Hat Sanatı (Süleyman Berk) - İmam

Transkript

Hat Sanatı (Süleyman Berk) - İmam
ISBN 9944-100-24-2
ÝSTANBUL BÜYÜKÞEHÝR BELEDÝYESÝ
SANAT VE MESLEK EÐÝTÝMÝ KURSLARI
(ÝSMEK) YAYINLARI
Branþ Kitaplarý Serisi
Yayýna Hazýrlýk: ÝSMEK Yayýn Editörlüðü
Editör: Muhammet ALTINTAÞ
Mizanpaj: Doðan SEVEN
Tashih: Dilek CAN, Hatice GÖZLEMECÝ
Baský: Numune
ÝSTANBUL BÜYÜKÞEHÝR BELEDÝYESÝ
SANAT ve MESLEK EÐÝTÝMÝ KURSLARI
www.ismek.org - (0212) 531 01 41
HAT
SAN’ATI
TARÝHÇE, MALZEME VE ÖRNEKLER
Dr. Süleyman BERK
ÝSTANBUL BÜYÜKÞEHÝR BELEDÝYESÝ
SANAT ve MESLEK EÐÝTÝMÝ KURSLARI
www.ismek.org - (0212) 531 01 41
HAT SAN’ATI
Resim 1- Hattat Ali Haydar Bey’in celî tâl’ik zer-endud levhasý “el-Kâsibu habîbullah” (Sultanahmed Camii).
“Birinci Cihan Harbi’nde askerlik münâsebetiyle tanýþtýðým Macaristanlý
ressam ve subay bir arkadaþým vardý, ara sýra Ýstanbul câmilerini, müze ve
kütübhânelerini birlikte gezer, her çeþid san’at eserlerini ziyâret ve tedkîk
ederdik. Bir gün, Sultan Ahmed Câmii’ndeki Melek Paþazâde Ali Haydar Bey
merhûmun ta’lîk celîsi “el-Kâsibu habîbullah” levhasý önünde bulunuyorduk.
Arkadaþým ona bakdý da, sonra bana dönerek:
---‘Dostum! Bu sizin yazýlarda bir hâl var. Çok dikkat ediyorum, ilk bakýþta
sâde bir renk, geometrik bir sessizlik, baktýkça harekete geliyor, canlanýyor,
cilveleniyor. Önce bir tatlý bakýþ, arkasýndan yavaþ yavaþ içe süzülen canlý bir
akýþ, sessiz bir armoni içinde rûhu oynatan metafizik bir mûsiki var. Lâkin
ondaki âhengi kulaklar duymuyor, içler dinliyor, dinledikçe bir baþka âleme
yükseliyor. Bakarken ne oluyor anlamýyorum, içimi içine çeken büyüleyici bir
çehre, bir güzellik denizi, sevimli titreþimlerle gönlümü ferahlatan bir hava,
derken bir melek sesi ve nefesi kadar gizli ve ýlýk bir okþayýþ ve sarýlýþ içinde
kalýyorum; o, ben; ben o oluyoruz gibi bir þey oluyor, sizde de böyle þeyler
olur mu?’ demiþti.”
Mahmud Bedreddin Yazýr,
Medeniyet Âleminde Yazý ve
Ýslâm Medeniyetinde Kalem Güzeli,
c. I, s. 69
4
HAT SAN’ATI
BAÞKAN’DAN...
Hüsn-i hat yani yazýlarýn en güzeli… Tarih boyunca
kalem tutan zarif eller, yazýyý nesilden nesile geliþtirerek
güzel sanatlar seviyesine çýkartmýþlardýr. Özellikle Osmanlýlar
zamanýnda özel ilgi gören bu sanatýmýz, padiþahlar tarafýndan
dahi icra edilmiþtir… Gerek padiþahlar gerekse halk
tarafýndan çok sevilen hat sanatý, Latin alfabesine geçiþten
sonra geleneksel sanatlarýmýz arasýndaki seçkin yerini
almýþtýr.
çýkmamýz gerektiði gerçeði bütün açýklýðý ile önümüzde
durmaktadýr. Çünkü geçmiþine sahip çýkmayan toplumlarýn
geleceði de parlak olmamakta, böylelikle tarih sahnesinden
silinip giden nice insan topluluðu bulunmaktadýr…
“Yaygýn eðitimin ilkeleriyle gerçekleþtirilen bir
yetiþkin eðitimi organizasyonu” olarak tanýmlanan ve
Ýstanbul Büyükþehir Belediyesi’nin önemli sosyal doku
projelerinden biri olan ÝSMEK, bugün gerek ulaþtýðý yüz
binlerce kursiyer sayýsý, gerek eðitim verdiði 193 kurs
merkezi ve 97 branþýyla adeta “dünyanýn en büyük halk
üniversitesi” haline gelmiþtir. Genç, yaþlý, kadýn, erkek,
özürlü, mahkum ayýrt etmeksizin toplumun her kesimine
ulaþan ÝSMEK sadece ücretsiz eðitimleri ile deðil, seminerleri,
sergileri, alanýnda önemli bir boþluk dolduran yayýnlarý ile
de toplumsal bir hizmete imza atmaktadýr.
Bir dünya baþkenti olan kültürler beþiði
Ýstanbulumuz, bütün sanatlarda olduðu gibi hat sanatýnda
da önemli bir merkez olmuþtur. Nice hattat, tarihin tozlu
sayfalarýna, þehrimizin adýný altýn harflerle kazýmýþlardýr.
Osmanlýlar zamanýnda en parlak devrini yaþayan hat
sanatýnýn, en nefis örneklerine, Ýstanbulumuzun simgesi
haline gelen ulu minarelerde, yüce kubbelerde, hüzünlü
mezar taþlarýnda kýsacasý hemen hemen bütün tarihi
yapýlarýmýzda rastlamaktayýz. Bir hazine deðerindeki el
yazmasý kitaplarýmýz, kütüphanelerde muhafaza edilen,
müzelerde örnekleri sergilenen müstesna eserlerimiz de
o dönemlerden bizlere kalan kýymetli yadigârlardýr.
Alanýnda uzman usta öðreticileri vasýtasýyla elleri
geleceðe uzanan deðerli sanatkârlar yetiþtiren ÝSMEK,
hazýrladýðý branþ kitaplarý ile sanat dünyasýna bir ýþýk
tutmaktadýr. Saygýdeðer hat sanatçýsý ve ÝSMEK hat usta
öðreticisi Süleyman Berk Beyefendi’nin Hat Sanatý kitabý
ÝSMEK Yayýn Editörlüðü bünyesinde yayýna hazýrlamýþtýr.
Bu sanat kokan, enfes kitapta emeði geçen herkese de
ayrý ayrý teþekkürlerimi sunuyorum…
Geçen zaman, geliþen teknoloji ve deðiþen insan
yaþamý, sanattaki incelikleri yok etmek için büyük gayret
sarfetse de, geleneksel sanatlarýmýz ÝSMEK gibi kurumlar
vasýtasýyla yaþatýlmakta, büyük bir özveri, titizlik ve itina
ile geleceðe aktarýlmaktadýr. Kültürel deðerlerimize sahip
Sanatla güzelleþen, sevgi, saygý ve hoþgörü dolu bir
yaþam dileklerimle…
5
HAT SAN’ATI
FOTOÐRAF DÝZÝNÝ
Mehmed Özçay:
12, 20, 24, 27, 32, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 48, 49, 52, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 61, 64,
65, 66, 67, 68, 86, 78, 82, 83, 84, 100, 102, 106, 107, 110, 112, 114, 118, 119, 121, 126, 127, 128, 129, 130, 131,
132, 133, 136, 135, 140, 141, 142, 143, 146, 160, 161, 162, 163, 164, 165, 166, 167, 168, 169, 170,
175, 176, 177, 181, 182, 183,
184, 186, 187, 192, 193, 197, 210, 215, 216, 227, 228, 229
Mustafa Yýlmaz:
6, 7, 8, 9, 13, 14, 17, 18, 47, 53, 60, 74, 77, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 98, 104, 115, 116, 120,
122, 123, 124, 134, 137, 171, 173, 174, 175, 188, 191, 194, 195, 196, 206, 207, 211, 212, 213, 214, 219, 225
Bahadýr Taþkýn:
2, 3, 4, 5, 10, 21, 22, 23, 26, 30, 31, 33, 34, 63, 72, 73, 80, 95, 144, 179, 190, 222, 223, 224
Dr. Aras Neftçi:
1, 28, 29, 71, 138
Yavuz Özdemir:
117, 145, 172, 180, 185
Turgut Engin:
51, 96, 97, 125, 178
Abdüsselam Ferþadoðlu:
11, 36, 94
Hâdiye Cangökçe:
19 ve Mehmed Þevki Efendi Meþkleri
Muhittin Serin Arþivi:
221
Ali Toy Arþivi:
189, 217, 218, 220, 226
Antik A.Þ. Arþivi:
15, 50, 69, 75, 81, 105, 135
Turan Sevgili Arþivi:
209
6
HAT SAN’ATI
ÝÇÝNDEKÝLER
Önsöz ...................................................................................................... 8
Genel Kýsaltmalar .......................................................................... 10
III. BÖLÜM
Hat Sanatýnda Kullanýlan Malzemeler ................................ 69
3. 1. Kalem .......................................................................................... 70
3. 1. 1. Okuma Parçasý (Kamýþ Kalem) ..................................... 72
3. 2. Kâðýt............................................................................................. 73
3. 2. 1. Kaðýdýn Boyanmasý ve Aherlenmesi ......................... 73
3. 3. Mühre.......................................................................................... 74
3. 4. Mürekkep .................................................................................. 74
3. 5. Mýstar........................................................................................... 76
3. 6. Kalemtraþ .................................................................................. 76
3. 7. Mürekkep Hokkasý................................................................. 77
3. 8. Yazý altlýðý .................................................................................. 77
3. 9. Makta’ ......................................................................................... 77
I. BÖLÜM
Hat Sanatý Tarihi............................................................................. 11
1. 1. Ýslâm Yazýsýna Genel Bir Bakýþ .......................................... 12
1. 1. 1. Arap Yazýsýnýn Doðuþu .................................................... 12
1. 1. 2. Ýslâm Yazýsýnýn San’at Olarak Çeþitlenmesi ............ 12
1. 1. 3. Emevîler Döneminde Yazý ............................................. 13
1. 1. 4. Abbasiler Döneminde Yazý............................................ 14
1. 1. 5. Selçuklular’da Celî Yazý ................................................... 16
1. 2. Osmanlý Yazý San’atýnda Ekoller....................................... 18
1. 2. 1. Þeyh Hamdullah ve Ekolü.............................................. 19
1. 2. 2. Hattat Ahmed Karahisâri ve Ekolü............................. 22
1. 2. 3. Hâfýz Osman Efendi ve Ekolü........................................ 25
1. 2. 3. 1. San’atý................................................................................ 26
1. 2. 4. Ýsmail Zühdî Efendi ve Ekolü......................................... 31
1. 2. 5. Mustafa Râkým Efendi ve Ekolü .................................. 33
1. 2. 5. 1. Mustafa Râkým’ýn Celî Sülüs’te Yaptýðý Yenilik. 35
1. 2. 6. Mahmud Celâleddin Efendi ve Ekolü ........................ 40
1. 2. 7. Mehmed Þevki Efendi ve Ekolü................................... 43
1. 2. 8. Hattat Sâmi Efendi ve Ekolü ......................................... 45
IV. BÖLÜM
Hat Sanatýnda Tuðra Formu ..................................................... 79
4. 1. Tuðranýn Kýsýmlarý .................................................................. 81
4. 1. 1. Sere ......................................................................................... 81
4. 1. 2. Beyze...................................................................................... 81
4. 1. 3. Tuð ve Zülfe ......................................................................... 81
4. 1. 4. Kol (Hançer).......................................................................... 82
4. 2. Hattat Mustafa Râkým’ýn Tuðra’da Yaptýðý Yenilikler... 82
V. BÖLÜM
Ýcâzetnâme........................................................................................ 85
5. 1. Hat San’atýnýn Diplomasý (Ýcâzetnâme) ......................... 86
II. BÖLÜM
Yazý Çeþitleri..................................................................................... 57
2. 1. Hat Sanatýnda Yazý Çeþitleri............................................... 58
2. 1. 1. Aklâm-ý Sitte ...................................................................... 59
2. 1. 1. 1. Sülüs................................................................................... 59
2. 1. 1. 2. Nesih .................................................................................. 59
2. 1. 1. 3. Muhakkak........................................................................ 60
2. 1. 1. 4. Reyhâni............................................................................. 61
2. 1. 1. 5. Tevkiî ................................................................................. 61
2. 1. 1. 6. Rikaa’ (Ýcâze Hattý)........................................................ 61
2. 2. Diðer Yazý Çeþitleri ................................................................. 61
2. 2. 1. Kûfi .......................................................................................... 61
2. 2. 2. Dîvâni...................................................................................... 63
2. 2. 3. Celî Dîvâni ............................................................................. 64
2. 2. 4. Ta’lik........................................................................................ 65
2. 2. 5. Rik’a ........................................................................................ 66
VI. BÖLÜM
Celî Bir Yazýnýn Hazýrlanýþý ........................................................ 91
6. 1. Celî Sülüs Bir Hat Levhasýnýn Hazýrlanýþ Safhalarý...... 92
VII. BÖLÜM
Lügatçe ve Deyimler .................................................................... 97
7. 1. Lügatçe ve Deyimler............................................................. 98
7. 2. Bibliyografya.......................................................................... 101
VIII. BÖLÜM
Hat San’atýndan Örnekler........................................................ 107
IX. BÖLÜM
Hattat Mehmed Þevki Efendi’nin Sülüs Nesih (TSMK-GY
190/1) Hattat Halim Özyazýcý’nýn Rik’a Meþkleri .........167
7
HAT SAN’ATI
ÖNSÖZ
Son yýllarda klasik san’atlara karþý büyük bir ilginin
ekol sahibi hattatý Þeyh Hamdullah, kendinden önceki
olduðu bilinmektedir. Hat, Tezhip, Ebru, Minyatür, Cilt gibi
önemli hattat Yâkut’un eserleri üzerinde çalýþmýþ, Hâfýz
klasik san’atlarýmýza olan ilgi, bu sanatlarýn tarihine ve
Osman da Þeyh Hamdullah yazýlarý üzerinde çalýþarak
kullanýlan araç-gereçlere olan ilgi ve talebi peþinden
ekollerini tesis etmiþtir. XVIII. yüzyýl hattatý Ýsmâil Zühdî
getirmiþtir.
Efendi ve XIX. asrýn dâhi hattatý Mustafa Râkým, Hâfýz
Osman’ýn yazýlarý üzerinde uzun tedkîkatlar yaparak,
Bu ilgi, yazý san’atýndaki geliþimi hýzlandýrdýðý gibi,
yazýda söz sahibi hattatlar olmuþlardýr. Sâmi Efendi’nin
yazý san’atý ve geleneksel san’atlar üzerine yapýlan
terakkîsinde, eline geçen Ýsmâil Zühdî’nin bir murakkaa’sýnýn
çalýþmalarý da artýrmýþtýr. Yüksek lisans ve doktora tezleri
büyük tesiri olmuþtur.
yanýnda, nitelikli yayýnlar dikkat çekici seviyeye ulaþmýþtýr.
Tarihte olduðu gibi bugün de, Ýslâm yazý san’atýnda
Ýstanbul Büyükþehir Belediyesi Sanat ve Meslek
öncülüðü ülkemiz yapmaktadýr. Bunda, þüphesiz bu san’atýn
Eðitimi Kurslarý, sanat eðitimi konusunda Ýstanbul’da büyük
sýký bir usta-çýrak iliþkisiyle öðretilmesinin rolü büyüktür.
bir görevi yerine getirmektedir. Yeni baþlayan kursiyerlere
Asýrlarýn oluþturduðu kuvvetli bir gelenek, yazýyý
yönelik sanat eðitimi yanýnda, ileri seviyedeki kursiyerlere
bozulmadan günümüze taþýmýþtýr. Yazý san’atýnýn
açtýðý tekâmül ve ihtisas kurslarýyla ciddi bir sanat eðitimi
öðrenilmesinde önemli rolü olan güzel örneklerin
vermektedir. Sanat eðitimi alan kursiyerlere pratik eðitim
Ýstanbul’da olmasý, sanatýn merkezi olarak burayý
yanýnda, öðretilen sanatýn tarihi ile ilgili akademik bilgi
göstermektedir. Müze ve kütüphânelerde, özel
verilmesine ve seminerler düzenlenmesine gayret
koleksiyonlarda, dîni ve sivil mimâri eserlerde önemli yazý
edilmektedir.
örnekleri bulunmaktadýr.
Yazý san’atý sýký bir usta-çýrak iliþkisi ile
Hazýrlanan bu kitap, meraklýsýna, yazý san’atý ile
öðrenilmektedir. Hoca ile talebe dersi bire bir yapmaktadýr.
ilgili gerekli bilgiyi vereceði gibi ana kaynaklara yönlendirme
Talebenin, hocanýn sözlerine ve eline dikkat kesilmesi
görevini de yerine getirecektir. Dipnotlarda ve
gerekmektedir. Hoca’nýn kendisine verdiði dersi dikkatle
çalýþmasý yanýnda, güzel örneklerin devamlý incelenmesinin
bibliyografyada zikredilen eserler, bu konuda gerekli
yazý taliminde önemi büyüktür. Tarihte ekol sahibi hattatlar,
yerlere yönlendirecektir. Daha ilk bölümde, Arap yazýsýnýn
kendilerinden önce gelmiþ usta hattatlarýn eserleri üzerinde
kaynaðý, yazýnýn sanata doðru seyri ve hat sanatýnýn çýkýþ
uzun süre çalýþarak ekollerini oluþturmuþlardýr. Osmanlý’nýn
kaynaðý ile ilgili bilgiler verilmiþtir. Yazý sanatýndaki önemli
8
HAT SAN’ATI
ilk dönemlerden sonra, Osmanlý’nýn hat sanatýna katkýlarý
güzîde sanatkârýmýzýn eserleri verilmiþtir. Yazý sanatýnýn
ve hat sanatýnýn kilometre taþlarý, muhtasar da olsa bu
“tarih olmaktan” kurtulduðunu bu eserlerden anlayabiliriz.
kitapta yer alan ana konulardýr. Ýslâm san’atýnda kullanýlan
Fotoðraflar büyük ölçüde þahsî arþivimden alýnmýþtýr.
yazý çeþitleri; aklâm-ý sitte ve diðer yazý çeþitleri tek tek
Bunun yanýnda, sanatkâr dostum Ömer Faruk Dere, basým
ele alýnarak incelenmiþtir. Hat San’atý’nda kullanýlan
merhalesindeki eseri “Hattat Hâfýz Osman Efendi” kitabýndan
malzemelere ayrý bölüm ayrýlmýþtýr. Kamýþ kalem ve
bazý fotoðraflarla, fotoðraf arþivinde yer alan Topkapý
çeþitleri, kamýþ kalemden baþka kullanýlan kalemlerde
Sarayý Müzesi Güzel Yazýlar Bölümü 190/1 numaralý hattat
bahsedilmiþtir. Aherli kaðýt ve kaðýdýn terbiye edilmesi,
Mehmed Þevki Efendi’nin sülüs nesih meþk murakkaasýnýn
aherlenmesi bu bölümde anlatýlmýþtýr. Kalem açmada
fotoðraflarýný hiç tereddütsüz kullanmamýz için vermesinden
kullanýlan kalemtýraþ, kalem aðzýnýn kat’ ve
dolayý teþekkürü hak etti.
þakkedilmesinde kalemin konulduðu makta, örnekleriyle
Meþkler bölümünde, Mehmed Þevkî Efendi’nin
verilmiþtir. Ýnce ruhlu sanatkârlarýn, özenli malzemeleri
sülüs-nesih meþkleri yanýnda, XX. asrýn önemli hattatý
arasýnda mürekkep hokkasý ve divitin ayrý bir yeri
Halim Özyazýcý’nýn (1898- 1964) rik’a meþkleri konulmuþtur.
bulunmaktadýr. Tarih boyunca nice sanatkârýn çok büyük
Antalya eþrafýndan Hüseyin Tulpar Bey’e, Halim Hoca’nýn
emeklerle hazýrlattýðý bu malzemelerin numûneleri ilgili
meþklerini neþre müsaade ettikleri ve koleksiyonuma
bölümde yer almaktadýr. Geçmiþte sanatkârlarýn kullandýðý
kazandýrdýklarý için minnet borçluyum. Merhum Emin Barýn
âletleri görmesi ve tanýmasý, hat talebesi ile birlikte hat
koleksiyonundan çekimlere izin veren Tevfik Barýn’a, ayný
meraklýlarýna da nostalji yaþatacaðý muhakkaktýr.
zamanda ÝSMEK’ten mesâi arkadaþlarým Dr. Münevver ve
Hat San’atý’nda ayrý formuyla önemli yeri olan tuðra
Dr. Kaya Üçer çiftine koleksiyonlarýný istifademe cömertçe
açtýklarý için teþekkür ediyorum.
hakkýnda geniþ bilgi verilerek tarihî perspektiften bakýlmýþtýr.
Bir baþka önemli konu, bir hat levhasýnýn meydana getiriliþ
Öncelikle bu eserin yayýnlanmasýný saðlayan Ýstanbul
safhalarý bütün ayrýntýlarýyla altýncý bölümde anlatýlmýþtýr.
Büyükþehir Belediye Baþkaný Sayýn Kadir TOPBAÞ
Eser yedi ana bölümden oluþmaktadýr. Yedinci
Beyefendi’ye, kendilerinden devamlý feyzaldýðým hocalarým
bölümde hat sanatýnýn þeçkin örneklerinden bir demet
Prof. Dr. Muhittin Serin ve Prof. M. Uður Derman beylere;
sunulmuþtur. Ayrýca, hattat Halim Özyazýcý’nýn nesih ve
fotoðraflarý çeken sanatkâr dostlarým Mustafa Yýlmaz,
rik’a meþkleri de bu bölüme konmuþtur. Yazý sanatýyla
Bahadýr Taþkýn, Dr. Aras Neftçi, Abdüsselâm Ferþadoðlu,
ilgili ana kaynaklar, seçme bibliyografyada yer almaktadýr.
Turgut Engin ve Galata Mevlevihânesi Müzesi Müdürü
Konularla ilgili daha geniþ ve derin bilgi bu kaynaklardan
Yavuz Özdemir’e teþekkür ediyorum.
edinilebilecektir.
Çalýþmalarýmda büyük desteðini gördüðüm vefakâr
Yazý sanatýnda üstad hattatlarýn eserlerinin neþri
eþim Dilek hanýma her zaman þükran borçluyum. Kitabýn
çok önemlidir. Hat talebesinin bunlar üzerinde yapacaðý
hazýrlanmasýnda azami dikkat ve titizlik gösterilmiþtir.
tetebbûlar, onu mutlaka sanatýnda ileri noktalara
Olabilecek hatalarýmýzýn mazur görüleceði ümidiyle…
taþýyacaktýr. Katalog kýsmýnda mümkün olduðunca fazla
Gayret bizden, baþarý Allah’tan…
eser konulmasýna gayret edilmiþtir. Levha yanýnda mimâri
eserler üzerinde bulunan kitâbelerden de örnekler
verilmiþtir. Ayný bölümde, geçmiþ hattatlarýmýz yanýnda
Dr. Süleyman BERK
günümüzün güzîde sanatkârlarýndan Ali Toy, Mehmet
Ekim 2006
Özçay ve Osman Özçay’ýn eserlerinden örnekler verilmiþtir.
Akþemseddin- Fatih
Bu sanatlarýn, bir geçmiþ zaman sanatý olmayýp günümüzde
de hakkýyla icrâ edildiðini göstermesi bakýmýndan bu üç
9
HAT SAN’ATI
GENEL KISALTMALAR
a.g.e.
a.g.m.
a.g.r.
a.mlf.
bkz.
c.
DÝA
Env. No.
Haz.
h.
IRCICA
ÝA
ÝKMHS
m.
MEB
nþr.
ö.
s.
sy.
TÝEM
ts.
TSMA
TSMK-GY
TTK
: Adý geçen eser
: Adý geçen makale
: Adý geçen risale
: Ayný müellif
: Bakýnýz
: Cilt
: Türkiye Diyânet Vakfý Ýslâm Ansiklopedisi
: Envanter Numarasý
: Hazýrlayan
: Hicrî
: Ýslâm Tarih San’at ve Kültür Araþtýrma Merkezi
: Ýslâm Ansiklopedisi
: Ýslâm Kültür Mirâsýnda Hat Sanatý
: Milâdî
: Milli Eðitim Bakanlýðý
: Neþreden
: Ölümü
: Sahife
: Sayý
: Türk-Ýslâm Eserleri Müzesi
: Tarihsiz
: Topkapý Sarayý Müzesi Arþivi
: Topkapý Sarayý Müzesi Kütüphanesi Güzel Yazýlar Bölümü
: Türk Tarih Kurumu
10
HAT SAN’ATI
I. BÖLÜM
HAT SANATI TARÝHÝ
11
HAT SAN’ATI
1. 1. ÝSLÂM YAZISINA GENEL BAKIÞ
1. 1. 2. Ýslâm Yazýsýnýn Sanat Olarak Çeþitlenmesi
1. 1. 1. Arap Yazýsýnýn Doðuþu
Arap yazýsýnýn ortaya çýkýþý hakkýnda Ýslâmî
Ýslâm'ýn ilk yýllarýnda yazýnýn, kullaným sahalarý ve
mevcuttur.1
kullanýlan malzemenin tesiri ile iki ayrý tarzý doðmaya
Bu bilgiler ihtilâflý olduðu gibi kesin de deðildir. Merhum
baþladý. Bunlar mushaf, kitabe ve önemli vesikanýn yazýldýðý
Nihad M. Çetin (ö. 1991) bu bilgi ve rivayetleri üç ana
sert ve köþeli yazý ile günlük iþlerde kullanýlan yumuþak
grupta toplamýþtýr.2 Birinci görüþ: Yazýnýn kaynaðý tevkîfî,
ve kavisli hatlarýn hâkim olduðu yuvarlak karakterli yazý
yani ilâhîdir. Buna göre, bütün yazýlarýn mucidi, ilk insan
tarzýdýr.8
kaynaklarda çok farklý ve çeþitli rivayetler
ve peygamber olan Hz. Âdem'dir. Hz. Âdem, yazýlarý
Yazýnýn asýl geliþme yolunu bulduðu yuvarlak
balçýklar üzerine yazmýþ, Nuh tufanýndan sonra da her
karakterli yazýnýn kalýn kalemle yazýlmýþ þekline kalemü’l-
kavim kendi yazýsýný bulup öðrenmiþtir. Ýlk Arap yazýsýný
celîl adý verilmiþtir. Esasen, o devirde her iki karakterdeki
öðrenen Hz. Ýsmail olmuþtur. Ýkinci görüþ: Arap yazýsýnýn
yazýnýn kalýn kalemle yazýlan cinsine, bu ad verilmekte
"güney arabistan yazýsý" yahut "himyerî" yazýdan türediði
idi.9 Osmanlý mektebinde celîl ismi celîye dönüþmüþ ise
þeklindedir. Yazý Güney Arabistan'dan, ticarî münasebetler
de1 0 baþlangýçtaki celîl yazý ile Osmanlý celîsi arasýnda
sebebiyle, önce Þam bölgesine, daha sonra da Hicâz
-ikisinin de kalýn yazýlmalarý dýþýnda- bir iliþki yoktur.
bölgesine intikal etmiþtir. Üçüncü görüþ ise: Arap yazýsýnýn
Yazý Mekke'de mekkî, Medîne'de medenî adýný aldý.
“nabat” yazýsýnýn deðiþiminden elde edildiði þeklindedir.
Hz. Ömer ve Hz. Ali hilâfetleri döneminde yazý Basra ve
Bugün artýk ilmî araþtýrmalar sonucu kabul edilen
Kûfe'de, evvelâ geldiði þehirlere nispeten mekkî ve medenî
görüþ, Arap yazýsýnýn nabat yazýsýndan türediði, hatta onun
olarak isimlendirildi; kýsa süre sonra da yazý þehirlere
Nabatî yazýsýndan
nispetle basrî11 ve kûfî isimlerini aldý. Baþlangýcýndan beri,
Arap yazýsýna geçiþ, IV. ve V. milâdî asýrda olmuþ, yazýnýn
mushaf, kitabe ve önemli vesikanýn tespitinde kullanýlan
Hicaz bölgesine geçiþi, Havran, Petra ve el-Ulâ üzerinden
sert ve köþeli yazý Kûfe þehrinde geliþtirilerek kûfî ismini
gerçekleþmiþtir.4 Arap yazýsý, ârâmi halkasýyla Fenike
aldý.12 Böylece ilk defa yuvarlak karakterli yazý ve köþeli
yazýsýna baðlanmaktadýr. Arâmi yazýsýndan nabat yazýsý
yazý isim ve vasýf olarak kesin olarak ayrýldýlar. Daha
doðmuþtur. 5
1- Bkz. el-Belâzurî, Fütuhu'l-Buldan, Çev: Mustafa Fayda, Ankara, Kültür Bakanlýðý,
1987, s. 690-691; Ýbnü'n-Nedim, el-Fihrist, Beþrut, (ts), s. 4; el-Kalkaþandî
(Ahmed b. Ali), Subhu'l-A'þa, III, Beyrut, 1987, s. 10-11; Muhammed Hamidullah,
Muhtasar Hadis Tarihî ve Sahife-i Hemmam Ýbn Münebbih, Çev: Kemal Kuþçu,
Ýstanbul, Bahar Yayýnevi, (ts), s. 15; Ýsmail Hami Dâniþmend, Ýzahlý Ýslâm
Tarihi Kronolojisi, I, Ýstanbul, Bâb-ý âli Yayýnevi, 1960, s. 191-205; Selahaddin
el-MÜNECCÝD, Dirâsât fî târihi'l-hatti'l-Arabî, Beyrut, Daru'l-Kitâbi'l-Cedîd,1972,
s.12-27; Rýfký Melûl MERÝÇ, "Ýslâm Yazýsýnýn Menþei ve Ýntiþârý", (Der. Cüneyt
EMÝROÐLU, Ýslâm Yazýsýna Dair), Ýstanbul, Sebil Yayýnevi1977, s. 101; Mahmûd
Es'ad Efendi, Ýslâm Tarihi, Ýstanbul, Marifet Yayýnlarý, 1983, s. 158-159; Nihad
M. ÇETÝN, Ýslâm Hat San'atýnýn Doðuþu ve Geliþmesi (Ýslâm Kültür Mirâsýnda
Hat San'atý), s. 14-15; Ali ALPARSLAN, "Ýslâm Yazý Sanatý", Doðuþtan Günümüze
Büyük Ýslâm Tarihi, c. XIV, Ýstanbul, Çað Yayýnlarý, 1993, s. 441-443; B. Moritz,
Arabistan (Yazý) ÝA, I, 498-499; Ýbrahim CUM'A, Dirâsât fi tatavvuri'l-kitabati'lkûfiyye, Dâru'l-fikri'l-arabiyye, ts., s. 17.
2- Çetin, a. g. e., 14.
3- Çetin, DÝA, III, 276; a. mlf., ÝKMHS, 14.
4- B. Moritz, Arabistan (Yazý), ÝA, I, 499; Çetin, DÝA, III, 276; a. mlf, ÝKMHS, 15.
5- Müneccid, a. g. e. , s. 19 ; Çetin, ÝKMHS, 15.
6- Çetin, DÝA, III, 276 ; el-Müneccid, a. g. e., 19, 20.
7- Çetin, DÝA, III, 276 ; a. mlf, ÝKMHS, 14; Ali Aktan, “Arap Yazýsýnýn Doðuþu,
Geliþmesi ve Ýslâm Yazýsý Haline Gelmesi, Ýslâmî Araþtýrmalar”, sy. 6 (1988),
s. 62; Alparslan, Ýslâm Tarihi, XIV, 445.
8- Çetin, ÝKMHS, 17.
9- Çetin, ÝKMHS, 31.
10- Ali ALPARSLAN, “Mimarî Yapýlarýn Yazý Sanatý Bakýmýndan Önemi”, Boðaziçi
Üniversitesi (Beþerî Bilimler) Dergisi, sy. 4-5, 1976-1977, s. 3; Çetin, ÝKMHS,
30.
11- Basrî hattan günümüze herhangi bir örnek gelmemiþtir. bkz. Müneccid,
75
12- Ýbrahim Cum'a, a. g. e., 19-20; Müneccid, a. g. e., 75; Mustafa el-HABÝB, "Yazý
Ýle Mimarînin Kaynaþmasý" Görüþ, sy. 12 (Aralýk 1977), s. 44; Çetin. ÝKMHS,
20-21; Alparslan, Ýslâm Tarihi, XIV, 458; Mübahat S. KÜTÜKOÐLU, Osmanlý
Belgelerinin Dili (Diplomatik), Ýstanbul, Kubbealtý Neþriyatý, 1994, s. 54.
geliþmiþ bir devamý olduðu
þeklindedir.3
geliþtirilmiþ ve bundan da Arap yazýsý
Nabat yazýsýndan Arap yazýsýna geçiþteki merhaleleri
görme imkâný verecek kitabelerin en eskisi Ümmü'l-Cimâl
(m. 250) ve en-Nemâre (m. 328) kitabeleridir. Bu kitabeler
Araplara ait olduðu halde Nabat kültürünün etkisi ile nabat
yazýsýyla yazýlmýþtýr.6 Bahsedilen kitabeler dikkatlice
incelendiðinde, ilk devir Arap yazýsýnýn, nabat yazýsý harf
þekillerine yakýnlýðý görülebilir.
Arapça, Süryâni dili ve yunanca olarak yazýlan
Zebed Kitâbesi (m. 512), artýk nabat yazýsýnýn Araplarca
benimsendiðini, Arapça’nýn da yazý dili olarak kendini
göstermeye baþladýðýnýn iþaretidir.
Ýslâm'ýn doðuþu sýrasýndaki Arap yazýsý ile, Þam'ýn
güneydoðusunda bulunan milâdî 528 tarihli Üveys kitâbesi
ve Þam'ýn güneyinde bulunan, milâdî 568 tarihli Harran
kitabelerindeki yazýlar arasýndaki benzerlik çok ileri bir
seviyededir.7
12
HAT SAN’ATI
sonralarý kûfi yazý geliþerek muhtelif bölgelerdeki ayný
karakterdeki yazýlarýn ana ismi olmuþtur.13 Kûfî yazý daha
sonralarý çok farklý þekillerde tasnif edilmiþtir. Yapýlarýna
göre yapýlan tasnifte kûfî yazý beþ kýsma ayrýlmýþtýr; 1Basit kûfî, 2- Yapraklý kûfî, 3- Zemini süslü kûfî, 4- Örgülü
kûfî, 5- Geometrik kûfî.1 4 Yazýldýklarý bölgelere göre de
kûfî yazý üç kýsma ayrýlmýþtýr; çýktýðý bölge ve çevresinde
yazýlanlar kûfî, çýktýðý bölgenin doðusunda yazýlan ve farklý
özellikleri bulunanýna meþrik kûfîsi, yine çýktýðý bölgenin
batýsýnda yazýlana ise maðrip kûfîsi adý verilmiþtir.1 5
Resim 2- Tûmâr yazýya bir örnek. (TSMK-K 882, 2a)
Resim 4- Kûfi yazý. (TSMK-EH, 16, 6a)
Meþrik kûfîsi ile maðrip kûfîsi arasýndaki merhalede
kayravan kûfîsi ortaya çýkmýþtýr.1 6
1. 1. 3. Emevîler Döneminde Yazý (41-132/661-750)
Hat sanatýnýn asýl geliþimi, daha çok yumuþak ve
yuvarlak karakterli yazý üzerinde olmuþtur.17 Bu geliþme
en belirgin þekilde Emevîler döneminde baþlamýþtýr.1 8
Emevîler döneminde meþhur hattat Kutbetu'l-muharrir
kûfî yazý üzerinde deðiþiklik yaparak, dört çeþit yazý
meydana getirmiþtir. Bunlar celîl, tûmâr, sülüs ve nýsf’tan
ibârettir.1 9 Emevîler’in sonu ile Abbasîler’in ilk yýllarýnda
yaþayan Kutbetü’l-Muharrir, daha önce kullanýlan ve kalem
aðzý geniþliði belli olmayan celîl’e nispeten, kalem aðzý
13- Çetin, ÝKMHS, 21
14- Ýbrahim Cum'a, a. g. e., 45-46.
15- Derman, ÝKMHS, 179-184
16- Derman, ÝKMHS, 183.
17- Çetin, ÝKMHS, 21.
18- Çetin, ÝKMHS, 20.
19- Clement HUART, Les Calligraphes et Les Miniatures de L'orient Musulman,
Paris, Ernest, Leroux, Editer, 1908, s. 12; Müneccid, a. g. e., 81; Alparslan,
Ýslâm Tarihi, XIV, 459; Kütükoðlu, a. g. e., 54.
Resim 3- Meþrik kûfisine bir örnek. (TSMK-EH 209, 2a)
13
HAT SAN’ATI
geniþliði belli olan tûmâr yazýyý icat etti.20 Bu yazý daha
eliflerin alt uçlarý sol tarafa doðru kývrýlmýþtýr. Bazý harflerin
sonra icat edilecek yazýlar için ana ölçü görevi görmüþtür.21
uç kýsýmlarýna tomurcuk þeklinde çiçek konulmuþtur.
Kalem aðzý geniþliði muayyen olmayan celîl
1. 1. 4. Abbâsîler Döneminde Yazý (132-656/750-1258)
kaleminin tûmar’a mahsus kalem aðzý geniþliði 24 beygir
(birzevn) kuyruðu
kýlýdýr.22
Bu da yaklaþýk 15 mm.’ye eþittir
ki23 celî kaleminde de asgarî ölçü budur. Bu yazý resmî
Emeviler’in sonu ve Abbâsîler’in baþlarýnda
yazýþmalarda kullanýlmýþtýr. Tarihte ilk defa hattat unvaný
kaynaklarýn bahsettiði iki önemli sanatkâr, yazýyý Kutbe'nin
ile karþýmýza çýkan þahýs Kutbetü'l-muharrir'dir. Kutbe,
baþlattýðý yönde geliþtirmiþlerdir. Bunlardan biri ez-Zahhak
Arap hattýný sanat olarak geliþtiren ilk þahýs ve kendinden
b. Aclân diðeri ise, Ýshak b. Hammad el-Kâtip'tir. 31
sonra gelen büyük hattatlar silsilesinin baþý olarak kabul
Abbâsîler'in ilk devrinde yaþayan meþhur vezir ve ayný
edilir.24 Ýsminde bulunan muharrir sýfatý, hattat anlamýna
zamanda hattat olan Ebû Ali Muhammed b. Ali (Ýbn Mukle)
gelmektedir. Gerçek yazý sanatkârý ile yazýsý sadece güzel
(ö. 328/940), o zamana kadar uzun tecrübe ve arayýþlarla
“Muharrir”dir.25
elde edilen harf þekillerini belli ölçülere baðladý.32 Artýk
Yazýyý sanatlý bir þekilde yazma endiþeleri olmayýp, sadece
kûfînin etkisinden kurtulup, aklâm-ý sitteye dönmeye
kitap istinsâhý ile uðraþanlara ise “verrâk” adý verilmiþtir.
baþlayan yazýya yeni bir þekil verdi. Bunda sahip olduðu
olaný birbirinden ayýran en eski kelime
Uzun zaman sonra “muharrir” kelimesinin karþýlýðý “hattat”,
“verrak” kelimesinin karþýlýðý ise “kâtip” olmuþtur.
Muhtemelen milâdî XII. yüzyýldan itibaren “muharrir”
sýfatýnýn yerini “hattat” sýfatý almýþtýr.26
Baþlangýçta kalýn yazýlar için sadece celîl ismi
kullanýlmýþtýr. Bu isim, çeþitleri oluþmamýþ biri yuvarlak
diðeri düz karakterli yazýlarýn büyük boyda yazýlanlarýna
verilen bir isim idi.27 Celîl yazýnýn üst seviyedeki devlet
yazýþmalarýnda kullanýlan kalem aðzý kalýnlýðý belirli olan
cinsine, dürülüp, bükülen kâðýt yahut deriye nispeten
tûmâr adý verildi. Kalemu'l-celîl'in ince boyda yazýlanýna
kitap istinsâhýnda kullanýldýðý için “neshî”, verraklarca
kullanýldýðýndan da “verrâkî” adý verildi; bu yazý ince
muhakkak özelliði göstermektedir. Üst seviyedeki devlet
yazýþmalarýnda kullanýlan kalemu't-tûmârýn üçte biri
nispetinde olanýna üçte bir manasýna gelen “sülüs” adý
verilmiþtir.28 Emeviler döneminde devlet merkezi Þam'da
Resim 5- Ali b. Hilâl Yazýsý ( TSMK-Baðdad 125, 34 a)
yazý “þâmî” ismini almýþtýr ki bu yazý kûfî yazýnýn bir kolu
20- el-Müneccid, a. g. e., 81; Çetin, ÝKMHS, 21.
21- Çetin, ÝKMHS, 21.
22- Kalkaþandî, a. g.e . III, 53; Çetin, ÝKMHS, 23.
23- Alparslan, DÝA, VII, 265.
24- Müneccid, a. g. e., 81.
25- Çetin, ÝKMHS, 21;
26- Çetin, ÝKMHS, 29.
27- Çetin, ÝKMHS, 30.
