Altı Sayı, 5.000 Üye

Transkript

Altı Sayı, 5.000 Üye
AYLIK MESLEK BÜLTENÝ
5.000
YeminliTercuman.com
BÜLTEN
Türkçe Tercümanlarýn Haber Platformu
SAYI: 6
MAYIS 2007
KÝÞÝYÝZ
Bültenimize yazýlarýnýzý
bekliyoruz.
ÖZEL HABER
NAHOÞ ÇEVÝRMEN
Altý Sayý, 5.000 Üye
6 aydýr büyük bir emek ve amatör ruhla dar bir kadro tarafýndan
hazýrlanan ve eksik ve kusurlarýna raðmen sizlerin beðenisini kazanan
bültenimiz artýk her ay ilgi alanlarý çeviri, dilbilim, çeviribilim,
tercümanlýk olan beþ bin üyeye ulaþýyor. Haziran sayýmýzla birlikte
sizlerden gelen yazý ve makalelere daha fazla yer vermeyi planlýyoruz.
Yaþadýðýnýz deneyimleri, çeviri yazýlýmlarý ile ilgili bildiklerinizi,
dilbilim ve çeviribilim alanýndaki geliþmeleri, sözlük çalýþmalarýný, dil
öðrenme alanýndaki yenilikleri... velhasýl her türlü konuyu akademik
kurallara baðlý olmadan deneme tarzýnda ele alacaðýnýz yazýlarýnýz
bültenimize renk katacaktýr. Özellikle sitemizde irtibat bilgileri
bulunan ve farklý ülkelerde yaþayan tercümanlarýn bulunduklarý
ülkelerde yaþadýklarý deneyimleri anlatan yazýlarýný merakla
bekliyoruz.
Sitemizde hizmete giren FORUM sayfasýnýn zaman içinde tercüme
sektörüne yeni bir soluk getireceðini düþünüyoruz. Sizler de FORUM'a
üye olarak kendinizi tercüme sektörüne tanýtabilir , her türlü
duyurunuzu FORUM vasýtasýyla yapabilirsiniz.. Sitemizde yeni
hizmete giren SÖZLÜK de önümüzdeki aylarda yeni yüzüyle daha
kullanýþlý olacak ve bu þekilde sizlere daha kapsamlý bir sözlük hizmeti
verebileceðiz.
Yeni sayýda görüþmek üzere...
sayfa 8’ de
“... þiþkin egomun arkasýnda ...”
SÝSÝFOS
VE
BOK BÖCEÐÝ
sayfa 2’de
forum açýldý. Üye oldunuz mu?
, ,
,. , ,
,,
,
BÜYÜK HUKUK SAVAÞI:
V RGÜL'ÜN DEÐERÝ
sayfa 17’de
Kitap Köþesi
200
ÜLKEDE YEMÝNLÝ TERCÜMAN
Çeviri alanýnda yayýmlanmýþ
kitaplarý tanýtmaya devam
ediyoruz. Bu hafta 3 kitap
tanýtýyoruz...
sayfa 7’de
YeminliBülten
www.yeminlitercuman.com
Mayýs 2007
Sisifos ve Bok Böceði
Nehirde sürüklenen bir çöpün nehrin
sürüklenme gücüne direnmesi… Yaðan
yaðmurun
tanelerini
toplamaya
çalýþmak… Güneþin ilânihâye doðudan
doðup batýdan batacaðýný sanmak…
Yerde kuramadýðýný Ay’da, Mars’ta
kurabileceðini hayâl etmek… Her kýþýn
sonunda bir bahar beklemek… Ayný
masala defalarca inanmak, kanmak,
aldanmak… Ayný delikten onlarca kez ýsýrýlmak… Ayný hatayý
usanmadan tekrarlamak…
Yakýþmýyor bize denizin sýðýnda taþ sektirip yelkeni keþfedememek… Hoþ durmuyor iksiri
asýrlar evvel bulunmuþ hastalýða halâ çare aramak… Bizim avuntumuz harabelerde gezginleri
dolaþtýrmak olamaz… Sezar’ýn fetihlerden muzaffer dönüþünü
alkýþlamýþ eller, alkýþ tutamaz “idea” fakiri bezirgânlarýn
çýðýrtkanlýklarýna… Kaos çözüm olamaz avucuna pislik
bulaþtýrmak istemeyene… Taþýn altýna elini bir koyup bir
çekenden, hata olur tüm gövdesini altýna koyacaðýný beklemek
taþýn… Þimdilerde yýkýk duran taþlarýn harcýna ter
akýtmamýþtan, saflýk olur beklemek Mýsýr’dan taþ getirtip
tehlikelerden korumak istediði kýzýna kule yapmasýný…
Yangýna su taþýmamýþtan, beklenir mi diktiði binaya yangýn merdiveni yaptýrmasý? Rûmi’den
nefes almayan, Nasreddin’e kafa yormayan çalar mý maya göle? Kar yaðmadan rüyasýnda
kardanadam görmeyen, sürer mi önden giderek atýný Moðolistan’a?
Yusuf görünce býçaklarýyla ellerini kesen, güzel görünce hiç direnemeyen biz, kandan irinden,
boktan çamurdan birikmiþ bir pislik kümesi görünce nasýl sarýlýrýz ona? Nasýl itmeye çalýþýrýz
onu hedefsizce? Nasýl inat deriz bu pislikle birlikte sürüklenmenin adýna? Neden inat etmeyiz
ütopya gibi duran ama ulaþýlmýþ makro hedeflere ulaþmak için de, hiç ulaþýlmamýþ ama
ulaþýlsa bile küçücük bir kar tanesi kadar su çýkarmayacaðý belli mikro illüzyonlarý izlemek için
kuyrukta bekleriz? Sýra gelmez bu kuyrukta, daha beklerken telef olmaya can atmak da neyin
nesi?
Sisifos’un elbet var bir farký bok böceðinden… O, yasak elmaya yan gözle bakmanýn ebedi
cezasýný çekiyor. Elma halâ yerinde ve kýpkýzýl! Sisifos ise bir daha güneþin batýþýnýn kýzýlýný
göremeyecek, karýncanýn ayak seslerini duyamayacak kadar meþgul.. Bok böceðine gelince,
o bile adýnýn Sisifos ile birlikte anýlmasýný istemiyor artýk!
Sisifos, artýk -varsa- onurunla ezil o taþýn altýnda!
Abdullah Erol
2
YeminliBülten
www.yeminlitercuman.com
Mayýs 2007
Ýsveççe, Danca, Norveççe, Almanca Tercüman
BÝR TERCÜMAN
Martin Armaðan Þengider
1952 senesinde Ýstanbul'da dünyaya geldi. Babasýnýn görevi dolayýsýyla
gittiði Karadeniz Ereðlisinde Lise eðitimimi tamamladýktan sonra 1969
Ekim ayýnda Ýsveç'e gitti. Orada ilk olarak bir sene Ýsveççe kursa gittikten
sonra, sýrasýyla Matematik Fakültesi, Halkla Ýliþkiler Fakültesi, Sosyoloji
Fakültesi, Dil Tarih ve Coðrafya Fakültesi, Týp Üniversitesi Psikoloji
Fakültesini bitirdi.
Þu anda halen Hukuk
Fakültesi son sýnýfýnda bir tek
dersi var ve bu sene de onu
bitirecek. Ýsveç'in okuma
þartlarý (Türkiye ve Türkiye'de
ki okumak isteyen gençler
açýsýndan) biraz farklý olduðu
ve orada hem çalýþýp hem
okumak buradaki gibi zor
olmadýðý için çeviri hayatýna
öðrencilik yýllarýnda ekstra
gelir için yaptýðý bir iþ olarak
baþladý. Zamanla talep
yoðunluðu arttý ve bu sayede
burs almadan okuma fýrsatý
buldu.
Lisan bilmediði için Ýsveç'e ilk
gittiði yýl bulabildiði bütün iþleri
denedi. Daha sonra 1976'da
Lisede Matematik
öðretmenliðiyle esas çalýþma
hayatý baþladý. Sonralarý
Sosyal Yardým Bakanlýðýnda
Müdür Yardýmcýlýðý, Müdürlük,
Genel Müdür Yardýmcýlýðý
yaptý. Adalet Bakanlýðýnda
Danýþman olarak çalýþtý ve þu
anda dokuz yýldan bu yana
Sosyoloji Fakültesinde
ö ð r e t i m ü y e s i d i r. A y n ý
zamanda evlilik konusunda
danýþmanlýk bürosu (Alman bir
Sosyologla beraber) var.
Orada terapi verme olanaðý
var, En önemlisi de üç
arkadaþý ile birlikte madde
baðýmlýlarý rehabilitasyon
merkezi var.
Bunlardan hariç olarak da
zaman buldukça mahkemede
jüri üyesi olarak görev yapýyor.
Türkiye'ye, Türkiye'nin ve Türk
halkýnýn sosyal yapýsýnýn
deðiþimini inceleyen kýrsal
kesimle þehirleri ve varoþlarý
karþýlaþtýran sorunlarýn
geleceðini inceleyen ve
ARMAÐAN ÞENGÝDER
çözümler sunan bir kitap
yazmak için geldi ve burada bu
e-mail: [email protected]
çalýþmalarýmý yaparken ayda msn: [email protected]
iki kere Ýsveç'e giderek
Cep: 0542-5608188
Tel : 0282-2439324
seminerlerimi veriyor. Bundan
önceki evliliðinden olan 8 ve 10
yaþlarýnda iki oðlu da Ýsveç'te
bulunuyor. Spor yapmayý ve
futbolu seviyor.
3
YeminliBülten
www.yeminlitercuman.com
Mayýs 2007
re
Þu ana kadar yazýþmalarda "re your email dated 6 March" þeklinde geçen re
sözcüðünün "regarding" sözcüðünün kýsaltýlmýþ þekli olduðunu düþünüyordum.
Aslýnda öyle deðilmiþ! Concise Oxford English Dictionary sözlüðüne göre:
re, prep. in the matter of (as the first word of a heading,
esp. of a legal document). 2 colloq. about, concerning.
[Latin, ablative of res 'thing']
re, edat. … konusunda (bir baþlýðýn, özellikle bir hukuki
belgenin ilk sözcüðü olarak). 2 konuþma dili. hakkýnda, ile
ilgili olarak. [Latince res 'þey' sözcüðünün –den hali]
Scrabble oyunu sýrasýnda biraz tumturaklý kelimeler dizmeye
çalýþýrken öðrendiðim bir konu.
Kaynak: http://www.nakedtranslations.com/en/2006/03/000599.php
Birleþmiþ Milletlerin Resmi Dilleri
Uluslararasý kurum ve kuruluþlar eriþilmez olmamak ve
dil engellerini aþabilmek için etkili yöntemler geliþtirmek
durumundadýr. Dünyadaki hemen her ülke BM'de temsil
edildiði için, BM'nin dünyanýn mikro evreni olduðunu
söylersek mübalaða etmiþ sayýlmayýz. Kuruluþ
hükümetler-arasý toplantý ve dokümanlarýnda altý lisan
kullanmaktadýr: Arapça, Çince, Ýngilizce, Fransýzca,
Rusça ve Ýspanyolca; Genel Sekreterlik çalýþma dilleri
olarak Ýngilizce ve Fransýzca kullanmaktadýr.
Formal bir toplantýda resmi bir dilde yapýlan konuþma ve
verilen beyanatlar BM tercümanlarý tarafýnda eþzamanlý
olarak kurumun diðer resmi dillerine tercüme edilir. Bir
delegenin resmi diller dýþýndaki bir lisanda konuþmak
istemesi durumunda, yapacaðý konuþmayý resmi dilerden birine tercüme etmesi için bir
tercüman saðlamak durumundadýr. Konuþmasý daha sonra bir ara sistem sayesinde diðer dillere
tercüme edilir.
Dokümanlar altý resmi dilde hazýrlanýr ve tüm bu dillerde çevrilmiþ belgeler hazýr durumda
olduðunda eþzamanlý olarak daðýtýlýr.
4
www.yeminlitercuman.com
YeminliBülten
Mayýs 2007
GÜZEL KONUÞMA
Akciðerlerden çýkan hava
gýrtlaktan geçerken ses
tellerinde titreþimler
oluþturur, bu titreþimlerle
g ýr tl a k y a p ýs ýn a g ö r e
deðiþik þekillerde çok zayýf
sesler oluþur. Bu sesler
diðer ses organlarýyla
y o ð r u l u r, t i t r e þ i m l e r l e
rahatlýkla iþitilebilecek
kadar büyür ve kimlik
kazanýr. Herkesin ses
organlarýnýn yapýsýnýn
farklýlýðý ölçüsünde farklý
sesleri veya ses kimlikleri vardýr. Burada önce ses
organlarýmýzýn istediðimiz sesi çýkarabilecek yeteneðe
ulaþmasýný saðlamalýyýz.
Ses organlarýnýn eðitimi diksiyonun altyapýsýný
oluþturur. Ses organlarý eðitimsiz olduðunda diksiyon
çalýþmalarýnýn her aþamasýnda týkanýklýklar
oluþacaktýr. diksiyon çalýþmalarýnýn kendisi de dolaylý
þekilde ses organlarýnýn geliþimine yol açar. Ana ses
organlarýný tek tek ele alalým ve geliþtirilmeleri için
alýþtýrmalar yapalým.
