Altı Sayı, 5.000 Üye
Transkript
Altı Sayı, 5.000 Üye
AYLIK MESLEK BÜLTENÝ 5.000 YeminliTercuman.com BÜLTEN Türkçe Tercümanlarýn Haber Platformu SAYI: 6 MAYIS 2007 KÝÞÝYÝZ Bültenimize yazýlarýnýzý bekliyoruz. ÖZEL HABER NAHOÞ ÇEVÝRMEN Altý Sayý, 5.000 Üye 6 aydýr büyük bir emek ve amatör ruhla dar bir kadro tarafýndan hazýrlanan ve eksik ve kusurlarýna raðmen sizlerin beðenisini kazanan bültenimiz artýk her ay ilgi alanlarý çeviri, dilbilim, çeviribilim, tercümanlýk olan beþ bin üyeye ulaþýyor. Haziran sayýmýzla birlikte sizlerden gelen yazý ve makalelere daha fazla yer vermeyi planlýyoruz. Yaþadýðýnýz deneyimleri, çeviri yazýlýmlarý ile ilgili bildiklerinizi, dilbilim ve çeviribilim alanýndaki geliþmeleri, sözlük çalýþmalarýný, dil öðrenme alanýndaki yenilikleri... velhasýl her türlü konuyu akademik kurallara baðlý olmadan deneme tarzýnda ele alacaðýnýz yazýlarýnýz bültenimize renk katacaktýr. Özellikle sitemizde irtibat bilgileri bulunan ve farklý ülkelerde yaþayan tercümanlarýn bulunduklarý ülkelerde yaþadýklarý deneyimleri anlatan yazýlarýný merakla bekliyoruz. Sitemizde hizmete giren FORUM sayfasýnýn zaman içinde tercüme sektörüne yeni bir soluk getireceðini düþünüyoruz. Sizler de FORUM'a üye olarak kendinizi tercüme sektörüne tanýtabilir , her türlü duyurunuzu FORUM vasýtasýyla yapabilirsiniz.. Sitemizde yeni hizmete giren SÖZLÜK de önümüzdeki aylarda yeni yüzüyle daha kullanýþlý olacak ve bu þekilde sizlere daha kapsamlý bir sözlük hizmeti verebileceðiz. Yeni sayýda görüþmek üzere... sayfa 8’ de “... þiþkin egomun arkasýnda ...” SÝSÝFOS VE BOK BÖCEÐÝ sayfa 2’de forum açýldý. Üye oldunuz mu? , , ,. , , ,, , BÜYÜK HUKUK SAVAÞI: V RGÜL'ÜN DEÐERÝ sayfa 17’de Kitap Köþesi 200 ÜLKEDE YEMÝNLÝ TERCÜMAN Çeviri alanýnda yayýmlanmýþ kitaplarý tanýtmaya devam ediyoruz. Bu hafta 3 kitap tanýtýyoruz... sayfa 7’de YeminliBülten www.yeminlitercuman.com Mayýs 2007 Sisifos ve Bok Böceði Nehirde sürüklenen bir çöpün nehrin sürüklenme gücüne direnmesi… Yaðan yaðmurun tanelerini toplamaya çalýþmak… Güneþin ilânihâye doðudan doðup batýdan batacaðýný sanmak… Yerde kuramadýðýný Ay’da, Mars’ta kurabileceðini hayâl etmek… Her kýþýn sonunda bir bahar beklemek… Ayný masala defalarca inanmak, kanmak, aldanmak… Ayný delikten onlarca kez ýsýrýlmak… Ayný hatayý usanmadan tekrarlamak… Yakýþmýyor bize denizin sýðýnda taþ sektirip yelkeni keþfedememek… Hoþ durmuyor iksiri asýrlar evvel bulunmuþ hastalýða halâ çare aramak… Bizim avuntumuz harabelerde gezginleri dolaþtýrmak olamaz… Sezar’ýn fetihlerden muzaffer dönüþünü alkýþlamýþ eller, alkýþ tutamaz “idea” fakiri bezirgânlarýn çýðýrtkanlýklarýna… Kaos çözüm olamaz avucuna pislik bulaþtýrmak istemeyene… Taþýn altýna elini bir koyup bir çekenden, hata olur tüm gövdesini altýna koyacaðýný beklemek taþýn… Þimdilerde yýkýk duran taþlarýn harcýna ter akýtmamýþtan, saflýk olur beklemek Mýsýr’dan taþ getirtip tehlikelerden korumak istediði kýzýna kule yapmasýný… Yangýna su taþýmamýþtan, beklenir mi diktiði binaya yangýn merdiveni yaptýrmasý? Rûmi’den nefes almayan, Nasreddin’e kafa yormayan çalar mý maya göle? Kar yaðmadan rüyasýnda kardanadam görmeyen, sürer mi önden giderek atýný Moðolistan’a? Yusuf görünce býçaklarýyla ellerini kesen, güzel görünce hiç direnemeyen biz, kandan irinden, boktan çamurdan birikmiþ bir pislik kümesi görünce nasýl sarýlýrýz ona? Nasýl itmeye çalýþýrýz onu hedefsizce? Nasýl inat deriz bu pislikle birlikte sürüklenmenin adýna? Neden inat etmeyiz ütopya gibi duran ama ulaþýlmýþ makro hedeflere ulaþmak için de, hiç ulaþýlmamýþ ama ulaþýlsa bile küçücük bir kar tanesi kadar su çýkarmayacaðý belli mikro illüzyonlarý izlemek için kuyrukta bekleriz? Sýra gelmez bu kuyrukta, daha beklerken telef olmaya can atmak da neyin nesi? Sisifos’un elbet var bir farký bok böceðinden… O, yasak elmaya yan gözle bakmanýn ebedi cezasýný çekiyor. Elma halâ yerinde ve kýpkýzýl! Sisifos ise bir daha güneþin batýþýnýn kýzýlýný göremeyecek, karýncanýn ayak seslerini duyamayacak kadar meþgul.. Bok böceðine gelince, o bile adýnýn Sisifos ile birlikte anýlmasýný istemiyor artýk! Sisifos, artýk -varsa- onurunla ezil o taþýn altýnda! Abdullah Erol 2 YeminliBülten www.yeminlitercuman.com Mayýs 2007 Ýsveççe, Danca, Norveççe, Almanca Tercüman BÝR TERCÜMAN Martin Armaðan Þengider 1952 senesinde Ýstanbul'da dünyaya geldi. Babasýnýn görevi dolayýsýyla gittiði Karadeniz Ereðlisinde Lise eðitimimi tamamladýktan sonra 1969 Ekim ayýnda Ýsveç'e gitti. Orada ilk olarak bir sene Ýsveççe kursa gittikten sonra, sýrasýyla Matematik Fakültesi, Halkla Ýliþkiler Fakültesi, Sosyoloji Fakültesi, Dil Tarih ve Coðrafya Fakültesi, Týp Üniversitesi Psikoloji Fakültesini bitirdi. Þu anda halen Hukuk Fakültesi son sýnýfýnda bir tek dersi var ve bu sene de onu bitirecek. Ýsveç'in okuma þartlarý (Türkiye ve Türkiye'de ki okumak isteyen gençler açýsýndan) biraz farklý olduðu ve orada hem çalýþýp hem okumak buradaki gibi zor olmadýðý için çeviri hayatýna öðrencilik yýllarýnda ekstra gelir için yaptýðý bir iþ olarak baþladý. Zamanla talep yoðunluðu arttý ve bu sayede burs almadan okuma fýrsatý buldu. Lisan bilmediði için Ýsveç'e ilk gittiði yýl bulabildiði bütün iþleri denedi. Daha sonra 1976'da Lisede Matematik öðretmenliðiyle esas çalýþma hayatý baþladý. Sonralarý Sosyal Yardým Bakanlýðýnda Müdür Yardýmcýlýðý, Müdürlük, Genel Müdür Yardýmcýlýðý yaptý. Adalet Bakanlýðýnda Danýþman olarak çalýþtý ve þu anda dokuz yýldan bu yana Sosyoloji Fakültesinde ö ð r e t i m ü y e s i d i r. A y n ý zamanda evlilik konusunda danýþmanlýk bürosu (Alman bir Sosyologla beraber) var. Orada terapi verme olanaðý var, En önemlisi de üç arkadaþý ile birlikte madde baðýmlýlarý rehabilitasyon merkezi var. Bunlardan hariç olarak da zaman buldukça mahkemede jüri üyesi olarak görev yapýyor. Türkiye'ye, Türkiye'nin ve Türk halkýnýn sosyal yapýsýnýn deðiþimini inceleyen kýrsal kesimle þehirleri ve varoþlarý karþýlaþtýran sorunlarýn geleceðini inceleyen ve ARMAÐAN ÞENGÝDER çözümler sunan bir kitap yazmak için geldi ve burada bu e-mail: [email protected] çalýþmalarýmý yaparken ayda msn: [email protected] iki kere Ýsveç'e giderek Cep: 0542-5608188 Tel : 0282-2439324 seminerlerimi veriyor. Bundan önceki evliliðinden olan 8 ve 10 yaþlarýnda iki oðlu da Ýsveç'te bulunuyor. Spor yapmayý ve futbolu seviyor. 3 YeminliBülten www.yeminlitercuman.com Mayýs 2007 re Þu ana kadar yazýþmalarda "re your email dated 6 March" þeklinde geçen re sözcüðünün "regarding" sözcüðünün kýsaltýlmýþ þekli olduðunu düþünüyordum. Aslýnda öyle deðilmiþ! Concise Oxford English Dictionary sözlüðüne göre: re, prep. in the matter of (as the first word of a heading, esp. of a legal document). 2 colloq. about, concerning. [Latin, ablative of res 'thing'] re, edat. … konusunda (bir baþlýðýn, özellikle bir hukuki belgenin ilk sözcüðü olarak). 2 konuþma dili. hakkýnda, ile ilgili olarak. [Latince res 'þey' sözcüðünün –den hali] Scrabble oyunu sýrasýnda biraz tumturaklý kelimeler dizmeye çalýþýrken öðrendiðim bir konu. Kaynak: http://www.nakedtranslations.com/en/2006/03/000599.php Birleþmiþ Milletlerin Resmi Dilleri Uluslararasý kurum ve kuruluþlar eriþilmez olmamak ve dil engellerini aþabilmek için etkili yöntemler geliþtirmek durumundadýr. Dünyadaki hemen her ülke BM'de temsil edildiði için, BM'nin dünyanýn mikro evreni olduðunu söylersek mübalaða etmiþ sayýlmayýz. Kuruluþ hükümetler-arasý toplantý ve dokümanlarýnda altý lisan kullanmaktadýr: Arapça, Çince, Ýngilizce, Fransýzca, Rusça ve Ýspanyolca; Genel Sekreterlik çalýþma dilleri olarak Ýngilizce ve Fransýzca kullanmaktadýr. Formal bir toplantýda resmi bir dilde yapýlan konuþma ve verilen beyanatlar BM tercümanlarý tarafýnda eþzamanlý olarak kurumun diðer resmi dillerine tercüme edilir. Bir delegenin resmi diller dýþýndaki bir lisanda konuþmak istemesi durumunda, yapacaðý konuþmayý resmi dilerden birine tercüme etmesi için bir tercüman saðlamak durumundadýr. Konuþmasý daha sonra bir ara sistem sayesinde diðer dillere tercüme edilir. Dokümanlar altý resmi dilde hazýrlanýr ve tüm bu dillerde çevrilmiþ belgeler hazýr durumda olduðunda eþzamanlý olarak daðýtýlýr. 