Sayı 1 - Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Derneği

Transkript

Sayı 1 - Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Derneği
ANKARA
AKUPUNKTUR
VE TAMAMLAYICI TIP DERGİSİ
ANKARAACUPUNCTURE
ACUPUNCTUREAND
ANDCOMPLEMENTARY
COMPLEMENTARYMEDICINE
MEDICINE
JOURNAL
ANKARA
JOURNAL
Yıl/Year,
Cilt/Volume,
Yıl
2014,2016,
Cilt 2,
Sayı 1 4, Sayı/Issue, 1
ISSN1304-690X
1304-690X
ISSN
Açık Erişim / Open Access
www.ankaraakupunkturdernegi.org
İnatçı Bir Hıçkırık Vakasında Akupunktur Uygulaması: Olgu Sunumu
Osman ÖZCAN, Şenol DANE....................................................................................................................................................................................... 1
Bel Ağrısında İlk Seans Akupunktur Uygulama Sonuçlarının Değerlendirilmesi
Yılmaz SEZGİN, Sinan BECEL....................................................................................................................................................................................... 4
Bal Arısı Zehirinin Tamamlayıcı Tıptaki Güncel Yeri
İbrahim TEKEOĞLU, Mehmet AKDOĞAN....................................................................................................................................................................
8
İÇİNDEKİLER
Kardiyovasküler Hastalıklara Çörekotu (Nigella Sativa) İle Fitoterapötik Yaklaşım
Ağrılı
Hastalarda
Akupunktur
Noktalarına
O2O3 (Ozon) Uygulamaları
Betül BATTALOĞLU İNANÇ 115
Coşkun
USTA, Asuman
KAPLAN
ALGIN ....................................................................................................................................................................
Sigara
İçen Yüksekokul
Öğrencilerinde
SigaraKlinik
Bıraktırmada
Nöralterapi:
Etki Mekanizması,
Endikasyonları,
ÇalışmalarAkupunktur Tedavisinin Etkinliği
Turan GÜNDÜZ
5
Demet ERDOĞAN.....................................................................................................................................................................................................
Depresyon
ve Akupunktur İle Tedavisi
Mehmet Fuat ABUT
822
Auriküloterapi
veYardımcı
Aurikülomedisin
Akupunkturun
Üreme Tekniklerinde Rolü
Ayfer KUZULUGİL
10
Çeviren: Didem
TubaAkupunktur
AKÇALI....................................................................................................................................................................................
Randomize
Kontrollü
Çalışmalarında Plasebo Kontrol Uygulamaları
Saliha KARATAY
1228
Güncelden
Kısa Kısa
Kozmetik
Akupunktur
Asuman KAPLAN ALGIN
16
Çeviri: Z. Işıl Birkan.................................................................................................................................................................................................... 45
10 Element
Can ZİNNEHA
23
TARİH KÖŞESİ
Akupuntur
Tedavi Yöntemi ve Doz Aşımı
M. Salih ÖZAYTÜRK
28
Sağlık Bakanı Dr. Mete Tan’ın Çin Ziyareti ve Akupunktur
Ozon
Terapi
Saltuk
AYTAÇOĞLU
31
H. Volkan ACAR ....................................................................................................................................................................................................... 58
Müzikle Tedavi, Tarihi Gelişimi ve Uygulamaları
Z. Işıl BİRKAN
37
Geleneksel İzlenimi
ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Hakkında Bilinmesi Gereken Güncel Mevzuat Bilgileri
Sempozyum
Ayfer KUZULUGİL
57
GÜNCEL HABER
Yurtdışı
Kaynaklı
Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergileri
H. Volkan ACAR
50
Pazartesi
Toplantıları
Ahmet
DÖKER
.........................................................................................................................................................................................................
Kurs İzlenimi
Yasemin ÇAYIR
5563
Yücel KATI ............................................................................................................................................................................................................... 65
Güncel Haber
Ahmet DÖKER
60
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016
i
ANKARA AKUPUNKTUR VE TAMAMLAYICI TIP DERNEĞİ
DANIŞMA KURULU
Yönetim Kurulu (Asil)
Uzm. Dr. M. Fuat ABUT
Serbest Hekim, İstanbul
Doç. Dr. Didem Tuba AKÇALI
Gazi Ün. Tıp Fak. Anesteziyoloji ve Reanimasyon AD, Algoloji BD, Ankara
Prof. Dr. Fatih AKÇAY
Atatürk Ün. Tıp Fak. Biyokimya AD ve Akupunktur ve
Tamamlayıcı Tıp Yöntemleri Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü, Erzurum
Prof. Dr. Afitap ANIL
Gazi Ün. Tıp Fak. Anatomi AD, Ankara
Doç. Dr. Deniz ASLAN
Gazi Ün. Tıp Fak. Çocuk Sağ. ve Hst. AD, Ped. Hematoloji BD, Ankara
Prof. Dr. Sefer AYCAN Gazi Ün. Tıp Fak. Halk Sağlığı AD, Ankara
Prof. Dr. Avni BABACAN
Gazi Ün. Tıp Fak. Anesteziyoloji ve Reanimasyon AD, Algoloji BD, Ankara
Prof. Dr. Ayşe BİLGEHAN
Gazi Ün. Tıp Fak. Tıbbi Biyokimya AD, Ankara
Prof. Dr. Mustafa BİRİNCİOĞLU
Adnan Menderes Ün. Tıp Fak. Tıbbi Farmakoloji AD, Aydın
Prof. Dr. Hayrünnisa BOLAY BELEN Gazi Ün. Tıp Fak. Nöroloji AD, Ankara
Doç. Dr. M. Tuğrul CABIOĞLU
Başkent Ün. Tıp Fak. Fizyoloji AD, Ankara
Prof. Dr. Özlem COŞKUN
Gazi Ün. Tıp Fak. Nöroloji AD, Ankara
Doç. Dr. Yusuf Özgür ÇAKMAK
Koç Ün. Tıp Fak. Anatomi AD, İstanbul
Prof. Dr. Ayşe Banu ÇAYCI
Gazi Ün. Tıp Fak. Tıbbi Biyokimya AD, Ankara
Prof. Dr. Baha ÇELİK Kafkas Ün. Tıp Fak. Fiziksel Tıp ve Rehab. AD, Kars
Prof. Dr. Cemal ÇEVİK
Gazi Ün. Tıp Fak. Tıbbi Biyokimya AD, Ankara
Uzm. Dr. Bülent ÇİVİTÇİ
Özel Gümüşiğne Fizik Tedavi Merkezi, Ankara
Prof. Dr. Sibel DİNÇER Gazi Ün. Tıp Fak. Fizyoloji AD, Ankara
Uzm. Dr. Baki DÖKME
Serbest Hekim, İstanbul
Prof. Dr. Yakup GÜMÜŞALAN
Fatih Ün. Tıp Fak. Anatomi AD, İstanbul
Prof. Dr. Ahmet KALAYCIOĞLU
Karadeniz Ün. Tıp Fak. Anatomi AD, Trabzon
Prof. Dr. Ahmet KAVAKLI
Fırat Ün. Tıp Fak. Anatomi AD, Elazığ
Prof. Dr. Mustafa KAVUTCU
Gazi Ün. Tıp Fak. Tıbbi Biyokimya AD, Ankara
Dr. Ayfer KUZULUGİL
Serbest Hekim, Ankara
Doç. Dr. Ahmet MAHLİ
Özel Koru Hastanesi, Anesteziyoloji ve Reanimasyon Bölümü, Ankara
Prof. Dr. Tuncay PEKER
Gazi Ün. Tıp Fak. Anatomi AD, Ankara
Prof. Dr. Fatma SARICAOĞLU
Hacettepe Ün. Tıp Fak. Anesteziyoloji ve Reanimasyon AD, Ankara
Prof. Dr. Kemal Nuri ÖZERKAN
İstanbul Ün. Beden Eğitimi ve Spor YO, Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği AD, İstanbul
Prof. Dr. Osman ÖZCAN
Fatih Ün. Tıp Fak. Histoloji ve Embriyoloji AD, Ankara
Prof. Dr. Kaya ÖZKUŞ
İstanbul Ün. Cerrahpaşa Tıp Fak. Anatomi AD, İstanbul
Doç. Dr. İlhan ÖZTEKİN
Trakya Ün. Tıp Fak. Anesteziyoloji ve Reanimasyon AD, Algoloji BD, Edirne
Prof. Dr. Adnan ÖZTÜRK
İstanbul Ün. İstanbul Tıp Fak. Anatomi AD, İstanbul
Prof. Dr. Birsen SAYGIN
Ankara Ün. Tıp Fak. Anesteziyoloji ve Reanimasyon AD, Ankara (Emekli)
Prof. Dr. Vesile SEPİCİ
Gazi Ün. Tıp Fak. Fiziksel Tıp ve Rehab. AD, Ankara (Emekli)
Prof. Dr. Ayşe SERDAROĞLU
Gazi Ün. Tıp Fak. Çocuk Sağ. ve Hst. AD, Çocuk Nörolojisi BD, Ankara
Prof. Dr. Ekrem SEZİK Gazi Ün. Eczacılık Fak. Farmakognozi AD, Ankara
Prof. Dr. Nedim SULTAN
Gazi Ün. Tıp Fak. Tıbbi Mikrobiyoloji AD, Ankara
Prof. Dr. Mustafa ŞARE
Gazi Ün. Tıp Fak. Genel Cerrahi AD, Ankara
Prof. Dr. İbrahim TEKEOĞLU
Sakarya Ün. Tıp Fak. Fiziksel Tıp ve Rehab. AD, Sakarya
Dr. Murat TOPOĞLU
Serbest Hekim, İstanbul
Prof. Dr. Hüseyin UYSAL
Necmettin Erbakan Ün. Tıp Fak. Fizyoloji AD, Konya
Prof. Dr. Erdem YEŞİLADA
Yeditepe Ün. Eczacılık Fak. Farmakognozi ve Fitoterapi AD, İstanbul
Uzm. Dr. Nüzhet ZİYAL
Serbest Hekim, İstanbul
Başkan
: Cemal ÇEVİK
Başkan Yrd.
: Tuğrul CABIOĞLU
Muhasip
: Ersel GEÇİOĞLU
Genel Sekreter
: H. Volkan ACAR
Genel Sekreter Yrd. : Ahmet DÖKER
Denetim Kurulu (Asil)
Bülent ÇİVİTÇİ
Tayfun BALIM
Z. Işıl BİRKAN
Yönetim Kurulu (Yedek)
Osman ÖZCAN
Saliha KARATAY
Ayfer KUZULUGİL
Setenay MİT
Bilge GEÇİOĞLU
Denetim Kurulu (Yedek)
Neşe ÇAKIROĞLU
Kamil KASABALI
Abdurrahman AKSOY
web adresi
: www.ankaraakupunkturdernegi.org
e-posta: [email protected]
twitter:
@AkupAnkara
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi,
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Derneği’nin yayın organıdır
Yaygın süreli yayın
SAHİBİ
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Derneği adına
Cemal ÇEVİK
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyokimya AD, Ankara
SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ
H. Volkan ACAR
EDİTÖR
Prof. Dr. Cemal ÇEVİK
EDİTÖR YARDIMCILARI
Doç. Dr. H. Volkan ACAR
Dr. Ahmet DÖKER
Uzm. Dr. Işıl BİRKAN
[email protected]
[email protected]
[email protected]
19. Sokak (Eski 60. Sok.) No:36/2 Emek-ANKARA
Telefon/ Faks: 0312-213 99 00 GSM: 0541-731 57 52 (hafta içi 09.00–19.00)
KAPAK FOTOĞRAFI: Dr. Zafer Yasin KONYA
DİZGİ-BASKI
Kuban Matbaacılık Yayıncılık - İvedik Organize Sanayi
Matbaacılar Sitesi 1514. Sokak No: 20 Ankara
Tel: 0 312 395 20 70 Faks: 0 312 395 37 23
www.kubanmatbaa.com
Baskı Tarihi : Mayıs 2016
Yayın Aralığı : Yılda iki kez basılır
ii
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016
EDİTÖRDEN
Değerli Meslektaşlarım,
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi’nin 2016 yılı, 1. sayısıyla tekrar karşınıza çıkıyoruz.
Memnuniyetle görüyoruz ki, Dergimiz artık Tamamlayıcı Tıp camiasının önemli bir bilimsel yayını haline gelmiş
durumdadır. Bunun en önemli göstergeleri ise hem okunurluğunun giderek artıyor olması, hem de Dergimize
yayınlanması dileğiyle gönderilen bilimsel yazıların sayısının fazlalaşması...
Bu sayıda Dergimizde iki adet Olgu Sunumu yer alıyor. Bunun yanında geniş bir okuyucu kitlesinin ilgisini çekebilecek üç adet de Derleme yazıyı sizlere sunuyoruz. Bunlar Çörekotu, Apiterapi ve Nöralterapi konusunda
yazılmış makaleler. Her üç konu da son zamanlarda gündemde olduğu ve çokça tartışıldığı için, bu makalelerin
bir boşluğu doldurma açısından önemli olduğunu düşünüyoruz.
Dergimizin bu sayısında, daha önceki sayılarımızda olduğu gibi, Çeviri Makale, Güncelden Kısa Kısa, Tarih
Köşesi ve Güncel Haber bölümleri de yer alıyor.
Akupunktur ve tamamlayıcı tıpla ilgili her bilimsel makale, hem tıp bilimine hem de hekimlik pratiğimize
önemli yararlar sağlamaktadır. Bu nedenle uygulama yanında yazmanın da önemli olduğunu vurgulamak
istiyorum.
Sevgi ve saygılarımla.
Prof. Dr. Cemal ÇEVİK
iii
Yazarlara Bilgi
YAZARLARA BİLGİ
1- Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp
Dergisi, Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp
Derneği’nin bir yayın organı olup akupunktur ve
tamamlayıcı tıp konularında bilimsel birikime katkısı
olan araştırmaları ve bilimsel içerikli yazıları yayınlar.
2- Dergide yayınlanacak makale tipleri şunlardır:
Editöryal yazı, klinik ve deneysel araştırma, derleme,
olgu sunumu/olgu serisi, (kaynak belirtilmek
koşuluyla) yabancı dilde basılmış makale çevirisi,
eğitim yazısı, kitap tanıtımı, bilimsel toplantı
(kongre, sempozyum, kurs, vb.) izlenimi, bilimsel
toplantı sunum özetleri, güncel, editöre mektup
vb.
3- Dergi altı ayda bir, yılda iki kez yayınlanır.
4- Gönderilen yazılar daha önce başka bir dergide
yayınlanmamış olmalıdır. Herhangi bir kongrede
ya da bilimsel toplantıda özet olarak sunulmuş
ise toplantının adı, tarihi ve düzenlendiği şehir
belirtilmelidir.
5- Yazıların tüm bilimsel ve etik sorumluluğu yazarlara
aittir.
6- Dergi yazım dili Türkçe ve İngilizcedir. Teknik
terimler Türkçe, Latince ve Türk tıp terminolojisine
yerleşmiş sözcüklerle yazılmalıdır.
7- Yazarların, akupunktur meridyen (kanal) ve nokta
isimleri kullanımında 1989’da Dünya Sağlık Örgütü
tarafından belirlenmiş kısaltmalara uyulması
beklenir (Akciğer-LU, Kalın barsak-LI, Mide-ST,
Dalak-SP, Kalp-HT, İnce barsak-SI, Mesane-BL,
Böbrek-KI, Perikard-PC, Üçlü ısıtıcı (Sanjiao)-TE,
Safra kesesi-GB, Karaciğer-LR, Yönetici Kanal (Du)GV, Üreme Kanalı (Ren)-CV).
iv
8 - Metne eşlik eden görsel materyal için şu özelliklere
dikkat edilmelidir:
Tablolar, Excel veya Word programlarından birinde
hazırlanmalıdır.
Şekiller, Grafikler, Excel, Word veya çizim
programlarından
(Corel,
Freehand,
Adobe
illustrator) birinde sayısal olarak hazırlanmalıdır.
Fotoğraflar, 300 dpi çözünürlüğünde olmalıdır.
9 - Gönderilen yazılarla birlikte, YAYIN HAKLARI
DEVİR FORMU da gönderilmelidir. Dergide örneği
bulunan ve tüm yazarlarca imzalanmış olan bu
form, tarayıcıdan geçirildikten sonra yazıyla birlikte
e-posta yoluyla Dergiye iletilmelidir.
10- Gönderilen tüm yazılar, önce Editörün ön
incelemesinden geçer ve daha sonra hakem(ler)
e gönderilir. Editör, yazıyı doğrudan reddetme,
hakem(ler)e gönderme, hakem incelemesinden
sonra kabul ya da reddetme hakkına sahiptir. Editör,
yayın koşullarına uymayan yazıları yayınlamamak,
düzeltmek üzere yazarına geri vermek veya
yazarın izni ile düzeltmek, biçimce düzenlemek
ya da kısaltmak yetkisine sahiptir. Derginin,
kabul edilmeyen yazıların bütününü ya da bir
bölümünü (tablo, şekil, fotoğraf vb) geri gönderme
zorunluluğu yoktur.
11- Yazım kuralları:
a) Dergiye gönderilecek yazılar, Word dosyasında 12
punto, çift aralıklı olarak, Times New Roman ya da
Arial fontunda yazılmalı ve sayfalar ilk sayfadan
itibaren numaralandırılmalıdır.
b) İlk sayfada sadece şu bilgiler bulunmalıdır:
Başlık, İngilizce başlık
Akupunktur nokta kısaltmaları şu örneklere uygun
olmalıdır: BL 56, LR 3, GV 20 vb.
Yazar(lar)ın adı, soyadı, unvanı ve (varsa) görev
yaptığı kurum, şehir
Çince kökenli deyimler italik yazılmalıdır (de qi,
Yin, Yang, Yintang vb.).
Sıradışı (ekstra) noktaların yazımında pinyin yazılımlı
Çince isim de kullanılmalı ve yazım şu örneğe uygun
olmalıdır: Yintang (EX-HN3), Taiyang (EX-HN5) vb.
(http://aim.bmj.com/content/7/1/21.full.pdf+html)
Sorumlu yazarın iletişim bilgileri (Adı, soyadı, (varsa)
görev yeri, adres, telefon ve e-posta bilgileri). Ayrıca
varsa yazı ile ilgili bilgi (Kongre sunumu, kurum
desteği, vb.) yazılmalıdır. Yazar(lar)ın yazıyla ilgili
herhangi bir çıkar ilişkisi söz konusu ise (ticari ilişki,
sponsorluk sağlama vb.) bu durum,
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016
belirtilmelidir. Böyle bir durum mevcut değilse,
“Yazar(lar)ın, bu yazıyla ilgili herhangi bir çıkar
ilişkisi bulunmamaktadır” ibaresi eklenmelidir.
dır. Dergi adları Index Medicus dizinindeki tarza uy-
c) İkinci sayfada Türkçe ve İngilizce özet ile Anahtar
Sözcükler bulunmalıdır
Yazar sayısı, altı ve daha az olan makalelerde tüm
•
* Klinik ve deneysel çalışmaların özeti için alt
başlıklar: Giriş, Gereç ve Yöntem, Bulgular, Tartışma
* Olgu sunumu/olgu serisi özeti için alt başlıklar:
Giriş, Olgu(lar), Tartışma.
•
İngilizce özet (Abstract) (En fazla 250 sözcük) ve
“Key Words” (Kaynak olarak www.nlm.nih.gov/
mesh/MBrowser.html adresi kullanılmalıdır).
* Klinik ve deneysel çalışmaların özeti için alt
başlıklar: Introduction, Materials and Methods,
Results, Discussion)
* Olgu sunumu/olgu serisi özeti için alt başlıklar:
Introduction, Case(s), Discussion.
d) Metin, 3. sayfadan itibaren başlamalıdır. Sözcük
sayısı, (özet hariç, kaynaklar dahil olmak üzere)
olgu sunumu/olgu serisi’nde 1500’ü, diğer tüm
yazılarda 6000 sözcüğü geçmemelidir.
•
Index Medicus’da yoksa tam adı ile belirtilmelidir.
yazarların adı yazılır; yazar sayısı yedi ve daha fazla
ise, ilk altı yazarın adından sonra “et al.” ilave edilir.
Özet (En fazla 250 sözcük) ve Anahtar Sözcükler
(3-6 arası).
gun olarak kısaltılmış olmalı ve eğer verilen kaynak
Kaynak sayısı, derlemelerde 80’i, klinik ve deneysel araştırmalarda 40’ı, olgu sunumu/olgu serisinde
15’i, diğer tür yayınlarda 10’u aşmamalıdır.
Kaynak yazım örnekleri:
Dergi makalesi
•
Mandıroğlu S, Cevik C, Aylı M. Acupuncture for
neuropathic pain due to bortezomib in a patient
with multiple myeloma. Acupunct Med 2014,
32(2), 194-196.
Kitap
•
Deadman P, Al-Khafaji M, Baker K. A manual of
acupuncture. JCM Publications, 1998.
Kitap bölümü
•
Jane JA, Persing JA. Neurosurgical treatment of
craniosynostosis. In: Cohen MM, Kim D (eds).
Craniosynostosis: Diagnosis and management. 2
nd edition. New York: Raven Press;1986, 249-95.
Klinik ve deneysel çalışmaların başlıkları şu şekilde
olmalıdır:
Elektronik Ortam Kaynağı
* Giriş, Gereç ve Yöntem, Bulgular, Tartışma
•
Olgu sunumu/olgu serisi için başlıklar şu şekilde
olmalıdır:
•
Giriş, Olgu(lar), Tartışma.
e)
Kaynaklar, metinde yer alma sırasına göre
numaralandırılmalıdır. Kaynak, metinde cümle
içinde ya da sonunda, noktalama işaretinden önce,
parantez içinde Arabik rakamlarla, aralarında virgül
ya da çizgi ile belirtilmelidir. Örnek: (1, 2) ya da (1,
2-4) şeklinde…
12-Dergide yayımlanması istenilen tüm yazıların,
Tablo, grafik ve resim altyazılarında kaynaklar da,
parantez içinde Arabik rakamlarla numaralandırılır.
Kaynakların doğruluğu yazarların sorumluluğunda-
görüşüdür, Editör ya da Yayın Kurulu’nun görüşü
•
World Health Organization. A Proposed Standard
International Acupuncture Nomenclature: Report
of a WHO Scientific Group. http://apps.who.
int/medicinedocs/en/d/Jh2947e/
(erişim
tarihi
25.04.2014)
e-posta yoluyla info@ankaraakupunkturdernegi.
org adresine gönderilmesi gerekmektedir.
13- Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi’nde
yayınlanan tüm yazılardaki içerik, yazar(lar)ın kişisel
değildir. Editör ya da Yayın Kurulu bu yazılar için
herhangi bir sorumluluk kabul etmez.
v
Yayın Hakları Devir Formu
YAYIN HAKLARI DEVİR FORMU
Sayın Editör,
Aşağıda başlığı ve yazar(lar)ı belirtilen ve yayınlanması dileğiyle gönderdiğimiz yazımızın, yayına
kabul edildiği takdirde her tür yayın haklarını ANKARA AKUPUNKTUR VE TAMAMLAYICI TIP DERGİSİ’ne
devrettiğim(iz)i beyan ederiz. Yayın hakları kapsamında, yazının her türlü formunun basımı, çoğaltılması, dağıtılması ile mikrofilm ya da elektronik ortamda yayını (online) veya benzer reprodüksiyonlar bulunmaktadır.
Yazı, Dergi yayın kurallarına ve etik kurallara uygun olarak hazırlanmıştır. İnsanlar üzerinde yapılan
çalışmalarda hastaların ya da vasilerinin izni alınmıştır. Bilimsel toplantılarda bildiri özeti olarak sunumu hariç
olmak üzere, tam metin olarak daha önce başka herhangi bir yerde Türkçe ya da yabancı bir dilde yayınlanmamıştır ya da yayın için değerlendirme aşamasında değildir. Yazının tüm bilimsel ve etik sorumluluğu tarafım(ız)
a aittir. Yazı içeriğindeki tüm bilgiler, tüm yazarlar tarafından onaylanmış durumdadır. Yazı içeriğindeki bilgilerin tümü doğru ve gerçektir, ortaya çıkabilecek yanlışlık ve eksikliklerin sorumluluğu tarafım(ız)a aittir.
Yazının başlığı:…………………………………………………………………………………………........………
…………………………………………………………………………………………………………...……………
Yazar adı, soyadı
İletişimden sorumlu yazar
Ad, soyad:
Yazışma adresi:
Tel:
e-posta:
vi
İmza
Tarih
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016
İÇİNDEKİLER
İnatçı Bir Hıçkırık Vakasında Akupunktur Uygulaması: Olgu Sunumu
Osman ÖZCAN , Şenol DANE...................................................................................................................... 1
Bel Ağrısında İlk Seans Akupunktur Uygulama Sonuçlarının Değerlendirilmesi
Yılmaz SEZGİN, Sinan BECEL....................................................................................................................... 4
Bal Arısı Zehirinin Tamamlayıcı Tıptaki Güncel Yeri
İbrahim TEKEOĞLU, Mehmet AKDOĞAN.................................................................................................... 8
Kardiyovasküler Hastalıklara Çörekotu (Nigella Sativa) İle Fitoterapötik Yaklaşım
Coşkun USTA, Asuman KAPLAN ALGIN .................................................................................................... 15
Nöralterapi: Etki Mekanizması, Endikasyonları, Klinik Çalışmalar
Demet ERDOĞAN..................................................................................................................................... 22
Akupunkturun Yardımcı Üreme Tekniklerinde Rolü
Çeviren: Didem Tuba AKÇALI.................................................................................................................... 28
Güncelden Kısa Kısa
Çeviri: Z. Işıl Birkan.................................................................................................................................... 45
TARİH KÖŞESİ
Sağlık Bakanı Dr. Mete Tan’ın Çin Ziyareti ve Akupunktur
H. Volkan ACAR ....................................................................................................................................... 58
GÜNCEL HABER
Pazartesi Toplantıları
Ahmet DÖKER ......................................................................................................................................... 63
Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Hakkında Bilinmesi Gereken Güncel Mevzuat Bilgileri
Yücel KATI ............................................................................................................................................... 65
vii
viii
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016
Ankara Akupunktur 2016; 4 (1): 1-3
İNATÇI BİR HIÇKIRIK VAKASINDA AKUPUNKTUR
UYGULAMASI: OLGU SUNUMU
ACUPUNCTURE APPLICATION IN A FEISTY HICCUP CASE: A CASE REPORT
Osman ÖZCAN1 , Şenol DANE2
1
2
Prof. Dr., Turgut Özal Üniversitesi Tıp Fakültesi, Histoloji ve Embriyoloji AD, Akupunktur Birimi, ANKARA.
Prof. Dr., Turgut Özal Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fizyoloji AD, ANKARA.
Özet
Giriş: Hıçkırık hemen herkesin zaman zaman yaşadığı bir durumdur ve sıklıkla belirgin bir nedeni bulunamaz
yani idyopatiktir. İnatçı hıçkırıklar malnütrisyon, kilo kaybı, halsizlik, dehidratasyon, insomnia ve mental strese
yol açarak hastanın hayat kalitesini düşürür. Literatür incelendiğinde inatçı hıçkırık vakalarının tedavisinde
akupunktur uygulamalarından olumlu cevaplar elde edildiği görülmektedir.
Olgu: Bu olgu da on yıldır devam eden ve bugüne kadar farklı tedavi seçeneklerinin yararlı olamadığı, nedeni
belirlenememiş oldukça inatçı bir hıçkırık olgusudur. Akupunktur tedavisinden %50 oranında iyileşme elde
edilmiştir. Ayrıca hasta çok daha rahat uyuyabildiğini ve kendini çok iyi hissettiğini bildirmiştir.
Tartışma: 48 saatten daha uzun süren inatçı hıçkırık olgularında öncelikle neden belirlenebildiğinde, nedene
yönelik tedavi uygulanmalıdır. Ancak inatçı hıçkırık vakalarında sıklıkla neden belirlenemez. Bu durumdaki
vakalarda, akupunktur tedavi seçeneklerinden birini oluşturur. Literatür incelendiğinde akupunkturdan cevap
alınan farklı inatçı hıçkırık vakaları olduğu görülmektedir. On yıldır devam eden bu olguda, nörolojik ve gastrointestinal sistem incelemeleri başta olmak üzere, yapılan araştırmalardan bir neden tespit edilememiş ve
farklı tedavilerden olumlu cevap alınamadığı belirlenmiştir. Vücut akupunkturu uygulaması beşinci seanstan
itibaren yararlı olmaya başlamıştır. Akupunktur seansları haftalık, on beş günlük ve ayda bir sıklıkla yapılırken
de, elde edilen iyilik hali devam etmiştir. Literatürdeki inatçı hıçkırık vakaları sonuçları ve bu olgu, uzun süren
ve farklı tedavilere cevap vermeyen inatçı hıçkırık vakalarında akupunkturun göz ardı edilmemesi gerektiğini
düşündürmektedir.
Anahtar kelimeler: Hıçkırık, akupunktur
Çalışma, 4. Akupuntur ve Tamamlayıcı Tıp Sempozyumu’nda (9-11 Ekim 2015) sözlü sunum olarak sunulmuştur. Yazarların bu yazıyla ilgili herhangi bir çıkar ilişkisi bulunmamaktadır.
İletişim Bilgileri: Prof. Dr. Osman Özcan, Alpaslan Türkeş Cad, No:57, 06510, Emek-ANKARA
Tel: 0 536 5861373, [email protected]
1
Osman ÖZCAN , Şenol DANE
Abstract
Introduction: Hiccup is a condition lived by all persons occasionally and has frequently not any cause, that
is to say, is idiopathic. Feisty hiccups decrease the quality of living by causing malnutrition, weight loss,
weakness, dehydration, insomnia and mental stress. In literature, it can be seen that acupuncture application
in feisty hiccup cases has some positive results.
Case: Patient was a feisty idiopathic hiccup continued for 10 years in which were not effective the different
treatment alternatives. After acupuncture applications of 15 séssions, the improvement was about 50%.
Also, the patient reported that she can sleep comfortably and feel good.
Discussion: While the cause of hiccup was found, the treatment associated with cause must be applicated.
But, in many feisty cases continued for more 48 hours, the cause cannot found. In this case, in literature,
it can be seen that acupuncture application is among helpful treatment alternatives. In the present case
made neurologic and gastro-intestinal investigations and having no cause and unanswered to all treatments,
acupuncture had caused the improvement remarkably. The mechanism of action of acupuncture therapy
has been not identified. Acupuncture séances of one week, two weeks and one month caused good health.
Feisty hiccup cases in literature and this case caused the opinion in which the acupuncture therapy must not
be disregard in long term, feisty hiccup cases without answer to all medical treatments.
Keys words: Hiccup, acupuncture
GİRİŞ
Hıçkırık, diafragma ve interkostal kasların istemsiz,
intermittan ve spazmotik kontraksiyonu olarak tanımlanabilen, hemen hemen her insanın hayatında
yaşamış olduğu bir durumdur. Hıçkırık esnasında oluşan kas kontraksiyonu, ani bir inspirasyon ve glottisin
kapanmasıyla son bulur. Hıçkırık dakikada genellikle
6-12 kadar olup, bu aralık 4-60 arasında değişebilmektedir.
Hıçkırık atakları, süresine göre 3 kategoriye ayrılmaktadır:
1. 48 saate kadar sürebilen hıçkırık atakları,
2. 48 saatten, 1 aya kadar sürebilen inatçı hıçkırık,
3. 1 aydan daha uzun süren inatçı hıçkırık.
İnatçı hıçkırıklar; malnütrisyon, kilo kaybı, halsizlik,
dehidratasyon, insomnia ve mental strese yol açarak
hastanın hayat kalitesini düşürür. Hıçkırığı provoke
eden mekanizmalar ve fizyolojik bir rolü olup olmadığı tam olarak bilinmemektedir (1).
2
Dirençli hıçkırıklar, altta yatan ciddi bir hastalığın
göstergesi olabilir. Tedavide ana prensip, altta yatan
nedenin bulunup, o nedenin ortadan kaldırılmasıdır.
Fakat sıklıkla hıçkırıklar idyopatiktir. Bundan dolayı
da pek çok vakada nedene yönelik tedavi planlaması yapılamamaktadır. Bu durumda öncelikle hastanın
kendi kendine uygulayabileceği yöntemler ve ilaç tedavisinden yararlanılır. Ancak vakaların hepsinde bu
tedavi seçenekleri etkin olmamaktadır. Bu durumdaki
inatçı hıçkırık vakalarında, akupunktur tedavi seçeneklerinden birini oluşturmaktadır. Uygulanan tedavi
seçeneklerine cevap vermeyen, 10 yıl önce başlamış,
nedeni belirlenemeyen, inatçı bir hıçkırık vakası olan
bu olguda, vücut akupunkturu %50 oranında iyileşme sağlamıştır.
OLGU
Ellisekiz yaşında, erkek, 10 yıl önce başlayan, fizik
muayene, radyolojik ve biyokimyasal incelemelerle
nedeni belirlenememiş, ilaç tedavilerine cevap alınamamış inatçı bir hıçkırık olgusudur. Hasta uzun süre
kullanmasına rağmen, ilaçların yararı olmadığından
dolayı artık kullanmadığını, kendi kendine hıçkırığı
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016
sona erdirmek amacıyla, nefesini tutma, iki parmağını ağzına sokarak gaz çıkarma, su içerek kısa süreli rahatlamalar elde etmeye çabaladığını ifade etti.
Olgu akupunktur ünitesine başvurduğunda, hıçkırık
beş altı dakikada bir tekrarlıyordu. Akupunktur uygulama odasına elinde su şişesi ile girmekte, 20-30
dakikalık akupunktur uygulama süresinde hıçkırığı
gidermek için su içmekte, eliyle burnuna bası uygulamak suretiyle nefesini tutmaya yardımcı olma davranışlarını 2-3 kez göstermekte idi.
Akupunktur ilk on seans haftada üç kez, vücut uygulaması şeklinde yapıldı. Daha sonra üç kez haftada
bir, bir kez 15 günde bir ve sonra da iki kez ayda bir
uygulama şeklinde 15 seansa tamamlanmıştır. Radyestezik değerlendirme ile nokta seçimi yapıldı. Bazen
aynı seansta dorsal ve ventral vücut noktaları sırasıyla
uygulandı. 10 dakikada bir elle iğneler uyarıldı. Seans
süresi 20-30 dakika idi. Tek kullanımlık 0.20 x13mm
ve 0.25x 25 mm’lik iğnelerle kullanıldı. CV 12, CV 17,
ST 25, ST 29, Yintang (EX-HN3), GV 20, SP 6, ST 36,
servikal, torakal ve lumbal bölgeden Back-shu noktaları sıklıkla kullanılmıştır. Beşinci seanstan itibaren
20-30 dakikalık akupunktur uygulaması sırasında, su
içme, nefesini tutma gibi hıçkırıkla baş etme davranışlarına ihtiyaç hissetmediği gözlendi. Uzayan aralıklarla yapılan tedavi sürecinde de, %50 oranında elde
edilen iyileşme cevabı devam etmiştir. İlk akupunktur
uygulaması 28.05.2015’de yapılmıştır. Ondördüncü
seanstan bir ay sonra 08.09.2015 tarihinde yapılan
15. seans başlangıcında hasta, elde edilen iyilik halinin azalmadan devam ettiğini ifade etmiştir.
TARTIŞMA
Bu olgu, on yıl önce başlamış ve uzun süre uygulanan ilaç tedavilerinden yarar elde edilememiş inatçı
bir hıçkırık vakasında akupunktur uygulamasından
olumlu cevap alındığını göstermiştir. Ayrıca hasta
daha rahat uykuya dalabildiğini ve kendini daha rahat hissettiğini ifade etmiştir.
İnatçı hıçkırık vakalarında, akupunkturun yararlı olduğu ile ilgili yayınlanmış çalışmalar vardır. Bir çalışmada, inatçı hıçkırığı olan 16 kanser hastasında akupunkturla 13 olguda tam iyileşme (%81), 3 olguda
ise (%19), kısmi bir düzelme sağlandığı bildirilmiştir.
Bir başka çalışmada ise, inatçı hıçkırığı olan 35 hasta-
ya belirli akupunktur noktalarına infrared ışın tedavisi uygulanmasıyla, 34 hastada tam, 1 hastada kısmi
cevap alındığı bildirilmiştir. Hepatit B taşıyıcısı olan,
2 inatçı hıçkırık olgusunda da, elektroakupunktur
uygulamasıyla, hıçkırığın tamamen düzeldiği bildirilmiştir (1).
Akupunktur uygulamasının etki mekanizması ile ilgili
olarak aksonal uyarılmada değişiklik, medulla spinalis
dorsal boynuzda nosiseptif uyarımda azalma, spinal
reflekslerde engellenme, GABA aracılığı ile segmental pre- ve postsinaptik inhibisyon, spinoretiküler lifler, spinotalamik ve spinomesensefalik nöronlar aracılığı ile supraspinal merkezlerde aktivasyondan söz
edilmektedir. Ancak bu olguda ve diğer çalışmalarda
spesifik bir etki mekanizmasından söz etmek spekülatif olur. Öncelikle deneysel hıçkırık modelleri oluşturularak, akupunktur etkinliği ile ilgili olarak temel
araştırmalar yapılması yararlı olur (2).
Ayrıca akupunktur uygulaması sırasında hastanın
daha rahat uyuyabildiğini ve kendini çok daha rahat
hissettiğini söylemesi, akupunkturun otonom sinir
sistemi üzerinde düzenleyici etkisi ile ilgili çok sayıdaki literatürle de uyumlu bir cevaptır (3).
İnatçı hıçkırık vakalarında hastanın kendi kendine
yapabileceği uygulamalar ve ilaç tedavisi yeterince
etkinlik göstermediğinde, akupunkturun güvenle
kullanılabilecek bir tedavi seçeneği olduğu unutulmamalıdır.
KAYNAKLAR
1. Demirci H, Gülşen M. Hıçkırık (Singultus). Güncel
Gastroenteroloji 2014, 18(2), 277-284.
2. Chang FY, Lu CL. Hiccup: Mystery, Nature and
Treatment. J Neurogastroenterol Motil 2012, 18 (2),
123-130.
3. Li QQ, Guang XS, Qian X, Jing W, Cun ZL, Lin
PW. Acupuncture Effect and Central Autonomic
Regulation. Evidence-Based Complementary and
Alternative Medicine 2013, Article ID 267959.
3
Yılmaz SEZGİN, Sinan BECEL
Ankara Akupunktur 2016; 4 (1): 4-7
BEL AĞRISINDA İLK SEANS AKUPUNKTUR UYGULAMA
SONUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ
EVALUATION OF THE EFFECTIVENESS OF FIRST SESSION ACUPUNCTURE
TREATMENT IN LUMBAGO
Yılmaz SEZGİN1, Sinan BECEL2
1
2
Uzm. Dr., Sürmene Devlet Hastanesi, TRABZON
Uzm. Dr., Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi, ERZURUM
Özet
Giriş: Bel ağrısı nedenlerine dönük tedavi yaklaşımları güvenilir kanıtların toplanmasını kolaylaştıracaktır. Biz
de bel ağrısı ile birlikte lateral bacak ağrısının olduğu hastaları çalışma kapsamına aldık. Bu çalışmada, bel
ağrısı hastalarında uzak nokta akupunktur tedavisinin etkinliğinin akut sonuçlarının değerlendirilmesi amaçlanmıştır.
Gereç ve Yöntem: Bu çalışma gözlemsel bir klinik araştırmadır. Gönüllüler birkaç gündür medikal tedaviye
rağmen bel ağrısı şikayetleri devam eden hastalardan seçilmiştir. Gönüllülere tedavi öncesi ve sonrasında
Mevcut Ağrı Şiddeti Ölçeği uygulanmıştır. Çalışmaya bel ağrısı ve lateral bacak ağrısı olan 17 olgu dahil edilmiştir. Tedavi uygulamasında, uzak nokta olarak kabul edilen GB 32 (Zhongdu), GB 34 (Yanglingquan), GB 40
(Qiuxu), ST 36 (Zusanli), ve BL 60 (Kunlun) akupunktur noktaları ağrının yayıldığı bacaktan seçilmiştir.
Bulgular: Olguların geldiklerindeki ağrı şiddeti ortalaması 4,35±0,78, akupunktur tedavisi sonundaki ağrı
şiddeti ortalaması 2,65±1,22 olarak bulundu. Hastaların tedavi öncesine göre akupunktur uygulama sonrası
ağrı şiddetinde istatistiksel olarak anlamlı bir azalma bulundu (p=0,001).
Tartışma: Çalışmamızda medikal tedaviye rağmen cevap alınamayan hastalarda anlamlı bir iyileşme gözlenmiştir. Bu sonuçlar akupunkturun bel ağrısında etkin bir tedavi yöntemi olarak kullanılabileceğini iddia eden
çalışmaları desteklemektedir. Sonuç olarak; bel ağrısı olan hastalarda nedene yönelik ve sadece uzak nokta
uygulama tekniği içeren akupunktur tedavisinin erken dönemden başlayarak etkili olduğunu söyleyebiliriz.
Anahtar Kelimeler: Akupunktur; Bel Ağrısı; Mevcut Ağrı Şiddeti Ölçeği
Bu çalışma; 16-20 Mayıs 2015 tarihinde Erzurum’da yapılan 8. Ulusal Akupunktur Kongresi’nde poster olarak
sunulmuştur.
İletişim Bilgileri: Uzm. Dr. Yılmaz SEZGİN, Sürmene Devlet Hastanesi, TRABZON
Tel: 538 3425644 [email protected]
4
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016
Abstract
Introduction: Therapeutic applications directed to the causes of lumbago will facilitate the collection of
reliable evidence. Here, we included low back pain and lateral leg pain patients in this study. In this study,
the effectiveness of the first session acupuncture treatment containing only distant points were aimed to be
evaluated in patients with lumbago.
Materials and Methods: This study was a clinical observational trial. The cases were voluntarily selected
from the patients with the continuing of complaints of low back pain despite medical treatment for a few
days. The present pain intensity scale was applied to volunteers before and after treatment. The seventeen
cases having low back pain and lateral leg pain were included in the study. In treatment, the distant acupuncture points plus GB 32 (Zhongdu), GB 34 (Yanglingquan), GB 40 (Qiuxu), ST 36 (Zusanli), and BL 60 (Kunlun)
were selected on the affected leg/legs.
Results: The mean pain intensity of cases at the beginning was found as 4,35±0,78, at the end of acupuncture therapy as 2,65±1,22. There was a statistically significant reduction in the pain intensity immediately
after acupuncture application when compared to baseline (before) values (p=0,001).
Discussion: In our study, a significant recovery was observed in patients who did not response to medical
therapy. These results support the previous reports indicating that acupuncture be safely and effectively utilized in lumbago. As a conclusion; in lumbago patients, we can say that the effect of acupuncture therapy
including only distant points can start even after the first session.
Key words: Acupuncture; Lumbago; The Present Pain Intensity Scale
Giriş
Bel ağrısının altında yatan nedenlerin çokluğu; tedavi
konusunda sorunları da beraberinde getirmektedir.
Bu sebeple tedavi uygulamalarında tatmin edici sonuçlar alınamamaktadır. Gerek farmakolojik gerekse
cerrahi tedavi metotları alanında yaşanan başarısızlıklar; ilginin ve arayışın tamamlayıcı tedavi modalitelerine yönelmesine zemin hazırlamıştır. Söz konusu
tamamlayıcı tıp uygulamalarından biri de son zamanlarda yaygınlaşmaya başlayan akupunktur tedavisidir.
Bel ağrısı hastalarında akupunktur tedavisinin etkileri konusunda literatürde birbiri ile çelişkili sonuçlar;
bu alanda bilimsel çalışmaların çok yetersiz olduğunu göstermektedir (1, 2). Yapılan az sayıdaki bilimsel
çalışmanın sonuçlarının yeterli kanıtlar taşımaması
sebebiyle bu alandaki uygulamaların daha fazla paylaşılabilir hale getirilmesi bir gereklilik arz etmektedir.
Tedavi yaklaşmlarının bel ağrısı nedenlerine dönük
daha spesifik metodlar içermesi; güvenilir kanıtların
toplanmasını kolaylaştıracaktır. Daha önceki deneyimlerimizde bel ağrısı olup bacağa yayılan ağrının
eşlik ettiği hastalarda sadece bacaktaki noktalara
yapılan tedavi uxygulamalarının etkin olduğunu gözlemlemiştik. Bu sebeple bel ağrısı ile birlikte lateral
bacak ağrısının olduğu hastaları çalışma kapsamında
değerlendirmenin daha uygun olacağını planladık.
Bu çalışmada, bel ağrısı hastalarında uzak noktalarla
yapılan akupunktur tedavisinin etkinliğinin akut sonuçlarının değerlendirilmesi amaçlanmıştır.
Gereç ve Yöntem
Bu çalışma gözlemsel bir klinik araştırmadır. Birkaç
gündür medikal tedaviye rağmen şikayetleri devam
eden ve bel ağrısı şikâyeti ile Trabzon Sürmene Devlet Hastanesi akupunktur polikliniğine başvuran hastalardan; akupunktur tedavisi sonrasında gönüllü
olanlarına Mevcut Ağrı Şiddeti Ölçeği uygulanmıştır.
Çalışmaya 17 olgu dahil edilmiştir. Çalışmaya dahil
5
Yılmaz SEZGİN, Sinan BECEL
edilen hastaların hemen hepsi daha önce lomber
disk hernisi tanısı almıştı. Hastaların sekizinde tek bacak, dokuzunda her iki bacak lateraline yayılan ağrı
mevcuttu. Hastaların sekizine unilateral, dokuzuna
bilateral akupunktur tedavisi uygulanmıştır. Çalışmamızda ilk seans akupunktur tedavi sonuçları değerlendirilmiş olup tek seanslık veriler dikkate alınmıştır.
Tedavi uygulaması 30 dakika sürmüş olup çelik iğneler kullanılmıştır. Tedavi iğneleri, de qi hissi alınarak
GB 32, GB 34, ST 36 ve BL 60 noktalarına 1,5-2 cm,
GB 40 noktasına 1 cm. derinliğinde olacak şekilde
uygulanmıştır. Nokta seçiminde hastaların hepsinde
bel ağrısına eşlik eden unilateral/bilateral bacak ağrısı
olduğu için söz konusu bölgeye lokalize olan meridyenler üzerindeki kardinal noktalar dikkate alınmıştır.
Uygulamada bel ağrısı tedavisinde uzak nokta olarak
kabul edilen GB 32, GB 34, GB 40, ST 36 ve BL 60
noktaları seçilmiştir.
Verilerin analizinde, SPSS (statistical software package) paket programı kullanılmıştır. (PASW Statistics for
Windows, Version 16.0. Chicago: SPSS Inc.) Nümerik veriler ortalamalarla ifade edilmiş olup bağımsız
gruplarda independent t testi, bağımlı gruplarda paired t testi ile değerlendirilmiştir.
Bulgular
Çalışmaya yaşları 34 ile 72 aralığında değişen 17
olgu alındı. Hastaların yaş ortalaması 49,65±12,49
bulundu. Olguların 14’ünde ağrı şiddetinde azalma
bulunurken, üç olguda ağrı şiddetinde değişiklik bulunmadı.
Olguların geldiklerindeki ağrı şiddeti ortalaması
4,35±0,78 akupunktur tedavisi sonundaki ağrı şiddeti ortalaması 2,65±1,22 olarak bulundu. Hastaların
tedavi öncesine göre akupunktur uygulama sonrası
ağrı şiddetinde istatistiksel olarak anlamlı bir azalma
bulundu (p=0,001) (Tablo 1).
Tablo 1: Tedavi öncesi ve sonrası ağrı şiddeti ortalamalarının karşılaştırılması
n
Ortalama±SS*
Tedavi öncesi
17
4,35±0,78
Tedavi sonrası
17
2,65±1,22
*Standart Sapma
6
t
p
6,72
0,001
Tartışma
Çalışmamızda bacak lateraline yayılan ağrı şikâyeti
ile başvuran bel ağrısı hastalarında, uzak nokta olarak kabul edilen GB 32, GB 34, GB 40, ST 36 ve BL
60 noktalarına uygulanan akupunktur tedavisi sonrasında ağrı şiddetinde anlamlı bir azalma meydana
gelmiştir. Literatürde ayak bileği yanında hem ayak
bileği hem de el bilek noktalarına yapılan sadece
uzak nokta akupunktur uygulamaları sonrasında bel
ağrısı şiddetinde azalma olduğunu gösteren çalışmalar mevcuttur (3, 4). Bu çalışmalar sadece uzak nokta
uygulamalarının bile etkin bir tedavi sağlamada umut
verici olabileceğini göstermektedir.
Literatürde tek seans akupunktur uygulamasının bile
akut bel ağrısı şiddetini azaltmada ‘sham’ akupunkturdan daha etkili olduğuna dair kanıtlar mevcuttur
(4, 5). Çalışmamızda tek seans uygulama sonrasında
bile ağrı şiddetinin azalması akupunktur uygulamasının akut bel ağrısında etkin olduğunu söyleyen çalışmaları desteklemektedir.
Literatürde hem akut hem de kronik bel ağrısı olan
hastalarda akupunkturun etkin olduğunu gösteren
çalışmalara rastlanmaktadır. Bu çalışmalar daha çok
bölgesel noktalar yanında uzak noktalarında tedavi
uygulamasına alınması şeklinde planlanmış çalışmalardır (1, 2, 6). Çalışmamızda medikal tedaviye rağmen cevap alınamayan hastalarda anlamlı bir iyileşme
gözlenmiştir. Bu sonuçlar akupunkturun bel ağrısında etkin bir tedavi yöntemi olarak kullanılabileceğini
iddia eden çalışmaları desteklemektedir (1, 2).
Sonuç olarak; bel ağrısı olan hastalarda nedene yönelik ve sadece uzak nokta uygulama tekniği içeren
akupunktur tedavisinin etkili olduğunu söyleyebiliriz.
Kısıtlılıklar: Çalışmaya dahil edilen gönüllü sayısının
azlığı, sham akupunktur grubu, elektro akupunktur grubu veya hem uzak nokta hem de lokal nokta
kombinasyonu içeren akupunktur grubu gibi kontrol
gruplarının olmaması.
Kaynaklar
1. Lee JH, Choi TY, Lee MS, Lee H, Shin BC, Lee H.
Acupuncture for acute low back pain: a systematic
review. Clin J Pain 2013, 29, 172-85.
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016
2. Hutchinson AJ, Ball S, Andrews JC, Jones GG. The
effectiveness of acupuncture in treating chronic
non-specific low back pain: a systematic review of
the literature. J Orthop Surg Res 2012, 7, 36.
3. Zhou YL, Zhang SQ, Sun GS, Chen JH, Liu P, Liu YJ,
et al. Clinical observation on ankle-three-needle for
treatment of nerve root pain of prolapse of lumbar
intervertebral disc. Zhongguo Zhen Jiu 2006, 26(12),
847-50.
4.Su JT, Zhou QH, Li R, Zhang J, Li WH, Wang
Q. Immediate analgesic effect of wrist-ankle
acupuncture for acute lumbago: a randomized
controlled trial. Zhongguo Zhen Jiu 2010, 30(8),
617-22.
5. Inoue M, Kitakoji H, Ishizaki N, Tawa M, Yano T,
Katsumi Y, et al. Relief of low back pain immediately
after acupuncture treatment a randomised, placebo
controlled trial. Acupunct Med 2006, 24(3), 103-8.
