“Otizm” Aile ve Toplum El Kitabı

Transkript

“Otizm” Aile ve Toplum El Kitabı
“Otizm” Aile ve Toplum El Kitabı
Editörler:
Gökhan AYDIN
Ömer Faruk ÇELİK
2015
“Otizm” Aile ve Toplum El Kitabı
Atabey Kaymakamlığı
“Zihinsel ve Bedensel Engelli Bireylerin At ve Doğa Sevgisi ile Sosyalleştirilmesi Projesi”
Otizm Aile ve Toplum El Kitabı*
Editörler:
Gökhan AYDIN
Ömer Faruk ÇELİK
ISBN: 978-605-87432-1-2
* BAKA’nın desteklediği “Zihinsel ve Bedensel Engelli Bireylerin At ve Doğa Sevgisi ile
Sosyalleştirilmesi Projesi” kapsamında hazırlanmıştır.
İÇİNDEKİLER
1
2
2
3
3
3
3
3
3
4
4
5
6
7
8
9
10
11
11
12
13
15
Otizm Nedir Nasıl Anlaşılır?
Otizm ve Görülme Sıklığı Nedir?
Otizm Çeşitleri Nelerdir?
Erken Çocukluk Otizmi
Yüksek İşlevli Otizm
Asperger Sendromu
Atipik Otizm
İleri Yaşta Ortaya Çıkan Otizm
Doğru Teşhis
Otizmin Tanılanması
A. Sosyal Etkileşim Sorunları
B. İletişim Sorunları
C. Sınırlı/Yinelenen İlgi ve Davranışlar
Çocuğun Yaşına Özgü Tipik Otizm Belirtileri
Otizmi Tanımak
Örnek Bir Vaka Mehmet
Günümüzdeki Yardım ve Tedavi İmkanları
İlaç Desteği
Güncel yaklaşımlar
Anne babalar ne yapabilir?
Otistik Çocuğun Eğitiminde Anne ve Babanın Rolü
Uygulanan Bazı Terapi Yöntemleri ve Projedeki
Uygulama Alanları
15
At Biniş Eğitimi (Hippoterapi)
17
Meyve Toplama Etkinliği
18
Ebru Sanatı ve Kumaş Boyama Etkinlikleri
20
Kamp faaliyetleri
20 Proje Kapsamında Düzenlenen Faaliyetler
20
1. Ulusal “Engelli Bireylerde Terapi Yöntemleri” Çalıştay’ı
21
Konferanslar
22
Broşürler
22 Projenin Başarı Çıktıları
22 Proje Başarı Çıktılarının Sürdürülebilirliği
24 KAYNAKLAR
ÖNSÖZ
Bu kitap Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı (BAKA) tarafından finanse edilen ve Atabey
Kaymakamlığı tarafından yürütülen “Zihinsel ve Bedensel Engelli Bireylerin At ve Doğa Sevgisi
ile Sosyalleştirilmesi Projesi” kapsamında hazırlanmıştır.
Yürütülen projede asıl amaç otistik çocuklarımızın dünyada sıkça uygulanan birtakım terapi
yöntemleri ile bazı yeteneklerinin geliştirilmesini hedeflemekteydi. Ancak proje süresince
uygulanan terapi yöntemleri ne kadar başarılı olursa olsun, sürdürülebilir olmadıktan sonra
otistik birey üzerinde etkisinin geçici olduğunu, otistik bireyin ailelerinin ve toplumun otizme
bakış açılarını değiştirmedikçe öğrenilen becerilerin kısa bir zaman diliminde eğitim alan birey
tarafından unutulduğunu fark ettik.
Otistik bireyler okulda, eğer biraz daha şanslı ise bu tür projelerde yer alarak elde ettiği
kazanımların kalıcı olması ve unutulmaması açısından ailelerine ve yaşadıkları çevredeki
insanların yardımına büyük ölçüde ihtiyaç duymaktadırlar. Eğitim merkezlerinde ve/veya
projelerde yer alan otistik birey mutlaka az yada çok olumlu kazanım elde etmekte, aile ve
toplum otistik bireyi desteklemedikçe bu kazanımların sürdürülebilirliği mümkün
olmamaktadır.
Uzun yıllar otizm konusunda uğraş veren ve Isparta Gülşen Önal Özel Eğitim Uygulama
Merkezi’nde müdürlük görevi yapan bir arkadaşım “otizmli çocuklarımıza eğitim-öğretim
dönemi içerisinde verdiğimiz tüm eğitim ve birikimler ne yazık ki yaz tatili dönüşü unutuluyor
ve bizler yeniden otizmli çocuğumuza sanki hiçbir eğitim almamış gibi bir yıl önceki bu eğitimi
en başından tekrar kazandırmaya çalışıyoruz. Bu durum bizlerin iğne ile kuyu kazmamıza
benziyor” şeklinde bir ifade de bulunmuştu. Çok büyük bir problem olarak görülen bu sorunun
iki nedeni olduğunu düşünüyorum. Bunlardan ilki ailelerin ve otistik bireyin eğitim aldığı okul
ile yeterince bilgi alış verişinde bulunmaması ve ailelerin çocuklarının eğitiminde nasıl bir yol
izleyeceklerini bilmemeleri.
Proje yürütüldüğü sırada, “Meyve Toplama Etkinliği”nde bir otistik çocuğun annesinin elinden
kurtularak hızla koşup uzaklaştığını gördüm. Hemen peşinden gittim ve elini yakalayarak
etkinlik alanına geri götürdüm. Yolda giderken onunla sohbet etmeye çalıştım. İsminin Yavuz
olduğunu söyledi. Birlikte meyve topladık. En sonunda da izin verdiğim ölçüde yakalamaç
oyunu. O koşuyor ben yakalamaya çalışıyordum. Beş on dakika sonra yorulduğunu fark etti,
biraz daha meyve topladık ve birlikte annesinin yanına gittik. O sırada annesinin diğer bir
anneye Yavuz’u şikayet ettiğini ve Yavuz’u istemediklerini, ailede Yavuz yüzünden hiç huzurun
kalmadığını söylediğini duydum. Bu nasıl bir yaklaşım tarzıydı? Bir anne gerçekten çocuğunu
engelinden ötürü istemeyebilir miydi? Bu durumu okul yönetimi ile görüştükten sonra annenin
7 kız çocuğu olduğunu ve kocasının sürekli erkek evlat istediğini, sonunda da sekizinci çocuk
olarak Yavuz’un dünyaya geldiğini öğrendim. Anne ve baba Yavuz’un otistik olduğunu
öğrendiklerinde sürekli tartışmaya başlamış ve Yavuz’un bu şekilde doğmasından dolayı
birbirlerini suçlayıp durmuşlardı. Oysa Yavuz ile birlikte geçirecekleri huzurlu bir yaşam acaba
Yavuz’un iyileşme sürecini kısaltabilir, Yavuz’a olumlu ölçüde bir şeyler katabilir miydi?
Buna benzer birçok örnek nedeniyle bu kitabın hazırlanmasının terapi ve eğitim sonrası bazı
yetenekleri kazanan otistik bireylerin, kazandıkları bu yeteneklerin devamlılığının sağlanması
açısından olumlu olabileceğini düşündük. Kitapta yer alan bilgileri hem otistik çocuğa sahip
ailelerimize hem de otizm’e bakış açılarını değiştirebilmek için topluma bir el kitabı şeklinde,
olabildiğince anlaşılabilir bir dille sunmak istiyoruz.
Editör Gökhan AYDIN
Otizm Nedir Nasıl Anlaşılır?
Günümüzde her 100 çocuktan birini etkilediği bilinen ve pek çok ailenin hayatının altüst
olmasına yol açan bu bozukluğun yirminci yüzyılın ortalarına kadar bir adı bile yoktu. 1943′te
Dr. Leo Kanner 11 çocuk üzerinde yaptığı çalışmalar sonunda literatüre ‘Erken Çocukluk Otizmi’
terimini kazandırdı. Kanner (1943) tarafından İlk olarak tıp yazınına kazandırılan otizm;
kısıtlanmış, yinelenen davranış örüntüleri, toplumsallaşmada, sözlü ve sözel olmayan
iletişimde bozukluk gibi çekirdek belirtileri olan süreğen bir bozukluk olarak tanımlanmıştır.
Otizm çok kısa tanımı ile “kendine yönelik olma durumu”dur. Bir çocuk yalnızlığı tercih eder,
sadece özel bir alana ilgi duyar, başkalarının hissettiklerini anlamakta ve iletişim kurmakta
zorluk çeker ve çevresindeki insanlarla ilişkiye geçmekten kaçınırsa ve bu özellikler çocuğun
gelişimini etkileyecek kadar belirgin olarak gözlenirse “yaygın gelişim bozukluğu” olarak
adlandırılan otizmden söz edilebilir.
