gastroözefageal reflü hastalarında eozinofilik
Transkript
gastroözefageal reflü hastalarında eozinofilik
T.C CLE ÜN VERS TES TIP FAKÜLTES Ç HASTALIKLARI ANAB M DALI GASTROÖZEFAGEAL REFLÜ HASTALARINDA EOZ NOF K ÖZEFAJ T Dr. Süleyman ÖZÇAYLAK (UZMANLIK TEZ ) TEZ YÖNET PROF. DR.VEDAT GÖRAL YARBAKIR-2009 TE EKKÜR ç hastal klar ihtisas e itimim süresince bana çal ma evki veren ve yeti memde büyük emekleri olan, bilgi ve tecrübelerinden faydaland m, kendileriyle çal maktan k vanç duydu um ve her zaman örnek ald m sayg de er hocalar m, ve ç Hastal klar A.B.D. ba kan olmak üzere, bütün de erli ö retim üyelerine te ekkür eder, sayg lar z Prof. Dr. Ekrem Müftüo lu ba ta sunar m. Tezimi olu turmamda büyük eme i geçen tez dan man m ç Hastal klar ö retim üyelerinden Prof. Dr. Vedat GÖRAL hocama te ekkürlerimi sunar m. Tezimi haz rlarken destekleri ile bana yard mc olan Uzman Dr. Feyzullah UÇMAK ve tüm endoskopi ekibine te ekkürlerimi sunar m. Rotasyon e itimim s ras nda bilgilerini benden esirgemeyen Kardiyoloji A.B.D., Enfeksiyon Hastal klar ve Mikrobiyoloji A.B.D., Gö üs Hastal klar ve Tüberküloz A.B.D. ve Biyokimya A.B.D. ba kanlar na ve de erli ö retim üyelerine; ayr ca tezimin haz rlanma a amas nda yard mlar olan Patoloji A.B.D ba kan ve ö retim üyelerine te ekkürlerimi sunar m. Birlikte çal maktan onur duydu um tüm asistan arkada lar ma ve ç Hastal klar A.B.D. çal anlar na te ekkürlerimi sunar m. Ayr ca bu günlere gelmemde büyük pay sahibi olan ve desteklerini hiçbir zaman benden esirgemeyen annem, babam ve karde lerime sonsuz te ekkürlerimi sunuyorum. Dr. Süleyman ÖZÇAYLAK 2 NDEK LER Sayfa Te ekkür 2 çindekiler 3 Simgeler ve K saltmalar 4 Tablolar 6 Özet 7 Summary 9 1) G ve AMAÇ 11 2) GENEL B LG LER 12 I)A. ÜST GASTRO NTEST NAL S STEM H STOLOJ B. ÖZEFAGUS H STOLOJ 12 12 II) GASTROÖZEFAGEAL REFLÜ HASTALI I 13 III) EOZ NOF 30 K ÖZEFAJ T 3) MATERYAL ve METOD 38 4) BULGULAR 41 5) TARTI MA 49 6) SONUÇ 53 7) KAYNAKLAR 54 3 MGELER ve KISALTMALAR GÖR: Gastroözefageal reflü GÖRH: Gastroözefageal reflü hastal EÖ: Eozinofilik özefajit REM: Rapid eye movement AÖS : Alt özefagus sfinkteri TLESR: Transient lower esophageal sphincter relaxation ITLESR: Inappropriate transient lower esophageal sphincter relaxation EGF: Epidermal Growth Factor Hp : Helicobacter pylori M: Muskarinik reseptör IL: nterlökin NERD: Non- erosive reflux disease S-GERD: Symptomatic gastroesophageal reflux disease E-GERD: Erosive gastroesophageal reflux disease M-GERD: Distal özefagus mukozas nda metaplazik de ikliklerle (Barrett) birlikte olan GÖRH MUSE: M:Metaplazi, U:Ülserasyon, S:Striktür, E:Erozyonlar H2RA: Histamin reseptör antagonistleri PPI: Proton pompa inhibitörü MSS : Merkezi sinir sistemine GI: Gastroentestinal GM-CSF: Granulosit monosit-koloni uyar FIGERS: Birinci Gastroentestinal Ezinofilik Ara rma Sempozyumu TH1-2: T helper1-2 SPSS: Statistical package for social sciences DM: Diyabetes Mellitus HT: Hipertansiyon KVSH: Kardiyovasküler sistem hastal VKI: Vücut kitle indeksi EGD: Özofagogastroduodenoskopi HPF: Büyük büyütme alan (mikroskop incelemesinde) H: Hidrojen faktör 4 K: Potasyum HCO3: Bikarbonat PO4: Fosfat Cl: Klor KCl: Potasyum klorür CO2: Karbondioksit HCl: Hidroklorik asit ATP ase: Adenozin trifosfataz IR-Omeprazol: Immediate release omeprazol 5 TABLOLAR SAYFA Tablo:2.2.1. GÖRH semptomlar 19 Tablo2.2.2. Los Angeles s 20 flamas Tablo 2.2.3. MUSE s nflamas ; Tablo2.2.4. Savvary –Miller s 20 flamas 21 Tablo 2.3.1. Ezinofilik özefajitin klinik prezentasyonu 32 Tablo 2.3.2. Ezinofilik özefajitin klinik belirtileri 33 Tablo 2.3.3. Ezonofilik özefajite ili kin diyagnostik kurallar 34 Tablo 3.1.1. GÖR anket formu 38 Tablo 3.1.2 Çal mada Uygulanan D lanma Kriterleri 39 Tablo 4.1. GÖR semptomlar ve allerji öyküsü aras ndaki ili ki 41 Tablo 4.2. GÖR semptomlar ve IgEdüzeyi aras ndaki ili ki 42 Tablo 4.3. GÖR semptomlar ve diyare aras ndaki ili ki 42 Tablo 4.4. GÖR semptomlar ve ilaç kullan 43 Tablo 4.5. GÖR semptomlar ve e lik eden hastal k ili kisi 43 Tablo 4.6. GÖR semptomlar ve endoskopik görünüm ili kisi 44 Tablo 4.7. GÖR semptomlar ve beden kitle oran aras ndaki ili ki 44 Tablo 4.8. GÖR semptomlar ve cinsiyet aras ndaki ili ki 45 Tablo 4.9. Ya da na göre reflü ikayetleri 45 Tablo 4.10. GÖR semptomlar ve alkol tüketimi 46 Tablo 4.11. Çay tüketimine göre GÖR septomlar ili kisi 46 Tablo 4.12. Kahve tüketimi ve GÖR semptomlar aras ndaki ili ki 47 Tablo 4.13. Sigara tüketimi ve GÖR semptomlar ili kisi 47 Tablo 4.14. GÖR semptomlar ve biyopsi sonucu 48 ili kisi ekil 1. Los Angelas s fland rmas mikroskopik görünüm 21 ekil 2. Los Angeles s flamas endoskopik görünüm 21 ekil 3. Montreal tan mlamas na göre GÖRH spektrumu 22 6 ÖZET Gastroözefageal reflü hastal toplumumuzda s kça rastlan lan ve ya am kalitemizi etkileyen bir sorundur. Eozinofilik özefajit, son y llarda popüler olmaya ba layan, daha önceleri ço unlukla çocuklarda görüldü ü dü ünülen ama sonradan eri kinlerde de önemli ölçüde s kl kla rastlanan bir rahats zl kt r. Eozinofilik özefajit semptomlar , gastroözefageal reflü hastal ile kar abilmektedir. AMAÇ Bu çal ma gastroözefageal reflü hastal olan ki ilerde eozinofilik özefajit s kl kar la rmakt r. YÖNTEM Bu çal ma; Ocak 2009 ile Haziran 2009 tarihleri aras nda Dicle Üniversitesi T p Fakültesi Ara rma ve Uygulama Hastanesi Genel Dahiliye ve Gastroenteroloji polikliniklerine ba vuran, gastroözegagiyal reflü ikayeti olan ve endoskopik i lemi kabul eden hastalar aras nda yap ld . Çal maya kat lan, 16 - 70 ya aras nda ve GÖRH ikayetleri olan hastalara on sorudan olu an GÖRH semptomlar n derecesini belirleyen anket uyguland . hastalar n endoskopik i lemi 1 gastroenterolog taraf ndan yap ld . Üst özefagogastroduedonoskopik incelemede, her hastan n özefagus, mide ve duedonumu incelendi. Reflü özefajit, Los Angeles S flamas na göre de erlendirildi. Endoskopik inceleme tamamlan p özefagustan çal ma için biyopsiler al nd . Hastalar n özgeçmi leri sorgulanarak allerji öyküleri sorguland . Total Ig E düzeyi ve hemogram incelemesinde eozinofil say ve yüzdesi çal p EÖ ve allerjik hastal klar aras ndaki ba lant de erlendirilmeye çal ld . Hastalar ya , cinsiyet, vücut kitle indeksi, al kanl klar (sigara, alkol, çay, kahve, ilaç), diyare, endoskopik görünüm ve biyopsi sonuçlar na göre gruplara ayr ld . Normal da m gösteren ba ms z de kenler student’s test, normal da m göstermeyenler için Mann-Whitney U testi kullan ld . Parametreler aras ndaki korelasyon normal da m gösterenlerde chi-square testi ve pearson correlation test, normal da m göstermeyenlerde ise Spearman’s Rho correlation test kullan ld . BULGULAR De erlendirmeye al nan hasta say 87 idi. Hastalar ya , cinsiyet, vücut kitle indeksi, al kanl klar (sigara, alkol, çay, kahve, ilaç), diyare, endoskopik görünüm, total Ig E düzeyi ve hemogram incelemesinde eozinofil say ve yüzdesine göre incelendi inde anlaml bir ili ki 7 bulunmad (p>0,05). Hastalardan al nan endoskopik biyopsiler incelendi inde eozinofilik özefajite rastlan lmad . SONUÇ Bizim çal mam zda gastroözefageal reflü özefajit saptanmam ikayetleri olan hastalarda eozinofilik r. 8 SUMMARY INTRODUCTION Gastroeosophageal reflux disease (GERD) is a problem occurred frequently in our society and affecting our quality of life. Eosinophilic esophagitis is a disorder which is becoming very popular in the recent years, formerly believed to occur in the children mostly but then observed in the adults. The symptoms of Eosinophilic esophagitis may e confused with Gastroesophageal reflux. PURPOSE This study compares the frequency of Eosinophilic esophagitis in the people with Gastroesophageal reflux disease. METHOD This study was conducted among the patients having Gastroesophageal reflux complaints and accepting endoscopic procedure who applied General Internal Medicine and Gastroenterology Policlinics at Dicle University Medical School Research and Application Hospital between January 2009 and June 2009. The patients involved in the study between 16 and 70 years of ages and having GERD complaints were applied a questionnaire consisting of ten questions to define the level of GERD symptoms, and the endoscopic procedures were applied to the patients by 1 Gastroenterologist. In the upper esophago-gastroduedenuscopic study, the esophagus, stomach, and duodenum of each patient were studied. Reflux esophagitis was evaluated in accordance with Los Angeles Classification. The endoscopic study was completed and biopsies were taken from esophagus for the study. The history of the patients was reviewed and the allergic histories were evaluated. In the examination of total Ig E level and hemogram; number and percentage of eosinophile were reviewed to evaluate the connection between EO and allergic diseases. The patients were classified in accordance with their ages, genders, BMI, habits (smoking, alcohol, tea, coffee, medicine), diarhea, endoscopic appearance, and biopsy results. For the independent variables showing normal distribution student test has been applied where as Mann-Whitney U test has been applied for those not showing normal distribution. And Chi-Square Test and Pearson Correlation Tests have been applied for those indicating normal distribution as Spearman’s Rho correlation test has been applied for the others. FINDING The number of the patients involved in the evaluation is 87. There was no meaningful relationship when the patients were evaluated in terms of their ages, genders, BMI, habits 9 (smoking, alcohol, tea, coffee, medicine), diarrhea, endoscopic appearance, total Ig E level, and hemogram study as well as number and percentage of eosinophile (p>0,05). When the endoscopic biopsies obtained from the patients were evaluated, no Eosinophilic esophagitise has been observed. RESULT In our study, no Eosinophilic esophagitis was observed in the patients with Gastroesophageal reflux complaints. 10 1) G ve AMAÇ Gastroözefageal reflü (GÖR) mide içeri inin özefagusa geri kaçmas r. Asl nda gastroözefageal reflü özellikle yemek sonras ndaki dönemlerde ve uykunun REM faz nda (rapid eye movement) olmak üzere gün içinde 10-50 kez kadar olabilen fizyolojik bir olayd r. Gastroözefageal reflü hastal enzimlere maruz (GÖRH) özefagusun mide içeri indeki aside ve proteolitik kalmas artt ran Gastroözefageal reflü hastal etkenlerin kombinasyonu sonucunda , bat ülkelerindeki eri kim toplulu un % 20-40’ geli ir. etkileyen, k rastlanan bir durumdur(1). ngiltere’de yap lan bir incelemeye göre, gastroözefageal reflü hastal n, tan konulan gastrointestinal sorunlar n yakla k dörtte birinden sorumlu oldu unu göstermi tir (2). ABD’de yap lan anketler, eri kinlerin %36 – 44’ ünün ayda en az bir kez retrosternal yanma hissetti ini, %7’sinin ise bu semptomu her gün ya ad Gastroözefageal reflü hastal n göstermi tir(3, 4). semptomlar a r olabilir ve potansiyel olarak ya am boyu sürebilir, bu da, normal i levlerin ve sa n belirgin biçimde bozulmas na yol açar(5-7). Eozinofilik özefajit (EÖ), özefagusun izole eozinofilik inflamasyonudur(8). lk olarak 1970’lerde (8) tan mlanm r, ancak daha sonra ara rmalar n ço u, eozinofilik özefajitin temel sebebi olarak gastroözefageal reflü hastal üzerine yo unla r. Daha sonra, eozinofilik özefajit üphesi bulunan hastalarda, yaln zca elemental bir diyet (9-10) veya kortikosteroidden (11) herhangi biri ile semptomlar iyile ti inden eozinofilik özefajitin allerjik bir bile eni gözlemlenmi tir. Bu özellikler, normal pH çal ma sonuçlar ve asit supresyon tedavisinin etkisizli i ile birlikte, eozinofilik özefajitin gastroözefageal reflü hastal ndan farkl bir klinik durum olarak görülmesi sonucuna yol açm Amac z; bat toplumlar nda oldu u gibi, gastroözefageal reflü hastalar ndaki eozinofilik özefajit s kl r. toplumumuzda da s k görülen ara rmakt r. 11 2) GENEL B LG LER I-ÜST GASTRO NTEST NAL S STEM F ZYOLOJ Gastrointestinal kanal n tamam baz genel yap sal özellikler gösterir. Ortas nda de en çaplarda bir lümen içerir. Bu lümen dört ana tabakadan olu an bir duvarla çevrilidir. çten d a do ru s ras yla, mukoza, submukoza, muscularis ve seroza. Mukoza; Epitelyal örtü, lamina propria ve muscularis mukozadan olu mu tur. Lamina propria, kan ve lenf damarlar ndan zengin gev ek ba dokusudur. Düz kas hücreleri, bazen de bezler lenfoid doku içerir. Muscularis mukoza ise mukozay submukozadan ay ran içte ince sirküler, ta longitudinal düz kas hücrelerinin olu turdu u tabakalardan ibarettir. Mukoza s kl kla mukoz membran olarak isimlendirilir. Submukoza; Çok say da kan ve lenf damarlar ve submukozal bir sinir plexusu (ya da Meissner plexusu olarak isimlendirilen) içeren gev ek ba dokusudur. Ayn zamanda bezler ve lenfoid doku da icerir. Muscularis; Muscularis tabakas spiral olarak düzenlenme gösteren ve as l yönü kas hücrelerinin yönüne göre düzenlenen 2 tabakadan olu mu tur. Lümene yak n iç tabakada kaslar n yönü genellikle sirkuler, d tabakada ise longitudinaldir. Bu iki kas tabakas aras nda myenterik ( ya da Auerbach) sinir plexusu ile kan ver lenf damarlar içeren ba dokusu bulunur. Seroza; Seroza ince bir gevsek ba dokusu tabakas r. Kan ve lenf damarlar ve ya dokusundan zengindir. Tek katl yass epitelle yani mezoteliumla örtülüdür. Özefagus histolojisi Gastrointestinal kanal n bu parças müsküler bir borudur ve fonksiyonu yiyecekleri zdan mideye ta makt r. Keratinle memi çok katl yass epitelle örtülüdür. Genellikle, sindirim kanal n geri kalan parçalar yla ayn tabaklar ta r. Submukaozada mukus salg layan küçük bez gruplar özofagus bezleri vard r. Mideye yak n bölümünün lamina proprias nda gruplar halinde mukus salg layan özefageal kardia bezleri bulunur. Özofagusun distal ucunda musculer tabaka sadece düz kas hücrelerinden olu