Osmanlı DEVlETİ`nDE nEhİrlEr VE GÖllEr

Transkript

Osmanlı DEVlETİ`nDE nEhİrlEr VE GÖllEr
Osmanlı DEVLETİ'NDE
Nehirler VE GÖLLER
Hazırlayanlar,
Prof. Dr. Şakir BATMAZ - Doç. Dr. Özen TOK
Not Yayınları 2,
Kayseri 2015
Tasarım,
Hilal ÇELİK
Baskı,
Kardeşler Ofset Matbaacılık - Kayseri
Telif hakları Erciyes Üniversitesi'ne aittir,
tamamı veya bir kısmı izinsiz basılamaz kaynak gösterilmeden
iktibas edilemez.
ISBN 978-9944-337-37-9
5
NEHİR , GÖL VE ŞEHİR
6.
SEYYAHLARIN GÖZÜYLE NEHİRLER VE GÖLLER
Osmanlı Dönemi İstanbul Suyolları 687
Prof. Dr. Ahmet Tabakoğlu -Marmara Üniversitesi
Evliya Çelebi’nin Dicle ve Fırat Haritası 865
Prof. Dr. Zekeriya Kurşun - Marmara Üniversitesi
Mısmıl Irmak ve Murdar Irmak Arasındaki Şehir: Sivas 717
Prof. Dr. Ömer Demirel-Cumhuriyet Üniversitesi
Evliya Çelebi’de Fırat ve Dicle Nehirleri 875
Prof. Dr. Mehmet Ali Ünal - Pamukkale Üniversitesi
Osmanlı Döneminde Van Gölü ve Hayat 727
Prof. Dr. Orhan Kılıç-Fırat Üniversitesi
Evliya Çelebi’den Hayali Tarih ve Coğrafya:Demir Kapılar,
Tuna’nın Trakya Kolu ve İstanbul’daki Haliçi 897
Jean-Louis Bacqué-Grammont
19. Yüzyılda Harput Vilayetinde Hazar Gölü ve Çevresi 747
Prof. Dr. Ahmet Aksın-Fırat Üniversitesi
19. Yüzyılın İkinci Yarısında Diyarbakır Vilayetinde Nehirler ve Bunun
Vilayete Tesirlerine Dair Bazı Tespitler 767
Prof. Dr. İbrahim YILMAZÇELİK-Fırat Üniversitesi
Balkan Coğrafyasında Göl - Şehir Yerleşmesine Bir Örnek: Ohri Gölü ve
Şehri (16 - 17. Yüzyıllar) 785
Prof. Dr. Bilgehan Pamuk-Gaziantep Üniversitesi
17-19. Yüzyıllarda Anadolu’da Beşeri Hayata Etkileri Bakımından
Nehirler ve Göller 797
Prof. Dr. Recep Efe - Prof. Dr. Abdullah SoykanDoç. Dr. İsa Cürebal - Yrd. Doç. Dr. Süleyman Sönmez
Balıkesir Üniversitesi
Nehir,Şehir,Tarih: Sakarya 811
Doç. Dr. Fahri Yetim - Osman Gazi Üniversitesi
Osmanlı Devleti’nin Doğuşundaki Rüya Motiflerinin Nehirler,
Göller ve Denizlerle İlişkisi 903
Prof. Dr. Mustafa Keskin - Erciyes Üniversitesi
Gezginlerin Gözlemleriyle Sulama ve Su Kaynağı Olarak Nil 915
Yrd. Doç. Dr. Ayşegül Hüseyniklioğlu-Fırat Üniversitesi
İngiltere’nin Van Konsolosu Frederick Richard Maunsell’in
(1828-1916) Gözlemlerinde Osmanlı Nehirleri ve Gölleri 943
Yrd. Doç. Dr. Cengiz Kartın-Erciyes Üniversitesi
19. Yüzyılda Seyyahların Gözüyle Van Gölü 957
Arş. Gör. Cihan Yapıştıran- Marmara Üniversitesi
Savaş ve Ticaret Arasında: Bolognalı Bir Oryantalist’in
(L.F.Marsigli) Raporlarında ve Venedik Belgelerinde Balkanlarda
Osmanlı Nehirleri: Tuna (Danubio) Örneği (1699-1719) 967
Arş. Gör. Güner DOĞAN-Hacettepe Üniversitesi
Bulgaristan Arşivlerinde Saklanan Nehirlerle İlgili Osmanlı Belgeleri 823
Doç. Dr. Orlin Sabev -Balkan Araştırmaları Enstitüsü
Müslüman Kültürü ve Sanatında Kutsal Su Kaynakları ve Balıklar 979
Prof. Dr. Lyubomir Mikov-Bulgaristan Bilimler Akademisi
Osmanlılar Zamanında Fırat Kıyısında Önemli Bir Lojistik
Merkezi: Rumkale 831
Yrd. Doç. Dr. İsmail Altınöz-Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi
Batılı Gezgin ve Elçilere Göre Tuna Nehri’nde Kullanılan Osmanlı
Gemileri 993
Arş. Gör.Teodora Bakadjieva-Rusçuk Tarih Müzesi
Bursa’nın Yanı Başında Bir Zenginlik Kaynağı: Uluabat (Apolyont) Gölü 843
Öğr. Gör. İsmail Yaşayanlar-Uludağ Üniversitesi
İNGİLTERE’NİN VAN KONSOLOSU FREDERİCK RİCHARD
MAUNSELL’İN (1828-1916) GÖZLEMLERİNDE OSMANLI
NEHİRLERİ VE GÖLLERİ
Yrd. Doç. Dr. Cengiz KARTIN-Erciyes Üniversitesi
Frederick Richard Maunsell’in (1828-1916) Yaşamı
4 Eylül 1828’de İngiltere’de dünyaya gelen Maunsell, eğitimini Birmingham’da King Edward
School’da tamamlamıştır. 1899’da
İngiltere’nin Van konsolosu olan F.
