Erken Müdahale Programları

Transkript

Erken Müdahale Programları
Erken Müdahale Programları
Sevda Bekman
AÇEV’in Misyonu
“Eğitimin şart olduğu bilinciyle, uzmanlık alanları olan erken çocukluk
ve yetişkin eğitimine, programları ve uygulamaları ile katkı sağlamak
ve bu konuda ülke genelinde yaygın bir hizmet ağı oluşturmak”
olarak tanımlıyor. Bu genel tanım içinde, AÇEV eğitimde fırsat eşitliği
ilkesinin
hayata geçirilmesine
ve
çocuk kadar,
çocuğun yakın
çevresinin de desteklenmesine ağırlık vermeyi hedef olarak belirterek
genel çerçevesini de somutlaştırıyor. Bu misyonu da programları ve
çeşitli faaliyetleri ile gerçekleştireceğini ve bir Sivil Toplum Kuruluşu
olarak alternatif oluşturmayı amaçladığını vurguluyor.
Müdahale Programlarının Rolü ve Amacı
Müdahale Programları gelişimleri (sosyal, duygusal, bilişsel, fiziksel)
risk
altında
olan
örselenebilir
çocukları
hedefler.
Örselenebilir/İncinebilir
olmaları
içinde
bulundukları
çevresel
şartlardan, biyolojik faktörlerden ve yerleşik gelişimsel engellerden
kaynaklanmaktadır.
Bütün çocuklar sağlıklı değildir, iyi beslenmemektedir, uygun sağlık
ve ev koşulları içinde yaşamamaktadırlar. Ayrıca, engelli çocuklar ve
diğer biyolojik nedenlerle örselenmiş çocuklar da vardır. Bazılarının da
çevreleri onlara destekleyici bir ortam sağlayamamakta ve onların
tüm gelişimlerini destekleyememektedirler.
Müdahale Programlarının Rolü ve Amacı
Müdahale
programlarının
amacı
çocukların
yaşamlarında
koruyucu/destekleyici
faktörleri
çoğaltmak,
risk
faktörlerini
azaltmaktır. Koruyucu/Destekleyici faktörler çoğalıp risk faktörleri
azaldığında
örselenebilir
çocukların
iyileşmesini/dayanırlılığını
sağlayabiliriz. Dolayısı ile çocukların hayatlarında örselenmekten
iyileşmeye doğru bir değişim sağlanabilir.
Çevresel
nedenlerden dolayı örselenmiş çocuklar, içinde bulunulan
sosyal ve ekonomik şartlardan dolayı gelişimleri desteklenmeyen
ortamlarda yaşayan çocuklardır.
Biyolojik
faktörlere bağlı olarak örselenmiş çocuklar ise biyolojik
engelleri olan çocuklardır.
Örselenmeye
neden, fakirlik, erken doğum, düşük doğum kilosu,
ebeveynlik, duygusal istismar ve dışlanma, ebeveynin alkol, hap ya
da benzer maddeleri kullanması olabilir.
Farklı Müdahale Programları

Birincil Müdahale Programları: Sorun ortaya çıkmadan beklendik
olumsuzlukları/sorunları ÖNLEMEYİ amaçlar. Genel nüfusu ya da
risk altında olan nüfusu hedef alır.

İkincil Müdahale Programları: Risk altındaki evrende ilk belirtileri
görülen sorunları AZALTMAYI ve daha önemli sorunların ortaya
çıkmasını önlemeyi amaçlar

Üçüncül Müdahale Programları: Ortaya çıkmış olan sorunlarla başa
çıkmayı ve tekrar olmalarını önlemeyi amaçlar. Etkilenmiş nüfusu
hedef alır.
Şekil 1
Aile Özellikleri
Ebeveynin kişilik özellikleri
Aile Davranışları
Çocuğun engeline ya da
biyolojik olarak risk olan
durumuna bağlı olmayan
özellikler
Ebeveyn-çocuk ilişkisindeki
kalite
(örneğin: sosyal destek,
evlilikteki ilişkiler, maddi
kaynaklar, çocuğun huyu)
Ailenin sunduğu deneyimler
Aile tarafından sunulan
sağlık ve beslenme
imkanları
Çocuk
Gelişimi’nin
Sonuçları
Çocuğun durumundan kaynaklanan olası stresler
Bilgi ihtiyacı
Aile ve kişiler arası sıkıntı
Kaynak ihtiyacı
Güvenine yönelik tehditler
Şekil 2
Stres
Erken Müdahale Programlarının Bölümleri
Kaynak
Desteği
Hizmetlerden haberdar
olma, onlara ulaşma ve
koordinasyon
Sosyal
Destek
Ebeveynden
ebeveyne grup
Aile Danışmanlığı
Ek destek (maddi
yardım ya da erteleme)
Aile/ arkadaş /
toplum bağlarının
harekete geçirilmesi
Bilgi ve
Hizmetler
Ev ve kurum merkezli
programlar
Ebeveyn-Uzman
ilişkisi (sağlık,
emniyet, yönlendirici
yol gösterme ve
problem çözme)
Kişisel terapiler
Tartışma
AÇEV’in programlarını düşündüğünüzde:




