Türkiye`nin Gençlik Profili
Transkript
Türkiye`nin Gençlik Profili
BEKİR S. GÜR | IBRAHIM DALMIŞ | NUR KIRMIZIDAĞ ZAFER ÇELİK | NEVFEL BOZ SETA TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI Yazarlar Bekir S. GÜR İbrahim DALMIŞ Nur KIRMIZIDAĞ Zafer ÇELIK Nevfel BOZ Katkıda Bulunanlar Taha ÖZHAN Hatem ETE Talip KÜÇÜKCAN Ertan AYDIN İpek COŞKUN Murat ÖZTÜRK Ayşenur ÜNÜGÜR SETA Yayınları XVIII I. Baskı : Mart 2012 ISBN : 978-605-4023-16-5 Tasarım : Merdiven Sanat Uygulama : Ümare Yazar Baskı : Pelin Ofset, Ankara İletişim : SETA Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı Nenehatun Caddesi No:66 GOP Çankaya 06700 Ankara Tel: (312) 551 21 00 Faks: (312) 551 21 90 www.setav.org / [email protected] IÇINDEKILER TABLOLARXI YÖNETICI ÖZETIXIX SUNUŞXXIX BÖLÜM 1 GIRIŞ 1.1 ÇALIŞMANIN ÖNEMI 1.2 ÇALIŞMANIN KAPSAMI 1.3 ÇALIŞMANIN ÖRNEKLEMI BÖLÜM 2 GENÇLİK KAVRAMI VE TARİHİ 2.1 GENÇLIK KAVRAMI 2.2 GENÇLIK KAVRAMININ TARIHI 2.3 TÜRKIYE’DE GENÇLIK 1 3 5 7 11 13 15 16 BÖLÜM 3 DENEYİM VE SORUNLARIYLA GENÇLİK 19 3.1 GENEL SORUNLAR 21 3.2 İŞSIZLIK 23 3.3 ZARARLI ALIŞKANLIKLAR 25 3.3.1Uyuşturucu26 3.3.2Alkol 28 3.3.3Sigara29 VII 3.4 BOŞ ZAMAN DEĞERLENDIRME 30 3.4.1 Okuma Alışkanlığı33 3.4.2 Medya ve İnternet35 3.4.3Müzik38 BÖLÜM 4 BULGULAR VE TARTIŞMA 39 4.1 KATILIMCILARIN ÖZELLIKLERI 41 4.2 BARINMA VE SOSYAL GÜVENLIK 46 4.3. YABANCI DIL BILME DURUMU VE YURTDIŞINA ÇIKMA DURUMU 53 4.4 BOŞ ZAMAN ETKINLIKLERI, BEĞENILER VE BAĞIMLILIKLAR 61 4.4.1 Okuma Alışkanlıkları73 4.4.2 İnternet Kullanımı 80 4.4.3 Haberleşme Yolları 85 4.4.4 Sigara Kullanımı86 4.4.5 Alkol Kullanımı89 4.4.6 Şans Oyunu Oynama92 4.5. SPORTIF FAALIYETLERE YÖNELIK İLGI VE GSB’DEN BEKLENTILER 95 4.5.1 Spor Yapma 95 4.5.2 Gençlerin, Gençlik ve Spor Bakanlığına İlişkin Farkındalık Düzeyi 100 BÖLÜM 5 SONUÇ VE ÖNERİLER 5.1 ÖNE ÇIKAN BULGULAR 5.2TARTIŞMA 113 115 121 5.2.1 Koordinasyon Eksikliği121 5.2.2 Gençlerin Fikrini Almak 122 5.2.3 Başarılı Örnek Eksikliği 123 5.2.4 Genel Tartışma123 5.3ÖNERILER 124 5.3.1 Politika Yapımı125 5.3.2Barınma 125 5.3.3 İşsizlik ve Sosyal Güvenlik125 VIII 5.3.4 5.3.5 5.3.6 5.3.7 5.3.8 5.3.9 Yabancı Dil Bilme ve Yurtdışına Çıkma126 Boş Zaman Etkinlikleri127 İnternet Kullanımı ve Haberleşme Yolları128 Zararlı Alışkanlıklar129 Rol Model Eksikliği130 Gençlik ve Spora Yönelik Etkinlikler130 KAYNAKÇA 133 IX TABLOLAR Tablo 1. Tablo 2. Tablo 3. Tablo 4. Tablo 5. Tablo 6. Tablo 7. Tablo 8. Tablo 9. Tablo 10. Tablo 11. Tablo 12. Tablo 13. Tablo 14. Tablo 15. Tablo 16. Katılımcıların bölgelere göre dağılımı | 42 Katılımcıların yaşa göre dağılımı | 43 Katılımcıların cinsiyete göre dağılımı | 43 Katılımcıların medeni duruma göre dağılımı | 43 Katılımcıların eğitim düzeyine göre dağılımı | 44 Katılımcıların çalışma durumuna göre dağılımı | 44 Katılımcıların meslek durumuna göre dağılımı | 45 Katılımcıların ikamet durumuna göre dağılımı | 46 Katılımcıların ikamet durumunun bölgelere göre dağılımı | 47 Katılımcıların ikamet durumunun cinsiyete göre dağılımı | 48 Katılımcıların ikamet durumunun yaşa göre dağılımı | 49 Katılımcıların ikamet durumunun medeni duruma göre dağılımı | 50 Katılımcıların ikamet durumunun eğitim düzeyine göre dağılımı | 50 Kredi ve Yurtlar Kurumuna bağlı yurtlarda kalan katılımcıların sorunları | 51 Katılımcıların sosyal güvenlik durumu | 52 Katılımcıların sosyal güvenlik kapsamında olmama nedenleri | 52 XIII Tablo 17. Katılımcıların yabancı dil bilme durumu | 53 Tablo 18. Katılımcıların yabancı dil bilme durumunun bölgelere göre dağılımı | 53 Tablo 19. Katılımcıların yabancı dil bilme durumunun yaşa göre dağılımı | 54 Tablo 20. Katılımcıların yabancı dil bilme durumlarının eğitim düzeyine göre dağılımı | 54 Tablo 21. Katılımcıların yabancı dil bilme durumlarının medeni duruma göre dağılımı | 55 Tablo 22. Katılımcıların bildiğini belirttiği diller | 56 Tablo 23. Katılımcıların yurtdışına çıkma durumu | 57 Tablo 24. Katılımcıların yurtdışına çıkma durumunun bölgelere göre dağılımı | 57 Tablo 25. Katılımcıların yurtdışına çıkma durumunun cinsiyete göre dağılımı | 58 Tablo 26. Katılımcıların yurtdışına çıkma durumunun yaşa göre dağılımı | 58 Tablo 27. Katılımcıların yurtdışına çıkma durumunun medeni duruma göre dağılımı | 59 Tablo 28. Katılımcıların yurtdışına çıkma durumunun eğitim düzeyine göre dağılımı | 59 Tablo 29. Katılımcıların gittikleri ülkeler | 60 Tablo 30. Katılımcıların yurtdışında bulunma nedenleri | 61 Tablo 31. Katılımcıların boş zaman aktiviteleri | 62 Tablo 32. Katılımcıların televizyonda izledikleri programlar | 63 Tablo 33. Katılımcıların en beğendikleri diziler | 64 Tablo 34. Katılımcıların hayranlık durumları | 65 Tablo 35. Katılımcıların hayranlık durumunun bölgelere göre dağılımı | 65 Tablo 36. Katılımcıların hayranlık durumunun cinsiyete göre dağılımı | 66 Tablo 37. Katılımcıların hayranlık durumunun yaşa göre dağılımı | 66 Tablo 38. Katılımcıların hayranlık durumunun eğitim düzeyine göre dağılımı | 67 XIV Tablo 39. Katılımcıların hayranlık duydukları kişiler | 67 Tablo 40. Katılımcıların hayranlık duydukları kişilerin cinsiyete göre dağılımı | 69 Tablo 41. 15-19 yaş aralığındaki katılımcıların hayranlık duydukları kişiler | 70 Tablo 42. 20-24 yaş aralığındaki katılımcıların hayranlık duydukları kişiler | 70 Tablo 43. 25-29 yaş aralığındaki katılımcıların hayranlık duydukları kişiler | 71 Tablo 44. Katılımcıların en çok dinledikleri müzik türleri | 72 Tablo 45. Katılımcıların gazete okuma sıklığı | 73 Tablo 46. Katılımcıların gazete okuma sıklığının bölgelere göre dağılımı | 73 Tablo 47. Katılımcıların gazete okuma sıklığının cinsiyete göre dağılımı | 74 Tablo 48. Katılımcıların gazete okuma sıklığının yaşa göre dağılımı | 75 Tablo 49. Katılımcıların gazete okuma sıklığının medeni duruma göre dağılımı | 76 Tablo 50. Katılımcıların gazete okuma sıklığının eğitim düzeyine göre dağılımı | 76 Tablo 51. Katılımcıların en beğendiği 10 gazete | 77 Tablo 52. Katılımcıların dergi takip etme durumu | 78 Tablo 53. Katılımcıların en çok takip ettikleri 10 dergi| 78 Tablo 54. Katılımcıların en çok okudukları kitap türü | 79 Tablo 55. Katılımcıların elektronik ve basılı kitap tercihi | 80 Tablo 56. Katılımcıların internet kullanma durumu | 80 Tablo 57. Katılımcıların internet kullanma durumunun bölgelere göre dağılımı | 80 Tablo 58. Katılımcıların internet kullanma durumunun cinsiyete göre dağılımı | 81 Tablo 59. Katılımcıların internet kullanma durumunun yaşa göre dağılımı | 81 Tablo 60. Katılımcıların internet kullanma durumunun medeni duruma göre dağılımı | 82 XV Tablo 61. Katılımcıların internet kullanma durumunun eğitim düzeyine göre dağılımı | 82 Tablo 62. Katılımcıların interneti kullandıkları mekânlar | 83 Tablo 63. Katılımcıların interneti kullanma amaçları | 84 Tablo 64. Katılımcıların tercih ettikleri haberleşme araçları | 85 Tablo 65. Katılımcıların sigara kullanma durumu | 86 Tablo 66. Katılımcıların sigara kullanma durumunun bölgelere göre dağılımı | 86 Tablo 67. Katılımcıların sigara kullanma durumunun cinsiyete göre dağılımı | 87 Tablo 68. Katılımcıların sigara kullanma durumunun yaşa göre dağılımı | 87 Tablo 69. Katılımcıların sigara kullanma durumunun medeni duruma göre dağılımı | 88 Tablo 70. Katılımcıların sigara kullanma durumunun eğitim düzeyine göre dağılımı | 88 Tablo 71. Katılımcıların alkol kullanma durumu | 89 Tablo 72. Katılımcıların alkol kullanma durumunun bölgelere göre dağılımı | 89 Tablo 73. Katılımcıların alkol kullanma durumunun cinsiyete göre dağılımı | 90 Tablo 74. Katılımcıların alkol kullanma durumunun yaşa göre dağılımı | 90 Tablo 75. Katılımcıların alkol kullanma durumunun medeni duruma göre dağılımı | 91 Tablo 76. Katılımcıların alkol kullanma durumunun eğitim düzeyine göre dağılımı | 91 Tablo 77. Katılımcıların şans oyunu oynama durumu | 92 Tablo 78. Katılımcıların şans oyunu oynama durumunun bölgelere göre dağılımı | 92 Tablo 79. Katılımcıların şans oyunu oynama durumunun cinsiyete göre dağılımı | 92 Tablo 80. Katılımcıların şans oyunu oynama durumunun yaşa göre dağılımı | 93 XVI Tablo 81. Katılımcıların şans oyunu oynama durumunun medeni duruma göre dağılımı | 93 Tablo 82. Katılımcıların şans oyunu oynama durumunun eğitim düzeyine göre dağılımı | 94 Tablo 83. Katılımcıların en sık oynadığı şans oyunları | 94 Tablo 84. Katılımcıların spor yapma durumu | 95 Tablo 85. Katılımcıların spor yapma durumunun bölgelere göre dağılımı | 95 Tablo 86. Katılımcıların spor yapma durumunun cinsiyete göre dağılımı | 96 Tablo 87. Katılımcıların spor yapma durumunun yaşa göre dağılımı | 96 Tablo 88. Katılımcıların spor yapma durumunun medeni duruma göre dağılımı | 97 Tablo 89. Katılımcıların spor yapma durumunun eğitim düzeyine göre dağılımı | 97 Tablo 90. Katılımcıların en çok yaptıkları spor dalları | 98 Tablo 91. Katılımcıların spor lisansına sahip olma durumu | 98 Tablo 92. Katılımcıların imkân olması durumunda yapmak istediği spor dalları | 99 Tablo 93. Katılımcıların Gençlik ve Spor Bakanlığını duyma durumu | 100 Tablo 94. Katılımcıların Gençlik ve Spor Bakanlığının internet sitesini ziyaret etme durumu | 100 Tablo 95. Katılımcıların gençlik merkezlerinden haberdarlık ve faydalanma durumu | 101 Tablo 96. Katılımcıların gençlik kamplarından haberdarlık ve faydalanma durumu | 101 Tablo 97. Katılımcıların izcilik kamplarından haberdarlık ve faydalanma durumu | 102 Tablo 98. Katılımcıların gençlik değişim programlarından haberdarlık ve faydalanma durumu | 102 Tablo 99. Katılımcıların faydalanmak istedikleri hizmetler | 103 Tablo 100. Katılımcıların doğa gezisine katılma isteklilik durumu | 104 XVII Tablo 101. Katılımcıların doğa gezisi yapmak istedikleri yerler | 104 Tablo 102. Katılımcıların şehirlerarası geziye katılma isteklilik durumu | 105 Tablo 103. Katılımcıların şehirlerarası gezi tercihleri | 106 Tablo 104. Katılımcıların gençlik ve spor alanında yapmak istedikleri | 107 Tablo 105. Altyapı ve fiziksel imkânlarının artırılması | 108 Tablo 106. Spor imkânları ve faaliyetlerinin desteklenmesi | 109 Tablo 107. Gençliği destekleme | 110 Tablo 108. Etkinlik ve faaliyetler | 111 Tablo 109. Spor ve şiddet | 111 ŞEKILLER Şekil 1. Örneklemin NUTS-1 bölgelerine göre dağılımı | 8 Şekil 2. Katılımcıların bölgelere göre dağılımı | 42 XVIII YÖNETICI ÖZETI • “Türkiye’nin Gençlik Profili” adlı çalışma, Türkiye’deki gençlik politikalarına katkı sunmak amacıyla yapılmıştır. Çalışma, Türkiye’deki 15–29 yaş aralığındaki 10.174 gencin katılımıyla gerçekleştirilmiştir. • Çalışma; gençlerin barınma durumları, sosyal güvenlik durumları, yabancı dil bilme ve yurtdışına çıkma durumları, boş zaman etkinlikleri, beğenileri, zararlı alışkanlıkları, spor yapma durumları ve Gençlik ve Spor Bakanlığı (GSB)’ından beklentilerini ortaya koymaktadır. Çalışma kapsamında, Türkiye’deki gençlerin yaşam kalitelerini belirleyen birçok etken üzerinde durulmuş ve uygun görülen hususlarda dünya gençliğinin deneyimleriyle kıyaslama yapılmıştır. Bu haliyle çalışma, şu ana kadar, Türkiye’de gençlere dönük yapılmış en kapsamlı çalışma olma özelliğini taşımaktadır. • Dünyada gençlere yönelik politikaların pek çoğunda olduğu gibi, Türkiye’de de şu ana kadar yürütülen gençlik politikalarında daha çok sorun odaklı bir yaklaşım görülmektedir. Bununla birlikte, son yıllarda bu tutumda bir değişim yaşanmakta ve bu değişim kendisini politikalarda hissettirmektedir. Son yıllardaki hükümet politikalarına bakıldığında, gençlere yönelik politikalar; sorun çözme odağından gençlerdeki potansiyeli değerlendirme yönüne evrilmiştir. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın konuya verdiği önem, 2011 yılı itibariyle 61. Hükümet döneminde de devam etmiş ve yeni dönemde gençlik politi- XXI TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI kalarının daha etkin bir şekilde yapılması ve gençlere dönük hizmetlerin artırılması için Gençlik ve Spor Bakanlığı (GSB) kurulmuştur. • GSB’nin kurulmuş olması gençlere verilen önemi ortaya koyması açısından oldukça önemlidir. Bununla birlikte, GSB’nin gençlere yönelik politikalarını yönlendirecek verilerin eksikliği görülmektedir. Gençler için planlama yapılırken, kanıta ve veriye dayalı politikaların geliştirilmesi, oldukça önemlidir. • 2011 Aralık itibariyle, TÜİK Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi verilerine göre, Türkiye’de toplam nüfusun yarısı 29,7 yaşından küçüktür. Türkiye’nin, Avrupa Birliği ülkelerine kıyasla oldukça genç bir nüfusa sahip olduğu göz önünde bulundurulduğunda etkili gençlik politikalarının Türkiye açısından ne derece önemli olduğu görülmektedir. Buna rağmen, Türkiye’de gençlik ile ilgili çalışmalar oldukça kısıtlıdır. Özellikle, gençlerin beğenileri ve beklentileri ile gençlere sunulan hizmetlere dönük çalışmalar nispeten azdır. GENÇLIK KAVRAMI VE TARIHI • Literatürde, gençlikten yetişkinliğe geçişi belirleyen iki gösterge bulunmaktadır. Bunlardan birincisi aile sorumluluğu üstlenmek, diğeri ise iş sorumluluğu üstlenmektir. Modern toplumlarda, eğitim yaşı arttıkça, aile sorumluluğu ve iş sorumluluğunun üstlenildiği yaş ilerlemektedir. Gençlik, ekonomik, sosyal ve siyasal değişim ya da dönüşümlerden hızlı bir şekilde etkilenmektedir. • Gençlik üzerine literatürde, herkes tarafından kabul edilen bir gençlik tanımı ve yaş aralığı yoktur. Kimi çalışmalar, 12–24 yaş grubunu, kimi çalışmalar ise 12–26 yaş grubunu, kimileri ise 15–24 ya da 15–30 yaş grubunu genç olarak ele almaktadırlar. Birleşmiş Milletler (UN), Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu (UNESCO) ve Dünya Bankası (WB), 15–24 yaş aralığındaki kişileri “genç” olarak tanımlamaktadır. Avrupa Birliği’nin bazı raporlarında da gençler 15-29 yaş aralığındakiler olarak tanımlanmaktadır. • Çocukluk ve yetişkinlik arasında bir geçiş dönemi olan gençlik, modern zamanlarda ortaya çıkmış toplumsal bir kategoridir. Bir başka ifadeyle, gençlik, endüstri toplumu öncesinde, örneğin Ortaçağ Avrupa’sında bir toplumsal kategori olarak görülmemiştir. Geleneksel toplumlarda gençlik, bugünkü kadar uzun bir sü- XXII YÖNETICI ÖZETI reye yayılmamış ve kısa sürmüştür. Modern ulus devletlerin inşa sürecinde gençlik, hem devletin inşa ettiği bireyler hem de yeni toplumu inşa eden aktörler olarak önem kazanmıştır. DENEYIM VE SORUNLARIYLA GENÇLIK • Dünya genelinde gençlerin sorunlarının başında işsizlik ve eğitimsizlik gelmektedir. Türkiye’de de gençlerin en önemli gördükleri sorun, işsizliktir. Genç işsizliği, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkeler için önemli bir sorun alanı teşkil etmektedir. • Tüm dünya çapında zararlı alışkanlıklar ve buna bağlı sorunlar, geçtiğimiz 25-30 yıl içinde önemli artış göstermiştir. Ülkemizde de madde bağımlılığı, alkol ve sigara tüketimi, önemli bir sorundur. • Türkiye ve dünya genelinde yapılan bazı çalışmalar, gençlerin boş zamanlarını genellikle TV izlemek ve müzik dinlemek gibi pasif etkinliklerle geçirdiğini ortaya koymuştur. • Gençlerin okuma alışkanlıklarıyla ilgili yapılan çalışmaların ortak bulgusu, gençlerin giderek daha az kitap okuduğu ve azalan ihtiyârî zamanlarını internet ve sosyal medya ile doldurduklarıdır. Türkiye’de toplumsal yapının geneline paralel olarak, gençler de çok az okumaktadırlar. Bununla beraber, gençler, gittikçe artan oranda, matbu eser okumak yerine elektronik kaynak okumaktadır. • Güncel çalışmalar; TV, bilgisayar ve internetin çocuk ve gençler tarafından genellikle önerilen amaçların dışında ve aşırı kullanıldığına dikkat çekmektedir. Televizyon izleyicilerinin çoğunluğunun, televizyonu eğlence amaçlı veya boş zaman değerlendirme etkinliği olarak kullandığı ortaya konmuştur. İnternet kullanım davranışlarına bakıldığında ise, gençlerin internette özellikle sosyal ağlarda vakit geçirdikleri görülmüştür. • Müzikal beğenileri, insanların eğitim ve yaş durumlarına göre değişiklik göstermektedir. Gençler, daha ziyade popüler ve görsel öğelere dayalı müziği tercih etmektedir. BULGULAR • Kredi ve Yurtlar Kurumu (KYK)’nda kalan katılımcılardan sadece yaklaşık beşte biri kaldıkları yurttan memnundur. • Katılımcıların yaklaşık beşte biri, hiç bir sosyal güvenlik kurumundan yararlanmadıklarını belirtmiştir. XXIII TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI • Katılımcıların çoğunluğu yabancı dil bilmediğini ifade etmiştir. İngilizce dışında kalan diller ya çok az kişi tarafından bilinmekte ya da hiç bilinmemektedir. • Katılımcılar arasında şimdiye kadar yurtdışına çıkmış olanların oranı %10,5’tir. Bu oran, Avrupalı ve Amerikalı gençlerin yurtdışına çıkma oranlarıyla kıyaslandığında oldukça düşüktür. • Katılımcıların boş zamanlarında en sık yaptıkları etkinlik, televizyon izlemektir (%56,8). • Katılımcıların televizyonda en çok izledikleri program türü, yerli dizilerdir. • Recep Tayyip Erdoğan, bütün değişkenlere göre ve toplamda, katılımcıların en çok hayranlık duyduğu isimdir. • Katılımcıların en çok dinledikleri müzik türü, yerli (%52,4) ve yabancı (%22) poptur. Bu türleri, arabesk (%21,9), Türk halk müziği (%21,8), rock (%14) ve Türk sanat müziği (%10,3) izlemektedir. • Katılımcıların yaklaşık üçte biri, gazete okumamaktadır. Katılımcıların en çok beğendiği beş gazete, sırasıyla şunlardır: Posta, Sabah, Zaman, Hürriyet ve Habertürk. • Katılımcıların sadece yaklaşık onda biri (%12) düzenli olarak takip ettikleri bir derginin olduğunu belirtmiştir. • Katılımcıların beşte biri (%20,4) internet kullanmadığını ifade etmiştir. Katılımcılar interneti, eğitim ve araştırmadan daha çok sosyal iletişim, haberleşme ve eğlence amaçlı kullanmaktadır. • Katılımcılar en çok SMS ve Facebook üzerinden haberleşmeyi tercih ettiklerini ifade etmiştir. • Katılımcıların üçte birinden fazlası (%35,7) sigara içtiğini belirtmiştir. Katılımcıların beşte birinden fazlası (%21,7), alkollü içki içtiğini belirtmiştir. Benzer şekilde, katılımcıların beşte birinden fazlası (%21,4), şans oyunu oynadığını belirtmiştir. • Katılımcıların neredeyse yarısı (%40,8), spor yapmadığını belirtmiştir. • Katılımcıların imkân olması durumunda en çok ilgilenmek istediklerini belirttikleri beş spor dalı, sırasıyla; futbol (%38,8), voleybol (%9,1), basketbol (%8,8), tenis (%8,4) ve koşu (%6,0)’dur. XXIV YÖNETICI ÖZETI • Araştırmaya katılan gençlerin yaklaşık üçte biri (%34,1), GSB’yi duymadığını ifade etmiştir. Katılımcıların yaklaşık üçte ikisi (%64,4), gençlik merkezlerinden haberdar olmadığını ifade etmiştir. Benzer şekilde, katılımcıların yaklaşık üçte ikisi (%66,8), gençlik kamplarından haberdar olmadığını ifade etmiştir. Ayrıca, katılımcıların yarısından çoğu (%54), izcilik kamplarından haberdar olmadığını belirtmiştir. • Katılımcılara ulaşabildikleri takdirde belirtilen hizmetlerden hangilerinden faydalanmak istedikleri sorulduğunda, özellikle kariyerlerine doğrudan katkısı olacak dil ve meslek kursları ile kültürel ve sosyal etkinliklere katılmayı daha çok istediklerini belirtmişlerdir. • Katılımcılardan doğa gezisi yapmak isteyenlerin oranı %60,8’dir. Bu katılımcıların gitmek istedikleri 10 doğa yeri, sırasıyla; Karadeniz bölgesi, yurtdışı, ormanlık alanlar, Nevşehir, dağ gezisi, Balıkesir, İstanbul, Bursa, Antalya ve Akdeniz’dir. • Katılımcılardan şehirlerarası gezilere katılmak isteyenlerin oranı, %79,7’dir. Bu katılımcıların en çok gitmek istedikleri 10 yer, sırasıyla; İstanbul, İzmir, Antalya, Çanakkale, Trabzon, Mardin, Nevşehir, Muğla, Ankara ve Karadeniz Bölgesidir. ÖNERILER • Gençliğe yönelik hizmet ve politikaların belirlenmesindeki koordinasyon sorunlarını aşmak için, GSB bünyesinde daimi bir gençlik kurulu oluşturulup, kurul bünyesinde ilgili sektör bakanlıklarından temsilciler görevlendirilmelidir. Bu kurulda gençler de temsil edilmelidir. • Gençlerin GSB bünyesindeki gençlik çalışmalarına katılımı için, iletişim teknolojileri etkin bir şekilde kullanılmalıdır. • Gençlik ve sporlar ilgili veriler, daha sistematik bir şekilde toplanmalı ve araştırmacılara açık kılınmalıdır. • KYK’ya bağlı yurtların fiziksel imkânları ile verilen yemeklerin kalitesi ve miktarı artırılmalıdır. • Sosyal güvenlik kapsamında olmayan (ailesi sigortalı çalışmayan, prim ödeyecek gücü olmayan, işvereni sigorta yapmayan vb.) gençlerin, sosyal güvenlik kapsamına alınması için Çalışma ve XXV TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI • • • • • • • • Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile koordinasyon içerisinde çalışmalar yapılmalıdır. Gençlerden yabancı dil bilmediğini belirtenlerin oranının, yabancı dil bildiğini belirtenlerden fazla olduğu göz önüne alındığında, genel olarak gençlerin yabancı dil öğrenme imkânlarının (örn., kurslar, değişim programları ve yaz kampları) artırılmasında fayda vardır. Yabancı dil bilme oranlarının yaş ilerledikçe azalıyor olmasından dolayı, hayat boyu öğrenme anlayışı çerçevesinde özellikle 25 yaş üstü gençlere dönük esnek eğitim programları uygulanmalıdır. Bu çerçevede; açık öğretim, yaygın öğretim ve uzaktan eğitim programları etkin bir şekilde kullanılmalıdır. İngilizce dışında bilindiği belirtilen yabancı dillerin çok az kişi tarafından ifade edildiği göz önüne alındığında, öğretilen yabancı diller çeşitlendirilmelidir. Türkiye’deki gençlerin yurt dışına çıkma oranlarını artırmak için, gençlere yönelik özel vize programları geliştirilmelidir. Gençlerin yurtdışına çıkma oranlarının Türkiye’nin doğusuna gidildikçe azaldığı göz önüne alındığında, özellikle Türkiye’nin iç ve doğu bölgelerinde gençler için yurtdışı seyahatlerini artıracak programlar düzenlenmelidir. Benzer şekilde, düşük ve orta düzeyde eğitimli gençlerin sosyal katılımını artırmak amacıyla, bu kişilerin yurtdışına çıkması için özel programlar düzenlenmelidir. Gençlik merkezlerini daha cazip hale getirecek sosyal etkinlikler düzenlenmelidir. Nitekim gençlerin boş zaman etkinliklerine bakıldığında, bu etkinliklerin önemli oranda bireysel ve pasif etkinlikler olduğu gözlenmiştir. Gençlerin büyük oranının yerli dizileri takip ettiği düşünüldüğünde, bu dizilerde gençlere örnek teşkil edebilecek karakterlerin ve temaların ön plana çıkarılmasında fayda vardır. Bu noktada, gençlere örnek teşkil eden diziler GSB tarafından desteklenmelidir. Benzer şekilde, son zamanlarda gençlerin daha fazla dikkatini çekmeye başlayan belgesellerin yapımı desteklenmelidir. Katılımcıların genel olarak gazete okuma oranının düşük olduğu göz önüne alındığında, bunun nedenlerini tespite yönelik XXVI YÖNETICI ÖZETI • • • • • • • • • • çalışmalar yapılmalıdır. Gençlerin dergi okuma veya takip etme alışkanlıkları yeterli düzeyde olmadığından, dergilere erişimi artıracak çalışmalar yapılmalıdır. Gençlerin kitap okuma alışkanlıklarını desteklemek için, kütüphane ortamlarının iyileştirilmesi ve kütüphane hizmetlerinden faydalanmanın daha az bürokratik ve “genç dostu” hale getirilmesi gereklidir. İnternet erişim ücretlerinin, düşük gelir gruplarında bulunanların kullanımını da sağlayacak düzeye indirilmesi gerekmektedir. Gençlerin en çok zaman geçirdikleri ve ilgi gösterdikleri etkinlikler (sosyal iletişim ve haberleşme) göz önüne alındığında, gençlere yönelik çalışmaların duyurusunda, sosyal ağ (örn., Facebook) ve haberleşme (SMS) araçları kullanılmalıdır. Katılımcıların üçte birinin sigara kullandığı ve yaş arttıkça sigara kullanım oranının da arttığı göz önüne alınarak, erken yaşlar için bilinçlendirme ve ileri yaşlar için sigarayı bırakma çalışmaları yapılmalıdır. Sigarayı bıraktırmaya yönelik yapılacak çalışmaların daha çok erkeklere yönelik yapılması gerekmektedir. Boşanma sonrası için bilhassa sigara ve diğer kötü alışkanlıkları engellemeye yönelik çeşitli destek çalışmalarının yapılması önem arz etmektedir. Yüksek eğitimli kişilerin sigara kullanım ve alkol tüketim oranlarının diğer kişilere göre yüksek olmasından dolayı, yükseköğretim dönemi ve sonrasında sigara ve alkol tüketimini azaltacak çalışmalar yapılmalıdır. Alkol ve sigara tüketimini azaltmak için, öğrencilerin katılabilecekleri okul sonrası etkinlikler artırılmalıdır. Gençlerin olumlu davranış kazanmaları ve olumsuz davranışlardan uzaklaşmalarını sağlayacak rol modeller (örnek şahsiyetler), gençliğe dönük çalışmaların tanıtımında da rol almalıdır. Türkiye’nin genç ve dinamik nüfusu ile 2020 Olimpiyat Oyunlarına tekrar aday olduğu dikkate alındığında, gençlere yönelik spor yapma imkânlarının zenginleştirilmesi ve çocukların/gençlerin farklı spor dalları ile uğraşma konusunda desteklenmeleri ge- XXVII TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI • • • • • • • • reklidir. Benzer şekilde, ülkenin sportif başarısını artırmak için, amatör sporlar desteklenmelidir. Spora yapılan yatırımlar yapılırken, ülkenin coğrafi şartları ve zenginlikleri dikkate alınmalıdır. Kadınların erkeklere göre çok daha düşük oranda spor yaptığı görüldüğünden, ülkenin kültürel ve sosyal şartları da dikkate alınarak, kadınlara yönelik spor alanlarının zenginleştirilmesi gereklidir. Eğitim düzeyi azaldıkça spor yapma oranın azaldığı görüldüğünden, düşük eğitimli kesimin aynı zamanda çalışan kişiler olduğu da dikkate alınarak, yeni spor alanları oluşturulmalı ve bu alanların esnek çalışma saatleri olmalıdır. Gençlerin lisanslı sporcu olmaları konusunda çalışmalar yapılmalıdır. GSB’nin gençlerin tamamı tarafından bilinmediği göz önüne alındığında, GSB’nin sunduğu hizmetlerin bilinirliğini artırıcı çalışmalar yapılmalıdır. Buna ilaveten, GSB’nin sunduğu hizmetlerin neden yeteri kadar kullanılmadığı ayrıntılı bir şekilde araştırılmalıdır. Gençlik kampları tematik olarak da düzenlenmelidir. Örneğin felsefe kampları, okuma kampları ve yazarlık kampları gibi temalar belirlenebilir. KYK’ya bağlı yurtlarda, gençlik merkezlerinde ve değişim programlarında yabancı dil ve meslek eğitimi verilebilir. Nispeten küçük yerleşim birimlerinde sinema ya da tiyatro salonunun olmadığı dikkate alındığında, gençlik merkezleri ve KYK’ya bağlı yurtlarda tiyatro ve sinema gösterimleri yapılmalıdır. Çalışmaya katılan gençlerin beşte üçlük bir kesimi, doğa gezisi düzenlendiği takdirde katılmak istediklerini belirttiğinden, gençlere yönelik doğa gezi organizasyonları yapılmalıdır. Katılımcıların özellikle Karadeniz Bölgesine, dağ ve orman gezilerine katılmak istedikleri dikkate alınmalıdır. Benzer şekilde, çalışmaya katılan gençler, oldukça yüksek bir oranda şehirlerarası gezilere katılmak istediklerini belirttiklerinden dolayı, gençlere yönelik şehirlerarası gezi organizasyonları düzenlenmelidir. XXVIII SUNUŞ Türkiye’deki genç nüfusun toplam nüfus içerisindeki payı, diğer gelişmiş ülkelere göre yüksek olmasına rağmen, Türkiye’nin maalesef halen kapsamlı bir gençlik politikası yoktur. Türkiye’de gençlik, daha çok, sorunlarıyla gündeme gelmiştir. Gençliğe yönelik resmi politikalarda, gençleri zararlı alışkanlıklardan korumak öncelikli olarak tanımlanmıştır. Ayrıca, kalkınma planlarında, gençlerin boş zamanlarını daha etkin bir şekilde değerlendirmelerine yardımcı olma konusunda da çalışmalar yapılacağı belirtilmiştir. Bununla birlikte, sevinerek belirtebiliriz ki, son yıllarda gençlik politikaları öncelikli bir alan haline gelmeye başlamış ve gençleri sorun olarak görmekten ziyade onları avantaj olarak görmek ve onların potansiyelini değerlendirmek bakış açısı ön plana çıkmıştır. 2011 yılında Gençlik ve Spor Bakanlığının kurulmuş olması konunun hükümet tarafından da ciddiye alındığının önemli bir göstergesidir. Fakat gençlerin, sosyal, ekonomik ve kültürel hayatına yönelik çalışmalarda büyük bir eksiklik vardır. Gençliğe yönelik hizmetlerin, gençlerin talep ve görüşleri çerçevesinde belirlenmesi, bu hizmetlerin etkin ve verimli olması açısından oldukça önemlidir. Elinizdeki bu çalışma, Türkiye’de gençlerin sosyokültürel beğenilerini ve serbest zamanlarını nasıl değerlendirdiklerini ortaya koyan şu ana kadar yürütülmüş en kapsamlı araştırmadır. Bu araştırmanın, gençlik politikalarının belirlenmesine önemli bir katkı yapacağını düşünüyorum. Araştırmanın yürütülmesinde desteklerini esirgemeyen Gençlik ve Spor Bakanı Sayın Suat Kılıç’a ve saha araştırmasını yürüten Pollmark Piyasa ve Kamuoyu Araştırmalarına teşekkür ederim. Taha Özhan Başkan, SETA XXXI BÖLÜM 1 GIRIŞ Bu çalışma, Türkiye’deki gençlik politikalarının oluşturulmasına katkı sunmak amacıyla, 15-29 yaş aralığındaki gençlerin profilini ortaya koymaktadır. Çalışma kapsamında, gençlerin barınma ve sosyal güvenlik durumları, yabancı dil bilme ve yurtdışına çıkma durumları, boş zaman etkinlikleri, beğenileri, bağımlılıkları, sportif faaliyetlere yönelik ilgileri ve Gençlik ve Spor Bakanlığından beklentileri incelenmiştir. Aşağıda, çalışmanın önemi, kapsamı ve örneklemi hakkında ayrıntılı bilgi verilmiştir. 1.1 ÇALIŞMANIN ÖNEMI Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın İnsani Gelişme Raporu: Türkiye 2008 başlıklı Türkiye’de gençlik raporuna göre, Türkiye’de belirgin bir gençlik politikasına ve gençliğe destek olacak kurumlara ihtiyaç vardır (UNDP, 2008). Belirgin gençlik politikasına ihtiyaç, sadece Türkiye için değil, Kuzey ve Güney Amerika ve Avrupa ülkeleri için de söz konusudur. Avrupa Konseyi tarafından yayınlanan bir rapora göre, gençlik sorunlarına etkili çözümler bulunamamasının nedenlerinden bir tanesi, gençlik politikalarını yönlendirecek resmi bir rehberin (yol haritası ya da strateji) olmamasıdır. Şu anda birçok ülkede uygulamada olan gençlik politikaları, gençleri potansiyel olarak görüp bunu değerlendirmek yerine, gençlerin deneyimlerini sorun olarak algılayıp bu sorunlara “yama” çözümler geliştirmekten ibarettir. Aynı raporda yapılması gereken en önemli şeyin gençleri sorun olarak değil, toplumun anlamlı bir parçası olarak değerlendi- 3 TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI ren gençlik politikalarının üretilmesi ve uygulanması olduğu vurgulanmaktadır (Council of Europe, 2009a). Dünya Bankası Kalkınma Raporu 2007 de aynı konuya değinmiş ve etkili bir gençlik politikası üretmenin önünde üç engel bulunduğunu belirtmiştir. Bunlardan birincisi, gençlik politikalarının genelde bir soruna cevap olarak, yalnızca belli bir hükûmet birimi tarafından uygulanmaya konulmasıdır. Etkili gençlik politikaları hükûmetlerin değişik birimlerinin beraber çalışmasını gerektirdiğinden dolayı, bu tür politikalar geçici bir çözüm olsa bile uzun süreli bir çözüm üretememektedir. İkincisi, gençlik politikaları hazırlanırken gençlere yeterince söz hakkı tanınmamasıdır. Bu durum, genel olarak gençlerin ulusal siyasete yeterince dâhil edilmemesinden kaynaklanmaktadır. Ve son olarak da, başarılı örneklerin az sayıda olması dolayısıyla, hazırlanan politikaların başarısızlığa uğraması çok muhtemeldir (World Bank, 2007). Türkiye’nin, Avrupa Birliği ülkelerine kıyasla oldukça genç bir nüfusa sahip olduğu göz önünde bulundurulduğunda etkili gençlik politikalarının Türkiye açısından ne derece önemli olduğu görülmektedir. Dahası, nüfus projeksiyonlarına göre, 2025 yılında Türkiye’deki genç nüfus oranı, ABD ve Avrupa ülkelerinden yüksek olacaktır (Yentürk, 2007). Dolayısıyla, yukarıda zikredilen etkin gençlik politikaları üretmenin önündeki engelleri aşma ve kalıcı çözüm sağlayacak yapısal değişiklikleri gerçekleştirme doğrultusunda atılacak en önemli adım, ülkemizdeki gençlerin bugünkü durumlarının gerçekçi bir şekilde incelenmesidir. Bu çalışmanın yapılmasının temel gerekçesi de bu yönde bir ihtiyacın söz konusu olmasıdır. Çalışma kapsamında, Türkiye’deki gençlerin yaşam kalitelerini belirleyen birçok etken üzerinde durulmuş ve uygun görülen hususlarda dünya gençliğinin deneyimleriyle kıyaslama yapılmıştır. Türkiye’de de şu ana kadar yürütülen gençlik politikalarında, daha çok sorun odaklı bir yaklaşım görülmektedir. Mesela Anayasa’da gençlere yönelik maddeler, onları kötü alışkanlıklardan korumaya yöneliktir. Anayasa’nın “Gençliğin Korunması” başlıklı 58. maddesi, gençleri zararlı alışkanlıklardan ve cehaletten korumayı devletin görevi saymaktadır. Uygulanan politikalarda da bu korumacı anlayışın izleri görülmektedir. Bununla birlikte, son yıllarda gençlere yönelik bir tutum değişikliği görülmekte ve bu değişiklik kendisini politikalarda hissettirmektedir. Örneğin 2006 yılında yapılan bir Anayasa değişikliği ile milletvekilliği seçilme yaşı 30’dan 25’e düşürülmüştür. Son yıllardaki 4 BÖLÜM 1: GIRIŞ Hükümet politikalarına da bakıldığında, gençlere yönelik politikaların sorun çözme odağından, gençlerdeki potansiyeli değerlendirme doğrultusuna değiştiği görülmektedir. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 2007 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunduğu 60. Hükümet Programı’nda da gençlere verilen önem yinelenmiştir: Nitelikli, girişimci, özgüveni yüksek, milli ve manevi değerlerine sahip çıkan bir gençlik, ülkemizi hak ettiği yere taşıyacak temel varlığımızdır. Bu çerçevede, gençliğimizin her anlamda donanımlı, temel değerlerimize sahip çıkan bireyler olarak yetişmelerini temin etmek, onları zararlı alışkanlıklardan korumak ve istikbale güvenle bakmalarını sağlamak hükümetimizin bütün politikalarında gözeteceği bir önceliğimizdir (Erdoğan, 2007, s 52). Başbakan Erdoğan’ın konuya verdiği önem, 2011 yılı itibariyle 61. Hükümet döneminde de devam etmiş ve yeni dönemde gençlik politikalarının daha etkin bir şekilde yapılması ve gençlere dönük hizmetlerinin artırılması için Gençlik ve Spor Bakanlığı kurulmuştur. Bakanlığın kurulmuş olması gençlere verilen önemi ortaya koyması açısından oldukça önemlidir. Bununla birlikte, söz konusu Bakanlığın gençlere yönelik politikalarını yönlendirecek verilerin eksikliği görülmektedir. Gençlere dönük planlama yapılırken, kanıta ve veriye dayalı politikaların geliştirilmesi, oldukça önemlidir. Avrupa Komisyonu da, hükümetlerin gençliğe dönük politikalarının ve stratejilerinin başarılı olması için, bu politika ve stratejilerin somut kanıtlara, tecrübelere ve verilere dayalı olmasını “hayatî” önemde görmektedir (Council of Europe, 2009b). Türkiye’de gençlerin yaşam kalitesini artırmak, gençlere dönük politika önceliklerini belirlemek ve devlet yatırımlarını daha rasyonel bir şekilde planlamak için gençliğin profilinin bilimsel yöntemlerle araştırılması ve gençlerin beklentilerinin tespiti zorunludur. Türkiye’de gençliğin profili ve beklentilerine dönük çalışmalar oldukça kısıtlıdır. Bu kısıtlılık, Gençlik ve Spor Bakanlığının politika önceliklerinin belirlenmesini zorlaştırmaktadır. Bu araştırma, bu zorluğu aşmaya dönük olarak veri üretme ve politikaların belirlenmesine yardımcı olmak için gerçekleştirilmiştir. 1.2 ÇALIŞMANIN KAPSAMI Araştırma kapsamında oluşturulan anket, esas olarak beş konu başlığı etrafında örgütlenmiştir: 5 TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI 1. 2. 3. 4. 5. Katılımcıların Özellikleri, Barınma ve Sosyal Güvenlik, Yabancı Dil Bilme Durumu ve Yurtdışına Çıkma Durumu, Boş Zaman Etkinlikleri, Beğeniler ve Bağımlılıklar, Sportif Faaliyetlere Yönelik İlgi ve Gençlik ve Spor Bakanlığından Beklentiler. Birinci bölümde, araştırmaya katılan gençlerin eğitim ve çalışma durumlarını tam olarak belirlemek için toplam yedi adet soru hazırlanmıştır. Bu soruların üç tanesi eğitime yönelik olup, katılımcıların en son hangi okula devam ettiklerini, aldıkları diplomayı ve şu anki eğitim durumlarını belirlemek amaçlıdır. Katılımcılara çalışma yönünde yöneltilen soruların ilk üçü katılımcıların çalışma durumunu, hangi sektörde çalıştıklarını ve çalıştıkları işteki durumlarını belirlemek amaçlı olup, dördüncü soru ise meslek durumunu öğrenmeye yöneliktir. İkinci bölümde, katılımcıların barınma ve sosyal güvenlikten yararlanma durumlarını ve bu noktalardaki sorunlarını belirlemek amacıyla hazırlanmış beş soru vardır. Katılımcılara ilk olarak sürekli ikamet ettikleri yerler sorulmuştur. Bu soruya Kredi Yurtla Kurumu (KYK)’na bağlı yurtlar yanıtını vermiş katılımcılara, ikinci soru olarak bu yurtlarda karşılaştıkları sorunları belirlemeye yönelik bir soru sorulmuştur. Sosyal güvenlikle ilgili sorulan üç sorudan ilki katılımcıların hangi sosyal güvenlik kurumundan faydalandığını tespit etmek amaçlıdır. Bu bağlamda, yararlananların kimin üzerinden sosyal güvenlik kapsamına dâhil olduğu ve yaralanmayanların bu kapsama dâhil olamama sebepleri sorulmuştur. Üçüncü bölümün ilk kısmında katılımcıların yabancı dil bilme durumlarını ve hangi dilleri bildiklerini saptamaya yönelik iki soru hazırlanmıştır. İkinci kısımda ise katılımcıların yurtdışına çıkma durumları, hangi ülkelere gittikleri ve bu ülkelere hangi amaçlarla gittiklerini belirmek amacıyla üç soru hazırlanmıştır. Dördüncü bölümde katılımcıların boş zamanlarını nasıl değerlendirdikleri tespit edilmeye çalışılırken, kitap-dergi-gazete okuma, alkol-sigara kullanma, televizyon izleme, müzik dinleme, internet kullanma, şans oyunları oynama vb. alışkanlıklarının tespit edilmesi yönünde toplam on sekiz soru hazırlanmıştır. Bunun yanı sıra katılımcıların rol modellerini belirlemeye yönelik olarak, siyaset, sanat, eğitim ve edebiyat alanından hayranlık duydukları bir kişinin olup olmadığına, varsa kim olduğuna dair iki soru hazırlanmıştır. 6 BÖLÜM 1: GIRIŞ Beşinci ve son bölümde, araştırmada yer alan gençlerin, spor faaliyetlerine katılımlarını öğrenmeye yönelik dört soru sorulmuştur. Ek olarak, Gençlik ve Spor Bakanlığı ile düzenlediği faaliyetler (gençlik merkezi, gençlik kampı, izcilik kampı, gençlik değişim programları) hakkındaki bilgileri, katılımları ve beklentileri öğrenmeye dönük on soru sorulmuştur. Son olarak açık uçlu bir soru olan ve gençlerin Gençlik ve Spor Bakanından beklentilerini öğrenmeye yönelik “Gençlik ve Spor Bakanı yerine siz bakan olsaydınız gençlik ve spor için öncelikli olarak ne yapardınız?” sorusu katılımcılara yöneltilmiştir. 1.3 ÇALIŞMANIN ÖRNEKLEMI Bu bölümde üzerinde araştırma yapılan örneklem ve prosedür hakkında bilgiler verilmektedir. Araştırma evreni araştırma tarihi itibariyle Türkiye’de bulunan 15-29 yaş arasındaki tüm kadın ve erkeklerdir. 2010 ADKS kayıtlarına göre bu evren 15-19 yaş aralığında yaklaşık 6.280.000, 20-24 yaş aralığında yaklaşık 6.280.000 kişi, 2529 yaş aralığında ise yaklaşık 6.500.000 kişi olmak üzere toplamda 19.000.000 civarında kişiyi içermektedir. Araştırma evreni kaba hatlarıyla üç gruba ayrılmıştır: Lise çağı gençleri, üniversite çağı gençleri ve erken dönem yetişkinler. Her ne kadar teorik yaşa göre sapmalar gözükse de lise çağında %90’ı aşan üniversite çağında ise %50’yi aşan bir okullaşma söz konusudur (Her iki grupta da erkekler lehine bir ağırlık söz konusudur). Buna göre, araştırma evreninin önemli bir kısmı lise ve üniversite öğrencisi durumundadır. 25-29 yaş grubunda eğitimin genel olarak bitip çalışma hayatının başlaması beklenmektedir. Dolayısıyla, çalışıp çalışmama bu yaş grubunda önemli bir etmendir. Dahası, 15-24 yaş arasında da 2.300.000 civarında bir nüfusun istihdamı söz konusudur. Bu rakam da ilgili yaş grubunun hemen hemen %20’sine karşılık gelmektedir. Kısaca, tanımlanan evrende cinsiyete, yaşa, öğrenci olup olmamaya, çalışıp çalışmamaya bağlı bir dizi alt grup saptanabilmektedir. Araştırma örnekleminin tüm bu alt grupları içerecek düzeyde geniş tutulması gerekmektedir. Dahası, araştırma evreninin yüksek hareketlilik düzeyi, önemli kısmının araştırma tarihi itibariyle gün içinde kurumsal nüfus içinde yer alması ve saha çalışmasının kısa zamanda bitirilmesi olasılık örneklemesi yerine çok aşamalı ve belirli kotalar içeren bir örneklendirme tekniğini gerekli kılmıştır. 7 TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI Araştırmada, 10.000 kişilik bir örneklem hedeflenmiş ve bu örneklemin bölgelere göre dağılımı yapılırken, 2010 ADKS kayıtlarına göre, tanımlanan yaş grubunun NUTS-1 bölgelerine göre oransal dağılımı esas alınmıştır (Şekil 1). ŞEKIL 1. ÖRNEKLEMIN NUTS-1 BÖLGELERINE GÖRE DAĞILIMI Bu örneklemin %70’inin hanelerde, %20’sinin liselerde ve %10’unun da üniversitelerde yapılması durumunda yukarıda belirtilen gençlik alt-gruplarıyla ilgili kotaların doldurulacağı varsayılmıştır. Hane örnekleminin belirlenmesinde, ilk olarak, NUTS-2 bölgelerini temsil eden 26 il kullanılmıştır: İstanbul için İstanbul; Batı Marmara için Balıkesir ve Tekirdağ; Ege için Aydın, İzmir ve Manisa; Doğu Marmara için Bursa ve Kocaeli; Batı Anadolu için Ankara ve Konya; Akdeniz için Adana, Antalya ve Hatay; Batı Karadeniz için Samsun, Kastamonu ve Zonguldak; Doğu Karadeniz için Trabzon; Kuzeydoğu Anadolu için Erzurum ve Ağrı; Ortadoğu Anadolu için Malatya ve Van; Güneydoğu Anadolu için Gaziantep, Mardin ve Şanlıurfa. İlk olarak, örneklem büyüklüğü, bölgelerin ülke ağırlıklarına göre dağıtılmıştır. 8 BÖLÜM 1: GIRIŞ İkinci olarak, bu illere ait mahalle ve köylerden her birine asgari 20 görüşme düşecek sayıda rasgele mahalle ve köyler belirlenmiştir. Mahalle ve köy belirlemelerinde 12 Haziran 2011 milletvekili genel seçimi sandık listesi kullanılmıştır. Üçüncü olarak, belirlenen mahalle ve köylerden her birine asgari beş görüşme düşecek şekilde, rasgele cadde ve sokaklar belirlenmiştir. Dördüncü olarak, bu cadde ve sokaklarda görüşme yapılacak hane ve işyerleri rasgele belirlenmiştir. Son olarak, belirlenen hane ve işyerlerinde örnekleme uygun kişilerden biri ile görüşme yapılmıştır. Her anketörden günlük uygulaması istenen görüşme sayısı ve örneklem kotası şöyledir: 15-19 yaş (iki kadın, iki erkek), 20-24 yaş (üç kadın, üç erkek) ve 25-29 yaş (beş kadın, beş erkek). Yaş aralıklarının ülke dağılımı birbirine yakın olmasına rağmen kotadaki dağılımın dengesizliği, lise ve üniversite öğrencilerine ayrı bir kota tahsis edilmesi ve bu kotanın ilgili yaş gruplarıyla örtüşmesi nedeniyledir. Bu şekilde hane ve işyerlerinde toplam 7.017 kişi ile görüşme yapılmıştır. Lise ve üniversite öğrencileri örneklemi, NUTS-1 bölgelerini temsil eden illerle sınırlandırılmıştır. Lise öğrencileri için 2.000 kişilik bir örnekleme ulaşılması hedeflenmiş ve bu örneklem bölgelerin ağırlığına göre dağıtılmıştır. Sonrasında her birinde en az 50 görüşme yapılacak şekilde lise okulları rasgele seçilmiştir. Milli Eğitim Bakanlığının izninin alınmasından sonra görüşmeler okulda değişik sınıflarda gerçekleştirilmiştir. Toplamda liselerde öğrencilerle yapılan görüşme sayısı 2.093 olmuştur. Üniversite öğrencisi örneklemi için ise her bölgeden bir üniversite seçilmiş ve toplamda 1.064 üniversite öğrencisiyle görüşülmüştür. Sonuç olarak, araştırma örneklemi 7.017’si hanelerde, 2.093’ü liselerde ve 1.064’ü üniversitelerde olmak üzere toplam 10.174 kişidir. Saha araştırması 2011 yılında Ekim-Kasım aylarında yapılmıştır. 9 BÖLÜM 2 GENÇLİK KAVRAMI VE TARİHİ Bu bölümde, gençlik kavramının ortaya çıkışı ve tarihsel gelişimi ele alınmıştır. Ayrıca, gençliğin farklı zaman ve toplumlarda farklı şekillerde tanımlandığı ortaya konmuştur. 2.1 GENÇLIK KAVRAMI Gençler, bulundukları gelişimsel aşama itibari ile kimlik oluşumunun gerçekleştiği dönemlerde bulunmaktadırlar ve kimlik oluşumu, gençlerin bulundukları gelişimsel aşamalardaki en önemli unsurlardandır . Birçok kimlik kuramı, temelde benlik ve benlik dışı arasındaki farklılıklara vurgu yapmıştır. 1900’lerin başında, kimlik konularını çalışan bilim adamları, otonom benliğin, çevre ile ilişki içerisine girdikten sonra geliştiğini ortaya koymuşlardır. Örneğin Mead benliğin, sosyal çevreye bir karşılık olarak gelişmesi sürecini açıklamak için aşamalı bir süreç önermiştir. Ona göre çocuklar, kendileri için “ben” diyerek, benliğin sosyal kurallar ve beklentiler ile yönlendirildiği anlayışıyla birlikte otonom bir benlik algısı geliştirmeye başlarlar. Mead’e göre, benlik rol temellidir ve kişilerarası etkileşim sonucu meydana gelir. Aynı dönemde psikologlar çevresel faktörlerin önemine inanmakla birlikte kimliğin, kişinin psişik bütünlüğünün bir parçası olduğunu düşünmüşlerdir. Bütünsel bir kimlik inşa etmek, esasında bir psikolojik süreçtir ve bu süreç on yıllar boyu sürebilmektedir (Erikson, 1959). Örneğin Erikson’un psikolojik gelişim modelinde, kişisel kimlik ve sosyal kimliğin gelişimi hayat boyu süren kimlik oluşum 13 TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI sürecinin farklı evreleridir. Erikson’a göre sağlıklı bir kimlik (ki buna ego demek mümkündür) düzenli ve devamlı olarak süregiden bir benlik (self) gerektirmektedir. Ona göre birey, kendi kimliğinin bilincinde olmalı ve içinde bulunduğu farklı sosyal rollere rağmen düzenli olarak bir kimliğini sürdürebilmelidir (Erikson, 1950). Kişisel kimlik kuramlarından farklı olarak sosyologlar, geliştirdikleri kimlik kuramlarında kimliği kişisel durumlarından daha çok bulundukları sosyal gruplar ve grup bağları ile açıklamışlardır. Tajfel ve Turner’in (Tajfel ve Turner, 1985) sosyal kimlik kuramı bu anlamda en çok bilinenlerdendir. Bu kuram, kimliği, kişisel düzeyde değerlendirmeye karşı çıkmamakla birlikte grup üyeleri tarafından paylaşılan ortak kişisel atıfları da göz önünde bulundurur. Tajfel ve Turner’e göre birbirimizi sosyal gruplarımıza göre sınıflandırırız ve kendi grubumuza karşı daha pozitif önyargılar geliştiririz. Bu noktada kişinin bireysel karakteri daha baskın ise diğerleri ile kişilerarası düzeyde etkileşime geçer. Bunun yerine grup kimliği daha baskın ise kişiyi grubun değerleri ve kuralları yönetir. Geleneksel olarak, literatürde, gençlikten yetişkinliğe geçişi belirleyen iki gösterge bulunmaktadır. Bunlardan birincisi aile sorumluluğu üstlenmek, diğeri ise iş sorumluluğu üstlenmektir (Fend, 2006, s 80). Bu iki rolü de üstlenme yaşının modern toplumlarda gün geçtikçe artması sadece yeni bir gençlik kategorisi oluşmasını değil aynı zamanda bu gençlik kategorisinin parametrelerinin sürekli olarak değişmesine de sebep olmaktadır (Çelik, 2010). Daha geç yaşlarda sorumluluk üstlenmenin temelinde, önceden belirtildiği üzere, yeni üretim ve iş alanlarının daha uzun süreli eğitim gerektirmesi yatmaktadır. Özetle, eğitim yaşı arttıkça, aile sorumluluğu ve iş sorumluluğunun üstlenildiği yaş ilerlemektedir. Gençlik yaş aralığı ise, bir alt sınır ve bir üst sınır ile belirlenmektedir. Alt sınır, işgücüne dâhil olmanın ilk yaşı, üst sınır ise, bireyin eğitiminin bitmiş olduğu, evlenip, çocuklarının sorumluluğunu yükleneceği yaş olarak tanımlanır. Örneğin, Türkiye’de 1980’li yıllarda üst sınır 25 olarak kabul edilirken (Çavdar, 1983), bu üst sınır daha yeni çalışmalarda 29 ve 30 yaş olarak da kabul edilmektedir. Artan eğitim ihtiyacıyla ve toplumsal dönüşümle birlikte, gençlerin hayata atılma yaşı ilerlemekte ve böylece genç tanımı da değişmektedir. “Gençlik” kavramsal olarak kentsel nitelikli bir toplumsal kesimdir (İMV-SAM, 1999). Gençlik, ekonomik, sosyal, siyasal değişim ve dönüşümlerden hızlı bir şekilde 14 BÖLÜM 2: GENÇLİK KAVRAMI VE TARİHİ etkilenmektedir. Buna göre, gençlik sorunları incelenirken bu gelişmeler dikkate alınmalı ayrıca “demir üçgen” olarak adlandırılan aile yapısı, eğitim sistemi ve mevcut sistemin unsurları dikkate alınmalıdır (ARI Düşünce ve Toplumsal Gelişim Derneği, 2001). Gençlik üzerine literatürde gençliğin herkes tarafından kabul edilen bir tanımı ve yaş aralığı yoktur (Türkarslan ve Yurtkuran Demirkan, 2007). Genç tanımı yapılırken sosyolojik, psikolojik ve biyolojik tanımlar yapılmaktadır. Bundan dolayı, homojen bir gençlik tanımı yapılamamaktadır; gençlik her zaman için tanımlanması oldukça karmaşık ve sorunlu bir kategoridir. Fakat en homojen gençlik tanımı, güçlü bir devlet tarafından sunulan bir ideal çerçevesinde ideoloji empoze edilen genç kesimler şeklinde olmuştur (Kentel, 2005). Genç grup için farklı yaş aralığının verilmesinin sebebi, yukarıda işaret edildiği üzere, gençliğin tanımının tarihsel ve toplumsal olarak değişiklik arz etmesidir. Kimi çalışmalar, 12–24 yaş grubunu, kimi çalışmalar ise 12–26 yaş grubunu, kimileri ise 15–24 ya da 15–30 yaş grubunu genç olarak ele almaktadırlar. Birleşmiş Milletler (BM), Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu (UNESCO) ve Dünya Bankası (WB), 15–24 yaş aralığındaki kişileri “genç” olarak tanımlamaktadır (UNESCO, 2011, World Bank, 2011). Bununla birlikte, UNESCO, genç insanların değişen ve heterojen bir grup olduğunu ve genç olma tecrübesinin bölgelere ve ülkelere göre büyük değişiklik arz ettiğini vurgulamaktadır. İngiliz Milletler Topluluğu Gençlik Programı gibi örgütler, genç kişileri 15-29 yaş aralığındakiler olarak tanımlamakta; Avrupa Birliği’nin bazı raporlarında da gençler 15-29 yaş aralığındakiler olarak tanımlanmaktadır (Commission of the European Communities, 2011, Commonwealth Youth Programme, 2011). 2.2 GENÇLIK KAVRAMININ TARIHI Çocukluk ve yetişkinlik arasında bir geçiş dönemi olan gençlik, modern zamanlarda ortaya çıkmış toplumsal bir kategoridir (Jones, 1988, s 707). Bir başka ifadeyle, gençlik, endüstri toplumu öncesinde, örneğin Ortaçağ Avrupa’sında bir toplumsal kategori olarak görülmemiştir. Geleneksel toplumlarda gençlik, bugünkü kadar uzun bir süreye yayılmamış ve kısa sürmüştür. Çalışma odaklı modern zamanlarda ise, çalışma öncesi dönem gençlik olarak tanımlanmış 15 TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI ve gençler, geleceğin çalışanları ve yurttaşları olmaları dolayısıyla önem sahibi olmuşlardır. Tarım toplumları, aile bireylerinin ortak çalışmaları üzerine kuruluydu. Çocuk ve genç nüfus iş gücünün bir parçası sayılır ve aile ekonomisine katkıda bulunurlardı. Endüstrileşme, beraberinde uzmanlaşma ihtiyacını getirmiş ve buna bağlı olarak eğitim sürelerinin uzaması, çocukların iş gücüne katılmasını gittikçe daha çok geciktirmiş ve gençlik olgusunun doğmasına sebep olmuştur (Petersen ve Mortimer, 2006). Gençlik, ancak 19. yüzyılda siyasi bir aktör olarak ortaya çıkmıştır (Lüküslü, 2009). Modern ulus devletlerin inşa sürecinde gençlik, hem devletin inşa ettiği bireyler hem de yeni toplumu inşa eden aktörler olarak önem kazanmıştır. Gençlik; faşizm, Nazizm ve komünizm gibi ideolojilerin sembolü olmuştur. Geleneksel eğitimin de bir parçası olan beden eğitimi, Aydınlanma Çağının etkileriyle 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren özel bir anlam kazanmış ve gençlerin hareketliliği açısından önemli hale gelmiştir. Bu dönemde, gençler arasında vatanseverlik ruhunu güçlendirmek amacıyla, Almanya, Fransa, İngiltere ve Danimarka gibi ülkelerde jimnastik ve izcilik çalışmaları öne çıkmıştır. 2.3 TÜRKIYE’DE GENÇLIK 2011 Aralık itibariyle, TÜİK Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi verilerine göre, Türkiye’de toplam nüfusun yarısı 29,7 yaştan (TÜİK, 2011). Bir başka ifadeyle, Türkiye’de ortanca yaş 29,7’dir. Ortanca yaş erkeklerde 29,1 iken, kadınlarda 30,3’tür. Daha önce işaret edildiği üzere, Avrupa Birliği ülkelerine kıyasla, oldukça genç bir nüfusumuz bulunmakta; dahası, mevcut eğilimlere göre, 2025 yılında Türkiye’deki genç nüfus oranının, ABD ve Avrupa ülkelerinden daha yüksek olması beklenmektedir (Yentürk, 2007a). Genç nüfus oranının Türkiye’de nispeten yüksek olması, gençliğe dönük bilimsel çalışmaların fazla olduğu anlamına gelmemektedir. Aşağıda özetleneceği üzere, Türkiye’de gençliğin toplumsal ve siyasal yaşamın çeşitli alanlarındaki algı, tutum ve davranışlarını, değişen sosyo-ekonomik ve siyasal koşullar çerçevesinde, saptamaya yönelik birçok araştırma yapılmıştır. Bununla birlikte, aşağıdaki değerlendirmelerden görüleceği üzere, gençlerin beğenileri ve beklentileri ile gençlere sunulan hizmetlere dönük çalışmalar oldukça kısıtlıdır. 16 BÖLÜM 2: GENÇLİK KAVRAMI VE TARİHİ 2006 yılının Eylül ve Ekim aylarında KONDA tarafından yapılan “Biz Kimiz” araştırması kapsamında, tüm Türkiye’yi temsil etmesi için toplam 47.958 kişi ile yüz yüze görüşme yapılmıştır. Araştırma örnekleminin büyüklüğü, araştırmaya katılan 18–28 yaş aralığındaki gençlere (toplam 6,603 kişi) dair de bazı veriler çıkarılmasına izin vermektedir. Bu araştırmanın sonuçlarına göre, Türkiye’de tek bir genç tipinden bahsetmek mümkün değildir(Pultar, 2008). Ayrıca, gençler, daha büyük yaş gruplarıyla kıyaslandığında, daha açık görüşlü ve daha özgürlükçü düşünmektedirler. Bunun yanında, gençler fikirlerini dillendirme konusunda kendilerinden yaşlılara göre daha rahat davranmaktadırlar. TESEV’in “Üniversite Gençliği Değerleri: Korkular ve Umutlar” araştırması, 2004 yılı Mayıs-Temmuz ayları arasında, Türkiye’nin çeşitli illerindeki 27 üniversite ve 7 farklı fakültesinde, 2.200 üniversite öğrencisinin katılımıyla gerçekleştirilmiştir (Artan, 2005). Araştırma bulguları, gençlerin değerlerinin farklılaşmasında cinsiyet, aile ve çevre değişkenlerinin önemli bir rol oynadığını göstermektedir. Gençler; demokratikleşme, özgürleşme ve daha iyi bir yaşam taleplerini ortaya koymakta ve geleneksel ve daha pederşahi değerler ile bireyselleşme istekleri arasında kalmaktadır. Çalışmanın anlamı konusunda kız öğrenciler, “çalışma ahlakı ve dürüstlüğü” boyutunu, erkek öğrenciler ise “statü sahibi olmak” boyutunu vurgulamışlardır. Erkek öğrenciler iş kabul etme şartı olarak sadece prosedürlerin var olduğu bir ortamı isterken, kız öğrenciler baskısız iş ortamı, iş güvencesi, uygun çalışma saatleri, statü-saygınlık ve eğitim imkânları gibi şartlar öne sürmüşlerdir. Araştırma bulgularına göre, erkek öğrenciler kız öğrencilere göre; Doğu şehirlerinde doğanlar, Batı şehirlerinde doğanlara göre; Anadolu üniversitelerinde okuyanlar diğerlerine göre gelecekle ilgili daha ümitlidirler. Gençler arasında en ümitsiz olanlar ise metropollerde yaşayanlar olarak bulunmuştur. Selçuk Üniversitesi öğrencilerinin siyasal tutumlarını ölçen bir araştırmada ortaya çıkan bazı önemli bulgular şöyledir: Aile, hâlâ önemli bir toplumsallaşma aracıdır. Tamamen homojen bir yapıdan söz edilemese de gençlerin siyasal eğilimlerinin anne ve babaları ile büyük oranlarla örtüştüğü görülmüştür. Siyaset konusunda, ulus devlet anlayışı temelinde işleyen, Türkiye’de genel eğitim sisteminin temel paradigmasının öğrencilerin anlam dünyasında ciddi şekilde karşılığının olduğu, dolayısıyla da okulun ve milli eğitimin önemli 17 TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI bir toplumsallaşma aracı olduğu da görülmüştür. Bununla birlikte, üniversite eğitiminin hem okunulan alan dolayısıyla hem de üniversitede geçirilen öğrencilik süresi dolayısıyla bazı konularda öğrencilerin siyasal bilinçlenmelerine etki ettiği ve öğrencinin daha önce tecrübe ettiği süreci farklılaştırdığı tespit edilmiştir. Kitle iletişim araçları konusunda, siyasal toplumsallaşma süreci ile kitle iletişim araçlarını tercih arasında diyalektik bir ilişkinin var olduğu gözlenmiştir (Akın, 2009). İstanbul’da 15-24 yaş aralığındaki 1.014 gençle yapılan bir çalışmaya göre, STK üyesi gençlerin aileleri, STK üyesi olmayan gençlerin ailelerine göre daha eğitimlidir ve gelir düzeyleri yüksektir (Yentürk, 2007b). Gençlerin eğitim seviyesi ve kalitesi (örneğin, normal lise yerine süper/Anadolu liseleri) artıkça STK üyeliği de artmaktadır. Gençler, STK’ları bir statü aracısı olarak görmektedirler. STK üyesi gençler, giysi ve kitap-dergiye daha fazla para harcamaktadırlar. STK üyesi olan gençler, daha sosyal, daha bağımsız ve kendi başına yaşamaktadır. İnternet kullanım oranı da STK üyesi gençlerde daha yüksektir. Gençler çoğunlukla Posta ve Sabah gazetelerini okurken; STK üyesi olanlar Radikal okumakta ve gazeteleri internetten takip etmektedir. STK üyesi gençlerin dergi satın alma oranları da diğerlerine göre daha fazladır. Gençler en çok Kanal D ve ATV’yi izlemektedir. Gençler, en önemli sorunlar olarak, aile ile sorunları ve kuşaklararası iletişimsizliği göstermektedir. Aile Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü adına yapılan Türkiye’de Ergen Profili 2008 başlıklı bir araştırma kapsamında 13-18 yaş aralığında 5.765 ergenle görüşülmüştür (Şen vd., 2010). Araştırmaya göre, ergenlerin bir araya geldiklerinde konuştukları konular yaş ve cinsiyete göre farklılaşmaktadır. Kızlar okul, giyim-kuşam, müzik, TV dizileri ve ailevi konuları; erkekler ise spor, futbol ve cinsel yaşam gibi konuları daha fazla konuşmaktadır. Ünlü kişilerden örnek aldığı ya da hayranlık duyduğu bir idolü olan ergenlerin oranı %29,8’dir. İdol olarak görülen başlıca kişiler İsmail YK (%9,7), Arda Turan (%2,6), Cristiano Ronaldo (%2,6), Gökhan Özen (%2,2), Grup Hepsi (%2,2) ve Atatürk (%2,1)’tür. Ergenlerin gelecekten beklentileri, iyi bir işe sahip olmak (%27,2), mutlu, huzurlu ve güzel yaşamak (%17,5), iyi bir eğitim almak (%17,1) şeklinde ortaya çıkmıştır. Ayrıca, kariyer sahibi olmak (%10,3), evlenip aile kurmak ve mutlu bir aileye sahip olmak (%9,3) gelecek beklentileri arasındadır. 18 BÖLÜM 3 DENEYİM VE SORUNLARIYLA GENÇLİK Bu bölümde, gençlerin deneyim ve sorunlarına ışık tutmak amacıyla, önce genel olarak gençlerin sorunları literatüre dayalı olarak tartışılmıştır. Ardından, geçlerin en önemli sorunları olan işsizlik ve zararlı alışkanlıklar (uyuşturucu, alkol ve sigara) ele alınmıştır. Son olarak, gençlerin boş zamanlarını nasıl değerlendirdiklerine dair çalışmalar incelenmiştir. Okuma alışkanlığı, medya ve internet kullanımı ve müzik özellikle ele alınan hususlardır. 3.1 GENEL SORUNLAR Birleşmiş Milletler Gençlik Raporu’na göre dünya genelinde gençlerin sorunlarının başında işsizlik ve eğitimsizlik gelmektedir (United Nations, 2005). Benzer şekilde, Türkiye’de gençlik üzerine yapılan çalışmalar da, onların sorunlarını anlama ve bu sorunları çözmek için neler yapılabileceklerini tespit etmeye odaklanmıştır. Sözgelimi, üniversite öğrencileri üzerine yapılan araştırmalar, üniversite yapısı ve konumu ile ilgili sorunların (örn., barınma ve sağlık) yanında üniversiteli gençlerin sorunlarını (beslenme, istihdam, iletişim ve rehberlik) ortaya koymaktadır (Türkarslan ve Yurtkuran Demirkan, 2007). İstanbul, Marmara ve Atatürk Üniversitelerinde 423 öğrenciyle yapılan bir araştırmaya göre, gençlerin sorunları genel olarak toplumun sorunlarıyla benzerlik göstermektedir; bununla birlikte, gençlere has bazı ek sorunlar da söz konusudur (Özyurt ve Doğan, 2002). Üniversite gençliğinin önemli sorunları şu şekilde sıralanabilir: maddi 21 TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI sorunlar, manevi sorunlar, sağlık sorunları, beslenme sorunları, psikolojik sorunlar, barınma sorunları, ulaşım sorunları, rehberlik ve istihdam sorunları. Araştırmalara göre, Türkiye’de genç yoksulluğu, ortalama yoksulluğun üzerindedir, genç işsizliği bilinen bir sorundur ve erken okulu bırakma (18-24 yaş arası lise mezunu olmamak) Avrupa Birliği ülkelerine kıyasla olağanüstü yüksektir (Yentürk, 2007a). 2002 yılında, İnönü Üniversitesi öğrencileriyle yapılan bir araştırmada, gençlerin aylık harcamalarında en fazla %42 oranı ile yiyeceğe ve sonrasında diğer temel ihtiyaçlara pay ayırdığı görülmektedir; kültürel ihtiyaçlara gelirden ayırdıkları pay ise oldukça düşüktür (Bayhan, 2002). Gençliğin en önemli sorunu olarak işsizlik gösterilmiştir. Ardından psikolojik sorunlar, toplumsal baskılar ve yeterince özgür olamama ile cinsel sorunlar gelmektedir. Burada erkek öğrenciler işsizlik ile cinsel sorunları öncelikli sorun olarak belirtirken kız öğrenciler için toplumsal baskılar ağırlıklı sorun olarak yer almaktadır. Geleceğe yönelik iş, sağlık, başka ülkede yaşama ve zengin olma istekleri bulunmaktadır. Gelecekten %56 çok ümitli, %28 çok ümitsizdir. %3 sürekli, %18 bazen intihar etmeyi düşünmektedir. Bu araştırmanın 2002 yılında yapıldığı göz önünde bulundurularak, gençlere ait yukarıda zikredilen bulguların günümüze kadar değişmiş olabileceği dikkate alınmalıdır. 2000 ve 2001 ekonomik krizlerinin derin olumsuz etkileri, kriz sonrası öncelikli ve asıl olarak gençlerin işsiz kalması, geleceğe yönelik olumsuz bakışı pekiştirmektedir. 2006 yılında İstanbul’daki üniversite gençleri (15–24 yaş aralığındaki 1.014 genç) üzerine yapılan bir saha araştırmasında elde edilen bulgulara göre, Türkiye’de gençlerin en önemli sorunlarının başında aile içi şiddet gelmekte; uyuşturucu ve maddi şartların doğurduğu eğitimsizlik de önemli sorunlar arasında görülmektedir (Zeylan, 2007). Avcı (2007), Isparta Süleyman Demirel Üniversitesinin çeşitli bölümlerine gelen öğrenci gençlerin hızlı değişim yaşanan toplumsal yapıda bireysel ve toplumsal değerlerle ilişkilerini araştırmıştır (Avcı, 2007). Araştırma, 183 erkek ve 200 kızdan oluşan 383 kişilik bir örneklemden oluşmaktadır. Araştırma kapsamındaki gençler, kendi kuşakları için en önemli sorunu gelecek kaygısı olarak belirtmişlerdir. Ardından ahlaki çöküntü ve boş vermişlik gelmektedir. Araştırmaya göre, ekonomik bağımsızlık, genç bireylerin yaşam amacını ve alanını belirler niteliktedir. Her iki cinsiyet için de toplumsal yaşamda yer alabilmek ve evlilik gibi süreçlerin sağlıklı yürümesinde eko- 22 BÖLÜM 3: DENEYİM VE SORUNLARIYLA GENÇLİK nomik bağımsızlık büyük önem taşımaktadır. Gençlerin büyük bir kısmı gelecek endişesi ve kimlik arayışı ile ilişkilendirilebilecek sorunlar yaşamaktadır. Buna bağlı olarak gençlerin kendilerine, içinde yaşadıkları topluma ve kurumlarına güvensizlikleri artmaktadır. Türkiye’de Ergen Profili 2008 araştırmasının bulgularına göre de, ergenlerin önemli gördüğü sorunların başında işsizlik gelmektedir (Şen vd., 2010). Kamu kurumların işsizliğe çözüm bulunmasını isteyenlerin oranı %53,6, yoksullara yardım yapılmasını isteyenlerin oranı %36, yeni spor ve oyun alanlarının açılmasını isteyenlerin oranı %20,6, çevre düzenlemesi isteyenlerin oranı %18,8, kütüphane açılmasını isteyenlerin oranı %12 ve trafik sorunlarına çözüm bulunmasını isteyenlerin oranı %8,7’dir. Araştırma sonuçlarına göre, aile bireyleriyle ilişkiler konusunda en iyi ve yoğun ilişkinin anneyle olduğu; bununla birlikte, en çok tartışılan kişinin de anne olduğu anlaşılmıştır. Ergenlerin sorunlar karşısında en sık verdiklerini ifade ettikleri tepkiler şöyledir: Konuşarak halletme ile duygusal, sözel ve fiziksel şiddet biçimlerini kullanma. Aile içi şiddet olması halinde ergenlerin ya şiddete yöneldiği ya da sorunlara karşı duyarsızlaştığı görülmektedir. Ergenlerin şiddeti hiç yaşamayanlarının oranı %60,1, nadiren yaşayanların %25,1, ara sıra yaşayanların oranı %11,7’dir. Kızlar erkeklere göre daha fazla şiddet yaşandığını düşünmektedir. İntihar girişiminde bulunan ergenlerin oranı %2,5’tir. 3.2İŞSIZLIK Genç işsizliği, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkeler için, önemli bir sorun alanı teşkil etmektedir. Gençlik işsizliği, daha önce çok bilinen ve gündemde olan bir konu değildir, yakın zamanda gündeme gelmiştir (Council of Europe, 2009a). Bunun sebebi, hem gençliğin tanımının sürekli değişiyor olması, hem de işsizlik tanımının genel olarak sorunlu bir kavram olmasıdır. Uluslararası İş Örgütünün 2008 tarihli bir raporuna göre, gençler dünya çapında çalışan nüfusun (15 yaş ve üstü) dörtte birini oluşturmasına rağmen, toplam işsiz nüfusun %40’ını teşkil etmektedir (ILO, 2008). 1997 ila 2007 yılları arasında toplam işsizlik %4,2’de sabit kalmasına rağmen, genç işsizliği %10,9’dan %11,9’a çıkmıştır (ILO, 2008). Gençlerin işsiz kalma ihtimali, yetişkinlerinkinden yaklaşık üç kat daha fazladır. Bu konuda istatistiki verileri mevcut olan her ülkede, genç işsizlik oranları, yetişkin işsizlik oranlarından fazladır (O’Higgins, 1997). 23 TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI Genç işsizlik oranlarının artması ciddi sonuçlar doğurabilmektedir. Gençlerde iş bulma süreçleri uzadıkça umutsuzluk artmaktadır (Arulampalam, Gregg ve Gregory, 2001; ILO, 2008; O’Higgins, 1997; Tiongson ve Fares, 2007). İş bulmada yaşanan umutsuzluk, derin “yaralar” bırakabilmekte ve bu nedenle gençlerin iş bulma hevesi kırılabilmektedir. Bu durum ayrıca, vasıfların gittikçe azalmasına da neden olmaktadır. Örneğin, Hollanda’da 15-25 yaş arası gençler arasında yapılan bir çalışmada, artan işsizlik oranlarının çalışma ahlakında düşüşe, suç oranında ise artışa sebep olduğu görülmüştür (Grohentuis ve Meijers, 2006). Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin genç işsizlik hallerine bakıldığında, bu ülkelerdeki genç işsizliğinin özellikleri arasında önemli farklılıklar bulunmuştur. Gelişmiş ülkelerde genç işsizlik oranları daha yüksek olmasına rağmen, işsizlikten iş bulmaya geçiş daha kolay bir süreç olarak tanımlanmıştır. Gelişmekte olan ülkelerde ise, eğitim düzeyi arttıkça uzun süreli iş bulmak daha çok zorlaşmaktadır. Bu bakımdan Türkiye, her iki tarafın da özelliklerini yansıtmaktadır. Yapılan yeni bir çalışmada, Türkiye’deki genç işsizliğinin, özellikleri itibari ile hem gelişmiş ülkelerdeki hem de az gelişmiş ülkelerdeki genç işsizlik özelliklerini taşıdığı saptanmıştır (Tansel ve Taşçı, 2010). Genç işsizliğinin gelişmiş ülkelere has özellikleri şöyledir: yüksek işsizlik oranı (okuldan dolayı), işsizlikten iş bulmaya geçişin daha kolay oluşu ve ortalama işsizlik süresinin daha az olması (Tansel ve Taşçı, 2010). Öte yandan az gelişmiş ülkelerdeki genç işsizliğinin özellikleri ise şunlardır: işsizlik süreçlerinin daha kısa olmasına rağmen şehirlerde işsizliğin daha çok olması, daha çok eğitim görmüş gençler arasında daha uzun işsizlik dönemleri (lise veya yüksekokul), iş edinmek için sıraya ve sınava girme. İşsizliğin etkilerini yansıtması açısından, 2003 yılında 329 gençle yapılmış bir araştırmada, gençlerde işsizliğin, yetişkinliğe geçişi geciktirdiği bulunmuştur (Çelik, 2008). Türkiye’nin hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülke özellikleri göstermesinin temelinde yatan nedenlerden birisi, yukarıda da görüldüğü üzere, ergenlikten yetişkinliğe geçiş sürecini tamamlayan iki olayın da Türkiye’de gençler arasında çok anlamlı olmamasıdır. Türkiye’de tam olarak bir gençliğe geçiş tanımı yapmak anlamlı değildir, çünkü gençler evlenmeseler bile ailelerinin geçim sorumluluğunu yüklenebilmektedirler. Bu olgu, gençlerin hareketliliğini etkile- 24 BÖLÜM 3: DENEYİM VE SORUNLARIYLA GENÇLİK mektedir. Nitekim hareketlilik, gençlerin iş bulmasındaki en önemli faktörlerden birisidir (Kristensen, 2008) İşsizliği etkileyen unsurlar gençler arasında benzerlik göstermektedir. Bunlar; cinsiyet, eğitim, medeni hal, sağlık durumudur. Yapılan işsizlik yardımı sınırlıdır ve bunun dışında genç işsizliğini önlemek için etkin politikalar yok denecek kadar azdır. Bu konuda hizmet veren danışma servislerinden de etkili bir şekilde yararlanamamaktadırlar. Son dönem modern toplumlarda, Giddens’a göre, yerel mekânın önemi, gün geçtikçe küreselleşmenin etkisiyle azalmaktadır; bununla birlikte, küreselleşme de yerel etkinlikleri kendisiyle bütünleştirmektedir (Giddens, 1991, s 136). Bu yüzden gençlerin eğitimden iş hayatına geçiş sürecinde coğrafi olarak aynı yerde kalmaları kendileri için iyi bir seçenek olmayabilir, zira piyasada başarılı bir başlangıç yapmak için harekete gönüllü olmak gerekebilir. Gençlik hareketlilik (mobilite) istatistikleri, Avrupa’da gençlerin çoğunluğunun yerleşik yaşadığını ve bu uzun yerleşiklikte, özellikle tam zamanlı eğitim görenler için, baba evinde kalmanın bir ölçü olduğunu açıkça göstermiştir (Aassve, Billari, Mazzuco ve Ongaro, 2002; Bendit ve Gaiser, 1999; Wallace ve Kovatcheva, 1998). Bu nedenle, gençlerin iş piyasasındaki durumu tartışılırken, hareketlilik ya da hareketsizlik, üzerinde dikkatle durulması gereken önemli konulardandır. 