ankara çiğdem - Atılım Üniversitesi Ankara Digital Kent Arşivi

Transkript

ankara çiğdem - Atılım Üniversitesi Ankara Digital Kent Arşivi
______________ Ankaralı Gez ginle r Bülteni _______________
ANKARA ÇĐĞDEMĐ
Sayı: 11, Ocak 2011
Dünyadan:
Zanzibar, Rüya Gibi!
Türkiye’den:
Şahindere Kanyonu
Ankara’dan:
Çubuk Bendi
Tadı Damağımda:
Küba
Đçindekiler
3- EDĐTÖRDEN “Timur Özkan”
4- KISA/KISA; Ankara’dan ve Grubumuzdan Haberler
8- ÜYELERĐMĐZ “Eser Saka”
9- GEZ/DĐNLE: Tunus “Belkıs Ceyla Çetinsoy”
10- OBJEKTĐF “Berrin Cerrahoğlu”
12- ANK AR A’DAN; Çubuk Bendi “Timur Özkan”
14- TÜRKĐYE’DEN; Şahindere Kanyonu “Nilgün Akçay”
16- DÜNYAD AN; Zanzibar “Tuba Evren”
20- TADI DAMAĞIMD A: Küba “Erdem Engin”
21- GEZ /YAZ “Rüştü Hatipoğlu” - GEZ/OKU “Safer Emre Tonguç”
22- ANK AR A KÜTÜPH ANESĐ “Erdoğan Tekin”, “Şeref Erdoğdu,
“Yıldırım B. Doğan”, “Berrin Cerrahoğlu”
23- ANK AR A/ ANKAR A; Anadolu 1913’den “Bela Horvath”
24- DĐZELERDEN; Pir Sultan Abdal
Kapak ve 3. Sayfa Fotoğrafları: Haluk Sargın
.
ANKARA ÇĐĞ DEMĐ
ANKAR ALI GEZGĐNLER BÜLTENĐ
Ankaralı Gezginler el ektroni k iletişim grubu tarafından yayınlanır. Ücretsizdir.
Burada yayınlanan yazı, haber, fotoğraf, resim vb kaynak gösterilerek ve
sahiplerinden izin alınar ak kullanılabilir.
Editör: Timur Özkan
http://groups.yahoo.com/group/an kar aligezg inler
ankar alig ezginler@ yahoogroups.com
ANKARA ÇĐĞDEMĐ hakkındaki her türlü görüş, eleştiri ve önerilerinizi, bültenimizde yayımlanmasını istediğiniz etkinlik
haberlerinizi ve de Ankara’dan, Türkiye’den Dünya’dan gezi yazılarınızı [email protected] adresine bekliyoruz.
◙
ANKARA ÇĐĞDEMĐ 'nin önceki sayılarını; grubumuzun ana sayfasındaki Files'dan E-dergi "Ankara Çiğdemi" klasörünü veya
http://groups.yahoo.com/group/ankaraligezginler/files/% 20E-Dergi% 20% 20% 22Ankara% 20Cigdemi% 22/ adresinden ilgilendiğiniz
sayıyı tıklayarak okuyabilirsiniz. Eğer açılmıyorsa dosya adı üzerinde sağ klikle Yeni Pencerede Aç yapabilir, bilgisayarınıza
indirmek için aynı şekilde sağ klikle Hedefi Farklı Kaydet, yazdırmak için ise Hedefi Yazdır fonksiyonlarını kullanabilirsiniz.
◙
Bültenlerimiz dergi formatında tasarlandığından booklet olarak print alırsanız, 24 sayfalık bir dergi olarak okuyabilirsiniz.
◙
Ankara Çiğdemi’nin tüm sayılarını, medya destekçimiz www.fotogezgin.com sitesinden de takip edebilirsiniz…
Editörden ________________________Timur ÖZKAN
[email protected]
…
20
Happy New Year
Nava Varsh Ki Shubh Kaamnaayen
Stastny Novy Rok
Felice
Felice Anno Nuovo
Feliz Ano
S Novym Godom
Bonne Année
Feliz Año Nuevo
Gott Nytt År
S Novim Godom
Kong He Xin Xi
Kull 'aam wa-antum bikhayr
Ein glückliches neues Jahr
Yeni Yılınız Kutlu Olsun
Kısa/Kısa
Başkent Ankara Gecesi
Ankara’nın başkent oluşunun 87.
y ıldönümü v esilesiyle, 13 Ekim
akşamı, Devlet Resim Heykel
Müzesi’nde görkemli bir kutlama
gerçekleştirildi. “Başkent Ankara
Gecesi” adı verilen kutlama
etkinliği Ankara Valiliği Đl Kültür
v e Turizm Müdürlüğü’nün
katkılarıy la Ankara Kulübü
Derneği v e Ankaralılar Vakf ı
taraf ından düzenlendi. Vakıf
Başkanı Halil Şıv gın ile Dernek
Başkanı Dr. Metin Özaslan’ın
konuşmalarıy la başlayan ve
hey ecanlı bir Ankaralı topluluğu
taraf ından ilgiy le izlenen gecede;
Ankara Kulübü Türk Halk Müziği
Topluluğu’nun konseriy le birlikte
Ankara Kulübü ve Ankaralılar
Vakf ı Seymenlerinin gösterileri
sunuldu.
Ankaralı Ressamlar ve
Ankaralı Şairler
Ankara Kulübü’nde
15’inci Geleneksel “Ankaralı
Ressamlar ve Ankara Resimleri”
Sergisi 8 Ekim 2010 Cuma günü
saat 19.00da Ankara Kulübü
Abidinpaşa Köşkü’ndeki sergi
salonunda açıldı. Ekim ay ı
boy unca gezilebilen sergide;
Ressamlar Aysun Tümer,
Handan Kay akökü, Kayhan
Ay batlı, Kemal Altay, Kemal
Çelik, Meral Otan, Mustaf a
Kumcu, Narin Ölmez, Nigar
Kalıpçı v e Ünal Şahin’e ait
y ağlıboy a, suluboy a v e kum
tekniğiy le çalışılmış çok say ıda
tablo y er aldı.
Öte y andan her ay ın üçüncü
pazar günü saat 13.30’da, aynı
mekanda gerçekleştirilmekte
olan “Ankaralı Şairler ve Ankara
Şiirleri” adlı dinletiler yeni
sezonda da dev am ediyor. 17
Ekim Pazar günü düzenlenen v e
Şairler Mehmet Nuri Parmaksız
v e Đsmet Bora Binatlı’nın
y önettiği sezonun ilk dinletisine
çok say ıda şair ve şiir dostu
katıldı.
Ankara Üniversitesi
öğrencileri, Atatürk’ün
Ankara’da yaşadığı mekanları
gezdi…
Atatürk’ün Ankaralıların
hemşerilik teklif etmesinin 88. v e
Ankara’nın başkent olmasının
87. y ıldönümü nedeniy le y apılan
kutlama etkinlikleri çerçev esinde
12 Ekim Salı günü düzenlenen
geziy e Ankara Üniv ersitesi’nin
çeşitli f akültelerinden 10 öğretim
üy esi ve 40 öğrenci katıldı.
Keçiören’deki Eski Ziraat
Mektebi’nde başlayan tur
kapsamında daha sonra
Gar’daki Atatürk Konutu,
AOÇ’deki Atatürk’ün doğduğu
ev in tıpkı yapımı v e
Söğütözü’nde dinlenme amaçlı
y aptırdığı kulübe gezildikten
sonra Çankay a’daki Eski Köşk
ziy aret edildi.
Cengiz Tümer fotoğraflarını
ikinci kez sergiledi…
Grubumuz üy elerinden M.
Cengiz Tümer; daha önce
Karaburun Saip Kır Kahv esinde
"Sonbahar 2010" adıy la açtığı
f otoğraf sergisini bu kez Urla
Belediy esi Fotoğraf Sanat
Ev i'nde 06 - 31 Kasım 2010
tarihleri arasında tekrarladı.
__._,_.___
Ankara Büyükşehir
Belediyesi’nden “Seğmen
Büyük Ödülleri”
Ankara’nın başkent oluşunun
y ıldönümü nedeniy le Ankara
Büy ükşehir Belediy esi, kente
emeği geçen 44 kişiye ödül
v erdi.
“Seğmen Büyük Ödülü” adı
v erilen v e bu y ıl ilk def a dağıtılan
ödüller arasında; Ankara Valisi
Alaaddin Yüksel, Ankara
Üniv ersitesi Ankara Çalışmaları
Araştırma ve Uy gulama Merkezi
ANK AMER, Ankaralılar Vakf ı
Eski Başkanı Ayhan Sümer v e
Ankara Turizm Đşletmecileri
Derneği Başkanı Seçim Aydın
öne çıkan isimler oldu…
Prof. Talat Halman’dan;
“Kendi Sözleriyle Yaşayan
Atatürk”
Ankara Üniv ersitesi’nin 10
Kasım, Atatürk’ü Anma
etkinlikleri çerçev esinde
DTCF’nin Farabi Salonu’nda
düzenlenen bir toplantıda;
Bilkent Üniv ersitesi Edebiyat
Fakültesi Dekanı Prof. Talat
Halman’ın, Atatürk’ün
Söy lev’inden yaptığı
seçmelerden oluşan “Kendi
Sözleriy le Y aşay an Atatürk”
baslıklı bir sunum gerçekleştirdi.
