02 Kasım Aralık - PDF Olarak okumak için Lütfen
Transkript
02 Kasım Aralık - PDF Olarak okumak için Lütfen
‹flçi-köylü’den sonra Özgür gelecek de kapat›ld› SUSTURULAMAZ! Yeni demokrasi [email protected] Özel Say›: 2008/33 *28 Kas›m-13 Aral›k 2008 *Fiyat›: 1 YTL *ISSN: 1307-878X Halâ m› yalan söylüyorsunuz? “Kriz bizi te¤et geçer”, “Hamdolsun anlat›ld›¤› gibi, korkuldu¤u gibi birfley ekonomide söz konusu de- zam gelirken D‹SK’in yapt›¤› aç›klamaya göre 2008’in bafl›ndan bu yana 20 bin kifli iflten at›lm›fl. ¤il”, “Ülkemizde flu anda öyle anlat›ld›¤› flekilde bir TÜ‹K rakamlar›na göre 2008 A¤ustos ay›ndaki iflsiz say›- kriz söz konusu de¤ildir, ama tabi ki bu esinti, bu s› geçen y›l›n ayn› ay›na göre 207 bin kifli artarak 2 milyon dalga bizleri de tesiri alt›na alabilir, özellikle de 439 bin kifliye ulaflm›fl. Gerçek rakam›n ise 5 milyona (% önümüzdeki y›l›n ilk alt› ay›nda s›k›nt› yaflayabili- 18.5) yaklaflt›¤› biliniyor. 2008 y›l›nda tar›m % 3.5 küçülür- riz.” ken, inflaat sektörü yüzde 20’den yüzde 0.9’a düflmüfl. Tür- Bu sözler, Baflbakan’›n krizle ilgili son dönemde muhtelif kiye ekonomisinin büyüme oran› ise yüzde 7’den 1.9’a geri- zamanlarda yapt›¤› aç›klamalardan birkaç tanesi... Halk›m›z lemifltir. Tabi küçülmeyen rakamlar da var, Baflbakanl›¤›n politikadan bahsederken “yalan söyleme sanat›” diye bofluna bütçedeki pay› gibi (1 milyar 858 milyon YTL)! dememifl. Ama yalan›n bu kadar›na da pes do¤rusu! Kri- zin te¤et geçmekte oldu¤u ülke gerçekli¤ine bir göz atal›m! 2008 y›l›nda do¤algaza % 80, elektri¤e % 25 oran›nda Belli ki Erdo¤an’›n aç›klamalar› sadece zenginlerle s›n›rl›d›r. Yoksa halk, krizi iyiden iyiye hissetmeye bafllam›fl durumda.. Bu yüzden soruyoruz: Hala m› yalan söylüyorsunuz? Kürt cumhurbaflkan› m›? Proleter Yaklafl›m “Mustafa” 85 y›ld›r vizyonda, Bu sinemalarda... (1) ✖ Sayfa 3 Emekçiden... Egemenlerin krizi ve sendikalara yans›malar›... ✖ Sayfa 4 Kutup Y›ld›z› ‹nisiyatif ve sorumluluk ✖ Sayfa 11 Evrensel Kurtulufl sahte vaatlerle de¤il, ezilenlerin mücadelesiyle gelecek! ✖ Sayfa 13 Yeni Demokrasi’den Merhaba... ✖ Sayfa 2 Logosunda “Türkiye Türklerindir” faflist slogan›n› tafl›yan Hürriyet gazetesinin genel yay›n yönetmeninin-en az›ndan görüntüde-Kürt cumhurbaflkan› seçecek kadar gelifltik mi, ilerledik mi? minvalinde bir soru sormas› kelimenin tam anlam›yla ironiktir. Özkök kendi gazetesini herhangi bir gün eline ald›ysa yan›t› da bulmufl olmas› gerekir! Fakat konuyu Özkök’ün manipüle etti¤i biçimde tart›flmak aç›kça “zokay› yutmak” olur. Madem burjuva-feodal bas›n›n amiral gemisi Hürriyet’in Genel ya n a p Kam Yay›n Yönetmeni sormufl biz de yan›tlayal›m. Siz ancak Sedat Bucaklar gibi A. Kadir Aksu’lar gibi devletin hizmetine girmifl, kraldan çok kralc› olan “Kürtleri” seçtirebilirsiniz. Siz ancak flu ya da bu yöntemle Kürtlerin Türklerden ayr› bir ulus oldu¤u gerçe¤ini reddedenleri seçtirebilirsiniz. Siz ancak hakim s›n›flar›n ç›kar›na kim geliyorsa onu seçtirtirsiniz. Sahi cumhurbaflkanl›¤› flöyle dursun da siz; Kürt ulusal kimli¤ini savunan birine gazetenizde ifl verir misiniz? ✖ Sayfa 9 Önce ‹flçi-köylü ve hemen ard›ndan da Özgür Gelecek gazetelerinin ard› ard›na kapat›lmas›na ra¤men “Daha nitelikli bir kitle faaaliyeti için daha nitelikli gazete” kampanyam›z tüm coflkusuyla sürüyor. Egemenlerin tüm sald›r›lar›na ra¤men okurlar›m›z yapt›klar› toplu da¤›t›mlar, kapatma karfl›t› eylemler ve emekçi halk›m›za yönelik sald›r›lar karfl›s›nda örgütlenme ça¤r›s› yapan eylemlerle çözümün gerçek adresini gösteriyorlar. Krizin sebebi biz de¤iliz Mali krizi, f›rsata çevirerek, kârlar›na kâr katman›n arac› haline getirme çabas›ndaki patronlar, iflçi ve emekçi y›¤›nlara dönük hak gasplar›na iyice h›z vermifl durumdalar. Son süreçte kitlesel iflten ç›karma, zorunlu izin, üretimi durdurma gibi uygulamalar›n yo¤unlaflmas› karfl›s›nda emekçiler de tepkilerini eylemlerle dile getiriyor. ✖ Sayfa 4 Kurflun polisten, alk›fl devletten... Polis fliddeti tüm h›z›yla devam ediyor. Hemen her gün yeni bir cinayet haberi ile uyan›yoruz. Polis, büyük bir performans göstererek her gün icraatlar›na bir yenisini ekliyor. Toplumu “adam etmekte” kararl› görünen polis, bunun önünde hiçbir engel tan›m›yor. Hiç zaman kaybetmeden silah›na sar›l›yor, kurflun ya¤d›r›yor, “adalet” da¤›t›yor. ✖ Sayfa 7 ÇA⁄RI D‹SK ve KESK taraf›ndan 29 Kas›m tarihinde Ankara’da örgütlenen “Krize, ‹flsizli¤e, Yoksullu¤a ve Zamlara Karfl› Emek, Bar›fl ve Demokrasi Mitingi”nde Partizan ve DDSB Pankartlar› Alt›nda Buluflal›m. Yeni Demokrasi 2 Yaflamdan notlar Bu k›fl da “Ayaz”ma’day›z! Kentsel Dönüflüm Projesi kapsam›nda evleri y›k›lan Ayazma Mahallesi halk›, 13 Kas›m Perflembe günü, kurduklar› çad›rlar›n y›k›lmas›yla bir kez daha sokakta kald›. K›fl›n so¤uk yüzünü hissettirmeye henüz bafllad›¤› bu günlerde yap›lan y›k›m, çocuk, kad›n, genç, yafll› demeden herkesi periflan etti. Yaklafl›k 3 y›l kadar önce bafllayan y›k›mlarla birlikte, 2 bin kadar olan hane say›s› 18’e düflmüfl durumda. Haklar›n› alabilmek için çad›r kurarak yaz k›fl demeden direnen Ayazma halk›, açt›klar› davayla da bar›nma haklar›na sahip ç›k›yorlar. Ayazma halk›n›n yaflad›klar›n› yerinde görmek ve okurlar›m›zla paylaflmak amac›yla bir ziyaret gerçeklefltirdik. Ö¤len saatlerinde yola ç›k›yoruz. Daha yolda bafll›yor Ayazma’n›n çilesi; otobüste konufltu¤umuz insanlar dertliler. Konu bir krizden aç›l›yor, bir y›k›mlardan… Otobüsten iner inmez, karfl›m›zda dev bir tabela; “TOK‹ Baflbakanl›k Konutlar›” yaz›l›. Kentsel Dönüflüm Projesi olarak bilinen proje üzerine yapt›¤›m›z haberlerde çok fazla trajediyle karfl›laflt›k. Belki de bunlardan en fazla can ac›tanlar›ndan birisini görmek üzere gitti¤imiz Ayazma, savafl sonras› bir kenti an›msat›yor. Y›k›lm›fl onlarca ev, so¤ukta periflan bir halde oynayan çocuklar, moloz y›¤›nlar› aras›nda evlerinden sürgün edilen insanlar›n eflyalar›... Periyodik bir hal alm›fl, Küçük Çekmece Belediyesi için Ayazma’y› y›kmak. Geçti¤imiz y›l yine bu aylarda y›k›lan mahalle için, bekleyin demekten baflka bir fley yap›ld›¤› yok. Küçük Çekmece Belediye Baflkan› Aziz Yeniay verdi¤i demeçlerde, hala “kimseyi ma¤dur etmeyeceklerini” söylüyor. Ma¤dur etmemekten anlad›¤› y›llarca kar k›fl demeden hayatta kalmay› baflarmak olsa gerek. ra daha fazla para verildi¤ini, kendilerine ise yar› fiyat›n›n bile verilmedi¤inden flikâyet ediyorlar. Zaman›nda mücadele eden ev sahiplerinin belli kazan›mlar› oldu¤u gibi kimi “uyan›klar›n” da vurgun yapt›¤›n› anlat›yorlar. Y›llard›r burada yaflad›klar›n› söyleyen Gül Ahmet Kuzucu, “benim cebimde 45 YTL para var. Emekliyim, ald›¤›m para yetmiyor, çocuklar›m›n getirdikleri parayla geçinmeye çal›fl›yoruz. Kriz nedeniyle çal›flt›¤›m ifl yeri kapand›. Ben de aylard›r iflsizim” fleklinde kendi durumunu anlat›yor. Belediye’den bir tan›d›klar›n›n çok rahat bir flekilde size ev falan vermeyecekler dediklerini anlat›yorlar. Ald›klar› duyumlara göre TOK‹ yerleri çoktan satm›fl bile. Metrekaresi 4 bin YTL’den. Belediye de Ayazma’y› bofl arazi, tarla olarak gösteren resmi ifllemleri tamamlam›fl. Y›k›lan umutlar… Çad›rlar› y›k›lan ailelerin yan›na do¤ru gidiyoruz. ‹lk gözümüze çarpan Bafl›büyük Mahallesi’nin getirmifl oldu büyük çad›r. Çad›rlar› y›k›lan aileler burada yaflamak için mücadele veriyorlar. Ne elektrik var ne de su. Bir kiflinin halen duran bir su saati var, onun üzerinden su ihtiyac› karfl›lan›yor ve 2 haftad›r banyo yapam›yorlar. Etraftaki moloz y›¤›nlar›n›n içinde oynayan çocuklar, muhtar›n kendisinin de efllik ederek döktürdü¤ü bozuk bal›klar›n içinde oynuyorlar. Mo- Biz bu vatan›n evlad› de¤il miyiz? Ayazma Mahallesi’nin içinde, moloz y›¤›nlar›n›n aras›nda dolafl›yoruz. Etrafta tek tük kalm›fl evlerin de bir taraflar› y›k›lm›fl vaziyette. Çad›rlar›n y›k›ld›¤› yere gitmeden önce, tapusu olan ev sahiplerinden, ‹smail Dilek ve Gül Ahmet Kuzucu ile görüflüyoruz. Adalete ve devlete güvendiklerini söylüyorlar ancak, ne belediyede ne de herhangi bir yerde muhatap bulamay›nca, biraz flafl›rm›fl, oldukça da öfkelenmifl durumdalar. “Biz bu vatan›n evlad› de¤il miyiz kardeflim?” diyor Gül Ahmet Kuzucu. Devletten haklar›n› isterken, devlete borçlu duruma düflmek üzere olduklar›n› belirterek, “nerede görülmüfl böyle bir fley, biz iki katl› evimizi veriyoruz, karfl›l›¤›nda 40 bin YTL al›p, üstüne borçlan›yoruz” fleklinde flikâyet ediyor. Çad›rlar› y›k›lanlar için, “bak nas›l direndiler, flimdi haklar›n› alacaklar. Ama baz› korkaklar vard›, onlar çekip gittiler. Helal olsun adamlara!” fleklinde çad›rlarda direnenleri övmeyi de ihmal etmiyor. Dava açmad›klar› gibi, var olan davaya da müdahil olmad›klar› halde bir fleylerin de¤iflece¤ini düflünüyorlar. Çeliflkili olan ise, “Belediye Baflkan›’n›n aya¤›na kadar gittik, ama bizi muhatap almad›. ‹ki kere dilekçe verdim, cevap yok. Baflbakan’a mektup yazd›m ama cevap gelmedi” demesine ra¤men hala “devletten bir fleyler bekliyor” olmalar›. ‹lk evleri y›k›lanla- ceddin Acar ile görüfltük. Çad›rlar›n y›k›m› s›ras›nda polisin 12 yafl›ndaki çocu¤unu al›p yere çalarak, bel kemi¤inde çatla¤a neden oldu¤unu anlat›yor. 8 y›ld›r Ayazma’da yaflad›¤›n› belirten Acar 45 yafl›nda ve inflaat iflçisi. Y›k›mlar bafllamadan önce kendilerine Belediye taraf›ndan gönderilen zarflardan bahsediyor. “Ben zarfta yazanlar› tamamlad›m gittim Belediye’ye, bana ‘bekle’ dediler. 6 ay sonra da y›k›m geldi.” Aziz Yeniay’›n, “istersen sana para verelim köyüne geri dön” fleklinde teklifte bulundu¤unu anlat›yor Acar. Ancak ne para, ne de daire verilmifl, hatta yetmezmifl gibi elindeki çad›r bile y›k›lm›fl. O da yetmedi yeflil kartlar› iptal edilmifl. Mahalleyi kendi içine bölmek için, ev sahiplerine “kirac›lar›n›z› evden at›n, yoksa size anahtar›n›z› vermem” diyen Aziz Yeniay “sözünü tutmufl” ve anahtarlar› teslim etmemifl. Acar da bu flekilde evinden at›lanlardan biri. “2. kuray› bekle dediler, 11 ay sonras› için. Bekledim bu sefer de 2. y›k›m geldi” diyor. Belediye’nin y›kmaktan vazgeçmedi¤i çad›rlar›n› onlar da yapmaktan vazgeçmiyorlar. U¤urcan 1.5 yafl›nda “say›n baflkan” Herkesin anlatacak bir fleyleri, yaflad›¤› bir trajedi var. Çocuk-yafll› hiç fark etmez. ‹lk y›k›mlardan sonra çad›rda do¤an U¤ur Can isimli bebek flimdi 1.5 yafl›na girmifl durumda. Ayazmal› analarla konufluyoruz, “çocuklar›m›z›n hayat› burada geçiyor” diye anlat›yorlar. En çok flikâyetçi olduklar› fley, çocuklar›n›n y›kanamamas› ve sa¤l›ks›z koflullarda büyüyor olmas›. Dökülen at›klar yüzünden çocuklar her an hastalanma tehlikesiyle de karfl› karfl›ya. Sahime Kurhan 38 yafl›nda ve 6 çocu¤u var. “9 gündür sokaktay›z, bu karda k›flta çoluk çocuk periflan olduk” diyor. Eflinin belediyede Yeni Demokrasi’den l›m” diye anlat›yor Vahide ana, yar› Türkçe, yar› Kürtçe. Hediye Karabal›k 33 yafl›nda, çad›rda direnen bir baflka ana. Yaln›z direnifli do¤du¤u günden beri bafllayan U¤urcan Karabal›k ile birlikte sürdüren ilk ana. Sohbet ederken bir baflka kad›n›n daha do¤uma gitti¤ini ö¤reniyoruz. Öyle ya yaflam bir flekilde hep devam ediyor... Sahime ana flaka yapmay› da ihmal etmiyor ve “Çad›rcan koysayd›n›z ad›n› keflke” diyor. Yaflam koflullar›n›n tüm zorluklar›na ra¤men önce çocuklar›ndan sonra da onlar›n geleceklerinden bahseden analar endifleli, ama umutlu bekleyifllerini sürdürüyorlar. “Evimizi neden y›k›yorsunuz?” Bar›fl Turan ile görüflmelerimize devam ediyoruz. Oldukça dertli, ama anlatmak için de bir o kadar sab›rs›z bafll›yor konuflmaya. “Burada 18 aile 3 y›k›m gördü” fleklinde konuflmas›na bafll›yor ve Belediye Baflkan›’n›n aç›klamalar›ndan, nas›l insanlar› kand›rd›¤›ndan bahsediyor tüm Ayazmal›lar›n bahsetti¤i gibi. Sözünü tutmayan Belediye Baflkan›’n›n üstüne bir de yalan beyanlarda bulundu¤unu anlat›yor Turan ve “hamile bir abla bugün yar›n do¤um yapt›¤›nda çocu¤unu al›p, bu k›fl günü nereye gitsin?” fleklinde soruyor. Y›llard›r Ayazma’da oturduklar›n›, buna ra¤men Belediye Baflkan›’n›n, “o insanlar orada oturmuyorlar, sonradan gelip çad›r kurmufllar” fleklindeki aç›klamalar›na sinirleniyor. Belediye Baflkan›’n›n vaatlerine göre, 1 y›ll›k kiray› karfl›layaca¤›n› söylüyor. Bir y›l sonra ne olaca¤›n›, mahalleye 3 kere gelen Belediye’nin zihniyetinden anlamak mümkün. Belirli bir güvence ile imza alt›na al›nmas› gerekti¤ini savunduklar›n› ifade ediyor Turan. Bar›nma haklar›n› istediklerini belirten Turan, çocu¤unun, utanc›ndan okula gidemedi¤ini anlat›yor. “Ben ateflin bafl›nda oturunca duman›n kokusu üstüme siniyor. Çad›r y›k›mlar› s›ras›nda, küçük bir çocu¤un polise dönerek “sen benim evimi niye y›k›yorsunuz?” fleklindeki sorusu herkesin a¤›r›na gitmifl ki, “çocuklar böyle tepki verirken biz büyükler nas›l tepki vermeliyiz, siz pay biçin” fleklinde konufluyorlar. loz y›¤›nlar›n› hala bir psikolojik bask› unsuru olarak olduklar› yerde bekleten Belediye, yetmezmifl gibi, kimyasal at›klar› da çad›rlarda yaflayanlar›n yak›nlar›na dökerek, bölgeden kaçmalar›n› sa¤lamaya çal›fl›yor. Evleri görece kullan›lacak durumda olanlar yanlar›na baflka bir aileyi alarak yaflam savafl› veriyorlar. “Ne yapal›m, bende de yok ama insan›n içi s›zlar, orada d›flar›da kalm›fl komflular›m›z” fleklinde nas›l dayan›flma içinde olduklar›n›, olmak zorunda olduklar›n› ifade ediyorlar. Baflka bir çad›ra ilk girdi¤imizde sohbet, “ben tek bafl›ma ne yapabilirim? Bas›n aç›klamas› yapar›m diyelim. Bildiri, dava vb. sesimi duyurmak için bir fleyler yapt›m diyelim, beni kim ciddiye al›r? Ya da sesimi nas›l duyurabilirim? Burada birlikte olmam›z çok önemli” fleklinde dayan›flman›n önemi üzerine seyrediyordu. Biz de y›k›m sürecinde bir çocu¤unun belkemi¤i çatlayan bir babayla, Ta- tafleron bir firmada çal›flt›¤›n› söyleyen Kurhan, “560 YTL maafl al›yor eflim. Verecekleri evin kiras› 250 YTL olsa bile, bize yiyecek kuru ekmek bile kalmaz” fleklinde anlat›yor. Sorun dönüp dolafl›p bize kira öder gibi ev verseler bile nas›l öderiz mevzuna, kendili¤inden ç›k›yor. Belediye Baflkan›’n›n “ben o insanlara ev verdim ama kiray› ödemediler, gidip orada tekrar baraka kurmufllar” fleklinde aç›klamalar› da yad›rganarak anlat›l›yor. Türkçeyi iyi bilmedi¤ini söyleyen Vahide Akkufl da hem komflusunun yard›m›yla hem de kendi anlatabildi¤i kadar derdini anlatmak istiyor. Vahide ana 50 yafl›nda ve Ayazma’ya ilk yerleflenlerden. Evlerini kurarken polisin eflini ve çocuklar›n› gözalt›na ald›¤›n› söylüyor. fiimdi de ev sahibi oldu¤u halde kendisine hiçbir hak tan›nmam›fl ve ma¤duriyeti de hala devam ediyor. “Faturalar›m›z›, vergimizi ödüyoruz, biz de bilmiyoruz nereye gidelim, kime derdimizi anlata- 28 Kas›m-13 Aral›k 2008 Okula gitti¤imde, ‘çad›rda yaflayan çocuklar geldi’ diye dalga geçiyorlar. Utan›yorum okula gitmek istemiyorum” fleklinde çocuklar›n›n mahcubiyetlerini anlat›yor. Çad›r y›k›mlar› s›ras›nda, küçük bir çocu¤un polise dönerek “sen benim evimi niye y›k›yorsunuz?” fleklindeki sorusu herkesin a¤›r›na gitmifl ki, “çocuklar böyle tepki verirken biz büyükler nas›l tepki vermeliyiz, siz pay biçin” fleklinde konufluyorlar. Çocuklar›na sahip ç›kmazlarsa, bu koflullarda ya balici ya tinerci ya da h›rs›z olacaklar›n› söylüyorlar. Çocuklar›n derelerin içinden geçerek okula gitti¤ini ifade eden Turan, “Baflbakan ç›k›p aç›klama yap›yor; ‘dar gelirli vatandafllar›m›za konut yapt›raca¤›m, iflsiz vatandafllar›m›za ev yapt›raca¤›m diye. Y›k›m ma¤durlar› olarak bir yerde bar›nd›r›lamayacaksak, hangi vatandafl bundan yararland›r›lacak?” diye soruyor. (‹stanbul) Merhaba, Yay›nevimizden ç›kan Demokratik Halk ‹ktidar› için ‹flçi-köylü gazetesinin 29. say›s›n›n kapat›lmas› sald›r›s› sürüyor. Sesimizi halk kitlelerine ulaflt›rman›n önemli araçlar›ndan biri olan gazetenin önemini bildi¤imiz için, yay›nevimiz Özgür Gelecek adl› yeni bir gazeteyle okurlar›na ve halka seslenmeye karar verdi. Ancak daha ilk say›s› ç›kar ç›kmaz, Özgür Gelecek de benzer gerekçe(sizlik)lerle bir ay süreyle kapat›ld›. Ve bu kez de, yine Yeni Demokrasi isimli gazete ile sizlere sesleniyoruz. Az bir güç ve k›s›tl› imkanlarla da olsa, sesimizi k›samayacaklar›n›, halka ulaflman›n araçlar›n› sürekli yarataca¤›m›z›, okurlar›m›z ve kitleler gazetemizi sahiplendikçe gücümüzün önünde kimsenin duramayaca¤›n› bir kez daha tekrarlama ihtiyac› duyuyoruz. Gazetemiz neden devletin hedefi olmaktad›r? Okumaya dahi gerek duymaks›z›n neden kapatma kararlar› verilmektedir? Bu sorular›n yan›t›n› iki yönden vermek gerekir. Birincisi, devrimci bas›n olarak halka gerçekleri emekten ve emekçiden yana devrimci yorumumuz ve alternatifimizle birlikte anlatt›¤›m›z için genel olarak zaten her zaman hedefteydik, bugün de hedefteyiz. Ayr›ca egemenlerin ABD’de bafllayan ve tüm dünyaya h›zla yay›lan krizinin etkilerinin ezilenler üzerinde etkisini göstermeye bafllamas›yla birlikte s›n›f çeliflkilerinin artt›¤›/artaca¤› fleklindeki gerçeklik bize di¤er bir ipucunu vermektedir. Bugün sokaklarda politikan›n, sisteme karfl› mücadelenin yak›n›ndan dahi geçmeyen birçok insan polis taraf›ndan öldürülüyor ya da iflkence görüyorsa bunun özel bir nedeni mutlaka var. Yaflananlar› polisin bildik katliamc›, iflkenceci yüzüyle aç›klamak mümkün de¤il. Öyleyse toplumu terörize etme, yar›n ekonomik olarak iyice çöküfle geçecek olan ezilenlerin baflkald›r›s›na karfl› bu günden set olmak onlar için vazgeçilmez önemdedir. Bunun için de en büyük silahlar› geçmiflten bugüne kadar “korku cumhuriyetleri” yaratmakt›r. Korkan insanlar bir araya gelemez, korkan insanlar sömürüye, bask›ya, zulme dur diyemez, korkan insanlar bedel ödeyemez vs. Öyleyse gölgesinden dahi korkan bir toplum yaratmak en baflta gelen amaçlardan biri olmal›d›r. Hele ki bu korkular süreklileflmifl bir hal al›rsa sürekli taviz veren, onurunu, sevdiklerini, de¤erlerini yitiren bir “sürü” ortaya ç›kacak ve sömürülmek için efendilerine yalvaracaklard›r. ‹flte istedikleri bu ortam› yaratabilmek için toplumun ilerici, devrimci ve sosyalist güçlerine sald›rmalar› kadar do¤al ne olabilir ki? Korku cumhuriyetlerini halkla birlikte yerle bir edecek olan onlard›r, yani biziz çünkü. Bugün bizlere daha yo¤un sald›rmalar›n›n anahtar› da budur. Ancak yine de meselenin önemli di¤er yan›n› da es geçemeyiz. Bu noktada Mao’nun ünlü “düflman sald›r›yorsa iyidir, bu, do¤ru yolda oldu¤umuzu gösterir” sözüne at›fta bulunmamak imkans›z görünüyor. Düflman sald›r›yor, çünkü do¤ru fleyler söylüyor ve yap›yoruz. Biz kendimizi ne kadar elefltirsek de, eksiklerimizi, hatalar›m›z› üst üste koyup kuleler kursak da (ve bunda ne kadar hakl› olsak da), küçük ama ileri do¤ru atm›fl oldu¤umuz ad›mlar›m›z› görmezden gelmek emeklerimize ihanet etmek olacakt›r. Gazetemizle ilgili olan k›sm›yla bakarsak meseleye, bir buçuk ay önce “Daha nitelikli bir kitle faaliyeti için daha nitelikli bir gazete” fliar›yla bafllatm›fl oldu¤umuz ve esas olarak siz okurlar›m›z taraf›ndan yürütülen kampanya faaliyetinin yaratm›fl oldu¤u canl›l›¤› gazete sayfalar›m›zda da görmek mümkün. Yaz›lar›n çoklu¤u nedeniyle kesmek zorunda kald›¤›m›z sizlerden gelen haber ve yorumlar›n gazetemizi daha canl› ve çekici k›ld›¤› aç›k. Birçok bölgede yap›lan sesli ajitasyon/propaganda eflli¤inde, yeni alanlar belirleyerek ve “çalmad›k tek bir kap› b›rakmama” hedefiyle yap›lan da¤›t›mlar bunun bir göstergesidir. Zira sizlerden gelen haberlerde, bu faaliyetlerle birlikte yeni kitlelere ulafl›ld›¤›n›, gazetemizi düzenli olarak takip etmek isteyen birçok insan›n ç›kt›¤›n›, kitlelerin içinde olman›n verdi¤i canl›l›¤› gözlemleyebiliyoruz. Bu da bize (bir kez daha) önümüze somut hedefler koydu¤umuzda, faaliyetin araçlar›n› ve yöntemlerini tart›flarak yola ç›kt›¤›m›zda baflar›l› olman›n da önünün aç›ld›¤›n› gösteriyor. Bu flekilde somut meseleler üzerinden, zengin araçlarla yürütece¤imiz canl›, örgütlü faaliyetlerin, baflar› üzerindeki etkisi de görüldü. Son olarak, daha önce yine bu köflede kampanyan›n ülke gündemi ile birlefltirilmesi meselesini yazm›flt›k. ‹flte 1 May›s Mahallesinde okurlar›m›z›n yapt›¤› ve zamlar›-krizi konu alan bas›n aç›klamas› eylemi olumlu bir örnek olmufltur bu konuda. ‹flçi-köylü okurlar› ve Partizan imzas›yla yap›lan eylemin yan› s›ra gazetemizin kapat›lmas›na karfl› Ankara ve ‹zmir ‹flçi-köylü okurlar› ve çal›flanlar› olarak yap›lan eylemleri de kampanyan›n bir parças› ve olumlu etkisi olarak görmek gerekir. Tüm okurlar›m›z›n önümüzdeki süreçte ekonomik krizin halk›m›z üzerindeki etkilerini temel mesele olarak ele al›p bu yönlü faaliyetlerini yayg›nlaflt›rmas›, zamlara, sokak infazlar›na, iflten atmalara karfl› sesimizi, di¤er devrimci, demokratik ve ilerici kesimlerle birlikte ortaklaflt›rarak yükseltmesi gerekti¤ini vurgulayarak, 15 gün sonra görüflmek üzere diyoruz. Yeni Demokrasi 3 Politika-yorum 28 Kas›m-13 Aral›k 2008 IMF politikalar›n›n, uyguland›¤› her ülkede iflçi-emekçilere dönük sald›r›lar› kapsad›¤›n› çok iyi bilen sermaye kesimleri, bu politikalar›n kriz döneminde, IMF’nin tam denetiminde hayata geçirilmesi durumunda, “daha baflar›l›” uygulanaca¤›n›n da hesab›n› yapmaktalar. F›rt›na öncesi sessizlik er geç bitecek! Küresel mali kriz, emperyalist-kapitalist sistemin birinci gündem maddesi olmay› sürdürüyor. Hakim s›n›flar, krizi denetim alt›na almaya dönük, birbiri ard›nda zirveler toplayarak, krizin zorluklar›n› nas›l aflacaklar›n› tart›fl›yor. Bu zirve ve toplant›larda “önlem” ad› alt›nda al›nan tüm kararlar›n, iflçi-emekçi y›¤›nlar›n s›rt›ndaki yükü a¤›rlaflt›rmaya dönük oldu¤u ise art›k gizlenemiyor. Krizin nedeni olmayan, ancak faturas›n› ödemeye zorlanan emekçi y›¤›nlara dönük kapsaml› ve çok yönlü sald›r›lar, eskisine oranla daha üst boyutlara s›çram›fl bulunuyor. Uluslararas› ve yerel sermaye her kriz döneminde oldu¤u gibi, bu krizde de yine kol kola vererek, batan ya da batma ihtimali yüksek olan H›zla iflsizler ordusuna eklenen ya da esnek çal›flman›n bir biçimi olan “ücretsiz izin” kullanmaya zorlanan ve daha bir dizi sosyal y›k›m sald›r›s› ile yoksullu¤u, çaresizli¤i derinleflen emekçilerin hayk›r›fllar›n› duymamakta ›srar eden hükümet ise, ayn› günlerde kendilerine aylard›r IMF ile anlaflmay› “telkin eden” sermayenin sesine kulak verecekti. Asl›nda ise, emperyalizme göbekten ba¤›ml›l›¤›n gere¤i, elleri mahkum oldu¤u için, krize karfl› çözümü IMF ile yeni anlaflmalar yapmakta görecekti. Krize IMF denetimi Yerel seçimler öncesi propaganda amaçl› gerçeklefltirilen göstermelik yat›r›mlar›n, IMF ile yap›lacak anlaflma ile kesilmesinden endifle duyan kriz önlemleriyle birlikte, en az›ndan bir bölümünün tekrar ülkeye geri akabilece¤ini, böylelikle de, krizle birlikte mali piyasalar taraf›ndan riskli ülkeler kategorisinde say›lmaya bafllayan Türkiye’nin, bu kategoriden ç›kabilece¤ini hesap etmekte. Ülke komprador burjuvazisi ve de onlar›n, hükümet vb. düzeylerdeki temsilcileri de bunun çok iyi fark›nda olsalar da, esas yükün her halükarda iflçi-emekçi y›¤›nlara yüklenmeye çal›fl›lacak olmas›, flu süreçte egemenler cephesinde gündeme gelen tüm anlaflmalar›n, faturay› emekçi kesimlere ç›karmaya dönük olmas›, onlar› rahatlatmaktad›r. Zaten daha anlaflma olmadan bile, faturan›n iflçiemekçi y›¤›nlar taraf›ndan ödenmesine dönük yo¤un bir giriflim bafllat›lm›flt›r. Yukar›da da belirtti¤imiz gibi, kitlesel iflten ç›karmalar, ücretlerin düflürülmesi, zorunlu ücretsiz izin ve daha bir dizi hak gasp›, emekçi kesimlerin yaflam›n› daha da zorlaflt›ran do¤algaz, elektrik, su gibi gündelik yaflam›n temel ihtiyaçlar›na dönük bir dizi zamlar eflli¤inde sürüyor. Süreç siyasal/toplumsal hareketlere gebe banka ve flirketlerin zararlar›n› asgariye indirmenin, mümkünse de krizi kârla atlatman›n hesab›n› yap›yor. Krizin Türkiye’yi de, hem de oldukça boyutlu olarak etkisi alt›na alaca¤›, uflak egemen s›n›flar taraf›ndan inkardan gelinmeye çal›fl›lsa da, bunun krize fayda etmeyece¤inin ortaya ç›kmas› uzun sürmedi. Birçok ifl kolunda gerçeklefltirilen, toplu iflten ç›karmalar, ücretsiz izinler, üretimi durdurma, reel ücretlerin düflürülmesi gibi uygulamalar, krizin art›k gizlenemez bir hal ald›¤›n› gösteren emarelerin bafl›nda geliyordu. hükümetin bu kayg›s›n›n, IMF taraf›ndan dikkate al›nd›¤› ve anlaflman›n, “yat›r›mlar›n” devam etmesi, ancak kamu harcamalar›ndan k›s›lmas› temelinde sa¤land›¤› söyleniyor. Kamu harcamalar›ndan k›s›lmas›, bu harcamalardan zaten s›n›rl› ölçüde yararlanan emekçi kesimlere bundan böyle s›f›ra yak›n bir pay ayr›lacak olmas› anlam›na da gelirken, anlaflman›n özü elbette sadece bundan ibaret de¤il. IMF ile anlaflmay› en çok isteyen kesim olan sermaye, krizle birlikte ABD ve AB’ye kaçan s›cak paran›n, IMF denetiminde hayata geçirilecek Proleter Yaklafl›m “MUSTAFA” 85 YILDIR V‹ZYONDA, Krizle ilgili gerçekli¤in her kesimden ve her düzeyde kabul edilir bir hal almas›n›n yan› s›ra, kriz, egemen s›n›flar aç›s›ndan farkl› kayg›lar› da körüklemekte. Bunun içindir ki, krize iliflkin al›nan veya al›nmas› düflünülen önlemler, sadece mali önlemler olarak s›n›rl› tutulmamakta, politikalar sadece mali dengeleri sa¤lama biçiminde ele al›nmamaktad›r. Çünkü süreç ayn› zamanda siyasal/toplumsal hareketlere gebedir. Ve bunun içindir ki, krizin, dünya çap›nda ciddi toplumsal hareketlenmeleri de beraberinde getirece¤i ve hatta getirmeye bafllam›fl olmas› gerçekli¤i, egemen s›n›flar› bu süreçte oldukça ciddi ölçülerde kayg›land›rmaya bafllam›flt›r. Bunun içindir ki, yap›- t›lmas›n› içermektedir. Buradaki amaç da zamanlamaya dikkat çekilerek, “fleriatç› ve bölücü” çevrelerin ortak sald›r›s›na hizmet etmek üzere, cumhuriyetin en önemli/temel de¤erinin y›prat›lmas›, çökertilmesi, gözden düflürülmesi olarak tespit edilmektedir. BU S‹NEMALARDA... (1) Can Dündar, belgeseline “beni hat›rlay›n›z” logosunu koymakla “herhalde” ince bir espri/alay yapm›fl olmal›d›r. ‹smi ve cisminin dört bir yana serpildi¤i ülkede M. Kemal’i “unutabilmek” olas› m›d›r? Resmi ideolojinin anayasaya “kurucu” nosyonla yerlefltirildi¤i, e¤itim sisteminde temel formasyon olarak beflikten mezara ifllendi¤i topraklarda böyle bir “logo” hangi mesaj› vermektedir? Ama daha önemlisi, iktidar› temsilen koltu¤una oturanlar “misyonu”nu devam ettirdi¤i sürece, Mustafa Kemal’i unutmak mümkün müdür? Evet, do¤rusu “Mustafa” filmi Türk sinemalar›nda hep vizyondad›r. Bu devlet y›k›lana kadar da vizyonda kalmaya devam edecektir. De¤iflik versiyonlar› sahne alacak, önden, arkadan profilden durufllar sergilenecek, farkl› yüzlerle gösterilecek, baflka baflka biçimlerde ortaya ç›kacak ama özü hiç de¤iflmeyecektir. Harc› Mustafa Kemal önderli¤inde kar›lan ve temellendirilen faflist Türk devleti, “Kemalizm”, “Atatürkçülük” isimleriyle an›lan ideolojinin rehberli¤inde yolalagelmifltir. Günümüze yön veren temel ideolojik hat da budur. Belgesel nedeniyle yürütülen tart›flmalar›n da geniflleti¤i zemin, M. Kemal’in 70. ölüm, TC.’nin 85. kurulufl y›ldönümü vesilesiyle genel bir de¤erlendirmeyi, bir baflka deyiflle ideolojik kampanya faaliyeti üzerinde durmay› da gerekli k›lm›flt›r. Egemen s›n›flar›n bu kampanyaya neden ihtiyaç duyduklar›n› anlamak, günümüz koflullar›na bak›ld›¤›nda hiç de zor de¤ildir. Ne var ki koflullar üstesinden kolayl›kla gelebilecekleri bir seyir izlememekte, “birlik ve bütünlük” ad›na gösterdikleri çabalar sonuç vermemektedir. “Mustafa” filmine “Kemalizm” bayraktar› cenahtan gelen elefltiriler/sald›r›lar süreci yak›ndan takip edenlerin bildi¤i üzere; M. Kemal’in gerçek niteli¤i, vas›flar› ile katk› ve eserleri yerine özel yaflam› ve insani zaaflar›n›n çarp›t›larak öne ç›kar- Yap›mc›n›n böyle büyük bir komplo içerisinde oldu¤undan söz etmek için “teorisyen” olmak gerekmektedir. Nitekim “Sar› Zeybek” ve benzeri belgesellere imza atan da odur. Ama daha önemlisi, bizatihi bu film, kendisinin de deyimiyle Mustafa Kemal’i daha fazla sevdirmek amac› tafl›maktad›r ve bu yan›yla hiç de baflar›s›z de¤ildir. Ortodoks Kemalistler, putlaflt›r›c›, ilahlaflt›r›c› Atatürkçüler cephesinde kopar›lan yaygaralara karfl›n, belgesel 70. ölüm y›ldönümünde M. Kemal “sevdal›lar›na” iyi bir arma¤an olmufltur. Belgeselde verilmek istenen ve M. Kemal’e atfen kullan›lan, “Atatürk bizden biriydi” mesaj›, egemenlerin perdesinden halka yollanmaktad›r. Ne tesadüftür ki ayn› zaman diliminde Obama da kampanyas›nda benzer temay› kullanm›fl ve neticede ABD baflkanl›¤›na “halktan biri” seçilmifltir. Buradaki sorun, ezenle ezilen aras›nda giderek aç›lan mesafeyi kapatma derdidir. Belgeselde, nesnelli¤e gönderme ad›na vurgusundan kaç›lmayan, ancak “ta- lan zirve vb. toplant›larda krize iliflkin al›nan/al›nacak önlemler içinde, geliflen/geliflebilecek siyasal/toplumsal hareketleri bast›rmaya dönük “önlemler” önemli bir yer tutmaktad›r. Bu tür süreçler toplumsal muhalefetin en kat› ve vahfli sald›r›larla bast›r›lmak istendi¤i süreçlerdir ayn› zamanda. Bir yandan toplumsal muhalefete dönük yo¤un bir sald›r› gerçeklefltirilirken, di¤er yandan genifl halk y›¤›nlar›n›n dikkatlerini, gerçek sorundan, sistemin çok yönlü sald›r›lar›ndan baflka noktalara çekme politikas›, tam da böylesi dönemlerde egemen s›n›flar›n vazgeçilmez taktik ve yöntemlerinden, her daim baflvurulan silahlar›ndand›r. Bu konuda oldukça “deneyim” sahibi olan ülkemiz egemen s›n›flar› da bu süreçte bir kez daha bu silaha baflvurmaktad›r. Özü, de¤iflik inanç ve milliyetlerden halk› karfl› karfl›ya getirme ve çat›flt›rma olan gündem sapt›rma silah›, egemen s›n›flar›n her düzeyde temsilcileri taraf›ndan son dönemde artan bir pervas›zl›kla kullan›lmaktad›r. Provokasyonlar sürüyor Erdo¤an’›n Kürt illerine yapt›¤› provokatif “ziyaretlerin”, Kürt halk› taraf›ndan serh›ldanlarla karfl›lanmas›, ülke egemen s›n›flar› aç›s›ndan tam bir hezimet yaratm›fl, bu hezimet ise pervas›zl›¤› s›n›r tan›maz boyutlara tafl›m›flt›r. Irkç›-floven politikalar›n, Baflbakan›n a¤z›ndan “ya sev ya terk et” biçiminde aç›kça dillendirilmesi ve ‹stanbul’da eylem yapanlara pompal› tüfekle sald›r›lmas›n› “halk ne kadar sabretsin” diye