Otizm tanısı konulabilmesi için aşağıda sayılan üç alanda bozukluklar bulunması
gerekmektedir:
1- Dil ve iletişim bozuklukları, örneğin gecikmeli veya eksik dil gelişimi veya mevcut
konuşma becerilerinin yitirilmesi, kelime ve cümlelerin sık sık tekrar edilmesi.
2- Sosyal etkileşimdeki bozukluklar, örneğin göz teması kurmada, yüz ifadesi ve vücut
dilinde görülen farklılıklar. Diğer çocuklara karşı ilgi eksikliği veya normal olmayan
iletişim kurma şekilleri. Grup halindeyken nasıl hareket edileceğini bilememek.
3- İlgi alanın sınırlı ve oyun oynama alışkanlıklarının tekrarlayıcı olması, örneğin
oyuncak arabaların tekerleklerini çevirmek, nesneleri sırayla dizmek, farklı el ve vücut
hareketleri, yeni şeylerden korkmak, program değişikliklerinde zorlanma, belirgin ilgi
alanları.
Otizmli bireyler etrafındaki olayları farklı algılarlar. Çoğu zaman detaylarla ilgilenir ve
çevresinde olup biteni algılamakta zorlanırlar. Nadiren göz teması kurarlar ve karşısındakinin
duygularını yüz ifadelerini anlamakta ve mana vermekte zorluk çekerler
Genel olarak ışık, koku, ses ve dokunmaya karşı ya çok fazla yada çok az hassastırlar. Örneğin
parlayan yüzeyler veya ışık aşırı ilgilerini çeker, bazı seslerden korkarlar, kuvvetli vücut
temasını tercih ederler, yüzeyleri koklarlar veya nesneleri dokunarak algılarlar. Bu davranışlar
genel itibariyle algı bozuklukları olarak tanımlanır
Bütün bu farklılıklar otizmli bireyin çevresinde olup bitenleri algılamasında büyük problemler
doğurur. Bu yüzden öğrenme becerileri kısıtlıdır. Çevresindeki insanların duygularını
anlamakta ve uygun şekilde ilişki kurmakta zorluk çekerler
Söz konusu belirtiler üç yaşına kadar olan dönemde görülmeye başlar. Otistik bozukluklara
zihinsel özürlülük eşlik edebilir.
1
Otizmin ortaya çıkma sebepleri bu güne kadar kesin olarak açıklanamamakla beraber, bir çok
faktörün etkili olduğu düşünülmektedir. Nörolojik nedenlerden kaynaklandığı düşünülen
otistik spektrum bozukluğu, doğum öncesi, doğum esnasında ve doğumdan sonra ortaya çıkan
genetik bozukluklar beynin gelişimini olumsuz etkileyerek otizme yol açabilir.
Otizmin oluşumunda çocuk eğitiminde yapılan yanlışlar ve ailevi sorunların etkisi yoktur.
Otizmin semptomları her bireyde büyük farklılıklar göstermekle birlikte, bu semptomlar
dönem dönem daha yoğun ve daha az görülebilir. Uygun eğitim metotları ile yetersiz beceriler
geliştirilebilir ve otistik davranışlar azaltılabilir.
Otizm ve Görülme Sıklığı Nedir?
20
yıl öncesine kadar çocuklarda görülen otizm nadir rastlanan bir hastalık olarak
algılanmaktaydı. Güncel araştırmalar sonucu, çocukların %0.7’sinde otistik spektrum
bozukluğu olduğu tespit edilmiştir. Bu çocukların üçte birinde klasik erken çocukluk otizmi,
üçte ikisinde ise diğer otistik bozukluklar görülmektedir.
Otizm, günümüzde rastlanan en yaygın nörolojik bozukluktur ve Hastalıkları Kontrol Etme ve
Önleme Merkezi (Centers for Disease Control Prevention)'nin 2012 verilerine göre 88'de 1
görülme sıklığı vardır. Bu yaygınlık bilgileri Birleşik Devletler kaynaklı iken, ülkemizde otistik
bozukluğun yaygınlığına ilişkin henüz yeterli bilimsel veri bulunmamaktadır. Otistik
bozukluğun tüm ırklarda, etnik gruplarda ya da sosyal statüsü farklı gruplarda
görülebileceği, ailenin gelir durumu, yaşam biçimi ve eğitim düzeyi ile otistik bozukluk
arasında bir bağ olmadığı vurgulanmaktadır. Cinsiyetle ilişkili olarak farklı görülme sıklığı
bilgileri bulunmasına rağmen, ortak görüş, erkeklerde kızlardan daha fazla görüldüğüdür.
Otizm Çeşitleri Nelerdir?
Otizmin çeşitleri için farklı terimler kullanılsa da genel olarak “yaygın gelişim bozukluğu”
ve/veya “otistik spektrum” tanımları kullanılır. Otizmin çeşitleri aşağıda verilen kriterlere göre
birbirinden ayrılır:
• semptomların şiddeti
• günlük yaşamda kendi ihtiyaçlarını karşılayabilme ve genel gelişim
• semptomların ortaya çıkış yaşı
2
Günümüzde uzmanlar otizmi tanımlamak için aşağıda sayılan kavramlar üzerinde durmaktadır:
Erken Çocukluk Otizmi:
Üç yaşından önce ortaya çıkan otizm şeklidir. Klasik çocukluk dönemi otizmi, erken infantil
otizmi, erken çocukluk otizmi veya Kanner sendromu olarak adlandırılır.
Yüksek İşlevli Otizm:
Eğer zeka düzeyi çok az etkilenmiş ve erken çocukluk otizminde görülüyorsa bu “yüksek işlevli
otizm” olarak tanımlanır.
Asperger Sendromu:
Asperger sendromu adını otizmin bu tipini ilk kez tanımlayan doktordan almıştır. Otizmli
çocuklarda dil ve sosyal becerilerin daha az etkilendiği durumda, Asperger sendromu tabiri
kullanılmaktadır. Bu çocuklar gündelik yaşamda büyük oranda kendi ihtiyaçlarını
karşılayabilirler.
Atipik Otizm:
Otizmin belirtilerinin tüm alanlarda görülmediği yada hafif görüldüğü otizm şeklidir.
İleri Yaşta Ortaya Çıkan Otizm:
Belirtilerin iki buçuk yaşından sonra ortaya çıktığı otizm şeklidir. Otizmin bu şekli, hastalığın
çok ağır seyrettiği ve mevcut becerilerin kaybedildiği bir hastalık olan çocukluğun dezintegratif
bozukluğu (ÇDB) ile karıştırılabilmektedir. Otistik bozuklukları olan çocukların çoğunda başka
nörolojik hastalıklar görülmez. Bu çocuklarda sadece otizm vardır. Otizmli çocukların
%10'unda, özellikle belirgin zihinsel özürlü olanlarda, otizmin yanı sıra Rett Sendromu, tüberoz
skleroz ve frajil x sendromu gibi, nörolojik hastalıklara da rastlanır. Otizm yirmi yıldan bu yana
ruhsal hastalık (örneğin çocuk şizofrenisi) olarak değil, yaygın gelişim bozukluğu olarak kabul
edilmektedir.
Doğru Teşhis
Özellikle çocukla birlikte fazla zaman geçirenin ebeveynin çocuğunun gelişimi ve davranışları
ile ilgili bilgileri toplaması gerekmektedir. Çoğu zaman detaylarla ilgilenme, çevresinde olan
olaylara olan algılama güçlüğü, göz temasının normalden çok daha az olması, karşısındaki
kişinin yüz ifadelerini anlamada zorluk çekme, ışık, koku, ses ve dokunmaya karşı fazla yada
çok az hassas olması gibi algı bozuklukları ebeveyn tarafından fark edilirse uzman bir doktor
ile bu bilgilerin paylaşılması yararlı olacaktır. Tanıyı koyacak uzmanın otizmli çocuklarla ilgili
tecrübe sahibi olması ve kapsamlı bir inceleme yapması gerekmektedir. İnceleme esnasında
otizme özgü anketler yapılır ve otizm gözlem ölçeği kullanılır.
3
Otizm belirtilerinin hafif olduğu durumlarda, otizmi diğer gelişim bozukluklarından ayırt etmek
zorlaşır. Aynı şekilde ağır nörolojik hastalıklar da teşhisi zorlaştırır. Vakaların çocuğunda
güvenilir bir teşhis koymak 2.5-3 yaşından itibaren mümkündür. Asperger sendromu olduğu
düşünülen çocuklarda teşhis için ayrıca aynı yaş çocuklardan oluşan bir grup içerisinde gözlem
yapılması gerekir.