Prof. Halman’ın sunumu,
kalabalık v e ilgili bir öğrenci
topluluğuy la birlikte aralarında
Rektör Prof. Dr. Cemal Taluğ’un
da bulunduğu çok say ıda
öğretim üyesi taraf ından ilgiy le
izlendi.
“Ankara Kara Kalpaklı Kent
1923-1938” Sergisi ve Đki
Söyleşi
Beyoğlu’ndaki Đstanbul
Araştırmaları Enstitüsü’nde
29 Ekim 2009- 28 Mart 2010
tarihleri arasında düzenlenen
“Kara Kalpaklı Kent Ankara”
sergisinin Ankara’daki, tekrarı
kapsamında; bu serginin
danışmanlığını da yapan
Araştırmacı Yazar Turan
Tanyer iki söyleşi
gerçekleştirdi.
Galeri Kara’daki 28 Ekim
2010 tarihli ilk söyleşinin
konusu; Başkent Ankara’nın
Cumhuriyet Bayramları”,
9 Kasım 2010 günü
gerçekleştirilen ikinci
söyleşinin konusu ise
“Atatürk’ü Anıyoruz” oldu.
Ankaralı Gezginler’in
Tematik Ankara Gezisi
5 Aralık Pazar günü düzenlenen
v e grubumuz üyelerinden ve
y akınlarından 17 kişinin katıldığı
tematik Ankara gezisi
kapsamında ilk olarak Anadolu
Medeniy etleri Müzesi v e Ankara
Kalesi gezildi. Gezinin öğleden
sonraki bölümünde önce
Ulus’taki Kurtuluş Sav aşı (1.
Meclis) v e Cumhuriy et (2.
Meclis) müzelerini ziy aret eden
grup son olarak Ankara Garı’nda
bulunan Atatürk Konutu ile
Atatürk’ün v agonunu gezdi.
Ankara ve Turizm Paneli
Ankaralı Gezginler’den
çok farklı bir ilk!
Grubumuzun eski üyelerinden
olan ve birbirleriyle bir gezide
tanışan Melih Eriş ve Füsun
Uzunoğlu bir başka gezide
hayatlarını birleştirdiler.
Düğünlerini, Nepal
geleneklerine göre
Katmandu’da yapan değerli
üyelerimizi bir kez daha
kutluyor ve sağlıklı, bol gezili,
mutlu bir yaşam diliyoruz.
Adım Adım Ankara” kent
yürüyüşlerinin ilki 27 Kasım’da
Dikmen Vadisi’nde
gerçekleştirildi
Grubumuz üy elerinden Haluk
Saran’ın düzenlediği v e 20 kadar
üy emizin katıldığı Dikmen Vadisi
y ürüyüşü, akşamüzeri bir kaf ede
y apılan tost/çay sohbetiy le sona
erdi. Adım Adım Ankara
y ürüyüşlerinin ikincisi
Keçiören’de planlanıy or…
TODAĐ’de “Gezgin Gözüyle
Ankara” sunumu
Ankara Kulübü’nün, 27 Kasım
2010 tarihinde düzenlediği
“Ankara ve Turizm” panelinde,
sektörün üst düzey temsilcileri
bir aray a geldi. Ankara Đl Kültür
v e Turizm Müdürü Doğan
Acar’ın y önettiği panele;
Anadolu Turizm Đşletmecileri
Derneği y önetim Kurulu Üy esi
Hüsnü Gümüş, Gezgin ve Gezi
Y azarı Timur Özkan, Ankara
Rehberler Derneği Başkanı
Müeyy et Tiritoğlu ve TURSAB
Ankara Bölgesel Y ürütme Kurulu
Üy esi Dihle Topaloğlu panelist
olarak katıldılar. Abidinpaşa
Köşkü’nün tarihi atmosf erinde
düzenlenen paneli, Ankara’ya ve
Turizm’e ilgi duy an çok say ıda
Ankaralı izledi
Timur Özkan’ın hazırlay ıp
sunduğu “Gezgin Gözüy le
Ankara” f oto-sunumu, Türkiy e v e
Ortadoğu Amme Đdaresi
Enstitüsü’nde bir kez daha tekrar
edildi. 24 Kasım 2010 Çarşamba
günü gerçekleştirilen sunuma
TODAĐ öğrencileri ile birlikte bazı
öğretim üyeleri de katıldı. Gezgin
Gözüy le Ankara sunumu Antik
Ankara, Cumhuriyet Ankara’sı v e
Günümüz Ankara’sı olmak üzere
üç bölümden oluşuyor.
Ankaralı Gezginler belgesel
oluyor…
Y önetmenliğini; Mor Menekşeler
(Hacettepe), Ebe Đle Gassal
Arasında v e Đnsanın Deli Dediği
adlı belgesellerin y önetmeni
Egemen Adak’ın yapacağı
ANKARALI GEZGĐNLER
BELGESELĐ için çalışmalar
başladı. Grubumuzun tüm
etkinlikleriyle birlikte üy elerimizin
gezilerinden oluşacak belgeselin
Ekim 2011’de tamamlanması
planlanıy or.
500. Üyemiz…
5 Aralık 2010 tarihinde Ankaralı
gezginlere üy e olan Reklamcı
Mustafa Aslan 500. Üy emiz
oldu. Kendisine hoş geldin diyor,
gelecek say ılarda bir söyleşi
y aparak kendisin sizlere de
tanıtmay ı planlıy oruz.
“Japon Yapmış”
Onur Ataoğlu Yazmış…
Kanal B’de yayınlanan Günce
programına konuk olduk.
Grubumuz üy elerinden ve
Ankara Kulübü Başkanı Dr.
Metin Özaslan ile birlikte Kanal
B’nin popüler programlarından
Günce’nin 9 Aralık günkü canlı
y ay ınına konuk olduk. Altan
Alkan’ın sunduğu programda
Ankara’y ı v e” Ankara v e Turizm”
panelini konuştuk.
Gezginler Kulübü Fotoğraf
Sergisi Sirkeci Garı’nda açıldı
Merkezi Đstanbul’da bulunan
Türkiy e Gezginler Kulübü
Derneği’nin düzenlediği f otoğraf
sergisi 10 Aralık 2010 tarihinde
Sirkeci Garı’nın tarihi salonunda
açıldı. 21 dernek üy esinin
y anısıra aralarında Coşkun Aral,
Nasuh Mahruki gibi ünlü isimlerin
bulunduğu 61 f otoğrafçının
eserlerinden oluşan serginin,
Đstanbul’un çeşitli y erlerinde
tekrar edilmesi planlanıy or.
“Ankara 3S” iki yaşında yeni
yüzüyle piyasada
Japony a’da yaşadığı 3,5 y ıla ait
izlenimlerini “Japon Y apmış”
adıy la kitap haline getiren Onur
Ataoğlu kitap tanıtımı v e f otosunumuy la planlanan
Sırtçantalılar grubunun ilk
Ankara buluşması 10 Aralık
günü ODTÜ Mezunları
Derneği’nin Vişnelik tesislerinde
gerçekleştirildi. Etkinliğe,
Ankara’da y aşay an
Sırtçantalılarla birlikte bazı
Ankaralı Gezginler v e ODTÜ
mezunlarından oluşan 50
civ arında izley ici katıldı.
Eser Saka’dan bir sergi daha…
Grubumuz moderatörlerinden
Eser Saka dördüncü kişisel
sergisini açtı. “21 -31 Aralık
tarihleri arsında Milli Piyango
Talih Kuşu Sanat Galerisi’nde
Orta Asya’dan Esintiler” adıy la
açılan sergide Saka’nın
Kazakistan, Türkmenistan v e
Özbekistan’dan çektiği çok
say ıda f otoğraf sergilendi…
Ankara’nın tek ay lık kent kültürü
dergisi olan Ankara ThreeS bir
y ılını tamamladı. Aralık ay ında
y ay ımlanan 13. say ısında
logosunu değiştiren ve ebatlarını
büy üten dergi,,Sanat, Siy aset v e
Spor düny asından yazılara
dev am ederken, bundan böyle
Ankara konularına daha çok
ağırlık v erecek.
Yeni çıkartmalarımız hazır
Daha önce grubumuz
üy elerinden Mak. Müh. Ay han
Razgat’ın sponsorluğunda
hazırlanan v e üyelerimiz
taraf ından düny anın çeşitli
y örelerindeki lokanta, otel, hostel
v b y erlere y apıştırılan Ankaralı
gezginler çıkartmaları bu def a bir
başka makine mühendisi üyemiz
taraf ından y eniden bastırıldı.
Đçten v e dıştan y apıştırmalı
olarak hazırlanan y eni
çıkartmalarımızı bastıran üyemiz
Cem Artun’a teşekkür ediy oruz.
Y eni çıkartmalarımız
önümüzdeki dönemde
etkinliklere katılan üy elerimize
dağıtılacağı gibi diley en
üy elerimize, sey ahatlerine
başlamadan ulaştırılacaktır.
GEZGĐN GÖZÜYLE 2010
Ankaralı Gezginler 5. Geleneksel Fotoğraf Sergisi, 13-20 Aralık 2010 tarihleri arasında, Çankaya
Belediy esi Çağdaş Sanatlar Merkezi’nin C Salonu’nda gerçekleştirildi. Sergimiz, geçen y ıllarda olduğu gibi bu
y ılda, üy elerimiz v e y akınlarıy la birlikte çok say ıda Ankaralının katıldığı bir koktey lle açıldı. Düny anın ve Türkiye’nin
çeşitli y örelerinde çekilen 71 üy emize ait toplam 126 f otoğraf ın sunulduğu sergiy e katılan üy elerimizin birer
f otoğraf larıy la hazırlanan masa takv imleri LÖSEV y ararına satışa sunuldu v e 3000.- TL bağış toplandı.