savunarak, rihsel koflullar›n kaç›n›lmaz gere¤i” olarak yedirilmeye çal›fl›lan “diktatörlük” olgusunu, kendi a¤z›ndan “halktan biridir” mesaj› ile perdelemenin baflka bir izah› yoktur. Dündar’›n gerçekleri bütünüyle yans›tan ve tarihsel boyutlar›n› do¤ru biçimde ortaya seren bir M. Kemal filmi yapmad›¤›n›n alt›n› çizmek gerekmektedir. O, Mustafa Kemal kültünü devam ettiren bir hatta ilerlemifl, yerleflik tarz ve söylemin belli boyutlarda d›fl›na ç›karak “özel” kimi yönleriyle daha sahici bir “Atatürk” portresi çizmeye çal›flarak esasta yine egemen s›n›flar için iflgörmüfltür. Belgeselde, Kemalizmin gerçek yüzüne, M. Kemal’in as›l kiflili¤ine iliflkin kimi veriler bofllukta uçuflmakta, birçok belge ve olay eksik sunulmakta, yanl›fl anlat›lmakta, çarp›t›lmaktad›r. Çeflitli arfliv ve kay›tlarda araflt›rmalara giriflti¤ini ileri süren yap›mc›n›n, bir çok gerçe¤e ve belgeye temas edip de bunlara yer vermemesi, flekillendirdi¤i/kurgulad›¤› eserin amac› ve kendi duruflu konusunda yeterince fikir oluflturmaktad›r... Film, resmi ideolojinin genel kal›plar› içerisinde kalmaya özen göstermekle beraber di¤er yönüyle farkl› bir aç›l›m peflinde koflmaktad›r. Karfl›m›za bu kez de “Mustafa” belgeseli ile getirilip arz-› endam eden M. Kemal, yap›mc›s› ve destekçilerinin deyimiyle gökten yere Kürtleri aç›kça hedef göstermesiyle atefli iyice fitillenen tart›flmalar, Adana Valisi’nin bir ç›rp›da Türkiye’deki “terörist” say›s›n›n seceresini ç›kart›p “2-2.7 milyon aras›nda” demesi, bunun da ötesinde “yola getirmek” için, eylemde tafl atan çocuklar›n ailelerinin ald›¤› sosyal yard›mlar› kesmekle tehdit etmesi ve çok say›da çocu¤un tutuklanarak, on y›llara varan hapis cezas› istemleriyle yarg›lanmaya bafllanmalar›yla sürdü. Ancak k›flk›rtmalar elbette bunlarla s›n›rl› kalmad›. Irkç›-faflist zihniyet tam gazla icraatlar›na devam etti. Geçmiflte bulundu¤u görevlerde, Alevi memurlar›n sicilini tuttu¤u, bir anlamda sadece Alevi olduklar› için fiflledi¤i bilinen ve daha çok say›da faflist icraat›n alt›nda imzas› bulunan Milli Savunma Bakan› Vecdi Gönül, derdinin sadece bu ülkede yaflayan Aleviler ve Kürtlerle de¤il, Türk olmayan tüm uluslarla oldu¤unu da ortaya koyan aç›klamalarda bulunmakta sak›nca görmedi. Gönül’ün hedefinde bu defa, Türklefltirme politikalar› do¤rultusunda, bu topraklarda soyk›r›ma u¤rat›lan, tehcir ve sürgün edilen Ermeni ve Rumlar vard›. Atatürk’ün “ulus yaratmak için” att›¤› ad›mlardan biri de, Rumlar›n ve Ermenilerin do¤up büyüdükleri bu topraklardan zorla sürgün edilmesiymifl! Aç›kça söylemese de, yap›lan “en iyi ifl” olarak gerçeklefltirilen soyk›r›m› gördü¤ü ise kesin. Gönül’ün bu ç›k›fl›n›, Kürtlerin her düzeyde devlet ve hükümet yetkililerince aç›k aç›k hedef gösterilmesini Meclis’te elefltiren DTP milletvekili Hasip Kaplan’a “cevap veren” AKP’li Abdulkadir Akgül’ün, indirilip, “tabulaflt›rma”, “mumyalaflt›rma”, “ilahlaflt›rma” mertebesindeki as›l de¤er yitiminden kurtarmak ad›na giriflilen “yeniden do¤ufl” serüveninde aklanmaya çal›fl›lmaktad›r. Devlette ve ideolojide restorasyon ve revizyondan yana egemen s›n›flar›n destek verdi¤i bu ve benzeri çabalarla, baflka bir tür tarih anlat›m› denenmektedir. “Zamanlama” konusunda öfke saçan “h›zl›” Kemalistler, fena halde sollanm›fl olmaktan m›, olan bitenden bihaber yaflamaktan m› “bilinmez”, elefltiride sabr› zorlayan bir seviye tutturmufllard›r. Çok de¤il son bir ay içerisinde “Atatürk’ün” hükümetteki torunlar›, baflbakandan milli savunma bakan› ve milletvekillerine, pefl pefle verdikleri son derece çarp›c› demeçlerle “ruhunu yad etmekle” kalmad›, s›k› takipçisi bulunduklar›na dair en büyük güvence oluflturduklar›n› kan›tlam›fl oldular: “Biz ne dedik? Tek millet dedik, tek bayrak dedik, tek vatan dedik, tek devlet dedik. Buna karfl› ç›kt›lar. Buna karfl› ç›kan›n Türkiye’de yeri yok. Buyursun istedi¤i yere gitsin.” (Tayyip Erdo¤an, 02.11.08), “Düflünün Ege’de Rumlar devam etseydi veya Türkiye’nin pek çok yerinde Ermeniler devam etseydi, bugün acaba böyle bir milli devlet olabilir miydik?” (Vecdi Gönül, 10.11.08), “Devletime ve “Devletime, milletime karfl› geleni vurmaktan hofllanaca¤›m. Adalet herkese fazla uygulan›yor” yönlü aç›klamalar› izledi. F›rt›na öncesi sessizlik er geç bitecek Çok aç›kt›r ki, hem mali krizin hem de beraberindeki siyasal krizin sonucu olarak ortaya ç›kan yönetememe krizi, halk düflmanl›¤›n› gizlenemez boyutlara tafl›m›flt›r. Çünkü krizi aflma ad›na al›nan tüm önlemlerin, halk›n yaflam›n› daha da zorlaflt›raca¤›n› ve bu durumun ise sisteme karfl› hoflnutsuzlu¤u giderek büyütece¤ini bilmekteler. Bu hoflnutsuzlu¤un ezenler ile ezilenler aras›ndaki çeliflkileri daha da keskinlefltirece¤i ve önlenemez çat›flmalar› do¤uraca¤› gerçekli¤i, egemenlerin kayg›lar›n›n daha da büyütmektedir. Bunun içindir ki, emekçi halk y›¤›nlar› aras›nda çat›flma yaratma e¤ilimi ve buna dönük k›flk›rtmalar, daha üst seviyelerde bir seyir izlemeye bafllam›flt›r. ‹flçi ve emekçi y›¤›nlar›n gündemi böylece bir kez daha gerçek hedeften sapt›r›lmaya, krizle birlikte her gün daha da artan yoksulluklar›, iflsizlikleri, açl›klar› unutturulmaya çal›fl›lmaktad›r. Bugün kendili¤inden geliflen çok say›da eylem ve direniflin, örgütlü bir güce dönüflerek, önlerine aflamayacaklar› bir duvar olarak dikilmesinden, dahas› bu gücün kendilerini bir daha do¤rulmayacaklar› biçimde ezip geçmesinden korkuyorlar. Çünkü f›rt›na öncesi sessizlik er geç bitecektir. Bunu egemen s›n›flar da çok iyi bilmekteler. Bu kadar sald›rmalar› da iflte bundand›r! milletime karfl› gelenleri elbette vurmaktan hofllanaca¤›m.” (Abdulkadir Akgül, AKP Yozgat milletvekili, 12.11.08) Devlete ve millete karfl› gelenleri imha etme felsefesiyle, “tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet” ülküsü do¤rultusunda, Ermeni, Rum ve di¤er milliyetlere soyk›r›m uygulayan, say›s›z Kürt katliamlar›n› gerçeklefltiren faflist Kemalist diktatörlüktür. M. Kemal’in kurdu¤u TC’nin kadrolar› büyük oranda 1915’deki Ermeni soyk›r›m›n›n failleri olmaktan baflka, özünde Osmanl›’n›n devam› olarak geliflen TC tarihi, bu suçun devam› politikalar› ve prati¤i gütmekle de soyk›r›m suçundan sorumlu konumundad›r. Günümüzdeki aç›klamalar› yapan zevat, önceki say›s›z beyanlara imza atan sivil-askeri bilumum flahsiyet, siyasette ve pratikte Atalar› Mustafa Kemal’in izinden gitmifllerdir, gitmektedirler. Resmikurucu ideoloji denilen olgu, Ata denilen kavram böyle bir fleydir! Bunu anlamamakta direnen her türden oportunizm ve reformizm ile komünist ideoloji aras›ndaki nitelik fark›, yorumdan öte, nüfuza iliflkin bir özellik tafl›r ki esas sorun burada bafllamaktad›r! Bu konuya, Kemalizmin ana çizgilerine iliflkin belli saptamalada bulunaca¤›m›z ikinci bölümde aç›kl›k getirmeye çal›flaca¤›z... Yeni Demokrasi 4 ‹flçi/köylü haber 28 Kas›m-13 Aral›k 2008 “Krizin sebebi biz de¤iliz, kurbanlar› da olmayaca¤›z!” Mali krizi, f›rsata çevirerek, kârlar›na kâr katman›n arac› haline getirme çabas›ndaki patronlar, iflçi ve emekçi y›¤›nlara dönük hak gasplar›na iyice h›z vermifl durumdalar. Bu sald›r›lar, özellikle de iflçilerin örgütlü oldu¤u iflyerlerinde daha yo¤un bir biçimde hayata geçirilmeye çal›fl›l›yor. Son süreçte kitlesel iflten ç›karma, zorunlu izin, üretimi durdurma gibi uygulamalar›n en yo¤un oldu¤u bölgelerin bafl›nda Gebze ve Kocaeli’de bulunan organize sanayi bölgeleri geliyor. Özellikle de otomotiv sektöründe yo¤un olarak hissedilen krizle birlikte, bu bölgelerdeki otomobil üreticileri birbiri ard›na üretime ara veriyor ya da iflçileri ücretsiz izine ç›kar›yor. Geçti¤imiz haftalarda Tofafl ve Renault’un üretime ara vereceklerini aç›klamalar›n›n ard›ndan, benzer bir aç›klama da Ford’dan geldi. Ford fabrikas› üretime ara verece¤ini duyurdu ve Kocaeli’nin Gölcük ‹lçesi’nde faaliyet gösteren Ford Otomotiv Sanayi Afi (OTOSAN) 1326 Kas›m tarihleri aras›nda üretime ara verdi. Ford Otosan’›n Kocaeli’deki fabrikas›nda çal›flan 6 bin 400 iflçi de ücretsiz olarak izne ç›kar›ld›. Philips ciroyu be¤enmedi, kapatma karar› ald› Kapatma karar› alan iflyerlerinden biri de Philips. Philips Genel Merkezi, yüksek kâr marj› olmas›na ve kalitesini sürdürmesine ra¤men cirosunu “be¤enmeyerek”, 40 milyon Euro alt›nda ciro yapan iflyerlerini kapatma karar› ald›. Bu karardan Gebze Organize Sanayi Bölgesi’nde (GOSB) bulunan Türk Philips ve burada çal›flan 150 iflçi de etkilendi. Türk Philips’in, 24 milyon Euro’luk cirosu, yüksek kâr oran›, müflteri memnuniyetinde tüm Philips iflletmeleri aras›nda ilk s›ray› almas› ve kapatma karar›ndan henüz 3 hafta önce Toplu ‹fl Sözleflmesi imzalanmas›na ra¤men, 31 Aral›k itibariyle kapat›lmas›na karar verilmesi, Birleflik Metal-‹fl üyesi olan Philips iflçilerinin harekete geçmesini de beraberinde getirdi. ‹flçiler karar›n al›nd›¤› hafta bafl›, GOSB giriflinde servislerinden inerek, kapatma karar›n› protesto ettikleri bir yürüyüfl gerçeklefltirdiler. Philips iflçilerinin ikinci protesto “Ek ödeme ma¤duriyeti sürüyor” BTS, TCDD Genel Müdürlü¤ü önünde yapt›¤› aç›klamayla hükümet taraf›ndan aç›klanan ek önemelerin kendilerine ödenmemesini protesto etti. 14 Kas›m günü saat 12.30’da Gar önünde biraraya gelen emekçiler, buradan dövizler ve sloganlarla TCDD Genel Müdürlü¤ü önüne yürüdüler. “Krizin fa- yürüyüflü ise, bir hafta sonra gerçekleflti. GOSB giriflinde servislerinden inen Türk Philips iflçileri, burada iflyerlerinin kapat›lmas›n› protesto eden dövizler açarak, sloganlar att› ve halay çekti. Daha sonra yürüyüfle geçen iflçiler, kendilerini görüntüleyen GOSB güvenlik elemanlar›na da tepki gösterdiler. Yürüyüfl, fabrika önüne kadar devam ederken, ‹lçe Jandarma Komutanl›¤›’na ba¤l› birliklerin, fabrika önünde konuflland›¤› gözlendi. Jandarma ablukas›na karfl›n, fabrika önünde bir bas›n aç›klamas› yap›ld›. Birleflik Metal-‹fl taraf›ndan yap›lan aç›klamada, Philips’in ald›¤› kararla 150 iflçinin gelece¤inin karart›ld›¤› be- turas› demiryolcunun s›rt›nda” , “AKP ve YPK kararlar› uygulans›n” dövizlerini tafl›yan demiryolu çal›flanlar› “Ek ödeme hakk›m›z gasp edilemez”, “Zam-zulümiflkence iflte AKP”, “Küresel krize küresel direnifl” sloganlar›n› att›. Genel Baflkan Yusuf Ak›l taraf›ndan yap›lan aç›klamada 3 bini ek ödemesi düflürülen, 14 bini ek ödemesi kald›r›lan, 17 bin demiryolcunun ma¤duriyetinin görmezlikten gelindi¤ini söyledi. Bu ma¤duriyetleri ortadan kalkana kadar demokratik taleplerini savunacaklar›n› ve mücadelelerini sürdüreceklerini bildiren emekçiler, aç›klaman›n ard›ndan eylemlerini bitirdiler. (Ankara) lirtilerek; “Bizler, Birleflik Metal-‹fl Sendikas› olarak, ‘krizin sebebi biz de¤iliz, kurbanlar› da olmayaca¤›z’ diyoruz. Bu karara karfl› geçen hafta bafllatt›¤›m›z eylem ve direnifllerimizi yükselterek devam ettirece¤iz” denildi. Birleflik Metal-‹fl Sendikas› yöneticilerinin de kat›ld›¤› eyleme, uluslararas› destek de geldi. Türk Philips iflçilerine destek verenler, Philips’in genel merkezinin yer ald›¤› Hollanda’dan, k›sa ad› TIE-Netherlands olan Uluslararas› Bilgi A¤› adl› enstitünün çal›flanlar›yd›. Koordinatör Hanka Heumakers ve Franny Parren de iflçilerin yürüyüflüne kat›larak, desteklerini sundular. (Kartal) TMMOB ‹stanbul ‹l Koordinasyon Kurulu kriz, yoksulluk ve son zamlara karfl› Taksim Gezi Park’ta kitlesel bir bas›n aç›klamas› yapt›. “Kriz te¤et geçmiyor, AKP dalga geçiyor” vb. sloganlar›n at›ld›¤› aç›klamaya demokratik kitle örgütleri de destek verdi. Bas›n aç›klamas›n› okuyan TMMOB ‹l Koordinasyon Kurulu Genel Sekreteri To- Zamlara ve sald›r›lara karfl› miting zaman bunlar› görmezden gelerek anayasal suç iflledi¤ini söyledi. Sendikal› olduklar› için iflten at›lan Çapa Temizlik iflçilerinin de destek verdi¤i eylemde Belediye‹fl 5 No’lu fiube Baflkan› Nihat Altafl yapt›¤› aç›klamada, ‹DO çal›flanlar›n›n gruplar halinde B‹MTAfi bürolar›na ça¤r›l›p tehditlerle sendikadan istifa etmeye zorland›klar›n› söyledi. Tes-‹fl, Ha- Emekçiden... Egemenlerin krizi ve sendikalara yans›malar›... Bir yandan krizin etkisi giderek artarken, di¤er yandan da yans›malar› kendini göstermeye devam ediyor. Öyle ki dün “biz güçlü bir devletiz, hem biz krizlere al›fl›¤›z, bütün önlemlerimizi ald›k” diyen hükümet, geçen hafta sonu Hindistan’da Baflbakan taraf›ndan yap›lan “krizden biz de etkilenece¤iz” fleklinde yapt›¤› aç›klamayla herkesin gördü¤ünü kabul etmek lütfunda bulunmufltur. Asl›nda duru- mun bu aflamaya gelece¤i bizler aç›s›ndan zaten netti. Hükümet ise bu süreci parça parça ele alarak emekçileri oyalamaya, kand›rmaya çal›flm›flsa da yaflanan geliflmeler tersi gerçekleri ortaya serdi. Bugün itibariyle krizin ortaya ç›kmas›yla birlikte iflten at›lan iflçi say›s› 16 Kas›m 2008 tarihli Radikal gazetesinde 217 bin kifli olarak veriliyordu. Krizin etkilerinin kendini daha fazla hissettirmeye bafllayaca¤› ber-‹fl ‹stanbul fiube, Tez Koop-‹fl 1-2 No’lu fiubeler, Sa¤l›k‹fl ‹stanbul fiube, Tüm Bel-Sen 1-2 No’lu fiubeler, Tek G›da-‹fl ‹stanbul fiube, TGS ‹stanbul fiube ve TÜMT‹S Genel Merkezi’nin destek verdi¤i eylem “Zafer direnen emekçinin olacak”, “Kölelik düzenine son” vb. sloganlarla sona erdi. (‹stanbul) önümüzdeki günlerde bu say›n›n daha da artaca¤› da gözlerden kaçmayan bir gerçektir. fiu an önümüzdeki günlerde iflçi ç›kartaca¤›na dair aç›klamalarda bulunan onlarca ifl yeri vard›r. ‹LO’nun (Uluslararas› Çal›flma Örgütü) yapt›¤› aç›klamalara göre krizin dünyada 20 bin iflçiyi iflinden edece¤i söylenmektedir. Bunun resmi olarak böyle söylenmesi asl›nda sosyal güvenlik d›fl›ndakileri eklersek iki üç kat› daha fazla sonucun ortaya ç›kaca¤› bir süreç olacakt›r. Durumun vahameti aç›kt›r. Bu krizle birlikte ortaya ç›kan bir gerçek daha vard›r ki; Kriz ayn› zamanda iflçi s›n›f›n örgütlü bulundu¤u sendikalardaki krizi de iyice su yüzüne ç›karm›flt›r. Meselenin önemli noktalar›ndan biri de budur. Öyle ki, iflçi ve emek- Mimaysan’da da yürüyüfller gerçeklefltirildi. Tepeören’de kurulu bulunan Isuzu fabrikas› iflçilerinin yan›s›ra, Kartal’daki Anadolu Motor iflçileri de eylem yapt›lar. Yine Kartal’da bulunan ABB iflçileri de, Genel-‹fl üyesi Kartal Belediyesi iflçilerinin ve çok say›da kurum ve sendikan›n da destek verdi¤i bir yürüyüfl gerçeklefltirdiler. Kartal Köprüsü yak›n›ndaki BP’de toplanan ABB iflçileri, kendilerine destek için gelen s›n›f dostlar›yla birlikte, pankartlar açarak yürüyüfle geçtiler. ABB Dudullu iflçileri ise sabah yürüyüfllerinin 5. haftas›nda yine OSB Dört Yol’da topland›lar. Pankart açarak yürüyüfle geçen 60 kadar iflçi yol boyunca “MESS, MESS flafl›rma sabr›m›z› tafl›rma” slogan›n› att›. Kocaeli’de bulunan Bekaert ve Standard Depo’da çal›flan Birleflik Metal-‹fl üyesi metal iflçileri de yine Cuma günleri, sabah vardiyas› öncesi yürüyüfl yaparak, metal patronlar›n›n dayatmalar›n› protesto etmeyi sürdürüyorlar. (Kartal) Yakac›k-Valf patronu iflçileri içeri almad› res Dinçöz, Türkiye’yi yönetenlerin halka karfl› büyük bir bunal›m, çözümsüzlük ve alacakaranl›k d›fl›nda hiçbir fley yaratamad›¤›n› söyleyerek, “daha çok yoksulluk, IMF’ye ve emperyalizme daha çok ba¤›ml›l›k, bask›, fliddet, çeteler ve yolsuzluklar, bu düzenin ve ülkeyi yöneten siyasi iktidarlar›n marifetleridir” dedi. (‹stanbul) “B‹MTAfi iflçisi yaln›z de¤ildir”, “Sendika hakk›m›z engellenemez” sloganlar›n› atarak yürüyen iflçiler “Toplu sözleflme hakk›m›z engellenemez” yaz›l› pankart açt›lar. “B‹MTAfi iflçisi yaln›z de¤ildir”, “Sendika hakk›m›z engellenemez” sloganlar›n› atarak yürüyen iflçiler “Toplu sözleflme hakk›m›z engellenemez” yaz›l› pankart açt›lar. Belediye önünde iflçiler ad›na aç›klama yapan Türk-‹fl 1. Bölge Baflkan› Faruk Büyükkucak, s›k s›k demokrasi ve özgürlüklerden bahseden AKP’nin ifline gelmedi¤i Aylard›r süren T‹S görüflmelerinden sonuç al›namayan metal iflkolunda çal›flan iflçiler, hak gasp›na dönük dayatmalara “dur” demek için haftalard›r eylem yap›yor. Krizin faturas›n›, iflyeri kapatmalar›, ücretsiz izin vb. dayatmalarla iflçilere y›kmaya çal›flan metal patronlar›, metal iflçilerinin direnifline çarp›yor. T‹S görüflmelerinde MESS dayatmalar›n› kabul etmeyen, metal iflçileri, krizin faturas›n› ödememekteki kararl›l›klar›n›, haftalard›r gerçeklefltirdikleri “Cuma Yürüyüflleri” ile ortaya koyuyorlar. Metal iflçileri, Gebze, Kartal ve Ümraniye’nin yan›s›ra, Kocaeli’de de her hafta Cuma günleri, sabah vardiyas›n›n bafllad›¤› saatlerde, ifl yerine yak›n bir noktada inerek, yürüyüfle geçiyorlar. Gebze Fen-‹fl Köprüsü civar›nda sabah erken saatlerde gerçeklefltirilen eylemlere Sarkuysan, Çay›rova Boru, Kroman Çelik, Akkardan, Makina Tak›m iflçileri kat›l›rken, yine Gebze’de bulunan ve MESS kapsam›nda olan iflyerlerinden Areva, Yücel Boru, Poly Metal ve Bosal AKP emekçilerle dalga geçiyor Sendikal örgütlülük Büyükflehir’i rahats›z ediyor Belediye-‹fl Sendikas›na üye iflçiler, ‹stanbul Büyükflehir Belediyesi’ne ba¤l› ‹DO tafleronu B‹MTAfi’ta 7 iflçinin sendikal› olduklar› için iflten at›lmas›na sessiz kalmad›. 19 Kas›m 2008 tarihinde Belediye-‹fl Sendikas› ‹stanbul fiubeleri önünde toplanan yaklafl›k 200 iflçi Büyükflehir Belediyesi önüne yürüyerek at›lan iflçilerin geri al›nmas›n› istedi. Metal iflçileri faturay› ödememekte kararl›! ‹flçi ve emekçilere dönük, gerek bölgede gerekse genel anlamda artan sald›r›lar ve emekçi y›¤›nlar› giderek daha da fazla yoksullaflt›ran zamlar, Gebze Sendikalar Birli¤i’ni (GSB) harekete geçirdi. Geçti¤imiz günlerde GSB’nin ça¤r›s› ile Petrol-‹fl Konferans Salonu’nda bir toplant› yap›ld›. Toplant›ya Türk-‹fl’e ba¤l› Petrol-‹fl ve Belediye-‹fl, D‹SK’e ba¤l› Birleflik Metal-‹fl, Lastik-‹fl ve Nakliyat-‹fl, Hak-‹fl’e ba¤l› Çelik-‹fl ve KESK’e ba¤l› E¤itim-Sen flubelerinden 100’ü aflk›n temsilci kat›ld›. Farkl› sendikalarda örgütlü fabrikalardan 25 temsilcinin konufltu¤u toplant›da krizin etkileri ve mücadele önerileri s›raland›. Ücretsiz izinlerin ola¤an hale geldi¤ini belirten iflçiler, art›k ay›n yar›s› çal›fl›p geçinemez hale geldiklerini belirterek, iflten atmalara karfl› dayan›flman›n gelifltirilmesini istediler. Toplant›, 30 Kas›m Pazar günü Gebze’de, krizin halka y›k›lmas›na karfl› bir miting yap›lmas› karar› al›nmas›yla sona erdi. (Kartal) çilere yönelik iflsizlik, zam, düflük ücret, sendikal örgütlenmeyi yok sayma ve engelleme gibi anti-demokratik uygulamalar›n artt›¤› bir süreçte tart›flmalar›n içe yönelmesi bu cephedeki krizin ta kendisidir. Bugün iflçi ve emekçilerin temel örgütlenme alanlar› olan sendikalar›n tamam›na yak›n› süreci do¤ru anlayan ve do¤ru müdahale yöntemlerini uygulayan bir rotada de¤ildir. Bugün de yaflanan kriz karfl›s›nda ayn› yaklafl›mlar devam etmektedir. Örne¤in Türk-‹fl’e ba¤l› sendikalar›n büyük bir bölümünde ola¤anüstü kongreler tart›fl›lmaya bafllanm›flt›r. Kongrelerin hepsinin bu sürece denk gelmesi tesadüf de¤ildir. Çünkü s›n›f karfl›t› politikalar›n hayata geçirilmesinin en uygun zaman› böy- lesi zamanlard›r. Bu tabloya bakt›¤›m›zda iç tart›flmalar›n yap›ld›¤› sendikalar›n tamam›n›n mücadeleden uzaklaflm›fl ve s›n›f ile ba¤lar›n›n kopmufl oldu¤unu görürüz. ‹flte bu bir ayr›fl›m çizgisidir de ayn› zamanda. Görevimiz bu ayr›fl›m ve tart›flmalarda mücadeleci yan› daha ileri noktalara tafl›makt›r. Bu anlamda yaflanan süreci içe yönelik de¤il, d›fla yönelik anlamal›y›z. Bizler tüm bu tart›flmalara karfl› emekçi kitlelere her zamankinden daha yo¤un giderek, örgütlenme çal›flmalar›m›za h›z vermeliyiz. Bunun bir ad›m› 29 Kas›m Ankara mitingi olmal›d›r. Bu miting son dönemdeki sald›r›lan›n püskürtülmesi aç›s›ndan da istedi¤imiz düzeyde olmasa bile oldukça önemlidir ve yo¤un bir kat›l›m sa¤lanmal›d›r. Son dönemde üretimi durdurdu¤unu aç›klayarak, iflçileri kap› önüne koyan iflyerlerinden biri de Yakac›k’taki Valf fabrikas›. Valf iflçileri iflyerlerinin kapand›¤›n› sabah iflyerine geldiklerinde, içeri al›nmamalar› üzerine ö¤rendiler. Valf patronu 14 Kas›m sabah› ifl yerine gelen iflçilere üretimi durdurdu¤unu aç›klad›. Ancak fabrikada kriz olmad›¤›n›, yeni siparifller al›nd›¤›n›, kapatma karar›n›n esas olarak buradaki örgütlülü¤ü bitirmeye dönük oldu¤unu söyleyen Birleflik Metal-‹fl üyesi iflçiler, gün boyu fabrika önünden ayr›lmayarak, eylem yapt›lar. Kartal E5 karayolu üzerinde kurulu olan Valf fabrikas›n›n 58 iflçisi, kapatma karar› geri al›nana kadar eylemlerine devam edeceklerini söylüyorlar. (Kartal) Tezcan Galvaniz iflçileri direniyor Kriz bahane edilerek, bir dizi hak gasp›n›n ve de iflten ç›karmalar›n yafland›¤› yerlerden biri de, Kocaeli’deki Arslanbey Organize Sanayi Bölgesi’nde kurulu olan ve 400 iflçinin çal›flt›¤› Tezcan Galvaniz Fabrikas›. Tezcan Galvaniz patronu, kriz bahanesiyle Birleflik Metal-‹fl’te örgütlenen 38 iflçiyi iflten att›. Mesai saatinin bitimine do¤ru 38 arkadafllar›n›n iflten ç›kar›ld›¤› haberini alan Tezcan Galvaniz iflçileri ise, fabrika önünde biraraya gelerek iflten ç›karmalar› protesto ettiler. Eylemde, Birleflik Metal-‹fl Kocaeli fiubesi taraf›ndan fabrika önünde bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirildi. Aç›klamada, patronun krizi gerekçe göstererek sendikal örgütlülü¤ü da¤›tmaya çal›flt›¤› belirtilerek, iflyerindeki örgütlenmenin bir y›l önce bafllad›¤›, ço¤unluk tespiti yap›ld›¤›, patronun itiraz›na ra¤men mahkemenin lehte karar› ald›¤› vurgulanarak, patronun sendikal örgütlülü¤e tahammülsüzlü¤ünün alt› çizildi. Aç›klama, 38 iflçi ifle geri al›nana kadar mücadelenin sürece¤i vurgulanarak sona erdi. (Kartal) ‹flçi/köylü haber 28 Kas›m-13 Aral›k 2008 Emekliler haklar›n› istiyor D‹SK’e ba¤l› Emekli-Sen üyeleri krizi her gün artan etkilerine karfl›, 11 Kas›m’da bir eylem yapt›lar. Kad›köy ‹skele Meydan›’nda gerçeklefltirilen eylemde yap›lan aç›klamada, tüm emekçi kesimler, sald›r›lara karfl› ortak mücadeleyi yükseltmeye ça¤r›ld›. Aç›klamay› Emekli-Sen Kartal fiube Yönetim Kurulu üyesi Zehra Demir yapt›. Demir, ABD’den bafllayan finans krizinin yay›larak devam etti¤ini, Türkiye hükümetinin, “kriz bizi etkilemez” aç›klamalar›na ra¤men krizin etkilerinin gün geçtikçe ortaya ç›kt›¤›n› söyleyerek, do¤algaza % 22.5 zam yap›ld›¤›n› belirtti. (Kartal) Krize karfl› oturma eylemi ‹flçi ve emekçiler sokaklara ç›karak, krizin faturas›n› ödemeyeceklerini hayk›rmay› sürdürüyor. 29 Kas›m’da Ankara’da yap›lacak miting öncesi h›z kazanan eylemlerden biri de, Kartal Meydan›’nda gerçeklefltirildi. E¤itim-Sen 5 Nolu fiube taraf›ndan örgütlenen eyleme, çok say›da kurum da kat›ld›. Yaklafl›k 250 kiflinin kat›ld›¤› eylemde kitle hep bir a¤›zdan “Krizin faturas› patronlara” diye hayk›rd›. “Krizin faturas›n› emekçiler ödemeyecek” pankart›n›n aç›ld›¤› eylemde yap›lan bas›n aç›klamas›n› ise, E¤itim-Sen Örgütlenme Sekreteri Fikriye Yad›rg› okudu. Aç›klamada, kriz bahanesiyle pek çok kiflinin iflten at›ld›¤› hat›rlat›ld› ve hükümetin ise geliflmeleri sadece seyretti¤i vurguland›. (Kartal) Dev-Sa¤l›k ‹fl kararl› D‹SK’e ba¤l› Devrimci Sa¤l›k ‹flçileri Dev Sa¤l›k-‹fl Sendikas› 14 Kas›m 2008 tarihinde Ankara’da Türk K›z›lay Derne¤i Genel Merkezi taraf›ndan düzenlenen “Türkiye Ulusal Güvenli Kan Program› Hedef 2009 Sonuçlar› ve Yeni Hedef 2015” adl› toplant›n›n yap›ld›¤› Kocatepe Kültür Merkezi önünde gerçeklefltirdi¤i bas›n aç›klamas› ile K›z›lay’›n sendikal› iflçilere dönük iflten atma ve sürgün politikalar›n› protesto etti. Bas›n aç›klamas› öncesi söz alan Dev-Sa¤l›k ‹fl Genel Baflkan› Arzu Çerkezo¤lu; “Dev-Sa¤l›k ‹fl Sendikas› K›z›lay’a ve çal›flanlar›na sahip ç›kacakt›r ve mücadelede kararl›d›r” dedi. Bas›n aç›klamas›n› Çapa K›z›lay Kan Merkezi’nde çal›fl›rken sendikal› olduktan sonra iflten at›lan hemflireler yapt›lar. Hemflireler Filiz Koçak, Funda Kelefl ve Arzu Örün “her türlü bask›ya ra¤men Dev-Sa¤l›k ‹fl örgütlenme çal›flmalar›n› K›z›lay’da bir tek örgütsüz çal›flan kalmay›ncaya kadar devam ettirece¤iz” dediler. (Ankara) Emekli olmak imkans›z Türkiye’de 1980’li y›llardan bu yana uygulanan ekonomik ve sosyal politikalar sonucu bugün milyonlarca emeklinin yoksulluk içinde yaflam savafl› verdi¤ini kamuya bildirmek amac›yla kurulan Emekli-Sen, 20 Kas›m 2008 Çarflamba günü bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdi. Yüksel Caddesi’nde biraraya gelen Emekli-Sen’liler, buradan Baflbakanl›k Sosyal Yard›mlaflma ve Dayan›flma ‹daresi Baflkanl›¤›’na yürüdü. Yap›lan bas›n aç›klamas›ndan sonra yap›lan zamlar nedeniyle haklar›nda yoksulluk tespiti yap›lmas›n› talep eden dilekçeleri, Baflbakanl›k Sosyal Yard›mlaflma ve Dayan›flma ‹daresi Baflkanl›¤›’na teslim ettiler. (Ankara) Yeni Demokrasi 5 “Hamdolsun direniyoruz!” Asil Çelik Fabrikas›’nda patron, krizi bahane ederek 14 Kas›m’da 200 iflçiyi ücretsiz izne ç›kard›. ‹flçiler Asil Çelik patronunun bu uygulamalar›na karfl› o tarihten beri direniyorlar. ‹flçiler Birleflik Metal-‹fl Sendikas›’n›n örgütlü oldu¤u Asil Çelik’te, patronun ücretsiz izin sald›r›s›na karfl› fabrikan›n önünden 14 Kas›m’dan beri ayr›lm›yorlar ve ücretsiz izin ka¤›tlar›n› imzalamayarak patronun bu oyununu bozmak istiyor. 20 Kas›m günü Birleflik Metal-‹fl Sendikas› öncülü¤ünde fabrika önünde saat 08.00’de toplanan iflçiler, buradan alk›fl ve sloganlarla Orhangazi-‹znik yol ayr›m›na kadar yürüdü. Buradan arabalarla Gemlik girifline gelen iflçiler arabalardan inerek ‹skele Meydan›’na kadar yürüdü. Yap›lan aç›klamadan sonra Oval- ca Beldesi’ne giden iflçiler yürüyüfllerine devam ettiler. Yalova yolu Real Kavfla¤›’nda barikat kuran polis yürüyüflü engellemeye çal›flt›. Sendika yöneticileri ile polis aras›nda bir süre yaflanan gerginli¤in ard›ndan polis, barikat› kald›rarak yürüyüfle izin verdi. 8 saat devam eden yürüyüflün ard›ndan Kent Meydan›’na var›ld›. ‹flçiler yürüyüflleri esnas›nda Tofafl Fabrikas› önünden geçerken Tofafl’tan, bugüne kadar kriz bahanesi ile 900 iflçinin iflten ç›kart›lmas›na ra¤men sesini ç›karmayan Türk Metal Sendikas›n› elefltirdi. Birleflik Metal-‹fl Sendikas› Genel Baflkan› Adnan Serdaro¤lu Kent Meydan›’nda yapt›¤› aç›klamada, “Asil Çelik iflçileri olarak bu krizin faturas›n› ödememek, ücretsiz izinleri kullanmamak ve kabul etmemek nedeniyle Eflit ücret için ifl b›rakt›lar Çapa T›p Fakültesi’nde 12-13-14 Kas›m 2008 tarihinde biraraya gelen yaklafl›k 300 SES üyesi sa¤l›k emekçisi, döner sermayeden gelen gelirlerin tüm sa¤l›k çal›flanlar›na eflit ve adil da¤›t›lmas›n› istedi. Monoblok önünde toplanan sa¤l›k emekçileri, 3 gün boyunca sabah 8.0010.00 saatleri aras›nda ifl b›rakma eylemi yapt›. Sloganlarla hastane kampüsündeki yürüyüfl sonras›nda yapt›klar› aç›klamalarda döner sermayeden sa¤l›k emekçilerine ayr›lacak pay›n yasayla belirlendi¤ine, yasada yer alan oranlar›n Çapa T›p Fakül- tesi’nde uygulanmad›¤›na, sa¤l›k emekçilerinin haklar›n›n gasp edildi¤ine dikkat çektiler. Sa¤l›k emekçileri ad›na aç›klama yapan SES Aksaray fiube Baflkan› Songül Cuma gününden beri patronlar›n bu dayatmalar›na karfl› eylemlerimiz sürüyor” dedi. Aç›klaman›n ard›ndan iflçiler flikayet dilekçelerini Ankara’ya yollamak üzere Bursa Çal›flma ve Sosyal Güvenlik Bakanl›¤› ‹l Müdürlü¤ü’ne verdiler. (Bursa) Beydilli, yasada döner sermaye pay›n›n araç gereçler için ayr›lan % 35’inin d›fl›nda kalan miktar›n % 150200 aras›nda oldu¤unu belirtti. Çapa T›p Fakültesi’nde sendikal› olduklar› için iflten at›lan temizlik iflçilerinin de destek verdi¤i eylemler 19 Kas›m’da yap›lan tam gün ifl b›rakma eylemiyle devam etti. ‹flbafl› yapmayan sa¤l›k emekçileri Çapa’dan ‹stanbul Üniversitesi Rektörlü¤üne yürümek için ça¤r› yapt›. Ancak yürüyüfl bafllamadan ‹Ü Rektörü’nün, talepleri de¤erlendirece¤ini söyleyerek 2 gün izin istemesi üzerine SES üyeleri ifl b›rakma eylemine son vererek 2 gün daha bekleme karar› ald›. Alk›fllarla son bulan eyleme kat›lan sa¤l›k çal›flanlar› iflbafl› yapt›. (‹stanbul) “Asil Çelik iflçileri olarak bu krizin faturas›n› ödememek, ücretsiz izinleri kullanmamak ve kabul etmemek nedeniyle Cuma gününden beri patronlar›n bu dayatmalar›na karfl› eylemlerimiz sürüyor” Erzincan’da 29 Kas›m ça¤r›s› 29 Kas›m’da Ankara’da örgütlenecek olan “‹flsizli¤e, yoksullu¤a, zamlara karfl› emek ve demokrasi mitingi”ne ça¤r› amaçl› 19 Kas›m günü saat 14.00’te Erzincan E¤itim-Sen taraf›ndan Cumhuriyet Meydan›’nda bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirildi. Bas›n aç›klamas›na YDG’nin de içinde bulundu¤u baz› devrimci kurumlar da destek verdi. Bas›n metnini E¤itim-Sen fiube Baflkan› Nuri Koç okudu. Koç gazetelerden büro personeline, fabrika iflçilerinden, özel sektöre kadar birçok kiflinin iflten at›ld›¤›n›, bask›larla halk›n susturulmak istendi¤ini belirtti. Bas›n aç›klamas› oturma eylemi ve sloganlarla sonland›r›ld›. (Erzincan YDG) Ucuz ve nitelikli yemek için eylem Ankara Üniversitesi yemekhane iflçilerinin Eylül ay›nda maafllar›n›n ödenmemesi, ifl güvencesi istemi vb. nedenlerle bafllayan ifl b›rakma eylemi ö¤rencilerin de verdi¤i destekle kararl› bir direnifl sonucunda iflçilerin taleplerinin kabul edilmesiyle sonuçlanm›fl, Rektör talepleri kabul edece¤ine dair söz vermiflti. Fakat ilerleyen süreçte, üniversite yönetimi bizi hiç de flafl›rtmayacak bir biçimde sömürü sisteminin yan›nda oldu¤unu bir kez daha göstererek verdi¤i sözleri tutmad›. Bu süreç içerisinde Tadal fiirketine ba¤l› olarak çal›flan iflçiler flirketin üniversiteyle olan sözleflmeyi feshetmesi sonucunda tekrar iflsiz kald›lar. 18 Kas›m’da üniversite yönetimiyle iflçilerin yapt›¤› görüflmede Tadal fiirketiyle olan anlaflman›n feshedilmesi nedeniyle art›k iflçilerin de yemekhanede çal›flamayacaklar› ve 19 Kas›m tarihinden itibaren okullara al›nmayacaklar› söylenmifltir. 