu: Boyalı saçlar için kullanılır. Saçı besler ve dış etkenlere karşı korur.
Hindistan Cevizi Sabunu: Kas, eklem ve romatizma ağrılarına iyi gelir.
C, A, B vitamini ve Beta Karoten içe-
Ihlamur Sabunu: Deri kaşıntıları, yanık ve iltihaplanmalara iyi gelir. Cilt
lekelerinde de kullanılır.
Isırgan Sabunu: Saç ve saç köklerini güçlendirir. Kepeklenmeyi önler.
Dökülen saçların yerine yeni saçlar
çıkmasını sağlar. Aknede, egzamada,
mantarda, sedef hastalığında, uçuk
rahatsızlığında ve iltihaplı yaraların
tedavisinde özellikle antiseptik olarak
kullanılır.
İncir Sabunu: Ciltte peeling etkisi
yaparak hücre gelişimini sağlar ve
mat ciltleri yeniler canlandırır.
Kahve Sabunu: Selülit ve cilt sorunlarında etkildir. Ağrı kesici özelliği vardır. Ayrıca elimize sinen kötü kokuları
geçirir.
Kakao Sabunu: Hamilelik sonrası
oluşan çatlakları giderir.
Kantaron Sabunu: Antiseptik özelliği vardır. Yaralarda mikrop ve iltihap
oluşmasını engeller. Hücre yenileyici
niteliği ile yaraların çabuk iyileşmesine yardımcı olur. Damar büzücü
etkisi ile kanamayı kısa sürede durdurur. Yanıklarda ve haşlanmalarda
kantaron yağı kullanılabilir. Yanıkları
kısa sürede iyileştirir, iltihap kapmalarını önler.
Katran Sabunu: Egzama gibi deri
hastalıklarının tedavisinde kaşıntı giderici olarak kullanılır.
Kil Sabunu: Her türlü ciltte kullanılabilen, cildi güzelleştirmek için kullanılabilecek doğal ürünlerin en etkilisidir. Kil sabunu ölü derileri temizler,
cildi canlandırır, besler ve sıkılaştırır.
Siyah nokta ve akne gidericidir. Kahverengi cilt lekelerini ve kızarıklıkları
azaltır.
Keçi Sütü Sabunu: Yüzdeki siyah
noktaları temizler. Keçi sütü doğal
özleri ile sayesinde akneye neden
olan bakterileri öldürür, gözenekleri
sıkılaştırır. Düzenli kullanımda taze ve
genç bir görünüm kazandırır
MART 2016
Fesleğen Sabunu: Saçta dökülme
ve kırılmaları önler. Kepeğe karşı etkilidir. Vücut kullanımında ter kokusunu engeller ve selüliti yok eder.
Gut hastalığına iyi gelir. Sivrisinek ve
böcek ısırmalarında iyileşme sağlar.
rir. Yorgunluğu giderir. Masaj yapılarak uygulandığında cilt altına toplanmış toksinlerin atılmasını sağlar. Cildi
güzelleştirir ve yaşlanmayı geciktirir.
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
Enginar Yaprağı Sabunu: El ve ayak
şişkinliğine iyi gelir.
77
RÖPORTAJ
MAHALLEMİZİN
MUHTARI
‘‘ SIRAPINAR MAHALLESİ
‘‘
MUHTARI
Doğası, şehrin keşmekeşinden uzak oluşu
ve temiz havasıyla şehrin içindeki kaçış noktalarından biri olan Sırapınar Mahallesi’nin
Muhtarı Nejat Girgin ile birlikteyiz.
Sizi tanıyabilir miyiz?
1964 yılında Çekmeköy, Sırapınar Mahallesi’nde dünyaya geldim. Osmanlı zamanından beri Sırapınar Mahallesi’nin yerlisiyiz. Kadıköy İmam Hatip Lisesi mezunuyum. 1999 yılına kadar
özel bir şirkette muhasebeci olarak çalıştım. Aynı zamanda esnafım, nalbur dükkanım var. Evliyim, 4 çocuk babasıyım.
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
MART 2016
Sırapınar Mahallesi’nden bahseder misiniz?
78
Sırapınar Mahallesi’nin resmi nüfusu 1.100 civarındadır. Fakat
çoğu sakinimiz yaz aylarında gelir buraya, bu sebeple yaz aylarında nüfusumuz artar. Bir ilkokulumuz, camimiz, sağlık ocağımız, futbol sahamız ve çocuk oyun alanlarımız var. Yeşil bir
mahalleyiz, çevremizde piknik alanları, at çiftlikleri mevcut. Temiz havaya sahip, ormanlık alanın içerisinde olan bir mahalleyiz, yer olarak tek sıkıntımız imar planlarıdır. Vatandaşı mağdur
etmemek adına imar konusunun yeniden elden geçirilmesi
gerekmektedir. Genel olarak sakinliği ve yeşilliğin bütün güzelliğini korumaya çalışan bir mahalledir Sırapınar…
Muhtarlık görevinde kaçıncı
döneminizdesiniz? Bu süreç boyunca
Sırapınar’a neler kazandırdınız?
1999 yılından beri muhtarlık görevini yerine getirmekteyim.
Hem Çekmeköy’ün hem Sırapınar’ın gelişmesine bizzat şahitlik etmiş insanlardan biriyim. Sırapınar’ın köyden mahalle olma
sürecine muhtar olarak katkıda bulunmak için görev sürem
RÖPORTAJ
boyunca elimden gelen her türlü
çabayı fazlasını sarf etmeye çalıştım.
Bu süreç boyunca mahallemizde 2
sınıflık bir okul varken, 12 sınıflık bir
ilkokul kazandırıldı. Camimiz elden
geçirildi ve Halk Eğitim Merkezi’nin,
lojmanların yer aldığı bir köy konağı inşa edildi. Sağlık ocağımız, oyun
alanları yapıldı. Mahalleliyle iletişimi
çok kuvvetli olan bir muhtarım. Bir
sorun için arayan herkesin yardımına koşmaya çalıştım, elimden gelen
bir şey olduğu müddetçe yardımımı
esirgemedim.de muhtar olarak mahallenin ve mahallelinin sorunlarında
tek başıma veya Çekmeköy Belediyesi ile yardımlaşarak çözüm üretmeye çalıştım.
Sizce Çekmeköy’ün
eksikleri ve güzellikleri
nelerdir?
Sırapınar Mahallesi
için Çekmeköy
Belediyesi’nden
beklentileriniz neler?
mizden geldiğince yerine getirmeye
çalışıyoruz ve belediyemizden de
gerekli desteğimizi alıyoruz. Bu sebeple Çekmeköy Belediyesine teşekkürlerimi iletiyorum.
Çekmeköy Belediyesi ve Başkanımız
Ahmet Poyraz, sorunumuzla ilgilenmektedir. Bilindiği gibi mahalle muhtarlıkları, belediyeler ve diğer resmi
kurumlar arasında köprü görevi görmektedir. Biz bu köprü görevini eli-
Sırapınar çok büyük problemleri
olan bir mahalle değildir. Ufak tefek
birkaç sorunumuz var. Bunların ilki;
sağlık ocağında bir tek doktorun olması, ihtiyacı karşılayamaktadır.
MART 2016
Diğer bir isteğimiz; çevre mahal
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
Çekmeköy çok kısa sürede hızla
gelişim göstermiş bir ilçedir. Konumunun hem merkezi hem ormanlık
alanlar içerisinde olması güzelliğini
ve değerlini kat be kat artırmıştır. Son
yıllarda gündeme gelen ve çalışmalarının devam ettiği 3. Köprü, metro
gibi çalışmalar daha da değerlenmesine ön ayak olmuştur. İnsanların ilgisinin Çekmeköy’de kalması için belki
büyük bir alışveriş merkezi yapılabilir.
Çekmeköy yenilikçi ve gelişimi devam eden bir ilçe olduğu için ileriki
yıllarda çok daha güzelleşeceğine
eminim.
79
RÖPORTAJ
lelerimizin de kullanabileceği bir kültür
merkezi ve düğün salonudur. Sosyal etkinliklerin gerçekleşeceği bir kültür merkezi çevre mahallelerle birlikte birçok
ailenin ihtiyacını karşılayacaktır. Salon
konusunda da görünümü hoş olmayan
mevcut salonumuzun düğün salonumuz
yenilenebilir veya yeniden inşa edilebilir
diye düşünüyorum.
En önemli ve hemen çözüm istediğimiz sorunumuz ise kanalizasyondur.
Mahallemizin içerisinden geçen bir dere
mevcut ve bu dereye kanalizasyon akmaktadır. Bu sorun bizim sağlığımızı tehdit etmektedir. O derenin ıslah edilmesi
ve hem bizim mahallemizin hem çevre
mahallelerin kanalizasyon hatlarının tamamıyla düzeltilmesi gerekmektedir. Konuyla ilgili Başkanımız Ahmet Poyraz’a ve
İSKİ ile görüştüm. Başkanımızda sorunun
farkında ve en kısa zamanda sorunumuzun çözüme ulaşacağını düşünüyorum.
Sırapınar’ın yeşilini koruyacak
ve doğal ortamından
faydalanacak ne gibi
aktiviteler yapılabilir?
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
MART 2016
Sırapınar, değerlendirilmesi gereken bir
mahalledir. Günübirlik geziye çıkmak isteyen yerli-yabancı turistlerin dikkatini
çekebilecek alanlar oluşturulacak yerlere
sahibiz. Mahallemizdeki barajın çevresi
düzenlenip piknik alanları oluşturulabilir.
Şile, Saklıköy’ün bir benzeri Sırapınar’da
oluşturulabilir.
80
Mahallede efsanesinin nesiller boyu
anlatılarak günümüze ulaştığı bir Kızlar
Bayırı var. Rivayete göre 3 kız köyü gözetlemek, gelen tehlikeleri haber vermek
amacıyla bayırda yaşamışlar. Gerçekten
de tepede 3 mezar bulunmakta, fakat
yok olmak üzere, korumaya alınıp ziyarete açılabilir.
Bir önemli husus, Kurtuluş Savaşı’nda
şehit olmuş şanlı bir askerin mezarı bulunmaktadır. Tarihi bir değer olarak şehitliğimizin düzenlenmesi ve koruma altına
alınması gerektiğini düşünüyorum.
Yine insanların ilgilisini çekebilecek bir
hayvanat bahçesi oluşturulabilir. Merkezi
yerlere yakın olmamız sebebiyle Sırapınar, Ömerli gibi mahallelerin bu çalışmaların renkleneceğine ve çevremizin ilgisini çekebileceğine inanıyorum.
Röportaj - İrem OKUMUŞ
haberler
ne, belediye başkan yardımcıları ve
birim müdürleri tam kadro katıldı.
Poyraz, iş adamlarından gelen istek ve talepleri tek tek not aldı.
Yemek eşliğinde gerçekleştirilen
sohbette, iş adamları ile istişare
edilip, yapılan hizmet ve yatırımlara değinildi. Programda, Başkan
Başkan Poyraz ziyaret sonrası Çekmeköy’ün modern ve model yapısına
katkıda bulunan iş adamlarına misafirperverliklerinden dolayı teşekkür etti.
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet
Poyraz, Çekmeköy Sanayici ve İşadamları Derneği‘ni (ÇEKSİAD) ziyaret etti. Göreve geldiği ilk günden
itibaren halk, esnaf ve dernek ziyaretlerine ara vermeden devam eden
Başkan Poyraz’ın ÇEKSİAD ziyareti-
MART 2016
BAŞKAN POYRAZ’DAN ÇEKSİAD’A ZİYARET…
81
SAĞLIK
KANSERDEN
KORUNMANIN YOLLARI!
İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü Direktörü Prof. Dr. Erkan Topuz’a göre Kanser hastalığından korunmak için dikkat edilecek hususlar:
Evde, sokakta giydiğimiz
ayakkabılarla dolaşmayın!
Eğer evde ayakkabı ile geziliyorsa dışarıda giyilen ayakkabılar çıkarılmalı
ve başka bir ayakkabı giyilmeli. Çünkü dışarıda giydiğimiz ayakkabı ile
eve soktuğumuz pestisitler kanserin
en önemli sebeplerinden bir
tanesidir. (Pestisit: Tarım ürünleri,
kimyasallar, egzozdan çıkan gazlar
vs.)
