ekonomik kriz

Transkript

ekonomik kriz
İçindekiler
14
54
Enver Aysever
Söyleşi
AVM Tasarım
Zorlu
Center
24
EDT 42
62
Mothercare
22
Kadir
Çöpdemir
Fuar
Mağaza
tasarım
32
Mustafa
Altunbilek
İçindekiler
Teknoloji
Dosya
68
Rıza
Güllüoğlu
15
56
72
Beğendik
Mağaza
tasarım
88
Gezi
Yeni sezonda
Rotamız 98 ne giyeceğiz?104
Dünyadan 102
Hindistan
Sosyal
Sorumluluk
30
40
50
76
Berrin
Yangınözü
Özcan
Yazıcı
Sinan
Asılyazıcı
Vedat
Diriker
18
Sesleniş
Market’ten Marquette’e,
geçen 21 sene…
Değerli okuyucularımız,
Dile kolay tam 21 sene…
Kimlerin emeği yok ki Market dergisinde?
Başta rahmetli Bülent Yardımcı ve kuruluşundaki ekibi; bugün Retail Türkiye dergisini çıkaran
Cengiz Çambel ve İbrahim Bostancıoğlu, Satış
Noktası dergisini çıkaran Belgin Özkay ve Zehra
Yıldırım’ın… Sonrasında Naim Burak Elçi, Osman Tığraklı, Gürhan Çetinkaya, Nevin Ketenci,
Perakende TV’den Ergün Güler, Ortakalan’dan
Babur Akyol ve Emre Durdu, Fulya Bayraktar,
Özlem Elgün’ün ve şu an ismini sayamadığım
yüzlerce insanın emeği vardır, Market dergisinde… O’nu sizlere ulaştırabilmek, sizlerin beğenisine mazhar olabilmek için hepsinin alınteri ve
uykusuz geceleri vardır.
Ve elbette yazılarıyla; Sinan Asılyazıcı, Kenan Aydın, Adnan Baştopçu, Şükrü Aslanyürek, Yasemin Sungur, Kemal Tipioğlu, Zeki Bulut, Özcan
Yazıcı, Mehmet Reis, Yaman Özgün, Suat Soysal, Haluk Alpay, Vedat Diriker, Yılmaz Attila, Berrin Yangınözü, Kenan Aydın, Yılmaz Pekmezcan,
Tevfik Dinçer gibi nice sektör aşığının emeği vardır.
Ve tüm emekçilere hiçbir kar amacı gözetmeksizin sadece “perakendenin bir sesi olmalı” diyerek maddi manevi her türlü desteği veren Gökçin
Aras, Okan Aras ve Hayri Tuncer’in emeği vardır.
Market dergisi olarak başta siz okuyucularımız
olmak üzere bize emek vermiş herkese şükranlarımızı sunarız.
Dünya değişiyor, sektör değişiyor, her şey değişiyor…
Değişime yoldaş olamayan, “zamanın ruhu”nu
anlayamayan yapıların çözülüşlerine tanıklık ediyoruz.
Anadolulu Filozof Heraklitos’un dediği gibi “Değişmeyen tek şey değişimin kendisi…”
Yenilenmek gerekiyor ve her geçen gün kendini yeniden üretmek… Biz de nisan sayımızda,
baharla birlikte yenileniyor, yepyeni bir dergi ile
huzurlarınıza çıkıyoruz.
Adımız artık Marquette… Çünkü artık hiçbir
market sadece bir market değil… Her bir satış
noktası; her gün yenilenmesi gereken bir oyun
sahnesi… Müşteri estetik istiyor, müşteri heyecanlanmak, her gün yeni bir deneyim yaşayarak
şaşırmak, şaşırtılmak istiyor… Artık o eski “pazar” yok… Çeşit çeşit mağazalar ve birbirinden
renkli, farklı kişiliklere sahip perakende markaları
var… Ve gelecek muhtemelen o markaların olacak ve Marquette de onların sesi…
Marquette olarak amacımız çok net; “Tüm perakendeye ulaşarak Türkiye perakende ve alışveriş
dünyasının sesi” olmak.
Bu yolda; Asiye Karademir, Damla Aras, Murat
Küçük, Onur Kaya, Özgür Örk, Sevgi Yalçın,
Şenay Kızıl, Yaren Öz ve bendeniz ekip olarak
Marquette’i “Türkiye perakende ve alışveriş dünyasının sesi” vizyonuyla geleceğe taşıyacağız.
Ve bu yolda elbette en çok sizlerin desteğine ihtiyaç duyacağız…
Lütfen bizlerle değerli önerilerinizi ve kurum kültürümüzde “armağan” saydığımız eleştirilerinizi
paylaşınız…
Marquette Ailesi olarak hepinizi sevgi ve saygıyla
selamlıyor, bahar ile birlikte sizlere de yenilikler
diliyoruz.
Ahmet Oğuz Toraman
Ekonomi Yayınları
Genel Yönetmeni
20
Editör
Yönetim&Yayın Danışmanı
Okan ARAS
Genel Yönetmen
Ahmet Oğuz TORAMAN
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Murat KÜÇÜK
Haber Merkezi
Onur KAYA
Sevgi YALÇIN
Aydın KAYDI
Görsel Yönetmen
Yaren ÖZ
Murat Küçük
Perakendenin en güçlü dergisinden
yeni ve daha güçlü bir
merhaba;
Reklam Satış ve Pazarlama
Yönetmenleri
Asiye KARADEMİR
Şenay KIZIL
Mali İşler
Özgür ÖRK
Arzu DAYI
Nerihan ALTINKAYA
Yazarlar
Berrin YANGINÖZÜ • Dilara KIZILÇAY • Okan ARAS
Özcan YAZICI • Sinan ASILYAZICI • Tevfik DİNÇER
Vedat DİRİKER • Yılmaz PEKMEZCAN
Hukuk
Hasan İÇÖZ
Sahibi: Ekonomi Yayınları AŞ adına Gökçin ARAS
Yönetim Yeri: İçerenköy Mah. Değirmenyolu Sok.
Kutay İş Merkezi A Blok Ataşehir/İstanbul
T. +90.216. 575 44 20 (pbx) F. +90.216. 575 44 24
Baskı
İhlas Gazetecilik. AŞ
Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi İhlas Plaza No:11
A/41 Yenibosna–Bahçelievler/ İSTANBUL
Tel: +90 0212 454 30 00
Yayın Dili / Konusu
Türkçe / Perakende sektörü
İletişim:
Yazı İşleri: [email protected]
Reklam: [email protected]
Abonelik: [email protected]
www.marketdergisi.com
Market dergisi yerel süreli yayındır. Aylık yayımlanan dergimiz,
Basın Meslek İlkeleri’ne uymaya söz vermiştir. Market dergisinin içerik ve tasarımı Ekonomi Yayınları AŞ tarafından yaptırılmış olup, Fikir ve Sanat Eserleri Yasası kapsamında eser
olarak koruma altındadır. Market dergisinde yer alan yazı ve
fotoğrafları yayma hakkı ile Market markası ve logosu Ekonomi
Yayınları AŞ’ye aittir. Kaynak gösterilse dahi, hak sahiplerinin
yazılı izni olmaksızın ticari amaçlarla kullanılamaz. Dergide yer
alan yazılar, yazarların kişisel görüş, yorum ve tavsiyelerini içermektedir. Ekonomi Yayınları AŞ, yazılarda yer alan bilgi, görüş
ve tavsiyeler nedeniyle doğabilecek maddi manevi zararlardan
hiçbir şekilde sorumlu değildir.
Dünya gelişiyor ve değişiyor. Bu değişim yaşamın her alanında olduğu gibi perakende sektöründe de yaşanıyor. Özellikle organize
perakende, Market dergisinin yayın hayatına başladığı döneme
göre büyük bir mesafe kat etti. Türkiye’de gıda perakendesinin gelişmesini kendine misyon edinen Market’in, organize perakendenin
geçmişini bugünle kıyasladığımızda görevini başardığını gönül rahatlığıyla söyleyebiliriz. Şimdi yeni bir Marquette ile karşınızdayız.
Dergimizin yenilenmiş halinde perakendeyi tüm yönleriyle ele aldığımız gibi sizler için sürpriz sayfalar da hazırladık.
Şov dünyasının önemli isimlerin Kadir Çöpdemir’le perakendeyi, aykırı soruların adamı Enver Aysever’le de Türkiye’nin ekonomisini konuştuk. Ankara’nın en önemli zincir marketlerinden Altunbilekler’in
Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Altunbilek, projelerini ve sektöre
dair tespitlerini bizimle paylaştı. Türkiye’de her 10 evden dokuzuna giren Unilever’in Müşteri Geliştirme Direktörü Rıza Güllüoğlu,
150 milyon avroluk Konya yatırımını ve daha fazlasını, Yeni Çizgi
Proje’nin Genel Müdürü Vedat Köle ise mağazalar için renovasyonun gerekliliğini Marquette okuyucularına anlattı. Bunların haricinde
Marquette dergisinde; Cenk Esidinç’in Hindistan notlarını, dünya
perakendesinden önemli gelişmeleri, bu sezon moda olacak ürünleri, ünlülerin alışveriş tercihlerini, AVM’lerden ve markalardan son
gelişmeleri de bulacaksınız. Market tasarımına yeni bir boyut kazandıran Beğendik’in Bursa mağazasını, Zorlu AVM’yi ve bu AVM’de
yer alan Mothercare mağazasını tasarım açısından inceledik. Sektörün her zaman merakla beklediği dosya haberimizdeyse perakendede geleceğin teknolojilerini sektörün en önemli isimlerine sorduk.
Ayrıca yepyeni bir köşe olan tüketiciden köşemizde son kullanıcıların tercihlerini sizler için derledik.
Keyifli okumalar
22
Röportaj
Murat Küçük
Gülmesini
bilmeyen
dükkan
açmasın
“Kurumsallaşmak demek müşteri
ile teması kesmek değil. Müşteriye
esnaf gibi dokunabilmeyi bırakmamak lazım” diyen Türkiye’nin
sevilen yüzlerinden Kadir Çöpdemir perakendecilere de önemli bir
mesaj gönderdi: “Gülmesini bilmeyen dükkan açmasın”
Röportaj
Yerel Zincirler Buluşuyor’un
moderatörlüğünü yaptığınızdan
beri perakendeciler için önemli
bir yüz haline geldiniz. Perakende diyince aklınıza ne geliyor?
Gerçek insan geliyor. Bu gerçek
Gerçek insan geliyor. Bu gerçek insan; üreten, tüketen, ihtiyaçları olan
ve onları gideren insan. Bu bağlamda perakendeciler kurumsallaşmalı.
Geçmiş yıllarda gerçekleşen Yerel
Zincirler Buluşuyor organizasyonlarında PERDER bu konuya ne kadar
önem verdiğini göstermişti. Ama
kurumsallaşmak demek müşteri ile
teması kesmek değil. Müşteriye esnaf gibi dokunabilmeyi bırakmamak
lazım. Aksi takdirde çok asık yüzlü
bir hal alıyor kurum. Ticaret bu bahiste biraz da bizim işe benziyor.
Sokaktaki insandan koptuğun an,
onun neyi isteyip neyi sevdiğini anlayamıyorsun. Yerel zincirler bizi yerelden küresele taşıyan çok önemli
lokomotiflerden biri. Gelecek de
bunu başarabilenlerin olacak zaten.
Bir alışveriş sırasında ve listenizde olmazsa olmazlarınız nelerdir?
Alışverişine bağlı ama ben doğaçla-
ma yapmayı severim. Yani pastırma
almaya gidip deniz gözlüğü almışlığım vardır. Alışverişte plan olmaz,
hayat gibi, futbol gibi gelişine vuracaksın. Alışverişten döndükten sonra
biraz sakinleşip aldıklarının bir kısmına bakarak “Ben bunları niye aldım
yahu?” diye düşünen adam benim.
Alışveriş yapmaya gittiğiniz yerde en çok dikkat ettiğiniz özellikler nedir?
Elbette öncelikle kalite ve güler yüz.
Bak çok ilginç bir şey gözlemledim.
Avrupa’da büyük bir marketten bir
şey aldığında sana merhaba diyen
yok. Hatta yüzüne bile bakan yok.
Ama mahalle esnafından bir şey aldığın zaman kasada beş saat bekliyorsun, çünkü kasadaki adam dükkanın sahibi ve her gelenle uzun uzun
sohbet ediyor. Sen arkada “Hadi
babacım, hadi bırak geyiği de işimize
bakalım” diye kurdeşen döküyorsun
ama babanın umurunda değil.
Bu sırada bekleyen için kötü değil mi?
Hayır, kötü değil. O da onun PR
hamlesi işte. Güzel bir söz vardır;
“Gülmesini bilmeyen dükkan aç-
masın.” Bu söze sonuna kadar hak
veriyorum. Tekrar gibi olacak ama
kurumsallaşma ile esnaf samimiyeti
arasında bir denge bulmalıyız. Belki düşüneceğiz; perakendeci almış
yürümüş, zincir olmuş, onlarca marketi var. Onun artık esnaflığı mı kalmış. Ben de diyorum ki işte sahada
esnaflık yapamasa da zihniyet olarak devam etmeli. Kurumsallaşmak
şart ama esnaflığın o hayata dokunan, müşterinin ciğerini bilen yanını
kaybetmeden kurumsallaşmak.
Projelerinizi öğrenebilir miyiz?
Sizi en yakın zamanda hangi
projede göreceğiz?
Gelecekte var olan bir projem yok.
Ben proje yapmam. Bir iş tasarlayıp
sonra da yapımcılara, kanallara gidip
o projeyi satmaya çalışmak gibi bir
huyum yok. Niye çünkü bu da tüccarlık isteyen bir şey ve bende zerresi yok tüccarlığın. Ama bak sonuç ve
müşteri odaklıyımdır. Bana gelen işleri başarılı şekilde yapmaya çalışırım,
başarılı olduğum sürece o iş başka
işleri getirir. İyi bir iş başka işi doğurur.
Bugüne kadar da öyle oldu zaten.
İşini iyi yapan, işine kendini veren, işinin hakkını verene ben hastayım.
23
Tasarım
24
ZORLU
ALIŞVERİŞ
MERKEZİ
7
0 bin metrekarelik kiralanabilir
alanda yaklaşık 180 mağazası,
10 bin metrekarelik ana meydanı ve 12 bin metrekarelik parkıyla
Zorlu Alışveriş Merkezi, toplamda
105 bin metrekarelik inşaat alanına
sahiptir.
Beymen, 9 bin 600 metrekarelik konsept mağazasıyla Zorlu
Center’da yer alıyor. Apple, New
York’taki ikonik küp mağaza kon-
septini ve Türkiye’deki ilk mağazasını yine Zorlu Alışveriş Merkezi’de
açtı. Ayrıca; Brooks Brothers, Industrie Denim, Cos, Lanvin, Pomellato, Stella McCartney, Superdry ve Tory Burch Türkiye’de ilk defa
kendi mağazalarıyla Zorlu Alışveriş
Merkezi’de bulunuyor. Dolce&Gabbana, Valentino, Saint Laurent,
Tiffany& Co, Fendi, Dior, Louis Vuitton, Prada, Burberry, Cavalli, Mi-
chael Kors, Moncler, Mont Blanc,
Vakko, Sevan Bıçakçı, Sponza,
Urart, Max&Co. gibi moda öncülerinin yanı sıra; 3 bin metrekarelik ile
Türkiye’deki en büyük H&M, Beymen Club, GAP, Pinko, Faconnable, Tommy Hilfiger, Gant, Network,
İpekyol, Abdullah Kığılı, Koton,
Mango, Yargıcı ve Lacoste gibi sürükleyici moda markaları da Zorlu
Alışveriş Merkezi’deki yerini aldı.
Tasarım
İstanbul’un kalbinde eşsiz bir yaşam alanı yaratan Zorlu Center,”
kentin yeni buluşma noktası” oldu.
25
26
Haberler
Alfemo’dan
Lübnan’a
dev mağaza
Türkiye Mobilya Pazarı’nın lider
markalarından Alfemo, 2015
yılı başından itibaren yurt içinde
yakaladığı hızlı büyüme trendini,
yurt dışında da devam ettiriyor.
Kuveyt mağazasının açılışını çok
kısa bir süre önce görkemli bir
törenle gerçekleştiren Turquality
destekli marka; geçtiğimiz günlerde Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta 6 katlı, 2 bin metrekarelik
yeni bir mağaza daha açtı.
Hedefine adım adım yaklaşıyor
Türkiye’nin en yaygın restoran zincirlerinden olan
Baydöner, açtığı yeni restoranlar ile 2015 yılında da
büyümeye devam ediyor. 5 yıl içinde 300 restoran
hedefleyen Baydöner, Çanakkale Burda AVM’de açtığı yeni restoranı Baydöner İskender ile 88 restorana
ulaştı. Modernize edilmiş konseptiyle hizmet verecek
olan Baydöner’in yeni şubesi 80 kişiyi ağırlama kapasitesine sahip.
TeknoSA, büyümesini
sürdürüyor
‘Herkes için Teknoloji’
felsefesi ile Türkiye’nin
81 ilinde tüketicilerine
kaliteli hizmet sunmak
için mağaza ağını genişleten TeknoSA, Çanakkale’deki üçüncü
ve en büyük mağazasını Çanakkale 17
Burda’da
TeknoSA
Genel Müdürü Bülent
Gürcan ve İcra Kuru-
lu’nun katılımı ile açtı.
Toplamda 895 metrekarelik alanda hizmet
verecek
Çanakkale’nin en büyük TeknoSA’sı, elektronikten
bilgisayara, telekom
ürünlerinden
beyaz
eşya ve küçük ev aletlerine yüzlerce markada binlerce çeşit ürünü bulunduruyor.
28
Haberler
“Türkiye henüz
ekonomik kriz
ortamında değil”
Genç Yönetici ve İşadamları Derneği (GYİAD) ve Saxo Capital Markets gündemdeki son ekonomik
gelişmeleri, etkilerini, şirketlerin nasıl pozisyon alması gerektiğini özel
bir toplantıyla değerlendirdi. GYİAD
Yönetim Kurulu Başkanı Burcu Akdarı Toprak, döviz kurunun ateşinin
sönmemesi nedeniyle piyasaların
seyrini takip etmekte zorlandıklarını
ancak üyelerin hala yatırım iştahını
koruduğunu söyledi.
“Yatırım iştahımız
her zaman var”
Toplantının açılışında konuşan GYİAD Başkanı Burcu Akdarı Toprak,
döviz kurunun hem yurt içinde hem
yurt dışında ateşinin sönmemesinin
iş dünyasını harekete geçirdiğini
vurgulayarak, “Her ne kadar 2015’e
yatırım iştahı ve iyimserlikle başladıysak da artık önümüzü görmekte
zorlanıyoruz. Her şeye rağmen 30
milyar dolarlık ciroyu yöneten dernek üyeleri olarak yatırıma her zaman iştahımız var” dedi.
GYİAD ve Saxo
Capital Markets
dünya ve Türkiye’deki son ekonomik
gelişmeleri ve seçim
süreci ve sonrasında
şirketlerin nasıl pozisyon alması gerektiğini
masaya yatırdı
Türkiye henüz ekonomik kriz
ortamında değil
Saxo Capital Markets Strateji Uzmanı Cüneyt Paksoy konuşmasında dünya ekonomisinin Türkiye’ye
olan etkilerine değindi. “FED’in artık faiz artırımı ile sahneye çıktığı ve
kurlar üzerinde doların baskı kurduğu dönem yaşayacağız. Bunun etkisini de Türkiye’nin de dahil olduğu gelişen ülkeler görecek.” diyen
Paksoy, FED’in ekonomide ve dolar
endeksinde ana aktör haline geldiğini ifade etti.
Farkında olmak
30
Berrin Yangınözü
[email protected]
Salyangoz pazarlama mı!