ur; orta parçada çizgili ve 12 düz kas hücreleri, proksimal uçta ise yine sadece çizgili kas hücreleri vard r. Özofagusun sadece periton bo lu undaki k sm seroza ile kapl r. Geri kalan gevsek ba dokusu tabakas ile örtülüdür. Adventitia ad verilen bu tabaka çevre doku ile kar r. II) GASTROÖZEFAGEAL REFLÜ HASTALI I (GÖRH) Semptomatoloji : Gastroözefageal reflü (GÖR) mide içeri inin özefagusa geri kaçmas r. Asl nda GÖR özellikle yemek sonras ndaki dönemlerde ve uykunun REM faz nda (rapid eye movement) olmak üzere gün içinde 10-50 kez kadar olabilen fizyolojik bir olayd r. Fizyolojik GÖR k sa sürdü ünden dolay fark na var lmaz veya çok hafif semptomlar olu turabilir. Ancak GÖR gün içinde s k aral klarla tekrarlad nda, uzun sürdü ünde ve özellikle uyku s ras nda olu tu unda art k patolojik GÖR söz konusudur ki bu tablo genellikle özefagus mukozas nda de ik derecelerde olabilen hasarlanma ve çe itli semptomlarla birliktedir. Bu durumda gastroözefageal reflü hastal ndan (GÖRH) bahsedilir. Özefagusda endoskopik ve/veya histopatolojik yöntemlerle saptanabilen bir hasarlanman n varl adland ise reflü özefajiti olarak r. GÖRH oldukça s k görülen bir hastal k olmas na ra men (toplumun yakla k %20 si) hastalar n ço u basit diyet de iklikleriyle veya anti asitlerle sa lad klar geçici semptomatik düzelme nedeniyle hekime müracaat etmezler. GÖRH’ nin en s k görülen semptomu, sternumun arkas nda yanma hissi ya da rahats zl k olarak tan mlanan retrosternal yanmad r. Buna regürjitasyon e lik edebilir ve tipik olarak ya , baharatl ya da bol miktarda yiyecek tüketilen bir ö ünden sonra veya öne ilme ya da yatmay takiben ortaya ç kar. Hastalarda gö üs a , öksürük, h rt ve ast m gibi akci er semptomlar ; di çürü ü, di eti iltihab , a z kokusu ve tükrük salg nda art oral semptomlar ve ses k kl görülebilir. Daha a r hastal , larenjit ve kulak a gibi bo azla ilgili semptomlar dü ündüren semptomlar aras nda odinofaji ( a disfaji (yutma güçlü ü) yer al r. GÖRH semptomlar n iddeti de yutma ) ve ebilir (12, 13) ve hatta semptomlar kendili inden geçebilir(12, 14). Tipik olarak hastalar, t bbi yard m için ba vurmadan önce y llarca süren semptomlarla ya ayabilirler (15). Prevalans: GÖRH, bat ülkelerindeki eri kin toplulu un % 20- 40 ‘ etkileyen, s k rastlanan bir durumdur (16). ABD’ de yap lan anketler, eri kinlerin % 36-44’ ünün ayda en az bir kez 13 retrosternal yanma hissetti ini, %7’ sinin ise bu semptomu her gün ya ad -18). Eri kinlerde GÖRH prevalans ya la birlikte artar; bu art göstermi tir (17 40 ya ndan sonra özellikle belirgindir. Fizyopatoloji: Bugünkü bilgilerimize göre GÖRH n n patogenezinde birden fazla faktör rol oynamaktad r. Patolojik gastroözefageal reflünün meydana gelmesinden reflüye kar koruyucu ve reflüyü kolayla mekanizmalar aras ndaki dengenin bozulmas sorumlu tutulur. Mideden özefagusa kaçan mide içeri indeki en zararl madde mide asididir. Ancak asitle birlikte safra ve pankreas enzimlerinin de bulunmas özefagustaki hasarlanman n iddetini art rmaktad r. Aksine tükrük bezlerinden salg lanan tükrük, içerdi i bikarbonat ve büyüme faktörleri nedeniyle özefagus mukozas sahiptir. Özefagus mukozas n aside duyarl reflünün zararl etkisinden koruyucu etkiye her insanda farkl oldu undan ayn iddette aside maruz kalma sonras nda özefagusta olu an hasarlanman n derecesi ve semtomlar n iddeti de de ik olmaktad r (14, 19, 20). Alt özefagus sfinkteri (AÖS) AÖS normal insanlarda 15-40 mmHg aras nda de ebilen bir istirahat bas nc na sahiptir. Yutkunma ile birlikte g dalar n özefagusdan mideye geçi ini sa lamak amac yla AÖS bas nc dü er ve 3-6 sn. kadar dü ük kald ktan sonra tekrar istirahat bas nc na ula r. AÖS bas nc nörojenik, miyojenik ve humoral mekanizmalar n kontrolü alt ndad r. AÖS bas nc 10mmHgnin alt nda olmas halinde reflü s kl artarken bas nc n 5 mmHg alt na dü mesi hemen her zaman gastroözefageal reflü ile birliktedir. Normalde AÖS bas nc diurnal bir ritm gösterir, geceleri uyku s ras nda bas nç daha yüksek, yemek sonras nda daha dü üktür. Fizyolojik reflü gün içinde ve özellikle postprandial peryodda olurken nokturnal reflü görülmez. GÖR hastalar n %60-70 inde noktürnal reflü bulunur. AÖS yutkunma olmadan da özellikle yemek sonras dönemde ve uykunun REM faz nda olmak üzere k sa süreli olarak (genellikle <5 dk) gev eyebilir. Normal insanlarda gün içinde saatte 1-4 kez kadar olabilen bu olay (ortalama 50-60 / 24 saat) AÖS nin geçici gev emeleri olarak adland r ve normal insanlardaki fizyolojik reflünün hemen tamam ndan sorumludur. (transient lower esophageal sphincter relaxation-TLESR). AÖS postprandial peryod d nda günün di er vakitlerinde ve uykunun REM faz d ndaki di er dönemlerinde de gev eyebilir ki bu durum AÖS nin uygun olmayan geçici gev emeleri olarak adland r ve GÖRH daki patolojik reflüden daha çok bu 14 mekanizman n sorumlu oldu u kabul edilmektedir (inappropriate transient lower esophageal sphincter relaxation- ITLESR). Normal insanlarda ve GÖRH da gastroözefageal reflü a de da belirtilen üç ik mekanizmadan biri ile olu ur (5, 6); 1- AÖS nin geçici gev emeleri ile birlikte olan spontan reflü (TLESR ve ITLESR) 2- Kar n içi veya mide içi bas nc n artmas na ba reflü (kar n duvar kaslar n kas lmas , gebelik, asit, pilor stenozu vb.) 3- Devaml dü ük sfinkter bas nc nedeniyle olu an serbest reflü (hipotonik sfinkter veya sklerodermada oldu u gibi). AÖS bas nc dü ük olan hastalarda kar n içi bas nc n artt anlarda, postür de ikliklerinde veya spontan olarak gastroözefageal reflü olu abilir. Diafram ve hiatus hernisi Sa diafram krusu AÖS nin üst yar bir halka eklinde çevreleyerek adeta bir eksternal sfinkter gibi rol oynar. Kayan tipte (sliding) hiatal herni varl nda diafram n bu fonksiyonu kaybolur. Bunun d nda özefagusun mide ile oblik bir eksende birle mesi (His aç ), özefagus ve midenin birle me bölgesindeki mukozal k vr mlar, alt özefagus sfinkterinin uzunlu u ve özefagusun kar n içi bas nca maruz kalan intraabdominal segmentinin uzunlu u alt özefagus sfinkterine katk da bulunan di er mekanik faktörlerdir. GÖR hastalar n yakla k yar nda kayan tipte hiatus hernisi bulunurken hiatus hernisi olanlar n ancak 1/3 inde GÖR saptanmaktad r. Uzun segment Barrett metaplazisi (>3 cm) olan hastalar n %95 inde ve k sa segment Barrett metaplazisi (<3 cm) bulunan hastalar nda %70 inde hiatal herni bulurken non-eroziv reflü hastalar n %30 unda hiatal herniye rastlanmaktad r (14). Özefageal klirens GÖRH da mukozal hasarlanman n iddeti reflü materyalinin içeri ine ve özefagus mukozas ile temas süresine ba mukozas r. Özefageal klirens (temizlenme) mekanizmalar özefagus n reflü materyaline maruz kalma süresinin k salmas sa lar. Sa kl bir insanda bir reflü ata ndan sonra özefagusa kaçan reflü materyalinin klirensi 3-5 dk. l k bir sürede tamamlan r. Özefagusun primer ve sekonder peristaltizmi, yutulan tükrük, özefagusdaki submukozal glandlar n bikarbonattan zengin sekresyonlar ve yer çekimi özefagial klirensi sa layan ba ca mekanizmalard r. Sekonder peristaltizm özellikle gece uyku s ras ndaki 15 klirensi sa lamas bak ndan önemlidir. Tükrük, hem yüksek miktarda bikarbonat ihtiva etmesi sayesinde özefagusa kaçan asidi nötralize etmekte hem de içerdi i epidermal büyüme faktörü (EGF-Epidermal Growth Factor) nedeniyle epitel rejenerasyonunu h zland rmaktad r (14, 19, 21, 22). Mukoza direnci Özefagus mukozas olu turaca hem yap sal hem de fonksiyonel özellikleriyle reflünün hasarlanmaya kar direnç gösterir ve bu direnç mekanizmalar preepitelial, epitelial ve postepitelial olmak üzere üç ana gurupta incelenebilir. Yap sal bir engel olu turan epitel yüzeyindeki mukus-bikarbonat-su tabakas , hücre mebran ve hücreler aras ndaki s bile keler (zonula okludens-zonula adherens) preepitelial savunma mekanizmalar olup H+ iyonlar n intersellüler aral a difüzyonuna engel olmak suretiyle etki gösterirler. Özefagusdaki preepitelyal defans mide ve duodenumdaki benzer yap dan çok daha zay ft r. Preepitelyal defans n özefagusta zay f olu u luminal asiditenin direkt olarak yüzey epiteline ula mas demektir ki bu da peptik ülserli hastalar n aksine GÖRH da tedavide kullan lan ilaçlar n neden daha yüksek dozda ve daha s k aral klarla al nmas gerekti ini bir ölçüde aç klayabilir. Hücre içi ve hücre d ndaki tampon sistemleri (proteinler, HCO3, PO4-3, karbonik anhidraz enzimi) ve H+ iyonunun hücre d na at lmas sa layan iyon de tirici sistemler (bazolateral membran Na+/H+ ve Na a ba ml Cl-/HCO3 pompas ) ve epitel regenerasyonu gibi özellikler epitelial savunma sistemleridir. Mukoza için gerekli olan oksijen, HCO3 ve di er maddelerin mukozaya ula mas art klar n mukozadan uzakla lmas ve H+, CO2 ve di er metabolik sa layan mukoza kan ak ise postepitelial defans sistemini olu turur. Sigara, alkol, çok s cak içecekler, yüksek oranda tuz ve baharat içeren hipertonik g dalar, tetrasiklin, doksisiklin, C vitamini, bifosfonatlar (alendronate) ve KCl gibi ilaçlar özefagus mukozas n aside direncini azaltabilirler (19-21). 16 Mide bo al m h Teorik olarak, gecikmi mide bo al dü ünülebilir. Artan gastrik volüm TLESR s kl n gastroözefageal reflüyü art rabilece i ve gastroözefageal bas nç fark art rarak gastroözefageal reflüyü art rabilir. Mide ve duodenum tümörleri, duodenuma d ardan bas yapabilecek tümörler, peptik striktüre yol açm duodenum ülserleri ve iddetli gastroparezide de tedaviye dirençli gastroözefageal reflünün bulunabilece i unutulmamal r (19, 20). Reflü materyalinin toksisitesi Özefagusa kaçan mide içeri indeki zararl maddeler aras nda HCL, pepsin, konjuge ve nonkonjuge safra tuzlar ve tripsin gibi pankteatik enzimler say labilir ancak bunlar içinde en önemlisi ve en zararl olan HCL dir. Yap lan çal malarda reflü materyali içindeki safra asidi miktar ile özefajitin iddeti aras nda do ru bir ili ki bulundu u, safra reflüsü belirgin olanlarda striktür ve Barrett metasplazisi geli iminin daha s k oldu u anla lm r (double reflux - double trouble) (19-23). Helicobacter pylori (Hp) Duodenum ülserli hastalarda Hp eradikasyonu yap lmas ndan sonra GÖRH s kl artt , Barrett metaplazisi geli en GÖR hastalar nda Hp enfeksiyonu s kl oldu unu ve özellikle bat toplumunda Hp enfeksiyonu s kl insidans n artt n n daha az ndaki azalmayla birlikte GÖRH bildiren yay nlardan sonra midedeki Hp enfeksiyonunun GÖRH na kar koruyucu bir rolü olabilece i dü ünülmeye ba lanm r. Hp enfeksiyonu ile GÖRH aras ndaki olas ili kiler k saca a daki ekilde ralanabilir (14, 22); 1- Hp enfeksiyonunun GÖRH geli imine kar koruyucu etkileri: -Mide asit sekresyonunun azalmas ; Bakterinin mide korpusunda olu turdu u kronik gastrit sonucunda geli ebilen atrofik gastrit, midedeki M3 reseptör say nda azalma, IL-1 sekresyonunda art vb. sebepler nedeniyle mide asit sekresyonu azalabilir. -Mide asidinin nötralizasyonu; Bakteri tarf ndan sentezlenen amonyak asidi nötralize ederek mide içi pH y yükseltir. 2-Hp enfeksiyonunu GÖRH olu umunu kolayla -AÖS istirahat bas nc nda ve TLESR s kl etkileri: nda art ; Kardiadaki Hp enfeksiyonu nedeniyle aç a ç kan sitokinler ve prostoglandinlerin etkisiyle AÖS bas nc azalabilece i ve TLESR kl nda art olabilece i ileri sürülmü tür. 17 -Hipergastrinemi ve asit sekresyonunun artmas ; Antrum a rl kl Hp enfeksiyonu s ras nda antrumdaki gastrin salg layan G hücrelerinin uyar lmas ve somatostatin salg layan D hücrelerinin say ve fonksiyonunun azalmas mide asit sekresyonunu art rabilir. -Mide bo al nda gecikme (?); Hp enfeksiyonu s ras nda mide bo al nda gecikme oldu u baz çal malarda gösterilmi se de daha sonra yap lan çal malarda bu bulgular desteklenmemi tir. -Özefagus mukozas nda hasarlanma ve mukozan n aside duyarl hale gelmesi; Kardia ve distal özefagusta kolonize olabilen bakteri taraf ndan olu turulan sitotoksinler, fosfolipaz ve amonya n özefagus mukozas asit etkisine duyarl hale getirebilece i dü ünülmü tür. Tan : GÖRH tan esas olarak semptomlara dayan r. Buna kar k, semptomlar özefagus inflamasyonunun güvenilir göstergesi de ildir; ayr ca mukoza hasar olan hastalarda retrosternal yanma olmayabilir. GÖRH n n klasik semptomlar ‘heartburn’ veye pirozis (pyrosis) olarak adland lan ve sternum arkas nda duyulan yanma hissi ve daha seyrek olarak görülebilen regürjitasyondur. Pyrozis genellikle yemek sonras dönemlerde ve öne e ilmekle veya s rtüstü yatma ile artar ve antasit al birlikte a zlar ile iddetini kaybeder. Baz hastalar pyrozisle n tuzlu ve berrak bir sekresyonla doldu undan ikayetçi olabilirler. ‘Waterbrash’ olarak adland lan bu durumun özofagusa asit reflüsü s ras nda refleks olarak tükrük sekresyonunun artmas ndan kaynakland kabul edilmektedir. yutma (odinofaji) iddetli özefajiti olan hastalarda görülebilirse de infeksiyöz özefajitlerde ve ilaçlara ba özefajitte daha s k rastlanan bir bulgudur. Yutma zorlu u (disfaji) GÖRH da seyrek görülen bir belirtidir. Kanama seyrek olarak GÖRH n n ilk bulgusu olabilirse de daha çok kronik gizli kan kayb eklindedir ve özellikle ya larda demir eksikli i anemisine yol açabilir (24, 25). Atipik semptomlar aras nda üst solunum yollar na ait olanlar ve özellikle ast m ve kronik öksürük en s k görülenlerdir. Pediatrik ya gurubunda solunum yolar na ait semptomlar daha belirgin olabilir. Ast ml bir hastada reflü semptomlar oldu unda, ast m allerjik bir nedene ba lanam yorsa, gece gelen ast m krizleri belirginse ve hastada klasik ast m tedavisine yeterli yan t al nam yorsa etyolojide GÖRH dü ünülmelidir. GÖRH n n ast ma sebep olmas nda ba ca iki mekanizma suçlanmaktad r; Bunlardan mikro aspirasyon teorisine göre özefagusa kaçan reflü materyalinin aspirasyonu sonucunda olu an irritasyon ast m krizlerine sebep olmaktad r. Di er teoriye göre ise reflü olu tu unda özefagusdaki 18 irritasyonun embriyolojik olarak özefagus gibi ön barsaktan olu mu olan bron larda refleks yolla spazm ve sekresyon art na sebep olmas ve bu ekilde ast m krizini ba latmas r. GÖRH da rastlanabilecek di er bir atipik semptom da non-kardiak gö üs a (Non-cardiac chest pain). Anjina pektoris tipinde a kadar nda gö üs a sm nda a r tan mlayan hastalar n %25-30 aç klayacak bir sebep bulunamaz ve bu hastalar n yar na yak n bir dan GÖR veya özefagusun motor fonksiyon bozuklu u sorumludur (12, 26, 27) Tablo:2.2.1. GÖRH SEMPTOMLARI Oral semptomlar Tipik semptomlar Retrosternal yanma Di çürümesi Regürjitasyon Di eti iltihab Gastrointestinal semptomlar z kokusu Bulant Tükürük art Mide a Bo az semptomlar Bo az a kinlik Ses k kl Gaz Pulmoner semptomlar Larenjit Gö üs a Kulak a Ast m r hastal gösteren bulgular Disfaji ( yutma güçlü ü) Öksürük Odinofaji (a rt yutma) Özefagus mukozas Aspirasyon pnömonisi n kanamas kanma ataklar nterstisyel fibrozis Kilo kayb Non-kardiyak gö üs a Bugünkü bilgilerimize göre GÖRH n üç ana guruba ay rmak münkündür; 1- GÖR hastalar n yar dan fazlas nda (%60-70) reflü semptomlar oldu u halde endoskopide reflü bulgular saptanmaz. Bu durum endoskopi negatif GÖRH (non- erosive reflux disease, NERD) veya semptomatik GÖRH (symptomatic gastroesophageal reflux disease, S-GERD) olarak adland r. Bu hastalarda pH monitorizasyonu bulgular patolojik rlarda bulundu unda mikroskopik eroziv reflü hastal ’ndan bahsedilir. 