28- M. Uður Derman, "Selçuklu'dan Osmanlý'ya Celî Sülüs Hattýnýn Geliþimi",
IV. Millî Selçuklu Kültür ve Medeniyeti Semineri Bildirileri, 25-26 Nisan 1994
(Ayrý Basým), Konya, Selçuk Üniversitesi, Selçuklu Araþtýrmalarý Merkezi,
1995, s. 91; bkz. Çetin, ÝKMHS, s. 22-23; Alparslan, Ýslâm Tarihi, XIV, 459460; el-Kalkaþandî, a. g. e., s. 54-61.
29- Müneccid, a. g. e., 81.
30- Müneccid, a. g. e., 82.
31- Çetin, ÝKMHS, 21-22.
32- Çetin, ÝKMHS, 24.
olarak sayýlmýþtýr.29 Emeviler döneminde þöhret bulmuþ
bir diðer isim de Hâlid b. Ebi'l-Heyyâc'dýr; bu þahýs Medine'de
Mescid-i Nebevî'nin kýble duvarýna Kur'an-ý Kerim'in son
yirmi dört sûresini altýnla ve muhtemelen celîl kûfî ile
yazmýþtýr. Emeviler döneminden o zamanýn hattýna delâlet
edecek bir örnek zamanýmýza ulaþmamýþ, muhtemelen
Abbasiler devrinde yok edilmiþlerdir. 3 0 Endülüs
Emevileri’nde kullanýlan celîl yazýnýn zemininde süsleme
unsurlarý kullanýlmýþtýr. Dik harflerde zülfe kullanýlmamýþ,
14
HAT SAN’ATI
Resim 6- Hasankeyf’te bulunan Eyyûbiler dönemi Sultan Süleyman Camii celî sülüs kitabesi.
hendese bilgisinin de etkisi vardýr.33 Yazýyý düzene
kaidelerine baðlý kalmýþsa da daha çok Ýbn Bevvâb'ýn
koyarken nokta, elif ve daireyi ölçü olarak aldý.34 Noktayý
yazýlarýna zerâfet kazandýrýp, bir üslûp meydana
harflerin boyu, elifi dik harflerin boyu, daireyi ise çanak
getirmiþtir.42 Yâkût'un bilhassa muhakkak ve reyhânîde
þeklindeki harflerin geniþliði için ölçü olarak koydu. Böylece
ortaya koyduðu estetik kurallar, âhenk ve nisbet Osmanlý
aklâm-ý sitteyi ölçü içerisine alýp düzene soktu. Ýbn-i Mukle
hat mektebinin doðuþuna kadar Ýslâm âleminde ideal
kalem-i tûmâr-ý kûfi'den bahsetmiþtir ki, kendi ifadesiyle
örnekler olarak kabul edilmiþtir. Mustakimzâde, Yâkût'un
bu hat cinsi harflerinde yuvarlaklýk olmayan, tamamen
Kýbletü'l-Küttab (yazýcýlarýn öncüsü) diye þöhret bulduðunu
düz hatlardan meydana gelen kûfidir.35 Bu hat daha sonra
kaydeder.43 Abbâsîler'in siyasi hayatlarýnýn bitiþi ve
ma'kýlî olarak isimlendirilmiþtir.
Yâkut'un vefatýndan sonra Baðdat, san'at merkezi olma
özelliðini kaybetmiþ, yerini önce Kâhire'ye daha sonra
Ýbn Mukle'den bir asýr sonra gelen ve onun
Ýstanbul'a býrakmýþtýr.44
mektebinin ikinci merhalesini temsil eden Ýbnü'l-Bevvâb
(ö. 413/1022), Ýbn Mukle'nin seviyesine ulaþmak için, yýllarca
Fâtýmîler döneminde kûfî yazýnýn celîl örnekleri
onun yazýlarýný inceledi ve taklit etti; Ýbn Mukle yazýsýný
kullanýlmýþtýr. Bu dönemde celîl yazýnýn kullanýmýnda
geliþtirdi ve güzelleþtirdi.36 Merhum Nihad M. Çetin'in
zeminde çiçek ve rûmî motifler bulunmaktadýr. El-Hakim
ifadesiyle; "... benzerleri arasýnda ortak husûsiyetleri en
33- Ali ALPARSLAN, Ýbn Mukle'nin Ýslâm Yazýsýna Hizmeti, "Tarih Boyunca
Paleografya ve Diplomatik Semineri 30 Nisan/2 Mayýs 1986 Bildirileri",
Ýstanbul, Ýstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, 1986, s. 11.
34- Adolf GROHMANN, Arabische Palãographie (I. Teil), Wien, 1967, s. 16; Issam
el-Said and Ayþe Parman, Geometric Concepts In Islamýc Art, World of
Islam Festival Puplishing Company Ltd. London, 1976, s. 131; Alparslan,
Ýslâm Tarihi, XIV, 463.
35- Müneccid, a. g. e., 81.
36- Çetin, ÝKMHS, 24; bkz. Mustakimzâde Süleyman Sa'deddin Efendi, Tuhfe-i
Hattâtîn, Ýstanbul, Türk Tarih Encümeni Külliyatý, Ýstanbul, 1928, s. 331332; Habib Efendi, Hat ve Hattâtân, Ýstanbul, 1305, s. 44-48, (45-48. sayfalar
arasýnda Ýbn Bevvab'ýn yazdýðý hat ve kalem hakkýndaki kasîdesi "Kasîdei râiyye-i Ýbn Bevvâb maa Þerh" mevcuttur.); A. Süheyl ÜNVER, Hattat ALÝ
BÝN HÝLAL Hayatý ve Yazýlarý, Ýstanbul, Yeni Laboratuvar Yayýnlarý’ndan
1958, s. 5.
37- Çetin, ÝKMHS, 26.
38- Selahaddin el-MÜNECCÝD, Yakût el-Musta'simî, Beyrut, Daru'l-Kitâbi'l-Cedîd,
1985, s. 17; Çetin, ÝKMHS, 27.
39- Mustakimzâde, Tuhfe-i Hattâtîn, 575; Çetin, ÝKMHS, 27.
40- Alparslan, Ýslâm Tarihi, 464.
41- el-Müneccid, Yâkut el-Musta'simî, 28; Nihad M. ÇETÝN, "Yâkût Musta'simî,
ÝA, XIII, 354; a. mlf., ÝKMHS, 27.
42- Çetin, a. g. e., 27.
43- Mustakimzâde, 575.
44- Muhittin SERÝN, Hattat Þeyh Hamdullah, Hayatý, Talebeleri, Eserleri, Ýstanbul,
Kubbealtý Akademisi Kültür ve San'at Vakfý, 1992, s. 14.
bâriz þekilde taþýyan hat üslûplarýný seçti ve çok muhtelif
kanallarýna yöneltti."37 Ýbn Mukle ve Ýbnu’l-Bevvâb’ýn celîl
yazýsýna örnek elimizde olmamakla birlikte, Ýbnu’l-Bevvâb
yolunda yazýlmýþ celîl bir yazý örneði mevcuttur.
Ýbnü'l-Bevvâb'dan iki asýr sonra, Ebu'l-Mecd
Cemâleddin Yâkût b. Abdullah el-Musta'simî (ö. 698/1298),
yazýya yeni bir nefes verdi.38 Yakût uzun süre Ýbn Mukle
ve Ýbn Bevvâb'ýn yazýlarýný inceleyerek, yazýda yeni bir
tavýr ortaya koymuþtur.39 Onun sayesinde aklâm-ý sittenin
kâideleri daha bir belirginleþerek, yazý güzelleþmiþtir.40
Yakût'un yaptýðý en büyük deðiþiklik, o güne kadar
düz kesilen kalemin aðzýný eðri kesmesi ve eðimini
artýrmasýdýr.41 Daha önce de belirtildiði gibi Yâkut, Ýbn
Mukle ve Ýbn Bevvâb yazýlarýndan istifade etmiþ, onlarýn
15
HAT SAN’ATI
Resim 7- Hasankeyf’te bulunan Eyyûbiler dönemi Sultan Süleyman Camii çeþme üstü kitâbe.
Camii, el-Ezher Camii harim duvarý, el-Akmer Camii’nde
dönemde Namazgâh Camii yazýlarý makýlî, Özkent Celâleddin
bu örnekler görülebilir. Bu dönemden Halife el-Muntasýr'ýn
Hüseyin Türbesi portali tezyinî kûfî, Muhammed b. Nasr
kudretli kumandanlarýndan Emirü'l-Cuyûþ Bedrü'l-Cemâlî
Türbesi’nde ise tezyinî celî sülüs örnekleri yer almaktadýr.
tarafýndan yaptýrýlan El-Cuyûþî Camii (m. 1085) mihrabýnda
Buradaki celî sülüs yazý yalýn olarak deðil tezyinatla birlikte
bulunan tezyinî kûfî yanýnda mihrap içerisinde mevcut
kullanýlmýþtýr.
celî sülüs yazý önemli eserlerdendir. Fatýmî eserlerinden
Gazneliler döneminde de mimarî eserlerde tezyinî
incelenen tüm yazýlarýn zeminlerinde tezyinat
kûfî kullanýlmýþtýr. Aslan Câzib Türbesi kubbe kasnaðý ve
bulunmaktadýr.45
pencere üstleri tuðladan yapýlan parçalarla tezyinî kûfîye
Karahanlýlar döneminde tezyinî kûfî ve mâkilî ile
rastlanýr.
birlikte celî sülüs tezyinatlý olarak kullanýlmýþtýr. Bu
1. 1. 5. Selçuklular’da Celî Yazý
Selçuklular’da mimarî eserlerde celî sülüs ve kûfî
kullanýlmakla birlikte celî sülüs daha çok tercih edildi. Celî
sülüs hem yalýn hem de zemini süslü olarak, kûfîler ise
tezyinî olarak kullanýlmýþtýr. Bu dönemdeki yazýlarýn ortak
özelliði harflerin cýlýz, dik harflerin yukarýdan aþaðý doðru
incelmesidir. Ayrýca, yazýda kalem hareketlerinin özelliklerini
görmek mümkün deðildir.
Horasan Selçuklularý devrinde yapýlýp bünye
deðiþikliði geçirmeden zamanýmýza kadar gelen camilerden,
Zavare Mescid-i Cumasý'nda (m. 1136) bulunan kuþak
Resim 8- Hasankeyf’te bulunan Eyyûbiler dönemi Sultan Süleyman Camii
çeþme üstü kitâbe.
45- Bu konudaki örnekler için bkz. Suut Kemal YETKÝN, Ýslâm Sanatý Tarihi,
Ankara, Ankara Üniversitesi Ýlâhiyat Fakültesi, Türk ve Ýslâm Sanatlarý Tarihi
Enstitüsü Yayýmlarý: 2, 1954, Levha, 67-82.
16
HAT SAN’ATI
Resim 9- Hattat Ali b. Yahya Sûfi’nin celî sülüs hat ile yazdýðý Amasya II. Bâyezid Camii Kitabesi
þeklinde kûfî yazýnýn zemini kývrýk dallý motiflerle
abidevî bir eserdir. Burada kûfî ve celî sülüs yazý kullanýlmýþ,
Ayný dönemden Ardistan Mescid-i
celî sülüs yazý zemininde kývrým dallý motifler yeralmýþtýr.
Cumasý’nda (m. 1160) kubbeye geçiþ bölgesinde ve
Kitabelerdeki celî sülüs harfleri yayvan olup, dik harfler
mihrapta zemini kývrýk dallý motiflerle süslü celî sülüs
yukarýdan aþaðý doðru incelmektedir.48
süslenmiþtir. 46
örneklerini görmek mümkündür. Burada celî sülüs satýr
esasýna göre
Bu dönem celî sülüsünün ortak özelliði, harflerin
yazýlmýþtýr.47
çok basit ve küt, dik harflerin yukarýdan aþaðý doðru
Anadolu Selçuklularý döneminde mimarî eserlerde
incelmesidir. Yazýlarda Osmanlý döneminde göreceðimiz
kûfî, muhakkak ve celî sülüs yazý kullanýlmýþtýr. Bu dönem
estetik, kalem hareketlerinin hakký ve özellikleri, istifte
eserlerinden yazýlarýyla dikkat çeken Divriði Ulu Camii (m.
harflerin birbirini kucaklamasý gibi güzellikleri görmemiz
1129) portalinde zemini süslü celî sülüs kullanýlmýþtýr.
mümkün deðildir. Bu dönemde yazýlan kûfî yazýlar celî
Burada dik harfler oldukça uzun ve harfler küttür. Milâdî
sülüse göre daha baþarýlý sayýlabilir.49
1253 yýlýnda I. Alaaddin Keykubad'ýn kýzý Hond Hatun
Orta Asya’da Hâkim Tirmizî Türbesi’nde bulunan
tarafýndan inþa olunan Erzurum Çifte Minareli Medresesi
celî yazýlar çok baþarýlý, istif ve harfler mükemmeldir. Dik
yazýlarý da celî sülüs ile olup zemininde kývrýk dallý motifler
harfler dengeli bir þekilde daðýtýlmýþ diðer harflerin
bulunmaktadýr. Yazýlar o dönemin özelliðini
daðýlýmýnda da çok baþarýlý olunmuþtur. XIV. yüzyýla ait
aksettirmektedir. Anadolu Selçuklularý döneminden Konya
olan bu mezarýn yazýlarýndaki baþarý Osmanlý’da ancak
Sýrçalý Medrese (m. 1242), yine ayný dönemden Divriði
XVI. yüzyýlda yakalanabilmiþtir.
Sitti Melîk Türbesi (m. 1195) portali, Divriði Ulu Camii (m.
Semerkand, Bibi Haným Camii’nin gerek çini üzeri
1229) inþâ kitabesi yazýlarýnda celî sülüs zemini kývrýmdal
gerek taþ üzerine mahkûk celî yazýlarýnýn harfleri tenâsüb
rûmî ve geometrik desenlerle süslüdür. Aksaray Sultan
olarak oldukça baþarýlý ve canlýdýrlar. XV. yüzyýl baþlarýna
Haný portali (m. 1229), Konya Ýnce Minareli Medrese (m.
46- Suut Kemal YETKÝN, Ýslâm Mimarisi, Ankara, Ankara Üniversitesi Ýlâhiyat
Fakültesi, Türk ve Ýslâm Sanatlarý Tarihi Enstitüsü Yayýnlarý: 2, Ankara, 1959,
s. 144.
47- YETKÝN, a. g. e. , 146-147.
48- YETKÝN, a. g. e. , 212.
49- Bazý müellifler, bu dönemdeki celî sülüslere “neshî” adýný vermiþlerdir ki,
bu isimlendirme yanlýþtýr. Zirâ bu yazýlarýn üslûp ve kaide açýsýndan böyle
isimlendirilmesi mümkün deðildir. Bkz. A. Survey of Persian Art, London,
1939, s. 1770-1774; Semra ÖGEL, Anadolu Selçuklularý’nýn Taþ Tezyînâtý,
Ankara, Türk Tarih Kurumu, 1987, s. 89-90.
1258) portali ve Konya Karatay Medresesi (m. 1251- 1252)
yazýlarý örgülü kûfî ve ma'kýlî yazý kullanýlmýþtýr. Kubbe
kasnaðýnda kullanýlan kûfî, o zamana kadar görülen
yazýlardan farklýlýk göstermektedir. Tercan, Mama Hatun
Kümbeti, Selçuklular’ýn bir kolu olan Saltuklular’dan kalma
17
HAT SAN’ATI
Resim 10- Ali b. Yahyâ Sûfi’nin Topkapý Sarayý Bâb-ý Hümâyûn üzerindeki celî sülüs Müsennâ kitabesi; Tuðra Sultan II. Mahmud’a ait olup, Hattat Râkým tarafýndan
çekilmiþtir.
ait olan bu yazýlarda, istifteki çizgi uyumu zamanýna göre
celî sülüse terk etmiþtir.50
dikkat çekici seviyededir.
Kûfî yazýnýn mimarî eserlerde kullanýmý Anadolu
1. 2. OSMANLI YAZI SANATI’NDA EKOLLER
Selçuklularý’na kadar devam etmiþ, Osmanlý’da Fatih devrine
kadar da zaman zaman süs unsuru olarak kullanýlmýþ,
Ýslâm yazý sanatý en hýzlý geliþmeyi Osmanlý hat
Fatih devrinden sonra kûfi yazý bu alanda yerini tamamen
50- Alparslan, Beþerî Bilimler Dergisi, 2-3.
18
HAT SAN’ATI
Resim 11- Hattat Þeyh Hamdullah tarafýndan celî sülüs hatla yazýlan Ýstanbul Davud Paþa Camii kitâbesi.
mektebinde yaþamýþtýr. Özellikle Fatih Sultan Mehmed
halâvetini görmek mümkündür. Bâb-ý hümâyun
döneminden itibaren, yazý sanatýnda ekoller geliþmiþ ve
kitabelerinin istifi çok girift ve baþarýlýdýr; özellikle müsennâ
yaklaþýk her yüz yýlda bir geliþme yaþanmýþtýr.
âyet, istif olarak mükemmeldir.
Osmanlý döneminde yazýda görülen ilk ciddi geliþme
Müsennâ yazýnýn alt kýsmýnda bulunan tarih kitâbesi,
hattat Yahya Sûfi51 ve oðlu Ali b. Yahya Sûfi52 ile görülür.
girift istifi ve devrine göre harflerin yapýlarýndaki güzellik
Yahya Sûfi’nin Fatih Camii avlu pencerelerinde iç ve dýþ
dikkat çekmektedir. Kitabe harf yapýsý ve istifi ile bütünüyle
kýsmýnda bulunan yazýlar incelendiðinde, harflerin hareke
deðerlendirildiðinde, Râkým öncesi mükemmel bir örnek
ve süs iþaretlerinden arýndýrýlmýþ hâli göze çarpar. Ancak
olarak kabul edilebilir. Ayný dönemde sülüs ve nesih
harflerde istenen olgunluk henüz yoktur. Harfler satýh
yazýda Yâkut el-Musta’sýmî üslûbu hâkimdir.
üzerine dengeli bir biçimde yayýlmýþ durumdadýr. Dik
Fatih döneminden sonra temelleri II. Bâyezid’in
harfler, özellikle Fatih Camii avlu pencereleri iç taraftaki
valiliði döneminde Amasya’da atýlan aklâm-ý sitte’deki
yazýlarda uzunca ve hâlâ küt bir haldedir. Bu dönemin
uyanýþ, II. Bâyezid’in padiþah olmasý ve Þeyh Hamdullah’ýn
belirgin bir özelliði, dik harflerin üzerinde satýr halinde kûfi
Ýstanbul’a gelmesiyle hýz kazanmýþ ve aklâm-ý sitte’de
yazý bulunmaktadýr. Ayný özelliði, hattatý belli olmayan
yeni bir devre baþlamýþtýr. Bu dönemde özellikle sülüs ve
Çinili Köþk yazýlarýnda da görmekteyiz. Yalnýz burada üst
nesih yazý büyük bir geliþme dönemine girmiþtir.
kýsýmda bulunan yazýlar muhakkak hattý iledir. 53
1. 2. 1. Þeyh Hamdullah Hayatý ve Ekolü
Ali b. Yahyâ Sûfi’nin yazýlarý, Fatih Camii kitabesinde
Osmanlý Hat Ekolü’nün kurucusu olan Þeyh
harfler satýra nisbeten yayýlmakla beraber, dik harflerin
yer yer kümelendiði görülmektedir. Kitabe hareke çok
51- Yahya Sûfî: Edirnelidir. Abdullah Sayrafî’yi taklit etmiþtir. 882/1477’de vefat
etmiþtir. Fatih Camii þadýrvanlý avlusunda pencere üstü Fatiha sûresi
kendisinindir. (bkz. Nefeszâde, 46; Suyolcuzâde, 43; Mustakimzâde, 583584; Ekrem Hakký AYVERDÝ, Fatih Devri Hattatlarý, 49-50; Rado, 46.)
52- Ali b. Yahya Sûfî: Yahya Sûfî’nin oðludur. Fatih devri hattatlarýndan olup
özellikle celî sülüs ve müsennâ yazýda üstat idi. Celî sülüs’te açtýðý çýðýr
Râkým’a kadar devam etmiþtir. Yazýlarýnda harflerin tenâsübü, terkibin
mükemmeliyeti ve harflerin satýra diziliþteki baþarýsý, hemen fark edilir.
(bkz. Nefeszâde, 47; Suyolcuzâde, 83; Mustakimzâde, 333; Ayverdi, a. g. e.,
16-21; Rado, 46.)
53- Fatih Camii ve Çinili Köþk yazýlarý için bkz. Tahsin Öz, Topkapý Sarayý’nda
Fatih Sultan Mehmet II.’ye Ait Eserler. Ankara, Türk Tarih Kurumu, 1953,
s. 13-15 (Resim 27) ; Abdülhamit Tüfekçioðlu, Erken Devir Osmanlý
Mimarîsinde Yazý, Ankara, Kültür Bakanlýðý, s. 360-363.
54- Hicr Sûresi, 45-48.
55- Saff Sûresi, 13.
56- Alparslan, Beþerî Bilimler, 7; (Kitâbeler ve okunuþlarý ile ilgili bkz. Abdurrahman
az, tezyinî iþaretler ise yok denecek kadardýr. Bu kitabede
baþarýlý olmasa da istif denemesine giriþilmiþtir.
Ali Sûfî’nin, sekiz yýl sonra yazdýðý, Topkapý Sarayý
Bâb-ý hümâyun kitabesi, kitabe üstü müsennâ âyet,54
sað kapý yuvasýndaki âyet55 ile sol kapý yuvasýndaki
“ketebe” yazýlarý þüphesiz Râkým’a kadar celî sülüsün en
güzel örnekleri olarak kabul edilmektedir.56 Bu kitabelerde,
harf yapýsý olarak çok mükemmel bir seviye yakalanmýþtýr.
Fatih Camii kitabesine göre harflerde kalem hakkýnýn
19
HAT SAN’ATI
Resim 12- Hattat Þeyh Hamdullah tarafýndan nesih hatla yazýlan Kur’an-ý Kerîm. (TSMK-YG 913)
20
HAT SAN’ATI
Resim 13- Hattat Þeyh Hamdullah tarafýndan celî sülüs hatla yazýlan Ýstanbul Sultanahmed Fîruzaða Camii kitâbesi.
Hamdullah, 1429 yýlýnda Amasya’da dünyaya geldi. Babasý,
ekolündeki öncülüðünden dolayý kendisine “kýblettü’l-
Buhâra Türklerinden olan ve Amasya’ya göç eden Mustafa
küttâb, hattatlarýn öncüsü”; “kýdvetü ehli’l-hatt, hattatlarýn
Dede’dir. Babasý ayný zamanda Sühreverdiyye tarikatinin
baþý” gibi sýfatlar verilmiþtir.57
þeyhidir. Þeyh Hamdullah, imzalarýnda daima babasýna
Þeyh Hamdullah Amasya’da ilim tahsili yanýnda,
izafeten “ibnu’þ-þeyh” sýfatýný kullanmýþtýr. Þeyh
Hayreddin Mar’aþî’den Yâkut yolunda aklâm-ý sitte’yi meþk
Hamdullah’ýn isminin baþýnda bulunan þeyh sýfatý, Okçuluk
etmiþtir.58 Yâkut el-Musta’sýmî yazýlarý üzerinde uzun
Tekkesi Þeyhi olduðundan verilmiþtir. Osmanlý yazý
süren çalýþmalar yaptý. Þeyh Hamdullah yazýlarý incelendiði
zaman, Yâkut harflerinin en güzellerini alarak ekolünü
oluþturduðu görülür.59
Amasya’da vali olan II. Bayezid ile dostluk kurdu
ve ona hat dersleri verdi. II. Bayezid tahta çýktýktan kýsa
bir süre sonra Þeyh de Ýstanbul’a gelerek Saray’a intisap
etti. Þeyh’in sanat hayatýndaki gerçek terakkî Ýstanbul’a
geliþinden sonra baþlamýþtýr.60 Padiþah kendisine, yazý
yazarken hokkasýný tutacak kadar ilgi göstermiþ ve kendisini
devamlý desteklemiþtir.
Þeyh Hamdullah’ýn kaynaklarda, ömrü boyunca 47
Kur’ân-ý Kerîm, sayýsýz en’âm ve Kur’an cüzü yazdýðý
kaydedilmiþtir. Ýstanbul Bâyezid, Sultanahmed Firuzaða,
Davud Paþa Edirne Bâyezid Camii celî sülüs kitabeleri Þeyh
ÞEREF, “Topkapý Sarayý Humâyunu”, TOEM, 1 Kanûn-i evvel 1326, cüz, 5, s.
174; Ekrem Hakký AYVERDÝ, Fatih Devri Mimarîsi, Ýstanbul Fetih Cemiyeti
Neþriyatý, Ýstanbul, 1953, s. 143, 146, 150, 303, 310, 315.)
57- Süleyman Sa'deddin, Tuhfe-i Hattâtîn, Ýstanbul, Türk Tarih Encümeni Külliyatý,
1928, s. 185
58- Tuhfe-i Hattâtîn, 58; Melek Celâl. Þeyh Hamdullah. Ýstanbul, 1948, s. 6; M.
Uður Derman. Ýslâm Kültür Mirâsýnda Hat San’atý, Ýstanbul, IRCICA, 1992, s.
191; Muhittin Serin. Hattat Þeyh Hamdullah. Ýstanbul, Kubbealtý Neþriyâtý,
1992, s. 28
59- Serin, Þeyh Hamdullah, 28
60- Derman, ÝKMHS, 191
Resim 14- Þeyh Hamdullah’ýn Karacaahmed 8. adada bulunan Kabir Kitabesi.
21
HAT SAN’ATI
Hamdullah hattý iledir.61
Sultan II. Bâyezid, Þeyh Hamdullah’tan Yâkut üslûbu
dýþýnda bir tavýr geliþtirmesini arzu etmiþ, ayrýca kendisine
Saray hazinesinde bulunan Yâkut yazýlarýný vermiþtir. Uzun
araþtýrmalardan sonra Þeyh, Yâkut’un yazýlarýndan seçmeler
yaparak Osmanlý Hat Mektebi’nin temellerini atmýþtýr.62
Þeyh Hamdullah ile birlikte Mushaf yazýmýnda
reyhâni hat yerine nesih yazý kullanýlmýþtýr. Yâkut
mektebinde Mushaf kitabetinde aklâm-ý sitte’nin karýþýk
olarak kullanýmý da terk edilerek sadece nesih yazýya
öncelik verilmiþtir.
Aklâm-ý sitte, Þeyh Hamdullah mektebi ile olgunluk
kazanmýþ, koltuklu kýt’a yazýmý da Þeyh Hamdullah ile
baþlamýþtýr. Þeyh Hamdullah nesih yazýda, Yâkut’taki
durgunluk ve donukluðu kaldýrarak, canlýlýk ve kývraklýk
getirmiþtir. Harflerin yapýsýna büyük deðiþiklik getirmiþ,
harflerin satýra oturuþu düzelmiþtir. Hareke ve harfler
birbirleri ile uyumlu hâle gelmiþlerdir. Yazý bütünüyle
uyumlu bir hüviyet kazanmýþtýr.63
Þeyh Hamdullah mektebinde aklâm-ý sitte’de
gösterilen baþarý, maalesef celîde gösterilememiþtir. Harfler
Resim 15- Hattat Karahisari hattýyla sülüs karalama.
hâlâ küt ve basit, istif de karýþýktýr. Yine de celi ile yazdýðý
giyimli, nur yüzlü, Arapça ve Farsça’ya vâkýf, üç dille þiir
kitabeler, celi sülüs yazýnýn tarihi geliþimi içerinde önemli
söyleyebilecek kadar kültürlü bir zat olduðundan bahsedilir.
bir yere sahiptir.
Çocuðu olmadýðýndan, yazý talebesi ve kendinden sonra
yolunu devam ettiren Hasan Çelebi’yi evlatlýk almýþtýr. H.
1520 yýlýnda vefat eden Þeyh Hamdullah’ýn cenâze
963/ 1556 yýlýnda doksan yaþlarý civarýnda vefat etmiþ,
namazýný, devrin Þeyhülislâmý Zenbilli Ali Efendi Ayasofya
Sütlüce’de Ýshak Cemâleddin Halvetî’nin yanýna
Camii’nde kýldýrmýþtýr. Þeyh Hamdullah, Üsküdar
gömülmüþtür.64
Karacaahmed Mezarlýðý’na defnedilmiþtir. Kabri hâlâ ziyaret
Þeyh Hamdullah’tan sonra Kanuni döneminde hattat
edilmektedir.
Karahisâri tarafýndan Yâkut ekolüne dönüþ görülmüþtür.
1. 2. 2. Hattat Ahmed Karahisâri ve Ekolü
Karahisâri, aklâm-ý sitte’de Yâkut ekolüne yeni bir güzellik
Doðum tarihi kesin olarak bilinmeyen Ahmed
kazandýrmýþtýr. Fakat, geliþen Þeyh ekolü karþýsýnda
Þemseddin Karahisâri’nin, Afyon’da doðduðu imzalarýndan
tutunamayarak kendisinden bir nesil sonra terkedilmiþtir.
anlaþýlmaktadýr. Yazýlarýna attýðý imzalarýnda Esedullâhi
61- Muhittin Serin, Þeyh’in 30 Mushaf, 50 En’am-ý þerîf ve cüz, 121 murakaa
ve kýt’a, 8 ilmî eser ve altý duâ mecmuasýný tespit etmiþtir. Bkz. Serin, Þeyh
Hamdullah, 79-186.
62- Konu ile ilgili daha geniþ bilgi için bkz. Nefeszâde Ýbrahim Efendi. Gülzâr-ý
Savâb, Ýstanbul, Güzel Sanatlar Akademisi Neþriyatý, 1939, s. 48; Tuhfe-i
Hattâtîn, 185-186; Melek Celâl, Þeyh Hamdullah, 9.
63- Yâkût yazýsý ile Þeyh Hamdullah yazýsýnýn geniþ mukayesesi için bkz. Serin,
Þeyh Hamdullah, 36-42
64- Ahmed Karahisârî’nin hayatýyla ilgili daha geniþ bilgi için bkz. Menâkýb-ý
Hünerverân, 25; Nefeszâde, 59-60; Suyolcuzâde, 9-10; Habib, Hat ve Hattâtân,
84-86; A. Süheyl ÜNVER, Hattat Ahmet Karahisari, Ýstanbul, 1964, 13 s.+ 7
Kirmâni’nin talebesi olduðunu kaydetmiþtir. Esedullahi
Kirmâni, Yâkut ekolüne baðlý bir hattattýr.
Karahisâri, Þeyh Hamdullah’ýn yazý talebelerinden
Ýshak Cemâleddin Halvetî’ye intisab ederek tasavvuf yoluna
da girmiþtir. Kaynaklarda uzun boylu, zayýf yapýlý ve temiz
22
HAT SAN’ATI
Resim 16- Hattat Karahisari tarafýndan muhakkak ve reyhani hatlarýyla yazýlan mushaf. (TSMK-H.5)
Karahisâri’nin özellikle celî sülüste terkip kabiliyeti
yazýda istif ve terkip bakýmýndan Þeyh Hamdullah’tan
vardýr. Þeyh Hamdullah’da harf mükemmeliyeti yanýnda
ileridir.65
Karahisâri’deki terkip mükemmeliyeti de olsaydý, Râkým’la
65- Ali ALPARSLAN. Osmanlý Hat Sanatý Tarihi, Ýstanbul, Yapý Kredi Yayýnlarý,
1999, s. 56.
yakalanan geliþme daha erken olabilirdi. Karahisâri, celî
23
HAT SAN’ATI
Resim 17- Kaynaklarda, inþâ edildiðinde Karahisârî tarafýndan yazýldýðý bahsedilen Süleymaniye Camii kubbe yazýsý, Sultan Abdülmecid zamanýndaki Fossati tamirinde
Hattat Abdülfettah Efendi’ye yazdýrýlmýþtýr. Resimde görülen kubbe yazýsý Hattat Abdülfettah Efendi’ye aittir.
Resim 18- Hattat Karahisârî talebesi Hasan Çelebi tarafýndan celî sülüs hat ile yazýlan Süleymaniye Camii kitâbesi.
Karahisari’nin müze, kütüphane ve özel
harflerdeki metin tavýrlar dikkat çekmektedir.67 Topkapý
koleksiyonlarda eserleri mevcuttur. Kaynaklara göre
Sarayý Kütüphânesi Hýrka-i Saadet Dairesi’nde 5 numarada
Süleymaniye Camii kubbe yazýsý ve külliyenin mutfak
kayýtlý büyük boy Mushaf onun sanatýný aksettiren önemli
yazýsý Karahisârî’nindir. Fakat, Süleymaniye kubbe yazýsý
66- Süleymâniye Camii yazýlarý için bkz. M. Uður Derman, “Süleymaniye
Camii’nde Hat Sanatý”, Mimarî Mirasýn Bugünü. Ýstanbul, IRCICA, 1996, S.
303-305.
67- Karahisâri’nin bu eseri için bkz. Alparslan, Osmanlý Hat Sanatý Tarihi, 56;
ayný eserde (s. 56) Karahisâri’nin sanatý için yazýlan þu satýrlar dikkat
çekicidir: “… Ahmed Karahisârî, aklâm-ý sitte’de Yâkut-ý Musta’sýmî ekolünü,
Ýstanbul’da yeniden, fakat ondan kat kat güzel bir noktaya ulaþtýrarak
yaþatan ve onu lâyýkýyla temsil eden büyük bir sanatkâdýr. Bu yüzden,
onun sanatýný temsil ettiði ekolün estetik anlayýþý içinde mütâlaa etmek
îcâb eder. Sülüs yazýlarýnda ciddî ve azametli; muhakkak yazýlarýnda da
âbidevî bir duruþ ve görünüþ sezilir. Hattâ sülüs ve celî yazýda istif ve
terkip bakýmýndan Þeyh Hamdullah’tan ileridedir.
Fossati’nin XIX. asýrdaki restorasyonunda hattat Abdülfettah
Efendi tarafýndan, Râkým üslûbunda yeniden yazýlmýþtýr.66
Ýstanbul Türk- Ýslâm Eserleri Müzesi’nde bulunan
bir En’am’daki müselsel besmele ve kûfi kompozisyon
Karahisâri’nin sanattaki farklý konumuna iþaret etmektedir.
Özellikle müselsel besmeledeki duruþ güzelliðiyle birlikte
24
HAT SAN’ATI
Resim 19- Hattat Hâfýz Osman Efendi’ye ait sülüs nesih bir kýt’a. (TSMK-GY 146 6a)
bir þâheserdir.68 Kaynaklarda, Sinan Türbesi yazýlarý
Hâfýz Osman Efendi, Þeyh Hamdullah yazý ekolünün
Karahisârî’ye atfedilirse de tarih olarak mümkün deðildir.
incelîklerini öðrenmek için Nefeszâde Seyyid Ýsmâil
Zira, Sinan, Karahisârî’den 32 yýl sonra vefat etmiþtir. Kezâ,
Efendi’den71 yeniden meþke baþladý. Bu meþkle, Þeyh
Piyale Paþa Camii kapýlarý dýþýndaki yazýlarýn da Karahisârî’ye
vadisinin bütün özelliklerini öðrendi ve h. 1090/1678’den
ait olmasý mümkün deðildir. Zira, bu cami hattatýn
68- Bu Kur’an’ýn Kültür Bakanlýðý tarafýndan 2000 ve 2003 yýlý olmak üzere iki
defa týpký basýmý yapýlmýþtýr.
69- Tarihte hattat olarak adý geçen üç Derviþ Ali vardýr. Bunlar sýrasýyla; I. Derviþ
Ali (ö. 1084/1673) ünlü hattat Hâfýz Osman (1642-1698)’ýn hocasýdýr. (bkz.
Suyolcuzâde Mehmed Necib, Devhatü’l-Küttâb, Ýstanbul, Güzel Sanatlar
Akademisi, 1942, s. 49; Müstakimzâde, 336; Derman, DÝA, IX, 191, 192); II.
Derviþ Ali (ö. 1128/1716), I. Derviþ Ali’den ayýrmak için “Anbârizâde” veya
“Ýmam Derviþ Ali” diye de bilinir. (bkz. Suyolcuzâde, 50; Mustakimzâde,
338; Rado, 123; Derman, DÝA, IX, 192); III. Derviþ Ali (ö. 1200/1786), Hüseyin
Hablî’nin talebesidir. Kalenderhâne Camii imam-hatipliðini de yaptý. Râkým
kendisinden meþketmiþtir. Râkým’ýn bir devir nesih yazýlarý kendisine
benzer. (bkz. Mustakimzâde, 340; Derman, DÝA, IX, 192-193.)
70- Suyolcuzâde Mustafa Eyyûbi: H. 1028/1619 tarihinde dünyaya geldi. Eyüp’te
doðduðu için “Eyyûbî”, Suyolcu Ömer Aða’nýn oðlu olduðu için de
“Suyolcuzâde” lâkabýyla anýlmaktadýr. Davhatü’l-küttâb müellifi Suyolcuzâde
Mehmed Necîb Efendi’nin büyükbabasýdýr. Baþlangýçta Dede ismiyle bilinen
bir hattattan ders almýþtýr. Bu zâtýn vefatý ile I. Derviþ Ali’den aklâm-ý sitte
meþkederek icâzetnâme almýþtýr. Sultan IV. Mehmed devrinin seçkin
hattatlarýndandýr. Suyolcuzâde, Þeyh Hamdullah Mektebi’nin son halkasý
olarak kabul edilir; zîra yetiþtirdiði Hâfýz Osman yeni bir mektebin sahibi
olmuþtur. Yetiþtirdiði en önemli talebeleri; Hâfýz Osman (1642-1698),
Hocazâde Mehmed (ö. 1695), Câbizâde Abdullah (ö. 1736)’týr. Elli kadar
mushaf, yüz kadar en’am yazdýðý rivâyet olunur. 1097/1686 tarihinde vefat
ederek Eyüpsultan’da topraða verildi. Mezarý tahrip olunca, mezartaþý
kitâbesi Ýstanbul Türk ve Ýslâm Eserleri Müzesi’nde muhafaza altýna alýndý.
Daha geniþ bilgi için bkz: Suyolcuzâde, 73; Mustakimzâde, 536-537; M. Uður
Derman, “Hattat Suyolcuzâde Eyyûbî, Mustafa Efendi”, Yeþilay, sy. 413
(Nisan 1968) s. 18-20; Rado, 104; Alparslan, Osmanlý Hat Sanatý Tarihi, ;
Dere, Hâfýz Osman Efendi, Yüksek Lisans Tezi.
71- Nefeszâde Ýsmail Efendi: Ýstanbulludur; Nefeszâde olarak bilinir. “Gülzâr-ý
Savâb” müellifi Nefeszâde Seyyid Ýbrahim Efendi’nin akrabasýdýr. Sülüs ve
nesih yazýyý Halid Erzurûmî’den meþketmiþtir. Þeyh Hamdullah vâdisinde
vefatýndan 21 yýl sonra yapýlmýþtýr.
Talebeleri arasýnda Hasan Çelebi (ö. 1594’ten sonra),
Ferhad Paþa (ö. 1574) ve Derviþ Mehmed (ö. 1591) sayýlabilir.
1. 2. 3. Hattat Hâfýz Osman Efendi ve Ekolü
Hattat Hâfýz Osman Efendi h. 1052/1642 yýlýnda
Ýstanbul Haseki’de dünyaya gelmiþtir. Babasý, Haseki Sultan
Camii müezzini Ali Efendi’dir. Küçük yaþta Kur’ân-ý Kerim’i
ezberlediði için kendisine “hâfýz” lakabý verilmiþtir. Köprülü
Fâzýl Ahmed Paþa (1637-1691) himâyesinde öðrenim
görmüþ ve bu esnada yazýya ilgi duymuþtur. Yazýyý, önce
I. Derviþ Ali’den69 meþk etmiþtir. Derviþ Ali, o sýralar çok
yaþlý olduðundan, bu kabiliyetli genci, önde gelen
talebelerinden olan Suyolcuzâde Mustafa Eyyûbi Efendi’ye70
gönderdi. Hâfýz Osman, Suyolcuzâde’ den h. 1070/1686
tarihinde, on sekiz yaþýnda icâzet aldý.
25
HAT SAN’ATI
Resim 20- Hattat Hâfýz Osman Efendi’nin ilk hocasý I. Derviþ Ali’nin sülüs nesih bir kýt’asý.
sonra tamamen Þeyh Hamdullah üslûbunda yazmaya
geçiren Hâfýz Osman, tedavi sonucu rahatsýzlýðý hafif
baþladý. Þeyh Hamdullah üslûbunu elde etmek için, onun
geçirmiþ, fakat bu durum yazýlarýna olumsuz tesirde
eserlerini tetkik ettiði gibi, Saray’da bulunan bir Þeyh
bulunmuþtur.76 Hastalýðý esnasýnda, kalem açma hizmetini
mushafýný da takliden yazmýþtýr.72 Sultan II. Mustafa, Hâfýz
talebesi Çinicizâde Abdurrahman Efendi77 görmüþtür.78
Osman Efendi’ye çok hürmet gösterir; yazý yazarken
Ömrünün sonlarýnda Silahtar’da oturmuþtur.
hokkasýný tutardý. Bir ders esnasýnda Padiþah “Artýk Hâfýz
Hâfýz Osman Efendi, genç denilebilecek bir yaþta,
Osman gibi bir hattat yetiþmez” deyince, Hâfýz Osman
elli sekiz yaþýnda 29 Cemâziyelevvel 1110/ 3 Aralýk 1698
Efendi’nin “Efendimiz gibi hocasýna hokka tutan padiþahlar
tarihinde vefat etmiþtir. Kabri, Kocamustafapaþa Sümbül
geldikçe, daha çok Hâfýz Osman’lar yetiþir hünkârým”
Efendi Camii haziresindedir.
cevabýný verdiði çok meþhurdur.73
1. 2. 3. 1. San’atý
Bir gün hocasý Suyolcuzâde ile Sadrazam Fâzýl
Ahmed Paþa (1635-1676)’nýn bulunduðu bir mecliste
Hâfýz Osman Efendi kendi üslûbunu yakalamak için
sadrazam, Hâfýz Osman’dan bir Mushaf yazmasýný ister;
önce, Þeyh vadisinde yazan bu mektebin önemli isimleri
bu arada hocasýnýn kim olduðunu sorar. Hâfýz Osman,
I. Derviþ Ali, Suyolcuzâde Mustafa Eyyûbi ve Nefeszâde
hocasý Suyolcuzâde’yi iþaret ederek “Efendi hazretlerinden
Ýsmail Efendi’den ders almýþ; Þeyh yazýlarý üzerinde uzun
me’zûnum” cevabýný verir. Bu cevaptan çok mütehassis
çalýþmalarda bulunmuþtur. Hâfýz Osman yazýlarýnda bulunan
olan Suyolcuzâde, dýþarý çýktýklarýnda talebesinin alnýndan
özellikler yer yer Þeyh Hamdullah yazýlarýnda mevcuttur.