Hedef kitlenin hangi faktörlere dayanarak örselenmiş
olduğunu düşünüyorsunuz? Neden?
Müdahale programlarının gerekliliği ile ilgili çerçeve
açısından programları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Uyguladığınız
program
programıdır? Neden?
hangi
tür
müdahale
AÇEV Programları ile hangi risk faktörlerini azaltıp
hangi destekleyici faktörleri çoğaltmayı hedefliyor?
Örselenmede Önemli Olan Etkenler
Bu etkenleri üç ana başlık altında toplayabiliriz;
Biyolojik faktörler, Ebeveynlik ve Çevre.
Ebeveynlik ve Çevre’yi daha ayrıntılı işleyeceğiz. Merkezi sinir
sistemini
(biyolojik faktörler) etkileyen ve bozukluk yaratan (özürlü yapan) beş
farklı
nedenden bahsedebiliriz.





Kalıtımsal bozukluklar
Beynin tam gelişmemesi
Merkezi sinir sistemini etkileyen toksik maddeler
Merkezi sinir sisteminin enfeksiyonu
Doğum öncesi ve doğum sırasındaki beyin hasarları
Bunlar birincil, ikincil ve üçüncül müdahale programlarının hedef
alanıdır.
Ebeveynlik
Kabul
eden
(adaptive)
ebeveynlik
dayanırlılık/iyileşme
için
bir
destekleyici faktörken, kabul etmeyen ebeveynlik (maladaptive) ise
bir risk faktörüdür.
Kabul
etmeyen
ebeveynliğin
özelliklerini
bilmek
müdahale
programlarında hedef grubumuzu belirlerken önemli bir faktördür.
Kabul eden ebeveynlik ile ilgili bilgi ise tüm müdahale programlarında
olması gereken bir bilgidir çünkü ebeveynleri hedefleyen her program
onları kabul eden (adaptive) ebeveynler olmaları için destekler.
Ebeveynlik
“Kabul eden” ebeveynlikte çevre ve çevre ile ilişkiler önemlidir çünkü
ebeveynliği etkiler.