Otizmin Tanılanması
Bu bölümde, ‘Otizmin Belirtileri’ bölümünde sıralanan 12 belirti ayrıntılı olarak ve örneklerle
açıklanmaktadır. Bu belirtiler, Amerikan Psikiyatri Birliği tarafından 2000 yılında yayımlanmış
olan DSM-IV-TR* kılavuzundan alınmıştır (*Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders,
4.Edition, Text Revision – Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal Elkitabı, 4. Baskı, Gözden Geçirilmiş Metin)
Bu kılavuza göre, otizm spektrum bozukluğu içinde yer alan otizm tanısının konulabilmesi için,
aşağıda sıralanan 12 belirtiden en az altısının görülmesi gerekir. Ayrıca, bu belirtilerden en az
ikisinin sosyal etkileşim sorunları kategorisinden, en az birer tanesinin ise diğer iki kategoriden
(iletişim sorunları ve sınırlı/yinelenen ilgi ve davranışlar) olması şarttır. Bu belirtilerden en az
birinin 36 aydan önce ortaya çıkmış olması da bir diğer koşuldur.
Otizm spektrum bozukluğu şemsiyesi altında yer alan diğer kategoriler için daha farklı ölçütler
söz konusudur. Örneğin, Asperger sendromu tanısı için, iletişim sorunları alanında herhangi
bir belirti görülmemesi gerekir.
Aşağıda, her bir belirtiye ilişkin ayrıntılar yer almaktadır.
A. Sosyal Etkileşim Sorunları
1. Sosyal etkileşim için gerekli sözel olmayan davranışlarda yetersizlik:
• Sıra dışı göz kontağı özellikleri: Göz kontağı hiç kurmamak, çok kısa süreli kurmak ya da
alışılmadık biçimde kurmak. Örneğin, birden bire gözlerini karşısındakinin gözlerine dikmek ve
kaçırmak.
• Jest ve mimik kullanımında sınırlılık: Konuşurken çok az jest ve mimik kullanmak.
• Başkalarına yaklaşmada sıra dışı özellikler: Sosyal ortamların gerektirdiği uzaklıkları
ayarlayamamak; başkalarına fazla yakın ya da uzak durmak.
• Ses kullanımında sıra dışılık: Konuşurken alışılmadık ses kalitesi ve vurgu özellikleri
göstermek.
2. Yaşa uygun akran ilişkileri geliştirememek:
• Arkadaşlık kurmakta zorlanmak: Çok az sayıda arkadaşa sahip olmak ya da hiç arkadaş
edinememek.
4
• Akranlarla etkileşimde bulunmamak: Kendi yaşıtlarıyla oynamada, konuşmada vb. çok
isteksiz davranmak; örneğin, yalnızca kendisinden çok küçük ya da büyük kişilerle etkileşmek.
• Yalnızca özel ilgilere dayalı ilişkiler geliştirmek: Belli kişilerle, yalnızca belli ilgilere dayalı
olarak (örneğin, favori konularda) etkileşimde bulunmak.
• Grup içinde etkileşimde bulunurken zorlanmak: Örneğin, işbirliğine dayalı oyunların
kurallarına uymakta zorlanmak.
3. Başkalarıyla zevk, başarı ya da ilgi paylaşımında sınırlılık:
• Yalnızlığı yeğlemek: Başkalarının genellikle aile üyeleriyle ya da arkadaşlarıyla birlikte yaptığı
pek çok şeyi (örneğin; TV izlemek, yemek yemek, oyun oynamak vb.) yalnız başına yapmayı
yeğlemek.
• Belli olay ya da durumlara başkalarının dikkatini çekme çabası göstermemek: Örneğin;
şaşırtıcı bir durum karşısında başkalarına işaret etmemek, bir şey başardığında başkalarıyla
paylaşmamak
vb.
• Sözel övgü karşısında tepki vermemek: Başkalarının kendisine yönelttiği övgü sözleri ya da
sözel onaylamalar karşısında çok az tepki vermek ya da hiç tepki vermemek. Örneğin,
hoşnutluk belirtisi göstermemek.
4. Sosyal-duygusal davranışlarda sınırlılık:
• Başkalarının ilgisi karşısında tepkisiz kalmak: Birileri kendisine seslendiğinde ya da kendisiyle
etkileşmek istediğinde tepki vermemek, duymuyormuş ya da fark etmiyormuş gibi
davranmak.
• Başkalarının yaptıklarına karşı ilgisizlik: Ortama birinin girmesi, ortamdan birinin çıkması,
birinin konuşmaya başlaması gibi, başka çocukların çok ilgisini çeken bazı olaylar karşısında
ilgisiz kalmak; böyle durumlarda, gülümseme gibi hoşnutluk ya da ağlama gibi hoşnutsuzluk
ifadeleri göstermemek.
• Başkalarının duygularını anlamada yetersizlik: Üzülen, ağlayan, kızan, sevinen vb. kişiler
karşısında duyarsız davranmak; örneğin, üzgün birini rahatlatma çabası göstermemek.
B. İletişim Sorunları
5. Dil gelişiminde gecikme:
• İki yaşından büyük olup da tek bir sözcük bile söylememek.
• Üç yaşından büyük olup da iki sözcüklük basit ifadeler (örneğin, ‘baba git’) kullanmamak.
• Konuşmaya başladıktan sonra basit bir dilbilgisi yapısı kullanmak ya da belli yanlışları
tekrarlamaya devam etmek.
6. Karşılıklı konuşmada zorluk:
5
• Karşılıklı konuşma başlatmada, sürdürmede ve sonlandırmada önemli sorunlar göstermek:
Örneğin, bir kez konuşmaya başlayınca, konuşmayı uzun bir monolog şeklinde sürdürmek ve
karşısındakilerin yorumlarını göz ardı etmek.
• Konuşma konularında seçicilik: Kendi favori konuları dışındaki konularda çok zor ve isteksiz
olarak konuşmak.
7. Sıra dışı ya da yinelenen dil kullanmak:
• Başkalarının kendisine söylediklerini yinelemek.
• Televizyondan duyduklarını ya da kitaplardan okuduklarını, ilişkisiz zamanlarda ve bağlam
dışı olarak yinelemek.
• Kendisinin uydurduğu ya da yalnızca kendisine anlam ifade eden sözleri yinelemek.
• Aşırı resmilik ve didaktiklik gibi konuşma özellikleri göstermek.
8. Gelişimsel düzeye uygun olmayan oyun:
• Senaryolu oyunlarda sınırlılık: Oyuncaklarla evcilik, okulculuk, doktorculuk vb. hayali oyunlar
oynamamak.
• Sembolik oyunlarda sınırlılık: Bir nesneyi başka bir nesne olarak (örneğin, küpü mikrofon
olarak) kullanarak oyun oynamamak.
• Oyuncaklarla alışılmadık biçimlerde oynamak: Örneğin; topu zıplatmak yerine sürekli olarak
bir eliyle vurmak, Legoları birbirine takıp bir şeyler yapmak yerine sıraya dizmekvb.
• Sosyal oyunlara ilgisizlik: Küçük yaşlardayken, ‘ce-e’ vb. sosyal oyunlara karşı ilgi
göstermemek.
C. Sınırlı/Yinelenen İlgi ve Davranışlar
9. Sınırlı alanda, yoğun ve sıra dışı ilgilere sahip olmak:
• İlgi takıntıları: Bazı konulara karşı aşırı ilgi duymak ve başka konuları dışlayarak sürekli o
konularla ilgili konuşmak, okumak, ilgilenmek vb. istemek.
• Bazı sıra dışı konulara aşırı ilgi duymak: Örneğin; astrofizik, uçak kazaları ya da sulama
sistemleri.
• İlgi duyduğu konularla ilgili ince ayrıntıları anımsamak: Kendi favori konularındaki en ince
ayrıntıları bile ezbere bilmek.
10. Belli düzen ve rutinlere ilişkin aşırı ısrarcılık:
• Belli etkinlikleri her zaman belli bir sırayla yapmak istemek: Örneğin, arabanın kapılarını hep
aynı sırayla kapatmak.
6
• Günlük rutinlerde değişiklik olmamasını istemek: Örneğin, eve gelirken hep aynı güzergahı
izlemek ya da eve geldiğinde önce televizyonu açıp sonra tuvalete gitmek.
• Günlük yaşamdaki değişiklikler karşısında aşırı tepki göstermek: En ufak bir değişiklik
karşısında aşırı kaygılanmak ya da öfke nöbeti yaşamak.
• Değişiklikleri daha kolay kabullenebilmek için, meydana gelecek değişikliklerle ilgili önceden
bilgi sahibi olmaya gereksinim duymak.
11. Yinelenen (kendini uyarıcı) davranışlar:
• Sıra dışı beden hareketleri: Örneğin; parmak ucunda yürümek, çok yavaş yürümek, kendi
ekseni etrafında dönmek, durduğu yerde sallanmak, farklı bir beden duruşuna sahip olmak vb.
• Sıra dışı el hareketleri: Örneğin; ellerini sallamak, parmaklarını gözlerinin önünde hareket
ettirmek, ellerini farklı biçimlerde tutmak vb.