4 www.yeminlitercuman.com YeminliBülten Mayýs 2007 GÜZEL KONUÞMA Akciðerlerden çýkan hava gýrtlaktan geçerken ses tellerinde titreþimler oluþturur, bu titreþimlerle g ýr tl a k y a p ýs ýn a g ö r e deðiþik þekillerde çok zayýf sesler oluþur. Bu sesler diðer ses organlarýyla y o ð r u l u r, t i t r e þ i m l e r l e rahatlýkla iþitilebilecek kadar büyür ve kimlik kazanýr. Herkesin ses organlarýnýn yapýsýnýn farklýlýðý ölçüsünde farklý sesleri veya ses kimlikleri vardýr. Burada önce ses organlarýmýzýn istediðimiz sesi çýkarabilecek yeteneðe ulaþmasýný saðlamalýyýz. Ses organlarýnýn eðitimi diksiyonun altyapýsýný oluþturur. Ses organlarý eðitimsiz olduðunda diksiyon çalýþmalarýnýn her aþamasýnda týkanýklýklar oluþacaktýr. diksiyon çalýþmalarýnýn kendisi de dolaylý þekilde ses organlarýnýn geliþimine yol açar. Ana ses organlarýný tek tek ele alalým ve geliþtirilmeleri için alýþtýrmalar yapalým. Dil Dilimiz ünlüleri hariç tutarsak diðer tüm seslerin çýkarýlmasýnda mutlaka kullandýðýmýz çök önemli bir ses organýmýzdýr. “a,e,ý,i,o,ö,u,ü” den oluþan ünlülerin dilimiz sabit dururken seslendirilmeleri mümkündür. Sadece farklý ünlülerde çene ve aðýz içinin aldýðý pozisyonun deðiþimine paralel olarak deðiþik pozisyonlar alabilir. Ancak dil özellikle bazý seslerin çýkarýlmasýnda en önemli fonksiyonlarý icra eder. Dil aðýz içinde çok rahat hareket edebilmelidir. Dilin ön alt diþlerin köküne, ön alt diþlerin üst bölümüne, ön üst diþlerin köküne, kývrýlarak üst dudaða dokunabilmesi gerekir. Dilin ucu rahatlýkla kasýlabilmeli ve kývrýlabilmelidir. Dilin aðýz içinde sað ön ve arka yönde, sað ve sol yönde veya ucundan kývrýlarak geriye doðru hareketi rahat olabilmelidir. Eðer dilimizin kaslarýnýn dilimize rahat bir þekilde hakim olmasýný saðlayamazsak özellikle dilimizi kullanarak çýkardýðýmýz seslerin bozuk çýktýðýný görürüz. Deðiþik milletlerin dillerindeki fonetik özellikler farklý dil yeteneklerini gerektirebilir. Örneðin Japonca “tsu” sesi, Ýngilizce “the” sesi, Arapça'daki “peltek z” Türkçe fonetiðinde bulunmaz. Bu sesleri çýkarabilmek için de o milletlerin fonetikleri çerçevesinde dilimizi geliþtirmemiz gerekir. Eðer dilimizin kullanýmýnýn genel anlamda geliþtirilmesini saðlamayý baþarýrsak, bu yeteneðimiz yabancý dil öðrenirken “telaffuzpronounciation” sorununu çok kolay aþmamýzý saðlayacaktýr. Türkçe'de dil tembelliðinin en fazla olumsuz etkilediði sesler þunlardýr: “c, ç, d, j, l, n, r, s, þ, t, z” Eðer bu seslerden herhangi birini çýkarmakta güçlük çekiyorsanýz veya seste boðukluk, oluþuyorsa dil egzersizleri üzerinde yoðunlaþmanýz gerekecektir. Alýþtýrma: DÝLÝ GELÝÞTÝRME ÇALIÞMASI Aþaðýdaki alýþtýrmalarý dilinizi yöneten aðýz içi aslarýnýzý iyice yoracak kadar uzun süre ve abartýlý olkarak tekrar ediniz. -Dilinizi aðzýnýzda sakýz çiðner gibi hýzla çiðneyiniz. -Dilinizi aðzýnýzýn içinde, çenelerinizin dýþýndan, dudaklarýnýzýn altýndan dairesel hareketlerle hýzla dolaþtýrýnýz. -Dil ucunu ön alt diþlere dayandýrarak aðýz içinde köklerden ileri geri hareket ettiriniz. -Dilinizi iyice dýþarý çýkarýnýz. Ýterek uzun süre dayanýnýz. -Dilinizi yuvarlatýp daralttýðýnýz dudaklarýnýz ve çeneleriniz arasýndan içeri-dýþarý hareket ettiriniz. -Dilinizin ucunu ön alt diþlerinize dayandýrýnýz ve dilinizi kökünden içeri dýþarý hýzla hareket ettiriniz. 5 YeminliBülten www.yeminlitercuman.com Mayýs 2007 seslendirilen seslerde sorun yaþarlar. Türkçe'de aðýrlýklý olarak dudaðýn kullanýmýna dayandýrýlan sesler þunlardýr: “b, f, m, o, ö, p, u, ü, v,” Bu seslerde bulanýklýk veya anlaþýlma güçlü oluþturan bir konuþma biçimine sahipseniz bunun mutlaka dudak tembelliðinden kaynaklandýðýný düþünebilirsiniz. Bununla birlikte dudaklar diðer seslerde de belli pozisyonlar alýrlar. Bu yönüyle örneðin “ý, i,” gibi sesleri çýkarýrken dudaðýn katkýsý dikkate alýnmalýdýr. Bu sesler dudak olmaksýzýn da seslendirilebilirler ama istenen kalitede seslendirilmeleri mümkün olmaz. dudak egzersizleriyle dudak kaslarýmýzýn istenen her hareketi dudaklarýmýza rahatlýkla yaptýrmasýný saðlamamýz gerekiyor. Çene Güzel konuþmada çenenin rolü çok önemlidir. Tüm dillerdeki tüm harfler çenenin kullanýmýyla seslendirilirler. Konuþma esnasýnda çene hýzla birbirinden farklý hareketleri ard arda gerçekleþtirmek zorundadýr. Çene açýlýr, kapanýr, daralýr, geniþler. Alt çene ileri ve geri hareket eder. Aðzýmýzýn üst bölgesinde bulunan diþlerin baðlý olduðu kemik yapýsý sabittir. dolaysýyla tüm bu hareketler alt çeneyi yöneten kaslar tarafýndan gerçekleþtirilirler. Dikkat edelim: “ýýý” sesini çýkardýðýmýzda çene geriye doðru çýkmaya zorlanýr. “aaa” sesini çýkardýðýmýzda hizasýndan aþaðýya doðru açýlýr. “Üüü” sesini çýkardýðýmýzda ileriye doðru geçmeye zorlanýr. ^ne” dediðinizde daralýp birden açýlýr. “Sen” dediðimizde önce kapanýr, sonra açýlýr ve sonra yine kapanýr. Tüm bu son derece karmaþýk ama gerçekten karmaþýk hareketleri inanýlmaz bir hýzla gerçekleþtirir.Çenemizin kullanýmýnda sorunlarla karþýlaþabiliriz. Çene kaslarý geliþtirilmemiþ ve kondisyonsuz olduðunda deðiþik hareketleri düzenli olarak ve sorunsuz þekilde yapamayýz. Bu durumda bazý çene hareketleri kaybolur ve bu kayboluþ seste de kayýp oluþturur. Diðer önemli sorun “çene darlýðý”dýr. Türkiye toplumunda yaygýn bir çene darlýðý olduðu söylenmektedir. Dar çene açýk ve yuvarlak sesleri bozuk seslendirir. Örneðin “aa”, “ýý” gibi anlaþýlabilir. “Ooo”, “uuu” gibi anlaþýlabilir. Eðer çenemizi yeterince saðlýklý kullanamýyorsak tüm seslerin çýkarýlmasýnda sorunlar yaþayabiliriz. Alýþtýrma: DUDAK ÇALIÞMASI a) Nefesinizi aðzýnýzdan kuvvetle verirken “poffff” deyin. Hava dudaklarýnýzý basýnçla itsin. Basýncýn dudak kaslarýnýzý þiddetli zorlamasý saðlayýn. b) Sýký sýký kapalý ve diþlerinize yakýn -çeneniz kapalýya yakýn- tuttuðunuz dudaklarýnýzdan üflediðiniz havanýn dudaklarýnýzý kuvvetle üfürerek çýkmasýný saðlayýn. c) Dudaklarýnýzý kapatýp ileri uzatýn ve dairesel hareketlerle hýzla döndürün. Aþaðý yukarý, saða sola hareket ettirin. d) Çenenizi kapatýn ve hýzla “mý, mu, mý, mu” deyin. Ardýndan ayný þekilde þu sesleri tekrar edin: “fe, ve”, “pe, be”, “u, ü”, “o, ö”. Abartý yapmanýz ve dudak kaslarýnýzý yoruncaya kadar çalýþmayý sürdürmeniz önemlidir. e) Bir kalemi yatay olarak dudaklarýnýzda tutup “Benim memleketim. Bir ben vardýr bende benden içeri” deyin. Dudaklarýnýz iyice yorulduðunda dudaklarýnýzý gevþetin ve kapalý tutarak havayý dýþarý itin. Hava püfürdeyerek, Alýþtýrma: ÇENE ÇALIÞMASI dudaklarýnýzý titreþtirerek dýþarý çýksýn. Aþaðýdaki alýþtýrmalarla çene açýklýðýný saðlama ve çenemizin her hareketi rahatlýkla yapmasýný temin etme amaçlanmýþtýr. Tüm egzersizleri aþýrý abartý ile Yazar: Muhammet Bozdað Kaynak: http://www.donusumkonagi.net gerçekleþtirmelisiniz. a) Elinizi alt çenenize dayayarak “çak çak” diye baðýrýn. Aþaðýya itilen çenenizin yukarýya itilmesini saðlayýn. Böylece çenenizi aþaðýya iten kaslarýnýzýn güçlenmesini saðlayýn. b) Ýki elinizin içiyle yanak kemiklerinize masaj yapýn. Avuçlarýnýzý alt çenenize doðru çekip çenenizi açýn. c) Yumruk yapýlmýþ iki ellerinizle çenenizin altýndan bastýrýn. Alt çenenizi açýn, baþýnýzý geri itin ve alt çenenizi kapatýn. Tekrar çenenizi açýn ve baþýnýzý daha geriye itin. Tekrar yapýn. d) Çenenizi hýzla iyice açýp kapatýn. Hýzlanýn. e) Çenenizi hýzla ileri, geri hareket ettirin. f) Çenenizi dairesel hareketlerle hýzla döndürün. Dudak Dudaklarýn kullanýlmamasý durumunda bazý seslerin çýkarýlmasý kesinlikle mümkün deðildir. Dudak tembelliði olan kiþiler özellikle dudaklarýn kullanýmýyla 6 www.yeminlitercuman.com YeminliBülten Mayýs 2007 F. Sakine ERUZ Multilingual Yabancý Dil Yayýnlarý Dr.Mine Yazýcý Multilingual Yabancý Dil Yayýnlarý Yayýn Yýlý: 2003 1. Hm. 332 sayfa 15x21cm Karton Kapak Dili: TÜRKÇE 255 Sayfa 14x20cm 2.Hamur Ciltsiz Dili: TÜRKÇE Çeviriden Çeviribilime Yüzyýlýmýz Penceresinden Çeviribilimsel Geliþmelere Bir Bakýþ Çeviri Etkinliði Elinizdeki kitap, genç bir bilim dalý olan çeviribilimin oluþum öyküsünü anlatýyor. Aslýnda insanlýk tarihi kadar eski olan çeviri etkinliði, ilkin 20. Yüzyýlýn ortalarýnda akademik bir eðitim olarak üniversitelere giriyor. Çeviribilim özgün kuram ve yöntemlerini seksenli yýllarda pekiþtiriyor. Avrupa'da ve bütün dünyada lisans, yüksek lisans ve doktora eðitimi veren çevirin bölümlerinin kurulmasý bu tarihlere rastlýyor. Türkiye'de ise çeviri etkinliðinin Cumhuriyet'in kuruluþundan da çok öncelere dayanan bir geçmiþi var. "Çeviri etkinliði" adlý bu yapýtta, çeviri yayýnlarýn erek kültüründe bilgi üretimine katkýsý tarihsel bir baðlam içersinde ele alýnmýþ ve bu arka plan bilgiye dayalý olarak çeviri yayýnlar konusundaki bilimsel geleneðin çaðdaþ disiplinlerarasý yöntemle nasýl geliþtirilebileceði üzerinde durulmuþtur. Araþtýrmada bilimsel geleneðin oluþumunda çeviri etkinliðinin çeviri yayýnlar aracýlýðýyla incelenmesinin tek baþýna yeterli bir ölçüt olmayacaðý göz önünde bulundurularak, disiplinlerarasý bir incelemeye girilmiþtir. Bu þekilde bilimsellikte sistemlilik kazanmanýn önemine dikkat çekmek üzere, tarihteki ve ülkemizdeki kütüphanecilik anlayýþýnýn bilginin dizgeselleþmesindeki rolü de vurgulanmak istenmiþtir. Dünyada ve Türkiye'de çeviri eðitimini, son otuz yýla yoðunlaþarak Türkiye'de çeviribilimin oluþumunu, çeviri bölümlerini, akademik çeviri etkinliðini, çeviri bölümü öðrencilerinin donamýný, mezunlarýn çalýþma alanlarýný ve çeviribilimsel kaynaklarý irdeleyen bu kitap Türkiye'de çeviribilime ve çeviribilimin uygulama alanlarýna günümüz penceresinden bakarak okurlarý çeviri ve çeviribilim üzerine bilgilendiriyor. Tükiye’de Tercüme Müesseseleri Bu çalýþma Lale devrinden, Hasan Ali Yücel dönemine kadar devlet tarafýndan tesis edilen tercüme heyetleri, müesseseleri, encümenleri üzerinde durmaktadýr. Efkar-ý umumiyenin görüþ ufkunu Doðudan ve Batýdan eserler tercüme ederek geniþletmek maksadýyla devletin ciddi bir þekilde ele aldýðý bu faaliyet baþarýlý olmuþ mudur? Tercüme hareketi hangi alanlarda yoðunlaþmýþtýr? Tesis edilen müesseselerde kimler görev almýþtýr? Tercüme edilen eserler nelerdir? Devletin bu konudaki politikalarý hangi düþünceye göre oluþturulmuþtur? Elinizdeki kitap bütün bu sorularý tartýþmaya açmakta ve cevaplamaya çalýþmaktadýr.