Sayı 1 - Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Derneği
Transkript
Sayı 1 - Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Derneği
ANKARA AKUPUNKTUR VE TAMAMLAYICI TIP DERGİSİ ANKARAACUPUNCTURE ACUPUNCTUREAND ANDCOMPLEMENTARY COMPLEMENTARYMEDICINE MEDICINE JOURNAL ANKARA JOURNAL Yıl/Year, Cilt/Volume, Yıl 2014,2016, Cilt 2, Sayı 1 4, Sayı/Issue, 1 ISSN1304-690X 1304-690X ISSN Açık Erişim / Open Access www.ankaraakupunkturdernegi.org İnatçı Bir Hıçkırık Vakasında Akupunktur Uygulaması: Olgu Sunumu Osman ÖZCAN, Şenol DANE....................................................................................................................................................................................... 1 Bel Ağrısında İlk Seans Akupunktur Uygulama Sonuçlarının Değerlendirilmesi Yılmaz SEZGİN, Sinan BECEL....................................................................................................................................................................................... 4 Bal Arısı Zehirinin Tamamlayıcı Tıptaki Güncel Yeri İbrahim TEKEOĞLU, Mehmet AKDOĞAN.................................................................................................................................................................... 8 İÇİNDEKİLER Kardiyovasküler Hastalıklara Çörekotu (Nigella Sativa) İle Fitoterapötik Yaklaşım Ağrılı Hastalarda Akupunktur Noktalarına O2O3 (Ozon) Uygulamaları Betül BATTALOĞLU İNANÇ 115 Coşkun USTA, Asuman KAPLAN ALGIN .................................................................................................................................................................... Sigara İçen Yüksekokul Öğrencilerinde SigaraKlinik Bıraktırmada Nöralterapi: Etki Mekanizması, Endikasyonları, ÇalışmalarAkupunktur Tedavisinin Etkinliği Turan GÜNDÜZ 5 Demet ERDOĞAN..................................................................................................................................................................................................... Depresyon ve Akupunktur İle Tedavisi Mehmet Fuat ABUT 822 Auriküloterapi veYardımcı Aurikülomedisin Akupunkturun Üreme Tekniklerinde Rolü Ayfer KUZULUGİL 10 Çeviren: Didem TubaAkupunktur AKÇALI.................................................................................................................................................................................... Randomize Kontrollü Çalışmalarında Plasebo Kontrol Uygulamaları Saliha KARATAY 1228 Güncelden Kısa Kısa Kozmetik Akupunktur Asuman KAPLAN ALGIN 16 Çeviri: Z. Işıl Birkan.................................................................................................................................................................................................... 45 10 Element Can ZİNNEHA 23 TARİH KÖŞESİ Akupuntur Tedavi Yöntemi ve Doz Aşımı M. Salih ÖZAYTÜRK 28 Sağlık Bakanı Dr. Mete Tan’ın Çin Ziyareti ve Akupunktur Ozon Terapi Saltuk AYTAÇOĞLU 31 H. Volkan ACAR ....................................................................................................................................................................................................... 58 Müzikle Tedavi, Tarihi Gelişimi ve Uygulamaları Z. Işıl BİRKAN 37 Geleneksel İzlenimi ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Hakkında Bilinmesi Gereken Güncel Mevzuat Bilgileri Sempozyum Ayfer KUZULUGİL 57 GÜNCEL HABER Yurtdışı Kaynaklı Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergileri H. Volkan ACAR 50 Pazartesi Toplantıları Ahmet DÖKER ......................................................................................................................................................................................................... Kurs İzlenimi Yasemin ÇAYIR 5563 Yücel KATI ............................................................................................................................................................................................................... 65 Güncel Haber Ahmet DÖKER 60 Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016 i ANKARA AKUPUNKTUR VE TAMAMLAYICI TIP DERNEĞİ DANIŞMA KURULU Yönetim Kurulu (Asil) Uzm. Dr. M. Fuat ABUT Serbest Hekim, İstanbul Doç. Dr. Didem Tuba AKÇALI Gazi Ün. Tıp Fak. Anesteziyoloji ve Reanimasyon AD, Algoloji BD, Ankara Prof. Dr. Fatih AKÇAY Atatürk Ün. Tıp Fak. Biyokimya AD ve Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Yöntemleri Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü, Erzurum Prof. Dr. Afitap ANIL Gazi Ün. Tıp Fak. Anatomi AD, Ankara Doç. Dr. Deniz ASLAN Gazi Ün. Tıp Fak. Çocuk Sağ. ve Hst. AD, Ped. Hematoloji BD, Ankara Prof. Dr. Sefer AYCAN Gazi Ün. Tıp Fak. Halk Sağlığı AD, Ankara Prof. Dr. Avni BABACAN Gazi Ün. Tıp Fak. Anesteziyoloji ve Reanimasyon AD, Algoloji BD, Ankara Prof. Dr. Ayşe BİLGEHAN Gazi Ün. Tıp Fak. Tıbbi Biyokimya AD, Ankara Prof. Dr. Mustafa BİRİNCİOĞLU Adnan Menderes Ün. Tıp Fak. Tıbbi Farmakoloji AD, Aydın Prof. Dr. Hayrünnisa BOLAY BELEN Gazi Ün. Tıp Fak. Nöroloji AD, Ankara Doç. Dr. M. Tuğrul CABIOĞLU Başkent Ün. Tıp Fak. Fizyoloji AD, Ankara Prof. Dr. Özlem COŞKUN Gazi Ün. Tıp Fak. Nöroloji AD, Ankara Doç. Dr. Yusuf Özgür ÇAKMAK Koç Ün. Tıp Fak. Anatomi AD, İstanbul Prof. Dr. Ayşe Banu ÇAYCI Gazi Ün. Tıp Fak. Tıbbi Biyokimya AD, Ankara Prof. Dr. Baha ÇELİK Kafkas Ün. Tıp Fak. Fiziksel Tıp ve Rehab. AD, Kars Prof. Dr. Cemal ÇEVİK Gazi Ün. Tıp Fak. Tıbbi Biyokimya AD, Ankara Uzm. Dr. Bülent ÇİVİTÇİ Özel Gümüşiğne Fizik Tedavi Merkezi, Ankara Prof. Dr. Sibel DİNÇER Gazi Ün. Tıp Fak. Fizyoloji AD, Ankara Uzm. Dr. Baki DÖKME Serbest Hekim, İstanbul Prof. Dr. Yakup GÜMÜŞALAN Fatih Ün. Tıp Fak. Anatomi AD, İstanbul Prof. Dr. Ahmet KALAYCIOĞLU Karadeniz Ün. Tıp Fak. Anatomi AD, Trabzon Prof. Dr. Ahmet KAVAKLI Fırat Ün. Tıp Fak. Anatomi AD, Elazığ Prof. Dr. Mustafa KAVUTCU Gazi Ün. Tıp Fak. Tıbbi Biyokimya AD, Ankara Dr. Ayfer KUZULUGİL Serbest Hekim, Ankara Doç. Dr. Ahmet MAHLİ Özel Koru Hastanesi, Anesteziyoloji ve Reanimasyon Bölümü, Ankara Prof. Dr. Tuncay PEKER Gazi Ün. Tıp Fak. Anatomi AD, Ankara Prof. Dr. Fatma SARICAOĞLU Hacettepe Ün. Tıp Fak. Anesteziyoloji ve Reanimasyon AD, Ankara Prof. Dr. Kemal Nuri ÖZERKAN İstanbul Ün. Beden Eğitimi ve Spor YO, Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği AD, İstanbul Prof. Dr. Osman ÖZCAN Fatih Ün. Tıp Fak. Histoloji ve Embriyoloji AD, Ankara Prof. Dr. Kaya ÖZKUŞ İstanbul Ün. Cerrahpaşa Tıp Fak. Anatomi AD, İstanbul Doç. Dr. İlhan ÖZTEKİN Trakya Ün. Tıp Fak. Anesteziyoloji ve Reanimasyon AD, Algoloji BD, Edirne Prof. Dr. Adnan ÖZTÜRK İstanbul Ün. İstanbul Tıp Fak. Anatomi AD, İstanbul Prof. Dr. Birsen SAYGIN Ankara Ün. Tıp Fak. Anesteziyoloji ve Reanimasyon AD, Ankara (Emekli) Prof. Dr. Vesile SEPİCİ Gazi Ün. Tıp Fak. Fiziksel Tıp ve Rehab. AD, Ankara (Emekli) Prof. Dr. Ayşe SERDAROĞLU Gazi Ün. Tıp Fak. Çocuk Sağ. ve Hst. AD, Çocuk Nörolojisi BD, Ankara Prof. Dr. Ekrem SEZİK Gazi Ün. Eczacılık Fak. Farmakognozi AD, Ankara Prof. Dr. Nedim SULTAN Gazi Ün. Tıp Fak. Tıbbi Mikrobiyoloji AD, Ankara Prof. Dr. Mustafa ŞARE Gazi Ün. Tıp Fak. Genel Cerrahi AD, Ankara Prof. Dr. İbrahim TEKEOĞLU Sakarya Ün. Tıp Fak. Fiziksel Tıp ve Rehab. AD, Sakarya Dr. Murat TOPOĞLU Serbest Hekim, İstanbul Prof. Dr. Hüseyin UYSAL Necmettin Erbakan Ün. Tıp Fak. Fizyoloji AD, Konya Prof. Dr. Erdem YEŞİLADA Yeditepe Ün. Eczacılık Fak. Farmakognozi ve Fitoterapi AD, İstanbul Uzm. Dr. Nüzhet ZİYAL Serbest Hekim, İstanbul Başkan : Cemal ÇEVİK Başkan Yrd. : Tuğrul CABIOĞLU Muhasip : Ersel GEÇİOĞLU Genel Sekreter : H. Volkan ACAR Genel Sekreter Yrd. : Ahmet DÖKER Denetim Kurulu (Asil) Bülent ÇİVİTÇİ Tayfun BALIM Z. Işıl BİRKAN Yönetim Kurulu (Yedek) Osman ÖZCAN Saliha KARATAY Ayfer KUZULUGİL Setenay MİT Bilge GEÇİOĞLU Denetim Kurulu (Yedek) Neşe ÇAKIROĞLU Kamil KASABALI Abdurrahman AKSOY web adresi : www.ankaraakupunkturdernegi.org e-posta: [email protected] twitter: @AkupAnkara Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Derneği’nin yayın organıdır Yaygın süreli yayın SAHİBİ Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Derneği adına Cemal ÇEVİK Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyokimya AD, Ankara SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ H. Volkan ACAR EDİTÖR Prof. Dr. Cemal ÇEVİK EDİTÖR YARDIMCILARI Doç. Dr. H. Volkan ACAR Dr. Ahmet DÖKER Uzm. Dr. Işıl BİRKAN [email protected] [email protected] [email protected] 19. Sokak (Eski 60. Sok.) No:36/2 Emek-ANKARA Telefon/ Faks: 0312-213 99 00 GSM: 0541-731 57 52 (hafta içi 09.00–19.00) KAPAK FOTOĞRAFI: Dr. Zafer Yasin KONYA DİZGİ-BASKI Kuban Matbaacılık Yayıncılık - İvedik Organize Sanayi Matbaacılar Sitesi 1514. Sokak No: 20 Ankara Tel: 0 312 395 20 70 Faks: 0 312 395 37 23 www.kubanmatbaa.com Baskı Tarihi : Mayıs 2016 Yayın Aralığı : Yılda iki kez basılır ii Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016 EDİTÖRDEN Değerli Meslektaşlarım, Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi’nin 2016 yılı, 1. sayısıyla tekrar karşınıza çıkıyoruz. Memnuniyetle görüyoruz ki, Dergimiz artık Tamamlayıcı Tıp camiasının önemli bir bilimsel yayını haline gelmiş durumdadır. Bunun en önemli göstergeleri ise hem okunurluğunun giderek artıyor olması, hem de Dergimize yayınlanması dileğiyle gönderilen bilimsel yazıların sayısının fazlalaşması... Bu sayıda Dergimizde iki adet Olgu Sunumu yer alıyor. Bunun yanında geniş bir okuyucu kitlesinin ilgisini çekebilecek üç adet de Derleme yazıyı sizlere sunuyoruz. Bunlar Çörekotu, Apiterapi ve Nöralterapi konusunda yazılmış makaleler. Her üç konu da son zamanlarda gündemde olduğu ve çokça tartışıldığı için, bu makalelerin bir boşluğu doldurma açısından önemli olduğunu düşünüyoruz. Dergimizin bu sayısında, daha önceki sayılarımızda olduğu gibi, Çeviri Makale, Güncelden Kısa Kısa, Tarih Köşesi ve Güncel Haber bölümleri de yer alıyor. Akupunktur ve tamamlayıcı tıpla ilgili her bilimsel makale, hem tıp bilimine hem de hekimlik pratiğimize önemli yararlar sağlamaktadır. Bu nedenle uygulama yanında yazmanın da önemli olduğunu vurgulamak istiyorum. Sevgi ve saygılarımla. Prof. Dr. Cemal ÇEVİK iii Yazarlara Bilgi YAZARLARA BİLGİ 1- Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Derneği’nin bir yayın organı olup akupunktur ve tamamlayıcı tıp konularında bilimsel birikime katkısı olan araştırmaları ve bilimsel içerikli yazıları yayınlar. 2- Dergide yayınlanacak makale tipleri şunlardır: Editöryal yazı, klinik ve deneysel araştırma, derleme, olgu sunumu/olgu serisi, (kaynak belirtilmek koşuluyla) yabancı dilde basılmış makale çevirisi, eğitim yazısı, kitap tanıtımı, bilimsel toplantı (kongre, sempozyum, kurs, vb.) izlenimi, bilimsel toplantı sunum özetleri, güncel, editöre mektup vb. 3- Dergi altı ayda bir, yılda iki kez yayınlanır. 4- Gönderilen yazılar daha önce başka bir dergide yayınlanmamış olmalıdır. Herhangi bir kongrede ya da bilimsel toplantıda özet olarak sunulmuş ise toplantının adı, tarihi ve düzenlendiği şehir belirtilmelidir. 5- Yazıların tüm bilimsel ve etik sorumluluğu yazarlara aittir. 6- Dergi yazım dili Türkçe ve İngilizcedir. Teknik terimler Türkçe, Latince ve Türk tıp terminolojisine yerleşmiş sözcüklerle yazılmalıdır. 7- Yazarların, akupunktur meridyen (kanal) ve nokta isimleri kullanımında 1989’da Dünya Sağlık Örgütü tarafından belirlenmiş kısaltmalara uyulması beklenir (Akciğer-LU, Kalın barsak-LI, Mide-ST, Dalak-SP, Kalp-HT, İnce barsak-SI, Mesane-BL, Böbrek-KI, Perikard-PC, Üçlü ısıtıcı (Sanjiao)-TE, Safra kesesi-GB, Karaciğer-LR, Yönetici Kanal (Du)GV, Üreme Kanalı (Ren)-CV). iv 8 - Metne eşlik eden görsel materyal için şu özelliklere dikkat edilmelidir: Tablolar, Excel veya Word programlarından birinde hazırlanmalıdır. Şekiller, Grafikler, Excel, Word veya çizim programlarından (Corel, Freehand, Adobe illustrator) birinde sayısal olarak hazırlanmalıdır. Fotoğraflar, 300 dpi çözünürlüğünde olmalıdır. 9 - Gönderilen yazılarla birlikte, YAYIN HAKLARI DEVİR FORMU da gönderilmelidir. Dergide örneği bulunan ve tüm yazarlarca imzalanmış olan bu form, tarayıcıdan geçirildikten sonra yazıyla birlikte e-posta yoluyla Dergiye iletilmelidir. 10- Gönderilen tüm yazılar, önce Editörün ön incelemesinden geçer ve daha sonra hakem(ler) e gönderilir. Editör, yazıyı doğrudan reddetme, hakem(ler)e gönderme, hakem incelemesinden sonra kabul ya da reddetme hakkına sahiptir. Editör, yayın koşullarına uymayan yazıları yayınlamamak, düzeltmek üzere yazarına geri vermek veya yazarın izni ile düzeltmek, biçimce düzenlemek ya da kısaltmak yetkisine sahiptir. Derginin, kabul edilmeyen yazıların bütününü ya da bir bölümünü (tablo, şekil, fotoğraf vb) geri gönderme zorunluluğu yoktur. 11- Yazım kuralları: a) Dergiye gönderilecek yazılar, Word dosyasında 12 punto, çift aralıklı olarak, Times New Roman ya da Arial fontunda yazılmalı ve sayfalar ilk sayfadan itibaren numaralandırılmalıdır. b) İlk sayfada sadece şu bilgiler bulunmalıdır: Başlık, İngilizce başlık Akupunktur nokta kısaltmaları şu örneklere uygun olmalıdır: BL 56, LR 3, GV 20 vb. Yazar(lar)ın adı, soyadı, unvanı ve (varsa) görev yaptığı kurum, şehir Çince kökenli deyimler italik yazılmalıdır (de qi, Yin, Yang, Yintang vb.). Sıradışı (ekstra) noktaların yazımında pinyin yazılımlı Çince isim de kullanılmalı ve yazım şu örneğe uygun olmalıdır: Yintang (EX-HN3), Taiyang (EX-HN5) vb. (http://aim.bmj.com/content/7/1/21.full.pdf+html) Sorumlu yazarın iletişim bilgileri (Adı, soyadı, (varsa) görev yeri, adres, telefon ve e-posta bilgileri). Ayrıca varsa yazı ile ilgili bilgi (Kongre sunumu, kurum desteği, vb.) yazılmalıdır. Yazar(lar)ın yazıyla ilgili herhangi bir çıkar ilişkisi söz konusu ise (ticari ilişki, sponsorluk sağlama vb.) bu durum, Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016 belirtilmelidir. Böyle bir durum mevcut değilse, “Yazar(lar)ın, bu yazıyla ilgili herhangi bir çıkar ilişkisi bulunmamaktadır” ibaresi eklenmelidir. dır. Dergi adları Index Medicus dizinindeki tarza uy- c) İkinci sayfada Türkçe ve İngilizce özet ile Anahtar Sözcükler bulunmalıdır Yazar sayısı, altı ve daha az olan makalelerde tüm • * Klinik ve deneysel çalışmaların özeti için alt başlıklar: Giriş, Gereç ve Yöntem, Bulgular, Tartışma * Olgu sunumu/olgu serisi özeti için alt başlıklar: Giriş, Olgu(lar), Tartışma. • İngilizce özet (Abstract) (En fazla 250 sözcük) ve “Key Words” (Kaynak olarak www.nlm.nih.gov/ mesh/MBrowser.html adresi kullanılmalıdır). * Klinik ve deneysel çalışmaların özeti için alt başlıklar: Introduction, Materials and Methods, Results, Discussion) * Olgu sunumu/olgu serisi özeti için alt başlıklar: Introduction, Case(s), Discussion. d) Metin, 3. sayfadan itibaren başlamalıdır. Sözcük sayısı, (özet hariç, kaynaklar dahil olmak üzere) olgu sunumu/olgu serisi’nde 1500’ü, diğer tüm yazılarda 6000 sözcüğü geçmemelidir. • Index Medicus’da yoksa tam adı ile belirtilmelidir. yazarların adı yazılır; yazar sayısı yedi ve daha fazla ise, ilk altı yazarın adından sonra “et al.” ilave edilir. Özet (En fazla 250 sözcük) ve Anahtar Sözcükler (3-6 arası). gun olarak kısaltılmış olmalı ve eğer verilen kaynak Kaynak sayısı, derlemelerde 80’i, klinik ve deneysel araştırmalarda 40’ı, olgu sunumu/olgu serisinde 15’i, diğer tür yayınlarda 10’u aşmamalıdır. Kaynak yazım örnekleri: Dergi makalesi • Mandıroğlu S, Cevik C, Aylı M. Acupuncture for neuropathic pain due to bortezomib in a patient with multiple myeloma. Acupunct Med 2014, 32(2), 194-196. Kitap • Deadman P, Al-Khafaji M, Baker K. A manual of acupuncture. JCM Publications, 1998. Kitap bölümü • Jane JA, Persing JA. Neurosurgical treatment of craniosynostosis. In: Cohen MM, Kim D (eds). Craniosynostosis: Diagnosis and management. 2 nd edition. New York: Raven Press;1986, 249-95. Klinik ve deneysel çalışmaların başlıkları şu şekilde olmalıdır: Elektronik Ortam Kaynağı * Giriş, Gereç ve Yöntem, Bulgular, Tartışma • Olgu sunumu/olgu serisi için başlıklar şu şekilde olmalıdır: • Giriş, Olgu(lar), Tartışma. e) Kaynaklar, metinde yer alma sırasına göre numaralandırılmalıdır. Kaynak, metinde cümle içinde ya da sonunda, noktalama işaretinden önce, parantez içinde Arabik rakamlarla, aralarında virgül ya da çizgi ile belirtilmelidir. Örnek: (1, 2) ya da (1, 2-4) şeklinde… 12-Dergide yayımlanması istenilen tüm yazıların, Tablo, grafik ve resim altyazılarında kaynaklar da, parantez içinde Arabik rakamlarla numaralandırılır. Kaynakların doğruluğu yazarların sorumluluğunda- görüşüdür, Editör ya da Yayın Kurulu’nun görüşü • World Health Organization. A Proposed Standard International Acupuncture Nomenclature: Report of a WHO Scientific Group. http://apps.who. int/medicinedocs/en/d/Jh2947e/ (erişim tarihi 25.04.2014) e-posta yoluyla info@ankaraakupunkturdernegi. org adresine gönderilmesi gerekmektedir. 13- Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi’nde yayınlanan tüm yazılardaki içerik, yazar(lar)ın kişisel değildir. Editör ya da Yayın Kurulu bu yazılar için herhangi bir sorumluluk kabul etmez. v Yayın Hakları Devir Formu YAYIN HAKLARI DEVİR FORMU Sayın Editör, Aşağıda başlığı ve yazar(lar)ı belirtilen ve yayınlanması dileğiyle gönderdiğimiz yazımızın, yayına kabul edildiği takdirde her tür yayın haklarını ANKARA AKUPUNKTUR VE TAMAMLAYICI TIP DERGİSİ’ne devrettiğim(iz)i beyan ederiz. Yayın hakları kapsamında, yazının her türlü formunun basımı, çoğaltılması, dağıtılması ile mikrofilm ya da elektronik ortamda yayını (online) veya benzer reprodüksiyonlar bulunmaktadır. Yazı, Dergi yayın kurallarına ve etik kurallara uygun olarak hazırlanmıştır. İnsanlar üzerinde yapılan çalışmalarda hastaların ya da vasilerinin izni alınmıştır. Bilimsel toplantılarda bildiri özeti olarak sunumu hariç olmak üzere, tam metin olarak daha önce başka herhangi bir yerde Türkçe ya da yabancı bir dilde yayınlanmamıştır ya da yayın için değerlendirme aşamasında değildir. Yazının tüm bilimsel ve etik sorumluluğu tarafım(ız) a aittir. Yazı içeriğindeki tüm bilgiler, tüm yazarlar tarafından onaylanmış durumdadır. Yazı içeriğindeki bilgilerin tümü doğru ve gerçektir, ortaya çıkabilecek yanlışlık ve eksikliklerin sorumluluğu tarafım(ız)a aittir. Yazının başlığı:…………………………………………………………………………………………........……… …………………………………………………………………………………………………………...…………… Yazar adı, soyadı İletişimden sorumlu yazar Ad, soyad: Yazışma adresi: Tel: e-posta: vi İmza Tarih Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016 İÇİNDEKİLER İnatçı Bir Hıçkırık Vakasında Akupunktur Uygulaması: Olgu Sunumu Osman ÖZCAN , Şenol DANE...................................................................................................................... 1 Bel Ağrısında İlk Seans Akupunktur Uygulama Sonuçlarının Değerlendirilmesi Yılmaz SEZGİN, Sinan BECEL....................................................................................................................... 4 Bal Arısı Zehirinin Tamamlayıcı Tıptaki Güncel Yeri İbrahim TEKEOĞLU, Mehmet AKDOĞAN.................................................................................................... 8 Kardiyovasküler Hastalıklara Çörekotu (Nigella Sativa) İle Fitoterapötik Yaklaşım Coşkun USTA, Asuman KAPLAN ALGIN .................................................................................................... 15 Nöralterapi: Etki Mekanizması, Endikasyonları, Klinik Çalışmalar Demet ERDOĞAN..................................................................................................................................... 22 Akupunkturun Yardımcı Üreme Tekniklerinde Rolü Çeviren: Didem Tuba AKÇALI.................................................................................................................... 28 Güncelden Kısa Kısa Çeviri: Z. Işıl Birkan.................................................................................................................................... 45 TARİH KÖŞESİ Sağlık Bakanı Dr. Mete Tan’ın Çin Ziyareti ve Akupunktur H. Volkan ACAR ....................................................................................................................................... 58 GÜNCEL HABER Pazartesi Toplantıları Ahmet DÖKER ......................................................................................................................................... 63 Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Hakkında Bilinmesi Gereken Güncel Mevzuat Bilgileri Yücel KATI ............................................................................................................................................... 65 vii viii Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016 Ankara Akupunktur 2016; 4 (1): 1-3 İNATÇI BİR HIÇKIRIK VAKASINDA AKUPUNKTUR UYGULAMASI: OLGU SUNUMU ACUPUNCTURE APPLICATION IN A FEISTY HICCUP CASE: A CASE REPORT Osman ÖZCAN1 , Şenol DANE2 1 2 Prof. Dr., Turgut Özal Üniversitesi Tıp Fakültesi, Histoloji ve Embriyoloji AD, Akupunktur Birimi, ANKARA. Prof. Dr., Turgut Özal Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fizyoloji AD, ANKARA. Özet Giriş: Hıçkırık hemen herkesin zaman zaman yaşadığı bir durumdur ve sıklıkla belirgin bir nedeni bulunamaz yani idyopatiktir. İnatçı hıçkırıklar malnütrisyon, kilo kaybı, halsizlik, dehidratasyon, insomnia ve mental strese yol açarak hastanın hayat kalitesini düşürür. Literatür incelendiğinde inatçı hıçkırık vakalarının tedavisinde akupunktur uygulamalarından olumlu cevaplar elde edildiği görülmektedir. Olgu: Bu olgu da on yıldır devam eden ve bugüne kadar farklı tedavi seçeneklerinin yararlı olamadığı, nedeni belirlenememiş oldukça inatçı bir hıçkırık olgusudur. Akupunktur tedavisinden %50 oranında iyileşme elde edilmiştir. Ayrıca hasta çok daha rahat uyuyabildiğini ve kendini çok iyi hissettiğini bildirmiştir. Tartışma: 48 saatten daha uzun süren inatçı hıçkırık olgularında öncelikle neden belirlenebildiğinde, nedene yönelik tedavi uygulanmalıdır. Ancak inatçı hıçkırık vakalarında sıklıkla neden belirlenemez. Bu durumdaki vakalarda, akupunktur tedavi seçeneklerinden birini oluşturur. Literatür incelendiğinde akupunkturdan cevap alınan farklı inatçı hıçkırık vakaları olduğu görülmektedir. On yıldır devam eden bu olguda, nörolojik ve gastrointestinal sistem incelemeleri başta olmak üzere, yapılan araştırmalardan bir neden tespit edilememiş ve farklı tedavilerden olumlu cevap alınamadığı belirlenmiştir. Vücut akupunkturu uygulaması beşinci seanstan itibaren yararlı olmaya başlamıştır. Akupunktur seansları haftalık, on beş günlük ve ayda bir sıklıkla yapılırken de, elde edilen iyilik hali devam etmiştir. Literatürdeki inatçı hıçkırık vakaları sonuçları ve bu olgu, uzun süren ve farklı tedavilere cevap vermeyen inatçı hıçkırık vakalarında akupunkturun göz ardı edilmemesi gerektiğini düşündürmektedir. Anahtar kelimeler: Hıçkırık, akupunktur Çalışma, 4. Akupuntur ve Tamamlayıcı Tıp Sempozyumu’nda (9-11 Ekim 2015) sözlü sunum olarak sunulmuştur. Yazarların bu yazıyla ilgili herhangi bir çıkar ilişkisi bulunmamaktadır. İletişim Bilgileri: Prof. Dr. Osman Özcan, Alpaslan Türkeş Cad, No:57, 06510, Emek-ANKARA Tel: 0 536 5861373, [email protected] 1 Osman ÖZCAN , Şenol DANE Abstract Introduction: Hiccup is a condition lived by all persons occasionally and has frequently not any cause, that is to say, is idiopathic. Feisty hiccups decrease the quality of living by causing malnutrition, weight loss, weakness, dehydration, insomnia and mental stress. In literature, it can be seen that acupuncture application in feisty hiccup cases has some positive results. Case: Patient was a feisty idiopathic hiccup continued for 10 years in which were not effective the different treatment alternatives. After acupuncture applications of 15 séssions, the improvement was about 50%. Also, the patient reported that she can sleep comfortably and feel good. Discussion: While the cause of hiccup was found, the treatment associated with cause must be applicated. But, in many feisty cases continued for more 48 hours, the cause cannot found. In this case, in literature, it can be seen that acupuncture application is among helpful treatment alternatives. In the present case made neurologic and gastro-intestinal investigations and having no cause and unanswered to all treatments, acupuncture had caused the improvement remarkably. The mechanism of action of acupuncture therapy has been not identified. Acupuncture séances of one week, two weeks and one month caused good health. Feisty hiccup cases in literature and this case caused the opinion in which the acupuncture therapy must not be disregard in long term, feisty hiccup cases without answer to all medical treatments. Keys words: Hiccup, acupuncture GİRİŞ Hıçkırık, diafragma ve interkostal kasların istemsiz, intermittan ve spazmotik kontraksiyonu olarak tanımlanabilen, hemen hemen her insanın hayatında yaşamış olduğu bir durumdur. Hıçkırık esnasında oluşan kas kontraksiyonu, ani bir inspirasyon ve glottisin kapanmasıyla son bulur. Hıçkırık dakikada genellikle 6-12 kadar olup, bu aralık 4-60 arasında değişebilmektedir. Hıçkırık atakları, süresine göre 3 kategoriye ayrılmaktadır: 1. 48 saate kadar sürebilen hıçkırık atakları, 2. 48 saatten, 1 aya kadar sürebilen inatçı hıçkırık, 3. 1 aydan daha uzun süren inatçı hıçkırık. İnatçı hıçkırıklar; malnütrisyon, kilo kaybı, halsizlik, dehidratasyon, insomnia ve mental strese yol açarak hastanın hayat kalitesini düşürür. Hıçkırığı provoke eden mekanizmalar ve fizyolojik bir rolü olup olmadığı tam olarak bilinmemektedir (1). 2 Dirençli hıçkırıklar, altta yatan ciddi bir hastalığın göstergesi olabilir. Tedavide ana prensip, altta yatan nedenin bulunup, o nedenin ortadan kaldırılmasıdır. Fakat sıklıkla hıçkırıklar idyopatiktir. Bundan dolayı da pek çok vakada nedene yönelik tedavi planlaması yapılamamaktadır. Bu durumda öncelikle hastanın kendi kendine uygulayabileceği yöntemler ve ilaç tedavisinden yararlanılır. Ancak vakaların hepsinde bu tedavi seçenekleri etkin olmamaktadır. Bu durumdaki inatçı hıçkırık vakalarında, akupunktur tedavi seçeneklerinden birini oluşturmaktadır. Uygulanan tedavi seçeneklerine cevap vermeyen, 10 yıl önce başlamış, nedeni belirlenemeyen, inatçı bir hıçkırık vakası olan bu olguda, vücut akupunkturu %50 oranında iyileşme sağlamıştır. OLGU Ellisekiz yaşında, erkek, 10 yıl önce başlayan, fizik muayene, radyolojik ve biyokimyasal incelemelerle nedeni belirlenememiş, ilaç tedavilerine cevap alınamamış inatçı bir hıçkırık olgusudur. Hasta uzun süre kullanmasına rağmen, ilaçların yararı olmadığından dolayı artık kullanmadığını, kendi kendine hıçkırığı Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016 sona erdirmek amacıyla, nefesini tutma, iki parmağını ağzına sokarak gaz çıkarma, su içerek kısa süreli rahatlamalar elde etmeye çabaladığını ifade etti. Olgu akupunktur ünitesine başvurduğunda, hıçkırık beş altı dakikada bir tekrarlıyordu. Akupunktur uygulama odasına elinde su şişesi ile girmekte, 20-30 dakikalık akupunktur uygulama süresinde hıçkırığı gidermek için su içmekte, eliyle burnuna bası uygulamak suretiyle nefesini tutmaya yardımcı olma davranışlarını 2-3 kez göstermekte idi. Akupunktur ilk on seans haftada üç kez, vücut uygulaması şeklinde yapıldı. Daha sonra üç kez haftada bir, bir kez 15 günde bir ve sonra da iki kez ayda bir uygulama şeklinde 15 seansa tamamlanmıştır. Radyestezik değerlendirme ile nokta seçimi yapıldı. Bazen aynı seansta dorsal ve ventral vücut noktaları sırasıyla uygulandı. 10 dakikada bir elle iğneler uyarıldı. Seans süresi 20-30 dakika idi. Tek kullanımlık 0.20 x13mm ve 0.25x 25 mm’lik iğnelerle kullanıldı. CV 12, CV 17, ST 25, ST 29, Yintang (EX-HN3), GV 20, SP 6, ST 36, servikal, torakal ve lumbal bölgeden Back-shu noktaları sıklıkla kullanılmıştır. Beşinci seanstan itibaren 20-30 dakikalık akupunktur uygulaması sırasında, su içme, nefesini tutma gibi hıçkırıkla baş etme davranışlarına ihtiyaç hissetmediği gözlendi. Uzayan aralıklarla yapılan tedavi sürecinde de, %50 oranında elde edilen iyileşme cevabı devam etmiştir. İlk akupunktur uygulaması 28.05.2015’de yapılmıştır. Ondördüncü seanstan bir ay sonra 08.09.2015 tarihinde yapılan 15. seans başlangıcında hasta, elde edilen iyilik halinin azalmadan devam ettiğini ifade etmiştir. TARTIŞMA Bu olgu, on yıl önce başlamış ve uzun süre uygulanan ilaç tedavilerinden yarar elde edilememiş inatçı bir hıçkırık vakasında akupunktur uygulamasından olumlu cevap alındığını göstermiştir. Ayrıca hasta daha rahat uykuya dalabildiğini ve kendini daha rahat hissettiğini ifade etmiştir. İnatçı hıçkırık vakalarında, akupunkturun yararlı olduğu ile ilgili yayınlanmış çalışmalar vardır. Bir çalışmada, inatçı hıçkırığı olan 16 kanser hastasında akupunkturla 13 olguda tam iyileşme (%81), 3 olguda ise (%19), kısmi bir düzelme sağlandığı bildirilmiştir. Bir başka çalışmada ise, inatçı hıçkırığı olan 35 hasta- ya belirli akupunktur noktalarına infrared ışın tedavisi uygulanmasıyla, 34 hastada tam, 1 hastada kısmi cevap alındığı bildirilmiştir. Hepatit B taşıyıcısı olan, 2 inatçı hıçkırık olgusunda da, elektroakupunktur uygulamasıyla, hıçkırığın tamamen düzeldiği bildirilmiştir (1). Akupunktur uygulamasının etki mekanizması ile ilgili olarak aksonal uyarılmada değişiklik, medulla spinalis dorsal boynuzda nosiseptif uyarımda azalma, spinal reflekslerde engellenme, GABA aracılığı ile segmental pre- ve postsinaptik inhibisyon, spinoretiküler lifler, spinotalamik ve spinomesensefalik nöronlar aracılığı ile supraspinal merkezlerde aktivasyondan söz edilmektedir. Ancak bu olguda ve diğer çalışmalarda spesifik bir etki mekanizmasından söz etmek spekülatif olur. Öncelikle deneysel hıçkırık modelleri oluşturularak, akupunktur etkinliği ile ilgili olarak temel araştırmalar yapılması yararlı olur (2). Ayrıca akupunktur uygulaması sırasında hastanın daha rahat uyuyabildiğini ve kendini çok daha rahat hissettiğini söylemesi, akupunkturun otonom sinir sistemi üzerinde düzenleyici etkisi ile ilgili çok sayıdaki literatürle de uyumlu bir cevaptır (3). İnatçı hıçkırık vakalarında hastanın kendi kendine yapabileceği uygulamalar ve ilaç tedavisi yeterince etkinlik göstermediğinde, akupunkturun güvenle kullanılabilecek bir tedavi seçeneği olduğu unutulmamalıdır. KAYNAKLAR 1. Demirci H, Gülşen M. Hıçkırık (Singultus). Güncel Gastroenteroloji 2014, 18(2), 277-284. 2. Chang FY, Lu CL. Hiccup: Mystery, Nature and Treatment. J Neurogastroenterol Motil 2012, 18 (2), 123-130. 3. Li QQ, Guang XS, Qian X, Jing W, Cun ZL, Lin PW. Acupuncture Effect and Central Autonomic Regulation. Evidence-Based Complementary and Alternative Medicine 2013, Article ID 267959. 