19 Noneroziv reflü hastal nda 24 saatlik pH monitorizasyonu bulgular fizyolojik s rlarda oldu unda semptom-reflü birlikteli i de erlendirilir. Semptomlar reflü ataklar ile uyum gösterdi inde hasta GÖR hastas olarak kabul edilirken semptom-reflü uyumu olmamas halinde fonksiyonel heartburndan bahsedilir. 2- Endoskopik bulgular olan GÖRH (erosive gastroesophageal reflux disease, E-GERD). 3- Distal özefagus mukozas nda metaplazik de ikliklerle (Barrett) birlikte olan GÖRH (M- GERD), (13,15,16,28). GÖRH, mukoza hasar n boyutuna göre s fland labilir. GÖRH’ nin ilerlemesini evrelemek amac yla ens k kullan lan sistemler Savvary –Miller, Los Angeles ve MUSE fland rma sistemleridir (29, 30). Mukoza hasar n boyutu, tedavi seçiminde temel belirleyicidir. Tablo2.2.2. : LOS ANGELES SINIFLAMASI DERECE DERECE O DERECE A MUKOZA HASARININ BOYUTU Mukoza y rt yok Mukoza k vr mlar na s rl , <5mm uzunlu unda en az bir mukoza y rt Mukoza k vr mlar na s rl , >5mm uzunlu unda en az bir mukoza y rt ki ya da daha fazla say da mukoza vr n tepesi aras nda devam eden, ancak çepeçevre olmayan en az bir mukoza y rt Çepeçevre mukoza y rt DERECE B DERECE C DERECE D Tablo 2.2.3. MUSE s nflamas ; M:Metaplazi, U:Ülserasyon, S:Striktür, E:Erozyonlar Metaplazi Ülser Striktür Grade 0 Yok Yok Yok Grade 1(hafif) zole adac klar eklinde 1 adet bile kede > 9 mm Grade 2 (orta) Non- sirküler Barrett ülseri < 9 mm Erozyon Yok Sadece bir hatta (longitudinal) 2 den fazla hatta Grade 3 ( iddetli) Çepeçevre 2 ya da daha çok Darl k ve k sa özefagus Çepeçevre 20 Tablo2.2.4. : SAVVARY –M LLER SINIFLAMASI DERECE DERECE 0 DERECE I DERECE II DERECE III DERECE IV (KOMPL KASYONLU GÖRH) MUKOZA HASARININ BOYUTU Normal özefagus mukozas Eritem ya da ödem zole, yuvarlak ya da lineer erozyonlar Birle mi erozyonlar ya da derin ülserasyon Birle mi erozyonlar ve derin ülserasyon, darl k ve/veya Barrett özefagusu ekil 1. Los Angelas s fland rmas mikroskopik görünüm ekil 2. Los Angeles s flamas endoskopik görünüm 21 Günümüzde Montreal s flamas na göre “GÖRH, mide içeri inin özofagusa reflüsü, rahats z edici semptomlara ve/veya komplikasyonlara neden oldu u zaman geli en bir hastal kt r” diye tan mlanmaktad r. Montreal tan mlamas na göre haftada iki gün yada daha k hafif, yada haftada bir gün orta iddetli derecede semptomu olanlarda GÖRH tan konulmal r (29, 30). ekil-3 Montreal tan mlamas na göre GÖRH spektrumu GÖRH n n erken histopatolojik bulgular nelerdir? Reflü özefajitinin en erken histolojik bulgusu özefagus epitelinde intersellüler aral klar n geni lemesidir ve ancak elektron mikroskopu ile tesbit edilebilir. Bu durum GÖRH da özefagus epitelinde H+ iyonuna kar paraselüler geçir enli in artt gösteren bir bulgudur. I k mikroskopu ile saptanabilen erken bulgular ise özefagus epitelde bazal tabakada hiperplazi, papillalarda uzama ve hafif eozinofil infiltrasyonudur. Özefajitin iddeti artt kça inflamasyonun di er bulgular olan ödem, polimorf nükleer ve eozinofil hücre 22 infiltrasyonu, vasküler konjesyon, ekstravazasyon, epitel nekrozu, epitel kayb ve ülserasyonlar görülmeye ba lar. Eozinofilik hücre infiltrasyonunun belirgin olmas (>20 eozinofil/bir büyük büyütme alan ) GÖRH ile ayn semptomlar verebilen bir hastal k olan eozinofilik özefajiti dü ündürmelidir. Kronik vakalarda ise mononükleer hücre infiltrasyonu (makrofajlar) ve fibroblast proliferasyonu dikkat çeken histolojik bulgulard r (23, 24). Te his: Dikkatle al nan bir anamnezle tipik semptomlar olan hastalarda GÖRH tan kolayl kla konulabilir. Hastan n semptomlar n reflüye yönelik bir tedavi ile k sa sürede düzelmesi de te histe kullan labilecek di er bir yöntemdir (Test tedavisi). Atipik semptomlar tan mlayan hastalarda, alarm semptomlar n varl nda (disfaji, odinofaji, belirgin kilo kayb , kanama, anemi vb.) veya tedaviye yan t vermeyen hastalarda baz ilave testlerin seçilerek uygulanmas gerekir (17, 31). Endoskopi özofagus mukozas n direkt olarak görülmesine ve gerekti inde histopatolojik inceleme için doku örne i al nmas na imkan vermesi nedeniyle GÖRH te hisinde en s k kullan lan yöntemdir. Semptomatik GÖR hastalar nda endoskopide özefajit bulgular olmayabilir (%60-70), bu taktirde kardioözefageal proksimalinden biyopsiler al narak özefagus mukozas bile kenin 3-5 cm n reflünün erken mikroskobik bulgular yönünden incelenmesi tan da yard mc olur. Baryumlu özefagus pasaj grafisinde gastroözefageal reflü, hiatal herni ve peptik darl k gibi bulgular görülebilir ancak özefajitin saptanmas ndaki duyarl endoskopiye göre dü üktür. GÖRH da baryumlu grafide görülebilecek nadir bir bulgu da ‘felinizasyon’ olarak adland lan, özefagus lümeninde ince testere di i görünümündeki halkalanmalard r ve kedi özefagusuna benzedi i için bu ad verilmi tir. Sirküler adale tabakas ndaki aktivasyona ve hipertrofiye ba oldu u dü ünülmektedir. Ayn görünüm eozinofilik özefajitte de bulunabilir. GÖRH dü ündüren semptomlar oldu u halde endoskopide patolojik bulgu saptanmayan hastalarda te hisde kullan lacak bir sonraki yöntem uzun süreli (24 veya 48 saat) ‘ambulatuar intraözefageal pH monitorizasyonu’ dur. Bu yöntemle alt özefagus sfinkterinin 5 cm ve 15-20 cm proksimaline yerle tirilen aside duyarl sensörlerle özefagusun de ik seviyelerindeki pH ölçülerek kaydedilmekte ve daha sonra kompitür progamlar vas tas yla de erlendirilmektedir. Bu amaçla Johnson ve DeMeester taraf ndan olu turulan kriterler kullan r. Bu kriterlere göre özefagusun aside maruz kald toplam süre (pH<4), reflü epizodu say , 5dk dan uzun süren reflü epizodu say , reflü ataklar n g da al ve pozisyonla olan ili kisi, uyku s ras nda olu an reflü miktar , reflü-semptom ili kisi (semptom indeksi) gibi parametrelere bak larak hastada GÖRH olup olmad na karar verilir. Normalde 23 özefagus içindeki pH n n 4 veya üzerinde (pH 6-7) olmas gerekir ve pH n n 4 ün alt na dü mesi reflü epizodu olarak kabul edilir. Normal bir insanda 24 saatlik sürede özefagus içinde pH 4 ün alt nda geçen toplam sürenin 60dk n n alt nda olmas (24 saatlik toplam sürenin %4 den az ) ve 5dk dan uzun süren reflü epizodunun bulunmamas gerekir. pH monitorizasyonu patolojik reflünün belirlenmesi yan nda hastan n semptomlar ilgili olup olmad göstermesi bak Normalde safra tuzlar de n reflü ile ndan da ayr bir öneme sahiptir. n mide suyundaki konsantrasyonu 0.05-0.5mM/L aras nda ebilen ve toksik olmayan seviyelerdedir. Özefagus mukozas için sitotoksik olan seviyeler 5mM/L ve üzeridir. Bununla birlikte toksik olmayan dozlardaki safra tuzlar asidik pH da özefagus epiteli içinde birikerek sitotoksik konsantrasyona ula abilirler. Mide ve özefagusda safra asidi ve biluribin varl n kalitatif ve kantitatif olarak ölçümüne olanak sa layan ambulatuar tekniklerin (Bilitec) kullan lmas yla bu konudaki bilgiler giderek artmaktad r (19, 29) Özefageal impedans GÖRH tan nda kullan labilecek bir di er testtir. Impedans monitorizasyonu s ras na özefagusda proksimalden distale veya distalden proksimale do ru olan bütün hareketler, özefagus içindeki muhtevan n cinsi (kat veya s g da veya hava yutulmas gibi) ve pH s ölçülebildi inden reflünün cinsi (asit veya alkalen), yönü ve reflü– semptom ili kisi hakk nda daha do ru ve ayr nt bilgi edinmek mümkün olmaktad r. Bu testin kulan lmaya ba lamas yla asit supresiv tedaviye dirençli reflü hastalar n ancak %20 sinde semptomlar n asit reflüsü ataklar ile birlikte oldu u, %40’ nda asit olmayan reflü saptan rken %40’ nda da reflü veya semptom-reflü ili kisi bulunmad görülmü tür (32, 33, 34). Bernstein testinde (Asit perfüzyon testi) nazal yoldan orta özefagusa dakikada 1ml zla 0.1 N HCl verilir ve semptomlar n ortaya ç perfüzyonu ile a p ç kmad olu mas ve daha sonra bu a serum fizyolojik perfüzyonu ile kaybolmas testin pozitif oldu unu gösterir. Testin duyarl olup negatif bulunmas GÖRH olmad de erlendirilir. Asit ve özgüllü ü %80 civar nda göstermez (22, 35). Özefageal manometri GÖRH tan nda rutin olarak kullan lan bir yöntem de ildir. Manometride alt özefagus sfinkter bas nc n 10mmHg alt nda seyretmesi ve peristaltik dalga iddetinin 30mmHg ve alt nda olmas reflü potansiyelini göstermesi bak ndan anlaml r (inefektif özefagus). Anti reflü cerrahi uygulanacak olan hastalarda cerrahi öncesinde özefagus fonksiyonlar n belirlenmesi bak ndan mutlaka yap lmas gerekir. Son y llarda 24 pH metrik ve manometrik ölçümleri ayn anda yapabilen ambulatuvar sistemler kullan lmaya ba lanm Ay r (14, 19, 35). tan : GÖRH n n semptomlar , infeksiyöz ajanlar, ilaçlar ve kimyasal maddelerle veya radyoterapi sonras nda olu an özefajitler, Crohn hastal hastal , Behçet veya graft versus host gibi di er ba ka hastal klarda olu abilecek özefajitler, eozinofilik özefajit, peptik ülser, fonksiyonel dispepsi, özefagusun motor fonksiyon bozukluklar , safra kesesi hastal klar ve angina pektorisle kar abilir. Ayr nt ve dikkatli bir anamnez genelde yeterli olmakla birlikte baz hastalarda endoskopi, pH monitorizasyonu, impedans monitorizasyonu, özefagus manometrisi, eforlu EKG ve koroner anjiografi gibi ilave baz ilave te his yöntemlerin kullan lmas gerekebilir. Komplikasyonlar: GÖRH nadiren ölüme yol açar (y ll k mortalite oran oldu u tahmin edilmektedir). (13) buna kar n yakla k 100.000 hastada 1 k, ya am kalitesi üzerine olumsuz etkileri olabilir. Baz hastalarda, GÖRH semptomlar a r olabilir ve potansiyel olarak ya am boyu sürer; bu da, hastalarda normal i levlerin ve sa n belirgin biçimde bozulmas na yol açar (20, 36, 37). Dahas , GÖRH tedavi edilmezse ya da tedavi yetersizse, ya am tehdit eden komplikasyonlar geli ebilir. Bu komplikasyonlar aras nda unlar say labilir: -Özefagus erozyonu -Özefagus ülserasyonu -Özefagus kanamas -Özefagus darl (olas kla dilatasyon gerektiren yutma güçlü üne yol açar) -Mide içeri inin aspirasyonu (solunumla ilgili sorunlara yol açar ) -Barrett özefagusu (normal epitelin yerini, özefagus kanserinin potansiyel öncüsü olan anormal silindirik epitel al r) (38) Tedavi: GÖRH tedavisinin amaçlar : Semptomlar önlemek ya da azaltmak Özefagustaki hasar iyile tirmek Komplikasyonlar tedavi etmek ve önlemek Nüksleri önlemektir. GÖRH tedavisini dört ba k alt nda inceleyebiliriz. 25 1. Ya am tarz de ikli i 2. Farmakolojik tedavi 3. Antireflü cerrahi 4. Endoskopik tedavi Ya am tarz de ikli i: Ya am tarz de ikli inin GÖRH tedavisinde tek ba na etkili oldu una dair pek az kan t bulunmakla birlikte(48), bunlar ilaç tedavisine yard mc olarak her zaman önerilebilir. GÖRH’ li hastalara önerilebilecek ya am tarz de iklikleri aras nda unlar say labilir. Sigaray b rakmak Alkol tüketimini azaltmak Kilo vermek giysiler giymekten kaç nmak Yata n ba k sm yükseltmek ünlerde az yemek AÖS ( alt özefajiyal sfinkter ) bas nc zartmalar, ya dü üren yiyeceklerde kaç nmak ( örne in; ya da baharatl besinler, çikolata, kahve, çay ) Özefagus mukozas irrite edebilecek besinlerden kaç nmak ( örne in ; narenciye, kahve, domates ) Yemekten sonra 2-3 saat yatmamak Farmakolojik tedavi: GÖRH’nin tedavisi için bir grup farmakolojik tedavi seçene i bulunmaktad r. laç seçimi (uygun ya am tarz de tedavi maliyetine ba ikleri önerileriyle birlikte ), hastal n a rl k tedavisine ve r. Hafif GÖRH semptomlar olan hastalar genellikle antasidler, reflü bask lay lar ya da histamin reseptör antagonistleri (H2RA’lar) ile tedavi edilebilirler. Orta dereceli GÖRH’si olan hastalar, uygulama dozu reçetede belirtilen H2RA ya da PPI’lar ile tedavi edilirken, daha a r, komplikasyonlu, dirençli ya da yineleyen GÖRH olgular nda PPI kullan lmal Antasitler r (39, 40). zl bir semptomatik düzelme sa lamakla birlikte genellikle bol miktarda ve s k aral klarla kullan lmalar gerekir. Antasitlerin hafif GÖR vakalar nda tek ba lar na veya di er tedavilere yard mc olarak kullan lmas tavsiye edilebilir. Hafif vakalarda ve gastrointestinal sistemden absorbe edilmedi i için özellikle gebelerde kullan labilecek di er 26 bir ilaç aljinik asittir (Na-alginate). Aljinik asit tükürükteki bikarbonat ile reaksiyona girerek visköz bir yap ya dönü erek mide içeri i üzerinde bir tabaka olu turur ve böylece reflü an nda mide içeri inin özefagusa geçmesine engel olur. Özellikle gebelerdeki reflünün semptomatik tedavisinde yararl olmaktad r. Mide asit sekresyonunun bask lanmas GÖRH tedavisinde en önemli basamaklardan biridir. Bu amaçla hafif iddetteki GÖR vakalar n tedavisinde tercih edilebilecek