12. Nesnelerle ilgili sıra dışı ilgiler ve takıntılar:
• Nesneleri sıra dışı amaçlarla kullanmak: Örneğin, oyuncak arabanın tekerleklerini çevirmek
ya da oyuncak bebeğin gözlerini-açıp kapamak vb. davranışları tekrar tekrar yapmak.
• Nesnelerin duyusal özellikleriyle aşırı ilgilenmek: Örneğin, eline aldığı her nesneyi koklamak
ya da gözlerinin önünde tutarak ve evirip-çevirerek incelemek.
• Hareket eden nesnelere aşırı ilgi göstermek: Örneğin; tekerlek ya da pervane gibi dönen
nesnelere, akan su ya da yanıp sönen ışık gibi hızlı hareket eden görüntülere uzun sürelerle
bakmak.
• Nesne takıntıları: Bazı sıra dışı nesneleri (örneğin, bir silgi ya da küçük bir zincir parçası)
elinden bırakmak ya da gözünün önünden ayırmak istememek.
Çocuğun Yaşına Özgü Tipik Otizm Belirtileri
Aşağıda sayılan davranış şekilleri otizmli çocuklarda bulunabilir, fakat bu özelliklerinin
bulunmaması otizmin olmadığını göstermez.
Bir yaşında:
· Göz temasının eksik olması veya hiç bulunmaması
· Vücut teması esnasında alışılmadık tepkiler (sevme, okşama)
· Birlikte oynanan oyunlara ilgisiz kalma
7
· İsmi ile çağırıldığında tepki vermeme
İki yaşında:
· Konuşma becerisinin gelişmemesi veya kullanılan kelimelerin yitirilmesi
· Birlikte eşya ve resimlere bakmaya ilgisizlik
· Bir şeyi almak istemediği sürece, nesneleri işaretle göstermeme
· Gördüğü şeyleri taklit etmeme (temizlik yapma ve telefon etme gibi)
İki yaşından sonra:
· Başka çocuklarla fazla ilgilenmeme
· Konuşmama veya değişik konuşma şekli. Ayrıca konuşmayı iletişim kurmakta kullanmama.
· Farklı oyun oynama şekilleri ve tekrarlayıcı oyunlar
· Resimli kitaplara veya hikayelere karşı ilgisiz kalma
· Dönen cisimlere karşı aşırı ilgi
· Sıra dışı el ve vücut hareketleri
Otizmi Tanımak
Otistik bozukluk taşıyan çocuklarda bazı önemli benzerlikler görülmesine rağmen, her çocuk
farklıdır ve tamamen farklı belirtiler gösterebilmektedir. Aşağıda yer alan ifadeler birer örnek
olup, cinsiyetten bağımsız anlaşılmalıdır.
Oyun oynama
· Oyun oynarken oğlumun hayal gücü çok sınırlıdır ve oyuncak arabasının tekerleklerini
çevirmekten mutlu olmaktadır.
· Kızım daha çok karışık yap bozları yapmayı ve sabır gerektiren oyunlarla vakit geçirmeyi tercih
etmektedir.
Sosyallik
· Kızım yapılan hiçbir şeyi kaçırmamak için her zaman ve her yerde yanımda olmak ister.
· Oğlumuz grup halinde oynanan oyunların kurallarını anlamamaktadır ve oyunlara aktif olarak
katılamamaktadır.
8
Tehlikelerin farkına varma
· Kızımız caddeler ve arabalardan korkmadığı için sıkça yanımızdan uzaklaşmaktadır.
· Oğlumuz sürekli tedirgindir. Özellikle elektrik süpürgesinin gürültüsü kendisinde paniğe yol
açmaktadır.
Konuşma
· Oğlumuz bizimle konuşamamaktadır.
· Kızımız ilgi duyduğu konuda hiç durmaksızın konuşmakta ve sözlerini sürekli tekrarlamaktadır.
İletişim
· Kızım birisiyle göz teması kurmakta çok zorlanmaktadır. Daha çok kişilere göz ucuyla bakmayı
tercih eder.
· Oğlum hiç kimseden çekinmez, yersiz sorular sorar ve hiç tanımadığı insanların yanına gider.
Fiziksel yakınlık
· Fiziksel temas ve sevgiyle yaklaşmaya karşı oğlumuz tahammülsüzdür.
· Bazen birisi ona çok sıkı sarıldığında kızım kendini daha iyi hisseder.
Duyu
· Parlak nesneler, parıldayan su damlacıkları ve dönen cisimler oğlumuz üzerinde büyüleyici bir
etki yaratır.
· Kızımız renkli ve parıltılı olan nesnelere bakmaktan kaçınır.
Örnek Bir Vaka Mehmet
Mehmet kardeşlerimin arasında en küçük olanıydı. Oyun oynama yaşı geldiğinde çoğu zaman
tek başına saatlerce oynamaktan hoşlanır ve bu yüzden sorunsuz bir çocuk olarak algılanırdı.
Konuşma çağı geldiğinde yalnızca sorulan sorulara yanıt veriyor, bir isteği olduğunda annemin
elinden tutarak istediği şeyin yanına götürüyordu. Diğer çocuklarla oynamak istemiyor ve
genelde tek başına oyunlar oynuyordu. Bir gün, Mehmet üç yaşındayken daha önce hiçbir
eğitim almamasına karşın televizyonun altından geçen yazıları okudu. Annem ve babam bu
durumda nasıl tepki vereceklerini bilemediler. Mehmet’in diğer çocuklardan farklı oluşu iyi
olarak mı yoksa endişe verici olarak mı değerlendirilmeliydi? O günlerde otizm ile uğraşan
uzman sayısının yetersizliği ve tanının konmasındaki güçlük sebebi ile anne ilgisinden başka bir
eğitim almadı Mehmet. İlkokul çağı geldiğinde yaşıtları ile birlikte okula başladı. Her gün okula
bakıcısı ile birlikte gidiyor, okuma yazmayı, matematik işlemlerini ve diğer dersleri yaşıtları gibi
9
anlayabiliyordu. Ancak bizlerle ve başkaları ile göz temasını hala kurmuyor, çok fazla
konuşmuyor, yalnızca sorulan sorulara yanıt veriyordu. İlkokul döneminde diğer çocukların
aileleri Mehmet’in okula gitmesine karşı çıktılar ve okulda çocuklarının yanında Mehmet’i
istemediler. Evet, Mehmet farklıydı ancak diğer çocukların aileleri Mehmet’in arkadaşlarını
olumsuz etkileyeceğini düşünmüş olmalılar ki bu şekilde okul yönetimine bir talepleri olmuştu.
Annemin uğraşlarına karşın okul yönetimi Mehmet’in okuldan ayrılması gerektiğini söylediler
ve Mehmet beşinci sınıfta okulu bırakmak zorunda kaldı. Mehmet o dönemden sonra dışa
kapalı bir kişi haline geldi. Okul zamanının tersine insanlarla kaynaşması daha uzun bir süreç
alıyordu. Annem ve babamın boşanmasından sonra Mehmet’e daha fazla zaman ayırmak ve
ilgilenmek gerekti.
Televizyon seyretmeyi sevmesine rağmen, “bir televizyon kanalının” açılmasını şiddetle
reddediyordu. Böyle bir durumda ortamı terk ediyor ve odasına çekiliyordu. Yalnız kaldığında
parmaklarını oynatıyor ve kendi dünyasına dalıyordu. En çok sevdiği ve vazgeçilmezi yemeğe
olan düşkünlüğüydü. Yemek yemeyi çok seviyor ancak sürekli evde olması veya özel eğitim
veren bir okulda vakit geçirmesinden başka bir aktivite içinde bulunmadığından hep kilo
alıyordu. Bir başka düşkünlüğü ve iyi yaptığı şeylerden biri ise bilgisayar oyunlarını mükemmel
bir şekilde oynamasıydı. Oyunları hiç hatasız olarak bitirir ve sonunda düzenli bir şekilde
bilgisayarını kapatırdı. Odası her zaman topluydu ve eşyaları mutlaka bulabileceği bir yerlerde
olmalıydı. Değişikliğe pek fazla tahammülü yoktu. Korkuları ise yüksek yerlerden aşağıya
bakamamak ve bizleri yanında görememekti.
Mehmet şu anda 19 yaşında. Özellikle annemden aldığı sevgi ve eğitim nedeniyle kendi
durumunda olan otistik bireylerden daha iyi durumda sayılabilir. Her ihtiyacını kendisi
görebilen Mehmet’in diğer otistik çocuklar gibi temel ihtiyacı sevgi ve toplumun O’na saygı
göstererek yanında olmasını görmesi. Mehmet ve Mehmet’lerin topluma kazandırılmasının
sağlanması, toplumun otizmi anlamasından ve otistik bireylere olan bakış açılarını
değiştirebilmelerinden geçmektedir. Otistik bireyleri yalnız bırakarak yada dışlayarak onlara
asla yardımcı olamayız. Yalnızca kendi korkularımızdan kaçmış oluruz. Onları anlamaya
çalışmak ve destek olmak otistik bireylerinde toplum içerisinde yer almasını ve kendilerine
olan güvenlerinin artmasına neden olacaktır.