Dil
Dilimiz ünlüleri hariç tutarsak diðer tüm seslerin
çýkarýlmasýnda mutlaka kullandýðýmýz çök önemli bir
ses organýmýzdýr. “a,e,ý,i,o,ö,u,ü” den oluþan ünlülerin
dilimiz sabit dururken seslendirilmeleri mümkündür.
Sadece farklý ünlülerde çene ve aðýz içinin aldýðý
pozisyonun deðiþimine paralel
olarak deðiþik pozisyonlar alabilir.
Ancak dil özellikle bazý seslerin
çýkarýlmasýnda en önemli
fonksiyonlarý icra eder.
Dil aðýz içinde çok rahat hareket
edebilmelidir. Dilin ön alt diþlerin
köküne, ön alt diþlerin üst
bölümüne, ön üst diþlerin köküne,
kývrýlarak üst dudaða
dokunabilmesi gerekir. Dilin ucu
rahatlýkla kasýlabilmeli ve
kývrýlabilmelidir. Dilin aðýz içinde sað
ön ve arka yönde, sað ve sol yönde
veya ucundan kývrýlarak geriye
doðru hareketi rahat olabilmelidir.
Eðer dilimizin kaslarýnýn
dilimize rahat bir þekilde
hakim olmasýný
saðlayamazsak özellikle
dilimizi kullanarak
çýkardýðýmýz seslerin bozuk
çýktýðýný görürüz. Deðiþik
milletlerin dillerindeki
fonetik özellikler farklý dil
yeteneklerini gerektirebilir.
Örneðin Japonca “tsu” sesi,
Ýngilizce “the” sesi,
Arapça'daki “peltek z”
Türkçe fonetiðinde bulunmaz. Bu sesleri çýkarabilmek
için de o milletlerin fonetikleri çerçevesinde dilimizi
geliþtirmemiz gerekir. Eðer dilimizin kullanýmýnýn genel
anlamda geliþtirilmesini saðlamayý baþarýrsak, bu
yeteneðimiz yabancý dil öðrenirken “telaffuzpronounciation” sorununu çok kolay aþmamýzý
saðlayacaktýr.
Türkçe'de dil tembelliðinin en fazla olumsuz etkilediði
sesler þunlardýr: “c, ç, d, j, l, n, r, s, þ, t, z” Eðer bu
seslerden herhangi birini çýkarmakta güçlük
çekiyorsanýz veya seste boðukluk, oluþuyorsa dil
egzersizleri üzerinde yoðunlaþmanýz gerekecektir.
Alýþtýrma: DÝLÝ GELÝÞTÝRME ÇALIÞMASI
Aþaðýdaki alýþtýrmalarý dilinizi yöneten aðýz içi aslarýnýzý
iyice yoracak kadar uzun süre ve abartýlý olkarak tekrar
ediniz.
-Dilinizi aðzýnýzda sakýz çiðner gibi hýzla çiðneyiniz.
-Dilinizi aðzýnýzýn içinde,
çenelerinizin dýþýndan,
dudaklarýnýzýn altýndan dairesel
hareketlerle hýzla dolaþtýrýnýz.
-Dil ucunu ön alt diþlere
dayandýrarak aðýz içinde köklerden
ileri geri hareket ettiriniz.
-Dilinizi iyice dýþarý çýkarýnýz. Ýterek
uzun süre dayanýnýz.
-Dilinizi yuvarlatýp daralttýðýnýz
dudaklarýnýz ve çeneleriniz
arasýndan içeri-dýþarý hareket
ettiriniz.
-Dilinizin ucunu ön alt diþlerinize
dayandýrýnýz ve dilinizi kökünden
içeri dýþarý hýzla hareket ettiriniz.
5
YeminliBülten
www.yeminlitercuman.com
Mayýs 2007
seslendirilen seslerde sorun yaþarlar. Türkçe'de aðýrlýklý
olarak dudaðýn kullanýmýna dayandýrýlan sesler
þunlardýr: “b, f, m, o, ö, p, u, ü, v,” Bu seslerde bulanýklýk
veya anlaþýlma güçlü oluþturan bir konuþma biçimine
sahipseniz bunun mutlaka dudak tembelliðinden
kaynaklandýðýný düþünebilirsiniz. Bununla birlikte
dudaklar diðer seslerde de belli pozisyonlar alýrlar. Bu
yönüyle örneðin “ý, i,” gibi sesleri çýkarýrken dudaðýn
katkýsý dikkate alýnmalýdýr. Bu sesler dudak olmaksýzýn
da seslendirilebilirler ama istenen kalitede
seslendirilmeleri mümkün olmaz. dudak egzersizleriyle
dudak kaslarýmýzýn istenen her hareketi dudaklarýmýza
rahatlýkla yaptýrmasýný saðlamamýz gerekiyor.
Çene
Güzel konuþmada çenenin rolü çok önemlidir. Tüm
dillerdeki tüm harfler çenenin kullanýmýyla
seslendirilirler. Konuþma esnasýnda çene hýzla
birbirinden farklý hareketleri ard arda gerçekleþtirmek
zorundadýr. Çene açýlýr, kapanýr, daralýr, geniþler. Alt
çene ileri ve geri hareket eder. Aðzýmýzýn üst
bölgesinde bulunan diþlerin baðlý olduðu kemik yapýsý
sabittir. dolaysýyla tüm bu hareketler alt çeneyi
yöneten kaslar tarafýndan gerçekleþtirilirler. Dikkat
edelim: “ýýý” sesini çýkardýðýmýzda çene geriye doðru
çýkmaya zorlanýr. “aaa” sesini çýkardýðýmýzda
hizasýndan aþaðýya doðru açýlýr. “Üüü” sesini
çýkardýðýmýzda ileriye doðru geçmeye zorlanýr. ^ne”
dediðinizde daralýp birden açýlýr. “Sen” dediðimizde
önce kapanýr, sonra açýlýr ve sonra yine kapanýr. Tüm
bu son derece karmaþýk ama gerçekten karmaþýk
hareketleri inanýlmaz bir hýzla gerçekleþtirir.Çenemizin
kullanýmýnda sorunlarla karþýlaþabiliriz. Çene kaslarý
geliþtirilmemiþ ve kondisyonsuz olduðunda deðiþik
hareketleri düzenli olarak ve sorunsuz þekilde
yapamayýz. Bu durumda bazý çene hareketleri
kaybolur ve bu kayboluþ seste de kayýp oluþturur.
Diðer önemli sorun “çene darlýðý”dýr. Türkiye
toplumunda yaygýn bir çene darlýðý olduðu
söylenmektedir. Dar çene açýk ve yuvarlak sesleri
bozuk seslendirir. Örneðin “aa”, “ýý” gibi anlaþýlabilir.
“Ooo”, “uuu” gibi anlaþýlabilir. Eðer çenemizi yeterince
saðlýklý kullanamýyorsak tüm seslerin çýkarýlmasýnda
sorunlar yaþayabiliriz.
Alýþtýrma: DUDAK ÇALIÞMASI
a) Nefesinizi aðzýnýzdan kuvvetle verirken “poffff” deyin.
Hava dudaklarýnýzý basýnçla itsin. Basýncýn dudak
kaslarýnýzý þiddetli zorlamasý saðlayýn.
b) Sýký sýký kapalý ve diþlerinize yakýn -çeneniz kapalýya
yakýn- tuttuðunuz dudaklarýnýzdan üflediðiniz havanýn
dudaklarýnýzý kuvvetle üfürerek çýkmasýný saðlayýn.
c) Dudaklarýnýzý kapatýp ileri uzatýn ve dairesel
hareketlerle hýzla döndürün. Aþaðý yukarý, saða sola
hareket ettirin.
d) Çenenizi kapatýn ve hýzla “mý, mu, mý, mu” deyin.
Ardýndan ayný þekilde þu sesleri tekrar edin: “fe, ve”, “pe,
be”, “u, ü”, “o, ö”. Abartý yapmanýz ve dudak kaslarýnýzý
yoruncaya kadar çalýþmayý sürdürmeniz önemlidir.
e) Bir kalemi yatay olarak dudaklarýnýzda tutup “Benim
memleketim. Bir ben vardýr bende benden içeri” deyin.
Dudaklarýnýz iyice yorulduðunda dudaklarýnýzý gevþetin
ve
kapalý tutarak havayý dýþarý itin. Hava püfürdeyerek,
Alýþtýrma: ÇENE ÇALIÞMASI
dudaklarýnýzý
titreþtirerek dýþarý çýksýn.
Aþaðýdaki alýþtýrmalarla çene açýklýðýný saðlama ve
çenemizin her hareketi rahatlýkla yapmasýný temin
etme amaçlanmýþtýr. Tüm egzersizleri aþýrý abartý ile Yazar: Muhammet Bozdað
Kaynak: http://www.donusumkonagi.net
gerçekleþtirmelisiniz.
a) Elinizi alt çenenize dayayarak “çak çak” diye
baðýrýn. Aþaðýya itilen çenenizin yukarýya itilmesini
saðlayýn. Böylece çenenizi aþaðýya iten kaslarýnýzýn
güçlenmesini saðlayýn.
b) Ýki elinizin içiyle yanak kemiklerinize masaj yapýn.
Avuçlarýnýzý alt çenenize doðru çekip çenenizi açýn.
c) Yumruk yapýlmýþ iki ellerinizle çenenizin altýndan
bastýrýn. Alt çenenizi açýn, baþýnýzý geri itin ve alt
çenenizi kapatýn. Tekrar çenenizi açýn ve baþýnýzý
daha geriye itin. Tekrar yapýn.
d) Çenenizi hýzla iyice açýp kapatýn. Hýzlanýn.
e) Çenenizi hýzla ileri, geri hareket ettirin.
f) Çenenizi dairesel hareketlerle hýzla döndürün.
Dudak
Dudaklarýn kullanýlmamasý durumunda bazý seslerin
çýkarýlmasý kesinlikle mümkün deðildir. Dudak
tembelliði olan kiþiler özellikle dudaklarýn kullanýmýyla
6
www.yeminlitercuman.com
YeminliBülten
Mayýs 2007
F. Sakine ERUZ
Multilingual Yabancý Dil
Yayýnlarý
Dr.Mine Yazýcý
Multilingual Yabancý Dil
Yayýnlarý
Yayýn Yýlý: 2003 1. Hm. 332 sayfa
15x21cm Karton Kapak Dili: TÜRKÇE
255 Sayfa 14x20cm 2.Hamur Ciltsiz
Dili: TÜRKÇE
Çeviriden Çeviribilime Yüzyýlýmýz
Penceresinden Çeviribilimsel
Geliþmelere Bir Bakýþ
Çeviri Etkinliði
Elinizdeki kitap, genç bir bilim dalý olan
çeviribilimin oluþum öyküsünü anlatýyor. Aslýnda
insanlýk tarihi kadar eski olan çeviri etkinliði, ilkin
20. Yüzyýlýn ortalarýnda akademik bir eðitim
olarak üniversitelere giriyor. Çeviribilim özgün
kuram ve yöntemlerini seksenli yýllarda
pekiþtiriyor. Avrupa'da ve bütün dünyada lisans,
yüksek lisans ve doktora eðitimi veren çevirin
bölümlerinin kurulmasý bu tarihlere rastlýyor.
Türkiye'de ise çeviri etkinliðinin Cumhuriyet'in
kuruluþundan da çok öncelere dayanan bir
geçmiþi var.
"Çeviri etkinliði" adlý bu yapýtta, çeviri yayýnlarýn
erek kültüründe bilgi üretimine katkýsý tarihsel bir
baðlam içersinde ele alýnmýþ ve bu arka plan
bilgiye dayalý olarak çeviri yayýnlar konusundaki
bilimsel geleneðin çaðdaþ disiplinlerarasý
yöntemle nasýl geliþtirilebileceði üzerinde
durulmuþtur. Araþtýrmada bilimsel geleneðin
oluþumunda çeviri etkinliðinin çeviri yayýnlar
aracýlýðýyla incelenmesinin tek baþýna yeterli bir
ölçüt olmayacaðý göz önünde bulundurularak,
disiplinlerarasý bir incelemeye girilmiþtir. Bu
þekilde bilimsellikte sistemlilik kazanmanýn
önemine dikkat çekmek üzere, tarihteki ve
ülkemizdeki kütüphanecilik anlayýþýnýn bilginin
dizgeselleþmesindeki rolü de vurgulanmak
istenmiþtir.
Dünyada ve Türkiye'de çeviri eðitimini, son otuz
yýla yoðunlaþarak Türkiye'de çeviribilimin
oluþumunu, çeviri bölümlerini, akademik çeviri
etkinliðini, çeviri bölümü öðrencilerinin
donamýný, mezunlarýn çalýþma alanlarýný ve
çeviribilimsel kaynaklarý irdeleyen bu kitap
Türkiye'de çeviribilime ve çeviribilimin uygulama
alanlarýna günümüz penceresinden bakarak
okurlarý çeviri ve çeviribilim üzerine
bilgilendiriyor.