öper ve ona hayýr dua eder.74 Yine karlý bir kýþ günü,
Hâfýz’ýn yaptýðý bu özelliklerin yazýlarýnda karar bulmasýdýr.
Haseki’den Eyüpsultan’a yalýnayak derse gitmesi, hocasýnýn
rakipsiz olduðu bilinmektedir. H. 1090/1679 tarihinde vefat etmiþtir. Bkz.
Tuhfe-i Hattâtîn, 129; Rado, 102.
72- M. Uður Derman, “Hâfýz Osman”, DÝA, c. XV, s. 99
73- Derman, DÝA, 98
74- Tuhfe-i Hattâtîn, 301-302.
75- Tuhfe-i Hattâtîn, 302.
76- Tuhfe-i Hattâtîn, 303
77- Çinicizâde Abdurrahman Efendi: Ýstanbulludur. Sülüs ve nesih yazýyý Ramazan
Efendi’den öðrenmiþ ve ondan icâzet almýþtýr. Gubârî yazý yazmýþtýr.
Padiþahýn mevlidhanlýðýný yapmýþtýr. Derviþ tabiatlý olduðu rivayet edilir.
H. 1137/1724 yýlýnda vefat etmiþtir. Tuhfe-i hattâtîn, 253-254; Çýð, Hattat
Hâfýz Osman Efendi, 7; Rado, 131.
78- Tuhfe-i Hattâtîn, 303
takdir ve sevgisini kazanmasýna vesile olmuþtur. Aðakapýlý
Ýsmail Efendi’nin “Hüsn-i hattý biz bildik, Osman Efendimiz
yazdý” sözü çok meþhur olmuþtur.75
Sünbüliye tarikatine intisablý olan Hâfýz Osman,
Sümbül Efendi Dergâhý þeyhi Seyyid Alaaddin Efendi’den
mânevi eðitim almýþtýr. Ölümünden üç yýl kadar önce felç
26
HAT SAN’ATI
Resim 21- Hattat Hâfýz Osman hattýyla bir hilye-i þerif, (Sadberk Haným Müzesi 11671 Y12).
Padiþah hattatý olunca, Þeyh üslûbunu daha iyi elde
ulaþtýrmýþtýr. Þeyh Hamdullah’tan Hâfýz Osman’a kadar
edebilmek maksadýyla, Topkapý Sarayý’nda bulunan Þeyh
gelen hoca silsilesi þöyledir: Þeyh Hamdullah, Þükrullah
Hamdullah mushafýndan taklid sahifeler yazmýþtýr. Bir
Halîfe, Pir Mehmed Dede, Hasan Üsküdâri, Halid Erzurûmi,
manada, klâsik yoldan, Þeyh Hamdullah yolundan
II. Derviþ Ali ve Mustafa Eyyûbi.79
ayrýlmadan sülüs ve nesih yazýyý kemâl noktasýna
79- A. Süheyl Ünver. Hattat Hâfýz Osman, Ýstanbul, 1967, s. 7
27
HAT SAN’ATI
Resim 22- Hattat Hâfýz Osman hattýyla nesih En’am-ý Þerîf (Ömer Faruk Dere Fotoðraf Arþivi).
Hâfýz Osman ile Þeyh Hamdullah yazýlarý
düþürülerek harfe hareket verilmiþtir.
karþýlaþtýrýldýðýnda þunlar söylenebilir:80
7- Hâfýz Osman, ortada ve sonda yazýlan “ayýn”
harfinin ortasýný devamlý kapalý yazmýþtýr.
1- Dik harfler devamlý olarak satýra yarým nokta
sola meyilli yazýlmýþtýr.
8- Hâfýz Osman’da “vav”, “fe” ve “kaf” harflerinin
baþ kýsmý öne eðik durumdadýr.
2- “Rý” ve “vav” gibi bülbül týrnaðý bulunan harflerin
týrnaklarýnýn yukarý olan aþýrý meyilleri törpülenmiþtir.
9- Þeyh Hamdullah keþîdeyi çok kullanmýþken,
3- Ayýn harfinin baþ kýsmýnýn sola olan düþüklüðü
Hâfýz fazlaca kullanmamýþtýr.
düzeltilmiþtir.
10- Þeyh Hamdullah nesih yazýda kapalý cezm hiç
4- Lafza-i celâl’de sondaki “he” harfi küçüldüðü
kullanmamýþtýr.
gibi, “he” harfinden önceki “lam” harfinin açýklýðý artmýþ
11- Hâfýz Osman harfleri, Þeyh Hamdullah harflerine
ve yukarý çýkýþ daha narin bir hâl almýþtýr.
nazaran daha küçüktür.
5- Ýsm-i Nebi yazýmýnda “ha” harfinden “mim”
Hâfýz Osman Efendi, sanat vadisinde ilerleyiþ
harfine geçiþte Þeyh’te bulunan açýklýk Hâfýz’da kapanmýþ,
serüvenini bizzat kendisi kaleme almýþtýr. Burada, Þeyh
ikinci mim harfi de küçülerek, isim daha narin bir hâl
Hamdullah’a olan hayranlýðýný ve çalýþma gayretini
kazanmýþtýr.
6- “Sin” harfinin ikinci dendaný yarým cezim aþaðý
80- Daha geniþ bilgi için bkz. Dere, Hâfýz Osman Efendi, 38-50.
28
HAT SAN’ATI
Resim 23- Hattat Hâfýz Osman hattýyla sülüs nesih bir kýt’a. (TÝEM, 2469)
görmekteyiz. Hâfýz Osman’ýn nesih hatla yazdýðý ve Topkapý
Allah’ýn kullarýnýn en zayýfý ve bu isme en az lâyýk
Sarayý’nda olan bu belge Arapçadýr ve tercümesi þöyledir:
olana Kur’an hâfýzý Osman”81
“Benim yazýma dikkatlice ve insafla bakan kiþi!
Hattat Hâfýz Osman Efendi, sülüs, nesih, muhakkak,
Allah binlerce, binlerle merhamet etsin. Þunu bil ki ben,
reyhâni ve tevkiî (rikaa) yazý çeþitleriyle eser vermiþtir.
ilâhi lütûflara mahzar olmuþ ve ‘Ýbnu’þ-þeyh’ olarak bilinen
Sülüs’leri, ileride celî sülüste büyük atýlým yapacak olan
Hamdullah’ýn zamanýna ulaþamadým. Onun yanýna gidip
Mustafa Râkým (1758-1826)’a örnek olan Hâfýz Osman, celî
gelerek bu güzel san’atý nasýl öðrettiðini göremedim. Onun
sülüsle de eser vermiþtir.82 Bugün, kolaylýkla görülebilecek
terbiyesinden geçme mertebesine de nâil olamadým. Fakat
Üsküdar Doðancýlar Þehit Süleyman Paþa Camii çeþmesi
birçok latîf kýt’asýný toplayarak onlar üzerinde mütâlaalar
kitabesi ile Karacaahmed Mezarlýðý’nda Siyavuþ Paþa
yaptým ve ondan nakiller yapmaya kendimi mecbur
mezartaþý Hâfýz Osman’ýndýr.83
gördüm. Gece gündüz çalýþarak, sonsuz ilim ve kudret
Hâfýz Osman’ýn sanatýnýn en parlak yýllarý 1678-
sahibi olan Allah’ýn yardýmý ile bu seviyeye ulaþtým.
81- TSMK - EH. 2213; Ayrýca bkz. Dere, Hâfýz Osman Efendi, 27-28.
82- Hâfýz Osman’ýn, Hattat Mustafa Râkým’a tesiri hakkýnda geniþ bilgi için bkz.
Süleyman Berk. Hattat Mustafa Râkým Efendi, Ýstanbul, Kaynak Yayýnlarý,
2003, s. 85
83- Ýmzasý bulunmayan bu eserlerin Hâfýz Osman’a aidiyeti, üstad Necmeddin
Okyay’da bulunan yazma bir tarih kitabýndaki nottan naklen; M. Uður
Derman, Hâfýz Osman’ýn Yazý Sanatýmýzdaki Yeri”, Hayat Mecmuasý, sy. 52
(1967), s. 9
Allah’tan, ulaþamadýðým baþka derece ve merhalelere de
nâil kýlmasýný, en kalbî hislerimle niyâz ederim. Çünkü, bu
çalýþmalarým gençlik yýllarýmda olmuþtur. Þimdi ise zaman
þüphesiz, daha ileri safhalara ilerleme zamanýdýr.
29
HAT SAN’ATI
Resim 24- Hatat Hâfýz Osman Efendi’ye ait sülüs nesih bir kýt’a.
1688 yýllarý arasýdýr.84 Özellikle 1690 yýlýndan sonraki
Hâfýz Osman Efendi, Kur’ân-ý Kerim, En’âm-ý þerîf,
yazýlarýnda nesih harfleri küçülmüþ ve daha olgun bir hâl
Delâil-i hayrât, kýt’a, murakkaa, karalama, hilye ve kitabe
almýþtýr.85
þeklinde bir çok eser vermiþtir. Kaynaklarda, hayatý boyunca
yirmi beþ Kur’an yazdýðý kayýtlýdýr. Eserleri, Ýstanbul’da
Hâfýz Osman’ýn yazýda yeni üslûp oluþturmasýndan
Topkapý Sarayý Müzesi, Türk ve Ýslâm Eserleri Müzesi,
baþka, yaptýðý diðer önemli bir yenilik, Hilye-i þerif formu
Vakýflar Hat Sanatlarý Müzesi, Süleymaniye Kütüphanesi,
oluþturmasýdýr. Hz. Peygamber’in beþerî ve ahlâki vasýflarýnýn
Ýstanbul Arkeoloji Müzesi Kütüphanesi, Sadberk Haným
yazýyla anlatýlma þekli olan hilyenin, bugün de en çok
Müzesi, Sakýp Sabancý Müzesi, Bursa, Türk ve Ýslâm Eserleri
kullanýlan formu, ilk defa Hâfýz Osman tarafýndan
Müzesi, Ýstanbul Üniversitesi Kütüphanesi ve birçok özel
geliþtirilmiþtir.86 Baþmakam denilen kýsýmda “Besmele”,
koleksiyonda görülebilir.88
göbek kýsmýnda genellikle Hz. Ali rivayeti olan metin; bu
kýsmýn dört köþesinde Hulefâ-i râþidîn (Hz. Ebûbekir, Hz.
Hâfýz Osman yazýda birçok talebe yetiþtirmiþtir.
Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali) isimleri; göbek kýsmýnýn hemen
84- Derman, Ýslâm Kültür Mirâsýnda Hat San’atý, 199; a. mlf. P Sanat Dergisi,
142.
85- Ünver. Hattat Hâfýz Osman, 6.
86- M. Uður Derman. “Yazý San’atýmýzda Hilye-i Saadet”, Ýlgi, Yýl. 13, sy. 28
(Aralýk 1979), s. 35.
87- Hilye hakkýnda geniþ bilgi için bkz. Derman. “Yazý San’atýmýzda Hilye-i
Saadet”, Ýlgi, 32-39; M. Uður Derman. Türk Hat Sanatýnýn Þâheserleri. Ýstanbul,
Kültür Bakanlýðý, 1982, L. 49; Ali Yardým. Peygamberimiz’in Þemâili. Ýstanbul,
Damla Yayýnlarý, 1997, s. 55-60
88- Hâfýz Osman Efendi’nin talebeleri ve eserlerinin toplu listesi için bkz. Dere,
Hâfýz Osman Efendi, Talebeleri için s. 12-24, eserleri için s. 67-199.
altýnda Hz. Peygamberle ilgili bir âyet, alt kýsýmda da
göbekte yazýlý metnin devamý bulunacak þekilde tasarlanan
bu hilye formu, bugünkü bilgilerimize göre ilk defa Hâfýz
Osman tarafýndan tasarlanmýþtýr.87
30
HAT SAN’ATI
Resim 26- Hattat Ýsmail Zühdî Efendi’ye ait bir levha. (Özel Koleksiyon)
baþka, Eyüp Defterdar’da Þah Sultan Türbesi’ndeki celî
yazýlar,95 Ortaköy sýrtlarýnda talebesinden Þânizâde Atâullah
Resim 25- Hatat Hâfýz Osman En’am’ýndan bir sahife. (Özel Koleksiyon)
Efendi’nin yaptýrdýðý çeþmenin h. 1198/1784 tarihli celî
Bunlarýn içinde en çok tanýnanlarý, Yedikuleli Seyyid
kitâbesi96 ile Fatih Niþancý Camii haziresinde h. 1219/1804
Abdullah Efendi, Rodosizâde Abdullah Efendi, Ýkinci Derviþ
tarihli Hatice Haným mezartaþý kitâbesi, Ýsmail Zühdî ‘nin
Ali, Hasan-ý
Üsküdâri’dir.89
önemli eserlerindendir.
1. 2. 4. Ýsmail Zühdî Efendi ve Ekolü
1 Þevval 1221/12 Aralýk 1806 tarihinde vefat eden
Ýsmâil Zühdî, Edirnekapý mezarlýðýna defnedildi. Kabir
Ordu’ya baðlý Ünye kazasýnda dünyaya geldi. Doðum
89- Hâfýz Osman Efendi’nin talebelerinin toplu listesi ve hayat hikayeleri için
bkz. Dere, Hâfýz Osman Efendi, 12-24.
90- M. Uður Derman, “Hattat Ýsmail Zühdî Efendi”, Hayat Mecmuasý, sy. 49 (27
Kasým 1969), s. 26; a. mlf. “Ýsmail Zühdü, Yeni” Türkiye Diyanet Vakfý Ýslâm
Ansiklopedisi (DÝA), Ýstanbul, Türkiye Diyanet Vakfý, 2001, s. 125
91- Ahmed Hýfzý Efendi’nin hayatý için bkz. Mustakimzâde Süleyman Sadedin
Efendi, Tuhfe-i Hattâtîn, Ýstanbul, Türk Tarih Encümeni Külliyatý, 1928, s.
86-87; Rado, Türk Hattatlarý, 169; Devhatü’l-Küttâb, 43; Derman, ÝKMHS,
203
92- Ýbnülemin, 472; A.Süheyl Ünver. Hattat Ýsmail Zühdü Efendi, Ýstanbul 50
San’at Sever Serisi, 1, 1953, s. 1; Derman, Hayat Mecmuasý, sy. 49 (27Kasým
1969), s. 26; a. mlf. , ÝKMHS, 204; a.mlf. , DÝA, s. 125; Bu kaynaklardan Son
Hattatlar s. 472’de ve Derman, ÝKMHS, 204’de 1180/1766 yýlýnda icazet
aldýðý belirtilmesine raðmen, Derman, DÝA, 125’te bunun zaman olarak
mümkün olamayacaðý belirtilmiþtir. Zira, belirtilen tarihten üç yýl sonra
1183 tarihinde Ýsmail Zühdî, kardeþi Mustafa Râkým’a sülüs-nesih yazýdan
icazet vermiþtir; belirtilen tarihte Ýsmail Zühdî baþarýlý bir hattattýr. Yine M.
Uður Derman’ýn tespitiyle, en eski eseri 1175/1761 tarihini taþýdýðýndan,
bu tarihten evvel icâzet almýþ olmalýdýr.
93- Derman, Hayat Mecmuasý, 26; a. mlf. DÝA, s. 125.
94- Derman, Hayat Mecmuasý, 26
95- Eyüp Þahsultan Türbesi içerisinde bulunan paftalý celî sülüs yazýlarla ilgili
bkz. Süleyman Berk, “Eyüpsultan’da Celî Sülüs Kuþak Yazýlar”, Tarihi Kültürü
ve Sanatýyla V. Eyüpsultan Sempozyumu, 11-13 Mayýs 2001, s. 109-110
96- Bu çeþme ile ilgili bkz. Affan Egemen, Ýstanbul’un Çeþme ve Sebilleri,
Ýstanbul, Arýtan Yayýnlarý, 1993, s. 780-781; Berk, Hattat Mustafa Râkým
Efendi, 34.
tarihi belli deðildir. Genç yaþta, takriben 1750 yýllarýnda90
babasý Mehmed Kaptan tarafýndan Ýstanbul’a getirildi. Ýlim
tahsili yanýnda, Ahmed Hýfzý Efendi’den91 sülüs ve nesih
meþk etti. Bu arada Mehmed Emin isimli bir baþka hattattan
da istifade ederek icâzetini ve “Zühdî” mahlasýný aldý. Ýcâzeti
zamanýmýza kadar gelmediðinden hangi tarihte icâzetname
aldýðý bilinmemektedir.92 Kendisinden önce yaþamýþ ve
ayný ismi taþýyan hattat Ýsmail Zühdî (ö. 1144/1731)’den
ayýrt etmek için “Yeni”, “Ýkinci” ve Zühdî-i Sâni” olarak da
anýlmýþtýr.93
Sultan III. Mustafa devrinde Enderûn-i Hümâyun’a
yazý hocasý oldu, vefatýna kadar bu görevde kaldý.94 Kýrk
Mushaf, birçok hilye-i saadet, murakkaa, kýt’a ve levha
yazdý. Bugün, müze ve özel koleksiyonlardaki eserlerinden
31
HAT SAN’ATI
Resim 27- Hattat Ýsmail Zühdî Efendi’ye ait celî sülüs bir levha. Ýmza kýsmýnda “Veli Efendi Çayýrýnda” yazýldýðý belirtilmiþtir. (Türk Petrol Vakfý Koleksiyonu)
kitâbesi, talebesi ve kardeþi Mustafa Râkým (1758- 1826)
özelliði olmuþtur.98 Ýsmail Zühdî Efendi yazýdaki üslûbuyla
tarafýndan nazmedilip yazýldý. Kabri, hat meraklýlarýnca
kendinden sonra gelen hattatlarý derinden etkilemiþtir.
hâlâ ziyaret edilmektedir.
Vakit bulduðunda mesire yerlerine giden Ýsmail
Celî’de eski tarza baðlý olan Zühdî Efendi, sülüs ve
Zühdî Efendi, buralarda boþ durmamýþ ve yazdýðý kýtalarýn
nesih yazýlarýnda, Þeyh Hamdullah ve Hâfýz Osman’dan
altýna, mekânýn adýný da kaydetmiþtir. Veliefendi Çayýrý,
sonra harf ve kelimelere zarif bir görünüþ kazandýrmýþtýr.
Sâdâbâd, Yedikule Bostaný ve Çeþme Meydaný gibi
Sülüs ve nesih yazýlarýnda Hâfýz Osman yolunu en güzel
mahallerin isimlerini belirttiði yazýlarý bulunmaktadýr. Kuþ
þekilde, Ýsmâil Zühdî geliþtirmiþtir.
formu þeklinde besmele istifi, yaþadýðý devre göre yenilik
sayýlabilecek terkip ve tertipteki yazýsýdýr. 9 9
Hat sanatý tarihinde Ýsmail Zühdî Efendi’nin önemi,
özellikle sülüs ve nesih yazýda, Þeyh Hamdullah ve Hâfýz
Ýsmail Zühdî Efendi’nin yazmýþ olduðu sülüs nesih
Osman’dan sonra bir atýlým gerçekleþtirmiþ olmasýdýr.
bir murakkaa, yýllar sonra 1310 yýlý Ramazan’ýnda hattat
Kendisinden evvel yaþamýþ bu iki hattatýn eserleri üzerinde
Sâmi Efendi’nin eline geçmiþtir. Murakkaa üzerinde çalýþan
uzun süre çalýþýp tetkiklerde bulunduktan sonra, beðendiði
Sâmi Efendi, celî sülüste yeni bir döneme girmiþtir.100
harf ve kelimeleri seçerek, kendi üslûbunu ortaya
97- Ünver, 50 San’at Sever Serisi, 1; Derman, Hayat Mecmuasý, 26
98- Derman, DÝA, 126; a.mlf. Sabancý Koleksiyonu, 100.
99- Topkapý Sarayý Müzesi Güzel Yazýlar Bölümü 314/40 numarada olan ve
altýn mürekkebiyle iþlenen bu yazýnýn tarihi sehven h. 1013/1604 olarak
atýlmýþtýr. Bkz. Derman, Hayat Mecmuasý, 26; a. mlf. DÝA, 126
100- Bu murakkaanýn Sâmi Efendi’nin eline geçiþiyle ilgili daha geniþ bilgi için
bkz. M. Uður Derman, “Hattat Sâmi Efendi’nin Diþ Kirasý”, Hayat Tarih
Mecmuasý, sy. 12 (Ocak 1969), s. 20-22
koymuþtur.97 Fakat sülüs ve nesih yazýda üslûbu Hâfýz
Osman’a daha yakýndýr. Elinden tashihsiz harf çýkarmadaki
mahareti onu, hattatlar arasýnda öne çýkaran bir diðer
32
HAT SAN’ATI
Resim 28- Hattat Mustafa Râkým Efendi’nin Fatih Nakþýdil Türbesi avlu giriþ kapýsý üzerindeki celî sülüs kitâbesi.
Enderundaki yazý hocalýðý dolayýsýyla imzalarýnda
sülüs'te geçmiþ bütün üslûplarý silen Râkým mektebi, Sâmi
“Kâtib-i Saray-ý Sultâni”, “Hâce-i Enderûn-i Hümâyun”
Efendi’de kemâl noktasýný bulmuþtur.106 Sert ve durgun
sýfatlarýný kullanmýþtýr. 1 Þevval 1221/12 Aralýk 1806
bir üslûba sahip olan Mahmud Celâleddin mektebi, bu
tarihinde vefat eden Ýsmail Zühdî Efendi, Edirnekapý
özelliðinden dolayý Râkým mektebi karþýsýnda
kabristanýna defnedilmiþtir. Celî sülüs baþ taþý ile celî talik
tutunamamýþtýr.107
ayak taþý kardeþi hattat Mustafa Râkým Efendi tarafýndan
Sanat hayatýnda devamlý arayýþ ve yenilik içinde
yazýlmýþtýr. Manzum ayaktaþý yine kardeþi tarafýndan
olan, serbest nükteleriyle bunu yazýlarýnda gösteren Râkým,
nazmedilmiþtir.
yeni ortaya koyduðu celî üslûbunu ancak, aðabeyi ve
Ýsmâil Zûhdi ile alâkalý olarak, merhum Necmeddin
hocasý olan Ýsmâil Zühdî’nin vefatýndan sonra ortaya
Okyay ve merhum Mâcid Ayral birlikte, M. Uður Derman
çýkarmýþtýr.108 Râkým’ýn eserleri kronolojik olarak tasnif
Bey’e þu tespitte bulunmuþlardýr; “Tashihsiz olarak elinden
edildiði zaman durum açýkça görülebilir. Aðabeyinin
güzel harf çýkartmakta, Ýsmâil Zûhdi Efendi’nin geçmiþ
vefatýndan sonra, Râkým celî’sinde hýzlý bir geliþme görülür.
üstatlar içinde benzeri gelmemiþtir.101
Mustafa Râkým, celî’den baþka padiþah tuðralarýný
da hat ve þekil yönünden ýslah ederek, bu konuda da
Bilinen en meþhur talebesi ayný zamanda kardeþi
“inkýlâp” yapmýþtýr. Tuðranýn harflerine kalem hakkýný
olan hattat Mustafa Râkým Efendi’dir.
1. 2. 5. Mustafa Râkým Efendi ve Ekolü
101- Derman, ÝKMHS, 204
102- Alparslan, Ünlü Türk Hattatlarý, 90; M. Râkým Dosyasý, Derman Arþivi,
Dosyada Necmeddin OKYAY’dan naklen þöyle bir not mevcut: “Bir defaya
mahsus olmak üzere, mahalle mektebinde ilk yazý gösterdiðim Ahmed
Cenâb Bey’in elinde bir (Hâfýz Osman Murakkaa’sý) vardý. Takdîr-i ilâhî ile
onu bana bir aralýk sattý. Çýkartmýþ olduðum (Mustafa Râkým’a ait)
fotoðraflarla bunu bir de karþýlaþtýrdým ki, Râkým bu murakkaadan
çalýþarak tirfil’in açýk yerini dahi aynen taklit etmiþ. Hakký Bey bize gelmiþti.
Bir tatbikat yaptýk, hayretlere gark oldu. Sonra Emîn (Yazýcý) ve biraderi
Ömer (Vasfi) Efendi’ye bu murakkaý aldým götürdüm. Fotoðraflarý çýkarýp
karþýlaþtýrdýlar. Râkým Efendi’nin yazýyý Hâfýz Osman’ýn bu meþkinden
yazdýðýný görünce, ondan sonra Hâfýz Osman Efendi’ye ehemmiyet
vermeye baþladýlar.”
103- Alparslan, Ýslâm Tarihi, 491- 492.
104- Ýsmail Hakký BALTACIOÐLU, Sanat, Sühulet Kütüphanesi, 1934, Ýstanbul,
s. 64; Derman, ÝKMHS, 34; Alparslan, Ýslâm Tarihi, XIV, 492.
105- Derman, ÝKMHS, 35.
106- Derman, TA, XIX, 58.
107- Derman, ÝKMHS, 35; Baþlangýçta Sultan Abdülmecid’in tesiriyle, Mahmûd
Celaleddin mektebine tabi olan Kadýasker Mustafa Ýzzet Efendi, birgün
talebesi Muhsinzâde Abdullah Bey’e, “Abdullah Bey, Abdullah Bey!
Gidilecek yol Râkým yoluymuþ, biz bunu anlamakta niye gecikmiþiz?”
demiþtir. (Derman, Sabancý Koleksiyonu, 120)
108- Derman, Türk Hat Sanatýnýn Þaheserleri, Lv. 22; Sâmi Efendi bu konuda,
“Üstada tazim böyle olur. Bulmuþ olduðu þiveyi, olur ki gücenir diye
hocasý ölünceye kadar meydana koymamýþtýr. Ondan sonra bulmuþ
olduðu yolu yürütmüþtür” demiþtir. (M. Râkým Dosyasý, Derman Arþivi).
Celî sülüs’te ve tuðrada yaptýðý inkýlâpla, mektep
sahibi olan Mustafa Râkým, bunu saðlayabilmek için uzun
süre Hâfýz Osman yazýlarý üzerinde çalýþmýþtýr.102 Râkým’ýn
yazý sanatýndaki yeri deðerlendirilirken üç hususa dikkat
çekilir:
1- Celî sülüs harflerinin estetiðinde saðladýðý baþarý
2- Celî sülüs’ün istifinde saðladýðý âhenk.
3- Tuðra ölçülerinde yaptýðý estetik yenilik103
Râkým’ýn yaptýðý bu deðiþiklik ve yenilikler “inkýlâp”
kelimesi ile ifade edilmiþtir.104 Celî sülüs ve tuðra, Râkým’ýn
yaptýðý büyük deðiþim sebebiyle “Râkým öncesi-Râkým
sonrasý” þeklinde bir ayýrýma tâbi tutulmuþtur.105 Celî
33
HAT SAN’ATI
Resim 29- Hattat Mustafa Râkým Efendi tarafýndan celî sülüs hat ile yazýlan Fatih, Nakþýdil Türbesi kuþak yazýsýndan bir bölüm.
vererek ýslah etmiþ, kürsü kýsmýnda istifi yeniden tertip
görseler pesend edip, alnýndan bûs ederlerdi. Yazdýðý
ederek kürsüye tok bir görünüm kazandýrmýþtýr.
yazýlarda sülüs kaleminden itibâren bir karýþa kadar bir
kalemle yazý yazsa hüsnünü muhafaza ederdi. Bütün
Râkým’ýn, sanattaki kudretini ve yerini þu hüküm
esrâr-ý hat’ta vakýf olup, Rabb-ý Bedîin yedinde ihsân
çok güzel özetlemektedir: “Yalnýz þu kadarýný söyleyelim
eylediði perkâr-ý kudretini bir kuluna bahþ etmiþ deðildir.
ki bir Sinan, Türk mimarlýðýnda, Michelange, heykeltraþlýkta
Bundan böyle de gerçi tecelliyât-ý ilâhiyesi mahdûd
ne yapmýþsa, daha ziyâdesini Râkým yazýda yapmýþtýr.109
olmamakla berâber böyle bir zâtýn âlem-i hat’ta
Titiz bir sanatkâr olan Râkým, yaptýðý herþeyi düþünerek
yetiþmesine imkân göremem. Bu sözüme Fatih’de,
ve hesap ederek yapmýþtýr. Bu kudretteki eserler de ancak
Cihangir112 ve Tophâne’de yazdýðý celî yazýlar bürhân-ý
böyle meydana getirilebilir.110
Topkapý Sarayý Müzesi Arþivi’nde
celîdir ki, kýyâmete deðin mislini kimse vucûda
bulunan111
ve
getiremeyecektir. Kaldý ki, bu abd-i fakîr pergâr-þinaslýk’da
Sultan Mahmud’a hitaben yazýldýðý anlaþýlan bir arîzada,
olan mahareti de inzimâm ederek istif meselesini de bir
Mustafa Râkým’ýn sanat kudreti þu þekilde anlatýlmaktadýr:
hatt-ý mustakîme irca’ ile üst ve altýný mýstara yerleþtirmiþtir.
Þi’r u inþâ ve kitabet-i cedîdede yed-i tûlâsý cümlenin
“Benim Efendim,
müsellemidir. Rahmetullâh-i aleyhi rahmeten vâsiaten.
Buyurmuþsunuz ki, yazýlarýný Mustafa Râkým
Cenab-ý Hak turâb-ý menþûri kadar sizleri pâyidar
hazretleri gibi yazsýn. Ayâ, cihanda anýn mislini yazan
109- Ýsmail Hakký BALTACIOÐLU, “Türk Yazýlarýnýn Tetkikine Medhal”, Darü’lFünûn Ýlâhiyat Fakültesi Mecmuasý, sy. 5-6 (Haziran, 1927), s. 30.
110- Ünver, Tarih Dünyasý, 275.
111- Bu ariza TSMA.E. 1193, numarada olup 24.5 x 12 cm. ölçülerinde ve krem
rengi Alikurna kaðýdýna yazýlmýþtýr.
112- 1290/1873 yýlýnda yanan eski Cihangir Camii’nde Râkým’ýn celî sülüs bir
kuþaðý mevcut idi. TÝEM’deki Râkým Efendi’nin kuþak yazý kalýplarý tasnif
edildiðinde, bu yazýnýn 2646 Envanter numaralý Mülk suresi yazýsý
olabileceði kanaatine varýlmýþtýr. Konu ile ilgili daha geniþ bilgi için bkz.
Süleyman BERK, “Cihangir Camisi Yazýlarý”, AD Art Dekor, sy. 89 (Aðustos
2000), s. 156-164.
gelmiþ midir ki bu fakîr yazabileyim? Kendi mikdârýmca
yazabildiðim bu kadardýr. Vâzýulasl Hamdullah Efendi ve
Hâfýz Osman Efendi’nin ahsen olan murakkâtýndan yazýp
ve onlardan da en güzel harflerini intihâb ederek bu uslûba
eriþtirmiþtir ve hatt-ý müselsel olarak müfredât hurûfu
muttasýlan bir Murakkaa yazmýþlardýr ki, sâlifuzzikr üstâdân
34
HAT SAN’ATI
Resim 30- Hattat Mustafa Râkým Efendi’nin çizdiði papaðan taslaðý ve ayný taslaðýn içini doldurduðu yazý-resim. (M. Uður Derman koleksiyonu)
ve serîr-i saltanatýnýzda berkarar buyursun. Âmin.
Râkým celî'sinin azametini ve farkýný ortaya koyacaktýr.
Râkým'da önce harfler yapý olarak geliþmiþ ve güzelleþmiþ,
“Ýlm-i hattýn sýr olan bekâretini
daha sonra da istifteki yerlerine en güzel þekilde
Fâþ edip celîle gösterdi.”
oturmuþlardýr.
Bu arîzada, Râkým’ýn sanat kudreti, güzel tespitlerle
1. 2. 5. 1. Mustafa Râkým’ýn Celî Sülüs’te
ortaya konmuþtur. Bunlar sýrasýyla; Râkým’ýn, Þeyh
Yaptýðý Yenilik
Hamdullah ve Hâfýz Osman’ýn sülüs harflerinden seçmeler
Mustafa Râkým’ým celî sülüs’te yaptýðý deðiþim þu
yaparak, celîde bir üslûp oluþturmasý, bu üstadlarýn sülüs
baþlýklarda toplanabilir. Bunlar:
harflerindeki canlýlýðý celî harflerine tatbik etmesidir.
Arîzada, istife getirdiði yeniliðe de iþaret edilmiþtir. Râkým’ýn
müselsel113
1- Harflerin bünyesini ýslah etmiþtir.
olarak yazdýðý hurûfat meþkine iþaret edildikten
2- Harflerin kalýnlýðý ile kalem kalýnlýðý arasýndaki
baþka, hat sanatýnda böyle bir zatýn yetiþmeyeceði
ideal ölçüyü yakalamýþtýr.
belirtilmiþtir ki, bu konu ile ilgili olarak, hattat Sâmi Efendi;
“Râkým geçilemez, onu geçmek isteyen geri döner!” demek
suretiyle Râkým'ýn büyüklüðünü ifade etmeye
3- Ýstifte baþarý saðlamýþtýr.
çalýþmýþtýr.114
Mustafa Râkým’a gelinceye kadar hattatlar, celî
Râkým'ýn celî sülüs yazýsýndaki estetik güzelliklerin
açýkça görülebilmesi için daha önce ortaya konan örneklere
113- Bu müselsel hurufat meþkinin iki kýtasý bugün, Emin Barýn koleksiyonundadýr.
Bu meþklerle alâkalý olarak bkz. Derman, Türk Hat Sanatýnýn Þaheserleri,
Lv. 30; a. mlf., ÝKMHS, 205; Berk, Hattat Mustafa Râkým Efendi, 64.
114- M. Uður DERMAN, “Büyük Bir Hat Sanatkârýmýz: Sâmi Efendi” Hayat Tarih
Mecmuasý, 5 (Haziran, 1969), s. 7.
bakýlmasý, Osmanlý dönemi örneklerinin ise dikkatle
incelenmesi gereklidir. Bu konuda kýsa bir karþýlaþtýrma
35
Resim 31- Hattat Mustafa Râkým Efendi’ye ait celî sülüs levha. (TSMK-GY 1319)
HAT SAN’ATI
36
HAT SAN’ATI
Resim 32- Hattat Mustafa Râkým Efendi’nin sülüs bir yazýsý.
sülüs harflerinde ölçüyü bir türlü saðlayamamýþlardýr. Ayný
Bu durum Râkým’a kadar devam etmiþtir. Râkým, Hâfýz
harfin yazýmýnda bile standart tutturulamamýþ, yazý sadece
Osman’ýn sülüs ölçülerini büyüterek, celî sülüse baþarý ile
kalýn yazýlabilmiþtir.115 Osmanlý’da baþlangýcýndan, Fatih
tatbik etmiþtir.119 Bu sebeple Râkým’ýn celî harfleri canlý
devrine kadar celî sülüs, mimarîde bir süs unsuru olarak
ve hareketli bir yapýya sahiptir.120 Bu durum, harfler tek
görüldüðü için baðýmsýz ele alýnmamýþ, bu sebeple de celî
tek incelendiðinde açýk bir þekilde görülebilir.
sülüs’te gerek harf yapýsý, gerekse istif yönünden aklâm-ý
Yazýda harflerin veya harfleri teþkil eden kýsýmlarýn,
sitte derecesinde baþarý saðlanamamýþtýr. 1 1 6
genel bir tabirle istifi oluþturan çizgilerin istif sahasýna
Râkým’ýn celî sülüs’te yaptýðý yenilik
uyumlu bir þekilde ve ayný nispette yayýlmasý yani istif
deðerlendirilirken þu hüküm çokça kullanýlýr: “Hâfýz Osman’ýn
örgüsünün her tarafýnýn ayný yoðunlukta olmasý istifte
sülüs’te yaptýðýný, Râkým celî’de yapmýþtýr."117 Sâmi
organik bütünlüðün temini, çizgiler arasýnda denge, uyum,
Efendi’nin þu tespiti bu hükmü doðrular mahiyettedir:
115- Derman, ÝKMHS, 34; a. mlf., Baþlangýcýndan Bugüne Türk Sanatý, 385.
116- Baltacýoðlu, Türklerde Yazý Sanatý, 45; Derman, Baþlangýcýndan Bugüne
Türk Sanatý, 385.
117- Baltacýoðlu, Türklerde Yazý Sanatý, 46; Derman, ÝKMHS, 35; Alparslan,
Ünlü Türk Hattatlarý, 90; a. mlf., Ýslâm Tarihi, 491-492.
118- Alparslan, Ünlü Türk Hattatlarý, 90; M. Uður Derman Bey’in, Necmeddin
Okyay’dan tespit ettiði þekliyle, Sâmi Efendi þöyle söylemiþtir: “Râkým’ýn
yazýlarýný küçülttüðünüz vakit, Hâfýz Osman’ýn aynýný bulursunuz. Lâkin
öyle Hâfýz Osman yazýlarý sizin elinize nereden geçecek.” (M. Râkým
Dosyasý, Derman Arþivi).
119- Derman, ÝKMHS, 35; Alparslan, Ýslâm Tarihi, XIV, 491-492.
120- Baltacýoðlu, Türk Plastik Sanatlarý, 117.
“Hâfýz Osman’ýn sülüslerini büyütürseniz Râkým’ýn celîsini,
Râkým’ýn celîsi’ni küçültürseniz Hâfýz Osman’ýn sülüslerini
bulursunuz."118
Osmanlý hat mektebinde sülüs’te, Þeyh Hamdullah
ve Hâfýz Osman’la birlikte harflerin estetik ölçüsünde baþarý
saðlanmýþ, fakat celî’de bu ölçü bir türlü saðlanamamýþtýr.
37
HAT SAN’ATI
Resim 33- Hattat Mustafa Râkým Efendi’nin Nakþî Tâcý þeklinde istiflediði yazýsý. (TSMK-Arda 90)
38
HAT SAN’ATI
Resim 34- Hattat Mustafa Râkým Efendi’nin Eyüp Mihriþah Sultan Türbesi için hazýrladýðý hilye. (TÝEM 2732)
39
HAT SAN’ATI
canlýlýðý celîye aktarmýþtýr. 1 2 4
Râkým’la ayný asýrda yaþayan
Mahmud Celâleddin de
Þeyh Hamdullah ve Hâfýz
Osman yazýlarý üzerinde
çalýþmýþ, sülüs ve nesih’te
latif bir tavra sahip olmakla
birlikte, celî sülüs harfleri
donuk ve katý kalmýþtýr.125
de
harfler
birbirleriyle alâkasýz ve
daðýnýk bir görünüm
Resim 35- Hattat Mahmud Celâleddin Efendi’ye ait sülüs celi sülüs bir levha.
(Kaya Üçer Koleksiyonu).
almýþtýr.
Mahmud
ritim ve ahengin bulunmasý güzel bir istifin temel
Celâleddin'in celîlerinde
unsurlarýdýr. Râkým, harflerdeki tenâsübü ve ölçüyü
hareke ve diðer tezyinî
saðlamakla beraber, gerek satýr, gerekse katmerli istiflerde
iþaretler seyrek olduðundan,
harfleri birbirleri ile kaynaþtýrmýþtýr. Ýstifte harfler âdeta
harfler bütün donukluðu ve
birbirlerini kucaklamýþlardýr. Harflerin tenâsübünde, istifteki
katýlýðý ile ortaya çýkar.
yer ve duruþlarýna göre, bazý tasarruflarda bulunmuþtur.
1.2.6
Harflerin ölçüsünü yerine göre büyültmüþ yerine göre ise
Celâleddin Efendi ve Ekolü
küçültmüþtür, istif icabý bunu yerine göre denemiþtir.121
Bu durum istifte yazýnýn güzelliðine güzellik katmýþ, harf
gövdeleri donup
kalmamýþtýr.122
Mahmud
Aslen Daðýstanlý olan
Nakþýdil Türbesi yazýlarý,
Mahmud Celâleddin Efendi,
özellikle Nakþýdil Ýmaret Çeþmesi üzerindeki müsennâ
babasý Þeyh Mehmed Efendi
âyet ve aslý Atina Benaki Müzesi’nde olan papaðan
ile birlikte Ýstanbul’a gelmiþtir.