R. Maunsell’in1, başta Anadolu olmak
üzere Osmanlı topraklarına bir çok
defalar seyahatler düzenlemiş olması
ve bunları yazılı hale getirmesi yukarıda ifadesini bulan İngiliz devletinin
dünyayı algılama ve bu algıyı kendi
devletinin menfaatleri içerisinde değerlendirme sürecinde yapmış olduğu
çalışmaları Osmanlı Devleti’nin nehirleri ve gölleri açısından değerlendirmeye tabi tutulduğunda oldukça
zengin bir tablo ile karşılaşılmaktadır.
Konu ile ilgili her ne kadar Maunsell
Osmanlı Devleti’nin nehirleri ve gölFrederick Richard Maunsell
leri başlığı ile münhasır bir çalışma
yapmış olmasa da; kendisinin kitap ve makalelerinde buna dönük alt başlıkları bulmak pek ala mümkündür2.
Maunsell, 1890’larda Van’da yapmış olduğu konsolosluk görevinde yeterince verimli
çalışmadığı eleştirileri üzerine 1901’de savaş bakanlığı bünyesinde görev yapmaya
başlamıştır. Onun Doğu Anadolu başta olmak üzere Osmanlı Devleti’nin çeşitli
1
Geoffrey Hamm, “British Intelligence in the Middle East, 1898–1906”, Intelligence and National Security,
C. 29:6, s. 885; Scottish Geographical Magazine, “Geographical Notes”, C. 16:9, s. 554.
2
Maunsell’in yapmış olduğu çalışmalarla ilgili İngiliz ulusal arşivinde pek çok bilgiye rastlamak mümkündür. Bir kaçını burada sıralamak gerekirse bkz. PRO, AIR 20/504, “From Dirmilint To General Baghdad”, 26 Mayıs 1917, s. 7; PRO, AIR 23/352, “From Kirkuk To Highcoma-Baghdad”, 1 Haziran1923, s. 24;
PRO, FO 371/9006, “Mosul Frontier”, Belge No: E 10449, Tarih: 24 Ekim 1923, s. 209; PRO, WO 106/64,
“Geographical Notes on Northern Palestine”, Tarih: 1 Ocak 1918, s. 18.
944
O s m a n l ı D e v l e t i ’n d e N e h i r l e r v e G ö l l e r
yerleşim birimleri ile hakkında toplamış olduğu bilgiler bu birimde iken gerçekleştirilmiştir. 1903 yılında Irak’ta bulunan petrol arazilerinin yerlerinin tespitine görevlendirilen Maunsell, bu görevdeyken Hicaz Demiryolu ile ilgili de bilgiler toplamış
ve bütün bu konularla ilgili elde ettiği bilgilerin haritalara yansımasını bizzat kendisi
yapmıştır3.
Maunsell yaşamı süresince bir çok kitap ve makale yazdıktan sonra, 29 Ekim 1916’da
88 yaşında iken ölmüştür4.
Maunsell’in Kitaplarında Osmanlı Nehirleri ve Gölleri Üzerine
Değerlendirmeler
Maunsell’in Osmanlı Devleti’nin sınırları içerisinde bulunan nehirler ve
göllerle ilgili en önemli çalışması İngiliz arşivinde kayıtlı -henüz basılmamış
olan- 606 sayfa ve Osmanlı-İran sınırı ve Basra Körfezi’nin kuzey kısmını
içerir iki ekli haritadan mürekkep bir
çalışmadır5.
Çalışmanın ilk bölümünde Bohtan yöresindeki dere ve nehirlerin isimlerini
Güzel Dere, Gistan Dere, Keser Su,
Bitlis Su, Çıtak Su, Büyük Zap olarak sıralayan Maunsell, 20. Yüzyılın
başlarında yörede haziran ayında dahi
kar görmenin mümkün olmasından
kaynaklı olmak üzere nehirlerin debilerinin oldukça yüksek olduğunu ifade
etmiştir6. Özellikle Büyük Zap ile ilgili vermiş olduğu bilgilerde nehrin kış
aylarında en derin seviyesine ulaştığı,
bundan dolayı Kasım ayından Nisan
3
PRO, FO 78/5337, “From Walter Townley to Lord Lansdowne, 15 Kasım 1904; PRO, FO 195/2176,
“From F. Maunsell to Sir N. O’Conor”, 15 Kasım 1904; Scottish Geographical Magazine, “New Maps”, C.
10:8, s. 448; Stuart Cohen, British Policy in Mesopotamia (1903–1914), Ithaca Yayınları, Londra 1976, s. 68;
V. Dingelstedt, “The Armenians or Haikans: An Ethnographical Sketch”, Scottish Geographical Magazine,
C. 29:8, s. 415.
4
Dictionary of Indian Biography, “Maunsell, Sir Frederick Richard”, Haskell House Publishers Ldt. Yayınları,
Birinci Baskı, ABD 1906, s. 279.
5
PRO, WO 33/325, Military Report on Eastern Turkey in Asia: The Tigris Valley (Country From The Persian
Gulf Towards Erzerum and Van), Intelligence Department of The War Office Yayınları, İstanbul (Constantinople) 1904.
6
PRO, WO 33/325, Military Report on Eastern…, s. 11-12.
945
İ n g i l t e r e ’n i n Va n K o n s o l o s u F r e d e r i c k R i c h a r d M a u n s e l l ’ i n
(1828-1916) Gözlemlerinde Osmanlı Nehirleri ve Gölleri
ayına kadar nehrin çevresinde herhangi bir askeri operasyonun yapılmasının neredeyse imkansız hale geldiği, Dicle Nehri için ise en sıkıntılı ayların temmuz, ağustos
ve eylül ayları olduğu; çünkü bu tarihlerde artık bölgenin kuru ve çok sıcak olmasından kaynaklı olmak üzere nehir debilerinde de ciddi düşüş meydana geldiğini
kaydetmiştir7.