3.3 ZARARLI ALIŞKANLIKLAR Tüm dünya çapında zararlı alışkanlıklar ve buna bağlı sorunlar geçtiğimiz 25-30 yıl içinde önemli artış göstermiştir. Ülkemizde de madde bağımlılığı yaygınlığında belirgin artış gözlenmektedir. Literatürde genel bir kanı madde bağımlılığının Avrupa ve Ortadoğu’ya nazaran Amerika ve Latin Amerika’da yaygın olduğudur. İnanılanın aksine, yeni çalışmalar madde bağımlılığının Avrupa’da, Amerika’da ve Ortadoğu’da gençleri eşit derecede etkilemekte olduğunu göstermektedir (Hassan, Csemy, Rappo ve Knight, 2009). Madde bağımlılığının artışındaki temel nedenlere bakıldığında; değişen ekonomik şartlar ve uzayan eğitim süreleri, gençlere daha çok serbest zaman sunmuş ve küreselleşme ile birlikte zararlı maddelerin bulunabilmesi daha da kolaylaşmıştır. Bulunabilirlikteki bu etkenler, artış oranlarının kısmi sebebi olarak gösterilmiştir. Mesela Türkiye Uluslararası Uyuşturucu ve Organize Suçlarla Mücadele Akademisi (TADOC) raporuna göre 25 TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI Avrupa’ya uyuşturucu nakliyatı, Türkiye üzerinden gerçekleşmektedir. Bu olgu Türkiye’de uyuşturucu kullanımının artışında önemli bir etkendir. (İlhan, Yıldırım, Demirbaş ve Doğan, 2009). Bu konuda araştırmaların nispeten yeni yapılmaya başlanmasından dolayı verilerindeki artış oranlarının güvenirliliği sorgulanabilir. Türkiye genelinde uyuşturucu, alkol ve sigara kullanımı üzerinde yapılan çalışmalar, sınırlı da olsa mevcuttur. Örneğin “Türkiye’de Ergen Profili 2008” araştırmasının bulgularına göre, sigara, alkol, esrar, bali-tiner ve ekstazi gibi bağımlılık yapan maddeleri en az bir kere kullanan ergenlerin oranları sırasıyla %24,7, %13,9, %1,9, %0,6, %0,5’dir. Her gün sigara içenlerin oranı %15,3’tür. Bağımlılık yapan maddeleri kullanmaya başlama yaş ortalaması sigara için 13,49, bali-tiner için 14,08, alkol için 14,27, ekstazi için 15,40 ve esrar için 14,87’dir (Şen vd., 2010). Türkiye gençliğinde madde bağımlılığı konulu başka bir çalışmada, 41 ilde 355 madde bağımlısı genç ile tarama çalışması yapılmıştır. Buna göre, uyuşturucu kullanma nedenleri arasında, en fazla oranda rastlanılan neden, meraktır. Daha sonra sırasıyla sıkıntılardan kurtulmak ve arkadaşların etkisi gelmektedir. Ailesi olanlarla olmayanların uyuşturucu maddeyi kullanma nedenleri ve oranları birbirine benzemektedir. Ayrıca hem kadınlar hem de erkekler, birbirlerine yakın ve çok yüksek (%78) oranlarda uyuşturucu tedavisi talep etmediklerini belirtmişlerdir (Acar, 2006). Malatya ilinde 2006 yılında yapılan bir araştırmada, liselerde okuyan öğrencilerin bağımlılık yapan maddelere ilişkin tutumları incelenmiş; cinsiyet, yaş ve sınıf düzeyi açısından anlamlı farklılıklar ortaya çıkmıştır (Aksoy, Ozer ve Üstüner, 2009) Erkek öğrencilerin kız öğrencilere göre bağımlılık yapan maddelere ilişkin daha olumlu bir görüşe sahip oldukları belirlenmiştir. 15 yaş ile 19 yaş arasında bulunan öğrencilerden yaşları büyük olan öğrencilerin bağımlılık yapan maddelere ilişkin daha olumlu bir tutuma sahip oldukları görülmüştür. Benzer şekilde, lise 3 öğrencilerinin lise 2 ve lise 1 öğrencilerine göre bağımlılık yapan maddelere ilişkin daha olumlu bir tutuma sahip oldukları görülmüştür. 3.3.1Uyuşturucu Avrupa çapında araştırma yapan Alkol ve Diğer Uyuşturucu Kullanımına Yönelik Avrupa Okul Anketi Projesinin (ESPAD) başlıca 26 BÖLÜM 3: DENEYİM VE SORUNLARIYLA GENÇLİK amacı, ülkeler içinde olduğu kadar ülkeler arasındaki eğilimleri de izlemek üzere, 15 ila 16 yaşındaki Avrupalı öğrenciler arasında madde kullanımına ilişkin karşılaştırılabilir veri toplamaktır. ESPAD’in 2007 anketine göre, ortalama olarak, erkeklerin % 23’ü ve kızların % 17’si yaşamları boyunca en az bir kez yasadışı uyuşturucu denemiştir. Rapor edilen yasadışı uyuşturucu kullanımı ülkeden ülkeye önemli oranda değişmektedir. Çek Cumhuriyetinde, öğrencilerin neredeyse yarısı (%46) ve Fransa, Man Adası, Slovakya Cumhuriyeti ile İsviçre’de de nispeten çok sayıda öğrenci (yaklaşık üçte bir), bu maddeleri denediğini bildirmektedir. Kıbrıs, Faroe Adaları, Norveç ve Romanya’da sadece % 6 civarında öğrenci yasadışı uyuşturucu kullandığını rapor etmiştir. Kuzey ülkeleri ile Doğu Avrupa’da genellikle daha düşük yaygınlık oranları görülmektedir (ESPAD, 2007). Avrupa Uyuşturucu ve Uyuşturucu bağımlılığı İzleme Merkezi (European Monitoring Centre for Drugs and Drug Addiction EMCDDA)’nin 2005 yılı raporuna göre ise, esrar en sıklıkla kullanılan uyuşturucu madde olarak belirlenmiştir (EMCDDA, 2005). Bunun ardından emfetaminler (ecstasy) gelmektedir. Türkiye’de uyuşturucu konusundaki çalışmalar oldukça sınırlıdır. Bu çalışmalardan birine göre, üniversite öğrencilerinin %4,7’si esrar, %5’i uçucu madde (bali, vb.) (Tot vd., 2004), 3.3’ü ekstazi kullanmaktadır (Çorapçıoğlu ve Ögel, 2004). 2007’de 2.000 öğrenci arasında yapılan diğer bir çalışma, esrarın en yaygın madde olduğunu göstermiştir. Öğrencilerin %5,9’u esrarı en az bir kez kullandıklarını, %2,6’sı geçen sene içinde, %1,2’si ise çalışmanın yapıldığı ay içinde kullandığını belirtmiştir. İkinci yaygın madde olan ekstaziyi ise öğrencilerin %1,7’si en az bir kez, %0.7si geçen sene içinde, %0.3’ü ise çalışmanın yapıldığı önceki ay içerisinde kullandıklarını bildirmişlerdir. Sadece bir öğrenci düzenli olarak kokain kullandığını belirtmiştir. Erkek öğrenciler, kızlara göre daha çok kullandığını belirtmiştir. Kullananların çoğunun yurtta ya da aile yanında değil de kendi evlerinde yasadığı saptanmıştır. Öğrenciler tarafından belirlenen etken ise düşük akademik performanstır (İlhan vd., 2009). 2009 Fırat üniversitesinde 2.528 genç arasında yapılan bir araştırmada gençlerin sosyoekonomik durumları ile uyuşturucu ya da alkol kullanımlarının doğrudan ilişkili olduğu gözlenmiştir (Aksoy vd., 2009). Katılımcıların %29,3’ü sigara, %26,9’ı alkol ve %6,6’sı uyuşturucu kullandıklarını beyan etmişlerdir. Sigara içen öğrencilerin aile- 27 TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI lerinin aylık gelirlerinin ve kendi harçlıklarının sigara içmeyenlere göre daha yüksek olduğu gözlenmiştir. Ayrıca, anne ve babası sigara içen öğrencilerde daha sıklıkla sigara kullanımı gözlenmiştir. Öğrencilerin %6,3’ü arkadaşlarının uyuşturucu madde kullandığını bildiklerini belirtmişlerdir. Benzer olarak, 2009’da 745 liseli genç arasında yapılan bir araştırma, kızların erkeklere nazaran uyuşturucu kullanımına daha olumsuz baktığı ve gençlerin uyuşturucuya karşı olan tavırlarıyla anne ve babanın tavırları arasında doğrudan bir ilişkinin olduğunu göstermiştir. 3.3.2Alkol Alkol kullanımı konusunda yapılan araştırmaların sayısı, uyuşturucu kullanımı hakkında yapılan çalışmalara nazaran oldukça fazladır. 15 yaş ve üstü gençlerde Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerini kullanarak (WHO, 2004a) yapılan uluslararası karşılaştırmalı bir araştırmada aşağıdaki bulgulara ulaşılmıştır: • Ortalama alkol kullanımı, Avrupa, Amerika ve gelişmiş ekonomilere sahip Avustralya, Japonya ve Yeni Zelanda gibi ülkelerde en yüksektir. Ancak istisnalar da mevcuttur. Örneğin eski Sovyetler Birliğindeki Müslüman ülkeler, Yugoslavya, Güney ve Orta Amerika’daki en az gelişmiş ülkelerde alkol tüketimi azdır. • Ortalama alkol tüketimi, genel olarak Asya ve Afrika’da daha azdır. • Alkol tüketimi, özellikle Hint alt kıtasındaki ve Doğu Akdeniz bölgesindeki Müslüman ülkelerde azdır. Bu tür uluslararası karşılaştırmalar, kısıtlılıklarıyla birlikte yorumlanmalıdır. Birincisi, gelişmekte olan ülkelerde yeterli veri toplanamamaktadır. Gençler arasında madde kullanımı konusunda veri toplama, gelişmiş ülkelerde yeni bir uygulama olmakla birlikte, gelişmekte olan ülkelerde hemen hemen hiç yok gibidir. Her ne kadar, WHO raporu dâhil olmak üzere, birçok çalışma Avrupa ve Amerikalı gençlerin Ortadoğulu gençlere oranla daha az alkol tükettiğini gösterse de, bu sonuçların güvenilirliğinden, veri toplamanın azlığı ve metot değişikliğinden dolayı şüphe edilmektedir İkincisi, değişik ülkelerde yapılan araştırmalarda (yaş grubu ve alkol seviyesi gibi) değişik ölçütler kullanılmaktadır (Rehm, Gmel, Room ve Ulrich, 2001). Üçüncü zorluk ise, alkol çalışmalarında genelde genç ve yetişkinlerin 28 BÖLÜM 3: DENEYİM VE SORUNLARIYLA GENÇLİK alkol kullanımı ayrı ayrı değerlendirilmemektedir. Bununla birlikte, yetişkinler arasında alkol kullanım alışkanlıkları ülkeden ülkeye fark etse de gençler arasında bu farklılıklar daha azdır (Ahlstrom, 2000). Otuz değişik ülkeden toplanan veriler, gençler arasında alkol alışkanlıklarının ülkeden ülkeye çok fark etmediğini ve gençlerin genelde aynı sebeplerden dolayı alkol tükettiğini göstermektedir (Felson, Savolainen, Bjarnason, Anderson ve Zohra, 2011). Gençler çoğunlukla sarhoş olmak amaçlı bir oturumda fazla alkol tüketmektedirler. Tüm ESPAD ülkelerinde, öğrencilerin en azından üçte birinin yaşamları boyunca en az bir kez alkol kullandığı gözlenmiş olup, 2007 anketinde ESPAD ortalaması % 90’a yakındır. Son 12 ay ile son 30 güne ilişkin olarak, buna karşılık gelen ortalama oranlar sırasıyla % 82 ve % 61’dir (ESPAD, 2007). Bu ortalamalar elbette birbirinden son derece farklı ülke oranlarına dayanmaktadır. Sözgelimi, son 30 günlük dilim içinde alkol kullanımı, Avusturya ve Danimarka’daki öğrencilerin % 80’i tarafından rapor edilirken, bu oran İzlanda’da sadece % 31, Ermenistan’da ise % 35 olmuştur. Yaygınlık oranlarına ilişkin rakamlar, erkekler ve kızlar için aşağı yukarı aynıdır. Bununla beraber, ilgili zaman çerçevesinde görülen, daha yüksek sıklıklar (40, 20 ve 10 kez) söz konusu olduğunda, oranlar genellikle erkekler arasında daha yüksektir. Alkol alınan son günde tüketilen toplam alkol miktarı, öğrencilerin sıklıkla içtiği, söz gelimi Yunanistan gibi ülkelerde, genellikle düşük olup, tüketim sıklığı düşük olan ülkeler için bunun tersi geçerlidir. Neredeyse tüm ülkelerde erkekler kızlardan daha büyük miktarlarda alkol almaktadır. Buna ilişkin en belirgin tezat, kızların erkeklerden daha çok miktarlarda alkol tüketimi rapor ettiği İzlanda’dır. Ülkelerin büyük çoğunluğunda, erkekler arasında en yaygın görülen içki birayken, ülkelerin yarısından biraz fazlasında kızlar arasındaki en önemli içki sert içkilerdir. 3.3.3Sigara DSÖ, tütün tüketimi üzerine hem genel olarak dünyada hem de ülke bazında düzenli araştırmalar yaptığından dolayı, yetişkinlerde tütün kullanımı üzerine birçok veri bulunmaktadır. Buna göre, dünya nüfusunun %30 ila 40’ı sigara kullanmaktadır (WHO, 2008a). Bu araştırmalar 15 yaş ve üstü sigara kullanımı arasında bir yaş ayrımı gözetmediğinden gençlerin sigara kullanımına dair anlamlı veri 29 TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI yoktur. DSÖ’nun ayırdığı bölgelere göre, Doğu Asya’yı kapsayan Batı Pasifik Bölgesi sigara alışkanlığının en yüksek olduğu bölge olarak belirlenmiştir. 15 yaş ve üstü erkeklerin üçte ikisi, her gün sigara kullanmaktadır. DSÖ ilk defa 2004’de benzer bir çalışmayı 13-15 yaş aralığındaki gençler için 43 ülkede uygulamıştır. Bu çalışma, araştırmaya dâhil olan istisnasız bütün ülkelerde bu yaş grubunda sigaraya başlayan ve 15-20 yaş sürecinde sigara kullanan bir grubun varlığını ortaya koymuştur (WHO, 2004b). Küresel Yetişkin Tütün Araştırması (KYTA) 2008’de yaptığı araştırmada, Türkiye’de 15 yas ve ustu nüfusun yüzde 31.3’nün sigara kullandığını, 27.4’ünün de günde beş ve daha fazla sigara içtiğini bulmuştur (WHO, 2008). Çocuklar için yapılan araştırmada da 13-15 yaş grubu nüfusunun %8’nin sigara kullandığını göstermiştir. 2010 KYTA Türkiye’de ise erkeklerin %47,9’unun, kadınların ise %15,2’sinin sigara kullandığı tespit edilmiştir. Sigara kullananların çoğunluğu her gün içtiklerini belirtmişlerdir. TÜİK’in 2003, 2004, 2005 ve 2006 yıllarında toplam 51 618 hane ile yaptığı Hanehalkı Bütçe ve Tüketim Harcamaları anketlerinin verilerini analiz eden bir çalışma, Türkiye’de haneler bazında sigara içme oranını %58 olarak saptamıştır (Aydin, 2010). Gelir, eğitim ve mesleki kategoriler arasında anlamlı istatistiksel farklılıklar tespit edilmiştir. Sigara içme alışkanlığı eğitim düzeyi liseye kadar yükseldikçe artmakta, ancak üniversite ve üzeri eğitim düzeyine sahip hanelerde ise kademeli olarak azalmaktadır. Araştırma, sigara içme oranlarının Türkiye’de hâlâ çok yüksek olduğunu göstermektedir. Çukurova Üniversitesi’nce birinci sınıf öğrencileri arasında yapılan bir araştırma da öğrencilerin %21,4’unun sigara kullandığını göstermektedir (Akpinar, Yoldascan ve Saatci, 2006). Sigara alışkanlığını belirleyen etkenler ise cinsiyet, düşük akademik performans, sigara içen arkadaşlar ve yüksek gelir olarak ortaya çıkmıştır. 3.4 BOŞ ZAMAN DEĞERLENDIRME Boş zaman kavramı bir toplumsal sorun olarak Marx ile birlikte gündeme geldiğinden, genel olarak iş veya gelir getiren çalışmalarla ilintili görülmüştür. Bu yüzden serbest zaman yakın bir tarihe kadar para kazanmak için yapılan iş, ev işi, kişisel bakım ve uyku dışında kalan zaman olarak tanımlamıştır (Peterson, 1981). Bir başka deyişle iş- 30 BÖLÜM 3: DENEYİM VE SORUNLARIYLA GENÇLİK ten artan, geriye kalan, bağlayıcılık ve zorunluluktan uzak bir zaman olarak tanımlanmıştır. Boş zaman, kişinin özgür iradesiyle, kendi istenciyle kullanacağı, tasarrufta bulunacağı bir zaman dilimi olarak görülmüştür. Ancak bu tanım, okulda geçirilen veya ödev yaparak geçirilen zamanı boş zaman diliminin içine koymaktadır. Değişen ekonomik şartlar ve uzayan mecburi eğitim süreleri, bu tanımı zamanla anlamsız kılmış ve gençlerin okulda ve okul aktiviteleri içinde geçirdiği zamanı da boş zaman dışına taşımıştır. Boş zaman genelde gelir için çalışmakla ilişkili olarak anlaşılmıştır. Yakın zamana kadar yaygın olan başka bir kanıya göre ise, gençlerin serbest zamanlarının yetişkinlerden daha çok olduğu yönündedir. Son yıllarda yapılan çalışmalar, bunun aslında çok doğru olmadığını ve gençlerin gelir getiren iş, uyku ve kişisel iş dışında kalan zamanlarının büyük kısmının “başkalarınca yönetimli” olduğu gözlenmiştir. Bu serbest zaman (free time) ve ihtiyârî zaman (discretionary time) gibi kuramsal bir ayrım gözetilmesine sebep olmuştur (Goodin, 2008). İhtiyârî zaman, gençlerin kendi istekleri çerçevesinde harcadıkları, okul, ödev, aile içindeki sorumluluklarından ve de yetişkinler tarafından gözetilen rekreasyonel zaman dışında kalan zamandır. Bu ayrım, 2005 Dünya Gençlik Raporu’nda da yapılmış; serbest zaman gençlerin işte ya da okulda olmadığı uyanık saatler olarak tanımlanmış, ihtiyârî zaman ise gençlerin kendi inisiyatiflerince harcadıkları zaman olarak görülmüş, bunun gençlikten yetişkinliğe geçişte önemli bir etken olduğu vurgulanmıştır (United Nations, 2005). Amerika’da yapılan bir çalışmada 15-17 yaş grubundaki gençlerin ortalama altı saat boş (ihtiyârî) zamanları olduğu ve bunun dört saatini pasif etkinliklerle ve iki saatini ise kişisel gelişimlerini sağlayacak etkinliklerle değerlendirdikleri görülmüştür (Zick, 2009). Daha önce DSÖ tarafından yapılan bir çalışmada da, gençlerin serbest zamanlarının bölgelere göre değiştiği görülmüştür (WHO, 2005). Ülkeler arasındaki bu farkı yaratan etkenlerden bazılarının ekonomik kaynaklar ve kültürel bağlar olduğu gözlenmektedir. Mesela Doğu Asya’da gençlerin 4-5 saati, Avrupa’da 5,5-7,5 saati, Kuzey Amerika’da 6,5-8 saati serbest zaman aktivitelerinde geçiyor. UNICEF tarafından yapılan bir araştırmaya göre okul çağındaki çocukların günlük 1,5 saat ile 4 saat aralığında televizyon izledikleri ve yine aynı çocukların nadiren kitap okudukları bulunmuştur (UNICEF, 2004). Türkiye’de 1980’li yıllarda gençler, ekonomik imkânsızlıkların etkisiyle, nispeten daha az maliyetli etkinlikleri tercih etmişlerdir. Örne- 31 TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI ğin, bu yıllarda gençlikle ilgili yapılmış bir çalışmada ortaya çıktığı üzere, gençler arasında boş zamanlarını değerlendirmede şehirde spor etkinliği yaygınken, kırda arkadaşlarla oyun-sohbet yaygındır (Kılbaş, 1989). Ayrıca, kırda yaşayanlar, öğrenci olmayanlar ve gelir düzeyi düşük olanlar, devletten beceri ve meslek kazandırıcı kursların açılmasını istemekte iken, diğerleri sportif organizasyon ya da sanatsal ve kültürel organizasyonlara yönelmektedir. Gençler, gençlik merkezlerine katılım nedeni olarak, “arkadaşlarla birlikte olmak ve bir şeyler yapmak”, “boş zamanı iyi değerlendirmek, eğlenmek, dinlenmek” ve “yeni insanlar tanıyarak toplumsal ilişkiler kurabilmek” gibi nedenleri ifade etmişlerdir. İlerleyen yıllarda gençliğin boş zamanlarını değerlendirmelerine ilişkin yapılmış araştırmalarda da genel olarak boş zamanı değerlendirme durumunun şu anki durumla çok benzer olduğunu görmekteyiz. Bir başka ifadeyle, ekonomik imkânsızlıklar, hâlâ boş zaman değerlendirme biçimini belirleyen temel bir etmendir. Örneğin, 2008 yılında yapılan bir araştırmada, gençlerin boş zamanlarını aktif ve verimli değerlendirmemelerinin en önemli nedeninin, ekonomik yetersizlik olduğu bulunmuştur (Ersoy ve Güldemir, 2008) Yapılan bir başka araştırmaya göre de araştırmaya katılan öğrencilerin yarıya yakını, tüm vakitlerinin önemli bir kısmını televizyon izlemeye, müzik dinlemeye ve bilgisayar kullanmaya ayırmaktadır (H. Odabaş, Odabaş ve Polat, 2008). Ayrıca, öğrenciler boş zamanlarını değerlendirirken arkadaş ortamından da yüksek oranda etkilenmektedir (Ersoy ve Güldemir, 2008). Bir başka ifadeyle, gençler vakitlerinin önemli bir kısmını arkadaşlarıyla birlikte geçirmekte ve dolayısıyla katıldıkları etkinlikler beraber belirlenmektedir. Etkinliklerin belirlenmesinde yerleşim birimi ve sosyal yapı da etkili olmaktadır. Sözgelimi, kırsalda yaşayan bazı gençler, bazı mevsimlerde daha fazla serbest zamana sahiptirler. Ayrıca, ailelerin eğitim durumunun yükselmesi, gençlerin boş zaman faaliyetlerinin yönlendirilmesinde etkilidir. Örneğin, bazı aileler sosyal faaliyetlerin çocuklarına zaman kaybettirip okul başarısını düşüreceğini düşündükleri için bunu desteklememekte, bazıları ise boş zamanlara müdahale etmemektedir (Tekin, 2007). Boş zamanı değerlendirme biçimlerine bakıldığında, cinsiyet de önemli bir etmen olarak ortaya çıkmaktadır. Örneğin, genç kızların boş zamanları değerlendirmek noktasında erkeklere oranla sosyal baskıdan daha fazla mustarip oldukları 32 BÖLÜM 3: DENEYİM VE SORUNLARIYLA GENÇLİK gözlemlenmiştir (Büküşoğlu ve Bayturan, 2005; Doğan, Işıklar ve Eroğlu, 2008). Başka araştırmalar da, genç kızlar ve kadınların gerek aile içinde ve sosyal çevrelerinde gerekse internet kafe gibi “modern” kamusal mekânlarda çok yönlü ayrımcılık ve dışlanma ile karşı karşıya kaldıklarını ortaya koymuştur (UNDP, 2008). Bir üniversitede yapılan araştırmada, öğrencilerin boş zaman etkinliklerini kitap okumak, müzik dinlemek, spor etkinliklerine izleyici olarak katılmak, arkadaşlarıyla birlikte olmak vb. gibi pasif faaliyetler ile değerlendirdiği gözlemlenmiştir (Süzer, 2000). Benzer şekilde, başka bir üniversitenin Meslek Yüksekokulu öğrencilerine dönük yapılan bir araştırmada, öğrencilerin genel olarak günde 3-4 saat serbest zamana sahip oldukları, ancak bu zamanlarda kültürel-sanatsal faaliyetlerde bulunmadıkları, spor yapmak için zaman bulamadıkları; bununla birlikte, internette zaman geçirmek, arkadaşlarıyla birlikte olmak ve spor yarışmalarını izlemek gibi pasif etkinliklerle hemhal oldukları ortaya çıkmıştır (Tekin, 2007). Ayrıca, yine başka bir üniversitede yapılan araştırma sonucuna göre, öğrencilerin %44,4’ünün boş zamanlarını gazete, dergi ve ders-dışı kitap okuyarak değerlendirdikleri gözlemlenmiştir (Kır, 2007). Serbest Zaman Etkinliklerinin (SZE) gençlerin kişilik, sosyal ve eğitsel gelişimleri üzerindeki etkilerini inceleyen bir araştırma kapsamında, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Öğrenci Toplulukları, Hacettepe Üniversitesi Serbest Zaman Kulüpleri, Yenimahalle ve Çankaya Gençlik Merkezine aktif olarak katılım gösteren 389 genç ile anket yapılmıştır. Bulgular, gençlerin kendilerini SZE öncesi daha fazla sessiz, pasif, algılamalarına karşın, SZE sonrası aktif, girişken, güvenli ve daha az kaygılı algıladıklarını ortaya çıkarmıştır. Kendini tanıma, düşüncelerini ifade edebilme, sorumluluk alma gibi sosyal becerilerinde SZE öncesine göre belirgin artış görülmüştür (Büküşoğlu ve Bayturan, 2005). 3.4.1 Okuma Alışkanlığı Okuma alışkanlığı ve teknolojinin gençlerin okuma alışkanlıkları üzerindeki etkisine yönelik birçok çalışma bulunmaktadır (Mokhtari, Reichard ve Gardner, 2009). Bu çalışmaların bir çoğu okulda başarı ile eğlence amaçlı okuma arasında doğrudan bir ilişki saptamıştır (Allington ve McGill-Franzen, 2003; Krashnen, 1988). Eğ- 33 TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI lence amaçlı okuma, öğrencilerin ihtiyârî zamanlarında yaptıkları, ödev olarak verilmeyen okuma olarak tanımlanabilir. Son yıllarda bu konuda yapılan birçok çalışma, teknolojinin (televizyon, telefon, internet ve alternatif okuma metotları) okuma alışkanlıklarını nasıl etkilediği ile ilgilidir (Kirsch ve Guthrie, 1984). Çalışmaların ortak bulgusu, gençlerin giderek daha az kitap okuduğu ve azalan ihtiyârî zamanlarını internet ve sosyal medya ile doldurdukları görülmektedir. Bununla beraber gençlerin okuma oranlarının azalmasının aslında sanıldığı kadar düşmediği, gençlerin değişik okuma metotlarını tercih ettiğini gösteren çalışmalar da yapılmıştır. Bu, Türkiye’de yapılan çalışmalarla da örtüşmektedir (Kır, 2007). Gençler geleneksel okuma yöntemleri yerine web sitelerinden okumayı tercih etmektedir (Karim ve Hasan, 2007). Türkiye gençliğinin okuma alışkanlığı ve kültürü üzerine yapılan araştırmaları göz önüne aldığımızda, toplumsal yapının geneline paralel olarak gençlerin ve hatta öğretmenlerin de çok az okuduğunu görebiliriz (H. Odabaş vd., 2008; Zengin, 2003). Örneğin, 1995 yılında Ankara’da nüfusun okuma alışkanlığını belirlemek üzere 600 hanede, 6 ve üzeri yaştaki 1800 kişi arasında yapılan çalışmanın bulgularına göre araştırmaya katılan 15-24 yaş arası gençlerin %20,7’si hiç kitap okumadığını, %32,6’sı ise yılda 1 ila 5 arasında kitap okuduğunu belirtmiştir (Yılmaz, 1995). Gençlere göre, gençlerin az okuması sorununun temel nedeni, okuma alışkanlığının olmamasıdır (Tekin, 1990). Okuma alışkanlığı, okuma eyleminin sürekli, düzenli ve eleştirel olarak sürdürülmesidir. Okuma alışkanlığının ilerleyen yaşlarda kalıcı olabilmesi için erken yaşlarda kazanılması önemlidir (H. Odabaş vd., 2008). Gençlerin okumak noktasında diğer bir sıkıntısı muhtemelen okuma alışkanlığının olmamasına dayalı olarak verimli bir okuma yapamamalarından ve neyi okuyacaklarını bilememekten kaynaklanmaktadır. Nitekim mevcut eğitim sistemi öğrencileri serbest okumadan ziyade, okula ve sınavlara yönelik bilgilerin edinildiği kitapları okumaya yönlendirmektedir. Eğitim sistemi, şiir ve roman gibi edebi eserlerin okunmasını geri plana itmektedir. Bir araştırmaya göre 17 yaşından sonra öğrencilerin okuma yönündeki bilinç seviyesi artmaktadır. Bunun sebepleri arasında üniversite dolayısıyla aile yanından ayrılan öğrencinin yeni bir kimlik inşa etmeye çalışması gösterilebilir (Zengin, 2003). Oysa 1989’da yapılan bir çalışma, öğrencilerin yükseköğrenim öncesi ve sonrasında oku- 34 BÖLÜM 3: DENEYİM VE SORUNLARIYLA GENÇLİK ma davranışları arasında çok az bir değişimin olduğunu ortaya koymuştur (H. Odabaş vd., 2008). Diğer durumlarda olduğu gibi okuma alışkanlığında da ailenin etkisi, sosyal ve ekonomik düzeyi etkili olmaktadır. Bununla birlikte, salt ekonomik yetersizliğin okuma alışkanlığını açıklamada çok önemli bir etmen olmadığı söylenebilir. Kütüphanelerden çok az istifade edilmesi de bu argümanı doğrulayan bir gösterge olabilir (H. Odabaş vd., 2008). İstanbul Liseli Profili araştırmasına göre öğrencilerin %50’sinden azının ayda bir kitap bitirdikleri ve kitap temini için kütüphanelerden çok az faydalandıkları görülmektedir (Genç Hayat Vakfı, 2011). Son olarak, okuma alışkanlığının cinsiyete göre de farklılaştığı görülmektedir. Kız öğrencilerin erkek öğrencilerden fazla kitap okuduğu bazı araştırmalarda tespit edilmiştir (H. Odabaş vd., 2008; Zengin, 2003). 3.4.2 Medya ve İnternet Medya ve iletişim araçlarının, hızlı gelişmesi modern yaşamı derinden etkilemiş ve Marshall McLuhan gibi kuramcılara göre dünya “küresel bir köy” haline gelmiştir (McLuhan, 1962). Medya ve iletişimin hayatın her alanında bu derece etkili olması, bir takım sorunları da beraberinde getirmiştir. Medya araçlarının aşırı kullanımı, özellikle çocuk ve ergenlerde önemli duygusal ve davranışsal sorunlara neden olabilmektedir. Güncel çalışmaların çoğu TV, bilgisayar ve internetin genellikle önerilen amaçların dışında ve aşırı kullanıldığına dikkat çekmektedir (Tahiroğlu, Çelik, Bahalı ve Avcı, 2010). Yapılan çalışmalarda, televizyon izleyicilerinin çoğunluğunun televizyonu eğlence amaçlı veya boş zaman değerlendirme etkinliği olarak kullandığı görülmüştür. Bu kadar sık ve uzun süreli temas edilen bir aracın insanları etkilememesi, özellikle de çocukları ve gençleri etkilememesi düşünülemez (Günindi Ersöz, 2002). Daha önce değinildiği üzere, gençlerin serbest zamanlarını değerlendirmede televizyon ve internet önemli bir yer almaktadır. Örneğin, bir araştırmaya göre, üniversite öğrencilerinin en çok takip ettiği medya organı olarak yüzde 49.3’le televizyon, %21,5’le internet, %15,6 ile gazete ve %6,3’le radyo gelmektedir (Toruk, 2008). Bununla birlikte, gençlerin medyayı kullanma biçimleri ve amaçları arasında farklılıklar söz konusudur. Örneğin, aynı çalışmaya göre, 35 TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI üniversite öğrencileri arasında cinsiyete göre televizyonda program seçme farklılığı açıkça görülmekte; erkekler daha çok haber, spor ve sinema filmini tercih ederken, kızlar daha çok yerli dizi filmler, magazin programlarıyla, müzik ve eğlence programlarını tercih etmektedirler. Şunu da belirtmek gerekir ki, gençler izledikleri televizyon programlarındaki karakterleri kendilerine rol model olarak almaktadırlar. Örneğin, 2006 yılında İstanbul’da 5 lisede 1020 öğrenci üzerinde yapılan araştırmada elde edilen sonuçlara göre, gençlerin %72’si televizyon dizilerindeki karakterlerden birini kendilerine rol model almaktadırlar. Bu rol alma cinsiyete, aile büyüklüğüne, ailenin gelir düzeyine, ebeveynin eğitim düzeyine ve okul çevresine göre farklılaşmaktadır (Erjem ve Çağlayandereli, 2006). Gençlerin internet kullanımına bakıldığında ise, İstanbul Liseli Profili araştırmasının sonuçlarına göre, gençlerin interneti genellikle müzik dinlemek, sosyal ağları kullanmak (Facebook, Twitter vb.), video izlemek, sohbet etmek gibi amaçlar için kullandığı gözükmektedir (Genç Hayat Vakfı, 2011). SETA Vakfı’nın yaptığı bir araştırmaya göre 15-24 yaş grubundaki gençlerin %28,4’ü günde dört saatten fazla, %30,9’u da iki saate kadar internet kullanıyor. İnternet kullananların %50,6’sı eğlence amaçlı kullanırken, %36,6’sı haberleşme amaçlı kullanıyor (Küçükcan, 2011). Gerçekten de gençler internette özellikle sosyal ağlara büyük ilgi göstermektedirler. Facebook kullanımına yönelik yapılan bir araştırmada öğrencilerden yarısından fazlası bu ağa üye olduklarını, bunun sebeplerinin başında eğlencenin geldiğini belirtmişlerdir (Çetin, 2010). Üniversite öğrencilerinin neden Facebook’a üye olduklarına ilişkin bir araştırmada; öğrenciler, eski arkadaşlarını bulma (%32), arkadaş bulma (%20), vakit geçirme (%20), eğlenme (%16) ve’çalışma arkadaşlarıyla buluşma (%7) gibi nedenleri sıralamışlardır (Kobak ve Biçer, 2008). Yapılan nitel bir araştırma sonuçlarına göre, Facebook gibi sosyal ağları kullanmayı tercih etmeyen gençler, buna sebep olarak bu gibi ağların vakit kaybettirdiğini, asosyalleşmelerine neden olduğunu ve bağımlılık yaptığını bildirmiştir (Turan ve Göktaş, 2011). İnternet kullanımı ve bağımlılığı oranının cinsiyete göre farklılık gösterip göstermediği, araştırma konularından biridir. Örneğin, bir araştırmaya göre farklılık vardır; internet kullanımı ve bağımlılığı oranı, erkeklerde daha fazladır (Tahiroğlu, Çelik, Bahalı ve Avcı, 2010). Başka bir araştırma sonucuna göre ise, bu oranlarda cinsiyete bağlı anlamlı bir fark bulunamamıştır (H. Doğan vd., 2008). Emni- 36 BÖLÜM 3: DENEYİM VE SORUNLARIYLA GENÇLİK yet Genel Müdürlüğü’nün 24.12.2001 tarihli belgesine göre, internet kafeleri kullanan kesimin %95’inin 30 yaş altında olduğu belirlenmiştir. İnternet bağımlılığı bağlamında internet kafe kullanımı oranı çok yüksek olmakla birlikte, kullanıcılar arasında interneti erotik, pornografik ve cinsel amaçlı kullanan yüksek bir oranın bulunduğu ve bunun %85 oranla erkeklerden oluştuğu belirlenmiştir. İnternette kumar oynayanların oranı ise, %6,6 olarak belirlenmiştir (Yıldız ve Bölükbaş, 2003). Buna ek olarak İLP araştırmasının bulgularına göre, lise öğrencilerinin aileleriyle yaptıkları tartışmalar büyük oranda öğrencilerin bilgisayar başında çok vakit harcamalarıyla ilişkilidir (Genç Hayat Vakfı, 2011). Daha önce değinildiği üzere, gençlerin serbest zamanlarını değerlendirmede televizyon ve internet önemli bir yer almaktadır. Örneğin, bir araştırmaya göre, üniversite öğrencilerinin en çok takip ettiği medya organı yüzde 49.3’le televizyon, yüzde 21.5’le internet, yüzde 15.6 ile gazete ve yüzde 6.3’le radyodur (Toruk, 2008). Gençlerin en sık kullandığı televizyonda ne tür program takip ettiğine bakıldığında İstanbul Liseli Profili araştırmasında gençlerin en çok haber programlarını ve ikinci olarak da yerli dizi izlemeyi tercih ettikleri tespit edilmiştir. Aynı çalışmada televizyon izleme alışkanlığının cinsiyete göre farklılaştığı tespit edilmiş ve kız öğrencilerin daha yüksek oranda yerli dizi izledikleri bulunmuştur (Genç Hayat Vakfı 2011). Benzer bir şekilde, üniversite öğrencileri arasında cinsiyete göre televizyonda program seçme farklılığı açıkça görülmekte, erkekler daha çok haber, spor ve sinema filmini tercih ederken, kızlar daha çok yerli dizi filmler, magazin programlarıyla, müzik ve eğlence programlarını tercih etmektedirler (Toruk, 2008). 15-24 yaş arası gençlerin televizyon dizilerini izleme pratiklerini inceleyen bir başka araştırma kapsamında Ankara Yenimahalle’den 50 gençle yapılan derinlemesine mülakat neticesinde şu bulgulara varılmıştır: Gençler arasında televizyon dizisini izleme ortalaması üç veya dört adet dizidir. Daha çok evde vakit geçiren öğrencilerde, işi veya okulu olmayanlar veya yarı zamanlı okula gidenlerde bu oran, iki katına yani yedi ve sekize çıkmaktadır. Dizi karakterlerini örnek alma konusunda gençlerde yaş küçüldükçe olumlu cevap sayısı artmakta, yaş büyüdükçe olumlu cevap sayısı azalmaktadır. Gençlerin dizideki karakterlere bağlanmasının önemli nedenlerinden biri de kendilerini bu kişilere yakın hissetmeleridir, televizyon dizilerinin hangi kanalda yayınlandığının görüşmeciler için bir önemi olmadığı ortaya çıkmıştır; bu gençler, 37 TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI alışkanlık olarak kaliteli buldukları en fazla izlenen dört TV kanalını takip etmektedirler (İlhan vd., 2009). Şunu da belirtmek gerekir ki, gençler, izledikleri televizyon programlarındaki karakterleri kendilerine rol model almaktadırlar. Örneğin, 2006 yılında İstanbul’da 5 lisede 1020 öğrenci üzerinde yapılan araştırmada elde edilen sonuçlara göre, gençlerin %72’si televizyon dizilerindeki karakterlerden birini kendilerine rol model almaktadırlar. Bu rol alma cinsiyete, aile büyüklüğüne, ailenin gelir düzeyine, ebeveynin eğitim düzeyine ve okul çevresine göre farklılaşmaktadır (Erjem ve Çağlayandereli, 2006). 3.4.3Müzik Toplum içerisinde farklı sosyal statülere sahip olan insanların, içerisinde bulundukları sosyal sınıf ya da statülere göre müziksel beğenilerinin neler olduğunu incelemeye yönelik, farklı yaş ve meslek gruplarından 385 kişiyle yapılan bir araştırma neticesinde, müziksel beğeninin insanların eğitim ve yaş durumlarına göre değişiklik gösterdiği ortaya çıkmıştır (Sağer ve İmik, 2008). Eğitim seviyesi yüksek bireylerin daha çok eserlerin sanatsal yapısına, eğitim düzeyi düşük bireylerin ise popüler olması ve sözlerine dikkat ettiği, yaşa göre müzik dinleme zevkinin değiştiği gençlerin daha ziyade popüler ve görsel öğelere dayalı müziği tercih ettiği ortaya çıkmıştır. 