þeklindeki istif, harflerin onun elinde nasýl yumuþadýðýnýn
Doðum tarihi belli deðildir.126
delilidir. Ayrýca Râkým, istiflerinde tezyinî iþaretleri çok
Ýlk yazý derslerini Ak
fazlaca kullanmamýþtýr; Râkým yazýlarý, harf gövdeleri ile
Resim 36- Hattat Mahmud Celâleddin’in Eyüp Þeyh Murad Tekkesi’nde bulunan kabir taþý.
Ýstifte
ön plandadýr. Ancak harfler yerlerine oturduktan sonra
Molla Ömer Efendi ve Hoca Râsim Efendi’nin talebelerinden
belli sayýda, yazýyý boðmayacak miktarda hareke ve tezyinî
Abdüllatif Efendi’den almýþtýr. Yamakzâde Sâlih Efendi ve
iþareti kullanmýþtýr. Þu bir gerçektir ki, Osmanlý'da istif,
Ebubekir Râþid Efendi’ye yazý dersi almak için yaptýðý
Râkým'la birlikte geliþme yoluna girmiþtir.
müracaatlar ise, dik baþlýlýðý sebebiyle reddedilmiþtir.
Bunun üzerine, Hâfýz Osman Efendi (1942-1698)’nin
Önceki yüzyýllarýn celî yazýlarý ile Râkým'ýn harf,
kelime gruplarý ve istifleri karþýlaþtýrýlýrsa Râkým’ýn
harflerindeki canlýlýk, azamet ve istiflerindeki güzellik daha
121- M. Bedreddin Yazýr buna “kaide üstü durumlar” ismini vermiþtir. (bkz.
Kalem Güzeli, III, 308-309).
122- Baltacýoðlu, Türk Yazý Sanatý, 47-48.
123- Ahmed Süreyyâ, “Osmanlýlarda Sanâyi-i Nefîse ez-Cümle Hutûtu Bedîa”,
Sýrât-ý Mustakîm, sy. 174 (14 Muharrem 1329), s. 282. Hattat Hasan Rýzâ
Efendi’nin (1849-1920) oðlu olan Ahmed Süreyyâ (Saltuk) bu makâlesinde,
Râkým celîsinin özelliklerini dört madde halinde belirtmiþtir. Bunlar özetle:
Harflerin týknazlýðý, hareketliliði, tenâsübü ve istifin âhengidir.
124- Alparslan, Ünlü Türk Hattatlarý, 90; a. mlf., Ýslâm Tarihi, XIV, 491.
125- Derman, Kök, 14; Alparslan, Ünlü Türk Hattatlarý, 103-104.
126- Ýbnülemin, 187. Doðum tarihi kesin olarak bilinmeyen Mahmud Celâleddin
Efendi’nin, doðum tarihi ile ilgili olarak, M. Uður Derman, Sabancý
Koleksiyonu, s. 104’de þöyle bir bilgi mevcuttur: “Doðum yýlý belli
olmamakla birlikte gördüðümüz 1188/1774 senesinde yazýlmýþ mükemmel
bir murakkaasýndan 1163/1750 tarihi civarýnda doðduðu neticesini
çýkarýyoruz.”
iyi görülebilir. Râkým öncesi celî harflerinde mevcut
donukluk ve orantýsýzlýk, yerini tenâsüp ve canlýlýða
býrakmýþ, istif daðýnýklýktan kurtulmuþtur. Râkým istiflerinin
diðer bir özelliði ise, harflerin uzaktan rahatça görülebilecek
toklukta oluþlarýdýr. Harfler yazýlacaklarý yahut asýlacaklarý
yere göre güzellik ölçüsüne kavuþmuþlardýr. 1 2 3
Râkým, Þeyh Hamdullah, özellikle Hâfýz Osman
yazýlarý üzerinde çalýþmýþ, Hâfýz Osman’ýn sülüslerindeki
40
HAT SAN’ATI
Resim 37- Hattat Mahmud Celâleddin Efendi’ye ait celî sülüs bir levha. (Mehmet Çebi Koleksiyonu).
eserlerine bakarak kendi kendini yetiþtirmiþtir. 127
Celâleddin Efendi yolunda eserler vermiþseler de, padiþahýn
ölümü ile bu yol terkedilmiþtir.
Sülüs ve nesih yazýda kendine has güzel bir tavra
sahip olmuþ ve çok kuvvetli ve kudretli eserler ortaya
Râkým ile Mahmud Celâleddin’in arasýndaki farkla
koymuþtur. Celî sülüs’te ise ayný baþarýyý gösterememiþtir;
alâkalý olarak, hattat Ömer Vasfî Efendi, Sâmi Efendi’den
celî sülüs harfleri donuk ve küt kalmýþtýr. Celî’nin istifinde
naklen þu hadiseyi anlatýrmýþ; “Vaktiyle Ýstanbul’un tanýnmýþ
de harfler birbirinden baðýmsýz gibi kalmýþ, hareke ve
hattatlarýndan biri cuma günleri kendisinden celî dersi
tezyinat iþaretlerini baþarýlý bir þekilde daðýtamamýþtýr.
almaya gelen öðrencilerine Mustafa Râkým çýðýrý ile
Ayný asýrda yaþayan celî sülüs üstâdý hattat Mustafa
Mahmud Celâleddin çýðýrý arasýndaki ayrýlýðý akla gelmeyen
Rakým’ýn celî sülüs’te yaptýðý atýlým ve deðiþimin yanýnda,
bir yolda anlatýrmýþ. Bu yazý üstadýnýn uzun boyu, uzun
Mahmud Celâleddin’in celî anlayýþý tutunamamýþtýr.128
sakalý varmýþ. Ayaða kalkar, dimdik durur, sonra sakalýný
Sultan Abdülmecid’in, Mahmud Celâleddin’in
127- 101. Habib, 166; Ýbnülemin, 187; M. Uður Derman, “Mahmud Celâleddin”
Kültürde ve Sanatta Kök, c. 1, sy. 20-22 (Ekim-Kasým-Aralýk 1982), s. 14;
a. mlf. ÝKMHS, 205
128- Ýbnülemin, 188; Derman, KÖK, 14; a.mlf., ÝKMHS, 206; Süleyman BERK,
Hattat Mustafa Râkým’da Celî Sülüs ve Tuðra Estetiði, s. 94-95.
talebesi Mehmed Tâhir Efendi (?-1846)’nin talebesi olmasý
sebebiyle bir ara bütün hattatlar padiþah sevkiyle Mahmud
41
Resim 38- Hattat Mahmud Celâleddin Efendi’nin talebesi Mehmed Tahir Efendi’nin celî sülüs bir levhasý.
HAT SAN’ATI
42
HAT SAN’ATI
1. 2. 7. Hattat Mehmed Þevki Efendi
Sülüs ve nesih yazýnýn zirve
ismi olan Þevki Efendi h. 1244/1828
yýlýnda Kastamonu Seyyidler’de
Ýstanbul’a getirilerek ilmî tahsili
yanýnda, dayýsý hattat Mehmed
Hulûsi Efendi’den sülüs ve nesih
dersleri aldý. Hulûsi Efendi’den h.
1257/1841 yýlýnda icazetini aldý.
Menþe-i Küttâb-ý Askerî’de
rik’a hocalýðý yaptý. Ayrýca Sultan II.
Abdülhamid’in þehzâdelerine iki
yýldan fazla yazý dersi verdi. Esas
görev yeri Harbiye Nezâreti Mektûbi
Kalemi’ndeydi.132
Ýcâzetini verdikten sonra
hocasý kendisine “Ben yazýyý sana
bu kadar öðretebilirim; yazýyý
ilerletmen için Kazasker’e götüreyim”
Resim 39- Hattat Mehmed Þevkî Efendi’nin Amme Cüz’ünden bir sahife.
(Gülbün Mesara Koleksiyonu).
deyince: “Ben sizden baþka hocaya
Resim 40- Hattat Mehmed Þevkî Efendi’nin Merkez Efendi kabristanýnda bulunan mezar taþý kitabesi.
dünyaya geldi.131 Küçük yaþta
ileri doðru uzatýp, gözlerini açar, ileri atýlýr gibi durup “Ýþte
gitmem” cevabýný vermiþtir. Bu cevap
Mustafa Râkým elifi” dermiþ. Sonra sakinleþir, sakalýný
üzerine hocasý, Þevki Efendi’ye hayýr duada bulunmuþtur.
göðsünün üzerine dayar, gözlerini kapar “Ýþte Mahmud
Aslýnda bu sebat ve vefâ, Þevki Efendi Mektebi’nin
Celâleddin elifi” dermiþ."129 Hattat Necmeddin Efendi,
doðmasýna vesile olmuþtur. Eðer Kazasker Mustafa Efendi’ye
Râkým ile Mahmud Celâleddin arasýndaki farký, dinlerdeki
devam etseydi, Kazasker yoluna mensup Þefik Bey,
mezhep ayrýlýðýna benzetmiþtir. Ýkisinin kaynaðý da Þeyh
Muhsinzâde Abdullah Efendi, Abdullah Zühdî Efendi ve
ve Hâfýz Osman’a varýr.130
Hasan Rýza Efendi gibi isimlere bir yenisi eklenmiþ olacaktý.
Mahmud Celâleddin Efendi’nin, mushaf ve dua
Fakat kendisi, ekol sahibi her hattatýn yaptýðýný yaparak
kitaplarý yanýnda, hilye ve kýt’a þeklinde de eserleri
Þeyh Hamdullah, Hâfýz Osman, Ýsmail Zühdî Efendi ve
mevcuttur. Eyüp, Mihriþah Sultan Türbesi celî sülüs iç
Mustafa Râkým’ýn yazýlarýný inceleyerek ve onlarýn yolundan
kuþak yazýsý Mahmud Celâleddin Efendi’ye aittir. H.
yürüyerek kendi üslûbunu oluþturmuþtur. 1 3 3
1245/1829 yýlýnda vefat etmiþ ve Eyüp Niþancý Þeyh Murad
13 Þaban 1304/7 Mayýs 1887 tarihinde vefat eden
Dergâhý’na defnedilmiþtir. Mezartaþý kitâbesi þöyledir:
Þevki Efendi, Merkezefendi Kabristaný’nda hocasý ve dayýsý
Huve’l-Hayyu’l-Bâkî
Meþâyih-i hattâtînden
129- Baltacýoðlu, Türk Plâstik Sanatlarý, 117
130- Baltacýoðlu, Yeni Adam, sy. 447, s 7.
131- Ýbnülemin, 397 ve Derman, ÝKMHS, 214’te doðum tarihini h. 1244/1828
olarak; A. Süheyl Ünver, Hattat Mehmed Þevki, Ýstanbul, 50 San’at Sever
Serisi-6, 1953, s. 1 ve Rado, 225’te Ünver’den naklen doðum tarihi
1245/1829 olarak vermiþlerdir.
132- Derman, ÝKMHS, 214
133- Ünver, Hattat Mehmed Þevki Efendi, 1; Derman, ÝKMHS, 214
Cennetmekân merhum ve maðfûr
Mahmud Celâleddin Efendinin
Ruhîçûn el-Fatiha
Sene 1245
43
HAT SAN’ATI
Resim 41- Hattat Mehmed Þevkî Efendi’nin Kur’ân-ý Kerîm’inden bir sahife. (TSMK-GY.309-111, 2b)
44
HAT SAN’ATI
Mürekkebi ile hazýrlamýþ ve çok iyi
tashih etmiþtir. Bu kalýplardan
Þevki Efendi, Râkým’ýn celî sülüs’teki özellik ve
müzehhibler levhalarý hazýrlamýþ
güzellikleri aynen sülüs yazýsýna aktarmýþtýr. Sülüs yazýlarý
yahut taþa hakkedilmiþtir.
kývrak ve metindir. Þevki Efendi, itinalý ve tekellüflü yazan
bir hattattý. Bu sebeple yazýlarý pürüzsüz ve çok temizdir.
Sâmi Efendi’nin müze ve
Celî sülüs’ün eþsiz hattatý Sâmi Efendi “Þevkî’nin elinden
koleksiyonlardaki yazýlarýndan
istese de fenâ harf çýkmaz” demiþtir. Þevki Efendi’nin
baþka
özellikle h. 1290/1873’ten sonraki yazýlarý kemâl noktasýna
Nûrosmaniye 135
ulaþmýþtýr. Bu bakýmdan, bu tarihten sonraki yazýlarý Þevki
kapýsý üstü celî talikleri
Efendi’nin örnek yazýlarýdýr.
mükemmeldir. Bâyezid kapýsý
Kapalýçarþý
ve Fesçiler
üzerinde de II. Abdülhamid adýna
Þevki Efendi’nin sülüs yazýlarýndaki olgunluk yanýnda,
tertiplediði tuðra bulunmaktadýr.
harflerin satýra diziliþleri mükemmeldir. Bu yönüyle,
Nallý Mescid, Þehzâdebaþý, Atikali
harflerde akýcýlýk hemen göze çarpmaktadýr. Sülüs ve nesih
Paþa camileri celî sülüs yazýlarý
harflerinde olgunluk ve mükemmellik Þevki Efendi ile
yanýnda Yenicami Sebili celî sülüs
yakalanmýþtýr. Ayný þekilde nesih yazýda, harflerin satýra
kitâbesi çok meþhurdur. Sâmi
diziliþi ve satýra oturuþu, Þevki Efendi’nin yazýdaki önemli
Efendi’nin Yeni Cami sebili kitabesi
maharetlerindendir.
celî sülüs yazýlarý, celî sülüs
öðrenmek isteyenlere âdeta hoca
Bakkal Ahmed Ârif Efendi ve Fehmi Efendi en önemli
Sâmi Efendi bu
talebelerindendir. Fehmi Efendi, Þevki Efendi’nin hakký
olmuþtur. 136
olduðu halde fazla tanýnmayan talebesidir. Fehmi Efendi’nin
kitabede celî sülüs’ün bütün
bugün, Medine’de Mescid-i Nebevî’de büyük boy hilyesi
nüktelerini göstermiþtir.137
bulunmaktadýr.
Resim 42- Hattat Mehmed Þevkî Efendi’nin hocasý Mehmed Hulûsi Efendi için yazdýðý celî sülüs kabir taþý kitabesi.
Mehmed Hulûsi Efendi’nin ayak ucuna defnedilmiþtir.
Sâmi Efendi (1838- 1912) XX. asrýn baþlarýnda h.
1310/1893’ten sonra bir atýlým yaparak, celî sülüste eksik
1. 2. 8. Hattat Sâmi Efendi
kalan kýsýmlarý tamamlamýþtýr.138 1310/1893 Ramazanýnda
Râkým Efendi mektebine dahil fakat farklý bir þîve
eline geçen Ýsmâil Zühdî’nin sülüs-nesih murakkaasýndan
sahibi olan Sâmi Efendi, 16 Zilhicce 1253/13 Mart 1838
seçmeler yaparak Râkým’ýn eksikliklerini tamamlamýþtýr.
tarihinde Ýstanbul’da dünyaya geldi. Babasý Yorgancýlar
Celî sülüs'ün en önemli unsurlarý Sâmi Efendi’de kemâl
kethüdasý hacý Mahmud Efendi’dir. Asýl adý Ýsmail Hakký’dýr.134
bulmuþtur. Celî sülüs'teki iþaretler (tirfil, mim, mimli tirfil,
Sýbyan Mektebi’nde Boþnak Osman Efendi’den
hurûf-u mühmele ve harekeler) yanýnda rakamlar da Sâmi
sülüs-nesih meþketti. Daha sonralarý celî sülüs yazýyý
Efendi’de kemâl noktasýna varmýþtýr. Tezyinat iþaretlerinin
Râkým’ýn talebesi Mahmud Þakir Recâi Efendi (1804-
düz kýsýmlarý Sâmi Efendi'de daha deðirmi bir hal alarak
1874)’den aldý. Talik yazýyý önce Kýbrýsîzâde Ýsmâil Hakký
kývraklýk ve canlýlýk kazanmýþtýr. Meselâ, tirfilin sol kýsmý,
Bey (1785- 1862)’den sonra Ali Haydar Bey (1802 – 1870)’den
þeddenin sol kolu Râkým'a göre Sâmi Efendi'de daha
meþketti. Dîvâni yazýyý Ebûbekir Nâsýh Efendi (1813 – 1885),
134- Eskiden, kalem efendilerine ikinci bir isim, mahlâs vermek âdet olduðundan
Ýsmail Hakký’ya da “Sâmi” ismi verilmiþtir. Sâmi Efendi’nin mezar taþýnda
ismi “Ýsmâil Hakký Sâmi” olarak geçmektedir. Bkz. M. Uður DERMAN, “Büyük Bir Hat Sanatkârýmýz: Sâmi Efendi”, Hayat Tarih Mecmuasý. sy. 5,
Haziran 1969, s. 4.
135- Bu kitabenin yeniden yapýlýþý serüveni için bkz. Refiî Cevad ULUNAY, “
Hatâ Düzelir”, Milliyet, 08. 07. 1959; a. mlf., “Ýnandý Teres”, Milliyet, 17-18
Eylül 1961.
136- Derman, Yeni Cami Sebili’nin Kitâbesi, Lâle, 4 (Aralýk 1986), s. 15.
137- Derman, a. g. m., 15.
138- M. Uður DERMAN, “Hattat Sâmi Efendi’nin Diþ Kirasý”, Hayat Tarih Mecmuasý,
sy. 12 (Ocak, 1969), s. 22; a. mlf., Türk Hat Sanatýnýn Þâheserleri, 36.
rik’a yazýyý Ebûbekir Mümtaz Efendi (1810 – 1871)’den
meþketti.
Sâmi Efendi asýl maharetini celî sülüs ve celî talik
yazýda ortaya koymuþtur. Yazýlarý daha çok zerendûd ile
hazýrlanmýþtýr. Mürekkeple yazýlmýþ yazýsý yok denecek
kadar azdýr. Kendisi yazýlarýný genellikle siyah kaðýda Zýrnýk
45
HAT SAN’ATI
Resim 43- Hattat Sâmi Efendi’nin celî sülüs levhasý. (Merkez Efendi Camii)
yumuþak ve deðirmi bir hal almýþtýr. Harekelerde ötrenin
bir fark yoktur. Râkým harflerine göre Sâmi Efendi
baþ kýsmýnda baþlangýç noktasý Sâmi Efendi'de bir es
harflerinde canlýlýk mevcuttur. Sâmi Efendi'de harf zülfeleri
çizerek baþlamýþ, Râkým Efendi'de ise burasý düz bir þekil
yarým nokta daha fazladýr; Râkým’da bir buçuk nokta olan
almýþtýr. Dolayýsýyla Sâmi Efendi'nin bu yumuþak hareketi
elif zülfesi Sâmi Efendi’de iki noktadýr. Elif harfi Sâmi
ötreye bir canlýlýk ve yumuþaklýk kazandýrmýþtýr. Sâmi
Efendi'de dibe doðru, son üç noktada hafif bir kývrým
Efendi'de ötre kuyruðunun alt kýsmý, Râkým'a göre biraz
yaparak, Râkým'a göre daha bir hareketlilik kazanmýþtýr.
daha besli bir hâldedir. Diðer harekelerde iki üstat arasýnda
Esasen bu durum dik harflerin tamamýnda mevcuttur. Rý,
46
HAT SAN’ATI
Resim 44- Hattat Sâmi Efendi’nin zýrnýk mürekkebiyle hazýrladýðý bir celî sülüs levha kalýbý. (Süleyman Berk koleksiyonu)
vav gibi kuyruklu harflerin satýra meyli Râkým'da bir buçuk
iþaretleri celî sülüs’e Râkým’la girmeye baþlamýþtýr. Çok
nokta iken, Sâmi Efendi'de bu meyil daha fazla ve iki
titiz bir sanatkâr olan Sâmi Efendi, yazýnýn tashihi ile fazlaca
nokta kadardýr. Sin diþlerinde mevcut
uðraþýr, elinden altý ayda yazý çýktýðý olurmuþ.139 Râkým’ýn
kývraklýk ve canlýlýk Sâmi Efendi'de
tamamlayýcýsý olarak kabul edilen Sâmi Efendi, celî sülüs
daha belirgin bir hal almýþtýr.
ve tuðrada Râkým mektebine dahil olmakla birlikte farklý
Râkým'da nun harfinin çanaðý sol
bir þiveye sahiptir.140
Resim 45- Hattat Sâmi Efendi’nin mezar taþý kitabesi. Fatih Türbesi Haziresi.
tarafta baþ kýsma bir buçuk
Hayatýnýn sonlarýný felçli olarak geçiren Sâmi Efendi
nokta kala bitmiþken, Sâmi
16 Recep 1330/ 1 Temmuz 1912 tarihinde vefat etmiþtir.
Efendi de sol kýsmýn bitiþ noktasý,
Kabri, Fatih Camii haziresinde olup, mezar taþý kitâbesi
nun baþlangýcý ile neredeyse
talebesi Kâmil Akdik tarafýndan celî sülüs ile yazýlmýþtýr.
ayný seviyededir.
Hüseyin Hâþim Bey'in Sâmi Efendi hakkýnda yazdýðý
kasidesinin bir beyti þöyledir:141
Sâmi Efendi yazýda
tezyinat unsurlarýný bol miktarda
Râkým da eðer görse celî hattýný derdi
kullanmýþtýr. Bu durum onun
Samî-i senâ
celî divânî ile fazlaca meþgul
pâye bu vâdide yemandýr
olmasýndan kaynaklanmýþtýr.
Üstat merhum Necmeddin Okyay, hocasý da olan
Râkým Efendi'nin istiflerinde
Sâmi Efendi’nin vefatýna düþürdüðü tarihte, onun vefatý
ile Râkým yolunun üstadsýz kaldýðýna iþaret eder. Tarih
harfler, kendi yapýlarý ile ön
þöyledir:142
plandadýr, bazý istiflerinde
139- Kemankeþ Bâhir’in bir sözü var: Sâmi Efendi merhumun yazýlarýný Râkým
Efendi görse idi, mutlaka hayýr duâ eder idi. Zîra yazýda çok titiz
davranmýþtýr.“ Kök, sy. 15 (Mayýs 1982), s. 43.
140- Derman, Hayat Tarih Mecmuasý, sy. 5 (Haziran, 1969), s. 7; a. mlf., ÝKMHS,
217.
141- Ýbnülemin, 359
142- M. Uður DERMAN, Hattat Sâmi Efendi, Hayatý ve Eserleri, 50 San’at Sever
Serisi, 18-1962, Ýstanbul, s. 2.
tezyinat unsurlarý yok denecek
kadar azdýr. Bunun sebebi daha
önceki devirlerde de harekenin
dahi çok kýsýtlý kullanýlmýþ olmasýdýr. Hareke ve tezyinat
47
HAT SAN’ATI
Resim 46- Hattat Sâmi Efendi’nin Þehzâdebaþý Camii’nde bulunan celî sülüs kitâbesi.
Resim 47- Hattat Sâmi Efendi’nin Kapalýçarþý Fesçiler Kapýsý üzerinde bulunan celî tâlik kitabesi.
Serfürû eyler cihan, târih-i Necmeddin için, Göçtü
Daha sonra Aziz Efendi’den sülüs ve ta’lik, hacý Kâmil Efendi’den sülüs,
divanî ve celî divanî, nihayet Sâmi Efendi’den de ta’lik, celî ta’lik ve celî
sülüs meþketti. Celî yazýda, hocasý Sâmi Efendi’den sonra o yolun en usta
takipçisi oldu. Hýrka-i Þerif Camii hatipliðini de yapan Ömer Vasfi Efendi
1928 yýlýnda vefat etti. Kabri, Eyüp Gümüþsuyu’ndadýr (bkz. Ýbnülemin,
262-267; Derman, Ýki Kardeþ Hattatýmýz Ömer Vasfi Efendi (1880-1928),
Neyzen Emin Efendi (1883-1945), 50 San’at Sever Serisi, Ýstanbul, 1966,
9 s.; Rado; 251; Derman ÝKMHS, 226-227).
147- Neyzen Emin YAZICI: 1883 yýlýnda Ýstanbul’da dünyaya geldi. Ýlk yazý
derslerini Rüþdiye Mektebi’nde iken aldý. Aðabeyi Ömer Vasfi, Sâmi
Efendi’ye derse gittikçe onu da götürdü. Aðabeyi gibi düzenli ders almadý.
Aðabeyinin yazýlarýný tashih ederek celîde maharetini arttýrdý. Dinî ve
lâdinî musikîde de behre sahibi idi. 3 Þubat 1945 tarihinde vefat ederek
aðabeyinin yanýna defnedildi (bkz. Ýbnülemin, 80-84; Derman, Ýki Kardeþ
Hattatýmýz, 9 s.; Rado, 255-256; Derman, ÝKMHS, 226-227).
148- Mustafa Halim ÖZYAZICI: Babasý Kýrýmlý, anasý Sudanlý olan Halim Efendi
14 Ocak 1898 tarihinde Ýstanbul’da dünyaya geldi orta tahsili sýrasýnda
hattat Hâmid Bey’den Rik’a meþketti. Daha sonra Medresetü’l-Hattâtîn’de
devrin önemli hat üstatlarý, Hasan Rýza, Kâmil Efendi, Hulûsi Efendi ve
Tuðrakeþ Ýsmail Haký Bey’den yazý meþketti. Her yazý cinsini büyük bir
kudretle yazdý. 1963 yýlýnda emekliliðine kadar Güzel Sanatlar
Akademisi’nde yazý dersi verdi. 30 Eylül 1964 tarihinde vefat etti (bkz.
Ýbnülemin, 104-106; Derman, Hattat Mustafa Halim Özyazýcý (1898-1964),
50 San’at Sever Serisi, Ýstanbul, 1965, 3 s.; Rado, 260-261; Derman, ÝKMHS,
227; Süleyman BERK, “Hattat Halim Efendi’nin Bilinen Tek Hilyesi“, Tarih
ve Düþünce, sy. 2002/7(Temmuz 2002), s.56-64).
149- Hâmid AYTAÇ: 1893 yýlýnda Diyarbakýr’da doðan Hâmid Bey, ilk yazý
derslerini de orada aldý. Ýstanbul’a gelerek önce Hukuk daha sonra da
Sanâyi-i Nefîse Mektebi’ne devam etti ise de tamamlayamadý. Geçimini
saðlamak için piyasaya yazý iþleri yaptý. Hattat Nazif Bey’den yazý dersine
baþlamýþsa da ancak bir ders devam edebildi. Harf inkýlâbýndan sonra
matbaacýlýk yaptý, ancak yazýyý býrakmadý. Zamanýn büyük hattatlarý ile
görüþtükçe onlardan istifade etti. Her cins yazýyý büyük bir kudretle yazan
Hâmid Bey çok titiz bir sanatkârdý. 18 Mayýs 1982 tarihinde vefat eden
üstat, Karacaahmed Kabristaný’nda, Þeyh Hamdullah’ýn yanýnda medfundur.
(bkz. Ýbnülemin, 119-123; Ali Alparslan, Hattat Hamid Aytaç, Hayat Tarih
Mecmuasý, sy. II, 1972, s. 16-22; Rado, 267-269; M. Hüsrev SUBAÞI,“ Aytaç,
Hamit“, Türkiye Diyanet Vakfý Ýslâm Ansiklopedisi, Ýstanbul, Türkiye Diyanet
Vakfý, 1991, c. IV, s. 287-289; Derman, ÝKMHS, 229; Hattat Hâmid Aytaç’
la ilgili geniþ bir deðerlendirme için bkz. Hattat Hâmid Aytaç (Âmidî) Anma
Paneli - Eylül 1996, Ýstanbul, Diyarbakýr Büyükþehir Belediyesi, 1997; Hattat
Hâmid Aytaç Kitabý, (Hazýrlayan Ýsmail Yazýcý). Ýstanbul, Kitabevi, 2002,
216 s. )
Sâmi, kaldý Râkým mesleki üstâdsýz. 1330 H.
Sâmi Efendi’den sonra talebeleri, Nazif Bey,143
Tuðrakeþ Ýsmail Hakký Bey,144 Aziz Efendi,145 Ömer Vasfi
Efendi146 ve Neyzen Emin Yazýcý147 celî sülüs’te Râkým
yolunda, Sâmi Efendi þivesinde yazmýþlardýr. Son devrin
önemli hattatlarýndan Halim Özyazýcý148 ve Hâmid Aytaç149
da ayný vadide eser vermiþlerdir. Son iki üstad doðrudan
olmasa da, Sâmi Efendi’nin eserlerinden istifade ile celî
yazýda maharet sahibi olmuþlardýr.
143- Mehmed Nazif Bey: 1846 yýlýnda bugün Bulgaristan’da kalan Ruscuk’ta
doðdu. Aslen Kýrýmlýdýr. Ýstanbul’a hicretten sonra Enderun’a intisap etti.
Þefik Bey’den sülüs ve nesih meþketti. Daha sonra Sâmi Efendi’den celî
sülüs, celî ta’lik, divanî ve tuðra meþketti. Erkân-ý Harbiye Dairesi hattatlýðý
yapan Nazif Bey, ayný yerde mümeyyiz oldu. Celî sülüs’te Ýsmâil Zühdî
ve Râkým yolunu takip eden Nazif Bey’in celîleri tokça görünümlüdür.
Bunun sebebi, yazýlarýný yazdýktan sonra pertevsuzla (mercek) tashih
etmesiydi. 1913 yýlýnda vefat eden Nazif Bey, Yahya Efendi Kabristaný’na
defnedildi. (bkz. Ýbnülemin, 232-235; M. Uður Derman, Hattat Nazif Bey,
50 San’at Sever Serisi, Ýstanbul, 1965, 3 s.; Rado, 242-244).
144- Tuðrakeþ Ýsmail Hakký ALTUNBEZER:1873 yýlýnda Ýstanbul’da doðdu. Ýlk
yazý derslerini hattat olan babasý Ýlmî Efendi’den aldý. Divan-ý Hümâyun
kalemine girdi ve burada Sâmi Efendi’den, divanî, celî divanî, celî sülüs
ve tuðra meþketti. Müzehhib Bahaeddin Bey’den tezhip öðrendi. Ressam
olmasýnýn verdiði avantajla, yazýda çok güzel istifler meydana getirdi.
1945 yýlýna kadar Güzel Sanatlar Akademisi’nde dersler verdi. 19 Temmuz
1946 tarihinde vefat ederek, Karacaahmed Mezarlýðý’na defnedildi (bkz.
Ýbnülemin, 97-101; Derman, Tuðrakeþ Ýsmail Hakký Altýnbezer, Hayat Tarih
Mecmuasý, sy. 6, 1971 , s. 43-51; Rado, 258-259; Derman, ÝKMHS, 255).
145- Aziz Efendi: 1871 yýlýnda Trabzon/Maçka’da doðdu. Küçük yaþta Ýstanbul’a
gelerek, evvelâ Bakkal Arif Efendi’den sülüs-nesih meþkederek 1896
yýlýnda yazdýðý hilye ile icâzet aldý. Ta’lik yazýyý Hasan Hüsnü Efendi’den,
celî sülüs ve celî ta’liki de Sâmi Efendi’den meþketti. Davet üzerine gittiði
Mýsýr’da uzun süre kalarak orada yazýlar yazdýktan baþka talebe de
yetiþtirdi. 16 Aðustos 1934’te vefat etti, kabri Edirnekapýsý Necatibey
Mezarlýðý’ndadýr (bkz. Ýbnülemin, 68-72; Serin, Hattat Aziz Efendi, 119 s.;
Rado, 251; Derman, ÝKMHS, 220).
146- Ömer Vasfi Efendi: 30 Nisan 1880 tarihinde Ýstanbul/Tophane’de doðdu.
Rüþdiye Mektebi’nde okurken Çukurcumalý Kadri Efendi’den yazý meþketti.
48
HAT SAN’ATI
Resim 48- Hattat Sâmi Efendi’nin “Fallahu hayrun hâfizan” levhasýnýn zýrnýkla yazýlmýþ kalýbý. Bu kalýpta tashih edilen yerler siyah boya ile belli olmaktadýr. Harflerin
kenarý iðnelenmiþ durumdadýr. Görülen bu kalýp üst kalýptýr. Bu kalýptan zerendud olarak levhalar hazýrlanmýþtýr. (Süleyman Berk koleksiyonu)
49
Resim 49- Hattat Sâmi imzalý zýrnýk mürekkebiyle hazýrlanmýþ celî sülüs levha kalýbý. (Türkpetrol Vakfý koleksiyonu)
HAT SAN’ATI
50
Resim 50- Hattat Sâmi Efendi imzalý zerendud celî sülüs levha.
HAT SAN’ATI
51
HAT SAN’ATI
Resim 51- Hattat Sâmi Efendi’nin Yeni Cami Sebili üzerinde bulunan celî sülüs Kitâbesi.
Resim 52- Hattat Mehmed Nazif Bey’in Sülüs bir levhasý. (Mehmet Özçay koleksiyonu)
52
HAT SAN’ATI
Resim 53- Hattat Sâmi Efendi’nin Kapalý Çarþý Nuruosmaniye kapýsý üzerinde bulunan celî tâlik kitâbesi.
Resim 54- Hattat Sâmi Efendi’nin talebesi Ömer Vasfi Efendi’nin Eyüp’te Sultan Reþad Türbesi üzerinde bulunan
celî sülüs müsennâ kitabesi.
53
HAT SAN’ATI
Resim 55- Hattat Mehmed Nazif Bey’e ait istifli celî sülüs bir levha.
Resim 56- Hattat Ýsmail Hakký Altunbezer’e ait istifli celî sülüs bir levha.
Resim 57- Hattat Ýsmail Hakký Altunbezer’e ait istifli zerendud celî sülüs bir levha.
54
HAT SAN’ATI
Resim 58- Hattat Mehmed Nazif Bey’e ait celî sülüs bir levha.
Resim 59- Hattat Kazasker Mustafa Ýzzet Efendi yolunu geliþtiren Hattat Þefik Bey’e ait celî sülüs levha. (Süleyman Berk koleksiyonu)
55
HAT SAN’ATI
Resim 60- Hattat Sâmi Efendi’nin celî sülüs zerendud levhasý. (Aksaray, Vâlide Sultan Camii)
Resim 61- Hattat Mustafa Halim Özyazýcý’nýn celî sülüs bir levhasý. (Süleyman Berk koleksiyonu)
Resim 62- Hattat Mehmed Nazif Bey’in celî sülüs bir levhasý. (Abdurrahman el-Uweys koleksiyonu, Dubai)
56
HAT SAN’ATI
II. BÖLÜM
YAZI ÇEÞÝTLERÝ
57
HAT SAN’ATI
Resim 63- Muhsinzâde Abdullah Bey’in Sülüs Nesih kýt’asý.
yazýþmalarda kullanýlmýþtýr. Ýleriki dönemlerde dîvanlar
2.1. HAT SANATINDA YAZI ÇEÞÝTLERÝ
ve fetvâlar talik yazý ile yazýlmýþtýr. Dîni ve sivil mimâri
Ýslâm yazýsýnýn kaynaklarda birçok çeþidinden
eserlerde, uzaktan daha rahat görülebilen celî sülüs, celî
bahsedilmiþtir. Yapý ve þekil olarak harfler birbirine yakýn
kûfi ve celî talik yazý kullanýlmýþtýr. Kullaným sahalarýna
olsalar da, yazý çeþitlerinin harfleri arasýnda nüanslar
göre yazýnýn kullanýmýnda, harflerin yapýlarýna estetik
bulunmaktadýr. Ýslâm yazýsýnýn bu çeþitlenmesi, sanat
müdahaleler de bulunulmuþ ve bazý farklýlýklar oluþmuþtur.
olarak ve kendi içindeki bir sýnýflamadýr. Sülüs yazýda,
Tarihi süreç içerisinde oluþan bu durum, yazýnýn estetik
yahut nesih yazýda, yahut kûfi yazýda her harfin ana yapýsý
çeþitlenmesini doðurmuþtur.
aynýdýr. Fakat sanat olarak, farklý yazý çeþitlerindeki yazýlýþta
bir takým farklýklar ortaya çýkmaktadýr. Meselâ sülüs, nesih
Asýrlarca süren arýnma ve süzülme sonucu, yazý
yahut muhakkak yazýda “sin” harfinde “dendan”, diþ
estetik olarak güzelleþirken çok çeþitlenen yazýlar belli
bulunurken, talik yazýda bu diþler çoðu kere
bir tasnifte toplanmaya baþlamýþtýr. Aklâm-ý sitte adý
bulunmamaktadýr. Kezâ, diðer yazý çeþitlerinde “elif”
altýnda toplanan yazýlarýn temeli, Hz. Peygamber
harfinde “zülfe” bulunurken talik ve rik’a yazýda zülfe
döneminde ortaya çýkan iki ana karakterden, köþeli ve
kullanýlmamaktadýr. Bu farklýlýklar daha da çoðaltýlabilir.
yuvarlak karakterli yazýdan ne’þet ederek çeþitlenmiþtir.151
Bu yazýlarýn ana çizgileri Ýbn Mukle ve Ýbn Bevvâb tarafýndan
Ýslâm yazýsý baþýndan itibaren kullaným alanýna
belirlenmiþ, Yâkut el-Mustasýmî tarafýndan kaideleri
göre çeþitlenmeye baþlamýþtýr. Çünkü yazý, Müslüman
konmuþtur.152 Yazý çeþitlerini þöyle tasnif edebiliriz:
toplumda, baþlangýcýndan itibaren bir sanat konusu olarak
150- Yazýr, Kalem Güzeli, II, 75
151- Daha geniþ bilgi için bkz. Nihad M. ÇETÝN. -“Ýslâm Hat Sanatýnýn Doðuþu
ve Geliþmesi (Yâkût Devrinin Sonuna Kadar)”, Ýslâm Kültür Mirâsýnda Hat
Sanatý. Ýstanbul, IRCICA, 1992, s. 15
152- Serin, Hat Sanatý ve Meþhur Hattatlar, 72
ele alýnmýþ ve iþlenmiþtir.150 Kûfi yazýnýn temelini oluþturan
köþeli yazý, dîni metinlerin tespitinde kullanýlýrken, kullanýmý
daha kolay olan yuvarlak karakterli yazý günlük
58
HAT SAN’ATI
Resim 64- Ýlk dönem kûfi yazý örneði.
kýsma ayrýlmaktadýr.
Aklâm-ý sitte denilen altý çeþit yazý þunlardýr:
1-Muhakkak
1- Meþrik kûfîsi
2-Reyhâni
2- Maðrip kûfîsi
3-Sülüs
3- Kayravan kûfîsi
4-Nesih
2. 1. 1. Aklâm-ý Sitte
5-Tevkii
2. 1. 1.1 Sülüs
6-Rikaa (Ýcâze Hattý)
Diðer Yazý Çeþitleri
Aklâm-ý sitte içerinde yer alan ve üçte bir anlamýna
7-Kûfi
gelen sülüs yazý, ismini baþlangýçtaki yuvarlak karakterli
8-Ta’lik
yazýdan geliþen tûmar yazýnýn üçte bir ölçüsünden almýþtýr.
9-Dîvâni
Kalem aðzý kalýnlýðý 3 mm’dir. Hat sanatýnda, sanat olarak
10-Celî Dîvâni
yazýnýn anasý “ümmü’l-hutût” olarak kabul edilmiþtir.
11-Rik’a
Muhakkak yazýya göre harfleri biraz küçüktür. Çanaklý
Kûfi yazý çeþitli kollara ayrýlmaktadýr.
harflerin çanaklarý derindir. Nesih yazý ile birlikte geliþimi
A- Yapýlarýna göre kûfi yazý
Osmanlý’da çok hýzlý olmuþtur.
1- Basit kûfî
2. 1. 1. 2. Nesih
2- Yapraklý kûfî
3- Zemini süslü kûfî
Kelime anlamý “ortadan kaldýrmak, iptal etmek”
4- Örgülü kûfî
5- Geometrik
anlamýna gelmektedir. Kitap yazýmýnda diðer yazýlara göre
kûfî153
daha fazla kullanýldýðý için bu ismi almýþtýr. Kalem aðzý
B- Yazýldýklarý bölgelere göre de kûfî yazý üç
153- Ýbrahim Cum'a, a. g. e., 45-46.
59
HAT SAN’ATI
Resim 65- Hattat I. Derviþ Ali’ye ait muhakkak ve reyhâni hatlarýyla bir kýt’a.
kalýnlýðý, sülüs kaleminin üçte biri kadardýr. Sülüs kaleminin
pirinç tanesi üzerine ihlâs sûresi yazýldýðý da olmuþtur.
üçte biriyle ona tabi olmuþtur. Þeyh Hamdullah ile birlikte
Sultan Ahmed Camii’nin celî yazýlarýný yazan Seyyid Kâsým,
Kur’ân-ý Kerîm yazýmýnda nesih yazý kullanýlmaya
bir pirinç tanesi üzerine ihlâs sûresini yazdýðý için kendisine
baþlanmýþtýr.
“Gubârî” sýfatý verilmiþtir. Bu yazýyla XX. asýr baþlarýnda
Mehmed Nûri Sivâsi154 baþarýlý örnekler ortaya koymuþtur.
