SARAI LATINInew.indd

Transkript

SARAI LATINInew.indd
9
saray
Sayı:46 - 15 Mayıs 2011
Yanan Afganistan ...
Hazırlayan:Sezer Ömer
Babrak Karmel: Afganistan’ın Komünist Cumhurbaşkanı: Babrak Karmal (6
Ocak 1929 – 3 Aralık 1996),
1979—1986 yılları arasında
Komünist Demokratik Afganistan Cumhuriyeti yönetimi
döneminde Afganistan’ın
üçüncü başkanıydı. Marksist
liderlerin uzman propagandacıları arasında en iyisi
olarak gösteriliyordu.
Sovyetler Birliği’nin desteğiyle, o bölgede güç sağlamak
için görevlendirildi. Fakat
başarılı olamadı. 1986’da
yerine Dr. Muhammad Necibullah getirildi. Moskova için
Afganistan’ı terk etti, ama
1989’da Kabil’e tekrar döndü.
Seçkin bir ordu generalinin oğlu olarak, Kabil’in
doğusunda Kamari Köyü’nde doğdu. Varlıklı bir
ailede doğmuş olmasına
rağmen, Babrak Karmal, annesinin
ölümünden sonra
maddi sıkıntılar çekerek yaşadı. Lisede
ilgisiz bir öğrenciydi. Daha
sonra Kabil Üniversitesi’nde
Hukuk okudu. Bir hatip olarak şöhret kazandı. 1951’de
üniversitenin öğrenci birliğinde eylemci oldu. Marksist
siyasal faaliyetlere karıştı.
Bu faaliyetleri nedeniyle beş
yıl boyunca hapsedildi. Hapishanede, Akbar Khybar ve
Muhammed Sıddık Farhang
ile arkadaş oldu. Burada iki
arkadaşıyla birlikte Sovyet
yanlısı düşüncelerini geliştirdi. Mezun olduktan sonra,
Planlama Bakanlığına girdi.
1 Ocak 1965’te yapılan bir
kongrede yirmi sekiz kurucu
üye arasındaydı ve Afganistan Demokratik Halk Partisi’ni Kabil’de kurdu. Partinin
ve idam edildiler.
Dr. Seyit Muhammed Necibullah (Doğum: 1947
- Ölüm: 1996) Komünist Demokratik Afganistan Cumhuriyetinin başkanı: Peştu’lu bir
ailenin oğlu olarak Kabil’de
doğdu. Habibia Yüksek
Okulunda eğitimine başladı.
Kabil Üniversitesi’ni 1975’te
doktor olarak bitirdi. 1965’te
Afganistan Demokratik Halk
Partisinin (PDPA) Perşem
Partisi’ne katıldı.1977’de
Merkezi Komite’ye seçildi.197- 8’de göre-
hazırlanıp kabul edildi. Anayasaya eklenen yenilikler;
çok partili siyasal sistem
ifade özgürlüğü bağımsız
hukuk gibi kavramlardı. Bu
kavramları İslâmi yasaları
birleştiren bir anlayışa dayanıyordu.1987’de kabul edilen yeni anayasayla ülkenin
adı Afganistan Cumhuriyeti
olarak değişti. Yıllarca süren
başarısız işgalin ardından
Sovyetler Birliği, Mayıs
1988 - Şubat 1989 arasında
kuvvetlerini Afganistan’dan
çekti.Ruslar, geri çekildikten
sonra Afganistan’ın yüzde
85’inde kontrolü kaybeden
Necibullah hükümeti mücahitlerle uzlaşmaya çalıştıysa
vin- da başarılı olamadı. Mart
1990’da savunma
bakanı Şahnavaz
Tanay’ın liderlik
de
ettiği bir darbe gibaşarılı
rişimini engelledi. 25
olması
Nisan 1992’de Kabil’e giren
sebebiyle
mücahitler sosyalist NecibulDevrimci
lah yönetimine son verdiler.
Konsey’e katılİlk olarak Kabil’i terk etmeyi
dı.Ama PDPA’in
reddeden Necibullah başaHalk Partisi üstünlüğü
rısız bir kaçma girişiminden
kazandı ve kısa bir süre
sonra Kabil’deki Birleşmiş
Milletler binasına sığındı.
Bay- sonra Tahran’a büyükelçi
olarak
gönderildi.
Bundan
Ardından iktidara gelen Burrak
kanatsonra Necibullah hükümethaneddin Rabbani yönetimi
şinden
ları arasındaki
iktidar
ten
kovuldu.
Avrupa’ya
sürNecibullah’ı tutuklamak için
sonra Prag’a
mücadelesi de sürdü.
güne gönderildi. Afganistan bir girişimde bulunmadıybüyükelçi olarak atandı.
4 Mayıs 1986’da partinin
sa da ülke dışına çıkmaADHP, sosyalist fikirlerle
genel sekreterliğinden uzak- vatandaşlığından çıkarıldı.
1979’da Sovyetler’in, Afgasına da izin vermedi. Eylül
ülkeyi yenileştirmeyi deniyor- laştırıldı. Daha önemsiz bir
nistan’a
girmesiyle
Kabil’e
1996’da Taliban’ın Kabil’i
du. Fakat büyük rahatsızlık
görev olan Devrim Konseyi
döndü. 1980’de Gizli Polis
ele geçirmesinden hemen
vardı. Aralık 1979’da Sovbaşkanlığına getirildiyse
(KHAD)
başkanlığına
getirilönce Ahmet Şah Mesut’un
yetler, Afganistan’ı istila etti. de, kısa bir zaman sonra bu
di. 1981’de burada yüksek
kaçırma teklifini reddetti.
Sovyetlere ait komandolar,
görevinden de istifa etmek
üyeliğe
terfi
ettirildi.
Sovyet
Kabil’in düşmesinden sonlider Hafızullah Amin’i öldür- zorunda bırakıldı.1996’da
yönetimi İslâmi direnişe
ra Taliban askerleri tarafınMoskova’da öldü.Cenazesi
dü. Sovyetler, Demokratik
karşı
başarılı
olamayan
dan sığınmış olduğu BirAfganistan Cumhuriyeti’nin
önce Özbekistan’a, daha
leşmiş Milletler binasından
başkanı olarak Karmal’ı
sonra Afganistan’a defnedil- Babrak Karmal’i 1987’de
görevden
aldı.,
4
Mayıs
zorla çıkarıldı. İşkence
getirdi. Babrak Karmal,
di.
edildikten sonra götürülADHP’in Perşem Partisi’nin
Dr. Necibullah, Afganistan 2. 1987’de Sovyet hükümetince,
bu
boşalan
makama
düğü başkanlık sarayında
sürgüne gönderilen lideri,
Komünist Cumhurbaşkanı
Afganistan hükümetinin yeni Afgan Mücahitleri tarafından, Necibullah getirildi. 1987’de kurşunlanıp yaralı haldeyDr. Necibullah başkanlığa
ken bir elektrik direğine
lideri olarak Sovyetler taraoğlu ile birlikte yakalandılar
seçildi. Yeni bir anayasa
asılarak öldürüldü.
genel sekreterliğine getirildi.
1965’ten 1973’e kadar bu
partide hizmet etti. 1967’de
Demokratik Afganistan Partisi Perçem ve Khalq adında
iki bölüme ayrıldı. Karmal,
daha önce Perçem partisinin
lideri oldu. Partiler, 1977’de
birleşti. Ve Nisan 1978’de,
Afganistan’ın kontrolünü ele
geçirdi. Karmal, önce başbakan vekili
oldu ama rakip Khalq
partisinin
yükseli-
DİZGİ
ROMYO BEKİR
fından yerleştirildi.
Karmal Haziran 1981’de
başbakanlık görevini Sultan
Ali Keşmand’a devretmekle
birlikte partinin genel sekreterliğini ve Devrim Konseyi
başkanlığını sürdürdü. Bu
arada sosyalist rejime ve
1985’te sayıları 115 bine ulaşan Sovyet askerlerine karşı
silahlı direniş yükselirken,
ADHP
içindeki
Halk
ve
BAŞYAZAR
07504487791
07704487791
Email: [email protected]
Email: [email protected]
Adres: Erbil,
Minare Mahallesi, Aşğal Caddesi
10
Sayı:46 - 15 Mayıs 2011
Erbil Mahalle Takımları Yüksek Komitesi Başkanı Lokman Mama:
saray
“Şerdil Tahsin sporda bir liderdir”
Saray-Karzan Hevleri
Erbil Mahalle Takımları
Yüksek Komitesi Başkanı
Lokman Mama Kerim, Erbil’in tanınmış futbolcularındandır. Sikke, Tacil, Şurta,
Talebe ve Şebap takımlarında top koşturan 1965
doğumlu Lokman Mama,
Türkmen milletvekili Şerdil
Tahsin’in sporda bir lider
olduğunu söyledi.
Saray: Erbil ve çevresinde kaç mahalle
takımı var?
L.Mama: Erbil içinde 250,
etrafında ise 170 mahalle
takımı bulunuyor.
Saray: Kimden para alıyorsunuz?
L.Mama: Kültür ve Gençlik
Bakanlığından alıyoruz.
Özellikle de Mahalle Takımları Genel Müdürlüğü’nden.
Saray: Erbil’de çok sayıda iyi seviyeli Türkmen sporcu bulunuyor.
Acaba bunların kendilerine has takımları
var mı?
dır?
L.Mama: Bunun sebebi yeterli paramızın ve sahamızın bulunmamasıdır. Bizim
dördü merkezde, biri etrafta
olmak üzere 5 ofisimiz bulunuyor.
Saray: Sizde kayıtlı
Türkmen takımlarının
oyuncu sayısı kaçtır?
L.Mama: Bizde yedi Türkmen takım kayıtlıdır ve
oyuncu sayıları hayli yüksektir.
Saray: Ne gibi sorunlarla karşılaşıyorsunuz?
L.Mama: Bir sahamız olsun istiyoruz. Bir de maddi
açıdan iyi durumda değiliz.
Daha iyi hizmet verebilmek
için bize finansman temin
edilmesini istiyoruz. Çünkü
spor parayla yapılır.
L.Mama: Biz ruhsat verirken lar bulunuyor. Veya daha
Saray: Erbil’de hangi
şu veya bu takımın Türkmen önce Kale’de yaşayıp bugün eski sporcudan etkiveya Kürtlere ait olup olma- merkezde ikamet edenlerin
lendiniz?
dığını sormuyoruz. Ancak
takımları bulunuyor.
L.Mama: Şerdil Tahsin’den
yine de Arap, Hanaka ve Ta- Saray: Komite olarak
etkilendim. Çünkü kendisi
cil’de Türkmenlere ait takım- neden ofis sayınız azsporda bir liderdir. Erbil’e
hem futbolcu hem de yönetici olarak çok hizmetleri
dokunmuştur. Birçok genci
spora kazandıran biridir.
Çok iyi bir eğiticidir.
Saray: Kimi partilere bağlı örgütler spor
yapmanıza mani oluyor
mu?
L.Mama: Hükümete bağlı olduğumuz için partiler işimize
karışamazlar. Bilakis bize
yardım eli uzatıyorlar.
Saray: Neden kendinize ait bir sahanız bulunmuyor?
L.Mama: Aslında paramız
var, ancak saha inşa etmek
için parça arazi bulamıyoruz. Bize saha temin etmeleri için Tugay Fuat Çelebi
ile Erbil valisini ziyaret ettik.
Kendisi Grdereş’te 8 dönümlük bir parça yer tahsis
etti.
Ancak uluslararası düzeyde bir saha inşa etmek için
büyük bir paraya ihtiyacımız
var.
Saray-Erbil
Vücut geliştirme sporu ferdi