19 Kas›m tarihinde iflçiler, ö¤renciler ve sendika yöneticisi bir araya gelerek durumu de¤erlendirdiler ve art›k diyalog yollar›n›n kapand›¤›n› belirterek Cebeci Kampüsü yemekhanesini iflgal karar› ald›lar. ‹flgalde, sahnede yine sar› sendika! Akflam saatlerinden itibaren ö¤renci ve iflçiler okulun yemekhanesinde topland›lar. Saat 21.00’den itibaren okulun gerekirse “zorla” boflalt›laca¤›n› söyleyen ÖGB böylece iflçilere geri ad›m att›rmaya çal›flt›. Sözün bitti¤i, art›k fiili eylemle iflgalin sonuna kadar sürdürülece¤i ka- BES üyeleri eylem yapt› BES Ankara 1 No’lu fiube, Dan›fltay Baflkanl›¤›’nda çal›flan emekçilerin sorunlar›n› dile getirmek için, 13 Kas›m 2008 tarihinde Dan›fltay önünde bir bas›n aç›klamas› yapt›. “Yarg› iflyerleri saray, emekçileri kap›kulu de¤ildir”, “Sadaka de¤il toplu sözleflme” ve “4/B, 4/C çal›flanlar›na kadro verilsin” dövizlerini tafl›yan Dan›fltay çal›flanlar›, “Yaflas›n ifl, ekmek, özgürlük mücadelemiz”, “Yarg›da adalet istiyoruz” sloganlar›n› att›. BES üyeleri ad›na aç›klamay› Dan›fltay Baflkanl›¤› ‹flyeri Bafltemsilcisi fiükrü Befltafl yapt›. Yarg› ifllevinin sa¤l›kl› ve nitelikli bir biçimde sürdürülebilmesi, çal›flma bar›fl›n›n süreklili¤inin sa¤lanmas› için hakim ve savc›lar gibi, yarg› emekçilerinin de ifl yo¤unluklar›na efl de¤er biçimde insanca yaflam ücreti elde etme haklar›n›n teslim edilmesini isteyen Befltafl, flöyle konufltu: “Promosyon paralar›n›n eflit bir flekilde da¤›t›lmas›n›, 4/B ve 4/C statüsünde çal›flan arkadafllar›m›z›n sözleflmelerinin düzenlenmesini, görevde yükselme s›nav›n›n aç›lmas›n›, çal›flma koflullar›ndan kaynakl› eklem ve mafsal rahats›zl›klar›n›n meslek hastal›klar› listesine eklenmesini, fazla çal›flma tazminatlar›m›z›n düzenlenmesini, tafleronlaflman›n kald›r›larak kadrolu istihdam sa¤lanmas›n›, grevli ve toplu sözleflmeli sendika hakk›m›z›n tan›nmas›n›, SSGSS ve Kamu Personel Rejimi Yasas›’n›n geri çekilmesini, zamlar›n geri al›nmas›n› talep ediyoruz.” (Ankara) rar›n›n al›nm›fl olmas›na ra¤men ö¤renci ve iflçilerin bilgisi d›fl›nda rektörle görüflmeyi sürdüren Oleyis Sendikas› E¤itim Uzman› Mahsun Turan yapt›¤› konuflmada “suçu” tamamen iflçilere yüklemifl ve “biz de taleplerimizi çok abartt›k, olaylar›n bu boyuta gelmesinin sebebi iflçilerimizin öngörüsüzlü¤üdür” diyerek iflgalin pasifist bir hatta girmesine ortam haz›rlam›flt›r. Ayr›ca “ben burada oldu¤um için polis müdahale etmiyor” demifl ve polisle aç›ktan bir iflbirli¤ine girdi¤ini gözler önüne sermifltir. Buna ra¤men Üniversite Meclisi’nin yapt›¤› toplant›da iflgali sabaha kadar sürdürme ve ertesi gün rektörlük önünde bas›n aç›klamas› yapma karar› al›nm›flt›r. 20 Kas›m günü geceyi iflçilerle birlikte geçiren ancak kampüslerine Son süreçte yap›lan zamlara karfl› emekçilerin kini kabar›yor. Yay›lan krizle birlikte ç›kmaza giren egemenler, s›k›nt›lar›n›n ve krizin faturas›n› emekçilere kesmeye çal›fl›yorlar. Emekçiler ise krizin faturas›n› ödemek için de¤il hesap ödetmek için alanlardalar. ‹stanbul ‹stanbul’da biraraya gelen KESK, D‹SK ve TMMOB üyeleri “‹flsizli¤e yoksullu¤a ve zamlara karfl›, emek bar›fl demokrasi mitinginde buluflal›m” yaz›l› pankart› açarak yürüyüfle geçti. Kitle Özgürlük Meydan›’nda polis engeliyle karfl›laflt›. K›sa bir tart›flmadan sonra eyleme devam eden kitle sloganlarla egemenlere karfl› net duruflunu bir kez daha gösterdi. Burada bir konuflma yapan KESK Genel Baflkan› Sami Evren A‹HM karar› ile art›k tamamen kesinleflen toplu sözleflme hakk›n›n yerine getirilmesini istedi. da¤›lan ö¤renciler saat 14.00’te rektörlük önünde Tando¤an Kampüsü ö¤rencileri ve iflçileriyle biraraya geldi. “Krizin faturas›n› ödemiyoruz, at›lan iflçiler geri al›ns›n, ucuz nitelikli yemek istiyoruz!” Çorum “Krizin faturas›n› ödemeyece¤iz” slogan›yla Saat Kulesi önünde toplanan emekçiler “‹flsizlik büyüyor, iflçiler ölüyor, bakan seyrediyor”, “Bakan Çelik istifa” pankartlar›n› açarak Abide Meydan›’na do¤ru yürüyüfle geçti. Kitle bu sloganlarla Ulusal Gençlik ‹stihdam Zirvesi’ne kat›lmak için gelen Çal›flma ve Sosyal Güvenlik Bakan› Faruk Çelik ve Hak-‹fl Genel Baflkan› Salim Uslu’yu protesto etti. Emekçiler Ankara’da buluflacak Ankara Emekçiler KESK Ankara fiubeler Platformu’nun ça¤r›s› ile oturma eylemi yapt›. Polisin kurmufl oldu¤u barikatlar› protesto eden emekçiler, hep bir a¤›zdan “Bask›lar bizi y›ld›ramaz”, “Direne direne kazanaca¤›z”, “Emekçiye de¤il çetelere barikat” sloganlar›n› hayk›rd›lar. Yine son süreçte devrimci, demokrat, sosyalist ve yurtsever bas›na yönelik artan faflist sald›r›lar da “Özgür bas›n susturulamaz”, “Faflizme karfl› omuz omuza” sloganlar› ile protesto edildi. ‹zmir D‹SK ve KESK’in ortak olarak örgütledi¤i “Krizin faturas›n› ödemeyece¤iz” yürüyüflü ‹zmir’de 15 Kas›m 2008 Cumartesi günü gerçekleflti. 29 Kas›m mitingine ça¤r› amac› da tafl›yan yürüyüfl Konak Basmane önünde toplan›lmas›n›n ard›ndan Sümerbank yönüne yap›lan bir yürüyüfl ile devam etti. Yürüyüfl kolunun en önünde “Krizin faturas›n› ödemeyece¤iz/D‹SK-KESK” pankart›n›n aç›ld›¤› eyleme pankart›n›n aç›ld›¤› bas›n aç›klamas›nda iflçilerin yaflad›¤› sald›r›lar anlat›ld› ve mücadeleye kararl›l›kla devam etme vurgusu yap›ld›. Bir süre daha slogan at›ld›ktan sonra eylem son buldu. (Ankara) KESK ‹zmir fiubeler Platformu, Birleflik Metal‹fl, TMMOB ‹l Koordinasyon Kurulu, çeflitli siyasi partiler, Partizan, ESP, Al›nteri de kat›l›m sa¤lad›. Kitle Konak Sümerbank önüne geldi¤inde karfl›laflt›¤› polis barikat›n› oturma eylemi yaparak protesto etti ve yürüyüfl yapmadaki kararl›l›klar›n› korumalar› ile barikat aç›ld›. Büyükflehir Belediyesi önünde kitle ad›na bas›n aç›klamas›n› KESK ‹zmir fiubeler Platformu sözcüsü Ramis Sa¤lam okudu. Sa¤lam’›n yapt›¤› aç›klaman›n ard›ndan D‹SK Genel-‹fl ‹zmir 3 No’lu fiube Baflkan› Cafer Konca da D‹SK ad›na bir aç›klama yapt›. Yürüyüfle Partizan “‹flsizli¤e, yoksullu¤a, zamlara isyan et! Örgütlü mücadeleyi yükselt!” pankart› ile kat›ld›. Eylem 29 Kas›m’da Ankara’da yap›lacak olan mitinge ça¤r› ile son buldu. Bursa Son dönemlerde egemenlerin emekçi halk›m›za yönelik sald›r›lar›n›n ard› arkas› kesilmiyor. Bursa’da y›llard›r eylemlerin yap›ld›¤› alan ve güzergahlar Bursa Valili¤i ve polisi taraf›ndan yasaklanmak isteniyor. 22 Kas›m günü D‹SK ve KESK’in krizle ilgili yapt›¤› aç›klamada Ünlü Caddede toplan›l›p Büyükflehir önüne yürümek isteyen emekçiler engellerle karfl›laflt›. Ancak emekçilerin direnifli sonucu barikatlar afl›ld›. Engellerin afl›lmas›n›n ard›ndan yap›lan bas›n aç›klamas›nda bu durum protesto edilerek Ankara eylemine ça¤r› yap›ld›. Yeni Demokrasi 6 “Kitlelerin feodal uykudan uyan›fl›, her türden ulusal bask›ya karfl› halk›n egemenli¤i için, ulusun egemenli¤i için mücadelesi ilericidir. Burada Marksistler için, ulusal sorunun tüm k›smi alanlar›nda en kararl› ve en tutarl› demokratizmi savunma mutlak görevi do¤ar. Bu esas itibariyle negatif bir görevdir. Fakat proletarya, milliyetçili¤i desteklemekte daha öteye gidemez, çünkü buradan itibaren, milliyetçili¤i güçlendirmeyi amaçlayan burjuvazinin pozitif faaliyeti bafllar.’’(1) 1913 tarihli Ulusal Soruna ‹liflkin Elefltirel Notlar’da böyle diyordu Lenin. Lenin’den yapt›¤›m›z bu uzun al›nt›, geçti¤imiz günlerde Kürt Ulusal Hareketi’nin gelifltirdi¤i demokratik özerklik projesi vesilesiyle soruna bir kez daha e¤ilmek amac›ndad›r. DTP’nin haz›rlad›¤› proje metni, henüz elimize ulaflm›fl de¤ildir. Dolay›s›yla yaz›m›z›n konusu genel bir çerçeve çizmeye dönüktür. Demokratik Özerklik Projesi önümüzdeki yaz›lar›n konusunu teflkile devam edecektir. Medyaya yans›d›¤› kadar›yla bu proje daha çok ademi merkeziyetçili¤in güçlendirilmesi izlenimi yarat›yor. Yerel birimlerin halk meclisi, komün ve halkevleri formasyonlar›yla halkla bütünleflmesini, yine bu örgütlenmelerin faaliyetinde halk›n aktif yer alarak tüm denetimi eline almas› öngörülmektedir. Üstelik daha önce de demokratik kanuoyu taraf›ndan dile getirilmifl olan, valilerin seçimle ifl bafl›na getirilmesi talebini de bu projeye eklemlemek mümkündür. Ulusal Hareketin mevcut ilerici niteli¤i elbette bu projeye bir ilericilik kazand›rmaktad›r. Teorik düzlemde bu taleplerin her ne kadar ilerici bir niteli¤i haiz olsa da, uygulama aç›s›ndan tutarl› bir demokratizmi gerekli k›l›yor. Tam da burada, Haber-yorum ülkemizde hakim yönetim biçiminin niteli¤i, bu niteli¤in süreklili¤i, bu projenin önünde, yegane engel olarak duruyor. Bir yönetim biçimi olarak faflizm üniter devlet ile eflitlenemezse de faflizmin genel e¤ilimi devletin merkezileflmesidir. Ülkede olan-biten herfleyin s›k› kontrolü, bask›n›n sistematik ve merkezden da¤›t›m› merkezileflmeyi koflullamaktad›r. Tersinden ele alacak olursak, ademi merkeziyetçilik tek bafl›na demokrasinin ifllemesine yetmemektedir. Bir merkezi delet demokratik olabilece¤i gibi, ademi merkeziyetçilik esas›yla flekillenmifl bir devlet de anti-demokratik olabilir. Nihayetinde iki biçim de, bir biçimdir ve nitelik aç›s›ndan yegane k›stas olmaktan uzakt›r. Ülkemiz aç›s›ndan bak›ld›¤›nda, resmi ideolojinin kal›n k›rm›z› çizgilerinden her sapman›n, çizgi d›fl› her ayr› düflmenin dahi, siyasal linç kültürü ile ezilmeye çal›fl›ld›¤› bir gerçeklikte demokratik özerklik projesi de verili sistemin ayn› tepkisiyle karfl›laflacakt›r. DTP, her ne kadar ayr› bir devlet talebinin söz konusu olmad›¤›n› dile getirse de, manipülasyon argüman› olarak, faflizmin yaftas› bellidir: Bölücülük suretiyle idam›na... Sistem aç›s›ndan, devletin formasyonu konusundaki hassasiyet dolayl›d›r. Dolays›z olan, ‘Bugün özerklik isteyen, yar›n ba¤›ms›zl›k ister’ korkusudur. Halk›n öz-yönetimi kavramsal olarak faflizmin anti-tezine denk düflüyorken, bunun pratik yans›mas› do¤all›¤›nda çok farkl› olmayacakt›r. Devletin Kürt tan›m› bütün de¤iflkenli¤ine ra¤men, ‘Sözde vatandafllar’dan tutal›m da ‘Kürt kökenli vatandafllar’a kadar ne olursa olsun, en bafl›ndan beri, hassasiyetle karfl› konulan tan›m, Kürt Demokratik özerklik üzerine birkaç not... Demokratik Özerklik Projesi, daha önce Amed’te gerçeklefltirilen Demokratik Toplum Kongresi’nde ele al›nm›flt›. Bugün ise proje, yerel seçimlerin de gündeme girmesiyle tart›flmaya aç›lacak. Bu nedenle projenin, sadece yerel seçimlere yönelik olmad›¤› gözükmekte. Ulusu tan›m›d›r. Bu tan›m›n kullan›lmas› tek bafl›na, uluslar›n kendi kaderini tayin hakk›n› kullanmaya yetmeyecekse de, bunun tart›fl›lmas› ihtimali faflizmin tahammül s›n›rlar›n› çok fazla aflmaktad›r. Demokratik Özerklik ise detayland›r›lmas›ndaki her türlü farkl›l›¤a karfl›n, bu hakk›n tart›fl›lmas›na uygun bir zemin haz›rlayabilir. Demokratik Özerklik Projesi, daha önce Amed’te gerçeklefltirilen Demokratik Toplum Kongresi’nde ele al›nm›flt›. Bugün ise proje, yerel seçimlerin de gündeme girmesiyle tart›flmaya aç›lacak. Bu nedenle projenin, sadece yerel seçimlere yönelik olmad›¤› gözükmekte. Üstelik DTP, flimdiye kadar alternatif bir sistem gelifltiremedi¤inin özelefltirisini vererek bu projeyi savunuyor (18.11.2008- www.gundem-online.com). Proje, uluslar›n kendi kaderini tayin hakk› kapsam›nda de¤erlendirmek gerekiyor. Kendi kaderini tayin hakk›, illaki ayr›lmak olmad›¤› gibi, özerklik talebi de de¤ildir. Demokratik bir seçim icab›nca ayr›lma hakk›n›n tan›nmas›d›r. Ola ki, bu hakk›n kullan›lmas› mevzu bahistir, yap›lacak bir referandum veya farkl› bir yöntem, hakk› kullanacak ulusa aittir. Karar› verecek olan o hakk› kullanacak ulustur. Baflkas› de¤il. Mevcut proje ise, bu aç›dan bir refarandum öngörmektedir, hatta ayr›lma hakk›n›n kazan›lmas› iddias›n› tafl›m›yor. Söylediklerimiz farazidir. Ulusal hareketlerin genel e¤ilimi, ayr›lma hakk›n›n kazan›lmas› e¤ilimi tafl›r. Nitekim, ad› üstünde ulusal harekettir. Varl›k zemini budur. Daha farkl› bir ‹flte demokratik Türkiye! 27 Nisan’da fiair Nabi Kültür Merkezi’nde gerçeklefltirilen DTP fianl›urfa Merkez ‹lçe 1. Ola¤an Kongresi’nde konuklar› Kürtçe selamlayan DTP fianl›urfa Merkez ‹lçe Baflkan› Salih Sa¤›fl, 7 ay hapis cezas›na çarpt›r›ld›. 4. A¤›r Ceza Mahkemesi’nce aç›lan davada Türkçe d›fl›nda farkl› bir dil kulland›¤› gerekçesi ile 7 ay hapis cezas›na çarpt›r›lan Sa¤›fl mahkeme ç›k›fl›nda verilen karar›n Kürt diline karfl› tahammülsüzlü¤ün bir göstergesi oldu¤unu belirtti. Kürtçe serbest diyenlerin ibret almas› gerekti¤ini ve art›k her toplant›da Kürtçe konuflaca¤›n› belirtti. (H. Merkezi) Yerel seçimlere iliflkin toplant› Yerel seçimlere iliflkin Dersim’deki devrimci ve demokratik kurumlara ve sendikalara ça¤r› yapan Partizan, 12 Kas›m Çarflamba günü ESP’de bir toplant› organize etti. Toplant›da Partizan ve di¤er kurumlar da yerel seçimlere iliflkin bak›fl aç›lar›n› sundu. Toplant›da ayr›ca önümüzdeki süreç içersinde bu gibi toplant›lar›n yap›lmas› karar› da al›nd›. (Dersim/Partizan) Seyit R›zalar için eylem! TUDEF, Avrupa Dersim Dernekleri Federasyonu (FDG), ESP ve EMEP taraf›ndan HKM, Partizan, Halk Cephesi ve DHP’nin de destek verdi¤i bir eylem örgütlendi. 15 Kas›m Cumartesi günü Sanat Soka¤›’nda bir araya gelen ve Dersim soyk›r›m›n›n y›ldönümü olmas› vesilesiyle Seyit R›zalar›n mezarlar›n›n nerede oldu¤unun da istendi¤i bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirildi. Aç›klamay› okuyan Mustafa Aytaç “idam kararlar› önceden verilmiflti. Zira ‘tek millet tek mezhep yaratma’ zihniyeti Dersim’de Dersim kanunlar›n› iflletiyordu. ‹dam edilenler Dersim’in ileri gelenleriydi, suçsuzdular. ‹damlar ile Dersim sindirilmek istenmifltir, ’38’deki kanl› kesitin haz›rl›klar› yap›lm›flt›r” dedikten sonra eylem sloganlarla sonland›r›ld›. (Dersim/Partizan) 28 Kas›m-13 Aral›k 2008 ifadeyle ulusal eflitsizli¤e karfl›tl›¤›n bir ürünü olarak do¤arlar. ‹flte burada, ulusal eflitsizlik bahsi aç›lm›flken, yaz›m›z›n bafl›ndan yapt›¤›m›z al›nt›ya dönüyoruz. Marksistler aç›s›ndan aç›s›ndan sorunun çözümlenmesi çok basittir: “Ulusal bask›n›n her türüne karfl› mücadele - evet, mutlaka. Her türlü ulusal geliflme için, ‘ulusal kültür’ için mücadele - asla.”(2) Marksistler, s›n›fs›z ve s›n›rs›z bir toplum mücadelesinde, proletaryan›n tarihsel misyonu gere¤ince yönlerini tespit ederler. Gelece¤in toplumunu kurma mücadelesinde bu misyon, bir geçifl aflamas› olarak proletarya diktatörlü¤ünü öngörmektedir ve bu diktatörlükler güçlü olmak zorundad›r. Güç olmak, merkezileflme ihtiyac›n› gündeme getirir. Prensip olarak Marks, merkezi devlet yanl›s›d›r. An- fiizofren nöbeti! Abdullah Öcalan’a iflkence yap›ld›¤› söylentilerinin ard›ndan ülkenin birçok yerinde Kürt halk› sokaklara ç›karak bu kötü muameleyi protesto eden eylemler yapt›. Bu sürecin hemen akabinde bölge illerini “teftifle” ç›k›p, yerel seçimler için oy toplama ataklar› yapan Tayyip Erdo¤an’›n ziyaretleri s›ras›nda da halk sokaklara ç›karak tepkisini dile getirdi. Bu eylemlere her daim oldu¤u gibi bugün de polisin tavr› sald›r› ve iflkence olmufltur. Ancak burjuva-feodal medyan›n iflledi¤i nokta tabiî ki, bu sald›r› ve iflkenceler olmad›. Hedefte DTP vard›. Kapatma davas› gündeme al›narak DTP’nin kapat›lmak için elinden geleni ard›na koymad›¤› flamatas› TV ekranlar›nda, gazetelerden allan›p pullan›p sunuldu. Bir yandan da bu eylemlerin ve sürecinde “vahametinden” dem vurulmakta, yeni linç sald›r›lar›n›n alttan alta zemini haz›rlanmaktayd›. Bir di¤er ve üzerinde en çok durulan nokta da eylemlerde polise tafl atan çocuklard›. Büyüklerin “korktu¤u”, çocuklar›n öne sürüldü¤ü bu çocuklara yaz›k oldu¤u tek a¤›zdan dillendiriliyordu. Erdo¤an bölgede istedi¤ini bulamay›nca yüzündeki maskeyi düflürerek “ya sev ya terk et”çi mant›¤› a盤a vurarak gerçek niyetini ortaya koymaktan çekinmedi. Kendi yandafl› yazarlardan dahi bu söylemleri nedeniyle “sert” elefltiri alan Erdo¤an’›n flürekâs›ndan da kafatasç› söylemler yükselmeye bafllad›. AKP Yozgat Milletvekili “ya sev ya vururuz” diyerek Erdo¤an’›n söylemini bir ad›m daha ileri tafl›d›. ‹srail Siyonizm’inin bask› ve zulüm politikas›na karfl› intifada hareketini bafllatan Filistin halk›n›n çocuklar›, y›llarca “tafl generaller” olarak direniflle simgeleflerek, ezilen dünya halklar›na ilham kayna¤› oldular. Cephelerde hep ön safta gördü¤ümüz tafl veya çocuk generaller burjuva-feodal bas›na da y›llarca malzeme olmufl, direnifllerinden, yürekliliklerinden, cesaretlerinden bahseden yüzlerce program yap›lm›flt›r. Filistin’deki çocuklar›n mücadelesine direnifl ve cesaret örne¤i diyerek öven burjuva-feodal medyam›z mesele Kürt çocuklar›n›n direnifli olunca 360 derece dönerek “terörist”, “çocuk istismarc›lar›” damgas›n› vurmaktan çekinmemektedir. Sadece Filistinli çocuklara de¤il, bir türban eyleminde, cumhuriyet yürüyüflünde, bir siyasi partinin eyleminde boy gösteren çocuklar söz konusu olunca “gururla” haber yaparak resimlerini bafl sayfalara tafl›maktad›rlar. Kürt çocuklar›n›n “terörist”likle itham edildi¤i haberlerin hemen ard›ndan Erdo¤an’›n Erzurum gezisinde kürsüye ç›kar›larak fliir okutulan 5 yafl›ndaki çocu¤un görüntüleri, “iflte müthifl çocuk” denilerek pohpohlanmaktayd›. Peki, bu sars›c› nöbetleri geçirir- ken, Kürt çocuklara iflkence yapan, kameralar kars›s›nda kollar›n› k›ran, gaz bombas› atan, üzerine kurflun s›kanlara nas›l bir rol biçmektedir medyam›z? fiizofren nöbeti geçirenlerden biri de Adana Valisi ‹lhan At›fl’t›r. Adana’da yap›lan eylemin ard›ndan canh›rafl bir flekilde kameralar›n karfl›na geçip çocuklar› eyleme kat›lan ailelerin yeflil kartlar›n›n iptal edilmesini, para cezas› kesilmesini istiyordu. Aç›klamay› yerinde bulan Mersin Valisi de ayn› temenni dileklerini iletiyordu. Bu nas›l bir acizliktir? Bu nas›l bir korku ve cehalettir? Üstelik Vali At›fl, bu projesi üstleri taraf›ndan desteklenmeyince bu sefer de farkl› bir yol izleyerek, eyleme kat›lan çocuklar›n ailelerinin tutuklanmas› gerekti¤ini ortaya atm›flt›r. Asl›nda Adana Valisi’nin öneri ve uygulamalar› münferit de¤il, tamamen devlet politikas›d›r. Hat›rlanaca¤› üzere geçmifl y›llarda bölgede devrimci mücadelenin önünü t›kamak için devlet birçok yol ve yöntem uygulad›/uygulamaya da devam ediyor. Y›llarca OHAL uygulayarak, ekme¤in, flekerin, unun vb. her türlü temel g›da, giyimini k›sarak insanlar› açl›kla terbiye etmeye çal›flt›. Ancak bu tutmad›. Bu kez evlerini yakt›, y›kt›, iflkenceler yapt›, insanlar› katletti. Peki, bu tuttu mu? Elbette ki tutmad›/tutmayacak. Da¤da yaflam›n› yitiren gerillalar›n ailelerine astronomik tazminat davalar› açarak onlar› ve çocuklar›n› cayd›rmay› amaçlad›. Bu da tutmad›. Geçti¤imiz y›l yine bu sat›rlara yans›yan Dersim’de koruculuk dayatmas›n› yine ailelere yeflil kartlar›n iptal edilece¤i, yard›mlar›n kesilece¤i flantajlar›yla uygulamaya çal›flt›. Bugün Adana Valisi de anlay›fl› prati¤e geçirmenin ad›mlar›n› atmaya çal›flmaktad›r. Vali geçti¤imiz günlerde yeni bir uygulamaya daha imza att›. Irak Kürdistan›’na yap›lan operasyonda may›na bas›p sakat kalan bir subay görevlendirilerek liselerde gençlere nas›l sakat kald›¤›n›, anlatmas› talimat› verilmifl. Kameralar kay›tta ve tekerlekli sandalyenin üzerinden, yakas›nda bir-iki madalyayla bafll›yor anlatmaya; “Kollar flöyle koptu”, “bacaklar flöyle uçtu”, “arkadafllar›m flöyle öldü”, “flöyle sakat kald›.” Gençler bu anlat›lanlara dayanam›yor bir k›sm› a¤l›yor, bir k›sm› bay›l›yor. TV kanallar› “çok etkilenip a¤lad›lar” diye verdi haberleri. Evet etkilenmifllerdi. ‹stenen belki bu çocuklar›n milli duygular›n› k›flk›rtarak bir yerlere öfkeyle sald›rmalar›n› amaçlamakt›. Ancak öyle olmad› gençler korktular, korku filmlerini hat›rlatan sahneler karfl›s›nda dehflete kap›ld›lar. Bu söyleflinin arkas›ndan kameralar o gençlere dönüp “askere gitmek istiyor musunuz?” diye bir soru sorsayd› acaba cevaplar› ne olurdu? Devletin tepesindeki adamlar “ya sev ya vururuz” söylemlerini dillerine dolam›fl, “tek dil, tek bayrak, tek millet” söylem ve eylemleriyle bir ulusu yok saymaya devam ederken; bir taraftan da kendilerine yaflat›lmaya çal›fl›lan yoksullu¤a, bask› ve zora, asimilasyona karfl› bir halk, hakl› ve meflru mücadelelerini sürdürmekte- Sidar’› onbinler u¤urlad› ölgede gerillalara yönelik yap›lan katliamlar ile sistemin kan dökme sevdas›n›n ne kadar yüksek oldu¤unu görülmektedir. 10 Kas›m günü gerillaya yönelik gerçeklefltirilen operasyonda flehit düflen HPG gerillas› Halit Sidar (Xal›t Cudi) için fi›rnak’›n Silopi ilçesinde kurulan taziye ça- B d›r›n› binlerce kifli ziyaret etti. DTP Silopi ilçe binas›nda toplanan kitle taziye çad›r›na do¤ru yürüyüfle geçti. Yürüyüflte s›k s›k “fiehit na mirin” slogan› at›ld›. Taziyede konuflma yapan DTP Silopi ‹lçe Baflkan› Süleyman fiavluk Kürt ulusuna yönelik yap›lan sald›r›lar›n devam etti¤ine de¤indi. “Kürt ulusu demokratik talep- cak bu merkezileflme demokratik bir nitelikten azade de¤ildir. Marks’›n açt›¤› yolda yürüyen Lenin’de, ve do¤al olarak Marksizm-Leninizm-Maoizm’de ulusal sorun asla bir ayr›nt› de¤ildir. Lenin’de daha belirginleflen UKKTH tezi, ‹brahim Kaypakkaya’n›n MLM’yi ülkemiz koflullar›nda özgüllefltirmesinde temel sac ayaklar›ndan biri olarak öne ç›km›flt›r. Dolay›s›yla prensip olarak merkezi devlet yanl›s› olmak UKKTH’yi d›fltalamaz. Ezenler zorla devrilecektir. Ezilenler zorla dönüfltürülemezler. Kald› ki, güçlü devletler ancak uluslar›n gönüllü birlikteli¤iyle mümkün olabilir. Proletarya, toplumsal dönüflümdeki görevini ifa ederken ulusal bask›n›n karfl›s›nda yer alarak, zora dayanmayan bir ulusal özümleme yoluna gidecektir. Hatta federasyon veya özerkli¤e dair bir not düflmek gerekirse; “...Marks, ‹rlanda ile ‹ngiltere aras›nda bir federasyonu bile, ‹rlanda’n›n ‹ngiltere taraf›ndan zorla boyunduruk alt›nda tutulmas›na ye¤lemifltir.”(Bkz. Karl Marx-Friedrich Engels: Mektuplaflma, III. Cilt, Dietz Verlag). Ulusal sorunun tüm k›smi alanlar›nda en kararl› ve en tutarl› demokratizmi savunma görevi esasen negatif bir görev iken, her türlü ulusal bask›ya karfl›, ulusal hak eflitsizli¤ine karfl› mücadele aktif bir görev haline dönüflür. Marksistler aç›s›ndan sorun eflitsizlik ise, aktif mücadele devrededir art›k. Bu perspektifin önümüze koydu¤u görev, an›n koflullar›nda demokratik özerklikten ve içeri¤inden ba¤›ms›zd›r. 1- Lenin, Ulusal ve Sömürgesel Ulusal Sorun Üzerine, sy. 151, ‹nter Yay›nlar›, 2- ayn› sayfa, age. 3- sy. 300, age. Komelune Dersim Sey R›za u olvozune dey Dekernay Roze seme seete desdi’de soqa¤e huner’de komelune Dersim seveta terteleyi 38 Dersim ama telewe. Name komelura Mustafa Aytaç qeseykerd.Mustafa Aytaç,qeseykerdene xo de hen va "Mezela seydune ma kotyo? cae mezelune inu mare, dewlet b›vazo"va. Sereniye 1937’de suke xarpet’te dewleti t›rki, Sey R›za, Usene Seydi, F›nd›k a¤a, Hesen a¤a, Resik Usen, Ali a¤a, Hesene ‹vraime Q›z esti dar. Ni pilune Dersim dewlet ki kiflt d›ma terteleyi ’38 s›fte bi. tertelyi 38 Dersim’de 70 (hottay) hazar wefliya xo kerdi vind, u je honde ki surg›n ra maruz mend. N›ka ma wazemi ki, dewlete t›rki, no jenosid nas b›kero. Komiye ma nas b›kero. zone ma nas b›kero. U cae mezelune pilu K›rmanciya kotyo, mare b›vazo. (Karker-Dew›z /Dersim) dirler. Bu mücadele açl›kla terbiye edilemeyecek kadar köklü ve hakl›d›r. Nas›l ki, Siyonizm’e karfl› boyun e¤meyerek daha 10–12 yafl›nda “generalleflen” Filistinli çocuklar hakl› ve onurlu bir mücadele sürdürüyorlarsa; kendi dili, kimli¤i, kültürü ve haklar› için mücadele eden, ön saflarda çarp›flan Kürtlerin küçük “generalleri” de ayn› kararl›l›k ve meflrululukla mücadelelerini sürdürmektedirler. ‹flkenceler, ölümler, kol k›rmalar, tehditler bu mücadeleyi durduramayacakt›r, (Erzincan’dan bir ‹K okuru) lerine yönelik yap›lan sald›r›lara sessiz kalmayacak” dedi. Yine taziye çad›r›nda konuflma yapan Silopi Belediye Baflkan› Muhsin Kunur da “Sidar halk›n flehididir ve yaflam›n› bu halk›n özgürlü¤ü için feda etti. Kürt ulusu art›k her fleyi çok rahat bir flekilde görüyor, as›l katliamc› 12 yafl›ndaki çocu¤un kollar›n› k›ran, gençleri iflkencelerde öldüren sistemdir” dedi. (H. Merkezi) Yeni Demokrasi 7 Haber yorum 28 Kas›m-13 Aral›k 2008 Kurflun polisten alk›fl devletten; Siz olsan›z vurmaz m›s›n›z? Polis fliddeti tüm h›z›yla devam ediyor. Hemen her gün yeni bir cinayet haberi ile uyan›yoruz. Polis, büyük bir performans göstererek her gün icraatlar›na bir yenisini ekliyor. Toplumu “adam etmekte” kararl› görünen polis, bunun önünde hiçbir engel tan›m›yor. Hiç zaman kaybetmeden silah›na sar›l›yor, kurflun ya¤d›r›yor, “adalet” da¤›t›yor. Çat›dan düfltü! Bursa’da 13 Kas›m günü polisin düzenledi¤i operasyonda gözalt›na al›nan Serkan Çedik (25), nezarette fenalafl›nca kald›r›ld›¤› hastanede hayat›n› kaybetti. Bursa Emniyet Müdürü Tahsin Demir, düzenlenen operasyonda gözalt›na al›nan Serkan Gedik’in po- listen kaçmaya çal›fl›rken çat›dan düfltü¤ünü, Adli T›p Kurumu’nda muayene edildikten sonra nezarethaneye götürüldü¤ünü aç›klad›. Çedik’in a¤abeyi Levent Çedik, kardeflinin Anadolu Mahallesi’nde oturan dedesine misafirli¤e gitti¤ini, o s›rada mahallede operasyon yap›ld›¤›n›, herkesin kaçt›¤›n›, kardeflinin de tedirgin olup kaçmak isteyince üç polis memuru taraf›ndan kovalanarak bofl evde s›k›flt›r›larak, silahlar›n›n saplar›yla dövüldü¤ünü, ard›ndan sürüklenerek arabaya götürüldü¤ünü söyledi ve kardeflinin ölümünden polis ve Adli T›p yetkililerini sorumlu tuttu. “Kendisini almaya geldi¤imizde tan›nmayacak haldeydi” sözleri polisin aç›klamas›n›n ne kadar gerçekçi oldu¤unu da sorgulat›yor. 301 yarg›lamaya devam ediyor Hrant Dink cinayetinde devletin rolüne dikkat çeken yazar Temel Demirer’in yarg›lanmas›na baflland›. “Bu ülkede ermeni kardefllerimiz soyk›r›ma u¤ram›flt›r, flimdi de Kürt kardefllerimiz soyk›r›ma u¤ramaktad›r” diyen Demirer, mahkemenin “Türkiye Cumhuriyeti devletini alenen afla¤›lama” suçundan yarg›lad›¤› dosyas›n› Bakanl›¤a gönderdi. Adalet Bakan› M. Ali fiahin’in karar›yla yarg›lanmas›na baflland›. Demirer’e destek için 14 Kas›m günü sabah saatlerinde duruflman›n yap›laca¤› Ankara Adliyesi önüne gelen demokratik kitle örgütleri ve siyasi parti temsilcileri, ayd›n ve yazarlar “Ankara Düflünceye Özgürlük Giriflimi” ad›yla bir aç›klama yapt›lar. Fikret Baflkaya taraf›ndan okunan aç›klamada Demirer’e dava açanlar›n 93 y›ll›k gerçe¤in a盤a ç›kmas›ndan, 93 y›ll›k yalan›n teflhir olmas›ndan korktuklar› için bunu yapt›klar› belirtildi. Demirer’in avukatlar›ndan Levent Kanat da Adalet Bakan› fiahin’in, müvekkili hakk›nda yarg›lama izni vermesinin idari bir konu oldu¤unu ifade ederek, bu karar›n iptali için Ankara 4. ‹dare Mahkemesi’nde dava açt›klar›n› söyledi. Kanat, bu nedenle ‹dare Mahkemesi’nde aç›lan davan›n, bu dava için bekletici sebep yap›lmas›n› talep etti. Yarg›ç Mehmet Nuri Öztürk, ‹dare Mahkemesi’ndeki dosyan›n sonuçlanmas›n›n beklenmesine karar vererek duruflmay› erteledi. Ankara’da ise 21 Kas›m günü 17 yafl›ndaki genç, polis kurflunuyla öldürüldü. Emniyet’e göre polis sald›r›ya u¤ray›nca silah çekti. Alt›nda¤ ilçesinde bir polis memuru Soner Çankal’› aya¤›ndan vurarak yakalad›ktan sonra kafas›na atefl ederek öldürdü. Polis yetkilileri, polis memurunun zanl›n›n yak›nlar› taraf›ndan sald›r›ya u¤ray›nca atefl açmak zorunda kald›¤›n›, Çankal’›n da bu s›rada vuruldu¤unu söylerken, olay› görenler polisin Soner’i önce aya¤›ndan vurarak yakalad›¤›n›, ard›ndan kafas›ndan vurdu¤unu söylüyor. Görgü tan›klar›ndan Dilber Toplayan, ‹smail Aktan ve Fatih Ak’›n anlat›mlar›na göre Soner Çankal’›n akflam saatlerinde ‹brahim ve Veysel isimli arkadafllar›yla evlerine yak›n bir sokakta amcas›na ait arabada oturdu¤u s›rada Se¤menler Polis Karakolu’na ait dört kiflilik polis ekibi Çankal ve arkadafllar›n›n bulundu¤u arabay› da kontrol etmek istiyor. Bu s›rada panikleyen Soner kaçmaya bafll›yor. 15–20 metre uzaklaflamadan polis memuru 4–5 el atefl ediyor ve Soner’i aya¤›ndan vuruyor. O s›rada Komiser, “Soner’se s›k kafas›na” diye ba¤›r›yor. Kafas›na atefl açan polis Soner’i katlediyor. Adalet herkese fazla eflit uygulan›yormufl..! Polisin kovboy filmlerini aratmayan bu maceras›n›n bir anlam› olmal›. Ortalama iki günde bir insan› sokak ortas›nda kurflunlayan polisin korunacaklar›n› bilmek, hatta devleten alk›fl alaca¤›na emin olmak bu pervas›zl›¤› art›r›yor olmal›. Geçen günlerde gündeme gelen bir aç›klama polisin nereden ilham ald›¤›na dair ipuçlar› da verdi biz ma¤durlara. AKP Yozgat “vekili” Abdülkâdir Akgün, duymaya al›fl›k olmad›¤›m›z sesi ile bombay› patlat›verdi. Böylelikle polisin ilham kayna¤› hakk›nda tüm merak›m›z da bir anda ortadan kayboldu. “Ben bu ülkede adaletin herkese fazla eflit uyguland›¤›n› düflünüyorum. Dur-vur diyor. Ben adam vurulmas›ndan hofllanan biri de¤ilim; ama devletime, milletime karfl› suç iflleyenleri vurmaktan hofllanaca¤›m. Adalet herkese fazla uygulan›yor. Benim flikâyetim bu.” A¤z›ndan dökülenler elbette bununla s›n›rl› de¤ildi. Milletin “vekili” Son olarak Bakanl›k, polisin dur ihtar›na uymad›¤› iddias›yla öldürülen Baran Tursun’un babas› Mehmet Tursun, annesi Berin Tursun, kardefli fielale Tursun ve yedi insan haklar› savunucusunun 301’den yarg›lanmas›na izin vermemiflti. (Ankara) ‹HD Adana fiubesi, Karatafl Kad›n Kapal› Hapishanesi’ndeki tutuklu Sevcan Atak’tan gelen mesaj› yay›mlad›. Atak, 19 Kas›m tarihli mesaj›nda, hapishanede yafland›¤›n› söyledi¤i hak ihlallerini flöyle özetliyor. Zorla soyarak arama: Kas›m bafl›nda tutuklan›p hapishaneye getirildi¤inde arama için ç›r›lç›plak soyunmas›n›n istendi¤ini anlatan Atak, bunu kabul etmedi¤inde hakaret ve ba¤›r›fllarla soyunmaya zorland›¤›n›, ancak bas›n mensubu oldu¤unu söyledikten sonra hapishane görevlilerinin tav›rlar›n›n yumuflad›¤›n› yaz›yor. Atak, hapishanedeki befl kad›n tutsa¤›n da, zorla soyulup ard›ndan üç kez yere oturup kalkmaya zorland›klar›n› aktard›klar›n› anlat›yor. Görüflte kola damga: Atak, aç›k görüfllere ç›karken kollar›na zorla “tek bayrak, tek dil, tek vatan” mührü bas›lmak istendi¤ini, itiraz edenlerin görüfl hakk›n›n engellenmek istendi¤ini aktar›yor. Sohbet engelleniyor: Atak mesaj›nda, ko¤ufllar aras› sohbet ve görüflme haklar›n›n engellendi¤i bilgisini de veriyor. Atak’›n hapishanenin faks›ndan yollanan mesaj›, üzerinde hapishane idaresinin görüldü damgas›n› tafl›yor. (H. Merkezi) Çeber davas›nda gereken yap›lacakm›fl! Yürüyüfl dergisi da¤›t›m› yaparken gözalt›na al›nan ve götürüldü¤ü ‹stinye Polis Karakolunda, sonras›nda Metris Hapishanesi’nde