Su Kaynakları Kavramı, Su Kaynaklarının Dünya`da ve Türkiye`de

Transkript

Su Kaynakları Kavramı, Su Kaynaklarının Dünya`da ve Türkiye`de
SU KAYNAKLARI KAVRAMI, SU KAYNAKLARININ DÜNYADA VE TÜRKĠYEDE
DAĞILIġI
Su kaynakları denilince insanın içmede, ev işlerinde ve sulamada kullandığı tatlı sular
anlaşılır.
Okyanus ve denizler de dahil olmak üzere Dünyanın su varlığı % 100 kabul edilirse tatlı
suların bu oran içindeki payı % 3 kadardır. Akarsular, göller, bataklıklar, yer altı suları daimi
karlar, buzullar tatlı su varlığını oluştururlar. Tatlı su kaynakları tamamen yağışlar halinde
düşen atmosferik (meteorik) sularla beslenir. Mağmadan gelerek tatlı sulara karışan sular da
vardır. Bunlarar juvenil sular denir. Dünyada denizler ile karalar arasında su iletişimini
sağlayan su döngüsü, çevrimi, sirkülasyonu vardır.
Dünyanın global ölçekte yıllık yağıĢ miktarının 1 m (100 cm, 1000 mm) olduğu
hesaplanmıştır. Fakat yağışlar yeryüzüne eşit olarak dağılmamıştır. Dünyanın bol yağışlı
bölgeleri ve çok az yağışlı bölgeleri vardır. Okyanuslar üzerinden gelen nemli hava
kütlelerine maruz karalar çok yağış alır. Bunlar genellikle orta kuşakta kıtaların batı
kesimleridir. Avrupada Norveç ve İrlanda kıyılarının yıllık yağışı 4 m kadardır. Adriyatik
kıyılarında Karadağ ve Bosna Hersek gibi ülkeler de 4 m civarında yağış alır. Diğer yağışlı
bölgeler ekvatoral kuşaktır. Buralar Amazon havzası ve Kongo havzası gibi bölgelerdir. Yıllık
yağışlar 3 m-7 m arasında değişir. Dünyanın en yağışlı yeri Hindistanın Assam bölgesindedir.
Burada bulunan Çerapunci istasyonunun yıllık ortalama yağışı 11.5 m kadardır. Bol
yağışların sebebi güneybatı musonlarıdır (yaz musonları). Hint okyanusu üzerinden gelen
nemle yüklü bu rüzgarlar Himalaya dağlarına çarparak bol yağış bırakırlar. Himalaya
dağlarını aşmak için yükselen nemli hava kütlelerinin taşıdığı nem soğuma sebebiyle yoğuşur.
Çerapuncide 4 ay kadar az yağışlı bir dönem vardır. Bu da karadan denize doğru kıĢ
musonlarının estiği dönemdir (Tablo 1).
Tablo : Çerapunçi ( 1313 m, 25° 15’ N, 91° 44’ E) aylık ortalama yağıĢ ve sıcaklık değerleri
Aylar
yağış
(mm)
sıcaklı
k (C°)
1
20
2
41
3
179
4
605
11.
5
13.
1
16.
5
18.
1
5
170
5
19.3
6
287
5
20.3
7
245
5
20.1
8
182
7
20.6
9
123
1
20.2
10
449
11
47
12
5
19.
3
16.
4
12.
7
yıllık
1143
9
17.3
Dünyada en az yağışlı yerler çöllerdir. Bazı çöllere yıllarca tek bir damla yağış düşmeyebilir.
Bunlara mutlak çöller denir. Güney Amerikada Şilinin pasifik kıyısındaki (18°S-27°S)
Atacama çölü böyle bir çöldür. Arica istasyonunun verileri buradaki klimatik şartlar
hakkında bir fikir verebilir (Tablo 2)
Tablo 2 : Arica ( 58 m, 25° 18 ’ S, 70 ° 19’ W) aylık ortalama yağıĢ ve sıcaklık değerleri
Aylar
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
yıllı
k
0
yağış
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
(mm)
sıcaklı 22. 22. 21. 19. 17. 16. 15. 15. 16. 17. 19. 20. 18.7
k (C°)
1
3
4
4
7
5
6
6
2
5
0
8
Her iki istasyon yağış şartları bakımından dünyadaki ekstrem şartları temsil eder. Dünyada
yağış dağılışı eşit değildir. Nemli bölgeler (ekzoreik, humid) ve kurak bölgeler (endoreik,
areik) vardır. Nemli bölgelerde yeterli yağış ,hatta fazlalık vardır. Kurak bölgelerde ise
kuraklık ve su kıtlığı, su yetersizliği söz konusudur.