bazda oynanan bir spor
türüdür. Bu spor Asya kıtası genelinde düzenlenen
şampiyonalarda önemli bir
yer alıyor. Ancak Kürdistan
bölgesinde fazla ilgi görmüyor. Konuyla ilgili gazetemize konuşan Ahmet İzzettin
bu oyunun seviyesinin
diğer spor türlerine nazaran
ileride olduğunu söyledi.
Erbil Vücut Geliştirme Federasyonu Başkanı Ahmet
İzzettin, bu sporun Kürdistan bölgesinin diğer şehirlerinde ilgi gördüğünü ifade
etti. İzzettin “Birkaç yıldır
sporcularımız Arap dünyası
ve Asya’da şampiyon oluyorlar” dedi. Ferdi bazda
oynanan sporlara gerekli
önemin verilmediğini belirten Federasyon Başkanı
salonun bulunmasının altını
çizen Ahmet İzzettin, sahanın yanında gerekli malzeme ve cihazların temin
edilmesini istedi.
Irak Milli Takımı Vücut
Geliştirme oyuncularından
Çalak Hüseyin, vücut geliştirme sporunun özellikle
Erbil ve Kerkük’te çok iyi
bir düzeyde olduğunu ifade
etti. Çalak Hüseyin diğer
şehirlerde de iyi sporcuların
olduğunu kaydetti.
Bir spor salonlarının bulunmamasının karşılaştıkları
en büyük sorun olduğunu
belirten Çalak Hüseyin,
sporculara maaş temin edilmemesinin insanların bu
spora yönelmemesine yol
açtığını belirtti.
Irak Milli Takımı Vücut
Geliştirme oyuncusu Çalak
Hüseyin : “Asya düzeyinde
birçok başarı elde etsem
de, kimse bana sahip çıkmadı. Yardım etmedi.” diye
konuştu.
Çalak Hüseyin sporcu ve
çalıştırıcılara gerekli ilginin
gösterilmesini istedi. Gazetemize konuşan bir grup
sporcu da benzer sorunlardan söz ettiler. Erbil takımı
vücut geliştirme oyuncusu
Ferhat Fuat, Süleymaniye
takımı oyuncusu Bıjar Tofik
ve Kerkük takımı oyuncusu
Muhammet Şemsettin de
benzer şikayetleri dile getirdiler.
Bu sporcular bölgesel Kürt
yönetiminden bu spora gerekli ilgiyi göstermesini ve
özel bir saha inşa etmesini
istediler. Bu sporcular ayrıca yeni spor alet ve gereçlerin de temin edilmesini
istediler.
Salonun olmayışı vücut geliştirme sporunu olumsuz etki-
Ahmet İzzettin, “Ancak geçmişe nazaran durum şimdi
daha iyidir. Çünkü Kürdistan Olimpiyat Komitesi bize
turnuva tertip ediyor.” diye
konuştu.
Kendilerine ait özel bir spor
salonlarının bulunmadığına
dikkat çeken İzzettin, “Bize
saha temin edeceklerini
söylese de, sözlerini tutmadılar” dedi.
Vücut geliştirme sporunun
mesafe alması için özel bir
Brusk Takımı çalıştırıcısı Şahavan Arif:
“Süper lig takımlarından teklif aldım.”liyor
Saray Erbil
Spor ve Beden Eğitimi Fakültesi mezunu 31 yaşındaki Şahavan Arif, öğretmenliğin yanı sıra, Brusk
Spor Kulübü’nün gençlik
takımını çalıştırıyor. Erbil
doğumlu Şahavan Arif,
birçok süper lig takımlarından teklif aldığını söyledi.
Gazetemize röportaj veren
Arif, geçmişte de futbol sahalarında top koşturmuştu.
Saray: Bu sezon Kürdistan Ligi’ni nasıl
değerlendiriyorsunuz?
Ş.Arif: Genellikle takımların seviyesi hemen hemen
aynı. Lig, çok güçlü karşılaşmalara sahne oldu.
Saray: Ligin geliştiril-
mesi için sizce neler
yapılmalıdır?
Ş.Arif: Eğer lig iki aşamada oynanırsa bence çok
iyi olur ve futbolcular çok
fayda görür.
Saray: Nasıl Brusk
Takımı’nın başına
geçtiniz?
Ş.Arif: Kendi isteğimle
Aso’dan ayrıldıktan sonra
Brusk’a geçmeye karar
verdim. Çünkü burada
spordan anlayan bir yönetim bulunuyor.
Saray: Siz nerdeyse
Aso’nun çocuğu sayılırdınız, ne oldu da
Brusk’a geçtiniz?
Ş.Arif: Bu konuda konuşmak istemiyorum. Bu beni
ilgilendiren bir şey. Aso’da-
kiler kardeşimdirler. Bu
eski sayfayı açmak istemiyorum.
Saray: Çok genç yaşta futbola veda ettiniz, neden?
Ş.Arif: Sporda şans
bana hiç gülmedi.
Aso’da oynarken
kramp oldum. Demek
kısmet bu kadarmış.
Ardından takımımız küme
düştü. Ben de zaten mastır yapmak istiyordum.
Dolayısıyla futboldan vazgeçtim.
Saray: Takım olarak
ne gibi sorunlarla
karşılaşıyorsunuz?
Ş.Arif: Tabi ki çim zeminli
bir saha hariç herhangi bir
sorunla karşılaşmıyoruz.
Parasal durumumuz çok
iyi. Yönetimimiz bize
her türlü yardım de
desteği sağlıyor. Yetkililerin tüm kulüplere aynı
mesafede olması gerekiyor.
Saray:
Takıma nasıl
oyuncu seçiyorsunuz?
Ş.Arif: Ben aktif ve hareketli
oyuncular seçiyorum. Mahalle
takımlarından
oyuncu seçiyo-
ruz.
Saray: Size
hiçbir teklif
geldi mi?
Ş.Arif: Evet birçok süper lig
takımlarından
teklif aldım.
Ancak ben
Brusk’ta
kalmak
istiyorum.
saray
11
Abdulhekim Mustafa Rejioğlu ve edebi hayatı
Sayı:46 - 15 Mayıs 2011
Kifri kazasında 1910 yılında
doğdu. Kifri, eskiden Kerkük’e
bağlı önemli bir Türkmen
beldesi idi. Bir çok yazar, şair
ve kültür adamı yetiştiren Kifri,
eğitim seviyeleri yüksek aydın
ve seçkin insanlardan oluşan,
millî şuur sahibi halkı ile tanınır. Kifri’den yetişen bir çok
öğretmen sayesinde, Irak’taki
Türkmen bölgelerinde, millî
terbiye ve şuur sahibi sayısız
öğrenci yetişmiştir. Bu öğretmenlerden biri olan Rejioğlu,
ilk tahsilini Kifri’de, orta öğrenimini de Kerkük’te tamamladı. Daha sonra Bağdat’ta
öğretmen okulunu bitirdi. İlk
öğretmenlik görevine Kifri’de
başladı. Bu görevini bir süre
Hanekin’de sürdürdü. Tekrar
Kifri’ye tayin edildi.
Irak’ta Türkmen aydınlarına
yapılan baskılar sonucu, 19391941 yılları arasında sürgün
hayatı yaşadı. 1942’de Kerkük’e tayin edildi. Uzun yıllar
Kerkük’ün çeşitli okullarında
öğretmen ve müdür olarak görev yaptı. 1966 yılında emekli
oldu. Bu tarihten sonra Bağdat’a yerleşti. 1967’de Bağdat
Radyosu Türkmence Kısmı’nın
başkanlığını yaptı. 1973’te
merkezi Bağdat’ta bulunan
Türkmen Kardaşlık Ocağı’nın
başkan yardımcılığına seçildi. 26 Kasım 1975 tarihinde
geçirdiği bir kalp krizi sonucu
vefat etti.
Irak Türkmen edebiyatının
önemli isimlerinden olan A.
Rejioğlu, 1960’lı yıllarda başlayan yenileşme ve serbest şiir
akımının gelişmesini sağlayan
ve destekleyen yazarların başında gelir. Yazar ayrıca nesir
alanında Türkmen edebiyatının en verimli ve en tanınmış
temsilcisi sayılır. İnceleme,
eleştiri ve biyografik nitelikteki
ve Irak’taki Türkmen toplumu
tarafından en çok okunan
yazarların başında yer almıştır. Konuşma ve sohbetleri
de çekici olan Rejioğlu, edebiyat meclislerinin de sevilen
ve aranan bir ismi idi. Çeşitli
yazılarından yapılan seçmeler,
ölümünden sonra eski harflerle
kitap hâlinde yayımlandı.1
Irak Türkmen edebiyatının
nesir alanında önemli bir yere
sahip olan A. Rejioğlu, değeri
anlaşılmamış son devir yazarlarından biridir. Özellikle yazarın yaşadığı son yıllar, Irak
Türkmenlerinin çalkantılı ve
sıkıntılı bir dönemine rastladığı için, Rejioğlu’nun da edebî
yazılarını, deneme türünde
kimliği ve Türkmen nesrine
yazarak ele almıştır. Deneme
sağladığı katkı ve özellikle
türünde başarı gösteren Rejideneme türüne yabancı olan
oğlu, aynı zamanda bu türün
Türkmen edebiyatına bu alanTürkmen edebiyatına girmesini da verdiği hizmet iyice analiz
ve tutulmasını sağlayan ilk ve edilmemiştir.
tek yazar kabul edilebilir.
1 Abdulhekim Rejioğlu’ndan
Doğup büyüdüğü belde olan
Seçmeler, (Hazırlayan: HidaKifri’nin tarih, kültür, folklor,
yet Kemal Bayatlı), Bağdat,
gelenek-görenek ve mimarî
1986.
özelliklerini anlatan deneme
Eski Düğünler
türündeki Yurd Özlemi ana
Eski düğünler görülmeğe debaşlığı altındaki yazı dizisi,
ğer bir alemdi
yazarın edebî gücünü gösteKifri’de her düğün ailenin
ren bir monografi niteliğindegeçim durumunu temelinden
dir. Dilinin estetiği ve kullanım sarsardı. Eli ne kadar darda
ustalığı sayesinde, son dönem olsaydı borç harç eder, şanıyTürkmen edebiyatında ön
la şerefiyle bir düğün yaparplana çıkan yazar olmuştur.
dı. Maşallah çoluk çocuk da
Hıdır Lütfi gibi edebiyatçı ve
boldur.. Şükür birinin borçlarını
milliyetçi şahsiyetlerden de
ödemeğe kalmadan arkadan
geniş çapta etkilenen Rejioğlu, ötekinin düğünü gelir çatardı.
edebî görüş ve anlayışından
Çocuklarını erken evlendirirbaşka, milliyetçi ve memleketçi ler ve askere gitmeden önce
görüşleri ile de yeni kuşakların oğlanın mürüvvetini görmek
yetişmesinde önemli rol oyna- isterlerdi.
mıştır.
Düğün ise..
Yazılarını Afak ve Beşir gazeDamadın evinde yedi gün yedi
teleri ile en çok Kardaşlık der- gece davul zurna çalınır (davul
gisinde yayımlamıştır. Özelzurna düğün ve şenliklerimilikle Kardaşlık dergisindeki
zin esas unsuru idi) halaylar
yazıları ile, en çok ilgi toplayan tepilir. Düğün evinde herkes
yediğini yer içtiğini içerdi. Böyle resmi davet yoktu. Memlekette herkes düğün müddeti
boyunca kendini düğün sahibi
sayabilirdi. Bu bir gelenek ve