Ankaralı Gezginlerden yeni bir sergi
projesi daha; SPOTLIGHT ON TURKEY
ABD’nin Birmingham kentinde f aal TAAA
(Turkish American Association of Alabama)
ile birlikte 2011 Nisan ay ında Birmingham’da
açacağımız Türkiy e temalı fotoğraf sergisinin
hazırl ıkları başladı.
ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı: 11, Ocak 2011)
Üyelerimiz
Eser SAKA [email protected]
Eser Saka “Çok gezen kişi daha hoşgörülü, daha
entelektüel ve daha sosyaldir.”
Eser Saka Kimdir? Neden gezer? Gezmekten ne
anlar?
Eser Saka y olun y arısını çoktan geçmiş, ancak
enerjisiy le, duy gularıy la kendini hala yolun başında
hisseden biridir. (Kendisi halen bir kamu
kuruluşunda aktif olarak çalışsa da, bu aktif çalışma
onun özgür ruhunu sadece işle ilgili bir alana
sıkıştırmay a y etmemektedir.) Zaten bu y üzden de
durmaksızın düny anın y eni y erlerini keşf etmeye
çalışmaktadır. Đnsanın istediği sürece gezmeye, yeni
y erler görmeye zaman v e para ay ırabileceğini
düşünenlerdendir. Çünkü kendisi ev lidir, bir erkek
çocuğu annesidir v e y oğun bir şekilde çalışma
hay atı içindedir. Buna rağmen, ne y apıp edip,
ailesinden sonra önceliklerini gezmey e, yeni y erler
keşf etmeye y öneltmiş bir kişidir. Gerekirse eski bir
paltosuy la 10 y ıl gezer, ama y eni bir gezi için para
biriktirir. Gezemiy orum, param yok diyenlere de,
eğer gerçekten y oksul değilseler, önceliklerine para
ay ırmalarını önerir.
Eser Saka, gezmenin
kendini
özgürleştirdiğini
düşünür. Genellikle tek
başına sey ahat etmekten
hoşlanır.
Çünkü
tek
başına
sey ahat
ettiği
y erleri
daha
rahat
gözlemlediğini
düşünür.
Çev resi onu çok f edakar
olarak
tanımlasa
da,
sey ahat
konusunda
bencillik
eder
ve
sey ahatlerine tek başına
çıkmay ı tercih eder. Farklı kültürleri tanımanın
insana f arklı pencereler açtığına inanır. Đnsan ne
kadar çok y er ve kültür ile tanışırsa, o kişinin hay ata
bakış açısının daha geniş bir pencerey e sahip
olduğunu
kendi
yaşamındaki
değişimlerden
gözlemler. Çok gezen kişi daha hoşgörülü, daha
entelektüel ve daha sosyaldir. Gördüğü ülkeler
hakkında edinilen bilgilerin kesinlikle bir şekilde
başkaları ile paylaşılmasından y anadır.
Gideceğiniz yerleri nasıl seçiyorsunuz? Nereleri
gördünüz ve nereleri görmek istiyorsunuz?
Doğrusu gezeceğim yerler
konusunda eskiden bilinçli
bir seçim y apmıy ordum.
Ancak son y ıllarda, özellikle
Ankaralı Gezginler Grubunu
tanıdıktan sonra daha bilinçli
seçimler
y aptığımı
düşünüy orum.
Şöyle ki;
kendime sorular soruyor v e
içtenlikle
cev apladıktan
sonra gideceğim rotalara
karar v eriyorum. Ben en çok
nerey i görmek istiy orum?
Neden istiy orum gibi?
Şimdiy e kadar; Đsveç, Norveç, Finlandiy a, Almany a,
Hollanda, Belçika, Fransa, Kıbrıs, Çin, Doğu
Türkistan, Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan’ı
gördüm. Özellikle Af rika ve Güney Amerika ülkeleri
ilk planda görmek istediğim ülkeler.
ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı: 11, Ocak 2011)
Doğu Türkistan hakkında, kitap yazdınız sergiler
açtınız? Bu ilgi nerden kaynaklanıyor?
Gez/Dinle
Belkıs Ceyla ÇETĐNSOY [email protected]
Doğu Türkistan benim memleketim. Dedem
(Annemin babası) ve 1940’lı y ıllarda babam
Türkiy e’y e göç etmişler. Onların özlemle anlattıkları
memleket hikây eleri, Doğu Türkistan hakkında özel
ilgimin
oluşmasını
sağladı
doğal
olarak.
Memleketine hasret olan babamın düşlerini
süsley en Doğu Türkistan, benim de düşlerime girer
olmuştu. Bu yüzden kitabımın adına da, sergimin
adına da “Düşten Gerçeğe Y olculuk: Doğu
Türkistan” adını v erdim.
Ankaralı
Gezginlerin işlevi
hakkında ne
düşünüyorsunuz? Bir yönetici olarak üyelerden
beklentileriniz var mı?
Ankaralı Gezginlerin sanal ortamda oldukça büy ük
bir boşluğu doldurduğunu düşünüy orum. Düny anın
çeşitli ülkelerine gidecek olan kişiler bu site
say esinde; gitmey i düşündükleri ülkelerin muhakkak
görülmesi gereken y erlerinden,
kalınabilecek
otellerine v ey a ekonomik durumlarına göre
hostellerine, pansiyonlarına, ulaşım araçlarından,
ülkelerin güv enlik durumundan, sağlık sorunu
y aratabilecek koşullarına kadar bilgi ediniy or ve
gerekirse uyarılıy orlar. Her y eni gezginin bir ülkeye
gidişi dönüşünde y eni bir tecrübe ile siteye dönüşüm
sağlıy or. Bu da sitenin bilgi pay laşımını her geçen
gün daha da artırıy or. Ay rıca Ankaralı Gezginler tüm
bu bilgi birikimlerini çeşitli gazete v e dergilerde
pay laşıma sunmaktalar. Ortak y ay ınlar olduğu gibi
bireysel y ay ınlarda gün geçtikçe raf larda y erlerini
almakta. Ankaralı Gezginler düny anın dört bir
köşesinden çektikleri fotoğrafları da sergiye
dönüştürüp, sanatsev er ve gezi sev erlerle
buluşturuy orlar. Ancak bu pay laşımın en güzel y anı
ise sergide elde elden gelirin ”LÖSEV”e
bağışlanması. Sadece bu etkinlik bile, Ankaralı
Gezginlerin işlev inin ne olduğu hakkında f azla
söy ley ecek bir söz bırakmıy or kimseye.
Bir y önetici olarak üy elerden bekley eceğim tek şey,
sanal ortamdaki yazışmaların her zaman karşılıklı
görüşmelerdeki sıcaklığı sağlay amayacağı v e yanlış
anlamalara sebep olabileceğinin bilinciyle, zaten var
olan hoşgörümüzü, yazışmalarımız da daha da üst
sev iy e de tutmay a çalışmamız olacaktır.
MÈMORIES OF TUNISIA Vol 5
DANCE DU CLUB
Tunus, turizmde iyi konumda. Eğlence dendiğinde;
animasy on, müzik ve dans üçlüsü ile sizi
coşturuyorlar. Bu ihtiy aç üzerine çeşitli miks albümler
y apılmış. DJ adına özel üretilmiş remiks albümler de
v ar. Düny a v e Tunus müziği harmanlanmış bunlarda.
Tunus’tan aldığım böy le bir müzik CD’siy le
karşınızday ım. Kıv rak Arap ezgilerinin insanın içini
kay nattığı bir dans albümü bu. Darbukay la ritm
tonlamasının abartıldığı, ciğerinizin güm güm ettiği bir
vibrasy on eşliğinde, Shakira kemeri edinip piste
f ırlama tehlikesi ile karşı karşıy ay ız. Ancak içeriğindeki
tüm açıklamalar Arap alfabesiyle yapıldığından
okumak v e tercüme etmek benim için imkansız hale
geldi. Bu naçar durumda bile müziğin ev rensel diliyle
çok şey y akalanıy or yine de.
Darbuka soloy la başlayan Arap ezgileri, kulağımıza
tanıdık “Allah, Allah, Y a baba” gibi parçalar y anında
Tarkan’ın “Şımarık”ı ile sürüy or. Hav uz başı
animasy onlarında ve gece eğlencelerinde “Şımarık”
şarkısıy la çılgınca oy nayan turistlerin olduğu bir ülke
Tunus. Globalleşme denen şey bu olsa gerek. Bir de
Mustaf a Sandal’ın “Araba” şarkısını duy arsanız
şaşırmay ın. Bizim albümde de böy le tanıdık parçalar
mev cut. Adı üzerinde DANS KULUBU işte.
Bire bir ay nı olmamakla birlikte benzer bir karışımı
içeren albümü v erdiğim linkten dinley ebilirsiniz:
http://www.mp3f iesta.com/the_best_arabis_songs_me
mories_f rom_tunisia_album118057
ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:11, Ocak 2011)
.