D
elirmemek içten değil..Mobil
pazarlama çığırından çıkmış
durumda. Sabah saat 11 suları ve sanırım mail kutuma ve cep
telefonuma gelen reklam ve promosyon sayısı en az 30! inanılmaz!
Tamam anlıyoruz her firma bir şekilde ürün ve hizmetlerini tanıtmaya
ihtiyaç duymakta… Hem de eskisinden daha fazla. Ürün ve hizmetlerin
gitgide birbirine benzediği ve bundan sonraki süreçte özellikleri bakımından diğerlerinden çok farklı bir
ürününün oluşmasının çok zor olduğu pazarda, mobil reklamcılığın nereye gideceğini gerçekten çok merak ediyorum ve endişeleniyorum…
Bu durumda ne olacak? Elbette ki
firmalar marka imajı ile farklılaşacak
ve bunu da yine reklamları ile duyuracak. Bunu başaramayan ürünler
sıradan olacak, yoğun rekabette
düşük karlarla satılacak, en son
tercih edilir olacaklar. Tam bu noktada bir başka açmaz var ki, aynı
sıradanlığın reklamlar içinde oluştuğu ve reklamlara karşı kullanıcıların
da bir körlük yaşadığıdır. Öyleyse
başarılı bir ürün için, marka algısı ve
reklam yetmiyor, bu reklamın niteliği de önem kazanıyor. İş niteliksiz
olmaya başladığında sadece ürün
değil markada zedeleniyor. İnanır
mısınız şimdi marka adı söylemeyeceğim lakin telefonda birkaç numara gördüğümde tüylerim diken
diken oluyor. Ben bunun adını “salyangoz pazarlama” koydum. Yapışıyorlar ve bırakmıyorlar. Tüketicide
bıraktığı his en sonunda “iğrenme”
noktasına geliyor.
Başarılı bir reklam kampanyasının
temel başarı faktörü hedef kitleye
ulaşacak mecra seçimidir. Artık ulaşabildiğin kadar kişiye ulaş mantığı
eski, hantal ve pahalı bir yöntemdir.
Mobil pazarlama, daha ucuz bir
pazarlama yöntemi fakat bu onu
bilinçsizce kullanabilme özgürlüğü
tanımıyor.
Bırakın artık her birimiz sadece ilgilendiğimiz reklamları kendimiz
bulalım… Uzay çağı teknolojisi ile
üretilen ped reklamlarını izlemekten
bıkan erkekler, tıraş bıçağının destansı meziyetlerini dinlemekten sıkılan kadınlar olmasın!
Ve sizler sayın patron ve sayın yöneticiler, artık reklam bütçelerini
planlarken yatırım geri dönüşünü
düşünerek, ne kadar çok kişiye göründüğü ile değil, ne kadar az kişiye
göründüğü ile ilgilenin.
Ben tekrar başa dönecek olursam,
mobil reklamcılığı yerinde kullanırsak doğru kitlelere ulaşabilir, farklı
pazarlar yaratabiliriz. Amaçtan saparsak tüketiciyi bıktırırır salyangoz
etkisi yaratırız.
Müşterilerin hayatlarına oradan buradan gizlice girip, karşılarına çıkıp
‘beni seç, beni seç!’ diye bağırmak
yerine, onlara ilgilerini çekecek akıllıca yollarla yardımcı olup ürünlerimizi neden onların hayatlarında
konumlandırmalarını sağlamıyoruz?
Günümüz dünyasında ‘vermek’ artık en önemli olgulardan biri.
Bu yazıyı yazdığım 3 saat içinde
cep telefonuma 8 mesaj geldi!
Sevgi ile …
32
Röportaj
Ahmet Oğuz Toraman
Altunbilekler
Altunbilekler Yönetim Kurulu Başkanı veTürkiye Perakendeciler Federasyonu Başkanı
Mustafa Altunbilek, perakendenin yakından tanıdığı bir isim. Ben de kendisini 2000
yılından beri tanımakla birlikte esas tanışmamız geçtiğimiz sene kasım ayında Almanya
ve Hollanda’ya birlikte gerçekleştirdiğimiz yolculukla oldu. Mustafa Bey, Anadolu’nun
bağrından çıkmış, dürüst, zeki, samimi ve çalışkan bir perakendeci. Yaklaşık 30 sene
önce bakkal olarak çıktığı perakende yolculuğuna, 72 mağaza, bir AVM ve 2 bin 500
kişilik şirketin Yönetim Kurulu Başkanı olarak devam ediyor. Mustafa Altunbilek ile Yerel
Zincirler Buluşuyor Konferansı öncesinde perakende sektörü üzerine bir söyleşi yaptık
Başkanım merhabalar, öncelikle bu yoğunluğunuzda bizi
kabul ettiniz, çok teşekkürler.
Ben Altunbilekler ve size dair
bildiklerimi sıralayayım, siz yanlışım varsa lütfen düzeltin.
Sen de Ankara’ya hoş geldin, başla
bakalım.
15 Mart 1961 tarihinde Nevşehir’in Hacıbektaş İlçesi’nin
Sadık Köyü’nde dünyaya gelen Mustafa Altunbilek, babasının vefatı sonrası 1983 yılında
memleketindeki tarlasını satarak Ankara Keçiören’e gelir ve
burada Bakkal dükkânını açar.
Bakkal demeyelim ona Tanzim Satış Mağazası diyelim. O dönemde
Keçiören halkı geleneksel alışveriş
yapardı. Ununu, yağını, şekerini
toptan alırdı. Biz de dükkânın adını
“Altunbilekler Tanzim Satış” koymuştuk.
Kardeşleriniz Derviş ve Selim
Beyler ne zaman katılıyor perakende yolculuğuna? Bildiğim
kadarıyla ikisi de o dönem devlet memurluğu yapıyordu.
Altunbilekler Tanzim Satış’ta işler
çok iyi gittiği için işlere yetişememeye başlamıştım. O kadar yoğun
çalışıyordum ki artık bünyem bu yoğunluğu kaldırmamaya başlamıştı.
O zaman zabıta ağabeylerime rica
ettim. Öncelikle Derviş Bey’i -ki o
zaman kendisi 10 yıllık memurduikna edebildim. Onun gelmesiyle
birlikte daha rahat hareket edebilme
imkânına sahip oldum. Piyasada
daha çok dolaşıp uygun fiyatlı mal
tedariği yapabilme şansını buldum.
İşler daha da büyünce Selim ağabeyim de aramıza katıldı.
plasiyer aradığı ilanını görmüştüm.
85-89 yıllarında Ülker’in bölge plasiyerliğini yaptım. O dönem benim
için bizim için çok ciddi bir tecrübe
oldu, ufkumuzu açtı. 89 yılında Ülker’den ayrıldım.
Derviş Bey ve Selim Bey’in gelmesi sonrası yolunuz Ülker ile
kesişiyor sanırım.
Evet, gazetede Ülker’in Ankara’da
Bir anlamda marketçilikteki ışığı gördünüz.
Evet, Ankara’da alışveriş ve tüketim kültürü değişiyordu. İnsanlar
Sonra toptancılık dönemi
başlıyor.
Eksiden Ankara’nın Ulucanlar’ı vardı, 89’da Ulucanlar’da toptancılık
yapanların tamamı kooperatif kurarak Gimat’a geldiler. Ben de Gimat’ta bir dükkân tuttum, toptancılık
işine başladım. Ülker’de tanıştığım
hazır bir müşteri grubum vardı.
1994 yılına kadar toptan satışa devam ettim. 1994 yılında Beğendik’in
Kocatepe Mağazası’nı açmasıyla o
dönem ben de toptancılığı bıraktım.
Röportaj
rahat ortamlarda alışverişlerini yapmak
istiyorlardı. Tanzim satış mağazamızın
yanında 250 metrekarelik boş bir dükkan vardı. Bu dükkanı tuttum ve 1994
yılında Keçiören’e ilk barkod sistemli
marketi açtım. O mağaza bölgenin ilk
çağdaş perakendecilik uygulamasıydı.
O dönem o “dıt” sesiyle ürünleri okuyan
sistem gerek bizi gerek müşteriyi çok
şaşırtıyordu. İlk mağazamızı Üçge-Gökçelik raflarımız, Kaplanlar Soğutma
dolaplarımız ve Bizerba terazilerimizle
açtık. Böyle başladık, market birken
2 oldu, 2 iken 3… 7 mağazaya kadar
Keçiören bölgesinde Keçiören halkına
hizmet verdik. Daha sonra Ankara’nın
diğer semtlerine açılmaya başladık ve
bugün 72 mağazaya ulaştık.
Bir de Kırıkkale’de AVM yatırımınız
vardı.
Kısmet oldu; Diyanet Vakfı’na ait 3 katlı 15 bin metrekare bir inşaatın ihalesi
oldu. Burada güzel bir AVM tasarladık.
İçinde 2 bin 200 metrekarelik
marketimizle birlikte 30’a yakın
işletme var. Yeme içmesinden, giyiminden kuşamından, çocuk alanına kadar
güzel alanlar oluşturduk. Kırıkkale halkı da
sağolsun, varolsun
teveccüh gösterdi.
Kırıkkale için güzel bir buluşma noktası
oldu.
33
34
Röportaj
Ahmet Oğuz Toraman
“Teknolojiye yatırım
yapmayan, mağazasını, işini kontrol
edemeyecek olan
market açmasın”
Mustafa Bey, bundan
10 yıl önce sizinle yapılan bir röportajda;
“Gelecekte;
mağazalarda stoklar azaldığı
zaman bunu anlayan
akıllı raflar olacak. Akıllı soğutucu içine konan
yiyeceklerin kaydını tutacak. Market arabaları
içindeki ürünleri otomatik olarak tanıyacak,
entegre okuyucu vasıtasıyla yazarkasada
kasiyer olmadığı halde
ödeme
yapabilecek.”
demişsiniz.
Almanya
ve Hollanda ziyaretlerimizde öngörülerinizin
hayata geçtiğini birlikte
gözlemledik.
Evet, bir kısmı hayata geçti, uygulamalarını gördük,
şimdi ne diyorum biliyor
musun? Bugün eğer biz
“iyi perakendeci” olacaksak teknolojiye yatırım
yapmalıyız. Geçen YZB tanıtım toplantısında da söylediğim gibi “Teknolojiye
yatırım yapmayan, mağazasını, işini kontrol edemeyecek olan market açmasın.” Bak önümde raporlar,
mağaza mağaza, kategori
kategori, ürün ürün stok
devir hızları böyle önümde.
İşimizi ölçmek, kontrol etmek zorundayız.
Siz de geçen sene SAP firması ile çalışmaya başladınız, çok ciddi bir teknoloji
yatırımı yaptınız, toplamda ne kadarlık bir
yatırımdı bu?
1 milyon doların üzerinde bir yatırım yaptık.
Bir sene boyunca sürekli tüm birimler bu işin
eğitimi aldılar. Bu yatırım için sancılı falan olur
dediler ama bence öyle çok sancılı da olmadı.
Bugün kullandığımız program dünyaca kullanılan bir program. İşimizi verimli kılıyor, verimlilik
ise karı beraberinde getiriyor.
Önümüzdeki 5 yıl içinde Altunbilekler’in
büyüme hedefleri nelerdir?
Şu an 72 mağazayız, önümüzdeki 5 yıl içinde
rakamsal olarak şu kadar mağaza oluruz diyemem. Satınalmalar ülkemiz perakendesinin
bir gerçeği… Önümüze şayet Ankara dışında
10 mağaza ve üzeri kurumsal şirketlerden teklifler gelir ise değerlendirebiliriz. Ama öncelikli
hedefimiz Ankara’da büyümemize devam etmek. Doğru lokasyon, önemli olan bu… 2015
yılını 80 mağaza ile kapatmayı hedefliyoruz.
Bununla birlikte 20 bin metrekare kapalı alana
sahip yeni bir lojistik merkez açtık, et entegre
tesisimizi oraya taşıdık, içinde akıllı bir mutfak
oluşturduk.
Altunbilekler’in perakende dışında yatırımı olacak mı?
Altunbilekler olarak perakendeyi çok seviyoruz. Perakende sektörü dışında yatırım yapmayı da düşünmüyoruz. Hali hazırda et ürünlerini ve unlu mamullerimizi kendi tesislerimizde
üretiyoruz. Ayrıca “Altunbilek Sofrası” adıyla
kurduğumuz restoranlarımız da var.
Altunbilekler markasına da çok ciddi bir
yatırımız söz konusu.
Altunbilekler’in marka değerini yükseltmek,
bizim olmazsa olmaz hedeflerimiz arasında.
Marka bilinirliğimizi arttırmak için yeni bir pazarlama iletişimi kampanyasına başlıyoruz.
Kampanya lansmanı bu hafta içinde yapılacak.
Sloganımız: “Daha iyisi için” Müşterilerimize
vaadimiz var. Sunduğumuz ürünler en kaliteli
ürünler olacak. Müşterilerimiz tüm ürünlerin,
tüm hizmetlerin en iyisini biz de bulacak.
Röportaj
Çalışanlarınıza da önemli
yatırımlar yapıyorsunuz.
Şirketlerin en önemli sermayesi çalışanlarıdır. Altunbilekler olarak, çalışanlarımıza
şirket bünyesinde daha iyi bir
gelecek sunmak, iyi bir kariyer
imkanı sağlamak ve çalışanlarımızın mesleki ve kişisel gelişimlerine katkıda bulunmak
amacıyla 2010 yılında Altunbilekler Akademi’yi kurduk. Periyodik kurum içi eğitimlerle,
yönetici geliştirme programlarımızla, çalışanlarımızı sürekli
güncel gelişmeler ve sektörel
yeni bilgilerle donatıyoruz. İşi
ile ilgili gerekli eğitimleri almayan hiçbir personel bizde
yaka kartı takamaz. Marka olmak buralardan geçiyor.
Çalışanların firmanın sürdürülebilirliği için firma
değerlerini özümsemesi
son derece önemli.
Altunbilekler müşterisini “baş
tacı” olarak tanımlar. Tüm
çalışanlarımıza
eğitimlerde
müşterileriyle empati kurmaları gerektiğini, müşterilerinin
gözünde güvenilir satıcı olmalarını ve buna göre hareket
etmelerini anlatıyoruz. Dünyadaki yenilikleri yakından
takip ederek bu bilgileri şirket
bünyesine adapte ediyoruz.
Altunbilekler’in değerleri çok
nettir: Güvenilir olacaksın, insan odaklı hizmet vereceksin,
öğrenen organizasyon olup
fark yaratıp bu farkı yaratırken
doğaya saygı duyacaksın.
Tüm çalışanlarımız bu değerler sistemi içinde hareket
eder. Edemeyenlerle yollarımızı ayırırız.
Dünyada aile şirketlerinin
ömürlerinin uzun olmadığı
bir gerçek. Siz de ise ikinci nesil görevinin başında
ve kurumsal bir aile şirketi
olarak emin adımlarla ilerliyorsunuz.
Maalesef kurumsallaşamayan kendi anayasasını oluşturamayan şirketler, ortalama 20 yıl sonra ikinci neslin
iş hayatına girmesiyle birlikte
çözülmeye başlıyor. Biz de
bir aile şirketiyiz, bununla da
gurur duyuyoruz. Ancak bin
bir zorlukla kurduğumuz işlerimizi gelecek nesillere taşımak ve sürekliliğini sağlamak
adına kurumsallaşmanın gerekliliğine inanıyoruz. Bunun
için bir şirket anayasamız
var. Altunbilekler’de görev
almak için liyakat ve yetkinlik
önemlidir. Bugün yeğenlerim
Önder, Ömür, Ömer ve kızım
Öznur şirketimizde aktif görev
alıyorlar. Hepsi görevini en iyi
şekilde gerekli yetkinliklere
sahip oldukları ve işlerini doğru yaptıkları için çalışıyorlar.
İyi ki de varlar. Perakendeci
dostlarıma da önerim; ikinci
neslin önünü açın, yetki verin
elbette kontrol olacaktır ama
onlara güvenin.
Çok teşekkürler Başkanım, benim aklımdakiler
bunlardı. Sizin eklemek
istediğiniz başka konular
varsa…
Son olarak şunu vurgulamak
istiyorum; her ne iş olursa olsun, başarılı olmak için sevgi
şart. Şayet işimizi severek
yapmıyor, işimize sevgi katmıyorsak başarı sadece bir
hayal olarak kalır.
35
36
Haberler
Levi’s’ın yeni koleksiyonuna özel
görkemli
parti
Jean tutkunlarının 501®’lerini kişiselleştirme isteğinden yola çıkan ve orijinal 501® kalıbında küçük değişiklikler
yapan Levi’s®, yepyeni model 501®
CT’yi Sirkeci Hayal Kahvesi’nde denim severlerin beğenisine sundu
1873 yılından bugüne tasarladığı koleksiyonla jean
tutkunlarının dikkatini çeken Levi’s®, yeni 501CT®
modelini gerçekleştirdiği özel bir parti ile kutladı. Düzenlenen partiye Kadir Doğulu-Neslihan Atagül, Özge
Özpirinçci, Burak Yamantürk, Büşra Pekin, Burçin Terzioğlu, Umut Eker, Engin Öztürk, Sinem Kobal, Selin
Şekerci, Müge Boz, Seda Bakan, Nur Fettahoğlu, Fatma Turgut, Birol Namoğlu, Şahin Irmak-Asena Tuğal,
Bülent Emrah Parlak, Ayşegül Akdemir, İlker–Aslı Kızmaz, Onur Dilber, Hakan Bulut, Müjde Uzman, Uraz
Kaygılaroğlu-Melis Kaygılaroğlu, Cansu Tosun, Dilşad
Şimşek gibi sanat camiasından birçok ünlü isim katıldı.
Müziğin, stile verdiği ilhamdan esinlenen ve 501®’i yeniden yorumlayan Levi’s®, Multitap’ın akustik konseri
eşliğinde konuklara eğlenceli bir gece yaşattı.
Haberler
37
Koç Holding’in
yeni Yönetim
Kurulu belirlendi
Jean tutkunlarının 501®’lerini kişiselleştirme isteğinden yola çıkan ve orijinal
501® kalıbında küçük değişiklikler yapan Levi’s®, yepyeni model 501® CT’yi
Sirkeci Hayal Kahvesi’nde denim severlerin beğenisine sundu
Türkiye’nin en büyük şirket topluluklarından Koç’u
yönetecek isimler belli oldu. Koç Holding 51’inci Olağan Genel Kurul Toplantısı’nda Yönetim Kurulu üyeleri seçimi de yapıldı. Bu doğrultuda belirlenen yeni
yönetim kurulu üyeleri şu isimlerden oluşuyor;
Rahmi M. Koç – Şeref Başkanı
Mustafa V. Koç – Yönetim Kurulu Başkanı
Temel K. Atay – Yönetim Kurulu Başkan Vekili
Ömer M. Koç – Yönetim Kurulu Başkan Vekili
Semahat Arsel – Üye
Ali Y. Koç – Üye
Dr. Bülent Bulgurlu – Üye
Prof. Dr. John H. McArthur – Üye
Prof. Dr. Heinrich V. Pierer – Üye
Peter Denis Sutherland – Üye
Kwok King Victor Fung- Bağımsız Üye
Muharrem Hilmi Kayhan – Bağımsız Üye
Kutsan Çelebican – Bağımsız Üye
Mustafa Kemal Olgaç- Bağımsız üye
Jacques Nasser – Bağımsız Üye
38
Haberler
Tozlu.com
yüzde 570 büyüdü
E-ticaret sitelerinin 2015 yılı ilk çeyrek rakamlarına göre sektöre
hızlı bir giriş yapan Tozlu.com, geçen yılın aynı dönemine oranla yüzde 570 büyüyerek büyük bir başarıya imza attı. E-ticaret
sektöründe kısa sürede büyük başarılara imza atan Tozlu.com,
2015 yılının ilk çeyreğini içeren verilerini açıkladı. 2014 yılı ilk
çeyrek verilerine kıyasla 2015 yılında yüzde 570 büyüyen Tozlu.com, moda odaklı e-ticaret siteleri içinde liderliğini korumayı
başardı. Dünya genelinde interaktif reklamcılığın gelişmesi için
42 ülkede faaliyet gösteren Interactive Advertising Bureau (IAB),
Türkiye’deki İnternet Ölçümleme Araştırması Gemius’u geçtiğimiz günlerde açıkladı. IAB’nin raporuna göre; Türkiye’nin lider
moda alışveriş sitesi Tozlu.com, 300 milyon sayfa gösterimi ile
tüm rakiplerini açık ara geride bıraktı.
