BURAK TARACAR ŞİİRLERİ SEVGİLİYE (O`NA) BURAK

Transkript

BURAK TARACAR ŞİİRLERİ SEVGİLİYE (O`NA) BURAK
BURAK TARACAR ŞİİRLERİ
SEVGİLİYE
(O’NA)
BURAK TARACAR
Canımdan çok sevdiğim halde bir türlü kendisine sözle
ifade edemediğim annem Aysel Yılmaz’a ithaf edilmiştir…
Ne kadar anlatmak istediysem de anlatamadım…
Anlattıklarımı da ben anlayamadım…
[email protected]
twitter@btaracar
facebook.com//buraktaracarkitaplari/
buraktaracar.blogspot.com
1
YAZAR HAKKINDA
Burak Taracar 1977 yılında Balıkesir’de doğdu.
Ortaöğrenim ve lise yıllarını Balıkesir Sırrı Yırcalı Anadolu
Lisesi’nde (SYAL) bitirdikten sonra 1996 yılında Uludağ
Üniversitesi Elektronik Mühendisliğini kazandı. Sağlık
sorunları sonucu birinci sınıfta okuldan ayrıldıktan sonra,
1999 yılında Balıkesir Üniversitesi Necatibey Eğitim
Fakültesi’ni kazandı ancak hastalığının nüksetmesi yüzünden
oradan da ayrılmak zorunda kaldı. Yazmak gibi sözel yetenek
isteyen bir işle meşgul olmasına rağmen gördüğü sayısal
eğitimin onun sözel mantık ve analiz yeteneğini geliştirdiğini
söyler. Şu anda Ahlak ve Felsefe, Sevgiliye-O’na (şiir),
Denemeler, Kuran’sal Arayışlar (Alak Suresi Analizi, Kalem
Suresi Analizi, Müzzemmil Suresi Analizi, Müddessir Suresi
Analizi, Fatiha Suresi Analizi, Kaf Suresi Analizi), Kurdun
Duası (Yağmurlar, Kurdun Duası, Lara) adlı kitapları vardır.
2
GEL ARTIK
Işıkların, coşkuların ve ateşlerin içinden…
Gel artık
Adını söyletme, diğerlerinden farksızsın
Herkes gibi gel, her şey gibi gel, dağlar gibi gel, gökler gibi gel
Gelmeyenden bir farkın olsun
Ateşler tehdit için yana yana, yakılacak bir şey kalmadı
Gel artık Rahman’ın yüzü seni bulsun
Sevdaların, güneşlerin, mavilerin içinden gel
Gel ki aşk ateşi seni bulsun…
NEDEN
Kim olduğumu bilmeden geçen on dokuz yıl boyunca
Hep azap bekledim
Ama yapmadın
Neden mi?
Ben biliyorum
Kalbimin gerçek sevgilisi sendin…
TESELLİ
Herkese en sevdiğinin yüzüyle bakarmış
Dilerim sana da benim yüzümle baksın
Benim en sevdiğim sensin
3
SENDEN SONRA
Seni anlamaya başladığımdan beri
Kim olduğumu düşünmeyi bıraktım
Ben de evrenin her zerresi gibi
Senin farkında olmadan, seni tespih eden ayetlerden biriyim
Artık denize girince
Yüzmüyorum, kulaç atmıyorum
Dalgalar beni nereye götürürse
Ben de oraya gidiyorum
Çimenliğe çıktığım zaman
Senin ormanını kokluyorum
İster gül kokusu olsun
İster bir baykuş ötüşü
Tavla oynadığım zaman
Zar tutmuyorum artık
Zar atıyorum
Yenildiğim zaman üzülmüyorum
Bazen rüyalarımda bir kuş olup
Rüzgarın gittiği yere kendimi bırakıyorum
Seni anlamaya başladığımdan beri
Anladım ki
Hayatın amacı
Sonsuz uyumun uyumuna uymakmış
4
BURHAN’A
Bir bilseydin senin için
İçimde neler gizlediğimi
Coşan ışıklar ve mavi siluetli gölgeler
Aşılmayan bir duvarın arkasını görür gibi
Yarın olsun, yarın olsun, hayır bugün olsun
Yarını, yarimi bekleyemem tez bugünden olsun
Bugün anlattıklarım senin kalbindeki ışık
Bitmesin, yansın hepimizi aydınlatıncaya dek
Kulaklarım çınlar sen her abi deyişinde
Senin kalbinde olan benim kalbimde de gizli
GÖLGELERİN EFENDİSİ
Sen yanımda uzanıp gözlerini kapatmıştın
Ve O’nu düşünüyordun
O anda olması gereken oldu
Gölgelerin efendisi sana ilham ettiğini ilham etti
Sen gözlerini açtığında
Sadece o ilhamı hatırladın
Fakat kim olduğunu bilemedin
Çünkü o gölgelerin, göklerin ve yerlerin efendisiydi…
5
BATAN SEVDALILAR ŞİİRİ
Batan sevdalılar şiirinin altında
Uzayan gölgelerimiz
Birbirine sarılmış kollarımız
Yanan dudaklarımız
Bitmeyen umutlarımızla
Beş yaşında çocuklar gibiydik
Sevdasını nasıl söyleyeceğini bile bilmeyen
Varsın dünya şöyle dursun
Aşkına yananlar yine yansın
Rabbini hatırlamayanlar
Hesapları ahirete kalsın
Akşamın olmasına yakın
Batan sevdalılar şiirinin altında
Sevdamız müebbetine olsun
BURHAN’A
Yeter artık gitme Burhan
Ben kimseye söyleyemediğim gözyaşlarımı kalbime akıtırken
Beni bırakıp gitme
Ben önce “La ilahe illallah”
Sonra “Burhan benim kardeşimdir” dedim Burhan
Beni bırakıp gitme
Sen kapkara gecelerde kaybolurken
Ben ölüyorum Burhan, ben ölüyorum
İçtiğin sigaranın tütünü gibi eriyorum
Sen simsiyah giysilerinle karanlık gecelere göğüs gererken
Ben kederimden kendimi karanlık merdiven altlarına atıyorum
Yeter artık gitme Burhan
6
Beyaz kalbin aslında siyah gömleğinin içinde
Beni bırakıp yalnızlığı seçme
YAŞ ONSEKİZ
Yaş on sekizi doldu evlat
Büyümek güzel sanıyordun
Artık savaşacaksın
Yaş on sekizi doldu evlat
Artık adam öldürsen bile katilsin
Bir kadını sevsen de
Yaş on sekizi doldu evlat
Şimdiye kadar zamanı ileriye sarıyordun
Artık geriye doğru saracaksın
Amaçlarının ne kadar ileride olduğuna değil
Elindekilerin daha ne kadar senin olacağına bakacaksın
Yaş on sekizi doldu evlat
Tanrı beni bekliyor diyordun
Sen Tanrı’yı bekleyeceksin
Doğduğundan bugüne on sekiz yıl etti
On sekizinden ölünceye kadar ise sıfır
CENNET YOLU
Seni sevdiğimi senin yüzünü görünce anladım
Hani sen bana o sevgilinin yüzüyle bakmıştın ya
Ben o sevgiliyle milyarlarca kez seviştim
Ve severken seni o saydım
Yüzünde senin yüzünü gördüm, dudağında senin kelimelerini
duydum
O bana sen benim sevgilimsin dedi
7
Ben dedim Sen’in sevgilinim
Cehennem kalbimde yanar, hasretin koru ayrılıkta
Cenneti istemedim, senin yüzünü istedim
Yüzün cennete vesile oldu
Meğer aşk senmişsin, cennet benmiş…
SEVGİLİMSİN
Hasret’e gittim, dedim sen Hasret misin?
Dedi ben Senem’im
Senem’e gittim, dedim sen Senem misin?
Dedi ben Gonca’yım
Gonca’ya gittim, dedim sen Gonca mısın?
Dedi ben Zuhal’im
Zuhal’e gittim, dedim sen Zuhal misin?
Dedi ben Çiğdem’im
Çiğdem’e gittim, dedim sen Çiğdem misin?
Dedi ben Nisa’yım
Nisa’ya gittim dedin sen Nisa mısın?
Dedi ben Sezen’im
Dedim Rahman, Rahim?
Dedi hayır öyle değil!
Dedim Melik, Kudüs, Selam, Mümin, Müheymin, Aziz, Cebbar,
Mütekebbir?
Dedi hayır öyle değil!
Dedim Haalik, Bari, Musavvir?
Dedi hayır öyle değil!
Dedim sen kimsin?