3 Yılmaz SEZGİN, Sinan BECEL Ankara Akupunktur 2016; 4 (1): 4-7 BEL AĞRISINDA İLK SEANS AKUPUNKTUR UYGULAMA SONUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ EVALUATION OF THE EFFECTIVENESS OF FIRST SESSION ACUPUNCTURE TREATMENT IN LUMBAGO Yılmaz SEZGİN1, Sinan BECEL2 1 2 Uzm. Dr., Sürmene Devlet Hastanesi, TRABZON Uzm. Dr., Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi, ERZURUM Özet Giriş: Bel ağrısı nedenlerine dönük tedavi yaklaşımları güvenilir kanıtların toplanmasını kolaylaştıracaktır. Biz de bel ağrısı ile birlikte lateral bacak ağrısının olduğu hastaları çalışma kapsamına aldık. Bu çalışmada, bel ağrısı hastalarında uzak nokta akupunktur tedavisinin etkinliğinin akut sonuçlarının değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Bu çalışma gözlemsel bir klinik araştırmadır. Gönüllüler birkaç gündür medikal tedaviye rağmen bel ağrısı şikayetleri devam eden hastalardan seçilmiştir. Gönüllülere tedavi öncesi ve sonrasında Mevcut Ağrı Şiddeti Ölçeği uygulanmıştır. Çalışmaya bel ağrısı ve lateral bacak ağrısı olan 17 olgu dahil edilmiştir. Tedavi uygulamasında, uzak nokta olarak kabul edilen GB 32 (Zhongdu), GB 34 (Yanglingquan), GB 40 (Qiuxu), ST 36 (Zusanli), ve BL 60 (Kunlun) akupunktur noktaları ağrının yayıldığı bacaktan seçilmiştir. Bulgular: Olguların geldiklerindeki ağrı şiddeti ortalaması 4,35±0,78, akupunktur tedavisi sonundaki ağrı şiddeti ortalaması 2,65±1,22 olarak bulundu. Hastaların tedavi öncesine göre akupunktur uygulama sonrası ağrı şiddetinde istatistiksel olarak anlamlı bir azalma bulundu (p=0,001). Tartışma: Çalışmamızda medikal tedaviye rağmen cevap alınamayan hastalarda anlamlı bir iyileşme gözlenmiştir. Bu sonuçlar akupunkturun bel ağrısında etkin bir tedavi yöntemi olarak kullanılabileceğini iddia eden çalışmaları desteklemektedir. Sonuç olarak; bel ağrısı olan hastalarda nedene yönelik ve sadece uzak nokta uygulama tekniği içeren akupunktur tedavisinin erken dönemden başlayarak etkili olduğunu söyleyebiliriz. Anahtar Kelimeler: Akupunktur; Bel Ağrısı; Mevcut Ağrı Şiddeti Ölçeği Bu çalışma; 16-20 Mayıs 2015 tarihinde Erzurum’da yapılan 8. Ulusal Akupunktur Kongresi’nde poster olarak sunulmuştur. İletişim Bilgileri: Uzm. Dr. Yılmaz SEZGİN, Sürmene Devlet Hastanesi, TRABZON Tel: 538 3425644 [email protected] 4 Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016 Abstract Introduction: Therapeutic applications directed to the causes of lumbago will facilitate the collection of reliable evidence. Here, we included low back pain and lateral leg pain patients in this study. In this study, the effectiveness of the first session acupuncture treatment containing only distant points were aimed to be evaluated in patients with lumbago. Materials and Methods: This study was a clinical observational trial. The cases were voluntarily selected from the patients with the continuing of complaints of low back pain despite medical treatment for a few days. The present pain intensity scale was applied to volunteers before and after treatment. The seventeen cases having low back pain and lateral leg pain were included in the study. In treatment, the distant acupuncture points plus GB 32 (Zhongdu), GB 34 (Yanglingquan), GB 40 (Qiuxu), ST 36 (Zusanli), and BL 60 (Kunlun) were selected on the affected leg/legs. Results: The mean pain intensity of cases at the beginning was found as 4,35±0,78, at the end of acupuncture therapy as 2,65±1,22. There was a statistically significant reduction in the pain intensity immediately after acupuncture application when compared to baseline (before) values (p=0,001). Discussion: In our study, a significant recovery was observed in patients who did not response to medical therapy. These results support the previous reports indicating that acupuncture be safely and effectively utilized in lumbago. As a conclusion; in lumbago patients, we can say that the effect of acupuncture therapy including only distant points can start even after the first session. Key words: Acupuncture; Lumbago; The Present Pain Intensity Scale Giriş Bel ağrısının altında yatan nedenlerin çokluğu; tedavi konusunda sorunları da beraberinde getirmektedir. Bu sebeple tedavi uygulamalarında tatmin edici sonuçlar alınamamaktadır. Gerek farmakolojik gerekse cerrahi tedavi metotları alanında yaşanan başarısızlıklar; ilginin ve arayışın tamamlayıcı tedavi modalitelerine yönelmesine zemin hazırlamıştır. Söz konusu tamamlayıcı tıp uygulamalarından biri de son zamanlarda yaygınlaşmaya başlayan akupunktur tedavisidir. Bel ağrısı hastalarında akupunktur tedavisinin etkileri konusunda literatürde birbiri ile çelişkili sonuçlar; bu alanda bilimsel çalışmaların çok yetersiz olduğunu göstermektedir (1, 2). Yapılan az sayıdaki bilimsel çalışmanın sonuçlarının yeterli kanıtlar taşımaması sebebiyle bu alandaki uygulamaların daha fazla paylaşılabilir hale getirilmesi bir gereklilik arz etmektedir. Tedavi yaklaşmlarının bel ağrısı nedenlerine dönük daha spesifik metodlar içermesi; güvenilir kanıtların toplanmasını kolaylaştıracaktır. Daha önceki deneyimlerimizde bel ağrısı olup bacağa yayılan ağrının eşlik ettiği hastalarda sadece bacaktaki noktalara yapılan tedavi uxygulamalarının etkin olduğunu gözlemlemiştik. Bu sebeple bel ağrısı ile birlikte lateral bacak ağrısının olduğu hastaları çalışma kapsamında değerlendirmenin daha uygun olacağını planladık. Bu çalışmada, bel ağrısı hastalarında uzak noktalarla yapılan akupunktur tedavisinin etkinliğinin akut sonuçlarının değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem Bu çalışma gözlemsel bir klinik araştırmadır. Birkaç gündür medikal tedaviye rağmen şikayetleri devam eden ve bel ağrısı şikâyeti ile Trabzon Sürmene Devlet Hastanesi akupunktur polikliniğine başvuran hastalardan; akupunktur tedavisi sonrasında gönüllü olanlarına Mevcut Ağrı Şiddeti Ölçeği uygulanmıştır. Çalışmaya 17 olgu dahil edilmiştir. Çalışmaya dahil 5 Yılmaz SEZGİN, Sinan BECEL edilen hastaların hemen hepsi daha önce lomber disk hernisi tanısı almıştı. Hastaların sekizinde tek bacak, dokuzunda her iki bacak lateraline yayılan ağrı mevcuttu. Hastaların sekizine unilateral, dokuzuna bilateral akupunktur tedavisi uygulanmıştır. Çalışmamızda ilk seans akupunktur tedavi sonuçları değerlendirilmiş olup tek seanslık veriler dikkate alınmıştır. Tedavi uygulaması 30 dakika sürmüş olup çelik iğneler kullanılmıştır. Tedavi iğneleri, de qi hissi alınarak GB 32, GB 34, ST 36 ve BL 60 noktalarına 1,5-2 cm, GB 40 noktasına 1 cm. derinliğinde olacak şekilde uygulanmıştır. Nokta seçiminde hastaların hepsinde bel ağrısına eşlik eden unilateral/bilateral bacak ağrısı olduğu için söz konusu bölgeye lokalize olan meridyenler üzerindeki kardinal noktalar dikkate alınmıştır. Uygulamada bel ağrısı tedavisinde uzak nokta olarak kabul edilen GB 32, GB 34, GB 40, ST 36 ve BL 60 noktaları seçilmiştir. Verilerin analizinde, SPSS (statistical software package) paket programı kullanılmıştır. (PASW Statistics for Windows, Version 16.0. Chicago: SPSS Inc.) Nümerik veriler ortalamalarla ifade edilmiş olup bağımsız gruplarda independent t testi, bağımlı gruplarda paired t testi ile değerlendirilmiştir. Bulgular Çalışmaya yaşları 34 ile 72 aralığında değişen 17 olgu alındı. Hastaların yaş ortalaması 49,65±12,49 bulundu. Olguların 14’ünde ağrı şiddetinde azalma bulunurken, üç olguda ağrı şiddetinde değişiklik bulunmadı. Olguların geldiklerindeki ağrı şiddeti ortalaması 4,35±0,78 akupunktur tedavisi sonundaki ağrı şiddeti ortalaması 2,65±1,22 olarak bulundu. Hastaların tedavi öncesine göre akupunktur uygulama sonrası ağrı şiddetinde istatistiksel olarak anlamlı bir azalma bulundu (p=0,001) (Tablo 1). Tablo 1: Tedavi öncesi ve sonrası ağrı şiddeti ortalamalarının karşılaştırılması n Ortalama±SS* Tedavi öncesi 17 4,35±0,78 Tedavi sonrası 17 2,65±1,22 *Standart Sapma 6 t p 6,72 0,001 Tartışma Çalışmamızda bacak lateraline yayılan ağrı şikâyeti ile başvuran bel ağrısı hastalarında, uzak nokta olarak kabul edilen GB 32, GB 34, GB 40, ST 36 ve BL 60 noktalarına uygulanan akupunktur tedavisi sonrasında ağrı şiddetinde anlamlı bir azalma meydana gelmiştir. Literatürde ayak bileği yanında hem ayak bileği hem de el bilek noktalarına yapılan sadece uzak nokta akupunktur uygulamaları sonrasında bel ağrısı şiddetinde azalma olduğunu gösteren çalışmalar mevcuttur (3, 4). Bu çalışmalar sadece uzak nokta uygulamalarının bile etkin bir tedavi sağlamada umut verici olabileceğini göstermektedir. Literatürde tek seans akupunktur uygulamasının bile akut bel ağrısı şiddetini azaltmada ‘sham’ akupunkturdan daha etkili olduğuna dair kanıtlar mevcuttur (4, 5). Çalışmamızda tek seans uygulama sonrasında bile ağrı şiddetinin azalması akupunktur uygulamasının akut bel ağrısında etkin olduğunu söyleyen çalışmaları desteklemektedir. Literatürde hem akut hem de kronik bel ağrısı olan hastalarda akupunkturun etkin olduğunu gösteren çalışmalara rastlanmaktadır. Bu çalışmalar daha çok bölgesel noktalar yanında uzak noktalarında tedavi uygulamasına alınması şeklinde planlanmış çalışmalardır (1, 2, 6). Çalışmamızda medikal tedaviye rağmen cevap alınamayan hastalarda anlamlı bir iyileşme gözlenmiştir. Bu sonuçlar akupunkturun bel ağrısında etkin bir tedavi yöntemi olarak kullanılabileceğini iddia eden çalışmaları desteklemektedir (1, 2). Sonuç olarak; bel ağrısı olan hastalarda nedene yönelik ve sadece uzak nokta uygulama tekniği içeren akupunktur tedavisinin etkili olduğunu söyleyebiliriz. Kısıtlılıklar: Çalışmaya dahil edilen gönüllü sayısının azlığı, sham akupunktur grubu, elektro akupunktur grubu veya hem uzak nokta hem de lokal nokta kombinasyonu içeren akupunktur grubu gibi kontrol gruplarının olmaması. Kaynaklar 1. Lee JH, Choi TY, Lee MS, Lee H, Shin BC, Lee H. Acupuncture for acute low back pain: a systematic review. Clin J Pain 2013, 29, 172-85. Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016 2. Hutchinson AJ, Ball S, Andrews JC, Jones GG. The effectiveness of acupuncture in treating chronic non-specific low back pain: a systematic review of the literature. J Orthop Surg Res 2012, 7, 36. 3. Zhou YL, Zhang SQ, Sun GS, Chen JH, Liu P, Liu YJ, et al. Clinical observation on ankle-three-needle for treatment of nerve root pain of prolapse of lumbar intervertebral disc. Zhongguo Zhen Jiu 2006, 26(12), 847-50. 4.Su JT, Zhou QH, Li R, Zhang J, Li WH, Wang Q. Immediate analgesic effect of wrist-ankle acupuncture for acute lumbago: a randomized controlled trial. Zhongguo Zhen Jiu 2010, 30(8), 617-22. 5. Inoue M, Kitakoji H, Ishizaki N, Tawa M, Yano T, Katsumi Y, et al. Relief of low back pain immediately after acupuncture treatment a randomised, placebo controlled trial. Acupunct Med 2006, 24(3), 103-8. 6. Li JB, Xiong QL, Qu SK, Qi F, Zhang L, Wang Q, et al. Discussion on the regular of acupoint selection of acupuncture and moxibustion for lumbar disc herniation during recent 10 years. Zhongguo Zhen Jiu 2013, 33(7), 668. 7 İbrahim TEKEOĞLU, Mehmet AKDOĞAN Ankara Akupunktur 2016; 4 (1): 8-14 BAL ARISI ZEHİRİNİN TAMAMLAYICI TIPTAKİ GÜNCEL YERİ CURRENT PLACE OF BEE VENOM THERAPY IN COMPLEMENTARY MEDICINE İbrahim TEKEOĞLU1, Mehmet AKDOĞAN2 1 Prof. Dr., Sakarya Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp Rehabilitasyon Anabilim Dalı, Romatoloji Bilim Dalı, SAKARYA 2 Prof. Dr., Sakarya Üniversitesi Tıp Fakültesi, Tıbbi Biyokimya Anabilim Dalı, SAKARYA Özet Sakarya Bölgesinde 1000’den fazla arı kolonisi olmasına rağmen hiç arı zehiri üretilmemektedir. Tedavi amacıyla dışarıdan yüksek fiyatla satın alınmaktadır. Bu çalışmanın amacı ülkemizde de arı zehirinin üretilmesi ve sağlık alanında kullanılmasına farkındalık oluşturmaktır. Yakın zamanda Sağlık Bakanlığımız Apiterapi konusunda yönetmelik yayınlamıştır. Arı zehiri artrit tedavisinde ilk doğal tedavilerden kabul edilebilir. Arı zehirinin modern tedavide kullanımı Birinci Dünya Harbinden sonra Avrupa ve Amerika hekimlerinin çabasıyla başlamıştır. Apiterapi olarak bilinen arı zehiri tedavisi multipl skleroz, kronik inflamatuvar hastalıklar, infeksiyöz hastalıklar, kanser, cilt hastalığı ve kas-iskelet sistemi ağrıları gibi birçok hastalıkta kullanılmaktadır. Arı zehirinin tedavisel aktivitesi yapısındaki ana komponentler olan mellitin, mast hücre degranüle edici peptid, histamin deriveleri ve adolapine bağlanabilir. Mevcut verilerin ışığında arı zehiri ve komponentleri ülkemizde de üretilerek profilaksi ya da modern tıbba tamamlayıcı olarak kullanıma sunulabilir. Anahtar kelimeler: Arı zehiri; Apiterapi; Arı zehiri içeriği; Arı zehiri üretimi Abstract Since there are more than ten thousand bee colony in Sakarya District, production of bee venom has not been considered in any conditions. Bee venom for treatment is purchased from forign markets in very high costs. The purpose of this work is to stimulate the production of bee venom and usage in the health problems. Recently the Ministry of Health of Turkey has made regulations on Apitherapy. The therapeutic activity of bee sting is probaply one of the first natural cure for arthritis. Modern use of bee venom was popularized through the efforts of of physicians in the United states and Europe after the First Word War. Bee venom known as ‘’Apitherapy’’ has been used for treatment of multiple sclerosis, chronic inflammatory process, infectious disease, cancer, skin disease and musculoskelethal pain conditions. İletişim Bilgileri: Prof. Dr. İbrahim TEKEOĞLU, Sakarya Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı, Romatoloji Bilim Dalı. Korucuk, SAKARYA Tel: 0505 4913853 [email protected] 8 Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016 The therapeutic activity of bee venom can be attributed to the substances such as mellitin, mast cell degranulation peptides, histamine derivatives and adolapin that are the main components of bee venom. In the light of current evidence, bee venom and it’s components can be produced and purified in our country and can be used in prophylactic treatment or complementaryt to the orthodox medicine. Key words: Bee venom; Apitherapy; Bee venom components; Bee venom production Genel Bilgiler ve Amaç Arı zehirinin tıbbi amaçlarla kullanılması anlamına gelen Apiterapinin geçmişi, Hipokrat ve Galen dönemine dek uzanmaktadır. Arı zehirinin tedavi amaçlı kullanımına dair ilk yayınlar 1864’de yapılmıştır. Arı zehirinin bazı romatizmal hastalıklara ve özellikle artrit denilen inflamatuvar eklem romatizmalarına, klinikte sıkça rastlanan otoimmün bozukluklardaki terapötik etkisinden söz edilmektedir. Almanya, Amerika, Kanada’da bazı arı çiftlikleri yalnız arı zehri elde etmek için kurulmuştur (1). Tansiyon, nevralji, astım ve siyatik gibi bazı hastalıklara da çok iyi geldiği anlaşılan ve yurt dışında tıpta geniş miktarda kullanılan arı zehrinin Türkiye’de maalesef profesyonel ve kayda değer düzeyde ne üretimi nede tüketimi vardır. Almanya’da Forapin, Avusturya’da İmini, Bulgaristan’da Nevopalin, Rusya’da Apitriv ve Fransa’da Apikon isimli arı zehirinin romatizma ağrılarında ilaç olarak kullanıldığı bilinmektedir. Arı zehiri, işçi arıların vücudunda bulunan bir glanddan salgılanan maddedir. Arı zehiri enzimler, proteinler ve amino asitlerden oluşan kompleks bir yapıdan oluşur. Suda çözünebilir özelliktedir. Hava ile temas ettiğinde opak gri-beyaz kristaller şekline dönüşür, yapısında 18 biyoaktif molekül yer almaktadır ve bunlar başlıca üç ana grupta toplanmaktadır: 1-Peptit grubu maddeler: Mellitin, Apamin, Mast Hücre Degranüle Edici (MHDE) peptid. Tablo 1. Arı zehirinin tedavi amaçlı kullanıldığı bazı hastalıklar Otoimmun hastalıklar Multipl skleroz Sistemik Lupus Eritematozus Skleroderma Fizik tedaviRomatoloji Artralji ve Gut artriti Romatoid artrit Bursit Fibrozit, fibromiyalji MS Hastalığı Nörolojik bozukluklar Kronik ağrılar Alzheimer Migren Kardiyovasküler sistem ile ilgili bozukluklar Hipertansiyon Hiperkolesterolemi ve hiperlipidemiler Jinekolojik sorunlar Premenstruel sendrom Ürolojik sorunlar Empotans Psikiyatrik bozukluklar Depresyon Skar dokuları 2- Enzim grubu maddeler: Hyaluronidaz. Dermatolojik sorunlar 3- Non peptid maddeler: Glukoz ve fruktoz Göğüs hastalıkları Bronşial astım KBB hastalıkları İşitme Kayıpları Kronik ülser lezyonları 9 İbrahim TEKEOĞLU, Mehmet AKDOĞAN Apiterapi tedavileri bugün başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere birçok ülkede yaygın olarak uygulanmaktadır. American Apitherapy Society eğitim amaçlı düzenli kurs ve kongreler düzenlemektedir. Başlıca kullanıldığı alanlar; sinir sistemini tutan nörolojik hastalıklar (multipl skleroz), romatizmal ağrılar (romatoid artrit, osteoartrit), cilt hastalıkları (psoriasis-sedef hastalığı, egzama, siğiller), ağrı tedavisinde (serebrovasküler olay sonrası santral ağrı), HIV gibi bulaşıcı venereal hastalıklarda immün sistemi düzenler ve artırır. Sağlık Bakanlığımız 2014 yılında yayınladığı “Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları” Yönetmeliği’nde Apiterapiye yer vermiştir (2). Hegazi ve ark. (3) tarafından yapılan bir çalışmada arı zehiri, propolis ve diğer tedavi edici ajanlar sedef hastalarında uygulanmıştır. Bu tedavilerde arı zehiri uygulanan sedef hastalarında cilt bulgularında anlamlı düzelme saptanmıştır. Kwon ve ark. (4) tarafından yapılan bir başka çalışmada arı zehirinin suda eriyen formu romatoid artrit modellerinde uygulanmıştır. Bu çalışmada bir gruba arı zehirinin suda eriyen formu (SEF) diğer gruba arı zehirinin asetile formu (AEF) uygulanmıştır. Subkutan SEF uygulaması (0,9 mg/kg/gün) artritte eklem bulgularını ve gelişen radyolojik hasarı dramatik bir şekilde baskılamıştır. Kim ve ark. (7) tarafından yapılan bir çalışmada tedavi dozu incelenmiştir. Bilimsel çalışmaların ışığında bu makalede arı zehirinin (BV, Apis mellifera) suda eriyen iki formunun (> 20 kDa : BVAF1 ve < 10 kDa : BVAF3 ) antinosiseptif (ağrı kesici) ve anti romatizmal etkileri olduğu vurgulanmıştır. Bir diğer çalışmada arı zehiri injeksiyonlarının romatoid artrit, multipl skleroz, lupus, bel ağrısı, siyatik ağrısı, tenisçi dirseği ve diğer yumuşak doku romatizmalarında kullanılabileceğini bildirmektedir. Aynı çalışmacı median etkin dozun (ED50) yetişkinler için 2,8 mg/kg olduğunu ve bunun da 560 arı iğnesine (her bir arı iğnesi 0,3 mg zehir içerir) tekabül ettiğini ifade etmiştir (8). Ham zehir arı kovanının giriş deliğine yerleştirilen elektrikli aygıtlarla kovan başına 8-10 arı kayıpla ham arı zehiri elde edilmektedir. Diğer bir yöntemde arıların zehir bezesi alınıp, kurutulmuş toz haline getirilmektedir. Bu yöntemde zehir içinde polen, bal kontaminasyonu yüksek oranda olmakta ve kovandaki arılar fazlaca zarar görmektedir. Lee ve ark. (5) bir literatür analizinde arı zehirinin eklem ve kas ağrılarında, romatizmal ağrılarda ve eklem çevresine yapıldığında etkin olduğu sonucuna varmıştır. Bir arı 0,15 veya 0,3 mg zehir verir. Bir gr kuru toz zehir 20 kovandan iki saatte elde etmek mümkündür. İnsana tedavide bir seansta 1 mg zehir verildiğinde 1 gr zehir 1000 seans kullanılabilir. Ya da 1 gr zehir 1000 cc. % 0,9 serum fizyolojik içerisinde çözülse 1 cc.de 1 mg arı zehiri içerir. Bu da insülin enjektöründe bir dizyeminde 0,1 mg olarak enjekte edilebilir (Botoks tipi tedavilerde) 1 cc (1 mg arı zehiri içerir) on noktaya intradermal enjekte edilebilir. Flakon tarzı üretimde: Her flakonda 1 mg kuru kristalize zehir olacak ve 1 cc ampul sulandırıcısı bulunacaktır. Kim ve ark. (6) tarafından yapılan bir başka çalışmada osteoartrit rat modellerinde arı zehirinin kondrositler üzerine etkisi gözlenmiş ve arı zehirinin kıkırdak degradasyonunu önlediği tespit edilmiştir. Bu inflamatuvar üzerine etkisini sitokinlerden TNF-a ve IL-6’yı baskılayarak yaptığı ortaya konmuştur. Sonuç olarak Ampul tarzı üretimde: Bir litre serum içinde çözünmüş 1 gr kuru (dried) zehir çözeltisi 1 cc.de 1 mg zehir içerecek şekilde 1 cc.lik 1000 ampule doldurulabilir. Bu ampul insülin enjektöründe bir dizyemi 0,1 mg olarak doze edilerek verilebilir. Bununla ilgili ABD ye kayıtlı bir patent müracaatı mevcuttur (10). AEF formunun uygulaması (0.05 mg/kg/gün) yapılan grupta ise herhangi bir klinik iyileşme gözlenmiştir. Bu çalışma sonuçlarının gösterdiğine göre arı zehirinin suda eriyen formu (SEF) klinik olarak anti- inflamatuvar ve anti-nosiseptif atkiye sahiptir. 10 arı zehirinin anti inflamatuvar etkisi ile kıkırdak hücresi fonksiyonunu düzelttiği ve hücre yenilenmesini desteklediğini rapor etmişlerdir. Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016 Tablo 2: Arı zehiri bileşenleri ve törapetik etkileri (9) Komponent % Oranı ETKİ Melittin Ana biyolojik aktif komponentidir Biyolojik ve terapötik aktif peptid Membran aktif: membranların yüzey gerilimini azaltır, Çok küçük dozlarda antiinflamatuvar; Düz kasları uyarır; kan basıncını düşürüp ve kan sirkülasyonunu artırarak kapiller petrmeabiliteyi artırır, kan koagulasyonunu azaltır, immunosüpresif ve immün stimülan, Radyoaktiviteye karşı koruyucu, Merkezi sinir sistemini etkiler, Antikanser, antibakteriyel, antiviral 50-55 % TOKSİK DOZ **mg/ kg 4 YÜKSEK DOZLARDA HEMOLİTİK ve İNFLAMATUVAR Fosfolipaz A Enzimleri hidrolize eden fosfolipidlerdir % 10-12 Fosfolipaz B Fosfolipidleri yıkar, kan hücreleri membranlarını çözer; kan koagulasyonunu ve kan basıncını azaltır, prion peptidlerinin neden olduğu nöronal hücre ölümünü engeller. 7.5 İNFLAMASYONU ARTIRIR, GÜÇLÜ ALLERJEN, EN ZARARLI ETKİLİ KOMPONENT Detoks etkili Toksik lizolesetini temizler %1 Hyaluronidaz Doku hiyalüronik asidini katalize eder % 1-2 Proteinleri hidrolize ederek arı zehirinin dokular içine penetrasyonunu kolaylaştırır. 0 Kan damarlarını dilate ederek ve permeabilitesini artırarak kan basıncını düşürür, ALLERJENİK Apamin Biyolojik ve terapötik aktif peptid % 2-3 Antiinflanmatuvar: kortizonun salınımı artırır, antiserotonin etkili. 4 Savunma kapasitesini artırır: İmmünosupresör, çok küçük dozlarda merkezi sinir sistemi etkili. YÜKSEK DOZDA NÖROTOKSİK 11 İbrahim TEKEOĞLU, Mehmet AKDOĞAN MCD Mast hücrelerini lizise uğratarak histamin, serotonin ve heparin salgılanır. Mast hücre Mellitin benzeri etkisi ile Kapiller permerabiliteyi artırır degranule eden peptit % 2-3 Adolapin Anti inflamatuvar Merkezi sinir sistemini uyarır. Siklooksijenaz ve lipooksijenaz gibi spesifik beyin enzimlerini inhibe eder. Biolojik aktif İnflamasyonu azaltır; Antiromatik, ağrıyı azaltır, antipiretik. Eritrositlerin agregasyonunu inhibe eder. peptit %1 Proteaz-İnhibitorleri Göreceli olarak toksisitesi düşüktür. Biyolojik aktif Tripsin, kimotripsin, plasmin, trombin gibi proteazların aktivityesini anhibe ederek inflamasyonu baskılar, anti-romatik peptid DÜŞÜK TOKSİSİTE %3-4 Secapin, tertiapin, kardiopep, minimin, Arı zehirinin içindeki peptidlerin fizyolojik etkilerileri tam aydınlatılamamıştır. Antiradyasyon etkisi procamin %3-5 Histamin Nörotransmitter %0.7-1.5 Dopamin, Noradrenalin Kardiopep antiaritmik etki gösterir. Kan damarlarını dilete ederek, kapiller permeabiliteyi artırarak, kan dolaşımını hızlandırır; Düz kasları stimüle eder. ALLERJENİK Bu derece düşük konsantrasyonları memelilerde ve insanlarda bir fizyolojik etki yaratmaz ama invertebralılarda injekte edildiğinde aktiftir. Nörotransmitter %0.2-1.5 Alarm feromonları %4-8 Kompleks eterler, arı kolonisinin alarme olmasını ve savunmaya geçmesini sağlamaktadır. ** Potensiyel toksik etkileri rat modellerinde ölçülmüştür 12 40 Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016 Ülkemizde arı zehiri üretim çalışmaları kapsamında Tekeoğlu İ. (11) tarafından standart doz Kafkas arısı zehiri üretiminin Patent Tescili müracaatı yapılmıştır. Bu patent çalışmasının amacı Türkiye’de en çok tanınan yerli ırk olan Kafkas arısının zehirinin içindeki etken maddeler açısından inceleyip, bunu standart bir doz haline getirip lyofilize ampul içinde tescilli ve patentli olarak araştırmacılar, veteriner tıbbı çevreleri ve tamamlayıcı tıbbın kullanımına sunmaktır. Arı zehiri uygulamaları çeşitli kremler halinde cilt yüzeyine yapılabilir veya intramüsküler, intralezyonel uygulanabilmektedir. Akupunktur doktorları akupunktur iğnesini zehire batırıp o şekilde noktalara uygulamaktadırlar. Vücuda haricen uygulamasında dokulara penetrasyonu artırmak için elektroforez, sonoforez yöntemleri ile desteklenebilir (12). Arı zehirinin etkisi homopoetik prensiplere dayandığı ileri sürülmektedir. Örneğin romatoid artrit gibi zaten inflamatuvar olan dokularda ateş, ağrı, şişlik yapan hastalıkta arı zehirin de inflamasyon yapıcı özelliğinden dolayı immün sistemi uyarmak suretiyle hastanın şikayetlerinin zamanla gerilemesini sağlamaktadır. Arı zehirinin uygulamasını kontrendike olduğu durumlar; atopik bünye, kontrolsüz hipertansiyon ve diyabet olarak vurgulanabilir. Akdoğan ve Tekeoğlu (13) tarafından yapılan arı zehiri ile ilgili ikinci bir çalışmada ön sonuçlar alınmıştır. Bu çalışmada romatoid artrit geliştirilen ratlarda arı zehiri uygulaması yapılmıştır. Kontrol gruplarına serum fizyolojik uygulanmıştır. Bir grup tedavisiz bırakılmıştır. Bu çalışmada adjuvan artriti geliştirilmiş ratlar üzerinde arı zehirinin diğer etken maddelerle karşılaştırma yapılarak antiromatizmal ve kan sitokin düzeyleri üzerine etkisi araştırılacaktır. İlk verilere göre arı zehiri verilen grupta ratların pençelerinde oluşan artrit bulgularının klinik olarak gerilediği gözlenmiştir. Apiterapi, zengin Batı toplumlarında sıkça başvurulan bir tamamlayıcı tedavi yöntemidir. ABD’de çok sayıda multipl skleroz ve romatoid artrit hastası son yıllarda modern farmakolojik tedavinin yanında arı zehiri tedavisine başvurmaktadır. Hasta gruplarını apiterapiye yönlendiren başlıca nedenler; modern tıbbi uygulamaların yeterince etkili olmaması ve ciddi yan etkiler oluşturması, hastaların bir arayış içine girmesi şeklinde değerlendirilebilir. Ülkemi açısından insan sağlığını ve yaşam kalitesini yükseltmek amacıyla bakıldığında; günümüzde arı zehirinin içindeki çok etkili molekülleri ve üst düzeyde hemopoetik etkisi nedeni ile giderek daha fazla kullanıma gireceğini öngörmekteyiz. Kaynaklar 1. Kelle İ. Apiterapi. Dicle Tıp Derg 2007, 34(4), 311315. 2. Sağlık Bakanlığı. Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Yönetmeliği. 27.10. 2014, Sayı : 29158. 3. Hegazi AG, Abd Raboh FA, Ramzy NE, Shaaban DM, Khader DY. Bee venom and propolis as new treatment modality inpatients with localized plaque psoriases. Int Research J Med and Med Sci 2013; 1(2): 27-33. 4. Kwon YB, Lee HJ, Han HJ, Mar WC, Kang SK, Moon OB, et al. The water-soluble fraction of bee venom produces antinociceptive and anti-inflammatory effects on rheumatoid arthritis in rats. Life Scies 2002, 71(12), 191–204. 5. Lee MS, Pittler MH, Shin BC, Kong JC, Ernst E. Bee Venom Acupuncture for Musculoskeletal Pain: A Review. J Pain 2008, 9(4):289-297. 6. Kim EJ, Kim GY. Regulation of Inflammatory Cytokine Production by Bee Venom in Rat Chondrocytes. Oriental Phy & Pat 2011, 25(1), 132-137. 7. Kim HW, Kwon YB, Ham TW, Roh DH, Yoon SY, Kang SY, et al. General pharmacological profiles of bee venom and its water soluble fractions in rodent models. J Vet Sci 2004, 5(4), 309–318. 8. Ali MAAM. Studies on Bee Venom and Its Medical Uses. International Journal of Advancements in Research & Technology, 2012, 1(2), 1-15. 9. Son DJ, Lee JW, Lee YH, Song HS, Lee CK, Hong JT. Therapeutic application of antiarthritis, pain-releasing, and anti-cancer effects of bee venom and 13 İbrahim TEKEOĞLU, Mehmet AKDOĞAN its constituent compounds. Pharm & Therapeutics 2007, 115(2), 246-270. 10. Christopher M. Kim. Patent owner. Standardized bee venom preparation US 8440234 B2; Yayın tarihi 14 May 2013. 11. Tekeoğlu I. Patent tescili başvuru No: 2014/13192. 12. Selçuk M, Dinç H, Karabağ K. Bal arısı zehirinin kimyasal yapısı ve tıptaki yeri. Sözlü sunum. Meslek Yüksek Okulları Öğrenci Sempozyumu. 2122.10.2010 Düzce Üniversitesi. 13. Akdogan M, Tekeoğlu İ. Adjuvan artritinde Nigella Sativa, Propolis, Liquidambar, Panax Ginseng özütü ve Arı Zehirinin (Bee Venomun) anti-inflamatuvar etkilerinin araştırılması. BAP proje no 2012-0800-008. 14 Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016 Ankara Akupunktur 2016; 4 (1): 15-21 KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLARA ÇÖREKOTU (NİGELLA SATİVA) İLE FİTOTERAPÖTİK YAKLAŞIM THE PHITOTHERAPEUTICAL APPROACH WITH BLACK CUMIN (NIGELLA SATIVA) TO CARDIOVASCULAR DISEASES Coşkun USTA1, Asuman KAPLAN ALGIN2 1 Prof. Dr., Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Farmakoloji Anabilim Dalı, ANTALYA Dr., Akupunkturist Özel Sağlık Hizmetleri, ANTALYA; Doktora Öğrencisi, Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Farmakoloji Anabilim Dalı, ANTALYA 2 Özet Genellikle Akdeniz kıyılarında yetişen ve halk arasında çörekotu olarak bilinen Nigella sativa, otsu bir bitkidir ve temel etken bileşeni Timokinon’dur. Fitoterapide yaygın olarak kullanılan çörekotu hem tohum ve hem de yağ olarak, soğuk algınlığı, baş ağrısı, romatizma ve daha pek çok rahatsızlığın tedavisinde binlerce yıldır kullanılmaktadır. Çörekotu’nun etken maddesi olarak bilinen timokinon’un anti-diyabetik, anti-oksidan, antihistaminik, anti-inflamatuar, anti-mikrobiyal, anti-tümör ve immünomodulatör etkileri olduğu gösterilmiştir. Bu derlemede kardiyo-vasküler hastalıklarda çörekotu’nun etkileri konusu ele alınacaktır. Anahtar Kelimeler: Nigella sativa, timokinon, fitoterapi, kardiyovasküler etkiler Abstract The main ingredient of Nigella sativa which usually grows on the Mediterranean cost is Thymoquinone and is a herbaceous plant that populary known as the black cumin. Plant seeds and plant oil of black cumin as a phitotherapic substance are used in the treatment of colds, headaches, rheumatism and many other disorders for thousands of years. Nigella sativa’s and its main ingredient Thymoquinone’s anti-diabetic, antioxidant, anti-histaminic, anti-inflammatory, anti-microbial, anti-tumor and immunomodulatory effects were investigated. In this review the effects of Nigella sativa on cardio-vascular diseases will be discussed. Key Words: Nigella sativa, thymoquinone, phytotherapy, cardiovasculary effects Giriş Antik çağlardan beri çeşitli bitkiler değişik rahatsızlıkların tedavisinde kullanılmaktadır. Aynı şekilde günümüzde, modern dünyada da bitkilerle tedavi yapılmakta ve bunun göstergesi olarak buna bağlı sanayi yıldan yıla hızla büyümektedir (1). Gelişmekte olan ülkelerde de nüfusun büyük bir kısmı farklı temel tıbbi sorunların tedavisinde bitkisel ilaçları kullanmaktadır (2). Bunun altında yatan nedenlerin kimyasal ilaçlarla karşılaştırıldığında bitkisel tedavilerin etkili, güvenli, daha az toksik, kolayca kullanılabilir ve uy- İletişim Bilgileri: Asuman KAPLAN ALGIN, Yeşilbahçe Mah. Portakal Çiçeği Bulv. Turunç Plaza No:6/19 Muratpaşa, ANTALYA Tel: 532 - 336 87 82 [email protected] 15 Coşkun USTA, Asuman KAPLAN ALGIN gun fiyatlı olması söz konusu olabilir (3). Bu nedenle tıpta bitkilerin tedavi potansiyelleri ve tıbbi kullanımları konusunda ciddi araştırmalar söz konusudur. Bu tip bitkilerin belki de en iyi örneği dini ve tarihi açıdan oldukça zengin bir geçmişe sahip mucizevî bir bitki olan çörekotudur diyebiliriz (4). Çörekotu küçük çalı ve düğün çiçeğigiller ailesine ait çiçekli bir bitkidir. Beş ile 10 taçyaprak içeren beyaz, sarı, pembe ve mor narin çiçekleri vardır (5). Meyve bölümü içinde siyah tohumları taşıyan şişirilmiş büyük bir kapsül şeklindedir (6). Yaygın olarak Lübnan, Pakistan ve Hindistan dahil olmak üzere Ortadoğu ve Batı Asya ülkelerinde yetiştirilir (7). Halk arasında çörekotu olarak bilinen Nigella sativa eskiden olduğu gibi günümüzde de Uzakdoğu ve bazı Asya ülkelerinde soğuk algınlığı, baş ağrısı, astım, gaz giderici, idrar söktürücü, sarılık, çeşitli romatizma ve iltihap hastalıkları gibi pek çok hastalığın tedavisinde yaygın olarak kullanılmaktadır (8). Literatüre baktığımızda çörekotunun antioksidan, antitümöral, antiinflamatuar, antibakteriyel aktivitesi ve immun sistem üzerine uyarıcı etkisi üzerine oldukça yaygın çalışmaların olduğu görülmektedir (9-13). Bilindiği üzere besinlerin içerisinde vücudumuza yararlı etken maddeler nitrosötik olarak adlandırılmaktadır. Çörekotunun biyolojik aktif bileşikleri arasında timokinon, timohidrokinon, ditimokinon yer almaktadır (14, 15). Çörekotundaki nitrosötik maddenin ise timokinon olduğu artık kabul edilmektedir. Nigella sativa tohumlarının karbonhidrat, yağ, vitamin, mineral ve dokuz esansiyel aminoasidin sekizini içeren proteinler gibi besinsel bileşenler içerdiği bilinmektedir (15-19). Çörekotu tohumu özellikle yağ asidlerinden oleik asit, linolenik asit, linoleik asit, araşidonik asid, palmitoleik asit ve stearik asitten oldukça zengindir (20, 21). Tohumlar ayrıca karaciğerde A vitaminine dönüştürülen karoten içerirler ve potasyum, fosfor, kalsiyum ve demir açısından da oldukça zengindir (22- 24). Asya ve Orta Doğu ülkeleri geleneksel tıp sistemlerinde yaygın olarak yüzyıllardır farklı hastalıkların tedavisi için kullanılan çörekotu çok eskiden beri önemli bir ilaç olarak kabul edilmektedir ve ayrıca düzenli olarak kullanılması önerilmektedir (25-27). Dünyada 16 kardiyovasküler hastalıklar en başta gelen ölüm nedenidir (28). Fenolik bileşiklerin koroner kalp hastalığı ve kanserden korunmada olumlu bir etkiye sahip olduğu bilinmektedir (29, 30). Nigella tohumu yağının, zengin bir fenolik bileşik kaynağı olduğu düşünülen zeytinyağı haricinde diğer sofra yağlarından daha yüksek fenol içeriğine sahip olması nedeniyle doğal fenolik bileşikler için potansiyel bir kaynak olduğu düşünülebilir. Dolayısıyla kardiyovasküler hastalıklarda etkileri konusunda son zamanlarda birçok çalışma söz konusudur. Bu derlemede de çörekotu’nun özellikle kardiyovasküler hastalıklardaki kullanım alanları ve olası terapötik etkileri anlatılmaktadır. Çörekotunun lipid profili üzerine etkileri Başta hipertansiyon olmak üzere ateroskleroz, LDL ve yüksek kolesterol kardiyovasküler hastalıkların nedenleri arasındadır ve çok hızlı bir şekilde dünya çapında artmaktadır (31). Kardiyovasküler hastalıkların en önemli nedenleri arasında bilindiği gibi lipid bozuklukları yer almaktadır (32). Bu açıdan baktığımızda, çörekotunun lipid profili üzerindeki olumlu etkileri olduğunu ve serum trigliserid ve LDL kolesterolü önemli ölçüde azalttığını gösteren çalışmalar vardır (33-36). Örneğin, kolesterolden zengin diyet ile beslenen tavşanlarda timokinonun serum lipid profili üzerindeki etkisini araştırmak için yapılan bir çalışmada, çörekotunun HDL-kolesterol konsantrasyonunu arttırırken, toplam kolesterol, LDL ve trigliserid düzeylerini anlamlı bir şekilde azalttığı gösterilmiştir (37). Benzer etkiler, diğer çalışmalarda da çörekotu’nun hem toz ve hem de sıvı formları ile elde edilmiştir (33, 36, 37, 39). Normal sıçanlarda çörekotu’nun sıvı formunun serum kolesterol düzeyini % 15.5 ve serum trigliserid