Tükiye’de Tercüme Müesseseleri
Bu çalýþma Lale devrinden, Hasan Ali Yücel dönemine kadar devlet tarafýndan tesis
edilen tercüme heyetleri, müesseseleri, encümenleri üzerinde durmaktadýr. Efkar-ý
umumiyenin görüþ ufkunu Doðudan ve Batýdan eserler tercüme ederek geniþletmek
maksadýyla devletin ciddi bir þekilde ele aldýðý bu faaliyet baþarýlý olmuþ mudur?
Tercüme hareketi hangi alanlarda yoðunlaþmýþtýr? Tesis edilen müesseselerde kimler görev almýþtýr?
Tercüme edilen eserler nelerdir? Devletin bu konudaki politikalarý hangi düþünceye göre oluþturulmuþtur?
Elinizdeki kitap bütün bu sorularý tartýþmaya açmakta ve cevaplamaya çalýþmaktadýr.(Arka Kapak)
Taceddin KAYAOÐLU
Kitabevi Yayýnlarý Yayýn Yýlý: 1998 1. Hm. 395 sayfa 14x20cm Ciltsiz Dili: TÜRKÇE
7
YeminliBülten
www.yeminlitercuman.com
Mayýs 2007
Çeviri ve Redaksiyon
Sitemin okuyucularýndan çeviri ve serbest tercümanlýk konularýnda sýkça
email alýyorum. Bunlardan bir kýsmýný, benim verdiðim cevaplarla birlikte,
sizinle paylaþmak isterim, zira sizlerin de ilgisini çekebilir. Antonia
mesajýnda þunlarý yazmýþ:
Rennes'de bir çeviri kursuna baþlamak için testlere giriyorum ve
benden bir belgenin redaksiyonunu yapmam istendi. Yazým
hatalarý, dizgi hatalarý gibi çeþitli sorunlarý belirtmemin ve belgenin
genel anlamda kalitesini kontrol etmemin istendiðini biliyorum.
Ancak, ne kadar kusursuz olmam gerektiðini bilmiyorum. Kötü
çevrilmiþ cümleleri yeniden yazmam gerekir mi? Satýr satýr mý
çalýþmam gerekir? Kýsaca, redaksiyon konusunda uyulmasý
gereken norm veya kurallar olup olmadýðýný bilmek istiyorum.
Redaksiyon müþteriden müþteriye çok farklýlýk gösterebilecek bir kavram,
dolayýsýyla sizden ne yapmanýzýn beklendiði ile ilgili tam bilgi almanýzý
öneririm. Genel olarak redaksiyon için, 'önceden yapýlan kontrollerde
aðdan kaçmýþ hatalarý ortadan kaldýran bir sonlandýrma sürecidir'
diyebiliriz. Belge,
üslubu ve kaynak metne sadakati bakýmýndan
düzeltilmiþtir, dolayýsýyla sizin göreviniz sunum, yazým, imla ve noktalama
anlamýnda bir hata olmamasýný saðlamaktýr. Bu hatalarý önlemek zordur
zira bu hatalar bir metin üzerinde saatlerce derinlemesine çalýþan kiþiye
görünmez olurlar. Zayýf cümle yapýlarýna rastlamayabilirsiniz ancak
çevirinin üslubunu uygun bulmayabilirsiniz, ki bu durumda müþterinize
danýþarak ne yapmanýz gerektiðini sormalýsýnýz.
Kaynak: http://www.nakedtranslations.com/en/2007/05/000789.php
Traduttore Traditore / Translator is a Traitor /
Çevirmen Haindir
Nahoþ Çevirmen
Laurence bana tercümanlar þaka yaptýklarý
zaman neler olabileceðini gösteren bir yazý
gönderdiðin için teþekkürler. Sarkozy, aslýnda
"I invite the French people to rally behind me"
<Fransýz halkýný arkamda olmaya davet
ediyorum> diyor. Tercüman gerçekten berbat
(cümle de öyle, tuh olsun), ben böyle bir þeyi
ASLA yapmazdým. Ama çok komik. Çevirmen
haindir…
Kaynak:http://www.nakedtranslations.com/en/
(Çevirmenin Notu: TV Altyazýsý – Bu rüyayý gerçekleþtirmek için (Fransýz halkýný) þiþkin egomun
arkasýnda olmaya (davet ediyorum)…
8
www.yeminlitercuman.com
YeminliBülten
Mayýs 2007
BÝR YEMÝNLÝ TERCÜMANIN HÝKAYESÝ
Melek Erdem / [email protected]
Hollandaca-Fransýzca-Ýngilizce-Türkçe Yeminli
1982 yýlýnda Belçika'nýn
Antwerpen þehrinde doðdum.
Annemin de Belçika'da doðup
büyümüþ, eðitimini bu ülkede
tamamlamýþ olmasýnýn
saðladýðý avantajla 2 dilde
yetiþtirildim: Türkçe ve
Hollandaca. Dolayýsýyla,
böylece 2 anadile sahip
oldum. 3 yaþýnda Anaokuluna
baþladým. Anaokulun üçüncü
sýnýfýndan ilk okulun altýncý
sýnýfýna kadar haftanýn belirli
günleri Türkçe dilinde eðitim
aldým. Týpký anaokulu gibi, ilk
öðretimimi de büyük baþarý ile
tamamladým. Orta
öðrenimimin ilk 3 senesini
(Türkiye'de Ortaokul düzeyi)
Koninklijk Atheneum Wilrijk'te,
son 3 senesini (Türkiye'de
Lise düzeyi) ise Koninklijk
Atheneum Berchem'de
(Kraliyet Lisesi), MatematikLatince bölümünde okudum.
Öðrenimimi sýnýf birinciliði ile
tamamladým. Akabinde 20032004 akademi yýlýnda
Universiteit Antwerpen'e
(Anvers üniversitesi) kaydýmý
yaptýrdým. Týp Fakültesi Týbbi
Bilimler Bölümünün 1ci
sýnýfýný yine baþarý ile
okuduktan sonra eðitimimi
dondurmak zorunda kaldým.
Yabancý dillere tutkum ta
çocukluk yýllarýma dayanýyor.
4 yaþýnda iken, Fransýzca'yý
henüz bilmeden, oyuncak
kitapçýklarýndaki Fransýzca
açýklamalarý okurdum,
televizyonda Fransýz
kanallarý, Fransýzca çizgi
filmler seyrederdim. Þiveyi
taklit etmeye çalýþýrdým.
Nitekim bu konuda basarili da
oldum. Hollandaca ise;
yaþadýðýmýz bölgenin Flaman
bölgesi olmasý sonucu, (evde,
dýþarýda, okulda,...) sürekli
kullandýðým bir dil olmuþtur.
Ýngilizce diline merakým ise
orta öðrenimimin
1ci sýnýfýnda
Ýngilizce dersinin
baþlamasý ile
geliþti. Bu dili o
kadar çok
sevdim ki, en iyi
þekilde þivesi ile
b i r l i k t e
öðrenebilmek
için elimden
gelen her þeyi
yaptým: kitaplar
o k u d u m ,
televizyon da
diziler, filmler
seyrettim, bu dili bilen
herkesle Ýngilizce konuþtum...
ve neticede bu dili hakkini
vererek konuþmayý öðrendim.
2000 yýlýnda Kadans bvba
tercüme bürosu için sözlü ve
yazýlý olarak HollandacaFransýzca-Ýngilizce-Türkçe
tercümeler yapmaya
baþladým. Ayný zamanda,
Üniversitede öðrenci olarak
çalýþtýðým bölümlerde ve
9
hastanedeki stajlarýmda sözlü
ve yazýlý tercümeler yaptým.
En son 2006-2007 yýlýnda
Belçika'da özel bir þirket için
dergi çevirileri yaptým.
Kýsacasý, Belçika'da yaþamýþ
olduðum süre içinde boyunca
sürekli bu 4 dil ile iç içe oldum,
sürekli kullandým dördünü de;
gerek günlük yaþamýmda
gerekse iþ hayatýmda, gerek
tercümelerimde, gerekse de
aile ve çevrem için yaptýðým
tercümelerde.
2007'nin Nisan ayýnda eþimle
birlikte Türkiye'ye kesin dönüþ
yaptýk ve artýk hayatýmýzý
burada, Ýzmir'de sürdürme
kararý aldýk. Geçtiðimiz
günlerde Ýzmir 5. Noter'de
yeminli tercümanlýk kaydýmý
yaptýrdým. Ve artýk bende bu
piyasanýn içine girdim...
YeminliBülten
www.yeminlitercuman.com
Mayýs 2007
»Okuma Üzerine «
“Bir insan ne kadar hýzlý düþünüp anlayabiliyorsa, o kadar hýzlý okuyabilir."
16. asýrda, Avrupa'da, bir senede telif edilen
kitap sayýsý, en iyimser tahminlere göre, 1000
civarýndaydý. Günümüzde, dünya genelinde,
bir günde telif edilen kitap sayýsý birkaç bine
ulaþmýþtýr.
Bu çeþitlilik, bizleri ister istemez seçici ve hýzlý
olmaya mecbur etmektedir. Hýzlý okuma
düþünmeyle iç içedir. Bu melekeyi pratik
yaparak kazanmak mümkündür, fakat okuma
temelde bir idrak meselesidir. Verimli
okumanýn anahtarý, göz jimnastiði yapmak
deðil, bilgidir.
Ýdrak tahmine dayanýr. Tahmin ise ilk plânda
ihtimali düþük alternatifleri eleyerek bir
neticeye ulaþmaktýr. Ýyi okuyucu, maksimum
oranda tutarlý tahmin
y a p a b i l e n d i r. O k u m a
müddetince tahminlerimiz
ortaya çýkar, birbirine
destek verir ve böylece
konu idrak edilmiþ olur. Öte
yandan, eðer okunan þey
bizim için bir mana ifade
etmiyorsa, idrak iþlemi
d u r u r. B u y ü z d e n ,
tahminlerimizle metin
içindeki bilgiler paralel
oldukça, idrakimiz çok daha
rahat ve hýzlý olur. Ayný
zamanda, bilgi birikimimizle
tahminlerimizdeki tutarlýlýk arasýnda doðru bir
orantý vardýr.
Ýyi okuyucu mana için okur. Kelimelerin,
harflerin, noktalarýn þifrelerini çözerken
bilgisayar gibi davranmaz. Gözünün herþeyi
beyne iletmesine izin vermez. Çünkü, beynin
göze ilettikleri, gözün beyne ilettiklerinden
daha önemlidir. Gözün görme hýzý, beynin
iþleyiþ kapasitesine göre son derece yavaþ
olduðundan göz, resmettiði materyalle çoðu
zaman, insan beynini meþgul edemez.
Okurken zaman zaman dalmamýz ve farklý
þeyler düþünmemiz bu sebeptendir. Bu
yüzden, göz hareketleri kontrol altýna
10
alýnmalý, ritmik atlamalarla arada kalan
kelimelerin farkedilip anlaþýlmasýna
alýþýlmalýdýr. Bu atlamalar mümkün
olduðunca uzatýlmaya, yani görme ve idrak
sahalarý olabildiðince geniþletilmeye
çalýþýlmalýdýr. Zihnin gözün gönderdiði
mesajlara uyum saðlayýp boþ kalmamasý
temin edilmelidir. Ýdrak gözleri kontrol etmeli,
göz hareketleri idrakin önüne geçmemelidir.
Aksi takdirde yazarýn niyeti anlaþýlamaz ve
mevzuya nüfuz edilemez. Kelimeler görülür,
fakat metin "okunmaz". (Erman, 1993: 6870).
Bir eserde, anafikir tesbit edildiði an, tek tek
kelimelerin tesbitine gerek yoktur. Kelimeleri,
harfleri okumadan okuruz; anafikri de
kelimelere takýlmadan idrak etmeye
alýþmalýyýz. Zaten bir metindeki imaj ve
mesajlarý ayný anda idrak edemeyiz. O halde
imajlardan çok, mesajlara konsantre olmaya
alýþmalýyýz (Nystrand, 1982: 78).
Unutmayalým: Nasýl bakarsak öyle görürüz.
Mana peþinde olmadýkça sadece "þekiller"
görürüz. Halbuki bir metin sadece kelime ve
cümlelerden oluþan bir yapý deðildir. Kelime
ve cümleler, manalarý zihinde uyandýran birer
sinyal vazifesi görürler (de Beaugrande ve
Dressler, 1981: 33). "Yeþil" kelimesi kýrmýzý
harflerle de yazýlsa onun manasýný
YeminliBülten
www.yeminlitercuman.com
deðiþtirmez. Hýzlý okumada, görülen þeyler ne
kadar dolambaçlý, gereksiz veya yanlýþ olsa da
dikkat, mana ve muhtevaya odaklanmalýdýr
(Glucksberg, 1986: 308).
Birisini anlamak için onun kelimelerini anlamak
yetmez, onun düþüncesini ve niyetini de anlamak
gereklidir (Vygotsky, 1974: 151). Bu da ancak
bahsedilen mevzularý, mana kümeleri halinde
zihinde özetleyerek yazarýn "ne demek istediðini"
bulmakla olur (Adams, 1986: 40). "Satýr aralarýný
okuma"nýn anlamý da budur.Bir metinde iki çeþit
bilgi vardýr: görülen bilgi ve görülmeyen bilgi.