ilaç gurubu H2 reseptör blokerleri olabilir (ranitidin, famotidin, nizatidin, roxatidin vb.). Duodenum ülseri tedavisinde H2 reseptör blokerleri gece yatmadan al nan tek dozda yeterli olurken GÖRH tedavisinde günde iki doz halinde ve daha yüksek miktarlarda kullan lmas tavsiye edilmelidir (ranitidin 2-3x150mg, famotidin 2x40mg, roksatidin 2x75mg gibi). Uzun süreli kullan mda (>14 gün) tolerans geli ebildi inden ilac n etkisi azalabilir. H2 reseptör blokerleri midede gece açl k salg daha iyi bask lad klar ndan gece reflü semptomlar ile uyanan hastalarda (nocturnal acid breakthrough) yatmadan önce al nmalar faydal olmaktad r (14, 21, 22, 41). Orta iddette ve iddetli GÖRHda kullan lmas gereken ilaç gurubu proton pompas inhibitörleridir (PPI). (omeprazol, lansoprazol, pantoprazol, rabeprazol, esomeprazol vb.). Plazma yar lanma ömürleri 1-2 saat kadard r ve tedaviye ba land ktan 2-3 gün sonra maksimum etkileri ortaya ç kmaya ba lar. lac n kesilmesinden sonra etkisinin tamamiyle ortadan kalkmas için 4-7 gün gerekmektedir. Etki etmeleri için parietal hücrede aktive olmu H+,K+-ATP ase gerekti inden yemek sonras nda uyar lm asit sekresyonunu bask larlar ve bu nedenle yemekten 30-45 dk. önce al nmalar tavsiye edilir. Bu ilaçlar mide asit sekresyonunu güçlü bir ekilde (>% 85) bask larlar ve 8-10 haftal k bir tedavi sonras nda hastalar n %83-95 inde iyile me elde edilir. Ayn süre içinde H2 reseptör blokerleri kullan lmas durumunda hastalar n ancak %45-60 nda iyile me sa lanabilmektedir. Gelecekte kullan lmas dü ünülen Tenetaprazol gibi yeni PPI leri daha güçlü ve uzun süreli etkileri nedeniyle (plazma yar lanma ömrü 7-11 saat ) asit bask lay ba ar sal sonuçlar al nmas tedavide daha sa layacakt r. Yeni kullan lmaya ba lanan di er bir PPI türü ‘ zl ml PPI’ leridir (IR-Omeprazol, immediate release omeprazol). Bu ilaçlar al nd ktan sonra 30dk içinde mide pH s 6 n n üzerine ç karabilmekte ve h zl bir semptomatik düzelme sa layabilmektedir. Asit supresiv tedavide gelecekte kullan lmas dü ünülen di er bir ilaç gurubu da ‘kompetetif potasyum kanal blokerleri’dir (Revaprazan ve Soraprazan). Bu ilaçlar H+,K+-ATP ase n potasyum ta bölgesine kompetetif olarak ba lanarak etki gösterirler ve PPI lerinin aksine maksimum etkileri al nan ilk dozdan sonra ortaya ç kar. PPI 27 den farkl olarak etki süreleri plazma yar lanma ömürleriyle orant r ve ilac n kesilmesi ile antisekretuvar etki saatler içinde sona ermektedir (42). Prokinetiklerin teorik olarak alt özefagus sfinkter (AÖS) bas nc özefagusda peristaltik aktiviyeyi kuvvetlendirerek ve mide bo al art rarak, h zland rarak GÖR nün azalmas na katk da bulunabilecekleri dü ünülürse de pratikte GÖRH tedavisindeki faydalar rl r. Prokinetik ilaçlardan hiçbiri yaln z ba lar na kullan ld klar nda distal özefagusdaki patolojik asit miktar (pH 4 ün alt nda geçen süre) etkileyemediklerinden GÖRH n n tedavisinde tek ba lar na kullan mlar fayda sa layamamaktad r. Reflü semptomlar ile birlikte bulant ikayeti olan ve mide bo al gecikmi olan hastalarda asit supresiv tedaviye ilave edilebilirler. Metoklopramid, domperidon ve sisaprid bu amaçla kullan labilecek ilaçlard r. Metoklopramid merkezi sinir sistemine (MSS) geçebildi inden halsizlik,ba dönmesi, konfüzyon ve Parkinson hastal na benzer bir tablo olu turabilece inden uzun süreli kullan m için uygun de ildir. Domperidon MSS ne çok daha az miktarlarda geçti inden bu tür yan etkiler görülmez ancak hiperprolaktinemi yapabilece i unutulmamal r. Prokinetik ajanlar aras nda AÖS bas nc ve özefagus peristaltizmi üzerinde en etkili olan sisaprittir ancak QT mesafesini uzatarak ventriküler aritmilere yol açabildi inden kullan mdan kald lm r. Özellikle makrolid kullan ld nda toksisitesi artmaktad r. gurubu antibiyotikler ve ketokonazolle birlikte Antireflü cerrahi: Cerrahi giri im endikasyonunu koymak için; laç tedavisine yan t vermeyenler laç tedavisine uyum sa layamayanlar laç tedavisinin tolere edilemeyen yan etkilere yol açt hastalar Uzun süreli ilaç tedavisi istemeyenler 50 ya n alt nda olup, gelecekteki ilaç tedavisinin uzun bir dönemi kapsad cerrahi için hastalar n 24 saatlik pH monitorizasyonu ile kan tlanm endoskopide gösterilmi özefajiti olmal hastalar reflüsü ya da r (43). GÖRH’ de en yayg n kullan lan cerrahi tekni i funduplikasyondur. Bu i lem mide fundusunun alt özefagus çevresinde sar lmas r; böylece mide fundusundaki bas nç artt nda AÖS kapan rken, bunun bir valf etkisi göstermesi sa lan r. 28 Endoskopik tedavi: Geli tirilmekte olan baz endoskopik teknikler, gelecekte GÖRH ‘ de cerrahiye alternatif olu turabilirler. 1- Radyofrekans enerji (Stretta yöntemi): Endoskopi s ras nda gastroözefageal bile ke seviyesine yerle tirilen bir cihazla radyofrekans enerji verilmesi suretiyle dokuda kollajen birikimi ve kollajen kontraksiyonuna yol açarak zamanla AÖS bas nc n art lmas na yönelik bir tedavi eklidir. 2- EndoCinch (Endoskopik gastroplasti): Endoskopik yöntemle özofagogastrik bile keye bir çe it diki koyularak bu bölgenin kese a eklinde büzülmesi ve mukozada ilave k vr mlar olu turulmas na yönelik bir tedavi eklidir. 3- Alt özefagus sfinkterinin güçlendirilmesine yönelik yöntemler: AÖS bölgesine pleksiglas mikrosfer veya etilen vinilalkol polimer (Enteryx) partikülleri gibi baz maddelerin enjekte edilmesiyle sfinkter mekanizmas n güçlendirilmesine yönelik bir tedavi yöntemidir. 29 III) EOZ NOF K ÖZEFAJ T: Eozinofilik özefajit (EÖ), özefagusun izole eozinofilik inflamasyonudur. Semptomlar kl kla gastroözefageal reflünün semptomlar ile kar r (44). özefagusun eozinofilik infiltrasyonuyla ilgisi lamina propriya de il, epitele odakl r. Bu normal squamöz epitel eozinofilden yoksundur, ama çe itli hastal klarda özefagiyal epitelin eozinofil infiltrasyonuna neden olur. Genelde özefagusun eozinofil infiltrasyonu extra özefagiyal etiyoloji (örne in; parazitik enfeksiyon, otoimmun hastal klar, vaskülit, ilaçlar, hipereozinofilik sendrom ) ya da özefagiyal hastal klar (örne in; GÖRH) birine sekonder oldu u dü ünülebilir veya primer eozinofilik özefajite ba olabilir. Primer eozinofilik özefajit allerjik veya idiyopatik nedenlerden olu ur (45). EÖ, erkeklerde daha fazla (%75) görülür (46). Daha s kl kla pediatrik ve adölesan ya grubunda görülmekle birlikte, son zamanlarda eri kinlerde görülme s kl kesin prevalans bilinmiyor, ancak ABD’ de görülme s kl artm r. EÖ, Avrupa’dan daha fazla oldu u ileri sürülmektedir. EP DEM YOLOJ , ET YOLOJ , PATOGENEZ EÖ, daha çok pediyatrik popülasyonlar da incelenmi ve sadece yak n zaman önce yeti kinler üzerindeki veriler elde edilebilmi tir. EÖ, ya am n üçüncü ve dördüncü on y ll k dönemlerinde ortaya ç kabilir ve çe itli ara rmalar bu hastal n daha çok ergenlerde görüldü ünü ortaya koymaktad r (47, 48). Farkl rklar ve etnik gruplar aras nda, EÖ daha çok beyaz popülasyonda görülmü tür (49). Co rafi da Birle ik Devletleri’nde de il, ayn m geni tir, art k sadece Amerika zamanda Avrupa, Kanada, Brezilya, Japonya ve Avustralya’dan da vakalar bildirilmektedir (50). EÖ’nin geli mi uluslardaki bask nl etiyolojisi belirli de ildir ve ast m (51) gibi atopik hastal klar n artan s n lkta görülmesinin sonucu da olabilir veya daha iyi raporlama ve veri toplaman n da bir sonucu olabilir. Ayr ca, EÖ’nin disfajisi, yemek impaksiyonu veya GÖRH’i olan popülasyonlarda do ru ekilde te his edilmesinin geçmi te güç olmas nedeniyle, çe itli ülkelerde yap lan çal malar daha sonralar EÖ’nin bu semptomlar n primer sebebi oldu unu ortaya koymu tur (52, 53). Markowitz ve arkada lar (54) ba lang çta GÖRH’den üphenilen hastalar n %15’inin asl nda EÖ’ye sahip oldu unu göstermi lerdir. EÖ için, özefageal biyopsilerde > 20 eozinofil/HPF, normal özefageal pH de erleri ve proton pompa tedavisi (PPI)’ne tepkisizlik gibi kat diyagnostik kriterler kullanm lard r. 30 Alerjenler, EÖ’nin etiyolojisinde önemli bir role sahiptir. Kelly ve arkada lar (55) ilk önce yiyecek alerjenlerinin EÖ ile ili kisini, fas las z reflu semptomlar sergileyen 10 çocu a elemental bir diyet gözlemlediklerinde verdiklerinde göstermi lerdir. eliminasyonlu diyetin ba ar ve Bu, uygulamas semptomatik ve histolojik bir daha sonra, elemental veya iyile me alt yiyecek içeren farkl çal malarda desteklenmi tir (56). Aero-alerjenler de EÖ için di er bir olas sebep te kil etmektedir. Mishra ve arkada lar (57) solunan alerjenler ve eozinofillerin gastroentestinal enflamasyonda etiyolojik bir role sahip oldu unu göstermek için, murin bir model kullanm lard r. Çe itli çevresel alerjenlere kar yüksek derecede atopi ve polisensitizasyon son zamanlarda EÖ hastalar nda belgelenmi tir. Bu, sensitizasyonun k smen solunan alerjenlere bir tepki olabilece ini önermektedir (58). Ayr ca EÖ’nin geli iminde ailevi bir kal m paterninin de rol oynad gösterilmi tir (59). Özofagus normalde eozinofiller içermez. Ancak gastroentestinal borunun geri kalan sm nda, embriyonal evreden ba layarak eozinofiller yer al r. Mishra ve arkada lar (60) petid eotaxinin embriyo geli imi s ras nda gastroentestinal (GI) boruda eozinofil varl düzenledi ini göstermi lerdir. Ayr ca, eotaxin ve interleukin (IL)-5 ile düzenlenen akci er ve özofagusta allerjik hipersensitivite tepkisi aras nda bir ba lant oldu unu göstermi lerdir (57,61). Daha sonra, IL-13’ün EÖ’de temel bir rol oynad ortaya konmu tur (62). Eozinofiller özofagusa göç etti inde, kemoatraktanlar IL-3, IL-5 ve granulosit monosit-koloni uyar faktör (GM-CSF) aç a ç kart rlar (63). Balatsinou ve arkada lar (64) antikonvülsan hipersensitivite sendromu olan iki hastada EÖ gözlemlemi lerdir, burada carbamazepini durdurduktan sonra endoskopik görünümün tersine çevrildi ini görmü lerdir. Bu da, oral ajanlar n da patojenezde bir role sahip olabilece i anlam na gelmektedir. Polenlerde bir ili ki de daha önce belirtilmi tir (65). EÖ’de predominat olarak görülen disfaji, hem organik hem de organik olmayan hastal klara (yani motilite) ba lanm r. Nurko ve arkada lar (66) daha önceki çal malarda dismotilitenin farkl sebepleri olarak önerilen sebepleri incelemi lerdir ve bunlar aras nda eozinofilin arac k etti i artm fibroblast kontraksiyonu, axonal nekroz ve kolinerjik yol interferans da vard r –ki bunlar n tümü özofageal dismotiliteye katk da bulunur. KL K ÖZELL KLER EÖ genellikle birçok semptomun bir arada gözlemlenmesiyle ortaya ç kar. Bunun sebebi k smen kronik bir hastal k olmas r k smen de semptomlar ortaya ç kmadan önce mukoza ve submukozan n inflamatuvar olarak gradüel olarak yer almas ndand r (67) Ancak, yemek impaksiyonlar nda görüldü ü gibi akut olarak da gözlemlenebilir (67). En çok 31 rastlanan semptomlar disfajidir (67, 68). Ancak bulant , kusma, mide yanmas , gö üs a kar n a ve gibi di er semptomlar da ortaya ç kabilir. Özofogeal dismotilite olabilece ine ili kin semptomlar özofagusun müsküler katmanlar n yer alabilece ini belirtebilir(69). Zaman zaman, EÖ’nin ortaya ç kmas , hastalar çi neme al kanl klar adapte ettiklerinde, yiyecekleri daha yava yemeye ba lad klar nda ve kat yiyecekleri s ile yediklerinde ve böylece semptomlar azaltt klar nda daha sinsi bir ekilde gözlemlenir ve tan da gecikmeye sebep olur (70). Oldukça s k olarak hastalar ilaveten, ast m (71), allerji veya atopik dermatit semptomlar gösterebilmektedir. Dauer ve arkada lar (72) ve Orenstein ve arkada lar (73) nazal semptomlar n ve rinosinüzitin EÖ hastalar belirlemi lerdir. Larengeal semptomlar aras nda ses k kl n dörtte birinde varoldu unu , öksürük, krup hastal ve uyku ras nda nefes alma güçlü ü yer almaktad r(74). Ferguson ve Foxx-Orenstein, klinik belirtileri ya gruplar na göre bölmü lerdir. Bu nedenle, beslenme bozukluklar ve büyüme eksikli i temelde 2 ya ndan küçük çocuklarda görülmü tür; kusma, kar n a ve reflu 12 ya a kadar olan pediyatrik çocuklarda görülmü tür; buna kar n yeti kinler genelde disfaji ve yemek impaksiyonlar sergilemektedir (75). (Tablo 2.3.1) Tablo 2.3.1. Ezinofilik özefajitin klinik prezentasyonu Gastrointestinal semptomlar Di er semptomlar Disfaji Gö üs a da s mas Rinit Bulant ve Kusma Astma Heartburn Allerjiler Kar n a Atopik dermatit Beslenme bozuklu u (pediatrik) Ses k kl Ba ar zl k (pediatrik) Krup, öksürük Uykuda solunum bozuklu u Endoskopik olarak, bulgular sinsi olabilse de normal görünümlü bir özofagus, genellikle EÖ tan ile uyumsuzdur (76). EÖ mevcudiyetine i aret eden tipik bulgular aras nda subepitelyal vasküler paternin azalmas (38), özofagusun tüm uzunlu u boyunca uzanabilecek linear çizgi olu umunu (79), ezinofil veya apse veya daralmalardan (76) olu an yüzeyel eksüda bulunmaktad r. Ülserasyon ima eden mukozal de ikliklerin varl , genellikle, kendi ba na veya EÖ ile birlikte peptik yaralanma anlam na gelebilir (79). Ayr ca Schatzki halkas da daha önceleri EÖ (80) ile ili kili bulunmu tur, ancak en önemli 32 özelliklerden ve en s k rastlanan paternlerden biri, y (79), bu ekilde adland lmalar lm dairesel felinizaasyon halkalar n nedeni kedi özofagusundaki varl klar r r. Bunlar n, lamina propriyas ve eozinofilleri stimüle eden arac lar n sebep oldu u dermal papiller fibrozis nedeniyle veya eozinofillerin kendilerinin etkisi nedeniyle olu tuklar dü ünülmektedir. Daha önceleri, Vasilopoulos ve Shaker, EÖ hastalar nda disfajinin temel sebebi olarak küçük kalibreli bir özofagus tan da yapm lard r (81). Özofagusun düzgün, k bir ekilde dar lümene sahip oldu u baryum özofagogram veya özofagoskopide görülmü tür.EÖ hastalar nda ayr ca yemek impaksiyonlar da oldukça s k görülmektedir. Fox ve arkada lar (79) bu yemek impaksiyonlar n daralmalar nedeniyle veya temelde yatan bir enflamasyona sekonder olarak azalm peristalsis nedeniyle olu tu unu iddia etmi lerdir. Bu nedenle, yemek impaksiyonu olan hastalarda, EGD’nin ard ndan, erken tan ve hastal tedavisi için biyopsi yapmak önemlidir. Tekrarlay endoskopi bulgular aras nda da n krup ve EÖ hastalar nda havayolu k laringeal ödem, vokal kord nodülleri ve larengeal ventriküler t kanma yer almaktad r (74). (Tablo 2.3.2.) Tablo 2.3.2. Ezinofilik özefajitin klinik belirtileri Endoskopik bulgular Histolojik bulgular Damarsal yap larda azalma Eozinofilik epitelin kal nla mas Mukozal çizgilenme Anormal uzun papilla Kal n mukosa Fibrotik lamina propria Eksuda Mikroabseler Striktürler Extrasellular Eozinofilik granuller Halkalar Artm extracellular major basic protein (MBP) Larinx ödemi, vokal kord nodulleri, laringeal ventrikulerin yok olmas Histopatolojik olarak, EÖ’nin özelli i, yüzeye yak n bir çizgide dizili çok say da intraepitelyal eozinofiller, anormal uzun papilla ve eozinofil içeren fibrotik lamina propriyas olan kal n bir epitelyum varl r (83). EÖ’den kaynaklanan komplikasyonlar hastal n kendisine ait klinik belirtilere veya diyagnostik ve terapötik müdahelelere ba lanabilir. Akut yemek impaksiyonu hastalar n hastaneye acil olarak ba vurmalar n temel sebeplerinden biridir. 