Diyaliz hastalarında beslenme özen ister Diyaliz hastaları

Transkript

Diyaliz hastalarında beslenme özen ister Diyaliz hastaları
Diyalizle Yaşam ve Sosyal Yardımlaşma Derneği Yayın Organı
Sayı: 3
f
2015 / 2
Böbrekler ve hastalıkları
konusunda bilinmesi
gerekenler
Damaryolu
Hayata Bağlar
Sağlık sorunu olmayan
herkes, organ bağışına
aday
Son Dönem Böbrek Yetmezliğinde
İdeal Tedavi Yöntemi Böbrek Nakli
Diyaliz hastalarında
beslenme özen ister
Diyaliz hastaları dikkat
Dişler ihmale gelmez!
Nakil sonrası
yaşama dair öneriler - 1
ön kapak içi
2
www.diyabiz.com
SİZİN İÇİN
VARIZ!
Kamuoyunun kronik böbrek hastalarının hakları
ve sorunları konusunda bilgilendirilmesi ve
bilinçlendirilmesi temel amacımızdır.
Bu kapsamda;
- Ülkemizdeki organ naklinin önündeki tıbbi, idari,
ekonomik ve sosyal engellerin kaldırılması için çalışırız.
- Kronik böbrek hastalarını, hasta haklarının ve insan
haklarının ayrılmaz bir parçası olarak görürüz.
- Hastalar arasında din, dil, ırk, cinsiyet, siyasi görüş,
ekonomik ve sosyal statü ayrımı yapmayız.
- Hastaların mahremiyetine özen gösteririz.
- Bütün faaliyetlerimizi etik ilkeler doğrultusunda şeffaflık
çerçevesinde yürütürüz.
BİZE KATILIN
facebook.com/diyabiz
twitter.com/diyabizdernek
3
İçindekiler
BU SAYIDA NELER VAR?
DİYABİZ Diyalizle Yaşam ve
Sosyal Yardımlaşma Derneği
Yayın Organı
DİYABİZ
05
HEMODİYALİZ ÖNCESİ
06
Diyabiz’den
• DİYABİZ acıyı paylaşıyor,
umutla ço€al›yor…
DİYABİZ Diyalizle Yaşam ve Sosyal
Yardımlaşma Derneği adına
Yönetim Kurulu Başkanı
Prof. Dr. Remzi Emiroğlu
08
Böbreklerimiz
• Böbrekler ve hastalıkları ile
ilgili bilinmesi gerekenler
Yayın Koordinatörü
HEMODİYALİZ
Yıl: 2 Sayı: 3 - 2015/ 2
Para ile satılmaz.
İmtiyaz Sahibi
10
Hemodiyaliz
• Hemodiyalizin anahtarı
damaryolu
• Op. Dr. Mesut Kösem
12
Beslenme
• Diyaliz hastalarında
beslenme özen ister
• Diyetisyen Erhan Arısoy
Prof. Dr. Bülent Oktay
Diyetisyen Erhan Arısoy
Op. Dr. Mesut Kösem
14
Ağız ve Diş Sağlığı
• Diyaliz hastalarında ağız ve diş sağlığı
Yönetim Yeri
ORGAN NAKLİ
Op. Dr. Mesut Kösem
Yayına Hazırlayanlar
Yrd. Doç. Ayla Torun
Fevzi Kemal Torun
Editör
Kevser DEVECİOĞLU
Katkıda Bulunanlar
16
Bilimsel Görüş
• Son Dönem Böbrek
Yetmezliğinde ideal tedavi
yöntemi Böbrek Nakli
• Prof. Dr. Bülent Oktay
18
Afiş İletişim I DBYR
Tel: (216) 317 63 11
GSM: (535) 711 41 37
@: [email protected]
www.afisiletisim.net
Röportaj - Vaka
• Nakil olmak için 14 yıl
böbrek bekledi
20
Orgn Bağısı
• Sağlık sorunu olmayan herkes, organ bağışına aday
• Prof. Dr. Remzi Emiroğlu
Baskı
22
Yaşam
• Nakil sonrası yaşama dair öneriler - 1
24
Organ Nakli Merkezi
• Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Organ Nakli
Merkezi
Halil Rıfat Paşa Mah.
Perpa Ticaret Merkezi
A BLok K: 6 No: 557 Şişli/İstanbul
Tel: (212) 220 96 34 - (530) 150 73 43
E-mail: [email protected]
www.diyabiz.com
Dernek Kütük No= 34/192-123
Yapım
Armoni Nuans Görsel Sanatlar,
İletişim Hiz. San. ve Tic. A.Ş.
Tel: (216) 540 36 11 pbx
4
Başkandan
• DİYABİZ Derneği yenileniyor, değişiyor....
Başkandan
DİYABİZ Derneği
yenileniyor, değişiyor....
Merhaba
D
iyaliz hastalarının yanında olmak, onların sorunlarının çözümüne destek olmak,
böbrek yetmezliği ve böbrek nakli konusunda bilinçlendirme çalışmaları yapmak
amacıyla kurulan DİYABİZ Derneği yenileniyor, değişiyor. Bu değişim içinde
DİYABİZ Derneği’nin yeni başkanı olarak bayrağı ben devraldım. Daha fazla diyaliz
hastasının yeniden hayata başlaması amacıyla çıkılan bu yolda, bugüne kadar yapılan
çalışmaların ışığında ve yeni projelerle derneğimizi daha ileri götürmek için ben de
heyecanla çalışmaya devam edeceğim.
Hepinize “merhaba” dediğim bu yeni sayımızda Türkiye’de ve dünyadaki durumu
değerlendirmek, gideceğimiz yolun kısa bir özetini yapmak istiyorum. “Böbrek nakli
için bekleyen binlerce kişi var!” Hemen herkesin bildiği, hepimizin dile getirdiği ama
yıllardır değişmeyen bir Türkiye gerçeği...
2015 yılında da bu gerçeği değiştirecek yeterli organ bağışı rakamlarına hala
ulaşılamadı. Türkiye’de nakillerin yüzde 80’i canlı vericiden yapılıyor, yüzde 20’si ise
kadavradan. Böbrek nakline ihtiyaç duyan bir böbrek hastasının yakını çok rahat
böbreğini bağışlayabiliyor. Ancak ölümden sonrası için bağış yapan ya da beyin ölümü
gerçekleşen yakınının böbreğini vermeyi kabul edenlerin oranı hala çok düşük. Beyin
ölümü gerçekleşen her 5 kişiden sadece 1’inin yakını organ bağışına onay veriyor.
Özetle; canlı vericiden nakil konusunda lider durumdayız. Türkiye’de yüzde 80’i canlı
vericiden yapılan nakiller, Amerika ve İngiltere’de canlıdan ve kadavradan nakil oranı
yaklaşık yüzde 50 ile eşitlenmiş durumda. Avrupa Ülkeleri’ne baktığımızda örneğin;
İspanya’da kadavradan nakil oranı yüzde 80’lere ulaştı.
Böbrek nakli konusunda maalesef artışın yaşanmadığı ülkemizde bugün 60 bin diyaliz
hastası var ve 20 bin kişi de böbrek nakli için sırada bekliyor.
Oysa bu tabloyu değiştirmek elimizde...
Bunun için, beyin ölümü gerçekleşen 5 kişinin tamamının yakınlarının organ bağışını
kabul etmesi yeterli. Bu yılda 3000 olan nakil sayısının 5500’e çıkması, böbrek
bekleyen 20 bin kişiye dört yıl içinde böbrek naklinin yapılarak yepyeni bir hayata
başlamaları anlamına geliyor.
Bağışı kabul etmeyen dört kişinin ailesinin organ bağışına onay vermesi ile 4 yılda
Türkiye’de organ bekleyen hiç kimse kalmayabilir.
Maalesef bu rakamlara ulaşamıyoruz. Bizlerin hedefi kadavradan nakil oranını arttırmak.
Kadavradan nakil oranının artması organ nakli bekleyenlerin bekleyişine son verecek,
onları yeni bir hayat armağan edecek en etkili çözüm. Bunun için tek yapılması
gereken canlı iken hiç düşünmeden verdiğimiz böbreğimizin biz öldükten sonra da bir
başkasına hayat vereceği bilincinde olarak organlarımızı bağışlamak, bir yakınımızı
kaybedersek uygun koşullar olduğunda organ nakli yapılmasına izin vermek.
Prof. Dr. Remzi Emiroğlu
DİYABİZ Derneği Yönetim Kurulu Başkanı
Acıbadem Üniversitesi Öğretim Üyesi
5
Bizden
DİYABİZ acıyı paylaşıyor,
umutla çoğalıyor…
DİYABİZ, diyaliz tedavisi gören kronik böbrek yetmezliği hastalarının
yanında olmaya, organ nakli konusunda bilinçlendirme çalışmalarına
devam ediyor.
Ü
lkemizde kronik böbrek hastalığı teşhisiyle
diyalize girenlerin sayısı her geçen gün artıyor.
Diyaliz merkezlerinin çoğalmasıyla birlikte
geçmişe göre günümüzde diyaliz seanslarının konforu
her ne kadar yükseldiyse de, hala diyalize girmek
çoğu zaman hayatın akışını zora sokan bir süreç olarak
değerlendiriliyor. Kronik böbrek yetmezliği hastalarının
yepyeni bir hayata başlamalarının yolu da çoğu zaman
organ naklinden geçiyor. Ancak organ bağışı aynı
oranda artış göstermiyor. Türkiye’de hala kadavradan
yeterince bağış olmadığı için nakiller ağırlıklı olarak
canlı vericiden yapılıyor.
Böyle bir tablonun olduğu ülkemizde Diyalizle Yaşam
ve Sosyal Yardımlaşma Derneği (DİYABİZ) böbrek
hastalarını ve yakınlarını bilinçlendirmek ve onların
hayatlarını kolaylaştırmak amacıyla çalışmalarına
devam ediyor. DİYABİZ, diyalize giren ancak sahip
olduğu hakları bilmeyen ya da organ nakli olması
gereken ancak organ bulunamayan ya da tedavi
olmak için doğru adrese ulaşamayan hastalar için bir
danışma merkezi niteliğinde.
“Kronik böbrek hastalarının hakları, kamuoyunun
kronik böbrek hastalarının hakları ve sorunları
konusunda bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi”
DİYABİZ Derneği’nin temel amacını oluşturuyor.
“Paylaştıkça Çoğalıyoruz” solganıyla yola koyulan
DİYABİZ Derneği Diyaliz tedavisi gören tüm hastaların
yaşadıkları sorunları paylaşıyor, çözüme kavuşturmak
için çalışmalar yapıyor. Ancak asıl çözümün organ
nakli olduğu bilinciyle kurulan ve çalışmalarına devam
eden DİYABİZ’in en önemli çalışma alanlarından birini
organ nakli konusunda toplumu bilinçlendirmek geliyor.