görenekti. Eskiden daha elektrik ve lüks lambaları yoktu ve
bilinmiyordu.
Bundan ötürü gece olanda
şenliklere ara verilmemek
amacıyla avlunun dört tarafında meşaleler yakılırdı. Ve
arada bir külüne gaz döküp
bunları canlandırırlardı.
Bundan ötürü gece olanda
şenliklere ara verilmemek
amacıyla avlunun dört tarafında meşaleler yakılırdı. Ve
arada bir külüne gaz döküp
bunları canlandırırlardı.
Çayhânelerden getirilmiş taht
ve iskemleler meydanın etrafına dizilir, memleketin hatırlı
misafirleri bu taht ve iskemlelere yerleşirler, kadınlar ise
çarşaflarına bürünerek dam
başlarından şenlikleri takip
ederlerdi. Çalınan davullar ve
zurnalara uyarak bir yanda
kadınlar ve başka bir yanda
da erkekler halay tutarlardı ve
bazen de memleketin en usta
halaycısı erkeklerin kadınların
kümelendiği yerde elindeki
yağlığıyla sıranın başına geçer
davul ve zurnanın ahengine
uyarak en heyecanlı en canlı
oyunlarını, halaylarını gösterirlerdi. Ve ortalıkta dizilmiş
delikanlılarla körpe kızlar
onlara uyarak horon teperlerdi. Ve burada birkaç güvenilir
kimselerden ellerindeki kırbaçlarla şenliği organize ederlerdi.
Gelin Pazartesi veya Cuma
geceleri damadın evine kaldırılırdı. Gelin, boynuna al bir türme bağlı kısrakla götürülürken,
biri kısrağın ağzındaki gemi
tutarken, iki kişi de her biri bir
üzengiyi tutarlardı. Arkada biri
Unutulmayan Seslerden Faik Naccar
mahallesinde dünyaya geldi.
Babası ve dedesi marangozluk sanatını icra ettikleri için,
Naccar lakabı ile tanınmışlardır. Küçük yaşlardan itibaren
Fayık da babası Refik Naccar’ın yanında marangozluk
mesleğini öğrenmiştir. Ahşap
kapı, pencere ve tahta oymacılığı sanatında temayüz
ederek, geçimini bu meslekten kazanmıştır.
Fayık Naccar’ın musikiye
karşı olan ilgisi de yine çocukluk yaşlarında başlaZengin folklor ürünlerine samıştır.
Küçük yaşlarından
hip Irak Türkmenlerinin halk
itibaren Kur’an-ı kerim ve
müziği, en çok ilgi toplayan
dinî havalar dinlemek için
kurumların başında yer alır.
Özellikle Türkmen toplumunu mevlit törenlerine gitmeğe
en önemli kültür merkezi olan ve böylece bilgi dağarcığını
Kerkük, türküleri ve uzunha- zenginleştirmeğe başlamıştır.
Bu arada sesinin güzelliği ile
va türünde olan hoyratları
çevresinde ilgi uyandırmıştır.
adeta bir dünya markası
Bu arada hoyrat ve yerli deolmuştur. Kerkük’te yetişen
ve halka mal olan hoyrat us- yişle beste (türkü) havalarını
icra ederek, sanatçı kişiliğitaları da, bu renkli folklorun
ni
geliştirmeğe başlamıştır.
başarılı temsilcileri arasında
Bariton
ile bas arası ses
her zaman zevkle dinlenilrengine sahip olduğu için,
mişlerdir.
özellikle hoyrat usullerinde
Halk müziği alanında derin
izler bırakan Türkmen sanat- (makamlarında) büyük ilgiye mazhar olmuştur. Hoyrat
çılarından biri de hiç kuşkusuz rahmetli Faik Naccar’dır. usulleri arasında en çok başarı gösterdiği Kurdo (veya
Halkın Fayık olarak telaffuz
Kürdi) tarzında mükemmel
ettiği Faik Naccar, 1921
yılında Kerkük’ün Sakkahâne bir yorum sağlamıştır. Bu
hoyrat usulünü, çocukluk
döneminde sesini dinlediği
büyük sanatkâr Emin Bağvan’dan etkilenerek öğrendiği
söylenilmektedir.
Sanatçı kimliğini kazanan
Fayık, 1950’li yıllarda musiki
meclislerinin aranan bir ismi
olmuştur. Özellikle düğün ve
sünnet törenleri münasebetiyle düzenlenen törenlerde
tanınmış sanatçılar arasında
yer almıştır. 1954 yılında
kahvehane sahibi olan rahmetli Fatih Bekir’in evinde,
değerli sanatkâr Abdulvahit
Küzecioğlu ve rahmetli keman virtüözü İlham Merdan
ile birlikte 45 dakikalık bir
bant doldurmuştur.
Bağdat Radyosunda 1959 yılında açılan Türkmence kısmı
için banda okuduğu parçalar, şöhretini bütün Türkmen
bölgelerine yaymıştır. Radyo
için okuduğu “Divan”, buna
bağlı olarak “Kurdo” hoyratlar
“Aman Tabur”, “Nardıvannan
Tıkır Mıkır” türküsü ve bağlı
olarak “Ömergele” hoyrat,
“Kalenin Dibinde Bir Daş
Olaydım” türküsü ve bağlı
olarak “Yolcu” hoyratı gibi
parçalar, onun hayranlarının
sayısını arttırmıştır. 1963
yılında Topal Heme ile 2
saatlik bir bant doldurmuştur.
1964 yılında Mehmet Ahmet
Erbilli, Müşko (Şevket Sait)
ve Mehmet Kalayı ile birlikte
yine 2 saat bir başka bant
kaydetmiştir. çok tutulan
parçaları olmuştur. Yaygın
olan bu bantları piyasalarda
meraklılarınca takip edilmiş
ve hâlâ takip edilmektedir.
Sanatçının en güzel biçimde
okuduğu Kurdo hoyratından
başka, Rast faslından okuduğu “İstanbul’dan Çıktım Yola”
türküsüne bağlı okuduğu Beşiri,
Muhalif, Ömergele ve Yolcu gibi
usullerde de başarılı yorumları
ile ilgi çekmiştir. Divan ve gazel
örneklerine de yer verdiği bantları, sanatçıyı her zaman gündemde tutmuştur. 1985 yılında
Hac farizasını yerine getiren
sanatçı, 1996 yılının Şubat
ayında yakalandığı amansız
hastalıktan kurtulamayarak
hayata gözlerini yummuştur.
Irak Sanatçılar Sendikası ile
Irak Makam Evi’nin de üyesi
olan Fayık Naccar, kendine
özgü sesi ve yorumu ile unutulmayan sesler arasına girmiştir.
Tok ve doyurucu sesinin sedası,
gök kubbede her zaman yankılanacak olan sanatçımızı rahmetle anıyoruz.
Kaynak:Kardeşlik Dergisi-İstanbul
de hayvanın ipekle sıkı sıkıya
bağlı kuyruğunu tutardı; olmaya ki bir sevmeyeni tarafından
hayvanın kuyruğundan bir kıl
koparılsın ve kör düğüm edilip
bir yere atılsın. Çünkü öyle bir
şey olursa, damat bağlandı
demekti. Bu bir inançtı, bir
kanaatti.
Yine gelinin arkasına yakınlarından üç beş yaşında erkek
bir çocuk bindirilirdi. Bu da
gelinin ilk doğuracağı çocuğun
oğlan olacağı kanaatiydi.
Gelinin önünde çalınan ahengine uyarak iki şahıs kılıç
kalkan oynar ve başka bir
şahıs da tebdil-i kıyafet ederek
türlü türlü maskaralıklar yapar
atlıkarınca oynardı. Ve zaman
zaman da gelinin baş üstünden kurşunlar atılırdı.
Kafile damadın evine yetişince hemen kapıdan damadın
hemşire, akraba ve yakınları,
uğurlu ve hayırlı olur niyetiyle
ellerinde ayna, un ve kevgir
raks ede ede gelini karşılarken
damadın annesi de şu sözlerle
gelini eve davet ederdi :
Ev senin eşik senin
Dördeki beşik senin
Damat ise iki sağdıcı ile damda gelinin eve girmesini beklerdi. Gelin avluya ayak basar
basmaz, damat zenginse ufaklık para, değilse şeker serperdi. Yatsı ezanından sonra da
gelin yenge tarafından damada teslim olunurdu. Ve sağdıçlar da başka odalarda damadın evlenmesini beklerlerdi.
Damat gelinle evlendiğinin ilk
müjdesini sağdıçlara verince,
sağdıçlar ve damat tarafından
kurşunlar atılırdı. Bu da artık
damat ve gelinin “karı ve koca”
olduklarına bir işaretti.
Kaynak: Altunköprü
Dergisi-İstanbul
Burhan Yaralı’dan
Yeni Bir Kitap
Erbilli Türkmen Araştırmacı
Yazar Burhan Yaralı’nın Arapça
kaleme aldığı “Erbil’i Unutmamak İçin” adlı eseri piyasaya
çıktı. Lübnan’da basılan kitapta
araştırmacı Yaralı, Erbil’in yakın
geçmişine ışık tut yor. Kitapta
Erbil’deki aile ve önemli şahsiyetleri inceleyen Yaralı, “Erbil’i
Unutmamak İçin” adlı eseriyle
birlikte on ikinci eserine imza
atmış oluyor. 1947 Erbil doğumlu
araştırmacı ve şair Burhan Yaralı
1994’ten beri Almanya’da ikamet
etmesine rağmen yılın altı ayını
çok sevdiği Erbil’de geçiriyor.
Yaralı’nın yazdığı yeni kitabının
Türkmen kütüphanelerinde kendine önemli bir yer edeceğinden
hiç şüphemiz yok. Yaralı’dan
yeni eserler bekliyoruz.
12
Şirzat Şeyh Muhammet
Erbil eskiden beri meşhur
aileleriyle tanınmış bir şehirdir. Şehre birçok hizmetleri dokunan bu ailelerden
biri de Seyit Ahmediler
ailesidir. Osmanlı Dönemi’nde büyük rol oynayan
ailede, Seyit Abdullah Ahmedi Paşa, Seyit Ömer
Ahmedi ve Mahmut Paşa
Ahmedi gibi yüksek mevkilerde çalışmış birçok ferdi
bulunuyor.
Bu ailenin büyük dedelerinin kökeni Şeyh Seyit
Ahmedi Rifai ve İmam
Muhammet Hüseyni’ye dayanıyor. Bu iki isim, Erbil’de
Ahmediler’in büyük dedeleridir.
Şeyh Seyit Ahmedi Rifai
ve İmam Muhammet Hüseyni’nin büyük dedeleri
ise Seyit Ahmet Rifai (Ebülalamin)’dir. Erkek çocuğu
olmayan Ebülalamin’in iki
kızı vardı. Kızlar babalarının amcaoğulları ile evlidir.
Deniliyor ki; İmam Muhammet ve Şeyh Ahmet Rifai
Erbil’e Sultan Muzaffereddin Gökbörü döneminde
yerleştiler. Çünkü o dönemde Abbasiler, Seyitleri baskı
altında tutuyordu. Bunun
içindir ki bu iki zat Umalbataih Bölgesi’nden Erbil’e
göç ettiler. Kendilerine
hürmet gösteren Gökbörü,
Şeyh Ahmet Rifai için bir
saray
Sayı:46 - 15 Mayıs 2011
Erbil’in Tanınmış Aileleri
