Türkiye`nin Gençlik Profili

Transkript

Türkiye`nin Gençlik Profili
BEKİR S. GÜR | IBRAHIM DALMIŞ | NUR KIRMIZIDAĞ
ZAFER ÇELİK | NEVFEL BOZ
SETA
TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI
TÜRKIYE’NIN GENÇLIK
PROFILI
Yazarlar
Bekir S. GÜR
İbrahim DALMIŞ
Nur KIRMIZIDAĞ
Zafer ÇELIK
Nevfel BOZ
Katkıda Bulunanlar
Taha ÖZHAN
Hatem ETE
Talip KÜÇÜKCAN
Ertan AYDIN
İpek COŞKUN
Murat ÖZTÜRK
Ayşenur ÜNÜGÜR
SETA Yayınları XVIII
I. Baskı
: Mart 2012
ISBN
: 978-605-4023-16-5
Tasarım
: Merdiven Sanat
Uygulama : Ümare Yazar
Baskı
: Pelin Ofset, Ankara
İletişim
: SETA Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı
Nenehatun Caddesi No:66 GOP Çankaya 06700 Ankara
Tel: (312) 551 21 00 Faks: (312) 551 21 90
www.setav.org / [email protected]
IÇINDEKILER
TABLOLARXI
YÖNETICI ÖZETIXIX
SUNUŞXXIX
BÖLÜM 1
GIRIŞ
1.1 ÇALIŞMANIN ÖNEMI 1.2 ÇALIŞMANIN KAPSAMI
1.3 ÇALIŞMANIN ÖRNEKLEMI
BÖLÜM 2
GENÇLİK KAVRAMI VE TARİHİ
2.1 GENÇLIK KAVRAMI
2.2 GENÇLIK KAVRAMININ TARIHI
2.3 TÜRKIYE’DE GENÇLIK
1
3
5
7
11
13
15
16
BÖLÜM 3
DENEYİM VE SORUNLARIYLA GENÇLİK 19
3.1 GENEL SORUNLAR 21
3.2 İŞSIZLIK 23
3.3 ZARARLI ALIŞKANLIKLAR
25
3.3.1Uyuşturucu26
3.3.2Alkol 28
3.3.3Sigara29
VII
3.4
BOŞ ZAMAN DEĞERLENDIRME
30
3.4.1 Okuma Alışkanlığı33
3.4.2 Medya ve İnternet35
3.4.3Müzik38
BÖLÜM 4
BULGULAR VE TARTIŞMA
39
4.1 KATILIMCILARIN ÖZELLIKLERI
41
4.2 BARINMA VE SOSYAL GÜVENLIK
46
4.3. YABANCI DIL BILME DURUMU VE YURTDIŞINA
ÇIKMA DURUMU
53
4.4 BOŞ ZAMAN ETKINLIKLERI, BEĞENILER VE
BAĞIMLILIKLAR
61
4.4.1 Okuma Alışkanlıkları73
4.4.2 İnternet Kullanımı 80
4.4.3 Haberleşme Yolları 85
4.4.4 Sigara Kullanımı86
4.4.5 Alkol Kullanımı89
4.4.6 Şans Oyunu Oynama92
4.5. SPORTIF FAALIYETLERE YÖNELIK İLGI VE
GSB’DEN BEKLENTILER
95
4.5.1 Spor Yapma 95
4.5.2 Gençlerin, Gençlik ve Spor Bakanlığına İlişkin
Farkındalık Düzeyi 100
BÖLÜM 5
SONUÇ VE ÖNERİLER
5.1 ÖNE ÇIKAN BULGULAR
5.2TARTIŞMA
113
115
121
5.2.1 Koordinasyon Eksikliği121
5.2.2 Gençlerin Fikrini Almak 122
5.2.3 Başarılı Örnek Eksikliği 123
5.2.4 Genel Tartışma123
5.3ÖNERILER
124
5.3.1 Politika Yapımı125
5.3.2Barınma 125
5.3.3 İşsizlik ve Sosyal Güvenlik125
VIII
5.3.4
5.3.5
5.3.6
5.3.7
5.3.8
5.3.9
Yabancı Dil Bilme ve Yurtdışına Çıkma126
Boş Zaman Etkinlikleri127
İnternet Kullanımı ve Haberleşme Yolları128
Zararlı Alışkanlıklar129
Rol Model Eksikliği130
Gençlik ve Spora Yönelik Etkinlikler130
KAYNAKÇA
133
IX
TABLOLAR
Tablo 1. Tablo 2. Tablo 3. Tablo 4. Tablo 5. Tablo 6. Tablo 7. Tablo 8. Tablo 9. Tablo 10. Tablo 11. Tablo 12. Tablo 13. Tablo 14. Tablo 15. Tablo 16. Katılımcıların bölgelere göre dağılımı | 42
Katılımcıların yaşa göre dağılımı | 43
Katılımcıların cinsiyete göre dağılımı | 43
Katılımcıların medeni duruma göre dağılımı | 43
Katılımcıların eğitim düzeyine göre dağılımı | 44
Katılımcıların çalışma durumuna göre dağılımı | 44
Katılımcıların meslek durumuna göre dağılımı | 45
Katılımcıların ikamet durumuna göre dağılımı | 46
Katılımcıların ikamet durumunun bölgelere göre dağılımı | 47
Katılımcıların ikamet durumunun cinsiyete göre dağılımı | 48
Katılımcıların ikamet durumunun yaşa göre dağılımı | 49
Katılımcıların ikamet durumunun medeni duruma göre
dağılımı | 50
Katılımcıların ikamet durumunun eğitim düzeyine göre
dağılımı | 50
Kredi ve Yurtlar Kurumuna bağlı yurtlarda kalan katılımcıların sorunları | 51
Katılımcıların sosyal güvenlik durumu | 52
Katılımcıların sosyal güvenlik kapsamında olmama nedenleri | 52
XIII
Tablo 17. Katılımcıların yabancı dil bilme durumu | 53
Tablo 18. Katılımcıların yabancı dil bilme durumunun bölgelere
göre dağılımı | 53
Tablo 19. Katılımcıların yabancı dil bilme durumunun yaşa göre dağılımı | 54
Tablo 20. Katılımcıların yabancı dil bilme durumlarının eğitim düzeyine göre dağılımı | 54
Tablo 21. Katılımcıların yabancı dil bilme durumlarının medeni duruma göre dağılımı | 55
Tablo 22. Katılımcıların bildiğini belirttiği diller | 56
Tablo 23. Katılımcıların yurtdışına çıkma durumu | 57
Tablo 24. Katılımcıların yurtdışına çıkma durumunun bölgelere
göre dağılımı | 57
Tablo 25. Katılımcıların yurtdışına çıkma durumunun cinsiyete
göre dağılımı | 58
Tablo 26. Katılımcıların yurtdışına çıkma durumunun yaşa göre dağılımı | 58
Tablo 27. Katılımcıların yurtdışına çıkma durumunun medeni duruma göre dağılımı | 59
Tablo 28. Katılımcıların yurtdışına çıkma durumunun eğitim düzeyine göre dağılımı | 59
Tablo 29. Katılımcıların gittikleri ülkeler | 60
Tablo 30. Katılımcıların yurtdışında bulunma nedenleri | 61
Tablo 31. Katılımcıların boş zaman aktiviteleri | 62
Tablo 32. Katılımcıların televizyonda izledikleri programlar | 63
Tablo 33. Katılımcıların en beğendikleri diziler | 64
Tablo 34. Katılımcıların hayranlık durumları | 65
Tablo 35. Katılımcıların hayranlık durumunun bölgelere göre dağılımı | 65
Tablo 36. Katılımcıların hayranlık durumunun cinsiyete göre dağılımı | 66
Tablo 37. Katılımcıların hayranlık durumunun yaşa göre dağılımı | 66
Tablo 38. Katılımcıların hayranlık durumunun eğitim düzeyine
göre dağılımı | 67
XIV
Tablo 39. Katılımcıların hayranlık duydukları kişiler | 67
Tablo 40. Katılımcıların hayranlık duydukları kişilerin cinsiyete
göre dağılımı | 69
Tablo 41. 15-19 yaş aralığındaki katılımcıların hayranlık duydukları
kişiler | 70
Tablo 42. 20-24 yaş aralığındaki katılımcıların hayranlık duydukları
kişiler | 70
Tablo 43. 25-29 yaş aralığındaki katılımcıların hayranlık duydukları
kişiler | 71
Tablo 44. Katılımcıların en çok dinledikleri müzik türleri | 72
Tablo 45. Katılımcıların gazete okuma sıklığı | 73
Tablo 46. Katılımcıların gazete okuma sıklığının bölgelere göre dağılımı | 73
Tablo 47. Katılımcıların gazete okuma sıklığının cinsiyete göre dağılımı | 74
Tablo 48. Katılımcıların gazete okuma sıklığının yaşa göre dağılımı | 75
Tablo 49. Katılımcıların gazete okuma sıklığının medeni duruma
göre dağılımı | 76
Tablo 50. Katılımcıların gazete okuma sıklığının eğitim düzeyine
göre dağılımı | 76
Tablo 51. Katılımcıların en beğendiği 10 gazete | 77
Tablo 52. Katılımcıların dergi takip etme durumu | 78
Tablo 53. Katılımcıların en çok takip ettikleri 10 dergi| 78
Tablo 54. Katılımcıların en çok okudukları kitap türü | 79
Tablo 55. Katılımcıların elektronik ve basılı kitap tercihi | 80
Tablo 56. Katılımcıların internet kullanma durumu | 80
Tablo 57. Katılımcıların internet kullanma durumunun bölgelere
göre dağılımı | 80
Tablo 58. Katılımcıların internet kullanma durumunun cinsiyete
göre dağılımı | 81
Tablo 59. Katılımcıların internet kullanma durumunun yaşa göre
dağılımı | 81
Tablo 60. Katılımcıların internet kullanma durumunun medeni duruma göre dağılımı | 82
XV
Tablo 61. Katılımcıların internet kullanma durumunun eğitim düzeyine göre dağılımı | 82
Tablo 62. Katılımcıların interneti kullandıkları mekânlar | 83
Tablo 63. Katılımcıların interneti kullanma amaçları | 84
Tablo 64. Katılımcıların tercih ettikleri haberleşme araçları | 85
Tablo 65. Katılımcıların sigara kullanma durumu | 86
Tablo 66. Katılımcıların sigara kullanma durumunun bölgelere göre
dağılımı | 86
Tablo 67. Katılımcıların sigara kullanma durumunun cinsiyete göre
dağılımı | 87
Tablo 68. Katılımcıların sigara kullanma durumunun yaşa göre dağılımı | 87
Tablo 69. Katılımcıların sigara kullanma durumunun medeni duruma göre dağılımı | 88
Tablo 70. Katılımcıların sigara kullanma durumunun eğitim düzeyine göre dağılımı | 88
Tablo 71. Katılımcıların alkol kullanma durumu | 89
Tablo 72. Katılımcıların alkol kullanma durumunun bölgelere göre
dağılımı | 89
Tablo 73. Katılımcıların alkol kullanma durumunun cinsiyete göre
dağılımı | 90
Tablo 74. Katılımcıların alkol kullanma durumunun yaşa göre dağılımı | 90
Tablo 75. Katılımcıların alkol kullanma durumunun medeni duruma göre dağılımı | 91
Tablo 76. Katılımcıların alkol kullanma durumunun eğitim düzeyine göre dağılımı | 91
Tablo 77. Katılımcıların şans oyunu oynama durumu | 92
Tablo 78. Katılımcıların şans oyunu oynama durumunun bölgelere
göre dağılımı | 92
Tablo 79. Katılımcıların şans oyunu oynama durumunun cinsiyete
göre dağılımı | 92
Tablo 80. Katılımcıların şans oyunu oynama durumunun yaşa göre
dağılımı | 93
XVI
Tablo 81. Katılımcıların şans oyunu oynama durumunun medeni
duruma göre dağılımı | 93
Tablo 82. Katılımcıların şans oyunu oynama durumunun eğitim
düzeyine göre dağılımı | 94
Tablo 83. Katılımcıların en sık oynadığı şans oyunları | 94
Tablo 84. Katılımcıların spor yapma durumu | 95
Tablo 85. Katılımcıların spor yapma durumunun bölgelere göre dağılımı | 95
Tablo 86. Katılımcıların spor yapma durumunun cinsiyete göre dağılımı | 96
Tablo 87. Katılımcıların spor yapma durumunun yaşa göre dağılımı | 96
Tablo 88. Katılımcıların spor yapma durumunun medeni duruma
göre dağılımı | 97
Tablo 89. Katılımcıların spor yapma durumunun eğitim düzeyine
göre dağılımı | 97
Tablo 90. Katılımcıların en çok yaptıkları spor dalları | 98
Tablo 91. Katılımcıların spor lisansına sahip olma durumu | 98
Tablo 92. Katılımcıların imkân olması durumunda yapmak istediği
spor dalları | 99
Tablo 93. Katılımcıların Gençlik ve Spor Bakanlığını duyma durumu | 100
Tablo 94. Katılımcıların Gençlik ve Spor Bakanlığının internet sitesini ziyaret etme durumu | 100
Tablo 95. Katılımcıların gençlik merkezlerinden haberdarlık ve faydalanma durumu | 101
Tablo 96. Katılımcıların gençlik kamplarından haberdarlık ve faydalanma durumu | 101
Tablo 97. Katılımcıların izcilik kamplarından haberdarlık ve faydalanma durumu | 102
Tablo 98. Katılımcıların gençlik değişim programlarından haberdarlık ve faydalanma durumu | 102
Tablo 99. Katılımcıların faydalanmak istedikleri hizmetler | 103
Tablo 100. Katılımcıların doğa gezisine katılma isteklilik durumu | 104
XVII
Tablo 101. Katılımcıların doğa gezisi yapmak istedikleri yerler | 104
Tablo 102. Katılımcıların şehirlerarası geziye katılma isteklilik durumu | 105
Tablo 103. Katılımcıların şehirlerarası gezi tercihleri | 106
Tablo 104. Katılımcıların gençlik ve spor alanında yapmak istedikleri | 107
Tablo 105. Altyapı ve fiziksel imkânlarının artırılması | 108
Tablo 106. Spor imkânları ve faaliyetlerinin desteklenmesi | 109
Tablo 107. Gençliği destekleme | 110
Tablo 108. Etkinlik ve faaliyetler | 111
Tablo 109. Spor ve şiddet | 111
ŞEKILLER
Şekil 1. Örneklemin NUTS-1 bölgelerine göre dağılımı | 8
Şekil 2. Katılımcıların bölgelere göre dağılımı | 42
XVIII
YÖNETICI ÖZETI
• “Türkiye’nin Gençlik Profili” adlı çalışma, Türkiye’deki gençlik
politikalarına katkı sunmak amacıyla yapılmıştır. Çalışma, Türkiye’deki 15–29 yaş aralığındaki 10.174 gencin katılımıyla gerçekleştirilmiştir.
• Çalışma; gençlerin barınma durumları, sosyal güvenlik durumları, yabancı dil bilme ve yurtdışına çıkma durumları, boş zaman
etkinlikleri, beğenileri, zararlı alışkanlıkları, spor yapma durumları ve Gençlik ve Spor Bakanlığı (GSB)’ından beklentilerini ortaya koymaktadır. Çalışma kapsamında, Türkiye’deki gençlerin
yaşam kalitelerini belirleyen birçok etken üzerinde durulmuş ve
uygun görülen hususlarda dünya gençliğinin deneyimleriyle kıyaslama yapılmıştır. Bu haliyle çalışma, şu ana kadar, Türkiye’de
gençlere dönük yapılmış en kapsamlı çalışma olma özelliğini
taşımaktadır.
• Dünyada gençlere yönelik politikaların pek çoğunda olduğu
gibi, Türkiye’de de şu ana kadar yürütülen gençlik politikalarında daha çok sorun odaklı bir yaklaşım görülmektedir. Bununla birlikte, son yıllarda bu tutumda bir değişim yaşanmakta ve bu değişim kendisini politikalarda hissettirmektedir. Son
yıllardaki hükümet politikalarına bakıldığında, gençlere yönelik
politikalar; sorun çözme odağından gençlerdeki potansiyeli değerlendirme yönüne evrilmiştir. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın konuya verdiği önem, 2011 yılı itibariyle 61. Hükümet
döneminde de devam etmiş ve yeni dönemde gençlik politi-
XXI
TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI
kalarının daha etkin bir şekilde yapılması ve gençlere dönük
hizmetlerin artırılması için Gençlik ve Spor Bakanlığı (GSB)
kurulmuştur.
• GSB’nin kurulmuş olması gençlere verilen önemi ortaya koyması
açısından oldukça önemlidir. Bununla birlikte, GSB’nin gençlere
yönelik politikalarını yönlendirecek verilerin eksikliği görülmektedir. Gençler için planlama yapılırken, kanıta ve veriye dayalı politikaların geliştirilmesi, oldukça önemlidir.
• 2011 Aralık itibariyle, TÜİK Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi
verilerine göre, Türkiye’de toplam nüfusun yarısı 29,7 yaşından
küçüktür. Türkiye’nin, Avrupa Birliği ülkelerine kıyasla oldukça
genç bir nüfusa sahip olduğu göz önünde bulundurulduğunda
etkili gençlik politikalarının Türkiye açısından ne derece önemli
olduğu görülmektedir. Buna rağmen, Türkiye’de gençlik ile ilgili
çalışmalar oldukça kısıtlıdır. Özellikle, gençlerin beğenileri ve
beklentileri ile gençlere sunulan hizmetlere dönük çalışmalar
nispeten azdır.
GENÇLIK KAVRAMI VE TARIHI
• Literatürde, gençlikten yetişkinliğe geçişi belirleyen iki gösterge
bulunmaktadır. Bunlardan birincisi aile sorumluluğu üstlenmek,
diğeri ise iş sorumluluğu üstlenmektir. Modern toplumlarda,
eğitim yaşı arttıkça, aile sorumluluğu ve iş sorumluluğunun üstlenildiği yaş ilerlemektedir. Gençlik, ekonomik, sosyal ve siyasal
değişim ya da dönüşümlerden hızlı bir şekilde etkilenmektedir.
• Gençlik üzerine literatürde, herkes tarafından kabul edilen
bir gençlik tanımı ve yaş aralığı yoktur. Kimi çalışmalar, 12–24
yaş grubunu, kimi çalışmalar ise 12–26 yaş grubunu, kimileri
ise 15–24 ya da 15–30 yaş grubunu genç olarak ele almaktadırlar. Birleşmiş Milletler (UN), Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve
Kültür Kurumu (UNESCO) ve Dünya Bankası (WB), 15–24 yaş
aralığındaki kişileri “genç” olarak tanımlamaktadır. Avrupa Birliği’nin bazı raporlarında da gençler 15-29 yaş aralığındakiler
olarak tanımlanmaktadır.
• Çocukluk ve yetişkinlik arasında bir geçiş dönemi olan gençlik,
modern zamanlarda ortaya çıkmış toplumsal bir kategoridir.
Bir başka ifadeyle, gençlik, endüstri toplumu öncesinde, örneğin
Ortaçağ Avrupa’sında bir toplumsal kategori olarak görülmemiştir. Geleneksel toplumlarda gençlik, bugünkü kadar uzun bir sü-
XXII
YÖNETICI ÖZETI
reye yayılmamış ve kısa sürmüştür. Modern ulus devletlerin inşa
sürecinde gençlik, hem devletin inşa ettiği bireyler hem de yeni
toplumu inşa eden aktörler olarak önem kazanmıştır.
DENEYIM VE SORUNLARIYLA GENÇLIK
• Dünya genelinde gençlerin sorunlarının başında işsizlik ve
eğitimsizlik gelmektedir. Türkiye’de de gençlerin en önemli gördükleri sorun, işsizliktir. Genç işsizliği, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkeler için önemli bir sorun alanı teşkil etmektedir.
• Tüm dünya çapında zararlı alışkanlıklar ve buna bağlı sorunlar,
geçtiğimiz 25-30 yıl içinde önemli artış göstermiştir. Ülkemizde de
madde bağımlılığı, alkol ve sigara tüketimi, önemli bir sorundur.
• Türkiye ve dünya genelinde yapılan bazı çalışmalar, gençlerin boş
zamanlarını genellikle TV izlemek ve müzik dinlemek gibi pasif
etkinliklerle geçirdiğini ortaya koymuştur.
• Gençlerin okuma alışkanlıklarıyla ilgili yapılan çalışmaların ortak bulgusu, gençlerin giderek daha az kitap okuduğu ve azalan
ihtiyârî zamanlarını internet ve sosyal medya ile doldurduklarıdır. Türkiye’de toplumsal yapının geneline paralel olarak, gençler
de çok az okumaktadırlar. Bununla beraber, gençler, gittikçe artan oranda, matbu eser okumak yerine elektronik kaynak okumaktadır.
• Güncel çalışmalar; TV, bilgisayar ve internetin çocuk ve gençler
tarafından genellikle önerilen amaçların dışında ve aşırı kullanıldığına dikkat çekmektedir. Televizyon izleyicilerinin çoğunluğunun, televizyonu eğlence amaçlı veya boş zaman değerlendirme
etkinliği olarak kullandığı ortaya konmuştur. İnternet kullanım
davranışlarına bakıldığında ise, gençlerin internette özellikle sosyal ağlarda vakit geçirdikleri görülmüştür.
• Müzikal beğenileri, insanların eğitim ve yaş durumlarına göre
değişiklik göstermektedir. Gençler, daha ziyade popüler ve görsel
öğelere dayalı müziği tercih etmektedir.
BULGULAR
• Kredi ve Yurtlar Kurumu (KYK)’nda kalan katılımcılardan sadece yaklaşık beşte biri kaldıkları yurttan memnundur.
• Katılımcıların yaklaşık beşte biri, hiç bir sosyal güvenlik kurumundan yararlanmadıklarını belirtmiştir.
XXIII
TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI
• Katılımcıların çoğunluğu yabancı dil bilmediğini ifade etmiştir. İngilizce dışında kalan diller ya çok az kişi tarafından bilinmekte ya da hiç bilinmemektedir.
• Katılımcılar arasında şimdiye kadar yurtdışına çıkmış olanların oranı %10,5’tir. Bu oran, Avrupalı ve Amerikalı gençlerin
yurtdışına çıkma oranlarıyla kıyaslandığında oldukça düşüktür.
• Katılımcıların boş zamanlarında en sık yaptıkları etkinlik, televizyon izlemektir (%56,8).
• Katılımcıların televizyonda en çok izledikleri program türü,
yerli dizilerdir.
• Recep Tayyip Erdoğan, bütün değişkenlere göre ve toplamda,
katılımcıların en çok hayranlık duyduğu isimdir.
• Katılımcıların en çok dinledikleri müzik türü, yerli (%52,4)
ve yabancı (%22) poptur. Bu türleri, arabesk (%21,9), Türk halk
müziği (%21,8), rock (%14) ve Türk sanat müziği (%10,3) izlemektedir.
• Katılımcıların yaklaşık üçte biri, gazete okumamaktadır. Katılımcıların en çok beğendiği beş gazete, sırasıyla şunlardır: Posta,
Sabah, Zaman, Hürriyet ve Habertürk.
• Katılımcıların sadece yaklaşık onda biri (%12) düzenli olarak
takip ettikleri bir derginin olduğunu belirtmiştir.
• Katılımcıların beşte biri (%20,4) internet kullanmadığını ifade
etmiştir. Katılımcılar interneti, eğitim ve araştırmadan daha çok
sosyal iletişim, haberleşme ve eğlence amaçlı kullanmaktadır.
• Katılımcılar en çok SMS ve Facebook üzerinden haberleşmeyi
tercih ettiklerini ifade etmiştir.
• Katılımcıların üçte birinden fazlası (%35,7) sigara içtiğini belirtmiştir. Katılımcıların beşte birinden fazlası (%21,7), alkollü
içki içtiğini belirtmiştir. Benzer şekilde, katılımcıların beşte
birinden fazlası (%21,4), şans oyunu oynadığını belirtmiştir.
• Katılımcıların neredeyse yarısı (%40,8), spor yapmadığını belirtmiştir.
• Katılımcıların imkân olması durumunda en çok ilgilenmek istediklerini belirttikleri beş spor dalı, sırasıyla; futbol (%38,8), voleybol (%9,1), basketbol (%8,8), tenis (%8,4) ve koşu (%6,0)’dur.
XXIV
YÖNETICI ÖZETI
• Araştırmaya katılan gençlerin yaklaşık üçte biri (%34,1),
GSB’yi duymadığını ifade etmiştir. Katılımcıların yaklaşık üçte
ikisi (%64,4), gençlik merkezlerinden haberdar olmadığını ifade
etmiştir. Benzer şekilde, katılımcıların yaklaşık üçte ikisi (%66,8),
gençlik kamplarından haberdar olmadığını ifade etmiştir. Ayrıca,
katılımcıların yarısından çoğu (%54), izcilik kamplarından haberdar olmadığını belirtmiştir.
• Katılımcılara ulaşabildikleri takdirde belirtilen hizmetlerden
hangilerinden faydalanmak istedikleri sorulduğunda, özellikle
kariyerlerine doğrudan katkısı olacak dil ve meslek kursları ile
kültürel ve sosyal etkinliklere katılmayı daha çok istediklerini belirtmişlerdir.
• Katılımcılardan doğa gezisi yapmak isteyenlerin oranı
%60,8’dir. Bu katılımcıların gitmek istedikleri 10 doğa yeri, sırasıyla; Karadeniz bölgesi, yurtdışı, ormanlık alanlar, Nevşehir, dağ
gezisi, Balıkesir, İstanbul, Bursa, Antalya ve Akdeniz’dir.
• Katılımcılardan şehirlerarası gezilere katılmak isteyenlerin
oranı, %79,7’dir. Bu katılımcıların en çok gitmek istedikleri 10
yer, sırasıyla; İstanbul, İzmir, Antalya, Çanakkale, Trabzon, Mardin, Nevşehir, Muğla, Ankara ve Karadeniz Bölgesidir.
ÖNERILER
• Gençliğe yönelik hizmet ve politikaların belirlenmesindeki koordinasyon sorunlarını aşmak için, GSB bünyesinde daimi bir
gençlik kurulu oluşturulup, kurul bünyesinde ilgili sektör bakanlıklarından temsilciler görevlendirilmelidir. Bu kurulda
gençler de temsil edilmelidir.
• Gençlerin GSB bünyesindeki gençlik çalışmalarına katılımı için,
iletişim teknolojileri etkin bir şekilde kullanılmalıdır.
• Gençlik ve sporlar ilgili veriler, daha sistematik bir şekilde
toplanmalı ve araştırmacılara açık kılınmalıdır.
• KYK’ya bağlı yurtların fiziksel imkânları ile verilen yemeklerin kalitesi ve miktarı artırılmalıdır.
• Sosyal güvenlik kapsamında olmayan (ailesi sigortalı çalışmayan,
prim ödeyecek gücü olmayan, işvereni sigorta yapmayan vb.)
gençlerin, sosyal güvenlik kapsamına alınması için Çalışma ve
XXV
TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI
•
•
•
•
•
•
•
•
Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile koordinasyon içerisinde çalışmalar yapılmalıdır.
Gençlerden yabancı dil bilmediğini belirtenlerin oranının, yabancı dil bildiğini belirtenlerden fazla olduğu göz önüne alındığında,
genel olarak gençlerin yabancı dil öğrenme imkânlarının (örn.,
kurslar, değişim programları ve yaz kampları) artırılmasında
fayda vardır.
Yabancı dil bilme oranlarının yaş ilerledikçe azalıyor olmasından
dolayı, hayat boyu öğrenme anlayışı çerçevesinde özellikle 25 yaş
üstü gençlere dönük esnek eğitim programları uygulanmalıdır. Bu çerçevede; açık öğretim, yaygın öğretim ve uzaktan eğitim
programları etkin bir şekilde kullanılmalıdır.
İngilizce dışında bilindiği belirtilen yabancı dillerin çok az kişi tarafından ifade edildiği göz önüne alındığında, öğretilen yabancı
diller çeşitlendirilmelidir.
Türkiye’deki gençlerin yurt dışına çıkma oranlarını artırmak
için, gençlere yönelik özel vize programları geliştirilmelidir.
Gençlerin yurtdışına çıkma oranlarının Türkiye’nin doğusuna gidildikçe azaldığı göz önüne alındığında, özellikle Türkiye’nin iç
ve doğu bölgelerinde gençler için yurtdışı seyahatlerini artıracak programlar düzenlenmelidir. Benzer şekilde, düşük ve orta
düzeyde eğitimli gençlerin sosyal katılımını artırmak amacıyla, bu
kişilerin yurtdışına çıkması için özel programlar düzenlenmelidir.
Gençlik merkezlerini daha cazip hale getirecek sosyal etkinlikler düzenlenmelidir. Nitekim gençlerin boş zaman etkinliklerine bakıldığında, bu etkinliklerin önemli oranda bireysel ve pasif
etkinlikler olduğu gözlenmiştir.
Gençlerin büyük oranının yerli dizileri takip ettiği düşünüldüğünde, bu dizilerde gençlere örnek teşkil edebilecek karakterlerin
ve temaların ön plana çıkarılmasında fayda vardır. Bu noktada,
gençlere örnek teşkil eden diziler GSB tarafından desteklenmelidir. Benzer şekilde, son zamanlarda gençlerin daha fazla
dikkatini çekmeye başlayan belgesellerin yapımı desteklenmelidir.
Katılımcıların genel olarak gazete okuma oranının düşük olduğu göz önüne alındığında, bunun nedenlerini tespite yönelik
XXVI
YÖNETICI ÖZETI
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
çalışmalar yapılmalıdır. Gençlerin dergi okuma veya takip etme
alışkanlıkları yeterli düzeyde olmadığından, dergilere erişimi artıracak çalışmalar yapılmalıdır.
Gençlerin kitap okuma alışkanlıklarını desteklemek için, kütüphane ortamlarının iyileştirilmesi ve kütüphane hizmetlerinden faydalanmanın daha az bürokratik ve “genç dostu” hale
getirilmesi gereklidir.
İnternet erişim ücretlerinin, düşük gelir gruplarında bulunanların kullanımını da sağlayacak düzeye indirilmesi gerekmektedir.
Gençlerin en çok zaman geçirdikleri ve ilgi gösterdikleri etkinlikler (sosyal iletişim ve haberleşme) göz önüne alındığında, gençlere yönelik çalışmaların duyurusunda, sosyal ağ (örn., Facebook) ve haberleşme (SMS) araçları kullanılmalıdır.
Katılımcıların üçte birinin sigara kullandığı ve yaş arttıkça sigara
kullanım oranının da arttığı göz önüne alınarak, erken yaşlar için
bilinçlendirme ve ileri yaşlar için sigarayı bırakma çalışmaları yapılmalıdır.
Sigarayı bıraktırmaya yönelik yapılacak çalışmaların daha çok
erkeklere yönelik yapılması gerekmektedir.
Boşanma sonrası için bilhassa sigara ve diğer kötü alışkanlıkları
engellemeye yönelik çeşitli destek çalışmalarının yapılması önem
arz etmektedir.
Yüksek eğitimli kişilerin sigara kullanım ve alkol tüketim oranlarının diğer kişilere göre yüksek olmasından dolayı, yükseköğretim dönemi ve sonrasında sigara ve alkol tüketimini azaltacak
çalışmalar yapılmalıdır.
Alkol ve sigara tüketimini azaltmak için, öğrencilerin katılabilecekleri okul sonrası etkinlikler artırılmalıdır.
Gençlerin olumlu davranış kazanmaları ve olumsuz davranışlardan uzaklaşmalarını sağlayacak rol modeller (örnek şahsiyetler), gençliğe dönük çalışmaların tanıtımında da rol almalıdır.
Türkiye’nin genç ve dinamik nüfusu ile 2020 Olimpiyat Oyunlarına tekrar aday olduğu dikkate alındığında, gençlere yönelik spor
yapma imkânlarının zenginleştirilmesi ve çocukların/gençlerin
farklı spor dalları ile uğraşma konusunda desteklenmeleri ge-
XXVII
TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI
•
•
•
•
•
•
•
•
reklidir. Benzer şekilde, ülkenin sportif başarısını artırmak
için, amatör sporlar desteklenmelidir.
Spora yapılan yatırımlar yapılırken, ülkenin coğrafi şartları ve
zenginlikleri dikkate alınmalıdır.
Kadınların erkeklere göre çok daha düşük oranda spor yaptığı
görüldüğünden, ülkenin kültürel ve sosyal şartları da dikkate
alınarak, kadınlara yönelik spor alanlarının zenginleştirilmesi
gereklidir.
Eğitim düzeyi azaldıkça spor yapma oranın azaldığı görüldüğünden, düşük eğitimli kesimin aynı zamanda çalışan kişiler olduğu
da dikkate alınarak, yeni spor alanları oluşturulmalı ve bu alanların esnek çalışma saatleri olmalıdır.
Gençlerin lisanslı sporcu olmaları konusunda çalışmalar yapılmalıdır.
GSB’nin gençlerin tamamı tarafından bilinmediği göz önüne
alındığında, GSB’nin sunduğu hizmetlerin bilinirliğini artırıcı
çalışmalar yapılmalıdır. Buna ilaveten, GSB’nin sunduğu hizmetlerin neden yeteri kadar kullanılmadığı ayrıntılı bir şekilde araştırılmalıdır.
Gençlik kampları tematik olarak da düzenlenmelidir. Örneğin
felsefe kampları, okuma kampları ve yazarlık kampları gibi temalar belirlenebilir.
KYK’ya bağlı yurtlarda, gençlik merkezlerinde ve değişim programlarında yabancı dil ve meslek eğitimi verilebilir. Nispeten
küçük yerleşim birimlerinde sinema ya da tiyatro salonunun olmadığı dikkate alındığında, gençlik merkezleri ve KYK’ya bağlı
yurtlarda tiyatro ve sinema gösterimleri yapılmalıdır.
Çalışmaya katılan gençlerin beşte üçlük bir kesimi, doğa gezisi
düzenlendiği takdirde katılmak istediklerini belirttiğinden, gençlere yönelik doğa gezi organizasyonları yapılmalıdır. Katılımcıların özellikle Karadeniz Bölgesine, dağ ve orman gezilerine katılmak istedikleri dikkate alınmalıdır. Benzer şekilde, çalışmaya
katılan gençler, oldukça yüksek bir oranda şehirlerarası gezilere
katılmak istediklerini belirttiklerinden dolayı, gençlere yönelik
şehirlerarası gezi organizasyonları düzenlenmelidir.
XXVIII
SUNUŞ
Türkiye’deki genç nüfusun toplam nüfus içerisindeki payı, diğer gelişmiş ülkelere göre yüksek olmasına rağmen, Türkiye’nin maalesef
halen kapsamlı bir gençlik politikası yoktur. Türkiye’de gençlik, daha
çok, sorunlarıyla gündeme gelmiştir. Gençliğe yönelik resmi politikalarda, gençleri zararlı alışkanlıklardan korumak öncelikli olarak
tanımlanmıştır. Ayrıca, kalkınma planlarında, gençlerin boş zamanlarını daha etkin bir şekilde değerlendirmelerine yardımcı olma
konusunda da çalışmalar yapılacağı belirtilmiştir. Bununla birlikte,
sevinerek belirtebiliriz ki, son yıllarda gençlik politikaları öncelikli
bir alan haline gelmeye başlamış ve gençleri sorun olarak görmekten ziyade onları avantaj olarak görmek ve onların potansiyelini
değerlendirmek bakış açısı ön plana çıkmıştır. 2011 yılında Gençlik
ve Spor Bakanlığının kurulmuş olması konunun hükümet tarafından da ciddiye alındığının önemli bir göstergesidir. Fakat gençlerin,
sosyal, ekonomik ve kültürel hayatına yönelik çalışmalarda büyük
bir eksiklik vardır. Gençliğe yönelik hizmetlerin, gençlerin talep ve
görüşleri çerçevesinde belirlenmesi, bu hizmetlerin etkin ve verimli olması açısından oldukça önemlidir. Elinizdeki bu çalışma, Türkiye’de gençlerin sosyokültürel beğenilerini ve serbest zamanlarını
nasıl değerlendirdiklerini ortaya koyan şu ana kadar yürütülmüş en
kapsamlı araştırmadır. Bu araştırmanın, gençlik politikalarının belirlenmesine önemli bir katkı yapacağını düşünüyorum. Araştırmanın yürütülmesinde desteklerini esirgemeyen Gençlik ve Spor Bakanı Sayın Suat Kılıç’a ve saha araştırmasını yürüten Pollmark Piyasa
ve Kamuoyu Araştırmalarına teşekkür ederim.
Taha Özhan
Başkan, SETA
XXXI
BÖLÜM 1
GIRIŞ
Bu çalışma, Türkiye’deki gençlik politikalarının oluşturulmasına katkı sunmak amacıyla, 15-29 yaş aralığındaki gençlerin profilini ortaya
koymaktadır. Çalışma kapsamında, gençlerin barınma ve sosyal güvenlik durumları, yabancı dil bilme ve yurtdışına çıkma durumları,
boş zaman etkinlikleri, beğenileri, bağımlılıkları, sportif faaliyetlere
yönelik ilgileri ve Gençlik ve Spor Bakanlığından beklentileri incelenmiştir. Aşağıda, çalışmanın önemi, kapsamı ve örneklemi hakkında ayrıntılı bilgi verilmiştir.
1.1 ÇALIŞMANIN ÖNEMI
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın İnsani Gelişme Raporu:
Türkiye 2008 başlıklı Türkiye’de gençlik raporuna göre, Türkiye’de
belirgin bir gençlik politikasına ve gençliğe destek olacak kurumlara
ihtiyaç vardır (UNDP, 2008). Belirgin gençlik politikasına ihtiyaç, sadece Türkiye için değil, Kuzey ve Güney Amerika ve Avrupa ülkeleri
için de söz konusudur. Avrupa Konseyi tarafından yayınlanan bir
rapora göre, gençlik sorunlarına etkili çözümler bulunamamasının
nedenlerinden bir tanesi, gençlik politikalarını yönlendirecek resmi
bir rehberin (yol haritası ya da strateji) olmamasıdır. Şu anda birçok ülkede uygulamada olan gençlik politikaları, gençleri potansiyel
olarak görüp bunu değerlendirmek yerine, gençlerin deneyimlerini
sorun olarak algılayıp bu sorunlara “yama” çözümler geliştirmekten
ibarettir. Aynı raporda yapılması gereken en önemli şeyin gençleri
sorun olarak değil, toplumun anlamlı bir parçası olarak değerlendi-
3
TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI
ren gençlik politikalarının üretilmesi ve uygulanması olduğu vurgulanmaktadır (Council of Europe, 2009a). Dünya Bankası Kalkınma
Raporu 2007 de aynı konuya değinmiş ve etkili bir gençlik politikası
üretmenin önünde üç engel bulunduğunu belirtmiştir. Bunlardan
birincisi, gençlik politikalarının genelde bir soruna cevap olarak,
yalnızca belli bir hükûmet birimi tarafından uygulanmaya konulmasıdır. Etkili gençlik politikaları hükûmetlerin değişik birimlerinin
beraber çalışmasını gerektirdiğinden dolayı, bu tür politikalar geçici
bir çözüm olsa bile uzun süreli bir çözüm üretememektedir. İkincisi, gençlik politikaları hazırlanırken gençlere yeterince söz hakkı
tanınmamasıdır. Bu durum, genel olarak gençlerin ulusal siyasete
yeterince dâhil edilmemesinden kaynaklanmaktadır. Ve son olarak
da, başarılı örneklerin az sayıda olması dolayısıyla, hazırlanan politikaların başarısızlığa uğraması çok muhtemeldir (World Bank, 2007).
Türkiye’nin, Avrupa Birliği ülkelerine kıyasla oldukça genç bir nüfusa sahip olduğu göz önünde bulundurulduğunda etkili gençlik politikalarının Türkiye açısından ne derece önemli olduğu görülmektedir. Dahası, nüfus projeksiyonlarına göre, 2025 yılında Türkiye’deki
genç nüfus oranı, ABD ve Avrupa ülkelerinden yüksek olacaktır
(Yentürk, 2007). Dolayısıyla, yukarıda zikredilen etkin gençlik politikaları üretmenin önündeki engelleri aşma ve kalıcı çözüm sağlayacak yapısal değişiklikleri gerçekleştirme doğrultusunda atılacak
en önemli adım, ülkemizdeki gençlerin bugünkü durumlarının gerçekçi bir şekilde incelenmesidir. Bu çalışmanın yapılmasının temel
gerekçesi de bu yönde bir ihtiyacın söz konusu olmasıdır. Çalışma
kapsamında, Türkiye’deki gençlerin yaşam kalitelerini belirleyen birçok etken üzerinde durulmuş ve uygun görülen hususlarda dünya
gençliğinin deneyimleriyle kıyaslama yapılmıştır.
Türkiye’de de şu ana kadar yürütülen gençlik politikalarında, daha çok
sorun odaklı bir yaklaşım görülmektedir. Mesela Anayasa’da gençlere
yönelik maddeler, onları kötü alışkanlıklardan korumaya yöneliktir.
Anayasa’nın “Gençliğin Korunması” başlıklı 58. maddesi, gençleri zararlı alışkanlıklardan ve cehaletten korumayı devletin görevi saymaktadır. Uygulanan politikalarda da bu korumacı anlayışın izleri görülmektedir. Bununla birlikte, son yıllarda gençlere yönelik bir tutum
değişikliği görülmekte ve bu değişiklik kendisini politikalarda hissettirmektedir. Örneğin 2006 yılında yapılan bir Anayasa değişikliği ile
milletvekilliği seçilme yaşı 30’dan 25’e düşürülmüştür. Son yıllardaki
4
BÖLÜM 1: GIRIŞ
Hükümet politikalarına da bakıldığında, gençlere yönelik politikaların
sorun çözme odağından, gençlerdeki potansiyeli değerlendirme doğrultusuna değiştiği görülmektedir. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın
2007 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunduğu 60. Hükümet
Programı’nda da gençlere verilen önem yinelenmiştir:
Nitelikli, girişimci, özgüveni yüksek, milli ve manevi değerlerine sahip
çıkan bir gençlik, ülkemizi hak ettiği yere taşıyacak temel varlığımızdır.
Bu çerçevede, gençliğimizin her anlamda donanımlı, temel değerlerimize sahip çıkan bireyler olarak yetişmelerini temin etmek, onları zararlı
alışkanlıklardan korumak ve istikbale güvenle bakmalarını sağlamak
hükümetimizin bütün politikalarında gözeteceği bir önceliğimizdir
(Erdoğan, 2007, s 52).
Başbakan Erdoğan’ın konuya verdiği önem, 2011 yılı itibariyle 61.
Hükümet döneminde de devam etmiş ve yeni dönemde gençlik politikalarının daha etkin bir şekilde yapılması ve gençlere dönük hizmetlerinin artırılması için Gençlik ve Spor Bakanlığı kurulmuştur.
Bakanlığın kurulmuş olması gençlere verilen önemi ortaya koyması
açısından oldukça önemlidir. Bununla birlikte, söz konusu Bakanlığın gençlere yönelik politikalarını yönlendirecek verilerin eksikliği
görülmektedir. Gençlere dönük planlama yapılırken, kanıta ve veriye
dayalı politikaların geliştirilmesi, oldukça önemlidir. Avrupa Komisyonu da, hükümetlerin gençliğe dönük politikalarının ve stratejilerinin başarılı olması için, bu politika ve stratejilerin somut kanıtlara,
tecrübelere ve verilere dayalı olmasını “hayatî” önemde görmektedir
(Council of Europe, 2009b). Türkiye’de gençlerin yaşam kalitesini
artırmak, gençlere dönük politika önceliklerini belirlemek ve devlet yatırımlarını daha rasyonel bir şekilde planlamak için gençliğin
profilinin bilimsel yöntemlerle araştırılması ve gençlerin beklentilerinin tespiti zorunludur. Türkiye’de gençliğin profili ve beklentilerine dönük çalışmalar oldukça kısıtlıdır. Bu kısıtlılık, Gençlik ve Spor
Bakanlığının politika önceliklerinin belirlenmesini zorlaştırmaktadır. Bu araştırma, bu zorluğu aşmaya dönük olarak veri üretme ve
politikaların belirlenmesine yardımcı olmak için gerçekleştirilmiştir.
