yeraltı maden işletmelerinde ocak yangınları
Transkript
yeraltı maden işletmelerinde ocak yangınları
T.C. ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI İş Teftiş Kurulu Başkanlığı YERALTI MADEN İŞLETMELERİNDE OCAK YANGINLARI İş Müfettişi Yardımcılığı Etüdü Ayşe BAYRAKTAR İş Müfettişi Yardımcısı Ankara-2013 İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER ............................................................................................................. i TABLO LİSTESİ ........................................................................................................ iii ŞEKİL LİSTESİ .......................................................................................................... iv 1 GİRİŞ ............................................................................................................. 1 2 EKZOJEN (AÇIK) OCAK YANGINLARI .................................................. 2 2.1 Ekzojen (Açık) Ocak Yangınlarının Kaynakları........................................... 2 2.2 Ekzojen (Açık) Ocak Yangınlarının Önlenmesi ........................................... 3 2.3 Ekzojen Yangınlarla (Açık Ocak Yangınlarıyla) Savaş ................................ 3 3 ENDOJEN OCAK YANGINLARI ............................................................... 5 3.1 Oksidasyon ..................................................................................................... 5 3.2 Ocak Yangınlarının Zararları ......................................................................... 7 3.3 Ocak Yangınlarının Tespiti ............................................................................ 7 3.3.1 Koku............................................................................................................... 7 3.3.2 Graham Endeksi ............................................................................................. 8 3.3.3 Pratik Yöntemler .......................................................................................... 10 3.3.4 Polonyalı Araştırmacıların İndeksi .............................................................. 11 3.3.5 Tutuşabilirlik Tekniğine Dayalı Yöntem ..................................................... 11 3.3.6 Teorik Yaklaşım........................................................................................... 11 3.3.7 Adyabatik Oksitlenme Tekniğine Dayalı Yöntem ....................................... 12 3.4 Kendi Kendine Yanmaya Etki Eden Faktörler ............................................ 12 3.4.1 Kömürün Yapısı ........................................................................................... 13 3.4.2 Jeolojik Yapı ................................................................................................ 14 3.4.3 Madencilik Uygulamaları ............................................................................ 15 3.4.4 Diğer ............................................................................................................ 19 3.4.5 Kömürün Kendiliğinden Yanmasına Ait Kuramlar ..................................... 19 i 3.4.5.1 Pirit Kuramı ................................................................................................. 20 3.4.5.2 Bakteri Kuramı............................................................................................. 21 3.4.5.3 Oksidasyon Kuramı ..................................................................................... 22 3.4.5.4 Nem Kuramı................................................................................................. 23 3.5 Endojen (Gizli) Yangınlarla Savaş .............................................................. 24 3.5.1 Yanıcı Maddenin Uzaklaştırılması .............................................................. 24 3.5.2 Isının Uzaklaştırılması ................................................................................. 25 3.5.3 Yakıcı Maddenin Uzaklaştırılması .............................................................. 25 3.5.3.1 Su İle Doldurma (Ambuayaj)....................................................................... 25 3.5.3.2 Atıl Gazların Kullanılması ........................................................................... 25 3.5.3.3 Galeri Cidarının Kaplanması ....................................................................... 25 3.5.3.3.1 Kaplama Malzemesinin Özellikleri ............................................................. 26 3.5.3.4 Yangın Sahalarının Barajlanması ................................................................ 31 4 SONUÇ VE DEĞERLENDİRME ............................................................... 49 KAYNAKLAR .......................................................................................................... 50 ii TABLO LİSTESİ Tablo 1 İnkübasyon Süresi İndeksleri ........................................................................ 11 Tablo 2 Adiyabatik Oksidasyon Yöntemine Göre Risk Sınıflaması ........................ 12 Tablo 3 Kendiliğinden Yanmayı Etkileyen Başlıca Faktörler ................................... 13 Tablo 4 Çeşitli Parametrelerin Kömür Oksidasyon Oranına Etkisi ........................... 23 Tablo 5 Pilot Uygulama Kaplama Malzemesi Karışım Oranları ............................... 30 iii ŞEKİL LİSTESİ Şekil 1 Kömür Oksidasyon Reaksiyonu ..................................................................... 6 Şekil 2 Kömür Oksidasyon Mekanizması ................................................................... 6 Şekil 3 Kendi Kendine Kızışmadan Oluşan Kokunun Sıcaklıkla Değişimi ................ 8 Şekil 4 Dönümlü ve İlerletimli Ayaklarda Hava Kaçakları ....................................... 17 Şekil 5 Ayak Arkasında Meydana Gelen Gaz Oranları ve CO/ O2 Değeri ................ 18 Şekil 6 Taban Yolu Veya Lağımların Komuru Kestiği Noktalarda Meydana Gelen Kritik Zonlar ................................................................................................... 18 Şekil 7 Kaplama Malzemesinin Tahkimat Arkasına Yerleştirilmesi ......................... 28 Şekil 8 Fırça ve Kamalar Üzerinde Uygulanan Denemeler ....................................... 28 Şekil 9 Kırık ve Çatlakların Kaplama Malzemesi İle Kapatılması ............................ 29 Şekil 10 Pilot Uygulama Kaplama Malzemesi Görüntüsü ........................................ 29 Şekil 11 Püskürtme Makinesi Görüntüsü................................................................... 30 Şekil 12 Çamur Dolgu Baraj ...................................................................................... 32 Şekil 13 Tuğla Dolgu Baraj........................................................................................ 33 Şekil 14 Kil + Beton Baraj ......................................................................................... 34 Şekil 15 Dar Beton Baraj ........................................................................................... 35 Şekil 16 Küçük Eliptik Kesitli Baraj.......................................................................... 36 Şekil 17 Büyük Eliptik Kesitli Bar ............................................................................ 37 Şekil 18 Dikdörtgen Kesitli Baraj .............................................................................. 38 Şekil 19 Yatay Galeride Jibs Baraj Uygulaması ........................................................ 42 Şekil 20 Başyukarıda Jibs Baraj Uygulaması ............................................................ 41 Şekil 21 Başaşağıda Jibs Baraj Uygulaması .............................................................. 42 Şekil 22 Jibs Barajda Enjeksiyon ............................................................................... 43 Şekil 23 Kaldırılan Kapılar ........................................................................................ 45 Şekil 24 (a)Dengeleme Galerisi.(b) Dengeleme Borusu ............................................ 45 Şekil 25 Dengelenmiş Yangın Barajı Görünümleri ................................................... 46 Şekil 26 Denge Barajı; ............................................................................................... 47 Şekil 27 Denge Barajında Ventüri Yerleştirilmesi..................................................... 47 Şekil 28 Denge Barajında Vantilatör Yerleştirilmesi................................................. 