de bir tekke yaptırdı. İmam
Muhammet aynı zamanda
Darbül-Minare Mahallesi’nde bulunan Rabz Camii’nde de imamlık yapmıştır.
Burada kendisi için yaptırılan medresede Hanafi ve
Şafii mezhebi bilgileriyle
eğitim veriyordu.
Seyit Abdullah Paşa
kimdir?
Seyit Abdullah Paşa, Seyit
Abbas Ağa, Seyit Muhammet Ağa, Seyit Ahmet Ağa,
Seyit İbrahim Ağa, Seyit
Şeyh Ahmet Rifai’nin oğ-
ludur. Büyük Seyit Hüseyni’nin neslinden olan Seyit
Abdullah Paşa, 1840’ta
Erbil Kalesi’nin Saray Mahallesi, Ağalar Sokak’ta
dünyaya gelmiştir.
Din eğitimini babası Seyit
Abbas Ağa’nın yanında
Büyük Kale Camii’nde alan
Seyit Abdullah Paşa, çok
yüksek ahlaklı bir insandı.
Seyit Abdullah Paşa, babasının vefatının ardından
Ahmedi ailesinin başına
geçti. 1890’da gittiği İstanbul’da Sultan Abdülhamit
Han’ın hürmetine nail olan
Seyit Abdullah Paşa, Erbil’de Seyitler Eşrafı Sendikası’nın başkanlığını
yaptı. Seyit Abdullah Paşa,
ödüllendirildiği Sultan Abdülhamit Han’ın fermanıyla
Erbil Sancağı’nın kaymakamı olarak atandı. Osmanlı’nın en büyük unvanı olan
“Paşa” ve “Hadimülharamain Elşerifeyin” unvanlarını
kazandı.
Seyit Abdullah Paşa’nın hizmetleri
Seyit Abdullah Paşa; hem
Osmanlı hem de krallık dönemlerinde birçok yüksek
mevkide bulundu. Geldiği
mevkilerde Erbil’e büyük
hizmetler sunmayı başaran,
Seyit Abdullah Paşa, Osmanlı Sultan Beşinci Reşat tarafından Erbil’in idari
hakimi ve Eşraf Nakibi ve
Büyük Hakan unvanları ka-
Erbil’in Kebapçıları
Eskiden Erbil’i ziyaret edenler geceyi bir handa geçirirdi.
Ardından da lezzetli yemeğini yedikten sonra şehri terk
ederdi.
Mustafa Şirzat
Erbil lezzetli yemekleri ve
meşhur yemekhaneleriyle
tanınan bir şehirdir. Eskiden bu şehri ziyaret edenler geceyi bir handa geçirirdi. Ardından da lezzetli
yemeğini yedikten sonra
şehri terk ederdi.
Bunlar kendi memleketlerine döndükten sonra kendilerine Erbil’de kebap yiyip
yemedikleri sorulurdu. Kişi
“evet kebap yedim” deseydi Erbil’i ziyaret ettiğine
inanılırdı.
Eskiden kebapçılar işe
sabahın erken saatlerinden başlardı. Ardından
müşterileri kabul etmeye
başlayan kebapçı dükkânlarından yükselen kebabın
nefis kokusu Kayseri Çarşısı’nı sarardı. Kebapçılar
geçmişte yerli et kullanırdı.
Erbil’in Meşhur Kebapçıları
1-Hacı Abdullah Şinoyi
Kebapçısı: Sahibi Hacı
Abdullah Şinoyi idi. Şinoyi, sonra işini oğlu Hacı
Şerif Şinoyi’ye devretti.
Şinoyi’nin dükkanı Kayseri Çarşısı’nın Sebzeciler
Sokağı’nda idi. Şinoyi’nin
yanında çırak olarak çalışan İzzet Amca, dükkanın
önüne yerleştirilen büyük
mangal üzerinde kebap
pişirirdi. O zamanlarda bir
porsiyon kebabın fiyatı 20
Fils’ti.
2-Hacı Abo Kebapçısı:
Hacı Abo’nun kebap dükkânı, Hacı Abdullah’ın
zandı. Birincisi; 1904-1907,
ikincisi ise; 1913-1918
yılları arasında Erbil’de
belediye başkanlığını yapan Seyit Abdullah Paşa bu
dönemlerde Erbil’e büyük
hizmetlerde bulunmuştur.
Örneğin Erbil Kalesi’nin Saray Mahallesi’nde yaptırılan
cadde onun zamanında
gerçekleştirilmiştir. Ayrıca
Erbil’de içme su sorununa
çözüm olarak Altıparmak
Camii arkasında büyük bir
havuz yaptırmıştır.
Seyit Abdullah Paşa
ve İngilizlerin askeri
hakimi
İngilizlerin Erbil’i işgali sırasında büyük direniş göstererek müşerref bir rol oynayan Seyit Abdullah Paşa,
Osmanlı idaresinin kentten
çekilmesinin ardından Reşit
ve Abdürrezzak Ağalar, Dizeyilerin bazı ağaları ile birlikte
İngilizler’e karşı isyan hareketi
başlattılar ve az kaldı Erbil’i
İngilizlerden alacaklardı. Ancak
kente sevk edilen İngilizlerin
büyük bir askeri gücü, isyanı
bastırmayı başardı.
Bu konuyla ilgili yaşlı bir Erbilli
bize şunları anlattı: “ İngilizlerin
Erbil’e tayin ettiği askeri hakim,
kentin sorunlarını görüşmek
için Erbil Kalesi’ne gidip kentin
ileri gelenleri ile toplantı yaptı.
Bu toplantıda, Seyit Abdullah
Paşa’nın Osmanlı Dönemi’nde
almış olduğu mevkiler ve unvanları hakkında bilgi alır.”
dükkânının yakınında idi.
Uzun bir dükkân olan Hacı
Abo’nun, Molla Ali adındaki kardeşi mangalda kebap pişirirdi.
Hacı Muhsin Kasap bu
konudaki anılarını şöyle
anlatıyor: “Çocukken ben
Şakir Molla Şerif ve Tahsin
Kasap Hacı, Abo’nun yanında çırak olarak çalışıyorduk. Günlüğümüz 250
Fils’ti. Sabahları kestiğimiz
dananın etini parçalayarak kemikten arındırırdık.
Öğleyin usta kebap pişirirken ben mangal üzerinde
yelpazeyle yellerdim.
3-Hacı Kadir Kebapçısı:
Marangozlar Sokağı’nda
bulunuyordu. Hacı Kadir
Kebapçı’nın dükkânı bugün de kebap yapmaya
devam ediyor. Dükkânı
Hacı Kadir’in küçük oğlu
işletiyor. Dükkanın kurucusu Hacı Kadir’in babası
Hıdır Piremar idi. Dükkanı
Hacı Kadir ve kardeşi Hacı
Maruf işletiyordu. Erbil’e
civar köylerden gelen
insanlar, yirminci yüzyılın
ortalarında Erbil’de ün
yapan bu kebapçıda yemek yerdi. Hacı Kadir çok
sakin ve titizdi. Kebapları
kendisi pişirirdi. Yetmişli
yılların başında Hacı Kadir, dükkânına bir kat daha
yaptırdı. İki katlı olan Hacı
Kadir’in dükkânının yanında Hacı Cebrail’in ekmek
fırını bulunuyordu. Ekmek
ihtiyacını Hacı Cebrail’in
fırınından karşılıyordu.
Hacı Kadir’in kebapları da
çok lezzetliydi.
4-Derviş Ali Kebapçısı (Ali
Kebapçı): Bugün Yasin
Kebapçısı olarak bilinen
dükkânın tam yerinde
bulunuyordu. Sahibi Derviş Ali Şeyh Hasan idi.
Derviş Ali, aynı zamanda
Şeyhallah Camii’nde ezan
da okurdu. Kimi zamanlar
da ise imamlık da yapardı. Sabah namazından
sonra dükkâna gidip dana
ve koyun etinden kıyma
hazırlardı.
Türkmen Hacı Kadir Benna, bu konudaki anılarını
bizimle şöyle paylaştı:
“Hacı Ali dedemdi. Çocukluğumda çoğu kez mangal
başında durup kendisine
yardım ederdim.”
5-Mehmet Kebapçısı: Sahibi Mehmet Mecit Kebapçı’ydı. 1910’da dünyaya
gelip 1987’de vefat eden
Mehmet Kebapçı’nın dükkânı altmışlı yıllarda Hacı
Hamit Çakmakçı’nın dükkânının yanında idi.
Erbil’in eski kebapçılarından olan Kebapçı
Mehmet’in dükkânının
yanında Haşim Kebapçı
da çalışıyordu. Burada
çakmakçılar, tütüncüler ve
bezirgânlar kebap yerdi.
Kebapçı Mehmet ardından
Bağdat’a giderek burada
bir dükkân açtı.
6-Hamedemin Kebapçısı:
Bu dükkân Bakkallar Sokağı’nda bulunuyordu.
13
Sayı:46 - 15 Mayıs 2011
Yüksek Öğretim Bakanı Prof. Dr. Dilaver Abdülaziz, Saray’a konuştu:
saray
“Mastır ve doktora için Türkmenlere de
kontenjan vermeye hazırız ”
Saray- Röportaj
Yüksek Öğretim Bakanı
Prof. Dr. Dilaver Abdülaziz, Saray’a konuştu.
Bakanla, Türkmen okullarından mezun olan
öğrencilerin sorunları
hakkında konuştuk. Gazetemize şunları söyledi;
“Yurt dışında burslu olarak gönderilen öğrenciler, puanlarına göre seçilip gönderilmeli. Etnik
kökene göre burslu öğrenci belirlenmez. Böyle
olmamalıdır.”
Türkmen okullarında fen
bilgisi öğretmen kontenjanındaki eksiklikler
konusunda ise; “Okullar
kendi çabalarıyla fen
bilgisi öğretmeni temin
etmelidir. Çünkü üniversitelerimizde bu soruna
özel açılmış bir bölüm
yoktur.”
Saray: Şimdilerde
Türkmen okullarının en büyük sorunu fen bilgisi yani
fizik, kimya, biyoloji
öğretmeni eksikliğidir. Acaba neden
fen bilgisi fakültelerinde böyle bir bölümünüz yok?
D.Abdülaziz: Aslında
doğrusunu isterseniz ilk
defa bana böyle bir so-
“Türkmen
toplumu, Erbil’in kimliğidir. Bunu gurur duyarak
söylemeliyiz”
ruyu siz sordunuz. Daha
önce böyle bir sorun
olduğunu bilmiyordum
açıkçası. Daha önce
önüme bu sorunla ilgili
herhangi bir bilgi gelmedi. Ama şöyle bir düşünecek olursak, bir fizik
öğretmenliği bölümünü
Kürtçe, Türkçe ve Arapça diye daha önce hiç
bölmedik. Biz sadece
fizik öğretmeni yetiştiriyoruz. Yetiştirdiğimiz bu
öğretmenlerin de öğrencilerine konuyu anlayacakları dilde anlatmalarını bekliyoruz. Hangi
dilde öğrenci anlıyorsa o
dille anlatmalıdırlar.
Mesela bir sınıfta Türkmen öğrenciler var diyelim. Öğretmen de fiziği
Arapça anlatıyor. Bizim
için bir sorun oluşturmuyor. Öğrenci fizik dersini
Arapça öğrenmiş oluyor.
Eskiden beri Irak’ta ve
Kürdistan Bölgesinde bu
şekilde iki dilli bir sistem
yok. İki farklı dilde eğitim
veren aynı bölümlerin
üniversitede olması gibi
bir sistemimiz yok.
Bizim şimdiki bölümlerimizde eğitim gören
öğrencilerimiz arasında
Türkçe bilenler vardır.
Onlar mezun olunca gidip Türkmen okullarında
ders versinler.
Bizim şu anki üniversitelerimizde de bilimsel konular İngilizce veriliyor.
Ancak sınıflarda Kürtçe
ve Arapça konuşuluyor.
Saray: Ama Türkmen okullarında
derslerin içerikleri
Kürt okullarından
farklıysa ne olacak?