Görülen bilgi metnin kendisidir. Görülmeyen bilgi
ise, metinle iliþkisi olan bütün bilgi birikimi ve
tecrübelerdir. Þu halde, ne kadar çok görülmeyen
bilgimiz varsa o kadar az görülen bilgiye ihtiyaç
duyarýz (Adams, 1986: 24-5).
Ayný anda hem harf, hem de kelimeleri bir arada
göremeyiz. Beyin bir anda, ancak bir soruya
cevap verebilir. Okuduðumuz kelimeler ve mana,
hep böyle bir soru-cevap alýþ veriþine dayanýr.
Kelimelerin manasýna odaklaþtýrýlan dikkat,
þekillere takýlmayý önleyebilir.
Okumak, lokantada bir menüye göz gezdirmeye
benzer. Menünün her tarafýný okumaz, sadece
ihtiyacýmýz olan þeyleri arayýp buluruz (Smith,
1971).
Bununla birlikte, her metin ayný teknikle
okunmaz. Gazete gibi okunmayacak kitaplar
vardýr; kitap gibi okunacak dergiler de. Evet, bazý
Mayýs 2007
nuranî eserler göz atýlarak, üstünkörü, iþ olsun diye
veya zihinde baþka mefhum ve gayeler cirit atarken
okunmaz. Bu tür eserlerin her bir okunuþu orijinal bir
vukuf kazandýrabilir (de Beaugrande, 1978: 30;
Hatim ve Mason, 1990: 224). Zihnî dünyaya ve
semantik alanlara istikrar kazandýrmalarý, mana
kümeleri ve kavram çerçevelerini
saðlamlaþtýrmalarý, nefisleri terbiye, ruhlarý tekmil
ve kalpleri tenvir etmeleri açýsýndan bu eserler
sürekli mütalaa edilmelidir.
Bir eseri okumadan önce belli beklentiler içine
girilmelidir. Bu da ön hazýrlýklarla olur. Zihinde, kitap
hakkýnda "kim, nerede, ne zaman, niçin, neler
yazmýþ?" þeklinde bir çerçeve oluþmalýdýr.
Tercüme yapmak, yazmak, not almak, anlatmak gibi
gayelerle aktif okuma idraki artýrýr. Gayesiz okuma
sokakta dolaþmaktan farksýzdýr.
Üç tür okumanýn mevcut olduðu söylenir:
1. Okumuþ olmak için okumak
2. Öðrenmek için okumak
3. Anlatmak için okumak (ki en verimlisi budur).
Okurlara yapýlan üç tavsiye de þu þekildedir:
1. Hýzlý ol.
2. Ýhtiyacýn olaný seç.
3. Önceki bilgilerini kullan.
Kaynak: Yusuf Alan, Lisan ve Ýnsan. Ýzmir: TÖV. 1994.
http://www.libertasmedia.nl/alan/lisan/okuma.html
Tercümanlýkla ilgili bir ipucu
Geçen hafta ofis dýþýnda tercümanlýk
yapýyordum ve günlerim güzel geçti. Ýþ zordu,
günler uzundu ve gürültülü bir sürü katýlýmcýya
teknik sunumlar yapýlýyordu; karaoke ve uzun
otobüs seyahatleri de iþin cabasý. Ama yerel
medyada bile haber olmuþtum (tamam itiraf
ediyorum, medyaya çýkan sesimdi), eðlenceli
geçiyordu her þey. Bir altýn kuralý hatýrladým:
tercümanlýk yaparken, karþýdaki kiþinin ne
söyleyeceðini tahmin edip cümlelerini
tamamlamadan onlarýn vereceklerini
düþündüðünüz mesajý vermeye baþlamayýn.
Þaþýrdýnýz mý? Þöyle bir olay oldu:
présentation, euh, nous allons prendre 5
minutes, euh, disons, 10 minutes, allez, euh…
(Bu ilginç sunum için teþekkürler, beþ dakika,
eee, veya 10 dakika, neden olmasýn, eee…)
Ben, korku ve panik içinde: ÖZÜR DÝLERÝM,
BU 10 DAKÝKA SORU CEVAP ÝÇÝN OLACAK,
çok özür dilerim, ben öyle istedim sanýrým.
Konuþmacý: Merci pour cette intéressante
Millet gülmekten kýrýldý. Uff!
Ben: Bu ilginç sunum için teþekkürler, 10
dakika mola veriyoruz.
Konuþmacý: … pour une rapide séance de
questions-réponses. (… birkaç soru cevap için
ayýrabiliriz).
11
YeminliBülten
www.yeminlitercuman.com
Mayýs 2007
Ural - Altay'ý Sorgulamak
Türkçe'nin Kökenleri Üzerine Küçük Bir Ýnceleme
Ural-Altay dil ailesi hâlâ bir hipotezdir, henüz bilimsel geçerlilik kazanmýþ bir kuram
deðildir. Birçok kültürel ve politik güdüyle de önem kazanan bu sav, temelinde iki
farklý dil ailesi olan Ural ve Altay dillerinin ortaklýðýný ortaya çýkarmayý
hedeflemektedir. Ancak 19. yüzyýl baþýnda ortaya atýlan bu kuram, bir tarafýyla
"patolojik bilim"in güzel bir örneði sayýlabilir, çünkü temelinde bilimsel kaygýlar
deðil, Finler'i Avrupalýlardan koparmak gibi politik güdüler yatmaktadýr. Bununla
birlikte Ural-Altay savýný destekler nitelikte görünen bazý bilimsel veriler de yok
deðildir.
Bilimsel deðil, kültürel ve
'ýrksal' yaklaþýmlar
ÝzEdebiyat yazarlarýndan Oðuz
Düzgün "Fince Türkçe
Benzerliði" adlý yazýsýnda Fince
ve Türkçe'nin ayný dil ailesine ait
olduklarýný öne
sürmektedir. Bunu da
bir sözcükler dizini
eþliðinde, ses ve
sözcük yapýsýndaki
benzerliklerinden yola
çýkarak yapmaktadýr.
Bu iddia -yani Türkçe
ve Fince'nin
k ö k e n l e r i n i
buluþturma çabasýaslýnda uzun
zamandýr ortadadýr ve
arkasýnda önemli
miktarda politikkültürel güdü yatýyor
olsa, bir türlü
gündemden tamamen
düþmemesini
saðlayan bazý bilimsel
verilerle de ayakta
tutuluyor. Yine de
günümüzde bu konuya merak
saran birinin ilk karþýlaþacaðý
þey, bu konuyla ilgili kaleme
alýnmýþ çalýþmalarýn yetersizliði
olacaktýr; dolayýsýyla bu iddialý
savý pekiþtirmek isteyenlerin her
þeyden önce bir þeyler "iddia
etmeyi" býrakýp, bu konuda ciddi
araþtýrmalar yapmalarý
gerekiyor. Bu araþtýrmalar
yapýlýncaya dek de Türkleri
bugünkü "Avrupalýlarla"
baðdaþtýrmak (yada karþý taraf
durumunda, bu baðý ortadan
kaldýrmak) için yapýlan politik
"dilbilim çalýþmalarýyla", bilimsel
kaygýlarla yapýlan gerçek
12
araþtýrmalarý birbirinden titizlikle
ayýrmak gerekiyor.
Fince ve Türkçe'nin
benzeþmesine gelince, her
þeyden önce dillerin kökenleri
üzerine bugüne dek
bilinenlere bir göz atmak
gerekiyor. Öncelikle iki
kökendaþ dil arasýndaki
baðý sözcük (ve harf)
benzerliklerinden yola
çýkarak bulmak insaný
yanýltabilir. Bu baðlamda
Fince'nin birçok açýdan
Türkçe'den çok
Ýsveççe'ye ya da
Norveççe'ye benzediðini
görürüz. Ancak kayda
deðer bir benzerlik
dilbilimsel alanda kendini
gösteriyor. Fince'nin de
Türkçe gibi son-ekli bir dil
olmasý bunlarýn arasýnda
en belirgin faktördür. Ses
uyumu faktörü de önemli
bir noktadýr; ancak baþka
dillerde de ses uyumu
bulunmaktadýr (örn. Farsça)
Yu m u þ a m a i s e d a h a a z
belirleyici olan bir faktördür, zira
birçok Hint Avrupa dilinde bile
yumuþama kuralý
YeminliBülten
bulunmaktadýr. Bir dipnot olarak
belirtmekte yarar var; adý pek
'Avrupai' duyulan Finlandiya'nýn
(Ýng. Finland) gerçek adý aslýnda
S u o m i ' d i r. B u a d d a n d a
anlaþýlacaðý gibi Finlandiya
Latin kültüründen ve Hint Avrupa
kökenlerinden uzak durmaktadýr
(ya da en azýndan
"duyulmaktadýr").
Dil kökenleri üzerine yapýlan
araþtýrmalarda, yazýnýn baþýnda
da belirttiðim gibi ne yazýk ki
s o s y o - p o l i t i k g ü d ü l e r,
görmezden gelinmeyecek kadar
ön planda durmaktadýr. Bu
nedenle de bu konuda yazýlan
makalelere her zaman eleþtirel
bakýp, kültürel ve politik
yaklaþýmlarý ayýklayabilmek
gerekir. Macarlar Türkçe'yle
yakýnlýklarýný yadsýmazlar,
çünkü kültürel olarak Türklerden
tarih boyunca etkilenmiþlerdir ve
bir ortaklýk görme fikrinden
hoþnutturlar. Her iki kültür de
imparatorluk-kökenlidir ve Türk
kimliði bugün Avrupa'da ne denli
olumsuz bir takým çaðrýþýmlar
beraberinde anýlsa da köklü bir
tarihi geçmiþe sahiptir ve bu
yüzden Türklerle ayný
"kökenden" olma fikri Macarlar
için bir övünç kaynaðý
olabilmektedir. Bununla birlikte,
bu durum, Macarca'nýn
Türkçe'yle olan baðlarýný
açýklamak için geçerli bir neden
olamaz. Kültürel, hatta coðrafi
olarak ne kadar benzeþirsek
benzeþelim, dil ortaklýðý
bambaþka bir þeydir. Benzer bir
kültürel "bulandýrma" durumu (ki
Ural-Altay savýnýn temelinde bu
hesaplaþma yatmaktadýr)
Ýsveçliler ve Finler arasýnda
görülmektedir. Burada TürkMacar benzerliðinin tam tersine,
Ýsveçliler Finleri kendilerinden
saymama çabasýndadýrlar.
www.yeminlitercuman.com
Ýsveçliler bir takým kültürel
duygularla Finleri "aþaðý ýrk"
olarak görme eðiliminde
olduklarý Moðollarla ayný
görmek isterler ve bu yüzden
Fince'yi kolaylýkla bir Asya dili
olarak göstermeye çalýþýrlar ve
bu yönde 'bilimsel' savlar öne
sürerler.
Ural-Altay nedir?
Ural-Altay dil ailesi kuramý hâlâ
bir hipotezdir. Yani henüz
bilimsel geçerlilik kazanmýþ bir
kuram deðildir. Birçok kültürel ve
politik güdüyle de önem
kazanan bu sav, temelinde iki
farklý dil ailesi olan Ural ve Altay
dillerinin ortaklýðýný ortaya
çýkarmayý hedeflemektedir.
Ancak 19. yüzyýl baþýnda ortaya
atýlan bu teori, bir tarafýyla
"patolojik bilim"in güzel bir
ö r n e ð i s a y ý l a b i l i r, ç ü n k ü
temelinde bilimsel kaygýlar
deðil, Finleri Avrupalýlardan
koparmak gibi politik güdüler
yatmaktadýr. Bununla birlikte
Ural-Altay savýný destekler
nitelikte görünen bazý bilimsel
veriler de yok deðildir.
Ural dilleri gerçekte üç kola
ayrýlýr. Fince, Ýskandinavya'da
yaygýn olarak konuþulan Sami
dilleriyle birlikte Finno-Permik
dilleri arasýnda yer alýr. Macarca
da yine bir Ural kolu olan Ugrik
diller arasýnda gösterilmektedir.
Türkçe'yi Ural dilleriyle
baðdaþtýrma çabasý baþarýlý
olursa, bir anda Türkiye,
Estonya, Finlandiya,
Macaristan, Norveç, Romanya,
Rusya ve Ýsveç gibi bir dizi
Avrupa ülkesiyle ayný kültürel
çatý altýna girmiþ olacak. Zira bu
ülkelerin hepsinde Ural dilleri
yaygýn biçimde kullanýlmaktadýr.
Ancak ironik bir þekilde dil
aileleri ve etimolojik
13
Mayýs 2007
araþtýrmalarda, meydanýn tam
bir kaos görünümünde
olmasýnýn önemli bir nedeni
(bugün hiçbir dil ailesi
sýnýflandýrmasý saltýk deðildir, ve
en kesin gözüyle bakýlan
kümelendirmelere bile karþý
çýkanlar vardý) de Türklerin ta
kendileridir. Tarih boyunca
doðudan batýya ve kuzeye
doðru göçen Türkler, deyim
yerindeyse, bütün dilleri birbirine
katmýþtýr ve bu sürecin sonunda
sýk sýk hangi dilin hangi
özelliðinin bu göç sýrasýnda
oluþan etkileþimden
kaynaklandýðýný, hangi
özelliðinin ise "ýrasal" olduðu
belirlenememektedir.