6. Li JB, Xiong QL, Qu SK, Qi F, Zhang L, Wang Q, et
al. Discussion on the regular of acupoint selection
of acupuncture and moxibustion for lumbar disc
herniation during recent 10 years. Zhongguo Zhen
Jiu 2013, 33(7), 668.
7
İbrahim TEKEOĞLU, Mehmet AKDOĞAN
Ankara Akupunktur 2016; 4 (1): 8-14
BAL ARISI ZEHİRİNİN TAMAMLAYICI TIPTAKİ GÜNCEL YERİ
CURRENT PLACE OF BEE VENOM THERAPY IN COMPLEMENTARY MEDICINE
İbrahim TEKEOĞLU1, Mehmet AKDOĞAN2
1
Prof. Dr., Sakarya Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp Rehabilitasyon Anabilim Dalı,
Romatoloji Bilim Dalı, SAKARYA
2
Prof. Dr., Sakarya Üniversitesi Tıp Fakültesi, Tıbbi Biyokimya Anabilim Dalı, SAKARYA
Özet
Sakarya Bölgesinde 1000’den fazla arı kolonisi olmasına rağmen hiç arı zehiri üretilmemektedir. Tedavi amacıyla dışarıdan yüksek fiyatla satın alınmaktadır. Bu çalışmanın amacı ülkemizde de arı zehirinin üretilmesi ve
sağlık alanında kullanılmasına farkındalık oluşturmaktır. Yakın zamanda Sağlık Bakanlığımız Apiterapi konusunda yönetmelik yayınlamıştır.
Arı zehiri artrit tedavisinde ilk doğal tedavilerden kabul edilebilir. Arı zehirinin modern tedavide kullanımı
Birinci Dünya Harbinden sonra Avrupa ve Amerika hekimlerinin çabasıyla başlamıştır. Apiterapi olarak bilinen
arı zehiri tedavisi multipl skleroz, kronik inflamatuvar hastalıklar, infeksiyöz hastalıklar, kanser, cilt hastalığı ve
kas-iskelet sistemi ağrıları gibi birçok hastalıkta kullanılmaktadır.
Arı zehirinin tedavisel aktivitesi yapısındaki ana komponentler olan mellitin, mast hücre degranüle edici peptid, histamin deriveleri ve adolapine bağlanabilir.
Mevcut verilerin ışığında arı zehiri ve komponentleri ülkemizde de üretilerek profilaksi ya da modern tıbba
tamamlayıcı olarak kullanıma sunulabilir.
Anahtar kelimeler: Arı zehiri; Apiterapi; Arı zehiri içeriği; Arı zehiri üretimi
Abstract
Since there are more than ten thousand bee colony in Sakarya District, production of bee venom has not been
considered in any conditions. Bee venom for treatment is purchased from forign markets in very high costs.
The purpose of this work is to stimulate the production of bee venom and usage in the health problems.
Recently the Ministry of Health of Turkey has made regulations on Apitherapy.
The therapeutic activity of bee sting is probaply one of the first natural cure for arthritis. Modern use of bee
venom was popularized through the efforts of of physicians in the United states and Europe after the First
Word War. Bee venom known as ‘’Apitherapy’’ has been used for treatment of multiple sclerosis, chronic
inflammatory process, infectious disease, cancer, skin disease and musculoskelethal pain conditions.
İletişim Bilgileri: Prof. Dr. İbrahim TEKEOĞLU, Sakarya Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı,
Romatoloji Bilim Dalı. Korucuk, SAKARYA Tel: 0505 4913853 [email protected]
8
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016
The therapeutic activity of bee venom can be attributed to the substances such as mellitin, mast cell
degranulation peptides, histamine derivatives and adolapin that are the main components of bee venom.
In the light of current evidence, bee venom and it’s components can be produced and purified in our country
and can be used in prophylactic treatment or complementaryt to the orthodox medicine.
Key words: Bee venom; Apitherapy; Bee venom components; Bee venom production
Genel Bilgiler ve Amaç
Arı zehirinin tıbbi amaçlarla kullanılması anlamına
gelen Apiterapinin geçmişi, Hipokrat ve Galen dönemine dek uzanmaktadır. Arı zehirinin tedavi amaçlı
kullanımına dair ilk yayınlar 1864’de yapılmıştır. Arı
zehirinin bazı romatizmal hastalıklara ve özellikle
artrit denilen inflamatuvar eklem romatizmalarına,
klinikte sıkça rastlanan otoimmün bozukluklardaki terapötik etkisinden söz edilmektedir. Almanya,
Amerika, Kanada’da bazı arı çiftlikleri yalnız arı zehri
elde etmek için kurulmuştur (1).
Tansiyon, nevralji, astım ve siyatik gibi bazı hastalıklara da çok iyi geldiği anlaşılan ve yurt dışında tıpta geniş
miktarda kullanılan arı zehrinin Türkiye’de maalesef
profesyonel ve kayda değer düzeyde ne üretimi nede
tüketimi vardır. Almanya’da Forapin, Avusturya’da
İmini, Bulgaristan’da Nevopalin, Rusya’da Apitriv ve
Fransa’da Apikon isimli arı zehirinin romatizma ağrılarında ilaç olarak kullanıldığı bilinmektedir.
Arı zehiri, işçi arıların vücudunda bulunan bir glanddan salgılanan maddedir. Arı zehiri enzimler, proteinler ve amino asitlerden oluşan kompleks bir yapıdan oluşur. Suda çözünebilir özelliktedir. Hava ile
temas ettiğinde opak gri-beyaz kristaller şekline dönüşür, yapısında 18 biyoaktif molekül yer almaktadır
ve bunlar başlıca üç ana grupta toplanmaktadır:
1-Peptit grubu maddeler: Mellitin, Apamin, Mast
Hücre Degranüle Edici (MHDE) peptid.
Tablo 1. Arı zehirinin tedavi amaçlı kullanıldığı
bazı hastalıklar
Otoimmun
hastalıklar
Multipl skleroz
Sistemik Lupus Eritematozus
Skleroderma
Fizik tedaviRomatoloji
Artralji ve Gut artriti
Romatoid artrit
Bursit
Fibrozit, fibromiyalji
MS Hastalığı
Nörolojik
bozukluklar
Kronik ağrılar
Alzheimer
Migren
Kardiyovasküler
sistem ile ilgili
bozukluklar
Hipertansiyon
Hiperkolesterolemi ve
hiperlipidemiler
Jinekolojik
sorunlar
Premenstruel sendrom
Ürolojik sorunlar
Empotans
Psikiyatrik
bozukluklar
Depresyon
Skar dokuları
2- Enzim grubu maddeler: Hyaluronidaz.
Dermatolojik
sorunlar
3- Non peptid maddeler: Glukoz ve fruktoz
Göğüs hastalıkları
Bronşial astım
KBB hastalıkları
İşitme Kayıpları
Kronik ülser lezyonları
9
İbrahim TEKEOĞLU, Mehmet AKDOĞAN
Apiterapi tedavileri bugün başta Amerika Birleşik
Devletleri olmak üzere birçok ülkede yaygın olarak
uygulanmaktadır. American Apitherapy Society eğitim amaçlı düzenli kurs ve kongreler düzenlemektedir.
Başlıca kullanıldığı alanlar; sinir sistemini tutan nörolojik hastalıklar (multipl skleroz), romatizmal ağrılar
(romatoid artrit, osteoartrit), cilt hastalıkları (psoriasis-sedef hastalığı, egzama, siğiller), ağrı tedavisinde
(serebrovasküler olay sonrası santral ağrı), HIV gibi
bulaşıcı venereal hastalıklarda immün sistemi düzenler ve artırır. Sağlık Bakanlığımız 2014 yılında yayınladığı “Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları”
Yönetmeliği’nde Apiterapiye yer vermiştir (2).
Hegazi ve ark. (3) tarafından yapılan bir çalışmada
arı zehiri, propolis ve diğer tedavi edici ajanlar sedef
hastalarında uygulanmıştır. Bu tedavilerde arı zehiri
uygulanan sedef hastalarında cilt bulgularında anlamlı düzelme saptanmıştır.
Kwon ve ark. (4) tarafından yapılan bir başka çalışmada arı zehirinin suda eriyen formu romatoid artrit
modellerinde uygulanmıştır. Bu çalışmada bir gruba
arı zehirinin suda eriyen formu (SEF) diğer gruba arı
zehirinin asetile formu (AEF) uygulanmıştır. Subkutan SEF uygulaması (0,9 mg/kg/gün) artritte eklem
bulgularını ve gelişen radyolojik hasarı dramatik bir
şekilde baskılamıştır.
Kim ve ark. (7) tarafından yapılan bir çalışmada tedavi dozu incelenmiştir. Bilimsel çalışmaların ışığında
bu makalede arı zehirinin (BV, Apis mellifera) suda
eriyen iki formunun (> 20 kDa : BVAF1 ve < 10 kDa :
BVAF3 ) antinosiseptif (ağrı kesici) ve anti romatizmal
etkileri olduğu vurgulanmıştır.
Bir diğer çalışmada arı zehiri injeksiyonlarının romatoid artrit, multipl skleroz, lupus, bel ağrısı, siyatik
ağrısı, tenisçi dirseği ve diğer yumuşak doku romatizmalarında kullanılabileceğini bildirmektedir. Aynı
çalışmacı median etkin dozun (ED50) yetişkinler için
2,8 mg/kg olduğunu ve bunun da 560 arı iğnesine
(her bir arı iğnesi 0,3 mg zehir içerir) tekabül ettiğini
ifade etmiştir (8).
Ham zehir arı kovanının giriş deliğine yerleştirilen
elektrikli aygıtlarla kovan başına 8-10 arı kayıpla ham
arı zehiri elde edilmektedir. Diğer bir yöntemde arıların zehir bezesi alınıp, kurutulmuş toz haline getirilmektedir. Bu yöntemde zehir içinde polen, bal kontaminasyonu yüksek oranda olmakta ve kovandaki
arılar fazlaca zarar görmektedir.
Lee ve ark. (5) bir literatür analizinde arı zehirinin eklem ve kas ağrılarında, romatizmal ağrılarda ve eklem çevresine yapıldığında etkin olduğu sonucuna
varmıştır.
Bir arı 0,15 veya 0,3 mg zehir verir. Bir gr kuru toz zehir 20 kovandan iki saatte elde etmek mümkündür.
İnsana tedavide bir seansta 1 mg zehir verildiğinde
1 gr zehir 1000 seans kullanılabilir. Ya da 1 gr zehir
1000 cc. % 0,9 serum fizyolojik içerisinde çözülse
1 cc.de 1 mg arı zehiri içerir. Bu da insülin enjektöründe bir dizyeminde 0,1 mg olarak enjekte edilebilir
(Botoks tipi tedavilerde) 1 cc (1 mg arı zehiri içerir)
on noktaya intradermal enjekte edilebilir. Flakon tarzı üretimde: Her flakonda 1 mg kuru kristalize zehir
olacak ve 1 cc ampul sulandırıcısı bulunacaktır.
Kim ve ark. (6) tarafından yapılan bir başka çalışmada
osteoartrit rat modellerinde arı zehirinin kondrositler üzerine etkisi gözlenmiş ve arı zehirinin kıkırdak
degradasyonunu önlediği tespit edilmiştir. Bu inflamatuvar üzerine etkisini sitokinlerden TNF-a ve IL-6’yı
baskılayarak yaptığı ortaya konmuştur. Sonuç olarak
Ampul tarzı üretimde: Bir litre serum içinde çözünmüş 1 gr kuru (dried) zehir çözeltisi 1 cc.de 1 mg
zehir içerecek şekilde 1 cc.lik 1000 ampule doldurulabilir. Bu ampul insülin enjektöründe bir dizyemi 0,1
mg olarak doze edilerek verilebilir. Bununla ilgili ABD
ye kayıtlı bir patent müracaatı mevcuttur (10).
AEF formunun uygulaması (0.05 mg/kg/gün) yapılan
grupta ise herhangi bir klinik iyileşme gözlenmiştir.
Bu çalışma sonuçlarının gösterdiğine göre arı zehirinin suda eriyen formu (SEF) klinik olarak anti- inflamatuvar ve anti-nosiseptif atkiye sahiptir.
10
arı zehirinin anti inflamatuvar etkisi ile kıkırdak hücresi fonksiyonunu düzelttiği ve hücre yenilenmesini
desteklediğini rapor etmişlerdir.
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016
Tablo 2: Arı zehiri bileşenleri ve törapetik etkileri (9)
Komponent
% Oranı
ETKİ
Melittin
Ana biyolojik aktif komponentidir
Biyolojik ve terapötik aktif
peptid
Membran aktif: membranların yüzey gerilimini azaltır,
Çok küçük dozlarda antiinflamatuvar; Düz kasları
uyarır; kan basıncını düşürüp ve kan sirkülasyonunu
artırarak kapiller petrmeabiliteyi artırır, kan
koagulasyonunu azaltır, immunosüpresif ve immün
stimülan, Radyoaktiviteye karşı koruyucu, Merkezi
sinir sistemini etkiler, Antikanser, antibakteriyel,
antiviral
50-55 %
TOKSİK
DOZ **mg/
kg
4
YÜKSEK DOZLARDA HEMOLİTİK ve
İNFLAMATUVAR
Fosfolipaz A
Enzimleri hidrolize eden
fosfolipidlerdir
% 10-12
Fosfolipaz B
Fosfolipidleri yıkar, kan hücreleri membranlarını çözer;
kan koagulasyonunu ve kan basıncını azaltır, prion
peptidlerinin neden olduğu nöronal hücre ölümünü
engeller.
7.5
İNFLAMASYONU ARTIRIR, GÜÇLÜ ALLERJEN, EN
ZARARLI ETKİLİ KOMPONENT
Detoks etkili
Toksik lizolesetini temizler
%1
Hyaluronidaz
Doku hiyalüronik asidini katalize
eder
% 1-2
Proteinleri hidrolize ederek arı zehirinin dokular içine
penetrasyonunu kolaylaştırır.
0
Kan damarlarını dilate ederek ve permeabilitesini
artırarak kan basıncını düşürür,
ALLERJENİK
Apamin
Biyolojik ve terapötik aktif
peptid
% 2-3
Antiinflanmatuvar: kortizonun salınımı artırır,
antiserotonin etkili.
4
Savunma kapasitesini artırır: İmmünosupresör, çok
küçük dozlarda merkezi sinir sistemi etkili.
YÜKSEK DOZDA NÖROTOKSİK
11
İbrahim TEKEOĞLU, Mehmet AKDOĞAN
MCD
Mast hücrelerini lizise uğratarak histamin, serotonin
ve heparin salgılanır.
Mast hücre
Mellitin benzeri etkisi ile Kapiller permerabiliteyi artırır
degranule eden peptit
% 2-3
Adolapin
Anti inflamatuvar
Merkezi sinir sistemini uyarır.
Siklooksijenaz ve lipooksijenaz gibi spesifik beyin
enzimlerini inhibe eder.
Biolojik aktif
İnflamasyonu azaltır; Antiromatik, ağrıyı azaltır,
antipiretik. Eritrositlerin agregasyonunu inhibe eder.
peptit
%1
Proteaz-İnhibitorleri
Göreceli olarak toksisitesi düşüktür.
Biyolojik aktif
Tripsin, kimotripsin, plasmin, trombin gibi
proteazların aktivityesini anhibe ederek inflamasyonu
baskılar, anti-romatik
peptid
DÜŞÜK TOKSİSİTE
%3-4
Secapin, tertiapin,
kardiopep, minimin,
Arı zehirinin içindeki peptidlerin fizyolojik etkilerileri
tam aydınlatılamamıştır.
Antiradyasyon etkisi
procamin
%3-5
Histamin
Nörotransmitter
%0.7-1.5
Dopamin,
Noradrenalin
Kardiopep antiaritmik etki gösterir.
Kan damarlarını dilete ederek, kapiller permeabiliteyi
artırarak, kan dolaşımını hızlandırır; Düz kasları
stimüle eder.
ALLERJENİK
Bu derece düşük konsantrasyonları memelilerde
ve insanlarda bir fizyolojik etki yaratmaz ama
invertebralılarda injekte edildiğinde aktiftir.
Nörotransmitter
%0.2-1.5
Alarm feromonları
%4-8
Kompleks eterler, arı kolonisinin alarme olmasını ve
savunmaya geçmesini sağlamaktadır.
** Potensiyel toksik etkileri rat modellerinde ölçülmüştür
12
40
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016
Ülkemizde arı zehiri üretim çalışmaları kapsamında
Tekeoğlu İ. (11) tarafından standart doz Kafkas arısı
zehiri üretiminin Patent Tescili müracaatı yapılmıştır.
Bu patent çalışmasının amacı Türkiye’de en çok tanınan yerli ırk olan Kafkas arısının zehirinin içindeki
etken maddeler açısından inceleyip, bunu standart
bir doz haline getirip lyofilize ampul içinde tescilli ve
patentli olarak araştırmacılar, veteriner tıbbı çevreleri
ve tamamlayıcı tıbbın kullanımına sunmaktır.
Arı zehiri uygulamaları çeşitli kremler halinde cilt yüzeyine yapılabilir veya intramüsküler, intralezyonel
uygulanabilmektedir. Akupunktur doktorları akupunktur iğnesini zehire batırıp o şekilde noktalara
uygulamaktadırlar. Vücuda haricen uygulamasında
dokulara penetrasyonu artırmak için elektroforez,
sonoforez yöntemleri ile desteklenebilir (12).
Arı zehirinin etkisi homopoetik prensiplere dayandığı
ileri sürülmektedir. Örneğin romatoid artrit gibi zaten
inflamatuvar olan dokularda ateş, ağrı, şişlik yapan
hastalıkta arı zehirin de inflamasyon yapıcı özelliğinden dolayı immün sistemi uyarmak suretiyle hastanın
şikayetlerinin zamanla gerilemesini sağlamaktadır.
Arı zehirinin uygulamasını kontrendike olduğu durumlar; atopik bünye, kontrolsüz hipertansiyon ve
diyabet olarak vurgulanabilir.
Akdoğan ve Tekeoğlu (13) tarafından yapılan arı zehiri ile ilgili ikinci bir çalışmada ön sonuçlar alınmıştır. Bu çalışmada romatoid artrit geliştirilen ratlarda
arı zehiri uygulaması yapılmıştır. Kontrol gruplarına
serum fizyolojik uygulanmıştır. Bir grup tedavisiz bırakılmıştır. Bu çalışmada adjuvan artriti geliştirilmiş
ratlar üzerinde arı zehirinin diğer etken maddelerle
karşılaştırma yapılarak antiromatizmal ve kan sitokin düzeyleri üzerine etkisi araştırılacaktır. İlk verilere göre arı zehiri verilen grupta ratların pençelerinde
oluşan artrit bulgularının klinik olarak gerilediği gözlenmiştir.
Apiterapi, zengin Batı toplumlarında sıkça başvurulan bir tamamlayıcı tedavi yöntemidir. ABD’de çok
sayıda multipl skleroz ve romatoid artrit hastası son
yıllarda modern farmakolojik tedavinin yanında arı
zehiri tedavisine başvurmaktadır. Hasta gruplarını
apiterapiye yönlendiren başlıca nedenler; modern
tıbbi uygulamaların yeterince etkili olmaması ve ciddi yan etkiler oluşturması, hastaların bir arayış içine
girmesi şeklinde değerlendirilebilir. Ülkemi açısından
insan sağlığını ve yaşam kalitesini yükseltmek amacıyla bakıldığında; günümüzde arı zehirinin içindeki
çok etkili molekülleri ve üst düzeyde hemopoetik etkisi nedeni ile giderek daha fazla kullanıma gireceğini
öngörmekteyiz.
Kaynaklar
1. Kelle İ. Apiterapi. Dicle Tıp Derg 2007, 34(4), 311315.
2. Sağlık Bakanlığı. Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp
Uygulamaları Yönetmeliği. 27.10. 2014, Sayı :
29158.
3. Hegazi AG, Abd Raboh FA, Ramzy NE, Shaaban
DM, Khader DY. Bee venom and propolis as new
treatment modality inpatients with localized plaque psoriases. Int Research J Med and Med Sci
2013; 1(2): 27-33.
4. Kwon YB, Lee HJ, Han HJ, Mar WC, Kang SK,
Moon OB, et al. The water-soluble fraction of bee
venom produces antinociceptive and anti-inflammatory effects on rheumatoid arthritis in rats. Life
Scies 2002, 71(12), 191–204.
5. Lee MS, Pittler MH, Shin BC, Kong JC, Ernst E. Bee
Venom Acupuncture for Musculoskeletal Pain: A
Review. J Pain 2008, 9(4):289-297.
6. Kim EJ, Kim GY. Regulation of Inflammatory Cytokine Production by Bee Venom in Rat Chondrocytes. Oriental Phy & Pat 2011, 25(1), 132-137.
7. Kim HW, Kwon YB, Ham TW, Roh DH, Yoon SY,
Kang SY, et al. General pharmacological profiles
of bee venom and its water soluble fractions in rodent models. J Vet Sci 2004, 5(4), 309–318.
8. Ali MAAM. Studies on Bee Venom and Its Medical
Uses. International Journal of Advancements in Research & Technology, 2012, 1(2), 1-15.
9. Son DJ, Lee JW, Lee YH, Song HS, Lee CK, Hong JT.
Therapeutic application of antiarthritis, pain-releasing, and anti-cancer effects of bee venom and
13
İbrahim TEKEOĞLU, Mehmet AKDOĞAN
its constituent compounds. Pharm & Therapeutics
2007, 115(2), 246-270.
10. Christopher M. Kim. Patent owner. Standardized
bee venom preparation US 8440234 B2; Yayın tarihi 14 May 2013.
11. Tekeoğlu I. Patent tescili başvuru No: 2014/13192.
12. Selçuk M, Dinç H, Karabağ K. Bal arısı zehirinin
kimyasal yapısı ve tıptaki yeri. Sözlü sunum. Meslek Yüksek Okulları Öğrenci Sempozyumu. 2122.10.2010 Düzce Üniversitesi.
13. Akdogan M, Tekeoğlu İ. Adjuvan artritinde Nigella
Sativa, Propolis, Liquidambar, Panax Ginseng özütü ve Arı Zehirinin (Bee Venomun) anti-inflamatuvar etkilerinin araştırılması. BAP proje no 2012-0800-008.
14
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016
Ankara Akupunktur 2016; 4 (1): 15-21
KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLARA ÇÖREKOTU
(NİGELLA SATİVA) İLE FİTOTERAPÖTİK YAKLAŞIM
THE PHITOTHERAPEUTICAL APPROACH WITH BLACK CUMIN (NIGELLA SATIVA)
TO CARDIOVASCULAR DISEASES
Coşkun USTA1, Asuman KAPLAN ALGIN2
1
Prof. Dr., Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Farmakoloji Anabilim Dalı, ANTALYA
Dr., Akupunkturist Özel Sağlık Hizmetleri, ANTALYA; Doktora Öğrencisi,
Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Farmakoloji Anabilim Dalı, ANTALYA
2
Özet
Genellikle Akdeniz kıyılarında yetişen ve halk arasında çörekotu olarak bilinen Nigella sativa, otsu bir bitkidir
ve temel etken bileşeni Timokinon’dur. Fitoterapide yaygın olarak kullanılan çörekotu hem tohum ve hem
de yağ olarak, soğuk algınlığı, baş ağrısı, romatizma ve daha pek çok rahatsızlığın tedavisinde binlerce yıldır
kullanılmaktadır. Çörekotu’nun etken maddesi olarak bilinen timokinon’un anti-diyabetik, anti-oksidan, antihistaminik, anti-inflamatuar, anti-mikrobiyal, anti-tümör ve immünomodulatör etkileri olduğu gösterilmiştir.
Bu derlemede kardiyo-vasküler hastalıklarda çörekotu’nun etkileri konusu ele alınacaktır.
Anahtar Kelimeler: Nigella sativa, timokinon, fitoterapi, kardiyovasküler etkiler
Abstract
The main ingredient of Nigella sativa which usually grows on the Mediterranean cost is Thymoquinone and
is a herbaceous plant that populary known as the black cumin. Plant seeds and plant oil of black cumin
as a phitotherapic substance are used in the treatment of colds, headaches, rheumatism and many other
disorders for thousands of years. Nigella sativa’s and its main ingredient Thymoquinone’s anti-diabetic, antioxidant, anti-histaminic, anti-inflammatory, anti-microbial, anti-tumor and immunomodulatory effects were
investigated. In this review the effects of Nigella sativa on cardio-vascular diseases will be discussed.
Key Words: Nigella sativa, thymoquinone, phytotherapy, cardiovasculary effects
Giriş
Antik çağlardan beri çeşitli bitkiler değişik rahatsızlıkların tedavisinde kullanılmaktadır. Aynı şekilde günümüzde, modern dünyada da bitkilerle tedavi yapılmakta ve bunun göstergesi olarak buna bağlı sanayi
yıldan yıla hızla büyümektedir (1). Gelişmekte olan
ülkelerde de nüfusun büyük bir kısmı farklı temel tıbbi sorunların tedavisinde bitkisel ilaçları kullanmaktadır (2). Bunun altında yatan nedenlerin kimyasal
ilaçlarla karşılaştırıldığında bitkisel tedavilerin etkili,
güvenli, daha az toksik, kolayca kullanılabilir ve uy-
İletişim Bilgileri: Asuman KAPLAN ALGIN, Yeşilbahçe Mah. Portakal Çiçeği Bulv. Turunç Plaza No:6/19 Muratpaşa, ANTALYA
Tel: 532 - 336 87 82 [email protected]
15
Coşkun USTA, Asuman KAPLAN ALGIN
gun fiyatlı olması söz konusu olabilir (3). Bu nedenle
tıpta bitkilerin tedavi potansiyelleri ve tıbbi kullanımları konusunda ciddi araştırmalar söz konusudur. Bu
tip bitkilerin belki de en iyi örneği dini ve tarihi açıdan
oldukça zengin bir geçmişe sahip mucizevî bir bitki
olan çörekotudur diyebiliriz (4).
Çörekotu küçük çalı ve düğün çiçeğigiller ailesine ait
çiçekli bir bitkidir. Beş ile 10 taçyaprak içeren beyaz,
sarı, pembe ve mor narin çiçekleri vardır (5). Meyve
bölümü içinde siyah tohumları taşıyan şişirilmiş büyük bir kapsül şeklindedir (6). Yaygın olarak Lübnan,
Pakistan ve Hindistan dahil olmak üzere Ortadoğu ve
Batı Asya ülkelerinde yetiştirilir (7).
Halk arasında çörekotu olarak bilinen Nigella sativa
eskiden olduğu gibi günümüzde de Uzakdoğu ve
bazı Asya ülkelerinde soğuk algınlığı, baş ağrısı, astım, gaz giderici, idrar söktürücü, sarılık, çeşitli romatizma ve iltihap hastalıkları gibi pek çok hastalığın
tedavisinde yaygın olarak kullanılmaktadır (8). Literatüre baktığımızda çörekotunun antioksidan, antitümöral, antiinflamatuar, antibakteriyel aktivitesi ve
immun sistem üzerine uyarıcı etkisi üzerine oldukça
yaygın çalışmaların olduğu görülmektedir (9-13).
Bilindiği üzere besinlerin içerisinde vücudumuza yararlı etken maddeler nitrosötik olarak adlandırılmaktadır. Çörekotunun biyolojik aktif bileşikleri arasında
timokinon, timohidrokinon, ditimokinon yer almaktadır (14, 15). Çörekotundaki nitrosötik maddenin
ise timokinon olduğu artık kabul edilmektedir. Nigella sativa tohumlarının karbonhidrat, yağ, vitamin, mineral ve dokuz esansiyel aminoasidin sekizini içeren
proteinler gibi besinsel bileşenler içerdiği bilinmektedir (15-19). Çörekotu tohumu özellikle yağ asidlerinden oleik asit, linolenik asit, linoleik asit, araşidonik
asid, palmitoleik asit ve stearik asitten oldukça zengindir (20, 21). Tohumlar ayrıca karaciğerde A vitaminine dönüştürülen karoten içerirler ve potasyum,
fosfor, kalsiyum ve demir açısından da oldukça zengindir (22- 24).
Asya ve Orta Doğu ülkeleri geleneksel tıp sistemlerinde yaygın olarak yüzyıllardır farklı hastalıkların tedavisi için kullanılan çörekotu çok eskiden beri önemli
bir ilaç olarak kabul edilmektedir ve ayrıca düzenli
olarak kullanılması önerilmektedir (25-27). Dünyada
16
kardiyovasküler hastalıklar en başta gelen ölüm nedenidir (28). Fenolik bileşiklerin koroner kalp hastalığı
ve kanserden korunmada olumlu bir etkiye sahip olduğu bilinmektedir (29, 30). Nigella tohumu yağının,
zengin bir fenolik bileşik kaynağı olduğu düşünülen
zeytinyağı haricinde diğer sofra yağlarından daha
yüksek fenol içeriğine sahip olması nedeniyle doğal
fenolik bileşikler için potansiyel bir kaynak olduğu
düşünülebilir. Dolayısıyla kardiyovasküler hastalıklarda etkileri konusunda son zamanlarda birçok çalışma
söz konusudur. Bu derlemede de çörekotu’nun özellikle kardiyovasküler hastalıklardaki kullanım alanları
ve olası terapötik etkileri anlatılmaktadır.
Çörekotunun lipid profili üzerine etkileri
Başta hipertansiyon olmak üzere ateroskleroz, LDL
ve yüksek kolesterol kardiyovasküler hastalıkların nedenleri arasındadır ve çok hızlı bir şekilde dünya çapında artmaktadır (31). Kardiyovasküler hastalıkların
en önemli nedenleri arasında bilindiği gibi lipid bozuklukları yer almaktadır (32). Bu açıdan baktığımızda, çörekotunun lipid profili üzerindeki olumlu etkileri olduğunu ve serum trigliserid ve LDL kolesterolü
önemli ölçüde azalttığını gösteren çalışmalar vardır
(33-36). Örneğin, kolesterolden zengin diyet ile beslenen tavşanlarda timokinonun serum lipid profili
üzerindeki etkisini araştırmak için yapılan bir çalışmada, çörekotunun HDL-kolesterol konsantrasyonunu
arttırırken, toplam kolesterol, LDL ve trigliserid düzeylerini anlamlı bir şekilde azalttığı gösterilmiştir (37).
Benzer etkiler, diğer çalışmalarda da çörekotu’nun
hem toz ve hem de sıvı formları ile elde edilmiştir (33,
36, 37, 39). Normal sıçanlarda çörekotu’nun sıvı formunun serum kolesterol düzeyini % 15.5 ve serum
trigliserid düzeyini % 22 oranında azalttığı gösterilmiştir (40). İnsanlarda yapılan bir çalışmada ise kolesterolü yüksek hastalarda iki ay boyunca günlük 1 gr.
çörekotu tohumunun tüketilmesinin LDL kolesterol
ve trigliserit düzeyini düşürdüğünü ve HDL kolesterol
düzeyini arttırdığını gösterilmesi umut vericidir (41).
Benzer başka bir çalışmada da, çörekotu kullanımının
kolesterol düzeyi yüksek olan hastalarda lipit profilini düzelttiği ve kalp hastalıkları konusunda önleyici
olduğu sonucuna varılmıştır (42, 43). Çörekotu’nun
lipit profiline etkisinin bileşenlerinden en çok timokinon, sterol ve flavanoidler üzerinden olduğu dü-
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016
şünülmektedir (44). Oluşan bu lipid düzeyini azaltıcı
etkinin kolesterol sentezini inhibe etmesi ve safra asit
salgılanmasının uyarılmasına bağlı olduğu düşünülmektedir (43, 45). Ancak çörekotunun antioksidan
etkisinin de bu etkiye katkıda bulunabileceğini gösteren çalışmalar da vardır (46).
Nasir ve ark. çörekotunun insanlarda serum trigliserit
düzeylerini belirgin bir şekilde düzettiğini göstermişlerdir (47). Menopozdaki kadınlarda yapılan bir çalışmada çörekotunun antidiayabetik ve hipolipidemik
etkilerinin var olduğu gözlenmiştir (48). Hayvanlarda
yapılan çalışmalarda ise Alam ve ark. diyabetik sıçanlarda açlık kan şekeri ve trigliserit düzeylerini anlamlı
olarak azaldığı ve HDL düzeylerini ise belirgin olarak
arttırdığı saptanmıştır (49, 50). Hiperkolesterolemik
tavşanlarda aynı şekilde çörekotunun lipid profili
üzerinde olumlu etkileri gösterilmiştir (51). Yapılan
çalışmalarda farelerde çörekotunun antidiyabetik
etkisinde pankreasın langerhans adacıklarındaki rejenerasyonunun rol oynadığını göstermişlerdir (52, 53).
Çörekotunun antidiyabetik etkileri
Diyabet, kan şekeri düzeyinin yüksek olarak seyrettiği
bir grup kronik metabolik hastalıktır. Tedavi edilmeyen diyabet özellikle kalp-damar hastalıkları ve böbrek yetmezliği gibi birçok ciddi komplikasyona yol
açmaktadır (54). Pek çok araştırmacı çörekotunun
antidiyabetik ve hipoglisemik aktivitesi olduğunu bildirmektedir. Diyabet patogenezinde insülin üretim
etkilerini ve pankreasın hücrelerinde verimliliği azaltan oksidatif stresin önemli bir rol oynadığı düşünülmektedir. Çörekotu ve bileşenlerinin oksidatif stresi
azaltmaları ve böylece pankreas beta hücre bütünlüğünün korunmasını sağlamaları nedeni ile diyabete
karşı etkili olduğu gösterilmiştir (55). Birçok çalışmada çörekotu tohum ve yağının pankreas hücreleri
üzerindeki koruyucu etkisi olduğu da gösterilmiştir.
Diyabet oluşturulan farelerde çörekotu kullanımının
diyabette görülen pankreas hücrelerindeki dejeneratif değişikliklere olumlu etkilerinin olduğu bildirilmiştir.
Yapılan birçok çalışmada çörekotunun serum insülin, süper oksit dismutaz, glukoz ve malondialdehit
düzeyleri üzerinde olumlu etkisinin olduğu gösterilmiştir (56-60). Çörekotunun timokinon içeriğinin bit-
kinin antidiyabetik etkisinden sorumlu olduğu kabul
edilmektedir (61- 63).
Diyabetik farelerde çörekotu’nun etken maddesi timokinon ile yapılan bir çalışmada 80 mg/kg dozunda
timokinon’un tip II diyabet riskini azalttığı ve enzimlerin (ekzokinaz ve glukoz 6-fosfat dehidrogenaz)
aktivitelerini düzenleyerek dokuların glukoz alınımını
normale çevirdiği gösterilmiştir (64). Çörekotunun insülin direnci sendromuna etkisini göstermek amacıyla 60 hastada yapılan bir çalışmada, birinci grup hastalar 6 hafta süreyle statin ve metformin alırken ikinci
gruba ilave olarak 2x2,5 ml. çörekotu yağı verilmiştir.
Sonuç olarak çörekotu ilave edilen grupta kolesterol ve açlık kan glukoz düzeylerinde daha belirgin
bir düzelme görülmesi çörekotunun insülin direnci
sendromu tedavi potansiyelini ortaya koymaktadır.
Benzer bir çalışmada, klasik tedaviye ilave olarak
3 farklı (1,2,3 gr.) dozda çörekotu kullanılmış ve kan
glukoz, hemoglobin A1c ve beta hücre fonksiyonları
değerlendirildiğinde her üç dozda bu parametrelerde
belirgin düzelme saptanmış ve optimum dozun 2 gr.
olduğu gözlemlenmiştir.
Çörekotunun kan basıncı ve endotel üzerine
etkileri
Çörekotu’nun kan basıncı ve kalp hızı üzerine olumlu
etkileri farklı çalışmalar ile gösterilmiştir (65-69). Çörekotu izole hayvan damarlarında gevşetici etkisinin
olduğunu gösteren çalışmalar vardır (70) Kadmiyum
verilen sıçanlarda çörekotu kullanımının yüksek kalp
hızını normale döndürmede etkili olduğu bulunmuştur (66). Başka bir çalışmada aloksan enjekte edilerek
diyabet yapılan tavşanlarda timokinon kullanımının
kalp atımındaki diyabet kaynaklı bozuklukları azaltmada etkili olduğu saptanmıştır (69). Hafif hipertansiyonu olan hastaların kan basıncında olumlu etkilerini araştırmak için planlanan insan çalışmalarında,
çörekotu kullanımının yüksek kan basıncı üzerinde
olumlu etkileri gösterilmiştir (71,72). Kan basıncını
düşürücü etkisinde antioksidan, kalsiyum antagonisti
ve diüretik etkisinin rol oynayabileceği ileri sürülmektedir.
Endotel fonksiyon bozukluğu pek çok sayıda kardiyovasküler hastalığın patogenezinde rol oynar ve
hiperkolesterolemi, hipertansiyon, obezite, septik
17
Coşkun USTA, Asuman KAPLAN ALGIN
şok, diyabet ve sigara nedeniyle ortaya çıkabilir (73,
74). Bazı hayvan modellerinde çörekotu dahil değişik
bitklerin endotel fonksiyon bozukluğuna olumlu etkileri saptanmıştır.
Çörekotunun antioksidan, hipotansif, kalsiyum kanal blokajı, endotel disfonksiyonunu engelleme ve
diüretik etkileri ile hipertansiyon tedavisine katkı sunan daha ucuz ve yan etkileri olmayan bir seçenek
olması, ömür boyu yan etkileri olan ilaçları kullanmak zorunda olan hipertansiyon hastaları için umut
vaad etmektedir (75). Son derece etkin bir yapı olan
endotel vasküler homeostazı düzenlemektedir. Çok
sayıda şifalı bitki ve onların izole kimyasal bileşenlerinin muhtemelen antioksidan özellikleri ile endotel
üzerine olumlu etkileri gösterilmiştir. Hayvan modellerinde çörekotu’nun aktif bileşeni olan timokinonun
da dahil olduğu bir grup bitkisel maddenin izole kalp
üzerinde yaşa bağlı endotel hasarında olumlu gelişme sağladığı tespit edilmekte ve potansiyel tedavi
edici etkilerinin arkasındaki moleküler mekanizmaları
ele alınmaktadır (76).
See comment in PubMed Commons below
Son zamanlarda yapılan bir çalışmada, yaşa bağlı bozulan endotel fonksiyonunda timokinon kullanımının
oksidatif stresi azaltarak ve anjiyotensin sistemini
düzenlenleyerek endotel fonksiyonlarını iyileştirdiği
saptanmıştır (74).
Sonuç olarak, çörekotunun kardiyovasküler hastalıların patolojisinde rol oynayan mekanizmalar üzerine
olumlu etkilerinin olabileceği görülmektedir. Özellikle endotel disfonksiyonununda rol oynayan diabet ve
lipid profili ve buna bağlı gelişen hipertansiyon gibi
patolojilerde çörekotunun etkileri araştırılmakta ve
ümit verici çalışmalar elde edilmektedir. Ancak bu
konuda insan ve hayvanlar üzerinde daha fazla çalışmalara gereksinim duyulmaktadır.
Kaynaklar
1. Paarakh PM. Nigella sativa Linn.–A comprehensive
review. Indian J Natu Prod Res 2010; 1: 409-429.
2. Grover J, Yadav S. Pharmacological actions and
potential uses of Momordica charantia: a review. J
Ethnopharmacol 2004; 93: 123-132.
18
3. Mills S, Bone K. Principles and practice of phytotherapy. Modern herbal medicine: Churchill Livingstone; 2000.
4. Ahmad A, Husain A, Mujeeb M, Khan SA, Najmi
AK, Siddique NA, et al. A review on therapeutic potential of Nigella sativa: A miracle herb. Asian Pacific J Trop Biomed 2013; 3: 337-352.
5. Al-Khalaf MI, Ramadan KS. Antimicrobial and Anticancer Activity of Nigella sativa oil-A Review. Aus J
Basic Appl Sci 2013; 7: 505-514.
6. Ismail MYM, Therapeutic Role of Prophetic Medicine Habbat El Baraka (Nigella sativa L.) - A Review.
World Appl Sci J 2009; 7: 1203-1208.
7. Zohary D, Hopf M, Weiss E. Domestication of Plants
in the Old World: The origin and spread of domesticated plants in Southwest Asia, Europe, and
the Mediterranean Basin: Oxford University Press,
2012.
8. Al-Ghamdi MS, The anti-inflammatory, analgesic
and antipyretic activity of Nigella sativa. J Ethnopharmacol 2001; 76: 45– 8.
9. Burtis M, Bucar F, Antioxidant activity of Nigella sativa essential oil. Phytotherapy Research 2000; 14:
323 – 328.
10.Worthen DR, Grosheh OA, Crooks PA. The in vitro
anti-tumor activity some crude and purified components of blackseed, Nigella sativa L. Anticancer
Research 1998; 18: 1527– 1532.
11.Houghton PJ, Zarka R, De La Heras B, Hoult JRS.
Fixed oil of Nigella sativa and derived thymoquinone inhibit eicosanoid generation in leukocytes and
membrane lipid peroxidation. Planta Medica 1995;
61: 33 – 36.
12.Morsi NM. Antimivrobial effect of crude extracts of
Nigella sativa on multiple antibiotics-resistant bacteria. Acta Microbiologica Polonica 2000; 49: 641
-649.
13.Salem ML, Hossain MS. In vivo acute depletion of
CD8 (+) T cells before murine cytomegalovirus infection upregulated innate antiviral activity of natural killer cells. Int J Immunopharmacol 2000; 22:
707 – 718.
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016
14.Randhawa MA, Alghamdi MS. Anti-cancer activity
of Nigella sativa (black seed) - A review. Am J Chin
Med 2011; 39: 1075-1091.
25.Randhawa MA, Alghamdi MS. Anti-cancer activity
of Nigella sativa (black seed)—A review. Am J Chin
Med 2011; 39: 1075-1091.
15.Omar A. Ghosheh, Abdulghani A. Houdi, Peter A.
Crooks, High performance liquid chromatographic
analysis of the pharmacologically active quinones
and related compounds in the oil of the black seed
(Nigella sativa L.) J Pharm Biomed Anal 1999; 19:
757–762.
26.Nasir A, Siddiqui MY, Mohsin M. Therapeutic Usesof Shoneez (Nigella sativa Linn.) Mentioned in
Unani System of Medicine - A Review. Int J Pharm
Phytopharmaco Res 2014; 4: 47-49.
16.Al-Jassir MS. Chemical composition and microflora
of black cumin (Nigella sativa L.) seeds growing in
Saudi Arabia. Food Chem 1992; 45: 239– 42.
17.Bhatia IS, Bajaj KL. Tannins in black-plum (Syzygium
cumini L.) seeds. Biochem J 1972; 128: 56P.
18.Chun H, Shin DH, Hong BS, Cho WD, Cho HY,
Yang HC. Biochemical properties of polysaccharides from black pepper. Biol Pharm Bull 2002; 25:
1203– 8.
19.Correa AD, Jokl L, Carlsson R. Amino acid composition of some Amaranthus sp. grain proteins and
of its fractions. Arch Latinoam Nutr 1986; 36: 466–
76.
20.Nickavar B, Mojab F, Javidnia K, Amoli MR. Chemical composition of the fixed and volatile oils of
Nigella sativa L. from Iran. Zeitschrift Fur Naturforschung C 2003; 58: 629-631.
21.Cheikh-Rouhou S, Besbes S, Hentati B, Blecker C,
Deroanne C, Attia H. Nigella sativa L.: Chemical
composition and physicochemical characteristics of
lipid fraction. Food Chem 2007; 101: 673-681.
22.Al-Jassir MS. Chemical composition and microflora
of black cumin (Nigella sativa L.) seeds growing in
Saudi Arabia. Food Chem 1992; 45: 239– 42.
23.Al-Gaby AM. Amino acid composition and biological effects of supplementing broad bean and corn
proteins with Nigella sativa (black cumin) cake protein. Nahrung 1998; 42: 290–4.
24.Cheikh-Rouhou S, Besbes S, Hentati B, Blecker C,
Deroanne C, Attia H. Nigella sativa L. Chemical
composition and physicochemical characteristics
of lipid fraction. Food Chemistry 2007; 101: 673 –
681.
27.Al-Bukhari MI, Sahih Al-Bukhari. The Collection of
Authentic Sayings of Prophet Mohammad (peace
be upon him), Division 71 on Medicine. 2nd ed. Ankara, Turkey: Hilal Yayınları, 1976.
28.Alwan A. Global status report on noncommunicable diseases 2010, World Health Organization, 2011.
29.Owen RW, Giacosa A, Hull WE, Haubner R, Spiegelhalder B, Bartsh H The antioxidant/anticancer potential of phenolic compounds isolated from olive
oil. Eur J Cancer 2000; 36, 1235–1247.
30.Tuck KL, Hayball PJ. Major phenolic compounds in
olive oil: metabolism and health effects. J Nutrition
Biochem 2002; 13, 636–644.
31.Yusuf S, Reddy S, Ôunpuu S, Anand S. Global burden of cardiovascular diseases part I: general considerations, the epidemiologic transition, risk factors,
and impact of urbanization. Circulation 2001; 104:
2746-2753.
32.Sabzghabaee AM, Dianatkhah M, Sarrafzadegan
N, Asgary S, Ghannadi A. Clinical evaluation of Nigella sativa seeds for the treatment of hyperlipidemia: a randomized, placebo controlled clinical trial.
Med Arch 2012; 66: 198-200.
33.Gilani A, Jabeen Q, Khan M. A review of medicinal
uses and pharmacological activities of Nigella sativa. Pak J Biol Sci 2004; 7: 441-451.
34.El-Dakhakhny M, Mady NI, Halim MA. Nigella sativa
L. oil protects against induced hepatotoxicity and
improves serum lipid profile in rats. Arzneimittelforschung 2000; 50: 832-836.
35.Amarouch H, Zaoui A, Cherrah Y, Alaoui K, Mahassini N, Hassar M. Effects of Nigella sativa fixed oil on
blood homeostasis in rat. J Ethnopharmacol 2002;
79: 23-26.
19
Coşkun USTA, Asuman KAPLAN ALGIN
36.Al-Naqeep G, Al-Zubairi AS, Ismail M, Amom ZH,
Esa NM. Antiatherogenic potential of Nigella sativa
seeds and oil in diet-induced hypercholesterolemia
in rabbits. Evid Based Complement Alternat Med
2011; Articla ID 213628.
37.Nader MA, El-Agamy DS, Suddek GM. Protective
effects of propolis and thymoquinone on development of atherosclerosis in cholesterol-fed rabbits.
Arch Pharmacol Res 2010; 33: 637-643.
38.Amarouch H, Zaoui A, Cherrah Y, Alaoui K, Mahassini N, Hassar M. Effects of Nigella sativa fixed oil on
blood homeostasis in rat. J Ethnopharmacol 2002;
79: 23-26.
39.Le PM, Benhaddou-Andaloussi A, Elimadi A, Settaf
A, Cherrah Y, Haddad PS. The petroleum ether extract of Nigella sativa exerts lipid-lowering and insulinsensitizing actions in the rat. J Ethnopharmacol
2004; 94: 251-259.
40.Zaoui A, Cherrah Y, Alaoui K, Mahassine N, Amarouch H, Hassar M. Effects of Nigella sativa fixed
oil on blood homeostasis in rat. J Ethnopharmacol
2002; 79: 23-26.
41.Bhatti IU, Rehman FU, Khan M, Marwat S. Effect
of prophetic medicine kalonji (Nigella sativa L.) on
lipid profile of human beings. An in vivo approach.
World Appl Sci J 2009; 6: 1053-1057.
42.Tasawar Z, Siraj Z, Ahmad N, Lashari MH. The effects of Nigelia sativa (Kalonji) on lipid profile in patients with stable coronary artery disease in multan,
Pakistan. Pak J Nutr 2011; 10: 162.
43.Bamosa AO, Ali B, Sowayan S. Effect of oral ingestion Nigella sativa seeds on some blood parameters.
Saudi Pharm J 1997; 5: 126-129.
20
and liver enzymes in carbon tetrachloride treated
rats. World J Gastroenterol 2005; 11: 6684- 6688.
47. Nasir A, Siddiqui MY, Mohsin M. Efficacy of Saboose-Asapghol (Plantago ovata) and Kalonji (Nigella sativa) in the Management of Hypertriglyceridemia.
Int J Pharm India 2013; 2: 560- 568.
48.Ibrahim RM, Hamdan NS, Mahmud R, Imam MU,
Saini SM, Rashid SN, et al. A randomised controlled
trial on hypolipidemic effects of Nigella Sativa seeds
powder in menopausal women. J Transl Med 2014;
12: 82.
49.Alam S, Reddy SK, Baig A, Reddy MK, Mohiuddin M, Reddy MV, et al. Evaluation of antidiabetic
and anti-lipidimic potential of kalongi sugar powder water extract in stz induced diabetic rats. Int J
Pharm Pharm Sci 2013; 5: 94-96.
50.Ali SA, Asghar F, Nafees M, Tayyab M. Effect of
Nigella Sativa (Kalonji) on Serum Lipid Profile. ANNALS 2012; 18: 224-228.
51.Asgary S, Ghannadi A, Dashti G, Helalat A, Sahebkar A, Najafi S. Nigella sativa L. improves lipid profile and prevents atherosclerosis: Evidence from an
experimental study on hypercholesterolemic rabbits. J Functional Foods 2013; 5: 228-234.
52.Sobhi W, Khettal B, Belmouhoub M, Atmani D,
Duez P, Benboubetra M. Hepatotoxicity and Langerhans islets regenerative effects of polar and neutral lipids of Nigella sativa L. in nicotinamide/streptozotocin-induced diabetic rats. Pteridines 2013;
22: 97-104.
44.Ali B, Blunden G. Pharmacological and toxicological properties of Nigella sativa. Phytother Res 2003;
17: 299-305.
53.Jamal A, Hamza A, Omar E, Adnan A, Osman MT.
Nigella sativa Oil Has Significant Repairing Ability of
Damaged Pancreatic Tissue Occurs in Induced Type
1 Diabetes Mellitus. Global J Pharmacol 2013; 7:
14-19.
45.Bamosa AO, Ali BA, al-Hawsawi ZA. The effect
of thymoquinone on blood lipids in rats. Indian J
Physiol Pharmacol 2002; 46: 195-201.
54.Sowers JR, Epstein M. Diabetes mellitus and associated hypertension, vascular disease, and nephropathy an update. Hypertension 1995; 26: 869-879.
46.Kanter M, Coskun O, Budancamanak M. Hepatoprotective effects of Nigella sativa L and Urtica dioica
L on lipid peroxidation, antioxidant enzyme systems
55.Shabana A, El-Menyar A, Asim M, Al-Azzeh H, Al
Thani H. Cardiovascular benefits of black cumin (Nigella sativa). Cardiovascular Toxicol 2013; 13: 9-21.
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016
56.Abdelmeguid NE, Fakhoury R, Kamal SM, Al Wafai
RJ. Effects of Nigella sativa and thymoquinone on
biochemical and subcellular changes in pancreatic
-cells of streptozotocin induced diabetic rats.
J Diabetes 2010; 2: 256-266.
57.Al-Hader A, Aqel M, Hasan Z. Hypoglycemic effects
of the volatile oil of Nigella sativa seeds. Pharm Biol
1993; 31: 96-100.
58.Fararh K, Atoji Y, Shimizu Y, Takewaki T. Isulinotropic properties of Nigella sativa oil in Streptozotocin plus Nicotinamide diabetic hamster. Res Vet Sci
2002; 73: 279-282
59.Kaleem M, Kirmani D, Asif M, Ahmed Q, Bano B.
Biochemical effects of Nigella sativa L seeds in diabetic rats. Indian J Exp Biol 2006; 44: 745-748.