Dedi ben senin sevgilinim…
8
MEĞER KİME AŞIKMIŞIM
Özlemin kalbimde ayrılık sevdası
Ayrılık hasreti hatırlatır seni
Dişilere aşık olduğumu sanırdım oysa
Aşkın ta kendisi tespih eder seni
EVRENİN GÖZYAŞLARI
Bir teselli diliyorum senden, evrenin tüm gözyaşlarına
Akıtılmış kanlarına, uğruna verilmiş son nefeslerine
Ecdadım boşuna yazmadı bu şanlı şerefli tarihi bana miras
Elbet bir bilen bulunur
Elbet bir kıymet bilen bulunur
O akıtılmış kanların uğruna döküldüğü, iman kavramlarının
tanımlayabileceği en yüce kudret için…
Bir aşkından kendini ateşe atan bulunur
NEYİM VAR Kİ?
Neyim var ki?
Seni sevmekten başka
Ben çalışamıyorum
Ben yiyemiyorum
Hiçbir şey yiyemiyorum
Ben içemiyorum
Ben çay bile içemiyorum
Hatta su bile
Ben uyuyamıyorum
Üç saat bile
Ben yapamıyorum
9
Neyim var ki?
Seni sevmekten başka…
ACISI DİŞİLERDEN ÇIKSIN
Acılar boyu çektiğim on iki yıl boyunca
Hep sana tekrar kavuşmayı bekledim
Hep senin yüzüne bir kez daha bakmayı
Bir kez daha gözlerimin aydınlanmasını bekledim
Eğer sen benim gülümsen
Ben o gülün yaprağı altındaki dikenleri olurum
On iki yıllık hasretin hırsı
Gülün dikenlerinin zehri
Dişilerden çıksın
Sana olan aşkım ise
Bulutlardan dökülen gözyaşları gibi
Hep tertemiz kalsın
GÖZLERİM KIYAMET
Gözlerim kıyamet
Nereye baksam kan, gözyaşı ve haram
Sevgi unutulalı üzerinden uzun süre geçmiş
Gözlerim kıyamet
Rahmeti özlemeyi özledim
Kan, vahşet ve zulümden önce
Rahmet ve sevgi vardı
Gözlerim kıyamet
Kıyameti bekler onca acının içinde
Rahman’ın isminin anılacağı günü bekler
10
Son nefesimi vereceğim günü…
SON ÜMİDİM
En gizli gecelerde koynumda sakladığım ümidin son sebebiydin
sen
Sen ve seninle başlayacak sonsuzluğun sonrası
Sen biliyor muydun o son ümidin sebebinin kim olduğunu?
Ama ben biliyordum o son ümidin beni hangi gerçek başlangıca
ve sonrasına götüreceğini…
CEZAMI ÇEKMİŞ SAY
Diyorsun, nereden buluyorsun bu kadar aşk kelimesini?
Canımdan çıkıyor canımdan
Gün olur da bu canı verdiğim vakit
Bu aşk sözcüklerinin sesi de yankılanır
Aşkın, cehennem ateşinden daha sıcak boyutlarda tanımlandığı
cennet bahçelerinde
Senin aşkın da beni cehennem ateşinden daha fazla yaktı
Bu yüzden beni cezamı çekmiş say
Bilirsin bu ceza senin uğruna ölümün karşılığıdır
Her biri ışıklar saçan yıldız kümelerini oluşturan peygamberlere
kavuşursam
Bir defa daha kendimi yakarım bu aşk ateşi beni yakmadı diye
Senin yüzünün görüldüğü o yüksek Firdevslerde
Senin yüzünün akislerinin görüldüğü düş bahçelerinde
ONU DA SENİN GİBİ
Sana kavuşmadan önce Allah’a kavuşursam
11
Bil ki O’nu da seni sevdiğim gibi severim…
AŞKIN İNTİKAMI
Sen geceler boyu karanlık odalara hapsettiğim kalbimin ilk göz
ağrısı
Sana nasıl varayım, neyi vereyim, neyi alayım diye zonklayan
beynim
Ara sıra sana da isyan eder, çaktırmadan bana da asi olarak
Yolcu gemisi değil benim bindiğim
Kara bayrak çekmiş korsan gemisi
Hangi putu yıksam, hangi tabuyu parçalasam diye kudururken
Oradan oraya sürüklenip durur kara kıyamet bayrağıyla
Zaman zaman sana bile asi, nankör, inatçı olur bana da
Öfkem o kadar büyür ki derim;
“Eğer senden alınacak bir intikamım olsaydı… alırdım”
Ama aşkın intikamı olmaz ki sevgilim, birtanem, ikigözüm,
yarası saklım
Derim bazen “Beni neden yarattın? Bu dünyayı tersine
döndüremeyeceksem?”
Kalbim aşkımdan kendini yok etmek ister
Ve bilirim kıyametin hışmı da sonsuz cennetin mutluluğuna eş
olacaktır
O zaman yüzün gelir aklıma
Ve anlarım ki; Sevmesen yaratır mıydın?
EN AĞIR BEDEL
Gülü koklamak isterken dikenleri battı
Her güzelin bir bedeli var
En güzelin bedeli en ağır
12
GECE KRALİÇESİ
Sen en karanlık düşten uyanırken
Ben seni bekliyordum
Ne olurdu düşlerin kraliçesi
Senin, onun için bir şeyler sakladığını bildiğini, sana anlatsaydı
Hep karanlık düşte kalsaydık
Ve hiç sabah olmasaydı
Hep dünya hayatında yaşasaydık
Ve ölüm hiç gelmeseydi…
HİÇ DÜŞÜNMEDİM
Yarim senden ayrı düşeli
Yıllar geçti yollar geçti
Ayrılık hasreti dindiremedi sensizliğin acısını
Meğer ayrılık sevdanın bedeliymiş
Yalnızlığı kendine yol seçene ayrılık bahaneymiş
Yarim senden ayrı düşeli
Hayalimde kurduğum seninle konuşur oldum
Belki sen değilsin benle konuşan
Ama bahane ayrılık olunca
Bir hayalin bile yeter birilerini sen yapıp ona aşk-ı ilan etmeye
O hayalde seni anmaya, seninle konuşmaya
Yalnızlık ömür boyu, insanlar içinde olsan da
Kendine alışsan da başka şehirlere gitsen de
Hangi sevgiliye baksam senin yüzünü ararım
Hani sen bana o sevgilinin yüzüyle bakmıştın ya
Ben o sevgiliyi hiç düşünmedim
O sevgiliyle birlikteyken seninle konuşuyordum
13
Sen anlıyordun benim dediklerimi
Ama o kendini ulaşılmaz kraliçe sanıyordu
ÜÇ GÜNLÜK ÖMÜR
Bin dört yüz elli yıl tütün kokusu duydum, üç de fazlası var
İstanbul’a ay mı indi, güneş mi indi, yıldız mı indi bilmem…
Milyonlarca yıllık hayatın tanıkları kimdir, yüzü neye benzer?
Bazen başını öne eğer bazen başını kaldırıp yeri şereflendirir
Milyarlarca kilometre hızla giden yıldızlar hangi amaca hizmet
eder bilmem
Ama her biri de aşk ateşinden oluşur kesin bilirim, yaratılmanın
ateşinden...
İlk ateş düştü mü yere arkasından diğerleri izledi
İnsanlara yol gösterdiler, tehdit ve azapla geldiler
Son ateş düştü, bugün bin dört yüz elli yıl oldu
Belki bizden sonrakileri de yakar kıyamete kadar
Yazık oldu şu kullara, inanmıyorlardı
Hatta belki bizim inanmıyor sandıklarımız da cennetliktir, kim
bildiğini söyleyebilir?
Üç beş yıllık ömrüm de avunmakla çalışır artık benden sonrasını
sormayın…
MEHMEDİM
Mehmedim aç mısın tok musun?