Derneğin üyeleri Türkiye’de organ naklinin önündeki
tıbbi, idari, ekonomik ve sosyal engellerin kaldırılması
için önemli çalışmalar yapıyor. Çünkü binlerce insan
organ bekliyor ve hergün 10 insan bağışlanmayan
organlar nedeniyle hayatını yitiriyor.
6
Organ bağışı hayat kurtarır
Organ nakli konusundaki bilinci arttırmak amacıyla
bugüne kadar pek çok projeyi hayata geçiren Derneğin
gelecek yıllar için de tasarladığı çeşitli projeleri var.
Organ bekleyen hasta sayısının azalması, canlı vericinin
karşısında kadavradan organ bağışı rakamlarının
artışını sağlamak DİYABİZ’in kuruluş amaçları arasında
yer alıyor. Böbrek hastalarına her anlamda destek
olmayı ilke edinen dernek, sosyal medyada etkinliğini
arttırarak daha fazla böbrek hastasına ve gönüllüye
ulaşmayı hedefliyor.
DİYABİZ Misafirhaneleri hizmetinizde
Editörden
Yeni Başkanımızla
Yola Devam
Kısa bir aradan sonra Diyabiz Dergisi olarak yine karşınızdayız.
Paylaşmaya, paylaştıkça çoğalmaya kaldığımızı yerden ama
yeni başkanımız Prof. Dr. Remzi Emiroğlu ile devam ediyoruz.
Diyabiz Dergisi ekibi olarak derneğin yeni başkanı Prof. Dr.
Remiz Emiroğlu’na başarılar diliyoruz. Yeni başkanımızla ilk
sayımızı hazırladık ve sizlerin beğenisine sunduk.
Diyalize giren kronik böbrek
hastalarının en önemli sorunlarından
biri de devamlılık gerektiren bu
tedavi sırasında çalışma şartlarında
yaşanan sorunlar. DİYABİZ’in
bir diğer çalışma alanını da
diyalize giren hastalara uygun
çalışma koşullarının sağlanması
oluşturuyor. DİYABİZ hastaların
ruhsal durumlarıyla da ilgileniyor.
Çoğu zaman yıllar süren tedavide
hastaların morallerini yüksek
tutmaları gerekiyor. DİYABİZ,
hastalıkları nedeniyle sosyal
hayatları kısıtlanan hastalar için
çeşitli aktviteler, geceler, balolar
organize ediyor.
DİYABİZ hastaları sadece diyaliz
tedavileri sırasında değil organ nakli
olduklarında da yanlarında olmaya
devam ediyor. Organ nakli hem
verici hem de alıcılar için psikolojk
açıdan oldukça zorlu bir süreç.
Dernekte, bu süreçte hastalara
destek vermek için hastaların her an
danışabilecekleri uzman psikologlar
yer alıyor. Bu dönemde en çok soru
hukuki alanda geliyor. DİYABİZ
bünyesinde yer alan uzman
hukukçular hastaları bilgilendiriyor.
Gerçekleştirdiği ve yapmayı
planladığı yeni projeler ile yoluna
devam eden DİYABİZ üyeleri
kendileri gibi heyecanla çalışacak
yeni üyeleri de derneğe davet
ediyor. Her böbrek naklinin yeni bir
hayatın başlangıcı olduğu bilinciyle
hareket eden DİYABİZ yeni
projelerle yoluna devam ediyor.
Paylaştıkça çoğalıyor...
Dergimizi hazırlarken böbrek yetmezliği, diyaliz tedavisi ve organ
nakli konusunda hem uzman doktorlarımıza danıştık, görüşlerini
aldık hem de hastalarımızın tecrübelerine başvurduk.
Yıllardır organ nakli konusunda değerli çalışmalar yapan,
yüzlerce kişinin yeniden hayata başlamasının mimarı olan Prof.
Dr. Bülent Oktay bizim için son dönem böbrek yetmezliğinin
çaresi organ naklinin ayrıntılarını, son yıllarda yaşanan
gelişmeleri yazdı. Derneğimizin yeni başkanı Prof. Dr. Remzi
Emiroğlu da nakil konusunda oldukça bilgilendirici yazısı ile
dergimize destek oldu. Op. Dr. Mesut Kösem ise siz değerli
okuyucularımıza hemodiyaliz hastaları için hayati önem taşıyan
damaryolu konusunda uygulanan yöntemleri ve bu konudaki
son gelişmeleri anlattı.
Biliyoruz ki; diyaliz hastalarının uzun tedavi süreci sırasında farklı
rahatsızlıkları da olabiliyor. Biz de bu sayımızda ağız diş sağlığını
işledik. Risk taşıyan diyaliz hastalarına ağız ve diş sağlıklarını
korumalarına yardımcı olacak tavsiyelerde bulunduk. Diyaliz
hastalarının yaşamlarında çok dikkat etmeleri gereken bir diğer
konu da beslenme. Eskişehir Yunus Emre Devlet Hastanesi’nde
Diyetisyen Erhan Arısoy’dan sağlıklı beslenme konusunda dikkat
edilmesi gereken noktaları, diyaliz hastalarının sağlıklılarını tehdit
etmeyecek şekilde nasıl beslenmeleri gerektiğini öğrendik.
Ailesinin tüm ısrarlarına rağmen 14 yıl diyalize girerek
kadavradan organ çıkmasını bekleyen Durmuş Kaya’nın zorlu
hikayesini ve babası Mustafa Kaya’dan yapılan böbrek nakli
ile değişen hayatını dinledik ve dergimizin sayfalarında sizlerle
paylaştık.
Dergimizde nakil olmuş hastalarımızı da unutmadık. Zorlu
bir süreç olan nakil sonrası dönemi kolaylaştıracak bilgilere
dergimizin sayfalarında yer verdik.
Özetle sizler için dolu dolu bir dergi hazırladık. Hazırlarken
bizlerin de bilgilendiği dergimizi bizim duyduğumuz merak ve
heyecanla okumanız dileğiyle…
Kevser Devecioğlu
7
Böbreklerimiz
Böbrekler ve
hastalıkları ile ilgili
bilinmesi gerekenler
Böbrek hastalıklarının belirtileri
sessizce ortaya çıkıyor. Gece idrara sık
kalkma, halsizlik, nefes darlığı,
hipertansiyon, el, ayak ve gözlerde
şişme şeklinde kendini gösteriyor.
B
öbrekler, fonksiyonları
bozulunca görevlerini yerine
getiremiyor. Bu durumda
kandan atılması gereken maddeler
atılamıyor ve kanda birikerek
bazı semptomlara neden oluyor.
Böbreklerin fonksiyonlarının
azalması ve kaybolması aniden
ortaya çıkmışsa (akutsa) iyileşme
kaydedilebiliyor. Ancak yıllar içinde
sessizce devam ederek gelişiyorsa
(kronikse) geri dönüşü olmayan
bir tablonun ortaya çıkmasına yol
açıyor.
Genel olarak böbrek hastalıkları;
glomerüler hastalıklar (akut ve
kronik böbrek iltihabı olarak bilinen
hastalıklar), tubüler hastalıklar,
konjenital hastalıklar, kalıtımsal
hastalıklar, damarsal böbrek
hastalıkları, gebelik zehirlenmesi,
taş hastalıkları, idrar yolu iltihapları,
idrar yollarının daralması ve
tıkanması, hipertansiyon ve
diyabet (şeker) hastalığı gibi
sistemik hastalıklara bağlı böbrek
hastalıkları, ilaçlara bağlı gelişen
8
böbrek hastalıkları vs. şeklinde
sıralanıyor.
Böbrek hastalıklarının belirtileri ise
sessiz şekilde ortaya çıkıyor. Gece
idrara sık kalkma, halsizlik, nefes
darlığı, hipertansiyon, el, ayak
ve gözlerde şişme görülebiliyor.
Tek belirtisi gece sık sık idrara
kalkma olabileceği gibi böbrek
yetmezliği hastaları kulak burun
boğaz kliniğine burun kanaması,
gastroenteroloji kliniğine mide
kanaması şikayetiyle gittiklerinde
böbrek hastası oldukları ortaya
çıkabiliyor.
Akut böbrek yetmezliği; ağır
kanama ve kusma, idrar yollarında
tıkanıklık, sağlıksız gebelik süreci,
bazı ilaçların kullanımı ve büyük
ameliyat geçirilmesi sonucu
görülebiliyor.
Kronik böbrek yetmezliği ise böbrek
hastalıklarının tedavi edilmemesi,
şeker hastalığı, hipertansiyon ve
idrar yolu hastalıkları sonucunda
ortaya çıkabiliyor.
BÖBREK İNSAN
VÜCUDUNUN
NERESİNDE YER ALIR?
Böbrekler kaburga
kemiklerinin altında,
omurganın her iki yanında
yer alır. Şekilleri kabaca
fasulyeye benzetilebilir.
Sağlıklı bir yetişkinde boyu
10-12 cm, ağırlığı ise
120-160 gr civarındadır.
Bir insan böbrekleri
çalışmadan yaşayamaz.
Böbreklerin görevi nedir?
Böbrekler, kanımızın filtresi gibi
çalışıyor, kanı süzerek temizliyorlar.
Bunu da nefron adı verilen
milyonlarca sayıda mikroskobik
filtre aracılığıyla gerçekleştiriyorlar.
Temizlenen kanın atık ürünü ise
idrar. Böbrekte kanın temizlenmesi
sonucu oluşan idrar, mesaneye
(idrar torbası) doğru gidiyor
ve buradan vücudun dışına
atılıyor. Böbreklerin temizlik işlevi
sayesinde vücut sıvı yapısı ve
hacminin dengesi de kuruluyor.
Bu süreçte böbrekler, kandaki
atık ürünleri idrar şeklinde atıyor,
besin ve elektrolitleri tekrar kana
geri veriyor. Böylece vücut için
gerekli olan tuz, potasyum, fosfor,
magnezyum gibi bazı minerallerin,
suyun, glikozun ve proteinlerin
dengede tutulmasını sağlıyorlar.
Ancak böbreklerin işlevi yalnızca
bununla sınırlı değil; vücutta
önemli işlevi olan hormonları da
salgılıyorlar. Örneğin, salgıladığı
renin hormonu tansiyonun
dengelenmesine yardımcı oluyor.
Eritropoetin hormonu ise kemik
iliğini uyararak kan yapımına destek
veriyor. Ayrıca vücut tarafından
alınan D vitamininin kullanılmasını
sağlıyor. Böylece böbrekler,
kandaki kalsiyum-fosfor seviyesini
dengeleyerek sağlıklı bir kemik
yapısının oluşmasına katkıda
bulunuyor.
Aklınızda
olsun...
Böbrekler günde 200 litre kanı temizliyor...