Dicle Nehri’nin özelliklerinin tanıtıldığı ilerleyen bölümlerde Gölcük ya da Hazar
Gölü’nün akış yönünün güney doğudan Diyarbakır istikametine olduğu, 1900’lerin
başı itibari ile kasım ayında 150-200 yard genişliğe sahip bulunduğu, ancak bir sel
durumunda bu ölçünün 400 yarda kadar genişleyebildiği bilgisini aktarmıştır8.
Hazo ve Bitlis çaylarının; Muş’un güneyine aktığını, Cizre’de Botan çayının temmuz
ayında 140 yard genişliğinde ve 10-15 fit derinliğinde, son hesaplanan akış hızına
göre ise saatteki akış hızının ise 3 ½ olduğunu kaydetmiştir9.
Musul’un 8 mil aşağısında Küçük Zap’ın Dicle’ye kavuştuğunu belirten Maunsell,
burada zikzaklı bir çizgi ile debisinin 5-6 fit derinliğe indiğini, bu alanda kayalıkların
pek nadiren olduğunu, ekim ayında en düşük su seviyesine ulaşıldığını, bu seviyenin
2 fite kadar düştüğünü, bazı bölgelerde 18 inçlik10 genişliğe eriştiğini, bu genişliğin
olduğu alanlarda deniz taşımacılığının yapılma imkanının bulunduğunu kaydetmiştir11.
Dicle’nin geçiş yerlerini şehir odaklı bir yaklaşımla ele alan Maunsell; Altın Köprü,
Süleymaniye, Cebel-i Hamrin12, Demir Kapı, Samarra, Kerbala, Bağdat ve Felluce’deki durumla ilgili de bilgileri sıraladıktan sonra ortalama hızı 5 knot13 olan bir
gemi ile Bağdat ile Basra arasının 47 saatte, Basra’dan Bağdat’a ise 78 saatte; sel
durumlarında ise bu vaktin 100 saati bulabileceğinin hesaplandığını kaydetmiştir14.
Maunsell’in 1900’lerde Fırat ve Dicle nehirleri üzerinde ticaret yapan 3 geminin
özelliklerini de bu çalışmasında sıraladığı görülmektedir ki bu verilen bilgilere göre:
Halife isimli geminin özellikleri:
Gövde Uzunluğu: 210 fit,
Genişliği: 34 fit 4 inç,
Derinliği: 5 fit 5 inç,
Tonajı: 470 ton,
Mecidiye isimli geminin özellikleri:
Gövde Uzunluğu: 210 fit 6 inç,
7
PRO, WO 33/325, Military Report on Eastern…, s. 35.
PRO, WO 33/325, Military Report on Eastern…, s. 93.
9
PRO, WO 33/325, Military Report on Eastern…, s. 93.
10
1 İnç: 2,54 cm’dir.
11
PRO, WO 33/325, Military Report on Eastern…, s. 95.
12
Dicle nehrinin bu bölgeden geçerken bazı petrol sızıntılarını dışa vurduğunu Maunsell kimi çalışmalarında
konu edinmiştir. Bkz. Frederick Richard Maunsell, “The Mesopotamian Petroleum Field”, The Geographical
Journal, C. 9, No. 5, s. 530.
13
1 Knot, 1 deniz miline eşit hız birimidir.
14
PRO, WO 33/325, Military Report on Eastern…, s. 97.
8
946
O s m a n l ı D e v l e t i ’n d e N e h i r l e r v e G ö l l e r
Genişliği: 35 fit,
Derinliği: 5 fit 8 inç,
Malamir isimli geminin özellikleri:
Gövde Uzunluğu: 160 fit,
Genişliği: 27 fit,
Derinliği: 5 fit, 5 inç,
Kargo taşıma kapasitesi: 90 ton,
Ortalama hızı: 14 knot15.
Maunsell 1902 itibari ile nehir taşımacılığı kullanılmak üzere Cizre’den Musul’a haziran ayında ortalama 36 saatte, Musul’dan Bağdat’a akıntının güçlü olduğu dönemlerde 3-4 günde, zayıf olduğunda ise 10-12 gün aralığında ulaşılabileceğini; Fırat
Nehri’nin kasım ayından itibaren ticaret ve taşımacılık için elverişli hale geldiğini,
ancak ticaret için en uygun ay olarak ocak ve şubat ayları olduğunu; ağustos, eylül ve
ekim aylarının ise nehrin en düşük debiye sahip olduğunu, mayıs ve haziran aylarından ise en yüksek debiye eriştiğini kaydetmiştir16.
Dicle Nehri üzerinde 1800’lerin sonu ve 1900’lerin başında yapılan taşımacılığın ne
kadar sürdüğünü ise Maunsell çalışmalarında şu şekilde göstermiştir17:
Liman
Basra
Kurna
El-Uzayir
Ebu Sedra
Amara
Ali Şarki
Ali Garbi
Şeyh Saad
Kutü’l-Amara
Bugela
Aziziye
Bağdadiye
Tak-i Kesra
Diyala Nehri
Bağdat
Toplam Zaman
15
Debinin Yüksek
Olduğunda
Debinin Düşük
Olduğunda
Saat
Dakika
Saat
Dakika
---
---
4
30
4
15
4
40
4
15
5
9
2
30
30
0
6
15
5
0
5
6
7
9
45
0
0
0
3
45
5
0
6
3
78
30
15
45
3
1
4
10
0
3
10
4
30
4
5
30
0
1
45
2
30
---
---
4
1
47
PRO, WO 33/325, Military Report on Eastern…, s. 96-97.
PRO, WO 33/325, Military Report on Eastern…, s. 99.
17
PRO, WO 33/325, Military Report on Eastern…, s. 100.