Bıraktığın sevgilin ardından ağlar
Daha dünyaya gelmemiş bebeğin
Babam diyeceği günü bekler
14
Mehmedim mektubun gelmez oldu
Ne turnalardan haber var ne yıldızlardan
İçimde bir korku var söylemem kimseye
Belki şehid olursun üzülmem Mehmet
Son bir selam gönder bileyim
Duydum ki kanın toprağımızı sulamış
Benim gözyaşım da kan gibi Mehmet
Karışınca şehitlerin, ermişlerin, peygamberlerin arasına
Haber ver kanın yerde kalmayacak Mehmet…
GÜZEL YÜZLÜ ATEŞLİ IŞIKLI GÜZEL
Ben güzeli kalbindeki ateşten tanırım
Güzel yüzlü ateşli ışıklı güzel
Ben kalpleri içindeki ışıktan tanırım
Güzel yüzlü ateşli ışıklı güzel
Ben dostları selamından, sabahından tanırım
Güzel yüzlü ateşli ışıklı güzel
Ben Rabbimi kalbimdeki şavkından tanırım
Güzel yüzlü ateşli ışıklı güzel
Güzel yüzlü beni aşkından deli etti
Sanki bir nur çerağı kalbime doldu
Bir de arşın üzerine bir yıldız koydu
Güzel yüzlü ateşli ışıklı güzel
Etrafındaki güneşler, yıldızın derdini dünyaya anlattı
15
Güzel yüzlü ateşli ışıklı güzel
Kimse bilemedi yıldızın halini
Güzel yüzlü ateşli ışıklı güzel
Ahrette çıkar bunun hesabı
Güzel yüzlü ateşli ışıklı güzel
Bir peygamber bildi asıl gerçeği
Kıyamette çıkar bunun hesabı ve pişmanlığı
Şarkı sözü - Erkan Oğur için…
SEN VE BEN
Sen beni benim yüzüme bakarak öldürdün, ben düşünmem ki
ölümü
Ne hayallerim vardı, ne umutlarım
Gece yatınca gördüğüm rüyalarım
Mazideki şehirde kalan anılarım
Sen beni benim yüzüme bakarak öldürdün, ben düşünmem ki
ölümü
Bir kardeşim vardı, bir ailem, yakınlarım
Eşim, dostum, canımdan yakın bildiğim arkadaşlarım
Dualarım vardı, planlarım, tuzaklarım
Sen beni benim yüzüme bakarak öldürdün, ben düşünmem ki
ölümü
Debelenip dururdum yaşam denilen süreçler bütününde
Bazen gözyaşından bazen sevinçten oluşan gidip gelmelerde
Gelecekten korkardım hiç gelmeyecek diye
Şimdi geçmişten korkuyorum bir daha asla yaşayamayacağım
diye
16
Sen beni benim yüzüme bakarak öldürdün, ben düşünmem ki
ölümü
Şimdi ne ölümden kaçarım ne yaşamaktan
Ne can vermekten korkarım ne can almaktan
Bir gün olur da son nefesim gelir
Canımı almandan kaçamayacağımı anladığım zaman
Son nefesimde de bana beni öldürdüğün gibi bak
Sen beni benim yüzüme bakarak öldürdün, ben düşünmem ki
ölümü
PRAY OF THE MARTYR
I gave my blood for Turkey
For rebellion, for justice and for the pray of the stars
Look and see who we are
We are the children of Mete, Fatih and Mevlana
To make the world like a peaceful heaven
We will give more and more blood despite their angry eyes
Look and see what our children say if we not see
When the time comes and darkness begin to smile
Look at the sky at one night
And see why the moon and stars shining like our prophet
Muhammed’s face
And say we will never turn back
I’m ready to die for hunour, justice and revenge
To turn this world for devil to deepest hell
SENİ SEVİYORUM
Seni seviyorum
17
Yapacak başka şeyim yok
Seni sevmekten başka
Belki sen de beni seversin diye
Seni düşünüyorum
Düşünecek başka şeyim yok
Seni düşünmekten başka
Belki sen de beni düşünürsün diye
Ayetlerini okuyorum
Tüm evrendeki ayetlerini
Belki sen de içimden geçenleri okursun diye
İnsanların yüzünde senin yüzünü arıyorum
Belki denk gelir de
Biri sen olursun diye
Hepsini dinliyorum
Belki senden bir ses gelir diye
Ölürüm senin bir emrine
Yapacak başka şeyim yok
Senin emrin uğruna ölmekten başka
Seni arıyorum
Yapacak başka şeyim yok
Sana varmaktan başka
Beni İbrahim’in atıldığı ateşe at
Ama bu kez o ateş
Beni sadece sana kulluk adına kül haline gelmek için yaksın
Üzerimdeki bütün fani pislik yok olsun diye
İSYANKAR
İsyan edilemeyecek güzellik
Senin yüzünde
Dudaklarında
18
Bakışlarında
O kor gibi yanan gözlerinin alevinde
Bir ömür
Bir nefes
Almak
Ve vermek
Kor gibi yanan gözlerine bakamazsam
Ölümümde
İsyan edilemeyecek güzellik
Ve uğruna harcanan ömür
Bir kibrit alevinin yanıp sönmesine benzer
Bir anlık yanış
Ve bir anlık ölüm
Beni ölümüme isyan ettirme…
TEK İSTEDİĞİM
Eğer sen benim Rabbimsen
Tek istediğim sana kul olmak
Eğer sen duyuyorsan
Tek istediğim sana seslenmek
Eğer sen görüyorsan
Tek istediğim sana
Yavru bir kedinin yüzündeki masumluğu
Ya da bir anne aslanın şevkatini göstermek
Eğer sen seviyorsan
Tek istediğim…
BENİ ARAMA BEN SENDE YOKUM
19
Beni arama ben sende yokum
Ne gökteyim ne yerdeyim, ne nehirlerde ne çöllerdeyim
Ne geldiğin yerdeyim ne gideceğin yerde
Senin özündeyim, kalbinin ta derininde
Akan gözyaşının damlasıyım, alnının terinde
Göğe yükselen duandayım, yağan yağmurlarda
Rüyanda sana seslenen ses benim, sağ tarafında
Ne isteklerinde varım, ne peşinden koştuklarında
Kalbinin içindeyim, peygamberin sana olan duasında
Beni arama ben sende yokum
Ne gözyaşındayım, ne yağan yağmurlarda
Tanrı’nın yüzündeyim, sana acıklı bir rahmet tattıran
Peygamberin duasıyım, alev alev yanan, kendi kendini yakan
Tanrı’nın bir sevdasıyım, alemleri rahmete boğacak olan…
BURHAN’A
En sevdiğim gecelerde yıldızların bakışlarını üzerinde hissettiğin
anda
Onların ne için yaratıldığını düşün
Ve beni hatırla
Çünkü ben O’nun için yaratıldım
Alnımın kara yazgısı gibi
Bir gün O’na bağlanırsan
O’nu hiç bırakma
SEVGİLİNİN HASRETİ
Üç bin yıllık hayatın şarkılarının ahları
20
Kelam olmuş yarimin dudaklarına
O dudaklar hala o şarkıları söyler
Ben özlerken o sevgilinin dudaklarını
SONBAHAR GÜLÜ
Ben seni sonbaharda sevdim
Sonbaharda açan bir gül gibiydin
Bıraktım dikenlerini
Yaprakların bile gizlemeye çalışırken senin baştan çıkarıcı
güzelliğini
Benim için yalnız sen vardın o gülün imgelediği…
ASLINDA ÖYLE AŞIĞIM Kİ SANA
Aslında öyle aşığım ki sana
Hep kendimden sakladım
Hiç kimse beni senin aşkın kadar yüceltmedi
Aslında öyle aşığım ki sana
İçtiğim sigaralarda bile senin aşkının korunu yaktım
Kadınlarla bu yüzden ölümüne, ölesiye seviştim
Aslında öyle aşığım ki sana
Ne kadınlar ilaç oldu senin aşkına
Ne ardı ardına içtiğim sigara
Aslında öyle aşığım ki sana
Yıldızların, senin ışığından, güzelliğinden utanacaklarını
anladım
21
Aslında öyle aşığım ki sana
Geceler boyu seni “Sevgilim” diye tespih edip
Senin aşkına yandım
Sonra düşününce neden bu kadar aşığım diye
Söyleyecek tek bir söz bile bulamadım
Sadece… Aslında öyle aşığım ki sana…
İŞTE SEN DE ÖYLE
Hani bir gülün goncası vardır
Açılıp saçılmak için
İnsanlara güzelliğini göstermek için
Onları bir ömür boyu bekleten
İşte sen de öyle
Hani bir ateş vardır
Kalplerde yanan
Senin aşkın uğruna hayatların verildiği
Ömürlerin tükendiği
İşte sen de öyle
Hani bir kadın vardır
Örtüsüne gizlenmiş
Gözlerinin içindeki yeşil ışığa bakınca
Anlaşılan, hiçbir şey söylemese de
Bir göz kırpışta o yeşildeki derinlikten ne dediği
İşte sen de öyle
Hani yıldızlar vardır
Bir cümleleriyle kitleleri yola getiren
