Dünya Edebiyatı

Transkript

Dünya Edebiyatı
Dünya Edebiyatı
Kategori: Dünya Edebiyatı
Salı, 27 Nisan 2010 09:22 tarihinde yayınlandı.
Gösterim: 3915
TANITIM:
Savaş ve insan konusunu iki büyük savaşı yaşayan yazar başarıyla işler. Gazeteci olarak başladığı
yazarlığında romanlarıyla başarı kazanır. Çanlar Kimin İçin Çalıyor İspanya’daki Franco taraftarlarıyla
bağımsızlık taraftarlarının mücadelesini Amerikalı doçentin gözüyle anlatır. Aşk ve ölümün anlatıldığı bu
eserde yazar bireyin menfaatlerinden söz etmez. Fedakâr tipleri işler.
ÖZET:
Amerikalı kolej doçenti Robert Jordan İspanya iç savaşına katılır. Devrimcilerle birlikte hareket eder.
Maria da birliğin etkin üyelerinden güzel bir vatanseverdir. Aralarında aşk doğar. Savaşta fazla işlevi
olmayan bir köprüye bomba yerleştirerek havaya uçurur. Dağlarda reis ve arkadaşlarıyla güç şartlarda
mücadele ederler. Fanatik milliyetçi Franco taraftarlarıyla savaşırlar. Onların bir baskınında yaralanır
ve ölür.
METİN: BÖLÜM OTUZİKİ
Aynı gece Madrit'te, Gaylord Oteli çok kalabalıktı. Otelin girişine bir araba yanaştı, farları mavi
badanalı, siyah binici çizmesi, gri binici pantolonu ve kısa, boyuna kadar ilikli gri bir ceket giymiş
olan ufak tefek bir adam arabadan inip, otelin kapısındaki iki nöbetçiyi, kapıcı masasında oturan gizli
polisi başıyla selamladı ve asansöre bindi. Mermer giriş salonunun iç kapısında, her biri bir yanda
sandalyelerde oturmuş iki nöbetçi vardı ve bunlar, ufak tefek adam asansöre doğru yürürken şöyle bir
bakmışlardı kendisine. Tanımadıklarının böğürlerini, koltuk-altlarını ve arka ceplerini, gelen kişinin bir
tabanca taşıyıp taşımadığını öğrenmek için yoklamak ve tabanca varsa onu gizli polise yollamak, onların
göreviydi. Ama binici çizmesi giymiş olan bu ufak tefek adamı çok iyi tanıyorlardı ve o geçerken şöyle bir
göz ucuyla baktılar, kafalarını kaldırmadan.
Gaylord'ta kaldığı dairesine girdiğinde içerisi kalabalıktı. Herhangi bir salonda olduğu gibi insanlar
orada burada oturmuş veya ayakta konuşuyorlar ve erkekli kadınlı büyük sürahilerden küçük kadehlerini
doldurdukları votka, viski ve soda ve bira içiyorlardı. Adamlardan dördü üniformalıydı. Diğerleri
rüzgârlık ya da deri ceket, dört kadından üçü sıradan sokak kıyafetleri giymişler, oysa son derece eriyip
tükenmiş kadar ince ve esmer olan dördüncüsü uzun topuklu ayakkabı, bir etek ve sert kesimli bir tür kadın
asker üniforması giyiyordu.
İçeri girer girmez Karkov hemen üniformalı kadına yaklaşıp eğilmiş ve elini sıkmıştı. Bu kadın onun eşiydi
ve hiç kimsenin işitemediği bir şey söyledi kadına Rusça, içeri girerken göz-lerindeki küstahlık bir an
için kaybolmuştu. Sonra metresi olan koyu kızıl saçlı, aşk aylağı yüzlü, biçimli vücutlu kızı görür görmez
gözleri aydınlandı yine, kısa ve düzgün adımlarla bu kıza yaklaşıp önünde eğilip elini sıkış tarzına
bakılırsa, bunun kara-sını esenleyişinin bir taklidi olduğunu hiç kimse söyleyemezdi Salonu boylu boyunca
yürüyüp geçerken karısı onun arkasından bakmamıştı. Uzun boylu, yakışıklı bir İspanyol subayıyla birlikte
ayakta duruyorlar ve Rusça konuşuyorlardı.
1 / 6
Phoca PDF
Dünya Edebiyatı
Kategori: Dünya Edebiyatı
Salı, 27 Nisan 2010 09:22 tarihinde yayınlandı.
Gösterim: 3915
"Büyük aşkın biraz şişmanlıyor," dedi Karkov kıza.''İkinci yılımıza girerken bütün kahramanlarımız
şişmanlıyor şimdi-Konuştuğu adama bakmıyordu.
"Bir kurbağayı bile kıskanacak kadar çirkinsin," dedi kız neşeyle. Almanca konuşuyordu. "Yarın seninle