Böbrekte her gün kandan süzülen idrarın (günün
ilk idrarı) içindeki 1 kg. sofra tuzu, 500 gr. sodyum
bikarbonat, 170 lt su, 11 gr. protein, 170 gr. şeker ve
birçok metabolik madde geri emiliyor. Buna karşılık her
gün 27 gr. üre, 1.7 gr. kreatinin, 5 gr. sodyum ve diğer
metabolik ürünler idrarla atılıyor.
Her bir böbrekte yaklaşık 1 milyon nefron
(böbrek cisimciği) bulunuyor. Bu böbrek
cisimciklerinin görevi kanı süzmek.
Fazla tuz böbrekleri yoruyor!
Fazla tuz, böbreklere de zarar veriyor. Vücudun
günlük tuz ihtiyacı ortalama 5-6 gram. Bunun yaklaşık
2 gramı yemeklere hiç tuz konmasa
bile gün içerisinde yenilen sebze ve
meyvelerden alınıyor. Eğer evde ya da
dışarıda yenilen yemeklerden kısıtlama
yapılmazsa, günlük yiyeceklerdeki
yüksek tuz, vücuda alınıyor. Bunların
yanı sıra, içeriğinde fazla miktarda
tuz bulunan peynir, turşu, salça gibi
yiyecekler vücudun fazladan tuz
almasına neden oluyor. Bazı durumlarda
kişilerin günlük tuz alımı 20-25 gramı
buluyor. Bu da, böbreklerin daha fazla suya ihtiyaç
duyması ve daha çok yorulması anlamına geliyor.
Böbrekler susuz yaşayamaz
Böbreklerin ve tüm vücudun sağlığı
için günde ne kadar su içilmesi
gerektiği, tartışılan bir konu. Türk
insanı genelde su içmeyi sevmiyor
hatta günlük suyu böbreklerini
sıkıntıya sokacak kadar az tüketiyor.
Su tüketimi ile ilgili öneriler
• Normal kiloda erişkin bir kadın
günde 1.5-2 litre, erkekler ise
günde 2-2.5 litre su tüketmeli.
Su, böbreklerin temizlik işlevini
yerine getirmesini sağlıyor.
• Çay, meyve suyu ve soda gibi
içecekler günlük tüketimin
dışında tutulmalı.
• Çok terleyen kişiler tüketecekleri
su miktarını biraz daha artırmalı.
• Vücuttaki kas kitlesi ve yapısına
göre su tüketiminin ayarlanması
gerekiyor.
• Yeterli su almak, böbreklerin
ve dolayısıyla damarların erken
yaşlanmasını önlüyor.
• Çok su içmek de yararlı değil.
Çünkü günde 4-5 litre su
içildiğinde böbreğin idrarı
konsantre etme yeteneği
azalıyor. Bu da vücuttaki tuz
oranını azaltıyor.
9
Hemodiyaliz
Hemodiyalizin Anahtarı Damaryolu
Kronik böbrek yetmezliği tedavisinde hemodiyaliz uygulanacak
hastaların öncelikle damaryolunun hazırlanması gerekiyor. Hastaya
uygulanacak en uygun damaryolu seçeneği hasta, nefrolog ve damar
cerrahının ortak kararı ile belirleniyor.
G
Op. Dr. Mesut Kösem
ünümüzde kronik böbrek
yetmezliği yaşayanların
tedavisinde, hemodiyaliz,
periton diyalizi ve böbrek nakli
yöntemleri kullanılıyor. Acıbadem
International Hastanesi Kalp ve
Damar Cerrahisi Uzmanı Op. Dr.
Mesut Kösem, ülkemizde hastaların
yaklaşık yüzde 80’inin hemodiyaliz
ile hayatlarını sürdürdüğünü
belirtiyor. Hemodiyaliz genellikle,
4 saatlik tedavi seansları
şeklinde ve haftada 3 gün
olarak uygulanıyor. Hemodiyaliz
tedavisinin uygulanabilmesi için,
dakikada 350-400 ml kanın, damar
sisteminden diyaliz makinasına
sağlanabilmesi gerekiyor.
Hemodiyaliz için gerekli yüksek
akımdaki kanı sağlayan sistemlere,
damaryolu adı veriliyor. Kösem,
“Hemodiyalizin yapılabilmesi için
ön şartı, damaryolunun sağlanmış
olmasıdır. Bu sebeple hemodiyaliz
için damaryolu, anahtar vazifesi
görür” diyor.
Hemodiyaliz için damaryolu
seçenekleri:
• Fistül (Arterio-Venöz Fistül)
Hemodiyaliz için en sık kullanılan
ve tercih edilen damaryolu
seçeneği. Bu seçenekte el
bileği veya dirsekte yapılan bir
cerrahi operasyonla, atardamar
ile yüzeyel toplardamar
arasında bir bağlantı (kısa
devre) oluşturuluyor. Bu fistülün
kullanılabilir duruma gelmesi için
1-3 ay bekleniyor. Bu bekleme
süresi içinde toplardamardaki
akım hızlanıyor, damarın
genişliği artıyor ve damar
duvarı kalınlaşarak diyaliz
iğneleri uygulamak için uygun
yapıya dönüşüyor. Fistüller;
oluşturulmasının kolaylığı,
düşük sorun oluşturma riski,
hemşire için kullanım kolaylığı ile
hemodiyaliz hastalarında uzun
yıllar, konforlu bir hayata imkan
tanıyor.
İdeal bir damaryolunun özellikleri:
•
•
•
•
•
•
•
•
10
Oluşturulması kolay olmalı.
Hemodiyaliz için yeterli kan akımını sağlamalı.
Oluşturabileceği riskler az ve kabul edilebilir seviyede olmalı.
Uzun yıllar, sorunsuz olarak işlev görmeli.
Diyaliz hemşiresi tarafından güvenle ve kolayca kullanılabilmeli.
Estetik olarak kabul edilebilir olmalı.
Ekonomik olarak maliyeti düşük olmalı.
Hastanın yaşam kalitesi ve konforunu bozmamalı.
• Yapay Damar (Greft)
Hastanın fistül şanslarını
kaybettiği veya damar
yapısının fistüle uygun olmadığı
durumlarda uygulanan
yapay damar, teknik olarak
uygulanması daha zor ve
ekonomik olarak daha maliyetli
bir yöntem. Bu seçenekte,
fistül operasyonuna benzer
bir operasyonla, atardamar ile
toplardamar arasına, cilt altına
yapay damar yerleştiriliyor.
Operasyon sonrası yapay
damar genellikle 2 hafta sonra
kullanıma hazır hale geliyor.
Hemodiyaliz için kullanılan
iğneler, bu yapay damara
uygulanıyor. Fistüle göre ömrü
daha kısa olan yapay damarın
riskleri de (pıhtı oluşumu,
enfeksiyon, damar genişlemesi
vb.) daha fazla.
• Katater
Plastik malzemeden özel
olarak imal edilmiş, boyundan,
kasıktan veya omuzdan
büyük bir toplardamara
yerleştirilen özel bir borucuk
sistemi. Katater takılması
işlemi lokal anestezi altında,
ameliyathane şartlarında,
tercihen; ultrasonografi cihazı
kılavuzluğunda gerçekleştiriliyor.
Kataterler geçici ve kalıcı
katater olmak üzere ikiye
ayrılıyor. Geçici kateterler, 1
hafta ile 1 ay arasındaki kısa
süreli kullanım için uygunlar.
Hemodiyalize alınması gereken
hastalar, fistülü yoksa veya
kullanıma uygun değilse, geçici
katater takılarak diyalize alınıyor.
Kalıcı kataterler ise fistül ve
yapay damar (greft) şanslarını
kullanmış veya bu yöntemlere
uygun olmayan hastalara, uzun
süreli kullanım planlanarak
uygulanıyor. Kataterler takılırken
ve kullanılırken yaratabileceği
riskler sebebiyle son seçenek
olarak görülüyor.
Damaryolu yönteminde ilk
seçenek fistül olmalı
Kronik böbrek yetmezliği
tanısıyla, sınırlı böbrek fonksiyonu
ile nefrolog tarafından takip edilen
hastalara, tedavi seçenekleri olan
hemodiyaliz, periton diyalizi, böbrek
naklinin anlatıldığını ifade eden
Kösem “Bu bilgilendirme sonrası,
hastaya hemodiyaliz tedavisinin
uygulanmasına karar verildiğinde
damaryolu hazırlığına başlanmalı.
Damaryolu için her hastada,
öncelikle fistül düşünülmeli. Fistül
operasyonu, diyaliz ihtiyacının
kaçınılmaz olduğu düşünülen
zamanın, 3-6 ay öncesinde
yapılmalı ve gereğinde kullanılmak
üzere hazır bekletilmeli” diyor.
Kösem, eğer hasta hemodiyaliz
tedavisine acil durumda,
kataterle başladıysa hastanın ilk
diyaliz seansları sonrası, genel
durumu uygun hale geldiğinde,
fistül operasyonu planlanması
gerektiğine dikkat çekiyor.
Diyaliz başlamadan
damaryolunun hazırlanmasının,
hasta için çok önemli olduğunu
belirten Kösem şöyle devam
ediyor: “Bu şekilde riskli katater
yöntemlerine ihtiyaç duyulmadan,
rahatlıkla fistülden hemodiyalize
başlanabiliyor. Hemodiyaliz
için damaryolu operasyonları,
bu konuda uzmanlaşmış
damar cerrahları tarafından
gerçekleştiriliyor. Bunun için
öncelikle damar cerrahisi
polikliniğinden muayene için
randevu alınması gerekiyor.
Damaryolu seçeneği ortak
kararla belirleniyor
Damar cerrahisi polikliniğinde
neler yapıldığına gelince.. İlk
olarak hastanın önceki hastalık
öyküsü ve beraberinde bulunan
hastalıkları değerlendiriliyor. Damar
sistemi muayenesinde, koldaki
atardamarlar, toplardamarlar ve
el dolaşımı inceleniyor. Renkli
Doppler Ultrasonografi cihazı ile
koldaki atardamar ve toplardamar
yapısı, damar çapları ve akım
özellikleri değerlendiriliyor.
Ultrasonografi incelemesinin
yetersiz olduğu durumlarda
Venografi, Anjiografi gibi daha
ileri incelemeler gerekebiliyor.
Hemodiyalize giriş yolu için, hangi
damaryolu seçeneğinin hastaya
uygun olduğuna karar veriliyor.
Damaryolunun oluşturulması için
nasıl bir operasyon yapılacağı,
operasyon prosedürü, beklenen
operasyon başarısı oranı ve olası
riskler hastaya açıklanıyor.
Kösem, hastaya hangi tedavi
seçeneğinin uygulanacağına
ve hemodiyaliz için hangi
damaryolunun seçilmesi gerektiğine
hasta, nefrolog ve damar cerrahının
ortak değerlendirmesi ile karar
verilmesi gerektiğine dikkat çekiyor.