Nemli tropikal iklimler su fazlasının söz konusu olduğu iklimlerdir. Amazon Havzası,
Kongo havzası, Güneydoğu Asya adaları bol yağışlı nemli bölgelerdir.
Orta kuşakta kıtaların batı kıyıları da bol yağışlı ve nemli iklime sahip bölgelerdir. Buralarda
genellikle oseanik karakterli iklimler söz konusudur.
Savan iklimi bölgeleri , muson iklimi ve Akdeniz iklimi bölgeleri devri (periyodik) kurak
alanlardır. Yılın bir bölümü nemli bir bölümü ise kurak geçer. Kurak devrenin uzun ve
şiddetli olduğu yerlerde su sıkıntısı yaşanır. Mesela Akdeniz ikliminin hüküm sürdüğü
bölgelerde kışın su fazlası vardır. Fakat kurak geçen yaz mevsiminde su sıkıntısı çok
şiddetlidir. Bu durum, insanları kış yağışları ile düşen suları depolamaya yöneltmiştir. Su
depolanan bu yapılara baraj (der Damm, der Staudamm, Dam, Barrage) adı verilir.
Kıtaların iç kesimlerinde yeralan karasal iklim bölgeleri de yarı kurak bölgelerdir. Buralarda
yıllık yağış yetersizliğinin yanı sıra kurak bir periyod da söz konusudur. Bu nedenle su
sıkıntısı had safhadadır.
*Çöl ikliminin hakim olduğu bölgelerde yağışlar çok az (yıllık 250 mm nin altında) ve nadir
olduğundan su çok kıttır. Büyük Sahra, Arabistan çölü, İran çölleri, Orta Asya ve Kuzey ve
güney Amerika çölleri dünyanın şiddetli kurak ve su kıtlığı çekilen bölgeleridir. Buna
rağmen bazı çöllerde insanların yerleştikleri ve ekonomik faaliyetlerde bulundukları
görülmektedir. Büyük sahrada Mısır, Asyada Mezopotamya ve Orta Asya çölleri bu gibi
sahalardır. İnsanlar su ihtiyaçlarını bu gibi bölgelerde büyük akarsulardan sağlarlar.
Mısır bir çöldür. Dünyanın en kalabalık şehirleri arasında yeralan Kahirenin (8 milyon) ,
yıllık ortalama yağışı 29 mm dir. Bu çöle hayat veren ve insanların yerleşmesini sağlayan Nil
nehridir. 6000 km yi geçen uzunluğa sahip bu nehir yıl boyunca suları hiç eksilmeden akar ve
çölün yerleşilen bir bölge olmasını sağlar. Nilin sularının ulaştığı alanlarda hayat vardır. Diğer
alanlar yaşanmayan çöllerdir. Dikkati çeken durum çöl şartlarında Nil kıyılarında 6000 yıl
önceye uzanan bir medeniyetin kurulmuş olmasıdır (Mısır medeniyeti). Tarihçi Herodot’un
“Mısır Nilin bir hediyesidir” cümlesi darbımesel olmuştur. Günümüzde, nüfusu gitgide artan
Mısırın (87 milyon) her türlü su ve enerji ihtiyacını karşılamak için Nil üzerinde büyük bir
baraj (Assuan, 6000 km², 1960-1971, SSCB tarafından ) inşa edilmiştir. Nil nehri
kaynaklarını ekvatoral bölgelerden almaktadır.
Mezopotamya adı verilen tarihsel bölgede de hayat Fırat ve Dicle akarsuları sayesinde
mümkün olmaktadır. Bağdatın yıllık yağış miktarı 100 mm kadardır. Mezopotamya
medeniyetinin temelleri 6000 yıl önceye uzanmaktadır. Dicle ve Fırat kaynaklarını kar
yağışlarının bol olduğu Doğu ve güneydoğunun dağlık bölgelerinden almaktadır.
Orta Asyada Amuderya ve siriderya (sirderya) akarsuları Karakum ve kızılkum çöllerinde
4000 yıllık bir medeniyetin gelişmesini sağlamıştır. Bu iki nehir arasındaki bölgenin tarihsel
adı Maveraünnehir’dir. Yükseklikleri 5000 m yi aşan Tanrı ve Alay dağlarının Pamir
platolarının buzul ve karları bu akarsuları beslemektedir.