Objektif
Berrin CERRAHOĞLU berrin782002 @yahoo.com
Karcal 2004
Karcal 2004
ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:11, Ocak 2011)
Karcal 2004 Zirve Dağcılık Üçüncülük Ödülü
Karcal 2004
ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:11, Ocak 2011)
Ankara’dan
Timur ÖZKAN [email protected]
Çubuk Bendi
Ankara’nın
başkent
olmasıyla
başlayan
çağdaşlaşma hamlesinin adımlarından biridir
Çubuk Barajı. 1929 yılında Atatürk’ün emriyle
yapılmaya başlanan
ve
tamamen
Türk
mühendis, yüklenici ve işçilerle yapılan baraj,
1936’da bizzat Atatürk tarafından açıldığında tüm
Ankaralıların gurur duyduğu bir Cumhuriyet
eseri daha ortaya çıkmıştı, tıpkı Ankara Garı gibi,
At atürk Orman Çiftliği gibi... Baraj duvarındaki
kitabede şöyle yazıyor: “Bu Çubuk Bendi Türk
Ulusunun Đlk Cumhur Reisi Kemal Atatürk
Devrinde Devlet Merkezi Ankara’nın Su Đhtiyacını
Karşılamak Üzere kurulmuştur. 1929-1936”
Çubuk Barajı denilince genellikle birincisi
anlaşılsa da Çubuk Çayı üzerinde iki baraj
bulunuyor. Ankara’nın 12 km kuzeyinde yer alan
Çubuk-1, aynı zamanda Cumhuriyet tarihimizin
ilk beton barajı olma özelliği taşıyor. Zaman
içinde millenme tabir edilen taban seviyesinin
yükselmesi sonucu kullanılamaz duruma gelmiş.
Yıllarca tek başına Ankara’nın su ihtiyacını
karşılayan Çubuk-1 daha sonra başkente önemli
bir rekreasyon alanı olarak hizmet etmeye
başlamış. 1964’de açılan ve Ankara’ya 54 km
uzaklıkta yer alan Çubuk-2 barajı daha çok
Ankara’nın Çubuk ilçesinin su ihtiyacını
karşılamaktadır.
Öte yandan içinden otoyol geçen belki de
dünyadaki tek barajdır Çubuk-1. Ankara’nın
çevre
yolu
yapılırken,
çevrecilerin
tüm
itirazlarına rağmen otoyolun viyadüklerinin baraj
gölünün iki yakasına yapılmasında bir sakınca
görülmemiştir. Neyse ki bugüne kadar baraj
üzerindeki yolda bir trafik kazası olmamış ve
baraj
suyuna
tehlikeli
bir
kimyasal
karışmamıştır. En iyisi aklımıza böyle şeyler
getirmeden baraj çevresini gezmek olsa gerek…
ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:11, Ocak 2011)
Çam ve akasya ağaçları ile yeşillendirilen baraj
çevresinde bulunan bazı binalar dönemin estetik
anlayışını yansıtır. Bunlardan bir tanesi baraj
gölü kenarında bulunan ve bugün kapalı olan
restoran, bir diğeri ise eski müdürlük binası. Bu
bina o dönemde Atatürk için dinlenme köşkü
olarak yapılmış. Köşk ile beraber Atatürk’ün
barajda gezmesi için bir de tekne ısmarlanmış.
Đstanbul’da Haliç Tersanesi’nde yapılan ve
1938’de Atatürk tarafından sadece bir defa
kullanılan bu tekne şimdi Anıtkabir’de 23 Nisan
Kulesi’nde Atatürk’ün bir otomobili ile beraber
sergileniyor.
Bir süre önce DSĐ’den ASKĐ’ye devredilen ve
Belediyenin denetimindeki parklar içinde, içki
içilmesine izin verilen tek yer olması nedeniyle
hafta içi günlerde de oldukça çok ziyaretçi alan
Çubuk-1’e giriş kış aylarında ücretsiz. Mülkiyet
değişimden sonra açılan tahliye davaları sonucu
buradaki restoran ve büfeler kapanmaya
başlamış. Buna rağmen Ankaralıların ilgisi kış
aylarında da devam ediyor ve piknik masaları
hafta sonları boş kalmıyor.
Çubuk Barajı’na ulaşım çok kolay, Havaalanı
yolunda Hasköy’ü geçince sağ tarafta Hacı
Bayram Evi’nin tabelası görülüyor, hemen
hemen aynı noktada ikinci bir giriş daha var.
Havaalanı yolu genişletilirken her nasılsa
buradaki “Çubuk” tabelası kaldırılmış, buradan
itibaren sadece 2 km’lik bir yol ile Çubuk-1’e
ulaşılabiliyor. Ayrıca Sıhhiye’den kalkan 447
numaralı belediye otobüsleri ile Ulus, Dışkapı
üzerinden de gelmek mümkün Çubuk Barajı
unutulmuş bir cumhuriyet eserini hatırlamanın
yanı sıra dingin baraj gölünün kenarındaki
ağaçların altında güzel bir gün geçirmek isteyen
Ankaralıları bekliyor.
ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:11, Ocak 2011)
Türkiye’ den
Nilgün AKÇAY [email protected]
Nihayet Kanyon Zamanı
Doğası, havası, deniziy le muhteşem bir beldey i
y azılarda anlatmak y etmiyor bence havasını
teneff üs etmek, muhteşem doğasını gezmek
gerekiy or.
He m de öyle çocuklara falan kalır diye değil
öl mekten
korktuğun
halde
ölümüne
inan madığ ın için
yaşamak yani, ağır bastığı için”
Y azları gitmekten keyif aldığım bir belde
Altınoluk v e tabiî ki Kazdağları. Bu yaz
Kazdağları odaklı bir gezi planı oluşturduk.
Şahindere Kany onu’na gitmek üzere temin
ettiğimiz bir jeep v e rehberimizle y ola çıktık.
(Rehber almadan y ola çıkmak y asak)
Tarih v e edebiy at düşünürken birden” Milli
Parka geldik” sözüy le irkiliy orsunuz. Çev resi
şif alı bitkilerle çevrili kany ona girebilmek için
Orman Đşletme Müdürlüğü’nden izin alınması
gerekiy or. Kazdağı Milli Parkı’nda, bilim
adamlarınca 800 civ arından bitki tespit
edildiğini v e bunlarda 29 tanesinin sadece bu
dağda bulunan endemikler olduğunu öğrenmek
v e buradan bakıldığında uçsuz bucaksızmış
gibi
görünen
zeytin
ağaçlarını,
Dede
Pınarı’ndan muhteşem körf ez manzarasını
sey retmek hepimizi key iflendiriy or.
Avcılar köyünden efsanevi Đda Dağı’na
tırmanırken y emy eşil kutsal zey tin ağaçlarıy la
süslenerek devam eden y ol boy unca y aklaşık
2800 y ıllık geçmişe day alı Arkeolojik zenginliği
düşünüy or ve hemen aklınıza Homeros’un
Đly ada’sı v e ardından Nazım Hikmet’in dizeleri
geliy or.
”Öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı
yetmişinde bile, mesela zeytin ağacı dikeceksin
Denizden itibaren 600 metreye kadar devam
eden y olda zeytin ağaçları yerini kızılçamlara
bırakıy or. 800 metreye kadar devam eden
kızılçamlar y erini karaçam v e yer y er kay ın
ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:11, Ocak 2011)
ağaçlarına bırakıy or. Ağlay an Çam’dan söz
etmeden olmaz, asırlık bir karaçam, gövdesinin
alt kısmından bir sıv ı akmaktadır (reçiney e
benzer bir sıv ı), efsaneye göre çam, sev ip de
kav uşmay anlara
ağlamaktaymış.
Kaz
Dağları’na tırmanırken bu efsaneleri hay al
etmeden geçemiyorsunuz.
Şelalenin kay alıklar arasında oluşturduğu
onlarca gölete girip çıkarken doğanın her şey i
kendine göre düzenlediğine şahit oluy orsunuz.
Ağaç v e kır çiçeklerinin kokuları arasında
engebeli toprak y olda ilerlerken çeşitli doğa
olay larıy la şekil değiştiren ağaçlar sanki bir
sanat eseri edasıy la karşınıza çıkıy or.
Onca güzellikleri y aşadıktan sonra dönüş
y olunda kany onun muhteşem, tüy ler ürpertici
görkemli manzarası çıkıy or karşınıza v e
korkuy la karışık özgürlük duygusu.
Küp Gediği, Kozak Pınar ı, Şah Taşları sonrası
geldiğimiz Düden y aylasında çobanlarım
meyv e v e peynir ikramlarıy la büy ük şehirlerde
unuttuğumuz
misaf irperverlik
sıcaklığını
görmek bu zorlu tırmanışın y orgunluğunu
unutturuy or birden. Bu y ayla riv ayetlere göre
kapalı ev ekonomisinin geçerli olduğu y ıllarda
dağın iki y amacında oturan insanların senenin
belirli
zamanlarında
mallarını
ihtiy açları
doğrultusunda takas yoluy la değiştirdikleri y er
olarak biliniy or.
Önce y aklaşamıy orsunuz korkuy la ama merak
ağır basıy or, adım adım dibi görünmey en bu
doğa harikasını izlemey e içindeki gizi
keşf etmeye çalışıy orsunuz. Bölgenin havasını
değiştiren kany on dağlardan çam kokulu
hav ay ı ov aya, denizden iyot kokulu hav ay ı
dağlara dağıtan bir baca görevi gördüğü v e
Alplerden sonra oksijen oranıy la düny ada ikinci
sırada olduğu konusundaki rehberimizin
bilgilendirmeleriy le hav ay ı ciğerlerinize çekerek
sanki test ediyorsunuz.