Alman şirket Türkiye’den çekildi
2009 yılında Türkiye pazarına giren ünlü
alışveriş sitesi Limango, Türkiye’deki faaliyetlerine son verdiklerini açıkladı. Limango’nun sitesinde yer alan açıklama şöyle;
“Sevgili Müşterilerimiz,
30 Mart 2015 tarihi itibariyle limango.
com.tr sitemizde yürütmekte olduğumuz faaliyetlerimize üzülerek son veriyoruz. Kurulmuş olduğumuz 19 Şubat
2009 tarihinden itibaren bize göstermiş
olduğunuz destek ve güven için hepinize teşekkür ederiz. Sevkiyatlarımız
devam etmektedir. Sevk edilmemiş
siparişleriniz standart işleyişimiz çerçevesinde sizlere teslim edilecektir. Siparişlerinizin takibi ile ilgili işlemlerinizi
“Siparişiniz ile ilgili işlemler” sayfasından yapabilir, her türlü soru, öneri, görüşlerinizi [email protected] adresine mail atarak müşteri hizmetlerimize
iletebilirsiniz.”
Sosyal medya
40
Özcan Yazıcı
[email protected]
Facebook’u doğru
kullanmanın 6 aşaması
S
osyal medyayı dijital pazarlama için kullanıyorsanız milyonlarca insanın aktif kullanıcısı
olduğu platformları da etkin biçimde
kullanmalısınız. Bu platformlar içerisinde en popüler olanı bilindiği gibi
Facebook. Küresel olarak 1,5 milyara yaklaşan üye sayısıyla Facebook,
Türkiye’de de 30 milyonun üzerindeki kullanıcısıyla kişiler ve markalar için çok önemli bir kanal haline
gelmiş durumda. Peki, Facebook’u
markanız için etkin kullanmak için
nelere dikkat edilmelisiniz?
Doğru sayfa açılmalı: Markanız
için bir topluluk sayfası oluşturmanız
ve operasyonlarınızı buradan yürütmeniz gerekir. Eğer kişisel profiliniz
altında oluşmuş bir topluluğunuz
varsa, profilinizi Facebook ayarlarından topluluk sayfasına dönüştürebilirsiniz. Sayfayı oluşturduktan
sonra “Hakkında” bölümünü de
ayrıntılı biçimde doldurun. Adres,
telefon, web sitesi gibi tüm iletişim
bilgilerinizi yazmayı unutmayın.
Kullanıcı adı: Marka sayfanızı
oluşturduktan sonra bir kullanıcı adı
belirlemelisiniz ki bu adresi e-postalarınızda, basılı ya da dijital tüm
kurumsal kimlik çalışmalarınızda,
reklam ve tanıtım operasyonlarınızda kullanabilesiniz. Bunu Facebook
sayfa ayarlarından kolayca yapabilirsiniz.
Kapak fotoğrafı: Facebook sayfanızı oluşturduktan sonra işin vitrini dediğimiz kısmına geçebilirsiniz.
Grafik programlarıyla iyi bir kapak
fotoğrafı oluşturabilirsiniz. Yine profil fotoğrafınızı da doğru biçimde
koymalısınız. Profil fotoğrafı olarak
logonuzu kullanmanızı öneririz.
Düzenli içerik: Teknik altyapınızı
geliştirdikten sonra içerik paylaşımı
kısmına odaklanmanız gerekir. Markanız hakkında, yani neden sizden
satın almaları gerektiği konusunda
güçlü bir algı yaratacak “değerlerinize” odaklanmalısınız. Ürününüz,
hizmet kaliteniz, iş yapış şekliniz ve
bunları kapsayan tüm standartlarınız sizin içerik stratejinizin parçası
haline gelebilir. Metinlerinizi kısa,
mümkünse bir iki cümleden uzun
olmayacak şekilde yazmalısınız.
Fotoğraf kalitesiniz yüksek olsun ve
Facebook’un belirlediği ölçü standartlarını korumaya özen gösterin.
Fotoğraflarınız üzerinde logonuzu
kullanmayı unutmayın. Günde 3-4
içeriği aşmayın.
Moderasyon (etkileşim yönetimi): Paylaşım yaptıktan sonra etkileşimleri takip edin. Özellikle yorumları yakından takip edin, hızlı yanıtlar
verin. Marka sayfalarında göz ardı
edilen ama en önemli konulardan
bir tanesi de budur. Yorumları takip
etmemek, yanıtlamamak takipçilerinizi (müşterilerinizi) kızdırır. Yorumları yanıtlarken de insan psikolojisini
iyi yönetin, doğru yanıtlar verin. Bol
bol teşekkür edin, gerektiğinde
özür dileyip hızlıca hatanızı düzeltin.
Facebook reklamları: Ne yazık
ki Facebook marka sayfalarında
görüntüleme oranlarını neredeyse
sıfıra yaklaştırdı. Bunun için aylık
belirli bir bütçeniz olsun ve Facebook reklamlarını mutlaka kullanın. Bu
reklamları kullanırken de içeriklerinize uygun lokasyon, cinsiyet, yaş
grubu gibi parametreleri kullanın.
42
Fuarlar
Onur Kaya
T
D
E
a
y
a
m
a
l
r
ı
i ağ
r
e
l
l
e
n
o
y
s
e
r
f
o
o
r
y
i
p
d
e
m
a
v
de
Ev dışı tüketim pazarının profesyonellerini
buluşturan Ev Dışı Tüketim Gıda Ürünleri, Sarf Malzemeleri, Ekipmanları Üreticileri
ve Tedarikçileri Fuarı, (EDT) CNR Expo’da
3’üncü kez kapılarını açtı. Fuar katılımcıları,
Marquette dergisi için fuarı değerlendirdi
Yükselen kalite ivmesiyle ziyaretçilerine hizmet veren EDT
Fuarı, Ev Dışı Tüketim Tedarikçileri Derneği (ETÜDER) ve
CNR Holding işbirliği ile 3’üncü kez düzenlendi. Ev dışında vakit geçirilen mekânların tüm ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik hizmet veren markaları bir araya getiren fuar,
45 bin metrekarede Türkiye’den öncü firmaların yanı sıra
Almanya’dan Rusya’ya, Hindistan’dan İtalya’ya sektörün
önemli isimlerini ağırladı. Fuarda boy gösteren firmalar, fuarın artı ve eksi yönlerini yorumladı.
Röportaj
Eser Akdeniz
Aroma Ticari Pazarlama Uzmanı
EDT’ye ilk iştirakımız. Fuarın ilk günü diğer firmalar
içinde bizim içinde biraz sönük geçti. Bunun sebebini hafta içi olmasına bağlayabiliriz. Sonraki günlerde
katılım tabi biraz daha arttı fakat genel anlamda o
beklediğimiz doluluğa ulaşmadı fuar. Ancak fuarın geneline bakarsak, kaliteli bir fuar olduğunu söyleyebiliriz.
Katılımcıların yüzde 90’ı hem tüketici olarak tanıdığımız
hem de piyasada bilinirliliği olan firmalar olarak göze
çarpıyor. Bu sene 3’üncüsü düzenlenen fuarın gelecek
yıllarda kalitesini bozmadığı takdirde iyi bir yere sahip
olacağını düşünüyorum. Fakat ben şöyle bir eleştiri
yapmak istiyorum. Bu konu da bize bayilerimiz aracılığıyla iletildi. Toptan gıda pazarlarında, yani Rami, Mega
Center gibi yerlerde bu fuarın reklamının çok yapılmadığını duydum. Tabi fuar içeriği olarak oralarda tanıtılması
ne kadar uygundur o da tartışılır ama bayilerimizden
gelen tepkiler olumsuz yöndeydi.
Ayşe Sarımehmet
Duru Bulgur Pazarlama ve Halkla İlişkiler Şefi
Bu fuara ilk kez katılıyoruz. Fuarın ilk iki günü biraz
sakin geçti fakat sonrasında bir hareketlenme yaşadık.
Biz firma olarak Türkiye’de yer alan gıda fuarlarına çok
katılmıyoruz açıkçası. Spesifik olan fuarlar önceliğimiz
oluyor ve Ev Dışı Tüketim (EDT) Fuarı’da bunlardan biri.
Katılımcılar genelde aşçılar, profesyoneller ve yemek
okulları öğrencileri oluyor ve bu da bizim için oldukça
faydalı geçen bir süreç haline geliyor. Fuarın tanıtım konusunda eksiklikler yaşadığını düşünüyorum. Profesyonellere hitap eden bir fuar olması biraz alanını daraltıyor
belki fakat yurtdışı fuarlarıyla kıyasladığımda katılımcı
sayısının düşük olduğunu söyleyebilirim.
43
44
Fuarlar
Onur Kaya
Serkan Fidan
Ege Bal Akdeniz, Ege ve Güney Bölgeler Müdürü
Bu fuara 2’nci katılışımız. Artık ev dışı tüketim bizim
için çok önemli bir yere sahip. Özellikle 4-5 yıldır dipsiz bir kuyu olarak görünüyor bu sektör. Bu sebepten
ötürü de hem Ege Bal olarak hem de sektör genelinde balı yeniden yorumluyoruz. Balı artık daha iyi
şekilde müşterilere, otellere anlatarak hizmet vermek
amacındayız. Ege Bal olarak ürünlerimizin her birini
65 ayrı testten geçiriyoruz ve ondan sonra dolumlarını
gerçekleştiriyoruz. Daha sonrada bu ve bunun gibi
fuarlar sayesinde tüketiciye kendimizi anlatıyoruz. Bu
sene fuar geçen seneye nazaran daha sönük geçti.
Geçen sene çok yoğun geçirdik fuarı ve bu sene de
onu ön görerek katılım gerçekleştirdik fakat istediğimiz
verimi alamadık. Burada daha çok profesyonellere
hitap ediliyor ve görsel şovlar şeflerin ilgisini çok çekiyor. Hep oralara yoğunlaşıyorlar. Ya da ham madde
satan stantlara yöneliyorlar. O yüzden de kaynaklanan
bir sönüklük söz konusu diyebiliriz. Fakat umarım biz
planladığımız geri dönüşleri alabiliriz. 2015 yılı bizim
için Ege Bal yılı olacak. Hedefimiz, kısa zamanda Türkiye’nin en iyi markası olmak. Tüm Ege Bal çalışanları
bu hedef doğrultusunda çalışmalarını sürdürüyor.
Eker Süt Ürünleri
İlk gün ve ikinci gün verimli bir fuar geçirdik. İyi firmalar ziyaret etti bizi ve gezmek için değil iş yapmak
için gelen firmalarla tanıştık bu bizi çok memnun etti.
3’üncü gün biraz vasat başladı fakat hareketleneceğini düşünüyoruz. Bu seneyle birlikte 3’üncü kez
katılıyoruz bu fuara. Kıyaslama yapacak olursak eğer;
bu fuarın diğer fuarlardan daha iyi geçtiğini söyleyebiliriz. Her sene üstüne koya koya ilerleyen bir fuar
bu Ev Dışı Tüketim (EDT) Fuarı. Umarım böyle devam
eder. Bu sene reklamı biraz daha iyi yaptılar. Radyolarda döndü reklamları, dergilere reklam verdiler
ve böylece daha fazla duyulan bir fuar oldu. Müşteri
portföyünün de çok farklı kitlelerden oluşması fuarın
olumlu yönlerinden.
46
Röportaj
Murat Koç
Hünkar Bakliyat Satış Müdürü
Geçtiğimiz fuarlara bakarak bu fuarın bir kıyasını
yapmamız gerekirse, fuarın özellikle stant alanına çok
önem verilmiş. Yalnız, katılımcı sayısı konusunda yoğun
bir fuar olduğunu söyleyemem. Bu fuara katılanların
genelde hep profesyoneller olması da buna sebep
sanırım. Aslında baktığımızda bu da fuarın en büyük artılarından oluyor. Çünkü buraya katılanlar genelde hep
girişimci insanlar. Ticari anlamda direkt muhataplarla
görüşebiliyorsunuz. Katılımcının az olmasını da ben
fuarın Çarşamba-Cumartesi günleri arasında gerçekleşiyor olmasına bağlıyorum.
Hüseyin Şeherli
MND Kahvaltılık Gıda AŞ Genel Müdürü
Ev Dışı Tüketim (EDT) Fuarı’nın her sene daha iyiye
giden bir ivmesi var. Bizim için çok olumlu geçiyor.
Özellikle eski dostlarımızı görebiliyoruz burada. Çünkü
çok fazla müşteri ziyareti yapamıyoruz biz. Burada
onları görüyor, sohbet etmiş oluyoruz. Tabi yeni müşterilerle de tanışıyoruz burada. Kendimizi tanıtıyoruz, iş
geliştiriyoruz. Yani bizim için olumlu geçen bir fuar. Fuar
deneyimlerimize gelince. Biz, 31 yıllık geçmişe sahip
firmayız. Yaklaşık olarak 15 yıldır da fuarlara katılmaya
özen gösteriyoruz. Son zamanlarda daha çok yurtdışı
fuarlarına katılmaktayız. Türkiye’de sadece iki fuara
katılıyoruz. Birisi de bu Ev Dışı Tüketim (EDT) Fuarı.
Fuarlara katılmama sebebimizse teknoloji geliştikçe
fuarcılığın daha kötü bir yere gidiyor olması. İsteklerin
tam karşılanamaması. Bence sesimizi duyan varsa, bu
konuyla özel olarak ilgilenmeliler.
48
Fuarlar
Onur Kaya
Metin Erturan
Sayınlar Gıda Maddeleri AŞ Yönetim Kurulu Başkanı
Bu fuara ilk defa bu yıl katılıyoruz. Fuar, gördüğüm
kadarıyla hep profesyonellere yönelik. Bizim daha
önce katıldığımız, perakendecilere yönelik olan
fuarlardan değil. Ziyaretçi yönünden biraz eksik var
gibi görünüyor bu yüzden. Gerçi fuarın amacı zaten
öyle yüzlerce müşteriyle sizi tanıştırmak değil, nokta
müşteriyle sizi muhatap etmek. Bunu da gerçekleştiriyorlar tabi ki. Böyle fuarlara katıldığınızda 1 tane bile
sağlam müşteri veya bir bayi bulsanız sizin için süper
bir iş ortaklığı anlamına gelir. O yüzden fuarın olumlu
geçtiğini söyleyebilirim.
Yelda Çobanoğlu
Soyyiğit Gıda Pazarlama Ekibinde Ürün Yöneticisi
Kalabalık yoğun bir fuar. Her gıda fuarına olduğu
gibi buraya da ilgi büyük. Burada daha çok ev dışı
tüketim ürünlerine ağırlık veriyoruz. Aslında perakende sektörüne de hizmet veriyoruz tabi ki ama burada
şeflerimiz genelde tadım aktiviteleriyle birlikte ev dışı
tüketim ürünlerini sergiliyor. Gittikçe artan bir potansiyele sahip fuar burası. İlgi var, yabancı ziyaretçi sayısı
da oldukça iyi durumda. Düzenlenmeye başladığından beri bu fuara katılmaktayız ve muhtemelen
bundan sonra düzenlenecek fuarlara da katılmaya
özen göstereceğiz.
Egemen Erdoğan
Sütaş Ulusal Kanal Satış Müdürü
Sütaş olarak bu fuara ilk kez katılıyoruz. Tabi ki
beklentimiz yüksek. Çünkü ev dışı tüketimin artan ve
gelişen trendini görüyoruz. Bu trende cevap vermek
ve Sütaş’ın 40’ıncı yılını kutlaması sebebiyle fuarda
yerimizi aldık. Şu ana kadar beklediğimiz verimi alıyoruz. Müşterilerimiz bizi gördüler, gelip ziyaret ediyorlar.
Biz de küçük tattırımlarla onlara ürünlerimizi denetiyoruz. Geri dönüşler güzel, memnunuz fuardan. Fuarın
profesyonellere yönelik olması, bize ticari anlamda
önemli bir katkı sağlıyor. Ayrıca buraya katılan firmalar,
birbirlerini görerek, rol model alarak bir sonraki fuara
daha iyi hazırlanıyor. Bu anlamda da fuar katılımcılara
artı değer sağlıyor.
Danışman
50
“Daha iyi, iyinin düşmanıdır.”
Shakespeare
Sinan Asılyazıcı
[email protected]
Değişim devam ediyor
H
er zaman yazıyor ve yeri geldiğinde sıklıkla da söylüyorum. Önce herkesin dilinde
olan klasik girizgâhla başlayalım;
“Karlılık düşüyor.” Doğru.
“Giderler artıyor.” Buda doğru.
“Rekabet her geçen gün artıyor.”
Doğru söze ne hacet.
“Müşteriyi elde tutmak zorlaştı.”
Müşteri var ama sadakat azalıyor.
“Müşteri memnuniyetini sağlamak
önemli ama giderek zorlaşıyor.”
Doğru ama yapılacaklarda var.
“Mağaza ve mağaza formatı sayısındaki artış müşteriyi çok fazla seçenekle baş başa bıraktı.” Evet.
“Sadece indirim yapmak yetmiyor.”
Haklılık payı yüksek.
“Teknolojik yatırım şart.” İsterseniz
yapmayın.
“Mağaza tasarımı, donananımı ve
ekipmanlar önemli.” Zaten öyleydi
ama daha da öne çıkıyor.
“Çevre duyarlılığı artıyor.” Daha da
artacak ve iyide olacak.
“Eğitim her geçen gün daha önemli
oluyor.” Öyleydi ve devamda ediyor.
“Personele yatırım yapmak şart
oldu.” Mutlaka yapılmalı!
“Meslek olarak özendirmemiz çok
önemli.” Çok önemli!
Sonuçta herkesin bildiği bu örnekleri daha da arttırabiliriz. Ancak
çözümler konusunda genelde bir
birliktelik çoğu zaman zor oluyor.
Çünkü sorunlar farklı. Çözümlere
bakış açıları da.
Son zamanlarda önemli satın almaları gördük ve daha da göreceğiz
gibi görünüyor.
Burada isimler üzerinde durmaktan
çok başka bir noktayı tekrar anımsatmak istiyorum. Artık satılan çoğu
market zincirinin şubelerinin tamamı satılmıyor, satılamıyor! Hepsini
satmak giderek zorlaşıyor. Alanların
seçiciliğimi artıyor? Evet. O bölgede
mevcutta olan lokasyonlar mı bunu
tetikliyor? Bence buna da evet.
Artık klasik bakış açısı yetmiyor, yetemiyor. Farklı bakış açıları ve arayışlar gerekiyor. Bu konularda gene
firmaların konuya bakış açılarına,
olanaklarına ve doğru kişilerle doğru çalışmaları yapmalarına odaklanıyor. Bir süredir bu konuda yapılan
çalışmaların içinde yer alır veya izler
olduk.
Başka bir örnek vermek gerekirse,
bazı ülkeler savaşın eşiğine gelince
gazetelerde tablolar yayınlanır.
Şu kadar tankı var, bu kadar uçağı ve savaş gemisi var vb. Sayısal
üstünlük elbette önemli ama nitelik
ve niceliklere de bakmak kaydıyla.
Buradan hareketle sadece şube
açmak yetmiyor. Bu tabii önemli
ama sadece şube sayısı mı? Yoksa
şubelerin, merkezin altyapısını destekleyen çalışmalar mı?