gördü¤ü iflkence sonucu hayat›n› kaybeden Engin Çeber cinayetinde kamu görevlileri hakk›nda dava aç›ld›. Engin Çeber’in gözalt›nda gördü¤ü iflkence sonucu yaflam›n› yitirmesinin ard›ndan bir müfettifl ve baflmüfettifl görevlendiren Adalet Bakanl›¤› raporunu haz›rlad›. Rapor sonucunda hapishane personelinden 19 kiflinin geçici olarak görevden uzaklaflt›r›lmas› karar›n›n al›nd›¤› aç›kland›. Çeber’in iflkence ile öldürülmesini araflt›rmak üzere “soruflturma” bafllatan iki polis müfettifli ise iflken- ceye dair herhangi bir “bulguya” rastlamad›. Müfettifller gözalt›nda haz›rlanan Adli T›p raporlar›nda kötü muameleyle karfl›laflmad›klar›n› aç›klad›. Müfettifllerin haz›rlad›¤› rapor Teftifl Kurulu Baflkanl›¤›’na gönderilecek. Bak›rköy Cumhuriyet Baflsavc›l›¤›’nda yürütülen soruflturman›n ise 17 Kas›m günü sonuçland›¤› aç›kland›. Buna göre yap›lan inceleme sonucunda haz›rlanan iddianamede jandarma, polis ve hapishane personelinden 60 kifli ‘yarg›lanacak’. Engin Çeber’in Metris’te gördü¤ü iflkenceler sonucunda yaflam›n› yitirmesinin gündeme gelmesi ile aileden özür dilemek zorunda kalan Adalet Bakan›’n›n bu davran›fl› üzeri- Tecrite karfl› mücadele ortaklaflmal› 10 ö¤renci de 301’lik Adalet Bakanl›¤› 19 Aral›k hapishaneler operasyonunu protesto etmek isteyen 10 üniversite ö¤rencisinin de 301. maddeden yarg›lanmas›na karar verdi. Eskiflehir’de linç giriflimine u¤rayan ve sonras›nda polis taraf›ndan gözalt›na al›nan ö¤renciler, “Katil devlet” , “19 Aral›k gazileri” gibi söylemlerinden dolay› 301’den yarg›lanmak üzere 19 Kas›m’da yeniden Eskiflehir 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nde hakim karfl›s›na ç›kacaklar. sözlerine karfl›l›k yap›lan elefltirilere karfl› kendini savunmak zorunda kald› ve geri ad›m att›. Ama öyle çok uza¤a da de¤il: Siz olsan›z vurmaz m›s›n›z? Vekilin büyük ac›lar çekti¤i yapt›¤› bu aç›klama ile de belgelenmifl oldu. Polisin bu kadar süredir “töhmet alt›nda b›rak›lmas›” devletini her fleyden çok seven vekilin kan›na dokunmufl anlafl›lan. Uykusuz gecelerin ard›ndan birilerinin bu haks›zl›¤a dur demesi gerekti¤ine kanaat getirmifl olmal› ki, yata¤›ndan f›rlayarak solu¤u Meclis’te ald›. Vekil, toplumun sözcülü¤üne soyunarak konuflan kat›ks›z tüm faflistler gibi “Bu herkesin düflüncesi. Herkes böyle düflünüyor” sözlerini de eklemeyi ihmal etmedi. Onun tüm toplumdan anlad›¤›, az›l› bir avuç faflist ve kendi ç›karlar›n› her fleyin üstünde tutan vampirlerden ibaret. O; devletini milletinin üstünde kutsal bir abide olarak gören, fluurunu yitirmifl, ruhunu kaybetmifllerden biri... Kendini savunurken bile söyleyecek baflka bir cümle bulam›yor. Devletini herkesin ba¤r›na bast›¤›ndan son derece emin, kibirli bir düflmanl›kla soruyor siz olsan›z yapmaz m›s›n›z diye. Vars›n herkes yan›t›n› kendi versin! Tutsak kad›nlara milliyetçi damga TUYAB, TAYAD, ‹HD ‹stanbul fiubesi, Tecrite Karfl› Sanatç›lar ve TOHAV taraf›ndan 16 Kas›m 2008 tarihinde “Türkiye Hapishanelerinde Tecrit Gerçe¤i” konulu bir sempozyum düzenlendi. Bilgi Üniversitesi Dolapdere Kampüsü’nde iki oturum olarak düzenlenen sempozyuma Dünya Hekimler Örgütü de kat›larak hapishaneler sistemi ve tecritin etkilerini farkl› ülkelerde yaflanan örneklerle anlatt›. Sempozyumun aç›l›fl konuflmas›n› Dünya Hekimler Örgütü Onursal Baflkan› Bernard Granjon yapt›. ‹flkenceye ve tecride maruz kalan, Ölüm Orucu eylemi yapan kiflilerle görüfltüklerini be- lirten Granjon, tecrit iflkencesinin Almanya ve Fransa hapishanelerinde de yafland›¤›na dikkat çekti. Tecrit zulmünün sona ermesini isteyen Granjon, Fransa’da yap›lacak bir toplant›da Türkiye hapishanelerindeki tecrit gerçe¤inin de tart›fl›laca¤›n› bildirdi. Hapishanelerde yaflanan hak gasplar›n›n sistematik oldu¤unu dile getiren Frans›z Psikolog Corinne Gal ise, tecrit iflkencesinin tutsaklarda psikolojik sorun ve ma¤duriyetlere yol açt›¤›n› söyledi. Gal, tecridin hapishaneden ç›kt›ktan sonra da kiflilerin hayat›n› olumsuz etkiledi¤ini belirtti. T‹HV’den Dr. fiükran ‹rencin tecridin tarihsel geliflimiyle ilgili bir ne çokça fley söylenmiflti. Adalet Bakanl›¤›’n›n haz›rlad›¤› raporlar ve yapt›¤› aç›klamalar kamuoyunda, Engin’in katillerinin peflinin b›rak›lmayaca¤› izlenimi yaratm›flt›. Ancak bu aç›klamalar›n üzerinden birkaç gün geçmeden bakanl›k Çeber’in öldürülmesi olay›nda ad› geçen gardiyanlar› di¤er hapishanelere da¤›tt›. Gardiyanlar›n sürgün edildi¤i fleklinde lanse edilen aç›klamalar›n aksine gardiyanlar baflka yerlere gönderilerek hukuki sürecin uzat›lmas›n›n ad›mlar› at›lm›fl oldu. Her biri baflka bir flehirde ‘görev’ yapan gardiyanlar›n duruflmalara gel(e)meyece¤ini, bu yüzden duruflmalar›n ertelenece¤ini öngörmek hiç de zor de¤il. Yeni bir zamanafl›m› davas›n›n start› verildi k›sacas›. Adalet Bakanl›¤› iflkencenin sorumlular›n›n yarg›lanaca¤›n› aç›klarken ayn› günlerde Beyaz›t katliam› davas› zamanafl›m›na u¤rad›¤› için düflüyordu. Polis cinayetlerinin ard› arkas› kesilmez iken Bakanl›¤›n bu aç›klamas› hiç de inand›r›c› de¤il. 19 Aral›k katliam›nda kurflunlanan ve ko¤ufllarda yak›lan tutsaklar suçlu bulunmufl ve yaflam›n› kaybetmifl, buna karfl›n birçok tutsa¤a “ceza” verilmiflti. Ülke gündemini sarsan ve Ergenekon operasyonunda ad› geçen birçok kitle katliam›n›n ak›beti ise hala meçhul. Bunlar›n sonunun t›pk› di¤erleri gibi zamanafl›m› olmas› hiç de flafl›rt›c› olamayacak. sunum gerçeklefltirdi. Çeflitli araflt›rmalardan derledi¤i verilerle tecritin etkisinin boyutlar›n› gösterdi. ‹rencin, tecritte tutulan tutsaklarda duygusal dalgalanma, durgunluk, ilgi ve istek kayb›, kronik depresyon, ›srarl› intihar düflünce ve davran›fllar›, düflünme, konsantrasyon, haf›zada bozulma, gerginlik, uyku ve yeme sorunlar›, kronik yorgunluk, halsizlik, yayg›n a¤r› gibi rahats›zl›klar yafland›¤›na dikkat çekti. TOHAV ad›na sunum yapan Dr. Veysi Ülgen de, F ve D tipi “yüksek güvenlikli” hapishanelerde insanca yaflam koflullar›n›n olmad›¤›n›, iflkence ve keyfi uygulamalar›n devam etti¤ini belirtti. F tipinden ç›kan kiflilerin yüzde 79’unda psikiyatrik yak›nma görüldü¤ünü ifade etti. TAYAD Baflkan› Avukat Behiç Aflç›, tecritin yaln›zca tutsaklar›n de¤il, herkesin sorunu oldu¤unu söyleyerek insanl›k suçu olan tecride karfl› ortak mücadele ça¤r›s› yapt›. TUYAB ad›na sunum yapan Semiha Köz, sunumu Sema Gül’ün yapmas›n› planlad›klar›n› ancak Gül’ün polis terörüyle gözalt›na al›nd›¤›n› belirtti. F tipi hapishanelerde 8 y›ld›r tecrit iflkencesinin uyguland›¤›na dikkat çeken Köz, “Tecrit sald›r›s› baflta tutsaklar olmak üzere tüm toplumu teslim almaya dönük kapsaml› bir sald›r›d›r. Hapishanelerde tecrit her geçen gün artarak devam etmekte, hak gasplar›n›n ard› arkas› kesilmemekte, keyfi disiplin ce- zalar›yla tutsaklar d›fl dünyadan yal›t›lmaya çal›fl›lmaktad›r” diyerek tecridin kald›r›lmas› yönlü taleplerini s›ralad›. ÇHD ‹stanbul fiube Baflkan› Güray Da¤ ise konuflmas›nda, tecrit ve tredman uygulamalar›n›n tutsaklar›n haklar›n›n gasp› anlam›na gelen bir sistem oldu¤una de¤indi. Da¤, “Cezaevlerinde, keyfi disiplin cezalar›yla tecrit daha da a¤›rlaflt›r›l›yor. ‹nsan› insan olmaktan ç›karacak, insanl›k d›fl› bir mant›¤› içeriyor bu sistem” diye konufltu. Sempozyumda ‹HD ‹stanbul fiube ad›na Ümit Efe, Tecrite Karfl› Sanatç›lar ad›na Mehmet Esato¤lu, ÖO flehit ailesi Ahmet Kulaks›z konuflma yaparken sempozyumun sonuç bildirgesi de 18 Kas›m 2008 tarihinde Makine Mühendisleri Odas› ‹stanbul fiubesi’nde yap›lan bas›n toplant›s›yla aç›kland›. Tutsak yak›nlar› ve insan haklar› savunucular› hapishanelerde tecrit iflkencesine ve keyfi uygulamalara derhal son verilmesini istedi. Bas›n toplant›s›na, sempozyumun davetlisi olarak Türkiye’de bulunan Dünya Doktorlar Birli¤i Onursal Baflkan› Bernard Granjon da kat›ld›. Sempozyum sonuç bildirgesini okuyan Lerzan Caner, tecridin bir insanl›k suçu oldu¤unu belirtti. Türkiye hapishanelerinde özellikle siyasi tutsaklar› hedef alan ve ayn› zamanda tüm toplumu teslim almaya yönelik bir uygulama oldu¤unu kaydeden talepleri s›ralad›. (‹stanbul) Tekirda¤ 1 Nolu F Tipi’nde Ekim Devrimi anmas› Tekirda¤ 1 Nolu F Tipi Hapishanesi’nden tutsak Partizanlar yapt›klar› bir aç›klama ile Ekim Devrimi’ni and›klar›n› duyurdular. Aç›klamaya göre “Yaflas›n büyük sosyalist Ekim Devrimi” slogan› ile bafllayan etkinlik Ekim Devrimi ve tüm dünya devrim flehitleri için bir dakikal›k sayg› duruflunun ard›ndan ortak bir metinle devam etti. Ekim Devri- mi’nin proleter devrimleri ve emperyalizm ça¤›n›n kap›s›n› açt›¤› vurgulan›rken bugün de yolumuzu ayd›nlatan bir meflale oldu¤u belirtilmifltir. Venseremos, Enternasyonal gibi çeflitli marfllar›n coflkusuyla söylenmesinin ard›ndan, “Devrim flehitleri ölümsüzdür”, “Yaflas›n proletarya enternasyonalizmi” sloganlar›yla anma son buldu. (H. Merkezi) Yeni Demokrasi 8 28 Kas›m-13 Aral›k 2008 Kampanya Daha nitelikli bir gazete için kampanyay› sahiplenelim, çal›flmada yo¤unlaflal›m! Egemen s›n›flar ellerindeki tüm araçlar› kullanarak kendi anlay›fllar›n› tüm topluma mal etmeye çal›fl›rlar. Hiç kuflkusuz bu araçlar›n en önemlisi iletiflim ve haberleflme araçlar›d›r. Genel olarak medya bu rolü çok iyi bir flekilde yerine getirmektedir. Medya, bizim gündemimizin ne olaca¤›n›, ilgi alanlar›m›z›, kültürel ve fikirsel de¤er yarg›lar›m›z›, bu ay hangi kitab› okumam›z gerekti¤ini, hangi müzik türünün daha popüler olmas› gerekti¤ini vb. herfleyi belirlemek isteyen egemen s›n›flar›n elinde müthifl bir araçt›r. Ezilen s›n›flar da acilen kendi araçlar›n› yaratmal› ve s›n›f savafl›m›n›n bu boyutunda burjuva-feodal çizgiyle mücadele edebilecek bilgi ve bilinci yaratmal›d›r. TV ve gazetelerdeki suni gündemin biz emekçilerin gündemi olmad›¤›, gerçek gündemin bilinçli olarak sansür edildi¤i bilinciyle halk› kendi gerçek gündemiy- le tan›flt›rmak için gazetemizin çok önemli bir noktada durdu¤unun bilincindeyiz. Bizler de bu bilinçle gazetemizin yeni okurlarla buluflmas›, var olan okurlar›n daha nitelikli bir gazete yarat›lmas›n› sa¤layacak kolektif eme¤e dâhil olmas› ve gazeteye her yönden katk› sa¤lamak için harekete geçtik. Öncelikle gazetemizin düzenli da¤›t›m›n› sa¤lamak temel amac›m›z oldu, emekçi semtlerde ‹flçi-köylü’yü halkla tan›flt›rmak, gazete hakk›nda de¤erlendirmelerini almak, güncel konular üzerinde düflündürüp tart›flt›rmak gazete da¤›t›m›ndaki hedefimizdi. Di¤er bir hedefimizse düzenli olarak okur toplant›lar› almakt›r. Genellikle gazete da¤›t›m›n›n de¤erlendirilmesi fleklinde geliflen eksik ve dar kalan okur toplant›lar›n› önümüzdeki süreçte daha kapsaml› hale getirmeye çal›flaca¤›z. Okurlar›m›z› Sald›r›lara k›nama Devrimci ve yurtsever bas›na yönelik son dönemde giderek artan kapatma, da¤›t›m›n› engelleme, bask› ve sansür sald›r›lar› 19 Kas›m 2008 günü saat 16.00’da Kemeralt› giriflinde ‹flçi-köylü, Devrimci Demokrasi, Al›nteri, Özgür Halk, Azadiya Welat gazetesi okurlar› ve çal›flanlar› ile BDSP, ESP ve Mücadele Birli¤i Platformu taraf›ndan yap›lan bir bas›n aç›klamas› ile protesto edildi. Yap›lan bas›n aç›klamas›nda gazetemiz ‹flçi-köylü ve Özgür Gelecek de dahil olmak üzere birçok muhalif gazete ve derginin kapatma, toplatma ve ayr›ca çal›flanlar›na yönelik gözalt›, tutuklama gibi engeller ile y›ld›r›lmak istendi¤ine ancak bu tür engeller ile ilk kez karfl›lafl›lmad›¤›na de¤inildi ve tüm bu bask› ve sald›r›lara karfl› iflçilerin, köylülerin, ezilenlerin, sömürülenlerin onurlu sesi olma kavgas›ndan asla vazgeçilmeyece¤ine de¤inildi. (‹zmir) Bir protesto da Londra’dan Demokratik Halk ‹ktidar› için ‹flçi-köylü gazetesinin bir ay süreyle kapat›lmas› 8 Kas›m Cumartesi günü Londra’da ‹flçi-köylü okurlar›n›n düzenledi¤i bir eylemle protesto edildi. Dolston Kingsland Tren ‹stasyonu önünde yap›lan eyleme, yak›n bir zamanda yine bir ay süre ile kapat›lan At›l›m gazetesi okurlar› da destek sundu. ‹ngilizce yaz›l› “‹flçi-köylü susturulamaz” pankart›n›n aç›ld›¤› eylem süresince çevredekilere Türkiye’de devrimci ve sosyalist bas›na yönelik sald›r›lar› k›nayan sözlü ‹ngilizce propagandan›n d›fl›nda ‹ngilizce ve Türkçe bildiriler da¤›t›ld›. Ayr›ca eyleme kat›lan kitle taraf›ndan ‹ngilizce ve Türkçe “Sosyalist bas›n susturulamaz”, “Türkiye’deki faflist sald›r›lara son”, “Bask›lar bizi y›ld›ramaz” vb. sloganlar at›ld›. zamanla gazete kolektifi içinde çal›flan öznelere dönüfltürmek, sadece okuyan de¤il okutturan, alan de¤il gazeteyi bir baflkas›na da ulaflt›rabilen ve gazetemizi yaz›-haber bak›m›nda da besleyebilecek örgütlü güce dönüfltürmek hem ‹flçiköylü’nün daha genifl kitlelere ulaflmas› hem de bu kitlenin gazetemizi nitel olarak beslemesi aç›s›ndan oldukça önemlidir. Biz kampanyam›z dâhilinde ‹flçiköylü’ye yönelik kapatma, sansür sald›r›s›na da sessiz kalmayarak 15 Kas›m günü konuyla ilgili bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdik. ‹flçi-köylü flapkalar›yla yapt›¤›m›z aç›klamadan sonra kampanya bildirisinin Yüksel Caddesi’nde da¤›t›m›n› yapt›k. Hata ve eksikliliklerimizi aflma idaresiyle, pratikten ö¤renerek daha nitelikli bir gazete için daha genifl kitle çal›flmas› fliar›yla faaliyetlerimize devam edece¤iz. (Ankara ‹K okurlar›) Okurlar›m›zla buluflmaya devam ediyoruz! 23 Kas›m günü ‹stanbul’daki okurlar›m›zla bir okur toplant›s› gerçeklefltirdik. Okurlar›m›zla gazetemizin kampanyas›n› ele alarak, geliflmeleri tart›flt›k. Gazetemizi de¤erlendiren okurlar›m›z, haberlerin yaz›m›nda daha özenli davran›lmas›n›, haberlerin k›sa olmas›n›n daha iyi olaca¤›n› ve internet kullan›m›n›n daha etkili hale getirilmesi gerekti¤ini dile getirdiler. Pusula köflesini sürekli takip ettiklerini, gazetenin isminin ayn› kalmas›n› ve fiyat›n›n 2 YTL olmas›n› isteyen okurlar›m›z alanlardan haber ak›fl›n›n sa¤lanmas› amac›yla do¤al muhabirlik a¤›n›n geniflletilmesi gerekti¤ini söylediler. Kampanya ile ilgili geliflmelerin tart›fl›ld›¤› toplant›da gazetemize yönelik son dönemlerde artan bask›lara da dikkat çekildi. (‹stanbul) Baflbakan demokrat, bas›n özgür; öyleyse bu yasak nedir? Baflbakanl›k’tan yap›lan aç›klama ile Baflbakan R. T. Erdo¤an’la ilgili haber yapan gazetecilere yasak getirildi. Baflbakanl›k Bas›n Merkezi akreditasyon yenileme ifllemleri s›ras›nda Hürriyet, Milliyet, Star TV, Akflam ve Evrensel’den 6 gazetecinin Baflbakanl›k Bas›n Kartlar›n› iptal etti. Hükümete geldi¤i ilk dönemlerde Avrupa Birli¤i süreci ile birlikte demokrasi ve ifade özgürlü¤ünden s›kl›kla söz eden ve kendini muhafazakar-demokrat olarak tan›mlayan AKP’nin geliflen süre içinde çizdi¤i profil bunun tam aksi oldu. Ç›kar›lan Terörle Mücadele Kanunu ve TCK’da yap›lan de¤ifliklikler ile her türlü demokratik tepkiye yasaklama getirilirken bas›n üzerindeki engeller de art›r›ld›. Baflbakan, her f›rsatta gazetecilere f›rça atmay› da ihmal etmedi. AKP’nin yolsuzluklar›n› haber yapan ve y›pranmas›na vesile olan haberlerden sonra medyaya atefl püskürdü. Baflbakan, Cumhurbaflkanl›¤› seçimleri, kapatma davas›, Ergenekon, Deniz Feneri ve Bezele bask›n›ndan sonra gazetecileri s›kl›kla tehdit etti. “Demokrat” Baflbakan burjuva feodal medyan›n elefltirilerine bile tahammül edemedi. Baflbakan’›n bas›ndan tam olarak ne istedi¤i ise hocas› Baflbu¤’un aç›klamalar›ndan sonra daha iyi anlafl›ld›. Bas›n› esas durufla davet eden Genelkurmay Baflbakan›’n›n bu ç›k›fl›na en çok sevinenlerden biri kuflkusuz Baflbakan oldu. Bu aç›klamay› ilk alk›fllayan Baflbakan’›n “demokratl›¤›n›n” böylelikle Lice katliam›n›n sorumlular›ndan ‹lker Baflbu¤’unki ile ölçülebilece¤i de a盤a ç›kt›. Gazetecilere bas›n akademileri açan çok büyük paflalardan geri kal›n- mamal›yd›. Ne de olsa aralar›ndaki tek fark kostümleriydi! Herkes özgürlüklerden yanaym›fl.. AKP’nin (ve di¤erlerinin) bas›n öz- Bizi susturamazlar, susturamayacaklar! Tahammülsüz bir flekilde sald›ran düflman sesimizi kitlelerle buluflturan gazetemizi kapatarak kitlelerle aram›zdaki ba¤› koparacaklar›n› veya susturabileceklerini zannediyorlar. Gazetemiz kapand›, ama yeni bir sesle tekrar kitlelerle bulufluyoruz. Gazete tan›t›m›yla ilgili olan afifllerle ve çeflitli tan›t›mlarla halka duyuruyoruz. Pertek’te h›zl› bir flekilde afiflleme ve tan›t›m kampanyas›na bafllad›k ve tamamlad›k. Halkla aram›zdaki ba¤lar› kopartacaklar›n› inananlar›n yan›ld›klar› görünüyor. Yapt›¤›m›z çal›flmalarla halk gazetemizi daha fazla ve inatla sahiplendiler. (Pertek YDG) gürlü¤ü elefltirinin, söylenenlerin kendisine uzakl›¤› ile do¤ru orant›l›. Bir yay›n organ› (burjuva) CHP’nin yolsuzluklar›n› ortaya ç›kart›yor ve bu engelleniyorsa hemen feryad› bas›yor. Bu ülkede bas›n özgürlü¤ü var de¤il mi? Hangi ça¤da yafl›yoruz! Ancak ayn› yay›n organ› DTP’li milletvekillerine hakaret etti¤inde, emekçilere yalan söyledi¤inde ve büyük bir sahtekârl›kla yaflanan gerçekleri çarp›tt›¤›nda bizim özgürlük havarilerimizin sesi solu¤u ç›kmaz. Do¤ru, objektif haber ak›llar›n›n ucundan geçmez! Deniz Feneri davas› ve Baflbakanl›¤›n bas›n kartlar›n› iptal etmesi ile demokrasi 盤l›klar› atanlar›n görmek istemedi¤i bir gerçek kocaman duruyor önlerinde. Özgürlük denilen kavram onlara dokundu¤u (ç›karlar›na) derecede anlam›n› dolduruyor belki de. Özgürlü¤ün ve demokrasinin kiflisel tatminle ölçüldü¤ü bir yerde böylesine e¤reti bir tablonun ortaya ç›kmas› da kaç›n›lmaz oluyor. Gözlerimizin içine bakarak avaz› ç›kt›¤› kadar ba¤›ranlar büyük olas›l›kla kendi aya¤›na bas›ld›¤› için ba¤›r›yor olmal›. Demokratl›¤›n böylesine yerlerde sürüklendi¤i bir ülkede burjujva-feodal bas›ndan baflka bir fley beklemek de anlams›z olur herhalde. “Çocuk da olsa kad›n da olsa gereken yap›lacakt›r” demeçleri verenlerin demokrat oldu¤unun iddia edilebildi¤i memleketimizde bir ucube gibi duran Hürriyet gazetesinin ve onun köfle tafl› Ertu¤rul Özkök’ün demokratl›¤›nda flafl›lacak bir yan olmamal›. Böyle bir zihniyetten ancak böyle bir bas›n özgürlü¤ü do¤ar. Aksi mümkün mü? ‹flçi-köylü gazetesinin keyfi gerekçelerle 1 ay süreyle kapat›lmas›nda sonra Özgür Gelecek gazetesinin de ayn› flekilde kapatma cezas› almas› üzerine Ankara ‹flçi-köylü gazetesi çal›flanlar› ve okurlar› Yüksel Caddesi’nde yapt›klar› bir aç›klamayla uygulamay› protesto ettiler. 15 Kas›m Cumartesi günü saat 14.30’da ‹nsan Haklar› An›t› önünde biraraya gelen gazete çal›flanlar› ve okurlar› “Halk›n gerçek sesi ‹flçi köylü susturulamaz” pankart› ve “‹flçi-köylü, Özgür Gelecek sus- ‹flçi-köylü gazetesi susturulamaz! Ayd›nl› Köyünden Merhaba; Gazetemiz ‹flçi-köylü’nün bafllatm›fl oldu¤u kampanya çerçevesinde, Tuzla-Ayd›nl› köyü ‹flçi-köylü okurlar› olarak, 23 Kas›m Pazar günü, daha önce gazete da¤›t›m› yapmad›¤›m›z yerlere, gazete da¤›t›m›n› örgütledik. Bir arkadafl da¤›t›m s›ras›nda sürekli megafondan ajitasyon konuflmalar› gerçeklefltirdi. Kap› kap› evleri dolaflarak, gazetemizin da¤›t›m›n› yapt›k ve halk›m›za gazetemizi anlatt›k. Da¤›t›m yapt›¤›m›z yerler, ilk gidi- mad› susmayacak”, “Devrimci bas›n susturulamaz”, “Özgür gelecek ellerimizde yükselecek” dövizlerini tafl›d›. Aç›klamay› okuyan Mustafa Sar›ca as›l hedefin halk muhalefeti oldu¤unu, devrimci bas›n nezdinde halk›n gerçek gündeminin saklanmaya çal›fl›ld›¤›ndan bahsederek “Devrimci, yurtsever, sosyalist bas›n mücadelenin k›zg›n ateflinde, ezilen y›¤›nlarla birlikte dün oldu¤u gibi bugün de kavgas›n› sürdürecek” sözleriyle aç›klamas›n› bitirdi. “Bask›lar bizi y›ld›ramaz”, “Devrimci bas›n susturulamaz” sloganlar›n›n at›ld›¤› eylemden sonra ‹flçi-köylü okurlar› bildiri da¤›t›m› yapt›lar. (Ankara) flimiz olmas›na ra¤men halk›n tepkisi gerçekten iyi ve umut vericiydi. Gitti¤imiz baz› evlerde sürekli gazetemizin getirilmesini isteyenler oldu. Bir yandan gazete da¤›t›m› yaparken di¤er yandan da insanlarla sohbet ettik. Da¤›t›m yapt›¤›m›z yerler genellikle iflçi ve emekçilerin yo¤un yaflad›¤› bir bölge idi. Bundan dolay› gazetemizi anlatmak ve tan›tmak zor olmad›. Genel anlamda olumlu geçen da¤›t›m faaliyetimiz, bizler aç›s›ndan da bir deneyim oldu. Bundan sonra Ayd›nl›’da çal›nmad›k kap›, konuflulmad›k insan b›rakmayaca¤›m›za dair söz birli¤inde bulunduk. (Ayd›nl› ‹K okurlar›) 1 May›s Mahallesi’nde da¤›t›m 16 Kas›m Pazar günü 1 May›s Mahallesi’nde toplu da¤›t›m örgütledik. Mahallemizde uzun bir dönemdir düzenli bir da¤›t›m gerçeklefltiriyorduk. Bafllatm›fl oldu¤umuz kampanya çerçevesinde, önce da¤›t›m yapmad›¤›m›z bir bölgeyi belirleyerek toplu da¤›t›m› bu- rada gerçeklefltirdik. Da¤›t›m boyunca bir yandan evlerin kap›lar›n› çal›p gazetemizi halka ulaflt›rmaya çal›fl›rken di¤er yandan de megafonla ajitasyon/propaganda yapt›k. Kalabal›k bir grup olarak da¤›t›ma ç›kmam›z ve ‹flçi-köylü yaz›l› flapkalar›m›z›n bulunmas› görsellik aç›s›ndan insanlar›n dikkatini çekti. A/P çal›flmas› boyunca, gazetemizin iflçilerin, köylülerin, halk gençli¤inin, emekçi kad›nlar›n, Kürt halk›n›n sesi oldu¤unu hayk›rd›k. Da¤›t›m faaliyetimiz yeni okurlar yaratmam›za vesile olmufltur. Canl› ve coflkulu gerçeklefltirdi¤imiz faaliyetimiz baflar›l› bir flekilde sonland›r›lm›flt›r. (1 May›s Mahallesi ‹K okurlar›) Mücadelesi sabit görüldü¤ünden kapat›lmas›na ve okurlar›n›n tutuklanmas›na... Yay›nevimizden ç›kan ‹flçi-Köylü gerekçe dahi gösterilmeden kapat›l›rken Özgür Gelecek gazetesi de DTP eflbaflkan› Emine Ayna ve ‹stanbul milletvekili Sebahat Tuncel’le yap›lan bir röportaj gerekçe gösterilerek bir ay süre ile kapat›ld›. Gazetemize yönelik tahammülsüzlük bununla s›n›rl› kalmad›. Fransa’dan Türkiye’ye yap›ld›¤› iddia edilen bir para transferi gerekçe gösterilerek düzenlenen operasyonlarla okurlar›m›z›n evleri bas›ld›. Polis, Tekirda¤, Mersin ve ‹stanbul’daki baz› evlere bask›n düzenleyerek gazetemizin eski çal›flanlar› Emriye Demirk›r, Özgür Elitemiz, Erdinç Özbay, Arzu Özdemir ve Sema Gül’ü gözalt›na ald›. Kar maskeleri ve uzun namlulu silah- Gazetemizin bafllatm›fl oldu¤u kampanya çerçevesinde yürütülen faaliyetlerden biri de, 23 Kas›m Pazar günü, Kartal/Karl›ktepe’de gerçeklefltirildi. Karl›ktepe, emekçilerin yo¤un olarak yaflad›¤› bir semt olmas› itibariyle, devrimci faaliyet aç›s›ndan oldukça iyi bir potansiyele sahip. Ancak bizim buradaki çal›flmalar›m›z›n henüz çok oturmufl olmamas›ndan kaynakl›, yaklafl›k alt› ayd›r yapt›¤›m›z çal›flmalarda, s›n›rl› say›da bir okuyucu kitlesine ulaflmaktay›z. Kampanya çerçevesinde, kitlesel olarak yapt›¤›m›z bu da¤›t›mla birlikte bilince ç›kard›¤›m›z ilk fley, bundan böyle bu bölgede daha genifl bir çal›flma örgütlenmesi gerekti¤i oldu. Bizi bunu kavramaya ve böyle bir hedefi önümüze koymam›za iten larla adeta terör estiren polis, eski çal›flanlar›m›z› hiçbir aç›klama yapmadan gözalt›na ald›. Dört gün boyunca ‹stanbul Emniyet Müdürlü¤ü’nde tutulan okurlar›m›zdan Sema Gül, Arzu Özdemir, Emriye Demirk›r ve Özgür Elitemiz ç›kar›ld›klar› mahkeme taraf›ndan tutuklanarak Bak›rköy Kad›n ve Çocuk Hapishanesi’ne gönderildi. Operasyonlar›n düzenlendi¤i günlerde sahibinin sesi burjuva medya da üzerine düfleni yapt›. Yalan haberlerle kamuoyunu yanl›fl bilgilendiren burjuva bas›n t›pk› daha önce oldu¤u gibi tüm bas›n ilkelerini ayaklar alt›na alt›. ‹flçi-köylü gücünü ezilen y›¤›nlar- bafll›ca neden ise, ev ev, sokak sokak yapt›¤›m›z genifl da¤›t›m çal›flmas› s›ras›nda, tahminimizden fazla bir okuyucu kitlesini ortaya ç›karmam›z oldu. Ve mahallenin daha e ‹K p e t k › l r Ka › okurlar birçok bölgesine gidemedi¤imiz halde, sadece gidebildi¤imiz kadar› bile, bu mahallenin bizler aç›s›ndan önem verilmesi gereken bir bölge oldu¤unu göstermeye yetti. Bafl›m›zda flapkalarla kalabal›k bir flekilde girdi¤imiz mahallede, sokaktaki insanlar taraf›ndan da genel olarak çok olumlu karfl›land›k. Ara- dan, onlar›n hesap soran sesinden kalmaktad›r. ‹flçi-köylü iflten at›lan emekçilerin, ifl arayan iflsizlerin, köylülerin sesidir. ‹flçi-köylü emekçilerin özgürlük düfllerinin ve insanca bir yaflam u¤runa verdi¤i mücadelenin ateflinde do¤mufltur. (‹stanbul) bayla yan›m›zdan geçenler, arabalar›n› durdurup gazetemizi ald›lar. Yafll› bir amca gördük ve yan›na gittik. Amcan›n okuma yazmas› yokmufl. Ama bize çok s›cak davrand› ve geçmiflte yaflad›klar›n› anlatt›, bir dönem iflkence gördü¤ünü söyledi. Bizi u¤urlarken de gözleri doldu ve "ben de sizin yan›n›zday›m, yolunuz aç›k olsun" dedi. Gitti¤imiz evlerde de yine genel olarak s›cak bir ilgi gösterildi ve çald›¤›m›z kap›lar› açanlar›n ço¤u gazetemizi ald›. ‹çlerinde devaml› getirmemizi isteyenler oldu. Da¤›t›mdan sonra yapt›¤›m›z de¤erlendirmede ise, haberin bafl›nda aktard›¤›m›z tespitlerde bulunduk ve burada bundan böyle daha düzenlili¤i sa¤lanm›fl, genifl bir çal›flma yapma karar› ald›k. Yeni Demokrasi 9 Politika-yorum 28 Kas›m-13 Aral›k 2008 IMF’nin asli görevi, halklar›n “ümü¤ünü s›kmakt›r” IMF ile iliflkilerin nas›l devam ettirilece¤i 2006 y›l›ndan itibaren tart›fl›lmaya bafllanm›flt›r. TÜS‹AD gibi büyük sermaye çevreleri, “IMF ile anlaflma tekrarlanmal›d›r” söylemlerini geçen y›ldan itibaren yüksek sesle dile getirmeye bafllam›fllard›r. 1998 y›l›nda imzalanan “Yak›n ‹zleme Anlaflmas›” ile bafllayan ve IMF’nin tam gözetiminde geçen on y›ll›k süreç geçti¤imiz May›s ay›nda tamamland›. Fakat IMF ile iliflkilerin nas›l devam ettirilece¤i 2006 y›l›ndan itibaren tart›fl›lmaya bafllanm›flt›r. TÜS‹AD gibi büyük sermaye çevreleri, “IMF ile anlaflma tekrarlanmal›d›r” söylemlerini geçen y›ldan itibaren yüksek sesle dile getirmeye bafllam›fllard›r. TÜS‹AD’›n istedi¤i May›s ay›ndan önce yeni bir anlaflma yap›p, aral›ks›z bir flekilde IMF ile iliflkilerin devam ettirilmesiydi. Fakat AKP hükümeti IMF ile anlaflmaya bir türlü “yanaflmad›”. Tam da Erdo¤an’›n dedi¤i ABD’de Baflkanl›k seçimleri tamamland› ve demokrat partinin aday› Barack Hüseyin Obama’y› destekleyen 349 delegeye karfl›l›k McCain 162 delegede kald›. Böylece 12 Ocak 2009’da ABD’nin ilk siyah (asl›nda melez) Baflkan›na kavuflaca¤›, beklendi¤i gibi kesinleflmifl oldu. Bu sonuç elbette pek çok tart›flmay› da beraberinde getirdi. Bizim için önemli olan ise ABD halk›n›n W. Bush’un politikalar›na tepki duyarak onun aç›k devamc›s› olan McCain’i de¤il onun devamc›s› olaca¤›n› gizleyen Obama’y› seçmesidir. Bu sonuç W. Bush ve flürekâs›n›n yalanlar›na art›k pek az ABD’linin inand›¤›n› göstermektedir ve bu önemlidir. Di¤er yandan Obama’n›n vaat etti¤i “de¤iflimin”, Neo-concular›nkine benzer politikalar›n baflka araçlarla sürdürülmesi olaca¤›ndan ise kuflku duymamak gerekir. Obama’n›n Berlin ziyareti s›ras›nda Der Spiegel dergisi bunu, Bush ile Obama’n›n d›fl politikas›n› karfl›laflt›rarak özetliyor: “Bush: Panzer, uçak gemisi ve Obama. Obama: Diplomasi, kalk›nma yard›m›, bunlar olmad›ysa panzer, uçak gemisi ve bomba. (30.08)” (Akt. Y. Özdemir 6.11.2008 Evrensel). Obama’n›n vaat etti¤i “de¤iflim” d›fl›nda ilk siyah baflkan olacak olmas› da tart›fl›lan konular aras›nda. Kuflkusuz bunu da M. L. King’ten, Malcolm X’e halen ABD hapishanelerinde bulunan Abu Jamal’a süren ve halen de sürmekte olan ›rkç›l›¤a karfl› mücadelenin bir baflar›s› olarak alg›lamak gerekir. Yine de “pompal› tüfekli duyarl› vatandafllar›n”(!) hamisi Baflbakan’›n meydan› bofl bularak buyurdu¤u “art›k beyazlar ile siyahlar aras›nda fark kalmad›¤›” söylemine pirim verilemez. Siyah kad›nlar›n bebeklerinin, do¤umda ölüm oran› 2.4 iken, siyah kad›nlar›n do¤umda ölüm oran› beyazlar›nkinden 3.3 kat fazlay- gibi “bugüne kadar IMF’ye karfl› olmayan hükümet flimdi niye karfl› olsun?” Bu sözler perde arkas›nda yap›lan pazarl›klar›n iadesinden baflka bir fley de¤ildir. Fakat bu pazarl›klar esasta kiminle yap›l›yordu. Ve sonuca ulaflmas› niçin bu kadar uzun sürdü? Bu konuya biraz daha yak›ndan bakmadan önce; IMF’nin uluslararas› alanda tekrar pazarlan›p sahneye sürülme maceras›na k›saca bakal›m. IMF, uluslararas› alanda tekrar parlat›l›yor! IMF; 1945 y›l›nda ikiz kardefli DB ile birlikte “sistemi korumak ve düzenlemek için” kuruldu. IMF’nin görevi ilk kuruldu¤unda “üyelerinin iktisadi önceliklerinin saptanmas›na yard›mc› olmak ve döviz ve d›fl ödeme s›n›rlamalar›na baflvurulmas›n› azaltmak üzere destek vermek” fleklinde tan›mlanm›flt›r. Bu görev tan›m› süreç içerisinde ihtiyaca göre de¤iflmifltir. 1978 ve 1982’de anlaflma maddelerinde de¤ifliklik yap›ld›. Böylece IMF önce döviz kurlar›n› etkileyen iç politika konular›n› belirleme hakk›n› elde etti, sonras›nda kredi açmak için DB’nin yap›sal uyum program›na uyulmas›n› flart kofltu. IMF yaklafl›k olarak 2002 y›l›na kadar bu görevlerini “etkin” bir flekilde yerine getirdi. Fakat bu dönemden sonra baflla- yan likidite genifllemesi, IMF’nin de ifllerinde aksamaya yol açt›. 2007 y›l›na gelindi¤inde IMF’nin yak›n denetiminde olan ülkelerin say›s› Türkiye ile birlikte on bir idi. (Bulgaristan, Dominik Cumhuriyeti, H›rvatistan, Irak, Kolombiya, Makedonya, Paraguay, Peru, Romanya, Uruguay) IMF’nin bu 11 ülkeye toplam taahhüdü 9.6 milyar dolar iken; bu toplamda Türkiye’nin pay› 6.6 milyar dolard›r. Yani toplam borcun % 68’i Türkiye’ye aitti. (Özel olarak vurgulamakta fayda var ki; Türkiye’nin 20022008 aras› cari aç›klar›n› özel d›fl kaynaklardan finanse etmekte bir s›k›nt›s› olmad›¤› halde; ancak politik nedenlere dayand›r›lan istisnai flartlardan yararlanarak kotan›n çok üzerinde borçlanm›flt›r. Ve istisnai flartlardan yararlanarak yap›lan bu anlay›fl›na AKP’nin iktidarda oldu¤u 2005 tarihlidir.) IMF’nin gelir kayna¤› verdi¤i borçlar›n faizleri ve üye ülkelerin ödedi¤i aidatlard›r. Borç verilen ülke say›s› ve ödenen miktar bu kadar azal›nca, IMF’nin sadece rolü de¤il, yaflay›p-yaflayamayaca¤› dahi sorgulan›r hale gelmifltir. 