sağlık bakanlığı`na bağlı hastanelerde hasta hakları uygulamalarının

Transkript

sağlık bakanlığı`na bağlı hastanelerde hasta hakları uygulamalarının
Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Sosyal Hizmet Anabilim Dalı
SAĞLIK BAKANLIĞI’NA BAĞLI HASTANELERDE HASTA
HAKLARI UYGULAMALARININ DEĞERLENDİRİLMESİ
İshak Aydemir
Doktora Tezi
Ankara, 2010
SAĞLIK BAKANLIĞI’NA BAĞLI
HASTANELERDE HASTA HAKLARI UYGULAMALARININ
DEĞERLENDİRİLMESİ
İshak Aydemir
Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Sosyal Hizmet Anabilim Dalı
Doktora Tezi
Ankara, 2010
iii
TEŞEKKÜR
Hazırladığım bu tez çalışması, tamamen uzun ve zorlu bir emeğin sonucunda ortaya
çıkmıştır. Bu uzun ve zorlu süreçte ;
Öncelikle araştırma sürecinde, değerli zamanını, bilgisini, tecrübesini ve her şeyden
önce ilgi ve desteğini her aşamada benden esirgemeyen ve zorlandığımda beni sürekli
motive eden ve örnek aldığım çok değerli hocam ve danışmanım sayın Prof. Dr. Vedat
Işıkhan’a;
Araştırmanın uygulanması sürecinde, destek ve ilgilerinin sürekli olarak benden
esirgemeyen görüş ve önerileri doğrultusunda tez çalışmamın tamamlanmasında çok
büyük katkıları olan Tez İzleme Jüri Üyesi hocalarım sayın Prof. Dr. Beril Tufan,
Ankara Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasemin Oğuz’a ;
Katkılarından dolayı Prof. Dr. Veli Duyan, Prof. Dr. Yusuf Çelik ve meslektaşım
Dr. Tarık Tuncay’a;
Doktora çalışmamın başından sonuna kadar desteklerinden dolayı meslektaşlarım ve
mesai arkadaş ve dostlarım sayın Ali Özhan, Tamer Büyük, Beyhan Çatlı ve Hasta
Hakları Kurul Başkanı Uz. Dr. Ahmet Sarıca ve hastanemizin değerli başhekimi
Prof. Dr. Mustafa Paç’a;
Tez uygulanması sürecinde izin, destek ve katkılarından dolayı Sağlık Bakanlığı Tedavi
Hizmetleri Genel Müdürlüğü Hasta Hakları Şube Müdürü Mehmet Kaymakçı, Levent
Şümür, Emine Dal, Ersin Kayaaltı ve önceki Şube Müdürü Refik Atken ve veri toplama
sürecinde görüşme formlarını doldurup gönderen ve araştırmama katkı sağlayan bütün
Hasta Hakları İl Koordinatörleri ve Hasta Hakları Birim Sorumlularına;
Son olarak, doktora sürecinin başından sonuna kadar evimizin ve çocuklarımızın
sorumluluklarını alarak yükümü hafifleten sonsuz destek ve katkısı olan çok ama çok
sevdiğim eşim Filiz Aydemir ve biricik çocuklarımız Umut ve Beril Aydemir’e sonsuz
teşekkür ve şükranlarımı sunarım.
2010
İshak AYDEMİR
iv
ÖZET
AYDEMİR,
İshak.
Sağlık
Bakanlığı’na
Bağlı
Hastanelerde
Hasta
Hakları
Uygulamalarının Değerlendirilmesi, Doktora Tezi, Ankara, 2010.
Son yıllarda ulusal ve uluslararası düzeyde yoğun bir şekilde tartışılmakta olan hasta
haklarının yasal düzenlemeler ile korunması yönünde bir eğilimin ortaya çıktığı
görülmektedir. Ülkemizde 2003 yılında kurulup faaliyete başlayan hasta hakları
birimlerinin etkinliğinin değerlendirilmesi, verilen hizmetlerin arzu edilen sonuca ulaşıp
ulaşmadığının ve hasta ve yakınlarının ihtiyaçlarına cevap verip vermediğinin
saptanması önemlidir.
Sağlık alanında akreditasyon, sağlık kuruluşlarının sundukları hizmetin tümünün
kalitesini iyileştirmek ve sürekliliğini sağlamak için tasarlanmış standartları karşılayıp
karşılamadığının değerlendirildiği süreçtir. Akreditasyonun temelinde, uluslararası
kabul gören kriterlerin tanımlandığı standartlar bulunmaktadır. JCI (Joint Commission
International), Amerika dışındaki sağlık hizmeti sunan kurumların akreditasyon
taleplerini karşılamak için kurulmuş ve Joint Commission on Accreditation of
Healthcare Organizations (JCAHO) kurumunun uluslararası akreditasyon hizmetleri
için oluşturulmuş önemli bir birimidir. Bu araştırma, Türkiye’de Sağlık Bakanlığı’na
bağlı hastanelerde yürütülen uygulamaların JCI tarafından geliştirilen hasta ve
yakınlarının
haklarına
yönelik
akreditasyon
standartları’na
uygunluğunun
değerlendirilmesi amacıyla gerçekleştirilmiştir. Bu araştırmada değerlendirme modeli
kullanılmıştır.
Tam sayım yapıldığı
için
örneklemeye
gerek
duyulmamıştır.
Araştırmanın evreni, Sağlık Bakanlığı’na bağlı 740 hastanenin hasta hakları birim
sorumlusundan oluşmaktadır. Görüşme formu, hasta hakları birim sorumlularının bazı
sosyo-demografik özellikleri, JCI standartlarının uygulanma durumu (hasta haklarının
belirlenmesi, korunması ve teşvik edilmesi, hasta ve yakınlarının bilgilendirilmesi ve
bakım
sürecine
dahil
edilmesi,
hasta
ve
yakınlarının
hakları
konusunda
bilgilendirilmesi, personelin hasta hakları konusunda eğitilmesi, hasta ve yakınlarının
şikayet, anlaşmazlık başvuruları, bilgilendirilmiş onay, bilimsel araştırmalar ve organ
bağışı ve organ nakli) ve hasta hakları birim sorumlularının karşılaştıkları sorunlar, bu
sorunları çözmek için geliştirdikleri yöntemler ve hasta hakları uygulamalarının
v
kalitesini arttırmak için konuya ilişkin önerileri olmak üzere üç bölümden oluşmuştur.
Görüşme formu, hasta hakları birim sorumlularının Sağlık Bakanlığı’ndan alınan
e-posta adreslerine gönderilmiştir. Veriler, hasta hakları birim sorumlularından e-posta
yoluyla elde edilmiştir. Sonuçta hastanelerde görevli 552 hasta hakları birim
sorumlusundan gelen görüşme formunun geçerli olduğu kabul edilmiştir.
Araştırma sonunda; Türkiye’de hasta hakları ile ilgili olarak yürütülen çalışmaların
mevcut durumu dikkate alındığında hasta hakları birim sorumlularına göre, yürütülen
çalışmaların JCI standartları doğrultusunda büyük bir oranda (% 72.3’ü tamamen,
% 21.5’i kısmen uygulanmakta, % 4.2’si ise uygulanmamakta) uygulandığı
belirlenmiştir. Hasta hakları birim sorumlularının çalışma alanına ilişkin olarak, hasta
hakları kurulu, birimin fiziksel yapısı, yasal mevzuat ve hasta ve yakınları ile ilgili
birtakım sorunlarla karşılaştıkları, bu sorunları çözmek için birtakım yöntemler
geliştirdikleri ve hasta hakları uygulamalarının kalitesinin arttırılmasına ilişkin önerileri
de incelenmiştir.
Araştırma, şu anki hasta hakları uygulamalarının JCI standartlarına uygun olduğunu
göstermiştir. Hasta ve yakınlarının ve sağlık çalışanlarının sorunları çözüldüğü taktirde
daha iyi sağlık hizmetine ulaşabilecekleri ve memnuniyet düzeylerinin artacağı bu
araştırma ile öngörülmektedir.
Anahtar Kelimeler: Hasta Hakları, Hasta Hakları Birimi, Hasta Hakları Birim
Sorumlusu, Sosyal Hizmet Uzmanı, Tıbbi Sosyal Hizmet.
vi
ABSTRACT
AYDEMİR, İshak. Assessment of Patient Rights Applications at the hospitals under
Ministry of Health, Ph. D. Dissertation, Ankara, 2010.
In recent years, it is seen that tendency through protecting patient right with legislations
has become apparent, which is being discussed frequently on national and international
levels. It is important to assess the effectiveness of patient rights units which have
established in 2003, in our country and begun its activities, to define whether the
services reached the desired outcomes and whether they meet the needs of patients and
their relatives or not.
Accreditation in the field of health sector is a process in which the services given by
healthcare institutions are being assessed whether they meet the standards designed in
order to improve the quality level at all and provide its continuity. On the basis of
accreditation, there are standards defined by internationally approved criteria. JCI
((Joint Commission International) was established in order to meet the accreditation
claims of institutions giving healthcare services outside the US and it is an important
unit which was created for international accreditation services of the institution Joint
Commission on Accreditation of Healthcare Organizations (JCAHO). This research has
been performed for the purpose of assessing the conformity of the applications
conducted in hospitals under Ministry of Health in Turkey to accreditation standards for
rights of patients and their relatives, created by JCI. In this research, assessment pattern
was used. Total count was done thus sampling was not needed. Research environment
composed of officers of patient rights unit from 740 hospitals under Ministry of Health.
Survey form consisted of three parts that are some socio - demographic features of
patient rights unit officers, application status of JCI standards (identifying, protecting
and encouraging patient rights, informing patients and their relatives and involving
them into care process, informing patients and their relatives about their rights, training
the employees about patient rights, complaint and conflict applications of patients and
their relatives, informed confirmation, scientific researches and organ donation and
transplantation of organs) and problems that patient rights unit officers have faced,
methods they found to solve those problems and their suggestions about the subject
vii
aimed at improving the quality of patient rights applications. Survey forms were sent to
e-mail addresses of patient rights unit officers, that we have taken them from Ministry
of Health.
Data have been gathered from patient rights unit officers via e – mails. As a result, it
was considered that survey forms from 552 patient rights unit officers still in charge at
hospitals, are valid.
At the end of this research; when we consider the present conditions of studies
conducted about patient rights in Turkey, according to patient rights unit officers, it was
found that the majority of studies are being applied through JCI standards (72.3 % of
them said completely, 21.5 % partially, 4.2 % not applied). Regarding the working area
of patient rights officers, it was found that they have faced some problems about patient
rights council, physical structure of the unit, legal statue and patients and their relatives.
Research was revealed that present patient rights applications comply with JCI
standards. With this research, it is envisaged that patients and their relatives can get
better healthcare services and their satisfaction level can be increased, if the problems of
healthcare employees are solved.
Key Words: Patient Rights, Patient Risghts Office, Responsible Staff of Patient Rights
Office, Social Worker, Medical Social work.
viii
İÇİNDEKİLER
KABUL ve ONAY…………………………………………………………………………
i
BİLDİRİM………………………………………………………………………………….
ii
TEŞEKKÜR………………………………………………………………………………..
iii
ÖZET…………………………………………………………………………………........
iv
ABSTRACT………………………………………………………………………………..
vi
İÇİNDEKİLER………………………………………………………………………........
viii
TABLOLAR LİSTESİ…………………………………………………………………….
xi
BÖLÜM I
KURAMSAL ÇERÇEVE
GİRİŞ………………………………………………………………………………………
1
1. 1. HAK KAVRAMI……………………………………………………………………
2
1. 2. HASTA HAKLARI KAVRAMI VE TARİHSEL GELİŞİMİ…………………..
6
1.2.1. Dünyada Hasta Haklarının Gelişimi…………………………………………….
9
1.2.2. Çeşitli Ülkelerde Hasta Hakları Uygulamaları…………………………………...
14
1.2.3. Türkiye’de Hasta Haklarının Gelişimi………………………………………….
16
1. 3. SAĞLIK HİZMETLERİNDE AKREDİTASYON SİSTEMİ…………………….
25
1.3.1. JCI Akreditasyonun Sisteminin Tercih Edilmesinin Nedenleri…………………..
31
1.3.2. JCI Akreditasyonunun Hasta ve Yakınlarına, Kuruma ve Kurum Çalışanlarına
35
Sağladığı Yararlar …………………………………………………………………...
1.3.3. JCI Akreditasyon Standartları ……………………………………………………
36
1.3.3.1. Hasta Haklarının Belirlenmesi Korunması ve Teşvik Edilmesi……………
37
1.3.2.2. Hasta ve Yakınlarının Bakım ve Tedavileri Hakkında Bilgilendirilmesi ve
43
Bakım Sürecine Dahil Edilmesi……………………….....................................
1.3.2.3. Hasta ve Yakınlarının Hakları Konusunda Bilgilendirilmesi……………….
49
1.3.2.4. Hasta ve Yakınlarının Hakları Konusunda Sağlık Personelinin Eğitilmesi…
50
1.3.2.5. Hasta ve Yakınlarının Başvuru, Dilek, Önerilerinin Değerlendirilmesi…….
51
1.3.2.6. Bilgilendirilmiş Onay………………………………………………………...
55
1.3.2.7. Bilimsel Araştırmalar………………………………………………………..
62
1.3.2.8. Organ Bağışı ve Organ Nakli………………………………………………...
66
1.4. HASTA HAKLARI İLE İLGİLİ YAPILAN ARAŞTIRMALAR………………...
67
1.5. HASTA HAKLARI ve SOSYAL HİZMET MESLEĞİ……………………………
70
ix
1. 6. ARAŞTIRMANIN SORUNU……………………………………………………….
79
1. 7. ARAŞTIRMANIN AMACI…………………………………………………………
83
1. 8. ARAŞTIRMANIN ÖNEMİ…………………………………………………………
83
1. 9. ARAŞTIRMANIN SAYILTILARI………………………………………………...
84
1. 10. ARAŞTIRMANIN SINIRLILIKLARI…………………………………………...
85
1. 11. TANIMLAR………………………………………………………………………..
86
BÖLÜM II
ARAŞTIRMANIN YÖNTEMİ
2. 1. ARAŞTIRMANIN MODELİ………………………………………………………
88
2. 2. EVREN ve ÖRNEKLEM…………………………………………………………
89
2. 3. VERİ TOPLAMA ARAÇLARI ve TEKNİKLERİ………………………………
89
2. 4. VERİLERİN İŞLENMESİ VE ÇÖZÜMLENMESİ……………………………..
90
2. 5. SÜRE VE OLANAKLAR…………………………………………………………..
91
BÖLÜM III
BULGULAR VE YORUM
3. 1. HASTA HAKLARI BİRİM SORUMLULARINA AİT TANITICI BULGULAR
92
3. 2.JCI HASTA ve YAKINLARININ HAKLARINA YÖNELİK AKREDİTASYON
STANDARTLARI…………………………………………………………………..
103
3.2.1. Hasta Haklarının Belirlenmesi Korunması ve Teşvik Edilmesi………………
103
3.2.2. Hasta ve Yakınlarının Hak ve Sorumlulukları ve Bakım ve Tedavileri
115
Hakkında Bilgilendirilmesi ve Bakım Sürecine Dahil Edilmesi………………...
3.2.3 Hasta ve Yakınlarının Hakları Konusunda Bilgilendirilmesi……………………
122
3.2.4 Hasta ve Yakınlarının Hakları Konusunda Sağlık Personelinin Eğitilmesi……...
126
3.2.5. Hasta ve Yakınlarının Başvuru, Dilek, Önerilerinin Değerlendirilmesi………..
128
3.2.6. Bilgilendirilmiş Onay Süreci……………………………………………………
131
3.2.7. Bilimsel Araştırmalar…………………………………………………………...
139
3.2.8. Organ Bağışı Ve Organ Nakli…………………………………………………...
143
3. 3. HASTA HAKLARI BİRİM SORUMLULARININ YÜRÜTTÜKLERİ
ÇALIŞMALAR HAKKINDAKİ GÖRÜŞ VE DÜŞÜNCELERİ…………………..
145
3. 3. 1. Hasta Hakları Birim Sorumlularının Karşılaştıkları Sorunlar…………………
146
x
3.3.1.1. Hasta Hakları Kurulu İle İlgili Karşılaşılan Sorunlar……………………...
146
3.3.1.2. Hasta Hakları Biriminin Yeri, Fiziksel Yapısı İle İlgili Karşılaşılan
Sorunlar……………………………………………………………………
3.3.1.3. Hasta Hakları Birim Çalışanlarının Sorunları……………………………..
147
3.3.1.4. Mevzuat İle İlgili Karşılaşılan Sorunlar…………………………….
149
3.3.1.5. Hastane İdaresi İle İlgili Karşılaşılan Sorunlar…………………………….
150
3.3.1.6. Hasta ve Yakınları İle İlgili Karşılaşılan Sorunlar…………………………
151
3.3.1.7. Hasta Hakları Birim Sorumlularının Karşılaştıkları Diğer Sorunlar……….
152
3.3.2 Hasta Hakları Birim Sorumlularının Karşılaştıkları Sorunlara Yönelik
153
148
Geliştirdikleri Çözüm Yolları…………………………………………………..
3.3.3. Hasta Hakları Birim Çalışmalarının Kalitesinin Artırılmasına Yönelik Hasta
155
Hakları Birim Sorumlularını Önerileri………………………………………..
3.3.3.1. Hasta Hakları Kurulu İle İlgili Öneriler……………………………………
155
3.3.3.2. Hasta Hakları Biriminin Yeri, Fiziksel Yapısı İle İlgili Öneriler…………..
156
3.3.3.3. Hasta Hakları Birimi ve İşleyişi ile İlgili Öneriler…………………………
156
3.3.3.4. Hasta Hakları Birim Çalışanları İle İlgili Öneriler……………………….....
157
3.3.3.5. Mevzuat İle İlgili Öneriler…………………………………………...
158
3.3.3.6. Hastane İdaresi ile İlgili Öneriler…………………………………………...
158
3.3.3.7. Hasta ve Yakınları İle İlgili Öneriler………………………………………
159
3.3.3.8. Diğer Öneriler……………………………………………………………..
159
BÖLÜM IV
SONUÇ – ÖNERİLER ve TARTIŞMA
4. 1. SONUÇLAR…………………………………………………………………………
160
4. 2. ÖNERİLER…………………………………………………………………….........
169
4. 3. KAYNAKÇA………………………………………………………………...............
179
EKLER
EK 1. Görüşme Formu……………………………………………………………………
190
EK 2. Görüşme Formu Uygulaması İçin İzin Başvurusu ……………………………..
198
EK 3. Sağlık Bakanlığı’ndan Alınan İzin Yazısı………………………………..............
199
EK 4. Özgeçmiş…………………………………………………………………………….
200
xi
TABLOLAR LİSTESİ
Tablo 1.
Hasta Hakları Birim Sorumlularının Cinsiyet Dağılımı……………………………..
92
Tablo 2.
Hasta Hakları Birim Sorumlularının Yaşa Göre Dağılımı…………………………...
92
Tablo 3.
Hasta Hakları Birim Sorumlularının Öğrenim Durumuna Göre Dağılımı…………...
93
Tablo 4.
Hasta Hakları Birim Sorumlularının Cinsiyete Göre Öğrenim Durumları…………..
94
Tablo 5.
Hasta Hakları Birim Sorumlularının Medeni Durumuna Göre Dağılımı…………….
95
Tablo 6.
Hasta Hakları Birim Sorumlularının Unvanlarına Göre Dağılımı…………………..
95
Tablo 7.
Hasta Hakları Birim Sorumlularının Çalıştıkları Bölgelere Göre Dağılımı…………
96
Tablo 8.
Bölgelere Göre Hasta Hakları Birim Sorumlularının Unvan Dağılımı ……………...
97
Tablo 9.
Hasta Hakları Birim Sorumlularının Birim Sorumlusu Olarak Çalıştıkları Süreye
Göre Dağılımı ……………………………………………………………………….
98
Tablo 10.
Hasta Hakları Birim Sorumlularının Çalıştıkları Hastanelerin Niteliklerine Göre
Dağılımı………………………………………………………………………………
99
Tablo 11.
Hasta Hakları Birim Sorumlularının Çalıştıkları Hastanelerin Yatak Sayıları………
99
Tablo 12.
Hasta Hakları Birim Sorumlularının Göreve Başlamadan Önce Hasta Hakları İle
İlgili Eğitim Alma Durumları………………………………………………………
100
Tablo 13.
Hasta Hakları Birim Sorumlularının Göreve Başlamadan Önce Hasta Hakları İle
İlgili Olarak Aldıkları Eğitimlerin Dağılımı ………………………………………...
101
Tablo 14.
Hasta Hakları Birim Sorumlularının Çalıştıkları Hastanelerde Hasta Hakları
Birimlerine Aylık Ortalama Yapılan Yazılı Başvuru (Şikâyet Başvurusu) Sayıları…
102
Tablo 15.
Hasta Hakları Birim Sorumlularının Çalıştıkları Hastanelerde Hasta Hakları
Birimlerine Aylık Ortalama Yapılan Sözel Başvuru (Yerinde Çözülen) Sayısı…….
102
Tablo 16.
Hasta Hakları Birim Sorumlularına Göre Hasta Haklarının Belirlenmesi Korunması
ve Teşvik Edilmesi İle İlgili Standartların Uygulanma Durumu…………………….
104
Tablo 17.
Meslek Dağılımına Göre “Hastanemizde hasta ve yakınlarını her türlü fiziksel
saldırılara karşı korumak için tanımlanan politika ve prosedürler bebekler,
çocuklar, sakat bireyler, yaşlılar ve kendilerini koruyamayacak olan diğer hastaları
korumayı öncelikli olarak tanımlamıştır” Standardının Uygulanma Durumu……….
Tablo 18.
Meslek Dağılımına göre “Hastanemizin korunmasız, terkedilmiş, kimsesiz ve
sosyal güvencesi olmayan hastalarla ilgili tanımlanmış bir politikası ve süreci
vardır” standardının Uygulanma Durumu …………………………………………...
113
114
xii
Tablo 19.
Tablo 20.
Meslek Dağılımına göre “Hastanemizde korunmasız, terkedilmiş, kimsesiz ve
sosyal güvencesi olmayan hastaların tedavileri tanımlanmış politika ve prosedürlere
göre yapılmaktadır.” Standardının Uygulanma Durumu…………………………….
Hasta Hakları Birim Sorumlularına Göre Hasta ve Yakınlarının Bakım ve
Tedavileri Hakkında Bilgilendirilmesi ve Bakım Sürecine Dahil Edilmesi ile İlgili
Standartların Uygulanma Durumu…………………………………………………...
Tablo 21.
Hasta Hakları Birim Sorumlularına Göre Hasta ve Yakınlarının Hakları Konusunda
Bilgilendirilmesine İlişkin Standartların Uygulanma Durumu………………………
Tablo 22.
Meslek Dağılımına Göre “Hastanemizde ilgili sağlık personeli tarafından her
hastaya hakları ve sorumlulukları ile ilgili yazılı ve/veya sözel bir bildirim
yapılmaktadır” Standardının Uygulanma Durumu ………………………………….
115
116
123
126
Tablo 23.
Hasta Hakları Birim Sorumlularına Göre Hasta ve Yakınlarının Hakları Konusunda
Sağlık Personelinin Eğitilmesine İlişkin Standartların Uygulanma Durumu………..
127
Tablo 24.
Hasta Hakları Birim Sorumlularına Göre Hasta ve Yakınlarının Başvuru, Dilek,
Önerilerinin Değerlendirilmesine Yönelik Standartların uygulanma Durumu …….
129
Tablo 25.
Hasta Hakları Birim Sorumlularına Göre Bilgilendirilmiş Onay Sürecine İlişkin
Standartların Uygulanma Durumu…………………………………………………...
132
Tablo 26.
Hasta Hakları Birim Sorumlularına Göre Bilimsel Araştırmalara İlişkin
Standartların Uygulanma Durumu…………………………………………………...
140
Tablo 27.
Hasta Hakları Birim Sorumlularına Göre Organ Nakli ve Bağışına İlişkin
Standartların Uygulanma Durumu…………………………………………………...
143
1
BÖLÜM I
KURAMSAL ÇERÇEVE
GİRİŞ
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) sağlığı, bireyin, fiziksel, ruhsal ve sosyal açıdan tam iyilik
hali olarak tanımlamaktadır. Yani bireyin sağlıklı olarak tanımlanabilmesi için fiziksel,
ruhsal ve sosyal açıdan fonksiyonelliğinin tam olması gerekmektedir. Bireyin fizik, ruh
veya sosyal açıdan fonksiyonelliğinin azalması veya yok olması ise hastalık olarak
tanımlanmaktadır. Hastalık, bireyin psiko-sosyal ve fiziksel fonksiyonelliğini azaltan
veya yok eden bir durumdur. Hastalık hali, hayatın normal akışının dışında ortaya çıkan
bir
durumdur.
Dolayısıyla
bireyin
maddi
ve
manevi
varlığını
derinden
etkileyebilmektedir. Hastalık durumunda, fonksiyonelliği azalan veya yok olan birey,
yardıma ihtiyaç duyabilir, sağlıklı bir ilişki kuramayabilir ve bağımlı hale gelebilir. Bu
nedenle hasta hakları, hastalar için karşılanması gereken temel gereksinimlerdir.
Sağlıklı olmak, sağlıklı kalmak insanların doğuştan sahip oldukları vazgeçilemeyen,
ertelenemeyen ve devredilemeyen hakların en başında gelmektedir.
Bireyin yaşamı süresince onun insan olma özelliğinden kaynaklanan ve sahip olması
gereken temel hak ve özgürlükler insan hakları olarak tanımlanırken, bunun sağlık
alanındaki uygulaması ise karşımıza hasta hakları olarak çıkmaktadır. Günümüzde insan
hakları, hukukun üstünlüğü gibi temelde insanı ve onun değerini ön planda tutan
anlayışın giderek önem kazanması ve yaygınlaşması nedeniyle sağlık alanında da hasta
hakları tartışılmaya başlanmıştır. Hasta hakları, esas olarak insan haklarının ve
değerlerinin sağlık hizmetlerine uygulanmasını ifade etmekte ve dayanağını insan
haklarıyla ilgili temel belgelerden almaktadır.
Sosyal hizmet mesleğinin en önemli temel iki ilkesi, bireyin değer ve onuruna saygı ile
uygun sosyal koşullar altında bireyin ve toplumun değişip gelişebileceğine ilişkin
inançtır. Bu bağlamda sosyal hizmet mesleği, bireylerin, grupların ve toplumun temel
ihtiyaçlarının karşılanması ve sorunlarının çözümlenmesine odaklanmakta, bu temel
ihtiyaçlarının giderilmesi ve sorunların çözümlenmesinin insanlar açısından bir hak
2
olduğu düşüncesinden hareket eder. Sosyal hizmet mesleği, tüm mesleki uygulamalarını
insanların ihtiyacı olduğu için değil, onların hakkı olduğu için gerçekleştirmeye çalışır.
Sosyal hizmet mesleğinin ilgisine ve müdahale alanına giren her konu ve kavram hak
temelinde tanımlanır. Kapsamı bakımından insan haklarından ayrı tutulmayacak olan
hasta hakları, sosyal hizmet mesleğinin bu temel ilkeleri ve felsefesi kapsamında
değerlendirilmektedir. Hasta haklarının temel insan haklarından ayrılır bir yanı yoktur
ve hasta olan birey her şeyden önce insandır.
Hasta haklarını sağlık alanında güvence altına almak ve etkin bir sağlık hizmetinin
sunumunu sağlamak için ülkemizde 2003 yılından itibaren Sağlık Bakanlığı’nın
başlatmış olduğu hasta hakları uygulamaları Oğuz (1993: 232-237)’un belirttiği gibi
sağlık çalışanlarının insan hakları ve onun kavramlarını benimseme ve yaşama geçirme
düzeylerine bağlı olarak uygulama olanağı bulmuştur.
Bu bağlamda ülkemizde Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastanelerdeki hasta hakları
uygulamalarını değerlendirmek amacıyla gerçekleştirilen bu çalışmanın kuramsal
çerçevesi, hasta hakları kavramı, tarihsel gelişimi, ülkemizdeki uygulamaları ve sağlık
alanında JCI akreditasyon standartlarının basamakları altında incelenmiştir.
1. 1. HAK KAVRAMI
Kuramsal çerçeveye, bu araştırmanın ortaya çıkmasına düşünsel temelde öncülük eden
bir kavram olan “hak” kavramı üzerinde durarak girmekte yarar vardır. Hak kavramına,
zamana, mekâna, toplumdan topluma ve kültüre göre farklı anlam ve değerler
yüklenmiştir. Hak kavramına ilişkin günümüzde bile ortak bir tanımlama yapmak
mümkün değildir. Hak kavramının tanımına bakıldığında şunlar söylenebilir:
Türk Dil Kurumu (2009) sözlüğünde hak kavramı, adalet, adaletin, hukukun
gerektirdiği veya birine ayırdığı şey, kazanç, dava veya iddiada gerçeğe uygunluk,
doğruluk, geçmiş ve harcanmış emek, pay, emek karşılığı ücret, sıfat doğru, gerçek
olarak tanımlamaktadır.
3
Hak, hukuk düzeninin kişilere tanıdığı yetkilerdir. O halde hak kavramı hukuk
kurallarına dayanmaktadır. Hukuk, belirli bir toplumda bireylerin devletle olan
ilişkilerini düzenleyen ve devletin yaptırım gücü ile uyulması zorunlu kılınan davranış
kurallarının oluşturduğu düzendir. Hukukun temel kavramı olan hak da hukuk
sistemlerinin özünü belirler (Ziegen, 1996: 1086-1088). Hak kavramı tanımlandıktan
sonra bu kavrama ilişkin tarihsel süreçte insan haklarının gelişimini konuyu
pekiştirmesi açısından ele almakta fayda vardır. Çünkü hak kavramı doğal olarak insan
hakları kavramını çağrıştırmaktadır.
İnsan hakları, dinamik bir kavramdır. İnsan hakları, güvence altına alınmış
ayrıcalıklardır. İnsan hakları, insanın yüce, kutsal ve dokunulmaz bir varlık olarak
varlığına bağlı bulunan değerlerdir.
İnsan, toplum içinde yaşamaya başlamadan önce özgür, düşündüğü, istediği ve
yapabildiği her şeyi yapabiliyordu. İnsanlar biraraya gelip birlikte yaşamaya
başladıklarında bazı istek ve düşüncelerinden vazgeçmek zorunda kaldı. İnsanlar
birbirlerinin egemenlik alanlarına karşı kendilerini koruyan düzenlemelere gereksinim
duydu. Bu gereksinimlere yönelik olarak bazı katman, grup ve sınıfa özel hak
kavramları doğdu ve düzenlendi. Böylelikle insanlar, sosyal yaşamla birlikte
özgürlüklerini devam ettirebilmek için hak kavramını geliştirdi (Anar, 2000: 42).
Egemenlik alanlarına karşı insanları koruyan insan hakları düzenlemelerine gereksinim
vardır. Bu gereksinime yanıt olarak bir katmana, gruba, sınıfa özel insan hakları
kavramları doğmuş ve düzenlenmiştir. Örneğin, işçi hakları, kadın hakları, çocuk
hakları, tüketici hakları, özürlü hakları, hasta hakları gibi düzenlemeler yapılmıştır.
Ortaçağ'daki demokrasi ve insan hakları süreci açısından ilk önemli tarihsel adım,
13. yüzyıl'da (1215) "Mâgna Carta Libertatum" ile atılmıştır. Bu belge, birey hak ve
özgürlükleri ile adalet anlayışının gelişmesinde önemli bir rol oynamıştır. Bu anlaşma,
İngiltere’deki toprak sahipleri ile Krallık arasındaki ilişkileri düzenleyen bir özelliğe
sahiptir (Kapani, 1997: 45).
4
Onsekizinci yüzyıl'daki Aydınlanma Çağı’nın üç filozofu olan Locke, Montesquieu ve
Rousseau'nun,
diğer
birçok
düşünürle
birlikte,
demokrasinin
gelişmesi
ve
savunulmasında büyük rol oynadılar. Ancak demokrasi açısından tarihsel dönüm
noktaları, eski dönemden yeni bir döneme kesin bir geçişi ortaya koyan, 1776 Amerikan
Bağımsızlık Bildirgesi ve 1789 Fransız İnsan ve Vatandaşlık Hakları Bildirisi oldu.
Amerikan "İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi" ve Fransız Devrimi'nin "özgürlük,
eşitlik, kardeşlik" anlayışı, demokrasi anlayışının gelişmesinde kilometre taşı teşkil etti
(Anar, 2000: 42 ; Kapani, 1997: 45).
Birinci ve İkinci Dünya Savaşı insanlığa hastalık, kıtlık, türlü sefalet ve ölüm getirmişti.
Savaşların bu olumsuz etkilerini yaşayan insanlık, savaştan kurtulmak ve sürekli barışı
sağlamak amacıyla 24 Ekim 1945 Birleşmiş Milletler Kurulu kuruldu. Bu kurulun
amacı, milletler arasında barış ve güvenliği korumak, dostluk ilişkilerini geliştirmek,
milletlerarası ekonomik, sosyal ve kültürel sorunları çözmektir. Birleşmiş Milletler
Kurulu, 10 Aralık 1948'de "İnsan Hakları Evrensel Bildirisi"ni hazırladı. 30 maddeden
ibaret olan bu beyanname, herkesin eşit olduğu, yaşam ve güvenlik hakkı, köleliğin
yasaklanması, işkence ve her türlü ayrımcılığın yasaklanması, özel yaşama saygı,
düşünce ve vicdan özgürlüğü gibi temel hakları güvence altına almayı amaçlamıştır
(Kapani, 1997: 62).
Anar (2000: 24)’ın belirttiği gibi insan haklarının dinamik bir kavram olması nedeniyle,
insanlığın sürekli gelişmesi, ilerlemesi, toplumsal yapı, talep ve ihtiyaçların değişmesi,
gelişmesi beraberinde insan hak ve taleplerinin çeşitlenmesi ve zenginleşmesini zorunlu
hale getirmektedir. İnsan haklarının tarihsel gelişimi incelendiğinde hakları üç kuşağa
ve hatta son zamanlarda dördüncü kuşak insan hakları diye ayırmak mümkündür. Bu
kuşaklar;
1. Kuşak İnsan Hakları : Bu aşama, klasik kişi hak ve özgürlüklerinin gerçekleştiği
aşamadır. Bu kuşakta kişisel ve siyasal haklar yer almaktadır. Bu hakların özelliği,
koruyucu olması, devleti bireyin özel alanına karşı sınırlandırması, mülkiyet, siyasal
haklar, bireylerin yönetime katılma, yurttaşlık, köleliğin reddedilmesi, vergi
yükümlülüğü ve mülkiyet haklarını elde etmeyi hukuki olarak güvence altına
5
alınmasıdır (Akdur, 1997: 43). 1215 Magna Carta, Amerikan İnsan ve Yurttaş Hakları
Bildirgesi ve Fransız İnsan ve Vatandaş Hakları Bildirisi birinci kuşak insan hakları ile
ilgili en önemli kilometre taşlarıdır. Fransız İnsan ve Vatandaş Hakları Bildirisi, insan
hakları ile ilgili en ünlü olanıdır (Kapani, 1993: 45).
2. Kuşak İnsan Hakları : 19. yüzyılın başından itibaren ve özellikle Birinci ve İkinci
Dünya savaşlarının yaratmış olduğu olumsuz sonuçlara karşı tepki olarak gelişen hak ve
kavramlar dönemidir (Akdur, 1997: 48). Bu dönemde Birleşmiş Milletler kurulmuş
insan hak ve özgürlükleri tanımlanarak bunlara evrensel bir boyut kazandırılmıştır. Bu
kuşakta sosyal, kültürel ve ekonomik haklar yer almaktadır. Burada sosyal eşitlik veya
sosyal adalet kavramı ön plana çıkmaktadır. Örneğin, meslek seçme özgürlüğü, çalışma
ve sosyal güvenlik hakkı, sosyal yardım hakkı, eğitim, sağlık, kültür, sanat, bilim,
vicdan ve din özgürlüğü, görüşlerini açıklama, evlenme, aile kurma vb. haklar bu kuşak
haklardır (Cılga, 2004: 17). Bu kuşakta yer alan hakların tamamına yakını sosyal refah
hizmetlerinden faydalanma hakkı olarak karşımıza çıkmaktadır. Ayrıca temel insan
hakları da bu kuşakta yer almaktadır.
3. Kuşak İnsan Hakları: 1950’den günümüze dek süren dönemdir. Bu dönemde çevre
ve sürdürülebilir kalkınma kavramları en önde gelen önemli iki kavram olmuştur
(Akdur, 1997: 48). Bu kuşak haklar, teknolojinin ilerlemesinin yarattığı sorunlar sonucu
ortaya çıkmıştır. Ayrıca bunlara katılım ve dayanışma hakları da denilmektedir. Çocuk,
hakları, kadın hakları, çevre hakkı, gelişme hakkı, barış hakkı (Cılga, 2004: 18) ve hasta
hakları bu kuşak haklara örnek olarak gösterilebilir.
4. Kuşak İnsan Hakları: Bu da son zamanlarda bilimin kötüye kullanılmasını
önlemeye yönelik haklardır. Buna insan klonlamayı önleme örnek olarak verilebilir.
Tarihsel süreçte önce batı dünyasından başlayan ve giderek tüm dünyaya yayılan, içinde
özgürlük, özerklik, demokrasi ve bunların ürünü olan insan hakları, bireysellik
kavramlarını barındıran bir düşünsel akım olmuştur. Bu akımın teke tek bireylere en
önemli getirisi insan hakları olmuştur (Oğuz, 1993: 232-237).
6
Hasta hakları kavramı, insan hakları kavramının ve hukuk sisteminin gelişmesi,
benimsenmesi ölçüsünde gelişmektedir. Görüldüğü gibi hasta hakları, üçüncü kuşak
insan hakları arasında yer almaktadır. Sağlık hakkı, insan hakları gelişim sürecinin
ikinci aşamasında, üçüncü aşamada ise geliştirilerek özelde hasta hakları olarak
kavramsallaştırılmıştır. Hak kavramı ve tarihsel süreçte insan haklarının gelişimini
kısaca inceledikten sonra araştırmanın temel konusu olan hasta haklarının tanımı,
dünyada ve ülkemizdeki tarihsel süreçteki gelişimi aşağıda incelenmiştir.
1. 2. HASTA HAKLARI KAVRAMI ve TARİHSEL GELİŞİMİ
Hasta hakları, esas olarak insan haklarının ve değerlerinin sağlık hizmetlerine
uygulanmasını ifade etmekte ve dayanağını insan haklarıyla ilgili temel belgelerden
almaktadır. Bir başka deyişle; insan olarak saygı görme, kendi yaşamını belirleme,
güvenli bir yaşam sürdürme, özel yaşamda saygı görme gibi ilkeler hasta haklarının da
temelini oluşturmaktadır (Özlü, 2005: 14-17).
Çağımıza özgü olarak ortaya çıkan ve gelişen insan hakları, eşitlik, demokrasi ve
özgürlük gibi kavramların toplumsal yaşamın her alanını etkileyerek sağlık alanında
hekim-hasta ilişkisini etkilemiştir. Hastalar, hekim ve diğer sağlık çalışanları ile kendi
aralarında aynı düzeyde dengeli bir ilişki talep etmeye başlamışlardır. Bunun sosyal
alandaki ifadesi ise “hasta hakları” olmuştur. Hasta hakları, hastaların sağlık çalışanları
ile olan ilişkilerinde eşitliği sağlayıcı bir işlev görmektedir. Literatürde hasta haklarına
ilişkin çeşitli tanımlamaların yapıldığı belirlenmiştir. Bunları aşağıda olduğu gibi ele
almak mümkündür:
Hasta hakları, sağlık hizmetlerinden faydalanma ihtiyacı bulunan fertlerin, sırf insan
olmaları sebebiyle sahip oldukları ve T.C. Anayasası, milletlerarası antlaşmalar,
kanunlar ve diğer mevzuat ile teminat altına alınmış bulunan haklarını ifade eder
(Hasta Hakları Yönetmeliği, 1998: 1 ).
Hasta hakları, hasta ve müracaatçıları haksız, yersiz ve gereksiz uygulama ve tedaviden
koruyan yasal, moral ve etik standartlardır (Barker, 1999 : 352).
7
Hasta hakları, sağlık hizmetine ulaşma hakkını ortaya koyarak bireylerin sağlık
hizmetinden eşit ve adil olarak gereksinim duyduğu her türlü hizmete ulaşarak
yararlanabilme hakkıdır.
Hasta hakları gündeme geldiğinde, söz konusu hakların hukuksal olarak karşılığını
düzenleyen hasta ile hekim arasında gerçekte olmasa bile varlığı kabul edilen bazı
sözleşmelerden bahsedilir (Sütlaş, 2000: 52). Taraflardan birinin hekim olduğu ve temel
görevi, hastanın bizzat ya da hasta yakının ödeyeceği bir ücret karşılığında bulgu, teşhis,
tedavi ve bakım hizmetlerini yerine getirmek olduğu sözleşmeye Hekimlik Sözleşmesi
denilmektedir. Bu sözleşmeler, hasta hekim arasındaki ilişkinin özellikle de hekim
tarafından üstlenilen temel görevin konusuna ve içeriğine göre; hizmet, vekâlet ve eser
(istisna) sözleşmesi olarak adlandırılmaktadır. Buna karşın teorik olarak, hasta hekim
arasındaki ilişkinin kendine has bir yapısı ve içeriği olduğundan hareketle kendine özgü
(sui generis) ve atipik bir iş görme sözleşmesi olarak nitelendirenler de bulunmaktadır
(Demir, 2007: 154).
Hizmet Sözleşmesi Yaklaşımı: Alman Hukukunca esas alınan bu yaklaşıma göre, hasta
ile hekim arasındaki ilişkiye bir hizmetin yerine getirilmesi nazarıyla bakılmakta ve
taraflara bu anlamda hukuki yükümlülükler düşmektedir. Hekim hastayı iyileştirme işini
sözleşmenin edimi (borçlu kişinin yerine getirmekle yükümlü olduğu davranış biçimi)
olarak üstlenmiştir. Eğer hekim, edimi gereği gibi yerine getiremezse sözleşme
gereklerini yerine getirmemiş olur ve hekimin sorumluluğuna gidilir. Hasta da hizmet
sözleşmesi gereği kendi edimi olan ücreti hekime ödeyecektir. Hasta tedavi sürecinde
hekimin yönlendirmelerine ve uygulamalarına uyma ve itiraz etmeme yükümlülüğü
altındadır. Aksi takdirde hekim sorumlu olmayacaktır (Sütlaş, 2000: 52).
Vekâlet Sözleşmesi Yaklaşımı: Bu yaklaşımda, hasta ile hekim arasında bir vekâlet
ilişkisi söz konusudur. Bu çerçevede, hekime vekâlet veren hasta, hekimin tedavi
sürecindeki önerilerine “evet” ya da “hayır” demek suretiyle hekimi yönlendirebilecek,
hekim de hastanın verdiği vekâlete dayanarak tıbbi olanaklar ölçüsünde ve hasta için iyi
olduğuna inandığı tedaviyi yerine getirecektir (Sütlaş, 2000: 53).
8
Vekâlet sözleşmesinde hekimin hasta için uyguladığı tedaviyi belirleme ve uygulama
özgürlüğüğüne karşılık, hasta, vekâlet ilişkisinin taraflara getirdiği hak ve ödevler
çerçevesinde, vekâletten vazgeçme hakkını da her zaman kullanabilmektedir. Bu hakkın
varlığı hekime, hastaya uygulanan tedavinin her aşamasında hastanın onayına başvurma
yükümlülüğünü beraberinde getirmektedir. Hekimi tedavi sürecinde hastaya hastalıkla
ilgili herhangi bir tedaviyi dayatma ve zorla uygulama imkânı yoktur (Sütlaş, 2000: 5354). Ayrıca bu sistem hukuksal niteliği açısından, ağırlıklı görüş çerçevesinde,
ülkemizde benimsenen sistem olması bakımından da önemlidir (Demir, 2007: 154).
Hizmet sözleşmesini vekâlet sözleşmesinden ayıran en önemli unsur, süre unsurudur.
Hekimin hasta ile olan ilişkisinde tedaviyi bir süreye bağlamak mümkün olmayacaktır.
Hekim tedavi süresince sonuç odaklı çalışmalar yapacağından süreyi dikkate almayacak
ve tedaviye odaklanacaktır. Her ne kadar hekim uyguladığı tedavinin normal şartlar
altında ne kadar sürede sonuçlanacağını tecrübeleri sayesinde kestirebilse de hastanın
özel durumu sebebiyle tedaviye hangi sürede ve nasıl bir cevap vereceğini
kestiremeyebilecektir. Böylelikle hekim ile hasta arasındaki Hekimlik Sözleşmesi
Hizmet Sözleşmesi olarak nitelendirilemez (Demir, 2007: 154).
Eser Sözleşmesi Yaklaşımı: Niteliği gereği, taraflardan birinin bir eser vücuda
getirmesi ve karşılığında diğer tarafın da bir ücret ödemesinden ibaret bir özel hukuk
sözleşmesidir. Hasta ve hekim arasında var olduğu kabul edilen sözleşmeye göre, hekim
tedavi sonunda ortaya çıkaracağı sonucu taahhüt ederek yapmayı üstlenir. Genellikle
plastik cerrahi müdahalelerde geçerli olan girişimler bu kapsamda değerlendirilir
(Sütlaş, 2000: 54). Ancak bu görüşün tersini savunanlara göre ise, tedavi sürecinin
başarıyla neticelenmesi, mahiyeti gereği öncesinden net olarak kestirilemeyen ve söz
konusu yükümlülük altına girenin iradesi dışında (komplikasyonlar gibi) belirleyici
faktörlerin olduğu gerekçeleriyle eser sözleşmesi kapsamında değerlendirilemeyecektir.
Bu görüş yanlıları plastik cerrahi ameliyatlarını, eser sözleşmesi kapsamında
değerlendirmelerinin yanı sıra cerrahi müdahaleyi gerçekleştiren hekimin beceri ve
hüneri gibi yüksek kişisel nitelikte karakteri ön plana çıkacağı ve taraflar arasındaki
ilişkinin belirgin düzeyde güvene dayanacağından dolayı ancak vekalet hükümlerinin
uygulanacağını kabul etmektedir. Ancak Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 05.04.1993
9
tarih ve 131/2741 sayılı kararı plastik cerrahi ameliyatlarının bir eser sözleşmesi
olduğunu ifade etmiştir (Özdilek, 2008: 15).
Bu yaklaşımlara karşın 1970’li yılların başında Amerika Birleşik Devletleri’nde hasta
hekim ilişkisinin bir iş ilişkisi olmadığı, aksine karşılıklı güvene dayanan bir ilişki türü
olduğuna dair mahkeme kararları bulunmaktadır. Buna göre hasta, devlet tarafından
yetkilendirilmiş kişiden (hekim) yardım talep eder, hekim de sorumlulukları
çerçevesinde bu görevi yerine getirir (Sert, 2004: 63). Bu bağlamda hasta hakları
kavramının dünyada ve Türkiye’deki tarihsel gelişimini irdelemek de gereklidir.
1. 2. 1. Dünyada Hasta Haklarının Gelişimi
Hasta hakları ile ilgili ilk çağlardan beri hekim sorumluluğunu belirleyen bir takım
kuralların ve kanunların olduğu bilinmektedir. Dünyanın bilinen ilk yazılı hukuk
kuralları olan Hammurabi kanunlarında olduğu gibi ilk çağ uygarlıklarının hemen
hepsinde kötü ya da hatalı bir uygulama olduğunda hekim sorumluluğundan
sözedilirken ilk kez Roma Hukukunda hekim bilgisizliği ve ihmali ağır kusur olarak
sayılmıştır (Ersoy, 1995:1).
Hasta hakları, 19. yüzyılın başından itibaren ve özellikle Birinci ve İkinci Dünya
Savaşlarından sonra gelişen insan haklarının sağlık hizmetlerine uygulanması sonucu
gündeme gelmiştir (Canpolat, 2002: 67). Hasta haklarının gelişimi ve günümüzdeki
kapsamına ulaşması uzun mücadeleler sonucunda olmuştur. Aşağıdaki örnekler hasta
hakları ihlallerinin tarihte hangi boyutlara ulaştığını ortaya koymaktadır.
Hasta hakları ihlallerine ilişkin en ünlü örnek, İkinci Dünya Savaşında insanı kobay
olarak kullanan ve “Nazi Kasabı" diye de anılan Josef Mengele ile ilgilidir. Nazilerin
Auschwitz toplama kampında 2.5 milyonu Yahudi olmak üzere dört milyon insan
öldürüldü. Kampta insanlar üzerinde tıbbi deneyler yapan ve “Ölüm Meleği" olarak da
bilinen Dr. Mengele’nin en az 400 bin insanı ölüme gönderdiği sanılıyor. Dr. Mengele,
kampta tıbbi deneyler için 1560 ikiz çocuğa tifo ve tifüs mikrobu aşılamış ve denemeler
sonucu bu çocuklardan ancak 180’i hayatta kalabilmiştir. Bir başka deneyde de
çırılçıplak kar üzerinde bekletilen insanların soğuğa karşı dirençleri ölçülmüştür. Soğuk
10
tuzlu suya atılan insanların tuza karşı direnci konusunda da deneyler yapılmıştır. Dr.
Mengele, yeni doğan bebekleri de aç bırakarak, bebeklerin açlık sınırı konusunda
deneyler yapmıştır (Ross, akt. Akten, 2008: 7).
Dr. Albertus Strughold’un kendisi hiç tutuklanmamış ya da sorgulanmamış olsa da
birlikte çalıştığı yakın arkadaşları ve askeri üstleri Nuremberg duruşmalarında savaş
suçlusu olarak yargılanmıştır. Bu grubun birlikte yaptığı deneyler arasında ünlü basınç
odası deneyleri yer aldı. Bunun yanında, denize düşen Nazi subaylarının hayatta
kalabilmesi için geliştirilmeye çalışılan deniz suyu arıtma teknikleri sırasında yüzlerce
mahkum bu suyu içmeye zorlandı ve sonunda karaciğer ve böbrek perforasyonundan
komaya ve ölüme kadar çeşitli olumsuz sonuçlar ortaya çıkmıştır (Ross, akt. Akten,
2008: 7).
Tuskeegee Sfiliz çalışması, 1932 yılında ABD’nin Alabama eyaletinde başlamış ve
çalışmaya eyaletin kırsal kesimlerinden okur yazar olmayan, sosyo-ekonomik düzeyleri
çok düşük 399 zenci sfilizli (frengi) erkek ve 201 sfiliz olmayan normal kontrol grubu
alınmıştır. Çalışma, 399 sfilizli zenci erkek hastanın hiçbir zaman sfiliz tedavisi
almamasını sağlamak ve on yıllar boyunca sfilizin insan vücudu üzerindeki etkilerini
incelemek amacıyla yapılmıştır. Denekler ve aileleri çalışma ile ilgili olarak hiç
bilgilendirilmemişlerdir. Zaten bu ailelerin hastalıklar ya da modern tıp konusunda en
ufak bir fikirleri olmayıp cinsel yolla bulaşan ya da tedavisi olmayan hastalıklar için
“kötü kan” lafını kullanıyor ve böyle insanların asla tedavi olamayacaklarını
düşünüyorlardı. Nitekim çalışmaya alınan insanlara da kötü kanları olduğu söylenmiştir.
1932
yılında
sfilizin
standart
tedavisi
cıva,
arsfenamine,
neoarsfenomin
kombinasyonuydu. Bu tedaviyle tam bir kür sağlanamasa da en azından hastalığın
ilerlemesi durdurulabiliyor ve hastalar noninfekte hale gelebiliyordu. Sfiliz kürü için
penisilin 1940’larda bulundu ve çalışmanın bitiş tarihi olan 1972’ye kadar bu
hastalardan saklanmıştır. Hatta hastalar, çalışmaya katılmayan bir kliniğe başvururlarsa
çalışma hemşiresi o kliniği arayıp hastanın çalışma içinde olduğunu ve tedavi
verilmemesi gerektiğini söylenmiştir. Çalışmanın sonucu olarak sfilizli erkeklerin
normal kontrollere göre daha hasta olduğu ve daha erken yaşta öldüğü tespit edilmiştir.
Çalışma 1972 yılında bir araştırmacı gazeteci olan Peter Buxtun’un olayın üzerine
11
giderek medyanın ilgisini çekmesi ve halktan gelen tepkiler üzerine sonlandırılmıştır.
Çalışmaya
alınan
denekler,
daha
önce
de
belirtildiği
gibi
hiçbir
şekilde
bilgilendirilmemiş ve aslında tedavisi mümkün olduğu halde tedavi edilmemişlerdir
(Vikipedia, 2008; Ross, akt. Akten, 2008: 7).
Ortaya çıkan bu ve benzeri istismarlar, tıp mesleğini icra eden kişilere karşı güvensizlik
oluşturmuştur. Bu güvensizlik meslek saygınlığını düşürmüştür. Bunun karşılığında
meslek etiğine ve insan onuruna uygun hizmet vermek isteyen hekimler ve meslek
çalışanları hasta hakları kavramına sahip çıkmışlardır. Yani hasta hakları ortaya çıktığı
için mesleki saygınlık düşmemiş bilhassa mesleki saygınlığın arttırılması, başarılı ve
etik çalışan sağlık çalışanlarının korunması ve geliştirilmesi amacıyla hasta hakları ve
uygulamaları başlatılmıştır (Akten, 2008: 16).
Hasta hakları önceleri tıp mesleğinin etik kuralları içerisinde yer alıyordu. Herhangi bir
yasal yaptırımı yoktu. Ancak yukarıda anlatılan örneklerden sonra hasta haklarının tıp
mesleğinin etik kurallarından çok yaptırımı olan yasal kurallarla korunması gereği
ortaya çıkmıştır.
Hasta hakları ile ilgili ilk resmi deklerasyon 1947 yılında Nuremberg Mahkemelerinde
ortaya çıkmış ve doktorlara tıbbi işlemleri uygulamadan önce hastanın bilgilendirilmiş
onayının alınması sorumluluğu verilmiştir (Sayek, 1991: 3). Ancak kapsamlı olarak
hasta hakları ile ilgili çalışmaların Amerika Birleşik Devletlerinde başladığı kabul
edilmektedir. Aynı şekilde ABD’de mahkeme kararları, Amerikan Tabipler Birliği ve
hastalar tarafından hastanın bilgilendirilmiş onayının alınması bir hak ve etik kural
olarak benimsenmiştir (Sert, 2004: 64).
Hasta hakları ile ilgili bilinen ilk ulusal belge, Amerikan Hastaneler Birliğinin 1972
yılında yayımlamış olduğu Hasta Hakları Bildirgesidir (Sert, 2004: 64). Bu
beyanname, hasta haklarını kapsamlı bir şekilde ele almış ve hasta hakları ile ilgili
yayınlanan ilk ulusal belge niteliğindedir. Beyannamede insan hakları temel alınmış ve
hastanede yatan hastaların haklarının savunulması gereği vurgulanmıştır.
12
On beş maddeden oluşan Amerikan Hasta Hakları Bildirgesi, hasta hakları ile ilgili
olarak saygılı bakım alma, bakımdan sorumlu olan doktor ve hemşireyi ismen tanıma,
kendisine uygulanacak ve uygulanan tedaviyi bilme, tanısını bilme, mahremiyetin
korunmasını isteme, uygulanan tedavinin risk ve seçenekleri konusunda bilgilendirilme,
tedavi ve uygulamalardan önce fikrinin alınmasını isteme, yapılan tedavi ve
uygulamaları reddetme, hastalığın gidişatını bilme, hastane kurallarını bilme, taburcu
olduktan sonra ilaç kullanma, kontrollere gelme ve sağlık ekibi ile iletişim kurma gibi
konularda bilgilendirilme, tedavi ücretlerinin içeriği ve bunun nasıl ödeneceği
konusunda bilgilendirilme, kendi üzerinde yapılacak tıbbi araştırmalara katılıp
katılmama konusunda karar verme, olanaklar ölçüsünde hastaneden hizmet talebinde
bulunma, hastanenin kendi bakımı ile ilgili diğer sağlık kurum ve kuruluşları ile olan
ilişkilerini bilme hakkı haklarına işaret etmektedir (Gaylin, 1973 akt. Saruç, 2007: 15).
Hasta hakları konusundaki ilk uluslararası belge 1981’de Lizbon’da Dünya Tabipleri
Birliği’nce açıklanan bildirgedir. Lizbon Bildirgesi, temel hasta haklarını tanımlayan
altı madde ve bu maddeleri sağlama konusunda hekimlere görev veren bir paragraftan
oluşmaktadır. Bu haklar; hekimini özgürce seçme, dış baskı altında kalmadan özgürce
çalışabilen bir hekim tarafından bakılma, yeterli ölçüde bilgilendirildikten sonra
tedaviyi kabul ya da reddetme, kendisiyle ilgili tüm tıbbi ve kişisel bilgilerin gizliliğine
gereken saygıyı göstermesini hekiminden bekleme, onurlu bir biçimde ölme, dini
temsilci de dahil olmak üzere, ruhsal ve manevi yönden teselli edilmeyi isteme ya da
reddetme hakkı olarak sıralanmaktadır (Görkey, 2003: 100-126; Hatun, 1999: 83).
Lizbon Bildirgesi, madde metinlerinin açıklayıcı olmaması, hasta hakları konusunda
sorumluluğu sadece hekimlere bırakması ve sağlık hizmetleri ile ilgili bir çok sorunu ele
almaması nedeniyle eleştirilmiştir (Saruç, 2007: 20).
Dünya
Sağlık
gerçekleştirilen
Örgütü’nün
bir
Avrupa
toplantıda
Bürosunca
“Avrupa’da
1994
Hasta
yılında
Amsterdam’da
Haklarının
Geliştirilmesi
Bildirgesi” kabul edilmiştir. Bu bildirge, Dünya Sağlık Örgütünün katkılarıyla Avrupa
ülkelerinde hasta hakları ilkelerini belirlemek ve hasta haklarını geliştirmek amacıyla
hazırlanmıştır. Bu bildirge altı bölümden oluşmuş olup, sağlık hizmetlerinde insan
13
hakları ve değerleri, mahremiyet ve özel hayat, bilgilendirme, bilgilendirilmiş onay,
bakım, tedavi ve başvuru gibi hasta haklarını kapsamaktadır.
1995 yılında Lizbon Bildirgesi daha detaylı olarak Bali Bildirgesi adıyla
yayınlanmıştır. Dünya Tabipler Birliği tarafından Eylül 1995 tarihinde Endonezya’nın
Bali kentinde yapılan toplantıda kabul edilerek yayımlanmıştır. Amsterdam bildirgesi,
hastalara daha geniş haklar tanırken buna karşın sağlık çalışanlarının yükümlülüklerini
arttırmıştır. Bali Bildirgesi, hasta haklarını sınırlandırmasına rağmen gerçekçi ve
uygulanabilir ilkeler içermektedir. Bali Bildirgesi; kaliteli tıbbi bakım hakkı, seçim
özgürlüğü (hekimi, sağlık kurumunu seçme ve değiştirme hakkı), kendi kararını verme
hakkı, bilinci kapalı hasta, yasal olarak karar verme yeterliliği olmayan hasta, hastanın
isteği dışındaki prosedürler, bilgilendirme hakkı, gizlilik hakkı, sağlık eğitimi hakkı,
onur hakkı ve dini destek alma hakkı gibi hasta haklarını detaylı bir şekilde
tanımlamıştır (Oğuz, 1997a : 50-55).
2002 yılında Roma’da Hasta Haklarına İlişkin Avrupa Statüsü benimsenmiştir. Bu
temel doküman, hasta hakları ile ilgili olarak koruyucu tedbirler, yararlanma, bilgi, rıza
(onay), özgür seçim, özel ve gizlilik, hastaların vaktine saygı, kalite standartları,
güvenlik, yenilik (tedavi), gereksiz ağrı/acı ve kişisel tedavi, şikâyet ve tazminat hakkı
gibi on dört maddeden oluşmaktadır. Temel doküman, on dört maddelik hasta hakları
bildirisini ele almakta ve yukarıda yer alan temel hakları sağlık hizmetlerinin şu anki
geçici durumuna uygun somut, uygulanabilir ve düzgün hale getirmeyi amaçlamaktadır.
Tüm bu hakların amacı “insan sağlığının yüksek düzeyde korunmasını” ve çeşitli ulusal
sağlık hizmetleri (kurumları) tarafından verilen hizmetin yüksek kalitede verilmesini
sağlamaktır. Bu haklar, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Avrupa Konseyi tarafından
yayınlanan birçok ulusal tebliği ve tavsiyeler ile bağlantılıdır (Bostan, 2005: 65).
Dünya Hekimler Birliği tarafından 2005 yılında Santiago’da Hasta Hakları Bildirgesi
yayınlanmıştır. Bu bildirge, nitelikli sağlık hizmeti alma hakkı, seçim yapma özgürlüğü,
kendi kaderini belirleme, bilinci kapalı hasta, yasal yeterliliği olmayan hasta, hastanın
isteğine karşı yapılan girişimler, bilgilenme hakkı, gizlilik hakkı, sağlık eğitimi hakkı,
14
onurunu koruma hakkı, dini destek hakkı gibi hasta haklarından oluşmaktadır (İzmir
Sağlık Müdürlüğü, 2009).
Hasta hakları ile ilgili uluslararası belge ve sözleşmelerde yer alan ortak noktalar;
bilgilendirilme ve bilgi isteme, hizmetten genel olarak faydalanma, mahremiyet ve özel
hayat, sağlık kuruluşunu ve personelini seçme ve değiştirme, hastanın, yeterli ölçüde
bilgilendirildikten sonra tedaviyi kabul, reddetme, durdurma ve onay, dini
sorumluluklarını yerine getirebilme, sağlık hizmetini güvenli bir ortamda alma, insani
değerlere saygı gösterilmesi, saygınlık görme ve rahatlık isteme, müracaat, şikâyet ve
dava, ziyaret ve refakatçi bulundurma, kendi kaderini belirleme, onurlu bir biçimde
ölme, kendisiyle ilgili tüm tıbbi ve kişisel bilgilerin gizliliğine gereken saygıyı isteme
ve istediği zaman bu bilgilerine ulaşabilme, sağlık bakımı sürekliliği olarak sıralanabilir
(Oğuz, 1997a: 50-55).
1.2.2. Çeşitli Ülkelerde Hasta Hakları Uygulamaları
Son yıllarda hasta hakları,
ulusal ve uluslararası düzeyde yoğun bir şekilde
tartışılmaktadır. Birçok ülke, sağlıkla ilgili olarak yasalarına hasta haklarını eklemiştir.
Sağlığa ilişkin haklar, ülkelerin genellikle anayasalarıyla ya da temel yasalarla
düzenlenmiştir. Hollanda, hekimlerin hastalarına karşı sorumlulukları ile ilgili yasayı
kabul eden ilk ülkedir (Brody, 1985: 58-60).
Bazı Avrupa ülkeleri, hasta hakları ile ilgili mevcut yasaları gözden geçirip
güncellerken, diğer bazı ülkeler ise yeni yasalar çıkarmışlardır. Finlandiya hasta
haklarını yasalaştıran ilk Avrupa ülkesidir. Bu yasa, 1993'de yürürlüğe girdi. Bu yasa,
iyi sağlık hizmeti ve ihtiyaç duyulduğunda tedavi, tedaviye ulaşım, bilgilendirme ve
kendi hakkında karar verme (self - determination), acil tedavi gibi hükümler
içermektedir. Ayrıca bu hasta hakları yasası, şikâyet yöntemi ve hasta ombusmanlığı ile
ilgili yeni hakları da gündeme getirerek, aldıkları tedaviden memnun olmayan hastaların
ilgili kurumun sağlık hizmetleri sorumlusu müdürüne şikâyetleri bildirme hakkı
tanınmıştır. Daha üst seviyede ise hasta, sorunu Medikolegal İşler Ulusal Kurulu'na ya
da Bölgesel Hükümete götürebilir. Bir sağlık kurumunda tedavi gören bir hasta,
15
şikâyetini Devlet Adalet Konseyi Başkanına (Chancellor of the State Council)
yönlendirebilir. Başkan, kamu memurlarının yöneticisi pozisyonunda olup onların
çalışmalarını, düzenlemelerini denetlemekle yükümlüdür. Hastaların Hakları ve
Statüleri Hakkındaki Yasaya göre her sağlık kurumu için bir ombusman atanır.
Ombusmanlar
hukukçu
görevinde
değildirler,
ancak
hastaların
şikâyetlerinin
değerlendirilmesinde etkin olarak rol alırlar (Fallberg, 1997: 25-26; HAYAD, 2006).
Fransa'da hasta hakları kavramı, ilk kez 1936 yılında Mercer davasında bir Yüksek
Mahkeme kararı ile gündeme gelmiştir. Mahkeme, sağlık hizmetleri ile ilgili hasta ve
hekim arasında bir kontrat oluştuğu hükmünü getirmiştir. Hasta hakları konusuna
değinen ilk Fransız hukuk metni 20 Eylül 1994 tarihli bir bakanlık genelgesi olmuştur.
Fransa’da 1996 yılında toplanan Sosyal ve Ekonomik Konsey hasta hakları konusunda
hazırladığı raporu hükümete sunmuş ve önerilerde bulunmuştur. Ayrıca 2002 yılında
“Hasta Hakları ve Sağlık Sisteminin Niteliği” konulu bir yasa yürülüğe girmiştir
(Leenen, 1993; Görkey, 2003: 100-126) .
Yunanistan’da hasta hakları, 1939'da yayınlanan Tıp Pratiği Kodlarında ve 1995'te
yayınlanan Tıbbi Deontoloji Düzenlemelerinde yer almıştır. Her iki metin de
doktorların, hastaların dinsel, özgürlük ve onurlarını dikkate alarak tedavi sunmalarını
ve tıbbi sırlarına saygı göstermelerini yükümlü kılmıştır. 1992 yılında Sağlık Sisteminin
Organizasyonu ve Modernizasyonu hakkındaki yasa, hasta haklarında fiziksel güvenlik,
bilgilendirilme, seçme ve şikâyet hakkı tanımıştır. Yasa, Ağustos 1997'de Bakanlık
kararının ardından yürürlüğe girmiştir. Bu yasa ile her hastanede hastaların şikâyetlerini
yönlendirebileceği hasta ofisleri ve tüm tarafların yer aldığı bir Parlemento Komitesi
kurulmuştur. Bu komitenin aldığı karar sonrasında hasta haklarına yönelik bir
yönetmelik taslağı hazırlanmıştır (Fallberg, 1997: 29-30; HAYAD, 2006).