1.2 ÇALIŞMANIN KAPSAMI
Araştırma kapsamında oluşturulan anket, esas olarak beş konu başlığı etrafında örgütlenmiştir:
5
TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI
1.
2.
3.
4.
5.
Katılımcıların Özellikleri,
Barınma ve Sosyal Güvenlik,
Yabancı Dil Bilme Durumu ve Yurtdışına Çıkma Durumu,
Boş Zaman Etkinlikleri, Beğeniler ve Bağımlılıklar,
Sportif Faaliyetlere Yönelik İlgi ve Gençlik ve Spor Bakanlığından Beklentiler.
Birinci bölümde, araştırmaya katılan gençlerin eğitim ve çalışma durumlarını tam olarak belirlemek için toplam yedi adet soru hazırlanmıştır. Bu soruların üç tanesi eğitime yönelik olup, katılımcıların
en son hangi okula devam ettiklerini, aldıkları diplomayı ve şu anki
eğitim durumlarını belirlemek amaçlıdır. Katılımcılara çalışma yönünde yöneltilen soruların ilk üçü katılımcıların çalışma durumunu,
hangi sektörde çalıştıklarını ve çalıştıkları işteki durumlarını belirlemek amaçlı olup, dördüncü soru ise meslek durumunu öğrenmeye
yöneliktir.
İkinci bölümde, katılımcıların barınma ve sosyal güvenlikten yararlanma durumlarını ve bu noktalardaki sorunlarını belirlemek
amacıyla hazırlanmış beş soru vardır. Katılımcılara ilk olarak sürekli
ikamet ettikleri yerler sorulmuştur. Bu soruya Kredi Yurtla Kurumu (KYK)’na bağlı yurtlar yanıtını vermiş katılımcılara, ikinci soru
olarak bu yurtlarda karşılaştıkları sorunları belirlemeye yönelik bir
soru sorulmuştur. Sosyal güvenlikle ilgili sorulan üç sorudan ilki katılımcıların hangi sosyal güvenlik kurumundan faydalandığını tespit etmek amaçlıdır. Bu bağlamda, yararlananların kimin üzerinden
sosyal güvenlik kapsamına dâhil olduğu ve yaralanmayanların bu
kapsama dâhil olamama sebepleri sorulmuştur.
Üçüncü bölümün ilk kısmında katılımcıların yabancı dil bilme durumlarını ve hangi dilleri bildiklerini saptamaya yönelik iki soru
hazırlanmıştır. İkinci kısımda ise katılımcıların yurtdışına çıkma
durumları, hangi ülkelere gittikleri ve bu ülkelere hangi amaçlarla
gittiklerini belirmek amacıyla üç soru hazırlanmıştır.
Dördüncü bölümde katılımcıların boş zamanlarını nasıl değerlendirdikleri tespit edilmeye çalışılırken, kitap-dergi-gazete okuma,
alkol-sigara kullanma, televizyon izleme, müzik dinleme, internet
kullanma, şans oyunları oynama vb. alışkanlıklarının tespit edilmesi
yönünde toplam on sekiz soru hazırlanmıştır. Bunun yanı sıra katılımcıların rol modellerini belirlemeye yönelik olarak, siyaset, sanat,
eğitim ve edebiyat alanından hayranlık duydukları bir kişinin olup
olmadığına, varsa kim olduğuna dair iki soru hazırlanmıştır.
6
BÖLÜM 1: GIRIŞ
Beşinci ve son bölümde, araştırmada yer alan gençlerin, spor faaliyetlerine katılımlarını öğrenmeye yönelik dört soru sorulmuştur. Ek
olarak, Gençlik ve Spor Bakanlığı ile düzenlediği faaliyetler (gençlik
merkezi, gençlik kampı, izcilik kampı, gençlik değişim programları) hakkındaki bilgileri, katılımları ve beklentileri öğrenmeye dönük
on soru sorulmuştur. Son olarak açık uçlu bir soru olan ve gençlerin Gençlik ve Spor Bakanından beklentilerini öğrenmeye yönelik
“Gençlik ve Spor Bakanı yerine siz bakan olsaydınız gençlik ve spor
için öncelikli olarak ne yapardınız?” sorusu katılımcılara yöneltilmiştir.
1.3
ÇALIŞMANIN ÖRNEKLEMI
Bu bölümde üzerinde araştırma yapılan örneklem ve prosedür hakkında bilgiler verilmektedir. Araştırma evreni araştırma tarihi itibariyle Türkiye’de bulunan 15-29 yaş arasındaki tüm kadın ve erkeklerdir. 2010 ADKS kayıtlarına göre bu evren 15-19 yaş aralığında
yaklaşık 6.280.000, 20-24 yaş aralığında yaklaşık 6.280.000 kişi, 2529 yaş aralığında ise yaklaşık 6.500.000 kişi olmak üzere toplamda
19.000.000 civarında kişiyi içermektedir.
Araştırma evreni kaba hatlarıyla üç gruba ayrılmıştır: Lise çağı
gençleri, üniversite çağı gençleri ve erken dönem yetişkinler. Her ne
kadar teorik yaşa göre sapmalar gözükse de lise çağında %90’ı aşan
üniversite çağında ise %50’yi aşan bir okullaşma söz konusudur (Her
iki grupta da erkekler lehine bir ağırlık söz konusudur). Buna göre,
araştırma evreninin önemli bir kısmı lise ve üniversite öğrencisi durumundadır. 25-29 yaş grubunda eğitimin genel olarak bitip çalışma
hayatının başlaması beklenmektedir. Dolayısıyla, çalışıp çalışmama
bu yaş grubunda önemli bir etmendir. Dahası, 15-24 yaş arasında da
2.300.000 civarında bir nüfusun istihdamı söz konusudur. Bu rakam
da ilgili yaş grubunun hemen hemen %20’sine karşılık gelmektedir.
Kısaca, tanımlanan evrende cinsiyete, yaşa, öğrenci olup olmamaya, çalışıp çalışmamaya bağlı bir dizi alt grup saptanabilmektedir.
Araştırma örnekleminin tüm bu alt grupları içerecek düzeyde geniş
tutulması gerekmektedir. Dahası, araştırma evreninin yüksek hareketlilik düzeyi, önemli kısmının araştırma tarihi itibariyle gün içinde
kurumsal nüfus içinde yer alması ve saha çalışmasının kısa zamanda
bitirilmesi olasılık örneklemesi yerine çok aşamalı ve belirli kotalar
içeren bir örneklendirme tekniğini gerekli kılmıştır.
7
TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI
Araştırmada, 10.000 kişilik bir örneklem hedeflenmiş ve bu örneklemin bölgelere göre dağılımı yapılırken, 2010 ADKS kayıtlarına göre,
tanımlanan yaş grubunun NUTS-1 bölgelerine göre oransal dağılımı
esas alınmıştır (Şekil 1).
ŞEKIL 1. ÖRNEKLEMIN NUTS-1 BÖLGELERINE GÖRE DAĞILIMI
Bu örneklemin %70’inin hanelerde, %20’sinin liselerde ve %10’unun
da üniversitelerde yapılması durumunda yukarıda belirtilen gençlik
alt-gruplarıyla ilgili kotaların doldurulacağı varsayılmıştır.
Hane örnekleminin belirlenmesinde, ilk olarak, NUTS-2 bölgelerini
temsil eden 26 il kullanılmıştır: İstanbul için İstanbul; Batı Marmara
için Balıkesir ve Tekirdağ; Ege için Aydın, İzmir ve Manisa; Doğu
Marmara için Bursa ve Kocaeli; Batı Anadolu için Ankara ve Konya;
Akdeniz için Adana, Antalya ve Hatay; Batı Karadeniz için Samsun,
Kastamonu ve Zonguldak; Doğu Karadeniz için Trabzon; Kuzeydoğu Anadolu için Erzurum ve Ağrı; Ortadoğu Anadolu için Malatya
ve Van; Güneydoğu Anadolu için Gaziantep, Mardin ve Şanlıurfa.
İlk olarak, örneklem büyüklüğü, bölgelerin ülke ağırlıklarına göre
dağıtılmıştır.
8
BÖLÜM 1: GIRIŞ
İkinci olarak, bu illere ait mahalle ve köylerden her birine asgari 20
görüşme düşecek sayıda rasgele mahalle ve köyler belirlenmiştir.
Mahalle ve köy belirlemelerinde 12 Haziran 2011 milletvekili genel
seçimi sandık listesi kullanılmıştır. Üçüncü olarak, belirlenen mahalle ve köylerden her birine asgari beş görüşme düşecek şekilde,
rasgele cadde ve sokaklar belirlenmiştir. Dördüncü olarak, bu cadde
ve sokaklarda görüşme yapılacak hane ve işyerleri rasgele belirlenmiştir. Son olarak, belirlenen hane ve işyerlerinde örnekleme uygun
kişilerden biri ile görüşme yapılmıştır. Her anketörden günlük uygulaması istenen görüşme sayısı ve örneklem kotası şöyledir: 15-19
yaş (iki kadın, iki erkek), 20-24 yaş (üç kadın, üç erkek) ve 25-29 yaş
(beş kadın, beş erkek).
Yaş aralıklarının ülke dağılımı birbirine yakın olmasına rağmen kotadaki dağılımın dengesizliği, lise ve üniversite öğrencilerine ayrı bir
kota tahsis edilmesi ve bu kotanın ilgili yaş gruplarıyla örtüşmesi
nedeniyledir. Bu şekilde hane ve işyerlerinde toplam 7.017 kişi ile
görüşme yapılmıştır.
Lise ve üniversite öğrencileri örneklemi, NUTS-1 bölgelerini temsil
eden illerle sınırlandırılmıştır. Lise öğrencileri için 2.000 kişilik bir
örnekleme ulaşılması hedeflenmiş ve bu örneklem bölgelerin ağırlığına göre dağıtılmıştır. Sonrasında her birinde en az 50 görüşme
yapılacak şekilde lise okulları rasgele seçilmiştir. Milli Eğitim Bakanlığının izninin alınmasından sonra görüşmeler okulda değişik sınıflarda gerçekleştirilmiştir. Toplamda liselerde öğrencilerle yapılan
görüşme sayısı 2.093 olmuştur. Üniversite öğrencisi örneklemi için
ise her bölgeden bir üniversite seçilmiş ve toplamda 1.064 üniversite
öğrencisiyle görüşülmüştür.
Sonuç olarak, araştırma örneklemi 7.017’si hanelerde, 2.093’ü liselerde ve 1.064’ü üniversitelerde olmak üzere toplam 10.174 kişidir. Saha
araştırması 2011 yılında Ekim-Kasım aylarında yapılmıştır.
9
BÖLÜM 2
GENÇLİK KAVRAMI VE TARİHİ
Bu bölümde, gençlik kavramının ortaya çıkışı ve tarihsel gelişimi ele
alınmıştır. Ayrıca, gençliğin farklı zaman ve toplumlarda farklı şekillerde tanımlandığı ortaya konmuştur.
2.1 GENÇLIK KAVRAMI
Gençler, bulundukları gelişimsel aşama itibari ile kimlik oluşumunun gerçekleştiği dönemlerde bulunmaktadırlar ve kimlik oluşumu,
gençlerin bulundukları gelişimsel aşamalardaki en önemli unsurlardandır . Birçok kimlik kuramı, temelde benlik ve benlik dışı arasındaki farklılıklara vurgu yapmıştır. 1900’lerin başında, kimlik konularını çalışan bilim adamları, otonom benliğin, çevre ile ilişki içerisine
girdikten sonra geliştiğini ortaya koymuşlardır. Örneğin Mead benliğin, sosyal çevreye bir karşılık olarak gelişmesi sürecini açıklamak
için aşamalı bir süreç önermiştir. Ona göre çocuklar, kendileri için
“ben” diyerek, benliğin sosyal kurallar ve beklentiler ile yönlendirildiği anlayışıyla birlikte otonom bir benlik algısı geliştirmeye başlarlar. Mead’e göre, benlik rol temellidir ve kişilerarası etkileşim sonucu
meydana gelir.
Aynı dönemde psikologlar çevresel faktörlerin önemine inanmakla
birlikte kimliğin, kişinin psişik bütünlüğünün bir parçası olduğunu
düşünmüşlerdir. Bütünsel bir kimlik inşa etmek, esasında bir psikolojik süreçtir ve bu süreç on yıllar boyu sürebilmektedir (Erikson,
1959). Örneğin Erikson’un psikolojik gelişim modelinde, kişisel
kimlik ve sosyal kimliğin gelişimi hayat boyu süren kimlik oluşum
13
TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI
sürecinin farklı evreleridir. Erikson’a göre sağlıklı bir kimlik (ki buna
ego demek mümkündür) düzenli ve devamlı olarak süregiden bir
benlik (self) gerektirmektedir. Ona göre birey, kendi kimliğinin bilincinde olmalı ve içinde bulunduğu farklı sosyal rollere rağmen düzenli olarak bir kimliğini sürdürebilmelidir (Erikson, 1950).
Kişisel kimlik kuramlarından farklı olarak sosyologlar, geliştirdikleri
kimlik kuramlarında kimliği kişisel durumlarından daha çok bulundukları sosyal gruplar ve grup bağları ile açıklamışlardır. Tajfel
ve Turner’in (Tajfel ve Turner, 1985) sosyal kimlik kuramı bu anlamda en çok bilinenlerdendir. Bu kuram, kimliği, kişisel düzeyde
değerlendirmeye karşı çıkmamakla birlikte grup üyeleri tarafından
paylaşılan ortak kişisel atıfları da göz önünde bulundurur. Tajfel ve
Turner’e göre birbirimizi sosyal gruplarımıza göre sınıflandırırız ve
kendi grubumuza karşı daha pozitif önyargılar geliştiririz. Bu noktada kişinin bireysel karakteri daha baskın ise diğerleri ile kişilerarası
düzeyde etkileşime geçer. Bunun yerine grup kimliği daha baskın ise
kişiyi grubun değerleri ve kuralları yönetir.
Geleneksel olarak, literatürde, gençlikten yetişkinliğe geçişi belirleyen iki gösterge bulunmaktadır. Bunlardan birincisi aile sorumluluğu üstlenmek, diğeri ise iş sorumluluğu üstlenmektir (Fend, 2006, s
80). Bu iki rolü de üstlenme yaşının modern toplumlarda gün geçtikçe artması sadece yeni bir gençlik kategorisi oluşmasını değil aynı
zamanda bu gençlik kategorisinin parametrelerinin sürekli olarak
değişmesine de sebep olmaktadır (Çelik, 2010). Daha geç yaşlarda sorumluluk üstlenmenin temelinde, önceden belirtildiği üzere,
yeni üretim ve iş alanlarının daha uzun süreli eğitim gerektirmesi
yatmaktadır. Özetle, eğitim yaşı arttıkça, aile sorumluluğu ve iş sorumluluğunun üstlenildiği yaş ilerlemektedir. Gençlik yaş aralığı ise,
bir alt sınır ve bir üst sınır ile belirlenmektedir. Alt sınır, işgücüne
dâhil olmanın ilk yaşı, üst sınır ise, bireyin eğitiminin bitmiş olduğu,
evlenip, çocuklarının sorumluluğunu yükleneceği yaş olarak tanımlanır. Örneğin, Türkiye’de 1980’li yıllarda üst sınır 25 olarak kabul
edilirken (Çavdar, 1983), bu üst sınır daha yeni çalışmalarda 29 ve
30 yaş olarak da kabul edilmektedir. Artan eğitim ihtiyacıyla ve toplumsal dönüşümle birlikte, gençlerin hayata atılma yaşı ilerlemekte
ve böylece genç tanımı da değişmektedir. “Gençlik” kavramsal olarak
kentsel nitelikli bir toplumsal kesimdir (İMV-SAM, 1999). Gençlik,
ekonomik, sosyal, siyasal değişim ve dönüşümlerden hızlı bir şekilde
14
BÖLÜM 2: GENÇLİK KAVRAMI VE TARİHİ
etkilenmektedir. Buna göre, gençlik sorunları incelenirken bu gelişmeler dikkate alınmalı ayrıca “demir üçgen” olarak adlandırılan aile
yapısı, eğitim sistemi ve mevcut sistemin unsurları dikkate alınmalıdır (ARI Düşünce ve Toplumsal Gelişim Derneği, 2001).
Gençlik üzerine literatürde gençliğin herkes tarafından kabul edilen
bir tanımı ve yaş aralığı yoktur (Türkarslan ve Yurtkuran Demirkan,
2007). Genç tanımı yapılırken sosyolojik, psikolojik ve biyolojik tanımlar yapılmaktadır. Bundan dolayı, homojen bir gençlik tanımı
yapılamamaktadır; gençlik her zaman için tanımlanması oldukça
karmaşık ve sorunlu bir kategoridir. Fakat en homojen gençlik tanımı, güçlü bir devlet tarafından sunulan bir ideal çerçevesinde ideoloji empoze edilen genç kesimler şeklinde olmuştur (Kentel, 2005).
Genç grup için farklı yaş aralığının verilmesinin sebebi, yukarıda
işaret edildiği üzere, gençliğin tanımının tarihsel ve toplumsal olarak
değişiklik arz etmesidir. Kimi çalışmalar, 12–24 yaş grubunu, kimi
çalışmalar ise 12–26 yaş grubunu, kimileri ise 15–24 ya da 15–30
yaş grubunu genç olarak ele almaktadırlar. Birleşmiş Milletler (BM),
Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu (UNESCO) ve
Dünya Bankası (WB), 15–24 yaş aralığındaki kişileri “genç” olarak
tanımlamaktadır (UNESCO, 2011, World Bank, 2011). Bununla birlikte, UNESCO, genç insanların değişen ve heterojen bir grup olduğunu ve genç olma tecrübesinin bölgelere ve ülkelere göre büyük
değişiklik arz ettiğini vurgulamaktadır. İngiliz Milletler Topluluğu
Gençlik Programı gibi örgütler, genç kişileri 15-29 yaş aralığındakiler olarak tanımlamakta; Avrupa Birliği’nin bazı raporlarında da
gençler 15-29 yaş aralığındakiler olarak tanımlanmaktadır (Commission of the European Communities, 2011, Commonwealth Youth
Programme, 2011).
2.2 GENÇLIK KAVRAMININ TARIHI
Çocukluk ve yetişkinlik arasında bir geçiş dönemi olan gençlik, modern zamanlarda ortaya çıkmış toplumsal bir kategoridir (Jones,
1988, s 707). Bir başka ifadeyle, gençlik, endüstri toplumu öncesinde, örneğin Ortaçağ Avrupa’sında bir toplumsal kategori olarak görülmemiştir. Geleneksel toplumlarda gençlik, bugünkü kadar uzun
bir süreye yayılmamış ve kısa sürmüştür. Çalışma odaklı modern
zamanlarda ise, çalışma öncesi dönem gençlik olarak tanımlanmış
15
TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI
ve gençler, geleceğin çalışanları ve yurttaşları olmaları dolayısıyla
önem sahibi olmuşlardır. Tarım toplumları, aile bireylerinin ortak
çalışmaları üzerine kuruluydu. Çocuk ve genç nüfus iş gücünün bir
parçası sayılır ve aile ekonomisine katkıda bulunurlardı. Endüstrileşme, beraberinde uzmanlaşma ihtiyacını getirmiş ve buna bağlı
olarak eğitim sürelerinin uzaması, çocukların iş gücüne katılmasını
gittikçe daha çok geciktirmiş ve gençlik olgusunun doğmasına sebep
olmuştur (Petersen ve Mortimer, 2006).
Gençlik, ancak 19. yüzyılda siyasi bir aktör olarak ortaya çıkmıştır
(Lüküslü, 2009). Modern ulus devletlerin inşa sürecinde gençlik,
hem devletin inşa ettiği bireyler hem de yeni toplumu inşa eden aktörler olarak önem kazanmıştır. Gençlik; faşizm, Nazizm ve komünizm gibi ideolojilerin sembolü olmuştur. Geleneksel eğitimin de bir
parçası olan beden eğitimi, Aydınlanma Çağının etkileriyle 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren özel bir anlam kazanmış ve gençlerin
hareketliliği açısından önemli hale gelmiştir. Bu dönemde, gençler
arasında vatanseverlik ruhunu güçlendirmek amacıyla, Almanya,
Fransa, İngiltere ve Danimarka gibi ülkelerde jimnastik ve izcilik çalışmaları öne çıkmıştır.
2.3 TÜRKIYE’DE GENÇLIK
2011 Aralık itibariyle, TÜİK Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi verilerine göre, Türkiye’de toplam nüfusun yarısı 29,7 yaştan (TÜİK,
2011). Bir başka ifadeyle, Türkiye’de ortanca yaş 29,7’dir. Ortanca
yaş erkeklerde 29,1 iken, kadınlarda 30,3’tür. Daha önce işaret edildiği üzere, Avrupa Birliği ülkelerine kıyasla, oldukça genç bir nüfusumuz bulunmakta; dahası, mevcut eğilimlere göre, 2025 yılında
Türkiye’deki genç nüfus oranının, ABD ve Avrupa ülkelerinden daha
yüksek olması beklenmektedir (Yentürk, 2007a). Genç nüfus oranının Türkiye’de nispeten yüksek olması, gençliğe dönük bilimsel çalışmaların fazla olduğu anlamına gelmemektedir. Aşağıda özetleneceği üzere, Türkiye’de gençliğin toplumsal ve siyasal yaşamın çeşitli
alanlarındaki algı, tutum ve davranışlarını, değişen sosyo-ekonomik
ve siyasal koşullar çerçevesinde, saptamaya yönelik birçok araştırma
yapılmıştır. Bununla birlikte, aşağıdaki değerlendirmelerden görüleceği üzere, gençlerin beğenileri ve beklentileri ile gençlere sunulan
hizmetlere dönük çalışmalar oldukça kısıtlıdır.
16
BÖLÜM 2: GENÇLİK KAVRAMI VE TARİHİ
2006 yılının Eylül ve Ekim aylarında KONDA tarafından yapılan
“Biz Kimiz” araştırması kapsamında, tüm Türkiye’yi temsil etmesi
için toplam 47.958 kişi ile yüz yüze görüşme yapılmıştır. Araştırma
örnekleminin büyüklüğü, araştırmaya katılan 18–28 yaş aralığındaki
gençlere (toplam 6,603 kişi) dair de bazı veriler çıkarılmasına izin
vermektedir. Bu araştırmanın sonuçlarına göre, Türkiye’de tek bir
genç tipinden bahsetmek mümkün değildir(Pultar, 2008). Ayrıca,
gençler, daha büyük yaş gruplarıyla kıyaslandığında, daha açık görüşlü ve daha özgürlükçü düşünmektedirler. Bunun yanında, gençler
fikirlerini dillendirme konusunda kendilerinden yaşlılara göre daha
rahat davranmaktadırlar.
TESEV’in “Üniversite Gençliği Değerleri: Korkular ve Umutlar”
araştırması, 2004 yılı Mayıs-Temmuz ayları arasında, Türkiye’nin çeşitli illerindeki 27 üniversite ve 7 farklı fakültesinde, 2.200 üniversite
öğrencisinin katılımıyla gerçekleştirilmiştir (Artan, 2005). Araştırma bulguları, gençlerin değerlerinin farklılaşmasında cinsiyet, aile
ve çevre değişkenlerinin önemli bir rol oynadığını göstermektedir.
Gençler; demokratikleşme, özgürleşme ve daha iyi bir yaşam taleplerini ortaya koymakta ve geleneksel ve daha pederşahi değerler ile bireyselleşme istekleri arasında kalmaktadır. Çalışmanın anlamı konusunda kız öğrenciler, “çalışma ahlakı ve dürüstlüğü” boyutunu, erkek
öğrenciler ise “statü sahibi olmak” boyutunu vurgulamışlardır. Erkek
öğrenciler iş kabul etme şartı olarak sadece prosedürlerin var olduğu
bir ortamı isterken, kız öğrenciler baskısız iş ortamı, iş güvencesi,
uygun çalışma saatleri, statü-saygınlık ve eğitim imkânları gibi şartlar öne sürmüşlerdir. Araştırma bulgularına göre, erkek öğrenciler
kız öğrencilere göre; Doğu şehirlerinde doğanlar, Batı şehirlerinde
doğanlara göre; Anadolu üniversitelerinde okuyanlar diğerlerine
göre gelecekle ilgili daha ümitlidirler. Gençler arasında en ümitsiz
olanlar ise metropollerde yaşayanlar olarak bulunmuştur.
Selçuk Üniversitesi öğrencilerinin siyasal tutumlarını ölçen bir
araştırmada ortaya çıkan bazı önemli bulgular şöyledir: Aile, hâlâ
önemli bir toplumsallaşma aracıdır. Tamamen homojen bir yapıdan söz edilemese de gençlerin siyasal eğilimlerinin anne ve babaları
ile büyük oranlarla örtüştüğü görülmüştür. Siyaset konusunda, ulus
devlet anlayışı temelinde işleyen, Türkiye’de genel eğitim sisteminin
temel paradigmasının öğrencilerin anlam dünyasında ciddi şekilde
karşılığının olduğu, dolayısıyla da okulun ve milli eğitimin önemli
17
TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI
bir toplumsallaşma aracı olduğu da görülmüştür. Bununla birlikte,
üniversite eğitiminin hem okunulan alan dolayısıyla hem de üniversitede geçirilen öğrencilik süresi dolayısıyla bazı konularda öğrencilerin siyasal bilinçlenmelerine etki ettiği ve öğrencinin daha önce
tecrübe ettiği süreci farklılaştırdığı tespit edilmiştir. Kitle iletişim
araçları konusunda, siyasal toplumsallaşma süreci ile kitle iletişim
araçlarını tercih arasında diyalektik bir ilişkinin var olduğu gözlenmiştir (Akın, 2009).
İstanbul’da 15-24 yaş aralığındaki 1.014 gençle yapılan bir çalışmaya
göre, STK üyesi gençlerin aileleri, STK üyesi olmayan gençlerin ailelerine göre daha eğitimlidir ve gelir düzeyleri yüksektir (Yentürk,
2007b). Gençlerin eğitim seviyesi ve kalitesi (örneğin, normal lise
yerine süper/Anadolu liseleri) artıkça STK üyeliği de artmaktadır.
Gençler, STK’ları bir statü aracısı olarak görmektedirler. STK üyesi gençler, giysi ve kitap-dergiye daha fazla para harcamaktadırlar.
STK üyesi olan gençler, daha sosyal, daha bağımsız ve kendi başına
yaşamaktadır. İnternet kullanım oranı da STK üyesi gençlerde daha
yüksektir. Gençler çoğunlukla Posta ve Sabah gazetelerini okurken;
STK üyesi olanlar Radikal okumakta ve gazeteleri internetten takip
etmektedir. STK üyesi gençlerin dergi satın alma oranları da diğerlerine göre daha fazladır. Gençler en çok Kanal D ve ATV’yi izlemektedir. Gençler, en önemli sorunlar olarak, aile ile sorunları ve
kuşaklararası iletişimsizliği göstermektedir.
Aile Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü adına yapılan Türkiye’de
Ergen Profili 2008 başlıklı bir araştırma kapsamında 13-18 yaş aralığında 5.765 ergenle görüşülmüştür (Şen vd., 2010). Araştırmaya göre,
ergenlerin bir araya geldiklerinde konuştukları konular yaş ve cinsiyete göre farklılaşmaktadır. Kızlar okul, giyim-kuşam, müzik, TV dizileri ve ailevi konuları; erkekler ise spor, futbol ve cinsel yaşam gibi
konuları daha fazla konuşmaktadır. Ünlü kişilerden örnek aldığı ya
da hayranlık duyduğu bir idolü olan ergenlerin oranı %29,8’dir. İdol
olarak görülen başlıca kişiler İsmail YK (%9,7), Arda Turan (%2,6),
Cristiano Ronaldo (%2,6), Gökhan Özen (%2,2), Grup Hepsi (%2,2)
ve Atatürk (%2,1)’tür. Ergenlerin gelecekten beklentileri, iyi bir işe
sahip olmak (%27,2), mutlu, huzurlu ve güzel yaşamak (%17,5), iyi
bir eğitim almak (%17,1) şeklinde ortaya çıkmıştır. Ayrıca, kariyer
sahibi olmak (%10,3), evlenip aile kurmak ve mutlu bir aileye sahip
olmak (%9,3) gelecek beklentileri arasındadır.
18
BÖLÜM 3
DENEYİM VE SORUNLARIYLA
GENÇLİK
Bu bölümde, gençlerin deneyim ve sorunlarına ışık tutmak amacıyla, önce genel olarak gençlerin sorunları literatüre dayalı olarak
tartışılmıştır. Ardından, geçlerin en önemli sorunları olan işsizlik ve
zararlı alışkanlıklar (uyuşturucu, alkol ve sigara) ele alınmıştır. Son
olarak, gençlerin boş zamanlarını nasıl değerlendirdiklerine dair çalışmalar incelenmiştir. Okuma alışkanlığı, medya ve internet kullanımı ve müzik özellikle ele alınan hususlardır.
3.1 GENEL SORUNLAR
Birleşmiş Milletler Gençlik Raporu’na göre dünya genelinde gençlerin sorunlarının başında işsizlik ve eğitimsizlik gelmektedir (United
Nations, 2005). Benzer şekilde, Türkiye’de gençlik üzerine yapılan
çalışmalar da, onların sorunlarını anlama ve bu sorunları çözmek
için neler yapılabileceklerini tespit etmeye odaklanmıştır. Sözgelimi,
üniversite öğrencileri üzerine yapılan araştırmalar, üniversite yapısı ve konumu ile ilgili sorunların (örn., barınma ve sağlık) yanında
üniversiteli gençlerin sorunlarını (beslenme, istihdam, iletişim ve
rehberlik) ortaya koymaktadır (Türkarslan ve Yurtkuran Demirkan,
2007).
İstanbul, Marmara ve Atatürk Üniversitelerinde 423 öğrenciyle yapılan bir araştırmaya göre, gençlerin sorunları genel olarak toplumun
sorunlarıyla benzerlik göstermektedir; bununla birlikte, gençlere has
bazı ek sorunlar da söz konusudur (Özyurt ve Doğan, 2002). Üniversite gençliğinin önemli sorunları şu şekilde sıralanabilir: maddi
21
TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI
sorunlar, manevi sorunlar, sağlık sorunları, beslenme sorunları, psikolojik sorunlar, barınma sorunları, ulaşım sorunları, rehberlik ve
istihdam sorunları. Araştırmalara göre, Türkiye’de genç yoksulluğu,
ortalama yoksulluğun üzerindedir, genç işsizliği bilinen bir sorundur
ve erken okulu bırakma (18-24 yaş arası lise mezunu olmamak) Avrupa Birliği ülkelerine kıyasla olağanüstü yüksektir (Yentürk, 2007a).
2002 yılında, İnönü Üniversitesi öğrencileriyle yapılan bir araştırmada, gençlerin aylık harcamalarında en fazla %42 oranı ile yiyeceğe ve
sonrasında diğer temel ihtiyaçlara pay ayırdığı görülmektedir; kültürel ihtiyaçlara gelirden ayırdıkları pay ise oldukça düşüktür (Bayhan, 2002). Gençliğin en önemli sorunu olarak işsizlik gösterilmiştir.
Ardından psikolojik sorunlar, toplumsal baskılar ve yeterince özgür
olamama ile cinsel sorunlar gelmektedir. Burada erkek öğrenciler
işsizlik ile cinsel sorunları öncelikli sorun olarak belirtirken kız öğrenciler için toplumsal baskılar ağırlıklı sorun olarak yer almaktadır.
Geleceğe yönelik iş, sağlık, başka ülkede yaşama ve zengin olma istekleri bulunmaktadır. Gelecekten %56 çok ümitli, %28 çok ümitsizdir. %3 sürekli, %18 bazen intihar etmeyi düşünmektedir. Bu araştırmanın 2002 yılında yapıldığı göz önünde bulundurularak, gençlere
ait yukarıda zikredilen bulguların günümüze kadar değişmiş olabileceği dikkate alınmalıdır. 2000 ve 2001 ekonomik krizlerinin derin
olumsuz etkileri, kriz sonrası öncelikli ve asıl olarak gençlerin işsiz
kalması, geleceğe yönelik olumsuz bakışı pekiştirmektedir.
2006 yılında İstanbul’daki üniversite gençleri (15–24 yaş aralığındaki
1.014 genç) üzerine yapılan bir saha araştırmasında elde edilen bulgulara göre, Türkiye’de gençlerin en önemli sorunlarının başında aile
içi şiddet gelmekte; uyuşturucu ve maddi şartların doğurduğu eğitimsizlik de önemli sorunlar arasında görülmektedir (Zeylan, 2007).
Avcı (2007), Isparta Süleyman Demirel Üniversitesinin çeşitli bölümlerine gelen öğrenci gençlerin hızlı değişim yaşanan toplumsal
yapıda bireysel ve toplumsal değerlerle ilişkilerini araştırmıştır (Avcı,
2007). Araştırma, 183 erkek ve 200 kızdan oluşan 383 kişilik bir örneklemden oluşmaktadır. Araştırma kapsamındaki gençler, kendi
kuşakları için en önemli sorunu gelecek kaygısı olarak belirtmişlerdir. Ardından ahlaki çöküntü ve boş vermişlik gelmektedir. Araştırmaya göre, ekonomik bağımsızlık, genç bireylerin yaşam amacını ve
alanını belirler niteliktedir. Her iki cinsiyet için de toplumsal yaşamda yer alabilmek ve evlilik gibi süreçlerin sağlıklı yürümesinde eko-
22
BÖLÜM 3: DENEYİM VE SORUNLARIYLA GENÇLİK
nomik bağımsızlık büyük önem taşımaktadır. Gençlerin büyük bir
kısmı gelecek endişesi ve kimlik arayışı ile ilişkilendirilebilecek sorunlar yaşamaktadır. Buna bağlı olarak gençlerin kendilerine, içinde
yaşadıkları topluma ve kurumlarına güvensizlikleri artmaktadır.
Türkiye’de Ergen Profili 2008 araştırmasının bulgularına göre de,
ergenlerin önemli gördüğü sorunların başında işsizlik gelmektedir
(Şen vd., 2010). Kamu kurumların işsizliğe çözüm bulunmasını isteyenlerin oranı %53,6, yoksullara yardım yapılmasını isteyenlerin
oranı %36, yeni spor ve oyun alanlarının açılmasını isteyenlerin oranı %20,6, çevre düzenlemesi isteyenlerin oranı %18,8, kütüphane
açılmasını isteyenlerin oranı %12 ve trafik sorunlarına çözüm bulunmasını isteyenlerin oranı %8,7’dir. Araştırma sonuçlarına göre,
aile bireyleriyle ilişkiler konusunda en iyi ve yoğun ilişkinin anneyle
olduğu; bununla birlikte, en çok tartışılan kişinin de anne olduğu
anlaşılmıştır. Ergenlerin sorunlar karşısında en sık verdiklerini ifade
ettikleri tepkiler şöyledir: Konuşarak halletme ile duygusal, sözel ve
fiziksel şiddet biçimlerini kullanma. Aile içi şiddet olması halinde
ergenlerin ya şiddete yöneldiği ya da sorunlara karşı duyarsızlaştığı
görülmektedir. Ergenlerin şiddeti hiç yaşamayanlarının oranı %60,1,
nadiren yaşayanların %25,1, ara sıra yaşayanların oranı %11,7’dir.
Kızlar erkeklere göre daha fazla şiddet yaşandığını düşünmektedir.
İntihar girişiminde bulunan ergenlerin oranı %2,5’tir.
3.2İŞSIZLIK
Genç işsizliği, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkeler için,
önemli bir sorun alanı teşkil etmektedir. Gençlik işsizliği, daha önce
çok bilinen ve gündemde olan bir konu değildir, yakın zamanda
gündeme gelmiştir (Council of Europe, 2009a). Bunun sebebi, hem
gençliğin tanımının sürekli değişiyor olması, hem de işsizlik tanımının genel olarak sorunlu bir kavram olmasıdır. Uluslararası İş
Örgütünün 2008 tarihli bir raporuna göre, gençler dünya çapında
çalışan nüfusun (15 yaş ve üstü) dörtte birini oluşturmasına rağmen,
toplam işsiz nüfusun %40’ını teşkil etmektedir (ILO, 2008). 1997 ila
2007 yılları arasında toplam işsizlik %4,2’de sabit kalmasına rağmen,
genç işsizliği %10,9’dan %11,9’a çıkmıştır (ILO, 2008). Gençlerin işsiz kalma ihtimali, yetişkinlerinkinden yaklaşık üç kat daha fazladır.
Bu konuda istatistiki verileri mevcut olan her ülkede, genç işsizlik
oranları, yetişkin işsizlik oranlarından fazladır (O’Higgins, 1997).
23
TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI
Genç işsizlik oranlarının artması ciddi sonuçlar doğurabilmektedir. Gençlerde iş bulma süreçleri uzadıkça umutsuzluk artmaktadır
(Arulampalam, Gregg ve Gregory, 2001; ILO, 2008; O’Higgins, 1997;
Tiongson ve Fares, 2007). İş bulmada yaşanan umutsuzluk, derin
“yaralar” bırakabilmekte ve bu nedenle gençlerin iş bulma hevesi
kırılabilmektedir. Bu durum ayrıca, vasıfların gittikçe azalmasına
da neden olmaktadır. Örneğin, Hollanda’da 15-25 yaş arası gençler
arasında yapılan bir çalışmada, artan işsizlik oranlarının çalışma ahlakında düşüşe, suç oranında ise artışa sebep olduğu görülmüştür
(Grohentuis ve Meijers, 2006).
Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin genç işsizlik hallerine bakıldığında, bu ülkelerdeki genç işsizliğinin özellikleri arasında önemli
farklılıklar bulunmuştur. Gelişmiş ülkelerde genç işsizlik oranları
daha yüksek olmasına rağmen, işsizlikten iş bulmaya geçiş daha kolay bir süreç olarak tanımlanmıştır. Gelişmekte olan ülkelerde ise,
eğitim düzeyi arttıkça uzun süreli iş bulmak daha çok zorlaşmaktadır. Bu bakımdan Türkiye, her iki tarafın da özelliklerini yansıtmaktadır. Yapılan yeni bir çalışmada, Türkiye’deki genç işsizliğinin,
özellikleri itibari ile hem gelişmiş ülkelerdeki hem de az gelişmiş
ülkelerdeki genç işsizlik özelliklerini taşıdığı saptanmıştır (Tansel
ve Taşçı, 2010). Genç işsizliğinin gelişmiş ülkelere has özellikleri
şöyledir: yüksek işsizlik oranı (okuldan dolayı), işsizlikten iş bulmaya geçişin daha kolay oluşu ve ortalama işsizlik süresinin daha az
olması (Tansel ve Taşçı, 2010). Öte yandan az gelişmiş ülkelerdeki
genç işsizliğinin özellikleri ise şunlardır: işsizlik süreçlerinin daha
kısa olmasına rağmen şehirlerde işsizliğin daha çok olması, daha çok
eğitim görmüş gençler arasında daha uzun işsizlik dönemleri (lise
veya yüksekokul), iş edinmek için sıraya ve sınava girme. İşsizliğin
etkilerini yansıtması açısından, 2003 yılında 329 gençle yapılmış bir
araştırmada, gençlerde işsizliğin, yetişkinliğe geçişi geciktirdiği bulunmuştur (Çelik, 2008).
Türkiye’nin hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülke özellikleri
göstermesinin temelinde yatan nedenlerden birisi, yukarıda da görüldüğü üzere, ergenlikten yetişkinliğe geçiş sürecini tamamlayan
iki olayın da Türkiye’de gençler arasında çok anlamlı olmamasıdır.
Türkiye’de tam olarak bir gençliğe geçiş tanımı yapmak anlamlı değildir, çünkü gençler evlenmeseler bile ailelerinin geçim sorumluluğunu yüklenebilmektedirler. Bu olgu, gençlerin hareketliliğini etkile-
24
BÖLÜM 3: DENEYİM VE SORUNLARIYLA GENÇLİK
mektedir. Nitekim hareketlilik, gençlerin iş bulmasındaki en önemli
faktörlerden birisidir (Kristensen, 2008) İşsizliği etkileyen unsurlar
gençler arasında benzerlik göstermektedir. Bunlar; cinsiyet, eğitim,
medeni hal, sağlık durumudur. Yapılan işsizlik yardımı sınırlıdır ve
bunun dışında genç işsizliğini önlemek için etkin politikalar yok denecek kadar azdır. Bu konuda hizmet veren danışma servislerinden
de etkili bir şekilde yararlanamamaktadırlar.
Son dönem modern toplumlarda, Giddens’a göre, yerel mekânın
önemi, gün geçtikçe küreselleşmenin etkisiyle azalmaktadır; bununla birlikte, küreselleşme de yerel etkinlikleri kendisiyle bütünleştirmektedir (Giddens, 1991, s 136). Bu yüzden gençlerin eğitimden iş
hayatına geçiş sürecinde coğrafi olarak aynı yerde kalmaları kendileri için iyi bir seçenek olmayabilir, zira piyasada başarılı bir başlangıç
yapmak için harekete gönüllü olmak gerekebilir. Gençlik hareketlilik
(mobilite) istatistikleri, Avrupa’da gençlerin çoğunluğunun yerleşik
yaşadığını ve bu uzun yerleşiklikte, özellikle tam zamanlı eğitim görenler için, baba evinde kalmanın bir ölçü olduğunu açıkça göstermiştir (Aassve, Billari, Mazzuco ve Ongaro, 2002; Bendit ve Gaiser,
1999; Wallace ve Kovatcheva, 1998). Bu nedenle, gençlerin iş piyasasındaki durumu tartışılırken, hareketlilik ya da hareketsizlik, üzerinde dikkatle durulması gereken önemli konulardandır.
3.3 ZARARLI ALIŞKANLIKLAR
Tüm dünya çapında zararlı alışkanlıklar ve buna bağlı sorunlar geçtiğimiz 25-30 yıl içinde önemli artış göstermiştir. Ülkemizde de madde
bağımlılığı yaygınlığında belirgin artış gözlenmektedir. Literatürde
genel bir kanı madde bağımlılığının Avrupa ve Ortadoğu’ya nazaran
Amerika ve Latin Amerika’da yaygın olduğudur. İnanılanın aksine,
yeni çalışmalar madde bağımlılığının Avrupa’da, Amerika’da ve Ortadoğu’da gençleri eşit derecede etkilemekte olduğunu göstermektedir (Hassan, Csemy, Rappo ve Knight, 2009). Madde bağımlılığının
artışındaki temel nedenlere bakıldığında; değişen ekonomik şartlar
ve uzayan eğitim süreleri, gençlere daha çok serbest zaman sunmuş
ve küreselleşme ile birlikte zararlı maddelerin bulunabilmesi daha da
kolaylaşmıştır. Bulunabilirlikteki bu etkenler, artış oranlarının kısmi
sebebi olarak gösterilmiştir. Mesela Türkiye Uluslararası Uyuşturucu
ve Organize Suçlarla Mücadele Akademisi (TADOC) raporuna göre
25
TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI
Avrupa’ya uyuşturucu nakliyatı, Türkiye üzerinden gerçekleşmektedir. Bu olgu Türkiye’de uyuşturucu kullanımının artışında önemli
bir etkendir. (İlhan, Yıldırım, Demirbaş ve Doğan, 2009). Bu konuda
araştırmaların nispeten yeni yapılmaya başlanmasından dolayı verilerindeki artış oranlarının güvenirliliği sorgulanabilir.