11
Beslenme
Diyaliz Hastalarında
Beslenme Özen İster
Beslenmenin hayatı önem taşıdığı ileri dönem
böbrek yetmezliği yaşayan diyaliz hastalarının,
tuzu hayatlarından çıkarmaları, fosfor ve
potasyum deposu yiyecekleri sınırlı tüketmeleri
gerekiyor. Bir uzman tarafından hazırlanacak
kişiye özel beslenme programı, diyaliz
hastalarının yaşam kalitesine yükseltiyor.
K
ronik böbrek hastalığı son yıllarda tüm
dünyada olduğu gibi ülkemizde de artış
gösteriyor. Çeşitli sebeplere bağlı olarak
gelişen kronik böbrek yetmezliğinin son döneminde
hasta diyaliz tedavisine ihtiyaç duyuyor. Erken
dönem böbrek yetmezliğinde, diyet tedavisinin son
derece önemli olduğuna dikkat çeken Eskişehir
Yunus Emre Devlet Hastanesi’nden Diyetisyen
Erhan Arısoy, son dönem böbrek yetmezliğinde
ise hastaların “Artık diyalize giriyorum, diyaliz
böbreğimin vazifesini yerine getiriyor, istediğimi
yiyebilirim” gibi yanlış bir düşünceye kapıldıklarını
ifade ediyor. Oysa diyaliz hastalarında da beslenme
erken dönemdeki kadar katı kurallara bağlı olmasa
da son derece önem taşıyor ve tedavinin ana
unsurlarından birini oluşturuyor.
Diyetisyen Arısoy, diyaliz
hastalarında tıbbi beslenme
tedavisinin amaçlarını şöyle sıralıyor;
• Hastanın genel durumunu iyileştirmek ve
korumak,
• Vücuttaki üre ve kreatin seviyelerini düşürmek,
• Kalsiyum ve fosfor dengesini koruyarak
kemiklerde oluşabilecek hasarın önüne geçmek,
• Kan potasyum seviyesini istenilen düzeyde
tutmak,
• Diyabetli hastaların kan glikoz seviyesini
düzenlemek,
• Aşırı sıvı alımını önlemek,
• Vücut ağırlığını ideal seviyede tutmak.
12
Tuz Tüketimine Dikkat!
Diyaliz hastalarının beslenmelerinde
dikkat etmeleri gerekenlerin
başında tuz tüketimi geliyor. Arısoy,
tuz ve tuzlu yiyeceklerin tüketiminin,
kişinin sıvı gereksinimini artırarak
iki diyaliz seansı arasında fazla
su tutmasına yani hipervolemiye
neden olduğuna dikkat çekiyor.
Hipervolemi ise diyaliz hastalarının
en büyük sorunlarından biri olan
yüksek tansiyona (hipertansiyon)
neden oluyor.
Diyaliz hastalarının tuzu, tuz
içeren yiyecek ve içecekleri
diyetlerinden tamamen çıkarmaları
gerektiğini belirten Arısoy, “Bununla
beraber günlük sıvı tüketimlerini
sınırlandırmalı ve diyetisyenlerinin
kendileri için belirleyeceği miktarın
üzerine çıkmamalılar” diyor.
Özellikle yaz aylarında fazla sıvı
tüketiminin önüne geçmek için
önerilerde bulunan Arısoy şöyle
devam ediyor: “Her sabah günlük
tüketilecek sıvı ölçülü olarak bir
şişeye konularak gün boyu sadece
o şişeden sıvı tüketilmeli. Büyük
su bardakları veya kupalar yerine
kahve fincanı gibi küçük bardaklar
kullanılmalı. Ağız kuruluğunu
engellemek için bulunulan ortamlar
nemlendirilmeli. İlaçlar da yemek
esnasında içilen sıvılarla beraber
alınabilir.”
Fazla Fosfor Kemikleri
Zayıflatıyor
Diyaliz hastalarının beslenmelerinde
dikkat etmeleri gerekenleri anlatan
Arısoy, ikinci sırada fosfor içeren
besinlere dikkat çekiyor. En fazla
fosfor içeren yiyeceklerin başında
süt ve süt ürünleri (özellikle kaşar
peyniri), balık, yumurta sarısı,
kahve, bakliyat, gazlı içecekler,
çikolata, kepekli ürünler ve bulgur
geliyor.
Diyaliz hastalarının vücutlarındaki
fazla fosforu atabilmelerinin tek
yolunun diyalize girmek olduğunu
belirten Arısoy, “Diyaliz seansında
atılacak fosfor düzeyi sınırlı
olduğu için fazla alınan fosfor,
kan fosfor düzeyini yükseltir.
Yüksek fosfor ise “üremik kemik
hastalığı” olarak adlandırılan bir
kemik hastalığına yol açar. Ayrıca
fazla fosfor, özellikle kemiklerden
kalsiyumun çekilmesine, kemiklerin
zayıflamasına ve dolayısıyla
kolaylıkla kırılmalarına neden olur”
şeklinde konuşuyor.
Diyetisyen Kontrolü Şart
Diyaliz hastalarının beslenmelerinde
dikkat etmeleri gereken üçüncü
başlığı da potasyum içeren besinler
oluşturuyor. Normal şartlarda,
alınan fazla potasyum idrar yolu
ile vücuttan atılıyor. Ancak son
dönem böbrek yetmezliği yaşayan
hastalarda, böbrekler çalışmadığı
için fazla potasyumun vücuttan
atılamadığını ifade eden Arısoy “Bu
durumda kan potasyum düzeyi
artar. Yüksek potasyum özellikle
kalpde ritim bozukluğu yaparak
ölümcül sorunlara yol açar” diyor.
Kuruyemişler, kuru baklagiller,
kurutulmuş sebze ve meyveler,
patates, havuç, mantar, ıspanak,
maydanoz gibi koyu yeşil yapraklı
sebzeler, tahin-pekmez, muz,
kavun, portakal, yeni dünya gibi
özellikle sarı renkli olan meyveler,
potasyumu yüksek yiyecekler
grubunu oluşturuyor.
Diyaliz hastalarının beslenmesinde
enerji, protein, yağ ve bazı
vitaminleri içeren besin öğelerinin
alımının önemine de dikkat çeken
Arısoy, şöyle devam ediyor:
“Ancak bunlar kişiye özel olarak
hesaplanmalı. Kişinin yaşına,
boyuna, kilosuna, kan değerlerine,
beslenme alışkanlıklarına bağlı
olarak bir diyetisyen tarafından
değerlendirilip kendisine özel bir
beslenme programı oluşturulmalı.
Hasta ayda en az bir defa yetkin
bir diyetisyen tarafından kontrol
edilmeli.”
13
Ağız ve Diş Sağlığı
Diyaliz hastaları dikkat!
Dişler ihmale gelmez
Böbrek yetmezliği nedeniyle diyalize giren hastalar ağız ve diş sağlığı
konusunda daha fazla risk taşıyor. Diş çürüklerini, diş kayıplarını ve ağızdaki
mikropların yayılımıyla diğer enfeksiyon hastalıklarının oluşmasını engellemek
için hastaların, kişisel ağız bakımlarına, oral hijyene her zamankinden daha
fazla dikkat etmeleri gerekiyor.
B
öbrek yetmezliği sonucu
diyaliz tedavisi gören
hastalarda kişisel ağız ve
diş tedavisinin ve oral hijyenin
ihmal edilmesi tedavi sırasında
sıkça yaşanan kusmalarla birlikte,
diş çürüklerine, diş kayıplarına ve
dolaylı olarak vücutta başka sağlık
sorunlarına neden olabiliyor. Diş
çürüğüne bağlı bakteriler, böbreğe,
kalbe ya da başka bir organa
yerleşebiliyor. Ayrıca solunum ve
sindirim sisteminin ilk basamağı
olan ağızın, vücuttaki bazı
hastalıkların belirti ve buğularını
yansıttığı bir yer olarak özellikle
diyaliz hastalarında daha yakından
takip edilmesi gerekiyor.
14
Düzenli diş hekimi kontrolü
yapılmalı
Gerek hastalık gerek hastalığın
seyri ve kullanılan ilaçlar nedeniyle
diş ve dişeti hastalıkları yaşama
riski daha yüksek olan diyaliz
hastalarının, düzenli olarak diş
hekimi kontrolüne gitmelere ve
çürük dişlerini mutlaka tedavi
ettirmeleri gerekiyor. Ağızlarındaki
çürük dişleri tedavi ettirmelerinin
yanı sıra ağızdaki ve dişetlerindeki
gerekli diğer tedavilerini de
tamamlamaları önem taşıyor. Ancak
sadece tedavileri tamamlamak
tek başına yeterli değil. Hastaların
ağız ve diş bakımlarına ve oral
hijyeni dikkat etmeleri, doğru
fırçalama tekniğini öğrenmeleri
ve uygulamaları tedavi edilmiş bir
ağızın sağlığını korumanın önemli
bir adımını oluşturuyor.
Özellikle organ nakli olmaya
karar veren ve uygun böbreğin
bulunduğu hastaların, nakil
sonrasında kullanacakları
bağışıklıklarını baskılayacak
ilaçlar öncesinde acil müdahale
gerektirecek diş tedavilerini
yaptırmaları gerekiyor. Bu önlem,
nakil sonrasında herhangi bir ağız
ve diş sağlığı konusunda da sorun
yaşamalarını engelliyor.
Nakil sonrası diş bakımı
Böbrek hastalarının büyük
bölümü nakil için sıra bekliyor.
Böbrek bulunamadığı için yıllarca
diyalize devam etmek zorunda
olan hastaların sayıları milyonları
bulmuş olmakla birlikte hastaların
bir kısmı nakil olabiliyor. Bir kısmı
kadavradan bir kısmı ise canlı
vericiden olmak üzere organ
nakli olan hastaların da nakil
sonrası yine ağız ve diş sağlığına
özen göstermeleri gerekiyor.
Organ nakilleri sonrasında,
hastalar yaklaşık 6 ay genellikle
bağışıklık sistemini baskılayan
ilaçlar kullanılıyor ve bu ilaçlar
enfeksiyonların baskılanmasını
engellerken genel direnci de
düşürüyor. Eğer nakil öncesinde
hastanın diş tedavisi ayrıntılı
bir biçimde yapılmadıysa, eve
çıktıktan 2-3 hafta sonra bir diş
hekimine mutlaka muayene olmalı.
Diş hekiminin önereceği tedaviyi
organ nakli hekimine de danışılarak
uygulanmalı. Hastanın dişleriyle ilgili
herhangi bir tedavi (çekim, dolgu,
temizleme) yapılacağı zaman,
antibiyotik kullanması gerekecektir.