33 TANI EÖ daima u durumlarda göz önünde bulundurulmal r: (1) yemek impaksiyonu öyküsü; (2) özellikle genç bireylerde ve atopi öyküsü olan hastalarda srarc disfaji; veya (3) medikal tedaviye GÖRH refraktorisi. Parazitik enfeksyionlar, malignite, ilaca kar a hassasiyet, kollajen vasküler hastal klar gibi ve enflamatuvar ba rsak hastal klar eozinofilinin di er sebepleri bertaraf edilmelidir (83). EÖ, temelde, klinikopatolojik bir durumdur ve bu nedenle hem semptomlar hem de patolojik tan te hisin ayr lmaz bir parças olu turur. Birinci Gastroentestinal Ezinofilik Ara rma Sempozyumu (FIGERS) EÖ’ye ili kin diyagnostik kriterleri hakk nda kapsaml bir tak m kurallar ortaya atm normal gastrik ve duedonal biyopsi sonuçlar tan n mevcudiyetinde r. Buna göre, 15/HPF ezinofil say , EÖ güçlendirebilir. Ayn zamanda, EÖ’yi do ru te his edebilmek için 6-8 hafta boyunca günde iki kez PPI ile asit supresyonunun uygulanmas ndan sonra hastalara biyopsi yap lmal yap r veya negatif pH sonucuna sahip olmal rlar (84). Doku eozinofilisinin heterojen hesaba katabilmek için en az be biyopsi ve tercihen hem proksimal hem de distal özofagustan biyopsi al nmal r (68, 85) (Tablo 2.3.3.). Tablo 2.3.3. Eozinofilik özefajite ili kin diyagnostik kurallar Eozinofilik özefajit Medikal tedaviye dirençli GÖRH Semptomlar (eri kin) Disfaji da t kanmas Retrosternal gö üs a Mukozal çizgilenme endoskopik Exudalar Özefagus lümeninde daralma halkalar Özefagus biyopsisinde histolojik 15 eozinofil/HPF Biyopsilerin 6-8 haftal k günlük 2 defa PPI tedavisi sonras Veya negatif pH metre sonra al nmas Di er G S yolunda normal biyopsi al nmas EÖ’nin, primer olarak, bir TH2 enflamatuar süreci oldu u ve buna muhtemelen allerjik bir ili kinin de e lik etti i dü ünülmektedir ve bu ekilde, tan ayn zamanda, degranülasyon ürünleri ile interlökinler, eotaxin ve eozinofiller üzerinde yo unla r. 34 TEDAV EÖ tedavisi farkl nedenlerden dolay komplikedir. EÖ hastalar için tedavi modaliteleri aras nda farmakolojik, endoskopik ve diyet müdaheleleri bulunmaktad r ve bunlar tek ba lar na veya bir arada kullan labilir. Klinikopatolojik olarak, EÖ, özefageal eozinofilyay içerir ve özefageal eozinofilyan n di er sebeplerinin, enflamatuar ba rsak hastal , parazitik enfeksiyon ve GÖRH gibi, bertaraf edilmesi gerekmektedir (86). Diyet tedavisi: Bir veya birçok g dan n eliminasyonu veya hariç b rak lmas çal malar kapsayan diyet allerji n tamam ndan sonra ortaya konulmu tur. As l amaç, hastalar n semptomlar na yan t al nan, özefagusta eozinofilik infiltrasyonun görüldü ü ve sensitize hastalar n g da ve çevresel alerjenlerin her ikisi ile ili kili olas bulgular ortaya ç karmakt r. Pediatrik populasyondan olu an çal malar amino asitli elemental diyetle yap lm r. Multipl g da allerjisi ile karakterize olgularda bu alternatif tedavi seçene idir, besin al ndaki yetersizlik nutrisyonel yetmezli e yol açar. Elemental formula bazl tedaviyi genellikle çocuklar tolere edemez. Özofagusun eozinofillerle infiltrasyonu EÖ’nin karakteristik özelli idir. EÖ’nin di er allerjik rahats zl klar ile yak n ili kisi nedeniyle, öngörülen alerjenlerden sak nmak EÖ hastalar nda eliminasyon diyeti uygulamas n gerekçesidir. Elemental diyet, kat yiyecekler yerine besinsel olarak tam element formülünün kullan ld bir diyettir. Protein kayna tamamen sentetik amino asitlerden (87) olu ur. Eliminasyon diyeti ise, bir ki inin günlük diyetinden olas yemek alerjenlerinin ç kart lmas öngörür. Asit supresyonu: GÖRH ile EÖ aras ndaki ili ki henüz belirgin de ildir. Israrc reflu hasal özefageal eozinofiliye sebep olabilir veya EÖ sekonder GÖRH’e sebep olabilir (88) veya basitçe, her ikisi birlikte söz konusu olabilir (68). PPI’lar ile asit supresyonu GÖRH’in bertaraf edilmesine yard mc olur çünkü EÖ PPI tedavisine yan t vermeme özelli i ile tan mlan r (84). Bu tan mla ilgili çe itli tart malar vard r. Çünkü Molina-Infante ve arkada lar (90). PPI lara klinik yan n sessiz EÖ’yi tamamen bertaraf etmedi ini göstermi lerdir. Ayr ca, patolojik EÖ tan bir hasta en az 4 hafta boyunca PPI tedavisi görmü ise yap lmal kullan r. EÖ hastalar nda PPI n önemli bir rolü, özofagusun çok katmanl olarak yer almas nedeniyle semptomatik rahatlama olmas ve sekonder GÖRH olas r (86). 35 Sistemik steroidler: Sistemik steroidler EÖ’nin yönetilmesinde etkilidir. Liacouras ve arkada lar (90). EÖ tan konan 381 hasta üzerinde 10 y l geriye dönük bir çal ma gerçekle tirmi ler ve sistemik kortikosteroidlerin klinik semptomlar ve özefageal histolojiyi önemli ölçüde iyile tirdi ini göstermi lerdir. Maalesef, EÖ, steroidlerin b rak lmas ndan sonra tekrarlam r. Bu nedenle, rak lmas ndan sonra yan etkiler ve nüks bunlar n EÖ yönetiminde kullan rlamaktad r. Topikal steroidler: Arora ve arkada lar disfajisi olan 21 hastay de erlendirmi ve bunlar oral fluticason ile tedavi etmi lerdir. Tüm hastalarda disfaji semptomu sona ermi tir ve bu semptomsuz dönem 4 ay devam etmi tir. Schaefer ve arkada lar (91) oral prednison ile oral fluticasonu kar la rm ve prednisonun fluticasondan daha fazla klinik avantaj sa lamad göstermi tir. Her iki tedavi grubunda da semptomlar n rahatlamas ve histolojik iyile me görülmü tür. Tedavinin kesilmesinden sonra her iki grupta da semptomlar kötüye gitmi tir, bu yüzden uzun vadeli bak m protokollerine ihtiyaç vard r. Yüksek sistemik yan etki riski ve bak m tedavisine olan ihtiyaç nedeniyle, topikal tedavi daha iyi bir seçenek olarak ortaya kabilir. Hali haz rda, EÖ için özel olarak geli tirilmi bir steroid bulunmamaktad r. Aceves ve arkada lar (92), budesonit viskiyöz süspansiyonu uygulamas ndan fayda gören ancak fluticasone uygulamas ndan fayda görmeyen iki çocu un vakas anlatm lard r. Ancak, herhangi bir steroidin di erine oranla tavsiye edilebilmesinden önce farkl topikal steroid etkinli ini, haz rl k yöntemlerini ve uzun vadeli bak m yöntemlerini belirlemek amac ile çal malar gerçekle tirilmelidir. Leukotriene inhibitörleri: Leukotrienler eozinofil kemoattraktanlar r ve bu nedenle engelleyici lökotriyenlerin eozinofilik göç ve akümülasyon nedeniyle azalmas beklenebilir. EÖ hastalar nda leukotrien inhibitörlerinin kullan lmas n içerdi i riskler ve faydalar aç ndan daha fazla çal ma yap lmas na ihtiyaç vard r. Biyolojikler: IL-5, eozinofil regülasyonunda rol oynayan bir sitokindir (93), ve bu nedenle, IL-5’in inhibe edilmesi eozinofil kaynakl inflamasyonun azalt lmas nda rol oynayabilir. Garrett ve arkada lar (94), IL-5’e kar humanize engelleyici monoklonal antikor olan mepolizumab kullanarak hipereozinofilik sendromu olan dört hasta üzerinde aç k bir deneme gerçekle tirmi ler ve bunun steroidden kaç nma özelli i ile etkili ve emniyetli oldu unu 36 göstermi lerdir. Bu sonuç daha sonra Stein ve arkada lar (95) taraf ndan da desteklenmi tir ve anti-IL-5 EÖ hastalar nda yeni bir umut vaat edici tedavi olarak görülmektedir. Imünomodülatörler: Netzer ve arkada lar (96) kortikosteroid ba ml üç EÖ hastas de erlendirmi ve hepsinde azathioprine ve 6-mercaptopurine’in klinik ve histolojik remisyon sa lad gözlemlemi tir. Endoskopik dilatasyon: EÖ, özofagusun derin katmanlar na uzanabilen eozinofilik infiltrasyon ile (84) ve bunu takip eden kronik inflamasyon ve bunun sonucunda olu an subepitelyal fibrosis de dahil doku remodelingi ile karakterizedir (98). Endoskopik olarak, bu lüminal bir daralma, striktür olu umu veya doku uyumunun azalmas eklinde ortaya ç kabilir (79), bu durumlarda, hastalar, tipik olarak, kronik disfaji veya yabanc cisim impaksiyonu sergileyebilir. Yemek impaksiyonu disfajinin en s k rastlanan sebeplerinden biridir ve derhal de erlendirme gerektiren bir alarm semptomu olarak görülür. tme tekni i daha önceleri akut özefageal yemek impaksiyonunda savunulmu tur (98, 99). Son zamanlardaki raporlarda özefageal yemek impaksiyonu olan hastalar n en az %50’sinde EÖ prevalans oldu unu öne sürmektedir (100, 101). 37 3) MATERYAL ve METOD: 3.1. Olgu seçimi Bu çal ma; Ocak 2009 ile Haziran 2009 tarihleri aras nda Dicle Üniversitesi T p Fakültesi Ara rma ve Uygulama Hastanesi Genel Dahiliye ve Gastroenteroloji polikliniklerine ba vuran, gastroözegagiyal reflü ikayeti olan ve endoskopik i lemi kabul eden hastalar aras nda yap ld . Çal maya al nan hastalara çal ma ile ilgili ayr nt bilgi verildi. Çal may kabul eden hastalardan imzal bilgilendirilmi olur formu al nd . Çal maya kat lan, 16 - 70 ya aras nda ve GÖRH ikayetleri olan hastalara on sorudan olu an GÖRH semptomlar n derecesini belirleyen anket uyguland . (Tablo 3.1.1.) Buna göre GÖRH semptomlar olan 100 hasta çal maya al nd . Bu hastalardan 13 tanesi d lama kriterlerine göre Tablo3.1.2. de gösterilen nedenlerden dolay çal ma d b rak ld . Tablo 3.1.1.GÖR Anket Formu 1)Heartburn (gö üs arkas nda yanma) yak nman z ne kadar iddetli? 0: yak nma yok 1:yak nma var, rahats z edici de il 2:yak nma var,rahats z edici,fakat hergün de il 3:yak nmalar hergün rahats z ediyor 4:yak nmalar günlük aktiviteleri etkiliyor 5:yak nmalar nedeniyle günlük aktiviteler yap lam yor, yar m kal yor 2) S rt üstü yatarken heartburn (gö üs arkas nda yanma) yak nman z var m ? 012345 3) Aya a kalkt zda heartburn (gö üs arkas nda yanma) yak nman z var m ? 012345 4) Yemeklerden sonra heartburn (gö üs arkas nda yanma) yak nman z var m ? 012345 38 5) Heartburn (gö üs arkas nda yanma) yak nman z yemek al kanl de tirmenizi gerektirdi mi? 012345 6) Heartburn (gö üs arkas nda yanma) sizi uykudan uyand yor mu? 012345 7) Lokmalar yutarken güçlük çekiyor musunuz? 012345 8) Lokmalar yutarken a duyuyor musunuz ? 012345 9) Gaz veya kinlik hissediyor musunuz ? 012345 10) E er ilaç kullan yorsan z günlük hayat etkiliyor mu? 012345 Tablo 3.1.2 Çal mada Uygulanan D lanma Kriterleri Endoskopik i lem esnas nda Endoskopik i lem esnas nda özefagusta özefagus haricinde saptanan hastalar ( barrett lezyonu olan özefagus, özefagus ca....) ( malignite, Reflü ikayeti haricinde ba ka duedonal lezyon….vb) gastrointestinal Endoskopik ba ka lezyon ikayeti olan hastalar (enflamatuar barsak hastal ba ka hastalar gastrik lezyon, i lemi tolere edemeyen hastalar …) Çal mam zda; 2 hasta i lemi tolere edemedi i için, 2 hastan n özefagusunda ba ka lezyon oldu u için (1 barrett özefagus, 1 özegagus varisi), 1 hastada crohn hastal oldu u için, 8 hastada endoskopik i lem esnas nda özefagus haricinde ba ka lezyonu oldu u için (3 39 gastrik lezyon, 2 duodenal lezyon, 3 hem gastrik hem de duodenal lezyon ) çal ma d rak ld . Geriye kalan toplam 87 hastan n endoskopik i lemi ayn ve tek gastroenterolog taraf ndan yap ld . Hastalar i lemden 12 saat önce incelemenin tam yap lmas ve olas komplikasyonlar n önlenmesi amac yla aç b rak ld . Üst özefagogastroduedonoskopik incelemede, her hastan n özefagus, mide ve duedonumu incelendi. Özefajit, Los Angeles flamas na göre de erlendirildi. Endoskopik inceleme tamamlan p özefagustan çal ma için biyopsiler al nd . Al nan biyopsiler Dicle Üniversitesi T p Fakültesi Ara rma ve Uygulama Hastanesi Patoloji Bilim Dal nda incelemeye al nd . Al nan biyopsiler incelendi inde her büyük büyütme alan ndaki eozinofilik hücre say na göre de erlendirilip EÖ tan konulmaya çal ld . Hastalar n özgeçmi leri sorgulanarak allerji öyküleri sorguland . Total Ig E düzeyi ve hemogram incelemesinde eozinofil say ve yüzdesi çal EÖ ve allerjik hastal klar aras ndaki ba lant p, de erlendirilmeye çal ld . Hastalar ya , cinsiyet, vücut kitle indeksi, al kanl klar (sigara, alkol, çay, kahve, ilaç), diyare, endoskopik görünüm ve biyopsi sonuçlar na göre gruplara ayr ld . 3.2. statiksel Analiz Çal maya al nan hastalar ikayetleri, endoskopik görünümleri ve biyopsi sonuçlar kar la ld . Çal mada elde edilecek sonuçlar n istatistiksel analizleri SPSS ( Statistical package for social sciences) for Windows 16 program kullan larak yap ld . Normal da gösteren ba ms z de kenler, student’s test; normal da m göstermeyenler için Mann- Whitney U testi kullan ld . Parametreler aras ndaki korelasyon normal da chi-square testi ve pearson correlation test, normal da m m gösterenlerde m göstermeyenlerde ise Spearman’s Rho correlation test kullan ld . Sonuçlar % 95 güven aral nda, p< 0,05 standart sapma düzeyinde kabul edildi. 40 4) BULGULAR Çal maya al nan 87 hasta mevcut reflü semptomlar na göre gruplara ayr ld . 