Türkiye genelinde uyuşturucu, alkol ve sigara kullanımı üzerinde
yapılan çalışmalar, sınırlı da olsa mevcuttur. Örneğin “Türkiye’de
Ergen Profili 2008” araştırmasının bulgularına göre, sigara, alkol,
esrar, bali-tiner ve ekstazi gibi bağımlılık yapan maddeleri en az bir
kere kullanan ergenlerin oranları sırasıyla %24,7, %13,9, %1,9, %0,6,
%0,5’dir. Her gün sigara içenlerin oranı %15,3’tür. Bağımlılık yapan
maddeleri kullanmaya başlama yaş ortalaması sigara için 13,49, bali-tiner için 14,08, alkol için 14,27, ekstazi için 15,40 ve esrar için
14,87’dir (Şen vd., 2010). Türkiye gençliğinde madde bağımlılığı konulu başka bir çalışmada, 41 ilde 355 madde bağımlısı genç ile tarama çalışması yapılmıştır. Buna göre, uyuşturucu kullanma nedenleri
arasında, en fazla oranda rastlanılan neden, meraktır. Daha sonra
sırasıyla sıkıntılardan kurtulmak ve arkadaşların etkisi gelmektedir.
Ailesi olanlarla olmayanların uyuşturucu maddeyi kullanma nedenleri ve oranları birbirine benzemektedir. Ayrıca hem kadınlar hem
de erkekler, birbirlerine yakın ve çok yüksek (%78) oranlarda uyuşturucu tedavisi talep etmediklerini belirtmişlerdir (Acar, 2006).
Malatya ilinde 2006 yılında yapılan bir araştırmada, liselerde okuyan
öğrencilerin bağımlılık yapan maddelere ilişkin tutumları incelenmiş; cinsiyet, yaş ve sınıf düzeyi açısından anlamlı farklılıklar ortaya
çıkmıştır (Aksoy, Ozer ve Üstüner, 2009) Erkek öğrencilerin kız öğrencilere göre bağımlılık yapan maddelere ilişkin daha olumlu bir
görüşe sahip oldukları belirlenmiştir. 15 yaş ile 19 yaş arasında bulunan öğrencilerden yaşları büyük olan öğrencilerin bağımlılık yapan
maddelere ilişkin daha olumlu bir tutuma sahip oldukları görülmüştür. Benzer şekilde, lise 3 öğrencilerinin lise 2 ve lise 1 öğrencilerine göre bağımlılık yapan maddelere ilişkin daha olumlu bir tutuma
sahip oldukları görülmüştür.
3.3.1Uyuşturucu
Avrupa çapında araştırma yapan Alkol ve Diğer Uyuşturucu Kullanımına Yönelik Avrupa Okul Anketi Projesinin (ESPAD) başlıca
26
BÖLÜM 3: DENEYİM VE SORUNLARIYLA GENÇLİK
amacı, ülkeler içinde olduğu kadar ülkeler arasındaki eğilimleri de
izlemek üzere, 15 ila 16 yaşındaki Avrupalı öğrenciler arasında madde kullanımına ilişkin karşılaştırılabilir veri toplamaktır. ESPAD’in
2007 anketine göre, ortalama olarak, erkeklerin % 23’ü ve kızların %
17’si yaşamları boyunca en az bir kez yasadışı uyuşturucu denemiştir.
Rapor edilen yasadışı uyuşturucu kullanımı ülkeden ülkeye önemli
oranda değişmektedir. Çek Cumhuriyetinde, öğrencilerin neredeyse
yarısı (%46) ve Fransa, Man Adası, Slovakya Cumhuriyeti ile İsviçre’de de nispeten çok sayıda öğrenci (yaklaşık üçte bir), bu maddeleri
denediğini bildirmektedir. Kıbrıs, Faroe Adaları, Norveç ve Romanya’da sadece % 6 civarında öğrenci yasadışı uyuşturucu kullandığını
rapor etmiştir. Kuzey ülkeleri ile Doğu Avrupa’da genellikle daha düşük yaygınlık oranları görülmektedir (ESPAD, 2007). Avrupa Uyuşturucu ve Uyuşturucu bağımlılığı İzleme Merkezi (European Monitoring Centre for Drugs and Drug Addiction EMCDDA)’nin 2005
yılı raporuna göre ise, esrar en sıklıkla kullanılan uyuşturucu madde
olarak belirlenmiştir (EMCDDA, 2005). Bunun ardından emfetaminler (ecstasy) gelmektedir.
Türkiye’de uyuşturucu konusundaki çalışmalar oldukça sınırlıdır.
Bu çalışmalardan birine göre, üniversite öğrencilerinin %4,7’si esrar,
%5’i uçucu madde (bali, vb.) (Tot vd., 2004), 3.3’ü ekstazi kullanmaktadır (Çorapçıoğlu ve Ögel, 2004). 2007’de 2.000 öğrenci arasında yapılan diğer bir çalışma, esrarın en yaygın madde olduğunu
göstermiştir. Öğrencilerin %5,9’u esrarı en az bir kez kullandıklarını, %2,6’sı geçen sene içinde, %1,2’si ise çalışmanın yapıldığı ay
içinde kullandığını belirtmiştir. İkinci yaygın madde olan ekstaziyi ise öğrencilerin %1,7’si en az bir kez, %0.7si geçen sene içinde,
%0.3’ü ise çalışmanın yapıldığı önceki ay içerisinde kullandıklarını
bildirmişlerdir. Sadece bir öğrenci düzenli olarak kokain kullandığını belirtmiştir. Erkek öğrenciler, kızlara göre daha çok kullandığını
belirtmiştir. Kullananların çoğunun yurtta ya da aile yanında değil
de kendi evlerinde yasadığı saptanmıştır. Öğrenciler tarafından belirlenen etken ise düşük akademik performanstır (İlhan vd., 2009).
2009 Fırat üniversitesinde 2.528 genç arasında yapılan bir araştırmada gençlerin sosyoekonomik durumları ile uyuşturucu ya da alkol
kullanımlarının doğrudan ilişkili olduğu gözlenmiştir (Aksoy vd.,
2009). Katılımcıların %29,3’ü sigara, %26,9’ı alkol ve %6,6’sı uyuşturucu kullandıklarını beyan etmişlerdir. Sigara içen öğrencilerin aile-
27
TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI
lerinin aylık gelirlerinin ve kendi harçlıklarının sigara içmeyenlere
göre daha yüksek olduğu gözlenmiştir. Ayrıca, anne ve babası sigara
içen öğrencilerde daha sıklıkla sigara kullanımı gözlenmiştir. Öğrencilerin %6,3’ü arkadaşlarının uyuşturucu madde kullandığını bildiklerini belirtmişlerdir. Benzer olarak, 2009’da 745 liseli genç arasında
yapılan bir araştırma, kızların erkeklere nazaran uyuşturucu kullanımına daha olumsuz baktığı ve gençlerin uyuşturucuya karşı olan
tavırlarıyla anne ve babanın tavırları arasında doğrudan bir ilişkinin
olduğunu göstermiştir.
3.3.2Alkol
Alkol kullanımı konusunda yapılan araştırmaların sayısı, uyuşturucu kullanımı hakkında yapılan çalışmalara nazaran oldukça fazladır.
15 yaş ve üstü gençlerde Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerini kullanarak (WHO, 2004a) yapılan uluslararası karşılaştırmalı bir araştırmada aşağıdaki bulgulara ulaşılmıştır:
• Ortalama alkol kullanımı, Avrupa, Amerika ve gelişmiş ekonomilere sahip Avustralya, Japonya ve Yeni Zelanda gibi ülkelerde
en yüksektir. Ancak istisnalar da mevcuttur. Örneğin eski Sovyetler Birliğindeki Müslüman ülkeler, Yugoslavya, Güney ve Orta
Amerika’daki en az gelişmiş ülkelerde alkol tüketimi azdır.
• Ortalama alkol tüketimi, genel olarak Asya ve Afrika’da daha azdır.
• Alkol tüketimi, özellikle Hint alt kıtasındaki ve Doğu Akdeniz
bölgesindeki Müslüman ülkelerde azdır.
Bu tür uluslararası karşılaştırmalar, kısıtlılıklarıyla birlikte yorumlanmalıdır. Birincisi, gelişmekte olan ülkelerde yeterli veri toplanamamaktadır. Gençler arasında madde kullanımı konusunda veri
toplama, gelişmiş ülkelerde yeni bir uygulama olmakla birlikte, gelişmekte olan ülkelerde hemen hemen hiç yok gibidir. Her ne kadar,
WHO raporu dâhil olmak üzere, birçok çalışma Avrupa ve Amerikalı gençlerin Ortadoğulu gençlere oranla daha az alkol tükettiğini gösterse de, bu sonuçların güvenilirliğinden, veri toplamanın azlığı ve
metot değişikliğinden dolayı şüphe edilmektedir İkincisi, değişik ülkelerde yapılan araştırmalarda (yaş grubu ve alkol seviyesi gibi) değişik ölçütler kullanılmaktadır (Rehm, Gmel, Room ve Ulrich, 2001).
Üçüncü zorluk ise, alkol çalışmalarında genelde genç ve yetişkinlerin
28
BÖLÜM 3: DENEYİM VE SORUNLARIYLA GENÇLİK
alkol kullanımı ayrı ayrı değerlendirilmemektedir. Bununla birlikte,
yetişkinler arasında alkol kullanım alışkanlıkları ülkeden ülkeye fark
etse de gençler arasında bu farklılıklar daha azdır (Ahlstrom, 2000).
Otuz değişik ülkeden toplanan veriler, gençler arasında alkol alışkanlıklarının ülkeden ülkeye çok fark etmediğini ve gençlerin genelde aynı sebeplerden dolayı alkol tükettiğini göstermektedir (Felson,
Savolainen, Bjarnason, Anderson ve Zohra, 2011). Gençler çoğunlukla sarhoş olmak amaçlı bir oturumda fazla alkol tüketmektedirler.
Tüm ESPAD ülkelerinde, öğrencilerin en azından üçte birinin yaşamları boyunca en az bir kez alkol kullandığı gözlenmiş olup, 2007
anketinde ESPAD ortalaması % 90’a yakındır. Son 12 ay ile son 30
güne ilişkin olarak, buna karşılık gelen ortalama oranlar sırasıyla %
82 ve % 61’dir (ESPAD, 2007). Bu ortalamalar elbette birbirinden
son derece farklı ülke oranlarına dayanmaktadır. Sözgelimi, son 30
günlük dilim içinde alkol kullanımı, Avusturya ve Danimarka’daki
öğrencilerin % 80’i tarafından rapor edilirken, bu oran İzlanda’da
sadece % 31, Ermenistan’da ise % 35 olmuştur. Yaygınlık oranlarına
ilişkin rakamlar, erkekler ve kızlar için aşağı yukarı aynıdır. Bununla
beraber, ilgili zaman çerçevesinde görülen, daha yüksek sıklıklar (40,
20 ve 10 kez) söz konusu olduğunda, oranlar genellikle erkekler arasında daha yüksektir. Alkol alınan son günde tüketilen toplam alkol
miktarı, öğrencilerin sıklıkla içtiği, söz gelimi Yunanistan gibi ülkelerde, genellikle düşük olup, tüketim sıklığı düşük olan ülkeler için
bunun tersi geçerlidir. Neredeyse tüm ülkelerde erkekler kızlardan
daha büyük miktarlarda alkol almaktadır. Buna ilişkin en belirgin
tezat, kızların erkeklerden daha çok miktarlarda alkol tüketimi rapor
ettiği İzlanda’dır. Ülkelerin büyük çoğunluğunda, erkekler arasında
en yaygın görülen içki birayken, ülkelerin yarısından biraz fazlasında kızlar arasındaki en önemli içki sert içkilerdir.
3.3.3Sigara
DSÖ, tütün tüketimi üzerine hem genel olarak dünyada hem de ülke
bazında düzenli araştırmalar yaptığından dolayı, yetişkinlerde tütün kullanımı üzerine birçok veri bulunmaktadır. Buna göre, dünya
nüfusunun %30 ila 40’ı sigara kullanmaktadır (WHO, 2008a). Bu
araştırmalar 15 yaş ve üstü sigara kullanımı arasında bir yaş ayrımı gözetmediğinden gençlerin sigara kullanımına dair anlamlı veri
29
TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI
yoktur. DSÖ’nun ayırdığı bölgelere göre, Doğu Asya’yı kapsayan Batı
Pasifik Bölgesi sigara alışkanlığının en yüksek olduğu bölge olarak
belirlenmiştir. 15 yaş ve üstü erkeklerin üçte ikisi, her gün sigara kullanmaktadır.
DSÖ ilk defa 2004’de benzer bir çalışmayı 13-15 yaş aralığındaki
gençler için 43 ülkede uygulamıştır. Bu çalışma, araştırmaya dâhil
olan istisnasız bütün ülkelerde bu yaş grubunda sigaraya başlayan ve
15-20 yaş sürecinde sigara kullanan bir grubun varlığını ortaya koymuştur (WHO, 2004b). Küresel Yetişkin Tütün Araştırması (KYTA)
2008’de yaptığı araştırmada, Türkiye’de 15 yas ve ustu nüfusun yüzde
31.3’nün sigara kullandığını, 27.4’ünün de günde beş ve daha fazla
sigara içtiğini bulmuştur (WHO, 2008). Çocuklar için yapılan araştırmada da 13-15 yaş grubu nüfusunun %8’nin sigara kullandığını
göstermiştir. 2010 KYTA Türkiye’de ise erkeklerin %47,9’unun, kadınların ise %15,2’sinin sigara kullandığı tespit edilmiştir. Sigara kullananların çoğunluğu her gün içtiklerini belirtmişlerdir.
TÜİK’in 2003, 2004, 2005 ve 2006 yıllarında toplam 51 618 hane ile
yaptığı Hanehalkı Bütçe ve Tüketim Harcamaları anketlerinin verilerini analiz eden bir çalışma, Türkiye’de haneler bazında sigara içme
oranını %58 olarak saptamıştır (Aydin, 2010). Gelir, eğitim ve mesleki kategoriler arasında anlamlı istatistiksel farklılıklar tespit edilmiştir. Sigara içme alışkanlığı eğitim düzeyi liseye kadar yükseldikçe
artmakta, ancak üniversite ve üzeri eğitim düzeyine sahip hanelerde
ise kademeli olarak azalmaktadır. Araştırma, sigara içme oranlarının Türkiye’de hâlâ çok yüksek olduğunu göstermektedir. Çukurova
Üniversitesi’nce birinci sınıf öğrencileri arasında yapılan bir araştırma da öğrencilerin %21,4’unun sigara kullandığını göstermektedir
(Akpinar, Yoldascan ve Saatci, 2006). Sigara alışkanlığını belirleyen
etkenler ise cinsiyet, düşük akademik performans, sigara içen arkadaşlar ve yüksek gelir olarak ortaya çıkmıştır.
3.4 BOŞ ZAMAN DEĞERLENDIRME
Boş zaman kavramı bir toplumsal sorun olarak Marx ile birlikte gündeme geldiğinden, genel olarak iş veya gelir getiren çalışmalarla ilintili görülmüştür. Bu yüzden serbest zaman yakın bir tarihe kadar para
kazanmak için yapılan iş, ev işi, kişisel bakım ve uyku dışında kalan
zaman olarak tanımlamıştır (Peterson, 1981). Bir başka deyişle iş-
30
BÖLÜM 3: DENEYİM VE SORUNLARIYLA GENÇLİK
ten artan, geriye kalan, bağlayıcılık ve zorunluluktan uzak bir zaman
olarak tanımlanmıştır. Boş zaman, kişinin özgür iradesiyle, kendi istenciyle kullanacağı, tasarrufta bulunacağı bir zaman dilimi olarak
görülmüştür. Ancak bu tanım, okulda geçirilen veya ödev yaparak
geçirilen zamanı boş zaman diliminin içine koymaktadır. Değişen
ekonomik şartlar ve uzayan mecburi eğitim süreleri, bu tanımı zamanla anlamsız kılmış ve gençlerin okulda ve okul aktiviteleri içinde
geçirdiği zamanı da boş zaman dışına taşımıştır. Boş zaman genelde
gelir için çalışmakla ilişkili olarak anlaşılmıştır. Yakın zamana kadar
yaygın olan başka bir kanıya göre ise, gençlerin serbest zamanlarının yetişkinlerden daha çok olduğu yönündedir. Son yıllarda yapılan
çalışmalar, bunun aslında çok doğru olmadığını ve gençlerin gelir
getiren iş, uyku ve kişisel iş dışında kalan zamanlarının büyük kısmının “başkalarınca yönetimli” olduğu gözlenmiştir. Bu serbest zaman
(free time) ve ihtiyârî zaman (discretionary time) gibi kuramsal bir
ayrım gözetilmesine sebep olmuştur (Goodin, 2008). İhtiyârî zaman,
gençlerin kendi istekleri çerçevesinde harcadıkları, okul, ödev, aile
içindeki sorumluluklarından ve de yetişkinler tarafından gözetilen
rekreasyonel zaman dışında kalan zamandır. Bu ayrım, 2005 Dünya
Gençlik Raporu’nda da yapılmış; serbest zaman gençlerin işte ya da
okulda olmadığı uyanık saatler olarak tanımlanmış, ihtiyârî zaman
ise gençlerin kendi inisiyatiflerince harcadıkları zaman olarak görülmüş, bunun gençlikten yetişkinliğe geçişte önemli bir etken olduğu
vurgulanmıştır (United Nations, 2005).
Amerika’da yapılan bir çalışmada 15-17 yaş grubundaki gençlerin
ortalama altı saat boş (ihtiyârî) zamanları olduğu ve bunun dört saatini pasif etkinliklerle ve iki saatini ise kişisel gelişimlerini sağlayacak
etkinliklerle değerlendirdikleri görülmüştür (Zick, 2009). Daha önce
DSÖ tarafından yapılan bir çalışmada da, gençlerin serbest zamanlarının bölgelere göre değiştiği görülmüştür (WHO, 2005). Ülkeler
arasındaki bu farkı yaratan etkenlerden bazılarının ekonomik kaynaklar ve kültürel bağlar olduğu gözlenmektedir. Mesela Doğu Asya’da gençlerin 4-5 saati, Avrupa’da 5,5-7,5 saati, Kuzey Amerika’da
6,5-8 saati serbest zaman aktivitelerinde geçiyor. UNICEF tarafından yapılan bir araştırmaya göre okul çağındaki çocukların günlük
1,5 saat ile 4 saat aralığında televizyon izledikleri ve yine aynı çocukların nadiren kitap okudukları bulunmuştur (UNICEF, 2004).
Türkiye’de 1980’li yıllarda gençler, ekonomik imkânsızlıkların etkisiyle, nispeten daha az maliyetli etkinlikleri tercih etmişlerdir. Örne-
31
TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI
ğin, bu yıllarda gençlikle ilgili yapılmış bir çalışmada ortaya çıktığı
üzere, gençler arasında boş zamanlarını değerlendirmede şehirde
spor etkinliği yaygınken, kırda arkadaşlarla oyun-sohbet yaygındır
(Kılbaş, 1989). Ayrıca, kırda yaşayanlar, öğrenci olmayanlar ve gelir
düzeyi düşük olanlar, devletten beceri ve meslek kazandırıcı kursların açılmasını istemekte iken, diğerleri sportif organizasyon ya da
sanatsal ve kültürel organizasyonlara yönelmektedir. Gençler, gençlik merkezlerine katılım nedeni olarak, “arkadaşlarla birlikte olmak
ve bir şeyler yapmak”, “boş zamanı iyi değerlendirmek, eğlenmek,
dinlenmek” ve “yeni insanlar tanıyarak toplumsal ilişkiler kurabilmek” gibi nedenleri ifade etmişlerdir. İlerleyen yıllarda gençliğin boş
zamanlarını değerlendirmelerine ilişkin yapılmış araştırmalarda da
genel olarak boş zamanı değerlendirme durumunun şu anki durumla çok benzer olduğunu görmekteyiz. Bir başka ifadeyle, ekonomik
imkânsızlıklar, hâlâ boş zaman değerlendirme biçimini belirleyen
temel bir etmendir. Örneğin, 2008 yılında yapılan bir araştırmada,
gençlerin boş zamanlarını aktif ve verimli değerlendirmemelerinin
en önemli nedeninin, ekonomik yetersizlik olduğu bulunmuştur (Ersoy ve Güldemir, 2008) Yapılan bir başka araştırmaya göre de araştırmaya katılan öğrencilerin yarıya yakını, tüm vakitlerinin önemli
bir kısmını televizyon izlemeye, müzik dinlemeye ve bilgisayar kullanmaya ayırmaktadır (H. Odabaş, Odabaş ve Polat, 2008). Ayrıca,
öğrenciler boş zamanlarını değerlendirirken arkadaş ortamından
da yüksek oranda etkilenmektedir (Ersoy ve Güldemir, 2008). Bir
başka ifadeyle, gençler vakitlerinin önemli bir kısmını arkadaşlarıyla
birlikte geçirmekte ve dolayısıyla katıldıkları etkinlikler beraber belirlenmektedir.
Etkinliklerin belirlenmesinde yerleşim birimi ve sosyal yapı da etkili
olmaktadır. Sözgelimi, kırsalda yaşayan bazı gençler, bazı mevsimlerde daha fazla serbest zamana sahiptirler. Ayrıca, ailelerin eğitim
durumunun yükselmesi, gençlerin boş zaman faaliyetlerinin yönlendirilmesinde etkilidir. Örneğin, bazı aileler sosyal faaliyetlerin çocuklarına zaman kaybettirip okul başarısını düşüreceğini düşündükleri için bunu desteklememekte, bazıları ise boş zamanlara müdahale
etmemektedir (Tekin, 2007). Boş zamanı değerlendirme biçimlerine
bakıldığında, cinsiyet de önemli bir etmen olarak ortaya çıkmaktadır. Örneğin, genç kızların boş zamanları değerlendirmek noktasında erkeklere oranla sosyal baskıdan daha fazla mustarip oldukları
32
BÖLÜM 3: DENEYİM VE SORUNLARIYLA GENÇLİK
gözlemlenmiştir (Büküşoğlu ve Bayturan, 2005; Doğan, Işıklar ve
Eroğlu, 2008). Başka araştırmalar da, genç kızlar ve kadınların gerek
aile içinde ve sosyal çevrelerinde gerekse internet kafe gibi “modern”
kamusal mekânlarda çok yönlü ayrımcılık ve dışlanma ile karşı karşıya kaldıklarını ortaya koymuştur (UNDP, 2008).
Bir üniversitede yapılan araştırmada, öğrencilerin boş zaman etkinliklerini kitap okumak, müzik dinlemek, spor etkinliklerine izleyici
olarak katılmak, arkadaşlarıyla birlikte olmak vb. gibi pasif faaliyetler ile değerlendirdiği gözlemlenmiştir (Süzer, 2000). Benzer şekilde,
başka bir üniversitenin Meslek Yüksekokulu öğrencilerine dönük
yapılan bir araştırmada, öğrencilerin genel olarak günde 3-4 saat
serbest zamana sahip oldukları, ancak bu zamanlarda kültürel-sanatsal faaliyetlerde bulunmadıkları, spor yapmak için zaman bulamadıkları; bununla birlikte, internette zaman geçirmek, arkadaşlarıyla
birlikte olmak ve spor yarışmalarını izlemek gibi pasif etkinliklerle
hemhal oldukları ortaya çıkmıştır (Tekin, 2007). Ayrıca, yine başka bir üniversitede yapılan araştırma sonucuna göre, öğrencilerin
%44,4’ünün boş zamanlarını gazete, dergi ve ders-dışı kitap okuyarak değerlendirdikleri gözlemlenmiştir (Kır, 2007).
Serbest Zaman Etkinliklerinin (SZE) gençlerin kişilik, sosyal ve eğitsel gelişimleri üzerindeki etkilerini inceleyen bir araştırma kapsamında, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Öğrenci Toplulukları, Hacettepe Üniversitesi Serbest Zaman Kulüpleri, Yenimahalle ve Çankaya
Gençlik Merkezine aktif olarak katılım gösteren 389 genç ile anket
yapılmıştır. Bulgular, gençlerin kendilerini SZE öncesi daha fazla
sessiz, pasif, algılamalarına karşın, SZE sonrası aktif, girişken, güvenli ve daha az kaygılı algıladıklarını ortaya çıkarmıştır. Kendini
tanıma, düşüncelerini ifade edebilme, sorumluluk alma gibi sosyal
becerilerinde SZE öncesine göre belirgin artış görülmüştür (Büküşoğlu ve Bayturan, 2005).
3.4.1 Okuma Alışkanlığı
Okuma alışkanlığı ve teknolojinin gençlerin okuma alışkanlıkları
üzerindeki etkisine yönelik birçok çalışma bulunmaktadır (Mokhtari, Reichard ve Gardner, 2009). Bu çalışmaların bir çoğu okulda
başarı ile eğlence amaçlı okuma arasında doğrudan bir ilişki saptamıştır (Allington ve McGill-Franzen, 2003; Krashnen, 1988). Eğ-
33
TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI
lence amaçlı okuma, öğrencilerin ihtiyârî zamanlarında yaptıkları,
ödev olarak verilmeyen okuma olarak tanımlanabilir. Son yıllarda
bu konuda yapılan birçok çalışma, teknolojinin (televizyon, telefon,
internet ve alternatif okuma metotları) okuma alışkanlıklarını nasıl
etkilediği ile ilgilidir (Kirsch ve Guthrie, 1984). Çalışmaların ortak
bulgusu, gençlerin giderek daha az kitap okuduğu ve azalan ihtiyârî
zamanlarını internet ve sosyal medya ile doldurdukları görülmektedir. Bununla beraber gençlerin okuma oranlarının azalmasının
aslında sanıldığı kadar düşmediği, gençlerin değişik okuma metotlarını tercih ettiğini gösteren çalışmalar da yapılmıştır. Bu, Türkiye’de
yapılan çalışmalarla da örtüşmektedir (Kır, 2007). Gençler geleneksel okuma yöntemleri yerine web sitelerinden okumayı tercih etmektedir (Karim ve Hasan, 2007).
Türkiye gençliğinin okuma alışkanlığı ve kültürü üzerine yapılan
araştırmaları göz önüne aldığımızda, toplumsal yapının geneline paralel olarak gençlerin ve hatta öğretmenlerin de çok az okuduğunu
görebiliriz (H. Odabaş vd., 2008; Zengin, 2003). Örneğin, 1995 yılında Ankara’da nüfusun okuma alışkanlığını belirlemek üzere 600
hanede, 6 ve üzeri yaştaki 1800 kişi arasında yapılan çalışmanın bulgularına göre araştırmaya katılan 15-24 yaş arası gençlerin %20,7’si
hiç kitap okumadığını, %32,6’sı ise yılda 1 ila 5 arasında kitap okuduğunu belirtmiştir (Yılmaz, 1995). Gençlere göre, gençlerin az okuması sorununun temel nedeni, okuma alışkanlığının olmamasıdır
(Tekin, 1990). Okuma alışkanlığı, okuma eyleminin sürekli, düzenli
ve eleştirel olarak sürdürülmesidir. Okuma alışkanlığının ilerleyen
yaşlarda kalıcı olabilmesi için erken yaşlarda kazanılması önemlidir
(H. Odabaş vd., 2008). Gençlerin okumak noktasında diğer bir sıkıntısı muhtemelen okuma alışkanlığının olmamasına dayalı olarak
verimli bir okuma yapamamalarından ve neyi okuyacaklarını bilememekten kaynaklanmaktadır. Nitekim mevcut eğitim sistemi öğrencileri serbest okumadan ziyade, okula ve sınavlara yönelik bilgilerin edinildiği kitapları okumaya yönlendirmektedir. Eğitim sistemi,
şiir ve roman gibi edebi eserlerin okunmasını geri plana itmektedir.
Bir araştırmaya göre 17 yaşından sonra öğrencilerin okuma yönündeki bilinç seviyesi artmaktadır. Bunun sebepleri arasında üniversite
dolayısıyla aile yanından ayrılan öğrencinin yeni bir kimlik inşa etmeye çalışması gösterilebilir (Zengin, 2003). Oysa 1989’da yapılan
bir çalışma, öğrencilerin yükseköğrenim öncesi ve sonrasında oku-
34
BÖLÜM 3: DENEYİM VE SORUNLARIYLA GENÇLİK
ma davranışları arasında çok az bir değişimin olduğunu ortaya koymuştur (H. Odabaş vd., 2008).
Diğer durumlarda olduğu gibi okuma alışkanlığında da ailenin etkisi, sosyal ve ekonomik düzeyi etkili olmaktadır. Bununla birlikte, salt ekonomik yetersizliğin okuma alışkanlığını açıklamada çok
önemli bir etmen olmadığı söylenebilir. Kütüphanelerden çok az istifade edilmesi de bu argümanı doğrulayan bir gösterge olabilir (H.
Odabaş vd., 2008). İstanbul Liseli Profili araştırmasına göre öğrencilerin %50’sinden azının ayda bir kitap bitirdikleri ve kitap temini
için kütüphanelerden çok az faydalandıkları görülmektedir (Genç
Hayat Vakfı, 2011). Son olarak, okuma alışkanlığının cinsiyete göre
de farklılaştığı görülmektedir. Kız öğrencilerin erkek öğrencilerden
fazla kitap okuduğu bazı araştırmalarda tespit edilmiştir (H. Odabaş
vd., 2008; Zengin, 2003).
3.4.2 Medya ve İnternet
Medya ve iletişim araçlarının, hızlı gelişmesi modern yaşamı derinden etkilemiş ve Marshall McLuhan gibi kuramcılara göre dünya
“küresel bir köy” haline gelmiştir (McLuhan, 1962). Medya ve iletişimin hayatın her alanında bu derece etkili olması, bir takım sorunları
da beraberinde getirmiştir. Medya araçlarının aşırı kullanımı, özellikle çocuk ve ergenlerde önemli duygusal ve davranışsal sorunlara
neden olabilmektedir. Güncel çalışmaların çoğu TV, bilgisayar ve internetin genellikle önerilen amaçların dışında ve aşırı kullanıldığına
dikkat çekmektedir (Tahiroğlu, Çelik, Bahalı ve Avcı, 2010). Yapılan
çalışmalarda, televizyon izleyicilerinin çoğunluğunun televizyonu
eğlence amaçlı veya boş zaman değerlendirme etkinliği olarak kullandığı görülmüştür. Bu kadar sık ve uzun süreli temas edilen bir
aracın insanları etkilememesi, özellikle de çocukları ve gençleri etkilememesi düşünülemez (Günindi Ersöz, 2002).
Daha önce değinildiği üzere, gençlerin serbest zamanlarını değerlendirmede televizyon ve internet önemli bir yer almaktadır. Örneğin, bir araştırmaya göre, üniversite öğrencilerinin en çok takip
ettiği medya organı olarak yüzde 49.3’le televizyon, %21,5’le internet, %15,6 ile gazete ve %6,3’le radyo gelmektedir (Toruk, 2008).
Bununla birlikte, gençlerin medyayı kullanma biçimleri ve amaçları
arasında farklılıklar söz konusudur. Örneğin, aynı çalışmaya göre,
35
TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI
üniversite öğrencileri arasında cinsiyete göre televizyonda program
seçme farklılığı açıkça görülmekte; erkekler daha çok haber, spor
ve sinema filmini tercih ederken, kızlar daha çok yerli dizi filmler,
magazin programlarıyla, müzik ve eğlence programlarını tercih etmektedirler. Şunu da belirtmek gerekir ki, gençler izledikleri televizyon programlarındaki karakterleri kendilerine rol model olarak almaktadırlar. Örneğin, 2006 yılında İstanbul’da 5 lisede 1020 öğrenci
üzerinde yapılan araştırmada elde edilen sonuçlara göre, gençlerin
%72’si televizyon dizilerindeki karakterlerden birini kendilerine rol
model almaktadırlar. Bu rol alma cinsiyete, aile büyüklüğüne, ailenin gelir düzeyine, ebeveynin eğitim düzeyine ve okul çevresine göre
farklılaşmaktadır (Erjem ve Çağlayandereli, 2006).
Gençlerin internet kullanımına bakıldığında ise, İstanbul Liseli Profili araştırmasının sonuçlarına göre, gençlerin interneti genellikle
müzik dinlemek, sosyal ağları kullanmak (Facebook, Twitter vb.),
video izlemek, sohbet etmek gibi amaçlar için kullandığı gözükmektedir (Genç Hayat Vakfı, 2011). SETA Vakfı’nın yaptığı bir araştırmaya göre 15-24 yaş grubundaki gençlerin %28,4’ü günde dört saatten
fazla, %30,9’u da iki saate kadar internet kullanıyor. İnternet kullananların %50,6’sı eğlence amaçlı kullanırken, %36,6’sı haberleşme
amaçlı kullanıyor (Küçükcan, 2011). Gerçekten de gençler internette
özellikle sosyal ağlara büyük ilgi göstermektedirler. Facebook kullanımına yönelik yapılan bir araştırmada öğrencilerden yarısından
fazlası bu ağa üye olduklarını, bunun sebeplerinin başında eğlencenin geldiğini belirtmişlerdir (Çetin, 2010). Üniversite öğrencilerinin
neden Facebook’a üye olduklarına ilişkin bir araştırmada; öğrenciler,
eski arkadaşlarını bulma (%32), arkadaş bulma (%20), vakit geçirme
(%20), eğlenme (%16) ve’çalışma arkadaşlarıyla buluşma (%7) gibi
nedenleri sıralamışlardır (Kobak ve Biçer, 2008). Yapılan nitel bir
araştırma sonuçlarına göre, Facebook gibi sosyal ağları kullanmayı
tercih etmeyen gençler, buna sebep olarak bu gibi ağların vakit kaybettirdiğini, asosyalleşmelerine neden olduğunu ve bağımlılık yaptığını bildirmiştir (Turan ve Göktaş, 2011).
İnternet kullanımı ve bağımlılığı oranının cinsiyete göre farklılık
gösterip göstermediği, araştırma konularından biridir. Örneğin, bir
araştırmaya göre farklılık vardır; internet kullanımı ve bağımlılığı oranı, erkeklerde daha fazladır (Tahiroğlu, Çelik, Bahalı ve Avcı,
2010). Başka bir araştırma sonucuna göre ise, bu oranlarda cinsiyete
bağlı anlamlı bir fark bulunamamıştır (H. Doğan vd., 2008). Emni-
36
BÖLÜM 3: DENEYİM VE SORUNLARIYLA GENÇLİK
yet Genel Müdürlüğü’nün 24.12.2001 tarihli belgesine göre, internet
kafeleri kullanan kesimin %95’inin 30 yaş altında olduğu belirlenmiştir. İnternet bağımlılığı bağlamında internet kafe kullanımı oranı
çok yüksek olmakla birlikte, kullanıcılar arasında interneti erotik,
pornografik ve cinsel amaçlı kullanan yüksek bir oranın bulunduğu
ve bunun %85 oranla erkeklerden oluştuğu belirlenmiştir. İnternette kumar oynayanların oranı ise, %6,6 olarak belirlenmiştir (Yıldız
ve Bölükbaş, 2003). Buna ek olarak İLP araştırmasının bulgularına
göre, lise öğrencilerinin aileleriyle yaptıkları tartışmalar büyük oranda öğrencilerin bilgisayar başında çok vakit harcamalarıyla ilişkilidir
(Genç Hayat Vakfı, 2011).
Daha önce değinildiği üzere, gençlerin serbest zamanlarını değerlendirmede televizyon ve internet önemli bir yer almaktadır. Örneğin,
bir araştırmaya göre, üniversite öğrencilerinin en çok takip ettiği
medya organı yüzde 49.3’le televizyon, yüzde 21.5’le internet, yüzde 15.6 ile gazete ve yüzde 6.3’le radyodur (Toruk, 2008). Gençlerin
en sık kullandığı televizyonda ne tür program takip ettiğine bakıldığında İstanbul Liseli Profili araştırmasında gençlerin en çok haber
programlarını ve ikinci olarak da yerli dizi izlemeyi tercih ettikleri
tespit edilmiştir. Aynı çalışmada televizyon izleme alışkanlığının cinsiyete göre farklılaştığı tespit edilmiş ve kız öğrencilerin daha yüksek
oranda yerli dizi izledikleri bulunmuştur (Genç Hayat Vakfı 2011).
Benzer bir şekilde, üniversite öğrencileri arasında cinsiyete göre televizyonda program seçme farklılığı açıkça görülmekte, erkekler daha
çok haber, spor ve sinema filmini tercih ederken, kızlar daha çok yerli dizi filmler, magazin programlarıyla, müzik ve eğlence programlarını tercih etmektedirler (Toruk, 2008). 15-24 yaş arası gençlerin
televizyon dizilerini izleme pratiklerini inceleyen bir başka araştırma
kapsamında Ankara Yenimahalle’den 50 gençle yapılan derinlemesine mülakat neticesinde şu bulgulara varılmıştır: Gençler arasında
televizyon dizisini izleme ortalaması üç veya dört adet dizidir. Daha
çok evde vakit geçiren öğrencilerde, işi veya okulu olmayanlar veya
yarı zamanlı okula gidenlerde bu oran, iki katına yani yedi ve sekize
çıkmaktadır. Dizi karakterlerini örnek alma konusunda gençlerde
yaş küçüldükçe olumlu cevap sayısı artmakta, yaş büyüdükçe olumlu cevap sayısı azalmaktadır. Gençlerin dizideki karakterlere bağlanmasının önemli nedenlerinden biri de kendilerini bu kişilere yakın
hissetmeleridir, televizyon dizilerinin hangi kanalda yayınlandığının
görüşmeciler için bir önemi olmadığı ortaya çıkmıştır; bu gençler,
37
TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI
alışkanlık olarak kaliteli buldukları en fazla izlenen dört TV kanalını
takip etmektedirler (İlhan vd., 2009). Şunu da belirtmek gerekir ki,
gençler, izledikleri televizyon programlarındaki karakterleri kendilerine rol model almaktadırlar. Örneğin, 2006 yılında İstanbul’da 5
lisede 1020 öğrenci üzerinde yapılan araştırmada elde edilen sonuçlara göre, gençlerin %72’si televizyon dizilerindeki karakterlerden
birini kendilerine rol model almaktadırlar. Bu rol alma cinsiyete,
aile büyüklüğüne, ailenin gelir düzeyine, ebeveynin eğitim düzeyine
ve okul çevresine göre farklılaşmaktadır (Erjem ve Çağlayandereli,
2006).
3.4.3Müzik
Toplum içerisinde farklı sosyal statülere sahip olan insanların, içerisinde bulundukları sosyal sınıf ya da statülere göre müziksel beğenilerinin neler olduğunu incelemeye yönelik, farklı yaş ve meslek
gruplarından 385 kişiyle yapılan bir araştırma neticesinde, müziksel
beğeninin insanların eğitim ve yaş durumlarına göre değişiklik gösterdiği ortaya çıkmıştır (Sağer ve İmik, 2008). Eğitim seviyesi yüksek
bireylerin daha çok eserlerin sanatsal yapısına, eğitim düzeyi düşük
bireylerin ise popüler olması ve sözlerine dikkat ettiği, yaşa göre müzik dinleme zevkinin değiştiği gençlerin daha ziyade popüler ve görsel öğelere dayalı müziği tercih ettiği ortaya çıkmıştır.
17-30 yaş arası 180 üniversite öğrencisi üzerinde yapılan bir araştırmanın sonuçlarına göre, erkeklerin kadınlara göre daha fazla Rock
müziği; kadınlarınsa erkeklere göre daha fazla klasik müziği tercih
ettiği ortaya çıkmıştır. Tür tercihinde Rock müzik dinleyicilerinin
en çok arkadaş çevrelerinden, Klasik ve Türk müziği dinleyicilerinin
ise en çok aileden etkilendiklerini ifade etmişlerdir. Rock müzik dinleyicilerinin türü dinlemeye başladığı yaş ortalaması 13,3 olarak ortaya çıkmıştır. Bu değerin ergenlik çağında arkadaş çevresinden etkilenme ile anlamlı bir bütün oluşturduğu düşünülebilir. Türkiye’de
Ergen Profili 2008 araştırmasının bulgularına göre, ergenlerin en
çok dinlediği müzik türü Türkçe poptur; ardından arabesk, rock, rap
ve yabancı pop gelmektedir (Şen vd., 2010). Ergenlerin, Türk Halk
Müziği ve Türk Sanat Müziği dinleme oranları oldukça düşüktür.
38
BÖLÜM 4
BULGULAR VE TARTIŞMA
Bu bölümde, araştırma kapsamında uygulanan anketten elde edilen
veriler sunulmuş ve sonuçları analiz edilmiştir. Önce katılımcıların
özellikleri sunulmuş, ardından katılımcıların barınma ve sosyal güvenlik durumlarına ilişkin bulgular tartışılmıştır. Daha sonra, katılımcıların yabancı dil bilme ve yurtdışına çıkma durumları ile boş
zaman etkinlikleri, beğenileri ve bağımlılıklarına ilişkin bulgular
incelenmiştir. Son olarak, katılımcıların sportif faaliyetlere yönelik
ilgisi ve Gençlik ve Spor Bakanlığından beklentileri ele alınmıştır.
4.1 KATILIMCILARIN ÖZELLIKLERI
Bu kısımda araştırmaya katılan gençler ve araştırma bölgeleri hakkında genel bilgiler verilmiştir. Daha sonrasında katılımcıların eğitim ve çalışma durumları verilmiştir. Katılımcıların en son hangi
okula devam ettikleri, aldıkları diploma, şu anki eğitim durumları,
çalışma durumu, hangi sektörde çalıştıkları, çalıştıkları işteki durumları ve meslek durumu incelenmiştir.
Araştırmanın örneklemini oluşturan 15-29 yaş arasındaki 10.174
genç katılımcının bölgelere göre dağılımı aşağıdaki şekilde verilmiştir (Şekil 1).
41
TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI
ŞEKIL 2. KATILIMCILARIN BÖLGELERE GÖRE DAĞILIMI
TABLO 1. KATILIMCILARIN BÖLGELERE GÖRE DAĞILIMI
NUTS-1
İstanbul
Batı Anadolu
Orta Anadolu
Ortadoğu Anadolu
Kuzeydoğu Anadolu
Güneydoğu Anadolu
Ege
BÖLGE
Frekans
Yüzde (%)
İstanbul
2.377
23,4
İç Anadolu
1.625
16,0
Doğu Anadolu
1.556
15,3
Ege
1.363
13,4
Doğu Marmara
Batı Marmara
Akdeniz
Marmara
1.342
13,2
Akdeniz
1.140
11,2
Batı Karadeniz
Doğu Karadeniz
Karadeniz
771
7,6
Toplam
10.174
100,0
Not: Yüzdelerde virgülden sonraki basamaklar tek basamağa yuvarlandığı için, yüzdelerin toplamı tam olarak 100,0 yapmayabilir.
42
BÖLÜM 4: BULGULAR VE TARTIŞMA
Araştırmaya katılan gençlerin %23,4’ü İstanbul Bölgesinden, %16’sı
İç Anadolu Bölgesinden, %15,3’ü Doğu Anadolu Bölgesinden,
%13,4’ü Ege Bölgesinden, %13,2’si Marmara Bölgesinden, %11,2’si
Akdeniz Bölgesinden ve %7,6’sı Karadeniz Bölgesindendir (Tablo 1).