Çevrelerindeki farklı sistemler ile (iş yeri, okul) olumlu ilişkiler
kuran,
Çocukları, eşleri ve onları destekleyen diğer sosyal ağları
(komşular, arkadaşlar) ile iyi ilişki kuran,
Kişilerle karşılıklı ilişkiler kurabilen, destek alabilen ve çocuk
bakımı ve gelişiminde destek bulan,
Ebeveynler daha kabul eden ebeveynler olurlar.
Sosyo-ekonomik faktörler, kültür, ebeveynlerin psikolojik sağlıkları,
çocukların özellikleri, toplum, ebeveynlerin davranış biçimleri
ebeveynliği etkileyen çevre faktörleridir.
Ebeveynlik
Kabul Eden Ebeveynliğin Özellikleri
Karşılıklılık (Reciprocity): Deneyimlerin ve duygularını çocukla paylaşılması
kabul eden ebeveynliğin vazgeçilmez özelliğidir. Özellikle de duygusal alanda
karşılıklılık erken yaşlarda çok önemlidir. Karşılıklılık bozulduğu zaman
travmatik, reddedici ve zorlayıcı davranışlar ailede baş gösterir.
Çocuğun duygusal durumunu paylaşabilmek, çocuktaki duygusal ipuçlarını
okuyabilme kapasitesi ve duygusal ihtiyaçlarını karşılayabilmek “karşılıklılık”
da önemlidir. Bu çocukta güven duygusunun gelişmesinde, kendine
güvenmesinde ve çevreyi keşif etmesinde önemlidir. Çocuğun çevresinde ona
bakan temel kişinin davranışları çocuğun kendi ile ilgili görüşünün
oluşmasında çok önemlidir.
Babanın rolü de kabul eden ebeveynliğin önemli bir faktörüdür. Babanın
çocuğu ile ilişkisi ilk yaşlarda daha sonraki yaşlarda olduğundan daha da
önem kazanmaktadır. Özellikle alt sosyo-ekonomik ailelerde babanın rolü
çocuğun sağlıklı bir bağlılık kurması için diğer ailelerden daha da önemli
olmaktadır.
Babanın rolüne etkileşim (çocukla paylaşılan faaliyetler ve bakım eğitimdir)
ulaşabilirlilik (çocuğun dolaylı ya da dolaysız olarak babaya ulaşabilmesidir) ve
sorumluluk (çocuğun bakım ve ihtiyaçlarını karşılamasıdır) olarak
tanımlayabiliriz.
Ebeveynlik
Kabul Eden Ebeveynliğin bir başka özelliği de ebeveynlerin etrafında onu
destekleyen bir sosyal grup (sosyal destek ağı) olmasıdır. Destek ağı olan
ebeveynlerin kabul edici ebeveyn olma olasılığı daha yüksektir. Sosyal Destek
ağı evin dışında olan ve aile üyeleri ile duygusal ya da materyal paylaşımı
içinde olan kişilerdir.
Sosyal Destekleyici Çevre işlevsel bir destek verebilir (çocuk bakımı sağlamak
gibi), bilgi bazında destek verebilir (çocuk yetiştirme ile ilgili bilgi vermek gibi)
duygusal destek verebilir zor zamanlarında duygusal destek ve paylaşım gibi.
Sosyal Destek ağı stresi azaltarak ve tehdit eden olaylarda tampon olarak,
ebeveynlerin başa çıkma stratejilerini etkiler, duygusal destek verir.
Sosyal destek ağına sahip olan risk altındaki ailelerin bu desteğe sahip
olmayanlara kıyasla daha az kontrol edici ve daha az sert çocuk yetiştirme