En tehlikeli yer: Halı
Halı, bütün pestisitleri tutar. Bu nedenle halıların temizliğine dikkat
edilmeli. Halıyı kesinlikle deterjanla
temizlemeyin. Bunun yerine sirkeli
su ile silin.
Her türlü deterjandan kaçının!
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
MART 2016
Deterjan kullanırken Plastik eldiven
kullanmayın, içine izci eldiveni(pamuk eldiven) giyin. Çünkü deterjanlar alerjiktir ve ufak dozlarda alındığı
takdirde kronik olarak kanserojendir.
Devamlı olarak zeytinyağı ve defne
sabununu tercih edin. Ellerinizi, vücudunuzu hakiki zeytinyağı, defne
82
veya fıstık yağından yapılan hakiki
sabunlarla yıkayın. Bunlar sadece
örnek, deterjandan kaçınmalı ve çok
aşırı miktarda suyla durulamalıyız.
Bulaşık makinasında kullandığımız
deterjan petrol ürünü yani kanserojendir ve ne kadar yıkanırsa yıkansın
kalıntılar olabilir. Eğer sağlığınızı düşünüyorsanız çıkardığınız bulaşıkları
sirkeli suyla ya da limonlu suyla silin.
Kanserle mücadele anne karnında
başlar!
Anne adayları aşırı miktarda vitamin
almaktan kaçınsınlar. Çünkü bilinçsizce alınan vitaminin içindeki kobalt, bazı aşırı miktarda mineraller...
Doktor ‘bir tane yut’ diyordur ama
çocuk gelişsin diye bir kaç tane yutuyorlardır. Bu, çocukta birikime sebep
olabilir ve kansere neden olabilir. Vitamin kullanımı haricinde Gebeler
haftada 2 kilo kırmızı et yemeli ve 1
kilo balık tüketmelidir. Gebeler özellikle balıkla beslenmeli. Sağlıklı bir
insanın kansere yakalanmaması için,
bebeğin daha anne rahmindeyken
vücudunun direncinin artması ve zehir alarak bağışıklık sisteminin bozulmaması lazım... Fakat balık tüketimi
haftada bir kiloyu aşmamalıdır. Çünkü en steril balıkta bile az civarda cıva
vardır. Bu balıklar dip balıkları olmamalı. Somon veya yüzey balığı, Akdeniz, Ege balığı olmalı. Marmara’nın
dip balıklarını lütfen tüketmeyiniz.
SAĞLIK
lım. Yoğurdunuzu evde yapın. Peynir
ve çökeleği fazla miktarda yiyin. Keçi
peyniri de çok faydalıdır. Çocukların
beslenmesiyle ilgili en büyük problemlerden biri aşırı fast food tüketimidir. Çocuklar fast food türü yiyecekleri 15 günde bir yemelidir. Ama
haftada 3 kez yedikleri takdirde beyin
tümörlerinde, lenfomalarda ve lösemilerde 3 kat artış görülecektir. Çocuklarımıza arada bir verebiliriz ama
dışarıdaki yiyeceklerin nasıl kızartıldığını bilmiyorsunuz. Ona göre hareket edin. Ayrıca çocuklar oyun yeri
olarak yeşil plastik sahalardan uzak
durmalıdır. Plastik çimenler sentetiktir ve kanserojen madde alabilirler.
Zehir soluyorsunuz. Akciğerinize geçiyor ve dolaylı olarak bağışıklık sisteminizi bozuyor...
‘‘ Radyasyon; kronik olarak
kansere en çok yaklaştıran
faktörlerden biri! ’’
Çocuklarda dikkat edilmesi
gerekenler!
Çocuklara haftada 2 kez balık çorbası içirilmesi gerekmektedir. Ama
içine zerdeçal koymak suretiyle...
Soğan, sarımsak ve o mevsimin sebzesiyle yapmalısınız. Çocuk anne
karnındayken bu terbiyeyi almaya
başlamalı. Meyve ve yoğurt tüketimi
sıklaştırılmalıdır. Ancak yoğurdu prebiyotik ve ev yoğurdu olarak kullana-
Kızartma için en uygun yağ; kanola
yağı
Onun dışında birinci seçeneğimiz
zeytinyağıdır. Memleketimizin iftihar
edebileceği yağdır. Fındık yağı da tercih edilebilir.
En faydalı gıdalardan birisi ceviz!
Daha sonra fındık ve bademdir. Ayçiçeğini açık alın. İşlemden geçmemiş
olacak, kavurup yiyebilirsiniz. Ama
fındık, ceviz gibi yiyecekleri kabuklu alın. Çünkü içine böceklenmesin
diye ilaç sıkılmaktadır. Sonsuz faydaları olan yiyeceklerdir. Günde bir
avuç muhakkak tüketiniz.
Bakır, özellikle beyin tümörlerinde
ön plana çıkıyor!
Çok iyi kalaylı olursa bu etki azalıyor.
Ama kulağınıza bakır küpe bile takmayın.
Plastik her yerde zehir. Plastik
bardaklar, kaplar, plastik herhangi
bir şey...
Ben ona girmiyorum bu lafı söylersem yer yerinden oynar. Bu plastikler
ev yapımına girdiler. Doğrudan doğruya inşaat malzemesi olarak kullanıyorlar. Çok bilinçli olun, çok iyi
markalar kullanın. Bunları söylemem
demek Türk ekonomisiyle oynamam
demek. Ben insanlara kendimi adadım, onun için kimseden korkmuyorum açık açık söylüyorum.
3 ayda bir su değiştirilmeli!
Çok muhteşem sularımız var ama
ne olursa olsun tabiatı rezil ediyoruz.
Satın aldığımız sularda az miktarda
da olsa kanserojen dozlar karışabilir.
Bunlar kontrollü sular ama 3 ayda bir
değiştirmek gerekiyor.
MART 2016
Oda spreyleri doğrudan doğruya
petrol menşeli
Sebzeler, mevsiminde dondurulup
saklanmalı!
Yalnız bir kez çözülünce onu muhakkak pişirin. Mikrodalgada bir kere
ısıtın. Ateşte pişirilenleri ise bir kere
ısıtınız. Çünkü bir dahaki sefere değeri ölür. DNA’yı bozar. DNA kırılması
da kanserojene yol açar.
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
Gökkuşağının 7 rengi, (meyve sebze / ne bulursanız) günde en az
3-5 tane yenilmeli!
Her bir renkte bir şeyler var... Ayrıca
meyve suları posasıyla birlikte tüketilmelidir. Biz kanserli hastalara suyunu
veriyoruz. Meyve suyuna geçmeyen çok madde posada kalıyor. Bu
şekilde kolon ve mide kanserinden
korunmuş oluyorsunuz. Yiyeceklerle ilgili bilinmesi gereken başka bir
husus; lahana marul gibi yiyeceklere
dikkat edilmesi gerektiğidir. Bu yiyeceklerin ilk dört kabuğu çöpe atılmalıdır. İstediğiniz kadar yıkayın bunların
üzerindeki pestisitleri temizleyemezsiniz. Çaresi yok.
83
TEKNOLOJİ
Teknolojinin Doğayla
İlişkisi
Kullandığımız araç-gereçlerin esin kaynağını hiç düşündünüz mü?
İnsanoğlu doğanın vaz geçilmez parçasıdır. Hayatını sürdürebilmek ve ihtiyaçlarını karşılayabilmek için etrafında
gördüklerinden esinlenmiştir. Yüce Allah evreni kusursuz bir tasarımla yaratmıştır. İnsanoğlu doğayı, doğada olup
biten her şeyi taklit etmiş, öyle ki, kuşları gözlemleyerek uçma isteğini geliştirmiştir.
KUŞLAR ve UÇAKLAR
B
u serüven kuşların nasıl uçabildiklerini gözlemleyerek
başlamıştır. Kuşlar; aerodinamik kanatlar, içi boş kemikler, güçlü kaslar, havada kalmayı sağlayacak tüyler ve
yüksek enerji ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde kusursuz
bir tasarıma sahiptir, bu özellikleriyle ‘insanın uçma isteğine’ ilham kaynağı olmuşlardır. İlk uçan makineyi Leonardo Da Vinci yapmıştır. 1890 yılında Celement Ader ve
Otto Liliental tarafından ilk uçak icat edilmiş, 1903 yılında
da Wright kardeşler tarafından icat edilen “Kittyhawk” adlı
uçakla ilk pilotlu ve kontrollü uçuş yapılmıştır. Modern
havacılığın başlangıcı olarak Wright kardeşler gösterilmektedir.
YUSUFÇUK ve HELİKOPTER
M
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
MART 2016
uhteşem tasarımı, farklı uçuş stili ve kusursuz bir dengeye sahip olan yusufçuk, helikopterin tasarımında
ilham kaynağı olmuştur. Yusufçuğun aerodinamik yapısı
göz önünde bulundurularak helikopter tasarlanmıştır.
84
BÖCEKLER ve ROBOT
M
imarlar ve elektronik mühendisleri böcekleri gözlemlemektedirler. Elektronik mühendisleri böceklerdeki sistemi robotlara uyarlamışlardır. Böceklerin
ayaklarından esinlenerek yapılan robot ayakları yere
daha sağlam basmaktadır. Ayaklarının ucuna özel vantuz
yerleştirilen robotlar duvar ve tavan gibi yüzeylerde yürüyebilmektedir. Mitsubishi ve Matsushita ortak bir çalışma
yürüterek 0,42 gram ağırlığında ve dakikada 4 metre yürüyebilen bir mini robot yapmışlardır.
TEKNOLOJİ
NAUTİLUS ve DENİZALTI
N
autilus adlı deniz canlısı suyun dibine dalmak için kabuğunda bulunan odacıkları su ile doldurur, yukarı
çıkmak içinde vücudunda salgıladığı özel bir gaz ile suyu
dışarı püskürterek boşaltır. Denizaltılarda Nautilus’daki işleyiş prensibini dikkate alınarak içerisine suyun dolabileceği odalar yapılmıştır. Suyu dışarı boşaltmak için de su
motorları kullanılmıştır.
KÖPEK BALIĞI ve TEKNE YÜZEYİ
G
emi yüzeylerine yapışan su yosunları, midyeler paslanmayı hızlandırmaktadır. Yüzeyleri bu unsurlardan
korumak için köpek balığından ilham alınmıştır. Köpek balığı derisi sert pullardan oluşur, sert pullar birbirleri üzerine
yalıtım yaparlar ve söz konusu maddeler derilerine yapışmaz. Bilim insanları silikondan bir deri yaparak bu durumu
çözüme kavuşturmuştur.
ARI PETEKLERİ ve TELESKOPLAR
A
rı peteklerinin altıgen yapısı örnek alınarak teleskop
çatı modelleri oluşturulmuştur. Altıgen şeklinde aynaların kullanılması gök cisimlerinden gelen ışığı daha iyi
yansıtır. Tıpkı arıların gözlerindeki gibi geniş bir görüş alanı ve yüksek görüntü kalitesi sağlar.
LOTUS (nilüfer) ve DIŞ CEPHE KAPLAMASI
L
YUNUS BALIĞI ve GEMİ PRUVASI
Ö
nceleri “V” şeklinde üretilen gemi pruvaları, günümüzde yunusların burun çıkıntısına benzer şekilde
yapılmaktadır. Bu tip pruvalar yüksek hızla yol alır ve %25
yakıt tasarrufu sağlar.
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
MART 2016
otus (nilüfer) bitkisi çamurlu sularda yetişen, güzel görünümlü ve yetiştiği yerin aksine ıslanmayan, kirlenmeyen temiz bir bitkidir. Temiz kalmasını ve ıslanmamasını
nano ve mikro yapılarına borçludur. Lotus çiçeğinin yaprakları süperhidrofobik bir yapıya sahiptir. Bilim insanları
lotus çiçeğinin bu özelliğinden faydalanarak dış cephe
kaplaması üretmiştir. Sadece dış cephe değil tekstil, uçaklar ve arabaların yüzeylerinde de kullanılmaktadır.
