Bulgaristan Nüfus İstatistiklerine Aid Tetkikler

Transkript

Bulgaristan Nüfus İstatistiklerine Aid Tetkikler
BAŞVEKÂLET
S T A T İ S TİK
mum
Müdürlüğü
1
Bulgaristan
Nüfus İstatistiklerine Aid
Tetkikler
YAZAN: G. Th. DANAİLOF
Professör
ve Sabık
Nazır
Almancadan Türkceye hulâsa eden:
İBRAHİM
Neşriyat No 101
Tetkikler
Serisi
No 56
((tyOtALOM. ^
Bulgaristan Nüfus istatistiklerine
Aid Tetkikler
T
Bulgaristan Nüfus istatistiklerine
Aid Tetkikler
i
Bulgaristan
Vaktile
nüfus istatistiklerinin
tarihçesi.
(Bulgaristan Merkezî İstatistik Enstitüsü) ve hali hazırda
İstatistik Umum Müdürlüğü unvanını taşıyan müessesenin toplayıp neşreylediği malûmat aşağıdaki tetkiklerin esasıdır:
Evvelce Bulgaristanın da dahil olduğu Türkiye İmparatorluğu nü­
fus sayımları yapmamıştır.
İmparatorluk
bu gibi işleri yapacak bir
müesseseye de malik değildi. Eski Osmanlı İmparatorluğu hakkında bazı
avrupalı müellif ve seyyahların neşrettiği kitaplarda nüfus kesafeti ve
saire hakkında görülen malûmat da kontrolü imkânı olmıyan tahmin­
lerden ibarettir.
Bilâhara tesis olunan Bulgar beyliği teşekkülünün ilk yılında bir
istatistik bürosu tesis etmiş ve teşekkülünün ikinci senesinde,
(1880)
ilk nüfus sayımını l bir günde) yapmıştır.
Bu, birinci ve tamamile Avrupa usullerine tevfikan icra edilen nü­
fus sayımını az zaman sonra başka sayımlar takib etmiştir. 1 8 8 4 sene­
sinde Rumeli sancağı sayımı, 1887 de, yeni tesis olunan birleşik Bulgagaristan sayımı ve daha sonra 1892, 1900, 1 9 0 5 . 1910. 1920 ve en sonra
1926 sayımları icra edilmiştir. Bütün bu sayımlarda Beynelmilel İstatis­
tik Enstitüsünün kabul ettiği esaslar tatbik edilmiştir. Bu sayımların ic­
rasına birinci sırada muallimler olmak şartile, Bulgaristanm bütün mü­
nevver tabakası iştirak etmiştir. Sayımlar hakkında neşredilen
ve bu
hususta cezaî müeyyideler vazeden bir kanun da sayımların icrasına iş­
tirak edenlerin vazifesini vasi mikyasta kolaylaştırmıştır. Bütün bu sa­
yımlar ve bilhassa
1900 senesinden sonra
yapılanlar
Avrupa umum
sayımlarında tatbik olunan usulleri nazarı itibara alarak icra edilmiş
ve bu suretle nüfus hakkında sahih bir fikir verecek zengin malûmat
elde edilmiştir. Bu sayımlarda elde edilen, dil. din. milliyet ve sair
millî münasebetler hakkındaki malûmat, Bulgar istatistik materiyelini
— 4 —
çok zenginleştirmiş ve nüfus meselelerinin bu bakımlardan tetkiki müm­
kün olmıya başlamıştır.
Sayımlardan maada, nüfusun dinamik
hareki
vaziyeti de merkezî
istatistik Enstitüsü tarafından esaslı bir müşahedeye tâbi tutulmuştur.
Türk idaresinden ayrılmayı müteakib klise memurları
ruhanî
sınıf)
ölüm. doğum ve evlenme defterlerini tutmağa mecbur edilmişlerdir.
Fakat hidayette tabiî olarak, bu gibi kayıtları tutmak hususunda
lâzımgelen tecrübe henüz kâfi derecede olmadığı ve diğer taraftan halk
da. bilhassa müteassıp hocaların tesiri altında bulunduğu için. hu ilk
istatistik kayıtlarından kâfi derecede istifade edilememiştir.
Bu sebepten dolayı. İstatistik Müdüriyeti, ölüm. doğum ve evlenme
kayıtlarını 1831 senesinde komünlere
tevdi etmeye mecbur olmuş ve
1900 den itibaren, bu malûmat adlî memurların sıkı nezareti altında tu­
tulan defterlerden çıkarılmaya başlanmıştır. Halihazırda memleketimiz­
de yalnız içeri ve dışarı muhaceret hareketlerine dair istatistikler nok­
sandır. Bu sahadaki tetkikler yalnız idarî malûmata istinat • binektedir.
ilk senelerde toplanan istatistik malûmatı münferit ciltler halinde
neşredilmekte idi. 1910 senesinden itibaren bu malûmat her sene tanzim
ve neşredilen istatistik yıllığına dereedilmektedir.
ilk
tetkikler:
Bulgar demografisine aid meseleler şimdiye kadar pek az müellifler
tarafından tetkik edilmiştir. İlk defa M. Sarafov nüfusumuzun sükûnî
vaziyeti hakkında bir kaç etüt neşretmiştir. Kus edebiyatında nüfus ha­
reketine dair birinci etüd olarak ve maruf Rus Coğrafya Profesörü A.
Nütschin tarafından
' B u l g a r nüfusu
I Semlevedenie)
narnile neşredilen mecmuadaki
hakkında tecrübe) unvanlı yazım 1893 senesinde ba­
sılmıştır. Bilâhara 1 9 1 4 senesinde. Bulgaristan istatistik umum müdür­
leri meyanında yüksek bir mevkii olan M. Kiril
Poppov
(İktisadî Bul­
garistan) namındaki eserini neşretti ve bunu müteakih Profesör Mişailon
tarafından Bulgar nüfusu hakkında mufassal bir etüd neşredilmiştir.
Tetkikattmızııı
şeması :
Bu eserde Bulgaristan nüfusu üç cepheden tetkike tâbi tutulmuş­
tur. Birinci kısımda. 1912 muharebesine kadar Bulgaristan nüfus hare­
ketinin temayülleri tetkik edilmiştir.
—
5
—
İkinci kısımda ( 1 9 1 2 - 1 9 1 3 ) ve ( 1 9 1 5 - 1 9 1 8 ) harpleri esnasında ve
bu harplerden sonra bu harplerin nüfus hareketi üzerine yapmış olduğu
tesirler tetkik olunacaktır.
Üçüncü kısmın başlıca gayesi. Türk ve Bulgar milletlerinin
nüfus
hareketindeki müşabehet ve farkları tetkik ve hu husustaki ırkî tesirleri
tahlil etmektir.
Bu son kısım, nüfus hadiselerinin din ve ırk itibarile farklarını
tetkik ve mukayese etmek itibarile çok mühim bir mevzua temas etmek­
tedir.
Böyle bir tetkikin muvaffakiyet verebilmesi için her halde her iki
ırkın hususiyetleri ile aralarındaki farkları tamamile ve sarih bir surette
tayin ve tefrik etmek lâzımdır. Bunu yapmak için de her iki milleti iti­
nalı bir surette tetkik ve tarif etmek icabeder.
Bu mesele, elimizdeki eser için ikinci derecede bir mevzu teşkil
ettiğinden, bu mevzuda yeni neşredilen. Irettscfıck.
Seluturski.
Drinoı.
Yorgu. Hammer gibi müelliflerin ve bilhassa Macar türkoloğu Vanberi
ve Dr. Witeek--lerin eserlerinden istifade edilmiştir.
Tetkikimizin umumî bir hulâsasını yapmak çok güç ve belki im­
kânsız bir teşebbüs olacaktı. Zira bir çok nazarî eserlerde olduğu gibi.
müellifin maksadı burada umumî bir fikir veya tek bir netice çıkarmak
değildir. Burada zaman ve mekân itibarile tetkiki lâzımgelen ampirik
kanunlar mevzuubahistir. Bu itibarla bunlardan hiç bir zaman umuma
teşmili mümkün olan kanunlar, kaideler çıkarılamaz. Zor bir çalışma
neticesinde elde edilen ilmî neticelerin bu vaziyet ve mahiyeti bizi umumî
bir netice çıkarmak imkânından haklı olarak uzaklaştırmaktadır.
Bina­
enaleyh, Bulgaristan demografisini alâkadar eden bazı mücerred am­
pirik müşahedeler
ve izahlarla iktifa etmek
zaruretindeyiz.
Aynı za­
manda şunu da söylemek isterim ki. bu işimin her bir noktasında ista­
tistik metodunun esaslarım tatbik ve neticeleri, etnografik
bakımından
kollektif manalar haline koymak için elimden geleni de yaptım. tstatistiklerdeki istikrarları (stabilite) veya inkişafları aramak, mahal ve za­
man itibarile değişiklikleri göstermek ve bu suretle tetkik ettiğimiz am­
pirik kanunları tayin etmek, başlıca vazifem olmuştur.
Hadiselerin toplu tezahuratile heyeti umumiyelerindeki hakikî ma­
naları bulmağa çalıştığım gibi. Lexis.
Bortkjevitch
ve Tscfııı pro w'un
fikirlerine uygun olarak bunlardan umumî fikirler çıkarmayı kendime
ilmî bir vazife olarak kabul ettim. Tetkikatımda mümkün olduğu kadar
— 6 —
bu ciddî ve mantıkî esasları tatbik ettiğime nazaran aldığım muhassala
istatistik neticelerine dair yalnız bir kemiyet veya bir vasatî işi değil,
tezahüratın
umumî noktai nazardan ciddî ve mantıkî bir tanzim ve ter­
tibi olmuştur. Esere metodik bir mahiyet vermek ve bununla beraber
son zamanda riyazi istatistikçiler tarafından takib edilen yollarda yü­
rümemek
maksadı ile, bu
eserde
istatistik metodu
son derecede
ve
T s c h u p r o u ' s - B r i k e i ' m fikrine uygun bir surette tatbik edilerek, kollektif
manalar nazarı itibara alınmış ve (İnduction)
usulü kasden istimal edil­
memiştir.
II
a ) Nüfusun sükünî vaziyeti
Nüfus
kesafeti
ve iskân
vaziyeti:
Bu tetkikin birinci kısmında 1 8 8 0 senesinden 1912 senesine kadar,
yani 32 senelik bir zaman esnasındaki nüfus hareketinin hususiyetleri
tetkik edilmektedir. Bu zaman esnasında 9 6 , 3 4 5 kilometrelik bir sahada
nüfus miktarı 2,8 milyondan 4,4 milyona, nüfus kesafeti ise kilometre
murabbamda
2 9 , 0 dan
4 6 , 0 a çıkmış olduğu
birinci derecede
göze
çarpmaktadadır. Bu zaman için nüfusun senelik vasatî tezayüdü % 1,31
dir. B u artış muhtelif amillerin mahsulüdür. 1892 senesine kadar tezayüd pek az ve oynaktır,
bundan sonra
daimî
bir surette yükselir
ve
% 15 e kadar çıktığı gibi memleketin muhtelif kısımları için de dikkate
değer farklar arzeder. Tezayüdler, meselâ: Plevne
Burgaz
Vilâyetinde % 2 , 2 4 , Sofya
vilâyetinde % 2,22,
Vilâyetinde % 5,46 derecesindedir.
Nüfusun muhtelif grupları arasında da aynı farklar müşahede edilmek­
tedir: Bulgarlarda ( % + 1,89) Türklerde ise (— % 0 , 9 1 ) dir. Bu artış
umumî bir tezayüttür, hakikî tezayüd yani ölüm ve doğum vakaları ara­
sındaki fark Bulgarların lehinde yine aynı derecede müsait bir vaziyet
ibraz etmektedir. 1 9 0 4 senesinden 1907 senesine kadar bu tezayüd Bul­
garlar için ( % 2 , 2 6 ) Türkler için ise yalnız ( % 1,5) rakkamile göste­
rilmektedir. Buna binaen iki grup arasındaki farkları yalnız Türklerin
hicretine değil, aynı zamanda da büyük bir kısım için, başka sebeple­
re de atfetmek lâzımdır.