yöntemleri kullandıkları, çocuklarına daha çok destek oldukları ve çocuklarının
ihtiyaçlarına duyarlı oldukları gözlenmiştir. Sosyal desteğin olmaması aileleri
sosyal açıdan dışlanmaya iter. Tacizkar ailelerin bu tür sosyal destek ağına
sahip olmadıkları görülmektedir.
Eğitim seviyesi ve etnik köken sosyal ağların kurulmasında etkilidir.
Ebeveynlerin eğitim seviyeleri yükseldikçe daha geniş bir sosyal destek
çevresine sahip olurlar. Etnik gruplar ise daha çok yakın aile üyelerine
dayanırlar.
Ebeveynlik
Kabul Etmeyen ebeveynlikte bazı faktörler vardır; ebeveynin alkol ve
hap bağımlısı olması çocuk yaşta anne/baba olması ve ruh sağlığının
bozuk olması. Bu faktörler kabul edici ebeveynliği tehdit eden
risklerdir çünkü bu faktörler kabul edici ebeveynlikte önemli olan
davranışların sergilenmesinde engeldir.
Alkol ve hap bağımlılığı
Ebeveynin doğum öncesi bu tür alışkanlıkları çocukta bazı
bozukluklara, düşük doğum ağırlığına, bilgiyi algılama, dikkat ve ilişki
kurmakta bazı bozukluklara yol açar.
Doğum sonrasında ise ebeveynin duygusal olarak paylaşımını etkiler
ve ebeveyn-çocuk ilişkisi zarar görür. Ebeveyn çocuğu ile ilişki
kuramaz ve çocuğunun ihtiyaçlarına cevap veremez.
Ebeveynlik
Ebeveynleri alkol ve hap bağımlısı olan çocuklar “zor çocuklar”
olurlar. Anneye zorluklar çıkartırlar.
Ebeveynlerin
de
hap
kullanımından
dolayı
nüropsikolojik
fonksiyonları, hafızası, bir iş yapmadaki oryantasyonu, dikkat
seviyesi, konsantrasyonu etkilenir ve psikolojik bozukluklar ortaya
çıkar. Bütün bunlar, şiddet, yoksulluk, eğitimi yarım bırakmak ve
sosyal dışlanmayı beraberinde getirir.
Böyle ebeveynlerle yaşayan çocukların bağımlılığı, güven duygusu,
kendine güveni, çocuğun kendi davranışlarını kontrol etmesi ve
duygularını kontrol etmesi olumsuz etkilenir. Ebeveynin alkol ve hap
bağımlısı da olması bu çocukları daha da risk altında bırakır.
Ebeveynlik
Genç yaşlarda ebeveynlik
Bu ebeveynler çok daha az sözel ilişki kurarlar, iletişimleri daha çok
fizikseldir. Konuştuklarında kısa emirler verirler ve daha çok çocuğu
terbiyeye yönelik iletişim kurarlar. Bu çocuklar bilişsel, ekonomik ve
sosyo-ekonomik olarak olumsuz çevrelerde büyürler.
Ebeveynin psikolojik bozukluğu
Psikolojik bozukluğu olan ebeveynler tepkisiz, çocukların ihtiyaçlarını
karşılamayan, çocuk hakkında olumsuz görüş sahibi ve tacizkar
olurlar.
Aynı zamanda duygularını kontrol edemezler ve duygusal durumlarda
tepkisizdirler. Çocuklarıyla daha az konuşurlar, yüz ifadeleri donuktur
ve olumlu duygularını daha az gösterirler.
Bu durumdaki alt sosyo-ekonomik aileler daha da risk altındadırlar
çünkü daha az destekleri vardır. Babalar böyle durumlarda önemli rol
oynayabilirler.
Tartışma
AÇEV’in Programlarını düşündüğünüzde