Günümüzdeki Yardım ve Tedavi İmkanları
‘Çocuğuma nasıl en iyi şekilde destek alabilirim?’ sorusu, ailelerin uzmanlara yönelttiği en
önemli soru ama aynı zamanda cevaplaması en zor sorudur. Uzmanların büyük çoğunluğu
erken ve yoğun alınan desteğin bir çok otizmli çocuğun gelişimine çok olumlu katkı
sağladığında hemfikirdir. Ayrıca Glüten/Kazein Diyeti, Vitamin-mineral desteği, ağır
metallerden arındırma, mantar tedavisi, hiberbarik oksijen tedavisi ve neuro-deefback Tohum
Otizm’in Vakfı’nın önerdiği tedavi yöntemleri arasında yer almaktadır.
10
Otizmin bilinen bir tedavisi olmamakla birlikte ,erken yaşta başlanan, çocuğun yetenekleri ve
gereksinimleri dikkate alınarak, bireysel özel eğitim programları hazırlanması ve uzman
kişilerce uygulanması, günümüzde bilinen tek “tedavi” yöntemidir. Özel eğitim bir ekip
çalışmasını gerektirir. Bu ekipte çocuğun kendi doktoru, özel eğitimcisi, konuşma terapisti,
çocuk psikiyatrı ve/veya çocuk nörologu mutlaka bulunmalıdır. Ailelerin eğitim sürecine
katılmaları ve desteklemeleri çok önemlidir.
Özel eğitimin amacı çocuğun ihtiyaçlarına yönelik olarak planlanmış programlarla, çocuğun
gelişimsel olarak mümkün olduğunca akranları düzeyine ulaşmasını sağlamaktır. Özel
eğitimdeki yaklaşımlar şunlardır:
1. Eğitsel terapiler (davranış terapisi) Duyusal- devinsel terapiler Etkileşimsel oyun
terapisi Uygulamalı davranış analizi
2. Konuşma sorunlarına yönelik terapi: Alıcı (konuşulan dili anlama) ve ifade edici (kendi
istek ve düşüncelerim anlatma) dil becerilerinin öğretimine yönelik; göz teması kurma,
bakma, dinleme, karşılıklı oturma, dikkat, ilişki kurma gibi ön becerilerin kazandırılması
için yapılan çalışmaları kapsar. Dil bilgisini doğru kullanma (doğru zamir ve zaman
kullanımı), artikülasyon (doğru telaffuz) çalışması ve konuşma organlarını çalıştıracak
egzersizler yapılır.
İlaç Desteği
Otistik çocuklarda kullanılan ilaçlar otizmi değil; eşlik eden semptomları kontrol altına almaya
ve tedavi etmeye yardımcıdır. Örneğin: hiperaktivite, epilepsi, ritüeller, stereotipiler, kendine
zarar verme, dikkat problemleri, depresyon gibi. İlaçlar sadece, çocuğu düzenli olarak takip
eden nörolog, psikiyatr veya ilgili doktor tarafından önerilebilir ve kullanım süresince de doktor
kontrolünde olmalıdır.
Güncel yaklaşımlar
Son dönemde yeni yaklaşımlar arasında biomedikal yaklaşım öne çıkmaktadır. Biomedikal
yaklaşıma göre doğuştan gelen metabolik bozukluklar veya çevresel faktörlerinde otistik
semptomların oluşmasında rol oynadığı ve tıbbi olarak tedavi edilmesi gerektiği
düşünülmektedir. Bir taraftan mineral ve vitamin benzeri önemli maddelerin eksikliği gerekli
takviye ile giderilebileceği gibi, diğer taraftan sindirim bozuklukları veya çevresel faktörler
çocuğun vücudunda zararlı maddelerin aşırı miktarda birikmesine ve zarar vermesine sebep
olabilir. Karşı önlem olarak özellikle kazeinsiz ve glütensiz beslenme şekilleri ön plana
çıkmaktadır. Teşhis ve tedavinin her hâlükârda alanında uzman hekimler tarafından yapılması
zorunludur. Görsel ve işitsel algılama bozukluklarında ise, özel gözlükler (İrlen gözlükleri) gibi
yardımcı araçlarla iyileşme sağlanması hedeflenmektedir. Bir çok aile ve hekim bu tür
yönetmeleri başarı ile kullandıklarını ifade etmektedir. Ayrıca her geçen gün daha fazla rapor
11
ve araştırma bu olumlu tecrübeleri desteklemektedir. Fakat her şeye rağmen henüz cevap
bulunamamış sorular vardır.
Anne babalar ne yapabilir?
Anne baba olarak çocuğunuzun diğer çocuklardan farklı olduğunu anladınız! Durumu fark
ettiğinizde çocuğunuzu çok iyi gözlemleyin. Çocuğunuzun erken yaş gelişimini takip eden bir
uzmanla (ev veya çocuk doktoru, Mütterberaterin) görüşün. Tüm şüpheleriniz giderilmeden,
herşeyin iyi olacağı sözlerine itibar etmeyin. Çocuğunuzun otizm danışma merkezinde veya
otizm tecrübesi olan bir uzman tarafından kontrol edilip standart testlere göre
değerlendirilmesini talep edin. Teşhis sonucunda otizm tanısı konulması durumunda, ümidinizi
yitirmeyin. Otizmli çocukları olan diğer ailelerle konuşun ve onlardan destek alın. Güven
duyduğunuz bir uzman seçerek gerekli tüm araştırmaların yapılmasını isteyin ve özelliklede
destek yöntemleri ve terapiler hakkında bilgi talep ediniz. Desteğin hemen başlatılması çok
önemlidir. Bu destek yoğun ve çocuğun kendi dünyasına çekilmesine imkan vermeyecek
şekilde olmalıdır. Ayrıca bu destek kesin hatlarla belirlenmiş bir yapıya sahip olmalıdır.
Ülkemizde 2013 yılı itibari ile Otizm Dernekleri’nden bazıları ve bu alanda uzmanlaşmış
merkezlerin isimleri aşağıda verilmiştir.
ANOBDER: Ankara Otistik Bireyler Derneği, Ankara
ANTOBDER: Antalya Otistik Bireyler Spor Kulübü Derneği, Antalya
AsperDER: Asperger Sendromu ve Otizmle Hayat Derneği, İstanbul
BOÇED: Bursa Otistik Çocuklar Eğitim ve Dayanışma Derneği, Bursa
İLGİDER: Otistik Çocukları Koruma Derneği, Ankara
İZEV: İstanbul Zihinsel Yetersiz Çocukları Yetiştirme ve Koruma Vakfı
KOÇDER: Kocaeli Otistik Çocuklar Derneği, Kocaeli
KOÇAYDER: Konya Otistik Çocuklar ve Aileleri Yardımlaşma Derneği, Konya
OÇEYDER: Otistik Çocukları Eğitim ve Yaşatma Derneği, Edirne
ODER: Otistik Çocukları Koruma ve Yönlendirme Derneği, İzmir
OMAD: Otizmle Mücadele Eden Aileler Derneği, İstanbul
OTİSTİKLER DERNEĞİ, İstanbul
OTİZMOTED: Otizmi Tedavi ve Eğitim Derneği
OYAD: Otistik Çocuklarla Yaşam Derneği, İstanbul
12
OZDER: Otistik ve Zihinsel Engelli Çocuklar Derneği, İzmir
ROMED: Rize Otizmle Mücadele ve Eğitim Derneği, Rize
SAOBDER: Emiralem Sabahat Akşiray Otistik Bireyler Destekleme Derneği, İzmir
SOYDER: Sakarya Otizmle Yaşam Derneği, Sakarya
TEKİRDAĞ Otistik Çocukları Koruma Derneği
TOÇOKDER: Tekirdağ Otistik Çocukları Koruma Derneği, Tekirdağ
TODEV: Türkiye Otistiklere Destek ve Eğitim Vakfı, İstanbul
TOHUM OTİZM VAKFI: Tohum Türkiye Otizm Erken Tanı ve Eğitim Vakfı, İstanbul
ZİHİNSEL Yetersiz Çocukları Yetiştirme ve Koruma Vakfı, Ankara
Otistik Çocuğun Eğitiminde Anne ve Babanın Rolü
Otistik çocuğun kendisini en rahat ve güvende hissettiği yer evi, dolayısıyla anne ve babasıdır.
Eğer otistik çocuğun davranışları düzeltilecek, değiştirilecek ve geliştirilecek ise bu iş davranışın
sıkça tekrarlandığı ev ortamında ve onu en iyi tanıyan kişilerin desteğiyle yapılmalıdır. Bu
nedenle anne ve babaya bu konuda büyük görevler ve sorumluluklar düşmektedir.