Ancak Türkçe Ural dillerine dahil
deðildir; Azerice, Kýrgýzca,
Tatarca Türkmence, Karaçayca,
Kazakça Yakutça vb. dillerle
birlikte Altaik diller ailesine aittir.
Moðolca da Altaik diller
arasýndadýr. Bu teoriden yola
çýkarak bazý "ýrkçý"
"bilimadamlarý" (Herman
Lundborg ve Gustav von Düben)
Finlerin kökenlerini Moðollara
götürmek istemiþlerdir. Korece
de zaman zaman Ural dilleri
arasýnda sayýlsa da, bir görüþe
göre "yalýtýlmýþ dil", yani hiçbir
aileye ait olmayan diller
arasýnda sayýlýr. Japonca'nýn da
Altay dillerine ait olduðunu öne
süren bir dizi bilim adamý vardýr.
Modern dilbilimsel (linguistik)
çalýþmalar Ural ve Altay dilleri
arasýnda herhangi bir köken
ortaklýðý ortaya koyamamýþtýr.
YeminliBülten
Hatta Altay dilleri diye bir
sýnýflandýrmanýn bile geçerliliði
tartýþýlmaktadýr. (örn. 1963,
Altay dillerini üç farklý aile olarak
sunan Doerfer) Anti-Altay olarak
adlandýrýlan bu görüþe göre
Altay dilleri adý altýnda toplanan
dillerin arasýndaki benzerlik
tamamen coðrafi yakýnlýk ve
kültürel etkileþimle oluþmuþtur
ve bu diller aslýnda ayný aileye
ait deðillerdir. Ancak bu, baþka
bir yazýnýn konusu olabilecek
kadar geniþ bir tartýþmadýr. Ural
ve Altay dillerinin Ural-Altay adý
altýnda kenetleme çabasý yerine
bazý bilim adamlarý (örn. Joseph
Greenberg ve Bernard Comrie)
her iki ailenin (Uray ve Altay)
Nostratik ya da Avrasya dilleri
adýnda daha geniþ bir aileye
mensup olabileceklerini
d ü þ ü n ü r l e r. B u k u r a m ý n
geçerlilik kazanmasý
durumunda Türkçe, sadece
Fince ve Macarca ile deðil,
Yunanca ve bütün Hint-Avrupa
dilleriyle ayný kökenlerden
geliyor olacaktýr. Ural-Altay dil
ailesi teorisi ise son zamanlarda
geçerliliðini iyice yitirmiþ
görünüyor, bunun yerine Ural ve
Yukagir dilleri arasýnda bir bað
kurmayý hedefleyen UralYukagir kuramý geçerlilik
kazanýyor. Yukagir dilleri
Rusya'dan, daha belirgin olarak
Sibirya'dan gelmektedir ve þu
anki bilimsel veriler dahilinde
Altay dilleriyle herhangi bir
ortaklýk göstermemekte.
Ancak Altay dilleri teorisi
doðarken, bütün tartýþmalarýn
arasýnda 1862'de Finlandiyalý
etnolojist ve filolojist Castrén
Türk dillerini Ural dilleri arasýnda
göstermiþtir. Bir sav ki, UralAltay savunucularýnýn dikkatle
üzerinde durmalarý gerekir. Ayný
þekilde Macarca'yý Altay dilleri
www.yeminlitercuman.com
arasýnda göstermeye çabalayan
bilim adamlarý da olmuþtur. Ama
bu sav, hiçbir zaman pek
geçerlilik kazanamamýþtýr.
Ural ve Altay dillerinin ortaklýðýný
savunanlar ise bu ortaklýðýn
temelinde "okunuþ"
benzerliklerini gösterirler. Her
ikisinde de ses uyumu
faktörünün olmasý bu hipotezi
güçlendirir. Son-ekli olmalarý ve
eril-diþil ayrýmýnýn bulunmuyor
olmasý da bir diðer
benzerlikleridir. Ancak bu tür
benzeþmeler, tek baþlarýna
"ayný aile" savýný destekleyecek
denli kanýt sunmaz. Bu tür
benzerlikler coðrafi etkileþimden
olabileceði gibi, tamamen
tesadüf de olabilir.
Son olarak ortak kökenlerden
gelen dillerde, az da olsa ortak
bir sözcük hazinesi bulunmasý
beklenilebilir. Türkçe üzerine
yayýnlanmýþ etimolojik
sözlüklerde bir çok Moðolca
köke rastlayabiliyoruz, bunun
yaný sýra Almanca, Ýngilizce,
Fransýzca, Rusça, Yunanca,
Ýtalyanca ve bol bol Arapça ve
Y u n a n c a k ö k e n e
rastlayabilmemize karþýn tek bir
tane Fince kökenli sözcük
bulunmuyor. Baþka bir deyiþle
Türkçe, etimolojik baðlamda
Fince'den apayrý bir kaynakta ve
kültürel çevrede geliþmiþ
görünüyor. Elbette bu da tek
baþýna Ural-Altay kuramýný
çürütmeye yetecek bir sav
deðildir, ama kuramla ilgili kuþku
duyanlarý bir açýdan daha haklý
çýkarabilir.
Sonuç olarak Türk dillerini,
Macarca ve Fince'ye baðlama
çabasý bilimsel olarak koþullarý
bir hayli zorlamayý
gerektirecektir. Bununla birlikte
14
Mayýs 2007
dil kültürel kökende önemli bir
faktör olsa da, her þey demek
deðildir ve Türklerin kökenlerini
Finler ve özellikle de Macarlar ve
Bulgarlarla baðlamayý isteyecek
biri, hiç kuþkusuz dil
benzeþmesinden çok daha
belirgin öðeler bulacaktýr.
Finlandiya'nýn baþkentten
sonraki en büyük þehrinin adýnýn
Turku olmasý haritada hemen
dikkat çekecektir. (Ancak bu ad
benzerliði yanýltmasýn, bu adýn
etimolojik kökeninde Rusça'da
pazar yerine anlamýna gelen
"turgu"nun yattýðý
sanýlmaktadýr). Hepsi bir yana,
dil kuramlarýný etnik kökenleri
araþtýrmak için bir yol olarak
görmek tehlikeli bir yanýlgýyý da
beraberinde getirebilir, çünkü
Türkler ve Finler ayný dil
"genlerini" taþýyor olsalar da
ayný DNA'larý taþýyorlar
anlamýna gelmez bu. HintAvrupa dil ailesine ait görünen
ve Kuzey Denizinin ortasýnda,
kuzey kutbundan önceki son
durak olan Ýzlanda'nýn etnik
olarak Hintlilerle baðýný bulmak
kolay olmayacaktýr.
Kaynak:
http://www.izedebiyat.com
Diren Yardýmlý Kimdir?
Diren Yardýmlý 1978 yýlýnda
Oslo, Norveç'te doðdu. Ýdea
Yayýnevi, Sosyal Yayýnlar, Can
Yayýnlarý, Sel Yayýncýlýk ve daha
birçok köklü yayýnevi için
kitaplar hazýrlayan Diren
Yardýmlý, profesyonel tasarýmcý
ve editörlüðün yaný sýra
ÝzEdebiyat web sitesinin
yapýmcý ortaklarýndandýr. Eþiyle
birlikte Moda, Ýstanbul'da
yaþayan Yardýmlý'nýn çok
yakýnda ilk romaný da
yayýnlanacaktýr.
YeminliBülten
www.yeminlitercuman.com
Mayýs 2007
DÝLLERÝN SINIFLANDIRILMASI
Binlerce dünya dilinin sýnýflandýrýlmasý yapýlýrken
dillerin tarihine (genetik yön), göstergesel iþleyiþ
biçimlerine (tipolojik yön), veya yaygýnlýklarýna
(alansal yön) öncelik verilebilir.
Genetik dilbilim karþýlaþtýrmalý bir yöntemle dillerin
tarihini oluþturmaya çalýþýr. Sözgelimi 2 sayýsý
çeþitli Hint-Avrupa dillerinde benzerlikler gösterir:
deux (Fransýzca), two (Ýngilizce), zwei (Almanca),
daou (Bretonca), dio (yeni Yunanca), dva (Rusça),
dü (Farsça), doi (Bengali). Buna karþýlýk ikinci
öbekteki dillerde 2 sayýsý þu þekillerde
karþýlanmýþtýr: iki (Türkçe), kaski (Fince), isnan
(Arapça), irandu (Tamilce), futatsu (Japonca), roa
(Madagaskar dili)
Dilsel evrimde kurallar
çýkarmayý saðlayan
benzeþim yasalarý
oluþturulmuþtur:
pater-father-peder,
mother-mader, fraterbrother-birader (baba,
anne, erkek kardeþ;
Latince, Ýngilizce,
Farsça). Ayrýca diller
arasýndaki sözlüksel
yakýnlýðýn zamanla
kayboluþuna iliþkin
çalýþmalar da
yapýlmýþtýr. Mesela,
Fransýzca ve
Ýspanyolca'da bazý
kelimeler ayný kökten
gelmiþtir: main ve
mano (el), doigt ve
dedo (parmak). Buna
karþýlýk, tete ve
cabeza (baþ), epaule
ve hombro (omuz) kelimlerini ele aldýðýmýzda ayný
köklerin deðiþik anlam yüklenip baþka kelimelerde
ortaya çýktýðýný gözlemleriz: Altay dil ailesinde de
“ben, sen” kavramlarý Türkçe ben, sen; Moðolca bi,
çi; Tunguzca bi, þi; Mançuçe bi, si kelimeleriyle
karþýlanýr.
Tiplendirici dilbilim, dil öðelerinin durumunu dil
sistemi içinde inceler. Dil tipleri belirlenirken
sesbilgisel, prozodik, sözdizimsel, sözlüksel olgular
göz önünde bulundurulur. Ancak bunlar salt
birleþimsel biçimbilim açýsýndan önemlidir.
-Dýþ bükün: mu-ntu (insan), ba-ntu (insanlar)
15
[Tongan dili]
-Ýç bükün: trinken-trank-getrunken “içmek-içtiiçmiþti” (Almanca)
-Bitiþim: ev-le-rin-den (isim-çoðul eki- iyelik ekiçýkma durumu eki)
-Çoðulbireþim: Haupt-bahn-hof (baþ-yol-avlu),
“merkez istasyonu”, (Almanca)
-Çözümleme: Fransýzca'da je lis “okuyorum”: je n'ai
pas encore pu finir de la lire “henüz onu okumayý
bitiremedim” þeklinde ifade edilebilir.
Alýþýlagelmiþ tanýmlama ölçütlerinden biri de özne
(Ö), yüklem (Y), tümleç (T) öðelerinin sýralanýþýdýr.
Bu öðelerin altý deðiþik sýralanýþ biçimi
benimsenmekle
birlikte, ÖYT ve ÖTY
sýralanýþlarý dünya
dünya dillerinin üçte
birinin belirgin
ö z e l l i ð i d i r. Y Ö T
sýralanýþýnýn dillerin
altýda birinde
bulunmasý, genel
eðilimim özneyi
tümleçten önce
kullanma yönünde
o l d u ð u n u
g ö s t e r m e k t e d i r.
Burada da hakimiyet
d u r u m u s ö z
konusudur, çünkü
sözdizimsel ve
anlamsal koþullara
göre bu sýra ayný dil
içinde de çeþitlilik
gösterebilir.
Alan dilbilimi bir dil
olgusunun genetik
veya tipsel sýnýrlarýný göz ardý ederek, mekan içinde
yayýlýmýný inceler. Mesela, yuvarlak ön ünlülere
(Fransýzca'da u veya eu; Mur “duvar”, peu “az”)
Baskça'dan Norveççe'ye, Fince'ye, Fransýzca'ya,
Almanca'ya ve Ýskandinav dillerine kadar uzanan
bir alanda rastlanýr. Addan sonra gelen belirli
tanýmlýk, , Arnavutça'da, Rumence'de, Bulgarca'da,
Makedonca'da gözlemlenen, Balkanlar'a özgü bir
olgudur. Bu tür olgular dilin alt katmanlarýyla (bir
bölgede eskiden konuþulan diller) ve çoðunlukla
diller arasý iliþki
YeminliBülten
www.yeminlitercuman.com
derecesiyle açýklanabilir. Söz konusu durumlara,
uzun süre çeþitli ülkelerden gelen insan
topluluklarýnýn bir arada bulunup konuþmasý ve
ikidilliliðe elveriþli ortamlarýn oluþmasý yol açar.