düzeyini % 22 oranında azalttığı gösterilmiştir (40). İnsanlarda yapılan bir çalışmada ise kolesterolü yüksek hastalarda iki ay boyunca günlük 1 gr. çörekotu tohumunun tüketilmesinin LDL kolesterol ve trigliserit düzeyini düşürdüğünü ve HDL kolesterol düzeyini arttırdığını gösterilmesi umut vericidir (41). Benzer başka bir çalışmada da, çörekotu kullanımının kolesterol düzeyi yüksek olan hastalarda lipit profilini düzelttiği ve kalp hastalıkları konusunda önleyici olduğu sonucuna varılmıştır (42, 43). Çörekotu’nun lipit profiline etkisinin bileşenlerinden en çok timokinon, sterol ve flavanoidler üzerinden olduğu dü- Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016 şünülmektedir (44). Oluşan bu lipid düzeyini azaltıcı etkinin kolesterol sentezini inhibe etmesi ve safra asit salgılanmasının uyarılmasına bağlı olduğu düşünülmektedir (43, 45). Ancak çörekotunun antioksidan etkisinin de bu etkiye katkıda bulunabileceğini gösteren çalışmalar da vardır (46). Nasir ve ark. çörekotunun insanlarda serum trigliserit düzeylerini belirgin bir şekilde düzettiğini göstermişlerdir (47). Menopozdaki kadınlarda yapılan bir çalışmada çörekotunun antidiayabetik ve hipolipidemik etkilerinin var olduğu gözlenmiştir (48). Hayvanlarda yapılan çalışmalarda ise Alam ve ark. diyabetik sıçanlarda açlık kan şekeri ve trigliserit düzeylerini anlamlı olarak azaldığı ve HDL düzeylerini ise belirgin olarak arttırdığı saptanmıştır (49, 50). Hiperkolesterolemik tavşanlarda aynı şekilde çörekotunun lipid profili üzerinde olumlu etkileri gösterilmiştir (51). Yapılan çalışmalarda farelerde çörekotunun antidiyabetik etkisinde pankreasın langerhans adacıklarındaki rejenerasyonunun rol oynadığını göstermişlerdir (52, 53). Çörekotunun antidiyabetik etkileri Diyabet, kan şekeri düzeyinin yüksek olarak seyrettiği bir grup kronik metabolik hastalıktır. Tedavi edilmeyen diyabet özellikle kalp-damar hastalıkları ve böbrek yetmezliği gibi birçok ciddi komplikasyona yol açmaktadır (54). Pek çok araştırmacı çörekotunun antidiyabetik ve hipoglisemik aktivitesi olduğunu bildirmektedir. Diyabet patogenezinde insülin üretim etkilerini ve pankreasın hücrelerinde verimliliği azaltan oksidatif stresin önemli bir rol oynadığı düşünülmektedir. Çörekotu ve bileşenlerinin oksidatif stresi azaltmaları ve böylece pankreas beta hücre bütünlüğünün korunmasını sağlamaları nedeni ile diyabete karşı etkili olduğu gösterilmiştir (55). Birçok çalışmada çörekotu tohum ve yağının pankreas hücreleri üzerindeki koruyucu etkisi olduğu da gösterilmiştir. Diyabet oluşturulan farelerde çörekotu kullanımının diyabette görülen pankreas hücrelerindeki dejeneratif değişikliklere olumlu etkilerinin olduğu bildirilmiştir. Yapılan birçok çalışmada çörekotunun serum insülin, süper oksit dismutaz, glukoz ve malondialdehit düzeyleri üzerinde olumlu etkisinin olduğu gösterilmiştir (56-60). Çörekotunun timokinon içeriğinin bit- kinin antidiyabetik etkisinden sorumlu olduğu kabul edilmektedir (61- 63). Diyabetik farelerde çörekotu’nun etken maddesi timokinon ile yapılan bir çalışmada 80 mg/kg dozunda timokinon’un tip II diyabet riskini azalttığı ve enzimlerin (ekzokinaz ve glukoz 6-fosfat dehidrogenaz) aktivitelerini düzenleyerek dokuların glukoz alınımını normale çevirdiği gösterilmiştir (64). Çörekotunun insülin direnci sendromuna etkisini göstermek amacıyla 60 hastada yapılan bir çalışmada, birinci grup hastalar 6 hafta süreyle statin ve metformin alırken ikinci gruba ilave olarak 2x2,5 ml. çörekotu yağı verilmiştir. Sonuç olarak çörekotu ilave edilen grupta kolesterol ve açlık kan glukoz düzeylerinde daha belirgin bir düzelme görülmesi çörekotunun insülin direnci sendromu tedavi potansiyelini ortaya koymaktadır. Benzer bir çalışmada, klasik tedaviye ilave olarak 3 farklı (1,2,3 gr.) dozda çörekotu kullanılmış ve kan glukoz, hemoglobin A1c ve beta hücre fonksiyonları değerlendirildiğinde her üç dozda bu parametrelerde belirgin düzelme saptanmış ve optimum dozun 2 gr. olduğu gözlemlenmiştir. Çörekotunun kan basıncı ve endotel üzerine etkileri Çörekotu’nun kan basıncı ve kalp hızı üzerine olumlu etkileri farklı çalışmalar ile gösterilmiştir (65-69). Çörekotu izole hayvan damarlarında gevşetici etkisinin olduğunu gösteren çalışmalar vardır (70) Kadmiyum verilen sıçanlarda çörekotu kullanımının yüksek kalp hızını normale döndürmede etkili olduğu bulunmuştur (66). Başka bir çalışmada aloksan enjekte edilerek diyabet yapılan tavşanlarda timokinon kullanımının kalp atımındaki diyabet kaynaklı bozuklukları azaltmada etkili olduğu saptanmıştır (69). Hafif hipertansiyonu olan hastaların kan basıncında olumlu etkilerini araştırmak için planlanan insan çalışmalarında, çörekotu kullanımının yüksek kan basıncı üzerinde olumlu etkileri gösterilmiştir (71,72). Kan basıncını düşürücü etkisinde antioksidan, kalsiyum antagonisti ve diüretik etkisinin rol oynayabileceği ileri sürülmektedir. Endotel fonksiyon bozukluğu pek çok sayıda kardiyovasküler hastalığın patogenezinde rol oynar ve hiperkolesterolemi, hipertansiyon, obezite, septik 17 Coşkun USTA, Asuman KAPLAN ALGIN şok, diyabet ve sigara nedeniyle ortaya çıkabilir (73, 74). Bazı hayvan modellerinde çörekotu dahil değişik bitklerin endotel fonksiyon bozukluğuna olumlu etkileri saptanmıştır. Çörekotunun antioksidan, hipotansif, kalsiyum kanal blokajı, endotel disfonksiyonunu engelleme ve diüretik etkileri ile hipertansiyon tedavisine katkı sunan daha ucuz ve yan etkileri olmayan bir seçenek olması, ömür boyu yan etkileri olan ilaçları kullanmak zorunda olan hipertansiyon hastaları için umut vaad etmektedir (75). Son derece etkin bir yapı olan endotel vasküler homeostazı düzenlemektedir. Çok sayıda şifalı bitki ve onların izole kimyasal bileşenlerinin muhtemelen antioksidan özellikleri ile endotel üzerine olumlu etkileri gösterilmiştir. Hayvan modellerinde çörekotu’nun aktif bileşeni olan timokinonun da dahil olduğu bir grup bitkisel maddenin izole kalp üzerinde yaşa bağlı endotel hasarında olumlu gelişme sağladığı tespit edilmekte ve potansiyel tedavi edici etkilerinin arkasındaki moleküler mekanizmaları ele alınmaktadır (76). See comment in PubMed Commons below Son zamanlarda yapılan bir çalışmada, yaşa bağlı bozulan endotel fonksiyonunda timokinon kullanımının oksidatif stresi azaltarak ve anjiyotensin sistemini düzenlenleyerek endotel fonksiyonlarını iyileştirdiği saptanmıştır (74). Sonuç olarak, çörekotunun kardiyovasküler hastalıların patolojisinde rol oynayan mekanizmalar üzerine olumlu etkilerinin olabileceği görülmektedir. Özellikle endotel disfonksiyonununda rol oynayan diabet ve lipid profili ve buna bağlı gelişen hipertansiyon gibi patolojilerde çörekotunun etkileri araştırılmakta ve ümit verici çalışmalar elde edilmektedir. Ancak bu konuda insan ve hayvanlar üzerinde daha fazla çalışmalara gereksinim duyulmaktadır. Kaynaklar 1. Paarakh PM. Nigella sativa Linn.–A comprehensive review. Indian J Natu Prod Res 2010; 1: 409-429. 2. Grover J, Yadav S. Pharmacological actions and potential uses of Momordica charantia: a review. J Ethnopharmacol 2004; 93: 123-132. 18 3. Mills S, Bone K. Principles and practice of phytotherapy. Modern herbal medicine: Churchill Livingstone; 2000. 4. Ahmad A, Husain A, Mujeeb M, Khan SA, Najmi AK, Siddique NA, et al. A review on therapeutic potential of Nigella sativa: A miracle herb. Asian Pacific J Trop Biomed 2013; 3: 337-352. 5. Al-Khalaf MI, Ramadan KS. Antimicrobial and Anticancer Activity of Nigella sativa oil-A Review. Aus J Basic Appl Sci 2013; 7: 505-514. 6. Ismail MYM, Therapeutic Role of Prophetic Medicine Habbat El Baraka (Nigella sativa L.) - A Review. World Appl Sci J 2009; 7: 1203-1208. 7. Zohary D, Hopf M, Weiss E. Domestication of Plants in the Old World: The origin and spread of domesticated plants in Southwest Asia, Europe, and the Mediterranean Basin: Oxford University Press, 2012. 8. Al-Ghamdi MS, The anti-inflammatory, analgesic and antipyretic activity of Nigella sativa. J Ethnopharmacol 2001; 76: 45– 8. 9. Burtis M, Bucar F, Antioxidant activity of Nigella sativa essential oil. Phytotherapy Research 2000; 14: 323 – 328. 10.Worthen DR, Grosheh OA, Crooks PA. The in vitro anti-tumor activity some crude and purified components of blackseed, Nigella sativa L. Anticancer Research 1998; 18: 1527– 1532. 11.Houghton PJ, Zarka R, De La Heras B, Hoult JRS. Fixed oil of Nigella sativa and derived thymoquinone inhibit eicosanoid generation in leukocytes and membrane lipid peroxidation. Planta Medica 1995; 61: 33 – 36. 12.Morsi NM. Antimivrobial effect of crude extracts of Nigella sativa on multiple antibiotics-resistant bacteria. Acta Microbiologica Polonica 2000; 49: 641 -649. 13.Salem ML, Hossain MS. In vivo acute depletion of CD8 (+) T cells before murine cytomegalovirus infection upregulated innate antiviral activity of natural killer cells. Int J Immunopharmacol 2000; 22: 707 – 718. Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016 14.Randhawa MA, Alghamdi MS. Anti-cancer activity of Nigella sativa (black seed) - A review. Am J Chin Med 2011; 39: 1075-1091. 25.Randhawa MA, Alghamdi MS. Anti-cancer activity of Nigella sativa (black seed)—A review. Am J Chin Med 2011; 39: 1075-1091. 15.Omar A. Ghosheh, Abdulghani A. Houdi, Peter A. Crooks, High performance liquid chromatographic analysis of the pharmacologically active quinones and related compounds in the oil of the black seed (Nigella sativa L.) J Pharm Biomed Anal 1999; 19: 757–762. 26.Nasir A, Siddiqui MY, Mohsin M. Therapeutic Usesof Shoneez (Nigella sativa Linn.) Mentioned in Unani System of Medicine - A Review. Int J Pharm Phytopharmaco Res 2014; 4: 47-49. 16.Al-Jassir MS. Chemical composition and microflora of black cumin (Nigella sativa L.) seeds growing in Saudi Arabia. Food Chem 1992; 45: 239– 42. 17.Bhatia IS, Bajaj KL. Tannins in black-plum (Syzygium cumini L.) seeds. Biochem J 1972; 128: 56P. 18.Chun H, Shin DH, Hong BS, Cho WD, Cho HY, Yang HC. Biochemical properties of polysaccharides from black pepper. Biol Pharm Bull 2002; 25: 1203– 8. 19.Correa AD, Jokl L, Carlsson R. Amino acid composition of some Amaranthus sp. grain proteins and of its fractions. Arch Latinoam Nutr 1986; 36: 466– 76. 20.Nickavar B, Mojab F, Javidnia K, Amoli MR. Chemical composition of the fixed and volatile oils of Nigella sativa L. from Iran. Zeitschrift Fur Naturforschung C 2003; 58: 629-631. 21.Cheikh-Rouhou S, Besbes S, Hentati B, Blecker C, Deroanne C, Attia H. Nigella sativa L.: Chemical composition and physicochemical characteristics of lipid fraction. Food Chem 2007; 101: 673-681. 22.Al-Jassir MS. Chemical composition and microflora of black cumin (Nigella sativa L.) seeds growing in Saudi Arabia. Food Chem 1992; 45: 239– 42. 23.Al-Gaby AM. Amino acid composition and biological effects of supplementing broad bean and corn proteins with Nigella sativa (black cumin) cake protein. Nahrung 1998; 42: 290–4. 24.Cheikh-Rouhou S, Besbes S, Hentati B, Blecker C, Deroanne C, Attia H. Nigella sativa L. Chemical composition and physicochemical characteristics of lipid fraction. Food Chemistry 2007; 101: 673 – 681. 27.Al-Bukhari MI, Sahih Al-Bukhari. The Collection of Authentic Sayings of Prophet Mohammad (peace be upon him), Division 71 on Medicine. 2nd ed. Ankara, Turkey: Hilal Yayınları, 1976. 28.Alwan A. Global status report on noncommunicable diseases 2010, World Health Organization, 2011. 29.Owen RW, Giacosa A, Hull WE, Haubner R, Spiegelhalder B, Bartsh H The antioxidant/anticancer potential of phenolic compounds isolated from olive oil. Eur J Cancer 2000; 36, 1235–1247. 30.Tuck KL, Hayball PJ. Major phenolic compounds in olive oil: metabolism and health effects. J Nutrition Biochem 2002; 13, 636–644. 31.Yusuf S, Reddy S, Ôunpuu S, Anand S. Global burden of cardiovascular diseases part I: general considerations, the epidemiologic transition, risk factors, and impact of urbanization. Circulation 2001; 104: 2746-2753. 32.Sabzghabaee AM, Dianatkhah M, Sarrafzadegan N, Asgary S, Ghannadi A. Clinical evaluation of Nigella sativa seeds for the treatment of hyperlipidemia: a randomized, placebo controlled clinical trial. Med Arch 2012; 66: 198-200. 33.Gilani A, Jabeen Q, Khan M. A review of medicinal uses and pharmacological activities of Nigella sativa. Pak J Biol Sci 2004; 7: 441-451. 34.El-Dakhakhny M, Mady NI, Halim MA. Nigella sativa L. oil protects against induced hepatotoxicity and improves serum lipid profile in rats. Arzneimittelforschung 2000; 50: 832-836. 35.Amarouch H, Zaoui A, Cherrah Y, Alaoui K, Mahassini N, Hassar M. Effects of Nigella sativa fixed oil on blood homeostasis in rat. J Ethnopharmacol 2002; 79: 23-26. 19 Coşkun USTA, Asuman KAPLAN ALGIN 36.Al-Naqeep G, Al-Zubairi AS, Ismail M, Amom ZH, Esa NM. Antiatherogenic potential of Nigella sativa seeds and oil in diet-induced hypercholesterolemia in rabbits. Evid Based Complement Alternat Med 2011; Articla ID 213628. 37.Nader MA, El-Agamy DS, Suddek GM. Protective effects of propolis and thymoquinone on development of atherosclerosis in cholesterol-fed rabbits. Arch Pharmacol Res 2010; 33: 637-643. 38.Amarouch H, Zaoui A, Cherrah Y, Alaoui K, Mahassini N, Hassar M. Effects of Nigella sativa fixed oil on blood homeostasis in rat. J Ethnopharmacol 2002; 79: 23-26. 39.Le PM, Benhaddou-Andaloussi A, Elimadi A, Settaf A, Cherrah Y, Haddad PS. The petroleum ether extract of Nigella sativa exerts lipid-lowering and insulinsensitizing actions in the rat. J Ethnopharmacol 2004; 94: 251-259. 40.Zaoui A, Cherrah Y, Alaoui K, Mahassine N, Amarouch H, Hassar M. Effects of Nigella sativa fixed oil on blood homeostasis in rat. J Ethnopharmacol 2002; 79: 23-26. 41.Bhatti IU, Rehman FU, Khan M, Marwat S. Effect of prophetic medicine kalonji (Nigella sativa L.) on lipid profile of human beings. An in vivo approach. World Appl Sci J 2009; 6: 1053-1057. 42.Tasawar Z, Siraj Z, Ahmad N, Lashari MH. The effects of Nigelia sativa (Kalonji) on lipid profile in patients with stable coronary artery disease in multan, Pakistan. Pak J Nutr 2011; 10: 162. 43.Bamosa AO, Ali B, Sowayan S. Effect of oral ingestion Nigella sativa seeds on some blood parameters. Saudi Pharm J 1997; 5: 126-129. 20 and liver enzymes in carbon tetrachloride treated rats. World J Gastroenterol 2005; 11: 6684- 6688. 47. Nasir A, Siddiqui MY, Mohsin M. Efficacy of Saboose-Asapghol (Plantago ovata) and Kalonji (Nigella sativa) in the Management of Hypertriglyceridemia. Int J Pharm India 2013; 2: 560- 568. 48.Ibrahim RM, Hamdan NS, Mahmud R, Imam MU, Saini SM, Rashid SN, et al. A randomised controlled trial on hypolipidemic effects of Nigella Sativa seeds powder in menopausal women. J Transl Med 2014; 12: 82. 49.Alam S, Reddy SK, Baig A, Reddy MK, Mohiuddin M, Reddy MV, et al. Evaluation of antidiabetic and anti-lipidimic potential of kalongi sugar powder water extract in stz induced diabetic rats. Int J Pharm Pharm Sci 2013; 5: 94-96. 50.Ali SA, Asghar F, Nafees M, Tayyab M. Effect of Nigella Sativa (Kalonji) on Serum Lipid Profile. ANNALS 2012; 18: 224-228. 51.Asgary S, Ghannadi A, Dashti G, Helalat A, Sahebkar A, Najafi S. Nigella sativa L. improves lipid profile and prevents atherosclerosis: Evidence from an experimental study on hypercholesterolemic rabbits. J Functional Foods 2013; 5: 228-234. 52.Sobhi W, Khettal B, Belmouhoub M, Atmani D, Duez P, Benboubetra M. Hepatotoxicity and Langerhans islets regenerative effects of polar and neutral lipids of Nigella sativa L. in nicotinamide/streptozotocin-induced diabetic rats. Pteridines 2013; 22: 97-104. 44.Ali B, Blunden G. Pharmacological and toxicological properties of Nigella sativa. Phytother Res 2003; 17: 299-305. 53.Jamal A, Hamza A, Omar E, Adnan A, Osman MT. Nigella sativa Oil Has Significant Repairing Ability of Damaged Pancreatic Tissue Occurs in Induced Type 1 Diabetes Mellitus. Global J Pharmacol 2013; 7: 14-19. 45.Bamosa AO, Ali BA, al-Hawsawi ZA. The effect of thymoquinone on blood lipids in rats. Indian J Physiol Pharmacol 2002; 46: 195-201. 54.Sowers JR, Epstein M. Diabetes mellitus and associated hypertension, vascular disease, and nephropathy an update. Hypertension 1995; 26: 869-879. 46.Kanter M, Coskun O, Budancamanak M. Hepatoprotective effects of Nigella sativa L and Urtica dioica L on lipid peroxidation, antioxidant enzyme systems 55.Shabana A, El-Menyar A, Asim M, Al-Azzeh H, Al Thani H. Cardiovascular benefits of black cumin (Nigella sativa). Cardiovascular Toxicol 2013; 13: 9-21. Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016 56.Abdelmeguid NE, Fakhoury R, Kamal SM, Al Wafai RJ. Effects of Nigella sativa and thymoquinone on biochemical and subcellular changes in pancreatic -cells of streptozotocin induced diabetic rats. J Diabetes 2010; 2: 256-266. 57.Al-Hader A, Aqel M, Hasan Z. Hypoglycemic effects of the volatile oil of Nigella sativa seeds. Pharm Biol 1993; 31: 96-100. 58.Fararh K, Atoji Y, Shimizu Y, Takewaki T. Isulinotropic properties of Nigella sativa oil in Streptozotocin plus Nicotinamide diabetic hamster. Res Vet Sci 2002; 73: 279-282 59.Kaleem M, Kirmani D, Asif M, Ahmed Q, Bano B. Biochemical effects of Nigella sativa L seeds in diabetic rats. Indian J Exp Biol 2006; 44: 745-748. 60.Alenzi F, El-Bolkiny YS, Salem M. Protective effects of Nigella sativa oil and thymoquinone against toxicity induced by the anti-cancer drug cyclophosphamide. Br J Biomed Sci 2010; 67: 20-28. 61.Hawsawi ZA, Ali BA, Bamosa AO. Effect of Nigella sativa (black seed) and thymoquinone on blood glucose in albino rats. Ann Saudi Med 2001; 21: 242-244. 62.Marles RJ, Farnsworth NR. Antidiabetic plants and their active constituents. Phytomedicine 1995; 2: 137-189. 63.Abu Khader MM. Thymoquinone: a promising antidiabetic agent. Int J Diabetes Developing Countries 2012; 32: 65-8. 64.Pari L, Sankaranarayanan C. Beneficial effects of thymoquinone on hepatic key enzymes in streptozotocin–nicotinamide induced diabetic rats. Life Sci 2009; 85: 830-834. 65.Zaoui A, Cherrah Y, Lacaille-Dubois M, Settaf A, Amarouch H, Hassar M. Diuretic and hypotensive effects of Nigella sativa in the spontaneously hypertensive rat. Therapie 1999; 55: 379-82. 66.Demir H, Kanter M, Coskun O, Uz YH, Koc A, Yildiz A. Effect of black cumin (Nigella sativa) on heart rate, some hematological values, and pancreatic -cell damage in cadmium-treated rats. Biol Trace Elem Res 2006; 110: 151-162. 67.El Tahir KE, Ashour MM, Al-Harbi MM. The cardiovascular actions of the volatile oil of the black seed (Nigella sativa) in rats: elucidation of the mechanism of action. Gen Pharmacol 1993; 24: 1123-1131. 68.Khattab MM, Nagi MN. Thymoquinone supplementation attenuates hypertension and renal damage in nitric oxide deficient hypertensive rats. Phytother Res 2007; 21: 410-414. 69.Meral I, Donmez N, Baydas B, Belge F, Kanter M. Effect of Nigella sativa L. on heart rate and some haematological values of alloxan-induced diabetic rabbits. Scand J Lab Anim Sci 2004; 31, 49-53. 70.Suddek GM. Thymoquinone-induced relaxation of isolated rat pulmonary artery. J Ethnopharmacol 2010; 127, 210-4. 71.Dehkordi FR, Kamkhah AF. Antihypertensive effect of Nigella sativa seed extract in patients with mild hypertension. Fundam Clini Pharmacol 2008; 22: 447-452. 72.Qidwai W, Hamza HB, Qureshi R, Gilani A. Effectiveness, safety, and tolerability of powdered Nigella sativa (kalonji) seed in capsules on serum lipid levels, blood sugar, blood pressure, and body weight in adults: results of a andomized, doubleblind controlled trial. J Altern Complement Med 2009; 15: 639-644. 73.Vanhoutte P, Shimokawa H, Tang E, Feletou M. Endothelial dysfunction and vascular disease. Acta Physiologica 2009; 196: 193-222. 74.Idris-Khodja N, Schini-Kerth V. Thymoquinone improves aging-related endothelial dysfunction in the rat mesenteric artery. Naunyn Schmiedebergs Arch Pharmacol 2012; 385:749-758. 75.Leong XF, Rais Mustafa M, Jaarin K. Nigella sativa and Its Protective Role in Oxidative Stress and Hypertension. Evid Based Complement Alternat Med 2013; 120732. 76.Ahmad A, Khan RM, Alkharfy KM. Effects of selected bioactive natural products on the vascular endothelium. J Cardiovasc Pharmacol 2013; 62:11121. 21 Demet ERDOĞAN Ankara Akupunktur 2016; 4 (1): 22-27 NÖRALTERAPİ: ETKİ MEKANİZMASI, ENDİKASYONLARI, KLİNİK ÇALIŞMALAR NEURALTHERAPY: MECHANISM OF EFFECT, INDICATIONS, CLINICAL STUDIES Demet ERDOĞAN Serbest Hekim, İSTANBUL Özet Nöralterapi veya Terapötik Lokal Anestezi (TLA), lokal anesteziklerin diagnostik ya da terapötik olarak kullanıldığı modern bir regülasyon tedavisidir. Modern tıp ve doğal tamamlayıcı tedaviler arasında bir köprü oluşturur. Kullanılan lokal anestezik ve uygulama teknikleri ile modern tıp ile yakın dururken, tanı ve tedavide bütünsel bakış açısı ile de bir tamamlayıcı tıp yöntemidir. Lokal anestezikler 120 yılı aşkın süredir kullanılmaktadır ki bu da bu tedavinin yan etkileri az, önemli, etkin ve verimli bir tedavi olduğuna işaret etmektedir. Nöralterapi nöroanatomik ve nörofizyolojik temellere dayanmaktadır, özellikle de vejetatif sinir sisteminin fonksiyonlarının iyi anlaşılması çok önemlidir. Bu derlemede bilimsel ve klinik kanıtlar, endikasyonlar, uygulama metodları ve etki mekanizması özetlenmiştir. Anahtar sözcükler: Nöralterapi, Lokal Anestezik, Otonom Sinir Sistemi, Nörovejetatif Sistem, Sinir Blokajı, Prokain, Lidokain, Ağrı, Kronik İnflamasyon, Nöralji, Maliyet-Etkinlik. Abstract Neuraltherapy or Therapeutic Local Anaesthesia (TLA), is a modern regulation treatment where local anaesthetics are used as therapeutics or diagnostics. It builds a bridge between modern medicine and complemantary medicine. On one hand it stays close to modern medicine due to local anaesthetics and application techniques, on the other hand it becomes an integrative medicine method with its holistic perspective in diagnosis and treatment. Local anaesthetics have been used over for 120 years which indicates that this is an important, efficient, effective treatment with less side effects. Neuraltherapy has neuroanatomical and neurophysiological bases, it is especially essential that the vegetative neural system functions are well understood. In this review, scientific and clinical evidence, indications, application methods and mechanism of actions have been summarised. Key Words: Neuraltheraphy, Local Anaesthetic, Autonomic Nerve system, Neurovegetative System, Procaine, Lidocaine, Pain, Chronic inflammation, Neuralgia, Cost-Effectiveness. İletişim Bilgileri: Dr. Demet Erdoğan, Akçam Sokak 23/3, 4. Levent-İSTANBUL 22 Tel: 0212-2836180 [email protected] Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016 GİRİŞ Hastalıklar çoğu zaman vücudun kendi kendini yenileme ve düzenleme yetersizlikleri sonucu ortaya çıkmaktadır. Gerçekte insan vücudu mükemmel bir kompansasyon, rejenerasyon ve regülasyon mekanizmasına sahiptir ancak günümüz koşullarında artık vücut kendi kapasitesinin çok üstünde bir yükle karşılaşmaktadır. Yaşam boyunca geçirilmiş hastalıklar, ameliyatlar, yaralanmalar, diş tedavileri vücutta bazı değişikliklere sebep olabilir. Bu değişiklikler subjektiftir ve çoğu zaman fark edilemez ve vücut bunların üstesinden gelir ve iyileştirir. Ancak bazı durumlarda bu etki kronik olarak uzarsa, zamanında yeterli tedavi yapılamazsa aşikar bir takım şikayetler ve hastalıklar ortaya çıkar. Hastalıkların tedavisinde vücudun yeniden yapılandırılması ve sistemlerin regülasyonu gerekir. Bir çok komplementer tıp metodu regülasyon sağlayarak bedenin self-organizasyonunu başlatır ve iyileşme mekanizmaları devreye girer. Regülasyon tıbbının en önemli yöntemlerinden olan Nöralterapi lokal anestezik olan prokain ve lidokainin tanı ve tedavi için kullanıldığı etkin bir metottur. Modern tıp ile doğal tamamlayıcı tedaviler arasında bir köprü oluşturur. Kullanılan lokal anestezik ve uygulama teknikleri ile modern tıp ile yakın dururken, tanı ve tedavide bütünsel bakış açısı ile de bir tamamlayıcı tıp yöntemidir (1-5). hipotalamo-hipofizer-adrenal aksı da kontrol ederek hormonal regülasyonu da sağlar (1-5). Son yıllarda yapılan pek çok araştırmalarda enflamasyon ve ağrı oluşumunda sempatik sinir sisteminin rolü gösterilmiştir (6). Hastalıkların uzaktan etkin olan nedenlerinin yani bozucu alan olarak adlandırılan kavramın anlaşılabilmesi için sempatik iletim hattının incelenmesi gerekir. Periferden gelen sempatik aferenslerin spinal çekirdekleri uyarması ile diğer segment içindeki ve segment dışındaki yapıların eferent sempatik uyarı ile aktive olması mümkündür (1-6). Şekil: Segmental Reflektorik Kompleks NÖROVEJETATİF SİSTEM Nöralterapi nöroanatomik ve nörofizyolojik temellere dayanmaktadır, özellikle de vejetatif sinir sistemini iyi anlamak büyük öneme sahiptir. Sinir sisteminin iç organlarla ilgili işlevlerini yürüten kısmına vegetatif veya otonom sinir sistemi (VSS-OSS) denir. Ancak bu sistem sadece iç organları değil vücutta saçlar, dişler ve tırnaklar dışında tüm yapıları hatta spinal sinirleri dahi innerve eder. En çok dikkat çekici yanı uyarımının çok güçlü ve hızlı oluşudur. Örneğin 3-5 saniye içinde kalp atım hızını 2 katına çıkarabilir, 1015 saniyede arteriyel tansiyonu ikiye katlayabilir veya tersine bayılmaya neden olacak kadar düşürebilir. VSS beyin sapı, medulla spinalis, hipotalamusta yer alan merkezlerden kaynak alır. Serebral korteks ve özelikle limbik sistem ve adrenal ile daha yukarı merkezler ile perifer arasındaki iletişimi sağlar. Bu iletişim NÖRALTERAPİ VE LOKAL ANESTEZİKLER Nörovegetatif sistemin iyi bilinmesi dışında ikinci önemli konu lokal anesteziklerin (LA) etkilerinin ve tedavide kullanmanın getirdiği avantajların anlaşılmasıdır. Son zamanlarda lokal anesteziklerin tedavide kullanılması ile ilgili yapılan çalışmalar göze çarpmaktadır. Nöraterapinin farkı lokal anestezikleri sadece lokal ağrılı bölgede değil VSS bağlantılarını kullanarak şikayete kaynaklık edebilecek uzak noktaları da kullanması ve bunu nörovegetatif bağlantılarla açıklamasıdır (1,5,6). Lokal anesteziklerin anestezik etkileri kadar önemli etkileri nörovegetatif etki mekanizmalarıdır. Örneğin, lokal anesteziklerin antienflamatuar etkileri lokal anestezik etkilerinden daha uzun sürelidir. Antienfla23 Demet ERDOĞAN matuar etki hücre zarında bulunan spesifik bir reseptör üzerinden etkili olmaktadır (Gq-protein-reseptör kompleksi). Ayrıca prokainin HMG-CoA- redüktaz inhibisyonu da lokal anestezik etkisinden bağımsızdır (1,5). Lokal anesteziklerin tedavide kullanılan uzun süreli etkileri, bu etkilerin Sigmound Freud ve Karl Koller tarafından keşfedildiği 1884 yılından beri bilinmekteydi. Freud’un kokain ile ilgili araştırmalar yaparken amacı kronik ağrı çeken ve bilhassa da trigeminal nevralji hastaları için yeni tedaviler geliştirmekti. Fakat kokaini bir solüsyon haline getirip lokal anestezik olarak oftalmik cerrahide ilk kullanan ve bunu 1884 yılında bilimsel bir toplantıda sunan Karl Koller’dir. Kokainin sistemik yan etkileri ve bağımlılık yapma potansiyeli üzerine 1904’de prokain sentezlenmiş ve sonraki yıllarda da yeni lokal anestezikler kullanıma girmiştir. G. Spiess rejyonal novakain (prokain) infiltrasyonu ile yaraların daha hızlı ve düzgün iyileştiğini belirtmiştir. 1914’de G.Fischer prokaini ilk kez diş anestezinde kullanmıştır. 1925’te R. Leriche, novakain ile ilk gangliyon stellatum blokajını denemiştir (1-6). Operasyon öncesi lokal anestezi kullanımı tüm dünyada bir rutin haline gelmekle birlikte, aslında lokal anesteziklerin terapotik etkileri de hiç unutulmadı. Bugün trigeminal nöralji ve benzeri durumlar terapotik lokal anestezik uygulamanın major endikasyonlarıdır ve Freud’un lokal anestezik ile tedavi fikri bugün yeniden Nöralterapi ile gündeme gelmiştir. Lokal anestezikler Gq-protein-kompleksi bağımlı hücre içi antiinflamatuar mekanizmaları tetiklemekte, aşırı aktif granülositleri deaktive etmekte, NMDA reseptörleri üzerinden sinyal iletimini baskılamakta, eikasanoidler, histamin, prostaglandin ve sitokinler gibi antiinflamatuar mediatörlerin sentez ve salınımını etkilemektedir. Lokal anestezikler vazodilatasyonu indüklemekte, tavşanlarda hiperoksik akciğer hasarında ortaya çıkan patolojik olarak artmış kapiller geçirgenliğini azaltmakta, antimikrobial etkiler ve sempatolitik etkiler göstermektedir. Ek olarak, proinflamatuar ajanların salınımını azaltan lokal anesteziklerle nörojenik inflamasyon konsepti kronik steril inflamasyonların tedavisi konusu yeni perspektifler kazanmaktadır (1,5,6). 24 UYGULAMA Enjeksiyonda sadece %0,5-1 prokain veya lidokain kullanılır. Nöralterapi bütünsel bir bakış açısıyla şikayetin olduğu yere yapılan enjeksiyonlarla kalmayıp bütün vücutta ve uzak noktalarda da uygulanan bir yöntemdir. Bu yönüyle diğer enjeksiyon tedavilerinden farklıdır. Bu sebeple uygulama yolları çeşitlidir: 1. Lokal - Şikayetin olduğu bölge 2. Segmental - Şikayet alanının içinde bulunduğu nöroanatomik-fizyolojik segment 3. Genişletilmiş segment - O segmentte etkili olabilecek üst etkili yapılar, Ör: ganglionlar 4. Bozucu alan enjeksiyonları ENDİKASYONLAR Nöralterapi ile başarılı olabilmek için teknik ve uygulamalar konusunda eğitim ve ehliyete sahip olmak, anatomik, fizyolojik ve patofizyolojik bilgilere sahip olmak, kapsamlı bir anamnez ve muayene ile doğru tanı koymak gerekir. En çok kullanılan endikasyonları şöyle sıralayabiliriz: • Akut ve kronik ağrı: Primer Başağrıları, postherpetik nöralji, nevraljik ağrılar, myofasiyal ağrı, visseral ağrılar (kronik pelvik ağrı gibi), boyun, sırt ve bel ağrıları • Nonorganik fonksiyonel bozukluklar: Tinnitus, vertigo, IBS, allerjik hastalıklar, hormonal disfonksiyonlar • Kronik enflamasyon ve kronik dejeneratif hastalıklar: Osteoartrit, kronik bağırsak hastalıkları ve romatizmal hastalıklarda adjuvan olarak • Vejetatif sistem bozuklukları: Raynaud hastalığı, CRPS, aşırı terleme, postmenopozal şikayetler gibi. • Diğer endikasyonlar: genel sağlığın korunması, antiaging NÖRALTERAPİ VE AKUPUNKTUR Nöralterapi ve akupunktur arasında birçok benzerlik mevcuttur. Her ikisi de minimal invazif, düşük yan Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016 etkili ve de uzak bölge fenomenlerine ilişkin bilgiler içerir. Her ikisi de düzenleyici terapi formlarıdır ve tüm organizmayı etkileme amacı taşıyan bütünsel yaklaşımlardır. Bu iki yöntem tek başına kullanıldığı gibi birbiriyle kombine edilebilir ve bundan bir sinerji elde edilebilir. Özellikle bozucu alanların varlığı dolasıyla tedaviye dirençli vakalarda Nöralterapi yıllarca çözülemeyen şikayetlerin tamamen ortadan kalkmasını sağlar. Terapi süresi kısa tutulmak isteniyorsa Nöralterapi çok etkindir. Kronik rahatsızlıklarda Nöralterapi mutlaka tedaviye eklenmelidir (6,7). KLİNİK ÇALIŞMALAR Geniş kapsamlı bir çalışmada Egli ve ark., dirençli kronik ağrı hastalarında tek başına lokal anestezik uygulamalarının (Nöralterapi) iyileşmeye ne kadar etkili olabileceğini araştırmak istemişlerdir. Hipotez olarak “Eğer bu uygulama lokal anesteziklerin etki süresinden daha uzun süre iyileşme sağlarsa, ağrı refleks arkındaki kısır döngünün kırıldığını ileri sürebiliriz” demişlerdir. Çalışmanın sonuç bölümü şöyle özetlenmiştir: 280 kronik ağrı hastası çalışmaya alındı. Bunların en önemli kısmı bel ağrılarıydı. Hasta başına ortalama konsültasyon sayısı birinci yılda 9,2 (median 8) idi. Bir yıl sonunda 60 hastada ağrı değişmedi, 52 hastada hafif bir iyileşme, 126 hastada belirgin bir iyileşme, 41 hasta ağrısının tamamen geçtiğini bildirdi. Aynı zamanda hastaların %74,1’i Nöralterapiye başladıktan sonra ağrı kesici ihtiyacının azaldığını veya gerek kalmadığını bildirdi. Yan etki veya komplikasyon gözlenmedi (8). Fischer ve ark.nın yayınladığı bir olgu çalışmasında üç yıldan beri çeşitli ilaç tedavilerine yanıt vermeyen, şiddetli, ilerleyici sol glossofarengeal nevraljili (GPN) bir hastaya farinks arka duvarına lidokain sprey uygulaması kısa vadeli rahatlama sağlamıştır. Sol tarafta büyük bir hipertrofik tonsilektomi skarından başka klinik ve radyolojik bulgu saptanamayan hastaya o skar alanına Nöralterapi yaklaşımıyla %1 prokain infiltre edildikten sonra hastanın şikayetleri tamamıyla ortadan kalktığı görülmüştür. Ilk tedaviden 6 hafta sonra ikinci infiltrasyon uygulanmış tüm şikayetler tamamıyle yok olduğu gözlemlenmiştir. Hastanın 2,5 yıl takibi yapılmış ve hala hiç ilaca ihtiyaç duymadığı ve ağrısı olmadığı belilenmiştir. Çalışmacılara göre burada olası mekanizma lokal anestezik infiltrasyo- nu ile nörojenik inflamasyonu sürdüren pozitif feed back döngünün kırılması ve sempatetik tutulumlu ağrının çözülmesidir (9). Saha ve ark.nın ilginç bir vaka çalışmasında karın duvarı ve rektuma penetre olan bir ateşli silah yaralanmasından sonra gelişen rektum bölgesinde kronik ağrı sendromu. On yıldan fazla bir süre analjezikler ve glukokortikoidler ile tedavi edilmiş ancak ağrı geçmemiş ve kronikleşmiş. Bu hastaya fleksibl rektoskopi vasıtasıyla rektumda bulunan skara ulaşılarak lokal olarak prokain enjeksiyon uygulandıktan sonra ağrının tamamen kaybolduğu bildirilmiştir (10). Weinschenk ve ark.nın çalışmasında şu sonuca varılmıştır: Perineal pudental enjeksiyon perinatal ortamlarda teşhis (vulva biyopsisi) anestezi ve tedavi (pudental nevralji) ve rejional anestezi için etkili ve güvenli bir yöntemdir (11). Multiple skleroz (12), distal kolit (13) ve akut pankreatitte (14), Nöralterapi etkinliğini inceleyen randomize klinik çalışmalar Nöralterapinin etkin olduğu görülmüştür. Musküloskelatal hastalıkların nöral terapi uygulayan klinisyenler tarafından tedavisinin, yüksek fiyat verimliliği (ekonomik) sağladığı, tedavi ve terapistle ilgili hasta memnuniyetini belirgin olarak arttırdığı bildirilmiştir (15,16). Nazlıkul “ankilozan spondilitte tamamlayıcı tıp” konusundaki derlemede Nöralterapi sayesinde hastaların düzenli egzersiz çalışmalarını, hem ağrısız ve daha iyi hem de erkenden yapmaya başladıklarını bildirir. Sadece ilaç tasarrufu ve bu ilaçların azalan yan etkileri ve daha iyi vücut hareketliliği bile bu tedaviyi alan hastaların ümidini arttırır (17). Migrenin Nöralterapi ile tedavisi üzerine yapılmış çalışmaların incelendiği bir derlemede NT’nin migren ve diğer ağrılı durumlarda uygulanmasının sosyal, ekonomik ve tıbbi açıdan insan sağlığına katkı sağlayacağı fikrine varılmıştır. Tedavi sonuçları %60 hastada tedaviyi takip eden 6 ay içinde hiç atak görülmemiş, %20’sinde ise yakınmaların azaldığı 3 aylık takipte hiç atak geçirmedikleri gözlemlenmiştir (18). 