D.Abdülaziz:Bunu bilmemiz lazım. Kürdistan
Bölgesi’ndeki üniversitelerin ders içerik sistemi,
tüm dünyada olduğu gibi
pazara hitap ediyor. Yani
mezun olan öğrencilerimizin %95’i standart
bir işe giriyor. Kürdistan
Bölgesinde sistem Kürtçe. Ama Irak’ın güneyinde sistem dili Arapça’dır.
O zaman mezun olan
öğrenci de gidip rızkını
arayacak. Bu sisteme
ayak uydurmalıdır.
Ancak bazı okullarda
var, benim sistemim
farklı diyor. Bu öğret-
menler benim işime yaramıyor diyor. Ancak bu
okulların da sayısı az.
Çok az sayıda öğretmen
alımları var. Bu yüzden
birkaç okul için özel
öğretmen yetiştirmemizi
kimse bizden istemesin.
Türkmen okullarının sayısı 50’ye ulaşırsa, ha o
zaman öğretmene ihtiyaç vardır demektir. O
zaman üniversiteler bu
istekleri kayda alır.
Ancak bu istekle olacak
gibi de değildir. Çünkü
Duhok’ta Türkmen Okulu olmadığı için, sadece
Erbil’de Türkmen olduğu
için böyle bir konu gündeme gelemez.
Saray: Yıllardır
Türkmen Okullarından mezun olanlar
hiçbir yerde yerleştirilmiyorlar. Acaba
sizce de üniversitelerin Türkçe bölümlerinde, bu öğrencilere özel bir
statüyle kontenjan
ayrılabilir mi?
D.Abdülaziz: Ben bu konuya destek veriyorum.
Çünkü Türkmen okullarından mezun olanlar bu
bölümlerde daha başarılı olacaklardır. Ancak bu
şu anlama da gelmesin.
Diğer öğrenciler de bu
bölümden dışlanmamalıdır. Türkçe öğrenmek
isteyen çok insan var.
Ancak tabiî ki Türkmen
masın diyeydi.
Yani bize hiç kimse Kürtleri gönderdiniz, Türkmenleri göndermediniz
diyemez.
Bizler Türkmen kültürüne sahip çıkmak adına
doktora ve mastır programlarında kontenjan
ayırabiliriz. Sadece
Türkmenler için değil.
Türkmen okulları için.
Erbil, Kerkük ve Telafer şehirleri için yıllardır
Türkmen kültürüne beşiklik yapmış şehirler.
Erbil’den Türkmenleri
anmadan bahsedemezsiniz. Türkmen okullarında bence Türkçe
veTürk Tarihi okutmak
olmaz. Çünkü o zaman
Türkmen kültürü kaybolur. Türkmenler gururla
bu okullarda anlatılmalı.
Bu şekilde iki şey açığa
çıkacak. Birincisi; Erbil
sadece Kürtler’in şehri
değildir. Aynı zamanda
Türkmenler’in de şehriokullarına da bir özel
dir.
İkincisi; Türk değildir.
kontenjan verilmelidir.
Çünkü Erbil’deki TürkSaray: Her yıl yurt
men kültürü ile Kürtlerin
dışına mastır ve
doktora programla- kültürleri aynıdır. Kıyarında okumaları için fet, yemek ve namazöğrenci gönderiyor- larımız aynıdır. Ancak
İstanbul’a gittiğinizde
sunuz. Ama şu ana
göreceksiniz Erbil Türkkadar Türkmen öğrenci göndermediniz acaba neden?
D.Abdülaziz: Bu yanlış
bir düşüncedir. Çünkü
2300 öğrenci seçildi ve
yurt dışına burslu olarak
okumaları için gönderildi. Bu öğrencilerin arasında Arap, Türkmen,
Hıristiyan ve Kürt öğrenciler vardı. Bu söylediğiniz şey insan haklarına
aykırıdır. İşte bu yüzden
başvuru formlarına milliyet veya etnik kökenle
alakalı bir soru koymadık. Kendimiz bunu istemedik. Sadece puanlarına göre ve başarılarına
göre bir seçim yaptık.
Bazı Arap öğrencilerimiz
için de kontenjan vardı.
Sadece 2 yıl burada ika- menleriyle kültür farkı
met etmiş olanlar başvu- vardır.
Saray: Türkmen
ru yapabildiler.
okullarından mezun
Başka bir açıdan da
olan öğrencilerimibakacak olursak, öğzin çoğu Türkiye’ye
rencilerin adları gizliydi.
yüksek tahsil yapDeğerlendirme yaptımak için gidiyorlar.
ğımız öğrencinin adını
Kürdistan Bölgebilmiyorduk. Sadece
puanlarına baktık. Bunu si’ne döndüklerinde
üniversitelerde neyapmamızın sebebi de
hiç kimsenin akraba, eş, den alınmıyorlar?
D.Abdülaziz:Her öğrenci
dost diye kayırma yapyurt dışında mastır yaptıktan sonra kendi hakkı verilerek tayin edilir.
Şimdiye kadar böyle bir
sorunla karşılaşmadım.
Önümüze böyle bir sorunu olan dosya gelirse
kanun neyse onu yaparız.
“Elimizden geldiği kadar Türkmen kültürünün korunması ve yok olmaması hakkında konuşmalıyız, neler yapabileceğimiz konusunda müzakereler yapmalıyız”
“Üniversitelerin Türkçe
bölümlerinde, Türkmen
okullarından mezun
olmuş öğrenciler için
kontenjan
ayrılmalıdır.”
14
saray
Sayı:46 - 15 Mayıs 2011
Siyasi gözlemciler:
Türkmen partilerinin hiçbir faaliyeti yok
Saray-Erbil
Erbil’deki siyasi gözlemciler,
Türkmen partileri ağır
şekilde eleştirdi. Bu partileri,
pasif olmakla suçlayan
gözlemciler, Erbil’deki
Türkmen partilerinin aksine,
Kerkük’teki Türkmen
partilerinin çok aktif olduğunu
ve kendi halklarının gözüne
girmeyi başardıklarını
söylediler.
İslami kimliğiyle tanınan
siyasi gözlemci Dr.
Muhammet Bazyani,
gazetemize yaptığı
konuşmada, Erbil’deki
Türkmen partilerinin pasif
olduğunu söyledi. Bu
partilerin Erbilli Türkmenleri
memnun etmediklerini ifade
eden Bazyani, Kerkük’teki
Türkmen partilerin aktif ve
iyi bir siyasi geçmişe sahip
olduklarını belirtti. Bazyani:
“Kerkük’teki Türkmen partileri
kentte Kardeşlik Ocağı’nı
kurdular. Başkalarının
içişlerine karışmasına
müsaade etmiyorlar.
Ancak Erbil’deki Türkmen
partilerinin herhangi bir
faaliyetleri söz konusu
değildir. Bu partiler neden
faal olmadıklarını gözden
geçirmelidirler. “ dedi.
Türkmen Cephesi’nin aktif
bir siyasi grup olduğuna
dikkat çeken siyasi gözlemci
Dr. Muhammet Bazyani,
Türkmen Cephesi’nin
Kerkük’te aktif olduğunu,
ancak Erbil’de fazla aktif
olamadığını da sözlerin
ekledi.
Erbil’de ise Türkmen
partilerinin gerçekten
istenilen düzeyde aktif
olmadıkları bir gerçek.
Türkmen Cephesi’nin
Erbil’de faaliyet gösterdiği
dönemlerde, aktif siyasi
öğelerin siyaset sahnesinde
olduğunu ifade eden
Dr. Bazyani, Cephe’nin
Kerkük’e gitmesinden sonra,
siyasi Türkmen gruplarının
faaliyetlerinin azaldığını
belirtti.
Siyasi gözlemci Dr. Bazyani,
Türkmen partilerin pasif
olmasında, Kürt partilerinin
etkisinin olabileceğini söyledi.
Selahattin Üniversitesi
öğretim üyelerinden ve
siyasi gözlemci Fırsat Sofi
pek çok sorun yarattıklarını
söyledi. Türkmen partilerini
gazetemize değerlendiren
Sofi, bu partilerin barışsever
partiler olduğunu, ancak
teşkilatlanma sorunu
yaşadıklarını söyledi.
Sofi şöyle devam etti:
“Türkmen partileri; milletin
bağrından çıkmış partiler
olmayabilir. Belli şartlarda
Türkmen partilerinin gerçek
partiler olmadıklarını, tek
hedeflerinin para olduğunu
söyledi. “Bu partiler milletin
bağrından çıkmış partiler
değildir” diyen Dr. Salim
Otrakçı, “Türkmen partileri
milletin bağrından çıkmış
partiler değildir ki millet için
çalışsınlar. Bu partilere hiçbir
faaliyet yapmamalarına
ise, Türkmen partilerinin
pasifliğini, partiler yasasının
bulunmayışına bağladı.
Irak Kürdistan Bölgesi’nde
partilere bütçeden
para yardımı yapılması
konusunda, düzenli bir
yasanın olmadığına dikkat
çeken siyasi gözlemci Sofi,
bölgedeki siyasi partilerin
kurulmuş partiler olabilir. Bu
yüzden milletle aralarında
güvensizlik olması doğaldır.”
Gazetemize konuşan öğretim
görevlisi Dr. Salim Otrakçı
da Türkmen partilerden
şikayetçi. Bu partileri ağır
bir dille eleştiren Selahattin
Üniversitesi öğretim
üyesi Otrakçı, Erbil’deki
rağmen para ödeniyor” dedi.
Kendisi Türkmen olmasına
rağmen, söz konusu partileri
eleştiri yağmuruna tutan Dr.
Salim Otrakçı, “Zamanında
bu partilerin bazıları gazete
çıkarıyorlardı. Ancak bugün
o da kalmadı. Türkmen halkı
iş güçle meşguldür. Partilileri
halkın seçmesini gerçekten
İslami kimliğiyle bilinen siyasi gözlemci Dr.
Muhammet Bazyani: ”Erbil’deki Türkmen partileri
pasif. Bu partiler Erbilli Türkmenleri memnun
etmiyor. Kerkük’teki Türkmen partileri aktifler ve iyi
bir geçmişe sahiptir”
çok arzu ederdim. Ancak
bölgede gerçek demokrasi
olmadığı için, Türkmen halkı
partilerine ses çıkaramıyor”
diye konuştu.
Kerkük’te büyük bir Türkmen
nüfusu vardır diyerek
tespitte bulunan Otrakçı;
Bu kentin kaderi ve statüsü
konusunda yaşanan
siyasi çekişmenin dorukta
olduğunu, söyledi. Bu
kentte, Türkmen partilerinin
aktif olamamasını, yaşanan
siyasi çekişmeye bağladı.
Son olarak, öğretim
görevlisi Hemin Mirani, Irak
Kürdistan Bölgesi’ndeki
partilerin bazı özel şartlar
altında kurulduğuna dikkati
çekti. Bu özel şartlar
nedeniyle bölgedeki
partilerle, dünyanın diğer
ülkelerindeki partiler
arasında, büyük farklar
olduğunu dile getirdi. Mirani,
bölgemizdeki partilerin
kadro yetiştirebilecek,
partiler olmadıklarını, bağlı
bulundukları prensipleri
uygulamada gözden
kaçırdıklarını söyledi.
Türkmen partilerinin
misyonlarının, ancak
bir bölümünü yerine
getirebildiklerini ifade eden