Senin gönderdiğin
Ateşli, parıl parıl sözler söyleyen
İşte sen de öyle
Hani bir ev vardı
22
Benim evim dediğin
İnsanların gece gündüz pervane olduğu
Ne kadar olsa da bitiremediği
Senin kalbin de öyle
Hani bir ömür vardı
Seni severken yanmış
Sonra küllerini bir daha yakmış, bir daha yakmış
Aşkından kendini helak etmiş
Henüz söylemedim o şarkıyı diyen
Hedefi şaşırıp kadınlara vurulan
İşte ben de öyle
SEN
Ne zaman seni düşünsem kendimden utanırım
Seni insanların yüzünde ararım
Bu dünyanın yollarında yürürüm
Gelse de ölüm alsa canımı
Kalbimi sana, yüzümü Kabe’ye çevirdim
Küstüm insanlara, fizikle, mantıkla oynaştım
Ayrılık hasreti beni kalbimden vurunca
Kendimi terk ettim, yine sana doğru bir yol açtım
Bana bakınca anladım, meğer sonu bilinen oyunmuş
Aslan ceylana, kurt sürüye aşkından saldırırmış
23
Nice kötüler geçti behey dünya üstünden
Alınan intikam değişmedi, sultanların dilinden
Çok yedim çok içtim, az çalıştım çok yoruldum
Kendimi Mevlana, Yunus sandım, sana iltifat etmeye kalktım
Bu kadarının bile fazla olduğunu anlayınca
Yönümü çevirdim, insan olmanın derdine düştüm
SON NEFESİM
Seni sevdiğimi anladığım günden beri
Senden başka aşkım olmadı
Eğer bir de senin aşkını kazanırsam
Dilerim o gün ölüm günüm olsun
Çünkü en son kaybetmek istediğim
Sen ve senin aşkın
NEDEN SEVEMEDİM
Alnımdaki secde izi gözümdeki incilerle karışır hep
Ve hep pişman olurum neden ben sevemedim diye
İçimdeki gizli ses kederimi kalbime gömmeyi söyler
Ve o an hatırlarım neden alnımda secde izi var diye
DUHA SURESİ (Peygamberimiz için)
Sen yalnızca O’nu incitmemek için dua etmedin
Ama O seni biliyordu
Bir tek sen bilirsin nedir yalnızca yıldızlara gölge olmamak için
imanını gizlemek
Sonsuz evrenin içinde yapayalnız kalmak
24
Ama O senin kalbinin içinde, ta derininde saklıydı
Tekrar başını göğe çevirerek
Yıldızların bakışları önünde ellerini kaldırıp da
Bu bir sınavdı dediğin zaman
Senin ışığın yıldızların ışığını boğduğu zaman
Ve O, Rahman’ı hatırladığın zaman
Secde edersen
Beni geride bırak
Bırak ki biraz daha demleneyim dünya azabında
Bırak biraz daha küfredeyim
Bırak ki biraz daha nankörlük edeyim
Bırak biraz daha ümitleneyim
Bırak biraz daha ağlayayım
Senin arkandan gelenler senin gibi olmayacaklar
HANÇER
Karanlığa vurduğun hançer
Siyah gökyüzünde yıldırımlar
Akıyordu üstümüze
Gürül gürül
Sağanak sağanak
Aynı toprağa yağmurun değmesi gibi
Karanlıkta kalan insan
Görünce şeytanı, nasıl işi bitiriyor
Vurdu hançeri üstüne
Kuran ile
Allah’ı birlemekle
La ile
25
İlahe ile
İllallah ile
Karanlığa vurulan hançer
Şeytanın böğrüne saplandığı zaman
Görülen…
Ne bir aman dileme
Ne bir imdat sesi
Ne bir karşı koyabilme
Sadece
Pis bir sırıtma
Ve günahların kusuluşuydu böğüre böğüre
Gözlerin dönüşüydü
Ayakların zangırdamasıydı
Ellerin tutmaz hale gelmesiydi
Beyinden irinin akışıydı
Karanlığa vurulan hançer
Eğer gerçekten karanlığa vurulursa
Allah’ın birliğini ilan etmekti
Alemlere
Evrenlere
Ve kendine
La ile
İlahe ile
İllallah ile
Ve gerisi ile
Yalnızca Allah ile
Ve yalnızca Kuran ile
MASUM MUSUN?
Yerler yarıldığında
26
Günahlar ortaya çıkartılıp
Ufkunun görebildiği yere kadar giderken
Günahlarını da bir bir sayarsın
Gökkubbe delinip
Ortalık katran karasına büründüğü zaman
Bakmazlar adamın masumluğuna
Ne yardım edecek bir dost vardır
Ne bir anne, ne bir eş, ne bir kardeş
Yerler yarılıp
Hesap gününün geldiğini anladığın zaman
İki seçenek vardır, bir tanesinin seçenek olmaması dilenen
Sadece karıncayı incitmekle incitmemek arasındaki farka bakar
Sevabınla ve günahınla baş başa kalırsın, tüm ateşinle ve tüm
dehşetinle
Bakmazlar adamın masumluğuna
BELKİ KİRİNİ PASINI GİDERİR
Ağlamak, hep ağlamak lazım
Aksın kanlı gözyaşım
Belki kalbimin kirini pasını giderir
Geleceğin ümitsizliği
Geçmişin pişmanlığı
Bu anın çaresizliği
Gözyaşı olup aksın kalbime
Belki kirini pasını giderir
GÖNLÜMÜN ÇİÇEĞİ
Benim bir çiçeğim var
27
Ama bilmiyorum hangisi
Gül müdür, sümbül müdür, lale midir?
Bilinmez gizli bir yerdedir
Benim bir çiçeğim var
Hiç görmesem de
Hiç koklamasam da
Çok uzaklarda da olsa
Aslında benim nefesimdir
DERİN UYKULAR
Derin uykularda
Diplerde
Bir şeyler var
Hep rüyalarıma giren
Sanki bir inci tanesi
Denizin dibinde
Işığıyla coştuğum
Küfrüyle sevindiğim
Şehadetiyle ferahladığım
Yemin ettiğim imanlı ölmek için
Derin uykularda bir şeyler var
Denizin en dibinde
Dokunamayacak kadar sakındığım
Ölümümün ışığı, ölümümün rengi
Kalbimin en gizli bahçesinde kimseye göstermediğim
Delicesine özlemini çektiğim
Hasret dolu gece yarılarında kabuslardan çıkıp gözyaşlarına
boğulduğum
O’nun sevgisi, O’nun özlemi
Canına, cananına yandığım
28
Ateşlere savrulduğum, boranlarda yıkıldığım
Ölmekten ötesini istediğim
Derin uykularda beni en derinimden vuran
Ve çekip giden
KALBİMİN DALGALARI SÖNMEDİ HENÜZ
Dalgalar vuruyor kıyılara
İnatçı, celalli dalgalar
Vuruyor ki kayalardan biraz daha tuz koparsın
Vuruyor ki kendini biraz daha helak etsin
Vuruyor kayanın tuzuyla biraz daha acılaşsın
Sonra, her vuruştan sonra geri çekiliyor
Biraz daha vurmak, biraz daha acı çekmek için, biraz daha
dağlanmak için
Kalbimin dalgaları sönmedi henüz
SANA OLAN AŞKIM
Sana olan aşkımı nasıl anlatsam,
Kalbimin ateşiyle kendimi mi yaksam?
KAHROLASI DÜNYA
Kahrolası dünya
Rezil etti insanları
Sadece bir sınavdı
Rezil etti insanları
YASLI GEMİLERİN BACALARI
29
Karalık sularda
Uykularda
Yaslı gemilerin bacaları tüter
Yaslı gemilerin bacaları
İçimizdeki korun dumanı
Her uyanışında yeni bir uykuya yatar
Her uyuyuşunda yeni bir gerçekliğe
Bu dünyanın aydınlığı yalan, bu dünyanın aydınlığı yok
Yaslı gemilerin bacaları
Karanlık suların közleri
İçimizdeki gerçektir
Kendini hiçbir şey bilmez sanırken
Her şeyi bildiğinin resmidir
Adım adım yaklaşırken kıyamete
EN SEVDİĞİM KADIN
Şu kadınlar var ya şu kadınlar
Hiç mi bilmezler güzel olmayı
Kimine Allah vermiş
Kimi kendini koyvermiş
Şu kadınlar var ya şu kadınlar
En çirkini bile sanki bir içim su
Kiminin saçı, kiminin gülüşü, kiminin kokusu
Ama benim için en güzeli
Beni en çok sevendir
MAZİDEKİ ŞEHİR
30
Gözyaşlarıyla geride bıraktığım
Mazideki şehirde
Yıldızları özleyip, çimenlerle kucaklaşmak isterken
Sadece gitmek istiyorum
Sadece gitmek, hep gitmek
Geçmişte sadece birkaç secde izi var loş şehrin unutulmuş
camilerinde
Bu dünyadan da göçüp gitmek
Ve yıldızlara, ışıklara, umuda ulaşmak
Varırsam o mavi denizin yosunlu kıyılarına
Ardımda sadece alnında secde izi olanlar olsun
Kalbimde bir ışık
Rahman’ın yüzüne bakan
Mazideki şehir ışıklara garkolsun…
O ŞARKI
Aslında hiç söylemedim o şarkıyı
Yüreğimi delen, ışık yıllarına yayılan
Kalbimde ayrılığın ve acının hırsı vardı
Yılarca tükenmedi, yıllarca tükenmedi
Hangi sevgiliye vurdumsa kendimi