85
Hayatın TEMELİ su!
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
MART 2016
züktüğünü hatırlayalım. Mavi gezegen diye anılan Dünyamıza bu
ismin verilmesinin sebebi yaklaşık
%70’inin su ile kaplı olması… Bu haliyle gezegenimizde su asla bitmez
gibi gözükse de aslında görünen kısmın büyük çoğunluğu tuzlu sudan
oluşmaktadır. Yalnızca çok küçük
bir miktar olan %1’lik kısmı ise kullanmamız için bahşedilmiş olan tatlı
sudur. Artan nüfus ve sanayileşme
ile birlikte tüketim alışkanlıklarımızın
da değişmesi zaten az olan su kaynaklarının hızla tükenmesine sebep
olmaktadır.
86
Su, dört temel elementten biridir hiç
kuşkusuz… Belki de en temeli. Su
olmasaydı gezegenimizde yaşam
olmazdı. Bu sebeptendir ki, yıllardan beri başka gezegenlerde yaşam
arayışındaki bilim adamları sürekli su
bulma telaşı içerisinde… Geçtiğimiz
yıl kızıl gezegende donuk halde bile
olsa su bulunduğu için bilim dünyası
çalkalandı. Peki, suyu canlılar için bu
kadar önemli kılan şey nedir? Hep
birlikte suya bir yolculuk yapmaya
ne dersiniz…
Uzaydan gezegenimizin nasıl gö-
Dünyadaki tüm diğer canlılar ve biz
insanoğlu, günlük aktivitelerimizi
doğrudan ya da dolaylı olarak su
kullanarak gerçekleştirmekteyiz. Söz
gelimi kahvaltımızda bir yumurta
ile omlet yapmak istersek 480 litre
suyu, bir bardak da portakal suyu
ile omletimize eşlik edelim dersek
50 bardak suyu tüketmiş oluyoruz.
Bu şekilde bir hesap yapıldığında 4
kişilik bir ailenin yalnızca bir günlük
yemeği için 25.740 litre su harcanılmaktadır. Kıyafetlerimiz (bir kot
pantolonun üretimi için 9.982 litre,
bir tişört için 2.495 litre su kullanılmaktadır) ve yaşam tarzımız da bu
tüketime eklendiğinde “sudaki ayak
izimizin tahminimizden çok daha
yüksek olduğunu anlayabiliriz.
Eklemlerimiz hareketini su sayesinde gerçekleştirir. Derimizin %64’ü,
kanımızın %92’si, vücudumuzdaki
en sert doku olan kemiklerimizin
bile %.31’i sudan oluşmaktadır. Her
gün en az 2 litre su tüketmemiz gerekiyor ki vücudumuz temel fonksiyonlarını sağlıklı bir şekilde yerine getirebilsin… Ancak herkes bu
kadar şanslı değil… Bizler kaç litre
su tüketmemizin sağlıklı olduğunu tartışırken yeryüzünün bir başka
köşesinde saatte 200 çocuk, su bulamadığı veya yeterince “temiz olmayan” su tüketilmesi sonucu hayatını kaybediyor.780 milyon kişi yani
dünyadaki her 8 kişiden birisi temiz
suya erişemiyor. Bizim musluklarımızdan şırıl şırıl akan suya erişebilmek için bir başka diyardaki insanlar
kilometrelerce yol kat ediyor. Temiz
su ile ilgili bütün bu sorunlara dikkat
çekilmesi amacı ile 1992 yılında Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma
Konferansı’nda 22 Mart’ın “Dünya
Su Günü” olması önerilmiş 1993 yılında ise kabul edilmiştir. Böylelikle
içilebilir su kaynaklarının korunması
ve çoğaltılması konusunda somut
adımlar atılmasının teşvik edilmesi
amaçlanmıştır.
Sudaki Ayak İzimizi Küçültmek…
vetiniz yalnızca; iki bardak sudur.”
Gerçekte böyle bir olay yaşanmış
mıdır bilinmez ama bilinen odur ki,
en büyük servetler bile suyun olmadığı yerde bir hiçtir. İnsan yemek
olmadan haftalarca yaşayabilirken
su olmadan yalnızca birkaç gün dayanabilir. Bize bahşedilen suyu son
damlaymışçasına israf etmeden kullanmaya günlük hayatımızda elimizden geldiğince çaba sarf etmeliyiz.
Çok küçük adımlarla su kaynaklarının korunması konusunda büyük
sonuçlar sağlayabilmemiz mümkün.
Nasıl mı?
• Sıcak su termostat ayarının çok yüksek olmamasına dikkat edin. Su çok sıcak olduğunda, ılınması için soğuk su
kullanarak israfa neden olabilirsiniz.
• Çamaşır makinenizi tamamen doluyken çalıştırarak her bir yıkamada 10 litre su tasarrufu sağlayabilirsiniz.
• Duş sürenizden kısalttığınız her bir dakika ile ayda 570 litre (30 damacana) suyu kurtarabilirsiniz.
• Diş fırçalarken musluğu kapatarak yılda kişi başı yaklaşık 7500 litre daha az su kullanabilirsiniz. (Türkiye’de herkes diş
fırçalarken musluğu kapatırsa, yılda 570.000.000.000 litre su tasarrufu sağlanır ki bu miktar yaklaşık 2 adet Ömerli
Barajı’na denk gelmektedir.)
• Su tesisatının sızıntılara karşı düzenli olarak kontrol edilmesi ile günde 75 litre suyun ziyan olması önleyebilirsiniz.
• Gıda israfını önleyerek gereksiz su tüketilmesinin önüne geçebilirsiniz.
Su neden özeldir? İki hidrojen
bir oksijen molekülünün birleşmesi
ile oluşan su, birçok özelliği ile yeryüzündeki diğer maddelerden ayrılmaktadır. Yalnızca 10 damla suda
tüm kainattaki yıldızların sayısı kadar
su molekülü bulunmaktadır. Su bi-
linen tüm diğer sıvıların aksine ısısı
düştükçe hacim kaybetmez yoğunluğu artıp ağırlaşmaz. Bunun yerine
+4°C’ye düşene kadar azalan hacmi
bu sıcaklıktan sonra artmaya başlar.
Bu nedenle suyun katı hali sıvı halinden daha hafiftir. Böylelikle bilinen
diğer tüm sıvıların katı hali dibe ba-
tarken suyunki yüzeyde kalır ve bu
da buzun altındaki canlılar için soğuk
havalarda bir barınak sağlar. Eğer
böyle olmasaydı deniz ve okyanuslar buz tutar sıcaklık yükselse bile bu
buzlar erimezdi. Böylelikle bugün
bildiğimiz bitki örtüsü ve diğer canlıların yaşamasına imkan kalmazdı.
Kaynak: http://www.seametrics.com/blog/water-facts/ - http://www.factslides.com/s-Water
MART 2016
bu soru karşısında hükümdarın gözlerine bakarak şu sözleri söylemiş:
“Diyelim ki hükümdarım, kızgın ve
uçsuz bir çöldesiniz. Ölmemek için,
size uzatacağım bir bardak suya servetinizin yarısını verir miydiniz?” Hükümdar; “Verirdim tabii.” diye karşılık
vermiş. Bilge kişi sözlerine devam
etmiş: “Zaman geçti diyelim susuzluğunuz arttı, size uzatacağım bir
sonraki bardağa servetinizin öteki
yarısını da verir miydiniz? ”Hükümdar
biraz düşünmüş ve ardından ” Ölmemek için evet” demiş. Bunun üzerine
bilge kişi gülerek şu karşılığı vermiş:
“Madem öyle, o zaman övünmeyin
fazlaca. Çünkü haşmetlim, sizin ser-
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
Çok eski zamanda, bir hükümdar
varmış. Zenginliği tüm dünyaca bilinirmiş. Hükümdar her gittiği yere
hazinesinin bir bölümünü götürür ve
bunları sergilemekten büyük onur
duyarmış. Hükümdarın en çok güvendiği ve tek akıl hocası olan bilge
kişiyle otururken ona şöyle bir soru
sormuş: “Sen ki göğün gizemine ermiş, bilime yön vermiş bir adamsın.
İnsanlar, ister hükümdar gibi güçlü,
ister savaşçılar kadar onurlu olsun
ayağına kapanır ağzından çıkacak bir
sözü beklerler. Şimdi senin gibi bilge
bir adamın fikrini merak etmekteyim,
benim hükümdarlığım ve servetim
hakkında ne düşünüyorsun? ”Bilge
87
2 ŞİİR 1 ŞAİR
Prof. Dr. M. Kemal Sayar
Psikiyatrist olarak hem televizyonlardan hem de kitaplarından tanıdığımız
Prof. Dr. M. Kemal Sayar, aynı zamanda
şiirleriyle de dikkatleri üzerine çeken bir
şairdir. Kendine has üslubuyla özgün bir
tarz oluşturmayı başarmış olan Sayar’ın
mesleki arka planının şiirlerini de etkilediği bir gerçektir. Bu vesileyle insan
ruhuna doğrudan dokunan şiirler yazıyor
Kemal Sayar.
Hızır ve Roza, Ricat ve İki Güneş Arasında
yazarın şiir kitaplarıdır.
Ruknettin’in Kalbi İçin Kehanetler
Ruknettin’in aynalarda ağladığı kadar var.
Bir mevsimin kıyısından tutarsan Ruknettin
Kurak ovalara yağmurlar yağar,
Ayak bileklerinden kavrarsan bir harfi,
Kalbin şiir olup vadilerini sular.
MART 2016
Doktorum
Ben bu kalbimi sarınır örtünürüm
Kış gecelerinde o nu yakar ısınırım
Üşürsem helak olacağımdan korkarım.
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
Senin de vadilerin vardır Ruknettin!
Kehanetler kurarsın,yağmalarsın kendini
Kurtarıp o yangında ilk önce kalbini
Niyedir,aynalarda azalır sesin.
Doktorum
Gayya kuyusuna inmek istemem
Bana bir ip uzat,yağmurlar istemem
Aynaları kırarım,suretimi istemem
Mevsimler dönedursun,bu dünyayı istemem
Ben Allah’ı isterim.
88
Ben hep aynalardan geçerim doktor
Aynalar benden geçer.
Araf’tan bir sepet sarkıtırım aşağı,
Doluşur içine narin böcekler
Yaşamayı yeni öğrenmiş kelebekler
Üşüşür ben kalbimi sarkıtınca aşağı
Ben hep aynalardan geçerim doktor!
Günahları için ağlayan kim varsa
Kanatlarıyla okşar onu melekler
Hep böyle midir
Kalbin hep böyle yavaş mıdır Ruknettin?
Aynalar sana bir savaş mıdır Ruknettin?
Yarin dudaklarından trenler geçer de
Kalbiyin istasyonunda durmaz mı
Sen hiç satrançta yenilmez misin
Atına binip hep gider misin
Bilmez misin,atından ayrı düşen bir vezir
Zehir gibi çoğaltır kanında yalnızlığı
Ve nihayet şahlar da aynalardan geçer
Bir sen mi kalırsın bu rüyada Ruknettin
Herhalde hep böyledir
Bu dünya sevenlere bir tuzaktır Ruknettin!
Buraya kalbinizi kuşatmaya geldiydik
Konuşmayı unuttuyduk,hal diliyle söylediydik.
Dua okuduyduk,yağmur dilediydik
Kalbinizi kuşatmaya geldiydik.
Hoşgeldiniz.Buyrun.İşte kalbim.
Adımı unuttuğum zamanlarda RUKNETTİN’im
Gövdesi ihlal edilmiş bir yetimim.
Şu kapıdan buyurun, az ilerisi kalbim.
Adım Ruknettin,tanışıyor olmalıyız
Bir çay ocağında ya da bir merdiven başında
Sunmuş olmalıyım kalbimi size
Bakın!demiş olmalıyım henüz avladım O’nu
İgvanın zehrini boşalttığı kuyularda.
Yalnız günah parlar zifiri karanlıkta
Ve kuyudan kuyuya bir yol yoktur
Bir avcı tüfeğini doğrulttuğunda
Ay gibi ışıdığında bir aşk
Bir mevsim yönünü şaşırdığında.