birlikte saldırıya gidebilir miyim?"
"Hayır. Öyle bir şey de yok."
"Herkes biliyor. Bu kadar esrarengiz olma. Dolores gidiyor. Onunla ya da Carmen ile birlikte gideceğim.
Birçok kişi gidecek."
"Seni kim alacaksa onunla git. Ben almam."
Sonra kıza dönüp, ciddi ciddi, "Kim söyledi bunu sana? Doğru söyle," dedi.
"Richard," dedi kız, o da ciddi olarak.
Karkov omuzlarını silkip kızın yanından ayrıldı.
Orta boylu, gri, hantal, sarkık yüzlü, gözlerinin altı torbalanmış ve alt dudağı sarkık olan bir adam,
hazımsızlık çeken birisinin sesiyle, "Karkov," diye seslendi ona. "İyi haberi duy-dun mu?"
Karkov onun yanma yaklaştı ve adam, "Şimdi duydum," dedi. "On dakika bile olmadı daha. Harika bir şey.
Segovia yakınlarında Faşistler bütün gün boyunca birbirleri arasında çatışmışlar. İsyanları otomatik tüfek
ve makineli ateşiyle bastırmak zorunda kalmışlar. Öğleden sonra kendi birliklerini uçak-arla
bombalamışlar."
2 / 6
Phoca PDF
Dünya Edebiyatı
Kategori: Dünya Edebiyatı
Salı, 27 Nisan 2010 09:22 tarihinde yayınlandı.
Gösterim: 3915
"Öyle mi?"
"Doğru. Dolores'in kendisi getirdi haberleri. Onu hiç bu kadar sevinçli görmemiştim. Haberlerin doğruluğu
yüzünden çarlıyordu. O muhteşem yüz -" dedi mutlulukla.
"O muhteşem yüz," dedi Karkov, hiç de kendisinin olmayan bir ses tonuyla.
"Onu bir dinleyebilseydin. Haberler yüzünden bu dünyada görülmemiş bir aydınlıkla parlıyordu.
Söylediklerinin doğruluğunu sesinden anlardın. Bunu Izvestia'da bir makale yapacağım. Acıma, sevecen ve
gerçekle harmanlanmış o muhteşem sesin verdiği haberleri duyduğumda bana göre savaşın en önemli anlarıydı.
İyilik ve doğruluk saçılıyordu ondan, halkın gerçek bir ermişinden saçıldığı gibi. Ona boşuna La
Pasionaria demiyorlar."
"Boşuna demiyorlar," dedi Korkov cansız bir sesle. "Şu en son, güzel başlığı unutmadan
önce Izvestia'ya şimdi yazsan daha iyi olurdu."
"Alaya alınacak bir kadın değil o. Senin gibi alaycı birisi bile. Keşke burada olsaydın da söylediklerini
dinleyip, yüzünü görebilseydin."
"O muhteşem ses. O muhteşem yüz. Yaz bunu. Bana anlat-ma. Bütün paragraflarını bana harcama. Gidip yaz
şimdi."
"Şimdi olmaz."
"Şimdi yazsan daha iyi olurdu," dedi Karkov ve adama baktı ve sonra da bakışlarını başka bir yöne çevirdi.
Gözlerimi altı torbalı adam, elinde votka kadehi birkaç dakika daha kala orada ve torbalı gözleri görmüş
ve duymuş olduklarından büyülenmiş olarak ayrıldı oradan.
Karkov, kısa boylu, tıknaz, açık mavi gözlerle, seyrekle-şen sarı saçlarıyla, kaba kıllı sarı bıyıklarının
altındaki zevk düşkünü bir ağızla, güler yüzlü, yaklaşık kırk sekiz yaşlarındaki başka bir adamın yanına
gitti. Bu adam üniformalıydı. Bir tümen komutanı ve Macar idi.
3 / 6
Phoca PDF
Dünya Edebiyatı
Kategori: Dünya Edebiyatı
Salı, 27 Nisan 2010 09:22 tarihinde yayınlandı.
Gösterim: 3915
"Dolores buradayken sen de burada mıydın?" diye sordu Karkov adama.
"Evet."
"Yine neler zırvaladı."
"Kendi aralarında çatışan faşistlerle ilgili bir şeydi. Eğer doğruysa güzel bir şey."
"Yarın hakkında çok konuşulduğunun farkında mısın?"
"Rezalet. Buradaki insanların çoğu ve kesinlikle şu iğrenç. entrikacı Alman Richard ile birlikte tüm
gazetecilerin kurşuna dizilmesi gerek. O Pazar függler (soytarı) emrine kim bir tugay vermişse, onun da
kurşuna dizilmesi gerekir. Belki senin ve benim de kurşuna dizilmemiz gerekir. Neden olmasın?" diye güldü
general. "Ama böyle bir öneride bulunma yine de."
"Konuşmaktan hiç hoşlanmadığım bir şey bu. Ara sıra buraya gelen Amerikalı orada. Şu partizan grupla