İzlanda, 1997 tarihinde hasta hakları hakkında yasa çıkarmıştır. Bu yasa, insan hakları
ve onuruna uygun olarak hasta hakları tanımlayarak hastaların, sağlık hizmeti
karşısındaki yasal statüleri güçlendirildi ve hasta - sağlık çalışanları arasındaki mevcut
mahrem ilişkiyi desteklemiştir. Bu yasa, aynı zamanda hasta çocukların hakları ile ilgili
hükümler içermekte olup 16 yaşından küçük çocuklar hakkındaki bilginin,
16
ebeveynlerine iletilmesinin yanı sıra, bu çocukların yaş ve seviyelerine uygun bilginin
kendilerine iletilmesi gerekliliğini getirmiştir. Ayrıca bu yasa, aynı zamanda çocukların
gereksiz testlerden ve prosedürlerin uygulanılmasından kaçınılmasını, ebeveynlerin ve
diğer yakın akrabalarının yanında bulundurulmasına izin verilmesini zorunlu kılmıştır.
Yasanın yürürlüğe girmesinden sonra Sağlık Bakanlığı, yasanın etkin olarak
uygulanmasına yönelik olarak hasta ve yakınları ve sağlık çalışanları için kitapçıklar
hazırlanması, bu kitapçıklarda yasanın ana noktalarının vurgulanması için bazı
materyallerin hazırlanmasını sağlamıştır. Ayrıca, yasanın ana noktalarını vurgulayan ve
tüm vatandaşlara dağıtılacak olan poster ve kitapçıklar hazırlanmış ve Sağlık Bakanlığı,
sağlık çalışanlarının eğitiminde, hasta hakları ile ilgili çalışmalar yapmıştır (Görkey,
2003: 100-126; HAYAD, 2006).
Hak kavramının tanımı ve taihsel gelişimi ve hasta hakları kavramının tanımı ve ortaya
çıkmasına neden olan faktörler ve bazı Avrupa ülkelerinde uygulama örnekleri
incelendikten sonra ülkemizdeki gelişimi ve uygulamaları aşağıdaki bölümde ele
alınmıştır.
1. 2. 2. Türkiye’de Hasta Haklarının Gelişimi
Hasta hakları kavramı, uluslararası alanda bu kadar yoğun bir şekilde tartışılırken,
Türkiye’de hasta haklarına ilişkin çalışmalar son on yılda yapılmıştır. Ülkemizde, 1998
yılında yukarıdaki bildirgelerde yer alan hasta hakları, ülkemiz koşullarına uyarlanarak
Hasta Hakları Yönetmeliği kabul edilmiştir. Türkiye’de hasta haklarının gelişimi ve
yasal dayanakları ve pratikte uygulanan çalışmalar hakkında detaylı bilgi vermekte
yarar vardır.
Hasta hakları, ülkemiz için yeni bir kavram niteliğinde olup köklü bir geçmişe sahip
değildir. Ülkemizde hasta hakları ile ilgili bir yasa bulunmamaktadır. Ancak hasta
hakları ile ilgili yapılan düzenlemeler, tüzük, yönetmelik ve yönerge düzeyindedir.
Ülkemizde sağlık hakkı, ilk kez 1961 Anayasasında yer almıştır. 1982 Anayasasının kişi
hak ve ödevleri bölümünün 14. maddesinde herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını
koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğu (sağlık hakkı) ve tıbbi zorunluluklar dışında
17
kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamayacağı, izni olmadan bilimsel ve tıbbi deneylere
tabi tutulamayacağı (hasta hakları) vurgulanarak vatandaşlara sağlık hizmeti sunmayı
devlete bir görev olarak yüklemiştir (TC Anayasası, 1982).
Türk Tabipler Birliği tarafından 1961 yılında Tıbbi Deontoloji Nizamnamesi (Tüzük)
kabul edilerek yayımlanmıştır. Nizamnamede hasta haklarından, hekim ve diş
hekimlerinin sorumluluklarından bahsedilerek burada hekimler ile ilgili, hastanın
mahremiyetine saygı, hastanın hekimini seçebilmesi, tanı ve tedavinin hastaya
açıklanması, sır saklama, hekimin hastanın tedavisinden çekilebilme gibi konulara yer
verilmiştir (Vural, 1993: 6 ; Bozkuş, 1997: 20). Tıbbi Deontoloji Nizamnamesi, hasta
hakları konusunda bazı hükümler taşımakla birlikte yetersiz kalmıştır. Ayrıca bu
nizamname “Hekimlik ve Meslek Etiği Kuralları” adı altında yeniden düzenlenerek
Türk Tabipler Birliğinin 1998’de Ankara’da yaptığı 47. Büyük Kongresinde kabul
edilmiştir (Hatun, 1999: 22).
Türkiye’de hasta haklarına ilişkin olarak atılan en önemli adım, Türkiye’nin taraf
olduğu insan hakları sözleşmeleri ile hasta haklarının yer aldığı uluslararası bildirilerin
etkisiyle, 1 Ağustos 1998 tarihinde kabul edilen “Hasta Hakları Yönetmeliği (HHY)”
dir. Yönetmelik iç mevzuatımızda dağınık halde bulunan hasta haklarına ilişkin
düzenlemeleri tek çatı altında toplamıştır. Hasta Hakları Yönetmeliği, dokuz bölüm ve
toplam elli bir maddeden oluşmaktadır. Hasta Hakları Yönetmeliği sağlık hizmetlerinin
insan onur ve haysiyetine yaraşır ve gelişmiş ülkelerdeki hastaların almış olduğu nitelik
ve nicelikte bir sağlık hizmetinden faydalanmalarının ilkelerini tespit etmiştir.
Hasta Hakları Yönetmeliğin amacı, temel insan haklarının sağlık hizmetleri sahasındaki
yansıması olan ve başta Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nda, diğer mevzuatta ve
milletlerarası hukuki metinlerde kabul edilen "hasta hakları"nı somut olarak göstermek
ve sağlık hizmeti verilen bütün kurum ve kuruluşlarda ve sağlık kurum ve kuruluşları
dışında sağlık hizmeti verilen hallerde, insan onuruna yakışır şekilde herkesin "hasta
hakları"ndan faydalanabilmesine, hak ihlallerinden korunabilmesine ve gerektiğinde
hukuki korunma yollarını fiilen kullanabilmesine dair usül ve esasları düzenlemektir
(Hasta Hakları Yönetmeliği, 1998: 1).
18
Hasta Hakları Yönetmeliği, sağlık hizmeti verilen resmi ve özel bütün kurum ve
kuruluşları, bu kurum ve kuruluşlarda veya bunların dışında hizmete katılan her
kademedeki ve unvandaki ilgilileri ve hizmetten faydalanma hakkına sahip olan bütün
bireyleri kapsamaktadır. Hasta Hakları Yönetmeliğinin temel ilkeleri aşağıda
verilmiştir:
•
Bedensel, ruhsal ve sosyal yönden tam bir iyilik hali içinde yaşama hakkının,
en temel insan hakkı olduğu, hizmetin her safhasında daima gözönünde bulundurulur.
•
Herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına
sahip olduğu ve hiçbir makam veya kimsenin bu hakkı ortadan kaldırma yetkisinin
olmadığı bilinerek, hastaya insan onuruna yakışır şekilde davranılır.
•
Sağlık hizmetinin verilmesinde, hastaların, ırk, dil, din ve mezhep, cinsiyet,
siyasi düşünce, felsefi inanç ve ekonomik ve sosyal durumları ile vb. farklılıkları
dikkate alınamaz. Sağlık hizmetleri, herkesin kolayca ulaşabileceği şekilde planlanıp
düzenlenir.
•
Tıbbi zorunluluklar ve kanunlarda yazılı haller dışında, onayı olmaksızın
kişinin vücut bütünlüğüne ve diğer kişilik haklarına dokunulamaz.
•
Kişi, onayı ve Bakanlığın izni olmaksızın tıbbi araştırmalara tabi tutulamaz.
•
Kanun ile izin verilen haller ile tıbbi zorunluluklar dışında, hastanın özel
hayatının ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz (Hasta Hakları Yönetmeliği,
1998: 2).
Türkiye’de hasta hakları yönetmelik düzeyinde belirlenmiştir. 1998 yılında yayınlanan
“Hasta Hakları Yönetmeliği” ile hastalara tanınan yasal haklar şunlardır: Sağlık
hizmetlerinden adalet ve hakkaniyete uygun olarak faydalanma, bilgi isteme, sağlık
kuruluşunu seçme ve değiştirme, personeli tanıma, seçme ve değiştirme, öncelik
sırasının belirlenmesini isteme, tıbbi gereklere uygun teşhis, tedavi ve bakım isteme,
tıbbi gereklilikler dışındaki müdahaleleri reddetme, tıbbi özen gösterilmesi, genel olarak
bilgi isteme, kayıtları inceleme, kayıtların düzeltilmesini isteme, mahremiyete saygı
gösterilmesi, bilgilendirilmiş onayı olmaksızın tıbbi müdahaleye tabi tutulmama,
bilgilerin gizli tutulmasını isteme, tedaviyi reddetme ve durdurma, organ ve doku
alınmasında ve tıbbi araştırmalarda bilgilendirilmiş onay alınması, gönüllünün
19
korunması ve bilgilendirilmesi, güvenliğin sağlanması, dini vecibeleri yerine
getirebilme ve dini hizmetlerden faydalanma, insani değerlere saygı gösterilmesi ve
ziyaret, refakatçi bulundurma hakları yer almaktadır (Hasta Hakları Yönetmeliği,
1998: 1-11).
Türkiye’de 1998 yılında yürürlüğe giren Hasta Hakları Yönetmeliği ile ilgili olarak
2003 yılına kadar bu yönetmeliğin nasıl uygulanacağına ilişkin herhangi bir düzenleme
yapılmamıştır. Hasta Hakları Yönetmeliği, günümüzde geçerliliğini korumakta olup,
hasta haklarına ilişkin kamu ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarında uygulanan
çalışmalar bu yönetmelik hükümlerine göre yürütülmektedir.
Ellisekizinci Hükümet Programında ve Acil Eylem Planında etkin ve kaliteli bir sağlık
sisteminin vazgeçilmez olduğu, sağlık hizmetlerinin yerine getirilmesinin, sosyal devlet
anlayışının vazgeçilmez unsurları arasında görüldüğü, sağlık hizmetlerinin bütünsel bir
anlayışla ele alınması, yeni bir yapılanma ve işbirliğine gidileceği belirtilmiştir. Etkin ve
kaliteli bir sağlık sistemi oluşturma, herkesin temel sağlık ihtiyacını karşılama,
insanların ayırım gözetilmeksizin, ekonomik ve sosyal bakımdan güvencede yaşamaları
ilkesi çerçevesinde yapılacağı belirtilmiştir. Bu bağlamda Sağlıkta Dönüşüm Programı
çerçevesinde 1998 yılında yürürlüğe giren Hasta Hakları Yönetmeliğinin uygulanmasını
sağlamak üzere 2003 yılında “Sağlık Tesislerinde Hasta Hakları Uygulamalarına İlişkin
Yönerge (HHUY)” yayımlanarak yürürlüğe konulmuştur. Bu uygulama ile hasta ve
yakınlarının
mevzuatta
belirlenmiş
haklarını
kullanabilmeleri,
her
aşamada
bilgilendirilmeleri, hasta ve yakınlarının hak ihlallerinden korunabilmeleri ve
gerektiğinde hukuki korunma yollarını fiilen kullanabilmeleri amaçlanmıştır.
İlk etapta 60 hastanede başlatılan hasta hakları uygulamaları, yaygınlaştırılarak
günümüzde Sağlık Bakanlığı’na bağlı tüm hastane ve diğer ayaktan tedavi hizmeti
sunan kurumlarda uygulanmaktadır. Uygulamanın başladığı hastanelerde uygulamalar
sırasında karşılaşılan güçlüklerin, sorunların, eksikliklerin giderilmesi ve uygulamayı
yapan ilgili kişi ve birimler tarafından yapılan öneriler doğrultusunda yönergenin
yeniden düzenlenmesi gereği ortaya çıkmıştır. Bu nedenle yönerge, revize edilerek ve
günün koşullarına uyarlanarak 24.04.2005 tarihinde yeniden yürürlüğe girmiştir.
20
Bu yönerge, Sağlık Bakanlığı’na bağlı tüm kurum ve kuruluşlarını kapsamaktadır. Özel
sağlık hizmeti sunan kurum ve kuruluşlarını kapsamamaktadır. Ülkemizde sağlık
hizmeti sunan kuruluşların çoğu Sağlık Bakanlığı’na bağlıdır. Dolayısıyla Sağlık
Bakanlığı’na bağlı tesislerde hasta haklarının yönetmelik ve yönerge doğrultusunda
uygulanması önem arzetmektedir. Sağlık Tesislerinde Hasta Hakları Uygulamalarına
İlişkin Yönergenin amacı, hedefi ve uygulanmasına ilişkin olarak detaylı bilgileri
aşağıda şöyle incelemek mümkündür.
Yönergenin Amacı: Sağlık tesislerinde yaşanan, hasta hakları ihlalleri ile bunlara bağlı
ortaya çıkan sorunların önlenmesi, sağlık hizmetlerinin kalitesinin arttırılması, sağlık
hizmetlerinin insan onuruna yakışır biçimde sunulması ile hastaların hak ihlallerinden
korunabilmesine ve gerektiğinde hukuki korunma yollarını fiilen kullanabilmesine dair
esas ve usulleri belirlemek ve tüm toplumu ve sağlık çalışanlarını hasta hakları
konusunda bilgilendirmek, bilinçlendirmek ve eğitmektir (Hasta Hakları Uygulama,
Yönergesi 2005: 2).
Yönergenin Hedefi: Bu yönerge ile hastaların haklarının ihlal edilmediği, her aşamada
bilgilendirildiği ve onayının alındığı, mahremiyete uyulduğu, hiçbir ayırım yapılmadan
her türlü tıbbi tedaviyi aldığı, hekimini ve kurumu seçebildiği ve değiştirebildiği,
kendisine sağlık hizmeti sunan sağlık personelinin kimlik ve unvanını bildiği, sağlık
hizmetini güvenli bir ortamda aldığı, inançlarına saygı gösterildiği, güler yüzlü, nazik,
şefkatli hizmet alabildiği, hastanede yattığı süre içinde ziyaretçi kabul edebildiği,
yanında refakatçi bulundurabildiği bir sağlık hizmeti sunumu hedeflenmektedir (Hasta
hakları Uygulama Yönergesi, 2005: 2).
İlk aşamada 38 il ve 60 devlet hastanesinde uygulamaya geçilmesine karar verilmiştir.
2004 yılı sonuna kadar ise 81 il ve tüm büyük ilçelerde uygulamaya başlanmıştır. İlk
aşamada uygulama başlatılan hastanelerin belirlenmesinde kalite konseylerinin
oluşmuş olması esas alınmıştır. Uygulama ile birlikte Bakanlık Hasta Hakları Merkez
Şubesi, Hasta Hakları İl Koordinatörlüğü, Hastane Hasta Hakları Kurulu, Hastane Hasta
Hakları Birimi, Sağlık Grup Başkanlıklarında Hasta Hakları Kurulları, Ayakta Teşhis ve
21
Tedavi Yapan Sağlık Kurum ve Kuruluşlarında Oluşturulan Hasta Hakları İletişim
Birimleri kurulmuştur.
Sağlık Bakanlığı Hasta Hakları Şubesinin; Hasta Hakları İl Koordinatörlüğü'nün ve
hastanelerde Hasta Hakları Kurullarının kurulmasını sağlamak, sağlık kurumlarında
oluşturulan kurul ve birimde görev alacak ekibin niteliğini belirlemek, hasta hakları
uygulamalarına yönelik projeler üretmek, gerek hasta hakları kurulu ve hasta hakları
birimi bünyesinde, gerekse sağlık kurumunun sağlık çalışanları ile hasta ve yakınlarının
hasta hakları konusunda sürekli eğitimlerini koordine etmek, danışmanlık yapmak,
denetlemek, doğrudan başvuruları ilgili kuruma yönlendirmek, başvuruların zamanında
sonuçlandırılmasını sağlamak, bakanlık ve bakanlık dışı birimler arasında işbirliği ve
koordinasyonu sağlamak, kurumların hasta hakları uygulamaları performansını
değerlendirmek, kitap, afiş, broşür, dergi vs. yayın hazırlanmasını sağlamak, web
sayfası oluşturmak, geliştirmek, işlerliğini sağlamak, seminer, sempozyum gibi
etkinliklere katılmak, güncel ve konu ile ilgili yayınları izlemek, ilgili yerlere
duyurmak, hasta hakları ile ilgili araştırmalar yapmak, yaptırmak, hasta hakları
uygulamalarını sistematik olarak değerlendirmek, bunun için gerekli istatistik ve kayıt
sistemleri
geliştirmek,
Sağlık
Müdürlüğünden
gelen
formları
incelemek
ve
değerlendirmek, tüm kamu kurum ve kuruluşlarında yürütülen hasta hakları
uygulamalarını yerinde denetlemek ve denetlenmesini sağlamak, uluslararası hasta
hakları uygulamalarını araştırmak, ülkemize uyarlanmasını sağlamak, sertifika, katılım
belgesi, kredi sistemi gibi ödül sistemleri geliştirilmesine yönelik faaliyetlerde
bulunmak gibi görevleri vardır (Hasta Hakları Uygulama Yönergesi, 2005: 3).
İl koordinatörlüğü, hasta hakları uygulamalarını il genelinde koordine etmek ve
denetlemek amacıyla Sağlık Müdürlüğü bünyesinde kurulmuştur. İl koordinatörü, İl
Sağlık Müdürünün önereceği kişiler arasından, Valiliğin teklifi ve Bakanlığın onayı ile
görevlendirilir. İl Sağlık Müdürü adına hasta hakları uygulamaları görevini yürütür. İl
Koordinatörü halk sağlığı uzmanı, deontoloji uzmanı, pratisyen hekim, sosyal hizmet
uzmanı, psikolog, halkla ilişkiler uzmanı gibi meslek elemanları arasından belirlenir
(Hasta hakları Uygulama Yönergesi, 2005: 4).
22
Hastane Hasta Hakları Kurulu, hastane hasta hakları biriminden gelen raporları
değerlendiren, sonuçlandıran ve hasta hakları uygulamalarının geliştirilmesine yönelik
önerilerde bulunan ve söz konusu sağlık kurumlarında oluşturulan kurulu ifade
etmektedir. Yönerge gereği, hasta hakları uygulamalarını planlamak, değerlendirmek,
uygulamak ve önerilerde bulunmak amacıyla il merkezlerindeki bütün kamu hastaneleri
ile ilçelerdeki 100 yatak üzerindeki hastanelerde “Hasta Hakları Kurulu” oluşturulur.
Kurul biri başkan olmak üzere toplam sekiz kişiden oluşur. Kurul üyeleri,
kamu
hastanelerinde hastanenin kalite hizmetlerinden sorumlu Başhekim Yardımcısı, hasta
hakları birim sorumlusu, hakkında başvuruda bulunulan personelin birim sorumlusu,
hasta hakları konusunda faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşu temsilcisi, varsa
hastanın avukatı (hastayı temsil ettiğine dair vekaletin bulunması gerekir), 4688 Sayılı
Kamu Sendikaları Kanununa göre kurumda yetki almış sendika temsilcisi, Valilinin
veya ilçelerde Kaymakamın belirleyeceği bir vatandaş (kendisi ve yakınlarının Sağlık
Bakanlığına bağlı kurumlarla ticari ilişkisi olmayan, sağlık hizmetleri veya sosyal
hizmetler alanında temayüz etmiş, 65 yaşını geçmemiş, kurula sürekli olarak katılmasını
engelleyecek kronik bir rahatsızlığı olmayan, gönüllü bir kişi) İl Genel Meclisi üyeleri
arasından Vali tarafından seçilecek bir üyeden oluşmaktadır (Hasta hakları Uygulama
Yönergesi, 2005: 5).
Kamu hastaneleri için sosyal hizmet uzmanı, psikolog, halkla ilişkiler uzmanı, hemşire
(lisans mezunu) unvanına sahip kişiler arasından, Valiliğin teklifi ve Sağlık
Bakanlığı’nın onayı ile hasta hakları birim sorumlusu görevlendirilir. Hasta hakları
biriminde çalışan personel görevlendirildikten sonra kendi istekleri dışında başka bir
kurum, kuruluş veya ünitede görevlendirilemezler. Yaptıkları iş gereğince ayrımcılığa
veya ceza olarak algılanabilecek işleme tabi tutulamazlar. Birim sorumlusu, Valiliğin
teklifi Bakanlığın onayı ile görevden alınabilir, yeri değiştirilebilir (Hasta Hakları
Uygulama Yönergesi, 2005: 6).
Hasta hakları birimi, hasta ve yakınlarının hastane hizmetlerini alırken karşılaştıkları
sorunların çözümü için birime başvurduğunda hasta ve çalışan personel arasında birim
görevlileri sorunu olumlu yönde çözmeye çalışarak hastanın mağduriyetini gidermeye
çalışır. Hasta ve yakınlarının sorunu çözüldüğünde “şikâyet başvuru formu” doldurulur
23
ve üzerine “sorun çözülmüştür” ibaresi konulur ve kaydedilerek işlem yapılır. Sorun
çözülemediği durumlarda yazılı olarak şikâyette bulunan hasta ve yakınının yazılı
şikâyeti kabul edilerek sayı ve tarih verilir. Kabul edilen yazılı şikâyet Sağlık
Bakanlığı’nın resmi internet sitesine kaydedilir ve dilekçe sahibine şikâyetini internetten
takip etmesi için şifre verilir. Daha sonraki süreç şöyle takip edilir;
•
Hastanın görüş veya şikâyeti aynı gün alınır. Şikâyet Formu doldurtulur.
•
Çok acil bir durum varsa çözülmesi yolunda hastane idaresi aynı gün
bilgilendirilir.
•
Şikâyete maruz kalan hastane çalışanından bir gün içinde bilgi istenir. Hastane
çalışanı bu bilgiyi en geç iki gün içinde cevaplandırmak zorundadır.
•
Taraflar dışında bilgi alınması gereken kişiler varsa onlardan da iki gün içinde
bilgi istenir.
•
Alınan tüm bilgiler ve belgeler hastane hasta hakları kuruluna dosya
oluşturularak üçüncü günün sonunda dağıtılır.
•
Kurul haftada bir toplanarak (kurulun kendisinin belirleyeceği gün ve saat) en
geç 11 gün içinde dosyaları değerlendirir oy çokluğu ile karar verir.
•
Karar hasta hakları birimine bildirilir. Hasta hakları birimi raporları arşivler.
•
Şikâyetten sonra en geç 15 iş günü içinde, sonuçtan taraflar yazılı olarak
haberdar edilir.
•
Hasta Hakları Kurul kararı ve gerekçesi ile birlikte hem şikâyet başvurusu
yapan hasta veya yakınına ve ilgili personel veya birime yazılı olarak e-posta
(başvuranın yazılı talebi olması halinde), posta yolu ve kurum içinde idare kanalıyla ile
gönderilir. Başvuran hasta veya yakınına ve ilgili hastane personeline gönderilen
sonuçta, karar hakkında bilgi verilir, bu aşamadan sonra yapması gerekenler konusunda
bilgi verilir, hastanın sonraki süreci takip etmesini kolaylaştırıcı olmak üzere irtibat
veya kayıt numarası verilir (Hasta Hakları Uygulama Yönergesi, 2005: 7).
Yüz yataktan daha az yatak kapasitesine sahip ilçe hastanelerinde hasta hakları iletişim
birimleri kurulur. Ancak bu yönergede belirlenen şekilde hasta hakları kurulu ve hasta
hakları birimi oluşturabilenler bu şekilde hizmet sunabilir. Birim, Hasta Hakları Kurul
Başkanı olan Başhekim Yardımcısına bağlı olarak faaliyet gösterir. Hasta Hakları
24
İletişim Birimi Sorumlusu, tercihen lisans veya önlisans mezunu sağlık personeli
arasından sorumlu hekimin teklifi ile sağlık gurup başkanı tarafından görevlendirilir.
İlçe merkezlerinde Sağlık Grup Başkanlıkları kurulmuştur. Hasta hakları uygulamalarını
planlamak, değerlendirmek ve uygulamak amacıyla Sağlık Grup Başkanlıkları
bünyesinde Hasta Hakları Kurulları, Hasta Hakları Birimleri, Hasta Hakları İletişim
Birimleri Kurulmuştur. Kurulan bu kurul ve birimlerin görevleri, çalışma esasları,
yataklı tedavi hizmeti sunan hastanelerdeki kurul ve birimlerle aynıdır.
Sağlık kurumlarında oluşturulacak olan hasta hakları birimlerine ulaşan tüm hasta
hakları şikâyetleri iki ayda bir Hasta Hakları Merkez Birimine elektronik ortamda ve
yazılı formlarla ulaştırılmaktadır (Hasta Hakları Uygulama Yönergesi, 2005: 9).
Ülkemizdeki genel olarak Sağlık Bakanlığı’na bağlı kuruluşlarda hasta hakları
uygulamaları bu şekilde yürütülmektedir.
Hasta hakları uygulamaları ile hasta ve yakınlarının karşılaştığı sorunlar, hasta hakları
birimleri vasıtasıyla öncelikle yerinde çözülmeye çalışılmaktadır. Yerinde çözülemeyen
sorunlar,
hasta
hakları
kurullarına
yazılı
olarak
gidilerek
kurul
tarafından
sonuçlandırılmaktadır. Ayrıca hasta hakları birimleri vasıtasıyla hasta ve yakınlarından
sağlık hizmetlerinin kalitesinin arttırmasına yönelik olarak gelen öneriler hasta hakları
kurullarında görüşülüp değerlendirildikten sonra hastane idaresine sunulmaktadır.
Başhekimliğe gönderilen Hasta Hakları Kurul Kararı, tavsiye niteliğinde olup herhangi
bir yaptırımı yoktur. 2003 yılında Sağlık Bakanlığı tarafından oluşturulan hasta hakları
birimleri ve hasta hakları kurulları sayesinde çalışan ile hasta/hasta yakınları arasında
ortaya çıkan birçok sorun hastane içerisinde tarafsız birim ve kurullarda
çözümlenmektedir. Hastalar aldıkları hizmete sağlık çalışanları da esas amaçları olan
sağlık hizmetine odaklanabilmektedir. Her iki tarafın ortak çözümü ise hasta hakları ve
uygulamalarına sahip çıkmaktır.
Akten (2008: 21)’e göre, sağlık hizmeti sunumunda sağlık çalışanları hasta hakları
uygulamaları sayesinde, sorun yaşayacağı birçok hastayı hastane hasta hakları
25
birimlerine
yönlendirerek
gereksiz
kavgalardan
ve
tartışmalardan
kendilerini
korumaktadır. Bu uygulama aynı zamanda sağlık çalışanlarının iş doyumlarını
arttırmaktadır.
Hastaların haklarının korunabilmesi ve bu hakların uygulamaya geçirebilmesi için
sağlık kurumlarında çalışan sağlık personeline hasta haklarının, hasta ve personelin
hukuki sorumluluklarının, iletişim kurma tekniklerinin anlatılması ve onların bu konuda
bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi gerekir. Böylece yaşanan problemlerin ortadan
kaldırılması, sağlık hizmetlerinin kalitesinin arttırılması, sağlık hizmetlerinin insan
onuruna yakışır biçimde sunulması ve hastaların yaşadığı hasta hakkı ihlallerinin önüne
geçilmesi gerçekleştirilebilir.
Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastanelerde yürütülen mevcut hasta hakları uygulamalarının
JCI tarafından geliştirilen akreditasyon standartlarına uygunluğunun değerlendirilmesi
amacıyla gerçekleştirilen bu çalışmanın aşağıdaki bölümde akreditasyon kavramı,
tarihsel gelişimi, bu standartların tercih nedenleri, yararları ve hasta hakları ile ilgili
standartlar incelenmiştir.
1. 3. SAĞLIK HİZMETLERİNDE AKREDİTASYON SİSTEMİ
Akreditasyon, sağlık kuruluşlarının sundukları hizmetin tümünün kalitesini iyileştirmek
ve sürekliliğini sağlamak için tasarlanmış standartları karşılayıp karşılamadığının
değerlendirildiği süreçtir. Akreditasyonun temelinde, uluslararası kabul gören kriterlerin
tanımlandığı standartlar bulunmaktadır (JCI, 2008: 2)
Standartlar, sistemin altyapısıyla, süreciyle ve çıktısıyla ilgili olmak üzere üçe ayrılır.
Standartlara dayalı kalite değerlendirme modelleri, ruhsatlandırma, sertifikalandırma ve
akreditasyon olmak üzere üç maddeden oluşur. Bu yaklaşımın her biri ürünün kalitesine
değişik amaç ve perspektiften bakmaktadır. Akreditasyon standartları kuruluşun
ulaşabileceği maksimum performans noktasına ulaşıp ulaşmadığını, ruhsatlandırma
standartları
kabul
edilebilecek
en
düşük
düzeyin
sağlanıp
sağlanmadığına,
26
sertifikalandırma bireylerin, kuruluşların veya kuruluşların bir bölümünün belirli
spesifikasyonlara uyup uymadığını ortaya koyar.
Akreditasyon, Amerikan Cerrahlar Birliğinin sağlık bakım hizmetlerindeki kendi
ampirik deneyimleri üzerine inşa ettikleri bir yapıdan kaynaklanmaktadır. Yani sağlık
hizmetlerinin sunumunda edindikleri gerçek deneyimler sonucu ortaya çıkmıştır.
Bunların bu deneyimlerinden önce sağlık bakım kalitesine ilişkin herhangi bir standart
vb. yapı bulunmamaktaydı. Dolayısıyla bunların ortaya koydukları kriterler, diğer sağlık
kurumları tarafından farklı algılanmamış ve herkeste aynı düşünceleri yaratmıştır (Arce,
1998: 470).
Hastanelere yönelik standartlar, hasta bakımı kalite ve güvenliğinin izlenmesi ve
denetlenmesi amacıyla, ilk defa Amerika Birleşik Devletlerinde 1910 yılında Dr. Ernest
Cotman tarafından başlatılmış, onu takiben 1913 yılında American College of Surgeons
(ACS) tarafından geliştirilmiştir. 1917 yılından itibaren oluşturulan “Hastaneler için
Standartlar Programı” resmen uygulanmaya başlanmıştır (Roberts, 1987: 936).
Böylelikle sağlık alanında akreditasyon macerasına resmen başlanmıştır. Sağlık
sektöründeki ilk akreditasyon kurumu 1951'de, American College of Surgeons,
American College of Physicians, American Hospital Association, American Medical
Association ve Canadian Medical Association'ın katılımıyla "Joint Commission on
Accreditation of Hospitals" (JCAH) olarak kurulmuştur. Misyonu; uluslararası
toplulukta hasta bakımı güvenliği ve kalitesinin iyileştirilmesidir. 1987 yılında kurum
hastaneler dışında sağlık hizmeti sunan diğer kurum ve kuruluşları akredite etmesi,
dolayısıyla adını Joint Commission on Accreditation of Healthcare Organizations
(JCAHO) olarak değiştirmiştir. JCAHO, hastaneler, evde bakım, ayaktan bakım,
davranışsal sağlık bakımı, uzun-dönem bakım, klinik laboratuarlar, huzurevleri,
hastalığa özgü sertifikasyon gibi alanlarda sağlık hizmeti sunan kurumları akredite
etmektedir (Viswanathan, 2000: 1118). JCAHO, Amerika’da 20.000’den fazla kurumu
akredite etmiştir (Schyve, 2000: 255-258).
ABD’de sağlık hizmeti sunan kurum ve kuruluşları akredite etmeye yönelik olarak çok
sayıda akreditasyon kuruluşu vardır. Bu kuruluşlar, Joint Commission on Accreditation
27
of Healthcare Organizations JCAHO), the National Committee for Quality Assurance
(NCQA), the American Medical Accreditation Program (AMAP), the American
Accreditation HealthCare Commission/Utilization Review Accreditation Commission
(AAHC/URAC), the Accreditation Association for Ambulatory HealthCare (AAAHC)
ve the Foundation for Accountability (FACCT) and the Agency for Healthcare Research
and Quality (AHRQ)’dir. Bu kuruluşlar sağlık bakım kalitesinin yükseltilmesinde
önemli bir rol oynarlar. Bu kuruluşların her biri kendi alanında kendisine özgü misyonu,
vizyonu, standartları, tarihsel geçmişi, uygulama alanı, süreç ve programları vardır
(Viswanathan, 2000: 1117) .
Joint Commission on Accreditation of Hospitals 1997 yılında yayımladığı akreditasyon
raporuna göre Amerika’da hastane yataklarının % 97’sinin akredite edildiği
belirtilmektedir (www.jcrinc.com 15.06.2009). Amerikan Hastaneler Birliğinin 2003
yılı verilerine göre Amerika’daki 5585 hastanenin 4671’i yani yaklaşık % 84’ü
(yaklaşık % 80’nin üzerinde hastane JCAHO tarafından) akredite edilmiştir (Sprague,
2005: 9).
Dünyada akreditasyon ve kalite geliştirmeye olan ilginin artmasına bağı olarak, Joint
Commission International (Uluslararası Birleşik Komisyonu) 1999 yılında uluslararası
akreditasyon programını hazırlamıştır. JCI, sağlık hizmetlerinin kalitesini ve güvenliğini
arttırmaya odaklanmış, kar amacı gütmeyen Joint Commission on Accreditation of
Healthcare Organizations (JCAHO) kurumunun uluslararası akreditasyon hizmetleri
için oluşturulmuş birimidir (JCAHO, 2009). JCI'ın amacı, tüm dünyada sağlık hizmeti
sunan kurumların uluslararası standartlara ve kriterlere uygunluğunu denetlemek ve
hasta güvenliği ve memnuniyeti gibi konular başta olmak üzere kalite artışını ve
gelişmeyi teşvik etmektir (JCI, 2008: 1). JCI, Amerika dışındaki sağlık hizmeti sunan
kurumların akreditasyon taleplerini karşılamak için kurulmuştur. Amerika’daki sağlık
bakım hizmeti sunan kurumlara bu hizmeti sunmamaktadır.
JCI
akreditasyon
standartları,
deneyimli
hekimlerden,
hemşirelerden,
sağlık
idarecilerinden, kamu yönetimi uzmanlarından oluşan 16 üyeli bir uluslararası görev
gücü tarafından ilk defa Amerika Birleşik Devletlerinde bir araya gelerek sağlık alanına
28
ilişkin uluslararası nitelikte standartlar geliştirilmiştir. Bu standartlar en az iki yılda bir
gözden geçirilerek çağdaş sağlık hizmet uygulamasını, ortak mevcut teknolojiyi, kalite
yönetim uygulamalarını ve benzerlerini yansıtmıyorsa gözden geçirilir veya kaldırılır
(JCI, 2009).
Akreditasyonun, sağlık hizmet kuruluşları için ortaya konulan ve optimali hedefleyen
standartlara uyum ile hizmet kalitesinin geliştirilmesi, sağlık hizmetlerinin entegrasyonu
ve yönetiminin geliştirilmesi için kıvılcım oluşturma, sağlık sisteminde seçilmiş
altyapı/süreç/çıktı standartlarına ve/veya kriterlerine ilişkin karşılaştırmalara uygun
veritabanı oluşturma, hizmetlerin etkililiği ve verimliliği üzerine yoğunlaşarak
maliyetleri azaltma, sağlık hizmetlerinde “kanıta dayalı” ve “iyi uygulama” stratejileri
oluşturulmasına katkıda bulunma, toplumun sağlık sistemine, kuruluşlarına ve
profesyonellerine güvenini artırma ve sağlık görevlilerinin hizmetten doğan kendi
sağlıklarıyla ile ilgili risklerini azaltma gibi amaçları vardır (JCI, 2009; Roney ve
Ostenburg, 1999 akt. Montagu, 2003: 9).
Akreditasyon programları, hastanın teşhisi ile yapılan tetkikler arasındaki tutarlılık,
tedavi planları, ilaç kullanımı, beslenme şekli, tedavi sürecine etkisi olan hasta ve
yakınlarının eğitimi, hasta hakları gibi pek çok konuyu kapsamaktadır.
Akreditasyon, günümüzde sağlık kurumları için en önemli “Dış Kalite Değerlendirme”
aracı haline gelmiştir. Akreditasyon dış kalite değerlendirme aracı olması nedeniyle
aşağıdaki dört önemli özelliğe sahiptir;
•
Yazılı ve basılı standartlar üzerine yapılandırılmıştır.
•
Denetim ve gözetimler profesyonel kişiler tarafından yapılmaktadır.
•
Akreditasyon süreci, bağımsız biri denetiminde yapılmaktadır.
•
Akreditasyonun amacı, kurumsal gelişimi desteklemek ve buna yönelik kurumu
cesaretlendirmektir (Montagu, 2003: 8).
Akreditasyon süreci, benzer nitelikte sağlık hizmeti sunan kurum ve kuruluşların
sundukları hizmetlerin karşılaştırılmasını öngörmektedir. Buna da “benchmarking”
denilir. Bir kuruluşun ortaya koyduğu performansın rakip düzeydeki benzer kuruluşların
29
performansı ile mukayese edilmesidir. Yani birbirlerine göre üstün, güçlü ve zayıf
yönler vb. durumların ortaya konulması sürecidir (Mantagu, 2003: 8).
Akredite olmak isteyen bir kurum, özellikle klinik fonksiyonlarının kanıta dayalı
performansını geniş bir şekilde ortaya koymaya, şeffaf bir değerlendirme ile geniş çaplı
ve revize edilmiş bir raporlama yapısı ile geniş ve açık bir yönetim yapısına sahip
olmaya istekli olmalıdır (Pawlson, v.d. 2005: 290).
JCAHO akreditasyonu üzerine ABD Florida’da 140 hastanede yapılan bir çalışmada,
JCAHO’dan yüksek derece ile akredite olan hastanelerin vergi öncesi faaliyet kârı ve
vergi öncesi varlıkların geri dönüşü değişkenleri bağlamında, akredite olmayan veya
düşük derece ile olan hastanelere oranla çok daha yüksek bir performans sergiledikleri
görülmüştür (Langland, v.d. 1996: 385-399).
Akreditasyon ABD, Avustralya, Kanada, İspanya ve İngiltere gibi gelişmiş ülkelerde
gelişmiştir (Hayes ve Shaw, 1995). Amerika dışında, Tayvan,
Polonya,
Rusya,
Slovenya, İsveç, İsviçre, Hollanda, Almanya, Güney Afrika, Yeni Zelanda, Çek
Cumhuriyeti, İsrail, Japonya ve diğer birçok ülkede de farklı şekillerde farklı
akreditasyon sistemleri kurulmuştur. Avrupa akreditasyon konusunda Amerika’yı takip
etmiştir. İngiltere, İspanya, Portekiz, İtalya, Fransa, Finlandiya ve Hollanda’da
akreditasyon yasal ve zorunlu bir statü kazanmıştır (Shaw ve Collins, 1995: 781).
Türkiye’de sağlık akreditasyon sisteminin yapılandırılma sürecinde Sağlık Bakanlığı
önderlik görevini yürütmektedir. Sağlık Bakanlığı, Sağlık Dönüşüm Programında
akreditasyon sisteminin kurulmasını önermiştir. Ayrıca Sağlıkta Dönüşüm Programı,
Türkiye’ de şimdiye dek gündemde yeterince yer almamış bir ihtiyaca öncelik
vermektedir. Proje “Ulusal Sağlık Akreditasyon Sistemi”nin kurulmasını gündeme
getirmiştir. Akreditasyon sisteminin yapılandırılması sürecinde Sağlık Bakanlığı’nın iki
temel sorumluluğu bulunmaktadır.
•
Sağlık sektöründeki paydaşların katılımını sağlayarak akreditasyon sisteminin
yapılandırılması sürecine önderlik etmek,
30
•
Kamu ve özel sektör kuruluşlarının akreditasyon sürecine hazırlanmalarını
sağlamak (Gülay, v.d. 2005: 24).
Sağlık Bakanlığı akreditasyon konusunda paydaşlar arasında görüş birliği oluşturmak
amacıyla toplantılar düzenlemiştir. Sağlık sektörünün tüm temsilcilerinin de katılımıyla
gerçekleştirilen toplantılar sonucunda Türkiye’de sağlık akreditasyon sisteminin
kurulması konusunda tüm taraflar arasında mutabakat sağlanmıştır. Bu amaçla
akreditasyon sisteminin uluslararası deneyimler ışığında kurulması amacıyla Sağlık
Bakanlığı ve Joint Commission International (JCI) arasında; sistemin yapılandırılması,
standart geliştirme, kalite izleme ve ölçme sistemlerinin geliştirilmesi, veri tabanı
oluşturulması konularını kapsayan bir işbirliği protokolü imzalanmıştır (Aydın, 2007).
Sağlık Bakanlığı ve sağlık sektörü temsilcilerinin katılımıyla, akreditasyon sisteminin
yapılandırılması sürecinde etkin rol oynayacak “Yönlendirme Komitesi ve Politika Metod ve Organizasyon – Kaynaklar” adlı çalışma grupları oluşturulmuştur.
Yönlendirme Komitesi ve çalışma grupları, sistemin temel stratejilerini ve hedeflerini
belirlemek, akreditasyon sisteminin kurulması sürecinin teknik ve hukuki altyapısını
oluşturmak için gerekli çalışmaları tamamlamıştır.
Sağlık Bakanlığı ayrıca hastanelerin akreditasyon sürecine hazırlanmalarını sağlamak
amacını taşıyan mevzuatı yürürlüğe koymuştur. Bu amaçla Sağlık Bakanlığı Performans
ve Kalite Daire Başkanlığı tarafından 2008 yılında “Yataklı Tedavi Kurumları
Kurumsal Kaliteyi Geliştirme ve Performans Değerlendirme Yönergesi” hazırlanmıştır.
Yönergede JCI’nın hastane akreditasyon standartlarından yararlanılarak “Kalite
Geliştirme ve Değerlendirme Kriterleri” geliştirilmiştir. Bu yönerge, hastanelerin
akreditasyon sistemine hazırlanmalarını sağlamaya yönelik bir başlangıç niteliğindedir.
Sağlık Bakanlığı’na bağlı tüm hastaneler Kurumsal Kaliteyi Geliştirme ve Performans
Değerlendirme Yönergesinde tanımlanan kriterleri yerine getirmek ve kriterler
doğrultusunda yapılanmak üzere çalışmalarını sürdürmektedir.
31
1. 3.1. JCI Akreditasyonun Sisteminin Tercih Edilmesinin Nedenleri
Küreselleşen ve rekabetin ön plan çıktığı değişen dünya koşullarında bütün sağlık
kurumları ürün veya hizmetlerinde kaliteyi sürekli iyileştirmek zorundadır. Hastalar için
yeni alternatif tedaviler, uygulamalar, ilaçlar geliştirilmekte ve ileri teknoloji ürünleri
olan bu yeni uygulamalar, hasta ve yakınlarının kurum seçiminde önemli bir rol
oynamaktadır.
Bununla
beraber
hastalar,
belli
standartların
üzerine
çıkmış,
beklentilerini karşılayan, hatta yüksek standartlarda hizmet veren, hasta odaklı
kurumları tercih etmektedir. Bu nedenle sağlık hizmeti veren kamu ve özel sektör
kurum ve kuruluşları ister istemez kaliteli sağlık hizmeti felsefesine uygun bir yönetim
sistemini esas alan bir yaklaşıma yönelmektedir. Dolayısıyla tamamıyla sağlık
kurumları için tasarlanmış akreditasyon standartlarını karşılamaya çalışmak bir
zorunluluk haline gelmektedir.
Son yıllarda sağlık alanında özellikle hastaneler, hasta ve yakınlarına sundukları
hizmetlerin kalitesini yükseltmek için ISO 9001: 2000 Kalite Yönetim Sisteminin
gerekliliklerini yerine getirerek hizmet kalitelerini belgelemektedir. ISO standartları,
tüm mal ve hizmet sektörleri için tasarlanmış standartlar dizisidir. Tüm kuruluşlar için
aynı standartları gerekli kılmaktadır. Hastane hizmetlerinin karmaşık ve girdisinin insan
olması nedeniyle bu standartların yetersiz kaldığı, bu nedenle sağlık alanına özgü
standartları karşılayan akreditasyon sisteminin ISO standartları yerine ikame edilmeye
başlandığı görülmektedir.
Akreditasyon standartlarının daha ayrıntılı kriterlere sahip olması, tanımlanan kalitenin
niteliğini arttırmakta ve hastaneleri yüksek kalite seviyesine çıkarmaktadır. Dolayısıyla
JCI akreditasyon standartlarını karşılamak ve bunlara uymak, kaynakların optimum
kullanımını garantilemekte ve hastane bazında da harcanan çabayı da maliyet-etkin
kılmaktadır.
ISO ve akreditasyon standartları birbirlerinin alternatifi veya rakibi değil tam tersine
birbirlerini tamamlayan yaklaşımlardır. Bunla birilikte, belirtilen standartlar birbirini
tamamlar nitelikte olup birbirlerine göre farklılıkları vardır. Bu farklılıklar üstünlük
32
şeklinde algılanmamalıdır. Ancak, ISO standartları esas olarak sanayi kuruluşlarına göre
düzenlenmiş bir kalite sistemi olup, sağlık alanına uyarlandığı zaman, sağlık hizmeti
üretim ve sunum süreçlerinin tamamını kapsayamamaktadır. Bu nedenle tıbbi süreçlerin
kalıcılığının sağlanmasında ve sonuçlarının kalitesinin kontrol edilmesinde yeterli
değildir. JCI akreditasyon standartları, hastaneyi bir bütün olarak ele almakta ve
hastanenin tüm süreçlerini kapsamaktadır. Bu doğrultuda JCI akreditasyon sisteminin
özellikleri şöyle sıralanabilir;
•
Sağlık hizmetleri için oluşturulmuş bir kalite sistemidir.
•
Hasta bakım kalitesi ve hasta güvenliği ile ilgili süreçlere odaklıdır.
•
Bizzat sağlık hizmeti verenler tarafından oluşturulmuştur.
•
Anlamlı ve uygulanabilir süreçler içermektedir.
•
Hizmet süreçleri bilimsel ve yasal kurallara dayandırılmıştır.
•
İzlenebilir, ölçülebilir ve sürekli gelişmeye açıktır.
•
Kalite seviyesinin yükselmesine katkı sağlar.
•
JCI, standartlarını ve ölçülebilir unsurlarını sürekli geliştirmektedir.
•
JCI, uluslararası hasta güvenliği hedeflerini her yıl yeniden gözden geçirerek
hasta güvenliğini sağlamak amacıyla ve gelişebilecek risklere karşı yeni hedefler
oluşturmaktadır. Bu hedefleri akredite ettiği kurumlarla paylaşarak, uygulamaları
zorunlu kılmaktadır.
•
Devletten, hizmeti sunanlardan (örneğin hastaneler) ve hizmeti satın
alanlardan (örneğin sigorta kuruluşları) bağımsızdır.
•
Katılım isteğe bağlıdır.
•
Akreditasyon yapan ekip genellikle bir doktor, bir hemşire ve bir yöneticiden
oluşmaktadır. Ekip üyeleri gönüllü veya yarı zamanlı olarak çalışmaktadır.
•
Koşullu akreditasyon bir yıl, tam akreditasyon üç yıl sürelidir.
•
Akreditasyon programları genellikle hastaneler ile başlamakta, daha sonra
diğer sağlık hizmetleri (poliklinikler, aile hekimleri ve bakım evleri gibi) için de
programlar geliştirilmektedir.
•
Sağlık kuruluşları akreditasyon durumlarını
zorundadır.
yayınlayarak
duyurmak
33
•
Akreditasyon kuruluşunu genellikle sağlık kuruluşları ve tıp çalışanları
oluşturur. Bunların yanında Amerika Birleşik Devletleri’nde JCAHO’nun halk
arasından seçilmiş üyeleri mevcuttur.
•
Bu kuruluşların ana gelir kaynağı akreditasyon hizmeti için alınan
ücretlerdir. Bu ücret ortalama 60 bin ABD doları civarındadır. Ayrıca eğitim, yayınlar
ve danışmanlık aktivitelerinden de gelir elde ederler.
•
Akreditasyon kuruluşları standartlarını yayınlar ve belli aralıklarla bu
standartları güncelleştirir.
•
Ayrıca hastane akreditasyonu, kurumsal altyapı, süreçler (prosesler) ve
çıktılar (hizmet veya ürünler)’a odaklanmıştır (JCI, 2009; Shin, 1995: 22-28).
JCI standartlarının en büyük özelliği sadece sağlık kurumları için uygulanabilir
olmasıdır. Son yıllarda sayıları gittikçe artmakta olan özel hastaneler, çeşitli
niteliklerdeki sağlık tesisleriyle hizmet yarışına girmiş durumdadır. Bu nedenle sektörde
fark yaratabilmek için kalite, artık bir tercihten öte zorunluluk ve sektörün olmazsa
olmaz bir parçası haline gelmiştir. Bu konuda son yıllarda yaygınlaşan JCI
Akreditasyonu, dünya genelinde etkili bir kalite değerlendirme ve yönetim aracı
olmuştur. JCI akreditasyonu, giderek büyüyen bir talebe yanıt olarak tasarlanmış bir
insiyatiftir. JCI akreditasyonunun temel amacı, uluslararası topluma sağlık hizmeti
sunan kuruluşların değerlendirilmesi için standartlara dayalı objektif bir süreci
sunmaktır. Bu programın hedefi, uluslararası nitelikte standart ve göstergeleri
uygulayarak sağlık hizmeti veren kuruluşlarda sürekli ve kalıcı bir iyileşmenin
uyarılmasıdır. Ayrıca dünya çapında hasta güvenliği ve sağlık hizmetlerinin kalitesinin
geliştirilmesi için ortakları ile birlikte çalışmaktadır (JCI, 2008: 3).
JCI, ABD’de yaklaşık 18.000 sağlık kurumunu akredite eden dünyanın en büyük
akreditörü JCAHO’nun uluslararası alanda faaliyet gösteren bölümüdür. Kar amacı
gütmeyen JCI’ın, 1999’de uluslararası alana uygun standartların geliştirmesinden sonra
31 ülkede 170 sağlık kurum ve kuruluşunu akredite etmiştir (Timon, 2009: 1). Bu
nedenle tüm dünyada büyük ilgi görmektedir.
34
Ayrıca Türkiye’de bir laboratuar (Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Merkez
Laboratuarı), bir ambulans servisi (Medline Alarm Sağlık Hizmetleri A.Ş.), bir Kan
Merkezi (Turkish Red Crescent Society Middle Anatolia Regional Blood Center
Ankara) ve 25 hastane JCI tarafından akredite edilmiştir. Hacettepe Üniversitesi Tıp
Fakültesi Erişkin Hastanesi ve Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi akredite
olan iki üniversite hastanesi olup diğerleri Acıbadem Bursa, Acıbadem Kadıköy,
Acıbadem Bakırköy, Acıbadem Kocaeli, Acıbadem Kozyatağı Hastanesi, Alman
Hastanesi, Anadolu Sağlık Merkezi, Güven Hastanesi, Bayındır Hastanesi, Mesa
Hastanesi, Şişli Florenge Nightingale Hastanesi, Dünya Göz Hastanesi, Ege Sağlık
Hastanesi, Hisar Intercontinental Hastanesi, International Hospital, İstanbul Memorial
Hastanesi, Kent Hastanesi, Özel Medicana Hastanesi Camilca, Özel Medicana
Bahçelievler Hastanesi, Yeditepe Üniversitesi Hastanesi, Vehbi Koç Amerikan
Hastanesinden oluşan özel hastanelerdir (JCI, 2009). Ancak, Sağlık Bakanlığı’na bağlı
hiçbir hastane veya kuruluş henüz akredite olmamıştır.
JCI akreditasyonu, sağlık alanında dünyada en yaygın ve en çok kabul gören birikim ve
deneyime sahip olması, kriterlerinin ülkemiz sağlık sektöründe de tanınıyor olması ve
Türkiye’de çok sayıda hastaneyi akredite etmiş olması gibi nedenlerden ötürü tercih
edilmektedir. Birçok ülke kendi akreditasyon sistemlerini kurmuştur. Zambiya, Eritre,
Almanya, Fransa, Çin, Nikaragua, Suudi Arabistan, Brezilya, İspanya, Portekiz buna
örnek verilebilir.
JCI akreditasyon standartları, 368 adet standart, bu standartlarla ilgili 1032 adet
ölçülebilir bileşeni (unsuru), 11 ana bölümde, hizmetlerin doğal sürecine göre
sınıflandırmıştır. Sınıflandırılan bu alanlar, sırasıyla hastanın hastaneye girdiği andan
çıkışına kadar ve taburcu olduktan sonraki iyileşme sürecini kapsamaktadır.
JCI, akreditasyon belgesi verdiği hastaneleri, belgelendirmeyi izleyen her üç yılda bir
denetlemektedir. Bu denetlemelerde herhangi bir uygunsuzluk saptanması, akreditasyon
belgesinin iptaline neden olabilmektedir. Bu nedenle kurumlar akreditasyonu bir
belgelemeden daha çok bir yaşam tarzı olarak kabul etmektedir.
35
1.3.2. JCI Akreditasyonunun Hasta ve Yakınlarına, Kuruma ve Kurum
Çalışanlarına Sağladığı Yararlar
JCI Akreditasyonunun hasta ve yakınlarına, kuruma ve kurum çalışanlarına sağladığı
yararları şu şekilde ifade etmek mümkündür;
•
Hasta bakım hizmetlerinin kurum içinde devamlılığını ve sağlık çalışanları
arasında işbirliği ve uyum sağlayarak hasta ve yakınlarına her aşamada kaliteli hizmet
sunumunu sağlar,
•
Hastaların devam eden bakım gereksinimlerinin karşılanabilmesi için kurum
içinde ya da başka bir kuruma uygun şartlarla transferlerinin yapılması için politikalar
belirlenmesini ve böylece güvenli hasta transferini sağlar,
•
Hastanenin tüm hizmetlerinin performansı hakkında, iyileştirme yapabilmek
için sürekli bilgi toplanmasını, ölçülmesini ve değerlendirilmesini sağlar,
•
Hasta kayıtlarının, hastayı tanımlamak, tanıyı desteklemek, tedaviyi
doğrulamak, tedavinin gidişatını ve sonuçlarını belgelemek, bakımın devamlılığını
sağlamak için gerekli ve yeterli bilgileri eksiksiz olarak içermesini sağlayarak, hizmetin
hasta ve yakınlarına en üst düzeyde sunulmasını sağlar,
•
Hasta, çalışanlar ve ziyaretçileri korumak amacıyla, enfeksiyon risklerinin
sürekli tespit edilerek gerekli önlemlerin alınmasını sağlar,
•
Oluşturulan politika ve prosedürler ile tüm hastaların aynı tipte bakım
almasını sağlar,
•
Hasta ve yakınlarının eğitim ihtiyacının saptanarak bakım ve tedavi
süresince beslenme, ilaç kullanımı, hareket, egzersiz gibi konularda gereken eğitimlerin
uzmanlarınca planlanıp uygulanmasını sağlar,
•
Hastanın bakım ve tedavi sürecinin her aşamasında hasta ve yakınlarının
haklarının desteklenmesini sağlar,
•
Hasta ve yakınlarının, yapılacak her tür riskli işlemler öncesinde uzman
sağlık personeli tarafından ayrıntılı olarak bilgilendirilip onaylarının alınmasını, böylece
hasta yakınlarının bakım sürecine katılımının desteklenmesini sağlar,
•
Hastaların ihtiyaçlarını karşılamak üzere standartlara uygun güvenilir
radyoloji ve laboratuar hizmetlerinin sunulmasını sağlar,
36
•
Hastaların beslenme durumlarının taranıp, gerekirse daha ileri değerlendirme
için uzman kişilere havale edilmelerini sağlar,
•
Hastanedeki
tüm
süreçlerin
çok
iyi
tasarlanarak,
ölçülerek
değerlendirilmesini ve sürekli iyileştirilmesini sağlar,
•
Çalışan tüm personelin sürekli eğitimle gelişimlerini desteklenmesini sağlar,
•
Hasta ve yakınlarının, çalışanların ve hastane ortamında bulunan diğer
kişilerin güvenliklerini tehdit edecek tüm risklerin önceden tespit edilip, yangın, doğal
afetler gibi acil durumlarda yapılacakların planlanarak kontrol altına alınmasını ve
güvenli bir çevre oluşturulmasını sağlar (Assaf ve Akgün, 2008: 392-396).
1.3.3. JCI Akreditasyon Standartları
Uluslararası alanda JCI Akreditasyonu (denklik) son 10 yılda en çok kabul gören bir
değerlendirme modelidir. Akreditasyon, hasta sağlığına biçim vermek için en büyük
potansiyele sahip metodoloji olarak kabul edilmektedir. JCI akreditasyon standartları,
hastaneyi bir bütün olarak ele almakta ve hasta bakım kurallarını bu temel düşünce
üzerine inşa etmektedir. Bu nedenle JCI akreditasyon standartları, hasta ve
organizasyonel (kurum) odaklı olmak üzere iki ana kategoriye ayrılmaktadır.
Hasta odaklı standartlar; hastaların değerlendirilmesi, hastaların bakımı, bakıma ulaşım
ve bakımın sürekliliği, hasta ve hasta yakınlarının hakları ve hastaların eğitimini
içermektedir. Organizasyon odaklı standartlar ise yönetişim, liderlik ve yönlendirme,
tesis yönetimi ve güvenlik, enfeksiyon kontrolü, bilgi yönetimi, çalışanların nitelikleri
ve eğitimi, kalite iyileştirme ve hasta güvenliği konularından oluşmaktadır.
Kurum odaklı standartların temel amacı, tıbbi tedavinin etkinliğinin arttırmaya yönelik
alt tapı ve süreçleri tamamlamaktır. Tıbbi tedavi süreçlerinden ziyade idari süreçlerle
ilgilidir. Hasta odaklı standartların amacı ise, tamamen hastanın teşhis, tedavi sürecine
odaklanarak hastanın tedavisinin en etkin ve kısa sürede tamamlanmasını sağlamaktır.
Hastanın tedavisi odaklı olup tedavinin etkinliğini arttırmaya yöneliktir.
37
Bu çalışmada hasta ve hasta yakınlarının haklarına ilişkin standartlar temel alınmış olup
hasta hakları birim sorumlularına göre, hasta hakları birimlerinde yürütülen çalışmaların
bu standartlara uygunlukları değerlendirilmiştir. Aşağıda ele alınan standartlar, JCI
tarafından revize edilerek 2008 yılında yayınlanan 3. baskı “Joint Commission
International Accreditation Standards For Hospitals” sının 53-70 sayfalar arasında
yer alan “Patient and Family Rights (PFR)” bölümden yararlanılarak incelenmiştir.
Hasta ve yakınlarının hakları standartlarının amacı, hasta ve yakınlarının haklarını
güvence altına almak, hak ihlallerini önlemeye yönelik düzenlemeler yapmaktır. JCI
tarafından hasta ve yakınlarının hakları ile ilgili 11 temel standard tanımlanmıştır.
Ayrıca bu 11 temel standardın 106 adet ölçülebilir alt standardı tanımlanmıştır. Bu
standartlar, hasta haklarının belirlenmesi, korunması ve teşvik edilmesi, hastaların
hakları konusunda bilgilendirilmesi, hasta ve yakınlarının bilgilendirilmesi ve tedavi
sürecine dahil edilmesi, hasta ve yakınlarının başvuruları (şikayet, anlaşmazlık, öneri
vb.), bilgilendirilmiş onay alınması, bilimsel araştırma ve deneyler, organ nakli ve
bağışı olmak üzere sekiz başlık altında incelenmiştir.
1. 3. 3. 1. Hasta Haklarının Belirlenmesi Korunması ve Teşvik Edilmesi
Hastane yöneticileri, hastanın ihtiyacına uygun sağlık hizmeti sunumundan ve bu sağlık
hizmetini sunarken hasta ve ailesinin haklarına saygı gösterilmesinden birinci derece
sorumludur. Bu nedenle, yöneticiler hasta ve ailesinin haklarını ve hastanenin
sorumluluklarını mevzuat ile belirlenmiş olduğu şekilde bilmek ve uygulamak
zorundadır. Yöneticiler, kuruluş çapında personelin bu hakların korunması ile ilgili
sorumluluk almalarını temin edecek şekilde yönlendirme yaparlar. Hasta haklarını etkin
olarak korumak ve geliştirmek için yöneticiler ile hastane çalışanları işbirliği içinde
çalışmak ve kuruluşun hizmet verdiği toplumla ilgili kendi sorumluluklarını anlamak
için çaba göstermelidirler.
Hastane yöneticilerinin yasa ve düzenlemeleri bilmeleri ve bunları uygulamaları
yetmemektedir. Bunun yanında hasta hakları ile ilgili sorumluluklarının farkında
olmaları ve bu doğrultuda çalışmaları gerekmektedir. Sorumluluğunun farkında olan
yönetici, yapılması gereken bir işi zamanında yapabilmek için insiyatifi ele alıp
38
kendiliğinden harekete geçebilmelidir. Sorumluluğunun bilincinde olan yönetici, kendi
üzerine düşen görevleri ve işlevleri zamanında ve istenilen şekilde ve biçimde yerine
getirme zorunluluğu hisseder. Hastane yöneticileri, hasta ve yakınlarının haklarının
korumak ve geliştirmek için sorumluluklarının farkında olmaları ve bu doğrultuda
çalışmaları gerekmektedir. Böylece hasta hakları ile ilgili ihlallerin yaşanması
engellenerek hasta ve yakınlarının aldıkları sağlık hizmetlerinden memnuniyetleri
artacaktır.
Hasta ve yakınlarının hakları, hastane, personel, hasta ve yakınları arasındaki tüm
iletişimin temel unsurudur. Bu nedenle, bütün personelin hastane içerisinde hastalarla
etkileşim içine girdikleri süre içinde hasta ve yakınlarının haklarının farkında olmaları
ve yanıt vermelerini sağlamak için politika ve yöntemler geliştirilmelidir.
Her hasta, bakım sürecine sahip olduğu kendi değer ve inançlar bütününü getirir. Bazı
kültürel veya dinsel kökenli değer ve inançlar, bütün hastalar tarafından yaygın olarak
benimsenirler. Bazı değer ve inançlar da sadece hastanın kendisine aittir. Tüm hastalar,
kendi inançlarını diğerlerinin inançlarına saygılı olacak şekilde ifade etme konusunda
cesaretlendirilirler (JCI, 2008: 56-57). Hastanenin, hastanın değer ve inançlarını
belirleyen ve saygı gösteren bir süreci olmalıdır. Bu süreç, personelin bu süreci
kullanması ve hastaların inanç ve değerlerine saygılı olan bir bakım sağlamasını
içermelidir. Tüm personelin bu konuda hassas davranması konusunda eğitilmesi gerekir.
Bu eğitimlerde, hasta ve yakınlarının değer ve inançlarının neler olabileceği, bunların
nasıl araştırılacağı ve bu konuda neler yapılabileceği konularında personelin
bilgilendirilmesi gereklidir.
Hastane yönetimi, hasta ve yakınlarının ibadet taleplerine veya hastanın ruhani ve dini
inançları ile ilgili benzer taleplerine yanıt vermek için bir yönteme sahip olmalıdır. Bu
amaçla hastane yönetimi, gerekli tüm alt yapı ve destekleri sağlamalıdır. Kurum
hizmetlerinde aksamalara sebebiyet vermemek, başkalarını rahatsız etmemek ve
personelce düzenlenip yürütülen tıbbi tedaviye hiç bir şekilde müdahalede bulunmamak
şartı ile hastalara dini telkinde bulunmak ve onları manevi yönden desteklemek üzere
talepleri halinde, dini inançlarına uygun olan düzenlemeler yapılmalıdır. Bunun için,
39
sağlık kurum ve kuruluşlarında uygun zaman ve mekan belirlenmelidir. Bu doğrultuda
hastaların dini vecibelerini yerine getirmeleri için hastanede mescit, ibadet odaları gibi
düzenlemeler yapılmalıdır. Çünkü, hasta hastaneye gelirken tüm inanç ve değerlerini de
beraberinde getirir. Bu inanç ve değerler hastaya uygulanan tedaviyi bile zaman zaman
etkileyebilecek güçte olabilmektedir.
Hastanın, mahremiyetine saygı gösterilmesi esastır. Her türlü tıbbi müdahale, hastanın
mahremiyetine saygı gösterilmek suretiyle uygulanmalıdır. Hastanenin, verilen
bakımın, hastanın mahremiyet gereksinimlerine saygılı bir şekilde düzenlenmesini
içeren bir politika ve yöntemi olmalıdır. Bu politika ve yöntem, hastanın mahremiyet
gereksiniminin tüm muayenelerde, işlemlerde ve tedavilerde saygı gösterilmesini,
personelin hastanın mahremiyet ihtiyaçlarını öğrenmesini ve saygı göstermesini
içermelidir. Mahremiyet, hastanın bedensel alanı, tıbbi kayıtları, şahsi bilgi ve sırlarını
içermektedir. Hastanın başvurusu, tetkikleri, yatış işlemleri, hasta kayıtlarının tutulması
sırasında ve saklanması konusunda yatış sekreterlerin, arşiv görevlilerinin, hekimlerin
ve diğer sağlık personelinin uymakla yükümlü bulundukları gizlilik ilkesine titizlik ve
özen içinde riayet etmeleri gerekir. Özellikle klinik ve poliklinik işlemleri sırasında
hasta mahremiyeti önemlidir. Hastalar diğer personelden, diğer hastalardan ve hatta
kendi aile bireylerinden bile gizlilik isteyebilir. İlgili sağlık personeli, hastanın
mahremiyet ihtiyaçlarını öğrenmeli ve bu ihtiyaçlara yanıt verecek düzenlemeleri
gerçekleştirmelidir. Özellikle hastaların muayenesi esnasında hastalık bilgileri, özel
bilgileri, bedensel mahremiyet konuları daha çok ön plana çıkmaktadır. Hasta muayene
olurken yanında birilerinin bulunmamasını istemesi en doğal hakkıdır. Poliklinik
hizmetlerinin altyapı çalışmalarının hasta mahremiyetini en üst düzeyde korunmasını
sağlayacak şekilde düzenlenmesi gerekir. Hastane, hasta ve yakınlarının hastanın
hastalığına ilişkin olarak ailesi ve diğerleri ile paylaşmak istemediği özel konuları
konusunda kararlarına saygı göstermelidir. Hasta, hastalığın tanısını ailesi ile paylaşmak
istememesi buna örnek verilebilir.
Hastanelerde hasta ve yakınları ve ayrıca çalışanların fiziksel saldırılara karşı
korunmasını içeren bir politika ve prosedür tanımlanmalıdır. Hasta ve yakınlarını fiziksel
saldırılara karşı korumak için tanımlanan prosedürde alınan ve alınacak tüm önlemlerin
40
tanımlanması gerekir. Hasta ve yakınlarının fiziksel saldırı, cinsel taciz ve şiddete maruz
kalmalarına karşı gerekli güvenlik tedbirlerinin alınması için yapılacak işlemler şunlardır:
•
Sağlık kurum veya kuruluşu tarafından, fiziksel saldırılara karşı gerekli tedbirler
alınmalı ve prensipler belirlenmelidir.