87 hastan n 12’sinde (% 14) çok hafif, 14’ünde (% 16) hafif ve 61’inde (% 70) orta düzeyde reflü semptomlar mevcut idi. Reflü semptomlar na göre gruplara ayr lan hastalarda; allerjik hastal k öyküsü, IgE düzeyi, diyare semptomu, ilaç kullan indexi, cinsiyet, ya da , e lik eden hastal k, endoskopik görünüm, vücut kitle ve çay, kahve, alkol ve sigara tüketimi aras nda istatistiksel olarak anlaml bir fark bulunmad ( tablo 4.1, tablo 4.2, tablo 4.3, tablo 4.4, tablo 4.5, tablo 4.6, tablo 4.7, tablo 4.8, tablo 4.9, tablo 4.10, tablo 4.11, tablo 4.12, tablo 4.13). Reflü semptomu olan hastalar n yap lan endoskopik biyopsilerinde çal mam za ba lamadan önce tasarlad z Eozinofilik Özafajit bulunma s kl çal maya al nan hiçbir hastada rastlanmad . 87 hastan n 68’inde (%78,2) normal özefagus mukozas , 19’unda (%21,8) özefajit saptand (tablo 4.14). Say sal olarak normal biyopsi sonucu daha anlaml görülmekle birlikte, istatistiksel olarak anlaml bir fark görülmedi (p=0,752 idi.). GÖR semptomu olan hastalardaki allerjik hastal k öyküsü say sal anlamda önemli olarak görüldü ü halde istatistiksel olarak anlaml bir ili ki bulunmad (p=0,17). Tablo 4.1 Tablo 4.1 GÖR semptomlar ve allerji öyküsü aras ndaki ili ki ALERJ TOPLAM YOK ÇOK HAF F REFLÜ SEMPTOMLARI HAF F ORTA IR ÇOK A IR TOPLAM VAR YOK SAYI 0 0 0 YÜZDE 0 0 %0 SAYI 12 2 14 YÜZDE %85,7 %14,3 %100 SAYI 41 20 61 YÜZDE %67,2 %32,8 %100 SAYI 4 8 12 YÜZDE %33,3 %67,7 %100 SAYI 0 0 0 YÜZDE %0 %0 %0 SAYI 0 0 0 YÜZDE %0 %0 %0 SAYI 57 30 87 YÜZDE %65,5 %35,5 %100 p 0,17 GÖR semptomu olan hastalardaki IgE düzeyi aras nda istatistiksel olarak anlaml bir ili ki bulunamad (p=0,389). Tablo 4.2 41 Tablo 4.2. GÖR semptomlar ve IgE düzeyi aras ndaki ili ki IgE TOPLAM YOK ÇOK HAF F REFLÜ SEMPTOMLARI HAF F ORTA IR ÇOK A IR TOPLAM VAR YOK SAYI 0 0 YÜZDE 0 0 %0 SAYI 7 7 14 YÜZDE %50 %50 %100 61 0 SAYI 40 21 YÜZDE %65,6 %34,4 %100 SAYI 9 3 12 YÜZDE %75 %25 %100 SAYI 0 0 0 YÜZDE %0 %0 %0 SAYI 0 0 0 YÜZDE %0 %0 %0 SAYI 56 31 87 YÜZDE %64,4 %35,6 %100 GÖR semptomu olan hastalardaki diyare p 0,389 aras nda istatistiksel olarak anlaml bir ili ki bulunamad (p=0, 504). Tablo 4.3 Tablo 4.3. GÖR semptomlar ve diyare aras ndaki ili ki YARE TOPLAM YOK ÇOK HAF F REFLÜ SEMPTOMLARI HAF F ORTA IR ÇOK A IR TOPLAM YOK SAYI 0 0 YÜZDE 0 0 %0 SAYI 11 3 14 YÜZDE %78,6 %21,4 %100 SAYI 42 19 61 YÜZDE %68,9 %31,1 %100 SAYI 10 2 12 YÜZDE %83,3 %16,7 %100 SAYI 0 0 0 YÜZDE %0 %0 %0 SAYI 0 0 0 YÜZDE %0 %0 %0 SAYI 63 24 87 YÜZDE %72,4 % 27,6 %100 GÖR semptomu olan hastalardaki ilaç kullan p 0,504 VAR 0 aras nda istatistiksel olarak anlaml bir ili ki bulunamad (p=0,779). Tablo 4.4 42 Tablo 4.4. GÖR semptomlar ve ilaç kullan ili kisi LAÇ TOPLAM YOK ÇOK HAF F REFLÜ SEMPTOMLARI HAF F ORTA IR ÇOK A IR TOPLAM ALMIYOR ALIYOR SAYI 0 0 0 YÜZDE 0 0 %0 SAYI 12 2 14 YÜZDE %85,7 %14,3 %100 SAYI 48 13 61 YÜZDE %78,7 %21,3 %100 SAYI 9 3 12 YÜZDE %75 %25 %100 SAYI 0 0 0 YÜZDE %0 %0 %0 SAYI 0 0 0 YÜZDE %0 %0 %0 SAYI 69 18 87 YÜZDE %79,3 % 20,7 %100 p 0, 779 GÖR semptomu olan hastalar ile ek hastal klar aras nda istatistiksel olarak anlaml bir ili ki bulunamad (p=0, 217). Tablo 4,5 Tablo 4.5. GÖR semptomlar ve e lik eden hastal k ili kisi E HASTALIKSIZ YOK 0 0 REFLÜ SEMPTOMLARI ÇOK HAF F HAF F ORTA IR ÇOK A IR TOPLAM K EDEN HASTALIK KVSH DM+HT ER HASTALIKLAR TOPLAM HT 0 0 0 0 0 0 0 DM 0 0 0 0 13 1 0 0 0 0 %90,9 %7,1 0 0 0 0 p 0 0 %100 55 1 3 1 1 0 61 %90,2 %1,6 %4,9 %1,6 %1,6 0 %100 10 0 0 0 2 0 12 %83,3 0 0 0 %16,7 0 %100 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 78 2 3 1 3 0 87 %89,7 %2,3 %3,4 %1,1 %3,4 0 %100 GÖR semptomu olan hastalar ile endoskopik görünümü aras nda istatistiksel olarak anlaml bir ili ki bulunamad (p=0, 255). Tablo 4,6 43 0, 217 Tablo 4.6. GÖR semptomlar ve endoskopik görünüm ili kisi ENDOSKOP K GÖRÜNÜM NORMAL GRADE A GRADE B GRADE D TOPLAM GRADE C 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 12 2 0 0 0 14 ÇOK HAF F %85,7 %14,3 0 0 0 %100 HAF F 36 13 10 2 0 %59 %21,3 %16,4 %3,3 0 9 0 2 1 0 %75 0 %16,7 %8,3 0 YOK REFLÜ SEMPTOMLARI ORTA IR ÇOK A IR TOPLAM p 0, 255 %100 %100 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 57 15 12 3 0 87 %65,5 %17,2 %13,8 %3,4 0 %100 GÖR semptomu olan hastalar ile endoskopik görünümü aras nda istatistiksel olarak anlaml bir ili ki bulunamad (p=0, 791). Tablo 4.7 Tablo 4.7. GÖR semptomlar ve beden kitle oran aras ndaki ili ki VÜCUD K TLE ORANI ZAYIF TOPLAM K LOLU OBEZ SAYI 0 0 0 0 0 YÜZDE 0 0 0 0 0 SAYI 0 2 11 1 14 ÇOK HAF F YÜZDE 0 %14,3 %78,6 %7,1 %100 HAF F SAYI 2 10 38 11 61 YÜZDE %3,3 %16,4 %62,3 %18 %100 YOK REFLÜ SEMPTOMLARI NORMAL ORTA IR ÇOK A IR SAYI 0 3 8 1 12 YÜZDE 0 %25 %66,7 %8,3 %100 SAYI 0 0 0 0 0 YÜZDE 0 0 0 0 0 SAYI 0 0 0 0 0 YÜZDE 0 0 0 0 0 2 15 57 13 87 %2,3 %17,6 %65,5 %14,9 %100 TOPLAM GÖR semptomu olan hastalar ile cinsiyet p 0,791 aras nda istatistiksel olarak anlaml bir ili ki bulunamad (p=0,133). Tablo 4.8 44 Tablo 4.8. GÖR semptomlar ve cinsiyet aras ndaki ili ki p NS YET TOPLAM YOK ÇOK HAF F HAF F REFLÜ SEMPTOMLARI ORTA IR ÇOK A IR TOPLAM KADIN ERKEK 0,133 0 0 0 0 0 0 4 10 14 %28,6 %71,4 %100 61 25 36 %41 %59 %100 8 4 12 %66,7 %33,3 %100 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 37 50 87 %42,5 %57,5 %100 GÖR semptomu olan hastalar ile ya da aras nda istatistiksel olarak anlaml bir ili ki bulunamad (p=0, 678). Tablo 4.9 Ancak hastalar n kayda de er bir ço unlu u 21-30 ve 3140 ya lar aras nda toplanm Tablo 4.9. Ya da . na göre reflü ikayetleri YA ARALI I TOPLAM <20 21-30 31-40 41-50 50+ 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 2 4 4 1 3 14 %14,3 28,6 %28,6 %7,1 %21,4 %100 p 0 YOK REFLÜ SEMPTOMLARI ÇOK HAF F HAF F ORTA IR ÇOK A IR TOPLAM 4 21 18 9 9 61 %6,6 34,4 %29,5 %14,8 %14,8 %100 0 7 2 2 1 12 0 %53,3 %16,7 %16,7 %8,3 %100 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 6 32 24 12 13 87 %6,9 %36,8 %27,6 %13,8 %14,9 %100 0,678 GÖR semptomu olan hastalar ile alkol tüketimi aras nda istatistiksel olarak anlaml bir ili ki bulunamad (p=0, 99). Tablo 4.10 45 Tablo 4.10. GÖR semptomlar ve alkol tüketimi ALKOL ÇM YOR YOK REFLÜ SEMPTOMLARI ÇOK HAF F HAF F ORTA IR ÇOK A IR TOPLAM YOR 0 0 0 0 TOPLAM p 0,99 0 11 3 14 %78,6 %21,4 %100 57 4 61 %93,4 %6,6 %100 12 0 12 %100 %0 %100 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 80 7 87 %92 %8 %100 GÖR semptomu olan hastalar ile çay tüketimi aras nda istatistiksel olarak anlaml bir ili ki bulunamad (p=0, 937). Tablo 4.11 Tablo 4.11. Çay tüketimine göre GÖR septomlar ili kisi ÇAY TÜKET ÇM YOR YOK ÇOK HAF F HAF F ORTA IR ÇOK A IR TOPLAM 0 0 0 0 REFLÜ SEMPTOMLARI NORMAL ÇOK FAZLA 0 p 0,937 TOPLAM 0 0 6 6 2 14 %42,9 % 42,9 %14,3 %100 27 23 11 61 %44,3 %37,7 % 18 %100 6 5 1 12 %50 %41,7 %8,3 %100 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 39 34 14 87 %44,8 % 39,1 % 16,1 %100 GÖR semptomu olan hastalar ile kahve tüketimi aras nda istatistiksel olarak anlaml bir ili ki bulunamad (p=0, 710). Tablo 4.12 46 Tablo 4.12. Kahve tüketimi ve GÖR semptomlar aras ndaki ili ki KAHVE TÜKET ÇM YOR NORMAL TOPLAM 0 0 0 0 YOK REFLÜ SEMPTOMLARI p IRI KULANIM 0 0 0 10 3 1 14 ÇOK HAF F %71,4 %21,4 %7,1 %100 HAF F 52 7 2 61 %85,2 % 11,5 % 3,3 %100 10 2 0 12 %83,3 %16,2 %0 %100 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 ORTA IR ÇOK A IR TOPLAM 0 0 0 0 72 12 3 87 %82,8 %13,8 %3,4 %100 0,710 GÖR semptomu olan hastalar ile sigara tüketimi aras nda istatistiksel olarak anlaml bir ili ki bulunamad (p=0, 436). Tablo 4.13 Tablo 4.13. Sigara tüketimi ve GÖR semptomlar ili kisi GARA TÜKET p TOPLAM ÇM YOR YOK REFLÜ ÇOK HAF F SEMPTOMLARI HAF F ORTA IR ÇOK A IR TOPLAM <10 P/Y 0 TOPLAM 0 TOPLAM 0,436 <40 <30 P/Y P/Y <50 P/Y >50 P/Y 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 8 3 2 0 0 1 0 14 %57,1 %21,5 %14,3 0 0 %7,1 0 %100 61 43 7 4 5 1 1 0 %70,5 %11,5 %6,6 %8,2 %1,6 %1,6 0 %100 6 4 2 0 0 0 0 12 %50 %33,3 %16,7 0 0 0 0 %100 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 57 14 8 5 1 2 0 87 %65,5 %16,1 %9,2 %5,7 %1,1 %2,3 0 %100 GÖR semptomu olan hastalar ile endoskopik biyopsi sonucu aras nda istatistiksel olarak anlaml bir ili ki bulunamad (p=0, 752). Tablo 4.14 47 Tablo 4.14. GÖR semptomlar ve biyopsi sonucu YOPS SONUCU NORMAL ÖZEFAGUS ÖZEFAJ T EOZ NOF ÖZEFAJ T 0 0 0 0 0 0 0 0 10 4 0 14 ÇOK HAF F %71,4 %28,6 %0 %100 48 13 0 61 HAF F %78,7 %21,3 %0 %100 10 2 0 12 %83,3 %16,7 %0 %100 0 0 0 0 %0 %0 %0 %0 0 0 0 0 %0 %0 %0 %0 68 19 0 87 %78,2 %21,8 %0 %100 p=0,752 YOK REFLÜ SEMPTOMLARI ORTA IR ÇOK A IR TOPLAM TOPLAM 48 K 5) TARTI MA: Gastrointestinal kanal n tamam baz genel yap sal özellikler gösterir. Ortas nda de en çaplarda bir lümen içerir. Bu lümen dört ana tabakadan olu an bir duvarla çevrilidir. çten d a do ru s ras yla, mukoza, submukoza, muscularis ve seroza. Özefagus müsküler bir borudur ve fonksiyonu yiyecekleri a zdan mideye ta makt r. Keratinle memi çok katl yass epitelle örtülüdür. Genellikle, sindirim kanal n geri kalan parçalar yla ayn tabaklar ta r. Submukozada mukus salg layan küçük bez gruplar , özofagus bezleri vard r. Reflü özefajitinin en erken histolojik bulgusu özefagus epitelinde intersellüler aral klar n geni lemesidir ve ancak elektron mikroskobu ile tespit edilebilir. Bu durum GÖRH da özefagus epitelinde H+ iyonuna kar paraselüler geçirgenli in artt gösteren bir bulgudur. I k mikroskobu ile saptanabilen erken bulgular ise özefagus epitelde bazal tabakada hiperplazi, papillalarda uzama ve hafif eozinofil infiltrasyonudur. Özefajitin iddeti artt kça inflamasyonun di er bulgular olan ödem, polimorf nükleer ve eozinofil hücre infiltrasyonu, vasküler konjesyon, ekstravazasyon, epitel nekrozu, epitel kayb ve ülserasyonlar görülmeye ba lar. Eozinofilik hücre infiltrasyonunun belirgin olmas (>20 eozinofil/bir büyük büyütme alan ) GÖRH ile ayn semptomlar verebilen bir hastal k olan eozinofilik özefajiti dü ündürmelidir. Kronik vakalarda ise mononükleer hücre infiltrasyonu (makrofajlar) ve fibroblast proliferasyonu dikkat çeken histolojik bulgulard r (23, 24). GÖRH oldukça s k görülen bir hastal k olmas na ra men (toplumun yakla k %20 si) hastalar n ço u basit diyet de iklikleriyle veya anti asitlerle sa lad klar geçici semptomatik düzelme nedeniyle hekime müracaat etmezler (16). GÖRH, bat ülkelerindeki eri kin toplulu un % 20- 40 ‘ etkileyen, s k rastlanan bir durumdur (16). ABD’ de yap lan anketler, eri kinlerin % 36 - 44’ ünün ayda en az bir kez retrosternal yanma hissetti ini, %7’ sinin ise bu semptomu her gün ya ad -18). Eri kinlerde GÖRH prevalans ya la birlikte artar; bu art göstermi tir (17 40 ya ndan sonra özellikle belirgindir. ngiltere’de yürütülen 11 y l süreli bir çal mada (104), özefajit tan yla 3. basama a gönderilen hastalar n oran % 3‘ten % 19’a yükselmi tir. Prevalanstaki bu art n sebepleri aras nda pratisyen hekimlerde GÖRH ile ilgili bilinçlenmenin artmas , tan sal lemlerdeki geli meler ve H. pylori enfeksiyonu prevalans ndaki azalma say labilir (105). Markowitz ve arkada lar (54) ba lang çta GÖRH’den üphenilen hastalar n %15’inin asl nda EÖ’ye sahip oldu unu göstermi lerdir. EÖ için, özefageal biyopsilerde > 20 eozinofil/HPF, normal özefageal pH de erleri ve proton pompa tedavisi (PPI)’ne tepkisizlik gibi kat diyagnostik kriterler kullanm lard r. 49 EÖ, daha çok pediyatrik popülasyonlarda incelenmi ve sadece yak n zaman önce yeti kinler üzerindeki veriler elde edilebilmi tir. EÖ, ya am n üçüncü ve dördüncü on y ll k dönemlerinde ortaya ç kabilir ve çe itli ara rmalar bu hastal n daha çok ergenlerde görüldü ünü ortaya koymaktad r (47, 48). Farkl rklar ve etnik gruplar aras nda, EÖ daha çok beyaz popülasyonda görülmü tür (49). Co rafi da m geni tir, art k sadece Amerika Birle ik Devletleri’nde de il, ayn zamanda Avrupa, Kanada, Brezilya, Japonya ve Avustralya’dan da vakalar bildirilmektedir (50). EÖ ’ in geli mi uluslardaki bask nl n etiyolojisi belirli de ildir ve ast m(51) gibi atopik hastal klar n artan s kl kta görülmesinin sonucu da olabilir veya daha iyi raporlama ve veri toplaman n da bir sonucu olabilir. Bu konuyu daha iyi ara rmak için, Cherian ve arkada lar (102) 1995, 1999 ve 2004 y llar nda özefageal hastal klar ara lan bat Avustralyal çocuklar üzerinde gerçekle tirmi tir ve EÖ’ in prevalans kör bir retrospektif ara rma n bu dönemde 18 kat artt ortaya koymu tur. 74162 hasta üzerinde yap lan en yeni Amerikan çal mas nda, biyopsi ile üst endoskopi yap lan öznelerin ulusal patoloji veri tabanlar kullan lm r. Veriler, EÖ’nin predominant olarak erkeklerde görülen (74%) bir hastal k oldu unu ve her ya ta ortaya ç kabilece ini göstermi tir(2002–2006). Aras ndaki çal ma döneminde, giderek artan oranda prevalans gözlemlenmi tir. Bunun prevalansta gerçekten do ru bir art aras ndaki bilincin artm olmas ndan m kaynakland EÖ hastalar m yans tt yoksa doktorlar belirsizdir (104). n yakla k % 70 ‘i u anda veya geçmi te allerjik hastal k ya am veya g dalar n bir k sm na kar cilt rahats zl testi pozitif sonuç verir (46). EÖ hastalar r n çok az bir bölümünde g da yemek anaflaksisi görülür ve klasik IgE kaynakl mast hücre ve bazofil aktivasyonuna göre farkl mekanizmalara i aret etmesi dikkat çekicidir (46, 106). Özefagus normalde eozinofiller içermez. Ancak gastrointestinal borunun geri kalan k sm nda, embriyonal evreden ba layarak eozinofiller yer al r. Mishra ve arkada lar (60) petid eotaxinin embriyo geli imi s ras nda gastrointestinal (GI) boruda eozinofil varl düzenledi ini göstermi lerdir. Ayr ca, eotaxin ve interleukin (IL)-5 ile düzenlenen akci er ve özofagusta allerjik hipersensitivite tepkisi aras nda bir ba lant oldu unu göstermi lerdir (57,61). Daha sonra, IL-13’ün EÖ’de temel bir rol oynad ortaya konmu tur (62). Eozinofiller özefagusa göç etti inde, kemoatraktanlar IL-3, IL-5 ve granulosit monosit-koloni uyar faktör (GM- CSF) aç a ç kart rlar (63). Balatsinou ve arkada lar (64) antikonvülsan hipersensitivite sendromu olan iki hastada EÖ gözlemlemi lerdir, burada carbamazepini durdurduktan sonra endoskopik görünümün tersine çevrildi ini görmü lerdir. Bu da, oral ajanlar n da patojenezde bir role sahip olabilece i anlam na gelmektedir. Polenlerde bir ili ki de daha önce belirtilmi tir (65). 