Mayýs 2007
Korece
Çin-Tibet Dilleri
Çince (Mandarin, Yue), Tibetçe, Birmanca
Dünyada Belli Baþlý Diller
Diðer Asya Dilleri
Çukçice, Gilyak dili, Yukagirce, Tayca, Miao-Yao
dili,
Mon-Khmer dilleri, Munda dili
1- Roman Dilleri: Fransýzca, Provence, Katalanca,
Ýspanyolca, Portekizce, Ýtalyanca, Sardinya dili,
Malaya-Polinezya Dilleri
Retro-Roman dili, Rumence (Moldovca)
2- Germen Dilleri: Ýngilizce, Friesland dili, Almanca Madagaskar dili, Malayca, Cava dili, Tagalogca,
(Yiddiþ), Hollandaca (Afrikaans), Ýsveççe, Danca, Maori dili, Tahiti dili, Hawai dili, Tongan dili
Norveççe, Ýzlandaca
Hint-Avrupa Dilleri
3- Baltýk-Slav Dilleri: Letonca, Litvanca, Rusça,
Ukrayna dili, Beyaz Rusça, Lehçe, Çekçe,
Slovakça, Sorab dili, Bulgarca, Makedonca, SýrpHýrvat dili, Slovence
4- Kelt Dilleri: Gaelce (Ýrlandaca), Ýskoçça,
Bretonca, Cornwall dili, Galce
5- Hint-Ýran Dilleri: Sanskritçe, Farsça, Peþtu,
Kürtçe, Tacikçe, Hintçe-Urduca, Bihari, Nepalce,
Assam dili, Bengali, Oriya dili, Gucerat dili, Marathi,
Seylan dili, Pencabi, Sindhi, Keþmir dili, Çingene
dilleri
6- Diðer diller: Arnavutça, Yunanca, Ermenice
Kafkas Dilleri
Diðer Okyanusya Dilleri
Aranda dili, Dyirbal dili, Papua dilleri
Eskimo Dili
Amerika Yerli Dilleri
Navaho dili, Apaþ dili, Þayence, Mikmekçe, Siu dili,
Hakan dili, Maya dili, Nahuatl dili, Hopi dili, OttoMange dilleri, Tarasko dili, Salish dili, Çibça dili, GeBororo-Karhaca, Panoca, Karayibce, Keçuvaca,
Aymaraca, Tukanoca, Aravakça, Tupi-Guarani
dilleri, Araukanca
Gürcüce, Avarca, Abhazca, Lazca, Çerkezce, Hami-Sami Dilleri
Çeçence, Ýnguþca, Kabartayca, Lezgice
Arapça, Maltaca, Ýbranice, Aramca, Süryanice,
Amharca, Tigrinaca, Kabiliye dili, Tuaregce, Somali
dili, Afar dili
Baskça
Dravid Dilleri
Nijer-Kongo Dilleri
Altay Dilleri
Nil-Sahra Dilleri
Hausa dili, Bambaraca, Mendece, Diulaca,
Tamilce, Telugu dili, Kanara, Malayalam
Malinkece, Uolot dili, Serer dili, Fulani dilleri,
Mosice, Senufo dili, Yoruba dili, Eve dili, Fon dili, Ýbo
Ural Dilleri
dili, Akan dilleri, Svahilice, Kongo dili, Ruanda dili,
Fince, Estonca, Laponca, Macarca, Hantýy dili, Ksosa dili, Zuluca, Kikuyu dilleri, Sango dili, Gabya
Mansi dili, Samoyed dilleri
dilleri
Türkçe (Türkiye Türkçesi, Azerice, Özbekçe, Yeni Nübye dili, Songay dili, Mangbetuca, Masai dili
Uygurca, Kazakça, Tatarca, Türkmence, Kýrgýzca),
Moðolca, Tunguzca
Hoisan Dilleri
Boþiman dili, Hotanto dili, Sandave dili, Hadza
dilleri
Japonca
Prof. Bernard Pottier Çeviri: Thema Larousse
16
www.yeminlitercuman.com
YeminliBülten
Mayýs 2007
BÜYÜK HUKUK SAVAÞI: VÝRGÜL'ÜN DEÐERÝ
Milyon Dolarlýk “Virgül” Davasý
Rogers Communications adlý Kablolu TV þirketine bir milyon Kanada dolarýna patlayabilecek anlaþmazlýðýn
konusu, 14 sayfalýk bir sözleþmede geçen virgülün yeri.
Aliant Telecom þirketi ile yapýlan beþ yýllýk mukavele ile, Rogers Communications þirketi Kanada genelinde
kablolarýný taþýyacak bilerce elektrik direðinin kullaným hakkýný aldý. Direklerin sahibi Aliant deðildi; þirket,
direklerin sahibi olan bir elektrik þirketinin acenteliðini yapýyordu. Elektrik þirketi direklerin kontrolünü kendi
üzerine almaya ve ücretleri artýrmaya karar verdiðinde Aliant, Rogers'a 12-ay önceden ihbarname göndererek
sözleþmenin beþ yýllýk dönemin dolmasýndan bir yýl önce feshedileceðini bildirdi.
Bu erken fesih durumu Rogers'ý elektrik þirketine daha yüksek ücretler ödemeye zorlayacak, ve bu durum da
Rogers'a bu son yýl için ilave 1 milyon Kanada dolarýna patlayacaktý. Rogers ancak Aliant'ýn erken fesih hakký
bulunmamasý durumunda bu maliyetten kaçabilirdi.
Aliant'ýn hakký bir maddeye baðlýydý:
"[…This Agreement] shall be effective from the date it is made and shall continue in force for a period of five
(5) years from the date it is made, and thereafter for successive five (5) year terms, unless and until
terminated by one year prior notice in writing by either party."
"[…Ýþbu Anlaþma] imzalandýðý tarihte yürürlüðe girer, ve taraflardan herhangi biri tarafýndan bir yýl
önceden ihbarname gönderilmek suretiyle feshedilmedikçe ve feshedilene kadar, imza tarihinden itibaren
beþ (5) yýl süreyle, ve bu tarihten sonra da beþer (5) yýllýk dönemler halinde yürürlükte kalýr."
Aliant bu maddeyi Rogers'a bir yýl önceden ihbarname göndererek sözleþmeyi istediði tarihte feshedebileceði
þeklinde yorumlar. Rogers da ayný maddeyi sadece cari beþ yýllýk dönemin veya beþ yýllýk uzatma döneminin
sonunda feshetme hakký þeklinde tefsir eder.
Anlaþmazlýk Kanada Radyo Televizyon ve Telekomünikasyon Kurumuna taþýnýr.
Aliant, dilbilgisi noktalama kurallarýna göre, virgül "and thereafter for successive five (5) year terms" cümleciðini
kapattýðý için, sonradan gelen "unless and until terminated by one year prior notice in writing by either party"
niteleyicisinin kendinden önceki tüm bölümü nitelediðini savunur
Aliant ayrýca, burada kasýt fesih hakkýný beþ yýllýk dönem sonu ile sýnýrlamak olmuþ olsaydý, "unless"
sözcüðünden önce virgül konulmamýþ olacaðýný ve ihbarnamenin hangi tarihe kadar isteneceðinin açýk ifadelerle
belirtilmiþ olacaðýný da savunmasýna ekler.Rogers bu tezin karþýsýndadýr. Onlara göre, Aliant bir yýl önceden
ihbarname göndererek sözleþmeyi herhangi bir tarihte feshedebilecek olsaydý, taraflarýn beþ yýllýk anlaþma
dönemini açýkça kabul etmelerinin gerçekte hiçbir anlamý olmayacaktý. Yine onlara göre, "…for a period of five (5)
years from the date it is made, and thereafter for successive five (5) year terms," ifadesinin ne sakýncasý olabilirdi
ki?
Kurul Aliant'ý haklý buldu ve maddenin "açýk ve anlaþýlýr" olduðuna hükmetti ve “anlaþmada kasýt, fesih hakkýný
cari dönem veya uzatma dönemi sonunda kýsýtlamak olmuþ olsaydý, ihbarnamenin hangi tarihe kadar
gönderilmesinin istendiðini belirten açýk bir ifadenin bulunmasý gerekirdi,” açýklamasýný getirdi.
Bu karar Temmuz'da yayýmlandý. Bu ay (Ekim), Globe and Mail gazetesinin bildirdiðine göre Rogers temyize
baþvuracak. Rogers bu baþvuruyu Kanada'nýn ikinci resmi dili Fransýzca'ya dayanarak yapacak. Toronto gazetesi
Rogers'ýn ayný sözleþmenin Fransýzca çevirisini bulmak için iki ay harcadýðýný yazýyor. Fransýzca çeviride
noktalama farklý; bu yüzden Rogers, Ýngilizce çeviri ile ilgili kendi yorumlarýný desteklediðini iddia ediyor. New
York Times gazetesi Rogers'ýn sözleþme dili ile ilgili bir bilirkiþiden 69-sayfalýk bir rapor aldýðýný yazýyor.
Aliant'ýn da buna karþý cevabýný hazýrladýðý bildiriliyor.
(Çevirmenin Notu: Baþka kaynaklarda bu virgül hatasýnýn Rogers'a 2.13 Milyon Dolara patlayabileceðini
belirten yazýlar da var
http://myweirdbusiness.blogspot.com/2006_08_01_myweirdbusiness_archive.html).
17
YeminliBülten
www.yeminlitercuman.com
Mayýs 2007
NÝSPÝ MANTIK
Japonya'daki Senday metrosu, dünyanýn en
geliþmiþ metrosu olarak kabul edilmektedir.
Yaklaþýk 14 km boyunca 16 istasyonda duran
tren, o kadar yumuþak hareket etmektedir ki
a y a k ta k i y o l c u l a r b i l e s a d e c e h a fi fç e
sallanmaktadýr. Vagonlarýn çoðunda, ayakta
duran yirmi yolcudan ancak dört-beþi bir yere
tutunma ihtiyacý hissetmektedir. Bu metroda bir
akvaryumu, suyunu hiç dökmeden taþýmak
mümkündür. Ýnsan bazen hareket ettiðini bile
unutmaktadýr.
Bu sistemin temelinde "nispi mantýk" (fuzzy logic)
vardýr. Nispi mantýðýn mahiyetine ve kullaným
sahalarýna geçmeden önce, nasýl ortaya çýktýðýna
ve ismi hakkýndaki tartýþmalara dikkat çekmekte
fayda var.
"Fuzzy logic" terimi ilk kez, Lütfi (Aliasker) Zâde
isminde bir Azerbaycanlý tarafýndan ortaya
atýlmýþtýr. 1921'de Bakü'de doðan Lütfi Zâde'nin
annesi Rus, babasý ise Ýran Azerisi idi. 14 yaþýnda
Shakespeare'ýn Rusça tercümesi de dahil bütün
klasikleri okumuþtu. Daha o yaþýnda, yaklaþýk
3.000 kitaptan oluþan bir kütüphanesi vardý.
Yüksek Öðrenimini Ýran'da tamamlayan Zâde,
çalýþmalarýný sürdürmek için ABD'ye gitti. Burada,
1964 yýlýnda "fuzzy logic" terimini ortaya attý.
Birden ortalýðý tartýþmalar kapladý. Bu
tartýþmalarýn en önemli sebebi þuydu: "Fuzzy"
kelimesini kim duyduysa "mantýk"la telif edemiyor
ve alaycý bir tavýrla tenkit etmeye baþlýyordu.
Hatta bazý yazarlar, eðer Zâde, "fuzzy" yerine
daha olumlu þeyler çaðrýþtýran bir kelime
kullanmýþ olsaydý, kendisine bu kadar çok kiþi
karþý çýkmayacak ve bu mantýk anlayýþýnýn ABD
teknolojisinde uygulanmasý daha çabuk ve
yaygýn olacaktý demektedirler. (Bu yüzden biz de
"puslu" veya "bulanýk" yerine "nispi" mantýk
demeyi daha uygun gördük).
ABD'de tartýþmalar halen devam ededursun, bu
orijinal fikri alýp geliþtirmeyi, Japonlar doðrusu çok
iyi becerdiler. Önce terime karþý soðuk tepkiyi
önlemenin yolunu araþtýrdýlar. "Fuzzy"i
dillerindeki karþýlýðý olan "aimai" (belirsiz)
þeklinde tercüme etmeyip "faaji" þeklinde aynen
aldýlar. "Faaji" kullanýla kullanýla "zeki" manasýný
çaðrýþtýrýr oldu. Onlardaki bu zeki giriþime
raðmen ABD'deki þirketlerin bazýlarýnda: "Bugün
fuzzy-vuzzileriniz ne âlemde?" þakalarý yapýlýyor,
18
subaylar harp taktiklerinde "fuzzy" mantýðýndan
bahsedecek olurlarsa, mevcut olumsuz tavýr
yüzünden terfi edemeyeceklerine inanýyorlardý.
Nispi mantýðýn muhtevasý
Geleneksel (klasik) mantýk bizleri çok katý sýnýrlar
çizmeye zorlar. Meselâ batý edebiyatýnda "novel"
denilen roman, 90 veya daha fazla sayfadan
oluþur. "Novella" ise 90'dan daha az sayfadan. Bu
standarda göre 91 sayfalýk bir eser, roman
olurken, 89 sayfalýk bir çalýþma "novella" (uzun
hikâye) olur. Eðer bir bilgisayarda kelimelerin
puntosu büyütülürse uzun hikâye, roman haline
gelebilir. Nispi mantýk bu tür saçmalýklarý önler.