Kabul eden ebeveynlik ortamını sağlamak için neler
yapıyorsunuz?
Kabul eden ebeveynlikte hangi risk faktörlerini azaltmayı
ve hangi koruyucu/destekleyici faktörleri çoğaltmayı
amaçlıyorsunuz?
Çevre
Çevrenin öneminin altını çizen “Ekolojik Yaklaşım”dır. Bu yaklaşım
çocuğun gelişiminde hem çocuğun birincil sosyal çevresi (aile) ile
çocuğun etkileşiminin hem de çevresindeki sosyal sistemlerin
arasındaki ilişkinin önemini vurgular. Ekolojik yaklaşım risk ya da
dayanırlılığın nedenini biyolojik organizma (çocuk/kişi) ile çevrenin
ilişkisine bağlar. İşte bu ilişkinin içeriği ve kalitesi risk ya da
dayanırlılığı getirir.
Bu bakış açısına göre “risk” ya dışardan gelen tehditler sonucu gelişir
ya da olması gereken ve beklenir durumlar/olanaklar olmadığı zaman
gelişir. Bunlar iyi beslenmeme, yaralanma gibi biyolojik riskler,
çocuğun temel deneyimlerini ve ilişkilerini yoksun bırakacak ve
gelişimi örseleyecek sosyo-kültürel risklerdir. Ekonomik yoksunluk,
saldırganlık, ırkçılık gibi.
Çevredeki Sistemler
Makrosistem
Eksosistem
Mesosistem
Mikrosistem
Çocuk
Çevre
Bu yaklaşımın temel kişisi olan Bronfenbrenner çevreyi birbiri içine
geçmiş farklı DÖRT sistem olarak tanımlar.
Mikrosistem: Çocuğun birincil çevresidir. Önemi çocuğa destekleyici
ve kaliteli bir ortam sunmasındadır. Kalitesi çocuğa sunduğu ortamın
onun gelişimini ne denli desteklediği ve duygusal olarak geçerli ve
gelişimsel olarak ne kadar iddialı bir ortam olmasında yatar. Bu
ebeveyn - çocuk arasında “karşılıklılık” ortamının olduğu, çocuk için
“potansiyel gelişim alanının” yaratıldığı ve çok yönlü oyun, sevgi ve
birlikte bir şeyler yapmanın içerildiği bir ilişkiye işaret eder.
Mesosistem: Buradaki risk mikrosistemler arasında kurulan ilişkinin
sayısı ve kalitesi ile ilgilidir. Ev-okul arasındaki ilişki, ev-hastane
arasındaki ilişki. Dolayısı ile aile katılımı iki mikrosistemi bağlamak
için çok önemlidir. Bu sürekliliği ve kalıcı sonuçları getirir.
Eksosistem: Çocuğun gelişimi üstüne etkisi olan ancak çocuğun içinde
önemli rol oynamadığı bir sistemdir. İş yeri gibi.
Burada önemli olan eksosistemlerin ne denli mikrosistem haline
geldiğidir. Ekso sistemler mikro sistem oldukları zaman çocukların
gelişimini desteklerler. Bu da iki sitemin karşılıklı paylaşımı ile gerçekleşir.
Eksosistem aileleri etkileme biçimine göre çocukların gelişimleri ya ilerler
ya da tam tersi olur. İşsizlik, düşük ücret, uzun ve esnek olmayan
çalışma saatleri, karşın yüksek ücret, anlayışlı iş veren, çocuk bakımını
karşılayan bir iş yeri.
Eksosistemdeki günlük kararlar ve uygulamalar çocukların ve ailelerin
günlük yaşantılarını etkiler. Örneğin düşük gelirli bölgelerde anne-çocuk
sağlığı klinikleri açma ya da erken çocukluk eğitimine ayrılan bütçeyi
azaltma kararları gibi.
Makrosistem: Meso ve eksosistem daha geniş ideolojik, demografik
kurumsal bir çerçevenin içinde işlevlerini gösterirler. Örneğin çocukla ilgili
alınan politikalar, kültürde çocuğa bakış açısı, sosyal ve bilişsel servisler
gibi. Bir kültürün bireysel mi yoksa toplumcu mu olduğu, sağlık ve eğitim
politikası gibi.
Çocuklara hiç bir zaman risk faktörlerinden arınmış bir çevre
sunamayız. Burada önemli olan risk faktörlerin birikimidir dolayısı ile
sayı önemlidir. Risk faktörlerinin sayısının artmaması gerekir çünkü
arttıkça etkisi de artar. Bu artış çocukların başa çıkabilme
kapasitesini aşabilir. Dolayısı ile destekleyici faktörler ile risk
faktörlerinin oranı çok önemlidir. Risk faktörleri destekleyici faktörleri
geçmemelidir.
Risk Faktörlerinin sayısı mı yoksa ne olduğu mu önemlidir? Sorusuna
cevap verebilecek iki araştırma vardır; Rorchester ’87 ve Philedelphia
’99. Her iki çalışmada risk faktörünün sayısının risk faktörünün ne
olduğundan gelişim (bilişsel ve sosyal ve duygusal) için daha önemli
olduğunu göstermektedir.
Şekil 3
▪
WPPSI Sözel IQ
115
▪
▪
▪
100
▪
▪
▪
▪
85
0
1
2
3
4
5
Risk Faktörlerinin Sayısı
6
7-8
Birçok risk faktörü okul öncesi yaşlardaki zekada etkilidir.
Şekil 4
50
Risk Group
40
0-3 Düşük
4-5 Orta
6-7 Bir çok
30
8+Yüksek
20
10
0
E
m
ılı
at
m
di
K
ş
nı
ra
av
m
yu
en
üv
re
le
ik
em
ad
Ak
ik
nl
ki
Et
G
U
D
li
m
le
ob
Pr
e
in
nd
Ke
ik
oj
ol
ik
Ps
Farklı risk gruplarında yetişkinlerdeki olumsuz sonuçların yüzdeleri
Tartışma
AÇEV’in Programlarını düşündüğünüzde