60.Alenzi F, El-Bolkiny YS, Salem M. Protective effects
of Nigella sativa oil and thymoquinone against toxicity induced by the anti-cancer drug cyclophosphamide. Br J Biomed Sci 2010; 67: 20-28.
61.Hawsawi ZA, Ali BA, Bamosa AO. Effect of Nigella sativa (black seed) and thymoquinone on blood
glucose in albino rats. Ann Saudi Med 2001; 21:
242-244.
62.Marles RJ, Farnsworth NR. Antidiabetic plants and
their active constituents. Phytomedicine 1995; 2:
137-189.
63.Abu Khader MM. Thymoquinone: a promising antidiabetic agent. Int J Diabetes Developing Countries
2012; 32: 65-8.
64.Pari L, Sankaranarayanan C. Beneficial effects of
thymoquinone on hepatic key enzymes in streptozotocin–nicotinamide induced diabetic rats. Life Sci
2009; 85: 830-834.
65.Zaoui A, Cherrah Y, Lacaille-Dubois M, Settaf A,
Amarouch H, Hassar M. Diuretic and hypotensive
effects of Nigella sativa in the spontaneously hypertensive rat. Therapie 1999; 55: 379-82.
66.Demir H, Kanter M, Coskun O, Uz YH, Koc A, Yildiz
A. Effect of black cumin (Nigella sativa) on heart
rate, some hematological values, and pancreatic
-cell damage in cadmium-treated rats. Biol Trace
Elem Res 2006; 110: 151-162.
67.El Tahir KE, Ashour MM, Al-Harbi MM. The cardiovascular actions of the volatile oil of the black seed
(Nigella sativa) in rats: elucidation of the mechanism
of action. Gen Pharmacol 1993; 24: 1123-1131.
68.Khattab MM, Nagi MN. Thymoquinone supplementation attenuates hypertension and renal damage
in nitric oxide deficient hypertensive rats. Phytother
Res 2007; 21: 410-414.
69.Meral I, Donmez N, Baydas B, Belge F, Kanter M.
Effect of Nigella sativa L. on heart rate and some
haematological values of alloxan-induced diabetic
rabbits. Scand J Lab Anim Sci 2004; 31, 49-53.
70.Suddek GM. Thymoquinone-induced relaxation of
isolated rat pulmonary artery. J Ethnopharmacol
2010; 127, 210-4.
71.Dehkordi FR, Kamkhah AF. Antihypertensive effect
of Nigella sativa seed extract in patients with mild
hypertension. Fundam Clini Pharmacol 2008; 22:
447-452.
72.Qidwai W, Hamza HB, Qureshi R, Gilani A. Effectiveness, safety, and tolerability of powdered Nigella
sativa (kalonji) seed in capsules on serum lipid levels, blood sugar, blood pressure, and body weight
in adults: results of a andomized, doubleblind controlled trial. J Altern Complement Med 2009; 15:
639-644.
73.Vanhoutte P, Shimokawa H, Tang E, Feletou M.
Endothelial dysfunction and vascular disease. Acta
Physiologica 2009; 196: 193-222.
74.Idris-Khodja N, Schini-Kerth V. Thymoquinone improves aging-related endothelial dysfunction in the
rat mesenteric artery. Naunyn Schmiedebergs Arch
Pharmacol 2012; 385:749-758.
75.Leong XF, Rais Mustafa M, Jaarin K. Nigella sativa and Its Protective Role in Oxidative Stress and
Hypertension. Evid Based Complement Alternat
Med 2013; 120732.
76.Ahmad A, Khan RM, Alkharfy KM. Effects of selected bioactive natural products on the vascular endothelium. J Cardiovasc Pharmacol 2013; 62:11121.
21
Demet ERDOĞAN
Ankara Akupunktur 2016; 4 (1): 22-27
NÖRALTERAPİ: ETKİ MEKANİZMASI, ENDİKASYONLARI,
KLİNİK ÇALIŞMALAR
NEURALTHERAPY: MECHANISM OF EFFECT, INDICATIONS, CLINICAL STUDIES
Demet ERDOĞAN
Serbest Hekim, İSTANBUL
Özet
Nöralterapi veya Terapötik Lokal Anestezi (TLA), lokal anesteziklerin diagnostik ya da terapötik olarak kullanıldığı modern bir regülasyon tedavisidir. Modern tıp ve doğal tamamlayıcı tedaviler arasında bir köprü oluşturur.
Kullanılan lokal anestezik ve uygulama teknikleri ile modern tıp ile yakın dururken, tanı ve tedavide bütünsel
bakış açısı ile de bir tamamlayıcı tıp yöntemidir. Lokal anestezikler 120 yılı aşkın süredir kullanılmaktadır ki
bu da bu tedavinin yan etkileri az, önemli, etkin ve verimli bir tedavi olduğuna işaret etmektedir. Nöralterapi
nöroanatomik ve nörofizyolojik temellere dayanmaktadır, özellikle de vejetatif sinir sisteminin fonksiyonlarının
iyi anlaşılması çok önemlidir. Bu derlemede bilimsel ve klinik kanıtlar, endikasyonlar, uygulama metodları ve
etki mekanizması özetlenmiştir.
Anahtar sözcükler: Nöralterapi, Lokal Anestezik, Otonom Sinir Sistemi, Nörovejetatif Sistem, Sinir Blokajı,
Prokain, Lidokain, Ağrı, Kronik İnflamasyon, Nöralji, Maliyet-Etkinlik.
Abstract
Neuraltherapy or Therapeutic Local Anaesthesia (TLA), is a modern regulation treatment where local anaesthetics are used as therapeutics or diagnostics. It builds a bridge between modern medicine and complemantary medicine. On one hand it stays close to modern medicine due to local anaesthetics and application
techniques, on the other hand it becomes an integrative medicine method with its holistic perspective in
diagnosis and treatment. Local anaesthetics have been used over for 120 years which indicates that this is
an important, efficient, effective treatment with less side effects. Neuraltherapy has neuroanatomical and
neurophysiological bases, it is especially essential that the vegetative neural system functions are well understood. In this review, scientific and clinical evidence, indications, application methods and mechanism of
actions have been summarised. Key Words: Neuraltheraphy, Local Anaesthetic, Autonomic Nerve system, Neurovegetative System, Procaine,
Lidocaine, Pain, Chronic inflammation, Neuralgia, Cost-Effectiveness.
İletişim Bilgileri: Dr. Demet Erdoğan, Akçam Sokak 23/3, 4. Levent-İSTANBUL
22
Tel: 0212-2836180 [email protected]
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016
GİRİŞ
Hastalıklar çoğu zaman vücudun kendi kendini yenileme ve düzenleme yetersizlikleri sonucu ortaya
çıkmaktadır. Gerçekte insan vücudu mükemmel bir
kompansasyon, rejenerasyon ve regülasyon mekanizmasına sahiptir ancak günümüz koşullarında artık
vücut kendi kapasitesinin çok üstünde bir yükle karşılaşmaktadır. Yaşam boyunca geçirilmiş hastalıklar,
ameliyatlar, yaralanmalar, diş tedavileri vücutta bazı
değişikliklere sebep olabilir. Bu değişiklikler subjektiftir ve çoğu zaman fark edilemez ve vücut bunların
üstesinden gelir ve iyileştirir. Ancak bazı durumlarda
bu etki kronik olarak uzarsa, zamanında yeterli tedavi
yapılamazsa aşikar bir takım şikayetler ve hastalıklar
ortaya çıkar. Hastalıkların tedavisinde vücudun yeniden yapılandırılması ve sistemlerin regülasyonu gerekir. Bir çok komplementer tıp metodu regülasyon
sağlayarak bedenin self-organizasyonunu başlatır ve
iyileşme mekanizmaları devreye girer. Regülasyon
tıbbının en önemli yöntemlerinden olan Nöralterapi lokal anestezik olan prokain ve lidokainin tanı ve
tedavi için kullanıldığı etkin bir metottur. Modern
tıp ile doğal tamamlayıcı tedaviler arasında bir köprü oluşturur. Kullanılan lokal anestezik ve uygulama
teknikleri ile modern tıp ile yakın dururken, tanı ve
tedavide bütünsel bakış açısı ile de bir tamamlayıcı
tıp yöntemidir (1-5).
hipotalamo-hipofizer-adrenal aksı da kontrol ederek
hormonal regülasyonu da sağlar (1-5).
Son yıllarda yapılan pek çok araştırmalarda enflamasyon ve ağrı oluşumunda sempatik sinir sisteminin rolü gösterilmiştir (6). Hastalıkların uzaktan etkin
olan nedenlerinin yani bozucu alan olarak adlandırılan kavramın anlaşılabilmesi için sempatik iletim hattının incelenmesi gerekir. Periferden gelen sempatik
aferenslerin spinal çekirdekleri uyarması ile diğer segment içindeki ve segment dışındaki yapıların eferent
sempatik uyarı ile aktive olması mümkündür (1-6).
Şekil: Segmental Reflektorik Kompleks
NÖROVEJETATİF SİSTEM
Nöralterapi nöroanatomik ve nörofizyolojik temellere dayanmaktadır, özellikle de vejetatif sinir sistemini
iyi anlamak büyük öneme sahiptir. Sinir sisteminin iç
organlarla ilgili işlevlerini yürüten kısmına vegetatif
veya otonom sinir sistemi (VSS-OSS) denir. Ancak
bu sistem sadece iç organları değil vücutta saçlar,
dişler ve tırnaklar dışında tüm yapıları hatta spinal
sinirleri dahi innerve eder. En çok dikkat çekici yanı
uyarımının çok güçlü ve hızlı oluşudur. Örneğin 3-5
saniye içinde kalp atım hızını 2 katına çıkarabilir, 1015 saniyede arteriyel tansiyonu ikiye katlayabilir veya
tersine bayılmaya neden olacak kadar düşürebilir.
VSS beyin sapı, medulla spinalis, hipotalamusta yer
alan merkezlerden kaynak alır. Serebral korteks ve
özelikle limbik sistem ve adrenal ile daha yukarı merkezler ile perifer arasındaki iletişimi sağlar. Bu iletişim
NÖRALTERAPİ VE LOKAL ANESTEZİKLER
Nörovegetatif sistemin iyi bilinmesi dışında ikinci
önemli konu lokal anesteziklerin (LA) etkilerinin ve
tedavide kullanmanın getirdiği avantajların anlaşılmasıdır. Son zamanlarda lokal anesteziklerin tedavide kullanılması ile ilgili yapılan çalışmalar göze
çarpmaktadır. Nöraterapinin farkı lokal anestezikleri
sadece lokal ağrılı bölgede değil VSS bağlantılarını
kullanarak şikayete kaynaklık edebilecek uzak noktaları da kullanması ve bunu nörovegetatif bağlantılarla açıklamasıdır (1,5,6).
Lokal anesteziklerin anestezik etkileri kadar önemli
etkileri nörovegetatif etki mekanizmalarıdır. Örneğin, lokal anesteziklerin antienflamatuar etkileri lokal
anestezik etkilerinden daha uzun sürelidir. Antienfla23
Demet ERDOĞAN
matuar etki hücre zarında bulunan spesifik bir reseptör üzerinden etkili olmaktadır (Gq-protein-reseptör
kompleksi). Ayrıca prokainin HMG-CoA- redüktaz
inhibisyonu da lokal anestezik etkisinden bağımsızdır
(1,5).
Lokal anesteziklerin tedavide kullanılan uzun süreli
etkileri, bu etkilerin Sigmound Freud ve Karl Koller
tarafından keşfedildiği 1884 yılından beri bilinmekteydi. Freud’un kokain ile ilgili araştırmalar yaparken
amacı kronik ağrı çeken ve bilhassa da trigeminal
nevralji hastaları için yeni tedaviler geliştirmekti.
Fakat kokaini bir solüsyon haline getirip lokal anestezik olarak oftalmik cerrahide ilk kullanan ve bunu
1884 yılında bilimsel bir toplantıda sunan Karl
Koller’dir. Kokainin sistemik yan etkileri ve bağımlılık
yapma potansiyeli üzerine 1904’de prokain sentezlenmiş ve sonraki yıllarda da yeni lokal anestezikler
kullanıma girmiştir. G. Spiess rejyonal novakain (prokain) infiltrasyonu ile yaraların daha hızlı ve düzgün
iyileştiğini belirtmiştir. 1914’de G.Fischer prokaini ilk
kez diş anestezinde kullanmıştır. 1925’te R. Leriche,
novakain ile ilk gangliyon stellatum blokajını denemiştir (1-6).
Operasyon öncesi lokal anestezi kullanımı tüm dünyada bir rutin haline gelmekle birlikte, aslında lokal
anesteziklerin terapotik etkileri de hiç unutulmadı.
Bugün trigeminal nöralji ve benzeri durumlar terapotik lokal anestezik uygulamanın major endikasyonlarıdır ve Freud’un lokal anestezik ile tedavi fikri bugün
yeniden Nöralterapi ile gündeme gelmiştir.
Lokal anestezikler Gq-protein-kompleksi bağımlı
hücre içi antiinflamatuar mekanizmaları tetiklemekte, aşırı aktif granülositleri deaktive etmekte, NMDA
reseptörleri üzerinden sinyal iletimini baskılamakta,
eikasanoidler, histamin, prostaglandin ve sitokinler
gibi antiinflamatuar mediatörlerin sentez ve salınımını etkilemektedir. Lokal anestezikler vazodilatasyonu indüklemekte, tavşanlarda hiperoksik akciğer
hasarında ortaya çıkan patolojik olarak artmış kapiller geçirgenliğini azaltmakta, antimikrobial etkiler ve
sempatolitik etkiler göstermektedir. Ek olarak, proinflamatuar ajanların salınımını azaltan lokal anesteziklerle nörojenik inflamasyon konsepti kronik steril
inflamasyonların tedavisi konusu yeni perspektifler
kazanmaktadır (1,5,6).
24
UYGULAMA
Enjeksiyonda sadece %0,5-1 prokain veya lidokain
kullanılır. Nöralterapi bütünsel bir bakış açısıyla şikayetin olduğu yere yapılan enjeksiyonlarla kalmayıp
bütün vücutta ve uzak noktalarda da uygulanan bir
yöntemdir. Bu yönüyle diğer enjeksiyon tedavilerinden farklıdır. Bu sebeple uygulama yolları çeşitlidir:
1. Lokal - Şikayetin olduğu bölge
2. Segmental - Şikayet alanının içinde bulunduğu
nöroanatomik-fizyolojik segment
3. Genişletilmiş segment - O segmentte etkili
olabilecek üst etkili yapılar, Ör: ganglionlar
4. Bozucu alan enjeksiyonları
ENDİKASYONLAR
Nöralterapi ile başarılı olabilmek için teknik ve uygulamalar konusunda eğitim ve ehliyete sahip olmak,
anatomik, fizyolojik ve patofizyolojik bilgilere sahip
olmak, kapsamlı bir anamnez ve muayene ile doğru
tanı koymak gerekir. En çok kullanılan endikasyonları
şöyle sıralayabiliriz:
• Akut ve kronik ağrı: Primer Başağrıları, postherpetik nöralji, nevraljik ağrılar, myofasiyal ağrı, visseral ağrılar (kronik pelvik ağrı gibi), boyun, sırt ve
bel ağrıları
• Nonorganik fonksiyonel bozukluklar: Tinnitus,
vertigo, IBS, allerjik hastalıklar, hormonal disfonksiyonlar
• Kronik enflamasyon ve kronik dejeneratif hastalıklar: Osteoartrit, kronik bağırsak hastalıkları ve
romatizmal hastalıklarda adjuvan olarak
• Vejetatif sistem bozuklukları: Raynaud hastalığı,
CRPS, aşırı terleme, postmenopozal şikayetler
gibi.
• Diğer endikasyonlar: genel sağlığın korunması,
antiaging
NÖRALTERAPİ VE AKUPUNKTUR
Nöralterapi ve akupunktur arasında birçok benzerlik
mevcuttur. Her ikisi de minimal invazif, düşük yan
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016
etkili ve de uzak bölge fenomenlerine ilişkin bilgiler
içerir. Her ikisi de düzenleyici terapi formlarıdır ve
tüm organizmayı etkileme amacı taşıyan bütünsel
yaklaşımlardır. Bu iki yöntem tek başına kullanıldığı
gibi birbiriyle kombine edilebilir ve bundan bir sinerji
elde edilebilir. Özellikle bozucu alanların varlığı dolasıyla tedaviye dirençli vakalarda Nöralterapi yıllarca
çözülemeyen şikayetlerin tamamen ortadan kalkmasını sağlar. Terapi süresi kısa tutulmak isteniyorsa Nöralterapi çok etkindir. Kronik rahatsızlıklarda Nöralterapi mutlaka tedaviye eklenmelidir (6,7).
KLİNİK ÇALIŞMALAR
Geniş kapsamlı bir çalışmada Egli ve ark., dirençli
kronik ağrı hastalarında tek başına lokal anestezik
uygulamalarının (Nöralterapi) iyileşmeye ne kadar etkili olabileceğini araştırmak istemişlerdir. Hipotez olarak “Eğer bu uygulama lokal anesteziklerin etki süresinden daha uzun süre iyileşme sağlarsa, ağrı refleks
arkındaki kısır döngünün kırıldığını ileri sürebiliriz”
demişlerdir. Çalışmanın sonuç bölümü şöyle özetlenmiştir: 280 kronik ağrı hastası çalışmaya alındı.
Bunların en önemli kısmı bel ağrılarıydı. Hasta başına
ortalama konsültasyon sayısı birinci yılda 9,2 (median 8) idi. Bir yıl sonunda 60 hastada ağrı değişmedi,
52 hastada hafif bir iyileşme, 126 hastada belirgin
bir iyileşme, 41 hasta ağrısının tamamen geçtiğini bildirdi. Aynı zamanda hastaların %74,1’i Nöralterapiye başladıktan sonra ağrı kesici ihtiyacının azaldığını
veya gerek kalmadığını bildirdi. Yan etki veya komplikasyon gözlenmedi (8).
Fischer ve ark.nın yayınladığı bir olgu çalışmasında
üç yıldan beri çeşitli ilaç tedavilerine yanıt vermeyen,
şiddetli, ilerleyici sol glossofarengeal nevraljili (GPN)
bir hastaya farinks arka duvarına lidokain sprey uygulaması kısa vadeli rahatlama sağlamıştır. Sol tarafta
büyük bir hipertrofik tonsilektomi skarından başka
klinik ve radyolojik bulgu saptanamayan hastaya o
skar alanına Nöralterapi yaklaşımıyla %1 prokain infiltre edildikten sonra hastanın şikayetleri tamamıyla
ortadan kalktığı görülmüştür. Ilk tedaviden 6 hafta
sonra ikinci infiltrasyon uygulanmış tüm şikayetler tamamıyle yok olduğu gözlemlenmiştir. Hastanın 2,5
yıl takibi yapılmış ve hala hiç ilaca ihtiyaç duymadığı
ve ağrısı olmadığı belilenmiştir. Çalışmacılara göre
burada olası mekanizma lokal anestezik infiltrasyo-
nu ile nörojenik inflamasyonu sürdüren pozitif feed
back döngünün kırılması ve sempatetik tutulumlu
ağrının çözülmesidir (9).
Saha ve ark.nın ilginç bir vaka çalışmasında karın
duvarı ve rektuma penetre olan bir ateşli silah yaralanmasından sonra gelişen rektum bölgesinde kronik
ağrı sendromu. On yıldan fazla bir süre analjezikler
ve glukokortikoidler ile tedavi edilmiş ancak ağrı geçmemiş ve kronikleşmiş. Bu hastaya fleksibl rektoskopi vasıtasıyla rektumda bulunan skara ulaşılarak lokal
olarak prokain enjeksiyon uygulandıktan sonra ağrının tamamen kaybolduğu bildirilmiştir (10).
Weinschenk ve ark.nın çalışmasında şu sonuca varılmıştır: Perineal pudental enjeksiyon perinatal ortamlarda teşhis (vulva biyopsisi) anestezi ve tedavi
(pudental nevralji) ve rejional anestezi için etkili ve
güvenli bir yöntemdir (11).
Multiple skleroz (12), distal kolit (13) ve akut pankreatitte (14), Nöralterapi etkinliğini inceleyen randomize klinik çalışmalar Nöralterapinin etkin olduğu
görülmüştür.
Musküloskelatal hastalıkların nöral terapi uygulayan klinisyenler tarafından tedavisinin, yüksek fiyat
verimliliği (ekonomik) sağladığı, tedavi ve terapistle
ilgili hasta memnuniyetini belirgin olarak arttırdığı
bildirilmiştir (15,16).
Nazlıkul “ankilozan spondilitte tamamlayıcı tıp” konusundaki derlemede Nöralterapi sayesinde hastaların düzenli egzersiz çalışmalarını, hem ağrısız ve daha
iyi hem de erkenden yapmaya başladıklarını bildirir.
Sadece ilaç tasarrufu ve bu ilaçların azalan yan etkileri ve daha iyi vücut hareketliliği bile bu tedaviyi alan
hastaların ümidini arttırır (17).
Migrenin Nöralterapi ile tedavisi üzerine yapılmış çalışmaların incelendiği bir derlemede NT’nin migren ve
diğer ağrılı durumlarda uygulanmasının sosyal, ekonomik ve tıbbi açıdan insan sağlığına katkı sağlayacağı fikrine varılmıştır. Tedavi sonuçları %60 hastada
tedaviyi takip eden 6 ay içinde hiç atak görülmemiş,
%20’sinde ise yakınmaların azaldığı 3 aylık takipte
hiç atak geçirmedikleri gözlemlenmiştir (18).
25
Demet ERDOĞAN
Bir başka çalışmada epikondilit şikayeti olan hastalar 3 gruba ayrılmış ve Nöralterapi ile manuel terapi
karşılaştırılmıştır. Birinci grup hastalara Nöralterapi +
manuel terapi, 2. Grup hastalara manuel terapi, 3.
Grup hastalara Nöralterapi uygulanmış. Birinci grupta kombine tedavi 4 seans uygulanan hastalarda tam
şifa ve etkin iyileşme toplam %87,5; 2. Grupta %56;
3. Grupta %76 olarak tespit edilmiştir. Kombine tedavide hem seans sayısı daha az hem de elde edilen
sonuçlar daha iyi olmuştur (19).
Kronik bel ağrılarının tedavisinde fizik tedavi yöntemleri ile Nöralterapi karşılaştırılmış. Altmış hasta
iki gruba ayrılmış, 1. Gruba (n=27) sadece fizik tedavi, 2. Gruba (n=33) sadece Nöralterapi uygulanmış. Sonuç olarak hem Nöralterapi hem de fizik tedavi kronik bel ağrısı olan hastalarda ağrı, fonksiyon,
anksiyete, depresyon ve yaşam kalitesi üzerinde etkili
olmaktadır (24).
Torakal segmentlerin bozucu alan olma potansiyeli
ve bu durumda ortaya çıkan tedaviye dirençli pek
çok organsal ve lokomotor hastalığın Nöralterapi ile
tedavisi mümkündür. Böylece yıllarca çeşitli tedavilere cevap vermeyen olguların dramatik bir şekilde
iyileştiği bildirilmektedir. Toraks segmenti eklem ve
sempatik sinir sistemi açısından çok zengindir ve kolay etkilenip bozucu alan oluşturabilir (20).
Yara iyileşmesi üzerine yapılan bir çalışmada şu sonuca varılmıştır; hekimin görevi yaranın iyileşmesi için
en iyi şartların sağlanmasıdır. Arter, ven ve lenfatik
sistemin sağlıklı olarak çalışabilmesi için sağlıklı bir
vejetatif (otonom) sinir sistemine ihtiyaç vardır. Yara
iyileşmesinde Nöralterapi çok önemli katkılar sağlamaktadır (25).
Nazlıkul’un hazırladığı bir derlemeye göre infertilite
tedavisi çok yönlü bir yaklaşım gerektirir. Hormonal
disfonksiyonun giderilmesi, bozucu alanların giderilmesi, vücudun arıdırılması, uterus ve overlerin perfüzyonunun düzeltilmesi, hastanın stresini kontrol
altına almak gibi çok önemli problemler NT ile düzeltilebilir denilmektedir (21).
İsviçre Federal Sağlık Bakanlığının hazırlattığı bir raporda HTA “Health Technology Assessment of Neural
Therapy” (2005) de “non-peer reviewed” dergilerde
yaklaşık 3000 vaka sunumu (best case analysis-en iyi
vaka analizi) incelenmiş ve İsviçre sağlık sistemi için
de bu metod önerilmiştir. Bu rapora istinaden Ocak
2012’den itibaren de Nöralterapi, İsviçre’de yeniden
temel sağlık sigortası kapsamına alınmıştır (26).
Invitro fertilizasyon sırasında Nöralterapinin sürece
katkılarının araştırıldığı bir makalede ise tedaviye alınan 22 vakanın 13 tanesi IVF yöntemleri ile gebe kalmış, 4 tanesi ise Nöralterapi sırasında kendiliğinden
gebe kalmıştır. Varılan sonuca göre sagmental tedavi
yanında özellikle bozucu alanların eliminasyonu ile
yüksek başarı elde edilmektedir (22).
Özkan’ın retrospektif bir çalışmasında lokomotor
sistemin tedaviye dirençli hastalıklarında Nöralterapinin etkinliğini araştırmak amaçlanmış. 2008-2014
yılları arasında 178 kadın,41 erkek toplam 219 hasta
çalışmaya alınmış. Hastaların %9,6 sında herhangi
bir değişiklik yok, %4,1’de hafif, %15,5’inde orta,
%33,3’ünde iyi ve %37,4’ünde çok iyi sonuçlar elde
edilmiştir. Sonuç olarak kronik hastalıklarda ortaya
çıkan kompleks tablonun tedavisi, hastanın bütüncül
olarak değerlendirilmesi ile mümkündür. Bu çalışmalardan elde edilen sonuçlar, nöralterapinin tedaviye
26
direnç gösteren nedenlerin ortadan kaldırılmasında
etkili bir yöntem olduğunu göstermiştir (23).
SONUÇ
Nöralterapinin altta yatan mekanizmalarına dair giderek artan bilgi birikimine, giderek artan klinik çalışma sayısına ve Orta Avrupa’daki sık kullanımına
rağmen, hala klinik kanıt eksikliği mevcuttur. Bu nedenle daha çok klinik çalışmaya ihtiyaç vardır. Ancak
İsviçre, Almanya, Avusturya gibi Avrupa ülkelerinde temel sağlık sigortası kapsamına alınmış olması
olumlu bir gelişmedir. Birçok ülkede de özel sağlık
sigortaları tarafından ödenmektedir.Nöralterapi’nin
diğer tedavilere üstünlüğü bozucu alan kaynaklı hastalıklarda ön plana geçmektedir. Yıllarca tedavilere
cevap vermeyen herhangi bir hastalık bozucu alanın
teşhis edilip tedavi edilmesiyle ortadan kalkmaktadır.
Bu uzayıp giden tedavi masraflarını engelleyecek,
düşük maaliyeti ile ülke bütçesine katkı sağlayacak
ve hastanın tedaviden ve hekimden memnuniyetini
arttıracak bir özelliktir.
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016
KAYNAKLAR
1. Nazlıkul, H; Nöralterapi; Nobel Tıp Kitapevi 2010
İstanbul
2.Nazlıkul, H: Hayatı Keşfet; Anti-aging yaşam
kılavuzu. Alfa Yayınevi, 2013
3.
Fischer, L, Neuraltherapie
Hippokrates, 2001
nach
Huneke,
a randomized clinical trial. Pancreas 2011, 40,
673–9.
15.Fischer L, Pfister M. Efficacy of neural therapy in
referred patients with chronic therapy resistant pain.
Schweizerische Zeitschrift für Ganzheitsmedizin
2007, 19, 30–5.
5. Weinschenk, S; Handbuch Neuralthrapie
16.Mermod J, et al. Patient satisfaction of primary care
for musculoskeletal diseases: a comparison between
Neural Therapy and conventional medicine. BMC
Complementary and Alternative Medicine 2008, 8,
33.
6. Weinschenk.S; Neural therapy—A review of the
therapeutic use of local anesthetics, Acupuncture
and Related Therapies 2012, 1, 5–9.
17.Nazlikul,H; Ergänzende Therapie bei ankylosierender
Spondylitis. Komplementere und Integrative
Medizin. 2008, 49, 22-25.
7.Nazlıkul H; Akupunktur ve Nöralterapi Etki
Mekanizmaları, Kullanım Alanları, Ortak Yönleri ve
farklılıkları. BARNAT 2,4.
18.Nazlikul H. Migren ve Nöralterapi; Nöralterapi
ile Migren tedavisi konusunda yapılmış bazı
çalışmaların değerlendirilmesi. BARNAT 2008, 2, 5.
8. Egli S, Pfister,M, Ludin SM, Puente de la Vega
K, Busato,A; and Fischer,L; Long-term results of
therapeutic local anesthesia (neural therapy) in 280
referred refractory chronic pain patients; Forsch
Komplementmed 2014, 21, 310-3.
19.Nazlikul H. Lateral epikondiliti olan 80 vakanın
Nöralterapi ve Manuelterapi ile tedavisi. BARNAT
2009, 3, 8.
4.Barop H,Taschenatlas der Neuraltherapie nach
Huneke, Hippokrates,2006
9. Fischer L, Ludin SM, Puente de la Vega K, Sturzenegger
M. Neuralgia of the glossopharyngeal nerve in a
patient with posttonsillectomy scarring: recovery
after local infiltration of procaine-case report and
pathophysiologic discussion. Neurol Med 2015,
560546.
10.Saha FJ, Komhard V, Langhorst J; Successful
endoscopic neural therapy of a patient with chronic
pain syndrome after rectum gunshot injury, Forsch
Komplementmed2014, 21: 310-3.
11.Weinschenk S, Hollmann MW, Strowitzki T ;
New perineal injection technique for pudendal
nerve infiltration in diagnostic and therapeutic
procedures. Arch Gynecol Obstet 2016, 293, 80513.
12.Gibson RG, Gibson SL. Neural therapy in the
treatment of multiple sclerosis. Journal of
Alternative and Complementary Medicine 1999, 5,
543–52.
13.Bjorck S, Dahlstrom A, Ahlman H. Treatment
of distal colitis with local anaesthetic agents.
Pharmacology and Toxicology 2002, 90, 173–80.
14.Layer P, et al. Effects of systemic administration
of a local anesthetic on pain in acute pancreatitis:
20.Nazlıkul H. Thorakale Blockaden und Wirkung
der Neuraltherapie in Kombination mit manueller
therapie. Manuelle Medizin. 2010, 48, 329-338.
21.Nazlıkul H. İnfertilite tedavisinde Nöralterapinin yeri
ve önemi. BARNAT 2011, 5, 2.
22.Erdoğan D. Nöralterapinin IVF uygulamalarındaki
başarıya katkıları nedir? BARNAT 2013, 7, 2.
23.Özkan N. Kas iskelet sisteminin tedaviye dirençli
hastalıklarında nöralterapinin yeri. BARNAT 2014,
8, 2,
24.Atalay NS, Sahin F. Comparison of efficacy of
neuraltherapy and physical therapy in chronic low
back pain, Afr J Tradit Complement Altern Med
2013; 10: 431–435.
25.Demiryılmaz İ, Ferah A. Yara iyileşmesinde
Nöralterapinin etkinliği; V.Uluslararası Nöralterapi
Kongresi Özet Kitapçığı, Mayıs 2014.
26.Fischer, L, Barop, H, Maxion-Bergemann S. Health
Technology Assessment Neuraltherapie nach Huneke
(HTA).Programm Evaluation Komplementärmedizin
(PEK); 2005. Available from: http://www.santh.
ch/ assets/files/downloadsection/de/3 Literatur/
40 Publikationen / Health %20 technology %20
assesment-Bericht%20Zusammenfassung.pdf.
27
Didem
AKÇALI
ÇeviriTuba
Makale
Ankara Akupunktur 2016; 4 (1): 28-44
AKUPUNKTURUN YARDIMCI ÜREME TEKNİKLERİNDE ROLÜ
Cui Hong Zheng1, Ming Min Zhang2, Guang Ying Huang1, Wei Wang3
1 Institute of Integrated Traditional Chinese and Western Medicine, Tongji Hospital, Tongji Medical College, Huazhong University of Science and Technology, Wuhan, Hubei 430030, China
2 Department of Integrated Traditional Chinese and Western Medicine, Tongji Hospital, Tongji Medical College, Huazhong University of Science and Technology, Wuhan, Hubei 430030, China
3 Department of Neurology, Tongji Hospital, Tongji Medical College, Huazhong University of Science and Technology, Wuhan, Hubei 430030, China
Çeviren: Doç. Dr. Didem AKÇALI
Özet
Çalışmanın amacı, akupunkturun yardımcı üreme tekniklerinde rolüyle ilgili güvenilir kanıt sağlamak için sistematik derleme ve metaanalizdir. Çalışmaya manuel, elektrikli, lazer akupunktur (LA) dahil tüm akupunktur
tekniklerinin klinik gebelik hızına (CPR), in vitro fertilizasyon (IVF) ile veya yapay inseminasyonla canlı doğum
hızına (LBR) etkisini değerlendiren tüm randomize kontrollü çalışmalar dahil edildi. Kontrol gruplarında sham
akupunktur ya da akupunktur yoktu. Sham akupunkturda, akupunktur noktalarına sham akupunktur, akupunktur noktası olmayan ya da farklı yerlere sham akupunktur, sham LA veya yapışkan bant uygulandı. Bu
yazıda 23 çalışma (toplam 5598 katılımcı) değerlendirildi. Akupunktur gruplarında CPR toplamı, diğer tüm
kontrol gruplarından anlamlı olarak fazlaydı; LBR her iki grup arasında benzerdi. Yanıtlar kontrol tipi ve / farklı
akupunktur zamanlarının duyarlılık analizi yapıldığında oldukça farklıydı. Sonuçlar esas olarak akupunkturun
özellikle kontrollü over hiperstimulasyonu (COH) döneminde IVF yapılan kadınlarda gebelik sonuçlarını iyileştirdiğini gösterdi. Bireyselleştirilmiş akupunktur programıyla IVF’teki akupunkturun daha olumlu sonuçları
izlenebilir.
1. Giriş
Akupunktur geleneksel Çin tıbbının (TCM) en az 300
yıl öncesine dayanan önemli bir bileşenidir. Akupunktur entegrasyon ve çift yönlü hakimiyet esasına
dayanan vücudun kendi düzenleme sistemini uyardığından hastalıkları iyileştirir. Akupunktur uygunluğu,
yan etkisi olmaması ve özgül tedavi etkisiyle batılı
ülkelerde giderek daha fazla popülarite kazanmış-
tır (1). Hastalık tedavi yöntemi olarak, akupunktur
TCM meridyen ve akupunktur noktaları prensiplerine dayanır. Meridyenler hayat enerjisinin dolaştığı
ve akupunktur noktalarının dağıldığı geçit ağının
ana ve yan kanallarıdır. Ana meridyenler 14 tanedir;
bunların üzerinde 300’den fazla akupunktur noktası mevcuttur. Akupunktur noktaları izole değildir;
iç organların hayat enerjisinin (çi ve kan) dolaştığı
vücut yüzeyindeki özel noktalardır. Bir başka deyiş-
İletişim Bilgileri: Dr. Didem AKÇALI, Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı Algoloji Bilim Dalı, ANKARA
Tel: 0532 7401345 [email protected]
28
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016
le, akupunktur noktaları ve batı tıbbında organlara
denk gelen iç organlar arasında kalıtsal ilişki vardır.
Dolayısıyla hastalık etkileri akupunktur noktaları ve
meridyenlerle yansıyan hastalık etkenleri akupunktur
organlarından meridyenler boyunca organları etkileyebilirler. Klasik akupunkturda meridyenler boyunca
akupunktur noktalarına cilde steril çelik iğneler yerleştirilir. İğneler daha sonra elle ya da elektroakupunkturla (EA) küçük elektrik akımıyla uyarılırlar. Lazer akupunktur (LA), yeni bir tedavi şeklidir; modern
bilim ve teknolojiyi klasik usullerle birleştirir; düşük
enerjili lazer akımı kullanarak akupunktur noktalarını
direkt olarak uyarır.
İn vitro fertilizasyon- embryo transferi (IVF-ET), en
başarılı infertilite tedavisidir ve çoğu kişi için gebelikte son ümittir. Ancak taze, vericiden olmayan oosit kullanılan tek indüklenmiş siklus başına ortalama
IVF doğum hızı sadece %33’tür (2). IVF sikluslarının
çoğu gebelikle sonuçlanmaz. IVF’in siklus başına göreceli düşük başarısı nedeniyle bazı hastalar birkaç
ET sonrası da, over hiperstimulasyonu için (OHS), in
vitro fertilizasyon, embryo kültür ve transferi ve diğer
aşamalarda uygun teknikler kullanılsa da başarılı olamazlar. Benzer şekilde intrauterin inseminasyonun
(IUI) başarı oranı da tatmin edici değildir. Dolayısıyla tekrarlayan denemeler hasta ve ailelerinin üzerine
ekonomik baskı oluşturur.
Stener-Victorin ve ark.’nın (3) 1999’daki ilk raporunda, akupunkturun IVF’in klinik gebelik oranını (CPR)
artırabileceği, yardımcı üreme tekniklerinde (ART)
akupunkturun uygulanması uluslararası toplumda
büyük ilgi çekmiştir. Son yıllarda, IVF’te akupunkturun etkisini inceleyen 40’tan fazla klinik çalışma
yapılmıştır. Ancak, akupunkturun IVF gebelik hızını
artırıp artırmadığı hala tartışmalıdır. Bazı çalışmalar
akupunkturun IVF’e eklenmesiyle pozitif etki bildirirken, bazıları bu etkiyi kabul etmemektedir. Akupunkturun IVF başarısını artırıcı etkisini araştırmak
üzere 7 randomize kontrollü çalışma (RKT) yapılmıştır. Ancak, RKÇ’ların bu metaanalizinde çelişkili sonuçlar elde edilmiştir.
İlk metaanaliz Manheimer ve ark. (1366 katılımcılı 7 çalışma) tarafından yapılmış ve Şubat 2008’de
BMJ’da basılmıştı (4). Bu çalışmanın ana sonucu,
akupunkturun IVF yapılan kadınlarda ET sıralarında
uygulanmasıyla klinik gebelik hızının devam eden gebeliğin ve canlı doğumu arttırdığıdır. İkinci analiz Ng
ve ark. (10 çalışmada 200 hasta) tarafından Haziran
2008’de Fertility Sterility dergisinde yayınlandı (5);
açıkça akupunktur özellikle embryo transfer gününde yapılırsa IVF gebelik hızının anlamlı olarak arttığı
gösterildi. Cheong ve ark. (6) tarafından Cochrane
Collaboration’da 2008’de (13 çalışma, 2300 katılımcı) yayınlanan 3. analizin sonucunda embryo transfer
gününde yapılan akupunkturun canlı doğum hızını
artırdığı, ancak klinik gebelik hızını artırmadığı ve
akupunktur oosit alınma sıralarında yapıldığında gebeliğin sonucuna etki etmediği sonucuna varıldı. Diğer dört metaanalizde, El-Toukhy ve ark. (13 çalışma,
2500 katılımcı) (7), Cheong ve ark. (14 çalışma, 2670
katılımcı) (8), El-Toukhy ve Khalahaf (9) ve Sunkara
ve ark. (10) (14 çalışma, 2870 katılımcı), IVF sırasında
akupunktur kullanımının faydası gösterilmedi.
Aynı soruya yanıt arayan bu metaanalizler neden
farklı yanıtlarla sonuçlanıyor? Sistematik derlemeler
ve metaanalizler genellikle kanıt elde etmek için en
çok güvenilen araçlardır. Ancak sıklıkla bulgu ve sonuçları farklıdır. Bu farkların en önemli sebepleri, derlemelerde bir şekilde yer aldığı gibi dahil etme kriterleri, literatür taraması metodu, veri toplanması ve veri
analizindeki (11) farklılıklardır. Özellikle yeni ve daha
eski RKÇ’larda bu analizler ihmal edilir. Dolayısıyla
yayınlanan metaanalizden tam bir sonuç çıkartmak
zordur. Buna bağlı olarak, akupunkturun ART’de ek
olarak kullanıldığında gebelik sonuçlarını iyileştirdiği
konusunda güvenilir sonuç elde etmek için yeni, kapsamlı sistematik derlemeler ve genel metaanalizler
gereklidir.
2. Materyal ve Metodlar
2.1. Araştırma Tekniği. İlgili çalışmalar için Pubmed
(1977-Haziran 2011), EMBASE (1974-Haziran 2011),
Cochrane kütüphanesi ve klinik çalışmalar kayıtları
dahil dijital veritabanlarında tarama yaptık. Wanfang
veritabanı (1998-Haziran 2011) ve VIP Veritabanı gibi
Çin veritabanlarını da inceledik.
Aşağıdaki terimler ve MeSH terimleri kullanıldı: akupunktur, elektroakupunktur, akupunktur ve moksibisyon, akupunktur noktası, IVF, in vitro fertilizasyon,
intrauterin inseminasyon, yapay inseminasyon, yar29
Didem Tuba AKÇALI
dımlı konsepsiyon ve yardımcı üreme teknikleri vb.
Bu tarama tekniğiyle klinik çalışmalara ulaştık.
Çin veri tabanında aşağıdaki terimler kullanıldı:
‘ZHEN JIU’ (anlamı akupunktur ve moksibüsyon),
‘ZHEN CI’ (anlamı akupunktur), ‘TI WAI SHOU JING’
(anlamı in vitro fertilizasyon), ‘SHI GUAN YING ER’
(anlamı tüp bebek), ‘REN GONG SHOU JING’ (anlamı
yapay inseminasyon), ‘GONG QIANG NEI REN GONG
SHOU JING’ (anlamı intrauterin inseminasyon), ‘FU
ZU SHENG ZHI JI SHU’ (anlamı yardımcı üreme teknikleri) vb.
İlgili yayınların kaynakları da dikkatlice tarandı ve çalışmaya uygun araştırmalar eklendi. Çalışmaların planı ve sonucuyla ilgili sorular için çalışmadan çıkartılan
sonucu teyid etmek ya da bazı konulara açıklık getirmek için sorumlu yazarla görüşüldü.
2.2. Çalışma seçimi. Tüm RKÇ’lar manuel (MA),
elektrikli (EA) ve LA teknikler dahil, akupunkturun
intrasitoplazmik sperm enjeksiyonu (ICSI) ile veya ICSI
olmaksızın IUI veya IVF geçiren kadınlarda CPR veya
canlı doğum hızına etkisini değerlendirdi. Kontrollü
gruplarda sham uygulama yoktu. Prensipte beş sham
uygulamasına rastlandı: (1) akupunktur noktalarının
yakınına yüzeyel iğneleme, (2) akupunktur noktası
olmayan noktalara ya da fertiliteyi etkilemeyeceği
düşünülen akupunktur noktalarına gerçek iğneleme,
(3) gerçek akupunktur noktası üzerine veya yakında
akupunktur noktası olmayan noktalara künt iğneleme (Streitberger plasebo akupunkturu, örn.), (4)
akım vermeden elektriksel uyarı, (5) lazer cihazının
ışık akımlarını yansıtmadığı LA, yazı ya da özet tipine,
diline bakılmadan tüm yayınlar çalışmaya dahil edildi.
Retrospektif, olgu serisi ve çapraz planlanan çalışmalar hariç turuldu. CPR’nin açık olmadığı, özellikle tam
gebelik sayısını (olay) ve başlangıç durumunu (toplam) vermeyen RKÇ’lar hariç tutuldu.
2.3. Veri oluşturulması. Literatür taraması, çalışma seçimi, veri oluşturulması ve istatistiksel analiz iki farklı
hakem tarafından bağımsız olarak yapıldı (Zheng ve
Zhang). Dahil edilme ya da analizlerle ilgili görüş ayrılıkları 3. hakem tarafından anlaşma ya da hakem
kararıyla çözüldü.
30
Her çalışmanın farklı özellikleri incelendi: randomizasyon yöntemi, bölüştürme gizlenmesi, körleme, örneklem büyüklüğü, katılımcı özellikleri, girişim (akupunktur tipi, MA, EA veya LA), uygulama zamanı,
tedavi süresi, kontrol tipi (hiç ya da sham akupunktur), randomizasyon sayısı ve gebelik sonucu vb .
Gebelik sonuçları biyokimyasal gebelik hızı (BPR),
devam eden gebelik hızı (OPR), LBR, implantasyon
hızı, düşük hızı ve belirtilen tedavi yan etkilerinden
oluşuyordu. CPR, BPR’den daha doğruydu. Dahil edilen çalışmalardan OPR ve LBR verilerinin tamamını
bulmak mümkün değildi; ancak, LBR en önemli sonuçtur; dolayısıyla CPR ve LBR bu çalışmaların diğer
sonuçlarındansa gerçek kombine etkisini temsil eder.
2.4. İstatistiksel değerlendirme. Bu çalışmalarda bildirilen gebelik sonuçları toplanarak Review Manager 5,1 metaanaliz yazılımıyla %95 güven aralıklı
(CI) Odds ratio (OR) olarak ifade edildi. Bu yazıda,
kontrol tipi ve akupunktur zamanı duyarlılık alt grubu analizinde kullanıldı. Bu metaanalizlerde çalışmaların özellikleri heterojenite gösterirse p>0,05 sabit
etki modeli, değilse gelişigüzel etki modeli kullanıldı.
Tüm metaanalizler randomize edilen kadın sayısına
dayanıyordu. Yani, tedavi etme hedefi için (ITT) analizi kullanıldı. Tedavi etkilerinin heterojenliği grafik
olarak “forest plot” analizi kullanılarak ve ki kare istatistik yöntemiyle değerlendirildi. “Funnel plot” ile
yayınlama taraf tutması değerlendirildi. Yayınlama
taraf tutması asimetrik funnel plota neden olabilir;
funnel plot asimetrisi ağırlıklı lineer regresyon analizi
(R2,0) yazılımıyla incelendi.
3. Bulgular
3.1. Araştırma sonuçları. Tanımlama ve taramadan
sonra (Şekil 1), akupunktur ve IVF ile ilgili 32 çalışma
uygun görüldü. 23 çalışma (toplam 5598 katılımcı,
Tablo 1) bu derlemeye dahil edildi ve 9’u hariç tutuldu.
Hariç tutulan 9 çalışma, Quintero (12), Udoff ve
ark. (13), Humaidan (14), Moy ve ark. (15), Kong
ve Hughes (16), Li ve ark. (17), Omodei ve ark. (18),
Gejerwall ve ark. (19) ile Magarelli ve ark. (20) idi.
Quintero (12) çalışması randomize kontrollü çift kör
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016
Veritabanı taramasıyla
bulunan 141 kayıt
Diğer kaynaklardan elde
edilen 16 ek kayıt
3.2.3. Merkezler. Çalışmaların dördü çok merkezli
(3, 27, 35, 40), kalan 19’u tek merkezliydi.
Çiftler çıkartıldıktan sonra geriye
kalan 157 kayıt
Kayıtların 157’si
tarandı
Tam metin
makalelerin 32’si
uygunluk için
değerlendirildi
Çin’de 6 (28, 30, 32-34, 39) ve Danimarka’da 3 çalışma (24, 35, 41) yapılmıştı.
125 kayıt dışlandı
Tam metin
makalelerin 9’u
çeşitli sebeplerle
dışlandı
Çalışmaların
23’ü meta-analizde
yer aldı
Şekil 1: Çalışmaya dahil edilmeyle ilgili akış seması
bir çalışma olsa da, sham akupunktur kontrolü için
iğneye benzer malzemenin kullanılan çapraz çalışmaydı. Dahası, tam gebelik olayı ve toplamı verisi eksikti; çünkü çalışmada sadece PR kullanılmıştı; Udoff
ve ark. 2006 (13), Moy ve ark. 2008 (15), Omodei
ve ark. 2010 (18) çalışmasında da böyleydi. Humaidan ve ark. 2006 (14) ile Kong ve ark. 2009 (16) da
RKÇ idi, ancak kontrolü girişim grubundan sadece
uyarı parametresi farklı olan bir gerçek akupunktur
grubuydu. Li ve ark.’nın 2009 (17) çalışmasında iptal
olan IVF siklusu sayısı verisi tutarlı değildi; bu nedenle
hariç tutuldu. Gejerwall ve ark. 2005 (19) çalışması
RKÇ olmasına karşın, sadece BPR verisi olduğundan,
CPR veya LBR olmadığından hariç tutuldu. Magarelli
ve ark. 2009 (20) randomize çalışma değildi.
3.2.4. Amaç ve sonuçlar. Bu çalışmalardan 4’ü
(3, 40-42), akupunkturun oosit aspirasyonu (OA) sırasında ağrı giderici etkisini incelemek için yapılmıştı
ve dört çalışmadan ikisinde (41, 42) primer amaç için
sekonder IVF sonucu yerine gerekli örneklem sayısı
hesaplanmıştı. Kalan 19 çalışma akupunkturun IVF
gebelik hızına etkisini değerlendirmek için yapılmıştı,
fakat sadece 10’unda çalışma grupları arasında IVF
gebelik hızına akupunkturun etkisi için yeterli örneklem büyüklüğü kullanılmıştı. On iki çalışmada ITT
analizi, sekizinde TTP analizi ve üçünde ITP ve TTP
analizi birlikte kullanılmıştı (Tablo 1).
3.2.5. Girişimler ve Kontroller. Tablo 1’de gösterildiği gibi, 16 çalışma MA’yı yardımcı tedavi olarak, ikisi
LA’yı da ikinci girişim grubu olarak kullanmış (7, 10),
ve Westergaard ve ark (5), 2 MA uygulama grubu
ve 1 kontrollü grup kullanmıştı. sekiz çalışmada EA
kullanılmıştır.
3.2.1. Yayın formu. Çalışmaların onsekizi tam metin,
beşi (22, 26, 27, 29, 7) özet olarak basılmıştı. Yirmi
çalışma İngilizceyken üçü Çinceydi (28, 30, 39).
Beş çalışmada Streitberger akupunkturu kontrol olarak kullanılmıştır: Smith ve ark. (23), bu sham akupunktur grubunu gerçek noktalara yakın yerlere uygulamıştır ve Paulus ve ark. (22), So ve ark. (33, 34)
ile Andersen ve ark. (35), sham akupunkturu çalışma
gubundaki akupunktura benzer olarak uygulamıştır.
Dieterle ve ark. (25), fertiliteyi etkilemeyecek akupunktur noktalarına gerçek iğneleme yapmış, Benson ve ark. (26) ve Fraterelli ve ark. (29) sham LA, Sator-Katzenschlager ve ark. (42) iğne yerine yapışkan
bant kullanmışlardır ve elektrik uyarısı kullanmamışlardır; Moy ve ark. (38), akupunktur noktası olmayan yerlere iğne uygulamıştır. Onbeş çalışma kontrol
grubu olarak girişim yapmamayı veya gevşemeyi kullanmışlardır. Benson ve ark. ile Fraterelli ve ark.’nın
2 girişim grubu (MA ve LA) ve 3 kontrol grubu (sham
LA; gevşeme ve girişim yapılmayan) vardır.
3.2.2. Ülke. Çalışmalar 9 farklı ülkedendi. Üçü
Almanya’da fertilite kliniklerinde yapılmıştı (21, 22,
25); beşi ABD’de (26, 27, 29, 31, 38), Avusturalya’da
(23), Brezilya’da (36), İtalya’da (37), ve Avusturya’da
birer çalışma yapılmıştı. İsveç’te 2 çalışma (3, 40),
İstatistiksel analizde tüm kontrolleri 5 gruba ayırdık:
akupunktur noktalarına sham akupunktur, akupunktur noktası olmayan veya uygun olmayan noktalara
sham akupunktur, girişim yapmamak veya gevşeme
kontrollü, sham LA ve yapışkan bantlar.
3.2. Çalışmaların özellikleri
31
32
Amaç
IVF
sonucu
IVF
sonucu
IVF
sonucu
IVF
sonucu
IVF
sonucu
IVF
sonucu
IVF
sonucu
IVF
sonucu
IVF
sonucu
IVF
sonucu
IVF
sonucu
IVF
sonucu
IVF
sonucu
IVF
sonucu
IVF
sonucu
Yazar
(1) Paulus et al.
[21]
(2) Paulus et al.
[22]
(3) Smith et al.
[23]
(4)Westergaard
et al. [24]
(5) Dieterle
et al. [25]
(6) Benson et al.
[26]
(7) Craig et al.
[27]
(8) Cui et al.
[28]
(9) Fratterelli
et al. [29]
(10) Chen et al.
[30]
(11) Domar
et al. [31]
(12) Ho et al.
[32]
(13) So et al.
[33]
(14) So et al.
[34]
(15) Andersen
et al. [35]