(Arka Kapak) Taceddin KAYAOÐLU Kitabevi Yayýnlarý Yayýn Yýlý: 1998 1. Hm. 395 sayfa 14x20cm Ciltsiz Dili: TÜRKÇE 7 YeminliBülten www.yeminlitercuman.com Mayýs 2007 Çeviri ve Redaksiyon Sitemin okuyucularýndan çeviri ve serbest tercümanlýk konularýnda sýkça email alýyorum. Bunlardan bir kýsmýný, benim verdiðim cevaplarla birlikte, sizinle paylaþmak isterim, zira sizlerin de ilgisini çekebilir. Antonia mesajýnda þunlarý yazmýþ: Rennes'de bir çeviri kursuna baþlamak için testlere giriyorum ve benden bir belgenin redaksiyonunu yapmam istendi. Yazým hatalarý, dizgi hatalarý gibi çeþitli sorunlarý belirtmemin ve belgenin genel anlamda kalitesini kontrol etmemin istendiðini biliyorum. Ancak, ne kadar kusursuz olmam gerektiðini bilmiyorum. Kötü çevrilmiþ cümleleri yeniden yazmam gerekir mi? Satýr satýr mý çalýþmam gerekir? Kýsaca, redaksiyon konusunda uyulmasý gereken norm veya kurallar olup olmadýðýný bilmek istiyorum. Redaksiyon müþteriden müþteriye çok farklýlýk gösterebilecek bir kavram, dolayýsýyla sizden ne yapmanýzýn beklendiði ile ilgili tam bilgi almanýzý öneririm. Genel olarak redaksiyon için, 'önceden yapýlan kontrollerde aðdan kaçmýþ hatalarý ortadan kaldýran bir sonlandýrma sürecidir' diyebiliriz. Belge, üslubu ve kaynak metne sadakati bakýmýndan düzeltilmiþtir, dolayýsýyla sizin göreviniz sunum, yazým, imla ve noktalama anlamýnda bir hata olmamasýný saðlamaktýr. Bu hatalarý önlemek zordur zira bu hatalar bir metin üzerinde saatlerce derinlemesine çalýþan kiþiye görünmez olurlar. Zayýf cümle yapýlarýna rastlamayabilirsiniz ancak çevirinin üslubunu uygun bulmayabilirsiniz, ki bu durumda müþterinize danýþarak ne yapmanýz gerektiðini sormalýsýnýz. Kaynak: http://www.nakedtranslations.com/en/2007/05/000789.php Traduttore Traditore / Translator is a Traitor / Çevirmen Haindir Nahoþ Çevirmen Laurence bana tercümanlar þaka yaptýklarý zaman neler olabileceðini gösteren bir yazý gönderdiðin için teþekkürler. Sarkozy, aslýnda "I invite the French people to rally behind me" <Fransýz halkýný arkamda olmaya davet ediyorum> diyor. Tercüman gerçekten berbat (cümle de öyle, tuh olsun), ben böyle bir þeyi ASLA yapmazdým. Ama çok komik. Çevirmen haindir… Kaynak:http://www.nakedtranslations.com/en/ (Çevirmenin Notu: TV Altyazýsý – Bu rüyayý gerçekleþtirmek için (Fransýz halkýný) þiþkin egomun arkasýnda olmaya (davet ediyorum)… 8 www.yeminlitercuman.com YeminliBülten Mayýs 2007 BÝR YEMÝNLÝ TERCÜMANIN HÝKAYESÝ Melek Erdem / [email protected] Hollandaca-Fransýzca-Ýngilizce-Türkçe Yeminli 1982 yýlýnda Belçika'nýn Antwerpen þehrinde doðdum. Annemin de Belçika'da doðup büyümüþ, eðitimini bu ülkede tamamlamýþ olmasýnýn saðladýðý avantajla 2 dilde yetiþtirildim: Türkçe ve Hollandaca. Dolayýsýyla, böylece 2 anadile sahip oldum. 3 yaþýnda Anaokuluna baþladým. Anaokulun üçüncü sýnýfýndan ilk okulun altýncý sýnýfýna kadar haftanýn belirli günleri Türkçe dilinde eðitim aldým. Týpký anaokulu gibi, ilk öðretimimi de büyük baþarý ile tamamladým. Orta öðrenimimin ilk 3 senesini (Türkiye'de Ortaokul düzeyi) Koninklijk Atheneum Wilrijk'te, son 3 senesini (Türkiye'de Lise düzeyi) ise Koninklijk Atheneum Berchem'de (Kraliyet Lisesi), MatematikLatince bölümünde okudum. Öðrenimimi sýnýf birinciliði ile tamamladým. Akabinde 20032004 akademi yýlýnda Universiteit Antwerpen'e (Anvers üniversitesi) kaydýmý yaptýrdým. Týp Fakültesi Týbbi Bilimler Bölümünün 1ci sýnýfýný yine baþarý ile okuduktan sonra eðitimimi dondurmak zorunda kaldým. Yabancý dillere tutkum ta çocukluk yýllarýma dayanýyor. 4 yaþýnda iken, Fransýzca'yý henüz bilmeden, oyuncak kitapçýklarýndaki Fransýzca açýklamalarý okurdum, televizyonda Fransýz kanallarý, Fransýzca çizgi filmler seyrederdim. Þiveyi taklit etmeye çalýþýrdým. Nitekim bu konuda basarili da oldum. Hollandaca ise; yaþadýðýmýz bölgenin Flaman bölgesi olmasý sonucu, (evde, dýþarýda, okulda,...) sürekli kullandýðým bir dil olmuþtur. Ýngilizce diline merakým ise orta öðrenimimin 1ci sýnýfýnda Ýngilizce dersinin baþlamasý ile geliþti. Bu dili o kadar çok sevdim ki, en iyi þekilde þivesi ile b i r l i k t e öðrenebilmek için elimden gelen her þeyi yaptým: kitaplar o k u d u m , televizyon da diziler, filmler seyrettim, bu dili bilen herkesle Ýngilizce konuþtum... ve neticede bu dili hakkini vererek konuþmayý öðrendim. 2000 yýlýnda Kadans bvba tercüme bürosu için sözlü ve yazýlý olarak HollandacaFransýzca-Ýngilizce-Türkçe tercümeler yapmaya baþladým. Ayný zamanda, Üniversitede öðrenci olarak çalýþtýðým bölümlerde ve 9 hastanedeki stajlarýmda sözlü ve yazýlý tercümeler yaptým. En son 2006-2007 yýlýnda Belçika'da özel bir þirket için dergi çevirileri yaptým. Kýsacasý, Belçika'da yaþamýþ olduðum süre içinde boyunca sürekli bu 4 dil ile iç içe oldum, sürekli kullandým dördünü de; gerek günlük yaþamýmda gerekse iþ hayatýmda, gerek tercümelerimde, gerekse de aile ve çevrem için yaptýðým tercümelerde. 2007'nin Nisan ayýnda eþimle birlikte Türkiye'ye kesin dönüþ yaptýk ve artýk hayatýmýzý burada, Ýzmir'de sürdürme kararý aldýk. Geçtiðimiz günlerde Ýzmir 5. Noter'de yeminli tercümanlýk kaydýmý yaptýrdým. Ve artýk bende bu piyasanýn içine girdim... YeminliBülten www.yeminlitercuman.com Mayýs 2007 »Okuma Üzerine « “Bir insan ne kadar hýzlý düþünüp anlayabiliyorsa, o kadar hýzlý okuyabilir." 16. asýrda, Avrupa'da, bir senede telif edilen kitap sayýsý, en iyimser tahminlere göre, 1000 civarýndaydý. Günümüzde, dünya genelinde, bir günde telif edilen kitap sayýsý birkaç bine ulaþmýþtýr. Bu çeþitlilik, bizleri ister istemez seçici ve hýzlý olmaya mecbur etmektedir. Hýzlý okuma düþünmeyle iç içedir. Bu melekeyi pratik yaparak kazanmak mümkündür, fakat okuma temelde bir idrak meselesidir. Verimli okumanýn anahtarý, göz jimnastiði yapmak deðil, bilgidir. Ýdrak tahmine dayanýr. Tahmin ise ilk plânda ihtimali düþük alternatifleri eleyerek bir neticeye ulaþmaktýr. Ýyi okuyucu, maksimum oranda tutarlý tahmin y a p a b i l e n d i r. O k u m a müddetince tahminlerimiz ortaya çýkar, birbirine destek verir ve böylece konu idrak edilmiþ olur. Öte yandan, eðer okunan þey bizim için bir mana ifade etmiyorsa, idrak iþlemi d u r u r. B u y ü z d e n , tahminlerimizle metin içindeki bilgiler paralel oldukça, idrakimiz çok daha rahat ve hýzlý olur. Ayný zamanda, bilgi birikimimizle tahminlerimizdeki tutarlýlýk arasýnda doðru bir orantý vardýr. Ýyi okuyucu mana için okur. Kelimelerin, harflerin, noktalarýn þifrelerini çözerken bilgisayar gibi davranmaz. Gözünün herþeyi beyne iletmesine izin vermez. Çünkü, beynin göze ilettikleri, gözün beyne ilettiklerinden daha önemlidir. Gözün görme hýzý, beynin iþleyiþ kapasitesine göre son derece yavaþ olduðundan göz, resmettiði materyalle çoðu zaman, insan beynini meþgul edemez. Okurken zaman zaman dalmamýz ve farklý þeyler düþünmemiz bu sebeptendir. Bu yüzden, göz hareketleri kontrol altýna 10 alýnmalý, ritmik atlamalarla arada kalan kelimelerin farkedilip anlaþýlmasýna alýþýlmalýdýr. Bu atlamalar mümkün olduðunca uzatýlmaya, yani görme ve idrak sahalarý olabildiðince geniþletilmeye çalýþýlmalýdýr. Zihnin gözün gönderdiði mesajlara uyum saðlayýp boþ kalmamasý temin edilmelidir. Ýdrak gözleri kontrol etmeli, göz hareketleri idrakin önüne geçmemelidir. Aksi takdirde yazarýn niyeti anlaþýlamaz ve mevzuya nüfuz edilemez. Kelimeler görülür, fakat metin "okunmaz". (Erman, 1993: 6870). Bir eserde, anafikir tesbit edildiði an, tek tek kelimelerin tesbitine gerek yoktur. Kelimeleri, harfleri okumadan okuruz; anafikri de kelimelere takýlmadan idrak etmeye alýþmalýyýz. Zaten bir metindeki imaj ve mesajlarý ayný anda idrak edemeyiz. O halde imajlardan çok, mesajlara konsantre olmaya alýþmalýyýz (Nystrand, 1982: 78). Unutmayalým: Nasýl bakarsak öyle görürüz. Mana peþinde olmadýkça sadece "þekiller" görürüz. Halbuki bir metin sadece kelime ve cümlelerden oluþan bir yapý deðildir. Kelime ve cümleler, manalarý zihinde uyandýran birer sinyal vazifesi görürler (de Beaugrande ve Dressler, 1981: 33). "Yeþil" kelimesi kýrmýzý harflerle de yazýlsa onun manasýný YeminliBülten www.yeminlitercuman.com deðiþtirmez. Hýzlý okumada, görülen þeyler ne kadar dolambaçlý, gereksiz veya yanlýþ olsa da dikkat, mana ve muhtevaya odaklanmalýdýr (Glucksberg, 1986: 308). Birisini anlamak için onun kelimelerini anlamak yetmez, onun düþüncesini ve niyetini de anlamak gereklidir (Vygotsky, 1974: 151). Bu da ancak bahsedilen mevzularý, mana kümeleri halinde zihinde özetleyerek yazarýn "ne demek istediðini" bulmakla olur (Adams, 1986: 40). "Satýr aralarýný okuma"nýn anlamý da budur.Bir metinde iki çeþit bilgi vardýr: görülen bilgi ve görülmeyen bilgi. Görülen bilgi metnin kendisidir. Görülmeyen bilgi ise, metinle iliþkisi olan bütün bilgi birikimi ve tecrübelerdir. Þu halde, ne kadar çok görülmeyen bilgimiz varsa o kadar az görülen bilgiye ihtiyaç duyarýz (Adams, 1986: 24-5). Ayný anda hem harf, hem de