Çalışanlarına daha ‘odaklanan ve
dokunan’ firmaların, alt yapıya yapılan farklı yatırımların haberlerini giderek daha fazla okur ve gözlemler
hale gelmedik mi?
İşte bu, beni mağaza açılışları kadar
memnun ediyor ve değişime daha
güvenle bakmamı sağlıyor.
52
Haberler
Ünlüler
“Soffa”da
aşçı oldu
‘Soffa Mutfak Atölyesi’, Mika-Der’in ev sahipliğinde ve seçkin bir davet grubunun katılımıyla
gerçekleşen organizasyonla, WOW İstanbul
bünyesinde açıldı. Gerçekleşen etkinliğe: Nesrin Ercan’ın Başkanı bulunduğu Mika-Der Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Arzu Sabancı,
Arzu Çebi ve Eser Bayraktar yanı sıra, Ebru
Destan İnan, Çağla Bostancı, Banu Zorlu, Hakan Akkaya, Nurseli İdiz, Elif İdiz gibi Televizyon ve Sanat Camiasından tanınmış simalarda
katıldı.
ArenaPark
spora çağırıyor
Küçükçekmece Atakent’te yer alan ArenaPark Alışveriş
Ve Yaşam Merkezi, yaza girmeye sayılı günler kala hem
form tutmak hem de sağlıklı bir görünüme kavuşmak
isteyenler için kolları sıvadı. Bu kapsamda ArenaPark,
Tulipa Spa Health Club ile birlikte son yılların en gözde
spor aktivitelerinden pilates, yoga, oryantal ve zumbayı
özel eğitmenler eşliğinde ziyaretçileriyle buluşturuyor.
Her perşembe saat 11.00’de başlayan derslere isteyen tüm ziyaretçiler ücretsiz olarak katılabiliyor.
Saba Tümer Palladium AVM’deydi
Ünlü sunucu Burcu Esmersoy ve Saba Tümer AVM Partners
tarafından yönetilen Palladium Ataşehir AVM’de düzenlenen
etkinlikte bir araya geldi. Palladium Ataşehir AVM müşterilerinden gelen sorulara cevap veren Esmersoy, Bir müşterinin
“Paranızı nasıl değerleniyorsunuz?” sorusuna, “Ben parayı
ayakkabı ve elbise olarak görmek istiyorum. Bu yüzden paramı bunlara yatırıyorum.” yanıtını verdi. En kötü halimde beni
tek güldüren Arda Turan’dır diyen Esmersoy, “Arda dünyanın
en komik insanıdır. Beni hiç konuşturmaz, hep kendi konuşur.
En kötü günümde beni güldüren tek kişidir.” dedi.
Haberler
53
Moova’yı aldı
şimdi hedef 1
milyar TL ciro
Geçen yıl Moova’yı satın alan Tat Gıda,
yaptığı çalışmalar sonrasında SEK markasıyla peynir kategorisinde 35 ürüne
ulaşmayı başardı
35 ürününün piyasaya tanıtıldığı SEK basın toplantısı İstanbul’da yapıldı. Toplantıda konuşan Tat Gıda
Genel Müdürü Arzu Aslan Kesimer, Moova’yı, SEK’in
peynir alanındaki operasyonu için geçen yıl Ağustos
ayında 32,3 milyon TL’ye satın aldıklarını hatırlatarak,
“Bu yatırımla günlük 350 ton süt işleme kapasiteli yeni ve modern bir tesisle birlikte Ege Bölgesi’nde çok bereketli bir süt havzasından da yararlanma
olanağına sahip olduk. Satın almadan bu yana geçen sürede kapsamlı araştırmalar ve tat testleri yaptık. Bunun sonucunda da tüketicilerin en beğendiği
lezzetlerden oluşan ürünlerimizi piyasaya sunduk.
Sütteki gücümüz ve uzmanlığımızla desteklenen titiz
çalışmalar sonrasında yarattığımız ürün portfyömüz
ile peynir kategorisinde önemli bir başarı yakalayacağımıza inanıyoruz. Paketli ve açık olarak toplam 10
milyar TL olduğu tahmin edilen peynir kategorisinde
hedefimiz paketli peynir markaları arasında ilk üçte
yer almak.” dedi.
54
Röportaj
Murat Küçük
Aykırı soruların
adamı perakendeyi
yorumladı
Aykırı soruların adamı Enver Aysever’le, Metin Altıok
için düzenlenen anma gecesinde Türkiye ekonomisini ve perakendeyi konuştuk. Ekonomiye ilişkin çarpıcı
değerlendirmelerde bulunan Aysever, perakendede
yaşanan büyümeyi gerçekçi bulmadığını söyledi
Türkiye’nin en önemli gazetecilerinden birisi olarak Türkiye
ekonomisine baktığınızda nasıl
bir tablo görüyorsunuz?
Türkiye ekonomisinin çok iyi olmadığını, hatta bir devalüasyon yaşadığını doların durumuna bakarak
anlayabiliriz. Türkiye pazar ekonomisine geçtiğinden beri, 10 yılda bir
aynı senaryoyu yaşıyor. Nedir bu senaryo? Önce sıcak para yaratılıyor,
bu sıcak parayla KOBİ’ler ve büyük
yatırımcılar üzerinden ekonomi sanal şekilde büyütülüyor. Sonrasında
ise gerçekliği olmayan bu ekonomi
kaçınılmaz son olan krizi yaşıyor.
Rüya bitti. Eğer ihracat yapmıyorsanız, üretmiyorsanız, katma değer
yaratamıyorsanız, istihdam alanlarını çoğaltamıyorsanız yaşayacağınız
son her zaman kriz olur.
İş dünyası ekonomiden memnun olduğunu dile getiriyor,
bunu nasıl yorumluyorsunuz?
“Türkiye’de ekonomi iyi gidiyor”
diyenler bu söylemlerini ekonomik
verilere bakarak yapmıyor. Birçoğu siyasi nedenlerle ekonomiden
memnun olduğunu söylüyor. Yaşanan son olaylar işçinin memurun
hoşuna gitmediği kadar büyük yatırımcının da hoşuna gitmiyor. Patronlar siyasi iklim gereği aklından
geçenleri söyleyemiyor.
sıkıntılar yaşamamasının nedeni temel ihtiyaçlara cevap veriyor olması.
Perakendecilikte yaşanan büyüme
istatistiksel bir büyüme. İstatistik,
nasıl bakılırsa o sonucu veren bir
bilim dalı. Memnun olmak isterseniz
memnun olacağınız sonuçlar verir.
Rakamlara baktığımızda Türkiye’de perakendenin çok hızlı
büyüdüğünü görüyoruz. Bu durum Türkiye’nin ekonomisi hakkında bize nasıl bir fikir vermeli?
Perakendede yaşanan bu büyümenin gerçekçi olmadığını düşünüyorum. Bu büyüme rakamlarına kredi kartları sayesinde ulaşıldı. Kredi
kartlarına sınırlama geldikten sonra
özellikle teknoloji perakendesi çöktü. Topluma kazanmadığı parayı harcatarak ekonomiyi ayakta tutamazsınız. Gıda perakendesinin büyük
Türkiye deki tüketim alışkanlıkları hakkında ne düşünüyorsunuz?
Türkiye’deki tüketim hareketleri,
alışkanlıktan ziyade anlık bir heves
şeklinde gelişiyor. Teknoloji harcamaları çok kontrolsüz. Cep telefonu, ihtiyaç özelliğinden çok bir kimlik statüsü gibi algılanıyor. Sadece
teknoloji için değil otomobil için de
böyle bir tüketici kitlesi var. Giyim
sektörünü de atlamamak gerek
çünkü orada toplumun büyük çoğunluğu ciddi bir harcama kitlesine
“Tüketim alışkanlıklarımız
anlık gelişiyor”
Röportaj
dönüştü. Bu kadar kolay harcayan
bir toplumun kaçınma hareketleri
de çabuk oluyor. En ufak bir güvensizlik hissettiğinde kemer sıkmaya,
harcamalarını ciddi anlamda düşürmeye giden bir toplumuz. Güvenli
bir ekonomiye sahip olan ve doğru
harcama yapabilen toplumların harcama alışkanlıklarının da daha akılcı
olduğunu görüyoruz.
Dünyanın en büyük 16 ekonomisinden biri olmak Türk ekonomisinin büyük ve başarılı olduğunu gösterir mi?
Türkiye ekonomisi bundan 30 sene
önce de dünyanın en büyük 20
ekonomisinden biriydi. Türkiye hiçbir zaman 35’inci ekonomi olmadı.
İnsanlar bunu çok önemli bir durum
gibi düşünüyor ama bu durum Türkiye’ye büyük bir değer sağlamıyor.
100 milyar dolar ihracat yapıyorsak
200 milyar dolar ithalat yapıyoruz.
Rakamların büyümesinden ziyade
ithalat-ihracat arasındaki rakamın
küçülmesi ya da ihracat lehine
büyümesi bir ekonominin gücünü
gösterir.
Lokasyon alışveriş alışkanlıklarını etkiler mi?
Çevremiz bizim alışkanlıklarımızı
belirliyor. Oturduğum bölgede hem
çok büyük zincir marketler hem de
küçük marketler var. Duruma göre
ikisinden de alışveriş yapıyoruz. Bir
dönem gıda ihtiyacımızı doğal olsun diye şehir dışından sağladık.
Gıdanın haricindeki ürünleri mahalle
mağazacılığından temin etmek artık
imkansız gibi bir şey. Türkiye’de bir
iki ünlü caddenin haricinde alışveriş
yapılacak cadde yok. Mağazacılık
eşittir AVM oldu.
Markalar arasında, yerli-yabancı ayrımı yapıyor musunuz?
Firmaların çoğu artık çokuluslu şirketler. Bu yüzden isme bakarak fir-
manın yerli mi yabancı mı olduğunu anlamak çok zor. Fakat ben her
zaman yerli ürün almayı tercih eden
birisiyim ama bazı ürünlerde bu
mümkün olmuyor. Mesela otomobil
alacaksanız bu şansınız yok. Giyim
konusunda devreye zevk giriyor.
Benim zevkime hitap eden yabancı
bir marka var. Bu marka orta ölçekli
bir marka ve birçok yerli marka ondan çok daha pahalı. Ben giyim konusunda yabancı bir markayı tercih
etmek zorunda kalıyorsam burada
kendimi suçlu hissetmem.
Bir markete girdiğinizde nelere
dikkat edersiniz?
Perakende de özellikle gıdanın satıldığı alanlarda hijyeni önemserim.
Ayrıca ürünün de kaliteli olmasına
bakarım. Ürünün son kullanma tarihini önemserim. Bazı marketlerin bu
güveni verdiğini düşünüyorum. Mesela Migros’tan bir şey alacaksam
taze olduğunu bilirim.
55
56
Dosya
Onur KAYA
Dosya
Perakendenin geleceği
teknolojide
Perakende, günümüzde teknolojiyi seven ve yeniliklerden en çok yararlanan
sektör konumunda artık. Artan maliyetler ve düşen kar marjları, sektör temsilcilerini karlılığın artmasına yarayacak yeni teknolojilere yönlendiriyor. Teknolojiyle aynı hızda büyüyemeyen ve müşteri beklentilerini karşılayamayan
işletmeler, acımasız bir gerçekle, yok olmayla, karşılaşıyor. Peki, ama sektördeki yenilikler neler? Teknoloji tedarikçileri sektöre neler sunuyor? Temsilciler
sektörün vazgeçilmezi olan teknolojiyi nasıl yorumluyor? Bu soruların cevabını sektörün önemli isimleriyle, geniş bir perspektifte değerlendirdik
Perakendenin bileşenlerini tartışacak olursak, eminiz ki sayısız unsur çıkacak karşımıza. Fakat X
kuşağının çok fazla dahil olamadığı, Y kuşağının peşinden koştuğu ve Z kuşağının içine doğduğu
“Teknoloji”, şüphesiz ki perakendenin mihenk taşı. Perakendedeki yenilikler, sunulan teknolojik
çözümler ve daha fazlası sayfalarımızda
Müşteriye en iyi hizmeti, hızlı
bir operasyonla vermelisiniz
Perakende sektörü son 10 yıldır
teknoloji kullanımında lider konuma geldi. Özellikle gıda ve tekstil perakendesinin pazar payının
artması, şubeleşme ve rekabet
şartlarının zorlaşmasıyla teknolojiye daha fazla yatırım yapıldı.
Satın alma ile başlayan süreç, kasada ürün satışıyla sonlanıyor. Bu
iki nokta arasındaki tüm süreç ve
hareketler günümüz koşullarında
çok hızlı de doğru olmalı. Müşteriye en iyi hizmeti, uygun fiyat, kalite ve hızlı operasyon ile vermek
zorundasınız. Bu bağlamda kul-
lanılan teknolojik çözümler ciddi
önem arz ediyor. Erp programları, depo otomasyon sistemleri,
sevkiyat uygulamaları ile başlayan
süreç, mağazalarda hızlı satışla
son buluyor. Biz, tekstil ve gıda
perakendesine barkodlu otomasyon çözümleri sunuyoruz. Ağırlıklı
olarak, el terminalleri, barkod yazıcılar ve barkod okuyucular üzerine ürün ve çözümlerimiz mevcut.
Kurduğumuz sistemlere ve sattığı- Cenk Yurtsever
mız ürünlere çok güveniyoruz. Bu Alfacod Genel Müdürü
da müşteride sorunsuz bir kullanım sağlamakla beraber, müşteri
memnuniyetini de en üst düzeye
çıkarıyor.
57
58
Dosya
Dosya
İlk barkod okunmasından
bu yana hizmetteyiz
Datalogic teknolojisi ve Datalogic
mühendisleri, ABD’deki bir süpermarkette bir Wrigley’s sakızının ilk
okunduğu günden bu yana geçen
40 yılı aşkın süredir, perakende
mağaza satış noktalarında barkod kullanımının yaygınlaşmasına
katkıda bulunuyor. O ilk barkod
okunmasından bu yana Datalogic
orijinal okuyucu modelini (Model
A) daha da geliştirdi ve sektörün
kullandığı teknolojilerde önemli atılımlara imza attı. Perakende
ve teknoloji hızla gelişirken, Datalogic’te perakendenin yanında
önemli çözüm ortağı olarak yer
alıyor. Bugün Datalogic’in “imaging” teknolojisi ve görüntüleme
sistemleri ödeme noktası teknolojilerini daha da ileriye taşıyor.
Datalogic’in LaneHawk™ sistemlerinde, malları barkoda gerek
duymaksızın tanıyabilen Görsel
Desen Tanıma (ViPR™) teknolojisi kullanılıyor. Datalogic, sektörün
ilk 100 dijital görüntüleme özellikli
market okuyucusu olan Magellan™ 9800i’yi geliştirdi. Jade™
otomatikleştirilmiş okuma portalı,
satış noktasındaki ürünlerin manu- Argun Erşen
el işleme kıyasla en az iki kat daha Datalogic Ülke Müdürü
hızlı okunmasına olanak tanıyan
görüş ve görüntüleme teknolojisini
kullanarak yüksek hacimli marketlerin ödeme işlemlerinde yeni bir
çığır açıyor. Datalogic ADC olarak
sadece sektöre uyum sağlamıyoruz; standardı da biz belirliyoruz.
Yüzde 100 performansa sahip
olmayan ürün üretmiyoruz
Perakende sektörü, teknolojiye
yatırım yapmayı seven ve yeniliklerden en çok yararlanan sektörlerin başında geliyor. Özellikle
maliyetlerini düşürerek rekabet
isteyen firmaların yeni teknolojilere
yöneldiğini söyleyebiliriz. Söz konusu olan maliyetler olunca da ilk
önce akla yatırımın maliyeti geliyor
fakat herkes yatırımın geri dönüşü yerine maliyetine odaklanıyor.
Şöyle düşünelim; bir marketsiniz
ve işiniz satış yapmak. Günün sonunda tüm faturalarınızı ve personel giderlerinizi yapmış olduğunuz
satışlar karşılıyor. Maliyet odaklı
düşünüp ucuz bir yazar kasa aldığınızda yaşadığınız tüm sorunlar
(kasa arızası, terazi yavaşlığı, vb)
geriye baktığınızda sizin satışları-
nızı etkiliyor. 3 sene sonra çıkacak
mevzuatlara uygun olmamasından
bahsetmiyorum bile. Çözüm: Doğru hedef ve ihtiyaç analizi. Bu aşamada iş ortaklığı yapacak olduğunuz firmayı da unutmamak gerekir.
Her zaman yeniliklere uyum sağlayabilecek teknolojileri geliştiren firmalar ile yola devam edilmesi kanısındayım. Laud Media ailesi olarak
her şeyden önce yüzde 100 çalışmayan bir ürünü üretmiyoruz veya Adil Altıntaş
satmıyoruz. Geliştirdiğimiz sistem- Laud Media Türkiye Satış
leri tümüyle müşterilerimizden aldı- ve Operasyon Müdürü
ğımız geri dönüşler sayesinde yapılandırıyoruz. Ürün guruplarımızın
başında müzeler, alışveriş merkezleri ve zincir mağazalar için geliştirdiğimiz Digital Signage Sistemleri,
Ses ve Anons Sistemleri, Ses ve
Görüntü Sinyal Dağıtım Sistemleri
gelmekte.
59
60
Dosya
Marketler gelecekte Üçge’yle süper olacak
Perakende, çok geniş ve soyut bir
kavram olmanın yanı sıra çok dinamik bir yapıya sahip. Dur durak bilmeyen bir gelişim yaşayan sektör,
teknolojiyle paralel bir büyüme seyrinde. Üçge Elektronik olarak sektörün teknoloji konusundaki en önemli
çözüm ortağı ve tedarikçilerindeniz.
Perakende bizimle, biz perakendeyle
büyüyoruz. Sektör geliştikçe alışveriş
alışkınlıkları ve müşteri beklentileri de
sürekli değişiyor. İnsanlar artık daha
basit, daha anlaşılır, daha hızlı bir alışveriş deneyimi talep ediyor. Bu konuda hem işbirlikçilerimize hem de sektöre çok önemli çözümler üretiyoruz.
Ürettiğimiz çözümlerin birçoğunu da
Yerel Zincirler Buluşuyor Fuar ve Organizasyonu’nda (YZB) “Geleceğin
Marketi” konseptiyle sektöre sunacağız. Alışverişi daha eğlenceli hale getirmeden tutun, müşterilerin sizin için
neler düşündüğüne kadar bir çok konuda özel teknolojileri orada gösterime sunacağız. Sektörün müşterisiyle
daha yakın ilişki içerisinde olması,
müşteriyi izleyebilmesi, müşteriye eğlenceli bir alışveriş deneyimi sunması
için “Geleceğin Marketi”ni tasarladık.
Marketler gelecekte Üçge ile süper
olacak. Ürünlerden raflara, dolaplardan terazilere ve kasalara kadar en
son teknolojik çözümleri sektöre sunuyoruz, sunmaya devam edeceğiz.
Sosyal medya ve perakende arasında önemli bir bağ oluştu
Visionteractive, müşterilerine sosyal
medya tabanlı, eğlenceli ve interaktif ürünler geliştirmekte olan bir kuruluş. Ürünlerimiz arasında: Presstagram ve (etkinliklerde katılımcıların
belirlenen #hashtag ile Instagram’da
paylaştıkları fotoğraflarının, markanın
reklamını da içeren özel tasarımlı bir
çerçeve ile çıktısını veren bir cihazdır) SocialMat, (etkinliğe özel olarak
belirlenen #hashtag ve her katılımcıya özel olan bir kod ile tweet attıkça
çalışan bir cihazdır) bulunuyor. Dijital
pazarlama ve buna bağlı olarak sosyal medya, ülkemizdeki önemini hızla artırıyor. Son zamanlarda sosyal
medyada gerçekleştirilen kampanyalarla büyük başarılara imza atıldığına
şahit olduk. Böylece, perakende ve
sosyal medya arasında artık önemli bir bağ oluşuyor. Sosyal medyaya
entegre edilmiş, sosyal medya ile kullanıcı arasında köprü görevi gören cihazlarımız, sosyal medyayı aktif kullananlara ulaşmak için firmalara büyük
bir avantaj sağlıyor. Gelecekte her
ürünün akıllısı ortaya çıkacak. Akıllı
bavul, akıllı çanta vb. gibi. Artık mobil app vasıtasıyla aldığımız ürünlerin
özelliklerini, nerede olduğunu takip
edebileceğiz. Ibeacon entegrasyonu
da gelecekte sıkça göreceğimiz uygulamalardan biri olacak. Perakende
firmaları, akıllı, lokasyon bazlı ve kişiselleştirilmiş bir şekilde müşterilerine
kampanya yapacak. Yani teknoloji
geliştikçe, perakendeye de bir şekilde entegre olacak.