Programlar ekolojik yaklaşıma sahip midir?
Hangi çevreleri ve
hedeflemektedir?
hangi
çevreler
Hedeflediği çevrelerde ne yapmaktadır?
arası
iletişimi
Dayanırlılık Nedir?
Dayanırlılığı sağlamak risk faktörlerini ve stresi yok etmek demek
değildir.
Ancak kişinin risk faktörleri ile etkin biçimde başa çıkabilmesine
yardımcı
olmaktır.
Kime “dayanıklı” denir?



Ekonomik şartlar, doğum öncesi hastalıklar ve zorluklar, taciz ve
ihmal ve genç ebeveynlik gibi faktörlerden dolayı risk altında olup
da iyi gelişen çocuklar.
Boşanma, çocuk bakımında yaşanan stres gibi faktörlere maruz
kalıp hala yeterli olanlar.
Politik şiddet, savaş
etkilenmemiş çocuklar.
gibi
çocukluk
travmalarından
olumsuz
Dayanırlılığı Getiren Koruyucu Faktörler
Çocuğa, aileye ve topluma bağlı koruyucu faktörler vardır.
Çocuğa Bağlı


Bebeklikte Hareketli, duyarlı, iyi huylu, yeme ve uyku sorunlar az
olan ve mızmızlanmayan, kolay yatıştırılan, sosyal tepkisi olan,
kendine bakan temel bir kişisi olan.
Erken Çocuklukta Hareketli, neşeli, sorumluluk sahibi, kendine
güvenen, bağımsız, stres ve yaralanmadan çok etkilenmeyen,
bağışıklık sistemi sağlam, zor ve sıkıntılı durumlara çok
önemsemeyen ve böyle durumlarda düşük kalp atışı reaksiyonu
veren.
Koruyucu Faktörler
Aileye Bağlı



Annenin Yeterliliği
Eğitim seviyesi, ilk yılda yetkin bir bakıcı olması, az sayıda çocuk,
aile büyüklüğü, her çocuk arası iki sene
Temel bakıcının dışındaki bakıcılarla iyi ilişkiler
•
•
Büyük anne ve büyük babalar: Büyük anne ve büyük babalarla
kuvvetli duygusal bağlar ebeveynlerin olmadığı ya da kabul eden
ebeveynler olmadığında önemli bir koruyucu faktör olurlar. Özellikle
boşanmış ailelerde, genç annelerde ailenin büyükleri önemlidir.
Kardeşler: Kardeşlerin olması da risk durumlarında zorlukları ve stresi
azaltmada tampon işlevi görür. Boşanmış ailelerde de kardeşler
duygusal destek olabilirler. Kardeşlerin ebeveynin yerini almaması
ancak onları tamamlayıcı bir rol olması önemlidir.

Sorumluluk verilmesi, yarı zamanlı işler dayanırlık için önemlidir.

Bir yere ait olma (aidiet) duygusu
Koruyucu Faktörler
Topluma Bağlı
Arkadaşlıklar

Duygusal destek için önemlidir. Arkadaşların ailesi de bu çocuklar
için evle ilişkilerinde olumlu bakış açısı kazanmalarına yardımcı
olurlar

Arkadaşlar yaşam kalitesini arttırmada önemlidirler ancak onlarda
tamamlayıcı olmalılar, ebeveynin yerini almamalılardır.
Okul

Okul bu çocuklar için ev olarak işlev yapabilir. Çocukların
yaşamında bir yapı/çerçeve ve kontrol sunarak oğlanları daha
dayanırlı yaparken kızları da sorumlu yapabilir.
Öğretmenler

Rol modeli olarak görev yaparlar. Risk altında olan çocukların
dayanırlılığını ana okulu öğretmeninin ya da ilköğretim
öğretmenine bağlandığı görülmüştür. Yaşamlarında böyle bir kişi
olan çocukların yeterli ve düşünceli
yetişkinler olduğu
görülmüştür.
Tartışma
AÇEV’in Programlarını düşündüğünüzde

Dayanırlılığı arttırmak için risk faktörleri ile koruyucu
faktörlerin arasındaki dengeyi nasıl sağlıyorsunuz?
Karşılıklı Etkileşim Modeli
Müdahale
Programlarının
temel
aldığı
teorik
yaklaşımlarda
Bronfenbrenner’in ekolojik yaklaşımı ile birlikte Sameroff’un karşılıklı
etkileşim modeli de çok önemli kabul olunur. Karşılıklı Etkileşim
Modeli,
gelişimin
aile
ve
sosyal
çevresi
tarafından
sağlanan
deneyimlerle çocuğun sürekli karşılıklı etkileşim sonucu olduğunu öne
sürer. Ancak çocuğun edindiği tecrübelerde çocuğun rolü önemlidir
ve bu tecrübeler ondan bağımsız olamaz.
Dolayısı ile çocuğun çevreden ortaya çıkardığı ve aldığı önemlidir.
ANNE
ÇOCUK
ZAMAN
Dışlamak
Kaygı
Doğum
Zorlukları
z1
Zor Huy
z2
z3
Dil Geriliği
z4
z5
Bu yaklaşımda önemli olan davranışların yorumlandığı çerçevedir. Zor
doğan bir bebeğin anneden aldığı reaksiyon annenin zor doğuma
verdiği anlam ile bağlantılıdır. Ebeveynin çocuğun zor beslenmesi ve
uyku sorunlarını nasıl yorumladığı önemlidir. Dolayısı ile doğru
müdahale programları yapmak için bu yorumlama çerçevesini bilmek
önemlidir. Yorumlama çerçevesinde kültür, aile ve bireysel olmak
üzere üç kod vardır.
Kültür Kodu: Çocuk yetiştirme tutumları, sosyal gelişimde kullanılan
yaklaşımlar, eğitim (örgün/yaygın). Bütün bu süreçler belirli bir
sosyal kontrol ve sosyal destek içinde işleyip toplumda ulaşılan
ittifakla inançlar, ahlak, kurallar, moda, adetler ve anlayış olarak yer
alır.
Aile Kodu: Aileler tüm davranışlarını çocuklarının gelişimlerini desteklemek
amacı etrafında düzenlerler. Ailenin temel amacı bu hedeflere sağlıklı
olarak
ulaşmaktır.
Aile
kodu
gelişimin
ailenin
amaçladığı
gibi
olmasında
uygulamaları
düzenler. Aile kodu ailenin davranışlarının, değerlerinin veinançlarının
çocuklara
aktarılmasının nedeni ve sonucudur.
Aile Kodu bunu uygulayan aile ve temsil edilen aile yolu ile gerçekleşir.