•
Bu tür durumlara müdahale edecek ve 24 saat esasına dayalı olarak görev
yapabilecek nitelikte sorumlu bir ekip bulundurulmalıdır (Sağlık Bakanlığı
Tebliği, 2009).
Hasta güvenliği kavramı kapsamında, hasta ve yakınlarını her türlü fiziksel saldırılara
karşı korumak, hastaları tedavi ederken hastaneden veya çalışan personelden
kaynaklanan nedenlere bağlı olarak hastaları korumak, hastane yönetiminin en önemli
görevlerindendir. Hasta ve yakınlarının güvenliğinin sağlanması çok önemlidir. Ancak
burada özellikle hassas durumdaki özel nüfus grupları olarak tanımladığımız bebekler,
çocuklar, sakat bireyler, yaşlılar ve kendilerini koruyamayacak olan hastaların
korunması süreci daha önceliklidir. Bu hastalar, daha özenli bir bakım ve tedaviye
muhtaçlar. Bu hastalar çok hassas, kırılgan olmaları nedeniyle daha fazla yardıma
gereksinim duyarlar. Hastanede yatan hastalar, bazen sağlık personeli, bazen yatan diğer
hastalar ve bazen de dışarıdan gelen kişiler tarfından durumlarda fiziksel saldırıya
maruz kalabilmektedirler. Hastaların korunmasız ve çaresiz oldukları düşünüldüğünde
konunun ne denli önemli olduğu görülmektedir.
Bu durumdaki hastaların fiziksel saldırılardan korunmasının yanında, olası tıbbi
hatalardan da korunmaları gerekmektedir. Yapılan bazı araştırma ve çalışma raporlarına
göre, Amerika Birleşik Devletlerinde her yıl yaklaşık 98 bin kişi tıbbi hatalar nedeniyle
hayatını kaybetmekte ve bu tıbbi hataların büyük bir kısmı da hastanın tedavisini yapan
kişiler ve çoğu da hastane sistemindeki hatalardan kaynaklandığı belirtilmektedir
(Akalın, 2005: 141). Bu hatalar, sağlık hizmetlerinin sunumunun her aşamasında ortaya
çıkabilir. Bu hatalar, ilaçların yanlış uygulanması, yanlış veya eksik yapılan cerrahi
işlemler, yanlış tanı koyma ve hastane işleyişinden ve altyapısından kaynaklanabilir.
Tüm bunlar göz önüne alındığında bu hassas durumdaki özel nüfus gruplarının ne kadar
fazla ilgiye, özene ve dikkate ihtiyaçları olduğu görebilmektedir. Özellikle bu özel
nüfus gruplarının tedavileri planlanırken veya uygulanırken tüm bu süreçleri bu
41
hastaların yararını gözetecek şekilde göz önünde bulundurmak gereklidir. Bu
süreçlerde, sosyal hizmet uzmanları bu özel nüfus grupları olarak tanımlanan
müracaatçı grubunun adeta savunucusu gibi hareket ederek haklarının korunması ve
tedavilerinin etkin bir şekilde yapılmasına yönelik gerekli çalışmaları yapmalıdır. Bu
müracaatçı grubu, daha fazla psiko-sosyal desteğe ihtiyaç duyar. Bu desteği de sosyal
hizmet uzmanı sağlar.
Hastane personelinin hasta güvenliği önlemleri kapsamında bu özel nüfus gruplarının
öncelikli olarak korunması gerektiği konusunda eğitilmeleri gereklidir. Çünkü hastane
personelinin bu prosedür hakkında eğitilmesi ve bu süreçte görev ve sorumluluklarının
farkında olmasının sağlanması, bu özel nüfus gruplarına karşı daha duyarlı olmasını
sağlayacağı düşünülmektedir.
Hastanelere başvuran korunmasız, terkedilmiş, kimsesiz ve sosyal güvencesi olmayan
hastalarla ilgili kurumun tanımlanmış prosedürü olmalıdır. Bu prosedür, sağlık
hizmetinden faydalanmak üzere başvuran tüm özürlü, yaşlı, korunmaya ve bakıma
muhtaç, evsiz, terkedilmiş olan hastalara verilecek sağlık hizmetlerini kapsamalıdır.
Ayrıca bu durumdaki hastalara özel durumlarına uygun olarak mağduriyetlerine meydan
verilmemesi için sağlık hizmetinden faydalanırken öncelik haklarını kullanmalarına
imkan sağlanmalıdır. Tıbbi sosyal hizmet alanında çalışan sosyal hizmet uzmanları,
hasta ve yakınlarının tıbbi tedavi sürecinde karşılaştıkları her türlü psiko-sosyal,
ekonomik ve ailevi sorunların çözümünde hasta ve yakınlarına destek sağlayarak
yardımcı olur. Özellikle sosyal güvencesi olmayan, korumasız, terk edilmiş durumdaki
hastaların
tedavilerinin
yapılmasını
ve
gerektiğinde
uygun
bir
kuruluşa
yerleştirilmelerini sağlamak sosyal hizmet uzmanın temel görevlerindendir. Hastanelere
başvuran korunmasız, terkedilmiş, kimsesiz ve sosyal güvencesi olmayan hastalarla
ilgili kurumun tanımlanacak prosedürü sosyal hizmet uzmanlarınca hazırlanmalıdır.
Hastanın tıbbi ve diğer bilgilerinin belgelenmesi ve hasta dosyasında ya da diğer
formlarda toplanması, zaman içinde hizmet ve bakım sağlamak için hastayı tanımak ve
hastanın ihtiyaçlarını belirlemek açısından önemlidir. Bu bilgiler, bir kağıtta yazılı veya
elektronik ortamda veya her iki ortamda da kayıtlı olabilir. Hastanın tıbbi kayıtları,
42
elektronik arıza, yangın, sel veya çalınma gibi durumlarda kaybolabilir. Hastanın tıbbi
kayıtlarının kötüye kullanılması hastanın onurunu, işini etkileyebildiği gibi kişisel ve
aile ilişkilerinin zarara uğramasına yol açabilir. Kötüye kullanım, hastane personeli, aile
üyeleri veya bilgilere erişim için yetkili olmayan diğer kişiler tarafından da
gerçekleştirilebilir. Hastane yönetimi, bu gibi bilgilere özel bilgi olarak bakmalı ve bu
bilgileri kötüye kullanım ve kaybolmaya karşı korumaya yönelik gerekli önlemleri
almalıdır. Personel bu önlemleri, yasa ve diğer ilgili düzenlemeleri bilmeli ve
uygulamalı, hasta bilgilerini herkese açık ortamlarda tutmamalıdır.
Hasta bilgilerinin kaybını önlemek için hastane yönetimi tarafından politika ve
yöntemler geliştirilmelidir. Bu politika ve yöntemler, hasta bilgilerinin özel bilgi olarak
kabul edilmesini ve gizliliğine önem verilmesini, sağlık personelinin bu gizliliğe saygı
göstermesini ve herkese açık yerlerde bilgilerin açıkça tutulmamasını ve hastayla ilgili
tartışmaların halka açık yerlerde yapılmamasını, elektronik arıza, yangın, sel veya
çalınma gibi durumlarda bilgilerin kaybolmasını engelleyecek önlemler alınmasını, yani
yedeklenmesini, kötüye kullanımının engellemesini içermelidir. Ayrıca bu prosedür,
hastanın kendi kayıtlarına nasıl ulaşacağını ve bunları nasıl düzelteceğini de açıkça
tanımlamalıdır. Hasta, sağlık durumu ile ilgili bilgiler bulunan dosyayı ve kayıtları,
doğrudan kendisi veya kanuni temsilcisi vasıtası ile inceleyebilir ve bir örneğini alma ve
kayıtlarında eksik, belirsiz ve hatalı tıbbi ve kişisel bilgilerin tamamlanmasını,
açıklanmasını, düzeltilmesini ve en son sağlık durumu ve kişisel durumuna uygun hale
getirilmesini isteme hakkına sahiptir (Hasta Hakları Yönetmeliği, 1998: 4).
Hasta kayıtlarının gizli ve özel olarak kabul edilmesine hastane sürecinin her
aşamasında aynı düzeyde hassasiyet gösterilmelidir. Hastanın ancak izin verebildiği
ölçüde tıbbi kayıtları açıklanabilir, ilgili kişiler inceleyebilir ve görebilir. Hastane
personeli, hasta bilgilerini herkese açık ortamlarda, doktor veya hemşire odası, hasta
odası veya başında bulundurmamalı ve açık tutmamalı ve hasta ile ilgili tartışmaları
herkese açık ve diğer hastaların ve personelin duyabileceği ve görebileceği yerlerde
yapmamalıdır. Özellikle hastane personeli bu konuda çok hassas davranmalıdır.
43
Hastanenin hasta ve yakınlarına eğer varsa mallarının sorumluluğunu bildirmelidir.
Hastane, hastaların kişisel mallarından herhangi bir kısmının veya tamamının
sorumluluğunu aldığı zaman, bunların hesabını verecek, kaybolma ve çalınmasını
engelleyecek bir yöntemi olmalıdır. Bu yöntem, acil hastaların, başka türlü güvenlik
önlemi alamayan hastaların ve malları ile ilgili karar veremeyecek durumda olan
(mental retarde olan hastalar, çocuk, korunma altında olanlar vb) hastaların mallarının
korunmasını kapsamalıdır.
Yatan hastalar, hastanede kaldıkları sürece ihtiyaçlarını karşılayacak miktardan daha
fazla para, mücevherat ve kıymetli eşyayı yanlarında bulundurmamaları önerilmelidir.
Kurum yetkililerine teslim edilmeyen eşyanın kaybından kimlerin sorumlu olduğu
hastalara iletilmelidir. Hastaların para ve kıymetli eşyaları hastanın yattığı serviste
yetkili veya hasta kabulü ile ilgili görevli belirlenmelidir. Durum, kayda alınmalı ve
form doldurularak bir nüshası hastaya veya yakınına verilmelidir.
Hasta ve yakınlarının mallarının korunması ile ilgili olarak hastanenin ilgili personeli
tarafından hastanenin hem de hastaların sorumlulukları konusunda hasta ve yakınları
bilgilendirilmelidir. Eğer hasta ve yakınları bu konuda bilgilendirilmez ise ortaya hem
hukuki hem de idari sorunlar çıkabilir. Bu konuda özellikle bilinci kapalı, retarde ve
reşit olmayan hastaların mallarının korunması konusunda çok dikkatli olunması gerekir.
1.3. 2. 2. Hasta ve Yakınlarının Bakım ve Tedavileri Hakkında Bilgilendirilmesi ve
Bakım Sürecine Dahil Edilmesi
Hastaneye başvurmak veya yatırılmak hasta için karmaşık ve anksiyeteye neden
olabilecek bir durumdur. Bu durum hastaların haklarını anlamalarını ve harekete
geçmelerini güçleştirebilir. Tedavi süresince hasta ve yakınları, planlanan tedavi ve
bakım konusunda bilgilendirilme hakları vardır. Hasta ve yakınlarına hastalıkları
konusunda geniş bilgi verilmelidir. Bu amaçla, hastanenin hasta ve yakınlarını
yapılması
planlanan
tedavilerin
ve
bunların
muhtemel
sonuçları
konusunda
bilgilendirmeye yönelik bir yöntemi olmalıdır. Bu yöntem, hastaların, durumları ve
önerilen
tedavi
konusunda
bilgilendirilmesini,
kararların
doğuracağı
sonuçlar
44
konusunda hastaların bilgilendiriliyor olmasını, hastaların önerilen tedavinin olası
yararları ve sakıncaları ve yasal sorumlulukları konusunda bilgilendirilmesini
içermelidir.
Kendi alanıyla ilgili hasta ve yakınlarını bilgilendirmek her sağlık çalışanın görevidir.
Yapılacak her işlemin ne olduğu, neden gerekli olduğu, süresi, komplikasyonları,
riskleri, maliyeti, yapılış şekli ve ne zaman yapılacağı konusunda ilgili sağlık çalışanı
hasta ve yakınlarını bilgilendirmelidir. Bu amaçla tanımlanan prosedürde hasta ve
yakınlarının tıbbi durumları, uygulanacak işlem ve tedavileri ile ilgili olarak nasıl, ne
zaman ve kim tarafından bilgilendirilecekleri ayrıntılı bir şekilde tanımlanmalı ve bu
çerçevede hasta ve yakınları bilgilendirilmelidir.
Hastanın bakımında yer alan tüm ilgili personelin, hasta ve yakınlarının bakım sürecine
katılım hakları konusunda tanımlanmış politika ve prosedür ile ilgili olarak eğitilmesi
gerekir. Sağlık çalışanlarının eğitilmesi sonucunda prosedürün detayı, hasta ve
yakınlarının yasal hak ve sorumlulukları, kendi hak ve sorumluklarının neler olduğu
konusunda farkında olmaları sağlanmış olunur. Hastanın tedavisinde yer alan sağlık
personeli, böylelikle hasta ve yakınlarının tedavi sürecindeki sınırlarının da farkına
varmış olur.
Her bireyin kendisi ve geleceği ile ilgili olarak karar verebilme hakkı vardır ve bu
doğrultuda hasta, hastalığı ve uygulanacak işlemler ile ilgili olarak karar verme hakkı da
kendisine aittir. Hasta ya da onların adına karar verenler, planlanan bakım ya da
tedaviye başlamama ya da başlandıktan sonra devam etmeme kararı verebilirler. Diğer
ifadeyle, hasta ve yakınlarının her aşamada tedaviyi red veya durdurma hakları vardır.
Ancak bu hak, acil, hastanın hayati tehlikesi bulunan durumlar ve işlemi başlatılan bir
ameliyat vb. bir durumda geçersizdir. Hasta ve yakınları tedavi ve bakım sürecine
katılım, reddetme veya yarıda bırakma hakkına sahiptir. Fakat bu durum hasta
dosyasına kaydedilmeli ve ilgilinin imzası alınmalıdır. Yasalarda belirtilen bazı
durumlarda, kişinin onayı olmaksızın muayene, tetkik ve tıbbi işlemlere tabi tutulması
söz konusu olabilmektedir. Örneğin, bir suçla bağlantılı olarak sanık veya mağdurun
vücudunda olayı aydınlatacak delillerin bulunduğu düşünülüyorsa, hâkim kararıyla bu
45
kişiler tıbbi işlemlere zorlanabilmektedir. Yine salgın hastalık tehlikesi varlığında risk
grubundan bir kişinin aşı yaptırmak istememesi, bulaştırıcı verem hastasının tedaviyi
reddetmesi vb. karşısında kamu otoritesi toplum yararını gözeterek söz konusu tıbbi
girişimler zorla uygulanabilmektedir. Bu ve benzeri nedenler ve durumlar dışında hasta
ve yakınları tedaviyi her şekilde bırakma ve red etme hakkına sahiptir. Bu amaçla ilgili
sağlık personeli tarafından mevzuat çerçevesinde hasta ve aileleri bu kararları verme
hakkına sahip oldukları, bu kararların potansiyel sonuçları ve bu gibi kararlarla ilgili
sorumlulukları konusunda bilgilendirmelidir. Hasta ve yakınları bakım ve tedavi ile
ilgili diğer her türlü seçenekler konusunda ilgili personel tarafından aydınlatılmalıdır
(Özlü, 2005: 155-162; JCI, 2008: 61; Hasta Hakları Yönetmeliği, 1998. 6).
Hasta ve yakınlarının hastanın bakımı ile ilgili kararlara her aşamada ve tam olarak
katılabilmelerinin sağlanması çok önemlidir. Hastanın özerkliğini geliştirmenin temel
araçlarından birisi hastanın kendisiyle ilgili her türlü karara tam katılım sağlanmasıdır.
Yani kendisi ile ilgili olarak kendi kararını vermesidir. Bu ilke sosyal hizmet mesleğinin
de temel aldığı en önemli ilkelerdendir. Bu ilke, müracaatçının kendisi ile ilgili her türlü
kararı kendisinin verebilmesini sağlamak ve buna saygı duymaktır. Ülkemizdeki sağlık
sisteminin yapısından kaynaklanan nedenlerden dolayı bunu sağlamak bazen mümkün
olmamaktadır. Hastanelere başvuran hasta sayısının çok olması, sunulan sağlık
hizmetlerinin teknik altyapısının ve personel sayısının yetersiz olması gibi nedenlerden
dolayı sağlık hizmetleri tam olarak istenilen düzeyde sunulamamaktadır. Bu ve benzeri
nedenlere bağlı olarak hastanelerde hekim ve diğer sağlık personeli, hastalara yeterli
zaman ayıramamaktadır. Bu durum, hastaların kendileri ile ilgili olarak uygulanacak
veya uygulanan bakım ile ilgili kararlara dilediği dereceye kadar katılım sağlamamasına
neden olabilmektedir.
Tedavi ile ilgili farklı seçenekler olduğunda hastaya ve yakınlarına bilgi verilmeli,
hastanın tedaviye katılımı sağlanmalıdır. Bu bilgilerin verildiğine ilişkin kayıt ve
kanıtlar hasta dosyasında saklanmalıdır. Hastanenin, hasta ve yakınlarını yapılması
planlanan tedavi, tedavi alternatifleri ve bunların muhtemel sonuçları konusunda
bilgilendirmeye yönelik bir yöntemi olmalıdır. Aynı şekilde ilgili sağlık personeli
tarafından hastaya uygulanabilecek alternatif bakım ve tedavi seçenekleri konusunda
46
hasta ve yakınlarını bilgilendirmelidir. Bu da hasta ve yakınlarına alternatif tedavi ve
bakımları da seçme hakkını sunmak demektir.
Hasta ve yakınlarının tedavi süreci ile ilgili aldıkları kararlara sağlık personelinin saygı
göstermesi esastır. Çünkü hasta ve yakınlarının aldıkları kararlar kendilerini bağlar ve
bu kararların sorumluluğu kendilerine aittir. Hasta ve yakınlarının aldıkları bu kararlar
nedeniyle daha sonraki aşamalarda yapılacak bir tedavi veya işlemde hasta aleyhine
kullanılmamalıdır.
Yaşam desteği hizmetlerinin sonlandırılması ya da yaşamı idame ettirici tedavinin
durdurulması hasta ve yakınlarının, sağlık çalışanlarının ve hastanelerin verdiği en zor
kararlar arasındadır. Hiçbir süreçte tek başına böyle bir kararın verilmesini
gerektirebilecek tüm durumlar önceden tahmin edilemez. Bu nedenle hastaneler
açısından bu zor kararları vermek için bir politika ve prosedür geliştirmek önemlidir. Bu
politika ve prosedürde;
•
Hastane yönetiminin pozisyonunu belirlemelidir.
•
Hastanenin içinde bulunduğu toplumun dinsel, kültürel normlarına ve her
türlü yasal düzenlemelere uygunluğunu temin etmelidir.
•
Bu politika ve prosedür yasalara uygun olmalıdır.
•
Hastanın bakım sürecinde bu kararların değişikliğe uğrayabileceği durumlara
yer vermeli ve sağlık çalışanlarına hastaların bu gibi dileklerini yerine getirmenin yasal
ve etik yönleri konusunda yol göstermelidir.
•
Politika ve prosedür, sorumluluk sınırlarını belirleyerek ve bu sürecin hasta
kayıtlarına nasıl geçeceğine karar vermelidir (JCI, 2008: 61).
Son dönem veya kalıcı komada olan hastaları hayatta tutma çabaları, çok büyük bir
maliyet doğuracağı gibi aileler için de duygusal çöküntü sebebidir. Hastaların tedaviyle
geri dönme ihtimali olmadığı bilinse bile yaşam destek tedavisini kesmek hem çok zor,
vakit alan, pahalı, hem de sağlık personeli için çok ciddi bir duygusal yüktür. Ayrıca
hekimler, yazılı direktif olmadan yapılacak böyle bir eylemden doğabilecek yasal
sorumluluktan da çekinirler (Kahveci, 2007: 92). Bu nedenle konunun tüm yasal ve etik
boyutlarını içeren kapsamlı bir prosedürün tanımlanması gerekir.
47
Hastanenin yaşam desteği hizmetlerini durdurmada ya da yaşamı idame ettirici
tedavileri sonlandırma konusundaki pozisyonu, tamamen yasal boyutta olmalıdır.
Toplumun dinsel ve kültürel kabulleri zaman zaman yasalara aykırı olabilir. Bu
durumda esas olan yasal zorunluluktur.
Tedavinin kesilmesi veya hiç başlatılmaması arasında fark olup olmadığı etik açıdan
tartışılan önemli bir konudur. Her iki durumda da hekim o an tedavinin uygulanıp
uygulanmadığından bağımsız olarak tedaviyi (örneğin mekanik ventilasyon) birkaç gün,
birkaç saat, birkaç dakikalığına uygulayıp uygulamamaya karar vermektedir (Vincent,
2001: 52). Her iki durum arasında etik açıdan farklılık olmadığı teoride kabul edilse de,
uygulamada tedavinin kesilmesi tedaviye hiç başlanmamasına göre sıklıkla daha zordur.
Beşyüz dört yoğun bakım ünitesi hekiminin yanıtladığı bir anket sonuçlarına göre
katılımcıların % 93’ü bazı durumlarda yaşam desteğini vermediğini söylerken, sadece
% 77’si bazı durumlarda tedavi desteğini kestiğini belirtmiştir (Vincent, 1999: 33).
Türkiye’de ise yasalar gereği, yaşam desteği hizmetlerini durdurma ya da yaşamı idame
ettirici tedavileri sonlandırma yasaktır. Bunun bir tek istisnası vardır. Beyin ölüm tanısı
konulan hastalarda organların bağışlanması durumunda, organların alınması için birinci
derecedeki hasta yakınlarının yazılı onayları ile bu durumdaki hastaların yaşam
destekleri kesilebilir. Diğer nokta ise, beyin ölümü tanısı konulan hastanın organları
bağışlanmaması durumunda, hasta yakınlarının yazılı talepleri doğrultusunda yaşam
desteği hizmetleri kesilebilir. Organ ve doku nakli yasası ve yönetmeliği gereği, beyin
ölüm tanısı konulmuş hasta, hem tıbbi hem de hukuki açıdan artık ölü sayılmaktadır
(Organ Nakli Yönetmeliği, 2009: 8). Ancak bu iki durumda hastanın yaşam desteği
hizmetlerini durdurma ya da idame ettirici tedavileri sonlandırılabilir. Hastaneler, bu
konudaki pozisyonlarını ancak bu yasal düzeyde ortaya koyabilir.
Ölmek, yaşamın doğal bir parçasıdır. Ölmekte olan hastaların saygın ve merhametli bir
şekilde bakım almaları için özel gereksinimleri vardır. Bu hastalar kaderlerine terk
edilmemelidir. Bu hastalar, son anlarına kadar desteklenmeli, tıbbi bakım ve tedavileri
yapılmalı, acı ve ağrıları dindirilmeli, kısacası insan onuruna yaraşır bir biçimde
48
yaşamlarının kalan süresini rahat ve huzurlu geçirmeleri sağlanmalıdır. Hastanın rahatı
ve saygınlığına ait kaygılar, yaşamın son evreleri sırasında bakımın tüm yönlerini
şekillendirir. Bunu yerine getirmek için ağrısı olan veya yaşamının sonunda olan tüm
hastaların özel gereksinimleri hakkında tüm personel bilgilendirilir. Bu gereksinimler
birincil ve ikincil belirtilerin tedavisini, ağrının giderilmesini, hasta ve yakınlarının
psikolojik, sosyal, duygusal ve kültürel kaygılarına yanıt verilmesini ve bakım ile ilgili
kararlara dahil edilmesini içerir. Özellikle bu durumdaki hastaların aileleri çok hassas,
kırılgan ve psiko-sosyal desteğe ihtiyaç duyar. Bu süreçte de, sosyal hizmet uzmanları,
hastanın yakınları ile mesleki çalışmalar yürütür. Hasta yakınlarının gereksinim
duydukları psiko-sosyal veya ekonomik desteğin sağlanmasınıda aktif rol alır.
Güçlendirme yaklaşımı doğrultusunda aileyi güçlendirmeye çalışır. Bunun için
yürütülecek bir ekip çalışması ile ölmekte olan hastanın kendine özgü gereksinimlerini
tanımlanmalı ve bunlara saygı göstermelidir (JCI, 2008:62; Özlü, 2005: 216-217).
Thomas ve arkadaşları (Akt. Işıkhan, 2008: 39-40)’nın kanser hastaları ve bakım
verenlerin ölüm yeri tercihleri konusunda yaptıkları araştırma sonucunda, hastaların
ölüm yeri ve tercihlerini 13 faktörün etkilediğini ortaya koymuşlardır. Ölüm yeri
tercihini etkileyen bu faktörler aşağıdaki şekilde ifade edilebilir; hastanın sosyal ortamı
ve yaşama düzeni, bakım verenin hastaya bakma kapasitesi, hastanın bakım
veren/ailenin refahı hakkında endişelelenmesi, bakım verenin tutumları ve bakım için
gönüllülüğü, semptom yönetimi, hastanın saygınlığını kaybetme korkusu, hasta ve
bakım verenin hizmetlerin güvenilirliği ve önerilen ‘güvenlik’ derecesi algılamaları,
hastanın hastaneye yatmaya ilişkin bakış açısı, hastanın hastanelerle ilgili deneyimi,
hastanın toplum odaklı hizmetlerle ilgili bilgi ve tecrübesi, astanın evde hastabakıcı
hizmetine bakış açısı, astanın ölüm ve ölme konusundaki dini inancını içeren bakış
açısı, ölüm ve ölme konusunda önceki kişisel deneyimlerdir.
1.3.2.3. Hasta ve Yakınlarının Hakları Konusunda Bilgilendirilmesi
Hastaneye başvurmak veya yatırılmak hasta için karmaşık ve anksiyeteye neden
olabilecek bir durumdur. Bu durum hastaların haklarını anlamalarını ve harekete
geçmelerini güçleştirebilir. Bu nedenle hastane, bakım için kuruluşa girdiklerinde hasta
49
ve yakınlarına verilmek ve kaldıkları süre boyunca yanlarında bulunmak üzere hasta ve
yakınlarının haklarına dair yazılı bir materyal hazırlamalıdır. Ayrıca bu materyal
hastanenin muhtelif yerlerinde asılı bulunmalı, hastanın yaşına, anlayışına ve diline
uygun olmalıdır.
Türkiye’de hastaların haklarının farkında olma konusunda ne kadar duyarsız oldukları
düşünüldüğünde hastane tarafından hastaneye başvuran hasta ve yakınlarının hak ve
sorumlulukları konusunda bilgilendirilmelerini sağlayan bir politika ve prosedür
belirlenmesinin önemi ortaya çıkmaktadır. Tanımlanan prosedür, hastaneye tetkik ve
tedavi amacıyla başvuran hasta ve yakınlarının hastanede hizmet gördükleri süre içinde
sahip oldukları haklarını ve sorumluluklarını belirlemek ve bu konuda nasıl
bilgilendirileceklerini, hangi araç ve yöntemlerle bunun yapılacağını ortaya koymalıdır.
Bu amaçla, hastanenin poliklinik, diğer hizmet alanları ve kliniklerde hasta hakları ve
sorumluluklarını tanıtıcı pano ve çerçeveler asılmalı, hasta hak ve sorumlulukları
kitapçığı, hastane tanıtım broşürleri, hastaların ulaşabilecekleri alanlardan (poliklinik
bekleme alanları, poliklinikler, yatan hasta katları vb.) temin edebilmeleri sağlanmalıdır.
1.3.2.4. Hasta ve Yakınlarının Hakları Konusunda Sağlık Personelinin Eğitilmesi
Hasta ve yakınlarının hakları, hastane, personel, hasta ve yakınları arasındaki iletişimin
temel unsurudur. Bu nedenle, bütün personelin hastane içerisinde hastalarla etkileşim
içine girdikleri süre içinde hasta ve yakınları, haklarının farkında olmaları ve bu
konudaki yükümlülüklerini yerine getirmesi gerekir.
Bir kurumda işe yeni başlayan personelin kurum kültürüne ve işe kısa sürede uyum
göstermesi için, işe ilk başladığı günlerde uygulanan oryantasyon eğitimi çok önemlidir.
Oryantasyon eğitimi, kurumun mevcut düzeninin devamında ve gerekse kurumsal
gelişmede önemli bir rol oynamaktadır. Personelin işe alıştırılması süreci başlıca dört
temel faaliyeti içerir; kurumda gerek iş arkadaşları gerek amirleriyle kişilerararası
ilişkiler oluşturmak (benimsenme), işi başarmak için görevlerini öğrenmek (yeterlik),
kurumdaki rollerini ve bu rolle ilişkili biçimsel ya da doğal gruplardaki rollerini açıklığa
kavuşturmak (rol tanımı), görevin ve rolün gereklerini tatmin için yaptıkları gelişmeleri
değerlendirmektir (Can, 1997: 324). Göreve yeni başlayan tüm personele oryantasyon
50
eğitimi verilmesi gerekir. Oryantasyon eğitimi sayesinde göreve yeni başlayan personel
hastaneyi, personeli, yönetimi tanıma, görev ve sorumluluklarının farkına varma ve en
önemlisi hizmet sundukları hasta ve yakınlarının haklarının farkında olarak bu
doğrultuda hizmet sunmaları sağlanmış olunur.
Kişiye işi ile hukuki ilişkisinin kurulduğu tarihten, işten ayrıldığı tarihe kadar geçen
süre içinde, işin gerektirdiği performans düzeyine ulaşması için gereken bilgi, beceri ve
davranışların sistemli bir şekilde öğretilmesi sürecinde hizmet içi eğitimin önemli bir
rolü bulunmaktadır (Can, v.d. 1995: 195). Hastane personeli, işe başladığı tarihten
itibaren işten ayrılacağı tarihe kadar geçen süre içerisinde mesleğin niteliğinde meydana
gelen her türlü gelişme ve değişmelerden geri kalmamak üzere sürekli olarak
eğitilmelidir. Bu doğrultuda hastanelerde çalışan tüm personel hasta ve yakınlarının hakları
konusunda hizmet içi eğitimlerle bilgilendirilmeli ve eğitilmelidir.
Öztürk (2007: 145-152) ve arkadaşlarının 2006 yılında Trabzon il merkezindeki tüm
devlet ve üniversite hastanelerinde çalışan hekim, hemşire ve bu hastanelerde yatan
hastalarla yaptıkları çalışmada, devlet hastanelerinde çalışan hekimlerin % 72’sinin,
hemşirelerin % 82’sinin hasta hakları ile ilgili bir eğitime katıldıkları buna karşın
üniversite hastanesinde çalışan hekimlerin % 73’ünün hasta hakları ile ilgili bir eğitime
katılmadıkları, hemşirelerin % 52’sinin bir eğitime katıldığını saptamışlardır. Aynı
şekilde Teke (2007: 259-266) ve arkadaşlarının Gülhane Askeri Tıp Akademisinde
çalışan hemşirelerin hasta hakları konusunda bilgi ve tutumlarını değerlendirmeye
yönelik yaptıkları araştırmada, hemşirelerin % 45’inin hasta hakları ile ilgili bir konuda
eğitim almadıklarını saptamışlardır.
Hastane personelinin çoğunun hasta ve yakınlarının haklarını koruma konusunda
oryantasyon ve hizmet içi eğitim alması halinde, bu konuda sorumluluklarını ifade
edebilmeleri
beklenen
bir
durumdur.
Hasta
haklarını
koruma
konusunda
sorumluluklarının farkında olan sağlık çalışanlarının, hasta ve yakınları ile olan
ilişkilerinde daha hassas, dikkatli ve özenli davranmaları beklenir.
51
1.3. 2. 5. Hasta ve Yakınlarının Başvuru, Dilek, Önerilerinin Değerlendirilmesi
Sağlıklı olmak, en temel insan haklarından biridir. Birey, sağlıklı olduğu sürece diğer
fonksiyonlarını yerine getirebilir. Ancak, hastalandığında bireyin tüm yaşamı bundan az
veya çok etkilenmektedir. Bu durumdan yakınları, ailesi, iş çevresi de etkilenir ve
ekonomik açıdan kayıplar ortaya çıkabilir. Bu gibi nedenlerden dolayı, hastalanan
bireyin en kısa sürede ve en etkili olabilecek kaliteli sağlık hizmeti sunularak normal
hayatına dönmesinin sağlanması gerekir. Fakat çeşitli nedenlere bağlı olarak sunulan
sağlık hizmetlerinin kalitesinde ve sunumunda hastalar, birçok sorunla karşılaşmaktadır.
Örneğin, MR, tomografi vb. tetkikleri çektirmek için dört ay sonrasına gün verilen hasta
için bu bir sağlık hakkının gecikmesi demek olup, bu durum onun sağlığı için risk
demektir. Çünkü dört ay süre zarfında hastaya bu tetkikleri yapılamadığı için tanısı
konulamayacak ve belki erken teşhisle önlenebilecek bir sağlık sorunu önlenememiş
olabilecektir.
Yukarıda belirtilen durumlar hasta hakları ihlali anlamına gelmektedir. Bu tip
durumlarda hasta ve yakınlarının sorunlarının çözümlenmesi için başvurabilecekleri bir
merci, yer veya mekanizmanın olması gerekir. Hasta ve yakınlarını hastane
hizmetlerinden yararlanırken karşılaştıkları sorunları çözemiyorlarsa bunun yetkili ve
ilgili birimler tarafından çözümlenmesini istemeleri bir hasta hakkıdır. Bu nedenle
hastanelerde hasta ve yakınları karşılarında muhatap bulacakları, sorunlarını, önerilerini
iletebilecekleri bir yer veya mekanizmaya ihtiyaç duyarlar. Bu gereksinimi karşılamak
için hastanelerde kurulan hasta hakları birimlerinin temel amacı, yönergede ifade
edildiği gibi, sağlık tesislerinde yaşanan hasta hakları ihlalleri ile bunlara bağlı ortaya
çıkan sorunların önlenmesi, sağlık hizmetlerinin kalitesinin arttırılması, sağlık
hizmetlerinin insan onuruna yakışır biçimde sunulması ile hastaların hak ihlallerinden
korunabilmesine ve gerektiğinde hukuki korunma yollarını fiilen kullanabilmesine dair
esas ve usulleri belirlemek ve tüm toplumu ve sağlık çalışanlarını hasta hakları
konusunda bilgilendirmek, bilinçlendirmek ve eğitmektir (Hasta Hakları Uygulama
Yönergesi, 2005: 1 ).
52
Sağlık Tesislerinde Hasta Hakları Uygulamalarına İlişkin Yönerge’de belirtilen
hükümler çerçevesinde, her hastanede hasta hakları birimi veya iletişim birimlerinin
kurulması bir zorunluluktur. Hasta hakları birimi, hastaların kolayca ulaşabileceği bir
yerde olmalı, hasta ve yakınları her türlü şikâyet ve önerilerini bu birime iletebilmelidir.
Birime
ulaştırılan
şikâyetler
yönergede
belirtilen
hükümler
çerçevesinde
değerlendirilmeli ve cevaplandırılmalıdır. Bu doğrultuda hasta ve yakını, sağlık
hizmetlerinden yararlanırken, hasta bakımı ile ilgili şikâyet, anlaşmazlık ve görüş
farklılıklarını hasta hakları birimlerine, gerek sözlü gerekse yazılı olarak iletebiliriler.
Hastane, hastaların sunulan hizmetler ile ilgili şikâyetlerini dile getireceği ve bu
şikâyetlerin değerlendirileceği bir düzenlemeye sahip olmalıdır. Kurumun, hasta ve
yakınlarının hasta bakımı ile ilgili şikâyet, anlaşmazlık ve görüş farklılıklarının
dinlenmesi ve yanıt vermesini ve değerlendirilmesine ilişkin bir politika ve yöntemi
olmalıdır. Bu konuda kimlerin görev alacağını, hasta ve yakınlarının dahil olacağını
belirlemelidir.
•
Bu politika ve yöntem;
Şikâyet sürecini (şikâyetler nasıl dile getirilecek, şikâyetlerin incelenmesi,
inceleme sürecine kim katılacak, hangi hastalar ve yakınları katılacak vs.),
•
Hastaların şikâyet haklarının olduğunu ve bunu yapmalarını sağlayacak bir süreç
bulunduğunu bilmesini,
•
Şikâyetlerin, kurumun mekanizmasına göre gözden geçirilmesini,
•
Bakım sürecinde ortaya çıkan ikilemlerin, kurumun mekanizmasına göre gözden
geçirilmesini içermelidir (JCI, 2008: 62).
Avrupa Hasta Hakları Bildirgesi (Amsterdam, 1994)’nde ve ülkemizde Hasta Hakları
Yönetmeliğinde, hasta ve yakınlarının haklarına saygı gösterilmediğini hissettiklerinde,
şikâyet için başvuru imkânına sahip olmaları gerektiği, mahkemelere başvurmanın yanı
sıra, diğer düzeylerde başvuruda bulunma, hakemlik isteme ile ilgili bağımsız
mekanizmaların bulunması gerektiği ifade edilmektedir. Bu mekanizmalar, şikâyet
prosedürleri ile ilgili bilgi edinmeyi, bağımsız kişilere ulaşabilmeyi ve hastanın en
uygun nasıl hareket edeceği konusunda danışmada bulunma imkânlarını sağlamalıdır.
Bu mekanizmalar, bunların ötesinde gerektiğinde hasta adına savunma ve yardım
imkânlarını sağlamalıdır. Hastaların şikâyetlerinin değerlendirilmesine etkili ve tam
53
olarak ilgilenilmesine ve sonuç hakkında bilgilendirmeye hakkı olduğunu ortaya
koymaktadır (Hatun, 1999).
Hastanede hasta ve yakınlarının şikâyet, anlaşmazlık, görüş farklılıklarını dinleme ve
yanıt verme, öneri, dilek vb. başvurularının nasıl yapılacağı konusunda tanımlanan
politika ve prosedürde sağlık personelinin bu süreçte nasıl ve ne zaman rol alacağı
belirtilmelidir. Bu konuda sağlık personeli bilgilendirilerek hasta ve yakınlarının
haklarının
korunması
sürecinde
kendilerinin
uygulamakla
yükümlü
oldukları
uygulamalar ve sorumluklarının farkına varmaları sağlanmalıdır. Sağlık personeli, hasta
ve yakınlarının haklarının korunması sürecinde sorumluluklarının farkında ise bu
konuda nerede, nasıl ve ne zaman rol alacağını bilir.
Hasta haklarının bir olgu olarak sürmesini sağlayan en önemli ve temel haklardan birisi
hasta ve yakınlarının başvuru hakkıdır. Bu hak olmaksızın diğer hasta haklarının ihlal
edilip edilmediğinin denetlenmesi ve ortaya konulması olanaksızdır
Hastane tarafından, hasta bakımı ile ilgili şikâyet, anlaşmazlık ve görüş farklılıklarını
dinleme ve yanıt verme süreçleri ile hastanın bu süreçlere katılma hakkına sahip olduğu
konusunda hasta ve yakınları bilgilendirmelidir. Hasta ve yakınları, herhangi bir sorun,
engelleme veya hak ihlali ile karşılaşması durumunda ne yapacağı ve hastanenin bu
konudaki mevcut prosedürünün ne olduğunu ve nerede, ne zaman, kime ve nasıl
başvuracağına ilişkin olarak ilgili personel tarafından bilgilendirilmesi bir gereklilik ve
hasta hakkıdır. Bu konuda hastane tarafından tanımlanan prosedür ve uygulamalar
konusunda hasta ve yakınları mutlaka sözlü veya yazılı olarak bilgilendirilmelidir.
Hakkı ihlal edilen birey, hakkın kendine sağladığı menfaati koruyabilmek için, ortaya
çıkmış ya da çıkması muhtemel zarar ve/veya zararları giderebilmesi adına,
Anayasası’nın 36. maddesinde 4709 sayılı kanunla yapılan değişiklikle; meşru vasıta ve
yollardan faydalanarak yargı mercileri önünde davacı ya da davalı olabilme, iddia ve
savunmalarda bulunarak adil yargılanma hakkına sahip olabilmektedir (Aydın, 2004:
133). Bu çerçevede Hasta Hakları Yönetmeliği kapsamında yer alan hak ya da hak
ihlalleriyle karşı karşıya kalan hasta veya yakını anayasal hak arama yolları olan
müracaat, şikâyet ve dava hakkına sahiptir. Söz konusu durum, Hasta Hakları
54
Yönetmeliği’nin 42. maddesinde de “Hastanın ve hasta ile ilgili bulunanların, hasta
haklarının ihlali halinde, mevzuat çerçevesinde her türlü müracaat, şikâyet ve dava
hakları vardır” şeklindeki düzenlenmiştir. Bu amaçla haklarının ihlal edildiğini düşünen
hasta veya yakını, hastanelerde kurulan hasta hakları birimde bulunan ya da Sağlık
Bakanlığı’nın resmi internet sayfasındaki Hasta Şikâyet Başvuru Formu’nu doldurmak
suretiyle müracaat hakkını kullanabilmektedir. Bu ilgili birimler etkin bir şekilde
çalışarak hasta ve yakınlarının karşılaştıkları sorunları yerinde çözmeye çalıştığı gibi
çözülemeyen sorunlarla ilgili olarak internetten ve hasta veya yakınlarından yazılı
olarak yapılan başvuruları yönergede belirtildiği şekilde ve sürede hasta hakları kurulu
tarafından incelenip sonuçlandırmaktadır. Aynı şekilde hasta veya yakınları tarafından
hastanenin işleyişi ilgili olarak yapılan öneriler, hastane idaresine iletilmekte ve verilen
sağlık hizmetinden memnun olan hasta ve yakınlarının teşekkür başvuruları da ilgili
personele ulaştırılmaktadır.
Hasta ve yakınlarının şikâyet, anlaşmazlık, görüş farklılıklarını dinleme ve yanıt verme,
öneri, dilek vb. başvurularının nasıl yapılacağı konusunda tanımlanan politika ve
prosedürde hasta veya yakınları tarafından yapılan tüm başvuruların ne zaman ve hangi
sürede çözümlenip cevaplandırılacağı belirtilmelidir. Bu süre yasaların öngördüğü
şekilde olmalıdır. Mevcut yasalar gereği herhangi bir kamu kurumuna başvuran bir
kişinin başvurusu 15, birden fazla kurumu ilgilendiriyorsa 30 iş gününde çözümlenip
sonucun başvurana bildirilmesi gerekir (Bilgi Edinme Kanunu, 2003).
Hasta hakları ihlallerine ilişkin müracaatlar hastanelerde Hasta Hakları Kurulu
tarafından incelenerek söz konusu ihlali gerçekleştiren sağlık personeli hakkında bir
karar verir. Kurulca, ihlal olmadığına ilişkin bir karar verilirse taraflara durum tebliğ
edilerek şikâyet konusu müracaat hakkında herhangi bir idari işlem yapılmaz. Herhangi
bir idari işlem yapılmaması, hasta ya da hasta yakınını tatmin etmez ise idari işlemin
iptalini isteyebileceği gibi ihlal hakkında Cumhuriyet Savcılıklarına suç duyurusunda
bulunabilir. Eğer, Kurul ihlalin varlığına karar verirse, ilgili sağlık personeli hakkında
adli ya da idari soruşturma için gerekenleri yapmakla sorumludur. Yapılan idari
soruşturma neticesinde sağlık personeli, disiplin kurulu veya disiplin amiri tarafından
disiplin yönetmeliğinin öngördüğü yaptırım uygulanır. Hak ihlali, aynı zamanda ceza
55
hukuku hükümlerine göre suç teşkil edebilir. Böyle bir durumda soruşturma dosyası
Cumhuriyet Savcılığı’na gönderilerek kamu adına ceza davası açılması ve neticesinde
söz
konusu
hak
ihlali
niteliğindeki
suça
uygun
yaptırım
uygulanır
(Pazarcı, 2007: 144-146).
1.3. 2. 6. Bilgilendirilmiş Onay
Bilgilendirilmiş Onay, karar verme yeterliliğine sahip bir hasta bireyin kendine
uygulanacak tanı ve tedavi yöntemleri ile öteki uygulamaları ve bunlara seçenek
oluşturabilecek uygulamalarla tüm bu yöntemlerin olası olumlu ve olumsuz sonuçlarına
ilişkin bilgilendirildikten sonra bu bilgileri açıkça ve anlayarak kabul etmesidir (Oğuz,
Büken v.d. 2005). Bilgilendirilmiş onay, hastanın kendisine uygulanacak tanı ve tedavi
yöntemlerinin yararlarını, kapsamını, olası istenmeyen sonuçları, alternatif yöntemleri
ve onların yapısal ve sonuçsal özelliklerini bilerek bu uygulamalara ilişkin kararlar
vermesidir. Yani bireyin özerkliğine gösterilen saygının tıp alanındaki yansıması ve
uygulamasıdır (Oğuz, 1997b: 55).
T.C. Anayasası’nın 17. Maddesinde “Tıbbi zorunluluklar ve kanunda yazılı haller
dışında, bireyin vücut bütünlüğüne dokunulamaz, onayı olmadan bilimsel ve tıbbi
deneylere tabi tutulamaz” denmektedir ( TC Anayasası, 1982).
Hastanın bilgilendirilmiş onayı, herhangi bir tıbbi girişimin ön koşuludur.
Bilgilendirilmiş onay konusunda ülkemizdeki yasal düzenlemeler çok eski tarihlidir.
1928 tarihli Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarz-ı İcrasına Dair Kanun’un 70.
maddesinde “hekimlerin yapacakları her çeşit ameliye için hastanın önceden rızasını
almaları” ve “büyük cerrahi ameliyeler için bu rızanın yazılı olması” gerekliliği yer
almaktadır. Tıbbi Deontoloji Nizamnamesi’nin yerini almak üzere, 1998’de Türk
Tabipleri Birliği 47. Genel Kurulu’nca kabul edilen Hekimlik Meslek Etiği
Kuralları’nda, “Aydınlatılmış Onam” başlığı altında şu maddeye yer verilmiştir:
“Hekim hastasını, hastanın sağlık durumu ve konulan tanı, önerilen tedavi yönteminin
türü, başarı şansı ve süresi, tedavi yönteminin hastanın sağlığı için taşıdığı riskler,
verilen ilaçların kullanılışı ve olası yan etkileri, hastanın önerilen tedaviyi kabul
etmemesi durumunda hastalığın yaratacağı sonuçlar, olası tedavi seçenekleri ve riskleri
56
konularında aydınlatır. Sağlıkla ilgili her türlü girişim, kişinin özgür ve aydınlatılmış
onamı ile yapılabilir” ( TTB, 1998).
İnsan kendi vücudu üzerinde mutlak, sınırsız bir hakka sahip değildir. Bu nedenle
bilgilendirilmiş onayın geçerli olabilmesi için kanuna, kamu düzenine ve ahlaka aykırı
bir nitelik taşımaması gerekir. Bilgilendirilmiş onayın alınması, bireyin yaşamına,
sağlığına ve sağlığı ile ilgili karar verme (self-determinasyon hakkı) hakkına verilen
değeri ortaya koymaktadır (Elçioğlu, v.d. 2007: 95).
Bilgilendirilmiş onay, özerklik kavramı üzerine temellendirilebilir. Hastaların bakım
kararlarına katılmasının ana yollarından biri bilgilendirerek izin almaktır. Hasta veya
hasta adına karar verecek olan kişilerin izin vermesi için, hastanın planlanan bakımı
hakkında bilgilendirilmesi gerekir. Bilgilendirilmiş onay, bakım sürecinin değişik
aşamalarında alınabilir. Örneğin, hasta hastaneye girdiği zaman ya da riskin yüksek
olduğu tedavi işlemlerinden önce alınabilir. Bilgilendirilmiş onay süreci, hastane
tarafından prosedürlerle belirlenmelidir. Prosedürler, ilgili yasalar ve düzenlemelerle
ilişkilendirilmelidir. Hasta ve yakınları, hangi testlere, işlemlere ve tedaviler için
bilgilendirilmiş onayları gerektiği konusunda bilgilendirilmeli ve nasıl izin verecekleri
konusunda eğitilmelidir (JCI, 2008: 64). Hasta ve yakınlarının talepte bulunmamaları
durumunda bile hastanın bilgilendirilmiş onayının alınması ilgili sağlık personelinin
yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz.
Anestezi, ameliyat, diğer yüksek riskli işlemler ve tedaviler öncesi işlemler için acil
durumlar dışında bilinci açık ise hastadan, açık değilse hasta yakınlarından
müdahaleden önce izin alınmalıdır. 18 yaş altı ve mahcur (kısıtlı, kendini ifade
edemeyen) olanlardan hasta adına karar vermeye yetkili kişilerden izin alınır (Hasta
Hakları Yönetmeliği, 1998: 6).
Kanuni temsilci tarafından izin verilmeyen hallerde, müdahalede bulunmak tıbben
gerekli ise, velayet ve vesayet altındaki hastaya tıbbi müdahalede bulunulabilmesi Türk
Medeni Kanunu'nun 272’nci ve 431’inci maddeleri uyarınca mahkeme kararına
bağlıdır. Kanuni temsilciden veya mahkemeden izin alınması zaman gerektirecek ve
hastaya derhal müdahale edilmediği takdirde hayatı veya hayati organlarından birisi
57
tehdit altına girecek ise, izin şartı aranmaz. Bilgilendirilmiş onayın geri alınması,
hastanın tedaviyi reddetmesi anlamına gelir. Bilgilendirilmiş onayın müdahale
başladıktan sonra geri alınması, ancak tıbbi yönden sakınca bulunmaması şartına
bağlıdır (Hasta Hakları Yönetmeliği, 1998: 6).
Hukuk sistemimize göre tıbbi müdahalenin unsurları, hekim tarafından gerçekleştirilen
ve doğrudan ya da dolaylı olarak tedavi amacına yönelik eylemler olarak
tanımlanmaktadır. İnsanlar üzerinde yapılacak tıbbi müdahalelerin hukuka uygun
olabilmesi için belli koşulların varlığı aranır. Bunlar:
•
Müdahalede bulunan kişinin buna yetkili olması,
•
Müdahalenin mesleğin gereklerine uygun olarak yapılması,
•
Hastanın rızasının varlığıdır (Makay, v.d. 2007: 124).
Bilgilendirilmiş onay alınması konusunda hastane tarafından tanımlanan politika ve
prosedürler, öncelikle mevcut yasalara ve toplumun kültürel yapısına uygun olmalı ve
bunlarla çelişmemelidir. Toplumun kültürel yapısı ve yasalarla ilgili çelişen durumlar
ortaya çıktığı durumlarda yasalar esas alınır.
Hasta veya yakınından alınan bilgilendirilmiş onayın geçerli olabilmesi için, onayın
hastanın yeterli ölçüde bilgilendirilmesi, hastanın karar vermede yeterliliği ve
gönüllülük öğelerinin olması gerekir (Etchells, v.d. 1996: 177). Yeterlilik kavramı,
bireyin kendisi ile ilgili konularda karar verebilmek için mental yeterliliğinin olması
demektir (Karlıkaya, v.d.1999: 112). Gönüllülük, hastanın kendisine uygulanması
planlanan tedavi ve tıbbi işlemlerle ilgili kararların uygulanmasına izin vermesidir.
Bilgilendirme ise, hastaya uygulanması planlanan tıbbi girişim veya tedavinin, yararları,
riskleri, başarısı, hastanın tanısı ve bunun için önerilen tedavi ve alternatifleri, yasal
olarak hak ve sorumluluklarının hasta veya yakınına yeterli derecede verilmesini ifade
eder (Kalaça, 1997: 38).
Makay ve arkadaşları.(2007: 123-127)’nın Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nin
yedinci cerrahi kliniğinde eğitim gören toplam 25 ilk yıl asistanı üzerinde yaptıkları
çalışmada, çalışmaya katılan asistanların hiçbiri ameliyatların risklerini, yararlarını ve
58
alternatif tedavi yöntemlerini eksiksiz olarak hastalara aktaramadığı saptanmıştır.
Asistanların yalnızca % 24’ü uygulanan ameliyatların risklerini, yararlarını ve alternatif
tedavi yöntemlerini hastaya aktaracak kadar yeterli bilgiye sahip olduğu, ameliyatların
risklerinden çok yararlarını ve alternatif tedavi yöntemlerini aktarılabildikleri dikkati
çekmiştir.
Hastane tarafından hastaya uygulanması planlanan tıbbi tedavi ve işlemler öncesinde
hasta ve yakınlarından bilgilendirilmiş onay süreci için tanımlanan politika ve
prosedürde tanımlandığı şekilde izin alınması beklenen bir durumdur. Aksi durumda
yapılan işlem, yasalara ve prosedürlere aykırı olur ve hukuki bir durum ortaya
çıkarabilir.
Hasta ve yakınlarını planlanan tedavi ve işlemler için bilgilendiren sağlık personeli ile
bu işlemleri uygulayacak kişiler farklı olabilmektedir. Bu nedenle hastaya uygulanması
planlanan tedavi ve işlemler öncesinde hasta ve yakınları bilgilendirilirken bu tedavi ve
işlemleri kimin yapacağı ve sorumlu olacağı detaylı bir şekilde anlatılmalıdır. Çünkü
hastanın kendisine uygulanacak her türlü işlemi kimin yapacağını ve sorumlu olacağını
bilmesi bir hasta hakkıdır. Ayrıca kendisine işlem yapacak kişinin unvanı, deneyimi ve
başarısı hakkında bilgi sahibi olması da kendisini ve yakınlarını rahatlatacağı
düşünülmektedir. Hastanın bu kişilere güvenmesi çok önemlidir.
Hasta ve yakınlarını uygulanacak tedavi ve işlemler ile ilgili olarak bilgilendiren ve
onlardan bilgilendirilmiş onay alan sağlık personelinin adı, soyadı, unvanı, çalıştığı
servis ve sicil numarası mutlaka hasta dosyasına yazılı bir şekilde kayıt edilmelidir.
Bilgilendirmeyi yapan sağlık personelinin bu bilgilerinin not edilmesi, hasta ve
yakınlarının da kendisini tanımalarını ve ileride ortaya çıkabilecek hukuki durumlarda
da durumu ortaya koyması açısından önemlidir. Kayıtların yazılı olması esastır. Bu
hukuki bir zorunluluktur. Çünkü hukukta esas olan yazılı belge, doküman vb.
durumlardır.
Yapılan
bilimsel
çalışmalar,
hastaların
kendileri
hakkında
verilecek
karara
katılabilmeleri için yeterince bilgilendirilmelerinin önkoşul olduğunu göstermektedir.
59
Aynı biçimde hekimlerin yaygın kanısının tersine, hastaların büyük çoğunluğu olası yan
etkiler, komplikasyonları öğrenmenin tedaviyi reddetmelerine neden olmayacağını
belirtmektedir.
Sağlık
çalışanları
arasında
yaygın
olan,
hastanın
ayrıntılı
bilgilendirilmesine gerek olmadığı görüşünün ardında, hastayı olası riskler hakkında
bilgilendirmenin
genellikle
hastayı
anksiyeteye
sokacağı
yönündeki
düşünce
yatmaktadır. Ancak, hastaya ayrıntılı bilgi vermenin anksiyete yaratmadığı veya
artırmadığı çeşitli araştırmacılar tarafından gösterilmiştir (Aydınlatılmış Onam Klavuzu,
2005).
Hasta ve yakınları ilgili sağlık personeli tarafından, önerilen tedavinin alternatifleri
konusunda bilgilendirilmelidir. Çünkü uygulanması planlanan tedavi için önerilen
yöntemin alternatifleri varsa bunu hastanın bilmesi gerekir. Alternatif yöntem ve
tedaviler hasta ve yakınlarına bildirilmesiyle hastaya seçim yapma hakkı tanınmış
olunur. Hekim, burada hastaya uygulamayı düşündüğü ve hastaya önerdiği tedavi için
hastayı zorlamamalıdır. Son söz hastanın olmalıdır. Elbette hekim, hastası için önerdiği
yöntemin uygun olduğunu düşündüğü için bunu hastaya önermektedir. Hiçbir hekim
hastası için uygun olmayan bir yöntemi önermez. Ancak alternatifi varsa bunu da
önermesi beklenen bir durumdur.
Hasta ve yakınları ve aynı zamanda hekimler için de hastaya uygulanması planlanan
tedavinin başarı düzeyi çok önemlidir. Çünkü başarı düzeyi düşük bir tedavi yöntemini
hiçbir hasta ve hekim istemez. Aslında tüm bu süreçte en önemli faktör, hastaya
uygulanması planlanan tedavinin başarı düzeyidir.
Yapılan çalışmalar, çoğu hastanın kendisine aktarılan bilgileri anlamadığını ve buna
rağmen onay verdiğini göstermiştir (Aydınlatılmış Onam Klavuzu, 2005). Hastanın
kendisine aktarılan bilgiyi anlaması ya da daha kesin bir ifadeyle, anlatanın
karşısındakinin anladığından emin olması gerekmektedir. Aksi taktirde verildiği
düşünülen bilgi anlamını kaybedecek, hastanın kendi sağlığı hakkındaki karara katılımı
gerçek anlamda olanaklı olmayacaktır. Bu nedenle hastaların tıbbi durumları konusunda
bilgilendirilmeleri esnasında hekim tümü ile tıbbi ve hukuksal terimlerden uzak,
hastanın anlama kapasitesine uygun, gündelik ve sade bir dil kullanmalıdır. Hasta ortak
60
dil
konuşamıyorsa
çeviri
yapılabilir.
Gerekli
olduğunda
açıklayıcı
şekiller
kullanılmalıdır. Açıklamanın her hasta için zaman ve içerik açılarından farklı
olabileceği öngörülmelidir.
Bakım ile ilgili bilgilendirilmiş onaylar, bazen hasta dışında (veya hastaya ek olarak)
kişilerin hastanın bakımı hakkındaki kararlara dâhil olmalarını gerektirir. Bu, özellikle
hastanın karar vermek için yeterli mental ve fiziksel kapasitesinin olmadığı, kültür ve
geleneklerin başkasının kararını gerektirdiği veya hastanın çocuk olduğu durumlarda
geçerlidir. Hastanın kendi bakımı hakkında karar veremediği durumlarda onun yerine
bir vekil karar verici belirlenir. Hasta dışında biri onay verdiğinde bu durum hastanın
kayıtlarına not edilmelidir (JCI, 2008: 65). Bu amaçla, bilgilendirilmiş onay alınması
konusunda tanımlanan politika ve prosedürde hasta dışında kişilerin bilgilendirilmiş
onay verebilmesinin nasıl yapılacağı ayrıntılı ve açık bir şekilde tanımlanmalıdır. Hasta
ve yakınları açısında kimlerin izin verebileceği konusunda da bilgilendirilmelidir.
Bilgilendirilmiş onay alınırken hastanın yaşı, bilinç durumu ve tıbbi müdahalenin
aciliyeti dikkate alınması gereken önemli noktalardır. Çocuklar için bilgilendirilmiş
onay ebeveynlerden alınır. Bilinci kapalı veya yerinde olmayan, sağlıklı karar
alamayacak kadar genel durumu bozuk hastalar için bilgilendirilmiş onay yakınlarından
alınır. Hastaya uygulanacak her türlü tıbbi girişim için hasta dışında başka birisinden
bilgilendirilmiş onay alındıysa bunun hastanın kayıtlarında yazılı olarak yer alması
gerekir. Bilgilendirilmiş onay veren kişi veya kişilerin adı, soyadı, hastaya yakınlığı,
telefon ve adresleri mutlaka kayıtlarda yer almalıdır.
Görüldüğü gibi hastaya uygulanacak her türlü cerrahi girişim için girişim öncesinde
hasta veya yakınlarından bilgilendirilmiş onayın yazılı olarak alınması hem yasal hem
de etik bir zorunluluktur. Hasta Hakları Yönetmeliği (1998)’ nde mevzuatın öngördüğü
istisnalar dışında, bilgilendirilmiş onayın herhangi bir şekle bağlı olmadığı, hukuka ve
ahlaka aykırı olarak alınan bilgilendirilmiş onayın hükümsüz olduğu ve bu şekilde
alınan
bilgilendirilmiş
onaya
dayanılarak
müdahalede
bulunulamayacağı
belirtilmektedir. Ayrıca bilgilendirilmiş onayın yazılı olarak alınması yetersiz kalmakta
ve aynı zamanda bu bilgilendirmenin yeterli ve hasta veya yakınları tarafından
61
yeterince anlaşılması da gereklidir. Buna 2008 yılında bir hastanede yazılı olarak
hastasından bilgilendirilmiş onay alan ve tıbbi müdahale sonucunda hastası ile
mahkemelik olan bir olay örnek olarak gösterilebilir. Mahkeme sonucunda hekimin
hastasından
yazılı
bilgilendirilmiş
onay
aldığını,
fakat
hastayı
yeterince
bilgilendirmediği gerekçesi ile ilgili hekim kusurlu bulunarak yüklü bir tazminata
mahkum edilmiştir (Hakeri, 2008).
Türkiye’de geleneksel tıp sisteminde hastadan bilgilendirilmiş onay alma ve bunu
sağlama hakkında hekim ve diğer sağlık personeli yeni yeni bilgi sahibi olmaktadır.
Hasta Hakları Yönetmeliği’nin ve Yeni Türk Ceza Kanunu’nun içeriği incelendiğinde,
bilgilendirilmiş onay ile ilgili hükümler açık ve net bir şekilde tanımlanmıştır. Bu
nedenle bütün sağlık kuruluşlarının bu anlamda yukarıda anlatılan olay ve benzerlerine
maruz kalmaması için gerekli önlemleri almaları gerekmektedir. Bu anlamda atılacak en
önemli adım, Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastanelerin kendi iç işleyişleri içinde gözden
geçirilmiş ve düzenlenmiş bilgilendirilmiş onay formlarını rutin hale getirmesidir. Bu
amaçla personelin bu konuda eğitimine ağırlık verilmelidir.
Kan ve ürünleri kullanımı öncesinde mutlak surette hasta ve yakınlarından
bilgilendirilmiş onay alınması gerekir. Çünkü her türlü kan ve ürünlerinin transfizyonu
risk taşımaktadır. Kan yoluyla her türlü bulaşıcı hastalık hastaya bulaşabilir. Hasta
verilecek kanın enfekte olması en büyük risktir. Ayrıca hastanın inançları (dini ve
geleneksel) da buna engel teşkil edebilecek bir durum olarak ortaya çıkabilir.
Tedavi veya işlemlerin tümü özel, ayrı bir onay gerektirmez. Her hastane, yüksek riskli,
probleme yatkın veya onay alınması gereken diğer prosedür ve işlemleri
tanımlanmalıdır. Hastane, bu tedavi ve işlemleri listelenmeli ve bilgilendirilmiş onay
sürecinin tutarlı olmasını sağlamak için ilgili personeli eğitmelidir. Hastane, listedeki
detayların derecesine karar verebilir. Örneğin, her işlem ve tedavi ayrı olarak
listelenebilir veya listede işlem ve tedavilerin kategorileri veya tipleri belirtilebilir.
Liste, tedaviyi sağlayacak veya işlemi gerçekleştirecek olanlar tarafından ortak olarak
hazırlanabilir. Böyle bir listenin hazırlanması, hasta ve yakınlarına verilmesi durumunda
hasta ve yakınları kendilerinden hangi işlemlerde bilgilendirilmiş onay alınması
62
gerektiği konusunda bilgilenmiş olacaklardır. Ayrıca bu liste, sağlık personelinin de
hangi işlemler öncesinde bilgilendirilmiş onay almaları gerektiği konusunda
bilgilenmelerini sağlayacaktır.
Hastanın özgür iradesi ve otonomisini kullanarak kendi hastalığına ilişkin yapılacak
teşhis ve tedavi işlemleri hakkında izin vermesi için bir bilgilendirilmiş onayın varlığına
ihtiyaç vardır. Ancak bu bilgilendirilmiş onay, sadece imzalanmış bir kâğıt ya da
formdan ibaret değildir. Mutlak surette hastanın bu işlemler hakkında olanaklar
ölçüsünde ve hastanın anlayabileceği bir terminoloji ile bilgilendirilmesi ve
bilgilendirilmiş onayın bundan sonra alınması gerekmektedir.
1.3.2.7. Bilimsel Araştırmalar
Araştırma, bilimsel bilginin elde edilmesinde yeralan temel unsurlardan biridir. Tıp,
bilimsel bilgiyi kullanan teknik bir disiplin olduğundan, bu alanda bilginin elde
edilmesinde ve geliştirilmesinde araştırmanın önemi çok büyüktür (Oğuz, 1997b: 53).
Sağlık alanında yapılan araştırmaları, klinik araştırmalar, epidemiyolojik araştırmalar,
hayvanlar üzerinde yapılan araştırmalar ve sistem-model araştırmaları olarak dört grupta
incelemek mümkündür (Akşit, 1995 akt. Oğuz, 1997b: 55). Ancak burada klinik
araştırmalara değinilmesinde yarar vardır. Çünkü, klinik araştırmalar, çoğunlukla insan
üzerinde yapılmaktadır.
Tıp etiği bağlamında klinik araştırmalar, gerek amaçları, gerekse yöntemleri açısından
farklı şekilde yapılmaktadır. Tedavi amaçlı (terapötik) araştırmalar, bu araştırmalarda,
bilgi edinmenin yanında, hastanın tedavisine katkıda bulunmak da amaçlanmaktadır.
Kesin tedavisi bilinmeyen hastalıklarda, tedavide etkili olabileceği yolunda güçlü
kanıtlar bulunan bir ilacın ya da yöntemin denenmesi, bu türden araştırmalara örnek
olarak verilebilir. Tedavi amaçlı olmayan (non-terapötik) araştırmalar, bu tür
araştırmalarda denek/hasta, tümüyle araç durumundadır. Araştırmanın hastanın
tedavisine herhangi bir katkısı olması beklenmemektedir. Burada araştırmanın temel ve
tek amacı, bilimsel bilgiye ulaşmaktır (Fulford, 1993 akt. Oğuz, 1997b: 54).
63
Son yıllarda insanlar üzerinde yapılan araştırmalar, ulusal ve uluslararası araştırma
merkezlerinde büyük ölçüde artmakta olup, araştırmacılar ve hastalar umutlarını bu
araştırmaların sonuçlarına bağlamışlardır. Özellikle kanser ve AIDS hastaları için bu
araştırmalar yoğun bir şekilde yapılmaktadır. Araştırmacılar yaptıkları araştırmayı
bilimsel, yöntemsel ve etik açıdan savunulur kılmak durumunda olduklarından tıp
etiğinin temellendirmelerine gereksinim duyabilirler. Ayrıca konu ile ilgili ulusal ve
uluslararası hukuksal metinler araştırmacıları bağlayıcı olup, çok iyi bilinmeleri ve
özümsenmeleri gerekmektedir (Büken, 2002: 228-234).