47 Şekil 29 İlerlerimli Ayaklarda Önlemler ................................................................... 48 iv 1 GİRİŞ Ocak yangınları, insan ve oldukça önemli ulusal servet kayıplarına yol açabilmektedir. Yeraltında tahkimatın, bant tesislerinin, ihraç tesislerinin ve diğer yanıcı malzemenin yanması veya kendiliğinden yanma ile ortaya çıkan bu yangınlar iş sağlığı ve güvenliğinin tehlikeye girmesine yol açtığından üretim aksamasına veya tamamen durmasına neden olmaktadır. Grizulu ocaklarda, kontrol altına alınmayan ya da alınamayan yangınlar patlamalara neden olabilir. Ocak yangınlarında büyük rezervlerin terkedilmesinin yanısıra en büyük tehlike, yangınlar sonucu oluşan zehirli ve boğucu gazların çok sayıda ölüme neden olmasıdır. Önemli olan, yangının önceden sezilmesi ve önlenmesidir. Yangınların sınıflandırılması meydana geliş şekline, yerine ve dış görünüşüne göre yapılabilir. Meydana geliş şekli, yangının önceden sezilmesi ve yangınla mücadele bakımından önemli olduğundan, bu çalışmada bu yönde bir sınıflandırma esas alınmıştır. Bu çalışmada meydana geliş şekline göre ocak yangınlarının sebepleri, önlenmesi ve oluşan ocak yangınlarıyla başa çıkma yöntemleri anlatılmaktadır. 1 2 EKZOJEN (AÇIK) OCAK YANGINLARI Yüksek ısı sonucu meydana gelen yangınlardır. Isı kaynağı, yanan ortamın dışındadır. Sürtünme ısısı, açık alev, elektrik arkı vb.. 2.1 − Ekzojen (Açık) Ocak Yangınlarının Kaynakları Band Tesislerindeki Yangınlar: Bu yangınların nedeni, bandın tambura sürtünmesi sonucu ortaya çıkan ısı olabilir. Kömür parçaları frenleyebilir ve sürtünmeyi sağlar. Bandın tahkimata sürtünmesi sonucu da ısı oluşabilir. Makaralar arızalı ise ve iyi dönmüyorsa sürtünme ısısı fazla olabilir. Dolayısıyla oluşan ısı ile kömür tozu yanar. − Kuyu Vincindeki Yangınlar: Sürtünmenin neden olduğu yangınlardır. Makaranın halat altında dönmesi ile etrafa kızgın çelik tel parçaları sıçrayarak kömür tozunu yakabilir. − Elektrik Donanımındaki Yanınlar: Kötü topraklama ve kısa devreler en önemli açık alev kaynakları olabilir. Bakımsızlık ve aşırı yükleme de bunlara eklenebilir. Ayrıca kayaç basıncı ve ateşlemeler sonucu kablo hasarları da açık alev kaynağı oluşturmaktadırlar. − Kaynak İşleri Sonucu Oluşan Yangınlar: Kaynak işlerinden sıçrayan kıvılcım kömür tozunu yakabilir. − Sıvı Yakıt Yangınları: Dizel lokomotifler için ocağa sokulan yakıt bir tehlike kaynağıdır. − Ateşleme Sonucu Oluşan Yangınlar: Patlayıcı madde ateşlemeleri sırasında akkor haldeki kapsül ve teller kömür tozu ve diğer kolay yanıcı malzemeleri yakabilir. − Patlamalar Sonucu Oluşan Yangınlar: Grizu ve kömür tozu patlamaları büyük yangınlara neden olabilir. Yangın, patlama alevinin son bulduğu, oksijenin bol olduğu yerde oluşur. Daha iç kısımda oksijen azlığından yangın olmaz. − Açık Alevlerin Neden Olduğu Yangınlar: Açık alevli lambalar, çakmak ve kibrit alevi, sigara ateşi vb. nedenler önemli yangın kaynaklarıdır. − Kesici-Kazıcı Makinaların Neden Olduğu Yangınlar: Kesici uçların sert kayaçlara rastlaması sonucu oluşan ısı önemli bir yangın kaynağıdır. Bu nedenle ve 2 kesici makinaların kullanımlarının artmasıyla arın yangınları önemli miktarda çoğalmıştır.1 2.2 − Ekzojen (Açık) Ocak Yangınlarının Önlenmesi Bant tesislerinde yangın oluşumunu engellemek için band tesisinin iyi döşenmesi ve sık sık kontrolü gerekir. Bant fazla yüklenmemelidir. Bant nakliyat ünitelerinde bandın yandan sürtünmesi engellenmelidir. Bant etrafındaki kömür tozu birikintileri temizlenmelidir. Buna ilaveten ısı yükselince band tesisini durdururan ve su püskürten bir koruyucu donanım kullanılabilir. − Kuyu vincinin makara tesisatının kontrol ve muayeneleri yapılmalıdır. − Potansiyel patlama tehlikesi olan ortamlarda kullanılacak tüm ekipmanlar ATEX uyumlu ve Exproof (Patmalaya Dayanıklı) özellikte olmalıdır. Ocak içindeki elektrikli ekipmanların topraklama ve elektrik ile ilgilil diğer kontrollleri düzenli yapılmalı, kaçak akıma karşı gerekli önlemler alınmalıdır. − Kaynak yapılacak yerde risk altında olan alan ıslatılmalı, buralarda yangın söndürücü ve taş tozu hazır bulundurulmalıdır. − Yakıt yangınlarına karşı yakıt donanımları bakımlı tutulmalı ve dizel lokomotiflerin egsoz gazları soğutulmalıdır. − Ocakta patlayıcı gaz ve tozların birikmesi engellenmeli ve bu gaz ve tozlar güvenli sınırlar içinde tutulmalıdır. − Açık alevli lambalar, çakmak ve kibrit alevi, sigara ateşi gibi açık alev kaynaklarının ocağa sokulması kesin olarak önlenmelidir. − Kullanılan kesici uçlardan kaynaklanan yangınlar su ile soğutularak önlenmelidir. − Ocak içinde statik elektriğe karşı gerekli önlem alınmalıdır. 2.3 Ekzojen Yangınlarla (Açık Ocak Yangınlarıyla) Savaş Bu tip yangınlarda ortam havasının kuru olması ve hava hızı, yangının yayılma hızını etkileyen faktörlerdir. Yangının yayılmasını engelleyecek ya da azaltacak tuğla duvarlar, taş tozu barajları gibi zonlar oluşturulmalıdır. Yanmaz tahkimat malzemeler tercih edilmelidir. Ocak içine su şebekeleri döşenmeli ve su 1 Erdil Ayvazoğlu, Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu Teknoloji ve Uygulama Geliştirme Projesi Havalandırma, İstanbul, 1986, s. 96, 97. 3 alım noktaları uygun ve kolay ulaşılabilir yerlere olmalıdır. Ocak içindeki ısı yaratabilecek ekipmanların bulunduğu yerlere, yanıcı kimyasalların kullanıldığı yerlere, tamirhanelere, lokomotif garajlarına ısıya duyarlı otomatik yangın söndürücüler yerleştirilmelidir. Ayrıca özellikle riskli alanlarda ve kontrol noktalarında taşınabilir yangın söndürme cihazları hazır bulundurulup kullanılmalıdır. Yangın söndürücü çeşitlerinden bazıları aşağıdaki gibidir; Kuru Yangın Söndürücüler: Sıvı ve ahşap yangınlarında sodyum bikarbonat, amonyum sülfat veya amonyum fosfat püskürtücüler kullanılır. Açığa çıkan ve inert olan CO2 yagını söndürür. Köpüklü Söndürücüler: 1/20 - 1/30 oranında suya ilave edilen köpük maddeleri, akaryakıt ve elektrik yangınları için iyi söndürücülerdir. Karbon Dioksitli Söndürücüler: Basınç altındaki karbondioksit püskürtüldüğü zaman -79 oC’de donar ve kar oluşturur. Kar ısınında gaz açığa çıkar ve yangını söndürür. Karbon dioksidin tehlike yaratması söz konusu olduğu için düşük hava hızlarının olduğu veya kapalı yerlerde uygulanır. Su ile Söndürme: Yangınların su ile söndürülmesi söz konusudur. Ancak su, ağaç malzeme yangınlarında merkeze, kömür yangınlarında ise çevreye sıkılmalıdır. Aksi halde patlayıcı gaz meydana gelir. Hareketli Köpük ile Söndürme: Yangının önüne, temiz hava tarafına ve bütün kesite bir tekstil veya tel kafes gerilir ve üzerine köpük (latex) püskürtülür. Bu halde oksijen kesilmiş olur ve yangın söner. Ancak patlayıcı gaz tehlikesi var ise uygulanmamalıdır.2 2 Ayvazoğlu, s. 98. 4 3 3.1 ENDOJEN OCAK YANGINLARI Oksidasyon Endojen ocak yangınları kendi kendine kızışma soncu oluşan yangınlardır. Bu tür yangınların oluşumunda dış etken (dışarıdan ısı alma) yoktur. Asıl neden oksidasyon ısısıdır. Kömürün kendiliğinden yanmasıyla ilgili olarak, genelde, kabul edilen teori, uygun atmosferik koşullarda kömürün oksijeni absorbe etmesine (oksidasyona) dayanmaktadır. Kömürle oksijen arasında dışa ısı veren bir kimyasal tepkime söz konusudur. Kömür yüzeyleri havayla temas eder etmez oksidasyon olayı başlamaktadır. Ocakta, normal koşullar altında, dışa verilen ısı alınmakta ve oksidasyon, yavaş bir biçimde ve bir kızışma tehlikesi doğurmaksızın sürmektedir. Ancak, bazı durumlarda dışa verilen ısı, ortamdan ayrılamamakta ve sıcaklık giderek artmaktadır. Sıcaklık arttıkça ortamda yeterli oksijen varsa oksidasyon hızı da artmakta ve buna bağlı olarak kömürün sıcaklığı yükselmektedir. Kömürün tutuşma sıcaklığına (kritik sıcaklık) ulaşıldığında ise, yanma olayı baş göstermektedir. Özetle, sınırlı miktarda hava, bir yandan oksidasyon için gerekli oksijeni sağlarken, diğer yandan, oluşan ısıyı uzaklaştırmakta yetersiz kalarak ortamda sıcaklık artışının ve kendiliğinden yanmanın başlıca nedeni olmaktadır.3 Bu tür yangınlar, kendi kendine yanma, kendiliğinden yanma veya gizli yangınlar olarak da isimlendirilirler. Kaynak oksidasyon ısısıdır. Oksijen, kömür tarafından absorbe edilir ve bu absorbsiyon sonucu 1 – 2oC sıcaklık artışı olur. Bu reaksiyon her sıcaklıkta olur. Ancak, hava miktarı çok fazla ise oluşan ısı taşınır ve tehlike kalmaz. Aksi halde hava tamamen kesilmelidir. Sözü edilen reaksiyon, daha önceden de bilindiği gibi, aşağıdaki gibi olur: 2C + O2 2 CO + 2420 kcal/kgC 2 CO + O2 2 CO + 5660 kcal/kgC Reaksiyon tekrarlanırsa sıcaklık artar ve kömür özelliklerine bağlı olarak, yaklaşık 175OC’de yanar. Grizulu ortamda ise patlama olabilir. Metal madenleri (sülfürlü, piritik cevherler vd.) de yangına müsaittir. Örneğin, 2 FeS2 + 7 O2 + H2O 2 FeS4 + 2 H2SO4 + 624 kcal/kgC 3 Vedat Didari, Madencilik Dergisi-“Yeraltı Ocaklarında Kömürün Kendiliğinden Yanmaı ve Risk İndeksleri”, Cilt XXV, Sayı No:4, 1986, s.30. 