Baþlangýçta “muhakkak”, “verrâki” ve “ýrâkî” denilen
2. 1. 1. 3 Muhakkak
neshî yazý üzerinde yapýlan çalýþmalar neticesinde, ileride
iki ayrý tarz ortaya çýkmýþtýr. Reyhâni ve nesih yazýnýn
Kelime anlamý itibariyle “muntazam” ve “muhkem”
ortaya çýkmasýndan sonra, özellikle nesih yazýnýn kâideleri
gibi anlamlara gelmektedir. Kalem aðzý kalýnlýðý, sülüs
Yâkut tarafýndan belirlenmiþtir. Osmanlý’da Þeyh Hamdullah
kalemine tabidir. Harfleri sülüs yazýya göre daha büyüktür.
ile birlikte hýzlý bir geliþim merhalesine girmiþ ve Osmanlý’nýn
Yatay harfler ve harflerin yatay kýsýmlarý daha yayýk ve
son döneminde estetik zirveye ulaþmýþtýr.
uzundur. Çanaklar geniþçe ve sülüs yazýya göre daha
Burada yeri gelmiþken gubârî yazýdan bahsetmek
154- Sivaslý Mehmed Nûri’nin hayatý bilinmemektedir. Ancak gubârî yazý
geleneðinin son temsilcisidir. Bazý yazýlarýnýn ketebe kayýtlarýnda kendi
mesleði kaydetmiþ ve hocasýnýn ismini vermiþtir. Bir yazýsýnýn ketebesinde
“Mülgâ Dâire-i Meþihat Mektûbi Kalemi Mütekâidi” olduðunu belirtmiþtir.
Meþihat Kalemi kâtiplerinden Ahmed Efendi’nin oðludur. Þeyh Mahmud
Hamdi’den yazý dersi almýþtýr. Daha çok 1905-1935 yýllarý arasýnda eser
vermiþtir. Eserlerini koyu zemin üzerine üstibeç boya kullanarak meydana
getirmiþtir. Bkz. Alparslan, Osmanlý Hat Sanatý Tarihi, 187; Zübeyde Cihan
Özsayýner, “Yöresel Hattatlarýmýzdan Mehmet Nuri Sivasî”, V. Milletlerarasý
Türk Halk Kültürü Kongresi, Ankara, Kültür Bakanlýðý, ts, s.340- 342.
gerekir. Adýný Arapça “toz” anlamýna gelen “ðubar”dan
alan gubârî yazý, nesih yazýdan çok ince, bazen gözle zor
görülebilecek kadar ince yazýlan yazýya verilen isimdir.
Bu hat ile sanattan ziyade maharet gösterilmektedir.
Sancak Kur’ân’larý bu yazý ile yazýlmýþtýr. Bazen bir
60
HAT SAN’ATI
Resim 66- Reîsü’l-hattâtîn Haci Ahmed Kâmil Akdik hattýyla sülüs nesih bir kýt’a.
düzdür. Satýr halinde yazýlýr, istifli olarak yazýlmaz.
gelmektedir. Tevkiî yazýnýn küçüðüdür. Onun kurallarýna
tabidir. Ýcazetnameler bu hat ile yazýldýðý için “Hatt-ý icâze”
2. 1. 1. 4 Reyhâni
diye isimlendirildiði de olmuþtur. Ayrýca, talik yazý geliþene
Nesih yazý nasýl sülüs kalemine tabi ve onun üçte
kadar bu yazýyla vakýf kayýtlarý tutulmuþtur.
biri ise, reyhâni de yazý kurallarý bakýmýndan muhakkak
2. 2. DÝÐER YAZI ÇEÞÝTLERÝ
yazýya tabidir. Kalem aðzý kalýnlýðý ise muhakkak yazýnýn
üçte biri kadardýr. Muhakkak ve reyhâni yazý XV. asra
Kûfi
kadar mushaf yazýmýnda kullanýlmýþtýr.
Dîvâni
2. 1. 1. 5 Tevkiî
Celî Dîvâni
Tevkiî yazý, sülüs yazýnýn ihmal edilmiþ þeklidir.
Rik’a
Sülüs yazýnýn kurallarýna tabidir. Daha çok divana ait kýsa
metinlerin yazýmýnda kullanýlmýþtýr. Daha sonra yerini
Ta’lik
Dîvâni yazýya býrakmýþtýr. Sülüs yazýya göre harflerin boylarý,
2. 2. 1 Kûfi
çanaklar, küpler ve elifler daha kýsa, küçük ve kývraktýr.
Kalem aðzý kalýnlýðý sülüs kalemine tabidir. En belirgin
Ýslâm’ýn ilk yýllarýnda kullanýlmakta olan sert köþeli
özelliði birleþmeyen harflerin birleþmesidir.
yazý daha sonra Kûfe þehrinde iþlenerek, geliþtirildiði þehre
nisbetle kûfi adý verilmiþtir. Yazýldýðý yere ve yapýsýna göre
2. 1. 1. 6 Rikaa’
çeþitlenmiþtir.
Kelime olarak “küçük sayfa ve mektup” anlamýna
61
HAT SAN’ATI
Resim 67- Hattat Halim Özyazýcý’nýn rikaa’ hattý.
4- Örgülü kûfî:
Bazý harflerinin örülmesinden dolayý bu ismi almýþtýr.
Bu çeþit kûfinin en erken örnekleri h. V. asra uzanmaktadýr.
En eski örneði Ýran Râdekân Kalesi’nde (h. 411) Tunus
Kayrevan Camii mescidinde (h. 431), en bilinen ve meþhur
örnek ise Ýran Pir Alemdar kabrindedir.
5- Geometrik kûfî :156
Diðer kûfi çeþitlerinden dik ve keskin çizgileriyle
ayrýlýr. Ortaya çýkýþý hususu pek fazla aydýnlatýlamamýþtýr.
Ýran ve Irak mescidlerinde çok fazla yaygýndýr.
B- Yazýldýklarý bölgelere göre de kûfî yazý üç
kýsma ayrýlmaktadýr.
1- Meþrik kûfîsi
2- Maðrip kûfîsi
3- Kayravan kûfîsi
Resim 68- Hattat Hâmid Aytaç hattýyla Þevkî Efendi’ye takliden yazýlmýþ nesih
bir sahife. (Mehmet Özçay koleksiyonu)
Kûfi yazý çeþitli kollara ayrýlmaktadýr. 1 5 5
A- Yapýlarýna göre kûfi yazý
1- Basit kûfî:
Ýslâm’ýn ilk yýllarýnda þark ve garbda yayýlan kûfidir.
En güzel örnekleri Kubbe-i Sahra ve Tolonoðlu Camii
kitâbesidir. Bu çeþit kûfide her hangi bir süsleme mevcut
deðildir.
2- Yapraklý kûfî:
Aðaç yapraklarý gibi süslemelerin bulunduðu çeþittir.
3- Zemini süslü kûfî:
Resim 69- Ma’kýlî yazýya Sirkeci Hubyar Camii’nden bir örnek.
Zemininde kývrýk dallý motiflerin bulunduðu kûfidir.
Bu çeþit kûfinin en güzel örnekleri Ýran’da Gazne’de ve
155- Kûfi yazýyla ilgili geniþ bilgi için bkz. CUM'A, Ýbrahim. Dirâse fî Tatavvuri'lKitâbâti'l-Kûfiyye. Dâru'l Fikri'l-Arabî, ts. 286 s.
156- Ýbrahim Cum'a, a. g. e., 45-46.
Kâhire Sultan Hasan Medresesi’nde bulunmaktadýr.
62
HAT SAN’ATI
Resim 70- Hattat Mehmed Nûri Sivâsî’nin gubâri levhasý.
2. 2. 2 Dîvâni Yazý
hükümdarý Uzun Hasan’ý maðlup ettikten sonra Ýstanbul’a
getirdiði Ýranlý sanatkârlarýn, kadîm ta’lik hattýnýn
Terim olarak, padiþahýn iradelerini emirlerini,
iþlenmesinden çýktýðý söylenebilir.157 Çünkü harflerin þekli
buyruklarýný yazmak için kullanýlan yazý anlamýna
ve birleþmeleri yönünden büyük benzerlik mevcuttur.158
gelmektedir. Akkoyunlu ve Karakoyunlular’da kadim ta’lik
157- M. Uður Derman’dan naklen
158- Alparslan, Sanat Dünyamýz, sy. 35, s. 36
resmi yazýþmalarda kullanýlmýþtýr. Bu yazý Fatih’in Akkoyunlu
63
HAT SAN’ATI
Resim 71- Mehmed Tevfik Ebuzziya (1843-1912) tarafýndan kûfi hat ile yazýlan Yýldýz Hamidiye Camii kubbesi (Necm Sûresi ilk âyetler).
Geliþmiþ dîvâni örneklerinin girift görüntüsü vardýr.
kullanýlmýþtýr. Bazen satýrlarýn biri mürekkep birinin altýnla
Dîvâni yazý sadece devlet yazýþmalarýna tahsis edildiði için
yazýldýðý ferman ve beratlar bulunmaktadýr. Son dönemde
gizliliði korumak kaydýyla girift yazýlmýþtýr. Ayrýca, dîvâni
Ebûbekir Mümtaz Efendi (1810- 1871), Vahdetî Efendi
yazý, Osmanlý’da sadece sarayda kullanýlmýþ, dýþarýda
(1833- 1871), Mehmed Þefik Bey (1820- 1880), Ebûbekir
kullanýlmasý yasaklanmýþtýr.
Nâsýh Efendi (1813- 1885), Ferid Bey (1858- 1925), Mehmed
Ýzzet Efendi (1841- 1904), Sâmi Efendi (1838- 1912), Ahmed
2. 2. 3 Celî Dîvâni
Ýlk bakýþta, sülüs ve ta’lik yazý çeþitlerinde olduðu
gibi bu yazýnýn da dîvâni yazýnýn kalýn kalemle yazýlaný
olduðu anlaþýlabilir. Fakat aralarýnda fark vardýr. Bu farklar
þöylece tasnif edilebilir:159
1.Dîvâni yazýda hareke ve tezyîni iþaretler
olmamasýna karþý, celî dîvâni yazýda hareke ve çok fazla
tezyinî iþaret bulunmaktadýr. Celî dîvâni’de küçük noktalar
da tezyinî iþaret olarak kullanýlmaktadýr.
2.Dîvâni istifsiz, satýr hâlinde yazýlmasýna karþý celî
dîvâni yazý istifli ve girift olarak yazýlýr.
3.Celî dîvâni geniþ aðýzlý kalemle yazýlmaktadýr.
Resim 72- Bursa Ulucami’de Þefik Bey hattýyla celî sülüs ve kûfi yazý.
Celî Dîvâni yazý sadece devlet yazýþmalarýnda
159- Daha geniþ bilgi için bkz. Alparslan, Osmanlý Hat Sanatý Tarihi, 192- 193.
64
HAT SAN’ATI
Resim 73- Bursa Ulucami’de Mehmed Þefik Bey’e ait celî divani levha.
Resim 74- Bursa Ulucami’de Mehmed Þefik Bey’e ait celî divani levhanýn benzeri Ýstanbul Tophane Kýlýç Ali Paþa Camii’nde bulunmaktadýr.
Kâmil Akdik (1860- 1941), Ýsmail Hakký Altunbezer (1869-
XIX. asra kadar Ýran nesta’lik ekolüne baðlý olan
1946), Halim Özyazýcý (1898- 1964), Hamid Aytaç (1891-
Türk hattatlarý, Yesârî Mehmed Es’ad Efendi bilhassa oðlu
hattatlarýdýr. 160
ve talebesi Yesârîzâde Mustafa Ýzzet Efendi elinde ta’lik
1982) önemli dîvâni ve celî divâni
yazý yeni þîve kazandý. Ýran ve Türk nesta’liki ayrý ayrý
2. 2. 4 Ta’lik
netleþti.162 Daha sonralarý bu farký belirtmek için Türk
uslûbu nesta’lik, ta’lik olarak isimlendirilmiþtir. 163
Aklâm-ý sitte’den sonra en çok meþhur olan ve
kullanýlan yazý çeþididir. Ta’lik kelime anlamý itibarýyla
Ýran’ýn meþhur hattatý Mir Ýmad Hasenî elinde ta’lik
“asma, asýlma” anlamlarýna gelmektedir. Harekesi olmayan
yeni bir uslûba büründü. Ýmad, Osmanlý hattatlarýnca da
bu yazýnýn kalýn aðýzlý kalemle yazýlanýna, týpký sülüs’teki
önemle takip edilen bir hattattýr. Ýmad uslûbu Türkiye’ye
gibi celî ta’lik adý verilmiþtir.
talebesi Buharalý Derviþ Abdi (ö. 1647) tarafýndan getirilmiþtir.
Talik yazýya Ýran’da nesta’lik adý verilmektedir.
Osmanlý talik hattatlarýndan Abdülbâki Ârif Efendi (ö. 1688),
Türkiye’de de bu isimle anýldýðý olmaktadýr. Türkiye’de
Durmuþzâde Ahmed Efendi (ö. 1716), Þeyhulislâm
ta’lik yazýyý bu isimle anma bazý karýþýklýða sebep olacaðý
Veliyuddin Efendi (ö. 1768), Kâtipzâde Mehmed Refi’ Efendi
muhakkaktýr. Ýran’da ilk icâdýnda kullanýlan ta’lik yazý
elinde geliþtirilmiþtir.164 Ta’lik yazýda sanat bakýmýndan
geliþtirilerek yeni ortaya farklý tavýrdaki yazýya nesta’lik
Ýranlý ve Osmanlý hattatlarý ayný seviyede baþarý
adý verilmiþtir.
160- Bkz. Alparslan, Osmanlý Hat Sanatý Tarihi, 194- 198.
161- Ali Alparslan, “Ýslâm Yazý Çeþitleri: 4 Nesta’lik”, Sanat Dünyamýz, Yýl. 11,
sy. 34 (1985), s. 3
162- Alparslan, Osmanlý Hat Sanatý, 155.
163- Nesta’lik ve ta’lik isimlendirmesiyle ilgili geniþ bilgi için bkz. M. Uður
DERMAN, “Piyer Loti Kitâbesi ve Ta’lîk Hattýna Dâir Bir Mülâhaza”, Kültürü
ve Sanatýyla IV. Eyüpsultan Sempozyumu, Tebliðler, 5- 7 Mayýs 2000,
Ýstanbul, Eyüp Belediyesi, 2000, s. 278- 283.
164- Alparslan, Sanat Dünyamýz, sy. 34, s. 6
Kadî ta’lik yazý Ýran’da, aklâm-ý sitte ile birlikte
günlük yazýþmalarda kullanýldý. Yazma ve okunma
zorluðundan dolayý bu yazý üzerinde bazý deðiþiklikler
yapýlarak nesta’lik yazý ortaya çýkarýlmýþtýr. 1 6 1
65
HAT SAN’ATI
2. 2. 5 Rik’a Yazýsý:
Osmanlý tarafýndan icâd edilmiþ bir yazýdýr. Divâni
yazýnýn harflerinin küçültülmesi, sadeleþtirilmesiyle
geliþtirilmiþtir. Divânî yazýya göre harflerin kavis ve meyilleri
azaltýlmýþtýr. Harekesiz olan rik’a yazýsý, sade ve süratli
yazýlmaya müsait olduðundan günlük hayatta kullanýlmýþtýr.
Sýbyan mekteplerinde, çocuklara yazý öðretimine bu yazý
ile baþlanmakta idi.166
Rik’a hattý, Dîvân-ý Hümâyun’da ortaya çýkýp
geliþmiþtir. Zamanla kâideleri teþekkül edip sanatlý þekilde
yazýlmýþtýr. Bu yazýda baþlýca iki tarz geliþmiþtir. Birincisi
Mümtaz Efendi yahut Bâb-ý Âli rik’asý denen tarz, ikincisi
ise Ýzzet Efendi rik’asýdýr. Ýzzet Efendi rik’asýnýn sanat özelliði
daha baskýndýr. Son dönemde hattat Hâmid ve hattat
Halim Bey, Mümtaz Efendi tarzýnda güzel örnekler
vermiþlerdir.
Resim 75- Dîvâni hattýyla hazýrlanmýþ, II. Abdülhamid tuðralý ferman.
göstermiþlerdir. Fakat celî ta’lik’te Osmanlý hattatlarý daha
baþarýlý olmuþlardýr.165
Türk ta’liki’nin kesinleþmiþ kaidelerine raðmen Ýran
nesta’liki’nin kesinleþmiþ kaideleri yoktur. Ýran nesta’liki’nde
ayný harf çok farklý ölçülerde yazýlabilmektedir. Halbuki
Türk ta’liki’nin kaideleri bellidir.
Osmanlý ta’lik ekolünün kurucusu Yesârizâde
Mustafa Ýzzet Efendi’den sonra uslûbu talebeleri Kýbrýsizâde
Ýsmâil Hakký (ö. 1862), Ali Haydar Bey (ö. 1870), Kazasker
Mustafa Ýzzet Efendi (1876) eliyle yayýlmýþtýr. Ýkinci nesilden
hattat celî sülüs’ün de yegâne usta hattatý olan Sâmi
Efendi, ta’lik’te bazý eksiklikleri tamamlayarak ayrý bir þîve
sahibi oldu. Sami Efendi’den sonra talebeleri Mehmed
Nazif Bey (ö. 1913), Ömer Vasfi Efendi (ö. 1928), Mehmed
Aziz Efendi (ö. 1934), Hulusi Yazgan (ö. 1940) ve Necmeddin
Okyay ta’lik yazýnýn Sâmi Efendi yolundaki usta takipçileri
olmuþlardýr. Hulûsi Efendi’den ta’lik meþk eden hattat
Resim 76- Ýmad’a ait tâlik bir kýt’a.
Hâmid Aytaç (ö. 1982) ve hattat Halim Özyazýcý (ö. 1964),
Yesârizâde Mektebi, Sâmi Efendi kolunun yakýn dönem
165- Alparlsan, Sanat Dünyamýz, sy. 34, s. 5
166- Bugün de hat öðretimine ekseriyetle rik’a yazýsý ile baþlanmaktadýr.
usta hattatlarýdýr.
66
HAT SAN’ATI
Resim 77- Hattat Mehmed Hulûsi Efendi’ye ait celî tâlik levha. (Emin Barýn koleksiyonu)
Resim 78- Hattat Sâmi Efendi’ye ait zerendud celî tâlik levha.
67
HAT SAN’ATI
Resim 79- Hattat Halim Özyazýcý’nýn rik’a yazýsýna bir örnek. (Süleyman Berk koleksiyonu).
Resim 80- Hattat Yesârizâde Mustafa Ýzzet Efendi’nin tâlik hat ile yazdýðý Hilye-i Hâkâni’nin ilk kýt’asý.
68
HAT SAN’ATI
III. BÖLÜM
HAT SAN’ATINDA KULLANILAN MALZEMELER
69
HAT SAN’ATI
Resim 81- Makta, kalemtraþ ve mürekkep hokkalarýndan oluþan bir yazý takýmý.
Þüphesiz her sanat eseri için bir takým âlet ve
7-Mürekkep hokkasý
malzemeler kullanýlmaktadýr. Kullanýlan âlet ve malzemenin
8-Mýstar
kalitesi, doðrudan sanat eserinin kalitesine tesir etmektedir.
9-Yazý altlýðý
Bu konuda söylenmiþ bir atasözü bunu teyid eder: “Kem
3. 1. KALEM168
âlât ile kemâlât olmaz”.167 Kaliteli, saðlam ve iyi malzeme
ile kaliteli ve güzel iþler çýkarýlacaðý muhakkaktýr. Kaliteli
Kur’ân-ý Kerim’de kalem üzerine yemin edilmiþ,
ve saðlam bir kalem, kaliteli ve iyi bir mürekkep, iyi terbiye
Hz. Peygamber de kaleme özel önem atfetmiþtir.
edilmiþ aherli kaðýdýn kullanýldýðý bir yazý, ayný evsafý
Medeniyetlerin kalem ucundan satýra dökülenlerle
taþýyacaktýr. Kalem, kâðýt ve mürekkebin iyi ve uyumlu
oluþmasý, insan hâfýzasýnýn en büyük yardýmcýsý olmasý
olmasý, iyi bir yazý için çok büyük önem arz eder.
gibi daha birçok þey, kalemin önemini gösterir. Yazýnýn
üç önemli unsurundan birisi kalemdir.169
Hat sanatýnda geçmiþte kullanýlan malzemeler
küçük deðiþikliklerle bugün de kullanýlmaya devam
Hat sanatýnda kamýþ kalem ve kalemler çok
edilmektedir. Kullanýlan ana malzemeler kamýþ kalem,
çeþitlidir:
aherli kâðýt ve is mürekkebinden oluþmaktadýr. Hat
1-Kamýþ kalem
sanatýnda kullanýlan kalem ile günümüzde normal hayatta
2-Meneviþli (Hindî) kalem
kullanýlan kalem arasýnda hiçbir benzerlik yoktur. Hat
3-Cava kalemi
sanatýnda kullanýlan malzemeyi þöyle sýralayabiliriz:
4-Bambu kalemi
1-Kalem
5-Kargý kalemi
2-Kâðýt
6-Tahta kalem
3-Mürekkep
167- Muhittin Serin, Hat Sanatý ve Meþhur Hattatlar. Ýstanbul, Kubbealtý Neþriyatý,
2003, s. 333.
168- Hat literatüründe “kalem” iki farklý anlam için kullanýlmaktadýr. Biri yazý
çeþidi anlamýnda, diðeri ise kamýþ kalem anlamýnda kullanýlmaktadýr.
169- M. Uður Derman, “Eski Mürekkebciliðimiz”, Ýslâm Düþüncesi, yýl 1, sy. 2
(Haziran 1967), s. 97
4-Mühre
5-Kalemtraþ
6-Makta’
70
HAT SAN’ATI
Resim 82- Hattat Ýsmail Hakký Altunbezer’e ait çeþitli kalemler. (Mehmet Özçay koleksiyonu)
Yazý sanatýnda kullanýlan kamýþ kalem denildiðinde;
bulunan Vâsýt þehrinden temin edilen kamýþ kalem anlaþýlýr.
daha çok Hazar denizi kenarý ile Irak Dicle nehri kenarýnda
Kamýþ kalemin ham hâli nohûdi renkte olup, renginin
kararýp sertleþmesi için gübre içine yatýrýlýr. Gübre içerisinde
sertleþen kamýþýn rengi koyu kahverengi olur.170 Bu
kurutma iþlemi, sýcak ülkelerde güneþe karþý serilerek de
yapýlmaktadýr.
Hindistan’da yetiþen içi dar, uzun boðumlu ve dýþý
benekli kalemler (Meneviþli kamýþ) kendileri sert olduðu
için gübreye yahut güneþe yatýrma iþlemi yapýlmamaktadýr.
Bambu kamýþý, bambu isimli bitkiden elde
edilmektedir. Sandalye yapýmýnda da kullanýlmaktadýr.
Normal kamýþ kaleme göre daha sert ve kalýndýr.
Kargý kalemi ise, ney yapýmýnda da kullanýlan
kamýþtan elde edilmektedir. Boðumlarý kesilerek
kullanýlmaktadýr. Kargý kalem de normal kamýþ kaleme
göre daha sert ve kalýndýr.
Cava kalemi, Uzakdoðu’da Cava’da yetiþen bir
170- Kamýþ kalemle ilgili daha geniþ bilgi için bkz. M. Uður Derman, “Kalem”,
Ýslâm Düþüncesi, yýl 1, sy. 3 (Eylül 1967), s. 165
Resim 83- Ucu açýlmýþ bir celî kalemi. (Mehmet Özçay arþivi)
71
HAT SAN’ATI
3. 1. 1. Okuma Parçasý
Beni, kimler parmaklarý arasýnda tutmadý ki?
KAMIÞ KALEM
Koca Fatih, daðlardan aþýrdýðý kadýrgalarýný Ýstanbul
surlarýna indirdikten sonra, Bizans’ýn yýkýk dökük halini
“Görünürde basit, fakat iç yüzü acýklý bir mâcera
tasvir eden meþhur mýsralarýný, kâðýt üzerinde benim
dinledim.
dilimle döktü.
Bir çift kamýþ kalemin hazin âkýbeti.
Ondan evvel ve ondan sonra gelen nice padiþahýn
Bir terekeden satýn alýnan, henüz açýlmamýþ, çift
elinde, ben gâh gene böyle içden gelme melâlli veya
parçalý iki uzun kamýþ kalem.
Masa üzerine býrakýlmýþ. Masanýn sahibi odada
þehametli sözleri ilk tercemaný oldum, gâh ince ruhlarýn
yokken, kamýþ kalemin ne olduðunu bilmeyen bir çift
elemlerini ve emellerini terennüm ettim. Zaman oldu;
devletli baþlar, kimseciklere açamadýklarý gizli dertlerini
yabancý el, can sýkýntýsýný gidermek için, bunlarý ufacýk
benimle paylaþtýlar; gâh, yabancý taçlýlara, benim dilimden
ufacýk parçalar halinde doðramýþ.
dökülen haþmetli sözlerle iltifatnâmeler, dehþet saçan
Doðranmasaydý, bu bir çift kamýþ kalem ne iþe
kelimelerle korkunç fermanlar yolladýlar.
yarayacaktý? Yazý âleti olmaktan çoktan çýktýðý için, uzun
Sana tavsiye ederim; þu yaþadýðýn þehirdeki
asýrlar görmeye devam ettiði o iþi artýk yapacak deðildi
kütübhaneleri, müzeleri, antikacý dükkânlarýný, eski ailelerin
elbette. Fakat bir antika gibi, mükemmel bir vitrin eþyasý
evlerini gez dolaþ.
vazifesi görecekti.
Oralarda hep benim âciz vücudumun eseri olan
Kendileri kadar narin yapýlý bir mahfaza içinde,
yüksek bahada, cildler dolusu kitab, meþhur hattatlarýn
vitrinin bir köþesinde, ebedî uykularýný uyurlarken, ara
elinden çýkma, baha biçilemez levhalar bulacaksýn.
sýra yüzlerine bakanlara, uzun tarihlerinin þanlý
Zaman oldu, Nef’î’lerin, Namýk Kemal’lerin, Âkif’lerin
sahifelerinden öyle menkýbeler nakledeceklerdi ki,
elinde arslanlar gibi kükredim. Cýlýz vücudumdan hiç
kendileriyle beraber, ayný vitrin içinde yorgun argýn
umulmayan davudî bir ses, bütün bir milleti tek ruh
dinlenen bütün öteki antika parçalar, utanacaklar,
halinde vecde getirdi.
Zaman oldu, içli þairlerinizin elinde, benimle ayný
sinecekler, söneceklerdi.
hamurdan yoðurulmuþ olan ney gibi, inim inim inledim.
Kamýþ kalemi parça parça eden o bir çift elin
Gün geldi, yazdýðým muhteþem fermanlar, Garb’ýn nice
sahibine, iþlediði cinayetin azametini kalemin kendi dilinden
maðrur hükümdarýný dize getirdi.
anlatabilmeyi ne kadar isterdim!
Gün geldi, dilimden dökülen ateþli sözler, en insafsýz
Bu merhametsiz parmaklar arasýnda, narin vücudu
güzellerin gözlerinden yaþlar akýttý.
liyme liyme olurken, incecik kamýþ kalem, belki þöyle
Süleyman Nazif “Firak-ý Irak” ýný, Tevfik Fikret “Sis”ini,
feryad etmiþdir:
Âkif “Çanakkale Þehidleri”ni benimle yazdý.
-Ne büyük bir suç iþlediðini bilmiyorsun gafil genç!
Beni, masanýn üstünde halsiz halsiz yatarken
Senin þanlý tarihinin yapraklarýný yazanýn, benim þu nâçiz
gördün de, çöp sandýn, deðil mi genç adam?
vücudum olduðunu bilseydin, þu dakikada utancýndan
Haklýsýn. Kabahat sende deðil, benim kim olduðumu
sana öðretmemiþ olanlarda.
yerlere geçerdin.
Ben, uzun bir tarih boyunca, senin atalarýna çok
Ben bir zamanlar, o kadar baþ tacý idim ki, Türk
hizmet ettiði için yorulmuþ, tarihin sinesinde dinlenmeye
çocuðu, elifbesini okumak için kullandýðý “Hilâl” adlý, süslü
çekilmiþ bir emekdarým.
demirden, iþaret âletini býrakýp da beni eline alabildiði
Beni kýrdýðýna iyi etmedin. Ama bilmeyerek kýrdýðýn
gün kendisini bahtiyar sayar, artýk okumuþ yazmýþ insanlar
için, seni gene affediyorum!”
arasýna gireceðini benim sayemde idrak eder, ruhunda
Hamdi Varoðlu, Cumhuriyet Gazetesi 27 Ocak
bir büyüklük duyardý. O günden itibaren, ben o çocuðun
1957171
fikir hayatýna, kâðýt üzerinde yürüyen sivri ucumun çýkardýðý
171- M. Uður Derman, “Kalem”, Ýslâm Düþüncesi, yýl 1, sy. 4 (Aralýk 1967), s.
265-266’dan naklen
vakur ve tatlý cýzýrtý ile istikamet çizerdim.
72
HAT SAN’ATI
cins aðacýn yaprak diplerinde bulunan sert, ince ve uzun
kýsýmdýr. Kur’ân-ý Kerim gibi uzun metinlerin yazýmýnda,
normal kamýþ kalemin ucu zaman zaman bozulup tekrar
açýlmayý gerektireceðinden, kalemin aðýz kalýnlýðý, önceki
aðýz kalýnlýðý gibi olamayacaðýndan, daha sert olan ve aðzý
çabuk bozulmayan cava kalemi tercih edilmiþtir. 172
Bambu ve kargý kaleminin yetmediði kalýnlýktaki
yazýlar için tahta kalem kullanýlmýþtýr. Mukavemetli ve
saðlam yapýlý aðaçlardan imal edilen bu tip kalemlerin
sap kýsýmlarý elin kavramasý için ince yapýlmýþtýr. Çok fazla
geniþ aðýzlar için kalem imal edilmemiþ, bu tip kalýn yazýlar
kareleme usulü kullanýlarak çizme suretiyle meydana
getirilmiþtir.173
Resim 84- Kalemin kat’ edilmesi. (Mehmet Özçay arþivi)
3. 2. KÂÐIT
sünger yardýmýyla boyanýrsa buna da “sürme usûlü”
Yazý sanatýnýn önemli malzemelerinden biri kâðýttýr.
boyama adý verilmektedir.174
Kâðýt hat sanatýnda, ham hâliyle, terbiye edilmeden
kullanýlmaz. Kalem ve mürekkeple uyum saðlayacaðýndan,
Bazý kâðýtlar orta kýsmý farklý, yan kýsýmlarý farklý
usûlünce boyanmýþ ve terbiye edilmiþ kâðýt kullanýmý
boyanýrsa, böyle boyanmýþ kâðýtlara “akkâse kâðýt” adý
önemlidir. Ham kâðýt, yani aherlenmemiþ kâðýt mürekkebi
verilmektedir.
emeceðinden ve tashihe imkân vermeyeceðinden makbul
Kâðýt boyandýktan sonra aharlama iþine hazýr
deðildir. Ahar, kalemin kâðýt üzerinde kolayca hareket
demektir. Ahar iki çeþittir. Niþasta aharý ve yumurta aharý.
etmesini saðlar. Hat sanatýnda kullanýlan kaðýdýn asitsiz
Özellikle celî yazýlarda kullanýlacak kâðýtlar önce niþasta
olmasýna dikkat edilmesi gerekmektedir. Çünkü asit kâðýdýn
ile sonra yumurta aharý ile aherlenmelidir.
zamanla yanmasýna sebep olmaktadýr.
Niþasta aharý, bildiðimiz niþastanýn suyla karýþtýrýlýp
Eskiden Ýtalya’da üretilen kalýnca kaðýt çokça
ateþte kaynatýlmasýyla elde edilmektedir. Niþasta evvela
kullanýlmýþtýr. En ziyade celî sülüs yazý için kullanýlmýþtýr.
soðuk su ile ezilir, hafif ateþte karýþtýra karýþtýra kaynatýlýr.
Ýtalya'nýn Toskana eyaletinin güneyinde güzel bir þehir
Elde edilen kývam soðuduktan sonra, sünger yardýmýyla,
olan Livurna'da yapýlan bu kâðýtta (A. Ligorna) kelimesi
kaðýda yedirilerek sürülür; kâðýt kurumaya terk edilir.
soðuk damga ile vurulduðundan tahfife uðrayarak "Ali
Niþasta aharýnýn üzerine duruma göre en az iki kat veya
Kurna" olmuþtur.
daha fazla yumurta aharý sürülür.
3. 2. 1. Kaðýdýn Boyanmasý ve Aherlenmesi
Yumurta aharý; yeterli miktarda yumurta aký bir
Kâðýt aherlenmeden önce boyanmalýdýr. Boyama
kaba alýnýr. Yumurta büyüklüðünde bir þap avuç içine
için çok çeþitli bitkilerden çeþitli renkler elde edilmektedir.
alýnarak yumurta aký kesilinceye kadar çýrpýlýr. Çýrpma
Fakat tercih edilen renk, çaydan elde edilen nohûdi renktir.
iþlemi yumurta aký kesilinceye kadar devam etmelidir.
Renk elde edilmek istenen bitki, geniþ bir kaba konularak
Kesilerek köpüklü bir hal alan karýþým bir müddet daha
þapla birlikte kaynatýlarak boya elde edilir. Elde edilen
172- Cava kalemi ilk defa Hattat Çömezzâde Mustafa Vâsýf Efendi ve talebesi
Kazasker Mustafa Ýzzet Efendi tarafýndan kullanýlmýþtýr. Bkz. Derman,
Ýslâm Düþüncesi, sy. 2 (Haziran 1967), s. 168.
173- Meselâ, Ayasofya’nýn, kalem aðzý kalýnlýðý 35 cm. olan ciharyâr yazýlarý
ile kalem aðzý kalýnlýðý 15 cm. olan kubbe yazýsý bu suretle yazýlmýþtýr.
174- Daha geniþ bilgi için bkz. Boya, Mürekkeb, âhar Mecmuasý. Millet
Kütüphânesi. Ali Emîri Efendi, Tarih, no 809; Yazýr, Kalem Güzeli, II, 191193; Nefeszâde, Gülzâr-ý Savâb, s. 107; Serin, Meþhur Hattatlar, 341.
boya geniþ ve yayvan bir kaba alýnarak kâðýt bunun içine
batýrýlmak suretiyle boyanýr. Bu þekilde kâðýt boyama
usûlüne “banyo usûlü” adý verilmektedir. Eðer kâðýt bir
73
HAT SAN’ATI
Resim 85- Kaðýt aherlemede kullanýlan çakmak taþý mühre. (Emin Barýn koleksiyonu)
karýþtýrýlýr. Bir müddet dinlendirildikten sonra tülbentten
çakmak taþý yahut camdan üretilmektedir. Saplý bir tahtaya
süzülerek elde edilen ahar maddesi bir sünger yardýmýyla
tespit edilen cam yahut çakmak taþýnýn, kaðýda deðen
çok dikkatli bir þekilde kaðýda sürülür. Gerek niþasta aharý
yani mühre yapýlan kýsmýnýn gayet pürüzsüz ve temiz
gerek her yumurta aharýndan sonra kâðýt mührelenir. Bu
olmasýna dikkat edilmelidir.
konu kâðýt mühreleme bahsinde ayrýca anlatýlacaktýr.
3. 4. MÜREKKEP
Aharlanan ve mührelenen kâðýtlar tavlanmasý için
Hat sanatýnda kullanýlan mürekkepler þöyle tasnif
bir müddet baský altýnda dinlenmeye býrakýlýr. Bu dinlenme
edilebilir:
müddetinin en az altý olmasý gerektiði kaynaklarda belirtilse
1-Ýs mürekkebi
de daha önce kullanýlabilir.
2-La’l mürekkebi
3-Üstübeç mürekkebi
3. 3. MÜHRE
4-Altýn mürekkebi
Kâðýt üzerine yapýlan aharýn parlatýlmasý ve
5-Zýrnýk mürekkebi
pürüzlerinin giderilmesi maksadýyla çakmaktaþý, akik taþý
6-Tashih mürekkebi
ve camdan mamul mühre ile mührelenir. Mühreleme
iþleminin, mühre tahtasý veya pesterk denilen damarsýz
Hat sanatýnda kullanýlan ana mürekkep, is ve
ve eksiz ýhlamur aðacý üzerinde yapýlmasý tercih edilir.
zamktan elde edilen, siyah is mürekkebidir. Bezir yaðý,
balmumu, neft yaðý, çýra ve gazyaðý gibi çok çeþitli
Daha pratik olarak karton kâðýtlarýn konulmasýyla
maddelerden elde edilen is,176 eritilip boza kývamýna
yumuþatýlmýþ zemin üzerinde de yapýlabilir. Sürülen her
getirilen arap zamký içerisine katýlýr, iyice karýþtýrýlarak
ahardan sonra mühre yapýlýr; son kat ahar üzerine mühre
dövülür. Bu karýþýma gerekli miktarda saf su katýlarak
direkt yapýlýr. Diðer zemin aharlarý ise bir kâðýt üzerinden
inceltilir ve mürekkep kullanýlýr.177
yapýlýr. Son kat aharý mührelenirken, mührenin kâðýt
üzerinde rahat kaymasý ve mührenin kaðýdý çizmemesi
için kaðýdýn üzerine fýndýk yaðý sürülmelidir.175 Yalnýz, yazý
yazmadan evvel, fýndýk yaðýnýn tesirini gidermek için kâðýt,
pudra tozu ile silinmelidir. Zira yaðlý zeminin mürekkebi
tutmasý mümkün deðildir.
Mühreleme mühre âleti ile yapýlýr. Mühreler
74
175- Kaynaklarda, mührelemeden önce kaðýda kuru sabun sürülmüþ çuha
gezdirilmesi tavsiye edilmektedir. Fakat daha sonra bu sabun, pudralama
ile giderilemediðinden yazý yazmada büyük zorlukla karþýlaþýlmaktadýr.
En doðrusu, fýndýk yaðý yahut cildin tabii yaðýnýn kaðýda sürülmesidir.
Merhum hattat Halim Özyazýcý (1898-1964)’nýn mühreleme için baþýnda
bulunan ve hiç yýkamadýðý takkesini kullandýðý rivayet edilmiþtir.
176- Ýs elde edilmesi ile ilgili geniþ bilgi için bkz. Nefeszâde Ýbrahim. Gülzâr-ý
Savâb. Ýstanbul, Güzel Sanatlar Akademisi Neþriyatý, 1939, 93-94; M.
Bedreddin Yazýr. Medeniyet âleminde Yazý ve Ýslâm Medeniyetinde Kalem
Güzeli, II, Ankara, Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý Yayýnlarý, 1974, 183; Derman,
Ýslâm Düþüncesi, sy. 2 (Haziran 1967), s. 98-99.
177- Mürekkep yapýmý ile ilgili geniþ bilgi için bkz. Gülzâr-ý Savâb, 94- 100;
Yazýr, Kalem Güzeli, II, 180- 183; Derman, Ýslâm Düþüncesi, sy. 2 (Haziran
1967), s. 100-103.
HAT SAN’ATI
Resim 86- Porselen hokka takýmý. (Emin Barýn koleksiyonu)
Ýs ve arap zamkýnýn karýþýmýndaki oran; dört kýsým
hokkaya bir mikdar lýka ve siyah mürekkep ve su koyup
zamka, bir kýsým is konulmasýdýr. Mürekkebin karýþýmýna
iyice karýþtýrdýktan sonra aðzý açýk olarak güneþte býrakýlýr,
zamk fazla konulduðunda, yazýda mürekkep parlama
ara sýra çubukla karýþtýrýlýr. Su azalýp mürekkep kuruyacak
yapar, kalemden zor akar, dolayýsýyla yazý zor yazýlýr.
hale gelince biraz daha su ilâve olunup karýþtýrýldýktan
Ayrýca yazý murakka’a gerildiðinde kusma yapacaðý gibi,
sonra yine güneþte býrakýlýr. Bu tarzda beþ-on gün devam
mürekkep ileride çatlama da yapabilir. Ýs fazla
olunur. Mürekkebin parlaklýðý gidip mat bir hal alýr. Þayet,
konulduðunda ise, yazýya el deðince siyahlýk yayýlarak
kullanýldýðý zaman is zerreleri kaðýda, üzerinde daðýlýp
yazýnýn bozulmasýna sebep olur.
bulaþýrsa, az miktarda süzülmüþ bal ilâve edilip
karýþtýrýlmalýdýr. Bununla yapýlan tashihler belli olmaz, yazý
Tabiatta bulunan çeþitli renkteki pigmentler, arap
kenarlarý þiþip kabarmaz. Ýðnelenirken rahat ve muntazam
zamký ile karýþtýrýlarak istenilen renkte mürekkep elde
iðnelemeye de yardýmý olur.”179
edilebilir. Siyah is mürekkebinden baþka nadiren de olsa
kýrmýzý (la’l) mürekkep, beyaz (üstübeç) mürekkep ve
zerendûd (altýn) mürekkep hat sanatýnda kullanýlmaktadýr.
Ayrýca XIX. asýrda yazý kalýbý çýkarýlmasýnda sodyum ve
arsenik sülfürün arap zamký ile karýþtýrýlýp dövülmesiyle
elde edilen sarý (zýrnýk) mürekkebi kullanýlmýþtýr. Üstübeç
mürekkebi ile mushaflarýn sûre baþlýklarý yazýlmýþtýr.
Zerendud levhalarýn hazýrlanmasýnda varak altýn, arap
zamký yahut bal ile ezilip, jelatinli su ile sulandýrýlarak
kamýþ kalem veya fýrça ile kullanýlýr. 178
Zerendud
Resim 87- Mürekkep hokkasý ve rîhdan. (Emin Barýn koleksiyonu)
levhalardaki altýn, daha sonra “zermühre” denilen mühre
178- Renkli mürekkep imali için bkz. Yazýr, Kalem Güzeli, II, 184- 186; Derman,
Ýslâm Düþüncesi, sy. 2 (Haziran 1967), s. 103-105.
179- Yazýr, Kalem Güzeli, II, 186
ile parlatýlýr. Bir de tashih mürekkebi vardýr ki sadece M.