Bu bağlamda bilimsel araştırma ve deneyler yapan hastaneler tüm araştırmaları
denetleyen bir komite kurmak zorundadır. Bu hem etik hem de yasal bir zorunluluktur.
Hastane, insan denek içeren klinik çalışmalar, araştırmalar, deneyler düzenlendiği
zaman, kurulan bir komite veya başka bir mekanizma, kuruluş içinde bu tür faaliyetlerin
hepsini denetler. Denetleme faaliyetlerine, tüm araştırma protokollerinin gözden
geçirilmesi, deneklere vereceği göreceli risklerin ve yararların dengelenmesi ve
araştırma bilgisinin gizliliği ve güvenliği ile ilgili süreçler dâhildir (JCI, 2008: 68).
Etik kurul, ilgili hastanede yapılacak bilimsel araştırmaların ve her türlü sağlık
hizmetinin etik kurallara ve ilgili mevzuata uyup uymadığını inceler, karar verir, izler.
Etik kurul, her türlü sağlık hizmeti uygulamaları ile ilaç araştırmaları konusunda hasta
ve denek haklarının korunması açısından etik kurallara uyulup uyulmadığını inceler,
görüş bildirir, gereğinde yeni kurallar koyar ve ilgili ilkeleri saptar. Ayrıca araştırma
konularında da önerilerde bulunur (İskit, 2005: 131).
Hastanelerde insanlar üzerinde araştırma, klinik deney ve yeni uygulamaların
yapılabilmesi için önceden etik kuruldan onay alınması gereklidir. Etik kurul, onay için
başvurusu yapılan protokollerin etik kurallara uygunluğunu araştırır, gerekçe, amaç,
gereç/yöntem ve bilimsel verimlilik yönünden inceler, uygunsa onay verir.
Bilimsel araştırmalar yürüten hastanelerin yürüttükleri bilimsel çalışmaları denetleme
faaliyetleri için bir bildirge tanımlanmalıdır. Bu da yapılan veya yapılacak araştırmaları
denetleyen faaliyetlerin amacını ortaya koyacaktır.
64
Hastane, hastanede yürütülen veya yürütülecek tüm araştırmaların nasıl yürütüleceği ve
hasta ve gönüllü deneklerin bu araştırmalara nasıl katılabileceklerini ortaya koyan
tanımlanmış bir politika ve prosedür hazrılamalıdır. Bu politika ve prosedür
kapsamında, araştırmanın konusu, amacı, süresi, katılacak hasta veya gönüllülerin
tahmini katılım süreleri, nerede, ne zaman ve nereye ve kime başvuracağı, doldurulması
gereken resmi evrakların neler olduğu konusunda denek/hasta bilgilendirilmelidir.
Araştırmaya başlamadan önce, katılacak her hasta veya gönüllü kişi araştırma
konusunda ayrıntılı olarak bilgilendirilmelidir. Yürütülen bilimsel araştırma ve
deneylere katılması istenen veya gönüllü olarak katılan deneklerin katılacakları
araştırma için izlenmesi gereken prosedürler konusunda ilgili sağlık personeli tarafından
ayrıntılı bir şekilde bilgilendirilmelidir. Çünkü bu prosedürler, araştırmaya katılacak
hasta veya gönüllüye nerede, ne zaman, nasıl davranması ve ne yapması gerektiği
konusunda yol gösterecektir. Klinik araştırmanın etik olarak yürütülmesi konusundaki
önemli prensiplerden birisi de, çalışmaya katılmaya onay veren hasta veya gönüllüye
çalışmanın potansiyel risklerinin ve faydalarının tam olarak anlatılmasıdır (Flotte, v.d.
2006: 177).
İnsan deneklerin kullanıldığı araştırmalarda deneğin gönüllü olması, düzenlemelerin ve
araştırma etiğinin temel ilkesidir. Amaçsız ve amacı tanımlanmamış bilimsel
araştırmalara katılım olması beklenen bir durum değildir. Bilimsel araştırmalar
sonucunda ne elde edileceğinin bilinmesi hem kurum açısından hem de araştırmaya
katılmayı kabul eden gönüllü denekleri yasal ve etik açıdan rahatlatacaktır.
Araştırmaya katılmak üzere gönüllü olmak isteyen kişi veya yasal temsilcisi,
araştırmaya başlanılmadan önce, araştırmanın amacı, metodolojisi, beklenen yararları,
öngörülebilir riskleri, zorlukları, hasta veya gönüllünün hakları ve sorumlulukları, hasta
veya gönüllünün ve geçerli ise, embriyo, fetus veya süt çocuklarının maruz kalacağı
öngörülen riskler veya rahatsızlıklar, araştırmayla bağlantılı bir yaralanma olması
halinde deneğe verilecek tazminat ve/veya sağlanacak tedavi, varsa hasta veya
gönüllünün araştırmaya katılımından dolayı gönüllünün maruz kalacağı öngörülen
65
masraflar, araştırmaya katılımının isteğe bağlı olduğu ve istediği zaman, herhangi bir
cezaya maruz kalmaksızın veya hak kazandığı hakları kaybetmeksizin araştırmaya
katılmayı reddedebileceği veya araştırmadan çekilebileceği, kişinin sağlığı ve şahsi
özellikleri bakımından uygun olmayan yönleri ve araştırmanın yapılacağı ve devam
ettirileceği şartlar hakkında, sorumlu araştırmacı veya araştırma ekibinden yetkili birisi
tarafından yeterince ve anlayabileceği şekilde bilgilendirilmelidir (Klinik Araştırmalar
Hakkında Yönetmelik, 2008: 2-3 ; Klinik Araştırmalar Derneği, 2009 ).
Bilgilendirilmiş onay, yazılı, imzalı ve tarihli bilgilendirilmiş onay formu yoluyla
belgelendirilmelidir. Yazılı bilgilendirilmiş onay formunda, araştırmaya ilişkin sözlü ve
yazılı bilgilerin hiçbiri gönüllü veya gönüllünün yasal temsilcisinin yasal haklarından
feragat etmesi veya etmiş gibi gözükmesine veya araştırmacı veya hastanenin ihmalden
kaynaklanan yükümlülüklerinden kurtaran veya kurtarmış gibi gözükmesine neden olan
bir dil kullanılmamalıdır. Burada kullanılacak dil ve ifadeler, tamamen araştırmaya
katılmayı kabul eden hasta veya gönüllüyü koruyucu nitelikte olmalı ve aleyhlerinde
hükümler içermemelidir.
Araştırma ile ilgili belgelerin gizliliği esastır. Bu belgeler ancak hukuken yetkili
kişilerin veya mercilerin talebi halinde yetkili kişilere sunulur. Bu nedenle deneklere
bilgi sağlayan ve bilgilendirilmiş gönüllü oluru alan araştırmacı veya ilgili diğer
araştırmacıların bilgileri hastanın veya gönüllünün dosyasına kayıt edilmelidir.
Bilgilendirmeyi yapan kişinin araştırma konusunda yeterli ve yetkili olmalıdır.
Hasta veya gönüllü deneklerin, klinik araştırmalarda zarar görmelerinin önlenmesine
ilişkin kurallar, aynı şekilde hukuki bir gereklilik olup, aksi yönde tutum, davranış ve
durumlar suç sayılır. Bu kapsamda klinik araştırmalara gönüllü olarak katılmayı kabul
edip daha sonraki bir aşamada araştırmadan çekilmeyi düşünen veya çekilen
gönüllülerin
sağlık
hizmetlerinden
faydalandıkları
hastanenin
hizmetlerinden
yararlanmaya devam edecekleri ve herhangi bir olumsuzlukla karşılaşmayacakları
konusunda hasta veya gönüllülere garanti verilmiş olması gerekir. Aksi bir durum,
araştırmanın felsefesine etiğine aykırı olur. Hasta veya gönüllülere bu garanti
sağlanamaz ise bu bilimsel çalışmalarda gönüllü bulmak olanaksızdır.
66
Sağlık alanında klinik araştırmalar, her hekim tarafından ve her hastanede
gerçekleştirilemez. Ancak, araştırma için gerekli alt yapı, donanım ve ekipmanın yeterli
olduğu merkezlerde ve konusunda uzman sorumlu araştırmacı hekimlerin gözetiminde
yürütülür. Para veya diğer bazı avantajlar sunularak kişilerin gönüllü olmaları
özendirilemez. Çalışmaya katılan gönüllülerin araştırmacının emir ve etkisi altında
bulunan kişilerden oluşması istenmeyen bir durumdur. Araştırma ancak bir çalışma
protokolü içerisinde, çalışmaya katılmayı gönüllü olarak kabul eden, yazılı ve usulüne
uygun olarak bilgilendirilmiş onam veren hastaya uygulanabilir (Özlü, 2005: 163-166).
1.3.2. 8. Organ Bağışı ve Organ Nakli
Sağlık Bakanlığı Kalite ve Performans Kriterleri ve JCI standartları gereği her
hastanede Organ ve Doku Bağış Biriminin kurulması zorunluluktur. Çoğu hastanenin
organ ve doku bağışı ve nakli konusunda yeterli veya hiç bilgisinin olmamasından
dolayı bu birimlerin kurulması gecikebilmektedir. Organ ve doku nakli yapan tüm
hastanelerde organ bağış birimleri kurulmuştur. Ancak organ nakli merkezi olmayan ve
beyin ölümü tespiti yapamayacak durumda olan hastanelerde bu birimlerin
kurulmasının zaman alacağı düşünülmektedir. Organ nakli ve donör (organları
bağışlanan verici) kaynağı merkezi olmayan hastanelerde organ bağış işlemlerinin hasta
hakları birimi tarafından yürütülmesi JCI standartlarına uygun düşen bir uygulamadır.
Hastanenin, hasta ve yakınlarını organ ve diğer dokularını bağışlamayı nasıl
yapabilecekleri konusunda bilgilendiren bir politika ve yöntemi olmalıdır. Bu politika
ve prosedür, Organ ve Doku Nakli Yasası ve Yönetmeliğine uygun olmalıdır. Bu
politika ve prosedür, hasta ve yakınlarının organ ve diğer dokuları bağışlama konusunda
desteklenmesini, bu tercihi desteklemek amacıyla bilgi sağlamasını, organ sağlama ve
bağışlama işlemlerine rehberlik etmesini içermelidir. Yani kısaca bu prosedür, hasta ve
yakınlarına ve hastane personeline de organ ve doku bağışının nasıl, nereye, ne zaman
ve hangi durumlarda yapılabileceğini açıkça ortaya koymalıdır.
67
Hasta ve yakınları organ ve doku bağışı konusunda yazılı, görsel vb. yöntemlerle
eğitilmeli
ve
bilgilendirilmelidir.
Hasta
ve
yakınlarının
bilgilendirilmesi
ve
yönlendirilmesi amacıyla yapılan eğitimler ve organ bağışları, kayıt altına alınarak, ilgili
formlar doldurulmalı ve ayrıca organ ve doku bağışında bulunan kişilere bağış kartı
verilmelidir.
Hastanede çalışan tüm personel, organ nakli koordinatörü tarafından organ ve doku
bağışı ve nakli konusunda tanımlanan politika ve prosedür ile ilgili olarak detaylı bir
şekilde bilgilendirilmeli ve eğitilmelidir. Bu yapılan eğitim çalışmaları kayıt altına
alınmalıdır.
Sağlık hizmetlerinde hasta hakları ve JCI akreditasyon standartları incelendikten sonra
hasta hakları ile ilgili olarak ülkemizde yapılan arştırmalar aşağıda incelenmiştir.
1. 4. HASTA HAKLARI İLE İLGİLİ YAPILAN ARAŞTIRMALAR
2003 yılında başlatılıp kurulan hasta hakları birimlerinin uygulamalarının yüksek lisans,
doktora ve tıpta uzmanlık düzeyindeki çalışmaların sınırlı sayıda olduğu yapılan
literatür taraması ile saptanmıştır. Hasta hakları ile ilgili 2003 yılından önce yapılan
çalışmalara genel olarak bakıldığında; hasta haklarının neler olduğu, hasta ve
yakınlarının, sağlık çalışanlarının karşılaştıkları sorunlar, bilgi düzeyleri, tutumları ve
çözüm önerileri ve hasta hakları uygulamalarının nasıl olması gerektiği incelenmiştir.
Literatür taraması aşamasında hasta hakları ilgili olarak ülkemizde yüksek lisans, tıpta
uzmanlık ve doktora düzeyinde sınırlı sayıda araştırmanın yapıldığı belirlenmiştir.
Yapılan bazı araştırmalardan elde edilen önemli sonuçlar aşağıda sunulmuştur;
Bakır (2003)’ın hasta haklarının evrensel tanımı, hastaların konuya yaklaşımları,
uygulamada ortaya çıkan sorunları belirlemeye yönelik yaptığı araştırmada, hastaların
% 63’nün hasta hakları konusunda hiçbir bilgiye sahibi olmadıklarını ve aynı şekilde
% 68.5’nin hasta hakları ile ilgili yasal düzenlemelerden haberdar olmadıklarını
saptamıştır.
68
Aşkar (2006), genel olarak hem hasta ve hasta yakınlarının hem de hastane personelinin
(doktor, hemşire ve diğer personel) görüşlerine göre Kütahya Devlet Hastanesi’nde
hasta haklarına önemli ölçüde uyulduğunu tespit etmiştir. Araştırma sonucunda Kütahya
Devlet Hastanesinden sağlık hizmeti alan hasta ve hasta yakınları, hastanede hasta
haklarının uygulandığına inandığı ve hasta hakları uygulamalarına özen gösterildiği
görüşünde olduğu saptanmıştır.
Aydıner (2006), “Bursa'daki Hekimlerin Hasta Haklarına Yaklaşımı” adlı çalışmasında,
Bursa’da bulunan hastanelerde çalışan uzman hekim ve tıpta uzmanlık öğrencilerinin
hasta
hakları
konusundaki
bilgi
düzeylerinin/görüşlerinin
değerlendirilmesi
amaçlanmıştır. Ankette bulunan hasta hakları ile ilgili ifadelere uygulanan faktör analizi
sonucu üç faktörün önemli olduğu (bilgilendirme hakkı, izin ve saygı hakkı ve seçme
hakkı) bulunmuştur. Günlük hasta sayısının azalması ve bir hasta için ayrılan sürenin
artması durumları ile hekimlerin tüm faktörlere daha fazla katıldıkları tespit edilmiştir.
Ayrıca hekimler, hastaların fazlalığı nedeniyle hastalara yeterli süre ayrılmadığı
görüşüne büyük oranda katılmışlardır. Hekimler için en önemli üç hasta hakkı, hastanın
tanısı, tedavisi ve hastalığının prognozu konusunda yeterince ve anlayacağı dilde
bilgilendirilmesi olarak sıralanmıştır. Hekimlerin hasta hakları ile ilgili bilgilerini
çoğunlukla mezuniyet sonrası eğitimlerden aldıkları saptanmıştır. Hekimlerin
% 23.8’i meslek hayatları boyunca en az bir defa hasta hakları konusunda şikâyet
edildiklerini bildirmişlerdir. Meslek sürelerine ve unvanlarına göre farklılıklar olsa da
hekimler, Hasta Hakları Yönetmeliği, Hekim Etik Kuralları Yönetmeliği ve Yeni Türk
Ceza Kanunu’nun hekimlik pratiği ile ilgili maddeleri hakkında yeterince bilgili
olmadıkları saptanmıştır.
Mangan (2006), “Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi`nde Hasta Hakları
Uygulamalarının Sosyolojik Açıdan İncelenmesi” adlı çalışmasında hasta ile hekim
arasındaki geleneksel otoriter ilişkinin, toplumsal değişimlerden ne derece etkilendiğini
incelemiştir. Ayrıca bu çalışmada bir kamu hastanesinde çalışan hekimlerin ve muayene
olan hastaların bakış açısından tedavi konusunda “karar alma mekanizması” ve
“katılımcı karar alma” konuları irdelenmiştir. Hasta ile hekim arasındaki ilişkinin
niteliğini her şeyden daha çok karar alma mekanizmasının belirlediği düşünülmektedir.
69
Bu amaçla 55 doktor ve 126 hasta üzerinde anket uygulanmıştır. Anket uygulanan
hastalardan % 85,5’i “tedavi seçenekleri konusunda kararı ve sorumluluğu hekime
bırakmayı tercih ederim” derken % 57,9’u tedaviyi seçme, reddetme ve durdurma
hakları olduğunu düşünmedikleri ortaya konmuştur.
Güvercin (2007), “Türkiye'deki Gelişimi Açısından Hasta Hakları Kavramı” adlı
çalışmasında Türkiye’de hasta hakları kavramının gelişimini, sağlık mevzuatı, basın,
sivil toplum kuruluşları ve mezuniyet öncesi tıp eğitimi kapsamında incelemiştir. Hasta
hakları kavramı paternalistik yaklaşımdan, hasta özerkliğini esas alan bilgilendirilmiş
onay anlayışına doğru gelişim göstermiştir. Bu kavramsal gelişim sağlık mevzuatında
belirgin olarak görülmekte iken, sivil toplum kuruluşları, basın ve mezuniyet öncesi tıp
eğitiminde daha sınırlı düzeyde gözlenmiştir. Hasta haklarındaki kavramsal gelişim
hekimlik uygulamalarına yeterli ölçüde yansımamıştır.
Saruç (2007), Ankara’daki kadın hastalıkları ve doğumevi hastanelerinde kadın
hastaların hasta hakları konusunda bilgi düzeylerini ölçmeye yönelik yaptığı araştırma
sonucunda kadın hastaların hasta hakları konusunda bilgili olduğu sonucuna varılmıştır.
Hastalar arasında en fazla bilinen hasta hakkı “hastaların kendi insani değerlerine saygı
gösterilmesini isteme ve ziyaret hakkı”, en az bilinen hasta hakkı ise “hastaların kendi
rızası olmadan tıbbi müdahaleye tabi tutulmama hakkı” olduğu saptanmıştır. Ayrıca bu
çalışma, hasta hakları konusunda bilgi düzeyleri daha düşük olan çalışmayan kadınlara,
köyde yaşayanlara ve öğrenim durumu düşük olanlara yönelik hasta hakları
bilgilendirme çalışmalarının yapılmasının önemini ortaya koymuştur.
Teke ve arkadaşları (2007)’nın yaptıkları “Bir Eğitim Hastanesinde Görev Yapan
Hemşirelerin Hasta Hakları Konusundaki Bilgi ve Tutumlarının Değerlendirilmesi”
adlı araştırmada, Gülhane Askeri Tıp Akademisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde
görev
yapan
hemşirelerin
hasta
hakları
konusundaki
bilgi
ve
tutumlarının
değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Araştırma evrenini oluşturan 603 hemşireden
örneklem seçilerek, 120 hemşireye anket uygulanmıştır. Araştırma sonuçlarına göre,
örneklem grubunun % 45’inin, hasta hakları konusunda eğitim almadıkları,
70
% 21.7’sinin hasta hakları kavramıyla hiç karşılaşmadıkları, % 64.2’sinin ise bu
kavramdan, okul dışındaki kaynaklar vasıtasıyla haberdar oldukları saptanmıştır.
Kaçar (2008: 38)’ın yaptığı araştırmada, araştırmaya katılanların %30.3’ü hasta
haklarından haberdar olup % 69.7’si ise haberdar olmadığı, % 36.6’sı hastane ve
servisin uyulması gereken kurallarıyla ilgili bilgilendirildiği, % 63.4’ünün ise
bilgilendirilmediği saptanmıştır. Ayrıca, hastaların % 21.8’i hasta hakları birimini
bildiği,
% 95.6’sı hasta hakları birimine herhangi bir nedenle müracaat etmediği,
% 50.5’i ise şikâyet makamı olarak başhekimliği gördüğü ve % 69.7’si hastaneden
memnun olduklarını ifade ettikleri saptanmıştır.
1.5. HASTA HAKLARI ve SOSYAL HİZMET MESLEĞİ
Sosyal hizmet, sosyal değişimleri destekleyen, insanların ilişkilerinde problem çözme
kapasitesini arttıran, onları güçlendiren ve özgürlüklerini esas alan ve insanların iyilik
halini arttırmaya çalışan bir meslektir (IFSW, 2009).
Pincus ve Minahan (1973: 9)’ın belirttiği gibi sosyal hizmet; insanların yaşam
amaçlarını, stres ile baş etmelerini, özlem ve değerlerini gerçekleştirme becerilerini
etkileyen, insan ve çevresi arasındaki etkileşim ile ilgilidir. Böylelikle sosyal hizmet
mesleğinin temel amacı; insanların problem çözme ve başetme kapasitelerini
geliştirmek, insanlara kaynak, hizmet ve şanslar tanıyan sistemler ile insanları bir araya
getirmek, bu sistemlerin etkili ve insancıl çalışmasını geliştirmek, sosyal politikanın
geliştirilmesine ve ilerletilmesine katkı vermek, olarak ifade edilebilir.
Sosyal hizmet mesleği temelde insanı ve onun iyilik halini odak almaktadır. Sosyal
hizmet insanlığın var oluşundan beri vardır. Ancak profesyonel anlamda sosyal hizmet
uygulanmasına 19. ve 20. yüzyıllarda başlanmıştır. Profesyonel bir meslek olması
dolayısıyla temel ilkeleri, yöntemleri ve uygulama alanları vardır. Bu ilkeler:
•
Kişinin (insanın) doğuştan mevcut bütünlük ve haysiyetine olan inanç. Bu
ilke sosyal hizmet uzmanlarının müracaatçıya yaklaşım tarzını ve onların karşılıklı
71
ilgilerini ifade eder. Bu, müracaatçının sosyal koşullarında ve kişisel sorunlarına karşı
olan tutumunda ulaşılacak değişikliklerin esasıdır. Bu ilke ile insana insan olduğu için
değer verilmesi gerektiği ifade edilmektedir. Bu ilke kişinin değeri ve haysiyeti ile ilgili
demokratik düşünceyi esas alır.
•
Ekonomik, kişisel ve sosyal ihtiyaç içerisinde bulunan kişinin, ihtiyaçlarının
ne olduğunu ve bunların nasıl karşılanması gerektiğini kendisinin belirlemeye hakkı
olduğu yolundaki inançtır. Bu, kişinin kendi kararını kendisinin vermesi (self –
determinasyon) hakkıdır. Kişinin “kendi kendine yardım etmek” isteği bir insan
hakkıdır. Sosyal hizmet mesleği, insanların davranış ve tutumlarını değiştirme
kapasitesine sahip olduklarına, istedikleri taktirde değişme ve gelişmelerine yardımcı
olacak tekniklerin anlatılabileceğine ve öğretilebileceğine inanır. Müracaatçının çözüm
yollarını kendisinin bulması ve izleyeceği yolu kendisinin seçmesi, kendine olan
güvenini yeniden kazanmasını sağlayacaktır. Müracaatçının sorununun çözümünde
bizzat kendisinin sorumluluk alması, başarı olasılığını arttırır. Sosyal hizmet uzmanı
kişiye yardımcı olur; fakat kendisi ile ilgili son kararı müracaatçının vermesini sağlar.
•
Herkesin, ancak doğal yetenekleriyle sınırlanan, eşit haklara sahip olması
gereğine duyulan sağlam inançtır. Sosyal hizmet ırk, dil, din, siyaset, sınıf, zümre farkı
gözetmeksizin tüm topluma hizmet sağlar. Bu ilke ile insanlara adaletli ve eşit hizmetin
verilmesini sağlamayı amaçlamaktadır.
•
Kişinin kendi kendine saygı, kendi kararını kendisinin vermesi, haysiyet ve
eşit fırsatlar konularındaki kişisel haklarının onun kendine, ailesine ve topluma karşı
olan sosyal sorumlulukları ile bağlı olduğu inancıdır. Bu inanç, insanın gelişmesi ve
mutluluğu için kendilerine yardım, destek, öneri ve imkan verilen kişi, grup ve toplum
halindeki insanlar ile toplum arasındaki alma-verme ilişkisinin daha açık şekilde
anlaşılmasına yol açmak ile ilgilidir (Friedlander, 1965: 2-6).
Çağımızda hızla gelişen teknoloji ve buna paralel olarak hızlı bir değişim ve gelişim
yaşanmakta ve bu da insan yaşamında yeni sorunların ortaya çıkmasına neden
olmaktadır. Böylelikle sosyal hizmet mesleğinin de çalışma alanı genişlemektedir.
72
Başlıca çalışma alanları; aile ve çocuk refahı, sosyal yardım hizmetleri, ıslah hizmetleri,
ruh sağlığı, sosyal güvenlik, toplum kalkınması, aile planlaması, çalışma yaşamı,
yaşlılık ve sağlık alanıdır. Sağlık alanında yürütülen sosyal hizmetler genel olarak tıbbi
sosyal hizmet olarak adlandırılmakta ve bu çalışmada tıbbi sosyal hizmet odak alınarak
gerçekleştirilmiştir (Duyan, 2003: 39-44)
Sosyal hizmet mesleğinin sağlık alanındaki uygulaması, tıbbi sosyal hizmet olarak
tanımlanmaktadır. Duyan (2003: 39), tıbbi sosyal hizmeti, kişi, grup, aile ve toplumun
sağlık hizmetlerinden etkin bir biçimde yararlanmaları amacıyla sosyal hizmet
uzmanlarınca yürütülecek ekonomik, sosyal, psikolojik ve eğitsel boyutlarda,
destekleyici ve geliştirici hizmetlerin sosyal hizmet disiplini ve mesleğinin yöntem ve
felsefesiyle birleştirilerek tıp ve koruyucu sağlık hizmetleri çerçevesinde verilen
hizmetler bütünü olarak tanımlamaktadır.
Tıbbi sosyal hizmetin amacı, hastanın tıbbi bakımı ve tedaviyi kabul etmesi ve bakımın
etkili bir şekilde kullanılmasını kolaylaştırmak, sağlık problemleri nedeniyle hasta ve
yakınlarının yaşadığı stresi azaltmak ve hastanın hastalığı ve içinde bulunduğu koşullar
nedeniyle ortaya çıkan sorunları çözümlemektir ( Estes, 1984 akt. Duyan, 2000: 42).
Sosyal hizmet mesleğinin bir uzmanlık alanı olan tıbbi sosyal hizmet, günümüzde
çoğunlukla hastaneler olmak üzere dispanser, sağlık merkezi, ana-çocuk sağlığı merkezi
vb. kuruluşlarda tıbbi tedavi, rehabilitasyon ve halk sağlığı programlarına paralel olarak
uygulanmaktadır (Aydemir, 2003: 12)
Tıbbi sosyal hizmetin odağında sosyo-ekonomik koşullar, sosyal destek ve sosyal
sorunlar bulunmaktadır. Bu faktörler, sosyal, fiziksel ve psikolojik yakınmalara neden
olmakta ve sosyal, fiziksel ve psikolojik iyilik halinin sürdürülmesine engel olmaktadır.
Bu da sağlığın bozulmasına ve dolayısıyla yaşam kalitesinin azalmasına neden
olmaktadır. Sağlığın bozulması ve yaşam kalitesinin azalması sonucunda ortaya belli bir
stres çıkmaktadır. Bu stresin ortadan kaldırılması amacıyla gerçekleştirilen tıbbi sosyal
hizmet
uygulamaları
(Duyan, 2003: 41).
hastalıklara
psiko-sosyal
açıdan
yaklaşmaktadır
73
Her insan iradesi dışında olan faktörler nedeniyle yaşamın herhangi bir döneminde
hastalanabilir, güçsüz bir duruma düşebilir ve psiko-sosyal yardıma ihtiyacı olabilir.
Yardım almadığı taktirde psikolojik ve sosyal açıdan daha da güçsüzleşir. Kişi yardıma
ihtiyacı olduğunu bilir ancak bu yardımın nasıl ve kimden gelebileceğini bilemeyebilir.
Böyle durumlarda hastanın anksiyetesi artar ve haklarını kullanma noktasında yetersiz
kalabilir. Bu noktada ihtiyaca yönelik tıbbi sosyal hizmet ortaya çıkar ve özellikle
hastalık durumlarında sosyal hizmet yardımı çoğu kez hayati bir önem taşır (Çakmaklı
1974: 24).
Hastalığa yol açan psiko-sosyal faktörlerin saptanmasında, hastalık sonucunda ortaya
çıkan sorunların çözümlenmesinde tıbbi sosyal hizmetin yeri ve müdahalesi her zaman
önem taşımaktadır (Küçükkaraca, 1987: 3). Yani hasta ve yakınlarının karşılaştıkları
psiko-sosyal sorunları çözmeye odaklanmaktadır.
Tıbbi sosyal hizmet uygulama sürecinde hasta ve yakınlarının karşılaştığı sorunları,
hastaneye yatış, hastanede kalış, taburculuk ve taburculuk sonrası aşaması olmak üzere
dört aşamada ele almak mümkündür. Bu sorunlar; hastane ücretlerini ödemeyle ilgili
sorunları, çalışma yaşamı ile ilgili sorunlar, hastalığın tedavisi için gerekli tetkik, ilaç,
tıbbi malzeme ve kan gibi gereksinimleri karşılayamama sorunlar, ailevi ve çevresel
sorunlar, hastanın sahipsiz olmasından kaynaklanan sorunlar, hastanın fiziksel olarak
bağımlı hale gelmesi nedeniyle ortaya çıkan sorunlar, hastanın yakınları ile iletişim
kuramaması, hastanın ailesi ile bağlantı kuramamasına ilişkin sorunlar, ailenin hastayı
almak istememesi, hastanın evine ulaştırılmasına ilişkin sorunlar, hastanın ailesi ve
çevresine uyum sağlayamaması, hastanın aile içinde sosyal rollerini yerine
getirememesi, yatış işlemleri ile ilgili formalite sorunları, hastane hakkında bilgi
eksikliğinden kaynaklanan sorunlar, hastaların hastaneye yatmak istememesinden
kaynaklanan sorunlar, hastaneye uyum sorunlar, hastaya uygulanacak tıbbi müdahaleye
ilişkin bilgi eksikliğinden kaynaklanan sorunlar, hastanın tıbbi bakım almaya direnç
göstermesi, tedavi ekibi ile yaşanılan sorunlar, çıkış işlemleri hakkında bilgi
eksikliğinden kaynaklanan sorunlar, hastanın hastaneden çıkmak istememesi gibi uygun
olmayan taburculuk sorunu, hastanın tıbbi tedavisinin devamına ilişkin düzenli olarak
74
kontrollere gelmemesi, duygusal sorunlar, hastalığa İlişkin duygusal sorunlar, hastanın
vücut imajı ile ilgili sorunlar, tükenmişlik duygusu, aile içi geçimsizlik olarak
sıralanabilir. Ayrıca sağlık bakımı veren kuruma ilişkin olarak kültürel ve değer
çatışmaları, dil farklılığına ilişkin iletişim sorunları, sigorta sorunları (sosyal güvenlik),
hastane veya klinik sistemlerine ilişkin yasal şikayetleri, genel psiko-sosyal sorunlar,
durumsal depresyon ve anksiyete, hastanede yatma, bakım sonrası ve sağlık sorunlarına
ilişkin psiko-sosyal reaksiyonları, intihar, damgalama, aşırı koruma, izolasyon, fiziksel
bozulmalar, sakatlık, organik ruhsal bozukluklar ile ilgili sorunlar, cinsiyete ilişkin
fonksiyon, düzenleme ve kimlik sorunu,
hastalığın özelliğine bağlı olarak sosyal
desteğin azalması, ölüm konularına ilişkin sorunlar da sosyal hizmet uzmanlarının
karşılaşabilecekleri sorunlar arasındadır (Duyan, 1992 ; Aydemir, 2003: 21-22).
Hasta ve yakınlarının sağlık hizmetlerinden faydalanırken karşılaştıkları sorunların
çözümünde sosyal desteğin sağlanması çok önemlidir. Bloom (1982: akt. Tufan, 1994:
49)’a göre sosyal desteğin beş boyutu vardır. Sosyal destek bireyin “ben kimim, benden
ne beklenmekte” sorusuna bir yanıt bulmasını sağlar, birey kabul edildiğini ve
sevildiğini anlar, elle tutulur yardımlarla bireyin kendisini güvencede hissetmesini
sağlar, bireyin stratejilerine bağlı fizyolojik, psikolojik ve davranışsal sorunlarını azaltır
ve sosyal bağlanma sayesinde insanların yalnızlık ve izole olma ile ilgili duygularının
azaltılmasını sağlar.
Sosyal destek kaynakları, eşler, arkadaşlar, aileler, meslek elemanları, profesyoneller ve
bakım vericilerdir. Sosyal destek duygusal destek, bilgi sağlayıcı destek ve araçsal
destek boyutlarında gerçekleşir (Duyan, 2001: 9).
Duygusal destekte rahatlatma, şefkat ve sevgi öğeleri kullanılır ve bu sayede duygusal
denge sağlanır ve sürdürülür. Duygusal destek, umut ve iyimserlik oluşturmak suretiyle
psikolojik açıdan iyilik halinin güçlenmesine yardımcı olur. Bu nedenle ilgi gösterme,
destek sağlama ve güven, sırrını paylaşma gibi duygusal açıdan destekleyici davranışlar
yardım edici olmaktadır. Örneğin; fiziksel temas, HIV infeksiyonlu insanlar tarafından
tanımlanan bir duygusal destek gereksinimidir. Dokunma sosyal açıdan HIV bulaşından
korkulmadığı mesajı iletir, kabul ve anlayışın bir sembolü olabilir. Sırrını paylaştığı,
75
güven duyduğu birine sahip olma iyilik halini bir diğer duygusal destek türüdür.
Duygusal destek, sadece bir kişi ile birlikte olma ve onunla birliktelikten memnun olma
ile sağlanabilir. İster yakın ve samimi ilişkiler ve arkadaşlar arasında olsun, isterse
destek gruplarında ya da profesyonel yardım etme ilişkisi içinde olsun, duygular ifade
edildiği zaman duygusal destek sağlanmış olur.
Bilgi sağlayıcı destekte tavsiye, haber ve yanıt gibi destekleme öğeleri kullanılır.
Hastaların hastalıklarındaki belirsizlikler bilgi gereksinimine neden olabilmektedir.
Doğru bilgiler hastalık süreci ile ilgili olarak gerçekçi beklentilere girmelerine yardımcı
olacağı ve bunun da psikolojik uyumu kolaylaştırabileceği düşünülebilir.
Araçsal desteklemede ise ev işleri, alışveriş ve ulaşım gibi destekleme öğeleri kullanılır.
Günlük gereksinimlerin karşılanması için pratik yardımların sağlanması yaşanan stresin
azalmasına ve pozitif sağlık etkinliklerine katılımın artmasına yardımcı olur. Yardıma
ulaşma, fiziksel sınırlılıklar sonucu yaşanan stresi ortadan kaldırabilir (Duyan, 2001: 9).
Kısaca, sosyal hizmet uygulamaları, hastaların psiko-sosyal ve fiziksel iyilik halinin
yükseltilmesi; hastaların bakım hizmetlerinden uzun veya kısa vadede maksimum
oranda yardım almalarının sağlanması ve temel koşullarının iyileştirilmesi; hastaların
zihinsel veya fiziksel hastalıklardan korunması; hastaların psiko-sosyal ve fiziksel
fonksiyonlarının arttırılması, özür veya hastalığın duygusal sosyal etkilerinin azaltılması
ve
etik
sorumluluğun
geliştirilmesi
ve
yerleştirmesini
amaçlamaktadır
(Duyan, 2003: 43).
Bu bağlamda tıbbi sosyal hizmet, hasta ve yakınlarının temel ihtiyaçların karşılanması
ve sorunların çözümlenmesine odaklanmakta olup bu temel ihtiyaçlarının giderilmesi ve
sorunların çözümlenmesinin insanlar açısından bir hak olduğundan hareket eder. Sosyal
hizmet mesleği, tüm mesleki faaliyetlerini insanların ihtiyacı olduğu için değil,
insanların hakkı olduğu için gerçekleştirmeye çalışır. Sosyal hizmet mesleğinin ilgisine
ve müdahale alanına giren her konu ve kavram hak kavramı temelinde tanımlanır.
76
Hak sözcüğü koruma altına alınmış menfaatler anlamına gelmektedir. Bir kişinin veya
tarafın çıkarlarının, diğer kişi veya taraflar karşısında korunması gerektiğini ortaya
koymaktadır. Bu çıkarları belirleyen ise gereksinimlerdir. Hasta hakları, hastalar için
karşılanması gereken temel gereksinimlerdir. Sağlıklı olmak, sağlıklı kalmak insanların
doğuştan getirdikleri vazgeçilemeyen, ertelenemeyen ve devredilemeyen hakların en
başında gelmektedir.
Dolayısıyla, hasta hakları, insan hak ve özgürlüklerinin bir
parçasıdır. Hasta hakları kavramı da bu çalışmada bu kapsamda değerlendirilmiştir.
Sosyal hizmet mesleği açısından hasta hakları, müracaatçı haklarının sağlık alanına
yansımasıdır. Sosyal hizmet uzmanlarının müracaatçı hakları konusundaki tutum ve
davranışları mesleğin felsefesinde, ilke ve standartlarında açık bir şekilde ifade
edilmektedir (Knee, 1987 akt. Saruç 2007: 42). Çünkü sosyal hizmet mesleğinin temel
belirleyici ilkeleri, insanın değeri ve sosyal adaletin sağlanmasıdır. Bu iki temel, insan
haklarının da aynı zamanda temel değerleridir. Hastaların insan olmaları nedeniyle
hakları da vardır.
Dolayısıyla hasta hakları, bir sosyal durumdur ve doğası gereği sosyal hizmet mesleği
kapsamında
değerlendirmek
mümkündür.
Bu
amaçla
hasta
ve
yakınlarının
karşılaştıkları her türlü psiko-sosyal sorunların çözümünde sosyal hizmet mesleği
mikro, mezzo ve makro düzeylerde rol alır.
Geçmişten günümüze kadar yataklı tedavi kurumlarının birincil meslek elemanları
hekim ve hemşire olarak kabul görmektedir. Hastalar öncelikle fiziksel sağlık
sorunlarına teşhis koyup, tedavi hazırlayan hekimleri ve bu tedaviyi uygulayan
hemşireleri yanlarında görmek isterler. Hekimler tedaviyi hazırlar ve hemşireler bu
tedaviyi uygularlar. Çoğu zaman hekim ve hemşirelerin hastaların psiko-sosyal ve
ekonomik sorunları ile ilgilenecek vakitleri yoktur. İşte bu noktada, genel konusu
hastalığın oluşması ve tedavisinde etkili psiko-sosyal faktörler olan, temel prensibi tıbbi
tedavinin etkinliğini arttırmak, hastalığın psiko-sosyal ve ekonomik şiddetini ve
bırakacağı izleri en aza indirgemek olan “tıbbi sosyal hizmet” müdahalesinin gerekliliği
ortaya çıkmaktadır.
77
Hastaların bakımında ve rehabilitasyonunda sosyal hizmet uzmanının eğitimci,
danışman, hizmetler arasında aracılık ve en önemlisi de hasta savunuculuğu rolleri
vardır. Hasta savunuculuğu tıbbi bakımda son derece önemlidir. Özellikle kronik
hastalığı olan hastaların haklarından en üst düzeyde yaralanabilmeleri açısından sosyal
hizmet uzmanının hasta savunuculuğu yapması çok önemlidir.
Sosyal
hizmet
uzmanları,
hasta
hakları
kavramının
tanımlanmasında
ve
uygulanmasında, tıbbi etikle ilgili olarak politika oluşturma ve karar verme süreçlerinde
de önemli rol üstlenirler. Sosyal hizmet uzmanı, hasta ve ailesinin savunucusu veya
temsilcisi gibi işlev görür (Tokmak ve Duyan, 1994: 223).
Sosyal hizmet uzmanının sağlık bakım kurumlarında en önemli görevlerinden birisi
hasta ve yakınlarının savunuculuğunu yapmaktır. Bu rol temelini, insan haklarından ve
hasta haklarından alır. Sosyal hizmet uzmanları, hasta ve yakınlarına sosyal destek
sağlamak, hastalıkları ile ilgili olarak kendi kararlarını kendilerinin vermesini sağlamak,
hasta haklarını desteklemek, hasta ve yakınlarını ihtiyaçları olan bilgileri vermek veya
verilmesini sağlamak gibi önemli görevleri bu kapsamda yerine getirir. Hasta
savunuculuğunda amaç, hastayı ve yakınlarını hastanın teşhisi, prognozu, tedavisi
hakkında bilgilendirmek, hastanın hak ettiği bakımı almasını sağlamak ve hastayı
özgürleştirmektir (Saruç, 2007 : 42).
Savunuculuğun ilk amacı, bireyi/hastayı bağımsızlaştırmaktır. Bağımsızlığı sağlamak
için bireyi/hastayı içinde bulunduğu durumla ilgili hakları konusunda bilgilendirmek,
aldığı kararlarda desteklemek, bireyin/hastanın çıkarını korumak ve güvenlik altına
almak önemlidir. Savunuculuğun ikinci amacı; sistemi hasta hakları konusunda daha
duyarlı, denetimli, haksızlıkların üzerine giden ve ilgili hale getirmektir (Vural 1993:
332-339). Savunuculuk, hastanın hak ettiği tıbbi tedavi ve bakımdan maksimum
düzeyde yararlanması için hasta adına çaba göstermektir. Yani temel çaba, hastayı
sosyal hizmetin güçlendirme yaklaşımını kullanarak güçlü hale getirerek kendi
kararlarını kendisinin verebilmesini sağlamaktır.
78
Hasta savunucusu olarak sosyal hizmet uzmanı, doktor ve hemşire ve diğer personelin
hasta haklarının bütünüyle farkında olmaları, faaliyetlerini, çalıştıkları kurumun
yararına olduğu kadar hasta yararına da yöneltmeleri gerekir. Tuncay ve Erbay (2006:
58)’a göre sosyal hizmet uzmanları, kurum içinde profesyonel bir yapı olarak sosyal
refahın üretim ve dağıtım mekanizmalarında rol alırlarken, özelde hasta haklarının
genelde ise sosyal adaletin işleyişine zarar getirebilecek uygulamalar karşısında radikal,
eleştirel ve muhalif bir duruş sergilemelidir. Bu tutum büyük ölçüde sosyal hizmet
disiplininin değer temeli içinde konumlanan demokrasinin de doğası ve gereğidir. Öte
yandan sosyal hizmet uzmanlarının hem devletin içinde hem de müracaatçıların lehine
onun karşısında olmasının pratikte oldukça güç olabileceğini de belirtmek gerekir. Bu
güçlüğün aşılmasında önemli bir değişken sosyal hizmet mesleğinin amaçlarının ve
niyetinin kurumlar tarafından doğru biçimde algılanması ve benimsenmesidir.
Hasta ve yakınları sağlık hizmetlerinden faydalanırken sahip oldukları haklar ve
sorumluluklarının farkında olmaları çok önemlidir. Sahip oldukları hakların farkında
olmaları durumunda kendilerini daha da güçlü hissedeceklerdir. Esasında önemli olan
hasta ve yakınlarına sunulan sağlık hizmetlerinin kaliteli olması ve beklentilerinin
karşılanmasıdır. Bu sağlık hizmetlerinin nasıl veya kimin tarafından verildiğinden
ziyade bu hizmetlerin nitelikli olması ve en önemlisi insani özelliklerin kaybedilmeden
verilmesi gerekir. Sosyal hizmet mesleğinin de temel amacı budur. Sağlık alanında
hasta ve yakınlarının hakları korunarak sunulan sağlık hizmetlerinden maksimum
düzeyde yararlanmalarını sağlayamaya yönelik sosyal hizmet müdahalesi çok
önemlidir. Sosyal hizmet müdahalesi sağlığın psiko-sosyal boyutunda olup, tıbbi
müdahale süreci ile ilgili değildir. Ancak tıbbi sürecin insancıllaştırılması ve hastanın
onurunun korunarak tedavisinin en kısa sürede ve etkin bir şekilde yapılarak normal
yaşamına dönmesi için sosyal hizmet uzmanları hastalara yardımcı olmaktadır. Sağlık
hizmetlerinin uluslararası düzeyde kabül görmüş standartlar doğrultusunda hasta ve
yakınlarına sunulması, sosyal hizmet mesleğinin de arzuladığı bir durumdur. Burada
sosyal hizmet mesleğini ilgilendiren, sunulan bu hizmetlerin insancıl olması ve insanın
değerini gözetmesidir.
79
1. 6. ARAŞTIRMANIN SORUNU
Sağlık, insan yaşamının vazgeçilmez temel öğesidir. Günümüzde baş döndürücü bir
hızla meydana gelen teknolojik ve sosyal değişimler insan yaşamının her alanını
etkilemektedir (Duyan, 1992: 1). Meydana gelen bu değişimler insan yaşamını
kolaylaştırmakla birlikte pek çok sorunun oluşumuna da katkı vermektedir. Yaşanılan
bu hızlı değişim toplumlarda ve insanlar arası ilişkilerde de değişimi ve sosyal hizmetin
odağını oluşturan kimi sorunları gündeme getirmektedir.
Hastanelerin vermiş olduğu hizmetlerin alıcısı konumundaki hasta ve yakınları,
yararlandıkları hizmetlerin teknik yönünü değerlendirme konusunda oldukça az bilgiye
sahiptir. Bu nedenle hastalara sunulan sağlık hizmetlerinin kalite açısından
değerlendirilmeleri zordur. Hastane çalışanları mesleki bilgi, beceri ve tecrübeleri
doğrultusunda hasta ve yakınlarına hizmet vermektedir. Günümüze kadar gerek kamu
ve özel hastanelerin sundukları sağlık hizmetlerinin kalitesinin denetimine yönelik
herhangi bir standart olmaması nedeniyle bu kurumlar denetlenmemişlerdir. Sağlık
kurumlarında kaliteli sağlık hizmeti sunma güvenirliğinin garanti altına alınması diğer
sektörlerden daha önemlidir. Örneğin, uluslararası araştırmalara göre hastanelerde yatan
her 100 hastadan 4’ü tıbbi hata sonucunda zarar görmektedir. Amerika’da her yıl 100
bin kişi tıbbi hata nedeniyle yaşamını kaybetmektedir. Türkiye’de tıbbi hata nedeniyle
zarar gören ve ölen insan sayısı bilinmemektedir. Günümüzde sağlık hizmetlerinin
belirli standartlar doğrultusunda sunulması ve bu doğrultuda ilgili kurum ve
kuruluşlarca denetlenmesi bir zorunluluktur. Bu amaçla hasta ve yakınlarına verilen
sağlık hizmetlerinin kalitesinin hastane yönetimi tarafından güvence altına alınması bir
gereklilik haline gelmiştir. Bu ve benzeri hasta hakları ihlalleri, sağlık alanında bir
standardizasyon ve hukuki bir düzenleme gereğini ortaya çıkarmıştır.
Hasta haklarının, dünyada ve ülkemizde yeni bir uygulama alanı olması nedeniyle
öncelikle ilk aşamada toplum düzeyinde bir kabul görme çabası içerisinde olduğu
görülmektedir. Hasta hakları uygulamaları, temelde insana verilen değerin artığını
göstermektedir. Ülkemizdeki son yıllarda insan hakları alanında yapılan düzenlemeler
80
etkisiyle hasta hakları uygulamaları da önemli bir ivme kazanarak gittikçe artan bir
insani değer olarak karşımıza çıkmaktadır.
Son yıllarda hasta haklarının tıbbi etikten çok yasal düzenleme ile korunması yönünde
bir eğilim görülmektedir. Hastaların savunmasız oldukları göz önüne alındığında, hasta
hakları ile ilgili olarak yasal düzenlenmelere gereksinim duyulmaktadır. Hasta hakları
ile ilgili olarak yasal düzenlemelerin yapılması, bu hakların uygulanmasının garantisi
anlamına gelmemektedir. Bir hak ancak ona sahip olan herkesin ondan yararlanmasını
sağlayacak yapıyı oluşturmakla güvence altına alınmış olur. Haklar, ancak somut olarak
korunması, kullanılması ve güvence altına alınması ile bir anlam ve değer kazanır.
Hukukun üstünlüğünün geçerli olduğu ülkelerde yapılan tüm işlemlerin yasalara uygun
olması bir zorunluluktur. Bu nedenle sağlık çalışanları, mevcut yasaları bilmeli ve
bunlara uygun davranmalıdır. Sağlık alanında hukuk ve etik kuralların yerleşmesi ve
uygulanması esasında hasta kadar sağlık çalışanlarının da sorumluluğunu azaltacaktır.
Hasta haklarını ve sorumluluklarını bilmeyen bir sağlık çalışanı hasta ile olumsuz bir
ilişki yaşaması durumunda ne yapacağını bilmesi güç olabilir. Bunun yanında hastaların
yasal hakları ve sorumluluğunun bilincinde olan bir sağlık çalışanı, hasta ile ilişkisinde
daha bilinçli hareket edecektir.
Ülkemizde hasta haklarını güvence altına almak için Sağlık Bakanlığı tarafından 1998
yılında yürürlüğe giren Hasta Hakları Yönetmeliğinin uygulanmasını sağlamak üzere
‘Sağlık Tesislerinde Hasta Hakları Uygulamalarına İlişkin Yönerge’ hazırlanarak
15.10.2003 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe konulmuştur. Daha sonra bu yönerge
tekrar gözden geçirilerek günün koşullarına uyarlanarak 24.04.2005 tarihinde yürürlüğe
girmiştir. İlk aşamada 38 il ve 60 devlet hastanesinde uygulamaya geçilmesine karar
verilmiştir. Günümüzde 81 il ve bunlara bağlı ilçe devlet hastanelerinde
uygulanmaktadır.
Bu yönergenin amacı, sağlık tesislerinde yaşanan, hasta hakları ihlalleri ile bunlara bağlı
ortaya çıkan sorunların önlenmesi, sağlık hizmetlerinin kalitesinin arttırılması, sağlık
hizmetlerinin insan onuruna yakışır biçimde sunulması ile hastaların hak ihlallerinden
korunabilmesine ve gerektiğinde hukuki korunma yollarını fiilen kullanabilmesine dair
81
esas ve usulleri belirlemek ve tüm toplumu ve sağlık çalışanlarını hasta hakları
konusunda bilgilendirmek, bilinçlendirmek ve eğitmektir (Hasta Hakları Uygulama
Yönergesi 2005: 1).
Yönergenin amacından da anlaşılacağı gibi, temelde hasta hakları ihlallerini önlemeye
yönelik bir fonksiyonu olan hasta hakları uygulamalarının ülkemizde hasta hakları
ihlallerini önlemesi ve azaltması beklenen bir durumdur. Ancak hasta hakları ihlalleri
halen devam etmekte ve ciddi bir azalma olmadığı görülmektedir. Örneğin, Başbakanlık
İnsan Hakları Başkanlığı'nın 2005 yılı raporuna göre, sağlık ve hasta hakları ihlali
iddiaları başvurularda birinci sırayı almıştır (Başbakanlık, 2009). Sağlık Bakanlığı
Hasta Hakları Şubesi istatistiklerine göre 2004-2005 yılları süresince toplam 6103 yazılı
şikâyet başvurusu yapılmışken bu sayı 2006 yılında 12100, 2007 yılında 12789, 2008
yılında ise 14089 sayısına ulaşmıştır (Sağlık Bakanlığı, 2009). Hasta hakları
başvuruların sonuçlanma şekline göre (2007 yılında % 21) 2008 yılında % 18’inde
hasta hakları ihlali olduğu, (2007 yılında % 25) 2008 yılında % 54’ünde hasta hakları
ihlali olmadığı görülmektedir. Hasta hakları ihlallerinin nedenlerine göre dağılımı ise,
% 59 çalışan personelden, % 23 ise kurumun işleyişinden kaynaklandığı görülmektedir.
Sağlık Bakanlığının istatistikleri incelendiğinde 2003 yılından beri uygulanan hasta
hakları uygulamalarını yürüten hasta hakları birimlerine yapılan şikâyet başvuru
sayısının arttığı görülmektedir. Bu da hasta ve yakınlarının ve toplumun bu konuda
bilinçlendiğini ve/veya hasta hakları ihlallerinin giderek artış göstermesinin bir işareti
olabilir.
Hasta hakları ihlalleri bir sosyal sorundur. Dolayısıyla hasta hakları ihlallerine ilişkin
sorunların giderek artması veya sürmesi ya da bu hak ihlallerinin dikkate alınmaması
önemli bir sorun olarak varlığını sürdürmektedir. Ancak, olması gereken hasta hakları
ihlallerinin önlenmesi, hasta ve yakınlarının korunmasıdır. Bu da hasta ve yakınlarına
sunulan hizmetlerin kaliteli olması ile bağlantılıdır. Hasta ve yakınlarına sunulan sağlık
hizmetlerinin uluslararası alanda kabul görmüş standartlar doğrultusunda ele alınması,
incelenmesi ve değerlendirilmesi ile mevcut hasta hakları uygulamalarının hangi
düzeyde olduğunun ortaya konulması bakımından önemlidir. Mevcut hasta hakları
uygulamaları bu standartlar doğrultusunda değerlendirilmelidir.
82
Ayrıca son yıllarda sayıları gittikçe artmakta olan hastaneler, kendi aralarında hizmet ve
rekabet yarışına girmiş durumdadır. Bu nedenle sektörde fark yaratabilmek için kalite,
artık bir tercihten öte zorunluluk ve sektörün olmazsa olmaz bir parçası haline gelmiştir.
Bu konuda son yıllarda yaygınlaşan JCI Akreditasyonu, dünya genelinde etkili bir kalite
değerlendirme ve yönetim aracı olmuştur.
JCI standartlarının en büyük özelliği sadece sağlık kurumları için uygulanabilir
olmasıdır (JCI, 2008: 2). JCI akreditasyon standartları, hastaneyi bir bütün olarak ele
almakta ve hasta bakım kurallarını bu temel düşünce üzerine inşa etmektedir. Bu
nedenle JCI akreditasyon standartları, hasta ve organizasyonel (kurum) odaklı olmak
üzere iki ana kategoriye ayrılmaktadır. JCI standartları, sağlık kuruluşunu bir bütün
olarak ele aldığı için, sağlık kurumlarını bir bütün olarak JCI standartları doğrultusunda
değerlendirmek bir araştırma ile çok zor ve güç olacağı düşünülmektedir. Çünkü her bir
standart başlığı başlı başına bir araştırma konusu olacak kadar kapsamlıdır.
İkibin
üç
yılında
değerlendirilmesi,
başlatılıp
kurulan
hasta
hakları
birimlerinin
etkinliğinin
fonksiyonlarını yerine getirip getirmeme düzeylerinin, verilen
hizmetlerin arzu edilen sonuca ulaşıp ulaşmadığının, ihtiyaçlara cevap verip
vermediğinin belirlenmesi, Paterson (2007: 11)’nun belirttiği gibi, bilimsel araştırma
ihtiyacını doğurmaktadır. Ülkemizde 1998 yılından bu yana yürürlükte olan hasta
haklarının hangi ölçüde uygulandığı, hangi yönde geliştiği, hastaların karşılaştığı
sorunlar, bu sorunların çözümü ve ihtiyaçların karşılanması için hangi hizmetlerin
verildiği ve hasta hakları ihlallerinin önlenmesinde bu uygulamanın ne kadar etkili
olduğunun kapsamlı olarak saptanması ancak bilimsel araştırmalar ile mümkündür.
Ülkemizde Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastanelerde hasta hakları ihlallerinin önlenmesi
amacıyla başvuruları kabul eden ve acil sorunlara yönelik çözümü sağlayan hasta
hakları birim sorumlularına göre mevcut uygulamalarının, JCI tarafından geliştirilen
Hasta ve Yakınlarının Haklarına Yönelik Akreditasyon Standartları’na göre uygunluğu
incelenmiştir.
Araştırma,
gerçekleştirilmiştir.
bu
soruya
yanıt
almak
amacıyla
planlanmış
ve
83
1. 7. ARAŞTIRMANIN AMACI
Araştırmanın genel amacı; Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastanelerdeki hasta hakları
uygulamalarının hasta hakları birim sorumlularına göre, JCI tarafından geliştirilen Hasta
ve Yakınlarının Haklarına Yönelik Akreditasyon Standartları’na uygunluğunun
değerlendirilmesidir.
Yukarıda belirtilen bu amaç doğrultusunda araştırmanın alt amaçları aşağıda
sunulmuştur.
1- Hasta hakları birim sorumluları (HHBS)’nın sosyo-demografik ve çalışma
yaşamına ilişkin özellikleri nelerdir?
2. Hasta hakları birim sorumlularının yürüttükleri çalışmalar hakkındaki görüş ve
düşünceleri nelerdir?
•
Hasta hakları birim sorumlularının hasta hakları uygulamalarına ilişkin
karşılaştıkları sorunlar nelerdir?
•
Hasta hakları birim sorumluları, karşılaştıkları sorunları nasıl çözmektedir?
•
Hasta hakları birim sorumlularının hasta hakları birim çalışmalarının kalitesinin
artırılmasına yönelik önerileri nelerdir?
1. 8. ARAŞTIRMANIN ÖNEMİ
Ülkemizde sağlık alanındaki hasta hakları uygulamaları JCI standartları doğrultusunda
daha önce bir bilimsel araştırma ile ortaya konulmamıştır. Bu durum, sağlık alanındaki
hasta hakları uygulamalarının JCI standartlarına uygunluğunun araştırılması ihtiyacını
doğurmuştur. Bu araştırmanın sonuçlarının bilgi bu boşluğunu giderecek olması,
araştırmayı önemli kılmaktadır. Ayrıca, yapılacak diğer hasta hakları araştırma ve
çalışmalarına önemli katkılar getireceği düşünülmektedir.
Ülkemizde hasta hakları birimlerinin etkinliğinin değerlendirilmesiyle ilgili araştırmalar
yetersizdir. Hasta hakları uygulamalarının daha etkili, hizmetlerin verimli olabilmesi
açısından, böyle bir araştırma, hizmetin yürütülmesinde ortaya çıkan bazı güçlükleri ve
84
sorunları ortaya çıkarıp, daha etkili hizmet biçimleri ve uygulamalarının başlatılmasına
yardımcı olabilir.
Hasta hakları birimlerinin etkinliğini olumlu veya olumsuz yönde etkileyen faktörlerin
ortaya konulması, mevcut durumun belirlenmesi, alandaki hizmetin nitelik ve niceliğini
değerlendirecek olması, ortaya çıkan sorunlar, eksiklik ve gereksinimlerin ortaya
konulması açısından bu araştırma uygulamaya dönük bir özelliktedir.
Bu araştırma, ülkemizde hasta hakları birimlerinin kurulup hizmet vermeye
başladığından beri yapılan öncü çalışmalardan birisi olması ve yapılacak diğer
çalışmalara kaynak oluşturması açısından da önemlidir. Bu nedenle çalışmanın hem
uygulama, hem de kuramsal açıdan yararlı olacağı düşünülmektedir. Şöyle ki, sağlık
alanında hasta hakları birimlerinde yürütülen çalışmaların etkinliğini ortaya koyacak
olması ve yeni hedefler saptanması nedeniyle sağlık alanındaki tıbbi sosyal hizmet
alanına ve mesleki bilgiye katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
Sağlık Bakanlığı için hasta hakları uygulamalarına yönelik olarak politika ve projelerin
başlatılmasında bu araştırmanın sonuçları önemli katkılar sunabilir. Hasta hakları
birimlerinin oluşturulmasında nitelikli insan gücünün yetiştirilmesi amacıyla bu
araştırma sonuçları Sağlık Bakanlığı tarafından dikkate alınabilir.
Sağlık hizmetlerinin akreditasyon sürecinde Sağlık Bakanlığı kapsamındaki devlet
hastanelerindeki uygulama sonuçları ve karşılaşılan güçlükler hakkında özel sektör ve
üniversite hastaneleri tarafından dikkate alınabilir.
1.9. ARAŞTIRMANIN SAYILTILARI
Bu araştırma konusu ile doğrudan ilintili varsayımları aşağıdaki gibi tanımlamak
mümkündür.
1- Araştırmada kullanılan veri toplama aracının bu konudaki bilgileri
toplamada uygun olduğu varsayılmaktadır.
2- Veri toplama aracının hasta hakları birim sorumlularının verdiği yanıtların
doğru ve güvenilir olduğu kabul edilmektedir.
85
1. 10. ARAŞTIRMANIN SINIRLILIKLARI
1- Hazırlanan görüşme formu, hasta hakları birim sorumlularına e-posta
aracılığıyla gönderilmiştir. İnternet kullanımının yaygınlaşması ile birlikte e-posta ile
görüşme formu gönderme ve doldurma tekniği de hızlı bir şekilde yaygınlaşmaya
başlamıştır. E-posta yolu ile uygulanan anketlerde geniş bir coğrafi alanı kapsayan
kişilere çok ucuz ve az bir zamanda ulaşmak ve onlardan veri toplamak mümkündür.
Anketör veya mülakatçı olmadan yapıldığı için bunlardan kaynaklanacak hataların payı
sıfıra indirgenmiş olur. Ancak, e-posta tekniğinin en olumsuz yanı görüşme formlarının
cevaplanma oranının çok düşük kalma olasılığıdır. İlgili kişi,
e-posta adresini
kullanmaktan vazgeçmiş olabilir, e-posta adresini çok az kullanıyor olabilir, yer
değiştirme gibi nedenlere bağlı olarak bulunmuş olduğu pozisyondan ayrılmış
olmasından dolayı görüşme formunu yanıtlamama ihtimali çok yüksektir. Bu nedenle
e-posta anket tekniğinin getirdiği tüm sınırlılıklar bu araştırma için de geçerlidir.
2- Araştırma evrenini oluşturan hasta hakları birim sorumlularının Türkiye’nin
farklı illerinde olmaları nedeniyle tümüyle yüz yüze görüşme yapılamaması ve
derinlemesine bilgiler edinilememesi araştırmanın bir sınırlılığıdır.
3- Hasta hakları birim sorumlularının karşılaştıkları sorunlar ve bu sorunların
çözümüne yönelik geliştirdikleri çözüm yolları konusundaki yanıtlar hasta hakları birim
sorumlularının “hatırlama düzeyi” ile sınırlıdır.
4- Hasta hakları birim sorumlularına görüşme formu gönderilirken o esnada
tayini başka vilayete çıkan hasta hakları birim sorumlularına görüşme formlarının
ulaşmaması bir sınırlılıktır.
5- Araştırmada, kadrosu hastanede olup geçici görevle başka bir yerde
görevlendirilen hasta hakları birim sorumlularına görüşme formlarının ulaşmaması bir
sınırlılıktır.
86
6- Literatürde bu konuda araştırma sayısının yetersiz olması nedeniyle
bulguları yorumlama sürecinde kullanılabilecek kaynakların sayısının azlığı da bir
diğer sınırlılıktır.
1.11. TANIMLAR
Hasta Hakları Uygulaması: Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastanelerde hasta hakları
kurulları hasta hakları birimleri tarafından yürütülen çalışmalardır.
Hasta Hakları Birimi: Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastanelerde, hasta hakları ihlallerinin
önlenmesi amacıyla başvuruları kabul eden, acil sorunlara yönelik çözümü sağlayan ve
bir üst birimi bilgilendiren, sağlık çalışanlarının ve hastaların hasta hakları ile ilgili
eğitimlerinden sorumlu birimi ifade etmektedir.
Hasta Hakları Birim Sorumlusu (HHBS) : Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastanelerde,
hasta hakları ihlallerinin önlenmesi amacıyla başvuruları kabul eden, acil sorunlara
yönelik çözümü sağlayan ve bir üst birimi bilgilendiren, sağlık çalışanlarının ve
hastaların hasta hakları ile ilgili eğitimlerinden sorumlu olan, sosyal hizmet uzmanı,
psikolog, halkla ilişkiler uzmanı, hemşire (fakülte mezunu) unvanına sahip kişiler
arasından, Valiliğin teklifi ve Sağlık Bakanlığı’nın onayı ile görevlendirilen kişidir.
Akreditasyon: Sağlık kuruluşundan ayrı ve müstakil çoğunlukla resmi kimliği olmayan
bir birimin, sağlık kuruluşunun hizmetin kalitesini iyileştirmek için tasarlanmış bir dizi
gereksinimi karşılayıp karşılamadığını değerlendirdiği bir süreçtir.
Yerinde Çözülen Sorun: Hasta hakları birim sorumlusu tarafından hasta hakları
birimine başvuran hasta veya yakınlarının sorunlarının yerinde çözülerek yazılı şikâyet
başvurusu alınmaması durumudur.
Sistem Sikayeti: Hastane işleyişi ve idari süreci ile ilgili yapılan şikâyetlerdir. Tıbbi
süreçler dışındaki konularla ilgili şikâyetleri ifade etmektedir.
87
Hak ihlali: Hasta Hakları Yönetmeliğinde ifade edilen hasta haklarının ihlal edilmesi
durumudur.
88
BÖLÜM II
ARAŞTIRMANIN YÖNTEMİ
2. 1. ARAŞTIRMANIN MODELİ
Bu araştırmanın modeli, değerlendirme araştırmasıdır. Bilindiği gibi değerlendirme
araştırması, 1970’lerden itibaren çeşitli toplumsal amaçlı programların etkinliğinin
sorgulanmasına bağlı olarak gelişmiş bir araştırma türüdür. Değerlendirme
araştırmaları, 1970’lerden itibaren sosyal hizmet mesleğinin ilgi alanına girerek
benimsenmiştir. Günümüzde “değerlendirme araştırması” toplumsal politikanın
biçimlendirilmesi, toplumsal hizmet ve programlarla ilgili kararların verilmesi gibi
amaçlarla yoğun biçimde kullanılmaktadır (Campton ve Galaway, 1975: 382 akt. Ünlü,
1991: 3).
Değerlendirme araştırmaları, öncelikle uygulamaya ilişkin kararların alınmasına hizmet
etmektedir. Değerlendirme araştırmaları, çoğunlukla programların devamına veya
durdurulmasına, program bütçesinin genişletilip daraltılmasına, yeni personel alımına
veya personelin azaltılmasına karar vermek için, tamamıyla programın hedeflenen
başarıya ulaşıp ulaşmadığı temelinde kullanılmaktadır (Ünlü, 1991: 3).
Değerlendirme araştırması, sosyal aksiyon, sağaltım ve müdahale programlarının
uygulanmasının, etkinliğinin ve yarattıkları etkilerin ortaya çıkarılmasına yönelik
sistematik bir çalışmadır. Değerlendirme araştırması, insanlara yardım etmek için
kullanılan ve insani hizmetlerde ihtiyaç durulan saptanmış hassas ihtiyaçların,
becerilerin ve metodların bir koleksiyonu olarak tanımlanabilir (Weiss, 1972: 2).
Mal üreten örgütlerin aksine insana hizmet eden örgütlerin verimlilik ve etkiliklerinin
güvenli ve doğru ölçümleriyle ilgili birçok yöntem sıkıntısı da yaşanmaktadır. Bu
güçlüklerin bir nedeni arzu edilen sonuçların açık ve işlevsel tanımını yapma
güçlükleridir. İkinci bir güçlük de hizmetin etkisi ve hizmetten yararlananların tepkisi
hakkında yetersiz bilgiden kaynaklanmaktadır (Ünlü, 1991: 3). İkinci güçlük olan
89
hizmetten yararlananların içinde bulundukları durumun, verilen hizmete yönelik
müracaatçıların memnuniyet düzeylerinin ölçülmesi, gerek hammaddenin, gerekse
ürünün insan olması sebebi ile kişiden kişiye, gruptan gruba değişiklik göstermektedir.