1800
metreye
tırmanırken
gördüğümüz
karaçam, kızılçam, zey tin ağaçları, kır çiçekleri,
böğürtlen, kekiklerle bezeli y oldan inişte
insanların kötü davranmasına karşın doğanın
ne kadar güçlü olduğuna tanık olmanın hazzın ı
y aşıy orsunuz.
Test
Kendi dillerindeki isimleri bunlar,
biz bu ülkeleri hangi adla tanıyoruz?
(Yanıtlar: 21. sayfad a)
Zorlu tırmanışın ardında y ürüy erek ulaştığımız
kany onun başlangıç noktası v e Şahinderesi’ni
mey dana getiren şelale. Şelalenin ve kuş
sesinin birbirine karıştığı inanılmaz bir senfoniy i
duy ar gibi oluy orsunuz birden. Bu güzellikler
arasında şelalenin buz gibi suy unda yüzmek
“Aman Allahım cennette miy im ben” diy e kendi
kendinize konuşmanıza neden oluy or.
1.NIPPON
2.ZHONGGUO
3.BHARAT
4.ELLAS
5.SHQIPERIA
6.MAGYARORSZAG
7.SCHWEIZ
8.SVERIGE
9.SUOMI
10. AL MAGHRIB
ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:11, Ocak 2011)
Dünyadan _________
Tuba EVREN [email protected]
Zanzibar… Rüya Gibi…
ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:11, Ocak 2011)
THY
ile
Entebbe
üzerinden
geldiğim
Tanzany a’nın başkenti Dar Es-Selam'da ilk
günümü kenti gezerek geçirdikten sonra ertesi
sabah doğruca limana, ünlü, tarihi köle adası
Zanzibar'a gitmek için f eribot bileti almay a
gittim.
Uçak seçeneğini saati v e fiy atı y üzünden
düşünmedim bile. Kıy ıda, lüks bekleme
salonunun dibindeki minik barakadan Fly ing
Horse Katamaranı'na 20 USD'a tek y ön bileti
aldım. Hareket saatine kadar sırt çantamı bu
of iste bıraktım v e bir taksiyle pazarlık y apıp
kısa bir şehir turu, müze, balık pazarı, y olun
sonundaki ada f eribotu limanı... gibi y erlere
gidip döndüm.
da y apılmış bu mavi-bey az-y eşil ada. Son
y ıllarda bol bol Masai y erleşmiş turistik
bölgelere, çalışmak
(bodyguard, odacı,
tezgahtar) için.
Stone Town iskelesi küçüktü, karşıda göz alıcı,
ahşap işlemeli beyaz bir bina dikkat çekiy ordu
(Kültür-Sanat Merkeziymiş). Ülkey e giriş
işlemleri sonrasında gemiden birkaç kişiy le
birlikte bir minibüse bindik, adını v erdiğim
hostele gittik çabucak. Flamingo Guest House'a
y erleştim, f iyat y atak başına 10 USD'dı. Bina v e
y ataklar temizdi, hav alandırma vardı, odam
küçüktü, bany o koridorday dı ama rahat bir
y erdi, çarşıy a y akındı, oray ı v e güleryüzlü
çalışanlarını sev dim.
Katamaran büy üktü. Mzungu'lar (bey az insan)
VIP bölümünde, yukarıdaki klimalı bölüme
y önlendiriliyordu. Y er geniş, deri koltuklar
rahattı. Alt kat v e geminin arka açık bölümüyse
kalabalık say ılırdı, klima y oktu. Y ol üç saat
kadar sürdü. Gemide dışarıda durup denizin,
kıy ının v e küme küme bulutların harika
f otoğraf larını
çektim,
gezindim.
Oray a
v armadan eski tarihli Lonely Planet'ten
Zanzibar otellerine, gezilecek temel yerlere,
Stone
Town
haritasına,
adanın
tarihi
hakkındaki yazılara göz gezdirdim.
Zanzibar'a Temmuz'da gittiğim için hava sıcaktı
ama gezim boy unca sıcak konusunda çok
zorlandığ ımı söy ley emey eceğim.
Gittiğim gün ve ertesi günlerde her f ırsatta
Stone Town'da gezdim sokak sokak. Daracık,
oymalarla süslü ahşap kapıların hangi birinin
f otoğraf ını çekeceğimi bilemedim, bir süre
sonra y orulup, bu işten vazgeçtim zaten. Bu
arada bir Hindu Tapınağı'nda buldum kendimi
(gerçi iki tane varmış o civ arda), pek
hey ecanlandım, Amritsar'dakilere benziy ordu,
hemen girip gezdim birkoşu.
Zanzibar Tanzany a için, bizim Kıbrıs'ımız gibi
bir y er; aslında başka bir ülke, pasaportla
giriliy or ama dil, para v e kültür aynı. Ülke,
büy ücek iki adadan oluşuy ormuş; en büy üğü
Unguja (benimki), diğeri de kuzey deki, bir-bir
buçuk saatlik feribot yolculuğuyla ulaşılan
Pemba. Çev resinde, tıpkı bu adalardakiler
kadar kaliteli mercan resif li, bembey az kumlu
upuzun plajlar, üstü tepeleme ağaç dolu, yeşil
denizli sürülerle minik adacık da v ar. Burası
güneş, deniz ve kum cenneti!
Zanzibar, tarihi geçmişi konusunda ciddi önemli
bir y er. Önemi, öncelikle coğraf i konumundan
geliy or. Koca Hint Oky anusu'nun nimetleriy le
donanmış bitki örtüsü, y umuşak, güzel bir iklimi
v e kaliteli baharatları v ar. Hindistan'dan,
Đran'dan, Af rika'dan v e y olu buradan geçen
birçok medeniyetten insanlar adaya f arklı
dönemlerde y erleşmişler. Y ıllarca köle pazarı
Sohbet eden birkaç kişi v ardı bir sokak
başında, ay aküstü konuştuk. Türkiy e'y e Zwahili
dilinde “Taki” diy orlar ve hakkımızda bildikleri
tek şey “Av rupa'daki tek Müslüman ülke”
olduğumuz. O bey, yanımızdaki, okuldan çok
ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:11, Ocak 2011)
dev bir konağa benzey en okulun müdürüymüş,
bana içeriy i gösterdi. Ve ekledi, çarşıda bir Türk
v ar, eczacı, Đzmirli, gördünüz mü diy e?
Onu görmedim ve bulabileceğimi de hiç
düşünmedim, gülümseyip, ilgisine teşekkür
edip gezmey e devam ettim.
Hav a y avaş y avaş kararırken, kale taraflarına
ulaşmak üzerey dim. Kıy ıdaki binalar (Mizingani
Road) çok gösterişliydi v e sonradan öğrendim
ki müze, saray v e kültür merkezi gibi y erlermiş
bunlar. Kıy ıdaki kalede yerel müzikli bir dans
gösterisi vardı, biraz orada dolaştım, satış
rey onlarına baktım v e dışarıy a çıktığımda ise,
bana Marrakesh'in Jam-El Fana Mey danı'nı
hatırlatan, geniş park alanına (Forodhani
Gardens)
harika
yemek
stantlarının
kurulduğunu gördüm. Lambalar yanmış, y ağ v e
y emek kokuları y ükselmişti, sebzesinden
şekerkamışı suyuna (burada limonlu v e
karanf illi içiliy or),
ucuzundan pahalısına,
kalamarından adını bilmediğim birçok çeşit
balık v e böceğe, muz kızartmasından y erel
y emeklere kadar her çeşit y iyecek vardı
ortalıkta ve bunları satın alan kalabalık gece
y arısına kadar eksilmedi. Her akşam f arklı
şey leri denedim, buradaki muz çeşidi v e f arklı
pişirme tarzları beni şaşırttı doğrusu, ama
sev dim. Bu sırada 12-15 y aşlarında oğlanlar
denize atlama y arışı y apıy orlardı bağrış çağrış,
benim gibi turistler de izliy ordu onları. Güneşin
batışı çok güzeldi, kıy ıda y üzlerce minik
y elkenli v ardı, açıklarda da büy ük gemilerin
say ısı artmıştı. Gece hostelime, altında tünely ol olan binanın (sonradan öğrendim, orası
y etimhaneymiş) altından geçip, uzun ana y olu
harita üzerinden takip ederek (Keny atta Road)
gittim, bu tarafta sokaklar ıssızdı ama bana
adanın güv enli olduğu söy lendiği için rahatsız
olmadım.
Ertesi gün 5-6 saat süreceği söy lenen baharat
turuna katıldım, sanırım f iy atı 15 USD
civ arınday dı.
Bir
arkadaşım
bu
turu
beğenmediğini söy lemişti ama ben gay et
eğlenceli v e eğitici buldum. Anlaşmalı bahçeler
v armış, birine gittik, rehberimiz bize adanın
ünlü karanf il çiçeklerini, kahv eyi, limon kokulu
ağacımsı bitkileri, başka tropik v e egzotik
birçok meyve ve bitkileri gösterdi. Vanilya hariç
(o çok pahalıymış), hepsinden birer parça v erdi
elimize, biz de bunları, etraf taki çocukların bize
y apraktan yaptıkları külahların içine koy up
oy nayarak gezindik. Çocuklar bize otlardan
bilezik, y üzük, krav at v e kolye de y apıv erdiler
çabucak. Çıkışta oradan baharat aldık, f iyatlar
pazardakilere y akındı. Baharat bahçesinin
ardından öğlen y emeğini hazırlamaları için
minik bir köy e uğray ıp malzeme bıraktık, biz
y akınlardaki tarihi bir hamamı gezdik v e
köy deki y erel bir ev de (hasır çatılı, y anları
duv arsız), leğende bizim için hazırlanan pilav ı
v e sebze haşlamasını y edik. Y emekten sonra
köy deki minik çocuklar geldiler y anımıza, eski
terliklerden kesilen dairelerden y apılmış
oy uncak v ardı birinin elinde, şirindiler, onlara
şeker v erdim. Gezi, aday a köle olarak getirilen
zencilerin tutulduğu büy ük
bir mağara
ziy aretinden sonra, hoş, güzel bir plajda,
y üzme molasıy la bitti.