Nüfus kesafeti de memleketin muhtelif kısımlarında farklıdır. 2 5
sene zarfında memleketin muhtelifm ı n t a k a l a r ı n ı nnüfusu farklı olarak
artmıştır: E n ziyade kesif nüfuslu mıntakalar şunlardır: Tirnova,
Sumen,
— 7 —
Vidin, Ruse ve Plevne vilâyetleri. Bunlardan da 1912 de en ziyade kesif
olanlar kilometre murabbaında Vidin ( 8 4 , 8 ) . Radomir
( 6 2 , 6 ) , Gabro­
vo ( 7 3 , 5 ) , Tirnovo
( 7 1 . 5 ) , B. slatina ( 6 0 , 4 ) . G. Orchoviça
( 6 9 , 3 ) , Drenovo ( 6 1 , 8 ) ve bilhassa Sofya ( 8 3 , 9 ) vilâyetleridir. Demekki en ziyade
kesif nüfuslu mıntakalar Stara Planina yamaçları ile Sumen ve Türk­
lerin muhaceretinden evvel Vidin civarlarıdır. Tuna civarında bulunan
mıntakalara nazaran Stara Planina yamaçlarındaki mıntaka hepsinden
fazla kesif nüfusludur. Deniz sahilindeki mıntakalar ise nisbeten daha
seyrek nüfusludur. Bu vaziyet diğer memleketlerin bu husustaki vaziyet­
lerinin tamamen aksidir.
Şehir, köy, mahalle ve sair iskân mevkileri itibarile Bulgaristan
nüfusunun ayrılışı ayrıca kendine mahsus bir şekil arzetmektedir. 1 9 1 0
senesi nüfus sayımına nazaran şehir nüfusu umum nüfusunun ( % 1 9 , 1 )
ni teşkil ettiği halde, köy nüfusu ( % 8 0 , 9 ) unu teşkil etmektedir. O
tahrire göre cenubî Bulgaristanın nüfusu ( % 2 2 . 7 ) şehirlerde, şimalî
Bulgaristanın nüfusundan ( % 1 7 , 7 ) daha kuvvetli bulunmaktadır.
Kulübe ve mahalle ismini taşıyan dağınık meskûn mahaller, Bul­
gar iskân vaziyetinin ayrıca bir hususiyetidir. B i r nevi çiflik olan bu
mevkilerin yekûnu 5,069 olduğu halde bunlardan yalnız 1,096 tanesi
kendine mahsus orman, arazi ve sairesi olan münferid mülkler şeklinde
olarak umumunun ( % 2 1 , 9 0 ) nı teşkil etmektedir.
Bunlar Ossogoval
Planina
dağlarında (Bosilgrat
mıntakası)
ve Orta
Stara
nm şimal yamaçlarındadır ve yalnız Bulgarlarla meskûndurlar.
Cenubî yamaçlarda böyle mahaller mevcud değildir.
Bu iskân usulü yalnız ve münhasıran Bulgarlara mahsus olduğu
gibi tarih itibarile de Stara Planina nın iskânı ile başlar. Bununla bera­
ber Türklerin istilâsından sonra
bu iskân usulünün
başlamış olması
muhtemeldir. Bu gibi dağınık mahallerin Pomaklarm (bir Bulgar un­
suru) ikamet ettiği Rodop
dağlarında da bulunması şayanı dikkattir.
Vaktile memleketin hakimi olan ve bundan dolayı hayatlarından
Bulgarlardan daha emin Türkler her halde gerek Stara
Rodop
Planina
gerekse
dağlarında böyle dağınık bir tarzda yaşamışlardır.
Bu zaman esnasında ve umumî bir şekilde olarak şehir nüfusu meyanında bazı değişiklikler vuku bulmuştur. İstiklâlden evvel fevkalâde
müsaid bir vaziyette bulunan ve terakki eden Stara Planina
etrafındaki
bir çok şehirlerin nüfusu bilâhara ev sanayiine rücu etmiş ve azalmış­
tır. Diğerleri ve bilhassa Tuna boyunda bulunanlar. Kırım muharebesin­
den sonra, ticarette kazandıkları mevkileri kaybederek, nüfusları da yeni
tesis edilen demiryol istasyonlarına doğru inmeğe başlamıştır.
Sofya,
Varna, Burgaz ve sair yerler ise yine Hükümet tarafından tatbik olunan
—
8 —
tetbirler sayesinde nüfuslarını çok çabuk ve büyük bir mikyasta arttır­
mışlardır.
Bulgar nüfusunun başka bir karakteristik alâmeti daha vardır. Bu
da iktisadî teşebbüsatın gruplarındaki
vaziyettir.
Şöyleki:
hakimiyetinin karanlık zamanında idare tarafından
Türkiye
yapılan tazyik ve
buna karşı mümkün olduğu kadar fazla mukavemet zarureti neticesinde.
Patriarkal ananelerine uygun olarak, bilhassa köylerde, bir kaç kişinin
iştirakile meydana »elen bir takım iktisadî teşekküllerle bir ne\ i e\
-anayii /ıılııır etmiştir. İlk
umumî yekûnda
tahminlere nazaran
6 kişilik ev sanayii
' 6 2 nisbetinde idi. Son zamanlarda ise bu şerait
nisbeten değişmiş, fakat 6 - 7 ve fazla azadan mürekkep ve sanayiinin
vaziyeti her bakımdan faikivctini muhafaza etmiştir. Bizim ve yabancı
müelliflerin çok bahsettiği 2 0 kişilik teşekküller (eski devirlerde), son
tahrirlere nazaran pek nadirdir.
Nüfusun
bünyesi
Şimdi bir
Cinsiyet,
1
:
az da
nüfus
bünyesine
aid
noktaları
tetkik
edelim,
Y a ş , Aile ve Sıhhat vaziyeti).
— Cinsiyet
:
Bulgaristan, erkekleri adetçe kadınlardan
fazla olan memleketler­
dendir. 1 8 8 0 sayınıma göre 1 0 0 0 erkeğe ( 0 0 1 t kadın. 1 9 1 0 sayımına
göre de 1000 erkeğe karşı ( 9 6 6 ) kadın bulunmuştur.
Bunlar umumî
rakamlardır. Bununla beraber daha doğru bir müşahede gösteriyor ki
Stara
anın
şimal ve cenubunda kadınların adedi erkeklerinkinden
daha büyüktür. Keza şehir ve kır nüfusunda
vardır. 1 9 1 0 sayımına nazaran
da bu hususta bir fark
1000 erkeğe karşı şehirlerde ( 9 3 5 ) ve
köylerde ( 9 7 3 ) kadın sayılmaktadır.
2 — Yaş inkisamı
:
Bul gar nüfusunun başlıca karakteristiği çocuk yaşıdır. Çocuklar
nüfusun ( % 4 0 ) mı teşkil ediyor. Bulgaristanda 0 - 15 yaş ile 7 0
yaşından fazla, yani gayri faal nüfus ( % 4 0 , 2 ) , 2 0 - 6 0 yaşma kadar,
yani hakikî faal nüfus 1% 4 0 . 6 ) ve 1 5 - 2 0 ile 6 0 - 7 0 yaş arasındaki y a n
faal nüfus da I
1 3 ) nishetindedir.
f
Köy
ve şehir nüfusu arasında
hu hususla ehemmiyetli bir fark
vardır. Faal nüfus şehirlerde ( % 4 7 ) ve köylerde
c
yalnız ( /o 3 9 ) u
-
9 —
teşkil etmektedir. Çocuklar ise şehirlerde 1000 nüfusda ( 3 2 3 ) ve köy­
lerde ( 4 0 7 raddesindedir. Beşerimizin sonunda bulunan A ve B diya­
gramları Bulgar nüfusunun yas itibariie inkisamı hakkında sarih bir
fikir vermektedir. Bunlarda kadınlara ait olan çizginin 25-50 yaşına
kadar yukarıya doğru çıktığını »örüyoruz. Bulgar nüfusunun bu karak­
teristik hususiyeti başka memleketlerde katiyen bulunamaz.
3 — Medenî
hal vaziyeti
:
Memlekette carî olan patriarkal-sanayii sistemi sebebile aile teşekkülâlı kendisine
mahsus
bir mabiyet göstermektedir.
Irlândayı misal
olarak aldığımız takdirde 15 yaşından fazla olanlar meyanında Bulgaristanda ( % 1 6 ) bekâr ve { % 74,6* evli bulunduğu halde irlanda da
bu nisbetler ( % 4 7 . 7 ) bekâr ve
11-9) evlidir. Ziraatımızın bulundu­
ğu iptidaî vaziyet sebebile her vakit çok işçi aranması, genç yaşlarda
evlenmeyi intaç ederek yeni ailelerin teşekkülüne hadim olmuştur. Ev­
liler grubunun büyüklüğü bu suretle izah olunabilir.
4.
Maluliyet:
Bulgaristanda ilk sayımlar
bir çok müelliflerin
hayretini mucib
olacak derecede çok malûl göstermiştir. Fakat son sayımlar bu hususta
başka bir vaziyet meydana çıkarmışlardır. 1910 senesinde 10.000 nüfusta
37.55 (kör. sağır-dilsiz. deli. apta 1 ve saire ı b u l u n m u ş t u r . Şeh'rl^rde
10.000 nüfusta bu nisbet (45.6H) ve köylerde l 06.66) idi. Hesaplarımıza
nazaran dağ nüfusu ile ova nüfusu arasında bu hususta bir fark vardır.
Ova nüfusu meyanında malûliyet daha fazladır.
Askerlik listelerinin
verdiği rakkamlar da maluliyet meselesini oldukça tenvir etmektedir.
Bu rakkamlar çok müsaid bir vaziyet göstermektedirler. Senede asker­
f
liğe mecbur olanlardan yalnız I /r 10.5) hizmetten tamamile muaf tu­
tulmakladır. \skeri istatistikçiler 1000 kura n e f e r i n d e 77 kişi kı-a boylu.
387 kişi orta boylu ve 535uzun boylu( 166 santimetre)göstermektedirler.
Yeni efradımızın dörtte üçünde göğüsün kutru boyun yarısından fazla
olduğuna nazaran, gençliğimizin beden teşkilâtı itibariie eyi şerait tah­
tında inkişaf etmekte olduğu aşikârdır.
5.
Tahsil:
Bu vaziyet yazı ve okumak bilenlerin miktarında karakteristik bir
surette görülmektedir. İstiklâl senesinde şehirlerde erkeklerde ( /c 6 )
kadınlarda da ( / 2 ) nisbetinde okur yazar vardı. 1910 senesine kadar
c
r
(
—
10 —
bu mikdar erkeklerde ( % 7 3 ) , kadınlarda ( % 5 2 ) ye kadar çıkmıştı.
1880 de tabiî olarak köylerde yazı ve okumak bilenler daha az idi. (er­
keklerde % 5.5 kadınlarda da yalnız % 0 , 1 ) . Halbuki. 1910 senesinde
erkeklerde % 5 0 ve kadınlarda % 18 okur yazar bulunmuştur. Yeni ne­
silde (10-15 yaşında) ve 1905 senesinde şehirlerde erkek çocukları ara­
sında okur yazar ( % 9 3 , 5 ) ve kız çocuklarında da [% 8 1 , 5 ) derecesinde
bulunuyordu. Aynı senede yeni efrad arasında yazı ve okumak bilenlerin
miktarı ( % 7 5 ) olup Macaristan. Yunanistan, Sırbistan ve Romanyadakilerden fazla idi.
En ziyade yazı ve okumak bilenler Tırnovo Vilâyetinde bulunmuş­
tur. Bu vaziyet Türkiye zamanında bile bu sahada çok mektep bulunma­
sından ileri gelmiştir.