TABLO 2. KATILIMCILARIN YAŞA GÖRE DAĞILIMI
Frekans
Yüzde (%)
15-19 yaş
5.886
57,9
20-24 yaş
2.835
27,9
25-29 yaş
1.453
14,3
10.174
100,0
Toplam
Araştırmaya katılan gençlerin %57,9’u 15-19 yaş, %27,9’u 20-24 yaş
ve %14,3’ü 25-29 yaş aralığındadır (Tablo 2).
TABLO 3. KATILIMCILARIN CINSIYETE GÖRE DAĞILIMI
Frekans
Yüzde (%)
Erkek
5.649
55,5
Kadın
4.525
44,5
10.174
100,0
Toplam
Araştırmaya katılan gençlerin %44,5’i kadın, %55,5’i ise erkektir
(Tablo 3).
TABLO 4. KATILIMCILARIN MEDENI DURUMA GÖRE DAĞILIMI
Bekâr
Evli
Dul / Boşanmış
Toplam
Frekans
7.781
2.305
88
10.174
Yüzde (%)
76,5
22,7
0,9
100,0
Araştırmaya katılan gençlerin %76,5’i bekâr, %22,7’si evli ve %0,9’u
dul/boşanmıştır (Tablo 4).
43
TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI
TABLO 5. KATILIMCILARIN EĞITIM DÜZEYINE GÖRE DAĞILIMI
Frekans
Yüzde (%)
Düşük eğitimli
3.049
30,0
Orta eğitimli
4.603
45,3
Yüksek eğitimli
2.522
24,8
10.174
100,0
Toplam
Araştırmaya katılan gençlerin, “En son hangi okula devam ettiniz?”
ve “Bu okuldan diploma aldınız mı?” sorularına verdikleri yanıtların birleştirilmesinden elde edilen verilere göre, katılımcıların %30’u
düşük düzeyde, %45,3’ü orta düzeyde, %24,8’i ise yüksek düzeyde
eğitimlidir (Tablo 5). Düşük düzey, orta düzey ve yüksek düzey eğitim kategorileri oluşturulurken mezunlar için en son bitirdikleri
okul düzeyi esas alınmış, halen öğrenci olanlar için ise okudukları
okul düzeyi esas alınmıştır. Buna göre, düşük düzeyi, mezun değil,
ilkokul, ilköğretim, genel ortaokul ve mesleki ortaokul; orta düzeyi,
genel lise, açık lise ve yüksek düzeyi ise, yüksekokul (önlisans ve lisans), üniversite (lisans), yüksek lisans/doktora ve açık öğretim temsil etmektedir.
TABLO 6. KATILIMCILARIN ÇALIŞMA DURUMUNA GÖRE DAĞILIMI
Çalışıyor, işle ilgisi sürüyor
İşsiz/ iş arıyor
Çalışmıyor/ev hanımı/ev kızı
Çalışmıyor/öğrenci
Çalışmıyor/mevsimlik çalışan
Çalışmıyor/çalışamaz halde
Çalışmıyor/irad sahibi
Çalışmıyor/diğer
Toplam
Frekans
3.376
467
1.881
4.304
41
32
11
62
10.174
Yüzde (%)
33,2
4,6
18,5
42,3
0,4
0,3
0,1
0,6
100,0
Araştırmaya katılan gençlerin %42,3’ü çalışmadığını ve öğrenci olduğunu belirtmiştir. Çalışıp iş ile hala ilgisinin sürdüğünü söyleyenler örneklemin %33,2’sini; çalışmayıp, ev kızı/kadını olduğunu
belirtenler %18,5’ini; işsiz/iş arayan kesim %4,6’sını; mevsimlik ça-
44
BÖLÜM 4: BULGULAR VE TARTIŞMA
lışanlar %0,4’ünü; çalışamaz halde olanlar %0,3’ünü; diğer sebeplerle çalışmadığını belirtenler ise %0,6’sını oluşturmaktadır (Tablo 6).
Daha önceki yıllarda yapılan çalışmalarla kıyaslandığında (UNDP,
2008), bu araştırmada gençler içerisindeki öğrenci yüzdesinin daha
fazla olduğu gözlenmiştir. Bunun temel nedeni, okullaşma oranlarının artmasıdır. Örneğin, orta öğretimde ve yükseköğretimde okullaşma oranında 2008 yılından sonra büyük bir artış olmuştur. Orta
öğretimde net okullaşma oranı 2007-2008 öğretim yılında %58,56
iken, 2010-2011 yılında %69,33 olmuştur (MEB, 2011). Benzer şekilde, 2007-2008 öğretim yılında %38,19 olan yükseköğretim brüt
okullaşma oranı, 2009-2010 öğretim yılı itibariyle %53,43’e ulaşmıştır (Günay ve Günay, 2011).
TABLO 7. KATILIMCILARIN MESLEK DURUMUNA GÖRE DAĞILIMI
Öğrenci
Vasıfsız işçi veya hizmetli
Ev hanımı, ev kızı
Vasıflı işçi, şef veya formen
Esnaf, sanatkâr
İşsiz
Devlet ya da özel sektörde çalışan profesyonel
Memur veya masa başı çalışan
Çiftçi veya balıkçı
Emniyet veya TSK mensubu
Şirket sahibi veya ortağı
Toplam
Frekans
4.465
2.656
1.852
128
244
216
137
132
31
10
3
10.174
Yüzde (%)
43,9
26,1
18,2
4,2
2,4
2,1
1,3
1,3
0,3
0,1
0,0
100,0
Meslek durumunu belirlemek amacıyla sorulan soruya göre katılımcıların %43,9’u öğrenci, %26,1’i vasıfsız işçi veya hizmetli, %18,2’si
ev hanımı veya kızı, %4,2’si vasıflı işçi, şef veya formen, %2,4’ü esnaf/sanatkâr, %2,1’i işsiz, %1,3’ü devlet ya da özel sektörde çalışan
profesyonel, %1,3’ü memur veya masa başı çalışan, %3’ü çiftçi veya
balıkçı, %0,1’i ise emniyet veya Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) mensubudur (Tablo 7).
45
TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI
4.2 BARINMA VE SOSYAL GÜVENLIK
Bu kısımda katılımcıların barınma ve sosyal güvenlikten yararlanma durumlarını ve bu noktalardaki sorunlarını belirlemek amacıyla
hazırlanmış sorulara verilen yanıtlar ve bu yanıtların analizi sunulmuştur. Katılımcılara ilk olarak sürekli ikamet ettikleri yerler sorulmuştur. Kredi ve Yurtlar Kurumu (KYK)’na bağlı yurtlarda kalan
katılımcılara, bu yurtlarda karşılaştıkları sorunlar sorulmuştur. Ayrıca, katılımcıların hangi sosyal güvenlik kurumundan faydalandığı,
faydalananların kimin üzerinden sosyal güvenlik kapsamına dâhil
olduğu, faydalanmayanların ise bu kapsama dâhil olamama sebepleri sorulmuş ve elde edilen yanıtlar analiz edilmiştir.
TABLO 8. KATILIMCILARIN IKAMET DURUMUNA GÖRE DAĞILIMI
Anne baba ile beraber
Eşiyle kendi evinde
Bekâr kendi evinde
Bekâr arkadaşlarıyla birlikte
Özel yurtta
Kredi yurtlar kurumuna bağlı bir yurtta
Abla ağabey kardeş yanında
Üniversite yurdunda
Akraba yanı
Diğer
Toplam
Frekans
6.482
2.098
519
516
164
143
141
53
47
11
10.174
Yüzde (%)
63,7
20,6
5,1
5,1
1,6
1,4
1,4
0,5
0,5
0,1
100,0
Katılımcıların sürekli ikamet ettiği yerler arasında en fazla oran
%63,7 ile anne-baba yanıdır (Tablo 8). İkinci en fazla oran, %20,6
ile “eşiyle kendi evi” seçeneği gelmektedir. Bekâr ve kendi evinde kalanların oranı %5,1 iken, bekâr arkadaşlarıyla birlikte kalanların oranı, %5,1’dir. Özel yurtta ikamet edenlerin oranı %1,6, KYK’ya bağlı
yurtlarda kalanların oranı %1,4, ağabey/abla/kardeş yanında kalanlar ise %1,4’tür. Buna ek olarak, üniversite yurdunda kalanların oranı
%0,5, akraba yanında kalanların oranı %0,5 olarak belirlenmiştir.
46
BÖLÜM 4: BULGULAR VE TARTIŞMA
TABLO 9. KATILIMCILARIN IKAMET DURUMUNUN BÖLGELERE GÖRE DAĞILIMI
İstanbul Marmara
(%)
(%)
Anne baba ile
beraber
Abla ağabey
kardeş yanında
Eşiyle kendi
evinde
Bekâr kendi
evinde
Bekâr
arkadaşlarıyla
birlikte
Kredi yurtlar
kurumuna bağlı
bir yurtta
Üniversite
yurdunda
Özel yurtta
Akraba yanı
Diğer
Toplam
Ege Akdeniz
İç Karadeniz
Doğu
(%)
(%) Anadolu
(%) Anadolu
(%)
(%)
63,0
61,0
68,4
60,8
65,5
64,1
59,4
2,1
1,7
0,9
0,9
0,9
0,7
1,7
21,2
18,4
19,8
26,1
19,7
15,3
21,1
5,3
6,4
6,5
6,6
2,5
7,4
3,6
3,7
8,5
6,3
2,0
4,7
7,5
4,9
1,5
1,6
1,6
0,7
1,5
2,7
1,1
0,2
0,2
0,5
0,6
0,9
0,4
0,6
3,4
0,9
0,4
0,4
0,1
0,1
100,0 100,0
1,5
0,5
0,8
0,4
0,3
100,0
4,9
0,3
1,1
0,4
0,1
100,0
1,2
0,6
0,1
100,0
100,0
100,0
Katılımcıların ikamet durumunun bölgelere göre farklılaşması istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur: χ2(54, N=10.265)=304.927;
p<0,05. Bütün bölgelerde katılımcıların büyük oranı, anne ve babası
ile birlikte yaşamaktadır. Oranlara bakıldığında anne ve babası ile
birlikte yaşadığını belirten gençler en fazla İç Anadolu Bölgesinden
(%68,4) olup, bunu Doğu Anadolu Bölgesi (%65,5), İstanbul Bölgesi (%64,1), Ege Bölgesi (%63), Akdeniz Bölgesi (%61), Karadeniz
(%60,8) ve Marmara Bölgesi (% 59,4) takip etmektedir (Tablo 9).
47
TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI
TABLO 10. KATILIMCILARIN IKAMET DURUMUNUN CINSIYETE GÖRE DAĞILIMI
Kadın (%)
Erkek (%)
59,6
68,2
1,3
1,5
Eşiyle kendi evinde
27,5
13,2
Bekâr kendi evinde
3,0
7,4
Bekâr arkadaşlarıyla birlikte
3,7
6,6
Kredi yurtlar kurumuna bağlı bir yurtta
1,9
0,9
Üniversite yurdunda
0,6
0,3
Özel yurtta
1,9
1,3
Akraba yanı
0,5
0,4
Anne baba ile beraber
Abla ağabey kardeş yanında
Diğer
Toplam
0,1
0,1
100,0
100,0
Katılımcıların ikamet durumunun cinsiyete göre farklılaşması istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur: χ2(9, N=10.268)=451.596;
p<0,05. Erkek katılımcıların %68,2’si anne ve babası ile birlikte yaşadığını belirtirken, kadın katılımcıların %59,6’sı anne ve babası ile
beraber yaşadığını ifade etmiştir (Tablo 10). Bu durum, kadınların
erkeklere oranla daha erken yaşlarda evlenmesiyle ilişkili olabilir.
Eşiyle kendi evinde yaşayan kadın katılımcıların oranı %27,5’ken, erkek katılımcıların oranı %13,2’dir. Bekâr kendi evinde yaşayan kadın
katılımcıların oranı %3,0 iken, erkek katılımcıların oranı %7,4’tür.
Özel yurtlar, üniversiteye ve KYK’ya bağlı yurtlarda kalanlara bakıldığında, erkek katılımcılara nazaran kadın katılımcıların yurtlarda
kalma oranının daha yüksek olduğu gözlenmiştir. Buna göre kadın
katılımcıların %1,9’u KYK’ya bağlı yurtlarda kalırken, bu oran erkeklerde %0,9’dur. Üniversite yurdunda kalan kadın katılımcıların
oranı %0,6 olup, erkek katılımcıların oranı %0,3’tür. Benzer şekilde,
özel yurtlarda kalan kadın katılımcıların oranı (%1,9), bu yurtlarda
kalan erkeklerin oranından (%1,3) fazladır. Ayrıca, kadın katılımcılarının akraba yanında kalma oranları (%0,5) da, erkek katılımcıların oranından (%0,4) fazladır.
48
BÖLÜM 4: BULGULAR VE TARTIŞMA
TABLO 11. KATILIMCILARIN IKÂMET DURUMUNUN YAŞA GÖRE DAĞILIMI
15-19 yaş (%) 20-24 yaş (%) 25-29 yaş (%)
Anne baba ile beraber
92,6
57,3
35,1
Abla ağabey kardeş yanında
0,8
1,6
1,9
Eşiyle kendi evinde
0,4
14,3
52,0
Bekâr kendi evinde
0,9
7,9
7,3
Bekâr arkadaşlarıyla birlikte
1,5
11,3
2,7
Kredi yurtlar kurumuna bağlı bir yurtta
1,1
3,1
0,0
Üniversite yurdunda
0,2
1,1
0,2
Özel yurtta
1,6
2,8
0,5
Diğer
0,1
0,1
0,0
Akraba yanı
0,6
0,5
0,2
100,0
100,0
100,0
Toplam
Katılımcıların ikamet durumunun yaşa göre farklılaşması istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur: χ2(18, N=10.268)=4.065,415;
p<0,05. Beklendiği üzere, katılımcıların yaşı arttıkça anne ve baba
yanında kalma oranları azalmıştır. 15-19 yaş aralığındaki katılımcıların %92,6’sı, 20-24 yaş aralığındakilerin %57,3’ü, 25-29 yaş aralığındakilerin ise %35,1’i anne ve babası ile birlikte kaldığını ifade
etmişlerdir (Tablo 11). Tam ters bir ilişki eşiyle kendi evinde yaşadığını belirten katılımcı oranına bakıldığında görülmüştür. Zira bu
oran yaş azaldıkça düşmüştür: En yüksek oran %52 ile 25-29 yaş aralığındadır, bunu %14,3 ile 20-24 yaş aralığındaki katılımcılar takip
etmektedir. Eşiyle birlikte kendi evinde yaşadığını belirten 15-19 yaş
aralığındaki katılımcıların oranı ise %0,4’tür.
49
TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI
TABLO 12. KATILIMCILARIN IKAMET DURUMUNUN MEDENI DURUMA GÖRE
DAĞILIMI
Anne baba ile beraber
Abla ağabey kardeş yanında
Eşiyle kendi evinde
Bekâr kendi evinde
Bekâr arkadaşlarıyla birlikte
Kredi Yurtlar Kurumuna bağlı bir yurtta
Üniversite yurdunda
Özel yurtta
Diğer
Akraba yanı
Toplam
Evli (%) Bekâr (%)
9,1
80,0
0,3
1,7
90,1
0,3
0,4
6,2
6,6
1,9
0,6
2,1
0,1
0,5
100,0
100,0
Dul / boşanmış (%)
53,4
8,0
31,8
2,3
4,5
100,0
Katılımcıların ikamet durumunun medeni duruma göre farklılaşması istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur: χ2(18, N=10.270)=
9.074,292; p<0,05. Buna göre evli olanların %90,1’i eşiyle kendi evinde, %9,1’i anne ve babasıyla birlikte yaşadığını ifade etmiştir (Tablo
12). Bekâr olanların %80’i anne ve baba ile beraber, %2,1’i özel yurtta,
%1,9’u KYK’ya bağlı yurtlarda kaldığını belirtmiştir. Dul/boşanmış
olan katılımcıların ise %53,4’ü anne ve baba ile beraber, %31,8’i kendi evinde, %8’i abla-ağabey-kardeş yaşında yaşadığını ifade etmiştir.
TABLO 13. KATILIMCILARIN IKAMET DURUMUNUN EĞITIM DÜZEYINE GÖRE DAĞILIMI
Düşük eğitimli Orta eğitimli Yüksek eğitimli
(%)
(%)
(%)
Anne baba ile beraber
52,6
81,0
45,4
Abla ağabey kardeş yanında
1,2
1,3
2,0
Eşiyle kendi evinde
42,4
12,9
8,4
Bekâr kendi evinde
2,5
2,3
13,4
Bekâr arkadaşlarıyla birlikte
0,9
0,8
17,8
Kredi yurtlar kurumuna bağlı bir yurtta
0,5
4,8
Üniversite yurdunda
1,9
Özel yurtta
0,6
5,6
Diğer
0,1
0,2
Akraba yanı
0,4
0,5
0,5
Toplam
100,0
100,0
100,0
50
BÖLÜM 4: BULGULAR VE TARTIŞMA
Katılımcıların ikamet durumunun eğitim düzeyine göre farklılaşması
istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur: χ2(18, N=10.274)=3.726,854;
p<0,05. Anne ve baba ile birlikte kalma oranlarının en yüksek olduğu grup (%81), orta düzeyde eğitimli katılımcılardır (Tablo 13).
Bunu, düşük düzeyde eğitimliler (%52,6) ve yüksek düzeyde eğitimliler (%45,4) takip etmektedir. Düşük düzeyde eğitimlilerin %42,4’ü
eşiyle kendi evinde yaşadığını belirtirken, orta düzeyde eğitimlilerin
%12,9’u ve yüksek düzeyde eğitimlilerin %8,4’ü eşiyle kendi evinde
yaşadığını ifade etmiştir. Bu bakımdan, eğitim düzeyi ile evlenme
yaşı arasında ters orantı olduğu görülmektedir.
TABLO 14. KREDI VE YURTLAR KURUMUNA BAĞLI YURTLARDA KALAN
KATILIMCILARIN SORUNLARI
Odaların kalabalıklığı
Fiziksel imkânların yetersizliği
Hijyen
Yemeklerin kalitesizliği ve yetersizliği
Siyasi kamplaşma
Diğer
Sorun yok
Toplam
Frekans
28
24
22
22
6
14
27
143
Yüzde (%)
20
17
15,6
15,6
3,7
8,8
19,3
100,0
KYK’ya bağlı yurtlarda kalan öğrencilerin yurtlarda karşılaştığı temel sorunlar tarafımızdan kategorize edilmiştir. Buna göre KYK’ya
bağlı yurtlarda kalan öğrencilerden yurtlarda karşılaştıkları sorunları belirtenler en önemli sorun olarak odaların kalabalıklığı (%20),
fiziksel imkânların yetersizliği (%17), hijyen (%15,6), yemeklerin kalitesizliği ve yetersizliği (%15,6) ve siyasi kamplaşmayı (%3,7) belirtmişlerdir (Tablo 14). KYK’da kalan katılımcıların %19,3’ü herhangi
bir sorun olmadığını bildirmiştir. Yurtta kalan öğrencilerin taleplerine baktığımızda, yurtların kapasitesinin artırılmasının en büyük
ihtiyaç olarak belirdiği görülmektedir.
51
TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI
TABLO 15. KATILIMCILARIN SOSYAL GÜVENLIK DURUMU
Frekans
Yüzde (%)
5.748
1.089
56,5
10,7
Emekli Sandığı
803
7,9
Yeşil Kart
265
2,6
SSK
BAĞ-KUR
Özel Sigorta
Yararlanmıyorum
Toplam
102
1,0
2.167
21,3
10.174
100,0
Katılımcıların en büyük kesimi (%56,5), sosyal güvenlik kurumu
olarak SSK’dan faydalanmaktadır (Tablo 15). SSK’yı, BAĞ-KUR
(%10,7) ve Emekli Sandığı (%7,9) izlemektedir. Özel sigortalı katılımcıların oranı %1 iken, yeşil kart sahiplerinin oranı %2,6 olarak
tespit edilmiştir. Katılımcıların %21,3’ü hiç bir sosyal güvenlik kurumundan yararlanmadıklarını belirtmiştir.
TABLO 16. KATILIMCILARIN SOSYAL GÜVENLIK KAPSAMINDA OLMAMA NEDENLERI
Çalışmıyorum
Babam-eşim sigortalı çalışmıyor
Pirimi ödeyecek gücüm yok
İşverenim sigorta yapmıyor
Bana uygun sosyal güvenlik kurumu yok
İşe yeni başladığımdan
Diğer
Toplam
Frekans
639
481
466
360
100
30
91
2.167
Yüzde (%)
29,5
22,2
21,5
16,6
4,6
1,4
4,2
100,0
Sosyal güvenlik sigortası kapsamında olmadığını belirten kesimin
%29,4’ü çalışmamalarını, %22,2’si babası ya da eşinin sigortalı olarak
çalışmıyor oluşunu, %21,5’i prim ödeyecek gücünün olmamasını,
%16,6’sı işvereninin sigorta yapmamasını, %4,6’sı kendilerine uygun
bir sosyal güvenlik kurumu olmamasını, %4,2’si ise diğer nedenleri
bu duruma sebep olarak göstermiştir (Tablo 16). Katılımcılardan %
1,4’ü ise, henüz yeni işe başladığı için herhangi bir sosyal güvenlik
güvencesi kapsamında olmadığını belirtmiştir.
52
BÖLÜM 4: BULGULAR VE TARTIŞMA
4.3. YABANCI DIL BILME DURUMU VE YURTDIŞINA
ÇIKMA DURUMU
Bu kısımda, katılımcıların yabancı dil bilme durumlarını ve hangi
dilleri bildiklerine dönük veriler sunulmuştur. Ardından, katılımcıların yurtdışına çıkma durumları, hangi ülkelere gittikleri ve bu
ülkelere hangi amaçlarla gittikleriyle ilgili veriler incelenmiştir. Katılımcıların yabancı dil bilme durumları bölge, yaş, eğitim durumu
ve medeni duruma göre farklılaşmakta; öte yandan, cinsiyete göre
farklılaşmamaktadır. Aşağıda değinileceği üzere, bu hayli ilginç sonuç, yabancı dil bilmenin cinsiyetten ziyade, bölgenin ya da yaşanan
yerin gelişmişlik düzeyi ve eğitim imkânlarının erişilebilirliğiyle ilişkili olduğunu göstermektedir.
TABLO 17. KATILIMCILARIN YABANCI DIL BILME DURUMU
Frekans
Yüzde (%)
Evet
4.131
40,6
Hayır
6.043
59,4
10.174
100,0
Toplam
Katılımcıların %40,6’sı “yabancı dil biliyor musunuz?” sorusuna olumu cevap verirken, %59,4’ü olumsuz cevap vermiştir (Tablo 17).
TABLO 18. KATILIMCILARIN YABANCI DIL BILME DURUMUNUN BÖLGELERE GÖRE
DAĞILIMI
İstanbul Marmara
Ege Akdeniz İç Anadolu Karadeniz Doğu Anadolu
(%)
(%)
(%)
(%)
(%)
(%)
(%)
Evet
41,3
43,2 43,7
40,2
47,2
45,9
29,9
Hayır
58,7
56,8 56,3
59,8
52,8
54,1
70,1
Toplam 100,0
100,0 100,0 100,0
100,0
100,0
100,0
Katılımcıların yabancı dil bilme durumunun bölgelere göre
farklılaşması istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur: χ2(6,
N=10.271)=142.471; p<0,05. Buna göre İç Anadolu Bölgesinden katılımcıların %47,2’si, Karadeniz Bölgesinden katılımcıların %45,9’u,
Ege Bölgesinden katılımcıların %43,7’si, Marmara Bölgesinden
%43,2’si, İstanbul Bölgesinden katılımcıların %41,3’ü ve Doğu Ana-
53
TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI
dolu Bölgesinden katılımcıların %29,9’u yabancı bir dil bildiğini
ifade etmiştir (Tablo 18). Buna göre, bütün bölgeler arasında en az
yabancı dil bilme oranına sahip bölge, Doğu Anadolu Bölgesi olarak
dikkat çekmektedir. Bu, ilgili bölgenin genel gelişmişlik düzeyinin
bir sonucu olarak yorumlanabilir.
TABLO 19. KATILIMCILARIN YABANCI DIL BILME DURUMUNUN YAŞA GÖRE
DAĞILIMI
Evet
Hayır
Toplam
15-19 yaş (%)
48,9
51,1
100,0
20-24 yaş (%)
42,3
57,7
100,0
25-29 yaş (%)
28,7
71,3
100,0
Katılımcıların yabancı dil bilme durumunun yaşa göre farklılaşması
istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur: χ2(2, N=10.270)=297.398;
p<0,05. Buna göre 15-19 yaş arasındaki katılımcıların %48,9’u, 20-24
yaş arasındaki katılımcıların %42,3’ü ve 25-29 yaş arasındaki katılımcıların %28,7’si yabancı dil bildiklerini ifade etmişlerdir (Tablo
19). Buna göre, yaş arttıkça, yabancı dil bilme oranı düşmektedir. Bu
bulgu, 15-19 yaşındaki gençlerin, diğerlerine nazaran daha fazla eğitim imkânlarına sahip olmalarıyla ilişkili olabilir. Gerçekten de, daha
önce işaret edildiği üzere, son yıllarda hem ortaöğretimde hem de
yükseköğretim okullaşma oranlarında ciddi bir artış söz konusudur.
Bununla birlikte, erken yaşlarda, gençlerin yabancı dil dersi almayla
yabancı dil bilmeyi karıştırabileceği ve kendini yabancı dil bilen biri
olarak yansıtma eğiliminde olabileceği unutulmamalıdır. Daha önce
yapılan çalışmalarda da, gençlerin kendilerini olduklarından daha
iyi gösterme eğiliminde oldukları saptanmıştır (Goffman, 1959; Leary, 1996). Bu durum, aşağıda verilen ve en çok bilinen dillere ilişkin
veriler değerlendirilirken de göz önüne alınmalıdır.
TABLO 20. KATILIMCILARIN YABANCI DIL BILME DURUMLARININ EĞITIM
DÜZEYINE GÖRE DAĞILIMI
Düşük eğitimli (%)
Orta eğitimli (%)
Yüksek eğitimli (%)
Evet
11,0
46,8
65,2
Hayır
89,0
53,2
34,8
100,0
100,0
100,0
Toplam
54
BÖLÜM 4: BULGULAR VE TARTIŞMA
Katılımcıların yabancı dil bilme durumlarının eğitim düzeylerine
göre farklılaşması istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur: χ2(2,
N=10.270)=1.832,518; p<0,05. Buna göre, düşük düzeyde eğitimlilerin yabancı dil bilme oranı %11, orta düzeyde eğitimlilerin oranı
%46,8, yüksek düzeyde eğitimlilerin oranı ise %65,2’dir (Tablo 20).
Bir başka ifadeyle, eğitim düzeyi arttıkça yabancı dil bilme oranı da
önemli oranda artmaktadır. Bu da beklenen bir sonuçtur.
TABLO 21. KATILIMCILARIN YABANCI DIL BILME DURUMLARININ MEDENI
DURUMA GÖRE DAĞILIMI
Evet
Hayır
Toplam
Evli (%)
Bekâr (%)
Dul / boşanmış (%)
18,8
47,3
20,5
81,2
52,7
79,5
100,0
100,0
100,0
Katılımcıların yabancı dil bilme durumlarına medeni durumuna
göre farklılaşması istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur: χ2(2,
N=10.270)=618.320; p<0,05. Buna göre medeni durumu evli olanların %18,8’i, bekâr olanlar %47,3’ü ve dul/boşanmış olanların ise %20
,5’i yabancı dil bildiğini ifade etmiştir (Tablo 21). İlk bakışta evli, dul
ve boşanmışların bekârlara oranla çok daha az yabancı dil bildiği görülmektedir. Bununla birlikte, bu bulgu yorumlanırken dil bilmenin
medeni durumdan ziyade eğitim düzeyi ve yaş ile ilişkili olabileceği
değerlendirilmelidir. Ayrıca, kadın katılımcıların daha erken yaşta
evleniyor olmaları ve dolayısıyla eğitim süreçlerinden uzaklaşmaları
bu sonucun çıkmasında etkili olabilir.
55
TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI
TABLO 22. KATILIMCILARIN BILDIĞINI BELIRTTIĞI DILLER
Frekans
Yüzde(%)
İngilizce
3.745
91,2
Almanca
531
12,9
Arapça
312
7,6
Rusça
128
3,1
Fransızca
84
2,0
İspanyolca
37
0,9
Farsça
19
0,5
Azerice
18
0,4
İtalyanca
17
0,4
Bulgarca
14
0,3
Arnavutça
13
0,3
Japonca
11
0,3
Korece
11
0,3
Diğer
45
0,8
4.986
121,4
Toplam
Katılımcılar birden çok dil seçeneği belirtebildikleri için yüzde toplamı, %100’ü geçmektedir. Katılımcılardan en az 10 kişi tarafından
belirtilen diller tabloda verilmiştir (Tablo 22). Tabloya göre, yabancı
dil bildiğini beyan eden katılımcıların bildiği diller ve oranları sırasıyla şöyledir: İngilizce (%91,2), Almanca (%12,9), Arapça (%7,6),
Rusça (%3,1), Fransızca (%2), İspanyolca (%0,9), Farsça (%0,5),
Azerice (%0,4), İtalyanca (0,4), Bulgarca (%0,3), Arnavutça (%0,3),
Japonca (%0,3) ve Korece (%0,3). Katılımcıların %0,8’i farklı dilleri
bildiklerini belirtmiştir. Daha önce vurgulandığı üzere, yabancı dil
bilme oranları, gençlerin kendilerini daha iyi gösterme eğilimleri
dikkate alınarak yorumlanmalıdır. Ayrıca, gençlerin bir dili bildiğini
ifade etmesi, o dili iyi bilmelerinden ziyade o dili öğreniyor veya ilgi
duyuyor olmaları ile açıklanabilir.
56
BÖLÜM 4: BULGULAR VE TARTIŞMA
TABLO 23. KATILIMCILARIN YURTDIŞINA ÇIKMA DURUMU
Frekans
Yüzde (%)
Evet
1.068
10,5
Hayır
9.106
89,5
10.174
100,0
Toplam
Katılımcılar arasından şimdiye kadar yurtdışına çıkmış olanların
oranı %10,5’ken, çıkmayanların oranı %89,5 olarak belirlenmiştir
(Tablo 23). Bu oran, Avrupalı gençlerin yurtdışına çıkma oranlarıyla
kıyaslandığında düşüktür. Avrupalı gençlerin yarısından çoğu, birkaç yıl içerisinde bir yurtdışına çıkmaktadır. Bu durum, Avrupalıların vizesiz seyahat etmeleri, ülkelerin birbirine yakınlığı ve ekonomik koşullarla ilgilidir. Benzer şekilde, 35 milyon ABD’li gencin
yaklaşık 2 milyonu her yıl yurtdışına çıkmaktadır (Claudia, 2007).
TABLO 24. KATILIMCILARIN YURTDIŞINA ÇIKMA DURUMUNUN BÖLGELERE GÖRE
DAĞILIMI
Evet
Hayır
Toplam
İstanbul Marmara
(%)
(%)
12,5
11,9
87,5
100,0
88,1
Ege Akdeniz İç Anadolu Karadeniz Doğu Anadolu
(%)
(%)
(%)
(%)
(%)
10,3
14,3
9,5
8,4
6,9
89,7
85,7
90,5
91,6
93,1
100,0 100,0
100,0
100,0
100,0
100,0
Katılımcıların yurtdışına çıkma durumu, bölgelere göre farklılaşmaktadır: χ2(6, N=10.271)=63.706; p<0,05. Akdeniz (%14,3), İstanbul (%12,5), Marmara (11,9) ve Ege (%10,3) bölgelerindeki katılımcılar, Karadeniz (%8,4), İç Anadolu (%9,5) ve Doğu Anadolu (%6,9)
bölgelerindeki katılımcılara kıyasla daha fazla yurtdışına çıkmışlardır (Tablo 24). Bu bulgu, İstanbul, Ege ve Akdeniz bölgelerinin diğer
bölgelere kıyasla daha fazla gelişmiş olması ve nüfusunun sosyoekonomik durumunun daha yüksek olmasının bir sonucu olabilir.
57
TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI
TABLO 25. KATILIMCILARIN YURTDIŞINA ÇIKMA DURUMUNUN CINSIYETE GÖRE
DAĞILIMI
Kadın (%)
Erkek (%)
Evet
6,9
14,4
Hayır
93,1
85,6
100,0
100,0
Toplam
Katılımcıların yurtdışına çıkma durumunun cinsiyete göre
farklılaşması istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur: χ2(1,
N=10.270)=152,189; p<0,05. Yurtdışına çıktığını belirten erkek katılımcıların oranı %14,5 iken, kadın katılımcıların oranı %6,9’dur
(Tablo 25). Buna göre erkeklerin yurt dışına çıkma oranı daha fazladır. Bu durum, ailelerin erkeklerin seyahatlerine daha az kısıtlama
getirmeleri ve ekonomik yeterlilikleri ile açıklanabilir.
TABLO 26. KATILIMCILARIN YURTDIŞINA ÇIKMA DURUMUNUN YAŞA GÖRE
DAĞILIMI
Evet
Hayır
Toplam
15-19 yaş (%)
7,9
92,1
100,0
20-24 yaş (%)
11,0
89,0
100,0
25-29 yaş (%)
13,2
86,8
100,0
Katılımcıların yurtdışına çıkma durumunun yaşa göre farklılaşması
istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur: χ2(2, N=10.271)=51,918;
p<0,05. 25-29 yaş grubu katılımcıların yurtdışına çıkma oranı
(%13,2), 20-24 yaş grubunun yurtdışına çıkma oranı (%11) ve 15-19
yaş grubunun yurtdışına çıkma oranına (%7,9) göre daha yüksektir (Tablo 26). Bu durumun, yaş ilerledikçe ekonomik bağımsızlığın
kazanılmasıyla ve eğitim sürecinin sona ermesiyle hareketliliğin artmasıyla ilişkili olması muhtemeldir. Benzer şekilde, bu durum, yaş
ilerledikçe kariyerin artması ve işin daha çok seyahat gerektirmesiyle
de ilgili olabilir.
58
BÖLÜM 4: BULGULAR VE TARTIŞMA
TABLO 27. KATILIMCILARIN YURTDIŞINA ÇIKMA DURUMUNUN MEDENI DURUMA
GÖRE DAĞILIMI
Evet
Hayır
Toplam
Evli (%)
Bekâr (%)
Dul / boşanmış (%)
9,2
10,9
13,6
90,8
89,1
86,4
100,0
100,0
100,0
Katılımcıların yurtdışına çıkma durumunun medeni duruma
göre farklılaşması istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur: χ2(2,
N=10.270)=6,454; p<0,05. Medeni durumu evli olanların %9,2’si,
bekâr olanların %10,9’u ve dul/boşanmış olanların %13,6’sı yurtdışına çıktıklarını belirtmiştir (Tablo 27). Bunun muhtemel nedeni,
bekârların ve dul/boşanmış olanların, evli olanlara göre daha fazla
seyahat imkânına sahip olmalarıdır. Bununla birlikte, evli olmanın
getirdiği bir takım ailevi sorumluluklar ve kısıtlılıkların, evli olan kişilerin daha az seyahat etmelerine neden olduğu söylenebilir.
TABLO 28. KATILIMCILARIN YURTDIŞINA ÇIKMA DURUMUNUN EĞITIM DÜZEYINE
GÖRE DAĞILIMI
Düşük eğitimli (%)
Orta eğitimli (%)
Yüksek eğitimli (%)
Evet
8,0
9,8
14,8
Hayır
92,0
90,2
85,2
100,0
100,0
100,0
Toplam
Katılımcıların yurtdışına çıkma durumunun eğitim düzeyine
göre farklılaşması istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur: χ2(2,
N=10.270)=72.577; p<0,05. Yüksek düzey eğitimliler (%14,8), orta
düzey eğitimliler (%9,8) ve düşük düzey eğitimlilere (% 8) göre daha
çok yurtdışına çıkmışlardır (Tablo 28). Buna göre eğitim durumu
yükseldikçe yurtdışına çıkma oranları artmaktadır. Bu bulgu; yurtdışı programları, çalışma ziyaretleri, projeler ve kısa süreli etkinliklerin daha çok yüksek düzeyli eğitimli insanlara yönelik olmasıyla
ilgili olabilir. Ayrıca, bu durum eğitim düzeyi arttıkça gelirin artmasıyla da ilgili olabilir. Örneğin, Türkiye’de yükseköğrenim mezunu
bir kişinin aylık ortalama kazancı lise mezunu birinin aylık ortalama
kazancının yaklaşık bir buçuk katından fazladır (World Bank, 2005).
59
TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI
TABLO 29. KATILIMCILARIN GITTIKLERI ÜLKELER
Almanya
Kıbrıs
Amerika
Fransa
Bulgaristan
Suriye
İngiltere
Rusya
Irak
Hollanda
Yunanistan
Suudi Arabistan
İtalya
İspanya
İran
Avusturya
Gürcistan
Azerbaycan
Bosna Hersek
Romanya
Belçika
Macaristan
Çek Cumhuriyeti
Kosova
İsviçre
Diğer
Toplam
Frekans
245
170
128
113
83
70
69
67
58
59
50
38
32
31
23
21
18
16
15
13
13
11
11
11
11
171
1.549
Yüzde (%)
22,7
15,7
11,8
10,4
7,7
6,5
6,4
6,2
5,4
5,4
4,6
3,5
3,0
2,9
2,1
1,9
1,7
1,5
1,4
1,2
1,2
1,1
1,0
1,0
1,0
15,9
143,3
Yurtdışına çıktığını belirten katılımcıların gittiklerini belirttikleri ülkelerin sıralaması şöyledir (Tablo 29): Almanya (%22,7), Kıbrıs (%15,7), Amerika (%11,8), Fransa (%10,4), Bulgaristan (%7,7),
Suriye (%6,5), İngiltere (%6,4), Rusya (%6,2), Irak (%5,4), Hollanda (%5,4), Yunanistan (%4,6), Suudi Arabistan (%3,5), İtalya (%3),
İspanya (%2,9), İran (%2,1), Avusturya (%1,9), Gürcistan (%1,7),
Azerbaycan (%1,5), Bosna Hersek (%1,4), Romanya (%1,2), Belçika (%1,2), Macaristan (%1,2), Çek Cumhuriyeti (%1), Kosova (%1)
60
BÖLÜM 4: BULGULAR VE TARTIŞMA
ve İsviçre (%1). Katılımcılar gittikleri ülkelerden birkaçını işaretleyebildikleri için toplam oran %100’ü geçmektedir. Bu ülkelerin öne
çıkmasının muhtemel sebepleri arasında bu ülkelerde yaşayan akrabalarının olması, coğrafi yakınlık, iş, eğitim imkânları ve ülkenin
popülerliği yer almaktadır. Gerçekten de, aşağıda verildiği üzere,
katılımcıların yurt dışında bulunma amaçlarına bakıldığında, bu
durumun söz konusu olduğu görülmektedir. Katılımcıların %15,9’u
ise, yukarıda zikredilen ülkelerin dışında başka ülkelere gittiklerini
belirtmiştir.
TABLO 30. KATILIMCILARIN YURTDIŞINDA BULUNMA NEDENLERI
Turistik
İş
Eğitim
Diğer
Toplam
Frekans
622
219
152
80
1.073
Yüzde (%)
59,0
20,7
14,4
7,5
101,6
Katılımcıların en uzun süreyle bulundukları ülkeye gitme amaçlarının başında %59,0 ile turistik amaç gelmekte bunu, %20,7 ile iş,
%14,4 eğitim, %7,5 ile diğer sebepler takip etmektedir (Tablo 30).
4.4 BOŞ ZAMAN ETKINLIKLERI, BEĞENILER VE
BAĞIMLILIKLAR
Bu kısımda, katılımcıların boş zamanlarını nasıl değerlendirdiklerine ilişkin bulgular sunulmuştur. Bunun yanında, katılımcıların
kitap-dergi-gazete okuma, alkol-sigara kullanma, televizyon izleme,
müzik dinleme, internet kullanma, şans oyunları oynama vb. alışkanlıklarına ilişkin bulgular tartışılmıştır. Son olarak, katılımcıların
siyaset, sanat, eğitim ve edebiyat alanından hayranlık duydukları kişilerin kimler olduğuna dair bulgular ortaya konmuştur.
61
TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI
TABLO 31. KATILIMCILARIN BOŞ ZAMAN AKTIVITELERI
Televizyon izlemek, radyo dinlemek
Kitap, dergi, gazete okumak
İnternette sosyal medya ağlarına katılmak
Spor yapmak
Bilgisayar oyunları oynamak
Tiyatro sinema konser izlemek
Kıraathane kafe gibi mekânlar da arkadaşlarla buluşmak
Müzik aleti çalmak
El sanatları ile uğraşmak
Bar, türkü bar, disko tarzı eğlence yerlerine gitmek
Resim yapmak
Gezmek
Diğer
Toplam
Frekans
5.765
4.144
3.782
3.006
2.028
1.585
1.361
970
783
759
459
364
364
21.588
Yüzde (%)
56,8
40,8
37,2
29,6
20,0
15,6
13,4
9,5
7,7
7,5
4,5
3,6
3,7
249,9
Boş vakitlerini nasıl değerlendirdiklerine dair sorulan soruya verilen cevaplarda, katılımcılar bir kaç seçeneği bir arada işaretleyebildikleri için toplam oran, %100’ü geçmektedir. Elde edilen yanıtlara göre, katılımcıların %56,8’i boş vakitlerini televizyon izleyerek
ve radyo dinleyerek geçirdiğini belirtmiştir (Tablo 31). Buna ek
olarak, katılımcıların %40,8’i kitap, dergi, gazete okumak, %37,2’si
internette sosyal medya ağlarına katılmak, %29,6’sı spor yapmak,
%15,6’sı tiyatroya, sinemaya ve konsere gitmek, %13,4’ü kıraathane, kafe gibi mekânlarda arkadaşlarla buluşmak, %9,5’i müzik aleti
çalmak, %7,7’si el sanatları uğraşmak, %7,5’i bar, türkü bar, disko
tarzı eğlence yerlerine gitmek, %4,5’i resim yapmak, %3,6’sı gezmek
seçeneklerini belirtmiştir. Bunun dışında kalan faaliyetler, % 3,7’lik
bir kısmı oluşturmaktadır. Bu sonuçlara göre, katılımcıların yarısından fazlası boş zamanlarını televizyon izleyerek geçirmektedir. Bu
bulgu, daha önceki çalışmalarla genel olarak uyumludur. Televizyon izlemek gençler için en önemli boş zaman faaliyetlerinden birini oluşturmaktadır. Bir araştırmaya göre, 16-24 yaş arası gençlerin
yarısından çoğu her gün iki saatten fazla televizyon izlemektedirler
(Yaşama Dair Vakıf, 2008). Benzer şekilde, başka araştırmalarda da
ortaya konduğu üzere her ne kadar internet kullanımı hızla yaygınlaşsa da gençler serbest zamanlarının çoğunu, TV izleyerek geçirmektedirler (Aksaçlıoğlu ve Yılmaz, 2007).