Ondan da binlerce yara, milyonlarca kılıç darbesi
Derler ki, sevgi hayatın anlamıymış
Felsefe, kavga ve nihayet yoksa
Neyin anlamı kaldı nefislerin körlüğünde
Yanan dudakların ve uzanan kolların boş debelenmelerinde
31
BEN DE
Siyahın gölgesi
Ardında bıraktığın ışık huzmesi
Her şeye rağmen
Ben de peşinden geleceğim
O ANI BEKLERKEN
Hiçbir şeyi özlemedim bu kadar çok
Senin yüzünü özler gibi
Ve fark ettim ki
Hiçbir şeyi özlememişim bu kadar çok
Senin yüzünü özlediğim kadar
Dağlar neden sarsılır
Dalgalar neden coşar
Şelaleler neden taşar
Yağmurlar neden yağar
Celal ve cemalinin görüleceği
O anı beklerken
UZAĞIM OLMA
Senden uzaklaşmak, seni kendimden uzakta tutmak için
olmadım o kadınlarla ben
Uzağım olma
Dudağımdan dökülen aşk sözcükleri senin için çıktı
O kadınlara söylerken
Uzağım olma
Kendimi bir din içinde tanımlamaya çalışırken
Ve o dine göre bir hayat sürmeyi düşünürken
Hepsinin boş olduğunu anladım
32
Uzağım olma
Sen O’sun, sen Sevgili’sin, sen Herşey’sin
Uzağım olma
Kendimi koyun sürüsünden ayrı tutmak uğruna
İnsanlıktan bile vazgeçerken
Yaklaş bana, uzağım olma
Din, peygamber kavgası değil benim kavgam
Herkes o kavga içinde bocalamakta, zaman geçirmekte zaten
Benim kavgam aşkının ve seni anlatmanın kavgası
Kimler geldi kimler geçti bu dünya üstünden
Eğer uğruna öldükleri şeyin Sen olduğunu bilselerdi
Bir daha ölürlerdi
Uzağım olma
Beni sarıp kuşatabilirsin ama
Uzağım olma…
ÖYLE ÇOK
Öyle çok sevdim ki seni
Kimseye nasip olmadı böyle bir sevmek
ŞİKAYET
Allah’ım bu nasıl bir dünya
İçinden zehir fışkıran bir rüya
Güzelliğe ulaşmak için ille de ölmek mi gerek
Kendini uzak tutmak için
Girmemek için, bulaşmamak için
Peygamberlerin güzelliklerini yaşatmak için
33
Bu dünyanın acısını ancak ateş alır
Allah’a inanmadan Allah için yaşayanları yine Allah korur
İki meleğin var biri iyiliği biri kötülüğü yazar
Muhyi’ye inanmayana daha bu dünya bir mezar
ANNEM
Sen yaptın anne
Bize rağmen
Kendine rağmen
Etrafındakilere rağmen
Dünyaya rağmen
Sen bizi adam ettin anne
Bazen kendinden bile gizlediğin gözyaşlarını
Kalbine akıtırken
Söylemedin kimseye
Kalbinden bile gizledin
Yardım bile dilemedin
Bize hep yarın her şey hallolacak dedin
Kendine bile itiraf etmedin
İmkansız olduğunu bile bile
Izdırabın hak olduğunu bile bile
Ama sen yaptın anne
Kendini feda etmiş olsan da
Bizi feda etmiş olsan da
Her şeyi feda etmiş olsan da
Sen yaptın anne
Sadece sen yapabilirdin
Sen bizi adam ettin anne
ÖYLE SANDIM
34
Ben o kadını sen sandım da sevdim
Öyle çok sevdim ki onu
Onu sen sandım
Sen sanıp sevdiklerimin nedeni yine sensin
Peki onlar neden sen değil?
Neden insan?
HİÇBİR YAĞMUR
Hiçbir yağmur
Sana aşık olduğum zamanki gözyaşlarım kadar güzel akmadı
İKİ DAMLA GÖZYAŞI
Belki sen benim için milyarlarca yağmur damlası dökebilirsin
Fakat ben senin sadece iki damla gözyaşı dökebilirim
İki damla göz yaşı
Gözyaşlarımın çaresizliğiyle…
YALNIZLIK
Herkes yalnızken korkar
Hayır ben başka türlüyüm
Ben başkalarıylayken yalnızım
Yalnız değilim yalnızken
Çünkü sen varsın
Yalnızken seninleyim
Meğer en sıcak, en samimi duygularımı yalnızken yaşamam
Seninle birlikte olduğum içinmiş
Herkes benim yalnız olduğumu zannediyor
35
Ama ben yalnız değilim
Çünkü sen varsın
Ne olur beni bırakma
SON BİR KEZ
Son bir kez bak yüzüme
Belki bir şeyler görürsün
Yaşanmışlıkları
Ve yaşanmamışlıkları söyleyen
Eskiden kalan
Son bir kez daha bak yüzüme
Belki bir şeyler görürsün
Sen kokan ama bende saklı
Kalbimin gizlediklerini gözlerime vuran
Ve son bir kez daha bak ki
Kahrolası gidişini gör
Bir kez daha geri gelmeyecek gidişini
Dünyaya her geçen gün yeni bir put dikilirken
Yıldızların ve Ay’ın ışığında parıldayan kaderlerimizi…
İN THE NİGHT
When you look at the sky in the night
You can’t see the dark
But you can see the stars shining
And when you understand why the stars shine
You can understand the meaning of light
The meaning of universe
The meaning of love
And the meaning of God’s name…
36
O BAKIŞ
Ben her şeyden ümidimi kesmiştim
Kendimden, dünyadan, ahiretten ve daha ötesinden
Ama sen bana öyle bir baktın ki
Sen bana öyle bir baktın ki
Ben tamam dedim
Üzerime kaynar sular dökseler yine de yanmam dedim
Gözlerimi dağlasalar üzülmem, bağırmam dedim
Kollarımı, bacaklarımı kesseler gıkım çıkmaz dedim
Ateşlere atsalar ben ateşi yakarım dedim
Dağları başıma yıksalar yine de ümit ederim dedim
Sen bana öyle bir baktın ki
Ben sadece senin yüzüne yanmışım dedim
Güldüm sadece… Geçmişimi affettim, geleceğimi önemsemedim
Sen bana öyle bir baktın ki
Ben çoktan öldüm
GÜLÜMSE
Gülümse
Ya değilse
Ya nefsimin bana oynadığı bir oyunsa
Bil ki O’nun yüzü insan nefsinin algılayabileceği doruk
noktadaki güzelliktir
Gülümse
Eğer öyleyse
Ben onun toprağı, dikeni, yaprağı olurum
Gülümse
37
Çünkü o senin gülündür
Suratını asma
O ümitsizliği kabul etmiyor
EĞER
Gökyüzünde her müslüman için ayrı ayrı parıldayan binlerce
yıldız var
Ama benim için parıldayan bir tek Ay var
Ki eğer dileseydi bir tek göz kırpmasıyla, onun için canımı
verirdim
Eğer bilseydi…
SEVDA DAVASI
Sen hep böyle güzel misin?
Neden kimse sana dönüp bakmadı?
Sen hep böyle güzel miydin?
Yıldızlar neden utancından sönmedi?
Meğer güneş senin aşkına yanarmış
Meğer ay senin yüzüne dönermiş
Eğer cehennem ateşi olmasa
Peygamberler kendilerini ateşe atarmış
Ağıtım sana değil seni anlamayanlara
İnciyi takıp takıp ben güzelim diyenlere
Meğer senin sevdan olmasa
Burak bu davadan vazgeçermiş
GÖZLERİN
Gözlerin… Gözlerin benden başka kimsenin bilmediği
38
Gözlerin, ışık saçan, sadece senin ışığına benzeyen
Anlamıyorum, anlatamıyorum, vuruldum, yandım, bittim,
yenildim
Gözlerin bir bakışıyla alemleri rahmete boğacak olan
ÇANAKKALE ŞİİRİ
Yüz elli bin Türk koşuyordu ölüme Allah Allah diye
Artık ne bir geri dönüş var, ne bir varılacak sevgili
Daha siperlerinden kalkmadan Azrail’e selam çakmışlardı
Siperlerinden kalkarken de o en yüce Besmeleyi çekmişlerdi
Mezar yerim bu siperlerdir diye sılaya çoktan haber yollamışlardı
Yüz elli bin Türk koşuyordu ölüme Allah Allah diye
Siperler savunulacak, can, kan, kafa, kol, bacak hak götüre,
Düşenin yerine yenileri sıraya girecek
Zemzem suyuna kanar gibi suya kanan güvercinler misali
Bayrak ayakta kalacak, onun uğruna feda kavramına giren her
şeyin gözden çıkarılması pahası
Yüz elli bin Türk koştu ölüme Allah Allah diye
Torunlar, oğullar şehit olmak nedir bilsinler diye
Yüz elli bin Çanakkale şehidi kalktı mı mezarından
Sorarlar, acaba içimizde bir eksik var mı diye
TEK BİR GÖZYAŞI
Bazen tek bir gözyaşı anlatır bütün olan biteni
Tek bir gözyaşı
Kimsenin bilmediği
SÖNÜK KÜLLER
39
Seversen, beklersen, koklarsan, duyarsan
Suç senin mi, benim mi, kadının mı, erkeğin mi?