Dahilî
ve haricî
muhaceret:
Bu hususta da Bulgaristanın hususî bir vaziyeti vardır. Bulgarlar
sabit ikametgâha meyyaldirler. Yalnız büyük harp vakaları onları hare­
kete getirir. Meselâ. Tschiprovez
isyanı ve sonra Misteki
isyanı Bulgar­
ları Avusturyaya - Macaristana hicret etmeğe mecbur etmiştir. Türk-Kus
muharebesinden sonra da keza Basarabiya ve Romanyaya doğru büyük
bir hicret hareketi hasıl olmuştur. İktisadî sebeblerden dolayı hasıl olan
nakli mekânlar nadirdir. Meselâ, Stara Planina
civarındaki ahalinin Tu­
na ve Dobrucaya doğru hareketi, demiryol istasyonları ve diğer mer­
kezler etrafına toplanmasından ibarettir. Son on sene zarfında isyan ve
diğer siyasî sebeblerden dolayı Trakya ve Makidonyadan Bulgaristana
doğru
büyük
bir muhaceret vukubulmuştur.
Amerikaya doğru büyük
muhaceretler 1 9 0 4 ile 1907 arasında müşahede edilmiş ve fakat mu­
hacirinin adedi 8 0 . 0 0 0 den yukarı çıkmamıştır. Her halde istiklâlden
sonra Türkler arasında İstanbul ve Anadoluya doğru büyük bir muha­
ceret başlamışsa da bu da gittikçe azalmış ve 1910 senesinde hemen he­
men tamamile durmuştur.
b ) Nüfusun harekî vaziyeti:
Bu bahiste muhtasar bir şekilde doğum, ölüm ve evlenme vakala­
rını tetkik edeceğiz.
1.
Evlenmeler:
Evlenme vakaları 1880-1885 seneleri esnasında binde ( 8 , 0 ) ve
1906-1910 devresinde binde ( 9 , 3 ) nisbetindedir. 15 yaşından 6 0 yaşına
— 11 —
kadar ve 1899-1902 seneleri esnasında erkekler için nisbetler binde ( 9 2 )
ve 1 9 0 4 le 1937 devresinde binde ( 1 1 1 ) e çıkmaktadır.
Bu rakkamlar
cenubî
Bulgaristanda
(10.8 = 1904/1937)
şimalî
Bulgaristandan (9,8 = 1 9 0 4 / 1 9 0 7 ) daha büyüktür. Aynı zamanda köy
nüfusuna aid rakkamlar binde (10.7 = 1 9 0 4 / 1 9 0 7 ) . şehir nüfusuna aid
(9.0 = 1 9 0 4 / 1 9 0 7 ) rakkamlardan daha büyüktür.
Bulgar demografisinde evlenmelerin
vukubulduğu
aylar itibarile
inkısamı, ayrı bir hususiyet arzetmektedir. Evlenmelerin en çoğu kânu­
nusani ile şubat, en azı da temmuzla ağustos aylarında vuku bulmaktadır.
Bu suretle 1 8 8 0 / 1 8 8 9 esnasındaki evlenmelerin ( % 6 7 , 7 ) kısmı kış mev­
siminde ve yalnız ( % 5,9) kısmı yaz mevsiminde icra edilmiştir. Evli
lerin yaş itibarile inkısamı aşağıdaki rakamı vermektedir:
Kadınların en çoğu 18-20, erkeklerin de 20-25 yaşları arasında ev­
lenmektedirler. Bütün evlenmelerin ( % 8 8 . 6 ) sı bekâr erkek ve kız ara­
sında, ( % 10.4 ü) dullar ve ( % 1) boşanmışlar arasında olmaktadır.
Erkeklerin ölümü münasebetile nihayet bulan evliliğin vasati devamı
(28-33)
senedir. Kadınların vefatile biten evlenmelerin vasatisi
de
( 2 3 - 2 6 ) senedir. Demek ki kadınlardan ziyade erkekler dul kalmaktadır.
2.
Doğumlar:
Doğumlara gelince; 1881-1885 senelerinde bin nüfusa
( 3 8 , 8 ) do­
ğum, 1904-1907 senelerinde de bütün Avrupada en büyük nisbetlerden
biri olmak üzere bin nüfusa ( 4 3 . 7 ) doğum isabet etmektedir. Bin evli
kadına, 1899-1902
senelerinde
(199.7)
ve 1904-1907
senelerinde de
( 2 1 1 . 7 ) doğum isabet etmektedir. Demek ki evli kadınların beşte biri
( 1 / 5 ) her sene bir çocuk doğurmakta idi. Muharebe zamanlarında bun­
dan daha büyük nisbetlere tesadüf edilmiştir. Doğumlarda erkek çocuk­
ları kız çocuklarından fazladır.
( 1 0 0 erkek çocuğa 9 3 , 9 kız çocuğu
1 9 0 6 - 1 9 1 0 ) . İstiklâlin ilk senelerinde kızlara nazaran erkek çocukların
nisbeti daha büyüktür.
Ay itibarile doğanların en çoğu birinci teşrin ayında dünyaya gel­
mektedir. Ölü doğumlar % itibarile her sene başka bir nisbet göstermek­
tedir. 1905 den 1 9 1 0 a kadar bu nisbet ( 5 . 5 ) ile ( 9 ) arasında temevvüç
etmektedir. Gayrı meşru çocukların vaziyeti de aynı hareketi
mektedir. ( 1 8 8 8 - 1 8 9 0 : % 1,9 ve 1 9 0 5 - 1 9 1 0 :
%5,5).
göster­
—
3.
12 —
ölümler:
\vııı devrelerde Ölüm \akalari
çok o\ rıak rakkamlar
göstermek­
tedir. İlk on sene zarfında 1 0 0 0 nüfusa karşı I 17.9-19.2 ı ölüm vakası
isabet etmektedir.
İkinci on senede bu nisbet
( 2 7 . 8 ) e kadar çıkar,
.'-i uncii pn >enelerde ise bu mikdar gene (22.5) ile ( 2 3 . 8 ) e kadar çıkar,
zül etmektedir. Şehirlerde vefiyat köylerden daha küçük olduğu gibi
erkekler arasında da kadınlardan daha yüksektir.
1906 dan 1910 a ka­
dar 100 erkeğe karşı 1961 kadın vefat etmektedir. Mevsim itibariie tesbit edildiği takdirde kışın daha ziyade kurban verildiği anlaşılmaktadır.
(Kış nisbeti '< 2 8 . 9 . yaz nisbeti ', 2 1 . 4 ) en ziyade ölüm vakaları mart
ayında vuku bulmaktadır.
Bundan maada
Bulgar ölüm istatistiğinin
başka bir hususiyeti daha vardır. Meselâ. 20-25 yaşlarındaki kadınlarla
küçük çocuklar mevanında görülen büyük mikyastaki vefiyat dikkate
şayandır. 0-1 vaşta 1000 çocuktan l 2 3 0 ) ve 1-5 yaştaki 1000 çocuktan
r
( 3 7 8 . 5 ) ölmektedir. 100 çocuktan {% 3 0 . 1 ) 1 yaşına kadar. v e ( r 19)
1-5 arasında ölmektedirler. Kadınların da en l>ü\ük vefiyatı evlendikten
sonra vuku bulmakta olduğu sarih olarak görülmektedir. Her halde bu
vazivet gebelik ve ağır köy işlerinden ileri gelmektedir. Çocukların 1
vaşma kadar vefiyatı şehirlerde
1
I binde
(binde 2 3 1 . 7 ) olup kövlerden
222.8 I daha yüksektir.
Ölenlerin aile itibariie vaziyeti aşağıdaki
rakamlardan
anlaşılır:
( 1 0 0 0 ) yaşıyan bekârdan 2 2 . ( 1 0 0 0 ) yaşıyan evliden 12. ( 1 0 0 0 ) yaşıyan duldan 32.7 ve ( 1 0 0 0 ) yaşıyan boşanmıştan 6 0 kişi vefat etmiştir.
Bu istatistik
15
yaşından
kadınlara
fazla
tatbik edilirse,
(1000)
bekâr
aşağıdaki
kadından
vaziyeti
gösterir:
9.6 ( 1 0 0 0 )
yaşıyan
evli kadından 13.2 \ e ( 1 0 0 0 ) yaşıyan dul ve boşanmış kadından 4 6 . 8
vefat etmiştir. Köylerle şehirler arasında bu hususta bir fark vardır:
İ tıkarda takib edilen sırada, şehirler için atideki rakamlar görülmek­
tedir:
i 10. 1 1 . 6 . 4 0 )
köyler için bu nisbetler 9 . 1 - 1 3 . 6 - 5 0 . 1
din.
1885 ten 1889 senesine kadar meslek itibarilede vefiyatın hareketi
de şu şekildedir: Ziraatle meşgul olan 1000 kişiden ( 1 6 , 6 ) , gündelikçi
ve hizmetkâr ( 1000)kişiden ( 1 6 . 9 ) . serbest meslek sahibi ( 1 0 0 0 ) kişi­
den ( 1 1 , 8 ) vefat etmiştir. Bu hususta daha geniş bir tasnif tatbik edi­
lirse: ziraata ( 1 0 0 0 ) de ( 1 6 . 9 ) . taşçı ve çömlekçilerde t 1 8 . 2 ) . kimya
sanayiinde meşgul olanlardan ( 3 3 . 3 ) . dokumacılarda ( 6 8 , 3 ) , terzilerde
( 1 8 , 1 ) , otelcilikte ( 1 8 . 0 ) .
muallimlerde
(12.5),
ruhanilerde
(11,1),
ticaret ve sanatlarda ( 9 . 7 ) . gündelikçilerde de ( 2 2 , 3 ) ölüm vakası isa­
bet etmektedir.
—
13 —
Bu relevelerden çıkarılan umumî netice şudur: doğan 100 çocuktan
1 yaşımı kadar ¡ 8 4 ) . 15 yaşına kadar ( 6 6 ) , 30 yaşına kadar ( 5 8 ) , 4 0
yaşına kadar ( 5 0 ) . 70 yaşma kadar ( 2 7 ) . 9 0 yaşma kadar ( 5 ) ve 9i)
yaşından fazla İ l ) kişi yaşamaktadır. Bu ampirik kanun muharebeler­
den evvelki zamanlara aittir.
Çocuklar arasındaki büyük vefiyatın sebeblerine hususî bir ehem­
miyet vermek lâzımdır. Tetkikatımız. en evvel doğum ve ölüm vakaları
arasındaki münasebeti
göstermekle beraber,
vefiyatın yüksek
olduğu
ilk on sene zarfındaki doğum vakaları fazlalığının da bu vaziyeti telâfi
etmekte olduğunu göstermiştir.
Yukarıdaki tetkiklerimiz 3 0 senelik bir zamana aid olup bir ırka
r
(Bulgar) ve bir mezhebe (ortodoksi mensub olan /c 8 0 nishetinde bir
nüfusa şamil bulunmaktadır. İstiklâlden sonra ve bilhassa Türk ve müslüman nüfusuna müessir olan bazı buhranlı senelerden sarfı nazar edi­
lirse. 1885 Sır]> - Bulgar muharebesini
müteakih.
Bulgaristan
ahalisi
için demografi itibarile daha sakin bir inkişaf başlıyor. Kesafet, do­
ğum ve evlenme rakamları sürekli bir yükselme göstermekte iken ölüm
vakalarında
ehemmiyetli
bir tenezzül
görülmektedir.
Nüfus
hareke­
tinde oldukça bir (istikrar - stablite) tesbit edildiği gibi vukua gelen
değişikliklerin intizamı da bunlarla beraber hasıl olan medenî ve ikti­
sadî terakkilerle izah edilebilmektedir. Meselâ: Yeni nakliye vasıtaları
yeni araziden istifade, ziraî yenilikler ve bilhassa değirmen, seker ve
dokuma sanayiinin inkişafı bu hususta başlıca müessir olmaktadır. Ha­
kikaten, iktisadî bir refahın zuhurundan sonra, son on sene zarfında,
yalnız Balkan muharebelerine kadar, memleketin nüfus hareketinde bir
derişiklik müşahede edilmiş, sureti umumiyede nüfus kesafeti artmış,
evlenme ve doğum adedi yükselmiş, vefiyat azalmağa başlamıştır.