birlikte olan Jordan, tanırsın. Olacağının sanıldığı konuşulan bu işi o yapacak''.
"Öyleyse bu gece raporunu hazırlamış olması gerekir, Orada benden pek hoşlanmıyorlar, yoksa gidip onu
bulur öğrenirdim. Bu işte Golz ile birlikte çalışıyor, değil mi? Yarın göreceksin Golz'u."
"Yarın erkenden."
"Her şey yoluna girinceye kadar görünme onun gözüne. O da benim kadar nefret ediyor sizin gibi
bencillerden. Ama o benden daha iyi huylu."
4 / 6
Phoca PDF
Dünya Edebiyatı
Kategori: Dünya Edebiyatı
Salı, 27 Nisan 2010 09:22 tarihinde yayınlandı.
Gösterim: 3915
"Ama ya şu -"
"Faşistler herhalde manevra yapıyorlar," diye sırıttı general. Bakalım Golz onlarla biraz manevra
yapabilecek mi, göreceğiz. Bırak Golz halletsin bunu. Biz onlarla Guadalajara'da manevra yapmıştık."
"Senin de yolculuğa çıkacağını duydum," dedi Karkov, gülümserken, çürük dişlerini göstererek. General
ansızın öfkelenmişti.
"Benim de mi? Şimdi de ben çekiştiriliyorum. Her zaman hepimizin çekiştirildiği gibi. Şu dedikodu
kumkumaları. Eğer bir teki memleketini kurtarabileceğine inansa ve ağzını sıkı tutabil-se, kurtarabilir bu
memleketi."
"Arkadaşın Prieto dilini tutabilir."
"Ama kazanabileceğine inanmıyor. Halka inanmadan nasıl kazanabilirsin?"
"Sen karar ver buna. Gidip biraz uyuyacağım."
Dumanlı, dedikodu dolu salondan ayrılıp arkadaki yatak odasına gitti ve yatağa oturup çizmelerini çıkardı.
İçerde konuşmaları hâlâ duyabiliyordu, dolayısıyla kapıyı kapayıp pencereyi açtı. Soyunmaya gerek duymadı,
çünkü saat ikide Colmenar. Cerceda ve Navacerrada yoluyla Golz'un sabah saldıracağı cepheye doğru yola
koyulacaktı.
(E.Hemingway, Çev.Erol Esençay, Çanlar Kimin İçin Çalıyor, İlya, 2003 s.531–
536)
Ernest Hemingway ( 1899-1961) Roman, kısa hikâye, gezi yazarı.
Şikago’lu sporcu genç öğrenci gazetesindeyken bu işi yapmaya karar verdi. İki dünya savaşında da
gazetecilik yaptı. 1921’de Türkiye’ye de gelen yazarın izlenimleri Yunanlılardan yanadır. 1924’ten sonra
5 / 6
Phoca PDF
Dünya Edebiyatı
Kategori: Dünya Edebiyatı
Salı, 27 Nisan 2010 09:22 tarihinde yayınlandı.
Gösterim: 3915
edebiyatla ilgilenen Ernest, serüvenlerini ve savaşın acılarını anlattı. Silahlara Veda, fanatizme karşı
olan yaralı askerin bir hemşireye aşkını ve hamile sevgilisinin ölümünü katlanışını da anlatır. 1935’de
yayımlanan Afrika’nın Yeşil Tepeleri romanında Afrika turunu anlatır. En ünlü eseri Çanlar Kimin İçin
Çalıyor’u 1940’ta basılır üç yıl sonra da filmi çekilir. 1952’de İhtiyar Adam ve Deniz
adlı kısa eserinde
Kübalı balıkçı Santiago’nun 84 kez denize açılıp eli boş döndükten sonra büyük bir kılıç balığını
yakalayışını anlatırken irade ve umut kavramlarını ele alır. Köpek balıklarının saldırılarına rağmen
kıyıya ulaşır. Ertesi gün yine denize açılır. Çünkü yazarın temel görüşü: “İnsanın doğaya karşı
mücadelesinde öldürmek zorundadır”. Pulitzer ve Nobel ödüllerini alan yazar avcı tüfeğiyle yaşamına son
verir.
6 / 6
Phoca PDF
Powered by TCPDF (www.tcpdf.org)

Benzer belgeler

O.Ö. 100 Temel Eser

O.Ö. 100 Temel Eser için kaybolmuştu. Sonra metresi olan koyu kızıl saçlı, aşk aylağı yüzlü, biçimli vücutlu kızı görür görmez gözleri aydınlandı yine, kısa ve düzgün adımlarla bu kıza yaklaşıp önünde eğilip elini sık...

Detaylı

Dünya Edebiyatı

Dünya Edebiyatı İçeri girer girmez Karkov hemen üniformalı kadına yaklaşıp eğilmiş ve elini sıkmıştı. Bu kadın onun eşiydi ve hiç kimsenin işitemediği bir şey söyledi kadına Rusça, içeri girerken göz-lerindeki küs...

Detaylı