Bedreddin Yazýr bahsetmiþ ve tarifini þöyle yapmýþtýr: “Bir
75
HAT SAN’ATI
kalemin iyi ve güzel açýlmýþ
3.5. MISTAR
saðlamak için kamýþ kalemin
yazýmýnda, formun ve satýr çizgisinin tespiti için kullanýlan
açýldýðý kalemtýraþýn gayet kaliteli
malzemedir. Yazýlacak her ayrý eser için ayrý mýstar
ve keskin olmasý lâzýmdýr. Burada
hazýrlanýr. Sayfa boyuna göre hazýrlanmýþ olan mukavva
bahsedilen kalemtýraþýn bugün
üzerinde, satýr çizgilerinin baþý ve sonu iðne ile delinerek
kurþun kalem açmada kullanýlan
ibriþim bu deliklerden geçirilir. Sayfa üzerinde, ibriþimin
kalemtýraþla herhangi bir alâkasý
düðmesiz olmasýna dikkat edilmelidir. Sayfanýn sað ve
bulunmamaktadýr. Hat sanatýnda
soluna da dikine ibriþim çekilir. Yazý yazýlacak kâðýt bu
kamýþ kalem açmada kullanýlan
mukavvanýn üzerine konularak parmak uçlarý ile ip izinin
kalemtýraþ, sap kýsmý, kesici
kaðýda çýkarak satýrýn belirmesi saðlanýr.
kýsýmdan en az iki kat büyük
Mýstarlar meþk mýstarý, sahife mýstarý, hilye mýstarý
olan býçak görünümündedir. Hat
olmak üzere kullanýlacaklarý formlara göre sýnýflanýrlar.180
sanatýnda, kamýþ açma ve
tashihte kullanýlan iki çeþit
Bugün daha pratik olarak ýþýklý masada, kâðýt altýna
kalemtýraþ bulunmaktadýr. Tashih
konan ve satýrlarý koyu kalemle çizilmiþ kâðýtlar, satýrý belli
için kullanýlan kalemtýraþlar
etmek için, mýstar niyetine kullanýlmaktadýr.
normal kalemtýraþlardan çok
Resim 88- Bir kalemtýraþýn sap, parazvana ve týð kýsmýnýn görünüþü.
Kalemtýraþý yapan ustanýn mührü týð kýsmýnda görülmektedir. (Emin Barýn koleksiyonu)
olmasý gerekmektedir. Bunu
Eskiden, Kur’ân-ý Kerim, kýt’a ve hilye gibi metinlerin
daha küçüktür.
3. 6. KALEMTIRAÞ
Kalemtýraþ üç ana kýsýmdan meydana gelmektedir:
Harflerin güzel ve keskin yazýlabilmesi için kamýþ
1-Su verilmiþ çelikten imal edilen ve tîð denen
kesici kýsým
2-Çeþitli maddelerden imal edilen sap kýsmý
3-Sap ile kesici kýsmý birbirine baðlayan parazvana
denen kýsým
Kesici kýsým yapýlýþ þekline göre hattâtî, kâtibî, söðüt
yapraðý, cam kýrýðý gibi çok çeþitli isimler almýþtýr.181 Eski
kalemtýraþlarda, kesici kýsmýn parazvanaya yakýn yerinde
usta ismi yer almýþtýr.
Günümüzde klasik tipte kalemtýraþ imal edilmekle
birlikte daha pratik olmasý bakýmýndan kýrtasiye tipi kesim
býçaklarý da kullanýlmaktadýr. Tashih için de daha pratik
olmasý sebebiyle “neþter” kullanýlmaktadýr.
Kamýþ kalemin açýlmasýnda önce boðuma yakýn
kýsmý yatay olarak kesilir. Bu ana kesimde sonra, kalemde
oluþan ve “dil” tabir edilen kýsým, istenilen incelik elde
180- Mýstar yapýmý ile ilgili geniþ bilgi için bkz. Yazýr, Kalem Güzeli, II, 208- 210.
181- Bkz. A. Süheyl Ünver, “Türk Kalemtýraþçýlarý”, Yücel, c. IV, sy. 34 (1937),
s. 170; Derman, Ýslâm Düþüncesi, 2, s. 170
Resim 89- Nesih sahife mýstarý. (Süleyman Berk koleksiyonu)
76
HAT SAN’ATI
çok önemlidir. Mürekkebin iyisi ve kalitelisi ayný þekilde
kaðýdýn iyisi, doðrudan yazýlacak yazýya tesir etmektedir.
Bu sebeple atalarýmýz “Kem âlât ile kemâlât olmaz”
demiþlerdir. Ýyi eserin iyi malzeme ile çýkacaðý muhakkaktýr.
Kaliteli mürekkebin kullaným kabýnýn da önemi
bulunmaktadýr. Sýrlanmamýþ toprak saklama kaplarý ile
mermerden mâmul hokkalar mürekkebin hassasiyetini
kaybetmesine sebep olmaktadýr. Seramik ve cam hokkalar
mürekkebin özelliðini kaybetmemesi açýsýndan daha iyidir.
Geçmiþte gayet sanatlý, seramik ve camdan, mürekkep
hokkalarý üretilmiþtir.
3. 8. YAZI ALTLIÐI
Kamýþ kalemin kaðýda iyice oturmasý için kaðýdýn
tatlý sert bir zemine oturmasý gerekmektedir. Bir miktar
kaðýdýn üst üste tutturulmasýyla oluþturulan altlýklar, ta’lik
yazý için farklý þekilde hazýrlanmýþtýr. Bazen deri, yazý altlýðý
olarak tercih edilmiþtir.
Resim 90- Kalemtýraþ çeþitleri. (Emin Barýn koleksiyonu)
3. 9. MAKTA’
edilinceye kadar sað ve soldan týraþlanýr. Kalemin kaðýda
Arapça kesim yapýlan yer anlamýna gelmektedir.
dokunacak, yazý yazacak kýsmý kalemtýraþla, makta
Kamýþ kalemin dil denilen kýsmý kat’ edilirken yahut
üzerinde “kat” edilerek elde edilir. Kat’ edilen dil kýsmýndan
þakkedilirken býçaðýn aðzýnýn zarar görmemesi ve kalemin
mürekkebin akýþýný saðlamak için, dil kýsmýný ortadan ikiye
uygun zeminde bu ameliyeye tabi tutulmasý için kullanýlan
ayýrmak için “þakk” edilir. Þakkýn dikkatli yapýlmasý, yarýlan
alettir. Daha çok kemik, fildiþi, abanoz gibi maddelerden
kýsmýn iki eþit iki parçaya ayrýlmasý gerekmektedir. Esasen
imal edilmiþtir. Makta’da kalemin oturtulduðu bir yuvasý
kalemin þakký, yazýlacak yazýnýn cinsine göre deðiþmektedir.
vardýr. Zamanýnda, maktanýn daha pratik olmasý için cepte
taþýnanlarý da imal edilmiþtir.
Kalem þakký, nesih ve talik yazý kaleminde, dilin
sað üçte birden þakk edilmelidir ki, nesih ve talik yazýdaki
yarým hareketler ortaya çýkabilsin. Sülüs’te sol üçte birden;
rik’a yazýda tam ortadan þakkedilir. Dîvâni ve celî dîvâni
yazýda sol üçte birden þakk tavsiye edilmiþtir.
Kalem açýlmasýnda kesme ve yontma usulü
kullanýlýr. Kaba kýsýmlar alýnýrken kesim yapýlýr, kabasý
alýnmýþ kaleme istenilen incelik ve kývam verilirken ise
kesmeden ziyade yontma iþlemi uygulanýr. Bütün bunlar
yapýlýrken kalemtýraþýn gayet keskin olmasýna dikkat
Resim 91- Cep maktaý. (Emin Barýn koleksiyonu)
edilmelidir.182
182- Hattat Kâmil Akdik’e, “Hangi talebeniz daha güzel yazýyor efendim?” diye
sorulunca: “Kalemini en iyi açan yazmaktadýr” cevabýný vermesi, kalemi
düzgün ve kývamýnda açmanýn önemini göstermektedir. Eski üstadlar
kalem açma üzerinde durmuþ ve “Kalem açýþýnda çok sýrlar var, o sýrlar
yakalanmadan güzel yazý yazýlamaz” demiþlerdir.
3. 7. MÜREKKEP HOKKASI
Yazý sanatýnda kullanýlan malzemenin kaliteli olmasý
77
HAT SAN’ATI
Resim 92- Makta’ çeþitleri. (Emin Barýn koleksiyonu)
Resim 93- Hat san’atýnda kaðýt kesmek için kullanýlan makas. (Emin Barýn koleksiyonu)
Resim 94- Sultan III. Ahmed tuðralý, iþlemeli divit. (Mehmet Çebi Koleksiyonu)
78
HAT SAN’ATI
IV. BÖLÜM
HAT SAN’ATINDA TUÐRA FORMU
79
HAT SAN’ATI
Osmanlý hânedanýnýn niþan ve alâmeti olan tuðra183
olanýn çektiði tuðradýr. Bunun dýþýnda birçok hattat
Oðuzca bir kelime olup, aslý tuðraðdýr. Anadolu lehçesinde
tarafýndan padiþahýn deðiþik ibare ve istiflerle tuðrasý
kelime sonundaki (ð) okunmadýðýndan, bu kelime “tuðra”
yapýlmýþtýr. 195 Osmanlý’da padiþah tahta çýktýðýnda,
olarak telaffuz edilmiþtir.184 Arapçasý “tevkî”, Farsçasý ise
kendisine gösterilen deðiþik tuðra örneklerinden birini
Tuðra, Büyük Selçuklular, Anadolu Selçuklularý,
beðenir, bu da saltanatýn sonuna kadar padiþahýn alâmeti
“niþan”dýr.185
Memlûklular, Anadolu Beylikleri ve Osmanlýlar’da
olurdu.196
kullanýlmýþtýr.186
Osmanlý’da ilk tuðra, Sultan Orhan’a aittir. Orhan
Oðuz hanlarýnýn kullandýklarý tuðralar hakkýnda bir
Gazi’nin elde mevcut tuðralarýndan ilki m.1324 tarihli,
bilgiye sahip deðiliz.187 Selçuklu tuðralarýnýn þekli hakkýnda
diðeri ise m. 1348 tarihlidir.197 Her iki tuðranýn ibaresi de
ise Bündârî’nin “Zübdetü’n-Nusra ve Nuhbetü’l-Usra” adlý
“Orhan b. Osman” þeklindedir. Milâdî 1324 tarihli tuðrada
eserinde bazý tarifler mevcuttur. Buna göre Selçuklu
üç nun harfi sola keþideli bir biçimde iç içe yerleþtirilmiþ,
altýndadýr.188
dik harflerden de üç adet tuð elde edilmiþtir. Milâdî 1348
Memlûklular’da ise þekil tamamen farklýdýr. Memlûklu
tarihli tuðrada ise üç “nun” harfi soldan saða doðru yukarýda
tuðralarýnda, hükümdar ve baba ismi olmakla birlikte,
birleþmiþ, dik harflerden elde edilen tuðralara zülfe
bunlar düz bir satýra dik harfler yukarý uzatýlarak meydana
takýlmýþtýr.198
tuðralarý kavisli olup, sultan alâmeti bu kavisin
getirilmiþtir.189 Bazen de hükümdar ve baba ismi bu dik
Ýki beyzeli üç tuðlu tuðra yapýsý I. Murad tuðrasý ile
harflerin üzerine daha kalýn bir kalemle yazýlmýþtýr. Anadolu
baþlamýþtýr. Zülfeler ise, Orhan Gazi tuðrasýnýn aksine sola
beyliklerinin tuðralarý, Selçukîler’de olduðu gibi kavisli ve
doðrudur. I. Murad tuðra ibaresi “Murad b. Orhan”dýr.
münhanilidir; bu kavis ve münhani Osmanlý tuðralarýnda
da devam etmiþtir.190 Bunun yanýnda Osmanlý tuðrasýnýn
Baþlangýcýndan itibaren tuðra metinlerinde bir takým
þekli, kendine munhasýr bir geliþme göstermiþtir. 191
deðiþiklikler meydana gelmiþtir. I. Bayezid tuðrasýnda,
baba ismine baðlý “hân” unvaný kullanýlmýþtýr.199 II. Mehmed
Osmanlý’da tuðrayý karþýlayan birçok deyim
(Fatih) ile bu tabire “dâima” kelimesi eklenmiþtir. 200
kullanýlmýþtýr; tevkî-i hümâyun, tevkî-i refî, niþân-ý þerîfi
183- Ali, “Tuðray-ý Hümâyun”, TOEM, sy. 43 (1 Nisan 1333), s. 53; Mübahat S.
KÜTÜKOÐLU, Osmanlý Belgelerinin Dili (Diplomatik), Ýstanbul, Kubbealtý
Akademisi Kültür ve Sanat Vakfý, 1994, s. 71.
184- Ýsmail Hakký UZUNÇARÞILI, “Tuðra ve Pençeler”, Belleten, sy. 17-18, 1941,
s. 102;
185- Uzunçarþýlý, Belleten, 101; Midhat SERTOÐLU, Osmanlý Türklerinde Tuðra,
Ýstanbul, Kardeþ Matbaacýlýk, 1975, s. 3.
186- Sertoðlu, a. g. e., s. 8.
187- Suha UMUR, Osmanlý Padiþah Tuðralarý, Ýstanbul, Cem Yayýnevi, 1980, s.
13.
188- Uzunçarþýlý, Belleten, 102; J. DENY, “Tuðra”, ÝA, XII-2, 7.
189- Uzunçarþýlý, Belleten, 105.
190- Uzunçarþýlý, Belleten, 105; Umur, a. g. e., 13.
191- Umur, a. g. e., 15; J. Deny, ÝA, XII-2, 8.
192- Uzunçarþýlý, Belleten, 106; Sertoðlu, a. g. e., 10; Umur, a. g. e., 17; Bekir
Sýtký BAYKAL, “Tuðra”, TA, 12-2, Ýstanbul, MEB, 1982, 455.
193- Uzunçarþýlý, Belleten, 109; Sertoðlu, a. g. e.,10; Umur, a. g. a., 17.
194- Uzunçarþýlý, Belleten, 105.
195- Umur, a. g. e., 17.
196- Umur, a. g. e., 18.
197- Sertoðlu, 10; Baykal, TA, 12-2, 455;
198- Orhan Gazi’nin bu tuðralardan milâdî 1324 tarihli olaný, Ýstanbul Büyükþehir
Belediyesi Atatürk Kitaplýðý Muallim Cevdet kýsmýnda, milâdî 1348 tarihli
olaný ise TSMK Arþivi’ndedir. (bkz. Sertoðlu, 10)
199- Umur, 28; J, Deny, ÝA, 12-2/8; Zarif ORGUN, “Tuðralarda el-Muzaffer Daima
Duasý ve Þah Unvaný, Þehzade Tuðralarý, Mehmed II’nin Tuðra, Ýmza ve
Mühürleri” Türk Tarih Arkeologya ve Etnografya Dergisi, sy. 5, Ýstanbul,
1949, s. 210’da “han” ünvanýnýn I. Mehmed ile baþladýðýný belirtmiþtir ki
doðrusu, baba adýna izafeten I. Bayezid ile baþladýðýdýr.
200- Ayný makale (Zarif ORGUN, Türk Tarih Arkeologya ve Etnografya Dergisi,
s. 204)’de “Murad II. ninkinde “el-Muzaffer daima” ile tuðra bildiðimiz
þekle yakýn hal alýr” demektedir. Halbuki “daima” kelimesi tuðraya II.
Mehmed (Fatih) ile girmiþ, “el-Muzaffer daima” ise Kanunî ile girmiþtir. II.
Murad tuðrasýndaki beyzelerin ortasýnda bulunan nokta « bin »’deki
nun’un noktasýdýr. Bu noktanýn zorlama ile “dâim┠þeklinde okunmasýna
âlî þân-ý sultânî ve tuðrây-ý garrây-ý sâmi mekâný hakânî,
tevkîi refii hümâyun, niþân-i hümâyun, niþân-i hümâyun
ve misâl-i meymûn, tuðray-ý garra, niþân-ý þerîf-i âliþan ve
alâmet-i þerîfe tabirlerinin hepsi tuðra demektir. 192
Tuðralar genel olarak, berat, menþur, ferman,
sikkeler, defterhane defter ve kâðýtlarý baþýnda, bayrak,
pul, nüfus kâðýtlarý, antlaþmalar, vakfiyeler ve binalar
üzerinde kullanýlmýþtýr.193
Memlûklular ile Selçuklular, Anadolu Beylikleri ve
Osmanlýlar’da tuðra çekilmesi arasýnda fark vardýr.
Memlûklarda tuðra gerekli yere bizzat divân-ý inþâ reisi
tarafýndan çekilmeyip, daha evvel kâtib-i destler tarafýndan
hazýrlanan tuðralar gerekli yere yapýþtýrýlýrdý. Diðerlerinde
ise, tuðrayý bizzat gerekli yere Tuðrâî denilen niþancý
çekerdi.194
Padiþah tuðralarý deðiþik yerlerde kullanýlmakla
beraber, gerçekte resmî evrak üzerine ve bu iþle görevli
80
HAT SAN’ATI
Resim 95- Mustafa Râkým tarafýndan çekilmiþ Sultan IV. Mustafa tuðrasý. (TSMK-GY 1207)
baþlamýþtýr. IV. Mustafa tuðrasý ile de kaidesi
Yavuz Sultan Selim (I. Selim) ile tuðraya “Þâh” ünvaný
yuvarlaklaþmýþtýr.
girmiþ, I. Süleyman, II. Selim ve III. Murad’ýn tuðralarýnda
“Þâh” kelimesi hem padiþah hem de baba ismine izafeten
4. 1. 2. Beyze
iki defa kullanýlmýþtýr.201 III. Mehmed tuðrasýnda “Þâh”
ünvaný tamamen kalkar, I. Ahmed’le “Þâh” ünvaný tekrar
(Ýç ve dýþ beyze): Bin ve han kelimelerinin “nun”
tuðraya girer. II. Mahmûd dahil bütün tuðralarda kullanýlýr.
harfinin kývrýlmasýyla ve iç içe yazýlan iki beyzî þekle denir.
Yalnýz bu tuðralarda þah ünvaný tek “Þâh” iki “he” ile
“el-Muzaffer” kelimesi tuðraya girdikten sonra bu kelimenin
yazýlmýþtýr.202
“rý” harfi, beyzelerden sola doðru uzanarak beyzeleri ikiye
ayýrmýþtýr.
4. 1. TUÐRANIN KISIMLARI
4. 1. 3. Tuð ve Zülfe
II. Mehmed (Fatih) tuðrasý ile standart þeklini alan203
tuðra formu þu kýsýmlardan meydana gelmektedir:204
Tuðra metnindeki dik harfler yahut eliflerden
meydana gelir. Tuð’a flama ismi de verilmiþtir.205 Tuð’lardan
4. 1. 1. Sere (Kürsü)
imkân yoktur. TSMA. E. 6465’te bulunan II. Murad tuðrasý incelendiðinde
bu durum sarahatle görülebilir. (bkz, Umur, 105) Yine “muzaffer”
kelimesinde de “el” takýsý mevcut deðildir. (bkz. Umur, 103-107, J. DENY,
ÝA, 12-2, 8.)
201- Orgun, a. g. m., 204-205; Umur, 29.
202- Orgun, a. g. m., 205; Umur, 29.
203- J. DENY, ÝA, 12-2, 9.
204- J. DENY, ÝA, 12-2, 9; Orgun, a. g. m., 219; Umur, 25-26.
205- Kütükoðlu, a.g.e., 71 (Umur, a.g.e., 26’da zülfe’ye diðer bir isim olarak
Tuðra metnini ihtiva eden, padiþahýn ve babasýnýn
ismi, þah, han, el-Muzaffer ve bin kelimelerinin yerleþtirildiði
kýsýmdýr. Önceleri dikdörtgen þeklinde olan sere, III.
Murad’dan itibaren üstü daralarak üçgen halini almaya
81
HAT SAN’ATI
Resim 96- Emirgân çeþmesi üzerinde, Râkým öncesi anlayýþla çekilmiþ, Sultan I. Abdülhamid tuðrasý.
baba ismi ile “el-muzaffer” kelimelerinin yerleþtirilmesi
saða doðru sarkan kavislere de zülüf206 ismi verilmiþtir
önem arz eder. Râkým’dan evvel, sere’nin sol yarýsý, önceleri
4. 1. 4. Kol (Hançer)
“Þâh” kelimesinin çift “he” si, sonralarý da þekli doldurucu
Beyzelerin devamý olan tuðranýn saðýna ve aþaðý
iþaretlerle dilimli bir þekilde istif edilmesi, nahoþ bir görüntü
doðru uzanan kýsma verilen isimdir.
meydana getirmiþtir. Ayrýca kürsünün görüntüsü alttan
iki yana sarkmýþ durumdadýr. Râkým, istifi yeniden tertip
4. 2. HATTAT MUSTAFA RÂKIM’IN TUÐRA’DA
ettikten baþka, kürsünün alttan iki yana sarkýk görüntüsünü
YAPTIÐI YENÝLÝKLER
de ortadan kaldýrmýþtýr. III. Murad tuðrasýnda üstü daralarak
Celî sülüs’te harflerin tenâsübünü saðlayýp, terkipte
üçgen bir hal alan sere kýsmý, Râkým’la, IV. Mustafa
de büyük yenilik yapan Mustafa Râkým, ayný þekilde
tuðrasýndan itibaren yuvarlak bir hal almaya baþlamýþtýr.
tuðrada da büyük deðiþim yapmýþ, kendinden sonra
gelenler onun koyduðu estetik ölçülere baðlý kalmýþlardýr.207
Þekil deðiþikliði:
Râkým’ýn tuðra’da yaptýðý deðiþim üç kýsýmda
Râkým, tuðranýn aksamýndaki orantý bozukluklarýný
mütalâa edilir:208
gidererek, tuðraya estetik görünüm kazandýrmýþtýr.
Beyzelerin sol tarafýný yukarý kaldýrarak germiþ, sere’yi
Hat deðiþikliði:
toparlamýþ, tuð ve zülfeleri genel görünüm ile uyumlu
Tuðra’nýn harfleri, celî divanî ve sülüs karýþýmý
hale getirmiþtir. Daha önceleri dik olan tuðlarý birer nokta
üslûplaþtýrýlmýþ bir tarzdýr.209 Râkým, tuðranýn harflerini
sola yatýrmýþ, zülfeleri de daha aþaðýdan sarkýtmýþtýr. Ayrýca
ýslah ederek, onlara kalem hakkýný vermiþtir. Râkým’ýn h.
flama derken, Kütükoðlu, a.g.e., 71’de tuð’a bu ismi vermiþtir.)
206- Umur, a.g.e., 26.
207- M. Uður DERMAN, “Padiþah Tuðralarýndaki Þekil Ýnkýlâbýna Dair Bilinmeyen
Bazý Gerçekler”, VIII. Türk Tarih Kongresi, Ankara, 11-15 Ekim 1976,
Kongreye sunulan Bildiriler, c. III, Ankara, 1983, s. 1615; Alparslan, Ýslâm
Tarihi, XIV, 492.
208- Derman, VIII. Türk Tarih Kongresi, 1614.
209- Derman, a. g. m., 1614.
1230’dan sonraki tuðralarýnda harfler dolgun bir hâl almýþtýr.
Ýstif deðiþikliði:
Tuðra’nýn özellikle sere kýsmýnda, padiþahýn ve
82
HAT SAN’ATI
Resim 97- Mustafa Râkým tarafýndan çekilmiþ Sultan II. Mahmud tuðrasý. (Topkapý Sarayý Bâb-ý Hümâyun üzeri.)
ilk defa Sultan ll. Mahmud tuðrasýnýn sað tarafýna “adlî ”
Mahmûd için tertiplediði ve bugün TSMK-GY. 825’te bulunan
mahlasýný koyarak tuðranýn þeklini tamamlamýþtýr.
tuðra, Sultan II. Mahmud’un h. 1230 yýlýnda olgunlaþan
tuðralarýna nispetle kalemi ince, genel görünüþü itibariyle
Râkým Efendi’den önce, tuðranýn beyzeleri aþaðý
de zariftir. Sere kýsmý nisbeten toparlanmýþ, fakat istif
sarkýk, kürsü sað ve sol taraftan yanlara yayýlmýþ ve
seyrek kalmýþtýr; tuðlar ise oldukça uzundur. Tuðlarýn
sarkmýþ durumda, sere kýsmý da üçgen bir halde idi. Tuðlar
uzunluðu sebebiyle zülfeler de uzunca ve sarkmýþ
ise genel görünüm ile ölçüsüz bir biçimde, hem uzunca
þekildedir. Sultan II. Mahmud için tertip ettiði ilk tuðralardan
hem de dikçe idi. Genel olarak, Râkým öncesi tuðranýn
olan bu tuðra, h. 1230 yýlýnda olgunlaþarak en güzel
þeklinde bir âhenk mevcut deðildir. Râkým Efendi, daha
seviyesine ulaþmýþtýr. Tuðranýn sað üst köþesine, “Adlî”
III. Selim tuðrasýnda210 sere’nin iki yanýný, sað ve soldan
mahlasý yerine ayný tuðranýn minyatürünü çekmiþ, bu
hafif toparlamýþ, iç ve dýþ beyzeyi yukarý kaldýrmýþ; harfleri
minyatür tuðranýn sað üst köþesine ise “Adlî” mahlasý
düzelttikten baþka istifini de yeniden tertiplemiþtir. Ýstifte
koymuþtur.
harfler aþaðýdan yukarýya doðru örülmüþlerdir. 1223/1808
tarihli IV. Mustafa tuðrasýnda da arayýþlarýný sürdüren
Râkým’ýn tuðradaki yenilik giriþimleri aslýnda celî
Râkým, bu tuðrada sere ve zülfeleri toparlamýþ, tuðlarý ise
sülüsteki atýlýmlarý ile paralellik göstermektedir. Râkým’ýn
hafif sola meylettirmiþtir. Zülfe’ler ve hançerdeki uyumsuz
celî sülüste olgunluk döneminin baþlangýcý olan 1230/1815
görünüm ile istifteki problem ise bu tuðrada hâlâ devam
yýlý ayný zamanda tuðradaki yeniliði tamamlayýp, estetik
etmektedir. Çünkü sere’nin sol alt kýsmý, sað tarafa göre
güzelliðine kavuþturduðu tarihtir. Topkapý Sarayý Müzesi
oldukça seyrektir. Zülfeleri III. Selim tuðrasýnda aþaðýya
Bâb-ý Hümâyun ve Bâb-ý Selâm üzerindeki tuðralar
çekmiþ iken bu tuðrada tekrar yukarý almýþtýr. Hançer’in
1230/1815 tarihli olup, bu tuðralarda istif yerine oturmuþ,
son kýsmýnda ise önce yukarý çýkýþ, sonra aþaðý iniþ
sere ve beyzeler toparlanmýþ, sere’nin kaidesi yuvarlak
mevcuttur. Yalnýz bu tuðrada kalem hakkýnýn özellikleri
210- Üsküdar, Çiçekçi’de III. Selim Çeþmesi üzerinde iken, 1970’li yýllarýn baþýnda
Vakýflar, Türk Ýnþaat ve Sanat Eserleri Müzesi’ne nakledilmiþtir. Tuðra,
bugün hâlâ bu müzededir. Tuðranýn sað tarafý kýrýktýr.
hakkýyla verilmiþtir. Râkým’ýn h. 1223 yýlýnda Sultan II.
83
HAT SAN’ATI
Resim 98- Hattat Abdülfettah Efendi tarafýndan çekilen Sultan Abdülaziz tuðrasý. (Aksaray Vâlide Sultan Camii avlu kapýsý)
bir hâl almýþ, beyzeler gerilmiþ, tuðlar hafif sola meyletmiþ,
zülfeler ve hançer de genel yapý ile uyumlu hale gelmiþtir.
Tuðranýn sað üst kýsmýna, yine bir yenilik olmak üzere, ilk
defa sülüs ile “Adlî” mahlasýný da Râkým koymuþtur.211
Aynalýkavak Kasrý giriþi üzerindeki h. 1233 tarihli tuðrada
da Râkým ayný estetik kudreti göstermiþtir.212 Mustafa
Râkým ile tuðra, harf ve yapý olarak dolgun bir görünüm
kazanmýþ, çizgiler gergin bir hal almýþtýr.
Râkým’ýn, celî sülüs ve tuðra’da yaptýðý yenilikten
sonra, peþinden gelenler onun yolundan yürümüþler, bu
yolu benimsemeyenler ise silinip gitmiþlerdir.213 Sanat
vadisinde Râkým’ýn mütemmimi214 olarak kabul edilen
hattat Sâmi Efendi, padiþah tuðralarýný estetiðin zirvesine
ulaþtýrmýþtýr.215 Kürsü’nün geniþliði ve olgunluðuna paralel
olarak, beyzeler hafif büyümüþ, tuð ve zülfeler uzamýþtýr.
Sâmi Efendi, tuðrada kürsüyü esas alarak yirmidokuz
yerde ölçü birliðini saðlamýþtýr.216
211- Derman, VIII. Türk Tarih Kongresi, 1615. (II. Mahmûd “adlî” mahlasýný
þehzadeliðinde almýþtýr. Bkz. Derman, II. Mahmûd Semineri, 40.)
212- Râkým III. Selim, IV. Mustafa ve II. Mahmûd’dan baþka, þehzadeliðinde
Sultan Abdülmecid için de tuðra tertip etmiþtir. (Bkz. A. Süheyl ÜNVER,
“Ýsmail Zühdî ve Mustafa Râkým”, Hamsi, sy. 9, 1955, s. 8.)
213- Derman, VIII. Türk Tarih Kongresi, 1615.
214- Derman, Sami Efendi, 7.
215- Derman, VIII. Türk Tarih Kongresi, 1617.
216- Derman, VIII. Türk Tarih Kongresi, 1617.
84
HAT SAN’ATI
V. BÖLÜM
ÝCÂZETNÂME
85
HAT SAN’ATI
Resim 99- Silâhî Sâlih Efendi’nin Ýcâzetnâmesi. (Ýsmet Gülnihal koleksiyonu)
5. 1. HAT SANATININ DÝPLOMASI (ÝCÂZETNÂME)
898/1492) Besmele Kasîdesini217 yahut Hâkâni Mehmed
Bey’in (ö. 1015/1606) Hilye-i Hâkâni’sini218 yazarlar. Yazý
Yazý sanatý usta-çýrak iliþkisiyle öðretilmektedir.
talebesi bu kýsýmda da dersini yazmakta, hocasý
Birebir, hoca talebesiyle ilgilenerek dersi göstermektedir.
beðenmediði kýsýmlara “çýkarma” yaparak doðru olaný
Hoca, dersi talebeye yazmakta, daha sonra yazdýðý kýsmýn
göstermektedir. Mürekkebât kýsmýnda artýk talebeye istif
talebesi tarafýndan aynen taklid edilmesini istemektedir.
nükteleriyle birlikte hareke ve süs iþaretleri de
Bir sonraki derse kadar talebe, hocasýnýn verdiði derse
gösterilmektedir.
çalýþmakta, istenilen yazýyý aynen taklide gayret etmektedir.
Müfredat derslerinden sonra mürekkebât kýsmýný
Esasen hat derslerinde belli bir usul takip
talebe baþarýyla bitirdiði takdirde, hocasý tarafýndan
edilmektedir. Yazý dersine teberrüken “Rabbiyessir” duasý
talebeye hat eðitimini tamamladýðý ve yazýlarýnýn altýn
ile baþlanmaktadýr. Bu derste baþarýlý olunduðu takdirde
ketebe219 “imza” atabileceði ve ders verebileceðine dair
“müfredat” denilen elifba harflerinin ( Elif- be- cim- ha…)
izni ihtiva eden “icâzetnâme: diploma” verir.
yazýlmasýna geçilmektedir. Elifba harfleri baþarýyla geçilince
bu sefer, her harfin diðeri ile yazýlýþ þekline geçilmektedir.
Ýcâzetnâme için geçmiþ üstad hattatlarýn yazdýðý
“Be” harfinin “elif”le, “be” harfinin “be” ile, “be” harfinin
bir kýt’a yahut hilye aynen taklid edilerek yazýlmaktadýr.
“cim” harfi ile bitiþik þekli yazýlarak ( bâ, beb, bec…)
Ta’lik icâzeti için genellikle XVIII. asrýn Ýran ta’lik üstadý
çalýþýlmaktadýr.
Ýmadü’l-Hasenî’nin yazýlarý taklid olarak yazýlýr. Hazýrlanan
217- Molla Câmi’nin Besmele Kasîdesi’nin, hattat Hulûsi hattýyla bir örnek için
bkz. M. Uður Derman. Osmanlý Hat Sanatý. Ýstanbul, Deutsche Guggenheim,
2001, s. 151.
218- Hâkâni Mehmed Bey’in Hilye-i Hâkâni’sinin hattat Arabzâde Mehmed
Sadullah Efendi hattýyla örnek metni için bkz. Derman, Osmanlý Hat Sanatý,
103.
219- Deðiþik ketebe sýgalarý için bkz. Yazýr, Kalem Güzeli, c. I, s. 154-155.
Müfredat kýsmý baþarýyla tamamlandýktan sonra,
sülüs ve nesih çalýþan talebeye genellikle âyet, hadis ve
kelâm-ý kibar gibi metinler yazdýrýlýr. Talik çalýþanlar, Ýran’ýn
büyük sûfilerinden Abdurrahman Molla Cami’nin (817/1414-
86
HAT SAN’ATI
Resim 100- Mustafa Hulûsi Efendi’nin, Mehmed Hulûsi Efendi’den aldýðý icâzetnâme.
bu yazýlarýn alt kýsmýna hoca tarafýndan izin cümlesi yazýlýr.
Þeyh Ýbn-iþ Þeyh Hamdullah Efendi’nin intihab ettiði kavaidi rüsumu üzere sahib ül hatt-ý Hümayun, azametlû,
Ýzin cümlesi, farklý þekilleriyle þu þekilde
mehabetlû, kudretlû Ýbn üs Sultan Þehzade Mahmud-ý
yazýlmaktadýr: “Bismillahi teyemmüne bizikrihi’l-celîl. Bu
Adlî ibn üs Sultan Abdülhamid Han ibn üs Sultan Ahmed
güzel, mubârek, latîf kýt’ayý yazan Mehmed Þefik Bey’e
Han efendimiz Hazretlerinin istihkaký nümayan olmaðile,
–Allah ömrünü uzun eylesin, ilmini ve marifetini artýrsýn,
hilyeleri ve kitâbetleri zeyline ketebe tahririne izin verdim.
Allah murad ve maksuduna yükseklik versin; Âmin, bi
Hüve’l-Üstad Vasfî, 1222 H.”222
hurmeti seyyidi’l-enbiyâi ve’l-murselîn- ketebe koyma
Ýzin kýsmýna, icâzet verme yetkisine sahip baþka
izni verdim. Ben, Eyyûb Ensâri Camii hatîbi, fakîr es-Seyyid
Mustafa Ýzzet,
hattatlar tarafýndan da tasdik konabilir. Tarihte çok sayýda
1255”.220
tasdiki bulunan icâzetnâmeler bulunmaktadýr. 223
Ýzin cümleleri Arapça yazýldýðý gibi Türkçe de
220- Bu tercüme, Derman, Ýcâzetnâmeler, resim 19’da bulunan icâzetnâmeden
yapýlmýþtýr.
221- Hilye þeklinde olan bu icâzetnâme TSMK-GY 1353’tedir.
222- Derman, Ýcâzetnâmeler, 724
223- Ýcâzetnâmelerle ilgili geniþ bilgi için bkz. M. Uður Derman, “Türk Yazý
San’atýnda Ýcâzetnâmeler ve Taklid Yazýlar”, VII. Türk Tarih Kongresi,
yazýlmýþtýr. Kebecizâde Mehmed Vasfî Efendi’den sülüsnesih icâzeti221 alan Sultan II. Mahmud’un icâzetinin izin
kýsmý þöyledir: “ Bu hatt-ý latîf ve kelâm-ý münîf, Hazret-i
87
HAT SAN’ATI
Resim 101- Hattat Bakkal Ahmed Ârif Efendi’nin hocasý Mehmed Þevkî Efendi’den aldýðý hilye þeklinde sülüs nesih icâzetnâmesi. Altta sað kýsýmda zamanýn önemli
hattatý Yahya Hilmi Efendi’nin tasdiki, sol kýsýmda ise talebenin hocasý Þevki Efendi’nin icâzet izin kýsmý yer almaktadýr. (TSMK-GY. 335)
88
HAT SAN’ATI
Resim 103- Hattat Halim Özyazýcý’nýn üslûplaþmýþ imzasý.
(Süleyman Berk koleksiyonu)
Resim 102- Hattat Ömer Vasfî Efendi’nin Hattat Sâmi Efendi’den aldýðý ta’lik
icâzetnâmesi. (TSMK-GY.324)
Resim 104- Hattat Hulûsi Efendi’nin tâ’lik bir kýt’asýnýn altýndaki imza.
(Emin Barýn koleksiyonu)
icâzetnâme verilmiþtir. Bu icâzetnâmede talebenin yazdýðý
Osmanlý’nýn son döneminde 1915 yýlýnda açýlan ve
devrin kudretli sanatkârlarýnýn ders verdiði Medrese-i
bir ibâre bulunmamaktadýr.224
Hattâtîn’den mezun olanlara, klâsik icâzet yerine, mektebin
Ankara, 25-29 Eylül 1970, Kongreye Sunulan Bildiriler. Ankara, Türk Tarih
Kurumu, 1973, s. 716- 728.
224- Bkz. Derman, Ýcâzetnâmeler, resim 23
bütün hocalarýnýn imza yahut mühürlerinin bulunduðu
Resim 105- Hattat Ali Hamdi Efendi’ye ait sülüs karalama.
89
HAT SAN’ATI
Resim 106- Günümüz hattatlarýndan Mehmet Özçay’a ait nesih Besmele ve Rabbiyessir meþki.
Resim 107- Günümüz hattatlarýndan Mehmet Özçay’ýn kullandýðý “Ketebehû Mehmed” þeklindeki imzasý.
90
HAT SAN’ATI
VI. BÖLÜM
CELÎ BÝR YAZININ HAZIRLANIÞI
91
HAT SAN’ATI
Resim 108- Hattat Halim Özyazýcý’nýn celî sülüs bir levhasý için hazýrladýðý kalýp. (Süleyman Berk arþivi)
6. 1. CELÎ SÜLÜS BÝR HAT LEVHASININ HAZIRLANIÞ
altý ayda vücûda getiren hattat Sâmi Efendi de ayný çileli
SAFHALARI
yoldan geçerek eser vermiþtir. Bir Mustafa Râkým’ýn, bir
Yesâri’nin, bir Osman Hamdi’nin de ayný çileli yollardan
Karþýsýnda durup hayranlýkla seyrettiðimiz sanat
geçerek eser verdiklerine þüphe yoktur.
eserlerinin nasýl bir emekle meydana getirildiðini çoðu
zaman aklýmýza getirmeyiz! Bir eserin, sanatkârýn zihninde
Bir hat eseri, elifbâ harfleri, kamýþ kalem, kâðýt ve
berraklaþmasýndan, meydana gelene kadar geçen süre
mürekkep kullanýlmak suretiyle meydana getirilmektedir.
içerisinde çekilen zahmet, verilen göz nuru aslýnda esere
Yazýlacak bir metinde, harflerin yanýnda okutma iþaretleri
verilen ruh kadar önemlidir. Bir sanatkârýn eserini evlâdý
olan harekeler bulunmaktadýr. Yine normal metin
gibi sahiplenmesi baþkalarýna garip gelse de, bu alýn teri
yazýmýnda olmamakla birlikte, özellikle celî sülüs, celî
ve çilenin bir neticesidir.225
dîvâni gibi yazýlarda, harf ve harekenin yanýnda bir takým
süsleme iþaretleri de kullanýlmaktadýr. Yerine ve lüzûmuna
Hemen bütün sanat dallarýnda, bir eserin meydana
göre tirfil, mimli tirfil, týrnak ve hurûf-ý mühmele denilen
geliþ safhalarý birbirine benzemektedir. Þiirinde kullanacaðý
þekiller, celî sülüs levha yazýmýnda istifin doldurulmasýnda
uygun kelimeyi uzun müddet düþündükten sonra bulan
Yahya Kemal Beyatlý da ayný çileyi çekmiþ, bir levhasýna
225- Bu yazý, IX. Tarihi Sanatý ve Kültürüyle Eyüpsultan Sempozyumu’na teblið
olarak sunulmuþtur.
92
HAT SAN’ATI
gibi bazý metinlerin istifleri günler, hatta aylar sonra ortaya
çýkabilmektedir. Ýstifin oturmasý, bazen zaman istemektedir.
Yazýlacak metnin istifi oluþuncaya kadar, hattatýn zihnini
devamlý meþgul eder. Bu arada, zaman içerisinde geliþtirilen
istifler de yeri gelince kullanýlmak üzere muhafaza edilir
veya daha iyisi bulunana kadar istif üzerinde çalýþýlýr. Bazý
hattatlarýn dosyasýnda daha sonra geliþtirilmek üzere
birçok istif çalýþmasý bulunabilmektedir. Bazen
tamamlanmýþ istifler, çok sonralarý levha hâline
getirilmektedir. Ýstifin oluþma safhasýnda, meslektaþlar
arasýndaki istiþârenin de önemi çok büyüktür.
Yazýlacak metin, evvela kurþun kalemle çalýþýlýr,
yazýlabileceðine kanaat getirilen istifin taslaðý çýkarýlýr.