IM
Harplerin
nüfusa
tesiri
Harpler esnasında ve harplerden sonra memleketin nüfus hareke­
tinde korkunç intizamsızlıklar görülmektedir. Bükreş ve İNöyi Sulh mu­
ahedelerinden sonra hududlar değiştiği gibi. tabii olarak nüfusun adedi
ve inkısamı da değişti. Muharebeden kaçan ahalinin araşır da bir mu­
haceret hareketi başladı, yeni nakil ve ticaret yolları açıldı, hükümet
malî müşkülât içinde kaldı. Bir kelime ile. Bulgaristan nüfusunun iktı-
—
sadî ve içtimaî
muvazenesi
14 —
bozuldu.
Bulgaristana
gelen
takriben
2 5 0 . 0 0 0 mültecinin arasında vefiyatın doğumlardan daha yüksek olması
ve bundan maada evlenmek, çocuk yetiştirmek
ve kendilerini ölüme
karşı müdafaa etmeğe muktedir olan 2 5 0 , 0 0 0 kadar genç ve kuvvetli
erkeğin muharebe meydanlarında
kalması, her şeyden evvel
nüfusun
çoğalmasındaki tabii ve normal vaziyeti değiştirdi. Bu sebeble 1920 2 6 da yani muharebelerden sonra o zamana kadar görülmemiş derecede
az ( % 2 . 6 6 ) bir tezayüd karşısında bulunuyoruz. Buna mukabil nüfus
kesafetinde büyük bir tezayüd görülmektedir: 1881 senesinde 1 kilo­
metre murabbada ( 2 8 . 8 ) olan kesafet 1901 de ( 4 4 . 4 ) ve 1929 da ( 5 5 . 3 ) e
kadar çıkmaktadır.
Ana vatana ilhak edilen Rodop dağlarının etrafındaki yeni mın­
t ı k a l a r iskân tarzı itibariie çok şayanı dikkattir. Stara Planinanın şi­
mal eteklerinde olduğu gibi. burada da münferid meskenler ve küçük
iskân mevkileri mevcuddur.
Rodop dağlarında bulunan
8 1 0 köyden
2 4 5 tanesi küçük mevkilerden mürekkeptir. Fakat bu köylerin de nü­
fusu ekseriyetle az olduğundan bunları da mahalle olarak kabul eder­
sek Rodop dağlarındaki iskân tarzının da Stara Planinadaki gibi ekse­
riyetle küçük mahallelerden mürekkeb ve dağınık olduğu görülür. Bu
vaziyet şu cihetten dikkate değer:.Rodop dağlarını iskân edenler müslüman olduğu halde,
şimalî
Bulgaristanda
aynı iskân tarzını tatbik
edenler öz ve asıl Bulgardır. Fakat bu müslümaular Pomaktır. (Bulgar)
Bu suretle aynı tarihi, iktisadî ve irkî faktörlerin iskân tarzına aynı şe­
kilde icrayı tesir ettiği anlaşılmaktadır. Harpten sonra şehir komünle­
rinde ufak bir tezayüd. köy komünlerinde büyük bir tezayüd, görülmek­
tedir. Köylerin müstakil komünler teşkil etmek üzere, yaptıkları gay­
retler de bu zamana yani tezayüd devrelerine tesadüf etmektedir. Şunu
da ilâve etmek lâzımdır ki. 1926 sayımına nazaran şehir nüfusu
(
/c2Q.6
( 1 9 1 0 = 1 9 . % 1 2 ) , köy nüfusu da % 7 9 . 4 ( 1 9 1 0 = 8 0 . % 8 8 ) bulun­
maktadır.
Harplerden sonra aile teşekküllerindeki âza adedi de azalmıştır.
1 9 1 0 da
1 aile 5-6 nüfusu ihtiva ederken. 1926 da da 5 nüfusa inmiş­
tir. Çok nüfuslu aile adedi 1 9 1 0 da 2 5 2 0 iken 1926 da 1393 olmuştur.
Tek âzalı IMénage) larm adedinin 1900-1910 senelerinde 2 6 , 5 8 4
den 7 8 . 6 2 3 e çıkması da ancak yukardaki vaziyetle izah edilebilir. Bun­
dan anlaşılıyor ki harp zamanına kadar aile teşekküllerinin azalan va-
—
15 —
satî olarak 6-7 iken harplerden sonra azalmıştır. Yeni ilhak edilen ara­
zinin ahalisinin daha aşağı bir kültüre sahip olup ekseriyetle köy aha­
lisinden mürekkeb olmasına rağmen
böyle bir netice husulü
dikkata
şayandır.
Harbin cinsiyet üzerine yaptığı tesire gelince; Balkan harplerine
kadar cinsiyet nisbeti sabit ve erkekler daima fazla idi. Harpler esna­
sında nüfus sayımı yapılmamıştır. Harplerden sonra ve 1 9 2 0 senesinde
yapılan sayım başka bir vaziyet gösteriyor. Bunda kadınların erkekler­
den fazla olduğunu görüyoruz. 1 9 1 0 da 1000 erkeğe ( 9 6 6 ) kadın isabet
ederken. 1 9 2 0 de ( 1 0 0 2 ) ve 1 9 2 6 da ( 9 6 6 ) kadın isabet etmektedir. B u
rakkamlar şayanı dikkat demografik bir (Processus) göstermektedirler.
Harp neticesinde erkekler
azalıyor, fakat nüfusun kuvvetleri
derhal
bunları tamamlıyor demektir. Harplerde bu I Processus) ahalinin muh­
telif sınıflarında aynı değildir, müslümanlarla Ortodokslar ve ekseri­
yetle Bulgar olan katolikler arasında başka başkadır. Bu f a r k en ziyade
şehir
ahalisi ile
köy ahalisi
arasında
göze
çarpmaktadır.
Şehir­
lerde kadınlardan fazla erkek vardır. Bu nisbet harpler esnasında da
devam etmiştir. Şöyle k i : şehirlerde 1910 senesinde. 1 0 0 0 erkeğe ( 9 3 5 )
kadın. 1 9 2 0 de ( 9 4 6 ) kadın
ve 1 9 2 6 da ( 9 6 5 ) kadın
isabet ederken
köylerde 1 0 0 0 erkeğe 1910 senesinde ( 9 7 3 ) kadın. 1 9 2 0 de ( 1 0 1 7 ) k a ­
dın ve 1926 da da ( 1 0 0 6 ) kadın isabet etmektedir.
Bu tezahüratı coğrafya bakımından tetkik ettiğimizde. Stara Planina civarında kadın fazlalığına daha büyük bir mikyasta tesadüf edi­
yoruz. En büyük kadın fazlalığını 1920 ile 1926 senelerine kadar S t a r a
Planina (Orta) Karlovo. Panagüriste. Kazanlık ve Kotel Vilâyetlerinde
görmekteyiz.
Aynı vaziyet daha yüksek derecede olmak üzere yeni ilhak edilen
Rodop nııntakalarında da vardır. Stara Planina civarındaki mıntakalarla Rodop mıntakaları arasında tesadüf edilen bu husustaki müşabe­
het ırk ve iktisadî noktalardan bu iki nüfusun birliğini isbal etmektedir.
1920 ve 1 9 2 6 sayımlarına nazaran, nüfusun yaş itibarile terekkübü
temelden bir değişiklik, hakikî bir intizamsızlık arzetmektedir. 1 9 2 0 sa­
yımı 10 ve bilhassa 5 yaşma kadar çocukların yüzdelerinde ehemmiyetli
biı tenezzül gösteriyor. Bu vaziyet diğer gruplarda da değişiklikler intaç
etmiştir, meselâ: 2 0 yaşına kadar çocuk yüzdelerinin adetçe tezayüdü
bu suretle izah edilebilir. Aynı hadise daha büyük yaşlarda bulunan
grupların vaziyetinde de vardır. 1 9 2 6 da ise birden bire bu vaziyet de-
—
16 —
ğişerek vaş terekkübü bilhassa çocuklarda. 1 9 1 0 .-enesindekine yaklaş­
m a y a başlıyor. Bu hal pratik olarak 1921 senesinden sonra talebe ade­
dinin azalmasile ve 1927 senesinde tezayüdü ile de kendini göstermek­
tedir. \ y n ı vaziveti. 1932-1933 senelerinin de iş mükellefleri adedinde
görmekteyiz.
Bu rakamlar bundan maada iki cinsin yas itibarile münasebetle­
rinde ve bilhassa 20-50 yaşları arasında değişiklikler yapmıştır. 1910
senesinde % 2 miktarında bir erkek fazlalığı varken
1920 de bilâkis
< < 26 bir kadın fazlalığı görülmektedir. Bu fazlalık 1926 da % 18 e
tenezzül etmektedir. Bu vaziyet harplerin ve bilhassa 1915-1918 muha­
rebesinin intaç ettiği bir vaziyettir.
Burunda beraber
1876-1898
Rus
Türk ve Balkan muharebeleri esnasında zuhur eden ve bilhassa kadın­
larla çocuklar arasında büyük bir vefiyata sebebiyet veren, kolera, hum­
ma ve lekeli humma gibi sari hastalıklar, bu muharebede görülmemiştir.
Kadınlarla erkekler arasındaki nisbetin farklara en ziyade bariz olarak
şehir nüfusunda tesadüf edilmektedir.
Nüfusun iş iktidarı noktai nazarından tetkiki, aşağıdaki rakkamları
vermektedir: 1920 sayımına göre 15 yaşına kadar olanlar grubunda işe
c
muktedir olanlar /c 3 6 . 2 3 . 1926 tahririne göre de yalnız '
1 9 2 0 sayımına
nazaran
' ( 16.10 dur. Demekki
15-45 yaş
grubunda
muharebelerden
sonra
'> 41.44.
nüfusta
f
34.9-1 dür.
1926 da da
işe
muktedir
olanların adedi yükselmiştir. Bu vaziyet bilhassa şehirlerde daha ba­
rizdir ( 1 9 2 0 senesinde 15 yaşma kadar, şehirlerde ' } 28.38. köylerde
ise '
f
39.38 ı. 15 den 4 5 yaşına kadar şehirlerde '
(
50.96 ve köylerde
c
/c 41.21 faal nüfus vardır. 1920 senesinde ise bu vaştaki işe muktedir
olanların şehirlerde % 51.27 köylerde de % 43.91 olduğunu »('irmek­
teyiz.
Muharebelerden
sonra medenî hal itibarile de başka bir vaziyet
hasıl olmuştur: 1910 da
f f
f
3.42 erkek ve % 6.02 kadın dul olarak tes-
bit edilmişken. 1920 de % 3.42 erkek ve % 8.59 kadın dul olarak tesbit
edilmiştir.
Muharebelerden sonra, yazı ve okumak bilenlerin adedi de yüksel­
miştir. 7 yaşından fazla olanlar için şehirlerde ' / 59.60 hatta % 75.57
nisbetlerine tesadüf edilmektedir. Bu nisbetler diğer Avrupa nishetlerine müsavidir. Fakat muharebe bu hususta da memleketin inkişafını
durdurmuştur. Çünkü memlekete ilhak edilen Başmaklı ve Mastardı gibi
mmtakalarda okuma nisbeti erkeklerde
f /
(
17.41 kadınlarda % 7.93 dür.
—
17 —
B u nisbetler Bulgaristanda istiklâlden sonra
(1880)
bile görülmemiş
nisbetler olup daha bir çok sene için vasati nisbetlere tesir edeceği de
aşikârdır.
Maluliyet itibariie nüfus vaziyeti, harplerden miras kalan bir çok
malûllere rağmen, gittikçe iyileşiyor. Genç neslin sıhhat itibariie kuvveti,
yeni efrat listelerinde gösterildiği gibi, mükellef ininin iş relevelerinden
de anlaşılmaktadır: 1926 senesinde 7 2 . 0 9 6 iş mükellefin arasında 11.291
malûl ve hasta işten affedilmiştir. Bunlar arasında da 183 akıl hastası,
111 cilt hastası. 19 firengili ve 2 1 1 2 beden malûlü bulunmuştur. Bu
rakkamlar oldukça sağlam bir ırka işaret etmektedir.