16
0
0
50
10
Açıklamalar
Bu değerler yıl boyunca
ortalama değerleri ifade
etmekte olup; sahilin sağ
yanı küçük ağaçlar ve türbeler ile çevrilidir.
947
İ n g i l t e r e ’n i n Va n K o n s o l o s u F r e d e r i c k R i c h a r d M a u n s e l l ’ i n
(1828-1916) Gözlemlerinde Osmanlı Nehirleri ve Gölleri
Maunsell’in bu şekilde vermiş olduğu rakamlara bir de Fırat nehrinin nisan ayında
sadece bir gecede 3 fit artan debisinin eklenmesi gerektiği bilgisinden sonra, Zaho
civarında Dicle’nin etrafını saran tepeliklerin kömür madenleri açısından oldukça
verimli olduğu, bunun özellikle nehir taşımacılığı için son derece kıymetli bir durum
olduğu bilgisi ilave edilmiştir18.
Maunsell’in bu çalışmasında 155. sayfadan başlayan ve çalışmanın sonuna kadar devam eden bir tablo verilmiştir ki bu tablonun içerisinde Dicle ve Fırat nehirlerinin
geçtiği bütün yerlerdeki ölçüm miktarları verilmiştir. Oldukça ayrıntılı olarak hazırlanmış olan bu çalışmaya bir örneklem olması açısından Basra’dan Bağdat’a gelinceye kadarki rotadaki yapılmış olan değerlendirmeler şu şekilde özetlenebilir19:
18
19
PRO, WO 33/325, Military Report on Eastern…, s. 101.
PRO, WO 33/325, Military Report on Eastern…, s. 192-199.
948
O s m a n l ı D e v l e t i ’n d e N e h i r l e r v e G ö l l e r
Zaman
Yerleşim Yeri
ya da
Nehir İsmi
Basra
Kurna
Mesafe (Mil)
Ortalama
---
40
Toplam
---
40
4 Saat
El-Cezir
40
80
Akses-Şeytan
---
---
Kasr-ı Said
---
---
Rota Ayrıntısı
Fırat ve Dicle nehirleri Kurna’na birleşir ve
Şattü’l-Arap ismini alarak buradan denize
dökülür. Yukarı Basra kıyıları düşük seviyededir. Burada bulunan bazı yerler oldukça
çamurlu olmakla birlikte oldukça zengin bir
bitki örtüsü ile sığır ve koyun yetiştiriciliği
için oldukça önemlidir. Basra ve Kurna arasında aynı zamanda pirinç yetiştirilir.
Şattü’l-Arab’ın ortalama genişliği 600 yard,
derinliği 21 fit, akış hızı ise 2 ½-3 knot civarındadır. Gambotlar ve 3. sınıf kruvazörler Kurna’ya kadar akıntıya karşı seyrü sefer
yaparlar.
Kurna, Dicle’nin sağ yanında yer alan 700
haneye sahip olan Fırat nehrinin kavşağındaki yerleşim birimidir. Basra kaymakamı
burada ikamet etmektedir. Bağdat’tan buraya gelen iki telgraf hattı bulunmaktadır. Bu
hatlardan biri Dicle, diğeri Fırat nehri boyunca uzanır.
Kurna’nın yukarı kısımları Fırat ve Dicle’nin
kapladığı büyük bir bataklığa sahiptir. Bu
bataklık Hawaisa’ya kadar devam eder. İlkbahar döneminde uzun sazlıklar görülür.
Buradaki bataklık Kerkha, Tib ve Devarij
nehirlerinin Puş-i Kuh’a akması ile oluşur.
Ezra tapınağı sağ kıyada yer alan özellikle
Yahudi hacıları için kutsal kabul edilen bir
yerdir. Bu bölgeden itibaren nehir, keskin
kavisler çizerek dar ve geniş şekilde ilerlediği
için özellikle nehir ulaşımının kullanıldığı
dönemlerde oldukça dikkatli olunması gereken bir durum arz eder. Dikkatli olunması
gereken bir başka husus ise bazı yerlerde oldukça çamurlu bir tabakanın var olmasından
ileri gelmektedir.
Nehrin en keskin dönüş yeri olarak isimlendirilir. Şeytan dirseği olarak da geçmektedir.
Nehrin bu bölümü acı suludur.
Bazı bölgeleri Muntafık ve Ebu Muhammed
Arapları tarım arazisi olarak kullanmaktadırlar. Bölgede kamıştan yapılmış kulübeler görülür. Dar kayıklar ile ulaşım sağlanır.
Kasr-ı Said geçildikten sonra çamurdan yapılmış olan küçük bir hisar görülebilir.
949
İ n g i l t e r e ’n i n Va n K o n s o l o s u F r e d e r i c k R i c h a r d M a u n s e l l ’ i n
(1828-1916) Gözlemlerinde Osmanlı Nehirleri ve Gölleri
Şatra Kale
---
---
Ebu Sican
---
---
Amara
55
135
İmam Ali Sergi
55
190
Fifla
---
---
Şatra ya da Sale Kalesi geçildikten sonra genellikle Sabalı olan 500 haneli bir yerleşim
yeri mevcuttur. Burada bir postane vardır ve
telgraf hattı nehir boyunca devam etmekle
birlikte, diğer telgraf hatlarından farklı olarak oldukça büyük direkler marifetiyle haberleşme sağlanmaktadır.
Sale Kalesi’nde birkaç adet meyve bahçesi
vardır ve bunların çamurdan örülü yüksek
duvarları mevcuttur. Bu bölgede nehir oldukça geniştir bu nedenle pirinç ve buğday
ekimi oldukça yaygındır.
Sale Kale’sinin 12 mil yukarısında arpa, buğday, mısır, darı, susam ve pirinç üretimi ana
geçim kaynağıdır.