17-30 yaş arası 180 üniversite öğrencisi üzerinde yapılan bir araştırmanın sonuçlarına göre, erkeklerin kadınlara göre daha fazla Rock müziği; kadınlarınsa erkeklere göre daha fazla klasik müziği tercih ettiği ortaya çıkmıştır. Tür tercihinde Rock müzik dinleyicilerinin en çok arkadaş çevrelerinden, Klasik ve Türk müziği dinleyicilerinin ise en çok aileden etkilendiklerini ifade etmişlerdir. Rock müzik dinleyicilerinin türü dinlemeye başladığı yaş ortalaması 13,3 olarak ortaya çıkmıştır. Bu değerin ergenlik çağında arkadaş çevresinden etkilenme ile anlamlı bir bütün oluşturduğu düşünülebilir. Türkiye’de Ergen Profili 2008 araştırmasının bulgularına göre, ergenlerin en çok dinlediği müzik türü Türkçe poptur; ardından arabesk, rock, rap ve yabancı pop gelmektedir (Şen vd., 2010). Ergenlerin, Türk Halk Müziği ve Türk Sanat Müziği dinleme oranları oldukça düşüktür. 38 BÖLÜM 4 BULGULAR VE TARTIŞMA Bu bölümde, araştırma kapsamında uygulanan anketten elde edilen veriler sunulmuş ve sonuçları analiz edilmiştir. Önce katılımcıların özellikleri sunulmuş, ardından katılımcıların barınma ve sosyal güvenlik durumlarına ilişkin bulgular tartışılmıştır. Daha sonra, katılımcıların yabancı dil bilme ve yurtdışına çıkma durumları ile boş zaman etkinlikleri, beğenileri ve bağımlılıklarına ilişkin bulgular incelenmiştir. Son olarak, katılımcıların sportif faaliyetlere yönelik ilgisi ve Gençlik ve Spor Bakanlığından beklentileri ele alınmıştır. 4.1 KATILIMCILARIN ÖZELLIKLERI Bu kısımda araştırmaya katılan gençler ve araştırma bölgeleri hakkında genel bilgiler verilmiştir. Daha sonrasında katılımcıların eğitim ve çalışma durumları verilmiştir. Katılımcıların en son hangi okula devam ettikleri, aldıkları diploma, şu anki eğitim durumları, çalışma durumu, hangi sektörde çalıştıkları, çalıştıkları işteki durumları ve meslek durumu incelenmiştir. Araştırmanın örneklemini oluşturan 15-29 yaş arasındaki 10.174 genç katılımcının bölgelere göre dağılımı aşağıdaki şekilde verilmiştir (Şekil 1). 41 TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI ŞEKIL 2. KATILIMCILARIN BÖLGELERE GÖRE DAĞILIMI TABLO 1. KATILIMCILARIN BÖLGELERE GÖRE DAĞILIMI NUTS-1 İstanbul Batı Anadolu Orta Anadolu Ortadoğu Anadolu Kuzeydoğu Anadolu Güneydoğu Anadolu Ege BÖLGE Frekans Yüzde (%) İstanbul 2.377 23,4 İç Anadolu 1.625 16,0 Doğu Anadolu 1.556 15,3 Ege 1.363 13,4 Doğu Marmara Batı Marmara Akdeniz Marmara 1.342 13,2 Akdeniz 1.140 11,2 Batı Karadeniz Doğu Karadeniz Karadeniz 771 7,6 Toplam 10.174 100,0 Not: Yüzdelerde virgülden sonraki basamaklar tek basamağa yuvarlandığı için, yüzdelerin toplamı tam olarak 100,0 yapmayabilir. 42 BÖLÜM 4: BULGULAR VE TARTIŞMA Araştırmaya katılan gençlerin %23,4’ü İstanbul Bölgesinden, %16’sı İç Anadolu Bölgesinden, %15,3’ü Doğu Anadolu Bölgesinden, %13,4’ü Ege Bölgesinden, %13,2’si Marmara Bölgesinden, %11,2’si Akdeniz Bölgesinden ve %7,6’sı Karadeniz Bölgesindendir (Tablo 1). TABLO 2. KATILIMCILARIN YAŞA GÖRE DAĞILIMI Frekans Yüzde (%) 15-19 yaş 5.886 57,9 20-24 yaş 2.835 27,9 25-29 yaş 1.453 14,3 10.174 100,0 Toplam Araştırmaya katılan gençlerin %57,9’u 15-19 yaş, %27,9’u 20-24 yaş ve %14,3’ü 25-29 yaş aralığındadır (Tablo 2). TABLO 3. KATILIMCILARIN CINSIYETE GÖRE DAĞILIMI Frekans Yüzde (%) Erkek 5.649 55,5 Kadın 4.525 44,5 10.174 100,0 Toplam Araştırmaya katılan gençlerin %44,5’i kadın, %55,5’i ise erkektir (Tablo 3). TABLO 4. KATILIMCILARIN MEDENI DURUMA GÖRE DAĞILIMI Bekâr Evli Dul / Boşanmış Toplam Frekans 7.781 2.305 88 10.174 Yüzde (%) 76,5 22,7 0,9 100,0 Araştırmaya katılan gençlerin %76,5’i bekâr, %22,7’si evli ve %0,9’u dul/boşanmıştır (Tablo 4). 43 TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI TABLO 5. KATILIMCILARIN EĞITIM DÜZEYINE GÖRE DAĞILIMI Frekans Yüzde (%) Düşük eğitimli 3.049 30,0 Orta eğitimli 4.603 45,3 Yüksek eğitimli 2.522 24,8 10.174 100,0 Toplam Araştırmaya katılan gençlerin, “En son hangi okula devam ettiniz?” ve “Bu okuldan diploma aldınız mı?” sorularına verdikleri yanıtların birleştirilmesinden elde edilen verilere göre, katılımcıların %30’u düşük düzeyde, %45,3’ü orta düzeyde, %24,8’i ise yüksek düzeyde eğitimlidir (Tablo 5). Düşük düzey, orta düzey ve yüksek düzey eğitim kategorileri oluşturulurken mezunlar için en son bitirdikleri okul düzeyi esas alınmış, halen öğrenci olanlar için ise okudukları okul düzeyi esas alınmıştır. Buna göre, düşük düzeyi, mezun değil, ilkokul, ilköğretim, genel ortaokul ve mesleki ortaokul; orta düzeyi, genel lise, açık lise ve yüksek düzeyi ise, yüksekokul (önlisans ve lisans), üniversite (lisans), yüksek lisans/doktora ve açık öğretim temsil etmektedir. TABLO 6. KATILIMCILARIN ÇALIŞMA DURUMUNA GÖRE DAĞILIMI Çalışıyor, işle ilgisi sürüyor İşsiz/ iş arıyor Çalışmıyor/ev hanımı/ev kızı Çalışmıyor/öğrenci Çalışmıyor/mevsimlik çalışan Çalışmıyor/çalışamaz halde Çalışmıyor/irad sahibi Çalışmıyor/diğer Toplam Frekans 3.376 467 1.881 4.304 41 32 11 62 10.174 Yüzde (%) 33,2 4,6 18,5 42,3 0,4 0,3 0,1 0,6 100,0 Araştırmaya katılan gençlerin %42,3’ü çalışmadığını ve öğrenci olduğunu belirtmiştir. Çalışıp iş ile hala ilgisinin sürdüğünü söyleyenler örneklemin %33,2’sini; çalışmayıp, ev kızı/kadını olduğunu belirtenler %18,5’ini; işsiz/iş arayan kesim %4,6’sını; mevsimlik ça- 44 BÖLÜM 4: BULGULAR VE TARTIŞMA lışanlar %0,4’ünü; çalışamaz halde olanlar %0,3’ünü; diğer sebeplerle çalışmadığını belirtenler ise %0,6’sını oluşturmaktadır (Tablo 6). Daha önceki yıllarda yapılan çalışmalarla kıyaslandığında (UNDP, 2008), bu araştırmada gençler içerisindeki öğrenci yüzdesinin daha fazla olduğu gözlenmiştir. Bunun temel nedeni, okullaşma oranlarının artmasıdır. Örneğin, orta öğretimde ve yükseköğretimde okullaşma oranında 2008 yılından sonra büyük bir artış olmuştur. Orta öğretimde net okullaşma oranı 2007-2008 öğretim yılında %58,56 iken, 2010-2011 yılında %69,33 olmuştur (MEB, 2011). Benzer şekilde, 2007-2008 öğretim yılında %38,19 olan yükseköğretim brüt okullaşma oranı, 2009-2010 öğretim yılı itibariyle %53,43’e ulaşmıştır (Günay ve Günay, 2011). TABLO 7. KATILIMCILARIN MESLEK DURUMUNA GÖRE DAĞILIMI Öğrenci Vasıfsız işçi veya hizmetli Ev hanımı, ev kızı Vasıflı işçi, şef veya formen Esnaf, sanatkâr İşsiz Devlet ya da özel sektörde çalışan profesyonel Memur veya masa başı çalışan Çiftçi veya balıkçı Emniyet veya TSK mensubu Şirket sahibi veya ortağı Toplam Frekans 4.465 2.656 1.852 128 244 216 137 132 31 10 3 10.174 Yüzde (%) 43,9 26,1 18,2 4,2 2,4 2,1 1,3 1,3 0,3 0,1 0,0 100,0 Meslek durumunu belirlemek amacıyla sorulan soruya göre katılımcıların %43,9’u öğrenci, %26,1’i vasıfsız işçi veya hizmetli, %18,2’si ev hanımı veya kızı, %4,2’si vasıflı işçi, şef veya formen, %2,4’ü esnaf/sanatkâr, %2,1’i işsiz, %1,3’ü devlet ya da özel sektörde çalışan profesyonel, %1,3’ü memur veya masa başı çalışan, %3’ü çiftçi veya balıkçı, %0,1’i ise emniyet veya Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) mensubudur (Tablo 7). 45 TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI 4.2 BARINMA VE SOSYAL GÜVENLIK Bu kısımda katılımcıların barınma ve sosyal güvenlikten yararlanma durumlarını ve bu noktalardaki sorunlarını belirlemek amacıyla hazırlanmış sorulara verilen yanıtlar ve bu yanıtların analizi sunulmuştur. Katılımcılara ilk olarak sürekli ikamet ettikleri yerler sorulmuştur. Kredi ve Yurtlar Kurumu (KYK)’na bağlı yurtlarda kalan katılımcılara, bu yurtlarda karşılaştıkları sorunlar sorulmuştur. Ayrıca, katılımcıların hangi sosyal güvenlik kurumundan faydalandığı, faydalananların kimin üzerinden sosyal güvenlik kapsamına dâhil olduğu, faydalanmayanların ise bu kapsama dâhil olamama sebepleri sorulmuş ve elde edilen yanıtlar analiz edilmiştir. TABLO 8. KATILIMCILARIN IKAMET DURUMUNA GÖRE DAĞILIMI Anne baba ile beraber Eşiyle kendi evinde Bekâr kendi evinde Bekâr arkadaşlarıyla birlikte Özel yurtta Kredi yurtlar kurumuna bağlı bir yurtta Abla ağabey kardeş yanında Üniversite yurdunda Akraba yanı Diğer Toplam Frekans 6.482 2.098 519 516 164 143 141 53 47 11 10.174 Yüzde (%) 63,7 20,6 5,1 5,1 1,6 1,4 1,4 0,5 0,5 0,1 100,0 Katılımcıların sürekli ikamet ettiği yerler arasında en fazla oran %63,7 ile anne-baba yanıdır (Tablo 8). İkinci en fazla oran, %20,6 ile “eşiyle kendi evi” seçeneği gelmektedir. Bekâr ve kendi evinde kalanların oranı %5,1 iken, bekâr arkadaşlarıyla birlikte kalanların oranı, %5,1’dir. Özel yurtta ikamet edenlerin oranı %1,6, KYK’ya bağlı yurtlarda kalanların oranı %1,4, ağabey/abla/kardeş yanında kalanlar ise %1,4’tür. Buna ek olarak, üniversite yurdunda kalanların oranı %0,5, akraba yanında kalanların oranı %0,5 olarak belirlenmiştir. 46 BÖLÜM 4: BULGULAR VE TARTIŞMA TABLO 9. KATILIMCILARIN IKAMET DURUMUNUN BÖLGELERE GÖRE DAĞILIMI İstanbul Marmara (%) (%) Anne baba ile beraber Abla ağabey kardeş yanında Eşiyle kendi evinde Bekâr kendi evinde Bekâr arkadaşlarıyla birlikte Kredi yurtlar kurumuna bağlı bir yurtta Üniversite yurdunda Özel yurtta Akraba yanı Diğer Toplam Ege Akdeniz İç Karadeniz Doğu (%) (%) Anadolu (%) Anadolu (%) (%) 63,0 61,0 68,4 60,8 65,5 64,1 59,4 2,1 1,7 0,9 0,9 0,9 0,7 1,7 21,2 18,4 19,8 26,1 19,7 15,3 21,1 5,3 6,4 6,5 6,6 2,5 7,4 3,6 3,7 8,5 6,3 2,0 4,7 7,5 4,9 1,5 1,6 1,6 0,7 1,5 2,7 1,1 0,2 0,2 0,5 0,6 0,9 0,4 0,6 3,4 0,9 0,4 0,4 0,1 0,1 100,0 100,0 1,5 0,5 0,8 0,4 0,3 100,0 4,9 0,3 1,1 0,4 0,1 100,0 1,2 0,6 0,1 100,0 100,0 100,0 Katılımcıların ikamet durumunun bölgelere göre farklılaşması istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur: χ2(54, N=10.265)=304.927; p<0,05. Bütün bölgelerde katılımcıların büyük oranı, anne ve babası ile birlikte yaşamaktadır. Oranlara bakıldığında anne ve babası ile birlikte yaşadığını belirten gençler en fazla İç Anadolu Bölgesinden (%68,4) olup, bunu Doğu Anadolu Bölgesi (%65,5), İstanbul Bölgesi (%64,1), Ege Bölgesi (%63), Akdeniz Bölgesi (%61), Karadeniz (%60,8) ve Marmara Bölgesi (% 59,4) takip etmektedir (Tablo 9). 47 TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI TABLO 10. KATILIMCILARIN IKAMET DURUMUNUN CINSIYETE GÖRE DAĞILIMI Kadın (%) Erkek (%) 59,6 68,2 1,3 1,5 Eşiyle kendi evinde 27,5 13,2 Bekâr kendi evinde 3,0 7,4 Bekâr arkadaşlarıyla birlikte 3,7 6,6 Kredi yurtlar kurumuna bağlı bir yurtta 1,9 0,9 Üniversite yurdunda 0,6 0,3 Özel yurtta 1,9 1,3 Akraba yanı 0,5 0,4 Anne baba ile beraber Abla ağabey kardeş yanında Diğer Toplam 0,1 0,1 100,0 100,0 Katılımcıların ikamet durumunun cinsiyete göre farklılaşması istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur: χ2(9, N=10.268)=451.596; p<0,05. Erkek katılımcıların %68,2’si anne ve babası ile birlikte yaşadığını belirtirken, kadın katılımcıların %59,6’sı anne ve babası ile beraber yaşadığını ifade etmiştir (Tablo 10). Bu durum, kadınların erkeklere oranla daha erken yaşlarda evlenmesiyle ilişkili olabilir. Eşiyle kendi evinde yaşayan kadın katılımcıların oranı %27,5’ken, erkek katılımcıların oranı %13,2’dir. Bekâr kendi evinde yaşayan kadın katılımcıların oranı %3,0 iken, erkek katılımcıların oranı %7,4’tür. Özel yurtlar, üniversiteye ve KYK’ya bağlı yurtlarda kalanlara bakıldığında, erkek katılımcılara nazaran kadın katılımcıların yurtlarda kalma oranının daha yüksek olduğu gözlenmiştir. Buna göre kadın katılımcıların %1,9’u KYK’ya bağlı yurtlarda kalırken, bu oran erkeklerde %0,9’dur. Üniversite yurdunda kalan kadın katılımcıların oranı %0,6 olup, erkek katılımcıların oranı %0,3’tür. Benzer şekilde, özel yurtlarda kalan kadın katılımcıların oranı (%1,9), bu yurtlarda kalan erkeklerin oranından (%1,3) fazladır. Ayrıca, kadın katılımcılarının akraba yanında kalma oranları (%0,5) da, erkek katılımcıların oranından (%0,4) fazladır. 48 BÖLÜM 4: BULGULAR VE TARTIŞMA TABLO 11. KATILIMCILARIN IKÂMET DURUMUNUN YAŞA GÖRE DAĞILIMI 15-19 yaş (%) 20-24 yaş (%) 25-29 yaş (%) Anne baba ile beraber 92,6 57,3 35,1 Abla ağabey kardeş yanında 0,8 1,6 1,9 Eşiyle kendi evinde 0,4 14,3 52,0 Bekâr kendi evinde 0,9 7,9 7,3 Bekâr arkadaşlarıyla birlikte 1,5 11,3 2,7 Kredi yurtlar kurumuna bağlı bir yurtta 1,1 3,1 0,0 Üniversite yurdunda 0,2 1,1 0,2 Özel yurtta 1,6 2,8 0,5 Diğer 0,1 0,1 0,0 Akraba yanı 0,6 0,5 0,2 100,0 100,0 100,0 Toplam Katılımcıların ikamet durumunun yaşa göre farklılaşması istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur: χ2(18, N=10.268)=4.065,415; p<0,05. Beklendiği üzere, katılımcıların yaşı arttıkça anne ve baba yanında kalma oranları azalmıştır. 15-19 yaş aralığındaki katılımcıların %92,6’sı, 20-24 yaş aralığındakilerin %57,3’ü, 25-29 yaş aralığındakilerin ise %35,1’i anne ve babası ile birlikte kaldığını ifade etmişlerdir (Tablo 11). Tam ters bir ilişki eşiyle kendi evinde yaşadığını belirten katılımcı oranına bakıldığında görülmüştür. Zira bu oran yaş azaldıkça düşmüştür: En yüksek oran %52 ile 25-29 yaş aralığındadır, bunu %14,3 ile 20-24 yaş aralığındaki katılımcılar takip etmektedir. Eşiyle birlikte kendi evinde yaşadığını belirten 15-19 yaş aralığındaki katılımcıların oranı ise %0,4’tür. 49 TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI TABLO 12. KATILIMCILARIN IKAMET DURUMUNUN MEDENI DURUMA GÖRE DAĞILIMI Anne baba ile beraber Abla ağabey kardeş yanında Eşiyle kendi evinde Bekâr kendi evinde Bekâr arkadaşlarıyla birlikte Kredi Yurtlar Kurumuna bağlı bir yurtta Üniversite yurdunda Özel yurtta Diğer Akraba yanı Toplam Evli (%) Bekâr (%) 9,1 80,0 0,3 1,7 90,1 0,3 0,4 6,2 6,6 1,9 0,6 2,1 0,1 0,5 100,0 100,0 Dul / boşanmış (%) 53,4 8,0 31,8 2,3 4,5 100,0 Katılımcıların ikamet durumunun medeni duruma göre farklılaşması istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur: χ2(18, N=10.270)= 9.074,292; p<0,05. Buna göre evli olanların %90,1’i eşiyle kendi evinde, %9,1’i anne ve babasıyla birlikte yaşadığını ifade etmiştir (Tablo 12). Bekâr olanların %80’i anne ve baba ile beraber, %2,1’i özel yurtta, %1,9’u KYK’ya bağlı yurtlarda kaldığını belirtmiştir. Dul/boşanmış olan katılımcıların ise %53,4’ü anne ve baba ile beraber, %31,8’i kendi evinde, %8’i abla-ağabey-kardeş yaşında yaşadığını ifade etmiştir. TABLO 13. KATILIMCILARIN IKAMET DURUMUNUN EĞITIM DÜZEYINE GÖRE DAĞILIMI Düşük eğitimli Orta eğitimli Yüksek eğitimli (%) (%) (%) Anne baba ile beraber 52,6 81,0 45,4 Abla ağabey kardeş yanında 1,2 1,3 2,0 Eşiyle kendi evinde 42,4 12,9 8,4 Bekâr kendi evinde 2,5 2,3 13,4 Bekâr arkadaşlarıyla birlikte 0,9 0,8 17,8 Kredi yurtlar kurumuna bağlı bir yurtta 0,5 4,8 Üniversite yurdunda 1,9 Özel yurtta 0,6 5,6 Diğer 0,1 0,2 Akraba yanı 0,4 0,5 0,5 Toplam 100,0 100,0 100,0 50 BÖLÜM 4: BULGULAR VE TARTIŞMA Katılımcıların ikamet durumunun eğitim düzeyine göre farklılaşması istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur: χ2(18, N=10.274)=3.726,854; p<0,05. Anne ve baba ile birlikte kalma oranlarının en yüksek olduğu grup (%81), orta düzeyde eğitimli katılımcılardır (Tablo 13). Bunu, düşük düzeyde eğitimliler (%52,6) ve yüksek düzeyde eğitimliler (%45,4) takip etmektedir. Düşük düzeyde eğitimlilerin %42,4’ü eşiyle kendi evinde yaşadığını belirtirken, orta düzeyde eğitimlilerin %12,9’u ve yüksek düzeyde eğitimlilerin %8,4’ü eşiyle kendi evinde yaşadığını ifade etmiştir. Bu bakımdan, eğitim düzeyi ile evlenme yaşı arasında ters orantı olduğu görülmektedir. TABLO 14. KREDI VE YURTLAR KURUMUNA BAĞLI YURTLARDA KALAN KATILIMCILARIN SORUNLARI Odaların kalabalıklığı Fiziksel imkânların yetersizliği Hijyen Yemeklerin kalitesizliği ve yetersizliği Siyasi kamplaşma Diğer Sorun yok Toplam Frekans 28 24 22 22 6 14 27 143 Yüzde (%) 20 17 15,6 15,6 3,7 8,8 19,3 100,0 KYK’ya bağlı yurtlarda kalan öğrencilerin yurtlarda karşılaştığı temel sorunlar tarafımızdan kategorize edilmiştir. Buna göre KYK’ya bağlı yurtlarda kalan öğrencilerden yurtlarda karşılaştıkları sorunları belirtenler en önemli sorun olarak odaların kalabalıklığı (%20), fiziksel imkânların yetersizliği (%17), hijyen (%15,6), yemeklerin kalitesizliği ve yetersizliği (%15,6) ve siyasi kamplaşmayı (%3,7) belirtmişlerdir (Tablo 14). KYK’da kalan katılımcıların %19,3’ü herhangi bir sorun olmadığını bildirmiştir. Yurtta kalan öğrencilerin taleplerine baktığımızda, yurtların kapasitesinin artırılmasının en büyük ihtiyaç olarak belirdiği görülmektedir. 51 TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI TABLO 15. KATILIMCILARIN SOSYAL GÜVENLIK DURUMU Frekans Yüzde (%) 5.748 1.089 56,5 10,7 Emekli Sandığı 803 7,9 Yeşil Kart 265 2,6 SSK BAĞ-KUR Özel Sigorta Yararlanmıyorum Toplam 102 1,0 2.167 21,3 10.174 100,0 Katılımcıların en büyük kesimi (%56,5), sosyal güvenlik kurumu olarak SSK’dan faydalanmaktadır (Tablo 15). SSK’yı, BAĞ-KUR (%10,7) ve Emekli Sandığı (%7,9) izlemektedir. Özel sigortalı katılımcıların oranı %1 iken, yeşil kart sahiplerinin oranı %2,6 olarak tespit edilmiştir. Katılımcıların %21,3’ü hiç bir sosyal güvenlik kurumundan yararlanmadıklarını belirtmiştir. TABLO 16. KATILIMCILARIN SOSYAL GÜVENLIK KAPSAMINDA OLMAMA NEDENLERI Çalışmıyorum Babam-eşim sigortalı çalışmıyor Pirimi ödeyecek gücüm yok İşverenim sigorta yapmıyor Bana uygun sosyal güvenlik kurumu yok İşe yeni başladığımdan Diğer Toplam Frekans 639 481 466 360 100 30 91 2.167 Yüzde (%) 29,5 22,2 21,5 16,6 4,6 1,4 4,2 100,0 Sosyal güvenlik sigortası kapsamında olmadığını belirten kesimin %29,4’ü çalışmamalarını, %22,2’si babası ya da eşinin sigortalı olarak çalışmıyor oluşunu, %21,5’i prim ödeyecek gücünün olmamasını, %16,6’sı işvereninin sigorta yapmamasını, %4,6’sı kendilerine uygun bir sosyal güvenlik kurumu olmamasını, %4,2’si ise diğer nedenleri bu duruma sebep olarak göstermiştir (Tablo 16). Katılımcılardan % 1,4’ü ise, henüz yeni işe başladığı için herhangi bir sosyal güvenlik güvencesi kapsamında olmadığını belirtmiştir. 52 BÖLÜM 4: BULGULAR VE TARTIŞMA 4.3. YABANCI DIL BILME DURUMU VE YURTDIŞINA ÇIKMA DURUMU Bu kısımda, katılımcıların yabancı dil bilme durumlarını ve hangi dilleri bildiklerine dönük veriler sunulmuştur. Ardından, katılımcıların yurtdışına çıkma durumları, hangi ülkelere gittikleri ve bu ülkelere hangi amaçlarla gittikleriyle ilgili veriler incelenmiştir. Katılımcıların yabancı dil bilme durumları bölge, yaş, eğitim durumu ve medeni duruma göre farklılaşmakta; öte yandan, cinsiyete göre farklılaşmamaktadır. Aşağıda değinileceği üzere, bu hayli ilginç sonuç, yabancı dil bilmenin cinsiyetten ziyade, bölgenin ya da yaşanan yerin gelişmişlik düzeyi ve eğitim imkânlarının erişilebilirliğiyle ilişkili olduğunu göstermektedir. TABLO 17. KATILIMCILARIN YABANCI DIL BILME DURUMU Frekans Yüzde (%) Evet 4.131 40,6 Hayır 6.043 59,4 10.174 100,0 Toplam Katılımcıların %40,6’sı “yabancı dil biliyor musunuz?” sorusuna olumu cevap verirken, %59,4’ü olumsuz cevap vermiştir (Tablo 17). TABLO 18. KATILIMCILARIN YABANCI DIL BILME DURUMUNUN BÖLGELERE GÖRE DAĞILIMI İstanbul Marmara Ege Akdeniz İç Anadolu Karadeniz Doğu Anadolu (%) (%) (%) (%) (%) (%) (%) Evet 41,3 43,2 43,7 40,2 47,2 45,9 29,9 Hayır 58,7 56,8 56,3 59,8 52,8 54,1 70,1 Toplam 100,0 100,0 100,0 100,0 100,0 100,0 100,0 Katılımcıların yabancı dil bilme durumunun bölgelere göre farklılaşması istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur: χ2(6, N=10.271)=142.471; p<0,05. Buna göre İç Anadolu Bölgesinden katılımcıların %47,2’si, Karadeniz Bölgesinden katılımcıların %45,9’u, Ege Bölgesinden katılımcıların %43,7’si, Marmara Bölgesinden %43,2’si, İstanbul Bölgesinden katılımcıların %41,3’ü ve Doğu Ana- 53 TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI dolu Bölgesinden katılımcıların %29,9’u yabancı bir dil bildiğini ifade etmiştir (Tablo 18). Buna göre, bütün bölgeler arasında en az yabancı dil bilme oranına sahip bölge, Doğu Anadolu Bölgesi olarak dikkat çekmektedir. Bu, ilgili bölgenin genel gelişmişlik düzeyinin bir sonucu olarak yorumlanabilir. TABLO 19. KATILIMCILARIN YABANCI DIL BILME DURUMUNUN YAŞA GÖRE DAĞILIMI Evet Hayır Toplam 15-19 yaş (%) 48,9 51,1 100,0 20-24 yaş (%) 42,3 57,7 100,0 25-29 yaş (%) 28,7 71,3 100,0 Katılımcıların yabancı dil bilme durumunun yaşa göre farklılaşması istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur: χ2(2, N=10.270)=297.398; p<0,05. Buna göre 15-19 yaş arasındaki katılımcıların %48,9’u, 20-24 yaş arasındaki katılımcıların %42,3’ü ve 25-29 yaş arasındaki katılımcıların %28,7’si yabancı dil bildiklerini ifade etmişlerdir (Tablo 19). Buna göre, yaş arttıkça, yabancı dil bilme oranı düşmektedir. Bu bulgu, 15-19 yaşındaki gençlerin, diğerlerine nazaran daha fazla eğitim imkânlarına sahip olmalarıyla ilişkili olabilir. Gerçekten de, daha önce işaret edildiği üzere, son yıllarda hem ortaöğretimde hem de yükseköğretim okullaşma oranlarında ciddi bir artış söz konusudur. Bununla birlikte, erken yaşlarda, gençlerin yabancı dil dersi almayla yabancı dil bilmeyi karıştırabileceği ve kendini yabancı dil bilen biri olarak yansıtma eğiliminde olabileceği unutulmamalıdır. Daha önce yapılan çalışmalarda da, gençlerin kendilerini olduklarından daha iyi gösterme eğiliminde oldukları saptanmıştır (Goffman, 1959; Leary, 1996). Bu durum, aşağıda verilen ve en çok bilinen dillere ilişkin veriler değerlendirilirken de göz önüne alınmalıdır. TABLO 20. KATILIMCILARIN YABANCI DIL BILME DURUMLARININ EĞITIM DÜZEYINE GÖRE DAĞILIMI Düşük eğitimli (%) Orta eğitimli (%) Yüksek eğitimli (%) Evet 11,0 46,8 65,2 Hayır 89,0 53,2 34,8 100,0 100,0 100,0 Toplam 54 BÖLÜM 4: BULGULAR VE TARTIŞMA Katılımcıların yabancı dil bilme durumlarının eğitim düzeylerine göre farklılaşması istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur: χ2(2, N=10.270)=1.832,518; p<0,05. Buna göre, düşük düzeyde eğitimlilerin yabancı dil bilme oranı %11, orta düzeyde eğitimlilerin oranı %46,8, yüksek düzeyde eğitimlilerin oranı ise %65,2’dir (Tablo 20). Bir başka ifadeyle, eğitim düzeyi arttıkça yabancı dil bilme oranı da önemli oranda artmaktadır. Bu da beklenen bir sonuçtur. TABLO 21. KATILIMCILARIN YABANCI DIL BILME DURUMLARININ MEDENI DURUMA GÖRE DAĞILIMI Evet Hayır Toplam Evli (%) Bekâr (%) Dul / boşanmış (%) 18,8 47,3 20,5 81,2 52,7 79,5 100,0 100,0 100,0 Katılımcıların yabancı dil bilme durumlarına medeni durumuna göre farklılaşması istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur: χ2(2, N=10.270)=618.320; p<0,05. Buna göre medeni durumu evli olanların %18,8’i, bekâr olanlar %47,3’ü ve dul/boşanmış olanların ise %20 ,5’i yabancı dil bildiğini ifade etmiştir (Tablo 21). İlk bakışta evli, dul ve boşanmışların bekârlara oranla çok daha az yabancı dil bildiği görülmektedir. Bununla birlikte, bu bulgu yorumlanırken dil bilmenin medeni durumdan ziyade eğitim düzeyi ve yaş ile ilişkili olabileceği değerlendirilmelidir. Ayrıca, kadın katılımcıların daha erken yaşta evleniyor olmaları ve dolayısıyla eğitim süreçlerinden uzaklaşmaları bu sonucun çıkmasında etkili olabilir. 55 TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI TABLO 22. KATILIMCILARIN BILDIĞINI BELIRTTIĞI DILLER Frekans Yüzde(%) İngilizce 3.745 91,2 Almanca 531 12,9 Arapça 312 7,6 Rusça 128 3,1 Fransızca 84 2,0 İspanyolca 37 0,9 Farsça 19 0,5 Azerice 18 0,4 İtalyanca 17 0,4 Bulgarca 14 0,3 Arnavutça 13 0,3 Japonca 11 0,3 Korece 11 0,3 Diğer 45 0,8 4.986 121,4 Toplam Katılımcılar birden çok dil seçeneği belirtebildikleri için yüzde toplamı, %100’ü geçmektedir. Katılımcılardan en az 10 kişi tarafından belirtilen diller tabloda verilmiştir (Tablo 22). Tabloya göre, yabancı dil bildiğini beyan eden katılımcıların bildiği diller ve oranları sırasıyla şöyledir: İngilizce (%91,2), Almanca (%12,9), Arapça (%7,6), Rusça (%3,1), Fransızca (%2), İspanyolca (%0,9), Farsça (%0,5), Azerice (%0,4), İtalyanca (0,4), Bulgarca (%0,3), Arnavutça (%0,3), Japonca (%0,3) ve Korece (%0,3). Katılımcıların %0,8’i farklı dilleri bildiklerini belirtmiştir. Daha önce vurgulandığı üzere, yabancı dil bilme oranları, gençlerin kendilerini daha iyi gösterme eğilimleri dikkate alınarak yorumlanmalıdır. Ayrıca, gençlerin bir dili bildiğini ifade etmesi, o dili iyi bilmelerinden ziyade o dili öğreniyor veya ilgi duyuyor olmaları ile açıklanabilir. 56 BÖLÜM 4: BULGULAR VE TARTIŞMA TABLO 23. KATILIMCILARIN YURTDIŞINA ÇIKMA DURUMU Frekans Yüzde (%) Evet 1.068 10,5 Hayır 9.106 89,5 10.174 100,0 Toplam Katılımcılar arasından şimdiye kadar yurtdışına çıkmış olanların oranı %10,5’ken, çıkmayanların oranı %89,5 olarak belirlenmiştir (Tablo 23). Bu oran, Avrupalı gençlerin yurtdışına çıkma oranlarıyla kıyaslandığında düşüktür. Avrupalı gençlerin yarısından çoğu, birkaç yıl içerisinde bir yurtdışına çıkmaktadır. Bu durum, Avrupalıların vizesiz seyahat etmeleri, ülkelerin birbirine yakınlığı ve ekonomik koşullarla ilgilidir. Benzer şekilde, 35 milyon ABD’li gencin yaklaşık 2 milyonu her yıl yurtdışına çıkmaktadır (Claudia, 2007). TABLO 24. KATILIMCILARIN YURTDIŞINA ÇIKMA DURUMUNUN BÖLGELERE GÖRE DAĞILIMI Evet Hayır Toplam İstanbul Marmara (%) (%) 12,5 11,9 87,5 100,0 88,1 Ege Akdeniz İç Anadolu Karadeniz Doğu Anadolu (%) (%) (%) (%) (%) 10,3 14,3 9,5 8,4 6,9 89,7 85,7 90,5 91,6 93,1 100,0 100,0 100,0 100,0 100,0 100,0 Katılımcıların yurtdışına çıkma durumu, bölgelere göre farklılaşmaktadır: χ2(6, N=10.271)=63.706; p<0,05. Akdeniz (%14,3), İstanbul (%12,5), Marmara (11,9) ve Ege (%10,3) bölgelerindeki katılımcılar, Karadeniz (%8,4), İç Anadolu (%9,5) ve Doğu Anadolu (%6,9) bölgelerindeki katılımcılara kıyasla daha fazla yurtdışına çıkmışlardır (Tablo 24). Bu bulgu, İstanbul, Ege ve Akdeniz bölgelerinin diğer bölgelere kıyasla daha fazla gelişmiş olması ve nüfusunun sosyoekonomik durumunun daha yüksek olmasının bir sonucu olabilir. 57 TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI TABLO 25. KATILIMCILARIN YURTDIŞINA ÇIKMA DURUMUNUN CINSIYETE GÖRE DAĞILIMI Kadın (%) Erkek (%) Evet 6,9 14,4 Hayır 93,1 85,6 100,0 100,0 Toplam Katılımcıların yurtdışına çıkma durumunun cinsiyete göre farklılaşması istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur: χ2(1, N=10.270)=152,189; p<0,05. Yurtdışına çıktığını belirten erkek katılımcıların oranı %14,5 iken, kadın katılımcıların oranı %6,9’dur (Tablo 25). Buna göre erkeklerin yurt dışına çıkma oranı daha fazladır. Bu durum, ailelerin erkeklerin seyahatlerine daha az kısıtlama getirmeleri ve ekonomik yeterlilikleri ile açıklanabilir. TABLO 26. KATILIMCILARIN YURTDIŞINA ÇIKMA DURUMUNUN YAŞA GÖRE DAĞILIMI Evet Hayır Toplam 15-19 yaş (%) 7,9 92,1 100,0 20-24 yaş (%) 11,0 89,0 100,0 25-29 yaş (%) 13,2 86,8 100,0 Katılımcıların yurtdışına çıkma durumunun yaşa göre farklılaşması istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur: χ2(2, N=10.271)=51,918; p<0,05. 25-29 yaş grubu katılımcıların yurtdışına çıkma oranı (%13,2), 20-24 yaş grubunun yurtdışına çıkma oranı (%11) ve 15-19 yaş grubunun yurtdışına çıkma oranına (%7,9) göre daha yüksektir (Tablo 26). Bu durumun, yaş ilerledikçe ekonomik bağımsızlığın kazanılmasıyla ve eğitim sürecinin sona ermesiyle hareketliliğin artmasıyla ilişkili olması muhtemeldir. Benzer şekilde, bu durum, yaş ilerledikçe kariyerin artması ve işin daha çok seyahat gerektirmesiyle de ilgili olabilir. 58 BÖLÜM 4: BULGULAR VE TARTIŞMA TABLO 27. KATILIMCILARIN YURTDIŞINA ÇIKMA DURUMUNUN MEDENI DURUMA GÖRE DAĞILIMI Evet Hayır Toplam Evli (%) Bekâr (%) Dul / boşanmış (%) 9,2 10,9 13,6 90,8 89,1 86,4 100,0 100,0 100,0 Katılımcıların yurtdışına çıkma durumunun medeni duruma göre farklılaşması istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur: χ2(2, N=10.270)=6,454; p<0,05. Medeni durumu evli olanların %9,2’si, bekâr olanların %10,9’u ve dul/boşanmış olanların %13,6’sı yurtdışına çıktıklarını belirtmiştir (Tablo 27). Bunun muhtemel nedeni, bekârların ve dul/boşanmış olanların, evli olanlara göre daha fazla seyahat imkânına sahip olmalarıdır. Bununla birlikte, evli olmanın getirdiği bir takım ailevi sorumluluklar ve kısıtlılıkların, evli olan kişilerin daha az seyahat etmelerine neden olduğu söylenebilir. TABLO 28. KATILIMCILARIN YURTDIŞINA ÇIKMA DURUMUNUN EĞITIM DÜZEYINE GÖRE DAĞILIMI Düşük eğitimli (%) Orta eğitimli (%) Yüksek eğitimli (%) Evet 8,0 9,8 14,8 Hayır 92,0 90,2 85,2 100,0 100,0 100,0 Toplam Katılımcıların yurtdışına çıkma durumunun eğitim düzeyine göre farklılaşması istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur: χ2(2, N=10.270)=72.577; p<0,05. Yüksek düzey eğitimliler (%14,8), orta düzey eğitimliler (%9,8) ve düşük düzey eğitimlilere (% 8) göre daha çok yurtdışına çıkmışlardır (Tablo 28). Buna göre eğitim durumu yükseldikçe yurtdışına çıkma oranları artmaktadır. Bu bulgu; yurtdışı programları, çalışma ziyaretleri, projeler ve kısa süreli etkinliklerin daha çok yüksek düzeyli eğitimli insanlara yönelik olmasıyla ilgili olabilir. Ayrıca, bu durum eğitim düzeyi arttıkça gelirin artmasıyla da ilgili olabilir. Örneğin, Türkiye’de yükseköğrenim mezunu bir kişinin aylık ortalama kazancı lise mezunu birinin aylık ortalama kazancının yaklaşık bir buçuk katından fazladır (World Bank, 2005). 59 TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI TABLO 29. KATILIMCILARIN GITTIKLERI ÜLKELER Almanya Kıbrıs Amerika Fransa Bulgaristan Suriye İngiltere Rusya Irak Hollanda Yunanistan Suudi Arabistan İtalya İspanya İran Avusturya Gürcistan Azerbaycan Bosna Hersek Romanya Belçika Macaristan Çek Cumhuriyeti Kosova İsviçre Diğer Toplam Frekans 245 170 128 113 83 70 69 67 58 59 50 38 32 31 23 21 18 16 15 13 13 11 11 11 11 171 1.549 Yüzde (%) 22,7 15,7 11,8 10,4 7,7 6,5 6,4 6,2 5,4 5,4 4,6 3,5 3,0 2,9 2,1 1,9 1,7 1,5 1,4 1,2 1,2 1,1 1,0 1,0 1,0 15,9 143,3 Yurtdışına çıktığını belirten katılımcıların gittiklerini belirttikleri ülkelerin sıralaması şöyledir (Tablo 29): Almanya (%22,7), Kıbrıs (%15,7), Amerika (%11,8), Fransa (%10,4), Bulgaristan (%7,7), Suriye (%6,5), İngiltere (%6,4), Rusya (%6,2), Irak (%5,4), Hollanda (%5,4), Yunanistan (%4,6), Suudi Arabistan (%3,5), İtalya (%3), İspanya (%2,9), İran (%2,1), Avusturya (%1,9), Gürcistan (%1,7), Azerbaycan (%1,5), Bosna Hersek (%1,4), Romanya (%1,2), Belçika (%1,2), Macaristan (%1,2), Çek Cumhuriyeti (%1), Kosova (%1) 60 BÖLÜM 4: BULGULAR VE TARTIŞMA ve İsviçre (%1). Katılımcılar gittikleri ülkelerden birkaçını işaretleyebildikleri için toplam oran %100’ü geçmektedir. Bu ülkelerin öne çıkmasının muhtemel sebepleri arasında bu ülkelerde yaşayan akrabalarının olması, coğrafi yakınlık, iş, eğitim imkânları ve ülkenin popülerliği yer almaktadır. Gerçekten de, aşağıda verildiği üzere, katılımcıların yurt dışında bulunma amaçlarına bakıldığında, bu durumun söz konusu olduğu görülmektedir. Katılımcıların %15,9’u ise, yukarıda zikredilen ülkelerin dışında başka ülkelere gittiklerini belirtmiştir. TABLO 30. KATILIMCILARIN YURTDIŞINDA BULUNMA NEDENLERI Turistik İş Eğitim Diğer Toplam Frekans 622 219 152 80 1.073 Yüzde (%) 59,0 20,7 14,4 7,5 101,6 Katılımcıların en uzun süreyle bulundukları ülkeye gitme amaçlarının başında %59,0 ile turistik amaç gelmekte bunu, %20,7 ile iş, %14,4 eğitim, %7,5 ile diğer sebepler takip etmektedir (Tablo 30). 4.4 BOŞ ZAMAN ETKINLIKLERI, BEĞENILER VE BAĞIMLILIKLAR Bu kısımda, katılımcıların boş zamanlarını nasıl değerlendirdiklerine ilişkin bulgular sunulmuştur. Bunun yanında, katılımcıların kitap-dergi-gazete okuma, alkol-sigara kullanma, televizyon izleme, müzik dinleme, internet kullanma, şans oyunları oynama vb. alışkanlıklarına ilişkin bulgular tartışılmıştır. Son olarak, katılımcıların siyaset, sanat, eğitim ve edebiyat alanından hayranlık duydukları kişilerin kimler olduğuna dair bulgular ortaya konmuştur. 61 TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI TABLO 31. KATILIMCILARIN BOŞ ZAMAN AKTIVITELERI Televizyon izlemek, radyo dinlemek Kitap, dergi, gazete okumak İnternette sosyal medya ağlarına katılmak Spor yapmak Bilgisayar oyunları oynamak Tiyatro sinema konser izlemek Kıraathane kafe gibi mekânlar da arkadaşlarla buluşmak Müzik aleti çalmak El sanatları ile uğraşmak Bar, türkü bar, disko tarzı eğlence yerlerine gitmek Resim yapmak Gezmek Diğer Toplam Frekans 5.765 4.144 3.782 3.006 2.028 1.585 1.361 970 783 759 459 364 364 21.588 Yüzde (%) 56,8 40,8 37,2 29,6 20,0 15,6 13,4 9,5 7,7 7,5 4,5 3,6 3,7 249,9 Boş vakitlerini nasıl değerlendirdiklerine dair sorulan soruya verilen cevaplarda, katılımcılar bir kaç seçeneği bir arada işaretleyebildikleri için toplam oran, %100’ü geçmektedir. Elde edilen yanıtlara göre, katılımcıların %56,8’i boş vakitlerini televizyon izleyerek ve radyo dinleyerek geçirdiğini belirtmiştir (Tablo 31). Buna ek olarak, katılımcıların %40,8’i kitap, dergi, gazete okumak, %37,2’si internette sosyal medya ağlarına katılmak, %29,6’sı spor yapmak, %15,6’sı tiyatroya, sinemaya ve konsere gitmek, %13,4’ü kıraathane, kafe gibi mekânlarda arkadaşlarla buluşmak, %9,5’i müzik aleti çalmak, %7,7’si el sanatları uğraşmak, %7,5’i bar, türkü bar, disko tarzı eğlence yerlerine gitmek, %4,5’i resim yapmak, %3,6’sı gezmek seçeneklerini belirtmiştir. Bunun dışında kalan faaliyetler, % 3,7’lik bir kısmı oluşturmaktadır. Bu sonuçlara göre, katılımcıların yarısından fazlası boş zamanlarını televizyon izleyerek geçirmektedir. Bu bulgu, daha önceki çalışmalarla genel olarak uyumludur. Televizyon izlemek gençler için en önemli boş zaman faaliyetlerinden birini oluşturmaktadır. Bir araştırmaya göre, 16-24 yaş arası gençlerin yarısından çoğu her gün iki saatten fazla televizyon izlemektedirler (Yaşama Dair Vakıf, 2008). Benzer şekilde, başka araştırmalarda da ortaya konduğu üzere her ne kadar internet kullanımı hızla yaygınlaşsa da gençler serbest zamanlarının çoğunu, TV izleyerek geçirmektedirler (Aksaçlıoğlu ve Yılmaz, 2007). 