O gün haritamı işaretley erek gezdim Stone
Town'da, alışv eriş yaptım, akşam mey danda
y emek y edim, sonra limana doğru ilerledim v e
kıy ıda, dışarıy a harika müzik seslerinin taştığı
bir binay a girdim. Kanun ve udla, bildiğim
parçalar çalınıy ordu, merakla, hızla çıktım
terasa, meğer sanatçı Filistinliymiş v e müzik
eğitimini Türkiye'de almış, böy le bir şeyi burada
dinley ebilmek güzeldi.
Başka bir gün günübirlik Nungwi'ye (kuzey e)
gitmek için y ola çıktım.
Otobüse binmeye giderken, y olumun üstündeki
Anglikan Katedrali'ne uğradım, bilete dahil
rehberim gezdirdi beni, şu anda hostel olarak
kullanılan Saint Monica binasının altındaki taş
hücreleri gösterirken, soydaşlarına y apılan
eziy etleri anlattı.
Çarşıda, tam otobüse binmeden de Đzmir
Eczanesi'ni karşımda gördüm tesadüfen v e
merakla girdim içeriy e “Kim Türk burada?” diye.
Zanzibarlı bir bey , Türkçe cev apladı beni “Ben!
Ben!” diy e. Üniv ersitey i Đzmir'de okumuş v e bir
Türk hanımla ev liymiş. Beni akşam ev lerine
düny a kupası sey retmeye ve y emeğe dav et etti
ama planlarım v ardı tabii, y ine de bu
karşılaşmaya sev indim.
Nungwi y olu 1,5 saat kadar sürdü v e minik bir
mey danda bitti. Sora sora, toprak y ollu baraka
ev lerin arasından plaja 20 dakikada ulaştım.
ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:11, Ocak 2011)
Her koy rengi v e kumuyla muhteşemdi. Plajda,
direkler üzerinde restoranlar, binalar v ardı.
Beğendiğim her koy da, bel çantamı v e minik
sırt çantamı birilerine emanet edip doy a doy a
y üzdüm. Masailerden alışv eriş y aptım, tüplü
dalış sordum ama f iyatlar pahalı diy e
v azgeçtim. Y umuşacık kumu, usulca derinleşen
turkuaz sularında y üzerken, suyun üzerindeki
minik
yansımaların
da
pembe-eflatun
göründüğünü f ark ettim, orada çok güzel
zaman geçirdim. Çıktığımda kıy ıda sular
y ükseldiği için, geldiğim yerden dönemedim
y ola ve bungalov ların aralarından geçtim, bu
kez tam burun taraf ına y öneldim. Kıy ıda,
rüzgarla sürüklenen sessiz bir y elkenli ordusu
v ardı. Geniş plajda hindistancev izi ağaçları v e
tamir edilen tekneler arasından bayağı
ilerlediğim sırada gökyüzü giderek koy ulaştı,
ardından birden y ağmur başladı. Muson
y ağmuru çok güçlüydü v e 20 dakika kadar
sürdü. Koşup, yakınlarda onarılan bir teknenin
altına sığınd ım tamircilerle birlikte. Çıktığımda
oldukça ıslaktım v e y aklaşık y arım saat
y ürüyüş sonunda daladala (yanları açık
kamy onet-minibüs) durağına ulaştım. Şehre
geç v ardım, duş ve y emek sonrası korkunç
y avaş
internette
birkaç
şey
yazdım
arkadaşlarıma, etrafta çok dolaşmadan y attım.
Sonraki gün planımda doğu v e güney v ardı.
Daladalay la Jambiani'y e kadar dura kalka gittik.
Y anıma binen öğrencilerin sarı kesekağıdı
sayf alarından oluşan defterlerini inceledim,
şeker dağıttım, y olda hasta bir adama pomad,
ilaç v erdim. Daha sakin, metal baraka v e kuru
balık-y osun alanlarıy la dolu plajlarda yüzüp
zaman geçirdikten sonra, geçen akşam y emek
y erken tanışıp, bungalovunda kalmak için
anlaştığım
çocukla telef onlaştım,
tekrar
daladalalara binip güney e hareket ettim bu kez.
Kizimkazi Mtendeni'y e ulaştığımda hav a
kararmay a başlamıştı, bu nedenle Mkunguni'y e
(2-3 km sanırım) taşıt bulamadık, y ürüdük.
Kasabay ı
geçtiğimizde
hav a
tamamen
kararmıştı ve bungalowumun sahibi beni
motosikletli arkadaşıy la gönderdi gideceğim
y ere. Gerçekten ilginçti. Hiç ışık, hiç ses yoktu,
otlaktan geçip ulaştığım bungalov umu sev dim,
hav alıy dı. Fırf ırikli v e cibinlikli y atağım temizdi,
musluktan akmay an su hariç (leğenlerdeydi,
tepeden akıtacak deposu yoktu), her şey iy iydi.
Şıpır şıpır deniz sesi, çıt çıkmayan ortam v e
ışık kirliliği olmadan izley ebildiğim gökyüzü
harikay dı.
Ertesi sabah denize girmek için kıy ıy a gittim
ama su çok alçaktı v e kıy ıdan birkaç y üz metre
boy unca kum-mercan kayaları v ardı, balık,
y engeç ve midy e toplay an birileri geziniy ordu
bu alanda. Ben de terliklerimle başladım
y ürümey e. Đlerlemek çok zordu v e kay alar
arasındaki deniz kestaneleri de gayet
tehlikeliy di, açığa ulaşmam, şöy le bir yüzüp
dönmem 1,5 saati aştı ama oray ı da, f arklı
olduğu için sev dim. Zorluklarına rağmen,
buray a gittiğime
pişman
olmadım
ve
bungalov umun keyfini biraz daha çıkarıp Stone
Town'a kolay ca döndüm öğlen.
Dönüşte eski hostelime uğradım. Kasay a
koy duğum ekstra paramı, bıraktığım bazı
eşy alarımı alıp, ay ırttığım katamaran biletimi
almay a gittim v e Beit-El Ajaib adlı ünlü müzey i
gezebildim nihay et. Çok y üksek tav anlı, ahşap
süslemeler içinde, aydınlık, geniş ve çok özenli
döşenmemiş bir binaydı. Kalan zamanımda
biraz alışv eriş yaptım, meydanda y emek yedim
v e Freddy Mercury'nin doğduğu ev in f otoğraf ını
da çekip, iskeleye döndüm.
Pasaport işlemleri sırasında tanıştığım iki
Amerikalı delikanlı v e bir Đngiliz kızla birlikte
ilerledik korkunç kalabalık gece katamaranında.
O geceki ikinci gemi arızalanmış, tüm yolcular
da bizimkine gelmiş. Bu, ilk anda pek rahatsız
etmemişti beni ama sabaha karşı dalgalarda
zıplay ıp, her sef erinde suy a çok sert
düşüşlerimizden, korktum; batmaya karşı
tetikte uyukladım son birkaç saat.
Sabah 06'y a doğru Dar'a sağ-salim ulaştık v e
beraberimdeki üç kişiy le birlikte taksi tutup,
Arusha'y a gidecek otobüse y etiştik.
Zanzibar rüy a gibi güzeldi!
ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:11, Ocak 2011)
Tadı Damağımda
Erdem ENGĐN [email protected]
Kahve Aslında Ne Renk?
Kahv e ağacığıy la tanıştım burada… Sabah akşam
içmekten sonsuz keyif aldığım kahv eyi meğer hiç
tanımıy ormuşum ben… Farkında bile değilmişim
olgunlaşmamış kahv e çekirdeğinin etraf ındaki kırmızı,
kıpkırmızı d ış kabuğun… Kahv e meğer gölgey i
sev ermiş, meğer en iyi kahv e mimozanın gölgesinde
y etişirmiş… Mimozalar gece yapraklarını kaparmış,
böy lece kahv e ağacı gece nef es alırmış, gündüzse
tekrar açılırmış mimozanın y aprakları v e kahv e ağacını
sıcaktan korurmuş… Meğer dost sohbetlerle tadına
doy amadığımız kahv e, güzelim mimozanın gölgesini
sev ermiş… Mimozalara mı baksam, y oksa altındaki
kırmızı tohumlu y emy eşil kahve ağacına mı,
şaşırıy orum…
Küba’nın dağlarında dolaşırken böy le bir tanışma planlamamıştım: Kocaman kırmızı çekirdeklerin içinde
bembey az bir düny a… Kav rulup bizlere ulaştığında rengi koy ulaşmış olsa da aslında dostluklarımızın, neşemizin,
kederimizin rengini de taşıy or sonrasında.