Buğday ve arpa nehrin diğer yakasında ilkbahar ve haziran aylarında oldukça verimlidir. Ebu Sican’ı geçtikten sonra küçük bir
ağaçlık koru ve bir türbe bulunmaktadır.
Amara nehrin sol yakasında yer alan 1.500
hanelik bir pazara sahip yerleşim birimidir.
Genellikle Arap olan yerli halk arasında İran
ve Sebalıları da görmek mümkündür. Ayrıca 20 hane Hıristiyan ve 50 hane de Yahudi
nüfus bulunmaktadır. Burada ikamet eden
Müslümanlar genellikle Şii’dirler.
Evler genellikle güneşte kurutulmuş çamur
ile kaplıdır. El-Hus olarak isimlendirilen
nehir bu yerleşim birimden sonra akmaya
başlar.
Sancak merkezinde 200 kişinin ikamet ettiği, redif taburunun, gümrük dairesi ve postanenin bulunduğu bir merkez bulunur. Burada ayrıca vapurlar için yan yana yapılmış alış
veriş merkezleri ve Lynch şirketi için küçük
bir kömür deposu bulunmaktadır.
Burada ayrıca ziftle kaplanmış her biri 25 fit
uzunluğunda ve 10 fit genişliğinde 23 adet
ışıklı şamandıra, 6 fit uzunluğunda filika kupeştesi mevcuttur.
Amara günden güne büyüyen bir liman olup
buğday ve arpa temel ihraç kalemidir.
Amara’da nehir 250 yard genişliğinde olursa da zaman zaman bataklıklar da kendini
gösterir.
İmam Ali Sergi’nin türbesini geçtikten sonra nehrin sol yakasında küçük bir koruluk
bulunur.
Çamurdan yapılmış olan küçük bahçelerle
çevrili 50 Arap barakası mevcuttur.
950
O s m a n l ı D e v l e t i ’n d e N e h i r l e r v e G ö l l e r
İmam Ali Garbi
50
240
Kutü’l-Amara
45
285
Bughela
42
327
Aziziye
Bağdadiye
Jumisa
Tak-i Kesra
(Ctesiphon)
54
28
381
409
---
---
---
---
Nehrin sağ yanında resmî memurlara ve tüccarlara ait çamurdan yapılmış 300 ev, küçük
bir postane mevcuttur. Arpa ve buğday ekimi
oldukça yaygındır. Gemiler yolcu veya yük
için burada durur.
Burada nehir 300-350 yard genişliğine ulaşır
ve hissedilir bir şekilde genişler.
Nehir burada ayrıca ciddi bir eğilme temayülü gösterir ve İran sınırına doğru uzanır.
Nehrin kavisinden itibaren hesaplandığında bu yerleşim birimi Basra’dan 285 mil,
Bağdat’tan ise 220 mil uzaklıktadır. Nehrin sol yanı İran’dan göç etmiş olan Arap ve
Lurlardan oluşan 500 hane ile çevrilmiştir.
Buradaki kışlalar batı kısmının sonunda yer
alır. İki hatlı bir telgraf istasyonu mevcut
olup ayrıca Beni Lam Arapları tarafından
oluşturulmuş 200 askerli bir kışla vardır.
Kut’ta gemilerin düzenli bir şekilde durabileceği istasyonlar vardır.
El-Hay’ın kuzey yamaçları özellikle ilkbaharda nehir suyunun yükselmesi dönemlerinde sığınacak bir liman görevi üstlenir.
Kut’ta Dicle nehrinin genişliği 400 yarda
kadar çıkar.
1885’te yerleşimi başlayan bu yerde nehrin
sağ kıyılarında yaklaşık 100 ev bulunmaktadır.
Nehrin sol yakasında 60 ev ve bir telgraf
istasyonu vardır. Dicle nehrinin buradan
geçtiği yerlerde birkaç zaptiye için yerleşim
birimi mevcut olup tarım ancak sulama ile
yapılmaktadır.
Nehrin geniş bir düğümünden sonra bir
çamur kalıntısı olarak isimlendirilen Bağdadiye, küçük bir kumsallık üzerinde nehrin
100 fit üzerinde bir konuma sahiptir. Burada
nehrin kıvrımları oldukça fazladır.
Bağdadiye düğümünün sonundaki kuzeyin
son kısmında, nehrin sağ yakasında konuşlu olup 100 yard kareli20 fit yüksekliğinde
barbakan1 modelli, Arap isyancılara karşı
çevrilidir.
Nehir burada kavislenmektedir. Bu yerleşim
biriminin sağ ve sol yakasında tarihi kalıntılar mevcuttur.
951
İ n g i l t e r e ’n i n Va n K o n s o l o s u F r e d e r i c k R i c h a r d M a u n s e l l ’ i n
(1828-1916) Gözlemlerinde Osmanlı Nehirleri ve Gölleri
Diyala
Bağdat
76
20
485
505
Diyala yerleşim biriminin ağız geçişindedir.
Pek çok küçük çamur kulübesi mevcut olup
bazı bölümlerinde tarım yapılmaktadır.
Bağdat-Kutü’l-Amara rotasının kavşak noktasında Diyala yakınlarında 13 adet şamandıra mevcuttur.
Bağdat’ın aşağı kısımlarında Diyala kavşağının yakınlarında çalı çırpıdan ve ağaçtan
oluşmuş olan suni pek çok adacık mevcut
olup bunlar kıyıdan ½’den ¾ mil uzunluğundadır.
Nehrin kenarında bulunan bahçeler yüksek
çamur duvarlarla çevrili olup sulama yapılmaktadır.
Burada nehrin keskin bir virajını geçtikten
sonra İngiliz genel vali konağı görülmektedir. Bu ikametgah Basra’dan 550 mil uzaklığında ve düz bir hat çizgisindedir.
Garra’da Diyala kavşağının yaklaşık 3 mil
üzerinde Dicle nehrinin üzerinde 40 şamandıra ve Kerbala hacıları için hazırlanmış olan
bir köprü mevcuttur.