25 Demet ERDOĞAN Bir başka çalışmada epikondilit şikayeti olan hastalar 3 gruba ayrılmış ve Nöralterapi ile manuel terapi karşılaştırılmıştır. Birinci grup hastalara Nöralterapi + manuel terapi, 2. Grup hastalara manuel terapi, 3. Grup hastalara Nöralterapi uygulanmış. Birinci grupta kombine tedavi 4 seans uygulanan hastalarda tam şifa ve etkin iyileşme toplam %87,5; 2. Grupta %56; 3. Grupta %76 olarak tespit edilmiştir. Kombine tedavide hem seans sayısı daha az hem de elde edilen sonuçlar daha iyi olmuştur (19). Kronik bel ağrılarının tedavisinde fizik tedavi yöntemleri ile Nöralterapi karşılaştırılmış. Altmış hasta iki gruba ayrılmış, 1. Gruba (n=27) sadece fizik tedavi, 2. Gruba (n=33) sadece Nöralterapi uygulanmış. Sonuç olarak hem Nöralterapi hem de fizik tedavi kronik bel ağrısı olan hastalarda ağrı, fonksiyon, anksiyete, depresyon ve yaşam kalitesi üzerinde etkili olmaktadır (24). Torakal segmentlerin bozucu alan olma potansiyeli ve bu durumda ortaya çıkan tedaviye dirençli pek çok organsal ve lokomotor hastalığın Nöralterapi ile tedavisi mümkündür. Böylece yıllarca çeşitli tedavilere cevap vermeyen olguların dramatik bir şekilde iyileştiği bildirilmektedir. Toraks segmenti eklem ve sempatik sinir sistemi açısından çok zengindir ve kolay etkilenip bozucu alan oluşturabilir (20). Yara iyileşmesi üzerine yapılan bir çalışmada şu sonuca varılmıştır; hekimin görevi yaranın iyileşmesi için en iyi şartların sağlanmasıdır. Arter, ven ve lenfatik sistemin sağlıklı olarak çalışabilmesi için sağlıklı bir vejetatif (otonom) sinir sistemine ihtiyaç vardır. Yara iyileşmesinde Nöralterapi çok önemli katkılar sağlamaktadır (25). Nazlıkul’un hazırladığı bir derlemeye göre infertilite tedavisi çok yönlü bir yaklaşım gerektirir. Hormonal disfonksiyonun giderilmesi, bozucu alanların giderilmesi, vücudun arıdırılması, uterus ve overlerin perfüzyonunun düzeltilmesi, hastanın stresini kontrol altına almak gibi çok önemli problemler NT ile düzeltilebilir denilmektedir (21). İsviçre Federal Sağlık Bakanlığının hazırlattığı bir raporda HTA “Health Technology Assessment of Neural Therapy” (2005) de “non-peer reviewed” dergilerde yaklaşık 3000 vaka sunumu (best case analysis-en iyi vaka analizi) incelenmiş ve İsviçre sağlık sistemi için de bu metod önerilmiştir. Bu rapora istinaden Ocak 2012’den itibaren de Nöralterapi, İsviçre’de yeniden temel sağlık sigortası kapsamına alınmıştır (26). Invitro fertilizasyon sırasında Nöralterapinin sürece katkılarının araştırıldığı bir makalede ise tedaviye alınan 22 vakanın 13 tanesi IVF yöntemleri ile gebe kalmış, 4 tanesi ise Nöralterapi sırasında kendiliğinden gebe kalmıştır. Varılan sonuca göre sagmental tedavi yanında özellikle bozucu alanların eliminasyonu ile yüksek başarı elde edilmektedir (22). Özkan’ın retrospektif bir çalışmasında lokomotor sistemin tedaviye dirençli hastalıklarında Nöralterapinin etkinliğini araştırmak amaçlanmış. 2008-2014 yılları arasında 178 kadın,41 erkek toplam 219 hasta çalışmaya alınmış. Hastaların %9,6 sında herhangi bir değişiklik yok, %4,1’de hafif, %15,5’inde orta, %33,3’ünde iyi ve %37,4’ünde çok iyi sonuçlar elde edilmiştir. Sonuç olarak kronik hastalıklarda ortaya çıkan kompleks tablonun tedavisi, hastanın bütüncül olarak değerlendirilmesi ile mümkündür. Bu çalışmalardan elde edilen sonuçlar, nöralterapinin tedaviye 26 direnç gösteren nedenlerin ortadan kaldırılmasında etkili bir yöntem olduğunu göstermiştir (23). SONUÇ Nöralterapinin altta yatan mekanizmalarına dair giderek artan bilgi birikimine, giderek artan klinik çalışma sayısına ve Orta Avrupa’daki sık kullanımına rağmen, hala klinik kanıt eksikliği mevcuttur. Bu nedenle daha çok klinik çalışmaya ihtiyaç vardır. Ancak İsviçre, Almanya, Avusturya gibi Avrupa ülkelerinde temel sağlık sigortası kapsamına alınmış olması olumlu bir gelişmedir. Birçok ülkede de özel sağlık sigortaları tarafından ödenmektedir.Nöralterapi’nin diğer tedavilere üstünlüğü bozucu alan kaynaklı hastalıklarda ön plana geçmektedir. Yıllarca tedavilere cevap vermeyen herhangi bir hastalık bozucu alanın teşhis edilip tedavi edilmesiyle ortadan kalkmaktadır. Bu uzayıp giden tedavi masraflarını engelleyecek, düşük maaliyeti ile ülke bütçesine katkı sağlayacak ve hastanın tedaviden ve hekimden memnuniyetini arttıracak bir özelliktir. Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016 KAYNAKLAR 1. Nazlıkul, H; Nöralterapi; Nobel Tıp Kitapevi 2010 İstanbul 2.Nazlıkul, H: Hayatı Keşfet; Anti-aging yaşam kılavuzu. Alfa Yayınevi, 2013 3. Fischer, L, Neuraltherapie Hippokrates, 2001 nach Huneke, a randomized clinical trial. Pancreas 2011, 40, 673–9. 15.Fischer L, Pfister M. Efficacy of neural therapy in referred patients with chronic therapy resistant pain. Schweizerische Zeitschrift für Ganzheitsmedizin 2007, 19, 30–5. 5. Weinschenk, S; Handbuch Neuralthrapie 16.Mermod J, et al. Patient satisfaction of primary care for musculoskeletal diseases: a comparison between Neural Therapy and conventional medicine. BMC Complementary and Alternative Medicine 2008, 8, 33. 6. Weinschenk.S; Neural therapy—A review of the therapeutic use of local anesthetics, Acupuncture and Related Therapies 2012, 1, 5–9. 17.Nazlikul,H; Ergänzende Therapie bei ankylosierender Spondylitis. Komplementere und Integrative Medizin. 2008, 49, 22-25. 7.Nazlıkul H; Akupunktur ve Nöralterapi Etki Mekanizmaları, Kullanım Alanları, Ortak Yönleri ve farklılıkları. BARNAT 2,4. 18.Nazlikul H. Migren ve Nöralterapi; Nöralterapi ile Migren tedavisi konusunda yapılmış bazı çalışmaların değerlendirilmesi. BARNAT 2008, 2, 5. 8. Egli S, Pfister,M, Ludin SM, Puente de la Vega K, Busato,A; and Fischer,L; Long-term results of therapeutic local anesthesia (neural therapy) in 280 referred refractory chronic pain patients; Forsch Komplementmed 2014, 21, 310-3. 19.Nazlikul H. Lateral epikondiliti olan 80 vakanın Nöralterapi ve Manuelterapi ile tedavisi. BARNAT 2009, 3, 8. 4.Barop H,Taschenatlas der Neuraltherapie nach Huneke, Hippokrates,2006 9. Fischer L, Ludin SM, Puente de la Vega K, Sturzenegger M. Neuralgia of the glossopharyngeal nerve in a patient with posttonsillectomy scarring: recovery after local infiltration of procaine-case report and pathophysiologic discussion. Neurol Med 2015, 560546. 10.Saha FJ, Komhard V, Langhorst J; Successful endoscopic neural therapy of a patient with chronic pain syndrome after rectum gunshot injury, Forsch Komplementmed2014, 21: 310-3. 11.Weinschenk S, Hollmann MW, Strowitzki T ; New perineal injection technique for pudendal nerve infiltration in diagnostic and therapeutic procedures. Arch Gynecol Obstet 2016, 293, 80513. 12.Gibson RG, Gibson SL. Neural therapy in the treatment of multiple sclerosis. Journal of Alternative and Complementary Medicine 1999, 5, 543–52. 13.Bjorck S, Dahlstrom A, Ahlman H. Treatment of distal colitis with local anaesthetic agents. Pharmacology and Toxicology 2002, 90, 173–80. 14.Layer P, et al. Effects of systemic administration of a local anesthetic on pain in acute pancreatitis: 20.Nazlıkul H. Thorakale Blockaden und Wirkung der Neuraltherapie in Kombination mit manueller therapie. Manuelle Medizin. 2010, 48, 329-338. 21.Nazlıkul H. İnfertilite tedavisinde Nöralterapinin yeri ve önemi. BARNAT 2011, 5, 2. 22.Erdoğan D. Nöralterapinin IVF uygulamalarındaki başarıya katkıları nedir? BARNAT 2013, 7, 2. 23.Özkan N. Kas iskelet sisteminin tedaviye dirençli hastalıklarında nöralterapinin yeri. BARNAT 2014, 8, 2, 24.Atalay NS, Sahin F. Comparison of efficacy of neuraltherapy and physical therapy in chronic low back pain, Afr J Tradit Complement Altern Med 2013; 10: 431–435. 25.Demiryılmaz İ, Ferah A. Yara iyileşmesinde Nöralterapinin etkinliği; V.Uluslararası Nöralterapi Kongresi Özet Kitapçığı, Mayıs 2014. 26.Fischer, L, Barop, H, Maxion-Bergemann S. Health Technology Assessment Neuraltherapie nach Huneke (HTA).Programm Evaluation Komplementärmedizin (PEK); 2005. Available from: http://www.santh. ch/ assets/files/downloadsection/de/3 Literatur/ 40 Publikationen / Health %20 technology %20 assesment-Bericht%20Zusammenfassung.pdf. 27 Didem AKÇALI ÇeviriTuba Makale Ankara Akupunktur 2016; 4 (1): 28-44 AKUPUNKTURUN YARDIMCI ÜREME TEKNİKLERİNDE ROLÜ Cui Hong Zheng1, Ming Min Zhang2, Guang Ying Huang1, Wei Wang3 1 Institute of Integrated Traditional Chinese and Western Medicine, Tongji Hospital, Tongji Medical College, Huazhong University of Science and Technology, Wuhan, Hubei 430030, China 2 Department of Integrated Traditional Chinese and Western Medicine, Tongji Hospital, Tongji Medical College, Huazhong University of Science and Technology, Wuhan, Hubei 430030, China 3 Department of Neurology, Tongji Hospital, Tongji Medical College, Huazhong University of Science and Technology, Wuhan, Hubei 430030, China Çeviren: Doç. Dr. Didem AKÇALI Özet Çalışmanın amacı, akupunkturun yardımcı üreme tekniklerinde rolüyle ilgili güvenilir kanıt sağlamak için sistematik derleme ve metaanalizdir. Çalışmaya manuel, elektrikli, lazer akupunktur (LA) dahil tüm akupunktur tekniklerinin klinik gebelik hızına (CPR), in vitro fertilizasyon (IVF) ile veya yapay inseminasyonla canlı doğum hızına (LBR) etkisini değerlendiren tüm randomize kontrollü çalışmalar dahil edildi. Kontrol gruplarında sham akupunktur ya da akupunktur yoktu. Sham akupunkturda, akupunktur noktalarına sham akupunktur, akupunktur noktası olmayan ya da farklı yerlere sham akupunktur, sham LA veya yapışkan bant uygulandı. Bu yazıda 23 çalışma (toplam 5598 katılımcı) değerlendirildi. Akupunktur gruplarında CPR toplamı, diğer tüm kontrol gruplarından anlamlı olarak fazlaydı; LBR her iki grup arasında benzerdi. Yanıtlar kontrol tipi ve / farklı akupunktur zamanlarının duyarlılık analizi yapıldığında oldukça farklıydı. Sonuçlar esas olarak akupunkturun özellikle kontrollü over hiperstimulasyonu (COH) döneminde IVF yapılan kadınlarda gebelik sonuçlarını iyileştirdiğini gösterdi. Bireyselleştirilmiş akupunktur programıyla IVF’teki akupunkturun daha olumlu sonuçları izlenebilir. 1. Giriş Akupunktur geleneksel Çin tıbbının (TCM) en az 300 yıl öncesine dayanan önemli bir bileşenidir. Akupunktur entegrasyon ve çift yönlü hakimiyet esasına dayanan vücudun kendi düzenleme sistemini uyardığından hastalıkları iyileştirir. Akupunktur uygunluğu, yan etkisi olmaması ve özgül tedavi etkisiyle batılı ülkelerde giderek daha fazla popülarite kazanmış- tır (1). Hastalık tedavi yöntemi olarak, akupunktur TCM meridyen ve akupunktur noktaları prensiplerine dayanır. Meridyenler hayat enerjisinin dolaştığı ve akupunktur noktalarının dağıldığı geçit ağının ana ve yan kanallarıdır. Ana meridyenler 14 tanedir; bunların üzerinde 300’den fazla akupunktur noktası mevcuttur. Akupunktur noktaları izole değildir; iç organların hayat enerjisinin (çi ve kan) dolaştığı vücut yüzeyindeki özel noktalardır. Bir başka deyiş- İletişim Bilgileri: Dr. Didem AKÇALI, Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı Algoloji Bilim Dalı, ANKARA Tel: 0532 7401345 [email protected] 28 Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016 le, akupunktur noktaları ve batı tıbbında organlara denk gelen iç organlar arasında kalıtsal ilişki vardır. Dolayısıyla hastalık etkileri akupunktur noktaları ve meridyenlerle yansıyan hastalık etkenleri akupunktur organlarından meridyenler boyunca organları etkileyebilirler. Klasik akupunkturda meridyenler boyunca akupunktur noktalarına cilde steril çelik iğneler yerleştirilir. İğneler daha sonra elle ya da elektroakupunkturla (EA) küçük elektrik akımıyla uyarılırlar. Lazer akupunktur (LA), yeni bir tedavi şeklidir; modern bilim ve teknolojiyi klasik usullerle birleştirir; düşük enerjili lazer akımı kullanarak akupunktur noktalarını direkt olarak uyarır. İn vitro fertilizasyon- embryo transferi (IVF-ET), en başarılı infertilite tedavisidir ve çoğu kişi için gebelikte son ümittir. Ancak taze, vericiden olmayan oosit kullanılan tek indüklenmiş siklus başına ortalama IVF doğum hızı sadece %33’tür (2). IVF sikluslarının çoğu gebelikle sonuçlanmaz. IVF’in siklus başına göreceli düşük başarısı nedeniyle bazı hastalar birkaç ET sonrası da, over hiperstimulasyonu için (OHS), in vitro fertilizasyon, embryo kültür ve transferi ve diğer aşamalarda uygun teknikler kullanılsa da başarılı olamazlar. Benzer şekilde intrauterin inseminasyonun (IUI) başarı oranı da tatmin edici değildir. Dolayısıyla tekrarlayan denemeler hasta ve ailelerinin üzerine ekonomik baskı oluşturur. Stener-Victorin ve ark.’nın (3) 1999’daki ilk raporunda, akupunkturun IVF’in klinik gebelik oranını (CPR) artırabileceği, yardımcı üreme tekniklerinde (ART) akupunkturun uygulanması uluslararası toplumda büyük ilgi çekmiştir. Son yıllarda, IVF’te akupunkturun etkisini inceleyen 40’tan fazla klinik çalışma yapılmıştır. Ancak, akupunkturun IVF gebelik hızını artırıp artırmadığı hala tartışmalıdır. Bazı çalışmalar akupunkturun IVF’e eklenmesiyle pozitif etki bildirirken, bazıları bu etkiyi kabul etmemektedir. Akupunkturun IVF başarısını artırıcı etkisini araştırmak üzere 7 randomize kontrollü çalışma (RKT) yapılmıştır. Ancak, RKÇ’ların bu metaanalizinde çelişkili sonuçlar elde edilmiştir. İlk metaanaliz Manheimer ve ark. (1366 katılımcılı 7 çalışma) tarafından yapılmış ve Şubat 2008’de BMJ’da basılmıştı (4). Bu çalışmanın ana sonucu, akupunkturun IVF yapılan kadınlarda ET sıralarında uygulanmasıyla klinik gebelik hızının devam eden gebeliğin ve canlı doğumu arttırdığıdır. İkinci analiz Ng ve ark. (10 çalışmada 200 hasta) tarafından Haziran 2008’de Fertility Sterility dergisinde yayınlandı (5); açıkça akupunktur özellikle embryo transfer gününde yapılırsa IVF gebelik hızının anlamlı olarak arttığı gösterildi. Cheong ve ark. (6) tarafından Cochrane Collaboration’da 2008’de (13 çalışma, 2300 katılımcı) yayınlanan 3. analizin sonucunda embryo transfer gününde yapılan akupunkturun canlı doğum hızını artırdığı, ancak klinik gebelik hızını artırmadığı ve akupunktur oosit alınma sıralarında yapıldığında gebeliğin sonucuna etki etmediği sonucuna varıldı. Diğer dört metaanalizde, El-Toukhy ve ark. (13 çalışma, 2500 katılımcı) (7), Cheong ve ark. (14 çalışma, 2670 katılımcı) (8), El-Toukhy ve Khalahaf (9) ve Sunkara ve ark. (10) (14 çalışma, 2870 katılımcı), IVF sırasında akupunktur kullanımının faydası gösterilmedi. Aynı soruya yanıt arayan bu metaanalizler neden farklı yanıtlarla sonuçlanıyor? Sistematik derlemeler ve metaanalizler genellikle kanıt elde etmek için en çok güvenilen araçlardır. Ancak sıklıkla bulgu ve sonuçları farklıdır. Bu farkların en önemli sebepleri, derlemelerde bir şekilde yer aldığı gibi dahil etme kriterleri, literatür taraması metodu, veri toplanması ve veri analizindeki (11) farklılıklardır. Özellikle yeni ve daha eski RKÇ’larda bu analizler ihmal edilir. Dolayısıyla yayınlanan metaanalizden tam bir sonuç çıkartmak zordur. Buna bağlı olarak, akupunkturun ART’de ek olarak kullanıldığında gebelik sonuçlarını iyileştirdiği konusunda güvenilir sonuç elde etmek için yeni, kapsamlı sistematik derlemeler ve genel metaanalizler gereklidir. 2. Materyal ve Metodlar 2.1. Araştırma Tekniği. İlgili çalışmalar için Pubmed (1977-Haziran 2011), EMBASE (1974-Haziran 2011), Cochrane kütüphanesi ve klinik çalışmalar kayıtları dahil dijital veritabanlarında tarama yaptık. Wanfang veritabanı (1998-Haziran 2011) ve VIP Veritabanı gibi Çin veritabanlarını da inceledik. Aşağıdaki terimler ve MeSH terimleri kullanıldı: akupunktur, elektroakupunktur, akupunktur ve moksibisyon, akupunktur noktası, IVF, in vitro fertilizasyon, intrauterin inseminasyon, yapay inseminasyon, yar29 Didem Tuba AKÇALI dımlı konsepsiyon ve yardımcı üreme teknikleri vb. Bu tarama tekniğiyle klinik çalışmalara ulaştık. Çin veri tabanında aşağıdaki terimler kullanıldı: ‘ZHEN JIU’ (anlamı akupunktur ve moksibüsyon), ‘ZHEN CI’ (anlamı akupunktur), ‘TI WAI SHOU JING’ (anlamı in vitro fertilizasyon), ‘SHI GUAN YING ER’ (anlamı tüp bebek), ‘REN GONG SHOU JING’ (anlamı yapay inseminasyon), ‘GONG QIANG NEI REN GONG SHOU JING’ (anlamı intrauterin inseminasyon), ‘FU ZU SHENG ZHI JI SHU’ (anlamı yardımcı üreme teknikleri) vb. İlgili yayınların kaynakları da dikkatlice tarandı ve çalışmaya uygun araştırmalar eklendi. Çalışmaların planı ve sonucuyla ilgili sorular için çalışmadan çıkartılan sonucu teyid etmek ya da bazı konulara açıklık getirmek için sorumlu yazarla görüşüldü. 2.2. Çalışma seçimi. Tüm RKÇ’lar manuel (MA), elektrikli (EA) ve LA teknikler dahil, akupunkturun intrasitoplazmik sperm enjeksiyonu (ICSI) ile veya ICSI olmaksızın IUI veya IVF geçiren kadınlarda CPR veya canlı doğum hızına etkisini değerlendirdi. Kontrollü gruplarda sham uygulama yoktu. Prensipte beş sham uygulamasına rastlandı: (1) akupunktur noktalarının yakınına yüzeyel iğneleme, (2) akupunktur noktası olmayan noktalara ya da fertiliteyi etkilemeyeceği düşünülen akupunktur noktalarına gerçek iğneleme, (3) gerçek akupunktur noktası üzerine veya yakında akupunktur noktası olmayan noktalara künt iğneleme (Streitberger plasebo akupunkturu, örn.), (4) akım vermeden elektriksel uyarı, (5) lazer cihazının ışık akımlarını yansıtmadığı LA, yazı ya da özet tipine, diline bakılmadan tüm yayınlar çalışmaya dahil edildi. Retrospektif, olgu serisi ve çapraz planlanan çalışmalar hariç turuldu. CPR’nin açık olmadığı, özellikle tam gebelik sayısını (olay) ve başlangıç durumunu (toplam) vermeyen RKÇ’lar hariç tutuldu. 2.3. Veri oluşturulması. Literatür taraması, çalışma seçimi, veri oluşturulması ve istatistiksel analiz iki farklı hakem tarafından bağımsız olarak yapıldı (Zheng ve Zhang). Dahil edilme ya da analizlerle ilgili görüş ayrılıkları 3. hakem tarafından anlaşma ya da hakem kararıyla çözüldü. 30 Her çalışmanın farklı özellikleri incelendi: randomizasyon yöntemi, bölüştürme gizlenmesi, körleme, örneklem büyüklüğü, katılımcı özellikleri, girişim (akupunktur tipi, MA, EA veya LA), uygulama zamanı, tedavi süresi, kontrol tipi (hiç ya da sham akupunktur), randomizasyon sayısı ve gebelik sonucu vb . Gebelik sonuçları biyokimyasal gebelik hızı (BPR), devam eden gebelik hızı (OPR), LBR, implantasyon hızı, düşük hızı ve belirtilen tedavi yan etkilerinden oluşuyordu. CPR, BPR’den daha doğruydu. Dahil edilen çalışmalardan OPR ve LBR verilerinin tamamını bulmak mümkün değildi; ancak, LBR en önemli sonuçtur; dolayısıyla CPR ve LBR bu çalışmaların diğer sonuçlarındansa gerçek kombine etkisini temsil eder. 2.4. İstatistiksel değerlendirme. Bu çalışmalarda bildirilen gebelik sonuçları toplanarak Review Manager 5,1 metaanaliz yazılımıyla %95 güven aralıklı (CI) Odds ratio (OR) olarak ifade edildi. Bu yazıda, kontrol tipi ve akupunktur zamanı duyarlılık alt grubu analizinde kullanıldı. Bu metaanalizlerde çalışmaların özellikleri heterojenite gösterirse p>0,05 sabit etki modeli, değilse gelişigüzel etki modeli kullanıldı. Tüm metaanalizler randomize edilen kadın sayısına dayanıyordu. Yani, tedavi etme hedefi için (ITT) analizi kullanıldı. Tedavi etkilerinin heterojenliği grafik olarak “forest plot” analizi kullanılarak ve ki kare istatistik yöntemiyle değerlendirildi. “Funnel plot” ile yayınlama taraf tutması değerlendirildi. Yayınlama taraf tutması asimetrik funnel plota neden olabilir; funnel plot asimetrisi ağırlıklı lineer regresyon analizi (R2,0) yazılımıyla incelendi. 3. Bulgular 3.1. Araştırma sonuçları. Tanımlama ve taramadan sonra (Şekil 1), akupunktur ve IVF ile ilgili 32 çalışma uygun görüldü. 23 çalışma (toplam 5598 katılımcı, Tablo 1) bu derlemeye dahil edildi ve 9’u hariç tutuldu. Hariç tutulan 9 çalışma, Quintero (12), Udoff ve ark. (13), Humaidan (14), Moy ve ark. (15), Kong ve Hughes (16), Li ve ark. (17), Omodei ve ark. (18), Gejerwall ve ark. (19) ile Magarelli ve ark. (20) idi. Quintero (12) çalışması randomize kontrollü çift kör Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016 Veritabanı taramasıyla bulunan 141 kayıt Diğer kaynaklardan elde edilen 16 ek kayıt 3.2.3. Merkezler. Çalışmaların dördü çok merkezli (3, 27, 35, 40), kalan 19’u tek merkezliydi. Çiftler çıkartıldıktan sonra geriye kalan 157 kayıt Kayıtların 157’si tarandı Tam metin makalelerin 32’si uygunluk için değerlendirildi Çin’de 6 (28, 30, 32-34, 39) ve Danimarka’da 3 çalışma (24, 35, 41) yapılmıştı. 125 kayıt dışlandı Tam metin makalelerin 9’u çeşitli sebeplerle dışlandı Çalışmaların 23’ü meta-analizde yer aldı Şekil 1: Çalışmaya dahil edilmeyle ilgili akış seması bir çalışma olsa da, sham akupunktur kontrolü için iğneye benzer malzemenin kullanılan çapraz çalışmaydı. Dahası, tam gebelik olayı ve toplamı verisi eksikti; çünkü çalışmada sadece PR kullanılmıştı; Udoff ve ark. 2006 (13), Moy ve ark. 2008 (15), Omodei ve ark. 2010 (18) çalışmasında da böyleydi. Humaidan ve ark. 2006 (14) ile Kong ve ark. 2009 (16) da RKÇ idi, ancak kontrolü girişim grubundan sadece uyarı parametresi farklı olan bir gerçek akupunktur grubuydu. Li ve ark.’nın 2009 (17) çalışmasında iptal olan IVF siklusu sayısı verisi tutarlı değildi; bu nedenle hariç tutuldu. Gejerwall ve ark. 2005 (19) çalışması RKÇ olmasına karşın, sadece BPR verisi olduğundan, CPR veya LBR olmadığından hariç tutuldu. Magarelli ve ark. 2009 (20) randomize çalışma değildi. 3.2.4. Amaç ve sonuçlar. Bu çalışmalardan 4’ü (3, 40-42), akupunkturun oosit aspirasyonu (OA) sırasında ağrı giderici etkisini incelemek için yapılmıştı ve dört çalışmadan ikisinde (41, 42) primer amaç için sekonder IVF sonucu yerine gerekli örneklem sayısı hesaplanmıştı. Kalan 19 çalışma akupunkturun IVF gebelik hızına etkisini değerlendirmek için yapılmıştı, fakat sadece 10’unda çalışma grupları arasında IVF gebelik hızına akupunkturun etkisi için yeterli örneklem büyüklüğü kullanılmıştı. On iki çalışmada ITT analizi, sekizinde TTP analizi ve üçünde ITP ve TTP analizi birlikte kullanılmıştı (Tablo 1). 3.2.5. Girişimler ve Kontroller. Tablo 1’de gösterildiği gibi, 16 çalışma MA’yı yardımcı tedavi olarak, ikisi LA’yı da ikinci girişim grubu olarak kullanmış (7, 10), ve Westergaard ve ark (5), 2 MA uygulama grubu ve 1 kontrollü grup kullanmıştı. sekiz çalışmada EA kullanılmıştır. 3.2.1. Yayın formu. Çalışmaların onsekizi tam metin, beşi (22, 26, 27, 29, 7) özet olarak basılmıştı. Yirmi çalışma İngilizceyken üçü Çinceydi (28, 30, 39). Beş çalışmada Streitberger akupunkturu kontrol olarak kullanılmıştır: Smith ve ark. (23), bu sham akupunktur grubunu gerçek noktalara yakın yerlere uygulamıştır ve Paulus ve ark. (22), So ve ark. (33, 34) ile Andersen ve ark. (35), sham akupunkturu çalışma gubundaki akupunktura benzer olarak uygulamıştır. Dieterle ve ark. (25), fertiliteyi etkilemeyecek akupunktur noktalarına gerçek iğneleme yapmış, Benson ve ark. (26) ve Fraterelli ve ark. (29) sham LA, Sator-Katzenschlager ve ark. (42) iğne yerine yapışkan bant kullanmışlardır ve elektrik uyarısı kullanmamışlardır; Moy ve ark. (38), akupunktur noktası olmayan yerlere iğne uygulamıştır. Onbeş çalışma kontrol grubu olarak girişim yapmamayı veya gevşemeyi kullanmışlardır. Benson ve ark. ile Fraterelli ve ark.’nın 2 girişim grubu (MA ve LA) ve 3 kontrol grubu (sham LA; gevşeme ve girişim yapılmayan) vardır. 3.2.2. Ülke. Çalışmalar 9 farklı ülkedendi. Üçü Almanya’da fertilite kliniklerinde yapılmıştı (21, 22, 25); beşi ABD’de (26, 27, 29, 31, 38), Avusturalya’da (23), Brezilya’da (36), İtalya’da (37), ve Avusturya’da birer çalışma yapılmıştı. İsveç’te 2 çalışma (3, 40), İstatistiksel analizde tüm kontrolleri 5 gruba ayırdık: akupunktur noktalarına sham akupunktur, akupunktur noktası olmayan veya uygun olmayan noktalara sham akupunktur, girişim yapmamak veya gevşeme kontrollü, sham LA ve yapışkan bantlar. 3.2. Çalışmaların özellikleri 31 32 Amaç IVF sonucu IVF sonucu IVF sonucu IVF sonucu IVF sonucu IVF sonucu IVF sonucu IVF sonucu IVF sonucu IVF sonucu IVF sonucu IVF sonucu IVF sonucu IVF sonucu IVF sonucu Yazar (1) Paulus et al. [21] (2) Paulus et al. [22] (3) Smith et al. [23] (4)Westergaard et al. [24] (5) Dieterle et al. [25] (6) Benson et al. [26] (7) Craig et al. [27] (8) Cui et al. [28] (9) Fratterelli et al. [29] (10) Chen et al. [30] (11) Domar et al. [31] (12) Ho et al. [32] (13) So et al. [33] (14) So et al. [34] (15) Andersen et al. [35] Evet Evet Evet Hayır Hayır Hayır Hayır Evet (2) Evet Belirsi z Hayır Evet Hayır Girişim EA Hayır MA Hayır Güç analizi LA Akupunktur noktalarına yalancı aku. Tablo 1: Bu yayında dahil edilen çalışmaları özellikleri Kontrol Aku. noktası olmayan ya da uygunsuz noktalara yalancı aku. (2) (2) NT ya da RX Yalancı LA Yapışkan bantlar A A A C C A CPR A C A A A A A A A Akupunktur kesişimi LBR ITT ve TPP ITT ITT ITT ITT ve TPP ITT ITT ITT TPP ITT ITT TPP ITT ITT ITT Analiz Didem Tuba AKÇALI 19 IVF sonucu, 14 Ağrı giderme 11 Evet Evet Ağrı giderme 16 (17) 8 2 LA 4 Akupunktur noktalarına yalancı akup. 3 Kontrol Akup. noktası olmayan ya da uygunsuz noktalara yalancı akup. 15 (17) NT ya da RX 2 Yalancı LA 1 Yapışkan bantlar 14 A 4B 5C B B B B C A C A Akupunktur kesişimi 23 CPR 6 LBR 15 ITT, 11 TPP TPP TPP TPP TPP TPP ITT ve TPP TPP ITT Analiz Not: MA: manuel akupunktur; EA: elektroakupunktur; LA: lazer akupunktur; Aku.: akupunktur. NT: girişimsel olmayan tedavi; RX: gevşeme; A: akupunktur embryo transferi (ET) sırasında uygulandı; B: akupunktur oosit aspirasyonu (OA) sırasında uygulandı; C: akupunktur esas olarak kontrollü over hiperstimulasyonu (COH) sırasında uygulandı; CPR: klinik gebelik hızı; LBR: canlı doğum hızı; Westergaard 2006 MA (2): 2 MA grubu; Benson 2006, Fratterelli 2008 NT veya RX (2): iki kontrollü grup. ITT: tedavi etme analizi; TPP: protokol öncesi tedavi analizi. Toplam Evet Evet Ağrı giderme Hayır Evet Belirsiz Girişim EA Hayır Evet IVF sonucu IVF sonucu IVF sonucu IVF sonucu Ağrı giderme Ağrı giderme (16) Madaschi et al. [36] (17) Arnoldi et al. [37] (18) Moy et al. [38] (19) Cui et al. [39] (20) StenerVictorin et al. [3] (21) StenerVictorin et al. [40] (22) Humaidan and StenerVictorin [41] (23) SatorKatzenschlager et al. [42] MA Güç analizi Amaç Yazar Tablo 1: Devam Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016 33 Didem Tuba AKÇALI 3.2.6. Akupunktur zamanı. Çalışmaları akupunktur uygulama zamanlarına göre 3 gruba ayırdık (Tablo 1). A tipinde akupunktur ET civarında uygulanıyordu. A tipinin örneği hemen ET öncesinde ve sonrasında 25 dakikalık seanslar yapılan Paulus ve ark.’nın (21) çalışmasıdır. B tipinde akupunktur OA civarında yapılıyordu. B tipine örnek OA’dan en az 30 dk önce başlayan ve OA’dan hemen sonra bitirilen uygulamadır. Stener-Victorin (3) çalışmasıdır. C tipinde akupunktur COH sıralarında 4 ya da daha fazla seans uygulandı. C tipine örnek, Ho ve ark.’nın (32) çalışmanın 2. gününden OA öncesi güne kadar 2 hafta boyunca haftada 2 olmak üzere 4 tedavi yapılan çalışmasıdır. Toplam 14 tip A çalışma, 4 tip B ve 5 tip C çalışma vardır (Tablo 1). 3.3. Etki büyüklükleri 3.3.1.Kontrol tipleriyle karşılaştırıldıklarında (Tablo 2) 3.3.1.1. Tüm kontrol gruplarıyla karşılaştırılması. CPR verisi 23 çalışmadan elde edildi. Bu çalışmalar arasında anlamlı heterojenite vardır (p=0,0003 heterojenite testi). Random etki modeli kullanılarak biriken sonuçlar tüm akupunktur gruplarıyla tüm kontrol grupları arasında açık anlamlı fark gösterdi (n= 5598, %39,5’a karşılık %37,2, p= 0,05, OR= 1,21, %95 CI [1-1,46]. LBR verisi 6 çalışmadan elde edildi. Birikmiş sonuç 2 grup arasında farklı değildi (n=2396, %32,8’e karşılık %31,6, p=0,86, OR=1,03, %95 CI [0,76-1,40]). 3.3.1.2. Akupunktur noktalarına sham akupunktur uygulamasıyla karşılaştırılması. CPR verisi 4 çalışmadan elde edildi. Bu çalışmalar arasında belirgin heterojenite yoktu (p=0,27 heterojenite testi). Sabit etki modeli kullanıldığında birikmiş sonuçlar akupunktur grupları ve akupunktur noktalarına sham akupunktur grupları arasında fark göstermedi (n=1431, %36,1’e karşılık %40,3, p=0,09, OR=0,83, %95 CI [0,67, 1,03]). Akupunktur gruplarında birikmiş LBR sham akupunktur gruplarıyla karşılaştırıldığında anlamlı olarak daha düşüktü (3 çalışma, n=1231, %27,3’e karşılık %33,4, p= 0,02, OR= 0,74, %95 CI[0,58, 0,95]). 34 3.3.1.3. Akupunktur noktası olmayan ya da uygun olmayan noktalara sham akupunkturu uygulanmasıyla karşılaştırılması. Birikmiş CPR verisi akupunktur grupları ve akupunktur noktası olmayan ya da uygunsuz yerlere sham akupunktur grupları arasında anlamlı fark yoktu (3 çalışma, n=613, %35,9’a karşılık %27,6, p=0,31, OR=1,45, %95 CI[0,70, 2,98]). 3.3.1.4. Girişim yapılmayan veya gevşeme kontrollülerle karşılaştırılması. Akupunktur gruplarında birikmiş CPR ve LBR sırasıyla girişim yapılmayan veya gevşeme kontrollü gruplarından anlamlı olarak yüksekti (CPR 15 çalışma, n=3210, %41,4’e karşılık %36,7, p=0,03, OR=1,27, %95 CI [1,03, 1,58]; LBR 3 çalışma, n=1165, %37,7’ye karşılık %29,2, p=0,01, %95 CI[1,07, 1,77]). 3.3.1.5. Sham LA ile karşılaştırılması. Akupunktur gruplarında birikmiş CPR sonuçları sham LA gruplarından anlamlı olarak yüksekti (2 çalışma, n=1011, %52,6’ya karşılık %44,5, p=0,01, OR=1,38, %95 CI[1,08, 1,77]). LBR’de 2 grup arasında fark bulunmadı (1 çalışma, n=600, %40,5’a karşılık %35,4, p=0,22, OR=1,25, %95 CI[0,88, 1,77]). 3.3.1.6. Yapışkan bantlarla karşılaştırılması. Akupunktur gruplarında birikmiş CPR yapışkan bant kontrollü gruplarından anlamlı olarak daha yüksekti (1 çalışma, n=94, %46,9’a karşılık %23,3, p=0,03, OR=2,90, %95 CI[1,09, 7,71]). 