11.04.08 tarihinde Cumhuriyet gazetesinde ç›kan habere göre girdi¤i mali s›k›nt› dolay›s›yla IMF dünya çap›nda bulunan 75 bölgesel ofisinin en az 12, en çok 22’sini kapatacak duruma gelmifltir. Dünyada üçüncü büyük alt›n rezervine sahip IMF’nin gelir sa¤lamak için alt›nlar›n› dahi satmas› gündemdeyken yaflanan kriz ile birlikte tekrar “çözüm arac›” olarak ABD taraf›ndan öne sürüldü. Ki G-20’nin kararlar›ndan biri de DB ve IMF gibi uluslararas› finansal kurulufllar›n desteklenmesidir. Fakat zaten kendileri de para s›k›nt›s› çeken ülkelerin, bu finansal kurulufllar› nas›l destekleyece¤i muammad›r!! Fona para ak›taca¤› iddia edilen Suudi Arabistan bunu yalanlam›fl- t›r. 100 milyar dolar aktaraca¤›n› söyleyen Japonya ise k›sa bir süre sonra resesyona girdi¤ini aç›klam›flt›r. Yani IMF’ye nas›l kaynak sa¤lanaca¤› henüz çözüme kavuflmam›fl olsa da, IMF’nin yeniden “meydana ç›kt›¤›” aç›kt›r… Sorun; kaynaklar›n hükümet ve TÜS‹AD aras›nda nas›l paylaflt›r›ld›¤›d›r! Türkiye ilk kez 1958 y›l›nda IMF’den kredi alm›flt›r. Günümüze kadar da 19 stand-by imzalam›flt›r. Aradan geçen bu 50 y›ll›k zaman›n 30 y›l› IMF’nin tam gözetiminde geçmifltir. IMF ile anlaflma yap›l›p-yap›lamayaca¤› tüm seçim dönemlerinde bafl konu olmufltur. “IMF ile iliflkileri bitirece¤iz!” diye seçim dönemlerinde nutuk atanlar hükümete gelince IMF ile yeni anlaflmalar yapm›fllard›r. IMF’nin görevi baflta ABD olmak üzere emperyalist devletlerin ç›kar›n› korumak oldu¤undan; anlaflma yap›lan tüm ülkelerde halklar “ac› reçetelere” mahkum edilmifl, ekonomik y›k›mlar yaflanm›flt›r. Meksika krizi, akabinde Asya krizi yafland›¤›nda IMF bu ülkelerde ifl bafl›ndayd›, t›pk› Türkiye’de yaflanan birçok kriz s›ras›nda iflbafl›nda olmas› gibi!! Yani IMF her zaman için halklar›n “ümük s›k›c›s›” olmufltur ve flimdi de bundan farkl› bir durumun geliflmesi için bir neden yoktur!! Erdo¤an’›n ortada kriz yokken 2005’te stand-by imzalamas›na ra¤men; flimdi cari a盤›n kapat›lamayaca¤› aç›k iken bu kadar ayak diremesinde yerel seçimlerin rolü olsa da esas neden bu de¤ildir!! IMF ile bir an önce anlafl›lmas›nda ›srarc› olan TÜS‹AD’t›r. Ve Erdo¤an’›n bir konuflmas›nda söyledi¤i flu sözler asl›nda sorunun ne oldu¤unu gözler önüne sermektedir. Erdo¤an IMF ile görüflmeler konusunda hükümete ak›l verenler oldu¤unu söyleyerek “Biz sizin talimat›n›zla m› IMF ile görüflüp karara ba¤layaca¤›z. E¤er benim menfaatlerim yerine gelirse oturur anlaflma yapar›z!” (17.10.08, Milliyet gazetesi) TÜS‹AD üyeleri al›nacak kayna¤›n bütçeye de¤il; direkt olarak özel sektöre verilmesini ve bunun için gerekli teknik düzenlemelerin yap›l›fl›n› istiyordu. Çünkü flu ana kadar IMF’den al›nan hiçbir kredi özel sektöre direk olarak verilmemifltir. Hükümette içinden geçilen süreçte esas borcun özel sektöre ait olmas›n› kullanmakta ve IMF’den al›nacak kayna¤›n onlara aktar›lmas› durumunda ihtiyaç olan politik deste¤i almaya çal›flmaktad›r. Reel sektör borcunun % 70’i büyük özel sektör kurulufllar›na aittir. (12.11.08, Radikal) IMF, Ekim ay›nda “program sonras› izleme” için geldi¤inde TÜS‹AD ile ayr›nt›l› bir görüflme yapm›flt›r. Ve Erdo¤an’›n söylemlerinin ç›k›fllar›n›n esasta o dönem Kürt cumhurbaflkan› m›? ken, ABD’de genel iflsizlik 6.1- siyahlar için ise 11.4 iken (6.11.2008 Evrensel) Baflbakan’›n aç›klamas› en fazla “sinir bozuklu¤undan kaynaklanan bir gülümsemeye” yol aç›yor o kadar! Ancak bu tart›flma Ertu¤rul Özkök’e baflka bir konuyu düflündürmüfl olacak ki (yani e¤er özel siparifl de¤ilse) özetle flunu soruyor 6 Kas›m tarihli Hürriyet’te: ABD siyah bir baflkan seçti peki Türkiye Kürt bir cumhurbaflkan› seçebilir mi? Özkök bu soruyu sorma pahas›na (muhtemelen istemeden) y›llar›n demagojisini de kendi kalemiyle zedeliyor: Belki akl›m›za zaten Kürt kökenli baflbakanlar oldu¤u gelebilirdi, onun söylemek istedi¤i “Kürt kimli¤ini” gizlemeyen birinin Cumhurbaflkan› olmas›yd›. Oysa “Kürt kimli¤ini” inkâr edenlere her kap›n›n aç›k oldu¤unu, “Kürtlere Kürt olduklar› için bir engel ç›kmad›¤›n›” iddia ederek propaganda etmek en ucuz ve yayg›n demagojilerden biridir. Ancak Özkök bafltan kast etti¤inin klasik demagoji olmad›¤›n› söylüyor. Peki, gerçekten öyle mi? Logosunda “Türkiye Türklerindir” faflist slogan›n› tafl›yan Hürriyet gazetesinin genel yay›n yönetmenininen az›ndan görüntüde-Kürt cumhurbaflkan› seçecek kadar gelifltik mi, ilerledik mi? minvalinde bir soru sormas› kelimenin tam anlam›yla ironiktir. Özkök kendi gazetesini herhangi bir gün eline ald›ysa yan›t› da bulmufl olmas› gerekir! Fakat konuyu Özkök’ün manipüle etti¤i biçimde tart›flmak aç›kça “zokay› yutmak” olur. Bu nedenle Özkök’ün sorusunu yan›tlamadan önce temel iki noktay› ayd›nlatmakta yarar var. Irkç›l›k ve milliyetçilik üzerine... Her fleyden önce ›rkç›l›k ile milliyetçilik ayn› fley de¤ildir, ›rk temelinde yap›lan ayr›mc›l›k (bir ›rk› üstün di¤erini afla¤› görme) burjuvaziden veya kapitalizmden önce de vard›r. Oysa milliyetçilik veya bugünkü yayg›n tabirle ulusçuluk kapitalizmin ürünüdür. Kapitalizm veya daha do¤ru tabirle burjuva ideolojisi ›rkç›l›¤› s›n›rl› da olsa “aflar” (ona yeni bir biçim verir). Örne¤in ABD’de siyahlar› da içine alacak biçimde “Amerikan ulusu”ndan söz edilir. Di¤er yandan burjuva ideolojisi ulus temelinde ayr›mc›l›¤› körükler, birlefltirmez böler. Böylece ›rkç›l›¤› var eden ekonomik temeller biçim de¤ifltirdi¤i halde “geçmifl nesillerin ölü yükü”; ›rkç›l›k, burjuvazinin ihtiyaçlar› do¤rultusunda varl›¤›n› sürdürebilir. Bu anlam›yla “ezen ›rk›n” ›rkç›l›¤›na karfl› mücadelenin karakteri ulus devlet yap›s›na yönelmez ve giderek daha çok kültürel bir de¤iflimi gündemlefltirir. Oysa ezen ulusun imtiyazlar›na ve ulusçulu¤una karfl› mücadele flöyle veya böyle ulus devleti zorlar. Onun paradigmas›n› sarsar. Do¤al olarak daha en bafl›ndan siyahlar›n ›rkç›l›¤a karfl› mücadelesi ile Kürt ulusunun ulusal bask›ya karfl› mücadelesini veya bu hususlardaki geliflmeleri ayn› kefeye koymamak gerekir. Bu en hafifinden bilinç bulan›kl›¤›d›r. Ne var ki postmodernizmin moda kavramlar›ndan “öteki” bu bulan›k bilinci kutsar. Yani bu alelade bir çarp›tma de¤il ideolojik bir tercihtir. Biraz daha açarsak; siyahlar Amerikan ulusuna dâhil olabilir ve siyahlar da bunu kabul ediyorsa bu ›rkç›l›¤a karfl› at›lm›fl ileri bir ad›md›r. yo¤unlaflt›¤› gözlerden kaçmamaktad›r. Özcesi, burada bahsedilen “ümük” halk›m›z›n “ümü¤ü” de¤ildir ve olamaz!!! Burada sorun gelen paralar›n kimin denetimine hangi koflullarla geçti¤idir. Zaten AKP hükümeti peflpefle yapt›¤› zamlarla, art›rd›¤› vergi oranlar›yla, verdi¤i düflük memur maafl› zamlar›yla, çiftçiye vermedi¤i prim paras›yla, almad›¤› ürünleriyle IMF’ye ihtiyaç olmayacak flekilde halk›m›z›n g›rtla¤›na yap›flm›flt›r. Erdo¤an’›n G-20 zirvesi için gitti¤i ABD’de IMF yetkilileriyle anlaflmaya çok yaklafl›ld›¤› her iki tarafça aç›klanm›flt›r!! Bu da “kriz var” söylemiyle halk›m›z›n çok daha fazla bir flekilde yokluk-iflsizlik-açl›k cenderesine çekilece¤i anlam›na gelmektedir. Egemenler borçlar›n›n faturas›n›, rantlar›n›n, vurgunculuklar›n›n faturas›n› halk›m›zdan ç›karman›n peflindedir. Tüm bunlara karfl› en genifl birliktelikler sa¤lan›larak karfl› durulmas› gerekmektedir! kimli¤ini gizlememek”ten ne anl›yor Özkök? Daha önemlisi halk›n ne anlamas›n› istiyor? “Ben Kürdüm ama biz Laz›yla, Çerkeziyle, Türküyle tek bir milletiz” diyen biri “Kürt kimli¤ini savunmufl/gizlememifl olur mu? ‹flte hedeflenen; bu son soruya “evet” yan›t›n›n verilmesidir, oysa kocaman bir “hay›r” demek gerekir. Niyet ne olursa olsun Kürt ulusunun ulusal kimli¤ini tan›mamak, “o”nun ayr› bir ulus oldu¤unu görmemek ezen ulus ulusçulu¤unun de¤irmenine su tafl›makt›r. Özetleyecek olursak Özkök, kapsaml› bir “Amerikan ulusu” tan›m›yla ve buna riayet edilmesiyle büyük oranda çözülecek olan siyahlara yönelik ›rkç›l›k sorunuyla, Kürt ulusal sorununu ayn›laflt›rmaya çal›fl›yor. Böylece hem kendini Türk ulusuna ait gören, asimile edilmifl Kürdü kutsuyor, asimile edilemeyeni ulusal kimli¤ini inkara ça¤›r›yor hem de kafatasç› faflistlere Kürt ulusunu inkar etmenin “yeni ve ça¤dafl”(!) bir yolunu ö¤retiyor. Fakat Kürt ulusunun ulusal kimli¤ini tan›madan ve “zorla ya da çeflitli imtiyazlarla” Türk ulusuna dâhil etmek gericiliktir, ezen ulusun ulusçulu¤udur. Özkök’ün sorusunun alt›ndaki gizli tuzaklardan biri budur. Etnik grup mu, ulus mu? ‹kinci olarak, hepimizin bildi¤i “kart-kurt teorisi”(!)nden bugüne baz› de¤iflimler yaflanm›flt›r. Önceden “Kürt diye bir fley olmad›¤›” propaganda edilip “Kürtlerin da¤ Türkü oldu¤u” saçma sapan teorisi dillendirilirken, bugün Kürtler “etnik kimlik” olarak tan›nmaktad›r. “Etnik” terimi bilinçsiz bir tercih de¤ildir. Çünkü kavimsel bir kökeni ifade eder ama ulus anlam›nda -en az›ndan ulusun bildi¤imiz tan›m› için- kullan›lmaz. Bu sav da Kürtlerin kavimsel olarak ayr› bir kökenden geldi¤ini söylerken uluslaflmad›¤›n› iddia eder. Hatta daha öteye giderek Cumhurbaflkan›’n›n a¤z›ndan düflürmedi¤i gibi “Laz›yla, Çerkeziyle, Kürdüyle, Türküyle” tek bir ulus “oldu¤umuzu” savlar. Asl›nda TC faflizmi için bu bir nevi eskiye dönüfltür. ‹lhan Selçuk özene bezene bunun teorisini yapar: “Ata ‘Ne mutlu Türk olana’ dememifl ki ‘Ne mutlu Türküm diyene” demifl!” Erdo¤an da “tek millet” vurgusunu ayn› içerikte yapmaktad›r. “Kart-kurt teorisiyle(!)”, “Türküyle, Kürdüyle bir millet oldu¤u” teorisi, Kürt ulusunun ulus olarak inkâr›nda ortaklafl›r ki bu da asl›nda sadece “bir arpa boyu yol” al›nd›¤›n›n kan›t›d›r. Özkök’ün sorusunun alt›ndaki ikinci gizli tuzak da budur. “Kürt Tüm kalemflörlerinizi seferber etseniz de ne “Kürt sorunu” dedi¤iniz olgunun “Kürt ulusal sorunu” oldu¤unu ne de Kemalist TC’nin bu sorunu gerçekten çözemeyece¤ini gizleyemezsiniz. Patron-a¤a düzeni ne dikifl ne de yama tutuyor. Yine de madem burjuvafeodal bas›n›n amiral gemisi Hürriyet’in Genel Yay›n Yönetmeni sormufl biz de yan›tlayal›m. Siz ancak Sedat Bucaklar gibi A. Kadir Aksu’lar gibi devletin hizmetine girmifl, kraldan çok kralc› olan “Kürtleri” seçtirebilirsiniz. Siz ancak flu ya da bu yöntemle Kürtlerin Türklerden ayr› bir ulus oldu¤u gerçe¤ini reddedenleri seçtirebilirsiniz. Siz ancak hakim s›n›flar›n ç›kar›na kim geliyorsa onu seçtirtirsiniz. Sahi cumhurbaflkanl›¤› flöyle dursun da siz; Kürt ulusal kimli¤ini savunan birine gazetenizde ifl verir misiniz? Yeni Demokrasi 10 28 Kas›m-13 Aral›k 2008 S›n›rlar›n ötesi Obama emperyalizmin aday›yd›, onun sayesinde seçildi ABD’de 4 Kas›m’da yap›lan seçimlerin yank›s› hala sürüyor. Gündemi en çok da, milyarlarca dolar harcanan seçim kampanyas›ndan “ilk siyahi baflkan” olarak ç›kan Obama’n›n vaat etti¤i “de¤iflimin” hangi yönde olaca¤› meflgul ediyor. Gerçekte ise tart›fl›lan fley, herhangi bir de¤iflim olup olmayaca¤›. Seçim kampanyas›na ayr›lan yüz milyonlarca dolar›n gücüyle estirilen “rüzgar›” arkas›na alarak, ço¤unlu¤un oyuyla Beyaz Saray’›n ilk Afro-Amerikan baflkan› olan Obama, görevi devir alaca¤› günü beklerken, asl›nda icraatlar› da bir bir ortaya ç›kmaya bafllad›. Bu icraatlar›n ilki, Rahm Emanuel adl›, ‹srail Ordusu’nda istihbaratç› olarak görev yapm›fl olan, Siyonist bir kiflinin Beyaz Saray’a, Obama’n›n özel kalem müdürü olarak atanacak olmas› olarak geliflti. ‹srail yanl›s› tutumunu seçim kampanyas› boyunca da gizlemeyen Obama’n›n, Ortado¤u politikas›na nas›l bakt›¤›n›n ve bundan böyle nas›l bir politika izleyece¤inin de gös- tergesi olan bu görevlendirmeyle birlikte, askeri bütçenin bundan böyle de artaca¤›na, Ortado¤u’ya dönük savaflç› (iflgalci) politikan›n artarak sürece¤ine kesin gözüyle bak›l›yor. Obama büyüsünün en geç alt› ay içinde bozulmas›, ABD halk›n›n “de¤iflim” düflünden uyanmas› bekleniyor. ABD’nin bu ilk siyahi baflkan›n›n, Amerikan toplumunda öteden beri ›rkç›-ayr›mc› politikalar alt›nda ezilen ve tarifsiz ac›lar yaflayan siyahlar›n durumunu düzeltmek için bir tek öneri bile getirmemesi ve hatta ücretlerdeki ve iflyerlerindeki vb. ›rkç› ayr›mc›l›k probleminden bile hiç bahsetmemesi ise, Obama’n›n gerçekte kimleri temsil etti¤i sorusuna da aç›kl›k getiriyor. Onun ezilen siyahlar›n ve genifl emekçi y›¤›nlar›n de¤il, silah ve petrol tekellerinin temsilcisi oldu¤u noktas›nda kuflkuya yer b›rakm›yor. Obama’n›n seçimleri gerçekte nas›l kazand›¤› da yine flu s›ralar dünyan›n önde gelen araflt›rmac›-yazar-analistleri taraf›ndan mercek alt›na al›nm›fl durumda. ‹çlerinde az say›da Obama gerçekli¤ini önceden görenler olsa da, Obama’n›n hiçbir de¤iflim olmayaca¤›n›n ipuçlar›n› erken veren icraatlar› karfl›s›nda, rüyadan erken uyananlar da var. Bunlar içinde daha tutarl› olarak nitelenmesi gereken ABD’li ünlü sosyolog James Petras, seçimlerden sonraki günlerde yap›lan bir röportajda, Obama’n›n seçim baflar›s›n›n “s›rr›n›” flu sözlerle özetliyor: “Seçeneklerimiz vard› ancak görüldü¤ü gibi di¤er adaylardan hiç bahsedilmedi. Ne kampanyaya ne de büyük kitle iletiflim araçlar›n›n yay›nlar›n›n hiçbirine kat›lmalar›na izin vermediler. Hatta hiçbir yerde, alternatif adaylar için at›lan oylar yay›nlanmad›. Burada bir tavr›n, bir çift partili diktatörlü¤ün hâkim oldu¤u kesin bir sansürden bahsedebiliriz. Olan fluydu; tüm medya büyük sermayenin temsilcisi olarak Obama’y› favori gösterdiler. Obama’n›n seçim masraf› Cumhuriyetçilerinkini ikiye katlad›. Wall Street’in büyük sektörleri Obama’y› destekledi. Fox News hariç Siyonist e¤ilimli medya ve ana bas›n Obama’ya büyük destek sundu. Öyle olunca, Wall Street’le, kitle iletiflim araçlar›yla, Siyonist nüfuzla birlikte bu flekilde zaten, gücü temsil eden elitin büyük ço¤unlu¤u ona hizmet etmifl oldu. Obama için muhafazakâr bir popülist ya da popülist bir muhafazakâr diyebiliriz. Bütün politika yap›fl tarz› bir popüliste benziyor, halktan konufluyor, de¤iflimden bahsediyor, görünüflü sevimli ve halkla iliflkileri iyi. Ancak biri, perdenin di¤er yüzünü, onu finanse eden kaynaklar›, kampanyas›n›n ana yat›r›mc›lar›n› analiz ederse onun bir muhafazakâr oldu¤unu görür. O yüzden diyorum ki, muhafazakâr popülizm, eski daha saf olan muhafazakârl›¤a karfl› kazand›.” Kimi “sol” kesimlerin, örne¤in Venezüela’n›n “solcu” baflkan› Chavez’in Obama seçildikten sonra dile getirdi¤i, “ABD’de bir siyah›n Baflkan olmas› gerçekten yeni ve güçlü bir fley olur, ancak umuyorum ki bu Baflkan tarihin ondan bekledi¤i misyonu yerine getirir” sözlerini ise, Chavez vd.’lerinin bu yaklafl›mlar›nda yan›ld›klar›n› belirttikten sonra, Obama’n›n durdu¤u yerin özeti de olacak biçimde, flöyle yan›tl›yor: “Çünkü kapitalistler aç›s›ndan, baflkan onlar›n ç›karlar›n› savunduktan sonra, bir yerli, bir siyah ya da bir Çinli olmufl, bunun en ufak bir önemi yoktur. Bu dönemde bir de¤iflikli¤e ihtiyaçlar› vard› ve Obama ç›kt›.” Obama’n›n ilk siyahi baflkan olarak, “umut” ve “de¤iflim” vaat eden bir lider ola- Obama’n›n seçimleri gerçekte nas›l kazand›¤› da yine flu s›ralar dünyan›n önde gelen araflt›rmac›-yazar-analistleri taraf›ndan mercek alt›na al›nm›fl durumda. ‹çlerinde az say›da Obama gerçekli¤ini önceden görenler olsa da, Obama’n›n hiçbir de¤iflim olmayaca¤›n›n ipuçlar›n› erken veren icraatlar› karfl›s›nda, rüyadan erken uyananlar da var. rak sunulmas›na iliflkin, elbette siyah hareketinin de bir de¤erlendirmesi olmas› gerekiyordu. Siyah hareketinin öncü isimlerinden Larry Pinkney’in geçti¤imiz günlerde yay›nlanan makalesi, bu kesimin Obama’ya iliflkin yaklafl›m›n› net ve kesin bir dille ortaya koymakta ve Obama rüyas›n›n fazla sürmeyece¤inin de ipuçlar›n› vermektedir. ‹flte Larry Pinkney’in Obama’n›n baflkan seçilmesi üzerine kaleme ald›¤› makalesi: “Hiçbir fley de¤iflmeyecek, aksine daha kötü olacak!” nötralize etmeyi de¤il, ayn› zamanda dünyan›n di¤er halklar›n›n özgürlük mücadelelerini de bo¤may› hedefliyor. Obama’n›n baflkanl›k koltu¤una oturmas›n›n hemen ard›ndan, Wall Street’in tekel baronlar›, küçük insanlar›n hayalleri, umutlar› ve gelirleri üzerinden daha da zenginleflebilsinler diye, ABD’de yaflayan siyah, beyaz, esmer ve de sar› renklerden halk›n yaflam koflullar› giderek ve de yo¤un bir biçimde kötüleflecektir. Obama’n›n baflkanl›¤› döneminde, Onun ard›nda olan Wall Street’in adamlar›na ve onlar›n kan emici politikalar›na karfl› olan beyazlar ›rkç›l›kla suçlanacaklar, Obama’n›n politikalar›na karfl› olan siyahlar ise, radikal, vatan haini az›nl›k olarak damgalanacaklar. Bunun içindir ki ABD imparatorlu¤u korku devleti olmay› Barack Obama’n›n yönetimi alt›nda da sürdürecek, hatta bu durum birçok aç›dan eskisinden daha da beter olacakt›r. (Larry Pinkney - Siyah haklar› savunucusu, internet sitesi- Blackcommentator” yay›nc›s› ve eski politik tutsak ve Kara Panter üyesi) “Ezilenler ve ezenler aras›nda bir çat›flman›n yaflanmas› kaç›n›lmazd›r. Bu çat›flman›n, herkes için özgürlük, adalet ve eflitlik isteyenlerle, sömürü sisteminin devam›n› isteyenler aras›nda yaflanaca¤›n› düflünüyorum. Böyle bir çat›flman›n yaflanaca¤›na inan›yorum, ancak bu çat›flma s›ras›nda rengin herhangi bir rol oynayaca¤›na inanm›yorum…” (Malcolm X) (Malcolm X, 1965 y›l›nda öldürülen siyah haklar› savunucusudur. Kara Panter Partisi, onun ortaya koydu¤u talepler etraf›nda kurulmufltur.) E¤er ülkedeki birçok insan, savafl 盤›rtkan›, “Savafl› sürdürmeyi daha iyi bilen”, Siyonistler için, Apartheid için (‹srailliler ile Filistinliler aras›ndaki) kendini ortaya koyan”, tekeller ve Wall Street taraf›ndan desteklenen, ikiyüzlü Obama’y› iyi tan›salard›, o vakit o kadar kolayca kendilerinin ve de tüm dünyan›n aleyhine karar vermez, aldanmazlard›. Ancak Wall Street ve medya holdingleri, yürüttükleri, yüz milyonlarca dolar tuta- r›ndaki, güçlü, insafs›z ve örne¤i görülmedik kampanyayla, yeterli say›da ABD vatandafl›n› Obama’y› destekler hale getirdiler. Tekeller ve Wall Street’in, ittifak içinde olduklar› kitle iletiflim araçlar›n›n çarp›tma ve eksik bilgiye dayal› manipülasyonlar›yla, favorileri, demokrat partili Barack Obama’y›, ABD imparatorlu¤unun ilk siyahi baflkan› olarak kabul ettirmelerinin ard›ndan, Amerikan halk›n›n büyük ço¤unlu¤unu- artan yoksullaflman›n, politik bask›lar›n, de¤iflik renklerdeki halk gruplar›n›n aras›ndaki çat›flmalar›n, ABD ordusunun d›fl politika maceralar›n›n ve de tekellerin hükümetinin bilinçli olarak yayd›¤› yanl›fl bilgilendirme bombard›man›n›n getirece¤i, korkunç bir uyan›fl bekliyor. Dünya halklar›n› ise ABD’nin dünya hakimiyeti çabalar›n›n sürmesine ba¤l› yeni askeri sald›r›lar bekliyor. ABD bu defa en yeni en keskin silah›n› kullan›yor-siyah, tehlikeli, ikiyüzlü olan, ancak güçlü ve mant›kl› bir önder kiflilik olarak sunulan, “imparator” Barack Obama’y›. Bu sinsice hamlenin sahibi tekeller ve ABD imparatorlu¤unun askeri elitleri, kendileri taraf›ndan yarat›lan “Mesih” Barack Obama’yla birlikte sadece bu ülkedeki siyah halk›n adalet ve eflitlik mücadelesini Obama/Biden hükümeti, Cumhuriyetçilerin tüm kötü pratikleri ve de politikalar› demokratlar›n onay› olmadan hayata geçemeyece¤i gerçekli¤ine karfl›n, giderek daha da kötüleflen ekonomik durumun sorumlulu¤unu, Bush/Cheney rejimine fatura edecekler. Gerçekte ise demokrat parti ve cumhuriyetçi parti, ABD halk›n›n ço¤unlu¤unu sömürme ve de ABD imparatorlu¤unun dünya çap›ndaki varl›¤›n› geniflletme gibi ortak hedeflere sahip olmaktan kaynakl›, iç içe geçerek, çoktan birbirine dönüflmüfl durumda. Seçim atmosferi ve de kutlamalar yak›nda sona erecek ve Obama/Biden hükümeti günlük ifllere dönecektir. Ve iflte o zaman halka dönük sömürü ayn› h›zla devam edecektir. Ülkede yaflayan ve de Obama aldatmacas›n›n a¤›na düflen siyah, beyaz, esmer, sar›, her renkten ezilenler ve sömürülenler, sömürünün ulusal ve de uluslararas› alanda daha da artt›¤›n› görecekler. Malcolm X’in de sözünü etti¤i “herkes için özgürlük, adalet ve eflitlik isteyenlerle, sömürü sistemini sürdürmek isteyenler aras›ndaki çat›flma”, Barack Obama döneminde daha da yo¤unlaflacak ve Obama ise bu süreçte ezenleri temsil edecektir. Durufluna damgas›n› vuran politik çeliflkiler yak›nda daha da belir- gin olarak a盤a ç›kacakt›r. ABD imparatorlu¤u ile iflbirli¤i yapan ve de bu iflbirli¤ini hala sürdüren sözde solcular ve de dönekler ise, Barack Obama’ya verdikleri deste¤in ihanet olarak alg›lanmamas› çabas›na girecekler ve ABD impatorlu¤unun, siyah, tekel güdümlü hakimini do¤ru yola ikna etmek için, biraz zamana ihtiyaçlar› oldu¤unu iddia edeceklerdir. Bu s›rada ise, siyah, beyaz, sar› her renkten insanlar, efli benzeri görülmedik bir ekonomik ve sosyal y›k›m alt›nda ezilmeye bafllayacakt›r. Sahte umut ve beklenti içine sokulan insanlar›n öfkesi üst düzeye ç›kacak ve patlayacakt›r. Bu durum beklenen bir fley oldu¤u içindir ki, halen iktidarda olan, tekellerin güdümündeki hükümet, ABD’de ortaya ç›kabilecek ayaklanmalara an›nda müdahale edebilmek ve bast›rmak üzere, askeri acil durum planlar› haz›rlam›fl bulunmakta. Bunlar olurken Obama da, arkas›n› yaslad›¤› tekellerin ve de ordunun maflas› olarak, halk›n bast›r›lmas›na hizmet edecektir. Bu vahfli gerçeklik karfl›s›nda gözleri körlefltirilmifl kitlelerin gözündeki perde aç›lacak ve Barack Obama’n›n seçim kampanyas› s›ras›nda söz verdi¤i “de¤iflimin” sadece, tekellerin ve de ordunun Obama’n›n kula¤›na f›s›ldad›¤› adi bir yalan oldu¤unu çok net göreceklerdir. Obama iflte o zaman masaldaki kral gibi önlerinde ç›plak olarak duracakt›r. Peki, ABD’deki milyonlarca siyah, beyaz, esmer, k›z›l ve sar› (Obama’ya inanan) insana ne olacak? Bu insanlar bugüne kadar kaç kurban verdi ve bu kan emici ekonomik ve siyasal bask›y› üzerlerinden silkip atana kadar daha kaç kurban verecekler? Malcolm X’in sözünü etti¤i “Herkes için özgürlük, adalet ve eflitlik isteyenlerle sömürü sistemini sürdürmek isteyenler aras›ndaki” çat›flma, sistemin yo¤un bask›s› ve çeliflkileri karfl›s›nda daha da keskinleflecektir. Malcolm X’inde dedi¤i gibi, bu çat›flmay› “deri renginin” s›n›rlar› da durduramayacak. Baflkan Barack Obama, ülke içinde veya d›fl›nda olsun, “sömürü sistemini” destekledi¤ini ve devam›n› istedi¤ini, insanlara hitaben yapt›¤› ikiyüzlü söylevleriyle de ört bas edemeyecek. ‹ki yüzlülü¤ün sürdürülmesine ve sürekli dezenformasyon yap›lmas›na ve yeni yalan kampanyalar›na ra¤men, Baflkan Obama’n›n, tekellerin ve ABD ‹mparatorlu¤u Ordusu’nun bask› ayg›t›n›n bir arac› oldu¤u ve ülke içindeki ve d›fl›ndaki insanlar›n sömürülmesinde ve siyasal bask› görmesinde kilit figür ifllevi gördü¤ü net bir biçimde ortaya ç›kacakt›r. ‹flte o zaman ABD’deki insanlar›n ciddi bir taban hareketi yaratmas›, baz› aç›lardan zorluklar olsa da, kesinlikle imkans›z olmayacakt›r. Demokrat Obama/Biden ve kurmaylar› taraf›ndan sürdürülece¤i kesin olan siyasal bask› ve dezenformasyonla birlikte, halk aras›nda, acil bir ihtiyaç olarak gündemde olan, bir taban hareketi oluflturulacakt›r. Cumhuriyetçi McCain seçim kampanyas› için sadece 100 milyon dolar ba¤›flla yetinmesi gerekirken, Barack Obama’n›n 600 milyon Dolar gibi, bugüne kadar görülmedik miktarda bir seçim ba¤›fl› toplamas› tesadüfi de¤ildir. Bu gerçeklik bile tek bafl›na, tekellerin sahip oldu¤u paran›n, bu sözde demokrasinin seçim sistemindeki, tüm ölçütleri aflan ürkütücü nüfuzuna dair, hayli derin bir bak›fl aç›s› sunmaktad›r. Söz konusu para ise, elit tekellerin, Wall Street’in ve ABD Ordusu’nun sömürü ve talandan elde etti¤i kanl› bir parad›r. Bu gerçeklik bile tek bafl›na Obama’dan neler beklenebilece¤ine dair yeterli bir veri sunmaktad›r. Yeni Demokrasi 11 Kavgan›n güncesi 28 Kas›m-13 Aral›k 2008 Bir mum nas›l devirirse karanl›¤›... Kavgada ölümsüzleflenler Yaprak dökümü Sarar›p dökülmeden önce k›zaran yapraklar ki onlar fian verdiler ortal›¤a bütün bir sonbahar Mevsim dönüp de yeniden yeflerme¤e bafllay›nca rüzgar Mazgirt flehitleri Ç›plakl›¤›nda o at›n yine onlar koflacaklar O çocuklar O yapraklar O flarabi eflkiyalar Onlar da olmasa benim gayr› kimim var? CAN YÜCEL En zor anlarda dimdik ayakta durmakt› yaflam. T›pk› ‹brahim K›r gibi…Korkuya aman vermeyen bir yürekti. Yolundan geri dönmeyen bir özgürlük tutkunu. Gelecek güzel günler u¤runa say›s›z tohum düfltü topra¤a. Kimileri gencecik, kimileri hayat›n›n bahar›nda. Bir kor düflmüfltü yüreklere bir kere, at›lmas› imkans›zd›. ‹nsanl›k için, gelecek için ne yap›lmas› gerekiyorsa o yap›lacakt›. Tüm hünerlerini, gelecek güzel günler ad›na sergilediler. ‹nsan›n tüm yeteneklerinin bu yürüyüflte nas›l özgürleflti¤inin birer kan›t› oldular. Eskiye karfl› yeninin, kötüye karfl› iyinin, vahflete ve soysuzlaflmaya karfl› insanl›¤›n onuru oldular. Kayg›s›z girdiler halk denizine. ‹nsan gibi yaflas›n diye herkes, sömürülmesin insan diyeydi kavgalar›. ‹flleri zordu. Düflman hain, düflman güçlüydü. Ordulara karfl› savaflmak dta yetmiyordu. Üzerine ölü topra¤› serpilmiflti insanl›¤›n, büyüyüp geliflmesin serpilip boy atmas›n diye. Daha tohum topraktayken zehirlemeye bafllam›fllard›. Gelenek diye töre diye, adet diye. Gözün gördü¤ünden büyüktü bu düflman. Topla, silahla, mavzerle vurulamazd›. Bunun için inanc›n alaz›, yoldafl sevgisi ve bilimin gücü gerekiyordu. Halk›n gücü nas›l yerle bir ederse yeri gö¤ü insan›n içindeki her fley de ayn› flekilde alt üst oluyordu. rer kutup y›ld›z›na dönüfltüler. ‹nsandaki gücün fark›na varm›fllard› bir kere, art›k geri dönüfl yoktu. Bu güçtü tüm engelleri aflan. Eskiye, karanl›klara, köleli¤e duyduklar› s›n›rs›z öfke, ileri tafl›yordu onlar›. Bilmediklerini ö¤reten yeni dünyalar›n kap›s›n› aralayan, halk›n ba¤r›na yolculu¤a ç›karan da buydu. Düflman karfl›s›ndaki cesaret de, cüret de buradan do¤uyordu. Önceden yapm›fllard› tüm hesaplaflmalar›n›. Tanklar, binlerce asker vb. korkutamazd› onlar›. Gerçe¤in bilincine ulaflm›fllard›. Ona sad›k kalarak düfltüler topra¤a t›pk› Veysel Erdo¤an gibi… “Geliflimin dinamidi¤i çeliflki...” “Özgürlü¤ün zorunlu yolu mücadele” Çeliflki yaflam› ileriye tafl›yan bir özne olarak art›k ön saflardayd›. Geliflimin dinami¤i buydu. Çeliflkiyle hesaplaflmak, eskiye ait olana vurmak, yeniyi yaratman›n yolu buradan geçiyordu. ‹flte, onlar› di¤erlerinden farkl› k›lan da buydu. Bu yüzden özgürlü¤ün, insanl›¤›n erdemlerine baflkalar›ndan daha yak›nlard›. Bu yüzden karanl›klar› y›rtan birer meflale oldular. Dünyalar› ayd›nlatan bi- Örsün ateflinde çekicin gücüyle çeli¤in flekil almas› gibi kavgan›n ateflinde flekil al›yordu, bak›fllar› yeniden dökülüyordu kal›ba. Yeni dünyalar aç›l›yordu önlerinde. Buzu k›rarak kendi yollar›n› çiziyorlard›, ne kadar zor olsa da. Prangalara inat tüm eski de¤erlere savafl açm›fllard›. Bu yüzden mesken eylemifllerdi da¤lar›. Kavga güzellefltiriyordu onlar›. Köyünü terk ederek da¤lara sevda- lanm›fl Besime Do¤an gibi. Evrenin tüm s›rlar›n›n sakl› oldu¤u odaya girecek yolu burada ö¤renmiflti. Anahtar elindeydi, yeni ufuklara yelken açabilirdi. Özgürce kulaç atabilirdi evrende, insana ait ne varsa ulaflabilirdi. Sakl› kalm›fl tüm cevherleri bir bir parlamaya bafll›yordu. Yol ald›kça tafl›d›¤› zenginli¤e daha bir tan›k oluyordu insan. Mutlulu¤un kayna¤› insanl›k ad›na bir fleyler yapmakt›. Yaflan›l›r bir dünya yaratmak için harcanan emek bir övünç kayna¤›yd›. Öyle düflündü ve yaflad› Raci Y›lmaz. Yeteneklerinin kap›s›n› aralam›flt› ve kullanmakta oldukça cömertti. Özgürlü¤ün bilincine ulaflt› o da di¤er yoldafllar› gibi. ‹çindeki savafltayd› en büyük baflar›s›, sonras›nda düflmana karfl› cüretinde. F›rt›nalara karfl› rotas› netti. fiafl›rmam›flt› yönünü. ‹nsandaki tüm enerji a盤a ç›k›yordu bu savafl›mda. S›n›r tan›mayan, olmayan› olur k›lan bir iradeydi. En zor anlarda dimdik ayakta durmakt› yaflam. T›pk› ‹brahim K›r gibi…Korkuya aman vermeyen bir yürekti. Yolundan geri dönmeyen bir özgürlük tutkunu. Zalimleri ininde yenilgiye u¤ratan. Hülükufla¤› flehitleri 5 Aral›k 1981’de Ovac›k’a ba¤l› Hülükufla¤› köyü bir çarp›flmaya sahne olmufltu. ‹ki yi¤it Partizan Erdo¤an Tekin ve Veysel Uyar mücadeleye devrime halka ba¤l›l›k fliarlar›n› hayk›rarak düfltüler topra¤a. Ayn› gerilla birli¤inde bulunan Erdo¤an Tekin ve Veysel Uyar konaklad›klar› köyde çembere al›n›rlar. Çemberi fark eden Partizanlar pani¤e kap›lmadan silahlar›na sar›l›rlar. Düflman güçleri beklemedikleri bu sald›r› karfl›s›nda pani¤e kap›l›r. Bundan faydalanan ve ilerleyen Partizanlar daha önceden mevzilenmifl yüzlerce namlunun ölüm kusan mermileriyle karfl›lafl›rlar. Önce Veysel Uyar ard›ndan Erdo¤an Tekin topra¤a düfler. Partizanlar›n direniflini hazmedemeyen düflman çat›flma sonras› köylere bask› ve iflkence yapm›flt›r. Dersim’in Ovac›k ilçesi B›r›kufla¤› köyünde 1958 y›l›nda dünyaya gelir. Ö¤renimini güçlükler içinde sürdüren Veysel Uyar, mücadele ile ö¤rencilik y›llar›nda tan›fl›r. Liseden sonra tamamen profesyonel olarak faaliyet yürütür. Yaflça genç olmas›na ra¤men ihtiyar görünümünden dolay› ona Kokum ad› tak›lm›flt›r. ‹nisiyatif ve sorumluluk S›n›f mücadelesi içinde, partili ve örgütlü yaflamda her zaman dönemsel öncelikler olur. Önceliklerin olmas› di¤er görevleri anlams›z ve gereksiz k›lmaz. Burada kavran›lmas› gereken; öncelikli görevler yerine getirildi¤i oranda di¤er görevlerin yap›lmas›n› daha da kolaylaflt›raca¤› gerçe¤idir. Örne¤in; merkezi görev olan gerilla savafl›nda elde edilecek her baflar›n›n, di¤er tüm çal›flma alanlar›ndaki görevlerin yerine getirilme sürecine olumlu katk›lar sunaca¤› aç›kt›r. Elbette ki bu olumlu etkinin somut bir kazan›ma dönüflmesi için bu alanlardaki tüm faaliyetçilerin çal›flmalarda sorumluluk ve inisiyatif almalar› gerekir. ‹çinde geçti¤imiz sürecin zorluklar› örgütlü yaflamda inisiyatif ve sorumluluk alma konusundaki zorunlulu¤u daha bir dayat›yor. fiüphesiz, MLM kadro ve militanlar›n her dö- nem bu özelliklere sahip olmas› gerekir. Ama s›n›f mücadelesinde daima istemlerle gerçekler bir uyumluluk arz etmiyor. Dolay›s›yla varolan gerçekleri gözard› ederek görevlerimizi belirleyemeyiz. Tam tersine, taktiklerimizi belirlerken bütün iç ve d›fl koflullar›, taktik uygulay›c›lar›n önderlik kapasitesini, sorumluluk ve inisiyatif alma konusundaki durufllar›n› hesaba katmak zorunday›z. Bugün aç›s›ndan bakt›¤›m›zda örgütlü güçlerimizin sorumluluk ve inisiyatif alma vb. konularda belli sorunlar yaflad›¤›n› söyleyebiliriz. Bunun esas nedenini kavray›fls›zl›kla aç›klayamay›z. Esas neden; ezilenlerin kurtulufl mücadelesinde önderlik ve tarihsel sorumluluk bilincimizde yaflanan k›r›lmalard›r. Bunu gidermenin yolu hem anlay›fl düzeyinde bir tart›flma yürütmekten ve daha da önemlisi Besime Do¤an 1965 Hozat Pakire Köy Galyan (Dalören) mezras›nda dünyaya gelen Dilan kod adl› Besime Do¤an 1985’te solu¤u da¤larda ald›. Okuma yazmay› gerillada ö¤rendi. Suna Y›ld›r›m Hozat Karabak›r (Barg›n›) köyüne 1967 y›l›nda do¤an Meral kod adl› Suna Y›ld›r›m 1986’da gerillaya kat›ld›. Timur Demir 1965 y›l›nda Dersim Hozat Tavuklar köyünde dünyaya gelen Timur Demir, 1985 y›l›nda gerillaya kat›ld›. Raci Y›lmaz Sar› asker kod adl› Raci Y›lmaz Samsun’un Çarflamba ilçesinde 1956 y›l›nda dünyaya geldi. ‹stanbul Üniversitesi Fen Fakültesi’nde ö¤rencilik döneminde tan›flt› mücadele ile. K›sa sürede gençlik faaliyetinde en ön saflarda yerini ald›. Çal›flkanl›¤› fedakarl›¤› ve engin sorumluluk anlay›fl› ile giderek zaman›n›n tümünü mücadeleye verdi. Sar›yer ve Beyo¤lu bölgesinde faaliyet yürüten Raci Y›lmaz düflman›n korkulu rüyas› haline geldi. Ortaya ç›kan hiziplere karfl› tutarl›, ilkeli mücadele yürüttü. En a¤›r koflullarda dahi ideolojik siyasi mücadeleyi asla b›rakmad›. 