20
Burada verilmiş olan bilgilerden de anlaşılacağı üzere Maunsell, Dicle nehrinin
üzerinde bulunan yerleşim birimlerinin, nehrinin akış hızının, debisinin, kavşaklarının ölçümlerini bizzat yapmak sureti ile İngiliz imparatorluğunun Birinci Dünya
Savaşı’nın başlamasını müteakip Basra merkezli Irak’a yapacağı işgalin zemin etüdünü gerçekleştirmiştir21.
Maunsell’in Makalelerinde Osmanlı Nehirleri ve Gölleri Üzerine
Değerlendirmeler
Frederick Richard Maunsell, 1894 tarihinde yayınlamış olduğu ve 1892 Ağustos’unda Doğu Anadolu ile Irak’ın kuzey kısımlarında yapmış olduğu seyahatlerinde Erzurum, Erzincan, Dersim, Ağrı, Kirdi, Kirmanşah Musul, Diyarbakır ve çevresindeki
nehirler ve göller üzerinde gözlem ve ölçümlerine yer vermiştir22.
Van Gölü ile Rusya arasındaki iklimin oldukça sert olduğunu ifade eden Maunsell,
Van Gölü’nden Tunceli’ye giderken oldukça bol su kaynaklarına rastlanılmasının
20
Barbakan: İstinat duvarı olup arkasında toplanan suyun izalesi amacıyla yapılan deliklerdir.
Bu zemin etüdünün daha sonra İngiltere’nin Musul-Kerkük pazarlıklarında da önemli rol oynadığı görülmektedir. Bkz. The Chicago Defender, “Britian to Hold Turks Oil Region: Turkish Delegation Is Told That
the British Will Keep Mosul”, 13 Haziran 1923.
22
Frederick Richard Maunsell, “Kurdistan”, The Geographical Journal, Londra 1894, C. 3, No. 2, s. 81-92;
Maria T. O’Shea, Gerater Kurdistan: The Mapping Of A Myth?, Kurdistan: Political And Economic Potential,
Geopolitics And International Boundaries Research Centre Yayınları, Londra 1992, s. 6; Gerek Maunsell’in
gerekse diğer yazarların “Kurdistan” başlıklı makaleleri ya da çalışmalarında ifadesini bulan terim, bir devlet
yapılanması olarak siyasi bir teşkilatlanmayı ifade etmeyip, Kürtlerin yoğun olarak yaşadıkları yerleri belirtmek için kullanılmıştır.
21
952
O s m a n l ı D e v l e t i ’n d e N e h i r l e r v e G ö l l e r
doğal olduğunu, Musul ve Cizre arasındaki bölgede Dicle nehrinin sağ yakasının kış
mevsiminde ve erken ilkbahar dönemlerinde verimli otlakların var olduğunu, Fırat
nehrinin güney-batı kesimlerinin Şamar Tai Arapları tarafından işgal edildiğini ifade etmiştir23.
Erzurum’dan 26 Ağustos 1892’de Van’a doğru hareket eden Maunsell, Van Gölü’nün
kuzey-doğu yakasının ilginç bir şekilde ağaçsız ve adeta bomboş bir görünümde
olmasına rağmen oldukça sulak otlakların varlığının şaşırtıcı olduğunu kaydetmiştir.
Bingöl Dağı çevresini tarif ederken oldukça sarp kayalıkların arasındaki sayısız derelerin varlığı ile birlikte düşük bazalt kayalıkların var olduğunu, Van Gölü’nün kuzey
kıyılarında Süphan, batı yakasında Nemrut Dağı ile birlikte yer alan kraterde 8 mil
uzunluğunda sıcak su kaynakları ve küçük göllerin varlığına dikkat çekmiştir24.
Büyük Zap suyunun oldukça verimli sülfür asidini özellikle dağlardan aldığını, bazı
kaynaklardan sıcak su, bazı kaynaklardan da sülfür hidrojen aldığını ve bunların suyun aktığı bölümlerde zengin tarım alanları oluşturduğunu, Van Gölü’nün bütün sahil kesiminin çok verimli tarım alanlarına sahip olduğunu, meyve bahçeleri ve üzüm
bağlarının da bir o kadar güzel olduğunu belirtmiştir. Van’dan Bitlis’e doğru gidildiğinde ise akan suların potasyum karbonat içerdiğini ve bunun sabun yapımında kullanıldığını, Güzel Dere ve Bohtan suyun da önemli kaynaklar olduğu ifade etmiştir25.
Bitlis suyun ve Güzel derenin paralel şekilde aktığı, bu iki suyun bazı noktalarda
ciddi kavisler çizdiği, bölgede Ortab, Keser Su, Bohtan Su gibi nehirlerin oldukça
verimli tarım yapılmasına imkan sağladığı, Dicle’nin yörede 50 yard genişliğe ve 18
inç derinliğe sahip olup oldukça berrak bir suya sahip olduğunu kaydetmiştir26.
Daha sonra Bitlis’ten Siirt ve Cizre’ye seyahat eden Maunsell, Bitlis Su’yunun dar ve
kireçtaşı tepelerinden aktığını, suyun mineral açısından oldukça zengin olduğunu,
kalsiyumlu alanın 60 yard ve 30 fit uzunluğuna sahip olduğunu, Dicle’nin MusulBüyük Zap arasında en verimli hali aldığını, Cizre’nin doğu bölgelerinde oldukça
gür akan nehirlerin var olduğunu, özellikle bu nehirlerin ilkbahar mevsiminde karların erime dönemlerinde coşkun bir şekilde aktığını, bu nehirlerin çevresinde zengin
tarım arazilerinin bulunduğunu, 27 Haziranda Cizre yakınlarında gün ortasında sıcaklığın 106 fahrenayt olduğunu27, ancak bu oranın 7900 fit yüksekliğe çıkıldığında
30 dereceye kadar indiğini belirterek, bunun yetiştirilen ürün çeşitliliğini beraberinde getirdiğini, nehirlerin bol ve coşkun olmasının da tabloyu tamamladığını ifade
etmiştir28.