Ancak öncesinde organ nakli
doktorunun vereceği koruyucu
antibiyotikler kullanılmalı. Koruyucu
antibiyotik kullanılmasının nedeni
ise normalde ağız içinde çok
sayıda bulunan mikropların tedavi
sırasında zarar gören diş etlerinden
kana karışarak ciddi enfeksiyonlara
yol açmasını engellemek. Genel
direncin düşmesiyle diş ve
dişetlerinde sorun yaşama ihtimali
yükselen organ nakli hastalarının da
günlük antibakteriyel ağız gargarası
kullanımına, düzenli hekim
kontrollerine, cerrahi girişimlerde
antibiyotik kullanımına dikkat
etmeleri gerekiyor. Ağız sağlığının
bozulmasıyla ortaya çıkan diğer
bir sorun da bazı ilaçların yol
açtığı, diş etlerinin aşırı şişmesi ve
hassasiyetidir. Bunu olabildiğince
önlemek için hastaların ağız ve
diş bakımına çok dikkat etmeli,
yumuşak diş fırçası ve diş ipliğini
veya kürdanı diş hekiminin
önerisine göre kullanmalı
Diyaliz hastalarında sık görülen
diş ve dişeti hastalıkları
Diyaliz tedavisinde bir çok organda
komplikasyon yaşayan böbrek
hastalarının yaşayabilecekleri diş ve
diş eti hastalıkları aşağıdaki gibidir:
• Ağızda kötü tat: Üremik hastalık
ve kronik böbrek yetmezliği
hastada metalik bir tat hissi
meydana getiriyor.
• Diş eti iltihabı: Dişi çevreleyen ve
destekleyen yumuşak dokuların
iltihabıdır. Hasta diş hekim
kontrolünü ihmal eder ve kişisel
ağız bakımını yeterli olarak
yapmazsa bu iltihap ilerleyerek
kemik dokuda rezorpsiyona (kemik
kaybına) neden olabiliyor.
• Kullanılan ilaçlara bağlı
problemler: İmmunsupresif
ilaçlar, sıklosporin grubu ilaçların
kullanımı diş etlerinde büyümeye
sebep oluyor. Hastanın kişisel ağız
bakımı ve diş hekimi tarafından
yapılan periyodik kontrollerle bu
ilaçların diş eti üzerindeki etkileri
azaltılabiliyor.
• Diş çürükleri: Hastanın bu
diyaliz tedavi periyodunda
kişisel ağız bakımını ihmal
etmesi ve yeterince oral hijyeni
sağlayamaması sonucu, tedavi
sırasında artan kusmalarla birlikte
diş çürüklerinde de artmalar
oluyor.
• Diş kayıpları: Yukarıdaki
maddelerin bir bileşkesi olarak,
hastalar bu dönemde bir ve
daha fazla sayıda dişlerini
kaybedebilirler.
15
Bilimsel Görüş
Son dönem böbrek yetmezliğinde
ideal tedavi yöntemi Böbrek
Nakli
Böbrek nakli, son dönem böbrek yetmezliği yaşayan hastaları tamamen
sağlığına kavuşturacak bir tedavi yöntemi. Böbrek fonksiyonunun yüzde
10’un altına düşmesi durumunda ise nakil kaçınılmaz hale geliyor.
S
Prof. Dr. Bülent Oktay
Üroloji Uzmanı
Acıbadem Bursa Hastanesi
Organ Nakli Merkezi
Böbrek Nakli Bölüm Başkanı
16
insi ve ilerleyici bir hastalık
olarak bilinen böbrek
yetmezliği, son döneme
gelinceye kadar da ilaç ve
diyet tedavileriyle takip ediliyor.
Hastalıkta son döneme gelindiğinde
ise organ nakli kaçınılmaz oluyor.
Bu nedenle böbrek yetmezliği
oluşmadan gerekli önlemlerin
alınması önem taşıyor. Acıbadem
Bursa Hastanesi Organ Nakli
Merkezi Böbrek Nakli Bölüm
Başkanı, Üroloji Uzmanı Prof. Dr.
Bülent Oktay, böbreğin sağlıklı
çalışıp çalışmadığını böbrek
fonksiyon testleriyle ölçüldüğünü
belirterek şunları söylüyor: ”Bu
testlerin sonucunda böbrek
fonksiyonlarının yüzde 10’un altında
çıkması ile hasta için çok riskli
bir süreç başlamış oluyor. Çünkü
yüzde 10’un altında fonksiyonu olan
böbrek, vücudun böbrek tarafından
yerine getirilmesi gereken ihtiyacını
karşılayamıyor. Bu durumda acilen
tedaviye başlanması gerekiyor.
Böbrek nakli, uygulanabilecek en iyi
tedavi alternatifi olarak sunuluyor.
Böbrek naklinin yapılmaması ve
böbreğin uzun süre vücudun
ihtiyacını giderememesi hastanın
hayatının kaybetmesine yol
açabiliyor.”
Son dönem organ
yetmezliği tedavisi
Böbrek tedavilerinin iki şekilde
yapıldığını anlatan Prof. Dr. Bülent
Oktay, bunlar hakkında şu bilgileri
veriyor:
•
Diyaliz Tedavileri: Son dönem
böbrek yetmezliği tedavisinde;
Hemodiyaliz (Kan Diyalizi) ve
Periton Diyalizi (Karın Diyalizi)
uygulanıyor. Diyaliz tedavileri
böbreklerin yaptığı görevlerin
bir kısmını yerine getirebiliyor.
Diyaliz tedavileri ile hastaların
yaşam süresi oldukça kısadır.
•
Böbrek Nakli: Son dönem
böbrek yetmezliği olan kişiler,
nakil için hemen böbrek
bulamıyor. Bu nedenle
çoğunlukla önce diyalize
başvuruluyor. Bu süreç içinde
organ nakli konusunda bilgi
sahibi olabilirse böbrek nakli
yolu açılıyor. Başarılı bir organ
nakli sonrası kişi, sağlığına
tamamen kavuşabiliyor. Bu
nedenle organ nakli olmamak,
böbrek yetmezliğinde en büyük
riski oluşturuyor. Bununla birlikte
organ bulunmasında sıkıntılar
var, özellikle ülkemizde beyin
ölümü gerçekleşmiş (kadavra)
kişilerden organ bağışı oranı son
derece düşük.
Organ reddi oranları azaldı
Organ nakillerinin 1960’lardan
itibaren yaygınlaşmaya başladığını,
ilk yapıldığı yıllarda organ
takılanların çok büyük oranının
kaybedildiğini, bunun da organ
reddinden kaynaklandığını belirten
Prof. Dr. Bülent Oktay “Sonraki
yıllarda ilaç çalışmaları çok
yoğunlaştı. Hücrelere özgün ilaçlar
çıktıkça red oranı da azalıyor. Son
zamanlarda red oranları eskiye göre
daha az” diyor. Bunun bir sebebinin
kullanılan ilaçlardaki gelişmelerin
yanısıra alıcı ve verici arasındaki
laboratuvar karşılaştırmalarının
daha detaylı yapılması olduğuna
dikkat çeken Prof. Dr. Oktay şöyle
devam ediyor: “Alıcının vücudunun,
kendine nakil yapılacak böbreğin
hücrelerine benzer karşıt hücre yani
antikor oluşturup oluşturmayacağı
yapılan testlerle anlaşılıyor.
Aklınızda
bulunsun!
!
• Açık böbrek çıkarma
ameliyatlarında hastada
25 cm’lik bir kesi yapılıyor.
Laparoskopik böbrek çıkarma
operasyonlarında hastanın
karnında 1 cm uzunluğunda
2 kesi ve karnın alt tarafında
5-6 cm’lik bir kesi açılıyor.
• Canlı vericiden organ nakli
yapılırken, alıcının en az
2 yıldan beri fiilen birlikte
yaşadığı eşi, dördüncü derece
dahil yakını, kan ve kayın
hısım olma şartı aranıyor.
Bu koşullar dışındaki bağış,
çok özel şartlarda kabul
edilebiliyor.
17
Röportaj
Nakil olmak için
14 yıl böbrek bekledi
17 yaşında diyalizle
tanışan ve 14 yılı aşkın bir
süre kadavradan böbrek
çıkmasını bekleyen Durmuş
Kaya, babasının böbreği ile
yepyeni bir hayata başladı.
Bugüne kadar hep kendi
işini açmak isteyen ancak
sağlık sorunları nedeniyle
yapamayan Kaya “Belki
bundan sonra, kısmet” diyor.
B
ugün 31 yaşında olan 2 yıllık evli
Durmuş Kaya’nın hikayesi bundan
yaklaşık 15 sene önce başladı. 2000
yılında liseden mezun olan Kaya, bir hafta
iş aradıktan sonra hastalandı. Yüzünde
sivilceler artmaya, ağız kokusu fazlalaşmaya
başladı ve aşırı halsizlik ile hastaneye gitti.
Üşüttüğünü düşünen Kaya’ya ilk konulan
teşhis şeker hastalığı oldu… Kaya ertesi gün
tekrar doktora gitti. Artık yürüyemediği için
polikliniğin merdivenlerini babasının sırtında
çıktı. Kan testini ardından idrar vermek için
tuvalete gittiğinde bayıldı ve 10 gün komada
kaldı. Bu kez Kaya’ya konulan teşhis;
böbrekler iflas ettiği için diyalize girmesi
gerek…
Koma halindeyken katater açılıyor, diyalize
alınıyor ve Kaya’nın böbrek nakli ile son
bulan 14 yılı aşkın diyalizle hayatı da böylece
başlamış oluyor. Kaya, 10 gün sonra diyalize
bağlı iken gözlerini açıyor. “Bir hemşire bana
elma veriyordu hiç unutmuyorum” diyor
ve Kaya devam ediyor:“17 yaşımdayken
rahatsızlandım ama onun 4 sene öncesinde
bile böbreklerimden rahatsızlığım varmış.
Hiçbir belirti yoktu, sporumu yapardım,
futbolumu oynardım.”
18
17 Yaşında diyalizle tanıştı
17 yaşında diyalize girmeye başlayan
Kaya yaklaşık 1,5 yıl boyuna haftada 3
gün Kağıthane’den 2 saatte Bahçelievler’e
geliyor, diyalize giriyor ve yine yaklaşık
2 saate çok yorulmuş bir halde evine
dönüyor. Diyalize girmek tam bir gününü
alan Kaya “Haftanın 3 günü böyle geçiyordu
ve kendime artık senin hayatın böyle
devam edecek diyordum. Diyalize mutlaka
girmeliyim diyordum. Karda bile aksatmadan
gidiyordum” şeklinde konuşuyor.