Eskiden Küba ekonomisinde birinci sırada olan kahv e-rom-puro üçlüsü şimdilerde beşinci sıray a gerilemiş
durumda. Zamanında kölelerin terinin karıştığı, düny anın pek çok y erine ulaşan Küba kahv esi satışları, eskiy e
göre oldukça gerilemiş olsa da bu durum kaf elerindeki buram buram kahv e kokusunu duymanıza engel değil.
Kimi şehirlerde, kimi kafelerde şeker y okluğu nedeniyle kahv e servisi y apamasalar da kahv e her y erde. Tarif ini
v ermey e gerek y ok sanırım, hepimiz biliyoruz o tadı. Ağzınıza aldığın ız bir y udum romun tüm Küba’nın tadını size
taşıması gibi bir y udum kahve de aslında ülkenin tüm tarihini ve tadını taşıy or… Tadı damağımda… Acı, buruk,
renkli… Bir paket Cubita almadan, pazardan boy nunuza kırmızı kahv e çekirdeği kolyesinden takmadan dönmey in
lütf en…
Buram Buram Rom
Ben milli içki diye buna derim işte!!! Kadını erkeği, genci
y aşlısı, köylüsü kentlisi, okumuşu okumamışı, hepsi - herkes
içmeli milli içki denen içkiyi, aynen Küba’da içilen rom gibi.
Hay atın içine sızmış rom Küba’da, her y erde, herkesle…
Restoranda içen de, barda dans ederek içen de, elinde şişesi
deniz kıy ısında oturmuş içen de, ev inin balkonunda sallanan
koltukta yudumlayan da, herkes, aynı keyfi alıy or gibi. Ve
Mojito (mohito diy e okunuy or) gerçekten milli kokteylleri.
Türkiy e’de sosyete içkisi olan bu koktey lin burada halk içkisi
olması ne traji komik aslında, Bodrum’da bir dolu para
ödediğimiz Mojito, Küba’da sadece 2 euro!
Rom üç tip. Birincisi genç olanı, bey az. Sadece koktey l y apımında kullanılıy or. Y ani mojito y apımında bunu
kullanıy oruz. Đkincisi orta y aşlı olanı, 3-5 y aşında, rengi biraz koy u, sek içilebiliy or, kimi zaman koktey lde de
kullanılabiliy or. Üçüncüsü tabii en pahalısı, y ıllanmış olanı, en koy u olanı; konyak gibi içiliyor. En iy i markası
Caney . Romla özdeşleşmiş Bacardi de Küba doğumlu ama 1960’larda dev letleştirilince her şey , Amerika’y a
gitmiş üretici aile. Ve bu sebeple Kübalılar Bacardi’y i romdan saymıy orlar.
Mojito için birkaç y aprak taze nane, uzun bir bardağın içinde 1 adet y eşil limonun suyuy la v e 2 çay kaşığı toz
şekerle ezilir. Üzerine 2 ölçek rom (genç olanından!) ilave edilip karıştırmay a devam edilir. Sonra biraz soda v e
buz… Đşte Küba’nın tüm tadı ağzınızda…
ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:11, Ocak 2011)
Gez/Yaz
Rüştü HATĐĞOĞLU [email protected]
EVEREST AN A K AMP Defterimle Sohbetler
A. Rüştü HATĐPOĞLU
216 Sayfa, Alter Yayıncılık, 2010
Ankaralı gezginlerden Rüştü Hatipoğlu’nun y azdığı v e 2009’da
gerçekleştirdiği Ev erest Ana Kamp y ürüy üşü esnasında hay atını
kay beden Nepalli rehberi Dhan Bahadur Rai’nin anısına ithaf ettiği
kitap; birbirinden güzel renkli fotoğraflarla süslenmiş bir anı kitabı
olduğu kadar kapsamlı bir gezi rehberi niteliğinde. Y ola çıkmadan
y apılması gereken hazırlıklarla başlay an, gezi anılarıy la dev am eden
kitap v ize v s teknik bilgilerle sona eriy or. Bu bölümler içinde en
önemlisi kitaba da adını v eren defter notları. 13 Nisan 2009 tarihinde
başlay an günlükler 8 Haziran 2009’da sona eriy or. Y azarın, başlık
koy amadığını söy lediği bir bölüm v ar ki bu bölümde, y olculuğun ne
kadar zor geçtiği hemen anlaşılıy or. Ana kampa 1 km kadar kala
5400-5450 rakımda, Rüştü Hatipoğlu daha f azla day anamay acağını
söy ley erek bayrağı dikiyor…
Gez/Oku
Saffet Emre TONGUÇ [email protected]
ĐSTANBUL HAKKINDA HER ŞEY, Saffet Emret Tonguç - Pat Yale
616 Sayfa (19x19) Boyut Yayın Grubu
Tanınmış bir rehber v e deney imli bir gezi y azarı olan
Saffet Emre Tonguç ile birlikte Kapadoky a’da y aşay an
Lonely Planet’in Türkiy e y azarı Pat Y ale’in ortak eseri.
Đstanbul’un Kültür Başkenti olduğu y ıla denk gelen bu
çalışma şimdiy e kadar Đstanbul hakkında y azılan
kitapların en güzeli v e kelimenin tam anlamıy la
Đstanbul’a lay ık bir eser. 3 binden fazla görselin
süslediği 650 sayf alık kitap tasarımıy la, baskısıy la,
içeriğiy le göz dolduruy or. Kitapta Đstanbul, Tarihi
Y arımada (Suriçi), Sahil Y olu, Haliç, Taksim’den
Maslak’a, Boğaziçi (Avrupa), Boğaziçi (Anadolu) v e
y akın çev re olmak üzere y edi bölüm halinde ele
alınarak Đstanbul’un 101 y eri kapsamlı bir şekilde
tanıtılıy or. Kitapta ayrıca bu 101 y ere ait, ne yenir,
nerede kalınır, nasıl gidilir v b soruların yanıtlarına v e
kentin y akın v eya uzak geçmişine ait kısa notlara y er
v erilirken tüm bilgiler birbirinden güzel f otoğraf, çizim,
harita v b görsellerle destekleniyor.
Test
Yanıtlar: 1. Japonya, 2. Çin, 3. Hindistan,
4. Yunanistan, 5. Arnavutluk, 6. M acaristan, 7. Đsviçre,
8. Đsveç, 9. Finlandiya, 10. Fas
ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:11, Ocak 2011)
Ankara Kütüphanesi
Timur ÖZKAN [email protected]
ATILIM’IN YAB AN ÇĐÇEKLERĐ, Erdoğan TEKĐN
290 Sayfa (11x19) Atılım Üniversitesi Yayınları
Atılım Üniv ersitesi Mühendislik Fakültesi Malzeme Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr.
Erdoğan Tekin ay nı zamanda gerçek bir doğa gönüllüsü. Mesleki uğraşılarının dışındaki
zamanlarında doğa f otoğrafları v e özellikle de Türkiy e’nin yaban çiçeklerinin f otoğraf larını
çeken Prof. Tekin’in doğay a ilgisi f otoğraf la sınırlı değil. Üniv ersitenin Đncek’teki yerleşkesinde
y etiştirmey i başardığı v e sadece Gölbaşı’nda yaşadığı bilinen Ankara’nın endemik bitkilerinden
Sev gi Çiçeği’nden sonra sırada Ankara Çiğdemi v e diğerleri v ardır. Üniv ersite y önetimi de bu
çabalara destek verir v e y erleşke içinde y aban çiçeklerinin en çok görüldüğü bir bölümü “Doğa
Parkı” ilan ederek korumaya alır… Atılımın Y aban Çiçekleri, Erdoğan Hoca’nın üniv ersite v e
y akın çevresinden f otoğraf ladığı 250 çiçeği künyesiyle birlikte tanıtıy or.
ANK AR A’NIN TARĐHĐ SEMT ĐSĐMLERĐ VE ÖYKÜLERĐ, Şeref Erdoğdu
144 Sayfa (14x20) T.C. Kültür Bakanlığı
Bu kitap ile semt, mahalle v e sokak isimleri olarak Ankara halkının günlük y aşamında her
gün binlerce kez kullanılmasına rağmen anlamı düşünülmey en v eya bilinmey en sözcüklerin
halk öyküleri halinde anlatılması ile kentin eski anılarının y aşatılması sağlanacaktır. Bu kitap
artık birer tarihi anı olan Ankara’daki dereleri, bağlık v e bahçelik y eşil alanları, y ıkılan ve yok
edilen eski semtleri tarihi isimlerin çerçevesindeki yaşamları v e yaşam öyküleri ile bizlere
sunuy or. (Arka kapaktan) “Ankaram” adlı kapsamlı araştırma kitabıy la tanıdığımız Şeref
Erdoğdu, Mimar Fikret Ünsal’ın çizimleriy le desteklenen bu kitabında; Bağlar, Dereler v e
Semtler adlı üç bölüm halinde Ankara’nın tarihi semt isimlerinin öykülerini anlatıy or.
ANK AR ALI NEFĐSE, Yıldırm B. Doğan
244 Sayfa (14x20) Agora Kitaplığı
“Ankaralı Nef ise” bir kent romanı. Aslına bakarsanız kenti anlatmay an ama kendini kentli
bellemiş insanların içlerinde taşıdıkları kenti gözler önüne sermey e çalışan bir roman.
Ankara; Đrf an’ın, Şadi’nin, Nefise’nin kentleri olarak bambaşka serüv enler çizer önlerine.