Hayret etmiş olmalısınız,kalbim
Hezarfen misali havalanınca.
Korkarım sevgili doktor,bu mektuba kendimi üzerek başlayacağım
Çabuk büyüyen bir çocuk gibi,
Ceplerimin nerede olduğunu unutacağım önce
Ve mazi gizlenecek bir yer bulamayacak kendine.
Sonra bir menekşeyi teheccüde kaldırmayı unutacağım.
Unutacağım,hangi şehirde durursam yar beni karşılar.
Nerede ölürsem bahtıma idamlar çıkar
Gülümseyen bir arap olacak yüzümün size bakan tarafı,
Terkedip gitmelerin ağırlaştığı bir güz olacak öte yarısı.
Alnımın dokunduğu yerden savaşlar artacak
Ve bahar giysilerine bürünmüş gelirken kıyamet
‘’gönüllü mağlupları olacak hayatın’’ doktor.
Yarından korkan adam,Ruknettin böyle söyler.
Siz doktor,yazabilir misiniz bir gülü yeniden
Alıştırabilir misiniz baharı çürüyen toprağa
Kabaran yağmuru yeraltına
Ve bir aşkı ayrılığa
Yakıştırabilir misiniz doktor
Kanatlarında hüzün ve manolya taşıyan
Kuşlarla konuşabilir
Ve trampetimi geri verebilir misiniz bana?
Ah kalbin moğolları ! size verecek ne kaldı
Bir kitap olup yandı da o
Döndüm ki;şehrin ağrıları üstüme kaldı
Bulvara uzanmış diskotek kızları/o melul orospular/
Süpermarketler,bankalar
/yani toplu insan mezarları/
Üstüme kaldı.
Size ne denir ey kalbin istilacıları
Barbar denir,’bir hayal yıkan’denir.
Alın O’nu da götürün,bir kalbim kaldı.
Bir ilkokul atlasında gemilerim yandıydı
Cenevizden geliyordum,elimde mektuplarım vardı.
Elimde ölü bir kızın sağır saçları vardı
Bir mevsimin ortasında kalakaldıydım
Bakkaldan manavdan değil,
Cenevizden geliyordum doktor
O kızın saçlarından geliyordum
Yitirilmiş bir mahkemeden
Galiba kalbimden geliyordum.
Bir güle boyun eğdiren nedir
O aşk değilse
Nedir kalbe çıkartılan
Tutuklama emri,
Aşk değilse.
Ah,o sığınaklardan
Yitikleri toplayan
Ve düşlere vuran gemi
Nedir aşk değilse
Size kendimden bahsediyorum doktor
Biraz yağmur kimseyi incitmez.
İyi ruhların arasında dolaşan
Bir gölgeden sözediyorum.
Acıdan çatlamış kalbi
Soğuğa dayanıklı kılan bir bilgiden
Terkedilmiş şizofrenleri
Kendine çeken vadiden
Keşişlerin hüznünden
Ve bir aşk yüzünden
Ayları karıştıran kişinin
Tababet-i ruhiyyesinden
Size kendimden bahsediyorum doktor
Ben kar yağarken ıslanmam.
Benim öbür adım rüzgar
Uğradığım orman
Değdiğim kalp uğuldar.
Deki bulunur elbet
İyi bir hal üzre kaybolan kişi
Hazırlayan- Deniz Binici
MART 2016
Bir çiçeği uyandırmak için mi
Söner bu ateşgahlar
Kaldırmak için mi yeraltını
O derin uykusundan
Kurur bu göl
Ne var ve ne oluyor
Neden türkü söylüyor fesleğenler
Uzakta biri mi göründü
Biri İncil okurken düşüp bayıldı mı
Bir rüya mı gördü yalnız keşişler
Ne oldu?
Külünden zehir kaldı
Bir hayal olup uçtu da
Gökte melekler bağırdı
‘’eve dön,eve dön!’’
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
Benim kalbim bir ıslahevidir doktor.
Yetim bir çocuk durmadan azarlanır içinde
Benim kalbim gövdesi ıslahevlerine çakılı bir kuştur
Uçmayı bilmeden ölür kenar otellerde
Kalbim ıslah olmaz bir kuştur doktor
Tıkanır,ölür metropollerde.
89
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
MART 2016
Sağlık
90
MUTLULUK SAÇAN
GIDALAR!
Bu besinlerin mutluluk verdiği bilimsel olarak ispatlandı…
ÇİLEK
C Vitamini deposu olan çilek, önde gelen afrodizyaklar arasında yer alır. Çilek bütün salgı bezlerini çalıştırarak vücuda
gençlik ve kuvvet kazandırır. Yüksek tansiyonu düşürür, damarları temizler, kansere karşı korur, böbrekte kum ve taş
oluşmasını önler.
sağlık
ÜZÜM
Kırmızı ve beyaz üzüm yiyen herkes
gülücükler saçar. Üzümde yüzde 20
oranında direkt olarak kana karışan
şeker vardır. Bedenen ve zihnen çalışanlar için iyi bir gıdadır. Gıda şekli
anne sütüne benzer. Üzümdeki bol
miktardaki demir kan yapar. Yüz ve
boyuna taze üzüm suyu sürülüp on
dakika sonra yıkanırsa cilde dirilik
verir.
MAKARNA
Çok ağır soslarla yenilmediği sürece
enerji veren ve mutlu eden besinler
arasında yer alıyor. Hazmı kolaydır.
Özellikle sadece salata ile birlikte yenilirse şişmanlatmaz.
ÇİKOLATA
Kendini kötü hissediyorsan, hemen
bir parça çikolata yiyebilirsin. Mutluluk hormonu serotonin anında beyinde dolaşmaya başlar. Çikolatanın
içerdiği penilatilamin insanı bulutlara
çıkarır. Çikolatada, yeşil çay ve sebze-meyvelerde bulunan flavonoid
adlı madde bol miktarda vardır. Bu
madde kanı sulandırır, kalp hastalıkları riskini azaltır.
Kokusuyla bile mutluluk aşılayan
muz, tam bir endorfin deposudur.
Kendini güçsüz ve sinirli hissettiğinde hemen bir muz ye. Kalsiyum ve
magnezyum içeren bu meyve strese
karşı birebirdir.
SUSAM
Simit, mutluluğa giden yolda önemli
bir yere sahiptir. Yağ ve protein içerir. Susamdan elde edilen tahin bal
ile karıştırılıp yenirse boğaz ağrısı ve
bronşite iyi gelir. FISTIK
Yağ oranı yüksek ama yine de insanı mutlu ediyor. Fıstığın kolesterolü
düşürdüğü ve kalp krizi riskini azalttığı belirlendi. Özellikle çocuklar ve
sporcular daha fazla yiyebilir.
DONDURMA
Çok yenirse şişmanlatıyor, az yenirse
mutluluğa mutluluk katıyor. Dondurma yaşlanmayı önlüyor. Dondurma,
sütten daha zengin bir besin maddesi olmakla beraber A, B, C, D ve E
Vitaminleri içerir. Çocukların sağlıklı
büyümesi ve kemik erimesi sorunu
olan kişiler için büyük önem taşıyor.
Beslenme uzmanları dört mevsim
tüketilmesini öneriyor.
EKMEK
Buğday ekmeği sıkıntıları unutturuyor.
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
PORTAKAL
C ve B Vitamini açısından zengin
olan portakal, insana dinamizm verir.
Portakal içindeki C vitamini ince ve
kalın damarların yumuşak kalmasını
sağlar. Bacaklardaki varisi geçirir.
Vücuttaki direnci arttırır.
MART 2016
Muz
91
ASELSAN’ DAN YENİ BİR BAŞARI DAHA
Elektronik tasarım otomasyon yazılımlarının dünya lideri Mentor
Graphics’in, Baskı Devre Kartı (Printed Circuit Board-PCB) Teknolojisi
konusunda 26’ncısı düzenlediği PCB Technology Leadership Awards
(TLA)-2015 yarışmasında ASELSAN ikinci oldu.ASELSAN, yarışmaya VPX
tabanlı “AVPX-C4C Aviyonik İşlemci Kartı” ile katıldı. Şirket, zorlu rakipler
arasından sıyrılarak “savunma, havacılık ve uzay” kategorisinde ikincilik
getirdi. ASELSAN, 2012 yılında da İsrail’in IAI Elta firmasını geride bırakarak
“Savunma, Havacılık ve Uzay” kategorisinde birinci olmuştu.
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
MART 2016
“AVPX-C4C Aviyonik İşlemci Kartı”, ASELSAN’ın sivil ve askeri hava araçları için geliştirdiği yeni nesil aviyonik gösterge ve kokpit ekipmanlarında
kullanılmaktadır. Geliştirme aşamasında elektronik tasarım teknolojilerinin bütün sınırlarının zorlandığı bu kart, sahip olduğu yüksek performansın yanı sıra üzerinde bulunan yüksek hızlı ve farklı haberleşme protokolleri sayesinde değişik hava platformları için sadece yazılım değişikliği ile
kolayca uyumlandırılabiliyor.
92
ARACINI SATIP ‘MAYIN TESPİT VE BOMBA İMHA
ROBOTU’ ÜRETTİ
Süleyman Demirel Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü’nde
doktorasını ‘Mayın Tespit Robotu’ üzerine yapan 36 yaşındaki Mert Alta,
otomobilini 50 bin TL’ye satıp devletten de 800 bin TL girişimcilik desteği
alarak, Antalya Teknokenti’nde ‘Robot Teknolojileri’ üretimi üzerine şirket
kurdu. Kısa sürede de mayın tespit ve bomba imha robotunun prototipini
hayata geçirdi.
BOMBA İMHA UZMANI YERİNE ROBOT
Emniyet birimlerinin şüpheli paketleri uzaktan kumandayla ulaşıp fünyeyle patlattığını, TSK’da ise mayın tarama işleminin askerler tarafından metal dedektörle yapıldığını anlatan Mert Alta, Ürettiğimiz robotla, engebeli
arazide, kumsalda şüpheli pakete 100 metre yaklaşıp, üzerindeki silahla
ateş edilebiliyor. Şüpheli obje bir yerden alınıp başka bir yere taşınabiliyor.
Ürettiğimiz robot tüm aksamıyla 50 kiloyken, mevcut kullanımda olanlar
200 kilonun üzerinde. Bizim robotumuzu bir kişi normal bir araçla taşıyabilir, fakat diğeri panelvanla ancak taşınabilir. dedi.
haberler
“USTALIK ESERİM OLACAK”
Kadir Topbaş’ın, “Benim ustalık eseri
olacak’’ dediği ‘Haliç-Unkapanı Karayolu Tüneli Geçiş Projesi’nde çalışmalar başladı. İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın
son yerel seçimler öncesinde Esenler’de halka hitaben yaptığı konuşmada barkovizyondan tanıtımı yaptığı ve “Benim ustalık eserim olacak”
dediği ‘Haliç Unkapanı Karayolu Tüneli Projesi’nde çalışmalar başladı.
Proje kapsamında Denar Deniz
Araştırmaları Firması, kara tarafı ve
deniz ortam zemin çalışmaları için
25 Şubat’a kadar Haliç’te çalışma
yapacak. Aykut Kaptan isimli dalgıç
gemisi ile Kuzey Deniz Saha Komutanlığı önü, Haliç Metro Köprüsü doğusu, Turyol Rıhtım önü, İBB
Haliç Sosyal tesisleri önünde kalan
bölümlerde zeminin haritalarının
üretilmesi için deniz ölçümleri yapılmaya başlandı. Proje ile Haliç’in
iki yakası arasındaki trafik denizin
altından tünel ile sağlanacak. Tünelin bir ayağı Kasımpaşa’da, bir ayağı
ise Unkapanı’nda olacak. Çift yönlü
olarak trafiğin akacağı tünelin çıkış
noktaları döner kavşaklarla alternatif yollara bağlanacak. 1836 yılında
inşa edilen Unkapanı Köprüsü’nün
tarih olacağı yeni projenin 2018’de
bitirilmesi planlanıyor.