Meslek itibariie harplerden sonra nüfus vaziyeti, tetkikimize naza­
ran, o kadar büyük değişiklikler göstermemektedir. Ziraatte çalışanlar.
1910 senesinde % 75.29 iken, 1 9 2 0 de % 75.42 dir. Sanayi ve ticarette,
c
1 9 1 0 da / 9.93 iken 1906 da % 10 dur. Buna karşı orduya ait olan
c
rakkamlar bir fark göstermektedir. 1 9 1 0 senesinde
%
orduya ait
nisbet
1.26, 1 9 2 0 de de % 1.22 dir. Bu tenezzül sarih olarak ve resmî bir
surette tesbit edilmiştir. Tekaütlerin adedi daha büyük bir değişiklik
gösteriyor: Bunlar, 1910 da % 0.93 iken 1 9 2 0 de % 1.44 e çıkmıştır.
Bunun sebebi ise, sulh muahedesinin
tatbiki neticesinde bir çok genç
zabitlerin tekaütlüğe şevkidir. Böyle bir tezayüt aynı zamanda
maden
sanayiinde, otelcilikte, elektrik sanayiinde ve nakliyede de görülmektedir.
Çalışan nüfusu tetkik edersek, görüyoruz ki köylerde şehirlerden
fazla çalışanlar vardır. Demekki şehirlerde
çalışan ahalinin
sırtında
daha büyük yükler vardır. Çünki köylerde kadın ve çocuklar bile çalışır.
Nihayet harplerden sonraki devrede serbest mesleklerde bulunan kadın­
ların ve bilhassa muallimlerin adedinin arttığını görmekdeyiz.
Cebrî ve feci surette memleketlerinden kovularak gelen Bulgarlar,
harplerden sonra. Bulgaristan demografisine mühim tesirler yapmışlar­
dır.
Tetkiklerimizi yaparken mülteciler meselesile de meşgul olmağa
mecbur olduk. Çünkü bunlar adetçe 5 0 0 0 0 aileden fazla olup kendi
arzularile değil, bilâkis bazı siyaset adamları tarafından
müzakeresiz
imza edilen sulh muahedesi neticesinde, asırlardan beri yaşadıkları eski
vatanlarından cebren çıkarılmışlardır. İki üç sene zarfında memlekete
2 5 0 0 0 0 kişiden fazla mülteci geldi, bunları, 1 9 0 3 , 1907 ve 1911 sene­
lerinde olduğu gibi şehirlere ve köylere yerleştirmek kabil olmadığı
için, Hükümete ağır bir yük
şerait altında
olmuşlardır. Bu cebrî muhaceret, çok ağır
ve milyarlarca istikrazata
sebebiyet vermiştir.
Bundan
—
18
-
maada, hu mülteciler, memlekete ağır hayat
vefivat
ve az doğum getirmişlerdir.
şeraitile beraber yüksek
Bu vaziyetler,
harplerden
sonra.
Bulgaristanm normal demografik inkişafına büyük tesirler yapmıştır.
Hükümetin fedakârlığına rağmen, sıhhî ve iktisadî şartları fena olan bu
nüfusu, ana vatanın demografik kanunlarına tâbi kılmak için uzun bir
müddet geçmesi lâzımgelecektir.
Bulgar nüfusunun harekî vaziyeti de (evlenme, ölüm. doğum ve
»airei harp esnasında,
daha büyük
bir intizamsızlık
göstermektedir.
Bu husustaki, değişiklikler şu rakkamlardan anlaşılır: Bulgaristan gibi
patriarkal
memleketlerde harpten
en ziyade
müteessir olan
evlenme
hareketidir.
Harplere kadar ve 1911 senesinde tutulan bir istatistiğe nazaran.
1000 nüfusa vasatî ( % 9 . 4 ) evlenme isabet etmektedir. Balkan harpleri
esnasında bu nisbet ( 5 . 5 ) olmuştur. 1 9 1 4 de yine ( 1 2 . 5 ) nisbetine çık­
mış ve harbi umumîde. 1915 de ( 6 . 4 ) , 1 9 1 6 da ( 2 . 2 ) . 1917 de ( 4 . 4 ) ,
1918 de ( 9 . 6 ) ya baliğ olmuştur. Harbi umumîden sonra bu nisbet bin­
de ( 1 5 . 8 ) e kadar yükseliyor ve 1 9 2 6 da binde ( 9 ) la harpten evvelki
derecesini buluyor. Şayanı dikkattir ki
harpler
esnasında evlenmeler
şehirlerde köylerden fazladır. Bu istatistik, evlenecek çağdaki fertlere
tatbik edilirse, bütün bütüne başka bir vaziyet hasıl oluyor:
1909-1912
seneleri esnasında evlenecek çağda olan bin kişiye vasatî olarak ( 104.2)
evlenme. 1919-1926 seneleri esnasında da
(154.5)
evlenme isabet et­
(
mektedir. Köylerde bu vasatî şehirlerdekinden daha büyük yani 1 )091912 de ( 1 7 1 . 2 ) ve 1919-1926 da ( 1 1 7 . 7 ) dir.
Harplerin
intaç ettiği intizamsızlık, evlenme vakalarının
mevsim
itibarile inkişafına da müessir olmuştur. Şöyle ki yaz mevsiminde bil­
hassa mayıs ayında icra kılınan evlenmelerin adedi yükselmiş
harpler
biter bitmez ( 1921-1925) senelerinde yine eski vaziyet hasıl olmuştur.
Harpler esnasında evlenmelerin daha ziyade ileri yaşlarda icra olunmak­
ta olduğu da aşağıdaki rakamlardan anlaşılıyor: Harplerden evvel 40-50
yaşındaki 10 0 0 0 erkek
arasında
( 8 6 5 ) evlenme olurken
harplerden
sonra bu miktar (ilk senelerde) 2 3 9 3 (üç misli) olmuştur. Aynı suretle
muharebelerden sonra ikinci defa evlenen dul kadınların adedi harpten
evvelkinden 3 misli fazla olduğu tesbit edimiştir. Yine harplerden sonra
kocanın vefatile bozulan evliliklerin vasatî devam müddeti hesap edi­
lecek olursa bu vasatî
1 9 1 8 senesinde,
harplerden evvelkinden
fazla yani, ( 1 9 1 1 ) de ( 9 9 1 1 ) , 1 9 1 8 de ( 2 3 4 0 1 ) ve 1921 de
hayli
(11738)
-
19 —
di.-. Demekki bu gibi evlenmelerin vasatı devamı 1911 de
1918 de 26.8 sene. 1926 da 3 2 . 6 sene olmuş oluyor.
31.5 sene,
1925 senesinde bin ev lide ( 1 9 ) . 1926 da da ( 2 4 ) boşanma vakası
kaydedilmiştir.
Doğum adedi, harp esnasında ve ondan sonra, çok oynaktır: 1912de bin nüfusta ( 4 1 . 7 ) . 1913 de ( 2 5 . 7 ) , 1 9 1 4 de ( 4 5 . 1 ) . 1917 de ı 1 7 . 2 ) .
1918 de ( 2 1 . 2 ) , 1921 de ( 4 0 . 2 ) ve 1928 de ( 3 2 . 7 ) doğum vakası tesbit
edilmektedir. 1 9 3 3 den sonra bu nisbet binde 4 0 dan aşağıya meylet­
mektedir. Bu meylin daimî
faktörler tesirile devam etmesi
veya mu­
vakkat sebeblerden (muhaceret, fakirlik gibi) ileri gelip bir zaman son­
ra nihayet bulacağı ciheti şimdiden kestirilemez. Şehirlerde doğum va­
satisi, yalnız şimdi değil, harpler esnasında da ve harplerden evvel bile
daima köylerden daha azdır. Harpler esnasında ve harplerden
sonra
erkek ve kız çocukları arasındaki nisbet, erkekler için daha yüksektir:
1910 senesinden 1918 senesine kadar köylerde 100 kız çocuğa mukabil
(106-107)
ve şehirlerde ( 1 0 5 - 1 0 8 )
erkek çocuk doğmuştur.
Harp esnasında gayrı meşru çocukların da adedi yükseliyor: 1913de i r 0 . 3 ) den 1922 de ( % 0 . 5 ) e çıkmıştır.
t
Harp, doğumların ay itibarile inkısamında da. temelden bir deği­
şiklik yapmıştır. Harplerden
evvel doğumların en çoğu birinciteşrine
isabet ederken, 1918 de nisana ve 1919 da temmuzla ikinci teşrine isabet
etmektedir. Bu intizamsızlık 1918 den 1 9 2 0 ye kadar devam ederek 1921
senesinden sonra yine eskisi gibi doğumların en büyük kısmı birinci
teşrinde vuku
bulmaktadır.
Ebeveynin yaşı da çok enteresandır. Tabloların çok karışık olması
sebebile burada rakkam veremiyeceğiz. Yalnız şunu söyleyelim ki. ço­
cukların en çoğu. yaşları 20-29 olan ana babalardan
doğmaktadır.
Anaların kabiliyeti vilâdiyesine gelince doğan çocukların en büyük
adedi birinci çocuklara ait olup ikinci derecede dördüncü çocuğa in­
tikâl etmekte yani doğumların ekseriyetini birinci, ve dördüncü çocuk­
lar teşkil eylemektedir.
Bu hususta harpten evvelki vaziyet ile harplerden
sonraki
devre
arasında fark vardır. Harpten evvel çocukların en büyük adedi birinci
ve ikinci çocuklara aittir. Halbuki harplerden sonra 1921 de şehirlerde
doğan 100 çocuktan ( 3 7 . 5 ) kısmını birinci çocuklar teşkil etmektedir.
Ahlakî sebeblerden dolayı gayrı meşru ve ölü-doğan çocukların ade­
dini tayin etmek mümkün olamamıştır. Bununla beraber bunların ade­
dinin arttığı muhakkaktır. 1910 da 1000 meşru çocuğa karşı 5.5 gayrı
—
20
—
meşru çocuk isabet ediyordu. 1926 da. ( 2 1 . 1 ) isabet etmektedir. Şehirle
köylere isabet eden nisbet 1926 da 121.8) ile ( 1 0 . 4 ) idi. 1910 senesinde
doğan 1000 meşru çocuktan 17.7) erkek ve ı6.1 ı kız çocuğu ölü doğ­
muştur. ( 1 0 0 0 ) gayrı meşru doğumda (32.6) erkek ve ( 3 0 . 4 ) kız çocuğu
vardır. 1926 senesinde bu mukayeseli rakkamlarda sarih bir tenezzül
tesbit etmekteyiz: 1000 gayrı meşru çocuğa karşi 118.9j erkek ve ( 1 7 . 8 )
kız çocuğu kaydedilmektedir. ( 1 0 0 0 meşru çocukta da (5.1 J erkek ve
( 4 . 2 ) kız.) Ölü doğan çocuklarda erkek çocuklar fazladır: 1910 da ve
100 ölü doğmuş kıza karşı ( 1 3 5 ) erkek, hatta 1926 da 1148» erkek tesbit
olunmuştur. Muharebelere kadar 10 evlenmeye senede 4 5 çocuk, harp­
lerden sonra 3 5 ve 1926 da 36 çocuk isabet etmektedir.
Harplerden sonra Bulgaristanda doğum adedinde bir tenezzül tes­
bit edilmektedir. B i r çok mütehassıslarımız bu şeraitin devam edeceği
fikrindedirler. Fakat bana kalırsa,
bu tenezzül muvakkattir,
ahalinin
umumiyetle ve bilhassa mültecilerin iktisadî vaziyeti düzeldiği vakit bu
vaziyet de düzelecektir.