Orhan Ataç
Üçge Elektronik Pazarlama ve
Satış Direktörü
Onur Candan
Visionteractive Kurucu Ortağı
Satış Pazarlama Müdürü
Dosya
“YZB ziyaretçilerini geleceğe
yolculuğa çıkaracağız”
YZB 2015’te Üçge Grup olarak
“Geleceğin Marketi” konseptiyle
perakende sektörünün gelecek
teknolojilerini sergileyeceğiz. Üçge’nin, tamamen müşterilerinin
ve nihai tüketicilerin beklentilerini
karşılayacak ve fayda sağlayacak
şekilde dizayn edilmiş ürünü olan
kasa altlığı Luminous yer alacak.
En önemli özelliği, kasa altlığı kenarlarındaki kayar yazı uygulamasıdır. Bu uygulama ile marketler
kendi kampanyalarını duyurabilir,
tedarikçi firmalardan reklam alarak yayınlayabilir, böylece kasanın
maliyetini de kısa sürede amorti
edebilir. Biz bu sebeple Luminous’
a kendi kendini amorti eden, kazandıran kasalar diyoruz. Üçge’nin
diğer patentli ürünlerinden olan ve
müşterilerimiz için mağaza içi alan
verimliliğine ve maksimum ürün
satışına odaklı Saturn Konsept ve
yeni raf sistemi de perakendecilerle buluşacak. Bununla birlikte
Türkiye distribütörlüğünü yürüttüğümüz Wanzl markasının en son
teknoloji ürünleri de yer alacak.
YZB 2015’te ziyaretçilerimizi, geleceğe yolculuk yaptıracak pek çok
sürpriz teknolojik ürün bekliyor.
Değişmeyen tek şey değişimdir ve Esra Güven Altınkaya
değişime ayak uydurabilen firmalar Üçge Mağaza Ekipmanları A.Ş.
sürdürülebilirliğini
korumaktadır. Pazarlama Satış Yönetmeni
Biz de Üçge olarak, perakende
sektöründe hızla gelişen teknolojilere uyum sağlamak isteyen tüm
markaların gelişim ve yenilenme
sürecinde, tasarladığımız inovatif
ürünlerle her zaman çözüm ortağı
olmaya ve geleceğe birlikte ilerlemeye hazırız.
Teknoloji kullanımı bir takım
halinde olmalı
Konu teknoloji ise perakendecinin ihtiyacından fazlasını kullanmasından yana değiliz. Firmalar,
yapılanması gereği teknolojiyi
olumlu kullanarak bu oyunun içinde yer almalı. Bu anlamda bizim
perakendede aldığımız görev,
mağazaların güvenlik, ısıtma ve
soğutma sistemlerinin ekonomik
ve arızasız çalışmasını sağlamak.
Müşterilerimizin geri dönüşleri,
bugüne kadarki tecrübelerimizin başarılı olduğunun bir kanıtı.
Teknoloji kullanımı iklimlendirme,
güvenlik sistemleri, dış mekan
malzemeleri, izolasyon, mağaza
dekoratif unsurlarında kullanılan
yeniliklerin takibi, malzemelerin
ekonomik ve son teknoloji ürünü
olması gibi konuların tümüyle bir
takım halinde olmalı. Bizim prensibimiz bunu öngörüyor. Çalıştığımız işlerde de bu fikirle hareket Vedat Köle
Yeni Çizgi Mimarlık
ediyoruz.
Genel Müdürü
61
62
Tasarım
Tüm detayların
düşünüldüğü bir mağaza:
Mothercare
Zorlu AVM
Zorlu AVM içinde yer alan Mothercare, tasarımı ve canlı renkleriyle ziyaretçileri kendine
çekiyor. Mağazanın mimari yapısını Operasyon Müdürü Aziz Başkaya’dan dinledik
Tasarım
Zorlu AVM’de bulunan Mothercare, Türkiye’deki 50’nci mağazamız. Bu mağazada firmamızın uluslararası operasyonlar için
geliştirdiği son konsept olan “department place” tercih edildi.
Bu konsept, müşterilerin mağaza içinde ilk bakışta değişik reyonları ve bölgeleri kolayca algılayarak ihtiyaçlarını kendi tempoları ve seçtikleri akışa göre giderebilmeleri için geliştirildi. İlgili
reyonun ürün görselleriyle zenginleştirilmiş bu tasarımla, mekanın genelinde uygulanan ürüne dönük doğal ışık uygulaması
müşterilere konforlu bir ortam da sağlıyor.
63
64
Tasarım
Tasarımda ve uygulamada kullandığımız tüm detaylar özgürce, güven dolu bir alışveriş deneyimi yaşatmak için yapıldı. Bu tasarım aynı
zamanda markaya duyulan güveni de artırıyor. Hem çalışan hem de
müşteri mutluluğuna hizmet eden bu modern ve rengarenk mekan
anlayışı, hem ebeveynler hem de küçük müşterilerimiz tarafından ilgiyle karşılandı.
Tasarım
65
66
Haberler
Pelican Mall
atakta
Zengin marka karması ve dikkat çeken etkinlikleriyle her
gün binlerce ziyaretçiyi ağırlayan Pelican Mall AVM mağaza
karmasını genişletmeye devam ediyor. Vatan Bilgisayar ve
Teknosa’dan sonra Gold Bilgisayar da Pelican Mall’daki yerini aldı. Yaptığı yeni kiralamalarla yüzde 100 doluluk oranını
yakalayan Pelican Mall, tekstil ve ev dekorasyon konusunda en hızlı büyüyen markalardan biri olan Madame Coco’yu
da marka karmasına ekledi. Türkiye’nin en çok tercih edilen
markalarından biri olan Madame Coco özel indirim ve kampanyalarla Pelican Mall mağazasında ziyaretçilerini bekliyor.
Tommy Hilfiger Paris’te
Tommy Hilfilger, Paris’teki yeni mağazasının açılışını
düzenlediği özel bir kokteyl ile kutladı. Davete katılan
isimler Tommy Hilfiger stilleri ile ön plandaydı. Tommy
Hilfiger Sonbahar 2015 koleksiyonunu tercih eden
isimler arasında; süper model Behati Prinsloo bordo kadife kolsuz elbisesi, şarkıcı ve besteci Rita Ora
Alumni pelerinle siyah ve mavi pullu tişört elbisesi, New
York sokak stilinin ikonlarından Olivia Palermo mavi
uzun kollu krep elbisesi ve eşi Johannes Huebl Tommy
Hilfiger Tailored tercihleri ile davette yerlerini aldı. Davete katılan ve Tommy Hilfiger tasarımlarından vazgeçemeyen diğer isimler arasında da Fransız oyuncular
LeilaBekhit, VirginieLedoyen, LudivineSagnier, Lou Le
Sage, Joséphine de la Baume, Marie-AngeCasta, OphélieMeunierveDeborah François yer aldı.
68
Röportaj
Murat Küçük
“Hayata değer
katan markalar
yaratıyoruz”
Bir marka düşünün ki Türkiye’de her 10 evden 9’unda mutlaka bir ürünü kullanılıyor.
Her ay 51 milyon kişinin hayatına giriyor. Türkiye’de 8 fabrikasıyla 5 binin üzerinde insana istihdam sağlıyor. Unilever Türkiye Müşteri Geliştirme Direktörü Rıza Güllüoğlu’yla
bu dev organizasyon üzerine bir sohbet gerçekleştirdik. Güllüoğlu, Konya’da yapılması
düşünülen 150 milyon avroluk yatırımın detaylarını da bizimle paylaştı
Rıza Güllüoğlu öncelikle sizi
tanıyabilir miyiz? Ne zamandan
beri Unilever’de çalışıyorsunuz?
Üniversite eğitimimi Sabancı Üniversitesi Endüstri Mühendisliği
bölümünde tamamladıktan sonra
2004 yılında Unilever ihracat bölümünde çalışmaya başladım. Sırasıyla; Kategori Operasyon Müdürü,
Unilever Türkiye Tüm Kategorilerinden Sorumlu Ticari Kategori Müdürü olarak görev yaptım. Bu süre
zarfında alışverişçi davranışlarını
inceleyen, mağaza içini 3 boyutlu
çizmeye olanak veren yüksek teknoloji donanımlı “Müşteri Geliştirme
Merkezi”ni de yönettim. 2013 Ocak
ayından başlayarak Unilever Zincir
Mağazalar Batı Bölge Müşteri Geliştirme Müdürü olarak görev yapmaya başladım. 2014 Eylül ayından
itibaren müşteri geliştirme direktörlüğü rolüne atandım aynı zamanda
Sabancı Üniversitesi’nde Enerji Politikaları konusunda yüksek lisansıma da devam ediyorum.
Unilever’de çalışmak sizin için
ne anlam ifade ediyor?
Unilever bir yandan 51 milyon tüketicinin hayatına dokunurken bir
yandan da iş ortakları için karşılıklı
iyi uygulamaların paylaşıldığı tabiri
caizse bir okul görevini üstleniyor.
Türkiye’ye istihdam, yatırım ve bilgi
transferi konusunda önemli katkılar sunan bu dev yapıda çalışmak
bana ayrı bir gurur veriyor.
Unilever’i bize; personel sayısı,
fabrikaları, üretim faaliyetleri,
ciro gibi konularda rakamlarla
anlatır mısınız?
100 yılı aşkın bir süredir Türkiye ve
Türk insanı için katma değer yaratıyoruz. Türkiye’de, 5 binin üzerinde
çalışanımız ve 8 üretim tesisimiz
var. Pazara sunduğumuz 29 markamızla Türkiye’de her ay 51 milyon
tüketicinin yaşamının bir parçası
oluyoruz. Türkiye’den 2014 yılında
toplam 37 ülkeye 193 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdik. Unilever
Türkiye olarak 2014 yılında, tüm kategorilerde pazar payımızı artırdık.
En son Konya’da önemli bir yatırım yaptınız buna da biraz değinebilir miyiz?
Türkiye’deki sekizinci fabrikamız Algida Konya, 2013’ün Haziran ayında
95 milyon avronun üzerinde yatırımla
faaliyete geçti. Şimdi yine Konya’da
kişisel ve ev bakım kategorisindeki ürünlerimizi imal edeceğimiz bir
fabrika yatırımı üzerinde çalışıyoruz.
Bu tesis için de 150 milyon avrodan
fazla bir yatırım planlanıyor.
Bu büyük, başarılı ve hayranlık uyandıran yapının temelinde
hangi felsefe yatıyor?
Unilever olarak insanların kendilerini
iyi hissetmelerine, iyi görünmelerine
ve hayattan daha fazla keyif almalarına yardımcı olan markalar yaratmak için çalışıyoruz. Türkiye’de her
10 evin 9’unda ürünlerimiz kullanılıyor. Bu da gösteriyor ki biz doğru
bir felsefeyle hareket ediyoruz. Yakın bir geçmişte hayata geçirdiğimiz
yeni pazarlama stratejimiz “Hayata
değer katan markalar” (Crafting
Brands for Life) adını taşıyor. Bu
stratejinin en temel üç unsuru; insan, marka sevgisi ve markaların
içindeki sihri ortaya çıkarmak.
Yerel zincirler hem evlere
hem kalplere yakın
Türkiye perakendesini çok iyi
bilen bir isim olarak yerel zincirleri değerlendirir misiniz?
Yerel zincirler hem eve yakınlığı hem
de kalplere yakınlığı ile son yıllarda
başarılı büyümüş, güçlü yanlarının
üzerine daha çok giderek önümüzdeki yıllarda da büyümesini sürdürecek çok başarılı bir kanal. Unilever
olarak yerel zincirlerle beraber yönettiğimiz birçok projeyle bu ivmeyi daha da hızlandırmak istiyoruz.
Gitgide sertleşen günümüz rekabet
koşullarına rağmen; ortak iş planlamasını ve yerellik algısını daha çok
kullanarak karşılıklı büyüyeceğimize
inancımız tam.
Sıfır katı atık örneğinde olduğu
gibi pek çok konuda önder bir
firma olarak başka hangi sosyal
sorumluluk konularına değineceksiniz?
Unilever Türkiye olarak, globalde
uygulanan “Sürdürülebilir Yaşam
Planı” doğrultusundaki hedeflere
gönülden bağlıyız. Dünyadaki tüm
Unilever tesisleri geçtiğimiz şubat
ayında sıfır katı atık statüsüne kavuşurken, biz bu hedefi 2013 yılında
gerçekleştirdik. Bu, Unilever Türkiye
için önemli bir gösterge. Bu iş modeliyle, 2020 yılına kadar işimizi iki
kat büyütürken çevreye olan etkimizi de yarı yarıya azaltmayı hedefliyoruz. Halen devam etmekte olan belli
başlı projelerimiz var. Lipton markamız, Türk çayı gelecek nesillere
de kalsın diye Sürdürülebilir Çay
Tarımı Projesi’ni yürütüyor. Bugüne
kadar 18 bin çay üreticisine doğru
çay tarımı uygulamaları konusunda
eğitim verdik. Sürdürülebilir tedarik
odaklı benzer bir projeyi de Knorr
markamız yürütüyor. Dünya Doğayı Koruma Vakfı Türkiye işbirliğiyle tedarikçilerimizi ve çiftçilerimizi,
sürdürülebilir tarım uygulamalarını
geliştirme ve sürdürülebilir yöntemleri kullanma konusunda eğitiyoruz.
Yine Knorr markamızla imza attığımız yeni bir sosyal fayda projemiz
var. “Hem içimiz hem kalbimiz ısınsın” sloganıyla ihtiyaç sahibi vatandaşlara hizmet veren Türk Kızılayı’na
ait aşevlerine 1,5 milyon kase çorba
bağışında bulunmayı hedefliyoruz.
Bu vesileyle Türkiye’de yeterli ve
dengeli yemek öğününe ulaşamayanlara gıda sağlanmasına destek
vermeyi amaçlıyoruz. Temizlik kategorisinde lider markalarımızdan
biri olan Domestos ile Türkiye’ye
hijyen bilinci kazandırmak üzere çalışmalarımız sürüyor. “Eğlen, öğren,
hijyen” adlı projemizi gördüğü ilgi
ve başarısından dolayı 2017 yılına
kadar uzatma kararı aldık. Çok yakın bir zamanda OMO markamızla
yeni bir projeye başladık. “Çocukları
Geleceğe Hazırlamak” isimli bu proje kapsamında, çocukları için gelecek kaygısı taşıyan ebeveynlere,
oluşturduğumuz bir uzman çalışma
grubu aracılığıyla rehberlik etmeyi
hedefliyoruz.
70
Haberler
Burcu
Esmeroy’a
şok teklif
Gökhan
Türkmen İzmir
Park’taydı
Ünlü sunucu Burcu Esmersoy, önceki gün
Ankara Next Level AVM’de hayranlarıyla buluştu. Farkındalık Stüdyosunun organize ettiği, oldukça kalabalık bir söyleşi gerçekleştiren
Esmersoy, önemli açıklamalarda bulundu. Esmersoy, kendisine evlenme teklifi eden hayranına “SSK’nız var mı?” diye sordu. Next Level
AVM Müdürü Pınar Gürer’in moderatörlüğünü
yaptığı söyleşide Gürer: “Geçmişte rüya gibi
bir düğün yaşadınız” demesiyle Esmersoy;
“Dışı seni içi beni yakar” yanıtını verdi. “Kocanıza aşık mıydınız?” sorusu karşısında donakalan Esmersoy; “Hayatımda 2 kere aşık oldum.
Biri kocamdı dersem, eski erkek arkadaşlarım
kavga ederler.” yanıtını verdi.
Yakında Fox TV’de yayınlanacak olan “Sesi Çok Güzel” yarışması kapsamında ünlü şarkıcı Gökhan Türkmen, İzmir Park Alışveriş Merkezi’nde Alsancak Unlu
Mamüller çalışanı Hilal Bölükbaşı’na sürpriz bir ziyaret
yaptı. Yarışma formatı gereği jüri üyeleri, kendilerine
gelecek ihbarlar arasından yaptıkları seçimler sonucunda katılımcıların yaşadıkları şehirlere bizzat seyahat
ediyor. Gökhan Türkmen’de bu amaçla İzmir Park’ı ziyaret etti. Sesinin çok güzel olduğu iddia edilen adaylar
bu ilk sürpriz ziyarette jüri üyelerini etkilemek zorunda.
Çalıştığı saatlerde karşısında Gökhan Türkmen’i görünce oldukça şaşıran Hilal Bölükbaşı, sanatçı ile sohbet gerçekleştirdi ve birlikte şarkılar söyledi.
Buyaka’dan çevreci hediye
Buyaka, 3’üncü yılında misafirlerine özel bir çekiliş kampanyası ile
yüzde 100 elektrikli BMW i3 Araba, Vespa Primavera motosiklet,
Iphone 6 Cep Telefonu, IPAD Air2 ve Samsung LED TV kazanma
şansı veriyor. 26 Mart-19 Mayıs günleri arasında geçerli olan kampanya ile alışveriş merkezi içindeki mağazalardan gün içinde 125
TL ve üzeri alışveriş yapan misafirler çekilişe katılma hakkı kazanıyor. Noter huzurunda yapılacak çekiliş sonucunda, verilecek olan 1
adet 2015 model yüzde 100 elektrikli BMW i3 araba, 3 adet 2014
model Vespa Primavera, 10 adet Iphone 6 cep telefonu 16 GB, 10
adet Ipad Air2, 10 adet Samsung LED TV sahiplerini bulacak.
72
Tasarım
Tasarım
“Beğendik”,
alışverişe
ruh katıyor
Perakende sektörü artık alışılmışın dışına
çıkıyor. Dizayn edilen tasarımlar, dur durak
bilmeden gelişen teknoloji, marketlerin artık
sadece raflarla çevrili ruhsuz bir alışveriş merkezi olmasına izin vermiyor. Zamanın ruhunu
yakalayamayan işletmeler birer birer yok olurken “Beğendik”, kendi ilkelerinden yola çıktığı
yeni konseptiyle ben buradayım diyor…
Bu sayımızdaki konseptimiz Beğendik. Konseptin yorumunu Beğendik mimarı Yeşim Kara’dan aldık.
Dürüstlük: Malzeme seçimlerimizde mış gibi yapan malzemelerden
kaçındık. Örneğin tuğla görüntüsü
veren bir kaplama yerine tuğlanın
kendisini, ahşap görünümü veren
bir yer döşemesi yerine ahşabın
kendisini kullanmayı tercih ettik.
Doğallık: Tasarımlarımızda doğaya
yaklaşarak samimi ve rahatlatıcı mekanlar hedefledik. Toprak renklerine
ağırlık verdik, aşırı aydınlatmadan
kaçındık, teşhirlerimizi ve mağaza
bezemelerimizi bitki ve samanlarla
oluşturduk.
Şeffaflık ve güven: Üretimlerimizi
mağazamıza gelenlere açtık. Satın
aldıkları ürünlerin nasıl yapıldıklarını
görsünler ve güvenerek alabilsinler
istedik.
73
74
Tasarım
Kalite: Kaliteden ödün vermeyerek
kaliteli malzeme ve işçilik kullandık.