50 EÖ’ in disfajisi, yemek impaksiyonu veya GÖRH’i olan popülasyonlarda do ru ekilde te his edilmesinin geçmi te güç olmas nedeniyle, çe itli ülkelerde yap lan çal malar daha sonralar EÖ’ in bu semptomlar n primer sebebi oldu unu ortaya koymu tur (11, 53). Markowitz ve arkada lar (10) ba lang çta GÖRH’ den üphelenilen hastalar n %15’inin asl nda EÖ’ ye sahip oldu unu göstermi lerdir. EÖ için, özefageal biyopsilerde > 20 eozinofil/HPF, normal özefageal pH de erleri ve proton pompa tedavisi (PPI)’ne tepkisizlik gibi kat diyagnostik kriterler kullanm lard r. Bu bulgular, klinik reflu benzeri semptomlar ve medikal tedaviye yan t vermemeye devam ediyor ise, erken özefagogastroduodenoskopi (EGD) yap lmas ve daha sonra özefageal biyopsiler yap lmas yönünde diyagnostik yakla de tirmek gerekti ini ortaya koyabilir. EÖ’de predominat olarak görülen disfaji, hem organik hem de organik olmayan hastal klara (yani motilite) ba lanm r. Nurko ve arkada lar (66) daha önceki çal malarda dismotilitenin farkl sebepleri olarak önerilen sebepleri incelemi lerdir ve bunlar aras nda eozinofilin arac k etti i artm fibroblast kontraksiyonu, axonal nekroz ve kolinerjik yol interferans da vard r –ki bunlar n tümü özofageal dismotiliteye katk da bulunur. Alerjenler, EÖ’ in etiyolojisinde önemli bir role sahiptir. Kelly ve arkada lar (55) ilk önce yiyecek alerjenlerinin EÖ ile ili kisini, fas las z reflu semptomlar sergileyen 10 çocu a elemental bir diyet gözlemlediklerinde verdiklerinde göstermi lerdir. eliminasyonlu diyetin ba ar EÖ hastalar ve Bu, uygulamas semptomatik ve histolojik bir daha sonra, elemental veya iyile me alt yiyecek içeren farkl çal malarda desteklenmi tir(56). n semptomlar nda zaman zaman aeroallerjenlerin rolünü gösterecek ekilde mevsimlik farkl klar ve özefagus eozinofil seviyelerinde de iklikler (107, 108) meydana geldi ini bildirilmesi ilginçtir. G da ve aeroallerjenlerin Eö patogenezi ile ilgili oldu u ve allerjenin do rudan özefagusa direkt temas etmemesi gerekti ini gösterildi. Buna ilaveten, ast m ve atopik dermatit benzeri alerjik hastal klarda kullan lan topikal ve sistemik glukokortikoid tedavisinin özellikle alerjik olmayan EÖ hastalar olmak üzere EÖ tedavisinde etkili oldu u kan tland (109, 110,111). 2007 y nda yap lan baz çal malarda özefagustaki mast hücrelerinin ( ayn zamanda eozinofillerin ) EÖ hastalar ile GÖRH hastalar kar la ta ld nda aktive oldu u ve IgE hücreler olabildi ini ortaya koydu (112, 113). Dauer ve arkada lar (72) ve Orenstein ve arkada lar (73) nazal semptomlar n ve rinosinüzitin EÖ hastalar n dörtte birinde varoldu unu belirlemi lerdir. Larengeal semptomlar aras nda ses k kl , öksürük, krup hastal ve uyku s ras nda nefes alma güçlü ü yer almaktad r(74). 51 Ferguson ve Foxx-Orenstein, klinik belirtileri ya gruplar na göre bölmü lerdir. Bu nedenle, beslenme bozukluklar ve büyüme eksikli i temelde 2 ya ndan küçük çocuklarda görülmü tür; kusma, kar n a ve reflu 12 ya a kadar olan pediyatrik çocuklarda görülmü tür; buna kar n yeti kinler genelde disfaji ve yemek impaksiyonlar sergilemektedir (75). Son birkaç y ldan bu yana, EÖ üzerine yay nlanan kan tlar, hastal kta güçlü ailevi özellikler oldu unu göstermektedir (46). Patel ve Falchuk (114) taraf ndan yak n zamanda disfaji hastas 3 eri kin karde in EE hastas oldu unun belirlendi ini duyurmaktad r. Aile ile ba lant olma do rultusunda yayg n olarak kullan lan ölçütlerden biri, hastal nüfus içindeki yayg nl riski oran ( hastal S oran na göreceli karde lerde ortaya ç kmas riskini anlatan karde hastal k r) (115). Yap lan çal malar, genel nüfuz içinde eozinofilik özefajit n yayg nl n 10.000 ki ide 5 oldu u kabul edilerek (46), EE hastal karde lerde ç kma olas örne in, atopi veya ast m ( oran n toplam S S n de erinin 80 oldu u belirlenmi tir. Alerjik rahats zl klar, yakla k 2) (116) ile k yasland nda, EÖ' in karde lerde ç kma n bir hayli yüksek olu u geneti in büyük bir rol oynad Bu çal maya ba lamadan önce ilk olarak Bat göstermektedir. toplumlar nda oldu u gibi toplumumuzda da s k rastlanan GÖR ikayetleri olan hastalar incelemeyi planlad k. Ayr ca bu grupta bulunan hastalar n ya am tarz ve ayr tedavi ekilleri mevcut olan, GÖR ile kar abilen, eozinofilik özefajitin toplumumuzdaki görülme s kl modalitelerinin bu hastalardaki yan özelliklerin EÖ’ e ve yeni tedavi görmeyi planlad k. GÖRH olan ki ilerdeki de k tutabilece i ara rmam ik n ba ka önemli noktas idi (örn; allerji öyküsü, total IgE yüksekli i, ek hastal klar ,….vb). Daha önce yap lan ara rmalarda GÖRH ile EÖ kar abilece ini görmeyi planlad k (23, 46). Daha çok pediyatrik ya grubunda görüldü ü iddia edilen bu hastal ya lar ndaki s kl ve ayn oranda olup olmad görmeye çal k. EÖ tan hastalar n ne tür semptomlar, fizik muayene ve endoskopik görünüm ile kar n, eri kin koyaca z za ç kaca görmeyi planlad k. 52 6) SONUÇ: Bu çal mam zda; literatür bilgileri gastrointastinal ikayetler ile kar nda gastroözefageal reflü ikayetleri ve di er za gelebilecek olan ve s kl k rastlanabilen Eozinofilik Özefajit hastal az msanmayacak düzeyde ara rmay planlad k. Gastroözefageal reflü ikayetleri olan veya gastroözefageal reflü hastal konulan hastalarda Eozinofilik Özefajit s kl ve tan tan , tan konulan hastalarda ya am kalitesini derinden etkileyebilecek semptomlar tedavisi, olu abilecek komplikasyonlar n önlenmesi planland . Toplumumuzda GÖR semptomlar s k rastlanmas na ra men, veya endoskopik inceleme ile GÖRH tan yapt ikayet sorgulanmas konulan hastalarda Eozinofilik Özefajit, z endoskopik biyopsi de erlendirmelerimizde rastlan lmad . Bu toplumumuzda az görülüyor anlam na gelebilece i gibi bat toplumunda görülen 1/1500 olguda görülebilen bu hastal k için bizim yeterli say da ki iyi çal mam za almamam zda bir ba ka neden olarak dü ünülebilir. GÖRH tan hastalar n al kanl klar (sigara, alkol, çay, kahve, ilaç), ek hastal klar (DM, HT, allerjik hastal klar, KVSH,..vs), vücut kitle indeksi, cinsiyet, ya da gibi demo rafik özellikler incelendi. statistiksel analizlerde anlaml bir özellik saptanmad (p> 0,05). Hastalar n IgE düzeyi, hemogramdaki eozinofil yüzde ve say Eozinofilik Özefajit tan çal ld . Olas saptanmas halinde anlaml bir birlikteli in olabilece i dü ünüldü. Ancak, Eozinofilik Özefajit saptanmayan ve GÖRH tan hastalarda da yap lan istatistiksel analizlerde anlaml bir ili ki saptanmad (p=0,752). Sonuç olarak; gastroözefageal reflü hastal kl tan hastalarda eozinofilik özefajit konulu bu ara rmam zda, GÖR ile EÖ aras nda bir ili ki saptamad k. 53 7)KAYNAKLAR: 1. Spechler SJ. Epidemiology and naturel history of gastro-oesophageal reflux disease. Digestion 1992; 51(suppl 1):24-9 2. Stokes D. Reflux Oesophagitis . Gastroenterol Int1989; suppl 1: 831 3. Kahrilas PJ, Shaheen NJ, Vaezi MF, Hiltz SW, Black E, Modlin IM, Johnson SP, Allen J, Brill JV. American Gastroenterological Association Medical Position Statement on the management of gastroesophageal reflux disease. Gastroenterology 2008;135:1383- 1391, 1391 e1-5. 4 Kahrilas PJ. Clinical practice. Gastroesophageal reflux disease. N Engl J Med 2008;359:1700-7. 5 Stewart AL, Greenfield S, Hays RD et al. Functional status and well being of patients with chronic conditions: results from the Medical Outcomes Study. JAMA 1989;262: 907-13 6. Dimenas E . Methodological aspect of evaluation of quality of life in upper gastrointestinal diseases. Scand J Gastroenterol 1993; 28: 18-21 7. Dimenas E, Glise H, Hallerback B et al. Quality of life in patients with upper gastrointestinal symptoms: an improved evaluation of treatment regimens? Scand J Gastroenterol 1993; 28: 681-7 8. Dobbins JW, Sheahan DG, Behar J: Eosinophilic gastroenteritis with esophageal involvement. Gastroenterology 1977, 72:1312–1316. 9. Kelly KJ, Lazenby AJ, Rowe PC, Yardley JH, Perman JA, Sampson HA. Eosinophilic esophagitis attributed to gastroesophageal reflux: improvement with an amino acidbased formula. Gastroenterology 1995; 109:1503–1512. 10. Markowitz JE, Spergel JM, Ruchelli E, Liacouras CA. Elemental diet is an effective treatment for eosinophilic esophagitis in children and adolescents. Am J Gastroenterol 2003; 98:777–782. 11. Liacouras CA, Wenner WJ, Brown K, Ruchelli E. Primary eosinophilic esophagitis in children: successful treatment with oral corticosteroids. J Pediatr Gastroenterol Nutr 1998; 26:380–385. 12. Gibson PG, Henry RL, Coughlan JL. Gastroesophageal reflux treatment for asthma in adults and children. Cochrane Database Syst Rev 2003;2: CD001496. 54 13. Kirk AJ. Reflux dyspareunia. Thorax 1986;41:215. Pace F, Bollani S, Molteni R, et al. Natural history of gastroesophageal reflux disease without esophagitis (NERD) – a reappraisal 10 years on. Dig Liver Dis 2004;36:111-115. 14. Dobrucal A. Özofagus hastal klar . ç Hastal klar -Cerrahpa a. Ed: Hamuryudan V, Sonsuz A. stanbul Medikal Yay nc k, stanbul, 2005, S:742-782. 15. Fass R, Fennerty MB,Vakil N. Nonerosive reflux disease – current concepts and dilemnas. Am J Gastroenterol 2001;96:303 -314. 16. Dean BB, Gano AD, Knight K, et al. Effectiveness of PPI in nonerosive reflux disease. Clin Gastroenterol Hepatol 2004;2:656-664. 17. Wang WH, Huang JO, Zheng GF, et al. Is proton pump inhibitor testing an effective approach to diagnose gastroesophageal reflux disease in patients with noncardiac chest pain? A meta analysis. Arch Intern Med 2005;165:1122-1128. 18. Breumelhof R, Nadorp JH, Akkermans LM, Smout AJ. Analysis of 24 hour esophageal pressure and pHdata in unselected patients with noncardiac chet pain. Gastroenterology 1990; 99:1257-1264. 19. Long JD,Orlando RC: Esophagus. Sleisenger M, Friedman LS (Eds): Gastrointestinal and liver disease. Saunders, New York, 2002,s:551-671. 20. Orlando RC. Current understanding of the mechanism of gastroesophageal reflux disease. Drugs 2006;66 Suppl.1;1-5. 21. Orlando RC, Dobrucali A: Gastroesophageal reflux disease. Feldman M, Orlando RC (Eds): Atlas of esophageal disease. Current Medicine, Philadelphia, 2002, S: 91-116. 22. Fass R,Wong WM. Gastroesophageal reflux disease. In: Clinical Gastroenterology and Hepatology. Eds:Weinstein W, Hawkey CJ, Bosch J. Elsevier-Mosby, Spain, 2005, pp:157-178. 23. Richter JE: Esophagus. Brandt LJ (Ed): Clinical Practice of Gastroenterology. Churchill Livingstone, 1999, S:2-150. 24. Heading RC, Castell DO. Clinical spectrum and diagnosis of gastroesophageal reflux disease. In: The Esophagus. Eds: Castell DO, Richter JE. LW&W company, Philadelphia, 4’th edition, 2004, pp: 381-388. 25. Jaspersen D, Kulig M,Labenz J, et al. Prevalence of extraesophageal manifestations in gastroesophageal reflux disease: an analysis based on the proGERD study. Aliment Pharmacol Ther 2003:17:1515-1520. 55 26. Irwin RS, Curley FJ, FrenchCL. Chronic cough. The spectrum and frequency of causes, key components of the diagnostic evaluatiun and outcome of spesific therapy. Am Rev Respir Dis 1990;141:640-647. 27. Spergel JM, Andrews T, Brown-Whitehorn TF, Beausoleil JL, Liacouras CA. Treatment of eosinophilic esophagitis with specific food elimination diet directed by a combination of skin prick and patch tests. Ann Allergy Asthma Immunol 2005;95:336–343. 28. Amano Y, Ishimura N, Furuta K,et al. Which landmark results in a more consistent diagnosis of Barrett’s esophagus, the gastric folds or the palisade vessels? Gastrointestinal Endoscopy 2006;64:2:206-211. 29. DeVault KR, Castell DO. Updated guidelines for the diagnosis and treatment of gastroesophageal reflux disease. Am J Gastroenterol 2005;100:190-200. 30. Armstrong D, Bennet JR, Blum AL et al. The endoscopic assessment of esophagitis: a progress report on observer agreement. Gastroenterology 1996; 111: 85-92 31. Galmiche JP. Non-erosive reflux disease and atypical gastroesophageal reflux disease manifestations: Treatment results. Drugs 2006;66 suppl 1:7-13. 32. Shay S, Sifrim D,Tutuian R, et al. Multicahnnel intraluminal impedance (MII) in the evaluation of paients with persistent GERD symptoms despite PPI: a multicenter study Gastroenterology 2003: 124 suppl.1 A-537. 33. Fass R,Fennerty MB, Ofman JJ, et al. The clinical and economic value of a short course of omeprazole in patients with noncardiac chest pain. Gastroenterology 1998;115:42-49 34. Ruigomez A,Rodriguez LA,Wallander Ma, et al. Natural history of gastroesophageal disease diagnosis in general practice. Aliment Pharmacol Ther 2004;20:761-760. 35. Nasi AJ, Moraes FB,Zilberstein B, Cecconella I, Rodrigues JG, Pinotti HW. Gastroesophageal reflux disease: clinical, endoscopic, and intraluminal esophageal pH monitoring evaluation. Diseases of the Esophagus, Volume 14, Issue 1: 41-49. 36. Kulig M, Leodolter A, Vieth M, et al. Quality of life in relation to sympoms in patients with gastroesophageal reflux disease – an analysis based on the proGERD initiative. Aliment Pharmacol Ther 2003;18:767-776. 37. Wiklund I. Review of the quality of life and burden of illness in gastroesophageal reflux disease. Dig Dis 2004;22:108-114. 38. Richter JE. Long-term management of gastroesophageal reflux disease and its complications . Am J Gastroenterol 1997; 92: 30-35 56 39. DeVault KR, Castell DO and The Practice Parameters Committee of the American College of Gastroenterology . Updated guidelines for the diagnosis and treatment of gastroesophageal reflux disease. Am J Gastroenterol 1999; 94: 1434-42 40. Vivian EM, Thompson MA . Pharmacologic strategies for treating gastroesophageal reflux disease . Clin Ther 2000; 22: 654-72 41. Dent J, BUrn J, Fendrick AM, et al. An evidence based appraisal of reflux disease management– the Genval Workshop Report. Gut 1999; 44 suppl 2:1- 42. Carmelo S, Pelonisini I, Mario F. Acid suppression therapy: Where do we go from here? In:Recent advances in gastrointestinal pharmacology and therapeutics. Eds: Scarpignato C, Mario F. Karger, NY, 2006, S:11-73. 