Uygulayan Aile: Aileyi birlikte tutar ve düzenler. Bunlar ailenin uyguladıklarıdır.
Bu etkileşimler aileye birliktelik (coherence) ve kimlik verir. Aile uygulamaları bir
müddet sonra beklenebilir uygulamalara dönüşür, ve bir bağlılık
kaynağı olur.
Gelenekler oluşur. Uygulamalardaki dinginlik ve uygulamalara atfedilen anlam
ailenin kabul ediciliğinde önemlidir.

Temsil
Edilen
Aile:
Ailelerdeki
uygulamalar
hafızada
kalır
ve
bireylerin
davranışlarını yönlendirir. Bunlar zaman içinde hatırlanır ve ileriye dönük
beklentileri de getirir.
Aile Hikayeleri: Şahsi tecrübelerden çıkarsamalardır. Bu hikayeler
kişinin dünyanın ve aile bireylerinin nasıl davranması gerektiği ile
görüşünü belirler. Ebeveynler bu aile hikayelerini aile üyelerinin
gelişimleri ile ilgili beklentilerinde kullanırlar.
Hem uygulayan aile hem de temsil edilen aile zaman içinde birbirini
etkiler.
Ailedeki uygulamalar zaman içinde temsil edilen aileye dönüşürler.
Temsil edilen aile de sonuçta bir ailenin işleyişini ve uygulamaların
yorumlanmasında etkili olur.
Bireysel Kod: Her ebeveynin bu kodlar üstüne kendinden getirdiği
yorumlardır. Tabii ki bu yorumlar ebeveynin kendi ailesinde yaşadıkları ile
ilgilidir ancak kendi açısından değerlendirilmektedir. Bütün bunlar
ebeveynlerin kendi çocukları ile ilgili davranışlarını etkiler. Dolayısı ile bir
ebeveynin davranışlarının temeli onun aile ve kültür katmanına bağlıdır.
Bunları göz ardı etmek müdahale programının başarısını azaltır.
Ebeveynlerde çözülmemiş çocukluk sorunları ve ebeveynlilikten sapmalar
çocuğun olumsuz gelişmesine katkı yapar. Ebeveynler önemli aracılar
oldukları için onların da kodlarına müdahale etmek önemlidir.
Çocuklar da farklı aile hikayeleri dinledikçe ve farklı beklentiler ile
karşılaştıkça onlar da kendi katkılarını yaparlar. Bu da aile kodunda önemli
bir değişim sağlayarak ebeveynlerin davranışlarını etkiler ve çocuk
yetiştirme biçiminin diğer kuşaklara geçmesini sağlayabilir.
Ebeveyn
Çocuk
Tatmin Edici
Olmayan bir
İlişkinin
Beklentisi
Normal
Bebek
Olumsuz
Duygular
Başlangıç Noktası
Olumsuz
Davranışın
Teyidi
Olumsuz
Davranış
Kötü Çocuk
Aile Hikayesi
Tatmin Edici
Olmayan
İlişkinin Teyidi
Sertlik
İçeren
Davranışlar
Saldırgan bir
Okulöncesi
Yaşta Çocuk
Son Durum
Ebeveynin Tatmin Edici Olmayan Çocuk Davranışı Beklentisinin Davranış Soruna Olan Çocuğa Giden
Karşılıklı Etkileşim Süreci.
Tartışma
AÇEV’in Programlarını düşündüğünüzde