Bunu þu þekilde yapar: Klasik mantýkta büyüklükküçüklük, uzunluk-kýsalýk gibi kavramlarýn kesin
sýnýrlarý vardýr. Diyelim ki uzun insanlarýn alt sýnýrý
1.70 m'dir. Klasik mantýða, "Ali uzun mudur?"
sorusu sorulursa, bu sýnýra bakýp Ali'nin boyuna
bakar. Eðer 1.70 m'in üzerinde ise Ali uzun, 1.69
m ise kýsadýr. Halbuki nispi mantýk, Ali'nin ne
kadar uzun olduðunu sorar. Klasik mantýk gibi
YeminliBülten
www.yeminlitercuman.com
uzuna 1, kýsaya 0 gibi katý deðerler vermez. 0.1,
0.2, 0.3... gibi daha hassas ve esnek deðerler
bulur. Böylelikle 1.69 m boyundaki bir insana kýsa
(0) demez, 0.2 gibi bir uzunluktadýr der. Tabiî nispi
mantýðýn da belli sýnýrlarý vardýr ve bu sýnýrlar
makama, ele alýnan elemanlar ve þartlara göre
deðiþirler. Onu klasik mantýktan ayýran nokta bu
sýnýrlarýn daha esnek olmasýdýr. Ýþte bu esneklik
sayesinde nispi mantýk tatbik edildiði her sahada
çok daha hassas sonuçlar ve semereler
doðurmaktadýr.
Uygulama Sahalarý
Nispi mantýk ilk kez 1973 yýlýnda, Londra'ki Queen
Mary College'da profesör olan Ebrahim H.
Mamdani tarafýndan bir buhar makinasýnda
uygulandý. Ticarî olarak ise ilk defa, 1980 yýlýnda,
Danimarka'daki bir çimento fabrikasýnýn fýrýnýný
kontrol etmede kullanýldý. Çimento, farklý kimyevî
maddelerin belli sýcaklýkta (yaklaþýk 1400 0C),
belli bir süre içinde yakýlmasýyla elde edilen katý bir
maddenin daha sonra toz haline getirilmesiyle
oluþur. Eðer kimyevî maddeler arzu edilen
sýcaklýðýn üzerinde bir derecede yakýlýrsa, ortaya
çýkan katý madde ufalanamayacak kadar sert olur.
Bu sýcaklýðýn altýnda bir derecede yakmak ise
kaliteyi düþürür. Saatlerce süren bu ayarlama
iþlemi insan gücünü aþan bir husûsiyet arzeder. 8
saat, dikkatini daðýtmadan maddeleri, ýsýyý ve fýrýn
içindeki rotasyonu ayarlayan bir mühendisten
sonra yerine geçen bir baþkasý herþeyi
mahvedebilir.
Ýþte nispi mantýk ile hazýrlanan bir sistem,
bilgisayar desteðinde, sensörlerden ýsý ve
maddelere ait bilgileri alarak ve "feed-back" (geri
besleme) metoduyla deðiþkenleri kontrol ederek,
bu ayarlama iþini çok hassas ölçümlerle
gerçekleþtirmiþ ve büyük nispette enerji tasarrufu
temin etmiþtir.
1980 sonrasý nispi mantýðýn uygulama sahalarý
gittikçe geniþlemiþtir. Bilhassa Japonya'da nispi
mantýðýn ticarî gayelerle tatbik edildiði sistemler
birbiri ardýndan ortaya çýkmaya baþlamýþtýr.
Almanya, Fransa, Danimarka, Rusya ve Çin ise
bu sahada uzman yetiþtirmeyi ihmal
etmemiþlerdir. (Japonya'da 1000 kadar nispi
mantýk uzmaný varken Çin'de bu sayýnýn 10.000
olduðu söylenmektedir).
1987'de, Milletlerarasý Nispi Sistemler Derneði'nin
Tokyo'da düzenlediði bir konferans sonrasý nispi
mantýða duyulan ilgi birden artmýþtýr. Bu
19
Mayýs 2007
konferansta bir mühendis, nispi mantýkla
programladýðý bir robota, bir çiçeði ince bir
çubuðun üzerinde düþmeyecek þekilde
býraktýrmayý baþarmýþtýr. Bundan daha fazla ilgi
çeken gerçek ise, robotun bunu yaptýðýný gören bir
seyircinin mühendise, sistemden bir devreyi
çýkarmasýný teklif etmesinden sonra görülmüþtür.
Mühendis önce, devreyi çýkarýrsam çiçek düþer
diye bunu kabul etmemiþ, fakat seyircinin çiçeðin
ne tarafa doðru düþtüðünü görmek istediðini
söylemesi üzerine devreyi çýkarmýþtýr. Robot yine
ayný hassaslýkla çiçeði düþürmeden çubuðun
üzerine býrakýnca herkesin aðzý açýk kalmýþtýr.
Kýsacasý nispi mantýk sistemleri, yetersiz bilgi
temin edilse bile týpký insanlarýn yaptýðý gibi bir tür
"saðduyu" kullanarak (yani mevcut bilgiler
yardýmýyla neticeye götürücü akýl yürütmeler
yaparak) iþlemleri gerçekleþtirebilmektedir.
Yazýnýn baþýnda bahsettiðimiz metro, dünyanýn
sadece en pürüzsüz ve yumuþak hareket eden
metrosu deðildir. Çok kýsa bir mesafe içinde
durabilir (hedefe 7 cm kala). Ondaki bu tepki
süresi insanlarýnkinden üç kat daha kýsadýr. Ayrýca
% 10 yakýt tasarrufu saðlar ve þimdiye kadar hiçbir
tehlikeye yol açmamýþtýr.
Nispi mantýk kullanýlarak imal edilen fotoðraf
makineleri, otomatik odaklama yapanlardan bile
daha net bir görüntü vermektedir. Fotokopi
makineleri ise nispi mantýkla çok daha kaliteli
kopyalar çýkarmaktadýrlar. Zira odanýn sýcaklýðý,
nemi ve orijinal kaðýttaki karakter yoðunluðuna
göre deðiþen resim kalitesi, bu üç temel faktör
hesaplanarak mükemmele yakýn hale
getirilmektedir.
Nispi mantýk bir eli arkasýna baðlý olduðu (yani
karþý çýkanlarý çok olduðu) halde geleneksel
teknolojinin üstesinden gelmiþtir. Bu mantýkla
donatýlan çamaþýr makineleri çamaþýrýn cinsi ve
kirliliði, suyun durumu gibi þartlarý özel sensörlerle
tespit ettikten sonra deterjaný, devir sayýsý ve
süresini ayarlamakta, böylelikle mevcut þartlara
göre en uygun þekilde çalýþmaktadýr. Bunun
büyük bir enerji tasarrufu doðurduðu açýktýr.
Tüketicinin sadece bir düðmeye basmasýnýn
yeterli olmasý ise, büyük bir kullaným kolaylýðý
temin etmiþ ve bu tür makinelerin sadece bir
fabrikada ayda 35.000 adet üretilmesine raðmen
talebin karþýlanamamasýna sebep olmuþtur.
Kameralardaki nispi mantýk devreleri ise
sarsýntýlardan doðan görüntü bozukluklarýný
asgariye indirmektedir. Bilindiði gibi elde taþýnan
kameralar ne kadar dikkat edilirse edilsin net bir
YeminliBülten
www.yeminlitercuman.com
görüntü vermez. Nispi mantýk programlarý bu
görüntüleri netleþtirmek için þöyle bir metot
kullanýr: Eðer görüntüdeki bütün þekiller, ayný
anda, bir tarafa doðru kayýyorsa bu, insan
hatasýndan kaynaklanan bir durumdur; kayma
göz önüne alýnmadan kayýt yapýlýr. Bunun
dýþýndaki þekiller ve hareketler ise normal çekim
durumunda gerçekleþtiði için müdahale edilmez.
Birkaç nispi mantýk sistemi ise, mekanik
cihazlardan çok daha verimli bir þekilde bilgi tasnif
ve deðerlendirmesi yapmaktadýr. Japon Omron
Grubu, büyük firmalara saðlýk hizmeti veren bir
sisteme ait beþ týp veri tabanýný, nispi mantýk
kaideleriyle kontrol etmektedir. Bu nispi sistem,
10.000 kadar hastanýn saðlýk durumlarýný
öðrenmek ve hastalýklardan korunmalarýna,
saðlýklý kalmalarýna ve stresten kurtulmalarýna
yardýmcý olmak üzere kiþiye has plânlar çizebilen
yaklaþýk 500 kural kullanmaktadýr.
Pilav piþirme aletlerinden asansörlere, arabalarýn
motor ve süspansiyon sistemlerinden nükleer
reaktörlerdeki soðutma ünitelerine, klimalardan
elektrikli süpürgelere kadar nispi mantýðýn
uygulandýðý birçok saha mevcuttur. Bu sahalarda
temin ettiði enerji, iþ gücü ve zaman tasarrufu ise,
onun "iktisat" adýna ne kadar çok önem verilmesi
gereken bir sistem olduðunu göstermektedir.
Ayrýca bu mantýkla donatýlan sistemlerin
insanlardan daha hassas olmasý, bazý tehlikeli
durumlarda onun kullanýlmasý gerektiðini ima
etmektedir. Fýrtýnalý havalarda denizde mahsur
kalan gemicileri kurtarmak için kullanýlan
helikopterlere kumanda etmek oldukça güçtür.
Japonya'daki bir araþtýrma enstitüsü bu
helikopterlerin bilgisayarda simülasyonunu ve
daha sonra da maketini yapmýþ, insanlarýn
kumanda ederken helikopterin titrediði, nispi
mantýk programýyla kontrol edilen bu benzetim ve
maketin ise çiviyle çakýlmýþ gibi sabit bir þekilde
20
Mayýs 2007
havada kaldýðý görülmüþtür.
Nispi mantýðý çekemeyenler, genellikle, baþka bir
sahaya gönül verenlerdir. Meselâ, sunî zekâ
sahasýnda araþtýrma yapanlar veya ihtimaliyat
hesaplarýnýn da nispi mantýðýn yaptýðý herþeyi
yapabileceðini iddia edenler, bu yeni mantýk
anlayýþýný bir türlü anlamamakta, belki de anlamak
istememektedirler. Lütfi Zâde ilk kez ABD'de
"fuzzy logic" dese de ona kadirþinaslýk örneði
gösterenler Japonlar olmuþlardýr. 1989'da Zade'yi
Honda ödülüne layýk görmüþler ve kendisine 10
milyon yen (yaklaþýk 77.000 dolar) vermiþlerdir.
Zâde'nin yaptýðý þey bir icad deðil, keþiftir. Yani
ondan önce de farklý sahalarda, þöyle veya böyle
bir nispiyet, izafiyet veya "çok deðerli mantýk"tan
bahsediliyordu. Meselâ Russell, Lukasiewicz ve
Black bu tür bir mantýk anlayýþýna dikkat
çekmiþlerdir. Fakat Lütfi Zâde'nin tespitlerinden
sonra bu mantýk anlayýþýnýn ilim ve teknoloji
sahalarýnda uygulanmasýyla yepyeni ufuklar
açýlmýþtýr. Zaten kendisi de bu yüzden ödüle layýk
görülmüþtür.
Nispi mantýðý kýskanmaya hiç gerek yoktur
aslýnda. Zira o da diðer sahalar gibi istifade
edilmesi gereken bir nimettir. Farklý disiplinlerin
birbiriyle rekabet edip birbirlerine tahakküm
etmesi yerine, disiplinler arasý ortak çalýþmalar
yapmak çok daha makul olacaktýr. Gerçekten de
nispi mantýkla desteklenen ihtimal hesaplarý, sunî
zekâ programlarý, uzman sistemleri ve nöral aðlar
eskisine nazaran daha verimli çalýþmaktadýr.
1985 yýlýnda Masaki Togai ve Hiroyuki Watanabe
adýndaki araþtýrmacýlar tarafýndan geliþtirilen
"fuzzy chip"ler (nispi mantýkla çalýþan minik
elektronik devreler) þu anda saniyede yaklaþýk 2
milyon iþlem yapabilmektedir. Bu çiplerle
donatýlan mikroiþlemcilerin hemen her sahada
çok daha verimli sonuçlar verdiði görülmektedir.
Hatta yakýn bir gelecekte, bu tür çiplerle
donatýlmýþ aletlerin, her bir tüketicinin hususî arzu
ve ihtiyaçlarýna göre imal edilmesi
plânlanmaktadýr.
Nispi mantýðýn gelecekteki uygulama sahalarý,
daha da geniþleyecek gibi gözükmektedir. Þeker
hastalarý için vücuttaki insülün miktarýný
ayarlayarak sunî bir pankreas görevi yapan minik
yapýlarýn imalinde, prematüre doðumlarda
bebeðin ihtiyaç duyduðu ortamý devam ettiren
sistemlerin hazýrlanmasýnda, sularýn
klorlanmasýnda, kalp pillerinin üretiminde, oda
YeminliBülten
www.yeminlitercuman.com
içindeki ýþýðýn miktarýnýn ayarlanmasýnda ve
bilgisayar sistemlerinin soðutulmasýnda nispi
mantýk çok þeyler vaadetmektedir. Yalnýz önce
gereksiz, gerekli ve elzem uygulamalarýn
sýnýflandýrýlmasý lazýmdýr.