Ýkinci ve önemli safha, kurþun kalemle yapýlan taslaðýn,
sülüs yazý ve kamýþ kalemle sýnýrlarý tespit edilmiþ alana
yazýlmasýdýr. Bu safhaya geçmeden evvel, metinde bulunan
bütün harfler tek tek çalýþýlmaktadýr.226 Bu çalýþma
esnasýnda beðenilen harf, metinde kullanýlmak üzere
Resim 109- Hattat Mustafa Halim Özyazýcý’nýn çeþitli istif çalýþmalarý.
(Süleyman Berk arþivi)
saklanmaktadýr. Eðer metinde ayný harften iki adet varsa,
diðeri için de, daha önce çalýþýlmýþ harf kullanýlmaktadýr.
önemli rol oynamaktadýr. Harflerin yanýnda, hareke ve
Celî sülüs harfler çalýþýlýrken hattat Sâmi Efendi, Nazif Bey,
tezyinî iþâretlerin gayet düzenli, intizamlý, yerinde ve
Neyzen Emin Efendi, Halim Özyazýcý gibi Sâmi Efendi
dengeli kullanýlmasý, istif sahasýna düzenli bir þekilde
ekolüne mensup hattatlarýn harfleri örnek alýnmalýdýr. Celî
yayýlmasý önem arz etmektedir. Burada sanatkârý sýnýrlayan
sülüs yazý için þu tespiti yapmak mümkündür; celî sülüs
husus, harflerin ve harekelerin, teþrifata uygun, yani yerli
harfleri, ölçü ve estetik olarak hattat Sâmi Efendi eliyle
yerinde kullanýlmasý; metnin mânâsýný bozacak uygunsuz
mükemmel hâle getirilmiþtir; ayný þeyi istif bakýmýndan
yere konulmamasýdýr.
söylemek mümkün deðildir. Celî sülüs’ün istifinde Mustafa
Yazýda harflerin veya istifi meydana getiren diðer
Râkým’la birlikte, özellikle Sâmi Efendi ile çok mesâfe
unsurlarýn, istif sahasýna uyumlu bir þekilde ve ayný nisbette
alýnmýþtýr ama, yapýlmasý gereken daha çok þey olduðu
yayýlmasý, yani istif örgüsünün her tarafýnýn ayný yoðunlukta
muhakkaktýr. Yapýlanlar hâlâ çok azdýr.
olmasý, istifte organik bütünlüðün temini, çizgiler arasýnda
uyum, denge, ritm ve ahengin bulunmasý güzel bir istifin
226- Bu konu ile ilgili Mahmud Bedreddin Yazýr’ýn ait Kalem Güzeli (Kalem
Güzeli/I, s. 151) isimli eserde anlattýðý olay çok önemlidir: “Nitekim, hocam
Ömer Vasfî Efendi’ye bir gün yazý göstermeye gitmiþtim. Odasýna
girdiðimde, siyah kaðýd üzerine sülüs celîsiyle …kad eflaha.. sûresini
yazarken meþgul buldum. “Gel birâder gel!” diye yanýna çaðýrdý. Bir (dal)
harfini baþka bir siyah kaðýd üzerine defalarca -hatýrýmda kaldýðýna göre
yirmi kadar- yazmýþtý ve nihayet “Hah oldu!” diye birisini beðendi ve
onu iðneleyip asýl yazdýðý yere silkti, sonra üzerinden itina ile tekrar
kalemle yazdý, sebebini öðrenmek için “Niye böyle yaptýnýz?” diye sordum,
þu cevabý verdi: “Elimiz öteki þekillere alýþmýþ, buraya uygun olaný bir
türlü çýkaramadým, yaza yaza kývamýný bulduruncaya kadar uðraþmaya
zaruret hasýl oldu. Ýþte, çok yazmanýn bir manasý da budur. Bu þekli bir
daha yapabileceðime güvenim olmadýðýmdan, iðneleyip silkmek ve
üzerinden yazmak kolaylýðýný tercih ettim. Gördün ya, hocamdan icazet
alalý, yani bana hattat denileli þöyle böyle yirmi seneyi geçtiði ve þu harfi
binlerce defa yazdýðým halde, istiften doðma icaplara uygun olacak
surette ve belki de buraya mahsus olmak üzere, harfi kürsüsüne oturtmak
noktasýnda bir talebe kadar ter döktüm. Fakat, muvaffak oluþum,
yorgunluðumu giderdi.”
temel unsurlarýdýr. Harflerdeki tenâsüp ve ölçü yanýnda,
gerek satýr, gerekse katmerli istiflerde, harflerin birbirleri
ile kaynaþmýþ bir halde bulunmasý önemlidir.
Genel olarak, yazýlacak metin seçilirken mânâya
dikkat edildiði gibi, seçilen metnin istife uygun olup
olmayacaðý da göz önünde bulundurulmaktadýr. Yalnýz,
bir ibârenin, istife uygun düþüp düþmeyeceðini önceden
kestirmek zordur. Ýstif üzerinde çalýþma, çeþitli zuhûratlara
sebep olabilir. Bazý metinlerin istifi kolaylýkla çýkabildiði
93
HAT SAN’ATI
Resim 110- Hattat Osman Özçay’a ait titiz bir þekilde tashih edilmiþ, celî sülüs levha. (Tezhib: Fatma Özçay; Abdurrahman el-Uveys Koleksiyonu - Dubai)
Ýkinci safhada metin, tespit edilen sýnýrlara yazýlýr.
ince tashihi yapýlýr. Aslýnda bir levhanýn en önemli
Gerektiði taktirde ayný kâðýt üzerinde, þekil ve estetik
safhalarýndan biri de bu kýsýmdýr. Levhanýn kalýptan aherli
olarak beðenilmeyen harflere müdâhalede bulunulur.
kaðýda aktarýlmasý uzun sürmese de tashihi, özellikle ince
Burada þu husus akýldan çýkarýlmamalýdýr; istifte harflerin
tashihi epeyce zaman alabilmektedir. Toplu iðne ucu
ölçüsü, meþkte öðrenildiði gibi deðildir. Ýstif icâbý harflerin
kadar demir uçlu yahut cava kalemi ile yapýlan ince tashih
ölçüsünde belli bir noktaya kadar deðiþiklik mümkündür.
dikkat ve ihtimam istemektedir.228
Meselâ celî sülüste, “nun” harfinin çanak tabir edilen kýsmý
Levhanýn yazým ve tashihi bittikten sonra fotokopi
normalde beþ nokta ölçüsündedir. Ýstif icabý bu çanak dört
usulü ile küçültülerek cýlýz kalan yerler tashih edilmek
buçuk nokta ölçüsünde olabileceði gibi, beþ buçuk nokta
227- Önceleri, fotokopi imkânýnýn olmadýðý zamanlar, yazý kalýbý, þablonu
hazýrlamak için siyah kâðýt kullanýlýrdý. Siyah kaðýda sarý zýrnýk boya ile
yazý yazýlýr, beðenilmeyen kýsým siyaha boyanmak sureti ile istenen
kýsým ayný yere, sarý zýrnýk ile tekrar yazýlýrdý. Ayrýca yazý kalýbýnýn, esas
levhanýn yazýlacaðý büyüklükte yazýlmasý gerekmekte idi. Ayný yazýnýn
ayrý ölçüsü gerektiðinde tekrar ayný usullerle kalýp hazýrlanmasý zorunluydu.
Günümüzde fotokopi usûlü, yazý kalýbý hazýrlama iþini epeyce
kolaylaþtýrmýþtýr. Bir gün, hattat Mehmet Özçay’ýn “Eðer Sâmi Efendi
zamanýnda fotokopi olaydý, kim bilir ne yazýlar yazardý!” dediðini çok iyi
hatýrlýyorum.
228- Yazýnýn tashihi yazýdan da önemli bir husustur. Tashih için yazý sanatýna
çok iyi vâkýf olunmasý gerekmektedir. Sâmi Efendi’nin ifadesi ile “yazýnýn
neresinden alýnýp, neresine verileceðinin iyi bilinmesi” gerekmektedir.
Yazý asýl güzelliðini tashihten sonra almaktadýr. Tashihte dikkat edilecek
hususlar þunlardýr: 1- Kalemin hakkýný vermek, 2- Kalemin nefes gibi
akýþýný muhafaza etmek, 3- Harfin tenâsüp ve tenâzurunu muhafaza
etmek, 4- Bu kayýt ve þartlar altýnda noksanlarý görüp tamamlamak, 5Fazlalýklarý giderip yazýyý þekil ve durum bakýmýndan lâyýk olduðu
kürsüsüne oturtmak (Yazýr, Kalem Güzeli, III, 297). Yazý tashihi için ayrýca
bkz: Savaþ Çevik, “Hat San’atýnda Tashih”, M. Uður Derman 65. Yaþ
Armaðaný. Ýstanbul, Sabancý Üniversitesi Yayýný, 2000, s. 209- 219.
ölçüsünde de olabilmektedir. Ýstif hazýrlanýrken hareke ve
tezyinî iþâretler birlikte düþünülür ve çalýþýlýr.
Dördüncü safhada, hareke ve tezyinî iþâretler
üzerinde durulur. Unutulmamalýdýr ki baþarýlý bir istif,
hareke ve tezyinî iþaretler kapatýldýktan sonra, harflerinin
dengeli daðýlým gösterdiði istiftir.
Beþinci safhada, yazý fotokopi usulü ile yazýlacak
büyüklüðe getirilerek, harekelerin de son kontrolleri yapýlýr.
Levha artýk, aherli kaðýda yazýlacak hâle gelmiþtir.227
Altýncý safhada artýk yazý, aharlý kâðýt üzerine yazýlýr,
94
HAT SAN’ATI
Resim 111- Hattat Halim Özyazýcý tarafýndan titizlikle tashih edilmiþ bir levha. (Tezhib: Münevver Üçer)
üzere tespit edilmelidir. Bu iþ için özellikle beyaz kâðýt
imza ve tarih konulur. Levha artýk tezhibe hazýr hâle
tercih edilir, çünkü beyaz kâðýt, hatalarý daha bâriz bir
gelmiþtir. Levhada imza ve tarih en son düþünülen
þekilde göstermektedir. Tekrar yapýlan bu tashihte ayrýca,
hususlardýr.
harflerin kalem hakkýnda bir bozulma meydana gelmiþse
Burada sýralanan safhalar, peþ peþe icra edilebildiði
bu da giderilir. Çünkü tashihte kalemin tabii cereyan
gibi, uzun zaman aralýklarý ile de icra edilebilmektedir.
hakkýnýn bozulmamasý çok önemlidir. Hattat Nazif Bey (ö.
Tashih kýsmýnýn fazlaca zaman aldýðý bilinmelidir. Titiz bir
1913)’in yazýlarýnýn tashihini bitirdikten sonra fotoðrafla
san’atkârýn yazýnýn her safhasýnda, hiçbir ayrýntýyý ihmal
küçültüp harflerin cýlýz kalan yerlerini tashih ettiði
etmediði, güzellik ve mükemmelliðin ayrýntýlarda gizli
kaynaklarda belirtilmiþtir. Bu tashihler yapýldýktan sonra
olduðunu akýldan çýkarmadýðý muhakkaktýr.
95
HAT SAN’ATI
Resim 112- Hattat Osman Özçay’a ait titiz bir þekilde tashih edilmiþ, sülüs levha. (Tezhib: Fatma Özçay)
Resim 113- Hattat Halim Özyazýcý tarafýndan titizlikle tashih edilmiþ bir levha. (Tezhib: Münevver Üçer)
96
HAT SAN’ATI
VII. BÖLÜM
LÜGATÇE VE DEYÝMLER
97
HAT SAN’ATI
Osman ve Hz. Ali için özellikle sünnî müslümanlar tarafýndan
7. 1. LÜGATÇE ve DEYÝMLER
kullanýlan bir tabir.
Âher: Genellikle, niþasta, yumurta aký ve pirinçten
Çýkarma: Hocanýn, talebenin yazdýðý meþkin altýna,
yapýlan ve ham kâðýtlarýn terbiyesinde kullanýlan sývý.
yapamadýðý harfleri tekrar yazmasýna verilen isimdir.
Âhenk: Harflerin yapýlarýnýn, estetik ölçülerinin,
Dendan: Sin diþlerine verilen addýr.
hem münferid hem de diðer harflerle uyum içerisinde
olmasýdýr. Bunlar da tenâsüp ve terkiple ifade olunmuþlardýr.
Dýval: Kadife üzerine sýrma ya da gilapdanla
Aklâm-ý Sitte: Türkçesi, "altý kalem", Farsçasý "þeþ
kabartma olarak yapýlan iðne iþi. Ýþlenecek desenler
kalem" dir. Sülüs, nesih, muhakkak, reyhânî, tevkî ve
mukavva veya deri üzerine çizilir. Bunlar kesilerek gergef
rýkaa' yazýlarýna verilen toplu isim.
veya kasnaða gerilen kadife üzerine yerleþtirilir. Gergef
veya gilaptan bu kalýplarý örtecek þekilde iþlenir. Bindallý
Ali Kurna: Eskiden kullanýlan kâðýtlardan birinin
kadýn elbiseleri ile birlikte bohçalar, keseler, örtüler dival
adýydý. En ziyade sülüs yazý için kullanýlýrdý. Ýtalya'nýn
iþi olarak bu teknikle süslenir. Türk el iþleri arasýnda divalin
Toskana eyaletinin güneyinde güzel bir þehir olan
yeri büyüktür.
Livurna'da yapýlan bu kâðýtta (A. Ligorna) kelimesi soðuk
Ebrû: Su yüzeyine serpilen toz boyalara kâðýt tatbik
damga ile vurulduðundan tahfife uðrayarak "Ali Kurna"
olunarak yapýlan boyama.
olmuþtur.
Envanter: Döküm, liste.
Babüssaâde: Arz kapýsý, taht kapýsý. Topkapý
Sarayý'nýn üçüncü kapýsý olup Enderun ve Bîrun'u birbirinden
Esma-i Hüsnâ: Allah'ýn en güzel ve þerefli doksan
ayýrýrdý.
dokuz ismine verilen addýr.
Bâb-ý Hümâyûn: Topkapý Sarayý'nýn Ayasofya'ya
Estampaj: Taþa mahkuk olan yazýlarýn üzerine kâðýt
bakan birinci kapýsýna verilen ad.
konmak suretiyle kalýbýnýn alýnmasý.
Bâb-ý Selâm: Topkapý Sarayý'nýn Bab-ý Hümâyûn’dan
Estetik: Duygu ilmi manasýný ifade ederse de bugün
sonra gelen ikinci kapýsý olup, daha ziyade Ortakapý diye
sanattaki güzelliðin mahiyetinden bahseden ilim; güzellik
anýlýr.
duygusu uyandýran, güzel olan.
Berat: Osmanlý Devleti teþkilatýnda bazý vazife,
Evâhir: Son dönem, ustalýk dönemi.
hizmet ve memuriyetlere, tayin edilenlere vazifelerini icrâ
Evâil: Ýlk dönem, çýraklýk dönemi.
selâhiyetini tevdi etmek üzere, padiþahýn tuðrasý ile verilen
mezuniyet veya tayin emirleri.
Evâsýt: Orta dönem, kalfalýk dönemi.
Beyze: Tuðra'nýn kýsýmlarýndan olup, saðdan sola
Ferman: Bir iþ veya maslahat sipariþini mutazammýn
ve yukarý doðru çekilen çift þekil.
padiþah tarafýndan verilen yazýlý emir.
Beyzî: Yumurta biçiminde olan, oval.
Fersûde: Yýpranmýþ, eskimiþ, aþýnmýþ; eski, yýrtýk.
Celî Sülüs: Sülüs yazýnýn yaklaþýk 9 mm.'den kalýn
Gubâri Yazý: Arapça toz anlamýna gelen gubardan
yazýlanýna verilen addýr. Sülüs yazýya göre bu yazýda hatlar
ismini alan yazýdýr. Çok ince ve küçük hatta gözle zor
daha belirgin bir hâl alýr.
görülebilecek yazýlara verilen isimdir.
Celîl: Celî yazýnýn Abbasiler dönemindeki adý.
Hâfýz: Kur'ân-ý Kerîmi tamamen ezberleyen ve
ezberinde tutan kimse.
Ciharyâr-ý Güzîn: Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz.
98
HAT SAN’ATI
Mahkûk: Maden, taþ, tahta vesaire üzerine demir
Hançer: Tuðra'da beyzelerin devamý olarak saða
kalemle çukur veya kabartma olarak yazýnýn oyulmasý.
uzanan çif kola verilen ad.
Ma'kýlî: Hiçbir parçasýnda yuvarlaklýk bulunmayan,
Hasaneyn: Hz. Peygamberin torunlarý Hz. Hasan
düz, dik ve köþeli yazý biçimidir.
ve Hz. Hüseyin için kullanýlan tabirdir.
Mahlas: Asýl addan baþka kullanýlan ikinci ada
Hazire: Etrafýnda duvar veya çit bulunan aðýl,
verilen isimdir. Þairler þiire baþladýklarý vakit böyle ikinci
mezarlýk ve saire.
bir ad alýrlar, onu þiirlerinde kullanýrlardý. Devlet
Hurûf-u Mühmele: Arap elifbasýndaki noktasýz
memuriyetine girenlerin bazýlarýna da âmirleri tarafýndan
harfler.
mahlas verilirdi.
Ýbda': Bir sanat eseri meydana getirmek. Ýbda'
Malakârî: Tavan ve duvarlara alçý ile az kabartma
olunmuþ bir eser demek, hiçbir modeli olmayan ve kimseyi
olarak yapýlan tezyinat. Kabartmalar gayet az kalýnlýktadýr
taklit etmeyerek vücuda getirilen aslî eser demektir.
ve ekseriya bir santimi geçmez. Bu tarz iþe malakârî
denilmesi, mala gibi küçük bir aletle yapýldýðý içindir.
Ýcâzet: Hat san’atýnda müfredat ve mürekkebat
meþklerini bitirenlere hocalarý tarafýndan, yazýlarýnýn altýna
Mektep (Ekol): San’atta ayný esaslara tâbi olan,
ketebe koyma iznini veren diploma.
ayný san’at prensiplerini müdafaa eden ve o tarzda çalýþan
san’atkârlar grubuna denir.
Ýmza: Hat sanatýnda, hattatýn levhanýn uygun yerine,
yahut yazdýðý kitabýn genelde son sahifesine ismini yazmasý.
Muhakkak: Sülüs yazýya göre harfleri daha
Levhalara genellikle ismin stilize þekli konmuþtur.
düzümsü, çanaklarý geniþçe ve derin olmayan yazýdýr.
Ýptidaî: Basit, geliþmemiþ, iþlenmemiþ.
Kuyruðu olan harflerin kuyruklarý daha uzuncadýr.
Ýstif: Bir þeyi birbiri üzerine ve sýra ile dizip yýðmak
Muharrir: Tahrir eden, yazý yazan, kâtip, yazar, bir
mevzuyu yazý ile anlatan.
demek olan bu kelime Ýslâm yazýsýnda kelimeleri satýr
nizamý dýþýnda birbirinin üzerine çýkarmak yerinde kullanýlýr
Murakkaa: Hattatlarýn, ayrý ayrý kâðýtlara yazarak
bir tabirdir.
körük gibi bir ciltte topladýklarý yazý albümü. Murakka'
albümleri çeþitli yazý türlerini içine alýr.
Ketebe: Bir hattatýn yazdýðý yazýya ismini koymasý
yerinde kullanýlýr. Ýmza demektir.
Muvakkithane: Vakit tayinine yarýyan saat gibi
aletlerin bulunduðu yerler hakkýnda kullanýlýr bir tabirdir.
Kitabe: Camii, mescit, medrese, kale, türbe,
kervansaray, han, hamam gibi bir mimarî eserin kapýsý
Mücellid: Kitap ciltleyen, ciltci.
üzerine veya uygun bir yerine yerleþtirilen, üzeri kabartma
Müderris: Medrese ve camiide talebeye ders okutan
yazýlý taþ levha.
hoca yerinde kullanýlan bir tabirdir.
Kuþak: Bir abidenin çevresini tamamen, yahut
Müfredat: Yazý sanatýnda elifba harflerinin tek tek
kýsmen kuþatan ve uzaktan okunabilmesi için celî þekliyle
ve birbirleriyle yazýlmasýndan oluþan ders.
yazýlmýþ olan yazýlar.
Mürekkebât: Müfredat dersinden sonra, âyet, hadis
Külliye: Osmanlý zamanýnda Araplar’daki bazý
ve kelâm-ý kibârdan oluþan yazý dersi.
medreselere üniversite kelimesinin karþýlýðý verilen bir ad.
Müselsel Hat: Zincirleme, ardý ardýna, aralarý
Lahit: Harç ile yapýlan mezar, ölüleri koymaya
kesilmeden, zincirleme yazýlan yazý.
mahsus sanduka yerinde kullanýlýr bir tabirdir.
99
HAT SAN’ATI
Teþrifat: Yazýda harflerin, yerli yerinde takdim ve
Müsenna Yazý: Ayný ibarenin harflerinin karþýlýklý
tehir yapýlmaksýzýn kullanýlmasý.
olarak yazýlmasýdýr. Bu yazýya aynalý yazý da denmektedir.
Tevkiî: Sülüs'e tabi olup, onun ihmal edilmiþ þeklidir.
Müstensih: Ýstinsah eden, bir yazýnýn kopyasýný,
Ayrýca bitiþmeyen harfler de birbirlerine bitiþtirilerek yazýlýr.
suretini çýkaran.
Nesih: Sülüs'e tabi olup, onun üçte biri kadardýr.
Tezhib: Yazma kitaplarla murakka'larda, boya ve
Bu yazý teknik bakýmýndan sülüs’ün üçte ikisini neshetmiþ
altýn tozu ile yapýlan her türlü süsleme iþine verilen ad.
ve üçte biriyle de ona tabi olmuþtur. Daha çok kitap
Týrnak: Celî sülüs istiflerinde süs unsuru olarak
istinsahýnda kullanýlmýþtýr.
kullanýlan
Perspektif: Eþya ve nesnelerin uzaktan görünüþü;
þeklindeki iþaret.
Tirfil: Celî sülüs istiflerinde süs unsuru olarak
nesneleri bir yüzey üzerine görüldükleri gibi çizme sanatý.
kullanýlan
Reyhâni: Muhakkak'a tabi olup onun ince kalemle
þeklindeki iþaret.
Tuð: Tuðra'nýn kýsýmlarýndan olup sere’ye dikine
yazýlanýna verilen ad.
olarak yukarý doðru çekilen üç eþit hatta denir. Bunun
yerine elif de denir.
Rýkaa': Tevki' yazýya tabi olup onun ince kalemiyle
yazýlan yazýdýr.
Tuðrâî: Berat, ferman ve sair tuðra çekilen kâðýtlara
Sere: Tuðra'nýn þekillerinden olup, tuðra metninin
tuðra çeken yerinde kullanýlýr bir tabirdir. Bu vazifeyi gören
yazýldýðý kýsýmdýr. Bu kýsýmda padiþahýn ve babasýnýn adlarý
memura “Tuðrâî”, “Niþancý”, “Tevkiî” de denilirdi.
yazýlýrdý. Bu kýsma "kürsü" de denilir.
Tuðra Çekmek: Berat, ferman ve sair vesikalara
tuðra denilen alâmetin yazýlmasý yerinde kullanýlýr bir
Seren: “Kef” harfinin üst çizgisi.
tabirdir.
Sülüs: Her harfinin altýda dört parçasý düz, altýda
Üslûp: Tarz, yol, biçim, usûl.
ikisi de yuvarlak olan yazýdýr. Ýslâm yazýlarý içerisinde
ümmü'l-hutût olarak isimlendirilmiþtir. Umumiyetle aðzý
Üslûplaþtýrma: Stilize etme, belli bir biçime sokma.
3-4 mm. geniþliðinde kalemle yazýlýr.
Varak Altýn: Kâðýt halinde gayet ince hale getirilmiþ
Tasdik: Ýcâzetnâme’ye, talebenin hocasýndan baþka
altýn.
hocalarýn koyduðu kayýt.
Yazý Silkelemek: Harf kenarlarý iðnelenen bir
Tashih: Hat san’atýnda harfin fazla veya pürüzlü
yazýnýn, zemin rengine göre kömür yahut tebeþir tozu ile
kýsýmlarýnýn, yalama yahut traþlama suretiyle giderilmesi,
yazý üzerinden gidilerek, yazýnýn esas yazýlacaðý zemine
eksik kýsýmlarýnýn ise tashih mürekkebi ile doldurulmasý
tespit edilmesi.
suretiyle yapýlan iþlem.
Zerendûd: Kaðýdýn üzerine sývama altýn sürülmesi
Teberrüken: Baþlanýlan iþin hayýrlý ve bereketli
anlamýna kullanýlan bir tabirdir.
olmasý için.
Zülfe: Sülüs yazýsýndaki eliflerin ucunda çengele
Tenâsüp: Ölçülü olma; hüsn-i hatta aranan bir
verilen ad.
vasýftýr. Harflerin boylarý, kalýnlýklarý, harf aralýklarý , kalem
kalýnlýðýna göre olmasýdýr.
Terkip: Ýstif anlamýnda, hat sanatýnda harf ve
kelimelerin âhenkli bir surette tertip edilmesi.
100
HAT SAN’ATI
Akþam Gazetesi. 4 Aðustos 1950.
7. 2. BÝBLÝYOGRAFYA
-(Ýstanbul Yazýlarý. Ýstanbul, Ýstanbul Büyükþehir
Belediyesi Kültür Ýþleri Dairesi Baþkanlýðý Yayýnlarý No: 15,
1994, s. 260-262).
Kur’ân-ý Kerim ve Türkçe Açýklamalý Meali. Ankara,
Türkiye Diyanet Vakfý Yayýnlarý,1993.
ACAR, Þinasi. Türk Hat Sanatý. Ýstanbul, Antik A.Þ.,
1999, 305 s.
ARSEVEN, Celâl Esad. Sanat Ansiklopedisi (I-V).
Ýstanbul, MEB, 1966.
-“Hattat Mezar Taþlarý (I-II)”, AD Art Dekor, sy. 8182 (Aralýk 1999- Ocak 2000), s. 112-122, 112-118
AYVAZOÐLU, Beþir. “Mustafa Râkým Efendi”, Aksiyon.
sy. 150, (18-24 Ekim 1997), s. 58-59.
-Ünlü Hattatlarýn Mezarlarý Gelimli Gidimli Dünya.
Ýstanbul, 2004, 128 s.
-Geleneðin Direniþi. Ýstanbul, Ötüken Yayýnlarý, 1996
-“Hattat Mustafa Râkým Efendi”, Türk Edebiyatý. sy.
290 (Aralýk 1997), 12-14.
AKTAN, Ali. “Arap Yazýsýnýn Doðuþu, Geliþmesi ve
Ýslâm Yazýsý Haline Gelmesi”, Ýslâmî Araþtýrmalar. c. II, sy.
6, 1988, s. 61-67.
-Kuðunun Son Þarkýsý. Ýstanbul, Ötüken Neþriyat,
1999, s. 125-133.
Âli. “Tuðray-ý Humâyun”, TOEM. sy. 43 (1 Nisan 1333)
s. 53-58.
-“Acý bir manzara ve bir teklif”, Not Defteri, Zaman
Gazetesi, 20. Ekim. 1997
Âli, Gelibolulu Mustafa. Menâkýb-ý Hünerverân.
Ýstanbul, Türk Tarih Encümeni Külliyatý, 1926, 133+92 s.
AYVERDÝ, Ekrem Hakký. Fatih Devri Hattatlarý ve Hat
Sanatý. Ýstanbul, Ýstanbul Fetih Cemiyeti, 1953, 56 s.
ALPARSLAN, Ali. “Hattat Hamid Aytaç”, Hayat Tarih
Mecmuasý. sy. II, 1972, s. 16-22.
-“Yazý-Resim”, Boðaziçi Üniversitesi (Beþerî Bilimler)
Dergisi. c. I, 1973, s.1-27.
BALTACIOÐLU, Ý. Hakký. “Ýslâm Yazýlarýnýn tarihçesi
III Sülüs Nev’i”, Tedrîsât-ý Ýbtidâiye Mecmuasý. c. II-III, No:
1327-1328, s. 213-222, 1-13.
-“Mimarî Yapýlarýn Yazý San’atý Bakýmýndan Önemi”
Boðaziçi Üniversitesi (Beþerî Bilimler) Dergisi. c. IV-V, 19761977, s. 1-14.
-“Türk Yazýlarýnýn Tedkîkine Medhal”, Dârü’l-Funûn
Ýlâhiyat Fakültesi Mecmuasý. c. II, sy. 5-6, Haziran 1927,
s.111-136.
-Ünlü Türk Hattatlarý. Ankara, Kültür Bakanlýðý
Yayýnlarý, 1992, 147 s.
-Sanat. Sühulet Kütüphanesi, Ýstanbul, 1934, 238 s.
-“Necmeddin Okyay ile Görüþtüm”, Yeni Adam. sy.
447 ( 22 Temmuz 1943), s. 6, 7, 11.
-“Ýslâm Yazý Sanatý”, Doðuþtan Günümüze Büyük
Ýslâm Tarihi. c. XIV, Ýstanbul, Çað Yayýnlarý, 1993, s. 441522.
-“Mustafa Râkým”, Türke Doðru. 1943, c. II, s. 70-71.
-Türk Plâstik Sanatlarý. Ankara, MEB., 1971, s. 115-
-“Celî”, DÝA/VII. Ýstanbul, 1993, s. 265-267.
121.
-Osmanlý Hat Sanatý Tarihi, Ýstanbul, Yapý Kredi
Yayýnlarý, 1999, 215 s.
-Türklerde Yazý Sanatý. Mersin, Kültür Bakanlýðý,
1993, 143 s.
-“Ýslâm Yazý Çeþitleri : 3 Celî Sülüs”, Sanat Dünyamýz,
sy. 33 (1985), s. 27-35.
BAYAT, Ali Haydar. Hüsn-i Hat Bibliyografyasý.
Ankara, Kültür Bakanlýðý, 1990, 160 s.
-“Ýslâm Yazý Çeþitleri : 4 Nesta’lik”, Sanat Dünyamýz,
sy. 34 (1985), s. 3-11
BAYKAL, Bekir Sýtký. “Tuðra”, Türk Ansiklopedisi (TA)
XII/2, Ýstanbul, Milli Eðitim Bakanlýðý, 1982.
-“Ýbn Muklenin Ýslâm Yazýsýna Hizmeti”, Tarih
Boyunca Paleografya ve Diplomatik Semineri 30 Nisan/ 2
Mayýs 1986 Bildirileri, Ýstanbul, 1986, s.11-14.
BERK, Nurullah. “Ýslâm Yazýsýnda Plastik ve Ýfâde”
AÜÝFD. sy. I-II, 1995, s. 49-57.
BERK, Süleyman, “Eyüpsultan Sýnýrlarý Ýçerisinde
Hattat Mustafa Râkým’a Ait Mezartaþý Kitabeleri”, III.
Eyüpsultan Sempozyumu Tebliðler (28-30 Mayýs 1999),
-“Gubâri”, DÝA, c. XIV, s. 167
ALUS, Sermet Muhtar. “Eski Yazýlar, Hattatlar”,
101
HAT SAN’ATI
Eyüpsultan Sempozyumu 11-13 Mayýs 2001 (V. Eyüpsultan
Sempozyumu/ Tebligler, Eyüp Belediyesi, 2002, s. 106111)
Ýstanbul, Eyüp Belediyesi, 2000, s. 242-249.
-“Hattat Mustafa Râkým Efendi’nin Ýstanbul’daki
Mezartaþý Kitabeleri”, AD Art Dekor, sy. 87 (Haziran 2000),
s. 120-125.
-“Hattat Ýsmâil Zühdî Efendi”, VI. Eyüpsultan
Sempozyumu 10-12 Mayýs 2002 (VI. Eyüpsultan
Sempozyumu/Tebligler, Eyüp Belediyesi, 2003, s. 336-341)
-“Cihangir Camisi Yazýlarý”, AD Art Dekor, sy. 89
(Aðustos 2000), s.156-164.
-“Ýstanbul’un Sur Kapý Kitâbeleri”, VII. Eyüpsultan
Sempozyumu 09-11 Mayýs 2003 (VI. Eyüpsultan
Sempozyumu/Tebligler, Eyüp Belediyesi, 2003, s. 300-303)
-“Sultanahmet-Firuzaða Camisi Kitabesi”, AD Art
Dekor, sy. 90 (Eylül 2000), s. 130-133.
-“Hattat Mustafa Râkým’ýn Celî Sülüs’ün Estetiðinde
Ortaya Koyduðu Yenilikler”, M. Uður Derman 65. Yaþ
Armaðaný, Ýstanbul, Sabancý Üniversitesi, 2000, s. 145-174.
-“Celî Sülüs Bir Hat Levhasýnýn Meydana Getiriliþ
Safhalarý”, IX. Eyüpsultan Sempozyumu 13-15 Mayýs 2005
(IX. Eyüpsultan Sempozyumu/Tebligler, Eyüp Belediyesi,
2005.
-Hattat Mustafa Râkým Hatýra Defteri”, Türk Edebiyatý
Dergisi, sy. 343 (Mayýs 2002), s. 48-53.
-“Celî Sülüs’ün Þâheserleri”, AD Art Dekor, sy.
87(Haziran 2000), s. 120-125.
-“Filibeli Ahmed Ârif Efendi”, AD Art Dekor, sy. 88
(Temmuz 2000), s. 148-154.
-“Ýstanbul Açýk Hava Hat Müzesi”, Aksiyon. Sy. 440
(12 Mayýs 2003), s. 52-56.
-“Bir Hilye-i Hakâni”, AD Art Dekor, sy. 97 (Nisan
2001), s. 94-95.
-“Hattat Filibeli Bakkal Ahmed Ârif Efendi (1252/18361327/1909)”, Umran, sy. 123 (Kasým 2004), s. 81-83.
-“Hat Sanatýnýn Öðretiminde Meþk Murakkaalarý”,
Tarih ve Düþünce, sy. 06 (Haziran 2001), s. 64-68.
-“Hüsni- Hat Yazýlarýn En Güzeli”, El Sanatlarý Dergisi,
sy. 1 (Mayýs 2005), 134- 137.
-“Hattat Halim Efendi’nin Bilinen Tek Hilyesi”, Tarih
ve Düþünce, sy. 07 (Temmuz 2002), s. 56-64.
-“Bir Zafer Abidesi: Ulucami”, Aksiyon, sy. 580 (16
Ocak 2006), s. 74-75.
-“Hattat Hâmid Aytaç (1893-1982)’la Alâkalý Birkaç
Not”, Hattat Hâmid Aytaç Kitabý. Ýstanbul, Kitabevi, 2002,
s. 109-114.
-“Gelenek ve Gelecek”, ÝSMEK El Sanatlarý Dergisi,
sy. 2, 2006, s. 78-95.
-“Osmanlý Hat Sanatýnda Estetik Unsurlar”, Yaðmur,
Yýl 6 sy. 25, (Ekim-Kasým-Aralýk 2004), s. 44-48.
BOYDAÞ, Nihat. Ta’lik Yazýya Plastik Deðer Açýsýndan
Bir Yaklaþým. Ýstanbul, MEB,1994, 159 s.
-“Hüsn-i Hat, Güzel Yazý Üzerine”, Standard, Yýl 44,
sy. 519 (Mart 2005), s. 92-95.
-“Ýslâm Yazýsý ve Musiki (I)”, Türk Dünyasý Tarih
Dergisi, sy. 35, (1989), s. 18- 24.
-“Hattat Mustafa Halim Efendi ve Kartvizit
Çalýþmalarý”, Tüliya, sy. 1 (Mayýs 2005). s. 390-335
-“Ýslâm Yazýsý ve Musiki (II)”, Türk Dünyasý Tarih
Dergisi, sy. 36, (1989), s. 45- 50.
-“Hattat Hâfýz Osman Efendi”, Antik Dekor, sy. 90
(Eylül Ekim 2005), s. 108-113.
-“Ýslâm Hat Sanatýnda Ritm”, Gazi Üniversitesi Eðitim
Fakültesi Dergisi, c. IV, sy. 1 (1988), s. 299- 310.
-“Tarihi Silmek”, Türk Edebiyatý, sy. 386 (Aralýk 2005),
s. 69-71.
-“Hat Sanatýmýz ve Batýya Tesiri”, Vakýflar Dergisi,
s. 16 (1982), s.161-164.
-“Mütevazi, Hoþsohbet, Nüktedan”, Türk Edebiyatý,
sy. 389 (Mart 2006), s. 42-43.
-“Epigrafik Malzeme Olarak Ýslâm Yazýsý”, Türk
Kültürü Araþtýrmalarý, c. XXVI/2, 1989, s. 131-139.
-“Eyüp’te Medfun Bir Hattat Filibeli (Bakkal) Ahmed
Ârif Efendi (1252/1836-1327/1909), IV. Eyüpsultan
Sempozyumu 5-7 Mayýs 2000 (IV. Eyüpsultan
Sempozyumu/Tebligler, Eyüp Belediyesi, 2001, s. 324-335)
-”Ýslâm Yazý Sanatýnda Plastik Elemanlar”, Yedi
Ýklim, c. VIII, s. 59 (Þubat 1995), s. 45-56.
-“Plastik Deðerler Açýsýndan Bir Mezar Taþý”, IX. Millî
Mevlâna Kongresi, 15-16 Aralýk 1997, (Tebliðler), Konya,
Selçuk Üniversitesi, 1998, s. 115-121.
-“Eyüpsultan’da Celî Sülüs Kuþak Yazýlar”, V.
102
HAT SAN’ATI
CUM'A, Ýbrahim. Dirâse fî Tatavvuri'l-Kitâbâti'lKûfiyye. Dâru'l-Fikri'l-Arabî, ts. 286 s.
-“Türk Yazý San’atýnda Ýcâzetnâmeler ve Taklîd
Yazýlar”, VII. Türk Tarih Kongresi, Ankara, 25-29 Eylül 1970,
Kongreye Sunulan Bildiriler. Ankara, Türk Tarih Kurumu,
1973, s. 716-728.
ÇAÐMAN, Filiz- AKSOY Þule. Osmanlý Sanatýnda Hat.
Ýstanbul, Kültür Bakanlýðý, 1998,115 s.
-“Mezâr Kitabelerinde Yazý San’atýmýz”, TTOK
Belleten. sy. 49, 1975, s. 36-47.
ÇETÝN, Nihad M. “Ýslâm’da Paleografyanýn Doðuþu
ve Geliþmesi” (Tarih Boyunca Paleografya ve Diplomatik
Semineri, 30 Nisan/2 Mayýs 1986 Bildirileri) Ýstanbul
Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Ýstanbul, 1988, s. 1-10
(Levhalar, 223-230)
-“Ölümünün Yüzüncü Yýldönümünde Kadýasker
Mustafa Ýzzet Efendi”, Meydan. sy. 540-22, Aralýk, 1976, s.
43-45.
-“Ýslâm Hat Sanatýnýn Doðuþu ve Geliþmesi (Yâkût
Devrinin Sonuna Kadar)”, Ýslâm Kültür Mirâsýnda Hat Sanatý.
Ýstanbul, IRCICA,1992, s. 14-32.
-“Yazý Sanatýmýzda Hilye-i Saadet”, Ýlgi Mecmuasý.
sy. , Aralýk 1979, Yýl: 13, s. 33- 39.
-“Mahmud Celâleddin”, Kök. sy. 20, 21,22 (Ekim,
Kasým, Aralýk 1982), s.14-17.
-“Yâkût Musta’sýmî”, Ýslâm Ansiklopedisi (ÝA) c. XIII,
Ýstanbul, Milli Eðitim Bakanlýðý, 1986, s. 352- 357.
-“Padiþah Tuðralarýndaki Þekil Ýnkýlâbýna Dair
Bilinmeyen Bazý Gerçekler”, VIII. Türk Tarih Kongresi, Ankara,
11-15 Ekim 1976, Kongreye Sunulan Bildiriler. c. III, Ankara
1983, s. 1613-1618 Resimler, s. 485-496.
ÇEVÝK, Savaþ. “Hat San’atýnda Tashih”, M. Uður
Derman 65. Yaþ Armaðaný. Ýstanbul, Sabancý Üniversitesi
Yayýný, 2000, s. 209- 219.
ÇIÐ, Kemal. Hattat Hâfýz Osman Efendi. Ýstanbul,
Uzman Laboratuvarý, 1948, 47 s.
-“Sultan II. Mahmûd’un Hattatlýðý”, Sultan II. Mahmûd
ve Reformlarý Semineri, 28-30 Haziran 1989, Ýstanbul.
Ýstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Araþtýrmalarý
Merkezi, Ýstanbul, 1990, s. 37- 47.
DENY, J. -“Tuðra”, Ýslâm Ansiklopedisi (ÝA) XII/2,
Ýstanbul, Milli Eðitim Bakanlýðý,1988, s. 5-12.
-“Hat San’atýnda Osmanlý Devri”, Ýslâm Kültür
Mirâsýnda Hat San’atý. Ýstanbul, Ýslâm Tarih, Sanat ve Kültür
Araþtýrma Merkezi (IRCICA), 1992, s. 33-43, 178-244.
DERE, Ömer Faruk. Hat San’atýnda Hâfýz Osman
Efendi ve Ekolü. Ýstanbul, Marmara Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Yayýmlanmamýþ Yüksek Lisans Tezi,
2001, 212 s.
- “Türk Hat Sanatý”, Baþlangýcýndan Bugüne Türk
Sanatý. Ankara, Türkiye Ýþ Bankasý Kültür Yayýnlarý, 1993,
s. 373- 396.