Evet
Evet
Evet
Hayır



Hayır
Hayır

Hayır


Evet

 (2)
Evet
Belirsi
z
Hayır

Evet


Hayır
Girişim
EA
Hayır

MA
Hayır
Güç
analizi


LA




Akupunktur
noktalarına
yalancı aku.
Tablo 1: Bu yayında dahil edilen çalışmaları özellikleri


Kontrol
Aku. noktası
olmayan ya da
uygunsuz
noktalara yalancı
aku.



 (2)


 (2)


NT
ya da
RX
Yalancı
LA
Yapışkan
bantlar
A
A
A
C






C
A









CPR
A
C
A
A
A
A
A
A
A
Akupunktur
kesişimi




LBR
ITT ve
TPP
ITT
ITT
ITT
ITT ve
TPP
ITT
ITT
ITT
TPP
ITT
ITT
TPP
ITT
ITT
ITT
Analiz
Didem Tuba AKÇALI
19 IVF
sonucu,
14 Ağrı
giderme
11
Evet
Evet
Ağrı
giderme
16
(17)

8


2
LA
4
Akupunktur
noktalarına
yalancı
akup.
3

Kontrol
Akup. noktası
olmayan ya da
uygunsuz
noktalara yalancı
akup.
15
(17)






NT
ya da
RX
2
Yalancı
LA
1

Yapışkan
bantlar
14 A
4B
5C
B
B
B
B
C
A
C
A
Akupunktur
kesişimi
23








CPR
6


LBR
15
ITT,
11
TPP
TPP
TPP
TPP
TPP
TPP
ITT ve
TPP
TPP
ITT
Analiz
Not: MA: manuel akupunktur; EA: elektroakupunktur; LA: lazer akupunktur; Aku.: akupunktur. NT: girişimsel olmayan tedavi; RX: gevşeme; A: akupunktur
embryo transferi (ET) sırasında uygulandı; B: akupunktur oosit aspirasyonu (OA) sırasında uygulandı; C: akupunktur esas olarak kontrollü over hiperstimulasyonu
(COH) sırasında uygulandı; CPR: klinik gebelik hızı; LBR: canlı doğum hızı; Westergaard 2006 MA (2): 2 MA grubu; Benson 2006, Fratterelli 2008 NT veya
RX (2): iki kontrollü grup. ITT: tedavi etme analizi; TPP: protokol öncesi tedavi analizi.
Toplam
Evet