62 BÖLÜM 4: BULGULAR VE TARTIŞMA TABLO 32. KATILIMCILARIN TELEVIZYONDA IZLEDIKLERI PROGRAMLAR Yerli diziler Haber bültenleri, haber programları Spor programları Belgesel Müzik/eğlence güldürü/talk show programları Yabancı sinemalar Yarışma programları Magazin programları Yabancı diziler Türk filmleri Açık oturum ve tartışma programları Müzik klipleri Dini programlar Yabancı müzik Kültür sanat programları Türk pop müziği Evlilik yarışmaları Kadın kuşağı programları Ekonomi programları Türk halk müziği Gerçek hayat hikâyeleri Çocuk programları çizgi filmler Türk Sanat müziği Toplam Frekans 5.312 2.003 1.901 1.787 1.777 1.310 974 854 837 830 704 701 494 357 311 316 272 185 164 155 139 110 96 21.588 Yüzde (%) 52,5 19,8 18,8 17,7 17,6 12,9 9,6 8,4 8,3 8,2 7,0 6,9 4,9 3,5 3,1 3,1 2,7 1,8 1,6 1,5 1,4 1,1 0,9 213,3 Katılımcıların televizyonda en çok izlediklerini belirttikleri programlarda bir kaç seçenek işaretleyebildikleri için toplam oran, %100’ü geçmektedir. Buna göre katılımcıların %52,5’i yerli dizileri, %19,8’i haber bültenlerini ve haber programlarını, %18,8’i spor programlarını, %17,7’si belgeselleri, %17,6’sı müzik, eğlence güldürü ve talk show programlarını, %12,9’u yabancı filmleri, %9,6’sı yarışma programlarını, %8,4’ü magazin programlarını, %8,3’ü yabancı dizileri, %8,2’si Türk filmlerini, %7’si açık oturum ve tartışma programlarını, %6,9’u müzik kliplerini, %4,9’u dini programları, %3,5’i yabancı müzik programlarını, %3,1’i Türk pop müziği programlarını, %3,1’i kültür- sanat programlarını, %2,7’si evlilik yarışmalarını, %1,8’i kadın kuşağı programlarını, %1,6’sı ekonomi programlarını, 63 TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI %1,5’i Türk halk müziği programlarını, %1,4’ü gerçek hayat hikâyelerini, %1,1’i çocuk programları ve çizgi filmleri, %0,9’u Türk sanat müziği programlarını takip ettiklerini belirtmişlerdir (Tablo 32). TABLO 33. KATILIMCILARIN EN BEĞENDIKLERI DIZILER Kurtlar Vadisi Öyle Bir Geçer Zaman Ki Kuzey Güney Muhteşem Yüzyıl Adını Feriha Koydum Fatmagül’ün Suçu Ne Arka Sokaklar Yer Gök Aşk Alyazmalım Lale Devri Geniş Aile Firar İffet Şefkat Tepe Yahşi Cazibe Deniz Yıldızı Arka Sıradakiler Umutsuz Ev Kadınları Sakarya Fırat Behzat Ç. Leyla ile Mecnun Hiçbiri Diğer Toplam Frekans 1.490 885 771 652 421 409 290 251 170 152 141 141 137 136 115 115 114 114 112 95 93 1.244 1.436 9.481 Yüzde (%) 15,7 9,3 8,1 6,9 4,4 4,3 3,1 2,6 1,8 1,6 1,5 1,5 1,4 1,4 1,2 1,2 1,2 1,2 1,2 1,0 1,0 13,1 15,1 100,0 Katılımcıların televizyonda en çok beğendikleri dizi sorusunda birden fazla seçenek işaretlenebildiğinden dolayı toplamda %100’ü aşmıştır. İzleyici sayısının toplam izleyici sayısına oranı %1,0 ve üstü olan diziler tablolaştırılmıştır. Buna göre, katılımcıların %15,7’si Kurtlar Vadisi’ni, %9,3’ü Öyle Bir Geçer Zaman Ki’yi, %8,1’i Kuzey ve Güney’i, %6,9’u Muhteşem Yüzyıl’ı, %4,4’ü Adını Feriha Koydum’u, %4,3’ü Fatmagül’ün Suçu Ne’yi, %3,1’i Arka Sokaklar’ı, %2,6’sı Yer 64 BÖLÜM 4: BULGULAR VE TARTIŞMA Gök Aşk’ı, %1,8’i Al Yazmalım’ı, %1,6’sı Lale Devri’ni, %1,5’i Geniş Aile’yi, %1,5’i Firar’ı, %1,4’ü İffet’i, %1,4’i Şefkat Tepe’yi, %1,2’si Yahşi Cazibe’yi, %1,2’si Deniz Yıldızı’nı, %1,2’si Arka Sıradakiler’i, %1,2’si Umutsuz Ev Kadınları’nı, %1,2’si Sakarya Fırat’ı, %1,0’ı Behzat Ç.’yi ve %1,0’ı Leyla ile Mecnun’u izlemektedir (Tablo 33). Katılımcılardan %13,1’i hiçbir diziyi takip etmediğini belirtmiştir. Katılımcıların %15,1’i ise diğer başka dizileri izlemektedir. TABLO 34. KATILIMCILARIN HAYRANLIK DURUMLARI Evet Hayır Toplam Frekans 4.670 5.504 10.174 Yüzde (%) 45,9 54,1 100,0 Siyaset, sanat, eğitim ve edebiyat gibi alanlarda hayranlık duydukları birinin olup olmadığı yönünde sorulan soruya, katılımcıların %45,9’u olumlu, %54,1’i olumsuz cevap vermiştir (Tablo 34). Katılımcıların “Siyaset, sanat, eğitim ve edebiyat gibi alanlarda hayranlık duyduğunuz biri var mı?” sorusuna verdikleri yanıtların medeni duruma göre incelendiğinde anlamlı bir ilişki bulunmamıştır. Bununla birlikte, katılımcıların bu soruya verdikleri yanıtlar, bölge, cinsiyet, yaş ve eğitim düzeyine göre farklılaşmaktadır. Aşağıda bu farklılaşan yanıtlar ele alınmıştır. TABLO 35. KATILIMCILARIN HAYRANLIK DURUMUNUN BÖLGELERE GÖRE DAĞILIMI İstanbul Marmara Ege (%) Akdeniz İç Anadolu Karadeniz Doğu Anadolu (%) (%) (%) (%) (%) (%) Evet 53,6 41,6 40,3 39,4 47,3 39,2 48,8 Hayır 46,4 58,4 59,7 60,6 52,7 60,8 51,2 Toplam 100,0 100,0 100,0 100,0 100,0 100,0 100,0 Katılımcıların “Siyaset, sanat, eğitim ve edebiyat gibi alanlarda hayranlık duyduğunuz biri var mı?” sorusuna verdikleri yanıtların bölgelere göre farklılaşması istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur: χ2(6, N=10.163)=119.076; p<0,05 Bu soruya çoğunlukla evet yanı- 65 TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI tı verenlerin sadece İstanbul Bölgesinden (%53 evet, %45,8 hayır) olduğu gözlenmiştir. Akdeniz Bölgesinde (%39,1 evet, %60,1 hayır) ve Karadeniz Bölgesinde (%39,1 evet, %60,7 hayır) bu soruya hayır yanıtı verenlerin oranı diğer bölgelere nazaran daha yüksektir (Tablo 35). Özetle, sadece İstanbul Bölgesinde bir kişiye hayran olanların oranı olmayanların oranından fazladır; bütün diğer bölgelerde, olmayanların oranı olanların oranından fazladır. TABLO 36. KATILIMCILARIN HAYRANLIK DURUMUNUN CINSIYETE GÖRE DAĞILIMI Evet Hayır Toplam Kadın (%) Erkek (%) 44,1 47,9 55,9 52,1 100,0 100,0 “Siyaset, sanat, eğitim ve edebiyat gibi alanlarda hayranlık duyduğunuz biri var mıdır?” sorusuna verilen yanıtların cinsiyete göre farklılaşması, istatistiksel olarak anlamlıdır: χ2(1, N=10.164)=15.086; p<0,05. Buna göre erkeklerden hayranlık duyduğu birisinin olduğunu belirtenlerin oranı (%47,9), kadınların belirttiği orandan (%44,1) daha yüksektir (Tablo 36). TABLO 37. KATILIMCILARIN HAYRANLIK DURUMUNUN YAŞA GÖRE DAĞILIMI Evet Hayır Toplam 15-19 yaş (%) 20-24 yaş (%) 25-29 yaş (%) 43,5 46,3 48,5 56,5 53,7 51,5 100,0 100,0 100,0 Katılımcıların “Siyaset, sanat, eğitim ve edebiyat gibi alanlarda hayranlık duyduğunuz biri var mı?” sorusuna verdikleri yanıtların yaşa göre farklılaşması, istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur: χ2(1, N=10.163)=17.048; p<0,05. 15-19 yaş aralığındakilerin %43,5’i, 20-24 yaş aralığındakilerin %45,8’i, 25-29 yaş aralığındakilerin de %48,1’i hayranlık duyduğu bir kişinin olduğunu belirtmiştir (Tablo 37). Buna göre yaş arttıkça siyaset, sanat ve edebiyat gibi alanlardan bir kişiye hayranlık duyma oranı artmaktadır. 66 BÖLÜM 4: BULGULAR VE TARTIŞMA TABLO 38. KATILIMCILARIN HAYRANLIK DURUMUNUN EĞITIM DÜZEYINE GÖRE DAĞILIMI Evet Hayır Toplam Düşük eğitimli (%) 42,4 57,6 100,0 Orta eğitimli (%) 45,5 54,5 100,0 Yüksek eğitimli (%) 50,9 49,1 100,0 Katılımcıların “Siyaset, sanat, eğitim ve edebiyat gibi alanlarda hayranlık duyduğunuz biri var mı?” sorusuna verdikleri yanıtların eğitim düzeylerine göre anlamlı bulunmuştur: χ2(2, N=10.163)=40.410; p<0,05. Buna göre düşük düzeyde eğitimli katılımcıların %42,4’ü, orta düzeyde eğitimli katılımcıların %45,5’i ve yüksek düzeyde eğitimli katılımcıların %50,9’u hayranlık duydukları bir şahsiyetin olduğunu ifade etmişlerdir (Tablo 38). Eğitim düzeyi yükseldikçe, katılımcıların siyaset, sanat ve edebiyat dünyasından bir kişiye hayranlık oranı da artmaktadır. TABLO 39. KATILIMCILARIN HAYRANLIK DUYDUKLARI KIŞILER Recep Tayyip Erdoğan Atatürk Devlet Bahçeli Kemal Kılıçdaroğlu Nazım Hikmet Ran Necip Fazıl Kısakürek Ahmet Türk İbrahim Tatlıses Murat Boz Can Yücel Diğer Toplam Frekans 1.006 190 134 122 116 105 92 86 83 74 2.644 4.652 Yüzde (%) 21,6 4,1 2,9 2,6 2,5 2,3 2,0 1,8 1,8 1,6 56,9 100,0 Hayranlık duydukları birinin olduğunu belirten katılımcılara bu kişinin kim olduğu açık uçlu sorusu sorulmuştur. Katılımcıların verdikleri cevaplar bir araya getirilmiştir ve en çok belirtilen isimlerden ilk onu Tablo 39’da verilmiştir. Buna göre Recep Tayyip Erdoğan %21,6 ile en çok hayranlık duyulan kişilerin başında yer almakta- 67 TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI dır. Daha sonra gelen isimler, sırasıyla şu şekildedir: Atatürk (%4,1), Devlet Bahçeli (%2,9), Kemal Kılıçdaroğlu (%2,6), Nazım Hikmet Ran (%2,5), Necip Fazıl Kısakürek (%2,3), Ahmet Türk (%2,0), İbrahim Tatlıses (%1,8), Murat Boz (%1,8) ve Can Yücel (%1,6). Katılımcıların %56,9’u ise yukarıdaki isimlerden farklı 661 isim belirtmişlerdir. Listenin başında yer alan Recep Tayyip Erdoğan ile sonraki isimler arasında çok ciddi bir oransal fark vardır. Örneğin, ilk ona giren isimlerin toplam oranının yarısını Erdoğan tek başına oluşturmaktadır. En çok zikredilen ve yukarıda listelenen isimlerin geneline bakıldığında, söz konusu kişilerin daha çok popüler ve siyasi şahsiyetler olduğu ve medyada çok fazla yer aldıkları görülmektedir. Listede yer alan Necip Fazıl Kısakürek ve Nazım Hikmet Ran gibi edebi şahsiyetler de, edebi kimliklerinin yanında siyasi kimlikleri ile de bilinen isimlerdir ve bu listede yer almaları bununla ilişkilidir. Edebiyatçı ve sanatçıların bu listede oransal olarak çok az bir grup tarafından hayranlık duyulduğu görülmektedir. Bununla birlikte sporcuların bu listede yer almamasının dailginç bir veri olduğu söylenebilir. Sonuçlarda dikkat çeken önemli bir diğer bulgu ise belirtilen ilk on isim arasında bir kadının bulunmamasıdır. Bu araştırmada ortaya çıkan isimler, aşağıda da değinildiği üzere, daha önce farklı yaş gruplarıyla yapılan araştırmalarda öne çıkan isimlerden önemli oranda farklılaşmaktadır. Bu da araştırmacılar tarafından beklenen bir sonuçtur; çünkü gençlerin hayranlık duydukları kişiler daha çok popüler kişilerdir ve bu zamanla değişkenlik göstermektedir. 68 BÖLÜM 4: BULGULAR VE TARTIŞMA TABLO 40. KATILIMCILARIN HAYRANLIK DUYDUKLARI KIŞILERIN CINSIYETE GÖRE DAĞILIMI Kadın Erkek Frekans 434 Yüzde (%) 18,7 Recep Tayyip Erdoğan 572 Yüzde (%) 24,6 Atatürk 83 3,6 Atatürk 107 4,6 Murat Boz 76 3,3 Devlet Bahçeli 90 3,9 Nazım Hikmet Ran 71 3,1 Necip Fazıl Kısakürek 65 2,8 Kemal Kılıçdaroğlu 69 3,0 Kemal Kılıçdaroğlu 54 2,3 Ahmet Türk 66 2,8 Alparslan Türkeş 47 2,0 Can Yücel 56 2,4 Nazım Hikmet Ran 45 1,9 İsmail YK 55 2,4 İbrahim Tatlıses 42 1,8 Ebru Gündeş 50 2,2 Muhsin Yazıcıoğlu 35 1,5 Sırrı Süreyya Önder Recep Tayyip Erdoğan Devlet Bahçeli 44 1,9 Diğer 1.320 56,9 Toplam 2.324 100,0 Frekans 32 1,4 Diğer 1.230 53,2 Toplam 2.329 100,0 En çok hayranlık duyulan kişi sorusuna verilen cevaplar cinsiyete göre incelendiğinde her iki grupta da Recep Tayyip Erdoğan’ın listenin başında yer aldığı görülmektedir (Tablo 40). Bununla birlikte, erkeklerin Erdoğan’a hayran olma oranı (% 24,6), kadınların hayran olma oranından (%18,7) daha yüksektir. Hem erkeklerin hem de kadınların en çok hayranlık duydukları kişiler ağırlıklı olarak siyasi kişiliklerdir. Buna göre kadınların hayranlık duydukları isimler, erkeklere oranla sanat ve edebiyat dünyasından daha fazla popüler isim barındırmaktadır. Erkeklerin ise kadınlara oranla daha fazla politik tutuma sahip oldukları görülmektedir. 69 TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI TABLO 41. 15-19 YAŞ ARALIĞINDAKI KATILIMCILARIN HAYRANLIK DUYDUKLARI KIŞILER Recep Tayyip Erdoğan Atatürk Murat Boz Ahmet Türk Devlet Bahçeli Nazım Hikmet Ran Kemal Kılıçdaroğlu Necip Fazıl Kısakürek Can Yücel İsmail YK Diğer Toplam Frekans 230 100 76 61 53 50 49 41 36 29 922 1.647 Yüzde (%) 14,0 6,1 4,6 3,7 3,2 3,0 3,0 2,5 2,2 1,8 56,1 100,0 TABLO 42. 20-24 YAŞ ARALIĞINDAKI KATILIMCILARIN HAYRANLIK DUYDUKLARI KIŞILER Recep Tayyip Erdoğan Atatürk Ebru Gündeş Devlet Bahçeli İbrahim Tatlıses Necip Fazıl Kısakürek Nazım Hikmet Ran Kemal Kılıçdaroğlu Nejat İşler Can Yücel Diğer Toplam 70 Frekans 272 63 48 47 44 36 35 34 34 26 869 Yüzde (%) 18,6 4,3 3,3 3,2 3,0 2,4 2,4 2,4 2,3 1,8 59,3 1508 100,0 BÖLÜM 4: BULGULAR VE TARTIŞMA TABLO 43. 25-29 YAŞ ARALIĞINDAKI KATILIMCILARIN HAYRANLIK DUYDUKLARI KIŞILER Recep Tayyip Erdoğan Kemal Kılıçdaroğlu Devlet Bahçeli Nazım Hikmet Ran Necip Fazıl Kısakürek Atatürk İbrahim Tatlıses Alparslan Türkeş Sırrı Süreyya Önder Ali Kırca Diğer Toplam Frekans 504 38 35 31 28 26 26 23 22 22 738 Yüzde (%) 34,1 2,6 2,4 2,1 1,9 1,8 1,8 1,6 1,5 1,5 50,1 1493 100,0 En çok hayranlık duyulan isimler yaş gruplarına göre incelendiğinde, Recep Tayyip Erdoğan’ın bütün yaş gruplarında en çok hayranlık duyulan isim olduğu ortaya çıkmıştır. Bununla birlikte yaş arttıkça Erdoğan’a duyulan hayranlık artmaktadır. 15-19 yaş aralığındaki katılımcıların %14,5’i (Tablo 41), 20-24 yaş aralığındaki katılımcıların %18,6’sı (Tablo 42), 25-29 yaş aralığındaki katılımcıların %34,1’i (Tablo 43) Erdoğan’a hayranlık duyduğunu ifade etmişlerdir. Bununla birlikte, yaş gruplarının hayranlık duyduğu isimlerin listelerine bakıldığında ortak isimler olmakla birlikte genel olarak listelerin önemli derecede farklılaştığı görülmektedir. Örneğin, Kemal Kılıçdaroğlu 25-29 yaş aralığındaki katılımcılar tarafından en çok belirtilen ikinci isim iken, 20-24 yaş aralığındaki katılımcılar tarafından sekizinci sırada, 15-19 yaş aralığındaki katılımcılar tarafından ise yedinci sırada belirtilmiştir. Daha önce işaret edildiği üzere, en çok hayranlık duyulan isimler, daha çok popüler ve siyasi kişiliklerdir; hayranlık duyulan bu isimlerin zamanla değişmesi beklenen bir durumdur. 2008 yılında 13-18 yaş aralığındaki ergenlerle yapılan bir çalışmada, ergenlerin örnek aldığı veya hayranlık duyduğu kişiler olarak sırasıyla İsmail YK, Arda Turan, Cristiano Ronaldo, Gökhan Özen, Grup Hepsi ve Atatürk’tür (Şen vd., 2010). Elinizdeki çalışmada bu isimlerden bir kısmı popülerliğini korumuş, diğerleri en çok hayranlık duyulan isimler arasına girememiştir. 71 TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI TABLO 44. KATILIMCILARIN EN ÇOK DINLEDIKLERI MÜZIK TÜRLERI Yerli pop Yabancı pop Arabesk Türk halk müziği Rock Türk sanat müziği Klasik Dans müzikleri Etnik Slow Jazz blues Anadolu Rock İlahi Özgün müzik Hepsi Hiçbiri Diğer Toplam Frekans 5.383 2.260 2.251 2.243 1.442 1.060 975 778 737 318 301 236 173 148 124 39 37 18.580 Yüzde (%) 52,4 22,0 21,9 21,8 14,0 10,3 9,5 7,6 7,2 3,1 2,9 2,3 1,7 1,4 1,2 0,4 0,4 180,9 Katılımcılar en çok dinledikleri müzik türü noktasında birden fazla cevap işaretleyebildikleri için toplam oran %100’ü geçmektedir. Bu bağlamda katılımcıların %52,4’ü yerli pop, %22’si yabancı pop, %21,9’u arabesk, %21,82i Türk halk müziği, %14’ü rock, %10,3’ü Türk sanat müziği, %9,5’i klasik müzik, %7,6’sı dans müzikleri, %7,2’si etnik, %2,9’u jazz blues, %2,3’ü Anadolu rock, %0,9’u ilahi, %0,8’i özgün müzik dinlediklerini belirtmişlerdir (Tablo 44). Katılımcıların %0,7’si tüm müzik türlerini dinlediğini ifade ederken, %0,2’si hiçbirini dinlemediğini ifade etmişlerdir. Bu bulgular, daha önce 13-18 yaş aralığı gençlerle yapılan Türkiye’de Ergen Profili 2008 bulgularıyla kısmen benzeşmektedir. Söz konusu çalışmaya göre, ergenler sırasıyla en çok; Türkçe pop, Arabesk, rock ve rap müziği dinlemektedirler (Şen vd., 2010). 72 BÖLÜM 4: BULGULAR VE TARTIŞMA 4.4.1 Okuma Alışkanlıkları TABLO 45. KATILIMCILARIN GAZETE OKUMA SIKLIĞI Frekans 1.719 2.075 3.012 3.368 10.174 Hergün düzenli okurum Genelde okurum Arasıra okurum Pek okumam Toplam Yüzde (%) 16,9 20,4 29,6 33,1 100,0 Katılımcılara gazete okuma alışkanlıklarını belirleme amaçlı sorulan günlük gazete okuyup okumadıkları sorusuna %16,9 her gün düzenli, %20,4 genelde, %29,6 arasıra okurum yönünde, %33,1’lik kesim ise pek okumam yönünde cevap vermiştir. Buna göre, gençlerin yaklaşık üçte biri, gazete pek okumamaktadır (Tablo 45). Bu durum, genel olarak toplumun okuma alışkanlığının düşük olmasıyla ilişkilendirilebilir (Akkılık, 2011). Ancak, bu durum haber ihtiyacının başka kanallardan (örn. görsel basın) karşılanmasıyla da ilgilidir. Zaten, daha önce ifade edildiği üzere, en çok izlenen TV programları sıralamasında haber bültenleri ve programları ikinci sırada gelmektedir. TABLO 46. KATILIMCILARIN GAZETE OKUMA SIKLIĞININ BÖLGELERE GÖRE DAĞILIMI İstanbul Marmara Hergün düzenli okurum Genelde okurum 23,2 16,7 15,0 İç Karadeniz Doğu Anadolu Anadolu 14,0 21,4 20,3 8,5 25,5 21,3 27,7 18,7 14,6 25,4 13,2 Arasıra okurum 25,0 26,6 35,7 34,4 30,1 32,4 28,6 35,4 21,5 32,9 33,9 21,9 49,8 100,0 100,0 100,0 100,0 100,0 100,0 Pek okumam Toplam 26,2 100,0 Ege Akdeniz Katılımcıların günlük gazete okuyup okumadıkları sorusuna verdikleri yanıtların bölgelere göre farklılaşması, istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur: χ2(18, N=10.268)=653,179, p<0,05. Buna göre, her gün düzenli gazete okurum diyenlerin oranı İstanbul bölgesi için %23,2 iken, bu oran Marmara için % 16,7, Ege için % 15,0, Akdeniz için % 73 TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI 14,0, İç Anadolu için % 21,4, Karadeniz için % 20,3 ve Doğu Anadolu için % 8,5’tir (Tablo 46). Pek gazete okumam diyenlerin oranı İstanbul bölgesi için %26,2 iken, bu oran Marmara için % 35,4, Ege için % 21,5, Akdeniz için % 32,9, İç Anadolu için % 33,9, Karadeniz için % 21,9 ve Doğu Anadolu için % 49,8’dir. Bir başka ifadeyle, her gün gazete okuyanların en yüksek olduğu bölge İstanbul, en düşük olduğu bölge ise Doğu Anadolu bölgesidir; pek okumam diyenlerin oranının en düşük olduğu bölge Ege, en yüksek olduğu bölge ise Doğu Anadolu bölgesidir. TABLO 47. KATILIMCILARIN GAZETE OKUMA SIKLIĞININ CINSIYETE GÖRE DAĞILIMI Hergün düzenli okurum Genelde okurum Ara sıra okurum Pek okumam Toplam Kadın 11,4 16,9 31,2 40,5 100,0 Erkek 22,9 24,2 27,9 25,0 100,0 Katılımcılara gazete okuma alışkanlıklarını belirleme amaçlı sorulan günlük gazete okuyup okumadıkları sorusuna verilen yanıtların cinsiyete göre farklılaşması, istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur: χ2(3, N=10.271)=464.237; p<0,05. Buna göre kadın katılımcılar, %11,4 oranında her gün düzenli okurum, %16,9 oranında genelde okurum, %31,2 oranında ara sıra okurum ve %40,5 oranında pek okumam yanıtını vermişlerdir (Tablo 47). Öte yandan, erkek katılımcıların %22,9’u her gün düzenli okurum, %24,2’si genelde okurum, %27,9’u ara sıra okurum ve %25’i pek okumam yanıtını vermişlerdir. Özetle, erkeklerin kadınlara göre daha fazla gazete okudukları görülmektedir. Daha önceki çalışmalarda da, erkek katılımcıların genel olarak gazete okuma sıklığının, kadın katılımcılara göre daha fazla olduğu gözlenmiştir (Akkılık, 2011). 74 BÖLÜM 4: BULGULAR VE TARTIŞMA TABLO 48. KATILIMCILARIN GAZETE OKUMA SIKLIĞININ YAŞA GÖRE DAĞILIMI 15-19 yaş 20-24 yaş 25-29 yaş Hergün düzenli okurum 10,0 19,3 22,7 Genelde okurum 18,5 22,8 20,1 Arasıra okurum 32,5 29,7 26,1 Pek okumam Toplam 38,9 28,3 31,1 100,0 100,0 100,0 Katılımcılara gazete okuma alışkanlıklarını belirleme amaçlı sorulan günlük gazete okuyup okumadıkları sorusuna verilen yanıtların yaşa göre farklılaşması, istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur: χ2(6, N=10.270)=287.461; p<0,05. 15-19 yaş aralığındaki gençlerin %10’u her gün düzenli okurum, %18,5’i genelde okurum, %32,5’i arasıra okurum ve %38,9’u pek okumam yanıtını vermişlerdir (Tablo 48). 20-24 yaş aralığındaki gençlerin %19,3’ü her gün düzenli okurum, %22,8’i genelde okurum, %29,7’si arasıra okurum ve %28,3 pek okumam yanıtını vermişlerdir. 25-29 yaş aralığındaki gençlerin %22,7’si her gün düzenli okurum, %20,1’i genelde okurum, %26,1 arasıra okurum ve %31,1 pek okumam yanıtını vermişlerdir. Buna göre, yaş arttıkça düzenli gazete okuma sıklığı artmaktadır. Bu durum, genel olarak yaş arttıkça siyaset ve toplum meselelerine ilginin artması ile ilişkili olabilir. Ancak, gençlerin hayranlık durdukları isimlere bakıldığında, aslında nispeten daha genç olanların da siyasete ilgi duydukları gözlenmektedir (Tablo 41). Dolayısıyla, nispeten daha genç olanların düzenli gazete okuma sıklıklarının düşük olması, bu gençlerin kategorik olarak siyasal ve toplumsal meselelere ilgilerinin zayıf olmasından değil, okuma alışkanlıkları ile ilgili görülmektedir. Başka bir çalışmaya göre, 15-24 yaş aralığındaki gençlerden her gün düzenli gazete okuyanların oranı %36,1’dir (Yaşama Dair Vakıf, 2008). Bu oran, elinizdeki araştırma bulgularından çok yüksektir. 75 TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI TABLO 49. KATILIMCILARIN GAZETE OKUMA SIKLIĞININ MEDENI DURUMA GÖRE DAĞILIMI Evli Bekâr Dul/boşanmış Hergün düzenli okurum 16,1 16,9 35,2 Genelde okurum 15,2 22,0 15,9 Arasıra okurum 28,9 29,8 30,7 Pek okumam Toplam 39,8 31,3 18,2 100,0 100,0 100,0 Katılımcıların günlük gazete okuma sıklığı sorusuna verdikleri yanıtların medeni duruma göre farklılaşması, istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur: χ2(6, N=10.270)=105.805; p<0,05. Evli olan katılımcıların %16,1’i her gün düzenli okurum, %15,2’si genelde okurum, %28,9’u arasıra okurum ve %39,8’i pek okumam yanıtını vermişlerdir (Tablo 49). Öte yandan, bekâr olan katılımcıların %16,9’u her gün düzenli okurum, %22’si genelde okurum, %29,8’i arasıra okurum ve %31,3’ü pek okumam yanıtını vermişlerdir. Ayrıca, dul ve boşanmış olan katılımcıların %35,2’si her gün düzenli okurum, %15,9’u genelde okurum, %30,7’si arasıra okurum ve %18,2’si pek okumam yanıtını vermişlerdir. Katılımcılardan medeni durumu dul/ boşanmış olanların düzenli gazete okuma alışkanlıkları diğerlerine nazaran yüksek çıkmıştır. Medeni durumu evli olanlarla dul/boşanmış olanların okuma sıklıkları kıyaslandığında, bütün kategorilerde, evli olanların dul/boşanmış olanlara göre daha az okuduğu görülmektedir. Bunun temel nedeni, yaşla ilişkili olabileceği gibi dul/boşanmış kişilerin daha fazla serbest zamanın olması ile ilişkili olabilir. TABLO 50. KATILIMCILARIN GAZETE OKUMA SIKLIĞININ EĞITIM DÜZEYINE GÖRE DAĞILIMI Düşük eğitimli Orta eğitimli Yüksek eğitimli Hergün düzenli okurum 12,7 15,3 24,8 Genelde okurum 11,3 21,4 29,3 Arasıra okurum 25,8 33,0 28,1 Pek okumam 50,1 30,3 17,7 100,0 100,0 100,0 Toplam 76 BÖLÜM 4: BULGULAR VE TARTIŞMA Katılımcıların günlük gazete okuma sıklığı sorusuna verdikleri yanıtların eğitim düzeylerine göre farklılaşması, istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur: χ2(6, N=10.271)=856.894; p<0,05. Düşük eğitim düzeyli katılımcıların %12,7’si her gün düzenli okurum, %11,3’ü genelde okurum, %25,8’i arasıra okurum, %50,1’i pek okumam yanıtını vermişlerdir (Tablo 50). Öte yandan, orta eğitim düzeyli katılımcıların %15,3’ü her gün düzenli okurum, %21,4’ü genelde okurum, %33’ü arasıra okurum ve %30,3’ü pek okumam yanıtını vermişlerdir. Yüksek eğitim düzeyli katılımcıların ise %24,8’i her gün düzenli okurum, %29,3’ü genelde okurum, %28,1’i arasıra okurum, %17,7’si pek okumam yanıtını vermişlerdir. Bu sonuçların da gösterdiği üzere eğitim düzeyi arttıkça düzenli gazete okuma sıklığı artmaktadır. TABLO 51. KATILIMCILARIN EN BEĞENDIĞI 10 GAZETE Posta Sabah Zaman Hürriyet Habertürk Milliyet Fanatik Fotomaç Radikal Vatan Diğer Toplam Frekans 2.095 1.069 910 852 590 397 309 244 184 140 1910 8.700 Yüzde (%) 24,1 12,3 10,5 9,8 6,8 4,6 3,6 2,8 2,1 1,6 22,0 100,0 Katılımcıların en beğendikleri gazeteler sırasıyla şunlardır: Posta (%24,1), Sabah (%12,3), Zaman (%10,5), Hürriyet (%9,8), Habertürk (%6,8), Milliyet (%4,6), Fanatik (%3,6), Fotomaç (%2,8), Radikal (%2,1) ve Vatan (%1,6) (Tablo 51). Bunu yanı sıra diğer gazeteler %22,0 oranında beğenilmiştir. Bu sonuçlar, daha önce İstanbul’da 15-24 yaş aralığındaki gençlerle yapılan bir çalışmanın sonuçları ile benzerlik göstermektedir. Söz konusu çalışmaya göre de, gençler en çok Posta ve Sabah gazetelerini okumaktadırlar (Yentürk, 2007a). 77 TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI TABLO 52. KATILIMCILARIN DERGI TAKIP ETME DURUMU Frekans 1.221 8.953 10.174 Evet Hayır Toplam Yüzde (%) 12,0 88,0 100,0 Düzenli olarak takip ettikleri bir derginin olup olmadığı yönündeki soruya katılımcıların sadece %12,0’ı olumlu, %88,0’ı ise olumsuz cevap vermiştir (Tablo 52). TABLO 53. KATILIMCILARIN EN ÇOK TAKIP ETTIKLERI 10 DERGI Trendy Sızıntı Uykusuz Bilim Teknik Semerkant National Geographic Salsa Penguen Atlas Cosmopolitan Diğer Toplam Frekans 166 135 58 54 47 41 41 38 30 29 574 1.213 Yanıtların Yüzdesi (%) 13,7 11,1 4,8 4,5 3,9 3,4 3,4 3,1 2,5 2,4 47,3 100,0 Düzenli dergi takip ettiğini belirten katılımcıların en çok takip ettikleri dergiler sırasıyla şunlardır: Trendy (%13,7), Sızıntı (%11,1), Uykusuz (%4,8), Bilim ve Teknik (%4,5), Semerkant (%3,9), National Geographic (%3,4), Salsa (%3,4), Penguen (%3,1), Atlas (%2,5) ve Cosmopolitan (%2,4) (Tablo 53). Bunun dışında bu soruya yanıt verenlerin %47,3’ü başka dergileri takip ettiklerini belirtmişlerdir. 78 BÖLÜM 4: BULGULAR VE TARTIŞMA TABLO 54. KATILIMCILARIN EN ÇOK OKUDUKLARI KITAP TÜRÜ Roman Macera Dini kitaplar Aşk Tarihi Polisiye Siyasi Hikâye Bilimkurgu Psikolojik Aksiyon Gerilim Felsefe Kişisel gelişim Fantastik Şiir Diğer Toplam Frekans 3.190 945 474 466 418 403 328 246 180 160 133 122 113 96 95 90 596 8.055 Yüzde (%) 39,6 11,7 5,9 5,8 5,2 5,0 4,1 3,1 2,2 2,0 1,7 1,5 1,4 1,2 1,2 1,1 7,4 100,0 Katılımcılara sorulan, “en çok ne tür kitapları okumayı seversiniz” sorusu açık uçlu olduğu için, birbirine yakın cevaplar kategorilere ayrılmıştır. %1 ve daha fazla katılımcı tarafından belirtilen kitap türleri yukarıdaki tabloda görülmektedir. Katılımcıların okumayı en çok sevdikleri kitap türleri sırasıyla roman (%39,6), macera (%11,7), dini kitaplar (%5,9), aşk (%5,8), tarihi (%5,2), polisiye (%5,0), siyasi (%4,1), hikâye (%3,1), bilimkurgu (%2,2), psikolojik (%2,0), aksiyon (%1,7), gerilim (%1,5), felsefe (%1,4), kişisel gelişim (%1,2), fantastik (%1,2) ve şiir (%1,1) kitaplardır (Tablo 54). Bunun dışında kalan kitap türleri %7,4 oranında katılımcı tarafından okunmaktadır. Gençlerin hayran olduğu kişiler arasında siyasi şahsiyetler öne çıkmasına karşın, gençlerin siyasete ilişkin kitap okuma oranı çok düşüktür. 79 TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI TABLO 55. KATILIMCILARIN ELEKTRONIK VE BASILI KITAP TERCIHI Elektronik Basılı Fikrim yok Toplam Frekans 315 7.733 2.126 10.174 Yüzde (%) 3,1 76,0 20,9 100,0 Katılımcıların %3,1’i kitabı elektronik olarak okumayı, % 76’sı ise yazılı olarak okumayı tercih ettiğini, %20’lik bir kısım ise bu noktada fikri olmadığını söylemiştir (Tablo 55). Araştırmacılar, gençlerin teknolojiye daha yatkın olması nedeniyle elektronik kitap okuma tercih oranının daha yüksek olacağı beklentisi içinde olmasına rağmen, söz konusu beklenti ile sonuçların örtüşmediği görülmektedir. Bu sonuç, gençlerin elektronik kitapla yeterince tanışık olmaması veya elektronik kitap okuma araçlarına yeterince sahip olmaması ile ilişkili olabilir. 4.4.2İnternet Kullanımı TABLO 56. KATILIMCILARIN INTERNET KULLANMA DURUMU Evet Hayır Toplam Frekans 8.099 2.075 10.174 Yüzde (%) 79,6 20,4 100,0 İnternet kullanımı noktasında sorulan soruya katılımcıların %79,6’sı olumlu yönde cevap verirken, %20,4’ü olumsuz olarak cevap vermiştir (Tablo 56). TABLO 57. KATILIMCILARIN INTERNET KULLANMA DURUMUNUN BÖLGELERE GÖRE DAĞILIMI Evet Hayır Toplam 80 İstanbul Marmara Ege Akdeniz İç Anadolu Karadeniz Doğu Anadolu 87,8 85,2 85,8 73,9 82,4 91,5 60,9 12,2 14,8 14,2 26,1 17,6 8,5 39,1 100,0 100,0 100,0 100,0 100,0 100,0 100,0 BÖLÜM 4: BULGULAR VE TARTIŞMA Katılımcıların “İnternet kullanır mısınız?” sorusuna verdikleri yanıtların bölgelere göre farklılaşması, istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur: χ2(6, N=10.269)=680.026; p<0,05. İstanbul Bölgesinden katılımcıların %87,8’i, Marmara Bölgesinden katılımcıların %85,2’si, Ege Bölgesinden katılımcıların %85,8’i, Akdeniz Bölgesinden katılımcıların %73,9’u, İç Anadolu Bölgesinden %82,4, Karadeniz Bölgesinden %91,5 ve Doğu Anadolu Bölgesinden katılımcıların %60,9’u internet kullandıklarını ifade etmiştir (Tablo 57). Buna göre bütün bölgeler içerisinde en az internet kullanan bölge, Doğu Anadolu’dur. Bu sonuç, bölgenin genel kalkınmışlık düzeyi ile ilişkilendirilebilir. TABLO 58. KATILIMCILARIN INTERNET KULLANMA DURUMUNUN CINSIYETE GÖRE DAĞILIMI Evet Hayır Toplam Kadın Erkek 69,8 90,4 30,2 9,6 100,0 100,0 Katılımcıların “İnternet kullanır mısınız?” sorusuna verdikleri yanıtların cinsiyete göre farklılaşması, istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur: χ2(1, N=10.271)=671.357; p<0,05. Buna göre, kadın katılımcıların %69,8’i internet kullandığını ifade ederken, aynı yanıtı veren erkeklerin oranı %90,4 olarak gözlenmiştir (Tablo 58). Yani, kadınlar erkeklere nazaran daha az internet kullanmaktadırlar. Bu bulgu, daha önce yapılan bazı araştırmalar ile uyumludur (Şen vd., 2010; UNDP, 2008). TABLO 59. KATILIMCILARIN INTERNET KULLANMA DURUMUNUN YAŞA GÖRE DAĞILIMI Evet Hayır Toplam 15-19 yaş 85,6 14,4 100,0 20-24 yaş 81,5 18,5 100,0 25-29 yaş 70,5 29,5 100,0 Katılımcıların “İnternet kullanır mısınız?” sorusuna verdikleri yanıtların yaşa göre farklılaşması, istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur: χ2(2, N=10.271)=254.328; p<0,05. 15-19 yaş aralığındaki ka- 81 TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI tılımcıların %85,6’sı, 20-24 yaş aralığındaki katılımcıların %81,5’i ve 25-29 yaş aralığındaki katılımcıların %70,5’i internet kullandıklarını ifade etmişlerdir (Tablo 59). Buna göre, yaş arttıkça internet kullanma oranı düşmüştür. Bu, araştırmacılar tarafından beklenen bir bulgudur. Bunun muhtemel nedenleri, gençlerin teknolojiye daha fazla uyum sağlamaları, gençlerin eğitim ortamlarında bulunmaları ve bu ortamlarda teknolojiyi kullanmalarıdır. Diğer ülkelerde yapılan çalışmalarda da, yaş ve teknoloji kullanımına ilişkin benzer bulgulara erişilmiştir (Subrahmanyam ve Shamel, 2010). TABLO 60. KATILIMCILARIN INTERNET KULLANMA DURUMUNUN MEDENI DURUMA GÖRE DAĞILIMI Evet Hayır Toplam Evli 52,8 47,2 100,0 Bekâr 87,5 12,5 100,0 Dul / boşanmış 85,2 14,8 100,0 Katılımcıların “İnternet kullanır mısınız?” sorusuna verdikleri yanıtların medeni duruma göre farklılaşması, istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur: χ2(2, N=10.271)=1.337.746; p<0,05. Medeni durumu evli olan katılımcıların %52,8’i internet kullandığını ifade ederken, bekâr olanların %87,5’i ve dul/boşanmış olanların %85,2’si internet kullandığını belirtmiştir (Tablo 60). Buna göre, evli olanlar diğer gruplara göre en az internet kullanan gruptur. TABLO 61. KATILIMCILARIN INTERNET KULLANMA DURUMUNUN EĞITIM DÜZEYINE GÖRE DAĞILIMI Evet Hayır Toplam Düşük eğitimli 50,8 49,2 100,0 Orta eğitimli 89,4 10,6 100,0 Yüksek eğitimli 96,7 3,3 100,0 Katılımcıların “İnternet kullanır mısınız?” sorusuna verdikleri yanıtların eğitim durumuna göre farklılaşması, istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur: χ2(2, N=10.271)=2.310.731; p<0,05. Düşük düzeyde eğitimli katılımcıların %50,8’i, orta düzeyde eğitimlilerin %89,4’ü ve yüksek düzeyde eğitimli katılımcıların %96,7’si internet kullandığını 82 BÖLÜM 4: BULGULAR VE TARTIŞMA belirtmiştir (Tablo 61). Buna göre, beklendiği üzere, eğitim düzeyi arttıkça internet kullanımı artmaktadır. TABLO 62. KATILIMCILARIN INTERNETI KULLANDIKLARI MEKÂNLAR Evde İşyerinde Frekans Yüzde (%) 5.812 71,8 975 12,0 1.205 14,9 Her yerde 221 2,7 Okulda 169 2,1 Yurtta 87 1,1 İnternet kafede Diğer Toplam 20 0,2 8.099 104,8 İnternet kullandığını belirten katılımcılar, internete erişimi genellikle nereden sağladıklarına dair olan soruya şu şekilde cevap vermişlerdir: %71,8’i evde, %12’si işyerinde, %14,9’u internet kafede, %2,1’i okulda, %2,7’si her yerde ve %1,1’i yurtta (Tablo 62). Bu bulgularda fazla dikkati çeken husus, özellikle okulda internet kullanımının oldukça düşük olmasıdır. Katılımcıların önemli bir kısmının halen öğrenci olduğu ve okullarda/üniversitelerde ciddi bir bilişim alt yapısı olduğu göz önüne alındığında, söz konusu alt yapının yeterince ve etkin bir şekilde değerlendirilmediği açığa çıkmaktadır. Daha önce yapılan bir araştırmada, gençlerin okulda/yurtta/kütüphanede internet kullanım oranı, elinizdeki araştırmanın sonuçlarına kıyasla oldukça yüksek çıkmıştır (Yaşama Dair Vakıf, 2008). 83 TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI TABLO 63. KATILIMCILARIN INTERNETI KULLANMA AMAÇLARI Frekans Yüzde (%) Sosyal iletişim ve haberleşme (facebook, twitter, vb.) Eğlence video izlemek müzik dinlemek vb. 4.509 3.098 55,7 38,3 Eğitim Araştırma 3.002 37,1 Haber takibi 1.008 12,4 Oyun 952 11,8 Hepsi 98 1,2 60 12.727 0,7 157,1 Diğer Toplam İnterneti genelde hangi amaçlarla kullandıklarına dair sorulan soruya katılımcılar (8.099) birden fazla amaç belirttikleri için toplamda oran %100’ü geçmiştir. Buna göre, katılımcıların %55,7’si interneti sosyal iletişim ve haberleşme amaçlı, %38,3’ü eğlence amaçlı, %37,1’i eğitim-araştırma amaçlı, %12,4’ü haber takibi amaçlı, % 11,8’i oyun amaçlı kullandıklarını ifade etmişlerdir (Tablo 63). %1,2’si interneti belirtilen bütün amaçlar ve %0,7’si ise diğer amaçlar için kullandığını ifade etmiştir. Bu bulgulardan anlaşıldığı üzere gençler interneti daha çok sosyal iletişim ve haberleşme ile eğlence amaçlı kullanmaktadır. Bununla birlikte gençlerin interneti eğitim ve araştırma için de kullandıkları görülmektedir. Gençlerin interneti en çok iletişim ve eğlence amaçlı kullandıkları, hem Türkiye’de hem de dünyanın çeşitli bölgelerinde yapılan daha önceki bir çok araştırmanın bulgularını güçlendirmektedir (Aydemir, 2011; Mizuko, 2008; Subrahmanyam, 2010; Şen vd., 2010). 