Bir ölüm ve bir doğum, öncesi ve sonrası
Yirmi sekiz yıllık yaşamın sönük külleri
Heyecanlar gitti, bilinç ve yalan geldi
Sen de bilirsin şüphe imanı öldürür
Şakakların zonklar bilgiyi heyecana feda etmemek için
Mutlak olan asıl gerçek, küfrün adı üstünde
Sadece bir put koyar bilincin önüne
ALLAH İÇİN
Her zaman namaz kılmak değildir ibadet
Zekat vermek değildir, oruç tutmak değildir
Alnının teridir, akıttığın gözyaşıdır
Sevdiğine seni seviyorum demektir, öpmektir, koklamaktır
Bir kenti bırakıp uzaklara göç etmektir
Geçmişi özlemektir, geleceğe umutlanmaktır
Kardeşine öyle olmadığı halde, bugün doğum günün sanıyordum
demektir, çaktırmadan hediyesini verirken
Bebeğinin gülümsemesidir, ilk yürüyüşüdür, ilk konuşmasıdır
İçine çektiğin dumanın keyfidir, kendine yazık ettiğini bile bile
Yoldan geçen kızın sevgilin olduğunu düşünmendir
Sonra da ona evlenme teklif edeceğin anın hayallerine dalmaktır
Hapiste bir gün daha geçti diye bir çentik daha atmandır
Sonra her ay bitişinde bütün çentiklerin üstüne bir çizik
atmandır
Hacda, umrede bu ibadet cennette de var mı ki demendir
Doğum gününde anneni kutlamandır, seni dünyaya getirdiği için
Ertesi günkü matematik sınavına ölesiye çalışmandır
Ve hatta sınavda bildiğin soruyu yapamamandır
40
Bir böceğin seni duyup anladığını sanıp onunla konuşmandır
Her zaman ibadet değildir ibadet
İbadet Allah için yapılandır
GÜLBAHAR
Adın senin gülbahar olsun
Baharlarda aç sapsarı, yemyeşil
Dökülürken sonbahar yağmurlarının ılık damlaları yapraklarına
Yaprakların hayat versin hayatın sonsuz renklerine
Solarken kayıtsız ol, umursama sakın
Nasılsa her sonraki bahar yeniden açacaksın
Köklerin kara toprağın ta derininde gizlense bile
Açacaksın her baharda ta ölüme yakın…
Ve bulacaksın ölene dek, o derinde yaşamının köklerini
AĞLAYAN NAR
Bir çiçek çağırdı beni
Uzak diyarlardan
Selamsız hesapsız aldı beni
Görmedim böyle bir tecelli
Gözyaşın yağmur olsun dedi
Aktı kanlı gözyaşım
Cennete pınar olsun diledi
ARTIK SEN VARSIN
Ben bilmezdim senin aşkının nelere kadir olduğunu
41
Kendimi yok edinceye dek
Benden bir şey kalmadı, artık sen varsın
Senin için yaşayacağım ölünceye dek
AŞKIMIN “ş” HARFİ
Aşkımın “ş” harfi senin “Şehid” isminin alnıma yazılışıdır
Aşkımın “k” harfi senin “Kadir” isminin alnıma yazılışıdır
“Şehid” ve “Kadir” isminin alnıma yazılışı da
Senin isimlerinin uğruna öleceğimin alnıma yazılışıdır
SÖYLETME
Kimindi bana bakan bir çift ışık deryası
Söyletme…
Dileseydin bütün alemleri bir kuluna aşık ederdin
Söyletme…
Bir bana mı kaldı senin şiirlerini yazmak
Varlığının derdiyle kendini ateşlere atmak
Söyletme…
BAŞKASI DEĞİL
Ben senden başkasını sevemem ki
Onlar vermedi ki bana iki göz iki dudak
Onlar fısıldamadı ki kulağıma o aşk sözcüklerini
Onlar vermedi ki bana iki el iki bacak
Benim senden başka aşkım olmadı ki
Ben senden başkasını sevemem ki
42
Kimse beni aşkın doruk noktasına çıkarıp oradan dünyaya küfür
ettirmedi
Kimse bana dünya kahrının içinde cenneti göstermedi
Kimse bana yüzünü gösterip seni seviyorum demedi
Kimse bana ölümü ve cenneti vaat etmedi
Benim senden başka aşkım olmadı ki
Ben senden başkasını sevemem ki
Sen demedin mi aşk ateşiyle yakmazsam cehennem ateşiyle
yakarım?
Senden değil mi o alemlere rahmet olan peygamber?
Senden değil mi o hıçkırarak okuduğum Kuran?
Benim senden başka aşkım olmadı ki
Ben senden başkasını sevemem ki
Sen değil misin o mutlak Aziz, mutlak Rahim?
Sen değil misin o Müteal, sonsuzca yüce?
Sen değil misin o geceler boyunca secde etmek uğruna kendimi
paraladığım?
Sen değil misin o Vedud, en sevgili?
Benim senden başka aşkım olmadı ki
Ben senden başkasını sevemem ki
Sen Allah’sın ki…
BAKAMADIM
Hani sen bana ilk kez cemalini göstermiştin ya…
Ben yüzümü öne eğdim
Bakamadım
Utandım
Bu kadar güzel miydin dedim…
43
Bakamadım
Bu dünya…
Bu cehennemin dibine fırlatılası dünya…
Senin güzelliğine, cemaline, celaline yakışmıyor…
Ben sadece yüzümü öne eğdim…
Bakamadım
Sadece tacını görebildim, yüzümü öne eğdim
Bakamadım, çünkü hata yapardım
Eğer baksaydım belki cemalin içinde kaybolurdum
Ama kaybolduğum kadar da şımarırdım
Şımarmaktan da öte, bağıra çağıra ağlardım
Ben o kadar ağlamayı göze alamadım
Bakamadım
Ben… Sadece bu kadar güzel miydin dedim
Başımı öne eğdim
Bakamadım
Senin baştan çıkarıcı,
Işıkları karanlıktan daha karanlık yapan,
Yıldızları yerle bir eden,
Güneşten daha sıcak,
Irmaklardan daha duru, daha serin,
Okyanusların mürekkep olduğu kalemler tarafından bile
yazılamayacak,
Ay ışığından daha parlak,
Sessizce gönlüme en ateşli aşk sözcüklerini söyleyen güzelliğine
doyamadım…
Bakamadım…
GÖZYAŞLARIMA SOR BENİ
Gözyaşlarıma sor beni
44
Senin için damla damla yanaklarımda dökülürken
Yazdığım her şiir de gözyaşımın mürekkepi olup kurur
Seni sevdiğimi kendime anlatmak isterken
Her çekilen hasretin sancısı gözyaşı olup akar kalbime
Gözyaşlarıma sor beni
Senin için dökülen damlalar dindiremiyor hasretini
Gözyaşlarıma sor beni
Damla damla akarken kirpiklerimden yanaklarıma
En büyük aşk neyin aşkı diye düşerler boşluğa
YAKIN ZAMAN
Yakın zaman tarihçileri
Amerikan gemilerinin üstüne akan
Japon intihar jetlerinin ardından
İki atom bombası yazar
Bıraktıktan sonra güle güle diyen
Hiroşima’ya, Nagazaki’ye
Ve yakın zaman tarihçileri
Gördüğü her yahudiyi ve benzerini
Yakmaya azmeden bir Alman köpeği yazar
En sonunda ölümü kendine yazan
Çıkar yol bulamayınca ırkçılıkla, faşistlikle
Ve yakın zaman tarihçileri
Öyle bir nesil yazar ki
Türk neslinden Kürdüyle, Çerkeziyle
Kırk bin belayla kırk bin koldan uğraşan
Otuz bin şehidine ağlarken
Hala biriz beraberiz diyen
Ve yakın zaman tarihçileri öyle bir nesil yazacak ki
Allah’ın sevdiği, kendisi de O’nu seven
45
Müminlere karşı boynu bükük
Kafirlere karşı başı dik
Hiçbir kınayanın kınamasından korkmayan
Ve korkaklıktan da medet ummayan
Elbette ki gelecekteki tarihi yazacaklar da bunlardır
Allah’ın dilemesiyle…
SAHTE GÖZYAŞLARI
Sahte gözyaşları düşer gözlerden
Hoca tehdit ederken cehennem ile gazap ile
Ortada cehennem yok gazap yok
Sana gazap ile bakan bir Allah yok
Sahte gözyaşları düşer gözlerden
Sana anlatırlarken Allah ne kadar sevgili
Sen kendinin Allah’ı ne kadar sevdiğine bakmaz iken
Ve sahte bir peygamber anlatırlar sana
Sanki hayatının her anını kameraya çekmişler gibi
Camiye sağ ayağıyla girişi ne kadar hikmetliymiş
Sor kendine neden
Sen onun tebliğ ettiği Kuran’ı okuyup anlamaya gelmez iken
Sahte gözyaşları
Seni o veya bu şekilde oyalamaya devam eder
Ve sahte gözyaşları
Seni o gözyaşlarını birilerinin makamı, mevkisi, efendiliği ve
ceplerine girecek paralar yönünden de çeşitli yollar tutmaya
sevkeder
Sahte gözyaşları
Kaybolan imanın ardındaki küfrün gözyaşlarıdır.