ABD'deki genç araþtýrmacýlar ve dünyanýn çoðu
yerindeki bilim adamlarý "fuzzy", "fuzzy" diye
sayýklarken ülkemizdeki saðýr sultanlýða diyecek
yok doðrusu. Nispi mantýk sahasýnda Araþtýrma
ve Geliþtirme çalýþmalarýnýn yürütüldüðü bir
Japon firmasý olan Hitachi Laboratuarý, ayný
firmanýn 4'ü denizaþýrý ülkelerde olmak üzere 22
laboratuarýndan birisidir. Dünyanýn ikinci büyük
elektronik firmasý olan Hitachi, süper iletkenlerden
bilgisayar destekli tercümeye, nöral aðlardan nispi
mantýða kadar birçok sahada araþtýrma
yapmaktadýr. 1991'de bu araþtýrmalara ayýrdýðý
para 3 milyar 480 milyon dolardýr (ki bu miktar
Jamaika, Liberya ve Madagaskar gibi ülkelerin
gayri safî milli hasýlalarýndan daha fazladýr).
ABD'deki Millî Bilim Kurumu ise, 1990 yýlýndaki
çalýþmalara sadece 2 milyar 800 milyon dolar
ayýrmýþtýr.
Yabancýlar, Araþtýrma ve Geliþtirme çalýþmalarýna
sadece para ayýrmakla kalmýyor, adam da
yetiþtiriyorlar. Ne sayýyý ne de kaliteyi ihmal
etmiyorlar. (Meselâ, AT&T adlý bir elektronik
firmasýnda 5000 doktoralý araþtýrmacýnýn
bulunduðu söyleniyor). Bu hususta bir Japon
araþtýrmacý hakkýnda anlatýlanlar da oldukça ilgi
çekicidir. Nispi mantýðýn Japonya'da uygulanmasý
için gayret eden Takeshi Yamakawa, günde 3-4
saat uykuyla yetinen bir araþtýrmacýdýr. Kendisi
bunun çok zor bir þey olmadýðýný, bir defasýnda 60
Mayýs 2007
saat uykusuz kaldýktan sonra bir ders verip
milletlerarasý bir konferansa katýldýðýný
söylemiþtir.
Önemli bir husus da tercüme faaliyetleridir. Þu
anda Japonya'da 100.000'den fazla profesyonel
tercüman mevcuttur. ABD'de ise bu sayý yaklaþýk
3.000'dir.
1868'de Japon Ýmparatorluðu'nun içtiði 5 anddan
birisi þöyle idi: "Ýmparatorluðun temellerini
güçlendirmek için bilgi dünyanýn neresinde olursa
olsun aranacaktýr." Bu felsefeyle hareket eden
Japonlar oldukça mesafe katetmiþlerdir. Bilhassa
II. Dünya Savaþý'ndan sonra bu bilgi arayýþý
ABD'ye yönelmiþ, 1990'da Japonlar, Ýngilizce'den
tercüme ettikleri 3000 kitabý basmýþlar, ayný yýl
Amerikalýlar ise Japonca'dan sadece 82 kitap
tercüme edebilmiþlerdir.
Nispi mantýk sahasýnda ABD, Japonya'nýn 5-10
sene gerisinde kaldý. Ýlmî enaniyet, esnek
düþünceden mahrum olma ve yeniliklere kapalýlýk
onlara bu darbeyi vurdu. Bizler de Amerikalýlarýn
düþtüðü duruma düþmek istemiyorsak bu tür yeni
sahalara en az Japonlar kadar açýk olmalýyýz. Bu
da ancak, kaynak ayýrmakla daha da önemlisi
"insan" yetiþtirmekle gerçekleþir.
Kaynaklar:
McNeil, D.; Paul Freiberger (1993). Fuzzy Logic.
New York: Simon & Schuster.
Kosko, Bart; Satoru Isaka (1993). "Fuzzy logic",
Scientific American, July; "Puslu mantýk", Bilim,
Eylül 1993.
Kaynak: Yusuf Alan, Robotik Kültür. Ýzmir: TÖV. 1994.
http://www.libertasmedia.nl/alan/robotik/nispiman.html
MUSTAFA OKUTAN
Ýngilizce Türkçe Yeminli Tercüman
[email protected]
Okutan Tercümanlýk Hizmetleri
Bahçelievler Mah. 5027 Sok. No: 1 2/4 Manavgat
Tel: (0242) 743 40 77 Faks: (0242) 743 40 77
21
YeminliBülten
www.yeminlitercuman.com
Mayýs 2007
Güzel Fransa’ya Elveda mý?
Bugünkü Guardian gazetesinde Sarkozy iþ baþýna geçtikten sonra Fransa'nýn nasýl
deðiþebileceði ile ilgili bir makale vardý. Benim en fazla ilgimi çeken, makale içinde yeni
Baþkanýn açýkça takdir ettiði Amerika ile Fransa'yý bugünkü halleriyle karþýlaþtýran birkaç
istatistik oldu.
Amerika Fransa
Ýki Ülkenin Karþýlaþtýrmasý
Nüfus
Amerika: 301m. Fransa: 61m
Yaþam beklentisi
Amerika: erkek 75.15 yýl, kadýn 80.97 yýl.
Fransa: erkek 77.35 yýl, kadýn 84 yýl.
Ortalama yaþ
Amerika: 36.6 yýl. Fransa: 39 yýl
Haftalýk çalýþma saati
Amerika: yaklaþýk 46 saat. Fransa: genellikle 35 saat
Yoksulluk sýnýrýnýn altýnda yaþayan nüfus (iki yetiþkin ve bir çocuk için)
Amerika: %12. Fransa: %6.2
Asgari ücret
Amerika: eyaletten eyalete büyük deðiþiklik gösteriyor – Alabama'da böyle bir þey yok. Fransa:
€8.27
Genel emeklilik yaþý
Amerika: 65-67. Fransa: 60
Hapishane nüfusu
Amerika: 2 milyon üstü. Fransa: 50,500 üstü
Yýlda iþlenen cinayet sayýsý
Amerika: 16,692. Fransa: yaklaþýk 1,000
Aþýrý kilolu vatandaþlarýn oraný
Amerika: üçte ikinin biraz üzerinde. Fransa: üçte birin biraz altýnda
Toplu taþýma
Amerika: otobüs, tren ve metrolarýn tamamý bir ýskalayýp bir yakalýyor. Fransa: tren, metro,
otobüs ve tramvaylarýn tamamý müthiþ dakik
Önümüzdeki beþ yýl içinde bu rakamlarýn bazýlarýnýn (özellikle haftalýk çalýþma saati, asgari
ücret, emeklilik yaþý, hapishane nüfusu) deðiþip deðiþmeyeceðini görmek ilginç olacak.
Kaynak: http://www.nakedtranslations.com/en/2007/05/000792.php
22
www.yeminlitercuman.com
YeminliBülten
Mayýs 2007
Sözcük Türeme Farký
Özelliði gereði sona eklemeli bir dil olduðundan Türkçede basit bir kökten çok sayýda sözcük
türetmek mümkündür. Bu özelliðin bulunmadýðý Hint-Avrupa Dilleri kolundan gelen Ýngilizce,
Almanca ve Ýspanyolca aþaðýda Türkçe ile karþýlaþtýrýlmýþtýr.
Türkçe
göz
gözlük
gözlükçü
gözlükçülük
Ýngilizce
eye
eyeglasses
optician: someone who sells
glasses
the business of selling
glasses
Almanca
Auge
Brille
Augenoptiker,
Brillenverkäufer
Das Geschäft des
Brillenverkaufes,
Der Beruf des Augenoptikers
Ýspanyolca
ojo
gafas
vendedor de gafas
la tienda de la venta de
gafas
Ve fiillerden türeme:
Türkçe
Ýngilizce
Almanca
Ýspanyolca
yat
lie down
lege (dich) hin, schlafe! acostar
yatýr
lay down [that is, cause to lie down] lege an
atraca
yatýrým
instance of laying down, investment Investition
inversión
yatýrýmcý depositor, investor
Kapitalanleger, Investor spónsor, inversor
yatýrýmcýlýk to be an investor
ein Investor sein
ser un inversor
Eklerle tümce oluþturma
Diðer yaygýn olarak konuþulan dillerle karþýlaþtýrýldýðýnda, daha az sayýda sözcük ve harf ile
daha çok bilgi aktarmak olanaklýdýr. Diðer pek çok dilde olmayan bir özelliðe göre, bir sözcük
köküne ekler ekleyerek, tek sözcüklü tümceler oluþturulabilir.
Türkçe
Ýngilizce
Almanca
Ýspanyolca
ev
house
Haus
casa
evde
at home, within the house im Haus, zu Hause
en casa
eviniz
your house
Ihr Haus
su casa
evinizde at your house
in Ihrem Haus
en su casa
evinizdeyiz we are at your house
wir sind in Ihrem Haus estamos en su casa
Kaynak: tr.wikipedia.org
23
YeminliBülten
www.yeminlitercuman.com
Mayýs 2007
TÜRKÇE KAÇ KÝÞÝ TARAFINDAN KONUÞULUYOR?
Türk dilleri Avrupa'nýn ve Asya'nýn otuz ülkesinde konuþulur. Tablo alt gruplara ayrýlmýþtýr ve
sayýlar sadece ana dili olarak konuþanlarý göstermektedir.
Konuþanlarýn
Konuþulduðu ülkeler
sayýsý
OGUR ya da BOLGAR grubu
Çuvaþça
1,8 milyon
Rusya (Çuvaþistan) 1,8 milyon, Kazakistan 22.000
KIPÇAK grubu
Karaimce
ölmek üzere † Litvanya 20, Ukrayna <10, Polonya <10
Kumýkça
280.000
Rusya (Daðýstan)
Karaçay-balkarça 250.000
Rusya (Karaçay-Çerkezye, Kabardino-Balkarien)
Kýrým-Tatarcasý
500.000
Ukrayna 200.000, Özbekistan 190.000, Kýrgýzistan 40.000
Rusya 5.500.000 Özbekistan 470.000, Kazakistan 330.000,
Kýrgýzistan 70.000,
Tatarca
6,5 milyon
Tacikistan 80.000, Türkmenistan 50.000, Ukrayna 90.000,
Azerbeycan 30.000
etnik olarak Tatarlar: 6,6 milyon
Baþkýrca
1,8 milyon
Rusya 1,7 milyon, Özbekistan 35.000, Kazakistan 20.000
Nogayca
70.000
Rusya (Kuzeykafkas)
Karakalpakça
400.000
Özbekistan
Kazakistan 8 milyon, Çin 1 milyon, Özbekistan 800.000,
Kazakça
11 milyon
Rusya 650.000, Moðolistan 100.000
Kýrgýzca
3,7 milyon
Kýrgýzistan 3,3 milyon, Özbekistan 200.000, Çin 200.000
OÐUZ grubu
Türkiye 70 milyon, Balkan 2,5 milyon, Kýbrýs 180.000, Rusya
Türkçe (Türkiye
76 milyon
300.000,
Türkçesi)
Almanya 2,5 milyon, batý ve orta Avrupa 700.000
Moldavya 170.000, Balkan 130.000, Ukrayna 20.000,
Gagavuzca
330.000
Bulgaristan 10.000
Iran 20 milyon, Azerbeycan 8 milyon, Türkiye 500.000, Irak
Azerice
30 milyon
500.000, Rusya 350.000,
Gürcistan 300.000, Ermenistan 200.000
Türkmenistan 3,8 milyon, Iran 2 milyon, Afganistan 500.000,
Türkmence
6,8 milyon
Irak 250.000, Özbekistan 250.000
Horasan-Türkçesi 400.000
Iran ( Horasan ili)
Kaþgayca
1,5 milyon
Iran (Fars, Kuzistan illeri)
Aynallu
7.000
Iran (Markazi, Ardebil ve Zanjan illeri)
Afþarca
300.000
Afganistan (Kabul, Herat), Kuzeydoðu-Iran
Þalarca
55.000
Çin (Qinghay ve Gansu illeri)
Grup ve dilleri
24
www.yeminlitercuman.com
YeminliBülten
Mayýs 2007
UYGUR grubu
Özbekçe
24 milyon
Uygurca
8 milyon
Yugurca
Aynu (Türk dili) (Japon
kavimi Aynu ile ilgisi
yoktur)
SÝBÝRYA grubu
Yakutça
Dolganca
5.000
Özbekistan 20 milyon, Afganistan 1,5 milyon,
Tacikistan 1 milyon, Kýrgýzistan 750.000,
Kazakistan 400.000, Türkmenistan 300.000
Çin (Sincan Uygur Özerk Bölgesi ya da Doðu
Türkistan) 7,2 milyon, Kýrgýzistan 500.000, Kazakistan
300.000
Çin (Gansu ili)
7.000
Çin (Sincan Uygur Özerk Bölgesi)
360.000
5.000
Tuvince
200.000
Rusya (Yakutistan Özerk Bölgesi)
Rusya (Taymir Özerk Bölgesi)
Rusya (Tuva Özerk Bölgesi) 170.000, Moðolistan
30.000
Tofalarca
Hakasça
Altayca
Þorca
Çulimce
ARGU grubu
Halaçca
TOPLAM
ölmek üzere
†
65.000
50.000
10.000
2.500
Rusya (Tuva Özerk Bölgesi)
Rusya (Hakasya Özerk Bölgesi)
Rusya, Altay Özerk Bölgesi)
Rusya, Altay Özerk Bölgesi
Rusya, Kuzey Altay Özerk Bölgesi)
42.000
Ýran (merkez il, Kom ve Arak arasýnda)
169.438.500
Kaynak: tr.wikipedia.org
25

Benzer belgeler