Anne ve babalar çocuklarından beklentilerine göre öğrenmeye hazırlık, iletişim ve öz bakım
becerileri olacak şekilde kolaydan zora doğru bir plan hazırlamalıdırlar. Bu şekilde
çocuğunuzun sahip olduğu düzeye göre size olan bağımlılığını en aza indirgeyecek şekilde
planlamanız gerekir. Çocuğunuzda var olan yada kazanmış olduğu becerilerden yola çıkarak
yeni beceriler kazanabilmesine fırsat ve destek vermeniz kendiniz ve çocuğunuzun geleceği
için yapabileceğiniz en kalıcı yatırımı oluşturacaktır.
Beklentilerinizin yalnızca bir kurum tarafından karşılanmasını istemeniz ve beklemeniz anne
ve babanın belirtilen çok önemli görevlerini yapmamaları anlamına gelmektedir. Otistik
çocuğunuzun eğitime alındığı ve eğitimcilerin işbirliği içerisinde herkesin üzerine düşen görevi
yapmasına yönelik bir program oluşturulması sonucu bir denge oluşacak ve sonuç olumlu
gelişme yönünde olacaktır.
Anne ve baba olarak sizlerin çocuğunuzun durumunu kabullenme ve çocuğunuz için gerekli
eğitim şekline karar vermenizden sonraki adım, çocuğunuzu eğitime hazırlamak olmalıdır.
Çocuğunuzun eğitime hazır olması hem eğitimcilere hem de çocuğunuzun eğitimden
olabildiğince yararlanabilmesine olanak tanıyacaktır. Çocuğunuzun eğitime başlamadan önce
bulunduğu çevreyi ve etrafındaki kişileri tanıması gerekmektedir. Bazı çocuklar için evden
uzaklaşmak son derece kaygı verici olabilir. Bu kaygının azaltılması için önceleri kısa sürelerle
eğitim alacağı ortamda tutulması ve bu sürenin zaman içerisinde arttırılması gerekmektedir.
13
Otistik çocuğunuzun kendini rahat hissettiği ev ortamı aynı zamanda eğitim ortamı olma
özelliğine dönüştürülebilir. Ev ortamındaki eğitim hem otistik çocuğunuz hem de sizler için
zevk verici olmalıdır. Çocuğunuzla birlikte evde yapmayı planladığınız etkinlikler çocuğunuzun
ihtiyaçlarına, nelerden hoşlandığına ve hangi etkinliklere katılabileceğine bağlı olarak sizler
tarafından karar verilmelidir. Evde yapılabilecek her etkinlik çocuğunuzun çevresiyle ilgili daha
fazla bilgi edinebilmesini sağlayacak nitelikte olmalıdır. Örneğin lambaların düğmesini açıp
kapatırken, yemek masasının hazırlanmasında veya yatağın toplanmasında çocuğunuzun
düzeyine uygun şekilde yapmalısınız. Anlaşılır açıklamalarla, sabırla ve destekle çocuğunuzun
başarılı olabilmesine yardımcı olabileceğini unutmamalısınız.
Otistik çocuğunuzun daha iyi ve kolay öğrenmesi için pahalı oyuncak ve malzemelerin
kullanılması gerekli değildir. Evinizdeki birçok malzeme de aynı zamanda iyi birer öğretim
malzemesi olarak kullanılabilir. Örneğin;
Bardak; Ne işe yaradığının yanı sıra şeffaf, ,ince, sert ve cam gibi bazı kavramların
öğretilmesinde kullanılabilir.
Minder; dikdörtgen yada kare, renk, yumuşak, sert gibi bazı kavramların öğretilmesinde
kullanılabilir.
Portakal; Meyve oluşu ve yenme özelliğinin yanı sıra, büyük, küçük, pürüzlü, kaygan, gibi bazı
kavramların öğretilmesinde kullanılabilir.
Evde yapılan etkinlikler sayesinde çocuğunuz zamanla tek başına hareket edebilir hale
gelebilecek istek ve gereksinimlerini kendisi karşılayabilecektir. Böylece çocuğunuzun size olan
bağımlılığı azaldıkça kendisine olan güveni artacak ve sizinle birlikte yaşayabilme becerisini
kazandığını daha çok çevresini algılamaya ve hissetmeye başlayacaktır. Çocuğunuzun
başarılarını övülmesi bir sonraki adımın daha istekli yapılmasını sağlayacaktır. Ancak
övgülerinizi gerçek durumlar için kullanmanız çok önemlidir. Bu durum çocuğunuzun
kendisinden beklenilenleri doğru olarak yaptığını anlayabilmesine de yardımcı olacaktır
14
Uygulanan Bazı Terapi Yöntemleri ve Projedeki Uygulama Alanları
Atabey Kaymakamlığı tarafından Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı’na sunulan ve kabul edilen
SDÜ Atabey Meslek Yüksekokulu’nun işbirliği ile sürdürülen TR61/12/TRZMK/0041 referans
numaralı “Zihinsel ve Bedensel Engelli Bireylerin At ve Doğa Sevgisi ile Sosyalleştirilmesi” isimli
proje Ağustos 2013 tarihinde başlatılmıştır. Projede hedef kitle Isparta Gülşen Önal Özel Eğitim
Uygulama Merkezi’nde kaynaştırma eğitimi alan 12-18 yaş aralığında olan otistik
çocuklarımızdan seçilmiştir. Proje süresince otistik bireylere dünyada sıkça uygulanan bazı
terapi yöntemleri uygulanarak başarı şansları ölçülmüştür. Bu terapi yöntemleri projede
etkinlikler kapsamında gerçekleşmiştir. Bu etkinliklerin uygulama şekilleri ve hedefleri aşağıda
belirtilmiştir.
At Biniş Eğitimi (Hippoterapi)
Gülşen Önal Özel Eğitim Uygulama Merkezi’nde öğrenim gören otistik bireyler saat 09:00
sularında Atabey Binicilik Tesislerinde bulunan manej alanına getirilmişlerdir. Her otistik bireye
en az iki eğitmen gözetiminde gerçekleştirilen etkinlikte otistik bireylerin ve ailelerinin
etkinlikten olumlu yönde etkilendikleri belirlenmiştir. Her birey ata binmeden önce güvenlik
tedbirleri alınarak (kask, sağ ve solunda birer kişi, atı idare eden eğitmen, vb) etkinliğe
katılmaları sağlanmıştır. Otistik bireyler öncelikle atları beslemişler ve atlara dokunmaları
sağlanmıştır. Etkinlikte öncelikle bireylerin atlara tedirgin olarak yaklaştıkları ancak kısa
zamanda alıştıkları gözlenmiştir. Otistik bireylerin at üzerinde yaklaşık 400 m’lik manej
alanında biniş eğitimleri gerçekleştirilmiştir. Bazı bireylerin atlara çok kısa zamanda alıştıkları
ve tekrar tekrar ata binmek istedikleri saptanmıştır. Her bireyin fotoğrafı ve yüzündeki
mutluluk ifadeleri fotoğrafa alınmış ve fotoğrafların tamamı diğer etkinliklerde olduğu gibi
proje kapsamında hazırlanan web sitesinde yayınlanmıştır.
15
Binicilik
dünyada
sendromu
otizm,
gibi
tedavisinde
down
hastalıkların
yardım
amaçlı
kullanılmasının yanı sıra, fiziksel ve
zihinsel hastalıkların iyileştirilmesi ve
özellikle
çocukların
ve
ergenlik
çağındaki kişilerin psikolojik ve ruhsal
yönden olumlu yönde etkilenmesini
sağlamaktadır. Bu bağlamda etkinliğin
amacı
Gülşen
Önal
Özel
Eğitim
Uygulama Merkezi’nde öğrenim gören
otistik bireylere biniciliği sevdirmek,
psikolojik ve ruhsal yönden olumlu
etkiler bırakabilmek, farkındalıklarını
ve
sorumluluklarını
problem
çözümündeki
arttırabilmek,
becerilerini,
rahatlama, duygu kullanımı, paylaşım,
zihinsel deşarj ve baskı altında konsantre olabilme gibi yeteneklerinin geliştirilmesini
amaçlamaktadır.
Etkinlikte kullanılan malzemeler; at, eyer, başlık, tok, koruyucu yelek, binici pantolonu, binici
botu, binici eldiveni, cheeps, kamçı olarak belirlenmiştir.