kelimeleri bir arada göremeyiz. Beyin bir anda, ancak bir soruya cevap verebilir. Okuduðumuz kelimeler ve mana, hep böyle bir soru-cevap alýþ veriþine dayanýr. Kelimelerin manasýna odaklaþtýrýlan dikkat, þekillere takýlmayý önleyebilir. Okumak, lokantada bir menüye göz gezdirmeye benzer. Menünün her tarafýný okumaz, sadece ihtiyacýmýz olan þeyleri arayýp buluruz (Smith, 1971). Bununla birlikte, her metin ayný teknikle okunmaz. Gazete gibi okunmayacak kitaplar vardýr; kitap gibi okunacak dergiler de. Evet, bazý Mayýs 2007 nuranî eserler göz atýlarak, üstünkörü, iþ olsun diye veya zihinde baþka mefhum ve gayeler cirit atarken okunmaz. Bu tür eserlerin her bir okunuþu orijinal bir vukuf kazandýrabilir (de Beaugrande, 1978: 30; Hatim ve Mason, 1990: 224). Zihnî dünyaya ve semantik alanlara istikrar kazandýrmalarý, mana kümeleri ve kavram çerçevelerini saðlamlaþtýrmalarý, nefisleri terbiye, ruhlarý tekmil ve kalpleri tenvir etmeleri açýsýndan bu eserler sürekli mütalaa edilmelidir. Bir eseri okumadan önce belli beklentiler içine girilmelidir. Bu da ön hazýrlýklarla olur. Zihinde, kitap hakkýnda "kim, nerede, ne zaman, niçin, neler yazmýþ?" þeklinde bir çerçeve oluþmalýdýr. Tercüme yapmak, yazmak, not almak, anlatmak gibi gayelerle aktif okuma idraki artýrýr. Gayesiz okuma sokakta dolaþmaktan farksýzdýr. Üç tür okumanýn mevcut olduðu söylenir: 1. Okumuþ olmak için okumak 2. Öðrenmek için okumak 3. Anlatmak için okumak (ki en verimlisi budur). Okurlara yapýlan üç tavsiye de þu þekildedir: 1. Hýzlý ol. 2. Ýhtiyacýn olaný seç. 3. Önceki bilgilerini kullan. Kaynak: Yusuf Alan, Lisan ve Ýnsan. Ýzmir: TÖV. 1994. http://www.libertasmedia.nl/alan/lisan/okuma.html Tercümanlýkla ilgili bir ipucu Geçen hafta ofis dýþýnda tercümanlýk yapýyordum ve günlerim güzel geçti. Ýþ zordu, günler uzundu ve gürültülü bir sürü katýlýmcýya teknik sunumlar yapýlýyordu; karaoke ve uzun otobüs seyahatleri de iþin cabasý. Ama yerel medyada bile haber olmuþtum (tamam itiraf ediyorum, medyaya çýkan sesimdi), eðlenceli geçiyordu her þey. Bir altýn kuralý hatýrladým: tercümanlýk yaparken, karþýdaki kiþinin ne söyleyeceðini tahmin edip cümlelerini tamamlamadan onlarýn vereceklerini düþündüðünüz mesajý vermeye baþlamayýn. Þaþýrdýnýz mý? Þöyle bir olay oldu: présentation, euh, nous allons prendre 5 minutes, euh, disons, 10 minutes, allez, euh… (Bu ilginç sunum için teþekkürler, beþ dakika, eee, veya 10 dakika, neden olmasýn, eee…) Ben, korku ve panik içinde: ÖZÜR DÝLERÝM, BU 10 DAKÝKA SORU CEVAP ÝÇÝN OLACAK, çok özür dilerim, ben öyle istedim sanýrým. Konuþmacý: Merci pour cette intéressante Millet gülmekten kýrýldý. Uff! Ben: Bu ilginç sunum için teþekkürler, 10 dakika mola veriyoruz. Konuþmacý: … pour une rapide séance de questions-réponses. (… birkaç soru cevap için ayýrabiliriz). 11 YeminliBülten www.yeminlitercuman.com Mayýs 2007 Ural - Altay'ý Sorgulamak Türkçe'nin Kökenleri Üzerine Küçük Bir Ýnceleme Ural-Altay dil ailesi hâlâ bir hipotezdir, henüz bilimsel geçerlilik kazanmýþ bir kuram deðildir. Birçok kültürel ve politik güdüyle de önem kazanan bu sav, temelinde iki farklý dil ailesi olan Ural ve Altay dillerinin ortaklýðýný ortaya çýkarmayý hedeflemektedir. Ancak 19. yüzyýl baþýnda ortaya atýlan bu kuram, bir tarafýyla "patolojik bilim"in güzel bir örneði sayýlabilir, çünkü temelinde bilimsel kaygýlar deðil, Finler'i Avrupalýlardan koparmak gibi politik güdüler yatmaktadýr. Bununla birlikte Ural-Altay savýný destekler nitelikte görünen bazý bilimsel veriler de yok deðildir. Bilimsel deðil, kültürel ve 'ýrksal' yaklaþýmlar ÝzEdebiyat yazarlarýndan Oðuz Düzgün "Fince Türkçe Benzerliði" adlý yazýsýnda Fince ve Türkçe'nin ayný dil ailesine ait olduklarýný öne sürmektedir. Bunu da bir sözcükler dizini eþliðinde, ses ve sözcük yapýsýndaki benzerliklerinden yola çýkarak yapmaktadýr. Bu iddia -yani Türkçe ve Fince'nin k ö k e n l e r i n i buluþturma çabasýaslýnda uzun zamandýr ortadadýr ve arkasýnda önemli miktarda politikkültürel güdü yatýyor olsa, bir türlü gündemden tamamen düþmemesini saðlayan bazý bilimsel verilerle de ayakta tutuluyor. Yine de günümüzde bu konuya merak saran birinin ilk karþýlaþacaðý þey, bu konuyla ilgili kaleme alýnmýþ çalýþmalarýn yetersizliði olacaktýr; dolayýsýyla bu iddialý savý pekiþtirmek isteyenlerin her þeyden önce bir þeyler "iddia etmeyi" býrakýp, bu konuda ciddi araþtýrmalar yapmalarý gerekiyor. Bu araþtýrmalar yapýlýncaya dek de Türkleri bugünkü "Avrupalýlarla" baðdaþtýrmak (yada karþý taraf durumunda, bu baðý ortadan kaldýrmak) için yapýlan politik "dilbilim çalýþmalarýyla", bilimsel kaygýlarla yapýlan gerçek 12 araþtýrmalarý birbirinden titizlikle ayýrmak gerekiyor. Fince ve Türkçe'nin benzeþmesine gelince, her þeyden önce dillerin kökenleri üzerine bugüne dek bilinenlere bir göz atmak gerekiyor. Öncelikle iki kökendaþ dil arasýndaki baðý sözcük (ve harf) benzerliklerinden yola çýkarak bulmak insaný yanýltabilir. Bu baðlamda Fince'nin birçok açýdan Türkçe'den çok Ýsveççe'ye ya da Norveççe'ye benzediðini görürüz. Ancak kayda deðer bir benzerlik dilbilimsel alanda kendini gösteriyor. Fince'nin de Türkçe gibi son-ekli bir dil olmasý bunlarýn arasýnda en belirgin faktördür. Ses uyumu faktörü de önemli bir noktadýr; ancak baþka dillerde de ses uyumu bulunmaktadýr (örn. Farsça) Yu m u þ a m a i s e d a h a a z belirleyici olan bir faktördür, zira birçok Hint Avrupa dilinde bile yumuþama kuralý YeminliBülten bulunmaktadýr. Bir dipnot olarak belirtmekte yarar var; adý pek 'Avrupai' duyulan Finlandiya'nýn (Ýng. Finland) gerçek adý aslýnda S u o m i ' d i r. B u a d d a n d a anlaþýlacaðý gibi Finlandiya Latin kültüründen ve Hint Avrupa kökenlerinden uzak durmaktadýr (ya da en azýndan "duyulmaktadýr"). Dil kökenleri üzerine yapýlan araþtýrmalarda, yazýnýn baþýnda da belirttiðim gibi ne yazýk ki s o s y o - p o l i t i k g ü d ü l e r, görmezden gelinmeyecek kadar ön planda durmaktadýr. Bu nedenle de bu konuda yazýlan makalelere her zaman eleþtirel bakýp, kültürel ve politik yaklaþýmlarý ayýklayabilmek gerekir. Macarlar Türkçe'yle yakýnlýklarýný yadsýmazlar, çünkü kültürel olarak Türklerden tarih boyunca etkilenmiþlerdir ve bir ortaklýk görme fikrinden hoþnutturlar. Her iki kültür de imparatorluk-kökenlidir ve Türk kimliði bugün Avrupa'da ne denli olumsuz bir takým çaðrýþýmlar beraberinde anýlsa da köklü bir tarihi geçmiþe sahiptir ve bu yüzden Türklerle ayný "kökenden" olma fikri Macarlar için bir övünç kaynaðý olabilmektedir. Bununla birlikte, bu durum, Macarca'nýn Türkçe'yle olan baðlarýný açýklamak için geçerli bir neden olamaz. Kültürel, hatta coðrafi olarak ne kadar benzeþirsek benzeþelim, dil ortaklýðý bambaþka bir þeydir. Benzer bir kültürel "bulandýrma" durumu (ki Ural-Altay savýnýn temelinde bu hesaplaþma yatmaktadýr) Ýsveçliler ve Finler arasýnda görülmektedir. Burada TürkMacar benzerliðinin tam tersine, Ýsveçliler Finleri kendilerinden saymama çabasýndadýrlar. www.yeminlitercuman.com Ýsveçliler bir takým kültürel duygularla Finleri "aþaðý ýrk" olarak görme eðiliminde olduklarý Moðollarla ayný görmek isterler ve bu yüzden Fince'yi kolaylýkla bir Asya dili olarak göstermeye çalýþýrlar ve bu yönde 'bilimsel' savlar öne sürerler. Ural-Altay nedir? Ural-Altay dil ailesi kuramý hâlâ bir hipotezdir. Yani henüz bilimsel geçerlilik kazanmýþ bir kuram deðildir. Birçok kültürel ve politik güdüyle de önem kazanan bu sav, temelinde iki farklý dil ailesi olan Ural ve Altay dillerinin ortaklýðýný ortaya çýkarmayý hedeflemektedir. Ancak 19. yüzyýl baþýnda ortaya atýlan bu teori, bir tarafýyla "patolojik bilim"in güzel bir ö r n e ð i s a y ý l a b i l i r, ç ü n k ü temelinde bilimsel kaygýlar deðil, Finleri Avrupalýlardan koparmak gibi politik güdüler yatmaktadýr. Bununla birlikte Ural-Altay savýný destekler nitelikte görünen bazý bilimsel veriler de yok deðildir. Ural dilleri gerçekte üç kola ayrýlýr. Fince, Ýskandinavya'da yaygýn olarak konuþulan Sami dilleriyle birlikte Finno-Permik dilleri arasýnda yer alýr. Macarca da yine bir Ural kolu olan Ugrik diller arasýnda gösterilmektedir. Türkçe'yi Ural dilleriyle baðdaþtýrma çabasý baþarýlý olursa, bir anda Türkiye, Estonya, Finlandiya, Macaristan, Norveç, Romanya, Rusya ve Ýsveç gibi bir dizi Avrupa ülkesiyle ayný kültürel çatý altýna girmiþ olacak. Zira bu ülkelerin hepsinde Ural dilleri yaygýn biçimde kullanýlmaktadýr. Ancak ironik bir þekilde dil aileleri ve etimolojik 13 Mayýs 2007 araþtýrmalarda, meydanýn tam bir kaos görünümünde olmasýnýn önemli bir nedeni (bugün hiçbir dil ailesi sýnýflandýrmasý saltýk deðildir, ve en kesin gözüyle bakýlan kümelendirmelere bile karþý çýkanlar vardý) de Türklerin ta kendileridir. Tarih boyunca doðudan batýya ve kuzeye doðru göçen Türkler, deyim yerindeyse, bütün dilleri birbirine katmýþtýr ve bu sürecin sonunda sýk sýk hangi dilin hangi özelliðinin bu göç sýrasýnda oluþan etkileþimden kaynaklandýðýný, hangi özelliðinin ise "ýrasal" olduðu belirlenememektedir. Ancak Türkçe Ural dillerine dahil deðildir; Azerice, Kýrgýzca, Tatarca Türkmence, Karaçayca, Kazakça Yakutça