3.3.2. Farklı akupunktur zamanları ve kontrollerle karşılaştırıldığında (Tablo 3) 3.3.2.1. ET zamanı civarında. Akupunktur gruplarında birikmiş ET zamanı civarında CPR ve LBR sonuçlarında tüm akupunktur ve tüm kontrol grupları arasında anlamlı fark yoktu. (CPR: 14 çalışma, n=4418, %40,5’a karşılık %39,0, p=0,32, OR=1,12, %95 CI[0,89, 1,42]; LBR: 5 çalışma, n=2647, %32,7’ye karşılık %34,2, p=0,67, OR=0,97, %95 CI[0,82, 1,14]). ‘ET civarı: akupunktura karşılık akupunktur noktalarına sham akupunkturun’ ve ‘ET civarı: akupunktura karşılık akupunktur noktası olmayan ya da uygunsuz noktalara sham akupunkturun’ sonuçları sırasıyla ‘3.3.1.2’ ve ‘3.3.1.3’ ile aynıydı. ‘ET civarı: akupunktura karşılık akupunktur noktalarına sham akupunkturun’ ve ‘ET civarı: akupunktura karşılık giri- Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016 Evidence-Based Complementary and Alternative Medicine Tablo 2 7 Table 2: Forest plots of IVF outcomes as compared by types of control. (i) Acupuncture versus all controls CPR Acupuncture Control Weight Events Total Events Total Paulus et al. [21] 34 80 21 80 4.1% Paulus et al. [22] 43 100 37 100 4.8% Smith et al. [23] 34 110 27 118 4.6% Westergaard et al. [24] 70 200 21 100 4.8% Dieterle et al. [25] 39 116 17 109 4.3% Benson et al. [26] 54 106 67 152 5.3% Craig et al. [27] 21 48 32 46 3.1% Cui et al. [28] 22 47 16 47 3.2% Fratterelli et al. [29] 213 402 278 598 7.4% Chen et al. [30] 9 28 6 27 1.9% Domar et al. [31] 24 78 23 68 3.9% Ho et al. [32] 9 30 4 14 1.5% So et al. [33] 72 185 91 185 6.1% So et al. [34] 41 113 50 113 5.1% Andersen et al. [35] 101 314 112 321 6.8% Madaschi et al. [36] 84 208 67 208 6.1% Moy et al. [38] 39 86 39 74 4.4% Arnoldi et al. [37] 22 102 10 102 3.3% Stener-Victorin et al. [3] 28 75 19 74 3.9% Stener-Victorin et al. [40] 43 136 49 138 5.3% Humaidan and Stener-Victorin [41] 46 100 50 100 4.9% Sator-Katzenschlager et al. [42] 30 64 7 30 2.6% Cui et al. [39] 14 34 11 32 2.5% Total (95% CI) 2762 2836 100.0% Total events 1092 1054 Heterogeneity: Tau2 = 0.11; Chi2 = 52.23, df = 22 (P = 0.0003); I 2 = 58% Test for overall effect: Z = 1.97; (P = 0.05) LBR Acupuncture Control Study or subgroup Weight Events Total Events Total Andersen et al. [35] 79 314 96 321 20.1% Fratterelli et al. [29] 163 402 70 198 20.0% Madaschi et al. [36] 70 208 57 208 18.0% So et al. [33] 55 185 71 185 17.6% So et al. [34] 33 113 40 113 14.3% Stener-Victorin et al. [3] 25 75 13 74 10.1% Total (95% CI) 1297 1099 100.0% Total events 425 347 Heterogeneity: Tau2 = 0.09; Chi2 = 14.00 df = 5 (P = 0.02); I 2 = 64% Test for overall effect: Z = 0.17 (P = 0.86) (ii) Acupuncture versus sham acupuncture at acupoints CPR Acupuncture Control Study or subgroup Weight Events Total Events Total Paulus et al. [22] 43 100 37 100 11.5% So et al. [33] 72 185 91 185 30.3% So et al. [34] 41 113 50 113 17.3% Andersen et al. [35] 101 314 112 321 40.9% Total (95% CI) 712 719 100.0% Total events 257 290 Heterogeneity: Tau2 = 3.92, df = 3 (P = 0.27) I 2 = 23% Test for overall effect: Z = 1.67 (P = 0.09) Study or subgroup Odds ratio M-H, random, 95% CI Odds ratio M-H, random, 95% CI 2.08 [1.07, 4.04] 1.28 [0.73, 2.26] 1.51 [0.84, 2.72] 2.03 [1.15, 3.55] 2.74 [1.44, 5.22] 1.32 [0.80, 2.17] 0.34 [0.15, 0.79] 1.71 [0.74, 3.92] 1.30 [1.01, 1.67] 1.66 [0.50, 5.53] 0.87 [0.43, 1.74] 1.07 [0.26, 4.34] 0.66 [0.44, 0.99] 0.72 [0.42, 1.22] 0.88 [0.64, 1.23] 1.43 [0.95, 2.13] 0.74 [0.40, 1.39] 2.53 [1.13, 5.66] 1.72 [0.86, 3.48] 0.84 [0.51, 1.39] 0.85 [0.49, 1.48] 2.90 [1.09, 7.71] 1.34 [0.49, 3.63] 1.21 [1.00, 1.46] 0.1 0.2 0.5 1 2 5 10 Favours control Favours treatment Odds ratio M-H, random, 95% CI Odds ratio M-H, random, 95% CI 0.79 [0.56, 1.12] 1.25 [0.88, 1.77] 1.34 [0.88, 2.04] 0.68 [0.44, 1.05] 0.75 [0.43, 1.32] 2.35 [1.09, 5.05] 1.03 [0.76, 1.40] 0.1 Odds ratio M-H, random, 95% CI 2 5 10 0.2 0.5 1 Favours control Favours treatment Odds ratio M-H, random, 95% CI 1.28 [0.73, 2.26] 0.66 [0.44, 0.99] 0.72 [0.42, 1.22] 0.88 [0.64, 1.23] 0.83 [0.67, 1.03] 0.1 0.5 1 5 10 2 0.2 Favours control Favours treatment 35 Didem Tuba AKÇALI 8 Evidence-Based Complementary and Alternative Medicine Tablo 2 - Devamı Table 2: Continued. LBR Acupuncture Control Weight Events Total Events Total So et al. [33] 55 185 71 185 33.4% So et al. [34] 33 113 40 113 19.0% Andersen et al. [35] 79 314 96 321 47.6% Total (95% CI) 612 619 100.0% Total events 167 207 Heterogeneity: Chi2 = 0.27, df = 2 (P = 0.87); I 2 = 0% Test for overall effect: Z = 2.36 (P = 0.02) (iii) Acupuncture versus sham acupuncture at non- or inappropriate points Study or subgroup Odds Ratio M-H, Random, 95% CI Odds ratio M-H, random, 95% CI 0.68 [0.44, 1.05] 0.75 [0.43, 1.32] 0.79 [0.56, 1.12] 0.74 [0.58, 0.95] 0.1 0.2 0.5 1 2 5 10 Favours control Favours treatment CPR Study or subgroup Acupuncture Control Events Total Events Total Dieterle et al. [25] 39 116 17 109 Moy et al. [38] 39 86 39 74 Smith et al. [23] 34 110 27 118 Total (95% CI) 312 301 Total events 112 83 Heterogeneity: Tau2 = 0.31; Chi2 = 8.15, df = 2 (P = 0.02); I 2 = 75% Test for overall effect: Z = 1.01 (P = 0.31) (iv) Acupuncture versus non intervention or relaxation control Weight Odds ratio M-H, random, 95% CI 32.7% 33.2% 34.1% 100.0% 2.74 [1.44, 5.22] 0.74 [0.40, 1.39] 1.51 [0.84, 2.72] 1.45 [0.70, 2.98] Odds ratio M-H, random, 95% CI 0.1 0.2 0.5 1 2 5 10 Favours control Favours treatment CPR Acupuncture Control Weight Events Total Events Total Arnoldi et al. [37] 22 102 10 102 5.1% Benson et al. [26] 54 106 43 100 8.2% Chen et al. [30] 9 28 6 27 2.7% Craig et al. [27] 21 48 32 46 4.7% Cui et al. [28] 22 47 16 47 4.9% Cui et al. [39] 14 34 11 32 3.7% Domar et al. [31] 24 78 23 68 6.2% Fratterelli et al. [29] 213 402 191 400 13.7% Ho et al. [32] 9 30 4 14 2.1% Humaidan and Stener-Victorin [41] 46 100 50 100 8.1% Madaschi et al. [36] 84 208 67 208 10.9% Paulus et al. [21] 34 80 21 80 6.6% Stener-Victorin et al. [40] 43 136 49 138 9.0% Stener-Victorin et al. [3] 28 75 19 74 6.2% Westergaard et al. [24] 70 200 21 100 8.0% Total (95% CI) 1674 1536 100.0% Total events 693 563 Heterogeneity: Tau2 = 0.07; Chi2 = 24.46, df = 14 (P = 0.04); I 2 = 43% Test for overall effect: Z = 2.20 (P = 0.03) Study or subgroup Odds ratio M-H, random, 95% CI Odds ratio M-H, random, 95% CI 2.53 [1.13, 5.66] 1.38 [0.79, 2.38] 1.66 [0.50, 5.53] 0.34 [0.15, 0.79] 1.71 [0.74, 3.92] 1.34 [0.49, 3.63] 0.87 [0.43, 1.74] 1.23 [0.93, 1.63] 1.07 [0.26, 4.34] 0.85 [0.49, 1.48] 1.43 [0.95, 2.13] 2.08 [1.07, 4.04] 0.84 [0.51, 1.39] 1.72 [0.86, 3.48] 2.03 [1.15, 3.55] 1.27 [1.03, 1.58] 0.1 1 2 5 0.2 0.5 10 Favours control Favours treatment LBR Study or subgroup Acupuncture Control Events Total Events Total Fratterelli et al. [29] 163 402 70 198 Madaschi et al. [36] 70 208 57 208 Stener-Victorin et al. [3] 25 75 13 74 Total (95% CI) 685 480 Total events 258 140 Heterogeneity: Chi2 = 2.17, df = 2 (P = 0.34); I 2 = 8% Test for overall effect: Z = 2.47 (P = 0.01) 36 Weight Odds ratio M-H, fixed, 95% CI 54.5% 37.0% 8.5% 100.0% 1.25 [0.88, 1.77] 1.34 [0.88, 2.04] 2.35 [1.09, 5.05] 1.38 [1.07, 1.77] Odds ratio M-H, fixed, 95% CI 0.1 0.2 0.5 1 2 5 10 Favours control Favours treatment Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016 Evidence-Based Complementary and Alternative Medicine Tablo 2 - Devamı 9 Table 2: Continued. (v) Acupuncture versus sham LA CPR Study or subgroup Acupuncture Control Events Total Events Total Benson et al. [26] 54 106 45 102 Fratterelli et al. [29] 213 402 179 401 Total (95%) CI 508 503 Total events 267 224 Heterogeneity: Chi2 = 0.04, df = 1 (P = 0.85); I 2 = 0% Test for overall effect: Z = 2.55 (P = 0.01) LBR Acupuncture Control Study or subgroup Events Total Events Total Fratterelli et al. [29] 163 402 70 198 Total (95% CI) 402 198 Total events 163 Heterogeneity: nonapplicable Test for overall effect: Z = 1.23 (P = 0.22) (vi) Acupuncture versus adhesive tapes Weight Odds ratio M-H, random, 95% CI 21.1% 78.9% 100.0% 1.32 [0.76, 2.27] 1.40 [1.06, 1.85] 1.38 [1.08, 1.77] Odds ratio M-H, random, 95% CI 0.1 Weight Odds ratio M-H, random, 95% CI 100.0% 100.0% 1.25 [0.88, 1.77] 1.25 [0.88, 1.77] 0.5 5 10 0.2 1 2 Favours control Favours treatment Odds ratio M-H, random, 95% CI 70 0.1 0.2 0.5 1 2 5 10 Favours control Favours treatment CPR Study or subgroup Sator-Katzenschlager et al. [42] Total (95% CI) Acupuncture Control Events Total Events Total 30 64 7 30 64 30 Total events 30 Heterogeneity: nonapplicable Test for overall effect: Z = 2.13 (P = 0.03) Weight Odds ratio M-H, random, 95% CI 100.0% 100.0% 2.90 [1.09, 7.71] 2.90 [1.09, 7.71] Odds ratio M-H, random, 95% CI 7 intervention or relaxation control” showed no significant dif= 2374, ferences the kontrolü two groupsgrupları (CPR: 7 arasında studies, n anlamlı şim veyabetween gevşeme 44.6% versus 40.7%, P = 0.13, OR = 1.27, 95% CI [0.93, fark (CPR:7 n=2374, %44,6’ya 1416, 38.2% versus 34.9%, P = 1.72];bulunmadı LBR, 2 studies, n = çalışma, 0.12, OR %40,7, = 1.19, 95% CI [0.96,OR=1,27, 1.49]). karşılık p=0,13, %95 CI[0,93, 1,72]; LBR, 2 çalışma, n=1416, %38,2’ye karşılık %34,9, p=0,12, [0,96, 1,49] 3.3.2.2. Around the OR=1,19, Time of OA.%95 The CI pooled CPR and LBR results from the studies in which acupuncture was performed around the time of the civarında. OA showed Akupunkturun no significant differences 3.3.2.2. OA zamanı OA zabetween all acupuncture groups and all controlled groups manı sıralarında uygulandığı CPR ve LBR çalışmalarının (CPR: 4 studies, n = 717, 39.2% versus 36.5%, P = 0.48, sonuçları tüm ve tüm 95%akupunktur CI [0.82. 1.52]; LBR: kontrol 1 studies,gruplarınn = 142, OR = 1.12, OR = 2.08, 95% CI [0.96, 33.3% 19.4%, (CPR: P = 0.06, da farkversus göstermedi 4 çalışma, n=717,%39,2’ye 4.50]). The results were a little different when the type of karşılık %36,5, p=0,48, OR=1,12, %95 CI [0,82, control was examined in a subgroup analysis. Acupuncture 1,52]); LBR:1 çalışma, n=142, %33’e karşılık %19,4, versus non intervention or relaxation controlled: CPR, 3 = 623, 37.6% versus P = 0.96,Kontrol OR = 0.99, studies, n OR=2,08, p=0,06, %95 CI 37.8%, [0,96,4,50]). tipi = 142, 33.3% 95% CI [0.71, 1.37];incelendiğinde LBR, 1 studies, nsonuçlar alt grup analiziyle birazversus daha 19.4%, P = 0.06, OR = 2.08, 95% CI [0.96, 4.50]. Acupuncfarklıydı. yapılmayan = 94, 46.9% versus ture versus Akupunktura adhesive tapes: 1karşılık studies, ngirişim ya da Pgevşeme kontrollü: CPR, 3 çalışma, = 0.03, OR = 2.90, 95% CI [1.09 to 7.71]. n=623, 23.3%, %37,8’e karşılık %37,8, P=0,96, OR=0,99, %95 CI [0,71, 1 çalışma, %33,3’e 3.3.2.3. 1,37]; DuringLBR, the Time of COH.n=142, The pooled CPR karşıresult around the time of theOR=2,08, COH from%95 all acupuncture lık %19,4, p=0,06, CI [0,96, groups 4,50]. was significantly higher than that from all controls (5 studies, Akupunktura karşılık yapışkan bantlar: 1 çalışma, n = 463, 31.5% versus 21.2%, P = 0.01, OR = 1.75, 0.1 0.2 0.5 1 2 5 10 Favours control Favours treatment 95% CI [1.13, 2.71]). This was also the result of subgroup analysis %46,9’a “around COH, acupuncture non intervention n=94, karşılık %23,3,versus p=0,03, OR=2,90, or relaxation control”. %95 CI [1,09, 7,71]. 3.4. Side Effects. None of the 23 trials reported evidence of 3.3.2.3. COH civarında. ovarian hyperstimulation or Tüm of anyakupunktur treatment sidegruplarıneffects. da toplu CPR sonuçları, tüm diğer kontrollere göre anlamlı olarak yüksekti (5 çalışma, n=463, %31,5’e 4. Discussion karşılık %21,2, p=0,01, OR=1,75, %95 CI [1,13, 4.1. Quality of Studies and Outcome. Although all 23 of the 2,71]. sırasında akupunkturun girişimsel on olmastudies COH were RCTs, few provided detailed information the yan ya da gevşeme kontrollü altconcealment, grup analizinin sorandomization procedure, allocation blinding of assessors, and so forth. There was also significant clinical nucu da aynıydı. heterogeneity among the studies, which may have been attributable to variations in the acupuncture techniques 3.4 Yan etkiler. 23 çalışmada da over hiperstimulas(MA, EA, or LA), time of commencement, total dose of yonu ya da diğer tedavi yan etkilerinden bahsedilthe intervention, method of control, acupoints, and patient populations across these studies. medi. Due to the nature of acupuncture studies, absolute double blinding 4. Tartışmawas often not possible. Some studies that used sham acupuncture for the controlled group came near to double blinding, while others that used non intervention as 4.1. Çalışmaların kalitesi ve unblinded sonuç. Çalışmaların 23’ü the controlled were completely trials. RKÇThe olsaregression da, birkaçı randomizasyonla, bölüştürme analysis showed that there were no significant publication for all of vb the ile comparisons (all gizlemesi, yetkililerinbiases körlemesi, ilgili detaylı P > 0.05). The most informative funnel plots (included trials’ bilgi vermektedir. Çalışmalar arasında belirgin klinik number > 10) were shown in Table 4. 37 Didem Tuba AKÇALI 10 Tablo 3 Evidence-Based Complementary and Alternative Medicine Table 3: Forest plots of IVF outcomes as compared by different acupuncture times and controls. (i) Around ET: acupuncture versus all controls CPR Acupuncture Control Study or subgroup Weight Events Total Events Total Paulus et al. [21] 34 80 21 80 5.9% Paulus et al. [22] 43 100 37 100 6.8% Smith et al. [23] 34 110 31 118 6.7% Westergaard et al. [24] 70 200 21 100 6.9% Dieterle et al. [25] 39 116 17 109 6.1% Benson et al. [26] 54 106 67 152 7.5% Craig et al. [27] 21 48 32 46 4.5% Fratterelli et al. [29] 213 402 278 598 10.2% Domar et al. [31] 24 78 23 68 5.6% So et al. [33] 72 185 91 185 8.4% So et al. [34] 41 113 50 113 7.1% Andersen et al. [35] 101 314 112 321 9.4% Madaschi et al. [36] 84 208 67 208 8.6% Moy et al. [38] 39 86 39 74 6.3% Total (95% CI) 2146 2272 100.0% Total events 869 886 Heterogeneity: Tau2 = 0.12; Chi2 = 39.14, df = 13 (P = 0.0002); I 2 = 67% Test for overall effect: Z = 1.00 (P = 0.32) LBR Study or subgroup Acupuncture Control Events Total Events Total Andersen et al. [35] 79 314 96 321 Fratterelli et al. [29] 163 402 224 598 Madaschi et al. [36] 70 208 57 208 So et al. [33] 55 185 71 185 So et al. [34] 33 113 40 113 Total (95% CI) 1222 1425 Total events 400 488 Heterogeneity: Chi2 = 8.55, df = 4 (P = 0.07); I 2 = 53% Test for overall effect: Z = 0.42 (P = 0.67) Weight 24.2% 36.4% 12.9% 17.0% 9.6% 100.0% Odds ratio M-H, random, 95% CI Odds ratio M-H, random, 95% CI 2.08 [1.07, 4.04] 1.28 [0.73, 2.26] 1.26 [0.71, 2.23] 2.03 [1.15, 3.55] 2.74 [1.44, 5.22] 1.32 [0.80, 2.17] 0.34 [0.15, 0.79] 1.30 [1.01, 1.67] 0.87 [0.43, 1.74] 0.66 [0.44, 0.99] 0.72 [0.42, 1.22] 0.88 [0.64, 1.23] 1.43 [0.95, 2.13] 0.74 [0.40, 1.39] 1.12 [0.89, 1.42] 0.1 Odds ratio M-H, fixed, 95% CI 0.2 0.5 1 2 5 10 Favours control Favours treatment Odds ratio M-H, fixed, 95% CI 0.79 [0.56, 1.12] 1.14 [0.88, 1.48] 1.34 [0.88, 2.04] 0.68 [0.44, 1.05] 0.75 [0.43, 1.32] 0.97 [0.82, 1.14] 0.1 0.2 0.5 1 2 5 10 Favours control Favours treatment (ii) Around ET: acupuncture versus sham acupuncture at acupoints. The CPR and LBR results are identical to those in Table 2(ii) (iii) Around ET: acupuncture versus sham acupuncture at non- or inappropriate acupoints. The CPR result is identical to that in Table 2(iii) (iv) Around ET: acupuncture versus non intervention or relaxation control CPR Study or subgroup Acupuncture Control Events Total Events Paulus et al. [21] 34 80 21 Westergaard et al. [24] 70 200 21 Benson et al. [26] 54 106 67 Craig et al. [27] 21 48 32 Fratterelli et al. [29] 213 402 278 Domar et al. [31] 24 78 23 Madaschi et al. [36] 84 208 67 Total (95% CI) 1122 Total events 500 509 Heterogeneity: Tau2 = 0.10; Chi2 = 15.35, df = 6 (P = 0.02); I 2 Test for overall effect: Z = 1.50 (P = 0.13) 38 Total 80 100 152 46 598 68 208 1252 = 61% Weight 11.6% 13.8% 15.3% 8.7% 21.8% 11.1% 17.8% 100.0% Odds ratio M-H, random, 95% CI Odds ratio M-H, random, 95% CI 2.08 [1.07, 4.04] 2.03 [1.15, 3.55] 1.32 [0.80, 2.17] 0.34 [0.15, 0.79] 1.30 [1.01, 1.67] 0.87 [0.43, 1.74] 1.43 [0.95, 2.13] 1.27 [0.93, 1.72] 0.1 0.2 0.5 1 2 5 10 Favours control Favours treatment Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016 Evidence-Based Complementary and Alternative Medicine Tablo 3 - Devamı 11 Table 3: Continued. LBR Study or subgroup Fratterelli et al. [29] Madaschi et al. [36] Total (95% CI) Acupuncture Control Events Total Events Total 163 402 224 598 70 208 57 208 610 806 Weight 73.9% 26.1% 100.0% Total events 233 281 Heterogeneity: Chi2 = 0.43, df = 1 (P = 0.51); I 2 = 0% Test for overall effect: Z = 1.57 (P = 0.12) (v) Around OA: acupuncture versus all controls CPR Acupuncture Control Study or subgroup Weight Events Total Events Total Stener-Victorin et al. [3] 28 75 19 74 15.5% Stener-Victorin et al. [40] 43 136 49 138 43.0% Humaidan and Stener-Victorin [41] 46 100 50 100 34.9% Sator-Katzenschlager et al. [42] 30 64 7 30 6.5% Total (95% CI) 375 342 100.0% Total events 147 125 Heterogeneity: Chi2 = 7.28, df = 3 (P = 0.06); I 2 = 59% Test for overall effect: Z = 0.70 (P = 0.48) LBR Acupuncture Control Study or subgroup Weight Events Total Events Total Stener-Victorin et al. [3] 25 75 13 67 100.0% Total (95% CI) 75 67 100.0% Total events 25 13 Heterogeneity: nonapplicable Test for overall effect: Z = 1.85 (P = 0.06) (vi) Around OA: acupuncture versus non intervention or relaxation control CPR Acupuncture Control Study or subgroup Weight Events Total Events Total Stener-Victorin et al. [3] 28 75 19 74 16.6% Stener-Victorin et al. [40] 43 136 49 138 46.0% Humaidan and Stener-Victorin [41] 46 100 50 100 37.4% Total (95% CI) 311 312 100.0% Odds ratio M-H, random, 95% CI Odds ratio M-H, random, 95% CI 1.14 [0.88, 1.48] 1.34 [0.88, 2.04] 1.19 [0.96, 1.49] 0.1 Odds ratio M-H, random, 95% CI 0.2 0.5 1 5 10 2 Favours control Favours treatment Odds ratio M-H, random, 95% CI 1.72 [0.86, 3.48] 0.84 [0.51, 1.39] 0.85 [0.49, 1.48] 2.90 [1.09, 7.71] 1.12 [0.82, 1.52] 0.1 Odds ratio M-H, random, 95% CI 0.5 2 0.2 1 5 10 Favours control Favours treatment Odds ratio M-H, random, 95% CI 2.08 [0.96, 4.50] 2.08 [0.96, 4.50] 0.1 Odds ratio M-H, random, 95% CI 0.2 1 2 5 10 0.5 Favours control Favours treatment Odds ratio M-H, random, 95% CI 1.72 [0.86, 3.48] 0.84 [0.51, 1.39] 0.85 [0.49, 1.48] 0.99 [0.71, 1.37] Total events 117 118 Heterogeneity: Chi2 = 3.10, df = 2 (P = 0.21); I 2 = 36% 2 5 0.1 0.2 10 0.5 1 Favours control Favours treatment Test for overall effect: Z = 0.05 (P = 0.96) LBR identical to the above in (v) (vii) Around OA: acupuncture versus adhesive tapes identical to that in Table 2(vi) (viii) Around COH: acupuncture versus all controls (=acupuncture versus non intervention or relaxation control) CPR Study or subgroup Cui et al. [28] Chen et al. [30] Ho et al. [32] Cui et al. [39] Arnoldi et al. [37] Total (95% CI) Acupuncture Control Events Total Events Total 22 47 16 47 9 28 6 27 9 30 4 14 14 34 11 32 22 102 10 102 241 222 Total events 76 47 Heterogeneity: Chi2 = 1.57, df = 4 (P = 0.81); I 2 = 0% Test for overall effect: Z = 2.51 (P = 0.01) Weight 27.5% 13.4% 12.3% 21.5% 25.3% 100.0% Odds ratio M-H, fixed, 95% CI Odds ratio M-H, fixed, 95% CI 1.71 [0.74, 3.92] 1.66 [0.50, 5.53] 1.07 [0.26, 4.34] 1.34 [0.49, 3.63] 2.53 [1.13, 5.66] 1.75 [1.13, 2.71] 0.5 10 0.1 0.2 1 5 2 Favours control Favours treatment 39 Didem Tuba AKÇALI heterojenlik de mevcuttu; bu da akupunktur tekniklerinde (MA, EA, LA), uygulama zamanında, toplam girişim sayısında, kontrol yöntemleri, akupunktur noktaları ve hasta populasyonu arasındaki varyasyondan kaynaklanmaktadır. Akupunktur çalışmalarının doğası gereği, sıklıkla tam çift körleme mümkün değildir. Kontrol grubunda sham akupunkturu kullanan bazı çalışmalar neredeyse çift körlemeye yaklaşmışlardır; ancak kontrol olarak girişim uygulanmayan diğerleri tamamıyla kör olmayan çalışmalardır. Regresyon analizi karşılaştırmalarda anlamlı yayınlanma taraf tutması olmadığı gösterildi (tüm p>0,05). En bilgi verici “funnel plot”lar (çalışma sayısı>10 olanlar dahil) Tablo 4’te gösterildi. 4.2. Sonuçların özetlenmesi. Genelde bu yazıya dahil edilen çalışmalar, önceki derlemelere dahil edilenlerden daha fazlaydı. Yeni çalışmalar 3 kaynaktan geliyordu: (a): daha önce kullanılmamış Çin veri tabanları; (b) önceki derlemelerden sonra yayınlanan çalışmalar; (c) önceki derlemelerde dahil edilmemiş birkaç çalışma. Önceki derlemelerle karşılaştırılırsa ([8], örn.), 2’sinin pozitif [36, 37], 7’sinin negatif sonucu olan (akupunktur ve kontrol grubu arasında CPR ve LBR’de anlamlı fark yoktu [28-30, 32, 34, 35, 38, 39]) 9 çalışma eklenmiştir. Çoğu olumsuz sonuçlu çalışma eklense de, metaanaliz sonucunda akupunktur gruplarında birikmiş CPR’nin anlamlı olarak tüm kontrol gruplarındakinden daha yüksek olduğu gösterilmiştir. Kontrol tipleri duyarlılık analiziyle incelendiğinde sonuçlar oldukça farklıydı (Akupunktura karşılık akupunktur noktalarına sham akupunktur: CPR; %36,1’e karşılık %40,3, p=0,09; LBR; %27,3’e karşılık %33,4, p=0,02. Akupunktura karşılık akupunktur noktası olmayan ya da uygunsuz yerlere sham akupunktur: CPR; %35,9’a karşılık %27,6, p=0,31. Akupunktura karşılık girişim yapılmaması veya gevşeme teknikleri: CPR %41,4’e karşılık %36,7, p=0,03; LBR, %37,7’ye karşılık %29,2, p=0,01. Akupunktura karşılık sham LA: CPR, %52,6’ya karşılık %44,5, p=0,01; LBR, %40,5’a karşılık %35,4, p=0,22. Akupunktura karşılık yapışkan bant: CPR, %46,9’a karşılık %23,3, p=0,03). 40 ‘Akupunktura karşılık tüm kontroller’, ‘akupunktura karşılık girişim yapılmaması veya gevşeme kontrolü’, ‘akupunktura karşılık sham LA’ ve ‘akupunktura karşılık yapışkan bant’ sonuçları psikolojik ya da plasebo etkiye bağlı olmaksızın akupunkturun gerçekten CPR ve LBR’yi artırmaya katkıda bulunduğunu göstermiştir. ‘Akupunktura karşılık akupunktur noktalarına sham akupunktur’ ile ‘akupunktura karşılık akupunktur noktası olmayan ya da uygunsuz yerlere sham akupunktur’ CPR sonuçları akupunktur ve sham akupunktur grupları arasında anlamlı fark olmadığını gösterdi. Buna göre akupunktur, sadece akupunktur noktalarında değil, akupunktur noktası olmayan noktalarda da özgül olmama etkisini indükler. Ancak Dieterle ve ark.’nın (25) çalışmasında, akupunktur noktalarına akupunkturun özgül etkisinin olduğunu destekleyecek şekilde uygunsuz noktalara akupunkturun gebelik hızına yan etkisi olduğu gösterilmiştir. Her akupunktur noktasının bir alanı vardır. Akupunktur noktası olmayan nokta, bir akupunktur noktasına çok yakınsa bu 2 etki arasında fark izlenmeyebilir. Vücutta bilinen ve bilinmeyen pek çok meridyen ve akupunktur noktası olduğundan gerçek bir akupunktur noktası olmayan nokta bulmak kolay değildir. Akupunktur grubunun LBR hızı neden ‘akupunktur noktalarına sham akupunktur’ grubundan daha düşüktür? ‘Akupunktur noktalarına sham akupunktur’ Steitberger plasebo kontrollüydü. Streitberger iğnesi, bakır tokmağın içinde sabit değildi. Ucu künt ve batıcı vasıfta, hastanın cildine değdiğinde cilde iğne batırılıyormuş hissi veren yapıdadır. İğne tokmağın içine doğru ilerler ve kısalmış görünür. Bazı araştırmacılar bu girişimsel olmayan plasebo akupunkturun akupunktur çalışmalarında en iyi kontrol olduğunu belirtirler. Ancak pek çok çalışma, bu plasebo yaklaşımının atıl bir kontrol olmadığını göstermektedir. Plasebo teknik çok yumuşaksa hasta iğne batmasını hissetmez; basınç çok arttığında akupressür etkisi (33) ekarte edilemez. Diğer yandan, minimal girişimsel akupunktur uyarısı, zararlı bir yanıta neden olan bir miktar rahatsızlık ve ağrıya yol açmaktadır. Dolayısıyla, gerçek akupunkturla ortaya çıkan olası zararlı reaksiyon bu girişimsel olmayan uygulamayla önlenebilir. Dolayısıyla Streitberger kontrollü grupta daha fazla LBR olabilir. İşte, bu sonuçtan akupunktur Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016 Tablo 4 Evidence-Based Complementary and Alternative Medicine 13 Table 4: Funnel plots of IVF outcomes as compared by different acupuncture times and controls. (i) Acupuncture versus all controls CPR CPR 0 SE (log[OR]) 0.2 0.4 0.6 0.8 1 0.1 0.2 0.5 1 OR 2 5 10 (ii) Acupuncture versus non intervention or relaxation control CPR CPR 0 SE (log[OR]) 0.2 0.4 0.6 0.8 1 0.1 0.2 0.5 1 OR 2 5 10 (iii) Around ET: acupuncture versus all controls CPR CPR 0 SE (log[OR]) 0.1 0.2 0.3 0.4 0.5 0.1 0.2 0.5 an active treatment that may affect the pregnancy outcome, using sham acupuncture as the control may confuse rather than clarify the interpretation of the effects of acupuncture on IVF outcomes [44]. Therefore, if the aim is only to evaluate the effectiveness of acupuncture, maybe we just require a non intervention control or a relaxation control. 1 OR 2 5 10 5. Conclusions These studies only related to the particular protocols used 41 and most do not bear any relation to what would be considered as the best practice in TCM for treating infertility. This paper indicates that acupuncture, especially around Didem Tuba AKÇALI noktalarının akupressür veya transkutanöz elektriksel uyarı gibi yüzeyden uyarılmasının ART’ta yardımcı bir tedavi olarak değerlendirilmesi gerektiğini çıkartabiliriz. Bu yolla daha iyi tedavi etkileri elde edilebileceği bellidir. Farklı akupunktur zamanları duyarlılık analiziyle incelendiğinde, birikmiş CPR ve LBR sonuçları ET veya OA civarında tüm akupunktur ve kontrol grupları arasında farklı değildir. Ancak, COH civarındaki CPR sonuçları iki grup arasında anlamlı olarak farklıdır (%31,5’a karşılık %21,2, p=0,01); bu da akupunkturun COH civarında yapılmasının en uygun olduğunu gösterir. 4.3. Çalışmanın kısıtlılıkları ve gelecekte olası düzeltmeler. Birincisi, bu klinik çalışmalar arasında özellikle akupunktur tedavisi ve akupunktur nokta seçiminde büyük heterojenite vardır. Bugüne kadar tedavi için genel kabul görmüş kaynak standardı eksiktir. Eski ve modern akupunktur kitaplarında açıkça Sanyinjiao, Jianjin ve Zhiyin gibi bazı akupunktur noktalarının iğnelenmesinin gebe kadınlarda düşüğe yol açabileceğinden uygun olmadığı açıkça vurgulanmaktadır. Dolayısıyla, IVF veya IUI ile gebelik hızının iyileşmesi ve artması için akupunktur uygulaması akupunkturun klasik uygulama yelpazesinin dışındadır. Ancak, farklı akupunktur şemaları farklı klinik etkilere yol açabilir. Küçük değişiklikler bile bazı çalışmalara çok farklı klinik etkilere yol açabilmektedir. Craig ve ark.’nın (27) akupunktur çalışması örneğin, Paulus ve ark.’nın (21) akupunktur şemasını temel alır ve sadece 2 akupunktur noktası eklenmiştir; ancak farklı akupunktur noktaları da bir başka etkileyebilecek faktör olduğundan 2 çalışmanın sonuçları farklıydı. Tabii ki, Craig ve ark. için de, akupunktur yapılmayan grupta (%70) anormal yüksek yanıt nedeniyle ilginç bir çalışmaydı. Ek olarak, çoğu akupunktur tedavi seansı, uzun süreli yetersizlik ya da dengesizliğe bağlı infertilite durumunu düzeltmek için çok kısadır. Dahası, akupunktur programları bireysel özelliklere göre sendrom ayrıştırılması ve tedavisinden yoksundur. Dolayısıyla, bazı uzmanlar bireysel akupunktur programıyla daha iyi tedavi etkinliğini öngörürler (43). Klinik çalışmalarda psikolojik faktörleri ekarte etmek için plasebo kontrolü sıklıkla kullanılmaktadır. Ancak, 42 klinik akupunktur araştırmalarında geçerli ve uygun kontrol bulmak kolay değildir; dolayısıyla farklı akupunktur etkileri sorgulanmaktadır. Dolayısıyla, aktif olarak geçerli ve uygun akupunktur kontrol yöntemi araştırılmasını kuvvetle önermekteyiz. Yani, sham atıl plasebo değil, gebelik sonucunu etkileyebilecek aktif tedaviyse sham akupunkturu kontrol olarak kullanmak akupunkturun IVF üzerine etkilerini aydınlatmaktansa karartacaktır (44). Dolayısıyla, amaç sadece akupunkturun etkinliğini göstermekse, girişim yapılmaz veya gevşeme kontrolü kullanılabilir. 5. Sonuç Bu çalışmalar, sadece kullanılan özel protokollerle ilgilidir ve çoğunun TCM’de infertilite tedavisinde en iyi uygulamayla ilişkisi yoktur. Bu yazı, akupunkturun özellikle COH sırasında IVF uygulanan kadınlarda gebelik sonuçlarını artırdığını gösterir. Akupunktur etkileri akupunktura özel ve özel olmayan etkilerdir. Uygun kontrol ve daha bireysel akupunktur programları uygulanarak IVF’te akupunkturdan daha pozitif sonuç alınabilir. Ancak IVF’te hala en iyi akupunktur programının hangisi olduğu bilinmemektedir. Uygun akupunktur zamanları (COH sırasında veya COH’tan OA’ya kadar olan zamanda), yeterli tedavi seansı (en az 4 seans), bireysel özelliklere göre sendromun ayırdedilip tedavi edilmesi akupunktur programlarında vurgulanmalıdır. En iyi programı geliştirmek için paralel farklı akupunktur grupları oluşturulabilir. Kaynaklar [1] K. J. Hunt, H. F. Coelho, B.Wider et al., “Complementary and alternative medicine use in England: results from a national survey,” International Journal of Clinical Practice, vol. 64, no. 11, pp. 1496–1502, 2010. [2] L. Rosenthal and B. Anderson, “Acupuncture and in vitro fertilisation: recent research and clinical guidelines,” Journal of Chinese Medicine, no. 84, pp. 28–35, 2007. [3] E. Stener-Victorin, U. Waldenstr¨om, L. Nilsson, M. Wikland, and P. O. Janson, “A prospective randomized study of electroacupuncture versus alfentanil as anaesthesia during oocyte aspiration in in-vitro fertilization,” Human Reproduction, vol. 14, no. 10, pp. 2480–2484, 1999. [4] E. Manheimer, G. Zhang, L. Udoff et al., “Effects of acupuncture on rates of pregnancy and live birth among women undergoing in vitro fertilisation: systematic Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016 review and metaanalysis,” British Medical Journal, vol. 336, no. 7643, pp. 545–549, 2008. [5] E. H. Y. Ng,W. S. So, J. Gao, Y. Y.Wong, andP. C. Ho, “The role of acupuncture in the management of subfertility,” Fertility and Sterility, vol. 90, no. 1, pp. 1–13, 2008. [6] Y. C. Cheong, E. Hung Yu Ng, andW. L. Ledger, “Acupuncture and assisted conception,” Cochrane Database of Systematic Reviews, no. 4, Article ID CD006920, 2008. [7] T. El-Toukhy, S. K. Sunkara, M. Khairy, R. Dyer, Y. Khalaf, and A. Coomarasamy, “A systematic review and meta-analysis of acupuncture in in vitro fertilisation,” International Journal of Obstetrics and Gynaecology, vol. 115, no. 10, pp. 1203–1213, 2008. [8] Y. Cheong, L. G. Nardo, T. Rutherford, and W. Ledger, “Acupuncture and herbal medicine in in vitro fertilisation: a review of the evidence for clinical practice,” Human Fertility, vol. 13, no. 1, pp. 3–12, 2010. [9] T. El-Toukhy and Y. Khalaf, “The impact of acupuncture on assisted reproductive technology outcome,” Current Opinion in Obstetrics and Gynecology, vol. 21, no. 3, pp. 240–246, 2009. [10] S. K. Sunkara, A. Coomarasamy, Y. Khalaf, and T. El-Toukhy, “Acupuncture and in vitro fertilization: updated metaanalysis,” Human Reproduction, vol. 24, no. 8, pp. 2047–2048, 2009. [11] E. Stener-Victorin, “Acupuncture in in vitro fertilisation: why do reviews produce contradictory results?” Focus on Alternative and Complementary Therapies, vol. 14, no. 1, pp. 8–11, 2009. [12] R. Quintero, “A randomized, controlled, double-blind crossover study evaluating acupuncture as an adjunct to IVF,” Fertility and Sterility, vol. 81, supplement 3, pp. S11–S12, 2004. [13] L. Udoff, G. Zhang, S. Patwardhan, Z. Wei, and H. McClamrock. “The effect of acupuncture on outcomes in in-vitro fertilization (IVF),” Fertility and Sterility, vol. 86, supplement 1, p. S145, 2006. [14] P. Humaidan, K. Brock, L. Bungum, and E. StenerVictorin, “Pain relief during oocyte retrieval— exploring the role of different frequencies of electroacupuncture,” Reproductive Bio-Medicine Online, vol. 13, no. 1, pp. 120–125, 2006. [15] I. Moy, M. Milad, R. Kazer, E. Confino, R. Barnes, and J. Zhang, “RCT: effects of acupuncture on pregnancy rates in women undergoing assisted reproductive technologies,” Fertility and Sterility, vol. 90, supplement 1, p. S106, 2008. [16] S. Kong and A. Hughes, “Acupuncture as an adjunct to in vitro fertilization: a randomized trial,”Medical Acupuncture, vol. 21, no. 3, pp. 179–182, 2009. [17] J. Li, W. Cui, and W. Sun, “Effects of electroacupuncture on in vitro fertilization-embryo transfer (IVF-ET) of patients with polycystic ovary syndrome,” Chinese Journal of Human Sexuality, vol. 18, no. 7, pp. 28–30, 2009. [18] U. Omodei, G. Piccioni, S. Tombesi, D. Dordoni, L. Fallo, and F. Ghilardi, “Effect of acupuncture on rates of pregnancy among women undergoing in vitro fertilization,” Fertility and Sterility, vol. 94, supplement 4, p. S170, 2010. [19] A. L. Gejervall, E. Stener-Victorin, A. M¨oller, P. O. Janson, C. Werner, and C. Bergh, “Electro-acupuncture versus conventional analgesia: a comparison of pain levels during oocyte aspiration and patients’ experiences of well-being after surgery,” Human Reproduction, vol. 20, no. 3, pp. 728–735, 2005. [20] P. C. Magarelli, D. K. Cridennda, and M. Cohen, “Changes in serum cortisol and prolactin associated with acupuncture during controlled ovarian hyperstimulation in women undergoing in vitro fertilization-embryo transfer treatment,” Fertility and Sterility, vol. 92, no. 6, pp. 1870–1879, 2009. [21] W. E. Paulus, M. Zhang, E. Strehler, I. El-Danasouri, and K. Sterzik, “Influence of acupuncture on the pregnancy rate in patients who undergo assisted reproduction therapy,” Fertility and Sterility, vol. 77, no. 4, pp. 721– 724, 2002. [22] W. E. Paulus,M. Zhang, E. Strehler, B. Seybold, and K. Sterzik, “Placebo-controlled trial acupuncture effects in assisted reproductive therapy,” Human Reproduction, vol. 18, p. S18, 2003. [23] C. Smith, M. Coyle, and R. J. Norman, “Influence of acupuncture stimulation on pregnancy rates for women undergoing embryo transfer,” Fertility and Sterility, vol. 85, no. 5, pp. 1352–1358, 2006. [24] L. G.Westergaard, Q.Mao, M. Krogslund, S. Sandrini, S. Lenz, and J. Grinsted, “Acupuncture on the day of embryo transfer significantly improves the reproductive outcome in infertile women: a prospective, randomized trial,” Fertility and Sterility, vol. 85, no. 5, pp. 1341– 1346, 2006. [25] S. Dieterle, G. Ying, W. Hatzmann, and A. Neuer, “Effect of acupuncture on the outcome of in vitro fertilization and intracytoplasmic sperm injection: a randomized, prospective, controlled clinical study,” Fertility and Sterility, vol. 85, no. 5, pp. 1347–1351, 2006. [26] M. Benson, K. E. Elkind-Hirsch, A. Theall, K. Fong, R. B. Hogan, and R. T. Scott, “Impact of acupuncture before and after embryo transfer on the outcome of in vitro fertilization cycles: a prospective single blind randomized study,” Fertility and Sterility, vol. 86, supplement 3, p. S135, 2006. 