23
Maunsell, “Kurdistan”, s. 82; Dicle Nehri’nin Tikrit ve Hit şehirlerinden geçerken zengin alivyonlara
sahip olduğunu, bunun da nehrin ilerleyen bölümlerindeki tarımı olumlu yönde etkilediğini ifade etmiştir.
Bkz. Maunsell, “The Mesopotamian …”, s. 530.
24
Maunsell, “Kurdistan”, s. 83.
25
Maunsell, “Kurdistan”, s. 84.
26
Maunsell, “Kurdistan”, s. 85.
27
106 fahrenhayt 41 dereceye eş değerdir.
28
Maunsell, “Kurdistan”, s. 86.
953
İ n g i l t e r e ’n i n Va n K o n s o l o s u F r e d e r i c k R i c h a r d M a u n s e l l ’ i n
(1828-1916) Gözlemlerinde Osmanlı Nehirleri ve Gölleri
Cizre’nin güney doğusunda Büyük Zap’ın Dicle’ye birleştiği, Amedia yöresine doğru nehrin su kalitesinin tarım için en kaliteli hali aldığını, Diyala yakınlarında özellikle kireç taşının yok olduğu, ancak buradan sonra Musul ve Kifri yakınlarında alçı
tabakaları ile çevrildiğini, Aşağı Zap’a doğru ilerlendiğinde ise beyaz kalkerli bir hal
aldığı İran sınırında ise durumun farklılaştığını kaydetmiştir29.
Van ve Bitlis yöresine yapmış olduğu seyahatlerde, Van Gölü’nün Bitlis kıyılarında potasyum hidrat bulunduğunu ve bunun sabun üretiminde kullanılmak suretiyle
yöre ekonomisine ciddi bir kazanım sağladığını ifade eden Maunsell, Van’ın topraklarının oldukça münbit olduğunu; Van ve çevresine tarım kadar taşımacılığın da
ekonomik değere sahip olduğunu, Hemavend Kürtlerinin ise iyi at binicileri olmakla
birlikte esas ünlerinin soygunculuktan geldiğini belirttikten sonra; Bitlis, Siirt, Erzincan, Diyarbakır, Cizre, Erbil, Kerkük, Kifri, Kasr-ı Şirin, Süleymaniye ile ilgili
bölgelerin hem topografyasını hem de sosyal yaşamını canlı bir dille aktarmıştır30 .
Maunsell’in 1901’de yayınlamış olduğu çalışmalarda Van Gölü ile ilgili daha önce
1890’larda vermiş olduğu bilgilerin hem artırılmış hem de ayrıntılandırmış olduğu görülmektedir31. Van’ın İran sınırında oldukça bol su kaynaklarından bahseden
Maunsell, özellikle Norduz’da tarım ve hayvancılık için oldukça büyük arazilerin
olmasından ve bölgedeki nehir sularının haziran ayında eriyen karlar nedeni ile oldukça debisinin yüksek olduğunu; lale, düğün çiçeği, zambak, çuha çiçeği gibi bitki
çeşitliliğinin temelinde de iklimin bu yönünün olduğunu ifade etmiştir32.
Van’da bulunan nehirler hakkında bilgi vermeye devam eden Maunsell Kanispi suyunun ya da diğer adı ile beyaz suyun büyük bir kayadan çıktığını, burada çok lezzetli
balıkların mevcut olduğunu ifade etmiştir33.
Dicle nehrinin iki büyük kolunun Büyük Zap ve Bohtan Su olduğunu belirten Maunsell, aşağı kısımlarda Şemdinan nehrinin derin bir vadi ile güneye doğru kıvrıldığını ifade etmiştir34.
Maunsell, yapmış olduğu seyahatlerle ilgili görsel öğelere de yer vermiştir. Onun
çalışmalarında yer vermiş olduğu Osmanlı Devleti’nin nehir ve göllerini içeren haritalara birkaç örnek vermek gerekir ise aşağıda yer verilmiş olan haritalar bunun için
en iyi örnekler olmalıdır:
29
Maunsell, “Kurdistan”, s. 89-90.
Maunsell, “Kurdistan”, s. 85-92.
31
Frederick Richard Maunsell, “Central Kurdistan”, The Geographical Journal, Ağustos 1901, C. 18, No. 2,
s. 121-141.
32
Maunsell, “Central…”, s. 122-123.
33
Maunsell, “Central…”, s. 125.
34
Maunsell, “Central…”, s. 140.
30
954
O s m a n l ı D e v l e t i ’n d e N e h i r l e r v e G ö l l e r
35
Maunsell 1896’da kaleme aldığı bir başka makalesinde Doğu Anadolu’da Fırat
ve Dicle nehirlerinin yanı sıra pek çok
nehir ve gölün var olduğunu, Murat Su,
Aras gibi nehirlerin oldukça zengin su
kaynakları olarak kaydedilmesi gerektiğini, Van Gölü’nün suyunun içmek için
uygun olmadığını belirtmiştir36.
Van Gölü’nün 8 mil uzunluğunda, 40
mil genişliğinde ve deniz seviyesinden
5360 fit yükseklikte olması nedeni ile
oldukça önemli bir yer işgal ettiğini, Güzel Dere, Kara Su, Kesen Dere, Bohtan
gibi önemli kaynakların var olduğunu37,
Dicle ve Fırat nehirlerinin ise özellikle
taşkın zamanlarında önünde engel tanımadığını ancak bunun basit önlemler ve
düzenlemelerle izale edilebilecek sorunlar olduğunu, Mısır’da uygulanan kimi düzenlemelerin burada uygulanması halinde özellikle nehir kenarlarında yapılmakta
olan tarımın hissedilir derecede olumlu yönde verim fazlalığı yaşayacağını ifade etmiştir38.