vb. dillerle birlikte Altaik diller ailesine aittir. Moðolca da Altaik diller arasýndadýr. Bu teoriden yola çýkarak bazý "ýrkçý" "bilimadamlarý" (Herman Lundborg ve Gustav von Düben) Finlerin kökenlerini Moðollara götürmek istemiþlerdir. Korece de zaman zaman Ural dilleri arasýnda sayýlsa da, bir görüþe göre "yalýtýlmýþ dil", yani hiçbir aileye ait olmayan diller arasýnda sayýlýr. Japonca'nýn da Altay dillerine ait olduðunu öne süren bir dizi bilim adamý vardýr. Modern dilbilimsel (linguistik) çalýþmalar Ural ve Altay dilleri arasýnda herhangi bir köken ortaklýðý ortaya koyamamýþtýr. YeminliBülten Hatta Altay dilleri diye bir sýnýflandýrmanýn bile geçerliliði tartýþýlmaktadýr. (örn. 1963, Altay dillerini üç farklý aile olarak sunan Doerfer) Anti-Altay olarak adlandýrýlan bu görüþe göre Altay dilleri adý altýnda toplanan dillerin arasýndaki benzerlik tamamen coðrafi yakýnlýk ve kültürel etkileþimle oluþmuþtur ve bu diller aslýnda ayný aileye ait deðillerdir. Ancak bu, baþka bir yazýnýn konusu olabilecek kadar geniþ bir tartýþmadýr. Ural ve Altay dillerinin Ural-Altay adý altýnda kenetleme çabasý yerine bazý bilim adamlarý (örn. Joseph Greenberg ve Bernard Comrie) her iki ailenin (Uray ve Altay) Nostratik ya da Avrasya dilleri adýnda daha geniþ bir aileye mensup olabileceklerini d ü þ ü n ü r l e r. B u k u r a m ý n geçerlilik kazanmasý durumunda Türkçe, sadece Fince ve Macarca ile deðil, Yunanca ve bütün Hint-Avrupa dilleriyle ayný kökenlerden geliyor olacaktýr. Ural-Altay dil ailesi teorisi ise son zamanlarda geçerliliðini iyice yitirmiþ görünüyor, bunun yerine Ural ve Yukagir dilleri arasýnda bir bað kurmayý hedefleyen UralYukagir kuramý geçerlilik kazanýyor. Yukagir dilleri Rusya'dan, daha belirgin olarak Sibirya'dan gelmektedir ve þu anki bilimsel veriler dahilinde Altay dilleriyle herhangi bir ortaklýk göstermemekte. Ancak Altay dilleri teorisi doðarken, bütün tartýþmalarýn arasýnda 1862'de Finlandiyalý etnolojist ve filolojist Castrén Türk dillerini Ural dilleri arasýnda göstermiþtir. Bir sav ki, UralAltay savunucularýnýn dikkatle üzerinde durmalarý gerekir. Ayný þekilde Macarca'yý Altay dilleri www.yeminlitercuman.com arasýnda göstermeye çabalayan bilim adamlarý da olmuþtur. Ama bu sav, hiçbir zaman pek geçerlilik kazanamamýþtýr. Ural ve Altay dillerinin ortaklýðýný savunanlar ise bu ortaklýðýn temelinde "okunuþ" benzerliklerini gösterirler. Her ikisinde de ses uyumu faktörünün olmasý bu hipotezi güçlendirir. Son-ekli olmalarý ve eril-diþil ayrýmýnýn bulunmuyor olmasý da bir diðer benzerlikleridir. Ancak bu tür benzeþmeler, tek baþlarýna "ayný aile" savýný destekleyecek denli kanýt sunmaz. Bu tür benzerlikler coðrafi etkileþimden olabileceði gibi, tamamen tesadüf de olabilir. Son olarak ortak kökenlerden gelen dillerde, az da olsa ortak bir sözcük hazinesi bulunmasý beklenilebilir. Türkçe üzerine yayýnlanmýþ etimolojik sözlüklerde bir çok Moðolca köke rastlayabiliyoruz, bunun yaný sýra Almanca, Ýngilizce, Fransýzca, Rusça, Yunanca, Ýtalyanca ve bol bol Arapça ve Y u n a n c a k ö k e n e rastlayabilmemize karþýn tek bir tane Fince kökenli sözcük bulunmuyor. Baþka bir deyiþle Türkçe, etimolojik baðlamda Fince'den apayrý bir kaynakta ve kültürel çevrede geliþmiþ görünüyor. Elbette bu da tek baþýna Ural-Altay kuramýný çürütmeye yetecek bir sav deðildir, ama kuramla ilgili kuþku duyanlarý bir açýdan daha haklý çýkarabilir. Sonuç olarak Türk dillerini, Macarca ve Fince'ye baðlama çabasý bilimsel olarak koþullarý bir hayli zorlamayý gerektirecektir. Bununla birlikte 14 Mayýs 2007 dil kültürel kökende önemli bir faktör olsa da, her þey demek deðildir ve Türklerin kökenlerini Finler ve özellikle de Macarlar ve Bulgarlarla baðlamayý isteyecek biri, hiç kuþkusuz dil benzeþmesinden çok daha belirgin öðeler bulacaktýr. Finlandiya'nýn baþkentten sonraki en büyük þehrinin adýnýn Turku olmasý haritada hemen dikkat çekecektir. (Ancak bu ad benzerliði yanýltmasýn, bu adýn etimolojik kökeninde Rusça'da pazar yerine anlamýna gelen "turgu"nun yattýðý sanýlmaktadýr). Hepsi bir yana, dil kuramlarýný etnik kökenleri araþtýrmak için bir yol olarak görmek tehlikeli bir yanýlgýyý da beraberinde getirebilir, çünkü Türkler ve Finler ayný dil "genlerini" taþýyor olsalar da ayný DNA'larý taþýyorlar anlamýna gelmez bu. HintAvrupa dil ailesine ait görünen ve Kuzey Denizinin ortasýnda, kuzey kutbundan önceki son durak olan Ýzlanda'nýn etnik olarak Hintlilerle baðýný bulmak kolay olmayacaktýr. Kaynak: http://www.izedebiyat.com Diren Yardýmlý Kimdir? Diren Yardýmlý 1978 yýlýnda Oslo, Norveç'te doðdu. Ýdea Yayýnevi, Sosyal Yayýnlar, Can Yayýnlarý, Sel Yayýncýlýk ve daha birçok köklü yayýnevi için kitaplar hazýrlayan Diren Yardýmlý, profesyonel tasarýmcý ve editörlüðün yaný sýra ÝzEdebiyat web sitesinin yapýmcý ortaklarýndandýr. Eþiyle birlikte Moda, Ýstanbul'da yaþayan Yardýmlý'nýn çok yakýnda ilk romaný da yayýnlanacaktýr. YeminliBülten www.yeminlitercuman.com Mayýs 2007 DÝLLERÝN SINIFLANDIRILMASI Binlerce dünya dilinin sýnýflandýrýlmasý yapýlýrken dillerin tarihine (genetik yön), göstergesel iþleyiþ biçimlerine (tipolojik yön), veya yaygýnlýklarýna (alansal yön) öncelik verilebilir. Genetik dilbilim karþýlaþtýrmalý bir yöntemle dillerin tarihini oluþturmaya çalýþýr. Sözgelimi 2 sayýsý çeþitli Hint-Avrupa dillerinde benzerlikler gösterir: deux (Fransýzca), two (Ýngilizce), zwei (Almanca), daou (Bretonca), dio (yeni Yunanca), dva (Rusça), dü (Farsça), doi (Bengali). Buna karþýlýk ikinci öbekteki dillerde 2 sayýsý þu þekillerde karþýlanmýþtýr: iki (Türkçe), kaski (Fince), isnan (Arapça), irandu (Tamilce), futatsu (Japonca), roa (Madagaskar dili) Dilsel evrimde kurallar çýkarmayý saðlayan benzeþim yasalarý oluþturulmuþtur: pater-father-peder, mother-mader, fraterbrother-birader (baba, anne, erkek kardeþ; Latince, Ýngilizce, Farsça). Ayrýca diller arasýndaki sözlüksel yakýnlýðýn zamanla kayboluþuna iliþkin çalýþmalar da yapýlmýþtýr. Mesela, Fransýzca ve Ýspanyolca'da bazý kelimeler ayný kökten gelmiþtir: main ve mano (el), doigt ve dedo (parmak). Buna karþýlýk, tete ve cabeza (baþ), epaule ve hombro (omuz) kelimlerini ele aldýðýmýzda ayný köklerin deðiþik anlam yüklenip baþka kelimelerde ortaya çýktýðýný gözlemleriz: Altay dil ailesinde de “ben, sen” kavramlarý Türkçe ben, sen; Moðolca bi, çi; Tunguzca bi, þi; Mançuçe bi, si kelimeleriyle karþýlanýr. Tiplendirici dilbilim, dil öðelerinin durumunu dil sistemi içinde inceler. Dil tipleri belirlenirken sesbilgisel, prozodik, sözdizimsel, sözlüksel olgular göz önünde bulundurulur. Ancak bunlar salt birleþimsel biçimbilim açýsýndan önemlidir. -Dýþ bükün: mu-ntu (insan), ba-ntu (insanlar) 15 [Tongan dili] -Ýç bükün: trinken-trank-getrunken “içmek-içtiiçmiþti” (Almanca) -Bitiþim: ev-le-rin-den (isim-çoðul eki- iyelik ekiçýkma durumu eki) -Çoðulbireþim: Haupt-bahn-hof (baþ-yol-avlu), “merkez istasyonu”, (Almanca) -Çözümleme: Fransýzca'da je lis “okuyorum”: je n'ai pas encore pu finir de la lire “henüz onu okumayý bitiremedim” þeklinde ifade edilebilir. Alýþýlagelmiþ tanýmlama ölçütlerinden biri de özne (Ö), yüklem (Y), tümleç (T) öðelerinin sýralanýþýdýr. Bu öðelerin altý deðiþik sýralanýþ biçimi benimsenmekle birlikte, ÖYT ve ÖTY sýralanýþlarý dünya dünya dillerinin üçte birinin belirgin ö z e l l i ð i d i r. Y Ö T sýralanýþýnýn dillerin altýda birinde bulunmasý, genel eðilimim özneyi tümleçten önce kullanma yönünde o l d u ð u n u g ö s t e r m e k t e d i r. Burada da hakimiyet d u r u m u s ö z konusudur, çünkü sözdizimsel ve anlamsal koþullara göre bu sýra ayný dil içinde de çeþitlilik gösterebilir. Alan dilbilimi bir dil olgusunun genetik veya tipsel sýnýrlarýný göz ardý ederek, mekan içinde yayýlýmýný inceler. Mesela, yuvarlak ön ünlülere (Fransýzca'da u veya eu; Mur “duvar”, peu “az”) Baskça'dan Norveççe'ye, Fince'ye, Fransýzca'ya, Almanca'ya ve Ýskandinav dillerine kadar uzanan bir alanda rastlanýr. Addan sonra gelen belirli tanýmlýk, , Arnavutça'da, Rumence'de, Bulgarca'da, Makedonca'da gözlemlenen, Balkanlar'a özgü bir olgudur. Bu tür olgular dilin alt katmanlarýyla (bir bölgede eskiden konuþulan diller) ve çoðunlukla diller arasý iliþki YeminliBülten www.yeminlitercuman.com derecesiyle açýklanabilir. Söz konusu durumlara, uzun süre çeþitli ülkelerden gelen insan topluluklarýnýn bir arada bulunup konuþmasý ve ikidilliliðe elveriþli ortamlarýn oluþmasý yol açar. Mayýs 2007 Korece Çin-Tibet Dilleri Çince (Mandarin, Yue), Tibetçe, Birmanca Dünyada Belli Baþlý Diller Diðer Asya Dilleri Çukçice, Gilyak dili, Yukagirce, Tayca, Miao-Yao dili, Mon-Khmer dilleri, Munda dili 1- Roman Dilleri: Fransýzca, Provence, Katalanca, Ýspanyolca, Portekizce, Ýtalyanca, Sardinya dili, Malaya-Polinezya Dilleri Retro-Roman dili, Rumence (Moldovca) 2- Germen Dilleri: Ýngilizce, Friesland dili, Almanca Madagaskar dili, Malayca, Cava dili, Tagalogca, (Yiddiþ), Hollandaca (Afrikaans), Ýsveççe, Danca, Maori dili, Tahiti dili, Hawai dili, Tongan dili Norveççe, Ýzlandaca Hint-Avrupa Dilleri 3- Baltýk-Slav Dilleri: Letonca, Litvanca, Rusça, Ukrayna