Nerede Kalmalı?

Transkript

Nerede Kalmalı?
Edinburg
Edinburg, Avrupa’nın en güzel, en şirin şehirlerinden biri. Gri gökyüzünün
ve yağmurun bir şehre bu kadar yakışabileceği kim aklına gelirdi? Tamam,
kabul ediyoruz, kışın güneşin görünmesiyle batmasının bir olması şehrin
sakinlerinin yüreğine hafif bir sıkıntı salıyor. Ancak merak etmeyin onlar da
yazın çiçek gibi açıyor, pür neşe sokakları doldurup taşırıyor. Şehri birkaç
günlüğüne ziyaret edenler içinse her mevsiminin tatlı ve romantik bir havası
var. Bir kere her köşeden tarihi binalar çıkıyor insanın karşısına, hem de
kasvetli bir zaman makinesinden geçmiş gibi değil de tatlı, retro bir zaman
makinesinden gelmiş gibi. Sonra parklar, bahçeler, çiçekler bir şehre bu
kadar mı iyi gelir...
Edinburg da doğa da tarih de zamanın kendiliğinden akışına bırakılmış gibi.
Çok kuzeyde olması sizi yanıltmasın. Burası kesinlikle dünyadan kopuk ve
donuk bir şehir değil. Tersine, tasarımda, sanatta, gastronomide trend neyse
burada oturduğu yerden her şeyi takip ediyor. İnsan önce şaşırıyor ve sonra
hayran kalıyor bu şehre ve sonra bir yudum daha viski içtiğinde kiltle
dolaşmak fena fikir değil diye düşünmeye başlıyor. İşte o an, şehrin sizi
tamamen ele geçirdiği andır!
>>Nerede Kalmalı?
En İyiler
1
Edinburg
 The Caledonian:“The Caley”, Waldorf Astoria zincirinin Edinburg
şubesi. Astoria’nın New York’tan getirdiği klasik çizgilerle, Birleşik
Krallık’ın zarif zevki bir arada kullanılmış. Odaların bazılarının
Edinburg Kalesi’ni gören hoş bir manzarası var. Otelin bünyesinde
bulunan ve gün boyu servis veren Galvin Brasserie, İngiliz stilini
Fransız bistrosu ile buluşturuyor. Peacock Alley ise bir ‘lounge’
ortamında kahvaltı ve akşamüstü çaylarının adresi. Akşam yemeğinde
ise Pompadour’un rustik ortamında Fransız yemeklerini ve şaraplarını
tadabiliyorsunuz. Otelin içindeki spor salonu ve spa servislerinden
yararlanabileceğiniz gibi, bir saatlik araba yolculuğuyla Caledonian’ın
anlaşmasının bulunduğu golf sahasına da gidebilirsiniz.
 Prestonfield:1687 yılında Royal Mile’a 5 dakikalık mesafede,
bölgenin lordlarından birinin evi olarak inşa edilen bu görkemli
malikâne, 23 odasıyla otel olarak hizmet veriyor. Binanın işlevi
değişmiş olabilir ancak stilinde hiçbir değişiklik yok. 17. yüzyıl
saraylarının stilinde dekore edilmiş. Tüm desenlerine, koyu renklerine
ve yoğunluğuna rağmen, İskandinav minimalizmine koyu bir aşkla
bağlı olanların bile beğenebileceği ilginç bir havası var. Ben Franklin
Suit bu özelliği en iyi yansıtan odası. Otelin gün boyu kahvaltı, öğle
yemeği, akşamüstü çayı ve akşam yemeği servis eden bir de restoranı
bulunuyor. Sofralar da elbette aynı şekilde lordlara ve krallara layık
bir görünüme ve lezzete sahip.
 The Witchery:Edinburg Kalesi’ne giden yol üzerindeki etrafı tarihle
çevrili bir binada bulunan Witchery’nin, sokak içinde kolay fark
edilmeyen bir girişi var, tıpkı Ortaçağ hikâyelerindeki
kervansarayların girişleri gibi. Maalesef her iyi bir kervansarayda yer
2
Edinburg
bulmak zordur. Burada da sadece sekiz oda olduğundan
rezervasyonunuzu ne kadar erken yaparsanız, şansınız o kadar
artacaktır. Otelin en ünlü özelliği ise restoranı. Phantom of the Opera,
Cats, Evita, Jesus Christ Super Star gibi müzikallerin bestecisi
Andrew Lloyd Webber’in beğenisini kazanmış olmasının bu ünde
payı büyük elbette.