İSTANBUL - ANKARA ARASI 25 DAKİKA
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
SpaceX ve Motor şirketlerinin kurucusu Elon Musk tarafından oluşturulan
Hyperloop projesine İTÜ ekibi de dahil oldu. Çağın ulaşım aracı Hyperloop 2018 yılında kullanılmaya başlayacak. Hyperloop ile İstanbul Ankara
arası 25 dakikaya inecek. Peki nedir bu Hyperloop?
SpaceX ve Motor şirketlerinin kurucusu Elon Musk tarafından ilk defa
2013 yılında kamuoyuna duyurulan proje 450 ila 900 metre arasında
değişen aralıklardaki sütunlar üzerine yerleştirilmiş alüminyum borular ve
bunun içerisinde hareket eden kapsüllerden oluşuyor.
MART 2016
Üst düzey hızlı tren Hyperloop projesi ile İstanbul Ankara arası uçaktan
bile daha az sürede aşılacak.
93
haberler
TÜRK BİLİM İNSANLARI YAPAY KAN ÜRETTİ
Çukurova ve Ankara üniversitelerinden bilim insanları, doğal kan
yerine kullanılabilecek yapay kan
üretmeyi başardı.
Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbı Biyokimya, Fen-Edebiyat
Fakültesi Kimya ve Ankara Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği
bölümlerinden araştırmacılar, 4 yıl
süren çalışmaları sonucunda, doğal kan yerine kullanılabilecek “biomalzeme” adı verilen yapay kan
ürettiler.
Çukurova Üniversitesi Tıbbi Biyokimya Ana Bilim Dalı Öğretim
Üyesi Prof. Dr. Nurten Dikmen,
nanoteknoloji temelli geliştirilen
yapay kanın acil durumda hastaya
uygulanacağını bu kanın, yine aynı
çalışma ekibince geliştirilen yöntemle, normale dönen hastadan
uzaklaştırılacağını ifade etti. Dikmen, böylece yapay olan şeyin,
insan doğal döngüsüne müdahale
etmesinin engelleneceğini belirtti.
DÜNYADA BİR İLK...
“Hibrit Uçak” geliyor!
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
MART 2016
EasyJet uçak şirketi 20. yılında hibrit uçak üreteceğini
açıkladı. Yakıt tasarrufu sağlamak için yeni teknolojilere
yatırım yapan EasyJet, enerjisini hidrojen yakıt hücrelerinden alan uçağı kullanan ilk havayolu şirketi olmaya hazırlanıyor. EasyJet, bu sisteme “Yeşil Taksi Sistemi” adını verdi.
Yeşil Taksi Sistemi, hem karbon salınımını azaltacak hem
de uçak taşımacılığını daha ufak rakamlara düşürecektir.
Bu sayede temiz bir enerji sağlayan yeni teknoloji uçakların yakıt faturaları gözle görülür oranda azaltacak.Hava
taşımacılığında bir ilk olacak olan bu sistemin bu yılın
sonunda test edilmesi planlanıyor.
94
15 DAKİKADA GÖZDEN DOKU NAKLİ
23 yıldır sağ gözünü kullanmayan Ebru Bayar, yeniden görmeye başladı. Doç. Dr. Volkan Hürmeriç,
‘Hastamız 15 dakikada sağlığına kavuştu’ dediBugüne kadar başka insanlardan alınan dokularla yapılarla
hipermetropi ameliyatı dünyada ilk kez aynı hastanın
iki gözü arasından alınan doku nakliyle
gerçekleştirildi.
Sağ gözünü 23 yıldır kullanmayan 38 yaşındaki Ebru
Bayar, dünyada ilk kez gerçekleştirilen özel bir
operasyon sonrası sağlıklı görme yetisine kavuştu.
Dünya Göz Hastanesi’nde ‘Smile Lazer’ yöntemi adı
verilen teknikle gerçekleştirilen ameliyatta Bayar’ın
iki gözü arasından alınan dokular göze nakledildi.
haberler
BAŞKAN POYRAZ’DAN ORSİYAD’A ZİYARET
Başkan Ahmet Poyraz, yemek eşliğinde gerçekleştirilen sohbette, iş
adamları ile istişare edip, yapılan hizmet ve yatırımlara değindi. İş adamlarından gelen soruları cevaplandıran Başkan Poyraz, talep ve isteklerle
ilgili olarak, Çekmeköy’ün gelişimi ve
değişimi için yasanın tanıdığı haklar
çerçevesinde üzerlerine düşen görevi yerine getireceklerini söyledi.
MART 2016
Başkan Poyraz Çekmeköy Ordulu
Sanayici İş Adamları ve Yöneticileri
Derneği’ne (ORSİYAD ) yaptığı
ziyarette, iş adamlarıyla görüştü.
Dernek ofisinde gerçekleşen toplantıya Çekmeköy Kaymakamı Cemal
Hüsnü Kansız ve AK Parti Çekmeköy
İlçe Başkanı Salih Kırıcı da katıldı.
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet
Poyraz; halk, esnaf ve sivil toplum
kuruluşlarına yaptığı ziyaretlerine
devam ediyor.
95
SOKAĞIN SESİ
Bir çocuk düşünün; uslu, sakin, söz
dinleyen; başka bir çocuk düşünün;
yaramaz, hareketli, söz dinlemeyen…
Bu farklılığın sebeplerini irdelemek
için çocuğun yetişmesinde ve
eğitimdeki en önemli “etken nedir?”
sorusunu sokağa sorduk; “Eğitimde aile
mi, çevre mi yoksa okul mu daha etkilidir?”
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
MART 2016
Yaşar Tüysüz
55 Yaşında
96
Ç
ocuğu en başta etkileyecek insanların anne-babalar olduğunu düşünmekteyim. Çünkü her
çocuk nasıl davranacağını
ya da nasıl bir insan olması
gerektiğini ebeveynlerinden
öğrenir. Dolayısıyla aile unsurunu diğer etkenlerin çok
çok üstünde görmek gerekir.
Bir anne-baba çocuğunun
nasıl olmasını istiyorsa kendisi de öyle olmalıdır. Çocuğa
bir şeyleri anlatmaktan çok,
pratik hayatta yaptıklarımızın
onda daha kalıcı izler bırakacağına inanıyorum.
Zeynep Öz
21 Yaşında
Ç
ocuk ilk deneyimlerini
ve eğitim temelini aileyle birlikte oluşturur. Çocuklar, olumsuz davranışların
sergilenmediği, yüksek sesle
konuşmanın ve şiddetin olmadığı huzurlu bir evde yetişmelidir. Anne-babalar çocuklarına karşı ilgili ve bilinçli
davranışlar sergilemelidir. Bu
durum okul içinde geçerlidir. Öğretmenler çocukları
sahiplenmeli, onlara sevgi
ve şefkat duygusuyla yaklaşmalıdır. Çocuklar sevildiğinin
bilinciyle, kendini güvende
ve mutlu hissettiği müddetçe
“bu çocuk hiç laftan anlamıyor” cümlesini unutacağımıza eminim.
Bülent Şençolar
48 Yaşında
A
ile, çevre ve okul hem
eğitimde hem de gelişimde etkilidir. Bir çocuk
sürekli evde oturuyor ve sadece sanal ortamda oyun
oynuyorsa, ailesi de onunla
ilgilenmiyorsa; gerçek hayattan kopuk bir birey olarak yetişiyor demektir. Okul
öncesi dönemde anne-babalar çocuklarıyla oyun oynamalı, onlara vakit ayırmalı
ve değerli olduklarını onlara
hissettirmelidir. Bu bilinçle
okula giden çocuk arkadaşlarıyla kolayca iletişim kurabilir, oyuna doyduğu için pür
dikkat dersini dinleyebilir. Bu
yüzden dengelerin çok iyi
sağlanması gerekir.
ğitim önce ailede başlar,
okul çağına gelince de
çevre ve öğretmen devreye
girer. Her çocuk farklıdır; kimi
çok durgun kimi çok hareketli… Bu farklılıkların sebebi
hiç şüphesiz ailelerinin tutum
ve davranışlarında gizlidir. Bilinçli-bilinçsiz sergilediğimiz
tavırlar çocuğumuzun aklına
bir kalıp gibi yerleşmektedir
ve çocuklar ne zaman-nasıl davranacaklarını bizden
öğrenmektedirler. Bu öğrendikleriyle okula başlayan
çocuklar anne-babaya ek
olarak öğretmenleriyle tanışmakta ve onlar örnek almaktadır. Tabii sınıftaki öğrenciler,
mahalledeki arkadaşları da
çocuğu etkilemektedir fakat
diğer etkenlerin yanında çevre benim için üçüncü sırada
yer alır. Çünkü onun için rol
model anne-baba ve öğretmendir. Onlarda görmediği
bir davranışı sınıf arkadaşından gördüğünde çok fazla
etkisinde kalacağını düşünmüyorum açıkçası.
ence çocuk eğitiminde
iş aile ve öğretmenlere
düşmektedir. Çevre faktörünün çok önemli olduğunu
düşünmüyorum çünkü çocuklara düzgün bir eğitim
verildiği takdirde olumsuz
davranışlardan çok fazla etkilenmeyecektir. Her şeyin
başlangıcı ailedir, çocuk sevgi dolu bir ortamda büyümelidir. O sevgiyi hissettiği
takdirde, gerekli desteği gördüğünde ona aşılamak istediğiniz bütün güzellikleri kavrayabiliyor. Bu durum okulda
da değişmiyor, öğretmenler
öğrencilerine aynı sevgiyle
yaklaştığında çocuklar öğretmenlerini sevdikleri için
can kulağıyla ders dinliyorlar.
Biz bu konuda çok şanslıyız,
çocuğum Rahmi Mihriban
Bedestenci okulunda eğitim
alıyor. Sınıflarımız kalabalık
olmadığı için müdürümüz ve
öğretmenimiz öğrencilerle
ve velilerle birebir diyalog halinde. Her çocuğun bu şekilde eğitim alması gerektiğine
inanıyorum.
er çocuk iyi-kötü tüm
davranış
biçimlerini
görerek ve yaşayarak öğrenmektedir. Bu sebeple
anne-babanın örnek davranışlar sergilemesi ve çocuklarına özenle davranması
çok önemlidir. Küçük bireyler
olan çocuklarımız öğrendiği davranış kalıplarıyla okul
hayatına başladığında iyiyi
ve kötüyü ayırt edebilecek
bilgiye sahip olmalıdır. Dolayısıyla eğitimin başlangıcı ailedir. Çocuğun gelişimde en
önemli görev aileye düşmektedir. Okul, çocuğun aileden
aldığı eğitimi tamamlayıcı bir
kurumdur ve çocuk gelişiminde büyük rol oynamaktadır. Yalnız okullarımızda sınıf
mevcudiyetinin fazlalığı eğitim açısından bir sorun teşkil
etmektedir. Öğrencilerle birebir ilgilenebilmek ve daha
sağlıklı eğitim koşulları için
okul sayılarını ve kalitesini
arttırmak gerekir. Öğretmenlerin tutum ve davranışları,
hatta mimikleri bile çocuklar
üzerinde etkili olmaktadır.
Ebeveynlerin de öğretmenlerle sürekli diyalog halinde
olmalarının yararlı olacağını
düşünüyorum.
MART 2016
E
B
H
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
Yudum Karakoç
39 Yaşında
Dilek Argınoğlu
38 Yaşında
Meryem Ürger
39 Yaşında
97
A
Hüseyin Yavuz
35 Yaşında
oğrusu üçü de çocuğun
eğitiminde ve gelişiminde önemli faktörlerdir. Bir bebek anne-babasının yanında
gözlerini açıp onlarla duygusal bir bağ kurar. Bundan
dolayı çocuk yetiştirmede ilk
ve en önemli iş aileye düşmektedir. Ama dış dünya ile
tanışan çocuklarımızı olabildiğince korumamız gerektiğine inanıyorum. Oturduğunuz
muhit, çocuğunuzun arkadaşları ve eğitim aldığı ortam
gelişimini çok etkilemektedir.