43 Didem Tuba AKÇALI [27] L. B. Craig, A. R. Criniti, K. R. Hansen, L. A. Marshall, and M. R. Soules, “Acupuncture lowers pregnancy rates when performed before and after embryo transfer,” Fertility and Sterility, vol. 88, supplement 1, p. S40, 2007. [28] W. Cui, W. Sun, L. Liu, and J. Wen, “Study of the effect of electro—acupuncture treatment on the patients undergomg in vitro-fertilization and embryo transfer,” Chinese Maternal and Child Health, vol. 22, pp. 3403– 3405, 2007. [29] J. L. Fratterelli, M. R. Leondires, K. Fong, A. Theall, S. Locatelli, and R. T. Scott, “Laser acupuncture before and after embryo transfer improves art delivery rates: results of a prospective randomized double-blinded placebo controlled five-armed trial involving 1000 patients,” Fertility and Sterility, vol. 90, supplement 1, p. S105, 2008. [30] J. Chen, L. L. Liu, W. Cui, and W. Sun, “Effects of electroacupuncture on in vitro fertilization-embryo transfer (IVFET) of patients with poor ovarian response,” Zhongguo Zhen Jiu, vol. 29, no. 10, pp. 775–779, 2009. [31] A. D. Domar, I.Meshay, J. Kelliher,M. Alper, and R. D. Powers, “The impact of acupuncture on in vitro fertilization outcome,” Fertility and Sterility, vol. 91, no. 3, pp. 723–726, 2009. [32] M. Ho, L. C. Huang, Y. Y. Chang et al., “Electroacupuncture reduces uterine artery blood flow impedance in infertile women,” Taiwanese Journal of Obstetrics and Gynecology, vol. 48, no. 2, pp. 148– 151, 2009. [33] E. W. S. So, E. H. Y. Ng, Y. Y. Wong, E. Y. L. Lau, W. S. B. Yeung, and P. C. Ho, “A randomized double blind comparison of real and placebo acupuncture in IVF treatment,” Human Reproduction, vol. 24, no. 2, pp. 341–348, 2009. [34] E.W. So, E. H. Y. Ng, Y. YeukWong,W. Shu Biu Yeung, and P. Chung Ho, “Acupuncture for frozen-thawed embryo transfer cycles: a double-blind randomized controlled trial,” Reproductive BioMedicine Online, vol. 20, no. 6, pp. 814–821, 2010. [35] D. Andersen, K. Lossl, A. N. Andersen et al., “Acupuncture on the day of embryo transfer: a randomized controlled trial of 635 patients,” Reproductive BioMedicine Online, vol. 21, no. 3, pp. 366–372, 2010. [36] C. Madaschi, D. P. A. F. Braga, R. C. S. De Figueira, A. Laconelli, and E. Borges, “Effect of acupuncture on assisted reproduction treatment outcomes,” Acupuncture in Medicine, vol. 28, no. 4, pp. 180–184, 2010. [37] M. Arnoldi, D. Diaferial, M. G. Corbucci, and L. Lauretisl, “The role of acupuncture in patients at unfavourable 44 reproductive prognosis in IVF: a prospective randomised study,” in Proceedings of the 26th Annual Meeting of the European Society of Human Reproduction and Embryology (ESHRE ’10), p. i257, Rome, Italy, 2010. [38] I. Moy, M. P. Milad, R. Barnes, E. Confino, R. R. Kazer, and X. Zhang, “Randomized controlled trial: effects of acupuncture on pregnancy rates in women undergoing in vitro fertilization,” Fertility and Sterility, vol. 95, no. 2, pp. 583–587, 2011. [39] W. Cui, J. Li,W. Sun, and J.Wen, “Effect of electroacupuncture on oocyte quality and pregnancy for patients with PCOS undergoing in vitro fertilization and embryo transfervitro fertilization and embryo transfer,” Zhongguo Zhen Jiu, vol. 31, no. 8, pp. 687– 691, 2011. [40] E. Stener-Victorin, U. Waldenstrom, M. Wikland, L. Nilsson, L. Hagglund, and T. Lundeberg, “Electroacupuncture as a peroperative analgesic method and its effects on implantation rate and neuropeptide Y concentrations in follicular fluid,” Human Reproduction, vol. 18, no. 7, pp. 1454–1460, 2003. [41] P. Humaidan and E. Stener-Victorin, “Pain relief during oocyte retrieval with a new short duration electroacupuncture technique—an alternative to conventional analgesic method,” Human Reproduction, vol. 19, no. 6, pp. 1367–1372, 2004. [42] S. M. Sator-Katzenschlager, M. M. W¨olfler, S. A. Kozek-Langenecker et al., “Auricular electroacupuncture as an additional perioperative analgesic method during oocyte aspiration in IVF treatment,” Human Reproduction, vol. 21, no. 8, pp. 2114–2120, 2006. [43] B. J. Anderson and L. Rosenthal, “Acupuncture and IVF Controversies,” Fertility and Sterility, vol. 87, no. 4, p. 1000, 2007. [44] E.Manheimer, “Selecting a control for in vitro fertilization and acupuncture randomized controlled trials (RCTs): how sham controls may unnecessarily complicate the RCT evidence base,” Fertility and Sterility, vol. 95, no. 8, pp. 2456–2461, 2011. Not: Türkçe çevirisi yapılan bu makalenin özgün hali, 2012 yılında Evidence-Based Complementary and Alternative Medicine dergisinde yayımlanmıştır. Cui Hong Zheng, Ming Min Zhang, Guang Ying Huang, and Wei Wang, “The Role of Acupuncture in Assisted Reproductive Technology,” EvidenceBased Complementary and Alternative Medicine, vol. 2012, Article ID 543924, 15 pages, 2012. doi:10.1155/2012/543924. Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016 Ankara Akupunktur 2016; 4 (1): 45-57 GÜNCELDEN KISA KISA Çeviri: Uzm. Dr. Z. Işıl Birkan Anesteziyoloji ve Reanimasyon Uzmanı, ANKARA Diz osteoartritinde (DOA) ısıya duyarlı-moksibüsyon (IDM), geleneksel moksibüsyon (GM) ve dize klasik sodyum hyalüronat enjeksiyonunun (SHE) etkinliğini araştırmak üzere DOA’lı 432 hasta ile yapılan bir araştırmada, DOA tedavisindeki yeni ilaçların klinik araştırmasındaki temel prensipler esas alındığında, gruplar arası karşılaştırmada IDM’nin SHE’den klinik olarak daha üstün olduğu, IDM ve GM arasında anlamlı bir fark olmamakla birlikte, IDM’de sonuçların daha iyi olduğu gözlenmiştir. Ancak bu çalışmanın bulgularını değerlendirirken klinik beklentileri de göz ardı etmemek gerekir. http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/25998755 Gebelik bel ve/veya pelvik ağrılarının (GBPA) tedavisinde kişiler, genellikle kendi tercih ettikleri ilaçları kullanmakta, bunun da zararlı etkilerine maruz kalabilmektedirler. Ağrı tedavisinde faydası bilinen refleksolojinin GBPA’daki etkinliğini incelemek üzere 90 primiparda yapılan rastgele kontrollü çalışmada refleksoloji, rutin klinik bakım ve ayak banyosu olmak üzere üç grup oluşturulmuş ve sonuçlar Vizüel Analog Skala (VAS) ile değerlendirilmiştir. Altmış dört kadının tamamladığı çalışmada ağrı şiddetinde refleksoloji grubu, klinik olarak önemli bir değişim (1.64 cm) göstermiştir. Bu çalışmada, ayrıca ayak banyosunun uygun bir yalancı- tedavi yöntemi olamayacağına ve GBPA’da refleksolojinin etkinliğini kanıtlayacak daha kuvvetli delillere ihtiyaç duyulduğuna karar verilmiştir. http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/26021213 Meme kanseri nedeniyle mastektomi sonrası otolog doku rekonstrüksiyonu yapılan hastalardaki iyileşme üzerine masaj ve meditasyonla birlikte masajın etkilerini incelemek üzere 40 hasta, masaj ve masaj + meditasyon olarak iki gruba ayrılmış, postoperatif 1-3 günleri arasında takip edilip sonuçlar; 1) stres, anksiyete, gevşeme, insomnia, tedirginlik, yorgunluk, gerilim, ağrı, ruh durumu ve enerjiye etkisi açısından Vizüel Analog Skala (VAS) ile değerlendirilmiş, 2) Algılanmış Stres Skalası (PSS) - 14 skorluk kullanılmıştır. Her grupta 19 hasta çalışmayı tamamlamıştır. Girişim öncesi ve sonrası ortalama total VAS skorları, her iki grupta da önemli ölçüde düzelmiş, gruplar arasında fark tespit edilmemiştir. http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/25986296 Hipertansiyon tedavisinde yaşam tarzı modifikasyonu ve buna eklenmiş müziğin etkilerini incelemek üzere prehipertansif veya grade I hipertansif 100 hasta, 50’si yaşam tarzı değişimi, 50’si de yaşam tarzı değişimi + müzik dinletisi (raga bhimpalas) olmak üzere iki gruba ayrılmıştır. Üç ay süreyle izlenen hastalarda İletişim Bilgileri: Dr. Z. Işıl Birkan, Büklüm Sok. 36/ 4 Kavaklıdere- ANKARA Tel: 312-4284696 [email protected] 45 Çeviri: Z. Işıl Birkan temel sonuçlar, 24 saatlik ambulatuar kan basıncı (KB) monitorizasyonu, stres düzeyi ve hipertansiyonun biomarkerları ile elde edilmiştir. Girişim öncesi ve sonrası ortalama (SD) diastolik KB değerleri, 85.1 ve 83, uyanıkken de 87.7 ve 85.9 olmuştur. Regresyon analizi ise müzik eklenen grupta, diastolik KB değişimi ile stres skoru arasındaki ilişkiyi göstermektedir. Girişim öncesi prehipertansif olan grupta KB’de önemli değişim tespit edilmiştir. Prehipertansif olanlarda müziğin diastolik KB’yi düşürdüğü sonucuna varılmıştır. http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/26007202 Brezilya Campinas Devlet Üniversitesi eğitimci, öğrenci ve çalışanlarından oluşan 18 katılımcıya uygulanan yoga programının bedensel, ruhsal ve zihinsel iyi oluş haline katkısını sunan çalışmada kendini kontrol, benlik algısı, iyi oluş, bedensel farkındalık, denge, zihin- vücut ve refleksivite olmak üzere yedi kategori analiz edilmiştir. Katılımcılarda p<0.O5 ile daha iyi skor profili elde edilmiş ve yoga ile ilgili olumsuz bir algı oluşmamıştır. Bu katılımcılar için yoganın olumlu bir girişim olduğu sonucuna varılmıştır. http://www.sciencedirect.com/science/article/pii/ S1744388115000444 Daejeon Üniversitesi Dunsan Kore Hastanesi East West Kanser Merkezi’nde 2 hasta, kanserle ilgili halsizlik (CRF) tedavisinde otonomik sinir farmakopunkturun (ANP) etkileri açısından gözlendi. Hastalardan biri sol plevraya metastatik sol timik kanser, diğeri de iliak kemik ve L- 5 metastazı olan terminal evre serviks kanseriydi. Vertebra boyunca akupunktur noktalarına (HuaTouJiaJi, ExB-2) dağ ginseng farmakopunktur enjekte edildi. Hastalar, kendi kendine değerlendirme gereci olan Genişletilmiş Piper Yorgunluk Skalası’nın (RPFS-K) Kore versiyonu ile değerlendirildi. Tedavi sürecinde RPFS-K değerleri düşüş eğilimindeydi. Hematolojik değişiklikleri de içeren laboratuar bulgularında karaciğer ve böbrek fonksiyon testi sonuçları tedavinin emniyetli olduğunu gösterdi. Daha büyük gruplarla çalışma gereksinimine rağmen 46 sonuçlar, ANP’nin ileri evre kanserde CRF açısından güvenilir bir tedavi olabileceğini düşündürdü. http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/26100068 Elektroakupunktur (EA), aralarında kalp yetmezliği (KY) de olmak üzere pek çok hastalığın tedavisinde kullanılmaktadır. KY olan sıçanlarda ST 36 noktasının kronik stimulasyonunun, hemodinamik parametreler ve barorefleks fonksiyona etkilerini izlemek üzere planlanan çalışmada kardiyovasküler parametreler olarak, akut miyokart infarktüsünü (AMİ) takiben KY gelişen erkek Wistar sıçanlarda, kalp hızı (KH), kan basıncı (KB) ve baroreseptör stimülasyonu ile tetiklenen KH değerlendirildi. Sıçanlar, yalancı kontrol grubu-KY ve EA olmayan hayvanlar; kontrol grubuKY olan, EA olmayan hayvanlar ve KY EA grubu-KY olup EA protokolü uygulanan hayvanlar olarak 3 gruba ayrıldı. AMİ cerrahi uyarımından 6 hafta sonra 8 hafta, haftada 5 kez olmak üzere ST 36 noktasına 30 dakika süreyle 2 Hz, 0. 3 ms ve 1- 3 mA şiddetinde EA uygulandı. Hemodinamik parametreler ve baroreseptör fonksiyonlar değerlendirildiğinde, uyanık hayvanlarda ölçülen KH, sistolik ve diastolik KB’leri açısından gruplar arasında bir fark gözlenmedi. KY kontrol grubu ile kıyaslandığında ortalama arter basıncında (OAB) KY-EA grubunda bariz bir artış vardı. Barorefleks KH yanıtı maksimum kazancı, tüm gruplarla karşılaştırıldığında KY-EA grubunda daha fazlaydı. ST 36 noktasına uygulanan kronik EA’nın sıçanlarda OAB ve barorefleks duyarlılığı artırdığı gözlendi. http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/26032957 Elektroakupunktur ön-tedavisi (EAP), güvenli olarak kalbi iskemik hasardan korur, ancak perkütan koroner girişimlerde (PKG) EA’ nın işlem esnasında miyokardial hasardaki etkinliği belirsizdir. Koroner arter hastalığı (KAH) olan hastalarda PKG öncesinde uygulanan EAP’nin etkinliğini incelemek için elektif PKG geçirecek rastgele seçilen 388 KAH hastadan 204’ü tüm çalışmayı tamamladı. EAP, PKG’den 1-2 saat önce 30 dakika süreyle 4 elektrod ile ön koldaki PC 6 ve PC 4 noktalarına uygulandı. Kontrol grubun- Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016 da yalancı elektrodlar vardı, ancak uyarı yoktu. Temel nokta, PKG’den 24 st sonra bakılan serum cTnI değerleri ile tespit edilen Tip 4a miyokart infarktüsü (Mİ) insidansı idi. İkincil nokta ise, girişim sonrası kardiyak fonksiyon ve majör istenmeyen kardiyak/serebral olay (MİKSO) oranıydı. PKG’den 6 ay sonra çekilen ekokardiyogram, EAP grubunda kardiyak fonksiyonlarda bariz bir düzelme ortaya koydu. Kontrol grubu ile kıyaslandığında 24 aylık takipte MİKSO oranı, EAP grubunda önemli ölçüde azalmıştı. Dahası, çok değişkenli regresyon analizi ile değerlendirildiğinde EAP’nin azalmış MİKSO olasılığıyla birlikte olduğu, PKG öncesi EAP’nin serum cTnI salınımını düşürerek KAH hastalarını girişim sonrası miyokardial hasardan koruduğu gösterilmiştir. http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/26011261 Bel ağrısında farklı ısıtma sürelerinin etkinliğini incelemek için 40 katılımcı, rastgele farklı ısıtma sürelerindeki 4 gruba ayrıldı. Kısa süreli ısıtma (KS), orta süreli ısıtma (OS), uzun süreli ısıtma (US) gruplarında sırasıyla 15, 30 ve 60 dakika süreyle CV 4’ı stimüle eden moksibüsyon uygulandı. Kontrol grubuna ise iğneleme ile klasik akupunktur (KA) yapıldı. Katılımcılar, haftada 5 gün olmak üzere 2 hafta süreyle toplam 10 seans tedavi aldılar ve kör değerlendiriciler tarafından haftada birer kez Vizüel Analog Skala (VAS) ve Roland Morris Anketi (RMQ) ile değerlendirildiler. Tedavi sırasında 4 grupta da VAS ve RMQ skorları düştü. US grubunda VAS skorlarındaki ve RMQ skorlarındaki düşüş, tedavi öncesine göre barizdi. Tedavi sonrasında US grubunda, KA, KS ve OS gruplarına kıyasla daha düşük VAS skorları tespit edildi. Sonuçta, kısa süreli ısıtmaya kıyasla 30 ve 60 dakikalık ısıtmanın tedavide daha başarılı olacağına karar verildi. http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/25842726 Akupunktur noktalarına elektrik stimülasyonunun (aku-TENS) Tip 2 Diabetes mellitus (T2DM) hastalarındaki etkisini incelemek üzere 90 T2DM hastası, rastgele kontrol grubu (n=30), aerobik egzersiz grubu (n=30) ve aku-TENS grubu (n=30) olmak üzere üçe bölündü. Klasik diabet ilaç tedavisinin yanı sıra aku-TENS grubuna akupunktur nokta stimülasyonu, aerobik egzersiz grubuna yürüyüş, kontrol grubuna da yalancı elektrik stimülasyonu verildi. Uygulamalar 2 ay süreyle haftada 5 gün 30’ar dakika süreyle yapıldı. HbA1c, 2 saatlik postprandial kan şekeri, açlık serum insülin, trigliserid, total kolestrol ve vücut-kitle indeksi değerleri, tedavi öncesi, sonrası ve tedaviden 2 ay sonraki takipte değerlendirildi. Kontrol grubunda ölçüm değerleri her 3 zamanda da değişmemişti. Tedavi öncesi ölçümlerde 3 grup arasında fark yoktu. Tedavi sonrası ölçümlerde, kontrol grubuna kıyasla, diğer 2 grupta değerler bariz düşmüştü ve tedavi öncesi ile kıyaslandığında da düzelme görülüyordu. Takipte ise aerobik egzersiz ve aku-TENS gruplarında parametreler, vücut-kitle indeksi dışında yükselmekle birlikte tedavi öncesi değerlere göre halen düşüktü. Sonuçta, aku-TENS’in T2DM hastalarının durumunu düzeltebileceği ve klinik uygulamada kullanılabileceğine karar verildi. http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/25975045 Kronik diz ağrısında lazer ve iğne akupunkturun etkinliğinin tespiti için, bilgilendirilmiş onamdan önce randomizasyonun sağlandığı 50 yaş ve üzeri 282 hasta, akupunktur olmayan (kontrol grubu, n=71), iğne (n=70), lazer (n=71) ve yalancı lazer (n=70) gruplarına ayrıldı. Tedaviler, 12 hafta süreyle verildi. Katılımcılar ve lazer-yalancı lazer uygulayan akupunkturistler, uygulamaya kördü. Kontrol grubu, çalışmadan habersizdi. Temel veriler, 12 haftada ortalama diz ağrısı (nümerik derecelendirme skalası, 0: hiç ağrı yok - 10: olabilecek en kötü ağrı), minimal klinik olarak önemli fark (MKÖF:1.8 ünite) ve fiziksel fonksiyon (Western Ontario ve Mc Master Üniversitesi Osteoartrit Indeksi, 0: hiç zorluk yok - 68: maksimum zorluk; MKÖF, 6 ünite) değerleriydi. İkincil veriler ise diğer ağrı ve fonksiyon kriterleri, yaşam kalitesi, global değişiklikler ve 1 yıllık takibi içermekteydi. On iki hafta ve 1 yıllık takiplerde sırasıyla 26 (9 %) ve 50 (18 %) hasta kaybedildi. Analizler, 12 haftada yalancı grup ile kıyaslandığında, ne iğne ve ne de lazer akupunkturun ağrıyı önemli ölçüde iyileştirmediğini veya fonksiyonu düzeltmediğini gösterdi. Kontrol grubu ile karşılaştırıldığında ise iğne ve lazer akupunktur, bir yıllık takipte olmamak üzere, 12 haftalık süreçte 47 Çeviri: Z. Işıl Birkan ağrı tedavisinde orta düzeyde iyileşme ile sonuçlandı. İğne akupunkturunda, kontrol ile kıyaslandığında, 12 haftada fonksiyonel olarak orta düzeyde bir iyileşme tespit edildi, ancak yalancı grupla arasındaki fark anlamlı değildi ve bir yıl süreyle sebat etmedi. İkincil verilerde ise önemli bir fark yoktu ve ciddi bir istenmeyen etki ile karşılaşılmadı. Orta ve şiddetli kronik diz ağrısı olan, 50 yaş ve üzeri hastalarda ne lazer, ne de iğne akupunkturun yalancıya kıyasla bir üstünlüğü olmadığına ve bu hastaların tedavisinde yeri olmadığına karar verildi. http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/25268438 Akupunkturun duyusal algıya etkisi sistematik olarak hiç gözden geçirilmemekle birlikte, akupunktur mekanizmaları üzerine yapılmış çalışmalar, sıklıkla duyusal eşiklerdeki değişikliklerin onun sinir sistemine etkisini yansıttığı fikrine dayandırılmaktadır. Pubmed, EMBASE ve Scopus’ta İngilizce ve Almanca yayınlanmış, akupunkturun insanlarda termal veya mekanik algıya etkisi veya ağrı eşiği ile ilgili 3007 makalenin 85’inin dahil edildiği metaanalizde akupunkturun duyusal algıyı etkilediği sonucuna ulaşıldı. Sonuçlar, özellikle hassasiyet ile giden ağrı durumlarında olmak üzere, basınç ağrı eşiklerinde zorlayıcıydı. Yalancı akupunktur da benzeri etkiler oluşturabilmekteydi. Duyusal algıya etkisini tam olarak tanımlayabilmek ve akupunkturun etkinliğinde duyusal profili araştırabilmek için gelecekteki çalışmalar, duyusal profilin geniş ve standardize değerlendirmelerini de içermelidir. http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/25502787 Akut fazdaki iskemik serebral apopleksili hastaların günlük hayatlarını iyileştirmede elektroakupunkturun etkisini incelemek üzere çokmerkezli, rastgele bir çalışmada iskemik serebral apopleksili 340 hasta, elektroakupunktur (EAG) ve kontrol grupları (KG) olarak ikiye ayrıldı. Yüz yetmiş hasta, rutin tedaviye ek olarak elektroakupunktur ile tedavi edilirken, 170 hasta da kontrol grubu olmak üzere sadece rutin tedavi aldı. İyileştirici etkinin değerlendirilmesindeki majör kriterler, 3 ve 6 aylık vizitlerdeki Barthel indeksi ve tekrar hastaneye yatırılan hasta sayısı iken minör kriterler, 4 ve 12. hafta takiplerindeki sinir disfonksi48 yon skorları ile takiplerde akupunkturla rehabilitasyon tedavisinde sebat eden hasta sayısıydı. Vakaların seçildiği zamanki başlangıç verileri iki grup arasında benzerdi. Özürlü oranındaki üstünlük oranı, 0.92, 0.49–1.73 idi. KG ile kıyaslandığında EAG’de 6 aylık vizite tekrar hastaneye yatırılan hasta sayısında aynı oranlar, sırasıyla 0.73 ve 0.51–1.05 idi. On iki haftalık takipte sinir disfonksiyon skorları açısından iki grup arasında fark yoktu. Dört haftalık tedavide EAG’de sinir disfonksiyon skoru, KG’ye göre bariz yüksekti. Akupunktur ile rehabilitasyon tedavisinde sebat edip taburcu edilen hasta sayısı, EAG’de KG’ye göre bariz olarak fazlaydı. Akut iskemik serebral apopleksili hastalarda elektroakupunktur kullanımı, 4 haftalık tedaviyi takiben sinir disfonksiyon skorlarını ve 6 aylık takipte günlük yaşamlarını iyileştirmede önemli katkı sağlamaktadır. Akupunkturla sistematik tedavi, ikincil serebral apopleksiyi de azaltabilir. http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/25618965 Obezitede etkin bir tedavi olarak belirtilen elektroakupunkturun (EA) etki mekanizmasını araştırmak üzere 50 erkek Sprague-Dawley sıçanı, yem grubu (YG) ve yüksek yağlı diet grubu (YDG) diye ikiye ayrıldı. Dört haftalık beslenmeyi takiben, YDG’deki obez sıçanlar, EA ve dietle indüklenmiş obezite (DİO) gruplarına ayrıldı. EA grubuna 4 hafta süreyle bilateral ST 25 ve ST 36’ya EA verilirken, DİO grubuna başka hiçbir girişimde bulunulmadı. YG, DİO ve EA gruplarının haftalık vücut ağırlıkları ölçüldü. mRNA ve hipotalamik LKB1-AMPK-ACC yolakları protein düzeyleri tespit edildi. Dört haftalık EA tedavisi sonrasında sıçanların vücut ağırlığındaki artış eğilimi, DİO grubu ile kıyaslandığında, EA grubunda inhibe oldu. Laboratuar testleri EA’nın, adenozin 5’-monofosfat ile aktive olan protein kinaz 2 (AMPK 2)’yi artırdığı, karaciğer kinaz B1 (LKB1) ve AMPK 1’in protein ekspresyonunu kolaylaştırdığı ve hipotalamusta asetil-KoA karboksilaz (ACC)’ın protein ekspresyonunu inhibe ettiğini göstermiştir. Bu çalışma, hipotalamik LKB1-AMPK-ACC yolağının, EA ile obezite tedavisinde önemli bir role sahip olduğunu düşündürmektedir. http://bmccomplementalternmed.biomedcentral. com/articles/10.1186/s12906-015-0667-7 Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016 Manuel ve düşük frekanslı elektrik stimülasyonu ile kombine akupunkturun veya elektroakupunkturun (EA) sempatik sinir aktivitesini ve seks steroid sentezini düzenleyerek, polikistik over sendromlu (PKOS) kadınlarda endokrin ve reprodüktif disfonksiyonu azalttığı hipotezini sınamak için prepubertal süreklisalınımlı letrozol pelletleri (200 µg/gün) yerleştirerek sıçanlarda PKOS oluşturuldu. Altı hafta sonra sıçanlar, düşük frekanslı EA ile haftada 5 gün, 5- 6 hafta boyunca, her 4. günde 17 -estradiol (2. 0 µg) veya haftada 5 gün bir -adrenerjik bloker (propranolol hidroklorid, 0. 1 mg/ kg) subkütan enjeksiyonuyla tedavi edildi. Letrozol kontrolu, iğne batırılmadan veya her 4. günde susam yağı enjeksiyonu ile sağlandı. Östrus siklusu, over morfolojisi, seks steroidleri, gonadotropinler, insulin-benzeri büyüme faktörü I, kemik mineral dansitesi, over dokusunda gen and protein ekspresyonu ölçüldü. Düşük frekanslı EA, östrus-siklus değişikliklerini indükleyip, dolaşımdaki yüksek düzey luteinize edici hormon (LH) ve LH/follikül-stimule edici hormon (FSH) oranını azalttı, adiponektin reseptör 2’nin yüksek ovarian gen ekspresyonunu azaltırken, adiponektin reseptör 2 protein ekspresyonunu ve ERK 1/2 fosforilasyonunu artırdı. EA, ayrıca kortikal kemik mineral dansitesini de artırdı. Propranolol, Foxo 3, Srd 5a1 ve Hif 1a’nın ovarian ekspresyonunu azalttı. Estradiol ise dolaşımdaki LH’yı azaltıp, östrus siklus değişikliklerini indükledi ve Adipor 1, Foxo 3 ve Pik 3r1’in ovarian ekspresyonunu azalttı. Total kemik mineral dansitesi, letrozol-estradiol grubunda daha yüksekti. Dolayısıyla EA, dolaşımdaki gonadotropin düzeylerini, seks steroidleri veya - adrenerjik aktiviteden bağımsız olarak düzenlemekte ve ovarian adiponektin sistem ekspresyonunu etkilemektedir. http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/25963796 Alzheimer hastalığı (AH), hipokampusta glukoz alımında azalma, öğrenme ve bellek yetilerinde bozulma ile giden ilerleyici bir hastalıktır. Etkili bir tedavisi de olmayan bu hastalıkta elektroakupunkturun (EA) etkinliğini araştırmak üzere ihtiyarlığı hızlandırılmış (SAMP8) 7.5 aylık erkek fareye 15 gün süreyle her gün, GV 20, GV 26 ve Yintang noktalarına EA uygulandı. Normal kontrol grubunu oluşturan 7.5 aylık SAMR1 fareleri ve AH grubu kontrol ve EA fareleri, aynı koşullarda tedavi alabilmeleri için, 15 gün EA sırasında yakalanıp bandajlandı. Değerlendirmede Morris Water Maze (MWM) testi ve mikro-PET kullanıldı. MWM testine göre SAMP8 farelerinde uzaysal öğrenme ve bellek yetenekleri, mikro-PET’e göre de hipokampusun glukoz kullanımı kontrol grubu ile kıyaslandığında artmıştı. Bu sonuçlar, AH’ da EA’ nın kullanılabilir bir tedavi olabileceğini düşündürmektedir. http://www.hindawi.com/journals/ ecam/2015/142129/ Mevsimsel allerjik rinit (MAR), Avustralya’ da görece olarak prevalansı yüksek bir sorundur. Akupunkturun MAR’daki etkinliği ve güvenirliğiyle ilgili çeşitli klinik çalışmalar olmakla birlikte, son meta-analiz verilerine göre etkinliği kesin değildir. Melbourne bölgesinde en sık MAR nedeni, hava yollu çimen poleni olduğundan hastaların semptomları polen mevsiminin geçmesi ile birlikte 2 ay içinde sonlanmaktadır. Bu nedenle, bu bölgedeki MAR’da akupunkturun etkinliğini araştırmak için yapılan çalışmada kısa süreli bir tedavi yürütmek gerekmektedir. Bu çalışma, rastgele, hasta ve değerlendiricilerin kör olduğu, yalancı tedavi kontrollu, 4 haftada 12 tedavinin uygulandığı bir çalışmadır. Delice otu polenine alerjisi olduğu tespit edilmiş 175 hasta, rastgele gerçek akupunktur (GA, n=88) ve yalancı akupunktur (YA, n=87) gruplarına ayrılmıştır. Temel veri, allerjik semptomların şiddetidir. Dört haftalık tedavinin ardından, özellikle aksırık, kulak ve yumuşak damaktaki kaşıntı olmak üzere MAR semptomlarının şiddetinin azaltılmasında ve katılımcılarının yaşam kalitesinin yükseltilmesinde GA’nın YA’dan daha başarılı olduğu görülmüştür. Sonuç olarak, hastaların semptomlarının giderilmesi ve yaşam kalitelerinin artırılması adına 4 haftalık akupunktur tedavisi, güvenilir ve etkili bir tedavidir. http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/12067084 Serebral iskemi ve reperfüzyon modeli sıçanlarda, akupunktur girişimi sonrası etkilenmiş taraf hasarlı 49 Çeviri: Z. Işıl Birkan beyin dokusunda stres-hasar-tamir sinyal zincirindeki dinamik değişiklikleri gözlemlemek, beyin dokusunda akupunktur tedavisinin inflamatuar yanıta etkisini karşılaştırmak için sıçanlar, rastgele kontrol grubu (KG, n=10) ve her biri 10 vakalık 2 adet model grubuna ayrıldı. Akupunktur tedavi grubu 1’e (ATG1) GV 20, Yintang ve GV 26’ya, ATG2’ye ise GV 20 ve etkilenmiş taraf ST 36’ya akupunktur yapıldı. Her bir grupta, 12 st, 24 st, 48 st, 72 st, 96 st ve 144 st. lik dönemlerde etkilenmiş bölge beyin dokusu frozen kesitlerinde immünohistokimyasal teknikle IL-6, TNF- , MCP-1, TGF- düzeyleri çalışıldı. ATG2’nin inflamatuar yanıtı, IL-6, TNF- , MCP-1, TGF- ’yı içerecek şekilde, bariz olarak azaltabildiği, devamında IL6, TGF- ’da ikincil tepeyi gösterebileceği görüldü. GV 20 ve etkilenmiş taraf ST 36’ya uygulanan EA’nın, inflamatuar cevabı azaltıp, tamir fonksiyonunu aktive ederek vücudun inflamatuar stres yanıtının düzenlenmesinde daha iyi etkilere sahip olduğu, baş ve vücuttaki noktaların kombine kullanımının inflamatuar hasarın azaltılmasında, sadece baş akupunktur noktalarının kullanımına kıyasla, daha başarılı olabileceği sonucuna varılmıştır. http://ac.els-cdn.com/S2213422015003182/1-s2.0S2213422015003182-main.pdf?_tid=5ffb2462071b-11e6-a1e5-00000aacb360&acdnat=1461172 663_3d23769acbffb0713962e2487743cd78 Meridyen sistemi, vücut yüzeyinde belli noktalarla iç organları birbirine bağlayan görünmeyen çizgiler fikrinden köken almaktadır. Doktorun palpasyon ile tespit ettiği ‘Ashi’ noktalarının yansıyan ağrı ile ilişkili olduğu düşüncesi ve saklı yansıyan ağrı bölgelerinin Evans mavisi ile gösterilebilmesi için planlanan çalışmada, anestezi altındaki SD-sıçanlarına (250 gr) kaudal venden Evans mavisi verildi. On dakika sonra silikon bir kılavuz ve hardal yağı absorbe edilmiş Q-tip, anüsten 3.5-7 cm derinlikte kalın barsağa yerleştirildi. Q-tip yerleştirildikten 30 dakika sonra da Evans mavisi izlerine bakıldı. Bu izler, yerleşim, büyüklük ve şekil olarak bu amaçla geliştirilmiş olan çizelgelerin üzerine işaretlenip, çizelgeler Adobe Photoshop programı ile birleştirildi. İzlerin 90 %’dan fazlası arka pençede toplanmıştı, özellikle de çoğunluğu ayağın 50 lateralinde beyaz ve kırmızı et bileşkesinde yerleşmişti. İzlerin çoğu uzun elips şeklinde ve aynı yöne doğru yönelmekteydi, ayrıca temel olarak naviküler tüberkül çevresinde sıralıydılar. İzlerin belli derinlikte olmaya eğilimleri varken, belirlenmiş izlerin belli bir sınırları yoktu. Bu çalışma ile yansıyan ağrı bölgeleri Evans mavisiyle görünür hale getirilip, belli bir hat boyunca yerleşim eğiliminde oldukları gösterildi ve aynı anatomik alanda pek çok akupunktur noktası bulunmaktaydı. Bu çalışmanın sonuçlarıyla tek yönlü bir iletişim gösterildi, iki yönlü iletişim için tedaviyi takiben de bu alanların izlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır http://ac.els-cdn.com/S2213422015003297/1s2.0-S2213422015003297-main. pdf?_tid=8d2dfb12-071b-11e6-80f300000aab0f02&acdnat=1461172739_ca5148ed14 70f48471ee4ef1fde250a7 Depresyon ile ilgili potansiyel biomarkerların tespiti ve depresyon tedavisinde elektroakupunkturun (EA) kullanımı ile ilgili deneysel bir zemin oluşturmak için kronik öngörülemeyen orta düzey stresi (KÖOS) olan sıçanların hipokampal dokularının antikor mikroarray yöntemi ile incelendiği bir çalışma planlandı. Bu amaçla, 1. 40 SD sıçanı, rastgele, eşit olarak normal, model, kontrol, EA ve Prozac gruplarına ayrıldı. Depresyon, KÖOS ile sağlandı. GV 20 ve GV 29, EA için kullanılırken, Prozac pozitif kontrol ilacı olarak kullanıldı. 2. KÖOS model 3’ün değerlendirilmesinde, açık alan testi, şeker alımı ve vücut ağırlık ölçümü kullanıldı. Tüm grupların hipokampal dokuları toplanıp protein analizleri yapıldı. KÖOS’tan 28 gün sonra, kontrol grubu ile kıyaslandığında sıçan davranışları, şeker alımı ve vücut ağırlığı, EA ve Prozac gruplarında bariz olarak farklıyken, EA ve Prozac grupları arasında fark yoktu. EGFR ve VEGF proteinleri, kontrol grubuna kıyasla EA ve Prozac gruplarında baskılanmıştı. AKT yolağında yer alan EGFR, hücre artımına ve farklılaşımına katkı sağlarken, MAPK yolağında bulunan VEGF, sinir büyümesi ve anjiogenezisi kolaylaştırıp, beyin mikroçevresini de düzenleyebilmektedir. Sonuç olarak EA, KÖOS sıçanlarında etkin olarak depresyon davranışlarını azalttı veya ortaya çıkışını engelledi. Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016 Etki, Prozac ile benzerdi. EA ve Prozac’ın depresyonu tedavi etmesindeki mekanizma, hipokampal dokuda pek çok yolaktaki protein tanımlanmalarının düzenlenmesiyle ilgiliydi. EA ve Prozac’ın depresyonu tedavide beyin mikroçevresini düzenleyerek etki ettiklerine işaret edecek şekilde VEGF, sinir rejenerasyonu ve anjiogenezis ile yakından ilişkiliydi. http://ac.els-cdn.com/S2213422015003303/1-s2.0S2213422015003303-main.pdf?_tid=a5b855ec071b-11e6-8177-00000aab0f26&acdnat=1461172 780_32f80c708ea3c6a46b10401638a12cc4 Kronik öngörülemeyen orta düzey stresle (KÖOS) indüklenmiş depresyon sıçanlarında, elektroakupunkturun (EA) hipokampüste büyüme faktörü- 3 (TGF- 3), folistatin-benzeri protein-1 (FSL-1) ve interleukin-1 (IL-1 ) oluşumuna etkisini incelemek amacıyla erişkin, erkek Sprague- Dawley sıçanları kontrol, model, model + EA, model + floksetin gruplarına ayrıldı. Hipokampüste TGF- 3, FSL-1 ve IL-1 düzeyleri, biotin ile işaretlenmiş protein çip teknolojisiyle çalışıldı. Kontrol grubu ile kıyaslandığında model grubunda, TGF- 3 baskılanırken, FSL-1 ve IL-1 düzeyleri artmıştı. Model grubu ile kıyaslandığında da model + EA ve model + floksetin gruplarında TGF3 artarken, FSL-1 ve IL-1 baskılanmıştı. Sonuçlar, EA’nın hipokampal fonksiyon bozukluğunu floksetin kadar etkili olarak, hipokampüste sinir farklılaşmasını kolaylaştırıp, apoptozu ve inflamasyonu önleyerek düzelttiğini göstermiştir. EA, depresyon model sıçanlarda depresyon tedavisinde etkin bir yöntemdir. http://ac.els-cdn.com/S2213422015003315/1-s2.0S2213422015003315-main.pdf?_tid=e840ffe0071b-11e6-b716-00000aab0f02&acdnat=1461172 892_3d0aaad0b4f7321e9707853b8e6696d2 İnme ve ilgili durumlarda akupunktur tedavisinin incelendiği klinik araştırmaları değerlendirmek üzere PubMed, Cochrane Kitaplığı, Çin Ulusal Bilgi İnfrastrüktür Veri tabanı, Çin Biomedikal Literatürü, Chongqing VIP Çin Bilim ve Teknoloji Periyodikleri Veri tabanı ve Wanfang Verileri başlangıcından Eylül 2014’e kadar tarandı. 2001 ve 2014 arasında 4’ü İngilizce, 39’u Çince olmak üzere yayınlanmış 43 sistematik derleme ve meta- analiz bulundu. Derlemelerde yer alan çalışma sayısı, 3–98 arasında değişirken, katılımcı sayısı derleme başına 143-6144 idi. Çalışma konuları arasında inme sonrası depresyon (6/43), inme sonrası disfaji (5/43), inmeyi takiben afazi (4/43), inmeden sonra hıçkırık (3/43), inme sonrası hareket bozuklukları (3/43), akut inme (3/43) ve benzerleri vardı. Yedi çalışma, resussitasyonu da uyaran akupunktur metodlarını içeren farklı akupunktur uygulamalarından (3/43) bahsederken, CT-eşliğinde çevreleme iğnelemesinden (1/43), skalp akupunkturundan (1/43) ve gece yarısı - öğlen gel - git akupunkturundan da (1/43) bahsedenler vardı. Bir çalışma, 17 çeşit akupunktur uygulamasını tartışmaktaydı. Varolan her bir sistematik derlemenin tartışması zayıftı. Etkinliğe yönelik olarak, akupunktur yapılmamasındansa yapılmasının daha etkin olduğu anlamına gelen 23 derleme pozitif sonuç rapor etmekteydi. 