5 Daha önce de belirtildiği gibi, oksidasyon için kömür ve oksijenin varlığı yeterlidir. Ancak kendi kendine yanma için, oluşan ısının taşınmaması gerekir. Bu nedenle, ramble boşlukları, göçükler, çatlamış topuklar, silolar vb. yerler yangın için çok elverişlidirler. Duyu organlarıyla ilk yangın belirtilerinin anlaşılmasına kadar geçen zamana “inkübasyon” periyodu denir. Bu periyot, birkaç saat ya da haftalarca sürebilir. Terleme (su buharının yoğunlaşması) gibi önemli belirtilerin görülmesi ile “indikasyon” periyodu başlar. Terlemeden sonra CO ve CO2 oluşumu artar ve koku duyulur. Bu halde, artık “olgunlaşma” periyodu başlamıştır. Elverişsiz şartlarda, birkaç saat içinde yangın başlar.4 Kömür oksidasyon reaksiyonunda meydana gelen olaylar aşağıda özetlenmiştir. 1. adım = Kömür/oksijen komplekslerinin oluşması, 2. adım = Bu komplekslerin bozuşması, CO2 ve H2O üretimi veya daha duraylı grupların (karboksil, karbonil ve eter grupları) oluşması 3. adım = Bu grupların bozuşması ve değişik gazların çıkması, (Sıcaklık > 100°C) 4. adım = Alifatik yapının son adım kaybedilmesi ile CO, CO2 ve H2 üretilmesi Şekil 1 Kömür Oksidasyon Reaksiyonu (Swan ve Evans, 1979) Kömürün fiziksel oksidasyon oranını etkileyen faktörler de Wade (1988) tarafından Şekil 2'de özetlenmiştir. Şekil 2 Kömür Oksidasyon Mekanizması (Demirbilek, 1988)5 4 Ayvazoğlu, s. 98,99. Ahmet H. Onur, H. Köse, E. Yalçın, G. Konak, H.Yenice, D. Karakuş, A. Gönen, M. V. Özdoğan, A. Tosun, Yeraltı Kömür Ürtm Faal. Ocak Yangınlarının Önlenmesinin Araştırılması-GLİ Tunçbilek Ömerler Mekanize Yeraltı Ocağı Uygulaması, 2012, s. 10,11. 5 6 3.2 Ocak Yangınlarının Zararları Yeraltında olası bir yangının yaratabileceği tehlikeler şu şekilde sıralanabilir: − Yangın nedeniyle ölüm ya da yaralanma, − Kömürün kendiliğinden yanması neticesinde ortaya çıkan karbon monoksit gazı zehirlenmesi nedeniyle ölüme yol açabilecek şekilde zarar görme, − Bırakılan topukların açık alev ya da için için yanması neticesinde tavan göçmelerinin oluşması, − Yanma neticesinde kömürün kaybedilmesi, − Yangın barajları arkasında ekonomik olarak işletilebilir rezervlerin bırakılmak zorunda kalınması.6 3.3 Ocak Yangınlarının Tespiti Kendiliğinden yanmaya etkisi olan pek çok faktör bulunmaktadır. Olayla sistemli olarak savaşmak için genelde en uygun bulunan yaklaşım biçimi, damar, pano ya da stoklar için bir indeks değeri saptayarak önlemleri buna göre tasarlamaktır. Bu tür bir indeksi saptamanın çeşitli yöntemleri bulunmaktadır. Çalışmaların özünü, indeksi belirlenecek yerden alınan kömür örneklerini laboratuvarlarda inceleyerek kendiliğinden yanmaya yatkınlıklarını belirlemek ve saha hakkındaki gözlemlere ve deneyime dayanarak çevresel koşulları değerlendirmek oluşturmaktadır.7 Bu bölümde bu tür çalışmalar tanıtılacaktır. 3.3.1 Koku Burada önemli olan husus, kendi kendine yanmanın başlangıcının duyu organlarıyla tespitine güvenilmeyeceğidir. Çünkü bir koku hissedildiği anda oksidasyon merkezindeki ısının 150 oC’ye yaklaşmış bulunduğu ve dolayısıyla çok geç kalınmış olduğu bellidir. Gerçeten de yangın kokusunu karakterize eden etilen ve propilendir. Bu gazların oluşumunun ise ancak 100 oC’nin üzerinde söz konusu olduğu tespit edilmiştir. 8 Şekil 3’te kendi kendine oluşan kokunun sıcaklık ile değişimi gösterilmektedir. 6 Nehar Eroğlu, Micheal John Gouws, Madencilik- Kömürün Kendiliğinden Yanmasına Ait Kuramlar, 1993, Cilt XXXII, Sayı No:2, s. 14. 7 Didari, s. 32. 8 Ayvazoğlu, s. 99. 7 Şekil 3 Kendi Kendine Kızışmadan Oluşan Kokunun Sıcaklıkla Değişimi9 3.3.2 Graham Endeksi Ayvazoğlu çalışmasında “Esas olan kendi kendine yanmanın erken tespit edilmesi ve pano kapatılmasına gerek kalmaması için, ocak havasındaki karbon monoksit ve hidrojenin ölçülmesi gerekir. Karbon monoksit bir yangın olayının en belirgin ve kararlı göstergesidir. Hidrojen de kömür oksidasyonunun bir ürünüdür ama oluşumu azdır ve tespiti henüz pratik değildir. Ne var ki, ocak havasındaki karbon monoksit miktarı, havalandırma miktarına bağlıdır. Ayrıca, karbon monoksit oluşumunun başka kaynakları (ateşlemeler, dizel lokomatifleri vd. gibi) da vardır. Bu nedenle, havalandırma miktarından bağımsız olan “oluşan karbon monoksit miktarının tüketilen oksijen miktarına oranı” ki buna Graham Endeksi veya Graham Katsayısı denir, kullanılabilir. Başka bir deyişle, karbon monoksit oluşumu bir yanma sonucu ise, bir oksijen tüketimi de söz konusudur. Bu oran, aşağıdaki eşitlikten hesaplanır: K= (Karbon monoksit oluşumu)/(Oksijen tüketimi) .100 = % Örneğin bir hava analizinde CO2 %0,59 CO %0,004 CH4 %0,65 O2 %19,93 Tespit edilmiş ise, 9 Ayvazoğlu, s. 99. 8 Graham Endeksi K= 0,004/(78,83.20.93/79.04-19,93).100=0,43 bulunur Her ocakta yangın olmasa bile oksidasyon vardır. Dolayısıyla belirli bir karbon monoksit oluşumu ve oksijen tüketimi söz konusudur. Bu, her ocak için, normal sayılabilecek bir Graham Endeksinin varlığını ortaya koyar. Bu nedenle, eğer Graham Endeksi ile çalışılacaksa, ocağın normal endeksi tespit edilmeli ve bundan sonra endeksteki değişklik gözlenmelidir. Katsayı 0,2 civarında ise bir tehlike yok demektir. 0,5’in üzerindeki ve azalmayan bir katsayı oksidasyonun arttığını gösterir. 1,0 değerinde tehlike söz konusudur ve etkin mücadele başlatılmalıdır. Katsayının 2,0’ye ulaşması çok tehlikeli bir durumu belirtir. Katsayının 3,0’e ulaşması bir yangın belirtisidir. Kapatılmış yangınlı sahalara ait katsayılar çok daha büyük olabilir. Tespit edilen bir katsayıdaki artış % 0,1- 0,5 arasında ise bir tehlike olmadığı kabul edilebilir. % 0,5 – 1,0’lik artış bir tehlike işaretidir. Yangın sırasında %10 artış görülebilir. Graham Katsayısı oksidasyonu belirtir ama derecesini tam olarak göstermez. Çünkü oksidasyon merkezinden gelen havayı seyrelten havada karbon monoksit var ise katsayı küçülür. Doğrudan doğruya yangınlı sahadan alınan numuneler üzerinde hesaplama yapılıyorsa bir sorun yoktur ve elden edilen katsayı gerçek değerdir. Havalandırma miktarından bağımsız olan katsayının kullanılması sırasında bazı hataların doğabileceği unutulmamalı ve göz önünde bulundurulmalıdır. Yangınlı sahadan gelen havayı seyrelten hava içinde de karbon monoksit var ise katsayı gerçek değerden daha küçük hesaplanır. Örneğin, yangın merkezinden gelen hava içindeki CO miktarı A ve bunu seyrelten hava içindeki CO miktarı B ve seyrelmiş hava (karışım hava) içinde yangından gelen havanın oranı p ise, Karışım içinde yangından gelen havadaki CO miktarı p/100.A ve seyrelten havadaki CO oranı (100-p)/100 .B = 100/100 .B-p/100.B şeklinde ifade edilebilir. Bu halde karışım içindeki CO, bu ikisinin toplamı olacaktır. Bu da, p/100 A+100/100 B- p/100.B = p/100 (A-B)+B dir. Aynı şekilde, oksijen tüketimleri, benzer olarak ve sırasıyla a ve b ile gösterilirse, karışının oksijen tüketimi de p/100.a+(100-p)/100.b= p/100.a+100/100.b-p/100.b = p/100 (a-b)+b olacaktır. Bu halde karışımdan hesaplanacak Graham Katsayısı 9 K= ( p/100 (A-B)+B)/(p/100 (A-B)+B) .100 olur. Görülüyorki, b, yani seyrelten havadaki oksijen tüketimi pozitif ise, oran küçülecektir ve yanılgıya düşmek söz konusudur. Katsayı hesaplanırken kullanılan azot (N2) oranı, ölçülebilen başlıca gazların (O2, CO2, CH4) oranlarının toplamının 100’den farkı olarak bulunur. Eğer CO2 ve CH4’ten başka gazlar da varsa, bahsedildiği gibi yapılan N2 tayini hatalı olur. Daha hassas çalışma için diğer gazların da ölçülmesi gerekir. Küçük CO oluşumları kararsızdır ve dolayısıyla katsayı hesaplamalarında dalgalanma olabilir. CO ve CO2 oluşumundan da O2 tüketimi olabileceği gösterilmiştir. Kullanılan diğer bir oran “Trickett Oranı”dır. TR = (p%CO2+0,75 %CO-0,25 %H2)/((0,265 %N2-% O2)=(Oksijen Tüketimi)) Bu oran uygun numune alınıp alınmadığının ve ayrıca yangının cinsinin tespiti için kullanılır. Eğer TR = 1,6’dan büyük ise alınmış olan numunelerden kuşkulanmak gerekir. Ağaç yangınlarında TR = 0,6 -1,6; Kömür, akaryakıt ve band yangınlarında TR = 05 -1,0 ve Metan yanmasında TR = 0,4 – 0,5 değerleri arasındadır. Oranın kullanılmasının bir yararı, oranın yangınlı sahadan gelen havanın seyrelmesi halinde de değişmemesidir. Bu nedenle, hava çıkış kuyusundaki analizlerde etkili bir şekilde kullanılabilir.” demiştir.10 3.3.3 Pratik Yöntemler Bir panoda üretim çalışmalarının başlangıcından ilk kızışma belirtilerinin ortaya çıkışına değin geçen süre, "inkübasyon süresi" olarak bilinmektedir. Aynı damarlarda daha önce çıkan yangınlarla ilgili bilgilere dayanarak bu süreleri bir indeks olarak kullanmak düşünülebilir.11 Tablo 1’de İnkübasyon Süresi İndeksleri gösterilmiştir. 