Doğu orta asyada Taklamakan çölünü kateden Tarım nehri ve kolları çölün kenar
bölgelerine yerleşilmesine olanak tanımıştır. KaĢgȃr , Aksu, Yarkent, Hotan gibi şehirler
bu nehrin yukarı kolları üzerinde bulunmaktadır. Hotanın yıllık yağışı 34 mm dir. Bu çölün
kenar bölgelerinde MS. IX yüzyılda “Uygur” medeniyeti gelişmiştir.
Günümüzde çöllerden bazılarında teknolojik imkȃnlar kullanılarak yer altı sularından
faydalanılmaktadır. Arabistan çölü bu hususta ön plana çıkmaktadır. Kuvaternerde
pleistosendeki Glasyal devrede Arabistan çölü yağışlı bir iklime sahipti. Bu sırada yağışların
bir kısmı katmanlar arasında depolanmıştı. Şimdi bu sular sondajlarla yüzeye çıkartılarak
faydalanılmaktadır. Sulama yapılmaktadır. Her bir artezyen kaynağının etrafında suni vahalar
oluşturulmuştur (Vaha, çöllerde yer altı sularının kendiliğinden yüzeye çıktığı
kaynaklardır. İnsanlar çöllerde bu su kaynaklarının etrafına yerleşerek sulamalı ziraat
yapıyor köy ve kasabalar kuruyorlardı).
Arabistan çölünün orta kesimlerinde bulunan Riyadın yıllık yağışı 118mm kadardır. Bölgede
bir çok kuru vadinin mevcudiyeti göze çarpar. Bu kuru oluklara o bölgede Vadi adı verilir.
Türkçedeki vadi kelimesi de Arapça kökenlidir. Günümüzde Arabistanda daimi akarsular
yoktur. Yani bölge akışsız (areik) bir bölgedir. Fakat bu uzun ve kuru oluklar pleistosenin
nemli döneminde (pluvial) mevcut olan akarsularca açılmıştır. Zamanımızdan 1 milyon yıl
önce Avrupa 50° kuzey paraleline kadar glasye örtüsüyle kaplanmış iken Anadolu, Arabistan
ve Büyük Sahra nemli bir iklime sahipti (plüvial dönem). Kuru vadiler bu dönemden
kalmadır. Plüvial dönemde düşen yağışların bir kısmı sızarak yeraltı suları olarak
depolanmıştır. Plio-Plieistosen yaşındaki sedimanter kayaçlar gerek litoloji ve gerekse
tektonik olarak akifer olmaya çok müsait kayaçlardır. Bu nedenle bol miktarda yer altı suyu
ihtiva ederler. Eski arabistanda oldukça derin kuyular açılarak bu sulardan faydalanılıyordu.
Günümüzde derin sondajlarla arteziyenler halinde bu sular yüzeye çıkarılmakta ve sulamalı
ziraatte kullanılmaktadır.
***Dünyada kurak ve yarıkurak bölgelerde su sıkıntısı çekilmektedir.
Kuzey Amerikanın en önemli kurak bölgesi Büyük Havzadır (Great Basen, Grosses
Becken). Burası Rocky dağları ile Sierra nevada dağları arasında yeralan bir kapalı havzadır
(endoreik) . Merkezi kısmında Büyük Tuz Gölü (Great Salt Lake) yeralır. Nevada, Arizona
gibi eyaletler büyük havza içinde yeralırlar. Ölüm vadisi adı verilen (Death Valley ve Mojave
çölü gibi çöller de büyük havzada yeralırlar. Büyük havzanın kuraklık şartları hakkında
Nevada da buluna Ely şehrinin rasat sonuçları bir fikir verir.
Tablo 3 : Ely ( 1909 m, 39° 17’N, 114° 51’ W) aylık ortalama yağıĢ ve sıcaklık değerleri
Aylar
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10 11 12 yıllık
yağış (mm) 18 16 24 27 27
26
18
21
28
22 19 19 265
sıcaklık (C°) -4.0 -1.4 1.6 5.2 10.2 15.2 19.7 18.6 13.4 8.0 1.4 -3.2 6.8
Tablonun incelenmesinden iklimin çöl şarlarına çok yakın bir iklim olduğu anlaşılmaktadır.
Büyük havzadaki çöl şartlara rağmen burada bir çok büyük şehir kurulmuştur. Bunlardan
bazıları Las Vegas, Phonix ve Salt Lake City şehirleridir. Bunlar Amerikanın keşfinden
sonra buraya yerleşen Avrupalılarca kurulmuştur. Las Vegas nüfusu 2 milyonu bulan bir
şehirdir. Phoenixin nüfus 1.5 milyonudr. Salt Lake Citynin ise 2.3 milyon nüfusu vardır.