 The Glasshouse:Eton Collection’ın Londra ve Edinburg’da bulunan
dört otelinden biri. Otelin cam binasının önüne, tarihi bir kilisenin ön
duvarını yerleştirmişler. Geniş ve ferah 69 odası bulunuyor. Şehrin en
aydınlık odalarına sahip olan otelin modern ve minimal bir görünümü
var. Yalnız dikkat, çok sık düğün organizasyonları gerçekleşiyor.
Kalacağınız tarihlerde herhangi bir organizasyon olup olmadığından
emin olun. Güler yüzlü ve oldukça yardımsever bir ekibi var.
 The Balmoral Hotel:Balmoral, burada kalmayacak olsanız bile
dışarıdan görmeniz gereken bir bina. Tarihi binanın şatomsu havası ve
muhteşem saat kulesi, şehrin ziyarete açık tarihi eserleriyle
yarışabilecek bir güzelliğe sahip. 188 odası ve süiti klasik bir stille
döşenmiş. Otelin Michelin yıldızlı restoranı Number One, şehrin en
iyi restoranlarından biri aynı zamanda. 1960’lardan kalma bir havası
var. Hadrian’s ise daha çağdaş bir görünüme sahip bir brasserie. Spa
terapileri, spor salonu ve kapalı yüzme havuzu Balmoral’ın lüks
donanımını tamamlayan parçalar.
 Hotel Missoni:Missoni tarihi bir binada değil çok modern yeni bir
bloktan oluşuyor. Diğer lüks otellerin, gösterişli, vintage ve koyu
renkli görünümlerine karşın Missoni sade, modern ve renkli. Tüm
odalarında pembeler, yeşiller, maviler ve hatta puanlı desenler çıkıyor
3
Edinburg
karşımıza. Spa’sı da bu sayede hem dinlendirici hem de eğlenceli.
Otelin restoranı Cucina’nın öğle ve akşam menülerinin yanı sıra
18:00-19:00 arasında geçerli bir de “pre-theatre” menüsü var. Bu
renkli dünyayı en iyi özetleyen de Missoni Bar’da asılı duran
rengârenk dolunaylar.
Bunlara Da Bakmaya Değer
 Tigerlily:Edinburg’un en şık otellerinden biriyle daha karşı karşıyayız.
Her oda tipinin belirleyici bir rengi ve deseni var. Ortak özellikleri ise
biraz modern, biraz rustik ve biraz da minimal bir stilinin olması.
Hepsinin ayrı bir güzelliği var tabii ama Black Room ve Georgian
Suite bir başka. Otelin modern ve hip stili, restoranında da devam
ediyor. Klasik çizgileri olmasına rağmen üzerinde hiçbir ağırlık
taşımayan enerjik bir havası var.
 The Bonham:Bonham’ın binasının ilginç bir tarihi var. Konut olarak
kullanılan dairelerin olduğu bir binayken özel bir klinik haline gelmiş.
Bu özel klinik de bir zaman sonra University of Edinburgh’a satılmış
ve kadın tıp öğrencilerinin eğitim gördüğü bir yer haline gelmiş. Otel
renovasyonu başladığında, ilk iş 49 odaya ayrı birer banyo
tasarlamışlar. Odaların hepsi geniş ve aydınlık. Unique odalar ve
süitler 60’ların renklerini taşıyan romantik bir havaya sahip. Superior
odalar ise daha sade tonların kullanıldığı odalar. Siz siz olun, şömineli
4
Edinburg
ve renkli bir odada ısrar edin. Otel restoranı gün boyu menüleriyle
servise hazır. Ek olarak saat 18:00’dan itibaren geçerli, hızlı bir “pretheatre” akşam yemeği de sunuyor.