16
Fotoğraf 1: Hippoterapi uygulaması sırasında otistik bireydeki beklenen konsantrasyon ve
odaklanma duygusu
Meyve Toplama Etkinliği:
Gülşen Önal Özel Eğitim Uygulama Merkezi’nde öğrenim gören otistik bireyler ve aileleri
Atabey sınırları içerisinde bulunan elma bahçesine servis ve özel araçlar ile getirildiler. Meyve
toplama etkinliği saat 09.30 dolaylarında başlatıldı. Aileleri ile birlikte elma bahçesine giren
otistik bireyler proje personeli ile birlikte elma hasadını gerçekleştirdiler. Bu aşamada meyve
toplama etkinliğinin amaçlarına ulaşıp ulaşmadığı ölçütünün değerlendirilmesi için otistik
bireylerin ve ailelerinin duygu ve düşünceleri gözlemlenerek kayıt altına alındı. Hedef kitlenin
neredeyse tamamının daha önce hiçbir meyveyi ağaçtan toplamadıkları ve ailelerinin bu tür
etkinliklerde bulunmadıkları saptandı. Bu nedenle meyve toplama etkinliği otistik bireylerin
dikkat ve konsantrasyonu dağılana kadar sürdürüldü. Yaklaşık 12:00 sularında etkinlik bitirildi.
17
Fotoğraf 2: Meyve Toplama Etkinliği
Ailelerin ve otistik bireylerin ilk kez katılımcı oldukları bu etkinlik “ailelerin psikolojik olarak
rahatlamalarının sağlanması”, “otistik bireylerin kendilerine olan güvenlerinin artması”,
“otistik bireylerin yoğun davranış problemlerinin azaltılması”, “otistik bireylerdeki dikkat
süresi ve konsantrasyonun uzatılması”, “otistik bireylerin psikomotor becerilerinin
arttırılması” ve “ailelerin çocuklarının eğitiminde aktif rol almalarının sağlanmasını” amaçlamış
ve etkinlik kapsamında aile ve otistik bireylerin amaçlanan konularda olumlu bir ilerleme
kaydedildiği belirlenmiştir.
Ebru Sanatı ve Kumaş Boyama Etkinlikleri
Ebru sanatı; kitreyle yoğunlaştırılmış su üstünde, özel hazırlanmış boyalarla oluşturulan
desenlerin kâğıt üzerine geçirilmesi yoluyla yapılan bir süsleme sanatıdır.
Gülşen Önal Özel Eğitim Uygulama Merkezi’nde öğrenim gören otistik bireyler saat 09:00’da
Atabey Binicilik Tesislerinde bulunan ebru etkinlik odasına getirildiler. Öncelikle ebru sanatının
uygulanması basit bir şekilde ebru ustası tarafından otistik bireylere gösterildi. Ardından
öncelikli olarak gönüllü olan otistik bireyler ile ebru sanatının uygulaması başlatıldı.
Tahminden daha fazla sayıda otistik bireyin ebru sanatını uygulamadaki istekleri olduğu
gözlemlendi. Gülşen Önal Özel Eğitim Uygulama Merkezi’nde öğrenim gören otistik bireylerin
neredeyse tamamının ebru sanatını yapmaları sağlandı. Her otistik bireyin meydana getirdiği
ürün bireyin ailesine hediye edildi.
18
Fotoğraf 3: Ebru Etkinliği
Atabey Binicilik Tesislerinde bulunan kumaş boyama odası yine Gülşen Önal Özel Eğitim
Uygulama Merkezi’nde öğrenim gören otistik bireylerin kullanımına açılmıştır. Proje
kapsamında alınan tişörtler ve kumaş boyaları malzemeleri ile yapılan etkinlik, otistik
bireylerin özgün bir şekilde tişörtleri boyamaları ile başlatılmıştır. Ayrıca etkinlikte otistik
bireylerin elleri boyanarak el izlerinin tişört üzerine geçirilmesi sağlanmıştır. Tişörtler
kurumaya bırakılmış ve etkinlik sonrası otistik bireylere dağıtılmışlardır. Bu etkinliklerde
bireylerin özellikle dikkat süresi ve konsantrasyon yeteneklerinin artışı olumlu olarak
gözlemlenmiştir.
Bu etkinliklerde amaç , “otistik bireylerin kendilerine olan güvenlerinin artması”, “otistik
bireylerin yoğun davranış problemlerinin azaltılması”, “otistik bireylerdeki dikkat süresi ve
konsantrasyonun uzatılması”, ve “otistik bireylerin psikomotor becerilerinin arttırılması”
olarak düşünülmüş ve etkinliklerin otistik bireyler üzerindeki “olumlu etkisi” etkinlik
amaçlarına ulaşıldığını göstermiştir.
19
Kamp faaliyetleri:
Gülşen Önal Özel Eğitim Uygulama Merkezi’nde öğrenim gören otistik bireyler saat 09:00
sularında Atabey Binicilik Tesislerinde bulunan açık alanda kurulan çadırlar etrafında
toplanmaları sağlanmıştır. Alana farklı ölçülerde toplam 6 adet çadır kurulmuştur. Çadır
kurulum sistemi yarım daire şeklinde düzenlenmiş ve katılımcıların bu alanda etkinlik
yapmalarına olanak sağlanmıştır. Bu alanda daha önce ailelere ve otistik bireylere yönelik
oluşturulan piknik ortamı kurulan kamp alanının içerisine yerleştirilmiştir. Sosyal paylaşım,
yardımlaşma, bir arada yaşama, doğayı tanıma ve sevme yeteneklerinin geliştirilmesini
amaçlayan etkinlik kapsamında bazı otistik bireylerin çadırların içine girdikleri ve bu ortamı
tanımaya çalıştıkları gözlenmiştir.
Proje Kapsamında Düzenlenen Faaliyetler
1. Ulusal “Engelli Bireylerde Terapi Yöntemleri” Çalıştay’ı
Projede elde edilen verilerin paylaşılması ve duyurulması açısından 09 Aralık – 12 Aralık 2013
tarihleri arasında SDÜ-Atabey Meslek Yüksekokulu’nda “Engelli Bireylerde Terapi Yöntemleri”
isimli bir çalıştay düzenlenmiştir. Yrd.Doç.Dr. Gökhan AYDIN’ın düzenleme kurulu başkanlığı
yaptığı 1. Ulusal “Engelli Bireylerde Terapi Yöntemleri” Çalıştay’ı, Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı
tarafından finanse edilen Zihinsel ve Bedensel Engelli Bireylerin At ve Doğa Sevgisi ile
Sosyalleştirilmesi projesi kapsamında organize edilmiştir. Çalıştay’da Atabey Kaymakamlığı’nın
“Zihinsel ve Bedensel Engelli Bireylerin At ve Doğa Sevgisi ile Sosyalleştirilmesi Projesi”
uygulama şekli ve çıktıları proje ekibi tarafından sunulmuştur. Engelli bireylerde terapi
yöntemlerinin uygulanması ile bu bireylerin topluma kazandırılmasının önemi konularında
bilgi paylaşımlarını içermesinin yanı sıra engelli bireylerde terapi yöntemlerinin ülkemizde ve
dünyada kullanımının yaygınlaştırılması gerekliliği çalıştayın ana temasını oluşturmuştur. Sözü
geçen proje kapsamında Otistik çocuklarımızda uyguladığı ve başarı sağladığı bazı terapi
yöntemleri ele alınmış ve tartışılmıştır.
Çalıştay’a Süleyman Demirel Üniversitesi akademik ve idari personeli, Gülşen Önal Özel Eğitim
Uygulama Merkezi’nde görevli öğretmenler ile 200’den fazla öğrenci olmak üzere toplam 275
kişi katılmıştır. Çalıştay’a katılımın fazla olması proje çıktılarının daha geniş kesimlere
duyurulmasını sağlamış ve başarılı olmuştur.
20
Konferanslar:
Proje kapsamında 3 konferans gerçekleştirilmiştir.
Atabey Kaymakamlığı Tek Atlı Binicilik Tesisleri’nde 04 Aralık 2013 tarihinde düzenlenen
konferansa BAKA Genel Sekreteri Tuncay ENGİN, Atabey Kaymakamı Ömer Faruk ÇELİK, Gönen
Kaymakamı Adem USLAN, İslamköy Belediye Başkanı Zekeriyya ŞATAF, daire amirleri ile
projede gönüllü çalışan Isparta AKUT ekibi de katılım sağlamıştır.
Düzenlenen konferanslarda Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı’nın (BAKA) desteklediği Isparta’nın
Atabey İlçesi’nde Kaymakamlık tarafından yürütülen “zihinsel ve bedensel engelli bireylerin at
ve doğa sevgisiyle sosyalleştirilmesi” gelecekte benzer projelere ışık olacak veri tabanı
oluşmasına da katkı sağlayacak projeyle ilgili bilgilendirme toplantıları yapılmıştır.
Konferanslarda katılımcılara proje kapsamında uygulanan etkinlikler sonucunda hedef kitleyi
oluşturan bedensel ve zihinsel engelli 12-18 yaş aralığındaki bireylerin çevreye ait duyularının
gelişmesi, göz-el koordinasyonları ile ayırt edebilme yeteneklerinde artışların kaydedildiği
belirtilmiştir.