Doğruyu-yanlışı sevgiyle, şefkatle yaklaşarak onlara anlatmamız gerekir ki çocuk dış
dünyada gördüğü davranışlar
karşısında nasıl hareket etmesi gerektiğini bilsin ve “ bunu
yapmalıyım ya da bunu yapmamalıyım” diyebilsin. Okulla
iletişim halinde olmak da çok
önemlidir.
98
Ç
Nazım Koçak
32 Yaşında
düşünün, öğretmen açısından o sınıfta değil öğrencilerle birebir ilgilenebilmek, ders
sırasında kontrol altında tutmak bile oldukça güç. Aynı
şekilde öğrenciler içinde ders
sırasında dikkat dağıtacak
bir sürü unsur varken hangi
çocuk ders dinler ki? Çocukların eğitiminde düzeltilmesi
gereken bir durum varsa; önceliğin okula verilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Ebru Vağiç
27 Yaşında
B
Nurten Yalmancı
34 Yaşında
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
MART 2016
D
ile ve okul eğitimde tabii
ki ön plana çıkmaktadır.
Ebeveynler ve öğretmenler
çocuğa yol gösterici olmalı,
şefkatle yaklaşmalıdır. Bunun
için de çocuklara karşı sabırlı olmamız gerekmektedir.
Kendimize nasıl davranılmasını istiyorsak o şekilde yaklaşmalı ve dünyayı onların
gözünden görmeliyiz. Örneğin; okula gitmek istemeyen
bir çocuğa “okula gideceksin”
diye çıkışmak yerine, neden
okula gitmesi gerektiğini anlatmalıyız. Öğretmenlerle iletişim halinde olduğumuzda
da sınıf ortamını, çocuğun
nasıl davrandığını öğrenerek
düzeltilmesi gereken sorunları kolaylıkla halledebiliriz.
Sonuçta çocuklar her iyi ve
kötü davranışı aileden, çevreden veya okuldan görmektedir. Bu sebeple istemediğimiz
bir şey yaptıklarında kızmak
yerine neden böyle bir tavır
sergilediğini araştırmamız gerekir diye düşünüyorum.
ocuklarımızın
yaşadığı her durum ve vakit geçirdiği her ortam eğitimini etkilemektedir. Bu
ortamdaki her insandan belli
oranda etkilenecektir. Asıl
zor olan kısım okul ve çevre
faktörünün kötü etkileridir.
Çocuğumuzu okula gönderiyoruz fakat sınıflar kalabalık,
yeterli olmayan bir temizlik söz konusu. Mesela her
sınıfta 40 öğrenci olduğunu
ir çocuğun aile içerisinde yaşadığı ortam onun
karakterini tabii ki olumlu
veya olumsuz yönde etkileyecektir. Bunu çevre ve okul
takip edecektir. Çocuğun anne-baba ile olan diyalogları
ve akrabalarla ilişkileri örnek
alınacak davranışlardan oluşmalıdır. Okullarda öğretmenlerimizin ders anlatmanın
yanı sıra öğrencileriyle gerçekten ilgilenebilmesi için sınıfların olabildiğince az mevcutlu olmalıdır. Bu konuda
İstanbul genel olarak yetersizdir. Hal böyle olunca çocukların hak ettiği bir eğitim
ortamının oluşturulamayacağını düşünüyorum. Çözüm
olarak İstanbul’dan taşınmayı, sakin bir yere yerleşmeyi
bile düşündüğüm zamanlar
olmuştur.
Röportaj: Ömer İSLAM
HABERLER
KADIN BASKETBOL TAKIMINA YENİ
SPONSORLAR
Çekmeköy Belediyesi’nin İstanbul’da ilk ve tek olma özelliği taşıyan belediye kadın basketbol takımına destek devam
ediyor. ilk yılında aldığı başarılarla adından sıkça söz ettiren Çekmeköy Belediyesi Kadın Basketbol Takımı, yeni
sponsorunun adını taşıyan formalarıyla çıktığı ilk maçta Eskişehir Gelişim’i 89-58 mağlup etti.
Başkan Poyraz’dan Teşekkür Plaketi
gayreti içerisindeyiz. Bu yolda bize
destek veren sponsorlarımıza ve aramıza yeni katılan Ege Yapı’ya bu vesile ile teşekkür ediyorum, “dedi.
MART 2016
Toplantıda konuşan Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz; “Hem
eğitimde, hem kültürde, hem de
sporda, çok iyi bir noktaya gelmek
için çalışıyoruz. Bölgemizde yaşayan
gençleri spora motive etmek, gençlerimizin morallerini yükseltmenin
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
Çekmeköy Belediyesi Kadın Basketbol Takımına sponsor olan Ege
Yapı’ya teşekkür eden Çekmeköy
Belediye Başkanı Ahmet Poyraz, başkanlık makamında ağırladığı Ege Yapı
temsilcisi Rezzak Aydoğan’a teşekkür plaketini takdim etti.
99
KISSADAN HİSSE
“SENİ SEVİYORUM” DEMEK…
İşlerimin yoğunluğu, eşim ve
üç çocuğumun beklentileri sebebiyle annemi görme fırsatım pek
olamıyordu. O akşam annemi yemeğe ve ardından sinemaya davet ettim. Hayretler içerisinde kaldı ve “İyi misin, her şey yolunda
mı” diye sordu. Muhtemelen geç
saatte gelen bir telefonun veya
sürpriz bir davetin mutlaka kötü
bir anlamı olacağından şüphelenmiş olsa gerek.
– “Merak edilecek bir şey yok
anneciğim. Seninle beraber biraz
zaman geçirmemizin güzel olacağını düşündüm” dedim.
– “Sadece ikimiz mi?” Biraz düşündü ve “Çok isterim” diye cevap verdi.
O cuma, iş çıkışı onu almaya giderken kendimi biraz gergin hissediyordum. Eve vardığımda fark
ettim ki o da, randevumuzdan
ötürü hafif gergin görünüyordu.
Kapısının önünde, paltosunu çoktan giymiş bir şekilde bekliyordu.
Saçlarını yaptırmıştı ve üzerinde
babamla kutladıkları son evlilik yıl
dönümlerinde giydiği elbise vardı. Bana melekler kadar ışıltılı bir
yüzle gülümsedi. Arabaya bindiğimizde:
– “Arkadaşlarıma oğlumla dışarı
çıkacağımı söyledim gerçekten
çok etkilendiler” dedi. “Randevumuzun nasıl geçtiğini duymak
için sabırsızlanıyorlar.”
Gittiğimiz restoran, çok şık olmasa da sevimli, sıcak ve servisin kaliteli olduğu bir mekândı.
Annemse, bir kraliçe edasıyla
koluma girdi. Yerimize oturduktan sonra ona menüyü okumam
gerekmişti, çünkü küçük yazıları
göremiyordu.
Ben daha menünün ortalarındayken annemin nemli gözlerle ve anlamlı bir gülüşle bana
bakmakta olduğunu fark ettim.
– “Eskiden, sen küçükken, menüleri okuyan bendim, sense
meraklı bakışlarla beni dinlerdin”
dedi.
Ben de gülümsedim.
– “O zaman, şimdi senin rahat
rahat oturman, benim de okuyarak borcumu ödeyebilme zamanı” dedim.
Yemek boyunca muhabbetimiz
çok güzeldi, sıra dışı hiç bir şey
olmadı ama eskilerden ve hayatlarımızdaki yeniliklerden bahsederek kaybettiğimiz zamanın
birazını telafi etmeye çalıştık. O
kadar çok konuştuk ve eğlendik
ki, film saatini kaçırdık. Akşam annemi evine bırakırken;
– “Seninle tekrar çıkmak isterim
ama ancak bu sefer benim seni
davet etmeme izin verirsen” dedi
ve bir akşam tekrar buluşmaya
karar vererek ayrıldık.
Eve geldiğimde eşim yemeğin
nasıl geçtiğini sordu:
– “Çok güzeldi” dedim. “Düşünebileceğimin çok üstündeydi.”
Birkaç gün sonra annem aniden
ciddi bir kalp krizi sonucu vefat
etti. Bu o kadar ani gerçekleşmişti
ki, onun için bir şey daha yapma
şansım olmamıştı. Birkaç zaman
sonra evime, annemle yemek yediğimiz restorandan, ödenmiş iki
kişilik bir yemek faturası ve üzerine iliştirilmiş bir notta şöyle
yazıyordu:
“Oğlum, bu faturayı önceden
ödedim, çünkü seninle kararlaştırdığımız randevu gününe
gelemeyeceğimden neredeyse
yüzde yüz emindim. Yine de iki
kişilik bir yemek ayarladım çünkü
bu sefer eşinle beraber gitmenizi
istiyorum. Seninle olan o günkü
randevumuzun benim için ne
anlam ifade ettiğini bilemezsin.
Seni Seviyorum. “
O an, “Seni Seviyorum” demenin ve hayatta değer verdiğimiz insanlara hak ettikleri zamanı
ayırmanın önemini anladım. “
ACiL TELEFONLAR
Sıhhi İmdat (Ambulans) 112
Beklemesiz Arama 131
Çağrı 133
Yerinde Olmayan Abone 134
Uyandırma 135
Yangın İhbarı (İtfaiye) 110
Zabıta153
Trafik İmdat 154
Polis İmdat 155
Jandarma İmdat 156
Sahil Güvenlik 158
PTT Hizmet Danışma 161
Telekom Borç Sorma 163
Kodlu Arama 168
Alo Doktorum 113
Uluslararası Kayıt 115
Uluslarası Sıra Sorma 115
Bilinmeyen Numaralar 11811
Posta Kodu 119
Telefon Arıza 121
Ankesör Arıza 122
Teleks Arıza 123
Data Arıza 124
Radyo-TV Arıza 125
Kablo TV Arıza 126
Şehirlerarası Sıra sorma 131
Beklemesiz Arama 131
Çağrı 133
Yerinde Olmayan Abone 134
Uyandırma 135
Yangın İhbarı (İtfaiye) 110
Zabıta153
Trafik İmdat 154
Polis İmdat 155
Jandarma İmdat 156
Sahil Güvenlik 158
PTT Hizmet Danışma 161
Telekom Borç Sorma 163
Kodlu Arama 168
HABERLER
BAYIRBUCAK TÜRKMENLERİ’NE YARDIM
KAMPANYASI DEVAM EDİYOR
Çekmeköy Belediyesi ve Türk Kızılayı Çekmeköy Şube Başkanlığı Bayırbucak Türkmenleri için
yardım kampanyası başlattı
Çekmeköy Belediyesi ve Türk Kızılayı Çekmeköy Şube Başkanlığı Bayırbucak Türkmenleri için “Haydi Çekmeköy Bu
Sese Kulak Ver” sloganı ile yardım kampanyası başlattı. İç savaşta varolma mücadelesi veren ecdat yadigarı Bayırbucak Türkmenleri’ne yapılacak yardımlar, 29 Şubat tarihine kadar devam edecek. Yardım kampanyasında, kıyafet,
ayakkabı, gıda ve bebek bezi gibi öncellikli ihtiyaçlar kabul edilecek.
Yardım kampanyası ile ilgili açıklama yapan Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz “Suriye’de yüzyıllardır var
oldukları topraklardan küresel oyunlarla silinmeye çalışılan ve bir var olma mücadelesi veren ecdat yadigarı Bayırbucak Türkmenleri için Türk Kızılayı Çekmeköy Şube Başkanlığı ile birlikte bir yardım kampanyası başlattık. Dünyada mazlumun sesi olan, ezelden
ebede yeryüzünde barış, huzur ve
güvenin adresi olan Türkiye, bugün
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğan önderliğinde misyonuna uygun olarak üzerine düşen
görevi yerine getirmektedir. Bizler
de bu yolda elimizden gelen gayreti
göstereceğiz. Bugüne kadar yapılan tüm hayır işlerinde Çekmeköylü hemşehrilerimizden destek aldık.
İnanıyorum ki Çekmeköylü hemşehrilerimiz bu konuda da duyarsız
kalmayacak üzerlerine düşeni hakkıyla yerine getirecektir,” dedi.