Bu da ister istemez mekanın genel
havasına yansıdı. Arka planlarda
kolay temizlenen ve antibakteriyel
malzeme ve detayları tercih ettik.
Müşteri ve çalışan mutluluğu:
Müşteri memnuniyetinden bir adım
öteye geçip müşteri mutluluğunu hedefledik. Ziyaretçilerimizin arkadaşlarıyla, aileleriyle birlikte keyifli zaman
geçirebilecekleri ve günün stresini
atabilecekleri bir restoran ve kafe hayal ettik. Çocuklar için çocuk gelişim
uzmanları eşliğinde yemek yiyip oyun
oynayabilecekleri, restoranımızın küçük bir kopyası olan, onlara özel bir
restoran ve çocuk oyun alanı tasarladık. Personellerimizin daha az eforla,
daha verimli ve güvenli çalışabilmeleri
için mağaza ürün akışlarını, güvenlik
önlemlerini, depo bölümlerini ve reyon arkası çalışma birimlerini titizlikle
planladık. Çünkü bir mağazanın sağlıklı hizmet verebilmesi en önce çalışanlarının verimliliğinden geçiyor.
Tasarım
75
Denge
76
Vedat Diriker
[email protected]
Teknolojiye evet,
bizi bizden almadıkça
D
anışmanlığını yaptığım bir
marketler zincirinde yöneticilerle yaptığım bir toplantıda satıştan sorumlu arkadaşlara
en çok vaktinizi alan iş nedir diye
sordum. Günde 3-4 saatlerinin kamera kayıtlarını izlemekle geçtiğini
söylediler. O anda eski kafalı da
bir yönetici olarak mağazalara gidip bütün kameraları söküp atmak
geldi içimden. Ama allahtan ki yönetmiyor, yalnızca danışılıyordum.
Tuttum kendimi. Personel ve müşteri hırsızlıklarını kameralardan izlediklerini bu yolla pek çok, bizim fiş
iptali dediğimiz yöntemle kasadan
para çalan personel yakaladıklarını
ve bu yöntemin faydalarını anlattılar.
Ama mesaileri de ekran karşısında
geçiyordu.
İnsan yönetmesi gereken, en
önemli vazifesi insan olan yöneticiler, insandan uzaklaşmışlardı.
Teknolojinin nimetlerinden yararlanıyorlardı çünkü. Kamera sistemleri, çalışanları takip sistemleri, sanal
yazışma ortamları, el terminalleri,
otomatik sipariş sistemleri, insan-
sız depo sistemleri v.s. Her gün bir
yenisi giriyor hayatımıza. Hayatımızı
kolaylaştırıyor, bizi daha da hızlandırıyor, kimi zaman bir büyük gözaltıya dönüşüp her adımımızı izlemek
için, sözde güvenliğimiz için bizi
teslim alıyor, kimi zaman da işlerimizi tamamen devralıyor. Bir süre
sonra güvenliğimiz için özgürlüğümüzü ne kadar feda ettiğimizi göreceğiz ve Franklin’i hatırlayacağız,
“güvenlikleri için özgürlüklerinden
vazgeçenler, sonunda her ikisini de
kaybederler.”
Teknoloji, iş geliştirici, performans
arttırıcı, çalışanların ücretlerini azaltmadan mesai saatlerini azaltıcı
ve daha az yorularak daha çok iş
üretecek, hayati tehlike içeren işlerde riskleri azaltacak, madenlerde
ölümleri ortadan kaldıracak, yüksek
yüksek binalardan işçilerin düşmesini önleyecek, hayatı kolaylaştırıp insan refahını arttıracak şekilde
kullanıldığı sürece başım üstüne,
hür türlü teknolojik yeniliğe sonuna
kadar açığım. Ama Olof Palme’ye
de bir selam çakmadan geçmemek
şartıyla. İsveç’in, toprağı bol olsun,
saygıyla andığımız değerli Başbakanı’na teknolojisiyle ünlü bir otomobil fabrikasını gezdiriyorlar, bir
yerde müthiş bir robot, eskiden o
bölümde çalışan onlarca işçinin yerini almış ve maliyetleri düşürmüş,
başka bir noktada yine muazzam
bir teknoloji harikası makine, oraya getirildikten sonra yine yüzlerce
işçiye ihtiyaç kalmamış, maliyetler
düşmüş, üretim hızı ikiye katlanmış,
fabrikanın her noktasında insansız
üretim ve robotlar ve muazzam makinelerle donatılmış, Palme bütün
bunları izleyip gördükten sonra şu
basit soruyu soruyor, “peki”, diyor
“bu fabrikada ürettiğiniz otomobilleri kimlere satacaksınız, makinelere
ve robotlara mı?”
Herhangi teknolojik gelişme insan
refahını ve hayat standardını geliştirmek üzerine kurulmuyorsa ve
daha kötüsü birbirimizin gözünün
içine bakma imkânımızı elimizden
alıyorsa, insanlığa ve evrene faydasını tekrar tekrar tartışmalıyız, çünkü insanlığın asıl gücü burada.
80
Haberler
Decathlon’dan
yeni uygulama
Spor mağazacılığının önemli markası Decathlon, “İnternetten satın al mağazadan teslim al” uygulamasını başlattı.
Türkiye’deki 10 mega-spor mağazası ve online alışveriş sitesiyle spor tutkusunu 7’den 70’e yaymaya devam
eden Avrupa’nın en büyük spor perakende zinciri Decathlon, ‘İnternetten Satın Al Mağazadan Teslim Al’ uygulamasını başlattı.
Haberler
81
Marka algısı
yeniden
yorumlandı
Pazarlama ve Marka Yönetim Danışmanı Didem Moralıoğlu, sektöre sunduğu
yeni kitabıyla masalların sihirli dünyasının
gerçek hayata yansımalarından yola çıkarak, satacak bir ürünü ve hizmeti olanlar için farklı bir marka yönetimi yaklaşımı
sunuyor
Pazarlama ve Marka
Yönetim Danışmanı
Didem
Moralıoğlu,
masalların sihirli dünyasının gerçek hayata
yansımalarından yola
çıkarak, “Ben Marka
Olsam” kitabını satacak bir ürünü ve hizmeti olanlar için piyasaya sunuyor.
“Alaaddin’in hikâyesini oldum olası çok
severim. Sizin de,
lambasıyla hayallerine
kavuşan o çocuğun
yerinde olmak istediğinizi duyar gibiyim. Aslında bakarsanız, olabilirsiniz. Ama unutmayın, Alaaddin’in o
lambayı elde etmesi ve sonunda dileklerine kavuşması hiç de kolay olmamıştı. Tüm engellere rağmen
azimle, kararlılıkla, inançla yol almış ve sonunda lambaya ulaşmıştı. Onun hayali, sevgilisine kavuşmaktı;
sizinkiyse kendinizden bir marka yaratmak. Alaaddin’in sihirli lambasını size vermesem de, bu kitabı
sunuyorum.” diyen Moralıoğlu; okurlarını kitabın sayfalarını çevirmeye, okuduklarını hayata geçirmeye ve
kendi hikâyelerini yazmaya davet ediyor. Epsilon Yayınları etiketiyle raflardaki yerini alan “Ben Marka Olsam,” marka olmak isteyen, sattığı ürün ya da verdiği
hizmeti tanıtma ve pazarlama konusunda stratejiye
ihtiyaç duyanlar için bir yol haritası niteliği taşıyor.
82
Spor
Hazırlayan: Murat Küçük
Arsadan borsaya
Futbol; hem etki alanı hem de
ekonomik büyüklüğüyle dünyanın
en çok takip edilen spor dalı olma
özelliğini günümüzde de korumaya
devam ediyor. Bu ilgi zaman içerisinde futbolu bir oyundan çıkartarak bir endüstriye dönüştürdü.
Endüstriye dönüşen, yani diğer bir
deyişle parasal değeri olan her şey
gibi futbol da artık daha fazla önem
arz etmeye başladı. Tüm bu yaşananlar rekabetin ötesinde bir durumu doğurdu: Sporda şiddet.
Yaşanan bu şiddet olayları ülkemiz
gibi genel eğitim seviyesinin düşük
olduğu ve bütün duyguların en üst
seviyede yaşandığı ülkelerde kendi
daha fazla gösteriyor. Son olarak
Fenerbahçe’nin Çaykur Rizespor
maçı deplasmanı dönüşünde Trabzon’da yaşadığı silahlı saldırı, dünyada ve ülkemizde futbolun geldiği
noktayı gösteriyor. Sporda şiddetin
bitirilmesi amacıyla çıkartılan ve 14
Nisan 2011 tarihli Resmi Gazete’de
yayınlanan “Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun”un ilk maddesi şöyle diyor:
“Bu Kanunun amacı; müsabaka
öncesinde, esnasında veya sonrasında spor alanları ile bunların çevresinde, taraftarların sürekli veya
geçici olarak gruplar halinde bulundukları yerlerde veya müsabakanın
yapılacağı yere gidiş ve geliş güzergâhlarında şiddet ve düzensizliğin
önlenmesidir.”
Kanun çıktıktan sonra yaşanan
ölümleri, yaralamaları, saldırıları ve
daha nicelerini düşündüğümüzde
kanunun beklentileri karşılayamadığı ya da uygulamada zayıf kaldığı
ortaya çıkıyor. Şiddeti önlemesi için
uygulamaya alınan elektronik bilette soruna çözüm olmadı. Bu saldırılar ne ilk ne de son olacak gibi
duruyor. Sporun bir kültür ve aynı
zamanda bir eğlence olduğu ger-
çeğini çocuklara -doğal olarak geleceğin yetişkinlerine- küçük yaşlardan itibaren kazandırmak gerekiyor.
Futbolun endüstriyelleşmesinin ve
onun yarattığı spor medyasının da
yaşanan şiddet olaylarında masum
olmadığı yadsınamaz bir gerçek.
Efsane futbolcu Metin Kurt’un da
söylediği gibi; “Futbol borsada değil arsada güzeldir.”
Medyada başlayacak bir değişim,
futbolda yaşanan şiddetin çözümünde atılacak ilk adım olabilir.
Not: Tam da bu satırları yazarken
Hentbol Erkekler Süper Ligi play-off
ilk maçında Hantaş Mersin Sportif
ile karşılaşan Beşiktaş Hentbol takımının otobüsüne taşlı saldırı yapıldığı haberini öğrendim. Şiddetin
futbol sahalarından çıkıp sporun
bütün branşlarına yayıldığı bu ortamda çözüm için ne bekleniyor?
Spor
İzmir’de golf turnuvası
2014 yılında bir grup iş adamı tarafından kurulan İzmir’in ilk ve
tek golf kulübü İzmir Golf Kulübü, ilk turnuvasını 4-5 Nisan 2015
tarihlerinde Kuşadası Golf Resort’te gerçekleştirdi. Fredrik Hansson ve Akgündüz Eronat yönetiminde gerçekleşen turnuvada
Amerika, Brezilya, İngiltere, İskoçya, Almanya, Ukrayna ve Türkiye’den katılan 28 golfçü 2 gün boyunca yarıştı. Çekişmeli olduğu
kadar eğlenceli de bir ortamda gerçekleşen turnuvanın ilk günü
takımlar arası, ikinci günü ise bireysel maçlar yapıldı. Turnuvanın
kupa töreninde konuşan İzmir Golf Kulübü Başkanı Heval Savaş
Kaya, golfün çevreye zarar veren bir spor olmadığı gibi, aksine
çevreyi koruyan ve düzenleyen bir spor olduğunu ifade etti.
“Formula 1 bu şekilde devam ederse batar”
Uluslararası Otomobil Federasyonu eski başkanı Max Mosley,
Formula 1’in sıkıntılar yaşayan takımlara yardımcı olmaması halinde batacağını ifade etti. Mosley “Teknolojik gelişmeler takımların içerisinde gizli tutuluyor. Bir takımın diğerlerinden daha büyük
motorla yarışmasına izin verilmemeli. Bir takım diğerlerinden 5 kat
fazla paraya sahipse bunun etkisi aynen daha büyük motor kullanıyormuş gibi olur. Sportif açıdan bu adil değil. Bu konuları idare
etmenin tek yolu herkesin anlaşmaya varması. Bazı takımlara yeteri kadar paraya sahip olduğu söylenirken diğerlerinin buna sahip olmadığı da dile getirilmeli. Bu şekilde devam edilirse Formula
1 batar. Bu yüzden herkesi değişikliğe davet ediyorum.” dedi.
Oğlu için 8 günde 3 maraton koştu
Doğuştan omurilik rahatsızlığı olan ve tedavi edilmemesi durumunda felç tehlikesi bulunan 9 aylık çocuğunu tedavi ettirmek
amacıyla maraton koşan 29 yaşındaki Bryan Morseman, üç yarıştan 6 bin dolar ödül kazandı. Koşularda zorlandığında hasta
oğlunu düşündüğünü kaydeden Bryan Morseman, “Onun çektiği
acıları düşündükçe, kendimi koşarken daha hırslı hissediyorum.
Bu sayede kendi sınırlarımı zorlama gücü buluyorum.” ifadelerini
kullandı. Morseman, 14 Mart’ta Alabama’da Montgomery Maratonu’nu kazandıktan bir gün sonra Kuzey Carolina’da yapılan
Tabacco Road Maratonu’nu da birinci bitirdi. Başarılı adam bir
hafta sonra Virjinya Yuengling Shamrock Maratonu’nu da ilk sırada tamamladı.
Barcelona’nın yıldızları Beko için oynadı
Türkiye’nin en büyük dayanıklı tüketim malları üreticilerinden
Beko, dünyanın en popüler futbol kulüplerinden Barcelona ile
yaptığı sponsorluk anlaşması çerçevesinde bir reklam filmi yayınladı.
Barcelona’nın yıldızlarından Lionel Messi, Neymar, Gerard Pique,
Luis Suarez ve Andres Iniesta, Beko reklam filminde oynadı.
Reklam, sahada ve evde takım olmanın ruhunu vurguluyor.
83
84
Ünlüler alışverişte
Ünlülerin MODA
tercihleri
Yıldızların giyimleri, dolaştığı mağazalar, alışveriş
merkezleri ve eğlence mekanları hep merak konusudur. Sizler için derlediğimiz ünlüler nereden alışveriş
yapıyor bölümümüzde merak ettiğiniz tüm detayları
bulabilirsiniz
Demet Akalın Kurt, Şenay Akalın
Demet Akalın, geçtiğimiz hafta sonu annesi Şenay Akalın ile
birlikte Akmerkez’deydi. Demet
Akalın ve annesi Şenay Akalın,
önceki hafta alışveriş yaptığı mücevher mağazasına gelerek annesi için de birkaç parça ürün siparişi verdi. Demet Akalın ve Şenay
Akalın daha sonra Akmerkez’deki
giyim, dekorasyon mağazalarını
gezerek, hem kendilerine hem de
küçük Hira’ya kıyafet ve oyuncak
aldılar.
Beren Saat
Güzel oyuncu Beren Saat, alışveriş için geldiği Zorlu’da objektiflere
yansıdı. Uzun süre alışveriş merkezinde kalan Saat, hem kendisi
için hem de yakınları için bolca
alışveriş yaptı.
Hale Soygazi
Kaderimin Yazıldığı Gün adlı dizinin oyuncularından Hale Soygazi
Akmerkez’deydi. Hale Soygazi,
her zaman olduğu gibi sade spor
kıyafeti ve mütevazılıği ile dikkat
çekiyordu. Dizi setinden çıktıktan
sonra Akmerkez’e geldiğini söyleyen Hale Soygazi, bir jean mağazasından alışveriş yaptıktan sonra
spor ve kozmetik mağazalarını
gezerken objektiflere yansıdı.
Çağatay Ulusoy
Ekranların yakışıklı oyuncularından Çağatay Ulusoy, geçtiğimiz
günlerde Zorlu Center’da objektiflere yansıdı. Yakın arkadaşlarıyla
birlikte alışveriş merkezine gelen
başarılı oyuncu kısa bir alışveriş
turu sonrasında, bir restoranda
arkadaşlarıyla oturup uzun süre
sohbet etti.
Ünlüler alışverişte
Melisa Kanatlı
Agreda Madencilik şirketinin sahibi Deniz Kanatlı’nın eşi Melisa
Kanatlı, Akmerkez’deydi. Kısa bir
süre önce oğlu Rüzgar’ı kucağına
alan Melisa Kanatlı, oğlunu annesi ve bakıcısına kısa bir süreliğine
bırakarak Akmerkez’e geldi. Oğlu
Rüzgar’ın odasının ve kendisinin
birkaç eksiğini aldığını söyleyen
Melisa Kanatlı, “Anne olmak tarifi
mümkün olmayan bir duygu, ailemizin büyümesi, Rüzgar’ın dünyaya gelmesi hepimizi çok heyecanlandırdı” dedi.
Raquel Habib
İşadamı Avi Habib’in zarif
eşi Raquel Habib, Akmerkez’deydi. Sosyal sorumluluk
projelerine verdiği desteklerle
dikkat çeken Raquel Habib,
zamanının büyük bir bölümünü oğlu İlker ve onun eğitimi
için harcıyor. Spora verdikleri önem ile de dikkat çeken
Raquel Habib, oğluna spor
ayakkabı alırken objektiflere
yansıdı.
Mey, Nazlı, Aksel, Derin, Cem Goldenberg
Sanayici genç işadamı Aksel Goldenberg,
eşi Nazlı Goldenberg ve üç çocuğu ile
birlikte Akmerkez’deydi. Haftanın yoğun
iş temposuna başlarken ailesiyle birlikte Akmerkez’e gelen Aksel Goldenberg,
Starbucks Café’de kısa bir iş toplantısı
sonrasında, eşi Nazlı Goldenberg ve çocuklarıyla alışveriş yaptı. Alışveriş sonrası
Goldenberg ailesi, S Café Brasserie’ de
yemek yedi.
Emine Ün-Tolga Karakaş
Oyuncu Emine Ün ve eşi Tolga Karakaş, Akmerkez’deydi. Emine Ün ve eşi Tolga Karakaş
Akmerkez’deki mağazaların vitrinlerini gezerken
objektiflere yansıdı. Tolga Karakaş’a bilindiği gibi
geçtiğimiz ay Troid kanseri teşhisi konmuş ve
ameliyat olmuştu. Kötü günleri geride bırakan
Emine Ün ve eşi Tolga Karakaş, ameliyat sonrası pataloji sonuçlarının da temiz çıkmasından
dolayı morallerinin yüksek olduğunu belirttiler.
Çift, alışveriş sonrası Serafina’da yemek yedi.
Selin Demiratar
Oyuncu Selin Demiratar, dekorasyon alışverişi için Akmerkez’e geldi. Dekorasyonu
çok sevdiğini ve zevkle yaptığını belirten güzel oyuncu,
evine yeni dekoratif objeler
aldı. Demiratar, önümüzdeki
yeni yayın dönemine kadar
çalışmayacağını belirtti.
85
86
Röportaj
Murat Küçük
Mağazalarda
renovasyon şart
Mağazaların her yıl küçük dokunuşlarla mutlaka yenilenmesi gerektiğini belirten Yeni
Çizgi Proje Genel Müdürü Vedat Köle, bu yenileme çalışmalarının zamanında yapılmadığı takdirde daha büyük maliyetli değişimleri zorunlu kıldığını vurguladı. Mağazaların
yenileme çalışmasından sonra iş hacminde ciddi bir büyüme yaşadığını ifade eden
Köle, “Maliyetler 6 ayda kendini amorti ediyor” dedi
Röportaj
Yeni Çizgi Proje’nin hikayesi ne zaman başladı?
1980 yılında Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksekokulu Dekor Bölümü’nden mezun oldum. 1991 yılında
Serpil Köle ile Yeni Çizgi Dekorasyon’u kurduk. Konsept ağırlıklı
çalışıyoruz. En önemli artımız bu
işin mutfağında yetişmemiz.