1,5 senenin sonunda Kaya’nın
Kağıthane’deki evine çok yakın yürüme
mesafesinde bir diyaliz merkezi açılıyor
ve Kaya’nın hayatı da biraz olsun düzene
giriyor. O günleri “ Diyaliz merkezine
yürüyerek gidebiliyordum ve akşam 4’te
diyalize girebildiğim için çalışma şansım da
oluyordu. Anneniz babanız bir yana kendi
ayaklarınızın üzerinde durmak istiyorsunuz”
sözleriyle anlatan Kaya, 2004 yılında işe
başlıyor. Hayatının büyük bölümü diyaliz
merkezinde geçen Kaya’nın işi de yine diyaliz
ile ilgili… Diyaliz merkezlerindeki hastalar
için kullanılan bidonların geri dönüşümüyle
alakalı bir iş yapmaya başlıyor ve birkaç yıl
bu şekilde hayatını idame ettiriyor.
Sigorta karşılasa dahi haftada 3
gün diyalize girmenin büyük bir
masraf olduğunu ifade eden Kaya
“O gününü şartlarında o paraya villa
alırdım” diyor.
Gizli gizli ağlıyordum
2008 senesinde malulen emekli
olan Kaya, 27 Ekim 2013’te de
evleniyor ve evli olarak da yaklaşık
1,5 yıl diyalize girmeye devam
ediyor. 14 yıl boyunca kadavradan
kendisine uygun bir böbrek
çıkmasını bekliyor. Evlendikten
sonra 3 kez böbrek çıkıyor ancak
onlar da uygun olmuyor.
Şubat ayında oğlu Durmuş
Kaya’ya böbreğini veren Mustafa
Kaya “Biz her zaman söylüyorduk.
Hangimizin tutuyorsa verelim
diyorduk ama ‘Hep baba biraz
daha bekleyelim’ dedi. Biz de bu
kadar yıl kadavradan çıkmasını
bekledik” diyor. Geride bıraktıkları
yılların çok zor geçtiğini anlatan
baba Kaya şöyle devam ediyor
“Akşamları diyalizden çok yorgun
geliyordu, dayanamıyordum.
Çoğu zamanda da ağlıyordum
ama onun yanında ağlayamadığım
için dışarı çıkıyordum. Durmuş’a
hiç belli etmiyorduk.” Oğlunun
böbreklerinin iflas ettiğini bir türlü
kabullenemediğini anlatan Mustafa
Kaya “Doktorlar bana bu böbrekler
bitmiş sen kabulleneceksin
diyorlardı ama kabullenemiyordum.
Hep düzelmez mi artık diye
soruyordum. Doktorlar da böbrekler
bitmiş. Tek kurtuluş nakil… nakil…
nakil diyorlardı” şeklinde konuşuyor.
14 Yıl bekledi
1 günde karar verdi
Yaklaşık 14 yılın sonunda Durmuş
Kaya’nın diyaliz merkezinde
çalışan ve kendilerine destek olan
birinin “Git artık nakil ol. Acıbadem
Hastanesi’yle konuş” demesiyle
her şey biranda değişiyor. Kaya
ilk olarak kadavradan böbrek
bekleme sırasında yazılmak için
Acıbadem’e gidiyor. Ancak nakil
olması gerektiğini anlatan organ
nakli ekibinden “Yarın babanı da al
gel” cevabını alıyor ve ertesi gün
babasıyla hastaneye geri geliyor.
Baba oğulun testleri yapıldıktan
sonra babanın böbreğinin oğluyla
uygun olduğu anlaşılıyor. Araya
sadece 2 günlük hafta sonu
giriyor ve baba –oğulun pazartesi
hastaneye yatışı yapılıyor. 14 yıl
boyunca alınamayan karar bir
günde veriliyor. Kararın alınmasında
Kaya’nın artık evli olmasının da
etkisi büyük. Evlendikten sonra
1,5 yıl daha diyalize girmeye
devam eden Kaya evliyken diyalize
girmenin artık daha büyük sıkıntı
haline geldiğini anlatıyor. “Bekarken
bugün buldun bugün ye oluyor
ama evliyken öyle olmuyor. Büyük
bir sorumluluğun altına giriyorsun”
diyen Kaya “Sonuçta baban
seni büyütmüş bu yaşa getirmiş,
evini yapmış, evlendirmiş. Artık
bende bir şeyler yapmalıyım diye
düşünüyorsun” şeklinde konuşuyor.
Oğul sağlıklı, baba mutlu
24 Şubatta baba-oğul ameliyata
alınıyorlar. Mustafa Kaya’dan yarım
saat sonra Durmuş Kaya ameliyata
alınıyor ve nakil işlemi başarıyla
gerçekleştiriliyor. Baba Kaya,
gözleri dolu dolu ameliyata girse de
oğul Kaya, gülerek girdiği böbrek
nakli ameliyatından yine gülerek
çıkıyor. 2 gün hastanede yatan
baba, bir diğer odada yatan oğlunu
da hastane içinde ziyaret ediyor.
Babası 2 günde taburcu edilen
Kaya da bir hafta sonra taburcu
ediliyor. Babasının böbreğiyle
yaşamaktan çok mutlu olduğunu
ifade eden Kaya “Çok güzel bir
duygu” diyor ve ekliyor “Babam
namazını hiç bırakmazdı. Böbreğini
bana verince içimden geldi ben
de namaza başladım”. Bugüne
kadar hep kendi işini açmak
isteyen Kaya “Belki bundan sonra
kısmet” diyor. Baba Kaya ise “Ben
daha mutluyum. Oğlumun yemek
yemesini, suları bol bol içmesini
gördükçe çok mutlu oluyorum.
“diyor.
14 yıldan uzunca bir süre
boyunca diyalize giren Kaya, son
olarak diyalize girenlere kendilerine
hastalığa tamamıyla kaptırmadan
hayatlarına devam etmelerini
öneriyor. Kaya “14 sene boyunca ilk
zamanlar hariç diyalizden hiç kötü
çıkmadım. Hastalık hastası olmanın
anlamı yok. Hasta olmak kötü ama
kendinizi hastalığa bırakmayın.
Eğer canlı vericileriniz yoksa bile
kadavraya yazılın ve bekleyin”
diyor.
19
Organ Bağışı
Sağlık sorunu olmayan herkes,
organ bağışına aday
Kronik böbrek yetmezliği yaşayan
hastaların sayısı artmaya
devam ederken bağışlanan
organ sayısında hala önemli bir
artış yaşanmıyor. Acıbadem
Üniversitesi Atakent Hastanesi
Organ Nakli Bölüm Başkanı
ve Diyalizle Yaşam ve Sosyal
Yardımlaşma Derneği (DİYABİZ)
Başkanı Genel Cerrahi Uzmanı
Prof. Dr. Remzi Emiroğlu hastalığın
tedavisinde nakilin ilk seçenek
olması gerektiğini söylüyor ve
ekliyor “Herhangi bir sağlık
sorunu olmayan herkes organ
vericisi olabiliyor. İleri yaş organ
bağışına engel oluşturmuyor, yeter
ki sağlıklı olsun.”
H
Prof. Dr. Remzi Emiroğlu
Genel Cerrahi Uzmanı
Acıbadem Üniversitesi Atakent
Hastanesi Organ Nakli Merkezi
Bölüm Başkanı
DİYABİZ Derneği Başkanı
20
em dünyada hem Türkiye’de en yaygın sağlık sorunlarından biri
olan kronik böbrek yetmezliği yaşayan hastaların sayısı her geçen
gün artıyor. Diyaliz, hastalığın tedavisinde başvurulan en yaygın
yöntem. Özellikle kadavradan nakil rakamlarının oldukça düşük olduğu
ülkemizde kronik böbrek yetmezliği yaşayanların nakil olmak için uzun
yıllar beklemeleri gerekiyor. Tedavide ilk tercih nakil olmalı diyen Acıbadem
Üniversitesi Atakent Hastanesi Organ Nakli Bölüm Başkanı ve Diyalizle
Yaşam ve Sosyal Yardımlaşma Derneği (DİYABİZ) Başkanı Genel Cerrahi
Uzmanı Prof. Dr. Remzi Emiroğlu böbrek naklini, nakil öncesi ve sonrasında
izlenmesi gereken süreci DİYABİZ okuyucuları için yazdı.
Tedavi tercihi böbrek nakli
olmalı
Kronik böbrek hastalığı,
ülkemizde ve dünyada önemli
sağlık sorunlarından biri olmaya
devam ediyor. Hastalığın
tedavisinde hemodiyaliz, periton
diyalizi ve böbrek nakli olmak
üzere seçenekler bulunuyor. Ancak
bunların içinde yaşam beklentisini
ve yaşam standartlarını yükseltmek
için böbrek nakli ilk tercih edilen
seçenek olmalı. Gerekli şartlara
sahip, böbreğini bağışlayabilecek
vericisi olan hastalar için en uygun
tedavi alternatifi böbrek nakli. Halk
arasındaki yaygın kanının aksine
hastanın, mümkünse diyalize
girmeden nakil olması da süreci
kolaylaştıracak ve tedavide başarıyı
arttıracaktır.
Kadavradan böbrek bağışı
hala çok az
Böbrek nakli kadavradan veya
canlı vericilerden yapılabiliyor.
Ülkemizde kanunlar canlı vericilerin
4. dereceye kadar yakınlarına
böbrek bağışlamasına izin veriyor.
Ancak ülkemizde, nakil olması
gereken ve böbrek bekleyen hasta
sayısı çok fazla olmasına rağmen,
kadavra organ bağışı oranları hala
çok düşük. Bu daha çok, ülkemizde
canlı organ bağışı oranının yüksek
olmasında kaynaklanıyor. Sağlık
Bakanlığı ve organ nakli dernekleri
kadavra bağışını artırmak için
büyük bir çaba ile çalışmalarını
sürdürüyor. Böbrek naklinin
yapılabilmesi için doku uyumu şartı
mutlaka gerekli değil, verici ve
alıcının kan grubu uyumu yeterli.
Canlı organ bağışçıları nakil öncesi
titizlikle inceleniyor ve özellikle
kendileri açısından organ bağışının
kısa ve uzun vadede bir sorun teşkil
etmeyeceğine karar verildikten
sonra böbreğini bağışlamasına izin
veriliyor. Herhangi bir sağlık sorunu
olmayan herkes organ vericisi
olabiliyor. İleri yaş organ bağışına
engel oluşturmuyor, yeter ki sağlıklı
olsun.
Nakil öncesi kronik
hastalıklar kontrol altına
alınmalı
Alıcı adayları da ameliyata
titizlikle hazırlanıyor. Nakil olacak
hastaların ameliyat öncesi
özellikle kardiyovasküler açıdan
değerlendirilmeleri önem taşıyor.