Yardım malzemeleri adresten alınacağı gibi Kirazlıdere Mahallesi Kışla
Caddesi No :46 adresine ve Merkez
Mahallesi Piri Reis Caddesi No:5 adresine de bırakılabilecek.
www.twitter.com/
cekmekoybeltr
İrtibat için Türk Kızılayı Çekmeköy
Şubesi : 0216 640 19 99
www.facebook.com/turkkizilayicekmekoy
www.twitter.com/kizilay
cekmekoy
İBAN: TR46 0013 4000 0001 1111
60001 - Hesap Numarası: 111111
Çekmeköy Şube Başkanlığı
Whatsapp: 0553 332 18 68
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
www.facebook.com/
cekmekoybelediyesi
MART 2016
İrtibat için Çekmeköy
Belediyesi : 0216 312 44 44
101
BUNLARI
Bir noktaya bakakalmak
(dalıp gitmek) aslında bir
nevi kör olmaktır. Gözler görüntüyü alsa da,
beyin verileri işlemeyi
durdurur.
Çekirgenin kulağı
dizindedir.
Filler parmak uçlarına
basarak yürür, çünkü
ayaklarının arka kısmında kemik yoktur. Bu
bölge sadece yağdan
oluşur.
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
MART 2016
Timsahların dilleri damaklarındadır.
Bukalemunlar etrafındaki
objelere göre değil, ısıya,
iletişime ve o anki his
durumlarına göre renk
değiştirir. Ayrıca dokundukları madde de renk
değiştirmelerinde etkendir.
102
Soğan doğrarken sakız
çiğnemek göz yaşarmasını önler.
BİLİYOR MUSUNUZ?
ABD’nin kongre binasında tarihin en büyük 23
kanun yapıcısının portresi vardır. Bu 23 kişi
içinde Kanuni’de bulunur.
Beyniniz, hiç görmeseniz bile biri sizi izlediğinde size sinyal
gönderir. Uyurken bile
biri sizi izlerse beyniniz
sizi uyarır ve uyanırsınız.
Beyin performansınızın
en yüksek olduğu
zaman dilimi, uyandıktan sonraki 2 saat ile 4
saat arasındaki bölümdür.
Tanımadığınız hiç bir
insanı rüyanızda göremezsiniz. Gördüklerinizin hepsi 1 saniyeliğine
de olsa bir yerlerde
gördüğünüz insanlardır.
Bir fare susuzluğa bir
deveden daha fazla
dayanabilir.
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
MART 2016
Dünyada günde 12 milyar insanı doyurabilecek
kadar yemek tüketilmesine rağmen, 7 milyar
bile olmayan insan
nüfusunun 850 milyonu
aç uyur.
103
tARİFLER
CHICKEN
GONZALEZ
Zeli
ş
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
MART 2016
Ze
104
ları
Sır
u
t
fak
M
n
’i
li h a B o l at
Malzemeler
- 200 gr tavuk göğsü
- 1 çorba kaşığı soya sosu
- 1 tatlı kaşığı sıvı yağ
- 1 fincan krema
- 1 fincan süt
- 1/2 fincan Meksika fasulyesi
- 1/2 fincan mısır
- Pul biber
Yapılışı Meksika’nın ünlü yemeği olan
Chicken Gonzalez bir tava yemeğidir. Tek porsiyonluk tarif
vereceğim. Yıkayıp süzdüğü-
müz tavukları julyen doğrayıp,
soya sosu ve yağ ile tavaya
koyalım ve tavayı sallayarak tavuk kızarana kadar soteleyelim.
Ardından krema ve sütü ilave
edelim. Kremanın iyi pişmesi
önemli. Soya soslu olduğu için
tuz kullanmayın. Pişen tavuklara
Meksika fasulyesi, mısır ve pul
biberi ekliyoruz. Bu yemeğin
özelliği acı olmasıdır. Biraz daha
tavayı salladıktan sonra yanında
pilav ve sebze haşlamayla servis
edelim.
AFİYET OLSUN...
TARİFLER
SOSLU KÖFTELİ
MAKARNA
MALZEMELER
1 paket makarna
½ kg kıyma
1 adet soğan
¼ demet maydanoz
2 diş sarımsak
1 adet yumurta
2 tatlı kaşığı köfte baharı
2 tatlı kaşığı kimyon
1 tatlı kaşığı karabiber
Tuz
Domates sosu için
4 diş sarımsak
8 adet orta boy domates
1 çorba kaşığı biber salçası
Taze Fesleğen
Taze Kekik
Taze Reyhan
Yapılışı
Köfte harcını yapmak için, ½ kg kıymaya, ince kıyılmış 1 adet soğan , 2 diş sarımsak ve ¼ demet maydanoz ekleyin. Daha sonra içine 2 tatlı kaşığı köfte baharı, 2 tatlı kaşığı kimyon, 1 tatlı kaşığı karabiber ve tuz koyarak çeşnilendirin. Son olarak üzerine 1 adet yumurta kırarak köfte harcını iyice yoğurun ve toplar yapın.
AFİYET OLSUN…
LİMONLU KEK
MALZEMELER
300 gr. margarin
2 su bardağı şeker
5 adet yumurta (sarısı beyazından ayrılmış)
7 yemek kaşığı limon suyu
3 limon kabuğu rendesi
300 gr. un (2 su bardağı+2 yemek kaşığı)
2 tatlı kaşığı kabartma tozu
50 gr. çekilmiş badem
150 gr. pudra şekeri (1 tepeleme su bardağı)
Yapılışı
Oda ısısında bekletilip yumuşatılmış
margarini, şekerle köpük köpük olana kadar çırpın ve yumurta sarılarını
birer birer ekleyin. 7 yemek kaşığı
limon suyu ve 2 limon kabuğu rendesi ilave edin. Un, kabartma tozu
ve bademleri katıp karıştırın.
Yumurta akını kar gibi katılaşana
kadar çırpın. Tahta kaşıkla çırpmadan karışıma ekleyin. Fırındaki kek
kalıbını yağlayıp unlayın ve hamuru
üzerine yayın. Önceden 180 derece
ısıtılmış fırında 20 dakika pişirdikten
sonra fırını 160 dereceye alın. (Kısık
olarak hem daha iyi pişecektir hem
de daha güzel kabaracaktır)
AFİYET OLSUN...
BULMACA
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
MART 2016
21
106
1- Yaylım ateşi
2- Vurgunculuk, saptırma
3- Bütün varlıkların içinde bulunduğu sonsuz boşluk, feza, mekân
4- Huy, yaradılış, tabiat, karakter
5- Sözlerinin bütünü veya çoğu şarkılı olarak söylenen müzikli tiyatro eseri
6- Duvar kenarına yerleştirilen, üstüne ayna ve başka süs eşyası konulan, çekmeceli, dolaplı mobilya
7- İtfaiye, cankurtaran ve polis araçlarında bulunan, tiz ses çıkaran uy
8- Geçinmek için gerekli olan şeylerin bütünü, geçimlik
9- Sahtekar, dolandırıcı kimse
10- Küçük kamyon, kamyonet
11- Küba’dan Amerika ve Avrupa’ya yayılan bir dans
12- Karışıklığı dolayısıyla, anlaşılması veya sonuca bağlanması güç
13- Kolları yırtmaçlı ve uzun, harçla işlenmiş bir tür kısa, yakasız üst giysisi
14- Atom numarası 24, atom ağırlığı 52,01, yoğunluğu 6,92 olan, 1514 °C’de eriyen, ısıya dayanıklı, havada
oksitlenmeyen bir el
15- Evlerde yiyecek, içecek ve erzakın saklandığı oda, ambar veya dolap (soldan sağa)
15- Verimsiz veya susuz, bitek olmayan (toprak) (yukarıdan aşağı)
16- Herhangi bir müzik aracını büyük ustalıkla çalabilen sanatçı
17- Boş, temelsiz, asılsız söz
18- İlerleme, yükselme, geliş
19- Çoğunlukla denize dökülen, özellikle genişliği ve taşıdığı su niceliği bakımından en büyük akarsu, nehir
20- İslam inancına göre cennet ile cehennem arasında bir yer
21- Salepgillerden, doğada, çiçeklerinin güzelliği dolayısıyla camekânlarda da yetiştirilen, birtakım
bitki türlerinin ortak adı
ZEKA OYUNLARI
ZEKA OYUNLARI
SUDOKU
Satır ve sütunlarda
aynı rakamlar
kullanılmamalıdır.
(Her satırda ve
sütunda
1’den 9’a kadar
bütün arakamlar
kullanılmalıdır.)
başlangıç
LABİRENT
GEÇEN SAYININ ÇÖZÜMLERİ
4x4
FUTOSHİKİ
2
3
4
1
3
2
4
1
4
1
4
3
3
3
1
4
4
2
1
1
4
2
2
2
4
4 Harfli
Ayar
yara
Eder
dere
Elek
leke
Etek
teke
İman
mani
İkon
koni
Koca
ocak
Uısul
sulu
ANAGRAM
5 Harfli
Aylak
yalak
Roman
maron
Zaman
namaz
Cüret
ücret
Vatan
tavan
Hariç
rahiç
Yargı
aygır
balya
albay
7 Harfli
karışım
Şımarık
müşteri
Türemiş
uşaklık
kuşaklı
Okutman
Enerjik
Bıçaklı
Dayaklı
Aşmalı
komutan
jenerik
balıkçı
adaylık
maaşlı
HAZIRLAYAN/DÜZENLEYEN: Fatma EROL
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
bitiş
MART 2016
Başlangıç noktasından başla,
Doğru yolu bularak
Bitiş noktasına ulaş!
107
7TEPE RESTAURANT MENÜ
Kahvaltı
Spesiyal Kahvaltı
Beyaz peynir, kaşar peynir, siyah zeytin, yeşil zeytin, tereyağı, bal, ev reçelleri, haşlanmış yumurta,
domates, salatalık, biber, maydanoz, salam ve sınırsız çay eşliğinde
Başlangıçlar
Serpme Kahvaltı
Beyaz peynir, kaşar peynir, dil peyniri, lor peyniri, siyah zeytin, yeşil zeytin, ev reçelleri, bal, tereyağı,
domates, salatalık, sivri biber, maydanoz, kuru meyve ve yemiş, haşlanmış yumurta, sigara böreği,
tahin, pekmez, ızgara sosis, salam ve sınırsız çay eşliğinde
Sahanda Yumurta
Sucuklu Yumurta
Menemen
Kavurmalı Yumurta
Sade Omlet
Karışık Omlet
Zeytinyağlılar
Mevsim Sebzeleri ile hazırlanmaktadır.
Yoğurtlu Ezme Patlıcan
Tart hamuru eşliğinde...
Cevizli
Tarator sos, sote kabak ve ceviz
Çorbalar
Haydari Soslu Sebze Mücveri
Süzme yoğurt ve naneyle hazırlanmış haydari sos, karışık sebze mücveri
Süzme Mercimek Çorbası
Baharatlı & Şehriyeli
lezzette zirve
Günün Çorbası
Zeytinyağlı Yaprak Sarma
Salatalar
Ara Sıcaklar
Mevsim Salata
Marul, maydanoz, havuç, kırmızı lahana, roka, turp, limon ve zeytinyağı sos eşliğinde
Çoban Salata
Domates, salatalık, kırmızı soğan, sivri biber, maydanoz, sirke veya limon,
zeytinyağlı sos eşliğinde
Cevizli Kaşık Salata
Peynirli Muska Böreği
Domates, biber, salatalık, taze soğan, maydanoz, nane, sarımsak, kırmızı soğan,
ceviz, nar ekşili, sumaklı sos eşliğinde
Mini İçli Köfte
Tavuklu Yeşil Salata
Peynir & Patates Kroket
Izgara tavuk etleri, marul, roka, maydanoz, peynir sos eşliğinde
Ton Balıklı
Pane Soğan Halkası
Ton Balık, marul, göbek salata, maydanoz, dereotu, kırmızı soğan, salatalık, kapya
biber, mısır, Akdeniz sos eşliğinde
Güveçte Kaşarlı Mantar
Peynirli Akdeniz Salata
Salatalık, domates, çarliston, kapya biber, maydanoz, roka, fesleğen, beyaz peynir,
akdeniz sos eşliğinde
Tavuklu Salata
Makarnalar
Izgaralar
Ana Yemekler
Damla Sakızlı Hünkar Beğendi
Lorlu ve Bademli /Cevizli Erişte
Izgara Mevsim Balığı
Domatesli kuzu sote, közlenmiş patlıcan, damla sakızlı püre,
beşamel sos, biber ve domates eşliğinde…
Lor peyniri, tereyağında sotelenmiş badem veya ceviz, baharat ve erişte.