20 derlemede ise, eldeki bulguların akupunkturun etkinliğini tam olarak desteklemediği anlamına gelen, hem olumlu, hem de olumsuz sonuç bildirilmişti. Kırkbir derlemede de daha fazla delil gerektiği sonucuna varılmıştı. Geçtiğimiz on yılda akupunkturun inmedeki etkinliği ile ilgili pek çok çalışma yapılmış olmakla birlikte, yarısı olumlu sonuç bildirirken, yarısında da akupunkturun inme tedavisindeki etkinliği belirsiz kalmıştır. Sonuç olarak, bu konuda daha güçlü çalışmalarla, daha ileri delillere ihtiyaç vardır. http://ac.els-cdn.com/S2213422015003352/1-s2.0S2213422015003352-main.pdf?_tid=fd397a80071b-11e6-85fe-00000aab0f26&acdnat=14611729 27_5232a33e2ca3403fe9a98536a2c07548 Primer dismenore, reprodüktif çağlarının bir döneminde kadınların hemen hemen yarısını etkiler. Prevalansından dolayı ve arkadaşlar, aile ve diğer tıbbi profesyonellerin de bu fikri güçlendirmeleriyle, kadınlar period ağrısını normal kabul ederler. Akupunktur ile bu ağrıyı tedavi etmeyi amaçlayan bir çalışmaya katılmanın kadınlarda siklus, dismenore ve menstruasyonun diğer semptomlarına ilişkin düşüncelerini değiştirip değiştirmeyeceğine yönelik çalışmada, ya51 Çeviri: Z. Işıl Birkan kın zamanda 3 ay süreyle akupunktur ile primer dismenore tedavisine katılmış 12 Yeni Zelandalı kadın seçildi. Kadınlar, yüz yüze görüşme için davet edilip, görüşme sonuçları ve tedavi seyirleri analiz edildi. Verilerin analizi, kadınlardaki genel sağlık ve kendi menstrüel siklusları ile ilgili görüşlerindeki değişimi ortaya koydu. ‘Period ağrısı, kadın olmanın doğal bir parçası’, ‘Krampların tedavisinden daha fazlası’, ‘Kendi menstrüel siklusunun farkına varma’ olmak üzere ilgili 3 ana tema tespit edildi. Kadınlar, ayrıca, akupunkturistleri tarafından yapılan kendi siklusları ile ilgili açıklamaların daha öncekilerden farklı olduğunu ve bunun da normal period ve ağrının nasıl kaçınılmaz olmadığı hakkındaki fikirlerini değiştirdiğini belirttiler. Bu küçük örnekleme dayanarak, geleneksel Çin tıbbının sağladığı çerçeveyle kadınlara bedenlerini değerlendirmeleri için faklı bir yol gösterilirken, kendi menstrüel siklusları ve period ağrısı hakkındaki fikirleri de değişmiş oldu. AKUT grupta, kognitif fonksiyon alanında (dorsolateral prefrontal korteks) deaktivasyon ve ağrı değerlendirme bölgesinde (inferior frontal girus) aktivasyon tespit edildi. KRONİK gruba göre AKUT grupta, açık ihmal mod ağındaki (DMN) deaktivasyon güçlü olarak gözlendi. Her iki grupta, iğnelenme/duyusal uyaran nedeniyle somatosensoryal alan aktivasyonu oluşurken, AKUT grupta daha fazla ağrı işleme, daha az kognitif değerlendirme ve kronik ağrıda, akut ağrıya kıyasla daha çok komponenti olduğundan, DMN değişiminde daha fazla ayrışma tespit edildi. http://ac.els-cdn.com/S221342201500339X/1s2.0-S221342201500339X-main. pdf?_tid=3993e128-071c-11e6-85fe00000aab0f26&acdnat=1461173028_e904856fba d9d614ba0366ee2db57427 Hasta veri raporları temelinde elektroakupunktur ve manuel akupunkturun depresyon tedavisindeki etkinliğini araştırmak amacıyla hafif ve orta düzey depresyonu olan 88 hasta, rastgele olarak paroksetin grubu (P) (n= 5), paroksetin + elektroakupunktur grubu (EA) (n=28) ve paroksetin + manuel akupunktur (MA) (n=25) gruplarına ayrıldı. Seksen sekiz hastanın tamamına antidepresan olarak paroksetin her sabah (ilk 2 gün 10 mg/gün, sonraki günler 20 mg/gün) 6 hafta boyunca per oral verildi. EA ve MA gruplarına ayrıca, GV 20, GV 29, GB 20, SP 6, PC 6 noktalarına ve hastanın özel durumuna ilişkin kişiye özel ilave farklı noktalara, 6 hafta boyunca otuzar dakika akupunktur uygulandı. EA grubuna bir stimülatör (2/15 Hz alternan, LH-202H) ile GV 20, GB 20 ve GV 29 noktalarına uyarı verilirken, MA grubunda akupunkturistler, iğneleri her 15 dakikada bir 5-10 saniye boyunca manipule ettiler. Tedavinin etkinliğini değerlendirmek için, Hamilton Depresyon Değerlendirme Skalası (HAMD) ve Kendini Ölç Tıbbi Veri Profili (MYMOP) tedavi öncesi ve sonrasında kullanıldı. Başlangıçta, gruplar arasında anlamlı bir fark yoktu. Altı haftanın sonunda HAMD sonuçları, EA ve MA gruplarında sırasıyla %92.00 ve %89.28 iken, P grubunda %84.71 idi, yükseklik istatistiksel olarak anlamlıydı, EA ve MA grupları arasında ise önemli bir fark yoktu. Her 3 grup içinde HAMD ve MYMOP Pek çok kompleks komponentten oluşan akupunktur tedavisinin, bel ağrısında (BA) etkili olduğu bilinmekle birlikte akut ve kronik ağrıdaki kesin etkisi tam olarak bilinememektedir. Dahası kronik ağrının, hipersensitivite ve maladaptasyonla ilgisi bilinmektedir. Yirmi üç bel ağrılı hasta, AKUT (n=12) ve KRONİK (n=11) gruplarına ayrıldı. 3 T fonksiyonel MRI kullanıldı. Akupunktur seanslarında her iki gruba da ST 36, SP 11 (sol) ve bilateral SP 13 noktalarına (her noktaya yalancı-rastgele düzeninde, uyarılar arası aralığın 17. 8± 1. 7 sn olduğu beşer uyarı) uyarı başına yaklaşık her iki sn için 2 Hz’lik uyarı verildi. Her iki grupta da iğnelenme güvenilirliği, görsel uyarı ve somatosensoryal iğnelenme hissi deneyimlendi. Aynı zamanda her iki grupta, somatosensoriyal bölgede (S I, S II, anterior singulat korteks) ve dikkat ağında (anterior insula) ortak aktivasyon gözlendi. KRONİK gruba kıyasla AKUT grupta, ağrı işleme alanında (nukleus akkumbens) daha fazla sinyal aktivasyonu kaydedildi. 52 http://ac.els-cdn.com/S2213422015003613/1s2.0-S2213422015003613-main. pdf?_tid=527f36ce-071c-11e6-af9a00000aab0f6b&acdnat=1461173070_d4b63fcbf9e 13dd827c675f14aee6617 Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016 skorları arasında önemli fark varken, iyileşme hızları açısından bir fark yoktu. P grubuna kıyasla, EA ve MA gruplarında tedavi sonrası her bir MYMOP parametresi bariz olarak daha düşüktü. Sonuçta akupunktur, depresyon hastalarında HAMD ve MYMOP skorlarını bariz olarak azalttı. Ek olarak akupunktur, konvansiyonel ilaç tedavisinin etkinliğini kolaylaştırmış ve kişilerin yaşam kaliteleri artacak şekilde, depresyonun temel semptomlarını da azaltmıştır. http://ac.els-cdn.com/S2213422015003601/1-s2.0S2213422015003601-main.pdf?_tid=6c0e40c6071c-11e6-8b78-00000aab0f26&acdnat=1461173 113_9198973038196aaa456c19966b645e1f Karpal tünel sendromunda (KTS) primer sensorimotor kortekste yapısal ve fonksiyonel nöroplastisite olur. KTS hastaları için akupunktur, subjektif (semptomlar) ve objektif (median sinir iletim hızı, SİH) verileri etkileyebilirken, mekanizma bilinmemektedir. Çalışmaya median sinirin innerve ettiği parmaklara uyan primer somatosensoriyal ve motor kortekslerdeki gri madde volümünün (GMV) ölçüldüğü 61 KTS ve 40 sağlıklı kontrol hastası dahil edildi. Çalışma öncesi klinik ve MRI değerlendirmelerinin ardından KTS hastaları rastgele olarak, lokal (n=21), distal (n=19) ve yalancı (n=21) akupunktur (2 ay) gruplarına ayrıldı. Median sinirin innerve ettiği parmakların vibrotaktil uyarılmasına beynin verdiği yanıtların fMRI değerlendirmesinde ilgili bölgenin (İB) GMV ölçümünde T1-ağırlıklı görüntüleme kullanıldı. İB, kontrlezyon S1 aktivasyonu ve ipsilezyon S1 ve M1 deaktivasyon kümeleri ile tanımlandı. GMV, VBM (DARTEL,SPM8) kullanarak tahmin edildi. Klinik değerlendirme, 2. ve 3. parmaklarda SİH ve Boston KTS Anketi semptomatik/fonksiyonel skalası ile yapıldı. Tüm akupunktur girişimleri, KTS hastalarının verilerini bariz olarak iyileştirdi. Lokal ve distal akupunktur grupları arasında bir fark tespit edilmediğinden daha sonra iki grup, tedavi grubu olarak birleştirildi. Yalancı akupunktura göre tedavi akupunkturu SİH’i bariz olarak artırdı. Başlangıçta, önceki çalışmalarımızla uyumlu olarak, kontrlezyonda S1’deki GMV azalma eğilimindeyken, HC ile kıyaslandığında ipsilezyon M1 GMV, KTS hastalarında daha büyüktü. Yalancı akupunktura naza- ran tedavi akupunkturu, ipsilezyon M1 volümünü azalttı. Dahası tedavi akupunkturu sonrası ipsilezyon M1 volümündeki değişiklik, SİH’deki değişiklikle ilişkiliydi. Subjektif verilerle bir ilişki tespit edilmezken, ipsilezyon S1’de de önemli bir değişiklik saptanmadı. Sonuç olarak tedavi akupunkturu, KTS’de semptomları ve periferik sinir iletimini iyileştirmektedir. Akupunktur, aynı zamanda yapısal beyin plastisitesini de geliştirmektedir ve GMV’ deki düzelme daha çok median sinir fonksiyonlarının objektif ölçümleri ile yakından ilişkilidir. http://ac.els-cdn.com/S2213422015003753/1-s2.0S2213422015003753-main.pdf?_tid=7f4c2eaa071c-11e6-a4ea-00000aab0f27&acdnat=14611731 45_5095f7582513b2b48c133f724b5c5035 Demans, dünya genelinde yaklaşık 24.3 milyon insanı etkileyen nörodejeneratif bir hastalıktır. Bakım veren, bakım alan ve toplumsal yaygın etkileriyle, demanslı hasta bakıcılarının üzerindeki sorumluluk çok değerlidir. Transandantal meditasyon (TM) gibi gevşeme tekniklerinin yararlı olduğu sağlıklı çalışanlarda gösterilmiştir. Demanslı hastalara bakım verenlerde TM’ nin psikolojik stres, yaşam kalitesi, duygusal ve zihinsel fonksiyonlara etkisini incelemek üzere prospektif, çok merkezli, toplum temelli, rastgele bekleme liste kontrollu pilot çalışmada toplumda yaşayan, tanı konmuş demans hastası bakıcıları rastgele 12 hafta (14 st) TM eğitim programına veya kontrol bekleme listesine ayrıldı. Katılımcılar, yaşam kalitesi, stres, affekt, kognitif fonksiyonlar ve yan etkiler açısından incelendi, ayrıca programın uygulanabilirliği de değerlendirildi. Kontrol grubuna kıyasla TM grubunda zamana karşı WebNöro hız skorlarındaki gelişme, bariz yüksekti. Gruplar arasında zaman içinde primer ve sekonder verilerdeki değişiklikler, istatistiksel olarak bir anlam kazanmadı. Ancak TM grubunda WebNöro hız skorları, depresyon ve olumsuz ikilem skorlarında olumlu yönde bir değişim eğilimi vardı. TM grubunun %63’ünde istenmeyen etkiler gözlendi. Bunlar, geçici, hafif ve orta şiddetteydi ve TM ile ilgili oldukları kesin değildi. TM eğitimi alan bakıcılarda, çeşitli düzeylerde zihinsel fonksiyonlar, duygu durumu, yaşam kalitesi ve streste iyileşme izlendi. Bu 53 Çeviri: Z. Işıl Birkan pilot çalışma ile kesin kanıya varmak mümkün değildir, bunun için daha büyük ölçekli çalışmalara ihtiyaç vardır. http://bmccomplementalternmed.biomedcentral. com/articles/10.1186/s12906-015-0666-8 Kronik gerilim tipi baş ağrısı (KGTB), hemen hemen günlük baş ağrıları ve santral sensitizasyonla karakterizedir ve bu sebeple de elektroakupunktur (EA) yararlı olabilir. Santral sinir sistemi (SSS) plastisitesi, bir nöroplastisite mediatörü olan, beyin-kökenli nörotropik faktör (BKNF) ile serumdan takip edilebilir. KGTB’de EA analjezisinin nöroplastisite temelli olduğu hipotezini sınamak amacıyla randomize, kör, plasebo kontrollu çapraz karşılaştırmalı, 18-60 yaş arası kadınlar çalışmaya dahil edildi, 30 dakika süreyle servikal bölgeye haftada 2 kez uygulanan toplam 10 EA seansı (2-10 Hz, şiddeti toleransa bağlı), yalancı girişim ile kıyaslandı. Tedavi düzeninde, 2 haftalık arınma dönemi vardı. Temel verilerimiz, 10 cm vizüel analog skala (VAS) ve BKNF idi. Çalışmaya katılan 34 hastadan 29’u protokolu tamamladı. Ağrının hafifletilmesinde EA, yalancı uygulamadan başarılıydı. Devam eden etkiyi göstermek üzere, tedavi düzenine bağlı olarak VAS skorları değişti. Çeşitli regresyonlar kullanarak, serum BKNF düzeyleri, Hamilton depresyon değerlendirme skalasına (HDDS) ve VAS skorlarına uyarlandı. İlk uygulama döneminin sonunda uyarlanmış BKNF düzeyleri, EA fazında daha yüksekti. Uyarlanmış BKNF ile de gösterildiği gibi, EA analjezisi, nöroplastisite ile ilgiliydi. EA ağrı modülasyonu ve BKNF salınımı, uygulama sırasındaki SSS’nin durumuna bağlıdır. Ayrıca, depresyon ve girişimin zamanlaması ile de bağlantısı vardır. http://bmccomplementalternmed.biomedcentral. com/articles/10.1186/s12906-015-0664-x Akupunkturun glokom üzerine etkisini izlemek amacıyla primer geniş açılı glokomu olan, göz içi basıncı (GİB) stabil seyreden, gönüllü 22 hasta, rastgele olarak göz ile ilgili nokta akupunkturu ve göz ile ilgili olmayan nokta akupunkturu şeklinde 2 gruba ayrıldı. 54 On iki seans akupunkturu takiben gruplar çaprazlandı. GİB, kan basıncı (KB), kalp hızı (KH), düzeltilmiş görme keskinliği (DGK), görme alanı (GA), optik disk ve peripapiller retinal sinir lifi katmanı (PRSLK) ölçümleri, komplians ve yan etki takibi yapıldı. On bir hasta çalışmayı tamamladı, 8 hasta kişisel nedenlerle, 3 hasta da iğne hassasiyeti veya diğer gözde GİB artışı (8 mmHg) ile çalışmayı bıraktı. Bir akupunktur seansını takiben, hem göz noktaları grubunda (12.9 ± 1.8 mmHg’ dan 13.6 ± 2.0 mm Hg’ ya), hem de gözdışı nokta grubunda (13.0 ± 1.5 mmHg’ dan 13.5 ± 1.7 mmHg’ya) ortalama GİB hafif düzeyde yükseldi. Her iki grupta da 12 seanslık serinin sonunda KH, diurnal GiB ve DGK’da anlamlı bir değişiklik gözlenmedi. Göz dışı nokta serisinde 12 seansın sonunda sistolik ve diastolik KB’de düşüş saptandı. Optik disk, PRSLK ve GA’da bir fark saptanmadı. Akupunkturun diurnal GİB’e ve DGK’ye bir etkisi yoktur, ancak hemen seansı takiben GİB’ de geçici bir yükselmeye sebep olabilir. KB, göz noktaları ile değil, ama göz dışı noktalarla düşmüştür. Komplians ve istenmeyen etki olasılığı düşüktür. http://www.ajo.com/article/S0002-9394(15)002366/abstract Depresyon ve şizofrenili hastalarda ek tedavi olarak akupunkturun yeri ve etki mekanizmasını derlemek için 4 veri tabanı (Medline, Scopus, ERIC ve Cochrane Library) 31 Mart 2014 tarihine kadar tarandı. Depresyon ve şizofreni üzerine yazılmış sistematik derleme ve meta analizler incelendi. Şizofreni ilgili olan araştırmaların azlığı nedeniyle, bunlarda rastgele kontrollü çalışmalar ve vaka takdimleri de dahil edildi. Depresyon tedavisinde akupunkturun kullanımı güvenilir olmakla birlikte, şizofrenide etkinliği ile ilgili sınırlı sayıda delil bulundu. Psikiyatrik hastalarda akupunktur, özellikle uyku olmak üzere, yaşam kalitesini yükseltmektedir. Beyin araştırmaları, akupunkturun limbik–paralimbik–neokortikal ağ (LPNN) üzerinde düzenleyici ve normalleştirici etkiye sahip olduğunu göstermiştir. LPNN, duygu ve uyku ile ilgili olduğundan, bu akupunkturun yaşam ve uyku kalitesine etkisini açıklayabilir. Bu çalışmadan elde edilen verilerle akupunkturun depresyonda etkili, şizofreni Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016 de ise daha az etkili bir ek tedavi olabileceği söylenebilir. Ancak kesin kanıt için geniş ölçekli çalışmalara ihtiyaç vardır. http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/26007331 Deqi, akupunkturun önemli bir komponenti olmakla birlikte, Deqi’ye beynin fonksiyonel yanıtı, henüz fonksiyonel manyetik rezonans (fMRI) ile bütünüyle desteklenmemiştir. Deqi oluşturan koşulları test etmek, Deqi’nin etkilerini, farklı derinliklerde akupunktur cevabını ve beyinde fMRI kan oksijen düzeyi bağımlı (KODB) sinyal şiddetini araştırmak üzere sağlıklı kişilere (n=16), UB 40’a bir yüzeyel iğneleme (2 mm), bir de derin iğneleme (10-20 mm) sırasında istirahat döneminde fMRI (id- fMRI) uygulandı. Yüzeyel iğnelemede 16 kişi, hafif derecede delici bir ağrı hissetti, hiç birinde tam bir Deqi hissi oluşmadı. Derin iğnelemede ise 14 kişi Deqi hissederken, 2 kişide keskin bir ağrı oldu. Derin iğneleme tam Deqi hissi, beynin pek çok düzeyinde ve serebellumda nöral aktiviteyi modüle etmiş, ihmal mod (default mode) ağı (DMN) ve ağrı matriks ağı (AMA) fonksiyonel bağlantısını azaltırken, sağ posterior serebellar lob, sol parahipokampal girus, talamus ve tamamlayıcı motor alandaki fonksiyonel bağlantıyı da artırmıştır. Yüzeyel iğneleme sırasında ise beynin sağ taraf ağlarında (presantral girus, superior frontal girus, serebellar tonsil) ve her iki taraf talamus fonksiyonel bağlantısında artış, dahası sağ medial prefrontal korteks fonksiyonel bağlantısında da azalma gözlenmiştir. Sonuç olarak derin iğnelemenin, çok çeşitli derin doku ve sinir liflerini etkileyebileceği görüşünden hareketle derin iğneleme Deqi hissi hemodinamik cevabı hipotezi, akupunkturun Deqi etkisini oluşturmak için limbikparalimbik-neokortikal ağı (LPNA) modülasyonu ile desteklenmektedir. LPNA ve DMN arasındaki benzerlik derin iğnelemenin, multipl modülasyon etkileri için önemli intrinsik beyin ağlarını mobilize ettiğini düşündürmektedir. http://www.complementarytherapiesinmedicine. com/article/S0965-2299(16)30004-8/abstract Elektroakupunkturun (EA), antiinflamatuar ve çeşitli metabolik yollarla da ilişkisi olan pleiomorfik etkileri vardır. EA’nın, antiinflamatuar etkisini ve beyaz yağ dokusunda hipoksi ile indüklenen faktörler -1 (HIF1- )- bağımlı yolaklar üzerinden kilo alımını önlediği hipotezini araştırmak üzere fareler 4 gruba ayrıldı: obez olmayanlar, ob/ob olup EA uygulanmayanlar, ob/ob olup 22 haftalıkken günaşırı 3 tedavi alanlar, ob/ob olup 21- 22 haftalıkken günaşırı 7 tedavi alanlar. Bu amaçla, ST 36’a 10 dk süreyle düşük frekanslı (2 Hz) EA uygulandı. Yirmi iki haftalıkken plazmada lipid, glukoz, diğer metabolitler ve ilgili markerlar standart yöntemlerle ölçüldü. Yağ dokusu immün histokimyasal boyama ile değerlendirildi, yağ doku ekstresi gerçek zamanlı kimyasal yöntemlerle kantitatif olarak analiz edildi. EA tedavisi, ob/ ob farelerde yağ dokusu inflamasyonunda ve önemli ölçüde yağ dokusu kitlesiyle, liposit boyutlarında azalma ile birlikteydi. Obez farelerde HIF- proteinlerinde artış saptanırken, EA’da yağ dokusundaki hipoksik etkiyi inhibe etme yönünde bariz bir eğilim gözlendi. EA tedavisinden sonra ayrıca, hipoksi ile ilgili genlerin (vasküler endotelial büyüme faktörü A, VEGFA; glukoz taşıyıcı tip 1, Slc2al; glutatyon peroksidaz 1, GPX1) ve inflamasyon ile ilgili genlerin (TNF- , IL-6, MCP-1) yağ dokuda tanımlanma düzeyleri düşüş gösterdi. EA tedavisi, makrofajların yenilenme ve infiltrasyonlarını da azaltırken, aynı zamanda NF-KB’deki azalma ve IkB ’daki artışın yağ dokudaki inflamatuar süreçte olan azalma ile korele gittiği görüldü. Obez farelerde TNF- , IL-6 and IL-1 gibi inflamatuar sitokin düzeylerindeki azalma da bu fenomene paralel seyretti. Dolayısıyla, EA’nın HIF-1 bağımlı yolların modülasyonu ve inflamatuar cevap üzerinden obez farelerde kilo alımını önlediği sonucuna varıldı. http://bmccomplementalternmed.biomedcentral. com/articles/10.1186/s12906-015-0977-9 Meme kanserinden kurtulanlar arasında ateş basmaları, sık rastlanan ve zora sokan bir semptomdur. Bu soruna yönelik gabapentine (GP) karşı elektroakupunkturun (EA) etkisini, özellikle plasebo ve nosebo etkilere de odaklanarak, araştıran rastgele kontrollu çalışmada günde en az 2 kez rahatsız edici sıcak bas55 Çeviri: Z. Işıl Birkan maları olan 120 meme kanserinden kurtulan hasta izlendi. Hastalar, rastgele günde bir kez uygulanmak üzere 8 haftalık EA, GP veya plasebo (yalancı akupunktur (YA); yalancı hap (YH)) gruplarına ayrıldı. Temel sonuç noktası, YA ve YH arasında sekizinci haftada ateş basmaları kompozit skor (ABKS) değişimi, ikincil sonuç noktası ise gruplar arası kıyaslama ve tedavi etkilerinin 24. haftadaki devamlılıklarıydı. Sekizinci hafta ile birlikte YA, YH’ya göre ABKS’de belirgin bir azalma meydana getirmişti. Tüm tedavi grupları arasında ABKS’de ortalama azalma, en fazla EA grubunda iken, bunu YA, GP ve YH izledi. İlaç grupları, akupunktur gruplarına nazaran daha fazla tedavi ile ilgili yan etkilere maruz kaldı: GP (%39.3), YH (%20.0), EA (%16.7) ve YA (%3.1). Yirmi dördüncü hafta ile birlikte ABKS’deki azalma, en fazla EA grubunda iken bunu YA, YH ve GP izledi. Sonuç olarak ateş basmalarının tedavisinde akupunktur, ilaç gruplarına göre daha fazla plasebo, daha az nosebo etki oluştururken EA, meme kanserinden kurtulanlarda ateş basması tedavisinde, daha az yan etki ile daha etkili bir tedavi olabilir. Ancak bu ilk sonuçların, daha büyük rastgele kontrollu ve uzun dönem takipli çalışmalarla doğrulanması gerekmektedir. http://jco.ascopubs.org/content/early/2015/08/21/ JCO.2015.60.9412.abstract Akupunktur, Çin’de inme tedavisi için sıklıkla kullanılan tamamlayıcı tedavi yöntemi olmakla birlikte etkinliği ve güvenilirliği ile ilgili yeterli veri yoktur. Bu amaçla, çok merkezli, tek körlü, rastgele kontrollü çalışmada iskemik inme sonrası 3-10 gün geçmiş olan, tek kolu paralize 862 yatan hasta, standart bakım+ akupunktur ve sadece standart bakım gruplarına ayrıldı. Akupunktur, haftada 5 kere 3-4 hafta süreyle uygulandı. Temel veriler: 1. Ölüm/Barthel indeksine göre özürlülük, 2. Altı aydaki ölüm/hastane bakımı idi. Altı ayda kontrol grubuna (102/396, %25.8) kıyasla, akupunktur grubunda (80/385, %20.7) ölüm veya birisine bağımlı olma hali, daha azdı. Fayda, ≥10 seans akupunktur alan alt grupta gözlendi. Ölüm veya hastane bakımı açılarından, her iki grup arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark yoktu. Her iki grupta, sırasıyla hastaların %7.6 ve %8.3‘ünde ciddi yan etkiler görüldü. Sonuç olarak akupunktur, suba56 kut dönem inme tedavisinde güvenilir görünmektedir. http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/25873601 ‘Aktiflik, neşelilik, adanmışlık, sakinlik’ gibi pozitif, ‘öfke, kaygı, depresyon, bitkinlik’ gibi negatif duygu durum tanımlamaları, akupunkturun beyin yapıları üzerine etkisini değerlendiren yeni bir yöntemin tanıtımında kullanıldı. Baskın negatif duygu durumunda, kronik hastalıkları olan kişilere, pozitif ve negatif beyin yapıları üzerine etkisi olduğu literatürde bilinen noktalara akupunktur yapıldı. On akupunktur seansı sonrasında tükenmişlik sendromlu (n=10) ve kronik ağrılı kadın hastalar (n=22), pozitif skalada artış, negatif skalada bariz azalma gösterdi. Beş tükenmişlik sendromu hastasında, akupunktur iğnesinin rotasyonu ile, mutad olmayan yavaş yüksek amplitüdlü EEG dalgalarında ani ve hızlı bir baskılanma gözlemlendi. Uyanık hastada ilk kez tanımlanmış olan bu EEG dalgası, 10 seansı takiben kayboldu, ancak akupunktursuz 1-1.5 yıldan sonra kademeli olarak geri geldi. Buna pozitif ruh halinde bozulma ve negatif ruh haline dönme de eşlik etti. On seanstan sonra hem erkek (n=16), hem de kadın hastalar, ağrı şiddetinde bariz bir azalma rapor etti. Ancak sadece kadın hastalar, başlangıç ağrı şiddetiyle ağrı tedavisi arasında doğrusal bir ilişki gösterirken, aynı zamanda ağrı şiddeti ve akupunktur seansı sırasında kalp hızı düşüşlerinin eşlik ettiği duygu durumu değişiklikleri arasında da doğrusal ilişki gözlendi. Bireysel akupunktur - beyin ilişkisini ortaya çıkarmada, duygu durum kayıtlarının duyarlı ve spesifik yeni bir yöntem olduğu savını ileri sürmekteyiz. http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/26025590 Akupunktur ve farmakopunkturun tümör tedavisinde etkili olduğu bilinmektedir. Ancak tedavideki etkinlikleri henüz rapor edilmemiş olan rekürren oligodendrogliomalı, intrakranial kanama ile tanısı konmuş, beklenen yaşam süresi 3-6 ay olan, 54 yaşında erkek hastaya her gün akupunktur ve haftada bir kez de dağ ginsengi ve arı venomu ile farmakopunktur uygulandı. On sekiz aylık bir tedavinin ardından, Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016 manyetik rezonans görüntülemede tümör kitlesi, bariz olarak küçülmüş ve şiddetli nöbetler kaybolmuştu. Bu vakada, akupunktur ve farmakopunkturun birlikte rekürren oligodendroglioma tedavisinde etkili olduğu görülmüştür. http://ac.els-cdn.com/S2005290115000515/1-s2.0S2005290115000515-main.pdf?_tid=6e1b0d740724-11e6-8a00-00000aab0f02&acdnat=1461176 552_63e936cf824865469604e8ac3d2b243f ST 36 noktasının çeşitli ajanlarla enjeksiyonunun postoperatif ileus (POİ) üzerine etkisini araştırmak üzere elektronik veri tabanlarında rastgele kontrollu çalışmalar, başlangıcından 1 Şubat 2015’ e kadar tarandı. Otuz çalışma, 2967 katılımcı ile dahil edildi. Tüm çalışmaların metodolojik kalitesi zayıftı. İlk gaz çıkarma zamanı açısından metaanalizler, klasik bakım ile kıyaslandığında ST 36 noktasının neostigmin, vitamin B1 ve metoklopramid ile enjeksiyonundan yanaydı. Vitamin B1’in intramüsküler enjeksiyonu ile kıyaslandığında ise bulgular, ST 36 enjeksiyonu lehine idi. Benzer şekilde, barsak seslerinin düzelmesi ve ilk defakasyon zamanı açılarından da ST 36 nokta enjeksiyonunun olumlu etkileri vardı. Sonuç olarak, ST 36 noktasının çeşitli ajanlarla enjeksiyonunun POİ’yi önleyici etkisi vardır. Dahil edilen bazı çalışmalardaki istenmeyen etkiler nedeniyle güvenilirlik kesin değildir. Zayıf metodolojik kalite ve yayınlardaki bazı çelişkiler nedenleriyle kesin sonuca varabilmek için büyük çaplı, ileri çalışmalara ihtiyaç vardır. http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/26051583 Diz osteoartriti (OA), sık rastlanılan, kişiyi güçsüz bırakan bir sorundur. Proloterapi (hipertonik dekstroz enjeksiyonu) ise kronik kas- iskelet sistemi hastalıklarında kullanılan bir enjeksiyon tedavisidir. Son 52 haftalık, rastgele kontrollu, açık etiketli çalışmalarda diz OA’ya spesifik verilerde, başlangıç, kör salin enjeksiyonu ve ev egzersizleri ile kıyaslandığında, bariz bir iyileşme rapor edilmiştir. Ancak, proloterapinin uzun dönem etkileri bilinmemektedir. Bu amaçla, OA’lı erişkin hastalarda diz ağrısı, fonksiyonu ve sertliği üzerine proloterapinin uzun dönem etkinliğini araştırmak üzere 52 haftalık proloterapi çalışmasını tamamlayan, hafif- şiddetli diz OA’lı, hastane dışı hastalar değerlendirmeye alındı. Katılımcılara 3-5 aylık girişim uygulanıp, başlangıç, 12, 26, 52 hafta ve 2.5 yılda Western Ontario McMaster Üniversitesi Osteoartrit İndeksi (WOMAC, 0–100 puan) skorları ölçülmüştür. 65 katılımcıya başlangıçtaki 17 haftalık tedavi döneminde 4.6 ± 0.69 enjeksiyon seansı uygulanmıştır. Elli iki haftalık çalışma döneminde, WOMAC skorlarında, 12 haftada 13.8 ± 17.4 puandan, 2.5±0.6 yıldaki (1. 6–3.5 yıl aralığı) takip analizinde 20.9 ± 2.8 puana doğru anlamlı bir artış gözlenmiştir. Proloterapi, ortalama 2. 5 yıllık takipte katılımcıların OA ağrı, fonksiyon ve sertlik skorlarında iyileşme sağlayan, güvenilir bir tedavi olarak izlenmiştir. Diğer konservatif tedavilerden sonuç alamayan diz OA’lı hastalarda uygun bir tedavi olabileceği kanısına varılmıştır. http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/ PMC3659139/ Ürolitiazise bağlı renal kolik ağrısının tedavisinde diklofenak, asetaminofen ve akupunkturun etkinliklerini araştırmak üzere hastalar, rastgele olarak grup I (n=40) intravenöz asetaminofen, grup II (n=41) akupunktur ve grup III (n=40) 75 mg diklofenak sodyum intramüsküler enjeksiyonu gruplarına ayrılmıştır. Ağrı şiddetinin değerlendirilmesinde 10, 30, 60 ve 120 dakika sonrasında Vizüel Analog Skala (VAS) ve Sözel Değerlendirme Skalası (VRS) kullanılmıştır. On dakika sonrasında, en belirgini grup II’de olmak üzere, her 3 grupta da VAS ve VRS skorlarında düşüş izlendi. Otuzuncu dakikada, grup III’deki azalma, grup II’ye oranla bariz daha fazlaydı. Altmış dakika sonrasında grup I ve grup III’deki ortalama VAS skorları benzerdi. Grup III’ün ortalama VAS skorları, grup II’ye göre daha düşüktü. Yüz yirmi dakika sonrasında yapılan VAS skoru değerlendirmesinde sonuçlar, grup I ve grup III arasında benzerdi. Aynı dönemde yapılan VRS değerlendirmeleri de VAS ile benzerdi. Sonuç olarak, nonsteroidal antiinflamatuar ilaç ve asetaminofen kullanımının riskli olduğu, renal kolikli hastalarda akupunktur, alternatif bir tedavi yöntemi olarak ortaya çıkmaktadır. http://www.ajemjournal.com/article/S07356757(15)00122-9/abstract 57 Tarih Köşesi Ankara Akupunktur 2016; 4 (1): 58-62 SAĞLIK BAKANI DR. METE TAN’IN ÇİN ZİYARETİ VE AKUPUNKTUR H. Volkan ACAR Doç. Dr., Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Kliniği, ANKARA 5 Ocak 1978 – 12 Kasım 1979 tarihleri arasında Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı olarak görev yapan Dr. Mete TAN, bakanlığı sırasında iz bırakmış isimler arasında yer almaktadır. Afyon Milletvekili Dr. Mete TAN’ın kamuoyundaki ve sağlık camiasındaki asıl bilinirliği, mimarı olduğu Tam Gün Yasası’ndan kaynaklanmaktadır. Ancak bunun yanında Dr. Mete TAN, akupunktur camiası açısından da önemli bir yere sahiptir. Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı Dr. Mete TAN, beraberindeki bir heyetle birlikte 1978 yılında Çin’e resmi bir ziyarette bulunur. Çin’de farklı şehirlerde incelemelerde bulunup görüşmeler yapan Bakan, ziyaret dönüşü Çin izlenimlerini gazete sayfalarında kaleme alır. Dr. Mete TAN’ın izlenimleri, Milliyet Gazetesi’nin 18-20 Ağustos 1978 tarihli nüshalarında üç günlük bir dizi yazıyla okuyuculara aktarılır. Bu yazı dizisinin bizim açımızdan önemi ise Dr. TAN’ın izlenimlerinde, geleneksel Çin tıbbı ve akupunktur konusuna da geniş yer ayırmış olmasıdır. Akupunk- İletişim Bilgileri: H. Volkan ACAR, Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi Anestezi Kliniği, Altındağ-ANKARA Tel: 0312-59533184 [email protected] 58 Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016 nın, “Batı tıbbı ile Çin tıbbının koordineli kullanımı” olduğunu belirtir. Dr. Mete TAN’a göre bitkisel tedavi ve akupunktur, Çin sağlık sisteminde yaygın olarak kullanılmaktadır: Doktorlar Sağlık Evi Önünde turun ilk kez bir Bakan düzeyinde Çin’de incelenmiş ve sonrasında da üç gün boyunca geniş kitlelere aktarılmış olması, hem bilinirliğinin artması hem de halk ve hekimler nezdinde itibar kazanması açısından akupunktura büyük katkı sağlamıştır. Yazı dizisinin ilk gününde, gazetenin ilk sayfasında yayınlanan tanıtım cümleleri şu şekildedir: Çin’de Resmi Bir Gezi Yapan ve İncelemelerde Bulunan Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı Dr. Mete Tan Çin’deki Sağlık Sistemi, İlaç Sanayii ve Akupunktur Tedavisi Konularındaki İzlenimlerini Milliyet İçin Yazdı. 18 Ağustos 1978 tarihli bu sayıda, hemen hemen tümüyle Geleneksel Çin Tıbbı ve akupunktur hakkında bilgiler verilmiştir. Çin Devletinin Geleneksel Çin Tıbbıyla İlgili Politikası Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı, önce geleneksel Çin tıbbından bahseder. Bu kapsamda idari olarak alınan kararları anlatır ve Çin hükümetinin sağlık politikası- Bugünkü Çin, Mao’nun “Çin hekimliği ile Batı hekimliği birleştirilmelidir” sloganının ışığı altında eski Çin hekimliği ile batı hekimliğini birleştirme çabaları içinde yeni bir Çin hekimliği ve eczacılığı meydana getirmeyi hedef almıştır. Onun için doğadan birçok bitkilerle elde edilen ilaçların, akupunktür tedavisi ve bilhassa bazı cerrahi müdahalelerde (kırık vs gibi) kullanılan bazı eski Çin’de kullanılmış olan aletler ile birlikte, bugünkü modern tıbbı birleştirerek hastaları tedavi etme yöntemini benimsemiştir. Çinliler bu şekilde yapılan tedavilerin, hastaların iyileştirilmesini çok çabuklaştırdıklarını iddia etmektedirler. Örneğin büyük yanıklarda Çin’in bazı geleneksel ilaçlarını kullanırken batı hekimliğinde kullanılan anestezik pomatlara ihtiyaç hissedilmemektedir. Eğitim tugaylarında bulunan sağlık evlerinin bahçesinin 2 dönümlük bir bölümünde yetiştirilen nebatlardan, bu tugaylarda bulunan tablet makinaları ile köyde bizzat imal edilen bu ilaçlar Çin’de yüzde 40 nisbetinde kullanılmaktadır. Bu bitkiler koparılarak bazı kimyevi metodlarla içindeki ana madde tecrit ediliyor ve ara maddelerle yoğrularak tablet haline veya draje haline getiriliyor ve halka veriliyor. Daha ziyade astımda, diyarede ve antipiretik olarak (ateş düşürücü) ilaçların çok etkili olduğunu bizzat gözlemledim. Toplam olarak Çin’de 5000 tür doğal ilaç var ve bu ilaçları muhtelif hastalıklarda kullanıyorlar. Hastanelerde geleneksel Çin hekimliği poliklinikleri ile modern poliklinikler yan yana hastalara hizmet etmektedir. Akupunktur Daha sonra Dr. Mete TAN, akupunktur konusuna geçer. Akupunkturun geçmişinden, uygulama yöntemlerinden ve endikasyonlarından bahseder. Bakan’ın 59 H. Volkan ACAR akupunktur konusunda verdiği genel bilgiler şunlardır: ğını söylemektedirler. Keza açık kalp ameliyatlarının da akupunktür ile yapıldığını izledim. Çin’in tedavi edici hizmetlerinin kendine has bir bölümünü de akupunktür teşkil ediyor. Eskiden Çin’de akupunktür sadece ağrıları kesmek için kullanılırdı. 