84 BÖLÜM 4: BULGULAR VE TARTIŞMA 4.4.3 Haberleşme Yolları TABLO 64. KATILIMCILARIN TERCIH ETTIKLERI HABERLEŞME ARAÇLARI SMS Facebook Telefon E-posta Yok-hiçbiri Twitter Diğer Hepsi Toplam Frekans 5.114 3.100 2.027 710 415 192 61 19 11.638 Yüzde (%) 43,9 26,6 17,4 6,1 3,6 1,6 0,5 0,2 100,0 Katılımcıların haberleşme yolu olarak en çok hangi aracı tercih ettikleri yönünde sorulan soruya verilen cevapların başında, %43,9’luk oranla SMS gelmektedir (Tablo 64). Bunu %26,6 ile Facebook, %17,4 ile telefon, %6,1 ile e-posta, %1,6 ile Twitter takip etmektedir. Ayrıca katılımcıların %0,2’si bunların hepsini kullandığını, %0,5’lik kesimi diğer araçları kullandığını, %3,6’lık kısım ise hiçbirini kullanmadığını ifade etmiştir. Bu rakamlardan anlaşıldığı üzere, gençler en çok SMS ve Facebook üzerinden haberleşmeyi tercih etmektedirler. SMS’in en çok tercih edilmesinin muhtemel nedeni, hem (özellikle gençlere dönük telefon paketleri sayesinde) ekonomik olması hem de anında ve etkin bir şekilde iletişim sağlamasıdır. Facebook’un tercih edilmesi ise, gençler arasında yaygın bir şekilde kullanılıyor olması ve anlık iletişime de imkân sağlamasıdır. Ayrıca Facebook, multimedya araçlarının kullanılmasını sağlayarak iletişimi zenginleştirmektedir. 85 TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI 4.4.4 Sigara Kullanımı TABLO 65. KATILIMCILARIN SIGARA KULLANMA DURUMU Evet Hayır Ara Toplam Cevap yok Toplam Frekans 3.632 6.522 10.164 10 10.174 Yüzde (%) 35,7 64,1 99,9 0,1 100,0 Katılımcıların %35,7’si sigara içtiğini belirtirken, % 64,2’si içmediğini belirtmiştir (Tablo 65). Katılımcıların %0,1’i, soruyu yanıtsız bırakmıştır. Bu araştırmada gençlerin sigara kullanma oranı (%35,7), daha önce ergenlerle (Şen vd., 2010), liseli öğrencilerle (Altındağ, Yanık, Yengil ve Karazeybek, 2005; Güler, Güler, Ulusoy ve Bekâr, 2009) ve üniversiteli öğrencilerle (Görgün, Tiryaki ve Topbaş, 2010; Turhan, İnandı, Özer ve Akoğlu, 2011) yapılan araştırmalarda elde edilen oranlardan çok daha yüksektir. Bu sonucun muhtemel nedeni, yaş arttıkça sigara kullanımının artması ve bu araştırmanın örnekleminin yaş aralığının, önceki araştırmalardaki yaş aralıklarından daha geniş olmasıdır. Gerçekten de aşağıda ele alınacağı üzere, bu araştırma bulgularına göre, yaş arttıkça sigara kullanım oranı dramatik bir şekilde artmaktadır. TABLO 66. KATILIMCILARIN SIGARA KULLANMA DURUMUNUN BÖLGELERE GÖRE DAĞILIMI Evet Hayır Toplam İstanbul Marmara Ege Akdeniz İç Anadolu Karadeniz Doğu Anadolu 40,1 39,7 40,1 27,6 37,5 37,8 28,9 59,9 60,3 59,9 72,4 62,5 62,2 71,1 100,0 100,0 100,0 100,0 100,0 100,0 100,0 Katılımcıların sigara kullanma durumlarına bölgelere göre farklılaşması, istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur: χ2(6, N=10.258)=116.802; p<0,05. İstanbul Bölgesinden katılımcıların %40,1’i, Marmara Bölgesinden katılımcıların %39,7’si, Ege Bölgesinden katılımcıların %40,1’i, Akdeniz Bölgesinden katılımcıların 86 BÖLÜM 4: BULGULAR VE TARTIŞMA %27,6’sı, İç Anadolu Bölgesinden katılımcıların %37,5’i, Karadeniz Bölgesinden katılımcıların %37,8’i ve Doğu Anadolu Bölgesinden katılımcıların %28,9’u sigara içtiğini ifade etmiştir (Tablo 66). TABLO 67. KATILIMCILARIN SIGARA KULLANMA DURUMUNUN CINSIYETE GÖRE DAĞILIMI Kadın 23,1 76,9 100,0 Evet Hayır Toplam Erkek 49,6 50,4 100,0 Katılımcıların sigara kullanma durumlarının cinsiyete göre farklılaşması, istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur: χ2(1, N=10.257)=777.525; p<0,05. Sigara içtiğini ifade eden kadın katılımcıların oranı %23,1’ken, erkek katılımcıların oranı %49,6’dır (Tablo 67). Buna göre, erkek katılımcıların sigara içme oranı, kadın katılımcıların iki katından bile daha fazladır. Bunun muhtemel nedenleri, erkeklerin ekonomik bağımsızlığının daha fazla olması ve sigara tüketiminin sembolik ve sosyokültürel anlamının daha çok erkeklerle ilişkili olmasıdır (Şen, 2005). 1997’den 2009’a Türkiye’de kadınlar arasında sigara kullanma oranının %10,9’dan %15,3’e çıktığı görülmüştür. Bu artış, daha çok şehirde yaşayan kadınlar arasında görülmüştür (WHO, 2008b). TABLO 68. KATILIMCILARIN SIGARA KULLANMA DURUMUNUN YAŞA GÖRE DAĞILIMI Evet Hayır Toplam 15-19 yaş 24,1 75,9 100,0 20-24 yaş 38,8 61,2 100,0 25-29 yaş 46,9 53,1 100,0 Katılımcıların sigara kullanma durumlarının cinsiyete göre farklılaşması, istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur: χ2(2, N=10.256)=410.406; p<0,05. 15-19 yaş aralığındaki gençlerin %24,1’i, 20-24 yaş aralığındaki gençlerin %38,8’i ve 25-29 yaş aralığındaki gençlerin %46,9’u sigara içtiğini ifade etmiştir (Tablo 68). Buna göre, yaş arttıkça sigara tüketim oranı ciddi oranda artmaktadır. Bu sonuca benzer bulgular, sigara tüketimi ile ilgili yapılan daha önceki çalışmalarda da bulunmuştur (ör. Yürekli vd., 2010). 87 TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI TABLO 69. KATILIMCILARIN SIGARA KULLANMA DURUMUNUN MEDENI DURUMA GÖRE DAĞILIMI Evet Hayır Toplam Evli 38,6 61,4 100,0 Bekâr 34,4 65,6 100,0 Dul / boşanmış 83,0 17,0 100,0 Katılımcıların sigara kullanma durumlarının medeni duruma göre farklılaşması istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur: χ2(2, N=10.257)=99.797; p<0,05. Medeni durumu evli olan katılımcıların %38,6’sı, bekâr olan katılımcıların %35,4’ü ve dul/boşanmış olan katılımcıların %83’ü sigara içtiğini ifade etmiştir (Tablo 69). TABLO 70. KATILIMCILARIN SIGARA KULLANMA DURUMUNUN EĞITIM DÜZEYINE GÖRE DAĞILIMI Evet Hayır Toplam Düşük eğitimli 40,9 59,1 100,0 Orta eğitimli 31,5 68,5 100,0 Yüksek eğitimli 37,5 62,5 100,0 Katılımcıların sigara kullanma durumlarının eğitim düzeyine göre farklılaşması, istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur: χ2(2, N=10.257)=76.399; p<0,05. Düşük düzeyde eğitimli olan katılımcıların %40,9’u, orta düzeyde eğitimlilerin %31,5’i ve yüksek düzeyde eğitimlilerin %37,5’i sigara içtiğini ifade etmiştir (Tablo 70). Bu sonuca göre, diğer ülkelerde görülen sigara kullanma yaygınlığının tersine, Türkiye’de eğitim arttıkça sigara kullanma oranlarının arttığı görülmüştür. Özellikle bazı yüksek eğitimli meslek gruplarında sigara kullanma yaygınlığının oldukça yüksek olduğu görülmüştür. Örneğin, 2003 yılında Türkiye’de yapılan bir çalışmaya göre, öğretmenlerin %50,8’i, doktorların %43,9’u sigara kullandığını belirtmiştir (WHO, 2004b). 88 BÖLÜM 4: BULGULAR VE TARTIŞMA 4.4.5 Alkol Kullanımı TABLO 71. KATILIMCILARIN ALKOL KULLANMA DURUMU Evet Hayır Cevap yok Toplam Frekans 2.208 7.956 10 10.174 Yüzde (%) 21,7 78,2 0,1 100,0 Katılımcıların %21,7’si “alkollü içki içiyor musunuz?” sorusuna evet yanıtı vermişlerdir. Katılımcıların %78,2’si hayır, %0,1’i ise soruyu cevapsız bırakmıştır (Tablo 71). Bu bulgular, daha önce yapılmış olan çalışmaların sonuçları ile de benzerlik göstermektedir. Örneğin, üniversite birinci sınıf öğrencileri arasında yapılan bir çalışmada öğrencilerin %22,9’u düzenli olarak alkol kullandıklarını belirtmiştir (Bertan, Haznedaroğlu, Kırcalıoğlu ve Bülbül, 2005). Türkiye’de yerel, ulusal ve uluslararası düzeyde, gençlerin alkol tüketimini azaltmak amacıyla yapılan pek çok çalışma olmasına rağmen, gençler arasında alkol tüketim oranının %21,7 olması dikkat çekicidir. TABLO 72. KATILIMCILARIN ALKOL KULLANMA DURUMUNUN BÖLGELERE GÖRE DAĞILIMI Evet Hayır Toplam İstanbul Marmara Ege Akdeniz İç Anadolu Karadeniz Doğu Anadolu 26,9 27,5 37,9 16,0 18,3 24,0 7,6 73,1 72,5 62,1 84,0 81,7 76,0 92,4 100,0 100,0 100,0 100,0 100,0 100,0 100,0 Katılımcıların “alkollü içki içiyor musunuz?” sorusuna verdikleri yanıtların bölgelere göre farklılaşması, istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur: χ2(6, N=10.257)=532.015; p<0,05. İstanbul bölgesinden katılımcıların %26,9’u, Marmara bölgesinden katılımcıların %27,5’i, Ege bölgesinden katılımcıların %37,9’u, Akdeniz bölgesinden katılımcıların %16’sı, İç Anadolu bölgesinden katılımcıların %18,3’ü, Karadeniz bölgesinde katılımcıların %24’ü ve Doğu Anadolu Bölgesinden katılımcıların %7,6’sı alkollü içki tükettiğini belirtmişlerdir (Tablo 72). 89 TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI TABLO 73. KATILIMCILARIN ALKOL KULLANMA DURUMUNUN CINSIYETE GÖRE DAĞILIMI Kadın 12,0 88,0 100,0 Evet Hayır Toplam Erkek 32,2 67,8 100,0 Katılımcıların “alkollü içki içiyor musunuz?” sorusuna verdikleri yanıtların cinsiyete göre farklılaşması, istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur: χ2(1, N=10.255)=615.611; p<0,05. Kadın katılımcıların %12’si, erkek katılımcıların ise %32,2’si alkollü içki tükettiğini belirtmişlerdir (Tablo 73). Bir başka ifadeyle, erkeklerin alkol tüketim oranı, kadınların alkol tüketim oranının iki katında daha fazladır. Bu bulgunun muhtemel nedenleri, tıpkı sigara tüketiminde olduğu gibi, sembolik, sosyokültürel ve ekonomik değer ve etkenlerle ilişkili olabilir. TABLO 74. KATILIMCILARIN ALKOL KULLANMA DURUMUNUN YAŞA GÖRE DAĞILIMI Evet Hayır Toplam 15-19 yaş 14,9 85,1 100,0 20-24 yaş 27,1 72,9 100,0 25-29 yaş 24,3 75,7 100,0 Katılımcıların “alkollü içki içiyor musunuz?” sorusuna verdikleri yanıtlar arasındaki fark yaşa göre farklılaşması, istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur: χ2(2, N=10.255)=175.031; p<0,05. 15-19 yaş aralığındaki katılımcıların %14,9’u, 20-24 yaş aralığındaki katılımcıların %27,1’i ve 25-29 yaş aralığındaki katılımcıların %24,3’ü alkollü içki tükettiklerini belirtmişlerdir (Tablo 74). Bu verilerde dikkat çekici olan husus, 20-24 yaş grubunun diğer yaş gruplarına göre daha fazla alkollü içki tüketmesidir. Bu bulgu, gençlerin belirtilen yaşlarda aile ortamından eğitim ve iş ortamlarına geçmeleri ile birlikte yeni sosyalleşme ihtiyaçları duymaları ile kısmen açıklanabilir. Ayrıca 1519 yaş grubunda tüketimin diğer gruplara nazaran daha az olması, alkollü içkiye erişimin yasal olarak sınırlandırılması ve bu yaşlarda alkollü içki tüketmenin aileler tarafından daha fazla yasaklanmasıyla ilgili olabilir. 90 BÖLÜM 4: BULGULAR VE TARTIŞMA TABLO 75. KATILIMCILARIN ALKOL KULLANMA DURUMUNUN MEDENI DURUMA GÖRE DAĞILIMI Evet Hayır Toplam Evli 13,2 86,8 100,0 Bekâr 24,0 76,0 100,0 Dul / boşanmış 44,3 55,7 100,0 Katılımcıların “alkollü içki içiyor musunuz?” sorusuna verdikleri yanıtların medeni duruma göre farklılaşması, istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur: χ2(2, N=10.256)=148.473; p<0,05. Medeni durumu evli olan katılımcıların %13,2’si, bekâr olan katılımcıların %24’ü ve dul/boşanmış olan katılımcıların ise %44,3’ü alkollü içki tükettiklerini ifade etmişlerdir (Tablo 75). Medeni durumu dul/boşanmış olanların alkol tüketim oranlarının diğer gruplara nazaran daha yüksek olmasının temel nedeni, bu gruptakilerin nispeten daha yaşlı olmaları olabilir. Zira daha önce görüldüğü üzere, alkol tüketim oranı yaşla birlikte artmaktadır. Bununla birlikte, medeni durumu evli olanların, dul/boşanmış kişilerle aynı yaşta olmalarına rağmen, evli olanların alkol tüketim oranının daha düşük olduğu görülmektedir. TABLO 76. KATILIMCILARIN ALKOL KULLANMA DURUMUNUN EĞITIM DÜZEYINE GÖRE DAĞILIMI Evet Hayır Toplam Düşük eğitimli 14,4 85,6 100,0 Orta eğitimli 18,7 81,3 100,0 Yüksek eğitimli 36,0 64,0 100,0 Katılımcıların “alkollü içki içiyor musunuz?” sorusuna verdikleri yanıtların eğitim düzeylerine göre farklılaşması, istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur: χ2(2, N=10.256)=427.878; p<0,05. Düşük düzeyde eğitimli katılımcıların %14,4’ü, orta düzeyde eğitimli katılımcıların %18,7’si ve yüksek düzeyde eğitimli katılımcıların %36’sı alkollü içki tükettiklerini belirtmişlerdir (Tablo 76). Buna göre, eğitim düzeyi arttıkça alkol tüketim oranı artmaktadır. Bunun en temel nedenlerinden biri, eğitim düzeyi ile yaş ve sosyoekonomik düzeyin artmasının ilişkili olmasıdır. 91 TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI 4.4.6 Şans Oyunu Oynama TABLO 77. KATILIMCILARIN ŞANS OYUNU OYNAMA DURUMU Frekans 2.177 7.987 10.154 20 10.174 Evet Hayır Ara Toplam Cevap yok Toplam Yüzde (%) 21,4 78,5 99,8 0,2 100,0 Şans oyunları oynayıp oynamadıkları sorusuna katılımcıların %21,4’ü olumlu, % %78,5’i olumsuz cevap verirken, %0,2’si ise cevap vermemiştir (Tablo 77). TABLO 78. KATILIMCILARIN ŞANS OYUNU OYNAMA DURUMUNUN BÖLGELERE GÖRE DAĞILIMI İstanbul Marmara Ege Akdeniz İç Anadolu Karadeniz Doğu Anadolu Evet 23,5 22,1 30,5 20,9 23,1 25,3 Hayır 76,5 77,9 69,5 79,1 76,9 74,7 89,3 100,0 100,0 100,0 100,0 100,0 100,0 Toplam 100,0 10,7 Şans oyunu oynayıp oynamadıkları sorusuna katılımcıların verdiği yanıtların bölgelere göre farklılaşması, istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur: χ2(6, N=10.253)=216.460; p<0,05. İstanbul bölgesinden katılımcıların %23,5’i, Marmara bölgesinden katılımcıların %22,1’i, Ege bölgesinden katılımcıların %30,5’i, Akdeniz bölgesinden katılımcıların %20,9’u, İç Anadolu bölgesinden katılımcıların 23,1’i, Karadeniz bölgesinden katılımcıların %25,3’ü ve Doğu Anadolu bölgesinden katılımcıların %10,7’si şans oyunu oynadığını belirtmiştir (Tablo 78). TABLO 79. KATILIMCILARIN ŞANS OYUNU OYNAMA DURUMUNUN CINSIYETE GÖRE DAĞILIMI Evet Hayır Toplam 92 Kadın 10,1 89,9 100,0 Erkek 33,7 66,3 100,0 BÖLÜM 4: BULGULAR VE TARTIŞMA Şans oyunu oynayıp oynamadıkları sorusuna katılımcıların verdiği yanıtların cinsiyete göre farklılaşması, istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur: χ2(1, N=10.253)=854.247; p<0,05. Kadın katılımcıların %10,1’i, erkek katılımcıların %33,7’si şans oyunu oynadıklarını belirtmiştir (Tablo 79). Erkek katılımcıların kadın katılımcılara göre daha fazla şans oyunu oynamaları, bu oyunların önemli bir kısmının doğrudan erkeklere yönelik olması ve erkeklerin bu tür oyunlara daha fazla ilgi göstermesiyle ilgili olabilir. Gerçekten de, aşağıda görüleceği üzere, en çok oynanan şans oyunları İddaa ve Sayısal Loto gibi daha çok erkeklerin ilgilendikleri oyunlardır. TABLO 80. KATILIMCILARIN ŞANS OYUNU OYNAMA DURUMUNUN YAŞA GÖRE DAĞILIMI Evet Hayır Toplam 15-19 yaş 19,0 81,0 100,0 20-24 yaş 22,5 77,5 100,0 25-29 yaş 23,2 76,8 100,0 Şans oyunu oynayıp oynamadıkları sorusuna katılımcıların verdiği yanıtların yaşa göre farklılaşması, istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur: χ2(2, N=10.253)=21.618; p<0,05. 15-19 yaş aralığındaki katılımcıların %19’u, 20-24 yaş aralığındaki katılımcıların %22,5’i ve 25-29 yaş aralığındaki katılımcıların %23,2’si şans oyunu oynadığını belirtmiştir (Tablo 80). Buna göre, yaş arttıkça şans oyunu oynama sıklığı artmaktadır. TABLO 81. KATILIMCILARIN ŞANS OYUNU OYNAMA DURUMUNUN MEDENI DURUMA GÖRE DAĞILIMI Evet Hayır Toplam Evli 16,9 83,1 100,0 Bekâr 22,5 77,5 100,0 Dul / boşanmış 37,9 62,1 100,0 Şans oyunu oynayıp oynamadıkları sorusuna katılımcıların verdiği yanıtların medeni duruma göre farklılaşması, istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur: χ2(2, N=10.252)=48.536; p<0,05. Medeni duru- 93 TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI mu evli olan katılımcıların %16,9’u, bekâr olan katılımcıların %22,5’i ve dul/boşanmış olan katılımcıların % 37,9’u şans oyunu oynadığını belirtmiştir (Tablo 81). Buna göre, en çok dul ve boşanmış olanlar şans oyunu oynamaktadırlar. TABLO 82. KATILIMCILARIN ŞANS OYUNU OYNAMA DURUMUNUN EĞITIM DÜZEYINE GÖRE DAĞILIMI Düşük eğitimli 15,9 84,1 100,0 Evet Hayır Toplam Orta eğitimli 21,8 78,2 100,0 Yüksek eğitimli 27,2 72,8 100,0 Şans oyunu oynayıp oynamadıkları sorusuna katılımcıların verdiği yanıtların yaşa göre farklılaşması istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur: χ2(2, N=10.253)=107.408; p<0,05. Düşük düzeyde eğitimli katılımcıların %15,9’u, orta düzeyde eğitimli katılımcıların %21,8’i ve yüksek düzeyde eğitimli katılımcıların %27,2’si şans oyunu oynadığını belirtmiştir (Tablo 82). TABLO 83. KATILIMCILARIN EN SIK OYNADIĞI ŞANS OYUNLARI İddaa Sayısal Loto Milli Piyango Süper Toto On Numara Şans Topu Spor Toto At Yarışları Kazı Kazan Diğer Toplam Frekans 1.396 676 177 143 116 109 90 83 29 14 2.834 Yüzde (%) 64,5 31,2 8,2 6,6 5,4 5,1 4,2 3,8 1,4 0,6 131,0 Şans oyunu oynadığını belirten katılımcıların yanıtlaması istenen “en sık oynadığınız şans oyunu hangisidir” sorusuna verilen cevaplarda, en çok oynanan oyunun İddaa olduğu (% 64) görülmüştür. Katılımcıların en çok oynadığı ikinci şans oyunu Sayısal Loto’dur (%31,2). 94 BÖLÜM 4: BULGULAR VE TARTIŞMA Bunlar dışında oynanan şans oyunları, Milli Piyango (%8,2), Süper Toto (%6,6), On Numara (%5,4), Şans Topu (%5,1), Spor Toto (%4,2), At Yarışları (%3,8), Kazı Kazan (Hemen Kazan) (%1,4) ve diğer oyunlar (%0,6) olarak belirlenmiştir (Tablo 83). 4.5. SPORTIF FAALIYETLERE YÖNELIK İLGI VE GSB’DEN BEKLENTILER Beşinci ve son kısımda, gençlerin spor faaliyetlerine katılım durumları, GSB ve düzenlediği faaliyetler hakkındaki bilgileri, katılımları ve beklentileri ile ilgili bulgular paylaşılmıştır. 4.5.1 Spor Yapma TABLO 84. KATILIMCILARIN SPOR YAPMA DURUMU Frekans 6.023 4.151 10.174 Evet Hayır Toplam Yüzde (%) 59,2 40,8 100,0 Katılımcıların %59,2’si “spor yapıyor musunuz?” sorusuna olumlu yanıt verirken, %40,8’i olumsuz yanıt vermiştir (Tablo 84). Katılımcıların bu soruya evet deme oranı, araştırmacıların beklentilerinden yüksek çıkmıştır. Bu oranın yüksek olmasının muhtemel nedeni, araştırmaya katılan gençlerin önemli bir oranının (%42,3) halen öğrenci olması ve okulda yaptığı spor etkinliklerini de spor yapmak olarak algılamaları olabilir. TABLO 85. KATILIMCILARIN SPOR YAPMA DURUMUNUN BÖLGELERE GÖRE DAĞILIMI İstanbul Marmara Ege Akdeniz İç Anadolu Karadeniz Doğu Anadolu Evet 67,9 56,6 56,2 60,1 62,1 58,5 50,7 Hayır 32,1 43,4 43,8 39,9 37,9 41,5 49,3 100,0 100,0 100,0 100,0 100,0 100,0 Toplam 100,0 Katılımcıların “spor yapıyor musunuz?” sorusuna verdikleri yanıtların bölgeye göre farklılaşması istatistiksel olarak anlamlı bulun- 95 TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI muştur: χ2(6, N=10.271)=145.526; p<0,05. İstanbul bölgesinden katılımcıların %67,9’u, Marmara bölgesinden katılımcıların %56,6’sı, Ege bölgesinden katılımcıların %60,1’i, İç Anadolu bölgesinden katılımcıların %62,1’i, Karadeniz bölgesinden katılımcıların %58,5’i ve Doğu Anadolu Bölgesinden katılımcıların %50,7’si spor yaptığını belirtmiştir (Tablo 85). TABLO 86. KATILIMCILARIN SPOR YAPMA DURUMUNUN CINSIYETE GÖRE DAĞILIMI Kadın 42,5 57,5 100,0 Evet Hayır Toplam Erkek 77,3 22,7 100,0 Katılımcıların “spor yapıyor musunuz?” sorusuna verdikleri yanıtların cinsiyete göre farklılaşması, istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur: χ2(1, N=10.271)=1.286.310; p<0,05. Kadın katılımcıların %42,5’i, erkek katılımcıların ise %77,3’ü spor yaptığını belirtmiştir (Tablo 86). Erkek katılımcıların, kadın katılımcılara göre daha fazla spor yapmaları, erkeklerin spor olarak daha çok futbolu tercih etmesi ile ilgilidir. Aşağıda görüleceği üzere, bütün spor yapanların yaklaşık üçte biri futbol oynamaktadır. TABLO 87. KATILIMCILARIN SPOR YAPMA DURUMUNUN YAŞA GÖRE DAĞILIMI Evet Hayır Toplam 15-19 yaş 68,7 31,3 100,0 20-24 yaş 54,5 45,5 100,0 25-29 yaş 52,5 47,5 100,0 Katılımcıların “spor yapıyor musunuz?” sorusuna verdikleri yanıtların yaşa göre farklılaşması, istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur: χ2(2, N=10.269)=232.403; p<0,05. 15-19 yaş aralığındaki katılımcıların %68,7’si, 20-24 yaş aralığındaki katılımcıların %54,5’i ve 25-29 yaş aralığındaki katılımcıların %52,5’i spor yaptığını belirtmiştir 96 BÖLÜM 4: BULGULAR VE TARTIŞMA (Tablo 87). Buna göre, yaş arttıkça, spor yapma oranı düşmektedir. Yaş ilerledikçe iş hayatına atılma ve evlenme ile birlikte kişilerin spora ayıracakları zamanın azalması, spor yapma oranının yaş ilerledikçe düşmesinin temel nedenlerinden biri olarak ele alınabilir. Aşağıda görüleceği üzere, evliler bekârlara göre daha az spor yapmaktadırlar. TABLO 88. KATILIMCILARIN SPOR YAPMA DURUMUNUN MEDENI DURUMA GÖRE DAĞILIMI Evet Evli 43,4 Bekâr 64,1 Dul / boşanmış 34,1 Hayır 56,6 35,9 65,9 100,0 100,0 100,0 Toplam Katılımcıların “spor yapıyor musunuz?” sorusuna verdikleri yanıtların medeni duruma göre farklılaşması, istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur: χ2(2, N=10.271)=343.389; p<0,05. Medeni durumu evli olan katılımcıların %43,4’ü, bekâr olan katılımcıların %64,1’i ve dul/boşanmış olan katılımcıların %34,1’i spor yaptığını belirtmiştir (Tablo 88). TABLO 89. KATILIMCILARIN SPOR YAPMA DURUMUNUN EĞITIM DÜZEYINE GÖRE DAĞILIMI Evet Hayır Toplam Düşük eğitimli 43,5 56,5 100,0 Orta eğitimli 67,5 32,5 100,0 Yüksek eğitimli 63,1 36,9 100,0 Katılımcıların “spor yapıyor musunuz?” sorusuna verdikleri yanıtların eğitim düzeyine göre farklılaşması, istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur: χ2(2, N=10.269)=461.596; p<0,05. Düşük düzeyde eğitimli katılımcıların %45,3’ü, orta düzeyde eğitimli katılımcıların %67,5’i ve yüksek düzeyde eğitimli katılımcıların %63,1’i spor yaptığını belirtmiştir (Tablo 89). Burada dikkati çeken husus, düşük düzeyde eğitimli katılımcıların diğer katılımcılara göre daha az spor yapmalarıdır. Bu, düşük düzeyde eğitimli katılımcıların iş hayatına daha erken atılmaları ile ilgili olabilir. 97 TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI TABLO 90. KATILIMCILARIN EN ÇOK YAPTIKLARI SPOR DALLARI Futbol Voleybol Basketbol Yürüyüş Koşu Fitness Yüzme Vücut geliştirme Atletizm Pilates Kickboks Tenis Teakwando Masa tenisi Jimnastik Aerobik Diğer Toplam Frekans 2.274 535 518 494 354 290 283 113 107 103 89 75 73 68 67 59 360 5863 Yüzde (%) 38,8 9,1 8,8 8,4 6,0 4,9 4,8 1,9 1,8 1,8 1,5 1,3 1,3 1,2 1,1 1,0 6,1 100,0 Spor yapan katılımcıların en çok yaptıkları spor dalları, yukarıdaki tabloda verilmiştir. Bu tabloda, katılımcıların en az %1’i tarafından belirtilen spor dalları gösterilmiştir. Spor yapanlar arasında en çok tercih edilen spor dalı futboldur (%38,8) (Tablo 90). Bunu voleybol (%9,1), basketbol (%8,8), yürüyüş (%8,4), koşu (%6,0), fitness (%4,9), yüzme (%4,8), vücut geliştirme (%1,9), atletizm (%1,8), pilates (%1,8), kickboks (%1,5), tenis (%1,3), teakwando (%1,3), masa tenisi (%1,2), jimnastik (%1,1) ve aerobik (%1,0) takip etmektedir. Bunun dışında, katılımcıların %6,1’i diğer spor dallarını belirtmişlerdir. TABLO 91. KATILIMCILARIN SPOR LISANSINA SAHIP OLMA DURUMU Frekans Yüzde (%) Evet 1138 18,9 Hayır 4885 81,1 Toplam 6023 100,0 98 BÖLÜM 4: BULGULAR VE TARTIŞMA Spor yapan katılımcılara, uğraştıkları spor dalı ile ilgili resmi lisansa sahip olup olmadıkları sorulduğunda, %18,9’u lisansa sahip olduğunu %81,1’i ise sahip olmadığını belirtilmiştir (Tablo 91). TABLO 92. KATILIMCILARIN IMKÂN OLMASI DURUMUNDA YAPMAK ISTEDIĞI SPOR DALLARI Futbol Voleybol Basketbol Yürüyüş Koşu Fitness Yüzme Vücut geliştirme Atletizm Pilates Kickboks Tenis Tekvando Masa tenisi Jimnastik Aerobik Diğer Toplam Frekans 2.274 535 518 494 354 290 283 113 107 103 89 75 73 Yüzde (%) 38,8% 9,1% 8,8% 8,4% 6,0% 4,9% 4,8% 1,9% 1,8% 1,8% 1,5% 1,3% 1,3% 68 67 59 360 5.863 1,2% 1,1% 1,0% 6,1% 100,0% Katılımcıların, imkân olması durumunda hangi spor dalıyla uğraşmak istedikleri şeklindeki soruya verdikleri yanıtlardan, %1,0 ve daha üzeri oranda yanıtlanan spor dalları tablo şeklinde ifade edilmiştir. Katılımcıların %38,8’i fırsat buldukları takdirde en çok futbol oynamak istediklerini ifade etmiştir (Tablo 92). Bunun ardından, katılımcıların %9,1’i voleybol, %8,8’i basketbol, %8,4’ü tenis, %6,0’ı koşu, %4,9’u fittness, %4,8’i yüzme, %1,9’u vücut geliştirme, %1,8’i atletizm, %1,8’i pilates, %1,5’i kickboks, %1,3’ü tenis, %1,3’ü tekvando, %1,2’si masa tenisi, %1,1’i jimnastik ve %1,0’ı aerobik yapmak istediklerini belirtmiştir. Diğer dallarda spor yapmak isteyen katılımcıların oranı %6,1’dir. 99 TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI 4.5.2 Gençlerin, Gençlik ve Spor Bakanlığına İlişkin Farkındalık Düzeyi Bilindiği üzere, daha önce Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü bünyesinde yürütülen gençlik ve spora dönük faaliyetlerin daha etkin ve daha kapsamlı yürütülmesi için 3 Haziran 2011 tarihinde Bakanlar Kurulu tarafından Gençlik ve Spor Bakanlığının kurulması kararlaştırılmıştır. Bundan dolayı, 12 Haziran 2011 genel seçimlerinden sonra kurulan 61. Hükümet ile birlikte Gençlik ve Spor Bakanlığı faaliyetlerine başlamıştır. Araştırma kapsamında “Gençlik ve Spor Bakanlığını duydunuz mu?” sorusu sorularak, gençlerin bu genç Bakanlık hakkındaki görüşleri öğrenilmiştir. TABLO 93. KATILIMCILARIN GENÇLIK VE SPOR BAKANLIĞINI DUYMA DURUMU Evet Hayır Toplam Frekans Yüzde (%) 6.705 65,9 3.469 34,1 10.174 100,0 Araştırmaya katılan gençlerin %65,9’u “Gençlik ve Spor Bakanlığını duydunuz mu?” sorusuna olumlu cevap verirken, %34,1’i olumsuz yanıt vermiştir (Tablo 93). Bir başka ifadeyle, gençlerin yaklaşık üçte biri, Gençlik ve Spor Bakanlığını duymamıştır. TABLO 94. KATILIMCILARIN GENÇLIK VE SPOR BAKANLIĞININ INTERNET SITESINI ZIYARET ETME DURUMU Evet Hayır Toplam Frekans Yüzde (%) 783 7,7 9.391 92,3 10.174 100,0 Gençlik ve Spor Bakanlığının internet sitesini ziyaret ettiğini belirten katılımcıların oranı %7,7 iken, siteyi ziyaret etmediğini ifade eden katılımcıların oranı %92,3’tür (Tablo 94). Kurulalı henüz bir kaç ay olmuş olmasına rağmen, yeni bir bakanlığın internet sitesi için bu ziyaret oranı azımsanacak bir rakam değildir. Gençlerin üçte birinin Bakanlığı duymadığı düşünüldüğünde bu sonuç, araştırmacıların beklentisinin hayli üzerindedir. 100 BÖLÜM 4: BULGULAR VE TARTIŞMA 4.5.3. Gençlik ve Spor Bakanlığının Faaliyetleri Araştırmaya katılan gençlerin Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın düzenlediği merkez ve faaliyetlerden (gençlik merkezi, gençlik kampı, izcilik kampı, gençlik değişim programları) ne kadar haberdar oldukları ve bu faaliyetlere ne oranda katılım gösterdiklerini belirlemek amacıyla sorulan soruların bulguları aşağıda sunulmuştur. TABLO 95. KATILIMCILARIN GENÇLIK MERKEZLERINDEN HABERDARLIK VE FAYDALANMA DURUMU Haberim vardı ama faaliyetlerine katılmadım Haberim vardı ve faaliyetlerine katıldım Haberim yoktu Toplam Frekans 3.093 529 6.552 10.174 Yüzde (%) 30,4 5,2 64,4 100,0 Katılımcıların %30,4’ü gençlik merkezlerinden haberdar olduklarını ama faaliyetlere katılmadığını, %64,4’ü haberdar olmadığını, % 5,2’si ise haberdar olduğunu ve faaliyetlerine katıldığını belirtmiştir (Tablo 95). Burada dikkati çeken en önemli husus, katılımcıların yaklaşık üçte ikisinin gençlik merkezlerinden haberdar olmamasıdır. TABLO 96. KATILIMCILARIN GENÇLIK KAMPLARINDAN HABERDARLIK VE FAYDALANMA DURUMU Haberim vardı ama faaliyetlerine katılmadım Haberim vardı ve faaliyetlerine katıldım Haberim yoktu Toplam Frekans 3.052 336 6.796 10.174 Yüzde (%) 30,0 3,3 66,8 100,0 Katılımcıların %30’u gençlik kamplarından haberdar olduklarını ama faaliyetlere katılmadığını, %66,8’i haberdar olmadığını, %3,3’ü ise haberdar olduğunu ve faaliyetlerine katıldığını belirtmiştir (Tablo 96). Katılımcıların, gençlik kamplarından haberdar olmama durumu, gençlik merkezlerinden haberdar olmama durumlarına benzerlik göstermektedir. 101 TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI TABLO 97. KATILIMCILARIN IZCILIK KAMPLARINDAN HABERDARLIK VE FAYDALANMA DURUMU Haberim vardı ama faaliyetlerine katılmadım Haberim vardı ve faaliyetlerine katıldım Haberim yoktu Toplam Frekans 4.100 Yüzde (%) 40,3 570 5,6 5.494 54,0 10.174 100,0 Katılımcıların %40,3’ü izcilik kamplarından haberdar olduklarını ama faaliyetlere katılmadığını, %54’ü haberdar olmadığını, %5,6’sı ise haberdar olduğunu ve faaliyetlerine katıldığını belirtmiştir (Tablo 97). Buna göre, katılımcıların neredeyse yarısı, izcilik kamplarından haberdar olduklarını söylemiştir. Katılımcıların gençlik merkezleri ve gençlik kamplarına nazaran izcilik kamplarından daha fazla haberdar olduğu görülmektedir. Buna ek olarak katılımcılar izcilik kamplarına daha fazla katılmaktadır. Bunun muhtemel nedeni izciliğin popüler kültürde sıklıkla işlenmesidir. Ayrıca dünya ölçeğinde izciliğin toplumsal algı bakımından genel olarak olumlu bir çağrışımı vardır (Coakley, 2006). Yine de izciliğin bu kadar popüler olmasına rağmen, katılımcıların yarısından çoğunun izcilik kamplarından haberdar olmaması, önemli bir bulgudur. TABLO 98. KATILIMCILARIN GENÇLIK DEĞIŞIM PROGRAMLARINDAN HABERDARLIK VE FAYDALANMA DURUMU Haberim vardı ama faaliyetlerine katılmadım Haberim vardı ve faaliyetlerine katıldım Haberim yoktu Toplam Frekans 1.943 Yüzde (%) 19,1 204 2,0 8.027 78,9 10.174 100,0 Katılımcıların %19,1’i gençlik değişim programlarından haberdar olduklarını ama faaliyetlere katılmadığını, %78,9’u haberdar olmadığını, %2’si ise haberdar olduğunu ve faaliyetlerine katıldığını belirtmiştir (Tablo 98). GSB’nin sunduğu yukarıda ifade edilen diğer hizmetlere nazaran, katılımcıların gençlik değişim programlarından haberdar olma ve katılma durumunun oldukça az olduğu gö- 102 BÖLÜM 4: BULGULAR VE TARTIŞMA rülmektedir. Bununla birlikte, katılımcıların gençlik değişim programlarından faydalanma oranı, kendi başına değerlendirildiğinde, araştırmacılar tarafından yüksek bir oran olarak değerlendirilmiştir. Bu oranın yüksek olmasının muhtemel nedeni, katılımcıların GSB tarafından düzenlenen gençlik değişim programları ile diğer değişim programlarını (örn. Erasmus değişim programı ve MEB tarafından düzenlenen değişim programları) karıştırmış olmalarıdır. TABLO 99. KATILIMCILARIN FAYDALANMAK ISTEDIKLERI HIZMETLER Hizmetler Dil kursları Meslek kursları ve seminerleri Tiyatro ve Sinema Kültürel ve sosyal etkinlikler Müzik kursları Kişisel gelişim seminerleri Kariyer danışmanlığı hizmetleri Sınavlara hazırlık kursları Gençlik kampları Geleneksel el sanatları kursları Liderlik seminerleri Halk oyunları İzcilik kampları Geçerli Yanıt 10.146 10.138 10.133 10.124 10.114 10.096 10.101 10.076 10.099 10.105 10.085 10.103 10.088 Evet Frekansı 5.658 5.524 5.345 4.750 4.455 4.029 3.846 3.843 3.610 3.216 2.666 2.553 2.403 Evet Yüzdesi (%) 55,8 54,5 52,7 46,9 44,0 39,9 38,1 38,1 35,7 31,8 26,4 25,3 23,8 Katılımcılara ulaşabildikleri takdirde belirtilen hizmetlerden hangilerinden faydalanmak istedikleri sorulduğunda verdikleri yanıtlar şöyle olmuştur: dil kursları (%55,8), meslek kursları ve seminerleri (%54,5), tiyatro ve sinema (%52,7), kültürel ve sosyal etkinlikler (%46,9), müzik kursları (%44), kişisel gelişim seminerleri (%39,9), sınavlara hazırlık kursları (%38,1), kariyer danışmanlığı hizmetleri (%38,1), gençlik kampları (%35,7), geleneksel el sanatları kursları (%31,8), liderlik seminerleri (%26,4), halk oyunları (%25,3) ve izcilik kampları (%23,8) (Tablo 99). Bu yanıtlardan görüldüğü üzere, gençler hem kariyerlerini geliştirmeye dönük programlara hem de kişisel gelişimlerine yönelik kültürel programlara katılmayı istemektedirler. 103 TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI TABLO 100. KATILIMCILARIN DOĞA GEZISINE KATILMA ISTEKLILIK DURUMU Doğa gezisi Geçerli Yanıt 10.270 Evet Frekansı 6.244 Evet Yüzdesi (%) 60,8 Katılımcılardan doğa gezisi yapmak isteyenlerin oranı %60,8’dir (Tablo 100). Bu katılımcılardan gitmek istedikleri doğa yerlerini belirtmeleri istenmiştir. Aşağıda bu yerler tablo halinde verilmiştir. TABLO 101. KATILIMCILARIN DOĞA GEZISI YAPMAK ISTEDIKLERI YERLER Frekans Yüzde (%) 1.595 25,5 Yurt dışı 609 9,8 Orman 307 4,9 Nevşehir 295 4,7 Dağ gezisi 293 4,7 Balıkesir 261 4,2 İstanbul 259 4,1 Bursa 259 4,1 Antalya 235 3,8 Akdeniz 171 2,7 Ege 155 2,5 Trabzon 153 2,5 Çanakkale 147 2,4 İzmir 121 1,9 Muğla Karadeniz 107 1,7 Doğu Anadolu 84 1,3 Bolu 79 1,3 Mardin 68 1,1 Denizli 60 1,0 Deniz kıyısı 59 0,9 Tarihi yerler 57 0,9 Ağrı 52 0,8 Diğer 818 13,1 6.243 100 Toplam 104 BÖLÜM 4: BULGULAR VE TARTIŞMA Katılımcıların doğa gezisi yapmak için belirttiği yerler tabloda görülmektedir. Katılımcılar tarafından belirtilen yerlerden frekansı 50 ve üzeri olan yerler tabloda belirtilmiştir. Buna göre, Karadeniz %25,5 ile en çok gidilmek istenen yerdir (Tablo 101). Bunun dışında en çok gidilmek istenen yerler sırasıyla şunlardır: yurtdışı (%9,8), orman (%4,9), Nevşehir (%4,7), dağ gezisi (%4,7), Balıkesir (%4,2), İstanbul (%4,1), Bursa (%4,1), Antalya (%3,8), Akdeniz (%2,7), Ege (%2,5), Trabzon (%2,5), Çanakkale (%2,4), İzmir (%1,9), Muğla (%1,7), Doğu Anadolu (%1,3), Bolu (%1,3), Mardin (%1,1), Denizli (%1), deniz kıyısı (%0,9), tarihi yerler (%0,9) ve Ağrı (%0,8). Bunun dışında, katılımcılardan doğa gezisi yapmak isteyenlerin %13,1’i diğer yerleri belirtmiştir. TABLO 102. KATILIMCILARIN ŞEHIRLERARASI GEZIYE KATILMA ISTEKLILIK DURUMU Şehirlerarası geziler Geçerli Yanıt 9.905 Frekans 7.892 Yüzde (%) 79,7 “Eğer ulaşabilseniz şehirlerarası gezilere katılmak ister misiniz” sorusuna katılımcıların %79,7’si evet yanıtını vermişlerdir (Tablo 102). Bu katılımcılardan gitmek istedikleri yeri belirtmeleri istenmiştir. Aşağıda bu yerler tablo halinde verilmiştir. 105 TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI TABLO 103. KATILIMCILARIN ŞEHIRLERARASI GEZI TERCIHLERI İstanbul İzmir Antalya Çanakkale Trabzon Mardin Nevşehir Muğla Ankara Karadeniz Şanlıurfa Rize Eskişehir Yurt dışı Bursa Konya Diyarbakır Doğu bölgesi Artvin Mersin Gaziantep Samsun Diğer Toplam Frekans 1.499 808 693 606 577 412 305 253 247 222 182 170 154 154 145 124 93 74 71 71 56 51 925 7.892 Yüzde(%) 19,0 10,2 8,8 7,7 7,3 5,2 3,9 3,2 3,1 2,8 2,3 2,2 2,0 1,9 1,8 1,6 1,2 0,9 0,9 0,9 0,7 0,6 11,7 100 Tabloda belirtilen sıralama 50 ve üzeri katılımcının belirttiği şehirlerden oluşmaktadır. Buna göre, gezilere katılmak isteyenlerin gitmeyi istedikleri şehirler sırasıyla şunlardır (Tablo 103): İstanbul (%19), İzmir (%10,2), Antalya (%8,8), Çanakkale (%7,7), Trabzon (%7,3), Mardin (%5,2), Nevşehir (%3,9), Muğla (%3,2), Ankara (%3,1), Karadeniz (%2,8), Şanlıurfa (%2,3), Rize (%2,2), Eskişehir (%2,0), yurtdışı (%1,9), Bursa (%1,8), Konya (%1,6), Diyarbakır (%1,2), Doğu bölgesi (%0,9), Artvin (%0,9), Gaziantep (%0,7) ve Samsun (%0,6). İlk sıralarda yer alan şehirler genelde tarihi ve turistik şehirlerdir. Örneğin, İstanbul gitmek istenen şehir olarak, katılımcıların açık ara en sık belirttiği şehir olmuştur. Bunun temel nedeni İstanbul’un tarihi ve kültürel olarak popüler bir şehir olmasıdır. 