62
BÖLÜM 4: BULGULAR VE TARTIŞMA
TABLO 32. KATILIMCILARIN TELEVIZYONDA IZLEDIKLERI PROGRAMLAR
Yerli diziler
Haber bültenleri, haber programları
Spor programları
Belgesel
Müzik/eğlence güldürü/talk show programları
Yabancı sinemalar
Yarışma programları
Magazin programları
Yabancı diziler
Türk filmleri
Açık oturum ve tartışma programları
Müzik klipleri
Dini programlar
Yabancı müzik
Kültür sanat programları
Türk pop müziği
Evlilik yarışmaları
Kadın kuşağı programları
Ekonomi programları
Türk halk müziği
Gerçek hayat hikâyeleri
Çocuk programları çizgi filmler
Türk Sanat müziği
Toplam
Frekans
5.312
2.003
1.901
1.787
1.777
1.310
974
854
837
830
704
701
494
357
311
316
272
185
164
155
139
110
96
21.588
Yüzde (%)
52,5
19,8
18,8
17,7
17,6
12,9
9,6
8,4
8,3
8,2
7,0
6,9
4,9
3,5
3,1
3,1
2,7
1,8
1,6
1,5
1,4
1,1
0,9
213,3
Katılımcıların televizyonda en çok izlediklerini belirttikleri programlarda bir kaç seçenek işaretleyebildikleri için toplam oran,
%100’ü geçmektedir. Buna göre katılımcıların %52,5’i yerli dizileri, %19,8’i haber bültenlerini ve haber programlarını, %18,8’i spor
programlarını, %17,7’si belgeselleri, %17,6’sı müzik, eğlence güldürü
ve talk show programlarını, %12,9’u yabancı filmleri, %9,6’sı yarışma programlarını, %8,4’ü magazin programlarını, %8,3’ü yabancı
dizileri, %8,2’si Türk filmlerini, %7’si açık oturum ve tartışma programlarını, %6,9’u müzik kliplerini, %4,9’u dini programları, %3,5’i
yabancı müzik programlarını, %3,1’i Türk pop müziği programlarını, %3,1’i kültür- sanat programlarını, %2,7’si evlilik yarışmalarını,
%1,8’i kadın kuşağı programlarını, %1,6’sı ekonomi programlarını,
63
TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI
%1,5’i Türk halk müziği programlarını, %1,4’ü gerçek hayat hikâyelerini, %1,1’i çocuk programları ve çizgi filmleri, %0,9’u Türk sanat
müziği programlarını takip ettiklerini belirtmişlerdir (Tablo 32).
TABLO 33. KATILIMCILARIN EN BEĞENDIKLERI DIZILER
Kurtlar Vadisi
Öyle Bir Geçer Zaman Ki
Kuzey Güney
Muhteşem Yüzyıl
Adını Feriha Koydum
Fatmagül’ün Suçu Ne
Arka Sokaklar
Yer Gök Aşk
Alyazmalım
Lale Devri
Geniş Aile
Firar
İffet
Şefkat Tepe
Yahşi Cazibe
Deniz Yıldızı
Arka Sıradakiler
Umutsuz Ev Kadınları
Sakarya Fırat
Behzat Ç.
Leyla ile Mecnun
Hiçbiri
Diğer
Toplam
Frekans
1.490
885
771
652
421
409
290
251
170
152
141
141
137
136
115
115
114
114
112
95
93
1.244
1.436
9.481
Yüzde (%)
15,7
9,3
8,1
6,9
4,4
4,3
3,1
2,6
1,8
1,6
1,5
1,5
1,4
1,4
1,2
1,2
1,2
1,2
1,2
1,0
1,0
13,1
15,1
100,0
Katılımcıların televizyonda en çok beğendikleri dizi sorusunda birden fazla seçenek işaretlenebildiğinden dolayı toplamda %100’ü aşmıştır. İzleyici sayısının toplam izleyici sayısına oranı %1,0 ve üstü
olan diziler tablolaştırılmıştır. Buna göre, katılımcıların %15,7’si
Kurtlar Vadisi’ni, %9,3’ü Öyle Bir Geçer Zaman Ki’yi, %8,1’i Kuzey ve
Güney’i, %6,9’u Muhteşem Yüzyıl’ı, %4,4’ü Adını Feriha Koydum’u,
%4,3’ü Fatmagül’ün Suçu Ne’yi, %3,1’i Arka Sokaklar’ı, %2,6’sı Yer
64
BÖLÜM 4: BULGULAR VE TARTIŞMA
Gök Aşk’ı, %1,8’i Al Yazmalım’ı, %1,6’sı Lale Devri’ni, %1,5’i Geniş
Aile’yi, %1,5’i Firar’ı, %1,4’ü İffet’i, %1,4’i Şefkat Tepe’yi, %1,2’si Yahşi
Cazibe’yi, %1,2’si Deniz Yıldızı’nı, %1,2’si Arka Sıradakiler’i, %1,2’si
Umutsuz Ev Kadınları’nı, %1,2’si Sakarya Fırat’ı, %1,0’ı Behzat Ç.’yi
ve %1,0’ı Leyla ile Mecnun’u izlemektedir (Tablo 33). Katılımcılardan %13,1’i hiçbir diziyi takip etmediğini belirtmiştir. Katılımcıların
%15,1’i ise diğer başka dizileri izlemektedir.
TABLO 34. KATILIMCILARIN HAYRANLIK DURUMLARI
Evet
Hayır
Toplam
Frekans
4.670
5.504
10.174
Yüzde (%)
45,9
54,1
100,0
Siyaset, sanat, eğitim ve edebiyat gibi alanlarda hayranlık duydukları birinin olup olmadığı yönünde sorulan soruya, katılımcıların
%45,9’u olumlu, %54,1’i olumsuz cevap vermiştir (Tablo 34). Katılımcıların “Siyaset, sanat, eğitim ve edebiyat gibi alanlarda hayranlık
duyduğunuz biri var mı?” sorusuna verdikleri yanıtların medeni duruma göre incelendiğinde anlamlı bir ilişki bulunmamıştır. Bununla
birlikte, katılımcıların bu soruya verdikleri yanıtlar, bölge, cinsiyet,
yaş ve eğitim düzeyine göre farklılaşmaktadır. Aşağıda bu farklılaşan
yanıtlar ele alınmıştır.
TABLO 35. KATILIMCILARIN HAYRANLIK DURUMUNUN BÖLGELERE GÖRE
DAĞILIMI
İstanbul Marmara Ege (%) Akdeniz İç Anadolu Karadeniz Doğu Anadolu
(%)
(%)
(%)
(%)
(%)
(%)
Evet
53,6
41,6
40,3
39,4
47,3
39,2
48,8
Hayır
46,4
58,4
59,7
60,6
52,7
60,8
51,2
Toplam
100,0
100,0 100,0 100,0
100,0
100,0
100,0
Katılımcıların “Siyaset, sanat, eğitim ve edebiyat gibi alanlarda hayranlık duyduğunuz biri var mı?” sorusuna verdikleri yanıtların bölgelere göre farklılaşması istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur:
χ2(6, N=10.163)=119.076; p<0,05 Bu soruya çoğunlukla evet yanı-
65
TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI
tı verenlerin sadece İstanbul Bölgesinden (%53 evet, %45,8 hayır)
olduğu gözlenmiştir. Akdeniz Bölgesinde (%39,1 evet, %60,1 hayır)
ve Karadeniz Bölgesinde (%39,1 evet, %60,7 hayır) bu soruya hayır
yanıtı verenlerin oranı diğer bölgelere nazaran daha yüksektir (Tablo
35). Özetle, sadece İstanbul Bölgesinde bir kişiye hayran olanların
oranı olmayanların oranından fazladır; bütün diğer bölgelerde, olmayanların oranı olanların oranından fazladır.
TABLO 36. KATILIMCILARIN HAYRANLIK DURUMUNUN CINSIYETE GÖRE DAĞILIMI
Evet
Hayır
Toplam
Kadın (%)
Erkek (%)
44,1
47,9
55,9
52,1
100,0
100,0
“Siyaset, sanat, eğitim ve edebiyat gibi alanlarda hayranlık duyduğunuz biri var mıdır?” sorusuna verilen yanıtların cinsiyete göre farklılaşması, istatistiksel olarak anlamlıdır: χ2(1, N=10.164)=15.086; p<0,05.
Buna göre erkeklerden hayranlık duyduğu birisinin olduğunu belirtenlerin oranı (%47,9), kadınların belirttiği orandan (%44,1) daha
yüksektir (Tablo 36).
TABLO 37. KATILIMCILARIN HAYRANLIK DURUMUNUN YAŞA GÖRE DAĞILIMI
Evet
Hayır
Toplam
15-19 yaş (%)
20-24 yaş (%)
25-29 yaş (%)
43,5
46,3
48,5
56,5
53,7
51,5
100,0
100,0
100,0
Katılımcıların “Siyaset, sanat, eğitim ve edebiyat gibi alanlarda
hayranlık duyduğunuz biri var mı?” sorusuna verdikleri yanıtların
yaşa göre farklılaşması, istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur:
χ2(1, N=10.163)=17.048; p<0,05. 15-19 yaş aralığındakilerin %43,5’i,
20-24 yaş aralığındakilerin %45,8’i, 25-29 yaş aralığındakilerin de
%48,1’i hayranlık duyduğu bir kişinin olduğunu belirtmiştir (Tablo
37). Buna göre yaş arttıkça siyaset, sanat ve edebiyat gibi alanlardan
bir kişiye hayranlık duyma oranı artmaktadır.
66
BÖLÜM 4: BULGULAR VE TARTIŞMA
TABLO 38. KATILIMCILARIN HAYRANLIK DURUMUNUN EĞITIM DÜZEYINE GÖRE
DAĞILIMI
Evet
Hayır
Toplam
Düşük eğitimli (%)
42,4
57,6
100,0
Orta eğitimli (%)
45,5
54,5
100,0
Yüksek eğitimli (%)
50,9
49,1
100,0
Katılımcıların “Siyaset, sanat, eğitim ve edebiyat gibi alanlarda hayranlık duyduğunuz biri var mı?” sorusuna verdikleri yanıtların eğitim düzeylerine göre anlamlı bulunmuştur:
χ2(2, N=10.163)=40.410; p<0,05. Buna göre düşük düzeyde eğitimli
katılımcıların %42,4’ü, orta düzeyde eğitimli katılımcıların %45,5’i
ve yüksek düzeyde eğitimli katılımcıların %50,9’u hayranlık duydukları bir şahsiyetin olduğunu ifade etmişlerdir (Tablo 38). Eğitim
düzeyi yükseldikçe, katılımcıların siyaset, sanat ve edebiyat dünyasından bir kişiye hayranlık oranı da artmaktadır.
TABLO 39. KATILIMCILARIN HAYRANLIK DUYDUKLARI KIŞILER
Recep Tayyip Erdoğan
Atatürk
Devlet Bahçeli
Kemal Kılıçdaroğlu
Nazım Hikmet Ran
Necip Fazıl Kısakürek
Ahmet Türk
İbrahim Tatlıses
Murat Boz
Can Yücel
Diğer
Toplam
Frekans
1.006
190
134
122
116
105
92
86
83
74
2.644
4.652
Yüzde (%)
21,6
4,1
2,9
2,6
2,5
2,3
2,0
1,8
1,8
1,6
56,9
100,0
Hayranlık duydukları birinin olduğunu belirten katılımcılara bu kişinin kim olduğu açık uçlu sorusu sorulmuştur. Katılımcıların verdikleri cevaplar bir araya getirilmiştir ve en çok belirtilen isimlerden
ilk onu Tablo 39’da verilmiştir. Buna göre Recep Tayyip Erdoğan
%21,6 ile en çok hayranlık duyulan kişilerin başında yer almakta-
67
TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI
dır. Daha sonra gelen isimler, sırasıyla şu şekildedir: Atatürk (%4,1),
Devlet Bahçeli (%2,9), Kemal Kılıçdaroğlu (%2,6), Nazım Hikmet
Ran (%2,5), Necip Fazıl Kısakürek (%2,3), Ahmet Türk (%2,0), İbrahim Tatlıses (%1,8), Murat Boz (%1,8) ve Can Yücel (%1,6). Katılımcıların %56,9’u ise yukarıdaki isimlerden farklı 661 isim belirtmişlerdir. Listenin başında yer alan Recep Tayyip Erdoğan ile sonraki
isimler arasında çok ciddi bir oransal fark vardır. Örneğin, ilk ona
giren isimlerin toplam oranının yarısını Erdoğan tek başına oluşturmaktadır.
En çok zikredilen ve yukarıda listelenen isimlerin geneline bakıldığında, söz konusu kişilerin daha çok popüler ve siyasi şahsiyetler olduğu ve medyada çok fazla yer aldıkları görülmektedir. Listede yer
alan Necip Fazıl Kısakürek ve Nazım Hikmet Ran gibi edebi şahsiyetler de, edebi kimliklerinin yanında siyasi kimlikleri ile de bilinen
isimlerdir ve bu listede yer almaları bununla ilişkilidir. Edebiyatçı
ve sanatçıların bu listede oransal olarak çok az bir grup tarafından
hayranlık duyulduğu görülmektedir. Bununla birlikte sporcuların bu
listede yer almamasının dailginç bir veri olduğu söylenebilir. Sonuçlarda dikkat çeken önemli bir diğer bulgu ise belirtilen ilk on isim
arasında bir kadının bulunmamasıdır.
Bu araştırmada ortaya çıkan isimler, aşağıda da değinildiği üzere,
daha önce farklı yaş gruplarıyla yapılan araştırmalarda öne çıkan
isimlerden önemli oranda farklılaşmaktadır. Bu da araştırmacılar
tarafından beklenen bir sonuçtur; çünkü gençlerin hayranlık duydukları kişiler daha çok popüler kişilerdir ve bu zamanla değişkenlik
göstermektedir.
68
BÖLÜM 4: BULGULAR VE TARTIŞMA
TABLO 40. KATILIMCILARIN HAYRANLIK DUYDUKLARI KIŞILERIN CINSIYETE GÖRE
DAĞILIMI
Kadın
Erkek
Frekans
434
Yüzde
(%)
18,7
Recep Tayyip Erdoğan
572
Yüzde
(%)
24,6
Atatürk
83
3,6
Atatürk
107
4,6
Murat Boz
76
3,3
Devlet Bahçeli
90
3,9
Nazım Hikmet Ran
71
3,1
Necip Fazıl Kısakürek
65
2,8
Kemal Kılıçdaroğlu
69
3,0
Kemal Kılıçdaroğlu
54
2,3
Ahmet Türk
66
2,8
Alparslan Türkeş
47
2,0
Can Yücel
56
2,4
Nazım Hikmet Ran
45
1,9
İsmail YK
55
2,4
İbrahim Tatlıses
42
1,8
Ebru Gündeş
50
2,2
Muhsin Yazıcıoğlu
35
1,5
Sırrı Süreyya Önder
Recep Tayyip Erdoğan
Devlet Bahçeli
44
1,9
Diğer
1.320
56,9
Toplam
2.324
100,0
Frekans
32
1,4
Diğer
1.230
53,2
Toplam
2.329
100,0
En çok hayranlık duyulan kişi sorusuna verilen cevaplar cinsiyete
göre incelendiğinde her iki grupta da Recep Tayyip Erdoğan’ın listenin başında yer aldığı görülmektedir (Tablo 40). Bununla birlikte,
erkeklerin Erdoğan’a hayran olma oranı (% 24,6), kadınların hayran
olma oranından (%18,7) daha yüksektir. Hem erkeklerin hem de kadınların en çok hayranlık duydukları kişiler ağırlıklı olarak siyasi kişiliklerdir. Buna göre kadınların hayranlık duydukları isimler, erkeklere oranla sanat ve edebiyat dünyasından daha fazla popüler isim
barındırmaktadır. Erkeklerin ise kadınlara oranla daha fazla politik
tutuma sahip oldukları görülmektedir.
69
TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI
TABLO 41. 15-19 YAŞ ARALIĞINDAKI KATILIMCILARIN HAYRANLIK DUYDUKLARI
KIŞILER
Recep Tayyip Erdoğan
Atatürk
Murat Boz
Ahmet Türk
Devlet Bahçeli
Nazım Hikmet Ran
Kemal Kılıçdaroğlu
Necip Fazıl Kısakürek
Can Yücel
İsmail YK
Diğer
Toplam
Frekans
230
100
76
61
53
50
49
41
36
29
922
1.647
Yüzde (%)
14,0
6,1
4,6
3,7
3,2
3,0
3,0
2,5
2,2
1,8
56,1
100,0
TABLO 42. 20-24 YAŞ ARALIĞINDAKI KATILIMCILARIN HAYRANLIK DUYDUKLARI
KIŞILER
Recep Tayyip Erdoğan
Atatürk
Ebru Gündeş
Devlet Bahçeli
İbrahim Tatlıses
Necip Fazıl Kısakürek
Nazım Hikmet Ran
Kemal Kılıçdaroğlu
Nejat İşler
Can Yücel
Diğer
Toplam
70
Frekans
272
63
48
47
44
36
35
34
34
26
869
Yüzde (%)
18,6
4,3
3,3
3,2
3,0
2,4
2,4
2,4
2,3
1,8
59,3
1508
100,0
BÖLÜM 4: BULGULAR VE TARTIŞMA
TABLO 43. 25-29 YAŞ ARALIĞINDAKI KATILIMCILARIN HAYRANLIK DUYDUKLARI
KIŞILER
Recep Tayyip Erdoğan
Kemal Kılıçdaroğlu
Devlet Bahçeli
Nazım Hikmet Ran
Necip Fazıl Kısakürek
Atatürk
İbrahim Tatlıses
Alparslan Türkeş
Sırrı Süreyya Önder
Ali Kırca
Diğer
Toplam
Frekans
504
38
35
31
28
26
26
23
22
22
738
Yüzde (%)
34,1
2,6
2,4
2,1
1,9
1,8
1,8
1,6
1,5
1,5
50,1
1493
100,0
En çok hayranlık duyulan isimler yaş gruplarına göre incelendiğinde, Recep Tayyip Erdoğan’ın bütün yaş gruplarında en çok hayranlık
duyulan isim olduğu ortaya çıkmıştır. Bununla birlikte yaş arttıkça
Erdoğan’a duyulan hayranlık artmaktadır. 15-19 yaş aralığındaki
katılımcıların %14,5’i (Tablo 41), 20-24 yaş aralığındaki katılımcıların %18,6’sı (Tablo 42), 25-29 yaş aralığındaki katılımcıların %34,1’i
(Tablo 43) Erdoğan’a hayranlık duyduğunu ifade etmişlerdir. Bununla birlikte, yaş gruplarının hayranlık duyduğu isimlerin listelerine bakıldığında ortak isimler olmakla birlikte genel olarak listelerin
önemli derecede farklılaştığı görülmektedir. Örneğin, Kemal Kılıçdaroğlu 25-29 yaş aralığındaki katılımcılar tarafından en çok belirtilen ikinci isim iken, 20-24 yaş aralığındaki katılımcılar tarafından
sekizinci sırada, 15-19 yaş aralığındaki katılımcılar tarafından ise
yedinci sırada belirtilmiştir. Daha önce işaret edildiği üzere, en çok
hayranlık duyulan isimler, daha çok popüler ve siyasi kişiliklerdir;
hayranlık duyulan bu isimlerin zamanla değişmesi beklenen bir durumdur. 2008 yılında 13-18 yaş aralığındaki ergenlerle yapılan bir
çalışmada, ergenlerin örnek aldığı veya hayranlık duyduğu kişiler
olarak sırasıyla İsmail YK, Arda Turan, Cristiano Ronaldo, Gökhan
Özen, Grup Hepsi ve Atatürk’tür (Şen vd., 2010). Elinizdeki çalışmada bu isimlerden bir kısmı popülerliğini korumuş, diğerleri en çok
hayranlık duyulan isimler arasına girememiştir.
71
TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI
TABLO 44. KATILIMCILARIN EN ÇOK DINLEDIKLERI MÜZIK TÜRLERI
Yerli pop
Yabancı pop
Arabesk
Türk halk müziği
Rock
Türk sanat müziği
Klasik
Dans müzikleri
Etnik
Slow
Jazz blues
Anadolu Rock
İlahi
Özgün müzik
Hepsi
Hiçbiri
Diğer
Toplam
Frekans
5.383
2.260
2.251
2.243
1.442
1.060
975
778
737
318
301
236
173
148
124
39
37
18.580
Yüzde (%)
52,4
22,0
21,9
21,8
14,0
10,3
9,5
7,6
7,2
3,1
2,9
2,3
1,7
1,4
1,2
0,4
0,4
180,9
Katılımcılar en çok dinledikleri müzik türü noktasında birden fazla cevap işaretleyebildikleri için toplam oran %100’ü geçmektedir.
Bu bağlamda katılımcıların %52,4’ü yerli pop, %22’si yabancı pop,
%21,9’u arabesk, %21,82i Türk halk müziği, %14’ü rock, %10,3’ü
Türk sanat müziği, %9,5’i klasik müzik, %7,6’sı dans müzikleri,
%7,2’si etnik, %2,9’u jazz blues, %2,3’ü Anadolu rock, %0,9’u ilahi,
%0,8’i özgün müzik dinlediklerini belirtmişlerdir (Tablo 44). Katılımcıların %0,7’si tüm müzik türlerini dinlediğini ifade ederken,
%0,2’si hiçbirini dinlemediğini ifade etmişlerdir. Bu bulgular, daha
önce 13-18 yaş aralığı gençlerle yapılan Türkiye’de Ergen Profili 2008
bulgularıyla kısmen benzeşmektedir. Söz konusu çalışmaya göre,
ergenler sırasıyla en çok; Türkçe pop, Arabesk, rock ve rap müziği
dinlemektedirler (Şen vd., 2010).
72
BÖLÜM 4: BULGULAR VE TARTIŞMA
4.4.1 Okuma Alışkanlıkları
TABLO 45. KATILIMCILARIN GAZETE OKUMA SIKLIĞI
Frekans
1.719
2.075
3.012
3.368
10.174
Hergün düzenli okurum
Genelde okurum
Arasıra okurum
Pek okumam
Toplam
Yüzde (%)
16,9
20,4
29,6
33,1
100,0
Katılımcılara gazete okuma alışkanlıklarını belirleme amaçlı sorulan
günlük gazete okuyup okumadıkları sorusuna %16,9 her gün düzenli, %20,4 genelde, %29,6 arasıra okurum yönünde, %33,1’lik kesim
ise pek okumam yönünde cevap vermiştir. Buna göre, gençlerin yaklaşık üçte biri, gazete pek okumamaktadır (Tablo 45). Bu durum, genel olarak toplumun okuma alışkanlığının düşük olmasıyla ilişkilendirilebilir (Akkılık, 2011). Ancak, bu durum haber ihtiyacının başka
kanallardan (örn. görsel basın) karşılanmasıyla da ilgilidir. Zaten,
daha önce ifade edildiği üzere, en çok izlenen TV programları sıralamasında haber bültenleri ve programları ikinci sırada gelmektedir.
TABLO 46. KATILIMCILARIN GAZETE OKUMA SIKLIĞININ BÖLGELERE GÖRE
DAĞILIMI
İstanbul Marmara
Hergün düzenli
okurum
Genelde okurum
23,2
16,7
15,0
İç Karadeniz
Doğu
Anadolu
Anadolu
14,0
21,4
20,3
8,5
25,5
21,3
27,7
18,7
14,6
25,4
13,2
Arasıra okurum
25,0
26,6
35,7
34,4
30,1
32,4
28,6
35,4
21,5
32,9
33,9
21,9
49,8
100,0 100,0
100,0
100,0
100,0
100,0
Pek okumam
Toplam
26,2
100,0
Ege Akdeniz
Katılımcıların günlük gazete okuyup okumadıkları sorusuna verdikleri yanıtların bölgelere göre farklılaşması, istatistiksel olarak anlamlı
bulunmuştur: χ2(18, N=10.268)=653,179, p<0,05. Buna göre, her gün
düzenli gazete okurum diyenlerin oranı İstanbul bölgesi için %23,2
iken, bu oran Marmara için % 16,7, Ege için % 15,0, Akdeniz için %
73
TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI
14,0, İç Anadolu için % 21,4, Karadeniz için % 20,3 ve Doğu Anadolu için % 8,5’tir (Tablo 46). Pek gazete okumam diyenlerin oranı
İstanbul bölgesi için %26,2 iken, bu oran Marmara için % 35,4, Ege
için % 21,5, Akdeniz için % 32,9, İç Anadolu için % 33,9, Karadeniz
için % 21,9 ve Doğu Anadolu için % 49,8’dir. Bir başka ifadeyle, her
gün gazete okuyanların en yüksek olduğu bölge İstanbul, en düşük
olduğu bölge ise Doğu Anadolu bölgesidir; pek okumam diyenlerin oranının en düşük olduğu bölge Ege, en yüksek olduğu bölge ise
Doğu Anadolu bölgesidir.
TABLO 47. KATILIMCILARIN GAZETE OKUMA SIKLIĞININ CINSIYETE GÖRE
DAĞILIMI
Hergün düzenli okurum
Genelde okurum
Ara sıra okurum
Pek okumam
Toplam
Kadın
11,4
16,9
31,2
40,5
100,0
Erkek
22,9
24,2
27,9
25,0
100,0
Katılımcılara gazete okuma alışkanlıklarını belirleme amaçlı sorulan günlük gazete okuyup okumadıkları sorusuna verilen yanıtların
cinsiyete göre farklılaşması, istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur: χ2(3, N=10.271)=464.237; p<0,05. Buna göre kadın katılımcılar,
%11,4 oranında her gün düzenli okurum, %16,9 oranında genelde
okurum, %31,2 oranında ara sıra okurum ve %40,5 oranında pek
okumam yanıtını vermişlerdir (Tablo 47). Öte yandan, erkek katılımcıların %22,9’u her gün düzenli okurum, %24,2’si genelde okurum,
%27,9’u ara sıra okurum ve %25’i pek okumam yanıtını vermişlerdir.
Özetle, erkeklerin kadınlara göre daha fazla gazete okudukları görülmektedir. Daha önceki çalışmalarda da, erkek katılımcıların genel
olarak gazete okuma sıklığının, kadın katılımcılara göre daha fazla
olduğu gözlenmiştir (Akkılık, 2011).
74
BÖLÜM 4: BULGULAR VE TARTIŞMA
TABLO 48. KATILIMCILARIN GAZETE OKUMA SIKLIĞININ YAŞA GÖRE DAĞILIMI
15-19 yaş
20-24 yaş
25-29 yaş
Hergün düzenli okurum
10,0
19,3
22,7
Genelde okurum
18,5
22,8
20,1
Arasıra okurum
32,5
29,7
26,1
Pek okumam
Toplam
38,9
28,3
31,1
100,0
100,0
100,0
Katılımcılara gazete okuma alışkanlıklarını belirleme amaçlı sorulan günlük gazete okuyup okumadıkları sorusuna verilen yanıtların
yaşa göre farklılaşması, istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur:
χ2(6, N=10.270)=287.461; p<0,05. 15-19 yaş aralığındaki gençlerin
%10’u her gün düzenli okurum, %18,5’i genelde okurum, %32,5’i
arasıra okurum ve %38,9’u pek okumam yanıtını vermişlerdir (Tablo 48). 20-24 yaş aralığındaki gençlerin %19,3’ü her gün düzenli
okurum, %22,8’i genelde okurum, %29,7’si arasıra okurum ve %28,3
pek okumam yanıtını vermişlerdir. 25-29 yaş aralığındaki gençlerin
%22,7’si her gün düzenli okurum, %20,1’i genelde okurum, %26,1
arasıra okurum ve %31,1 pek okumam yanıtını vermişlerdir. Buna
göre, yaş arttıkça düzenli gazete okuma sıklığı artmaktadır. Bu durum, genel olarak yaş arttıkça siyaset ve toplum meselelerine ilginin artması ile ilişkili olabilir. Ancak, gençlerin hayranlık durdukları
isimlere bakıldığında, aslında nispeten daha genç olanların da siyasete ilgi duydukları gözlenmektedir (Tablo 41). Dolayısıyla, nispeten daha genç olanların düzenli gazete okuma sıklıklarının düşük
olması, bu gençlerin kategorik olarak siyasal ve toplumsal meselelere
ilgilerinin zayıf olmasından değil, okuma alışkanlıkları ile ilgili görülmektedir. Başka bir çalışmaya göre, 15-24 yaş aralığındaki gençlerden her gün düzenli gazete okuyanların oranı %36,1’dir (Yaşama
Dair Vakıf, 2008). Bu oran, elinizdeki araştırma bulgularından çok
yüksektir.
75
TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI
TABLO 49. KATILIMCILARIN GAZETE OKUMA SIKLIĞININ MEDENI DURUMA GÖRE
DAĞILIMI
Evli
Bekâr
Dul/boşanmış
Hergün düzenli okurum
16,1
16,9
35,2
Genelde okurum
15,2
22,0
15,9
Arasıra okurum
28,9
29,8
30,7
Pek okumam
Toplam
39,8
31,3
18,2
100,0
100,0
100,0
Katılımcıların günlük gazete okuma sıklığı sorusuna verdikleri yanıtların medeni duruma göre farklılaşması, istatistiksel olarak anlamlı
bulunmuştur: χ2(6, N=10.270)=105.805; p<0,05. Evli olan katılımcıların %16,1’i her gün düzenli okurum, %15,2’si genelde okurum,
%28,9’u arasıra okurum ve %39,8’i pek okumam yanıtını vermişlerdir (Tablo 49). Öte yandan, bekâr olan katılımcıların %16,9’u
her gün düzenli okurum, %22’si genelde okurum, %29,8’i arasıra
okurum ve %31,3’ü pek okumam yanıtını vermişlerdir. Ayrıca, dul
ve boşanmış olan katılımcıların %35,2’si her gün düzenli okurum,
%15,9’u genelde okurum, %30,7’si arasıra okurum ve %18,2’si pek
okumam yanıtını vermişlerdir. Katılımcılardan medeni durumu dul/
boşanmış olanların düzenli gazete okuma alışkanlıkları diğerlerine
nazaran yüksek çıkmıştır. Medeni durumu evli olanlarla dul/boşanmış olanların okuma sıklıkları kıyaslandığında, bütün kategorilerde,
evli olanların dul/boşanmış olanlara göre daha az okuduğu görülmektedir. Bunun temel nedeni, yaşla ilişkili olabileceği gibi dul/boşanmış kişilerin daha fazla serbest zamanın olması ile ilişkili olabilir.
TABLO 50. KATILIMCILARIN GAZETE OKUMA SIKLIĞININ EĞITIM DÜZEYINE GÖRE
DAĞILIMI
Düşük eğitimli
Orta eğitimli
Yüksek eğitimli
Hergün düzenli okurum
12,7
15,3
24,8
Genelde okurum
11,3
21,4
29,3
Arasıra okurum
25,8
33,0
28,1
Pek okumam
50,1
30,3
17,7
100,0
100,0
100,0
Toplam
76
BÖLÜM 4: BULGULAR VE TARTIŞMA
Katılımcıların günlük gazete okuma sıklığı sorusuna verdikleri yanıtların eğitim düzeylerine göre farklılaşması, istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur: χ2(6, N=10.271)=856.894; p<0,05. Düşük eğitim
düzeyli katılımcıların %12,7’si her gün düzenli okurum, %11,3’ü genelde okurum, %25,8’i arasıra okurum, %50,1’i pek okumam yanıtını vermişlerdir (Tablo 50). Öte yandan, orta eğitim düzeyli katılımcıların %15,3’ü her gün düzenli okurum, %21,4’ü genelde okurum,
%33’ü arasıra okurum ve %30,3’ü pek okumam yanıtını vermişlerdir. Yüksek eğitim düzeyli katılımcıların ise %24,8’i her gün düzenli
okurum, %29,3’ü genelde okurum, %28,1’i arasıra okurum, %17,7’si
pek okumam yanıtını vermişlerdir. Bu sonuçların da gösterdiği üzere
eğitim düzeyi arttıkça düzenli gazete okuma sıklığı artmaktadır.
TABLO 51. KATILIMCILARIN EN BEĞENDIĞI 10 GAZETE
Posta
Sabah
Zaman
Hürriyet
Habertürk
Milliyet
Fanatik
Fotomaç
Radikal
Vatan
Diğer
Toplam
Frekans
2.095
1.069
910
852
590
397
309
244
184
140
1910
8.700
Yüzde (%)
24,1
12,3
10,5
9,8
6,8
4,6
3,6
2,8
2,1
1,6
22,0
100,0
Katılımcıların en beğendikleri gazeteler sırasıyla şunlardır: Posta
(%24,1), Sabah (%12,3), Zaman (%10,5), Hürriyet (%9,8), Habertürk (%6,8), Milliyet (%4,6), Fanatik (%3,6), Fotomaç (%2,8), Radikal (%2,1) ve Vatan (%1,6) (Tablo 51). Bunu yanı sıra diğer gazeteler
%22,0 oranında beğenilmiştir. Bu sonuçlar, daha önce İstanbul’da
15-24 yaş aralığındaki gençlerle yapılan bir çalışmanın sonuçları ile
benzerlik göstermektedir. Söz konusu çalışmaya göre de, gençler en
çok Posta ve Sabah gazetelerini okumaktadırlar (Yentürk, 2007a).
77
TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI
TABLO 52. KATILIMCILARIN DERGI TAKIP ETME DURUMU
Frekans
1.221
8.953
10.174
Evet
Hayır
Toplam
Yüzde (%)
12,0
88,0
100,0
Düzenli olarak takip ettikleri bir derginin olup olmadığı yönündeki
soruya katılımcıların sadece %12,0’ı olumlu, %88,0’ı ise olumsuz cevap vermiştir (Tablo 52).
TABLO 53. KATILIMCILARIN EN ÇOK TAKIP ETTIKLERI 10 DERGI
Trendy
Sızıntı
Uykusuz
Bilim Teknik
Semerkant
National Geographic
Salsa
Penguen
Atlas
Cosmopolitan
Diğer
Toplam
Frekans
166
135
58
54
47
41
41
38
30
29
574
1.213
Yanıtların Yüzdesi (%)
13,7
11,1
4,8
4,5
3,9
3,4
3,4
3,1
2,5
2,4
47,3
100,0
Düzenli dergi takip ettiğini belirten katılımcıların en çok takip ettikleri dergiler sırasıyla şunlardır: Trendy (%13,7), Sızıntı (%11,1),
Uykusuz (%4,8), Bilim ve Teknik (%4,5), Semerkant (%3,9), National Geographic (%3,4), Salsa (%3,4), Penguen (%3,1), Atlas (%2,5)
ve Cosmopolitan (%2,4) (Tablo 53). Bunun dışında bu soruya yanıt
verenlerin %47,3’ü başka dergileri takip ettiklerini belirtmişlerdir.
78
BÖLÜM 4: BULGULAR VE TARTIŞMA
TABLO 54. KATILIMCILARIN EN ÇOK OKUDUKLARI KITAP TÜRÜ
Roman
Macera
Dini kitaplar
Aşk
Tarihi
Polisiye
Siyasi
Hikâye
Bilimkurgu
Psikolojik
Aksiyon
Gerilim
Felsefe
Kişisel gelişim
Fantastik
Şiir
Diğer
Toplam
Frekans
3.190
945
474
466
418
403
328
246
180
160
133
122
113
96
95
90
596
8.055
Yüzde (%)
39,6
11,7
5,9
5,8
5,2
5,0
4,1
3,1
2,2
2,0
1,7
1,5
1,4
1,2
1,2
1,1
7,4
100,0
Katılımcılara sorulan, “en çok ne tür kitapları okumayı seversiniz”
sorusu açık uçlu olduğu için, birbirine yakın cevaplar kategorilere
ayrılmıştır. %1 ve daha fazla katılımcı tarafından belirtilen kitap türleri yukarıdaki tabloda görülmektedir. Katılımcıların okumayı en
çok sevdikleri kitap türleri sırasıyla roman (%39,6), macera (%11,7),
dini kitaplar (%5,9), aşk (%5,8), tarihi (%5,2), polisiye (%5,0), siyasi
(%4,1), hikâye (%3,1), bilimkurgu (%2,2), psikolojik (%2,0), aksiyon
(%1,7), gerilim (%1,5), felsefe (%1,4), kişisel gelişim (%1,2), fantastik
(%1,2) ve şiir (%1,1) kitaplardır (Tablo 54). Bunun dışında kalan kitap türleri %7,4 oranında katılımcı tarafından okunmaktadır. Gençlerin hayran olduğu kişiler arasında siyasi şahsiyetler öne çıkmasına
karşın, gençlerin siyasete ilişkin kitap okuma oranı çok düşüktür.
79
TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI
TABLO 55. KATILIMCILARIN ELEKTRONIK VE BASILI KITAP TERCIHI
Elektronik
Basılı
Fikrim yok
Toplam
Frekans
315
7.733
2.126
10.174
Yüzde (%)
3,1
76,0
20,9
100,0
Katılımcıların %3,1’i kitabı elektronik olarak okumayı, % 76’sı ise
yazılı olarak okumayı tercih ettiğini, %20’lik bir kısım ise bu noktada fikri olmadığını söylemiştir (Tablo 55). Araştırmacılar, gençlerin
teknolojiye daha yatkın olması nedeniyle elektronik kitap okuma
tercih oranının daha yüksek olacağı beklentisi içinde olmasına rağmen, söz konusu beklenti ile sonuçların örtüşmediği görülmektedir.
Bu sonuç, gençlerin elektronik kitapla yeterince tanışık olmaması
veya elektronik kitap okuma araçlarına yeterince sahip olmaması ile
ilişkili olabilir.
4.4.2İnternet Kullanımı
TABLO 56. KATILIMCILARIN INTERNET KULLANMA DURUMU
Evet
Hayır
Toplam
Frekans
8.099
2.075
10.174
Yüzde (%)
79,6
20,4
100,0
İnternet kullanımı noktasında sorulan soruya katılımcıların %79,6’sı
olumlu yönde cevap verirken, %20,4’ü olumsuz olarak cevap vermiştir (Tablo 56).
TABLO 57. KATILIMCILARIN INTERNET KULLANMA DURUMUNUN BÖLGELERE
GÖRE DAĞILIMI
Evet
Hayır
Toplam
80
İstanbul Marmara
Ege Akdeniz İç Anadolu Karadeniz Doğu Anadolu
87,8
85,2
85,8
73,9
82,4
91,5
60,9
12,2
14,8
14,2
26,1
17,6
8,5
39,1
100,0
100,0 100,0
100,0
100,0
100,0
100,0
BÖLÜM 4: BULGULAR VE TARTIŞMA
Katılımcıların “İnternet kullanır mısınız?” sorusuna verdikleri yanıtların bölgelere göre farklılaşması, istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur: χ2(6, N=10.269)=680.026; p<0,05. İstanbul Bölgesinden
katılımcıların %87,8’i, Marmara Bölgesinden katılımcıların %85,2’si,
Ege Bölgesinden katılımcıların %85,8’i, Akdeniz Bölgesinden katılımcıların %73,9’u, İç Anadolu Bölgesinden %82,4, Karadeniz Bölgesinden %91,5 ve Doğu Anadolu Bölgesinden katılımcıların %60,9’u
internet kullandıklarını ifade etmiştir (Tablo 57). Buna göre bütün
bölgeler içerisinde en az internet kullanan bölge, Doğu Anadolu’dur.
Bu sonuç, bölgenin genel kalkınmışlık düzeyi ile ilişkilendirilebilir.
TABLO 58. KATILIMCILARIN INTERNET KULLANMA DURUMUNUN CINSIYETE
GÖRE DAĞILIMI
Evet
Hayır
Toplam
Kadın
Erkek
69,8
90,4
30,2
9,6
100,0
100,0
Katılımcıların “İnternet kullanır mısınız?” sorusuna verdikleri yanıtların cinsiyete göre farklılaşması, istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur: χ2(1, N=10.271)=671.357; p<0,05. Buna göre, kadın katılımcıların %69,8’i internet kullandığını ifade ederken, aynı yanıtı
veren erkeklerin oranı %90,4 olarak gözlenmiştir (Tablo 58). Yani,
kadınlar erkeklere nazaran daha az internet kullanmaktadırlar. Bu
bulgu, daha önce yapılan bazı araştırmalar ile uyumludur (Şen vd.,
2010; UNDP, 2008).
TABLO 59. KATILIMCILARIN INTERNET KULLANMA DURUMUNUN YAŞA GÖRE
DAĞILIMI
Evet
Hayır
Toplam
15-19 yaş
85,6
14,4
100,0
20-24 yaş
81,5
18,5
100,0
25-29 yaş
70,5
29,5
100,0
Katılımcıların “İnternet kullanır mısınız?” sorusuna verdikleri yanıtların yaşa göre farklılaşması, istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur: χ2(2, N=10.271)=254.328; p<0,05. 15-19 yaş aralığındaki ka-
81
TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI
tılımcıların %85,6’sı, 20-24 yaş aralığındaki katılımcıların %81,5’i ve
25-29 yaş aralığındaki katılımcıların %70,5’i internet kullandıklarını
ifade etmişlerdir (Tablo 59). Buna göre, yaş arttıkça internet kullanma oranı düşmüştür. Bu, araştırmacılar tarafından beklenen bir bulgudur. Bunun muhtemel nedenleri, gençlerin teknolojiye daha fazla
uyum sağlamaları, gençlerin eğitim ortamlarında bulunmaları ve bu
ortamlarda teknolojiyi kullanmalarıdır. Diğer ülkelerde yapılan çalışmalarda da, yaş ve teknoloji kullanımına ilişkin benzer bulgulara
erişilmiştir (Subrahmanyam ve Shamel, 2010).
TABLO 60. KATILIMCILARIN INTERNET KULLANMA DURUMUNUN MEDENI
DURUMA GÖRE DAĞILIMI
Evet
Hayır
Toplam
Evli
52,8
47,2
100,0
Bekâr
87,5
12,5
100,0
Dul / boşanmış
85,2
14,8
100,0
Katılımcıların “İnternet kullanır mısınız?” sorusuna verdikleri yanıtların medeni duruma göre farklılaşması, istatistiksel olarak anlamlı
bulunmuştur: χ2(2, N=10.271)=1.337.746; p<0,05. Medeni durumu
evli olan katılımcıların %52,8’i internet kullandığını ifade ederken,
bekâr olanların %87,5’i ve dul/boşanmış olanların %85,2’si internet
kullandığını belirtmiştir (Tablo 60). Buna göre, evli olanlar diğer
gruplara göre en az internet kullanan gruptur.
TABLO 61. KATILIMCILARIN INTERNET KULLANMA DURUMUNUN EĞITIM
DÜZEYINE GÖRE DAĞILIMI
Evet
Hayır
Toplam
Düşük eğitimli
50,8
49,2
100,0
Orta eğitimli
89,4
10,6
100,0
Yüksek eğitimli
96,7
3,3
100,0
Katılımcıların “İnternet kullanır mısınız?” sorusuna verdikleri yanıtların eğitim durumuna göre farklılaşması, istatistiksel olarak anlamlı
bulunmuştur: χ2(2, N=10.271)=2.310.731; p<0,05. Düşük düzeyde
eğitimli katılımcıların %50,8’i, orta düzeyde eğitimlilerin %89,4’ü ve
yüksek düzeyde eğitimli katılımcıların %96,7’si internet kullandığını
82
BÖLÜM 4: BULGULAR VE TARTIŞMA
belirtmiştir (Tablo 61). Buna göre, beklendiği üzere, eğitim düzeyi
arttıkça internet kullanımı artmaktadır.
TABLO 62. KATILIMCILARIN INTERNETI KULLANDIKLARI MEKÂNLAR
Evde
İşyerinde
Frekans
Yüzde (%)
5.812
71,8
975
12,0
1.205
14,9
Her yerde
221
2,7
Okulda
169
2,1
Yurtta
87
1,1
İnternet kafede
Diğer
Toplam
20
0,2
8.099
104,8
İnternet kullandığını belirten katılımcılar, internete erişimi genellikle nereden sağladıklarına dair olan soruya şu şekilde cevap vermişlerdir: %71,8’i evde, %12’si işyerinde, %14,9’u internet kafede, %2,1’i
okulda, %2,7’si her yerde ve %1,1’i yurtta (Tablo 62). Bu bulgularda fazla dikkati çeken husus, özellikle okulda internet kullanımının
oldukça düşük olmasıdır. Katılımcıların önemli bir kısmının halen
öğrenci olduğu ve okullarda/üniversitelerde ciddi bir bilişim alt yapısı olduğu göz önüne alındığında, söz konusu alt yapının yeterince ve etkin bir şekilde değerlendirilmediği açığa çıkmaktadır. Daha
önce yapılan bir araştırmada, gençlerin okulda/yurtta/kütüphanede
internet kullanım oranı, elinizdeki araştırmanın sonuçlarına kıyasla
oldukça yüksek çıkmıştır (Yaşama Dair Vakıf, 2008).