Değerlendirme “olması gereken” ile “olan”ı karşılaştırmaktadır. Bu araştırmada olması
gereken,
hasta
hakları
birimlerinde
yürütülen
çalışmaların
JCI
akreditasyon
standartlarına uygun bir şekilde yürütülmesi, olan ise hasta hakları birimlerinin mevcut
uygulamalarıdır. Bu araştırma ile ülkemizde Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastanelerde
hasta hakları ihlallerinin önlenmesi amacıyla başvuruları kabul eden ve acil sorunlara
yönelik çözümü sağlayan hasta hakları birim sorumlularına göre JCI tarafından
geliştirilen “Hasta ve Yakınlarının Haklarına Yönelik Akreditasyon Standartları”’nın
nasıl uygulandığı belirlenmeye çalışılmıştır.
2.2. EVREN VE ÖRNEKLEM
Bu araştırmanın evreni, Sağlık Bakanlığı’na bağlı olup hasta hakları birimi kurulan tüm
hastanelerde çalışan hasta hakları birim sorumlularından oluşmaktadır. Sağlık Bakanlığı
Hasta Hakları Şubesi’nden alınan bilgiye göre, Sağlık Bakanlığı’na bağlı 820
hastanenin 740’ında hasta hakları birimi kurulmuştur. 100 yatağın altında yatağa sahip
hastanelerde hasta hakları biriminin kurulması zorunlu olmaması nedeniyle tüm
hastanelerde hasta hakları birimi kurulmamıştır. Araştırmanın evreni, 740 hastanenin
hasta hakları birim sorumlusundan oluşmaktadır. Araştırmada tam sayım yöntemi
uygulandığından ayrıca bir örnekleme yapılmamıştır.
2.3. VERİ TOPLAMA ARAÇLARI ve TEKNİKLERİ
Bu araştırmada veriler; Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastanelerde çalışan hasta hakları
birim sorumlularından, araştırmanın amaçları doğrultusunda oluşturulan görüşme formu
aracılığıyla toplanmıştır.
Görüşme formu üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, hasta hakları birim
sorumlularının sosyo-demografik ve çalışma yaşamına ilişkin özellikleri, ikinci
bölümde, hasta hakları birimlerinde yürütülen çalışmaların, JCI tarafından uluslararası
90
düzeyde kabul gören hasta ve hasta yakınları haklarına ilişkin standartlara uygunluğu ve
üçüncü bölümde ise hasta hakları birim sorumlularıının yürüttükleri çalışmalar
hakkındaki görüş ve düşünceleri incelenmiştir. Görüşme formunda yer alan sorular, JCI
tarafından geliştirilen hasta ve yakınlarının haklarına ilişkin ana standartlar ve bu ana
standartların ölçülebilir alt standartları incelenerek belirlenmiştir.
Görüşme formu hazırlandıktan sonra 1-20 Eylül 2008 tarihleri arasında bir ön deneme
yapılmıştır. Bu ön deneme Sağlık Bakanlığı’na bağlı Ankara’da bulunan 17 hastanede
uygulanmıştır (ön deneme sonucunda elde edilen veriler, araştırmada veri kaynağı
olarak kullanılmamıştır). Bu ön deneme sonrasında görüşme formunda yer alacak
sorular
hasta
hakları
birim
sorumlularının
görüşleri
doğrultusunda
yeniden
düzenlenmiştir. Ayrıca Ankara’da akredite olmuş hastaneler ziyaret edilerek bu
konudaki uygulamaları yerinde incelenmiştir. Ziyaret edilen bu hastanelerde hasta
hakları ile ilgili görevlilerle görüşme formu uygulanmamıştır. Sadece, konuya ilişkin
uygulamalar merak edilerek bunlar yerinde incelenmiştir. Hasta hakları birim
sorumlularından verilerin objektif kriterler doğrultusunda toplanması ve görüşme
formundaki sorulara daha sağlıklı, objektif ve herhangi bir idari etki altında kalmadan
yanıt alabilmek için gerekli uyarılar görüşme formunda belirtilmiştir. Hasta hakları
birim sorumlularının e-posta adresleri Sağlık Bakanlığı’ndan alındıktan sonra görüşme
formu, 740 hasta hakları birim sorumlusunun e-posta adreslerine gönderilmiştir.
Görüşme formları doldurulduktan sonra araştırmacının e-posta adresine göndermeleri
istenmiştir. Araştırma evreninden 552 (% 75) hasta hakları birim sorumlusu görüşme
formunu yanıtlayıp belirlenen e-posta adresi ([email protected])’ne göndermiştir.
Aynı şekilde araştırma evreninden 188 (% 25) hasta hakları birim sorumlusu e-posta
adreslerine gönderilen görüşme formunu yanıtlamamıştır. Doldurulan ve geri gelen
görüşme formları elektronik ortamda muhafaza edilirken aynı zamanda bir çıktısı
alınarak numara verilip formlardaki veriler işlendikten sonra saklanmıştır.
2. 4. VERİLERİN İŞLENMESİ ve ÇÖZÜMLENMESİ
Görüşme formlarının uygulanmasından sonra elde edilen veriler, sosyal bilimlerde
istatistiksel çözümlemeler için paket program şeklinde hazırlanan SPSS 13.0 programı
91
aracılığıyla oluşturulan veri tabanına işlenmiştir. Veriler işlendikten sonra bulgular ve
yorumlar bölümünde tablolar şeklinde gösterilmiş ve verilerin analizinde sayı, yüzde,
ki-kare, ortalama gibi istatistikler kullanılmıştır. Sonuçlar iç ve dış yorum tekniğiyle
yorumlanıp raporlaştırılmıştır.
Çalışmanın sayfa yapısı ile ilgili ölçütleri belirlenirken Hacettepe Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü Tez Yazım Kılavuzu esas alınmıştır.
2. 5. SÜRE ve OLANAKLAR
Araştırmanın pratik uygulamasına 2006 yılında başlanmış olup 2009 yılının sonunda
tamamlanmıştır. Araştırmada insan gücü olarak literatür taraması, planlaması, formların
hazırlanması, uygulama, verilerin toplanması, verilerin işlenmesi, çözümlenmesi,
değerlendirilmesi, yorumlanması ve raporlaştırılmasında araştırmacı konu ile ilgili
eğitim danışmanından, Tez İzleme Jüri üyelerinden ve ilgili profesyonellerden
danışmanlık almıştır.
92
BÖLÜM III
BULGULAR VE YORUM
Bu bölümde hasta hakları birim sorumlularına ait tanıtıcı bulgular, hasta hakları birim
sorumlularına göre hasta hakları uygulamalarının JCI tarafından geliştirilen standartlara
uygunluğunun değerlendirilmesine ilişkin bulgular yer almaktadır. Ayrıca hasta hakları
birim sorumlularının uygulamada karşılaştıkları sorunlar ve bu sorunlar için
geliştirdikleri çözüm yolları ve genel olarak hasta hakları uygulamalarının kalitesinin
arttırılmasına yönelik olarak önerileri belirlenmeye çalışılmıştır. Elde edilen bulgular
aşağıda sunulmuştur.
3.1.
HASTA
HAKLARI
BİRİM
SORUMLULARINA
AİT
TANITICI
BULGULAR
Bu bölümde araştırmaya katılan hasta hakları birim sorumlularının yaş, cinsiyet,
öğrenim durumu, medeni durum, unvan, hizmet süresi, çalıştıkları iller, çalıştıkları
hastanelerin niteliği ve yatak sayıları, göreve başlamadan önce hasta hakları ile ilgili
olarak eğitim alama durumları ve aldıkları eğitimler, hasta hakları birimlerine aylık
ortalama yapılan yazılı ve sözel başvuruların sayı dağılımlarına ait bulgu ve yorumlar
yer almaktadır.
Tablo - 1. Hasta Hakları Birim Sorumlularının Cinsiyete Göre Dağılımı
Cinsiyet Dağılımı
S
%
Erkek
162
29.3
Kadın
390
70.7
Toplam
552
100.0
Araştırmaya katılan hasta hakları birim sorumlularının cinsiyet dağılımına baktığımızda,
hasta hakları birim sorumlularının büyük çoğunluğu (%70.7) kadınlardan ve yaklaşık
üçte biri (% 29.3) de erkeklerden oluşmaktadır. Ayrıca cinsiyet dağılımı ile ilgili olarak
Tablo 6 incelendiğinde hasta hakları birim sorumlularının çoğunluğu (% 50.9)’nun
hemşirelerden oluştuğu görülmektedir. Bu nedenle hasta hakları birim sorumlularının
93
çoğunluğu kadınlardan oluşmaktadır. Ülkemizde hemşirelik mesleği, kadın mesleği
olarak bilinmektedir. Birim sorumlularının çoğunun kadınlardan oluşması, çalışma
alanınında kadın erkek eşitliğinin sağlanması açısından pozitif bir değer olduğu
düşünülmektedir.
Tablo - 2. Hasta Hakları Birim Sorumlularının Yaşa Göre Dağılımı
Yaş Dağılımı
S
%
20-30 yaş
198
35.9
31-40 yaş
266
48.2
41-50 yaş
82
14.9
51 yaş ve üzeri
4
0.7
Yanıtsız
2
0.4
Toplam
552
100.0
Hasta hakları birim sorumlularının yaş dağılımı incelendiğinde, büyük çoğunluğu
(% 48.2)’nun 31-40 yaş aralığında olduğu görülmektedir. Bunu 20-30 yaş aralığı % 35.9
ve 41-50 yaş aralığı % 14.9 ile izlemektedir. Hasta hakları birim sorumluları 31-40 yaş
aralığında yoğunlaştığını görülmektedir.
Tablo - 3. Hasta Hakları Birim Sorumlularının Öğrenim Durumuna Göre
Dağılımı
Öğrenim Durumu
Lise
Ön lisans
Lisans (Üniversite)
Yüksek lisans
Doktora
Toplam
S
34
167
319
31
1
552
%
6.2
30.3
57.8
5.6
0.2
100.0
Hasta Hakları Uygulama Yönergesi gereği, hasta hakları birim sorumlusunun lisans
mezunu olma şartı vardır. Fakat bazı küçük hastanelerde lisans mezunu personel
bulunmamasından dolayı zorunlu olarak lise mezunu hemşire veya diğer uygun bir
personelin görevlendirilmesi yapılmaktadır. Bu durum ilgili yönerge ile çelişmekle
94
birlikte görevlendirilecek uygun bir personel bulunmaması durumunda zorunlu olarak
başvurulan bir görevlendirme yöntemi olmaktadır.
Hasta Hakları Birim sorumlularının çoğunluğunun (% 57.8) lisans mezunu olduğu
görülmektedir. Ayrıca görüldüğü gibi lise ve ön lisans mezunu olarak görevlendirilen
birim sorumluların (% 36.9) da olduğu saptanmıştır. Bu da alanda çalışan lisans mezunu
sağlık personelinin (sosyal hizmet uzmanı, psikolog, hemşire v.d.) sayısının
yetersizliğini ortaya koymaktadır.
Tablo - 4. Hasta Hakları Birim Sorumlularının Cinsiyete Göre Öğrenim Durumları
Cinsiyet
Erkek
Kadın
S
%
S
%
Lise
15
9.3
19
4.9
Ön lisans
27
4.9
140
25.4
Lisans
109
19.7
210
38.0
Yüksek lisans
10
1.8
21
3.8
Doktora
1
0.2
-
-
162
29.3
390
70.7
Öğrenim Durumu
Toplam
Ki Kare = 23.679 p<0.005
Tablo 4’te hasta hakları birim sorumlularının cinsiyete göre öğrenim durumları
verilmiştir. Buna göre, kadın olan hasta hakları birim sorumlularının ön lisans, lisans ve
yüksek lisans düzeyinde erkeklere göre daha fazla bir oranda örgenim gördükleri
saptanmıştır. Ayrıca yapılan ki - kare analizinde, cinsiyet ve öğrenim durumu arasında
anlamlı bir ilişkinin olduğu saptanmıştır. Bunun hasta hakları birim sorumlularının
çoğunun (% 70.7) kadınlardan oluşmasından kaynaklandığı düşünülmektedir. Ayrıca,
kadınların öğrenim düzeyini yüksek olması, toplumsal cinsiyetin dengelenmesi
açısından pozitif bir değer olarak kabul edilebilir.
95
Tablo - 5. Hasta Hakları Birim Sorumlularının Medeni Durumuna Göre Dağılımı
Medeni Durum
S
%
Evli
417
75.5
Bekar
120
21.7
Boşanmış
8
1.4
Dul
2
0.4
Yanıtsız
5
0.9
Toplam
552
100.0
Araştırma grubunda yer alan hasta hakları birim sorumlularının medeni durumlarına
baktığımızda çoğunluğu (%75.5)’nun evli olduğu, % 21.7’sinin bekar ve çok az sayıda
da dul ve boşanmış (% 1.8) olduğu saptanmıştır.
Tablo - 6. Hasta Hakları Birim Sorumlularının Unvanlarına Göre Dağılımı
Unvan Dağılımı
Hemşire
Sosyal hizmet uzmanı
Sağlık memuru
Psikolog
Ebe
Tıbbi sekreter
Halkla ilişkiler uzmanı
Tıbbi teknolog
Memur
Doktor
Laboratuar teknisyeni
Çevre sağlık teknisyeni
S
%
277
84
62
37
24
10
7
8
10
8
4
3
50.9
15.2
11.5
6.8
4.4
1.6
1.3
1.4
1.6
1.4
0.6
0.5
Unvan Dağılımı
Röntgen teknisyeni
Biyolog
Diş teknisyeni
Müdür yardımcısı
Çocuk gelişim uzmanı
Hastane müdürü
Anestezi teknisyeni
Eczacı
Ambar memuru
Şef
Tıp teknisyeni
Toplam
S
%
3
3
2
2
2
1
1
1
1
1
1
552
0.5
0.5
0.4
0.4
0.4
0.2
0.2
0.2
0.2
0.2
0.2
100.0
Hasta hakları birim sorumlularının unvan dağılımını incelediğimizde, yarısı
(% 50.9)’ndan fazlası hemşire kökenli olup, hemşireleri sırasıyla sosyal hizmet uzmanı
(% 14.3), sağlık memuru (% 11.2), psikolog (% 6.7) ve ebeler (% 4.5) izlemektedir.
Sağlık Bakanlığı hastanelerinde çalışan sosyal hizmet uzmanı ve psikolog sayısının
yetersiz olması nedeniyle onların yerine hemşire ve diğer meslek elemanları birim
sorumlusu olarak atanmaktadır. Esas olan yönergede de belirtildiği gibi sosyal hizmet
96
uzmanı ve psikolog gibi meslek elemanlarının birim sorumlusu olarak çalışmasıdır.
Ancak her hastanede bu meslek elemanlarının bulunmaması veya sayılarının yetersiz
olması nedeniyle diğer meslek elemanlarından birim sorumlularının atanması da
kaçınılmaz olmaktadır. Görüldüğü gibi ambar memuru olup birim sorumlusu olarak
görevlendirilen personel de mevcuttur. Ambar memurunun birim sorumlusu olarak
atanması ve hasta ve yakınlarının karşılaştıkları sorunları çözmede ne derece de etkili
olacağı ve bunu hangi bilgi ve beceri ile yapacağı tartışmalı bir konudur. Hasta hakları
alanında etkin olmayan bir personelin birim sorumlusu olarak atanması hasta ve
yakınlarının sorunlarını çözme yerine bazı sorunların doğmasına neden olabilir. Hasta
hakları birim sorumlularının yönergede ifade edilen nitelikleri taşıyan kişilerden
oluşmadıkları ve başka diğer mesleklerden de görevlendirildiklerini araştırma sonuçları
ile ortaya çıkmıştır. Bu durumun uygulamanın etkinliğini olumsuz yönde etkileyeceği
düşünülmektedir.
Tablo- 7. Hasta Hakları Birim Sorumlularının Çalıştıkları Bölgelere Göre
Dağılımı
Bölgeler
Ege Bölgesi
İç Anadolu bölgesi
Marmara Bölgesi
Karadeniz Bölgesi
Doğu Anadolu Bölgesi
Akdeniz Bölgesi
Güneydoğu Anadolu Bölgesi
Toplam
S
%
102
101
91
79
73
69
36
552
18.7
18.5
16.7
14.5
13.2
12.0
6.4
100.0
Araştırma kapsamındaki hasta hakları birim sorumlularının çalıştıkları bölgelerin
dağılımı göre, % 18.17 oranla en fazla katılımla ilk sırada Ege Bölgesi, onu % 18.5
oranla İç Anadolu Bölgesi ve diğer bölgeler izlemektedir. En az katılım, % 6.4 ile
Güneydoğu Anadolu Bölgesinden gerçekleştirilmiştir. Saptanan bu bulgu, bölgelerin
sahip oldukları hastane sayısı ile yakından ilgilidir. Sağlık Bakanlığı’na bağlı
hastanelerin bu üç bölgede daha çok yaygınlık göstermesi nedeniyle hastane sayısı fazla
olan bölgelerden daha fazla katılım gerçekleştiği düşünülmektedir. Ayrıca en fazla
97
katılımın sağlandığı bu üç bölge, diğer bölgelere göre sosyo-ekonomik ve kültürel
açıdan daha gelişmiş olmalarından da kaynaklanabileceği düşünülmektedir.
Tablo - 8. Bölgelere Göre Hasta Hakları Birim Sorumlularının Unvan Dağılımı
Hasta Hakları Birim Sorumlularının Ünvanları
Hemşire
Sağlık
memuru
SHU
%
Psikolog
Bölgeler
S
%
S
%
S
S
Ege Bölgesi
62
60.8
20
19.6
4
3.9
3
Marmara Bölgesi
53
58.2
6
6.6
9
9.9
Akdeniz Bölgesi
38
67.6
11
16.7
5
Karadeniz Bölgesi
42
53.2
16
20.3
İç Anadolu Bölgesi
37
36.6
20
Doğu Anadolu Bölgesi
31
43.1
Güneydoğu Anadolu Bölgesi
14
Toplam
277
%
Ebe
Diğerleri *
S
%
S
%
2.9
6
5.9
7
6.9
6
6.6
6
6.6
11
12.1
7.6
5
7.6
3
4.5
4
6.1
8
10.1
3
3.8
3
3.8
7
8.9
19.8
17
16.8
6
5.9
4
4.0
17
16.8
5
6.9
17
23.6
4
5.6
2
2.8
13
18.1
40.0
6
17.1
2
5.7
10
28.8
-
-
3
8.6
50.7
84
15.2
62
11.4
37
6.8
24
4.4
62
11.4
* Diğer (Doktor, memur, müdür, şef, tıbbi sekreter, eczacı gibi personel)
Ki-Kare = 81.677 p<0.005
Bölgelere göre hasta hakları birim sorumlularının unvan dağılımı incelendiğinde,
hemşire grubu bütün bölgelerde en yüksek oranda ilk sırada yer almıştır. Sosyal hizmet
uzmanlarına baktığımızda, bunların daha çok Ege ve İç Anadolu Bölgelerinde
yoğunlaştıkları görülmektedir. Sosyal hizmet uzmanları, Doğu Anadolu ve Güneydoğu
Anadolu Bölgelerinde en az yoğunluk göstermektedirler. Fakat Marmara Bölgesinden
çok az sayıda sosyal hizmet uzmanı araştırmaya katılmıştır. Oysa bu bölgede çalışan
sosyal hizmet uzmanı sayısı Ege ve İç Anadolu Bölgesine yakındır. Bu bölgede çalışan
sosyal
hizmet
uzmanlarının
çoğu
hasta
hakları
birim
sorumlusu
olarak
çalışamamaktadır. Ayrıca, hasta hakları birim sorumlularının unvanları ile bölgelere
göre dağılım arasında ilişki olup olmadığı yapılan ki-kare testinde, aralarında anlamlı
bir ilişkinin olduğu görülmektedir. Bunun, hemşire grubunun çok yüksek bir oranda
temsil edilmesinden kaynaklandığı düşünülmektedir. Tablo 8’de araştırmaya en fazla
Ege ve İç Anadolu Bölgelerinden katılım olduğu görülmektedir.
98
Tablo - 9. Hasta Hakları Birim Sorumlularının Birim Sorumlusu Olarak Çalıştıkları
Süreye Göre Dağılımı
Yıllar
0 - 1 yıl Arası
1 - 2 yıl arası
2 - 3 yıl arası
3 - 4 yıl arası
4 - 5 yıl arası
5 yıl üzeri
Yanıtsız
Toplam
S
%
146
109
124
63
24
2
83
552
26.4
19.7
22.5
11.4
4.3
0.4
15.0
100.0
Araştırma grubundaki hasta hakları birim sorumlularının % 26.4’ü 0 -1 yıl, % 22.5’i
3 yıl, % 19.7’si 2 yıl ve % 11.4’ü 4 yıl süreden beri çalıştıkları görülmüştür. Hasta
hakları birimleri, 2005 yılından itibaren Sağlık Bakanlığı’na bağlı tüm hastanelerde
uygulanmaya başlanmıştır. Araştırma sonuçlarına göre, yüksek oranda çok tecrübeli
olan birim sorumlusunun olduğunu söylemek mümkün değildir. Birim sorumlusu yer
değiştirdiğinde veya tayini çıktığında, işe yeni başladığı yerde birim sorumlusu olarak
atanması garanti değildir. Bu nedenle tayini çıkan birim sorumlusunun yerine uygun
yeni bir birim sorumlusunun atanması sorun olabilmektedir. Hasta hakları birim
sorumlularının tecrübeli olmaları, hasta ve yakınlarının karşılaştıkları sorunların yerinde
ve zamanında çözümlenmesinde etkili bir faktördür. Çünkü zamanla bu konuda bilgi ve
beceri düzeyi arttığından, hasta ve yakınlarının sorunlarını çözmede ve onlara destek
olmada daha etkin bir rol alacakları düşünülmektedir.
Tablo – 10. Hasta Hakları Birim Sorumlularının Çalıştıkları Hastanelerin Niteliklerine
Göre Dağılımı
Hastaneler
S
%
Devlet Hastanesi (İl-İlçe Genel Hastanesi)
376
68.1
Dal hastanesi
69
12.5
Eğitim ve sraştırma hastanesi
42
7.6
İlçe entegre hastanesi
34
6.2
Ağız ve diş sağlığı merkezi
28
5.1
Yanıtsız
3
0.5
Toplam
552
100.0
99
Eğitim ve araştırma hastaneleri, uzman hekim yetiştiren ve çok sayıda tıbbi araştırmanın
yapıldığı hastanelerdir. Bu hastaneler, genel olarak tüm branşlarda hizmet verdiği gibi
özel bir branşta da (çocuk hastalıkları, fizik tedavi ve rehabilitasyon ve göğüs
hastalıkları gibi) hizmet verebilmektedir. Devlet hastaneleri, genel olarak çok sayıda
branşta sağlık hizmeti veren ve uzman hekim yetiştirmeyen hastanelerdir. Devlet
hastanelerinde her branşın uzmanı kendi alanında çalışır. İlçe entegre hastaneleri, aynı
ilçede bulunan birden fazla sayıdaki sağlık ocağı, dispanser veya hastanenin
birleşmesinden oluşmaktadır. Dal hastaneleri ise sağlık hizmetlerinin özel bir alanına
yönelik olarak hizmet veren hastanelerdir. Kemik hastanesi, ruh sağlığı hastanesi,
doğum hastanesi ve meslek hastalıkları hastanesi dal hastanelerine örnek verilebilir.
Araştırmaya katılan hasta hakları birim sorumlularının çalıştıkları hastanelerin
nitelikleri göre, hastanelerin çoğunluğu (% 68.1) genel hastanelerden oluşmaktadır.
Tablo – 11. Hasta Hakları Birim Sorumlularının Çalıştıkları Hastanelerin Yatak
Sayıları
Yatak Sayısı
0-100 yatak arası
101 – 200 yatak
201 - 300 yatak
301 - 400 yatak
401 – 500 yatak
501 – 600 yatak
601 – 700 yatak
701 - 800 yatak
801 - 900 yatak
901- 1000 yatak
1000 yatak ve üstü
Yanıtsız
Toplam
S
277
92
49
28
13
18
9
6
2
10
2
46
552
%
50.2
16.7
8.9
5.1
2.4
3.3
1.6
1.1
0.4
1.8
0.4
8.3
100.0
Araştırma kapsamındaki hastanelerin yatak dağılımlarına göre hastanelerin yarısı
(% 50.2)’ ndan fazlası 0-100 yatak kapasitelidir. Hastanelerin yatak sayısının 0-400
yatak arasında yoğunlaştığı görülmektedir. Hastanelerin yatak sayıları arttıkça hasta
profili ve sayısının artması beklenen bir durumdur. Bu hastanelerin yatak sayıları
100
genelde 0-400 arasındadır. Genelde eğitim ve araştırma hastanelerinin yatak sayıları
400’ün üzeridedir.
Tablo - 12. Hasta Hakları Birim Sorumlularının Göreve Başlamadan Önce Hasta
Hakları İle İlgili Eğitim Alma Durumları
Eğitim Alma Durumu
S
%
Evet
441
79.9
Hayır
107
19.9
Yanıtsız
4
0.7
Toplam
552
100.0
Hasta hakları birim sorumlularının göreve başlamadan önce hasta hakları ile ilgili bir
eğitim almaları, göreve başladıklarında uygulamada kendilerine bir avantaj sağlayacağı
düşünülmektedir. Hasta hakları birim sorumlularının göreve başlamadan önce hasta
hakları ile ilgili olarak; hasta hakları kavramı,
dünyada ve ülkemizdeki tarihsel
gelişimi, hukuki boyutu, sağlık hizmetlerinde iletişim, empatik iletişim, beden dili,
sağlık mevzuatı, Hasta Hakları Yönetmeliği, Hasta Hakları Uygulama Yönergesinin
içeriği, hasta ve yakınlarının sorumlulukları, görüşme teknikleri, sorunlarla baş etme
teknikleri, beceri eğitimi gibi konularda eğitilmelidir. Eğitimli bir birim sorumlusunun
hasta ve yakınlarının karşılaştıkları sorunları çözmelerine yardımcı olmada daha etkili
olacağı ve hasta şikâyetlerini azaltabileceği bilinen bir gerçektir.
Hasta hakları birim sorumlularının büyük çoğunluğu (%79.9)’nun göreve başlamadan
önce hasta hakları ile ilgi bir eğitim aldığı görülmektedir. Bu da hasta hakları birim
sorumlularının göreve başlamadan önce çoğunluğunun eğitim aldıklarını ortaya
koymaktadır.
101
Tablo - 13.
Hasta Hakları Birim Sorumlularının Göreve Başlamadan Önce Hasta
Hakları İle İlgili Olarak Aldıkları Eğitimlerin Dağılımı
Hasta Hakları Birim Sorumlularının Katıldıkları Eğitimler
Hasta hakları yönergesi, yönetmeliği ve iletişim konularında eğitim.
Çalışılan hastanede hasta hakları ile ilgili düzenlenen hizmet içi eğitim.
Hasta Hakları İl Koordinatörlüğünün düzenlediği Hasta Hakları Uygulama Eğitimi
HAKSAY (Hasta Hakları ve Sağlıklı Yaşam Derneği) tarafından düzenlenen “ Hasta Hakları
Eğitici Eğitimi” sertifikalı eğitimler
Sağlık Bakanlığı’nın 2004 yılında Yalova’da düzenlediği Hasta Hakları Hizmetiçi Eğitim
Toplantısı
Hasta Hakları internet sayfası kullanımı ve başvuruda bulunan hastalara yaklaşım eğitimi.
HAYAD’ın düzenlediği Hasta Hakları Eğitimleri
Ankara Ulusal Hasta Hakları Sempozyumu 2005.
Hasta Hakları Bölge Toplantıları
Sağlık Bakanlığı’nın görevlendirmesi il başka bir hastanede alınan pratik eğitim
Tablo 13’te hasta hakları birim sorumlularının göreve başlamadan önce hasta hakları ile
ilgili olarak aldıkları eğitimler görülmektedir. Hasta hakları birim sorumluları, Sağlık
Bakanlığı, İl Sağlık Müdürlükleri, hasta hakları ile ilgili kurulmuş sivil toplum
dernekleri, sempozyum ve diğer tecrübeli birim sorumlularından göreve başlamadan
önce eğitim aldıkları saptanmıştır.
102
Tablo - 14. Hasta Hakları Birim Sorumlularının Çalıştıkları Hastanelerde Hasta Hakları
Birimlerine Aylık Ortalama Yapılan Yazılı Başvuru (Şikâyet Başvurusu) Sayıları
Yazılı Başvuru Sayısı
S
%
Hiç başvuru yapılmadı
88
15.9
1 - 5 adet başvuru
142
25.5
6 - 10 adet başvuru
148
26.8
11 - 15 adet başvuru
77
13.9
16 - 20 adet başvuru
28
5.1
21 ve üzeri başvuru
39
7.1
Yanıtsız
30
5.2
Toplam
552
100.0
Araştırmaya katılan hasta hakları birim sorumlularına göre, hasta hakları birimlerine
aylık ortalama yapılan yazılı başvuru sayıları en fazla 6-10 adet (% 26.8) arasında
yapıldığı saptanmıştır. Ayrıca hasta hakları birimlerine % 15.9 oran ile hiç yazılı
başvuru yapılmadığı görülmektedir. Küçük yerleşim yerlerindeki hastanelerde hem
hastane çalışanlarının hem de hastaneye başvuran hasta ve yakınlarının birbirlerini
tanıması gibi nedenlerden dolayı sorunların daha çok sözel olarak yerinde çözüldüğü
düşünülmektedir.
Tablo – 15. Hasta Hakları Birim Sorumlularının Çalıştıkları Hastanelerde Hasta Hakları
Birimlerine Aylık Ortalama Yapılan Sözel Başvuru (Yerinde Çözülen) Sayısı
Aylık Yerinde Çözülen Başvuru Sayısı
S
%
Hiç başvuru yapılmadı
64
11.6
1 -30 adet başvuru
330
59.8
31 - 40 adet başvuru
36
6.5
41 - 50 adet başvuru
60
10.9
51 - 60 adet başvuru
24
4.3
61 ve üzeri adet başvuru
22
4.0
Yanıtsız
16
2.9
Toplam
552
100.0
Araştırmaya katılan hasta hakları birim sorumlularına göre, hasta hakları birimlerine
aylık ortalama yapılan sözel başvuru (yerinde çözülen) sayısı 1-30 adet (% 59.8)
103
arasında yoğunlaştığı görülmektedir. Hiç sözel başvuru yapılmayan birimlerin oranı ise
% 11.6’dır. Hiç sözel başvuru yapılmayan birimler, yeni kurulmuş veya başvuruları
kayıt altına almadıkları düşünülmektedir. Yatak sayısı fazla ve çoğu branşın bulunduğu
hastanelerde hasta sirkülasyonu ve popülasyonu yoğun olmaktadır. Bu durumlarda sözel
şikâyet başvuruların sayısının fazla olması doğaldır.
Bu bölümde, araştırmaya katılan hasta hakları birim sorumlularının, yaş, cinsiyet,
medeni durum, unvan, bölgelere göre unvan dağılımı, çalıştıkları hastanelerin nitelikleri
ve yatak sayıları, hasta hakları ile ilgili göreve başlamadan önce eğitim alma durumları
ve hastanelere aylık ortalama yapılan sözel ve yazılı başvurların dağılımı gibi çalışma
yaşamlarına ve sosyo-demografik özellklerine ilişkin özellikler incelendikten sonra,
mevcut hasta hakları uygulamalarının birim sorumlularının görüşleri doğrultusunda JCI
standartlarına uygun olup olmadıkları aşağıdaki bölümde incelenmiştir.
3. 2. JCI HASTA ve YAKINLARININ HAKLARINA YÖNELİK AKREDİTASYON
STANDARTLARI
Bu bölümde araştırmaya katılan hasta hakları birim sorumlularına göre JCI tarafından
geliştirilen Hasta ve Yakınlarının Haklarına Yönelik Akreditasyon Standartlarının
uygulanma durumunu ortaya koymaya yönelik bulgular yer almaktadır. Bu standartlar,
hasta haklarının belirlenmesi korunması ve teşvik edilmesi, hasta ve yakınlarının bakım
sürecine dahil edilmesi, hasta ve yakınlarının hakları konusunda bilgilendirilmesi,
personelin hasta hakları konusunda eğitilmesi, hasta ve yakınlarının şikayet,
anlaşmazlık başvuruları, bilgilendirilmiş onay, bilimsel araştırmalar ve organ bağışı ve
organ nakli gibi sekiz başlık altında incelenmiştir.
3. 2. 1. Hasta Haklarının Belirlenmesi Korunması ve Teşvik Edilmesi
Hasta haklarının belirlenmesi, korunması, teşvik edilmesi gibi konularda hastane
yöneticilerinin sorumluluklarına ilişkin 17 adet standardın uygulanma durumu
incelenmiş olup elde edilen bulgular ve ilgili yorumlar aşağıda sunulmuştur.
104
Tablo- 16. Hasta Hakları Birim Sorumlularına Göre Hasta Haklarının Belirlenmesi
Korunması ve Teşvik Edilmesi İle İlgili Standartların Uygulanma Durumu
Standartlar
1- Hastanemiz yöneticileri, hasta ve yakınlarının haklarını
korumak ve geliştirmek için yasalar ve düzenlemelerde
belirtildiği şekilde hizmet vermektedir.
2. Hastanemiz yöneticileri, hizmet verdikleri hasta ve
yakınlarının haklarını korumak ve geliştirmek ile ilgili
sorumluluklarını bilmektedir.
3. Hastanemiz yönetimi, hasta ve yakınlarının dini (manevi)
taleplerini karşılamaya yönelik düzenlemeler için gerekli
altyapı ve diğer destekleri sağlamaktadır.
4. Hastanemizde, hastaların muayene, girişimsel işlemler ve
tüm tıbbi tedavilerde mahremiyet gereksinimleri karşılamaya
ve korumaya yönelik alt yapı ve düzenlemeler
sağlanmaktadır.
5.Hastanemize
başvuran
hastaların
mahremiyet
gereksinimine tüm muayenelerde maksimum düzeyde özen
gösterilmektedir.
6.
Hastanemize
başvuran
hastaların
mahremiyet
gereksinimine tüm girişimsel işlemlerde maksimum düzeyde
özen gösterilmektedir.
7.
Hastanemize
başvuran
hastaların
mahremiyet
gereksinimine tüm tıbbi tedavilerde maksimum düzeyde özen
gösterilmektedir.
8. Hastanemizde hasta ve yakınlarını her türlü fiziksel
saldırılara karşı koruyan düzenlemeler politika ve
prosedürlerle tanımlanmıştır.
9. Hastanemizde hasta ve yakınlarını her türlü fiziksel
saldırılara karşı korumak için tanımlanan politika ve
prosedürler bebekler, çocuklar, sakat bireyler, yaşlılar ve
kendilerini koruyamayacak olan diğer hastaları korumayı
öncelikli olarak tanımlamıştır.
10. Hastanemiz personeli bu grupları koruma sürecindeki
görevi
ve
sorumlulukları
konusunda
eğitilip
bilgilendirilmiştir.
11. Hastanemizin korunmasız, terkedilmiş, kimsesiz ve
sosyal güvencesi olmayan hastalarla ilgili tanımlanmış bir
politikası ve süreci vardır.
12. Hastanemizde korunmasız, terkedilmiş, kimsesiz ve
sosyal güvencesi olmayan hastaların tedavileri tanımlanmış
politika ve prosedürlere göre yapılmaktadır.
13.
Hastaların tıbbi kayıtları özel ve mahremdir.
Hastanemizde hasta bilgilerinin kaybını önlemek için gerekli
politika ve prosedürler tanımlanmıştır.
14. Hastanemiz yönetimi tarafından hasta bilgilerinin kaybını
önlemek ve kötüye kullanımının engellenmesi için
tanımlanan politika ve prosedürlere özenle uyulması
konusunda personelimiz eğitilmiştir.
15. Hastanemize başvuran hastaların tıbbi kayıtlarının
mahremiyet gereksinimine tüm muayenelerde, tıbbi
müdahalelerde ve diğer tüm işlemlerde maksimum düzeyde
özen gösterilmektedir.
16. Hastanemiz yönetimi, hastaların kişisel eşya ve mallarıyla
ilgili sorumluluk düzeyini belirleyerek bu konuda bir politika
ve prosedür tanımlamıştır.
17. Hastanemizde hasta ve yakınları, kişisel eşyalarının
korunması konusunda hastane yönetiminin sorumluluk
düzeyi ve izlenmesi gerekli prosedür hakkında
bilgilendirilmektedir.
Tamamen
Kısmen
Uygulanmamakta
Uyulanmakta Uygulanmakta
S
%
S
Yanıtsız
%
S
%
S
%
426
77.2
117
21.8
5
0.9
4
0.1
445
80.6
95
17.2
7
1.3
5
0.9
423
76.6
103
18.7
19
3.4
7
1.3
461
83.5
80
14.5
5
0.9
6
1.1
421
76.3
119
21.6
7
1.3
5
0.9
432
78.3
109
19.7
6
1.1
5
0.9
434
78.6
105
19.0
8
1.4
5
0.9
336
60.9
161
29.2
46
8.3
9
1.6
354
64.1
140
25.4
49
8.9
9
1.6
366
66.3
143
25.9
34
6.2
9
1.6
309
56.0
177
32.1
58
10.5
8
1.4
341
61.8
160
29.0
42
7.6
9
1.6
453
82.1
81
14.7
14
2.5
4
0.7
420
76.1
112
20.3
15
2.7
5
0.9
443
80.3
99
17.9
7
1.3
3
0.5
339
61.4
153
27.7
55
10.0
5
0.9
329
59.6
154
27.9
64
11.6
8
0.9
105
Araştırma kapsamındaki hastanelerin hasta hakları birim sorumlularına göre, tabloda
birinci sırada yer alan “Hastanemiz yöneticileri, hasta ve yakınlarının haklarını
korumak ve geliştirmek için yasalar ve düzenlemelerde belirtildiği şekilde hizmet
vermektedir” standardı, % 77.2 oranında tamamen,
% 21.8 oranında ise kısmen
uygulandığı ve % 0.9 oranında ise uygulanmadığı saptanmıştır.
Bu doğrultuda, Sağlık Bakanlığı hastanelerinin hemen hemen tamamında hastane
yöneticileri hasta ve yakınlarının haklarını korumak ve geliştirmek için yasalar ve
düzenlemelerde belirtildiği şekilde hasta ve yakınlarına hizmet vermektedir. Saptanan
bu bulgu, hasta hakları birim sorumlularının görüşleri ile ortaya konulmuştur. Bu
standardın bu kadar yüksek bir oranda uygulanması zaten yasal bir zorunluluk ve
gerekliliktir. Aksi bir durum, hastane yöneticilerine bazı hukuki ve idari sorumluluklar
ve yaptırımlar yükler.
Tabloda ikinci sırada yer alan “Hastanemiz yöneticileri, hizmet verdikleri hasta ve
yakınlarının haklarını korumak ve geliştirmek ile ilgili sorumluluklarını bilmektedir”
standardı, hastanelerin % 80.6’sında tamamen, % 17.2’sinde kısmen uygulanmakta ve
% 1.3’ünde ise uygulanmamaktadır. Buna göre hastane yöneticilerinin yaklaşık tamamı
hasta ve yakınlarının haklarını korumak ve geliştirmek ile ilgili sorumluluklarının
farkındadır. Bu oranın yüksek çıkması son derece doğaldır. Çünkü hastane yöneticleri,
hizmet verdikleri hasta ve yakınlarının mevzuatta tanımlanan haklarının farkında olarak
ve bu hakların korunması ve geliştirilmesi doğrultusunda hizmet vermek zorundadır.
Tabloda üçüncü sırada yer alan “Hastanemiz yönetimi, hasta ve yakınlarının dini
(manevi) taleplerini karşılamaya yönelik düzenlemeler için gerekli altyapı ve diğer
destekleri sağlamaktadır” standardı, hasta hakları birim sorumlularına göre hastanelerin
% 83.2’sinde tamamen, % 13.6’sında kısmen uygulandığı ve % 2.2’sinde ise hiç
uygulanmadığı saptanmıştır.
Kaçar (2008: 38) hasta hakları ile ilgili yaptığı çalışmada, hastaların % 34.6’sı
hastanede yattıkları süre zarfında dini vecibelerini yerine getirebildiği, % 18.2’si kısmen
yerine getirebildiği ve % 47:2’si ise yerine getiremediğini ortaya koymuştur. Bu da
106
hasta ve yakınlarının dini vecibelerini karşılamaya yönelik bir düzenlemenin yetersiz
düzeyde olduğunu göstermektedir.
Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastanelerde bu konu ile ilgili altyapı düzenlemesi mescit ile
sınırlı olduğu bilinmektedir. JCI’ın belgelendirdiği bir hastanede, bir hasta, ruhani
destek istediğinde mensubu olduğu dini yetkiliyi çağırabilmekte, kutsal kitabından
bölümler okunabilmektedir. Ülkemiz koşullarında ise bu tip çalışmaların istismar
edilmesi, ayrıca dini destek amaçlı olarak hastanın yanında din görevlisinin bulunması
hem hasta hem de yanında bulunan diğer hasta ve yakınlarını tedirgin de
edebilmektedir. Bu oranın yüksek çıkmasında hasta hakları birim sorumlularının bu
standardı algılama düzeyleri ve bakış açılarının da etkili olduğu söylenebilir.
Tabloda dördüncü sırada yer alan “Hastanemizde, hastaların muayene, girişimsel
işlemler ve tüm tıbbi tedavilerde mahremiyet gereksinimleri karşılamaya ve korumaya
yönelik alt yapı ve düzenlemeler sağlanmaktadır” standardı, araştırma kapsamındaki
hastanelerin % 83.5’inde tamamen uygulanmakta, % 13.6’sında kısmen uygulanmakta
ve % 0.9’unda oranında ise uygulanmamaktadır. Yani hastanelerin yaklaşık tamamında
hastaların muayene, girişimsel işlemler ve tüm tıbbi tedavilerde mahremiyet
gereksinimleri karşılamaya ve korumaya yönelik alt yapı ve düzenlemelerin sağlandığı
belirlenmiştir. Hastaların muayene, girişimsel işlemler ve bütün tıbbi tedavilerde
mahremiyet gereksinimlerinin sağlamasının temeli bunun için gerekli alt yapı ve
düzenlemelerin sağlanmasıdır. Bu altyapı ve düzünlemeler sağlanmadan hastaların
mahremiyetlerinin korunması sözkonusu olamaz. Bu nedenle, bu standardın yüksek
düzeyde uygulanıyor olması olumlu bir katkıdır.
Kaçar (2008: 38)’ın yaptığı araştırmaya göre, hastaların % 74.6’sı muayene ve
tedavileri için düzenlenen ortamda mahremiyetlerinin korunduğunu ortaya koymuştur.
Araştırmanın bu sonucu, Kaçar’ın elde ettiği sonuçlara benzerlik göstermektedir.
Tabloda beş, altı ve yedinci sırada yer alan “Hastanemize başvuran hastaların
mahremiyet gereksinimine tüm muayenelerde, girişimsel işelmerde ve tıbbi
tedavilerde maksimum düzeyde özen gösterilmektedir” standardları, hastanelerin
107
yaklaşık tamamında uygulandığı saptanmıştır. Her türlü tıbbi müdahale, hastanın
mahremiyetine saygı gösterilmek suretiyle gerçekleştirilir. Hastanenin, verilen bakımın,
hastanın mahremiyet gereksinimlerine saygılı bir şekilde düzenlenmesini içeren bir
politika ve yöntemi olmalıdır. Bu politika ve yöntem, hastanın mahremiyet
gereksiniminin tüm muayenelerde, işlemlerde ve tedavilerde saygı gösterilmesini,
personelin hastanın mahremiyet ihtiyaçlarını öğrenmesini ve saygı göstermesini
içermelidir. Mahremiyet, hastanın bedensel alanı, tıbbi kayıtları ve şahsi bilgi ve
sırlarını içermektedir. Hastanın başvurusu, tetkikleri, yatış işlemleri, hasta kayıtlarının
tutulması sırasında ve saklanması konusunda yatış sekreterlerin, arşiv görevlilerinin,
hekimlerin ve diğer sağlık personelinin uymakla yükümlü bulundukları gizlilik ilkesine
titizlik ve özen içinde riayet etmeleri gerekir. Özellikle, hastaların ilk muayene
işlemlerinde mahremiyetin sağlanması çok önemlidir. Bu aşamada, hasta ve yakınları
muayene işlemlerinde mahremiyetlerinin sağlanması ölçüsünde hastaneye ve muayene
işlemi yapan hekime güven duyar.
Tabloda sekizinci sırada yer alan “Hastanemizde hasta ve yakınlarını her türlü
fiziksel saldırılara karşı koruyan düzenlemeler politika ve prosedürlerle
tanımlanmıştır” standardı, hastanelerin % 60.9’unda tamamen, % 29.2’sinde kısmen
uygulanmakta ve % 8.3’ünde ise hiç uygulanmamaktadır. Buna göre, hastanelerin
çoğunluğunda bu standard uygulanmakla birilikte önemli bir bölümünde bu konu ile
ilgili proderün tanımlanmadığı görülmektedir. Hasta güvenliği kavramı kapsamında,
hasta ve yakınlarını her türlü fiziksel saldırılara karşı korumak, hastaları tedavi ederken
hastaneden veya çalışan personelden kaynaklanan nedenlere bağlı olarak hastaları
korumak, hastane yönetiminin en önemli görevlerindendir. Çünkü hastalar en fazla
hastalık döneminde güvenlik ihtiyacı duyarlar. Bu dönemde güvenliklerinin sağlanması
tedavilerinin etkinliğini arttırıcı bir etkiye sahiptir.
Tabloda dokuzuncu sırada yer alan “Hastanemizde hasta ve yakınlarını her türlü
fiziksel saldırılara karşı korumak için tanımlanan politika ve prosedürler bebekler,
çocuklar, sakat bireyler, yaşlılar ve kendilerini koruyamayacak olan diğer hastaları
korumayı öncelikli olarak tanımlamıştır” standardı, hasta hakları birim sorumlularına
göre, hastanelerin % 64.1’inde tamamen, % 25.4’ünde kısmen uygulandığı ve
108
% 8.9’unda ise hiç uygulanmadığı saptanmıştır. Hasta ve yakınlarının güvenliğinin
sağlanması çok önemlidir. Ancak burada özellikle hassas durumdaki özel nüfus grupları
olarak tanımladığımız bebekler, çocuklar, sakat bireyler, yaşlılar ve kendilerini
koruyamayacak olan hastaların korunması süreci daha önceliklidir. Bu hastalar, daha
özenli bir bakım ve tedavi ihtiyacına muhtaçtır. Bu hastalar çok hassas, kırılgan
olmaları nedeniyle daha fazla yardıma gereksinim duyar. Hastanede yatan hastalar,
bazen sağlık personelinden, bazen yatan diğer hastalardan veya dışarıdan gelen kötü
niyetli kişiler vb. durumlarda fiziksel saldırıya maruz kalabilmektedir. Hastaların
korunmasız ve çaresiz oldukları düşünüldüğünde konun ne denli önemli olduğu
görülmektedir. Bu doğrultuda, Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastanelerin hasta hakları
birim sorumlularına göre, hastanelerin büyük çoğunluğunda özel nüfus grupları olarak
tanımladığımız bebekler, çocuklar, sakat bireyler, yaşlılar ve kendilerini koruyamayacak
olan diğer hastaları korumayı öncelikli olarak tanımlamışlardır.
Tabloda onuncu sırada yer alan “Hastanemiz personeli bu grupları koruma
sürecindeki görevi ve sorumlulukları konusunda eğitilip bilgilendirilmiştir” standardı,
hastanelerin % 66.3’ünde tamamen, % 25.9’unda kısmen uygulandığı ve % 6.2’sinde
ise ugulanmadığı belirlenmiştir. Bu bulguya göre, bebekler, çocuklar, sakat bireyler,
yaşlılar ve kendilerini koruyamayacak olan diğer hastaları korumayı öncelikli olarak
tanımlayan hastanelerin büyük çoğunluğunda hastane personeli bu grupları koruma
sürecindeki görevleri ve sorumlulukları hakkında eğitilip bilgilendirilmiştir. Hastane
personelinin bu öncelikli grupları tanıması ve bu doğrultuda görev ve sorumluluklarının
farkında olarak davranması çok önemlidir.
Tabloda onbirinci sırada yer alan ve hastanelerde özellikle sosyal hizmet mesleğinin
doğrudan bir uygulaması olan “Hastanemizin korunmasız, terkedilmiş, kimsesiz ve
sosyal güvencesi olmayan hastalarla ilgili tanımlanmış bir politikası ve süreci vardır”
standardının % 56 oranında tamamen, % 32.1 oranında kısmen uygulandığı ve % 10.5
oranında ise hiç uygulanmadığı saptanmıştır. Saptanan bu bu bulgu, hasta haklarının
belirlenmesi, korunması ve teşvik edilmesi standartları arasında en düşük düzeyde uygulanan
standart olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu duruma göre, Sağlık Bakanlığı’na bağlı
hastanelerin önemli bir bölümünde korunmasız, terkedilmiş, kimsesiz ve sosyal
109
güvencesi olmayan hastalarla ilgili bir politika ve prosedürün hiç tanımlanmadığını
söyleyebiliriz.
Saptanan
bu
bulgu,
sosyal
hizmet
mesleğinin
hastanelerdeki
uygulamasına ilişkin bir durumu da ortaya koymaktadır. Çünkü bu standart, doğrudan
sosyal hizmet uzmanlarının hastalerde uygulamaları gereken en önemli tıbbi sosyal
hizmet uygulamasıdır. Hasta hakları birim sorumlularının önemli bir kısmı (% 15.2)’nın
sosyal hizmet uzmanı olduğun Tablo 12’de görülmektedir. Tıbbi sosyal hizmet
mesleğinin odağı, sağlık hizmetlerinden faydalanan tüm hasta ve yakınlarının
karşılaştıkları her türlü psiko-sosyal, ekonomik ve ailevi sorunlarının çözümünde
kendilerine yardımcı olmak ve gerekli psiko-sosyal desteği sağlamaktır. Ancak özellikle
özel nüfus grupları olarak tanımladığımız korunmasız, terkedilmiş, kimsesiz ve sosyal
güvencesi olmayan hastalar, daha önceliklidirler. Çünkü bu durumdaki hastaların tıbbi
tedavilerinin
yapılmasının
sağlanması
öncelikli
bir
durum
arzetmektedir.
Müracaatçıların (hasta ve yakınlarının) ihtiyaç duydukları toplumsal kaynakların
bulunması ve bu kaynakların müracaatçı sisteminin yararına kullanılması son derece
önemlidir. Saptanan bu bulguya göre, sağlık alanında çalışan sosyal hizmet uzmanının
sayısının da yetersizliğini ortaya koymaya yönelik bir bulgu olarak da karşımıza
çıkmaktadır. Ayrıca korunmasız, terkedilmiş, kimsesiz ve sosyal güvencesi olmayan
hastalarla ilgili bir politika ve prosedürün tanımlanmaması bir hasta hakkı ihlali
anlamına gelebileceği düşünülmektedir.
Tabloda onikinci sırada yer alan “Hastanemizde korunmasız, terkedilmiş, kimsesiz ve
sosyal güvencesi olmayan hastaların tedavileri tanımlanmış politika ve prosedürlere
göre yapılmaktadır” standardı, araştıma kapsamındaki hastanelerin
% 61.8’inde
tamamen, % 29’unda kısmen uygulandığı ve % 7.6’ında ise uygulanmadığı
belirlenmiştir.
Saptanan
bu
bulgu
doğrultusunda
hastanelerin
çoğunluğunda
korunmasız, terkedilmiş, kimsesiz ve sosyal güvencesi olmayan hastaların tedavileri
tanımlanan politika ve prosedürler doğrultusunda yapılmaktadır. Bu durumdaki
hastaların tedavilerin yapılmasını sağlamaya yönelik tanımlanan prosedürde, bu
hastaların tespit edilmesi durumunda tedavinin başlangıcından sonuna kadar ki süreçte
ilgili kişiler bu hastaları, ne zaman, kime ve hangi birime iletecekleri ve hazırlanması
gerekli evrak ve diğer raporların neler olduğunun belirlenmesi gerekir. Terkedilmiş,
sosyal güvencesi olmayan ve kimsesiz hastaların tedavilerinin yapılmasını sağlamak
110
hastanelerde çalışan sosyal hizmet uzmanlarının birincil görevidir. Sosyal hizmet
uzmanları, bu durumdaki müracaatçıların (hastaların) faydalanabileceği ilgili toplum
kaynaklarını ve destek sistemleri araştırarak bu kaynakları müracaatçıların yararına
harekete geçirerek kullanır. Bu konudaki mevzuatın bilinmesi önemlidir. Örneğin,
sosyal güvencesi olmayan hastalar için yeşil kart çıkarılmasını sağlamak, terkedilmiş
veya kimsesi olmayan hastaların tedavi sonrası dönemde ilgili bir sosyal hizmet
kuruluşuna yerleştirmek gibi faaliyetler buna örnek gösterilebilir.
Tabloda onüçüncü sırada yer alan “Hastaların tıbbi kayıtları özel ve mahremdir.
Hastanemizde hasta bilgilerinin kaybını önlemek için gerekli politika ve prosedürler
tanımlanmıştır” standardı, hastanelerin % 82.1’inde tamamen, % 14.7’inde kısmen
uygulandığı ve % 2.5’inde ise tanımlanmadığı saptanmıştır. Hastaların tıbbi kayıtlarının
kaybını önlemek için gerekli olan hastane politika ve prosedürlerin hastanelerin
tamamına yakınında tanımlandığı belirlenmiştir. Buna göre Sağlık Bakanlığı’na bağlı
hastanelerde hastaların tıbbi kayıtlarının kaybını önlemeye yönelik düzenlemelerin
yapıldığı görülmektedir. Hastaların tıbbi kayıtlarının kaybı halinde daha sonraki
süreçlerde aynı işlemlerin tekrarlanmasına ekonomik yönden hasta veya sosyal güvenlik
kurumunu zarara uğratabileceği gibi hastada da anksiyeteye neden olabilecek bir
durumdur. Bu nedenle hastaların tıbbi kayıtlarının korunması çok önem arzetmektedir.
Sağlık Bakanlığı tarafından 2008 yılında yapılan “Kamu Hastanelerinde Bilgi Güvenliği
ve Mahremiyet Araştırması”’na göre 900 hastanenin % 69.31’inde bilgi güvenliği
politikasının olduğu ve % 30.69’unun da bilgi güvenliği politikasının olmadığı
saptanmıştır. Aynı araştırmaya katılan hastanelerin, hasta bilgilerinin yangın, sel,
elektronik arıza vb. nedenlere bağlı olarak kaybını önlemek ve bilgi güvenliğini
sağlamak için verilerin düzenli olarak yedeklenmenin yapıldığı hastane oranı
% 97.18’dir (Berber, v.d. 2009: 325-326). Bu araştırmada elde edilen sonuçlar, Sağlık
Bakanlığı’nın yapmış olduğu araştırma sonuçlarıyla paralellik göstermektedir. Yani,
Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastanelerin çoğunluğunda bilgi güvenliği politikası ve
prosedürün tanımlandığını söylemek mümkündür. Aynı zamanda yasal bir zorunluluk
olması nedeniyle orannın yüksek düzeyde çıktığı düşünülmektedir.
111
Tabloda ondördüncü sırada yer alan “Hastanemiz yönetimi tarafından hasta
bilgilerinin kaybını önlemek ve kötüye kullanımının engellenmesi için tanımlanan
politika ve prosedürlere özenle uyulması konusunda personelimiz eğitilmiştir”
standardı, hastanelerin % 76.1’inde tamamen, % 20.3’ünde kısmen uygulandığı ve
% 2.7’sinde ise uygulanmadığı belirlenmiştir. Buna göre, hastanelerin yaklaşık
tamamında, hastaların tıbbi bilgilerinin kaybını önlemek ve kötüye kullanımını
engellemek için tanımlanan politika ve prosedürlerle ilgili olarak personeli eğitilmiştir.
Hasta yakınları, diğer hastalar ve sağlık personeli tarfından hasta bilgilerinin
kaybedilebilir veya kötü amaçlarla kullanılabilir. Bu durum, hastanın sosyal statüsünü,
işini, yakınlarını kaybetmesine veya depresyona girmesine neden olabilecek kadar
önemlidir. Hastanın tıbbi kayıtları, mahremdir ve gizliliğinin korunması gereken en
temel kişilik haklarının başında gelir. Hastane personelinin bu konuda eğitilerek
sorumluluğunun farkında olması ve bu doğrultuda davranması sağlanmalıdır. Ayrıca,
hasta bilgilerinin kaybı veya kötü amaçlarla kullanılması aynı zamanda suçtur ve
hastane idaresine de sorumluluk yükleyen bir durumdur.
Tabloda onbeşinci sırada yer alan “Hastanemize başvuran hastaların tıbbi kayıtlarının
mahremiyet gereksinimine tüm muayenelerde, tıbbi müdahalelerde ve diğer tüm
işlemlerde maksimum düzeyde özen gösterilmektedir” standardı, hastanelerin
% 80.3’ünde tamamen, % 17.9’unda kısmen uygulanmakta ve % 1.3’ünde ise
uygulanmamaktadır. Hastaların tıbbi kayıtları, tedavi sürecinin her aşamasında
korunması ve mahremiyetinin sağlanması gereklidir. Özellikle, sağlık personeli bu
konuda çok hassas davranmalıdır. Bu aşamalarda daha çok sağlık personelinin özenli ve
dikkatli davranması gerekir. Hasta kayıtlarının oluorta yerlerde, hemşire desklerinde,
hastanın başında ve diğer ortalıklarda bulundurulmamalıdır. Uygun bir yerde korunmalı
ve gerektiğinde yerinden çıkarılıp incelenmelidir. Aynı şekilde elektronik kayıtlarında
korunması için herkesin bu kayıtlara ulaşması engellenmeli ve sadece yetki verilen ilgili
kişilerin erişimine açılmaldır. Bu araştırma bulguları doğrultusunda araştırma
kapsamındaki hastanelerin büyük çoğunluğunda hastane personelinin hastaların tıbbi
kayıtlarının korunması için tüm işlemlerde maksimum düzeyde özen gösterdikleri
görülmektedir. Bu da hasta bilgilerinin korunduğunu ortaya koyan önemli bir bulgudur.
112
Tabloda onaltıncı sırada yer alan “Hastanemiz yönetimi, hastaların kişisel eşya ve
mallarıyla ilgili sorumluluk düzeyini belirleyerek bu konuda bir politika ve prosedür
tanımlamıştır” standardı, hastanelerin % 80.3’ünde tamamen, % 17.9’unda kısmen
uygulanmakta, % 1.3’ünde ise hiç uygulanmamaktadır. Hasta ve yakınları, hastaneye
başvururken gerek isteyerek ve gerekse istemeyerek zaman zaman yanlarında değerli
eşya ve mallarını alabilmektedir. Hastane idaresi, böyle durumlar için, hastaların
getirdikleri kişisel eşya ve malları ile ilgili sorumluluk düzeyini ortaya koyan bir
politika ve prosedür tanımlamalıdır. Bu prosedürde, hastane idaresinin hangi kişisel
eşya veya malları kabul edip hangilerini kabul etmediğini ortaya koymalıdır. Örneğin,
acil servise yaralı olarak getirilen bir hastanın üzerinde çok miktarda para olması
halinde bu paraları hastane idaresi mi teslim alacak ya da görevli polis memuruna mı
teslim edileceğinin açıkça ortaya konulması gerekir. Ayrıca hastane içerisinde de
hastaların paralarının ve değerli eşyalarının çalınmasını engellemeye yönelik
düzenlemelerin de yapılması gerekir. Hırsızlık, gasp ve çalınmalara karşı hastane idaresi
sorumluluk düzeyini ortaya koymalıdır. Çünkü hastanenin tüm alanlarında gerekli
korunma önlemleri sağlanmalıdır. Araştırma kapsamındaki hastanelerin büyük
çoğunluğunda, hastaların kişisel eşya ve mallarıyla ilgili sorumluluk düzeyini ortaya
koyan bir politika ve prosedür tanımlanmıştır.
Tabloda onyedinci sırada yer alan “Hastanemizde hasta ve yakınları, kişisel
eşyalarının korunması konusunda hastane yönetiminin sorumluluk düzeyi ve
izlenmesi gerekli prosedür hakkında bilgilendirilmektedir” standardı, araştırma
kapsamındaki hastanelerin % 59.6’sında tamamen, % 27.9’unda kısmen uygulandığı ve
% 11.6’sında ise uygulanmadığı saptanmıştır. Tabloda onaltıncı sırada yer alan
standarda göre, hastanelerin büyük çoğunluğunda hasta ve yakınlarının kişisel eşya ve
mallarının korunması ile ilgili olarak hastanenin sorumluluk düzeyini ortaya koyan bir
politika ve prosedürün tanımlandığı belirlenmiştir. Ancak tanımlanan bu politika ve
prosedürler ile ilgili olarak hasta ve yakınlarının önemli bir bölümü (% 11.6)’nün
bilgilendirilmediği görülmektedir. Hastane personelini bu konularda eğitmek daha
kolaydır. Ancak buna karşın hasta ve yakınlarını eğitmek çoğu zaman zor ve mümkün
olmamaktadır. Çünkü, bazen hastanın bilincinin kapalı olması, mental kapasitesinin
yeterli olmaması, eğitim ve algılama düzeyinin düşük olması ve hasta sirkülasyonun
113
yoğun
olması
gibi
nedenlerden
dolayı,
hasta
ve
yakınlarının
yeterince
bilgilendirilmediği durumlar olabilmektedir. Ancak, hasta ve yakınları, bilgilenme
gereksinimi duydukları zaman bu gereksinimleri tam olarak karşılanmalıdır.
Ayrıca doğrudan sosyal hizmet mesleğinin uygulaması kapsamında yer alan bazı
standartların, hasta hakları birim sorumlularının meslek gruplarına göre uygulanma
durumuna ilişkin bulgular aşağıda verilmiştir.
Tablo- 17. Meslek Dağılımına Göre “Hastanemizde hasta ve yakınlarını her türlü fiziksel
saldırılara karşı korumak için tanımlanan politika ve prosedürler bebekler, çocuklar,
sakat bireyler, yaşlılar ve kendilerini koruyamayacak olan diğer hastaları korumayı
öncelikli olarak tanımlamıştır” Standardının Uygulanma Durumu
Hastanemizde hasta ve yakınlarını her türlü fiziksel saldırılara karşı
korumak için tanımlanan politika ve prosedürler bebekler, çocuklar,
sakat bireyler, yaşlılar ve kendilerini koruyamayacak olan diğer
hastaları korumayı öncelikli olarak tanımlamıştır
Standart
Standardın Uygulanma
Durumu
Tamamen
Uygulanmakta
Kısmen
Uygulanmakta
Uygulanmamakta
S
%
S
%
S
%
Hemşire
182
65.7
65
23.5
30
10.8
Sosyal hizmet uzmanı
71.4
54.8
19
22.6
5
6.0
Sağlık memuru
60
34
23
37.1
5
8.1
Psikolog
27
75.0
7
19.4
2
5.6
Ebe
17
70.8
5
20.8
2
8.3
Diğer*
34
56.7
21
35.0
5
8.3
354
65.2
140
25.8
49
9.0
Meslekler
Toplam
* Diğer (Doktor, memur, müdür, şef, tıbbi sekreter, eczacı gibi personel)
Ki Kare = 12.064 p>0.005
Tablo 17’de hasta hakları birim sorumlularının unvanlarına göre “Hastanemizde hasta
ve yakınlarını her türlü fiziksel saldırılara karşı korumak için tanımlanan politika ve
prosedürler bebekler, çocuklar, sakat bireyler, yaşlılar ve kendilerini koruyamayacak
olan diğer hastaları korumayı öncelikli olarak tanımlamıştır” standardının uygulanma
durumu karşılaştırılmıştır. Sosyal hizmet uzmanlarının % 71.4’üne göre, bu standart
tamamen, % 22.6’sına göre kısmen uygulanmakta ve % 6’sına göre ise hiç
uygulanmamaktadır.
Araştırmaya
katılan
sosyal
hizmet
uzmanlarının
büyük
çoğunluğuna göre, hasta ve yakınlarını her türlü fiziksel saldırılara karşı korumak için
114
tanımlanan politika ve prosedürler, bebekler, çocuklar, sakat bireyler, yaşlılar ve
kendilerini koruyamayacak olan diğer hastaları korumayı öncelikli olarak tanımlamıştır.
Ayrıca, hasta hakları birim sorumlularının unvanlarına göre bu standardın uygulanma
durumu arasında yapılan ki-kare testinde anlamlı bir ilişki olmadığı saptanmıştır.
Tablo- 18. Meslek Dağılımına göre “Hastanemizin korunmasız, terkedilmiş,
kimsesiz ve sosyal güvencesi olmayan hastalarla ilgili tanımlanmış bir politikası ve
süreci vardır” standardının Uygulanma Durumu
Hastanemizin korunmasız, terkedilmiş, kimsesiz ve
sosyal güvencesi olmayan hastalarla ilgili tanımlanmış
bir politikası ve süreci vardır.
Standart
Standardın Uygulanma
Durumu
Tamamen
Uygulanmakta
Kısmen
Uygulanmakta
Uygulanmamakta
S
%
S
%
S
%
Hemşire
154
55.6
88
31.8
35
12.6
Sosyal hizmet uzmanı
54
64.3
22
26.2
8
9.5
Sağlık memuru
32
51.6
28
45.2
2
3.2
Psikolog
15
41.7
21
58.3
Ebe
15
62.5
20
20.8
4
16.7
Diğer *
39
63.9
13
21.3
9
14.8
309
56.8
177
32.5
58
10.7
Meslekler
Toplam
* Diğer (Doktor, memur, müdür, şef, tıbbi sekreter, eczacı gibi personel)
Ki Kare = 28.129 p<0.005
Tablo 18’de hasta hakları birim sorumlularının meslek dağılımına göre “Hastanemizin
korunmasız, terkedilmiş, kimsesiz ve sosyal güvencesi olmayan hastalarla ilgili
tanımlanmış bir politikası ve süreci vardır” standardının uygulanma durumu
verilmiştir. Sosyal hizmet uzmanlarının % 64.3’ü çalıştıkları hastanelerin korunmasız,
terkedilmiş, kimsesiz ve sosyal güvencesi olmayan hastalarla ilgili tanımlanmış bir
politikası ve süreci olduğu ifade etmiştir. Bu standard, sosyal hizmet uzmanlarına göre
en yüksek düzeyde uygulandığı görülmektedir. Ayrıca, meslek dağılmı ile bu standardın
uygulanma durumu arasında yapılan ki-kare testi (p< 0.005) ile anlamlı bir ilişki olduğu
belirlenmiştir.