10 11 Ayvazoğlu, s. 100-102. Didari, s. 32. 10 Tablo 1 İnkübasyon Süresi İndeksleri İnkübasyon Süresi (ay) İndeks Değeri Yatkınlık Derecesi 0-3 >40 Çok Yüksek 3-9 20-40 Yüksek 9-18 10-20 Orta >18 1-10 Düşük Didari, s. 32. 3.3.4 Polonyalı Araştırmacıların İndeksi Olpinski ve arkadaşları tarafından geliştirilen "Yangın Riski İndeksi"; kurukülsüz kömür örneğinde belirlenen kendiliğinden yanma derecesine bağlı bir sayı ile işletme ve havalandırma yöntemi, işletmenin derinliği ve havalandırmanın yoğunluğu, göçükte kalan kömür ve göçüğe olan hava kaçakları, damarın ıslaklığı gibi çevresel parametrelere verilen sayısal değerlerin toplamından oluşmaktadır. İndeks değerine göre koşullar güvenli ya da güvensiz olarak gruplandırılmaktadır.12 3.3.5 Tutuşabilirlik Tekniğine Dayalı Yöntem Feng ve arkadaşları tarafından uygulanan bir yöntem, kömürün kendiliğinden yanmaya yatkınlığını gösteren bir indeks ile çevresel koşulları belirleyen bir indeksin saptanmasını esas almaktadır. Kendiliğinden Yanma İndeksi, laboratuvarda kömür örneğinin kendiliğinden yanmaya bağlı sıcaklık derecesi ve ısınma hızına bağlı olarak saptanan bir yatkınlık indeksi ile kömür kayıpları, çatlaklanma derecesi, havalandırma basınç farklılığı gibi parametrelere dayalı olarak belirlenen bir çevresel indeksin çarpımından oluşmaktadır. İndeksin toplam değerine göre damarlar, düşük, orta ve yüksek yatkınlık gruplarına ayrılmaktadır.13 3.3.6 Teorik Yaklaşım Banarjee, kendiliğinden yanmayı etkileyen 10 adet faktör (yüzey alanı, kısmi 02 basıncı, oksitlenme süresi, sıcaklık ve nem ile kömür ve yapısındaki kayaç 12 13 Didari, s. 32. Didari, s. 32,33. 11 bandlarının ısı iletkenlikleri, konveksiyon ve radyasyonla olsı kayıpları, pano çalışma süresi) ve bu faktörlere yüksek ya da düşük derecede etkisi olabilecek 22 adet işletme parametresi (kömürün yapısı, jeoloji, işletme, havalandırma ile ilgili koşullar) belirlemiştir. Yöntemin pratiğe aktarılabilmesi için yalnızca düşük ya da yüksek olarak tanımlanan etkilerin daha ayrıntılı bir sınıflandırması gerekmektedir.14 3.3.7 Adyabatik Oksitlenme Tekniğine Dayalı Yöntem Güney ve Hodges, tarafından geliştirilen laboratuvar tekniğinde kömür örnekleri, ocak ortamını karakterize eden adyabatik deneme aygıtında zaman-sıcaklık ilişkileri saptanmak üzere incelenmektedir. Bu teknikle kömürün kendiliğinden yanmaya yatkınlığı belirlenmekte ve Bystron-Urbanski tarafından kömür stokları için geliştirilen bir indeksleme tekniğinin ocaklara uygun olarak değiştirilmiş bir şekli, çevresel indeksin saptanmasında kullanılmaktadır. Panolar, toplam indeks değerine göre, düşük, orta, yüksek ve çok yüksek yatkınlık gruplarına ayrılmaktadır.15 Tablo 2 Adiyabatik Oksidasyon Yöntemine Göre Risk Sınıflaması Adiyabatik Deney Sonuçları Risk Sınıflaması Çok Yüksek Yüksek Orta Düşük Yanma Toplam Yanma Kuluçka Risk Riski İndeksi Dönemi İlk Sıcaklık Toplam Sıcaklık İndeksi (ay) Artışı Artışı (°C) >2. 0 1.2-2.0 0.6-1.2 <0. 6 >7. 0 4.5-7.0 2.5-4.5 0-2.5 8 4 2 1 >4 0 21-40 11-20 1-10 0-3 3-9 9-18 >1 8 Onur, Köse, Yalçın, Konak, Yenice, Karakuş, Gönen, Özdoğan, Tosun, s. 12. , (Singh ve Demirbilek, 1986) 3.4 Kendi Kendine Yanmaya Etki Eden Faktörler Bazı kömürlerin kendi kendine yanmaya çok yatkın olduğu ve bazılarının olmadığı, hatta bazı damaların tavanının yandığı ama tabanının yanmadığı, bir uzun ayağın dibinin yandığı halde başının yanmadığı vb. olaylar bilinmektedir. Bunun nedeni, başka bir deyişle oksidasyonu başlatan ana neden henüz bilinmemektedir. 14 15 Didari, s. 33. Didari, s. 33. 12 Ana nedenin organik ve anorganik kükürt olduğuna uzun yıllar inanılmıştır. Ama bunun gerçek olmadığı, kükürtün başlamış bir kızışmayı ancak hızlandırdığı tespit edilmiştir. Ne olursa olsun kendi kendine yanmaya etkilerinin olduğu bilinen faktörler aşağıda sıralanmıştır.16 Tablo 3 Kendiliğinden Yanmayı Etkileyen Başlıca Faktörler Çevre Koşulları Madencilik Uygulaması Kömür Yapısı Jeolojik Yapı 1.Kömür damarlarında faylanmalar 2. Zayıf ve bozulmuş 1. Düşük ranklı formasyonlar 2. Yüksek nemli 3. Düşük kalite kömür 3. Yüksek piritli bantları içeren kalın 4. Kırılganlığı kömür damarları yüksek 4. Sığ damarlar 5. Birbirine yakın birden fazla damar Kontrolü Olanaksız 1. Göçükte kömür kaybı 2. Gerilme boşalması 3. Sığ damarlarda tasman nedeni ile yüzey ile bağlantı 4.Kalın damarlarda göçertme yöntemi ile üretim, damarda kısmi üretim 5.Havalandırmada anormallikler, engeller, dengesizlikler, yüksek basınç farkı, vb. Kontrolü Olanaklı K.K. Feng, Chakravorty, R.N. ve Cochrane, Spontaneous Combustion-A Coal Mining Hazard, CIM Bulletin, Cilt. 66, 1973, s 75-84 3.4.1 Kömürün Yapısı − Rank: Düşük ranklı kömürler oksidasyona daha yatkındırlar. Örneğin, bitümlü kömürler antrasite göre daha hızlı bir biçimde oksitlenirler. − Kül İçeriği: Yüksek kül içeriği olan kömürler (karbon miktarı azaldığından dolayı) kendiliğinden yanmaya daha az yatkın olacaklardır. Ancak, kül içindeki kireç, soda, demir bileşikleri vb. malzemelerin oksidasyonu hızlandırıcı, alüminyum ve silis gibi malzemelerin ise yavaşlatıcı etkisi olabileceği görülmüştür. − Tane Boyutu: Oksidasyon, doğrudan yüzeyle ilgili bir olay olup, kömür ne denli ince taneliyse (yüzey alanı ne denli fazlaysa) oksidasyon o denli fazla olacaktır. Gevrek kömürlerin yanmaya daha yatkın oldukları bilinen bir olgudur. Göçüklerde oluşan yangınlar, önemli ölçüde, tavan veya tabanda bırakılan (alınamayan) kömürün ayak arkasında ufalanmasından kaynaklanmaktadır. Keza, gerek damar ve gerekse yan taşlardaki çatlak ve yarıklarda bulunan ezilmiş kömürler daha kolay yanabilmektedirler. Kömürde açılan yollarda, tahkimata bitişik kısımlardaki ufak 16 Ayvazoğlu, s. 102, 103. 13 göçüklerdeki kömür parçalarının da yanabildikleri yaşanan durumlardandır. Oksidasyon hızının, dış yüzey alanının küb köküyle orantılı olarak arttığı saptanmıştır .17 − Rutubet: Bünye ve çevre rutubeti olarak ele alınması gerekir. En kötü durum, kuru kömür ve rutubetli ortamdır. Bu halde, su buharının kuru kömür üzerinde yoğunlaşması sırasında önemli miktarda ısı açığa çıkar ve oksidasyonu hızlandırır. Bu nedenle, ocak havasını rutubetlendiren kaynaklar yok edilmelidir. − Kükürt: Kükürtün çabuk ve kolay yanıcı olması, oksidasyon hızını arttırmaktadır. − Petrografik Yapı: Farklılıklar olduğu bellidir, ama kesin bir yargı henüz yoktur. Füsit bakımından zengin kömürlerin daha yatkın olduğu sanılmaktadır.18 Petrografik bileşenlerden parlak olan kısımların (özellikle vitren) mat olanlara göre daha kolay oksitlendikleri ve bazı eksinit tiplerinin vitrinit ve inertinite göre daha hızlı oksitlendikleri söylenebilmekle birlikte, kesinleşmiş kanıtlar bulunmamaktadır. − Metan: özellikle çok gazlı ocaklarda metanın kömür yüzeylerinin hava ile temasını engelleyici bir faktör olması olanaklıdır Kanada kömürleri üzerinde yapılan bir çalışmada yüksek metan içeriğine sahip olan damarların oksidasyona daha az yatkın oldukları saptanmıştır.19 − Porozite ve Isı Geçirgenliği: Hava ile temas ve ısının saklı kalması bakımından önemlidir. 3.4.2 Jeolojik Yapı − Derinlik: Kayaç basıncı artar. Çatlamalar olur. Sıcaklık da artınca inkubasyon süresi azalır. Derin ocaklarda jeotermal gradyan artışı ve artan arazi basıncı nedeniyle kırıklanan ve ezilen topuklar kendiliğinden yanmaya ortam hazırlamaktadır.20 − Tektonik: Tektonik ile ezilmiş kömürler kendi kendine yanmaya daha yatkındır.21 17 Didari, s. 30 Ayvazoğlu, s. 103 19 Didari, s. 30. 20 Didari, s. 31. 