Evet
Ağrı
giderme

Hayır

Evet


Belirsiz
Girişim
EA
Hayır

Evet
IVF
sonucu
IVF
sonucu
IVF
sonucu
IVF
sonucu
Ağrı
giderme
Ağrı
giderme
(16) Madaschi
et al. [36]
(17) Arnoldi
et al. [37]
(18) Moy et al.
[38]
(19) Cui et al.
[39]
(20) StenerVictorin et al. [3]
(21) StenerVictorin et al.
[40]
(22) Humaidan
and StenerVictorin [41]
(23) SatorKatzenschlager
et al. [42]
MA
Güç
analizi
Amaç
Yazar
Tablo 1: Devam
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016
33
Didem Tuba AKÇALI
3.2.6. Akupunktur zamanı. Çalışmaları akupunktur
uygulama zamanlarına göre 3 gruba ayırdık (Tablo
1). A tipinde akupunktur ET civarında uygulanıyordu.
A tipinin örneği hemen ET öncesinde ve sonrasında
25 dakikalık seanslar yapılan Paulus ve ark.’nın (21)
çalışmasıdır. B tipinde akupunktur OA civarında yapılıyordu. B tipine örnek OA’dan en az 30 dk önce başlayan ve OA’dan hemen sonra bitirilen uygulamadır.
Stener-Victorin (3) çalışmasıdır. C tipinde akupunktur
COH sıralarında 4 ya da daha fazla seans uygulandı. C tipine örnek, Ho ve ark.’nın (32) çalışmanın 2.
gününden OA öncesi güne kadar 2 hafta boyunca
haftada 2 olmak üzere 4 tedavi yapılan çalışmasıdır.
Toplam 14 tip A çalışma, 4 tip B ve 5 tip C çalışma
vardır (Tablo 1).
3.3. Etki büyüklükleri
3.3.1.Kontrol tipleriyle karşılaştırıldıklarında (Tablo 2)
3.3.1.1. Tüm kontrol gruplarıyla karşılaştırılması. CPR
verisi 23 çalışmadan elde edildi. Bu çalışmalar arasında anlamlı heterojenite vardır (p=0,0003 heterojenite testi). Random etki modeli kullanılarak biriken
sonuçlar tüm akupunktur gruplarıyla tüm kontrol
grupları arasında açık anlamlı fark gösterdi (n= 5598,
%39,5’a karşılık %37,2, p= 0,05, OR= 1,21, %95
CI [1-1,46]. LBR verisi 6 çalışmadan elde edildi. Birikmiş sonuç 2 grup arasında farklı değildi (n=2396,
%32,8’e karşılık %31,6, p=0,86, OR=1,03, %95 CI
[0,76-1,40]).
3.3.1.2. Akupunktur noktalarına sham akupunktur
uygulamasıyla karşılaştırılması. CPR verisi 4 çalışmadan elde edildi. Bu çalışmalar arasında belirgin heterojenite yoktu (p=0,27 heterojenite testi). Sabit etki
modeli kullanıldığında birikmiş sonuçlar akupunktur
grupları ve akupunktur noktalarına sham akupunktur
grupları arasında fark göstermedi (n=1431, %36,1’e
karşılık %40,3, p=0,09, OR=0,83, %95 CI [0,67,
1,03]). Akupunktur gruplarında birikmiş LBR sham
akupunktur gruplarıyla karşılaştırıldığında anlamlı
olarak daha düşüktü (3 çalışma, n=1231, %27,3’e
karşılık %33,4, p= 0,02, OR= 0,74, %95 CI[0,58,
0,95]).
34
3.3.1.3. Akupunktur noktası olmayan ya da uygun
olmayan noktalara sham akupunkturu uygulanmasıyla karşılaştırılması. Birikmiş CPR verisi akupunktur
grupları ve akupunktur noktası olmayan ya da uygunsuz yerlere sham akupunktur grupları arasında
anlamlı fark yoktu (3 çalışma, n=613, %35,9’a karşılık %27,6, p=0,31, OR=1,45, %95 CI[0,70, 2,98]).
3.3.1.4. Girişim yapılmayan veya gevşeme kontrollülerle karşılaştırılması. Akupunktur gruplarında birikmiş CPR ve LBR sırasıyla girişim yapılmayan veya gevşeme kontrollü gruplarından anlamlı olarak yüksekti
(CPR 15 çalışma, n=3210, %41,4’e karşılık %36,7,
p=0,03, OR=1,27, %95 CI [1,03, 1,58]; LBR 3 çalışma, n=1165, %37,7’ye karşılık %29,2, p=0,01,
%95 CI[1,07, 1,77]).
3.3.1.5. Sham LA ile karşılaştırılması. Akupunktur
gruplarında birikmiş CPR sonuçları sham LA gruplarından anlamlı olarak yüksekti (2 çalışma, n=1011,
%52,6’ya karşılık %44,5, p=0,01, OR=1,38, %95
CI[1,08, 1,77]). LBR’de 2 grup arasında fark bulunmadı (1 çalışma, n=600, %40,5’a karşılık %35,4,
p=0,22, OR=1,25, %95 CI[0,88, 1,77]).
3.3.1.6. Yapışkan bantlarla karşılaştırılması. Akupunktur gruplarında birikmiş CPR yapışkan bant
kontrollü gruplarından anlamlı olarak daha yüksekti
(1 çalışma, n=94, %46,9’a karşılık %23,3, p=0,03,
OR=2,90, %95 CI[1,09, 7,71]).
3.3.2. Farklı akupunktur zamanları ve kontrollerle
karşılaştırıldığında (Tablo 3)
3.3.2.1. ET zamanı civarında. Akupunktur gruplarında birikmiş ET zamanı civarında CPR ve LBR sonuçlarında tüm akupunktur ve tüm kontrol grupları arasında anlamlı fark yoktu. (CPR: 14 çalışma, n=4418,
%40,5’a karşılık %39,0, p=0,32, OR=1,12, %95
CI[0,89, 1,42]; LBR: 5 çalışma, n=2647, %32,7’ye
karşılık %34,2, p=0,67, OR=0,97, %95 CI[0,82,
1,14]). ‘ET civarı: akupunktura karşılık akupunktur
noktalarına sham akupunkturun’ ve ‘ET civarı: akupunktura karşılık akupunktur noktası olmayan ya da
uygunsuz noktalara sham akupunkturun’ sonuçları
sırasıyla ‘3.3.1.2’ ve ‘3.3.1.3’ ile aynıydı. ‘ET civarı:
akupunktura karşılık akupunktur noktalarına sham
akupunkturun’ ve ‘ET civarı: akupunktura karşılık giri-
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016
Evidence-Based Complementary and Alternative Medicine
Tablo 2
7
Table 2: Forest plots of IVF outcomes as compared by types of control.
(i) Acupuncture versus all controls
CPR
Acupuncture
Control
Weight
Events Total Events Total
Paulus et al. [21]
34
80
21
80
4.1%
Paulus et al. [22]
43
100
37
100
4.8%
Smith et al. [23]
34
110
27
118
4.6%
Westergaard et al. [24]
70
200
21
100
4.8%
Dieterle et al. [25]
39
116
17
109
4.3%
Benson et al. [26]
54
106
67
152
5.3%
Craig et al. [27]
21
48
32
46
3.1%
Cui et al. [28]
22
47
16
47
3.2%
Fratterelli et al. [29]
213
402
278
598
7.4%
Chen et al. [30]
9
28
6
27
1.9%
Domar et al. [31]
24
78
23
68
3.9%
Ho et al. [32]
9
30
4
14
1.5%
So et al. [33]
72
185
91
185
6.1%
So et al. [34]
41
113
50
113
5.1%
Andersen et al. [35]
101
314
112
321
6.8%
Madaschi et al. [36]
84
208
67
208
6.1%
Moy et al. [38]
39
86
39
74
4.4%
Arnoldi et al. [37]
22
102
10
102
3.3%
Stener-Victorin et al. [3]
28
75
19
74
3.9%
Stener-Victorin et al. [40]
43
136
49
138
5.3%
Humaidan and Stener-Victorin [41]
46
100
50
100
4.9%
Sator-Katzenschlager et al. [42]
30
64
7
30
2.6%
Cui et al. [39]
14
34
11
32
2.5%
Total (95% CI)
2762
2836
100.0%
Total events
1092
1054
Heterogeneity: Tau2 = 0.11; Chi2 = 52.23, df = 22 (P = 0.0003); I 2 = 58%
Test for overall effect: Z = 1.97; (P = 0.05)
LBR
Acupuncture
Control
Study or subgroup
Weight
Events Total Events Total
Andersen et al. [35]
79
314
96
321
20.1%
Fratterelli et al. [29]
163
402
70
198
20.0%
Madaschi et al. [36]
70
208
57
208
18.0%
So et al. [33]
55
185
71
185
17.6%
So et al. [34]
33
113
40
113
14.3%
Stener-Victorin et al. [3]
25
75
13
74
10.1%
Total (95% CI)
1297
1099
100.0%
Total events
425
347
Heterogeneity: Tau2 = 0.09; Chi2 = 14.00 df = 5 (P = 0.02); I 2 = 64%
Test for overall effect: Z = 0.17 (P = 0.86)
(ii) Acupuncture versus sham acupuncture at acupoints
CPR
Acupuncture
Control
Study or subgroup
Weight
Events Total Events Total
Paulus et al. [22]
43
100
37
100
11.5%
So et al. [33]
72
185
91
185
30.3%
So et al. [34]
41
113
50
113
17.3%
Andersen et al. [35]
101
314
112
321
40.9%
Total (95% CI)
712
719
100.0%
Total events
257
290
Heterogeneity: Tau2 = 3.92, df = 3 (P = 0.27) I 2 = 23%
Test for overall effect: Z = 1.67 (P = 0.09)
Study or subgroup
Odds ratio M-H,
random, 95% CI
Odds ratio M-H, random, 95% CI
2.08 [1.07, 4.04]
1.28 [0.73, 2.26]
1.51 [0.84, 2.72]
2.03 [1.15, 3.55]
2.74 [1.44, 5.22]
1.32 [0.80, 2.17]
0.34 [0.15, 0.79]
1.71 [0.74, 3.92]
1.30 [1.01, 1.67]
1.66 [0.50, 5.53]
0.87 [0.43, 1.74]
1.07 [0.26, 4.34]
0.66 [0.44, 0.99]
0.72 [0.42, 1.22]
0.88 [0.64, 1.23]
1.43 [0.95, 2.13]
0.74 [0.40, 1.39]
2.53 [1.13, 5.66]
1.72 [0.86, 3.48]
0.84 [0.51, 1.39]
0.85 [0.49, 1.48]
2.90 [1.09, 7.71]
1.34 [0.49, 3.63]
1.21 [1.00, 1.46]
0.1 0.2
0.5
1
2
5
10
Favours control
Favours treatment
Odds ratio M-H,
random, 95% CI
Odds ratio M-H, random, 95% CI
0.79 [0.56, 1.12]
1.25 [0.88, 1.77]
1.34 [0.88, 2.04]
0.68 [0.44, 1.05]
0.75 [0.43, 1.32]
2.35 [1.09, 5.05]
1.03 [0.76, 1.40]
0.1
Odds ratio M-H,
random, 95% CI
2
5
10
0.2
0.5 1
Favours control Favours treatment
Odds ratio M-H, random, 95% CI
1.28 [0.73, 2.26]
0.66 [0.44, 0.99]
0.72 [0.42, 1.22]
0.88 [0.64, 1.23]
0.83 [0.67, 1.03]
0.1
0.5
1
5
10
2
0.2
Favours control Favours treatment
35
Didem Tuba AKÇALI
8
Evidence-Based Complementary and Alternative Medicine
Tablo 2 - Devamı
Table 2: Continued.
LBR
Acupuncture
Control
Weight
Events Total Events Total
So et al. [33]
55
185
71
185
33.4%
So et al. [34]
33
113
40
113
19.0%
Andersen et al. [35]
79
314
96
321
47.6%
Total (95% CI)
612
619
100.0%
Total events
167
207
Heterogeneity: Chi2 = 0.27, df = 2 (P = 0.87); I 2 = 0%
Test for overall effect: Z = 2.36 (P = 0.02)
(iii) Acupuncture versus sham acupuncture at non- or inappropriate points
Study or subgroup
Odds Ratio M-H,
Random, 95% CI
Odds ratio M-H, random, 95% CI
0.68 [0.44, 1.05]
0.75 [0.43, 1.32]
0.79 [0.56, 1.12]
0.74 [0.58, 0.95]
0.1
0.2
0.5
1
2
5
10
Favours control Favours treatment
CPR
Study or subgroup
Acupuncture
Control
Events Total Events Total
Dieterle et al. [25]
39
116
17
109
Moy et al. [38]
39
86
39
74
Smith et al. [23]
34
110
27
118
Total (95% CI)
312
301
Total events
112
83
Heterogeneity: Tau2 = 0.31; Chi2 = 8.15, df = 2 (P = 0.02); I 2 = 75%
Test for overall effect: Z = 1.01 (P = 0.31)
(iv) Acupuncture versus non intervention or relaxation control
Weight
Odds ratio M-H,
random, 95% CI
32.7%
33.2%
34.1%
100.0%
2.74 [1.44, 5.22]
0.74 [0.40, 1.39]
1.51 [0.84, 2.72]
1.45 [0.70, 2.98]
Odds ratio M-H, random, 95% CI
0.1 0.2
0.5
1
2
5
10
Favours control
Favours treatment
CPR
Acupuncture
Control
Weight
Events Total Events Total
Arnoldi et al. [37]
22
102
10
102
5.1%
Benson et al. [26]
54
106
43
100
8.2%
Chen et al. [30]
9
28
6
27
2.7%
Craig et al. [27]
21
48
32
46
4.7%
Cui et al. [28]
22
47
16
47
4.9%
Cui et al. [39]
14
34
11
32
3.7%
Domar et al. [31]
24
78
23
68
6.2%
Fratterelli et al. [29]
213
402
191
400
13.7%
Ho et al. [32]
9
30
4
14
2.1%
Humaidan and Stener-Victorin [41]
46
100
50
100
8.1%
Madaschi et al. [36]
84
208
67
208
10.9%
Paulus et al. [21]
34
80
21
80
6.6%
Stener-Victorin et al. [40]
43
136
49
138
9.0%
Stener-Victorin et al. [3]
28
75
19
74
6.2%
Westergaard et al. [24]
70
200
21
100
8.0%
Total (95% CI)
1674
1536
100.0%
Total events
693
563
Heterogeneity: Tau2 = 0.07; Chi2 = 24.46, df = 14 (P = 0.04); I 2 = 43%
Test for overall effect: Z = 2.20 (P = 0.03)
Study or subgroup
Odds ratio M-H,
random, 95% CI
Odds ratio M-H, random, 95% CI
2.53 [1.13, 5.66]
1.38 [0.79, 2.38]
1.66 [0.50, 5.53]
0.34 [0.15, 0.79]
1.71 [0.74, 3.92]
1.34 [0.49, 3.63]
0.87 [0.43, 1.74]
1.23 [0.93, 1.63]
1.07 [0.26, 4.34]
0.85 [0.49, 1.48]
1.43 [0.95, 2.13]
2.08 [1.07, 4.04]
0.84 [0.51, 1.39]
1.72 [0.86, 3.48]
2.03 [1.15, 3.55]
1.27 [1.03, 1.58]
0.1
1
2
5
0.2
0.5
10
Favours control Favours treatment
LBR
Study or subgroup
Acupuncture
Control
Events Total Events Total
Fratterelli et al. [29]
163
402
70
198
Madaschi et al. [36]
70
208
57
208
Stener-Victorin et al. [3]
25
75
13
74
Total (95% CI)
685
480
Total events
258
140
Heterogeneity: Chi2 = 2.17, df = 2 (P = 0.34); I 2 = 8%
Test for overall effect: Z = 2.47 (P = 0.01)
36
Weight
Odds ratio M-H, fixed,
95% CI
54.5%
37.0%
8.5%
100.0%
1.25 [0.88, 1.77]
1.34 [0.88, 2.04]
2.35 [1.09, 5.05]
1.38 [1.07, 1.77]
Odds ratio M-H, fixed, 95% CI
0.1
0.2
0.5
1
2
5
10
Favours control Favours treatment
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016
Evidence-Based Complementary and Alternative Medicine
Tablo 2 - Devamı
9
Table 2: Continued.
(v) Acupuncture versus sham LA
CPR
Study or subgroup
Acupuncture
Control
Events Total Events Total
Benson et al. [26]
54
106
45
102
Fratterelli et al. [29]
213
402
179
401
Total (95%) CI
508
503
Total events
267
224
Heterogeneity: Chi2 = 0.04, df = 1 (P = 0.85); I 2 = 0%
Test for overall effect: Z = 2.55 (P = 0.01)
LBR
Acupuncture
Control
Study or subgroup
Events Total Events Total
Fratterelli et al. [29]
163
402
70
198
Total (95% CI)
402
198
Total events
163
Heterogeneity: nonapplicable
Test for overall effect: Z = 1.23 (P = 0.22)
(vi) Acupuncture versus adhesive tapes
Weight
Odds ratio M-H,
random, 95% CI
21.1%
78.9%
100.0%
1.32 [0.76, 2.27]
1.40 [1.06, 1.85]
1.38 [1.08, 1.77]
Odds ratio M-H, random, 95% CI
0.1
Weight
Odds ratio M-H,
random, 95% CI
100.0%
100.0%
1.25 [0.88, 1.77]
1.25 [0.88, 1.77]
0.5
5
10
0.2
1
2
Favours control Favours treatment
Odds ratio M-H, random, 95% CI
70
0.1 0.2
0.5
1
2
5
10
Favours control Favours treatment
CPR
Study or subgroup
Sator-Katzenschlager et al. [42]
Total (95% CI)
Acupuncture
Control
Events Total Events Total
30
64
7
30
64
30
Total events
30
Heterogeneity: nonapplicable
Test for overall effect: Z = 2.13 (P = 0.03)
Weight
Odds ratio M-H,
random, 95% CI
100.0%
100.0%
2.90 [1.09, 7.71]
2.90 [1.09, 7.71]
Odds ratio M-H, random, 95% CI
7
intervention or relaxation control” showed no significant dif= 2374,
ferences
the kontrolü
two groupsgrupları
(CPR: 7 arasında
studies, n anlamlı
şim
veyabetween
gevşeme
44.6% versus 40.7%, P = 0.13, OR = 1.27, 95% CI [0.93,
fark
(CPR:7
n=2374,
%44,6’ya
1416, 38.2%
versus 34.9%,
P =
1.72];bulunmadı
LBR, 2 studies,
n = çalışma,
0.12, OR %40,7,
= 1.19, 95%
CI [0.96,OR=1,27,
1.49]).
karşılık
p=0,13,
%95 CI[0,93,
1,72]; LBR, 2 çalışma, n=1416, %38,2’ye karşılık
%34,9,
p=0,12,
[0,96,
1,49]
3.3.2.2. Around
the OR=1,19,
Time of OA.%95
The CI
pooled
CPR
and LBR
results from the studies in which acupuncture was performed
around the
time
of the civarında.
OA showed Akupunkturun
no significant differences
3.3.2.2.
OA
zamanı
OA zabetween all acupuncture groups and all controlled groups
manı
sıralarında
uygulandığı
CPR
ve
LBR
çalışmalarının
(CPR: 4 studies, n = 717, 39.2% versus 36.5%, P = 0.48,
sonuçları
tüm
ve tüm
95%akupunktur
CI [0.82. 1.52];
LBR: kontrol
1 studies,gruplarınn = 142,
OR = 1.12,
OR = 2.08,
95% CI [0.96,
33.3%
19.4%, (CPR:
P = 0.06,
da
farkversus
göstermedi
4 çalışma,
n=717,%39,2’ye
4.50]). The results were a little different when the type of
karşılık
%36,5, p=0,48, OR=1,12, %95 CI [0,82,
control was examined in a subgroup analysis. Acupuncture
1,52]);
LBR:1
çalışma, n=142,
%33’e
karşılık %19,4,
versus non intervention
or relaxation
controlled:
CPR, 3
= 623, 37.6%
versus
P = 0.96,Kontrol
OR = 0.99,
studies, n OR=2,08,
p=0,06,
%95
CI 37.8%,
[0,96,4,50]).
tipi
= 142, 33.3%
95%
CI [0.71,
1.37];incelendiğinde
LBR, 1 studies, nsonuçlar
alt
grup
analiziyle
birazversus
daha
19.4%, P = 0.06, OR = 2.08, 95% CI [0.96, 4.50]. Acupuncfarklıydı.
yapılmayan
= 94, 46.9%
versus
ture versus Akupunktura
adhesive tapes: 1karşılık
studies, ngirişim
ya
da Pgevşeme
kontrollü:
CPR,
3 çalışma,
= 0.03, OR
= 2.90, 95%
CI [1.09
to 7.71]. n=623,
23.3%,
%37,8’e karşılık %37,8, P=0,96, OR=0,99, %95 CI
[0,71,
1 çalışma,
%33,3’e
3.3.2.3. 1,37];
DuringLBR,
the Time
of COH.n=142,
The pooled
CPR karşıresult
around
the time
of theOR=2,08,
COH from%95
all acupuncture
lık
%19,4,
p=0,06,
CI [0,96, groups
4,50].
was significantly higher than that from all controls (5 studies,
Akupunktura
karşılık yapışkan bantlar: 1 çalışma,
n = 463, 31.5% versus 21.2%, P = 0.01, OR = 1.75,
0.1
0.2
0.5
1
2
5
10
Favours control Favours treatment
95% CI [1.13, 2.71]). This was also the result of subgroup
analysis %46,9’a
“around COH,
acupuncture
non intervention
n=94,
karşılık
%23,3,versus
p=0,03,
OR=2,90,
or relaxation control”.
%95 CI [1,09, 7,71].
3.4. Side Effects. None of the 23 trials reported evidence of
3.3.2.3.
COH civarında.
ovarian hyperstimulation
or Tüm
of anyakupunktur
treatment sidegruplarıneffects.
da toplu CPR sonuçları, tüm diğer kontrollere göre
anlamlı
olarak yüksekti (5 çalışma, n=463, %31,5’e
4. Discussion
karşılık %21,2, p=0,01, OR=1,75, %95 CI [1,13,
4.1. Quality of Studies and Outcome. Although all 23 of the
2,71].
sırasında
akupunkturun
girişimsel on
olmastudies COH
were RCTs,
few provided
detailed information
the
yan
ya da gevşeme
kontrollü
altconcealment,
grup analizinin
sorandomization
procedure,
allocation
blinding
of
assessors,
and
so
forth.
There
was
also
significant
clinical
nucu da aynıydı.
heterogeneity among the studies, which may have been
attributable to variations in the acupuncture techniques
3.4
Yan etkiler. 23 çalışmada da over hiperstimulas(MA, EA, or LA), time of commencement, total dose of
yonu
ya da diğer
tedavi
yan etkilerinden
bahsedilthe intervention,
method
of control,
acupoints, and
patient
populations across these studies.
medi.
Due to the nature of acupuncture studies, absolute double
blinding
4. Tartışmawas often not possible. Some studies that used
sham acupuncture for the controlled group came near to
double blinding, while others that used non intervention as
4.1.
Çalışmaların
kalitesi ve unblinded
sonuç. Çalışmaların
23’ü
the controlled
were completely
trials.
RKÇThe
olsaregression
da, birkaçı
randomizasyonla,
bölüştürme
analysis
showed that there
were no
significant publication
for all of vb
the ile
comparisons
(all
gizlemesi,
yetkililerinbiases
körlemesi,
ilgili detaylı
P > 0.05). The most informative funnel plots (included trials’
bilgi vermektedir. Çalışmalar arasında belirgin klinik
number > 10) were shown in Table 4.
37
Didem Tuba AKÇALI
10
Tablo 3
Evidence-Based Complementary and Alternative Medicine
Table 3: Forest plots of IVF outcomes as compared by different acupuncture times and controls.
(i) Around ET: acupuncture versus all controls
CPR
Acupuncture
Control
Study or subgroup
Weight
Events Total Events Total
Paulus et al. [21]
34
80
21
80
5.9%
Paulus et al. [22]
43
100
37
100
6.8%
Smith et al. [23]
34
110
31
118
6.7%
Westergaard et al. [24]
70
200
21
100
6.9%
Dieterle et al. [25]
39
116
17
109
6.1%
Benson et al. [26]
54
106
67
152
7.5%
Craig et al. [27]
21
48
32
46
4.5%
Fratterelli et al. [29]
213
402
278
598
10.2%
Domar et al. [31]
24
78
23
68
5.6%
So et al. [33]
72
185
91
185
8.4%
So et al. [34]
41
113
50
113
7.1%
Andersen et al. [35]
101
314
112
321
9.4%
Madaschi et al. [36]
84
208
67
208
8.6%
Moy et al. [38]
39
86
39
74
6.3%
Total (95% CI)
2146
2272
100.0%
Total events
869
886
Heterogeneity: Tau2 = 0.12; Chi2 = 39.14, df = 13 (P = 0.0002); I 2 = 67%
Test for overall effect: Z = 1.00 (P = 0.32)
LBR
Study or subgroup
Acupuncture
Control
Events Total Events Total
Andersen et al. [35]
79
314
96
321
Fratterelli et al. [29]
163
402
224
598
Madaschi et al. [36]
70
208
57
208
So et al. [33]
55
185
71
185
So et al. [34]
33
113
40
113
Total (95% CI)
1222
1425
Total events
400
488
Heterogeneity: Chi2 = 8.55, df = 4 (P = 0.07); I 2 = 53%
Test for overall effect: Z = 0.42 (P = 0.67)
Weight
24.2%
36.4%
12.9%
17.0%
9.6%
100.0%
Odds ratio M-H,
random, 95% CI
Odds ratio M-H, random, 95% CI
2.08 [1.07, 4.04]
1.28 [0.73, 2.26]
1.26 [0.71, 2.23]
2.03 [1.15, 3.55]
2.74 [1.44, 5.22]
1.32 [0.80, 2.17]
0.34 [0.15, 0.79]
1.30 [1.01, 1.67]
0.87 [0.43, 1.74]
0.66 [0.44, 0.99]
0.72 [0.42, 1.22]
0.88 [0.64, 1.23]
1.43 [0.95, 2.13]
0.74 [0.40, 1.39]
1.12 [0.89, 1.42]
0.1
Odds ratio M-H, fixed,
95% CI
0.2
0.5
1
2
5
10
Favours control Favours treatment
Odds ratio M-H, fixed, 95% CI
0.79 [0.56, 1.12]
1.14 [0.88, 1.48]
1.34 [0.88, 2.04]
0.68 [0.44, 1.05]
0.75 [0.43, 1.32]
0.97 [0.82, 1.14]
0.1
0.2
0.5
1
2
5
10
Favours control Favours treatment
(ii) Around ET: acupuncture versus sham acupuncture at acupoints.
The CPR and LBR results are identical to those in Table 2(ii)
(iii) Around ET: acupuncture versus sham acupuncture at non- or inappropriate acupoints.
The CPR result is identical to that in Table 2(iii)
(iv) Around ET: acupuncture versus non intervention or relaxation control
CPR
Study or subgroup
Acupuncture
Control
Events Total Events
Paulus et al. [21]
34
80
21
Westergaard et al. [24]
70
200
21
Benson et al. [26]
54
106
67
Craig et al. [27]
21
48
32
Fratterelli et al. [29]
213
402
278
Domar et al. [31]
24
78
23
Madaschi et al. [36]
84
208
67
Total (95% CI)
1122
Total events
500
509
Heterogeneity: Tau2 = 0.10; Chi2 = 15.35, df = 6 (P = 0.02); I 2
Test for overall effect: Z = 1.50 (P = 0.13)
38
Total
80
100
152
46
598
68
208
1252
= 61%
Weight
11.6%
13.8%
15.3%
8.7%
21.8%
11.1%
17.8%
100.0%
Odds ratio M-H,
random, 95% CI
Odds ratio M-H, random, 95% CI
2.08 [1.07, 4.04]
2.03 [1.15, 3.55]
1.32 [0.80, 2.17]
0.34 [0.15, 0.79]
1.30 [1.01, 1.67]
0.87 [0.43, 1.74]
1.43 [0.95, 2.13]
1.27 [0.93, 1.72]
0.1
0.2
0.5
1
2
5
10
Favours control Favours treatment
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016
Evidence-Based Complementary and Alternative Medicine
Tablo 3 - Devamı
11
Table 3: Continued.
LBR
Study or subgroup
Fratterelli et al. [29]
Madaschi et al. [36]
Total (95% CI)
Acupuncture
Control
Events Total Events Total
163
402
224
598
70
208
57
208
610
806
Weight
73.9%
26.1%
100.0%
Total events
233
281
Heterogeneity: Chi2 = 0.43, df = 1 (P = 0.51); I 2 = 0%
Test for overall effect: Z = 1.57 (P = 0.12)
(v) Around OA: acupuncture versus all controls
CPR
Acupuncture
Control
Study or subgroup
Weight
Events Total Events Total
Stener-Victorin et al. [3]
28
75
19
74
15.5%
Stener-Victorin et al. [40]
43
136
49
138
43.0%
Humaidan and Stener-Victorin [41]
46
100
50
100
34.9%
Sator-Katzenschlager et al. [42]
30
64
7
30
6.5%
Total (95% CI)
375
342
100.0%
Total events
147
125
Heterogeneity: Chi2 = 7.28, df = 3 (P = 0.06); I 2 = 59%
Test for overall effect: Z = 0.70 (P = 0.48)
LBR
Acupuncture
Control
Study or subgroup
Weight
Events Total Events Total
Stener-Victorin et al. [3]
25
75
13
67
100.0%
Total (95% CI)
75
67
100.0%
Total events
25
13
Heterogeneity: nonapplicable
Test for overall effect: Z = 1.85 (P = 0.06)
(vi) Around OA: acupuncture versus non intervention or relaxation control
CPR
Acupuncture
Control
Study or subgroup
Weight
Events Total Events Total
Stener-Victorin et al. [3]
28
75
19
74
16.6%
Stener-Victorin et al. [40]
43
136
49
138
46.0%
Humaidan and Stener-Victorin [41]
46
100
50
100
37.4%
Total (95% CI)
311
312
100.0%
Odds ratio M-H,
random, 95% CI
Odds ratio M-H, random, 95% CI
1.14 [0.88, 1.48]
1.34 [0.88, 2.04]
1.19 [0.96, 1.49]
0.1
Odds ratio M-H,
random, 95% CI
0.2
0.5
1
5
10
2
Favours control
Favours treatment
Odds ratio M-H, random, 95% CI
1.72 [0.86, 3.48]
0.84 [0.51, 1.39]
0.85 [0.49, 1.48]
2.90 [1.09, 7.71]
1.12 [0.82, 1.52]
0.1
Odds ratio M-H,
random, 95% CI
0.5
2
0.2
1
5
10
Favours control Favours treatment
Odds ratio M-H, random, 95% CI
2.08 [0.96, 4.50]
2.08 [0.96, 4.50]
0.1
Odds ratio M-H,
random, 95% CI
0.2
1
2
5
10
0.5
Favours control Favours treatment
Odds ratio M-H, random, 95% CI
1.72 [0.86, 3.48]
0.84 [0.51, 1.39]
0.85 [0.49, 1.48]
0.99 [0.71, 1.37]
Total events
117
118
Heterogeneity: Chi2 = 3.10, df = 2 (P = 0.21); I 2 = 36%
2
5
0.1 0.2
10
0.5
1
Favours control Favours treatment
Test for overall effect: Z = 0.05 (P = 0.96)
LBR identical to the above in (v)
(vii) Around OA: acupuncture versus adhesive tapes
identical to that in Table 2(vi)
(viii) Around COH: acupuncture versus all controls (=acupuncture versus non intervention or relaxation control)
CPR
Study or subgroup
Cui et al. [28]
Chen et al. [30]
Ho et al. [32]
Cui et al. [39]
Arnoldi et al. [37]
Total (95% CI)
Acupuncture
Control
Events Total Events Total
22
47
16
47
9
28
6
27
9
30
4
14
14
34
11
32
22
102
10
102
241
222
Total events
76
47
Heterogeneity: Chi2 = 1.57, df = 4 (P = 0.81); I 2 = 0%
Test for overall effect: Z = 2.51 (P = 0.01)
Weight
27.5%
13.4%
12.3%
21.5%
25.3%
100.0%
Odds ratio M-H, fixed,
95% CI
Odds ratio M-H, fixed, 95% CI
1.71 [0.74, 3.92]
1.66 [0.50, 5.53]
1.07 [0.26, 4.34]
1.34 [0.49, 3.63]
2.53 [1.13, 5.66]
1.75 [1.13, 2.71]
0.5
10
0.1 0.2
1
5
2
Favours control
Favours treatment
39
Didem Tuba AKÇALI
heterojenlik de mevcuttu; bu da akupunktur tekniklerinde (MA, EA, LA), uygulama zamanında, toplam
girişim sayısında, kontrol yöntemleri, akupunktur
noktaları ve hasta populasyonu arasındaki varyasyondan kaynaklanmaktadır.
Akupunktur çalışmalarının doğası gereği, sıklıkla tam
çift körleme mümkün değildir. Kontrol grubunda
sham akupunkturu kullanan bazı çalışmalar neredeyse çift körlemeye yaklaşmışlardır; ancak kontrol
olarak girişim uygulanmayan diğerleri tamamıyla kör
olmayan çalışmalardır.
Regresyon analizi karşılaştırmalarda anlamlı yayınlanma taraf tutması olmadığı gösterildi (tüm p>0,05).
En bilgi verici “funnel plot”lar (çalışma sayısı>10
olanlar dahil) Tablo 4’te gösterildi.
4.2. Sonuçların özetlenmesi. Genelde bu yazıya dahil edilen çalışmalar, önceki derlemelere dahil edilenlerden daha fazlaydı. Yeni çalışmalar 3 kaynaktan
geliyordu: (a): daha önce kullanılmamış Çin veri tabanları; (b) önceki derlemelerden sonra yayınlanan
çalışmalar; (c) önceki derlemelerde dahil edilmemiş
birkaç çalışma. Önceki derlemelerle karşılaştırılırsa ([8], örn.), 2’sinin pozitif [36, 37], 7’sinin negatif
sonucu olan (akupunktur ve kontrol grubu arasında
CPR ve LBR’de anlamlı fark yoktu [28-30, 32, 34, 35,
38, 39]) 9 çalışma eklenmiştir. Çoğu olumsuz sonuçlu
çalışma eklense de, metaanaliz sonucunda akupunktur gruplarında birikmiş CPR’nin anlamlı olarak tüm
kontrol gruplarındakinden daha yüksek olduğu gösterilmiştir. Kontrol tipleri duyarlılık analiziyle incelendiğinde sonuçlar oldukça farklıydı (Akupunktura karşılık akupunktur noktalarına sham akupunktur: CPR;
%36,1’e karşılık %40,3, p=0,09; LBR; %27,3’e karşılık %33,4, p=0,02. Akupunktura karşılık akupunktur noktası olmayan ya da uygunsuz yerlere sham
akupunktur: CPR; %35,9’a karşılık %27,6, p=0,31.
Akupunktura karşılık girişim yapılmaması veya gevşeme teknikleri: CPR %41,4’e karşılık %36,7, p=0,03;
LBR, %37,7’ye karşılık %29,2, p=0,01. Akupunktura karşılık sham LA: CPR, %52,6’ya karşılık %44,5,
p=0,01; LBR, %40,5’a karşılık %35,4, p=0,22. Akupunktura karşılık yapışkan bant: CPR, %46,9’a karşılık %23,3, p=0,03).
40
‘Akupunktura karşılık tüm kontroller’, ‘akupunktura
karşılık girişim yapılmaması veya gevşeme kontrolü’, ‘akupunktura karşılık sham LA’ ve ‘akupunktura karşılık yapışkan bant’ sonuçları psikolojik ya da
plasebo etkiye bağlı olmaksızın akupunkturun gerçekten CPR ve LBR’yi artırmaya katkıda bulunduğunu göstermiştir. ‘Akupunktura karşılık akupunktur
noktalarına sham akupunktur’ ile ‘akupunktura karşılık akupunktur noktası olmayan ya da uygunsuz
yerlere sham akupunktur’ CPR sonuçları akupunktur
ve sham akupunktur grupları arasında anlamlı fark
olmadığını gösterdi. Buna göre akupunktur, sadece
akupunktur noktalarında değil, akupunktur noktası
olmayan noktalarda da özgül olmama etkisini indükler. Ancak Dieterle ve ark.’nın (25) çalışmasında, akupunktur noktalarına akupunkturun özgül etkisinin
olduğunu destekleyecek şekilde uygunsuz noktalara
akupunkturun gebelik hızına yan etkisi olduğu gösterilmiştir. Her akupunktur noktasının bir alanı vardır.
Akupunktur noktası olmayan nokta, bir akupunktur
noktasına çok yakınsa bu 2 etki arasında fark izlenmeyebilir. Vücutta bilinen ve bilinmeyen pek çok
meridyen ve akupunktur noktası olduğundan gerçek
bir akupunktur noktası olmayan nokta bulmak kolay
değildir.
Akupunktur grubunun LBR hızı neden ‘akupunktur
noktalarına sham akupunktur’ grubundan daha düşüktür? ‘Akupunktur noktalarına sham akupunktur’
Steitberger plasebo kontrollüydü. Streitberger iğnesi, bakır tokmağın içinde sabit değildi. Ucu künt ve
batıcı vasıfta, hastanın cildine değdiğinde cilde iğne
batırılıyormuş hissi veren yapıdadır. İğne tokmağın
içine doğru ilerler ve kısalmış görünür. Bazı araştırmacılar bu girişimsel olmayan plasebo akupunkturun
akupunktur çalışmalarında en iyi kontrol olduğunu
belirtirler. Ancak pek çok çalışma, bu plasebo yaklaşımının atıl bir kontrol olmadığını göstermektedir.
Plasebo teknik çok yumuşaksa hasta iğne batmasını hissetmez; basınç çok arttığında akupressür etkisi (33) ekarte edilemez. Diğer yandan, minimal girişimsel akupunktur uyarısı, zararlı bir yanıta neden
olan bir miktar rahatsızlık ve ağrıya yol açmaktadır.
Dolayısıyla, gerçek akupunkturla ortaya çıkan olası
zararlı reaksiyon bu girişimsel olmayan uygulamayla
önlenebilir. Dolayısıyla Streitberger kontrollü grupta
daha fazla LBR olabilir. İşte, bu sonuçtan akupunktur
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016
Tablo 4
Evidence-Based
Complementary and Alternative Medicine
13
Table 4: Funnel plots of IVF outcomes as compared by different acupuncture times and controls.
(i) Acupuncture versus all controls
CPR
CPR
0
SE (log[OR])
0.2
0.4
0.6
0.8
1
0.1
0.2
0.5
1
OR
2
5
10
(ii) Acupuncture versus non intervention or relaxation control
CPR
CPR
0
SE (log[OR])
0.2
0.4
0.6
0.8
1
0.1
0.2
0.5
1
OR
2
5
10
(iii) Around ET: acupuncture versus all controls
CPR
CPR
0
SE (log[OR])
0.1
0.2
0.3
0.4
0.5
0.1
0.2
0.5
an active treatment that may affect the pregnancy outcome,
using sham acupuncture as the control may confuse rather
than clarify the interpretation of the effects of acupuncture
on IVF outcomes [44]. Therefore, if the aim is only to
evaluate the effectiveness of acupuncture, maybe we just
require a non intervention control or a relaxation control.
1
OR
2
5
10
5. Conclusions
These studies only related to the particular protocols used
41
and most do not bear any relation to what would be
considered as the best practice in TCM for treating infertility.
This paper indicates that acupuncture, especially around
Didem Tuba AKÇALI
noktalarının akupressür veya transkutanöz elektriksel
uyarı gibi yüzeyden uyarılmasının ART’ta yardımcı bir
tedavi olarak değerlendirilmesi gerektiğini çıkartabiliriz. Bu yolla daha iyi tedavi etkileri elde edilebileceği
bellidir.
Farklı akupunktur zamanları duyarlılık analiziyle incelendiğinde, birikmiş CPR ve LBR sonuçları ET veya OA
civarında tüm akupunktur ve kontrol grupları arasında farklı değildir. Ancak, COH civarındaki CPR sonuçları iki grup arasında anlamlı olarak farklıdır (%31,5’a
karşılık %21,2, p=0,01); bu da akupunkturun COH
civarında yapılmasının en uygun olduğunu gösterir.
4.3. Çalışmanın kısıtlılıkları ve gelecekte olası düzeltmeler. Birincisi, bu klinik çalışmalar arasında özellikle
akupunktur tedavisi ve akupunktur nokta seçiminde
büyük heterojenite vardır. Bugüne kadar tedavi için
genel kabul görmüş kaynak standardı eksiktir. Eski
ve modern akupunktur kitaplarında açıkça Sanyinjiao, Jianjin ve Zhiyin gibi bazı akupunktur noktalarının
iğnelenmesinin gebe kadınlarda düşüğe yol açabileceğinden uygun olmadığı açıkça vurgulanmaktadır.
Dolayısıyla, IVF veya IUI ile gebelik hızının iyileşmesi
ve artması için akupunktur uygulaması akupunkturun klasik uygulama yelpazesinin dışındadır. Ancak, farklı akupunktur şemaları farklı klinik etkilere
yol açabilir. Küçük değişiklikler bile bazı çalışmalara
çok farklı klinik etkilere yol açabilmektedir. Craig ve
ark.’nın (27) akupunktur çalışması örneğin, Paulus ve
ark.’nın (21) akupunktur şemasını temel alır ve sadece 2 akupunktur noktası eklenmiştir; ancak farklı akupunktur noktaları da bir başka etkileyebilecek
faktör olduğundan 2 çalışmanın sonuçları farklıydı.
Tabii ki, Craig ve ark. için de, akupunktur yapılmayan
grupta (%70) anormal yüksek yanıt nedeniyle ilginç
bir çalışmaydı.
Ek olarak, çoğu akupunktur tedavi seansı, uzun süreli
yetersizlik ya da dengesizliğe bağlı infertilite durumunu düzeltmek için çok kısadır. Dahası, akupunktur
programları bireysel özelliklere göre sendrom ayrıştırılması ve tedavisinden yoksundur. Dolayısıyla, bazı
uzmanlar bireysel akupunktur programıyla daha iyi
tedavi etkinliğini öngörürler (43).
Klinik çalışmalarda psikolojik faktörleri ekarte etmek
için plasebo kontrolü sıklıkla kullanılmaktadır. Ancak,
42
klinik akupunktur araştırmalarında geçerli ve uygun
kontrol bulmak kolay değildir; dolayısıyla farklı akupunktur etkileri sorgulanmaktadır. Dolayısıyla, aktif
olarak geçerli ve uygun akupunktur kontrol yöntemi araştırılmasını kuvvetle önermekteyiz. Yani, sham
atıl plasebo değil, gebelik sonucunu etkileyebilecek
aktif tedaviyse sham akupunkturu kontrol olarak
kullanmak akupunkturun IVF üzerine etkilerini aydınlatmaktansa karartacaktır (44). Dolayısıyla, amaç sadece akupunkturun etkinliğini göstermekse, girişim
yapılmaz veya gevşeme kontrolü kullanılabilir.
5. Sonuç
Bu çalışmalar, sadece kullanılan özel protokollerle ilgilidir ve çoğunun TCM’de infertilite tedavisinde en
iyi uygulamayla ilişkisi yoktur. Bu yazı, akupunkturun
özellikle COH sırasında IVF uygulanan kadınlarda gebelik sonuçlarını artırdığını gösterir. Akupunktur etkileri akupunktura özel ve özel olmayan etkilerdir. Uygun kontrol ve daha bireysel akupunktur programları
uygulanarak IVF’te akupunkturdan daha pozitif sonuç alınabilir. Ancak IVF’te hala en iyi akupunktur
programının hangisi olduğu bilinmemektedir. Uygun
akupunktur zamanları (COH sırasında veya COH’tan
OA’ya kadar olan zamanda), yeterli tedavi seansı (en
az 4 seans), bireysel özelliklere göre sendromun ayırdedilip tedavi edilmesi akupunktur programlarında
vurgulanmalıdır. En iyi programı geliştirmek için paralel farklı akupunktur grupları oluşturulabilir.
Kaynaklar
[1] K. J. Hunt, H. F. Coelho, B.Wider et al., “Complementary
and alternative medicine use in England: results from
a national survey,” International Journal of Clinical
Practice, vol. 64, no. 11, pp. 1496–1502, 2010.
[2] L. Rosenthal and B. Anderson, “Acupuncture and
in vitro fertilisation: recent research and clinical
guidelines,” Journal of Chinese Medicine, no. 84, pp.
28–35, 2007.
[3] E. Stener-Victorin, U. Waldenstr¨om, L. Nilsson, M.
Wikland, and P. O. Janson, “A prospective randomized
study of electroacupuncture versus alfentanil as
anaesthesia during oocyte aspiration in in-vitro
fertilization,” Human Reproduction, vol. 14, no. 10,
pp. 2480–2484, 1999.
[4] E. Manheimer, G. Zhang, L. Udoff et al., “Effects of
acupuncture on rates of pregnancy and live birth among
women undergoing in vitro fertilisation: systematic
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016
review and metaanalysis,” British Medical Journal, vol.
336, no. 7643, pp. 545–549, 2008.
[5] E. H. Y. Ng,W. S. So, J. Gao, Y. Y.Wong, andP. C.
Ho, “The role of acupuncture in the management of
subfertility,” Fertility and Sterility, vol. 90, no. 1, pp.
1–13, 2008.
[6] Y. C. Cheong, E. Hung Yu Ng, andW. L. Ledger,
“Acupuncture and assisted conception,” Cochrane
Database of Systematic Reviews, no. 4, Article ID
CD006920, 2008.
[7] T. El-Toukhy, S. K. Sunkara, M. Khairy, R. Dyer, Y. Khalaf,
and A. Coomarasamy, “A systematic review and
meta-analysis of acupuncture in in vitro fertilisation,”
International Journal of Obstetrics and Gynaecology,
vol. 115, no. 10, pp. 1203–1213, 2008.
[8] Y. Cheong, L. G. Nardo, T. Rutherford, and W.
Ledger, “Acupuncture and herbal medicine in in