83
TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI
TABLO 63. KATILIMCILARIN INTERNETI KULLANMA AMAÇLARI
Frekans
Yüzde (%)
Sosyal iletişim ve haberleşme (facebook, twitter, vb.)
Eğlence video izlemek müzik dinlemek vb.
4.509
3.098
55,7
38,3
Eğitim Araştırma
3.002
37,1
Haber takibi
1.008
12,4
Oyun
952
11,8
Hepsi
98
1,2
60
12.727
0,7
157,1
Diğer
Toplam
İnterneti genelde hangi amaçlarla kullandıklarına dair sorulan soruya katılımcılar (8.099) birden fazla amaç belirttikleri için toplamda
oran %100’ü geçmiştir. Buna göre, katılımcıların %55,7’si interneti
sosyal iletişim ve haberleşme amaçlı, %38,3’ü eğlence amaçlı, %37,1’i
eğitim-araştırma amaçlı, %12,4’ü haber takibi amaçlı, % 11,8’i oyun
amaçlı kullandıklarını ifade etmişlerdir (Tablo 63). %1,2’si interneti
belirtilen bütün amaçlar ve %0,7’si ise diğer amaçlar için kullandığını ifade etmiştir. Bu bulgulardan anlaşıldığı üzere gençler interneti
daha çok sosyal iletişim ve haberleşme ile eğlence amaçlı kullanmaktadır. Bununla birlikte gençlerin interneti eğitim ve araştırma için de
kullandıkları görülmektedir. Gençlerin interneti en çok iletişim ve
eğlence amaçlı kullandıkları, hem Türkiye’de hem de dünyanın çeşitli bölgelerinde yapılan daha önceki bir çok araştırmanın bulgularını
güçlendirmektedir (Aydemir, 2011; Mizuko, 2008; Subrahmanyam,
2010; Şen vd., 2010).
84
BÖLÜM 4: BULGULAR VE TARTIŞMA
4.4.3 Haberleşme Yolları
TABLO 64. KATILIMCILARIN TERCIH ETTIKLERI HABERLEŞME ARAÇLARI
SMS
Facebook
Telefon
E-posta
Yok-hiçbiri
Twitter
Diğer
Hepsi
Toplam
Frekans
5.114
3.100
2.027
710
415
192
61
19
11.638
Yüzde (%)
43,9
26,6
17,4
6,1
3,6
1,6
0,5
0,2
100,0
Katılımcıların haberleşme yolu olarak en çok hangi aracı tercih ettikleri yönünde sorulan soruya verilen cevapların başında, %43,9’luk
oranla SMS gelmektedir (Tablo 64). Bunu %26,6 ile Facebook, %17,4
ile telefon, %6,1 ile e-posta, %1,6 ile Twitter takip etmektedir. Ayrıca
katılımcıların %0,2’si bunların hepsini kullandığını, %0,5’lik kesimi
diğer araçları kullandığını, %3,6’lık kısım ise hiçbirini kullanmadığını ifade etmiştir. Bu rakamlardan anlaşıldığı üzere, gençler en
çok SMS ve Facebook üzerinden haberleşmeyi tercih etmektedirler.
SMS’in en çok tercih edilmesinin muhtemel nedeni, hem (özellikle
gençlere dönük telefon paketleri sayesinde) ekonomik olması hem
de anında ve etkin bir şekilde iletişim sağlamasıdır. Facebook’un
tercih edilmesi ise, gençler arasında yaygın bir şekilde kullanılıyor
olması ve anlık iletişime de imkân sağlamasıdır. Ayrıca Facebook,
multimedya araçlarının kullanılmasını sağlayarak iletişimi zenginleştirmektedir.
85
TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI
4.4.4 Sigara Kullanımı
TABLO 65. KATILIMCILARIN SIGARA KULLANMA DURUMU
Evet
Hayır
Ara Toplam
Cevap yok
Toplam
Frekans
3.632
6.522
10.164
10
10.174
Yüzde (%)
35,7
64,1
99,9
0,1
100,0
Katılımcıların %35,7’si sigara içtiğini belirtirken, % 64,2’si içmediğini belirtmiştir (Tablo 65). Katılımcıların %0,1’i, soruyu yanıtsız bırakmıştır. Bu araştırmada gençlerin sigara kullanma oranı (%35,7),
daha önce ergenlerle (Şen vd., 2010), liseli öğrencilerle (Altındağ,
Yanık, Yengil ve Karazeybek, 2005; Güler, Güler, Ulusoy ve Bekâr,
2009) ve üniversiteli öğrencilerle (Görgün, Tiryaki ve Topbaş, 2010;
Turhan, İnandı, Özer ve Akoğlu, 2011) yapılan araştırmalarda elde
edilen oranlardan çok daha yüksektir. Bu sonucun muhtemel nedeni, yaş arttıkça sigara kullanımının artması ve bu araştırmanın örnekleminin yaş aralığının, önceki araştırmalardaki yaş aralıklarından daha geniş olmasıdır. Gerçekten de aşağıda ele alınacağı üzere,
bu araştırma bulgularına göre, yaş arttıkça sigara kullanım oranı
dramatik bir şekilde artmaktadır.
TABLO 66. KATILIMCILARIN SIGARA KULLANMA DURUMUNUN BÖLGELERE GÖRE
DAĞILIMI
Evet
Hayır
Toplam
İstanbul Marmara
Ege Akdeniz İç Anadolu Karadeniz Doğu Anadolu
40,1
39,7 40,1
27,6
37,5
37,8
28,9
59,9
60,3 59,9
72,4
62,5
62,2
71,1
100,0
100,0 100,0
100,0
100,0
100,0
100,0
Katılımcıların sigara kullanma durumlarına bölgelere göre
farklılaşması,
istatistiksel
olarak
anlamlı
bulunmuştur:
χ2(6, N=10.258)=116.802; p<0,05. İstanbul Bölgesinden katılımcıların %40,1’i, Marmara Bölgesinden katılımcıların %39,7’si, Ege Bölgesinden katılımcıların %40,1’i, Akdeniz Bölgesinden katılımcıların
86
BÖLÜM 4: BULGULAR VE TARTIŞMA
%27,6’sı, İç Anadolu Bölgesinden katılımcıların %37,5’i, Karadeniz
Bölgesinden katılımcıların %37,8’i ve Doğu Anadolu Bölgesinden
katılımcıların %28,9’u sigara içtiğini ifade etmiştir (Tablo 66).
TABLO 67. KATILIMCILARIN SIGARA KULLANMA DURUMUNUN CINSIYETE GÖRE
DAĞILIMI
Kadın
23,1
76,9
100,0
Evet
Hayır
Toplam
Erkek
49,6
50,4
100,0
Katılımcıların
sigara
kullanma
durumlarının
cinsiyete göre farklılaşması, istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur:
χ2(1, N=10.257)=777.525; p<0,05. Sigara içtiğini ifade eden kadın
katılımcıların oranı %23,1’ken, erkek katılımcıların oranı %49,6’dır
(Tablo 67). Buna göre, erkek katılımcıların sigara içme oranı, kadın
katılımcıların iki katından bile daha fazladır. Bunun muhtemel nedenleri, erkeklerin ekonomik bağımsızlığının daha fazla olması ve
sigara tüketiminin sembolik ve sosyokültürel anlamının daha çok
erkeklerle ilişkili olmasıdır (Şen, 2005). 1997’den 2009’a Türkiye’de
kadınlar arasında sigara kullanma oranının %10,9’dan %15,3’e çıktığı
görülmüştür. Bu artış, daha çok şehirde yaşayan kadınlar arasında
görülmüştür (WHO, 2008b).
TABLO 68. KATILIMCILARIN SIGARA KULLANMA DURUMUNUN YAŞA GÖRE DAĞILIMI
Evet
Hayır
Toplam
15-19 yaş
24,1
75,9
100,0
20-24 yaş
38,8
61,2
100,0
25-29 yaş
46,9
53,1
100,0
Katılımcıların
sigara
kullanma
durumlarının
cinsiyete göre farklılaşması, istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur:
χ2(2, N=10.256)=410.406; p<0,05. 15-19 yaş aralığındaki gençlerin
%24,1’i, 20-24 yaş aralığındaki gençlerin %38,8’i ve 25-29 yaş aralığındaki gençlerin %46,9’u sigara içtiğini ifade etmiştir (Tablo 68).
Buna göre, yaş arttıkça sigara tüketim oranı ciddi oranda artmaktadır. Bu sonuca benzer bulgular, sigara tüketimi ile ilgili yapılan daha
önceki çalışmalarda da bulunmuştur (ör. Yürekli vd., 2010).
87
TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI
TABLO 69. KATILIMCILARIN SIGARA KULLANMA DURUMUNUN MEDENI DURUMA
GÖRE DAĞILIMI
Evet
Hayır
Toplam
Evli
38,6
61,4
100,0
Bekâr
34,4
65,6
100,0
Dul / boşanmış
83,0
17,0
100,0
Katılımcıların sigara kullanma durumlarının medeni duruma göre farklılaşması istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur:
χ2(2, N=10.257)=99.797; p<0,05. Medeni durumu evli olan katılımcıların %38,6’sı, bekâr olan katılımcıların %35,4’ü ve dul/boşanmış
olan katılımcıların %83’ü sigara içtiğini ifade etmiştir (Tablo 69).
TABLO 70. KATILIMCILARIN SIGARA KULLANMA DURUMUNUN EĞITIM DÜZEYINE
GÖRE DAĞILIMI
Evet
Hayır
Toplam
Düşük eğitimli
40,9
59,1
100,0
Orta eğitimli
31,5
68,5
100,0
Yüksek eğitimli
37,5
62,5
100,0
Katılımcıların sigara kullanma durumlarının eğitim düzeyine göre farklılaşması, istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur:
χ2(2, N=10.257)=76.399; p<0,05. Düşük düzeyde eğitimli olan katılımcıların %40,9’u, orta düzeyde eğitimlilerin %31,5’i ve yüksek
düzeyde eğitimlilerin %37,5’i sigara içtiğini ifade etmiştir (Tablo
70). Bu sonuca göre, diğer ülkelerde görülen sigara kullanma yaygınlığının tersine, Türkiye’de eğitim arttıkça sigara kullanma oranlarının arttığı görülmüştür. Özellikle bazı yüksek eğitimli meslek
gruplarında sigara kullanma yaygınlığının oldukça yüksek olduğu
görülmüştür. Örneğin, 2003 yılında Türkiye’de yapılan bir çalışmaya
göre, öğretmenlerin %50,8’i, doktorların %43,9’u sigara kullandığını
belirtmiştir (WHO, 2004b).
88
BÖLÜM 4: BULGULAR VE TARTIŞMA
4.4.5 Alkol Kullanımı
TABLO 71. KATILIMCILARIN ALKOL KULLANMA DURUMU
Evet
Hayır
Cevap yok
Toplam
Frekans
2.208
7.956
10
10.174
Yüzde (%)
21,7
78,2
0,1
100,0
Katılımcıların %21,7’si “alkollü içki içiyor musunuz?” sorusuna evet
yanıtı vermişlerdir. Katılımcıların %78,2’si hayır, %0,1’i ise soruyu
cevapsız bırakmıştır (Tablo 71). Bu bulgular, daha önce yapılmış
olan çalışmaların sonuçları ile de benzerlik göstermektedir. Örneğin, üniversite birinci sınıf öğrencileri arasında yapılan bir çalışmada
öğrencilerin %22,9’u düzenli olarak alkol kullandıklarını belirtmiştir
(Bertan, Haznedaroğlu, Kırcalıoğlu ve Bülbül, 2005). Türkiye’de yerel, ulusal ve uluslararası düzeyde, gençlerin alkol tüketimini azaltmak amacıyla yapılan pek çok çalışma olmasına rağmen, gençler
arasında alkol tüketim oranının %21,7 olması dikkat çekicidir.
TABLO 72. KATILIMCILARIN ALKOL KULLANMA DURUMUNUN BÖLGELERE GÖRE
DAĞILIMI
Evet
Hayır
Toplam
İstanbul Marmara
Ege Akdeniz İç Anadolu Karadeniz Doğu Anadolu
26,9
27,5 37,9
16,0
18,3
24,0
7,6
73,1
72,5 62,1
84,0
81,7
76,0
92,4
100,0
100,0 100,0 100,0
100,0
100,0
100,0
Katılımcıların “alkollü içki içiyor musunuz?” sorusuna verdikleri yanıtların bölgelere göre farklılaşması, istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur: χ2(6, N=10.257)=532.015; p<0,05. İstanbul bölgesinden
katılımcıların %26,9’u, Marmara bölgesinden katılımcıların %27,5’i,
Ege bölgesinden katılımcıların %37,9’u, Akdeniz bölgesinden katılımcıların %16’sı, İç Anadolu bölgesinden katılımcıların %18,3’ü,
Karadeniz bölgesinde katılımcıların %24’ü ve Doğu Anadolu Bölgesinden katılımcıların %7,6’sı alkollü içki tükettiğini belirtmişlerdir
(Tablo 72).
89
TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI
TABLO 73. KATILIMCILARIN ALKOL KULLANMA DURUMUNUN CINSIYETE GÖRE
DAĞILIMI
Kadın
12,0
88,0
100,0
Evet
Hayır
Toplam
Erkek
32,2
67,8
100,0
Katılımcıların “alkollü içki içiyor musunuz?” sorusuna verdikleri yanıtların cinsiyete göre farklılaşması, istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur: χ2(1, N=10.255)=615.611; p<0,05. Kadın katılımcıların
%12’si, erkek katılımcıların ise %32,2’si alkollü içki tükettiğini belirtmişlerdir (Tablo 73). Bir başka ifadeyle, erkeklerin alkol tüketim
oranı, kadınların alkol tüketim oranının iki katında daha fazladır.
Bu bulgunun muhtemel nedenleri, tıpkı sigara tüketiminde olduğu
gibi, sembolik, sosyokültürel ve ekonomik değer ve etkenlerle ilişkili
olabilir.
TABLO 74. KATILIMCILARIN ALKOL KULLANMA DURUMUNUN YAŞA GÖRE
DAĞILIMI
Evet
Hayır
Toplam
15-19 yaş
14,9
85,1
100,0
20-24 yaş
27,1
72,9
100,0
25-29 yaş
24,3
75,7
100,0
Katılımcıların “alkollü içki içiyor musunuz?” sorusuna verdikleri
yanıtlar arasındaki fark yaşa göre farklılaşması, istatistiksel olarak
anlamlı bulunmuştur: χ2(2, N=10.255)=175.031; p<0,05. 15-19 yaş
aralığındaki katılımcıların %14,9’u, 20-24 yaş aralığındaki katılımcıların %27,1’i ve 25-29 yaş aralığındaki katılımcıların %24,3’ü alkollü
içki tükettiklerini belirtmişlerdir (Tablo 74). Bu verilerde dikkat çekici olan husus, 20-24 yaş grubunun diğer yaş gruplarına göre daha
fazla alkollü içki tüketmesidir. Bu bulgu, gençlerin belirtilen yaşlarda
aile ortamından eğitim ve iş ortamlarına geçmeleri ile birlikte yeni
sosyalleşme ihtiyaçları duymaları ile kısmen açıklanabilir. Ayrıca 1519 yaş grubunda tüketimin diğer gruplara nazaran daha az olması,
alkollü içkiye erişimin yasal olarak sınırlandırılması ve bu yaşlarda
alkollü içki tüketmenin aileler tarafından daha fazla yasaklanmasıyla
ilgili olabilir.
90
BÖLÜM 4: BULGULAR VE TARTIŞMA
TABLO 75. KATILIMCILARIN ALKOL KULLANMA DURUMUNUN MEDENI DURUMA
GÖRE DAĞILIMI
Evet
Hayır
Toplam
Evli
13,2
86,8
100,0
Bekâr
24,0
76,0
100,0
Dul / boşanmış
44,3
55,7
100,0
Katılımcıların “alkollü içki içiyor musunuz?” sorusuna verdikleri
yanıtların medeni duruma göre farklılaşması, istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur: χ2(2, N=10.256)=148.473; p<0,05. Medeni durumu evli olan katılımcıların %13,2’si, bekâr olan katılımcıların %24’ü
ve dul/boşanmış olan katılımcıların ise %44,3’ü alkollü içki tükettiklerini ifade etmişlerdir (Tablo 75). Medeni durumu dul/boşanmış olanların alkol tüketim oranlarının diğer gruplara nazaran daha
yüksek olmasının temel nedeni, bu gruptakilerin nispeten daha yaşlı
olmaları olabilir. Zira daha önce görüldüğü üzere, alkol tüketim oranı yaşla birlikte artmaktadır. Bununla birlikte, medeni durumu evli
olanların, dul/boşanmış kişilerle aynı yaşta olmalarına rağmen, evli
olanların alkol tüketim oranının daha düşük olduğu görülmektedir.
TABLO 76. KATILIMCILARIN ALKOL KULLANMA DURUMUNUN EĞITIM DÜZEYINE
GÖRE DAĞILIMI
Evet
Hayır
Toplam
Düşük eğitimli
14,4
85,6
100,0
Orta eğitimli
18,7
81,3
100,0
Yüksek eğitimli
36,0
64,0
100,0
Katılımcıların “alkollü içki içiyor musunuz?” sorusuna verdikleri
yanıtların eğitim düzeylerine göre farklılaşması, istatistiksel olarak
anlamlı bulunmuştur: χ2(2, N=10.256)=427.878; p<0,05. Düşük
düzeyde eğitimli katılımcıların %14,4’ü, orta düzeyde eğitimli katılımcıların %18,7’si ve yüksek düzeyde eğitimli katılımcıların %36’sı
alkollü içki tükettiklerini belirtmişlerdir (Tablo 76). Buna göre, eğitim düzeyi arttıkça alkol tüketim oranı artmaktadır. Bunun en temel
nedenlerinden biri, eğitim düzeyi ile yaş ve sosyoekonomik düzeyin
artmasının ilişkili olmasıdır.
91
TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI
4.4.6 Şans Oyunu Oynama
TABLO 77. KATILIMCILARIN ŞANS OYUNU OYNAMA DURUMU
Frekans
2.177
7.987
10.154
20
10.174
Evet
Hayır
Ara Toplam
Cevap yok
Toplam
Yüzde (%)
21,4
78,5
99,8
0,2
100,0
Şans oyunları oynayıp oynamadıkları sorusuna katılımcıların
%21,4’ü olumlu, % %78,5’i olumsuz cevap verirken, %0,2’si ise cevap
vermemiştir (Tablo 77).
TABLO 78. KATILIMCILARIN ŞANS OYUNU OYNAMA DURUMUNUN BÖLGELERE
GÖRE DAĞILIMI
İstanbul Marmara
Ege Akdeniz İç Anadolu Karadeniz Doğu Anadolu
Evet
23,5
22,1
30,5
20,9
23,1
25,3
Hayır
76,5
77,9
69,5
79,1
76,9
74,7
89,3
100,0 100,0
100,0
100,0
100,0
100,0
Toplam
100,0
10,7
Şans oyunu oynayıp oynamadıkları sorusuna katılımcıların verdiği
yanıtların bölgelere göre farklılaşması, istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur: χ2(6, N=10.253)=216.460; p<0,05. İstanbul bölgesinden katılımcıların %23,5’i, Marmara bölgesinden katılımcıların
%22,1’i, Ege bölgesinden katılımcıların %30,5’i, Akdeniz bölgesinden katılımcıların %20,9’u, İç Anadolu bölgesinden katılımcıların
23,1’i, Karadeniz bölgesinden katılımcıların %25,3’ü ve Doğu Anadolu bölgesinden katılımcıların %10,7’si şans oyunu oynadığını belirtmiştir (Tablo 78).
TABLO 79. KATILIMCILARIN ŞANS OYUNU OYNAMA DURUMUNUN CINSIYETE
GÖRE DAĞILIMI
Evet
Hayır
Toplam
92
Kadın
10,1
89,9
100,0
Erkek
33,7
66,3
100,0
BÖLÜM 4: BULGULAR VE TARTIŞMA
Şans oyunu oynayıp oynamadıkları sorusuna katılımcıların verdiği
yanıtların cinsiyete göre farklılaşması, istatistiksel olarak anlamlı
bulunmuştur: χ2(1, N=10.253)=854.247; p<0,05. Kadın katılımcıların %10,1’i, erkek katılımcıların %33,7’si şans oyunu oynadıklarını
belirtmiştir (Tablo 79). Erkek katılımcıların kadın katılımcılara göre
daha fazla şans oyunu oynamaları, bu oyunların önemli bir kısmının doğrudan erkeklere yönelik olması ve erkeklerin bu tür oyunlara
daha fazla ilgi göstermesiyle ilgili olabilir. Gerçekten de, aşağıda görüleceği üzere, en çok oynanan şans oyunları İddaa ve Sayısal Loto
gibi daha çok erkeklerin ilgilendikleri oyunlardır.
TABLO 80. KATILIMCILARIN ŞANS OYUNU OYNAMA DURUMUNUN YAŞA GÖRE
DAĞILIMI
Evet
Hayır
Toplam
15-19 yaş
19,0
81,0
100,0
20-24 yaş
22,5
77,5
100,0
25-29 yaş
23,2
76,8
100,0
Şans oyunu oynayıp oynamadıkları sorusuna katılımcıların verdiği
yanıtların yaşa göre farklılaşması, istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur: χ2(2, N=10.253)=21.618; p<0,05. 15-19 yaş aralığındaki katılımcıların %19’u, 20-24 yaş aralığındaki katılımcıların %22,5’i ve
25-29 yaş aralığındaki katılımcıların %23,2’si şans oyunu oynadığını
belirtmiştir (Tablo 80). Buna göre, yaş arttıkça şans oyunu oynama
sıklığı artmaktadır.
TABLO 81. KATILIMCILARIN ŞANS OYUNU OYNAMA DURUMUNUN MEDENI
DURUMA GÖRE DAĞILIMI
Evet
Hayır
Toplam
Evli
16,9
83,1
100,0
Bekâr
22,5
77,5
100,0
Dul / boşanmış
37,9
62,1
100,0
Şans oyunu oynayıp oynamadıkları sorusuna katılımcıların verdiği
yanıtların medeni duruma göre farklılaşması, istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur: χ2(2, N=10.252)=48.536; p<0,05. Medeni duru-
93
TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI
mu evli olan katılımcıların %16,9’u, bekâr olan katılımcıların %22,5’i
ve dul/boşanmış olan katılımcıların % 37,9’u şans oyunu oynadığını
belirtmiştir (Tablo 81). Buna göre, en çok dul ve boşanmış olanlar
şans oyunu oynamaktadırlar.
TABLO 82. KATILIMCILARIN ŞANS OYUNU OYNAMA DURUMUNUN EĞITIM
DÜZEYINE GÖRE DAĞILIMI
Düşük eğitimli
15,9
84,1
100,0
Evet
Hayır
Toplam
Orta eğitimli
21,8
78,2
100,0
Yüksek eğitimli
27,2
72,8
100,0
Şans oyunu oynayıp oynamadıkları sorusuna katılımcıların verdiği
yanıtların yaşa göre farklılaşması istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur: χ2(2, N=10.253)=107.408; p<0,05. Düşük düzeyde eğitimli
katılımcıların %15,9’u, orta düzeyde eğitimli katılımcıların %21,8’i
ve yüksek düzeyde eğitimli katılımcıların %27,2’si şans oyunu oynadığını belirtmiştir (Tablo 82).
TABLO 83. KATILIMCILARIN EN SIK OYNADIĞI ŞANS OYUNLARI
İddaa
Sayısal Loto
Milli Piyango
Süper Toto
On Numara
Şans Topu
Spor Toto
At Yarışları
Kazı Kazan
Diğer
Toplam
Frekans
1.396
676
177
143
116
109
90
83
29
14
2.834
Yüzde (%)
64,5
31,2
8,2
6,6
5,4
5,1
4,2
3,8
1,4
0,6
131,0
Şans oyunu oynadığını belirten katılımcıların yanıtlaması istenen “en
sık oynadığınız şans oyunu hangisidir” sorusuna verilen cevaplarda,
en çok oynanan oyunun İddaa olduğu (% 64) görülmüştür. Katılımcıların en çok oynadığı ikinci şans oyunu Sayısal Loto’dur (%31,2).
94
BÖLÜM 4: BULGULAR VE TARTIŞMA
Bunlar dışında oynanan şans oyunları, Milli Piyango (%8,2), Süper Toto (%6,6), On Numara (%5,4), Şans Topu (%5,1), Spor Toto
(%4,2), At Yarışları (%3,8), Kazı Kazan (Hemen Kazan) (%1,4) ve
diğer oyunlar (%0,6) olarak belirlenmiştir (Tablo 83).
4.5. SPORTIF FAALIYETLERE YÖNELIK İLGI VE GSB’DEN
BEKLENTILER
Beşinci ve son kısımda, gençlerin spor faaliyetlerine katılım durumları, GSB ve düzenlediği faaliyetler hakkındaki bilgileri, katılımları
ve beklentileri ile ilgili bulgular paylaşılmıştır.
4.5.1 Spor Yapma
TABLO 84. KATILIMCILARIN SPOR YAPMA DURUMU
Frekans
6.023
4.151
10.174
Evet
Hayır
Toplam
Yüzde (%)
59,2
40,8
100,0
Katılımcıların %59,2’si “spor yapıyor musunuz?” sorusuna olumlu
yanıt verirken, %40,8’i olumsuz yanıt vermiştir (Tablo 84). Katılımcıların bu soruya evet deme oranı, araştırmacıların beklentilerinden
yüksek çıkmıştır. Bu oranın yüksek olmasının muhtemel nedeni,
araştırmaya katılan gençlerin önemli bir oranının (%42,3) halen öğrenci olması ve okulda yaptığı spor etkinliklerini de spor yapmak
olarak algılamaları olabilir.
TABLO 85. KATILIMCILARIN SPOR YAPMA DURUMUNUN BÖLGELERE GÖRE
DAĞILIMI
İstanbul Marmara
Ege Akdeniz İç Anadolu Karadeniz Doğu Anadolu
Evet
67,9
56,6
56,2
60,1
62,1
58,5
50,7
Hayır
32,1
43,4
43,8
39,9
37,9
41,5
49,3
100,0 100,0
100,0
100,0
100,0
100,0
Toplam
100,0
Katılımcıların “spor yapıyor musunuz?” sorusuna verdikleri yanıtların bölgeye göre farklılaşması istatistiksel olarak anlamlı bulun-
95
TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI
muştur: χ2(6, N=10.271)=145.526; p<0,05. İstanbul bölgesinden katılımcıların %67,9’u, Marmara bölgesinden katılımcıların %56,6’sı,
Ege bölgesinden katılımcıların %60,1’i, İç Anadolu bölgesinden katılımcıların %62,1’i, Karadeniz bölgesinden katılımcıların %58,5’i
ve Doğu Anadolu Bölgesinden katılımcıların %50,7’si spor yaptığını
belirtmiştir (Tablo 85).
TABLO 86. KATILIMCILARIN SPOR YAPMA DURUMUNUN CINSIYETE GÖRE
DAĞILIMI
Kadın
42,5
57,5
100,0
Evet
Hayır
Toplam
Erkek
77,3
22,7
100,0
Katılımcıların “spor yapıyor musunuz?” sorusuna verdikleri yanıtların cinsiyete göre farklılaşması, istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur: χ2(1, N=10.271)=1.286.310; p<0,05. Kadın katılımcıların
%42,5’i, erkek katılımcıların ise %77,3’ü spor yaptığını belirtmiştir
(Tablo 86). Erkek katılımcıların, kadın katılımcılara göre daha fazla
spor yapmaları, erkeklerin spor olarak daha çok futbolu tercih etmesi ile ilgilidir. Aşağıda görüleceği üzere, bütün spor yapanların yaklaşık üçte biri futbol oynamaktadır.
TABLO 87. KATILIMCILARIN SPOR YAPMA DURUMUNUN YAŞA GÖRE DAĞILIMI
Evet
Hayır
Toplam
15-19 yaş
68,7
31,3
100,0
20-24 yaş
54,5
45,5
100,0
25-29 yaş
52,5
47,5
100,0
Katılımcıların “spor yapıyor musunuz?” sorusuna verdikleri yanıtların yaşa göre farklılaşması, istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur:
χ2(2, N=10.269)=232.403; p<0,05. 15-19 yaş aralığındaki katılımcıların %68,7’si, 20-24 yaş aralığındaki katılımcıların %54,5’i ve 25-29
yaş aralığındaki katılımcıların %52,5’i spor yaptığını belirtmiştir
96
BÖLÜM 4: BULGULAR VE TARTIŞMA
(Tablo 87). Buna göre, yaş arttıkça, spor yapma oranı düşmektedir.
Yaş ilerledikçe iş hayatına atılma ve evlenme ile birlikte kişilerin spora ayıracakları zamanın azalması, spor yapma oranının yaş ilerledikçe düşmesinin temel nedenlerinden biri olarak ele alınabilir. Aşağıda
görüleceği üzere, evliler bekârlara göre daha az spor yapmaktadırlar.
TABLO 88. KATILIMCILARIN SPOR YAPMA DURUMUNUN MEDENI DURUMA GÖRE
DAĞILIMI
Evet
Evli
43,4
Bekâr
64,1
Dul / boşanmış
34,1
Hayır
56,6
35,9
65,9
100,0
100,0
100,0
Toplam
Katılımcıların “spor yapıyor musunuz?” sorusuna verdikleri yanıtların medeni duruma göre farklılaşması, istatistiksel olarak anlamlı
bulunmuştur: χ2(2, N=10.271)=343.389; p<0,05. Medeni durumu
evli olan katılımcıların %43,4’ü, bekâr olan katılımcıların %64,1’i ve
dul/boşanmış olan katılımcıların %34,1’i spor yaptığını belirtmiştir
(Tablo 88).
TABLO 89. KATILIMCILARIN SPOR YAPMA DURUMUNUN EĞITIM DÜZEYINE GÖRE
DAĞILIMI
Evet
Hayır
Toplam
Düşük eğitimli
43,5
56,5
100,0
Orta eğitimli
67,5
32,5
100,0
Yüksek eğitimli
63,1
36,9
100,0
Katılımcıların “spor yapıyor musunuz?” sorusuna verdikleri yanıtların eğitim düzeyine göre farklılaşması, istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur: χ2(2, N=10.269)=461.596; p<0,05. Düşük düzeyde
eğitimli katılımcıların %45,3’ü, orta düzeyde eğitimli katılımcıların
%67,5’i ve yüksek düzeyde eğitimli katılımcıların %63,1’i spor yaptığını belirtmiştir (Tablo 89). Burada dikkati çeken husus, düşük
düzeyde eğitimli katılımcıların diğer katılımcılara göre daha az spor
yapmalarıdır. Bu, düşük düzeyde eğitimli katılımcıların iş hayatına
daha erken atılmaları ile ilgili olabilir.
97
TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI
TABLO 90. KATILIMCILARIN EN ÇOK YAPTIKLARI SPOR DALLARI
Futbol
Voleybol
Basketbol
Yürüyüş
Koşu
Fitness
Yüzme
Vücut geliştirme
Atletizm
Pilates
Kickboks
Tenis
Teakwando
Masa tenisi
Jimnastik
Aerobik
Diğer
Toplam
Frekans
2.274
535
518
494
354
290
283
113
107
103
89
75
73
68
67
59
360
5863
Yüzde (%)
38,8
9,1
8,8
8,4
6,0
4,9
4,8
1,9
1,8
1,8
1,5
1,3
1,3
1,2
1,1
1,0
6,1
100,0
Spor yapan katılımcıların en çok yaptıkları spor dalları, yukarıdaki
tabloda verilmiştir. Bu tabloda, katılımcıların en az %1’i tarafından
belirtilen spor dalları gösterilmiştir. Spor yapanlar arasında en çok
tercih edilen spor dalı futboldur (%38,8) (Tablo 90). Bunu voleybol (%9,1), basketbol (%8,8), yürüyüş (%8,4), koşu (%6,0), fitness
(%4,9), yüzme (%4,8), vücut geliştirme (%1,9), atletizm (%1,8), pilates (%1,8), kickboks (%1,5), tenis (%1,3), teakwando (%1,3), masa
tenisi (%1,2), jimnastik (%1,1) ve aerobik (%1,0) takip etmektedir.
Bunun dışında, katılımcıların %6,1’i diğer spor dallarını belirtmişlerdir.
TABLO 91. KATILIMCILARIN SPOR LISANSINA SAHIP OLMA DURUMU
Frekans
Yüzde (%)
Evet
1138
18,9
Hayır
4885
81,1
Toplam
6023
100,0
98
BÖLÜM 4: BULGULAR VE TARTIŞMA
Spor yapan katılımcılara, uğraştıkları spor dalı ile ilgili resmi lisansa
sahip olup olmadıkları sorulduğunda, %18,9’u lisansa sahip olduğunu %81,1’i ise sahip olmadığını belirtilmiştir (Tablo 91).
TABLO 92. KATILIMCILARIN IMKÂN OLMASI DURUMUNDA YAPMAK ISTEDIĞI
SPOR DALLARI
Futbol
Voleybol
Basketbol
Yürüyüş
Koşu
Fitness
Yüzme
Vücut geliştirme
Atletizm
Pilates
Kickboks
Tenis
Tekvando
Masa tenisi
Jimnastik
Aerobik
Diğer
Toplam
Frekans
2.274
535
518
494
354
290
283
113
107
103
89
75
73
Yüzde (%)
38,8%
9,1%
8,8%
8,4%
6,0%
4,9%
4,8%
1,9%
1,8%
1,8%
1,5%
1,3%
1,3%
68
67
59
360
5.863
1,2%
1,1%
1,0%
6,1%
100,0%
Katılımcıların, imkân olması durumunda hangi spor dalıyla uğraşmak istedikleri şeklindeki soruya verdikleri yanıtlardan, %1,0 ve
daha üzeri oranda yanıtlanan spor dalları tablo şeklinde ifade edilmiştir. Katılımcıların %38,8’i fırsat buldukları takdirde en çok futbol
oynamak istediklerini ifade etmiştir (Tablo 92). Bunun ardından,
katılımcıların %9,1’i voleybol, %8,8’i basketbol, %8,4’ü tenis, %6,0’ı
koşu, %4,9’u fittness, %4,8’i yüzme, %1,9’u vücut geliştirme, %1,8’i
atletizm, %1,8’i pilates, %1,5’i kickboks, %1,3’ü tenis, %1,3’ü tekvando, %1,2’si masa tenisi, %1,1’i jimnastik ve %1,0’ı aerobik yapmak
istediklerini belirtmiştir. Diğer dallarda spor yapmak isteyen katılımcıların oranı %6,1’dir.
99
TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI
4.5.2 Gençlerin, Gençlik ve Spor Bakanlığına İlişkin Farkındalık
Düzeyi
Bilindiği üzere, daha önce Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü bünyesinde yürütülen gençlik ve spora dönük faaliyetlerin daha etkin ve
daha kapsamlı yürütülmesi için 3 Haziran 2011 tarihinde Bakanlar
Kurulu tarafından Gençlik ve Spor Bakanlığının kurulması kararlaştırılmıştır. Bundan dolayı, 12 Haziran 2011 genel seçimlerinden
sonra kurulan 61. Hükümet ile birlikte Gençlik ve Spor Bakanlığı
faaliyetlerine başlamıştır. Araştırma kapsamında “Gençlik ve Spor
Bakanlığını duydunuz mu?” sorusu sorularak, gençlerin bu genç Bakanlık hakkındaki görüşleri öğrenilmiştir.
TABLO 93. KATILIMCILARIN GENÇLIK VE SPOR BAKANLIĞINI DUYMA DURUMU
Evet
Hayır
Toplam
Frekans
Yüzde (%)
6.705
65,9
3.469
34,1
10.174
100,0
Araştırmaya katılan gençlerin %65,9’u “Gençlik ve Spor Bakanlığını
duydunuz mu?” sorusuna olumlu cevap verirken, %34,1’i olumsuz
yanıt vermiştir (Tablo 93). Bir başka ifadeyle, gençlerin yaklaşık üçte
biri, Gençlik ve Spor Bakanlığını duymamıştır.
TABLO 94. KATILIMCILARIN GENÇLIK VE SPOR BAKANLIĞININ INTERNET SITESINI
ZIYARET ETME DURUMU
Evet
Hayır
Toplam
Frekans
Yüzde (%)
783
7,7
9.391
92,3
10.174
100,0
Gençlik ve Spor Bakanlığının internet sitesini ziyaret ettiğini belirten
katılımcıların oranı %7,7 iken, siteyi ziyaret etmediğini ifade eden
katılımcıların oranı %92,3’tür (Tablo 94). Kurulalı henüz bir kaç ay
olmuş olmasına rağmen, yeni bir bakanlığın internet sitesi için bu
ziyaret oranı azımsanacak bir rakam değildir. Gençlerin üçte birinin
Bakanlığı duymadığı düşünüldüğünde bu sonuç, araştırmacıların
beklentisinin hayli üzerindedir.
100
BÖLÜM 4: BULGULAR VE TARTIŞMA
4.5.3. Gençlik ve Spor Bakanlığının Faaliyetleri
Araştırmaya katılan gençlerin Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın düzenlediği merkez ve faaliyetlerden (gençlik merkezi, gençlik kampı, izcilik kampı, gençlik değişim programları) ne kadar haberdar oldukları
ve bu faaliyetlere ne oranda katılım gösterdiklerini belirlemek amacıyla sorulan soruların bulguları aşağıda sunulmuştur.
TABLO 95. KATILIMCILARIN GENÇLIK MERKEZLERINDEN HABERDARLIK VE
FAYDALANMA DURUMU
Haberim vardı ama faaliyetlerine katılmadım
Haberim vardı ve faaliyetlerine katıldım
Haberim yoktu
Toplam
Frekans
3.093
529
6.552
10.174
Yüzde (%)
30,4
5,2
64,4
100,0
Katılımcıların %30,4’ü gençlik merkezlerinden haberdar olduklarını
ama faaliyetlere katılmadığını, %64,4’ü haberdar olmadığını, % 5,2’si
ise haberdar olduğunu ve faaliyetlerine katıldığını belirtmiştir (Tablo
95). Burada dikkati çeken en önemli husus, katılımcıların yaklaşık
üçte ikisinin gençlik merkezlerinden haberdar olmamasıdır.
TABLO 96. KATILIMCILARIN GENÇLIK KAMPLARINDAN HABERDARLIK VE
FAYDALANMA DURUMU
Haberim vardı ama faaliyetlerine katılmadım
Haberim vardı ve faaliyetlerine katıldım
Haberim yoktu
Toplam
Frekans
3.052
336
6.796
10.174
Yüzde (%)
30,0
3,3
66,8
100,0
Katılımcıların %30’u gençlik kamplarından haberdar olduklarını
ama faaliyetlere katılmadığını, %66,8’i haberdar olmadığını, %3,3’ü
ise haberdar olduğunu ve faaliyetlerine katıldığını belirtmiştir (Tablo
96). Katılımcıların, gençlik kamplarından haberdar olmama durumu, gençlik merkezlerinden haberdar olmama durumlarına benzerlik göstermektedir.
101
TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI
TABLO 97. KATILIMCILARIN IZCILIK KAMPLARINDAN HABERDARLIK VE
FAYDALANMA DURUMU
Haberim vardı ama faaliyetlerine katılmadım
Haberim vardı ve faaliyetlerine katıldım
Haberim yoktu
Toplam
Frekans
4.100
Yüzde (%)
40,3
570
5,6
5.494
54,0
10.174
100,0
Katılımcıların %40,3’ü izcilik kamplarından haberdar olduklarını
ama faaliyetlere katılmadığını, %54’ü haberdar olmadığını, %5,6’sı
ise haberdar olduğunu ve faaliyetlerine katıldığını belirtmiştir (Tablo
97). Buna göre, katılımcıların neredeyse yarısı, izcilik kamplarından
haberdar olduklarını söylemiştir. Katılımcıların gençlik merkezleri ve gençlik kamplarına nazaran izcilik kamplarından daha fazla
haberdar olduğu görülmektedir. Buna ek olarak katılımcılar izcilik
kamplarına daha fazla katılmaktadır. Bunun muhtemel nedeni izciliğin popüler kültürde sıklıkla işlenmesidir. Ayrıca dünya ölçeğinde
izciliğin toplumsal algı bakımından genel olarak olumlu bir çağrışımı vardır (Coakley, 2006). Yine de izciliğin bu kadar popüler olmasına rağmen, katılımcıların yarısından çoğunun izcilik kamplarından
haberdar olmaması, önemli bir bulgudur.
TABLO 98. KATILIMCILARIN GENÇLIK DEĞIŞIM PROGRAMLARINDAN
HABERDARLIK VE FAYDALANMA DURUMU
Haberim vardı ama faaliyetlerine katılmadım
Haberim vardı ve faaliyetlerine katıldım
Haberim yoktu
Toplam
Frekans
1.943
Yüzde (%)
19,1
204
2,0
8.027
78,9
10.174
100,0
Katılımcıların %19,1’i gençlik değişim programlarından haberdar
olduklarını ama faaliyetlere katılmadığını, %78,9’u haberdar olmadığını, %2’si ise haberdar olduğunu ve faaliyetlerine katıldığını belirtmiştir (Tablo 98). GSB’nin sunduğu yukarıda ifade edilen diğer
hizmetlere nazaran, katılımcıların gençlik değişim programlarından haberdar olma ve katılma durumunun oldukça az olduğu gö-
102
BÖLÜM 4: BULGULAR VE TARTIŞMA
rülmektedir. Bununla birlikte, katılımcıların gençlik değişim programlarından faydalanma oranı, kendi başına değerlendirildiğinde,
araştırmacılar tarafından yüksek bir oran olarak değerlendirilmiştir.
Bu oranın yüksek olmasının muhtemel nedeni, katılımcıların GSB
tarafından düzenlenen gençlik değişim programları ile diğer değişim
programlarını (örn. Erasmus değişim programı ve MEB tarafından
düzenlenen değişim programları) karıştırmış olmalarıdır.
TABLO 99. KATILIMCILARIN FAYDALANMAK ISTEDIKLERI HIZMETLER
Hizmetler
Dil kursları
Meslek kursları ve seminerleri
Tiyatro ve Sinema
Kültürel ve sosyal etkinlikler
Müzik kursları
Kişisel gelişim seminerleri
Kariyer danışmanlığı hizmetleri
Sınavlara hazırlık kursları
Gençlik kampları
Geleneksel el sanatları kursları
Liderlik seminerleri
Halk oyunları
İzcilik kampları
Geçerli Yanıt
10.146
10.138
10.133
10.124
10.114
10.096
10.101
10.076
10.099
10.105
10.085
10.103
10.088
Evet Frekansı
5.658
5.524
5.345
4.750
4.455
4.029
3.846
3.843
3.610
3.216
2.666
2.553
2.403
Evet Yüzdesi (%)
55,8
54,5
52,7
46,9
44,0
39,9
38,1
38,1
35,7
31,8
26,4
25,3
23,8
Katılımcılara ulaşabildikleri takdirde belirtilen hizmetlerden hangilerinden faydalanmak istedikleri sorulduğunda verdikleri yanıtlar
şöyle olmuştur: dil kursları (%55,8), meslek kursları ve seminerleri (%54,5), tiyatro ve sinema (%52,7), kültürel ve sosyal etkinlikler
(%46,9), müzik kursları (%44), kişisel gelişim seminerleri (%39,9),
sınavlara hazırlık kursları (%38,1), kariyer danışmanlığı hizmetleri
(%38,1), gençlik kampları (%35,7), geleneksel el sanatları kursları
(%31,8), liderlik seminerleri (%26,4), halk oyunları (%25,3) ve izcilik
kampları (%23,8) (Tablo 99). Bu yanıtlardan görüldüğü üzere, gençler hem kariyerlerini geliştirmeye dönük programlara hem de kişisel
gelişimlerine yönelik kültürel programlara katılmayı istemektedirler.