21 Ayvazoğlu, s. 103 18 14 − Damar Kalınlığı: Az iletim nedeniyle ısı birikimi olur. Birkaç kat halinde üretilmek zorunlu olabilir ve dolayısıyla kömürün hava ile teması artar.22 Kalın damarlar, gerek kömürün yan taşlara göre düşük olan ısı iletkenliği gerek arada oksitlenmeye çok yatkın bir band içerme olasılığının yüksek oluşu ve gerekse ayak gerisinde fazlaca kömür bırakılmasının kaçınılmaz oluşu nedenleriyle kendiliğinden yanmaya daha yatkındırlar.23 Sovyet araştırmacıları kalınlığı 1,5m'nin altında olan damarlarda riskin az, 3m.'den kalın damarlarda ise riskin fazla olduğunu belirtmektedirler.24 3.4.3 Madencilik Uygulamaları Dönümlü ve dolgulu çalışmaların kendiliğinden yanma olasılığını azalttığı bilinmektedir. Ayrıca, uzun süre bekleyen ayaklarda göçük yangınlarının daha çok oluşması, yüksek arın ilerleme hızının olayı engelleyebilecek bir unsur olduğunu göstermektedir. Ayak arkasının tam oturmuş olması, hava kaçaklarını engelleyeceğinden önem taşımaktadır. Dolgunun, boşlukları iyi dolduracak bir biçimde (örneğin pnömatik dolgu) yapılması gerekmektedir. Ayak arkasında kesilmeden bırakılan ağaç tahkimat ya da alınamayan çelik tahkimat, göçük içinde hava dolaşımına yol açacağından, sakıncalı olmaktadır.25 Damar içi galeriler kullanılacakları zaman sürülmelidir. Topuk bırakılmamalı veya küçük tutulmalıdır. Topuk yanından ayak hazırlanmamalıdır.26 − Kazı Hızı: Sıcaklık artışı zamanının bir fonksiyonudur. Hızlı kazıda galeriler kısa zaman tutulur. − Ramble Şekli ve Cinsi: Sıkı ramblede hava kaçağı ve dolayısıyla oksidasyon azdır. Rambleye şlam akıtılması sızdırmazlık için iyidir. Ayak arkasında kaçağı azaltmak için, eski imalat içinde ve ayaktan 100 m. uzaklıkta bir galeri sürülür ve rahat havalandırma sağlanır.27 − Havalandırma Koşulları: Bir ocak kesiminde yüksek basınç farkları, kırılmış topuklara, damar kısımları içine ve göçük sahasına fazla oranda hava kaçağına yol açacaktır. Hava miktarının artırılması amacıyla, ocak vantilatörünün değiştirildiği ya 22 Ayvazoğlu, s. 103 Didari, s. 31. 24 Onur, Köse, Yalçın, Konak, Yenice, Karakuş, Gönen, Özdoğan, Tosun, s. 10,11. 25 Didari, s. 31,32. 26 Ayvazoğlu, s. 103 27 Ayvazoğlu, s. 103 23 15 da kollara vantilatör eklenmesi vb. değişikliklerin yapıldığı yerlerde, kendiliğinden yanma olaylarının arttığı gözlenmiştir. Yollarda kapı ve regülatörlerin neden olduğu yüksek basınç farkları, havanın çevre tabakalara kaçak yapmasına ve dolayısıyla kızışmalara yol açabilmektedir. Bu yüzden ocaklarda kapı ve benzeri yapılardan olanaklar ölçüsünde kaçanılması ve kesit daralmalarına neden olunmaması gerekmektedir.28 Yardımcı vantilatör yeri iyi seçilmelidir. Eski yollar kapatılmalıdır. Hava miktarı sabit tutulmalıdır. − Ocak İklimi: Yaz aylarında yangın daha fazladır. Esas neden, sıcaklık farkının az ve rutubetin fazla olmasıdır.29 − Dönümlü ve İlerletimli Ayaklarda Yangın Ortamları: Şekil 4'te görüldüğü gibi, dönümlü ayaklarda panoya giren havanın büyük oranı alt taban yolu boyunca ilerleyerek ayağa girmektedir. Bu noktada taşıdığı kritik enerjiyle bir miktar hava taban yolu boyunca ayak arkasına doğru ilerler. Ayak arkasına 'giren havanın büyük bir kısmıtaban yolundan göçüğe kaçarak tekrar ayağa veya üst tabanyoluna çıkar. Terk edilen taban yolu iyi kapatılmadıysa, çok az hava taban yolu boyunca dönümlü ayağın başladığı başyukarı boyunca terk edilen üst taban yolundan geçerek ayak çıkış havasına karışır. Bu yol boyunca ve ayak boyunun 1/3 kadar mesafedeki taban yolundan göçüğe giren havanın meydana getirdiği ısı geçen havanın azlığı sebebiyle yeterince ayak dönüş havasına giremez. Bu ortamın meydana geldiği zon kritik zon olarak adlandırılır. Ayakla beraber devamlı yer değiştirir. Ayağın yavaşlaması ve 28 29 Didari, s. 32. Ayvazoğlu, s. 103 16 Şekil 4 Dönümlü ve İlerletimli Ayaklarda Hava Kaçakları durması anları kritik zonun içindeki sıcaklığın artmasına dolayısı ile yangının hızlanmasına sebep olur. Dönümlü ayaklarda göz önünde tutulacak en önemli nokta, ayak arkasına mümkün olduğunca hava kaçırmamak, kaçan havanın meydana getirdiği kritik zonun devamlı yer değiştirmesi için ayak ilerleme hızının yüksek tutulmasıdır. İlerletimli ayaklarda da ayağın başladığı başyukarının ağızlarının ve kritik zonun önlenmesi için alt ve üst taban yollarının ramble duvarı ile hava geçirmez şekilde kapatılması gerekir. Şekil 5'te 220 m boyundaki ilerletimli ayakta ayak arkasından alınan numunelerde gaz ve C0/O2 değerleri görülmektedir. Şekil 5 incelendiğinde kritik zondaki CO değerinin yüksek olduğu görülür. 17 Şekil 5 Ayak Arkasında Meydana Gelen Gaz Oranları ve CO/ O2 Değeri − Taban Yolları veya Rekup Lağımlarında Yangın: Ortamları Taban yolları veya rekup lağımlarında meydana gelen yangınlar Şekil 6'da görüldüğü gibi, taban yollarında veya rekup lağımlarının kömürü kestiği noktalarda meydana gelen büyük göçükler sonucu oluşan boşluklarda kritik zonlar oluşur. Bu noktalar süratle pasajlanmaz ise göçüğün büyüklüğüne göre geçen hava bu boşluk içindeki ısıyı alamadığından açık alevli yangın veya patlamalara sebep olur. 30 Şekil 6 Taban Yolu veya Lağımların Kömürü Kestiği Noktalarda Meydana Gelen Kritik Zonlar 30 Alim Değirmenci, Türkiye 8. Kömür Kongresi Kitabı, Kozlu Müessesesindeki Ocak Yangınları ve Alınan Önlemler, s. 156-158. 18 3.4.4 Diğer Bakteriler: Oksidasyonu hızlandırmaktan başka, oksidasyonu başlatan ana neden olduğunu savunan çalışmalar vardır.31 3.4.5 Kömürün Kendiliğinden Yanmasına Ait Kuramlar “Kömürün kendiliğinden yanması, tüm kömür üreticisi ülkelerin karşılaştığı en önemli sorunlardan biridir. Bu konunun nedenini saptama çalışmaları daha önceki yüzyılda başlamıştır. Bu sorunun nedeni hakkında çeşitli kuramlar ileri sürülmüş olup bu kuramlar şu şekilde sıralanabilir: - pirit kuramı, - bakteri kuramı, - oksidasyon kuramı ve - nem kuramı. Güney Afrika'da kömürün kendiliğinden yanması konusunda birçok sorunlarla karşılaşılması nedeniyle 1986 yılından itibaren Johannesburg şehrinde bulunan Witwatersrand Üniversitesi Maden Mühendisliği Bölümü'nde bu konuda çalışmalara başlanmıştır. Araştırmalar halen devam etmekte olup geniş bir kaynak taraması bulunmaktadır. Kömürün kendiliğinden yanmasına ait ilk resmi kayıtlara 1604 yılmda Griff kömür madeninde rastlanmış olup (Morris;1986), eski madenciler yeraltında göçüklerde oluşan yangın ve patlamaları olağanüstü nedenlere bağlamışlardır (Martin; 1986). Bu konuda tartışmaları ilk olarak başlatanlardan birisi Dr Plott'dır (Whittaker; 1927). Dr Plott; 1686 yılındaki yayınında kendiliğinden yanmanın nedenlerinin fazla bilinmediğini belirtirken aynı zamanda yangın olaylarının meydana geldiği tipik çevre koşullarını tanımlamıştır. Dr Plott, kömürün kendiliğinden yanma nedenlerini açıklarken Dr Power’ın gözlemlerine de değinmiştir. Dr Power, nemli havaya maruz kalan ya da su ile ıslanan piritin ısınmaya başlayacağını, eğer nemli bir yığın olarak bulunuyorsa kızgın hale geleceğini belirtmiştir. İngiltere'de Yorkshire'a komşu Ealand kasabasında Wilson adındaki bir Mşinin vagonlar dolusu piriti bir ambarda sakladığını, ambarın çatısının akması sonucu yağmur suları ile ıslanan piritin içten içe yanarak daha sonra yangına dönüştüğünü ve kasaba halkının yangını söndürmek için telaşa kapıldığını ifade 31 Ayvazoğlu, s. 104. 19 etmiştir. Dr.Plott, eğer pirit tek başına yanıyorsa bunun kömür ile karışınca daha kolaylıkla yanacağını ileri sürmüş ve Dr. Jordan'm belirttiğine göre bu tip kömür ile kanşmış kömür yığınlarının (metal kömürler olarak adlandırılmış) Londra'da puddle rıhtımında ve New Castle'da yandığınıbelirtmiştir. Tüm bu gözlemler sonucu kömürünkendiliğinden yanması ile ilgili ilk bilimsel teori pirit kuramı olarak ortaya çıkmıştır. Bu kurama ek olarak daha sonra ileri sürülen diğer kuramlar ise şunlardır: - bakteri kuramı, - oksidasyon kuramı ve - nem kuramı. 3.4.5.1 Pirit Kuramı Giriş bölümünde belirtildiği şekilde, Dr Power'rn gözlemleri doğrultusunda nem içeren piritin oksidasyonu kömürün kendiliğinden yanmasına katkıda bulunan bir etkendir. Yaklaşık 300 yıl boyunca piritin oksidasyonun en önemli etken olduğuna inanılmış ve 1848 yılında De La Beche ve Playfair'in yayınına kadar başka mekanizmalardan şüphe edilmemiştir (Coward, 1957). Coward, kömürün kendiliğinden yanması konusunda geniş bir kaynak taraması gerçekleştirmiş ve bu konu hakkındaki ilk araştırmalarla ilgilenen kişilere kaynak olmuş ve halen olmaktadır. Coward tarafından kendiliğinden yanma konusunda piritin önemini geçen yüzyıl sonlarında araştıran araştırmacılar ve elde ettikleri bulgular aşağıda gösterilmiştir (Gouws, 1992). Percy 1866 Güney Staffordshire kömürlerinin kendiliğinden yanma eğilimlerinin yüksek fakat pirit içerilerinin düşük olduğunu belirtmiştir. Oksidasyonun kendiliğinden yanmaya etki ettiğine inanmış fakat pirit kuramını çürütememiştir. Liebig 1866 Pirit kuramını desteklemiş fakat bu konuda araştırma yapmamıştır. Richters 1870 Pirit kuramına karşı çıkmış ve yüksek pirit içerikli Upper Silesian kömürlerinin çok yavaş ısındığını, oksijen soğurmanın yanmaya neden olduğunu ileri sürmüştür. Fayol 1879 Pirit kuramını reddedip, en önemli nedenin oksijen soğrulması olduğunu söylemiştir. Kimball 1879 Literatür derlemeleri sonucunda bir bölgede pirit derişiminin artması sonucu ısının da artabileceğini belirtmiştir. 