vitro fertilisation: a review of the evidence for clinical
practice,” Human Fertility, vol. 13, no. 1, pp. 3–12,
2010.
[9] T. El-Toukhy and Y. Khalaf, “The impact of acupuncture
on assisted reproductive technology outcome,” Current
Opinion in Obstetrics and Gynecology, vol. 21, no. 3,
pp. 240–246, 2009.
[10] S. K. Sunkara, A. Coomarasamy, Y. Khalaf, and T.
El-Toukhy, “Acupuncture and in vitro fertilization:
updated metaanalysis,” Human Reproduction, vol. 24,
no. 8, pp. 2047–2048, 2009.
[11] E. Stener-Victorin, “Acupuncture in in vitro fertilisation:
why do reviews produce contradictory results?” Focus
on Alternative and Complementary Therapies, vol. 14,
no. 1, pp. 8–11, 2009.
[12] R. Quintero, “A randomized, controlled, double-blind
crossover study evaluating acupuncture as an adjunct
to IVF,” Fertility and Sterility, vol. 81, supplement 3, pp.
S11–S12, 2004.
[13] L. Udoff, G. Zhang, S. Patwardhan, Z. Wei, and H.
McClamrock. “The effect of acupuncture on outcomes
in in-vitro fertilization (IVF),” Fertility and Sterility, vol.
86, supplement 1, p. S145, 2006.
[14] P. Humaidan, K. Brock, L. Bungum, and E. StenerVictorin, “Pain relief during oocyte retrieval—
exploring the role of different frequencies of electroacupuncture,” Reproductive Bio-Medicine Online, vol.
13, no. 1, pp. 120–125, 2006.
[15] I. Moy, M. Milad, R. Kazer, E. Confino, R. Barnes, and
J. Zhang, “RCT: effects of acupuncture on pregnancy
rates in women undergoing assisted reproductive
technologies,” Fertility and Sterility, vol. 90, supplement
1, p. S106, 2008.
[16] S. Kong and A. Hughes, “Acupuncture as an adjunct
to in vitro fertilization: a randomized trial,”Medical
Acupuncture, vol. 21, no. 3, pp. 179–182, 2009.
[17] J. Li, W. Cui, and W. Sun, “Effects of electroacupuncture
on in vitro fertilization-embryo transfer (IVF-ET) of
patients with polycystic ovary syndrome,” Chinese
Journal of Human Sexuality, vol. 18, no. 7, pp. 28–30,
2009.
[18] U. Omodei, G. Piccioni, S. Tombesi, D. Dordoni, L.
Fallo, and F. Ghilardi, “Effect of acupuncture on rates
of pregnancy among women undergoing in vitro
fertilization,” Fertility and Sterility, vol. 94, supplement
4, p. S170, 2010.
[19] A. L. Gejervall, E. Stener-Victorin, A. M¨oller, P. O.
Janson, C. Werner, and C. Bergh, “Electro-acupuncture
versus conventional analgesia: a comparison of pain
levels during oocyte aspiration and patients’ experiences
of well-being after surgery,” Human Reproduction, vol.
20, no. 3, pp. 728–735, 2005.
[20] P. C. Magarelli, D. K. Cridennda, and M. Cohen,
“Changes in serum cortisol and prolactin associated
with acupuncture during controlled ovarian
hyperstimulation in women undergoing in vitro
fertilization-embryo transfer treatment,” Fertility and
Sterility, vol. 92, no. 6, pp. 1870–1879, 2009.
[21] W. E. Paulus, M. Zhang, E. Strehler, I. El-Danasouri, and
K. Sterzik, “Influence of acupuncture on the pregnancy
rate in patients who undergo assisted reproduction
therapy,” Fertility and Sterility, vol. 77, no. 4, pp. 721–
724, 2002.
[22] W. E. Paulus,M. Zhang, E. Strehler, B. Seybold, and K.
Sterzik, “Placebo-controlled trial acupuncture effects in
assisted reproductive therapy,” Human Reproduction,
vol. 18, p. S18, 2003.
[23] C. Smith, M. Coyle, and R. J. Norman, “Influence of
acupuncture stimulation on pregnancy rates for women
undergoing embryo transfer,” Fertility and Sterility, vol.
85, no. 5, pp. 1352–1358, 2006.
[24] L. G.Westergaard, Q.Mao, M. Krogslund, S. Sandrini,
S. Lenz, and J. Grinsted, “Acupuncture on the day of
embryo transfer significantly improves the reproductive
outcome in infertile women: a prospective, randomized
trial,” Fertility and Sterility, vol. 85, no. 5, pp. 1341–
1346, 2006.
[25] S. Dieterle, G. Ying, W. Hatzmann, and A. Neuer,
“Effect of acupuncture on the outcome of in vitro
fertilization and intracytoplasmic sperm injection: a
randomized, prospective, controlled clinical study,”
Fertility and Sterility, vol. 85, no. 5, pp. 1347–1351,
2006.
[26] M. Benson, K. E. Elkind-Hirsch, A. Theall, K. Fong, R.
B. Hogan, and R. T. Scott, “Impact of acupuncture
before and after embryo transfer on the outcome of
in vitro fertilization cycles: a prospective single blind
randomized study,” Fertility and Sterility, vol. 86,
supplement 3, p. S135, 2006.
43
Didem Tuba AKÇALI
[27] L. B. Craig, A. R. Criniti, K. R. Hansen, L. A. Marshall,
and M. R. Soules, “Acupuncture lowers pregnancy
rates when performed before and after embryo
transfer,” Fertility and Sterility, vol. 88, supplement 1,
p. S40, 2007.
[28] W. Cui, W. Sun, L. Liu, and J. Wen, “Study of the effect
of electro—acupuncture treatment on the patients
undergomg in vitro-fertilization and embryo transfer,”
Chinese Maternal and Child Health, vol. 22, pp. 3403–
3405, 2007.
[29] J. L. Fratterelli, M. R. Leondires, K. Fong, A. Theall, S.
Locatelli, and R. T. Scott, “Laser acupuncture before
and after embryo transfer improves art delivery rates:
results of a prospective randomized double-blinded
placebo controlled five-armed trial involving 1000
patients,” Fertility and Sterility, vol. 90, supplement 1,
p. S105, 2008.
[30] J. Chen, L. L. Liu, W. Cui, and W. Sun, “Effects of
electroacupuncture on in vitro fertilization-embryo
transfer (IVFET) of patients with poor ovarian response,”
Zhongguo Zhen Jiu, vol. 29, no. 10, pp. 775–779,
2009.
[31] A. D. Domar, I.Meshay, J. Kelliher,M. Alper, and R.
D. Powers, “The impact of acupuncture on in vitro
fertilization outcome,” Fertility and Sterility, vol. 91, no.
3, pp. 723–726, 2009.
[32] M. Ho, L. C. Huang, Y. Y. Chang et al.,
“Electroacupuncture reduces uterine artery blood flow
impedance in infertile women,” Taiwanese Journal of
Obstetrics and Gynecology, vol. 48, no. 2, pp. 148–
151, 2009.
[33] E. W. S. So, E. H. Y. Ng, Y. Y. Wong, E. Y. L. Lau,
W. S. B. Yeung, and P. C. Ho, “A randomized double
blind comparison of real and placebo acupuncture in
IVF treatment,” Human Reproduction, vol. 24, no. 2,
pp. 341–348, 2009.
[34] E.W. So, E. H. Y. Ng, Y. YeukWong,W. Shu Biu Yeung,
and P. Chung Ho, “Acupuncture for frozen-thawed
embryo transfer cycles: a double-blind randomized
controlled trial,” Reproductive BioMedicine Online, vol.
20, no. 6, pp. 814–821, 2010.
[35] D. Andersen, K. Lossl, A. N. Andersen et al.,
“Acupuncture on the day of embryo transfer:
a randomized controlled trial of 635 patients,”
Reproductive BioMedicine Online, vol. 21, no. 3, pp.
366–372, 2010.
[36] C. Madaschi, D. P. A. F. Braga, R. C. S. De Figueira,
A. Laconelli, and E. Borges, “Effect of acupuncture
on assisted reproduction treatment outcomes,”
Acupuncture in Medicine, vol. 28, no. 4, pp. 180–184,
2010.
[37] M. Arnoldi, D. Diaferial, M. G. Corbucci, and L. Lauretisl,
“The role of acupuncture in patients at unfavourable
44
reproductive prognosis in IVF: a prospective randomised
study,” in Proceedings of the 26th Annual Meeting
of the European Society of Human Reproduction and
Embryology (ESHRE ’10), p. i257, Rome, Italy, 2010.
[38] I. Moy, M. P. Milad, R. Barnes, E. Confino, R. R. Kazer,
and X. Zhang, “Randomized controlled trial: effects of
acupuncture on pregnancy rates in women undergoing
in vitro fertilization,” Fertility and Sterility, vol. 95, no.
2, pp. 583–587, 2011.
[39] W. Cui, J. Li,W. Sun, and J.Wen, “Effect of
electroacupuncture on oocyte quality and pregnancy
for patients with PCOS undergoing in vitro fertilization
and embryo transfervitro fertilization and embryo
transfer,” Zhongguo Zhen Jiu, vol. 31, no. 8, pp. 687–
691, 2011.
[40] E. Stener-Victorin, U. Waldenstrom, M. Wikland, L.
Nilsson, L. Hagglund, and T. Lundeberg, “Electroacupuncture as a peroperative analgesic method and
its effects on implantation rate and neuropeptide Y
concentrations in follicular fluid,” Human Reproduction,
vol. 18, no. 7, pp. 1454–1460, 2003.
[41] P. Humaidan and E. Stener-Victorin, “Pain relief
during oocyte retrieval with a new short duration
electroacupuncture technique—an alternative to
conventional analgesic method,” Human Reproduction,
vol. 19, no. 6, pp. 1367–1372, 2004.
[42] S. M. Sator-Katzenschlager, M. M. W¨olfler, S.
A. Kozek-Langenecker et al., “Auricular electroacupuncture as an additional perioperative analgesic
method during oocyte aspiration in IVF treatment,”
Human Reproduction, vol. 21, no. 8, pp. 2114–2120,
2006.
[43] B. J. Anderson and L. Rosenthal, “Acupuncture and IVF
Controversies,” Fertility and Sterility, vol. 87, no. 4, p.
1000, 2007.
[44] E.Manheimer, “Selecting a control for in vitro
fertilization and acupuncture randomized controlled
trials (RCTs): how sham controls may unnecessarily
complicate the RCT evidence base,” Fertility and
Sterility, vol. 95, no. 8, pp. 2456–2461, 2011.
Not: Türkçe çevirisi yapılan bu makalenin özgün hali, 2012
yılında Evidence-Based Complementary and Alternative
Medicine dergisinde yayımlanmıştır.
Cui Hong Zheng, Ming Min Zhang, Guang Ying Huang,
and Wei Wang, “The Role of Acupuncture in
Assisted
Reproductive
Technology,”
EvidenceBased Complementary and Alternative Medicine,
vol. 2012, Article ID 543924, 15 pages, 2012.
doi:10.1155/2012/543924.
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016
Ankara Akupunktur 2016; 4 (1): 45-57
GÜNCELDEN KISA KISA
Çeviri: Uzm. Dr. Z. Işıl Birkan
Anesteziyoloji ve Reanimasyon Uzmanı, ANKARA
Diz osteoartritinde (DOA) ısıya duyarlı-moksibüsyon
(IDM), geleneksel moksibüsyon (GM) ve dize klasik
sodyum hyalüronat enjeksiyonunun (SHE) etkinliğini araştırmak üzere DOA’lı 432 hasta ile yapılan bir
araştırmada, DOA tedavisindeki yeni ilaçların klinik
araştırmasındaki temel prensipler esas alındığında,
gruplar arası karşılaştırmada IDM’nin SHE’den klinik
olarak daha üstün olduğu, IDM ve GM arasında anlamlı bir fark olmamakla birlikte, IDM’de sonuçların
daha iyi olduğu gözlenmiştir. Ancak bu çalışmanın
bulgularını değerlendirirken klinik beklentileri de göz
ardı etmemek gerekir.
http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/25998755
Gebelik bel ve/veya pelvik ağrılarının (GBPA) tedavisinde kişiler, genellikle kendi tercih ettikleri ilaçları kullanmakta, bunun da zararlı etkilerine maruz
kalabilmektedirler. Ağrı tedavisinde faydası bilinen
refleksolojinin GBPA’daki etkinliğini incelemek üzere
90 primiparda yapılan rastgele kontrollü çalışmada
refleksoloji, rutin klinik bakım ve ayak banyosu olmak üzere üç grup oluşturulmuş ve sonuçlar Vizüel
Analog Skala (VAS) ile değerlendirilmiştir. Altmış dört
kadının tamamladığı çalışmada ağrı şiddetinde refleksoloji grubu, klinik olarak önemli bir değişim (1.64
cm) göstermiştir. Bu çalışmada, ayrıca ayak banyosunun uygun bir yalancı- tedavi yöntemi olamayacağına ve GBPA’da refleksolojinin etkinliğini kanıtlayacak
daha kuvvetli delillere ihtiyaç duyulduğuna karar verilmiştir.
http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/26021213
Meme kanseri nedeniyle mastektomi sonrası otolog
doku rekonstrüksiyonu yapılan hastalardaki iyileşme
üzerine masaj ve meditasyonla birlikte masajın etkilerini incelemek üzere 40 hasta, masaj ve masaj + meditasyon olarak iki gruba ayrılmış, postoperatif 1-3
günleri arasında takip edilip sonuçlar; 1) stres, anksiyete, gevşeme, insomnia, tedirginlik, yorgunluk,
gerilim, ağrı, ruh durumu ve enerjiye etkisi açısından
Vizüel Analog Skala (VAS) ile değerlendirilmiş, 2) Algılanmış Stres Skalası (PSS) - 14 skorluk kullanılmıştır.
Her grupta 19 hasta çalışmayı tamamlamıştır. Girişim
öncesi ve sonrası ortalama total VAS skorları, her iki
grupta da önemli ölçüde düzelmiş, gruplar arasında
fark tespit edilmemiştir.
http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/25986296
Hipertansiyon tedavisinde yaşam tarzı modifikasyonu
ve buna eklenmiş müziğin etkilerini incelemek üzere prehipertansif veya grade I hipertansif 100 hasta,
50’si yaşam tarzı değişimi, 50’si de yaşam tarzı değişimi + müzik dinletisi (raga bhimpalas) olmak üzere
iki gruba ayrılmıştır. Üç ay süreyle izlenen hastalarda
İletişim Bilgileri: Dr. Z. Işıl Birkan, Büklüm Sok. 36/ 4 Kavaklıdere- ANKARA
Tel: 312-4284696 [email protected]
45
Çeviri: Z. Işıl Birkan
temel sonuçlar, 24 saatlik ambulatuar kan basıncı
(KB) monitorizasyonu, stres düzeyi ve hipertansiyonun biomarkerları ile elde edilmiştir. Girişim öncesi
ve sonrası ortalama (SD) diastolik KB değerleri, 85.1
ve 83, uyanıkken de 87.7 ve 85.9 olmuştur. Regresyon analizi ise müzik eklenen grupta, diastolik KB
değişimi ile stres skoru arasındaki ilişkiyi göstermektedir. Girişim öncesi prehipertansif olan grupta KB’de
önemli değişim tespit edilmiştir. Prehipertansif olanlarda müziğin diastolik KB’yi düşürdüğü sonucuna
varılmıştır.
http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/26007202
Brezilya Campinas Devlet Üniversitesi eğitimci, öğrenci ve çalışanlarından oluşan 18 katılımcıya uygulanan yoga programının bedensel, ruhsal ve zihinsel iyi
oluş haline katkısını sunan çalışmada kendini kontrol,
benlik algısı, iyi oluş, bedensel farkındalık, denge, zihin- vücut ve refleksivite olmak üzere yedi kategori
analiz edilmiştir. Katılımcılarda p<0.O5 ile daha iyi
skor profili elde edilmiş ve yoga ile ilgili olumsuz bir
algı oluşmamıştır. Bu katılımcılar için yoganın olumlu
bir girişim olduğu sonucuna varılmıştır.
http://www.sciencedirect.com/science/article/pii/
S1744388115000444
Daejeon Üniversitesi Dunsan Kore Hastanesi East
West Kanser Merkezi’nde 2 hasta, kanserle ilgili halsizlik (CRF) tedavisinde otonomik sinir farmakopunkturun (ANP) etkileri açısından gözlendi. Hastalardan
biri sol plevraya metastatik sol timik kanser, diğeri
de iliak kemik ve L- 5 metastazı olan terminal evre
serviks kanseriydi. Vertebra boyunca akupunktur
noktalarına (HuaTouJiaJi, ExB-2) dağ ginseng farmakopunktur enjekte edildi. Hastalar, kendi kendine
değerlendirme gereci olan Genişletilmiş Piper Yorgunluk Skalası’nın (RPFS-K) Kore versiyonu ile değerlendirildi. Tedavi sürecinde RPFS-K değerleri düşüş
eğilimindeydi. Hematolojik değişiklikleri de içeren laboratuar bulgularında karaciğer ve böbrek fonksiyon
testi sonuçları tedavinin emniyetli olduğunu gösterdi.
Daha büyük gruplarla çalışma gereksinimine rağmen
46
sonuçlar, ANP’nin ileri evre kanserde CRF açısından
güvenilir bir tedavi olabileceğini düşündürdü.
http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/26100068
Elektroakupunktur (EA), aralarında kalp yetmezliği
(KY) de olmak üzere pek çok hastalığın tedavisinde
kullanılmaktadır. KY olan sıçanlarda ST 36 noktasının
kronik stimulasyonunun, hemodinamik parametreler ve barorefleks fonksiyona etkilerini izlemek üzere
planlanan çalışmada kardiyovasküler parametreler
olarak, akut miyokart infarktüsünü (AMİ) takiben KY
gelişen erkek Wistar sıçanlarda, kalp hızı (KH), kan
basıncı (KB) ve baroreseptör stimülasyonu ile tetiklenen KH değerlendirildi. Sıçanlar, yalancı kontrol
grubu-KY ve EA olmayan hayvanlar; kontrol grubuKY olan, EA olmayan hayvanlar ve KY EA grubu-KY
olup EA protokolü uygulanan hayvanlar olarak 3 gruba ayrıldı. AMİ cerrahi uyarımından 6 hafta sonra 8
hafta, haftada 5 kez olmak üzere ST 36 noktasına 30
dakika süreyle 2 Hz, 0. 3 ms ve 1- 3 mA şiddetinde
EA uygulandı. Hemodinamik parametreler ve baroreseptör fonksiyonlar değerlendirildiğinde, uyanık
hayvanlarda ölçülen KH, sistolik ve diastolik KB’leri
açısından gruplar arasında bir fark gözlenmedi. KY
kontrol grubu ile kıyaslandığında ortalama arter basıncında (OAB) KY-EA grubunda bariz bir artış vardı.
Barorefleks KH yanıtı maksimum kazancı, tüm gruplarla karşılaştırıldığında KY-EA grubunda daha fazlaydı. ST 36 noktasına uygulanan kronik EA’nın sıçanlarda OAB ve barorefleks duyarlılığı artırdığı gözlendi.
http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/26032957
Elektroakupunktur ön-tedavisi (EAP), güvenli olarak kalbi iskemik hasardan korur, ancak perkütan
koroner girişimlerde (PKG) EA’ nın işlem esnasında
miyokardial hasardaki etkinliği belirsizdir. Koroner
arter hastalığı (KAH) olan hastalarda PKG öncesinde
uygulanan EAP’nin etkinliğini incelemek için elektif
PKG geçirecek rastgele seçilen 388 KAH hastadan
204’ü tüm çalışmayı tamamladı. EAP, PKG’den 1-2
saat önce 30 dakika süreyle 4 elektrod ile ön koldaki
PC 6 ve PC 4 noktalarına uygulandı. Kontrol grubun-
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016
da yalancı elektrodlar vardı, ancak uyarı yoktu. Temel nokta, PKG’den 24 st sonra bakılan serum cTnI
değerleri ile tespit edilen Tip 4a miyokart infarktüsü
(Mİ) insidansı idi. İkincil nokta ise, girişim sonrası kardiyak fonksiyon ve majör istenmeyen kardiyak/serebral olay (MİKSO) oranıydı. PKG’den 6 ay sonra çekilen
ekokardiyogram, EAP grubunda kardiyak fonksiyonlarda bariz bir düzelme ortaya koydu. Kontrol grubu ile kıyaslandığında 24 aylık takipte MİKSO oranı,
EAP grubunda önemli ölçüde azalmıştı. Dahası, çok
değişkenli regresyon analizi ile değerlendirildiğinde
EAP’nin azalmış MİKSO olasılığıyla birlikte olduğu,
PKG öncesi EAP’nin serum cTnI salınımını düşürerek
KAH hastalarını girişim sonrası miyokardial hasardan
koruduğu gösterilmiştir.
http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/26011261
Bel ağrısında farklı ısıtma sürelerinin etkinliğini incelemek için 40 katılımcı, rastgele farklı ısıtma sürelerindeki 4 gruba ayrıldı. Kısa süreli ısıtma (KS), orta
süreli ısıtma (OS), uzun süreli ısıtma (US) gruplarında
sırasıyla 15, 30 ve 60 dakika süreyle CV 4’ı stimüle
eden moksibüsyon uygulandı. Kontrol grubuna ise
iğneleme ile klasik akupunktur (KA) yapıldı. Katılımcılar, haftada 5 gün olmak üzere 2 hafta süreyle toplam 10 seans tedavi aldılar ve kör değerlendiriciler tarafından haftada birer kez Vizüel Analog Skala (VAS)
ve Roland Morris Anketi (RMQ) ile değerlendirildiler.
Tedavi sırasında 4 grupta da VAS ve RMQ skorları
düştü. US grubunda VAS skorlarındaki ve RMQ skorlarındaki düşüş, tedavi öncesine göre barizdi. Tedavi
sonrasında US grubunda, KA, KS ve OS gruplarına
kıyasla daha düşük VAS skorları tespit edildi. Sonuçta, kısa süreli ısıtmaya kıyasla 30 ve 60 dakikalık ısıtmanın tedavide daha başarılı olacağına karar verildi.
http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/25842726
Akupunktur noktalarına elektrik stimülasyonunun
(aku-TENS) Tip 2 Diabetes mellitus (T2DM) hastalarındaki etkisini incelemek üzere 90 T2DM hastası,
rastgele kontrol grubu (n=30), aerobik egzersiz grubu (n=30) ve aku-TENS grubu (n=30) olmak üzere
üçe bölündü. Klasik diabet ilaç tedavisinin yanı sıra
aku-TENS grubuna akupunktur nokta stimülasyonu,
aerobik egzersiz grubuna yürüyüş, kontrol grubuna
da yalancı elektrik stimülasyonu verildi. Uygulamalar
2 ay süreyle haftada 5 gün 30’ar dakika süreyle yapıldı. HbA1c, 2 saatlik postprandial kan şekeri, açlık
serum insülin, trigliserid, total kolestrol ve vücut-kitle
indeksi değerleri, tedavi öncesi, sonrası ve tedaviden
2 ay sonraki takipte değerlendirildi. Kontrol grubunda ölçüm değerleri her 3 zamanda da değişmemişti.
Tedavi öncesi ölçümlerde 3 grup arasında fark yoktu.
Tedavi sonrası ölçümlerde, kontrol grubuna kıyasla,
diğer 2 grupta değerler bariz düşmüştü ve tedavi
öncesi ile kıyaslandığında da düzelme görülüyordu.
Takipte ise aerobik egzersiz ve aku-TENS gruplarında
parametreler, vücut-kitle indeksi dışında yükselmekle
birlikte tedavi öncesi değerlere göre halen düşüktü.
Sonuçta, aku-TENS’in T2DM hastalarının durumunu
düzeltebileceği ve klinik uygulamada kullanılabileceğine karar verildi.
http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/25975045
Kronik diz ağrısında lazer ve iğne akupunkturun etkinliğinin tespiti için, bilgilendirilmiş onamdan önce
randomizasyonun sağlandığı 50 yaş ve üzeri 282
hasta, akupunktur olmayan (kontrol grubu, n=71),
iğne (n=70), lazer (n=71) ve yalancı lazer (n=70)
gruplarına ayrıldı. Tedaviler, 12 hafta süreyle verildi.
Katılımcılar ve lazer-yalancı lazer uygulayan akupunkturistler, uygulamaya kördü. Kontrol grubu, çalışmadan habersizdi. Temel veriler, 12 haftada ortalama
diz ağrısı (nümerik derecelendirme skalası, 0: hiç ağrı
yok - 10: olabilecek en kötü ağrı), minimal klinik olarak önemli fark (MKÖF:1.8 ünite) ve fiziksel fonksiyon (Western Ontario ve Mc Master Üniversitesi Osteoartrit Indeksi, 0: hiç zorluk yok - 68: maksimum
zorluk; MKÖF, 6 ünite) değerleriydi. İkincil veriler ise
diğer ağrı ve fonksiyon kriterleri, yaşam kalitesi, global değişiklikler ve 1 yıllık takibi içermekteydi. On iki
hafta ve 1 yıllık takiplerde sırasıyla 26 (9 %) ve 50 (18
%) hasta kaybedildi. Analizler, 12 haftada yalancı
grup ile kıyaslandığında, ne iğne ve ne de lazer akupunkturun ağrıyı önemli ölçüde iyileştirmediğini veya
fonksiyonu düzeltmediğini gösterdi. Kontrol grubu
ile karşılaştırıldığında ise iğne ve lazer akupunktur,
bir yıllık takipte olmamak üzere, 12 haftalık süreçte
47
Çeviri: Z. Işıl Birkan
ağrı tedavisinde orta düzeyde iyileşme ile sonuçlandı. İğne akupunkturunda, kontrol ile kıyaslandığında,
12 haftada fonksiyonel olarak orta düzeyde bir iyileşme tespit edildi, ancak yalancı grupla arasındaki fark
anlamlı değildi ve bir yıl süreyle sebat etmedi. İkincil
verilerde ise önemli bir fark yoktu ve ciddi bir istenmeyen etki ile karşılaşılmadı. Orta ve şiddetli kronik
diz ağrısı olan, 50 yaş ve üzeri hastalarda ne lazer, ne
de iğne akupunkturun yalancıya kıyasla bir üstünlüğü olmadığına ve bu hastaların tedavisinde yeri olmadığına karar verildi.
http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/25268438
Akupunkturun duyusal algıya etkisi sistematik olarak
hiç gözden geçirilmemekle birlikte, akupunktur mekanizmaları üzerine yapılmış çalışmalar, sıklıkla duyusal eşiklerdeki değişikliklerin onun sinir sistemine
etkisini yansıttığı fikrine dayandırılmaktadır. Pubmed,
EMBASE ve Scopus’ta İngilizce ve Almanca yayınlanmış, akupunkturun insanlarda termal veya mekanik
algıya etkisi veya ağrı eşiği ile ilgili 3007 makalenin
85’inin dahil edildiği metaanalizde akupunkturun
duyusal algıyı etkilediği sonucuna ulaşıldı. Sonuçlar,
özellikle hassasiyet ile giden ağrı durumlarında olmak
üzere, basınç ağrı eşiklerinde zorlayıcıydı. Yalancı
akupunktur da benzeri etkiler oluşturabilmekteydi.
Duyusal algıya etkisini tam olarak tanımlayabilmek ve
akupunkturun etkinliğinde duyusal profili araştırabilmek için gelecekteki çalışmalar, duyusal profilin geniş ve standardize değerlendirmelerini de içermelidir.
http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/25502787
Akut fazdaki iskemik serebral apopleksili hastaların
günlük hayatlarını iyileştirmede elektroakupunkturun etkisini incelemek üzere çokmerkezli, rastgele
bir çalışmada iskemik serebral apopleksili 340 hasta, elektroakupunktur (EAG) ve kontrol grupları (KG)
olarak ikiye ayrıldı. Yüz yetmiş hasta, rutin tedaviye
ek olarak elektroakupunktur ile tedavi edilirken, 170
hasta da kontrol grubu olmak üzere sadece rutin
tedavi aldı. İyileştirici etkinin değerlendirilmesindeki
majör kriterler, 3 ve 6 aylık vizitlerdeki Barthel indeksi
ve tekrar hastaneye yatırılan hasta sayısı iken minör
kriterler, 4 ve 12. hafta takiplerindeki sinir disfonksi48
yon skorları ile takiplerde akupunkturla rehabilitasyon tedavisinde sebat eden hasta sayısıydı. Vakaların
seçildiği zamanki başlangıç verileri iki grup arasında
benzerdi. Özürlü oranındaki üstünlük oranı, 0.92,
0.49–1.73 idi. KG ile kıyaslandığında EAG’de 6 aylık
vizite tekrar hastaneye yatırılan hasta sayısında aynı
oranlar, sırasıyla 0.73 ve 0.51–1.05 idi. On iki haftalık
takipte sinir disfonksiyon skorları açısından iki grup
arasında fark yoktu. Dört haftalık tedavide EAG’de
sinir disfonksiyon skoru, KG’ye göre bariz yüksekti.
Akupunktur ile rehabilitasyon tedavisinde sebat edip
taburcu edilen hasta sayısı, EAG’de KG’ye göre bariz olarak fazlaydı. Akut iskemik serebral apopleksili
hastalarda elektroakupunktur kullanımı, 4 haftalık
tedaviyi takiben sinir disfonksiyon skorlarını ve 6 aylık
takipte günlük yaşamlarını iyileştirmede önemli katkı
sağlamaktadır. Akupunkturla sistematik tedavi, ikincil serebral apopleksiyi de azaltabilir.
http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/25618965
Obezitede etkin bir tedavi olarak belirtilen elektroakupunkturun (EA) etki mekanizmasını araştırmak
üzere 50 erkek Sprague-Dawley sıçanı, yem grubu
(YG) ve yüksek yağlı diet grubu (YDG) diye ikiye
ayrıldı. Dört haftalık beslenmeyi takiben, YDG’deki
obez sıçanlar, EA ve dietle indüklenmiş obezite (DİO)
gruplarına ayrıldı. EA grubuna 4 hafta süreyle bilateral ST 25 ve ST 36’ya EA verilirken, DİO grubuna
başka hiçbir girişimde bulunulmadı. YG, DİO ve EA
gruplarının haftalık vücut ağırlıkları ölçüldü. mRNA
ve hipotalamik LKB1-AMPK-ACC yolakları protein
düzeyleri tespit edildi. Dört haftalık EA tedavisi sonrasında sıçanların vücut ağırlığındaki artış eğilimi, DİO
grubu ile kıyaslandığında, EA grubunda inhibe oldu.
Laboratuar testleri EA’nın, adenozin 5’-monofosfat
ile aktive olan protein kinaz 2 (AMPK 2)’yi artırdığı, karaciğer kinaz B1 (LKB1) ve AMPK 1’in protein
ekspresyonunu kolaylaştırdığı ve hipotalamusta asetil-KoA karboksilaz (ACC)’ın protein ekspresyonunu
inhibe ettiğini göstermiştir. Bu çalışma, hipotalamik
LKB1-AMPK-ACC yolağının, EA ile obezite tedavisinde önemli bir role sahip olduğunu düşündürmektedir.
http://bmccomplementalternmed.biomedcentral.
com/articles/10.1186/s12906-015-0667-7
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016
Manuel ve düşük frekanslı elektrik stimülasyonu ile
kombine akupunkturun veya elektroakupunkturun
(EA) sempatik sinir aktivitesini ve seks steroid sentezini düzenleyerek, polikistik over sendromlu (PKOS)
kadınlarda endokrin ve reprodüktif disfonksiyonu
azalttığı hipotezini sınamak için prepubertal süreklisalınımlı letrozol pelletleri (200 µg/gün) yerleştirerek
sıçanlarda PKOS oluşturuldu. Altı hafta sonra sıçanlar,
düşük frekanslı EA ile haftada 5 gün, 5- 6 hafta boyunca, her 4. günde 17 -estradiol (2. 0 µg) veya haftada 5 gün bir -adrenerjik bloker (propranolol hidroklorid, 0. 1 mg/ kg) subkütan enjeksiyonuyla tedavi
edildi. Letrozol kontrolu, iğne batırılmadan veya her
4. günde susam yağı enjeksiyonu ile sağlandı. Östrus
siklusu, over morfolojisi, seks steroidleri, gonadotropinler, insulin-benzeri büyüme faktörü I, kemik mineral dansitesi, over dokusunda gen and protein ekspresyonu ölçüldü. Düşük frekanslı EA, östrus-siklus
değişikliklerini indükleyip, dolaşımdaki yüksek düzey
luteinize edici hormon (LH) ve LH/follikül-stimule edici hormon (FSH) oranını azalttı, adiponektin reseptör
2’nin yüksek ovarian gen ekspresyonunu azaltırken,
adiponektin reseptör 2 protein ekspresyonunu ve
ERK 1/2 fosforilasyonunu artırdı. EA, ayrıca kortikal
kemik mineral dansitesini de artırdı. Propranolol,
Foxo 3, Srd 5a1 ve Hif 1a’nın ovarian ekspresyonunu
azalttı. Estradiol ise dolaşımdaki LH’yı azaltıp, östrus
siklus değişikliklerini indükledi ve Adipor 1, Foxo 3 ve
Pik 3r1’in ovarian ekspresyonunu azalttı. Total kemik
mineral dansitesi, letrozol-estradiol grubunda daha
yüksekti. Dolayısıyla EA, dolaşımdaki gonadotropin
düzeylerini, seks steroidleri veya - adrenerjik aktiviteden bağımsız olarak düzenlemekte ve ovarian adiponektin sistem ekspresyonunu etkilemektedir.
http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/25963796
Alzheimer hastalığı (AH), hipokampusta glukoz alımında azalma, öğrenme ve bellek yetilerinde bozulma ile giden ilerleyici bir hastalıktır. Etkili bir tedavisi
de olmayan bu hastalıkta elektroakupunkturun (EA)
etkinliğini araştırmak üzere ihtiyarlığı hızlandırılmış
(SAMP8) 7.5 aylık erkek fareye 15 gün süreyle her
gün, GV 20, GV 26 ve Yintang noktalarına EA uygulandı. Normal kontrol grubunu oluşturan 7.5 aylık
SAMR1 fareleri ve AH grubu kontrol ve EA fareleri,
aynı koşullarda tedavi alabilmeleri için, 15 gün EA
sırasında yakalanıp bandajlandı. Değerlendirmede
Morris Water Maze (MWM) testi ve mikro-PET kullanıldı. MWM testine göre SAMP8 farelerinde uzaysal
öğrenme ve bellek yetenekleri, mikro-PET’e göre de
hipokampusun glukoz kullanımı kontrol grubu ile kıyaslandığında artmıştı. Bu sonuçlar, AH’ da EA’ nın
kullanılabilir bir tedavi olabileceğini düşündürmektedir.
http://www.hindawi.com/journals/
ecam/2015/142129/
Mevsimsel allerjik rinit (MAR), Avustralya’ da görece
olarak prevalansı yüksek bir sorundur. Akupunkturun
MAR’daki etkinliği ve güvenirliğiyle ilgili çeşitli klinik
çalışmalar olmakla birlikte, son meta-analiz verilerine
göre etkinliği kesin değildir. Melbourne bölgesinde
en sık MAR nedeni, hava yollu çimen poleni olduğundan hastaların semptomları polen mevsiminin
geçmesi ile birlikte 2 ay içinde sonlanmaktadır. Bu
nedenle, bu bölgedeki MAR’da akupunkturun etkinliğini araştırmak için yapılan çalışmada kısa süreli bir
tedavi yürütmek gerekmektedir. Bu çalışma, rastgele, hasta ve değerlendiricilerin kör olduğu, yalancı
tedavi kontrollu, 4 haftada 12 tedavinin uygulandığı bir çalışmadır. Delice otu polenine alerjisi olduğu
tespit edilmiş 175 hasta, rastgele gerçek akupunktur
(GA, n=88) ve yalancı akupunktur (YA, n=87) gruplarına ayrılmıştır. Temel veri, allerjik semptomların
şiddetidir. Dört haftalık tedavinin ardından, özellikle
aksırık, kulak ve yumuşak damaktaki kaşıntı olmak
üzere MAR semptomlarının şiddetinin azaltılmasında
ve katılımcılarının yaşam kalitesinin yükseltilmesinde
GA’nın YA’dan daha başarılı olduğu görülmüştür.
Sonuç olarak, hastaların semptomlarının giderilmesi
ve yaşam kalitelerinin artırılması adına 4 haftalık akupunktur tedavisi, güvenilir ve etkili bir tedavidir.
http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/12067084
Serebral iskemi ve reperfüzyon modeli sıçanlarda,
akupunktur girişimi sonrası etkilenmiş taraf hasarlı
49
Çeviri: Z. Işıl Birkan
beyin dokusunda stres-hasar-tamir sinyal zincirindeki
dinamik değişiklikleri gözlemlemek, beyin dokusunda akupunktur tedavisinin inflamatuar yanıta etkisini karşılaştırmak için sıçanlar, rastgele kontrol grubu
(KG, n=10) ve her biri 10 vakalık 2 adet model grubuna ayrıldı. Akupunktur tedavi grubu 1’e (ATG1)
GV 20, Yintang ve GV 26’ya, ATG2’ye ise GV 20 ve
etkilenmiş taraf ST 36’ya akupunktur yapıldı. Her bir
grupta, 12 st, 24 st, 48 st, 72 st, 96 st ve 144 st.
lik dönemlerde etkilenmiş bölge beyin dokusu frozen kesitlerinde immünohistokimyasal teknikle IL-6,
TNF- , MCP-1, TGF- düzeyleri çalışıldı. ATG2’nin inflamatuar yanıtı, IL-6, TNF- , MCP-1, TGF- ’yı içerecek şekilde, bariz olarak azaltabildiği, devamında IL6, TGF- ’da ikincil tepeyi gösterebileceği görüldü. GV
20 ve etkilenmiş taraf ST 36’ya uygulanan EA’nın,
inflamatuar cevabı azaltıp, tamir fonksiyonunu aktive ederek vücudun inflamatuar stres yanıtının düzenlenmesinde daha iyi etkilere sahip olduğu, baş ve vücuttaki noktaların kombine kullanımının inflamatuar
hasarın azaltılmasında, sadece baş akupunktur noktalarının kullanımına kıyasla, daha başarılı olabileceği
sonucuna varılmıştır.
http://ac.els-cdn.com/S2213422015003182/1-s2.0S2213422015003182-main.pdf?_tid=5ffb2462071b-11e6-a1e5-00000aacb360&acdnat=1461172
663_3d23769acbffb0713962e2487743cd78
Meridyen sistemi, vücut yüzeyinde belli noktalarla
iç organları birbirine bağlayan görünmeyen çizgiler
fikrinden köken almaktadır. Doktorun palpasyon ile
tespit ettiği ‘Ashi’ noktalarının yansıyan ağrı ile ilişkili
olduğu düşüncesi ve saklı yansıyan ağrı bölgelerinin
Evans mavisi ile gösterilebilmesi için planlanan çalışmada, anestezi altındaki SD-sıçanlarına (250 gr) kaudal venden Evans mavisi verildi. On dakika sonra silikon bir kılavuz ve hardal yağı absorbe edilmiş Q-tip,
anüsten 3.5-7 cm derinlikte kalın barsağa yerleştirildi. Q-tip yerleştirildikten 30 dakika sonra da Evans
mavisi izlerine bakıldı. Bu izler, yerleşim, büyüklük
ve şekil olarak bu amaçla geliştirilmiş olan çizelgelerin üzerine işaretlenip, çizelgeler Adobe Photoshop
programı ile birleştirildi. İzlerin 90 %’dan fazlası arka
pençede toplanmıştı, özellikle de çoğunluğu ayağın
50
lateralinde beyaz ve kırmızı et bileşkesinde yerleşmişti. İzlerin çoğu uzun elips şeklinde ve aynı yöne
doğru yönelmekteydi, ayrıca temel olarak naviküler
tüberkül çevresinde sıralıydılar. İzlerin belli derinlikte
olmaya eğilimleri varken, belirlenmiş izlerin belli bir
sınırları yoktu. Bu çalışma ile yansıyan ağrı bölgeleri Evans mavisiyle görünür hale getirilip, belli bir hat
boyunca yerleşim eğiliminde oldukları gösterildi ve
aynı anatomik alanda pek çok akupunktur noktası
bulunmaktaydı. Bu çalışmanın sonuçlarıyla tek yönlü bir iletişim gösterildi, iki yönlü iletişim için tedaviyi
takiben de bu alanların izlenmesi gerektiği sonucuna
varılmıştır
http://ac.els-cdn.com/S2213422015003297/1s2.0-S2213422015003297-main.
pdf?_tid=8d2dfb12-071b-11e6-80f300000aab0f02&acdnat=1461172739_ca5148ed14
70f48471ee4ef1fde250a7
Depresyon ile ilgili potansiyel biomarkerların tespiti
ve depresyon tedavisinde elektroakupunkturun (EA)
kullanımı ile ilgili deneysel bir zemin oluşturmak için
kronik öngörülemeyen orta düzey stresi (KÖOS) olan
sıçanların hipokampal dokularının antikor mikroarray yöntemi ile incelendiği bir çalışma planlandı. Bu
amaçla, 1. 40 SD sıçanı, rastgele, eşit olarak normal,
model, kontrol, EA ve Prozac gruplarına ayrıldı. Depresyon, KÖOS ile sağlandı. GV 20 ve GV 29, EA için
kullanılırken, Prozac pozitif kontrol ilacı olarak kullanıldı. 2. KÖOS model 3’ün değerlendirilmesinde, açık
alan testi, şeker alımı ve vücut ağırlık ölçümü kullanıldı. Tüm grupların hipokampal dokuları toplanıp protein analizleri yapıldı. KÖOS’tan 28 gün sonra, kontrol grubu ile kıyaslandığında sıçan davranışları, şeker
alımı ve vücut ağırlığı, EA ve Prozac gruplarında bariz
olarak farklıyken, EA ve Prozac grupları arasında fark
yoktu. EGFR ve VEGF proteinleri, kontrol grubuna
kıyasla EA ve Prozac gruplarında baskılanmıştı. AKT
yolağında yer alan EGFR, hücre artımına ve farklılaşımına katkı sağlarken, MAPK yolağında bulunan
VEGF, sinir büyümesi ve anjiogenezisi kolaylaştırıp,
beyin mikroçevresini de düzenleyebilmektedir. Sonuç
olarak EA, KÖOS sıçanlarında etkin olarak depresyon
davranışlarını azalttı veya ortaya çıkışını engelledi.
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016
Etki, Prozac ile benzerdi. EA ve Prozac’ın depresyonu
tedavi etmesindeki mekanizma, hipokampal dokuda