43. Katelaris P, Holloway R, Talley N; Gotley D, Williams S Dent J. Gastroesophageal reflux disease in adults: guidelines for clinicians . J Gastroenterol Hepatol 2002; 17: 825-33 44. Straumann A, Spichtin HP, Bucher KA, Heer P, Simon HU. Eosinophilic esophagitis: red on microscopy, white on endoscopy. Digestion 2004;70:109–116. 45. Levine MS, Saul SH: Idiopathic eosinophilic esophagitis: how common is it? Radiology 1993, 186:631–632. 46. Noel RJ, Putnam PE, Rothenberg ME. Eosinophilic esophagitis. N Engl J Med Sep 26;2004 351(9): 940–941. 47. Croese J, Fairley SK, Masson JW, Chong AK, Whitaker DA, Kanowski PA, Walker NI. Clinical and endoscopic features of eosinophilic esophagitis in adults. Gastrointest Endosc. 2003;58:516–522. 48. Potter JW, Saeian J, Staff D, Massey BT, Komorowski RA, Shaker R, Hogan WJ. Eosinophilic esophagitis in adults: an emerging problem with unique esophageal features. Gastrointest Endosc 2004;59:355–361. 49. Assa'ad AH, Putnam PE, Collins MH, Akers RM, Jameson SC, Kirby CL, Buckmeier BK, Bullock JZ, Collier AR, Konikoff MR, et al. Pediatric patients with eosinophilic esophagitis: an 8-year follow-up. J Allergy Clin Immunol 2007;119:731–738. 50. Noel RJ, Putnam PE, Rothenberg ME. Eosinophilic esophagitis. N Engl J Med. 2004;351:940–941. 51. Chehade M, Sampson HA. Epidemiology and etiology of eosinophilic esophagitis. Gastrointest Endosc Clin N Am. 2008;18:33–44. 57 52. Liacouras CA, Wenner WJ, Brown K, Ruchelli E. Primary eosinophilic esophagitis in children: successful treatment with oral corticosteroids. J Pediatr Gastroenterol Nutr 1998;26:380–385. 53. Byrne KR, Panagiotakis PH, Hilden K, Thomas KL, Peterson KA, Fang JC. Retrospective analysis of esophageal food impaction: differences in etiology by age and gender. Dig Dis Sci 2007;52:717–721. 54. Markowitz JE, Spergel JM, Ruchelli E, Liacouras CA. Elemental diet is an effective treatment for eosinophilic esophagitis in children and adolescents. Am J Gastroenterol 2003;98:777–782. 55. Kelly KJ, Lazenby AJ, Rowe PC, Yardley JH, Perman JA, Sampson HA. Eosinophilic esophagitis attributed to gastroesophageal reflux: improvement with an amino acidbased formula. Gastroenterology 1995;109:1503–1512. 56. Kagalwalla AF, Sentongo TA, Ritz S, Hess T, Nelson SP, Emerick KM, Melin-Aldana H, Li BU. Effect of six-food elimination diet on clinical and histologic outcomes in eosinophilic esophagitis. Clin Gastroenterol Hepatol 2006;4:1097–1102. 57. Mishra A, Hogan SP, Brandt EB, Rothenberg ME. An etiological role for aeroallergens and eosinophils in experimental esophagitis. J Clin Invest 2001; 107:83–90. 58. Roy-Ghanta S, Larosa DF, Katzka DA. Atopic characteristics of adult patients with eosinophilic esophagitis. Clin Gastroenterol Hepatol 2008;6:531–535. 59. Collins MH, Blanchard C, Abonia JP, Kirby C, Akers R, Wang N, Putnam PE, Jameson SC, Assa'ad AH, Konikoff MR, et al. Clinical, pathologic, and molecular characterization of familial eosinophilic esophagitis compared with sporadic cases. Clin Gastroenterol Hepatol 2008;6:621–629. 60. Mishra A, Hogan SP, Lee JJ, Foster PS, Rothenberg ME. Fundamental signals that regulate eosinophil homing to the gastrointestinal tract. J Clin Invest 1999;103:1719– 1727. 61. Mishra A, Wang M, Pemmaraju VR, Collins MH, Fulkerson PC, Abonia JP, Blanchard C, Putnam PE, Rothenberg ME. Esophageal remodeling develops as a consequence of tissue specific IL-5-induced eosinophilia. Gastroenterology 2008;134:204–214. 62. Blanchard C, Mingler MK, Vicario M, Abonia JP, Wu YY, Lu TX, Collins MH, Putnam PE, Wells SI, Rothenberg ME. IL-13 involvement in eosinophilic esophagitis: 58 transcriptome analysis and reversibility with glucocorticoids. J Allergy Clin Immunol 2007;120:1292–1300. 63. Desreumaux P, Bloget F, Seguy D, Capron M, Cortot A, Colombel JF, Janin A. Interleukin 3, granulocyte-macrophage colony-stimulating factor, and interleukin 5 in eosinophilic gastroenteritis. Gastroenterology 1996;110:768–774. 64. Balatsinou C, Milano A, Laterza F, Caldarella MP, Angelucci D, Vecchiet J, Zingariello P, Falasca K, Lapenna D, Neri M. Esophagitis and anticonvulsant hypersensitivity syndrome. Endoscopy 2006;38:957. 65. Fogg MI, Ruchelli E, Spergel JM. Pollen and eosinophilic esophagitis. J Allergy Clin Immunol 2003;112:796–797. 66. Nurko S, Rosen R. Esophageal dysmotility in patients who have eosinophilic esophagitis. Gastrointest Endosc Clin N Am 2008;18:73–89. 67. Straumann A, Spichtin HP, Grize L, Bucher KA, Beglinger C, Simon HU. Natural history of primary eosinophilic esophagitis: a follow-up of 30 adult patients for up to 11.5 years. Gastroenterology 2003;125:1660–1669. 68. Remedios M, Campbell C, Jones DM, Kerlin P. Eosinophilic esophagitis in adults: clinical, endoscopic, histologic findings, and response to treatment with fluticasone propionate. Gastrointest Endosc 2006;63:3–12. 69. Lucendo AJ, Castillo P, Martín-Chávarri S, Carrión G, Pajares R, Pascual JM, Mance?ido N, Erdozain JC. Manometric findings in adult eosinophilic oesophagitis: a study of 12 cases. Eur J Gastroenterol Hepatol 2007;19:417–424. 70. Katzka DA. Demographic data and symptoms of eosinophilic esophagitis in adults. Gastrointest Endosc Clin N Am 2008;18:25–32. 71. Dobbins JW, Sheahan DG, Behar J. Eosinophilic gastro-enteritis with esophageal involvement. Gastroenterology 1977;72:1312–1316. 72. Dauer EH, Freese DK, El-Youssef M, Thompson DM. Clinical characteristics of eosinophilic esophagitis in children. Ann Otol Rhinol Laryngol 2005;114:827–833. 73. Orenstein SR, Shalaby TM, Di Lorenzo C, Putnam PE, Sigurdsson L, Mousa H, Kocoshis SA. The spectrum of pediatric eosinophilic esophagitis beyond infancy: a clinical series of 30 children. Am J Gastroenterol 2000;95:1422–1430. 74. Thompson DM, Orvidas LJ. Otorhinolaryngologic manifestations of eosinophilic esophagitis. Gastrointest Endosc Clin N Am 2008;18:91–98. 75. Ferguson DD, Foxx-Orenstein AE. Eosinophilic esophagitis: an update. Dis Esophagus 2007;20:2–8. 59 76. Croese J, Fairley SK, Masson JW, Chong AK, Whitaker DA, Kanowski PA, Walker NI. Clinical and endoscopic features of eosinophilic esophagitis in adults. Gastrointest Endosc 2003;58:516–522. 77. Straumann A, Spichtin HP, Bucher KA, Heer P, Simon HU. Eosinophilic esophagitis: red on microscopy, white on endoscopy. Digestion 2004;70:109–116. 78. Müller S, Pühl S, Vieth M, Stolte M. Analysis of symptoms and endoscopic findings in 117 patients with histological diagnoses of eosinophilic esophagitis. Endoscopy 2007;39:339–344. 79. Fox VL. Eosinophilic esophagitis: endoscopic findings. Gastrointest Endosc Clin N Am 2008;18:45–57. 80. Nurko S, Teitelbaum JE, Husain K, Buonomo C, Fox VL, Antonioli D, Fortunato C, Badizadegan K, Furuta GT. Association of Schatzki ring with eosinophilic esophagitis in children. J Pediatr Gastroenterol Nutr 2004;38:436–441. 81. Vasilopoulos S, Shaker R. Defiant dysphagia: small-caliber esophagus and refractory benign esophageal strictures. Curr Gastroenterol Rep 2001;3:225–230. 82. Collins MH. Histopathologic features of eosinophilic esophagitis. Gastrointest Endosc Clin N Am 2008;18:59–71. 83. Gonsalves N. Eosinophilic esophagitis: history, nomenclature, and diagnostic guidelines. Gastrointest Endosc Clin N Am 2008;18:1–9. 84. Furuta GT, Liacouras CA, Collins MH, Gupta SK, Justinich C, Putnam PE, Bonis P, Hassall E, Straumann A, Rothenberg ME. Eosinophilic esophagitis in children and adults: a systematic review and consensus recommendations for diagnosis and treatment. Gastroenterology 2007;133:1342–1363.F 85. Gonsalves N, Policarpio-Nicolas M, Zhang Q, Rao MS, Hirano I. Histopathologic variability and endoscopic correlates in adults with eosinophilic esophagitis. Gastrointest Endosc 2006;64:313–319. 86. Liacouras CA. Pharmacologic treatment of eosinophilic esophagitis. Gastrointest Endosc Clin N Am 2008;18:169–178. 87. Spergel JM, Shuker M. Nutritional management of eosinophilic esophagitis. Gastrointest Endosc Clin N Am 2008;18:179–194. 88. Straumann A. The natural history and complications of eosinophilic esophagitis. Gastrointest Endosc Clin N Am 2008;18:99–118. 89. Molina-Infante J, Ferrando-Lamana L, Mateos-Rodríguez JM, Pérez-Gallardo B, Prieto-Bermejo AB. Overlap of reflux and eosinophilic esophagitis in two patients 60 requiring different therapies: a review of the literature. World J Gastroenterol 2008;14:1463–1466. 90. Liacouras CA, Spergel JM, Ruchelli E, Verma R, Mascarenhas M, Semeao E, Flick J, Kelly J, Brown-Whitehorn T, Mamula P, et al. Eosinophilic esophagitis: a 10-year experience in 381 children. Clin Gastroenterol Hepatol 2005;3:1198–1206. 91. Schaefer ET, Fitzgerald JF, Molleston JP, Croffie JM, Pfefferkorn MD, Corkins MR, Lim JD, Steiner SJ, Gupta SK. Comparison of oral prednisone and topical fluticasone in the treatment of eosinophilic esophagitis: a randomized trial in children. Clin Gastroenterol Hepatol 2008;6:165–173. 92. Aceves SS, Dohil R, Newbury RO, Bastian JF. Topical viscous budesonide suspension for treatment of eosinophilic esophagitis. J Allergy Clin Immunol 2005;116:705–706. 93. Gleich GJ. Mechanisms of eosinophil-associated inflammation. J Allergy Clin Immunol 2000;105:651–663. 94. Garrett JK, Jameson SC, Thomson B, Collins MH, Wagoner LE, Freese DK, Beck LA, Boyce JA, Filipovich AH, Villanueva JM, et al. Anti-interleukin-5 (mepolizumab) therapy for hypereosinophilic syndromes. J Allergy Clin Immunol 2004;113:115–119. 95. Stein ML, Collins MH, Villanueva JM, Kushner JP, Putnam PE, Buckmeier BK, Filipovich AH, Assa'ad AH, Rothenberg ME. Anti-IL-5 (mepolizumab) therapy for eosinophilic esophagitis. J Allergy Clin Immunol 2006;118:1312–1319. 96. Netzer P, Gschossmann JM, Straumann A, Sendensky A, Weimann R, Schoepfer AM. Corticosteroid-dependent eosinophilic oesophagitis: azathioprine and 6- mercaptopurine can induce and maintain long-term remission. Eur J Gastroenterol Hepatol 2007;19:865–869. 97. Cheung KM, Oliver MR, Cameron DJ, Catto-Smith AG, Chow CW. Esophageal eosinophilia in children with dysphagia. J Pediatr Gastroenterol Nutr 2003;37: 498–503. 98. Longstreth GF, Longstreth KJ, Yao JF. Esophageal food impaction: epidemiology and therapy. A retrospective, observational study. Gastrointest Endosc 2001;53:193–198. 99. Vicari JJ, Johanson JF, Frakes JT. Outcomes of acute esophageal food impaction: success of the push technique. Gastrointest Endosc 2001;53:178–181. 100. Desai TK, Stecevic V, Chang CH, Goldstein NS, Badizadegan K, Furuta GT. Association of eosinophilic inflammation with esophageal food impaction in adults. Gastrointest Endosc 2005;61:795–801. 61 101. Kerlin P, Jones D, Remedios M, Campbell C. Prevalence of eosinophilic esophagitis in adults with food bolus obstruction of the esophagus. J Clin Gastroenterol 2007;41:356–361. 102. Cherian S, Smith NM, Forbes DA. Rapidly increasing prevalence of eosinophilic oesophagitis in Western Australia. Arch Dis Child 2006;91:1000–1004. 103. Kapel RC, Miller JK, Torres C, Aksoy S, Lash R, Katzka DA. Eosinophilic esophagitis: a prevalent disease in the United States that affects all age groups. Gastroenterology 2008;134:1316–1321. 104. Gear MWL, Wilkinson SP. Open-acces upper alimentary endoscopy. Br J Hosp Med 1989; 41:438-44. 105. O’Connor HJ. Review article: Helicobacter pylori and gastro-oesophageal reflux disease – clinical implications and management. Aliment Pharmacol Ther 1999; 13: 117-27. 106. Garcia-Careaga M Jr, Kerner JA Jr. Gastrointestinal manifestations of food allergies in pediatric patients. Nutr Clin Pract Oct;2005 20(5):526–535. 107. Fogg MI, Ruchelli E, Spergel JM. Pollen and eosinophilic esophagitis. J Allergy Clin Immunol Oct; 2003 112(4):796–797. 108. Wang FY, Gupta SK, Fitzgerald JF. Is there a seasonal variation in the incidence or intensity of allergic eosinophilic esophagitis in newly diagnosed children? J Clin Gastroenterol May-Jun;2007 41(5):451–453. 109. Noel RJ, Putnam PE, Collins MH, et al. Clinical and immunopathologic effects of swallowed fluticasone for eosinophilic esophagitis. Clin Gastroenterol Hepatol Aug;2004 2(7):568–575. 110. Teitelbaum JE, Fox VL, Twarog FJ, et al. Eosinophilic esophagitis in children: immunopathological analysis and response to fluticasone propionate. Gastroenterology May;2002 122(5):1216–1225. 111. Konikoff MR, Noel RJ, Blanchard C, et al. A Randomized, Double-Blind, PlaceboControlled Trial of Fluticasone Propionate for Pediatric Eosinophilic Esophagitis. Gastroenterology Nov;2006 131 (5):1381–1391. 112. Kirsch R, Bokhary R, Marcon MA, Cutz E. Activated mucosal mast cells differentiate eosinophilic (allergic) esophagitis from gastroesophageal reflux disease. J Pediatr Gastroenterol Nutr Jan;2007 44(1):20–26. 113. Lucendo AJ, Navarro M, Comas C, et al. Immunophenotypic characterization and quantification of the epithelial inflammatory infiltrate in eosinophilic esophagitis 62 through stereology: an analysis of the cellular mechanisms of the disease and the immunologic capacity of the esophagus. Am J Surg Pathol Apr;2007 31(4):598–606. 114. Patel SM, Falchuk KR. Three brothers with dysphagia caused by eosinophilic esophagitis. Gastrointest Endosc 2005;61:165-7. 115. Penrose LS. The genetical background of common diseases. Acta Genet Stat Med 1953;4:257-65. 116. Malerba G, Lauciello MC, Scherpbier T, Trabetti E, Galavotti R, Cusin V, et al. Linkage analysis of chromosome 12 markers in Italian families with atopic asthmatic children. Am J Respir Crit Care Med 2000;162: 1587-90. 63