 The George Hotel:George Caddesi’nde bulunan bina 1780 yılında
inşa edilmiş ve o günden beri pek çok kez restore edilmiş. 1861
yılında açılan otel, artık şehirde sadece kalacak herhangi bir yer değil,
başlı başına bir tarih. Otel bugün iç dünyasında sade ve klasik bir stil
yansıtıyor. Ahşap ve derinin bir arada kullanıldığı iç mekânlar
oldukça zarif bir görünüme sahip. İlk açıldığı zamanlarda yazarların
ve şairlerin tercih ettiği bir otelken daha sonraları daha medyatik
isimlerin geldiği bir yer olmuş. Elisabeth Taylor ve Kylie Minogue
otelin ünlü misafirlerinden.
 Le Monde:İngiltere’nin en trend 10 otelinden biri seçilmiş olan Le
Monde dört yıldızlı olmasına rağmen 5 yıldızlılarla yarışır. Odalara 17
büyük şehrin ismi verilmiş ve her o da o şehrin ruhunu yansıtacak
şekilde dekore edilmiş. Hepsi de o kadar güzel düşünülmüş ve birer
tasarım eseri gibi ortaya çıkarılmış ki hangisinde kalmak istediğinize
bir türlü karar veremeyeceksiniz. Otelin oldukça sade ve şık bir
restoranı ve dört ayrı barı var: Library Bar, kütüphane ortamında iş ve
sanat konuşmak için; Skyline Bar, arkadaşlarla dedikodu yapmak için;
Dirty Martini Bar, canlı caz performansları dinlemek için; Shangai
Club ise dans etmek için!
 One Royal Circus:Edinburg’da yaşayan ve büyük bir servete konmuş
olan çapkın bir arkadaşınızı evinde ziyaret ediyormuşsunuz gibi
hissedeceksiniz! Uzun otel koridorları yerine çeşitli tablolarla ve
sehpalarla dekore edilmiş ufak merdiven aralarına sahip. Zaten toplam
5
Edinburg
beş odası var. Hepsi otelin şık, lüks, çağdaş ve genç ruhunu
paylaşıyor. Otelin bir restoranı yok ancak sabahları odaya kahvaltı
söylemenizi tavsiye ediyoruz. Böylece odadan mükellef bir kahvaltı
edip çıkabilir ve güne enerjik başlayabilirsiniz.
>>Nerede Yemeli?
Öğle Yemeği İçin En İyi Adresler
 Fishers:Edinburg leziz deniz mahsulleri bulmakta sıkıntı çekeceğiniz
bir yer değil ama biz gene de kaçırılmaması gereken birkaç adresi
derlemek istedik. Bunlardan biri Fishers. Fishers’ın şehir içinde bir
şubesi var ancak orijinal yeri Leith’de tarihi bir deniz fenerinin içinde.
Menüden ne seçerseniz seçin memnun kalacağınızdan emin
olabilirsiniz ancak bizim oyumuz istiridyesinden yana! Vejetaryenler
için ayrı bir menü de sunuyor.
 Cafe Royal Oyster Bar:1826’dan beri geliştirdiği istiridye tarifiyle
artık işinin ustası bir yer. 1863’ten beri şu anki mekânında hizmet
veriyor. İçeri girdiğinizde 19. yüzyılda Paris tren garının yanındaki
herhangi bir bistroya girmiş gibi hissediyorsunuz. Dört farklı şekilde
hazırlanan istiridyelerinden size en çekici geleni sipariş edin. Barda
değil de masada oturuyorsanız kuzu yemekleri ve vejetaryen yemekler
6
Edinburg
de seçenekler dâhilinde oluyor. Ancak istiridyelerini denemenizi
özellikle tavsiye ederiz. Yalnızca 12:00-14:00 arası servis veriyorlar.
Rezervasyon yaptırmadan yer bulmak pek mümkün olmuyor.
 Mussel Inn:Mussel Inn hem şehrin yerlilerinin hem de turistlerin
geldiği bir yer. Deniz ürünü dışında birkaç seçenek var yalnızca.
Burası özellikle midyeleriyle bilinen bir yer. Sekiz ayrı çeşitte
hazırlıyorlar midyeleri. Buna ek olarak çocuklar için özel olarak
düşünülmüş dokuzuncu bir midye seçeneği daha var. Ailece
gidebileceğiniz nefis bir yer.