115
Tablo- 19. Meslek Dağılımına göre “Hastanemizde korunmasız, terkedilmiş,
kimsesiz ve sosyal güvencesi olmayan hastaların tedavileri tanımlanmış politika ve
prosedürlere göre yapılmaktadır.” Standardının Uygulanma Durumu
Hastanemizde korunmasız, terkedilmiş, kimsesiz ve
sosyal güvencesi olmayan hastaların tedavileri
tanımlanmış politika ve prosedürlere göre yapılmaktadır.
Standart
Standardın Uygulanma
Durumu
Tamamen
Uygulanmakta
Kısmen
Uygulanmakta
Uygulanmamakta
S
%
S
%
S
%
168
60.6
85
30.7
24
8.7
Sosyal hizmet uzmanı
60
72.3
16
19.3
7
8.4
Sağlık memuru
39
62.9
21
33.9
2
3.2
Psikolog
21
58.3
15
41.7
-
-
Ebe
15
62.5
7
29.2
2
8.3
Diğer *
38
62.3
16
26.2
7
11.5
341
62.8
160
29.5
42
7.7
Meslekler
Hemşire
Toplam
* Diğer (Doktor, memur, müdür, şef, tıbbi sekreter, eczacı gibi personel)
Ki Kare = 12.911 p>0.005
Hasta hakları birim sorumlularının meslek dağılımları ile “Hastanemizde korunmasız,
terkedilmiş,
kimsesiz
tanımlanmış
politika
ve
sosyal
ve
güvencesi
prosedürlere
olmayan
göre
hastaların
tedavileri
yapılmaktadır”
standardı
karşılaştırıldığında, sosyal hizmet uzmanlarına göre bu standart en yüksek düzeyde
uygulanmaktadır. Ayrıca, tüm meslek gruplarınnın çoğunluğuna göre korunmasız,
terkedilmiş, kimsesiz ve sosyal güvencesi olmayan hastaların tedavileri tanımlanmış
politika ve prosedürlere göre yapılmaktadır. Meslek dağılımına göre bu standardın
uygulanma durumu bakımından anlamlı bir ilişki olmadığı saptanmıştır (p>0.005).
3. 2. 2. Hasta ve Yakınlarının Bakım ve Tedavileri Hakkında Bilgilendirilmesi ve
Bakım Sürecine Dahil Edilmesi
Bu bölümde hasta ve yakınlarının bakım ve tedavileri konusunda bilgilendirilmesi ve
bakım sürecine dahil edilmesine ilişkin 11 standardın uygulanma durumu incelenmiştir.
116
Tablo- 20. Hasta Hakları Birim Sorumlularına Göre Hasta ve Yakınlarının Bakım
ve Tedavileri Hakkında Bilgilendirilmesi ve Bakım Sürecine Dahil Edilmesi ile
İlgili Standartların Uygulanma Durumu
Standartlar
1. Hastanemizde hasta ve yakınlarının bakım
sürecine katılımını destekleyen ve bakım
konusunda katılımın nasıl ve hangi düzeye kadar
sağlanacağı politika ve prosedür ile tanımlanmıştır.
2. Hasta bakımında yer alan görevli tüm personel,
kurumumuzun hasta ve yakınlarının bakım
sürecine katılım hakları konusunda tanımlanmış
politikası ve prosedürleri ile ilgili olarak
eğitilmiştir.
3. Hastanemizde hasta ve yakınları, tıbbi durumları
ile ilgili olarak nasıl ve ne zaman
bilgilendirilecekleri konusunda ilgili sağlık
personeli tarafından bilgilendirilmektedir.
4. Hastaların bakımında yer alan ilgili sağlık
personeli tarafından hasta ve yakınları tedaviyi
reddetme ya da bırakma hakları konusunda
bilgilendirilmektedir.
5. Hastanemizde, hasta ve yakınları diledikleri
dereceye kadar bakım ile ilgili kararlara
katılabilmektedir.
6. Hastanemizde, hasta ve yakınları kararlarının
doğuracağı sonuçlar ve sorumlulukları konusunda
ilgili sağlık personeli tarafından
bilgilendirilmektedir.
7. Hastanemizde, hasta ve yakınları diğer bakım ve
tedavi seçenekleri konusunda ilgili sağlık personeli
tarafından bilgilendirilmektedir.
8. Hastanemizde hastaların bakımında yer alan
ilgili sağlık personeli hasta ve yakınlarının tedavi
süreci ile ilgili aldıkları kararlara saygı
göstermektedir.
9. Hastanemiz, yönetiminin yaşam desteği
hizmetlerini durdurma ya da yaşamı idame ettirici
tedavileri sonlandırma konusundaki pozisyonunu,
politika ve prosedür ile belirleyerek, bunu ilgililere
duyurmuştur.
10. Hastanemiz yönetiminin yaşam desteği
hizmetlerini durdurmada ya da yaşamı idame
ettirici tedavileri sonlandırma konusundaki
pozisyonu, toplumun dinsel, kültürel kabullerine,
yasal normlara ve gereksinimlere uygundur.
11. Hastanemizin sağlık çalışanları, terminal
dönemde (ölmekte) olan hastaların doğal
gereksinimlerinin farkında olarak bunlara saygılı
bir hizmet sunmaktadır.
Tamamen
Kısmen
Uygulanmamakta
Uygulanmakta Uygulanmakta
S
%
S
Yanıtsız
%
S
%
S
%
318
57.6 172
31.2
50
9.1
12
2.2
343
62.1 153
27.7
44
8.0
12
2.2
418
75.7 117
21.2
13
2.4
4
0.4
442
80.1 96
17.4
9
1.6
5
0.9
369
66.8 162
29.3
17
3.1
4
0.7
440
79.7 100
18.1
7
1.3
5
0.9
442
76.4
112
20.3
11
2.0
7
1.3
463
83.9
73
13.2
8
1.4
8
1.4
219
39.7
94
17.0
202
36.6
37
6.7
265
48.0
80
14.5
172
31.2
35
6.3
403 73.0
65
11.8
63
11.4
21
3.8
117
Tablo 20’de birinci sırada yer alan “Hastanemizde hasta ve yakınlarının bakım
sürecine katılımını destekleyen ve bakım konusunda katılımın nasıl ve hangi düzeye
kadar sağlanacağı politika ve prosedür ile tanımlanmıştır” standardı, hasta hakları
birim sorumlularına göre, hastanelerin % 57.6’sında tamamen, % 31.2’sinde kısmen
uygulandığı ve % 9.1’inde ise uygulanmadığı belirlenmiştir.
Hastane yönetimi, hasta ve yakınlarının bakım sürecinin her aşamasına katılmaları için
ilgili politika ve prosedürler geliştirerek ve bunu uygulayarak desteklemelidir (Özlü,
2005: 122-141). Bu politika ve yöntem, hasta ve yakınları, bakım kararları konusunda
sahip oldukları hakları, bu kararların potansiyel sonuçları ve bu gibi kararlarla ilgili
sorumlulukları konusunda bilgilendirilmesini, hasta bakımından sorumlu personelin,
politika ve yöntemler hakkında eğitilmesini içermelidir.
Tabloda ikinci sırada yer alan “Hasta bakımında yer alan görevli tüm personel,
kurumumuzun hasta ve yakınlarının bakım sürecine katılım hakları konusunda
tanımlanmış politikası ve prosedürleri ile ilgili olarak eğitilmiştir” standardı
hastanelerin % 62.1’inde tamamen, % 27.7’sinde kısmen uygulandığı ve % 8’inde ise
uygulanmadığı belirlenmiştir. Hastanın bakımında yer alan hastanenin tüm ilgili
personeli, hasta ve yakınlarının bakım sürecine katılım hakları konusunda tanımlanmış
politika ve prosedür ile ilgili olarak eğitilmesi gerekir. Sağlık çalışanlarının eğitilmesi
ile prosedürün detayı, bu konuda hasta ve yakınlarının yasal hak ve sorumlulukları,
kendi hak ve sorumluklarının farkında olmaları sağlanmış olunur. Hastanın tedavisinde
yer alan sağlık personeli, böylelikle hasta ve yakınlarının tedavi sürecindeki sınırlarının
da farkına varmış olur. Bu bağlamda, araştırmaya katılan hastanelerde, hasta bakımında
yer alan görevli tüm personelin, kurumun hasta ve yakınlarının bakım sürecine katılım
hakları konusunda tanımladığı politikası ve prosedürleri ile ilgili olarak personelin
çoğunluğu eğitilmiştir.
Tabloda üçüncü sırada yer alan “Hastanemizde hasta ve yakınları, tıbbi durumları ile
ilgili olarak nasıl ve ne zaman bilgilendirilecekleri konusunda ilgili sağlık personeli
tarafından bilgilendirilmektedir” standardı, araştırmaya katılan hasta hakları birim
sorumlularına göre, hastanelerin % 75.7’sinde tamamen, % 21.5’inde kısmen
118
uygulandığı ve % 2.4’de ise uygulanmadığı saptanmıştır. Buna göre hasta ve yakınları
tıbbi durumları ile ilgili olarak nasıl ve zaman bilgilendirilecekleri konusunda ilgili
sağlık personeli tarafından hastanelerin büyük çoğunluğunda bilgilendirilmektedir.
Hastalar, kendilerine sunulan sağlık hizmetinden yararlanırken bilgilenmeye gereksinim
duyarlar. Yani, hastalar yeterince bilgilenmezlerse, hizmetlerden gerektiği gibi
yararlanamazlar. Tedavi süresince hasta ve yakınları, planlanan tedavi ve bakım
konusunda bilgilendirilme hakları vardır. Hasta hakların kullanılabilmesi, doğru, yeterli
ve anlaşılır düzeyde bilgi edinmeye bağlıdır. Hasta ve yakınlarına hastalıkları
konusunda geniş bilgi verilmelidir. Kendi alanıyla ilgili hasta ve yakınlarını
bilgilendirmek her sağlık çalışanın görevidir. Yapılacak her işlemin ne olduğu, neden
gerekli olduğu, süresi, komplikasyonları, riskleri, maliyeti, yapılış şekli ve ne zaman
yapılacağı konusunda ilgili sağlık çalışanı hasta ve yakınlarını bilgilendirmelidir. Bu
amaçla tanımlanan prosedürde hasta ve yakınlarının tıbbi durumları, uygulanacak işlem
ve tedavileri ile ilgili olarak nasıl, ne zaman ve kim tarafından bilgilendirilecekleri
ayrıntılı bir şekilde tanımlanmalı ve bu konuda hasta ve yakınları bilgilendirilmelidir.
Şahin ve arkadaşları (2005: 137)’nın Meram Tıp Fakültesinde yaptıkları araştırmada,
hasta yakınlarının hastalık hakkındaki bilgiyi % 68.2 oranında hekimden, % 3.9
oranında hemşireden, % 25.9 oranında hem hekim hem de hemşireden aldıklarını ortaya
koymuştur. Aynı şekilde hasta yakınlarının % 77.9’u hekim ve hemşire tarafından
yapılan bilgilendirmenin yeterli düzeyde olduğunu ve % 16.3’ü ise yetersiz olduğunu
ifade etmişlerdir. Aynı araştırmada ameliyat öncesinde hasta yakınlarına ameliyat
hakkında yeterli bilgi verildiğini ifade edenlerin oranı % 83.9 iken, yeterli bilgi
verilmediğini ifade edenlerin oranı % 16.1 olarak saptanmıştır.
Araştırmamızın
bulguları, Şahin ve arkadaşları (2005)’nın yaptıkları çalışma sonuçları ile paralellik
gösterdiği söylenebilir. Hasta ve yakınlarının tıbbi durumları ile ilgili olarak nasıl ve ne
zaman
bilgilendirilecekleri
konusunda
ilgili
sağlık
personeli
tarafından
bilgilendirilmeleri hem etik hem de yasal bir gerekliliktir. Bu nedenle bu oranların
yüksek çıktığını görülmektedir. Aynı şekilde Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastanelerde
hasta ve yakınları ile tekrar benzer çalışmaların yapılması durumunda karşılaştırma
olanağı bulunabilir.
119
Tabloda dördüncü sırada yer alan “Hastaların bakımında yer alan ilgili sağlık
personeli tarafından hasta ve yakınları tedaviyi reddetme ya da bırakma hakları
konusunda bilgilendirilmektedir” standardı, araştırma kapsamındaki hastanelerin hasta
hakları birim sorumlularına göre, % 80.1 oranında tamamen, % 17.4 oranında kısmen
uygulanmakta ve % 1.6 oranında ise uygulanmamaktadır.
Her bireyin kendisi ve geleceği hakkında karar verebilme hakkı vardır. Bu bağlamda,
hastalıkları ve tedavileri konusunda en son sözü söyleyecek olanlar hastalardır. Acil,
yaşamsal bir tehlike olmaksızın, hasta tedaviyi reddedebilir. Ancak, yasalarda belirtilen
bazı durumlarda, kişinin rızası olmaksızın muayene, tetkik ve tıbbi işlemlere tabi
tutulması söz konusu olabilmektedir. Bu durumlarda hasta ve yakınlarının tedaviyi
reddetme hakları yoktur. Bu bağlamda, hasta ve yakınları hangi durumlarda tedaviyi
reddebilecekleri konsunda ilgili sağlık personeli tarafından bilgilendirilmelidir.
Araştırmanın bu bulgusuna göre, Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastanelerin çoğunda hasta
ve yakınlarının hastaya uygulanması planlanan veya uygulanan tedavi veya işlemlerin
hangi aşamalarında bunu reddedebilecekleri konusunda bilgilendirilmektedir. Aynı
şekilde hastaların bu konuda bilgilendirilip bilgilendirilmediklerine ilişkin olarak hasta
ve yakınları ile yapılacak çalışmalarla bu konu daha sağlık olarak ortaya konulabilir.
Tabloda beşinci sırada yer alan “Hastanemizde, hasta ve yakınları diledikleri dereceye
kadar
bakım
ile
ilgili
kararlara
katılabilmektedir”
standardı,
hastanelerin
% 66.8’inde tamamen, % 29.3’ünde kısmen uygulanmakta ve % 3.1’inde ise
uygulanmamaktadır. Buna göre, hasta ve yakınları diledikleri dereceye kadar bakım ile
ilgili kararlara hastanelerin yaklaşık tamamında katılabilabilmektedir. Bu oranın yüksek
olduğu düşünülmektedir. Çünkü bunu ortaya koymak çok zordur. Bunun hasta hakları
birim sorumlularının hastanedeki gözlemleri, deneyimleri, hasta ve yakınlarından elde
ettikleri geri bildirimler ve kişisel kanaatleri doğrultusunda ortaya koydukları
düşünülmektedir. Bunu daha sağlıklı olarak ortaya koymanın yolu, hasta ve yakınları ile
çalışma yapmaktır. Bu konuda hasta ve yakınları ile yapılacak çalışmaların sonuçları
konuyu daha sağlıklı olarak ortaya koyma olanağı verecektir.
120
Tabloda altıncı sırada yer alan “Hastanemizde, hasta ve yakınları kararlarının
doğuracağı sonuçlar ve sorumlulukları konusunda ilgili sağlık personeli tarafından
bilgilendirilmektedir” standardı, hastanelerin % 79.7’sinde tamamen, % 18.1’inde
kısmen uygulandığı ve % 1.3’ünde ise uygulanmadığı belirlenmiştir. Hasta ve
yakınlarının kararlarının doğuracağı sonuçlar ve sorumlulukları konusunda ilgili sağlık
personeli tarafından bilgilendirilmeleri önemlidir. Her hastanın kendisi ve sağlığı
hakkında karar verebilme hakkı vardır ve bu konudaki kararlarının doğuracağı sonuçlar
ve sorumluluklar kendilerine aittir. Bu bağlamda, hastalıkları ve tedavileri konusunda
kendi hakkında karar verme (self-determitation) hakkı ve en son söz hastanındır.
Tabloda yedinci sırada yer alan “Hastanemizde, hasta ve yakınları diğer bakım ve
tedavi seçenekleri konusunda ilgili sağlık personeli tarafından bilgilendirilmektedir”
standardı, hastanelerin % 76.4’ünde tamamen, % 20.3’ünde kısmen uygulanmakta ve
% 2’isnde ise uygulanmamaktadır. Bu bulguya göre, hasta ve yakınları, diğer bakım ve
tedavi seçenekleri konusunda ilgili sağlık personeli tarafından hastanelerin yaklaşık
tamamında bilgilendirilmektedir. Hastaya varsa başka tedavi seçeneklerinin sunulması,
hastanın kendi kararını verme şansını sağlamak demektir. Ancak bazı durumlarda tedavi
seçenekleri, hasta ve yakınlarının kafasının karışmasına veya kararsız kalmalarına da
neden olabilmektedir. Böyle durumlarda kararın hasta ve yakınları ve hekimin birlikte
konuyu tartışarak hasta lehine en uygun olan seçeneğin tercih edilmesi sağlanmalıdır.
Tabloda sekizinci sırada yer alan “Hastanemizde hastaların bakımında yer alan ilgili
sağlık personeli hasta ve yakınlarının tedavi süreci ile ilgili aldıkları kararlara saygı
göstermektedir” standardı, hastanelerin % 83.9’unda tamamen, % 13.2’sinde kısmen
uygulandığı ve % 1.4’ünde ise uygulanmadığı belirlenmiştir. Hasta ve yakınlarının
hastaya uygulanması planlanan veya uygulanan tedavi veya işlemin, yararları,
komplikasyonları, alternatifleri ve riskleri konusunda bilgilendirmeleri yeterli değildir.
Bu konuda hasta ve yakınlarının almış olduğu karara saygı göstermeleri en önemli
husustur. Çünkü ilgili sağlık personeli, hasta ve yakınlarının almış oldukları kararlara
saygı göstermezse, kendi bildiği yöntemi uygulamaya çalışırsa o zaman hasta ve
yakınlarını bilgilendirmenin anlamı yoktur. Sağlık personelinin, hasta ve yakınlarının
almış oldukları kararlara saygı gösterdiğini ortaya koymak için daha detaylı
121
araştırmalara gerek vardır. Bu konuyu, hasta hakları birim sorumlularının görüşleri
doğrultusunda ortaya koymak tek başına yetersiz kalmaktadır.
Tabloda dokuzuncu sırada yer alan “Hastanemiz, yönetiminin yaşam desteği
hizmetlerini durdurma ya da yaşamı idame ettirici tedavileri sonlandırma
konusundaki pozisyonunu, politika ve prosedür ile belirleyerek, bunu ilgililere
duyurmuştur” standardı, hastanelerin % 39.7’sinde tamamen, % 17’sinde kısmen
uygulandığı ve % 36.6’sında ise uygulanmadığı saptanan en önemli bulgulardandır. Bu
bulgu, en az düzeyde uygulanan standart olarak karşımıza çıkmaktadır. Hastanelerin
tamamında bu konuda prosedürün tanımlanması yasal bir zorunluluktur. Bu nedenle bu
standardın hastanelerin tümünde uygulanması gerekmektedir. Böyle bir kararı hasta ve
yakınlarına duyurmak, hasta ve yakınlarının stres ve anksiyete yaşamalarına neden
olabilir. Böyle bir durum ortaya çıktığında, konu ilgili taraflara duyurulmalıdır. Ancak,
bu standardın bu kadar düşük düzeyde uygulanmasının nedeni, hasta hakları birim
sorumlularının bu standardı anlamamış olmalarından kaynaklandığı düşünülmektedir.
Tabloda onuncu sırada yer alan “Hastanemiz yönetiminin yaşam desteği hizmetlerini
durdurma ya da yaşamı idame ettirici tedavileri sonlandırma konusundaki pozisyonu,
toplumun dinsel, kültürel kabullerine, yasal normlara ve gereksinimlere uygundur”
standardı, hastanelerin % 31.2’sinde tamamen, % 14.5’inde kısmen uygulanmakta ve
% 48.02’sinde ise uygulanmamaktadır. Aynı şekilde bir önceki standard gibi bu da
düşük düzeyde uygulanmaktadır. Hastanenin bu durumlarda aldığı pozisyonunun yasal
boyutunu bilmemelerinden kaynaklandığı düşünülmektedir. Hastanenin yaşam desteği
hizmetlerini durdurmada ya da yaşamı idame ettirici tedavileri sonlandırma
konusundaki pozisyonu, tamamen yasal boyutta olmalıdır. Toplumun dinsel ve kültürel
kabulleri zaman zaman yasalara aykırı olabilir. Bu durumda esas olan yasal
zorunluluktur. Ayrıca bu konuda tedavinin kesilmesi veya hiç başlatılmaması arasında
fark olup olmadığı etik açıdan tartışılan önemli bir konudur. Her iki durumda da hekim
o an tedavinin uygulanıp uygulanmadığından bağımsız olarak tedaviyi (örneğin
mekanik ventilasyon) birkaç gün, birkaç saat, birkaç dakikalığına uygulayıp
uygulamamaya karar vermektedir (Vincent, 2001: 52). Her iki durum arasında etik
açıdan farklılık olmadığı teoride kabul edilse de, uygulamada tedavinin kesilmesi
122
tedaviye hiç başlanmamasına göre sıklıkla daha zordur. 504 Yoğun Bakım Ünitesi
hekiminin yanıtladığı bir anket sonuçlarına göre katılımcıların % 93’ü bazı durumlarda
yaşam desteğini vermediğini söylerken, sadece % 77’si bazı durumlarda tedavi
desteğini kestiğini belirtmiştir (Vincent, 1999: 33).
Tabloda onbirinci sırada yer alan “Hastanemizin sağlık çalışanları, terminal dönemde
(ölmekte) olan hastaların doğal gereksinimlerinin farkında olarak bunlara saygılı bir
hizmet sunmaktadır” standardı, hastanelerin % 73’ünde tamamen, % 11.8’inde kısmen
uygulandığı ve % 11.4’ünde ise uygulanmadığı belirlenmiştir. Buna göre, araştırma
kapsamındaki hastanelerin çoğunluğunda sağlık çalışanları, terminal dönemde (ölmekte)
olan hastaların doğal gereksinimlerinin farkında olarak bunlara saygılı bir hizmet
sunmaktadır. Bu sonuç hastaya verilen değeri ortaya koymaktadır. Aksi yönde bir sonuç
hem etik yönden hem de yasal yönden birtakım sorumlulukları doğurabilmektedir.
Csikos ve arkadaşları (2008: 1084 akt. Işıkhan, 2008: 43)’nın yaptıkları araştırmaya
katılan terminal dönemdeki hastalara nerede ölmek istedikleri sorulmuştur. Hastaların
% 51’i evinde, % 18’i hastanede ölmek istediğini, % 12’si ölüm yerinin kendileri için
fark etmediğini ve % 17’si ise nerede ölmek istediğini bilmediğini ifade etmiştir.
Ayrıca, Aksoy (2003)’un yaptığı araştırmaya katılan hastaların % 47’si evinde, % 54’ü
hastanede ölmek istediğini ifade etmiştir. Dolayısıyla sağlık personelinin terminal
dönemdeki hasta ve yakınlarının doğal gereksinimlerinin farkında olarak saygılı bir
hizmet sunmalıdır. Aldıkları kararlar, yasalarla çelişmediği sürece, bu kararlara sağlık
personelinin saygı göstermesi esastır.
3.2.3. Hasta ve Yakınlarının Hakları Konusunda Bilgilendirilmesi
Hasta ve yakınları, sağlık hizmetlerinden faydalanırken sağlık sorunları nedeniyle
hastalık durumları ve tedavileri öncelikli bir hal alır ve sahip oldukları hakların farkında
olamayabilirler. Bu nedenle hasta ve yakınları kuruma başvurduğu andan itibaren sahip
oldukları haklar konusunda bilgilendirilmeleri ve eğitilmeleri gerekir. Bu kapsamda dört
adet JCI standardı incelenmiştir.
123
Tablo- 21. Hasta Hakları Birim Sorumlularına Göre Hasta ve Yakınlarının
Hakları Konusunda Bilgilendirilmesine İlişkin Standartların Uygulanma Durumu
Tamamen
Kısmen
Uygulanmamakta
Uygulanmakta Uygulanmakta
Standartlar
S
1. Hastanemizde, hasta ve yakınlarının
hakları
politika
ve
prosedürlerle
tanımlanmıştır.
2. Hastanemizde hasta ve yakınlarının hak ve
sorumlulukları konusunda
bilgilendirilmelerini sağlayan bir prosedür
bulunmaktadır.
3. Hastanemizde ilgili sağlık personeli
tarafından her hastaya hakları ve
sorumlulukları ile ilgili yazılı ve/veya sözel
bir bildirim yapılmaktadır.
4. Hastanemizde yazılı ve/veya sözlü
bilgilendirmenin uygun ya da etkili
olmadığı durumlarda bu haklarla ilgili
bilgilendirme prosedürde tanımlandığı
şekilde yapılmaktadır.
%
Yanıtsız
S
%
S
%
S
%
446 84.4
66
12.0
13
2.4
7
1.3
494 89.5
44
8.0
8
1.4
6
1.1
431 78.1
11
20.1
6
1.1
4
0.7
400 72.5 115
20.8
33
6.0
4
0.7
Tabloda birinci sırada yer alan “Hastanemizde, hasta ve yakınlarının hakları politika
ve prosedürlerle tanımlanmıştır” standardı, araştırma kapsamındaki hastanelerin
% 84.4’ünde tamamen, % 12’sinde kısmen uygulandığı ve % 2.4’ünde ise
uygulanmadığı belirlenmiştir. Hasta hakları birim sorumlularına göre, Sağlık
Bakanlığı’na bağlı hastanelerin büyük çoğunluğunda hasta ve yakınlarının hakları, bir
poltika ve prosedür ile tanımlanmıştır. Bu standardın tüm hastanelerde yüksek düzeyde
uygulanması beklenen bir durumdur. Çünkü, mevcut hasta hakları uygulamaları,
tanımlanan politika ve prosedür doğruştusunda uygulanmaktadır.
Tabloda ikinci sırada yer alan “Hastanemizde hasta ve yakınlarının hak ve
sorumlulukları
konusunda
bilgilendirilmelerini
sağlayan
bir
prosedür
bulunmaktadır” standardı, hastanelerin % 89.9’unda tamamen, % 8’inde kısmen
uygulanmakta ve % 1.4’ünde uygulanmamaktadır. Sağlık Bakanlığı’na bağlı
hastanelerde hasta ve yakınları, hakları ve sorumlukları konusunda bu prosedür
doğrultusunda bilgilendirilmektedir. Tanımlanan prosedürün amacı, hastaneye tetkik ve
tedavi amacıyla başvuran hasta ve yakınlarının hastanede hizmet gördükleri süre içinde
sahip oldukları haklarını ve sorumluluklarını belirlemek ve bu konuda nasıl
124
bilgilendirileceklerini, hangi araç ve yöntemlerle bunun yapılacağını ortaya koymaktır.
Saptanan bu bulgu doğrultusunda, Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastanelerin yaklaşık
tamamında
hasta
ve
yakınlarının
hakları
ve
sorumlulukları
konusunda
bilgilendirilmelerini sağlayan bir prosedürün tanımlanmıştır. Sağlık Bakanlığı
tarafından geliştirilen Kalite ve Performans Kriterleri ve Hasta Hakları Uygulama
Yönergesi gereği bu prosedürün tanımlanmasının bir zorunluluk olması nedeniyle bu
oran yüksek düzeyde çıkmış olabilir.
Tabloda üçüncü sırada yer alan “Hastanemizde ilgili sağlık personeli tarafından her
hastaya hakları ve sorumlulukları ile ilgili yazılı ve/veya sözel bir bildirim
yapılmaktadır” standardı, hastanelerin % 89.5’inde tamamen, % 8’inde kısmen
uygulanmakta ve % 1.4’ünde ise uygulanmamaktadır. Hasta hakları birim sorumlularına
göre, çalıştıkları hastanelerin yaklaşık tamamında ilgili sağlık personeli tarafından her
hastaya hakları ve sorumlulukları ile ilgili yazılı ve/veya sözel bir bilgilendirme
yapılmaktadır.
Tabloda dördüncü sırada yer alan “Hastanemizde yazılı ve/veya sözlü bilgilendirmenin
uygun ya da etkili olmadığı durumlarda bu haklarla ilgili bilgilendirme prosedürde
tanımlandığı şekilde yapılmaktadır” standard, hastanelerin % 72.5’inde tamamen,
% 20.8’inde kısmen uygulanmakta ve % 6’sında ise uygulanmamaktadır. Bu bulguya
göre, araştırma kapsamındaki hastanelerin büyük çoğunluğunda yazılı ve/veya sözlü
bilgilendirmenin uygun ya da etkili olmadığı durumlarda hastalar hakları ile ilgili
bilgilendirilmeleri prosedürde tanımlandığı şekilde yapılmaktadır.
Öztürk ve arkadaşları (2007: 145-152)’nın 2006 yılında Trabzon’da yaptıkları
çalışmada, hekim ve hemşirelere hastanede hasta hakları ile ilgili bilgilendirmeyi kimin
yaptığı sorulmuştur. Üniversite hastanesinde çalışan hekimlerin % 46’sı, hemşirelerin
% 44’ü hasta hakları ile ilgili bilgilendirmenin çoğunlukla yapılmadığını belirtmişlerdir.
Devlet hastanelerinde ise hekimlerin % 59’u, hemşirelerin % 47’si bilgilendirmenin
hasta hakları birim sorumlusu veya halkla ilişkiler personeli tarafından yapıldığını ve bu
konuda çoğunlukla hastane duyuru panolarının kullanıldığını belirtmişlerdir.
125
Kaçar (2008: 38)’ın yaptığı araştırmaya katılan hastaların % 69.7’si sahip oldukları
hakları konusunda bilgilendirilmediklerini ortaya koymuştur. Kaçar, bu araştırmayı bir
üniversite hastanesinde yapmıştır. Üniversite hastanelerinde hasta hakları birimi gibi
mekanizmalar kurulmamıştır. Hasta ve yakınlarını doğrudan bilgilendirecek bir birim
veya eleman olamamasından dolayı bu sonucun saptandığı düşünülmektedir.
Özhan ve Aydemir (2009) Türkiye Yüksek İhtisas Hastanesinde hasta ve yakınları ile
yaptıkları çalışmada, araştırmaya katılan hasta ve yakınlarının % 67.5’nin hasta hakları
yönetmeliğini hiç okumadığı, % 20.4’ünün okuduğu ve % 12.1’nin ise kısmen
okuduğunu ve
% 42.7’si hasta hakları ile ilgili olarak hastanede (Broşür, video
gösterisi, pano vb) tamamen, % 17’sinin kısmen bilgilendirildiklerini ve % 40.2’sinin
bilgilendirilmediklerini saptamışlardır.
Bu araştırmada saptanan bu bulgular, hasta hakları birimlerinin hasta ve yakınlarını
hakları konusunda başarılı bir şekilde bilgilendirildiklerini ortaya koymaktadır. Ancak
hastanelerin beşte birinde hasta ve yakınlarının hakları ve sorumlulukları konusunda
yazılı ve/veya sözel bildirim kısmen yapılmakta veya hiç yapılmamaktadır. Gerek diğer
araştırmalar ve gerekse bu araştırmada, Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastanelerde hasta ve
yakınlarının hakları ile ilgili olarak ilgili personel tarafından bilgilendirildiğini fakat
henüz bunun tam olarak istenilen en yüksek düzeyde olmadığı, buna karşın üniversite
hastanelerinde bilgilendirmenin çok yetersiz yapıldığını söylemek mümkündür. Bu
amaçla üniversite ve diğer özel hastanelerde de hastaneye başvuran hasta ve
yakınlarının hakları ve sorumlulukları ile ilgili olarak bilgilendiren ve hasta ve
yakınlarının her konuda başvurabileceği hasta hakları birimlerinin kurulması yararlı olacağı
düşünülmektedir.
126
Tablo- 22. Meslek Dağılımına Göre “Hastanemizde ilgili sağlık personeli tarafından her
hastaya hakları ve sorumlulukları ile ilgili yazılı ve/veya sözel bir bildirim yapılmaktadır”
Standardının Uygulanma Durumu
Hastanemizde ilgili sağlık personeli tarafından her
hastaya hakları ve sorumlulukları ile ilgili yazılı ve/veya
sözel bir bildirim yapılmaktadır
Standart
Standardın Uygulanma
Durumu
Tamamen
Uygulanmakta
Kısmen
Uygulanmakta
Uygulanmamakta
S
%
S
%
S
%
Hemşire
236
84.6
39
14.0
4
1.4
Sosyal hizmet uzmanı
62
72.9
21
24.7
2
2.4
Sağlık memuru
41
66.1
21
33.9
-
-
Psikolog
32
88.9
4
11.1
-
-
Ebe
22
91.7
2
8.3
-
-
Diğer *
38
61.3
24
38.7
-
-
431
78.6
11
20.8
6
1.1
Meslekler
Toplam
* Diğer (Doktor, memur, müdür, şef, tıbbi sekreter, eczacı gibi personel)
Ki -Kare = 35.274 p>0.005
Hasta hakları birim sorumlularının unvanlarına göre ilgili sağlık personeli tarafından her
hastaya hakları ve sorumlulukları konusunda yazılı ve/veya sözlü bildirim yapılması
durumu karşılaştırıldığında, hemen hemen tüm meslek gruplarına göre hasta ve
yakınları hak ve sorumlulukları konusunda yazılı veya sözlü olarak yüksek bir oranda
bilgilendirilmektedir. Ayrıca, unvanlara göre bu standardın uygulanma durumu
bakımından anlamlı bir ilişkinin olmadığı saptanmıştır (p>0.005).
3.2.4. Hasta ve Yakınlarının Hakları Konusunda Sağlık Personelinin Eğitilmesi
Hasta ve yakınlarının hakları, hastane, personel, hasta ve yakınları arasındaki iletişimin
temel unsurudur. Bu nedenle, bütün personelin hastane içerisinde hastalarla etkileşim
içine girdikleri süre içinde hasta ve yakınları, haklarının farkında olmaları ve bu
konudaki yükümlülüklerini yerine getirmesi gerekir. Hastane personeli, işe başladığı
tarihten itibaren işten ayrılacağı tarihe kadar geçen süre içerisinde mesleğin niteliğinde
meydana gelen her türlü gelişme ve değişmelerden geri kalmamak üzere sürekli olarak
eğitilmelidir. Bu amaçla, araştırma kapsamında aşağıdaki dört standardın uygulanma
durumu incelenmiştir.
127
Tablo- 23. Hasta Hakları Birim Sorumlularına Göre Hasta ve Yakınlarının
Hakları Konusunda Sağlık Personelinin Eğitilmesine İlişkin Standartların
Uygulanma Durumu
Standartlar
Tamamen
Kısmen
Uygulanmakta Uygulanmakta Uygulanmamakta
S
1. Hastanemizde göreve yeni başlayan
tüm personel oryantasyon eğitiminde
hasta ve yakınlarının hakları konusunda
eğitilmektedir.
2. Hastanemizin tüm personeline hasta ve
yakınlarının
hakları,
sorumlulukları
konusunda hizmet içi eğitim verilmiştir.
3. Hastanemiz personeli, hasta haklarını
koruma konusunda sorumluluklarını ifade
edebilmektedir.
4. Hastanemiz personeli hastaların inanç
ve değerlerini tanıma, koruma ve bunlara
saygılı olma konusunda eğitilmektedir.
%
S
Yanıtsız
%
S
%
S
%
373 67.6 138
25.0
34
6.2
7
1.3
456 82.6
79
14.3
11
2.0
6
1.1
369 66.8 170
30.8
7
1.3
6
1.1
459 83.2
13.6
12
2.2
6
1.1
75
Tabloda birinci sırada yer alan “Hastanemizde göreve yeni başlayan tüm personel
oryantasyon eğitiminde hasta ve yakınlarının hakları konusunda eğitilmektedir”
standardı, hasta hakları birim sorumlularına göre hastanelerin % 67.6’ında tamamen,
% 25’inde kısmen uygulanmakta ve % 6.2’sinde ise hiç uygulanmamaktadır. Göreve
yeni başlayan tüm personele oryantasyon eğitimi verilmesi gerekir. Oryantasyon eğitimi
sayesinde göreve yeni başlayan personelin hastaneyi, personeli, yönetimi tanıması,
görev ve sorumluluklarının farkına varması ve en önemlisi hasta ve yakınlarına
haklarının farkında olarak hizmet vermeleri sağlanmış olunur. Buna göre, hastanelerin
büyük çoğunluğunda göreve yeni başlayan tüm personelin oryantasyon eğitiminde hasta
ve yakınlarının hakları konusunda eğitildikleri elde edilen bu bulguya göre söylenebilir.
Tabloda ikinci sırada yer alan “Hastanemizin tüm personeline hasta ve yakınlarının
hakları, sorumlulukları konusunda hizmet içi eğitim verilmiştir” standardı,
hastanelerin % 82.6’sında tamamen, % 14.3’ünde kısmen uygulandığı ve % 2’sinde ise
uygulanmadığı belirlenmiştir. Bu bulguya göre, hastanelerin büyük çoğunluğunda,
hastanenin tüm personeline hasta ve yakınlarının hakları ve sorumlulukları konusunda
hizmet içi eğitim verilmiştir. Bu standardın yüksek bir oranda uygulanması, sağlık
personelinin bu konuda eğitim aldığını göstermektedir. Sağlık personelinin hasta ve
128
yakınlarının hak ve sorumluluklarının farkında olması, hastalara sunmuş oldukları
hizmetin sunuluş biçimine olumlu yönde katkısı olduğu düşünülmektedir. Ayrıca sağlık
personelinin hasta ve yakınlarına hizmet sunurken bu unsurları göz önünde
bulundurarak davranmaları beklenir.
Tabloda üçüncü sırada yer alan “Hastanemiz personeli, hasta haklarını koruma
konusunda sorumluluklarını ifade edebilmektedir” standardı, hastanelerin % 66.8’inde
tamamen, % 30.8’inde kısmen uygulandığı ve % 1.3’ünde ise uygulanmadığı
belirlenmiştir. Tabloda ikinci sırada yer alan standarda göre, hastane personelinin büyük
çoğunluğu hasta ve yakınlarının hak ve sorumlulukları konusunda eğitildiği
belirlenmiştir. Bu doğrultuda, hastane personelinin hasta haklarını koruma konusundaki
sorumluluklarını büyük bir oranda ifade edebildikleri görülmektedir. Bu da olması
gereken bir durumdur.
Tabloda dördüncü sırada yer alan “Hastanemiz personeli hastaların inanç ve
değerlerini tanıma, koruma ve bunlara saygılı olma konusunda eğitilmektedir”
standardı, hastanelerin % 82.3’ünde tamamen, % 13.6’sında kısmen uygulandığı ve
% 2.2’sinde ise uygulanmadığı belirlenmiştir. Buna göre, hastaların inanç ve değerlerini
tanıma ve bunlara saygılı olma konusunda hastanelerin büyük çoğunluğunda personelin
eğitildiği görülmektedir. Hastaların inanç ve değerlerini tanıma, koruma ve bunlara
saygılı olma konusunda sağlık çalışanlarının eğitilmesi gerekli olsa da bu eğitimleri
doğrudan hasta hakları birim sorumlusu organize etmez ve bu konuda yardımcı olur. Bu
sorumluluk tamamen klinik sorumlularına aittir. Ayrıca, bu konu ile ilgili yapılan
bilimsel çalışmaya rastlanılmamıştır. Bu nedenle başka araştırmalar ile karşılaştırma
olanağından yararlanılamamıştır.
3. 2. 5. Hasta ve Yakınlarının Başvuru, Dilek, Önerilerinin Değerlendirilmesi
Bu başlık altında hasta ve yakınlarının şikâyet, anlaşmazlık, görüş farklılıklarını
dinleme ve yanıt verme, öneri, dilek vb. başvuruları konusunda bilgilendirilmelerine
ilişkin dört standardın uygulanma durumu incelenmiş olup, bulgular aşağıda
sunulmuştur.
129
Tablo- 24. Hasta Hakları Birim Sorumlularına Göre Hasta ve Yakınlarının
Başvuru, Dilek, Önerilerinin Değerlendirilmesine Yönelik Standartların
uygulanma Durumu
Standartlar
1. Hastanemizde hasta ve yakınlarının şikâyet,
anlaşmazlık, görüş farklılıklarını dinleme ve
yanıt verme, öneri, dilek vb. başvurularının
nasıl yapılacağı konusundaki politika ve
prosedürü tanımlanmıştır.
2. Hastanemizde hasta ve yakınlarının şikâyet,
anlaşmazlık, görüş farklılıklarını dinleme ve
yanıt verme, öneri, dilek vb. başvurularının
nasıl yapılacağı konusunda tanımlanan
politika ve prosedürde sağlık personelinin
nasıl ve ne zaman rol alacağı belirlenmiştir.
3. Hastanemizde hasta ve yakınları, şikâyet
haklarının olduğu ve bunu yapmalarını
sağlayacak bir süreç bulunduğu konusunda
bilgilendirilmektedir.
4. Hastanemizde hasta ve yakınları tarafından
hastaneye yapılan başvurular yasaların ön
gördüğü
sürede
çözümlenip
cevaplandırılmaktadır.
Tamamen
Kısmen
Uygulanmamakta
Uygulanmakta Uygulanmakta
S
%
S
%
494
89.5 50
9.1
471
S
Yanıtsız
%
S
%
2
0.2
6
1.1
85.3 65
11.8 10
1.8
6
1.1
499
90.4 39
7.1
4
0.7
10
1.8
506
91.7 35
6.3
5
0.9
6
1.1
Tabloda birinci sırada yer alan “Hastanemizde hasta ve yakınlarının şikâyet,
anlaşmazlık, görüş farklılıklarını dinleme ve yanıt verme, öneri, dilek vb.
başvurularının nasıl yapılacağı konusundaki politika ve prosedürü tanımlanmıştır”
standardı, araştırmaya katılan hasta hakları birim sorumlularına göre, hastanelerin
% 89.5’inde tamamen, % 9.1’inde kısmen uygulanmakta ve % 0.2’sinde ise
uygulanmamaktadır. Elde edilen bu bulguya göre, Sağlık Bakanlığı’na bağlı
hastanelerde hasta ve yakınları hak ihlali ile karşılaşmaları durumunda, bu sürecin nasıl
işleyeceği net bir şekilde tanımlanmış bir politika ve prosedür doğrultusunda
uygulandığını söylemek mümkündür.
Hastane, hastaların sunulan hizmetler ile ilgili şikâyetlerini dile getireceği ve bu
şikâyetlerin değerlendirileceği bir düzenlemeye sahip olmalıdır. Kurumun, hasta ve
yakınlarının hasta bakımı ile ilgili şikâyet, anlaşmazlık ve görüş farklılıklarının
dinlenmesine ve yanıt verilmesine ve değerlendirilmesine ilişkin bir politika ve yöntemi
olmalıdır. Bu konuda kimlerin görev alacağı, hasta ve yakınlarının dâhil olacağı
belirlemelidir. Bu prosedürün temel amacı, hasta ve yakınlarının sunulan sağlık
130
hizmetine ilişkin talep, öneri ve şikâyetlerinin değerlendirilmesinin sistematik bir
biçimde yapılmasını ve bu doğrultuda iyileştirme faaliyetlerinin gerçekleşmesini
sağlamaktır.
Tabloda ikinci sırada yer alan “Hastanemizde hasta ve yakınlarının şikâyet,
anlaşmazlık, görüş farklılıklarını dinleme ve yanıt verme, öneri, dilek vb.
başvurularının nasıl yapılacağı konusunda tanımlanan politika ve prosedürde sağlık
personelinin nasıl ve ne zaman rol alacağı belirlenmiştir” standardı, hastanelerin
% 85.3’ünde tamamen, % 11.8’inde kısmen uygulanmakta ve % 1.8’inde ise
uygulanmamaktadır.
Hastane tarafından, hasta bakımı ile ilgili şikâyet, anlaşmazlık ve görüş farklılıklarını
dinleme ve yanıt verme süreçleri ile hastanın bu süreçlere katılma hakkına sahip olduğu
konusunda hasta ve yakınları bilgilendirilmelidir. Hasta ve yakınlarının, herhangi bir
sorun, engelleme veya hak ihlali ile karşılaşması durumunda ne yapacağı ve hastanenin
bu konudaki mevcut prosedürünün ne olduğunu, nerede, ne zaman, kime ve nasıl
başvuracağına ilişkin olarak ilgili personel tarafından bilgilendirilmesi hasta hakkıdır.
Bu konuda hastane tarafından tanımlanan prosedür ve uygulamalar konusunda hasta ve
yakınları mutlaka sözlü veya yazılı olarak bilgilendirilmelidir.
Tabloda üçüncü sırada yer alan “Hastanemizde hasta ve yakınları, şikâyet haklarının
olduğu ve bunu yapmalarını sağlayacak bir süreç bulunduğu konusunda
bilgilendirilmektedir” standardı, hastanelerin % 90.4’ünde tamamen, % 7.1’inde
kısmen uygulandığı ve % 0.7’sinde ise uygulanmadığı belirlenmiştir. Araştırma
kapsamındaki hastanelerin hasta hakları birim sorumlularına göre Sağlık Bakanlığı’na
bağlı hastanelerin yaklaşık tamamında hasta ve yakınlarının şikâyet haklarının olduğu
ve bunu yapmalarını sağlayacak süreç hakkında bilgilendirilmektedir.
Merakou ve arkadaşları (2001: 499-509)’nın Yunanistan’daki bir hastanede 600 hasta
ile yaptıkları araştırmada, hastaların haklarının ihlal edildiğinde ne yapacakları
sorulmuştur. Elde edilen sonuçlara göre hastaların % 25.7’si hiçbir şey yapmayacağını,
% 28.8’i sorumlusuna şikâyet edeceğini, % 27.54’i ilgili personeli başhekime veya
müdürüne şikâyet edeceğini, % 13.3’ü hastane başhekimliğine yazılı bir başvuru
131
dilekçesini vereceğini ve % 3.5’i ise mahkemeye başvuracağını ifade etmiştir. Ayrıca
aynı araştırmada, hastaların % 84.3’ü yasal olarak hangi haklara sahip olduklarını
bilmediklerini ifade etmiştir. Bu da hastaların hakları konusunda bilgilendirilmediklerini
ortaya koymaktadır.
Günay ve arkadaşları (2007: 306)’nın yaptıkları çalışmada, araştırma grubundaki
hastaların % 80.6’sı hasta haklarına uyulmaması durumunda şikâyet ve dava etme hakkı
olduğunu bildiğinin ancak, bu nedenle mahkemeye başvurulabileceğini bilenlerin
oranını sadece %17.2 olarak saptamışlardır. Günay ve arkadaşları (2007)’nın çalışma
sonuçları ile bu çalışmanın sonuçlarının benzer olduğu söylenebilir.
Tabloda dördüncü sırada yer alan “Hastanemizde hasta ve yakınları tarafından
hastaneye
yapılan
başvurular
yasaların
ön
gördüğü
sürede
çözümlenip
cevaplandırılmaktadır” standardı, hastanelerin % 92’sinde tamamen, % 6’sında kısmen
uygulandığı ve % 0.9’unda ise uygulanmadığı saptanmıştır. JCI standartları içerinde en
yüksek
düzeyde
bu
standardın
uygulandığı
saptanmıştır.
Dolayısıyla
Sağlık
Bakanlığı’na bağlı hastanelerde, hasta ve yakınları tarafından yapılan başvurular,
yasaların öngördüğü sürede çözümlenip cevaplandırılmaktadır. Bu da yönergenin ne
kadar etkin olarak uygulandığını ortaya koymaktadır.
Hasta ve yakınlarının şikâyet, anlaşmazlık, görüş farklılıklarını dinleme ve yanıt verme,
öneri, dilek vb. başvuruları konusunda bilgilendirilmelerine ilişkin standartların, tüm
JCI standartları içerisinde en yüksek düzeyde uygulanmakta olduğu belirlenmiştir. Bu
standartların, hasta hakları birimlerinde yürtülen uygulamalarla birebir örtüşmesinden
dolayı bu kadar yüksek düzeyde uygulandığı görüşüne varılmıştır. Hasta hakları birim
sorumluları, ağırlıklı olarak hasta ve yakınlarının şikayet, öneri, vb. başvurularını kabul
edip, bunları öncelikle çözmeye çalışmaktadır.
3. 2. 6. Bilgilendirilmiş Onay Süreci
Bu bölümde hastaya uygulanması planlanan her türlü işlem ve tedavi öncesi hasta veya
yakınlarından bilgilendirilmiş onayın alınması için politika ve prosedür tanımlanması,
onayın içeriği, alınma şekli, yasal boyutu ve sağlık personelinin bu konuda eğitilmesi ile
132
ilgili konular araştırılarak 17 standart incelenmiş ve hasta hakları birim sorumlularından
elde edilen bulgular aşağıda sunulmuştur.
Tablo- 25. Hasta Hakları Birim Sorumlularına Göre Bilgilendirilmiş Onay
Sürecine İlişkin Standartların Uygulanma Durumu
Standartlar
1. Hastanemizde hasta ve yakınlarının bilgilendirilmiş
onayının alınmasını sağlamaya yönelik politika ve
prosedür tanımlanmıştır.
2. Hastanemizde bilgilendirilmiş onay alınması konusunda
tanımlanan politika ve prosedür, yasalara, geleneklere ve
toplumun kültürel yapısına uygundur.
3. Hastanemizde bilgilendirilmiş onay konusunda
tanımlanan politika ve prosedürü uygulamak üzere ilgili
sağlık personeli eğitilmektedir.
4. Hastanemizde ilgili sağlık personeli tarafından hasta ve
yakınlarından yasa, politika ve prosedüre uygun şekilde
bilgilendirilmiş onay alınmaktadır.
5. Hasta için planlanan tedavi ve işlemleri kimin
uygulayacağı ve sorumlu olacağı konusunda hasta ve
yakınları bilgilendirilmektedir.
6. Hastanemizde hasta ve/veya yakınlarına bilgiyi veren
sağlık personelinin kimliği kayıtlara not edilmektedir
7. Hasta ve yakınları ilgili sağlık personeli tarafından,
durumları
ve
önerilen
tedavi
konusunda
bilgilendirilmektedir.
8. Hasta ve yakınları ilgili sağlık personeli tarafından
önerilen tedavinin olası yararları ve sakıncaları konusunda
bilgilendirilmektedir.
9. Hasta ve yakınları ilgili sağlık personeli tarafından,
önerilen
tedavinin
alternatifleri
konusunda
bilgilendirilmektedir.
10. Hasta ve yakınları ilgili sağlık personeli tarafından,
olası tedavinin başarısı konusunda bilgilendirilmektedir
11. Hasta ve yakınlarına ilgili sağlık personeli tarafından
bilgiler,
açık ve anlaşılabilir bir dil ve yöntemle
verilmektedir
12. Hastanemizde bilgilendirilmiş onay alınması
konusunda tanımlanan politika ve prosedürde hasta dışında
kişilerin bilgilendirilmiş onay verebilmesinin nasıl
yapılacağı tanımlanmıştır.
13. Hastanemizde, hasta dışında bilgilendirilmiş onay
veren kişiler hastanın dosyasına kaydedilmektedir.
14. Hastanemizde, tanımlanan tüm cerrahi ya da
invasive(girişimsel) uygulamalar öncesi hasta ve/veya
yakınlarından bilgilendirilmiş onay alınmaktadır.
15. Hastanemizde, hasta ve/veya yakınlarından anestezi
öncesi bilgilendirilmiş onay alınmaktadır.
16. Hastanemizde hasta ve/veya yakınlarından kan ve
ürünleri
kullanımı
öncesi
bilgilendirilmiş
onay
alınmaktadır.
17. Hastanemizde özel bilgilendirilmiş onay gerektiren
tedavi ve işlemler, kategorilerine veya tiplerine göre
listelenmektedir.
Tamamen
Kısmen
Uygulanmamakta
Uygulanmakta Uyulanmakta
S
%
S
%
S
433
78.4
78
14.1
22
420
76.1
87
15.8
396
71.7
105
433
78.4
377
%
Yanıtsız
S
%
4.0
19
3.4
25
4.5
20
3.6
19.0
31
5.6
20
3.6
81
14.7
19
3.4
19
3.4
70.5
129
21.1
46
8.4
-
-
350
63.4
82
14.9
57
10.3
63
11.4
439
79.5
89
16.1
8
1.4
16
2.9
423
76.6
105
19.0
8
1.4
16
2.9
397
71.9
124
22.5
15
2.7
16
2.9
403
73.0
123
22.3
10
1.8
16
2.9
410
74.3
112
20.3
11
2.0
19
3.4
378
68.5
114
20.7
40
7.2
20
3.6
406
73.6
65
11.8
60
10.9
21
3.8
435
78.8
63
11.4
33
6.0
21
3.8
426
77.2
46
8.3
56
10.1
24
4.3
289
52.4
91
16.5
104
18.8
68
12.3
260
47.1
119
21.6
110
19.9
63
11.4
133
Bilgilendirilmiş onay, hastanın kendisine uygulanacak tanı ve tedavi yöntemlerinin
yararlarını, kapsamını, olası istenmeyen sonuçları, alternatif yöntemleri ve onların
yapısal ve sonuçsal özelliklerini bilerek bu uygulamalara ilişkin kararlar vermesidir.
Diğer ifadeyle, bireyin özerkliğine gösterilen saygının tıp alanındaki yansıması ve
uygulamasıdır (Oğuz, 1997b : 55).
Tabloda birinci sırada yer alan “Hastanemizde hasta ve yakınlarının bilgilendirilmiş
onayının alınmasını sağlamaya yönelik politika ve prosedür tanımlanmıştır”
standardı, hastanelerin % 78.4’ünde tamamen, % 14.1’inde kısmen uygulandığı ve
% 4’ünde ise uygulanmadığı belirlenmiştir. Bilgilendirilmiş onay sürecinin yüksek
düzeyde tanımlanmış olması olumlu bir sonuçtur. Bilgilendirilmiş onay sürecinin nasıl
yapılacağının ortaya konulmasının, hem sağlık çalışanlarını hem de hasta ve yakınlarını
bazı etik ve yasal sorumluluklarla karşı karşıya gelmelerini önleme işlevi gördüğü
düşünülmektedir.
Tabloda ikinci sırada yer alan “Hastanemizde bilgilendirilmiş onay alınması
konusunda tanımlanan politika ve prosedür, yasalara, geleneklere ve toplumun
kültürel yapısına uygundur” standardı,
hastanelerin % 76.1’inde tamamen,
% 15.8’inde kısmen uygulandığı ve % 4.5’inde ise uygulanmadığı belirlenmiştir.
Bilgilendirilmiş onayın alınması ile ilgili olarak tanımlanan politika ve prosedürün
öncelikle yasalara uygun olmalı ve aynı şekilde içinde bulunulan toplumun kültürel
yapısı ve değerlerine de karşıt bir durum oluşturmamalıdır. Toplumun kültürel
değerlerine ve yapısına uygun olmayan bilgilendirilmiş onayın gerçekleşmesi zordur.
Aynı şekilde bilgilendirilmiş onay mevzuata da uygun olmalıdır. Aksi bir durum suç
konusu olabilir. Mevzuatta tanımlanan şartlarda hasta ve yakınlarından bilgilendirilmiş
onay alınması gerekir. Yasalarla kültürel değerlerin çatışması halinde, yasaların esas
alınması gerekir.
Tabloda üçüncü sırada yer alan “Hastanemizde bilgilendirilmiş onay konusunda
tanımlanan politika ve prosedürü uygulamak üzere ilgili sağlık personeli
eğitilmektedir” standardı, hastanelerin % 71.7’sinde tamamen, % 19’unda kısmen
uygulanmakta ve % 5.6’sında ise uygulanmamaktadır. Bu da hastanelerin büyük
134
çoğunluğunda ilgili sağlık çalışanlarının bilgilendirilmiş onay süreci hakkında
eğitildiğini ve bilgilendirildiğini ortaya koymaktadır. Bu oranın yüksek çıkması, ilgili
sağlık çalışanına yasal ve etik bir zorunluluk ve sorumluluk yüklemesi gibi nedenlere
bağlanabilir. Uygulanan müdahaleden hasta olumsuz etkilenirse, bu durumda işlemi
uygulayan personel yasal olarak kusurlu veya suçlu duruma düşebilir. Bu nedenle ilgili
sağlık personelinin bilgilendirilmiş onayın nasıl yapılacağı konusunda bilinçlendirilmesi
gerekmektedir.
Tabloda dördüncü sırada yer alan “Hastanemizde ilgili sağlık personeli tarafından
hasta ve yakınlarından yasa, politika ve prosedüre uygun şekilde bilgilendirilmiş onay
alınmaktadır” standardı, hasta hakları birim sorumlularına göre hastanelerin
% 78.4’ünde tamamen, % 14.7’sinde kısmen uygulanmakta ve % 3.4’ünde ise
uygulanmamaktadır. Bu oran görece düşük düzeyde çıkmıştır. Prosedürde tanımlandığı
şekilde hasta ve yakınlarından bilgilendirilmiş onay alınması esastır. Bu durum, ilgili
sağlık personelinin önemli bir kısmı prosedürde tanımlandığı şeklilde hasta ve
yakınlarından tam olarak bilgilendirilmiş onay almadıklarını ortaya koymaktadır.
Tabloda beşinci sırada yer alan “Hasta için planlanan tedavi ve işlemleri kimin
uygulayacağı ve sorumlu olacağı konusunda hasta ve yakınları bilgilendirilmektedir”
standardı, hastanelerin % 70.0’inde tamamen, % 21.1’inde kısmen uygulandığı ve
% 8.4’ünde ise uygulanmadığı belirlenmiştir. Ortaya çıkan bu sonuca göre, hasta ve
yakınlarının önemli bir kısmı, hasta için planlanan tedavi ve işlemleri kimin
uygulayacağı ve sorumlu olacağı konusunda eksik bilgilendirildiklerini ve bir kısmının
da bilgilendirilmediklerini, yani işlemi kimin yapacağını bilmediklerini ortaya
koymaktadır. Hasta ve yakınlarının, uygulanacak işlemi kimin yapacağını bilmemeleri,
strese ve paniğe kapılmalarına, anksiyete yaşamalarına neden olabilir. Eğer tereddütleri
varsa, işlemi yapmaktan da vazgeçebilirler. Hasta ve yakınlarını planlanan tedavi ve
işlemler için bilgilendiren sağlık personeli ile bu işlemleri uygulayacak kişiler farklı
olabilmektedir. Bu nedenle, hastaya uygulanacak her türlü işlemi kimin yapacağı
konusunda hasta ve yakınları bilgilendirilmeleri ve ayrıca işlemi uygulayacak ilgili
sağlık personelinin hasta ile bir araya gelerek işlem konusunda hasta ve yakınları
aydınlatmalı ve kendisini tanıtmalıdır.
135
Tabloda altıncı sırada yer alan “Hastanemizde hasta ve/veya yakınlarına bilgiyi veren
sağlık personelinin kimliği kayıtlara not edilmektedir” standardı, hastanelerin hasta
hakları birim sorımlularına göre, hastanelerin % 63.4’ünde tamamen, % 14.9’unda
kısmen uygulanmakta ve % 10.3’ünde ise uygulanmamaktadır. Saptanan bu bulguya
göre, Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastanelerin önemli bir bölümünde, hasta ve yakınlarına
bilgi veren sağlık personelinin kimlik bilgileri hasta kayıtlarına not edilmemektedir.
Hasta ve yakınlarını bilgilendiren ilgili sağlık personelinin kimlik bilgileri mutlaka tam
olarak kayıt edilmelidir. Çünkü olumsuz durumlarda hukuki sorumluluklar ortaya
çıkabilir ve bu durum sağlık personelini zor duruma sokabilecek bir durumdur. Bu
durum, hasta kayıtlarının kontrol edilmesi ile ortaya daha sağlıklı olarak konulabilir.
Tabloda yedinci sırada yer alan “Hasta ve yakınları ilgili sağlık personeli tarafından,
durumları ve önerilen tedavi konusunda bilgilendirilmektedir” standardı, hastanelerin
% 79.5’inde tamamen, % 16.1’inde kısmen uygulanmakta ve % 1.4’ünde ise
uygulanmamaktadır. Saptanan bu bulguya göre, hastanelerin büyük çoğunluğunda hasta
ve yakınları, ilgili sağlık personeli tarafından durumları ve önerilen tedavi konusunda
bilgilendirilmektedir.
Kişioğlu ve arkadaşları (2001: 101)’nın yaptıkları araştırmanın sonuçlarına göre,
araştırmaya katılan hastaların yaklaşık % 25’ine yatış nedenin açıklanmadığı, yapılacak
işlemler konusunda % 75’ine bilgi verilmediği, % 41.7'sine ne kadar süre yatabileceği
ve % 70’ine verilen ilaçlar ve yan etkileri konusunda hiçbir açıklama yapılmadığı
saptanmıştır. Ayrıca ameliyat edileceklerin yarısına yakınına ameliyat öncesinde
operasyonla ilgili bilgi verilmemiş, yine ameliyat sonrasında yarıya yakınına ameliyat
sonrası dönemde nelere dikkat etmesi gerektiği ile ilgili herhangi bir bilgi verilmemiştir.
Kişioğlu ve arkadaşları, çalışmalarını 2001 yılında yapmışlardır. Bu araştırmanın
sonuçları ile karşılaştırdığımızda arada belirgin bir fark ortaya çıkmaktadır. Hasta
hakları uygulamalarının yaygınlaşması, hasta ve yakınlarının hakları konusunda daha da
bilinçlenmiş
olmaları
gibi
nedenlerden
ötürü
bu
sonucun
yüksek
çıktığı
düşünülmektedir. Ayrıca bu araştırmanın, sağlık çalışanları ile yapılmış olması da
burada farkın yüsek olmasına neden olan diğer bir faktör olduğu düşünülmektedir.
136
Tabloda sekizinci sırada yer alan “Hasta ve yakınları ilgili sağlık personeli tarafından
önerilen tedavinin olası yararları ve sakıncaları konusunda bilgilendirilmektedir”
standardın, hastanelerin % 76.6’sında tamamen, % 19’unda kısmen uygulandığı ve
% 1.4’ünde ise uygulanmadığı saptanmıştır. Hastanın tanısı doğrultusunda uygulanması
planlanan tedavi ve işlemlerin yararları, sakıncaları ve komlikasyonları (yan etkileri)
hakkında hasta ve yakınlarının bilgilendirilmesi en doğal bir hasta hakkıdır. Bu
standardın yüksek bir oranda uygulandığını görmekteyiz.
Tabloda, dokuzuncu sırada yer alan “Hasta ve yakınları ilgili sağlık personeli
tarafından, önerilen tedavinin alternatifleri konusunda bilgilendirilmektedir”
standardı, hastanelerin % 71.9’unda tamamen, % 25.5’inde kısmen uygulanmakta ve
% 2.7’sinde ise uygulanmamaktadır. Hastaya yapılması planlanan tedavinin alternatif
yöntemleri varsa, ilgili sağlık personeli tarafından bunun hasta ve yakınlarına iletilmesi
gerekir. Hasta ve yakınlarına tüm tedavi seçenekleri sunulmalıdır. Bundan sonra hasta
ve yakınlarının son kararları çok önemlidir. Hasta ve yakınlarının alternatif tedavi
yöntemleri konusunda bilgilendirilmesi halinde vermiş oldukları karar hakkında
tereddütleri kalmayacaktır. Buna göre de hastanelerin yaklaşık tamamında hasta ve
yakınları ilgili sağlık personeli tarafından önerilen tedavinin alternatifleri konusunda
bilgilendirilmektedir.
Tabloda onuncu sırada yer alan “Hasta ve yakınları ilgili sağlık personeli tarafından,
olası tedavinin başarısı konusunda bilgilendirilmektedir” standardı, hastanelerin
% 73’ünde tamamen, % 22.3’ünde kısmen uygulanmakta ve % 1.8’inde ise
uygulanmamaktadır. Hastaya uygulanması planlanan işlem, müdahale veya tedavinin
başarı oranı, bu sürecin en önemli konusudur. Hiçbir hasta ve yakını, başarı oranı düşük
bir tedaviyi kabul etmez. Bu nedenle hastaya uygulanacak tedavinin başarı düzeyi de
hasta ve yakınlarına ilgili sağlık personeli tarafından iletilmelidir. Araştırmada saptanan
bu bulguya göre, hastanelerin büyük çoğunluğunda hasta ve yakınları ilgili sağlık
personeli tarafından olası tedavinin başarısı hakkında bilgilendirilmektedir.
Tabloda onbirinci sırada yer alan “Hasta ve yakınlarına ilgili sağlık personeli
tarafından bilgiler, açık ve anlaşılabilir bir dil ve yöntemle verilmektedir” standardı,
137
hastanelerin % 74.3’ünde tamamen, % 20.3’ünde kısmen uygulanmakta ve % 2’sinde
ise uygulanmamaktadır. Hasta ve yakınlarını bilgilendiren ilgili sağlık personelinin,
vermiş olduğu bilgilerin açık, anlaşılır, tıbbi terminolojiden uzak olmalı ve
anlayabilecekleri bir yöntemle verilmelidir. Çünkü hasta ve yakınları sağlık
personelinin anlatmış olduğu her şeyi anlamayabilirler. Bu nedenle, sosyal hizmet
mesleğinin müracaatçının (hasta ve yakınlarının) bulunduğu yerden başlama ilkesi
doğrultusunda, bilgilerin hasta ve yakınlarının eğitim durumlarına, sosyo-kültürel
değerleri ve onların seviyesinde uygun olarak verilmesi sağlanmalıdır. Belirlenen bu
bulguya göre, hastanelerin büyük çoğunluğunda hasta ve yakınlarını bilgilendiren ilgili
sağlık personeli, vermiş olduğu bilgileri açık ve anlaşılır bir dil ve yöntemle
vermektedir.
Tabloda onikinci sırada yer alan “Hastanemizde bilgilendirilmiş onay alınması
konusunda tanımlanan politika ve prosedürde hasta dışında kişilerin bilgilendirilmiş
onay verebilmesinin nasıl yapılacağı tanımlanmıştır” standardı, hastanelerin
% 68.5’inde tamamenı, % 20.7’sinde kısmen uygulandığı ve % 7.2’sinde ise
uygulanmadığı belirlenmiştir. Zaman zaman hastanın yerine, yakınları veya vasilerinden
hastaya uygulanması planlanan girişim veya işlem için bilgilendirilmiş onay
alınmaktadır. Ancak, bunun nasıl yapılacağının bilgilendirilmiş onay süreci ile ilgili
tanımlanan prosedürde açık bir şekilde ortaya konulması gereklidir. Elde edilen bu
bulguya göre, hastanelerin çoğunluğunda bilgilendirilmiş onay süreci ile ilgili
tanımlanan prosedürde hasta dışındaki kişilerin bilgilendirilmiş onay verebilmesinin
nasıl yapılacağı ortaya konulmuştur. Ancak önemli bir nölümünde ise bunun açıkça
tanımlanmadığı görülmektedir.