20 Haedicke 1880 Kömür bünyesi tarafından soğrulan oksijenin kömür içindeki piritin yanmasına yardımcı olacağını ileri sürmüştür. Pirit, aşağıda belirtilen kimyasal reaksiyona göre oksitlenmektedir: 2 FeS2 + 7 O2 + 2 H2O = 2 H2SO4 + 2 FeSO4 Bu reaksiyon ekzotermik bir tepkime olup bünye içine soğrulan cm3 O2 için 4,3 cal. bir ısı açığa çıkmaktadır (Winmill; 1915). Bu reaksiyonun kömür sıcaklığını yaklaşık 125°C artırma (Li veParr;1926) kapasitesine sahip olmasına karşın kömür yığınları tamamen izole edilemeyip ısı etrafa dağıtılmaktadır. İnce taneli piritin % l0 oranında Bamesley taşkömürlerine eklenmesi sonucu 7 saat içinde kömür ısısının 10,6 °C artacağı Winmill tarafından ileri sürülmüştür. Bu konudaki yayınlar incelendiğinde kömürün kendiliğinden yanması konusunda piritin ikinci derecede rol oynadığı ortaya çıkmaktadır. Aşağıdaki koşullar sağlanmaksızın piritin kömürün kendiliğinden yanmasına herhangi bir katkısı bulunmadığına inanılmaktadır: − İnce tane halinde bulunulması ve çok miktarda olması. Yukarıda ekzotermik oksidasyon tepkimesi sonucu açığa çıkan ısı kömürün oksidasyon hızını da artırmaktadır. 3.4.5.2 Bakteri Kuramı Bakteri kuramı, kömürün kendiliğinden yanması konusunda ileri sürülen bir diğer kuramdır. Bu kuram Coward (1957) ve Haldane ve Makgill (1923) tarafından incelenmiş olup elde edilen bulgular aşağıda gösterilmiştir. Gaile 1910 Kömürün etkilenmemekte kendiliğinden olduğunu fakat yanmasını başlangıç bakterinin aşamasında direkt önemli olarak bir rol oynayabileceğini ileri sürmüştür. Miehe 1911 Kuru otların kendiliğinden yanmasının nedenini bakterilere bağlamıştır. Winmill 1915 Kömür tarafından soğrulan oksijen oranının azalmasının bakteri kuramı geçerli olması halinde artması gerektiğini belirtmiştir. Graham 1915 Sterilize edilmiş kömür ile sterilize olmayan kömürün aynı oranda okside olduğunu bulmuş ve bakterilerin oksijen soğrulmasmda herhangi bir etkisi olmadığına karar vermiştir. Tideswell 1920 Bakterilerin geliştiği artan sıcaklıklarda karbondioksit oluşumunun arttığını fakat bakterilerin öldüğü 100°C'nin üzerinde karbondioksit oluşmadığını ortaya koymuştur. 21 Li ve Parr 1926 Bir Hindistan kömüründe, bakteri nedeniyle kömür içinde bulunan pirit oksidasyon oranının arttığından şüphe etmiştir. Pirit kuramı gibi bakteri kuramı da oksidasyon kuramına teslim olmuştur. Birçok kaynakta belirtilmesine rağmen bakteri etkisi kömürün kendiliğinden yanmasında yardımcı bir etken olarak bile kabul edilmemektedir. 3.4.5.3 Oksidasyon Kuramı Oksidasyon kurammdaki gelişmeler Coward (1957) ve Güney (1968) tarafından geniş bir şekilde incelenmiştir. Bu gelişmeler aşağıda gösterilmiştir. Richters 1868 Bir kuru kömür numunesinin 200cC'de açık havaya maruz kalması sonucu belli bir süre içinde ağırlığının bir miktar arttığını fakat 20 saat sonra ağırlığında düşüş olduğunu, ağırlık artışı süresince kömürün karbondioksit ve su verdiğini fakat büyük oranda oksijenin kömürün bünyesinde kaldığını belirtmiştir. Richters 1870 Termal olarak yalıtılmış ince taneli kömürün 12 gün havayla teması sonucu sıcaklığının 83°C artacağını ileri sürmüştür. Fayol 1879 Kömürün tutuşması havadaki oksijen ile kömür içindeki organik bileşimlerin reaksiyonuna bağlıdır. Açığa çıkan ısı miktarı mevcut fiziksel koşullara bağlıdır. Lamplough ve Hill 1913 Normal sıcaklık ve basınç altında 1 ml oksijen başına 2,8 ile 3,8 kalori kömür tarafından üretilmektedir. Winmill 1915 Üç deney de göstermiştir ki 1 ml oksijen başına 2,1 cal. tüketilmektedir. Winmill 1915 100 gr numunenin 30°C sıcaklıkta 96 saat boyunca 300 ml oksijen soğrulması sonucu kömürün kendiliğinden yanma özelliğinin artacağını ileri sürmüştür. 200 ml'den az oksijen soğuran kömürlerde bu özelliğin az olacağını söylemiştir. Davis ve Byrne 1925 Pittsburgh kömürlerinin 40-100°C'de oksidasyonu sonucu 1 ml oksijen başına 2 kalori ısı açığa çıkmaktadır. Açığa çıkan ısının, Fayol'a göre, mevcut fiziksel şartlara bağlı olması sonucu Winmill, değişik tip kömürlerin soğurma oranlarındaki farklılığın kendiliğinden yanma eğilimini ortaya koyacağına dikkat çekmiştir. Kömürün fiziksel soğurma oranının birçok parametre ile ilişkisi birçok araştırmacı tarafından incelenmiş ve elde edilen sonuçlar Wade (1988) tarafından Tablo 4’te özetlenmiştir. 22 Tablo 4 Çeşitli Parametrelerin Kömür Oksidasyon Oranına Etkisi Parametre Tane iriliği Sıcaklık Nem Ön ısıtma Oksijen kısmi basınç Uçucu madde içeriği İç nem Karbon içeriği Kömürleşme derecesi Metan içeriği Artar-Azalır Artar Artar Artar Artar Artar Artar Artar Azalır Azalır Azalır Kömürün oksidasyonundaki aşamalar Cudmore ve Sanders (1984) tarafından aşağıdaki şekilde özetlenmiştir: − Oksijenin fiziksel soğurulması, − Kimyasal soğrulma, aktif yapıda oksijen içeren kompleksin oluşumu, − Hızlı kimyasal tepkime sonucunda peroksijenin ayrışması ile CO, CO2 , H2O ürünlerinin oluşumu. 3.4.5.4 Nem Kuramı Kömürün sıcaklığının nem sebebi ile artması ile ilgili kaynaklarda iki mekanizmadan bahsedilmiş olup bunlar; kömürün ıslanması ile bir ısının açığa çıkması ve kömür oksidasyon tepkime hızının artışıdır (Wade, 1988). Nem kuramındaki gelişmeler aşağıda verilmiştir. Kraliyet Komitesi 1876 Nem, kömürün kendiliğinden yanmasını kolaylaştırmaktadır. Winmill 1916 Kuru kömür, yaş kömüre göre daha fazla oksijen soğurmaktadır. Davis ve Byrne 1926 Kömürleri kuru değil de nemli olarak depolamak daha iyidir, çünkü kömür gözeneklerinin nem ile dolu olması oksijenin fiziksel soğrulmasma engel olacaktır. Rosin 1928 Kömür yığınlarında oluşan kendiliğinden yangınlar sık sık sıcak ve yağmurlu havalardan sonra meydana gelmektedir. Berkowitz ve Schein 1951 Islanma ile oluşan ısı kömürün kendiliğinden yanmasında önemli bir rol oynamaktadır. 23 Petschuk ve Majewskaya 1954 Su basmış maden ocaklarındaki suyun derenajı sonrası kömürün kendiliğinden yanması ile ilgili olaylarda artış olduğunu bildirmiştir. Burdrky 1956 Su basmış maden ocaklarındaki suyun drenajı sonrası kömürün kendiliğinden yanması ile ilgili olaylarda artış olduğunu bildirmiştir. Bhattacharyya Hodges ve Hinsley 1969 Hava içindeki nemin artışı ısınmayı artırmaktadır. Kömür içindeki yanma riski azaltılabilir. Güney 1971 Oksidasyon ve su ile ıslanma nedeni ile oluşan sıcaklık artışı kendiliğinden yanmayı hızlandırmaktadır. Berkowitz 1979 Yanma kuru ve nemli kömür ara yüzeylerinde oluşmaktadır. Islanma ile oluşan ısı, ıslanmış yüzey ile doğru orantılıdır ve kömürün nem içeriği kapasitesinin bir fonksiyonudur.”32 3.5 Endojen (Gizli) Yangınlarla Savaş Kömürün kendiliğinden yanmasının engellenmesi için alınması gereken en etkili önlem, yanmanın gerçekleşmesi için gerekli olan 3 elemandan en uygununun uzaklaştırılması olacaktır. Yanma; yanıcı, yakıcı ve ısı olmaksızın meydana gelmez.33 Kendi kendine kızışma tespit edildikten sonra aşağıdaki önlemler alınmalıdır. 3.5.1 Yanıcı Maddenin Uzaklaştırılması Yeraltı işletmesinde kömürün uzaklaştırılması mümkün değildir. Ancak yanma olayı başladıktan sonra, sık mesafelerde yapılacak gaz ölçmeleri ile kaçak ve kısa devre yerleri ve dolayısıyla kızışma merkezi tespit edilebilir. Böyle bir halde kazı ile merkeze ulaşılır ve sıcak kömür kazılarak su ve köpük ile soğutulur, üzeri taş tozu veya lateks ile kapatılır.34 Bu durum, oluşturduğu tehlike, ocak havasının bozulması, oluşan boşluğun tahkimatının güçlükle yapılması ve iş programında meydana getirdiği aksaklıklar nedeni ile birçok güçlüğü beraberinde getirmesi yanında, yangının başlamasından sonra müdahale edilebilecek en uygun yöntemdir.35 32 EROĞLU, GOUWS, s. 14-17. Onur, Köse, Yalçın, Konak, Yenice, Karakuş, Gönen, Özdoğan, Tosun, s. 18. 34 Ayvazoğlu, s. 104. 35 Onur, Köse, Yalçın, Konak, Yenice, Karakuş, Gönen, Özdoğan, Tosun, s. 18. 