Phoenixin kullanma, içme ve sulama suyu ihtiyaçlarını Colorado nehrinin doğudan gelen
büyük bir kolu olan Salt River’dan karşılamaktadır. Ancak bunun için bu nehir üzerine başta
Roosovelt barajı (1911) olmak üzere bir çok baraj inşa edilmiştir (Apache, Canyon Lake,
Saguaro). Çöl ikliminin hakim olduğu Arizona eyaletinin su ihtiyacını karşılamak üzere ise
(CAP, Central Arizona Projekt) adı altında yeni bir proje başlatılmıştır. Bu proje ile
Colorado nehrinin suları büyük bir kanal ile Tucson kentine kadar sevkedilecektir.
Türkiye su varlığı bakımından orta durumda olan bir ülkedir. Yıllık yağış miktarı ortalama
625 mm civarındadır. Bunun anlamı Türkiye yüzeyine 1 senede 500 milyar m³ (ton) su
düşüyor demektir. Bu suyun % 54 ü (270 milyar m³) evapotranspirasyon yoluyla tekrar
atmosfere iade edilmektedir. Yüzde 32 si akışa geçmektedir (160 milyar m³). Yüzde 14
sızarak yer altı sularını beslemektedir (70 milyar m³). Bu bilançoya göre Türkiyenin yüzeysel
ve yeraltı suları varlığı 230 milyar m³ tür. Fakat bunların hepsinden faydalanmak mümkün
değildir. Teknik imkanlar kullanılarak bunların ancak 112 milyar m³ ünden istifade
edilebileceği hesaplanmıştır. Türkiyede yıllık su tüketimi 50 milyar m³ kadardır (2010 yılı ) .
Kişi başına düşen günlük tüketim ise 315 lt dir (içme, kullanma, sulama ve sanayi suyu
olarak). Türkiyenin nüfus hızla arttığından su tüketimi de hızla artmaktadır. Gelecekte
ülkenin su sıkıntısıyla karşılaşabileceği anlaşılmaltadır. Bu nedenle su kaynaklarının
geliştirilmesi gerekmektedir. Yani buharlaşmayı ve akışı azaltmak. Buharlaşma bitki
örtüsünden mahrum arazilerde çok şiddetlenmektedir. Akış da aynı şekilde bitki örtüsünün
zayıfladıkça artmakatdır. Türkiyede ormanlar ve bitki örtüsü geliştirilerek buharlaşma ve akış
azaltılabilir sızma ise arttırılabilir. Bu takdirde yer altı suları zenginleşir. Akış oranı azalır.
Çünkü akışa geçen suların pek çok kısmı denizlere karışmaktadır.
Faust kuralına göre ideal olarak Atmosferden düşen yağış üçe taksim olur. Yani 1/ 3 ü akar,
1/3 ü sızar, 1/3 ü ise buharlaşma yoluyla tekrar atmosfere döner. Bu oranlar üzerinde iklim,
eğim, bitki örtüsü ve kayaların litolojik özellikleri rol oynar. Mesela sızma oranı teorik olarak
% 33 civarındadır. Türkiyede ise sızma oranı % 15 civarındadır. Bunun nedeni Türkiyede
iklim olarak sıcak-kurak şartların hakim olmasıdır. Ayrıca eğim değerlerinin yüksekliği ve
bitki örtüsünün zayıflığı bu sonucu ortaya çıkarmıştır.
Türkiye yüzeysel sular bakımından zengin sayılabilecek bir ülkedir. Daimi akışlı nehirler,
ırmaklar, çaylar ve dereler ile suları tatlı olan büyüklükleri farklı bir çok göllere sahiptir.
Türkiye akarsularının önemli bir kısmı Karadenize dökülür. Bunlara Karadeniz Havzasına
Ait Olan Akarsular denir.
Tablo : Karadenize Dökülen Akarsular
Adı
uzunluğu (km) ort debi m³/sn havza alanı km² diğer
Çoruh
431-410
193 m³/sn
22 100
Fırtına deresi
Filyos
Harşit
İyidere
Kızılırmak
Melet suyu
Rezve deresi
Sakarya
Yeşilırmak
519
121
36129
Karadenize dökülen akarsular yüksek dağlardan kaynaklanır bu nedenle debileri ve rejimleri
üzerinde kar sularının etkisi büyüktür. Kışın dağlara kar olarak düşen yağışlar ilkbaharda ve
yazın eriyerek akarsuları besler. Bu erimelere ilkbahar yağışları da eklenince akarsuların
debileri maksimuma ulaşır.
Bkn, İyidere, yeşil, kızıl, filyos
***

Benzer belgeler