103
TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI
TABLO 100. KATILIMCILARIN DOĞA GEZISINE KATILMA ISTEKLILIK DURUMU
Doğa gezisi
Geçerli Yanıt
10.270
Evet Frekansı
6.244
Evet Yüzdesi (%)
60,8
Katılımcılardan doğa gezisi yapmak isteyenlerin oranı %60,8’dir
(Tablo 100). Bu katılımcılardan gitmek istedikleri doğa yerlerini belirtmeleri istenmiştir. Aşağıda bu yerler tablo halinde verilmiştir.
TABLO 101. KATILIMCILARIN DOĞA GEZISI YAPMAK ISTEDIKLERI YERLER
Frekans
Yüzde (%)
1.595
25,5
Yurt dışı
609
9,8
Orman
307
4,9
Nevşehir
295
4,7
Dağ gezisi
293
4,7
Balıkesir
261
4,2
İstanbul
259
4,1
Bursa
259
4,1
Antalya
235
3,8
Akdeniz
171
2,7
Ege
155
2,5
Trabzon
153
2,5
Çanakkale
147
2,4
İzmir
121
1,9
Muğla
Karadeniz
107
1,7
Doğu Anadolu
84
1,3
Bolu
79
1,3
Mardin
68
1,1
Denizli
60
1,0
Deniz kıyısı
59
0,9
Tarihi yerler
57
0,9
Ağrı
52
0,8
Diğer
818
13,1
6.243
100
Toplam
104
BÖLÜM 4: BULGULAR VE TARTIŞMA
Katılımcıların doğa gezisi yapmak için belirttiği yerler tabloda görülmektedir. Katılımcılar tarafından belirtilen yerlerden frekansı 50 ve
üzeri olan yerler tabloda belirtilmiştir. Buna göre, Karadeniz %25,5
ile en çok gidilmek istenen yerdir (Tablo 101). Bunun dışında en çok
gidilmek istenen yerler sırasıyla şunlardır: yurtdışı (%9,8), orman
(%4,9), Nevşehir (%4,7), dağ gezisi (%4,7), Balıkesir (%4,2), İstanbul
(%4,1), Bursa (%4,1), Antalya (%3,8), Akdeniz (%2,7), Ege (%2,5),
Trabzon (%2,5), Çanakkale (%2,4), İzmir (%1,9), Muğla (%1,7),
Doğu Anadolu (%1,3), Bolu (%1,3), Mardin (%1,1), Denizli (%1),
deniz kıyısı (%0,9), tarihi yerler (%0,9) ve Ağrı (%0,8). Bunun dışında, katılımcılardan doğa gezisi yapmak isteyenlerin %13,1’i diğer
yerleri belirtmiştir.
TABLO 102. KATILIMCILARIN ŞEHIRLERARASI GEZIYE KATILMA ISTEKLILIK DURUMU
Şehirlerarası geziler
Geçerli Yanıt
9.905
Frekans
7.892
Yüzde (%)
79,7
“Eğer ulaşabilseniz şehirlerarası gezilere katılmak ister misiniz” sorusuna katılımcıların %79,7’si evet yanıtını vermişlerdir (Tablo 102).
Bu katılımcılardan gitmek istedikleri yeri belirtmeleri istenmiştir.
Aşağıda bu yerler tablo halinde verilmiştir.
105
TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI
TABLO 103. KATILIMCILARIN ŞEHIRLERARASI GEZI TERCIHLERI
İstanbul
İzmir
Antalya
Çanakkale
Trabzon
Mardin
Nevşehir
Muğla
Ankara
Karadeniz
Şanlıurfa
Rize
Eskişehir
Yurt dışı
Bursa
Konya
Diyarbakır
Doğu bölgesi
Artvin
Mersin
Gaziantep
Samsun
Diğer
Toplam
Frekans
1.499
808
693
606
577
412
305
253
247
222
182
170
154
154
145
124
93
74
71
71
56
51
925
7.892
Yüzde(%)
19,0
10,2
8,8
7,7
7,3
5,2
3,9
3,2
3,1
2,8
2,3
2,2
2,0
1,9
1,8
1,6
1,2
0,9
0,9
0,9
0,7
0,6
11,7
100
Tabloda belirtilen sıralama 50 ve üzeri katılımcının belirttiği şehirlerden oluşmaktadır. Buna göre, gezilere katılmak isteyenlerin gitmeyi istedikleri şehirler sırasıyla şunlardır (Tablo 103): İstanbul (%19),
İzmir (%10,2), Antalya (%8,8), Çanakkale (%7,7), Trabzon (%7,3),
Mardin (%5,2), Nevşehir (%3,9), Muğla (%3,2), Ankara (%3,1), Karadeniz (%2,8), Şanlıurfa (%2,3), Rize (%2,2), Eskişehir (%2,0), yurtdışı (%1,9), Bursa (%1,8), Konya (%1,6), Diyarbakır (%1,2), Doğu
bölgesi (%0,9), Artvin (%0,9), Gaziantep (%0,7) ve Samsun (%0,6).
İlk sıralarda yer alan şehirler genelde tarihi ve turistik şehirlerdir.
Örneğin, İstanbul gitmek istenen şehir olarak, katılımcıların açık ara
en sık belirttiği şehir olmuştur. Bunun temel nedeni İstanbul’un tarihi ve kültürel olarak popüler bir şehir olmasıdır.
106
BÖLÜM 4: BULGULAR VE TARTIŞMA
TABLO 104. KATILIMCILARIN GENÇLIK VE SPOR ALANINDA YAPMAK ISTEDIKLERI
Altyapı ve fiziksel imkânların arttırılması
Spor imkânları ve faaliyetlerinin desteklenmesi
Gençlerin desteklenmesi
Etkinlik ve faaliyetler
Spor ve şiddet
Fikrim yok
Diğer
Toplam
Frekans
2.368
1.625
1.473
462
160
3.306
931
10.325
Yüzde (%)
22,8
15,7
14,3
4,6
1,5
32,0
9,1
100,0
Araştırmaya katılan gençlere yöneltilen son soru “Gençlik ve Spor
Bakanı yerine siz bakan olsaydınız gençlik ve spor için öncelikli olarak ne yapardınız” açık uçlu sorusudur. Bu soruya bazı katılımcılar birden fazla cevap vermiştir. Bu soruya verilen cevaplar belirli
kategoriler altında toplanarak yukardaki tabloda gösterildiği şekilde
özetlenmiştir. Buna göre, gençler gençlik ve spor alanı için yapmak
istediklerini altyapı ve fiziksel imkânların arttırılması (%22,8), spor
imkânları ve faaliyetlerinin desteklenmesi (%15,7), gençlerin desteklenmesi (%14,3), etkinlik ve faaliyetlerin yapılması (%4,6), spor
ve şiddet konusu ile ilgilenilmesi (%1,5) ve diğer (%9,1) şeklinde
ifade etmişlerdir. Bu soruya fikrim yok diye cevap verenlerin oranı
ise (%32,0) olarak ortaya çıkmıştır (Tablo 104). Tablodan da açık bir
şekilde görüldüğü gibi gençlerin büyük bir kısmı, özellikle üç konu
üzerinde durmuşlardır. Bunlar altyapı ve fiziksel imkânların arttırılması, spor imkânları ve faaliyetlerinin desteklenmesi ve genel olarak
gençlerin desteklenmesidir. Gençlerin verdikleri cevaplar, daha ayrıntılı olarak aşağıdaki tablolarda verilmiştir.
107
TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI
TABLO 105. ALTYAPI VE FIZIKSEL IMKÂNLARININ ARTIRILMASI
Frekans
Yüzde (%)
1.358
13,1
Altyapıya destek verirdim
177
1,7
Halı saha yaptırırdım
150
1,4
Sosyal kültürel faaliyet alanı açardım
140
1,4
Okul spor alanlarını geliştiririm
119
1,2
Kadınlara yönelik spor alanları
Spor alanları açardım
105
1,0
Gelişmemiş yerlere spor alanı yapardım
71
0,7
Değişik branşlarda spor olanağı sağlardım
62
0,6
Voleybol sahası açardım
34
0,3
Kapalı spor salonu yapardım
27
0,3
Stat yapardım
27
0,3
Basketbol sahaları açardım
25
0,2
Bisiklet yolu çardım
15
0,1
Tenis kortları açardım
14
0,1
Engelliler için spor alanları açardım
13
0,1
9
0,1
Boks salonu açardım
Üniversitelere spor salonu
Toplam
8
0,1
2.368
22,8
Gençlerin altyapı ve fiziksel imkânların arttırılması başlığı altında
özetlenebilecek cevapları yukarıda sıralanmıştır. Buna göre, gençler en çok, spor alanları açardım (%13,1), altyapıya destek verirdim
(%1,7), halı saha yapardım (%1,4), sosyal ve kültürel faaliyet alanı
açardım (%1,4), okul spor alanlarını geliştirirdim (%1,2) ve kadınlara yönelik spor alanlarını attırırdım (%1,0) şeklinde cevaplar vermişlerdir (Tablo 105).
108
BÖLÜM 4: BULGULAR VE TARTIŞMA
TABLO 106. SPOR IMKÂNLARI VE FAALIYETLERININ DESTEKLENMESI
Sporu ücretsiz yapardım
Spora destek verip geliştirirdim
Spor faaliyetlerine ağırlık verirdim
Okulda spor eğitimine destek verirdim
Futbola destek verirdim
Spor kursları açardım
Spor dallarına eşit destek
Amatör kulüplere destek verirdim
Spor okulları acardım
Spor turnuvası düzenlerdim
Spora yatırım yapardım
Basketbola önem verirdim
Spor imkânlarını artırırdım
Güreşe önem verirdim
Futbol okulları acardım
Sporun yerleşmesini sağlardım
Sporu Uluslararası alanlara doğru
geliştirmeye çalışırdım
Toplam
Frekans
595
318
211
83
76
52
52
47
46
43
29
19
14
12
11
11
6
Yüzde (%)
5,8
3,1
2,0
0,8
0,7
0,5
0,5
0,5
0,4
0,4
0,3
0,2
0,1
0,1
0,1
0,1
0,1
1.625
15,7
Katılımcıların spor imkânları ve faaliyetlerinin desteklenmesi başlığı altında özetlenebilecek cevapları ise yukarıdaki tabloda görülmektedir. Katılımcılardan, sporu ücretsiz yapardım diyenlerin oranı (%5,8), spora destek verip geliştirirdim cevabını verenler (%3,1),
spor faaliyetlerine ağırlık verirdim diyenler ise (%2,0) olarak ortaya
çıkmıştır (Tablo 106). Buna göre, katılımcılar genel olarak spor imkânlarını ve faaliyetlerini destekleyecekleri belirtmekle birlikte, özellikle belirli spor alanlarını desteklerdim diyenlerde bulunmaktadır.
Örneğin, futbola destek verirdim (%0,7), basketbola önem verirdim
(%0,2) şeklinde cevaplar da vermişlerdir.
109
TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI
TABLO 107. GENÇLIĞI DESTEKLEME
Gençleri spora yönlendirir-teşvik ederdim
Gençlere aylık maaş verirdim
Gençleri bilinçlendirirdim
Gençler ne isterse
Gençler için imkânları genişletirdim
Gençlere iş imkânı sunardım
Gençlerin yolunu açardım
Genç yetenekleri ortaya cıkarmak
Maçları gençlere ücretsiz yapardım
Gençler için faydalı şeyler yapardım
Gençlerin kişisel gelişimini sağlardım
Gençlere destek verirdim
Gençlerin fikrini alırdım
Spora ahlak getirmeye çalışırdım
Gençleri sokaklardan kurtarırdım
Gençlere hizmet sunardım
Uyuşturucuyu engellerdim
Gençlere özgürlük verirdim
Gençlere burs verirdim
Toplam
Frekans
682
171
79
82
80
55
55
46
33
32
30
27
23
20
17
14
11
10
6
1.473
Yüzde (%)
6,6
1,7
0,8
0,8
0,8
0,5
0,5
0,4
0,3
0,3
0,3
0,3
0,2
0,2
0,2
0,1
0,1
0,1
0,1
14,3
Katılımcıların gençleri destekleme başlığı altında toplanabilecek
cevapları ise yukarıda verilmiştir. Bunlardan en öne çıkanı gençleri
spora yönlendirir ve teşvik ederdim (%6,6) cevabıdır (Tablo 107).
Bunun dışında verilen birçok cevabın ortak noktası gençleri bilinçlendirmeye ve desteklemeye yönelik cevaplardır.
110
BÖLÜM 4: BULGULAR VE TARTIŞMA
TABLO 108. ETKINLIK VE FAALIYETLER
Sosyal aktivite yapardım
Gezi düzenlerdim
Farklı etkinlik düzenlerdim
Etkinliklerin daha iyi
duyurulmasını sağlardım
Festival-konser düzenlerdim
Seminer yapardım
Gençlik kampı düzenlerdim
Meslek kursu açardım
Toplam
Frekans
131
102
78
70
Yüzde (%)
1,3
1,0
0,8
0,7
28
24
9
20
462
0,3
0,2
0,1
0,2
4,6
Katılımcıların “Gençlik ve Spor Bakanı yerine siz bakan olsaydınız
gençlik ve spor için öncelikli olarak ne yapardınız” sorusuna verdikleri cevaplardan bir diğeri ise etkinlik ve faaliyetlere yönelik cevaplardır. Bu başlık altında öne çıkan hususlar, sosyal aktivite (%1,3),
gezi (%1,0) ve diğer tür etkinliklerdir (Tablo 108).
TABLO 109. SPOR VE ŞIDDET
Sporda şiddeti önlerdim
Spor da şiddeti azaltırdım
Şiddet yasası kalksın
Şiddet yasası değişsin
Şiddet yasasını onaylatırdım
Toplam
Frekans
115
15
12
10
8
160
Yüzde (%)
1,1
0,1
0,1
0,1
0,1
1,5
Gençlerin spor ve şiddet bağlamında verdikleri cevaplar tabloda görülmektedir. Bu cevaplardan, öne çıkanı sporda şiddetin önlenmesine (%1,1) ile ilgilidir (Tablo 109). Bununla birlikte, genel olarak, bu
alt başlık, yukarıda zikredilen diğer alt başlıklarla kıyaslandığında,
gençlerin daha az ilgisini çekmektedir.
111
BÖLÜM 5
SONUÇ VE ÖNERİLER
15–29 yaş aralığındaki gençlerin profilini sunmayı amaçlayan ve
10.174 gencin katılımıyla gerçekleştirilen bu çalışma, gençlerin sportif ve kültürel yaşamlarını zenginleştirme için neler yapılabileceğine
ilişkin önemli bulgular sunmuştur. Araştırma; gençlerin barınma durumları, sosyal güvenlik durumları, boş zaman etkinlikleri, yabancı
dil bilme ve yurtdışına çıkma durumları, boş zaman etkinlikleri, beğenileri, bağımlılıkları, spor yapma durumları ve GSB’den beklentilerini ortaya koyması açısından oldukça kapsamlı veriler sunmuştur.
2012 Ocak verilerine göre, Türkiye’nin nüfusunun yaklaşık yarısının
30 yaş altı olduğu (TÜİK, 2012) düşünüldüğünde, çalışmada elde
edilen verilerin önemi artmaktadır.
5.1 ÖNE ÇIKAN BULGULAR
Bu çalışmada ortaya çıkan bazı önemli bulgular aşağıda verilmiştir.
Daha önce ayrıntılı bir şekilde ele alınan ve mevcut literatür de göz
önüne alınarak tartışılan bulgular, özet halinde ve önerilere temel
olabilecek şekilde sunulmuştur. Araştırmacılar için dikkat çekici
olan bulgular vurgulanmıştır.
• Daha önceki yıllarda yapılan çalışmalarla kıyaslandığında, bu
araştırmada gençler içerisindeki öğrenci yüzdesinin (%42,3)
daha fazla olduğu gözlenmiştir. Bunun temel nedeni, son yıllarda,
hem ortaöğretimde hem de yükseköğretimde okullaşma oranlarının artmasıdır.
• Katılımcıların sürekli ikamet ettiği yerler sırasıyla, anne-baba
yanı (%63,7), eşiyle kendi evi (%20,6), bekâr ve kendi evinde
115
TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI
(%5,1), bekâr arkadaşlarıyla birlikte (%5,1)’dir. Özel yurtta, KYK
ve üniversite yurdunda kalanların oranı %3,5’tir. Buna ek olarak,
ağabey, abla, kardeş ve diğer akraba yanında kalanlar ise %2,1’dir.
KYK’da kalan katılımcılardan sadece yaklaşık beşte biri kaldıkları yurttan memnundur. KYK’ya bağlı yurtlarda kalan öğrencilerin yurtlarda karşılaştıkları en önemli sorunlar; odaların
kalabalıklığı, fiziksel imkânların yetersizliği, yurtların temizlik
sorunu, yemeklerin kalitesizliği ve yetersizliği ile siyasi kamplaşmadır.
• Katılımcıların yaklaşık beşte biri, hiç bir sosyal güvenlik kurumundan yararlanmadıklarını belirtmiştir. Hiçbir sosyal güvencesi olmayan gençlerin, yaşama daha etkin katılmaları açısından
önemlidir. Eğitim sürecinin dışında olan gençlerin neden sosyal
güvenlik kapsamında olmadıklarına yönelik ayrıntılı araştırmaların yapılması gereklidir. Çünkü bu araştırma bulgularına göre,
işsiz olmayan bazı gençlerin de sosyal güvencesi yoktur.
• Katılımcıların çoğunluğu yabancı dil bilmediğini ifade etmiştir. Dahası, yabancı dil bilme oranlarındaki bu düşüklük, bölgeler
arası ciddi farklılıklar göstermektedir. Özellikle Doğu Anadolu
bölgesindeki katılımcılar, diğer bölgelerdeki katılımcılara göre,
daha az oranla yabancı dil bilmektedirler. Bununla birlikte, yabancı dil bilenlerin oranı, eğitim düzeyine paralel bir şekilde artmaktadır. Katılımcıların bildikleri diller içerisinde en çok bilinen
dil İngilizcedir. Almanca, Arapça, Rusça ve Fransızca gibi bazı
diller de çok daha az oranda bilinmektedir. Bunların dışında kalan diller ise ya çok az kişi tarafından bilinmekte ya da hiç bilinmemektedir. Yabancı dil bilme oranlarının düşüklüğü, gençlerin
dünyayla bütünleşmelerinin önünde bir engel olarak görünmektedir.
• Katılımcılar arasında şimdiye kadar yurtdışına çıkmış olanların oranı %10,5’tir. Bu oran, Avrupalı ve Amerikalı gençlerin
yurtdışına çıkma oranlarıyla kıyaslandığında oldukça düşüktür.
Dahası, yurtdışına çıkma durumu bölgelere, cinsiyete, yaşa, medeni duruma ve eğitim düzeyine göre farklılaşmaktadır. Akdeniz
(%14,3), İstanbul (%12,5), Marmara (11,9) ve Ege (%10,3) bölgelerindeki katılımcılar, Karadeniz (%8,4), İç Anadolu (%9,5) ve
Doğu Anadolu (%6,9) bölgelerindeki katılımcılara kıyasla daha
116
BÖLÜM 5: SONUÇ VE ÖNERİLER
•
•
•
•
fazla yurtdışına çıkmışlardır. Ayrıca, erkeklerin yurt dışına çıkma
oranı, kadınların oranının iki katından fazladır. Son olarak, yaş
ve eğitim düzeyi arttıkça, yurtdışına çıkma oranları artmaktadır.
Yurtdışına çıktığını belirten katılımcıların en çok gittikleri ülkeler, sırasıyla; Almanya, Kıbrıs, Amerika, Fransa, Bulgaristan,
Suriye, İngiltere, Rusya, Irak ve Hollanda gibi ülkelerdir. Katılımcıların yurtdışına çıkma amaçlarının başında turistik nedenler
(%59) gelmektedir. Bunu, iş (%20,7) ve eğitim (%14,4) nedenleri
izlemektedir.
Katılımcıların boş zamanlarında en sık yaptıkları etkinlik,
televizyon izlemektir (%56,8). Buna ek olarak, katılımcıların
%40,8’i kitap, dergi, gazete okuma, %37,2’si internette sosyal
medya ağlarına katılma, %29,6’sı spor yapma, %15,6’sı tiyatroya,
sinemaya ve konsere gitme, %13,4’ü ise kıraathane ve kafe gibi
mekânlarda arkadaşlarla buluşmayı tercih etmektedirler.
Katılımcıların televizyonda en çok izledikleri program türü,
yerli dizilerdir. Yerli dizilerden sonra en çok izlenen program
türleri, haber bültenleri ve haber programları; spor programları;
belgeseller; müzik, eğlence güldürü ve talk show programları ile
yabancı filmlerdir. Katılımcıların televizyonda en çok beğendikleri beş dizi sırasıyla; Kurtlar Vadisi (%15,7), Öyle Bir Geçer Zaman Ki (%9,3), Kuzey ve Güney (%8,1), Muhteşem Yüzyıl (%6,9)
ve Adını Feriha Koydum (%4,4)’dur.
Siyaset, sanat, eğitim ve edebiyat gibi alanlarda hayranlık duydukları birinin olup olmadığı yönünde sorulan soruya, katılımcıların yaklaşık yarısı (%45,9), olumlu yanıt vermiştir. Katılımcıların bu soruya verdikleri yanıtlar; bölge, cinsiyet, yaş ve eğitim
düzeyine göre farklılaşmaktadır. Recep Tayyip Erdoğan, bütün
değişkenlere göre ve toplamda, katılımcıların en çok hayranlık
duyduğu isimdir. Bununla birlikte, erkeklerin Erdoğan’a hayran
olma oranı (% 24,6), kadınların hayran olma oranından (%18,7)
daha yüksektir. Ayrıca, yaş arttıkça Erdoğan’a duyulan hayranlık
artmaktadır. Erdoğan’dan sonra gelen isimler, sırasıyla şu şekildedir: Atatürk, Devlet Bahçeli, Kemal Kılıçdaroğlu, Nazım Hikmet
Ran, Necip Fazıl Kısakürek, Ahmet Türk, İbrahim Tatlıses, Murat
Boz ve Can Yücel. Listenin başında yer alan Recep Tayyip Erdoğan ile sonraki isimler arasında çok ciddi bir oransal fark vardır.
117
TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI
•
•
•
•
Sonuçlarda dikkat çeken önemli bir diğer bulgu ise, katılımcıların en çok hayranlık duyduğu isimler arasında hiçbir kadının
yer almamasıdır.
Katılımcıların en çok dinledikleri müzik türü, yerli (%52,4)
ve yabancı (%22) poptur. Bu türleri, arabesk (%21,9), Türk halk
müziği (%21,8), rock (%14) ve Türk sanat müziği (%10,3) izlemektedir.
Katılımcıların yaklaşık üçte biri, gazete okumamaktadır. Bu
durum, genel olarak toplumun okuma alışkanlığının düşük olmasıyla ilişkili olabileceği gibi, haber ve eğlence ihtiyacının başka
kanallardan (örn. görsel basın) karşılanmasıyla da ilişkili olabilir. Katılımcıların gazete okuma sıklığı; bölgelere, cinsiyete, yaşa,
medeni duruma ve eğitim düzeyine göre farklılaşmaktadır. Örneğin, erkekler, kadınlara göre daha fazla gazete okumaktadırlar.
Ayrıca, yaş ve eğitim düzeyi arttıkça düzenli gazete okuma sıklığı
artmaktadır. Katılımcıların en çok beğendiği beş gazete, sırasıyla
şunlardır: Posta, Sabah, Zaman, Hürriyet ve Habertürk.
Katılımcıların sadece yaklaşık onda biri (%12), düzenli olarak
takip ettikleri bir dergi olduğunu belirtmiştir. Düzenli dergi
takip eden katılımcıların en çok takip ettikleri beş dergi sırasıyla
şunlardır: Trendy (%13,7), Sızıntı (%11,1), Uykusuz (%4,8), Bilim
ve Teknik (%4,5) ve Semerkant (%3,9). Katılımcıların okumayı
en çok sevdiği beş kitap türü sırasıyla; roman (%39,6), macera
(%11,7), dini kitaplar (%5,9), aşk (%5,8) ve tarihi (%5,2) kitaplardır. Katılımcıların sadece %3,1’i kitabı elektronik olarak okumayı tercih ettiğini söylemiştir. Bu sonuç, gençlerin elektronik
kitapla yeterince tanışık olmamaları ve bu kitapları okumayı sağlayan araçları kullanmamalarıyla ilişkili olabilir.
Katılımcıların beşte biri (%20,4), internet kullanmadığını ifade etmiştir. Katılımcıların internet kullanma durumu, bölgeye,
cinsiyete, yaşa, medeni duruma ve eğitim düzeyine göre farklılaşmaktadır. Örneğin, bütün bölgeler içerisinde en az internet
kullanan bölge, Doğu Anadolu’dur. Bu sonuç, bölgenin genel kalkınmışlık düzeyi ile ilişkilendirilebilir. Ayrıca, kadınlar erkeklere
nazaran daha az internet kullanmaktadırlar. Buna ek olarak, evli
olanlar diğer gruplara göre, en az internet kullanan gruptur. Son
olarak, yaş arttıkça internet kullanım oranı azalmakta, eğitim düzeyi arttıkça ise internet kullanım oranı artmaktadır.
118
BÖLÜM 5: SONUÇ VE ÖNERİLER
• İnternet kullandığını belirten katılımcılar, internete erişimi genellikle evde (%71,5), işyerinde (%12), internet kafede (%14,8),
okulda (%2,1), her yerde (%2,7) ve yurtta (%1,1) sağladığını belirtmişlerdir. Bu bulgularda en fazla dikkati çeken husus, katılımcıların önemli bir kısmı öğrenci olduğu halde, özellikle okulda internet kullanımının oldukça düşük olmasıdır. Bu sonuç,
okullardaki altyapının ne derece yeterli olduğu ve mevcut altyapının ne derece etkin kullanıldığı sorularını akla getirmektedir.
• Katılımcılar interneti, eğitim ve araştırmadan daha çok sosyal
iletişim ve haberleşme ile eğlence amaçlı kullanmaktadır.
• Katılımcılar en çok SMS ve Facebook üzerinden haberleşmeyi
tercih ettiklerini ifade etmiştir.
• Katılımcıların üçte birinden fazlası (%35,7) sigara içtiğini belirtmiştir. Dahası, araştırma bulgularına göre, yaş arttıkça sigara
kullanım oranı dramatik bir şekilde artmaktadır. Ayrıca, erkek
katılımcıların sigara içme oranı (%49,6), kadın katılımcıların oranının (%23,1) iki katından daha fazladır. Araştırma sonuçlarına
göre, diğer ülkelerde görülen sigara kullanma yaygınlığının
eğitimle ilişkisinden farklı olarak, Türkiye’de eğitim düzeyi
arttıkça sigara kullanma oranı artmaktadır. Buna ek olarak,
katılımcıların sigara kullanma durumu, bölgeye ve medeni duruma göre de farklılaşmaktadır. Buna göre, dul ve boşanmışların
sigara kullanım oranları evli ve bekârların oranlarının iki katından fazladır.
• Katılımcıların beşte birinden fazlası (%21,7), alkollü içki içtiğini belirtmiştir. Katılımcıların alkol kullanma durumu bölgelere, cinsiyete, yaşa, medeni duruma ve eğitim durumuna göre
farklılaşmaktadır.
• Katılımcıların beşte birinden fazlası (%21,4), şans oyunu oynadığını belirtmiştir. Katılımcıların şans oyunu oynama durumu;
bölgelere, cinsiyete, yaşa, medeni duruma ve eğitim durumuna
göre farklılaşmaktadır. Bu bulgulardan en beklenmedik olanı,
eğitim düzeyi arttıkça, şans oyunu oynama oranının artmasıdır. Katılımcıların en sık oynadığı beş şans oyunu, sırasıyla; İddaa
(% 64), Sayısal Loto (%31,2), Milli Piyango (%8,2), Süper Toto
(%6,6) ve On Numara (%5,4)’dır.
• Katılımcıların neredeyse yarısı (%40,8), spor yapmadığını belirtmiştir. Spor yapma durumu; bölgelere, cinsiyete, yaşa, mede-
119
TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI
•
•
•
•
ni duruma ve eğitim durumuna göre farklılaşmaktadır. Spor yapan katılımcıların en çok yaptıkları 10 spor dalı, sırasıyla; futbol
(%38,8), voleybol (%9,1), basketbol (%8,8), yürüyüş (%8,4), koşu
(%6,0), fitness (%4,9), yüzme (%4,8), vücut geliştirme (%1,9), atletizm (%1,8) ve pilates (%1,8)’tir. Spor yapan katılımcıların yaklaşık beşte biri (%18,9), uğraştığı spor dalı ile ilgili resmi lisansa
sahip olduğunu belirtmiştir.
Katılımcıların imkân olması durumunda en çok ilgilenmek istediklerini belirttikleri beş spor dalı, sırasıyla; futbol
(%38,8), voleybol (%9,1), basketbol (%8,8), tenis (%8,4) ve
koşu (%6,0)’dur.
Araştırmaya katılan gençlerin yaklaşık üçte biri (%34,1),
GSB’yi duymadığını ifade etmiştir. GSB’nin internet sitesini ziyaret eden katılımcıların oranı %7,7’dir.
Katılımcıların yaklaşık üçte ikisi (%64,4), gençlik merkezlerinden haberdar olmadığını ifade etmiştir. Benzer şekilde,
katılımcıların yaklaşık üçte ikisi (%66,8), gençlik kamplarından
haberdar olmadığını ifade etmiştir. Ayrıca, katılımcıların yarısından çoğu (%54), izcilik kamplarından haberdar olmadığını
belirtmiştir. Katılımcıların gençlik merkezleri ve gençlik kamplarına nazaran izcilik kamplarından daha fazla haberdar olduğu görülmektedir. Buna ilaveten, katılımcılar izcilik kamplarına
daha fazla katılmışlardır. Yine de, izciliğin popüler kültürde sıklıkla işlenmesine ve bilinmesine rağmen, katılımcıların yarısından çoğunun izcilik kamplarından haberdar olmamaları, şaşırtıcıdır. Katılımcıların gençlik değişim programlarından haberdar
olmama oranı da oldukça yüksektir (%78,9).
Katılımcılara ulaşabildikleri takdirde belirtilen hizmetlerden
hangilerinden faydalanmak istedikleri sorulduğunda verdikleri
yanıtlar şöyle olmuştur: dil kursları (%55,8), meslek kursları ve
seminerleri (%54,5), tiyatro ve sinema (%52,7), kültürel ve sosyal
etkinlikler (%46,9), müzik kursları (%44), kişisel gelişim seminerleri (%39,9), sınavlara hazırlık kursları (%38,1), kariyer danışmanlığı hizmetleri (%38,1), gençlik kampları (%35,7), geleneksel
el sanatları kursları (%31,8), liderlik seminerleri (%26,4), halk
oyunları (%25,3) ve izcilik kampları (%23,8). Buna göre, gençler,
söz konusu etkinliklerin düzenlenmesi durumunda, bu tür etkinlerin hemen hepsine değişen oranlarda ilgi göstereceklerini ifade
120
BÖLÜM 5: SONUÇ VE ÖNERİLER
etmişlerdir. Bununla birlikte, özellikle kariyerlerine doğrudan
katkısı olacak dil ve meslek kursları ile kültürel ve sosyal etkinliklere katılmayı daha çok istemektedirler.
• Katılımcılardan doğa gezisi yapmak isteyenlerin oranı %60,8’dir.
Bu katılımcılardan gitmek istedikleri 10 doğa gezisi yeri, sırasıyla;
Karadeniz bölgesi, yurtdışı, ormanlık alanlar, Nevşehir, dağ gezisi, Balıkesir, İstanbul, Bursa, Antalya ve Akdeniz’dir.
• Katılımcılardan şehirlerarası gezilere katılmak isteyenlerin oranı, %79,7’dir. Bu katılımcıların en çok gitmek istedikleri 10 yer,
sırasıyla; İstanbul, İzmir, Antalya, Çanakkale, Trabzon, Mardin,
Nevşehir, Muğla, Ankara ve Karadeniz Bölgesidir.
• Araştırmaya katılan gençlerin, Gençlik ve Spor Bakanı olmaları
durumunda, en çok yapmak istedikleri üç şey, altyapı ve fiziksel
imkânların arttırılması, spor imkânları ve faaliyetlerinin desteklenmesi ile genel olarak gençlerin desteklenmesidir.
5.2TARTIŞMA
Bu kısımda, etkili bir gençlik politikasına sahip olmak için dikkate
alınması gereken hususlar, genel olarak tartışılmıştır.
5.2.1 Koordinasyon Eksikliği
Birçok ülkede, sektör bakanlıkları (çalışma, sanayi, eğitim vs.),
gençliği doğrudan etkileyen politikaların üretilmesinden ve uygulamasından sorumlu olduğu halde, gençliğin mevcut durumu ve
sorunlarına ilişkin olarak gençlikten sorumlu tek bir birim ya da
bakanlık mevcuttur (World Bank, 2007). Bir başka ifadeyle, gençlikten sorumlu esas birim, tek başına gençlik politikaları üretemeyeceği gibi, bu birimin tek başına bütün sorunların kaynağı ve çözüm
adresi olarak görülmesi, gerçekçi de değildir. Bu çalışmadaki katılımcıların da dile getirdiği ihtiyaçlar (eğitim, iş, seyahat vs.), bu tür
bir koordinasyonun gerekliliğini göstermektedir.
Örneğin, bu çalışmanın bulguları, gençlerin daha kapsamlı bir
yabancı dil eğitimine ihtiyaç duyduklarını göstermektedir. Bu,
gençlerin sadece kişisel gelişimleri açısından değil, aynı zamanda
iş bulma gibi daha somut kaygıları açısından da oldukça önemlidir.
Bununla beraber, gençlikten sorumlu bakanlığın tek başına sunabileceği dil kursları, yurtlarda ya da gençlik merkezlerinde haftada
121
TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI
birkaç saat verilen ders olarak kalma riskini barındırmaktadır. Dolayısıyla, dil eğitimin tek başına gençlikten sorumlu bakanlık eliyle
yürütülmesi, geçici ve yetersiz bir çözüm olacaktır.
Benzer şekilde, bu çalışmanın bulgularının ortaya koyduğu üzere,
gençler, hem yurtiçi hem de yurtdışına daha fazla seyahat etmek
istemektedirler. Fakat bu seyahatlerin amaçları ve seyahat programlarının hedefleri, bir takım yapısal temeller üzerine oturtulmalı ve
sürekliliği sağlanmalıdır. Dolayısıyla, eğitim alma ve iş yapma gibi
amaçlar ile seyahat amaçları birleştirilmelidir. Bu ise ancak gençlerin
çalışma, eğitim ve kişisel gelişimlerini sağlamadan sorumlu bütün
birimlerin koordinasyonu ile mümkündür.
5.2.2 Gençlerin Fikrini Almak
Bugüne kadar gençliğin siyasi katılımı üzerine yapılan çalışmalar,
gençliğin aktif siyasete katılımları yönünde olmuştur. Bu bağlamda
gençlerin oy kullanması ve siyasi partilerin gençlik kollarına katılması, katılımın ölçüsü olarak kullanılmıştır. Ne var ki, gençlik politikaları yapımında gençlerin katılımını sağlamaktan kasıt, gençlerin
siyasi olarak aktif olmaları anlamına gelmemektedir. Yani, gençlerin,
kendilerini ve geleceklerini ilgilendiren konulara dair fikir belirtmeleri ve süreçlere dâhil olmaları, katılımın göstergesidir. Dolayısıyla,
gençlerin, mevcut düzenin idaresi ve yönlendirilmesine katılımların
sağlanması, gençlik hakkında alınan kararların kalıcılığı ve etkinliği
açısından son derece önemlidir.
Bu çalışma kapsamında katılımcıların verdikleri cevaplardan, Türkiye’de gençliğe yönelik üretilen politika ve hizmetlerin, gençlere
yeterince duyurulamadığı ya da ulaştırılamadığı anlaşılmaktadır.
Bu ise, gençlerin süreçlere yeterince dahil edilmemesi ve gençler ile
gençlikten sorumlu birimlerin birbirlerine yabancılaşmasının bir
yansımasıdır. Örneğin, bulgularda da belirtildiği gibi, çalışmaya katılan gençlerin üçte ikisi gençlik merkezlerinden haberdar değildir.
Bu, gençlere yönelik hizmetler kurgulanırken, gençlerin bu süreçlere
yeterince dahil edilmediğini ya da etkin bir politikanın gençlerin haberdar olmaması dolayısıyla heba olduğunu göstermektedir.
5.2.3 Başarılı Örnek Eksikliği
Gençliğe yönelik çalışmalarda ortaya çıkan önemli bir husus da, başarılı örneklerin eksikliğidir. Bu eksiklik, başarılı örneklerin mutlak
122
BÖLÜM 5: SONUÇ VE ÖNERİLER
olarak olmadığı anlamına gelmemektedir. Daha çok, başarılı örneklerin yerelde kaldığı ve bilinirliğinin sınırlı olduğu anlamına gelmektedir. Bu bağlamda, 1990’lı yılların başlarında Avrupa Gençlik
Konseyi, gençlik politikalarının kronik başarısızlığını veri ve veri
paylaşım eksikliği olarak tanımlamıştır (Council of Europe, 2009b).
Bundan dolayı, bir çok veri paylaşım programı (örn., ülkelerde gençlik konseyleri eliyle verileri toplamak) başlatılmıştır. Bu programlar,
mikro planda başarılı olan örnekleri duyurarak yaygınlaştırmayı hedeflemektedir.
5.2.4 Genel Tartışma
Türkiye’de üretilen ve uygulanan gençlik politikalarının etkili çözümler üretebilmesi ve kalıcı olabilmesi için, dikkat edilmesi gereken iki genel husus vardır. Birincisi, gençlik politikaları üretilirken
ve uygulamaya konulurken, bu politikaların başarıya ulaşmasını
zorlaştıran yukarıda tartıştığımız üç engele (koordinasyon eksikliği,
gençlerin katılım eksikliği ve iyi örneklerin yokluğu) dikkat edilmesi
gerekmektedir. İkincisi ise, gençler tarafından dile getirilen sorunlara, yama çözümler yerine kapsamlı ve yenilikçi çözümler bulunmasıdır.
Bu çalışmada ortaya çıkan sonuçlar, bu tür politikaların üretimine
yönelik ipuçları sağlamaktadır. Örneğin, ortaya çıkan en önemli
bulgulardan biri, internetin gençler tarafından yaygın kullanıldığı
ve gençlerin yaşamını önemli derecede etkilediğidir. Gerçekten de,
Uluslararası Telekomünikasyon Birliğinin 2010 yılı raporuna göre,
Türkiye, internet kullanımı bakımdan %39,8’le dünyada on dördüncü sırada yer almaktadır (UN ITU, 2010). Bu araştırmada da açığa
çıktığı üzere, katılımcı gençlerin %79,6’sı internet kullandıklarını
belirtmiştir. Bu bulgu çapraz sorularla da teyit edilmiş ve internetin
gençlerin günlük yaşamlarının bir parçası olduğu ortaya çıkmıştır.
Dolayısıyla, uzun vadeli ve etkili gençlik politikaları, internete karşı
alternatif geliştirmek (örn. matbu kitap ve gazete okumayı teşvik)
yerine, politikaların üretilmesinde ve uygulamasında bu potansiyeli
kullanmak zorundadır.
Birçok sosyal bilimci, internet ve bilgisayar teknolojisinin eşitsizliğe sebep olacağını iddia etmiştir. Örneğin milenyumun başında,
123
TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI
Pippa Norris bir “dijital bölünme” öngörmüştür (Norris, 2001). 21.
yüzyıldaki toplumsal hareketler üzerine yazan Charles Tilly ise internet ve bilgisayar teknolojileri bir yandan maliyeti azaltırken, bir
yandan da bu teknolojiye erişimi olmayan bir kesimi dışarıda bırakacağını vurgulamıştır (Tilly, 2004). Ancak, son yıllarda bilişim teknolojileri üzerine yapılan çalışmalar, gençlerin ekonomik farklılıklara
rağmen, bir şekilde internete ulaşım sağladıklarını belirtmektedir
(Anduiza, Cantijoch ve Gallego, 2009). Bu çalışmanın bulguları da,
gençlerin ekonomik kısıtlılıklarına rağmen bir şekilde interneti kullandıklarını kısmen doğrulamaktadır. Bununla birlikte, gençlerin
bir kısmı hâlâ düzenli internet erişiminden yoksundur. Gençlerin
yaygın teknoloji kullanma eğilimleri göz önüne alındığında, genç
kuşağın toplumsal katılımlarının geleneksel yollar üzerinden değil
de bilim ve teknoloji aracılığı ile olacağı söylenebilir (Della Porta ve
Mosca, 2005). Bu, aslında gençlik politikalarını geçici çözümlerden
daha sağlam bir temele taşımak için bir fırsattır. Elinizdeki bu çalışma, bilişim teknolojilerinin gençlik politikaları üretilirken mutlaka
dikkate alınması gerektiğini ortaya koymaktadır.
Özetle söyleyecek olursak, Türkiye’de gençlik politikaları üretilirken, gençlere erişim ve gençlerin katılımını sağlama açısından
iletişim teknolojilerini kullanmama lüksüne sahip olmadığımız
açığa çıkmaktadır. Bununla birlikte, iletişim teknolojilerinin, gençlerin sorunlarının öğrenilmesi ve çözümü konusunda, bir araç olduğu dikkate alınmalıdır. Bir başka ifadeyle, teknoloji, gençliğe ilişkin
yapısal sorunların çözümünü bir başına sağlamamakla birlikte, bu
sorunların çözümüne katkı sunabilmektedir. Örneğin, bu teknolojiler sayesinde gençlerin ne tür altyapısal ve kültürel talepleri olduğu
öğrenilebilir ve bu taleplerin gerçekleştirilmesi için kaynaklar yerinde ve etkin kullanılabilir.
5.3ÖNERILER
Aşağıda, bu araştırma sonucunda ortaya çıkan öneriler, alt başlıklar
ve maddeler halinde sunulmuştur. Bu öneriler hazırlanırken, doğrudan araştırma kapsamında elde edilen bulgular temel alınmıştır. Dahası, özellikle GSB’nin görev ve sorumluluk alanındaki sorun alanlarına çözüm olabilecek ve gençlerin kendilerini gerçekleştirmelerini
mümkün kılacak öneriler sunulmuştur.
124
BÖLÜM 5: SONUÇ VE ÖNERİLER
5.3.1 Politika Yapımı
• Gençliğe yönelik hizmet ve politikaların belirlenmesindeki koordinasyon sorunlarını aşmak için, GSB bünyesinde daimi bir
gençlik kurulu oluşturulup, kurul bünyesinde ilgili sektör bakanlıklarından temsilciler görevlendirilmelidir. Bu kurulda
gençler de temsil edilmelidir. Söz konusu kurul, gençlik ile ilgili
uluslararası kuruluşlar, Türkiye’deki mevcut STK’lar ve gençlik
konseyleri ile yakın ilişkide olmalıdır.