 Henderson’s:Henderson’s pek çok formatı bir arada bulunduruyor.
Restoran ve bistro kısmı hem öğle hem akşam yemekleri servis
ediyor. Ancak öğlen menüsünde daha başarılı olduklarını eklemekte
fayda var. Yemeklerin çoğu vejetaryenler için düşünülmüş. Deli ve
pastane kısmında da karşı koymakta zorlanacağınız atıştırmalık
sandviçler ve tatlılar bulabilirsiniz.
 Urban Angel:Şehirde iki şubesi var ve her ikisi de restoranların, trend
otellerin ve müzelerin olduğu bir bölgede bulunuyor. Çok kolaylıkla
yolunuzun düşebileceği bir yer. Kahvaltıları, atıştırmalıkları ve taze
içecek karışımları çok başarılı. Kahvaltı servisi 17:00’a kadar devam
ediyor. Saat 12:00-17:00 arasında öğlen menüsüne de göz
atabilirsiniz.
 The Dogs:Ufak vintage dokunuşların olduğu rustik bir görünüme
sahip, İskoç ruhlu bir yer. İngiltere ve İskoçya’dan bir araya gelen
malzemeler ve tarifler Dogs’un mutfağında bir araya geliyor. Size de
afiyetle bu menünün tadını çıkarmak düşüyor.
7
Edinburg
Akşam Yemeği
 The Honours:Şef Martin Wishart nereye gitse Michelin yıldızlarını da
peşinden getiren bir şef. The Honours da Wishart’a ait projelerden
biri. Brasserie tipinde bir menüsü var. İskoç tatları ağırlıkta. Gün
içinde iş yemekleri için, akşamları ise hem romantik hem de iş
yemekleri için tercih edilen bir restoran.
 Ondine:Ondine, Hotel Missoni ile aynı binada bulunuyor. Modern ve
zarif bir şıklığı var. Manzarası da oldukça hoş. Menüsü deniz
ürünleriyle ön plana çıkıyor. Midye, ıstakoz ve istiridye çeşitlerinden
birini, yanında şampanyayla denemenizi öneririz.
 21212:2009’da açılan restoran Michelin yıldızını da altı ay içinde
kapmış. Şehrin popüler restoranlarından biri. Menü dünya
mutfaklarından lezzetli yemeklerden oluşuyor. Restoranın bir özelliği
de dört yatak odasının olması. Dört odalı bir otelin restoranı değil, otel
odaları da olan bir restoran. Odaları da modern ve konforlu. Yemekten
sonra uykusu gelenlere duyurulur
 Castle Terrace:Şıklığı ve stiliyle New York’taki Fransız restoranlarını
andıran bir havası var. Menü Fransız ve İskoç mutfaklarının bir
kombinasyonu olarak hazırlanmış. 2010’da açılmış ve kısa sürede
Michelin yıldızını almış. İki saat içinde servis edilen nefis bir tadım
8
Edinburg
menüsü var. Ayrıca bir de “uygun şarap paketi” sunuyorlar. Bu paketi
aldığınızda, her tabağa uygun, ayrı bir şarap eşlik ediyor.
 The Dome:The Dome, farklı konseptleri aynı kubbe altında bir araya
getirmiş. The Grill Room hoş öğle ve akşam yemekleri için, The Club
Room martini ve viskilerin eşlik ettiği bir akşam yemeği için, The
Georgian Suite akşamüstü çayları için düşünülmüş. Tüm salonlarında
ortak olan özellik ise 18. yüzyılda inşa edilmiş olan binasının tarihi
dokusu ve ihtişamı.
Atıştırmalıklar
 Peter’s Yard:Şehrin hip ve genç ruhlu kafelerinden biri. Kurabiye
çeşitleri ve kahveleri için mutlaka uğramalısınız. Diğer masalarda da
şehrin tasarımcılarının, sanatçılarının, reklamcılarının ve yazarlarının
oturduğunu göreceksiniz. Akşamüstü caz trio’larının canlı
performansları da oldukça hoş bir ortam yaratıyor.