Vefiyata
gelince:
Harp zamanında vefiyat tabii olarak daha yüksekti: 1911 de 1000
nüfusa ( 2 1 . 5 ) . 1913 de ( 2 9 ) , 1915 de ( 1 9 . 9 ) . 1916 da ( 2 0 . 8 ) , 1917 de
( 2 1 . 2 ) . 1918 de ( 3 2 ) . 1919 da ( 2 0 . 2 ) . 1927 de (20.4) ölüm vakası kay­
dedilmiştir. Harplerde ölenlerin de adedini ihtiva eden 1913 ve 1918
seneleri çok karakteristiktir. Harbiye Vekâletinin verdiği
rakkamlara
göre 1912-1913 senesinde harp meydanlarında ölenlerin adedi ( 5 3 8 2 5 )
1915-18
senelerinde de
(101224)
dir.
Memleketin vefiyatı
1925 de
( 1 9 . 2 ) ve 1926 da ı 17.2) olmak üzere bir tenezzül göstermekte ise de
bilâhara yine yükselmektedir.
Ölüm vakalarının nisbeti memleketin
her tarafında
bir değildir.
şöyleki: 1919 dan 1922 ye kadar Burgaz Vilâyetinde binde ( 2 5 . 9 ) , Tirnova Vilâyetinde de ( 1 8 . 1 ) dir. Vefiyat köylerde şehirlerden daha yük­
sektir.
Ay itibarile ölüm vakalarının inkişafına gelince; muharebelere
kadar en büyük kısmı mart ayma isabet ediyor, harp esnasında tabiî
olarak bu kaide sarsılıyor. 1918 ile 1919 senelerinde azamî vefiyat 2 nci teşrin ile 2 nci kânuna geçiyor. 1921 den sonra gene mart ve son
zamanlarda da nisan ayına intikal etmekte ise de bu netice yeni takvim
tatbiki sebebile mart ayının büyük bir kısmının nisana geçmesinden
ileri gelmektedir.
-
21 —
Vefiyatı yas grupları itibarile tetkik ettiğimiz zaman harplerin neti­
cesi olarak büyük değişiklikler göze çarpar. 1912 senesinin bir yasına
kadar ölüm vakaları ( 2 7 . 6 % ) . 1 9 1 8 de yanlız (9.6 7 c ) ve
1 9 2 6 da
(27. % ) olup 25-50 yaş grubun vefiyatı da 1912 de ( 2 1 , 3 % ) , 1 9 1 8 de
(33,9 % ) ve 1921 de de gene ( 2 1 % ) dir.
Çocuklar arasındaki vefiyat Bulgaristanda çok yüksektir. Her hal­
de harplerden evvel ve sonraki vaziyet bu hususta tenezzüle doğru bir
meyil göstermekte ise de bu meyil henüz sarih değildir. Bununla bera­
ber vefiyatın yüksek olduğu mıntakalarda doğumların da yüksek olduğu
tesbit edilebilmektedir. Şunu da ilâve etmek isteriz ki doğumları köy­
lerden daha az olan şehirlerde de çocuk vefiyatı daha yüksektir. Bu hu­
sustaki rakkamlar çok karışık olduğundan zikretmekten sarfı nazar edi­
yoruz.
Çocuk vefiyatını ay itibarile tesbit ettiğimiz takdirde çocuk vefiya­
tının en çoğunu
kışın ve bilhassa mart ayında vuku bulduğunu görü­
yoruz. En az çocuk vefiyatı da haziran
ayındadır.
Şayanı dikkattirki
harpten evvel ve bundan sonraki zamanlarda çocuklar arasındaki vefi­
yat büyüklerdeki gibi aynı meyli göstermektedir: harpten evvel en yük­
sek vefiyat şubatla, mart. harplerden sonra sonbahar ve bilhassa 1 inci
ve 2 inci teşrin aylarına isabet etmektedir. 1921 den sonra ise eski va­
ziyetini buluyor. En yüksek vefiyat mart ayında, en az vefiyat da ha­
ziran ayında olmaktadır.
Şehir çocuğu ile köy çocuğu arasında mevsim itibarile vefiyatta
mühim bir fark bulunmaktadır. Haziran, temmuz ve ağustos aylarında
şehirlerde köylerden daha yüksek çocuk vefiyatı görülmektedir. Harp­
lerden evvel ve sonra erkek çocuk vefiyatı nisbeti binde i 121.5) ve kız
çocuk vefiyatı ( 1 0 6 . 5 ) nisbetindedir. istatistiklerle tesbit edildiğine gö­
re çocuklar arasındaki bu yüksek vefiyata sebeb sırasile zafiyet, barsak
hastalıkları, teneffüs
cihazı hastalıklarıdır. Çocuk ölüm
vakalarının
2 / 3 ü bu üç sınıf hastalıklara atfedilmektedir. Yaşlılarda ise vefiyatın
c
(
sebebi 2 3 /c verem. 15 'r ihtiyarlık, 15 % kalp hastalıkları ve9,2 %
zatürrie hastalığıdır.
Bu nisbetler sari hastalık zuhurunda tabiî olarak bilhassa çocuk
vefiyatında daha büyük nisbetler göstermektedir. Sıhhiye teşkilâtımız
henüz kâfi derecede organize olmadığından
bu hastalıklarla
yapılan
mücadele müessir olmamaktadır.
Harp senelerinin nüfus artma vaziyeti üzerine yaptığı mühim tesir
bilhassa dikkate şayandır. Umumiyetle Bulgar nüfusu senede ve tabiî
—
22
-
b i r surette 1 8 0 0 0 0 - 1 0 0 0 0 0 ) kadar artar. Fakat 1 9 1 3 , 1 9 1 6 . 1917 ve 1918
senelerinde ( 1 3 0 0 0 - 5 1 4 0 0 )
kadar
artmıştır.
Yukarda da bahsettiğimiz veçhile tezayüd ve tenakus cinsiyet itibarile farklıdır. Y'ani son zamanlarda asırlardan beri mevcud olan er­
kek fazlalığının yerine kadın fazlalığı geçmiştir.
Muharebelerden
garistana
sonra veya muahedelerinin
gelen mülteciler de
nüfus artmasına
neticesi olarak Bulmüessir
olmuşlardır.
Bulgar olmıyan mültecilerin miktarı o kadar çok değilse de Rus ve Er­
meni mültecilerinin mevcudiyeti memleketin nüfus terekkübüne oldukça
tesir etmiştir; ve bu vaziyet memleketin muhtelif demografik
hadise­
lerini tetkik ederken bizi ihtiyatlı davranmağa mecbur etmektedir. Çün­
kü: evlenme, ölüm vesair vakalar mültecilerin yaş. cinsiyet ve iktisadî
vaziyetleri sebebile değişik bir manzara arzetmektedir. İstatistikleri in­
ceden inceye tetkik ettiğimiz takdirde, harbin tesirile her şeyin karış­
tığını ve senelerden beri sabit bir seyir takib eden rakkamların birden
bire değiştiklerini görüyoruz. Meselâ: büyüklerin yaş gruplarında bam­
başka bir şekil, cinsler arasında başka bir nisbet. mevsim itibarile ölüm
ve doğum adetlerinde o zamana kadar mevcud olmıyan azamî ve asgarî
hadlerin çok dununda veya fevkinde nisbetler buluyoruz.
Bulgaristan nüfusu üzerine harbin yaptığı bu tesirler ilim noktai
nazarından
mühim
bir mesele
teşkil etmektedir.
Basit
veya
mü-
rekkeb hadiselerin bu yeni vaziyetlere girmesine harp nasıl ve ne su­
retle müessir olmuştur?
Nüfus hadiselerinin bu yeni tezahürleri mukadder mi yoksa ferdin
serbest arzusunun neticesi inidir? İstatistik teorisi burada çok mühim
bir vaziyet, yani.
içtimaî sahada
(determinizmi problemi) karşısında
bulunmaktadır.
Fikrimce nüfus hadiselerinin bu değişikliğine en çok tesir yapan
âmil içtimaî
inkılâptır.
Yanlız ferd mevzuubahis olduğu vakit, ferdî
arzu serbesttir. Aksi takdirde, yani umum nüfus mevzuubahis
olduğu
zaman fertler bir araya toplanarak hadiselere umumî yeni bir meyil
veriyorlar. Fakat bu meyil determinizmin işaretleri değil, umumî içti­
maî bir tezahürden ibarettir. Mukadderatın
tesiri
altında kalan ferdî
arzu değildir, bilâkis bu arzunun serbest faaliyeti neticesinde umumî
ve içtimaî bir arzu meydana gelmektedir. Bulgaristan demografisini tet­
kik edenler umumiyetle bu fikirdedirler.
Bulgaristan nüfusunu derinden
tetkik edenler. Bulgar nüfusunun
elestikiyet. hayatiyet ve mukavemet hassasına malik olduğu neticesine
-
23 —
varmaktadırlar. Bu kabiliyetler yanlız harp zamanında bir dereceye ka­
dar kuvvetlerini gaib etmekte iseler de harpten sonra yine kendilerini
göstermektedirler.
(Nüfusun elestikiyeti)
tabirile nüfusun
normal inkişafını zorla
bozan geçici âmillere karşı gösterdiği mukavemeti ifade etmek istiyo­
ruz. Yanlız, muharebeye
iştirak eden diğer
memleketlerle bir muka­
yese yapmak imkânını bulamadığımızdan müteessiriz. Bulgaristan nü­
fus hareketleri hakkındaki istatistiklere nazaran Bulgar nüfusu memle­
ketin, kültür ve iktisadî vaziyetlerinden daha çabuk ve daha sağlam ola­
rak eski vaziyetine avdet etmiş bulunuyor. Yani iktisadî ve kültürel sa­
hada henüz tam bir kalkınma olmadığı halde demografi
sahasında bu
kalkınma husul bulmuştur. Zaten bütün dünyada harbin intaç ettiği iç­
timaî ve iktisadî sarsıntı halâ devam etmektedir. Bu vaziyetin yakında
nihayet bulacağı hakkında da henüz bir işaret yoktur. Demografik hâ­
diselerin cereyanına harbin getirdiği intizamsızlıklar çok büyük ve kor­
kunç olduğu halde neticeleri harpten sonra çok çabuk ortadan kalkmış­
tır. Halbuki iktisadî ve içtimaî şerait başlangıçta her ne kadar ehem­
miyetsiz görülmüş ise de gitgide daha büyük bir ehemmiyet kesbetmiş
ve selâhları da bati olmuştur.
IV.
I r k ve din b a k ı m ı n d a n m u k a y e s e l e r
Tetkikatımızda din ve ırk elemanlarına da hususî bir dikkat atfe­
derek demografi noktai nazarından bunları da tetkik etmeği muvafık
gördüm.
İstatistik Dairesinin bize lütfettiği malûmata nazaran
nüfus hâdi­
selerini, din. dil. milliyet ve ırk itibarile gayet sarih ve sahih olarak
ayırmak ve aralarındaki münasebetleri anlamak mümkün
Bu nevi tetkikalm
189,3-1894
istenilmiş
senesinde
isede
tır. Halbuki
sosyoloji bakımından
büyük
olmaktadır
kıymeti
Bulgar sosyolojisine dair bir eser
vardır.
neşredilmek
istatistik malûmatının kıtlığından muvaffak olunamamış­
hali Jıazırda mevcud olan yarım
asırlık
istatistikler nü­
fusun içtimaî bakımdan tetkikine ve neticeleri ilim alemine arzetmeğe
imkân vermektedir.
Bu mevzuda eldeki malûmatı başlıca üç grup üzerine ayırıyorum:
1) Bulgarlar. 2 ) Türkler, 3 ) Pomaklar.
