attachment_id=866

Transkript

attachment_id=866
NINA SIMONE’UN HAYATI
Nina Simone (gerçek adı Eunice Kathleen Waymon) ABD’li şarkıcı, şarkı sözü yazarı, piyanist ve
insan hakları savunucusu. Caz, blues, soul, R&B ve folk müzik türleirnde unutulmaz bir yer edinen
Simone, müzikle yaşayan kalabalık bir ailede dünyaya geldi. Müziğe olan yeteneği 10 yaşındayken
keşfedildi ve 1950 yılında New York Juilliard Müzik Okulu’nda müzik eğitimine başladı. Ancak o
günlerin yoğun ırkçı bakısına bir de ailesinin maddi sıkıntıları eklenince yeniden Philadelphia’ya
taşınmak zorunda kaldılar.
Simone, aynı zaman diliminde Martin Luther King'le yakınlaşarak siyasi çizgisini netleştirdi. Irkçılık
ve savaş karşıtı dünya görüşü yüzünden ABD'ye tavır koyarak Avrupa'ya geçti. Liberya, İsviçre,
Hollanda, Belçika, İngiltere gibi ülkeler dolaştıktan sonra Fransa'ya yerleşti. 1978'de Vietnam
Savaşını protesto amacıyla vergi ödemekten kaçınınca, tutuklandı.
Şarkı sözü yazarlığı da yapan sanatçı, 'Four Women' adlı eserinde siyahi kadınların çektiği
işkenceyi anlattı. 'Mississippi Goddam' adlı şarkısı türündeki yapıtları, Medgar Evers adlı ırkçılığa
direniş kahramanının öldürülmesi, bir siyahi kilisesi bombalanarak dört küçük siyahi çocuğun
ölmesi gibi olayları protesto etmek için yazılmıştı.
Nina Simone’un oldukça dikkat çeken ve adeta onu seyretmeyi emreden bir sahne duruşu vardı.
Çoğu zaman dedikodulara ve tartışmalara sebep olan ancak her zaman tüm dinleyicilerinin
zihinlerine ve kalplerine doğruyu aşılamaya kararlı olan Simone, 20. yyda müziğin gücünü kendi
yegane amacı olan sosyal bir değişim yaratmak için kullanmayı çok iyi bilmişti. Ününün tavan
yaptığı zamanlarda kendisi sıklıkla siyahilerin medeni hakları için gelişen hareket içinde yer aldı.
Nina’nın müziğini çözümleyebilmek için öncelikle onun hayatında yer almış ve onu oldukça
etkilemiş olan çeşitli hadiselere bir göz atmak gerekir. İlk sahne performansını 10 yaşında yapan
Simone, o gün çok büyük bir alkış almıştı ancak ailesi siyahi oldukları için ön sıralardan
kaldırılmıştı. Büyük umutlarla Philadelphia Curtis Enstitüsüne başvurmuştu ancak başvuru
reddedilmişti. Bethlehem Records onun bilgisi dahilinde olmadan onun şarkılarıyla bir albüm bile
çıkarmıştı, tabii ki bunun için ona bir ödeme bile yapılmamıştı. Ayrımcılık ve kötü şirket anlaşmaları
Nina’nın yaşamını oldukça tıkanmış bir hale getirdi. O ise daha da ateşli bir biçimde şarkılarında
herkesin haklarını savunmaya devam etti. Bir caz şarkıcısı olarak alınmaktan da nefret ediyordu.
Bir mülakatında “Birçok beyaz için caz siyah demek, caz kirlilik demek ve benim yaptığım müzik bu
değil. Ben siyahi klasik müziği yapıyorum.” demişti. Nina gerçek anlamda sahip olduğu bir evi
olmayan bir dünya gezginiydi ve o dünyaya müzik şirketlerinin ayrımcı tavırlarının hiçbir zaman
tolere edilemeyeceğini göstermeye kararlıydı.
Missisippi Goddam
Nina Simone Missisippi Goddam’ı Birmingham Alabama’da Haziran 1963’tek Ku Klux
Klan’ın Medgar Evans’ı öldürmesi ve ayrıca 16. Caddedeki Baptist Kilisesi’nin
bombalanması ve dört siyahi kız çocuğunun ölmesine karşı bir protesto olarak yazdı.
Bu üç satırda Nina ırkçı tacizlerin en sık yaşandığı üç güney eyaletinin adlarını sayıyor.
Burada gerçekten de herkesin bu gerçeklerin farkında olduğunun üzerinde duruyor.
Bir sonraki dizede Nina dinleyiciye aslında çok basit ve cevabı bariz bir soru sorarak
varolan bu durumun ve toplumdaki eşitlik algısının sorgulanmasını istiyor. Tüm
yaşananların gericiliğinden ve artık buna dayanamayacağından bahsediyor.
Bir sonraki dize bariz bir biçimde siyahilerin toplum içinde uğradığı persecution’dan
bahsediyor. ‘Tazılar’ diyerek muhtemelen Ku Klux Klan üyelerinden bahsediyor. Çocuklar
o zamanlarda kimi zaman nedensiz yere ailelerinden alınıyordu. ‘Siyah kedi’ Nina’nın
gelecek hakkındaki endişelerini ve dış dünyanın üzerinde hissettiği tehditlerini ve kötü
şansı simgeliyor.
Bu dize Tanrı’ya bir yakarış. Ölümün ten rengi ayırmaksızın herkese bir gün uğrayacağını
söylüyor. Oraya veya buraya ait olmadığını veya olamadığını söylerken toplum içinde yer
edinmiş olan eşitsizliğin üzerinde duruyor.
Bu dize diğerlerine nazaran daha uzun. Toplumun ve hükumetin yaklaşımından
bahsederken aynı zanda toplumda ırkçı ayrımcılık, dışlama ve tacizle ilgili olarak