SON PERDE
46
Dedim ayrılığın sebebi ne?
Dedi bilmemekten
Dedim bilmemenin çaresi ne?
Dedi Kuran’dır
Dedim kavuşmanın zamanı ne?
Dedi sen bilince
Dedim ey Sevgili! Sana seslensem sesimi duyar mısın?
Dedi senin sesinin kaynağı benim
Dedim ırmakları dinlesem sana erer miyim?
Dedi o ırmakları çağlatan benim
Dedim bu yüz, bu dudaklar, bu gözler niye?
Dedi benim akislerimi üzerinde göresin diye
Dedim peki benim akislerim senin yüzünde var mıdır?
Dedi her kulum aslında yeryüzünde benim değişik bir tecellimdir
Dedim sana varmanın kesinlikli ve şaşmayan yolu nedir?
Dedi zamanı geldiğinde benim hidayet çağrıma cevap vermek
Ve samimiyetten ibaret bir imanla Kuran ayetlerine uymaya
çalışmak
Ve son nefeste benim ismim üzere ölmektir
KOCA MEMET
Dağ gibi koca Memet
Dağ gibi bir adamdı
Bükse kolunu tersten çevirir
Vursa dağları taşları yıkardı
Dağ gibi koca Memet
Ağır adamdı sevapları bakımından da
Yetime malını mülkünü verir
Fakir fukaranın görünmeyen koruyucusu
47
Karıncayı incitmezdi
Ve bir gün dağ gibi koca Memet’in karşısına
Dağ gibi ölüm meleği dikildi
Sevaplarını aldılar yukarıya
Günahları kalsın dediler
Ve bir gün dağ gibi koca Memet
Dağ gibi ölüm meleği karşısında
Eridi gitti…
BİR GÜN
Günlerden bir gün
Belki her gün gibi bir günken
Artık geçmişini değiştiremeyeceğin
Geleceğini belirleyemeyeceğin
Sevdiklerine bir daha kavuşamayacağın
Ve belki
Son nefesini vereceğin gündür
SİYAH VE BEYAZ
Ben kendimi siyah gördüm
Ahireti beyaz gördüm
Vakit tamam olunca
Ehl-i Hakkı pervane gördüm
Ben kendimi siyah gördüm
Dünyayı da beyaz gördüm
Ahir zaman yakına gelince
Alemi secdede gördüm
Ben kendimi siyah gördüm
48
Suret-i Hakkı beyaz gördüm
Suret-i Hakkı anlayınca
Siyahı da beyaz gördüm
SIR
Sır nedir söyler misin
Bilmediğini bilmektir
Bazen bir güneşin doğumunda
Gözyaşların akarken
Bazen bir bebeğin kokusu
Bazen elveda derken ağlamaktır
Bir sevgiliden ayrılırken
Bazen şükrederken
Emeğinin ardından gelen her taze ekmeğe
Ve bazen bir buğday tarlasına bakıp
İç geçirmektir
Ve öyle bir sırdır ki bu sır
Şehit olan arkadaşının arkasından koşarken
Kahpe dölünü indirmek için
Yüzüne vurulan gerçektir
Kimin ki yüreğinde yoktur bu sır
Onun için ne dünya vardır
Ne ahiret vardır
Sırrın ilk fark ediliş anı
Allah’a imanın ilk anlarıdır
Ve bazen bu sır gözünde incilerle Allah’a secde ederken
Allah’a olan aşkının gözlerindeki aksidir
BİR KILIÇ BİN KALEM
49
Bir kılıç bin kalemden keskindir
Bir ülke başbakanını öldürürken
Bir kılıç bin kalemden keskindir
Sivas’ta otuz yedi can diri diri yakılırken
Ve bir kılıç bin kalemden keskindir
Kuran’a gönüller verenlerin önüne, kendisine saygı duruşunda
bulunulacak putlar konulurken
Belki bir kalem de bin kalemden keskindir
Bütün bu satrancın nasıl oynandığını bilirken
SEVMEDEN SEVİŞMEK
Sevmeden sevişmek
Bir kadını aldatmak gibidir
Ruhunu aldatırken vücuduyla zina yaparsın
Ya da bereketsiz tohumlar dökmek gibi içine
Tarla bu ya! Gerçeğini sahtesini ayırt etmez
Ya da bir heykeli kutsal etmektir
Oysa o sadece bir taş, bir tuğla
Şeytanın bir ülkeyi betonlarla kaplayıp gözlerini kör etmesi için
Kadın diye etin peşine düşer bazen erkek
Daha sonra yaşayacağı pişmanlık ise
Artık yalnız onunla nefsi arasındadır
Sevmeden sevişmek
Putlarla sevişip sonra ne kadar yücesiniz diye secde etmektir
KALBİNİ BANA AÇ
Kalbini bana aç
Dökülsün tüm zehirlerin
Umutların, acıların
50
Ve hatta kendinin bile farkında olmadığın cinayetlerin
Kalbini bana aç ki silinsin gözyaşların
Öfken, kibirin ve umursamazlığın
Kalbindeki gözyaşlarını avuçlarına dökerken
Gözlerini de aç
Ve gör ki kalbini açtığın ben değildim
Rabbinin ta kendisiydi
BİN HAMD BİN BİR ŞÜKÜR
Sana olan duygularımın
Bini hamd
Bin birincisi şükürdü
ON DÖRT MİLYAR YIL
Anlatamam derdimi
Ne dilim söyler, ne kalemim yazar
İçimden bir ses
On dört milyar yılın hesabını sen mi vereceksin der
Elbette ben vereceğim
Suçluların ve suçsuzların
İyilerin ve kötülerin
Sevapkarlarla günahkarların
Düşünenlerle düşünmeyenlerin
Ve hatta zalimlerle masumların
O hesabı vereceği gibi
YÜZ ELLİ BİN YIL
Yüz elli bin yıl geçti senin yüzünü gördüm göreli
51
Yüz elli bin yıl sandım senin yüzünü gördüm göreli
Bir de öldüm ve gördüm ki
Hiçbir şeymiş sana vardım varalı
ÖYLESİNE
Seviyorum seni öylesine
Hiç kimsenin sevmediği kadar
BANA İNAT ŞARKILAR
Bana inat şarkılarda seni arıyorum
Öylesine umarsız, öylesine fütursuz
Bir flüt sesi gelse inceden
Hah, diyorum, vuslatın solosunu yapacak
Ya da bir keman içli içli
Diyorum yine de yanamadı gerektiği kadar
Arada bir şarkıcı “sevgili” diyor
Ben diyorum hayır, O, sevgililer sevgilisidir
Hiçbir kapı sana açılan yola bana inat şarkılar kadar kolay
çıkmıyor
Ben seni şarkılarda arıyorum
Şarkılar bana inat seni çalıyor
ŞİMDİ
Ne söyleyeceksen şimdi söyle
Çünkü ben darmadağın
Ve biçare
Ve küçük düşürülmüş bir vaziyetteyim
Bana olan aşkını şimdi anlat
52
Çünkü sonra çok geç olacak
Çünkü ben darmadağın
Ve biçare
Ve küçük düşürülmüş bir vaziyetteyim
Ne emredersen emret, boynum kıldan ince
Ölçüp biçmeden, sorgulamadan, tartmadan
Çünkü ben darmadağın
Ve biçare
Ve küçük düşürülmüş bir vaziyetteyim
Ayrılırken bana son kez yüzünü göster
Ya da saçının bir telini
Ki kalbim onların hatırasıyla yıllarca yanıp kavrulsun
Çünkü ben darmadağın
Ve biçare
Ve küçük düşürülmüş bir vaziyetteyim
ÇÜNKÜ SEN
Bana yüzünün bütün ihtişamıyla
Bütün duruluğuyla
Bütün güzelliğiyle bakma
Çünkü sen gözlerimin algılayabileceğinden çok daha güzelsin
SENDEN BAŞKA
Allah’ım
Bazen öyle çok düşünüyorum ki
Senden başka hiçbir şey düşünmüyorum
53
Bazen öylesine görmüyorum ki
Gözüm senden başka hiçbir şey görmüyor
Öylesine okuyorum ki Kuran’ı
Kuran’dan başka her şeyi okuyorum
Öyle çok ağlıyorum ki bazen
Senden başka kimse teselli etmiyor
HAPİSHANE DAMLARI
Hapishane damlarının karanlığında
Mahkumların karanlığı yazılıdır
Kaderlerinin karanlığı
Erkeklerin, kadınların, zindanların karanlığı
Bir yemek pişer tuzu az,yağı az, pirinci az
Belki bize de düşer
Erkekler var, kadınlar var, hayalleri bin yıllık
Bize göre belki beş, belki elli beş yıllık
Gardiyanların korkusu rüyalara girer
Belki oğlum da yanımda olsun dersin, belki sevgilin de
Artık duvarlardır oğullar da sevgililer de
İdamlığın ipinin çekileceği vakit geldiği zaman
Belki geriye bir içimlik çay kalmıştır ya da bir helallik
İdam sehpasının üstüne çıktığın zaman
Son bir kez bakarsın geride kalacakların anlamsız yüzlerine
Artık şehadetin ve gökyüzünün karanlığıdır seni ışıklara
boğacak olan
HER GECE
Her gece senin aşkına yanıyorum bir bilsen
Kuran’mı, şiir mi, roman mı, tozunu attırıyorum bir görsen
54
Bir de üstüne üstlük aynı şeylerden yazıyorum bir okusan
Her gece düşünce performansının tozunu attırıyorum bir bilsen
Bir de sigara tüttürüyorum üstüne bir seyretsen
Her gece senin kahramanın oluyorum bir anlasan
SENİ DÜŞÜNMEK
Belki kendini bir rüyaya bırakmak gibi seni düşünmek
Yıldızları gerçekten görmek gibi
Boğulmak için atıldığın bu sularda
Nefes alabilmek gibi
Bir kısrağın rüzgarına kendini salmak gibi
Öylesine özgür ve umarsızca
Sadakat ve itaat konusunda master yapmak gibi
Onca ihanetin içinde
Kardeşinin katiline merhamet edebilmek gibi
O merhamet katilin kalbini parçalarken
Yunus Emre’ye seni dost edinemem demek gibi
Sırf ayet “Allah! O’dur gerçek dost!” dediği için
Ve bilmediğin dünyalarda
Bilmediğin rüyalarda
Bütün ümitlerini yitirip
Her şeyden vazgeçmeye karar verince
Allah’ım beni tut diye son defa yakarıp
Ateşten uçurumdan aşağıya atladığında
O’nun seni tutacağına güvenip
O’nun seni tutması gibi
O’nun cemalinin nurunu görüp
Yatağında uyanmak gibi
GERÇEKLER VE RÜYALAR
55
Allah’a olan aşk
Rüyalardan öte gerçeklerden ibarettir
O kadar eminim ki adaletinden
Kellemi almanla beni nimete boğman
Aynı anlama geliyor adalet ve lütuflanma bakımından
SANA DAİR
Kalbinde sana dair bir şey biliyorsun
Ama bende saklı
İkimizin de bilip
Kimseye söylemediği
Neden diğer insanlar gibi olmadım?