6 Aral›k 1980’de ‹stanbul Harbiye Çimen Sokak’taki evde yaflana çat›flmada ölümsüzler kervan›na kat›ld›. Naki Gök Veysel Uyar (Kokum) Kutup y›ld›z› 1986 y›l›n›n Aral›k ay›nda Mazgirt Geçitveren köyünde ç›kan çat›flmada Timur Demir, Suna Y›ld›r›m ve Besime Do¤an flehit düfltü. 1 Aral›k 1976’da sivil faflistler taraf›ndan katledildi. Erdo¤an Tekin Veysel Uyar Erdo¤an Tekin Ovac›k’›n Perdi köyünde 1962 y›l›nda dünyaya gelen Erdo¤an Tekin de daha genç yafllarda mücadeleye sempati duymaya bafllad›. Ailesinin ekonomik devrimci bir prati¤e yönelmekten geçiyor. Çünkü; pratik, faaliyetçilere zorluklarla savaflma, yaratma, yönlendirme sanat›n› kazand›r›r. Sa¤lanacak her baflar› faaliyetçilerdeki özgüveni tetikler. Özgüven; inisiyatif alma ve yüksek bir sorumluluk duygusuna sahip olma sürecine hizmet eder. Tüm faaliyetçilerin flu gerçe¤i iyi kavramas› gerekir. En kapsaml› talimatlar›, kararlar› içeren perspektif yaz›lar› dahi çal›flma alanlar›nda karfl›lafl›lan sorunlar›n çözümünü her bak›mdan öngören bir reçete niteli¤inde olamaz. Talimatlar, kararlar bize ancak hedef ve yol gösterir. O hedeflere ulaflma yolunda karfl›laflt›¤›m›z sorunlar› çözme, çözemediklerimizi rapor edip yukar›ya iletme ve çözüm isteme inisiyatifi tamamen her alan önderli¤inin görevi kapsam›ndad›r. Güncel geliflmeler, kitle hareketleri karfl›s›nda sürece müdahale etme yerine talimat bekleme hiçbir sorumluluk sahibi faaliyetçinin ifli de¤ildir. Devrimci militanlar alanlarda yap›lmas› gereken devrimci görevler için bir yerlerden talimat beklemez. ‹brahim K›r nedenlerle ‹stanbul’a göç etmesine ra¤men o Dersim’de faaliyetlere kat›lmak için ailesiyle gitmez. Dersim’de gerilla faaliyetinin içinde yer al›r. Geliflmeye aç›k cesur kiflili¤i ile çevresinde hep öne ç›km›flt›r. Tam aksine, yukar›dan gelen talimatlar› bir görev olarak alg›lad›¤› gibi, alanda karfl›laflt›¤› sorunlar›n çözümü için sürekli devrimci müdahalelerde bulunur. Hakl› ve meflru temelde geliflen hiçbir harekete seyirci kalmaz. Yine kararlar› uygulamada mekanik davranmaz. Yarat›c›l›¤›, yöntem zenginli¤ini asla gözard› etmez. Çünkü; yürüttü¤ümüz devrimci çal›flmada alanlar, bölgeler aras› farkl›l›¤›n yan› s›ra, her gün yeni sorunlarla yüzlefliyoruz. Bu demektir ki; de¤iflen koflullara uygun yöntem zenginli¤i, pratik hareket olmazsa sürece müdahale de edilemez. Çünkü; yaflam bizim bildi¤imiz çözümlerle, geliflmelerle s›n›rl› de¤ildir. De¤iflim ve geliflimin sürekli oldu¤u ve bu sürekli ak›fl›n yeni çözüm yöntemleri dayatt›¤› bir ortamda somutu kavrama, politikay› yarat›c› bir tarzda uygulama olmazsa olmazd›r. Di¤er olmazl›k ise; bu de¤iflimi izlemeyen, ona uygun çözüm yöntemleri gelifltirmeyen hiçbir faaliyetçinin do¤ru bir bak›fl aç›s› sunamayaca¤›d›r. Sahip olduklar› bilgileri, tüm kap›lar› açan anahtarlardan ibaret gören yan›lg›lar›n›n esiri ol- ’80 Cuntas›’ndan 3 ay sonra gözalt›na al›nan ‹brahim K›r ser verip s›r vermeme gelene¤ine sad›k kalm›flt›r. Dersim Ovac›k Yaz›ören köyünde do¤mufl, 1975 y›l›nda ‹stanbul’da iflçi olarak çal›fl›rken mücadele ile tan›flm›flt›r. En zor görevleri omuzlayan ‹brahim K›r çal›flmalar›yla yoldafllar›, iflçiler ve semt halk› taraf›ndan çok sevilen say›lan biri olmufltur. maktan kendini kurtaramazlar. Yeniye aç›k olmak, tarihi deney ve tecrübeleri yads›mak anlam›na da gelmez. Bilakis, tarihi deney ve tecrübeleri yeteri kadar özümsemeyenler, bunlardan ö¤renmeyenler yeniyi de do¤ru bir tarzda kavrayamazlar. Yani, dün ile bugün aras›ndaki diyalektik ba¤› do¤ru bir tarzda kuramad›klar› için olaylara-olgulara red ve kabul ikilemi içinde bakmakta kendilerini kurtaramazlar. Militanlar›n inisiyatif sahibi olmas›, sorumluluk kazanmas› s›n›f savafl›m›n›n aktif öznesi olmas›yla mümkündür. Sözgelimi; kitle çal›flmas›ndan kopuk, tüm bildikleri ezbere dayal› baz› sözlerden ibaret olan herhangi bir devrimcinin kitle çal›flmas›nda inisiyatif kazanmas›, kitlelerin yarat›c› gücünü a盤a ç›kartacak bir niteli¤e sahip olmas› düflünülemez. Pratik tecrübeler bize, bu anlay›fla sahip olan devrimcilerin neredeyse her toplant›da ayn› fleyleri tekrarlay›p durduklar› gerçe¤ini gösteriyor. Çünkü; yeni bir fley söyleyecek kadar pratik bir mücadele içinde de¤iller. Yeni bir fley söylemek için; incelemek, araflt›rmak ve daha da önemlisi o engin denizin içinde olmak gerekiyor. E¤er ortada bunlar yoksa, söylemleri somuta dökme, sorunlar› çözme gücüne sahip de¤il demektir. Tüm bu gerçekler bize, her f›rsatta militanlara sorumluluk afl›lama, bu yönlü pratik görevlendirmeler yapma gerçe¤ini dayat›yor. Bu yönlü gevflekçekinceli tutumlar yeni inisiyatif sahibi kadro ve militanlar›n a盤a ç›kar›lmas› prati¤ine hizmet etmez. Oysa denetlemeyi, yol göstermeyi içeren inisiyatif tan›ma ve sorumluluk afl›lama pratikleriyle yeni taze güçleri örgütlü bünyeye kazand›rmak pekala mümkün olabilir. Bu genel bak›fl aç›s›ndan hareketle, örgütlü güçlerin daha ileri düzeyde sorumluluklar almas› için yo¤un bir çaban›n içine girilmesi gerekir. Sorumluluk almak “ifl yapan hata da yapar” esprisine uygun olarak çal›flmalarda ortaya ç›kan pratik baflar›s›zl›klar›n sorumluluklar›n› almak, hesab›n› vermek ve daha iyisini yapmak için ortaya bir irade koymak anlam›na gelir. ‹çinden geçti¤imiz süreç bize bu gerçekli¤i dayat›yor. Yeni Demokrasi 12 Özgür kad›n 28 Kas›m-13 Aral›k 2008 Semtte kad›n olmak... Çal›flma yürüttü¤ümüz semtlerde kad›n olmam›zdan kaynaklanan birçok zorlu¤un yan›s›ra erkek egemen anlay›fl›n›n getirmifl oldu¤u olumsuzluklarla birlikte omuzlar›m›zdaki yük daha da art›yor. Kad›n olmam›zdan kaynakl› zorluklar› k›saca belirtecek olursak: Gitti¤imiz insanlar›n bizleri yetersiz bulmalar›, ciddiye almamalar›, küçümsemeleri gibi birçok düflünce ve davran›fl ile karfl›lafl›yoruz. Bunlar erkek egemen anlay›fl›n gözle görülür örnekleridir. Toplum kad›na belli bir rol biçiyor. Bu rol “eksik etek”, “çaresiz”, “beceriksiz” vb.dir. Kad›nlar toplumsal yaflam içerisinde bu anlay›fl çevresinde flekillendiriliyor ve yüzy›llard›r erkekler de bu anlay›flla yetifltiriliyor. Kad›n, mutfak ile yatak odas›na hapsediliyor. Tüm yaflam› çocuk bakmak, temizlik yapmak, mutfak iflleri ve eflinin ihtiyaçlar›na cevap vermek oluyor. Yaflam alan› bu kadar daralt›lan kad›n ayn› zamanda kendi gibi olamamaktad›r. Ailesinden bafllayarak kad›n, kiflisel ve fiziksel olarak da flekillendirilmek istenmektedir. Tavr›, konuflma flekli, saç›, giyimi belli bir standarda oturtulup kendisinden bu beklenmektedir. Kad›n›n dünyas› ev ile s›n›rl› iken erkek egemen anlay›fl, erke¤e hayat›n her alan›nda s›n›rs›z hâkimiyet sunuyor. Bunu siyasette, ekonomide, sokakta ve toplumun her alan›nda görüyoruz. Bu tür sorunlarla bizler de çal›flma yürüttü¤ümüz semtlerde çeflitli flekillerde karfl›lafl›yoruz. Gazete da¤›t›mlar›nda, bir miting, eylem veya gece, konser vb. etkinliklere ça¤›rd›¤›m›zda karfl›m›za ç›kan belli bafll› yaklafl›mlar› ele alacak olursak: - E¤er yan›m›zda erkek yoldafl varsa veya erkek yoldafl da¤›t›m› yap›yor ise evin kad›n› erke¤in yani eflinin evde olmad›¤›n› söyleyerek, gazeteyi alamayaca¤›n› belirtiyor. Bu da efli ya da aileden bir erkek yok ise baflka erkeklerle konuflmas›n›n en hafif deyimle hofl karfl›lanmayaca¤› gerçe¤ini gösteriyor. Bu, toplumun “ahlak” anlay›fl›n›n bir ürünüdür. - Bir di¤eri ise “ben bilmem eflim bilir” yaklafl›m›d›r. Burada kad›n›n ikinci s›n›f vatandafl olarak erke¤in gerisinde kald›¤›n› görmekteyiz. ‹stemlerinin, düflüncelerinin sürekli bir erkek taraf›ndan belirlendi¤inin ve kad›n›n bu anlay›flla yetifltirildi¤inin apaç›k göstergesidir. - “Siyasetle ilgilenmek benim neyime” tarz›ndaki düflünceler egemenlerin 12 Eylül’de istediklerinin kad›na daha fazla yans›mas› ve egemenlerin kad›n veya insan tiplemesinin ürünüdür. Toplum dini, ahlaki de¤er yarg›- lar› ile kad›n üzerinde bask› kurarak kad›nlar›m›z› toplumsal yaflam›n gerisinde b›rakmay› baflarm›flt›r. Oysa kad›nlar›m›z›n daha fazla siyasetle iç içe olmas› zorunluluk ve “biz anlamay›z” anlay›fl›n› y›kmam›z, erkeklerin yan›nda olmalar› gerekmektedir. Bunu eflinin de anlamas› flart. Mutfak ve yatak odas› ile s›n›rlanm›fl bir yaflam› kabul etmeyip yaflam›n her alan›nda kendimizi ifade edebilmeliyiz. Bu uzun yürüyüflte erke¤in gölgesinde ve gerisinde kalmadan her alanda kendimizi var etmeliyiz. Siyasette, ifl hayat›nda, toplumsal yaflam›nda, her yerde “biz var›z” diyebilmeliyiz. Kad›nlar›n bir di¤er sorunu ise “param yok” gerekçesi ile evin ekonomisinin erke¤in elinde oldu¤unu düflünerek, erke¤e dan›flmadan en ufak bir ihtiyac› dahi karfl›layamamas›d›r. Yeri geldi¤inde 1 YTL’ye dahi muhtaç olabilece¤ini görüyoruz. Biz kad›nlar olarak toplumun bizlere biçti¤i bu rollerden s›yr›lmal›y›z. Birey olarak erkek egemen anlay›fl›n bize dayatt›¤› kifliliklere karfl› olmal›y›z. Kad›n olarak yaflam›n her alan›nda kendimizi var etmeliyiz. Kendimizi mutfak ve yatak odas› s›n›rlar›n›n d›fl›nda sokakta, ifl yaflam›nda, siyasette, kültür sanat alan›nda yetkin hale gelmeliyiz. Desa Deri iflçileri “Arslan” gibi direniyor! Bunun için de; 1- Evde kad›n veya erke¤in olabilece¤ini düflünerek çal›flmalar›m›z ve da¤›t›mlar›m›z esnas›nda kad›n ve erkek arkadafllar›m›z birlikte çal›flma yürütmeli. Da¤›t›mlara bir kad›n bir erkek arkadafl ç›kmas› hem ev sahiplerinin rahat olmas› aç›s›ndan hem de çal›flma yürüten arkadafllar›m›z aç›s›ndan iyi olacakt›r. Da¤›t›mlar esnas›nda kap›y› açan erkek ise kad›n arkadafllar tek görüldü¤ünde lakayt davran›l›yor ve çok fazla ciddiye al›nmayabiliyor. Bu sebepten dolay› da da¤›t›mlar› erkek arkadafllarla kad›n arkadafllar birlikte yapmal›d›r. 2- Kad›nlar›m›z›n “siyasetten anlamam, benim neyime” anlay›fl› ile mücadele etmek gerekiyor. Siyasetin hayat›n her alan›nda karfl›m›za ç›kt›¤›n› anlatmak, yaflam›fl olduklar› sorunlar üzerinden örneklemeler ile somutla- mak gerekir. Gazetemizi verip geçmek yerine insanlarla iletiflime geçmeliyiz. Böylece insanlara kendimizi anlatmam›z daha kolay olacakt›r. 3- Kad›nlar ile ekonomik sorunlar üzerine konuflulmal›d›r. Onlara dünyadaki ve ülkemizdeki ekonomik geliflmeler aktar›lmal›d›r. Kad›nlar›n da üretim sürecinde yerini almas› gereklili¤inden bahsedilebilir. 4- “Ben bilmem eflim bilir” anlay›fl›n›n k›r›lmas› için kad›n›n “özne” oldu¤u hat›rlat›lmal›. Kad›n›n erke¤in gölgesinden ç›kmas› gerekti¤ini, erke¤in do¤rular› ile yetinmeyip kendi varl›¤›n› hissettirmek gerekir. Kad›n›n dünyan›n yar›s› oldu¤u kavrat›lmaya çal›fl›lmal›, kad›n olmadan hiçbir fleyin tam olamayaca¤› anlat›lmal›d›r. Kad›nlar de¤iflmeden, geliflmeden toplumun de¤iflip geliflmeyece¤i aktar›lmal›d›r. (‹stanbul’dan bir kad›n da¤›t›mc›) lar› içinde yer al›r. Örne¤in 1 Kas›m tarihli Akflam gazetesinde aktar›ld›¤›na göre bir TV program›nda Üzmez kendini flöyle savunuyor: “E¤er bir k›z reflit olmuflsa bizim inançlar›m›za göre o k›z evlenebilir, söyledi¤im budur, Allah’›n emri de budur” ve reflit olmay› flöyle tan›ml›yor: “Efendim ben diyorum ki inançlar›m›za göre ak›lbali olan, regl olan bir k›z art›k reflittir, inanc›m›za göre böyledir.” Anlafl›laca¤› üzere Üzmez’e ve onu savunmakta tereddüt etmeyenlere göre ergenli¤e girmifl bir k›z çocu¤unu taciz etmek, istismar etmek meflrudur! Oysa er- genli¤e girmifl olman›n onlar›n ifadesiyle “evlenmeye” yetmeyece¤i, bu tip erken evliliklerde çocukta silinmeyecek psikolojik ve fiziksel yaralar aç›labildi¤i kan›tlanm›fl bir gerçektir. Gerek Üzmez olay›nda gerekse de benzer baflka vakalarda “birkaç sapk›n›n ifli” argüman›n› kullananlar gerçekli¤i isteyerek veya istemeyerek çarp›tmaktad›r. Bu nokta görülmeden soruna çözüm aramak iyi niyetli ve fakat bofl bir u¤rafl olacakt›r. Kuflkusuz hemen bugün at›lmas› gereken ad›mlar da vard›r. Her ne kadar sorunu gerçek manada çözmeyecek olsa da; çocuk istismar›n›n olay›n boyutlar›yla hesaplanarak en a¤›r flekilde cezaland›r›lmas› gerekir. Çocuklar› korumas› gereken ancak daha çok devletin “kontra” örgütlenmelerine eleman yetifltiren SHÇEK “çocuklar› korumak” ifllevini yerine getirebilmesi için yeterli bir bütçeye kavuflturulmal›, halk›n denetleyebildi¤i fleffaf bir kurum haline getirilmelidir. Bu tip kurumlara yeterli e¤itime sahip, yeterli say›da personel al›nmal›d›r. Her fleyden önemlisi tüm bu reformlar›n gerçekleflmesi için, ufku bu reformlarla s›n›rlamadan halk›n, sorunu kendi sorunu ve bu talepleri de kendi talebi olarak görmesini sa¤lamak gereklidir. Bir Yeni Demokrasi okuru na tecavüz ederler, kand›r›rlar”, ailenin tüm fertleri “bofl ifller bunlar” diye bitmez, tükenmez vaazlar verir. Polisler taraf›ndan coplan›r, yerlerde sürüklenir, iflkence görebilir ve tutuklanabilirsin. Okul hayat›n bitebilir, sana bu ifllerle u¤raflma diye “koca” bak›labilir. Bunun yan›nda mücadele edersen e¤er, sistemin bu bozuk düzenin çarklar›n› de¤ifltirmek için bir diflli de sen k›rars›n. Paylaflmay›, namus kavram›n›n iki bacak aras›nda olmad›¤›n›, kad›n ve erke¤in eflit haklara sahip oldu¤unu, meta olmad›¤›n› anlars›n ve anlamakla kalmaz tüm kad›nlar›m›z›n anlamas› için çaba sarf edersin. Peki, bizler var olan bu bozuk düzene karfl› tepkimizi nas›l dile getirece¤iz? Ne yapmal›y›z? Y›llarca bu sistem taraf›ndan insanlara kader deyip var olan› kabullenmelerini istediler. Biz de susup kaderimize raz› m› olaca¤›z yoksa de¤ifltirmeye mi çabalayaca¤›z? Ya da “kad›n›n ezilmesinin tek sebebi er- keklerdir” deyip hedefimizi flafl›rtmaya çal›flanlar›n dedi¤ini yap›p erkeklere düflman m› olaca¤›z? Ama bu, ne kaderimizdir diyebilece¤imiz ne de düflman›m›z erkeklerdir deyip geçifltirebilece¤imiz kadar basit bir konudur. Bizim hedefimiz sistemi de¤ifltirebilmektir. Sistemin feodal kal›nt›lar›n› yok etmeden kad›nlar›m›z›n özgürleflmesinden bahsetmek çok absürt bir fley olurdu. Bizler ancak erkeklerle birlikte omuz omuza mücadele ederek bu hedefimize varabiliriz. Baflkalar›n›n bahsetti¤i gibi günah keçisi seçmek yerine direkt hedefe yönelmesini bilmeliyiz. Kad›nlar›m›z›n mücadelede aktifleflmesi, erkeklere göre daha zordur. Bundan kaynakl› kad›nlar›m›z›n örgütlenmesi ve mücadelede aktifleflmesi için daha çok kafa yormal›y›z. Di¤er bir konu ise fludur: Devrimci mücadelenin hayat›m›z›n her an›nda olmas› gerekti¤inden bahsediyoruz. Keza kad›n sorunu da yaflam›m›z›n her alan›nda varl›¤›n› gös- Allah’›n emriyle taciz! K›sa bir süre önce yaflanan “Üzmez olay›” hakl› olarak ülke gündemini yo¤un flekilde meflgul etti. Bilindi¤i gibi dinci-faflist Vakit Gazetesinin, ayn› niteliklere sahip yazar› Hüseyin Üzmez’in 14 yafl›ndaki BÇ adl› k›z çocu¤una yönelik tecavüz ve taciz iddias›yla tutuklu yarg›land›¤› davadan tahliye karar› ç›kt›. Yaklafl›k 7 ayd›r tutuklu olarak yarg›lanan Üzmez ikinci duruflmada Adli T›p Kurumu’nun (ATK) vermifl oldu¤u ak›l d›fl› raporlarla tahliye edildi ve bu durum gündeme adeta “bomba” gibi düfltü. Daha önce Malatya’da yaflanan baflka bir olay vesilesiyle “geçici süre meslekten men” ve “uyar›” cezas› alan bir “uzman(!)” baflkanl›¤›nda toplanan ATK 6. ‹htisas Kurulu, küçük BÇ’nin “beden ve ruh sa¤l›¤›n›n bozulmad›¤›” yönlü bir rapor haz›rlad›. Bas›nda ç›kan haberlere göre söz konusu rapor, henüz resmi yaz› ATK’ya ulaflmadan iddianame üzerinden haz›rland›. Yine ço¤u durumda uzun süreler rapor haz›rla(ma)yan ATK’n›n Üzmez için bir günde rapor haz›rlad›¤› da ortaya ç›kan gerçeklerden. Do¤rusu bu durum bizleri flafl›rtm›yor, benzer sorunlarda devletin genel yaklafl›m› yeterince teflhir olmufltur. Özel olarak ise bugün ATK’da görevli personelin pek çok devlet kurumunda oldu¤u gibi dinci-gericilerle doldurulmas› k›- saca “kadrolaflma” ortaya ç›kan sonucun bir parças›d›r. Anlafl›lan devlet kendi zihniyetini savunan bir faflist yazar›, Üzmez’i üzmek istememifl ve böyle bir karar› uygun bulmufltur. Zira Devlet Bakan› Nimet Çubukçu halen ATK’n›n “dünyada çok sayg›n bir kurum oldu¤unu” iddia etmekte bir beis görmemektedir. Aktard›¤›m›z tabloya paralel kamuoyunda infial yaratan olay burjuva feodal bas›nda geniflçe ifllendi/iflleniyor. Biz de böylece detaylara vak›f olmaktay›z. 1 Kas›m tarihli Milliyet gazetesine aç›klamalarda bulunan eski ATK Baflkan› O¤uz Polat; “Çocu¤u uzun bir süre çok say›da, üç dört kez muayene edeceksin. Bunu kim yapacak? 2007’nin bir Yarg›tay karar› var. Çocu¤un ruhsal travmaya maruz kal›p kalmad›¤›n›n muayenesinin mutlaka uzman psikologlar ve çocuk psikiyatrisi yapar. 6. ‹htisas Kurulu’nda (Üzmez’e tahliye kap›s›n› açan kurul bn.) radyolog, ürolog, kad›n do¤umcu var, çocuk psikiyatristi yok” diyor. Anlafl›laca¤› üzere haz›rlanan raporun hiçbir bilimsel yan› yoktur. Burjuva-feodal bas›n›n bu olay›n “üzerine gitmesi” olumlu bir durumdur. Fakat bunun nedeni konuya olan duyarl›l›k de¤il Üzmez’in ünlü bir faflist olmas›d›r. Yine arkas›n›n gelmeyece¤inden/gelemeyece¤inden emin oldu¤umuz gerek SHÇEK’in olaya müdahalesi gerekse de hükümet kanad›ndan gelen aç›klamalar olsa olsa “süreç yönetme” olarak okunabilir. AKP bu konuda hayli yetenekli oldu¤unu, halk›m›z›n tabiriyle “tek ayaküstünde k›rk yalan söyleme” becerisine (!) sahip oldu¤unu pek çok olayda kan›tlam›flt›r. Oysa sorunu çözebilecek bir ad›m atamayacaklar› ortadad›r. Nitekim çeflitli nedenlerle gerçek boyutu araflt›r›lmas› çok güç olan çocu¤a yönelik taciz, tecavüz veya cinsel istismar olaylar› ülkemizde -ne yaz›k kihayli yayg›nd›r. K›sa bir süre önce internetin en büyük arama motorlar›ndan Google’da “çocuk pornosu” aramas› en çok yap›lan ülkelerin bafl›nda gelmemiz vahameti kendili¤inden ortaya koymaktad›r. Bu tablonun oluflmas›nda pek çok unsur tetikleyicidir. Ancak bunlardan baz›lar› sorunun kayna¤›n› teflkil eder. Erkek egemen bir zihniyet üzerinden yükselen din ve onu da içine alacak biçimde burjuva feodal kültür mevcut sorunun kayna¤›d›r. Erke¤in ç›karlar›n› merkeze alan zihniyet; baflta din olmak üzere burjuva feodal kültürün tüm unsur- Kad›nsan iflin zor... Kad›nsan e¤er, toplumda ikinci s›n›f muamelesi görmeye al›flacaks›n. Kad›nsan e¤er, sesini ç›karmadan sana söyleneni yapacaks›n. Kad›nsan e¤er, boflanmaya hakk›n yok; boflanarak suç iflliyorsun. Kad›nsan e¤er, efline hizmet edeceksin, seni dövse de “hak ettim” diyeceksin. Kad›nsan e¤er, baban sana kimi münasip gördüyse hiçbir fley söylemeden kabul edeceksin. Kad›nsan e¤er, mücadele etmeyeceksin vs. Kad›n olmak ne zormufl me¤er toplumumuzda. Kad›n haklar› yok diyenlere karfl› sormak istiyorum? Anayasam›zda bizler için o kadar yasa var ya, neyinize yetmiyor! E¤er sana tecavüz edilirse tecavüz edenin vay haline! Ya seni öldürmeseydi sana tecavüz edildi¤i için namusunu kim temizlerdi! Sana tecavüz edip de öldürdü¤ü için çok flansl›s›n! Namusunu temizliyor senin, neden karfl› ç›k›yorsun? Bunun gibi “güzel ” ana- yasam›zda kad›nlar›m›zla ilgili “güzel” maddelerimiz daha çok. “Hem sen kad›ns›n k›r dizini otur evinde, mücadele senin neyine, hem elalem ne der sonra?”, “Sen kad›n akl›nla ne yapabilirsin ki?” gibi söylemlerle çok karfl›laflm›fl›zd›r ya da karfl›lafl›yoruzdur. Özellikle de örgütlü kad›nlar olarak. Hem aile hem de toplum taraf›ndan ciddi bir bask› uygulanmaktad›r. Peki, sizce bu bask›lara karfl› ne yapmal›y›z? Kader deyip, susup her fleyi kabul mü etmeliyiz, yoksa var olan› de¤ifltirmeye mi çal›flmal›y›z? Aman ha, sak›n var olan› kabul etmemezlik yapmay›n! Bafl›n›za gelmeyen kalmaz o zaman. Mesela kabul etmedin, mücadele ettin, neler olabilece¤ine üstünkörü bir göz atal›m. Ailen “sen k›z çocu¤usun, sa- Deri-‹fl Sendikas› Tuzla fiubesi’nin örgütlenme çal›flmas› yürüttü¤ü Desa Deri fabrikas›ndan, sendikaya üye oldu¤u için at›lan deri iflçisi Emine Arslan’›n, ifle iade davas›n›n 4. duruflmas›, 24 Kas›m Pazartesi günü görüldü. 210 gündür Düzce’de, 145 gündür de Sefaköy’deki fabrikada direniflte olan deri iflçileri, Desa patronunun sald›r›lar›na karfl› direnifllerini sürdürüyorlar. 24 Kas›m günü hem yan›nda oldu¤umuzu göstermek hem de direniflin sürecini takip etmek amac›yla Bak›rköy 13. ‹fl Mahkemesi önündeydik. Davada, Desa patronunun gösterdi¤i üç tan›k dinlenilerek savunmalar›n son hali al›nd›. Patron avukat›n›n üye fifllerinin incelenmesi talebiyle birlikte dava, 24 Aral›k Çarflamba saat 11.00’e ertelendi. Davan›n ard›ndan Emine Arslan ile k›sa bir görüflme yapt›k. Arslan ifl arkadafllar›yla görüflmemesi için arkadafllar›n›n, Cuma namazlar›na otobüslerle götürüldüklerini, mesailerin devam etti¤ini, hafta sonu ve ifl ç›k›fllar›nda iflçilerin gözetlendi¤ini ayr›ca da kendi evinin de gözetlendi¤ini belirtti. Sürekli takip edilerek tacizlerine devam eden patronun, son sald›r›s› 3. duruflmadan bir gün önce yaflanan aç›k tehdit olay›. Desa patronu, Avukat› ve Arslan’›n tan›mad›¤› bir kifli arac›l›¤›yla, 30 bin YTL para teklifinde bulunuyor. Arslan olay› flöyle anlatt›; “Davadan bir gün önce bana para teklifinde bulundular, kabul etmedim. Bak›rköy Adliyesi’ne dilekçe vermemi, ‘ben sendika yüzünden iflimden ç›kt›m. Benim patronum sendika karfl›t› de¤ildir. Sendika beni kullan›yor’ dememi istediler.” Dilekçe vermesi, durumunda kendisine verecekleri paran›n yan›nda, ayn› akflam bir kamyon göndererek ‹stanbul’u terk etmesi için teklifte bulunduklar›n› da ekliyor. Arslan, “Bizi yakarsan biz de seni yakar›z. Bak çolu¤un çocu¤un var” fleklinde tehdit ettiklerini de vurgulad›. Sald›r›lar›n, kendisinin direncini k›rmak için yap›ld›¤›n› belirten Arslan, “sendikama çamur atmam› istediler” diyor. Son olarak; “Ya¤mur, kar hiç fark etmez ben davamdan vazgeçmeyece¤im. Patronun bu bask›lar› karfl›s›nda hakk›m›z› alna kadar ne olursa olsun direnmeye devam edece¤im” dedi. Deri-‹fl Sendikas› Genel Merkez Örgütlenme Sekreteri Nuran Güleç’le de k›sa bir söylefli yaparak görüfllerini al›yoruz. Güleç, kad›nlar›n örgütlenmesindeki zorluklar›n özellikle taflra bölgelerinde feodal ba¤lardan dolay› çok daha zor oldu¤un belirtti. (‹stanbul) teren sorunlardan biridir. E¤er devrimciyiz diyorsak okulda baflka, ailemizin yan›nda baflka, yoldafllar›m›z›n yan›nda baflka davranmamal›y›z. Fakat bizler bu sistemin feodal zihniyetinden fazlaca nasibimizi ald›¤›m›zdan kaynakl› pratiklerimizde bunun yans›malar›n› görebilmekteyiz. Sorunu buradan tart›flmaya bafllad›¤›m›z oranda kad›n sorununda bir ad›m ileriye gidebiliriz ancak. Kad›n sorununu bugünden çözmek için ad›mlar atmal›y›z. Bizler sistemin bize verdi¤i feodal düflünce yap›s›n› bu sorunlar›n üstüne giderek aflabiliriz. Kad›nlar›m›z›n mücadeledeki önemini kavramal› ve kad›nlar›m›z›n mücadelede daha ön plana ç›karmal›y›z. fiunu unutmayal›m ki bu bozuk düzeni ancak kad›n-erkek omuz omuza vererek de¤ifltirebiliriz. Sözlerimi “kad›n olmadan devrim olmaz, devrim olmadan kad›n kurtulmaz” sözleriyle bitirmek istiyorum. (Amed’den bir YDG’li) Yeni Demokrasi 13 Dünyadan haberler 28 Kas›m-13 Aral›k 2008 ‹t al y a Hindistan’da oylama ifllemi ve Maoistlerin sald›r›lar› bafllad› Hindistan’da yaklafl›k 100 milyon seçmen 14 Kas›m ve 4 Aral›k tarihleri aras›nda parlamento seçimleri için sand›¤a gidecek. Baflbakan Manmohan Singh’in iktidardaki partisi, muhalefette bulunan fakat ço¤u eyalette gücü elinde tutan Hindu ulusalc› partisi Bharatiya Janata Party (BJP) karfl›s›nda s›nav verecek. Oy verme ifllemleri 14 Kas›m’da Chhattisgarh’da bafllayarak, 17 Kas›m’da Jammu ve Kashmir’de, 27 Kas›m’da Madhya Pradesh’de, 29 Kas›m’da Delhi’de, 2 Aral›k’ta Mizoram’da devam edecek ve son olarak da 4 Aral›k’ta Rajasthan’da son erecek. Seçim sistemine göre, 5 eyaletin seçim sonuçlar› 8 Aral›k’ta aç›klanacak, fakat Jammu ve Kashmir’in se- çim sonuçlar› ayr› olarak 28 Aral›k’ta aç›klanacak. Seçim istasyonlar› daha aç›lmadan Chhattisgarh polisi ve Maoist gruplar silahl› çat›flmaya bafllad›. ‹ktidar partisinin kendini s›nayaca¤› seçimlerde ordu, Hindistan’›n bat› eyaletlerinde Maoistlerle sert çat›flmalara flimdiden bafllad›. Maoist gerillalar Chattisgarh’da iki düzineden fazla askeri bölgeye sald›r› düzenledi. Polis yetkililerine göre 21 seçim noktas›ndaki elektronik oy verme makinelerini de kaç›rd›lar. Jagdalpur bölgesinde seçim bölgesinin güvenli¤ine sa¤lamak üzere alçak uçufl yapan bir helikopter ise Maoistler taraf›ndan düflürüldü. Yan›s›ra Raipur’da sand›klarda görevli çok say›da memurun kaç›r›ld›¤› haberi geldi. Polis yetkilileri olaylar nedeniyle insanlar›n sand›k- Somali: ‹syanlar ve korsanlar diyar›! lara gelmedi¤ini bildirdi. Yetkililer 40.000 polis ve askerin Chattisgarh’da görev yapt›¤›n› belirtti. Chattisgarh’›n kuzey bölgelerinin büyük ço¤unlu¤u isyanc› gruplar›n (Maoistlerin) elinde oldu¤undan özellikle bu bölgede bulunan yaklafl›k 9000 konut, seçim haritas›na göre “hassas” ve “çok hassas” fleklinde düzenlenmifl bulunuyor. Baflbakan Manmohan Singh, Chattisgarh’›n Maoistlerin merkezi oldu¤unu, fakat bat› ve kuzey Hindistan eyaletlerinde de etkili olduklar›n›, Maoistlerin ülke güvenli¤i aç›s›ndan en büyük tehdit oldu¤unu yineledi. Tüm seçim bölgeleri yüksek güvenlik önlemleri alt›nda seçime giderken ayr›lma yönünde merkezi hükümete savafl açm›fl olan Kashmir’de güvenlik önlemleri ve gergin- ayn› süreçte Etiyopya ordusuna silah, e¤itim vb. destekler vererek, Etiyopya Ordusu’nun Somali’ye dönük askeri bir harekat bafllatmas›n› sa¤layacaklard›. Bizzat ABD ordusunun da kat›ld›¤› bu harekatla birlikte, Somali’deki çat›flmalar had safhaya ç›kacakt›. ABD emperyalizminin bu müdahalesi daha çok da, ‘90’l› y›llar›n bafl›nda iflgal etmeye çal›flt›¤›, ancak karfl›laflt›¤› direniflle birlikte çekilmek zorunda kald›¤› Somali’den kuyruk ac›s›n› ç›karma amac› tafl›yordu ‹syan yeniden yükselifle geçiyor Somali geçifl hükümetinin baflkan› Abdullah Yusuf, geçti¤imiz günlerde bir aç›klama yaparak, ülkenin büyük bölümünün denetiminin, ‹slamc› ayaklanmac›lar›n elinde bulundu¤unu söyledi. Bu itiraf ayn› zamanda geçifl hükümetinin elinde Mogadiflu’dan ve de Etiyopya s›n›r›ndaki eyalet kenti olan ve de hükümet binas›n›n bulundu¤u Baidoa’dan baflka bir yerin kalmad›¤›n›n da itiraf› oluyordu. Yusuf bu aç›klamay› yaparken, mevcut durumun suçlusu olarak da, ayn› zamanda rakibi olan hükümet flefi Nur Hasan Hüseyin’i gösteriyor ve “kabine çöktü, ülkede bugün art›k bir hükümet yok” diyordu. Somali’de, ülkenin 1960 y›l›nda ‹talya ve ‹ngiltere kolonisi olmaktan ç›kmas›ndan ve böylece sözde ba¤›ms›zl›¤›na kavuflmas›ndan bu yana, hiç özgür bir seçim gerçekleflmedi. Bugünkü “Geçifl Hükümeti” (TFG), emperyalist ülkelerin müdahalesi ve de aylar süren pazarl›klar sonucu, 2004 y›l›nda Kenya’n›n baflkenti Nairobi’de oluflturuldu. Hükümette yer alanlar ise, emperyalistlerin iflbirlik- çisi kabile liderleriydi. Bunlar sözde Somali’deki güçleri, böylelikle de Somali halk›n› eflit temsil etme iddias›yla hükümette yer almaktayd›. “Geçici Hükümet”in ülke halk› nezdinde hiçbir vakit meflrulu¤u olmad›. Ancak buna karfl›n BM bu hükümetin temsilcilerini (esasta kuruluflundaki paylar› nedeniyle) meflru görerek, tan›may› sürdürdü. ABD “kuyruk ac›s›n›” ç›kar›yor 2004 y›l›nda kurulan ve A¤ustos 2009’da görev süresi dolacak olan TFG asl›nda 2006 y›l› sonlar›na do¤ru tamamen çökmüfl durumdayd›. Çünkü ülkenin büyük bölümü daha o dönem afl›r› ‹slamc› grup, ‹slam Mahkemeleri Birli¤i’nin (‹MB) denetimine geçmeye bafllam›flt›. Mogadiflu daha bu dönemde ‹MB taraf›ndan yönetiliyor ve geçici hükümet, Baidoa’ya s›¤›nmak zorunda kal›yordu. Somali’deki hakimiyetlerini yitirme tehlikesiyle karfl› karfl›ya olan baflta ABD olmak üzere emperyalist güçler, Evrensel Kurtulufl sahte vaatlerle de¤il, ezilenlerin mücadelesiyle gelecek! Baflkanl›k seçimleriyle birlikte, ABD’nin özellikle de d›fl politikas›nda “büyük bir de¤iflim” yaflanaca¤› iddias›nda ve beklentisinde olanlar, gözlerini-kulaklar›n› dikmifl, “Mesih” Obama’n›n a¤z›ndan ç›kanlara dikkat kesilmeyi sürdürürken, “Amerikan Rüyas›” dünyan›n birçok bölgesinde halklar›n kabusu olmay› sürdürüyor. “Rüyan›n” Amerikan halk› aç›s›ndan da k›sa sürede sona erece¤ine, rüyadan uyand›klar›nda her fleyin b›rakt›klar› gibi yerinde durdu¤unu göreceklerine kesin gözüyle bak›labilir. Bu uyan›flla birlikte, iktidara gelenlerin renginin de¤il, kimleri temsil etti¤inin önemli oldu¤u kilit sorusu da eminiz Amerika’daki genifl emekçi y›¤›nlarca sorulmaya bafllanacakt›r. Böylece, büyük “umutlar” ba¤lanan Obama’n›n, ezilen siyahlar›n ve de her renk ve ›rktan emekçi y›¤›nlar›n lideri olarak de¤il, petrol ve silah tekellerinin ve yine bu tekellerin yön verdi¤i Wall Street’in temsilcisi olarak iktidara tafl›nd›¤› da iyice netlik kazanacakt›r. ABD seçimlerini takip eden günlerde Ortado¤u’da yaflanan geliflmelere bak›ld›¤›nda ise bu temsiliyet, kuflkuya yer b›rakmayacak biçimde a盤a ç›kmaktad›r. ABD emperyalizminin Ortado¤u, Ancak ‹MB, 2008 y›l›n›n bahar›nda askeri sald›r›lar›n› tekrar yo¤unlaflt›rd›. Bu sald›r›lar s›ras›nda gücünü göstermek için, bazen birkaç saatli¤ine bazen de birkaç günlü¤üne, pefl pefle birkaç kenti iflgal ediyor ve daha sonra çekiliyordu. ‹MB militanlar›, daha çok da propaganda amaçl› gerçeklefltirilen bu eylemler s›ras›nda, k›fllalar› bas›yor, silahlara el koyuyor ya da hükümet binalar›n› yerle bir ediyorlard›. ‹slamc›lar ilk kez 2008 A¤ustos ay›nda bir kenti ve de Somali’nin güneyindeki Kismayo Liman›’n› süresiz olarak iflgal ettiler. Bu süreden beri de hakimiyet alanlar›n› birçok bölgeye yayarak, istikrarl› bir hale getirdiler. fiu an en az alt› eyaletin denetimini ellerinde bulundurmaktalar. En son geçti¤imiz günlerde Mogadiflu’ya 90 km. uzakl›kta bulunan ve de BM- yard›mlar›n›n büyük bölümünün ulafl›m›n›n yap›ld›¤› liman flehri Merka’y› ele geçirdiler. Bundan hemen birkaç gün sonra ise, Mogadiflu çevresinde bulunan çok say›da mülteci kamp›na girdiler. Ancak ‹MB’nin içinde uzunca zamand›r ciddi ayr›flmalar yaflanmakta. ‹BM içinden bir kanat flu s›ralar TFG ile ittifak halinde hareket ederken, merkezi, Eritre’nin baflkenti Asma- böylelikle de iflgal politikalar›ndan bundan böyle de vazgeçme niyetinde olmad›¤›na dair yaflanan en son geliflme Irak iflgali özgülünde ortaya ç›kand›r. Gerek Irak kukla rejimi gerekse ABD iflgal güçleri, daha birkaç hafta önce Ba¤dat sokaklar›n› dolduran milyonu aflk›n Irakl›n›n “Irak’tan defolun” hayk›r›fllar›na kulaklar›n› t›kamay› sürdürerek, geçti¤imiz günlerde uzunca zamand›r gündemde olan “Güvenlik Anlaflmas›”n› imzalad›lar. Anlaflmaya göre, ABD birlikleri 2009 y›l›n›n sonuna kadar Irak kentlerinden, askeri üslere çekilecekler. ‹flgalci ABD birliklerinin Irak’› tamamen terk etme takvimi ise 2011’in sonu olarak belirlenmifl. ‹flgalin daha en az üç y›l gibi bir süre devam edece¤inin de teyidi olan bu anlaflmaya iliflkin, ABD taraf›ndan yap›lan aç›klamada “amaçlar›na ulaflt›klar›” sözleri yer ald›. Irak’la kültürel, bilimsel vb. temelde bir iliflkiye dayal› oldu¤u iddia edilen anlaflman›n özünü ise esasta, iflgalin de bafll›ca nedeni lik had safhada. Seçimlerde dini gruplar ve etnik az›nl›klar da varl›k göstermeye çal›flacak. ‹ki H›ristiyan lider seçimlere blok olarak girerek BJP’yi Madhya Pradesh hükümetinden ç›karmak için mücadele edecek. Yan›s›ra dini az›nl›klar›n haklar›n› savunmak üzere kurulan yeni bir siyasi parti de seçimlere girecek. Geçti¤imiz ay kurulan Hindistan Az›nl›k Cephesi, irili ufakl› 8 H›ristiyan partisinin bünyesine kat›lmas›yla ulusal ölçekte rekabet edecek güce ulaflt›. Analistler bu seçimlerde köklü bir de¤ifliklik beklemiyorlar. Genel olarak iktidardaki Kongre Partisinin yükselen fiyatlar ve bu konuda BJP’nin yapt›¤› karfl› propagandalar nedeniyle baz› eyaletlerde güç kaybedece¤i düflünülüyor. Seçimler May›s 2009’da yap›lmas› planlanan genel seçimlerin de kaderini belirleyecek. ‹ktidardaki Kongre Partisi e¤er bu seçimlerden iyi bir sonuç al›rsa, ülkeyi erken seçime davet edecek. Kaynak: The Associated Pres Çeviri: Solun Do¤usu Berlusconi hükümetinin planlad›¤› e¤itim reformuna karfl› eylemler sürüyor. E¤itim refomuna karfl› 30 Ekim’de de kitlesel eylemler gerçekleflmifl ve 1 milyondan fazla ö¤retmen, ilkö¤retim ve lise ö¤rencisi sokaklara ç›km›flt›. 