Mevsim balığı, buharda patates, akdeniz yeşillikleri, taze soğan, limon eşliğinde
Tavuklu Penne
Somon Izgara
Fırında Kaşarlı Güveç
Terbiye edilmiş sote tavuklar, fesleğen, sarımsak, krema ve penne makarna.
Izgara somon balığı, buharda patates, akdeniz yeşillikleri, taze soğan, limon eşliğinde
Baharat ve soğanla harmanlanmış kuzu etleri ve kaşarla fırınlanmış güveç…
Izgara Antrikot
Piliç Şnitzel
Mantarlı Makarna
Izgara antrikot, baharatlı elma dilim patates, karamelize soğan, buharda sebze eşliğinde
Piliç şnitzel, kızarmış patates, mini salata eşliğinde
Sotelenmiş mantar ve biber, krema, kıyılmış maydanoz, baharatlar ve makarna.
Izgara Kuzu Pirzola
Izgara kuzu pirzola, baharatlı elma dilim patates, karamelize soğan, buharda sebze eşliğinde
Izgara Köfte
Izgara köfte, şehriyeli pilav, parmak patates, köz domates ve biber eşliğinde
Izgara Piliç Külbastı
Izgara piliç külbastı, şehriyeli pilav, parmak patates, köz domates ve biber eşliğinde
Izgara Kekikli Piliç Pirzola
Marine edilmiş piliç pirzola, şehriyeli pilav, parmak patates, köz domates ve biber eşliğinde
Tavuklu Mantarlı Makarna
Kuzu Pirzola
Tatlılar
Kazandibi
Fırın Sütlaç
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
MART 2016
Cevizli Baklava
108
Cevizli Kadayıf
Meyve Tatlıları
Kabak, Ayva, Elma.
Dondurmalar
Meyve Tabağı
Sıcak İçecekler
Rize çay bardak
Rize çay fincan
Türk kahvesi
Cappucino
Filtre kahve
Esspresso
Double esspresso
Latte
Nescafe
Sütlü Nescafe
Soğuk İçecekler
Su
Soda
Meyveli soda
Ayran
Meyveli şerbet
Cola
Sade Gazoz
Meyveli Gazoz
Acıbadem Mahallesi Sarayardı Caddesi No: 26/4 Çekmeköy İstanbul
Tel: 0216 211 11 11 Fax: 0216 211 11 12
www.7tepe.com [email protected]
RESTAURANT MENÜ TASARIMI
7TEPE CAFE MENÜ
Pasta & Tatlılar
0 tl
0 tl
0 tl
0 tl
0 tl
0 tl
0 tl
0 tl
0 tl
0 tl
0 tl
0 tl
0 tl
0 tl
0 tl
0 tl
0 tl
lezzette zirve
Acıbadem Mahallesi Sarayardı Caddesi No: 26/4 Çekmeköy İstanbul
Tel: 0216 211 11 11 Fax: 0216 211 11 12
www.7tepe.com [email protected]
Rize çay bardak
Bitki çayları
Türk kahvesi
Sakızlı Türk kahvesi
Sütlü Türk Kahvesi
Cappucino
Filtre kahve
Esspresso
Double esspresso
Latte
Machiato
Nescafe
Sütlü Nescafe
0 tl
0 tl
0 tl
0 tl
0 tl
0 tl
0 tl
0 tl
0 tl
0 tl
0 tl
0 tl
0 tl
0 tl
Su
Soda
Meyveli soda
Ayran
Ev limonatası
Meyveli şerbet
Cola
Sprite
Fanta
7TepeCafe
0 tl
0 tl
0 tl
0 tl
0 tl
0 tl
0 tl
0 tl
0 tl
Tostlar
Hamurlu Çeşitler
Beyaz Peynirli Tost
0 tl
Peynirli Poğaça
0 tl
Kavurmalı Kaşarlı Tost
0 tl
Açma
0 tl
Kaşarlı Tost
0 tl
Peynirli Su Böreği
0 tl
Sucuklu & Kaşarlı Tost
0 tl
Kol Böreği
0 tl
Domatesli & Lorlu Tost
0 tl
Patatesli Gözleme
0 tl
Peynirli Gözleme
0 tl
Ispanaklı Gözleme
0 tl
Sade, Zeytinli
Kıymalı, Patatesli
7TepeCafe
MART 2016
Sıcak İçecekler Soğuk İçecekler
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
Kurabiye Çeşitleri
Muzlu Pasta
Çilekli Pasta
Çikolatalı Pasta
Tiramisu
Mozaik Pasta
Çikolatalı Brownie
Fıstıklı İrmik Helvası
Sütlü Nuriye
Kazandibi
Fırın Sütlaç
Güllü Su Muhallebisi
Cevizli Baklava
Sütlü Kadayıf
Meyve Tatlıları - Kabak, Ayva, Elma
Dondurmalar
Meyve Tabağı
109
TEMİZLİK MALZEMELERİ OKULLARA TESLİM EDİLİYOR
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
MART 2016
Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet
Poyraz, okullara yapılan temizlik
malzemesi dağıtımı programına
katıldı.Çekmeköy Belediyesi’nin gelenek haline getirdiği hizmetlerden
biri olan okullara temizlik malzemesi yardımı, 2015-2016 eğitim-öğretim yılı bahar dönemi başlangıcında da devam etti. Alemdağ Tunç
Çapa Anadolu Lisesi’nde başlayan
dağıtım programına Çekmeköy
Belediye Başkanı Ahmet Poyraz ve
Çekmeköy İlçe Milli Eğitim Müdürü
Ahmet Aktaş da katıldı.
110
Dağıtım programında konuşma
gerçekleştirilen Başkan Poyraz;
“Eğitim vadisi Çekmeköy’de eğitim
kurumlarımızın tüm ihtiyaçlarına
cevap verecek projeler üretme için
var gücümüzle çalışıyoruz. 20152016 Eğitim Öğretim yılında da
okullarımızın temizlik malzemelerini
Çekmeköy Belediyesi olarak biz karşılıyoruz. Dağıtımda emeği geçen
tüm çalışma arkadaşlarıma teşekkür
ediyorum,” dedi. Yardımlar kapsamında ilçede bulunan 53 okula yapılan yardımlar
ise adet bazında şöyle, 108 Sıvı
El Sabunu(30 Kg) , 108 Çamaşır
Suyu Yoğun Kıvamlı(30 Kg) , Yüzey
108 Temizlik Maddesi (30 Kg) ,
294 Oto Yıkama Fırçası, 186 Çöp
Torbası, 294 Çek Çek Yer Sil, 668
Kağıt Rulo Havlu ( 12 Li), 930 Cam
Temizleme Maddesi ( 500 Ml ), 1,
410 Tuvalet Kağıdı (24 Li), 930 Temizlik Bezi12 Li), 1,410 Askılı Tuvalet
Koku Giderici (12 Li), 186 Sıvı Ovma
Maddesi (Hcsutemizleyicisi 5kg ).
ALTIN KURALLAR
ALTIN
KURALLAR
ARİSTOTELES
İsteklerini tutsak al, vicdanına tutsak ol.
Kimse tesadüfle veya onun vasıtasıyla doğru ve akıllı olmaz.
Yanlış yoldan gitmenin birden çok yolu vardır. Ama doğruyu yapmanın tek bir yolu bulunur. Yanlış yapmak bu yüzden kolay, doğruyu bulmak ise bu yüzden zordur.
Hiçbir dahi, biraz çılgınlık karışımından yoksun olamaz.
Sıradan insanlar gibi konuş, bilge adamlar gibi düşün; böylelikle herkes seni anlasın.
Yetinmesini bilenler mutludur.
Kişiler başaklara benzerler, içleri boşken başları havadadır, doldukça eğilirler.
İyiliğe gücün yetmezse, kötülük etme.
Gerçek mutluluk mal ve mülke sahip olmak ile değil, akıl ve erdeme sahip olmak ile mümkündür.
Ruhun güzelliği bedenin güzelliği kadar çabuk görünmez.
İyi iki anlama gelir: Birisi mutlak iyidir. Diğeri ise birisi için iyi olandır.
İsteklerine gem vuranı, düşmanlarını alt edenden daha yürekli sayarım
Her kişi öfkelenir, bu çok kolaydır; ancak tam istenilen kişiye, tam ölçüsünde, tam zamanında, tam
yerinde, tam yöntemince öfkelenmek, ne herkesin yetkinliğindedir, ne de kolaydır. Sabır acıdır fakat meyvesi tatlıdır.
Gençlerin yetişmesine önem ver. Çünkü bu yolda herhangi bir ihmal ülkenin yapısını mahveder.
Sevdiklerinizle siyaset yapmayınız. Zira siyaset dostlukları zedeler, siyasetçiler yollarına devam ederken
siz dostlarınızı yitirdiğinizle kalırsınız.
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
Erdem bilincine sahip olmak yeterli değildir. Erdeme erişmek için ya da iyi insan olmak için çaba göstermeliyiz.
MART 2016
Akıllı insan düşündüğü her şeyi söylemez fakat söyleyeceği her şeyi düşünerek söyler.
111
PRATİK BİLGİLER
Yoğurttan daha fazla yararlanmak istiyorsanız suyunu atmayın. Yoğurdun tüm
mineral ve vitaminleri bu suyun içinde bulunmakta.
Evinizde mayonez hazırlarken bir kez de zeytinyağı yerine susam yağını deneyin. Mayonezinizin daha lezzetli olduğunu göreceksiniz.
Evde pasta yaparken kullandığınız meyve şekerlemelerinin dibe çökmesini istemiyorsanız hazırladığınız hamura bir miktar mısır unu ilave edin.
Naftalin kokusundan hoşlanmıyorsanız, dolapların içine limon kabuğu ve karanfil taneleri koyun. Böylece hem güve gelmeyecek hem de giysileriniz güzel
kokacaktır.
Lahana ve karnabahar pişirirken çıkan kokuyu önlemek istiyorsanız tencerenin
kapağına bir dilim ekmek koyun.
Parfümü bitmiş küçük parfüm şişelerini atmaya kıyamıyorsanız onları çamaşır
dolabınıza koyun. Böylece çamaşırlarınızın hoş kokmasını sağlarsınız.
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
MART 2016
Yemeğinizin yağı fazla kaçtı ise içine birkaç küp buz atarak yağların buzun
üzerine toplanmasını sağlayabilirsiniz.
112
Satın aldığınız ayakkabılar ayağınızı sıkıyorsa onları birkaç dakika buhara tutun.
Kadife ve ipekli elbiselerinizi buharlı bir banyoya asın. Buhar onların tüm kırışıklıklarını alacaktır.
Sarımsak doğrarken bıçağa yapışmasını istemiyorsanız, kesme tahtasına biraz
tuz serpiştirin. Sarımsaklarınızı her zaman elinizin altında hazır bulundurmak istiyorsanız kabuklarını soyduktan sonra bir kavanoza doldurup üzerine zeytinyağı koyup muhafaza edebilirsiniz. Ayrıca bu yağ yemeklerinize, salatalarınıza ayrı bir lezzet
katacaktır.
TAKİP EDİLİYORUZ
DİJİTAL KENT 2015 ANALİZİNDE,
SOSYAL MEDYAYI EN İYİ KULLANAN
BELEDİYELER ARASINDA İLK 3’TE YER ALIYORUZ

Benzer belgeler

ender saraç - Çekmeköy 2023

ender saraç - Çekmeköy 2023 Genel Yayın Yönetmeni Şahmettin Yüksel Başkan Yardımcısı

Detaylı

Giresun - Çekmeköy 2023

Giresun - Çekmeköy 2023 Duygusal İstismar (4)

Detaylı