Bir iş, bir aş, bir kadın ve bir yuva…
Herkesin istediği gibi
Herkesin beklediği
Ama belki de bir şeyler bekliyorum
Sana dair ve bende gizli
Bana dair ve sende gizli
Açığa çıkınca “meğer!!”miş denilecek
Alemlerin sırrı herkesi hayrete düşürecek
Herkes bizim için felaket tellallığı yaparken
Nasir’in Nasr yardımı tam zamanında ulaşacak…
SEVDİM BİR KERE
Ben seni ilk kez sen yüzüme bakınca sevdim
Işıklar, ateşler ve coşkular içinde
Güneş batarken sevdim nasıl olsa yeniden doğacak diye
56
Alnımı secdeye koyarken sevdim, hala ölmedim mi senin için
derken
Yeşil kırlara uzanırken sevdim, kuşlar senin ismini anarken
Yıldızlara bakarken sevdim, onlar göz kırparken, Hz. İbrahim
gibi
Cehennemini bile sevdim, eğer gereğince sevemezsem beni
cehenneme at diye
Ben sadece seni sevdim, bütün yollar sana çıkıyor diye
Ben sadece seni sevdim, senden ötesi yok diye
RAĞMEN YA DA KARŞIN
Ben Allah dedim
Her şeye rağmen Allah dedim
O’nun yerine tapılmak istenen putlara
Dinden en ufak bir pay alabilmek için orada burada cirit atan
din adamlarına
Kuran dışında var olan her şeyi ya da hiçbir şeyi
bana kaynak olarak göstermek isteyen bozgunculara
7’lere, 77’lere, 777’lere, 7777’lere ve gerisine
Neden hak olduğu bilinmeyen dört mezhebe
O’nun dışında var olduğu öne sürülen bütün şefaatçilere
Kendisine sorulsa kendi adına kurulan mezhep ve benzerlerini
daha ilk olarak inkar ve telin edecek Ali’ye
Ve en çok da her fırsatta, beni inkara ve Allah’ın birliğinden
kaçmaya zorlayan kendi nefsime
Kendi aklıma ve kendi egoma
Uğruna canımı verebileceğim her şeye
Anneme babama ve onların ve öncekilerin bütün öğretilerine
Ve uzayda zaptettiğim bir buçuk metre karelik alana
57
Ve huzurunda boynumu kılıcının önüne eğip, yeterince iman
edemedim diyeceğim peygambere
Rağmen
Allah dedim
Ve dedim, bırak gerisi öyle gitsin
Kıyametine gitsin
Cehennemine gitsin
Helakların sonsuzuna gitsin
Hatta sekara, dönmeze gitsin
Hatta O’nun dışında, o çok yüceltilenler, peygamberler, melekler,
veliler, büyükler de onlarla birlikte gitsin
Hasretle kucaklaşan sevgililer anın vuslatını yaşasın
Bir yaz boyu yiyecek biriktiren karıncanın sevabı ağustos
böceğine de yazılsın
Sabah yıldızı, Tarık’ın ışığı bütün evrenleri, uzayları, yedi
gökleri kaplasın
Ama Allah bana kalsın
Sadece bana kalsın
İSYANKAR (BURHAN İÇİN)
Burhan’ım,
Asim, isyankarım, gem vurulamayanım
Bir bak hayat ne hale koydu bizi
Kimsenin ulaşamadığı göklerde uçarken
Yürümek zorundayız artık
Zorunda bırakıldık
Çünkü iki seçimden birini yapmak zorundasın
Ya uçacaksın ya yürüyeceksin
Koşmak bile haram çapsızlar dünyasında
Burhan’ım,
58
Asim, isyankarım gem vurulamayanım
İsyan etmek için isyan edenim
Her ne kadar bedenin yürüse de bu fani dünyada
Aklın, kalbin ve beynin
Bakışların bile yere değmesin
Çünkü Tanrı katında bu dünya fani ve geçici olduğu için
Yalnızca isyankarların ödülleri vardır
Yalnızca isyankarların ödülleri verilir
SEN VE BEN (BURHAN İÇİN)
Sen ve ben
Gözlerimizi kapatmış
Karanlıklar ülkesinde
Karanlığın gizemi ve korkusuyla
Oyunlar oynarken
Aklımıza çalınan sureti karanlık ve gizemli müzikler eşliğinde
Karanlığın gizemini yakalarken
Ve daha çok karanlıkların içine girmek isterken
Ve tam karanlığın gizemini yakaladığımız anda
Esas olanın aydınlık olduğunu anladığımızda
Ve biz buna layık değiliz derken
Cennetin kapıları bize açılsa
Fena olmaz mıydı?
ASLA
Yapraklarında inciden damlalar vardı
Asla senin güzelliğini anlatamayan
Yaprakların, koyu yeşilli gölgeler gibi masum ve sessiz
Ilık meltemlerde salınan
59
Asla senin güzelliğini anlatamayan
Ve bir zümrüt misali iki çift inci, gözlerini bana dikmiş, asla
ayırmayan
Asla senin güzelliğini anlatamayan
RABBİME
Sırrın aşkının, aşkın sırrından daha büyük olduğunu anladığım
zaman seni sevdiğimi anladım… Aşkın sırrının, sırrın aşkının
dehşetini anlatmaya gücünün yetmeyeceğini anladığım günden
beri…
SEVDİĞİM KADINA
Seni ilk gördüğüm zaman gözlerinde hissettiğim o anlamlı, derin
ve sevgi dolu bakış, seni sevdiğimi anlayınca gözlerinden yavaş
yavaş süzülecek gözyaşlarına benzeyen narin inci taneleri kadar
güzeldi…
Aynı senin gibi…
SEVDİĞİM KADINA
Benim için kalbinin derinliklerinde, var olduğunu bildiğin ama
asla ulaşamayacağın yerde hissettiğin, kırmızıya çalan ney ışığı
misali sezgiler, aslında senin Tanrı’ya olan aşkının, kulluğunun,
kavgalarının ve son nefeste, geri alamayacağını bile bile ölümüne
Allah’a ödünç verdiğin o sonuncu iç çekişin, bile bile verilip,
ilahi sınavın bitiş anının beklendiği sonsuzluk anının, artık kor
haline gelmiş, üzerinden asırlar geçilerek sönmeye yüz tutmuş
küllerin kıyamet anında ortalığı aydınlatması gibi…
60
RAHMAN’A
Göklerdeki yıldızların ışığı yetmedi senin isimlerinin sırlarının
gölgelerinin manalarını gizlemeye…
SÖZÜN SAZI
Sazların sözlerin içinden
Sazlı sözlü laflar ettim
Kim anladıysa bu sazın sözünü
Artık o çalsın bu sözün sazını
BURAK TARACAR
61

Benzer belgeler