14 Kas›m’da ise e¤itim reformu üniversite ö¤rencileri taraf›ndan protesto edildi ve Roma’da gerçeklefltirilen eylemlere 500 binden fazla ö¤renci kat›ld›. Akademisyenlerin ve üniversite çal›flanlar›n›n da yo¤un bir kat›l›m sa¤lad›¤› eylemler Roma trafi¤ini felç etti. K ol om bi y a Kolombiyal› 18 bin fleker kam›fl› iflçisinin yaklafl›k iki ay süren grevi zaferle sonuçland›. Talepleri kabul edilen iflçiler greve son verdiler. ‹flçiler, % 15’lik bir maafl art›fl› al›rken, çal›flma saatleri de günde sekiz saatle s›n›rland›. Zorunlu mesai ise en fazla günde iki saat olabilecek. fieker kam›fl› iflçileri grevden önce, günde en az 12-14 saat çal›flmak zorunda kal›yorlard›. B u lg ar is ta n Yunanistan hapishanelerinde açl›k grevi Yunanistan hapishanelerindeki 4 bin tutuklu, hapishanelerdeki koflullar›n insani düzeye getirilmesi ve de cezalarda indirim yap›lmas› gibi taleplerle açl›k grevine bafllad›. Tutuklu Haklar› ‹nisiyatifi taraf›ndan bafllat›lan kampanya çerçevesinde gerçeklefltirilen açl›k grevine, 19 Kürt ve Afgan tutuklu da, dudaklar›n› dikerek kat›ld›. 24 hapishanede gerçeklefltirilen açl›k grevi, kat›l›m›n yüksek olmas› nedeniyle, bu büyüklükteki ilk eylem olarak tan›mlan›yor. Koflullar› giderek a¤›rlaflan Yunanistan hapishanelerinin doluluk oran›, kapasitelerinin çok üzerinde. 7 bin 543 kiflilik kapasiteye sara’da bulunan bir di¤er kanat ise her türden uzlaflmay› reddediyor. Yine ‹MB içinde ortaya ç›kan ve kendini El-fiabab (Gençlik) olarak adland›ran, tamam›na yak›n› silahl› bir di¤er kesim ise, en radikal kanad› oluflturuyor. Bu ayr›flmayla birlikte, birbirine rakip hale gelen gruplar aras›nda silahl› çat›flmalar da aral›ks›z sürüyor. Emperyalist hakimiyeti sa¤lama ad›na yap›lan müdahaleler sonucu ortaya ç›kan ve iç savafl görüntülerine de sahne olan bu çat›flmalardan ise, en çok Somali’nin yoksul halk› etkilenmeyi sürdürüyor. Çok say›da Somalili ya yaflam›n› yitiriyor ya da bulunduklar› yerlerden göç etmek zorunda kal›yor. Sadece isyanlar de¤il ayn› zamanda korsanlar diyar› Ancak Somali flu s›ralar sadece çat›flmalarla an›lm›yor. Somalili deniz korsanlar› uzunca zamand›r dünya kamuoyunun gündemini meflgul ediyor. olan, buradaki petrol vb. zenginliklerin paylafl›m› oluflturmakta. Anlaflman›n bir di¤er yan› da, ABD üslerinin Irak’ta kal›c›laflt›r›lmas›na dayanmakta. Ancak ayn› zamanda da kukla Irak rejiminin iflgalcilerle iflbirli¤ini taçland›rmaya dönük olan anlaflma, hem Irak’taki direnifl güçlerince hem de bu anlaflmayla birlikte Irak’›n ABD’nin askeri üssü haline gelece¤i ve buradan komflu ülkelere dönük askeri sald›r›lar›n› daha rahat gerçeklefltirilebilmesinin önünün aç›ld›¤› düflüncesinde olan, baflta, ABD’nin sald›r› hedefindeki yerini koruyan Suriye olmak üzere, Irak’a komflu ülkelerce de pek kabul görmüfle benzemiyor. Irak’taki direnifl cephesi ise, anlaflman›n imzaland›¤›n›n duyurulmas›n›n hemen ard›ndan sert bir aç›klama yapmakta gecikmedi. Aç›klama yapanlar›n bafl›nda Sadr güçleri geliyordu. Bir y›l› aflk›n süredir tek tarafl› ateflkes ilan etmifl olan Sadr hareketinin aç›klamas› k›sa ve netti: “‹flgalciler he- hip olan hapishanelerde, 11 bin 600 kifli tutuluyor. Açl›k grevine giden tutuklular›n bafll›ca taleplerinden birini de, doluluk oran›na yönelik tedbirler al›nmas› oluflturuyor. Tutuklular ayr›ca, parlamenterlere ve sivil toplum örgütlerine hapishaneleri ziyaret hakk› verilmesini, tedavi koflullar›n›n düzeltilmesini, ziyaretçi odas›n›n düzenlenmesini ve daha iyi nitelikte gardiyanlar›n görevlendirilmesini istiyorlar. Eylemin bafllamas› ile birlikte Adalet Bakanl›¤› reform yapacaklar›n› bildirdi, ancak grevciler hemen ve somut tedbirler beklediklerini aç›klad›. Gemi kaç›rma biçiminde gerçekleflen eylemlerini özellikle de son aylarda yo¤unlaflt›ran korsanlara karfl› ise, NATO’ya ba¤l› askeri gemilerin harekete geçirilmesi gecikmedi. Ancak anlafl›lan o ki, korsanlar› bu NATO “tehdidi” de durdurmaya yetmiyor. Böylece, iki Türk gemisinin de dahil oldu¤u gemi kaç›rma vakalar›yla birlikte, ortaça¤a özgü olarak bilinen korsanlar, tarih sahnesindeki yerlerini tekrar alm›fl oluyor. Yemen k›y›lar›na yak›n olan Aden Körfezi flu s›ralar dünyan›n “en tehlikeli sular›” olarak adland›r›l›yor. Somalili korsanlar› engellemeye dönük birçok tart›flma yürütülürken, korsanlar› ortaya ç›karan koflullara ise hiç mi hiç de¤inilmiyor. Korsanlar›n, emperyalist ya¤ma ve talan h›rs›n›n sonucu olarak ortaya ç›kan çat›flmalar›n, yoksullu¤un, sefaletin ve de açl›¤›n ürünü oldu¤unu söylemeye kimsenin dili varm›yor. men ve de askeri üslerini de alarak, herhangi bir anlaflma olmaks›z›n çekilsin talebimizi tekrarl›yoruz.” Ortado¤u’da emperyalist hakimiyeti garanti alt›na almaya dönük son dönemde gerçeklefltirilen giriflimler sadece Irak’la s›n›rl› kalmad›. Emperyalist güçler Ortado¤u’nun kanayan yaras› olma özelli¤ini on y›llard›r koruyan Filistin sorununa “çözüm üretme” iddias›yla geçti¤imiz günlerde yine biraraya geldiler. Filistin sorunu temelinde, BM, AB, ABD ve Rusya taraf›ndan oluflturulan “Ortado¤u Dörtlüsü” son toplant›s›n› M›s›r’›n fiarm el fieyh kentinde gerçeklefltirdi. Geçti¤imiz y›l›n Kas›m ay›nda ABD’nin Annapolis kentinde gerçeklefltirilen toplant›da hayli iddial› söylemler gündeme gelmiflti. Ancak bu toplant›dan sonra Filistin sorunu çözülmek bir yana, sorun daha da karmafl›k bir hal ald›, Siyonist sald›r›lar›n önü bu süreçte daha da aç›ld›. Böylelikle “dörtlü’nün oluflturulmas›ndaki esas amac›n, Filistin halk›n›n ac›lar›na Bulgaristan’›n en büyük çelik fabrikas› Kremikovtzi’de çal›flan çelik iflçileri, üç ayd›r maafl alamad›klar› için haftalard›r eylem yap›yorlar. Ayr›ca ifllerini kaybetme tehdidi ile de karfl› karfl›ya olan iflçiler, ilk eylemlerini 29 Ekim’de bafllatarak, üç gün boyunca eylem yapt›lar. Bu üç günlük eylemden sonuç alamay›nca, 10 ve 13 Kas›m’da tekrar eyleme baflvuran çelik iflçileri, hükümetten, üç ayl›k alacaklar›n›n yan› s›ra, çelik iflletmesinin kapat›lmamas›n› ve hiç kimsenin iflten ç›kar›lmamas›n› talep ediyorlar. P or te k iz Portekiz’in baflkenti Lizbon’da biraraya gelen 120 bin e¤itim emekçisi, hükümetin planlad›¤› “e¤itim reformu”na karfl› ç›kt›. Hükümetin hayata geçirmeye çal›flt›¤› “e¤itim reformu” ö¤retmen al›m›nda yeni kriterlerin yan›s›ra, daha uzun çal›flma saatini ve de ö¤retmenlerin s›navla al›nmas›n› öngörüyor. Ülke tarihindeki bu en büyük ö¤retmen eylemi, e¤itim alan›ndaki tüm sendikalar›n ça¤r›s›yla gerçeklefltirildi. Ö¤retmenler eylemde yapt›klar› aç›klamada, e¤er hükümet reform plan›nda geri ad›m atmazsa, 19 Ocak’ta ülke çap›nda greve gideceklerini duyurdular. F ra n sa Fransa’n›n baflkenti Paris’te biraraya gelen Avrupa genelinden 20 bin demiryolu iflçisi, demiryollar›n›n özellefltirilmesinin olumsuz sonuçlar›n› protesto ettiler. Eylem Avrupa Nakliyat ‹flçileri Federasyonu’nun ça¤r›s›yla gerçekleflti. Eyleme Belçika, Almanya, Avusturya, ‹ngiltere, Macaristan, Norveç, Portekiz, ‹spanya, Lüksemburg ve ‹talya gibi Avrupa ülkelerinden delegasyonlar da kat›ld›. son verme de¤il, Filistin intifadas›n› bitirme, emperyalist-Siyonist iflbirlikçisi bir Filistin yaratma oldu¤u bu süreçte defalarca a盤a ç›kt›. Tüm Ortado¤u sorunu gibi, Filistin sorunu da Obama döneminde herhangi bir de¤iflikli¤e u¤ramayacak, Filistin yaras› kanamaya devam edecektir. Obama’n›n ilk yurt d›fl› gezisini ‹srail’e yapmas›, hükümetin kilit pozisyonlar›na ›rkç›-Siyonistleri getirmeye dönük çabalar› da, yaran›n bundan böyle daha da deflilece¤ine iflaret etmektedir. Tüm bu geliflmeler ise bizlere bir kez daha kurtuluflun, herhangi bir gerici güç oda¤›n›n ya da sahte “de¤iflim” vaatlerinin pefline tak›lmaktan de¤il, ezilenlerin sömürü ve talan düzenine karfl› ortak ve difle difl mücadelesinden geçti¤ini göstermektedir. Sistemin küresel düzeydeki mali ve siyasi krizi ise, bu mücadeleyi yükseltme f›rsat› yaratmaktad›r. Dünyan›n dört bir yan›ndaki ezilenler, bu f›rsat› iyi de¤erlendirmelidir. Yeni demokrasi 14 Tarihten bir k›y›m makinesi: ‹stiklal Mahkemeleri... Osmanl›’n›n y›k›nt›lar›n›n aras›ndan do¤an, onun katliamc›, sömürücü ifllevini aynen devralan TC devletinin kuruluflu, emperyalist iflgal ve savafllarla yorgun düflmüfl halk›n derdine derman olmayaca¤› daha en bafltan belliydi. Nitekim bu niteli¤ini en aç›k haliyle, ‹stiklal Mahkemelerinde görmekteyiz... Ortaça¤’›n engizisyon mahkemelerini and›ran bu mahkemeler; modernlik, ça¤dafll›k iddias›na da pek bir yak›fl›yordu do¤rusu! Meclis’in Ankara’da topland›¤› günlerde isyanlar›n, düzenli ordunun kurulmas›na karfl› geliflen tepkilerin ve askerden firar olaylar›n›n önünü alabilmek iddias› ile 29 Nisan 1920’de Hiyânet-i Vataniyye Kânunu ç›kar›ld›. Bu kanuna göre; yakalananlar mahkemeye sevk edilecek, yarg›lamalar on befl gün içinde sonuçland›r›ld›ktan sonra Meclisin onay› ile cezâlar infaz edilecekti. Ancak bu yasaya ra¤men halk›n orduya ve “yeni” cumhuriyete deste¤i sa¤lanamay›nca H›yânet-i Vataniyye Kânunu’nda belirtilen fiillerle ilgili dâvâlara bakmak üzere “h›zl› çal›flan” ‹stiklâl Mahkemeleri kuruldu. Devletin tüm yüklerini s›rtlayan bu mahkeme, her fleyin üstünde bir ayr›cal›¤a sahipti. Çünkü amaç kutsald›; Devletin bekas›... Bu mahkemelerin kararlar› kesin olup, temyiz veya itiraz yolu kapal›yd›. Eylül-Ekim 1920’de Ankara, Isparta, Mozaik Bin sekizyüzlü y›llar›n bir sabah›, yerel bir gazetenin muhabiri haber toplamak niyetiyle atl› arabas›n› al›p Paris sokaklar›n› dolaflmaya bafllar. Her gün kulland›¤› sokak, o gün kapal›d›r. Sokakta tafl birikimi arabalar› geçemez k›l›yordu. Gazeteci, yak›n bir süreçte Fransa’y› kas›p kavuran 1848’deki büyük iflçi hareketinin s›cakl›¤›n› belle¤inde tafl›rken bu türden bir tafl y›¤›n›n ne anlama geldi¤ini incelemek üzere arabas›n› b›rak›p, yürüyerek soka¤›n öbür ucuna yol al›r. Soka¤›n öbür ucu oldukça genifl bir alana aç›lmakta. Ancak alan bir yandan çukur, bir yandan da tafl y›¤›nlar›ndan ötürü bir bütün olarak görünmüyor. Birkaç metre ilerde, bir dizi yerden destek alarak e¤ilmifl bir adam, önünde duran tafla elindeki küçük balyozuyla tarifi zor bir h›nçla vurmakta. Gazeteci, iflçi oldu¤u belli olan adama yaklafl›r ve sorar: - Pardon, bakar m›s›n›z? - Ne var?... - Ben gazeteciyim. Geçerken merak ettim de, ne yapt›¤›n›z› ö¤renebilir miyim? - (fiaflk›n bir halle) Heee... Ha ha ha! (Bir kaç saniyelik sessizlikten sonra) Git ifline arkadafl, benimle alay m› ediyorsun? - Anlamad›m! - Sen gerçekten benim ne yapt›¤›m› m› ö¤renmek istiyorsun? - Lütfederseniz, evet... - (Ald›¤› derin bir nefesi takiben) Sömürülüyorum arkadafl, sömürülüyorum! Biz güneflin do¤uflundan bat›fl›na kadar emek sarfediyoruz, çocuk- Kastamonu, Diyarbak›r, Pozant› ve Sivas’ta sekiz ayr› ‹stiklâl Mahkemesi kuruldu. Mahkeme üyelerinden özellikle Kel Ali, K›l›ç Ali ve Necip Ali, verdikleri idam kararlar› ile nas›l bir vicdana sahip olduklar›n› dosta düflmana gösterdi ve hat›r› say›l›r bir üne kavufltu. Ortaya ç›kan sonuç seçimin isabetli yap›ld›¤›n› gösteriyordu. ‹stiklâl Mahkemeleri’nin ilk üç y›ll›k süresi içinde (1920–1923) “yarg›lad›¤›” insan say›s› resmi rakamlara göre 60.000’i buldu. Gerçek rakam›n bunun çok üstünde oldu¤u ise herkes taraf›ndan aflikârd›. Bunlardan 3000’i idam, 2000’i kürek cezalar›na çarpt›r›lm›fl, 10.000 kadar› beraat etmifl, di¤erleri de para ve hapis cezalar›na çarpt›r›lm›fllard›. 17 fiubat 1921’de Ankara ‹stiklâl Mahkemesi d›fl›ndaki mahkemelerin görevlerine son verildiyse de 23 Temmuz’da befl ayr› bölgede ‹stiklâl Mahkemeleri’nin yeniden kurulmas› kararlaflt›r›ld›. Mahkemelerin bu dönemdeki çal›flmalar› 20 Temmuz 1922’de sona erdi. 28 Kas›m-13 Aral›k 2008 Geçmiflten bugüne Her derde deva! Cumhuriyetin ilan›ndan hemen sonra ‹stanbul bas›n›nda hilâfet tarafl›s› yay›nlar ç›kt›¤› iddias› ile 8 Aral›k 1923’te ‹stanbul ‹stiklâl Mahkemesi kuruldu. fieyh Sait isyan›n›n ard›ndan 1925 Mart’›nda Ankara ve T. Kürdistan›’nda “adaleti” sa¤lamak üzere iki ‹stiklâl Mahkemesi daha kuruldu. Bu dönemlerde Kemalist çizgiye itaat etmeyen gazeteciler, eskiden dahi olsa Kemalistler hakk›nda yaz› yazm›fl olan bilim insanlar›, o dönemde Bunlardan T. Kürdistan›’nda “vazife” gören ‹stiklâl Mahkemesi en “verimli” çal›flan›yd›! Öyleki bir günde 47 idam cezas› vererek büyük bir rekora imza atm›flt›. ‹stiklal Mahkemeleri bir yandan “adaleti” tecelli ederken öte yandan devlete önemli bir gelir de sa¤l›yordu. On binlerce köylü can derdine düflerek kurtulmak için elinde avucunda ne varsa getiriyordu. “Yeni Cumhuriyetin” temelleri böyle at›l›yordu! ‹stiklâl Mahkemeleri’nin ilk dönemine ait dosyalar›n ak›beti meçhuldür. Bu dönemde kurulan 23 ‹stiklâl Mahkemesi’ne ait kay›tlar yok edilmifltir. ‹stiklâl Mahkemeleri 7 Mart 1927’de görevlerine son verilerek kald›r›ld›. Bu kadar adalet flimdilik yeterliydi! Cumhuriyet böyle kuruldu! yay›nlanan ve Terakki Perver Cumhuriyet F›rkas› mensuplar› hatta ‹ttihat ve Terakki Cemiyeti’nin yöneticileri ve ad› cumhuriyete muhalif olarak geçen (ki bu çok zor de¤ildi) pek çok kifli yarg›land› ve idam da dâhil a¤›r cezalara çarpt›r›ld›lar. Ç›kar›lan kanunlar›n ve kurulan mahkemelerin en önemli hedefi askerden firar olaylar›n›n önlenmesiydi. Bu durum bile tek bafl›na Kemalistlerin halk›n deste¤ini alarak Kurtulufl Savafl›’n› gerçeklefltirdi¤i teorilerini çürütmektedir. Emperyalistlerin güdümünde savaflmak istemeyen halk, ç›kar›lan kanunlarla zorla savafla sokulmufltu. Yard›m etmeyenler idam edilmifl, kü- Ö¤retmenlerin ilk ifl b›rakma eylemi! “Biz ço¤umuz ömrümüzü ö¤retmenlikte tükettik. Ancak sevdi¤imiz mesle¤imizi terk etmedik. Senelerce çal›fl›p sahip oldu¤umuz bak›r, kilim, yorgan ve hatta gömle¤imize kadar neyimiz varsa satt›k. Art›k tahammülümüz kalmad›.” (Ankaral› ö¤retmenler) 3 Aral›k 1920’de Ankara Ö¤retmen Okulu’nda yap›lan toplant› ile ö¤retmenler okula gitmeme karar› al›rlar. 4 Aral›k 1920’de ö¤retmenler maafllar›n›n sekiz ayd›r ödenmemesini protesto etmek amac›yla ifl b›rakt›. Ö¤retmenler ayn› gün Tokat, Ankara ve Yozgat’ta ifl b›rakt›. rek cezas›na çarpt›r›lm›flt›r. Osmanl›’n›n çöküfl sürecinden Cumhuriyet’e kadar ordunun bafl›nda Alman generallerin olmas› (Bronsart von Schellendorf) Enver ve Mustafa Kemal’in onlar›n vekili olarak tan›mlanmalar› da kurulan düzenli ordunun emperyalizmin ç›karlar› do¤rultusunda oluflturuldu¤unu gösteriyor. Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun girdi¤i tüm savafllara zorla götürülen halk, art›k savaflmaktan b›km›fl bir haldeydi. Osmanl›’n›n y›k›nt›lar› üzerinden, onun tüm geleneklerine (borçlar›na da) sahip ç›karak kurulan yeni cumhuriyet emperyalizme uflakl›kta geri kalmad›. Halk›n Kemalistlere karfl› tepkisini sin- O dönemde ö¤retmenlerin maafllar› Maarif Vekilli¤i’nden (Milli E¤itim Bakanl›¤›) ödenmekteydi. Düzenli bir maafl› olmayan ö¤retmenler zor koflullar alt›nda çal›fl›yor, okullar›n masraflar› halktan karfl›lan›yordu. ‹fl b›rakma eyleminden sonra Meclis’te yap›lan görüflmelerle 3 Mart 1924’te Tevhid-i Tedrisat kanunuyla beraber tüm ö¤retmenler devletten maafl al›r hale geldi. Anadolu’da yaflanan ifl b›rakma eylemini Nisan 1921’de ‹stanbul’da gerçeklefltirilen eylem takip etti ve hükümet ö¤retmenlerin maafl›na zam yapmak zorunda kal›rd›. dirmek, yeni cumhuriyete karfl› ç›kanlar› yok etmek için h›zla harekete geçildi. Osmanl›’da padiflah›n yapt›¤›n› flimdi kravatl›, Avrupa’da e¤itim görmüfl modern kadrolar yapacakt›. Osmanl› gitmifl yerine Cumhuriyet gelmiflti, ancak tüm bu süre içinde halk›n yaflam›nda de¤iflen hiçbir fley olmad›. Köylüler t›pk› Osmanl›’da oldu¤u gibi vergiler alt›nda inliyor, konuflma ve siyaset hakk› her zamanki gibi para babalar›na tan›n›yordu. Toplumun fikir dünyas› ise karanl›k bir odaya hapsedilmiflti. Bugün de ayn› yönetim biçiminin, belki biraz inceltilerek ama fliddeti artan dozda devam etmesine flafl›rm›yoruz elbette. Sanatç›l›¤›n “ulafl›lmazl›¤›”na ulaflmak mümkündür! lar›m›z açl›ktan ölmesin diye. Ama eme¤imizin karfl›l›¤›n› alam›yoruz. Patron bizim ona kazand›rd›¤›m›z›n yar›s›n› bile bize vermiyor. (‹flçi öfkesinden balyozu yere at›p iki elini uzat›r.) Bak flu ellere! Ellerimde bulunan her çizgi patronun benden çald›¤› derimdir, etimdir, kan›md›r... Evet, evet; asl›nda hiç çal›flmayacaks›n ama ne yapal›m! (Öfkesinden büstüyle kat etti¤i mesafeyi geri gelip derin bir nefesin ard›ndan.) fiimdi anlad›n m› ne yapt›¤›m›? (Yeniden kinini kusarcas›na.) Bir hiç u¤runa can›m› parça parça veriyorum be arkadafl... Gazeteci, özellikle 1848 isyanlar›n›n yabanc›s› de¤ildi. Bu yüzden sömürünün varm›fl oldu¤u boyutun da bilincindeydi. ‹lerde balyozun tafla de¤mesinden do¤an sesler geliyordu. Gazeteci iflçinin yan›ndan ona iyi cesaretler dileyerek ayr›l›r ve di¤er iflçinin yan›na gider. ‹kinci iflçiye ayn› soruyu sorar ve ikincisi yan›tlamaya bafllar: - Ne yapmam›z› istiyorsun; çal›fl›yoruz iflte! Yaflam flartlar› zor. Çok çal›fl›yoruz ama olsun. Yaflamak için bu gerekli. Sa¤ olsun, patronun verdi¤i maaflla akflam eve bir parça ekmek getirebiliyorsam yeter, baflka bir fley istemiyorum. Bunu görmeyenler de var, bu yüzden çok fazla flikayetçi de¤ilim. Böyleleri de vard› iflte! ‹flsizlik diz boyu; açl›k ve sefalet alternatif tan›mayan insan› adeta zincirleriyle bar›fl›k k›labiliyordu. Nitekim bu, zincirlerden kurtulman›n yolunu keflfedip/keflfedememeyle alakal›d›r. Gaze- teci esasta sorunun cevab›n› alamam›flt›. Bunun için üçüncü iflçinin yan›na gitti. ‹flçilerin genel durumunu bilen gazeteci, birinci ve ikinci iflçiden pek farkl› bir cevap beklemeden direkt sohbete girer: - Günayd›n. Ben gazeteciyim. - Günayd›n. - Siz de tafl k›r›yorsunuz san›r›m. - Nas›l? - Tafl diyorum; siz de.... - (Gazetecinin sözünü kahkahayla keserek) Ne tafl k›rmas› dostum, ben burada kilise infla ediyorum.... * * * Emek, ister süreç boyunca olsun, isterse de bu sürecin herhangi bir aflamas›nda olsun, bildik (özümsenmifl veya özümsenmemifl) bir amaç u¤runa sarf edilen çabad›r. Eme¤in de¤erini bilmek, her fleyden önce amac›n bilincine varmay› gerektirir. Ne için çaba harcand›¤›n› bilmeyen biri, sarf etti¤i çaban›n ne denli de¤erli olup olmad›¤›n› bilemez. Sanatç›, eme¤in yarataca¤› nihai sonucun bilincine vararak çaba harcayan›n kimli¤idir, yani eme¤in de¤erinin bilincinde olan›n içsellefltirdi¤i s›fatt›r. Sanat, bilincin kaynakl›k etti¤i hareketin kendisidir. Sanat sonuç de¤il, sonuca giden yoldaki hareket biçimidir. Sanatç› ise üretim sürecinin (hareket biçiminin) her aflamas›nda bilinçli emek gücünü ifllenen sanat›n hizmetine sunand›r, yani eme¤e biçim vererek onu gelifltirmenin yoluna kafa yorand›r. Sanatç›n›n kimli¤ini sonuçta de¤il, sonuca giden yolda sanat icraat edenin oynad›¤› rolde aramak gerekir. Birey, üretim aflamas›nda verdi¤i çaban›n bilincinde hareket ederek özgün motifleri a盤a ç›kar›p eme¤ine zenginlik kat›yorsa (zenginlikten “bolluk” de¤il, nitelik anlafl›lmal›d›r), o birey, hangi ifl kolunda çal›fl›yorsa çal›fls›n, kendi dal›nda bir sanat ustas›d›r, sanatç›d›r. Belirli bir duruflu sergilerken, her birey, yaflad›¤› çeliflkilerin beyninde b›rakt›¤› izin boyutu kadar tav›r al›r. Durufl bir kültür ise, duruflun sergilenifl biçimi de o kültürün ba¤r›ndaki sanatt›r. O halde herhangi bir etki karfl›s›nda verilecek tepkinin özü kültürü, biçimi ise sanat› simgeler. Ne öz biçimden, ne de biçim özden kopar›lamayaca¤›ndand›r ki, ne kültür sanattan ne de sanat kültürden kopar›lamaz. Fikirler do¤- rultusunda hareket eden canl›n›n yans›tt›¤› durufl kültür iken, yans›man›n metodu da onun sanat›d›r. Yukar›da ifade edildi¤i üzere bin sekizyüzlü y›llarda bir gazetecinin karfl›laflt›¤› tablodan hareketle bu konuya iliflkin birkaç not ç›karmak mümkündür. Yukar›da anlat›lana göre, gazetecinin flahit oldu¤u, ayn› durumu yaflayan üç kiflinin ayn› ifl karfl›s›nda üç ayr› yaklafl›m›d›r. Üçünün birbirinden farkl›l›klar›, sergiledikleri tav›rda tali iken, tak›nd›klar› tavr›n özünde esast›r. Meseleye daha yak›ndan bakal›m. Birinci iflçi, ezenle ezilen aras›ndaki çeliflkiyi keskin bir flekilde yafl›yor; infla etti¤i ayg›t›n inceliklerinden çok, bu keskinli¤in açt›¤› yaralardan öfkesini kusmakta. ‹kincisi de ezenle ezilen aras›ndaki çeliflkiyi keskin bir flekilde yaflamakta; fakat alternatif göremedi¤i için “raz›” olma durumu, yaflam›nda bir ilke olmufl. Üçüncü iflçi de keza ezenle ezilen aras›ndaki çeliflkiyi keskin bir flekilde yafl›yor. Nedir ki bu iflçi, günübirlik bak›fl aç›s›ndan uzak bir flekilde ileriye bakmaktad›r. ‹leriyi kurmak için giriflti¤i ifli coflkunlukla yapmaktad›r. Peki sanat bunun neresinde? Üç iflçi de tafla flekil verme sanat›n› uygulamaktad›rlar. Üçü sanat yapmaktalar, çünkü bilinçlerinin kaynakl›k etti¤i bir hareket sürecini örmekteler. O halde üçü sanatç› m›d›r? Sanatç› e¤er sanat› yapan ise, her üç iflçinin hakk›n› verip onlara sanatç› denmelidir. T›pk› ormanda a¤aç kesen iflçi, okulda ders veren ö¤retmen, tarlada mevsimlik çal›flan emekçi, topra¤› iflleyen köylü, hastay› muayene eden doktor, gazeteye haber yetifltiren muhabir, fliire melodik motif veren besteci vs... kendi dal›nda emek verenler gibi. Bu anlam›yla toplumun her bireyi, tafl›d›¤› kültürü benimsedi¤i motiflerle yans›tt›¤› için ve sanat› yapana sanat“ç›” denilecekse sanatç›d›rlar. Fakat bilinmelidir ki toplum s›n›flara ve katmanlara bölünmüfltür. Egemen zalim az›nl›¤›n mazlum ço¤unlu¤un isyankarl›¤›na set vurmak için ezilenleri kategorilefltirmifltir. Böylece, egemen burjuva anlay›fl›na göre, hayvanlar› seven hayvanlar› koruma derne¤ine üye olmal›d›r çünkü hayvanlar› sevmek hayvanlar› koruma derne¤ine üye olanlar›n iflidir; do¤ay› seven yeflil bar›flç› olmal›d›r çünkü do¤ay› sevmek “çevreci” örgütlerin iflidir; sanat yapmak için de önce sanatç› olunmal›d›r çünkü sanat yapmak sanatç›lar›n iflidir vs... “Üç iflçi” hikayesini referans alarak hangisi sanat yap›yor diye sorulsa, burjuvazi, kendi anlay›fl›na göre bir tek üçüncü iflçi der. Neden? Çünkü burjuvaziye göre, sanat› ancak sanatç›lar yapar ve yukar›daki anlat›da bulunan üçüncü iflçi ileriye bakan oldu¤u için sanatç› kimli¤ini tafl›yan bir tek o vard›r. “Yi¤idi öldür, hakk›n› yeme” ibaresine sad›k kalacak olursak burjuvaziye bir yan›yla hak vermek gerekir. Öyle ki, üç iflçi aras›nda sanatç› unvan›n› tafl›yan bir tek üçüncü iflçi oldu¤u yerindedir. Ancak burjuvazinin hakk› buraya kadard›r. Çünkü birincisi; sanat bilincin kaynakl›k etti¤i hareketin kendisi oldu¤u için iflçilerin her biri sanat yapmakta olduklar›d›r (nitekim tafla flekil vermekteler). ‹kincisi; üçüncü iflçinin sanatç› ünvan›n› tafl›mas›n›n nedeninin ileriye bakmas›yla aç›klanamayaca¤›d›r. Nitekim meseleyi böyle aç›klayanlar›m›z devrim saflar›nda da çoktur. Ne derler? “Sanatç› üretendir” (oysa bir iflçi de üretiyor), “sanatç› halk›n yan›ndad›r” (eh duyarl› profesörler de keza öyle), “sanatç› halka bilinç tafl›yand›r” (bunu en iyi iddia sahibi olan bir militan kadar yapan yoktur herhalde), “sanatç› uyar›c›d›r” (devrimci bas›n›n temel görevlerinden biridir bu) vs... Bunu bu flekilde ifade etmek, özle biçimi birbirine kar›flt›rmaktan baflka bir fley de¤ildir. ‹leriye bakarak bugüne müdahale etmek, anlay›fl temelinde bir sanat sorunu de¤il, kültür sorunudur. Nas›l bir müdahale (isterse ileriye iliflkin, isterse ana iliflkin) sorusuna verilecek yan›t ise sanat sorunudur. Sanatç›n›n anlam› burada a盤a ç›kar; o, elbette bir iflçi gibi üreten, ilgili biri gibi duyarl›, militan gibi propagandist, devrimci bas›n gibi uyar›c›d›r, ama onu di¤erlerinden ay›ran en önemli özellikler, bütün bunlar›n yan›nda bir de bu soruna kafa yoran (sorgulay›c›) ve uygulayan (fedakar) olmas›d›r. Bunlar ayn› zamanda sanatç›n›n ilerici özellikleri aras›ndad›r. Nitekim en önemli özelliklerin yan›nda di¤er eklerden (üretici, uyar›c› vs.) flu veya bu biçimde taviz vermesi, onun etki gücüne do¤rudan yans›yacakt›r. Taviz ne denli olursa, sanatç›n›n ileri yanlar› o denli zay›flar. ‹flte yukar›daki üçüncü iflçinin tafl›d›¤› sanatç› unvan›n›n ileri ya da geri karakteri, bu özel- likleri hangi s›n›f anlay›fl›yla kulland›¤›na verilecek cevapta sakl› iken, etki gücünün derecesi de bu özellikler aras›nda verdi¤i tavizlerin boyutunun ne denli oldu¤una verilecek yan›ttad›r. Sonuç olarak “üç iflçi” hikayesinde gerçekten de kimin ne oldu¤u ve ne yapt›¤›na dair sonuca var›lacaksa ifade edilebilinir ki bu durumda iflçilerin her biri sanat yapmaktalar, fakat aralar›nda sanatç› unvan›n› tafl›yan bir tek üçüncü iflçidir. Genel olarak “esteti¤e” yap›lan elefltirilerden yola ç›karak bir fleyin sanat olup olmad›¤›, buradan da onu üretenin sanatç› olup olmad›¤› tart›fl›lmaktad›r. Oysa ki bir sanat ürününün etkili olup olmamas›, verimli olup olmamas›, kullan›labilir olup olmamas› baflka bir fley iken, o ürünün sanat olup olmamas› baflka bir tart›flmad›r. Sanat›n içeri¤i toplumsal çeliflkilerden ba¤›ms›z ele al›namaz. Sanat, uygulanaca¤› yerden (toplumdan) kopar›ld›¤› anda soyuttur ve bu durumda, sanat›n ne oldu¤una dair alt› milyar yan›t bulunur ve hepsi de dünya nüfusuna mensup her bireyin kendine göre do¤rulu¤u olur. Bu, sanat› toplum üstü, toplum da s›n›flara bölündü¤ü için s›n›flar üstü bir fley olarak savunmakt›r. Bu absürtlü¤ü mimar› olan burjuvaziye ve halk saflar›ndaki “sayg›n” parazitlerine b›rakmak gerekir. Bütün mesele, sanat› elit bir kesimin ifli olarak yans›t›p “elitçilik” olarak adland›r›lacak bu türden sanatç›l›¤› aramak de¤ildir. Buna gerek yok; burjuva-feodal medya bunun türdeflleri ile doludur. Bütün mesele, halk›n kurtulufl mücadelesine hizmet eden bin bir motifli sanat birikimini sistemlefltirmektir. Herkesin aç›k-gizli sanat birikimi vard›r. Bilme özelli¤ini tafl›yan herkesin eme¤i bir sanat icraat›d›r. Yeter ki sosyal prati¤in her dal›nda sanat› ustalaflt›rma çabas› ilerici özelliklerle verilsin, bu birikimi sistemlefltirme süreci, halk›n gerçek sanatç›lar›n› ba¤›ra ba¤›ra podyumlara de¤il, mütevazi bir flekilde s›n›f mücadelesinin merkezine sürecektir. Bu imkana mevcut devrim cephesi fazlas›yla sahiptir. Nihayetinde kendini yukar›da s›ralanan sanatç› olma özelliklerini gö¤üslemeye haz›r hisseden her birey, cesaret ve at›lganl›kla, sanatç›l›¤›n “ulafl›lmazl›¤›na” nas›l ulafl›labilirli¤inin birer canl› tan›¤› olacaklard›r. (Bir Yeni Demokrasi okuru) Okur/gençlik 28 Kas›m-13 Aral›k 2008 Yeni Demokrasi 15 Nedensellik ve tesadüf -3‹statistik Fizik 19. yy, istatisti¤in geliflim y›llar›yd›; bu geliflim ilkin sosyal bilimlerde, sonra da fizikte, örne¤in hem rastlant›sall›¤›n hem de belirlenmiflli¤in moleküllerin hareketinde gözlenebildi¤i gazlar teorisinde gerçekleflti. Bir taraftan, tekil moleküller rastlant›sal bir biçimde hareket ediyorlarm›fl gibi görünürken, bir gaz› oluflturan çok fazla say›daki molekül belli yasalara uyumlu bir tarzda davran›yordu. Bu çeliflki nas›l aç›klanmal›? E¤er gaz›n bileflenleri olan moleküllerin hareketi rastlant›sal ve bu nedenle de öngörülemez ise, bir bütün olarak gaz›n davran›fl›n›n da benzer flekilde öngörülemez olmas› gerekmez mi? Bu zor sorunun yan›t›, niceli¤in niteli¤e dönüflümü yasas› taraf›ndan verilir.