>>GECE KUŞLARINA
9
Edinburg
 Why Not?:Cuma akşamları Edinburg’un genç erkeklerinin kot
pantolon ve ceketlerini, genç kadınlarınınsa topuklu ayakkabılarını
giyinip geldikleri eğlenceli bir bar/kulüp. Geç saatlere kadar açık. Yaş
ortalaması 20 ila 30 arası.
 Opal:Haftanın her günü açık olan Opal, şehrin lüks kulüplerinden biri.
Işıltılı ve şık bir atmosferi var. Yedi farklı VIP ve ‘lounge’ kategorisi
öneriyor. Bunlardan birini online olarak satın alabilirsiniz. DJ’leri ve
barmenleriyle de oldukça iddialı bir yer.
 99 Hanover Street:İçerisi aristokrat bir ailenin salonu gibi görünüyor.
Ancak evin anne babası gitmiş de evin 20’li yaşlarındaki gençleri parti
veriyormuş gibi bir eğlence vaat ediyor. Miksolog barmenleri ve
partileriyle şehrin lüks gece hayatı deneyimlerinden birini sunuyor.
 Bon Vivant:Bon Vivant, Thistle Caddesi’nde bulunan ve gün boyu
açık bir kafe bar. Ancak daha çok yemek sonrası saatlerde esas kitlesi
teşrif ediyor. Mumlarla aydınlatılan ortamı, duvardaki posterler ve
resimlerle çok loş ve çok hoş. Gece 01:00’a kadar açık.
 The Jazz Bar:Hem dünyaca ünlü caz müzisyenlerinin hem de yerel
caz gruplarının sahne aldığı bir caz bar. Caz sevenlerin kaçırmaması
gereken bir yer. İskoç viskileri eşliğinde harika bir müzik ziyafetine
hayır demek istemeyenler mutlaka gitmeli.
>>YA BAŞKA?
10
Edinburg
Alışveriş
 Corniche:Burası Edinburg’un moda limanı. Dünyadaki tüm trendler,
şehre buradan giriş yapıyor. Zira ünlü modacıların kreasyonları burada
bir araya geliyor ve şehrin en hip kitlesi de buradan alışveriş ediyor.
Vivienne Westwood ve Comme des Garçons gibi isimlerin kadın,
erkek ve aksesuar kreasyonlarından parçaları burada bulabilirsiniz.
 AllSaints: Bir İngiliz markası olan AllSaints’in Edinburg’da da iki
büyük mağazası var. Şehrin yaratıcı ve sanatçı kitlesinin neredeyse
üniforması haline gelmiş durumda.
 Concrete Wardrobe:İskoçyalı veya İskoçya’da eğitim görmüş genç
tasarımcıların ürünlerinin satıldığı bir mağaza. Giysi, takı ve ev
dekorasyon malzemeleri bulabileceğiniz bir yer.
 Hector Russell:Kilt tasarımlarıyla meşhur Hector Russel artık bir
İskoçya klasiği. Kiltlerin yanı sıra iğnelerini de tasarlıyor. Kadınlar
için de kaşmir ve yün giysiler ve broşlar düşünülmüş.
 21st Century Kilts:Kilt modasının en hip markası. Kiltin de modası mı
olur, hip’i mi olur demeyin. Howie R. Nicholsby işte bu akla
gelmeyecek trendi yaratmayı başarmış bir isim. Ünlü modacıların,
rock starların ve oyuncuların kilt için seçtikleri adres burası.
Mağazası, aşağıda ayrıca değindiğimiz Thistle Street’te bulunuyor.
 Walker Slater:İskoç tüvit kumaşının en şık adresi burası. Bu
geleneksel kumaştan şık ceketler, takımlar ve paltolar tasarlıyor.
Koleksiyondan hazır bir şeyler alabileceğiniz gibi, özel bir takım
11
Edinburg
elbise diktirebilirsiniz de. 6 hafta içinde siparişiniz tamamlanıp
adresinize gönderiliyor.
 Thistle Street:Bu şirin cadde boyunca karşılıklı butikler ve barlar
bulacaksınız. Önerdiğimiz otellerden Tigerlily de bu cadde üzerinde.