Sonuç
19. Yüzyılın sonlarında İngiltere’nin Van konsolosluğunu yürüten Frederick Richard
Maunsell hakkında Türk bilim camiasında ciddi bir bilgiye ulaşmak mümkün değildir. Bildiride onun sadece Osmanlı Devleti’nin son döneminde Doğu Anadolu,
Güneydoğu Anadolu ve Irak’ın kuzey kesimlerinde yapmış olduğu seyahatlerinden
elde ettiği bulguların ve hesaplamaların nehirler ve göller ile ilgili kısımlarından bir
demet sunulmuştur. Maunsell, bu çalışmalarını hesaplamaların yanı sıra haritalar
ve fotoğraflarla zenginleştirmiştir. 19. Yüzyılın sonlarında bir konsolusun bu denli
ayrıntılı bilgileri kendisinin temin etmesine bakarak İngiliz devletinin bahse konu
dönemdeki konumu kendiliğinden aydınlanacaktır.
35
Maunsell, “Central…”, s. 142.
Frederick Richard Maunsell, “Eastern Turkey in Asia and Armenia”, Scottish Geographical Magazine, C.
12/5, s. 225-241.
37
Maunsell, “Eastern Turkey…”, s. 228; The Geographical Journal, “The Monthly Record Source”, C. 84, No.
1, s. 91; Maunsell, diğer bazı kaynaklarında da Van’ın ve Van Gölü’nün tarihte çok önemli bir yere sahip
olduğunu açıklamaya çalışmıştır. Bkz. Frederick Richard Maunsell, “The Land of Elam”, The Geographical
Journal, C. 65, No. 5, s. 437.
38
Maunsell, “Eastern Turkey…”, s. 231.
36
Van Gölü ve
çevresindeki
nehirlerin
haritası
955
İ n g i l t e r e ’n i n Va n K o n s o l o s u F r e d e r i c k R i c h a r d M a u n s e l l ’ i n
(1828-1916) Gözlemlerinde Osmanlı Nehirleri ve Gölleri
Kaynakça
Arşiv Belgeleri
İngiliz Arşiv Belgeleri
Hava Bakanlığı Arşiv Belgeleri
PRO, AIR 20/504, “From Dirmilint To General Baghdad”, 26 Mayıs 1917.
PRO, AIR 23/352, “From Kirkuk To Highcoma-Baghdad”, 1 Haziran1923.
Dışişleri Bakanlığı Arşiv Belgeleri
PRO, FO 371/9006, “Mosul Frontier”, Belge No: E 10449, Tarih: 24 Ekim 1923.
PRO, FO 78/5337, “From Walter Townley to Lord Lansdowne, 15 Kasım 1904.
PRO, FO 195/2176, “From F. Maunsell to Sir N. O’Conor”, 15 Kasım 1904.
Savaş Bakanlığı Arşiv Belgeleri
PRO, WO 106/64, “Geographical Notes on Northern Palestine”, Tarih: 1 Ocak 1918.
PRO, WO 33/325, Military Report on Eastern Turkey in Asia: The Tigris Valley (Country From The Persian Gulf Towards Erzerum and Van), Intelligence Department of
The War Office Yayınları, İstanbul (Constantinople) 1904.
Dergiler
Scottish Geographical Magazine, “Geographical Notes”, C. 16:9, s. 550-558.
Scottish Geographical Magazine, “New Maps”, C. 10:8, s. 448.
The Geographical Journal, “The Monthly Record Source”, C. 84, No. 1, s. 89-93.
Gazeteler
The Chicago Defender, “Britian to Hold Turks Oil Region: Turkish Delegation Is
Told That the British Will Keep Mosul”, 13 Haziran 1923.
Kitaplar
COHEN, Stuart, British Policy in Mesopotamia (1903–1914), Ithaca Yayınları,
Londra 1976.
DİNGELSTEDT, V., “The Armenians or Haikans: An Ethnographical Sketch”,
Scottish Geographical Magazine, C. 29:8, s. 413-429.
O’SHEA, Maria T., Gerater Kurdistan: The Mapping Of A Myth?, Kurdistan: Political And Economic Potential, Geopolitics And International Boundaries Research
Centre Yayınları, Londra 1992.
956
O s m a n l ı D e v l e t i ’n d e N e h i r l e r v e G ö l l e r
Makaleler
Dictionary of Indian Biography, “Maunsell, Sir Frederick Richard”, Haskell House
Publishers Ldt. Yayınları, Birinci Baskı, ABD 1906.
GEOFFREY, Hamm, “British Intelligence in the Middle East, 1898–1906”, Intelligence and National Security, C. 29:6, s. 880-900.
MAUNSELL, Frederick Richard, “Central Kurdistan”, The Geographical Journal,
Ağustos 1901, C. 18, No. 2, s. 121-141.
____________ , “Eastern Turkey in Asia and Armenia”, Scottish Geographical Magazine, C. 12/5, s. 225-241.
____________ , “Kurdistan”, The Geographical Journal, Londra 1894, C. 3, No. 2, s.
81-92.
____________ , “The Land of Elam”, The Geographical Journal, C. 65, No. 5, s. 432437.
____________ , “The Mesopotamian Petroleum Field”, The Geographical Journal, C.
9, No. 5, s. 528-532.

Benzer belgeler

İNGİLİZ SEYYAHLAR MAUNSELL, HARRİS VE

İNGİLİZ SEYYAHLAR MAUNSELL, HARRİS VE lah tarafından ele  geçirildiğini belirten  yazar, İran’da  yapmış olduğu seya‐ hat sırasında İran hükümetinden herhangi bir resmi yazı almaması ve her‐ hangi  bir  koruma  temini  yoluna  gitmediğ...

Detaylı