Çetinkaya’nın AVM ve cadde mağazalarının tüm tasarımı Yeni Çizgi
tarafından yapılıyor. Gencallar’la
da aynı birlikteliğimizi uzun yıllardır
sürdürüyoruz. Gencallar’ın Anadolu da açacağı mağazalar için
hazırlık yapıyoruz. Türkiye’nin en
iyi yerel aktörleriyle iş birliği içinde
projelerimizi üretiyoruz.
İlk dönemlerinizde perakendeye yönelik hangi çalışmaları
yaptınız?
Türkiye’nin ilk modern market
tasarım çalışmasını biz yaptık.
GİMA’ların ve OYPA’ların revizyonlarında önemli işler çıkardık.
Beğendik’in ilk konseptini biz hazırladık. Bir süre Beğendik’in İstanbul tasarım ofisi olarak çalıştık.
Hatta İstanbul bölge müdürlüğünün tasarımını da o dönem yaptık. İzmit Outlet AVM’de büyük
bir Beğendik restoranı hazırladık.
Onun yanına 3 bin 500 metrekare bir market yaptık. Çok farklı
tasarımlar getirdik ve Beğendik
oradan sonra çok hızlı bir şekilde
büyüdü.
Dünyaca ünlü markalarla da
çalışıyor musunuz?
Bursa’nın değerli firması Çetin Family ile birlikte yabancı ve önemli
markalara hizmet verme şansımız
oldu. Armani ve Trussardi mağazalarını yaparken yabancı mimarlarla ve yurt dışından gelen ekiple
birlikte çalışarak perakendeye
değer katan mağazalar ortaya çıkardık.
Perakendede tasarımın öne
çıkmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bir perakende alanında neler ön plana çıkmalı?
Mağaza ve perakendeye yönelik
satış alanı yapıyorsanız ve bu perakende alan semte değil bölgeye
hitap ediyorsa iyi tasarlanmak zorundadır. Özellikle kentin önemli
bölgesinde ise tasarım müşteri
için çok daha fazla önemli hale
geliyor. En başta ortamın cazibesini artırmak şart.
Sizin referanslarınıza değinmek gerek çünkü gerçekten
çok kuvvetli firmalar var. Bunlardan bahseder misiniz?
Her an değişiklik içinde
olmak gerekiyor
Yeni Çizgi’nin iddiası nedir?
Bu soruya bir örnek üzerinden
cevap vereyim. Bursa’da 50 metrekarelik bir alanda hizmet veren
Baby Shoes mağazasının bir hafta
içinde çok farklı bir tasarım ile halkın karşısına çıkması gerekiyordu.
Perakende’nin en önemli çözüm
ortaklarından Üçge ile yaptığımız çalışma sonucunda yepyeni
bir konsept ortaya çıkardık. O
mağazaya 520 çeşidin üzerinde
ayakkabı sığdırdık. İşi bir haftada
tamamladık. Kısa zamanda, kendine özgü tasarımı olan kullanılabilir mağazalar yaratıyoruz. Bugün
Konya’da, Batman’da, Mardin’de
hatta Dubai’de, Azerbaycan’da
müşterilerimiz var. Bunun nedeni
güvenilir, dürüst bir firma olmamız. Tüm konseptlerimizin birbirinden farklı ve özgün.
Yenileme maliyetlerinin kendini karşılama süresi var mı?
Yenilme sürecinden sonra bizim
gözlemimize göre satışlar minimum yüzde 50 artıyor. Firma bir
senede yapacağı ciroyu 6 ayda
yapıyor. Maliyetler 6 ayda kendini amorti ediyor. Bir mağazayı 5
yılda bir yenilemek şart. Bu yenileme basit bir dokunuşla da yapılabiliyor çok pahalı bir dokunuşla
da yapılabiliyor. Aslında en doğrusu her yıl ufak donuşlar yapılarak
mağazaya yeni bir hava katmak.
Bu küçük dokunuşlar yapılmazsa
5 yıl sonra daha büyük maliyetli
yenilemeler yapmak mecburiyet
oluyor. Biz bu yüzden sabit dekorasyonu pek fazla uygulamıyoruz.
Genelde taşınabilir, değiştirilebilir
dekorasyon aletleri kullanıyoruz.
Çünkü her an değişiklik içinde olmak gerekiyor.
Son olarak gelecek dönemde
yol haritanızda neler var?
Büyük firmalarla birlikte önemli
projelerde yer almak amacımızı
adım adım gerçekleştiriyoruz. Bir
diğer yandan da büyük projelerimiz devam ediyor. Adana da
Çetinkaya Kuruköprü mağazasını yeniden düzenliyoruz. 9 kat 9
bin metrekare alan yenileniyor. Bu
projede birlikte çalıştığımız Üçge
görsel stant ekipmanları ve raf
sistemlerinin üretimini gerçekleştiriyor. Hedef noktalarımızdan biri
olan Azerbaycan’da Gebele Jale
isimli meyve suyu firmasının fabrikasında bin 700 metrekare ofis
alanlarının dekorasyon konseptini hem hazırladık hem de uygulanmasını sağladık. Bu nedenle
Azerbaycan yoğunlaşmak istediğimiz bir ülke,ve orada daha aktif
olmak istiyoruz.
87
88
Sosyal Sorumluluk
S
Sosyal Sorumluluk
osyal
orumluluk
“Doğa Dostu Verimli Market Projesi”
devam ediyor
Boyner ve YKM giysileri
“İyiliğe Dönüştür”dü
Adese, e-bordroya geçerek kurumsal sosyal sorumluluk kapsamında gerçekleştirdiği projelerine bir yenisini daha ekledi. Daha önce doğada çözünebilen alışveriş poşeti kullanımına geçen, atık yağ ve kullanılmış
kâğıtlarda lisanslı şirketlerle anlaşarak bunların geri
dönüşümünü sağlayan ve mağaza modernizasyonları kapsamında Doğa Dostu Verimli Market Projesi’ni
tamamlayan Adese, son olarak bordroları online ortama taşıdı.
Adese’nin kurumsal sosyal sorumluluk çerçevesinde
doğayı korumaya yönelik önemli projeler geliştirdiğini ifade eden Adese Genel Müdürü Sıtkı Erben; “Biz,
kurumsal sosyal sorumluluk anlayışımız gereğince
çevremize ve doğamıza özenle yaklaşıyoruz. Bu kapsamda geçtiğimiz dönemlerde e-bordro sistemine
geçerek kâğıt kullanımını minimize etmeyi amaçladık
ve bunu da başardık. Çalışanlarımıza bordrolarını artık online ortamda mail yoluyla gönderiyoruz. Böylece
önemli miktarda ağacın kesilmesinin önüne geçerek
doğanın korunmasına katkı sağlıyor, ayrıca tüm çalışanlarımız adına da fidan dikiyoruz. Bu yıl ilkini gerçekleştirdiğimiz fidan dikimine önümüzdeki yıllarda da
devam ederek ülkemize ve milletimize katkıda bulunmayı sürdüreceğiz.” dedi.
Boyner ve YKM, kasım ayında tüm mağazalarına yerleştirdiği “İyiliğe Dönüştür” kumbaralarıyla büyük bir geri
dönüşüm ve sosyal sorumluluk hareketi başlattı. Mağazalarda “İyiliğe Dönüştür”
kapsamında 4 ayda bin 785 kumbara dolusu giysi toplandı. Toplanan 39 bin 328 parça giysinin tamamı 19
ton ediyor. Bu giysilerin bir bölümü ihtiyaç sahiplerine
dağıtılırken, bir bölümü de Lokman Hekim Vakfı’nın
düzenlediği kermeslerde satılarak burs fonuna kaynak
oluşturuyor. Toplanan giysiler içerisinde kullanıma uygun olmayanlar ise geri dönüştürülerek değerlendiriliyor.
Geçtiğimiz 4 ayda toplanan 39 bin 328 parça giysiden:
• Bin 66 parçası ihtiyaç sahiplerine bedelsiz olarak verildi.
• 3 bin 75 parçası satışa çıkarılarak burs fonuna katkı
sağlandı.
• 15 ton iplik ve keçe elde edildi.
• Giysiler üzerindeki düğme ve fermuar gibi parçalardan
60 kilogram plastik – 192 kilogram metal, geri dönüşüme kazandırıldı.
• Ayrıştırılan yüzlerce parça giysi de mayıs ayında düzenlenecek Lokman Hekim Vakfı kermesinde satılarak
burs fonuna gelir elde etmek için kullanılacak.
89
90
Sosyal Sorumluluk
Sosyal Sorumluluk
Filli Boya’dan ülke ekonomisine
önemli katkı
Enerji verimliliği uygulamalarını, sürdürülebilirlik faaliyetlerini, çevreye duyarlılığını bir yaşam felsefesi haline
getiren Avrupa’nın en büyük üretim ve teknoloji üssüne sahip Filli Boya, 2014 yılında iş, hizmet ve faaliyetlerden kaynaklanan 3 bin 758 ton atığı geri dönüşüme
göndererek ülke ekonomisine geri kazandırdı.
Çevreci yaklaşımı ve bu yönde yapmış olduğu yatırımları ile örnek tesis olma yolunda önemli adımlar atan Filli Boya, “Ambalaj Atıkları” (Kağıt-karton,
naylon, metal, plastik, ahşap vb.), “Değerlendirilebilir Tehlikeli Atıklar” ve “Değerlendirilemeyen Tehlikeli
Atıklar” olmak üzere 3 ana grupta topladığı atıkları,
152 bin metrekare üzerinde yaklaşık 90 bin metrekare kapalı alanda kurulu, yıllık üretim kapasitesi 348
bin ton olan Gebze tesislerinin Atık Depolama ve Geri
Dönüşüm Merkezi’nde ayrıştırıyor. Böylece bu atıkların sanayide tekrar hammadde olarak kullanılmasına
imkan sağlıyor.
Forum Trabzon,
öğrencileri sinemayla buluşturdu
Karadeniz Bölgesi’nin en büyük alışveriş merkezlerinden biri olan Forum Trabzon, Milli Eğitim İl Müdürlüğü işbirliği ile bugüne kadar sinemayla hiç tanışmamış
veya çok az filmi görme şansı yakalamış öğrenciler için
çok önemli bir etkinliğe ev sahipliği yaptı.
İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün belirlediği, Tonya ilçesinde bulunan 2 ortaokuldan toplam 32 öğrenci Forum
Trabzon’da öğretmenleri eşliğinde bir araya gelip “Son
Mektup” filmini hep birlikte izleme şansını yakaladı.
Sinemanın büyülü atmosferiyle tanıştıktan sonra hep
birlikte Forum Trabzon’un misafiri olarak yemek yiyen
minikler, unutulmaz bir gün yaşadı. İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile birlikte yürütülen proje kapsamında, Trabzon merkez ve çevre iller arasından belirlenen okullarda okuyan çocuklardan oluşan 30 kişilik gruplar,
2014-2015 eğitim öğretim yılı sonuna kadar Forum
Trabzon’da bu etkinliğe katılacak. Çocuklar hep birlikte, farklı bir gün ve sinema keyfinin tadını çıkaracak.
91
92
Sosyal Sorumluluk
Sosyal Sorumluluk
Koçtaş farkındalık yaratmaya
devam ediyor
Kipa, otizmin farkında
Türkiye’nin 12 ilinde gerçekleştirdikleri ücretsiz etkinliklerle topluma katkı sağlayan Kipa Aile Kulüpleri, 2
Nisan Dünya Otizm Farkındalık Günü’ne dikkat çekmek amacıyla otizmli çocuklara yönelik sergiler, müzik dinletileri, atölye çalışmaları ve eğitimler hazırladı.
Bir hafta boyu süren program kapsamında Salihli Aile
Kulübü, Salihli Özel Eğitim ve İş Uygulama Merkezi Müdürlüğü işbirliğiyle otizmli çocukların el emeğini
yansıtan ürünlerin yer alacağı bir sergi açtı ve otizm
için farkındalığa imza attı.
Koçtaş’ın yeni mağaza açtığı illerde hayata geçirdiği
projelerle yarattığı farkındalık, artarak devam ediyor.
Koçtaş, bu farkındalık doğrultusunda bu güne kadar
Türkiye Zihinsel Yetersiz Çocukları Yetiştirme ve Koruma Vakfı’nın (ZİÇEV) Adana Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi’nin yenilenme ve geliştirilme çalışmalarını
ve Kocaeli Otizmli Çocuklar Derneği’nin (KOÇ-DER)
‘Koç-Der Yaşam Alanı Yenileme Projesi’ni üstlendi. Ardından Koç Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Ana Bilim Dalı
öğretim üyeleri işbirliğiyle KOÇ-DER’de otizmli çocukların ailelerine eğitim seminerleri düzenledi.
Sosyal sorumluluk projeleri Varlıbaş’ta hayat buluyor
Varlıbaş Alışveriş Merkezi kentin
yaşam merkezi olma amacıyla sunduğu hizmetlere, sosyal sorumluluk projeleri kapsamında okullar ve
derneklerle yaptığı ortak projelerle katkı sağlamaya devam
ediyor. Geri Dönüşüm Sergisi
ile Candan Koleji’ni ağırlayan
AVM yönetimi, tüm sergilerin
ziyaretçilerin konu hakkında
detaylı bilgi edinmesi, bireysel
katkıların neler olabileceğinin
vurgulanması ve farkındalık
yaratılması düşünceleri çerçe-
vesinde özellikle seçildiğini belirtti.
Candan Koleji Geri Dönüşüm Defilesi ve Sergisi, Varlıbaş Alışveriş
Merkezi katkılarıyla AVM’nin etkinlik
alanında velilerin ve AVM ziyaretçilerinin beğenisine sunuldu. Candan Koleji öğrencilerinin hazırladığı
eserler ile kullanılmış materyallerin
geri dönüşümle tekrar faydalı olabileceği vurgulandı.
Her biri ince işçilik ve titizlikle hazırlanan geri dönüşüm
tasarımlarından oluşan defile, ziyaretçilerin beğenisini
topladı. Açılışa İl Milli Eğitim
Şube Müdürleri ve çok sayıda veli katılırken AVM ziyaretçilerinin ilgisi yoğun oldu.
93
94
Etkinlik
The Phantom of the
Opera
Zorlu Performans Sanatları Merkezi (PSM),
İstanbul 07 Nisan - 17 Mayıs tarihleri
arasında. Londra - West End’den sonra
Avrupa’da dünyaca ünlü müzikallerin
yeni adresi oluyor.
Dimitri Vegas - Like Mike
KüçükÇiftlik Park, İstanbul
09 Mayıs 2015 14:00 DJMag Top 100 DJs
2014 listesinde 2. sıraya yerleşen elektronik müziğin en büyük duosu, dünyanın en
büyük elektronik müzik festivali Tomorrowland’in resident DJ’leri, Dimitri Vegas - Like
Mike, 9 Mayıs’ta ilk kez Türkiye’de!
Limonata
Leyla ile Mecnun dizisiyle yıldızı parlayan ve
Onur Ünlü ile yaptığı işlerle tanınan oyuncu Ali
Atay’ın kamera arkasına geçtiği ilk yönetmenlik
deneyimi olan film, Makedonya- İstanbul ekseninde geçen bir yapım. Film 2 kardeşin babalarının vasiyeti üzerine uzun zaman sonra bir araya
gelmelerini ve başlarına gelenleri anlatıyor. Filmin
başrollerini ise Serkan Keskin ve Ertan Saban
paylaşıyor.Yönetmen Ali Atay.
17 Nisanda sinemalarda.
Mad Max: Fury Road
Merakla beklenen Charlize Theron ve Tom
Hardy’nin rol aldığı film, serinin dördüncü bölümü. Geleceğin dünyasında turistik çizgisiyle
dikkat çeken film özellikle set tasarımı ile göz
dolduracak...15 Mayısta Sinemalarda
Etkinlik bilgilerini cep telefonunuza
indirmek için QR Kodu okutun
96
Tüketiciden
Murat Küçük
n
e
d
i
c
ti
e
k
ü
T
Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
İsmim Ayten Avcı, 53 yaşındayım, Antalya’da yaşıyorum.
Alışveriş yapacağınız marketi seçerken nelere dikkat ediyorsunuz?
Genelde evime yakın olan marketlere gitmeyi tercih ediyorum. Markette satılan ürünlerin kalitesi de
market seçimimde etkili oluyor. Her vatandaş gibi
ben de fiyatları karşılaştırıyorum. Kaliteyi mümkün
olduğu kadar uyguna almaya çalışıyorum. Sadece
fiyatı düşünerek alışveriş yapmıyorum. Marketin
temizliğine, dekoruna, ürünleri sunuş biçimine ve
personelin hizmetine de bakıyorum.
En çok hangi marketi tercih ediyorsunuz?
Antalya’da en yakınımda KOMAŞ var. Ben KOMAŞ’tan alışveriş yapmayı tercih ediyorum.
Sebze-meyve alırken marketi mi tercih ediyorsunuz pazarı mı?
Sebze-meyve alırken pazarı tercih ediyorum. Antalya’da yaşadığımız için pazarda köylülerin ken-
Tüketiciden
Tüketici alışveriş yapacağı marketi seçerken nelere
dikkat ediyor? Manav ve kasap reyonu market için bir
tercih sebebi mi yoksa atıl bir alan mı? Private Label’a
tüketicinin bakışı ne? Tüketici organik ürüne inanıyor mu?
Toplu alışveriş trendinin düşmesinin nedeni; çoğalan marketler mi yoksa alım gücünün düşmesi mi? Bu soruların
ve daha fazlasının cevabını artık “Tüketiciden” sayfasında
bulacaksınız…
Ben organik ürünlere pek fazla inanmıyorum. Gübreler doğal değil artık
onun haricinde en başta toprak
ölmüş. Kullanılan o ilaçlar toprağa
işliyor. Saf toprak, saf tohum artık
kalmadı. Marketlerde organik yazan ürünleri tercih etmiyorum çünkü
inandırıcı gelmiyor.
di bahçesinden getirdikleri ürünleri
bulabiliyoruz. Ben de özellikle bu
gerçek organik ürünleri almaya çalışıyorum.
Eti marketten mi alıyorsunuz
yoksa kasaptan mı?
Et alırken de marketlerdeki et reyonlarını tercih etmiyorum. Evimin etini
genellikle kasaptan almaya çalışıyorum. Etin tanıdık bir kasaptan alınması gerektiğini düşünüyorum.
Markette bir markayı seçerken,
kararınızı en çok o markanın
hangi özelliği etkiler?
Markaya duyduğum güven duygusu kararımı en çok etkileyen sebep.
Markanın verdiği ve önceden edindiğim kalite tecrübesi de çok etkili.
Tabi son zamanlarda yükselen fiyatlarla birlikte tercih edilen markalarda
da değişiklikler oluyor.
Marketler artık kendi markalarını oluşturuyor ve bu markaları
satışa sunuyor. Bu ürünlerle ilgili düşüncelerinizi alabilir miyiz?
Marketlerin kendi isimleriyle sattığı
markalara çok fazla güvenemiyorum. O yüzden pek kullanmıyorum.
Güvendiğiniz markalar nelerdir?
Ürünlere göre değişiyor. Salça alacaksam Tat alırım. Söke’nin unu
çok tercih ettiğim bir ürün. Kızartma yağı için Çotanak kullanıyorum.
Zeytinyağında genellikle köylülerin
kendi yaptıkları ev yapımı ürünleri
tercih ediyorum. Marka almak zorunda kalırsam Komili ve Kırlangıç
gibi markalar önceliğim arasında yer
alıyor. Kahvaltılık ürünlerde Sütaş ve
Sek çok iyi ürünler üretiyor. Tahsildaroğlu’nun peynirlerini de gerçekten çok başarılı buluyorum.
Organik gıda hakkında ne düşünüyorsunuz?
Her ürününü beğendiğiniz bir
marka var mı?