pek çok yolaktaki protein tanımlanmalarının düzenlenmesiyle ilgiliydi. EA ve Prozac’ın depresyonu tedavide beyin mikroçevresini düzenleyerek etki ettiklerine işaret edecek şekilde VEGF, sinir rejenerasyonu ve
anjiogenezis ile yakından ilişkiliydi.
http://ac.els-cdn.com/S2213422015003303/1-s2.0S2213422015003303-main.pdf?_tid=a5b855ec071b-11e6-8177-00000aab0f26&acdnat=1461172
780_32f80c708ea3c6a46b10401638a12cc4
Kronik öngörülemeyen orta düzey stresle (KÖOS)
indüklenmiş depresyon sıçanlarında, elektroakupunkturun (EA) hipokampüste büyüme faktörü- 3
(TGF- 3), folistatin-benzeri protein-1 (FSL-1) ve
interleukin-1 (IL-1 ) oluşumuna etkisini incelemek
amacıyla erişkin, erkek Sprague- Dawley sıçanları
kontrol, model, model + EA, model + floksetin gruplarına ayrıldı. Hipokampüste TGF- 3, FSL-1 ve IL-1
düzeyleri, biotin ile işaretlenmiş protein çip teknolojisiyle çalışıldı. Kontrol grubu ile kıyaslandığında model
grubunda, TGF- 3 baskılanırken, FSL-1 ve IL-1 düzeyleri artmıştı. Model grubu ile kıyaslandığında da
model + EA ve model + floksetin gruplarında TGF3 artarken, FSL-1 ve IL-1 baskılanmıştı. Sonuçlar,
EA’nın hipokampal fonksiyon bozukluğunu floksetin
kadar etkili olarak, hipokampüste sinir farklılaşmasını kolaylaştırıp, apoptozu ve inflamasyonu önleyerek
düzelttiğini göstermiştir. EA, depresyon model sıçanlarda depresyon tedavisinde etkin bir yöntemdir.
http://ac.els-cdn.com/S2213422015003315/1-s2.0S2213422015003315-main.pdf?_tid=e840ffe0071b-11e6-b716-00000aab0f02&acdnat=1461172
892_3d0aaad0b4f7321e9707853b8e6696d2
İnme ve ilgili durumlarda akupunktur tedavisinin incelendiği klinik araştırmaları değerlendirmek üzere
PubMed, Cochrane Kitaplığı, Çin Ulusal Bilgi İnfrastrüktür Veri tabanı, Çin Biomedikal Literatürü, Chongqing VIP Çin Bilim ve Teknoloji Periyodikleri Veri tabanı ve Wanfang Verileri başlangıcından Eylül 2014’e
kadar tarandı. 2001 ve 2014 arasında 4’ü İngilizce,
39’u Çince olmak üzere yayınlanmış 43 sistematik
derleme ve meta- analiz bulundu. Derlemelerde yer
alan çalışma sayısı, 3–98 arasında değişirken, katılımcı
sayısı derleme başına 143-6144 idi. Çalışma konuları
arasında inme sonrası depresyon (6/43), inme sonrası
disfaji (5/43), inmeyi takiben afazi (4/43), inmeden
sonra hıçkırık (3/43), inme sonrası hareket bozuklukları (3/43), akut inme (3/43) ve benzerleri vardı.
Yedi çalışma, resussitasyonu da uyaran akupunktur
metodlarını içeren farklı akupunktur uygulamalarından (3/43) bahsederken, CT-eşliğinde çevreleme iğnelemesinden (1/43), skalp akupunkturundan (1/43)
ve gece yarısı - öğlen gel - git akupunkturundan da
(1/43) bahsedenler vardı. Bir çalışma, 17 çeşit akupunktur uygulamasını tartışmaktaydı. Varolan her
bir sistematik derlemenin tartışması zayıftı. Etkinliğe
yönelik olarak, akupunktur yapılmamasındansa yapılmasının daha etkin olduğu anlamına gelen 23 derleme pozitif sonuç rapor etmekteydi. 20 derlemede
ise, eldeki bulguların akupunkturun etkinliğini tam
olarak desteklemediği anlamına gelen, hem olumlu,
hem de olumsuz sonuç bildirilmişti. Kırkbir derlemede de daha fazla delil gerektiği sonucuna varılmıştı.
Geçtiğimiz on yılda akupunkturun inmedeki etkinliği
ile ilgili pek çok çalışma yapılmış olmakla birlikte, yarısı olumlu sonuç bildirirken, yarısında da akupunkturun inme tedavisindeki etkinliği belirsiz kalmıştır. Sonuç olarak, bu konuda daha güçlü çalışmalarla, daha
ileri delillere ihtiyaç vardır.
http://ac.els-cdn.com/S2213422015003352/1-s2.0S2213422015003352-main.pdf?_tid=fd397a80071b-11e6-85fe-00000aab0f26&acdnat=14611729
27_5232a33e2ca3403fe9a98536a2c07548
Primer dismenore, reprodüktif çağlarının bir döneminde kadınların hemen hemen yarısını etkiler. Prevalansından dolayı ve arkadaşlar, aile ve diğer tıbbi
profesyonellerin de bu fikri güçlendirmeleriyle, kadınlar period ağrısını normal kabul ederler. Akupunktur
ile bu ağrıyı tedavi etmeyi amaçlayan bir çalışmaya
katılmanın kadınlarda siklus, dismenore ve menstruasyonun diğer semptomlarına ilişkin düşüncelerini
değiştirip değiştirmeyeceğine yönelik çalışmada, ya51
Çeviri: Z. Işıl Birkan
kın zamanda 3 ay süreyle akupunktur ile primer dismenore tedavisine katılmış 12 Yeni Zelandalı kadın
seçildi. Kadınlar, yüz yüze görüşme için davet edilip,
görüşme sonuçları ve tedavi seyirleri analiz edildi.
Verilerin analizi, kadınlardaki genel sağlık ve kendi
menstrüel siklusları ile ilgili görüşlerindeki değişimi
ortaya koydu. ‘Period ağrısı, kadın olmanın doğal
bir parçası’, ‘Krampların tedavisinden daha fazlası’,
‘Kendi menstrüel siklusunun farkına varma’ olmak
üzere ilgili 3 ana tema tespit edildi. Kadınlar, ayrıca,
akupunkturistleri tarafından yapılan kendi siklusları
ile ilgili açıklamaların daha öncekilerden farklı olduğunu ve bunun da normal period ve ağrının nasıl kaçınılmaz olmadığı hakkındaki fikirlerini değiştirdiğini
belirttiler. Bu küçük örnekleme dayanarak, geleneksel Çin tıbbının sağladığı çerçeveyle kadınlara bedenlerini değerlendirmeleri için faklı bir yol gösterilirken,
kendi menstrüel siklusları ve period ağrısı hakkındaki
fikirleri de değişmiş oldu.
AKUT grupta, kognitif fonksiyon alanında (dorsolateral prefrontal korteks) deaktivasyon ve ağrı değerlendirme bölgesinde (inferior frontal girus) aktivasyon tespit edildi. KRONİK gruba göre AKUT grupta,
açık ihmal mod ağındaki (DMN) deaktivasyon güçlü
olarak gözlendi. Her iki grupta, iğnelenme/duyusal
uyaran nedeniyle somatosensoryal alan aktivasyonu
oluşurken, AKUT grupta daha fazla ağrı işleme, daha
az kognitif değerlendirme ve kronik ağrıda, akut ağrıya kıyasla daha çok komponenti olduğundan, DMN
değişiminde daha fazla ayrışma tespit edildi.
http://ac.els-cdn.com/S221342201500339X/1s2.0-S221342201500339X-main.
pdf?_tid=3993e128-071c-11e6-85fe00000aab0f26&acdnat=1461173028_e904856fba
d9d614ba0366ee2db57427
Hasta veri raporları temelinde elektroakupunktur
ve manuel akupunkturun depresyon tedavisindeki
etkinliğini araştırmak amacıyla hafif ve orta düzey
depresyonu olan 88 hasta, rastgele olarak paroksetin grubu (P) (n= 5), paroksetin + elektroakupunktur grubu (EA) (n=28) ve paroksetin + manuel akupunktur (MA) (n=25) gruplarına ayrıldı. Seksen sekiz
hastanın tamamına antidepresan olarak paroksetin
her sabah (ilk 2 gün 10 mg/gün, sonraki günler 20
mg/gün) 6 hafta boyunca per oral verildi. EA ve MA
gruplarına ayrıca, GV 20, GV 29, GB 20, SP 6, PC 6
noktalarına ve hastanın özel durumuna ilişkin kişiye
özel ilave farklı noktalara, 6 hafta boyunca otuzar
dakika akupunktur uygulandı. EA grubuna bir stimülatör (2/15 Hz alternan, LH-202H) ile GV 20, GB 20
ve GV 29 noktalarına uyarı verilirken, MA grubunda
akupunkturistler, iğneleri her 15 dakikada bir 5-10
saniye boyunca manipule ettiler. Tedavinin etkinliğini
değerlendirmek için, Hamilton Depresyon Değerlendirme Skalası (HAMD) ve Kendini Ölç Tıbbi Veri
Profili (MYMOP) tedavi öncesi ve sonrasında kullanıldı. Başlangıçta, gruplar arasında anlamlı bir fark
yoktu. Altı haftanın sonunda HAMD sonuçları, EA ve
MA gruplarında sırasıyla %92.00 ve %89.28 iken,
P grubunda %84.71 idi, yükseklik istatistiksel olarak
anlamlıydı, EA ve MA grupları arasında ise önemli
bir fark yoktu. Her 3 grup içinde HAMD ve MYMOP
Pek çok kompleks komponentten oluşan akupunktur
tedavisinin, bel ağrısında (BA) etkili olduğu bilinmekle
birlikte akut ve kronik ağrıdaki kesin etkisi tam olarak
bilinememektedir. Dahası kronik ağrının, hipersensitivite ve maladaptasyonla ilgisi bilinmektedir. Yirmi
üç bel ağrılı hasta, AKUT (n=12) ve KRONİK (n=11)
gruplarına ayrıldı. 3 T fonksiyonel MRI kullanıldı.
Akupunktur seanslarında her iki gruba da ST 36, SP
11 (sol) ve bilateral SP 13 noktalarına (her noktaya
yalancı-rastgele düzeninde, uyarılar arası aralığın 17.
8± 1. 7 sn olduğu beşer uyarı) uyarı başına yaklaşık
her iki sn için 2 Hz’lik uyarı verildi. Her iki grupta da
iğnelenme güvenilirliği, görsel uyarı ve somatosensoryal iğnelenme hissi deneyimlendi. Aynı zamanda
her iki grupta, somatosensoriyal bölgede (S I, S II,
anterior singulat korteks) ve dikkat ağında (anterior
insula) ortak aktivasyon gözlendi. KRONİK gruba kıyasla AKUT grupta, ağrı işleme alanında (nukleus akkumbens) daha fazla sinyal aktivasyonu kaydedildi.
52
http://ac.els-cdn.com/S2213422015003613/1s2.0-S2213422015003613-main.
pdf?_tid=527f36ce-071c-11e6-af9a00000aab0f6b&acdnat=1461173070_d4b63fcbf9e
13dd827c675f14aee6617
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016
skorları arasında önemli fark varken, iyileşme hızları
açısından bir fark yoktu. P grubuna kıyasla, EA ve MA
gruplarında tedavi sonrası her bir MYMOP parametresi bariz olarak daha düşüktü. Sonuçta akupunktur,
depresyon hastalarında HAMD ve MYMOP skorlarını
bariz olarak azalttı. Ek olarak akupunktur, konvansiyonel ilaç tedavisinin etkinliğini kolaylaştırmış ve kişilerin yaşam kaliteleri artacak şekilde, depresyonun
temel semptomlarını da azaltmıştır.
http://ac.els-cdn.com/S2213422015003601/1-s2.0S2213422015003601-main.pdf?_tid=6c0e40c6071c-11e6-8b78-00000aab0f26&acdnat=1461173
113_9198973038196aaa456c19966b645e1f
Karpal tünel sendromunda (KTS) primer sensorimotor kortekste yapısal ve fonksiyonel nöroplastisite
olur. KTS hastaları için akupunktur, subjektif (semptomlar) ve objektif (median sinir iletim hızı, SİH) verileri etkileyebilirken, mekanizma bilinmemektedir.
Çalışmaya median sinirin innerve ettiği parmaklara
uyan primer somatosensoriyal ve motor kortekslerdeki gri madde volümünün (GMV) ölçüldüğü 61 KTS
ve 40 sağlıklı kontrol hastası dahil edildi. Çalışma öncesi klinik ve MRI değerlendirmelerinin ardından KTS
hastaları rastgele olarak, lokal (n=21), distal (n=19)
ve yalancı (n=21) akupunktur (2 ay) gruplarına ayrıldı. Median sinirin innerve ettiği parmakların vibrotaktil uyarılmasına beynin verdiği yanıtların fMRI değerlendirmesinde ilgili bölgenin (İB) GMV ölçümünde
T1-ağırlıklı görüntüleme kullanıldı. İB, kontrlezyon
S1 aktivasyonu ve ipsilezyon S1 ve M1 deaktivasyon
kümeleri ile tanımlandı. GMV, VBM (DARTEL,SPM8)
kullanarak tahmin edildi. Klinik değerlendirme, 2. ve
3. parmaklarda SİH ve Boston KTS Anketi semptomatik/fonksiyonel skalası ile yapıldı. Tüm akupunktur
girişimleri, KTS hastalarının verilerini bariz olarak iyileştirdi. Lokal ve distal akupunktur grupları arasında
bir fark tespit edilmediğinden daha sonra iki grup,
tedavi grubu olarak birleştirildi. Yalancı akupunktura göre tedavi akupunkturu SİH’i bariz olarak artırdı.
Başlangıçta, önceki çalışmalarımızla uyumlu olarak,
kontrlezyonda S1’deki GMV azalma eğilimindeyken,
HC ile kıyaslandığında ipsilezyon M1 GMV, KTS hastalarında daha büyüktü. Yalancı akupunktura naza-
ran tedavi akupunkturu, ipsilezyon M1 volümünü
azalttı. Dahası tedavi akupunkturu sonrası ipsilezyon
M1 volümündeki değişiklik, SİH’deki değişiklikle ilişkiliydi. Subjektif verilerle bir ilişki tespit edilmezken,
ipsilezyon S1’de de önemli bir değişiklik saptanmadı.
Sonuç olarak tedavi akupunkturu, KTS’de semptomları ve periferik sinir iletimini iyileştirmektedir. Akupunktur, aynı zamanda yapısal beyin plastisitesini
de geliştirmektedir ve GMV’ deki düzelme daha çok
median sinir fonksiyonlarının objektif ölçümleri ile
yakından ilişkilidir.
http://ac.els-cdn.com/S2213422015003753/1-s2.0S2213422015003753-main.pdf?_tid=7f4c2eaa071c-11e6-a4ea-00000aab0f27&acdnat=14611731
45_5095f7582513b2b48c133f724b5c5035
Demans, dünya genelinde yaklaşık 24.3 milyon insanı etkileyen nörodejeneratif bir hastalıktır. Bakım
veren, bakım alan ve toplumsal yaygın etkileriyle, demanslı hasta bakıcılarının üzerindeki sorumluluk çok
değerlidir. Transandantal meditasyon (TM) gibi gevşeme tekniklerinin yararlı olduğu sağlıklı çalışanlarda
gösterilmiştir. Demanslı hastalara bakım verenlerde
TM’ nin psikolojik stres, yaşam kalitesi, duygusal ve
zihinsel fonksiyonlara etkisini incelemek üzere prospektif, çok merkezli, toplum temelli, rastgele bekleme liste kontrollu pilot çalışmada toplumda yaşayan, tanı konmuş demans hastası bakıcıları rastgele
12 hafta (14 st) TM eğitim programına veya kontrol
bekleme listesine ayrıldı. Katılımcılar, yaşam kalitesi,
stres, affekt, kognitif fonksiyonlar ve yan etkiler açısından incelendi, ayrıca programın uygulanabilirliği
de değerlendirildi. Kontrol grubuna kıyasla TM grubunda zamana karşı WebNöro hız skorlarındaki gelişme, bariz yüksekti. Gruplar arasında zaman içinde
primer ve sekonder verilerdeki değişiklikler, istatistiksel olarak bir anlam kazanmadı. Ancak TM grubunda
WebNöro hız skorları, depresyon ve olumsuz ikilem
skorlarında olumlu yönde bir değişim eğilimi vardı.
TM grubunun %63’ünde istenmeyen etkiler gözlendi. Bunlar, geçici, hafif ve orta şiddetteydi ve TM ile
ilgili oldukları kesin değildi. TM eğitimi alan bakıcılarda, çeşitli düzeylerde zihinsel fonksiyonlar, duygu
durumu, yaşam kalitesi ve streste iyileşme izlendi. Bu
53
Çeviri: Z. Işıl Birkan
pilot çalışma ile kesin kanıya varmak mümkün değildir, bunun için daha büyük ölçekli çalışmalara ihtiyaç
vardır.
http://bmccomplementalternmed.biomedcentral.
com/articles/10.1186/s12906-015-0666-8
Kronik gerilim tipi baş ağrısı (KGTB), hemen hemen
günlük baş ağrıları ve santral sensitizasyonla karakterizedir ve bu sebeple de elektroakupunktur (EA)
yararlı olabilir. Santral sinir sistemi (SSS) plastisitesi,
bir nöroplastisite mediatörü olan, beyin-kökenli nörotropik faktör (BKNF) ile serumdan takip edilebilir.
KGTB’de EA analjezisinin nöroplastisite temelli olduğu hipotezini sınamak amacıyla randomize, kör,
plasebo kontrollu çapraz karşılaştırmalı, 18-60 yaş
arası kadınlar çalışmaya dahil edildi, 30 dakika süreyle servikal bölgeye haftada 2 kez uygulanan toplam 10 EA seansı (2-10 Hz, şiddeti toleransa bağlı), yalancı girişim ile kıyaslandı. Tedavi düzeninde,
2 haftalık arınma dönemi vardı. Temel verilerimiz,
10 cm vizüel analog skala (VAS) ve BKNF idi. Çalışmaya katılan 34 hastadan 29’u protokolu tamamladı. Ağrının hafifletilmesinde EA, yalancı uygulamadan başarılıydı. Devam eden etkiyi göstermek üzere,
tedavi düzenine bağlı olarak VAS skorları değişti. Çeşitli regresyonlar kullanarak, serum BKNF düzeyleri,
Hamilton depresyon değerlendirme skalasına (HDDS)
ve VAS skorlarına uyarlandı. İlk uygulama döneminin sonunda uyarlanmış BKNF düzeyleri, EA fazında
daha yüksekti. Uyarlanmış BKNF ile de gösterildiği
gibi, EA analjezisi, nöroplastisite ile ilgiliydi. EA ağrı
modülasyonu ve BKNF salınımı, uygulama sırasındaki
SSS’nin durumuna bağlıdır. Ayrıca, depresyon ve girişimin zamanlaması ile de bağlantısı vardır.
http://bmccomplementalternmed.biomedcentral.
com/articles/10.1186/s12906-015-0664-x
Akupunkturun glokom üzerine etkisini izlemek amacıyla primer geniş açılı glokomu olan, göz içi basıncı
(GİB) stabil seyreden, gönüllü 22 hasta, rastgele olarak göz ile ilgili nokta akupunkturu ve göz ile ilgili
olmayan nokta akupunkturu şeklinde 2 gruba ayrıldı.
54
On iki seans akupunkturu takiben gruplar çaprazlandı. GİB, kan basıncı (KB), kalp hızı (KH), düzeltilmiş görme keskinliği (DGK), görme alanı (GA), optik
disk ve peripapiller retinal sinir lifi katmanı (PRSLK)
ölçümleri, komplians ve yan etki takibi yapıldı. On bir
hasta çalışmayı tamamladı, 8 hasta kişisel nedenlerle,
3 hasta da iğne hassasiyeti veya diğer gözde GİB artışı (8 mmHg) ile çalışmayı bıraktı. Bir akupunktur seansını takiben, hem göz noktaları grubunda (12.9 ±
1.8 mmHg’ dan 13.6 ± 2.0 mm Hg’ ya), hem de gözdışı nokta grubunda (13.0 ± 1.5 mmHg’ dan 13.5 ±
1.7 mmHg’ya) ortalama GİB hafif düzeyde yükseldi.
Her iki grupta da 12 seanslık serinin sonunda KH,
diurnal GiB ve DGK’da anlamlı bir değişiklik gözlenmedi. Göz dışı nokta serisinde 12 seansın sonunda
sistolik ve diastolik KB’de düşüş saptandı. Optik disk,
PRSLK ve GA’da bir fark saptanmadı. Akupunkturun
diurnal GİB’e ve DGK’ye bir etkisi yoktur, ancak hemen seansı takiben GİB’ de geçici bir yükselmeye sebep olabilir. KB, göz noktaları ile değil, ama göz dışı
noktalarla düşmüştür. Komplians ve istenmeyen etki
olasılığı düşüktür.
http://www.ajo.com/article/S0002-9394(15)002366/abstract
Depresyon ve şizofrenili hastalarda ek tedavi olarak
akupunkturun yeri ve etki mekanizmasını derlemek
için 4 veri tabanı (Medline, Scopus, ERIC ve Cochrane Library) 31 Mart 2014 tarihine kadar tarandı.
Depresyon ve şizofreni üzerine yazılmış sistematik
derleme ve meta analizler incelendi. Şizofreni ilgili
olan araştırmaların azlığı nedeniyle, bunlarda rastgele kontrollü çalışmalar ve vaka takdimleri de dahil
edildi. Depresyon tedavisinde akupunkturun kullanımı güvenilir olmakla birlikte, şizofrenide etkinliği ile
ilgili sınırlı sayıda delil bulundu. Psikiyatrik hastalarda akupunktur, özellikle uyku olmak üzere, yaşam
kalitesini yükseltmektedir. Beyin araştırmaları, akupunkturun limbik–paralimbik–neokortikal ağ (LPNN)
üzerinde düzenleyici ve normalleştirici etkiye sahip
olduğunu göstermiştir. LPNN, duygu ve uyku ile ilgili
olduğundan, bu akupunkturun yaşam ve uyku kalitesine etkisini açıklayabilir. Bu çalışmadan elde edilen
verilerle akupunkturun depresyonda etkili, şizofreni
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016
de ise daha az etkili bir ek tedavi olabileceği söylenebilir. Ancak kesin kanıt için geniş ölçekli çalışmalara
ihtiyaç vardır.
http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/26007331
Deqi, akupunkturun önemli bir komponenti olmakla birlikte, Deqi’ye beynin fonksiyonel yanıtı, henüz
fonksiyonel manyetik rezonans (fMRI) ile bütünüyle
desteklenmemiştir. Deqi oluşturan koşulları test etmek, Deqi’nin etkilerini, farklı derinliklerde akupunktur cevabını ve beyinde fMRI kan oksijen düzeyi bağımlı (KODB) sinyal şiddetini araştırmak üzere sağlıklı
kişilere (n=16), UB 40’a bir yüzeyel iğneleme (2 mm),
bir de derin iğneleme (10-20 mm) sırasında istirahat
döneminde fMRI (id- fMRI) uygulandı. Yüzeyel iğnelemede 16 kişi, hafif derecede delici bir ağrı hissetti,
hiç birinde tam bir Deqi hissi oluşmadı. Derin iğnelemede ise 14 kişi Deqi hissederken, 2 kişide keskin bir
ağrı oldu. Derin iğneleme tam Deqi hissi, beynin pek
çok düzeyinde ve serebellumda nöral aktiviteyi modüle etmiş, ihmal mod (default mode) ağı (DMN) ve
ağrı matriks ağı (AMA) fonksiyonel bağlantısını azaltırken, sağ posterior serebellar lob, sol parahipokampal girus, talamus ve tamamlayıcı motor alandaki
fonksiyonel bağlantıyı da artırmıştır. Yüzeyel iğneleme sırasında ise beynin sağ taraf ağlarında (presantral girus, superior frontal girus, serebellar tonsil) ve
her iki taraf talamus fonksiyonel bağlantısında artış,
dahası sağ medial prefrontal korteks fonksiyonel
bağlantısında da azalma gözlenmiştir. Sonuç olarak
derin iğnelemenin, çok çeşitli derin doku ve sinir liflerini etkileyebileceği görüşünden hareketle derin
iğneleme Deqi hissi hemodinamik cevabı hipotezi,
akupunkturun Deqi etkisini oluşturmak için limbikparalimbik-neokortikal ağı (LPNA) modülasyonu ile
desteklenmektedir. LPNA ve DMN arasındaki benzerlik derin iğnelemenin, multipl modülasyon etkileri
için önemli intrinsik beyin ağlarını mobilize ettiğini
düşündürmektedir.
http://www.complementarytherapiesinmedicine.
com/article/S0965-2299(16)30004-8/abstract
Elektroakupunkturun (EA), antiinflamatuar ve çeşitli
metabolik yollarla da ilişkisi olan pleiomorfik etkileri vardır. EA’nın, antiinflamatuar etkisini ve beyaz
yağ dokusunda hipoksi ile indüklenen faktörler -1
(HIF1- )- bağımlı yolaklar üzerinden kilo alımını önlediği hipotezini araştırmak üzere fareler 4 gruba
ayrıldı: obez olmayanlar, ob/ob olup EA uygulanmayanlar, ob/ob olup 22 haftalıkken günaşırı 3 tedavi
alanlar, ob/ob olup 21- 22 haftalıkken günaşırı 7 tedavi alanlar. Bu amaçla, ST 36’a 10 dk süreyle düşük
frekanslı (2 Hz) EA uygulandı. Yirmi iki haftalıkken
plazmada lipid, glukoz, diğer metabolitler ve ilgili
markerlar standart yöntemlerle ölçüldü. Yağ dokusu
immün histokimyasal boyama ile değerlendirildi, yağ
doku ekstresi gerçek zamanlı kimyasal yöntemlerle
kantitatif olarak analiz edildi. EA tedavisi, ob/ ob farelerde yağ dokusu inflamasyonunda ve önemli ölçüde
yağ dokusu kitlesiyle, liposit boyutlarında azalma ile
birlikteydi. Obez farelerde HIF- proteinlerinde artış
saptanırken, EA’da yağ dokusundaki hipoksik etkiyi
inhibe etme yönünde bariz bir eğilim gözlendi. EA tedavisinden sonra ayrıca, hipoksi ile ilgili genlerin (vasküler endotelial büyüme faktörü A, VEGFA; glukoz
taşıyıcı tip 1, Slc2al; glutatyon peroksidaz 1, GPX1)
ve inflamasyon ile ilgili genlerin (TNF- , IL-6, MCP-1)
yağ dokuda tanımlanma düzeyleri düşüş gösterdi. EA
tedavisi, makrofajların yenilenme ve infiltrasyonlarını
da azaltırken, aynı zamanda NF-KB’deki azalma ve
IkB ’daki artışın yağ dokudaki inflamatuar süreçte
olan azalma ile korele gittiği görüldü. Obez farelerde
TNF- , IL-6 and IL-1 gibi inflamatuar sitokin düzeylerindeki azalma da bu fenomene paralel seyretti. Dolayısıyla, EA’nın HIF-1 bağımlı yolların modülasyonu
ve inflamatuar cevap üzerinden obez farelerde kilo
alımını önlediği sonucuna varıldı.
http://bmccomplementalternmed.biomedcentral.
com/articles/10.1186/s12906-015-0977-9
Meme kanserinden kurtulanlar arasında ateş basmaları, sık rastlanan ve zora sokan bir semptomdur. Bu
soruna yönelik gabapentine (GP) karşı elektroakupunkturun (EA) etkisini, özellikle plasebo ve nosebo
etkilere de odaklanarak, araştıran rastgele kontrollu
çalışmada günde en az 2 kez rahatsız edici sıcak bas55
Çeviri: Z. Işıl Birkan
maları olan 120 meme kanserinden kurtulan hasta
izlendi. Hastalar, rastgele günde bir kez uygulanmak
üzere 8 haftalık EA, GP veya plasebo (yalancı akupunktur (YA); yalancı hap (YH)) gruplarına ayrıldı.
Temel sonuç noktası, YA ve YH arasında sekizinci
haftada ateş basmaları kompozit skor (ABKS) değişimi, ikincil sonuç noktası ise gruplar arası kıyaslama
ve tedavi etkilerinin 24. haftadaki devamlılıklarıydı.
Sekizinci hafta ile birlikte YA, YH’ya göre ABKS’de
belirgin bir azalma meydana getirmişti. Tüm tedavi
grupları arasında ABKS’de ortalama azalma, en fazla
EA grubunda iken, bunu YA, GP ve YH izledi. İlaç
grupları, akupunktur gruplarına nazaran daha fazla
tedavi ile ilgili yan etkilere maruz kaldı: GP (%39.3),
YH (%20.0), EA (%16.7) ve YA (%3.1). Yirmi dördüncü hafta ile birlikte ABKS’deki azalma, en fazla
EA grubunda iken bunu YA, YH ve GP izledi. Sonuç
olarak ateş basmalarının tedavisinde akupunktur, ilaç
gruplarına göre daha fazla plasebo, daha az nosebo
etki oluştururken EA, meme kanserinden kurtulanlarda ateş basması tedavisinde, daha az yan etki ile
daha etkili bir tedavi olabilir. Ancak bu ilk sonuçların,
daha büyük rastgele kontrollu ve uzun dönem takipli
çalışmalarla doğrulanması gerekmektedir.
http://jco.ascopubs.org/content/early/2015/08/21/
JCO.2015.60.9412.abstract
Akupunktur, Çin’de inme tedavisi için sıklıkla kullanılan tamamlayıcı tedavi yöntemi olmakla birlikte
etkinliği ve güvenilirliği ile ilgili yeterli veri yoktur. Bu
amaçla, çok merkezli, tek körlü, rastgele kontrollü çalışmada iskemik inme sonrası 3-10 gün geçmiş olan,
tek kolu paralize 862 yatan hasta, standart bakım+
akupunktur ve sadece standart bakım gruplarına ayrıldı. Akupunktur, haftada 5 kere 3-4 hafta süreyle
uygulandı. Temel veriler: 1. Ölüm/Barthel indeksine
göre özürlülük, 2. Altı aydaki ölüm/hastane bakımı
idi. Altı ayda kontrol grubuna (102/396, %25.8) kıyasla, akupunktur grubunda (80/385, %20.7) ölüm
veya birisine bağımlı olma hali, daha azdı. Fayda, ≥10
seans akupunktur alan alt grupta gözlendi. Ölüm
veya hastane bakımı açılarından, her iki grup arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark yoktu. Her iki
grupta, sırasıyla hastaların %7.6 ve %8.3‘ünde ciddi
yan etkiler görüldü. Sonuç olarak akupunktur, suba56
kut dönem inme tedavisinde güvenilir görünmektedir.
http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/25873601
‘Aktiflik, neşelilik, adanmışlık, sakinlik’ gibi pozitif,
‘öfke, kaygı, depresyon, bitkinlik’ gibi negatif duygu
durum tanımlamaları, akupunkturun beyin yapıları
üzerine etkisini değerlendiren yeni bir yöntemin tanıtımında kullanıldı. Baskın negatif duygu durumunda, kronik hastalıkları olan kişilere, pozitif ve negatif
beyin yapıları üzerine etkisi olduğu literatürde bilinen
noktalara akupunktur yapıldı. On akupunktur seansı
sonrasında tükenmişlik sendromlu (n=10) ve kronik
ağrılı kadın hastalar (n=22), pozitif skalada artış, negatif skalada bariz azalma gösterdi. Beş tükenmişlik
sendromu hastasında, akupunktur iğnesinin rotasyonu ile, mutad olmayan yavaş yüksek amplitüdlü EEG
dalgalarında ani ve hızlı bir baskılanma gözlemlendi.
Uyanık hastada ilk kez tanımlanmış olan bu EEG dalgası, 10 seansı takiben kayboldu, ancak akupunktursuz 1-1.5 yıldan sonra kademeli olarak geri geldi.
Buna pozitif ruh halinde bozulma ve negatif ruh haline dönme de eşlik etti. On seanstan sonra hem erkek
(n=16), hem de kadın hastalar, ağrı şiddetinde bariz
bir azalma rapor etti. Ancak sadece kadın hastalar,
başlangıç ağrı şiddetiyle ağrı tedavisi arasında doğrusal bir ilişki gösterirken, aynı zamanda ağrı şiddeti
ve akupunktur seansı sırasında kalp hızı düşüşlerinin
eşlik ettiği duygu durumu değişiklikleri arasında da
doğrusal ilişki gözlendi. Bireysel akupunktur - beyin
ilişkisini ortaya çıkarmada, duygu durum kayıtlarının
duyarlı ve spesifik yeni bir yöntem olduğu savını ileri
sürmekteyiz.
http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/26025590
Akupunktur ve farmakopunkturun tümör tedavisinde etkili olduğu bilinmektedir. Ancak tedavideki
etkinlikleri henüz rapor edilmemiş olan rekürren oligodendrogliomalı, intrakranial kanama ile tanısı konmuş, beklenen yaşam süresi 3-6 ay olan, 54 yaşında
erkek hastaya her gün akupunktur ve haftada bir
kez de dağ ginsengi ve arı venomu ile farmakopunktur uygulandı. On sekiz aylık bir tedavinin ardından,
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016
manyetik rezonans görüntülemede tümör kitlesi, bariz olarak küçülmüş ve şiddetli nöbetler kaybolmuştu.
Bu vakada, akupunktur ve farmakopunkturun birlikte rekürren oligodendroglioma tedavisinde etkili olduğu görülmüştür.
http://ac.els-cdn.com/S2005290115000515/1-s2.0S2005290115000515-main.pdf?_tid=6e1b0d740724-11e6-8a00-00000aab0f02&acdnat=1461176
552_63e936cf824865469604e8ac3d2b243f
ST 36 noktasının çeşitli ajanlarla enjeksiyonunun
postoperatif ileus (POİ) üzerine etkisini araştırmak
üzere elektronik veri tabanlarında rastgele kontrollu çalışmalar, başlangıcından 1 Şubat 2015’ e kadar
tarandı. Otuz çalışma, 2967 katılımcı ile dahil edildi.
Tüm çalışmaların metodolojik kalitesi zayıftı. İlk gaz
çıkarma zamanı açısından metaanalizler, klasik bakım ile kıyaslandığında ST 36 noktasının neostigmin,
vitamin B1 ve metoklopramid ile enjeksiyonundan
yanaydı. Vitamin B1’in intramüsküler enjeksiyonu ile
kıyaslandığında ise bulgular, ST 36 enjeksiyonu lehine idi. Benzer şekilde, barsak seslerinin düzelmesi ve
ilk defakasyon zamanı açılarından da ST 36 nokta enjeksiyonunun olumlu etkileri vardı. Sonuç olarak, ST
36 noktasının çeşitli ajanlarla enjeksiyonunun POİ’yi
önleyici etkisi vardır. Dahil edilen bazı çalışmalardaki
istenmeyen etkiler nedeniyle güvenilirlik kesin değildir. Zayıf metodolojik kalite ve yayınlardaki bazı çelişkiler nedenleriyle kesin sonuca varabilmek için büyük
çaplı, ileri çalışmalara ihtiyaç vardır.
http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/26051583
Diz osteoartriti (OA), sık rastlanılan, kişiyi güçsüz bırakan bir sorundur. Proloterapi (hipertonik dekstroz
enjeksiyonu) ise kronik kas- iskelet sistemi hastalıklarında kullanılan bir enjeksiyon tedavisidir. Son 52
haftalık, rastgele kontrollu, açık etiketli çalışmalarda
diz OA’ya spesifik verilerde, başlangıç, kör salin enjeksiyonu ve ev egzersizleri ile kıyaslandığında, bariz
bir iyileşme rapor edilmiştir. Ancak, proloterapinin
uzun dönem etkileri bilinmemektedir. Bu amaçla,
OA’lı erişkin hastalarda diz ağrısı, fonksiyonu ve sertliği üzerine proloterapinin uzun dönem etkinliğini
araştırmak üzere 52 haftalık proloterapi çalışmasını
tamamlayan, hafif- şiddetli diz OA’lı, hastane dışı
hastalar değerlendirmeye alındı. Katılımcılara 3-5
aylık girişim uygulanıp, başlangıç, 12, 26, 52 hafta
ve 2.5 yılda Western Ontario McMaster Üniversitesi
Osteoartrit İndeksi (WOMAC, 0–100 puan) skorları
ölçülmüştür. 65 katılımcıya başlangıçtaki 17 haftalık
tedavi döneminde 4.6 ± 0.69 enjeksiyon seansı uygulanmıştır. Elli iki haftalık çalışma döneminde, WOMAC skorlarında, 12 haftada 13.8 ± 17.4 puandan,
2.5±0.6 yıldaki (1. 6–3.5 yıl aralığı) takip analizinde
20.9 ± 2.8 puana doğru anlamlı bir artış gözlenmiştir. Proloterapi, ortalama 2. 5 yıllık takipte katılımcıların OA ağrı, fonksiyon ve sertlik skorlarında iyileşme
sağlayan, güvenilir bir tedavi olarak izlenmiştir. Diğer
konservatif tedavilerden sonuç alamayan diz OA’lı
hastalarda uygun bir tedavi olabileceği kanısına varılmıştır.
http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/
PMC3659139/
Ürolitiazise bağlı renal kolik ağrısının tedavisinde diklofenak, asetaminofen ve akupunkturun etkinliklerini araştırmak üzere hastalar, rastgele olarak grup
I (n=40) intravenöz asetaminofen, grup II (n=41)
akupunktur ve grup III (n=40) 75 mg diklofenak sodyum intramüsküler enjeksiyonu gruplarına ayrılmıştır. Ağrı şiddetinin değerlendirilmesinde 10, 30, 60
ve 120 dakika sonrasında Vizüel Analog Skala (VAS)
ve Sözel Değerlendirme Skalası (VRS) kullanılmıştır.
On dakika sonrasında, en belirgini grup II’de olmak
üzere, her 3 grupta da VAS ve VRS skorlarında düşüş izlendi. Otuzuncu dakikada, grup III’deki azalma,
grup II’ye oranla bariz daha fazlaydı. Altmış dakika
sonrasında grup I ve grup III’deki ortalama VAS skorları benzerdi. Grup III’ün ortalama VAS skorları, grup
II’ye göre daha düşüktü. Yüz yirmi dakika sonrasında yapılan VAS skoru değerlendirmesinde sonuçlar,
grup I ve grup III arasında benzerdi. Aynı dönemde
yapılan VRS değerlendirmeleri de VAS ile benzerdi.
Sonuç olarak, nonsteroidal antiinflamatuar ilaç ve
asetaminofen kullanımının riskli olduğu, renal kolikli
hastalarda akupunktur, alternatif bir tedavi yöntemi
olarak ortaya çıkmaktadır.
http://www.ajemjournal.com/article/S07356757(15)00122-9/abstract
57
Tarih Köşesi
Ankara Akupunktur 2016; 4 (1): 58-62
SAĞLIK BAKANI DR. METE TAN’IN ÇİN ZİYARETİ VE
AKUPUNKTUR
H. Volkan ACAR
Doç. Dr., Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Kliniği, ANKARA
5 Ocak 1978 – 12 Kasım 1979 tarihleri arasında Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı olarak görev yapan
Dr. Mete TAN, bakanlığı sırasında iz bırakmış isimler arasında yer almaktadır. Afyon Milletvekili
Dr. Mete TAN’ın kamuoyundaki ve sağlık camiasındaki asıl bilinirliği, mimarı olduğu Tam Gün Yasası’ndan
kaynaklanmaktadır. Ancak bunun yanında Dr. Mete TAN, akupunktur camiası açısından da önemli bir yere
sahiptir.
Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı Dr. Mete TAN, beraberindeki bir heyetle birlikte 1978 yılında Çin’e resmi
bir ziyarette bulunur. Çin’de farklı şehirlerde incelemelerde bulunup görüşmeler yapan Bakan, ziyaret
dönüşü Çin izlenimlerini gazete sayfalarında kaleme
alır. Dr. Mete TAN’ın izlenimleri, Milliyet Gazetesi’nin
18-20 Ağustos 1978 tarihli nüshalarında üç günlük
bir dizi yazıyla okuyuculara aktarılır.
Bu yazı dizisinin bizim açımızdan önemi ise Dr. TAN’ın
izlenimlerinde, geleneksel Çin tıbbı ve akupunktur
konusuna da geniş yer ayırmış olmasıdır. Akupunk-
İletişim Bilgileri: H. Volkan ACAR, Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi Anestezi Kliniği, Altındağ-ANKARA
Tel: 0312-59533184 [email protected]
58
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016
nın, “Batı tıbbı ile Çin tıbbının koordineli kullanımı” olduğunu belirtir. Dr. Mete TAN’a göre bitkisel
tedavi ve akupunktur, Çin sağlık sisteminde yaygın
olarak kullanılmaktadır:
Doktorlar
Sağlık Evi Önünde
turun ilk kez bir Bakan düzeyinde Çin’de incelenmiş
ve sonrasında da üç gün boyunca geniş kitlelere
aktarılmış olması, hem bilinirliğinin artması hem de
halk ve hekimler nezdinde itibar kazanması açısından
akupunktura büyük katkı sağlamıştır.
Yazı dizisinin ilk gününde, gazetenin ilk sayfasında
yayınlanan tanıtım cümleleri şu şekildedir: Çin’de
Resmi Bir Gezi Yapan ve İncelemelerde Bulunan
Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı Dr. Mete Tan
Çin’deki Sağlık Sistemi, İlaç Sanayii ve Akupunktur Tedavisi Konularındaki İzlenimlerini Milliyet
İçin Yazdı.
18 Ağustos 1978 tarihli bu sayıda, hemen hemen tümüyle Geleneksel Çin Tıbbı ve akupunktur hakkında
bilgiler verilmiştir.
Çin Devletinin Geleneksel Çin Tıbbıyla İlgili Politikası
Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı, önce geleneksel Çin
tıbbından bahseder. Bu kapsamda idari olarak alınan
kararları anlatır ve Çin hükümetinin sağlık politikası-
Bugünkü Çin, Mao’nun “Çin hekimliği ile Batı hekimliği birleştirilmelidir” sloganının ışığı altında eski
Çin hekimliği ile batı hekimliğini birleştirme çabaları
içinde yeni bir Çin hekimliği ve eczacılığı meydana
getirmeyi hedef almıştır.
Onun için doğadan birçok bitkilerle elde edilen ilaçların, akupunktür tedavisi ve bilhassa bazı cerrahi müdahalelerde (kırık vs gibi) kullanılan bazı eski Çin’de
kullanılmış olan aletler ile birlikte, bugünkü modern
tıbbı birleştirerek hastaları tedavi etme yöntemini benimsemiştir.
Çinliler bu şekilde yapılan tedavilerin, hastaların iyileştirilmesini çok çabuklaştırdıklarını iddia etmektedirler. Örneğin büyük yanıklarda Çin’in bazı geleneksel ilaçlarını kullanırken batı hekimliğinde kullanılan
anestezik pomatlara ihtiyaç hissedilmemektedir.
Eğitim tugaylarında bulunan sağlık evlerinin bahçesinin 2 dönümlük bir bölümünde yetiştirilen nebatlardan, bu tugaylarda bulunan tablet makinaları ile
köyde bizzat imal edilen bu ilaçlar Çin’de yüzde 40
nisbetinde kullanılmaktadır. Bu bitkiler koparılarak
bazı kimyevi metodlarla içindeki ana madde tecrit
ediliyor ve ara maddelerle yoğrularak tablet haline
veya draje haline getiriliyor ve halka veriliyor. Daha
ziyade astımda, diyarede ve antipiretik olarak (ateş
düşürücü) ilaçların çok etkili olduğunu bizzat gözlemledim.
Toplam olarak Çin’de 5000 tür doğal ilaç var ve bu
ilaçları muhtelif hastalıklarda kullanıyorlar. Hastanelerde geleneksel Çin hekimliği poliklinikleri ile modern poliklinikler yan yana hastalara hizmet etmektedir.
Akupunktur