Tabloda onüçüncü sırada yer alan “Hastanemizde, hasta dışında bilgilendirilmiş onay
veren
kişiler
hastanın
dosyasına
kaydedilmektedir”
standardı,
hastanelerin
% 73.6’sında tamamen, % 11.8’inde kısmen uygulanmakta ve % 10.9’unda ise
uygulanmamaktadır. Buna göre, her on hastanenin birinde hasta dışında bilgilendirilmiş
onay veren kişilerin bilgileri hastanın dosyasına kaydedilmemektedir. Hasta dışında
bilgilendirilmiş onay veren kişilerin bilgilerinin hastanın dosyasına kaydedilmemesi
halinde, ortaya herhangi bir hukuki sorun çıktığında, ilgili sağlık personeli hem idari
138
hemde hukuki bir yaptırımla karşı karşıya gelmesi kaçınılmazdır. Bu nedenle, bu
bilgilerin kesinlikle hasta dosyasına tam ve doğru yazılmalıdır.
Tabloda ondördüncü sırada yer alan “Hastanemizde, tanımlanan tüm cerrahi ya da
invasive (girişimsel) uygulamalar öncesi hasta ve/veya yakınlarından bilgilendirilmiş
onay alınmaktadır” standardı, hastanelerin % 78.8’inde tamamen, % 11.4’ünde kısmen
uygulanmakta ve % 6’ında ise uygulanmamaktadır. Bu oranın yüksek çıkması çok
önemlidir. Hasta ve yakınlarından her türlü girişim öncesinde bilgilendirilmiş onay
alınması hem hukuki ve etik bir zorunluluktur. Bilgilendirilmiş onayın çok yüksek bir
oranda alınması, hasta veyakınlarının özerkliğine de gösterilen saygının ifadesidir.
Tabloda onbeşinci sırada yer alan “Hastanemizde, hasta ve/veya yakınlarından
anestezi
öncesi
bilgilendirilmiş
onay
alınmaktadır”
standardı,
hastanelerin
% 77.2’sinde tamamen, % 8.3’ünde kısmen uygulanmakta ve % 10.1’inde ise
uygulanmamaktadır. Buna göre, hasta ve yakınlarından anestezi uygulamaları öncesinde
de yüksek bir oranda bilgilendirilmiş onay alınmaktadır. Hafif düzeydeki sedasyonlarda
(ansetezi), hasta ve yakınlarından bilgilendirilmiş onay alınması zorunlu değildir.
Tabloda onaltıncı sırada yer alan “Hastanemizde hasta ve/veya yakınlarından kan ve
ürünleri kullanımı öncesi bilgilendirilmiş onay alınmaktadır” standardı, hastanelerin
% 52.4’ünde tamamen, % 16.5’inde kısmen uygulanmakta ve % 18.8’inde ise
uygulanmamaktadır. Ortaya çıkan bu bulguya göre, hasta ve yakınlarından kan ve
ürünleri kullanımı öncesi bilgilendirilmiş onayın alınması standardının önemli bir
oranda uygulanmadığını göstermektedir. Ancak, hasta hakları birim sorumlularının
bunu doğrudan saptamaları çok zordur. Bu nedenle, ortaya çıkan sonucun normal
olduğu düşünülmektedir. Bu amaçla, hasta ve yakınları ile yapılacak bir çalışma ile,
hasta ve yakınlarından kan ve kan ürünlerinin kullanımı öncesinde bilgilendirilmiş
onayın alınıp alınmadığının saptanması ile konunun daha sağlıklı bir şekilde
değerlendirilme olanağı sunacağı düşünülmektedir.
Tabloda onyedinci sırada yer alan “Hastanemizde özel bilgilendirilmiş onay gerektiren
tedavi ve işlemler, kategorilerine veya tiplerine göre listelenmektedir” standardı,
139
hastanelerin % 47.1’inde tamamen, % 21.6’sında kısmen uygulandığı ve % 19.9’unda
ise uygulanmadığı belirlenmiştir. Bu standardın bilgilendirilmiş onay süreci ile ilgili
standartlar içerisinde en düşük düzeyde uygulandığı belirlenmiştir. Bilgilendirilmiş
onay gerektiren tedavi ve işlemlerin kategorilerine ve tiplerine göre listelenmesi, hem
hastalar hem de ilgili sağlık personelinin bu konuda bilinçlenmesine ve bu doğrultuda
davranmasına neden olur. Hasta ve yakınları bu listeye göre hangi işlemler için
bilgilendirilmiş onay alınacağını öğrenmiş olurlar. Aynı şekilde sağlık personelinin de
tereddüt yaşaması engellenmiş olur.
Araştırma kapsamındaki hastanelerin hasta hakları birim sorumlularına göre,
bilgilendirilmiş onay süreci ile ilgili tanımlanan JCI standartlarının hastanelerin büyük
çoğunluğunda uygulandığı görülmektedir. Buna göre, Sağlık Bakanlığı’na bağlı
hastanelerin büyük çoğunluğunda hasta ve yakınlarından bilgilendirilmiş onay ile ilgili
bir prosedür tanımlandığı, her türlü müdahale ve girişimsel işlemler için onay alındığı,
ancak kan ve kan ürünlerinin kullanımı öncesinde yetersiz düzeyde onay alındığı
saptanmıştır.
3. 2. 7. Bilimsel Araştırmalar
Bu bölümde hastanelerde yürütülen bilimsel araştırma ve deneyler ile ilgili yapılan
çalışmalar sekiz standart ile incelenmiştir. Araştırmaya kapsamında bilimsel
araştırmalar ile ilgili soruları, hastanelerin onda biri oranında cevaplamışlardır. Çünkü
bilimsel araştırmalar her hastanede yapılamamaktadır. Genelde eğitim ve araştırma
hastanelerinde daha çok bilimsel araştırmalar yapılmaktadır.
aşağıda sunulmuştur.
Elde edilen bulgular
140
Tablo- 26. Hasta Hakları Birim Sorumlularına Göre Bilimsel Araştırmalara
İlişkin Standartların Uygulanma Durumu
Tamamen
Kısmen
Uygulanmamakta
Uygulanmakta Uygulanmakta
Standartlar
1. Hastanemizde yürütülen tüm araştırmaları denetleyen bir
komite vardır.
2. Hastanemizde yürütülen tüm araştırmaları denetleme
faaliyetleri için açık bir amaç bildirgesi tanımlanmıştır.
3. Hastane yönetimi tarafından hastanede yürütülen tüm
araştırmaların nasıl yürütüleceği ve deneklerin bu
araştırmalara nasıl katılabilecekleri konusunda politika ve
prosedür tanımlamıştır.
4. Hastanemizde yürütülen bilimsel araştırmalara katılması
istenen veya gönüllü olarak katılan denekler, yapılacak
bilimsel araştırma veya çalışma için izlenmesi gereken
prosedürler konusunda bilgilendirilmektedir.
5. Hastanemizde yürütülen bilimsel araştırmalar için
yapılan denetleme faaliyetleri, deneklere verilebilecek
görece risk ve yararları değerlendiren bir süreci
kapsamaktadır.
6. Hastanemizde yürütülen bilimsel araştırmalara katılması
istenen veya gönüllü olarak katılan deneklerden
Bilgilendirilmiş Gönüllü Oluru alınmaktadır.
7.
Hastanemizde deneklere bilgiyi sağlayan ve
bilgilendirilmiş gönüllü oluru alan kişi ya da kişiler
hastanın kayıtlarında not edilmektedir.
8. Hastanemizde yürütülen bilimsel araştırmalara katılması
istenen veya gönüllü olarak katılan deneklere, yapılacak
bilimsel araştırma veya çalışmalara katılmayı reddetmeleri
ya da katıldıktan sonra çekilmeleri durumunda kurumun
hizmetlerinden yararlanmaya devam edecekleri ve bu
nedenle herhangi olumsuz bir durumla karşılaşmayacakları
konusunda garanti verilmektedir.
S
%
57
10.3
47
S
%
S
%
-
495
89.7
84.0 8
14.0
1
2.0
36
65.5 3
5.5
16
29.0
37
67.3 4
7.2
14
25.5
44
81.5 3
5.5
7
13.0
36
65.5 5
9.0
14
25.5
36
66.0 5
9.0
14
25.0
38
69.0
4.0
15
27.0
-
2
Tablo 26’da birinci sırada yer alan “Hastanemizde yürütülen tüm araştırmaları
denetleyen bir komite vardır” standardı, araştırma kapsamındaki hastanelerin
% 10.3’ünde bilimsel araştırmalar yapılmakta ve % 89.7’sinde ise yapılmamaktadır.
Bilimsel araştırmalar, genelde eğitim ve araştırma hastanelerinde yürütülmektedir.
Sağlık bakanlığı’na bağlı hastanelerin yaklaşık % 8’i eğitim ve araştıma hastanelerinden
oluşmaktadır. Buna göre, eğitim ve araştırma hastanelerinin yaklaşık tamamında
bilimsel araştırmaların yapıldığını ortaya konulmuştur.
Tabloda ikinci sırada yer alan “Hastanemizde yürütülen tüm araştırmaları denetleme
faaliyetleri için açık bir amaç bildirgesi tanımlanmıştır” standardı, hastanelerin
%
84’ünde
tamamen,
%
14’ünde
kısmen
uygulanmakta
ve
%
2’sinde
141
uygulanmamaktadır. Buna göre, hastanelerin yaklaşık tamamında, yürütülen tüm
araştırmaları denetleme faaliyetleri için açık bir amaç bildirgesi tanımlanmıştır. Yani
burada, hastanede yürütülen bilimsel çalışma ve deneylerin amacının açıkça ortaya
konulduğu amaç bildirgesinin tanımlanmasıdır.
Tanloda üçünci sırada yer alan “Hastane yönetimi tarafından hastanede yürütülen
tüm araştırmaların nasıl yürütüleceği ve deneklerin bu araştırmalara nasıl
katılabilecekleri
konusunda
politika
ve
prosedür
tanımlamıştır”
standardı,
hastanelerin % 65.5’inde tamamen, % 5.5’inde kısmen uygulandığı ve % 29’unda ise
uygulanmadığı belirlenmiştir. Aslında Sağlık Bakanlığı tarafından çıkartılan Klinik
Araştırmalar Hakkında Yönetmeliğe göre, bilimsel araştırma yürüten tüm hastanelerde
bu prosedürün tanımlanması zorunludur. Çünkü hastanelerde tüm bilimsel araştırmalar,
bu prosedür doğrultusunda yürütülmelidir. Ancak bilimsel araştırma yürüten hastaneleri
yaklaşık üçte birinde bu prosedürün tanımlanmadığını görmekteyiz.
Tabloda dördüncü sırada yer alan “Hastanemizde yürütülen bilimsel araştırmalara
katılması istenen veya gönüllü olarak katılan denekler, yapılacak bilimsel araştırma
veya çalışma için izlenmesi gereken prosedürler konusunda bilgilendirilmektedir”
standardı, bilimsel araştırma yürüten hastanelerin % 67.3’ünde tamamen, % 7.2’sinde
kısmen uygulanmakta ve % 25.5’inde ise uygulanmamaktadır. Belirlenen bu bulguya
göre, bilimsel araştırma yürüten her dört hastanenin birinde, araştırmalara katılması
istenen
denek
veya
gönüllülerin
izlemesi
gereken
prosedürler
konusunda
bilgilendirilmemektedir. Bilimsel araştırmalara katılmayı kabul eden her hasta veya
denekten bilgilendirilmiş gönüllü oluru alınması yasal bir zorunluluktur.
Tabloda beşinci sırada yer alan “Hastanemizde yürütülen bilimsel araştırmalar için
yapılan denetleme faaliyetleri, deneklere verilebilecek görece risk ve yararları
değerlendiren bir süreci kapsamaktadır” standardı, bilimsel araştırma yürüten
hastanelerin % 81.5’inde tamamen, % 5.5’inde kısmen uygulanmakta ve % 13’ünde ise
uygulanmamaktadır. Bu bulguya göre, hastanelerin çoğunda, yürütülen bilimsel
araştırmalar için yapılan denetleme faaliyetleri, deneklere verilebilecek görece risk ve
yararları değerlendiren bir süreci kapsamaktadır.
142
Tabloda altıncı sırada yer alan “Hastanemizde yürütülen bilimsel araştırmalara
katılması istenen veya gönüllü olarak katılan deneklerden Bilgilendirilmiş Gönüllü
Oluru alınmaktadır” standardı, hastanelerin % 65.5’inde uygulanmakta, % 9’unda
kısmen uygulanmakta ve % 25.5’inde ise uygulanmamaktadır. Belirlenen bu bulguya
göre, hastanelerin çoğunluğunda bilimsel araştırmalarda yer almayı kabul eden gönüllü
veya deneklerden bilgilendirilmiş gönüllü oluru alınmaktadır. Ancak her dört
hastanenin
birinde
ise,
gönüllü
deneklerden
bilgilendirilmiş
gönüllü
oluru
alınmamaktadır. Bu standardın tüm hastanelerde yüzde yüz uygulanması yasal bir
zorunluluktur. Bilimsel araştırmalarda yer alan gönüllülerden bilgilendirilmiş gönüllü
oluru alınmadan bilimsel faaliyetlere başlamak mümkün değildir.
Tabloda yedinci sırada yer alan “Hastanemizde deneklere bilgiyi sağlayan ve
bilgilendirilmiş gönüllü oluru alan kişi ya da kişiler hastanın kayıtlarında not
edilmektedir” standardı, hastanelerin % 66’sında tamamen, % 9’unda kısmen
uygulanmakta ve % 25’inde ise uygulanmamaktadır. Bu standardın hastanelerin dörtte
birinde uygulanmadığı görülmektedir.
Tabloda sekizinci sırada yer alan “Hastanemizde yürütülen bilimsel araştırmalara
katılması istenen veya gönüllü olarak katılan deneklere, yapılacak bilimsel araştırma
veya çalışmalara katılmayı reddetmeleri ya da katıldıktan sonra çekilmeleri
durumunda kurumun hizmetlerinden yararlanmaya devam edecekleri ve bu nedenle
herhangi
olumsuz
bir
verilmektedir” standardı,
durumla
karşılaşmayacakları
konusunda
garanti
hastanelerin % 69’unda tamamen, % 4’ünde kısmen
uygulanmakta ve % 27’sinde ise uygulanmamaktadır. Yürütülen bilimsel araştırmalara
katılması istenen veya gönüllü olarak katılan deneklere, yapılacak bilimsel araştırma
veya çalışmalara katılmayı reddetmeleri ya da katıldıktan sonra çekilmeleri durumunda
kurumun hizmetlerinden yararlanmaya devam edecekleri ve bu nedenle herhangi
olumsuz bir durumla karşılaşmayacakları konusunda garanti verilmemesi durumunda,
hiç kimsenin katılması kabül etmesi beklenmez. Ancak yaklaşık hastanelerin üçte
birinde bu garantinin verilmediği görülmektedir.
143
Bilimsel araştırmalar ile ilgili olarak saptanan bu bulgular, hasta hakları birim
sorumlularının görüşleri doğrultusunda ortaya konulmuştur. Bilimsel araştırmalar ile
ilgi olarak tanımlanan bu standartların tam olarak karşılanması bir yasal zorunluluktur.
Bu standartlar karşılanmadan bilimsel bir araştırmaya hastane etik kurulunun izin
vermesi mümkün değildir.
3. 2. 6. Organ Bağışı ve Organ Nakli ile İlgili Standartlar
Bu bölümde hasta hakları birim sorumlularına göre çalıştıkları hastanelerdeki organ ve
doku bağışı ve nakli ile ilgili 5 standart incelenmiştir. Elde edilen bulgular aşağıda
tablolar şeklinde gösterilmiştir.
Tablo- 27. Hasta Hakları Birim Sorumlularına Göre Organ Nakli ve Bağışına
İlişkin Standartların Uygulanma Durumu
Standartlar
Tamamen
Kısmen
Uygulanmamakta
Uygulanmakta Uygulanmakta
S
1. Hastanemizde Organ ve Doku Bağış Birimi
265
mevcuttur.
2. Hastanemizde organ ve doku bağışının nasıl
yapılacağı bir politika ve prosedür ile 236
tanımlanmıştır.
3. Hastanemizde hasta ve yakınları organ ve
doku bağışının nasıl yapılacağı konusunda
217
yazılı, görsel vb. yöntemlerle
bilgilendirilmektedir.
4. Hastanemiz idaresi, hasta ve yakınlarının
organ ve dokularını bağışlama konusundaki 254
seçimlerini desteklemektedir.
5.Hastanemiz personeli, organ ve doku bağışı
konusunda tanımlanan politika ve prosedürler 218
ile ilgili olarak eğitilmektedir.
%
S
%
S
%
48.0
35
6.3
252
45.7
78.9
51
17.1
12
4.0
71.3
74
24.7
12
4.0
84.7
37
12.3
9
3.0
72.9
58
19.4
23
7.7
Tablo 27’ye göre araştırma kapsamındaki hastanelerin % 48’inde organ bağış birimi
kurulmuş, % 6.3’ünde kısmen de olsa kurulmuş ve % 45.7’sinde ise organ bağış birimi
kurulmamıştır. Saptanan bu bulguya göre Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastanelerin çok
önemli bir kısmında organ bağış birimi kurulmamıştır. Ülkemizde on binlerce hastanın
organ nakli beklediği düşünüldüğünde, organ bağış birimlerine ne denli ihtiyaç
duyulduğu gerçeği görülmektedir. Organ bağış birimleri organ nakli yapan tüm
144
hastanelerde kurulmuştur. Ancak bu hastanelerde tespit edilen beyin ölümleri sayısının
yetersiz olması nedeniyle, bu merkezlere organ bağışı sağlayan diğer hastanelerin
desteğine ihtiyaç duyulmaktadır. Saptanan bu bulgu doğrultusunda, ülkemizdeki organ
bağış birim sayısının yetersiz düzeyde olduğu söylenebilir. Organ bağış birimlerinin
sayısının artmasının, yapılacak organ bağışı sayısını da arttıracağı düşünülmektedir.
Çünkü organ nakli ancak organların bağışlanması ile gerçekleşebilir.
Tabloda ikinci sırada yer alan “Hastanemizde organ ve doku bağışının nasıl yapılacağı
bir politika ve prosedür ile tanımlanmıştır” standardı, hastanelerin % 78.9’unda
tamamen ve % 17.1’inde kısmen uygulandığı ve % 4’ünde ise uygulanmadığı
belirlenmiştir. Buna göre, organ bağış birimi kurulan hastanelerin yaklaşık tamamında
organ ve doku bağışının nasıl yapılacağı konusunda bir politika ve prosedür
tanımlanmıştır. Bu prosedür, organ bağışının nasıl ve nereye yapılacağını ayrıntılı bir
şekilde ortaya koyar.
Tabloda üçüncü sırada yer alan “Hastanemizde hasta ve yakınları organ ve doku
bağışının
nasıl
yapılacağı
konusunda
yazılı,
görsel
vb.
yöntemlerle
bilgilendirilmektedir” standardı, hastanelerin % 71.3’ünde tamamen, % 24.7’sinde
kısmen uygulanmakta ve % 4’ünde ise uygulanmamaktadır. Belirlenen bu bulguya göre,
organ bağış birimi kurulan hastanelerin yaklaşık tamamında hasta ve yakınlarının organ
bağışını nasıl yapacakları konusunda yazılı ve görsel yöntemlerle bilgilendirilmektedir.
Organ bağış birimi kurulmayan hastanelerde de bu birimlerin kurularak, organ bağışı
konusunda yazılı ve görsel yöntemlerle bilgilendirilmeleri çok önemlidir.
Tabloda dördüncü sırada yer alan “Hastanemiz idaresi, hasta ve yakınlarının organ ve
dokularını
bağışlama
konusundaki
seçimlerini
desteklemektedir”
standardı,
hastanelerin % 84.7’sinde tamamen, % 12.3’ünde kısmen uygulanmakta ve % 3’ünde
ise uygulanmamaktadır.
Organ bağışı, gönüllülük esasına dayanır. Çünkü bireyin
organları, bireyin sahip olduğu en özelidir. Bu nedenle hastane yönetimi, hasta
yakınlarını bu konudaki kararlarına saygı duymalıdır. Buna göre, organ bağış birimi
kurulan hastanelerin yaklaşık tamamında, hasta ve yakınlarının organ bağışlama
konusundaki kararlarını desteklemektedir.
145
Tabloda beşinci sırada ye alan “Hastanemiz personeli, organ ve doku bağışı
konusunda tanımlanan politika ve prosedürler ile ilgili olarak eğitilmektedir”
standardı, hastanelerin % 72.9’unda tamamen, % 19.4’ünde kısmen uygulanmakta ve
% 7.7’sinde ise uygulanmamaktadır. Hastane personelinin de aynı şekilde organ bağışı
konusunda tanımlanan politika ve prosedürle ilgili olarak eğitilmesi çok önemlidir.
Çünkü organ bağışına sağlık çalışanlarının öncülük etmesi beklenen bir durumdur. O
nedenle organ bağışı konusunda eğitilmeleri ve bilgilendirilmeleri çok önemlidir.
Organ bağış birimi kurulan hastanelerin yaklaşık tamamında hasta ve yakınlarının organ
ve doku bağışının nasıl yapılacağı konusunda bir prosedürün tanımlandığı, bu prosedür
hakkında hasta ve yakınlarının bilgilendirildikleri ve sağlık çalışanlarının organ bağışı
konusunda eğitildikleri saptanmıştır. Bu durum, organ bağış birimi kurulan hastanelerde
organ bağışı ile ilgili yürütülen çalışmaların yeterli düzeyde olduğu sonucunu ortaya
koymaktadır.
Araştırmada JCI akreditasyon standartlarının uygulanma durumu incelendikten sonra,
hasta hakları birim sorumlularının yürüttükleri çalışmalar hakkındaki görüş ve
düşüncelerini ortaya koymak için, hasta hakları birim sorumlularının uygulamada
karşılaştıkları sorunlar, bu sorunları çözmek için kullandıkları çözüm yolları ve hizmet
kalitesinin arttırılması için önerileri aşağıdaki bölümde incelenmiştir.
3.3. HASTA HAKLARI BİRİM SORUMLULARININ YÜRÜTTÜKLERİ
ÇALIŞMALAR HAKKINDAKİ GÖRÜŞ VE DÜŞÜNCELERİ
Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastanelerde kurulan hasta hakları birimleri yoluyla hasta ve
yakınlarının karşılaştıkları her türlü sorunu çözmeye çalışan birim sorumlularının
uygulamaya ilişkin karşılaştıkları sorunlar ve bu sorunlara yönelik çözüm önerileri ve
uygulamanın etkinliğinin ve kalitesinin arttırılması için görüşlerinin saptanması bu
çalışmanın önemli amaçları arasında yer almıştır. Saptanan bu görüşler yoluyla
uygulamanın eksik kalan yönlerinin ortaya çıkarılarak bu doğrultuda yapılacak
çalışmalar, düzeltme ve iyileştirme faaliyetleri ile hasta hakları uygulamalarının
etkinliği ve verimliliğinin arttırılmasının sağlanması amaçlanmıştır. Bu bölümde hasta
146
hakları birim sorumlularının uygulamada karşılaştıkları sorunlar, bu sorunları çözmek
için kullandıkları çözüm yolları ve hizmet kalitesinin arttırılması için önerileri yer
almaktadır. Hasta hakları birim sorumlularının karşılaştıkları sorunlar ve bu sorunları
çözmek için kullandıkları çözüm yolları ve önerilerinin en önemli olanları aşağıda
verilmiştir.
3. 3. 1. Hasta Hakları Birim Sorumlularının Karşılaştıkları Sorunlar
Türkiye’deki hasta hakları uygulamalarının alandaki uygulayıcıları hasta hakları birim
sorumlularıdır. Bu nedenle hasta ve yakınlarının karşılaştıkları her türlü sorunu
çözmeye çalışan hasta hakları birim sorumlularının alanın özelliğine ilişkin günlük
uygulamalarda karşılaştıkları sorunların neler olduğunun saptanması çok önemlidir.
Ayrıca, hasta hakları birim sorumlularının gözüyle hasta hakları sorunlarının
saptanması, alana ilişkin yapılması planlanan yasal düzenlemelere de katkı sağlayabilir.
Bu amaçla araştırma kapsamında hasta hakları birim sorumlularının karşılaştıkları
sorunlar aşağıda sunulmuştur.
3.3.1.1. Hasta Hakları Kurulu İle İlgili Karşılaşılan Sorunlar
•
Hasta hakları kurulunun düzenli toplanamaması,
•
İl Genel Meclis Üyesi ve Valiliğin atadığı hasta hakları kurul üyelerinin
kurul toplantılarına düzenli katılmaması,
•
Hasta hakları kurul başkanlarının başhekim yardımcısı olması ve iş
yoğunluğu nedeniyle kurula düzensiz katılması,
•
Hasta hakları kurullarının çoğunluğu sağlık çalışanı olması ve kurul
başkanının başhekim yardımcısı olması, adil karar verilmesini etkileyeceği düşüncesiyle
hastaların şikâyetlerini geri çekmesi,
•
Hasta hakları kurul kararlarının bağlayıcı olmaması, yani tavsiye niteliğinde
olmasından dolayı, sağlık çalışanlarının kurul kararlarına önem vermemesi,
•
Kurulda
kusurlu
bulanan
personelin
dosyası
başhekimliğe
havale
edilmektedir. Başhekimliğin ilgili dosya ile ilgili yapılan çalışmanın sonucu hakkında
hasta hakları birimini bilgilendirmemesi,
147
•
Hasta hakları kurulundaki yedi üyenin kusurlu bulduğu bir personel,
muhakkik (bilirkişi) tarafından kusursuz bulunabilmektedir. Bu durumun hasta hakları
biriminin ve kurulunun etkinliğini azaltması,
•
Hasta Hakları Kurul toplantılarına başhekimin katılması ve konumu
nedeniyle zaman zaman kurul üyelerini etkileyerek istediği yönde karar alınmasını
sağlaması,
•
Hasta hakları kurulunda kusurlu bulunan doktor olunca hastane idaresi de
doktordan yana tavır alarak, kişiye göre muamele yapması ve kaç defa şikâyet olursa
olsun doktorların dokunulmazlığının olması ve kimsenin bir şey yapamaması,
•
Hasta Hakları Kurulunun kararları bağlayıcı olmadığından hasta hakları
birimlerine hak ihlali iddiası ile başvuran hasta ve yakınlarının beklenti düzeylerinin
düşmesi,
•
Kurul başkanının sık sık değişmesi ve değiştirilmesi ve birim sorumlusunun
da başkana bağlı olması nedeniyle yeni gelen başkannın iş ve işlemleri bilmemesi
dolayısıyla belirlenmiş standartlar yerine kendi yöntemleri ile hareket etmeye kalkması,
•
Kurula katılan üyelerin, hasta hakları konusunda yeterince bilgi sahibi
olmaması,
•
Kurul üyelerinin hastane ile ilgili özel işlerini birim sorumlularına
yaptırmaya çalışması,
•
Kurul üyeleri (özellikle hastane dışından gelen)’nin mazeretsiz toplantıya
gelmeyerek boşuna üyelik işgal etmesi.
3.3.1.2. Hasta Hakları Biriminin Yeri, Fiziksel Yapısı İle İlgili Karşılaşılan
Sorunlar
•
Hasta hakları birim odasının farklı birimlerle bir arada olması,
•
Hasta hakları birim odasının aynı anda farklı işler için kullanılması
durumunun hasta ve yakınlarının başvurularını engellemesi,
•
Hasta hakları birimlerinin fiziksel şartlarının yetersiz olması ve uygun
olmaması,
•
Hasta hakları birimlerinin fiziki koşullarının bireysel görüşme ve
danışmanlık hizmeti vermeye uygun olmaması.
148
3.3.1.3. Hasta Hakları Birim Çalışanlarının Sorunları
•
Hasta hakları biriminde çalışan personelin sayısının yetersiz olması,
•
Personel yetersizliği nedeniyle birim sorumlusunun birimden ayrıldığı
zamanlarda, hasta ve yakınlarının sorunlarını iletebilecekleri bir görevliyi karşılarında
bulamaması,
•
Hasta hakları birim sorumlularına birden çok görev ve sorumluluk verilmesi,
•
Hasta hakları birim sorumlularının karşılaştıkları sorunları çözebilecek bir
yapının, mekanizmanın, kişi ya da birimin olmaması,
•
Birim sorumlularının kadrolu olmaması,
•
Hasta hakları birimlerinde yönergede ifade edilen niteliklerde birim
sorumlusunun görevlendirilmemesi,
•
Birim sorumlularının iş yükünün fazla olması ve işin ruhsal açıdan son
derece yıpratıcı olması,
•
Personel yetersizliğinden dolayı hasta hakları birim sorumlularının izin
kullanamaması,
•
Yönergeye göre hasta hakları birimi ve sorumlusunun, başhekim
yardımcısına bağlı hizmet vermesi gerekirken, birim sorumlusunun asıl kadrosunun
bağlı bulunduğu birim sorumlusuna bağlı çalışması. Örneğin, birim sorumlusu hemşire
olan personelin, başhemşireye bağlı olarak çalışması,
•
Hasta hakları birim sorumlularının döner sermayenin ek katkı puanından
yararlanamaması,
•
Hasta hakları birim sorumlusu olarak çalışan personelden şikâyet geldiğinde,
özellikle hekimler konusunda çok tepki alınması ve bunun zaman zaman hakaret
boyutuna varması,
•
Başvuranlarla çalışanlar arasında kalındığı durumların olması ve başvuran
hastaların çözüm konusunda tatmin olmadıklarında tepkilerini çok sert bir şekilde
göstermesi,
•
Hastaları, yakınlarını ve personeli eğitecek eleman yetersizliği,
•
Birim sorumlularının, başhemşire, şef, bazı başhekim yardımcılarından
olumsuz, kırıcı, hasta haklarını hiçe sayan bir yaklaşımla karşı karşıya kalınması
nedeniyle kendilerini psikolojik baskı altında hissetmeleri,
149
•
Şikâyet edilen personelin, zaman zaman siyasi gücünü kullanarak hasta
hakları birim sorumlularını zor durumlara düşürmesi veya tehdit etmesi, .
•
Yönergeye göre hasta hakları birimi ve birim sorumlusunun başhekim
yardımcısına bağlı hizmet vermesi gerekirken başka bir birime bağlı olarak çalışması,
•
Hasta hakları birim sorumlularının zaman zaman fiziksel şiddete veya sözlü
hakaretlere maruz kalması,
•
Yıllık izin ve mazeret durumlarında işin aksaması ve yerine çalıştırılacak
kimsenin bulunmaması nedeniyle hasta hakları birim sorumlularının yıllık izin
kullanamaması,
•
Eleman eksikliği olduğunda takviye olarak başka bölümlerde birim
sorumlusunun çalıştırılması,
•
Hasta hakları birim sorumlularının sarı zarf taşıyıcısı olarak görülmesi,
•
Yatan hastalara verilen hasta hakları eğitimini hekimlerin engellemeye
çalışması.
3.3.1.4. Mevzuat İle İlgili Karşılaşılan Sorunlar
•
Yönergede hasta hakları kurulu herhangi bir dosyayı inceledikten sonra
“Personel haklı veya başvuran haklı” ibaresinin çoğu zaman birim sorumlusunu zor
durumda bırakması,
•
Hasta hakları birimlerine hangi durumlarda yazılı başvuru alınacağının
tanımlanmamış olması,
•
Hasta sorumluluklarının dayandığı bir mevzuatın olmaması,
•
Hastanede hasta ve yakınlarının şikâyet, öneri ve dileklerinin farklı yerlere
yapılması,
•
Hasta hakları uygulama yönergesindeki bazı hükümlerin ağız ve diş sağlığı
merkezleri ve ruh sağlığı hastaneleri için uygun olmaması,
•
Hasta haklarının tek taraflı oluşu nedeniyle sağlık personelinin şikayetlerini
ileteceği mercilerinin bulunmaması,
•
Hasta hakları birimi tarafından bilgi istemek amacıyla gönderilen yazılara
cevap verilmediğinde uygulanacak prosedürün ne olacağının bilinmemesi,
•
Hekim seçme uygulamasının, yatan hasta uygulamaları ile ilgili belirlenmiş
bir prosedürün olmaması,
150
•
Hasta hakları birimlerine yapılan başvurularda teknik konu, kapsam dışı
ayrımlarının neye göre belirleneceğinin yazılı ve açık olarak yönergede belirtilmemesi,
•
Hasta kurul başkanı çocuk hastalıkları uzmanı oması nedeniyle çocuk
hastalıkları uzmanı şikâyet edildiğinde kurul başkanı, hem çocuk uzmanlarının birim
sorumlusu hem de kurul başkanı ve şikâyet edilen birimin sorumlusu olmaktadır.
Şikâyet edilen birimin birim sorumlusunun belirlenememesi,
•
Personel kusurlu bulunduğunda hemen işlem yapılabilmekte ve ceza
alabilmekte iken, hasta veya yakınının kusurlu bulunması durumunda yapılacak işlemin
bilinememesi,
•
Hasta hakları ile ilgili bazı durumlarda kanıt yetersizliğinden dolayı ilgili
sağlık çalışanına ne yapılacağının bilinememesi.
3.3.1.5. Hastane İdaresi İle İlgili Karşılaşılan Sorunlar
•
Hastane idarecilerinin, hasta hakları biriminin görev, yetki ve sorumlulukları
ve yaptığı işleri hakkında bilgilerinin yetersiz olması,
•
Hastane idaresi tarafından hasta hakları birimlerinin danışma birimleri olarak
kullanılması,
•
Sistemden, fiziki mekândan ya da yapıdan kaynaklanan sorunlar konusunda,
yapılan başvurular, hastane idaresine iletildiği halde, idare tarafından herhangi bir
düzenleme veya değişiklik yapılmaması,
•
Hasta hakları ile ilgili yapılacak eğitim, seminer, toplantılar, broşür
hazırlama gibi etkinlikler için ödenek, araç ve/veya gereç bulunamaması,
•
Hastane yönetiminin çalışmalara destek vermemesi, oda için yer vermemesi
ve en önemlisi, hasta ve yakınlarının göremeyeceği bir yerde hasta hakları biriminin
kurulması,
•
Hasta hakları birimlerinin işleyişine başhekimliğin müdahale etmesi,
•
Yazışmalar ve evrak takibi konularında çok fazla problemle karşılaşılmakta
ve çoğu zaman evrakları birim sorumluları takip etmektedir. Evrak biriminin hasta
hakları birimlerinden gelen evrakları kayıt ve kabul etmemesi,
•
Hekimlerin polikliniklere geç başlaması bu duruma karşı hastane idaresinin
kayıtsız kalması,
151
•
Şikâyet dosyalarının tamamlanma sürecinde iki gün olan bilgi isteme
süresinin aşılması ve ilgili personelin buna riayet etmemesine rağmen hastane idaresi
tarafından herhangi bir yaptırımın uygulanmaması,
•
Üst yönetimin hasta ve yakınlarının başvurularını engellemesi,
•
Sorunların tespiti ve kurul önerilerinin hastane yönetimi tarafından
uygulanmaması.
3.3.1.6. Hasta ve Yakınları İle İlgili Karşılaşılan Sorunlar
•
Hasta ve yakınlarının isim vermeden şikâyet başvurusu yapmak istemesi,
•
Sorunu olan hastaların, sorunlarını hasta hakları birim sorumlusuna iletmek
yerine bunu başhekime iletmeyi ve onu görmeyi tercih etmesi,
•
Hasta ve yakınları, hasta hakları birim sorumlularının hastanenin personeli
olması nedeniyle yapılan başvuruların kendilerinin aleyhinde sonuçlanacağını ifade
etmektedir. Bu nedenle hasta ve yakınlarının hasta hakkı ihlali olmasa da bunun kasıtlı
olarak bu şekilde sonuçlandığını düşünmesi,
•
Hasta hakları birimleri tarafından verilen hasta hakları eğitimlerine hasta ve
yakınlarının ilgi göstermemesi,
•
Şikâyet amacıyla başvuran hasta ve yakınları, tüm problemlerinin (sistemle
veya cihazlarla ilgili olan) anında çözülmesini istemekte ve problemlerin çözümü için
başka yere yönlendirildiklerinde sinirlenerek hakaret etmesi,
•
Hasta hakları birimlerinin poliklinik katlarında olması nedeniyle hastaların,
hakkında şikâyet başvurusu yapmayı düşündüğü personel tarafından şikâyet edildiğinin
görülmesi ve tekrar geldiklerinde bakılmayacakları endişesiyle birimlere başvurmada
çekingen davranması,
•
İlaç
mümessillerinin
polikliniklerde
mesai
saatlerinde
ve
hasta
muayenesinde çalışmasından dolayı hastaların rahatsız olması ve hasta mahremiyetinin
ihlal edilmesi,
•
İnternet üzerinden yapılan başvurularda başvuranın adı, adres ve telefon
numaralarının doğru olmaması ve asılsız şikâyet ve beyanlarda bulunulması,
•
Hastaların, her türlü işlemleri için (randevu alma, direkt olarak doktorun
yanına giderek birim tarafından sözlü uyarıda bulunulmasını sağlama, birimin verilen
152
tetkik ve operasyon gibi randevularını öne almasını sağlama v.b.) birimin müdahale
etmesini istemesi,
•
Hasta ve yakınlarının çoğu zaman yanlış anlama veya bilgilendirilmekten
kaynaklanan gereksiz başvuruda bulunması,
•
Hasta ve yakınlarının eski alışkanlıklarını sürdürmek istemeleri nedeniyle,
genelde hasta hakları birimine gelmek yerine sorunu yöneticilerle görüşerek çözmeye
çalışması,
•
Hasta ve yakınlarının sorumluluklarını yerine getirmeden hak talebinde
bulunmaya çalışması,
•
Hasta ve yakınlarının hakları ve sorumlulukları konusunda verilen eğitimlere
rağmen hastane kurallarına uymakta zorlanması.
3.3.1.7. Hasta Hakları Birim Sorumlularının Karşılaştıkları Diğer Sorunlar
•
Hasta hakları birimlerinin denetlenmemesi,
•
Yatan hastaların hasta hakları ile ilgili eğitimleri birim sorumlusu tek başına
yürütememektedir. Birim memurunun yetkili ve yetkin olmaması nedeniyle başvuran
hasta ve yakınlarına etkili hizmet verilememekte ve bu durum aksaklıklara neden
olmaktadır. Bu nedenlerden dolayı yatan hastaların eğitimlerinin yapılamaması,
•
Hasta hakları konulu hizmet içi eğitimi verilirken hastane personeli,
yardımcı sağlık personelini eğitimci olarak dinlemek istememesi,
•
Asistan hekimlerin kimi zaman uzman hekimlerim yerine hasta bakmasından
dolayı, hastaların hekim seçme haklarının ihlal edilmesi,
•
Hastanenin özel hizmet aldığı birimlerde en çok sorunlar yaşanmaktadır
(Güvenlik, bilgi işlem gibi). Bu kesimin eğitim düzeyi ve çalışma koşulları nedeniyle
tükenmişlik yaşadıkları belirlenmiştir. Şirketleri tarafından verilen iletişim eğitimlerinin
yetersiz olması,
•
Yaşlı, özürlü vb. durumdaki özel nüfus gruplarının, zaman zaman muayene
olamaması,
•
Sağlık personelinin olumsuz tepkileri çok fazla ve kendi haklarının ihlal
edildiğini düşünmeleri ve hasta hakları biriminin gerekliliğine inanmaması,
•
Hekimlerin, hastalara yeterli zaman ayıramaması,
153
•
Hasta hakları birimleri tarafından verilen hasta hakları eğitimlerine
personelin ilgisinin az olması,
•
Daha çok karşılıklı iletişimden kaynaklanan sorunlar yaşanması,
•
Hekimlerin hastalarla yeterince ilgilenmemesi,
•
Yataklı tedavi kurumlarında hasta ve yakınlarına sunulan hizmetlerin belirli
standartlar doğrultusunda sunulmaması,
•
Çoğu
sağlık
kuruluşunda
olduğu
gibi
hekimlerin
hasta
hakları
uygulamalarına karşı katı ve ilgisiz tutum içinde olması,
•
Hasta hakları birimi, hasta ve çalışanlar tarafından bir şikâyet birimi olarak
görülmesi ve algılanması,
•
Bazı hekimlerin yerinde çözüm gerektiren konularda yardımcı olmaması,
•
Uzman hekimlerden bilgi isteminin yapılmasında zorluk çekilmesi,
•
Hasta şikâyeti ve personel şikâyeti arasında kalmak bazen sıkıntı
yaratmaktadır. Başvuranın iddialarıyla çalışanın açıklamaları bazen tamamen zıt
olmakta, objektif değerlendirme yapıldığında kimin doğru söylediğinin tam olara tespit
edilememesi.
3. 3. 2 Hasta Hakları Birim Sorumlularının Karşılaştıkları Sorunlara Yönelik
Geliştirdikleri Çözüm Yolları
Hasta hakları birim sorumlularının uygulama esnasında karşılaştıkları sorunların
saptanması kadar bu sorunları çözmek için geliştirdikleri çözüm yolları ve yöntemleri
de önemlidir. Hasta hakları uygulamalarının temel fonksiyonu, hasta ve yakınlarını hak
ihlallerinden korunmasını ve karşılaştıkları sorunların çözümünü sağlamaktır. Bu
doğrultuda araştırmaya katılan hasta hakları birim sorumlularının karşılaştıkları
sorunların çözümüne yönelik geliştirdikleri yöntemler aşağıda sunulmuştur;
•
Hastanenin kalite ekibi ile birlikte her ay sık karşılaşılan sorunlar
belirlenmesi ve çözüm önerilerinin hastane idaresine sunulması,
•
Yasada önceliği belirlenmiş olan hastalara (yaşlılar, gaziler, şehit yakınları,
engelliler) Hasta Öncelik Kartı verilmesi sağlanarak,
•
Hasta haklarına karşı direnç gösteren çalışanlara, empati eğitimi verilmesi,
154
•
Hasta memnuniyet anketleri sonucunda iyileştirici ve düzeltici faaliyetlere
başlanması,
•
Karşılaşılan sorunları çözmek için hizmet içi eğitimlerin verilmesi,
•
Yatan hasta ve yakınlarına hakları konusunda bilgi verilmesi,
•
Anlamsız ve ilgisiz şikâyetlerde hasta ve yakınlarının ikna edilmeye
çalışılması,
•
Hasta hakları birim sorumlularının karşılaştığı sorunların çözümlenmesi için
hastane idaresiyle görüşülmesi,
•
Hasta hakları birim sorumluları, karşılaşılan sorunları kişisel becerileriyle
çözmeye çalışması,
•
Hasta ve yakınlarının bir sorunla karşılaşmaları durumunda ve hasta hakları
birimine başvurduklarında, hasta hakları birim sorumluları, ilk önce sorunlarını
anlamaya çalışarak yazılı başvuru almadan yerinde çözmeye çalışması,
•
Hastane içerisinde fiziksel veya mental yetersizliği olan hastalara refakat
edecek bir hostes verilerek hizmetlerden faydalanmalarının sağlanması,
•
Hasta hakkını ihlal eden sağlık çalışanı ile yüzyüze görüşülerek hasta
haklarının birimlerinin amacı, işleyişi ve hasta hakları konusunda bilgilendirerek hasta
ve yakınlarının haklarının korunması noktasında daha hassas davranmaları konusunda
bilgi verilmesi,
•
Hastane kurallarına uymayan hastalara sorumluluklarını hatırlatarak
sorumlulukları ölçüsünde haklarını kullanabilecekleri konusunda bilgi verilmesi,
•
Kurul başkanı daha çok hasta ve sağlık çalışanı arasına girerek ikili ilişkiler
ile sorunu yerinde çözmeye çalışması,
•
Hasta hakları birim sorumluları (karşılaşılan sorunun niteliğine göre), kurul
üyeleriyle veya başhekimle bunu paylaşarak çözmeye çalışması,
•
Hasta hakları birim sorumluları, genelde sempatik yollarla karşılaştıkları
sorunları çözmeye çalışması,
•
Hasta hakları birim sorumluları, başka hastanelerde çalışan deneyimli
meslektaşlardan
saptanmıştır.
yardım
alarak
karşılaştıkları
sorunları
çözmeye
çalışmaları
155
3.3.3. Hasta Hakları Birim Çalışmalarının Kalitesinin Artırılmasına Yönelik Hasta
Hakları Birim Sorumlularının Önerileri
Hastanelerde hasta ve yakınlarına sunulan sağlık hizmetlerinin insan onuruna yaraşır bir
şekilde sunulması gerekir. Hasta ve yakınları bu hizmetlerden yararlanırken Hasta
Hakları Yönetmeliğinde ifade edilen haklarını azami düzeyde kullanmaları çok
önemlidir. Bu amaçla hasta haklarının temel uygulayıcıları olan hasta hakları birim
sorumlularının uygulama esnasında yürüttükleri çalışmaların kalitesinin artırılmasına
yönelik önerileri önem arz etmektedir. Çünkü Hasta Hakları Uygulama Yönerge’sinin
doğrudan uygulayıcıları birim sorumlularıdır. Uygulamaya ilişkin karşılaştıkları
sorunlar, aksaklıklar ve engellerin birim sorumlularınca tespiti daha kolaydır. Bu
doğrultudaki önerileri uygulamanın etkinliğini arttırmaya yönelik çabalara, çalışmalara
ve yasal düzenlemelere ışık tutacağı düşünülmektedir. Bu anlamda araştırmamız
kapsamında hasta hakları birim sorumlularına göre hasta hakları uygulamalarının
kalitesinin arttırılmasına yönelik önerileri aşağıda sunulmuştur.
3.3.3.1. Hasta Hakları Kurulu İle İlgili Öneriler
•
Dışarıdan kurula katılan üyelere döner sermayeden katkı (maddi destek)
sağlanması,
•
Kurul için seçilecek sivil üyelerin nitelikli ve son düzenleme ve değişimlere
ayak uydurabilecek kişiler arasından tercih edilerek görevlendirilmesi,
•
Kurulda alınan ve yönetime bildirilen kararları takip eden daha etkili bir
sürecin sağlanması,
•
Valilik tarafından atanan il genel meclis üyeleri, zaman zaman kendilerini
kurul üyelerinin üstünde görme gibi davranışlarda bulunmaktadırlar. Bu nedenle il genel
meclis üyeleri her yıl ya da iki yıl için görevlendirilmesi,
•
Hasta hakları kurulu tarafından görüşülüp hasta hakkı ihlali saptanan şikâyet
dosyalarının sonuçlandırılması için il sağlık müdürlüğü bünyesinde oluşturulacak bir
kurula gönderilmesi,
•
Hasta haklarının gelecekte de faaliyetlerini sürdürebilmeleri ve amaçlarına
ulaşabilmeleri için, kurul üyelerinin yasalarla korunması ve kararlarının yaptırımı ve
caydırıcılığı olmasının sağlanması,
156
•
Hasta hakları kuruluna başhekimin girememesi.
3.3.3.2. Hasta Hakları Biriminin Yeri, Fiziksel Yapısı İle İlgili Öneriler
•
Hasta veya yakını en sinirli olduğu, ajite olduğu, kontrolünün güç olduğu,
kontrol edilemeyecek olduğu durumlar için, hasta hakları biriminin havadar, ferah,
sakinleştirici, gürültüden uzak, sakin, huzurlu bir fiziksel yapıya kavuşturulması,
•
Hasta hakları birimlerinin, hasta mahremiyeti göz önünde bulundurularak
fiziksel koşulları uygun hale getirilmesi sağlanmalıdır.
3.3.3.3. Hasta Hakları Birimi ve İşleyişi ile İlgili Öneriler
•
Hasta hakları birimleri Sağlık Bakanlığı dışındaki bir bakanlığa bağlı olarak
çalışmalıdır. Adalet Bakanlığı’nda çalışan Sayman, nasıl Maliye Bakanlığı personeli ise
hasta hakları birimlerinde çalışan birim sorumlusunun hastane idaresinden bağımsız
olarak çalışması,
•
Hasta hakları birimlerinin doğrudan Hasta Hakları İl Koordinatörlüğüne
bağlı olarak çalışması,
•
Hasta Hakları Birimde görevli bir hukukçu olması,
•
Başhekimliğe bağlı olduğumuz için bir yaptırımımız yok. Hastane idaresinin
birim üzerinde bir yaptırımı olmamalı ve özgürce çalışabilmesi için farklı bir
mekanizmanın kurulması,
•
Kalitenin arttırılabilmesi için illerde valiliklerde, ilçelerde kaymakamlıklarda
sağlık hukuk büroları gibi çalışan birimler kurulmalıdır. Bu kurulun başkanının sağlık
hukuku alanında eğitim almış kişilerden oluşmalıdır. Hasta hakları birimlerince alınan
yazılı başvurular hazırlanarak bu bürolara değerlendirilmesi için gönderilmesi, orada
sonuçlandırılması ve sağlık hizmeti veren (sağlık ocağı, aile hekimliği, özel hastane
gibi) birimlerden gelebilecek şikâyetlerin de bu bürolara yapılabilmesinin sağlanması,
•
Birimlerin kapalı kalmaması için birimlerde en az iki personelin
görevlendirilmesi,
•
Hasta hakları birimlerinde internet bağlantısının kısıtlı olmaması,
•
Hasta haklarının birimi ile ilgili belirli aralıklarla anketler düzenlenip elde
edilen sonuçlar doğrultusunda iyileştirme çalışmaları yapılması,
157
•
Her hastanenin hasta hakları WEB sayfası oluşturularak hasta ve
yakınlarından gelen öneriler, şikâyetler bu adrese yönlendirilmesi sağlanmalıdır.
3.3.3.4. Hasta Hakları Birim Çalışanları İle İlgili Öneriler
•
Hasta hakları birim sorumlularının bölgesel ve genel eğitimlere katılımının
sağlanması,
•
Hasta hakları birim sorulusunun eğitim verebilecek bilgi ve beceriye sahip
olması gerekir. Bu nedenle, hasta hakları birim sorumlusu seçilirken bunun göz önünde
bulundurulması,
•
Hasta hakları birim sorumlusu ve birim çalışanlarının ek olarak başka
birimlerde görevlendirilmemesi,
•
Hasta hakları birim çalışanlarının bakanlık tarafından sık sık hizmet içi
eğitimlere alınması gerekmekte ve bu çalışmalarda birim sorumlularının mesleki
motivasyonlarının arttırılmasına yönelik çalışmalar yapılması,
•
Hasta hakları birim sorumlularına kadro verilmeli ve sicil yönünden
başhekimliğe değil de doğrudan il koordinatörlüğüne bağlı çalışması,
•
Hasta hakları birim sorumlusu olmadığı zamanlarda, birim çalışmaları
aksamaktadır. Bu nedenle, hasta hakları birimlerinde birim sorumlusu ve yardımcısı adı
altında iki kalifiye eleman görevlendirilmesi,
•
İl içindeki bütün hasta hakları birimi çalışanları belirli periyotlarla sürekli
olarak yapılacak toplantılarla bir araya gelerek, görüş alışverişinde bulunmalı ve hasta
hakları
konusunda çalışmalar yapmak üzere geniş kitlelere ulaşacak ortak
organizasyonlar planlanması,
•
Hasta ve yakınları, ne kadar adil hüküm verilirse verilsin kurulu ve birimi
sağlık çalışanının yanında yer alan bir pozisyonda görmektedir. Bu nedenle hasta
hakları biriminin hastaneden ayrı bir yerde olması ve birim sorumlusunun hastane
personeli olmamalı,
•
Hasta hakları birim sorumlularından daha yetkili (hastane müdürü ve
yardımcıları vs) kişilerin olaylara müdahalesi birim sorumlularını pasifize etmektedir.
Bundan dolayı birim sorumlusundan daha yetkili sorumluların olaylara müdahale
etmemesi sağlanmalıdır.
158
3.3.3.5. Mevzuat İle İlgili Öneriler
•
Yönetmelik ve Yönergenin güncellenerek ihtiyaçları karşılayabilecek düzeye
getirilmesi,
•
Yönetmelik ve yönergede hangi şikâyetlerin alınacağının ve hangilerinin
alınmayacağının netleştirilmesi,
•
Hasta hakları mevzuat kapsamında tanımlanmış, ancak sorumlulukları
mevzuat kapsamında tanımlanmamıştır. Hasta Hakları Yönetmeliğinde hasta ve
yakınlarının sorumluluklarıın da tanımlanması,
•
Sistemden kaynaklanan sorunlar, yazışmalarla uzatılmadan daha kısa sürede
çözümlenmesi ile ilgili çalışma yapılması,
•
Hasta hakkının ihlal edildiği durumlarda, hasta hakları kurul kararının
çalışan üzerinde bir yaptırımı, caydırıcılığı olmadığı sürece, hasta hakları ve ihlalleri ile
ilgili çalışmalarımız amacına ulaşamayacaktır, etkisiz ve fonksiyonunu kaybetmiş bir
birim olacaktır. Bu amaçla, yasal düzenlemeler yapılmalı ve hasta hakları ihlallerinin
yaptırımının olmasının sağlanması,
•
Ağız ve diş sağlığı alanına özgü hasta hakları düzenlenmesi,
•
Hasta Hakları Yönetmeliğinde, hasta ve yakınları sorumluklarını yerine
getirmediği anlaşılan durumlarda ne yapılması gerektiğinin açıkça ortaya konulması,
•
Hasta hakları kavramı yerine “sağlık hakları” kavramı kullanılması,
•
Hasta haklarına yönelik suçlar ceza kanununda da yer almasının sağlanması,
•
Ruh sağlığı alanına özgü olarak hasta hakları içerisindeki ayırıcı farklılıkları
belirlenmeli, mevzuatta hangi çerçevelerde hareket edilmesi gerektiği daha net
olmalıdır. Olası insan hakkı ihlalleri dikkate alındığında, ruh sağlığı hastanelerindeki
hasta hakları birimleri, daha geniş yetkilerle donatılması sağlanmalıdır.
3.3.3.6.Hastane İdaresi İle İlgili Öneriler
•
Baştabiplik tarafından günlük yapılması gereken poliklinik muayene sayısı
belirlenmediği için ikilemler yaşanmaktadır. Bu nedenle günlük poliklinik muayene
sayılarına bakanlık tarafından standart hale getirilmesi,
•
Hastane idarelerinin personelini eğitip eğitmediğinin saptanması için il
müdürlüğü tarafından denetlenmesi,
159
•
Sağlık müdürlükleri tarafından hasta hakları birimi kurulan bütün
hastanelerin başhekim, başhemşire, müdür ve müdür yardımcılarına hasta hakları
biriminin işleyişi, sorumlulukları ve yetkileri ile ilgili eğitim verilmesinin sağlanması,
•
Hasta hakları kapsamına giren örneğin, bilgilendirilmiş onay, Renk
Kodlaması Uygulaması gibi çalışmalarda hasta hakları birim sorumlusunun yer
almasının sağlanması,
•
Hasta hakları biriminin tespit ettiği yaşlı, özürlü ve kimsesiz hastalara
öncelik verilmesi sağlanmalıdır.
3.3.3.7. Hasta ve Yakınları İle İlgili Öneriler
•
Hastaneye müracaat eden hastaların bilinçlendirilmesine yönelik slayt,
televizyon gösterimlerinin yapılması; görülebilecek yerlere afişlerin asılması,
broşürlerin dağıtılması ve yeni açılan hastanelere hasta hakları ile ilgili gerekli
eğitimlerin verilmesinin sağlanması,
•
Tetkik ve tahlillerin çıkmasını bekleyen hasta ve refakatçilerinin hastane
içerisinde bekleyebileceği yerler tahsis edilmesi,
•
Hastalara bekleme esnasında poliklinik önündeki sıra ekranlarından
hastaların hakları konusunda eğitici materyal izlettirilmesi,
•
Yaşlı, hamile ve engelli hastalara yönelik, onların işlemlerini kolaylaştırmak
amaçlı rehberlik uygulamalarının artırılması sağlanmalıdır.
3.3.3.8. Diğer Öneriler
•
Basında hasta hakları eğitimine yer verilmesi,
•
Hasta hakları konusunda Sağlık Bakanlığ’ı tarafından son gelişmeler,
uygulamalar ve işleyiş hakkında bilgilendirici toplantılar ve seminerlerin düzenlenmesi,
•
Hasta hakları konusunda toplumu bilinçlendirme programların hazırlanması,
•
Yardımcı sağlık personelinden çok hekimlere hasta hakları konusunda bilgi
veya eğitim verilmesi gerekmektedir.
160
BÖLÜM IV
SONUÇ ve ÖNERİLER
4.1. SONUÇ
Bu çalışma 2007-2009 yılları arasında Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastanelerde çalışan
hasta hakları birim sorumlularının görüşleri doğrultusunda yürütülen hasta hakları
uygulamalarının JCI tarafından geliştirilen Hasta ve Yakınlarının Haklarına Yönelik
Akreditasyon Standartları’na uygunluğunun değerlendirilmesi amacıyla yapılmıştır.
Değerlendirme araştırması niteliğindeki bu araştırmada örnekleme yapılmamıştır. Tam
sayım yöntemi ile Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastanelerde çalışan 552 hasta hakları birim
sorumlusundan elde edilen veriler analiz edilmiştir. Hasta hakları birim sorumlularının
bazı sosyo-demografik özellikleri, mevcut hasta hakları uygulamalarının JCI
standartları’na uygunluğunun değerlendirilmesine ilişkin elde edilen sonuçlar aşağıda
maddeler halinde sunulmuştur.
4. 1. 1. Sosyo-Demografik Özellikler
•
Cinsiyet açısından sağlık alanında çalışan hasta hakları birim sorumlularının
çoğunluğu kadınlardan oluşmaktadır.
•
Hastanelerde çalışan hasta hakları birim sorumlularının yaş dağılımı 31-40
aralığında yoğunlaşmaktadır.
•
Hasta hakları birim sorumlularının çoğunluğu lisans mezunu olup, diğerleri lise
ve ön lisans mezunudur.
•
Hasta hakları birim sorumlularının büyük çoğunluğu evlidir.
•
Hasta hakları birim sorumlularının yarısı hemşire olup bunu sırasıyla sosyal
hizmet uzmanları, sağlık memurları, psikologlar ve ebeler izlemektedir.
•
Hasta hakları birim sorumlularının çalışma süreleri ortalama 1-3 yıl arasında
değişmektedir.
•
Araştırmadaki hasta hakları birim sorumlularının il dağılımına göre en fazla
katılım sırasıyla, İstanbul, İzmir, Erzurum ve Ankara illerinden olmuştur. Siirt,
Yalova gibi illerden hiçbir hasta hakları birim sorumlusu katılmamıştır.
161
•
Hasta hakları birim sorumlularının çalıştıkları hastanelerin yatak sayılarının dağılımı
1-400 aralığında yoğunlaşmaktadır.
•
Hasta hakları birim sorumlularının çoğunluğu devlet hastaneleri (genel
hastane)’de çalışmaktadır.
•
Hasta hakları birim sorumlularının büyük çoğunluğu göreve başlamadan önce
hasta hakları ile ilgili bir eğitim almıştır.
•
Hasta hakları birimlerine aylık ortalama yapılan yazılı başvuru sayıları 1-10 adet
aralığında yoğunlaşmaktadır..
•
Hasta hakları birimlerine aylık ortalama yapılan sözel başvuru (yerinde çözülen
sorun) sayıları 1-30 adet aralığında yoğunlaşmıştır.
4.1.2. JCI Standartlarına İlişkin Sonuçlar
Bu bölümde araştırmaya katılan hasta hakları birim sorumlularına göre JCI tarafından
geliştirilen Hasta ve Yakınlarının Haklarına Yönelik Akreditasyon Standartlarının
uygulanma durumunu ortaya koymaya yönelik sonuçlar yer almaktadır. Bu standartlar,
hasta haklarının belirlenmesi, korunması ve teşvik edilmesi, hasta ve yakınlarının bakım
sürecine dâhil edilmesi, hasta ve yakınlarının hakları konusunda bilgilendirilmesi,
personelin hasta hakları konusunda eğitilmesi, hasta ve yakınlarının şikâyet,
anlaşmazlık başvuruları, bilgilendirilmiş onay, bilimsel araştırmalar ve organ bağışı ve
organ nakli gibi sekiz başlık altında incelenmiştir.
4.1.2.1. Hasta Haklarının Belirlenmesi Korunması ve Teşvik Edilmesine İlişkin Sonuçlar
•
Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastanelerde çalışan hasta hakları birim sorumlularına
göre, hastane yöneticilerinin tamamına yakını, hasta ve yakınlarının haklarını
korumak ve geliştirmek için yasalar ve düzenlemelerde belirtildiği şekilde
hizmet vermektedir.
•
Hastane yöneticilerinin büyük çoğunluğu, hizmet verdikleri hasta ve
yakınlarının haklarını korumak ve geliştirmek ile ilgili sorumluluklarının
farkındadır.
162
•
Hastane yöneticilerinin çoğunluğu, hasta ve yakınlarının dini (manevi)
taleplerini karşılamaya yönelik düzenlemeler için gerekli altyapı ve diğer
destekleri sağlamaktadır.
•
Hastanelerin genelinde, hastaların muayene, girişimsel işlemler ve tüm tıbbi
tedavilerinde mahremiyet gereksinimleri karşılamaya ve korumaya yönelik alt
yapı ve düzenlemeler sağlanmaktadır.
•
Hastalere başvuran hastaların mahremiyet gereksinimine tüm muayenelerde, tüm
girişimsel işlemlerde ve tüm tıbbi tedavilerde azami düzeyde özen
gösterilmektedir.
•
Hastanelerin çoğunluğunda hasta ve yakınlarını her türlü fiziksel saldırıya karşı
koruyan düzenlemeler, politika ve prosedürlerle tanımlanmış olup, önemli bir
kısmında da kısmen tanımlanmış veya hiç tanımlanmamıştır.
•
Hastanelerin yarısından fazlasında hasta ve yakınlarını her türlü fiziksel
saldırılara karşı korumak için tanımlanan politika ve prosedürlerde bebekler,
çocuklar, özürlüler, yaşlılar ve kendilerini koruyamayacak olan diğer hastaları
korumayı öncelikli olarak tanımlamıştır.
•
Bu hastanelerde çalışan sağlık personelinin çoğunluğu bu grupları koruma
sürecindeki görev ve sorumlulukları konusunda eğitilip bilgilendirilmiştir.
•
Hastanelerin yarıdan fazlasında korunmasız, terkedilmiş, kimsesiz ve/veya
sosyal
güvencesi
olmayan
hastalarla
ilgili
bir
politika
ve
prosedür
tanımlanmıştır. Ancak hastanelerin üçte biri oranında kısmen bu prosedür
tanımlanmış ve küçük bir kısmın da da hiç tanımlanmamıştır. Bu standart, hasta
haklarının belirlenmesi korunması ve teşvik edilmesi standartları arasında en
düşük düzeyde uygulanan standart olmuştur.
•
Korunmasız, terkedilmiş, kimsesiz ve sosyal güvencesi olmayan hastaların
tedavileri, hastanelerin çoğunluğunda tanımlanmış politika ve prosedürlere göre
yapılmaktadır.
•
Hasta bilgilerinin kaybını önlemek için hastanelerin büyük bir çoğunluğunda
gerekli politika ve prosedürler tanımlanmış ve bu konuda hastane personelinin
büyük çoğunluğu eğitilmiştir.
163
•
Hastanelerin genelinde hastaların tıbbi kayıtlarının mahremiyet gereksinimine
tüm muayenelerde, tıbbi müdahalelerde ve diğer tüm işlemlerde maksimum
düzeyde özen gösterilmektedir.
•
Hastanelerin yarıdan fazlasında hastane yönetimi, hastaların kişisel eşya ve
mallarıyla ilgili sorumluluk düzeyini belirleyerek bu konuda bir politika ve
prosedür tanımlamıştır.
•
Hastanelerin yarıdan fazlasında hasta ve yakınları, kişisel eşyalarının korunması
konusunda hastane yönetiminin sorumluluk düzeyi ve izlenmesi gerekli
prosedür hakkında bilgilendirilmektedir.
4.1.2.2. Hasta ve Yakınlarının Bakım ve Tedavileri Hakkında Bilgilendirilmesi ve
Bakım Sürecine Dâhil Edilmesine İlişkin Sonuçlar
•
Hasta ve yakınlarının bakım sürecine katılımını destekleyen ve bakım
konusunda katılımın nasıl ve hangi düzeye kadar sağlanacağına ilişkin politika
ve prosedür hastanelerin çoğunluğunda tanımlanmıştır.
•
Hasta bakımında yer alan görevli personelin geneli, hastanenin hasta ve
yakınlarının bakım sürecine katılım hakları konusunda tanımlanmış politikası ve
prosedürleri ile ilgili olarak eğitilmiştir.
•
Hastanelerin büyük çoğunluğunda, hasta ve yakınları, tıbbi durumları ile ilgili
olarak nasıl ve ne zaman bilgilendirilecekleri konusunda ilgili sağlık personeli
tarafından bilgilendirilmektedir.
•
Hastanelerin hemen hemen tamamında, hastaların bakımında yer alan ilgili
sağlık personeli tarafından hasta ve yakınları, tedaviyi reddetme ya da bırakma
hakları konusunda bilgilendirilmektedir.
•
Hastanelerin genelinde, hasta ve yakınları diledikleri ölçüde bakım ile ilgili
kararlara katılabilmektedir.
•
Hastanelerin büyük bir bölümünde, hasta ve yakınlarının kararlarının doğuracağı
sonuçlar, sorumlulukları, diğer bakım ve tedavi seçenekleri konusunda ilgili
sağlık personeli tarafından bilgilendirilmektedir.
•
Hastaların bakımında yer alan ilgili sağlık personelinin çoğunluğu, hasta ve
yakınlarının tedavi süreci ile ilgili aldıkları kararlara saygı göstermektedir.
164
•
Hastanelerin yarısında, hastane yönetiminin yaşam desteği hizmetlerini
durdurmada ya da yaşamı idame ettirici tedavileri sonlandırma konusundaki
pozisyonu, toplumun dinsel,
kültürel kabullerine, yasal normlara ve
gereksinimlere uygundur.
•
Hastanelerde çalışan sağlık çalışanlarının çoğunluğu, terminal dönemde
(ölmekte) olan hastaların doğal gereksinimlerinin farkında olarak bunlara saygılı
bir hizmet sunmaktadır.
4.1.2.3. Hasta ve Yakınlarının Hakları Konusunda Bilgilendirilmesine İlişkin
Sonuçlar
•
Hasta hakları birimi kurulan hastanelerin tamamına yakınında, hasta ve
yakınlarının sahip oldukları hakları ortaya koyan bir politika ve prosedür
tanımlanmıştır.