2000 yılı aşan bir zamandan beri Çin’de akupunktür uygulanmaktadır. İlk kez ağrıları kesmek için kullanılan akupunktür sonraları hastalıkların tedavisi alanına da sokulmuş ve çok başarılı neticeler alınmış. Çin, Dünya Sağlık Örgütü’nün talebi üzerine 3 ve 6 ay kadar süren akupunktür kursları açmıştır. Buraya dünya milletlerinden 3-5’er kişilik gruplar halinde kursiyerler gelmekte ve akupunktür öğrenmektedirler. Yabancı ülkelerde yalnız akupunktür anestezisi üzerinde durulmaktadır. Ama akupunktür ile tedavide mühim şamalar olduğunu da unutmamak gerekiyor. Bilhassa kalp ve damar hastalıkları, yüz ve diğer felçler, beyin damarı hastalıkları, adet bozuklukları, böbrek hastalıkları, ishal, diabet, kemik hastalıkları, göz hastalıkları ve angına pectoris gibi hastalıklar, o hastalığın vücuttaki akupunktür noktaları saptanarak paslanmaz çelikten olan çok ince akupunktür iğnelerini bu noktalara sokarak tedavi edilmektedir. Eğer iğne yerini bulmuşsa hasta iğneyi sokarken bir elektriklenme olduğunu hissederek haber vermiştir. Akupunktur Anestezisi ve Akupunktur Eğitimi Yazı dizisinin bu bölümünde, bir dönem Çin’de çok popüler olan akupunktur anestezisinden ve yabancı hekimler için organize edilen akupunktur kurslarından da bahsedilir. Bilhassa akupunktür anestezisi fevkalade ileri bir düzeye ulaşmış bulunuyor. Vücudun uyuşturulacak olan yerlerinin saptanan noktalarına konulan aynı iğnelere galvanik bir akım vermekle o bölgede tam bir anestezi temin edilmektedir. Bilhassa baş ve boyun cerrahisinde fevkalade olumlu neticeler alınmakta olan bu metod halen Avrupa’nın birçok bölgelerinde de uygulanmaktadır. Örneğin, kulağın kepçesinde bulunan 4 yere konulan iğnelerle buradan geçirilen akım neticesinde bütün kafatasının uyuşması ile yapılan bir beyin tümörü ameliyatının, hastanın el ve ayaklarının bağlanmadığı halde, konuşularak bitirildiğine tanık oldum. Gene el ve ayaktaki muayyen noktalara yapılan akupunktür ile husule gelen anestezi neticesinde bir tükürük bezi tümörünün çıkarılışını gördüm. Şanghay ilinde 15.000 ameliyatın bu şekilde yapıldı60 Akupunkturun Etki Mekanizması Sağlık Bakanı bu genel bilgileri verdikten sonra, akupunkturun etki mekanizması üzerinde durur. Akupunkturun etki mekanizmaları konusunda Çin’de yapılan bilimsel çalışmalara değinen Dr. Mete TAN, çalışmalardan örnekler de verir: Çinliler geleneksel olarak tatbik ettikleri akupunktür tedavisinin bilimsel izahı için büyük gayretler sarfetmektedirler. Bunun için Pekin’de hem akupunktür teorisini inceleyen, hem de akupunktür tedavisi yapan bir müesseseyi gezdik. Burada o hastalığa göre vücudun muayyen yerlerinde tesbit edilen noktalara sokulan iğnelerle 10-15 seans devam eden tedavi sonucunda birçok angına pectorisli ve yüz felçli hastanın iyileştiğini izledik. Ayrıca burada fizyoloji, biyokimya, patolojik anatomi ve histoloji alanında deneysel araştırmalar yapılarak akupunktür tedavisinin bilimsel yönünü araştırıyorlar. Bu tedavinin nasıl olduğunu inceleyen iki görüş vardır: 1- Sinir teorisi ile akupunktürü izah etmek. 2- Bilinmeyen başka bir teoriyi araştırmaktır. Bunun için enstitüde yapılan çalışmaların yanısıra, örneğin bir koroner hastası tedaviden evvel ve tedaviden sonra E.G. ile kontrol edilerek neticelerine bakılmakta, geleneksel Çin tıbbı ile iyi edilen hastaların modern tıbbi cihazlarla kontrolları yapılmaktadır. Akupunktür tedavisini 200’den fazla hastalıkta kullanan Çinliler, bunun özellikle 70 civarı hastalıkta tam etkisi olduğunu söylüyorlar. Çıplak Ayaklı Doktorlar Yazı dizisinin ikinci günü olan 19 Ağustos 1978’de Çin’in sağlık hizmetleri organizasyonu açıklanır. Bu bölümlerde Çin’in ekonomik yapılanma hiyerarşisin- Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016 ve tedavi edici hekimlik hizmetleri yanında geleneksel Çin tıbbı kapsamında kullanılan bitkisel ürünlerin yetiştirilmesi ve imalatından da sorumludurlar: Bu çıplak ayaklı doktorlar sağlık evinde 2-3 dönüm arazide, hastalıklarda kullanılan birçok çiçeklerin ekilmesinde, onların toplanmasında ve ocaklarda bulunan tablet makinelerinde bunların yutulur hale getirilmesinde görev yapıyorlar. Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı Dr. Mete Tan, bir sağlık evinde çıplak ayaklı doktorlarla... Geleneksel Çin Tıbbı ve Geleneksel Çin Eczacılığı Eğitimi Milliyet Gazetesi’nin 20 Ağustos 1978 nüshasında yazı dizisinin son bölümü yer alır. Bu son bölüm Çin tıbbı eğitimine, sağlık hizmetlerinin finansmanına ve hiyerarşik yapıdaki sağlık kurumlarında yürütülen hizmetlere ayırmıştır. Bu kapsamda Dr. Mete TAN’ın Çin tıbbı ve Çin eczacılığı eğitimi ile ilgili olarak aktardığı bilgiler şu şekildedir: Çin devriminde nüfus 500 milyon iken 950.000 doktor vardı: 220.000 Çin hekimliği doktoru, 320.000 tıp mezunu doktor ve 400.000 asistan. Çıplak ayaklı doktorlar sağlık evlerinin bahçesinde, hastalıklarda kullanılan pek çok bitkiyi de yetiştiriyorlar. de yer alan üretim ekibi, üretim tugayı ve komünler ile bu yapıların sağlık birimleri olan sağlık evi ve sağlık ocaklarından bahsedilir. Ayrıca bu birimlerde görev yapan çıplak ayaklı doktorların eğitim ve çalışma koşulları aktarılır ve çıplak ayaklı doktorların sağlık evi ve sağlık ocaklarında yürüttükleri hizmetler, ilçe sağlık okulunda aldıkları eğitim ve eğitim süreleri hakkında bilgi verilir. Dr. Mete TAN’ın aktardığına göre çıplak ayaklı doktorlar, çevre sağlığı, koruyucu hekimlik Çin devriminden sonra başkanları Mao’nun talimatlarına göre, geleneksel Çin tıbbı ve geleneksel Çin eczacılığı ile modern tıbbı birleştirerek bir sağlık hizmeti vermeyi amaçlamışlardır. Akupunktür ve geleneksel tıbba dayanan bu doktorlar yanında, yardımcı tıp personeli de beraber çalışmaktadır. Geleneksel Çin tıbbı için özel olarak kurulan bir hastane veya fakülte yoktur. Öğrenciler yalnız kendi öğretmeni ile çalışarak geleneksel Çin hekimi oluyorlar. Devrimden sonra ise tıp fakültelerinde batıdaki gibi dersler verilmektedir. Okullarının yetiştirdiği öğrenciler mezun olduktan sonra Çin tıbbı ile batı tıbbının üzerinde çalışarak, eski kuşak Çin hekimlerinin tecrübelerini devam ettirerek, bunlardan esinlenip yeni bir karma hekimlik yaratmaktadırlar. Bu iki tıbbı birleştirme alanında olumlu olduğu kadar olumsuz tecrübeler de geçirilmiş. Bir süre tek taraflı olarak güçlerini modern tıp üzerinde toplayan Çinliler, tek taraflı olarak muvaffak olamamışlar. Onun için Çin ve batı tıbbı adı altında verilen dersleri çeşitli bölümlerle vermektedirler. Önce Çin tıbbı, sonra batı tıbbı, başka bir 61 H. Volkan ACAR dönemde ise önce batı tıbbı sonra Çin tıbbı hakkında dersler veriyorlar. Bu yöntem Çin tıbbı ile batı tıbbı aralarındaki ilişkileri iyi yürütebilmenin tek koşulu olmuştur. Birinci sınıf öğrencileri okula henüz girdiğinde önce Çin tıbbı dersleri, buna ek olarak ise batı tıbbı bilgileri veriliyor. Bundan sonra ikinci noktada mirası bırakarak yenisini yapmak eğitimine geçiliyor. Bu iki nokta arasındaki ilişkiyi halletmek istemektedirler. Bütün arzuları geleneksel Çin tıbbını modern yöntemlerle inceleyip yükseltmek istemektedirler. Öğrencilerine tarihten kalan mirasın özünü, bununla beraber modern yöntemlerle bu mirası devam ettirmelerini yenisini yapmalarını ve düzenlemelerini sağlamak için dersler vermektedirler. Bu tıp fakültelerinde liseden sonra 5 sene eğitim gören öğrenciler hekim olmaktadırlar. Çin Eczacılığı Fakültesinde de öğretim süresi 4 yıldır. Bu sistem içinde devrimden sonra 220.000 kişi tıp mezunu doktor olmuştur. Sağlık Bakanı bunun dışında ilçe ve il sağlık örgütlenmesini anlatırken, bu kurumların kapasitelerini, hangi hizmetleri verdiklerini ve ne tür ameliyatların yapılabildiğini de anlatır. Bu bilgiler arasında yer alan geleneksel Çin tıbbı ile ilgili bilgi şu şekildedir: İlçe hastanelerinde poliklinikler hem geleneksel tıp, hem de modern tıbba ait olmak üzere iki şekilde de mevcut. Sonuç Başta da belirttiğimiz gibi, Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı Dr. Mete TAN’ın 1978’de gerçekleştirdiği Çin ziyareti ve sonrasında Milliyet Gazetesi’nin sayfalarında üç gün boyunca okuyuculara aktarılan gezi izlenimleri, Türkiye’de akupunkturun tanınması açısından çok yararlı olmuştur. Üç günlük bu yazı dizisini hatırlamanın ve yeniden okumanın, Türkiye’deki akupunktur camiası için önem taşıdığını düşünüyoruz. 62 Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016 Güncel Haber Ankara Akupunktur 2016; 4 (1): 63-64 PAZARTESİ TOPLANTILARI Dr. Ahmet DÖKER Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürlüğü, Ankara Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Derneği’nin 15 gün arayla Pazartesi günleri düzenlediği bilimsel toplantılar 2015 yılında da aralıksız olarak devam etti. Bu toplantılarda yapılan sunumlar sonrasında her zaman olduğu gibi bilimsel tartışmalara da geniş yer verildi. Sunum içeriklerine ait başlıklar ile anlatıcı ve tarih bilgileri aşağıda yer almaktadır. 05.01.2015 Lumbal Disk Hernilerinde Temel Radyolojik İncelemeler Doç. Dr. Tülin YILDIRIM 19.01.2015 Ayurveda, Yoga ve Meditasyon Sripad RAMARAY 02.02.2015 Periferik Diyabetik Nöropatide Akupunktur Tedavisi Prof. Dr. Osman ÖZCAN 02.03.2015 Akupunkturun Etki Mekanizması Doç. Dr. H. Volkan ACAR 16.03.2015 Bronşiyal Astımın Akupunkturla Tedavisi Prof. Dr. Cemal ÇEVİK 30.03.2015 Tepkisel Yeme Bozukluklarında Analitik Hipnoterapi Dr. Derya MÜFTÜOĞLU 06.04.2015 Acugraph Cihazı Tanıtımı Dr. Recep ÇELİK 13.04.2015 Ağrı ve Spor Yaralanmalarında KasKanal Akupunktur Tekniği Prof. Dr. Taner AYDIN 27.04.2015 Yara İyileşmesinde Akupunkturun Etkisi Doç. Dr. Tuğrul CABIOĞLU İletişim Bilgileri: Dr. Ahmet DÖKER, Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürlüğü, ANKARA Tel: 0 505 950 03 51 [email protected] 63 Dr. Ahmet DÖKER 11.05.2015 Tibet Tıbbı’ndaki Türk Etkisi Doç. Dr. H. Volkan ACAR 25.05.2015 Visseral Manuel Terapi: Olgu Sunumu Dr. Salih SALMANLI 08.06.2015 Lateralizasyon ve Otizm Prof. Dr. Şenol DANE 22.06.2015 Kulakta Otonom Sinir Sistemi ve Vaka Sunumu Dr. Ayfer KUZULUGİL 06.07.2015 Yenileyen Enerji Prof. Dr. Cemal ÇEVİK 26.10.2015 Anti-Aging Parametreleri ve Akupunkturla İlişkisi Prof. Dr. Cemal ÇEVİK 09.11.2015 Kupa ve Hacamat Uzm. Dr. Bülent ÇİVİTÇİ Uzm. Dr. Demet TAŞ 16.11.2015 Ayurveda Dr. VAİDYA 23.11.2015 İnsülin Direnci Prof. Dr. Ahmet Serdar SOYDAN 30.11.2015 Akupunkturla Fibromiyalji Tedavisi Prof. Dr. Cemal ÇEVİK 07.12.2015 Epigenetik ve Akupunktur Prof. Dr. Osman ÖZCAN 14.12.2015 Kore Tıbbı İzlenimleri ve Parkinson Hastalarında Akupunktur Uygulamaları Prof. Dr. A. Banu ÇAYCI SİVRİ 21.12.2015 Erişkinlerde Temel ve İleri Yaşam Desteği Doç. Dr. Can EYİGÖR Doç. Dr. İnci KARA 64 Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016 Güncel Haber Ankara Akupunktur 2016; 4 (1): 65-70 GELENEKSEL VE TAMAMLAYICI TIP UYGULAMALARI HAKKINDA BİLİNMESİ GEREKEN GÜNCEL MEVZUAT BİLGİLERİ Dr. Yücel KATI Serbest Hekim, ANKARA DÜNYA SAĞLIK ÖRGÜTÜ (WHO) VE GELENEKSEL TIP Dünya Sağlık Örgütü’ne göre geleneksel tıbbın tarihi çok eskidir. Tanım için; fiziksel ve mental hastalıklara tanı koyma, korunma, iyileştirme, sağlığın korunmasında kullanılan, farklı kültürlere özgü teori, inanç ve tecrübelere dayalı -izahı yapılabilen veya yapılamayan- bilgi, beceri ve uygulamalar bütünüdür denir. Bazı ülkelerde geleneksel yerine tamamlayıcı/ alternatif/ konvansiyonel olmayan tabirleri de kullanılmaktadır (1). Ülkemizde de bu kavramlar zaman zaman birbirinin yerine veya beraber kullanılmaktadırlar. GELENEKSEL VE TAMAMLAYICI TIP (GETAT) YÖNETMELİĞİNDE AKUPUNKTUR İLE BERABER 15 ADET UYGULAMA ALANI VE UYGULAMA YETKİLERİ YAYIMLANDI Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Yönetmeliği 27 Ekim 2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Türkiye’de GETAT Yönetmeliğine göre yasal olan uygulama alanları; akupunkturun da içinde olduğu 15 adet uygulama ile sınırlandırılmıştır. Apiterapi, Fitoterapi, Hipnoz, Sülük (Hirudoterapi), Homeopati, Kayropraktik, Kupa (Hacamat) Uygulaması, Larva Uygulaması, Mezoterapi, Proloterapi, Osteopati, Ozon Uygulaması, Refleksoloji, Müzik terapi uygulamaları güncel yönetmelik ile kabul edilen diğer uygulamalardır (2). GETAT Yönetmeliğinde bulunmayan uygulamalarla ilgili olarak İlaç ve Biyolojik Ürünlerin Klinik Araştırmaları Hakkında Yönetmelik kapsamında “sa- dece uygulama merkezlerinde araştırma yapılabilir” denilmektedir. Bilim Komisyonu uygun görürse veya Bilim Komisyonu, uygulamaların bilimsel kanıtlarını inceleyerek kişilere uygulanıp uygulanmayacağı ve uygun görülenlerden hangilerinin ünite veya uygulama merkezinde uygulanabileceği hususunda Bakanlığa görüş verebileceği belirtilmektedir (2). Uygulamaların hastalığın standart tedavisinin yerine geçmemesi veya devam eden tedaviyi aksatmaması gerektiği ve bu durumun onam formunda mutlaka olması gerektiği de belirtilmektedir. Onam formunun 01.08.1998 tarihinde yayımlanan Hasta Hakları Yönetmeliğine uygun “Bilgilendirme ve Rıza Formu” olarak hazırlanması ve uygulama yapılacak tüm hastalardan rıza alınması gerekmektedir (2). Ünite ve uygulama merkezinde yapılan tüm uygulamalar ile ilgili olarak hastalara ait hasta dosyası hazırlanması gerektiği, hastaya ve uygulamalara ilişkin İletişim Bilgileri: Dr. Yücel KATI Tel: 0 542 247 01 32 [email protected] 65 Dr. Yücel KATI verilerin elektronik ortamda talep edilmesi halinde, kişisel sağlık verilerinin mahremiyeti gözetilerek, Bakanlığa gönderilmesi zorunlu olduğu belirtilmektedir. Yine yapılan uygulamalara bağlı olarak hastalarda ortaya çıkan her türlü istenmeyen etki, her ay düzenli olarak müdürlüğe bildirilmektedir ve bu bilgiler Bakanlığa gönderilmektedir (2). GETAT Yönetmeliği EK-3 ile 15 adet GETAT uygulaması için ayrı ayrı uygulamaya yetkili personel, bulundurulması zorunlu veya tavsiye edilen cihaz ve malzemeler ile ünitelerde uygulanabilecek ve uygulanamayacak durumlar belirtilmiştir. Uygulama merkezinde uygulanabilecek durumlar da ayrıca eklenmiştir (3). Diş hekimleri; yetkili ünite veya uygulama merkezleri ile diş hekimliği uygulama ve araştırma merkezlerinde, diş hastanelerinde ve ağız ve diş sağlığı merkezleri ile diş polikliniklerinde sadece diş hekimliği alanında sertifika aldığı uygulama alanında sorumluluk alabilmektedir ve uygulama yapabilmektedir (2). Yetkili personel kısmına Sülük (Hirudoterapi), Kayropraktik, Kupa (Hacamat), Osteopati, Refleksoloji, Müzik terapi için sağlık meslek mensubu, Hipnoz için psikolog, Müzik terapi için lisans düzeyinde müzik eğitimi almış müzik terapi sertifikalı personel eklenmiştir (2). Sülük uygulamasında sağlık meslek mensupları için, Hipnoz uygulamasında ise klinik psikologlar için sertifika aranmadığı; sertifikalı tabip ve diş tabiplerinin gözetimi ve denetimi altında, uygun koşulları sağlamaları koşuluyla uygulamalara yardımcı olabilecekleri ve katılabilecekleri anlaşılmaktadır (2). Ünite ve uygulama merkezlerinde herhangi bir faaliyet alanının veya biriminin, yetkisi olmayan kişiler tarafından kullanılmasının yasak olduğu; ilgili alanda sertifikaları bulunmayan ve gerekli çalışma izinleri olmayan tabip, diş tabibi ve diğer sağlık personeli çalıştırılamayacağı; tabip ve diş tabipleri uygulama sertifikası ile yetkilendirildikleri alan dışında uygulama yapamayacağı da belirtilmektedir (2). Bu yönetmelik sonrası yetki almış ünite ve uygulama merkezlerinin; GETAT Yönetmeliği Ek-3’te yer alan her yeni uygu66 lamayı uygulayabilmek için, Bakanlıktan izin almak zorunluluğu olduğu görülmektedir (2). GETAT UYGULAMALARI KAMU ÜCRET TARİFELERİ BELİRLENDİ GETAT uygulamaları, halen vatandaş için SGK tarafından ödeme kapsamı dışındadır. Sadece milletvekilleri için daha önce akupunktur tedavileri ödenirken artık onlar için de ödenmemektedir. Tedavi olacak kişilerin kamu birimlerinde hangi uygulamaya ne kadar ücret ödeyeceği ise en son 19.02.2016 tarihinde güncellenmiş ve 10.08.2015 tarihli listede değişiklik yapılmayarak, Kamu Sağlık Hizmetleri Satış Tarifesi ilgili ekinde belirtilmektedir. Buna göre ücret, malzeme hariç seans başına faturalanması koşuluyla; Sağlık Bakanlığı kuruluşlarında Akupunktur için 50 TL, Vakıf Üniversiteleri hariç diğer Üniversite Hastanelerinde ise 75 TL’dir. Diğer uygulamalar için ise ücret, en az 25 TL ve en çok 150 TL arasında belirlenmiştir (4). AKUPUNKTURLA İLGİLİ ESKİ YÖNETMELİK KALDIRILDI 27 Ekim 2014 tarihinde Akupunktur Tedavisi Uygulanan Özel Sağlık Kuruluşları ile Bu Tedavinin Uygulanması Hakkında Yönetmelik yürürlükten kaldırılmıştır. Ayrıca, bu tarihten önce Akupunktur uygulaması için Bakanlıkça yetkilendirilmiş olan kurum ve kuruluşlar 01.01.2016 tarihine kadar GElTAT Yönetmeliğine uyum sağlamak zorunda olduğu; bu süre sonunda uyum sağlamayan kurum ve kuruluşların da yetki belgesi geçersiz sayılacağı belirtilmiştir. Daha önce sertifika alanların da tescil edilmemiş olan sertifikalarının tescillenmesi gerektiği duyurular ile bildirilmiştir (2). GETAT UYGULAMALARI SERTİFİKA KOŞULLARI BELİRLENDİ 4 Şubat 2014 tarihinde yayınlanan, Sağlık Bakanlığı Sertifikalı Eğitim Yönetmeliği hükümleri doğrultusunda daha önce Bakanlıkça tescil edilmemiş Akupunktur Uygulaması Sertifikaları tescil işlemleri başlatılmıştır, daha sonra 05.03.2015 tarihinde de GETAT Uygulamaları Sertifikaları tescil edilmeye başlatılmıştır (5, 6). Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016 5 Mart 2015 tarihinde Sağlık Bakanlığı Merkez ve Bağlı Kuruluşlarında, ÇKYS, Eğitim Sertifikaları Bilgi Sistemi’nde; sertifika tescili yapmak üzere isimleri bildirilen personellere Sertifika Tescil Etme, Sertifika Tescil Kaydını Silme, Eğitim Sertifikaları Bilgi Sistemindeki “Geçerlilik Tarihini” Güncelleme, Sertifikalı Eğitim Uygulayıcılarını Tanımlama, Sertifika Tescil Kaydı Güncelleme, Düzeltme, Sertifika İptal Etme yetkisi verilmiştir. İl Sağlık Müdürlüklerinde, ÇKYS, Eğitim Sertifikaları Bilgi Sistemi’nde sertifika tescili yapmak üzere isimleri bildirilen personellere ise Sertifika Tescil Etme, Sertifika Tescil Kaydını Düzeltme yetkisi verilmiştir (7). Daha önce alınan ve Sağlık Bakanlığı tarafından tescil edilmeyen akupunktur sertifikaları ile ilgili olarak yapılan 22.06.2015 tarihindeki duyuruda, Sağlık Bakanlığı Sertifikalı Eğitim Yönetmeliği yayımlanmadan önce Bakanlık Akupunktur Tedavisi Uygulama Sertifika eğitimi vermeye yetkili merkezler (Atatürk, Gazi ve Yeditepe Üniversiteleri) tarafından verilen, daha önce Bakanlıkça tescil edilmemiş akupunktur sertifikalarının tescil edilebilmesi için Sağlık Bakanlığı Sertifikalı Eğitim Yönetmeliğinin geçici 1. maddesinin 2. fıkrası hükümlerine göre işlem yapılması gerektiği bildirilmiştir. Bunun için de Akupunktur Tedavisi Uygulama Sertifikalarının asıllarını, nüfus cüzdanı fotokopileri ile birlikte İl Sağlık Müdürlükleri aracılığıyla Sağlık Bakanlığı’na gönderilmesi gerektiği bildirilmiştir (8). GETAT İLE SERTİFİKALI EĞİTİM KARMAŞASI ORTADAN KALKTI Bu arada, GETAT Yönetmeliği yayınlandıktan sonra, eğitim standartları, yetkili birimleri v.b. ile ilgili arada bir boşluk olmasından yararlanan bazı kişi ve kurumların yetkileri olmadığı halde “Sağlık Bakanlığı Onaylı, Sertifikalı GETAT uygulamaları eğitimi veriyoruz” şeklinde ilan verip, eğitim vermeye başladıkları görülmüştür. Bunun üzerine Sağlık Bakanlığı 19.12.2014 ve 20.03.2015 tarihlerinde Gazi Üniversitesi’ne verilen Akupunktur Uygulama Eğitimi yetkisi haricinde hiçbir kuruma GETAT Uygulamaları ile ilgili eğitim verme yetkisinin verilmediği, aksi takdirde alınan sertifikaların geçersiz sayılacağı, bu konuda mağduriyet yaşanmaması ve uygulamada birlik sağlanabilmesi için gerekli duyuruların Sağlık Bakanlığı sitesinde GETAT sayfasında yayınlanacağını bildirmiştir (9). GETAT SERTİFİKALI EĞİTİM PROGRAMI STANDARTLARI YAYINLANDI Bugün itibari ile yedi uygulamanın Sertifikalı Eğitim Programları yayımlanmıştır. Akupunktur için 12.03.2015 tarihinde (10), Ozon için 02.10.2015 tarihinde (11), Mezoterapi için 07.10.2015 tarihinde (12), Kupa (Hacamat), Fitoterapi ve Sülük (Hirudoterapi) için 16.10.2015 tarihinde (13-15), Homeopati (16) için 21.10.2015 tarihinde Sertifikalı Eğitim Programı Standartları yayınlanmıştır. Böylece daha önce de yayımlanmış olan Akupunktur eğitim standartları güncellenmiş, diğer uygulamaların da eğitim standartları belli olmuştur. Bu standartları sağlayan ve yetkili olan merkezlere eğitime başlama yetkisi verileceği ve yetki verilen birimlerin GETAT Başkanlığı resmi internet sitesinde yayınlanacağı anlaşılmaktadır (17). Gazi Üniversitesi (21.01.2015), Yıldırım Beyazıt Üniversitesi (25.07.2015), Atatürk Üniversitesi (18.12.2015), Cumhuriyet Üniversitesi (06.01.2016) Akupunktur Sertifikalı Eğitim yetkisini almıştır (17). Bezmialem Vakıf Üniversitesi 10.11.2015 tarihinde Fitoterapi Sertifikalı Eğitim Yetkisini almıştır (17). Akupunktur sonrası ilk olarak yapılması planlanan GETAT sertifikalı eğitimi Fitoterapi uygulama eğitimi olacağı duyurulmuştur (17). 25 Ocak 2016’da sertifikalı eğitimlerde kişi başı tavan ücret fiyatları 888 TL (Kupa-Hacamat Uygulaması) ile 11.102 TL (Akupunktur-Tabip için) arasında belirlendiği Bakanlık internet sitesinde duyurulmuştur (18). GETAT UYGULAMA MERKEZİ VE ÜNİTELERİN AÇILMA ŞARTLARI BELİRLENDİ GETAT Yönetmeliği’nde uygulama merkezi ve ünitelerin çalışma usul ve esasları belirtilmektedir. Buna göre, bu birimler Bakanlığın sağlık kuruluşu/tesisi planlaması kapsamında açılabilir. Açılması için Ek1’de yer alan belgelerle birlikte Bakanlığa başvurulur. Başvurular, standartlara uygunluk ve başvuru yapılan ilde ihtiyaç bulunup bulunmadığı bakımından Bilim Komisyonunca değerlendirilir. Bilim Komisyonunca uygun görülen başvuruların Bakanlıkça da uygun 67 Dr. Yücel KATI görülmesi halinde uygulama merkezi ve/veya ünite açma izni verilir. Ünite ve uygulama merkezi ile buralarda yapılacak uygulamalar, sağlık kuruluşunun ruhsatına veya faaliyet izin belgesine işlenir (2). Ünite ve uygulama merkezlerinin fiziki standartlarına, hizmet sunumuna ve idari müeyyidelerine ilişkin GETAT Yönetmeliğinde hüküm bulunmayan hallerde, diğer ilgili mevzuat hükümleri uygulanmaktadır (2). Kültür ve Turizm Bakanlığından belgeli konaklama tesislerinde, tesiste konaklayan ve sadece akut tedavisi tamamlanmış kişilere uygulanmak kaydıyla Bakanlıkça uygun görülen uygulamalara yönelik birim, planlama kapsamında kurulabilir. Konaklama tesisinin bulunduğu ildeki özel hastaneler ile Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelik kapsamındaki özel sağlık kuruluşları tarafından kendi kadro ve kapasitesinin kullanılması kaydıyla planlamadan istisna olarak konaklama tesislerinde birim olarak açılabilir. Bu birim başvuruları özel sağlık kuruluşunun mesul müdürünce müdürlüğe yapılır ve faaliyetlerinden bağlı oldukları özel sağlık kuruluşu sorumludur (2). Dolayısıyla, bu bilgiler haricindeki gereklilikler ve ayrıntılar (Hasta bekleme salonu, Arşiv, WC, Lavabo, Asansör, Aydınlatma ve Isıtma, Hasta ve Çalışan İş Sağlığı ve Güvenliği, Acil Seti, v.s.), Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkındaki Yönetmelik’te ve EK-5 denetim formlarında bulunmaktadır (3, 19). Ünite ve uygulama merkezlerinin amacı dışında faaliyet gösteremeyecektir (2). Ünite ve uygulama merkezi resmi yetki ve izin almadan hizmet verememektedir. Aksi halde, Valilikçe faaliyetin durdurulacağı ve kişiler hakkında suç duyurusunda bulunulacağı müeyyideler kısmında bulunmaktadır (2). GETAT ÜNİTE VE UYGULAMA MERKEZİ ASGARİ FİZİKİ ŞARTLARI BELİRLENDİ İlk defa açılan ünite ve uygulama merkezinde asgari olarak 12 metrekare yüzölçümünde muayene ve uygulama için gerekli asgari tıbbi malzemenin ve donanımın bulunduğu muayene ve uygulama odası, hasta kabul ve bekleme alanı ile arşiv bulundurulması istenmektedir (2). Ünite ve uygulama merkezi konumundaki sağlık kuruluşlarında ise, hasta kabul ve bekleme alanı ile arşiv alanı ortak olarak kullanılabilmektedir (2). Sağlık kuruluşu bünyesinde ancak hizmet binası dışında farklı bir alanda ünite ve uygulama merkezi oluşturulması halinde; hasta kabul ve bekleme alanı, arşiv gibi alanlar Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkındaki Yönetmelik’te sağlık kuruluşları için belirlenen asgari fiziki şartlara uygun şekilde hazırlanması gerekmektedir (2). 68 GETAT ÜNİTE VE UYGULAMA MERKEZİNDE BULUNMASI GEREKEN TIBBİ CİHAZ, ARAÇ GEREÇ, İLAÇLAR, SARF MALZEMELERİ BELİRLENDİ Ünite ve uygulama merkezinde Ek-2’de yer alan 14 kalem asgari tıbbi cihaz, araç gereç ve Ek-3’de yer alan 17 kalem ilaçlar ile ayrıca her uygulama için gerekli olan tıbbi cihaz, araç ve gereç ile ilaçların bulundurulması zorunludur (3). GELENEKSEL VE TAMAMLAYICI TIP UYGULAMALARI YÖNETMELİĞİ RUHSATLANDIRMA İŞ VE İŞLEMLERİ REHBERLERİ YAYIMLANDI (20) Sağlık Bakanlığı GETAT Daire Başkanlığı sitesinde yer alan bilgiye göre Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulama Merkezi; eğitim ve araştırma hastanesi, tıp fakültesi veya diş hekimliği fakültesinin sağlık uygulama ve araştırma merkezleri bünyesinde kurulabilmekte ve yetki alınırsa sertifikalı eğitim verebilmektedir (21). Kamu sağlık kuruluşları (Belediyelere ve il özel idarelerine bağlı sağlık kuruluşları dâhil), özel hastaneler ile A, B ve C tipi tıp merkezleri, poliklinik ve muayenehaneler; gerekli şartları sağlamaları durumunda Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Ünitesi kurabilecektir (21). Bugün itibariyle Akupunktur haricinde onaylı uygulama sertifikası olmadığı için Akupunktur uygulaması haricinde uygulamalar için onay verilmemektedir (21). Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016 Yetki izni başvuru dosyasında bulunması gereken evraklar şunlardır: Başvuru dilekçesi, uygulama için gerekli asgari araç gereç listesi, İl Sağlık Müdürlüğü onaylı sertifika örneği, görev yapacak sağlık meslek mensuplarının eğitim belgeleri, bütün personel listesi -TC No beyanı- 2 adet fotoğraf, hastaneler için 1/100 ölçekli onaylı kat planı kopyaları diğerleri için kroki, müdürlük proje inceleme raporu ve müdürlükçe yerinde düzenlenen müşterek teknik rapor gereklidir. Ayrıntılar, GETAT Ruhsatlandırma İş ve İşlemleri Rehberi 18., 19., 20. sayfalardaki diagramlarda gösterilmektedir (21). Onay verilen birimler GETAT internet sayfasında yayımlanmaktadır. 02.11.2015 ile 10.02.2016 tarihlerinde “Uygulama Merkezi ve Ünite İzinleri” verilen yerlerin listeleri Sağlık Bakanlığı GETAT sitesinde yayımlanmıştır ve 84 ünite ile 5 uygulama merkezine onay verildiği görülmektedir (24). GELENEKSEL VE TAMAMLAYICI TIP UYGULAMALARI YÖNETMELİĞİ DENETLEME İŞ VE İŞLEMLERİ REHBERLERİ YAYIMLANDI (20) Geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamaları ile ilgili düzenleme yapmak ve sağlık beyanı ile yapılacak her türlü uygulamalara izin vermek ve denetlemek, düzenleme ve izinlere aykırı faaliyetleri ve tanıtımları durdurmak Sağlık Bakanlığı yetkileri arasındadır (22). Ünite ve uygulama merkezleri, şikâyet, soruşturma veya Bakanlıkça yapılacak olağan dışı denetimler hariç olmak üzere, Müdürlükçe en az bir dahili branşlardan uzman ve bir cerrahi branşlardan uzman tabibin yer aldığı en az 3 kişilik bir ekip tarafından yılda en az bir defa denetlenir. Denetim, Ek-5’te yer alan denetim formu kullanılarak yapılır. İki nüsha olarak düzenlenecek formun bir nüshası denetlenen ünite veya uygulama merkezinin bulunduğu kurum veya kuruluşta muhafaza edilmek üzere bırakılır (2, 3, 22). GELENEKSEL VE TAMAMLAYICI TIP UYGULAMALARI YÖNETMELİĞİ EĞİTİM İŞ VE İŞLEMLERİ REHBERLERİ YAYIMLANDI (20) Üniteler sertifikalı eğitim verememektedir. Sertifikalı eğitim vermek isteyen uygulama merkezleri; eğitim alan ve standartları tamamlanmış ve Bakanlık resmi internet sitesinde duyurulmuş olan uygulama ile ilgili bir dilekçe ile il sağlık müdürlüğü aracılığıyla veya doğrudan bakanlık makamına başvuru yapacaktır (23). Başvuru için yönetmelik Ek-3’ünde yer alan hangi uygulamaya dönük eğitim verme yetkisi talep edildiğinin açıkça belirtildiği antetli kâğıda yazılmış bir dilekçe, program sorumlusunun adı, soyadı, nüfus cüzdan fotokopisi, tıp fakültesi diploma fotokopisi, sertifika fotokopisi, eğitimcileri gösterir liste, eğitimcilerin sertifika tescil tarih ve numaraları, başvuru yapan merkezin idarecisinin imza ve kaşesi gerekmektedir (23). Eğitim programının açılması ile ilgili iş ve işlemler başvurunun yapılmasından itibaren en geç iki ay içerisinde tamamlanır (23). Eğitim programı için yetkilendirilen uygulama merkezi eğitim programının başlamasından en az otuz iş günü önce yazılı olarak ilgili birime veya il müdürlüğüne bilgi vererek eğitimi düzenleyebilir (23). Diğer eğitim ve sertifikasyon ile ilgili bilgiler ve eğitim program sorumlusu görevleri ilgili rehberde bulunmaktadır (23). Son olarak yazıda bahsi geçmeyen; Özel Hastaneler Yönetmeliği, Türk Gıda Kodeksi Yönetmelikleri, Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği ve diğer ilgili yönetmelikler de GETAT uygulamaları yapacak uygulama merkezi ve ünitelerin değerlendirmesi gerekmektedir (25). KAYNAKLAR Türkiye Cumhuriyeti yasalarınca suç olarak kabul edilen tıbbi işlemlerin yapıldığının ikinci defa tespiti halinde; ilgili alanda sertifikaları bulunmayan ve gerekli çalışma izinleri olmayan tabip, diş tabibi ve diğer sağlık personeli çalıştırıldığının üçüncü defa tespiti halinde merkezin faaliyet izni iptal edilir (22). 1. World Health Organization (İnternet). http://apps. who.int/medicinedocs/en/d/Jwhozip42e/3.1.html (Erişim Tarihi: 20.02.2016) 2. Mevzuat Bilgi Sistemi (İnternet). http://www. mevzuat.gov.tr/Metin.Aspx?MevzuatKod=7.5.20 69 Dr. Yücel KATI 164&MevzuatIliski=0&sourceXmlSearch=geleneks el%20ve (Erişim Tarihi: 21.02.2016) 3. Mevzuat Bilgi Sistemi (İnternet). http:// www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/ yonetmelik/7.5.20164-ek.pdf (Erişim Tarihi: 21.02.2016) 15. Sağlık Bakanlığı (İnternet). http://saglik.gov.tr/ GETAT/dosya/1-100204/h/suluk-uygulamasi-sepstandartlari.pdf (Erişim Tarihi: 21.02.2016) 4. Sağlık Bakanlığı (İnternet). http://www.saglik.gov. tr/TR/belge/1-44768/kamu-saglik-hizmetleri-satistarifesi.html (Erişim Tarihi: 21.02.2016) 16. Sağlık Bakanlığı (İnternet). http://www.saglik.gov.tr/ SHGM/dosya/1-100236/h/homeopati-standart--1. pdf (Erişim Tarihi: 21.02.2016) 5. Mevzuat Bilgi Sistemi (İnternet). http://www. mevzuat.gov.tr/Metin.Aspx?MevzuatKod=7.5.1 9376&MevzuatIliski=0&sourceXmlSearch=sertif ikal%C4%B1%20e%C4%9Fitim (Erişim Tarihi: 21.02.2016) 17. Sağlık Bakanlığı (İnternet). http://saglik.gov.tr/ GETAT/ana-sayfa/1-32424/20160221.html (Erişim Tarihi: 21.02.2016) 6. Sağlık Bakanlığı (İnternet). http://saglik.gov.tr/TR/ dosya/1-88746/h/aciklama-yazisi.pdf (Erişim Tarihi: 21.02.2016) 18.Sağlık Bakanlığı (İnternet). http://www.saglik.gov. tr/TR/belge/1-44243/geleneksel-ve-tamamlayicitip-uygulamalari-egitimleri-h-.html?vurgu=gelen eksel+ve+tamamlay%C4%B1c%C4%B1 (Erişim Tarihi: 21.02.2016) 7. Sağlık Bakanlığı (İnternet). http://saglik.gov.tr/ GETAT/belge/1-39638/sertifika-tescilleri-hakkindaduyuru.html (Erişim Tarihi: 21.02.2016) 19. Mevzuat bilgi sistemi (İnternet). http://www. mevzuat.gov.tr/Metin.Aspx?MevzuatKod=7.5.11 969&MevzuatIliski=0&sourceXmlSearch=ayakta (Erişim Tarihi: 21.02.2016) 8. Sağlık Bakanlığı (İnternet). http://saglik.gov.tr/ GETAT/belge/1-40263/akupunktur-tedavisiuygulama-sertifikalarinin-tescillen-.html (Erişim Tarihi: 21.02.2016) 20. Sağlık Bakanlığı (İnternet). http://saglik.gov.tr/ GETAT/belge/1-44161/ruhsatlandirma-egitim-vedenetim-rehberleri-yayimlandi.html (Erişim Tarihi: 21.02.2016) 9. Sağlık Bakanlığı (İnternet). http://saglik.gov.tr/ GETAT/belge/1-39274/kamuoyuna-duyurulur.html; http://saglik.gov.tr/GETAT/belge/1-39700/egitimmerkezleri-ile-ilgili-duyuru.html (Erişim Tarihi: 21.02.2016) 21. Sağlık Bakanlığı (İnternet). http://saglik.gov.tr/ GETAT/dosya/1-98857/h/ruhsatlandirma-rehberipdf.pdf (Erişim Tarihi: 21.02.2016) 10. Sağlık Bakanlığı (İnternet). http://www.sb.gov. tr/YHGM/dosya/1-96108/h/akupunktur-egitimstandartlari-imzalanan.pdf (Erişim Tarihi: 21.02.2016) 22. Sağlık Bakanlığı (İnternet). http://saglik.gov.tr/ GETAT/dosya/1-98852/h/denetim-rehberi-pdf.pdf (Erişim Tarihi: 21.02.2016) 23. Sağlık Bakanlığı (İnternet). http://saglik.gov.tr/ GETAT/dosya/1-98855/h/egitim-rehberi-pdf.pdf (Erişim Tarihi: 21.02.2016) 11. Sağlık Bakanlığı (İnternet). http://saglik.gov.tr/ GETAT/dosya/1-100085/h/ozon-uygulamasi-sepstandartlari.pdf (Erişim Tarihi: 21.02.2016) 24. Sağlık Bakanlığı (İnternet). http://saglik.gov.tr/ GETAT/Genel/DuyuruListesi.aspx (Erişim Tarihi: 21.02.2016) 12. Sağlık Bakanlığı (İnternet). http://saglik.gov. tr/GETAT/dosya/1-100238/h/mezoterapistandartlari-1.pdf (Erişim Tarihi: 21.02.2016) 25. Mevzuat bilgi sistemi (İnternet). http://www. mevzuat.gov.tr (Erişim Tarihi: 21.02.2016) 13.Sağlık Bakanlığı (İnternet). http://www.saglik.gov. tr/SHGM/dosya/1-100196/h/kupa-uygulamasi-sepstandartlari-1.pdf (Erişim Tarihi: 21.02.2016) 70 14. Sağlık Bakanlığı (İnternet). http://saglik.gov.tr/ GETAT/dosya/1-100220/h/fitoterapi-sep---pdf.pdf (Erişim Tarihi: 21.02.2016) Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016 71 YAŞAR MEDİKAL LTD. ŞTİ. Şehremini Mah. Denizabdal Cami Sok. No: 9/B 34280 Çapa / İSTANBUL Tel: 0212 586 68 00 Faks: 0 212 586 68 01 [email protected] www.akupunkturmalzemeleri.com 72 web adresi : www.ankaraakupunkturdernegi.org e-posta : [email protected] twitter : @AkupAnkara Telefon/ Faks: 0312-213 99 00 GSM: 0541-731 57 52 19-22 Mayıs’16 Trakya Üniversitesi Balkan Kongre Merkezi Edirne 9. Uluslararası Katılımlı Ulusal Akupunktur Kongresi ve Tamamlayıcı Tıp Sempozyumu Tarih : 19-22 Mayıs 2016 Yer : Trakya Üniversitesi Balkan Kongre Merkezi Edirne İrtibat : Prof. Dr. İlhan Öztekin 9. Uluslararası Katılımlı Ulusal Akupunktur Kongresi ve Tamamlayıcı Tıp Sempozyumu Başkanı Tel: 0532 6835539 www.akupunkturkongresi2016.com