33 24 3.5.2 Isının Uzaklaştırılması Oksidasyonun başlangıcından sonra artarak devam ettiği için uzaklaştırılması mümkün olmayan elemanlardan birisidir. Isının uzaklaştırılması amacıyla, tavana açılan deliklerden su enjeksiyonu yapılması bir yöntemdir. Bundan sonuç elde edilse dahi reaksiyonun başlangıcından sonra ısının sürekli engellenmesi konusunda sıkıntılar yaşanır.36 3.5.3 Yakıcı Maddenin Uzaklaştırılması Oksidasyonu sağlayan O2 ihtiva etmesi dolayısı ile galeri açma işlemi esnasında aynaya vantüpler yardımı ile gönderilen havadır. Bu durumda, müdahale edilebilecek en önemli eleman havanın kömür ile temasının engellenmesi olacaktır.37 3.5.3.1 Su İle Doldurma (Ambuayaj) Önemli mazleme ve teçhizat yok ise, yangın sahası tamamen su ile doldurulur. Ancak tekrar açılmasından bir süre sonra ortam havası rutubeti çok fazla olur. Böylece “kuru kömür-rutubetli ortam” oluşur ve tekrar kızışma için çok uygun bir durum ortaya çıkar.38 3.5.3.2 Atıl Gazların Kullanılması Hava kaçağı kesilmemiş ve kızışma önlenmemişse, makine vb. değerli teçhizatın zarar görmemesi için yangınlı bölge atıl bir gaz ile doldurulur.39 3.5.3.3 Galeri Cidarının Kaplanması İlk yöntem, galeri cidarının hemen ilk kazı sonrasında hava geçirimsiz bir malzeme ile kaplanması ve kömür ile havanın buluşmasının engellenmesidir. Bu başarılabilirse, yanmanın oluşması için gerekli olan elemanlardan en önemlisi sistemden uzaklaştırılabilecektir.40 Kaçak hava bulunur ve kesilir. Bunun için, kaçak bölgesinde tahkimatın kaçak tarafının arkası, 30-50 cm boşaltılır ve önü tahta perde ile kapatılarak, taş tozu, balçık, kum vb. malzeme ile doldurulur. Daha sıkı sızdırmazlık için çimento, anidrit veya köpük enjeksiyonu yapılır.41 36 Onur, Köse, Yalçın, Konak, Yenice, Karakuş, Gönen, Özdoğan, Tosun, s. 18. Onur, Köse, Yalçın, Konak, Yenice, Karakuş, Gönen, Özdoğan, Tosun, s. 18. 38 Ayvazoğlu, s. 106 39 Ayvazoğlu, s. 106. 40 Onur, Köse, Yalçın, Konak, Yenice, Karakuş, Gönen, Özdoğan, Tosun, s. 18. 41 Ayvazoğlu, s. 106. 37 25 3.5.3.3.1 Kaplama Malzemesinin Özellikleri “Kaplama malzemesinden istenilen nitelikler aşağıda sınıflandırılmıştır; − Ucuz ve kolay temin edilebilir olmalı; Özellikle fay geçişlerinde, tavan-taban taşı-kömür kontaklarında yangınların daha sık yaşanabilmektedir. Bu nedenle, sadece kömür damarı içerisinde açılan galeriler değil, tavan ve taban taşı malzemesi içerisinde açılan galerilerde de bu kaplamanın kullanılması gerekli olacaktır. Kaplama yapılacak yol uzunluğunun fazla olması, kaplama malzemesinin ucuz ve kolay temin edilebilir olmasını gerektirmektedir. − Kolay uygulanabilir olmalı; Uygulanacak yüzey alanının büyük olması nedeni ile elde edilen karışım pratik bir yöntem ile kömür ve yan taşa uygulanabilmelidir. Özellikle yolların kesitleri dikkate alınarak galeri kesitinin tamamının kaplanması gerekliliği düşünüldüğünde, galeri tavanlarına özel bir aparat yardımı ile püskürtülebilmeli, püskürtülen malzeme galeri cidarında bir kabuk oluşturularak hava geçişini engellemesi sağlanmalıdır. Prizlenme süreleri optimum seçilmeli, kaplama malzemesinin püskürtme makinesinde donması veya uygulandıktan sonra uygulama bölgesinde çok uzun süre donmadan kalması olumsuz niteliklerdir. − Geri sıçrama miktarı düşük olmalıdır; Püskürtülerek kömür ve tavan-taban taşına yapışması istenen malzemenin uygulanması esnasında yapışmayıp yere dökülen miktarın az olması gerekmektedir. Bu oran shotcrete uygulamalarında bazen %40’lara kadar ulaşabilmektedir. Yani, yapışması için duvara atılan malzemenin %40 kadarı yapışmayıp yere dökülmektedir. Bu oran sistemin uygulanabilirliğini ve ekonomik boyutunu olumsuz olarak etkilemektedir. − Dayanımı yüksek olmalıdır; Dayanım değeri olarak tarif edilmek istenen prizlenmenin tamamlanmasından sonra, oluşan kabuğun hem yüzey malzemesine yapışma niteliği ve hem de tavan konverjanslarından etkilenmemesi için basma ve çekme dayanımlarının yüksek olması gerekmektedir. Aksi halde kabuğun uygulama sonrası galeri yüzeyinde meydana gelecek hareketler neticesinde atması, tamir ve bakım maliyetlerinin yüksek olması sonucunu doğuracaktır. Bunun yanında, TH bağ, fırça ve kamalar yardımı ile desteklenen tahkimat altında kalacak kaplama malzemesinin ezilme, kırılma, parçalanma etkilerine dayanıklı olması sağlanmalıdır. 26 − Suya ve ısıya dayanıklı olmalıdır; Özellikle su geliri fazla olan yeraltı bölgelerine yapılacak uygulamalar sonucunda kaplama malzemesi hasar görmemeli, yapışma niteliği kaybolmamalı, çözünüp akmamalıdır. Herhangi bir şekilde oksidasyonun engellenememesi neticesinde oluşacak ısının transfer edilmemesi, ısı yalıtımının yüksek olması istenmektedir. − İnsan sağlığına zararlı olmamalıdır; Uygulanacak malzemenin hem uygulama esnasında, hem de uygulama sonucunda zaman içerisinde ocak iklimi ile etkileşime girerek bozuşmaması, kimyasal reaksiyon sonucunda zararlı madde üretmemesi esastır. Yeraltı uygulama yönetmelikleri, hava kalitesi konusunda çok sıkıdır. Kapalı bir ortam olarak tanımlanabilecek yeraltı işletmelerinde, hava kalitesini olumsuz etkileyecek bir unsurun çalışanları etkileme olasılığı çok daha yüksektir. − Hava geçirgenliği olmamalıdır; Sistemin istenilen şekilde çalışabilmesi için kaplama malzemesi hava geçirimsiz olmalıdır. Shotcrete ile yapılan kaplamalarda, hava geçiriminin engellenebilmesi için 10 cm’den daha kalın kaplama yapılması gerekmektedir. Bu oldukça yüksek bir rakamdır. Daha düşük kalınlıklarda hava geçirimsizliğin sağlanması gerekir. Kaplama malzemesi, galeri içerisinde havalandırma sağlamak için oluşturulan hava basıncına dayanıklı olmalı, bu basınçta sızdırmaz özellik göstermelidir.”42 42 Onur, Köse, Yalçın, Konak, Yenice, Karakuş, Gönen, Özdoğan, Tosun, s. 18-20. 27 Şekil 7 Kaplama Malzemesinin Tahkimat Arkasına Yerleştirilmesi43 Şekil 8 Fırça ve Kamalar Üzerinde Uygulanan Denemeler44 43 44 Onur, Köse, Yalçın, Konak, Yenice, Karakuş, Gönen, Özdoğan, Tosun, s. 38. Onur, Köse, Yalçın, Konak, Yenice, Karakuş, Gönen, Özdoğan, Tosun, s. 39. 28 Şekil 9 Kırık ve Çatlakların Kaplama Malzemesi ile Kapatılması45 Şekil 10 Pilot Uygulama Kaplama Malzemesi Görüntüsü46 45 46 Onur, Köse, Yalçın, Konak, Yenice, Karakuş, Gönen, Özdoğan, Tosun, s. 39. Onur, Köse, Yalçın, Konak, Yenice, Karakuş, Gönen, Özdoğan, Tosun, s. 47. 29 Şekil 11 Püskürtme Makinesi Görüntüsü47 Tablo 5’te Onur, Köse, Yalçın, Konak, Yenice, Karakuş, Gönen, Özdoğan, Tosun tarafından GLİ Tunçbilek Ömerler Yeraltı Ocağı’nda kendliğinden yanan kömürün yayılmasını engellemek amaçlı yapılan laboratuvar çalışmaları sonucunda elde edilen kaplama malzemesinin karışım oranlarını gösterilmektedir. Tablo 5 Pilot Uygulama Kaplama Malzemesi Karışım Oranları Malzeme Miktar Uçucu Kül % 75 Çimento % 25 Priz Hızlandırıcı / Çimento 0.05 Su/Çimento 1.92 Onur, Köse, Yalçın, Konak, Yenice, Karakuş, Gönen, Özdoğan, Tosun, s. 43. 47 Onur, Köse, Yalçın, Konak, Yenice, Karakuş, Gönen, Özdoğan, Tosun, s. 42. 30 3.5.3.4 Yangın Sahalarının Barajlanması Kızışma önlenmemiş ve yangın söndürülememiş ise ve ayrıca patlayıcı gaz bekleniyorsa, yangınlı sahanın hava giriş ve dönüşleri barajlanarak kapatılır ve havası kesilir. Bu, arzu edilmeyen bir durumdur. Çünkü önemli miktarda üretim malzeme kaybı söz konusudur. Barajlananan sahanın tekrar açılmaması esastır. Buna rağmen, baraj arkasındaki kompozisyonu izlenerek, yangın tamamen söndürüldükten sonra tekrar açmak mümkündür. Üretimi tamanem bitmiş sahaların da, hava kaçaklarını önlemek ve eski imalatlardaki yangınlara sebebiyet vermemek için, barajlanarak kapatılmaları söz konusudur. Baraj yapılacak yerdeki kayaç, sızdırmaması için, uygun özellikte olmalıdır. Gerekli baraj malzemesi kolay temin edilmeli ve bekleme barajında hazır bulundurulmalıdır. Baraj yangınlı sahaya mümkün olduğu kadar yakın olmalıdır. Baraj sayısı en az tutulmalıdır. Grizu ve diğer patlayıcı gazlar varsa baraj arkasındaki atmosferin patlama ihtimali artar. Sürekli ölçümlerle durum izlenir. Barajlama kararı verildiği zaman önce ön baraj yapılır. Bu perdelerle ya da lastik yastıklarla olabilir. Tahta perde yapılabilir ve ve yanmaması için lateks ile kaplanabilir veya kum torbaları kullanılabilir ve cam pamuğu ile kapatılır ama zaman alıcıdır. Ön barajların yapılmasından 30-60 dakika sonra gaz numuneleri alınır. Eğer patlama tehlikesi yoksa, ana baraj inşasına geçilir. Ana barajlar, sağlam arazide çamur dolgulu olabilir. Aksi halde ve ayrıca patlamaya dayanabilmesi için beton dolgulu veya tuğla olabilir.48 48 Ayvazoğlu, s. 107. 31 Şekil 12 Çamur Dolgu Baraj49 49 Ayvazoğlu, s. 110. 32 Şekil 13 Tuğla Dolgu Baraj50 50 Ayvazoğlu, s. 111. 33 Şekil 14 Kil + Beton Baraj51 51 Ayvazoğlu, s. 112 34 Şekil 15 Dar Beton Baraj52 52 Ayvazoğlu, s. 113 35 Şekil 16 Küçük Eliptik Kesitli Baraj53 53 Ayvazoğlu, s. 114. 