• Gençlerin GSB bünyesindeki gençlik çalışmalarına aktif katılımı
için, iletişim teknolojileri etkin bir şekilde kullanılmalıdır. Örneğin, GSB web sitesine gençlerin tavsiye ve taleplerinin alınacağı bir yazılım eklenmelidir. Bu tavsiye ve taleplerin ne derece
değerlendirildiğine dair şeffaf ve hesap verebilir mekanizmalar
kurulmalıdır.
• Gençlik ve sporlar ilgili veriler, daha sistematik bir şekilde toplanmalı ve araştırmacılara açık kılınmalıdır. Sporla ilgilenen ve
lisans sahibi gençlerin çeşitli spor karşılaşmalarında elde ettikleri
dereceler ve gelişim düzeyleri, kayıt altına alınmalı ve veri derleme ofisine iletilmelidir.
5.3.2Barınma
• KYK’ya bağlı yurtların fiziksel imkânları ile verilen yemeklerin kalitesi ve miktarı artırılmalıdır. Ayrıca, yurtlarda temizlik
ve düzene daha fazla özen gösterilmelidir. Yurtlarda öğrencilere
daha uygun çalışma ortamlarının sunulması, yurtları daha yaşanır hale getirecektir. Buna ek olarak, yurtlardaki siyasi kamplaşmaların nedenlerinin araştırılması ve bu tarz kamplaşmaları
azaltacak faaliyetlerin yapılması önemlidir. Örneğin, gençlerin
sosyal, kültürel ve sportif etkinliklerden daha fazla faydalanmaları sağlanmalıdır.
5.3.3İşsizlik ve Sosyal Güvenlik
• Sosyal güvenlik kapsamında olmayan (ailesi sigortalı çalışmayan,
prim ödeyecek gücü olmayan, işvereni sigorta yapmayan vb.)
gençlerin, sosyal güvenlik kapsamına alınması için Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile koordinasyon içerisinde çalışmalar yapılmalıdır. Bu çerçevede, gençlerin çalışmasını teşvik
125
TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI
edici yasal düzenlemeler (örn. vergi indirimi) yapılmalıdır. Nüfusun yaklaşık yarısının 30 yaş altında olduğu dikkate alındığında,
genç işsizliğini engellemek için bir takım tedbirlerin alınması gerekliliği ortaya çıkmaktadır.
5.3.4 Yabancı Dil Bilme ve Yurtdışına Çıkma
• Gençlerden yabancı dil bilmediğini belirtenlerin oranının, yabancı dil bildiğini belirtenlerden fazla olduğu göz önüne alındığında,
genel olarak gençlerin yabancı dil öğrenme imkânlarının (örn.,
kurslar, değişim programları ve yaz kampları) artırılmasında
fayda vardır. Gençlerin yaşam kalitesini artırmak için yabancı
dil öğrenme kanallarının çeşitlendirilmesi ve erişimin artırılması
gerekmektedir.
• Gençlerin yabancı dil bilme durumunun bölgelere göre farklılaşması, dolayısıyla, bütün bölgeler içerisinde en az yabancı dil
bilme oranına sahip bölge olan Doğu Anadolu Bölgesine yönelik
yabancı dil eğitim programlarının özellikle geliştirilmesi gerekir.
• Yabancı dil bilme oranlarının yaş ilerledikçe azalıyor olmasından
dolayı, hayat boyu öğrenme anlayışı çerçevesinde özellikle 25 yaş
üstü gençlere dönük esnek eğitim programları uygulanmalıdır. Bu çerçevede; açık öğretim, yaygın öğretim ve uzaktan eğitim programları etkin bir şekilde kullanılmalıdır. Ayrıca, bu yaş
grubunun çalışıyor olması, ailevi sorumluluklarının olması ve
bundan ötürü boş zamanlarının daha sınırlı olması dolayısıyla,
hedeflenen eğitim programlarının söz konusu kişilerin talepleri
ve durumları göz önüne alınarak tasarlanması zaruridir.
• İngilizce dışında bildiği belirtilen yabancı dillerin çok az kişi tarafından ifade edildiği göz önüne alındığında, öğretilen yabancı
diller çeşitlendirilmelidir. Türkiye’nin yakın ilişkide olduğu ve
küresel olarak etkili olan ülkelerin dillerinin öğretilmesi ve farkındalığının kazandırılması konusunda çalışmalar yapılmalıdır.
Bu bağlamda, MEB ve YÖK ile işbirliği içerisinde, hem örgün
hem de yaygın eğitimde yabancı dil programlarının farklı diller
esas alınarak çeşitlendirilmesi gereklidir. Benzer şekilde, yükseköğretim kurumlarında verilen yabancı dil derslerinin çeşitlendirilmesi ve farklı dilleri öğretecek nitelikli eğitmenlerin yetiştirilmesi önem arz etmektedir.
126
BÖLÜM 5: SONUÇ VE ÖNERİLER
• Türkiye’deki gençlerin yurt dışına çıkma oranlarını artırmak
için, gençlere yönelik özel vize programları geliştirilmelidir.
Bunun dünyadaki bir örneği, bazı Latin Amerika ülkeleri arasında gençlere yönelik vize kolaylığının sağlanmasıdır. Bu çerçevede, yurtdışında eğitim programları, değişim programları, çalışma ziyaretleri, gönüllü organizasyonlar ve gezi programları daha
fazla sayıda ve hacimde düzenlenmelidir. Dahası, öğrencilerin ve
gençlerin ekonomik bağımsızlığı ve alım gücü göz önüne alındığında, pasaport harçlarının bu kişiler için azaltılmasında fayda
vardır. Dışişleri Bakanlığı ile işbirliği halinde, vize ücretlerinin
gençler için düşürülmesine yönelik çalışmalar yapılmalıdır.
• Gençlerin yurtdışına çıkma oranlarının Türkiye’nin doğusuna gidildikçe azaldığı göz önüne alındığında, özellikle Türkiye’nin iç
ve doğu bölgelerinde gençler için yurtdışı seyahatlerini artıracak programlar düzenlenmelidir. Benzer şekilde, düşük ve orta
düzeyde eğitimli gençlerin sosyal katılımını artırmak amacıyla,
bu kişilerin yurtdışına çıkması için özel programlar düzenlenmelidir. Zira düşük ve orta düzey eğitimli kişilerin, yüksek eğitimli
kişilere göre ekonomik imkânları kısıtlıdır.
5.3.5 Boş Zaman Etkinlikleri
• Gençlik merkezlerini daha cazip hale getirecek sosyal etkinlikler düzenlenmelidir. Nitekim gençlerin boş zaman etkinliklerine bakıldığında, bu etkinliklerin önemli oranda bireysel ve pasif
etkinlikler olduğu gözlenmiştir.
• Gençlerin büyük oranının yerli dizileri takip ettiği düşünüldüğünde, bu dizilerde gençlere örnek teşkil edebilecek karakterlerin
ve temaların ön plana çıkarılmasında fayda vardır. Bu noktada,
gençlere örnek teşkil eden diziler GSB tarafından desteklenmelidir. Ayrıca gençlere yönelik kamu spotu benzeri uygulamaların bu dizilerin yayını esnasında reklam aralarında sunulması
yerinde olacaktır.
• Son zamanlarda gençlerin daha fazla dikkatini çekmeye başlayan belgesellerin yapımı desteklenmelidir. Yapılan belgesellerin
tematik olarak tarihi belgeseller ya da geleceğe yönelik fantastik
belgeseller olması gençleri bunları izlemeye daha çok yönlendirebilir.
127
TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI
• Katılımcıların genel olarak gazete okuma oranının düşük olduğu
göz önüne alındığında, bunun nedenlerini tespite yönelik çalışmalar yapılmalıdır. Örneğin, gazetelerin içerikleri ve görsel tasarımlarının gençlere ne derece hitap ettiği araştırılmalıdır.
• Gençlerin dergi okuma veya takip etme alışkanlıklarının düşük
olduğu düşünüldüğünde, dergilere erişimi artıracak çalışmalar
yapılmalıdır. Örneğin gençlik merkezlerinde bu dergilere erişim
sağlanabilir.
• Gençlerin kitap okuma alışkanlıklarını desteklemek için, kütüphane ortamlarının iyileştirilmesi ve kütüphane hizmetlerinden faydalanmanın daha az bürokratik hale getirilmesi
gereklidir. Ayrıca kütüphanelerin elektronik ortamlarının artırılması ve kütüphanelerde gençler için özel mekânların (kantin,
kafe vs.) açılması, kütüphaneleri gençler için daha cazip kılacaktır. Benzer şekilde, gençlik merkezlerinde gençlerin daha fazla
elektronik metinlere ulaşımı sağlanmalıdır.
5.3.6İnternet Kullanımı ve Haberleşme Yolları
• Araştırma sonuçlarına göre interneti daha az kullanan kesimlerin
(Doğu Anadolu’da yaşayanlar, kadınlar, 25-29 yaş grubu gençler,
evliler ve düşük eğitim düzeyine sahip olanlar) internet erişimlerini sağlayacak alt yapının oluşturulması gereklidir. Örneğin,
internet erişim ücretlerinin, düşük gelir gruplarında bulunanların kullanımını da sağlayacak düzeye indirilmesi gerekmektedir. Bunlara ek olarak eğitim düzeyi düşük gençler ve kadınlar
için bilgisayar kursları düzenlenmesi faydalı olacaktır.
• Son yıllarda gelişen teknik alt yapıya rağmen Türkiye’de gençlerin mobil internet kullanım oranlarının da çok düşük olduğu göz
önüne alındığında, mobil internet kullanım ücretlerinin düşürülmesi gereklidir. Böylelikle gençlerin bu imkânları daha çok
kullanması sağlanabilir.
• Gençlerin en çok zaman geçirdikleri ve ilgi gösterdikleri etkinlikler (sosyal iletişim ve haberleşme) göz önüne alındığında, gençlere yönelik çalışmaların duyurusunda, sosyal ağ (örn., Facebook) ve haberleşme (SMS) araçları kullanılmalıdır. Ayrıca,
sosyal ağlarda verilecek mesajlar, birbirinin alternatifi olan şekillerde verilmelidir; örneğin, bir mesaj aynı anda hem sesli hem de
görsel formatlarda sunulabilir.
128
BÖLÜM 5: SONUÇ VE ÖNERİLER
5.3.7 Zararlı Alışkanlıklar
• Katılımcıların üçte birinin sigara kullandığı ve yaş arttıkça sigara
kullanım oranının da arttığı göz önüne alınarak, erken yaşlar için
bilinçlendirme ve ileri yaşlar için sigarayı bırakma çalışmaları yapılmalıdır. Bu çalışmalar, gençlerin ilgilerini çekecek araçlar ve
kişiler (örn., film ve karakterler) üzerinden yürütülmelidir.
• Sigarayı bıraktırmaya yönelik yapılacak çalışmaların daha çok
erkeklere yönelik yapılması gerekmektedir. Buna ek olarak kadınların sigara içme oranlarının da gittikçe arttığı dikkate alındığında, kadınların sigaraya başlamalarına neden olan etmenlerin
tespit edilip, bunu engelleyecek çalışmaların yapılması elzemdir.
• Boşanma sonrası için bilhassa sigara ve diğer kötü alışkanlıkları
engellemeye yönelik çeşitli destek çalışmalarının yapılması önem
arz etmektedir.
• Yüksek eğitimli kişilerin sigara kullanım ve alkol tüketim oranlarının diğer kişilere göre yüksek olmasından dolayı, yükseköğretim dönemi ve sonrasında sigara ve alkol tüketimini azaltacak
çalışmalar yapılmalıdır. Bu gruptaki kişilerin, uyuşturucu, sigara
ve alkol tüketimine başlamalarını temel nedenleri, ailelerinden
ilk defa uzaklaşmaları, ellerine daha fazla para geçmesi ve akran
baskısının artması olmasından dolayı, özellikle üniversiteye başlarken oryantasyon eğitiminde ve eğitim sırasında uyuşturucu, sigara ve alkol tüketiminin zararları özellikle işlenmelidir.
• Katılımcıların yaş aralığı düşünüldüğünde yüksek olan alkol
kullanma oranının (yaklaşık beşte biri) azaltılması ve gençlerin
alkolün zararı konusunda bilgilendirme çalışmalarının yapılması gereklidir. Alkol kullanımının yüksek olduğu bölgelere (Ege,
Marmara ve İstanbul) yönelik özel çalışmalar yapılmalıdır. Yine,
özellikle genç erkeklerin tüketimini azaltmaya yönelik çalışmalar önemlidir.
• Alkol ve sigara tüketimini azaltmak için, öğrencilerin katılabilecekleri okul sonrası etkinlikler artırılmalıdır. Daha önce yapılan çalışmalar, öğrencilerin okul sonrası spor etkinliklerine katılmalarının; olumsuz davranışları ve şiddete yönelimi azalttığı ve
akademik başarıyı artırdığını ortaya koymuştur (Holt vd., 2008).
5.3.8 Rol Model Eksikliği
• Gençlerin olumlu davranış kazanmaları ve olumsuz davranışlardan uzaklaşmalarını sağlayacak rol modeller (örnek şahsi-
129
TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI
yetler), gençliğe dönük çalışmaların tanıtımını üstlenmelidir.
Sporcu kişiliklerin sigara ve alkol tüketimine karşı kampanyalardaki açıklamalarının gençler üzerinde etkili olduğu, daha önceki çalışmalarda görülmüştür (Hurd, Zimmerman ve Xue, 2009).
Benzer şekilde, kadın rol modellerin kızların olumlu davranış geliştirmesinde etkili olduğu görülmüştür (Vescio, Wilde ve Crosswhite, 2005). Bu araştırmada ortaya konduğu üzere, kızların
genelinin kendilerine örnek alabilecekleri öne çıkan bir kadın
rol model yoktur. Oysa Amerika’da yapılan benzer bir araştırmada, Hillary Clinton, genç kızların öne çıkan rol modeli olmuştur
(Sussman, 2007). Ayrıca, bu çalışmada, katılımcıların yarısından
çoğu spor yapmadığını belirtiğinden dolayı, rol modellerin spora
vurgu yapması olumlu bir etki bırakacaktır.
5.3.9 Gençlik ve Spora Yönelik Etkinlikler
• Türkiye’nin genç ve dinamik nüfusu ile 2020 Olimpiyat Oyunlarına tekrar aday olduğu dikkate alındığında, gençlere yönelik
spor yapma imkânlarının zenginleştirilmesi ve çocukların/gençlerin farklı spor dalları ile uğraşma konusunda desteklenmeleri gereklidir. Benzer şekilde, ülkenin sportif başarısını artırmak için, amatör sporlar desteklenmelidir. Bunun için amatör
sporların altyapısını geliştirici çalışmalar yapılması, buna ilaveten
amatör sporlar konusunda farkındalığı geliştirici faaliyetler düzenlenmesi önem arz etmektedir.
• Doğu Anadolu Bölgesinde spor yapma oranı diğer bölgelere göre
daha düşük olduğundan, bu bölgede spor yapmanın önemi ve
faydaları ile ilgili farkındalığı artırıcı çalışmalar yapılmalı, hem
örgün eğitim kapsamındaki okulların hem de genel olarak tüm
gençlere yönelik spor alanlarının fiziki kapasitesi geliştirilmelidir.
• Spora yapılan yatırımlar yapılırken, ülkenin coğrafi şartları ve
zenginlikleri dikkate alınmalıdır. Örneğin, üç tarafı denizlerle
çevrili ülkemizde ilgili yörelerde su sporlarına destek verilmelidir. Benzer şekilde, Türkiye’nin dağlık pek çok bölgesinde dağcılık gibi sporlar desteklenebilir.
• Kadınların erkeklere göre çok daha düşük oranda spor yaptığı
görüldüğünden, ülkenin kültürel ve sosyal şartları da dikkate
alınarak, kadınlara yönelik spor alanlarının zenginleştirilmesi
130
BÖLÜM 5: SONUÇ VE ÖNERİLER
•
•
•
•
•
•
gereklidir. Bunun için sadece kadınlara yönelik, spor salonları ya
da kadınlara özel çalışma saatleri de düzenlenmelidir.
Eğitim düzeyi azaldıkça spor yapma oranın azaldığı görüldüğünden, düşük eğitimli kesimin aynı zamanda çalışan kişiler olduğu
da dikkate alınarak, yeni spor alanları oluşturulmalı ve bu alanların esnek çalışma saatleri olmalıdır.
Katılımcıların yalnızca beşte birinin spor lisansına sahip olduğu ve bu oranın Batı ülkeleri ile kıyaslandığında oldukça düşük
olduğu görüldüğünden, gençlerin lisanslı sporcu olmaları konusunda çalışmalar yapılmalıdır. Öncelikli olarak Millî Eğitim Bakanlığı ve üniversiteler ile ortak çalışmalar düzenlenerek, sporun
yaşamın bir parçası olduğu vurgulanmalıdır.
GSB’nin gençlerin tamamı tarafından bilinmediği göz önüne
alındığında, GSB’nin sunduğu hizmetlerin bilinirliğini artırıcı çalışmalar yapılmalıdır. Gençlerin GSB’nin web sitesine olan
ilgisini artırmak için, GSB’ce sunulan hizmetlerin (gençlik kampları, değişim programları, kredi ve burs vb.) duyuruları, Bakanlık
web sitesinden ilan edilmelidir. Ayrıca, web sitesi, sosyal ağlarla
bütünleştirilmelidir.
Çalışmaya katılan gençlerin üçte ikiye yakınının gençlik merkezlerinin ve kamplarının varlığından haberdar olmamaları nedeniyle, bu hizmetlerin tanıtımı daha iyi bir şekilde yapılmalıdır.
Benzer şekilde, izcilik ve değişim programlarının tanıtımının yapılması gereklidir. Ayrıca, merkezlerde ve kamplarda düzenlenen
etkinlikler ve programlar, gençlere etkin bir şekilde duyurulmalıdır. Buna ilaveten, GSB’nin sunduğu hizmetlerin neden yeteri
kadar kullanılmadığı ayrıntılı bir şekilde araştırılmalıdır.
Gençlik kampları tematik olarak da düzenlenmelidir. Örneğin
felsefe kampları, okuma kampları ve yazarlık kampları gibi temalar belirlenebilir. Özellikle buraya davet edilecek yazar ve akademisyenlerle yapılacak çalıştaylar ve seminerler yoluyla gençlerin
okumaya ve entelektüel üretime yönlendirilmesi sağlanabilir.
Gençlerin daha rahat erişecekleri ortamlarda, en çok talep ettikleri etkinlikler olan, yabancı dil ve meslek kurslarının düzenlenmesi gerekmektedir. Daha somut ifade etmek gerekirse, KYK’ya
bağlı yurtlarda, gençlik merkezlerinde ve değişim programlarında yabancı dil ve meslek eğitimi verilebilir. Nispeten küçük
yerleşim birimlerinde sinema ya da tiyatro salonunun olmadığı
131
TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI
dikkate alındığında, gençlik merkezleri ve KYK’ya bağlı yurtlarda
tiyatro ve sinema gibi gösterileri yapılmalıdır. Aynı şekilde, gençlik merkezlerinde müzik kursları, geleneksel el sanatları kursları
ve halk oyunları kursları düzenlenmelidir. Bu noktada, genç nüfusun heterojen yapısı (çalışan, evli, öğrenci vb.) dikkate alınarak
daha esnek saatlerde müzik kursları, geleneksel el sanatları kursları ve halk oyunları kursları düzenlenmelidir.
• Katılımcı gençlerin, kişisel gelişim seminerleri, kariyer danışmanlığı hizmetleri ve liderlik seminerlerine katılmak istediklerini belirtmiş olmaları nedeni ile gençlik merkezlerinde ve KYK’ya
bağlı yurtlarda bu tür seminer programlarının düzenlenmesi uygundur.
• Çalışmaya katılan gençlerin beşte üçlük bir kesimi, doğa gezisi
düzenlendiği takdirde katılmak istediklerini belirttiğinden, gençlere yönelik doğa gezi organizasyonları yapılmalıdır. Katılımcıların özellikle Karadeniz Bölgesine, dağ ve orman gezilerine katılmak istedikleri dikkate alınmalıdır. Benzer şekilde, çalışmaya
katılan gençler, oldukça yüksek bir oranda şehirlerarası gezilere
katılmak istediklerini belirttiklerinden dolayı, gençlere yönelik
şehirlerarası gezi organizasyonları düzenlenmelidir. Bununla birlikte, gençlik kampları ve öğrenci değişim programları gibi uygulamalar yaygınlaştıkça gençlerin bu tür şehirlerarası gezilere
katılma istekleri de gerçekleşmiş olacaktır.
132
KAYNAKÇA
Aassve, A., Billari, F. C., Mazzuco, S., ve Ongaro, F. (2002). Leaving home: A comparative analysis of ECHP data. Journal of European Social Policy, 12(4), 259 -275.
Acar, M. (2006). Türkiye’de madde bağımlılığı ve gençlik (Yüksek Lisans Tezi). Kırıkkale
Üniversitesi, Kırıkkale.
Ahlstrom, S. K. (2000). The young adult. D. B. Cooper (Ed), Alcohol use içinde(ss. 2950). Radcliffe Publishing.
Akın, M. . (2009). Siyasal toplumsallaşma sürecinde gençlik: Teorik ve uygulamalı bir
çalışma (Doktora Tezi). Selçuk Üniversitesi, Konya.
Akkılık, R. (2011). Türkiye okuma kültürü haritası. Türk kütüphaneciliği, 25(2), 326.
Akpinar, E, Yoldascan, E ve Saatci, E. (2006). The smoking prevalence and the determinants of smoking behaviour among students in Cukurova University, Southern
Turkey. West Indian Medical Journal, 55(6), 414-419.
Aksaçlıoğlu, A., ve Yılmaz, B. (2007). Öğrencilerin televizyon izlemeleri ve bilgisayar
kullanmalarının okuma alışkanlıklarının üzerine etkisi. Türk kütüphaneciliği, 2(1),
3-28.
Aksoy, K., Ozer, N., ve Üstüner, M. (2009). Turkish high school students’ attitudes
toward addictive substances: Association with perceived parental attitudes. Journal
of Drug Education, 39(1), 59-71.
Allington, R. L., ve McGill-Franzen, A. (2003). The impact of summer setback on the
reading achievement gap. Phi Delta Kappan, 85(1), 68 -75.
Altındağ, A., Yanık, M., Yengil, E., ve Karazeybek, A. (2005). Şanlıurfa’da üniversite
öğrencilerinde madde kullanımı. Bağımlılık, (6), 61-66.
Anduiza, E., Cantijoch, M., ve Gallego, A. (2009). Political participation and the internet. Information, Communication & Society, 12(6), 860-878.
ARI Düşünce ve Toplumsal Gelişim Derneği. (2001). Türk gençliği ve katılım: Katıl ve
geleceğini yarat. İstanbul.
Artan, İ. E. (2005). Üniversite gençliği değerleri: Korkular ve umutlar. İstanbul: TESEV.
Arulampalam, W., Gregg, P., ve Gregory, M. (2001). Unemployment scarring. The Economic Journal, 111(475), 577-584.
Avcı, N. (2007). Toplumsal değerler ve gençlik: Bir değerler sosyolojisi denemesi. Ankara:
Siyasal.
135
TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI
Aydemir, A. T. (Ed.). (2011). Katılımın “e-hali”. İstanbul: Alternatif Bilişim.
Aydin, K. (2010). Patterns of smoking habits and tobacco expenditure in Turkey. Turkish Journal of Public Health, 8(1), 54-64. doi:10.5421/tjph.v8i1.76
Bayhan, V. (2002). Genç kimliği üniversite gençliğinin sosyolojik profili (İnönü Üniversitesi uygulaması). Malatya: İnönü Üniversitesi.
Bendit, R., ve Gaiser, W. (1999). Youth and housing in Germany and the European Union: Data and trends on housing. Leske+ Budrich: Opladen.
Büküşoğlu, N. ve Bayturan, A. (2005). Serbest zaman etkinliklerinin gençlerin psikososyal durumlarına ilişkin algısı üzerindeki rolü. Ege Tıp Dergisi, 44(3), 173-177.
Claudia, M. (2007). Destinations And Touristic Flows In Youth Travel. Annales Universitatis Apulensis Series Oeconomica, (2). http://oeconomica.uab.ro/upload/lucrari/920072/37.pdf
Coakley, J. (2006). The good father: Parental expectations and youth sports. Leisure
Studies, 25(2), 153-163.
Commission of the European Communities. (2011). EU youth report. http://ec.europa.
eu/youth/news/doc/new_strategy/youth_report_final.pdf
Commonwealth Youth Programme. (2011). Youth. http://www.thecommonwealth.
org/Internal/180410/’den erişidi.
Council of Europe. (2009a). The history of youth work in Europe and its relevance for
youth policy today (Council of Europe). Strasbourg.
Council of Europe. (2009b). Youth policy manual: How to develop a national youth strategy (Council of Europe). Strasbourg.
Çavdar, T. (1983). Cumhuriyet döneminde gençlik. Cumhuriyet dönemi Türkiye ansiklopedisi (Cilt 3, ss. 802-812). İstanbul: İletişim.
Çelik, K. (2008). ‘My state is my father’: youth unemployment experiences under the
weak state welfare provisions of Turkey. Journal of Youth Studies, 11(4), 429-444.
Çelik, K. (2010). The experience of youth unemployment in Turkey. J. Evans & W. Shen
(Ed), Youth employment and the future of work içinde (ss 111-116). Strasbourg:
Council of Europe Publishing.
Çorapçıoğlu, A. ve Ögel, K. (2004). Factors associated with Ecstasy use in Turkish students. Addiction, 99(1), 67-76.
Della Porta, D. ve Mosca, L. (2005). Global-net for global movements? A network of
networks for a movement of movements. Journal of Public Policy, 25(01), 165-190.
Doğan, H., Işıklar, A. ve Eroğlu, S. (2008). Ergenlerin problemli İnternet kullanımının
bazı değişkenler açısından incelenmesi. Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Dergisi,
18, 106-124.
EMCDDA. (2005). Annual report: the state of the drugs problem in Europe. European
Monitoring Centre for Drugs and Drug Monitoring.
Erdoğan, R.T. (2007). 60. hükümet programı. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Ana
Sayfası. http://www.basbakanlik.gov.tr/ ‘den erişildi.
Erikson, E. H. (1950). Childhood and society. W. W. Norton & Company.
Erikson, E. H. (1959). Identity and the life cycle. W. W. Norton & Company.
Erjem Y. ve Çağlayandereli M. (2006). Televizyon ve gençlik: Yerli dizilerin gençlerin
model alma davranışı üzerindeki etkisi. Cumhuriyet Üniversitesi Sosyal Bilimler
Dergisi, 30(1), 15–30.
Ersoy, S. ve Güldemir, O. (2008). Üniversite öğrencilerinin boş zamanlarını değerlendirme faaliyetlerinin sosyoekonomik boyutu üzerine bir inceleme. Ulusal Eğitim
Bilimleri Kongresi›nde sunuldu. Sakarya: Sakarya Üniversitesi Eğitim Fakültesi.
136
KAYNAKÇA
ESPAD. (2007). The 2007 ESPAD report: Substance use among students in 35 European
countries. The European School Survey Project on Alcohol and Other Drugs.
Felson, R. B., Savolainen, J., Bjarnason, T., Anderson, A. L. ve Zohra, I. T. (2011). The
cultural context of adolescent drinking and violence in 30 European countries.
Criminology, 49(3), 699-728.
Fend, H. (2006). The historical context of transition to work andyouth unemployment.
A. C. Petersen & J. T. Mortimer (Ed), Youth Unemployment and Society içinde (ss.
77-94). Cambridge University Press.
Genç Hayat Vakfı. (2011). İstanbul liseli profili: Eğitim, aile, sosyal çevre, medya ve gençlik halleri. İstanbul.
Giddens, A. (1991). Modernity and self-identity: self and society in the late modern age.
Stanford University Press.
Goffman, E. (2002). Contemporary sociological theory. (C. J. Calhoun, Ed). WileyBlackwell.
Goodin, R. E. (2008). Discretionary time: a new measure of freedom. Cambridge University Press.
Görgün, S., Tiryaki, A. ve Topbaş, M. (2010). Üniversite öğrencilerinde madde kullanma ve anne babaya bağlanma biçimleri. Anadolu psikiyatri dergisi, 11.
Grohentuis, H. T. ve Meijers, F. (2006). Societal consequences of youth unemployment.
A. C. Petersen ve J. T. Mortimer (Ed), Youth Unemployment and Society içinde (ss.
227-247). Cambridge University Press.
Güler, N., Güler, G., Ulusoy, H. ve Bekar, M. (2009). Lise öğrencileri arasında sigara,
alkol kullanımı ve intihar düşüncesi sıklığı. Cumhuriyet Medical Journal (CMJ),
31(4), 340-345.
Günay, D. ve Günay, A. (2011). 1933’ten günümüze Türk yükseköğretiminde niceliksel
gelişmeler. Yükseköğretim ve Bilim Dergisi, 1(1), 1-22.
Günindi-Ersöz, A. (2002). Popüler kültür ürünlerinden müzik videolarının gençler
üzerindeki olumsuz etkileri. Aile ve Toplum Dergisi, 5(2), 61-68.
Hassan, A., Csemy, L., Rappo, M. ve Knight, J. (2009). Adolescent substance abuse
around the world: An international perspective. Adolesc Med State Art Rev, 20(3),
915-29, ix.
Holt, N. L. (2008). Positive youth development through sport. Routledge.
Hurd, N. M., Zimmerman, M. A., & Xue, Y. (2008). Negative adult Influences and the
protective effects of role models: A Study with Urban Adolescents. Journal of Youth
and Adolescence, 38(6), 777-789.
İlhan, İ. Ö., Yıldırım, F., Demirbaş, H. ve Doğan, Y. B. (2009). Prevalence and sociodemographic correlates of substance use in a university-student sample in Turkey.
International Journal of Public Health, 54(1), 40-44.
ILO. (2008). Global employment trends for youth. International Labour Organisation.
Geneva.
İMV-SAM. (1999). Türk gençliği 98: Suskun kitle büyüteç altında. Konrad Adenaur
Vakfı.
Jones, G. (1988). Integrating process and structure in the concept of youth: a case for
secondary analysis. The Sociological Review, 36(4), 706-732.
Karim, N. S. A. ve Hasan, A. (2007). Reading habits and attitude in the digital age:
Analysis of gender and academic program differences in Malaysia. Electronic Library, 25(3), 285-298.
Kentel, F. (2005). Türkiye’de genç olmak: Konformizm ya da siyasetin yeniden inşası.
Birikim, 196, 11-18.
137
TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI
Kır, İ. (2007). Yüksek öğretim gençliğinin boş zaman etkinlikleri: KSÜ örneği. F. Ü.
Sosyal Bilimler Dergisi, 17(2), 307-328.
Kirsch, I. S., ve Guthrie, J. T. (1984). Prose comprehension and text search as a function
of reading volume. Reading Research Quarterly, 19(3), 331-342.
Kobak, K. ve Biçer, S. (2008, Mayıs). Facebook sosyal paylaşım sitesinin kullanım nedenleri. Sekizinci Uluslararası Eğitim Teknolojileri Konferansı, Anadolu Üniversitesi,
Eskişehir. http://ietc2008.home.anadolu.edu.tr/ietc2008/105.doc
Krashnen, S. (1988). Do we learn to read by reading? The relationship between free
reading and reading ability. D. Tannen (Ed), Linguistics in Context : Connecting
Observation and Understanding içinde (ss 269-288). Norwood: Ablex Publishing.
Kristensen, S. (2008). Avrupa’da Hareketlilik. N. Yentürk, Y. Kurtaran ve G. Nemutlu
(Ed), Türkiye’de gençlik çalışması ve politikaları içinde (ss 115-128). İstanbul Bilgi
Üniversitesi.
Küçükcan, T. (2011). Toplumun, kültür politikaları ve medyanın kültürel süreçlere etki
algısı araştırması (taslak rapor). Ankara: SETA.
Leary, M. R. (1996). Self presentation: Impression management and interpersonal behavior. Westview Press.
Lüküslü, D. (2009). Türkiye’de “gençlik miti:” 1980 sonrası Türkiye gençliği. İstanbul: İletişim.
MEB. (2011). Millî eğitim istatistikleri: örgün eğitim. 2010-2011. Ankara: MEB Strateji
Geliştirme Başkanlığı.
McLuhan, M. (1962). The Gutenberg galaxy: The making of typographic Man (1st ed.).
University of Toronto Press, Scholarly Publishing Division.
Mizuko, I. (2008). Foreword. M. J. Metzger ve A. Flanigan (Ed), Digital media, youth,
and credibility içinde (ss. vii–ix.). MIT Press.
Mokhtari, K., Reichard, C. A., ve Gardner, A. (2009). The impact of internet and television use on the reading habits and practices of college students. Journal of Adolescent and Adult Literacy, 52(7), 609-619.
Norris, P. (2001). Digital divide: Civic engagement, information poverty, and the internet
worldwide. Cambridge University Press.
O’Higgins, N. (1997). Challenge of youth unemployment. ILO Employment and Training Papers 7. Geneva: ILO.
Odabaş, H., Odabaş, Y. ve Polat, Ç. (2008). Üniversite öğrencilerinin okuma alışkanlığı:
Ankara Üniversitesi örneği. Bilgi Dünyası, 9(2), 431-465.
Özcebe, H., Haznedaroğlu, D., Kırcalıoğlu, N., Bertan, M. ve Bülbül, S. H. (2005). The
knowledge of adolescent period and the lifestyle of the first year students in universities. 29th UMEMPS Congress Union of Middle. Eastern and Mediterranean Pediatric’da sunuldu. İstanbul.
Özyurt, S. ve Doğan, M. (2002). Gençlik problemleri açısından üniversite gençliği üzerine sosyolojik bir araştırma. Adapazarı: Değişim.
Petersen, A. C. ve Mortimer, J. T. (Ed.). (2006). Youth Unemployment and Society.
Cambridge University Press.
Peterson, R. A. (1981). Measuring culture, leisure, and time use. Annals of the American Academy of Political and Social Science, 453, 169-179.
Pultar, E. (2008). “Biz Kimiz?” KONDA toplumsal yapı araştırmasında gençler. N. Yentürk, Y. Kurtaran, & G. Nemutlu (Ed), Türkiye’de gençlik çalışması ve politikaları
içinde (ss 259-286). İstanbul Bilgi Üniversitesi.
Rehm, J., Gmel, G., Room, R. ve Ulrich, F. (2001). Average volume of alcohol consumption, drinking patterns and related burden of mortality in young people in
established market economies of Europe. European Addiction Research, 7, 148-151.
138
KAYNAKÇA
Sağer, T. ve İmik, Ü. (2008). Müziksel beğenide sosyal statünün rolü. Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 273-291. http://sbe.erciyes.edu.tr/dergi/
sayi_24/13-%20_273-291.%20syf._.pdf
Subrahmanyam, K. ve Smahel, D. (2010). Digital youth: The role of media in development (1st ed.). Springer.
Sussman, D. (2007, Temmuz 19). Poll: Hillary Clinton as Role Model. New York Times.
New York. http://thecaucus.blogs.nytimes.com/2007/07/19/poll-hillary-clintonas-role-model/
Süzer, M. (2000). Üniversite öğrencilerinin boş zamanlarını değerlendirme alışkanlıkları. Pamukkale Eğitim Fakültesi Dergisi, (8).
Şen, M. (2005). Gençlik, AB ve zıt hisler : Bedenini isterim ama ruhunu asla. Türk Sosyal
Bilimler Derneği.
Şen, M., Meriç, Ü., Gezgin, F., Demir, I., Alpaydın, Y. ve Aktaş, İ. (2010). Türkiye’de
ergen profili 2008. Ankara: TC Başbakanlık Aile Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü.
TÜİK. (2012). Adrese dayalı nüfus kayıt sistemi 2011 yılı sonuçları (No. 16). Nüfus ve
Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü.
Tahiroğlu, A. Y., Çelik, G. G., Bahalı, K. ve Avcı, A. (2010). Medyanın çocuk ve gençler
üzerine olumsuz etkileri; şiddet eğilimi ve internet bağımlığı. Yeni Symposium, 1930. http://www.yenisymposium.net/fulltext/2010%281%29/03.PDF
Tajfel, H. ve Turner, J. . (1985). The social identity theory of intergroup behaviour. S.
Worchel & G. Austin (Ed), Psychology of Intergroup Relations içinde (2nd ed., ss
7-24). Burnham Inc Pub.
Tansel, A. ve Taşçı, H. M. (2010). Hazard analysis of unemployment duration by gender in a developing country: The case of Turkey. Labour, 24(4), 501-530.
Tekin, Muzaffer. (2007). Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu öğrencilerinin serbest zamanlarını değerlendirme anlayış ae alışkanlıkları. Mehmet Akif
Ersoy Eğitim Fakültesi Dergisi, 8(13), 111-120.
Tekin, Meral. (1990). Üniversite gençliğinin radyo, TV, sinema ve tiyatro izleme alışkanlıkları. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, 353-370.
Tilly, C. (2004). Social movements, 1768-2004. Paradigm Publishers.
Tiongson, E. ve Fares, J. (2007). Youth unemployment, labor market transitions, and
scarring: Evidence from Bosnia and Herzegovina, 2001-04. World Bank.
Toruk, İ. (2008). Üniversite gençliğinin medya kullanma alışkanlıkları üzerine bir analiz. Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 19, 475-488.
Tot, Ş., Yazıcı, K., Yazıcı, A., Metin, Ö., Bal, N. ve Erdem, P. (2004). Psychosocial correlates of substance use among adolescents in Mersin, Turkey. Public Health, 118(8),
588-593.
Turan, Z. ve Göktaş, Y. (2011, Eylül). Çevrimiçi sosyal ağlar: Öğrenciler neden facebook kullanmıyor? Fifth International Computer and Instructional Technologies Symposium, Fırat Üniversitesi, Elazığ. http://web.firat.edu.tr/icits2011/papers/27767.
pdf
Turhan, E., İnandı, T., Özer, C. ve Akoğlu, S. (2011). Üniversite öğrencilerinde madde
kullanımı, şiddet ve bazı psikolojik özellikler. Turkish Journal of Public Health, 9(1),
33-44.
TÜİK. (2011). TÜİK adrese dayalı nüfus kayıt sistemi 2011 yılı sonuçları. Ankara: Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü.
Türkarslan, N. ve Yurtkuran Demirkan, S. (2007). Üniversite son sınıf öğrencilerinin
evliliğin kuruluşuna ilişkin görüş ve düşünceleri. Ankara: T.C. Başbakanlık Aile ve
Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü.
139
TÜRKIYE’NIN GENÇLIK PROFILI
UN ITU. (2010). The yearbook of statistics 2010. International Telecommunication Union.
UNDP. (2008). Human development report: Youth in Turkey. Ankara: UNDP.
UNESCO. (2011). About the youth programme. http://www.unesco.org/new/en/socialand-human-sciences/themes/social-transformations/youth/
UNICEF. (2004). Children, youth and media around the world: An overview of trends
and issues. http://www.unicef.org/videoaudio/intermedia_revised.pdf
United Nations. (2005). World youth report: Young people today, and in 2015. United
Nations, Department of Economic and Social Affairs
Vescio, J., Wilde, K. ve Crosswhite, J. J. (2005). Profiling sport role models to enhance
initiatives for adolescent girls in physical education and sport. European Physical
Education Review, 11(2), 153 -170.
Wallace, C. ve Kovatcheva, S. (1998). Youth in society: The construction and deconstruction of youth in East and West Europe. New York: St. Martin’s Press.
WHO. (2004a). Global status report: Alcohol policy. Geneva: World Health Organization.
WHO. (2004b). Global youth tobacco survey. Geneva: World Health Organization.
WHO. (2005). Youth: choices and change: Promoting healthy behaviors in adolescents.
Geneva: World Health Organization.
WHO. (2008a). Prevalence of current tobacco use among adults aged ≥ 15 years. World Health Organization. http://www.who.int/whosis/indicators/
compendium/2008/2ptu/en/’dan erişildi.
WHO. (2008b). Global adult tobacco survey. World Health Organization Geneva.
World Bank. (2005). Turkey: Education sector study. (Report no 32450-TU). Washington, DC: The World Bank.
World Bank. (2007). Youth policy: Doing it and getting it right. World Development
Report.
World Bank. (2011). OVC core definitions. http://info.worldbank.org/etools/docs/library/164047/howknow/definitions.htm
Yaşama Dair Vakıf. (2008). Türkiye “gençlik halleri” araştırması. http://www.yasamadair.org/Adminjkl/6.pdf
Yentürk, N. (2007a). İstatisklikleriyle Türkiye’de gençlik. Gençlik Çalışmaları Birimi.
http://genclik.bilgi.edu.tr/docs/istatistiklerlegenclik.pdf
Yentürk, N. (2007b). İstanbul gençliği: STK üyeliği bir fark yaratıyor mu? U. S. Zeylan
(Ed), Eğitimin ‘değer’i ve gençlik: Eğitimli İstanbul gençliğinin değerler dünyası içinde (ss. 49-76). İstanbul Bilgi Üniversitesi.
Yılmaz, B. (1995). Okuma sosyolojisi: Ankara’da oturanların okuma alışkanlıkları üzerine bir araştırma. Türk Kütüphanecilik, 9(3), 325-336.
Yürekli, A., Önder, Z., Elibol, M., Erk, N., Cabuk, A., Fisunoglu, M., Erk, S. F. vd.
(2010). The economics of tobacco and tobacco taxation in Turkey. Paris: International Union Against Tuberculosis and Lung Disease.
Zengin, N. (2003). Gençlerin okuma alışkanlıklarını belirlemeye yönelik bir çalışma hakkında. TÜBAR.
Zeylan, U. S. (Ed.). (2007). Eğitimin ‘değer’i ve gençlik: Eğitimli İstanbul gençliğinin değerler dünyası. İstanbul Bilgi Üniversitesi.
Zick, C. D. (2009). The shifting balance of adolescent time use. Youth & Society, 41(4),
569-596.
140
Türkiye’de gençlerin, sosyal, ekonomik ve kültürel hayatına yönelik çalışmalarda büyük bir eksiklik vardır. Gençliğe yönelik hizmetlerin, gençlerin talep ve görüşleri çerçevesinde belirlenmesi, bu
hizmetlerin etkin ve verimli olması açısından oldukça önemlidir.
Elinizdeki bu çalışma, Türkiye’de gençlerin sosyokültürel beğenilerini ve serbest zamanlarını nasıl değerlendirdiklerini ortaya koyan şu ana kadar yürütülmüş en kapsamlı araştırmadır.
“Türkiye’nin Gençlik Profili” adlı bu araştırma, Türkiye’deki gençlik
politikalarına katkı sunmak amacıyla yapılmıştır. Araştırma, Türkiye’deki 15–29 yaş aralığındaki 10.174 gencin katılımıyla gerçekleştirilmiştir.
Bu araştırma; gençlerin barınma durumları, sosyal güvenlik durumları, yabancı dil bilme ve yurtdışına çıkma durumları, boş
zaman etkinlikleri, beğenileri, zararlı alışkanlıkları, spor yapma
durumları ve Gençlik ve Spor Bakanlığından beklentilerini ortaya koymaktadır. Araştırma kapsamında, Türkiye’deki gençlerin
yaşam kalitelerini belirleyen birçok etken üzerinde durulmuş ve
uygun görülen hususlarda dünya gençliğinin deneyimleriyle kıyaslama yapılmıştır.
SETA Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı
Nenehatun Caddesi No:66, GOP, Çankaya
06700 Ankara, TÜRKİYE
Tel: +90 312 551 21 00 | Faks: +90 312 551 21 90
www.setav.org | [email protected]

Benzer belgeler