* Çok say›da molekülün görünüflte rastlant›sal hareketinden düzenlilik ç›kar. Do¤ada düzeni görürüz, ama ayn› zamanda düzensizli¤i de. Düzen ve istikrar›n tam tersi do¤rultuda iflleyen bir o kadar güçlü kuvvetler vard›r. Zorunluluk ve tesadüf aras›ndaki iliflkiyi belirlemek için, küçük ve görünüflte pek bir önemi olmayan nicel de¤iflikliklerin birikiminin hangi noktada nitel s›çramala- ra dönüflmüfl oldu¤unu göstermek için diyalekti¤e baflvurmak zorunday›z. Bohm, kuantum mekani¤inin radikal bir yeniden ele al›n›fl›n› ve bütün ile parça aras›ndaki iliflkiye yeni bir bak›fl tarz› önermiflti: “Bu çal›flmalarda ... flu a盤a ç›km›flt›r ki, tek cisimli sistemler bile esas itibariyle mekanik olmayan bir çehreye sahiptir, sistem ve çevresi bölünmez bir bütün olarak anlafl›lmak zorundad›r, birbirinden ayr› ve d›flsal olarak düflünülen sistem ve çevrenin al›fl›lm›fl klasik analizi art›k uygulanabilir de¤ildir.” Parçalar›n iliflkisi “nihayetinde, tek bafl›na parçalar›n özellikleri arac›l›¤›yla ifade edilemeyecek biçimde bütünün durumuna ba¤l›d›r. Gerçekte, parçalar bütünden kaynaklanan bir tarzda örgütlenmifltir.” Bir örnekle aç›klayal›m. Bir paray› havaya at›¤›m›zda, “yaz› ya da tura” gelme flans› % 50’dir. Bu gerçekten öngörülemez bir olgudur. Ama çok say›da para at›m› söz konusu oldu¤unda ifller kökünden de¤iflir. Bebeklerin cinsiyetinden bir fabrikan›n üretim hatt›nda ortaya ç›kan ar›zalar›n s›kl›¤›na kadar, “y›¤›nsal tesadüfi olaylar” olarak bilinen fleyler çok genifl bir fiziksel, kimyasal, biyolo- jik ve toplumsal olgular alan›na uygulanabilirler. Olas›l›k yasalar›n›n oldukça uzun bir tarihi vard›r ve geçmiflte de farkl› alanlarda kullan›lagelmifltir. Örne¤in, “büyük say›lar yasas›” flu genel ilkeyi infla etmifltir; çok fazla say›daki tesadüfi faktörlerin birleflik etkisi, tesadüften hemen hemen ba¤›ms›z sonuçlar üretir. Iflte popülaritesinin aksine Heisenberg’in yapt›¤› tek fley, y›¤›nsal ölçekli tesadüfi olaylar›n zaten bilinen matemati¤ini atom alt› parçac›klar›n hareketine uygulamakt›. Bilim, tekil elektronlar›n ya da fotonlar›n kesin davran›fl›n› önceden söylemekteki aczini bugün alçakgönüllülükle söylese de, bunlar›n büyük say›lara ulaflan miktarlar›n›n nas›l davranmas› gerekti¤ini söyleyebilmektedir. Bilimsel gözlemlerin ço¤unda, belirsizlik derecesi o kadar küçüktür ki, pratik amaçlar bak›m›ndan ihmal edilebilirler. Gündelik nesneler düzeyinde, kesinsizlik ilkesinin tümüyle kullan›fls›z oldu¤u görülmektedir. Tesadüf, ihtimaller vb. ele al›nan nesnelerin yaln›zca bilinen özellikleri arac›l›¤›yla tan›mlanamayan olgulard›r. Ancak bu, onlar›n anlafl›lamayaca¤› anlam›na gelmez. Tipik bir tesadüf örne¤ini ele alal›m, meselâ bir araba kaza- s›n›. Tekil bir kaza sonsuz bir tesadüfi olaylar dizisiyle belirlenir: E¤er sürücü evden biraz geç ayr›lsayd›, e¤er bir anl›¤›na kafas›n› çevirmemifl olsayd›, e¤er saatte on kilometre daha az h›zla gitseydi vs. vs. Burada söz konusu olan nedenlerin say›s› tam anlam›yla sonsuzdur. Tam da bu nedenle, olay bütünüyle öngörülemezdir. Bir kazad›r, tesadüftür. Fakat, böylesi birçok kazay› inceledi¤imizde, tablo tamamen de¤iflir. Tek bir kazay› önceden kestiremeyiz ama belli bir zaman zarf›nda bir flehirde gerçekleflecek kazalar›n say›s›n› büyük oranda önceden kestirebiliriz. Dahas› kazalar›n say›s›na kesin bir etkide bulunan çeflitli düzenlemeler yapabiliriz. Böylelikle, tesadüflere hükmeden ve bizzat nedensellik yasalar› kadar zorunlu olan yasalar söz konusu olur. Nedensellik ve tesadüf aras›ndaki iliflki, zorunlulu¤un kendisini tesadüf arac›l›¤›yla d›fla vurumu oldu¤unu söyleyen Hegel taraf›ndan incelenmiflti. Bunun güzel bir örne¤i bizzat yaflam›n kökenidir. Rus bilimcisi Oparin, dünya tarihinin erken dönemlerinin karmafl›k koflullar›nda, moleküllerin hareketlerinin türlü kombinasyonlarla nas›l daha karma- Gaziantep Üniversitesi yurdunda boykot Gaziantep Üniversitesi ö¤renci yurdunda kalan ö¤renciler yemeklere yap›lan fahifl zamm› protesto etmek için yurt yemekhanesini boykot ettiler. End Yemek fiirketi taraf›ndan iflletilen yurt yemekhanesinin patronu yemeklere geçen dönemdeki yemek fiyatlar›na göre % 30’u aflan zamlar yapt›. Yemeklerden flikayetçi olan ö¤renciler bir de bunun üstüne yap›lan zamma dayanamay›p isyan ettiler. Yemeklerin fiyat›n›n ö¤rencilere daha uygun fiyata ve daha iyi yemekler yap›lmas› için 18 Ekim tarihinde yurt içinde imza kampanyas› bafllatt›lar. ‹mza kampanyas›na yurdun % 50’sinden fazlas› destek verdi. 2000 ö¤renci kapasiteli yurtta 1018 ö¤renci imza kampanyas›na kat›ld›. Yüzlerce ö¤renci de imza atmaktan korktuklar› için kampanyaya farkl› flekilde destek verece¤ini söyledi. 21 Ekim tarihinde ö¤renciler istekleri gerçekleflene kadar yemekhaneden ye- mek yememe ve fifllerini harcamama karar› ald›lar. Kendili¤inden gerçekleflen bu hareket örgütlü mücadeleye dönüfltürülemedi¤i için baflar›s›z olaca¤› bafl›ndan belliydi. Her geçen gün yemekhanedeki boykot daha çok gelifliyordu. Her fley ö¤rencilerin lehine giderken; boykotun en çok geliflti¤i gün yap›lan basit bir hatadan dolay› her fley tersine gitmeye bafllad›. Yemekhaneden az say›da yemek yiyen ö¤rencilerle konuflup onlar› yemekhaneyi kullanmamalar›n› sa¤lamak için yemekhane önünde toplan›lma karar› al›nd›. Fakat yemekhanede arkadafllar›m›z KYK (Kredi ve Yurtlar Kurumu) Bölge Müdürlü¤ü yöneticileri ve sivil polislerle karfl›laflt›lar. Ö¤rencilerin oraya gidece¤ini tahmin eden KYK yöneticileri haz›rl›kl› davran›p yemekhane önünde ö¤rencileri bekledi. KYK mü- YÖK; “Keflke do¤masayd›n!” YÖK’ün 27. y›ldönümü Dersim ve Sivas’ta da protesto edildi. Sivas Dersim YÖK’e ve özellefltirmelere, y›k›mlara, gericili¤e, paral› e¤itime, liselerde k›flla düzenine, soruflturma terörüne, tek tip ve ezberci e¤itime karfl›, f›rsat eflitli¤i, eflit bilimsel anadilde e¤itim için biraraya gelen Yeni Demokrat Gençlik, Devrimci Sosyalist Gençlik ve Emek Gençli¤i 6 Kas›m günü saat 12.20’de Sanat Soka¤›’nda bir eylem yapt›. Gençler sloganlar eflli¤inde Yeralt› Çarfl›s› üstünde bas›n aç›klamas› okuyarak, YÖK’ü ve e¤itim sistemini k›nad›lar. 8 Kas›m Cumartesi günü yap›lmas› planlanan panel ise Emek Gençli¤i’nin üzerine düflen sorumlulu¤u yerine getirmemesi sonucu yap›lamam›flt›r. Böylesi ortak etkinliklerde her kurumun üzerine düflen sorumlulu¤u yerine getirmesinin ne kadar önemli oldu¤unu bir kez daha gösteren bu örnek sonras› Emek Gençli¤i taraf›ndan yap›lan aç›klamalar da tatmin edici de¤ildir. (Dersim YDG) YÖK karanl›¤›n›n 27. y›ldönümü Sivas’ta YDG, DGH, Gelece¤imizi ‹stiyoruz ve Ö¤renci Kolektifleri’nin örgütledi¤i bir bas›n aç›klamas› ile protesto edildi. E¤itim-Sen’in de destek verdi¤i eylem, 6 Kas›m günü Cumhuriyet Üniversitesi Merkez Kafeterya önünde gerçeklefltirildi ve 60 kifli kat›ld›. Eylemden önce yerelde haz›rlanan bildiriler da¤›t›ld›, afiflleme çal›flmalar› yap›ld›. Ayr›ca 11 Kas›m günü E¤itim-Sen ile ortak örgütlenen bir panel gerçekleflti. Cumhuriyet Üniversitesi Kültür Merkezi’nde gerçeklefltirilen panele Prof. Dr. Aziz Konukman, milletvekili Ufuk Uras ve gençli¤i temsilen YDG’den Orhan Y›ld›r›m kat›ld›. Panelde dünyadaki ekonomik krize paralel emperyalistlerin e¤itim üzerine oyunlar› ve Bologna Süreci’ne de¤inildi. Ayr›ca YÖK karanl›¤›n›n, e¤itimin ticarilefltirilmesinin ülkemizdeki rolüne vurgu yap›ld›. Panele yaklafl›k bin ö¤renci kat›ld›. (Sivas YD okurlar›) dürleri ve sivil polisler sözde sohbet etmek için ö¤rencileri yurt müdürünün odas›na ald›lar. Amaç ö¤rencilere psikolojik bask› yap›p onlar› sindirmekti. Örgütlü bilince sahip olmayan ö¤renciler maalesef müdür odas›nda psikolojik bask›ya dayanamay›p her fleyi konufltular. Buradan istedi¤ini alan sivil polisler ve KYK müdürleri bir gün sonra ö¤rencilerle tekrar görüfltüler. Bu sefer polisler ve müdürler ö¤rencilerle ayr› görüfltüler; ama amaç ayn›yd›: “Ö¤rencileri sindirip, boykotu bitirmek.’’ KYK Bölge Müdürü “zarar›n neresinden dönerseniz kârd›r” ve “boykot biterse daha az ceza al›rs›n›z” fleklinde ö¤rencileri tehdit edip korkuttu. Ard›ndan sivil polisler de üstü kapal› bir flekilde ö¤rencileri tehdit edip korkuttu. Örgütlü bilince sahip olmayan ö¤renciler yurttan at›lma ve burslar›n›n kesilece¤inden korkarak kendi bafllar›na karar alarak boykotu bitirdiklerini ilan ettiler ve çok k›sa bir sürede bunu herkese yayd›lar. Boykotun bitirilmemesi için devrimci ve demokrat ö¤renciler çok u¤raflmas›na ra¤men polislerin ve müdürlerin tehditleri di¤er ö¤rencileri fazla korkuttu¤u için ö¤renciler boykotun devam etmesini engellediler. Buna ra¤men az bir kitle boykotu kendi çap›nda sürdürdü. Kendili¤inden gerçekleflen bir hareket olan boykotun bitmesi tamamen devrimci ö¤rencilerin bunu örgütlü güce dönüfltürememesinden kaynaklanmaktad›r. Ayn› zamanda buradan görece¤imiz gibi kendili¤indencili¤e b›rak›lan bir hareket her zaman baflar›s›z olmaya mahkumdur. Bu yüzden tüm isyan hareketleri örgütlü güce dönüfltürülmelidir. Biz Antep YDG olarak bu olaydan ders ç›kard›k ve bundan sonra bulunaca¤›m›z tüm mücadeleleri örgütlü güce dönüfltürece¤iz. (Antep YDG) Merhaba… fl›k moleküller oluflturma e¤iliminde oldu¤unu aç›klar. Belli bir noktada, muazzam say›daki tesadüfi kombinasyonlar nitel bir s›çramaya, canl› maddenin ortaya ç›k›fl›na yol açar. Yeterli bir sürede, tesadüf, fleylerin her türlü kombinasyonunu olas›, hatta kaç›n›lmaz k›lar. Tersinmez süreçleri ya da bir sistemi tesadüfi dalgalanmalar›n etkisinden kurtaran geliflim çizgilerini harekete geçiren bu kombinasyonlardan biri eninde sonunda gerçekleflecektir. Bu nedenle, tesadüfün etkilerinden biri, nitel geliflimin çizgilerinin bafllamas›n› mümkün k›lacak flekilde “fleyleri k›m›ldatmaya” yard›m etmektir. *Niceli¤in niteli¤e dönüflümü yasas›, maddenin farkl› düzeylerde farkl› davrand›¤›n› ifade eder. Böylelikle, moleküler bir düzeyimiz vard›r, bu düzeyin yasalar› k›smen fizikte ama esas olarak kimyada incelenir; canl› maddeler düzeyimiz vard›r, esasen biyolojide incelenir; atom alt› düzeyimiz vard›r, kuantum mekani¤inde incelenir. Ve bu düzeylerin her biri birçok alt bölüme sahiptir. Bir YD okuru ‹nönü Üniversitesi’nde yemek boykotu Son iki haftad›r üniversitemiz yemekhanesinde, haftal›k kart uygulamas› bafllat›ld›. Bu uygulamaya göre ö¤renciler bir sonraki haftan›n yemek fiflini toplu olarak almak zorunda kal›yor, günlük fifl sat›lm›yordu. Dolay›s›yla yemek istemedi¤imiz bir fley varsa ya da o gün herhangi bir nedenle yemek yiyemediysek o günün fifli yan›yordu ve param›z bofla gidiyordu. Yemekhanede yemek yiyen herkes haftal›k kart uygulamas›ndan flikâyetçiydi. Uygulama ilk bafllad›¤› günlerde rektör yard›mc›s›yla bir görüflme yap›lm›fl ve uygulamadan haberlerinin olmad›¤›n›, en yak›n zamanda bu sorunla ilgilenece¤ini belirtmesine ra¤men herhangi bir ad›m at›lmam›flt›. Bunun üzerine bizler de ‹nönü Üniversitesi Ö¤rencileri olarak biraraya gelip haftal›k kart›n kald›r›lmas› için “So¤an-Ekmek” protestosu yapt›k. Yemekhane önünde buluflan yaklafl›k 300 kifli “Müflteri de¤il ö¤renciyiz”, ‘“Zorunlu fifl kald›r›ls›n”, “Ö¤renci flafl›rma ekme¤ini çald›rma” slo- ganlar›yla rektörlü¤ün önüne do¤ru yürüdük ve burada so¤an ekme¤imizi yedik. Daha önce böyle bir eylemle karfl›laflmayan ÖGB ve jandarma ekipleri büyük bir pani¤e kap›ld›lar. Bizleri vazgeçirmeye çal›flt›lar. Ama bizler kararl› bir flekilde rektörle görüflünceye kadar hiçbir yere gitmeyece¤imizi söyledik. Bizlerle uzun süre görüflülmedi yar›m saat kadar bekletildik, ard›ndan ya¤mur ya¤maya bafllad›, birkaç kifli d›fl›nda kitle yine kararl› bir durufl sergiledi. En sonunda bizleri da¤›tamayaca¤›n› anlayan jandarmalar uzun namlulu makineli tüfeklerle karfl›m›zda s›raya girdiler. Bunu gören kitlede huzursuzluk olufltu, ancak kitleye ajitasyon çekilerek bu durum bizlerin lehine çevrildi. Kitlenin da¤›lmayaca¤›n› anlayan rektörlük 15 kiflilik bir temsilci grubuyla konuflmak istedi¤ini söyledi. Bizler de aram›zdan 15 kifli gönderdik ve taleplerimizi dile getirdik. Rektörlükten söz al›narak eyleme son verildi. (Malatya YDG) 09.11.2008 tarihinde Ankara’da düzenlenen mitinge kat›ld›m. Bu benim kat›ld›¤›m ilk mitingdi. Heyecan, tedirginlik, korku ve kafa kar›fl›kl›¤› ile kendimi daha önce hiç görmedi¤im bir kitle kalabal›¤› içinde buldum. Oradaki polis kalabal›¤›n›n üstümüzü aramas› beni daha bir korkutmufltu. Ta ki Partizan kortejinde kendimi bulana dek. O insanlar›n yaklafl›m›, ilgisi, mücadelesi korkular›m›n yerine; coflku, mutluluk ve heyecan getirdi. Onlarla ayn› saflarda omuz omuza vermek benim için tarif edilmez bir duyguydu. Hele hele herkesin birbirlerine yoldafl diye hitap etmesi beni çok etkiledi ve duyguland›rd›. Bu benim kat›laca¤›m son miting olmayacak. O koca yürekli yoldafllar›m›n mücadelede el ele, omuz omuza hareket eden yoldafllar›m›n yüreklerine sa¤l›k, umut dolu, ayd›nl›k dolu bir gelecek diliyorum hepinize. (Bir okur) Partizan saflar›na Merhaba… Özellikle son bir ayd›r AKP hükümeti emperyalizmin “mükemmel” deste¤iyle halka yönelik siyasi ve ekonomik sald›r›s›n› yo¤unlaflt›rm›fl durumdad›r. Her gün yap›lan zamlar halk›m›z›n yaflam standard›n›n açl›k s›n›r›n›n çok çok alt›na düflmesine neden olmufltur. Elektrikten do¤algaza; tekstilden g›daya yap›lan zamlar›n boyutu açl›¤›m›za açl›k; yoksullu¤umuza yoksulluk katm›flt›r. Sistemin dilenci durumuna düflürdü¤ü biz onurlu insanlar›n, faflist politikalara dur diyebilmesi için ‹brahim Kaypakkaya yoldafl›n ideolojik-programatik temel ilkelerini kendine rehber alan PART‹ZAN saflar›nda örgütlü olarak yer almas› devrimimiz aç›s›ndan büyük önem tafl›r. Halk Savafl›’nda ›srar, gerilla mücadelesinde yükselen ivme; halka umut ve moral verirken; düflmana korku vermektedir. Çün- kü Partizanlar gücünü Kaypakkaya yoldafl›n Maoist tezlerinden almaktad›r. Yoldafllar, da¤lardan gelen Partizan›n k›z›l sesine kulak verelim ve Halk Savafl›’nda örgütlenelim. Komprador patron-a¤a devleti yak›n dönemde halka yönelik vahfli sald›r›lar›n› yo¤unlaflt›racakt›r. Ekonomik sald›r›s›n› yap›lan zamlarla uygularken; siyasi sald›r›s›n› ise devrimci ve demokrat insanlara fiziki yönden yapacakt›r. Dünya genelinde yaflanan siyasi-ekonomik krizin faturas› emekçi halk›m›za a¤›r faflist sald›r›lar fleklinde ödettirilmek isteniyor. Bizler egemenlerin topyekûn sald›r›s› karfl›s›nda tüm gücümüzle; fedakârca, korkmadan, y›lmadan önder yoldafllar›m›z›; baflta Kaypakkaya yoldafl›m›z› kendimize örnek alarak; gelen faflist sald›r›lar› püskürtmeliyiz. Gerçek direnifl ise Partizan saflar›nda örgütlenerek olacakt›r. Halk›m›z Mao yoldafl›n belirlemesini bilincine kaz›mal›d›r. “Bütün gericiler ka¤›t kapland›r. Görünüflte gericiler korkunçturlar, ama gerçekte o kadar kudretli de¤ildirler. Uzun vadeli bir görüflle, gerçekten kudretli olanlar gericiler de¤il, HALKTIR!” Bizler, Partizan ideolojisine sahip tüm yoldafllar, halk›n, partinin kudretli, yenilmez gücüne güvenerek halk›m›z› örgütlü mücadelenin onurlu yaflam›na katmal›y›z. Halk Savafl› halk›m›z›n fedakârl›¤›, Proletarya Partimizin öncülü¤ünde zaferle taçlanacakt›r. (Bir Yeni Demokrasi okuru) “Bütün gericiler ka¤›t kapland›r. Görünüflte gericiler korkunçturlar, ama gerçekte o kadar kudretli de¤ildirler. Uzun vadeli bir görüflle, gerçekten kudretli olanlar gericiler de¤il, HALKTIR!” BÜROLAR Yeni Demokrasi Özgür Gelecek Yolunda Yeni Demokrasi Özel Say›: 2008/33 Umut Yay›mc›l›k ve Bas›m Sn. Ltd. fiti. Yönetim yeri: Gureba Hüseyin A¤a Mah. ‹mam Murat Sok. No:8/1 Aksaray-Fatih/‹STANBUL Tel: (0212) 521 34 30 FAKS: (0212) 621 61 33 Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Çilem ÖNSELBask›: Gün Matbaac›l›k Beflyol Mah. Telsizler Mevkii Akasya Sk. No:23/A K.Çekmece/‹stanbul Tel: 0212 426 63 30-580 63 80 B‹Z HALKIZ GELECEK ELLER‹M‹ZDED‹R ABD’de patlak veren ve h›zla bütün dünyay› etkisi alt›na almaya bafllayan ekonomik kriz, flimdilik hasarlar›ndan çok, sald›¤› korkuyla ortal›¤› kas›p kavuruyor. Ülkemizde etkilerini göstermekte gecikmeyen krize karfl› devletin önlemleri, Baflbakan’›n aç›klamalar›nda da görüldü¤ü gibi, iman gücünden öteye geçmiyor. Egemenler ise kriz etkilerini göstermeye bafllay›nca faturay› yine emekçilere kesmeye bafllad›lar. “Elhamdülillah, kriz bizi te¤et geçecek” diyen egemen s›n›f sözcüleri, “bu ülkeye komünizm gelecekse onu da biz getiririz” diyen devlet anlay›fl›n›, gerekti¤i gibi sürdürüyorlar. Bizler de Yeni Demokrasi Gazetesi olarak, yaflanan krize iliflkin esnaf ve halktan görüfl almak üzere yola ç›k›yoruz. ‹lk dura¤›m›z Beyo¤lu Tarlabafl› semti. Yola ç›kt›¤›m›z andan itibaren gözümüze kapal› kepenkler, artan dilenci ve seyyar sat›c›lar, sokaklarda yaflayan insanlar ilifliyor... ‹ZM‹R: 856 SOKAK, NO:48/203 KEMERALTI KONAK, TEL: (0232) 446 78 07 Cep: 0 555 561 04 03 MALATYA: DABAKHANE MAH. TURGUT TEMELL‹ CADDES‹ BARIfi ‹fiHANI KAT: 3 NO:94 ERZ‹NCAN: ORDU CAD. ORDU ‹fiHANI KAT:3 TEL: (0446) 223 67 18 CEP: 0 536 697 94 19 BURSA: SELÇUK HATUN MAH. ÜNLÜ CAD. SÖNMEZ ‹fi SARAYI KAT: 2 NO: 185 HEYKEL, TEL: (0224) 224 09 98 Cep: 0 536 613 81 98 MERS‹N: S‹L‹FKE CAD. ÇAVDARO⁄LU ‹fiHANI KAT: 3 NO: 118 MERS‹N Cep: 0545 685 25 27 AVRUPA MERKEZ BÜRO: WESELER STR 93 47169 AS-DRUCK DUISBURG-ALMANYA TEL: 0049 203 40 60 958 FAKS: 0049 203 40 60 959 Elhamdülillah kriz var! Bu memlekete kriz gelecekse onu da biz getiririz! Sonras›nda girdi¤imiz nalbur ‹brahim amcan›n hali o ana kadar görüfltü¤ümüz di¤er esnaflardan daha iç aç›c› de¤il. Bölgede imar izninin olmamas›ndan dolay› zaten durgun olan ifllerinin krizle daha kötüye do¤ru gitti¤ini anlat›yor ‹brahim amca. “En çok boyan›n sat›ld›¤› zamanlarda bile boya satamad›k. Çok az boya al›p, sadece belli odalar›n› boyama yoluna giderek k›s›tlama yap›yor halk.” (‹stanbul) “Eti unuttuk, sebzeyi de art›k zor al›r olduk…” “Aç›m Baflbakan; kriz nerde?” Aksaray’dan yola ç›k›yoruz, Unkapan› dura¤›nda duran otobüse flöyle sesleniyor bir emekçi; “fioför bey, beni Taksim’e kadar al›r m›s›n›z? Param yok da” bafl›yla bir onaylama iflareti geliyor floförden ve yola devam ediyoruz. Omuz omuza yola devam ederken, gazeteci oldu¤umuzu ve isterse kendisiyle görüflmek istedi¤imizi belirtiyoruz. ‹smini vermek istemeyen 35 yafl›ndaki emekçi kardeflimizle sohbetimize ancak otobüsten inince bafllayabildik. Tekstil sektöründe çal›flt›¤›n›, krizle birlikte zaten kötü olan koflullar›n iyice kötüleflti¤ini ifade ediyor. Baflbakan’›n›n aç›klamalar›n› hat›rlat›yoruz kendisine, “sen gördün, cebimde 1 lira para yok, otobüse binemiyorum. Ben aç›m; kim ne derse desin karn›m› doyuramaz!” Biraz mahcup biraz da öfkeli, eskimifl, yamal› elbiselerini göstererek devam ediyor konuflmas›na; “Üstümün bafl›m›n haline bak, sefalet içinde yafl›yorum. Evde 3 çocu¤um aç. ‘Bugün de size ekmek getiremedim’ dememek için eve gitmiyor d›flar›da yat›yorum ben!” Yan›ndan ayr›l›yoruz emekçi kardeflimizin, bu kez bir bakkal dükkân›na giriyoruz. Polisin yo¤un bask›lar›ndan korktuklar› için olsa gerek kimse ismini vermek istemiyor. Zengine bir fley olmaz krizden diyor mahalle bakkal›. “En fazla iflçisini ç›kar›r ama yine yedi¤inden, içti¤inden, bindi¤i arabadan vazgeçmez ki. Ama gariban adam öyle de¤il, önce kemerleri s›kmaya bafllar; yedi¤inden, içti¤inden, giydi¤inden k›sar” diye de ekliyor. Ald›¤› mallar›n fiyatlar›ndaki art›fl› al›flverifl olmad›¤› ya da veresiye oldu¤u için sat›fl fiyat›na yans›tamad›klar›n› söylüyor. “Adam›n paras› yok ama bir sürü al›flverifl yapm›fl, veresiye defteri dolu, ne yapay›m, can›n› alamam ya. Ben de biliyorum kötü durumda olduklar›n›” diyerek adeta bir para- KARTAL: ‹STASYON CAD. DÖRTLER APT. NO: 4/2 KARTAL, TELEFAKS: (0216) 306 16 02 Cep: 0 537 270 75 60 ANKARA: SIHH‹YE MAH. SÜLEYMAN SIRRI SK. YUNT APT. NO: 19/7 ÇANKAYA TEL: (0312) 430 67 65 Cep: 0 543 453 89 84 doks haline dönmeye bafllayan durumu aç›klamaya çal›fl›yor. Tafl› topra¤› iflçi teri ‹stanbul Yolumuza devam etmek üzere ayr›l›yoruz Tarlabafl›’ndan. Yine bir otobüsteyiz. ‹ki orta yafll› amca konuflurlarken oradan buradan, konu emekçinin gündemine, yani krize geliyor. Biz de dâhil oluyoruz. “Kriz bizi, gelece¤imizi vuracak, zenginin arabas› gene t›k›r›nda gidecek” diyor Cemal Karaca. Krizden çok isyan etmeyen halka k›zg›n. “Bizim halk›m›z koyun, bir harekete geçse bakal›m böyle yapabilirler mi? Adam durmadan zam veriyor, ama sesini ç›karan yok” diye söyleniyor sessiz kalanlara. Bu kez görüfl almak üzere Alt›nflehir’e gidiyoruz. Esnaf›n durumu da iflten at›lan iflçilerden daha iyi de¤il. ‹flten at›lan iflçiler sadece bakkal de¤il, ayn› zamanda berbere de veresiye t›rafl oluyorlar. Bir elektronikçi dükkân›na giriyoruz. “Dükkân›n foto¤raf›n› çekin ne durumda oldu¤umuzu görsünler” fleklinde durumlar›n› özetliyor ifl yeri sahibi. Anlatmaya bafll›yor Nihat Canik, “Baflbakan›n aç›klamalar›ndan da önce kriz zaten vard›. Türkiye’nin verileri kötüye gidiyordu” diye söze giriyor. Cari a盤›n h›zla büyüdü¤ünü, d›fl borçlanman›n artt›¤›n›, esnafa da hiçbir destek verilmedi¤ini vurguluyor. Kömür da¤›tarak siyasi rant elde etmenin kimseye bir yarar sa¤lamayaca¤›n› ifade ederek, “sat›fllar›m›z s›f›ra düfltü, tamir yap›yoruz onun da paras›n› alam›yoruz. Tamire verdikleri kumandalar›n› gelip geri alm›yorlar paralar› yok diye” diyor. Nihat Canik’in yan›nda çal›flan 16 yafl›nda bir liseli genç var. Ad› Faruk Keskin, ailesine yard›mc› olmak için çal›flt›¤›n› belirtiyor. Elektronik Krize karfl› kitle faaliyeti... fabrikas›nda çal›flan U¤ur Canik 27 yafl›nda, çal›flt›¤› ifl yerinden 3 ayd›r paralar›n› alamad›klar›n› ve tüm iflçilerde korkulu bir bekleyiflin hâkim oldu¤unu söylüyor. “1500 kiflilik fabrikada 210 kifli kald›k. Çal›fl›yoruz, param›z› alam›yoruz” fleklinde yaflad›klar›n› anlat›yor. Melek Çelik isimli ma¤aza sahibiyle görüflüyoruz. Krizden sonra sat›fllar›n›n % 20 daha azald›¤›n› belirtiyor. “‹fllerimiz çok daha kötüye gidiyor. Sadece dükkân›n kendisini döndürüyoruz, kâr yok” fleklinde anlat›yor krizin etkilerini. Müzik aletleri satan bir dükkâna giriyoruz. Belki de krizin en hüzünlü ma¤durlar› olmaya flimdiden adaylar. Normal zamanlarda dahi müzik ve müzik aletlerine ilginin fazla olmad›¤›n› belirten Sami Bak›r, kriz ile birlikte neredeyse hiç ifl yapmad›klar›n›, baflka bir ifadeyle “sinek avlad›klar›n›” belirtiyor. Sami Bak›r müzik hocas› Erol Soykun ile birlikte, çevresindeki komflular›n›n yaflad›klar›n› anlat›yor. “Art›k insanlar hava karar›nca pazarlara ç›kmaya bafllad›lar. Bak›n pazarlarda geç saatlerde her yer ana baba günü gibi dolu” fleklinde örnekler vererek anlatmaya devam ediyorlar. “Para ortadan kalkmal›” Erkek kuaörü, Serkan Y›ld›r›m’›n görüfllerini de al›yoruz. “Ben anlam›yorum, ifl yok deyip de iflçilerin paralar›n› vermiyorlar. Ama hala iflçileri çal›flt›r›yorlar ve ifl yap›yorlar” eklinde patronlar›n f›rsatç›l›¤›na de¤iniyor. Y›ld›r›m, sürekli olarak gelen müflterilerinin dahi gelmez olduklar›n› ifade ediyor. Çözüme iliflkin, yar› flaka yar› ciddi olarak, “bence para ortadan kald›r›lmal›” diyor. Krizin ilerlemesi durumunda ayn› üslupla, “ben de zenginlerin köpeklerini t›rafl ederim, maniküründen, pedikürüne kadar her fleyini yapt›r›yorlar ve çok daha kârl› bir ifl” fleklinde anlat›yor. Sar›gazi’de, emperyalist-kapitalist sistemin içine girdi¤i krizin sonucu olarak yap›lan zamlara karfl›, devrimci ve demokratik kurumlar taraf›ndan, Krizin Yüküne Karfl› Sar›gazi Halk Platformu oluflturuldu. Platformun içinde yer alan kurumlar flunlar; Partizan, ESP, DTP, EMEP, AKA-DER, mahalle muhtarlar› ve bölgede bulunan yöre dernekleri. Platform oluflturulmas›ndan hemen sonra kitleleri bilinçlendirmek ve hareket geçirmek için bir dizi eylem ve etkinlik organize etmeye bafllad›. Düzenlenen etkinliklerden biri, 15 Kas›m Cumartesi günü, saat 18:00’de, Tokat-K›z›ldere Köy Derne¤i’nde yap›lan ve krizin nedenleri ve sonuçlar›n› anlatan bir paneldi. Bölge halk›ndan 70 kiflinin kat›l›m sa¤lad›¤› panelde Marmara Üniversitesi’nden Doç. Dr. Berna Müftüo¤lu bir sunum yapt›. Müftüo¤lu sunu- Kartal’da kurulan semt pazar›na giderek, etkilenmenin ne boyutta oldu¤un ve krize iliflkin ne düflünüldü¤ünü bir de do¤rudan pazarc›lardan ve al›flverifl yapanlardan ö¤renelim istedik. Hem pazarc›s› hem de al›flverifl yapan halk, krizden oldukça flikayetçi. Meyve-sebze tezgah› olan Süleyman Aktafl, krizi flu sözlerle özetliyor: “Paras› olan, krizde daha da çok kazan›yor. Kriz paras› olmayan› vuruyor.” Sat›fllar›n›n yar›dan fazla düfltü¤ünü söylüyor. “Tahminen % 60’l›k bir düflüfl var. Eskiden kiloyla alanlar, flimdi taneyle al›yor” diyor. Krizin nedenini neye ba¤lad›¤›n› sordu¤umuzda ise “nedenini bafltakilere sormak laz›m” diye cevapl›yor. O s›rada tezgahtan al›flverifl yapan bir iki kad›n da lafa kar›fl›yor ve diyorlar ki; “Kriz sadece bizim gibileri etkiliyor. Cebi dolu olanlar için kriz falan yok. Onlar kazanmaya devam ediyor.” Biri al›flveriflini bitirip ayr›l›rken, emekli oldu¤unu ö¤rendi¤imiz ve ismini vermek istemeyen di¤eri konuflmay› sürdürüyor: “Al›m gücümüz iyice düfltü. Eti zaten unuttuk. Sebzeyi de art›k zor al›r olduk.” Bir di¤er kriz “ma¤duru” ise, patates-so¤an satan Avni ‹nan. Biz di¤erleri ile konuflurken, yan›na gitmemiz için iflaret ediyor ve yan›na gidiyoruz. O da di¤erleri gibi, sat›fllar›n yar›dan fazla düfltü¤ünden yak›n›yor. Benzin artt›¤› için nakliye ücretleri pahalanm›fl, sat›fllar da düflünce, ifller iyice kötüleflmifl. Krizin holdinglere yarad›¤›n› düflünüyor o da. ‹flten ç›karmalar›n yo¤unlaflt›¤›ndan, iflsiz say›s›n›n artt›¤›ndan ve krizin getirdi¤i di¤er y›k›mlardan da söz ediyoruz. Daha sonra da herkese sordu¤umuz soruyu ona da soruyor ve “Peki krize karfl› ne yap›lmal›?” diyoruz. Ve ald›¤›m›z cevap afla¤› yukar› ayn› oluyor “Bir fleyler yap›lmal›, ama ne?” (Kartal) munda, krizin sistemin yanl›fl politikalar› sonucunda oluflmad›¤›n›, kapitalizmin do¤as› olarak ortaya ç›kt›¤›n› vurgulad› ve buna karfl› emekçilerin birarada, örgütlü bir karfl› koyufl göstermesi gerekti¤ini anlatt›. Daha sonra söz alan dinleyiciler de yaflad›klar› deneyimlerden örnekler vererek, neler yap›lmas› gerekti¤ini aktard›lar. Platform 16 Kas›m’da da bir bas›n aç›klamas› yapt›. Eylem günü saat 15:00’de toplanan kitle, aç›lan pankart ve dövizlerle birlikte aç›klaman›n yap›laca¤› yere kadar sloganlarla yürüdü. 150 kiflinin kat›ld›¤› bas›n aç›klamas›nda, zamlara, iflten ç›karmalara karfl› örgütlenmek ve tepkimizi soka¤a tafl›mak gerekti¤i belirtildi. Aç›klama, alk›fl ve sloganlarla bitirildi. Bas›n aç›klamas› bittikten sonra platform ad›na konuflan bir arkadafl eylemlerin devam edece¤ini söyledi. (Sar›gazi Partizan) Zamlar geri al›ns›n! Bizler 1 May›s Mahallesi ‹K okurlar› olarak ekonomik krizin yükünün zamlarla, iflten atmalarla vb. emekçi halka yüklenmek istenmesinin teflhiri için bir bas›n aç›klamas› yapt›k. ‹lk etapta okurlar›m›zla neden böyle bir tepki koymak gerekti¤ini tart›flt›k. Okurlar›m›z›n da deste¤iyle harekete geçtik. Bas›n aç›klamas›na ça¤r› için el ilanlar› ç›kartarak, bunlar›n da¤›t›m›n› gerçeklefltirdik. Eylem günü cadde boyunca sesli ajitasyon yaparak halka eyleme kat›lmalar› için ça¤r›da bulunduk. Kahvehanelerde yapt›¤›m›z konuflmalarda eyleme kat›lmalar› için ça¤r›da bulunduk. 16 Kas›m Pazar günü saat 16.00’da 3001 Cadde üzerindeki Sima Dü¤ün Salonu önünde alk›fllarla eylemi bafllatt›k. Bas›n aç›klamas›nda “Zam zulüm iflkence iflte faflizm- ‹K okurlar›/Partizan” imzal› bir pankart açt›k. Daha sonra bir arkadafl›m›z bas›n metnini okudu. Bas›n aç›klamas›nda “Gün emekçilerden boyun e¤mesini bekleyenlere karfl›, sesimizi soka¤a tafl›man›n günüdür. Gün zamlara, iflten ç›karmalara karfl› emekçilerin dayan›flmay› büyüterek, örgütlenme ve mücadele etme günüdür” denildi. Aç›klamada ayr›ca derinleflen krizin etkileriyle birlikte devletin devrimci ve sosyalist bas›n› kapatarak, yükselen muhalefeti engellemeye çal›flt›¤› belirtildi. Bas›n aç›klamas› sloganlarla sonland›r›ld›. 1 May›s Mahallesi ‹K okurlar› olarak, derinleflen krize ve yap›lan zamlara karfl› k›sa süreli bir çal›flma ile gerçeklefltirdi¤imiz bas›n aç›klamas›nda halktan olumlu tepkiler ald›k. Ancak 1 May›s Mahallesi’nde, devletin hemen hemen tüm eylemlere sald›r›lar›ndan kaynakl›, insanlar›n tepkilerini soka¤a tafl›mak istedi¤ini, fakat devlet teröründen kaynakl› bir çekince içinde oldu¤unu gözlemledik. Yap›lan bas›n aç›klamas›yla birlikte bafllatm›fl oldu¤umuz çal›flmaya, di¤er devrimci ve demokratik kurumlar›nda dahil olaca¤›, ortak bir faaliyete dönüfltürme yönünde ad›mlar ataca¤›z. (1 May›s Mahallesi ‹K okurlar›) Krizin faturas›n› emekçiler ödemeyecek! Son süreçte ardarda gelen zamlara karfl› emekçilerin tepkisi de büyüyor. 12 Kas›m Perflembe günü saat 12.30’da fiiflli’de bulunan Cevahir Otel önünde biraraya gelen E¤itim-Sen 3 Nolu fiube üyesi e¤itim emekçileri, “Krizin faturas›n› ödemeyece¤iz” yaz›l› pankart açarak ‹GDAfi binas›na do¤ru yürüyüfle geçti. E¤itim-Sen 3 fiube Baflkan› Nebat Bükrek “kriz bizi etkilemeyecek” diyen Erdo¤an’›n krizin faturas›n› emekçilere kesmeye çal›flt›¤›n› belirtti. (‹stanbul) Okmeydan› halk› zamlar› protesto etti AKP hükümetin do¤algaza yapt›¤›n› yüzde 22.5 zamma bir tepki de Okmeydan› halk›ndan geldi. Aralar›nda demokratik kitle örgütleri ve partilerin yer ald›¤›n› kitle saat 17.00’de pankartlar açarak ve kortejler oluflturarak yürüyüfle geçti. Eylem s›ras›nda balkonlarda bulunan insanlar da, alk›fl tutarak ve tencerelere vurarak AKP hükümetine tepkilerini gösterdi. Eylem Sa¤l›k Oca¤› önünde yap›lan bas›n aç›klamas› son buldu. Aç›klamaya E¤itim-Sen 3 No’lu fiube de destek vererek k›sa bir konuflma yapt› ve 29 Kas›m’daki Ankara’daki eyleme ça¤r›da bulundu, 300 kiflinin kat›ld›¤› eyleme kat›lan kurumlar flunlar; Partizan, DHF, ESP, Okmeydan› Halkevi, Okmeydan› ÖDP, SODAP, EMEP, Yaflam Der ve TKP. (Okmeydan› ‹K okurlar›)