106 BÖLÜM 4: BULGULAR VE TARTIŞMA TABLO 104. KATILIMCILARIN GENÇLIK VE SPOR ALANINDA YAPMAK ISTEDIKLERI Altyapı ve fiziksel imkânların arttırılması Spor imkânları ve faaliyetlerinin desteklenmesi Gençlerin desteklenmesi Etkinlik ve faaliyetler Spor ve şiddet Fikrim yok Diğer Toplam Frekans 2.368 1.625 1.473 462 160 3.306 931 10.325 Yüzde (%) 22,8 15,7 14,3 4,6 1,5 32,0 9,1 100,0 Araştırmaya katılan gençlere yöneltilen son soru “Gençlik ve Spor Bakanı yerine siz bakan olsaydınız gençlik ve spor için öncelikli olarak ne yapardınız” açık uçlu sorusudur. Bu soruya bazı katılımcılar birden fazla cevap vermiştir. Bu soruya verilen cevaplar belirli kategoriler altında toplanarak yukardaki tabloda gösterildiği şekilde özetlenmiştir. Buna göre, gençler gençlik ve spor alanı için yapmak istediklerini altyapı ve fiziksel imkânların arttırılması (%22,8), spor imkânları ve faaliyetlerinin desteklenmesi (%15,7), gençlerin desteklenmesi (%14,3), etkinlik ve faaliyetlerin yapılması (%4,6), spor ve şiddet konusu ile ilgilenilmesi (%1,5) ve diğer (%9,1) şeklinde ifade etmişlerdir. Bu soruya fikrim yok diye cevap verenlerin oranı ise (%32,0) olarak ortaya çıkmıştır (Tablo 104). Tablodan da açık bir şekilde görüldüğü gibi gençlerin büyük bir kısmı, özellikle üç konu üzerinde durmuşlardır. Bunlar altyapı ve fiziksel imkânların arttırılması, spor imkânları ve faaliyetlerinin desteklenmesi ve genel olarak gençlerin desteklenmesidir. Gençlerin verdikleri cevaplar, daha ayrıntılı olarak aşağıdaki tablolarda verilmiştir. 107 TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI TABLO 105. ALTYAPI VE FIZIKSEL IMKÂNLARININ ARTIRILMASI Frekans Yüzde (%) 1.358 13,1 Altyapıya destek verirdim 177 1,7 Halı saha yaptırırdım 150 1,4 Sosyal kültürel faaliyet alanı açardım 140 1,4 Okul spor alanlarını geliştiririm 119 1,2 Kadınlara yönelik spor alanları Spor alanları açardım 105 1,0 Gelişmemiş yerlere spor alanı yapardım 71 0,7 Değişik branşlarda spor olanağı sağlardım 62 0,6 Voleybol sahası açardım 34 0,3 Kapalı spor salonu yapardım 27 0,3 Stat yapardım 27 0,3 Basketbol sahaları açardım 25 0,2 Bisiklet yolu çardım 15 0,1 Tenis kortları açardım 14 0,1 Engelliler için spor alanları açardım 13 0,1 9 0,1 Boks salonu açardım Üniversitelere spor salonu Toplam 8 0,1 2.368 22,8 Gençlerin altyapı ve fiziksel imkânların arttırılması başlığı altında özetlenebilecek cevapları yukarıda sıralanmıştır. Buna göre, gençler en çok, spor alanları açardım (%13,1), altyapıya destek verirdim (%1,7), halı saha yapardım (%1,4), sosyal ve kültürel faaliyet alanı açardım (%1,4), okul spor alanlarını geliştirirdim (%1,2) ve kadınlara yönelik spor alanlarını attırırdım (%1,0) şeklinde cevaplar vermişlerdir (Tablo 105). 108 BÖLÜM 4: BULGULAR VE TARTIŞMA TABLO 106. SPOR IMKÂNLARI VE FAALIYETLERININ DESTEKLENMESI Sporu ücretsiz yapardım Spora destek verip geliştirirdim Spor faaliyetlerine ağırlık verirdim Okulda spor eğitimine destek verirdim Futbola destek verirdim Spor kursları açardım Spor dallarına eşit destek Amatör kulüplere destek verirdim Spor okulları acardım Spor turnuvası düzenlerdim Spora yatırım yapardım Basketbola önem verirdim Spor imkânlarını artırırdım Güreşe önem verirdim Futbol okulları acardım Sporun yerleşmesini sağlardım Sporu Uluslararası alanlara doğru geliştirmeye çalışırdım Toplam Frekans 595 318 211 83 76 52 52 47 46 43 29 19 14 12 11 11 6 Yüzde (%) 5,8 3,1 2,0 0,8 0,7 0,5 0,5 0,5 0,4 0,4 0,3 0,2 0,1 0,1 0,1 0,1 0,1 1.625 15,7 Katılımcıların spor imkânları ve faaliyetlerinin desteklenmesi başlığı altında özetlenebilecek cevapları ise yukarıdaki tabloda görülmektedir. Katılımcılardan, sporu ücretsiz yapardım diyenlerin oranı (%5,8), spora destek verip geliştirirdim cevabını verenler (%3,1), spor faaliyetlerine ağırlık verirdim diyenler ise (%2,0) olarak ortaya çıkmıştır (Tablo 106). Buna göre, katılımcılar genel olarak spor imkânlarını ve faaliyetlerini destekleyecekleri belirtmekle birlikte, özellikle belirli spor alanlarını desteklerdim diyenlerde bulunmaktadır. Örneğin, futbola destek verirdim (%0,7), basketbola önem verirdim (%0,2) şeklinde cevaplar da vermişlerdir. 109 TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI TABLO 107. GENÇLIĞI DESTEKLEME Gençleri spora yönlendirir-teşvik ederdim Gençlere aylık maaş verirdim Gençleri bilinçlendirirdim Gençler ne isterse Gençler için imkânları genişletirdim Gençlere iş imkânı sunardım Gençlerin yolunu açardım Genç yetenekleri ortaya cıkarmak Maçları gençlere ücretsiz yapardım Gençler için faydalı şeyler yapardım Gençlerin kişisel gelişimini sağlardım Gençlere destek verirdim Gençlerin fikrini alırdım Spora ahlak getirmeye çalışırdım Gençleri sokaklardan kurtarırdım Gençlere hizmet sunardım Uyuşturucuyu engellerdim Gençlere özgürlük verirdim Gençlere burs verirdim Toplam Frekans 682 171 79 82 80 55 55 46 33 32 30 27 23 20 17 14 11 10 6 1.473 Yüzde (%) 6,6 1,7 0,8 0,8 0,8 0,5 0,5 0,4 0,3 0,3 0,3 0,3 0,2 0,2 0,2 0,1 0,1 0,1 0,1 14,3 Katılımcıların gençleri destekleme başlığı altında toplanabilecek cevapları ise yukarıda verilmiştir. Bunlardan en öne çıkanı gençleri spora yönlendirir ve teşvik ederdim (%6,6) cevabıdır (Tablo 107). Bunun dışında verilen birçok cevabın ortak noktası gençleri bilinçlendirmeye ve desteklemeye yönelik cevaplardır. 110 BÖLÜM 4: BULGULAR VE TARTIŞMA TABLO 108. ETKINLIK VE FAALIYETLER Sosyal aktivite yapardım Gezi düzenlerdim Farklı etkinlik düzenlerdim Etkinliklerin daha iyi duyurulmasını sağlardım Festival-konser düzenlerdim Seminer yapardım Gençlik kampı düzenlerdim Meslek kursu açardım Toplam Frekans 131 102 78 70 Yüzde (%) 1,3 1,0 0,8 0,7 28 24 9 20 462 0,3 0,2 0,1 0,2 4,6 Katılımcıların “Gençlik ve Spor Bakanı yerine siz bakan olsaydınız gençlik ve spor için öncelikli olarak ne yapardınız” sorusuna verdikleri cevaplardan bir diğeri ise etkinlik ve faaliyetlere yönelik cevaplardır. Bu başlık altında öne çıkan hususlar, sosyal aktivite (%1,3), gezi (%1,0) ve diğer tür etkinliklerdir (Tablo 108). TABLO 109. SPOR VE ŞIDDET Sporda şiddeti önlerdim Spor da şiddeti azaltırdım Şiddet yasası kalksın Şiddet yasası değişsin Şiddet yasasını onaylatırdım Toplam Frekans 115 15 12 10 8 160 Yüzde (%) 1,1 0,1 0,1 0,1 0,1 1,5 Gençlerin spor ve şiddet bağlamında verdikleri cevaplar tabloda görülmektedir. Bu cevaplardan, öne çıkanı sporda şiddetin önlenmesine (%1,1) ile ilgilidir (Tablo 109). Bununla birlikte, genel olarak, bu alt başlık, yukarıda zikredilen diğer alt başlıklarla kıyaslandığında, gençlerin daha az ilgisini çekmektedir. 111 BÖLÜM 5 SONUÇ VE ÖNERİLER 15–29 yaş aralığındaki gençlerin profilini sunmayı amaçlayan ve 10.174 gencin katılımıyla gerçekleştirilen bu çalışma, gençlerin sportif ve kültürel yaşamlarını zenginleştirme için neler yapılabileceğine ilişkin önemli bulgular sunmuştur. Araştırma; gençlerin barınma durumları, sosyal güvenlik durumları, boş zaman etkinlikleri, yabancı dil bilme ve yurtdışına çıkma durumları, boş zaman etkinlikleri, beğenileri, bağımlılıkları, spor yapma durumları ve GSB’den beklentilerini ortaya koyması açısından oldukça kapsamlı veriler sunmuştur. 2012 Ocak verilerine göre, Türkiye’nin nüfusunun yaklaşık yarısının 30 yaş altı olduğu (TÜİK, 2012) düşünüldüğünde, çalışmada elde edilen verilerin önemi artmaktadır. 5.1 ÖNE ÇIKAN BULGULAR Bu çalışmada ortaya çıkan bazı önemli bulgular aşağıda verilmiştir. Daha önce ayrıntılı bir şekilde ele alınan ve mevcut literatür de göz önüne alınarak tartışılan bulgular, özet halinde ve önerilere temel olabilecek şekilde sunulmuştur. Araştırmacılar için dikkat çekici olan bulgular vurgulanmıştır. • Daha önceki yıllarda yapılan çalışmalarla kıyaslandığında, bu araştırmada gençler içerisindeki öğrenci yüzdesinin (%42,3) daha fazla olduğu gözlenmiştir. Bunun temel nedeni, son yıllarda, hem ortaöğretimde hem de yükseköğretimde okullaşma oranlarının artmasıdır. • Katılımcıların sürekli ikamet ettiği yerler sırasıyla, anne-baba yanı (%63,7), eşiyle kendi evi (%20,6), bekâr ve kendi evinde 115 TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI (%5,1), bekâr arkadaşlarıyla birlikte (%5,1)’dir. Özel yurtta, KYK ve üniversite yurdunda kalanların oranı %3,5’tir. Buna ek olarak, ağabey, abla, kardeş ve diğer akraba yanında kalanlar ise %2,1’dir. KYK’da kalan katılımcılardan sadece yaklaşık beşte biri kaldıkları yurttan memnundur. KYK’ya bağlı yurtlarda kalan öğrencilerin yurtlarda karşılaştıkları en önemli sorunlar; odaların kalabalıklığı, fiziksel imkânların yetersizliği, yurtların temizlik sorunu, yemeklerin kalitesizliği ve yetersizliği ile siyasi kamplaşmadır. • Katılımcıların yaklaşık beşte biri, hiç bir sosyal güvenlik kurumundan yararlanmadıklarını belirtmiştir. Hiçbir sosyal güvencesi olmayan gençlerin, yaşama daha etkin katılmaları açısından önemlidir. Eğitim sürecinin dışında olan gençlerin neden sosyal güvenlik kapsamında olmadıklarına yönelik ayrıntılı araştırmaların yapılması gereklidir. Çünkü bu araştırma bulgularına göre, işsiz olmayan bazı gençlerin de sosyal güvencesi yoktur. • Katılımcıların çoğunluğu yabancı dil bilmediğini ifade etmiştir. Dahası, yabancı dil bilme oranlarındaki bu düşüklük, bölgeler arası ciddi farklılıklar göstermektedir. Özellikle Doğu Anadolu bölgesindeki katılımcılar, diğer bölgelerdeki katılımcılara göre, daha az oranla yabancı dil bilmektedirler. Bununla birlikte, yabancı dil bilenlerin oranı, eğitim düzeyine paralel bir şekilde artmaktadır. Katılımcıların bildikleri diller içerisinde en çok bilinen dil İngilizcedir. Almanca, Arapça, Rusça ve Fransızca gibi bazı diller de çok daha az oranda bilinmektedir. Bunların dışında kalan diller ise ya çok az kişi tarafından bilinmekte ya da hiç bilinmemektedir. Yabancı dil bilme oranlarının düşüklüğü, gençlerin dünyayla bütünleşmelerinin önünde bir engel olarak görünmektedir. • Katılımcılar arasında şimdiye kadar yurtdışına çıkmış olanların oranı %10,5’tir. Bu oran, Avrupalı ve Amerikalı gençlerin yurtdışına çıkma oranlarıyla kıyaslandığında oldukça düşüktür. Dahası, yurtdışına çıkma durumu bölgelere, cinsiyete, yaşa, medeni duruma ve eğitim düzeyine göre farklılaşmaktadır. Akdeniz (%14,3), İstanbul (%12,5), Marmara (11,9) ve Ege (%10,3) bölgelerindeki katılımcılar, Karadeniz (%8,4), İç Anadolu (%9,5) ve Doğu Anadolu (%6,9) bölgelerindeki katılımcılara kıyasla daha 116 BÖLÜM 5: SONUÇ VE ÖNERİLER • • • • fazla yurtdışına çıkmışlardır. Ayrıca, erkeklerin yurt dışına çıkma oranı, kadınların oranının iki katından fazladır. Son olarak, yaş ve eğitim düzeyi arttıkça, yurtdışına çıkma oranları artmaktadır. Yurtdışına çıktığını belirten katılımcıların en çok gittikleri ülkeler, sırasıyla; Almanya, Kıbrıs, Amerika, Fransa, Bulgaristan, Suriye, İngiltere, Rusya, Irak ve Hollanda gibi ülkelerdir. Katılımcıların yurtdışına çıkma amaçlarının başında turistik nedenler (%59) gelmektedir. Bunu, iş (%20,7) ve eğitim (%14,4) nedenleri izlemektedir. Katılımcıların boş zamanlarında en sık yaptıkları etkinlik, televizyon izlemektir (%56,8). Buna ek olarak, katılımcıların %40,8’i kitap, dergi, gazete okuma, %37,2’si internette sosyal medya ağlarına katılma, %29,6’sı spor yapma, %15,6’sı tiyatroya, sinemaya ve konsere gitme, %13,4’ü ise kıraathane ve kafe gibi mekânlarda arkadaşlarla buluşmayı tercih etmektedirler. Katılımcıların televizyonda en çok izledikleri program türü, yerli dizilerdir. Yerli dizilerden sonra en çok izlenen program türleri, haber bültenleri ve haber programları; spor programları; belgeseller; müzik, eğlence güldürü ve talk show programları ile yabancı filmlerdir. Katılımcıların televizyonda en çok beğendikleri beş dizi sırasıyla; Kurtlar Vadisi (%15,7), Öyle Bir Geçer Zaman Ki (%9,3), Kuzey ve Güney (%8,1), Muhteşem Yüzyıl (%6,9) ve Adını Feriha Koydum (%4,4)’dur. Siyaset, sanat, eğitim ve edebiyat gibi alanlarda hayranlık duydukları birinin olup olmadığı yönünde sorulan soruya, katılımcıların yaklaşık yarısı (%45,9), olumlu yanıt vermiştir. Katılımcıların bu soruya verdikleri yanıtlar; bölge, cinsiyet, yaş ve eğitim düzeyine göre farklılaşmaktadır. Recep Tayyip Erdoğan, bütün değişkenlere göre ve toplamda, katılımcıların en çok hayranlık duyduğu isimdir. Bununla birlikte, erkeklerin Erdoğan’a hayran olma oranı (% 24,6), kadınların hayran olma oranından (%18,7) daha yüksektir. Ayrıca, yaş arttıkça Erdoğan’a duyulan hayranlık artmaktadır. Erdoğan’dan sonra gelen isimler, sırasıyla şu şekildedir: Atatürk, Devlet Bahçeli, Kemal Kılıçdaroğlu, Nazım Hikmet Ran, Necip Fazıl Kısakürek, Ahmet Türk, İbrahim Tatlıses, Murat Boz ve Can Yücel. Listenin başında yer alan Recep Tayyip Erdoğan ile sonraki isimler arasında çok ciddi bir oransal fark vardır. 117 TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI • • • • Sonuçlarda dikkat çeken önemli bir diğer bulgu ise, katılımcıların en çok hayranlık duyduğu isimler arasında hiçbir kadının yer almamasıdır. Katılımcıların en çok dinledikleri müzik türü, yerli (%52,4) ve yabancı (%22) poptur. Bu türleri, arabesk (%21,9), Türk halk müziği (%21,8), rock (%14) ve Türk sanat müziği (%10,3) izlemektedir. Katılımcıların yaklaşık üçte biri, gazete okumamaktadır. Bu durum, genel olarak toplumun okuma alışkanlığının düşük olmasıyla ilişkili olabileceği gibi, haber ve eğlence ihtiyacının başka kanallardan (örn. görsel basın) karşılanmasıyla da ilişkili olabilir. Katılımcıların gazete okuma sıklığı; bölgelere, cinsiyete, yaşa, medeni duruma ve eğitim düzeyine göre farklılaşmaktadır. Örneğin, erkekler, kadınlara göre daha fazla gazete okumaktadırlar. Ayrıca, yaş ve eğitim düzeyi arttıkça düzenli gazete okuma sıklığı artmaktadır. Katılımcıların en çok beğendiği beş gazete, sırasıyla şunlardır: Posta, Sabah, Zaman, Hürriyet ve Habertürk. Katılımcıların sadece yaklaşık onda biri (%12), düzenli olarak takip ettikleri bir dergi olduğunu belirtmiştir. Düzenli dergi takip eden katılımcıların en çok takip ettikleri beş dergi sırasıyla şunlardır: Trendy (%13,7), Sızıntı (%11,1), Uykusuz (%4,8), Bilim ve Teknik (%4,5) ve Semerkant (%3,9). Katılımcıların okumayı en çok sevdiği beş kitap türü sırasıyla; roman (%39,6), macera (%11,7), dini kitaplar (%5,9), aşk (%5,8) ve tarihi (%5,2) kitaplardır. Katılımcıların sadece %3,1’i kitabı elektronik olarak okumayı tercih ettiğini söylemiştir. Bu sonuç, gençlerin elektronik kitapla yeterince tanışık olmamaları ve bu kitapları okumayı sağlayan araçları kullanmamalarıyla ilişkili olabilir. Katılımcıların beşte biri (%20,4), internet kullanmadığını ifade etmiştir. Katılımcıların internet kullanma durumu, bölgeye, cinsiyete, yaşa, medeni duruma ve eğitim düzeyine göre farklılaşmaktadır. Örneğin, bütün bölgeler içerisinde en az internet kullanan bölge, Doğu Anadolu’dur. Bu sonuç, bölgenin genel kalkınmışlık düzeyi ile ilişkilendirilebilir. Ayrıca, kadınlar erkeklere nazaran daha az internet kullanmaktadırlar. Buna ek olarak, evli olanlar diğer gruplara göre, en az internet kullanan gruptur. Son olarak, yaş arttıkça internet kullanım oranı azalmakta, eğitim düzeyi arttıkça ise internet kullanım oranı artmaktadır. 118 BÖLÜM 5: SONUÇ VE ÖNERİLER • İnternet kullandığını belirten katılımcılar, internete erişimi genellikle evde (%71,5), işyerinde (%12), internet kafede (%14,8), okulda (%2,1), her yerde (%2,7) ve yurtta (%1,1) sağladığını belirtmişlerdir. Bu bulgularda en fazla dikkati çeken husus, katılımcıların önemli bir kısmı öğrenci olduğu halde, özellikle okulda internet kullanımının oldukça düşük olmasıdır. Bu sonuç, okullardaki altyapının ne derece yeterli olduğu ve mevcut altyapının ne derece etkin kullanıldığı sorularını akla getirmektedir. • Katılımcılar interneti, eğitim ve araştırmadan daha çok sosyal iletişim ve haberleşme ile eğlence amaçlı kullanmaktadır. • Katılımcılar en çok SMS ve Facebook üzerinden haberleşmeyi tercih ettiklerini ifade etmiştir. • Katılımcıların üçte birinden fazlası (%35,7) sigara içtiğini belirtmiştir. Dahası, araştırma bulgularına göre, yaş arttıkça sigara kullanım oranı dramatik bir şekilde artmaktadır. Ayrıca, erkek katılımcıların sigara içme oranı (%49,6), kadın katılımcıların oranının (%23,1) iki katından daha fazladır. Araştırma sonuçlarına göre, diğer ülkelerde görülen sigara kullanma yaygınlığının eğitimle ilişkisinden farklı olarak, Türkiye’de eğitim düzeyi arttıkça sigara kullanma oranı artmaktadır. Buna ek olarak, katılımcıların sigara kullanma durumu, bölgeye ve medeni duruma göre de farklılaşmaktadır. Buna göre, dul ve boşanmışların sigara kullanım oranları evli ve bekârların oranlarının iki katından fazladır. • Katılımcıların beşte birinden fazlası (%21,7), alkollü içki içtiğini belirtmiştir. Katılımcıların alkol kullanma durumu bölgelere, cinsiyete, yaşa, medeni duruma ve eğitim durumuna göre farklılaşmaktadır. • Katılımcıların beşte birinden fazlası (%21,4), şans oyunu oynadığını belirtmiştir. Katılımcıların şans oyunu oynama durumu; bölgelere, cinsiyete, yaşa, medeni duruma ve eğitim durumuna göre farklılaşmaktadır. Bu bulgulardan en beklenmedik olanı, eğitim düzeyi arttıkça, şans oyunu oynama oranının artmasıdır. Katılımcıların en sık oynadığı beş şans oyunu, sırasıyla; İddaa (% 64), Sayısal Loto (%31,2), Milli Piyango (%8,2), Süper Toto (%6,6) ve On Numara (%5,4)’dır. • Katılımcıların neredeyse yarısı (%40,8), spor yapmadığını belirtmiştir. Spor yapma durumu; bölgelere, cinsiyete, yaşa, mede- 119 TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI • • • • ni duruma ve eğitim durumuna göre farklılaşmaktadır. Spor yapan katılımcıların en çok yaptıkları 10 spor dalı, sırasıyla; futbol (%38,8), voleybol (%9,1), basketbol (%8,8), yürüyüş (%8,4), koşu (%6,0), fitness (%4,9), yüzme (%4,8), vücut geliştirme (%1,9), atletizm (%1,8) ve pilates (%1,8)’tir. Spor yapan katılımcıların yaklaşık beşte biri (%18,9), uğraştığı spor dalı ile ilgili resmi lisansa sahip olduğunu belirtmiştir. Katılımcıların imkân olması durumunda en çok ilgilenmek istediklerini belirttikleri beş spor dalı, sırasıyla; futbol (%38,8), voleybol (%9,1), basketbol (%8,8), tenis (%8,4) ve koşu (%6,0)’dur. Araştırmaya katılan gençlerin yaklaşık üçte biri (%34,1), GSB’yi duymadığını ifade etmiştir. GSB’nin internet sitesini ziyaret eden katılımcıların oranı %7,7’dir. Katılımcıların yaklaşık üçte ikisi (%64,4), gençlik merkezlerinden haberdar olmadığını ifade etmiştir. Benzer şekilde, katılımcıların yaklaşık üçte ikisi (%66,8), gençlik kamplarından haberdar olmadığını ifade etmiştir. Ayrıca, katılımcıların yarısından çoğu (%54), izcilik kamplarından haberdar olmadığını belirtmiştir. Katılımcıların gençlik merkezleri ve gençlik kamplarına nazaran izcilik kamplarından daha fazla haberdar olduğu görülmektedir. Buna ilaveten, katılımcılar izcilik kamplarına daha fazla katılmışlardır. Yine de, izciliğin popüler kültürde sıklıkla işlenmesine ve bilinmesine rağmen, katılımcıların yarısından çoğunun izcilik kamplarından haberdar olmamaları, şaşırtıcıdır. Katılımcıların gençlik değişim programlarından haberdar olmama oranı da oldukça yüksektir (%78,9). Katılımcılara ulaşabildikleri takdirde belirtilen hizmetlerden hangilerinden faydalanmak istedikleri sorulduğunda verdikleri yanıtlar şöyle olmuştur: dil kursları (%55,8), meslek kursları ve seminerleri (%54,5), tiyatro ve sinema (%52,7), kültürel ve sosyal etkinlikler (%46,9), müzik kursları (%44), kişisel gelişim seminerleri (%39,9), sınavlara hazırlık kursları (%38,1), kariyer danışmanlığı hizmetleri (%38,1), gençlik kampları (%35,7), geleneksel el sanatları kursları (%31,8), liderlik seminerleri (%26,4), halk oyunları (%25,3) ve izcilik kampları (%23,8). Buna göre, gençler, söz konusu etkinliklerin düzenlenmesi durumunda, bu tür etkinlerin hemen hepsine değişen oranlarda ilgi göstereceklerini ifade 120 BÖLÜM 5: SONUÇ VE ÖNERİLER etmişlerdir. Bununla birlikte, özellikle kariyerlerine doğrudan katkısı olacak dil ve meslek kursları ile kültürel ve sosyal etkinliklere katılmayı daha çok istemektedirler. • Katılımcılardan doğa gezisi yapmak isteyenlerin oranı %60,8’dir. Bu katılımcılardan gitmek istedikleri 10 doğa gezisi yeri, sırasıyla; Karadeniz bölgesi, yurtdışı, ormanlık alanlar, Nevşehir, dağ gezisi, Balıkesir, İstanbul, Bursa, Antalya ve Akdeniz’dir. • Katılımcılardan şehirlerarası gezilere katılmak isteyenlerin oranı, %79,7’dir. Bu katılımcıların en çok gitmek istedikleri 10 yer, sırasıyla; İstanbul, İzmir, Antalya, Çanakkale, Trabzon, Mardin, Nevşehir, Muğla, Ankara ve Karadeniz Bölgesidir. • Araştırmaya katılan gençlerin, Gençlik ve Spor Bakanı olmaları durumunda, en çok yapmak istedikleri üç şey, altyapı ve fiziksel imkânların arttırılması, spor imkânları ve faaliyetlerinin desteklenmesi ile genel olarak gençlerin desteklenmesidir. 5.2TARTIŞMA Bu kısımda, etkili bir gençlik politikasına sahip olmak için dikkate alınması gereken hususlar, genel olarak tartışılmıştır. 5.2.1 Koordinasyon Eksikliği Birçok ülkede, sektör bakanlıkları (çalışma, sanayi, eğitim vs.), gençliği doğrudan etkileyen politikaların üretilmesinden ve uygulamasından sorumlu olduğu halde, gençliğin mevcut durumu ve sorunlarına ilişkin olarak gençlikten sorumlu tek bir birim ya da bakanlık mevcuttur (World Bank, 2007). Bir başka ifadeyle, gençlikten sorumlu esas birim, tek başına gençlik politikaları üretemeyeceği gibi, bu birimin tek başına bütün sorunların kaynağı ve çözüm adresi olarak görülmesi, gerçekçi de değildir. Bu çalışmadaki katılımcıların da dile getirdiği ihtiyaçlar (eğitim, iş, seyahat vs.), bu tür bir koordinasyonun gerekliliğini göstermektedir. Örneğin, bu çalışmanın bulguları, gençlerin daha kapsamlı bir yabancı dil eğitimine ihtiyaç duyduklarını göstermektedir. Bu, gençlerin sadece kişisel gelişimleri açısından değil, aynı zamanda iş bulma gibi daha somut kaygıları açısından da oldukça önemlidir. Bununla beraber, gençlikten sorumlu bakanlığın tek başına sunabileceği dil kursları, yurtlarda ya da gençlik merkezlerinde haftada 121 TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI birkaç saat verilen ders olarak kalma riskini barındırmaktadır. Dolayısıyla, dil eğitimin tek başına gençlikten sorumlu bakanlık eliyle yürütülmesi, geçici ve yetersiz bir çözüm olacaktır. Benzer şekilde, bu çalışmanın bulgularının ortaya koyduğu üzere, gençler, hem yurtiçi hem de yurtdışına daha fazla seyahat etmek istemektedirler. Fakat bu seyahatlerin amaçları ve seyahat programlarının hedefleri, bir takım yapısal temeller üzerine oturtulmalı ve sürekliliği sağlanmalıdır. Dolayısıyla, eğitim alma ve iş yapma gibi amaçlar ile seyahat amaçları birleştirilmelidir. Bu ise ancak gençlerin çalışma, eğitim ve kişisel gelişimlerini sağlamadan sorumlu bütün birimlerin koordinasyonu ile mümkündür. 5.2.2 Gençlerin Fikrini Almak Bugüne kadar gençliğin siyasi katılımı üzerine yapılan çalışmalar, gençliğin aktif siyasete katılımları yönünde olmuştur. Bu bağlamda gençlerin oy kullanması ve siyasi partilerin gençlik kollarına katılması, katılımın ölçüsü olarak kullanılmıştır. Ne var ki, gençlik politikaları yapımında gençlerin katılımını sağlamaktan kasıt, gençlerin siyasi olarak aktif olmaları anlamına gelmemektedir. Yani, gençlerin, kendilerini ve geleceklerini ilgilendiren konulara dair fikir belirtmeleri ve süreçlere dâhil olmaları, katılımın göstergesidir. Dolayısıyla, gençlerin, mevcut düzenin idaresi ve yönlendirilmesine katılımların sağlanması, gençlik hakkında alınan kararların kalıcılığı ve etkinliği açısından son derece önemlidir. Bu çalışma kapsamında katılımcıların verdikleri cevaplardan, Türkiye’de gençliğe yönelik üretilen politika ve hizmetlerin, gençlere yeterince duyurulamadığı ya da ulaştırılamadığı anlaşılmaktadır. Bu ise, gençlerin süreçlere yeterince dahil edilmemesi ve gençler ile gençlikten sorumlu birimlerin birbirlerine yabancılaşmasının bir yansımasıdır. Örneğin, bulgularda da belirtildiği gibi, çalışmaya katılan gençlerin üçte ikisi gençlik merkezlerinden haberdar değildir. Bu, gençlere yönelik hizmetler kurgulanırken, gençlerin bu süreçlere yeterince dahil edilmediğini ya da etkin bir politikanın gençlerin haberdar olmaması dolayısıyla heba olduğunu göstermektedir. 5.2.3 Başarılı Örnek Eksikliği Gençliğe yönelik çalışmalarda ortaya çıkan önemli bir husus da, başarılı örneklerin eksikliğidir. Bu eksiklik, başarılı örneklerin mutlak 122 BÖLÜM 5: SONUÇ VE ÖNERİLER olarak olmadığı anlamına gelmemektedir. Daha çok, başarılı örneklerin yerelde kaldığı ve bilinirliğinin sınırlı olduğu anlamına gelmektedir. Bu bağlamda, 1990’lı yılların başlarında Avrupa Gençlik Konseyi, gençlik politikalarının kronik başarısızlığını veri ve veri paylaşım eksikliği olarak tanımlamıştır (Council of Europe, 2009b). Bundan dolayı, bir çok veri paylaşım programı (örn., ülkelerde gençlik konseyleri eliyle verileri toplamak) başlatılmıştır. Bu programlar, mikro planda başarılı olan örnekleri duyurarak yaygınlaştırmayı hedeflemektedir. 5.2.4 Genel Tartışma Türkiye’de üretilen ve uygulanan gençlik politikalarının etkili çözümler üretebilmesi ve kalıcı olabilmesi için, dikkat edilmesi gereken iki genel husus vardır. Birincisi, gençlik politikaları üretilirken ve uygulamaya konulurken, bu politikaların başarıya ulaşmasını zorlaştıran yukarıda tartıştığımız üç engele (koordinasyon eksikliği, gençlerin katılım eksikliği ve iyi örneklerin yokluğu) dikkat edilmesi gerekmektedir. İkincisi ise, gençler tarafından dile getirilen sorunlara, yama çözümler yerine kapsamlı ve yenilikçi çözümler bulunmasıdır. Bu çalışmada ortaya çıkan sonuçlar, bu tür politikaların üretimine yönelik ipuçları sağlamaktadır. Örneğin, ortaya çıkan en önemli bulgulardan biri, internetin gençler tarafından yaygın kullanıldığı ve gençlerin yaşamını önemli derecede etkilediğidir. Gerçekten de, Uluslararası Telekomünikasyon Birliğinin 2010 yılı raporuna göre, Türkiye, internet kullanımı bakımdan %39,8’le dünyada on dördüncü sırada yer almaktadır (UN ITU, 2010). Bu araştırmada da açığa çıktığı üzere, katılımcı gençlerin %79,6’sı internet kullandıklarını belirtmiştir. Bu bulgu çapraz sorularla da teyit edilmiş ve internetin gençlerin günlük yaşamlarının bir parçası olduğu ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla, uzun vadeli ve etkili gençlik politikaları, internete karşı alternatif geliştirmek (örn. matbu kitap ve gazete okumayı teşvik) yerine, politikaların üretilmesinde ve uygulamasında bu potansiyeli kullanmak zorundadır. Birçok sosyal bilimci, internet ve bilgisayar teknolojisinin eşitsizliğe sebep olacağını iddia etmiştir. Örneğin milenyumun başında, 123 TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI Pippa Norris bir “dijital bölünme” öngörmüştür (Norris, 2001). 21. yüzyıldaki toplumsal hareketler üzerine yazan Charles Tilly ise internet ve bilgisayar teknolojileri bir yandan maliyeti azaltırken, bir yandan da bu teknolojiye erişimi olmayan bir kesimi dışarıda bırakacağını vurgulamıştır (Tilly, 2004). Ancak, son yıllarda bilişim teknolojileri üzerine yapılan çalışmalar, gençlerin ekonomik farklılıklara rağmen, bir şekilde internete ulaşım sağladıklarını belirtmektedir (Anduiza, Cantijoch ve Gallego, 2009). Bu çalışmanın bulguları da, gençlerin ekonomik kısıtlılıklarına rağmen bir şekilde interneti kullandıklarını kısmen doğrulamaktadır. Bununla birlikte, gençlerin bir kısmı hâlâ düzenli internet erişiminden yoksundur. Gençlerin yaygın teknoloji kullanma eğilimleri göz önüne alındığında, genç kuşağın toplumsal katılımlarının geleneksel yollar üzerinden değil de bilim ve teknoloji aracılığı ile olacağı söylenebilir (Della Porta ve Mosca, 2005). Bu, aslında gençlik politikalarını geçici çözümlerden daha sağlam bir temele taşımak için bir fırsattır. Elinizdeki bu çalışma, bilişim teknolojilerinin gençlik politikaları üretilirken mutlaka dikkate alınması gerektiğini ortaya koymaktadır. Özetle söyleyecek olursak, Türkiye’de gençlik politikaları üretilirken, gençlere erişim ve gençlerin katılımını sağlama açısından iletişim teknolojilerini kullanmama lüksüne sahip olmadığımız açığa çıkmaktadır. Bununla birlikte, iletişim teknolojilerinin, gençlerin sorunlarının öğrenilmesi ve çözümü konusunda, bir araç olduğu dikkate alınmalıdır. Bir başka ifadeyle, teknoloji, gençliğe ilişkin yapısal sorunların çözümünü bir başına sağlamamakla birlikte, bu sorunların çözümüne katkı sunabilmektedir. Örneğin, bu teknolojiler sayesinde gençlerin ne tür altyapısal ve kültürel talepleri olduğu öğrenilebilir ve bu taleplerin gerçekleştirilmesi için kaynaklar yerinde ve etkin kullanılabilir. 5.3ÖNERILER Aşağıda, bu araştırma sonucunda ortaya çıkan öneriler, alt başlıklar ve maddeler halinde sunulmuştur. Bu öneriler hazırlanırken, doğrudan araştırma kapsamında elde edilen bulgular temel alınmıştır. Dahası, özellikle GSB’nin görev ve sorumluluk alanındaki sorun alanlarına çözüm olabilecek ve gençlerin kendilerini gerçekleştirmelerini mümkün kılacak öneriler sunulmuştur. 124 BÖLÜM 5: SONUÇ VE ÖNERİLER 5.3.1 Politika Yapımı • Gençliğe yönelik hizmet ve politikaların belirlenmesindeki koordinasyon sorunlarını aşmak için, GSB bünyesinde daimi bir gençlik kurulu oluşturulup, kurul bünyesinde ilgili sektör bakanlıklarından temsilciler görevlendirilmelidir. Bu kurulda gençler de temsil edilmelidir. Söz konusu kurul, gençlik ile ilgili uluslararası kuruluşlar, Türkiye’deki mevcut STK’lar ve gençlik konseyleri ile yakın ilişkide olmalıdır. • Gençlerin GSB bünyesindeki gençlik çalışmalarına aktif katılımı için, iletişim teknolojileri etkin bir şekilde kullanılmalıdır. Örneğin, GSB web sitesine gençlerin tavsiye ve taleplerinin alınacağı bir yazılım eklenmelidir. Bu tavsiye ve taleplerin ne derece değerlendirildiğine dair şeffaf ve hesap verebilir mekanizmalar kurulmalıdır. • Gençlik ve sporlar ilgili veriler, daha sistematik bir şekilde toplanmalı ve araştırmacılara açık kılınmalıdır. Sporla ilgilenen ve lisans sahibi gençlerin çeşitli spor karşılaşmalarında elde ettikleri dereceler ve gelişim düzeyleri, kayıt altına alınmalı ve veri derleme ofisine iletilmelidir. 5.3.2Barınma • KYK’ya bağlı yurtların fiziksel imkânları ile verilen yemeklerin kalitesi ve miktarı artırılmalıdır. Ayrıca, yurtlarda temizlik ve düzene daha fazla özen gösterilmelidir. Yurtlarda öğrencilere daha uygun çalışma ortamlarının sunulması, yurtları daha yaşanır hale getirecektir. Buna ek olarak, yurtlardaki siyasi kamplaşmaların nedenlerinin araştırılması ve bu tarz kamplaşmaları azaltacak faaliyetlerin yapılması önemlidir. Örneğin, gençlerin sosyal, kültürel ve sportif etkinliklerden daha fazla faydalanmaları sağlanmalıdır. 5.3.3İşsizlik ve Sosyal Güvenlik • Sosyal güvenlik kapsamında olmayan (ailesi sigortalı çalışmayan, prim ödeyecek gücü olmayan, işvereni sigorta yapmayan vb.) gençlerin, sosyal güvenlik kapsamına alınması için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile koordinasyon içerisinde çalışmalar yapılmalıdır. Bu çerçevede, gençlerin çalışmasını teşvik 125 TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI edici yasal düzenlemeler (örn. vergi indirimi) yapılmalıdır. Nüfusun yaklaşık yarısının 30 yaş altında olduğu dikkate alındığında, genç işsizliğini engellemek için bir takım tedbirlerin alınması gerekliliği ortaya çıkmaktadır. 5.3.4 Yabancı Dil Bilme ve Yurtdışına Çıkma • Gençlerden yabancı dil bilmediğini belirtenlerin oranının, yabancı dil bildiğini belirtenlerden fazla olduğu göz önüne alındığında, genel olarak gençlerin yabancı dil öğrenme imkânlarının (örn., kurslar, değişim programları ve yaz kampları) artırılmasında fayda vardır. Gençlerin yaşam kalitesini artırmak için yabancı dil öğrenme kanallarının çeşitlendirilmesi ve erişimin artırılması gerekmektedir. • Gençlerin yabancı dil bilme durumunun bölgelere göre farklılaşması, dolayısıyla, bütün bölgeler içerisinde en az yabancı dil bilme oranına sahip bölge olan Doğu Anadolu Bölgesine yönelik yabancı dil eğitim programlarının özellikle geliştirilmesi gerekir. • Yabancı dil bilme oranlarının yaş ilerledikçe azalıyor olmasından dolayı, hayat boyu öğrenme anlayışı çerçevesinde özellikle 25 yaş üstü gençlere dönük esnek eğitim programları uygulanmalıdır. Bu çerçevede; açık öğretim, yaygın öğretim ve uzaktan eğitim programları etkin bir şekilde kullanılmalıdır. Ayrıca, bu yaş grubunun çalışıyor olması, ailevi sorumluluklarının olması ve bundan ötürü boş zamanlarının daha sınırlı olması dolayısıyla, hedeflenen eğitim programlarının söz konusu kişilerin talepleri ve durumları göz önüne alınarak tasarlanması zaruridir. • İngilizce dışında bildiği belirtilen yabancı dillerin çok az kişi tarafından ifade edildiği göz önüne alındığında, öğretilen yabancı diller çeşitlendirilmelidir. Türkiye’nin yakın ilişkide olduğu ve küresel olarak etkili olan ülkelerin dillerinin öğretilmesi ve farkındalığının kazandırılması konusunda çalışmalar yapılmalıdır. Bu bağlamda, MEB ve YÖK ile işbirliği içerisinde, hem örgün hem de yaygın eğitimde yabancı dil programlarının farklı diller esas alınarak çeşitlendirilmesi gereklidir. Benzer şekilde, yükseköğretim kurumlarında verilen yabancı dil derslerinin çeşitlendirilmesi ve farklı dilleri öğretecek nitelikli eğitmenlerin yetiştirilmesi önem arz etmektedir. 