Sanki birinden diğerine ay rı adlar taşıy an ama hepsinin yazgısını birleştirdiğinde de her
birini kendi dramatik kaderleriy le yalnız köşelerine sav uran bir kenttir o. Nef ise ise bu
kentin v e kentlilerin ortasında bir başına; öğrenme merakı, y aşama hevesi v e bedeninin
isteklerini keşf etme arzusuy la cesur olmaya itilen bir kadındır. Durağı olmayan bir ‘gidiş’in
peşine düşmüş, kalbindeki erkeği gözbebeklerinde taşıy an, kente v ardığında da hay atına
sahip çıkmay a çabalay an b ir kadın. Y ıldırım B. Doğan’ın sürprizi olmayan, yalın, okuyan
herkese ‘bunu ben de y azardım’(!) dedirtecek ilk romanı… (Arka kapaktan)
CUMARTESĐ PORTRELERĐ ANKAR A, Berrin Cerrahoğlu
116 Sayfa (21x20) Kendi yayını
Grubumuz üy elerinden, Fotoğrafçı Berrin Cerrahoğlu 2001-2005 y ılları arasında
f otoğraf larını çektiği, Ankara’da y aşay an v eya y olu Ankara’dan geçen bilim, sanat v e
kültür insanlarının portrelerini önce Türk Amerikan Derneği’nde, Fotoğrafev i’nde v e
Kıbrıs Fotoğraf Günleri’nde sergiledikten sonra kitap haline getirdi. Tuğrul Çakar v e
Güle Ezen’in sunumlarıy la başlayan kitapta 52 siyah beyaz porte yer alıy or. Nuri Abaç,
Tuna Ötenel, Erendüz Atasü, Müşfik Kenter bu portrelerden sadece birkaçı…
ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:11, Ocak 2011)
Ankara/Ankara
ANKARA’DA
30-31 Ağustos
Đşte, Doğu v e Batı arasında onca savaşa
v e kan dökülmesine neden olan Ankara
1
önümüzde, y üzlerce metre derinde. Bu
kenti Frigyalılar kurmuşlardı. Kral Midas
taraf ından kurulan şehir daha sonraları
Galatların başkenti oldu. Ardından MÖ
189’da
Manlius
Vulso
taraf ından
f ethedilerek Romalıların eline geçti. Nero
taraf ından bölge merkezi haline getirilen
Ankara (Ankyra) o dönemde Sebatsa
adını aldı. Şehir bundan sonraki tarihi
boy unca da çok talan ve işgal yaşadı,
çünkü doğu batı y ollarının kesişme
noktasında olması nedeniy le halklar
hareketinin v e orduların sürekli uğrak y eri
olmaktan kurtulamadı. Palmira Kraliçesi Zenobia
taraf ından ele geçirilmesinin ardından, önce Horroes
zamanında Perslerin, Sof iyan v e Harun el Reşid
döneminde de Arapların kenti oldu. Sonra Haçlı
orduları v e Selçuklular dönemi y aşandı. Sultan Murad
zamanında ise Osmanlılar taraf ından f ethedildi.
Cumhuriy eti başkentinin taşınmasından
sonra gündeme geldi.
Ankara’da dolaşırken antik çağların
izlerine de rastlıy orsunuz: Đy onlardan bir
sütun
başı,
bir
sütun
parçası,
Bizanslılardan bir kırık aslan heykeli,
duv arda eski Y unan bir kitabe her an
karşınıza çıkabilir. Agustus döneminden
kalma 10 metre yüksekliğindeki sütun ve
Hacı
Bay ram
Camii yakınlarındaki
Agustus tapınağının kalıntıları Roma
ordularının muzaff er kumandanının anısını
hala y aşatıy or. Tapınağın altındaki özel
bölümde ise imparatorun bizzat kendisi
taraf ından dikte edilen bir kitabe, dönemin
kahramanlıklarını çağımıza taşıy or.
Düny a Savaşı’ndan sonra Y unanlılar
y akınlarına kadar ilerlemey i başardılar.
Balık pazarında her türden insan koşuşturuyor.
Sırtlarında plastik y ağmurluklarıy la Av rupalılar, köşe
başında pazarlık kav gası y apan kara bir Af rikalı, diğer
y anda Ermeni satıcı, kollarını dirseklerine kadar
sıv ay ıp müşteri çağıran Rum lokantacılar, sarı kaftanlı
Arap tüccarlar, boylu paslı Kürt katırcılar, her şey, her
kes birbirine karışıy or. Bütün inanlar çarşının o
inanılmaz temposu içinde işini bitirmeye, bir şey leri
almay a, satmaya, taşımay a çalışıy or.
Ankara
Y üksek boğazdan döne döne inen y olu hızla kat
etmey e çalışıy oruz. Arkamızda f ırtına işareti olan
bulutlardan önce kente ulaşmak niy etindey iz. Üzüm
bağları v e bağ evleri arasıandan geçerek, şehre
doğru y aklaşıy oruz. Birden uzaklardan bir tren
düdüğü duy uy oruz; Ne kadar ilginç v e tanıdık bir ses!
Ben atımı dörtnala kaldırıy or ve Bekir Ef endi’nin
Hürriy et Oteli adını taşıy an oteline bir an önce
ulaşıy orum.
Antik çağlarda Suriy e, Đran v e Ermenistan’a y önelik
ticaret yollarının önemli durağı olan Ankara, 1913’te
50 bin nüf usa sahipti. 1892’de inşa edilen tren
y olunun son istasyonu Ankara’da bulunuy or. Kayseri,
Y ozgat v e diğer kentlere mal taşıy an kerv anlar
buradan y ola çıkıy or. Bu nedenle Ankara’nın çarşısı
çok büy ük. Moher adı v erilen Ankara yünü, balı,
balmumu, meyvesi ve afyonu çok ünlüdür.
Bugün hala eski kale surları içinde yaşayan şehirde
80 civ arında cami bulunuyor. Bunlar arasında en
ünlüleri Hacı Bayram Camii, Merlihane v e Arslanhane
camileri. Demiryolunun inşasından sonra, Ankara
vilay etinin de merkezi olan kent hızlı bir büy üme
dönemi y aşadı. Ama Amerikan şehirlerine özgü
katlanarak büy üme asıl Dünya Savaşı’ndan sonra
Y unanlıları y enerek görkemli bir zaf erle çıkan Türkiy e
1
Ankara’nın deniz seviyesinden yüksekliği 848
metre, bizim Ankara’yı gördüğümüz boğazın
yüksekliği ise 1200 metre.
Tepedeki surlar (Akkale) artık harabe halinde. Kalın
burçları dökülüy or.
Bu burçlardan akşamları
Tabakhane suy unun derin kıy ılarını içeren v adinin
manzarasını hay ranlıkla seyredebilirsiniz.
- Güzel kary olaaa, altı mecidiy eee… Altı mecidiy e…
Hay di…
Önümüzden bunları bağıran bir tellal geçiyor. Doğuy a
özgü bu olay işleri çok kolaylaştırıy or. Eğer satılacak
bir şey iniz v arsa, tellallara v eriyorsunuz. O, çarşıda
dolaşarak sizin malını satıy or. Tabii en f azla v erene
satıy or. Hisse senedi olmay an, ama borsa gibi bir
kurum bu!
Birden sırtında bir af iş taşıy an biri çıkıy or karşımıza;
genizden gelen bğir sesle de bağırıy or, seyircileri
akşam “Othello” temsiline çağırıy or.
Anadolu’da Shakespeare oy nanıy or!
…
Bela Horv ath, Anadolu 1913
Özgün adı: Türkiy e’nin Kalbinde, Anadolu’da 2300
Kilometre
Budapeşte, 1929
Çev iren: Tarık Demirkan
Tarih Vakf ı Y urt Y ay ınları, 1996
ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:11, Ocak 2011)
Dizelerden
PĐR SILTAN ABDAL
“23 SAYILI ŞĐĐR”
Engürü Dağı’ndan bir yol azıttım
Acep Şah’a giden yollar bu m’ola
Sarardı gül benzim döndü ayv aya
Acep Şah’a giden yollar bu m’ola
“25 SAYILI ŞĐĐR”DEN;
Ankara’dan çıktım sabah namazı
Bize yol v ermiyor aşmağa dağlar
Yetiş Seyit Battal, Hüseyin Gazi
Bize yol v ermiyor aşmağa dağlar
…
Cahit Öztelli
Pir Sultan Abdal Bütün Şiirleri
Milliyet Yayınları, 1971
Sn. Güven Dinçer’e teşekkürler

Benzer belgeler

ankara çiğdemi

ankara çiğdemi ankar alig ezginler@ yahoogroups.com

Detaylı

ankara çiğdemi - Atılım Üniversitesi Ankara Digital Kent Arşivi

ankara çiğdemi - Atılım Üniversitesi Ankara Digital Kent Arşivi http://groups.yahoo.com/group/ankaraligezginler/files/% 20E-Dergi% 20% 20% 22Ankara% 20Cigdemi% 22/ adresinden ilgilendiğiniz sayıyı tıklayarak okuyabilirsiniz. Eğer açılmıyorsa dosya adı üzerinde ...

Detaylı

ANKARA ÇİĞDEMİ

ANKARA ÇİĞDEMİ Ankaralı Gezginler el ektroni k iletişim grubu tarafından yayınlanır. Ücretsizdir. Burada yayınlanan yazı, haber, fotoğraf, resim vb kaynak gösterilerek ve sahiplerinden izin alınar ak kullanılabil...

Detaylı