Mirani, “Bu partiler kuyruk
partileridir” dedi. Mirani
şöyle devam etti: “Bunun
nedeni de, şimdiye kadar bir
partiler yasasının çıkmamış
olmasıdır. Bu yüzden küçük
partilerin bazıları dükkâna
dönüşmüş partilerdir. Ne
zaman partiler yasası çıksa,
tabanı olmayan küçük
partiler kendiliğinden erir
gider.”
Bölge hükümetinin bazı
Türkmen partilere kesenin
ağzını açmasını, gazetemize
değerlendiren öğretim
görevlisi Hemin Mirani, “ Bu
partilere mizaca göre para
verilmemelidir.” dedi.
Seçim komiserliği; Erbil Türkmen Listesi’nin parasını iade etmiyor
Saray Erbil
Irak Yüksek Seçim
Komiserliği, seçime katılması
karşılığında para ödeyen,
Erbil Türkmen Listesi’nin
henüz parası iade etmedi.
Komiserlik ayrıca, Kürdistan
Koalisyonu’nda yer alan bazı
grupların da parasını henüz
iade etmedi. Alınan bilgiye
göre; Erbil Türkmen Listesi
14 ay önce yapılan seçime
katılması karşılığında,
komiserliğe 25 milyon Dinar
para ödedi.
Konuyla ilgili olarak
gazetemize açıklamada
bulunan Erbil Türkmen
Listesi adaylarından
Avukat Leys Haffaf, “Seçim
komiserliği, Kürdistan
Koalisyonu ile birlikte
seçime katılan listemizin
parasını henüz iade
etmedi. Komiserlik parayı
Nisan ayının sonunda iade
edeceğine söz verdi.” dedi.
Haffaf, Kürdistan
Koalisyonu’nun seçimde
ihlal yaptığı için ödedikleri
paradan 2 milyon Dinar’ın
ceza olarak kesileceğini de
açıkladı.
Geçen yıl 7 Mart’ta yapılan
seçimde, KYB ve KDP’nin
oluşturduğu Kürdistan
Koalisyonu’nda aralarında
Erbil Türkmen Listesi’nin
de bulunduğu 11 grup yer
almıştı.
Kürdistan Halkı Demokrasi
Hareketi Sekreteri Hıdır Rusi
ise, parti olarak gecikmeli
olsa da paralarının iade
edildiğini söyledi. Rusi,
Kürdistan Koalisyonu’nun
seçim ihali nedeniyle
kendilerinin de paralarının
bir bölümünün kesildiğini
ifade etti. Kürdistan
Koalisyonu’nun yapmış
olduğu seçim ihlali nedeniyle
gelen cezadan pay alan bir
grup da Kürdistan Komünist
Partisi’dir.
Gazetemize konuşan parti
yöneticilerinden Dr. Muhittin,
gecikmeli olsa da paralarının
bir kısmını geri aldıklarını
söyledi. Bu arada Kürdistan
Koalisyonu ile seçime katılan
Kürdistan Emekçi İşçiler
Partisi’nden 6 milyon Dinar’ın
kesildiği gelen haberler
arasında. Konuyla ilgili
gazetemize açıklamalarda
bulunan parti yöneticilerinden
Bapir Kamala, Kürdistan
Koalisyonu’nda yer alan
tüm grupların seçim ihlali
yaptığına dikkat çekti.
Seçim komiserliğinin
talimatlarına göre; seçime
katılan her gruptan 25
milyon Dinar alındı.
Aynı talimatlarda seçimi
kazananlara paraları iade
edilecek.
Irak Yüksek Seçim
Komiserliği Erbil Şube
Üyesi Handren Muhammet,
Erbil Türkmen Listesi’nin
neden parasının henüz
iade edilmediği yönündeki
sorumuzu şöyle yanıtladı:
“Paralarının iadesi için bize
başvuran, bazı gruplara
paraları iade edildi. Ancak
bazı gruplar bize böyle bir
taleple gelmediler. Fakat
yasalar gereği bunların da
parası iade edilmeli. Paraları
iade edilmeyen gruplar, bu
yönde talepte bulunmamış
olabilirler. Bir koalisyon
üyesinin ihlalde bulunduğu
ispat edilirse, gelecek
cezadan tüm koalisyon payını
alır. Bir aday, komiserliğin
talimatlarına aykırı davranırsa
partisi ceza alır. “dedi.
15
Sayı:46 - 15 Mayıs 2011
Türkmen şahsiyeti Avukat Sanan Ahmet Ağa:
saray
Hem merkez yönetim hem de bölgesel
yönetim haklarımızı çiğniyor
Türkiye’de geçtiğimiz
günlerde ilk sayısı
çıkan Türkmen Erbil
Gazetesi’nin Erbil’in
tanınmış Türkmen
şahsiyetlerinden sayın
Sanan Ahmet Ağa ile
yapmış olduğu röportajı
aynen yayınlıyoruz.
Erbil Gazetesi: Sanan
Ahmet Ağa siyasete ne
zaman başladı?
S.Ağa: Bir insan olarak baba
evinde öğrendiğimiz ilke milleti
sevmek ve sevdirmek, milli
varlığımıza sahip çıkmak
amacıyla tarihimizi doğru bir
şekilde öğrenip ve öğretmek,
anadilimizi yabancı kelimelerden
arındırarak kültürel ve milli
değerlerimize sahip çıkmak için
tüm milletseverlerle beraber
1958 yılında milli davada ilk
adımlarımızı atmaya başladık.
Erbil Gazetesi: Türkmen
Kardeşlik Ocağı Sanan
Ahmet Ağa için ne anlam
taşır ?
S.Ağa: Birinci Dünya
Savaş’ından sonra Irak
devletinin 1921 yılında
kurulması ve sınırının
çizilmesinden hemen sonra
devletin bizlere karşı kullandığı
politika Türkmen milletinin
yok etmek olmuştur. Tüm bu
baskıların devam etmesinin
yanı sıra ırkçı partilerin de bile
bile varlığımızı inkar etmelerine
rağmen 31.12.1974’te Türkmen
Kardeşlik Ocağı Erbil Kolu’nun
kurulması için izin aldık ve
Ocağın başkanlık görevi bize
nail oldu. Bu görevi 29.09.1996
tarihine kadar üstlendik. O
tarihten sonra TKO Erbil Kolu,
Bağdat’taki merkezinden ayrıldı.
Ocağın açılması Türkmen
milleti için yeni bir aşama ve
Erbil Türkmenleri için karanlık
tutumlara karşı bir devrim
niteliğindedir. Ancak 1991 yılı
ayaklanmasından sonra havalar
bizim istediğimiz gibi esmedi.
Erbil Gazetesi: Sanan
Ahmet Ağa siyaseti bıraktı
mı?
S.Ağa: Siyaset bizler için milli bir
sevdadır ve bu sevda da ömür
boyuncadır.
Erbil Gazetesi: Siyaseti
bıraktıysa bunun nedeni
nedir. Bırakmadıysa
yeni siyasi çalışmaları ve
projeleri var mı ?
S.Ağa: Milli çalışmalar bir
bütündür. Eskiden neysek bugün
de oyuz. Kurtuluş ilkelerini bir
fikir olarak yazıp uyguladığım
11.11.1969 günü yeni bir
aşamanın başlangıcı olmuştur
ve hala da devam etmektedir.
Erbil Gazetesi: Bir dönem
başkanlığını yaptığınız
Irak Türkmen Cephesi’nin
bugünkü politikasını nasıl
değerlendiriyorsunuz ?
S.Ağa: Üzülerek söylüyorum ki,
yeterli değil.
Erbil Gazetesi: Duyduğumuz
kadarıyla ister Irak merkez
hükümetinden ister Kürt yerel
yönetiminden size teklifler
gelmiştir. Bu teklifleri neden
kabul etmediniz?
S.Ağa: Eşitliği kabul etmedikleri
için kabul etmedim.
Erbil Gazetesi: Erbil’deki
Türkmenler’in durumunu
nasıl değerlendiriyorsunuz
?
S.Ağa: Tabi ki olanlar istediğim
gibi değil, ve bu demek değildir
ki hiçbir şey yapılmamıştır. Aşağı
yukarı yapılan çalışmalar var
ama gönül fazlasını ister.
Erbil Gazetesi: Bir sembol
olarak Sanan Ahmet Ağa
gençlere neler önerir ve
bunlardan neler bekler ?
S.Ağa: Gençler her milletin
temel unsurudur. Çünkü gençler
milletin gelecek liderleridir. Bu
yüzden hakkettikleri konuma
layık olmak ve milletin gasp
edilen haklarını geri almak
için birlik ve beraberlik
çerçevesinde kendilerine sahip
çıkarak üstün eğitim elde edip
dünyadaki uygar milletlerin
seviyesine ulaşmak için çaba
harcamalıdırlar.
Erbil Gazetesi: Sizce
Türkmenler ister Irak
merkez hükümetinden
ister Kürt yerel
yönetiminden haklarını
elde etmişler midir?
S.Ağa: Ne yazık ki hayır. Buna
ek olarak önceden elde ettikleri
hakları da çiğnenmektedir.
Erbil Gazetesi: Gazetemiz
aracılığıyla Türkmenler’e
özellikle Erbil halkına ne
demek istersiniz ?
S.Ağa: Düştüğümüz durumdan
ders çıkararak “Doğruya devam
yanlışı düzeltmek” ve “Kim
olursan ol nerede olursan ol
yeter ki milli davanın yanında
ol” ilkelerini uygulamak.
Zaten bilirsiniz ki bu kurtuluş
ilkelerindendir.
Hikmet Kümbetlioğlu gibi valiler vardı bu devlette
Gelin 2004 yılında MEB yayınları
tarafından basılan “Türk Devlet
Geleneği-Dün-Bugün” adlı
eserde konusu edilen Hikmet
Kümbetlioğlu’yu bir tanıyalım.
Siz de tanıyayın ki, devlete,
devletin valisine güvenmeye
devam edin.
1950 seçimleri öncesi Demokrat
Parti’nin ileri gelenleri yurt
gezilerine çıkıyorlar ve her
gittikleri vilayette vatandaşlar
tarafından büyük ilgiyle
karşılanıyorlar. O vilayetin
yöneticileri müdahale ettikleri için
de sık sık olaylar çıkıyor.
DP’nin yöneticileri Celal Bayar
ve arkadaşları Urfa’ya giderler
birgün. Bu sırada Urfa Valisi
Hikmet Kümbetlioğlu’dur.
DP’liler flama ve bayraklarla
vilayet sınırında beklerken bir de
ne görsünler, Vali Kümbetlioğlu
gelir ve partililerin biraz ilerisinde
durur ve beklemeye başlar.
Celal Bayar vilayet sınırından
içeri girince,ilk karşısına çıkan
valinin forsun dalgalandıran
arabayı görür görmez hemen
konvoyu durdurur.
Vali Hikmet Kümbetlioğlu,
Bayar’ı saygı ile karşılar,
“Benim devlet anlayışıma göre
Başbakan da Muhalefet Lideri
de aynıdır. Sizi karşılamak
görevimdir, şehrimize
hoşgeldiniz efendim” diyerek
selamlar.
Bayar ve arkadaşları bu
kabulden olağanüstü etkilenirler.
Çünkü bu zamana kadar gittikleri
her vilayette tartaklanmışlardır.
Sonra vali Hikmet Kümbetlioğlu,
Demokrat Parti heyeti ile vilayete
gelir. Bayar ve arkadaşlarına
makamında ikramda bulunur
ve Bayar’ın karşısına oturur,