Karşılıklı etkileşim modelinin yaklaşımını uyguluyor
musunuz?
Evet
ise
nasıl?
Hayır
ise
nasıl
uygulayabilirdiniz?
Müdahale Programları
Müdahale Programlarının temel aldığı farklı teorik yaklaşımlar vardır:
•
Karşılıklı Etkileşim Modeli,
•
Ekolojik Yaklaşım Modeli,
•
Psikoanalitik-Gelişim Modeli,
•
Davranışçı Yaklaşım Modeli gibi.
Bu farklı teorik yaklaşımların müdahale programlarının içerikleri ve
yöntemleri o teorik yaklaşımın insan “gelişim”ini tanımlaması ile
yakından ilişkilidir. Dolayısı ile o teorik yaklaşımı kullanmadan o
teorinin gelişimi nasıl açıkladığını iyi bilmek gerekir.
Müdahale Programlarının Etkili Olabilmesi için Kurallar
1.
Hedef kitleyi belirlemede öncelikleri saptayan bazı faktörler vardır:
• Yoksulluk
• Özel eğitim gereken çocuklar
• Düşük eğitim ve okur yazarlık seviyesi
• Azınlık grubun çocukları
• Ruhsal sorunlar
• Çok çocuklu aileler
• Şiddet
• Babanın eksikliği
• Sosyal desteğin olmaması
• Vasıfsız işlerde çalışan aileler
Müdahale Programlarının Etkili Olabilmesi için Kurallar
(devam)
2. Programların başlama yaşı ve devam süresi
• Erken başlayan ve uzun süren programlar
3. Geniş kapsamlı programlar
• Tüm gelişimi (sosyal, duygusal, bilişsel ve fiziksel), sağlığı,
beslenmeyi ve bakımı içeren programlar
4. Aile katılımı
• Ailenin ve çocuk ile ailenin birlikte katılımının olduğu
programlar
Müdahale Programlarının Etkili Olabilmesi için Kurallar
(devam)
5. Çocuklar için uygun müfredat
6. Sınıfın/grubun büyüklüğü ve iç dinamiği
7. Öğretmen özellikleri ve davranışı
8. Sürekli değerlendirme ve takip
Müdahale Programlarının Başarısını Zorlayan Faktörler

Annelerin ihtiyaçları ve programın amaçlarının örtüşmesi

Ulaşılması zor olana ulaşmak

Ornanizasyon yapısı ve karar alma

Profesyoneller ile annelerin ilişkisi

Destekleme süreci ve şartları

Ebeveynliğin sosyal ortamı
Müdahale programları ile ilgili neler biliyoruz ve
bizi neler bekliyor?





Müdahale programlarının etkili olduğuna dair kanıtlar vardır.
Ancak nerede, nasıl ve kimin için daha etkili olduğuna dair bir
sonuç yoktur.
Her müdahale programının temel aldığı bir teorik yaklaşım vardır.
Bu hizmetleri takip edebilmek, amacı ve beklentileri belirlemek
için önemlidir.
Hedefleri açık ve net olan, planlandığı gibi uygulanan ve gerçekçi
beklentileri olan programlar daha başarılıdır.
Uzun vadeli ve başarılı programlar hem çocukları hem de
ebeveynlerini hedefler.
Hem ebeveynlerin hem de çocukların ihtiyaçlarının karşılanması
önemlidir.
Müdahale programları ile ilgili neler biliyoruz ve
bizi neler bekliyor? (devam)

Programlarda desteklenecek bir kaç alan belirlemek ve onları iyi
yapmak daha etkilidir.

Profesyonellerin çalıştığı programlar yarı profesyonellerin çalıştığı
programlardan daha başarılıdır.

Yoğun programlar daha etkilidir ama ebeveynler için katılım
zordur.

Hedef kitlenin seçiminde önceliklerin belirlenmesi önemlidir.
Müdahale programları ile ilgili neler biliyoruz ve
bizi neler bekliyor? (devam)
Bizi zorlayacak noktalar:





Sağlık ve eğitim hizmetlerinin işbirliği içinde olduğu programların
uygulamaya koyulması
Ebeveynlerin programlar için ayıracak zamanı olmaması
Profesyonellerin
desteklenmesi
konferanslar,
sürekli
eğitim
ve
gözetimle
Programların farklı disiplinlerden insanları içinde barındırması
(eğitimci, psikolog, sağlık uzmanı)
Hizmeti sağlayanlar, yerel kişiler ve politika üretenler arasında
ilişkinin sağlanması