Pomakların
adedi
harplerden sonra
daha yüksek:
görülmektedir,
kısmen Bulgar ve kısmen müslüman olan Pomaklar diğer iki grupla te-
— 24 —
mas halindedirler. 1 9 2 6 senesinde yapılan sayımda umum nüfus yekû­
nunda Bulgarlar % 8 1 . 3 2 ve Pomaklarla Bulgarların yekûnu % 8 3 , 2 0
insbetinde idi. Müslümanlar. Pomaklar ve bir kısım Çingeneler dahil
olmak üzere nüfusun % 14,4 kısmını teşkil ediyordu. Her şeyden önce
şu noktayı tebarüz ettirmek isterim k i ; Bulgaristan nüfusunun en mü­
him iki unsuru olan ortodoks Bulgarlarla müslüman Türkler aynı ka­
sabalarda, aynı köylerde yanyana tamamen karışık olarak yaşadıkları
halde, demografi noktai nazarından bunların ayrı ayrı iki teşekkül ol­
duğu vazıhan anlaşılmaktadır. İdare ve adliye memurlarının
kontrolü
altında toplanan istatistik malûmatının bu iki zümre için birbirinden
farklı istintaçlara meydan vermemesini, her halde ancak, bu zümrelerin
din, kültür ve yaşayış tarzlarile izah etmek lâzımgeliyor. Meseleyi iyice
inceliyebilmek için bu iki grupta diğer bir tefrik daha yapmağa lüzum
vardır. Y a n i menşei Türkmen ve Ural-Altay olan Türklerle, menşei İs­
lav olan Bulgarları ayrı ayrı tetkik etmelidir.
B i r ihtilât ve yeni bir nesil
karşısında
bulunduğumuz aşikârdır.
Bu hakikat nüfus hadiselerinin üzerine ırkın yapacağı tesirin şeraitim­
de değiştiriyor. Herhalde antropolojik ve antropometrik
müşahedeler
mevcud olmadığı için, bu gibi neticeleri yanlız büyük bir ihtiyatla çı­
karmaktayız. Fakat bu iki ırkın başka farkları da mevcuddur. din ve
kültür itibarile yaşayış tarzı, Bulgar nüfusunu iki ayrı gruba ayırmak­
tadır. Din. dil. yaşayış tarzı, adetler ve akrabalık şeraiti iki grubun de­
mografik tezahüratı üzerine daimî olarak tesir etmekle, nisbetlerde ve
koefisyanlarda büyük farklara sebebiyet vermektedir.
Nüfusun ırkî vaziyetine gelince; Bulgaristan nüfusundaki
Türkler
Ural-Altay ırklarının bir dalıdır. Bu dal da gene beş ayrı dala ayrıl­
maktadır. Bunların beşincisi olan Türk-Tatarların muhaceretine muka­
vemet etmek istiyen ırklar mağlup ve mahvolmuş fakat bu Türk ırkları,
cenubî Asyanm en büyük kısmını fethetmelerine rağmen kendilerini bir
millet olarak ve bir isim altına birleştirmeğe muvaffak olamamışlardır.
Bundan maada cenuba doğru hareketlerinde yüksek medeniyetli millet­
lere rasgelmişler ve onlarla karışmışlardır. Bundan dolayı kabul ede­
biliriz ki Türkler arasında Aryenler ve Semitler gibi başka ırklar da
bulunmaktadır. Demek oluyorki Türklerin daimî muhacereti, ister harp
maksadile ister iktisadî maksadla olsun millî bir tip teşkil etmelerine
mani olmuştur. (Vemberi) nin fikrine göre, bu günkü Çerkezler hakikî
Türk tipi olarak kabul olunabilir. Fakat bildiğimiz ve tetkikimizde na-
-
25 —
zarı itibara aldığımız Türkler, Çerkez tipinden çok uzaktır. Bizim Türk­
ler, daha ziyade Kafkasyalıdırlar.
Tarihimizle alâkası olan Türkler. Azerbaycan. Selçuk ve nihayet
Osmanlı Türkleridir. Daha doğrusu bu Türk ırklarının pek çok dalları
vardır. Bunlar bir vakit Trans-Kafkas, Iran, Hazer denizinin şark sahillerile Anadoluya eski kültürlü memleketlere hicret etmişler, bir kısmı
sürülerile beraber yaylalarda kalarak eski kültürlerini muhafaza etmiş
fakat, diğer bir kısım şehirleri istilâ ederek bir çok ayrı hükümetler te­
sis eylemişler, yerli ahali ile de ihtilâtta bulunarak bir çok değişiklik­
lere uğramışlardır. Vamberiye göre,
(Osmanlı imparatorluğunu
tesis
ve Balkanlara kadar uzanan Osmanın damarlarında bile pek az Türk
kanı akmaktadır.)
Bizans ve Balkan üzerindeki diğer ufak hükümetleri feth ve mah­
veden Osmanlı ve eserimizde Balkan Türkleri namını verdiğimiz Türk­
ler ve bilhassa idarenin yüksek rütbelerinde bulunanlar, kan ve ırk kül­
türü itibarile daha yüksek bir ihtilât göstermektedirler. Bu Türkler için;
Profesör Yorga diyorki; ilk zamanlardaki sultanlardan maada bu Türk­
ler ırk ve din noktai nazarından bir halitadan ibarettir. Son zamanlarda
ise sultanlarda aynı halita mahiyetini almıştır.
(Iretschek) bu iddialara mukabil Balkan Türklerinin tek ve biri­
cik bir tip teşkil ettiğini söylemektedir. Zayıf ve kuvvetsiz olan şehir
Türkleri artık halis Türk değildirler,
köylüler, ve bilhassa
dağlarda
ikamet edenler. Yürükler ve Konyarlar daha sakin ve daha kuvvetli
olarak halis ve temiz Türklerdir. Fakat Balkanlarda Türk kanı gitgide
azalmaktadır. Bilhassa, islâm dinini kabul etmek suretile yüksek memu­
riyetlere başka ırklardan insanların geçmesi ve bunların Türklerle ka­
rışması sebebile Türk kanının safiyeti azalmıştır.
Bununla beraber bir çok müdekkiklerin fikrince. Bulgaristandaki
Balkan-Türkleri. ırk temizliğini ve Ural-Altay karakterini en ziyade mu­
hafaza
edenlerdendir.
Balkanlarda herhangi şerait cari olursa olsun, Bulgarlarda ve di­
ğer Bulgar unsurunda, esas olarak islav kanı vardır. Eski B u l g a r l a r l a
sonraki Bulgarların teşekküllerine bakılırsa, bunların esası, daimî su­
rette, islav olarak kalmıştır. Profesör (Iretschek) in fikrine göre, bu­
gün mütecanis ve biricik bir Bulgar tipi mevcud değildir. Gördüğümüz
tipler, Rusyada. Lehistanda
ve Çekoslavakyada gördüğümüz
tiplerin
aynıdır. Bununla beraber, unutmamahdırki, bunların arasında. Romen,
Ermeni ve Yunan tipleri de vardır. Demek ki Bulgarlarda da bir ırk ve
-
26
—
kan ihtilâtı mevcuddur. Herhalde Bulgarlarla Türkler arasındaki fark
bariz olduğu gibi. iki grubun ırk itibarile hususiyetleri de baki kalmış­
tır. Meselâ: Bulgar çocuklarının saçları ekseriya açık renkli ve gözleri
mavidir. Nüfus hadiselerini tetkik ederken her cihetten tamamen farklı
iki ırk karşısında değil isek de. bunların aralarında, din ve halk kül­
türü, âdet ve ev hayatı bakımından mevcud olan farkları nazarı dikkate
almak mecburiyetindeyiz. Bu iki ırkta dil. ırk ve unsur şuuru o kadar
ku\ vetlidirki. 5 0 0 seneden beri Balkanlarda, köyde ve şehirde, dükkân­
da ve tarlada yan yana yaşadıkları halde, bu güne kadar birbirine karşı,
ateşle su. soğukla sıcağın olduğu kadar yabancı kalmışlardır.
Bulgaristanın teessüsünden sonra çok doğru olan resmî membalara istinad ederek bu iki grubun rakkamlarla tahlili mümkündür. Fa­
kat istiklâlden evvel, yani Türkiye zamanında hiç bir istatistiğin mevcut
olmadığına nazaran. Avrupa asarmdaki malûmata müracaat
zaruridir.
Türklerle Bulgarlar arasındaki adet itibarile farkları üç devre üzerine
mütalâa etmek mümkündür.
Birincide ( 1 8 inci asrın sonu ile 19 uncu asrın bidayetinde) Bul­
garlar ekalliyeti. Türkler ise ekseriyeti teşkil etmektedirler. İkinci dev­
re esnasında (yani. 19 uncu asrın ortalarında)
(Ami Boues) in yaptığı
tetkiklere nazaran, Stara Planina. Makedonya ve Trakyada Yodena ve
Filorinaya kadar, yanlız Türklere karsı değil, Balkanlarda yaşıyan bü­
tün diğer İslav unsuru bunlara dahil olmak şartile. Bulgarlar adetçe
faikiyeti haizdirler. ( 1 . 1 0 0 . 0 0 0 Osmanlıya mukabil aynı ırktan 4.5 mil­
yon B u l g a r ) . ÎJçüncü devirde (Türkiye. Rusya muharebesi esnasında)
Tuna
civarında. Sofya, Vidin. Niş. Silistire. Trakya. Makedonya san­
caklarında ve Arnavutluğun bazı mıntakalarmda. Bulgar ekseriyeti bü­
tün müdekkikler tarafından kabul edilmiştir. Küçük Bulgar Beyliğinin
tesisinde ( 1 8 8 0 )
sayılmıştır.
1 9 1 0 da
1.920.000 Bulgar ( ' 1 7 4 )
Bilâhara, Türklerin
nüfus
ve 6 5 0 . 0 0 0 Türk
muhaceretile
sayımlarına nazaran
3.497.619
l
[% l9)
bu nishet değişmiştir.
('% 80,6*3) Bulgar ve
465.641 ( % 10,74) Türk bulunmuştur. Yeni hududlar Ü 9 1 8 ) de Türk
nüfusunu bir miktar arttırmıştır. Bu iki grubu, din itibarile tetkik eder­
sek
bu rakkamlar
( % 83.99)
değişir.
1910 senesinde
(%' 13,88)
müslümarı
ve
ortodoks tesbit edilmiştir. Mahal ve iskân tarzı noktai na­
zarından da. bu iki grup arasında fark vardır. Meselâ, memleketin bazı
mıntakaları Bulgarlarla veya yanlız Türklerle meskûndur. Çok entere­
san olmakla beraber bu hususta tafsilât veremiyeceğiz. Yanlız Bulgaristann bu cihetten iki kısma ayrıldığını
.
.
.
söyleyebiliriz. Şöyleki
Har-
-
27
-
manlıdan. Stara Zağora. Kızanlık. Tirnova ve Sistova kadar giden çiz­
ginin şark tarafındaki mmtakalar en ziyade Türklerle ve garp tarafında­
ki ınıntakalar Bulgarlarla meskûndur. En ziyade şayanı dikkat kısım,
Ayioz ve Karnobata kadar. Sumen civarıdır. İlk tahrirde burada Türk­
c
ler /c 9 0 nisbetinde idi.
İstiklâlden sonra
bu şerait değişti.
Türkler
azaldı. Fakat bu gün gene ( 1 9 2 6 ) Sumen, Osmanpazar ve Eski Cumaya
civarlarında Bulgarlardan fazla Türk vardır. Yeni ilhak edilen arazide
de yanhz Mastanlı civarında bir Türk fazlalığı görülür.
İskân tarzı itibarile istiklâle kadar
Türkler kasabalarda
ikamet
ediyordu ve yanhz memleketin şark tarafında ayrı köyler teşkil etmekte
idiler. Bu iki ırk arasında, bu hususta, bir fark vardır: Stara Planinada
yanhz Bulgarlar bulunur. Türk yoktur. Bulgarlar dağlarda ve münferit
olarak ufak çiftlik tarzında-kulübe ve mahalleler teşkil etmektedirler.
Türklerde İMI iskân tarzı âdej değildir. Son tahrirde, flodop dağlarında
ufak çiftlik tarzında bir çok mahalleler bulunmuş ise de, bunlar yanhz
Pomaklarla meskûndur. Demek ki. Bulgaristanın iskân hayatında Stara
Planinadaki Bulgarlarla Rodopdaki
Pomaklar arasında
aynı şekiller
mevcuddur.
Bu iki grubu Somatoliği (beden) itibarile müşahede ettiğimiz tak­
dirde, görüyoruz ki Bulgarlar Türklerden daha kısa boyludur.