Daha sonra Dr. Mete TAN, akupunktur konusuna geçer. Akupunkturun geçmişinden, uygulama yöntemlerinden ve endikasyonlarından bahseder. Bakan’ın
59
H. Volkan ACAR
akupunktur konusunda verdiği genel bilgiler şunlardır:
ğını söylemektedirler. Keza açık kalp ameliyatlarının
da akupunktür ile yapıldığını izledim.
Çin’in tedavi edici hizmetlerinin kendine has bir bölümünü de akupunktür teşkil ediyor. Eskiden Çin’de
akupunktür sadece ağrıları kesmek için kullanılırdı.
2000 yılı aşan bir zamandan beri Çin’de akupunktür
uygulanmaktadır. İlk kez ağrıları kesmek için kullanılan akupunktür sonraları hastalıkların tedavisi alanına
da sokulmuş ve çok başarılı neticeler alınmış.
Çin, Dünya Sağlık Örgütü’nün talebi üzerine 3 ve 6
ay kadar süren akupunktür kursları açmıştır. Buraya
dünya milletlerinden 3-5’er kişilik gruplar halinde
kursiyerler gelmekte ve akupunktür öğrenmektedirler.
Yabancı ülkelerde yalnız akupunktür anestezisi üzerinde durulmaktadır. Ama akupunktür ile tedavide
mühim şamalar olduğunu da unutmamak gerekiyor. Bilhassa kalp ve damar hastalıkları, yüz ve diğer
felçler, beyin damarı hastalıkları, adet bozuklukları,
böbrek hastalıkları, ishal, diabet, kemik hastalıkları,
göz hastalıkları ve angına pectoris gibi hastalıklar, o
hastalığın vücuttaki akupunktür noktaları saptanarak
paslanmaz çelikten olan çok ince akupunktür iğnelerini bu noktalara sokarak tedavi edilmektedir. Eğer
iğne yerini bulmuşsa hasta iğneyi sokarken bir elektriklenme olduğunu hissederek haber vermiştir.
Akupunktur Anestezisi ve Akupunktur Eğitimi
Yazı dizisinin bu bölümünde, bir dönem Çin’de çok
popüler olan akupunktur anestezisinden ve yabancı
hekimler için organize edilen akupunktur kurslarından da bahsedilir.
Bilhassa akupunktür anestezisi fevkalade ileri bir düzeye ulaşmış bulunuyor. Vücudun uyuşturulacak olan
yerlerinin saptanan noktalarına konulan aynı iğnelere
galvanik bir akım vermekle o bölgede tam bir anestezi temin edilmektedir. Bilhassa baş ve boyun cerrahisinde fevkalade olumlu neticeler alınmakta olan
bu metod halen Avrupa’nın birçok bölgelerinde de
uygulanmaktadır. Örneğin, kulağın kepçesinde bulunan 4 yere konulan iğnelerle buradan geçirilen akım
neticesinde bütün kafatasının uyuşması ile yapılan bir
beyin tümörü ameliyatının, hastanın el ve ayaklarının
bağlanmadığı halde, konuşularak bitirildiğine tanık
oldum. Gene el ve ayaktaki muayyen noktalara yapılan akupunktür ile husule gelen anestezi neticesinde bir tükürük bezi tümörünün çıkarılışını gördüm.
Şanghay ilinde 15.000 ameliyatın bu şekilde yapıldı60
Akupunkturun Etki Mekanizması
Sağlık Bakanı bu genel bilgileri verdikten sonra, akupunkturun etki mekanizması üzerinde durur. Akupunkturun etki mekanizmaları konusunda Çin’de
yapılan bilimsel çalışmalara değinen Dr. Mete TAN,
çalışmalardan örnekler de verir:
Çinliler geleneksel olarak tatbik ettikleri akupunktür
tedavisinin bilimsel izahı için büyük gayretler sarfetmektedirler. Bunun için Pekin’de hem akupunktür
teorisini inceleyen, hem de akupunktür tedavisi yapan bir müesseseyi gezdik. Burada o hastalığa göre
vücudun muayyen yerlerinde tesbit edilen noktalara sokulan iğnelerle 10-15 seans devam eden tedavi sonucunda birçok angına pectorisli ve yüz felçli
hastanın iyileştiğini izledik. Ayrıca burada fizyoloji,
biyokimya, patolojik anatomi ve histoloji alanında
deneysel araştırmalar yapılarak akupunktür tedavisinin bilimsel yönünü araştırıyorlar. Bu tedavinin nasıl
olduğunu inceleyen iki görüş vardır:
1- Sinir teorisi ile akupunktürü izah etmek.
2- Bilinmeyen başka bir teoriyi araştırmaktır.
Bunun için enstitüde yapılan çalışmaların yanısıra,
örneğin bir koroner hastası tedaviden evvel ve tedaviden sonra E.G. ile kontrol edilerek neticelerine
bakılmakta, geleneksel Çin tıbbı ile iyi edilen hastaların modern tıbbi cihazlarla kontrolları yapılmaktadır.
Akupunktür tedavisini 200’den fazla hastalıkta kullanan Çinliler, bunun özellikle 70 civarı hastalıkta tam
etkisi olduğunu söylüyorlar.
Çıplak Ayaklı Doktorlar
Yazı dizisinin ikinci günü olan 19 Ağustos 1978’de
Çin’in sağlık hizmetleri organizasyonu açıklanır. Bu
bölümlerde Çin’in ekonomik yapılanma hiyerarşisin-
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016
ve tedavi edici hekimlik hizmetleri yanında geleneksel Çin tıbbı kapsamında kullanılan bitkisel ürünlerin
yetiştirilmesi ve imalatından da sorumludurlar:
Bu çıplak ayaklı doktorlar sağlık evinde 2-3 dönüm
arazide, hastalıklarda kullanılan birçok çiçeklerin ekilmesinde, onların toplanmasında ve ocaklarda bulunan tablet makinelerinde bunların yutulur hale getirilmesinde görev yapıyorlar.
Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı Dr. Mete Tan, bir sağlık
evinde çıplak ayaklı doktorlarla...
Geleneksel Çin Tıbbı ve Geleneksel Çin Eczacılığı
Eğitimi
Milliyet Gazetesi’nin 20 Ağustos 1978 nüshasında
yazı dizisinin son bölümü yer alır. Bu son bölüm Çin
tıbbı eğitimine, sağlık hizmetlerinin finansmanına
ve hiyerarşik yapıdaki sağlık kurumlarında yürütülen
hizmetlere ayırmıştır. Bu kapsamda Dr. Mete TAN’ın
Çin tıbbı ve Çin eczacılığı eğitimi ile ilgili olarak aktardığı bilgiler şu şekildedir:
Çin devriminde nüfus 500 milyon iken 950.000 doktor vardı: 220.000 Çin hekimliği doktoru, 320.000
tıp mezunu doktor ve 400.000 asistan.
Çıplak ayaklı
doktorlar sağlık
evlerinin bahçesinde,
hastalıklarda
kullanılan pek
çok bitkiyi de
yetiştiriyorlar.
de yer alan üretim ekibi, üretim tugayı ve komünler
ile bu yapıların sağlık birimleri olan sağlık evi ve sağlık
ocaklarından bahsedilir. Ayrıca bu birimlerde görev
yapan çıplak ayaklı doktorların eğitim ve çalışma koşulları aktarılır ve çıplak ayaklı doktorların sağlık evi ve
sağlık ocaklarında yürüttükleri hizmetler, ilçe sağlık
okulunda aldıkları eğitim ve eğitim süreleri hakkında
bilgi verilir. Dr. Mete TAN’ın aktardığına göre çıplak
ayaklı doktorlar, çevre sağlığı, koruyucu hekimlik
Çin devriminden sonra başkanları Mao’nun talimatlarına göre, geleneksel Çin tıbbı ve geleneksel Çin eczacılığı ile modern tıbbı birleştirerek bir sağlık hizmeti
vermeyi amaçlamışlardır. Akupunktür ve geleneksel
tıbba dayanan bu doktorlar yanında, yardımcı tıp
personeli de beraber çalışmaktadır. Geleneksel Çin
tıbbı için özel olarak kurulan bir hastane veya fakülte
yoktur. Öğrenciler yalnız kendi öğretmeni ile çalışarak geleneksel Çin hekimi oluyorlar.
Devrimden sonra ise tıp fakültelerinde batıdaki gibi
dersler verilmektedir. Okullarının yetiştirdiği öğrenciler mezun olduktan sonra Çin tıbbı ile batı tıbbının
üzerinde çalışarak, eski kuşak Çin hekimlerinin tecrübelerini devam ettirerek, bunlardan esinlenip yeni bir
karma hekimlik yaratmaktadırlar. Bu iki tıbbı birleştirme alanında olumlu olduğu kadar olumsuz tecrübeler de geçirilmiş. Bir süre tek taraflı olarak güçlerini
modern tıp üzerinde toplayan Çinliler, tek taraflı olarak muvaffak olamamışlar. Onun için Çin ve batı tıbbı
adı altında verilen dersleri çeşitli bölümlerle vermektedirler. Önce Çin tıbbı, sonra batı tıbbı, başka bir
61
H. Volkan ACAR
dönemde ise önce batı tıbbı sonra Çin tıbbı hakkında
dersler veriyorlar.
Bu yöntem Çin tıbbı ile batı tıbbı aralarındaki ilişkileri
iyi yürütebilmenin tek koşulu olmuştur. Birinci sınıf
öğrencileri okula henüz girdiğinde önce Çin tıbbı
dersleri, buna ek olarak ise batı tıbbı bilgileri veriliyor.
Bundan sonra ikinci noktada mirası bırakarak yenisini
yapmak eğitimine geçiliyor. Bu iki nokta arasındaki
ilişkiyi halletmek istemektedirler. Bütün arzuları geleneksel Çin tıbbını modern yöntemlerle inceleyip yükseltmek istemektedirler.
Öğrencilerine tarihten kalan mirasın özünü, bununla beraber modern yöntemlerle bu mirası devam
ettirmelerini yenisini yapmalarını ve düzenlemelerini
sağlamak için dersler vermektedirler. Bu tıp fakültelerinde liseden sonra 5 sene eğitim gören öğrenciler
hekim olmaktadırlar. Çin Eczacılığı Fakültesinde de
öğretim süresi 4 yıldır.
Bu sistem içinde devrimden sonra 220.000 kişi tıp
mezunu doktor olmuştur.
Sağlık Bakanı bunun dışında ilçe ve il sağlık örgütlenmesini anlatırken, bu kurumların kapasitelerini,
hangi hizmetleri verdiklerini ve ne tür ameliyatların
yapılabildiğini de anlatır. Bu bilgiler arasında yer alan
geleneksel Çin tıbbı ile ilgili bilgi şu şekildedir:
İlçe hastanelerinde poliklinikler hem geleneksel tıp,
hem de modern tıbba ait olmak üzere iki şekilde de
mevcut.
Sonuç
Başta da belirttiğimiz gibi, Sağlık ve Sosyal Yardım
Bakanı Dr. Mete TAN’ın 1978’de gerçekleştirdiği Çin
ziyareti ve sonrasında Milliyet Gazetesi’nin sayfalarında üç gün boyunca okuyuculara aktarılan gezi
izlenimleri, Türkiye’de akupunkturun tanınması açısından çok yararlı olmuştur. Üç günlük bu yazı dizisini hatırlamanın ve yeniden okumanın, Türkiye’deki
akupunktur camiası için önem taşıdığını düşünüyoruz.
62
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016
Güncel
Haber
Ankara Akupunktur 2016; 4 (1): 63-64
PAZARTESİ TOPLANTILARI
Dr. Ahmet DÖKER
Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürlüğü, Ankara
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Derneği’nin 15 gün arayla Pazartesi günleri düzenlediği bilimsel toplantılar 2015 yılında da aralıksız olarak devam etti. Bu toplantılarda yapılan sunumlar sonrasında her zaman
olduğu gibi bilimsel tartışmalara da geniş yer verildi. Sunum içeriklerine ait başlıklar ile anlatıcı ve tarih bilgileri
aşağıda yer almaktadır.
05.01.2015
Lumbal Disk Hernilerinde Temel Radyolojik
İncelemeler
Doç. Dr. Tülin YILDIRIM
19.01.2015
Ayurveda, Yoga ve Meditasyon
Sripad RAMARAY
02.02.2015
Periferik Diyabetik Nöropatide Akupunktur Tedavisi
Prof. Dr. Osman ÖZCAN
02.03.2015
Akupunkturun Etki Mekanizması
Doç. Dr. H. Volkan ACAR
16.03.2015
Bronşiyal Astımın Akupunkturla Tedavisi
Prof. Dr. Cemal ÇEVİK
30.03.2015
Tepkisel Yeme Bozukluklarında Analitik Hipnoterapi
Dr. Derya MÜFTÜOĞLU
06.04.2015
Acugraph Cihazı Tanıtımı
Dr. Recep ÇELİK
13.04.2015
Ağrı ve Spor Yaralanmalarında KasKanal Akupunktur Tekniği
Prof. Dr. Taner AYDIN
27.04.2015
Yara İyileşmesinde Akupunkturun Etkisi
Doç. Dr. Tuğrul CABIOĞLU
İletişim Bilgileri: Dr. Ahmet DÖKER, Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürlüğü, ANKARA
Tel: 0 505 950 03 51 [email protected]
63
Dr. Ahmet DÖKER
11.05.2015
Tibet Tıbbı’ndaki Türk Etkisi
Doç. Dr. H. Volkan ACAR
25.05.2015
Visseral Manuel Terapi: Olgu Sunumu
Dr. Salih SALMANLI
08.06.2015
Lateralizasyon ve Otizm
Prof. Dr. Şenol DANE
22.06.2015
Kulakta Otonom Sinir Sistemi ve Vaka Sunumu
Dr. Ayfer KUZULUGİL
06.07.2015
Yenileyen Enerji
Prof. Dr. Cemal ÇEVİK
26.10.2015
Anti-Aging Parametreleri ve Akupunkturla İlişkisi
Prof. Dr. Cemal ÇEVİK
09.11.2015
Kupa ve Hacamat
Uzm. Dr. Bülent ÇİVİTÇİ
Uzm. Dr. Demet TAŞ
16.11.2015
Ayurveda
Dr. VAİDYA
23.11.2015
İnsülin Direnci
Prof. Dr. Ahmet Serdar SOYDAN
30.11.2015
Akupunkturla Fibromiyalji Tedavisi
Prof. Dr. Cemal ÇEVİK
07.12.2015
Epigenetik ve Akupunktur
Prof. Dr. Osman ÖZCAN
14.12.2015
Kore Tıbbı İzlenimleri ve Parkinson Hastalarında
Akupunktur Uygulamaları
Prof. Dr. A. Banu ÇAYCI SİVRİ
21.12.2015
Erişkinlerde Temel ve İleri Yaşam Desteği
Doç. Dr. Can EYİGÖR
Doç. Dr. İnci KARA
64
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016
Güncel
Haber
Ankara Akupunktur 2016; 4 (1): 65-70
GELENEKSEL VE TAMAMLAYICI TIP UYGULAMALARI HAKKINDA
BİLİNMESİ GEREKEN GÜNCEL MEVZUAT BİLGİLERİ
Dr. Yücel KATI
Serbest Hekim, ANKARA
DÜNYA SAĞLIK ÖRGÜTÜ (WHO) VE GELENEKSEL TIP
Dünya Sağlık Örgütü’ne göre geleneksel tıbbın tarihi çok eskidir. Tanım için; fiziksel ve mental hastalıklara tanı
koyma, korunma, iyileştirme, sağlığın korunmasında kullanılan, farklı kültürlere özgü teori, inanç ve tecrübelere dayalı -izahı yapılabilen veya yapılamayan- bilgi, beceri ve uygulamalar bütünüdür denir. Bazı ülkelerde
geleneksel yerine tamamlayıcı/ alternatif/ konvansiyonel olmayan tabirleri de kullanılmaktadır (1). Ülkemizde
de bu kavramlar zaman zaman birbirinin yerine veya beraber kullanılmaktadırlar.
GELENEKSEL VE TAMAMLAYICI TIP (GETAT)
YÖNETMELİĞİNDE AKUPUNKTUR İLE BERABER
15 ADET UYGULAMA ALANI VE UYGULAMA
YETKİLERİ YAYIMLANDI
Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Yönetmeliği 27 Ekim 2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Türkiye’de GETAT Yönetmeliğine göre yasal olan uygulama alanları; akupunkturun da içinde
olduğu 15 adet uygulama ile sınırlandırılmıştır. Apiterapi, Fitoterapi, Hipnoz, Sülük (Hirudoterapi), Homeopati, Kayropraktik, Kupa (Hacamat) Uygulaması,
Larva Uygulaması, Mezoterapi, Proloterapi, Osteopati, Ozon Uygulaması, Refleksoloji, Müzik terapi uygulamaları güncel yönetmelik ile kabul edilen diğer
uygulamalardır (2).
GETAT Yönetmeliğinde bulunmayan uygulamalarla
ilgili olarak İlaç ve Biyolojik Ürünlerin Klinik Araştırmaları Hakkında Yönetmelik kapsamında “sa-
dece uygulama merkezlerinde araştırma yapılabilir”
denilmektedir. Bilim Komisyonu uygun görürse veya
Bilim Komisyonu, uygulamaların bilimsel kanıtlarını
inceleyerek kişilere uygulanıp uygulanmayacağı ve
uygun görülenlerden hangilerinin ünite veya uygulama merkezinde uygulanabileceği hususunda Bakanlığa görüş verebileceği belirtilmektedir (2).
Uygulamaların hastalığın standart tedavisinin yerine
geçmemesi veya devam eden tedaviyi aksatmaması
gerektiği ve bu durumun onam formunda mutlaka
olması gerektiği de belirtilmektedir. Onam formunun 01.08.1998 tarihinde yayımlanan Hasta Hakları
Yönetmeliğine uygun “Bilgilendirme ve Rıza Formu”
olarak hazırlanması ve uygulama yapılacak tüm hastalardan rıza alınması gerekmektedir (2).
Ünite ve uygulama merkezinde yapılan tüm uygulamalar ile ilgili olarak hastalara ait hasta dosyası hazırlanması gerektiği, hastaya ve uygulamalara ilişkin
İletişim Bilgileri: Dr. Yücel KATI
Tel: 0 542 247 01 32 [email protected]
65
Dr. Yücel KATI
verilerin elektronik ortamda talep edilmesi halinde,
kişisel sağlık verilerinin mahremiyeti gözetilerek, Bakanlığa gönderilmesi zorunlu olduğu belirtilmektedir.
Yine yapılan uygulamalara bağlı olarak hastalarda ortaya çıkan her türlü istenmeyen etki, her ay düzenli
olarak müdürlüğe bildirilmektedir ve bu bilgiler Bakanlığa gönderilmektedir (2).
GETAT Yönetmeliği EK-3 ile 15 adet GETAT uygulaması için ayrı ayrı uygulamaya yetkili personel, bulundurulması zorunlu veya tavsiye edilen cihaz ve
malzemeler ile ünitelerde uygulanabilecek ve uygulanamayacak durumlar belirtilmiştir. Uygulama merkezinde uygulanabilecek durumlar da ayrıca eklenmiştir
(3).
Diş hekimleri; yetkili ünite veya uygulama merkezleri
ile diş hekimliği uygulama ve araştırma merkezlerinde, diş hastanelerinde ve ağız ve diş sağlığı merkezleri ile diş polikliniklerinde sadece diş hekimliği alanında sertifika aldığı uygulama alanında sorumluluk
alabilmektedir ve uygulama yapabilmektedir (2).
Yetkili personel kısmına Sülük (Hirudoterapi), Kayropraktik, Kupa (Hacamat), Osteopati, Refleksoloji,
Müzik terapi için sağlık meslek mensubu, Hipnoz
için psikolog, Müzik terapi için lisans düzeyinde
müzik eğitimi almış müzik terapi sertifikalı personel eklenmiştir (2).
Sülük uygulamasında sağlık meslek mensupları için,
Hipnoz uygulamasında ise klinik psikologlar için sertifika aranmadığı; sertifikalı tabip ve diş tabiplerinin
gözetimi ve denetimi altında, uygun koşulları sağlamaları koşuluyla uygulamalara yardımcı olabilecekleri
ve katılabilecekleri anlaşılmaktadır (2).
Ünite ve uygulama merkezlerinde herhangi bir faaliyet alanının veya biriminin, yetkisi olmayan kişiler
tarafından kullanılmasının yasak olduğu; ilgili alanda
sertifikaları bulunmayan ve gerekli çalışma izinleri olmayan tabip, diş tabibi ve diğer sağlık personeli çalıştırılamayacağı; tabip ve diş tabipleri uygulama sertifikası ile yetkilendirildikleri alan dışında uygulama
yapamayacağı da belirtilmektedir (2). Bu yönetmelik
sonrası yetki almış ünite ve uygulama merkezlerinin;
GETAT Yönetmeliği Ek-3’te yer alan her yeni uygu66
lamayı uygulayabilmek için, Bakanlıktan izin almak
zorunluluğu olduğu görülmektedir (2).
GETAT UYGULAMALARI KAMU ÜCRET
TARİFELERİ BELİRLENDİ
GETAT uygulamaları, halen vatandaş için SGK tarafından ödeme kapsamı dışındadır. Sadece milletvekilleri için daha önce akupunktur tedavileri ödenirken
artık onlar için de ödenmemektedir. Tedavi olacak
kişilerin kamu birimlerinde hangi uygulamaya ne kadar ücret ödeyeceği ise en son 19.02.2016 tarihinde
güncellenmiş ve 10.08.2015 tarihli listede değişiklik
yapılmayarak, Kamu Sağlık Hizmetleri Satış Tarifesi
ilgili ekinde belirtilmektedir. Buna göre ücret, malzeme hariç seans başına faturalanması koşuluyla; Sağlık
Bakanlığı kuruluşlarında Akupunktur için 50 TL, Vakıf
Üniversiteleri hariç diğer Üniversite Hastanelerinde
ise 75 TL’dir. Diğer uygulamalar için ise ücret, en az
25 TL ve en çok 150 TL arasında belirlenmiştir (4).
AKUPUNKTURLA İLGİLİ ESKİ YÖNETMELİK
KALDIRILDI
27 Ekim 2014 tarihinde Akupunktur Tedavisi Uygulanan Özel Sağlık Kuruluşları ile Bu Tedavinin Uygulanması Hakkında Yönetmelik yürürlükten kaldırılmıştır.
Ayrıca, bu tarihten önce Akupunktur uygulaması için
Bakanlıkça yetkilendirilmiş olan kurum ve kuruluşlar
01.01.2016 tarihine kadar GElTAT Yönetmeliğine
uyum sağlamak zorunda olduğu; bu süre sonunda
uyum sağlamayan kurum ve kuruluşların da yetki
belgesi geçersiz sayılacağı belirtilmiştir. Daha önce
sertifika alanların da tescil edilmemiş olan sertifikalarının tescillenmesi gerektiği duyurular ile bildirilmiştir
(2).
GETAT UYGULAMALARI SERTİFİKA KOŞULLARI
BELİRLENDİ
4 Şubat 2014 tarihinde yayınlanan, Sağlık Bakanlığı
Sertifikalı Eğitim Yönetmeliği hükümleri doğrultusunda daha önce Bakanlıkça tescil edilmemiş Akupunktur Uygulaması Sertifikaları tescil işlemleri başlatılmıştır, daha sonra 05.03.2015 tarihinde de GETAT
Uygulamaları Sertifikaları tescil edilmeye başlatılmıştır (5, 6).
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016
5 Mart 2015 tarihinde Sağlık Bakanlığı Merkez ve
Bağlı Kuruluşlarında, ÇKYS, Eğitim Sertifikaları Bilgi
Sistemi’nde; sertifika tescili yapmak üzere isimleri
bildirilen personellere Sertifika Tescil Etme, Sertifika
Tescil Kaydını Silme, Eğitim Sertifikaları Bilgi Sistemindeki “Geçerlilik Tarihini” Güncelleme, Sertifikalı Eğitim Uygulayıcılarını Tanımlama, Sertifika Tescil
Kaydı Güncelleme, Düzeltme, Sertifika İptal Etme
yetkisi verilmiştir. İl Sağlık Müdürlüklerinde, ÇKYS,
Eğitim Sertifikaları Bilgi Sistemi’nde sertifika tescili
yapmak üzere isimleri bildirilen personellere ise Sertifika Tescil Etme, Sertifika Tescil Kaydını Düzeltme
yetkisi verilmiştir (7).
Daha önce alınan ve Sağlık Bakanlığı tarafından tescil edilmeyen akupunktur sertifikaları ile ilgili olarak
yapılan 22.06.2015 tarihindeki duyuruda, Sağlık Bakanlığı Sertifikalı Eğitim Yönetmeliği yayımlanmadan
önce Bakanlık Akupunktur Tedavisi Uygulama Sertifika eğitimi vermeye yetkili merkezler (Atatürk, Gazi ve
Yeditepe Üniversiteleri) tarafından verilen, daha önce
Bakanlıkça tescil edilmemiş akupunktur sertifikalarının tescil edilebilmesi için Sağlık Bakanlığı Sertifikalı
Eğitim Yönetmeliğinin geçici 1. maddesinin 2. fıkrası
hükümlerine göre işlem yapılması gerektiği bildirilmiştir. Bunun için de Akupunktur Tedavisi Uygulama
Sertifikalarının asıllarını, nüfus cüzdanı fotokopileri ile birlikte İl Sağlık Müdürlükleri aracılığıyla Sağlık
Bakanlığı’na gönderilmesi gerektiği bildirilmiştir (8).
GETAT İLE SERTİFİKALI EĞİTİM KARMAŞASI
ORTADAN KALKTI
Bu arada, GETAT Yönetmeliği yayınlandıktan sonra,
eğitim standartları, yetkili birimleri v.b. ile ilgili arada
bir boşluk olmasından yararlanan bazı kişi ve kurumların yetkileri olmadığı halde “Sağlık Bakanlığı Onaylı, Sertifikalı GETAT uygulamaları eğitimi veriyoruz”
şeklinde ilan verip, eğitim vermeye başladıkları görülmüştür. Bunun üzerine Sağlık Bakanlığı 19.12.2014
ve 20.03.2015 tarihlerinde Gazi Üniversitesi’ne verilen Akupunktur Uygulama Eğitimi yetkisi haricinde
hiçbir kuruma GETAT Uygulamaları ile ilgili eğitim
verme yetkisinin verilmediği, aksi takdirde alınan sertifikaların geçersiz sayılacağı, bu konuda mağduriyet
yaşanmaması ve uygulamada birlik sağlanabilmesi
için gerekli duyuruların Sağlık Bakanlığı sitesinde GETAT sayfasında yayınlanacağını bildirmiştir (9).
GETAT SERTİFİKALI EĞİTİM PROGRAMI
STANDARTLARI YAYINLANDI
Bugün itibari ile yedi uygulamanın Sertifikalı Eğitim Programları yayımlanmıştır. Akupunktur için
12.03.2015 tarihinde (10), Ozon için 02.10.2015
tarihinde (11), Mezoterapi için 07.10.2015 tarihinde
(12), Kupa (Hacamat), Fitoterapi ve Sülük (Hirudoterapi) için 16.10.2015 tarihinde (13-15), Homeopati (16) için 21.10.2015 tarihinde Sertifikalı Eğitim
Programı Standartları yayınlanmıştır. Böylece daha
önce de yayımlanmış olan Akupunktur eğitim standartları güncellenmiş, diğer uygulamaların da eğitim
standartları belli olmuştur. Bu standartları sağlayan
ve yetkili olan merkezlere eğitime başlama yetkisi verileceği ve yetki verilen birimlerin GETAT Başkanlığı
resmi internet sitesinde yayınlanacağı anlaşılmaktadır
(17).
Gazi Üniversitesi (21.01.2015), Yıldırım Beyazıt Üniversitesi (25.07.2015), Atatürk Üniversitesi
(18.12.2015), Cumhuriyet Üniversitesi (06.01.2016)
Akupunktur Sertifikalı Eğitim yetkisini almıştır (17).
Bezmialem Vakıf Üniversitesi 10.11.2015 tarihinde
Fitoterapi Sertifikalı Eğitim Yetkisini almıştır (17).
Akupunktur sonrası ilk olarak yapılması planlanan
GETAT sertifikalı eğitimi Fitoterapi uygulama eğitimi
olacağı duyurulmuştur (17).
25 Ocak 2016’da sertifikalı eğitimlerde kişi başı tavan
ücret fiyatları 888 TL (Kupa-Hacamat Uygulaması) ile
11.102 TL (Akupunktur-Tabip için) arasında belirlendiği Bakanlık internet sitesinde duyurulmuştur (18).
GETAT UYGULAMA MERKEZİ VE ÜNİTELERİN
AÇILMA ŞARTLARI BELİRLENDİ
GETAT Yönetmeliği’nde uygulama merkezi ve ünitelerin çalışma usul ve esasları belirtilmektedir. Buna
göre, bu birimler Bakanlığın sağlık kuruluşu/tesisi
planlaması kapsamında açılabilir. Açılması için Ek1’de yer alan belgelerle birlikte Bakanlığa başvurulur.
Başvurular, standartlara uygunluk ve başvuru yapılan
ilde ihtiyaç bulunup bulunmadığı bakımından Bilim
Komisyonunca değerlendirilir. Bilim Komisyonunca
uygun görülen başvuruların Bakanlıkça da uygun
67
Dr. Yücel KATI
görülmesi halinde uygulama merkezi ve/veya ünite
açma izni verilir. Ünite ve uygulama merkezi ile buralarda yapılacak uygulamalar, sağlık kuruluşunun ruhsatına veya faaliyet izin belgesine işlenir (2).
Ünite ve uygulama merkezlerinin fiziki standartlarına,
hizmet sunumuna ve idari müeyyidelerine ilişkin GETAT Yönetmeliğinde hüküm bulunmayan hallerde,
diğer ilgili mevzuat hükümleri uygulanmaktadır (2).
Kültür ve Turizm Bakanlığından belgeli konaklama
tesislerinde, tesiste konaklayan ve sadece akut tedavisi tamamlanmış kişilere uygulanmak kaydıyla Bakanlıkça uygun görülen uygulamalara yönelik birim,
planlama kapsamında kurulabilir. Konaklama tesisinin bulunduğu ildeki özel hastaneler ile Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelik kapsamındaki özel sağlık kuruluşları
tarafından kendi kadro ve kapasitesinin kullanılması
kaydıyla planlamadan istisna olarak konaklama tesislerinde birim olarak açılabilir. Bu birim başvuruları
özel sağlık kuruluşunun mesul müdürünce müdürlüğe yapılır ve faaliyetlerinden bağlı oldukları özel sağlık kuruluşu sorumludur (2).
Dolayısıyla, bu bilgiler haricindeki gereklilikler ve ayrıntılar (Hasta bekleme salonu, Arşiv, WC, Lavabo,
Asansör, Aydınlatma ve Isıtma, Hasta ve Çalışan İş
Sağlığı ve Güvenliği, Acil Seti, v.s.), Ayakta Teşhis ve
Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkındaki
Yönetmelik’te ve EK-5 denetim formlarında bulunmaktadır (3, 19).
Ünite ve uygulama merkezlerinin amacı dışında faaliyet gösteremeyecektir (2). Ünite ve uygulama merkezi resmi yetki ve izin almadan hizmet verememektedir. Aksi halde, Valilikçe faaliyetin durdurulacağı ve
kişiler hakkında suç duyurusunda bulunulacağı müeyyideler kısmında bulunmaktadır (2).
GETAT ÜNİTE VE UYGULAMA MERKEZİ ASGARİ
FİZİKİ ŞARTLARI BELİRLENDİ
İlk defa açılan ünite ve uygulama merkezinde asgari olarak 12 metrekare yüzölçümünde muayene ve
uygulama için gerekli asgari tıbbi malzemenin ve
donanımın bulunduğu muayene ve uygulama odası,
hasta kabul ve bekleme alanı ile arşiv bulundurulması
istenmektedir (2).
Ünite ve uygulama merkezi konumundaki sağlık kuruluşlarında ise, hasta kabul ve bekleme alanı ile arşiv
alanı ortak olarak kullanılabilmektedir (2).
Sağlık kuruluşu bünyesinde ancak hizmet binası dışında farklı bir alanda ünite ve uygulama merkezi
oluşturulması halinde; hasta kabul ve bekleme alanı, arşiv gibi alanlar Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkındaki Yönetmelik’te
sağlık kuruluşları için belirlenen asgari fiziki şartlara
uygun şekilde hazırlanması gerekmektedir (2).
68
GETAT ÜNİTE VE UYGULAMA MERKEZİNDE
BULUNMASI GEREKEN TIBBİ CİHAZ, ARAÇ
GEREÇ, İLAÇLAR, SARF MALZEMELERİ
BELİRLENDİ
Ünite ve uygulama merkezinde Ek-2’de yer alan 14
kalem asgari tıbbi cihaz, araç gereç ve Ek-3’de yer
alan 17 kalem ilaçlar ile ayrıca her uygulama için gerekli olan tıbbi cihaz, araç ve gereç ile ilaçların bulundurulması zorunludur (3).
GELENEKSEL VE TAMAMLAYICI TIP
UYGULAMALARI YÖNETMELİĞİ
RUHSATLANDIRMA İŞ VE İŞLEMLERİ
REHBERLERİ YAYIMLANDI (20)
Sağlık Bakanlığı GETAT Daire Başkanlığı sitesinde yer
alan bilgiye göre Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulama Merkezi; eğitim ve araştırma hastanesi, tıp
fakültesi veya diş hekimliği fakültesinin sağlık uygulama ve araştırma merkezleri bünyesinde kurulabilmekte ve yetki alınırsa sertifikalı eğitim verebilmektedir (21).
Kamu sağlık kuruluşları (Belediyelere ve il özel idarelerine bağlı sağlık kuruluşları dâhil), özel hastaneler
ile A, B ve C tipi tıp merkezleri, poliklinik ve muayenehaneler; gerekli şartları sağlamaları durumunda
Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Ünitesi kurabilecektir
(21).
Bugün itibariyle Akupunktur haricinde onaylı uygulama sertifikası olmadığı için Akupunktur uygulaması haricinde uygulamalar için onay verilmemektedir
(21).
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016
Yetki izni başvuru dosyasında bulunması gereken
evraklar şunlardır: Başvuru dilekçesi, uygulama için
gerekli asgari araç gereç listesi, İl Sağlık Müdürlüğü
onaylı sertifika örneği, görev yapacak sağlık meslek
mensuplarının eğitim belgeleri, bütün personel listesi
-TC No beyanı- 2 adet fotoğraf, hastaneler için 1/100
ölçekli onaylı kat planı kopyaları diğerleri için kroki,
müdürlük proje inceleme raporu ve müdürlükçe yerinde düzenlenen müşterek teknik rapor gereklidir.
Ayrıntılar, GETAT Ruhsatlandırma İş ve İşlemleri Rehberi 18., 19., 20. sayfalardaki diagramlarda gösterilmektedir (21).
Onay verilen birimler GETAT internet sayfasında yayımlanmaktadır. 02.11.2015 ile 10.02.2016 tarihlerinde “Uygulama Merkezi ve Ünite İzinleri” verilen
yerlerin listeleri Sağlık Bakanlığı GETAT sitesinde yayımlanmıştır ve 84 ünite ile 5 uygulama merkezine
onay verildiği görülmektedir (24).
GELENEKSEL VE TAMAMLAYICI TIP
UYGULAMALARI YÖNETMELİĞİ DENETLEME İŞ
VE İŞLEMLERİ REHBERLERİ YAYIMLANDI (20)
Geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamaları ile ilgili düzenleme yapmak ve sağlık beyanı ile yapılacak
her türlü uygulamalara izin vermek ve denetlemek,
düzenleme ve izinlere aykırı faaliyetleri ve tanıtımları
durdurmak Sağlık Bakanlığı yetkileri arasındadır (22).
Ünite ve uygulama merkezleri, şikâyet, soruşturma
veya Bakanlıkça yapılacak olağan dışı denetimler hariç olmak üzere, Müdürlükçe en az bir dahili branşlardan uzman ve bir cerrahi branşlardan uzman tabibin yer aldığı en az 3 kişilik bir ekip tarafından yılda
en az bir defa denetlenir. Denetim, Ek-5’te yer alan
denetim formu kullanılarak yapılır. İki nüsha olarak
düzenlenecek formun bir nüshası denetlenen ünite
veya uygulama merkezinin bulunduğu kurum veya
kuruluşta muhafaza edilmek üzere bırakılır (2, 3, 22).
GELENEKSEL VE TAMAMLAYICI TIP
UYGULAMALARI YÖNETMELİĞİ EĞİTİM İŞ VE
İŞLEMLERİ REHBERLERİ YAYIMLANDI (20)
Üniteler sertifikalı eğitim verememektedir. Sertifikalı
eğitim vermek isteyen uygulama merkezleri; eğitim
alan ve standartları tamamlanmış ve Bakanlık resmi
internet sitesinde duyurulmuş olan uygulama ile ilgili bir dilekçe ile il sağlık müdürlüğü aracılığıyla veya
doğrudan bakanlık makamına başvuru yapacaktır
(23).
Başvuru için yönetmelik Ek-3’ünde yer alan hangi uygulamaya dönük eğitim verme yetkisi talep edildiğinin açıkça belirtildiği antetli kâğıda yazılmış bir dilekçe, program sorumlusunun adı, soyadı, nüfus cüzdan
fotokopisi, tıp fakültesi diploma fotokopisi, sertifika
fotokopisi, eğitimcileri gösterir liste, eğitimcilerin sertifika tescil tarih ve numaraları, başvuru yapan merkezin idarecisinin imza ve kaşesi gerekmektedir (23).
Eğitim programının açılması ile ilgili iş ve işlemler başvurunun yapılmasından itibaren en geç iki ay içerisinde tamamlanır (23).
Eğitim programı için yetkilendirilen uygulama merkezi eğitim programının başlamasından en az otuz iş
günü önce yazılı olarak ilgili birime veya il müdürlüğüne bilgi vererek eğitimi düzenleyebilir (23).
Diğer eğitim ve sertifikasyon ile ilgili bilgiler ve eğitim
program sorumlusu görevleri ilgili rehberde bulunmaktadır (23).
Son olarak yazıda bahsi geçmeyen; Özel Hastaneler
Yönetmeliği, Türk Gıda Kodeksi Yönetmelikleri, Tıbbi
Atıkların Kontrolü Yönetmeliği ve diğer ilgili yönetmelikler de GETAT uygulamaları yapacak uygulama
merkezi ve ünitelerin değerlendirmesi gerekmektedir
(25).
KAYNAKLAR
Türkiye Cumhuriyeti yasalarınca suç olarak kabul
edilen tıbbi işlemlerin yapıldığının ikinci defa tespiti
halinde; ilgili alanda sertifikaları bulunmayan ve gerekli çalışma izinleri olmayan tabip, diş tabibi ve diğer
sağlık personeli çalıştırıldığının üçüncü defa tespiti
halinde merkezin faaliyet izni iptal edilir (22).
1. World Health Organization (İnternet). http://apps.
who.int/medicinedocs/en/d/Jwhozip42e/3.1.html
(Erişim Tarihi: 20.02.2016)
2. Mevzuat Bilgi Sistemi (İnternet). http://www.
mevzuat.gov.tr/Metin.Aspx?MevzuatKod=7.5.20
69
Dr. Yücel KATI
164&MevzuatIliski=0&sourceXmlSearch=geleneks
el%20ve (Erişim Tarihi: 21.02.2016)
3. Mevzuat
Bilgi
Sistemi
(İnternet).
http://
www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/
yonetmelik/7.5.20164-ek.pdf
(Erişim
Tarihi:
21.02.2016)
15.
Sağlık Bakanlığı (İnternet). http://saglik.gov.tr/
GETAT/dosya/1-100204/h/suluk-uygulamasi-sepstandartlari.pdf (Erişim Tarihi: 21.02.2016)
4. Sağlık Bakanlığı (İnternet). http://www.saglik.gov.
tr/TR/belge/1-44768/kamu-saglik-hizmetleri-satistarifesi.html (Erişim Tarihi: 21.02.2016)
16. Sağlık Bakanlığı (İnternet). http://www.saglik.gov.tr/
SHGM/dosya/1-100236/h/homeopati-standart--1.
pdf (Erişim Tarihi: 21.02.2016)
5. Mevzuat Bilgi Sistemi (İnternet). http://www.
mevzuat.gov.tr/Metin.Aspx?MevzuatKod=7.5.1
9376&MevzuatIliski=0&sourceXmlSearch=sertif
ikal%C4%B1%20e%C4%9Fitim (Erişim Tarihi:
21.02.2016)
17.
Sağlık Bakanlığı (İnternet). http://saglik.gov.tr/
GETAT/ana-sayfa/1-32424/20160221.html (Erişim
Tarihi: 21.02.2016)
6. Sağlık Bakanlığı (İnternet). http://saglik.gov.tr/TR/
dosya/1-88746/h/aciklama-yazisi.pdf (Erişim Tarihi:
21.02.2016)
18.Sağlık Bakanlığı (İnternet). http://www.saglik.gov.
tr/TR/belge/1-44243/geleneksel-ve-tamamlayicitip-uygulamalari-egitimleri-h-.html?vurgu=gelen
eksel+ve+tamamlay%C4%B1c%C4%B1 (Erişim
Tarihi: 21.02.2016)
7. Sağlık Bakanlığı (İnternet). http://saglik.gov.tr/
GETAT/belge/1-39638/sertifika-tescilleri-hakkindaduyuru.html (Erişim Tarihi: 21.02.2016)
19.
Mevzuat bilgi sistemi (İnternet). http://www.
mevzuat.gov.tr/Metin.Aspx?MevzuatKod=7.5.11
969&MevzuatIliski=0&sourceXmlSearch=ayakta
(Erişim Tarihi: 21.02.2016)
8. Sağlık Bakanlığı (İnternet). http://saglik.gov.tr/
GETAT/belge/1-40263/akupunktur-tedavisiuygulama-sertifikalarinin-tescillen-.html
(Erişim
Tarihi: 21.02.2016)
20.
Sağlık Bakanlığı (İnternet). http://saglik.gov.tr/
GETAT/belge/1-44161/ruhsatlandirma-egitim-vedenetim-rehberleri-yayimlandi.html (Erişim Tarihi:
21.02.2016)
9. Sağlık Bakanlığı (İnternet). http://saglik.gov.tr/
GETAT/belge/1-39274/kamuoyuna-duyurulur.html;
http://saglik.gov.tr/GETAT/belge/1-39700/egitimmerkezleri-ile-ilgili-duyuru.html
(Erişim
Tarihi:
21.02.2016)
21.
Sağlık Bakanlığı (İnternet). http://saglik.gov.tr/
GETAT/dosya/1-98857/h/ruhsatlandirma-rehberipdf.pdf (Erişim Tarihi: 21.02.2016)
10.
Sağlık Bakanlığı (İnternet). http://www.sb.gov.
tr/YHGM/dosya/1-96108/h/akupunktur-egitimstandartlari-imzalanan.pdf
(Erişim
Tarihi:
21.02.2016)
22.
Sağlık Bakanlığı (İnternet). http://saglik.gov.tr/
GETAT/dosya/1-98852/h/denetim-rehberi-pdf.pdf
(Erişim Tarihi: 21.02.2016)
23.
Sağlık Bakanlığı (İnternet). http://saglik.gov.tr/
GETAT/dosya/1-98855/h/egitim-rehberi-pdf.pdf
(Erişim Tarihi: 21.02.2016)
11.
Sağlık Bakanlığı (İnternet). http://saglik.gov.tr/
GETAT/dosya/1-100085/h/ozon-uygulamasi-sepstandartlari.pdf (Erişim Tarihi: 21.02.2016)
24.
Sağlık Bakanlığı (İnternet). http://saglik.gov.tr/
GETAT/Genel/DuyuruListesi.aspx (Erişim Tarihi:
21.02.2016)
12.
Sağlık Bakanlığı (İnternet). http://saglik.gov.
tr/GETAT/dosya/1-100238/h/mezoterapistandartlari-1.pdf (Erişim Tarihi: 21.02.2016)
25.
Mevzuat bilgi sistemi (İnternet). http://www.
mevzuat.gov.tr (Erişim Tarihi: 21.02.2016)
13.Sağlık Bakanlığı (İnternet). http://www.saglik.gov.
tr/SHGM/dosya/1-100196/h/kupa-uygulamasi-sepstandartlari-1.pdf (Erişim Tarihi: 21.02.2016)
70
14.
Sağlık Bakanlığı (İnternet). http://saglik.gov.tr/
GETAT/dosya/1-100220/h/fitoterapi-sep---pdf.pdf
(Erişim Tarihi: 21.02.2016)
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2016
71
YAŞAR MEDİKAL LTD. ŞTİ.
Şehremini Mah.
Denizabdal Cami Sok. No: 9/B
34280 Çapa / İSTANBUL
Tel: 0212 586 68 00 Faks: 0 212 586 68 01
[email protected]
www.akupunkturmalzemeleri.com
72
web adresi : www.ankaraakupunkturdernegi.org
e-posta : [email protected]
twitter : @AkupAnkara
Telefon/ Faks: 0312-213 99 00
GSM: 0541-731 57 52
19-22
Mayıs’16
Trakya
Üniversitesi
Balkan Kongre Merkezi
Edirne
9. Uluslararası Katılımlı
Ulusal Akupunktur Kongresi ve
Tamamlayıcı Tıp Sempozyumu
Tarih : 19-22 Mayıs 2016
Yer
: Trakya Üniversitesi Balkan Kongre Merkezi
Edirne
İrtibat : Prof. Dr. İlhan Öztekin
9. Uluslararası Katılımlı
Ulusal Akupunktur Kongresi ve
Tamamlayıcı Tıp Sempozyumu Başkanı
Tel: 0532 6835539
www.akupunkturkongresi2016.com

Benzer belgeler