dili, Beyaz Rusça, Lehçe, Çekçe, Slovakça, Sorab dili, Bulgarca, Makedonca, SýrpHýrvat dili, Slovence 4- Kelt Dilleri: Gaelce (Ýrlandaca), Ýskoçça, Bretonca, Cornwall dili, Galce 5- Hint-Ýran Dilleri: Sanskritçe, Farsça, Peþtu, Kürtçe, Tacikçe, Hintçe-Urduca, Bihari, Nepalce, Assam dili, Bengali, Oriya dili, Gucerat dili, Marathi, Seylan dili, Pencabi, Sindhi, Keþmir dili, Çingene dilleri 6- Diðer diller: Arnavutça, Yunanca, Ermenice Kafkas Dilleri Diðer Okyanusya Dilleri Aranda dili, Dyirbal dili, Papua dilleri Eskimo Dili Amerika Yerli Dilleri Navaho dili, Apaþ dili, Þayence, Mikmekçe, Siu dili, Hakan dili, Maya dili, Nahuatl dili, Hopi dili, OttoMange dilleri, Tarasko dili, Salish dili, Çibça dili, GeBororo-Karhaca, Panoca, Karayibce, Keçuvaca, Aymaraca, Tukanoca, Aravakça, Tupi-Guarani dilleri, Araukanca Gürcüce, Avarca, Abhazca, Lazca, Çerkezce, Hami-Sami Dilleri Çeçence, Ýnguþca, Kabartayca, Lezgice Arapça, Maltaca, Ýbranice, Aramca, Süryanice, Amharca, Tigrinaca, Kabiliye dili, Tuaregce, Somali dili, Afar dili Baskça Dravid Dilleri Nijer-Kongo Dilleri Altay Dilleri Nil-Sahra Dilleri Hausa dili, Bambaraca, Mendece, Diulaca, Tamilce, Telugu dili, Kanara, Malayalam Malinkece, Uolot dili, Serer dili, Fulani dilleri, Mosice, Senufo dili, Yoruba dili, Eve dili, Fon dili, Ýbo Ural Dilleri dili, Akan dilleri, Svahilice, Kongo dili, Ruanda dili, Fince, Estonca, Laponca, Macarca, Hantýy dili, Ksosa dili, Zuluca, Kikuyu dilleri, Sango dili, Gabya Mansi dili, Samoyed dilleri dilleri Türkçe (Türkiye Türkçesi, Azerice, Özbekçe, Yeni Nübye dili, Songay dili, Mangbetuca, Masai dili Uygurca, Kazakça, Tatarca, Türkmence, Kýrgýzca), Moðolca, Tunguzca Hoisan Dilleri Boþiman dili, Hotanto dili, Sandave dili, Hadza dilleri Japonca Prof. Bernard Pottier Çeviri: Thema Larousse 16 www.yeminlitercuman.com YeminliBülten Mayýs 2007 BÜYÜK HUKUK SAVAÞI: VÝRGÜL'ÜN DEÐERÝ Milyon Dolarlýk “Virgül” Davasý Rogers Communications adlý Kablolu TV þirketine bir milyon Kanada dolarýna patlayabilecek anlaþmazlýðýn konusu, 14 sayfalýk bir sözleþmede geçen virgülün yeri. Aliant Telecom þirketi ile yapýlan beþ yýllýk mukavele ile, Rogers Communications þirketi Kanada genelinde kablolarýný taþýyacak bilerce elektrik direðinin kullaným hakkýný aldý. Direklerin sahibi Aliant deðildi; þirket, direklerin sahibi olan bir elektrik þirketinin acenteliðini yapýyordu. Elektrik þirketi direklerin kontrolünü kendi üzerine almaya ve ücretleri artýrmaya karar verdiðinde Aliant, Rogers'a 12-ay önceden ihbarname göndererek sözleþmenin beþ yýllýk dönemin dolmasýndan bir yýl önce feshedileceðini bildirdi. Bu erken fesih durumu Rogers'ý elektrik þirketine daha yüksek ücretler ödemeye zorlayacak, ve bu durum da Rogers'a bu son yýl için ilave 1 milyon Kanada dolarýna patlayacaktý. Rogers ancak Aliant'ýn erken fesih hakký bulunmamasý durumunda bu maliyetten kaçabilirdi. Aliant'ýn hakký bir maddeye baðlýydý: "[…This Agreement] shall be effective from the date it is made and shall continue in force for a period of five (5) years from the date it is made, and thereafter for successive five (5) year terms, unless and until terminated by one year prior notice in writing by either party." "[…Ýþbu Anlaþma] imzalandýðý tarihte yürürlüðe girer, ve taraflardan herhangi biri tarafýndan bir yýl önceden ihbarname gönderilmek suretiyle feshedilmedikçe ve feshedilene kadar, imza tarihinden itibaren beþ (5) yýl süreyle, ve bu tarihten sonra da beþer (5) yýllýk dönemler halinde yürürlükte kalýr." Aliant bu maddeyi Rogers'a bir yýl önceden ihbarname göndererek sözleþmeyi istediði tarihte feshedebileceði þeklinde yorumlar. Rogers da ayný maddeyi sadece cari beþ yýllýk dönemin veya beþ yýllýk uzatma döneminin sonunda feshetme hakký þeklinde tefsir eder. Anlaþmazlýk Kanada Radyo Televizyon ve Telekomünikasyon Kurumuna taþýnýr. Aliant, dilbilgisi noktalama kurallarýna göre, virgül "and thereafter for successive five (5) year terms" cümleciðini kapattýðý için, sonradan gelen "unless and until terminated by one year prior notice in writing by either party" niteleyicisinin kendinden önceki tüm bölümü nitelediðini savunur Aliant ayrýca, burada kasýt fesih hakkýný beþ yýllýk dönem sonu ile sýnýrlamak olmuþ olsaydý, "unless" sözcüðünden önce virgül konulmamýþ olacaðýný ve ihbarnamenin hangi tarihe kadar isteneceðinin açýk ifadelerle belirtilmiþ olacaðýný da savunmasýna ekler.Rogers bu tezin karþýsýndadýr. Onlara göre, Aliant bir yýl önceden ihbarname göndererek sözleþmeyi herhangi bir tarihte feshedebilecek olsaydý, taraflarýn beþ yýllýk anlaþma dönemini açýkça kabul etmelerinin gerçekte hiçbir anlamý olmayacaktý. Yine onlara göre, "…for a period of five (5) years from the date it is made, and thereafter for successive five (5) year terms," ifadesinin ne sakýncasý olabilirdi ki? Kurul Aliant'ý haklý buldu ve maddenin "açýk ve anlaþýlýr" olduðuna hükmetti ve “anlaþmada kasýt, fesih hakkýný cari dönem veya uzatma dönemi sonunda kýsýtlamak olmuþ olsaydý, ihbarnamenin hangi tarihe kadar gönderilmesinin istendiðini belirten açýk bir ifadenin bulunmasý gerekirdi,” açýklamasýný getirdi. Bu karar Temmuz'da yayýmlandý. Bu ay (Ekim), Globe and Mail gazetesinin bildirdiðine göre Rogers temyize baþvuracak. Rogers bu baþvuruyu Kanada'nýn ikinci resmi dili Fransýzca'ya dayanarak yapacak. Toronto gazetesi Rogers'ýn ayný sözleþmenin Fransýzca çevirisini bulmak için iki ay harcadýðýný yazýyor. Fransýzca çeviride noktalama farklý; bu yüzden Rogers, Ýngilizce çeviri ile ilgili kendi yorumlarýný desteklediðini iddia ediyor. New York Times gazetesi Rogers'ýn sözleþme dili ile ilgili bir bilirkiþiden 69-sayfalýk bir rapor aldýðýný yazýyor. Aliant'ýn da buna karþý cevabýný hazýrladýðý bildiriliyor. (Çevirmenin Notu: Baþka kaynaklarda bu virgül hatasýnýn Rogers'a 2.13 Milyon Dolara patlayabileceðini belirten yazýlar da var http://myweirdbusiness.blogspot.com/2006_08_01_myweirdbusiness_archive.html). 17 YeminliBülten www.yeminlitercuman.com Mayýs 2007 NÝSPÝ MANTIK Japonya'daki Senday metrosu, dünyanýn en geliþmiþ metrosu olarak kabul edilmektedir. Yaklaþýk 14 km boyunca 16 istasyonda duran tren, o kadar yumuþak hareket etmektedir ki a y a k ta k i y o l c u l a r b i l e s a d e c e h a fi fç e sallanmaktadýr. Vagonlarýn çoðunda, ayakta duran yirmi yolcudan ancak dört-beþi bir yere tutunma ihtiyacý hissetmektedir. Bu metroda bir akvaryumu, suyunu hiç dökmeden taþýmak mümkündür. Ýnsan bazen hareket ettiðini bile unutmaktadýr. Bu sistemin temelinde "nispi mantýk" (fuzzy logic) vardýr. Nispi mantýðýn mahiyetine ve kullaným sahalarýna geçmeden önce, nasýl ortaya çýktýðýna ve ismi hakkýndaki tartýþmalara dikkat çekmekte fayda var. "Fuzzy logic" terimi ilk kez, Lütfi (Aliasker) Zâde isminde bir Azerbaycanlý tarafýndan ortaya atýlmýþtýr. 1921'de Bakü'de doðan Lütfi Zâde'nin annesi Rus, babasý ise Ýran Azerisi idi. 14 yaþýnda Shakespeare'ýn Rusça tercümesi de dahil bütün klasikleri okumuþtu. Daha o yaþýnda, yaklaþýk 3.000 kitaptan oluþan bir kütüphanesi vardý. Yüksek Öðrenimini Ýran'da tamamlayan Zâde, çalýþmalarýný sürdürmek için ABD'ye gitti. Burada, 1964 yýlýnda "fuzzy logic" terimini ortaya attý. Birden ortalýðý tartýþmalar kapladý. Bu tartýþmalarýn en önemli sebebi þuydu: "Fuzzy" kelimesini kim duyduysa "mantýk"la telif edemiyor ve alaycý bir tavýrla tenkit etmeye baþlýyordu. Hatta bazý yazarlar, eðer Zâde, "fuzzy" yerine daha olumlu þeyler çaðrýþtýran bir kelime kullanmýþ olsaydý, kendisine bu kadar çok kiþi karþý çýkmayacak ve bu mantýk anlayýþýnýn ABD teknolojisinde uygulanmasý daha çabuk ve yaygýn olacaktý demektedirler. (Bu yüzden biz de "puslu" veya "bulanýk" yerine "nispi" mantýk demeyi daha uygun gördük). ABD'de tartýþmalar halen devam ededursun, bu orijinal fikri alýp geliþtirmeyi, Japonlar doðrusu çok iyi becerdiler. Önce terime karþý soðuk tepkiyi önlemenin yolunu araþtýrdýlar. "Fuzzy"i dillerindeki karþýlýðý olan "aimai" (belirsiz) þeklinde tercüme etmeyip "faaji" þeklinde aynen aldýlar. "Faaji" kullanýla kullanýla "zeki" manasýný çaðrýþtýrýr oldu. Onlardaki bu zeki giriþime raðmen ABD'deki þirketlerin bazýlarýnda: "Bugün fuzzy-vuzzileriniz ne âlemde?" þakalarý yapýlýyor, 18 subaylar harp taktiklerinde "fuzzy" mantýðýndan bahsedecek olurlarsa, mevcut olumsuz tavýr yüzünden terfi edemeyeceklerine inanýyorlardý. Nispi mantýðýn muhtevasý Geleneksel (klasik) mantýk bizleri çok katý sýnýrlar çizmeye zorlar. Meselâ batý edebiyatýnda "novel" denilen roman, 90 veya daha fazla sayfadan oluþur. "Novella" ise 90'dan daha az sayfadan. Bu standarda göre 91 sayfalýk bir eser, roman olurken, 89 sayfalýk bir çalýþma "novella" (uzun hikâye) olur. Eðer bir bilgisayarda kelimelerin puntosu büyütülürse uzun hikâye, roman haline gelebilir. Nispi mantýk bu tür saçmalýklarý önler. Bunu þu þekilde yapar: Klasik mantýkta büyüklükküçüklük, uzunluk-kýsalýk gibi kavramlarýn kesin sýnýrlarý vardýr. Diyelim ki uzun insanlarýn alt sýnýrý 1.70 m'dir. Klasik mantýða, "Ali uzun mudur?" sorusu sorulursa, bu sýnýra bakýp Ali'nin boyuna bakar. Eðer 1.70 m'in üzerinde ise Ali uzun, 1.69 m ise kýsadýr. Halbuki nispi mantýk, Ali'nin ne kadar uzun olduðunu sorar. Klasik mantýk gibi YeminliBülten www.yeminlitercuman.com uzuna 1, kýsaya 0 gibi katý deðerler vermez. 