126 BÖLÜM 5: SONUÇ VE ÖNERİLER • Türkiye’deki gençlerin yurt dışına çıkma oranlarını artırmak için, gençlere yönelik özel vize programları geliştirilmelidir. Bunun dünyadaki bir örneği, bazı Latin Amerika ülkeleri arasında gençlere yönelik vize kolaylığının sağlanmasıdır. Bu çerçevede, yurtdışında eğitim programları, değişim programları, çalışma ziyaretleri, gönüllü organizasyonlar ve gezi programları daha fazla sayıda ve hacimde düzenlenmelidir. Dahası, öğrencilerin ve gençlerin ekonomik bağımsızlığı ve alım gücü göz önüne alındığında, pasaport harçlarının bu kişiler için azaltılmasında fayda vardır. Dışişleri Bakanlığı ile işbirliği halinde, vize ücretlerinin gençler için düşürülmesine yönelik çalışmalar yapılmalıdır. • Gençlerin yurtdışına çıkma oranlarının Türkiye’nin doğusuna gidildikçe azaldığı göz önüne alındığında, özellikle Türkiye’nin iç ve doğu bölgelerinde gençler için yurtdışı seyahatlerini artıracak programlar düzenlenmelidir. Benzer şekilde, düşük ve orta düzeyde eğitimli gençlerin sosyal katılımını artırmak amacıyla, bu kişilerin yurtdışına çıkması için özel programlar düzenlenmelidir. Zira düşük ve orta düzey eğitimli kişilerin, yüksek eğitimli kişilere göre ekonomik imkânları kısıtlıdır. 5.3.5 Boş Zaman Etkinlikleri • Gençlik merkezlerini daha cazip hale getirecek sosyal etkinlikler düzenlenmelidir. Nitekim gençlerin boş zaman etkinliklerine bakıldığında, bu etkinliklerin önemli oranda bireysel ve pasif etkinlikler olduğu gözlenmiştir. • Gençlerin büyük oranının yerli dizileri takip ettiği düşünüldüğünde, bu dizilerde gençlere örnek teşkil edebilecek karakterlerin ve temaların ön plana çıkarılmasında fayda vardır. Bu noktada, gençlere örnek teşkil eden diziler GSB tarafından desteklenmelidir. Ayrıca gençlere yönelik kamu spotu benzeri uygulamaların bu dizilerin yayını esnasında reklam aralarında sunulması yerinde olacaktır. • Son zamanlarda gençlerin daha fazla dikkatini çekmeye başlayan belgesellerin yapımı desteklenmelidir. Yapılan belgesellerin tematik olarak tarihi belgeseller ya da geleceğe yönelik fantastik belgeseller olması gençleri bunları izlemeye daha çok yönlendirebilir. 127 TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI • Katılımcıların genel olarak gazete okuma oranının düşük olduğu göz önüne alındığında, bunun nedenlerini tespite yönelik çalışmalar yapılmalıdır. Örneğin, gazetelerin içerikleri ve görsel tasarımlarının gençlere ne derece hitap ettiği araştırılmalıdır. • Gençlerin dergi okuma veya takip etme alışkanlıklarının düşük olduğu düşünüldüğünde, dergilere erişimi artıracak çalışmalar yapılmalıdır. Örneğin gençlik merkezlerinde bu dergilere erişim sağlanabilir. • Gençlerin kitap okuma alışkanlıklarını desteklemek için, kütüphane ortamlarının iyileştirilmesi ve kütüphane hizmetlerinden faydalanmanın daha az bürokratik hale getirilmesi gereklidir. Ayrıca kütüphanelerin elektronik ortamlarının artırılması ve kütüphanelerde gençler için özel mekânların (kantin, kafe vs.) açılması, kütüphaneleri gençler için daha cazip kılacaktır. Benzer şekilde, gençlik merkezlerinde gençlerin daha fazla elektronik metinlere ulaşımı sağlanmalıdır. 5.3.6İnternet Kullanımı ve Haberleşme Yolları • Araştırma sonuçlarına göre interneti daha az kullanan kesimlerin (Doğu Anadolu’da yaşayanlar, kadınlar, 25-29 yaş grubu gençler, evliler ve düşük eğitim düzeyine sahip olanlar) internet erişimlerini sağlayacak alt yapının oluşturulması gereklidir. Örneğin, internet erişim ücretlerinin, düşük gelir gruplarında bulunanların kullanımını da sağlayacak düzeye indirilmesi gerekmektedir. Bunlara ek olarak eğitim düzeyi düşük gençler ve kadınlar için bilgisayar kursları düzenlenmesi faydalı olacaktır. • Son yıllarda gelişen teknik alt yapıya rağmen Türkiye’de gençlerin mobil internet kullanım oranlarının da çok düşük olduğu göz önüne alındığında, mobil internet kullanım ücretlerinin düşürülmesi gereklidir. Böylelikle gençlerin bu imkânları daha çok kullanması sağlanabilir. • Gençlerin en çok zaman geçirdikleri ve ilgi gösterdikleri etkinlikler (sosyal iletişim ve haberleşme) göz önüne alındığında, gençlere yönelik çalışmaların duyurusunda, sosyal ağ (örn., Facebook) ve haberleşme (SMS) araçları kullanılmalıdır. Ayrıca, sosyal ağlarda verilecek mesajlar, birbirinin alternatifi olan şekillerde verilmelidir; örneğin, bir mesaj aynı anda hem sesli hem de görsel formatlarda sunulabilir. 128 BÖLÜM 5: SONUÇ VE ÖNERİLER 5.3.7 Zararlı Alışkanlıklar • Katılımcıların üçte birinin sigara kullandığı ve yaş arttıkça sigara kullanım oranının da arttığı göz önüne alınarak, erken yaşlar için bilinçlendirme ve ileri yaşlar için sigarayı bırakma çalışmaları yapılmalıdır. Bu çalışmalar, gençlerin ilgilerini çekecek araçlar ve kişiler (örn., film ve karakterler) üzerinden yürütülmelidir. • Sigarayı bıraktırmaya yönelik yapılacak çalışmaların daha çok erkeklere yönelik yapılması gerekmektedir. Buna ek olarak kadınların sigara içme oranlarının da gittikçe arttığı dikkate alındığında, kadınların sigaraya başlamalarına neden olan etmenlerin tespit edilip, bunu engelleyecek çalışmaların yapılması elzemdir. • Boşanma sonrası için bilhassa sigara ve diğer kötü alışkanlıkları engellemeye yönelik çeşitli destek çalışmalarının yapılması önem arz etmektedir. • Yüksek eğitimli kişilerin sigara kullanım ve alkol tüketim oranlarının diğer kişilere göre yüksek olmasından dolayı, yükseköğretim dönemi ve sonrasında sigara ve alkol tüketimini azaltacak çalışmalar yapılmalıdır. Bu gruptaki kişilerin, uyuşturucu, sigara ve alkol tüketimine başlamalarını temel nedenleri, ailelerinden ilk defa uzaklaşmaları, ellerine daha fazla para geçmesi ve akran baskısının artması olmasından dolayı, özellikle üniversiteye başlarken oryantasyon eğitiminde ve eğitim sırasında uyuşturucu, sigara ve alkol tüketiminin zararları özellikle işlenmelidir. • Katılımcıların yaş aralığı düşünüldüğünde yüksek olan alkol kullanma oranının (yaklaşık beşte biri) azaltılması ve gençlerin alkolün zararı konusunda bilgilendirme çalışmalarının yapılması gereklidir. Alkol kullanımının yüksek olduğu bölgelere (Ege, Marmara ve İstanbul) yönelik özel çalışmalar yapılmalıdır. Yine, özellikle genç erkeklerin tüketimini azaltmaya yönelik çalışmalar önemlidir. • Alkol ve sigara tüketimini azaltmak için, öğrencilerin katılabilecekleri okul sonrası etkinlikler artırılmalıdır. Daha önce yapılan çalışmalar, öğrencilerin okul sonrası spor etkinliklerine katılmalarının; olumsuz davranışları ve şiddete yönelimi azalttığı ve akademik başarıyı artırdığını ortaya koymuştur (Holt vd., 2008). 5.3.8 Rol Model Eksikliği • Gençlerin olumlu davranış kazanmaları ve olumsuz davranışlardan uzaklaşmalarını sağlayacak rol modeller (örnek şahsi- 129 TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI yetler), gençliğe dönük çalışmaların tanıtımını üstlenmelidir. Sporcu kişiliklerin sigara ve alkol tüketimine karşı kampanyalardaki açıklamalarının gençler üzerinde etkili olduğu, daha önceki çalışmalarda görülmüştür (Hurd, Zimmerman ve Xue, 2009). Benzer şekilde, kadın rol modellerin kızların olumlu davranış geliştirmesinde etkili olduğu görülmüştür (Vescio, Wilde ve Crosswhite, 2005). Bu araştırmada ortaya konduğu üzere, kızların genelinin kendilerine örnek alabilecekleri öne çıkan bir kadın rol model yoktur. Oysa Amerika’da yapılan benzer bir araştırmada, Hillary Clinton, genç kızların öne çıkan rol modeli olmuştur (Sussman, 2007). Ayrıca, bu çalışmada, katılımcıların yarısından çoğu spor yapmadığını belirtiğinden dolayı, rol modellerin spora vurgu yapması olumlu bir etki bırakacaktır. 5.3.9 Gençlik ve Spora Yönelik Etkinlikler • Türkiye’nin genç ve dinamik nüfusu ile 2020 Olimpiyat Oyunlarına tekrar aday olduğu dikkate alındığında, gençlere yönelik spor yapma imkânlarının zenginleştirilmesi ve çocukların/gençlerin farklı spor dalları ile uğraşma konusunda desteklenmeleri gereklidir. Benzer şekilde, ülkenin sportif başarısını artırmak için, amatör sporlar desteklenmelidir. Bunun için amatör sporların altyapısını geliştirici çalışmalar yapılması, buna ilaveten amatör sporlar konusunda farkındalığı geliştirici faaliyetler düzenlenmesi önem arz etmektedir. • Doğu Anadolu Bölgesinde spor yapma oranı diğer bölgelere göre daha düşük olduğundan, bu bölgede spor yapmanın önemi ve faydaları ile ilgili farkındalığı artırıcı çalışmalar yapılmalı, hem örgün eğitim kapsamındaki okulların hem de genel olarak tüm gençlere yönelik spor alanlarının fiziki kapasitesi geliştirilmelidir. • Spora yapılan yatırımlar yapılırken, ülkenin coğrafi şartları ve zenginlikleri dikkate alınmalıdır. Örneğin, üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizde ilgili yörelerde su sporlarına destek verilmelidir. Benzer şekilde, Türkiye’nin dağlık pek çok bölgesinde dağcılık gibi sporlar desteklenebilir. • Kadınların erkeklere göre çok daha düşük oranda spor yaptığı görüldüğünden, ülkenin kültürel ve sosyal şartları da dikkate alınarak, kadınlara yönelik spor alanlarının zenginleştirilmesi 130 BÖLÜM 5: SONUÇ VE ÖNERİLER • • • • • • gereklidir. Bunun için sadece kadınlara yönelik, spor salonları ya da kadınlara özel çalışma saatleri de düzenlenmelidir. Eğitim düzeyi azaldıkça spor yapma oranın azaldığı görüldüğünden, düşük eğitimli kesimin aynı zamanda çalışan kişiler olduğu da dikkate alınarak, yeni spor alanları oluşturulmalı ve bu alanların esnek çalışma saatleri olmalıdır. Katılımcıların yalnızca beşte birinin spor lisansına sahip olduğu ve bu oranın Batı ülkeleri ile kıyaslandığında oldukça düşük olduğu görüldüğünden, gençlerin lisanslı sporcu olmaları konusunda çalışmalar yapılmalıdır. Öncelikli olarak Millî Eğitim Bakanlığı ve üniversiteler ile ortak çalışmalar düzenlenerek, sporun yaşamın bir parçası olduğu vurgulanmalıdır. GSB’nin gençlerin tamamı tarafından bilinmediği göz önüne alındığında, GSB’nin sunduğu hizmetlerin bilinirliğini artırıcı çalışmalar yapılmalıdır. Gençlerin GSB’nin web sitesine olan ilgisini artırmak için, GSB’ce sunulan hizmetlerin (gençlik kampları, değişim programları, kredi ve burs vb.) duyuruları, Bakanlık web sitesinden ilan edilmelidir. Ayrıca, web sitesi, sosyal ağlarla bütünleştirilmelidir. Çalışmaya katılan gençlerin üçte ikiye yakınının gençlik merkezlerinin ve kamplarının varlığından haberdar olmamaları nedeniyle, bu hizmetlerin tanıtımı daha iyi bir şekilde yapılmalıdır. Benzer şekilde, izcilik ve değişim programlarının tanıtımının yapılması gereklidir. Ayrıca, merkezlerde ve kamplarda düzenlenen etkinlikler ve programlar, gençlere etkin bir şekilde duyurulmalıdır. Buna ilaveten, GSB’nin sunduğu hizmetlerin neden yeteri kadar kullanılmadığı ayrıntılı bir şekilde araştırılmalıdır. Gençlik kampları tematik olarak da düzenlenmelidir. Örneğin felsefe kampları, okuma kampları ve yazarlık kampları gibi temalar belirlenebilir. Özellikle buraya davet edilecek yazar ve akademisyenlerle yapılacak çalıştaylar ve seminerler yoluyla gençlerin okumaya ve entelektüel üretime yönlendirilmesi sağlanabilir. Gençlerin daha rahat erişecekleri ortamlarda, en çok talep ettikleri etkinlikler olan, yabancı dil ve meslek kurslarının düzenlenmesi gerekmektedir. Daha somut ifade etmek gerekirse, KYK’ya bağlı yurtlarda, gençlik merkezlerinde ve değişim programlarında yabancı dil ve meslek eğitimi verilebilir. Nispeten küçük yerleşim birimlerinde sinema ya da tiyatro salonunun olmadığı 131 TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI dikkate alındığında, gençlik merkezleri ve KYK’ya bağlı yurtlarda tiyatro ve sinema gibi gösterileri yapılmalıdır. Aynı şekilde, gençlik merkezlerinde müzik kursları, geleneksel el sanatları kursları ve halk oyunları kursları düzenlenmelidir. Bu noktada, genç nüfusun heterojen yapısı (çalışan, evli, öğrenci vb.) dikkate alınarak daha esnek saatlerde müzik kursları, geleneksel el sanatları kursları ve halk oyunları kursları düzenlenmelidir. • Katılımcı gençlerin, kişisel gelişim seminerleri, kariyer danışmanlığı hizmetleri ve liderlik seminerlerine katılmak istediklerini belirtmiş olmaları nedeni ile gençlik merkezlerinde ve KYK’ya bağlı yurtlarda bu tür seminer programlarının düzenlenmesi uygundur. • Çalışmaya katılan gençlerin beşte üçlük bir kesimi, doğa gezisi düzenlendiği takdirde katılmak istediklerini belirttiğinden, gençlere yönelik doğa gezi organizasyonları yapılmalıdır. Katılımcıların özellikle Karadeniz Bölgesine, dağ ve orman gezilerine katılmak istedikleri dikkate alınmalıdır. Benzer şekilde, çalışmaya katılan gençler, oldukça yüksek bir oranda şehirlerarası gezilere katılmak istediklerini belirttiklerinden dolayı, gençlere yönelik şehirlerarası gezi organizasyonları düzenlenmelidir. Bununla birlikte, gençlik kampları ve öğrenci değişim programları gibi uygulamalar yaygınlaştıkça gençlerin bu tür şehirlerarası gezilere katılma istekleri de gerçekleşmiş olacaktır. 132 KAYNAKÇA Aassve, A., Billari, F. C., Mazzuco, S., ve Ongaro, F. (2002). Leaving home: A comparative analysis of ECHP data. Journal of European Social Policy, 12(4), 259 -275. Acar, M. (2006). Türkiye’de madde bağımlılığı ve gençlik (Yüksek Lisans Tezi). Kırıkkale Üniversitesi, Kırıkkale. Ahlstrom, S. K. (2000). The young adult. D. B. Cooper (Ed), Alcohol use içinde(ss. 2950). Radcliffe Publishing. Akın, M. . (2009). Siyasal toplumsallaşma sürecinde gençlik: Teorik ve uygulamalı bir çalışma (Doktora Tezi). Selçuk Üniversitesi, Konya. Akkılık, R. (2011). Türkiye okuma kültürü haritası. Türk kütüphaneciliği, 25(2), 326. Akpinar, E, Yoldascan, E ve Saatci, E. (2006). The smoking prevalence and the determinants of smoking behaviour among students in Cukurova University, Southern Turkey. West Indian Medical Journal, 55(6), 414-419. Aksaçlıoğlu, A., ve Yılmaz, B. (2007). Öğrencilerin televizyon izlemeleri ve bilgisayar kullanmalarının okuma alışkanlıklarının üzerine etkisi. Türk kütüphaneciliği, 2(1), 3-28. Aksoy, K., Ozer, N., ve Üstüner, M. (2009). Turkish high school students’ attitudes toward addictive substances: Association with perceived parental attitudes. Journal of Drug Education, 39(1), 59-71. Allington, R. L., ve McGill-Franzen, A. (2003). The impact of summer setback on the reading achievement gap. Phi Delta Kappan, 85(1), 68 -75. Altındağ, A., Yanık, M., Yengil, E., ve Karazeybek, A. (2005). Şanlıurfa’da üniversite öğrencilerinde madde kullanımı. Bağımlılık, (6), 61-66. Anduiza, E., Cantijoch, M., ve Gallego, A. (2009). Political participation and the internet. Information, Communication & Society, 12(6), 860-878. ARI Düşünce ve Toplumsal Gelişim Derneği. (2001). Türk gençliği ve katılım: Katıl ve geleceğini yarat. İstanbul. Artan, İ. E. (2005). Üniversite gençliği değerleri: Korkular ve umutlar. İstanbul: TESEV. Arulampalam, W., Gregg, P., ve Gregory, M. (2001). Unemployment scarring. The Economic Journal, 111(475), 577-584. Avcı, N. (2007). Toplumsal değerler ve gençlik: Bir değerler sosyolojisi denemesi. Ankara: Siyasal. 135 TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI Aydemir, A. T. (Ed.). (2011). Katılımın “e-hali”. İstanbul: Alternatif Bilişim. Aydin, K. (2010). Patterns of smoking habits and tobacco expenditure in Turkey. Turkish Journal of Public Health, 8(1), 54-64. doi:10.5421/tjph.v8i1.76 Bayhan, V. (2002). Genç kimliği üniversite gençliğinin sosyolojik profili (İnönü Üniversitesi uygulaması). Malatya: İnönü Üniversitesi. Bendit, R., ve Gaiser, W. (1999). Youth and housing in Germany and the European Union: Data and trends on housing. Leske+ Budrich: Opladen. Büküşoğlu, N. ve Bayturan, A. (2005). Serbest zaman etkinliklerinin gençlerin psikososyal durumlarına ilişkin algısı üzerindeki rolü. Ege Tıp Dergisi, 44(3), 173-177. Claudia, M. (2007). Destinations And Touristic Flows In Youth Travel. Annales Universitatis Apulensis Series Oeconomica, (2). http://oeconomica.uab.ro/upload/lucrari/920072/37.pdf Coakley, J. (2006). The good father: Parental expectations and youth sports. Leisure Studies, 25(2), 153-163. Commission of the European Communities. (2011). EU youth report. http://ec.europa. eu/youth/news/doc/new_strategy/youth_report_final.pdf Commonwealth Youth Programme. (2011). Youth. http://www.thecommonwealth. org/Internal/180410/’den erişidi. Council of Europe. (2009a). The history of youth work in Europe and its relevance for youth policy today (Council of Europe). Strasbourg. Council of Europe. (2009b). Youth policy manual: How to develop a national youth strategy (Council of Europe). Strasbourg. Çavdar, T. (1983). Cumhuriyet döneminde gençlik. Cumhuriyet dönemi Türkiye ansiklopedisi (Cilt 3, ss. 802-812). İstanbul: İletişim. Çelik, K. (2008). ‘My state is my father’: youth unemployment experiences under the weak state welfare provisions of Turkey. Journal of Youth Studies, 11(4), 429-444. Çelik, K. (2010). The experience of youth unemployment in Turkey. J. Evans & W. Shen (Ed), Youth employment and the future of work içinde (ss 111-116). Strasbourg: Council of Europe Publishing. Çorapçıoğlu, A. ve Ögel, K. (2004). Factors associated with Ecstasy use in Turkish students. Addiction, 99(1), 67-76. Della Porta, D. ve Mosca, L. (2005). Global-net for global movements? A network of networks for a movement of movements. Journal of Public Policy, 25(01), 165-190. Doğan, H., Işıklar, A. ve Eroğlu, S. (2008). Ergenlerin problemli İnternet kullanımının bazı değişkenler açısından incelenmesi. Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Dergisi, 18, 106-124. EMCDDA. (2005). Annual report: the state of the drugs problem in Europe. European Monitoring Centre for Drugs and Drug Monitoring. Erdoğan, R.T. (2007). 60. hükümet programı. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Ana Sayfası. http://www.basbakanlik.gov.tr/ ‘den erişildi. Erikson, E. H. (1950). Childhood and society. W. W. Norton & Company. Erikson, E. H. (1959). Identity and the life cycle. W. W. Norton & Company. Erjem Y. ve Çağlayandereli M. (2006). Televizyon ve gençlik: Yerli dizilerin gençlerin model alma davranışı üzerindeki etkisi. Cumhuriyet Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 30(1), 15–30. Ersoy, S. ve Güldemir, O. (2008). Üniversite öğrencilerinin boş zamanlarını değerlendirme faaliyetlerinin sosyoekonomik boyutu üzerine bir inceleme. Ulusal Eğitim Bilimleri Kongresi›nde sunuldu. Sakarya: Sakarya Üniversitesi Eğitim Fakültesi. 136 KAYNAKÇA ESPAD. (2007). The 2007 ESPAD report: Substance use among students in 35 European countries. The European School Survey Project on Alcohol and Other Drugs. Felson, R. B., Savolainen, J., Bjarnason, T., Anderson, A. L. ve Zohra, I. T. (2011). The cultural context of adolescent drinking and violence in 30 European countries. Criminology, 49(3), 699-728. Fend, H. (2006). The historical context of transition to work andyouth unemployment. A. C. Petersen & J. T. Mortimer (Ed), Youth Unemployment and Society içinde (ss. 77-94). Cambridge University Press. Genç Hayat Vakfı. (2011). İstanbul liseli profili: Eğitim, aile, sosyal çevre, medya ve gençlik halleri. İstanbul. Giddens, A. (1991). Modernity and self-identity: self and society in the late modern age. Stanford University Press. Goffman, E. (2002). Contemporary sociological theory. (C. J. Calhoun, Ed). WileyBlackwell. Goodin, R. E. (2008). Discretionary time: a new measure of freedom. Cambridge University Press. Görgün, S., Tiryaki, A. ve Topbaş, M. (2010). Üniversite öğrencilerinde madde kullanma ve anne babaya bağlanma biçimleri. Anadolu psikiyatri dergisi, 11. Grohentuis, H. T. ve Meijers, F. (2006). Societal consequences of youth unemployment. A. C. Petersen ve J. T. Mortimer (Ed), Youth Unemployment and Society içinde (ss. 227-247). Cambridge University Press. Güler, N., Güler, G., Ulusoy, H. ve Bekar, M. (2009). Lise öğrencileri arasında sigara, alkol kullanımı ve intihar düşüncesi sıklığı. Cumhuriyet Medical Journal (CMJ), 31(4), 340-345. Günay, D. ve Günay, A. (2011). 1933’ten günümüze Türk yükseköğretiminde niceliksel gelişmeler. Yükseköğretim ve Bilim Dergisi, 1(1), 1-22. Günindi-Ersöz, A. (2002). Popüler kültür ürünlerinden müzik videolarının gençler üzerindeki olumsuz etkileri. Aile ve Toplum Dergisi, 5(2), 61-68. Hassan, A., Csemy, L., Rappo, M. ve Knight, J. (2009). Adolescent substance abuse around the world: An international perspective. Adolesc Med State Art Rev, 20(3), 915-29, ix. Holt, N. L. (2008). Positive youth development through sport. Routledge. Hurd, N. M., Zimmerman, M. A., & Xue, Y. (2008). Negative adult Influences and the protective effects of role models: A Study with Urban Adolescents. Journal of Youth and Adolescence, 38(6), 777-789. İlhan, İ. Ö., Yıldırım, F., Demirbaş, H. ve Doğan, Y. B. (2009). Prevalence and sociodemographic correlates of substance use in a university-student sample in Turkey. International Journal of Public Health, 54(1), 40-44. ILO. (2008). Global employment trends for youth. International Labour Organisation. Geneva. İMV-SAM. (1999). Türk gençliği 98: Suskun kitle büyüteç altında. Konrad Adenaur Vakfı. Jones, G. (1988). Integrating process and structure in the concept of youth: a case for secondary analysis. The Sociological Review, 36(4), 706-732. Karim, N. S. A. ve Hasan, A. (2007). Reading habits and attitude in the digital age: Analysis of gender and academic program differences in Malaysia. Electronic Library, 25(3), 285-298. Kentel, F. (2005). Türkiye’de genç olmak: Konformizm ya da siyasetin yeniden inşası. Birikim, 196, 11-18. 137 TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI Kır, İ. (2007). Yüksek öğretim gençliğinin boş zaman etkinlikleri: KSÜ örneği. F. Ü. Sosyal Bilimler Dergisi, 17(2), 307-328. Kirsch, I. S., ve Guthrie, J. T. (1984). Prose comprehension and text search as a function of reading volume. Reading Research Quarterly, 19(3), 331-342. Kobak, K. ve Biçer, S. (2008, Mayıs). Facebook sosyal paylaşım sitesinin kullanım nedenleri. Sekizinci Uluslararası Eğitim Teknolojileri Konferansı, Anadolu Üniversitesi, Eskişehir. http://ietc2008.home.anadolu.edu.tr/ietc2008/105.doc Krashnen, S. (1988). Do we learn to read by reading? The relationship between free reading and reading ability. D. Tannen (Ed), Linguistics in Context : Connecting Observation and Understanding içinde (ss 269-288). Norwood: Ablex Publishing. Kristensen, S. (2008). Avrupa’da Hareketlilik. N. Yentürk, Y. Kurtaran ve G. Nemutlu (Ed), Türkiye’de gençlik çalışması ve politikaları içinde (ss 115-128). İstanbul Bilgi Üniversitesi. Küçükcan, T. (2011). Toplumun, kültür politikaları ve medyanın kültürel süreçlere etki algısı araştırması (taslak rapor). Ankara: SETA. Leary, M. R. (1996). Self presentation: Impression management and interpersonal behavior. Westview Press. Lüküslü, D. (2009). Türkiye’de “gençlik miti:” 1980 sonrası Türkiye gençliği. İstanbul: İletişim. MEB. (2011). Millî eğitim istatistikleri: örgün eğitim. 2010-2011. Ankara: MEB Strateji Geliştirme Başkanlığı. McLuhan, M. (1962). The Gutenberg galaxy: The making of typographic Man (1st ed.). University of Toronto Press, Scholarly Publishing Division. Mizuko, I. (2008). Foreword. M. J. Metzger ve A. Flanigan (Ed), Digital media, youth, and credibility içinde (ss. vii–ix.). MIT Press. Mokhtari, K., Reichard, C. A., ve Gardner, A. (2009). The impact of internet and television use on the reading habits and practices of college students. Journal of Adolescent and Adult Literacy, 52(7), 609-619. Norris, P. (2001). Digital divide: Civic engagement, information poverty, and the internet worldwide. Cambridge University Press. O’Higgins, N. (1997). Challenge of youth unemployment. ILO Employment and Training Papers 7. Geneva: ILO. Odabaş, H., Odabaş, Y. ve Polat, Ç. (2008). Üniversite öğrencilerinin okuma alışkanlığı: Ankara Üniversitesi örneği. Bilgi Dünyası, 9(2), 431-465. Özcebe, H., Haznedaroğlu, D., Kırcalıoğlu, N., Bertan, M. ve Bülbül, S. H. (2005). The knowledge of adolescent period and the lifestyle of the first year students in universities. 29th UMEMPS Congress Union of Middle. Eastern and Mediterranean Pediatric’da sunuldu. İstanbul. Özyurt, S. ve Doğan, M. (2002). Gençlik problemleri açısından üniversite gençliği üzerine sosyolojik bir araştırma. Adapazarı: Değişim. Petersen, A. C. ve Mortimer, J. T. (Ed.). (2006). Youth Unemployment and Society. Cambridge University Press. Peterson, R. A. (1981). Measuring culture, leisure, and time use. Annals of the American Academy of Political and Social Science, 453, 169-179. Pultar, E. (2008). “Biz Kimiz?” KONDA toplumsal yapı araştırmasında gençler. N. Yentürk, Y. Kurtaran, & G. Nemutlu (Ed), Türkiye’de gençlik çalışması ve politikaları içinde (ss 259-286). İstanbul Bilgi Üniversitesi. Rehm, J., Gmel, G., Room, R. ve Ulrich, F. (2001). Average volume of alcohol consumption, drinking patterns and related burden of mortality in young people in established market economies of Europe. European Addiction Research, 7, 148-151. 138 KAYNAKÇA Sağer, T. ve İmik, Ü. (2008). Müziksel beğenide sosyal statünün rolü. Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 273-291. http://sbe.erciyes.edu.tr/dergi/ sayi_24/13-%20_273-291.%20syf._.pdf Subrahmanyam, K. ve Smahel, D. (2010). Digital youth: The role of media in development (1st ed.). Springer. Sussman, D. (2007, Temmuz 19). Poll: Hillary Clinton as Role Model. New York Times. New York. http://thecaucus.blogs.nytimes.com/2007/07/19/poll-hillary-clintonas-role-model/ Süzer, M. (2000). Üniversite öğrencilerinin boş zamanlarını değerlendirme alışkanlıkları. Pamukkale Eğitim Fakültesi Dergisi, (8). Şen, M. (2005). Gençlik, AB ve zıt hisler : Bedenini isterim ama ruhunu asla. Türk Sosyal Bilimler Derneği. Şen, M., Meriç, Ü., Gezgin, F., Demir, I., Alpaydın, Y. ve Aktaş, İ. (2010). Türkiye’de ergen profili 2008. Ankara: TC Başbakanlık Aile Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü. TÜİK. (2012). Adrese dayalı nüfus kayıt sistemi 2011 yılı sonuçları (No. 16). Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü. Tahiroğlu, A. Y., Çelik, G. G., Bahalı, K. ve Avcı, A. (2010). Medyanın çocuk ve gençler üzerine olumsuz etkileri; şiddet eğilimi ve internet bağımlığı. Yeni Symposium, 1930. http://www.yenisymposium.net/fulltext/2010%281%29/03.PDF Tajfel, H. ve Turner, J. . (1985). The social identity theory of intergroup behaviour. S. Worchel & G. Austin (Ed), Psychology of Intergroup Relations içinde (2nd ed., ss 7-24). Burnham Inc Pub. Tansel, A. ve Taşçı, H. M. (2010). Hazard analysis of unemployment duration by gender in a developing country: The case of Turkey. Labour, 24(4), 501-530. Tekin, Muzaffer. (2007). Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu öğrencilerinin serbest zamanlarını değerlendirme anlayış ae alışkanlıkları. Mehmet Akif Ersoy Eğitim Fakültesi Dergisi, 8(13), 111-120. Tekin, Meral. (1990). Üniversite gençliğinin radyo, TV, sinema ve tiyatro izleme alışkanlıkları. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, 353-370. Tilly, C. (2004). Social movements, 1768-2004. Paradigm Publishers. Tiongson, E. ve Fares, J. (2007). Youth unemployment, labor market transitions, and scarring: Evidence from Bosnia and Herzegovina, 2001-04. World Bank. Toruk, İ. (2008). Üniversite gençliğinin medya kullanma alışkanlıkları üzerine bir analiz. Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 19, 475-488. Tot, Ş., Yazıcı, K., Yazıcı, A., Metin, Ö., Bal, N. ve Erdem, P. (2004). Psychosocial correlates of substance use among adolescents in Mersin, Turkey. Public Health, 118(8), 588-593. Turan, Z. ve Göktaş, Y. (2011, Eylül). Çevrimiçi sosyal ağlar: Öğrenciler neden facebook kullanmıyor? Fifth International Computer and Instructional Technologies Symposium, Fırat Üniversitesi, Elazığ. http://web.firat.edu.tr/icits2011/papers/27767. pdf Turhan, E., İnandı, T., Özer, C. ve Akoğlu, S. (2011). Üniversite öğrencilerinde madde kullanımı, şiddet ve bazı psikolojik özellikler. Turkish Journal of Public Health, 9(1), 33-44. TÜİK. (2011). TÜİK adrese dayalı nüfus kayıt sistemi 2011 yılı sonuçları. Ankara: Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü. Türkarslan, N. ve Yurtkuran Demirkan, S. (2007). Üniversite son sınıf öğrencilerinin evliliğin kuruluşuna ilişkin görüş ve düşünceleri. Ankara: T.C. Başbakanlık Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü. 139 TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI UN ITU. (2010). The yearbook of statistics 2010. International Telecommunication Union. UNDP. (2008). Human development report: Youth in Turkey. Ankara: UNDP. UNESCO. (2011). About the youth programme. http://www.unesco.org/new/en/socialand-human-sciences/themes/social-transformations/youth/ UNICEF. (2004). Children, youth and media around the world: An overview of trends and issues. http://www.unicef.org/videoaudio/intermedia_revised.pdf United Nations. (2005). World youth report: Young people today, and in 2015. United Nations, Department of Economic and Social Affairs Vescio, J., Wilde, K. ve Crosswhite, J. J. (2005). Profiling sport role models to enhance initiatives for adolescent girls in physical education and sport. European Physical Education Review, 11(2), 153 -170. Wallace, C. ve Kovatcheva, S. (1998). Youth in society: The construction and deconstruction of youth in East and West Europe. New York: St. Martin’s Press. WHO. (2004a). Global status report: Alcohol policy. Geneva: World Health Organization. WHO. (2004b). Global youth tobacco survey. Geneva: World Health Organization. WHO. (2005). Youth: choices and change: Promoting healthy behaviors in adolescents. Geneva: World Health Organization. WHO. (2008a). Prevalence of current tobacco use among adults aged ≥ 15 years. World Health Organization. http://www.who.int/whosis/indicators/ compendium/2008/2ptu/en/’dan erişildi. WHO. (2008b). Global adult tobacco survey. World Health Organization Geneva. World Bank. (2005). Turkey: Education sector study. (Report no 32450-TU). Washington, DC: The World Bank. World Bank. (2007). Youth policy: Doing it and getting it right. World Development Report. World Bank. (2011). OVC core definitions. http://info.worldbank.org/etools/docs/library/164047/howknow/definitions.htm Yaşama Dair Vakıf. (2008). Türkiye “gençlik halleri” araştırması. http://www.yasamadair.org/Adminjkl/6.pdf Yentürk, N. (2007a). İstatisklikleriyle Türkiye’de gençlik. Gençlik Çalışmaları Birimi. http://genclik.bilgi.edu.tr/docs/istatistiklerlegenclik.pdf Yentürk, N. (2007b). İstanbul gençliği: STK üyeliği bir fark yaratıyor mu? U. S. Zeylan (Ed), Eğitimin ‘değer’i ve gençlik: Eğitimli İstanbul gençliğinin değerler dünyası içinde (ss. 49-76). İstanbul Bilgi Üniversitesi. Yılmaz, B. (1995). Okuma sosyolojisi: Ankara’da oturanların okuma alışkanlıkları üzerine bir araştırma. Türk Kütüphanecilik, 9(3), 325-336. Yürekli, A., Önder, Z., Elibol, M., Erk, N., Cabuk, A., Fisunoglu, M., Erk, S. F. vd. (2010). The economics of tobacco and tobacco taxation in Turkey. Paris: International Union Against Tuberculosis and Lung Disease. Zengin, N. (2003). Gençlerin okuma alışkanlıklarını belirlemeye yönelik bir çalışma hakkında. TÜBAR. Zeylan, U. S. (Ed.). (2007). Eğitimin ‘değer’i ve gençlik: Eğitimli İstanbul gençliğinin değerler dünyası. İstanbul Bilgi Üniversitesi. Zick, C. D. (2009). The shifting balance of adolescent time use. Youth & Society, 41(4), 569-596. 140 Türkiye’de gençlerin, sosyal, ekonomik ve kültürel hayatına yönelik çalışmalarda büyük bir eksiklik vardır. Gençliğe yönelik hizmetlerin, gençlerin talep ve görüşleri çerçevesinde belirlenmesi, bu hizmetlerin etkin ve verimli olması açısından oldukça önemlidir. Elinizdeki bu çalışma, Türkiye’de gençlerin sosyokültürel beğenilerini ve serbest zamanlarını nasıl değerlendirdiklerini ortaya koyan şu ana kadar yürütülmüş en kapsamlı araştırmadır. “Türkiye’nin Gençlik Profili” adlı bu araştırma, Türkiye’deki gençlik politikalarına katkı sunmak amacıyla yapılmıştır. Araştırma, Türkiye’deki 15–29 yaş aralığındaki 10.174 gencin katılımıyla gerçekleştirilmiştir. Bu araştırma; gençlerin barınma durumları, sosyal güvenlik durumları, yabancı dil bilme ve yurtdışına çıkma durumları, boş zaman etkinlikleri, beğenileri, zararlı alışkanlıkları, spor yapma durumları ve Gençlik ve Spor Bakanlığından beklentilerini ortaya koymaktadır. Araştırma kapsamında, Türkiye’deki gençlerin yaşam kalitelerini belirleyen birçok etken üzerinde durulmuş ve uygun görülen hususlarda dünya gençliğinin deneyimleriyle kıyaslama yapılmıştır. SETA Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı Nenehatun Caddesi No:66, GOP, Çankaya 06700 Ankara, TÜRKİYE Tel: +90 312 551 21 00 | Faks: +90 312 551 21 90 www.setav.org | [email protected]