Erkek ve kadın arasındaki nisbetler de iki grubda başka başkadır:
Türklerde kadınlar erkeklerden daha azdır. Bu suretle Stara Planina
ve Bodop dağlarındaki nüfuslar arasında bir müşabehet
bulunmaktadır.
Burada da kadınlar erkeklerden fazladır.
Aile teşkilâtı itibarile de iki grubda ehemmiyetli farklar vardır. Ev­
vel emirde ve karakteristik olarak Bulgarlar Türklerden daha erken ev­
lenirler, sonra. Türkler-erkek olsun, kadın olsun. Bulgarlardan
daha
erken dul kalırlar, ve Bulgarların aksine olarak Türkler arasında pek
çok boşanma vakasına (hatta 6 0 yaşına kadarI tesadüf
olunur.
İki grub arasındaki kültür farkları daha derindir. Kriteriom ola­
rak yazı ve okumak bilmiyenlerin adedini alalım. Bulgar istiklâline
kadar Hükümet paralarından
istifade ettikleri için Türkler Bulgarlar­
dan daha müsait şerait altında yaşamakta idiler. İstiklâlden sonra Bul­
gar Hükümeti tarafından
aldıkları tahsisatla hususî mektep tesis
et-
— 28 —
mekte serbest idiler. Bulgarlar Türkiye idaresi altında iken. maarifçe
tam bir serbestiyete malik olmadıkları gibi mekteplerini de hususî yar­
dımlarla idare etmek mecburiyetinde idiler. Bununla beraber, yazı ve
okumak bilmiyenler Türkler arasında Bulgarlardan, nisbeten fazla idi.
c
1905 senesinde. Bulgarlar arasında % 32.3 ve Türkler arasında /c 4 ya­
c
zı ve okumak bilenler vardı. Bu nisbet Bulgar kadınları arasında. /c 16.8
ve Türk kadınları arasında % 1,5 idi. ( 1 0 ile 1 5 ) yaşındaki
(mektep
c
yaşı) çocuklar arasında da bu nisbetler Bulgarlar için / 5 9 , 4 4 Türk­
c
ler için de % 6,96 dır. 1 9 2 6 senesi tahriri ise Bulgar erkekleri arasında
% 6 5 . 9 Türkler arasında da % 16.8 yazı ve okumak bilen tesbit edil­
miştir. Bu rakkamları hakikî manaları itibarile tetkik edersek, farklar
daha barizdir. Bulgarlarda 100 evli erkek arasında
r
c
9 1 . 6 ve Türkler­
de yalnız % 12.2 yazı ve okumak bilen vardır.
Evlenme ve doğum vakaları itibarile de bu iki grup arasında, bazı
mıntakalarda
muhtelif
ve ehemmiyetli
emirde evlenmeler: İlk on sene zarfında
farklar görülmektedir.
Evvel
1 0 0 0 nüfusa, Bulgarlar için
9.4 müslümanlar için de 7,4 nisbetindedir. Bu nisbetler 1903-1908 devre­
sinde Bulgarlar için 10,2 Türkler için de 8.7.
1909 - 1912
devresinde
Bulgarlar için 8,1 ve Türkler için 9.6 ve 1 9 1 8 den 1923 senesine kadar
Bulgarlar için 12.6 Türkler için de l l . l olmuştur. Demek ki Türkler
arasında evlenme vakaları her vakit Bulgarlardan daha az idi. 1909-12
devresindeki istisnaiyet, Balkan harbile münasebettardır. O esnada Bul­
garlara isabet eden nisbet 5,5 idi.
Şunu da söyliyebiliriz ki nüfusu ekseriyet itibarile Türk olan mın­
takalarda
I Sumen, Eski Cumaya.
Osmanpazar
ve bir dereceye kadar
Russe ve Tasgrad vilâyetleri) evlenme nisbeti her vakit Türklerde daha
büyüktür: 1918 den 1923 e kadar Sumen Vilâyetinde Bulgarlar için 12,5
ve Türkler için
17,5, Osmanpazar Vilâyetinde
Bulgarlar için 8,8 ve
Türkler için 1 4 . 1 , Eski Cumaya Vilâyetinde ise Bulgarlar için 13,2 ve
Türkler için 2 1 . 4 nisbetleri
görülmüştür.
Aynı zamanda iki ırk arasında evlenme yaşı itibarile de ehemmi­
yetli farklar bulunmaktadır.
15-19 yaşlarındaki
Türkler ve bilhassa
Türk kızları evlenmeğe daha heveslidir. Bununla beraber denemez ki
Türkler Bulgarlardan daha erken evlenirler, çünkü 2 5 yaşına kadar en
çok evlenenler Bulgardır. Daha büyük yaşlarda ise Türkler gene ekseri­
yeti muhafaza ederler.
Yeni evlenenlerin medenî halleri itibarile bakirle bakire arasın­
daki evlenmeler Türklerden fazla Bulgarlarda vuku bulmaktadır. Ba-
— 29 —
kirle dul kadın ve hakire ile boşanmış erkek arasındaki evlenmeler Bul­
garlardan
fazla Türklerde görülmektedir. Boşanmışlar arasındaki ev­
lenmeler Türklerde fazla, buna mukabil boşanmış erkekle dul kadınlar
arasındaki evlenmeler Bulgarlarda nisbeten daha yüksektir.
Evlenmeleri mevsim itibarile tetkik ettiğimiz takdirde de iki grup
arasında büyük farklar görüyoruz: Bulgarlarda (Ortodoks) evlenmele­
rin en büyük kısmı kışın, en ufak kısmı da yazın (haziran, temmuz ve
ağustos aylarında), mart ve nisan aylarında da hemen hemen hiç bir
evlenme vakası kaydedilmemektedir.
Buna mukabil
Türkler arasında
evlenmeler senenin her ayında hemen hemen müsavi miktarda olmakta­
dır.
Doğum nisbeti, harplerden evvel Türklerde Bulgarlardan
hemen
daima daha azdır. İlk on sene zarfında 1000 nüfusda Bulgarlarda 41.7
Türklerde 2 3 . 6 doğum görülmektedir.
1 9 0 4 / 7 devresinde Bulgarların
doğum haddi 4 4 , 2 , Türklerin 3 8 , 3 , 1 9 0 9 / 1 2 de Bulgarların 4 1 , 8 , Türk­
lerin 40.2 dir. Burada Türkler lehine bir fazlalık görülüyor. Bununla
beraber Bulgarların doğum nisbeti ekseriyetle daha yüksektir.
Harpten sonraki devrede Türkler arasındaki doğum nisbeti artmış­
tır. Ezcümle 1 9 2 4 de doğum haddi. Bulgarlarda 4 2 . 3 Türklerde de 4 5 , 4 ,
1925 de Bulgarlarda 39.7. Türklerde de 4 5 . 6 ve 1926 da Bulgarlarda
36.2. Türklerde de 4 2 . 9 olarak tesbit edilmiştir. Yüksek doğum nisbeti
ekseriyetle Türklerle meskûn
mıntakalarda
görülmektedir.
Sumende
( 1 9 1 8 - 1 9 2 3 ) Bulgarlarda 3 2 . 8 . Türklerde de 4 1 , 4 . Poppovoda, Bulgar­
larda 3 7 . 3 . Türklerde de 5 0 . 9 dur.
Doğumlarda iki ırkın da erkek çocukları fazla ve fazlalık Türk­
lerde, Bulgarlara nazaran, daha ziyadedir. Muhtelif zamanlarda vasati
olarak 100 kız çocuğa karşı Bulgarlarda 104-105 ve Türklerde 108-112
erkek çocuğu isabet etmektedir.
Anaların velûdiyetine ait rakkamları tetkik edersek. Bulgar kadı­
nının Türk kadınından daha velûd olduğunu görürüz. Harpten
sonra,
birinci çocuğa nazaran, faikıyet Bulgarlarmdır. Harpten evvel faikiyet
Türklerde idi. 4 çocuğu olan ailelerde harpten sonra vaziyet değişiyor.
Harpten sonra bu husustaki şerait o kadar müstekar değilse de 1 9 2 1 1925 senelerinde on evlenmeye karşı Bulgarlarda 35 ve Türklerde 37
çocuk sayılmıştır. 1 9 2 6 daki rakkamlar
daha barizdir.
10 evlenmeye
karşı Bulgarlarda 3 6 , Müslümanlarda da 4 4 doğum isabet etmektedir.
Bu vaziyet 1921-1926 senelerinde Türklerde tevellüdatın fazla olduğunu
— 30 —
göstermektedir. Gayrı meşru ve ölü-doğmuş çocuklar nisheti de Bulgar­
larda
fazladır.
Ay ve mevsim itibarile doğumların
inkısamı başka
bir fark gös­
termektedir. Muharebeye kadar Bulgarlarda doğumların en büyük kıs­
mı birinci teşrin ve Türklerde mart ve nisan aylarına isabet ediyor. Ve­
fiyatın derecesi iki ırkın arasındaki
farkı göstermektedir.
seneleri Bulgarlar için yüksek bir vefiyat 1 0 0 0 nüfusa
1880/1889
( 2 0 . 3 ) . Türkler
için de ( 1 3 . 3 ) nisbeten az vefiyat nisbeti göstermiştir. Fakat bilâhara
1009-1913 de ise. Bulgarlarda 2 2 . 5 ve Türklerde 2 6 . 4 . 1918-1923 sene­
lerinde de Bulgarlarda 2 2 . 7 . Türklerde de 20.1 ölüm vakası kaydedil­
miştir.
Bu nisbetleri ekseriyetle
Türklerle meskûn
mıntakalarda
tetkik
edersek bu fark daha barizdir: 1918-1923 Sumen Vilâyetinde 1000 Türk
nüfusa 2 9 . 1 . Preslav Vilâyetinde 3 0 . 6 . Eski Cumaya Vilâyetinde 3 2 . 6 .
Provadya
Vilâyetinde 34.7, Poppovo Vilâyetinde bilhassa 37.8 ölüm
vakası tesbit edilmiştir.
Vefiyatın cinsiyet itibarile inkısamına gelince; Türklerde Bulgar­
lardan fazla erkek ölmektedir. Süt çocuğu vefiyatı
Bulgarlarda
dalia
yüksek olduğu gibi ileri yaşta çocuk vefiyatı da Türklerde yüksektir,
yetişmiş çocuklarla ( 1 5 yaş) kâhiller meyanındaki vefiyat gene Bulgarlada daha yüksektir.
Aylar itibarile vefiyatın inkısamı aynı zamanda Türkler ve Bul­
garlar için máximum olarak mart
ve minimum olarak haziran
ayına
isabet etmektedir. Bu vaziyet vefiyata ırktan ziyade tabiî şeraitin mü­
essir olduğunu göstermektedir.
Son mesele olarak iki grubun artma derecesini tetkik edelim:
Balkan harbine kadar Bulgar nüfusunda sabit bir tezayüd tesbit
etmekteyiz. Buna karşı Türk nüfusunda da hafif bir tenezzül görülmek­
(
tedir. Aşağıdaki rakkamlar /c olarak nüfus artmasını gösteriyorlar:
Devreler
Ortodoks
Müslüman
1887-1892
+
8
5
1892-1900
+
16
0
1900-1905
+
11
6
1905-1910
+
9
1920-1926
+
12
0
+
14
Büyük harpten sonra Türklerde seri ve büyük bir tezayüd tesbit
edilmektedir. Türklerdeki bu yüksek tevellüdat yeni arazi ile Türk nü-
— 31 —
füsunun artması, harp senelerinde çıkan Türklerin avdeti ve 1 9 2 6 ta­
rihinde yanlış olarak Türkler
meyanında
çingenelerin
sayılması ile,
izah olunabilir.
Son söz: Bu tahlillerimiz ile iki ırkın vaziyetini tam ilmî bir kanaata varacak şekilde izah ettiğimizi iddia etmemekle beraber aile, kan,
din ve itiyadat noktai nazarlarından bu iki ırkın birbirinden ayrı yaşa­
makta olduklarını söylemek mümkündür.