36 Şekil 17 Büyük Eliptik Kesitli Baraj54 54 Ayvazoğlu, s. 115. 37 Şekil 18 Dikdörtgen Kesitli Baraj55 55 Ayvazoğlu, s. 116. 38 Barajların daha kısa zamanda, daha az çalışanla ve dolayısıyla daha emniyetli şekilde yapılması jibs kullanılması ile mümkündür. CaSO4.2H2O kimyasal formülündeki jibs tabiatta kristalin halde bulunur. Kalsinasyon sonucu, aşağıdaki eşitlik uyarınca amorf pudra haline gelir. CaSO4.2 H2O ---107 0C (CaSO4)2 H2O + 3 H2O Yurt dışında, İngiltere’de ve Almanya’da ticari olarak üretilmekte ve torpalar halinde satılmakta olan pudra, su ile karıştırıldığında tekrar kristalleşir, sertleşir ve kurur. Kuruma, katkı maddeleri ile geciktirilebilir ve dolayısıyla kuruma zamanı 15 dakika ile 90 dakika arasında olabilir. Pudranın su ile karıştırılıp, baraj doldurulması pompalar vasıtasıyla (betonyerler) ile yapılır. Bu tip elektrikle veya tazyikli hava ile çalışan pompalar ve karıştırma kazanları ticari olarak da üretilmektedir. Karıştırma için 30-40 lt/dakika su geliri yeterli olmaktadır. 3 ton jibs su ile karıştırıldığında 3 m3 lük bir hacim oluşturur ve 1 saat sonra patlamaya dayanıklı hale gelir ve 5,6 kg/cm2’lik basınçları karşılayabilir. Oysa bir patlamadan beklenebilecek basınç yaklaşık 2 kg/cm2dir. Jibs dolgulu barajların yatay galerilerde başyukarılarda ve başaşağılarda uygulamaları Şekil 19, 20, 21 ve 22’de görülmektedir. 56 56 Ayvazoğlu, s. 107,108. 39 Şekil 19 Yatay Galeride Jibs Baraj Uygulaması57 57 Ayvazoğlu, s. 117. 40 Şekil 20 Başyukarıda Jibs Baraj Uygulaması58 58 Ayvazoğlu, s. 118 41 Şekil 21 Başaşağıda Jibs Baraj Uygulaması59 59 Ayvazoğlu, s. 119 42 Şekil 22 Jibs Barajda Enjeksiyon60 60 Ayvazoğlu, s. 120. 43 Baraj uzunlukları yeraltı şartlarına bağlı olarak değişir. Kendi kendine yanmaya yatkın olmayan bir damarda 1 m. uzunluk yeterli olabilir. Yangına müsait bir damarda 2 m. uzunluk uygundur. Patlamaya dayanıklı bir barajın uzunluğu, L = ( W + H) /2 eşitliği ile hesaplanabilir. Burada L : Baraj uzunluğu (m), W:Galeri genişliği (m), H:Galeri yüksekliği (m) dir. Baraj inşa ekiplerinin özel eğitim görmiş, dinamik yeterli sayıda kişiden oluşmalıdır. Yangın sırasında en az 4 ekip hazır bulundurulması güvenlidir. Barajların inşası sırasında, bir patlama olmaması için için, havalandırmanın bozulmaması gerekir. Hava giriş ve dönüşündeki barajlar aynı anda kapatılır. Kapatma, çok çabuk ve etkili bir şekilde yapılmalıdır. Çalışanlar hemen uzaklaştırılır. Ancak 24 saat sonra başlamak üzere, 8 saat aralıklarla numune alınır ve analiz edilir. Bu, oksijen oranı %10’a ve metan oranı %16’ya ulaşıncaya kadar devam eder. Bu aşamadan sonra, numune alınması 24 saat aralıklarla yapılabilir. Oksijen oranı % 5’e ve metan oranı %30’a ulaştığı zaman, numune alma aralığı 48 saate çıkartılabilir. Yangınlı bir saha, uygun yerlere inşa edilmiş barajlarla ocağın diğer kısımlarından tecrit edildiği zaman, barajlanmış saha içinde hava akışının önlenmesi çok önemlidir. Bu ise, bütün barajların dışındaki basınçların eşit olarak sağlanması ile mümkündür. Barajlar birbirlerine yakın iseler, dış basınçları muhtemelen birbirlerine eşittir. Ama barajlar çok dağınık iseler, dış basınçlarının farklı olması kaçınılmazdır. Bu halde galeri ve barajların dışındaki basınç eşitlenebilir (Şekil 23 ve Şekil 24a. ve b.) veya ölçmeler yapılır ve barajların dışına “Denge Barajları” inşa edilir.61 Yapılan ana barajın önüne takriben 3 m mesafeye biriketten duvar örülerek denge odası oluşturulur (Şekil 25). Vencuri yardımıyla oda içine basınçlı hava verilerek çıkış barajının önü ve arkasındaki emme basıncı su manometresinde gözlem yapılacak dengelenir. Dengelenmede zorluk çekilirse şekilde görüldüğü gibi baraj cidarına bentoni çimento karışımı enjekte edilir.62 Şekil 26.a ve b. de barajdan dışarıya veya barajlanmış sahaya kaçak olması halinde inşa edilen denge barajları görülmektedir. Basınç ventüri ve vantilatör ile kontrol edilebilmesi ise Şekil 27 ve Şekil 28’de görülmektedir.63 61 Ayvazoğlu, s. 108,109. Değirmenci, s. 159. 63 Ayvazoğlu, s. 109. 62 44 Şekil 23 Kaldırılan Kapılar64 (a) (b) Şekil 24 (a)Dengeleme Galerisi.(b) Dengeleme Borusu65 64 65 Ayvazoğlu, s. 108,121. Ayvazoğlu, s. 108,121. 45 Şekil 25 Dengelenmiş Yangın Barajı Görünümleri66 66 Değirmenci, s. 160. 46 Şekil 26 Denge Barajı; a) Kaçak Kapatılmış Sahadan b) Kaçak Kapatılmış Saha İçine67 Şekil 27 Denge Barajında Ventüri Yerleştirilmesi68 Şekil 28 Denge Barajında Vantilatör Yerleştirilmesi69 67 Ayvazoğlu, s. 122. Ayvazoğlu, s. 122. 69 Ayvazoğlu, s. 122. 68 47 − Dönümlü Ayaklarda Barajlama: Bu tür çalışmada ilerletimli ayağa göre yangınla mücadele oldukça zordur. Tek önlem kritik zonun meydana gelmemesi için ayak boyunun 1/3 kadar uzunluğundaki mesafe aralıkları ile alt ve üst taban yollarının tali barajlarla kapatılması gerekir. Dönümlü ayaklarda diğer önemli önlem ayak hızının yavaşlatılmaması bu hızın 1 m/gün'den aşağı olmamasına gayret gösterilmesinde fayda vardır.70 − İlerletimli Ayaklarda Barajlama: Şekil 3'te görüldüğü gibi panonun alt ve üst taban yollarının göçük tarafı ayak yüksekliğinin 2 katı mesafede hava geçirmez ramble duvarı ile örülür. Ramble duvarının içine her 25 - 50 m'de bir numune boruları Şekil 29'da görüldüğü gibi bırakılarak haftada bir veya daha sık aralıklarla numune alınarak panonun CO değeri kontrol edilir. Şekil 29 İlerlerimli Ayaklarda Önlemler71 Numune borularından birinde normal CO değerinin üstünde CO tesbit edildiğinde, deliğin alt taban yolundaki uzantısının civarına ramble malzemesi pompalanır veya azot gazı verilir. Diğer bir yöntem de üst taban yolunda CO tesbit edilen numune borusunun 10 m sağını ve solunu içine alan denge barajı yapılarak CO tesbit edilen sahanın emme basıncını alt taban yolundaki basınçla aynı değere getirerek hava kaçağını önlemektedir.72 70 Değirmenci, s. 158. Değirmenci, s. 159. 72 Değirmenci, s. 159. 71 48 4 SONUÇ VE DEĞERLENDİRME Bu çalışmada yeraltı maden işletmelerinde ocak yangınları, ortaya çıkış nedenlerine göre ekzojen ve endojen ocak yangınları olmak üzere iki ana başlıkta incelenmiştir. Ortaya çıkan yangınlar, öncelikle can kayıpları ve ağır yaralanmalar olmak üzere insan yaşamına ve sağlığına ciddi zararlar ile birlikte büyük rezerv kayıpları gibi geri kazanılamaz büyük ulusal kayıplara da neden olmaktadır. Ocak yangınlarında önemli olan yangınların çıkmaması için gerekli önlemleri almaktır. Bu önlemleri alırken temel olarak mevzuatımızda düzenlenmiş tedbirlerin alınması ve bilimsel çalışmalar ile kanıtlanmış yöntemlerin takip edilerek uygulanması esastır. Ocak yangınları çıktıktan sonra yapılması gereken yine mevzuatımızın ön gördüğü gibi yangının yayılmasını engelleyerek mümkün olduğunca az zarar ile durumu kontrol altına alabilmektir. Gerek ocak yangınları hiç çıkmamasını sağlamak gerekse çıktıktan sonra müdahale edebilmek için görüyoruz ki asıl olan, her şeyin kontrol altında olmasını sağlayabilmektir. Bunun yolu da mevzuatımızın ve diğer bilimsel çalışmalırın ışığında gerekli önlemleri almaktan geçer. Ocak yangınlarının çıkmasının veya yayılmasının engellenebilmesi için önceden planlama yapılması, yangının çıkmasını ya da yayılmasını engellemek için gerekli malzeme, tesisat ve ekipmanların uygun şekilde kullanılıyor olması veya bulunması, haberleşme sistemlerinin uygun olması, çalışanların kolayca organize olabilmesi ve bunun için de daha önceden gerekli eğitimleri almış, tatbikatlara katılmış ve organizasyonlarda görevlerini biliyor olmaları çok önemlidir. Unutulmamalıdır ki önlemek her zaman için en sağlıklı, en güvenilir ve en ucuz yöntemdir. 49 KAYNAKLAR 1. Erdil Ayvazoğlu, Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu Teknoloji ve Uygulama Geliştirme Projesi Havalandırma, İstanbul, 1986 2. Vedat Didari, Madencilik Dergisi “Yeraltı Ocaklarında Kömürün Kendiliğinden Yanmaı ve Risk İndeksleri”, Cilt XXV, Sayı No:4, 1986 3. Ahmet H. Onur, H. Köse, E. Yalçın, G. Konak, H.Yenice, D. Karakuş, A. Gönen, M. V. Özdoğan, A. Tosun, Yeraltı Kömür Ürtm Faal. Ocak Yangınlarının Önlenmesinin Araştırılması - GLİ Tunçbilek Ömerler Mekanize Yeraltı Ocağı Uygulaması, 2012 4. Nehar Eroğlu, Micheal John Gouws, Madencilik - Kömürün Kendiliğinden Yanmasına Ait Kuramlar, 1993, Cilt XXXII, Sayı No:2 5. K.K. Feng, Chakravorty, R.N. ve Cochrane, Spontaneous Combustion-A Coal Mining Hazard, CIM Bulletin, Cilt. 66, 1973 6. Alim Değirmenci, Türkiye 8. Kömür Kongresi Kitabı - Kozlu Müessesesindeki Ocak Yangınları ve Alınan Önlemler 50