ısrarlarına rağmen makamına
geçmez.
Olayın Ankara’da duyulması
üzerine, CHP’li teşkilat ayağa
kalkar. “Biz bu Vali’yi istemeyiz
sesleri üzerine vali Hikmet
Kümbetlioğlu Urfa’dan alınır.
Elazığ’a tayin edilir.
Seçimler sonuçlanır. DP ezici bir
üstünlükle seçimleri kazanır. Bu
kez CHP yurt gezilerine başlar.
O günlerin CHP Genel Sekreteri
Kasım Gülek, Güney Doğu
Anadolu gezisi sırasında Elazığ’a
uğrar.Vali Hikmet Kümbetlioğlu
bu kez Gülek’e itibar gösterir.
Gülek Elazığ’dan ayrıldıktan
sonra Elazığlılar ayağa kalkar
bu kez onlar; “Bu CHP’li valiyi
istemeyiz” derler. Zamanın
Başbakanı Menderes,
Kümbetlioğlu’nu olayla ilgili bilgi
almak üzere Ankara’ya çağırır.
Vali Hikmet Kümbetlioğlu,
Ankara’da 17 gün Başbakanlığa
gider- gelir, kabulünü bekler.
Nihayet 18. gün Menderes,
Hikmet Kümbetlioğlu’nu
içeriye alır. Nazik ve centilmen
Menderes yoktur Başbakanlık’ta.
Kümbetlioğlu’nu azarlarcasına
şunları söyler;
“Ben Türkiye’nin en güçlü, en
büyük partisiyim, teşkilatımın
da aynı seviyede olmasını
istiyorum. Bana ilinde ad ver,
yeni kurul oluşturalım.”.
Vali Hikmet Kümbetlioğlu
bozulur, “Ben devletin valisiyim.
Ne CHP’li, ne de DP’liyi tanırım”
cevabını verir.
Rahmetli Menderes ısrar eder,
bunun üzerine Kümbetlioğlu
ayağa kalkar, izin ister.
Menderes, Kümbetlioğlu
kalkarken “Gidin yerinize, benim
talimatımı bekleyin” der.
Sonra Kümbetlioğlu’nun
acele kararnamesi hazırlanır,
Çankaya’ya sevk edilir.
Tenzili rütbe ile Nüfus İşleri
Genel Müdürü Yardımcılığı’na
alınacaktır. Zamanının
Cumhurbaşkanı Bayar, en kötü
günlerinde kendilerine kucak
açan Vali’yi hatırlar, kararnameyi
imzalamaz. Sonra Hikmet
Kümbetlioğlu Elazığ’dan Hatay
Valiliğine nakledilir.
Gel zaman git zaman
Kümbetlioğlu, Danıştay üyesi
olur. 27 Mayıs İhtilali’nde
Vali Kümbetlioğlu, kendisini
Yüksek Soruşturma Kurulu
İkinci Başkanlığı’dna bulur.
Bir gün Kümbetlioğlu’nun
kapısı tıkırdatılır. İçeriye giren
binbaşı,; “Sanık Menderes’i
getirdim efendim” der.
Kümbetlioğlu hemen yerinden
fırlar, Adnan Menderes’i
karşılar, saygı ile koltuk
gösterir ve Menderes’in
karşısındaki yerini alır.
Menderes, Kümbetlioğlu’na
yerine geçmesini rica eder.
Kümbetlioğlu o zaman
şu şekilde karşılık verir:
“Emrederseniz yerime
geçerim efendim, çünkü siz
benim hala başbakanımsınız”.
Menderes ve
Kümbetlioğlu’nun gözleri
doludur. Menderes Hikmet
Kümbetlioğlu’na hafif bir sesle
şu cevabı verir; “Devlet işte
bu Hikmet bey...”
Kümbetlioğlu ağlamamak için
dudaklarını ısırır ve duyulur,
duyulmaz bir sesle şu karşılığı
verir: “Ben milletimden
aldığım terbiyenin gereğini
yapıyorum...”
Kaynak: Bütün Dünya Dergisi
Ünlü sözler
Bir kişi her şeyin en iyisini o bildiğini
iddia ederse o kişi insalığı kaybetmiş
demektir
Sultan Akbar Babür
Sayı:46 - 15 Mayıs 2011
12
Erbil'in tanınmış aileleri
Türkmen partilerine ağır eleştiri
14
Adalet ve eşitlik arayan vali
15
Türkmenler'in durumuna ışık tuttu
15
Yüksek Öğretim Bakanı, Türkmen dili ve kültürü konusundaki fikirlerini Saray’la paylaştı
“Mastır ve doktora için Türkmenlere de
kontenjan vermeye hazırız ”
Saray- Özel
Mastır ve doktora için
Türkmenlere de kontenjan
vermeye hazır olduklarını
ifade eden Yüksek Öğretim
Bakanı Prof. Dr. Dilaver
Abdulaziz, bakan olduktan
sonra ilk kez bir Türkmen
gazetesine konuştu.
Bakan, Türkmen diline ve
kültürüne hizmet edilmesi gerektiğini söyledi. Bu
yüzden birkaç sandalyenin
Türkmenlere ayrılması gerektiğini düşünüyor.
Türkmen okullarından mezun olan öğrencilerin çoğu
Türkiye’ye yüksek tahsil
yapmak için gidiyorlar. Bölgeye döndüklerinde üniversitelerde neden alınmıyorlar? yönündeki sorumuzu
yanıtlayan bakan Dilaver;
“Her öğrenci yurt dışında mastır yaptıktan sonra
kendi hakkı verilerek tayin
edilir. Şimdiye kadar böyle
bir sorunla karşılaşmadım.
Önümüze böyle bir sorunu
olan dosya gelirse, kanun
neyse onu yaparız.” dedi.
Bu sene 2300 lisans mezununun seçilerek yurt dışında mastır ve doktora prog-
Irak'ta Türkmen Eğitim
Genel Müdürlüğü açılması
için çalışmalara başlandı
Saray-Özel
Irak Parlamentosu’ndaki
Türkmen milletvekilleri, Irak
Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde Türkmen Eğitim Genel
Müdürlüğü kurulması için
mecliste 70 milletvekilinden
imza toplayarak meclise sundu. Bu konuyla ilgili olarak
gazetemize konuşan Irak
Parlamentosu Türkmen milletvekili Hasan Özmen, şunları söyledi; “Bağdat’ta hazırladığımız projelerden biri
de buydu. Hayata geçirmek
için çalışmalara başladık.
Irak kanunlarına göre; herhangi bir projenin kabulü için
meclisten 50 milletvekilinin
imza atması gerekiyor. Bizim
projemiz için yani Türkmen
Eğitim Genel Müdürlüğü’nün
kurulması için biz 50’den fazla 70 imza topladık.”dedi.
Hasan Özmen’in gazetemize
söylediklerine göre; eğer bu
yasa çıkarsa Irak’ın genelinde Türkmen Eğitim Genel
Müdürlüğü’nün şubeleri de
olacak.
Bu yeni kurulacak olan Türkmen Eğitim Genel Müdürlüğü
için henüz bir kadro oluşturulmadığını da söyleyen Özmen;”Daha yasa çıkmadı. Bu
yüzden henüz bu makama
getireceğimiz isim de belli
değil.” dedi.
Erbil Gazetesi’ni tebrik
ediyoruz
Saray Gazetesi
Saray Gazetesi ve personeli
adına, Erbil Gazetesi’nin
yayın hayatına yeni başlaması münasebetiyle Erbil
Gazetesi başyazarını ve
personelini tebrik ediyor ve
yayın hayatında başarılar
diliyoruz.
Erbil Gazetesi, Ankara’da
aylık olarak çıkacak olan bir
gazete. Bizleri Ankara’da
temsil edecek olan gazete, Türkmen yayıncılığının
gelişmesi için de çaba gösterecek. Erbil Gazetesi’ne
her zaman elimizden gelen
desteği vereceğiz. Tekrar
tebriklerimizi sunar yayın
hayatında başarılar dileriz.
ramlarında okumak üzere
gönderilmesi konusunda
Yüksek Öğretim Bakanı
Prof. Dr. Dilaver Abdulaziz
“Arap, Kürt, Hıristiyan ve
Türkmen diye din ve etnik
ayrım yapmaksızın, sadece puanlara ve öğrencilerin başarılarına göre kura
ile seçim yaptık. Başvuru
formlarında etnik kökenlerini gösterecek bilgiler istemedik. Burslu öğrencilerin
seçiminde kesinlikle bir
milliyet ayrımı yapılmamıştır.” diye konuştu.
S’13te
İçişleri Komisyonu Başkan Vekili; “Polislerimizin
maaşlarının artırılması için çaba harcıyoruz.”
Saray- Özel
Saray Gazetesi’ne konuşan
Milletvekili, aynı zamanda
İçişleri Komisyonu Başkan
Vekili Şerdil Tahsin; “Zaten
polislerin olan 110 Dinar’ı,
polislere iade etmek için çalışıyoruz.”dedi.
Vekil; “Bizler Kürdistan Parlamentosu’nda çalışan İçişleri
Komisyonu olarak,01.09.2010
tarihinden beri polislere verilmesi gereken paranın bir an
önce polislere verilmesini istiyoruz. Çünkü bu yılki bütçede
de bu yasa vardır.
2010 yılında İçişleri, Maliye
ve Peşmerge Bakanlıkları ile
bu konuyla ilgili görüştük. Polis maaşlarının 210 bin Dinar
artırılmasını istedik. Bu artışı,
iaşe ve diğer zaruri ihtiyaçların karşılanması için istemiştik. Ancak ne yazık ki,100 bin
Dinar artış yapılmıştı. Bizde
arada kalan 110 Bin Dinar’lık
farkın, o tarih esas alınarak
polislere ödenmesini istedik.
Çünkü bu para hükümetin,
polise borcudur.”dedi.
Şerdil Tahsin; ayrıca bizim
isteklerimiz bununla da
sınırlı değildir. Biz burada
görev yapan polislerin maaşlarının, aynen Bağdat’taki
meslektaşları gibi olmasını
istiyoruz.” diye sözlerine
ekledi.
Saray- Özel
Eski Türkmen Cephesi Başkanı Saadettin Ergeç, cephe-
nin; hem kendisinin hem de
Irak halkının bir mülkü olduğunu, bu yüzden de desteğini asla esirgemeyeceğini
söyledi. Eski Başkan; “Eğer
Cephe’de yanlış giden bir şey
olursa, onu düzeltmek için
her zaman yardımcı olmaya
hazırım.”dedi.
Eski Başkan; “Türkmen Cephesi kendimindir. Destek
olacağım. Allah korusun ama
yanlış bir şey yaparlarsa da
düzeltmek için elimden geleni
yaparım. Eğer her şeyi doğru yaparlarsa da her zaman
yanlarındayım.”dedi.
Bu yakınlarda Türkmen Mec-
lisi’nin aldığı bir karar ile
görevinden alınan Saadettin
Ergeç’in yerine Irak Parlamentosu Türkmen Milletvekili
Erşat Salihi getirildi.
Cephe’den ayrıldıktan sonra
neyle meşgul olacağını sorduğumuzda Saadettin Ergeç’in
cevabı “Türkmen meselesi
için sürekli Türkmenlerin yanında olacağım” oldu.
Cephe’de bu değişikliğin neden icap ettiğini sorduğumuzda ise Ergeç; “Türkmen Cephesi’nin bu değişikliği neden
öngördüğüne dair konuşmaya
henüz hazır değilim. Bu soruyu lütfen bana sormayın.”dedi.
Eski Türkmen Cephesi Başkanı Saadettin Ergeç;
“Türkmen Cephesi’ne desteğim devam edecek”