Buraya alışveriş için mutlaka uğrayın. Jane Davidson ve Pam Jenkins
her yerde bulamayacağınız tasarımcıların koleksiyonlarını
bulabileceğiniz büyük butikler. Acıkınca da soluğu Thistle Street
Bar’da veya Iris’de alabilirsiniz
 The White Company:Ev dekorasyonu ve tekstilinde yoğunlaşmış hoş
bir marka. İsminin de çağrıştırdığı gibi sadeliğe önem veriyor.
Nevresim, havlu, ev giysileri, aromatik mumlar, mutfak gereçleri gibi
ürünlerle evleri daha rahat ve sempatik bir hale getiriyorlar.
 Royal Mile Whiskies:İşte Edinburg’un tarihi bir noktasında İskoç
viskileriyle baş başayız. Raflarda çeşit çeşit viski, şişelerce bira, şarap,
şampanya, likör, tekila görmek bile insanın başını döndürmeye
yetiyor. Bu kadar çok seçeneğin arasında kaybolmayın ve hedefe
odaklanın. Buradan viski almadan dönmek olmaz. Üstelik 15£’dan
başlayan fiyatlarıyla gayet ulaşılabilir durumda. Daha özel bir şey
almak isterseniz, fiyatlar 1500£’a kadar çıkıyor.
 Valvona & Crolla:Burası bir İtalyan kafesi ve şarküterisi. Kafenin
mutfağında İskoç çiftçilerin yetiştirdikleri taze ürünleri kullanıyorlar.
Şarküteride ise İtalya’dan gelen yiyecekler, şaraplar ve İskoçya’da
üretilmiş viskiler satılıyor.
12
Edinburg
Müzeler
 Scottish National Museum: 19. yüzyılda inşa edilen neo-klasik
binasında Degas, Boticelli, Cézanne, Gauguin, Monet, Nicolas
Poussin ve Velazquez gibi Avrupa sanatı tarihinin en önemli
isimlerinin oldukça ünlü eserleri burada görülebilir.
 Scotland National Portrait Gallery:Queen Street’teki müze gotik izler
taşıyan 19. yüzyıldan kalma binasında ziyaretçilerini ağırlıyor.
Müzenin koleksiyonunda 3.000 resim ve heykel, 25.000 eskiz ve
çizim, 38.000 de fotoğraf bulunuyor. Avrupa’nın kraliyet ailelerinin
üyelerine ait portreler görmek mümkün.
 Scotland National Gallery of Modern Art:19. yüzyılda hastane olarak
inşa edilen bina 1960’dan beri müzeye ev sahipliği yapıyor. Müzenin
koleksiyonunda Picasso, Andy Warhol, Roy Lichtenstein gibi modern
sanata yön vermiş isimlerin eserleri bulunuyor.
Meraklısına
 The Royal Yacht Britannia:İskoçya turizminin en önemli
noktalarından biri. İngiliz kraliyet ailesinin 44 yıl boyunca
13
Edinburg
seyahatlerinde kullandığı yat, turistlerin en çok ziyaret ettiği yerlerden
biri. Hediyelik eşya dükkânına bakmadan çıkmamanızı tavsiye ederiz.
 Camera Obscura:Bu çılgın illüzyon evi 1835 yılından beri çok ziyaret
edilen bir yer. Teknoloji her ne kadar ilerlese ve biz ne kadar süper
efektli filmler görmeye alışsak da bu basit göz yanılmalarının yarattığı
şok etkisini başka hiçbir şey başaramıyor.
 Forth Rail Bridge:2,5 km. uzunluğundaki köprü, dünyadaki tamamı
çelik ilginç köprülerden biri. 19. yüzyılda yapılmış olan köprüyü
görmek için şehirden bir trenle veya otobüs turu satın alarak gidip
görebilirsiniz.
 Ghosts & Ghouls:Bu korku mağaralarına girmeden önce iyi düşünün.
Tur 2 saat sürüyor ve bunun 1 saat 15 dakikasında yürüyerek yer
altında korku dolu uzun bir yol kat etmeniz gerekiyor. Ürkütücü
olmasına ürkütücü ama bir yandan da çok eğlenceli aslında!