Aktif kalp hastalığı olan hastaların
nakil öncesi ilaç tedavileri
düzenlenmeli ve gerekli olursa
cerrahi girişimleri (Stend, balon,
bypass) yapılıp nakil ameliyatına
hazır hale getirilmeliler. Ayrıca
diyabet, KOAH gibi kronik
hastalıkları olan böbrek nakil
adaylara da gerekli tedaviler
uygulanıp, tedbirler alınıp ameliyata
hazır hale getirilmeliler. Obezite
de böbrek nakli yapılacak kişilerde
ameliyat sırasında ve sonrasında
önemli sorunlar yaratabiliyor. Bu
nedenle nakil yapılması düşünülen
hastaların ameliyat öncesinde
ameliyat olabilecekleri uygun
kilolara gelmesi sağlanmalı.
Transplantasyon için en önemli
engel, alıcı adayında kontrolsüz
kanser hastalığının olması. Çünkü
ameliyat sonrası hastalarda,
vücudun savunma mekanizmalarını
baskılayacak ilaçlar kullanılacağı
için kanser olan nakil adaylarının
ameliyat öncesi titizlikle tetkik
edilmesi gerekiyor.
Canlı vericilere
laparoskopik ameliyat
Canlı verici adaylarının ameliyatı
da artık eskiden olduğu gibi
büyük kesilerle yapılmıyor.
Laparoskopik dediğimiz kapalı
yöntemlerle gerçekleştiriliyor.
Vücuda açılan yaklaşık 1 cm’lik
birkaç delik yardımıyla girip yapılan
bu ameliyatlar sayesinde verici
vücudunda büyük bir ameliyat izi
oluşmuyor. Ameliyat sonrası kısa
sürede ayağa kalkan ve taburcu
edilen vericiler, sosyal hayatına
ve işine dönebiliyor. Artık verici
ameliyatları robotik olarak da
yapılabiliyor.
21
Yaşam
Nakil sonrası
yaşama dair öneriler
1
Böbrek nakli sonrası düzenli
doktor kontrollerini aksatmamak ve günlük
yaşama daha kolay adapte olabilmek için bazı
önlemler almak gerekiyor.
O
perasyon sonrası psikoloji,
poliklinik kontrolleri, genel
sağlık önlemleri, beslenme,
egzersiz ve cinsel yaşam…
Nakil sonrası yaşam
psikolojisi
Nakil sonrası yaşam, birçok
duygunun karmakarışık yaşandığı
bir süreç. Bu aşamada böbrek
yetmezliğine dair yaşadığınız
pek çok sorun ortadan kalkmış
durumda. Sevdiklerinizle geleceğe
dair hayaller kurmanın vakti geldi!
Ancak bu süreç mutlulukla dolu
olsa da bazen boşluk hissinin
yaşandığı bir sürece dönüşebiliyor.
Evinize döndükten sonra ortaya
çıkan duygusal değişimlerden
dolayı endişeye kapılmayın,
ameliyatın üzerinden yaklaşık bir ay
geçtikten sonra normal psikolojik
22
durumunuza geri döneceğinizi
bilin. Ancak yıllardır kronik olarak
yaşanan sorunların aniden ortadan
kalkması, yeni bir yaşam biçimine
geçiş anlamına geldiği için de
bu sürece hazırlanamayan bazı
kişilerde mutsuzluk ve sonrasında
depresyon gelişebiliyor. Ama bu
sürecin geçici olduğunu bilmeli ve
mutsuzluk duygusu uzun sürüyorsa
mutlaka bir uzmandan destek
almalısınız.
Bu dönemi en hafif şekilde
atlatabilmek için hafif egzersizler
yapmaya başlayabilirsiniz. Ayrıca
sağlığınıza zarar vermeyecek
hobileriniz de sizi manevi olarak
destekler. Kitap okumak, film
izlemek, el işi yapmak, masa
başında yorulmadan yapacağınız
çeşitli işler hem oyalanmanızı
hem de kendinizi iyi hissetmenizi
sağlar. Ameliyattan sonra 3 ay
içinde tamamen iyileşmiş olarak
eski işinize ve sosyal hayatınıza
dönebileceğinizi unutmayın.
Ameliyat sonrasında böbreğinizin
çalışmasını ve genel sağlık
durumunuzu gözden geçirmek
için düzenli poliklinik kontrollerine
devam edin. Her kontrol günü bir
sonraki poliklinik randevunuzu
almayı unutmayın. Acil bir durum
ortaya çıktığında, size verilen
randevu tarihini beklemeden,
hemen organ nakli ünitesine veya
acil servise başvurun.
Poliklinik kontrolleri
Alıcı için: Ameliyat sonrasında
nakledilmiş böbreğin çalışmasını
ve genel sağlık durumunu gözden
geçirmek için sürekli poliklinik
kontrollerinin aksatılmaması
gerekiyor. Poliklinik kontrolleri ilk
zamanlar sık, sonraları ise giderek
seyrek aralıklarla yapılıyor.
Bunun dışında alıcının herhangi
bir sağlık sorunu olduğunda organ
nakli merkezine telefon veya
internet yoluyla ulaşılabiliyor.
Verici için: Ameliyat sonrasında
hastaneden çıkmadan önce kalan
böbreğin çalışması ve genel sağlık
durumu kontrol ediliyor. Ayrıca 6 ay
sonra ve izleyen yıllarda yılda bir
kez genel kontroller tekrarlanıyor.
Haftada en az 3-4 kez 30-40 dakikalık tempolu
yürüyüş programı; kalbiniz, kemikleriniz ve
psikolojik sağlığınız için faydalı. Ancak vücudunuza
ani darbe getirecek veya düşmeye sebep olabilecek
futbol, voleybol, tenis gibi sporlardan kesinlikle uzak
durun ve ağırlık kaldırmayın.
• Ağır spor yapmayın ve ağır eşya
taşımaktan kaçının.
• İlk 3 ay boyunca, aynı odada iki
veya daha çok kişi varsa mutlaka
maske takın. Bu süre içinde
halka açık ve kalabalık yerlere
gitmeyin.
• Böbreğinizin üzerine bastırmayın,
bu bölgede baskıya neden
olacak egzersiz yapmayın.
• İlk 3 ay, toplu taşıma araçlarına
binerken çift maske kullanın.
• Evinizde klima varsa filtresini
düzenli aralıklarla temizleyin.
• Yatak çarşaflarınızı haftada bir
değiştirin.
Genel Sağlık Önlemleri
• Yeterli miktarda dinlenmek, tüm
organların sağlıklı çalışması
bakımından çok önemli. Bu
nedenle düzenli bir yaşam sürün,
her gün yeterince uyuyun.
• Tüm evi, özellikle banyo ve
mutfağınızı çok temiz tutun.
Buzdolabınızı sıkça temizlemeye
özellikle dikkat edin.
• Kullandığınız ilaçlar, yüzünüzde
yağlanma ve sivilcelere neden
olacağı için yüz temizliğinize
özen gösterin.
• Ellerinizi yıkarken, sıvı sabun
kullanmayı tercih edin.
• Havlu, tarak, tırnak makası, tıraş
makinesi, cımbız, törpü gibi
malzemelerin size özel olmasına
özen gösterin.
• Erkek hastalar mümkünse
berberde tıraş olmamalı, bayan
hastalar manikür, pedikür
setlerinin kendilerine ait olmasına
özen göstermeli.
Beslenme Önerileri
• Yemekten yarım saat önce
kalorisi az sebzelerle açlığınızı
bastırabilirsiniz. Yemeğinizi
küçük tabaklara koyup küçük
lokmalarla ve uzun süre
çiğneyerek yiyin.
• Yemeklerinizin az tuzlu olmasına
dikkat edin. Ama bazı özel
durumlarda doktor normal, hatta
normalden daha tuzlu yenmesini
önerebilir.
• Yemekleri margarin yerine
zeytinyağı, ayçiçeği, mısır özü
gibi sıvı yağlarla pişirin.
• Kızartma yerine ızgara, teflon
tavada yağsız pişirme, buharda
pişirme gibi yöntemleri tercih
edin.
• Günde en az 3 litre su tüketin (Bu
konuda doktora danışmalısınız.)
• Kırmızı et yerine beyaz et, asitli
içecekler yerine meyve suyu
tercih edin.
• Sık banyo yapın; duş yapmak,
normal yıkanmaya veya küvete
girmeye göre daha sağlıklı.
• Havlularınızı sürekli değiştirin.
Tuvalete her girişinizden sonra
ve yemek öncesinde mutlaka
ellerinizi yıkayın.
• Tırnaklarınızı düzenli bir şekilde
kesin ve temiz tutun.
• Adet görüyorsanız pedinizi sık
sık değiştirin.
23
MERKEZ
Diyaliz sürecinde yandaş hastalık riski artıyor!
BÖBREK NAKLİ İÇİN GECİKMEYİN!
Yapılan araştırmalar,
böbrek nakli olan
hastaların diyaliz
tedavisi olanlara göre
daha uzun ve daha
kaliteli bir yaşam
sürdüğünü ortaya
koyuyor. Peki ama
ülkemizde hastalar
neden böbrek nakli
olmakta güçlük çekiyor?
sorusunun ise basit bir
yanıtı var; yeterli organ
bağışı yok!
24
S
on dönem böbrek yetmezliği
olan hastaların sağlıklarına
kavuşmaları için tek bir
çareleri var; böbrek nakli! Ancak
ülkemizde de nakil sayıları istenilen
oranlara ulaşamadı. Öyle ki 70 bin
kişi diyaliz tedavisi görüyor. Ancak
bu rakamın karşılığında ülkemizde
yılda sadece yaklaşık 3 bin
böbrek nakli yapılabiliyor. Bunların
da çoğu, canlı vericiden, yani
hastanın annesinden, babasından,
kardeşinden veya akrabalarından
alınıyor. Kadavradan, bir
başka deyişle, beyin ölümü
gerçekleşmiş kişiden nakilde ise
çeşitli önyargılar nedeniyle organ
bağışına hala sıcak bakılmıyor.
Bu nedenle ülkemizde canlı
vericiden böbrek nakli oranı
yüzde 80 iken, kadavra vericiden
böbrek nakli oranı ise yüzde 20’ye
düşüyor. Gelişmiş ülkelerde ise
bu oranın tam tersi söz konusu.
Ülkemizde özellikle kadavradan
nakillerin sayısının artmaması
böbrek naklindeki en büyük
sorunların başında yer alıyor. Oysa
böbrek naklinde çözüm; kadavra
vericilerde olmalı. Acıbadem
Üniversitesi Atakent Hastanesi
Organ Nakli Merkezi’nden Nefroloji
Uzmanı Prof. Dr. Sevgi Şahin ile
Genel Cerrahi Uzmanı / Böbrek
Nakli Sorumlusu Op. Dr. Ercüment
Gürlüer, böbrek nakli ile ilgili
en çok merak edilen soruları
yanıtladılar.
2. Böbrek nakli ne zaman
yapılmalı?