0.1, 0.2, 0.3... gibi daha hassas ve esnek deðerler bulur. Böylelikle 1.69 m boyundaki bir insana kýsa (0) demez, 0.2 gibi bir uzunluktadýr der. Tabiî nispi mantýðýn da belli sýnýrlarý vardýr ve bu sýnýrlar makama, ele alýnan elemanlar ve þartlara göre deðiþirler. Onu klasik mantýktan ayýran nokta bu sýnýrlarýn daha esnek olmasýdýr. Ýþte bu esneklik sayesinde nispi mantýk tatbik edildiði her sahada çok daha hassas sonuçlar ve semereler doðurmaktadýr. Uygulama Sahalarý Nispi mantýk ilk kez 1973 yýlýnda, Londra'ki Queen Mary College'da profesör olan Ebrahim H. Mamdani tarafýndan bir buhar makinasýnda uygulandý. Ticarî olarak ise ilk defa, 1980 yýlýnda, Danimarka'daki bir çimento fabrikasýnýn fýrýnýný kontrol etmede kullanýldý. Çimento, farklý kimyevî maddelerin belli sýcaklýkta (yaklaþýk 1400 0C), belli bir süre içinde yakýlmasýyla elde edilen katý bir maddenin daha sonra toz haline getirilmesiyle oluþur. Eðer kimyevî maddeler arzu edilen sýcaklýðýn üzerinde bir derecede yakýlýrsa, ortaya çýkan katý madde ufalanamayacak kadar sert olur. Bu sýcaklýðýn altýnda bir derecede yakmak ise kaliteyi düþürür. Saatlerce süren bu ayarlama iþlemi insan gücünü aþan bir husûsiyet arzeder. 8 saat, dikkatini daðýtmadan maddeleri, ýsýyý ve fýrýn içindeki rotasyonu ayarlayan bir mühendisten sonra yerine geçen bir baþkasý herþeyi mahvedebilir. Ýþte nispi mantýk ile hazýrlanan bir sistem, bilgisayar desteðinde, sensörlerden ýsý ve maddelere ait bilgileri alarak ve "feed-back" (geri besleme) metoduyla deðiþkenleri kontrol ederek, bu ayarlama iþini çok hassas ölçümlerle gerçekleþtirmiþ ve büyük nispette enerji tasarrufu temin etmiþtir. 1980 sonrasý nispi mantýðýn uygulama sahalarý gittikçe geniþlemiþtir. Bilhassa Japonya'da nispi mantýðýn ticarî gayelerle tatbik edildiði sistemler birbiri ardýndan ortaya çýkmaya baþlamýþtýr. Almanya, Fransa, Danimarka, Rusya ve Çin ise bu sahada uzman yetiþtirmeyi ihmal etmemiþlerdir. (Japonya'da 1000 kadar nispi mantýk uzmaný varken Çin'de bu sayýnýn 10.000 olduðu söylenmektedir). 1987'de, Milletlerarasý Nispi Sistemler Derneði'nin Tokyo'da düzenlediði bir konferans sonrasý nispi mantýða duyulan ilgi birden artmýþtýr. Bu 19 Mayýs 2007 konferansta bir mühendis, nispi mantýkla programladýðý bir robota, bir çiçeði ince bir çubuðun üzerinde düþmeyecek þekilde býraktýrmayý baþarmýþtýr. Bundan daha fazla ilgi çeken gerçek ise, robotun bunu yaptýðýný gören bir seyircinin mühendise, sistemden bir devreyi çýkarmasýný teklif etmesinden sonra görülmüþtür. Mühendis önce, devreyi çýkarýrsam çiçek düþer diye bunu kabul etmemiþ, fakat seyircinin çiçeðin ne tarafa doðru düþtüðünü görmek istediðini söylemesi üzerine devreyi çýkarmýþtýr. Robot yine ayný hassaslýkla çiçeði düþürmeden çubuðun üzerine býrakýnca herkesin aðzý açýk kalmýþtýr. Kýsacasý nispi mantýk sistemleri, yetersiz bilgi temin edilse bile týpký insanlarýn yaptýðý gibi bir tür "saðduyu" kullanarak (yani mevcut bilgiler yardýmýyla neticeye götürücü akýl yürütmeler yaparak) iþlemleri gerçekleþtirebilmektedir. Yazýnýn baþýnda bahsettiðimiz metro, dünyanýn sadece en pürüzsüz ve yumuþak hareket eden metrosu deðildir. Çok kýsa bir mesafe içinde durabilir (hedefe 7 cm kala). Ondaki bu tepki süresi insanlarýnkinden üç kat daha kýsadýr. Ayrýca % 10 yakýt tasarrufu saðlar ve þimdiye kadar hiçbir tehlikeye yol açmamýþtýr. Nispi mantýk kullanýlarak imal edilen fotoðraf makineleri, otomatik odaklama yapanlardan bile daha net bir görüntü vermektedir. Fotokopi makineleri ise nispi mantýkla çok daha kaliteli kopyalar çýkarmaktadýrlar. Zira odanýn sýcaklýðý, nemi ve orijinal kaðýttaki karakter yoðunluðuna göre deðiþen resim kalitesi, bu üç temel faktör hesaplanarak mükemmele yakýn hale getirilmektedir. Nispi mantýk bir eli arkasýna baðlý olduðu (yani karþý çýkanlarý çok olduðu) halde geleneksel teknolojinin üstesinden gelmiþtir. Bu mantýkla donatýlan çamaþýr makineleri çamaþýrýn cinsi ve kirliliði, suyun durumu gibi þartlarý özel sensörlerle tespit ettikten sonra deterjaný, devir sayýsý ve süresini ayarlamakta, böylelikle mevcut þartlara göre en uygun þekilde çalýþmaktadýr. Bunun büyük bir enerji tasarrufu doðurduðu açýktýr. Tüketicinin sadece bir düðmeye basmasýnýn yeterli olmasý ise, büyük bir kullaným kolaylýðý temin etmiþ ve bu tür makinelerin sadece bir fabrikada ayda 35.000 adet üretilmesine raðmen talebin karþýlanamamasýna sebep olmuþtur. Kameralardaki nispi mantýk devreleri ise sarsýntýlardan doðan görüntü bozukluklarýný asgariye indirmektedir. Bilindiði gibi elde taþýnan kameralar ne kadar dikkat edilirse edilsin net bir YeminliBülten www.yeminlitercuman.com görüntü vermez. Nispi mantýk programlarý bu görüntüleri netleþtirmek için þöyle bir metot kullanýr: Eðer görüntüdeki bütün þekiller, ayný anda, bir tarafa doðru kayýyorsa bu, insan hatasýndan kaynaklanan bir durumdur; kayma göz önüne alýnmadan kayýt yapýlýr. Bunun dýþýndaki þekiller ve hareketler ise normal çekim durumunda gerçekleþtiði için müdahale edilmez. Birkaç nispi mantýk sistemi ise, mekanik cihazlardan çok daha verimli bir þekilde bilgi tasnif ve deðerlendirmesi yapmaktadýr. Japon Omron Grubu, büyük firmalara saðlýk hizmeti veren bir sisteme ait beþ týp veri tabanýný, nispi mantýk kaideleriyle kontrol etmektedir. Bu nispi sistem, 10.000 kadar hastanýn saðlýk durumlarýný öðrenmek ve hastalýklardan korunmalarýna, saðlýklý kalmalarýna ve stresten kurtulmalarýna yardýmcý olmak üzere kiþiye has plânlar çizebilen yaklaþýk 500 kural kullanmaktadýr. Pilav piþirme aletlerinden asansörlere, arabalarýn motor ve süspansiyon sistemlerinden nükleer reaktörlerdeki soðutma ünitelerine, klimalardan elektrikli süpürgelere kadar nispi mantýðýn uygulandýðý birçok saha mevcuttur. Bu sahalarda temin ettiði enerji, iþ gücü ve zaman tasarrufu ise, onun "iktisat" adýna ne kadar çok önem verilmesi gereken bir sistem olduðunu göstermektedir. Ayrýca bu mantýkla donatýlan sistemlerin insanlardan daha hassas olmasý, bazý tehlikeli durumlarda onun kullanýlmasý gerektiðini ima etmektedir. Fýrtýnalý havalarda denizde mahsur kalan gemicileri kurtarmak için kullanýlan helikopterlere kumanda etmek oldukça güçtür. Japonya'daki bir araþtýrma enstitüsü bu helikopterlerin bilgisayarda simülasyonunu ve daha sonra da maketini yapmýþ, insanlarýn kumanda ederken helikopterin titrediði, nispi mantýk programýyla kontrol edilen bu benzetim ve maketin ise çiviyle çakýlmýþ gibi sabit bir þekilde 20 Mayýs 2007 havada kaldýðý görülmüþtür. Nispi mantýðý çekemeyenler, genellikle, baþka bir sahaya gönül verenlerdir. Meselâ, sunî zekâ sahasýnda araþtýrma yapanlar veya ihtimaliyat hesaplarýnýn da nispi mantýðýn yaptýðý herþeyi yapabileceðini iddia edenler, bu yeni mantýk anlayýþýný bir türlü anlamamakta, belki de anlamak istememektedirler. Lütfi Zâde ilk kez ABD'de "fuzzy logic" dese de ona kadirþinaslýk örneði gösterenler Japonlar olmuþlardýr. 1989'da Zade'yi Honda ödülüne layýk görmüþler ve kendisine 10 milyon yen (yaklaþýk 77.000 dolar) vermiþlerdir. Zâde'nin yaptýðý þey bir icad deðil, keþiftir. Yani ondan önce de farklý sahalarda, þöyle veya böyle bir nispiyet, izafiyet veya "çok deðerli mantýk"tan bahsediliyordu. Meselâ Russell, Lukasiewicz ve Black bu tür bir mantýk anlayýþýna dikkat çekmiþlerdir. Fakat Lütfi Zâde'nin tespitlerinden sonra bu mantýk anlayýþýnýn ilim ve teknoloji sahalarýnda uygulanmasýyla yepyeni ufuklar açýlmýþtýr. Zaten kendisi de bu yüzden ödüle layýk görülmüþtür. Nispi mantýðý kýskanmaya hiç gerek yoktur aslýnda. Zira o da diðer sahalar gibi istifade edilmesi gereken bir nimettir. Farklý disiplinlerin birbiriyle rekabet edip birbirlerine tahakküm etmesi yerine, disiplinler arasý ortak çalýþmalar yapmak çok daha makul olacaktýr. Gerçekten de nispi mantýkla desteklenen ihtimal hesaplarý, sunî zekâ programlarý, uzman sistemleri ve nöral aðlar eskisine nazaran daha verimli çalýþmaktadýr. 1985 yýlýnda Masaki Togai ve Hiroyuki Watanabe adýndaki araþtýrmacýlar tarafýndan geliþtirilen "fuzzy chip"ler (nispi mantýkla çalýþan minik elektronik devreler) þu anda saniyede yaklaþýk 2 milyon iþlem yapabilmektedir. Bu çiplerle donatýlan mikroiþlemcilerin hemen her sahada çok daha verimli sonuçlar verdiði görülmektedir. Hatta yakýn bir gelecekte, bu tür çiplerle donatýlmýþ aletlerin, her bir tüketicinin hususî arzu ve ihtiyaçlarýna göre imal edilmesi plânlanmaktadýr. Nispi mantýðýn gelecekteki uygulama sahalarý, daha da geniþleyecek gibi gözükmektedir. Þeker hastalarý için vücuttaki insülün miktarýný ayarlayarak sunî bir pankreas görevi yapan minik yapýlarýn imalinde, prematüre doðumlarda bebeðin ihtiyaç duyduðu ortamý devam ettiren sistemlerin hazýrlanmasýnda, sularýn klorlanmasýnda, kalp pillerinin üretiminde, oda YeminliBülten www.yeminlitercuman.com içindeki ýþýðýn miktarýnýn ayarlanmasýnda ve bilgisayar sistemlerinin soðutulmasýnda nispi mantýk çok þeyler vaadetmektedir. Yalnýz önce gereksiz, gerekli ve elzem uygulamalarýn sýnýflandýrýlmasý lazýmdýr. ABD'deki genç araþtýrmacýlar ve dünyanýn çoðu yerindeki bilim adamlarý "fuzzy", "fuzzy" diye sayýklarken ülkemizdeki saðýr sultanlýða diyecek yok doðrusu. Nispi mantýk sahasýnda Araþtýrma ve Geliþtirme çalýþmalarýnýn yürütüldüðü bir Japon firmasý olan Hitachi Laboratuarý, ayný firmanýn 4'ü denizaþýrý ülkelerde olmak üzere 22 laboratuarýndan birisidir. Dünyanýn ikinci büyük elektronik firmasý olan Hitachi, süper iletkenlerden bilgisayar destekli tercümeye, nöral aðlardan nispi mantýða kadar birçok sahada araþtýrma yapmaktadýr. 