Toplantıların tamamında engelli bireyleri olumlu yönde etkileyen Hippoterapi (At biniş eğitimi)
üzerinde durulmuş, engelli bireylerin at ile tanışma, dokunma, tımarlama, yem verme, doğa
ile iç içe Ebru sanatı çalışmaları, gibi konular hakkında görsel bilgiler verilmiştir.
Proje Ekibi konferanslarda katılımcılara Otistik Çocuklar Eğitim Merkezi (OÇEM), Isparta İş
Eğitim Okulu ve Rehberlik Araştırma Merkezi (RAM) işbirliğinde sürdürülen projeyle ilgili,
zihinsel ve bedensel engelli bireyler için sürdürülen at ile tanışma, dokunma, tımarlama, yem
verme, doğa ile iç içe yapılan ebru sanatı faaliyetleriyle ilgili sunumlar yapmışlardır. Proje Ekibi
yapılan toplantılarda ayrıca, proje süresince yapılan faaliyet sayısı, proje kapsamında eğitim
alan bireylerin sayısı, raporlar, istatistiki analiz sonuçlarıyla oluşturulacak veri bankasının ilgili
kurum ve kuruluşlar için önemli kaynak oluşturabileceğini düşünerek verilerin paylaşımının
gerekliliğinden de söz etmişlerdir.
21
Broşürler:
Proje kapsamında hazırlanan broşürler proje çıktılarının yaygınlaştırılması ve sürdürülebilirliği
açısından kaynak oluşturması amacı ile basılmış ve dağıtılmıştır. Broşürlerde proje ile ilgili
amaç ve kapsam konularının yanı sıra, yapılan etkinlikler ve gözlenen başarılar yansıtılmıştır.
Broşür EK3’de takdim edilmiştir.
Projenin Başarı Çıktıları:
Proje kapsamında yapılan etkinliklerin tamamı bir amaca yönelik olup özenle seçilmiş ve
uygulanmış, etkinlikler başında ve sonunda uygulanan testlerin otistik çocuklarımız üzerinde
olumlu yönde etkiler bıraktığı saptanmıştır. Hippoterapi (At ile terapi) etkinliğinde otistik
çocuklarımıza “biniciliği sevdirmek”, “psikolojik ve ruhsal yönden olumlu etkiler bırakabilmek”,
“farkındalıklarını ve sorumluluklarını arttırabilmek”, “problem çözümündeki becerilerini,
rahatlama, duygu kullanımı, paylaşım, zihinsel deşarj ve baskı altında konsantre olabilme
yeteneklerinin geliştirilmesini” amaçlamıştır. Kamp etkinliği “sosyal paylaşım”, “yardımlaşma”,
“bir arada yaşama”, “doğayı tanıma ve sevme yeteneklerinin geliştirilmesi” gibi olumlu
yararlar sağlanmıştır. Ebru Etkinliği’nde otistik çocuklarımızın “rahatlamaları”, “yoğun davranış
problemlerinin azaltılması”, “dikkat süresi ve konsantrasyonun uzatılması”, “psikomotor
becerilerinin arttırılması” yeteneklerinin geliştiği gözlenmiştir. Otistik çocuklarımızın ilk kez
katılımcı oldukları meyve toplama etkinliğinde otistik bireylerin “kendilerine olan güvenlerinin
artması”, “yoğun davranış problemlerinin azaltılması”, “dikkat süresi ve konsantrasyonun
uzatılması”, “psikomotor becerilerinin arttırılması” ailelerinin ise “psikolojik olarak
rahatlamaları ve çocuklarının eğitiminde aktif rol almalarının sağlanmasını” amaçlanmıştır.
Projede yer alan tüm etkinliklerin başarı ile uygulandığı ve beklenen sonuçların alındığı
belirlenmiştir.
Proje Başarı Çıktılarının Sürdürülebilirliği
Atabey Kaymakamlığı’nın yürütmüş olduğu “Zihinsel ve Bedensel Engellilerin At ve Doğa
Sevgisi ile Sosyalleştirilme Projesi” kapsamında yapılan etkinliklerden çoğunun amacına
ulaştığı, ancak etkinliklerin proje bitiminde de sürdürülmesi gerekliliği ortaya çıkmıştır. Proje
süresince uygulanan etkinliklerde otistik bireylerin sosyalleşme konusunda ilerleme
kaydettikleri ancak etkinliklerin devam ettirilmemesi halinde bireylerin tekrar kendi
dünyalarına dönecekleri ve asosyal bir yaşam sürdürecekleri düşünülmektedir.
Projede elde edilen bir diğer sonuç; ailelerin otistik çocuklarının eğitimi konusunda yeterli bilgi
ve deneyime sahip olmadıkları görülmüştür. Bu konunun ele alınarak diğer proje ve
22
çalışmalarla desteklenmesi ve ailelerin bilinçlendirilmesi otistik bireylerin iyileştirilmeleri
konusunda son derece önem taşımaktadır.
Sağlıklı bireylerin engelli bireylere olan bakış açısı, bilgi eksikliği, engelli bireylerin toplumdan
uzak yaşamalarına neden olmaktadır. Unutulmamalıdır ki her sağlıklı insan birer potansiyel
engelli adayıdır. Engelli bireylerin topluma kazandırılmaları ve birlikte yaşam başta ailelerin ve
toplumun bilinçlendirilmesi ve engelli bireylere bakış açılarını değiştirmelerinden geçmektedir.
23
KAYNAKLAR:
1- Anonim, 2013. Otistik Çocukların Eğitiminde Aile El Kitabı. Editör: Nilüfer Darıca. T.C.
Milli Eğitim Bakanlığı. Özel Eğitim Rehberlik ve Danışma Hizmetleri Genel Müdürlüğü.
138 s.
2- Anonymous, 2012a. Draft strategic directions for horse riding in NSW national parks
and reserves. Office of Environment and Heritage NSW, Sydney. 15 p.
3- Anonymous, 2012b. Binicilik. (http://tr.wikipedia.org/wiki/Binicilik). Erişim Tarihi.
01.12.2012.
4- Autismusschweiz, 2013. http://autismus.ch/cms/images/pdf/autismus_tuerkisch.pdf
Erişim tarihi: 18.09.2013
5- Baker, L., 1996. Medical Considerations for Therapeutic Riding. NARHA Strides
Magazine. Vol.: 2 (4): 24-26.
6- Baker, L., 1997. Medical Considerations for Therapeutic Riding-Riding With Spina
Bifida. Strides Magazine. Vol.: 3 (3): 24-26
7- Bass, M., Duchowny, C. and Llabre, M. (2009) The Effect of Therapeutic Horseback
Riding on Social Functioning in Children with Autism. Journal of Autism and
Developmental Disorders, 39 (9): 1261-1267
8- Beinborn, M. 2003. Four-Hoofed Therapy Machines. Wink: An Online Journal. 4 p.
9- Bodur,Ş., Soysal, Ş., 2004. Otizmin Erken Tanısı ve Önemi. Sted. 13 (10): 394.
10- C.M.A. van den Hout & Bragonje, S., 2010. The effect of equine assisted therapy in
children with autism spectrum disorders. Human Movement Sciences: Psychomotor
Therapy. Research Internship 2009-2010: 25 p.
11- Engel, B.T., 1992. Therapeutic Riding Programs: Instruction and Rehabilitation : A
Handbook for Instructors and Therapists on Riding With the Disabled Person. 637 p.
12- Gold, C., Wigram, T., Elefant, C., 2010. Music therapy for autistic spectrum disorder.
Wiley. 22 p.
13- Jeremy V-VanderWeele, W Stone, J L. Bruzek, A S. Nahmias, J H. Foss-Feig, R N. Jerome,
S. Krishnaswami, N. A. Sathe, A. M. Glasser, T. Surawicz, M. L. McPheeters, 2011.
Therapies for Children With Autism Spectrum Disorders. Comparative Effectiveness
Review, 26:
14- Wigram, T., C. Gold, 2006. Music therapy in the assessment and treatment of autistic
spectrum disorder: clinical application and research evidence. Blackwell Publishing Ltd,
Child: care, health and development, 32(5): 535–542
15- TODEV,
2013.
Türkiye
Otistiklere
Destek
ve
Eğitim
Vakfı.
http://www.todev.org/otizm/otizmin-tedavisi-var-midir/ Erişim Tarihi: 15.12.2013
16- Tohum Otizm Vakfı, 2013. Tohum Otizm Vakfı http://www.tohumotizm.org.tr/otizmnedir Erişim tarihi: 15.10.2013
24
http://www.atabey.gov.tr/
ISBN: 978-605-87432-1-2

Benzer belgeler

Otizm nedir? - autismus deutsche schweiz

Otizm nedir? - autismus deutsche schweiz Örneğin parlayan yüzeyler veya ışık aşırı ilgilerini çeker, bazı seslerden korkarlar, kuvvetli vücut temasını tercih ederler, yüzeyleri koklarlar veya nesneleri dokunarak algılarlar. Bu davranışlar...

Detaylı