1. Diyaliz tedavisi mi, organ
nakli mi?
Kronik böbrek yetmezliği
tedavisinde diyaliz ancak
hastanın yaşamasını sağlayacak
asgari tedavi sağlıyor. Yani,
böbrek fonksiyonlarının tümünü
yerine getiremiyor. Hasta
tam iyileşememenin yanı sıra,
yaşamını bir merkeze bağlı olarak
sürdürmek, iş ve sosyal hayatına
ciddi kısıtlamalar getirmek zorunda
kalıyor. Bu nedenle son dönem
böbrek yetmezliğinin en etkin ve
en iyi tedavisi, böbrek naklidir.
Çünkü; böbrek nakli ile kronik
böbrek yetmezliği sürecindeki
hastanın kalp damar hastalıkları,
inme riski, fistül-kateter problemleri
gibi yandaş sorunlarında azalma
olurken, hem beklenen yaşam
süresi uzuyor, hem de yaşam
kalitesi yükseliyor.
Böbrek hastalarının büyük
bölümü nakil için sıra bekliyor.
Böbrek bulunamadığı için yıllarca
diyalize devam etmek zorunda
olan hastaların sayıları milyonları
bulmuş olmakla birlikte hastaların
bir kısmı nakil olabiliyor. Bir kısmı
kadavradan bir kısmı ise canlı
vericiden olmak üzere organ
nakli olan hastaların da nakil
sonrası yine ağız ve diş sağlığına
özen göstermeleri gerekiyor.
Organ nakilleri sonrasında,
hastalar yaklaşık 6 ay genellikle
bağışıklık sistemini baskılayan
ilaçlar kullanıyor ve bu ilaçlar
enfeksiyonların baskılanmasını
engellerken genel direnci de
düşürüyor. Eğer nakil öncesinde
hastanın diş tedavisi ayrıntılı
bir biçimde yapılmadıysa, eve
çıktıktan 2-3 hafta sonra bir diş
hekimine mutlaka muayene olmalı.
Diş hekiminin önereceği tedaviyi
organ nakli hekimi de danışılarak
uygulanmalı. Hastanın dişleriyle ilgili
herhangi bir tedavi (çekim, dolgu,
temizleme) yapılacağı zaman,
antibiyotik kullanması gerekecektir.
Ancak öncesinde organ nakli
doktorunun vereceği koruyucu
antibiyotikler kullanılmalı. Koruyucu
antibiyotik kullanılmasının nedeni
ise normalde ağız içinde çok
sayıda bulunan mikropların tedavi
sırasında zarar gören diş etlerinden
kana karışarak ciddi enfeksiyonlara
yol açmasını engelliyor. Genel
direncin düşmesiyle diş ve
dişetlerinde sorun yaşama ihtimali
yükselen organ nakli hastalarının da
günlük antibakteriyel ağız gargarası
kullanımına, düzenli hekim
kontrollerine, cerrahi girişimlerde
antibiyotik kullanımına dikkat
etmeleri gerekiyor. Ağız sağlığının
bozulmasıyla ortaya çıkan diğer
bir sorun da bazı ilaçların yol
açtığı, diş etlerinin aşırı şişmesi ve
hassasiyetidir. Bunu olabildiğince
önlemek için hastaların ağız ve
diş bakımına çok dikkat etmeli,
yumuşak diş fırçası ve diş ipliğini
veya kürdanı diş hekiminin
önerisine göre kullanmalı
3. Canlı verici adaylarının
ameliyatlarında hangi
yöntem tercih ediliyor?
Canlı verici adaylarının ameliyatı
artık eskiden olduğu gibi büyük
kesilerle değil, “laparoskopik”
denilen kapalı yöntemle yapılıyor.
Vücuda yaklaşık 1 cm’lik birkaç
delik yardımıyla girilip yapılan bu
ameliyatlar sayesinde vericinin
vücudunda büyük bir ameliyat izi
kalmıyor. Daha küçük kesi; buna
bağlı olarak daha az ağrı, daha
iyi bir kozmetik görünüm, işe
ve günlük yaşama daha çabuk
dönebilme anlamına geliyor.
Bunların yanı sıra kesiler küçük
olduğu için yara enfeksiyonu
25
MERKEZ
oluşma riski oldukça düşüyor. Bu
önemli avantajları nedeniyle canlı
böbrek vericisi operasyonunda
laparoskopik yöntem tercih ediliyor.
Artık verici ameliyatları robotik
olarak da yapılabiliyor.
4. Böbrek naklinde başarıyı
artıran faktörler neler?
Böbrek naklinin yapılacağı merkezin
donanımı ve ekibin tecrübesi
ameliyat sırasında ve sonrasında
elde edilecek sonuçlara etki etmesi
nedeniyle çok önemli. Çünkü organ
ve doku nakli özel uzmanlık ile
donanım gerektiren, bir yandan
insanlara yeni bir hayata devam
etme şansı sunarken, diğer yandan
da küçük bir ayrıntının gözden
kaçırılması ya da ihmali ile hastaların
hayatını kaybedebileceği çok
önemli tıbbi bir süreç. Organ nakli
birçok branşın birlikte çalışmasını
gerektiriyor. Sadece cerrahi ekip
değil, diğer branşların da teknik
donanımı ve bilgisi ameliyat sonrası
başarıyı artırıyor. Önemli olan
sadece nakil ameliyatını iyi yapmak
değil. Ekibin ameliyat sonrası
oluşabilecek problemleri çözme
kabiliyeti; böbreğin uzun yıllar
fonksiyonunu yapmasının garantisini
oluşturuyor. Böbrek nakli adayının
özenle hazırlanması, yapılan
incelemeler sonrasında hastaya
en uygun vericinin seçilmesi ve
hazırlanması, başarıyı en çok
arttıran faktörler. Bunun yanında
hastanın takiplerinin düzenli bir
şekilde devam ettirilmesi, nakil
edilen böbreğin ömrünü uzatıyor.
Prof. Dr. Remzi Emiroğlu
“DÜNYA STANDARTLARINDA
HİZMET VERİYORUZ!”
Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi’nde Genel Cerrahi Uzmanı / Organ Nakli
Merkezi Sorumlusu Prof. Dr. Remzi Emiroğlu başkanlığında 3 genel cerrahi uzmanı,
bir nefrolog, iki organ nakli koordinatöründen oluşan tecrübeli bir ekip hizmet
veriyor. Merkezde ekip tarafından böbrek, karaciğer ve pankreas nakli operasyonları
gerçekleştiriliyor. Prof. Dr. Emiroğlu’ndan merkezin ön plana çıkan özelliklerini öğrendik.
• Merkez, Acıbadem Üniversitesi
Hastanesi bünyesinde hizmet
veriyor. Bu sayede tüm ana
dalların ve pek çok yan dalın
uzmanlarına, hastalarda gerek nakil
öncesi gerekse nakil sonrasında
gelişebilecek sorunların çözümüyle
ilgili kolayca ulaşılabiliyor.
Böylelikle hastalar bir başka
hastane, laboratuvar ya da
görüntüleme merkezinin desteğine
gerek kalmaksızın; hastanede nakil
öncesi, ameliyat ve nakil sonrası
tüm tetkik, takip ve tedavilerini
sorunsuzca yaptırabiliyorlar.
• Organ nakli öncesi ve sonrasında
hastaların tedavisi için gerekli olan
tüm ayaktan ve yatarak sağlık
hizmetleri sunuluyor.
26
• Yine üniversite hastanesinde
olmanın gereği olarak sürekli
bilginin üretildiği ve tartışıldığı bir
ortamda çalışan hekim kadrosunun
takibinde olmak, hastalara ayrıca
bir avantaj sağlıyor. Her branşta
profesör, doçent ve öğretim
üyelerinden oluşan hekimler
bulunuyor.
• Ameliyathanelerde robotik
cerrahi, laparoskopik ve açık her
türlü cerrahi işlem yapılabiliyor
ve gerekli tüm malzeme temin
edilebiliyor.
• Ameliyathanelerin temizlik ve
sterilizasyonu son derece bilimsel
bir titizlikle yapıldığı için enfeksiyon
oranları son derece düşük.
• Yoğun bakımlar, yoğun bakım
sertifikalı ve sadece yoğun bakımda
çalışan anestezi uzmanları ile
öğretim üyeleri tarafından 24 saat
kesintisiz takip ediliyor.
• Laboratuvar ve görüntüleme
merkezleri son derece modern
teçhizat ve hekim kadroları ile
dünya standartlarında hizmet
veriyor.
• Sadece böbrek ve karaciğer nakli
değil, kemik iliği nakli, kök hücre
nakli gibi son derece spesifik işlerin
yapıldığı merkez, hasta takibi ve
farklı ilaç protokolleri ile ilgili çok
güçlü bilgi birikimine de sahip.
• Merkez tüm branşların yanı sıra
organ nakli operasyonunda da SGK
anlaşmalı olarak hizmet sunuyor.
AKADEMİK BİLGİDEN DENEYİME, DENEYİMDEN AKADEMİK BİLGİYE...
ACIBADEM ÜNİVERSİTESİ
ATAKENT HASTANESİ
Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi, tüm branşlarda bulunan SGK anlaşması ile hem çok
daha fazla sayıda hastayı kaliteli sağlık hizmeti ile buluşturuyor hem de Acıbadem Üniversitesi
Tıp Fakültesi öğrencilerine eğitim imkanı sunuyor.
Yüksek teknolojik donanımı, bilime
ve modern eğitime kapılarını açan bir
bilgi üssü olan Acıbadem Üniversitesi
Atakent Hastanesi, Acıbadem Sağlık
Grubu’nun 17. ve en büyük hastanesi
olma özelliğine sahip. Atakent
Hastanesi, 278 yatak kapasitesi ve
60.000 m2 alanıyla üniversiteden
aldığı akademik güç ve deneyimle
Halkalı’da faaliyet gösteriyor.
27
Her böbrek nakli
yeni bir hayatın başlangıcı...
www.diyabiz.com
Diyabiz: Halil Rıfat Paşa Mah. Perpa Ticaret Merkezi A Blok K: 6 No: 557 Şişli- İstanbul
Tel: 0212 220 96 34 - 0530 150 73 43 E-mail: [email protected]
Misafirhane: Atakent Mah. İstanbul Cad. 221. Sokak
Sinpaş GYO - Bosphorus City Küçükçekmece- Halkalı- İstanbul

Benzer belgeler

organ nakli - Gaziosmanpaşa Hastanesi

organ nakli - Gaziosmanpaşa Hastanesi ölümü gerçekleşen her 5 kişiden sadece 1’inin yakını organ bağışına onay veriyor. Özetle; canlı vericiden nakil konusunda lider durumdayız. Türkiye’de yüzde 80’i canlı vericiden yapılan nakiller, A...

Detaylı