-“Hat San’atýnda Üç Ekol”, El Sanatlarý Dergisi, sy. 2,
2006, s. 102-107.
-“Selçuklu’dan Osmanlý’ya Celî Sülüs Hattýnýn
Geliþimi”, IV. Millî Selçuklu Kültür ve Medeniyeti Semineri
Bildirileri ( 25-26 Nisan 1994). Konya, Selçuk Üniversitesi
Selçuklu Araþtýrmalarý Merkezi, 1995 (Ayrý Basým) s. 91-95.
-“Duaya Vesile Ýmzalar”, Tarih ve Düþünce, sy. 9
(Eylül 2003), s. 52-58.
DERMAN, M. Uður. “Diþ Kirasý”, Hayat Tarih
Mecmuasý. sy. 12, 1 Ocak 1969, s. 20-22.
-“Hat”, Sabancý Koleksiyonu. Ýstanbul, Akbank Kültür
ve Sanat Kitaplarý: 61, 1995, s., 14-179.
-“Hat Sanatýmýzda Resim-Yazýlar”, Kubbealtý
Akademi Mecmuasý. sy. 3, Temmuz 1972, s. 65-72.
-“Büyük Bir Hat Sanatkârýmýz: Sâmi Efendi”, Hayat
Tarih Mecmuasý. sy.5, Haziran 1969, s. 4-10.
-“Râkým’ýn Celî Sülüs Kuþaklarýna Dair”, IX.
Milletlerarasý Türk Sanatlarý Kongresi 23-27 Eylül 1991 AKM
(I-III). Ankara, Kültür Bakanlýðý, 1995, s. 47-49.
-“Hattat Ýsmâil Zühdî Efendi”, Hayat. sy. 49, 27 Kasým
1969, s. 26.
-“Süleymaniye Camii’nde Hat Sanatý”, Mimarî Mirasýn
Bugünü. Ýstanbul, IRCICA,
1996, S. 303-305.
-“Yazý Tarihimizde Hattat Ýmzâ ve Þecereleri”, VII.
Türk Tarih Kongresi, Ankara, 25-29 Eylül 1970, Kongreye
Sunulan Bildiriler. Ankara, TTK,1973, s. 728-733.
193.
-“Derviþ Ali, Üçüncü”, DÝA/IX. Ýstanbul, 1994, s. 192- Baþlangýcýndan Bugüne Türk Sanatý. Ankara,
Türkiye Ýþ Bankasý, 1993, s. 373-396.
-“Hat”, Türk Ansiklopedisi, c. XIX. Ýstanbul, Milli
Eðitim Bakanlýðý, 1971, s. 49-60.
-“Yeni Câmi Sebili’nin Kitabesi”, Lâle, sy. 4 (Aralýk
103
HAT SAN’ATI
Hattat Hâmid Aytaç (Âmidî). Anma Paneli - Eylül
1996, Ýstanbul, Diyarbakýr Büyükþehir Belediyesi, Kültür
ve Sanat Yayýnlarý No: 5, 1997, 88 s.
1986), s. 14-17.
-The Sultan’s Signature. Ýstanbul, Deutsche
Guggenheim, 2001, 211 s.
Hattat Rýfat Yazgan Canlý Tarihler/IV. Ýstanbul,
Türkiye Yayýnevi, 1946, s. 3-8.
-Calligraphies Ottomanes. Ýstanbul, Reunion Des
Musees Nationaux, 2000, 204 s.
HATTATOÐLU, Muhittin. Ýstanbul Silivrikapý’da
Topçubaþý Bâlâ Süleyman Aða Mimarî Manzûmesi, Vakýflar
Dergisi. 4, 1958, s. 183-191.
-Osmanlý Hat Sanatý. Ýstanbul, Deutsche
Guggenheim, 2001, 211 s.
-Sabancý Üniversitesi Sakýp Sabancý Müzesi Hat
Koleksiyonundan Seçmeler. Ýstanbul Akbank, 2002, 272 s.
-“Hâþim Efendi, Mehmed”, DÝA, XVI, s. 408-409.
HUART, Clement. Les Calligraphes et Les Mini
aturistes de L’orient Musulman. Paris, Ernest, Leroux, Editer,
1908, 388 s.
-“Türk Hat Sanatý: Ýncelîkleri ve Bediî Deðerleri”,
Arýþ, sy. III (Aralýk 1997), s. 54-67.
Hurûf (Sergi Kataloðu). Dubai, Abdurrahman b.
Uveys Vakfý Yayýný, 2003.
-“Ýsmâil Zühdü, Yeni”, DÝA, XXIII, s. 125-126.
HÜSEYÝN HÂÞÝM. “Zamanýmýzdaki Hattâtîne Dâir”,
Osmanlý Ressamlar Cemiyeti Dergisi. 17 Cemâyize’l-âhir
1329, No: 6, s. 41-43.
- “Piyer Loti Kitâbesi ve Ta’lîk Hattýna Dâir Bir
Mülâhaza”, Kültürü ve Sanatýyla IV. Eyüpsultan
Sempozyumu, Tebliðler, 5- 7 Mayýs 2000, Ýstanbul, Eyüp
Belediyesi, 2000, s. 278- 283.
-“Hat”, Osmanlý Ressamlar Cemiyeti Dergisi, 1 Safer
1329, No: 2, s. 9- 12.
-“Osmanlý Celî Hattýnda Klasik Kavramý”, Sanat ve
Klasik, Nisan 2006, s.11- 38.
-“Hutût-u Ýslâm’a Ýnkisâr”, Osmanlý Ressamlar
Cemiyeti Dergisi. 25 Nisan 1328, No: 12 2. sene s. 106-107.
-“Medresetü’l-Hattâtîn’e Dâir”, Prof. Dr. Mübahat S.
Kütükoðlu’na Armaðan. Ýstanbul, Ýstanbul Üniversitesi
Edebiyat Fakültesi Osmanlý Müesseseleri ve Medeniyeti
Anabilim Dalý, 2006, s. 511- 547.
ISSAM el-Said and Ayþe Parman. Geometric Concepts
In Islamic Art. World of Islam Festival Publishing Company
Ltd. London, 1976, s. 129-134.
ÝBNÜLEMÝN (Mahmud Kemal ÝNAL). Son Hattatlar.
Ýstanbul, 1955, 837 s.
-“Hattat Mustafa Râkým Efendi”, Dosya, M. Uður
DERMAN Arþivi.
Ýmlâ Klavuzu. Ankara, Türk Dil Kurumu, 1999, 354 s.
DEVELLÝOÐLU, Ferit. Osmanlýca-Türkçe Ansiklopedik
Lûgat. Ankara, Aydýn Kitabevi, 500 s. el-HABÝB, Mustafa.
“Yazý ile Mimarinin Kaynaþmasý”, Görüþ. sy. 12 (Aralýk 1977),
s. 38-52
Ýslâm Ansiklopedisi (ÝA) Ýstanbul, Milli Eðitim
Bakanlýðý, (I-XIII) (1940-1988).
Ýstanbul Ansiklopedisi (Ýst. A). (I-X), Ýstanbul, 19581974.
ERDEN, Hasan. “Mustafa Râkým ve Hat Sanatýmýz”,
Pýnar. c. I, sy. 22, Ekim 1973, s. 20-24.
KAYAOÐLU, Ý. Gündað, “Divitler”, Antik Dekor, sy. 5
(1989), s. 50-54.
GÖKBÝLGÝN, M. Tayyib. “Mustafa Râkým Efendi”,
Dünya Gazetesi. 30 Mart 1954.
KÖKER, Hüseyin Sýdký.“Mustafa Ýzzet Efendi”, Selâmet.
6, 7, 12 ( Eylül, Ekim 1962, Mart 1963 )
GROHMAN, Adolf. Arabische Palãographýe (I. Teil)
Wien, 1967, 154 s.
KUÞOÐLU, Mehmet Zeki. Dünkü SanatýmýzKültürümüz. Ýstanbul, Ötüken, 1994, 188 s.
GULAM, Yousif Mahmud. The Art of Arabic
Calligraphy. Arap Cultural Center, 1982, 464 s.
KÜTÜKOÐLU, Mübahat S. Osmanlý Belgelerinin Dili
(Diplomatik). Ýstanbul, Kubbealtý, Neþriyatý, 1994, 605 s.
HABÝB. Hat ve Hattâtân. Ýstanbul, 1305, 285 s.
-Tarih Araþtýrmalarýnda Usûl. Ýstanbul, Kubbealtý
Neþriyatý, 1997, 182 s.
HAKKÂKZÂDE, Mustafa Hilmi. Mîzânü’l-Hat. Millet
Kütüphanesi, Ali Emîri Efendi Koleksiyonu, Tarih Bölümü
No: 812.
MANSOUR, Nassar. The Ijaza in arabic Calligraphy.
104
HAT SAN’ATI
Amman, Dar Majdalawi, 2000, 240 s.
s. 280-285.
Melek Celâl. Þeyh Hamdullah. Ýstanbul, 1948, 16
s.+26 Resim.
SELAHADDÝN el-Müneccid. Dirâsât Fî Târihi’l-Hatti’lArabî. Beyrut, Daru’l-Kitâbi’l- Cedîd, 1972, 150 s.
MERÝÇ, Rýfký Melûl. Ýslâm Yazýsýnýn Menþei ve Ýntiþârý.
(Derleyen: Cüneyd Emiroðlu, Ýslâm Yazýsýna Dâir), Ýstanbul,
Sebil Yayýnevi, 1977, s. 101-126.
-Yâkut el-Musta’sýmî. Dâru’l-Kitâbi’l-Cedîd, 1985,
Beyrût, 79 s.
SERÝN, Muhittin. Hat Sanatýmýz. Ýstanbul, Kubbealtý
Neþriyatý, 1982, 136 s.
MORITZ, B. “Arap Yazýsý”, Ýslâm Ansiklopedisi (ÝA) c.I,
Ýstanbul, Milli Eðitim Bakanlýðý, 1993, s. 498-512.
-Hattat Aziz Efendi. Ýstanbul, Kubbealtý Neþriyatý,
1988, 119 s.
MUSTAKÎMZÂDE, Süleyman Sa’deddin. Tuhfe-i Hattâtîn.
Ýstanbul, Türk Tarih Encümeni Külliyâtý, 1928, 756 s.
-“Âhenk”, DÝA, c. I, 1988, s. 521-523.
ORGUN, Zarif. “Tuðra; Tuðralarda el-Muzaffer dâima,
duasý ve þah ünvaný, Þehzâde Tuðralarý, Mehmet II’nin
Tuðra, Ýmzâ ve Mühürleri”, Türk Tarih, Arkeologya ve
Etnografya Dergisi. sy. 4, 1949, s. 203-220.
-Hattat Þeyh Hamdullah. Ýstanbul, Kubbealtý
Neþriyatý, 1992, 203 s.
-“Kubbealtý Akademisi Kültür ve San’at Vakfý Ekrem
Hakký Ayverdi Hat Koleksiyonu Envanteri”, Ekrem Hakký
Ayverdi Hatýra Kitabý. Ýstanbul Fetih Cemiyeti, Ýstanbul,
1995, s. 25-54.
Osmanlý-Türk Hat Sanatý Koleksiyonu. Yurtbank,
1998, 107 Resim.
ÖGEL, Semra. Anadolu Selçuklularý’nýn Taþ Tezyînâtý,
Ankara, Türk Tarih Kurumu, 1987.
-“Kâhire Dâru’l-Kütübü’l-Mýsriyye’de Osmanlý Hat
San’atýna Âit Eserler”, Kubbealtý Akademi Mecmuasý. Yýl:
26, Ekim 1997, sy. 4, s. 49-62.
ÖZ, Tahsin. Topkapý Sarayý’nda Fatih Sultan Mehmet
II. ye Ait Eserler. Ankara, Türk Tarih Kurumu, 1953, 39 s.
– 88 resim.
-Þevki Efendi'nin Sülüs Nesih Meþk Murakkaý.
Ýstanbul, Kubbealtý Neþriyatý, 1996.
Özçay (Sergi Kataloðu). Dubai, Abdurrahman b.
Uveys Vakfý Yayýný, 2004.
-Kazasker Mustafa Ýzzet Efendi'nin Sülüs ve Nesih
Meþk Murakkaý. Ýstanbul, Kubbealtý Neþriyatý, 1996.
ÖZEN, Mine Esiner. Yazma Kitap Sanatlarý Sözlüðü.
Ýstanbul, 1985, 91 s.
-Hulûsî Efendi'nin Ta'lik Meþk Murakkaý. Ýstanbul,
Kubbealtý Neþriyatý, 1999.
ÖZSAYINER, Zübeyde Cihan. “Mahmud Celaleddin
Efendi” Tarihi, Kültürü ve Sanatýyla VI. Eyüpsultan
Sempozyumu (10- 12 Mayýs 2002), Tebliðler, Ýstanbul, Eyüp
Belediyesi, 2003, s. 342- 347.
-Hat San’atý ve Meþhur Hattatlar. Ýstanbul, Kubbealtý
Akademisi Kültür ve San’at Vakfý, 1999, 327 s.
-“Ekrem Hakký Ayverdi Þahsiyeti ve Hat Koleksiyonu
(1899-1984)”, Kubbealtý Ekrem Hakký Ayverdi
Koleksiyonundan Seçmeler Sergisi. Ýstanbul, Sadberk
Haným Müzesi, 2000, s. 2000.
-“Yöresel Hattatlarýmýzdan Mehmet Nuri Sivasî”, V.
Milletlerarasý Türk Halk Kültürü Kongresi, Ankara, Kültür
Bakanlýðý, ts, s.340- 342.
-Hat San’atý ve Meþhur Hattatlar. Ýstanbul, Kubbealtý
Akademisi Kültür ve San’at Vakfý, 2003, 383 s.
PAKALIN, M. Zeki.Osmanlý Tarih Deyimleri ve
Terimleri Sözlüðü (I-III). Ýstanbul, Milli Eðitim Bakanlýðý, 1946.
SERTOÐLU, Midhat. Osmanlý Tarih Lûgatý. Ýstanbul,
Enderun Kitabevi, 1986.
RADO, Þevket. Türk Hattatlarý. Ýstanbul, Yayýn
Matbaacýlýk, ts. (1984), 303 s.
Seyyid Mehmed Mecdî. Sülüs Yazýsý Rehberi. (nþr.
Mustafa Necâtüddin) ts. Medîne-i Münevvere, 42 s.
REVNAKOÐLU, C. Server. “Hattat Mustafa Râkým
(Dosya)” Dîvan Edebiyâtý Müzesi. Dosya No: 38.
SUBAÞI, M. Hüsrev. Hattat Osmanlý Padiþahlarý.
Ýstanbul, Ýstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sonçað
Tarihi Kürsüsü (Yayýmlanmamýþ Mezuniyet Tezi), 1977, 86
s. , 7 ref.
SALTUK, Ahmed Süreyya. “Ýslâmî Yazýlarda Âhenk”,
ÝTA. I, 1941, s. 154.
-“Osmanlýlar’da Sanayi-i Nefîse ez-Cümle Hutût-u
Bedîa”, Sýrât-ý Mustakîm, 14 Muharrem 1329, c. 7, sy. 174,
105
HAT SAN’ATI
-“Hattat Osmanlý Padiþahlarý”, Osmanlý, c. XI, Ankara,
Yeni Türkiye Yayýnlarý, 1999, s. 52-60.
-“Mart Ayýnda Kaybettiðimiz Üç Büyük Sîma: Râkým,
Âkil Muhtar, Ali Rýza”, Cumhûriyet Gazetesi. 16 Mart 1951.
-Aytaç, Hamit“, Türkiye Diyanet Vakfý Ýslâm
Ansiklopedisi (DÝA), Ýstanbul, Türkiye Diyanet Vakfý, 1991,
c. IV, s. 287-289.
- Hattat Ýsmail Zühdü Efendi, 50 San’at Sever Serisi
1. Ýstanbul, 1953, 2 s.
- Hattat Mustafa Râkým Efendi, 50 San’at Sever
Serisi 3. Ýstanbul, 1953, 2 s.
SUYOLCUZÂDE, Mehmed Necib. Devhatü’l-Küttâb.
Ýstanbul, Güzel Sanatlar Akademisi Neþriyatý, 1942, 160 s.
- Türk Yazý Çeþitleri. Ýstanbul, Yeni Laboratuvar
Yayýnlarý, 1953, 44 s.
SÜHEYLE YASÝN, el-Cubûri. Aslu’l-Hatti’l-Arabî ve
Tatavvuruhu Hattâ Nihayeti'l-Asri'l-Emevî. Matbaatu’l-Edîb,
el-Baðdad, 1977, 184 s.
-“Ýsmail Zühdî ve Mustafa Râkým”, Hamsi, sy. 9,
1955, s. 6-9.
ÞANÝZÂDE, Mehmed Atâullah Efendi. Þânizâde Tarihi
(I-IV). Cerîde-i Havâdîs Matbaasý, 1873.
-“Hattat Mustafa Râkým”, Sebîlürreþâd, c. IX, sy.
203, 1955, s. 47- 48.
ÞEHSUVAROÐLU, Halûk Y. “Hattat Mustafa Râkým”,
Cumhuriyet Gazetesi. 12.9.1955, (Ayný makale: Sebilürreþad.
c. IX, sy. 204, 1955.)
-Hattat Ahmet Karahisari. Ýstanbul, 1964, 13 s.+71
Resim.
-“Zat-ý Sâmî’lerini Ziyâret”, Kök. cilt, 2, sy. 14, Nisan
1982, s. 41-43.
TAÞKALE, Faruk- GÜNDÜZ, Hüseyin. Hat Sanatýnda
Hilye-i Þerîfe. Ýstanbul, Antik AÞ. Yayýnlarý, 2005, 300 s.
- A. Süheyl ÜNVER’in Ýstanbul’u. Ýstanbul, Ýstanbul
Büyükþehir Belediyesi Kültür Ýþleri Daire Baþkanlýðý Yayýnlarý,
1996, 249 s.
The International Exhibition of The Arabic
Calligraphy. 2005, Goverment of Dubai-Department of
Tourism and Commerce Marketing-Researc Centre for Islamic
History, Art and Culture. S. 26-27.
- Sevdiðim Ýstanbul, Ýstanbul, Ýstanbul Büyükþehir
Belediyesi Kültür Ýþleri Daire Baþkanlýðý Yayýnlarý, 1996, 53 s.
TÜFEKÇÝOÐLU, Abdülhamit. Erken Devir Osmanlý
Mimarîsinde Yazý, Ankara, Kültür Bakanlýðý, 2001, 768 s.
-“Hattat Mustafa Râkým Efendi", SK. Süheyl Ünver
Baðýþ Dosyalarý. No: 84.
Türk-Ýslâm Eserleri Müzesini Ziyâret, Selâmet. sy.
50 (30 Nisan 1948), s. 6, 7, 15.
-“Türk Kalemtýraþçýlarý”, Yücel, Ýlkkânun 1937, s.
167-173.
Türkçe Sözlük (I-II). Ankara, Türk Dil Kurumu, 1998.
YAZIR, Mahmud Bedreddin -“Yazýda Âhenk”, ÝTA/I.
No: 35, 30 Mayýs 1942, s. 2-3.
Türkiye Diyanet Vakfý Ýslâm Ansiklopedisi (DÝA).
(I- ), Ýstanbul, (1988- )
-Medeniyet Âleminde Yazý ve Ýslâm Medeniyetinde
Kalem Güzeli. Ankara, DÝB, (I-III), I/1972, II/1974, III/1989.
ULUNAY, Refiî Cevad, “ Hatâ Düzelir”, Milliyet, 08.
07. 1959
-Eski Yazýlarý Okuma Anahtarý. Ankara, Vakýflar
Genel Müdürlüðü, 1978, 284 s.
- “Ýnandý Teres”, Milliyet, 17-18 Eylül 1961.
UNAT, Fâik Reþit. Hicrî Tarihleri Mîlâdî Tarihe Çevirme
Klavuzu. Ankara, TTK, 1988, 175 s.
UZUNÇARÞILI, Ýsmail Hakký. “Tuðra ve Pençeler”,
Belleten. sy. 17-18, 1941, s. 101-157.
-Osmanlý Devletinin Ýlmiye Teþkilâtý. Ankara, TTK,
1984, 349 s.
ÜNVER, A. Süheyl. Ressam Üsküdarlý Ali Rýza (Hayatý
ve Eserleri 1858- 1930), Ýstanbul, 1949, 14 s.
-“Hattat Mustafa Râkým Efendi”, Tarih Dünyasý. sy.
7, Temmuz 1950, s. 271- 275.
106
HAT SAN’ATI
VIII. BÖLÜM
HAT SAN’ATINDAN ÖRNEKLER
107
HAT SAN’ATI
Resim 114- Hattat Hâmid Aytaç hattýyla sülüs nesih bir kýt’a. (Tezhib: Fatma Özçay)
108
HAT SAN’ATI
Resim 115- Hattat Halim Bey’e ait Azapkapý Sokollu Camii kubbe yazýsý.
Resim 116- Süleymaniye Camii kubbe ve aslan göðüslerinde bulunan yazýlar.
109
HAT SAN’ATI
Resim 117- Kazasker Mustafa Ýzzet Efendi’nin Ayasofya kubbesinde bulunan yazýsý.
Resim 118- Hattat Hâmid Aytaç hattýyla Eyüp Sultan Camii kubbe yazýsý.
110
HAT SAN’ATI
Resim 119- Hattat Halim Bey’in Ankara Maltepe Camii kubbe yazýsý.
Resim 120- Ýsmail Hakký Altunbezer hattýyla Beyoðlu Hüseyinaða Camii kubbe yazýsý.
111
HAT SAN’ATI
Resim 121- Günümüz hattatlarýndan Osman Özçay’a ait sülüs bir levha. (Tezhib: Emel Türkmen; Abdurrahman el-Uveys Koleksiyonu - Dubai)
112
HAT SAN’ATI
Resim 122- Fatih Camii avlu penceresi üzerinde Hattat Yahya Sûfi’ye ait celî sülüs kûfi yazý.
Resim 123- Beþiktaþ, Küçükmecidiye Camii avlu kapýsý üzerinde hattat Kazasker Mustafa Ýzzet Efendi’ye ait celî tâlik kitâbe.
113
HAT SAN’ATI
Resim 124- Günümüz hattatlarýndan Osman Özçay’a ait celî sülüs istifli besmele. (Muhammed el-Murr Koleksiyonu - Dubai)
Resim 125- Hattat Sâmi Efendi’nin Çemberlitaþ Atikalipaþa Camii giriþi üzerindeki celî sülüs kitabesi.
114
HAT SAN’ATI
Resim 126- Hattat Osman Özçay hattýyla celî sülüs levha. (Tezhib: Gamze Yorgancý; Dr. Enver Gargaþ Koleksiyonu - Dubai)
Resim 127- Hattat Osman Özçay’ýn, Mehmed Nazif Bey’den naklen yazdýðý celî sülüs levha. (Tezhib: Ayten Tiryaki; Ali Demirel koleksiyonu)
115
HAT SAN’ATI
Resim 128- Hattat Osman Özçay’ýn, Hâmid Aytaç’tan naklen yazdýðý celî sülüs müsenna yazýsý. (Tezhib: Gamze Yorgancý; Muhammed el-Murr Koleksiyonu - Dubai)
Resim 129- Hattat Osman Özçay’ýn celî sülüs besmelesi.
116
HAT SAN’ATI
Resim 130- Hattat Osman Özçay’ýn celî sülüs levhasý. (Muhammed el-Murr Koleksiyonu - Dubai)
Resim 131- Hattat Osman Özçay hattýyla celî sülüs levha. (Muhammed el-Murr Koleksiyonu - Dubai)
117
HAT SAN’ATI
Resim 132- Hattat Osman Özçay’ýn celî sülüs müsennâ levhasý. (Osman Þerif Koleksiyonu - Dubai)
118
HAT SAN’ATI
Resim 133- Hattat Osman Özçay’ýn celî sülüs müsennâ levhasý. (Tezhib: Hasan Türkmen; Abdurrahman el-Uveys Koleksiyonu - Dubai)
Resim 134- Hattat Sâmi Efendi’nin Zerendud celî sülüs levhasý.
119
HAT SAN’ATI
Resim 135- Kazasker Mustafa Ýzzet Efendi’nin celî sülüs levhasý.
Resim 136- Hattat Mehmed Nazîf Efendi’nin zerendud celî sülüs levhasý. (Topkapý Sarayý Hýrka-i Saadet Dairesi)
120
HAT SAN’ATI
Resim 137- Hattat Ýhsan Efendi’nin celî sülüs bir levhasý. (Þiþli Camii Vakfý koleksiyonu)
Resim 138- Ayasofya Camii’nden Sultanahmed Camii’ne nakledilen hattat Mehmed Hulûsi Efendi’nin zerendud celî tâlik levhasý.
Resim 139- Sultan II. Mahmud imzalý celî sülüs levha. (Topkapý Sarayý Hýrka-i Saadet Dairesi)
121
HAT SAN’ATI
Resim 140- Hattat Þefik Bey’in Zerendûd celî sülüs levhasý. (Bâlâ Süleyman Aða Camii).
Resim 141- Hattat Þefik Bey’in Zerendûd celî sülüs levhasý. (Bâlâ Süleyman Aða Camii.)
Resim 142- Hattat Yesârizade’nin celî tâlik hattýyla yazdýðý Bahçekapý I. Abdülhamid Medresesi kitâbesi.
122
HAT SAN’ATI
Resim 143- Hattat Kazasker Mustafa Ýzzet Efendi’nin sülüs nesih hilyesi.
123
HAT SAN’ATI
Resim 144- Hattat Mustafa Halim Özyazýcý’nýn bilinen tek hilyesi. (Tezhib: Hasan Türkmen)
124
HAT SAN’ATI
Resim 145- Hattat Hâfýz Vahdetî Efendi hattýyla sülüs nesih hilye. (Galata Mevlevîhanesi Müzesi)
125
HAT SAN’ATI
Resim 146- Hattat Þefik Bey’in talebesi Alaaddin Bey’in Beþiktaþ Sinan Paþa
Camii pencere üstünde bulunan yazýsý. (Bu yazýlarýn tümü 2003 yýlýnda
yapýlan restorasyonda silinmiþtir.)
Resim 147- Hattat Þefik Bey’in talebesi Alaaddin Bey’in Beþiktaþ Sinan Paþa
Camii pencere üstünde bulunan yazýsý.
Resim 148- Hattat Þefik Bey’in talebesi Alaaddin Bey’in Beþiktaþ Sinan Paþa
Camii pencere üstünde bulunan yazýsý.
Resim 149- Hattat Þefik Bey’in talebesi Alaaddin Bey’in Beþiktaþ Sinan Paþa
Camii pencere üstünde bulunan yazýsý.
Resim 150- Hattat Þefik Bey’in talebesi Alaaddin Bey’in Beþiktaþ Sinan Paþa
Camii pencere üstünde bulunan yazýsý.
Resim 151- Hattat Þefik Bey’in talebesi Alaaddin Bey’in Beþiktaþ Sinan Paþa
Camii pencere üstünde bulunan yazýsý.
Resim 152- Hattat Þefik Bey’in talebesi Alaaddin Bey’in Beþiktaþ Sinan Paþa
Camii pencere üstünde bulunan yazýsý.
Resim 153- Hattat Þefik Bey’in talebesi Alaaddin Bey’in Beþiktaþ Sinan Paþa
Camii pencere üstünde bulunan yazýsý.
126
HAT SAN’ATI
Resim 154- Hattat Þefik Bey’in talebesi Alaaddin Bey’in Beþiktaþ Sinan Paþa
Camii pencere üstünde bulunan yazýsý.
Resim 155- Hattat Þefik Bey’in talebesi Alaaddin Bey’in Beþiktaþ Sinan Paþa
Camii pencere üstünde bulunan yazýsý.
Resim 156- Hattat Þefik Bey’in talebesi Alaaddin Bey’in Beþiktaþ Sinan Paþa
Camii pencere üstünde bulunan yazýsý.
Resim 157- Hattat Þefik Bey’in talebesi Alaaddin Bey’in Beþiktaþ Sinan Paþa
Camii pencere üstünde bulunan yazýsý.
Resim 158- Beþiktaþ Sinanpaþa Camii’nde h. 1395 tarihli ve Râgýp Torun imzalý
pencere üstü yazýsý.
Resim 159- Hattat Þefik Bey’in talebesi Alaaddin Bey’in Beþiktaþ Sinan Paþa
Camii pencere üstünde bulunan yazýsý.
Resim 160- Beþiktaþ Sinanpaþa Camii’nde h. 1395 tarihli ve Râgýp Torun imzalý
pencere üstü yazýsý.
127
HAT SAN’ATI
Resim 161- Hattat Osman Özçay’ýn celî sülüs - sülüs levhasý.
(Abdurrahman el-Uveys Koleksiyonu - Dubai)
Resim 162- Hattat Osman Özçay’ýn celî sülüs ve sülüs karalamasý. (Muhammed el-Murr
Koleksiyonu - Dubai)
Resim 163- Hattat Osman Özçay’ýn celî sülüs Besmelesi. (Tezhib: Arda Çakmak; Dr. Enver Gargaþ Koleksiyonu - Dubai)
128
HAT SAN’ATI
Resim 164- Hattat Þefik Bey’in zýrnýkla hazýrladýðý celî sülüs levha kalýbý. (Savaþ Çevik koleksiyonu).
Resim 165- Hattat Osman Özçay’ýn celî sülüs levhasý. (Tezhib: Neslihan Çakmak; Osman Þerif Koleksiyonu - Dubai)
129
HAT SAN’ATI
Resim 166- Günümüz hattatlarýndan Osman Özçay’ýn celî sülüs müsennâ levhasý. (Tezhib: Fatma Özçay; Abdurrahman el-Uveys Koleksiyonu - Dubai)
Resim 167- Hattat Osman Özçay’ýn istifli sülüs levhasý. (Tezhib: Fatma Özçay)
130
HAT SAN’ATI
Resim 168- Günümüz hattatlarýndan Osman Özçay’ýn celî sülüs levhasý. (Dr. Enver Gargaþ Koleksiyonu - Dubai)
131
HAT SAN’ATI
Resim 169- Hattat Halim Özyazýcý’nýn sülüs Âyetü’l-Kürsî levhasý. (Tezhib: Hasan Türkmen)
132
HAT SAN’ATI
Resim 170- Hattat Halim Bey’in istifli celî sülüs besmelesi. Ýmza kýsmýnda Halim Bey, Hamid Bey’in talebesi olduðunu belirtmiþtir. (Ýsmail Yazýcý Koleksiyonu)
133
HAT SAN’ATI
Resim 171- Sivas Burûciye Medresesi’nde devrinin özelliðini yansýtan celî sülüs ve kûfi yazýlar.
Resim 172- Ayasofya Camii içerisindeki hattat Kazasker Mustafa Ýzzet Efendi’ye ait celî sülüs levhalar.
134
HAT SAN’ATI
Resim 173- Hattat Aðakapýlý Ýsmail Efendi’ye ait Fatih Feyzullah Efendi Medresesi (bugünkü Millet Kütüphanesi) kapýsý üzeri celî sülüs kitâbe.
Resim 174- Durmuþzâde Ahmed Efendi’ye ait Fatih Feyzullah Efendi Medresesi (bugünkü Millet Kütüphanesi)’ne bitiþik çeþme üzeri celî tâlik kitâbe.
Resim 175- Hattat Ýsmail Hakký Altunbezer hattýyla Hüseyin Âgah Bey’in celî sülüs mezar taþý kitâbesi. (Sultan II. Mahmud Türbesi Hazîresi)
135
HAT SAN’ATI
Resim 176- Hattat Mustafa Kütâhi’ye sülüs nesih Hilye-i Þerîf.
136
HAT SAN’ATI
Resim 177- Hattat Bakkal Ahmed Ârif Efendi’ye ait sülüs nesih Hilye-i Þerîf.
137
HAT SAN’ATI
Resim 178- Beþiktaþ, Orhaniye Kýþla Camii kýble duvarý üzerinde kûfi pano.
Resim 179- Topkapý Sarayý Müzesi, Seferli Koðuþu’nun Reîsü’l-hattâtîn Ahmed Kâmil Akdik hattýyla celî sülüs kitâbesi
138
HAT SAN’ATI
Resim 180- Mehmed Hulûsi Efendi’nin celî sülüs levhasý. (Galata Mevlevîhânesi Müzesi)
Resim 181- Hattat Osman Özçay’ýn Mehmed Nazif Bey’den naklen yazdýðý celî sülüs levha. (Tezhib: Fatma Özçay; Ali Demirel Koleksiyonu)
139
HAT SAN’ATI
Resim 182- Hattat Fehmi Efendi’nin sülüs nesih hilyesi.
140
HAT SAN’ATI
Resim 183- Hattat Mahmud Celâleddin Efendi’nin sülüs nesih hilyesi.
141
HAT SAN’ATI
Resim 184- Günümüz hattatlarýndan Mehmet Özçay’ýn sülüs nesih hilyesi. (Tezhip: Necati Sancaktutan; Hususi Koleksiyon - Ýstanbul)
142
HAT SAN’ATI
Resim 185- Yesârizâde Mustafa Ýzzet Efendi’nin zerendûd tâlik hilyesi. (Galata Mevlevîhânesi Müzesi.)
143
HAT SAN’ATI
Resim 186- Hattat Hâfýz Vahdetî Efendi’ye ait Hz. Peygamber’in on mûcizesinin anlatýldýðý levha.
144
HAT SAN’ATI
Resim 187- Hattat Mehmet Özçay’a ait sülüs nesih bir hilye. (Osman Þerif Koleksiyonu - B.A.E.)
145
HAT SAN’ATI
Resim 188- Hattat Ýsmail Hakký Altunbezer’in Üsküdar Þemsipaþa Camii kubbe, kuþak ve cami takýmý yazýlarý.
Resim 189- Günümüz hattatlarýndan Ali Toy’a ait bir levha. “Ýstanbul muhakkak fethedilecektir. Onu fetheden kumandan ne güzel kumandan ve onu fetheden ordu
ne güzel ordudur.” (Hz. Muhammed s.a.v.)
146
HAT SAN’ATI
Resim 190- Hattat Bakkal Ahmed Ârif Efendi’nin celî sülüs-sülüs hilyesi.
147
HAT SAN’ATI
Resim 191- Hattat Muhsinzâde Abdullah Bey’in oðlu Mehmed Rahmi Bey’in celî sülüs levhasý. (Emin Barýn Koleksiyonu)
148
HAT SAN’ATI
Resim 192- Hattat Hasan Rýza Efendi’nin sülüs nesih hilyesi.
149
HAT SAN’ATI
Resim 193- Hattat Þefik Bey’in Ýstanbul Üniversitesi giriþ kapýsý üzerindeki celî sülüs kitâbeleri. Üst kýsýmda T.C. rumuzunun bulunduðu mermerin altýnda Hattat
Abdülfettah Efendi’nin Sultan Abdülaziz tuðrasý bulunmaktadýr.
Resim 194- Hattat Mustafa Halim Özyazýcý’nýn Merkez Efendi Kabristanýndaki bir mezar taþýnda bulunan celî sülüs müsennâ yazýsý.
150
HAT SAN’ATI
Resim 195- Hattat Ýsmail Hakký Altunbezer’in Beyoðlu Hüseyin Aða Camii’nde çini üzerinde bulunan
celî sülüs bir yazýsý.
Resim 197- Hattat Þeyh Hamdullah Efendi’nin sülüs nesih bir kýt’asý.
151
Resim 196- Hattat Þevki Efendi’nin Merkez Efendi
kabristanýnda bulunan bir mezar taþý üzerindeki
celî sülüs yazýsý.
HAT SAN’ATI
Resim 198- Hattat Mustafa Halim Efendi’nin kartviziti. (Süleyman Berk
Koleksiyonu)
Resim 199- Hattat Halim Bey tarafýndan hazýrlanan kartvizit.
Resim 200- Hattat Halim Bey tarafýndan hazýrlanan kartvizit.
Resim 201- Hattat Ýhsan Bey tarafýndan hazýrlanan kartvizit.
Resim 202- Hattat Halim Bey tarafýndan hazýrlanan kartvizit.
Resim 203- Hattat Halim Bey tarafýndan hazýrlanan kartvizit.
Resim 204- Hattat Halim Bey tarafýndan hazýrlanan kartvizit.
Resim 205- Hattat Halim Bey tarafýndan hazýrlanan kartvizit.
152
HAT SAN’ATI
Resim 206- Hattat Ahmed Kâmil Akdik’in fotoðrafý. (Emin Barýn arþivi)
Resim 207- Hattat Ýsmail Hakký Altunbezer’in fotoðrafý. (Emin Barýn arþivi)
Resim 208- Hattat Mustafa Halim Özyazýcý. (Ýsmet Gülnihal arþivi)
153
HAT SAN’ATI
Resim 209- Hattat Hâmid Aytaç’ýn ressam hattat Turan Sevgili tarafýndan yapýlan portresi.
154
HAT SAN’ATI
Resim 210- Hattat Hamid Aytaç’ýn Þiþli Camii kapýsý üzerinde bulunan celî sülüs müsennâ kitâbesi.
Resim 211- Hattat Ýsmâil Hakký Altunbezer’e ait eski Sultanahmet Cezâevi üzerindeki celî sülüs kitâbe.
155
HAT SAN’ATI
Resim 212- Mehmed Þevkî Efendi’nin celî sülüs Kelime-i Tevhîdi. (Fatih Camii)
Resim 213- Fatih Camii’nde taþa mahkûk h. 1376 tarihli Hattat Hâmid Aytaç hattýyla celî sülüs fetih hadis-i þerîfi.
156
HAT SAN’ATI
Resim 214- Son halife Abdülmecid Efendi hattýyla celî sülüs levha. (Fatih Camii)
Resim 215- Muhsinzâde Abdullah Bey’e ait celî sülüs kitâbe. (Sultanhamam Haci Küçük Camii)
157
HAT SAN’ATI
Resim 216- Günümüz hattatlarýndan Mehmet Özçay hattýyla celî sülüs levha. (Tezhib: Gülsüm Gügercin; Ali Demirel Koleksiyonu - Ýstanbul)
158
HAT SAN’ATI
Resim 217- Günümüz hattatlarýndan Ali Toy’a ait “Lafzatullah” levhasý.
159
HAT SAN’ATI
Resim 218- Günümüz hattatlarýndan Ali Toy’a ait divâni levha.
“Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi
Olmaya devlet cihanda bir nefes sýhhat gibi.”
Kânûni Sultan Süleyman
160
HAT SAN’ATI
Resim 219- Hattat Hamid Aytaç hattýyla sülüs Âyetü’l-Kürsî.
Resim 220- Günümüz hattatlarýndan Ali Toy’a ait celî ta’lik levha. (Talak Sûresi, 7)
161
HAT SAN’ATI
Resim 221- Hattat Abdülfettah Efendi’ye ait Bursa Ulucami’deki celî sülüs müsennâ levhanýn 1940 öncesi görünümü. (Fotoðraf: Mustafa Düzgünman. Muhittin Serin
fotoðraf arþivi.)
Resim 222- Hattat Abdülfettah Efendi’ye ait Bursa Ulucami’deki celî sülüs müsennâ levha. (Alt kýsýmda bulunan hattat imzasý 1940’lý yýllarda siyah boya ile kapatýlmýþtýr.)
Resim 223- Sultan II. Mahmud imzalý, malâkâri tekniði ile yapýlmýþ celî sülüs levha. (Bursa Ulucami)
162
HAT SAN’ATI
Resim 224- Bursa Ulucami’de Þefik Bey hattýyla celî sülüs müsennâ vav’lar.
Resim 225- Hattat Halim Efendi’nin Þiþli Camii kubbe yazýsý.
163
HAT SAN’ATI
Resim 226- Günümüz hattatlarýndan Ali Toy hattýyla celî tâlik Âyetü’l-Kürsî levhasý.
164
HAT SAN’ATI
Resim 227- Günümüz hattatlarýndan Mehmet Özçay’a ait sülüs nesih hilye. (Hususi Koleksiyon - Ýstanbul)
165
HAT SAN’ATI
Resim 228- Günümüz hattatlarýndan Mehmet Özçay’a ait celî sülüs bir levha. (Tezhip: Fatma Özçay; Merhum A. Aydýn Bolak Koleksiyonu - Ýstanbul)
Resim 229- Günümüz hattatlarýndan Mehmet Özçay’a ait sülüs nesih bir kýt’a. (Tezhip: Ayten Tiryaki; Dr. Enver Gargaþ Koleksiyonu - Dubai)
166
HAT SAN’ATI
IX. BÖLÜM
HATTAT MEHMED ÞEVKÎ EFENDݒNÝN
SÜLÜS-NESÝH (TSMK-GY 190/1) ve
HATTAT HALÝM ÖZYAZICI’NIN
RÝK’A MEÞKLERÝ
167
HAT SAN’ATI
168
HAT SAN’ATI
169
HAT SAN’ATI
170
HAT SAN’ATI
171
HAT SAN’ATI
172
HAT SAN’ATI
173
HAT SAN’ATI
174
HAT SAN’ATI
175
HAT SAN’ATI
176
HAT SAN’ATI
177
HAT SAN’ATI
178
HAT SAN’ATI
179
HAT SAN’ATI
180
HAT SAN’ATI
181
HAT SAN’ATI
182
HAT SAN’ATI
183
HAT SAN’ATI
184
HAT SAN’ATI
185
HAT SAN’ATI
186
HAT SAN’ATI
187
HAT SAN’ATI
188
HAT SAN’ATI
189
HAT SAN’ATI
190
HAT SAN’ATI
191
HAT SAN’ATI
192

Benzer belgeler