Eti ürünlerinin neredeyse tamamını
beğeniyorum. Nestle de öyle. Sütaş’ın da neredeyse tüm ürünleri
güzel buluyorum.
Son zamanlarda gıda fiyatlarında bir düşme ya da yükselme
görüyor musunuz?
Gıda sürekli pahalılaşıyor. Pazara
gittiğinizde bu farkı görebiliyorsunuz. 2010 senesinde pazarda harcadığım paranın şu an aynı ürünleri
almama rağmen 3-4 katını harcıyorum. Antalya gibi kendi ürününü
kendi yetiştiren bir şehirde bulunmamıza rağmen fiyatlar sürekli yükseliyor.
Son zamanlarda fiyatı en çok
yükselen ürün nedir?
Zeytin ve zeytinyağı fiyatları gerçekten çok yükseldi.
Toplu alışveriş mi yaparsınız
yoksa ihtiyacınız oldukça mı
alırsınız?
Eskiden aylık toplu alışveriş yapardım. Ama şimdi yapmıyorum. Bunda hem marketlerin çoğalmasının
payı var hem de yükselen fiyatların.
Marketçilere bir öneriniz var mı?
Açık ürünlere daha çok yönelmelerini isterim. Özellikle bakliyat ürünlerinin ihtiyaca göre alınması gerekiyor.
Takip ettiğim kadarıyla açık satışlara
bir sınır getirilecekmiş.
97
98
Gezi
Cenk Esidinç’in Hindistan gezisinden...
Gezi
Tanrıların ülkesi:
Hindistan
Aşkın göz kamaştırıcı anıtı Tac Mahal, sariler içindeki kadınlar ve türbanlı mihraceler, ülkenin kurucu lideri Mahatma Gandhi, hâlâ toplumu derin bir şekilde bölmeye
devam eden kast sistemi, Doğu Asya’nın dini önderi Buda ve kutsal sayılan ineklerin cenneti, cesetlerin yakılarak küllerin döküldüğü kutsal nehir Ganj, dünyanın
en yüksek dağları Himalayalar, bilişim ve yazılım dünyasına yön verenler, filler, 330
milyon tanrı ve tanrıça...Hindistan” denilince ilk akla gelenler bunlar ama sadece
bu kadar değil.
Dünyanın en kalabalık demokrasisi, bütün dinlerinin buluştuğu bir ülke, dünyanın en büyük sinema endüstrisi, dünyanın en büyük beyin göçünün olduğu bir
toplum. Hindistan’a Batı’dan gidenlerin çoğu yaşamlarındaki soruların cevaplarını
bulmak, özellikle de manevi olarak zenginleşmek için gidiyor. Ben de ilk defa Uzak
Doğu seyahati yapacağım için çok heyecanlıydım. Seyahat planımı yaparken Hindistan’da gezeceğim 3 şehri belirledim. Bu şehirler Mumbai, Delhi ve Chennai.
Gün geldi çattı. Büyük bir Airbus tipi uçakla gidecektik. Uçağın kalkışından yarım
saat sonra bazı hareketlilikler başladı. Uçakta birçok Hint vatandaşı koridorlara
uzanmaya başladı. Uçağın koltuk konforu yeterli olmadığı için kendilerini koridora
atıyorlardı. Gerçektende yerde oturup uzanmaya bu kadar meyilli bir insan topluluğu görmedim. Uçaktan inerken ilk iniş anımı hatırlıyorum. Sıcak bir dönemde
gitmiştim ve uçağın kapısının açılmasıyla burnuma gelen o kokuyu hafızamdan
çıkaramadım. Havada bir duman ve is kokusu vardı. Sonraki günlerde bu kokunun etraftaki nemden oluştuğunu öğrendim. Kısa bir yolculuk sonrasında otelime
vardım. İlk gecemi seyahat yorgunluğu üzerine rahat geçirdim. Kahvaltı yaparken
ne yersem yiyeyim aynı lezzeti aldım. Bunu sebebi aynı baharatların ve aynı yağların tüm yiyeceklerde kullanılmasıydı.
Dışarıya çıktığımızda trafiğin kuralsızca aktığına tanık oldum. Birkaç trafik lambası
var ve bunlar trafiğin akışını bozuyor aslında. Vatandaşlar, trafik lambasız, kornalar
ile bu konuyu zaten çözmüşler. Tüm insanların çıplak ayak ile dolaşması dikkatimi
çekti. Delhi halkının bir kesimi köprü altlarında baraka tarzı basit konutlarda yaşıyor. Bu bölgelerin kanalizasyon sistemi ve su şebekesi bulunmuyor. Bu yüzden
her an bir vatandaşın büyük ya da küçük tuvaletini giderdiğini görebilirsiniz. Bir diğer dikkatimi çeken konu ise sokak ortasında yapılan bazı meslekler. Diş hekimliği
ve kuaförlük sokakta icra edilebiliyor. Etrafta biriken saçların üstünde çıplak ayaklarıyla gezen kuaförü hiçbir zaman unutamam. Etrafta çok fazla dilencinin olması
dikkat edeceğiniz bir başka konu. Her şey kötü değil güzellikler de çok fazla. Biraz
da gezilecek yerlerden bahsedelim.
99
100
Gezi
Gezi
Aşkın hikayesi Tac Mahal
Hindistan demek Tac Mahal demek. Babür
İmparatorluğu’nun 6. Hükümdarı Şah Cihan
tarafından, dönemin başkenti Agra’da yaptırılan eserin hikayesi zaten biliniyor. Benim
dikkatimi çekense çevresinde oluşan çarpık
yapılaşma oldu. Bu durum yapının geleceğini
tehdit ediyor. Tac Mahal’in yapımında parlak,
ince mavi damarları olan beyaz mermer kullanılmış. Aynı mermerden yapılan ve yerden
yüksekliği 82 metre olan kubbe, Mimar İsmail
Efendi tarafından yapılmış ve 1648 yılında tamamlanmış. Kubbe üzerinde altınlı bir alem
var. Türbenin beyaz mermerden yapılmış 4
minaresine Hattat Serdar Efendi tarafından Yasin Suresi yazılmış.
Red Fort (Kırmızı Kale)
Kalenin isimi yapıldığı taşların
renginden geliyor. Bu kale tipik bir Hint-Moğol eseridir.
Kalenin girişinde sizi birçok gönüllü rehber karşılıyor. Ayrıca kalenin
girişi turistik malzeme
satan birçok dükkânla çevrilmiş. Bütün
bu engelleri aştıktan
sonra geniş bahçeler, sakin ve huzurlu
mekânlarla önünüzde
birdenbire bambaşka
bir dünyanın kapıları
açılıyor. Mutlaka gör-
meniz gerekiyor. Bunun haricinde görmeniz
gereken yerleri orada size herkes söylüyor
ama buradan bir hazırlık yaparak gitmenizi tavsiye ederim.
Mutfak…
Bölgeleri arasında mutfak ve yeme alışkanlıkları arasında farklılık olsa da Hint mutfağı kendi
içinde bir bütün. Baharatlarıyla meşhur olan
Hindistan mutfağı dünyanın en büyülü baharat
ve yemekleriyle tanınıyor. Dünyanın hiçbir yerinde bu kadar özel ve çeşitli baharat yok. Baharat cenneti Hindistan’ın geleneksel lezzetleri;
aloo banda, tavuk tikka, tumbo karides tikka,
somon tandoori, tavuk, dana ve kuzu masala
deneyebileceğiniz tatlardan sadece bir kaçı.
Köri, siyah kimyon, hardal taneleri, tarçın çubukları ve zencefil çok sık kullanılan baharatlar.
Hint yemeğinin özü, kokulu baharatların doğru
kullanımından geçiyor. Önemli olan yemeğin
gerçek tadını bozmadan onu zenginleştirecek
baharatı kullanmak. Baharatlar aperatif ve hazım kolaylaştırıcı olarak da kullanılıyor. Hindistan mutfağını bir bütün olarak değil bölgelere
göre incelemek daha doğru. Kuzeybatı bölgesinin mutfağı, zengin yemek seçenekleriyle
dikkat çekiyor. Bunların arasında en çok bilinen
biryani, pilav ve kuzu etinden yapılıyor. Kuzeyin
diğer olmazsa olmazları, yoğurt ve sarımsak.
Yoğurtla birçok içecek de hazırlanıyor. Doğu
Hindistan, hardal gibi sert aromalı baharatlarıyla biliniyor. Burada kırmızı et yerine deniz
ürünleri tercih ediliyor. Güney Hindistan ise çok
tüketilen Hindistanceviziyle tanınıyor.
101
Dünyadan
102
Dünya
perakendesindeki
gelişmeler
Dünya perakendesindeki son gelişmeler...
ABD’de işsizlik
başvuruları geriledi
A
BD’de işsizlik başvuruları, hava koşullarındaki iyileşme ve iş
gücü piyasasındaki istikrar ile geçtiğimiz hafta
beklenenden az gerçekleşti. İşsizlik başvuruları,
geçtiğimiz haftalarda 8
bin kişi azalarak 282 bin
kişiye geriledi. Bloomberg’in düzenlediği ankete katılan 52 ekonomistin
tahmini 290 bin kişinin
işsizlik maaşı başvurusunda bulunacağı yönündeydi.
Perakendede
“Tıkla ve Topla”
dönemi başlıyor
A
ldi, geleceğin e-ticareti için hazırlıklarına
başladı. Alman sert indirim mağazalar zinciri Aldi,
çok yakında Birleşik Krallık’ta bir web mağazası
açacak. Pilot uygulama
olacak bu alan Aldi’nin
gelecekteki genişlemesi
için bir test alanı olacak.
Almanya’da tüketiciler
ekonomiye güveniyor
Asya perakendesinin
yüzü gülmüyor
D
A
olar karşısında zayıf seyreden avro ve
düşük enerji fiyatları, Almanya’da tüketici güven
endeksindeki gelişmeyi
destekledi. Piyasa araştırma grubu GFK tarafından hazırlanan tüketici
güven endeksi ne göre
endeks, mart ayında bir
önceki aya göre 0,3 puan
artarak 10,0 puana yükseldi. Bu, Ekim 2001’den
bu yana görülen en yüksek değer oldu.
merika ve Avrupa
ekonomilerindeki
olumlu yöndeki seyir, lüks
perakendecilerini mutlu
ediyor fakat bu durum
Asya perakendesi için
pek geçerli değil. Prada’nın 2014 yılı sonunda
net karı 451 milyon avro
ama bir önceki seneye
göre karında yüzde 28’lik
bir düşüş söz konusu.
Karlılıkla birlikte genel satışlarda da bir azalma var.
Dünyadan
Dünyanın en büyüğü
Dufry olacak
Alman antitröst yasası
Edeka’ya dur dedi
Alman devinden İrlanda’da yatırım atağı
İspanya’nın perakende
kralı Mercadona
İ
A
A
K
sviçreli şirket Dufry, İtalyan World Duty Free
şirketinin çoğunluk hisselerini 3,6 milyar avro
değerinde bir anlaşmayla
alarak, grubu dünyanın
en büyük seyahat perakendecisi yapma konusunda anlaştı.
lman süpermarketler
zinciri Edeka, geçtiğimiz sene kasım ayında
Tengelman Gruba bağlı
451 şubeli Kaiser’s süpermarketleri satın almak için
teklif vermişti. Alman antitröst yasası çerçevesinde hareket eden rekabet
kurumu, tüm mağazaların
Edeka tarafından satın
alınması durumunda bunun haksız rekabete yol
açabileceği gerekçesiyle
Edeka’dan teklifi bu şekliyle kabul edemeyeceklerini bildirdi. Edeka’nın yeni
teklif vermesi bekleniyor.
lman indirim perakende zinciri Lidl,
İrlanda’da 60 yeni mağaza açmayı planlıyor. Hali
hazırda Lidl, İrlanda’nın
en büyük perakendecilerinden biri konumunda ve
Kuzey İrlanda’da 38, İrlanda’da 143 toplam 181
mağazaları bulunuyor.
antar WorldPanel’in
yaptığı
çalışamaya
göre Mercadona yüzde
22.1 pazar payıyla İspanya perakendesinin en
büyüğü konumunda. En
yakın rakibinin Carrefour
olduğu çalışmada Carrefour’un pazar payı ise
yüzde 7.7. Onları yüzde
7.6’lık payıyla Dia, yüzde
3.3 payıyla Eroski, yüzde
3.1 payıyla Lidl, yüzde
2.8 payıyla Auchan takip
ediyor.
103
bu
sezon
M
Moda
104
Şenay Kızıl
[email protected]
oda ikonu ünlü blogger
“Chiara Ferragni”
Teknolojinin giderek büyümesinin
yansıması olarak, başlarda sadece hobi
amaçlı yapılan blogger’lık, şimdilerde başlı
başına bir meslek ve gelir kaynağı haline geldi. Sanal alemde başlayan bu akım giderek
tüm dünyada fenomene dönüşmeye başladı.
Popülerlikte dünya yıldızlarıyla yarışır hale
geldiler...
2015
ilkbaharyaz
trendleri
B
ohem şıklık
60’ların sonlarında ve
70’li yıllarda ortaya
çıkan hayat tarzının günümüze yansımasını bu sezon
gece kıyafetlerinde göreceğiz. Valentino, Vera Wang ve
Joseph Altuzarra gibi dünyaca ünlü tasarımcıların yeni
sezon koleksiyonlarında yer
verdikleri uzun çiçekli elbiseler, parlak detaylar ve bohem desenler, özgür, rahat,
anı yaşamayı seven, gezgin
ruhlu insanların favorilerinden olacağa benziyor.
G
ömlek elbise
Sonbaharda görmeye başladığımız klasik
kesimli ve dik yakalı gömlek
elbiseler, yeni sezonda da vitrinlerdeki yerini alacak. Klasik
stilini rahatlıkla birleştirmeyi
seven kadınların vazgeçilmezleri arasında olacak.
Ç
izgi ve kare
deseni
Geçtiğimiz sezonlarda sık sık karşımıza
çıkan ekose, ilkbaharda
popülaritesini çizgili ve
kareli desenlere bırakacak. Pamuklu kumaş
üzerine işlenmiş pötikareler ve kalın çizgiler,
vintage tutkunlarının vazgeçemeyeceği parçalar
arasına girecek.
Moda
ne giyecegiz?
Bu akımın başında 1987
İtalya doğumlu Chiara Ferragni geliyor. Instagramda
3,5 milyon takipçiye sahip
dünyaca ünlü moda tasarımcısı ve model, aslında
hukuk öğrencisi. 2009 yılında The Blond Salad isimli
blogunu açtığında giderek
artan takipçileriyle beraber,
dünyaca ünlü markaların da
aranılan yüzü olmaya başladı. Ferragni, kendi tasarladığı ayakkabılarla Türkiye
dahil tüm dünyada ününe ün
kattı. İçerisinde zarif ve her
daim şık olan stilini yansıtan
fotoğraflarını paylaştığı blogunun, böylesine ün kazanmasındaki en büyük etken
ise; farklı ve cesur şekilde
kombinler yapması. Ferragni’nin bloğu, hem ulaşılabilir
hem de lüks markaların yer
aldığı bir yelpazeye sahip.
Bloğunda, soğuk renklerle
sıcak renkleri, farklı desenleri ve farklı kumaşları bir arada kullanması Ferragni’nin
alışılmışın dışında bir ikon
haline gelmesini sağladı.
E
tek pantolonlar
Eteği andıran
geniş ve kısa
kesimli pantolon
stili, kış sezonunda
olduğu gibi yaz
sezonunun da
en dikkat çekici
trendlerinden biri
olacak.
K
imononun trençkota
dönüşümü
Yine bu kış görmeye
alıştığımız, geçtiğimiz sezonun en sevilen trendlerinden
biri olan kimonolar, ilkbaharda trençkota dönüşecek.
Uzakdoğu’nun gizemli esintisi, yeni sezonda tarz görünmenin ve çabasız şıklığın
önemli bir parçası olacak.
S
üet ve püsküller
70’li yılların vazgeçilmezi süet kumaş ve hippi
tarzında çok sık gördüğümüz püsküller, 2015 İlkbahar
sezonunda yeniden bizimle
olacak. Trençkotlardan eteklere, klasik pantolonlardan
aksesuarlara kadar hemen
her parçada kullanılan süetler,
püsküllerle birleşip gardıroplara yumuşak ama aynı zamanda asi bir hava katacak.
B
u yaz beyaz ve sarıyı oldukça fazla göreceğiz…
İlkbahara en çok yakışan renklerden olan sarı ve beyazı, yeni sezonun en trend parçaları arasına sık sık göreceğiz. Spor giyimden, klasik şıklığa, çantalardan aksesuarlara
kadar her yerde beyaz ve sarının ışıltısına bürüneceğiz.
105
Farkında olmak
106
twitter.com/PerakendeKusu
Yerel güç olmak
Y
erel güç olmak demek; gücünü o bölgedeki halktan
alarak o bölge halkının beklentilerine uygun hareket etmek demektir. Ulusal marketlerin yeni taktiği yerel perakendecinin bulunduğu
yerlerde küçük metrekarelerle, ürün
gamını azaltarak, yerel perakendeci ve discount marketlerin karşısına çıkmak. Esneklik, çabuk karar
alma, inisiyatif kullanabilme, samimi
müşteri - personel -patron iletişimi,
hızlı mal alım kararı, yöresel beklenti ve ürünlere cevap verebilme
becerisi ulusal zincirin yapması çok
da kolay olmayan durumlar. Aslında yerel perakendecinin 3 büyük
gücü bulunuyor: Hizmet reyonlarının işletilmesi, yerel beklentiye tam
cevap verebilme ve samimi müşteri -personel - patron iletişimidir.
Yerel perakendecinin mağaza önü
kaldırımı semt pazarına çevirdiğine
hepimiz şahit olmuşuzdur. İşte bu
onun gücüdür. Hiçbir ulusal zincir
bunu onlar kadar iyi beceremez.
Deneyenler ise o satış havasını yakalayamadılar. Bu nedenle yerel perakendeci bu avantajını çok iyi kullanmalıdır. Çünkü Türk insanı pazar
kültürüne alışıktır ve meyve-sebzeyi
her yerden almaz. Diğer temel hizmet reyonları et ve et ürünleri ile
unlu mamul reyonlarıdır. Bu reyonları ulusalların bir yerel gibi işletmesi
ve düzenlemesi imkansız gibidir. O
albeniyi yaratmak bir felsefe değişikliği gerektirir. Üçüncü güçlü
oldukları yön ise etkin samimi iletişimdir. Müşteri, personel ve patron
arasında farklı bir iletişim vardır. Bu
iletişimi ulusal zincirlerin yakalaması
zordur. Personelin çalışma şartları, ulusal marketlere göre daha zor
olmasına rağmen patronla kurulabilen o samimi iletişim, personelin
kuruma bağlılığı yönünden ulusala
göre daha fazladır. Personel eve
gidecek otobüs parası olmadığında
müdür ona yol parası verebilir. Bir
ihtiyacı olan personele patron kolaylık sağlayarak yardımcı olur.
Oysa bunlar ulusallarda prosedür
ile belirlenmiştir. Kimin ne zaman,
ne kadar para isteyeceği, ne yaparsa ne kadar ve ne zaman ödül
alacağı yazılmıştır. Diğer zamanlarda çalışana kapı kapalıdır. Kısaca
ulusal zincirlerde her şey daha önceden belirlenmiş esnek olmayan
kurallarla yönetilir. Yereller zincirlerde ise kararlar olay bazında hemen
alınır. Sözün özü, yereller bu güçleri
sayesinde gittikçe bölgelerinde büyüyecekler ve bölgelerinde tek söz
sahibi olmaya devam edecekler.
108
Mizah
Üçge 2012 Karikatür Albümü’nden

Benzer belgeler

Buradan - PwC Türkiye

Buradan - PwC Türkiye Anadolulu Filozof Heraklitos’un dediği gibi “Değişmeyen tek şey değişimin kendisi…”

Detaylı