yapılması gereken değişikliklerin de dikkatlice ve yavaşça yerleştirilmesi gerektiğini
söylüyor. Ancak sonrasında kendisine de karşı gelerek bir an önce harekete geçilmezse
bu ayrımcılığın daha birçok masum insanın ölümüyle sonuçlanacağını söylüyor.
Bu dizede de siyahi insanlara karşı savaş açmış olan topluma karşı duruyor. Okul
boykotlarından ve picketinglerden söz ederek kamuoyunu insan hakları için verilen
mücadeleyi komünist bir tezgah olarak yaftalamakla suçluyor. Tek istediğinin herkes için
eşitlik ve özgürlük olduğunu, bunun yanı sıra ülkenin de yalanlarla ve sahte vaatlerle dolu
olduğunu söylüyor. Siyahilerin ‘temiz olmak ve mevcut kültüre ayak uydurmak’ şartıyla
topluma entegre olabileceği yalanının üzerinde durarak herkesin sonunda bir sinek gibi
öleceğini söylüyor. Sürekli yavaş olunması gerektiğini söyleyen hiçkimseye de
güvenmiyor.
The name of this tune is Mississippi Goddam
And I mean every word of it (Simone 1963)
Alabama's gotten me so upset
Tennessee made me lose my rest
And everybody knows about Mississippi Goddam (Simone 1963)
Can't you see it
Can't you feel it
It's all in the air
I can't stand the pressure much longer
Somebody say a prayer (Simone 1963)
This is a show tune
But the show hasn't been written for it, yet (Simone 1963)
Hound dogs on my trail
School children sitting in jail
Black cat cross my path
I think every day's gonna be my last (Simone 1963)
Lord have mercy on this land of mine
We all gonna get it in due time
I don't belong here
I don't belong there
I've even stopped believing in prayer (Simone 1963)
But that's just the trouble
"do it slow"
Washing the windows
"do it slow"
Picking the cotton
"do it slow"
You're just plain rotten
"do it slow"
You're too damn lazy
"do it slow"
The thinking's crazy
"do it slow"[…] (Simone 1963)
Picket lines
School boycotts
They try to say it's a communist plot
All I want is equality
For my sister my brother my people and me
Yes you lied to me all these years
You told me to wash and clean my ears
And talk real fine just like a lady
And you'd stop calling me Sister Sadie
Oh but this whole country is full of lies
You're all gonna die and die like flies
I don't trust you any more You keep on saying "Go slow!"
"Go slow!" (Simone 1963)
Four Women
“Four Women” Simone’un 1966’da çıkardığı Wild is the Wind albümünde yer alıyor. Şarkı
dört ayrı Afro-Amerikan kadının hikayesini anlatıyor. Bu dört ayrı karakter de toplumda
yer alan Afro-Amerikan kadın stereotiplerini temsil ediyor.
Kadınlardan ilki, Aunt Sarah, Afrika kökenli insanların köle olarak kullanılmasını anlatmak
için kullanılıyor. Nina’nın bu karakteri tasvir edişi, kendi ırkına ait olduğunu inandığı güçlü
yönlerine vurgu yaparak siyahilerin çok uzun süreden beri çekmiş oldukları çile
anlatılıyor.
İkinci kadın, Saffronia, bir melez. İki dünyanın arasında sıkışıp kalmış birisi. Baskı altında
kalmış bir hayata sahip ve Nina her anlamda gücü tutan beyazların elinde acı çeken
siyahilerin altını çiziyor.
Üçüncü kadın, Sweet Thing, bir fahişe. Hem siyahilerden hem de beyazlardan toplumsal
anlamda kabul görüyor çünkü onun ‘saçları güzel’, o sadece cinsel tatmin sağlayan bir
obje. Parası olan herkesin küçük kızı.
Karşılaştığımız dördüncü kadın oldukça çetin ve nesiller boyu sürmüş olan baskı ve
ızdırabın, köleliğin izlerini taşıyor. Simone bu kadının ismini dramatik bi biçimde sonlanan
finalde haykırıyor: Peaches.
My skin is black
My arms are long
My hair is woolly
My back is strong
Strong enough to take the pain
Inflicted again and again
What do they call me
My name is Aunt Sarah
My name is Aunt Sarah
Aunt Sarah
My skin is yellow
My hair is long
Between two worlds
I do belong
My father was rich and white
He forced my mother late one night
What do they call me
My name is Saffronia
My name is Saffronia
My skin is tan
My hair is fine
My hips invite you
My mouth like wine
Whose little girl am I?
Anyone who has money to buy
What do they call me
My name is Sweet Thing
My name is Sweet Thing
My skin is brown
And my manner is tough
I'll kill the first mother I see
My life has to been rough
I'm awfully bitter these days
Because my parents were slaves
What do they call me
My name is PEACHES
http://www.youtube.com/watch?v=fVQjGGJVSXc
http://www.youtube.com/watch?v=WRmzQ39sXTQ

Benzer belgeler