Benzer belgeler

HAMİLELİKTE SİGARANIN ZARARLARI Serbest

HAMİLELİKTE SİGARANIN ZARARLARI Serbest tehlikeye dikkat çekti. Spor yazarı Mesut Hasan serbest güreşin saldırgan bir neslin ortaya çıkmasına yol açtığını düşünmediğini söyledi. Serbest güreşin ana temasının spor olduğunu belirten Hasan,...

Detaylı

Saray turky.indd - Bizturkmeniz.com

Saray turky.indd - Bizturkmeniz.com lideri oldu. Partiler, 1977’de birleşti. Ve Nisan 1978’de, Afganistan’ın kontrolünü ele geçirdi. Karmal, önce başbakan vekili oldu ama rakip Khalq partisinin yükseli-

Detaylı

Mustafa Sandal Tazminat Ödeyecek!

Mustafa Sandal Tazminat Ödeyecek! Küçük Molla aile mezarlığında Küçük Molla Harekat bastırıldıktan sonra toprağa verilen Molla Efendi’nin Hizmetleri nedeniyle II. Sultan Bağdat’a dönen Kral takdir ve vasiyeti üzerine 8 hatip mezarı...

Detaylı

SARAI LATINInew.indd

SARAI LATINInew.indd Kerim aynı zamanda futbol da oynadı. Spora bugün de devam eden Abdullah Kerim, Erbil’e hizmet eden eski sporcuların maddi desteğe ihtiyacı olduğunu ifade etti. Erbil Atletizm Federasyonu Sekreterli...

Detaylı