1991'de bu araþtýrmalara ayýrdýðý para 3 milyar 480 milyon dolardýr (ki bu miktar Jamaika, Liberya ve Madagaskar gibi ülkelerin gayri safî milli hasýlalarýndan daha fazladýr). ABD'deki Millî Bilim Kurumu ise, 1990 yýlýndaki çalýþmalara sadece 2 milyar 800 milyon dolar ayýrmýþtýr. Yabancýlar, Araþtýrma ve Geliþtirme çalýþmalarýna sadece para ayýrmakla kalmýyor, adam da yetiþtiriyorlar. Ne sayýyý ne de kaliteyi ihmal etmiyorlar. (Meselâ, AT&T adlý bir elektronik firmasýnda 5000 doktoralý araþtýrmacýnýn bulunduðu söyleniyor). Bu hususta bir Japon araþtýrmacý hakkýnda anlatýlanlar da oldukça ilgi çekicidir. Nispi mantýðýn Japonya'da uygulanmasý için gayret eden Takeshi Yamakawa, günde 3-4 saat uykuyla yetinen bir araþtýrmacýdýr. Kendisi bunun çok zor bir þey olmadýðýný, bir defasýnda 60 Mayýs 2007 saat uykusuz kaldýktan sonra bir ders verip milletlerarasý bir konferansa katýldýðýný söylemiþtir. Önemli bir husus da tercüme faaliyetleridir. Þu anda Japonya'da 100.000'den fazla profesyonel tercüman mevcuttur. ABD'de ise bu sayý yaklaþýk 3.000'dir. 1868'de Japon Ýmparatorluðu'nun içtiði 5 anddan birisi þöyle idi: "Ýmparatorluðun temellerini güçlendirmek için bilgi dünyanýn neresinde olursa olsun aranacaktýr." Bu felsefeyle hareket eden Japonlar oldukça mesafe katetmiþlerdir. Bilhassa II. Dünya Savaþý'ndan sonra bu bilgi arayýþý ABD'ye yönelmiþ, 1990'da Japonlar, Ýngilizce'den tercüme ettikleri 3000 kitabý basmýþlar, ayný yýl Amerikalýlar ise Japonca'dan sadece 82 kitap tercüme edebilmiþlerdir. Nispi mantýk sahasýnda ABD, Japonya'nýn 5-10 sene gerisinde kaldý. Ýlmî enaniyet, esnek düþünceden mahrum olma ve yeniliklere kapalýlýk onlara bu darbeyi vurdu. Bizler de Amerikalýlarýn düþtüðü duruma düþmek istemiyorsak bu tür yeni sahalara en az Japonlar kadar açýk olmalýyýz. Bu da ancak, kaynak ayýrmakla daha da önemlisi "insan" yetiþtirmekle gerçekleþir. Kaynaklar: McNeil, D.; Paul Freiberger (1993). Fuzzy Logic. New York: Simon & Schuster. Kosko, Bart; Satoru Isaka (1993). "Fuzzy logic", Scientific American, July; "Puslu mantýk", Bilim, Eylül 1993. Kaynak: Yusuf Alan, Robotik Kültür. Ýzmir: TÖV. 1994. http://www.libertasmedia.nl/alan/robotik/nispiman.html MUSTAFA OKUTAN Ýngilizce Türkçe Yeminli Tercüman [email protected] Okutan Tercümanlýk Hizmetleri Bahçelievler Mah. 5027 Sok. No: 1 2/4 Manavgat Tel: (0242) 743 40 77 Faks: (0242) 743 40 77 21 YeminliBülten www.yeminlitercuman.com Mayýs 2007 Güzel Fransa’ya Elveda mý? Bugünkü Guardian gazetesinde Sarkozy iþ baþýna geçtikten sonra Fransa'nýn nasýl deðiþebileceði ile ilgili bir makale vardý. Benim en fazla ilgimi çeken, makale içinde yeni Baþkanýn açýkça takdir ettiði Amerika ile Fransa'yý bugünkü halleriyle karþýlaþtýran birkaç istatistik oldu. Amerika Fransa Ýki Ülkenin Karþýlaþtýrmasý Nüfus Amerika: 301m. Fransa: 61m Yaþam beklentisi Amerika: erkek 75.15 yýl, kadýn 80.97 yýl. Fransa: erkek 77.35 yýl, kadýn 84 yýl. Ortalama yaþ Amerika: 36.6 yýl. Fransa: 39 yýl Haftalýk çalýþma saati Amerika: yaklaþýk 46 saat. Fransa: genellikle 35 saat Yoksulluk sýnýrýnýn altýnda yaþayan nüfus (iki yetiþkin ve bir çocuk için) Amerika: %12. Fransa: %6.2 Asgari ücret Amerika: eyaletten eyalete büyük deðiþiklik gösteriyor – Alabama'da böyle bir þey yok. Fransa: €8.27 Genel emeklilik yaþý Amerika: 65-67. Fransa: 60 Hapishane nüfusu Amerika: 2 milyon üstü. Fransa: 50,500 üstü Yýlda iþlenen cinayet sayýsý Amerika: 16,692. Fransa: yaklaþýk 1,000 Aþýrý kilolu vatandaþlarýn oraný Amerika: üçte ikinin biraz üzerinde. Fransa: üçte birin biraz altýnda Toplu taþýma Amerika: otobüs, tren ve metrolarýn tamamý bir ýskalayýp bir yakalýyor. Fransa: tren, metro, otobüs ve tramvaylarýn tamamý müthiþ dakik Önümüzdeki beþ yýl içinde bu rakamlarýn bazýlarýnýn (özellikle haftalýk çalýþma saati, asgari ücret, emeklilik yaþý, hapishane nüfusu) deðiþip deðiþmeyeceðini görmek ilginç olacak. Kaynak: http://www.nakedtranslations.com/en/2007/05/000792.php 22 www.yeminlitercuman.com YeminliBülten Mayýs 2007 Sözcük Türeme Farký Özelliði gereði sona eklemeli bir dil olduðundan Türkçede basit bir kökten çok sayýda sözcük türetmek mümkündür. Bu özelliðin bulunmadýðý Hint-Avrupa Dilleri kolundan gelen Ýngilizce, Almanca ve Ýspanyolca aþaðýda Türkçe ile karþýlaþtýrýlmýþtýr. Türkçe göz gözlük gözlükçü gözlükçülük Ýngilizce eye eyeglasses optician: someone who sells glasses the business of selling glasses Almanca Auge Brille Augenoptiker, Brillenverkäufer Das Geschäft des Brillenverkaufes, Der Beruf des Augenoptikers Ýspanyolca ojo gafas vendedor de gafas la tienda de la venta de gafas Ve fiillerden türeme: Türkçe Ýngilizce Almanca Ýspanyolca yat lie down lege (dich) hin, schlafe! acostar yatýr lay down [that is, cause to lie down] lege an atraca yatýrým instance of laying down, investment Investition inversión yatýrýmcý depositor, investor Kapitalanleger, Investor spónsor, inversor yatýrýmcýlýk to be an investor ein Investor sein ser un inversor Eklerle tümce oluþturma Diðer yaygýn olarak konuþulan dillerle karþýlaþtýrýldýðýnda, daha az sayýda sözcük ve harf ile daha çok bilgi aktarmak olanaklýdýr. Diðer pek çok dilde olmayan bir özelliðe göre, bir sözcük köküne ekler ekleyerek, tek sözcüklü tümceler oluþturulabilir. Türkçe Ýngilizce Almanca Ýspanyolca ev house Haus casa evde at home, within the house im Haus, zu Hause en casa eviniz your house Ihr Haus su casa evinizde at your house in Ihrem Haus en su casa evinizdeyiz we are at your house wir sind in Ihrem Haus estamos en su casa Kaynak: tr.wikipedia.org 23 YeminliBülten www.yeminlitercuman.com Mayýs 2007 TÜRKÇE KAÇ KÝÞÝ TARAFINDAN KONUÞULUYOR? Türk dilleri Avrupa'nýn ve Asya'nýn otuz ülkesinde konuþulur. Tablo alt gruplara ayrýlmýþtýr ve sayýlar sadece ana dili olarak konuþanlarý göstermektedir. Konuþanlarýn Konuþulduðu ülkeler sayýsý OGUR ya da BOLGAR grubu Çuvaþça 1,8 milyon Rusya (Çuvaþistan) 1,8 milyon, Kazakistan 22.000 KIPÇAK grubu Karaimce ölmek üzere † Litvanya 20, Ukrayna <10, Polonya <10 Kumýkça 280.000 Rusya (Daðýstan) Karaçay-balkarça 250.000 Rusya (Karaçay-Çerkezye, Kabardino-Balkarien) Kýrým-Tatarcasý 500.000 Ukrayna 200.000, Özbekistan 190.000, Kýrgýzistan 40.000 Rusya 5.500.000 Özbekistan 470.000, Kazakistan 330.000, Kýrgýzistan 70.000, Tatarca 6,5 milyon Tacikistan 80.000, Türkmenistan 50.000, Ukrayna 90.000, Azerbeycan 30.000 etnik olarak Tatarlar: 6,6 milyon Baþkýrca 1,8 milyon Rusya 1,7 milyon, Özbekistan 35.000, Kazakistan 20.000 Nogayca 70.000 Rusya (Kuzeykafkas) Karakalpakça 400.000 Özbekistan Kazakistan 8 milyon, Çin 1 milyon, Özbekistan 800.000, Kazakça 11 milyon Rusya 650.000, Moðolistan 100.000 Kýrgýzca 3,7 milyon Kýrgýzistan 3,3 milyon, Özbekistan 200.000, Çin 200.000 OÐUZ grubu Türkiye 70 milyon, Balkan 2,5 milyon, Kýbrýs 180.000, Rusya Türkçe (Türkiye 76 milyon 300.000, Türkçesi) Almanya 2,5 milyon, batý ve orta Avrupa 700.000 Moldavya 170.000, Balkan 130.000, Ukrayna 20.000, Gagavuzca 330.000 Bulgaristan 10.000 Iran 20 milyon, Azerbeycan 8 milyon, Türkiye 500.000, Irak Azerice 30 milyon 500.000, Rusya 350.000, Gürcistan 300.000, Ermenistan 200.000 Türkmenistan 3,8 milyon, Iran 2 milyon, Afganistan 500.000, Türkmence 6,8 milyon Irak 250.000, Özbekistan 250.000 Horasan-Türkçesi 400.000 Iran ( Horasan ili) Kaþgayca 1,5 milyon Iran (Fars, Kuzistan illeri) Aynallu 7.000 Iran (Markazi, Ardebil ve Zanjan illeri) Afþarca 300.000 Afganistan (Kabul, Herat), Kuzeydoðu-Iran Þalarca 55.000 Çin (Qinghay ve Gansu illeri) Grup ve dilleri 24 www.yeminlitercuman.com YeminliBülten Mayýs 2007 UYGUR grubu Özbekçe 24 milyon Uygurca 8 milyon Yugurca Aynu (Türk dili) (Japon kavimi Aynu ile ilgisi yoktur) SÝBÝRYA grubu Yakutça Dolganca 5.000 Özbekistan 20 milyon, Afganistan 1,5 milyon, Tacikistan 1 milyon, Kýrgýzistan 750.000, Kazakistan 400.000, Türkmenistan 300.000 Çin (Sincan Uygur Özerk Bölgesi ya da Doðu Türkistan) 7,2 milyon, Kýrgýzistan 500.000, Kazakistan 300.000 Çin (Gansu ili) 7.000 Çin (Sincan Uygur Özerk Bölgesi) 360.000 5.000 Tuvince 200.000 Rusya (Yakutistan Özerk Bölgesi) Rusya (Taymir Özerk Bölgesi) Rusya (Tuva Özerk Bölgesi) 170.000, Moðolistan 30.000 Tofalarca Hakasça Altayca Þorca Çulimce ARGU grubu Halaçca TOPLAM ölmek üzere † 65.000 50.000 10.000 2.500 Rusya (Tuva Özerk Bölgesi) Rusya (Hakasya Özerk Bölgesi) Rusya, Altay Özerk Bölgesi) Rusya, Altay Özerk Bölgesi Rusya, Kuzey Altay Özerk Bölgesi) 42.000 Ýran (merkez il, Kom ve Arak arasýnda) 169.438.500 Kaynak: tr.wikipedia.org 25