Viski Tadım Turları
 Scotch Whiskey Experince:Viskiyle yeni tanışanlar ve viski gurmeleri
için yedi ayrı tur paketi oluşturulmuş. Bu turlar farklı viski türlerinin
yapım aşamalarını tanıtıyor, aromalarla tanıştırıyor ve de genelde bir
gün sürüyor. Bir veya iki saat süren tadım dersleri ve sonunda
sertifika alabileceğiniz çeşitli eğitim paketleri de mevcut. Üstelik tüm
bunlar şehrin merkezinde.
14
Edinburg
 Dewar’s:İskoçya’da üretilen Amerika menşeli viski Dewar’s’ın
tesisleri Edinburg’a bir buçuk saat mesafede bulunuyor. Fiyatları 7,
15, 25 ve 75£ olmak üzere dört ayrı tur seçeneği sunuyor.
 The Famous Grouse:Tesisleri şehre 1 saat 15 dakika mesafede
bulunuyor. Edinburg yakınlarındaki en eğlenceli turları sunuyor.
Ziyaretçilere sundukları gösteri BAFTA ödüllü bir şov. Eğer vaktiniz
şehrin dışında tek bir yer ziyaret etmeye yetiyorsa, tercihiniz Famous
Grouse’dan yana olsun.
Gitmeden Göz Atılacaklar
 ‘Trainspotting’:Bu önerimizi bekliyordunuz herhalde. İskoç yazar
Irvine Welsh’in romanı 1980’lerde Edinburg’da geçiyor. Yola
çıkmadan önce Danny Boyle’un kitaptan uyarladığı filmi izleyebilir,
yolculuk sırasında da kitabı okuyabilirsiniz. Hem kim demiş önce
kitap, sonra film diye!
 ‘Shallow Grave’:Danny Boyle’un Trainspotting’den önce çektiği ve
gene Edinburg’da geçen bir film. Eğer yönetmeni sevdiyseniz bu
filmini de izlemenizi tavsiye ederiz.
 Muriel Spark:Edebiyat tarihinin ünlü yazarlarından Muriel Spark,
İskoçyalı ve İskoçya’dan ilham alan bir yazar. Bazı romanları
Türkçeye de çevrilmiş durumda. İlk kez Edinburg seyahati öncesi
15
Edinburg
Spark okuyacaklara ‘Bayan Jean Brodie’nin Baharı’ adlı romanını
öneririz.
Aman Aman!
Ağustos ayının ortalarından, Eylül ayının ikinci haftasına kadar süren bir
festival çılgınlığı sarıyor şehri. Festivalleri takip edebilmek açısından bu
dönemde şehirde bulunmak çok güzel. Ancak bu tarihler aynı zamanda
otellerin normal fiyatlarının üç katını talep ettiği ve herhangi bir yerde yer
bulmanın en zor olduğu tarihler.
Hava durumu kritik bir önem taşıyor. Hava güneşliyken bir anda yağmur
başlayabiliyor. Yanınıza yağmurluk, şemsiye, su geçirmeyen ve uzun
yürüyebileceğiniz ayakkabılar almanızı öneririz.
Çok işe yarayacak yağmur sözlüğü:
drizzle: minik damlalı pek belli olmayan yağmur.
showers: yerde çamur birikintileri oluşmasına sebep olan iri ve sık damlalı
yağmur.
rain: yağmur. Yağış yoğunluğuna göre ‘heavy rain’ veya ‘light rain’ olarak
tasvir ediliyor.
16
Edinburg
Sıkıcı Bilgiler
Havaalanında şehre taksiyle varmak 25 dakika sürüyor ve 20£ civarında
tutuyor.
Edinburgh Pass çocuklar ve yetişkinler için iki ayrı kart sunuyor. 1, 2 ve 3
günlük kart seçenekleri var. Bu kartla şehirdeki 30 müzeye giriş
yapabiliyorsunuz. Bazı müzelerin hediyelik eşya dükkânlarında, çeşitli kafe
ve barlarda da indirim imkânı yakalıyorsunuz.
17

Benzer belgeler