•
Hasta ve yakınlarının sahip oldukları hak ve sorumluluklar konusunda
bilgilendirilmelerini sağlayan prosedür, hastanelerin büyük çoğunluğunda
tanımlanmıştır.
•
Hastanelerin çoğunluğunda, hasta ve yakınlarının sahip oldukları hak ve
sorumluluklar konusunda tanımlanan prosedür doğrultusunda, ilgili sağlık
personeli tarafından hastaneye başvuran her hastaya hakları ve sorumlulukları ile
ilgili yazılı ve/veya sözel bir bildirim yapılmaktadır.
•
Hastanelerin çoğunluğunda, yazılı ve/veya sözlü bilgilendirmenin uygun ya da
etkili olmadığı durumlarda hasta ve yakınları sahip oldukları haklarla ilgili
olarak prosedürde tanımlandığı şekilde bilgilendirilmektedir.
4.1.2.4.
Hasta
ve
Yakınlarının
Hakları
Konusunda
Sağlık
Personelinin
Eğitilmesine İlişkin Sonuçlar
•
Sağlık Bakanlığı’na bağlı olup hasta hakları birimi kurulan hastanelerde göreve
yeni başlayan personelin büyük çoğunluğu, katıldıkları oryantasyon eğitiminde
hasta ve yakınlarının hakları konusunda eğitilmektedir.
•
Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastanelerde çalışan sağlık personelinin büyük
çoğunluğuna hasta ve yakınlarının hakları, sorumlulukları konusunda hizmet içi
eğitim verilmiştir.
165
•
Hasta ve yakınlarının hakları, sorumlulukları konusunda hizmet içi eğitim alan
hastane personelinin geneli, hasta haklarını koruma konusunda sorumluluklarını
ifade edebilmektedir.
•
Araştırmaya katılan hastanelerin personelinin çoğunluğu, hastaların inanç ve
değerlerini tanıma, koruma ve bunlara saygılı olma konusunda eğitilmektedir.
4.1.2.5. Hasta ve Yakınlarının Başvuru, Dilek, Önerilerinin Değerlendirilmesine
İlişkin Sonuçlar
•
Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastanelerin hemen hemen tamamında, hasta ve
yakınlarının şikâyet, anlaşmazlık, görüş farklılıklarını dinleme ve yanıt verme,
öneri, dilek vb. başvurularının nasıl yapılacağı konusunda bir politika ve
prosedür tanımlanmıştır
•
Hastanelerin büyük çoğunluğunda, hasta ve yakınlarının şikâyet, anlaşmazlık,
görüş farklılıklarını dinleme ve yanıt verme, öneri, dilek vb. başvurularının nasıl
yapılacağı konusunda tanımlanan politika ve prosedürde sağlık personelinin
nasıl ve ne zaman rol alacağı belirlenmiştir.
•
Hastanelerin tamamına yakın bir oranında, hasta ve yakınları, şikâyet haklarının
olduğu ve bunu yapmalarını sağlayacak bir süreç bulunduğu konusunda
bilgilendirilmektedir.
•
Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastanelerde, hasta ve yakınları tarafından hastaneye
yapılan
başvurular,
yasaların
ön
gördüğü
sürede
çözümlenip
cevaplandırılmaktadır.
4.1.2.6. Bilgilendirilmiş Onay Sürecine İlişkin Sonuçlar
•
Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastanelerin büyük bir bölümünde, hasta ve
yakınlarının bilgilendirilmiş onayının alınmasını sağlamaya yönelik bir politika
ve prosedür tanımlanmıştır. Ayrıca tanımlanan bu politika ve prosedür, yasalara,
geleneklere ve toplumun kültürel yapısına uygundur.
•
Hastanelerin genelinde, bilgilendirilmiş onay konusunda tanımlanan politika ve
prosedürü uygulamak üzere ilgili sağlık personeli eğitilmektedir.
•
Hastanelerin genelinde, ilgili sağlık personeli tarafından hasta ve yakınlarından
yasa, politika ve prosedüre uygun şekilde bilgilendirilmiş onay alınmaktadır.
166
•
Hastanelerin çoğunluğunda, hasta ve yakınları, bilgilendirilmiş onayın içeriği
hakkında bilgilendirilmektedir.
•
Hasta için planlanan tedavi ve işlemleri kimin uygulayacağı ve sorumlu olacağı
konusunda hasta ve yakınları hastanelerin çoğunluğunda bilgilendirilmektedir.
•
Hastanelerin genelinde, hasta ve/veya yakınlarına bilgiyi veren sağlık
personelinin kimliği kayıtlara not edilmektedir.
•
Sağlık Bakanlığı hastanelerinin büyük çoğunluğunda, hasta ve yakınları, ilgili
sağlık personeli tarafından tıbbi durumları, önerilen tedavi, önerilen tedavinin
olası yararları ve sakıncaları, önerilen tedavinin alternatifleri ve tedavinin
başarısı konusunda açık ve anlaşılabilir bir dil ve yöntemle bilgilendirilmektedir.
•
Hastanelerin genelinde, bilgilendirilmiş onay alınması konusunda tanımlanan
politika
ve
prosedürde
hasta
dışında
kişilerin
bilgilendirilmiş
onay
verebilmesinin nasıl yapılacağı tanımlanmıştır.
•
Hastanelerin çoğunluğunda, hasta dışında bilgilendirilmiş onay veren kişilere ait
bilgiler, hastanın dosyasına kaydedilmektedir.
•
Araştırma kapsamındaki hastanelerin büyük çoğunluğunda, hasta ve/veya
yakınlarından tüm cerrahi ya da invasive (girişimsel) uygulamalar öncesinde
bilgilendirilmiş onay alınmaktadır.
•
Hastanelerin genelinde, hasta ve/veya yakınlarından anestezi öncesinde
bilgilendirilmiş onay alınmaktadır.
•
Hastanelerin yarısına yakınında hasta ve/veya yakınlarından kan ve ürünleri
kullanımı öncesi bilgilendirilmiş onay alınmamaktadır.
•
Hastanelerin önemli bir bölümünde, özel bilgilendirilmiş onay gerektiren tedavi
ve işlemler, kategorilerine veya tiplerine göre listelenmemiştir.
4.1.2.7. Bilimsel Araştırmalara İlişkin Sonuçlar
•
Hastanelerin yaklaşık onda birinde bilimsel araştırmalar yürütülmekte ve bu
hastanelerin tamamında yürütülen tüm araştırmaları denetleyen bir komite
bulunmaktadır.
•
Bilimsel araştırma yürüten hastanelerin hemen hemen tamamında, yürütülen tüm
araştırmaları denetleme faaliyetleri için açık bir amaç bildirgesi tanımlanmıştır.
167
•
Bilimsel
araştırma
yürüten
hastanelerin
çoğunluğunda,
yürütülen
tüm
araştırmaların nasıl yürütüleceği ve deneklerin bu araştırmalara nasıl
katılabilecekleri konusunda bir politika ve prosedür tanımlamış olup önemli bir
bölümünde ise tanımlanmamıştır.
•
Bilimsel araştırma yürüten hastanelerin çoğunluğunda, yürütülen bilimsel
araştırmalara katılması istenen veya gönüllü olarak katılan denekler, yapılacak
bilimsel araştırma veya çalışma için izlenmesi gereken prosedürler konusunda
bilgilendirilmektedir. Ancak, bu hastanelerin önemli bir kısmında, hasta ve
yakınları bilgilendirilmemektedir.
•
Hastanelerin büyük çoğunluğunda, yürütülen bilimsel araştırmalar için yapılan
denetleme faaliyetleri, deneklere verilebilecek görece risk ve yararları
değerlendiren bir süreci kapsamaktadır.
•
Bilimsel araştırma yürüten hastanelerin çoğunluğunda, yürütülen bilimsel
araştırmalara katılması istenen veya gönüllü olarak katılan deneklerden
bilgilendirilmiş gönüllü oluru alınmaktadır. Ancak, hastanelerin çok önemli bir
bölümünde araştırmalara katılmayı kabul eden denek veya gönüllülerden
bilgilendirilmiş gönüllü oluru alınmamaktadır.
•
Hastanelerin çoğunluğunda, deneklere bilgiyi sağlayan ve bilgilendirilmiş
gönüllü oluru alan kişi ya da kişiler hastanın kayıtlarında not edilmekle birlikte
önemli bir kısmında da not edilmemektedir.
•
Bilimsel araştırma yürüten hastanelerin çoğunluğunda, yürütülen bilimsel
araştırmalara katılması istenen veya gönüllü olarak katılan deneklere, yapılacak
bilimsel araştırma veya çalışmalara katılmayı reddetmeleri ya da katıldıktan
sonra çekilmeleri durumunda kurumun hizmetlerinden yararlanmaya devam
edecekleri ve bu nedenle herhangi olumsuz bir durumla karşılaşmayacakları
konusunda garanti verilmektedir. Buna karşın deneklerin önemli bir kısmına bu
garanti verilmemektedir.
4.1.2.8. Organ Bağışı ve Organ Nakline İlişkin Sonuçlar
•
Araştırma kapsamındaki hastanelerin yarısına yakın bir bölümde, organ ve doku
bağış birimi kurulmuş ve diğer yarısında ise kurulmamıştır.
168
•
Hastanelerin yarısında, organ ve doku bağışının nasıl yapılacağı bir politika ve
prosedür ile tanımlanmıştır.
•
Hastanelerin çoğunluğunda, hasta ve yakınları organ ve doku bağışının nasıl
yapılacağı konusunda yazılı, görsel vb. yöntemlerle bilgilendirilmekte olup
önemli bir kısmında hasta ve yakınları ise bilgilendirilmemektedir.
•
Araştırma kapsamındaki hastanelerin yarıdan fazlasında, hastane personeli,
organ ve doku bağışı konusunda tanımlanan politika ve prosedürler ile ilgili
olarak eğitilmektedir.
Araştırmanın genel olarak sonucuna baktığımızda, hasta hakları birim sorumlularına
göre, Sağlık Bakanlığı hastanelerinde yürütülen mevcut hasta hakları uygulamalarının
yüksek bir oranda JCI standartları doğrultusunda uygulandığını söylemek mümkündür.
Araştırmanın sonuçlarının bu kadar yüksek çıkması, çalışmaya katılanların sağlık
personeli olması, çalışmanın Sağlık Bakanlığı’nın destek ve katkıları ile yapılmış
olması, görüşme formlarının hasta hakları birim sorumlularının e-posta adreslerine
gönderilmesi, hasta hakları birim sorumlularının bu çalışmayı doldurmanın bir
zorunluluk gibi algılamış olma ihtimali gibi nedenlerden kaynaklanmış olabilir. Hasta
hakları birim sorumlularının bir kısmı yanlı davranmış olduğu varsayılsa da bunu
genellemek mümkün değildir.
Sağlık Bakanlığı’nın başlatmış olduğu hasta hakları uygulamalarının bu standartların
uygulanmasındaki katkısı yadsınamaz. Sağlık Bakanlığı tarafından geliştirilen Kalite ve
Performans Kriterleri, JCI standartlarından da faydalanılarak hazırlanmıştır. Bu
standartları, tüm hastanelerin uygulaması gerekmektedir. Çünkü yapılan denetimler
sonucunda, bu standartlardan elde edilen puanlar doğrultusunda sağlık personeline
döner sermayeden ek ödeme yapılmaktadır. Dolayısıyla hastane idarecileri ve sağlık
personeli bu standartların maksimum düzeyde uygulanması için gayret göstermektedir.
Bu nedenle tüm hastaneler, bu standartları tamamen karşılamaya çalışmaktadır.
Sonuçların bu kadar yüksek çıkmasının bir nedeni de bunun olduğu düşünülmektedir.
Ayrıca gerçekten de bu standartlar, hastanelerde yüksek bir oranda uygulanıyor da
olabilir. Bu da önemli bir gerçektir.
169
Hastalar ile yapılan çalışmalarda elde edilen sonuçlar, tam tersi bir durum ortaya
koymaktadır. Ancak ülkemizde JCI’ın bu spesifik standartları doğrultusunda hem sağlık
personeli hem de hasta ve yakınları ile yapılan başka bir çalışma olmaması nedeniyle bu
araştırma sonuçları başka araştırmalar ile karşılaştırılamamıştır. Bundan dolayı, bu
araştırmanın devamı niteliğinde hasta ve yakınları ile JCI standartları doğrultusunda
bilimsel çalışmaların yapılması düşünülmektedir. Ancak böyle bir durumda
karşılaştırma yapma olanağı bulunmuş olunur. Kısaca, bu araştırmada elde edilen
sonuçlar doğrultusunda JCI standartlarının Sağlık Bakanlığı hastanelerinin büyük bir
kısmında uygulandığını söylemek mümkündür.
4. 2. ÖNERİLER
Sağlık alanında hasta hakları uygulamalarına yönelik geliştirilen JCI standartları ve
hasta hakları birim sorumlularının görüşleri esas alınarak mevcut hasta hakları
uygulamalarının şu andaki konumundan daha iyi bir noktada etkin ve verimli bir hizmet
vermeyi sağlamak için geliştirilen öneriler aşağıda gruplandırılarak sunulmuştur.
4.2.1. Hasta Hakları Birim Sorumlularının Çalışma Yaşamına İlişkin Öneriler
•
Hasta Hakları Uygulama Yönergesi gereği, hasta hakları birim sorumlusunun
lisans mezunu olma şartı vardır. Oysa araştırmaya katılan hasta hakları birim
sorumlularının beşte ikisi lisans mezunu değildir. Bu birimlerde lisans mezunu
birim sorumluları görevlendirilmelidir.
•
Hasta hakları birim sorumlularının, yarısından fazlası hemşire kökenli olup,
hemşireleri sırasıyla sosyal hizmet uzmanı, sağlık memuru, psikolog ve ebeler
izlemektedir. Bu durum, alanda çalışan sosyal hizmet uzmanı sayısının
yetersizliğini ya da sağlık alanını tercih etmediklerini ortaya koymaktadır. Bu
alanda yeterli sayıda sosyal hizmet uzmanı görevlendirilmelidir.
4.2.2. Hasta Haklarının Belirlenmesi Korunması ve Teşvik Edilmesine İlişkin Öneriler
•
Hastaların mahremiyet gereksinimlerine muayene, tıbbi tedavi ve her türlü tıbbi
girişim sürecinde çoğunlukla azami düzeyde özen gösterilmektedir. Ne var ki bu
oranın yetersiz kaldığı düşünülmektedir. Oysa bu uygulamaların hastanelerin
170
tamamında olması gerekir. Çünkü mahremiyet gereksiniminin istisnası ve haklı
hiçbir gerekçe ile karşılanmaması söz konusu olamaz.
•
Her üç hastanenin birinde hasta ve yakınlarını her türlü fiziksel saldırılara karşı
koruyan düzenleme, politika ve prosedürler tanımlanmamıştır. Bu da hasta ve
çalışanların güvenlik sorunları ile karşı karşıya olduğunu göstermektedir. Oysa ki
hastaneler, en güvenli olması gereken kurumların başında gelmektedir. Çünkü,
hastalar hastalıkları sebebiyle en fazla korunmaya hastanede yattıkları süre
zarfında gereksinim duyarlar. Bu amaçla Sağlık Bakanlığı tarafından bu konu ile
ilgili çalışmaların başlatılması önerilmektedir.
•
Hastaların sorunlarının yerinde çözümlenmesi açısından yaşlı, özürlü vb.
durumdaki hastalar için birim sorumlularına muayene ve işlemlerde sınırlı
sayıda kontenjan tanınmalıdır. Yaşlı, engelli ve hamile gibi hastaların
polikliniklerde, laboratuar ve röntgen gibi birimlerde uzun süre beklemelerine
engel olmak amacıyla öncelik tanınması için öncelik kartları verilmelidir.
•
Hasta ve yakınlarını her türlü fiziksel saldırılara karşı korumak için tanımlanan
politika ve prosedürlerde bebekler, çocuklar, sakat bireyler, yaşlılar ve
kendilerini koruyamayacak olan diğer hastaları korumayı öncelikli olarak
tanımlayan hastanelerin oranı çok yüksek değildir. Hastanelerde bu özel nüfus
gruplarının tanımlanması ve gerektiğinde savuculuklarının yapılması sosyal
hizmet uzmanının birincil görevidir. Bu amaçla her hastanede sosyal servis
kurulmalı ve bu doğrultuda sosyal hizmet uzmanları tarafından mesleki
çalışmalar yapılmalıdır.
•
Sağlık çalışanlarının hasta bilgilerinin korunması konusunda eğitilmesini,
beraberinde hasta mahremiyetinin korunmasını da sağlayacağı bilinmektedir.
Sağlık çalışanlarının bu konuda eğitilmesi teorikte olumlu bir durum olması
yanında pratikte sağlık çalışanlarının hasta mahremiyetine ne ölçüde uyduklarını
ortaya koymak için hem sağlık çalışanları hem de hastalar ile bilimsel
çalışmaların yapılması gerekmektedir. Özellikle hasta ve yakınlarının bu
konudaki görüşleri çok önemlidir.
•
Hastanelerin önemli bir bölümünde, hastaların kişisel eşya ve mallarıyla ilgili
sorumluluk
düzeyini
ve
pozisyonunu
belirleyen
prosedürün
yetersiz
171
tanımlandığı saptanmıştır. Bu amaçla, hastanelerin tamamında bu prosedürün
tanımlanması için Sağlık Bakanlığı hastane yönetimlerini uyarmalıdır.
4.2.3. Hasta ve Yakınlarının ve Sağlık Personelinin Hasta Hakları Konusunda
Bilgilendirilmesi ve Eğitilmesine İlişkin Öneriler
•
Gerek diğer araştırmalar ve gerekse bu araştırmada, Sağlık Bakanlığı’na bağlı
hastanelerde hasta ve yakınlarının hakları ile ilgili olarak ilgili sağlık personeli
tarafından bilgilendirildiğini fakat henüz bunun tam olarak istenilen düzeyde
olmadığını söylemek mümkündür.
•
Hastanede rutin olarak yürütülen diğer hizmet içi eğitim programlarında hasta
haklarının da yer alması sağlanarak ve bunun idare tarafından zorunlu kılınması
ile sağlık çalışanlarının katılımları sağlanmalıdır. Hastanede her yıl yapılan
eğitim sayısı ve kaç personelin katıldığını Bakanlık denetlemeli ve izlemelidir.
4.2.4. Hasta ve Yakınlarının Bakım ve Tedavileri Hakkında Bilgilendirilmesi
Bakım Sürecine Dâhil Edilmesi ve Bilgilendirilmiş Onay Alınmasına İlişkin
Öneriler
•
Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastanelerin çoğunda hasta ve yakınlarının hastaya
uygulanması planlanan veya uygulanan tedavi veya işlemlerin hangi
aşamalarında bunu red edebilecekleri konusunda bilgilendirildiği görmekteyiz.
Aynı şekilde hastaların bu konuda bilgilendirilip bilgilendirilmediklerine ilişkin
olarak hasta ve yakınları ile yapılacak çalışmalarla bu konu ortaya konulabilir.
Bunun için hasta ve yakınları ile bu tip çalışmaların yapılması önerilmektedir.
•
Sağlık personelinin, hasta ve yakınlarının almış oldukları kararlara saygı
gösterdiğini ortaya koymak için daha detaylı araştırmalara gerek vardır. Bu
konuyu, hasta hakları birim sorumlularının görüşleri doğrultusunda ortaya
koymak tek başına yetersizdir. Bu nedenle hasta ve yakınları ve sağlık personeli
ile bu konuda yeni araştırmalar yapılması önerilmektedir.
•
Hastaların dosyasına hasta dışında bilgilendirilmiş onay veren kişilerin
bilgilerinin önemli bir oranda düzenli bir şekilde kaydedilmediği saptanmıştır.
Hasta dosyasına bu bilgilerin düzenli olarak kaydedilmesinin sağlanması
gerekir.
172
•
Hasta ve yakınlarından kan ve ürünlerinin kullanımı öncesinde bilgilendirilmiş
onayın yetersiz oranda alındığı saptanmıştır. Bu nedenle bundan sonra ilgili
sağlık personelinin bu konuda eğitilmesi ve yeterli düzeyde farkındalık
yaratılmasının zorunluluğu ortaya çıkmıştır. Kan ve kan ürünleri ile bulaşan
hastalıkların ortaya çıkması durumlarında, hukuki ve etik sorumluluk ve cezai
yaptırım gereği doğmaktadır. Kan ve kan ürünlerinin kullanımı öncesinde
mutlaka her hasta ve/veya yakınlarından bilgilendirilmiş onay alınması
gereklidir.
•
Hastanelerin önemli bir bölümünde bilgilendirilmiş onay gerektiren tedavi ve
işlemler, kategorilerine veya tiplerine göre hiç listelenmediği ortaya çıkan en
önemli sonuçlardandır. Bu konuda mutlaka hastane yönetimi tarafından ilgili
kişilerin eğitilmesi ve bu listenin hazırlanması için çalışma başlatılmalıdır.
4.2.5. Bilimsel Araştırmalar ve Organ Bağışına ilişkin Öneriler
•
Bilimsel araştırma yürüten hastanelerin dörtte birinde bilimsel araştırma ve
çalışmalara katılmayı kabul eden denek veya hastaların yapılacak bilimsel
araştırma veya çalışma için izlenmesi gereken prosedürler konusunda yetersiz
bilgilendirilmektedir. Bu doğrultuda, konu Sağlık Bakanlığı tarafından
incelenmelidir.
•
Hastanelerin genelinde organ bağış biriminin kurulmadığı saptanmıştır.
Ülkemizde organ nakli bekleyen hasta sayısının çokluğu düşünüldüğünde organ
bağış birimlerine ne denli ihtiyaç duyulduğu görülmektedir. Bu amaçla, her
hastanede organ ve doku bağış birimlerinin kurulmalı ve eğitimli bir organ nakli
koordinatörünün atanmasının sağlanması gerekir.
•
Hastanelerin önemli bir bölümünde, hasta ve yakınları, organ ve doku bağışı
konusunda ilgili sağlık personeli tarafından yetersiz bilgilendirilmektedir. Hasta
ve yakınlarının organ ve doku bağışı konusunda bilgilendirilmelerinin
sağlanması için hasta eğitimleri yazılı olarak kayıt altına alınmalıdır.
•
Aynı şekilde, sağlık çalışanlarının da organ ve doku bağışı konusunda yetersiz
bilgilendirildikleri saptanmıştır. Bu doğrultuda, hastanelerde çalışan tüm
personel, organ nakli koordinatörü tarafından organ ve doku bağışı ve nakli
konusunda tanımlanan politika ve prosedür ile ilgili olarak detaylı bir şekilde
173
bilgilendirilmeli ve eğitilmelidir. Bu yapılan eğitim çalışmaları kayıt altına
alınmalıdır.
•
JCI standartlarını genel olarak ele alındığında, standardın önemli ölçüde
hastanelerde uygulandığını söylemek mümkündür. Ancak bu araştırma, sağlık
çalışanları ile yapılmış olması nedeniyle bir miktar da olsa yanlı davranmış
olabilecekleri düşünülmektedir. Bu amaçla konunun hasta ve yakınları
tarafından
da
değerlendirilmesi
için
bilimsel
çalışmaların
yapılması
gerekmektedir. Hasta ve yakınları ile böyle çalışmaların yapılması durumunda
aradaki farkı ortaya koymak mümkün olacaktır. Çünkü hasta ve yakınları ile
yapılan çalışmalarda, sağlık çalışanları ile yapılanların tam zıttı bir durum ortaya
çıktığını görmekteyiz. Bu amaçla, konunun daha sağlıklı olarak ortaya
konulması için bu araştırmanın devamı niteliğinde hasta ve yakınları ile de
bilimsel araştırmaların yapılması önerilmektedir.
4.2.6. Hasta Hakları Birimi ve Hasta Hakları Kurullarının İşleyişi İle İlgili
Öneriler
•
Kurul üyelerinin çoğunun hastane personelinden oluşması, hastada çalışan
lehine karar alındığı şüphesi yaratmaktadır. Sağlık Bakanlığı istatistiklerini
incelediğimizde hasta başvurularının genelinin çalışan lehine sonuçlandığını
görmekteyiz. Bu amaçla objektiflik sağlanması açısından sivil üye sayısının
arttırılması ya da farklı kurumlardan üyelerin atanması gereklidir.
•
Hasta hakları kurulunun almış olduğu kararlar, tavsiye niteliğinde olup herhangi
bir yaptırımı yoktur. Bu da alınan kararların uygulanabilirliğini olumsuz
etkilemektedir. Bunun için kurul kararlarının yaptırımı da olmalıdır. Yaptırımı
olmayan kararlar uygulanamaz ve bu durum idarenin insiyatifinde kalır. Kurulun
almış olduğu karar kesin olmalı ve idarenin insiyatifine bırakılmamalıdır. Bunun
için mevzuatta bu durum yeniden ele alınmalı ve gerekli yasal düzenleme
yapılmalıdır.
•
Hasta hakları, sorumlulukları, birimin işleyişi ve fonksiyonları hakkında hastane
idarecilerinin sağlık müdürlüğü tarafından hizmetiçi eğitim vasıtasıyla
eğitilmelidir.
174
•
Hasta hakları kurulunun kusurlu bulduğu personelin, başhekimlik tarafından
atanan bilirkişi tarafından da kusurlu bulunacağı beklentisine girmek yanlış olur.
Bilirkişi de aynı yönde veya aksi yönde de karar alabilir. Aynı hastane
içerisindeki görevli birisinin böyle durumlarda bilirkişi olarak atanması
objektiflik açısından sorun olabilmektedir. Bu amaçla bilirkişinin kurum
dışından birinin sağlık grup başkanlığı veya sağlık müdürlüğü tarafından
atanması gerekir. Çünkü aynı kurum içinde çalışanlarının birbirlerini kollayacağı
endişesi nedeniyle bu kaygı yaşanmaktadır
•
Başhekim hasta hakları kurulunun doğal üyesi değildir. Ancak şikâyet edilen
personelin doğrudan sorumlusu ise kurula ilgili personelin birim sorumlusu
olarak katılabilmektedir. Bunu dışındaki durumlarda başhekimin kurula
katılmaması gerekir ve kararlar altında imzasının olmaması gerekir. Başhekim
konumu gereği tüm kurul üyelerinin etkileyebilecek bir pozisyondadır. Bu
durum, kurul kararlarının objektifliğini olumsuz etkiler. Bu konu ile ilgili olarak
merkez hasta hakları şubesince tüm başhekimliklere yazı gönderilmesi
önerilmektedir.
•
Kurul kararlarının il koordinatörlükleri ve Sağlık Bakanlığı tarafından detaylı bir
şekilde incelenmelidir. Hekim grubunun korunması gibi yargıların diğer
personelin çalışma motivasyonunu da olumsuz etkiler. Bu amaçla, kurul
kararlarının il koordinatörlüğünde kurulan bir komisyon vasıtasıyla incelenmesi
önerilmektedir. Bu durum ile ilgili olarak illerde valilik bünyesinde bir inceleme
komisyonu kurularak bu tip durumları incelenmesi sağlanmalıdır.
•
Hasta hakları birimlerinin fiziksel alt yapısının ve araç ve gereç sağlanması için
Bakanlık tarafından bütçe ayrılmalıdır.
•
Hasta hakları birimlerinde hasta mahremiyetini sağlamak temel esastır. Bu
nedenle hasta hakları birimi tek başına olmalıdır. Bunun için ayrı oda ve
yönergede belirtildiği standartlarda fiziksel yapıya sahip olmalıdır. Bunu
sağlamayan hastanelerde birimin kurulmasına izin verilmemesi gerekir.
•
Hasta hakları birimlerinin etkin olarak çalışması için çeşitli zamanlarda konu ile
ilgili olarak farkındalık yaratmak için hasta ve yakınlarına ve personele yönelik
olarak eğitim toplantıları, seminer vb çalışmaların yapılması gerekmektedir. Bu
175
amaçla Bakanlık tarafından döner sermaye yönetmeliğinde değişiklik yapılarak
bu konu için bir ödeme kaleminin oluşturulması önerilmektedir.
•
Hasta hakları birim sorumlularının doğrudan İl Sağlık Müdürlüğüne veya
Bakanlığa bağlanmaları özlük ve diğer haklar açısından önemlidir. Çünkü birim
sorumluları idari açıdan baskı altında kalmaktadır. Her an yerlerinin
değiştirilmesi korkusu ile karşı karşıyadırlar.
•
Birim sorumlusunun farklı yerlerde görevlendirilmesi düzenli çalışmasını
engellemektedir.
Bu
nedenle
birim
sorumlusuna
başka
görevlendirme
yapılmamalıdır. Yapan hastanelere yaptırım uygulanmalıdır.
•
Hasta hakları birim sorumlularının karşılaştıkları sorunların çözümü için bunu
iletebilecekleri bir yer ve mekanizma sağlanmalıdır. Örneğin, Bakanlık internet
sitesinde bir link açılmalı veya sağlık müdürlüğü il koordinatörlüğüne
iletilmelidir.
•
Birim sorumlularının görevlendirilme ile çalıştırılması onları idari açıdan zor
durumda bırakmaktadır. Birim sorumlusunun kadrolu olmaması nedeniyle her
an yerleri değiştirileceği ve idare aleyhine alınan kararlar sonucunda bu duruma
karşı kaygı yaşmaktadırlar. Bu nedenle hasta hakları birim sorumlusu diye bir
kadro tahsis edilmelidir.
•
Hasta hakları birim sorumlusunun yönergede ifade edildiği niteliklerde
olmalıdır. Aksi halde görevlendirilmemelidir. Buna da Bakanlık izin vermemeli
ve bunu onaylamamalıdır.
•
Özellikle tek başına çalışan birim sorumlularının ve yatak sayısı fazla ve
komplike hastanelerde birim sorumlusunun iş yükü çok olmaktadır. Bunun için
birimde ikiden fazla sayıda personel görevlendirilmelidir.
•
Sürekli olarak hasta ve yakınlarının şikâyetlerini dinlemek ve bunları çözmeye
çalışmak zamanla birim sorumlularının da bu durumdan olumsuz etkilenmesine
neden olmaktadır. Bu durum gerçekten ruhsal açıdan yıpratıcıdır. Bunun için
hasta hakları birim sorumlusunun belli bir süreyle bir birimde çalışması uygun
olacaktır.
•
Sağlık çalışanlarının da hasta ve yakınlarına karşı hakları vardır. Çoğu sağlık
çalışanı, bu haklarının neler olduğunu bilemeyebilir. Bu nedenle sağlık
çalışanlarının haklarının da hizmet içi eğitimlerle neler olduğu konusunda
176
bilgilendirilmesi gerekir. Ancak hasta ve çalışanların hakları birbirlerinin karşıtı
olarak algılanmaması gerekir.
•
Hasta ve yakınlarının sağlık hizmetlerinden faydalanırken uymakla yükümlü
oldukları sorumlulukların yasal boyutta tanımlanması gerekir. Bu yasal
düzenlemede hasta ve yakınlarının sorumluluklarını yerine getirmediklerinde ne
tür yaptırım uygulanacağının tanımlanması gerekir. Bu konuda ayrıca hasta
sorumlulukları yönetmeliği tarzında bir düzenleme yapılmalıdır.
•
Hasta ve yakınlarının hastane ile ilgili karşılaştıkları her türlü sorunları, önerileri
ve isteklerini hem kalite birimi, SABİM’den sorumlu başhekim yardımcısı ve
hasta hakları birimlerine yapabilmektedirler. Bu da konu ile ilgili bir bütünlüğün
oluşmasını engellemektedir. Bu konuda tüm başvuruların hasta hakları
birimlerine yapılması sağlanmalıdır.
•
Sağlık çalışanlarının da zaman zaman hakları hasta ve yakınları tarafından ihlal
edilmektedir. Örneğin, hasta tarafından hakarete veya fiziksel şiddete maruz
kalan sağlık çalışanın ilgili hasta veya yakını hakkında işlem yapabileceği bir
mercinin olmaması nedeniyle sorun yaşanmaktadır. Böyle durumlarda sağlık
çalışanlarının da şikâyet başvurularının değerlendirilebileceği bir mekanizmanın
kurulması gerekir.
•
Personel şikâyetlerinde, ilgili personele yazılı açıklama yapılması için kurul
başkanının imzası ile resmi yazı gönderilmektedir. Bu durumda ilgili personel
kendisine gönderilen yazıya yazılı olarak cevap vermek zorundadır. Ancak
kendisine gönderilen yazıya yazılı olarak cevap vermediğinde ne tür yaptırım
uygulanacağı bilinmemektedir. Bu amaçla yönergede bu durumlarda neler
yapılacağına ilişkin tanımlamaların yapılması gerekir. Birim tarafından
gönderilen yazı, savunma niteliğini taşımadığı için ilgili kişi zaman zaman buna
yazılı olarak cevap vermeme gibi durumlar ortaya çıkmaktadır. Bu ve benzeri
durumlar için yönergede yeniden düzelmemeler yapılması gerekir.
•
Hastanelerin hizmet satın alma yoluyla güvenlik, yemek ve bilgi işlem gibi idari
hizmetleri dışardan ihaleyle bir firma aracılığıyla hizmet aldıkları bilinmektedir.
Bu ilgili birimlerde çalışan personelin sözleşmeli olması ve genelde asgari
ücretle çalışması ve iş güvencesinin olamaması nedeniyle sık sık değiştiği ve bu
durumun yeni başlayan personelin de aynı durumda olmasına neden olmaktadır.
177
Bu birimlerde çalışacak personelin, çalışmaya başlamadan önce kurumun
fiziksel yapısı, idari yapısı, fonksiyonları, görevleri, politikası, prosedürleri ve
hasta hakları ile ilgili olarak oryantasyon eğitimine tabi tutulmalarının idare
tarafından şart koşulması gerekir. Aksi durumlarda hastaneyi tanımayan ve
zamanla tanımaya çalışan personel, hasta ve yakınları ile problemler
yaşayabilmektedir.
•
Hasta haklarına ilişkin daha çok araştırma yapılmasına olanak sağlanarak
alandaki mevcut yürütülen uygulamalara ve bu alanda çalışan sosyal hizmet
uzmanlarının uygulamalarına ilişkin bir veri kaynağı oluşturulmalıdır.
•
Hastanelerde yürütülen hasta hakları uygulamaları ve çalışmaların daha aktif
olmasını sağlamak için Bakanlıkça hizmetiçi eğitimler, seminerler vb etkinlikler
düzenlenmesi sağlanmalıdır.
•
Alanda çalışan hasta hakları birim sorumlularının birbirlerinin çalışmalarından
haberdar olmalarını sağlayıcı etkinlikler düzenlenmelidir. Örneğin, hasta hakları
birim
sorumlularının
yıllık
çalışmalarının
istatistikleri
kitaplaştırılarak
yayınlanması sağlanmalıdır.
•
Hastanelerde yürütülen sosyal hizmet çalışmalarının etkinliği açısından denetim
mekanizması aktif hale getirilmelidir. Bu doğrultuda, sosyal hizmet uzmanı
sayısı arttırılmalı ve sosyal servislerde yürütülen çalışmaların denetimlerinin
yapılması sağlanmalıdır. Sağlık alanına ilişkin daha çok araştırma yapılmasına
olanak sağlanarak alandaki sosyal hizmet uygulamalarına ilişkin bir veri kaynağı
oluşturulmalıdır.
•
Etkin bir mesleki çalışma yapılabilmesi için yataklı tedavi kurumları
yönetmeliğinde belirtilen her 100 yatağa bir sosyal hizmet uzmanı düşecek
şekilde sosyal hizmet uzmanı istihdamı sağlanmalıdır. Sağlık Bakanlığı’nın
yatak kapasitesine göre toplam yaklaşık 900 sosyal hizmet uzmanının istihdam
ediliyor olması gerekmektedir. Oysa sağlık alanında çalışan sosyal hizmet
uzmanı sayısı bu sayının yarısı bie değildir.
Özetle, hasta hakları kavramının sağlık personeli, hasta ve yakınları ve toplum
tarafından tanınması, benimsenmesi ve yaşama geçirilmesi için çok boyutlu çabaları
gerektirmektedir. Sağlık Bakanlığı, hasta ve yakınları, sağlık çalışanları, üniversiteler,
178
sivil toplum örgütleri, medya gibi konunun tarafları yanında, toplumun diğer kesimleri
ve kurumları da bu sürece katılmalıdır. Hasta haklarının tam olarak benimsenmesi ve
yaşama geçirilebilmesi konusunda ilgili tarafların çabalarıyla bilgilendirme, uygulama,
yaygınlaştırma, denetleme ve geri bildirimlerle geliştirme gibi etkinlik ve faaliyetler
gerçekleştirilmelidir. Ayrıca bu konuda geri bildirimlerin sağlanması için bu tip bilimsel
çalışmaların sayısının arttırılması gereklidir.
179
KAYNAKÇA
Akalın, H.E. (2005). Yoğun bakım ünitelerinde hasta güvenliği. Yoğun Bakım Dergisi,
5(3), s.141-146.
Akdur, R. (1997). Çağımızda hasta-sağlık çalışanları ilişkileri ve hasta hakları. Türkiye
Klinikleri. Tıbbi Etik, 5, s. 43-45.
Assaf, A. A. ve Akgün, S. (2008). Health care accreditation handbook: a practical
guide. Second Editation, Ena Group.
Akten, R. (2008). Hasta hakları uygulamaları. Ankara: Kariyer Matbaacılık.
Anar, E. (2000). İnsan hakları tarihi. İstanbul: Çivi Yazıları, 2. Baskı.
Arce, E. H. (1998). Hospital accreditation as ameans of achieving international quality
standarts in health. International Journal for Quality in Health Care, 10(6),
s. 469-472.
Aşkar, A. (2006). Sağlık hizmetlerinde hasta hakları ve Kütahya Devlet Hastanesi
örneği. Kütahya: Dumlupınar Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme
Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi.
Aydemir, İ. (2003). Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastanelerde tıbbi sosyal hizmet
uygulamaları. Ankara: Hacettepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sosyal
Hizmet Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi.
Aydın, B.
(2007). Sağlık sektöründe kalite çalışmaları ve akreditasyon. 5. Ulusal
Sterilizasyon ve Dezenfeksiyon Kongresi, Antalya: 4-8 Nisan.
Aydın, N. (2004). 03.10.2001 Tarihli anayasa değişikliklerinin temel hak ve hürriyetler
üzerine etkileri. Kütahya: Dumlupınar Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Yüksek Lisans Tezi.
180
Aydıner, A. H. (2006). Bursa'daki hekimlerin hasta haklarına yaklaşımı. Bursa: Uludağ
Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Adli Tıp Anabilim Dalı, Tıpta Uzmanlık Tezi.
Aydınlatılmış Onam Hazırlama ve Kullanma Rehberi (2005). Adana: Çukurova
Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi.
Bakır, D. G. (2003). Sağlık hizmeti talep edenlerin beklenti ve bilgilerinin evrensel
hasta
hakları
tanımlarına
göre
değerlendirilmesi.
İstanbul:
Marmara
Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Sağlık Kurumları Yöneticiliği Anabilim
Dalı, Yüksek Lisans Tezi.
Barker, L. R. (1999). The social work dictionary. 4th Edition, NASAW Press.
Başbakanlık Resmi İnternet Sitesi, (2009). www.basbakanlik.gov.tr. 16.2.2009.
Berber, K. L, Ülgü, M. M ve Er, C. (2009). Elektronik sağlık kayıtları ve özel hayatın
gizliliği. İstanbul Üniversitesi, Bilişim Teknolojisi Hukuku Uygulama ve
Araştırma Merkezi, İstanbul: Baskı ve Cilt: Karekter Color A.Ş.
Berwick, D.M. (2001). Institute for health care improvement. BMJ, 312 (7203), s.136137.
Bilgi Edinme Kanunu (2003).
Resmi Gazete, 9.10.2003 Tarih ve 4982 Numaralı
Kanun.
Bostan, S. (2005). Hasta hakları ihlallerinin nedenleri. İbni Sina Tıp Dergisi, 10(2-3),
s.65-72.
Bozkuş,
A. (1997).
Türkiye’de ve dünyada hasta hakları. Tokat: Osman Gazi
Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Deontoloji Anablilim Dalı, Yüksek
Lisans Tezi.
Brody, E, B. (1985). Patient rights a culturel challenge to western psychiatry. Am. J.
Psychiatry, 142:1, s. 58-60.
181
Büken, N. (2002). Tıp etiği biyomedikal araştırmalarla neden ilgileniyor?. Hacettepe
Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Tıp Dergisi, 33, s. 228-234.
Can, H. Akgün, A. ve Kavuncubaşı Ş. (1995). Kamu ve özel kesimde personel yönetimi.
Ankara: Siyasal Kitapevi.
Can, H. (1997). Yönetim ve organizasyon. Ankara: Siyasal Kitabevi.
Canpolat, S. (2002).
Hasta hakları ve etik. İstanbul: İstanbul Üniversitesi, Tıp
Fakültesi, Deontoloji ve Tıp Tarihi Anabilim Dalı, Tıpta Uzmanlık Tezi.
Cılga, İ. (2004). Türkiye’de sosyal hizmet. Hacettepe Üniversitesi, Sosyal Hizmetler
Yüksek Okulu, Ankara: Yayın.No: 016.
Csikos, A. ve Diğerleri (2008). Hungarians’ perspectives on end-of-life care. Journal Of
Palliative Medicine, 11(8), s. 1083-1087.
Çakmaklı, K. (1976). Türkiye’de sağlık hizmetlerinin bütünleşmesinde tıbbi sosyal
hizmetin önemi. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi, Tıp Bilimleri Tezi.
Demir, M. (2007). Hekimlik sözleşmesinden doğan sorumluluğun koşulları. Ankara:
Sağlık Hukuku Kurultayı.
Duyan, V. (1992). Ankara hastanelerinde tıbbi sosyal hizmet uygulamaları. Ankara:
Hacettepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi.
Duyan, V. (2000). Tıbbi sosyal hizmet. Toplum ve Sağlık, 10(1), s. 42-49.
Duyan, V. (2001). AIDS’ e ilişkin damgalama ve sosyal destek. Sağlık ve Toplum,
Sağlık ve Sosyal Yardım Vakfı Yayını, 11(1), s.3-11.
Duyan, V. (2003). Hastaların karşılaştığı sorunlar ve çözümleri odağında tıbbi sosyal
hizmet. Cumhuriyet Üniversitesi, Tıp Fakültesi Dergisi 25 (4), s.39.44.
182
Elçioğlu, Ö. Kırımlıoğlu, N. ve Diğerleri (2007). Aydınlatılmış onam ve tıbbi
fotoğraflar. Türkiye Klinikleri, Journal of Medical Ethics, 15, s. 94-100.
Ente B.H. (1999) Joint commission world symposium on improving health care through
accreditation. The Joint Commission Journal on Quality Improvement, 25 (11),
s. 602-615.
Ersoy, N. (1995). Aydınlatılmış onam öğretisinin gelişimi. Türkiye Klinikleri Tıbbi Etik
Dergisi, Nisan, 3, s. 1.
Etchells, E, Walsh P, Singer A.P. (1996). Bioethics for clinicians: a consent. Canadian
Medical Association Journal, 155, s.177-180.
Fallberg, L. (1997). Patients rights European health care reforms citizens’ choise and
patients’ rights. WHO Regional Office for Europe, Copenhagen: second edition.
Flotte, T. R. , Frentzen, B. ve diğerleri (2006). Recent developments in the protection of
pediatric research subjects. The Journal of Pediatrics, 149, s.285-6.
Görkey, Ş. (2003). Hasta hakları. Tıbbi Etik, 4, s.100-126.
Gülay, S. ve Diğerleri (2005). Ulusal Sağlık Akreditasyon Sistemi Yapılandırılıyor.
Sağlık Bakanlığı, Diyalog Dergisi, Eylül Sayısı, s.24.
Günay, Y. ve Diğerleri ( 2000). Hasta ve hekim hakları açısından hasta rızası. Türkiye
Klinikleri, Journal of Medical Ethics, 8, s. 46-50.
Günay, O. ve Diğerleri (2007). Erciyes Üniversitesi hastanesinde yatan hastaların hasta
haklar konusundaki bilgi düzeyi. Erciyes Tıp Dergisi (Erciyes Medical Journal),
29(4), s.303-311.
183
Güvercin, C.H. (2007). Türkiye'deki gelişimi açısından hasta hakları kavramı. Ankara:
Ankara Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Deontoloji ve Tıp Tarihi
Anabilim Dalı, Doktora Tezi.
Hakeri, H. (2007). Tıp Hukuku. Ankara: Seçkin Yayıncılık.
Hakeri, H. (2008). Hastasını bilgilendirmeyen doktora ceza, Hukukçular Derneği
İnternet Sitesi, www.hukukcular.org.tr/haber_detay.php?haber 17.11.2008.
Hasta Hakları Yönetmeliği, (1998). Resmi Gazete. 01.08.1998, Sayı: 23420.
Hasta Hakları Uygulama Yönergesi (2005). Resmi Gazete 26.04.2005, Sayı: 3077.
Hasta Hakları İstatistikleri, (2009). Sağlık Bakanlığı Resmi İnternet Sitesi,
www.sbu.saglik.gov.tr/hastahaklari/istatistik.htm 12.04.2009.
Hatun,
Ş. (1999). Hasta hakları: temel belgeler. Türk Tabipleri Birliği, İstanbul:
İletişim Yayınları.
HAYAD (Hasta ve Hasta Yakını Hakları Derneği) İnternet Sitesi, (2006).
www.hayad.org.tr.25.03.2006.
Hayes J. ve Shaw D.C. (1994). Implementing accretitation systems. International
Juornal for Quality in Health Care, 7, s.65-171.
Işıkhan, V. (2008). Terminal dönemdeki kanser hastalarının ölüm yeri tercihleri. Türk
Onkoloji Dergisi, 23(1), s.34-44.
IFSW (International Federation of Social Workers), (2009).
İnternet Sitesi,
www.ifsw.org 18.07.2009.
İskit, B. A. (2005). Etik kurulların oluşumu, gelişimim ve işlevleri. Hacettepe Tıp
Dergisi, 36, s.129-134.
İzmir İl Sağlık Müdürlüğü Resmi İnternet Sitesi (2009). www.ism.gov.tr. 15.07.2009.
184
JCAHO (Joint Commmission Accreditation on Health Organizations) İnternet Sitesi,
(2009). www.jcaho.org. 12.07.2009.
JCI (Joint Commission International). (2008). Accreditation standards for hospitals.
3rd Edition.
JCI (Joint Commission International), (2008). İnternet Sitesi, (2007). Annual Report
2007, www.jointcommissioninternational.org.
JCI (Joint Commission International)) İnternet sayfası, (2009).
www.jointcommissioninternational.org /standarts 02.02./2009.
JCRINC (Joint Commission Resources) İnternet Sayfası, (2009). www.jcrinc.com.
15.06.2009.
Kaçar, H. (2008) Hastanede yatan hastaların hasta hakları konusunda bilgi düzeyi.
Afyon: Afyon Kocatepe Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Cerrahi
Hastalıkları Hemşireliği Anabilimdalı, Yüksek Lisans Tezi.
Kahveci, R. (2007). Sağlık hizmetlerini demokratikleştirecek bir adım: son dönem
yasam destek kararlarına hastaların katılımı. Turkiye Klinikleri J Med Ethics, 15,
s.90-93.
Kalaça, Ç. (1997). Hasta hakları, etik bunun neresinde ?. Ankara: Funda Matbaacılık.
Kapani, M. (1993). Politika bilimine giriş. Bilgi Yayınevi, Ankara: 8. Basım.
Kapani, M. (1997). Kamu hürriyetleri. Ankara: 7. Baskı.
Karlıkaya, E. ve Diğerleri (1999). Hastanın özerkliğine saygı, nereye kadar?. Sendrom
Dergisi, : 12, s.110-113.
185
Kişioğlu, A. N. Tüfekçioğlu, F. ve Diğerleri (2001). Bir devlet hastanesinde yatan
hastaların bilgilendirilme ve aydınlatılmış onam durumunun değerlendirilmesi.
Türkiye Klinikleri, Tıp Etiği, 9, s.98-101.
Kiymir, B. (1998). Hastane yönetiminde toplam kalite modeli, sağlık yönetiminde
devamlı kalite iyileştirme. Ankara: Haberal Vakfı Yayını.
Klinik Araştırmalar Hakkında Yönetmelik (2008). Resmi Gazete 23.12.2008, Sayı:
27089.
Klinik Araştırmalar Derneği İnternet Sitesi, (2009). www.klinikarastirmalar.org
12.07.2009.
Küçükkaraca, N. (1987). Tıbbi sosyal hizmet anakarada sekiz hastanede 550 vaka ile
yapılan sosyal kişisel çalışma uygulamasının genel ve özel değerlendirilmesi
üzerine bir deneme. Ankara: H.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans
Tezi.
Langland, O. Barbara, Louis C. G. ve W. Bruce V. (1996). Differences in characteristics
of hospitals with sustained high and sustained low profitability. Journal of
Healthcare Management, 41(3), s.385-399.
Leenen, H. Gevers, S. Pinet, G. (1993). The rights of patients in Europe. A comperative
study. Kluwer Law and Taxation Pres. Boston, USA.
Makay, Ö. ve Diğerleri (2007). İlk yıl asistanı aydınlatılmış onam alabilir mi?. Ege Tıp
Dergisi, Ege Journal of Medicine 46(3), s.123 -127.
Merakou, K. ve Diğerleri (2001). Satisfying patients’ rights: a hospital patient survey.
Nursing Ethics, 8 (6), s.499-509.
Mangan, S. (2006).
Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi`nde hasta hakları
uygulamalarının sosyolojik açıdan incelenmesi. İstanbul: Mimar Sinan Güzel
Sanatlar Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sosyoloji Anabilim Dalı,
Yüksek Lisans Tezi.
186
Oğuz, Y. (1993) Temel yönleriyle psikiyatride hasta hakları. 3P- Psikiyatri Psikoloji
Psikofarmakoloji Dergisi; 1 (3), s.232-237.
Oğuz, Y. (1997a). Hasta hakları alanındaki gelişmeler ve değişen değerler. Türkiye
Klinikleri Tıbbi Etik, 5, s.50-55.
Oğuz, Y. (1997b). Psikiyatri özelinde klinik araştırmalarda insan denekler ve etik
sorunlar. 3P Dergisi, 5, s.53-59.
Oğuz, Y. Tepe H, Büken N.Ö, Kucur D.K. (2005) Biyoetik terimleri sözlüğü. Ankara:
Türkiye Felsefe Kurumu.
Organ ve Doku Nakli Yönetmeliği (2009). Resmi Gazete 01.03.2009, Sayı:27166.
Özdilek, A. O. (2008) Tıpta yanlış uygulama (malpraktis) sebebiyle hekimin hukuki
sorumluluğu. http://www.turkhukuksitesi.com/makale_300.htm (10.08.2009).
Özhan, A. ve Aydemir, İ. (2009). Hasta hakları uygulamalarının hasta ve yakınları
tarafından değerlendirilmesi. 1.Uluslararası Hasta Hakları Kongresi (1’st
International Patient Rights Congress), Antalya: Sözlü Bildiri.
Özlü, T. (2005). Hasta hakları. İstanbul: Timaş Yayınları.
Öztürk, H. ve Diğerleri (2007). Hekim, hemşire ve hastaların hastanede uygulanan hasta
haklarını değerlendirmeleri. Türkiye Klinikleri, Journal Medical Ethics,
15.
s.145-152.
Pawlson, L. G. Phyllis, T. ve Diğerleri. (2005). The role of accreditation in an era of
market-driven accountability. The American Journal of Managed Care, 11(5),
s.290-293.
187
Pazarcı, A. A. (2007). Hasta hakları ve idarenin sağlık hizmetlerinden doğan
sorumluluğu. Kırıkkale: Kırıkkale Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Yüksek Lisans Tezi.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, (1982). Resmi Gazete 09.11.1982, Sayı: 17863.
Sağlık Bakanlığı Tebliği (2009). Sağlık Kurum ve Kuruluşlarında Hasta ve Çalışan
Güvenliğinin Sağlanması ve Korunmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında
Tebliğ. Resmi Gazete 29 Nisan 2009, Sayı: 27214.
Roberts JS, Coale JG, Redman RR (1987). A history of the joint commission on
accreditation of hospitals. JAMA; 258(19), s. 936-940.
Saruç, S. (2007). Kadın hastalıkları ve doğumevi eğitim ve araştırma hastanelerinde
yatan hastaların hasta hakları bilgi düzeyinin belirlenmesi: Ankara örneği.
Ankara: Hacettepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sosyal Hizmetler
Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi.
Sayek, F. (1998). Sağlıkla ilgili ulusal belgeler. Türk Tabipler Birliği Yayınları,
Ankara: 3.
Sert, G. (2004). Hasta hakları. İstanbul: Babil Yayınları.
Shaw, C. Collins C. (1995). Health services accreditation: report of a pilot programme
for community hospitals. BMJ, 310, s.781-784.
Shin, Y. S. (1995). Hospital accreditation - a universal perspective. World Hospitals,
31(1), s. 22-28.
Sprague, L. (2005). Hospital oversight in medicare: accreditation and Deeming
authority. NHPF(National Health Policiy Forum) Issue Brief No. 802 / May 6: 6,
The George Washington University, Washington DC.
Sütlaş, M. (2000). Hasta ve hasta yakını hakları. İstanbul: Çivi Yazıları.
188
Schyve, P.M. (2000). The evaluation of external quality evaluation: observation from
the joint commission on accreditation of healthcare organizations. International
Journal for Quality in Health Care, 12(3), s. 255-258.
Şahin, T. K. ve Diğerleri (2005). Meram Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Servisinde
yatan hasta yakınlarının memnuniyetinin araştırılması. Genel Tıp Dergisi, 15(4),
s.137-142.
Ünlü, E. (1991). Değerlendirme araştırması. Ankara: Hacettepe Üniversitesi, Sosyal
Hizmetler Yüksekokulu, SHO 263 Sosyal Refah Araştırması Ders Notu.
Teke, A. ve Diğerleri (2007). Bir eğitim hastanesinde görev yapan hemşirelerin hasta
hakları konusundaki bilgi ve tutumlarının değerlendirilmesi. TSK Koruyucu
Hekimlik Bülteni, 6 (4), s.259-266.
Timon, K. H. (2008). JCI 2007 Annual report, www.jointcommissioninternational.org.
02.02.2009.
Tokmak. F. ve Duyan, V. (1994). Hasta hakları, tıbbi etik ve sosyal hizmet. 4. ulusal
sosyal hizmetler konferansı, bildiriler. Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği Genel
Merkezi, Ankara:.Yayın No:3.
Tufan, B. (1994). Göçmen işçilerde iş kazaları. SSK Yayınları, Ankara: No: 556.
Tuncay, T. ve Erbay, E. (2006). Sosyal hizmetin temel hedefi: sosyal adalet güçlendirme ile retorikten pratiğe. Toplum ve Sosyal Hizmet, 17(1), s. 53-69.
TTB (Türk Tabipler Birliği), (1998). Türk Tabipleri Birliği 47. Genel Kurulu’nca kabul
edilen Hekimlik Meslek Etiği Kuralları.
Türk Dil Kurumu Resmi internet Sitesi, (2009). www. tdk.org.tr 05.06.2009.
189
Vikipedi
Özgür
Ansiklopedi
İnternet
sitesi,
(2008).
İnsan
deneyleri,
www. tr.wikipedia.org 16.07.2008.
Vincent, JL. (1999). Forgoing life support in western european intensive care units: the
results of an ethical questionnaire, Crit Care Med, 27, s.1626-33.
Vincent, J. L. ( 2001). Cultural differences in end-of life care. Crit Care Med, 29 (2),
s.52-55.
Viswanathan,
H.N. ve Warren, J.S. (2000). Accrediting organizations and quality
improvement. The American Journal of Managed Care, 6(10), s.1117-1130.
Vural, G. (1993). Hasta hakları. Ankara: Hacettepe Üniversitesi, Sağlık Bilimleri
Enstitüsü, Hemşirelik Programı, Doktora Tezi.
Weiss, H.C. (1972). Evaluation research. United States, 2. s.73-77.
Ziegen, J.T.S. (1996).
Conflict between patient’s rights and patient’s need’s: an
organizational systems problem.
s.1086-1088.
Hospital and Community Psychiatry, 37,
190
EKLER
EK 1. GÖRÜŞME FORMU
DEĞERLİ HASTA HAKLARI BİRİM SORUMLUSU
“Hasta Hakları Uygulamaları Üzerine Bir Değerlendirme Araştırması” adlı bu çalışma,
Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İ.İ.B.F. Sosyal Hizmet Anabilim Dalı Doktora
Programında Bitirme Tezi olarak yapılmaktadır. Bu çalışma aynı zamanda Sağlık Bakanlığı Tedavi
Hizmetleri Genel Müdürlüğünün desteği ile yürütülmektedir.
Hasta hakları, dünyada ve ülkemizde yeni bir uygulama alanı olması nedeniyle ilk aşamada toplum
düzeyinde bir kabul görme çabası içerisinde olduğu görülmektedir. Ülkemizde son yıllarda insan
hakları alanında yapılan düzenlemelerin etkisiyle hasta hakları uygulamaları da ivme kazanmış ve
işlerliği gittikçe artmıştır.
2003 yılında başlatılan ve Sağlık Bakanlığı bünyesindeki tüm hastanelerde kurulan hasta hakları
uygulamalarının hangi ölçüde yaşama geçirildiği ve hangi yönde geliştiği, hastaların karşılaştığı
sorunlar, bu sorunların çözümü ve ihtiyaçların karşılanması için hangi hizmetlerin verildiği ve hasta
hakları ihlallerinin önlenmesinde bu uygulamanın ne kadar etkili olduğunun kapsamlı olarak
saptanması ancak bir araştırma ile mümkündür. Planlanan bu araştırma, Türkiye’de Sağlık
Bakanlığı’na bağlı hastanelerde hasta hakları uygulamaların JCI (Joint Commission InternationalUlusararası Birleşik Komisyon) tarafından geliştirilen “Hasta ve Yakınlarının Haklarına Yönelik
Akreditasyon
Standartları”’na
uygunluğu
açısından
değerlendirilmesi
amacıyla
gerçekleştirilmektedir.
Görüşme formunun kaynağı araştırmacı tarafından gizli tutulacak ve hiçbir şekilde aleyhinizde bir
değerlendirmeye araç olmayacaktır. Araştırma, tamamen uygulamanın etkinliğini ortaya koymaya
yöneliktir. Araştırma sonucunda ülkemizde hastanelerde hasta hakları uygulamalarına ışık tutacak bir
modelin geliştirilmesi planlanmaktadır.
Soruları elektronik ortamda cevaplamanız ve [email protected] e-mail adresine en geç iki hafta
içerisinde göndermeniz gerekmektedir. Araştırma ve görüşme formu ile ilgili sormak istediğiniz bir
konu olması veya herhangi bir sorunla karşılamanız halinde araştırmacının 0505 336 15 80 (Sağlık
Bakanlığı Kamu Hattı) numaralı telefonundan arayabilirsiniz. Değerli katkılarınız için şimdiden
teşekkürlerimi sunar, çalışmalarınızda başarılar dilerim.
İshak AYDEMİR
Sosyal Hizmet Uzmanı
H.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü
Sosyal Hizmet Anabilim Dalı
Doktora Öğrencisi
191
GÖRÜŞME FORMU
A- SOSYO-DEMOGRAFİK
ÖZELLİKLER
1- Cinsiyetiniz?
1. (
2. (
) Erkek
) Kadın
) 20-30 Yaş
) 31-40 Yaş
) 41-50 Yaş
) 51 Yaş ve üzeri
3- Öğrenim Durumunuz?
1.
2.
3.
4.
5.
(
(
(
(
(
)
)
)
)
)
Lise
Ön Lisans
Lisans (Üniversite)
Yüksek Lisans
Doktora
4- Medeni Durumunuz?
1.
2.
3.
4.
5.
(
(
(
(
(
) Bekar
) Evli
) Dul
) Boşanmış
) Diğer……
5- Unvanınız ?
1.
2.
3.
4.
5.
(
(
(
(
(
)
)
)
)
)
…………………………………………………..
B- ÇALIŞILAN KURUM
1- Çalıştığınız il (Lüften belirtiniz)
.......................................................................
2- Çalıştığınız hastane kaç yataklıdır ?
............................................................
2- Yaşınız ?
1. (
2. (
3. (
4. (
çalışıyorsunuz? (Lütfen yıl olarak belirtiniz)
Sosyal Hizmet Uzmanı
Psikolog
Hemşire
Halkla İlişkiler Uzmanı
Diğer (……………)
6- Ne kadar süreden beri Hasta
Hakları Birim Sorumlusu olarak
3-
Çalıştığınız hastanenin niteliğini belirtiniz.
1. (
) Eğitim ve Araştırma Hastanesi
2. (
) Devlet Hastanesi
3. (
) Dal Hastanesi
4. (
) Belirtiniz).............................
4- Hasta Hakları Birim Sorumlusu olarak
göreve başlamadan önce hasta hakları ile ilgili
bir eğitimden geçtiniz mi?
1. (
) Evet (Yanıtınız evet ise ne tür
eğitimden geçtiğinizi lüften belirtiniz)
.................................................................................
.................................................................................
............
2. (
) Hayır
5- Hastanenizde Hasta Hakları Birimine
aylık ortalama kaç yazılı başvuru (Şikâyet
başvurusu) yapılmaktadır ?
............................................................................
6- Hastanenizde Hasta Hakları Birimine aylık
ortalama kaç sözel başvuru (Yerinde Çözülen)
yapılmaktadır ?
................................................
192
C- JCI (Joint Commission International- Ulusararası Birleşik Komisyon) tarafından geliştirilen
Hasta ve Yakınlarının Haklarına Yönelik Akreditasyon Standartları
Aşağıda JCI (Joint Commission International- Ulusararası Birleşik Komisyon) tarafından
geliştirilen Hasta ve Yakınlarının Haklarına Yönelik Akreditasyon Standartları yer almaktadır.
Yapacağınız değerlendirmeler hastanenizdeki hasta hakları uygulamalarının bu standartlara ne kadar
uygun olduğu
konusundaki görüşlerinizi ortaya koyacaktır. Her bir standart için size uygun olan
“Hastanemiz İçin Tamamen Uygundur” – “Hastanemiz İçin Kısmen Uygundur” – “Hastanemiz İçin Hiç
1.1
1.2
1.3
1.4
1.5
1.6
1.7
1.8
1.9
1.10
1.11
Hastanemiz yöneticileri, hasta ve yakınlarının haklarını korumak ve
geliştirmek için yasalar ve düzenlemelerde belirtildiği şekilde hizmet
vermektedir.
Hastanemiz yöneticileri, hizmet verdikleri hasta ve yakınlarının haklarını
korumak ve geliştirmek ile ilgili sorumluluklarını bilmektedir.
Hastanemizde, hasta ve yakınlarının hakları politika ve prosedürlerle
tanımlanmıştır.
Hastanemizde göreve yeni başlayan tüm personel oryantasyon eğitiminde
hasta ve yakınlarının hakları konusunda eğitilmektedir.
Hastanemizin tüm personeline hasta ve yakınlarının hakları, sorumlulukları
konusunda hizmet içi eğitim verilmiştir.
Hastanemiz personeli, hasta haklarını koruma konusunda sorumluluklarını
ifade edebilmektedir.
Hastanemiz personeli hastaların inanç ve değerlerini tanıma, koruma ve
bunlara saygılı olma konusunda eğitilmektedir.
Hastanemiz yönetimi, hasta ve yakınlarının dini (manevi) taleplerini
karşılamaya yönelik düzenlemeler için gerekli altyapı ve diğer destekleri
sağlamaktadır.
Hastanemizde, hastaların muayene, girişimsel işlemler ve tüm tıbbi
tedavilerde mahremiyet gereksinimleri karşılamaya ve korumaya yönelik alt
yapı ve düzenlemeler sağlanmaktadır.
Hastanemize başvuran hastaların mahremiyet gereksinimine tüm
muayenelerde maksimum düzeyde özen gösterilmektedir.
Hastanemize başvuran hastaların mahremiyet gereksinimine tüm girişimsel
işlemlerde maksimum düzeyde özen gösterilmektedir.
1.12
Hastanemize başvuran hastaların mahremiyet gereksinimine tüm tıbbi
tedavilerde maksimum düzeyde özen gösterilmektedir.
1.13
Hastanemizde hasta ve yakınlarını her türlü fiziksel saldırılara karşı koruyan
düzenlemeler politika ve prosedürlerle tanımlanmıştır.
1.14
Hastanemizde hasta ve yakınlarını her türlü fiziksel saldırılara karşı korumak
için tanımlanan politika ve prosedürler bebekler, çocuklar, sakat bireyler,
yaşlılar ve kendilerini koruyamayacak olan diğer hastaları korumayı öncelikli
olarak tanımlamıştır.
Uygulanmamakta
Kısmen
Uygulanmakta
1. HASTA HAKLARININ BELİRLENMESİ KORUNMASI ve TEŞVİK
EDİLMESİ
Tamamen
Uygulanmakta
Uygun Değildir” üç seçenekten birisine ( X ) şeklinde işareti koyunuz.
1.15
1.16
1.17
1.18
1.19
1.20
1.21
1.22
2. HASTA ve YAKINLARININ HAKLARI KONUSUNDA
BİLGİLENDİRİLMESİ ve BAKIM SÜRECİNE DAHİL EDİLMESİ
2.1
2.2
2.3
2.4
2.5
2.6
2.7
2.8
2.9
Hastanemizin, hasta ve yakınlarının hak ve sorumlulukları konusunda
bilgilendirilmelerini sağlayan tanımlanmış politika ve prosedürü vardır.
Hastanemizde, ilgili sağlık personeli tarafından her hastaya, hakları ve
sorumlulukları ile ilgili yazılı ve/veya sözel bir bildirim yapılmaktadır.
Hastanemizde yazılı ve/veya sözlü bilgilendirmenin uygun ya da etkili
olmadığı durumlarda bu haklarla ilgili bilgilendirme prosedürde
tanımlandığı şekilde yapılmaktadır.
Hastanemizde hasta ve yakınları, tıbbi durumları ile ilgili olarak nasıl ve ne
zaman bilgilendirilecekleri konusunda ilgili sağlık personeli tarafından
bilgilendirilmektedir.
Hastanemizde hasta ve yakınlarının bakım sürecine katılımını destekleyen
ve bakım konusunda katılımın nasıl ve hangi düzeye kadar sağlanacağı
politika ve prosedür ile tanımlanmıştır.
Hasta bakımında yer alan görevli tüm personel, kurumumuzun hasta ve
yakınlarının bakım sürecine katılım hakları konusunda tanımlanmış
politikası ve prosedürleri ile ilgili olarak eğitilmiştir.
Hastaların bakımında yer alan ilgili sağlık personeli tarafından hasta ve
yakınları tedaviyi reddetme ya da bırakma hakları konusunda
bilgilendirilmektedir.
Hastanemizde, hasta ve yakınları diledikleri dereceye kadar bakım ile ilgili
kararlara katılabilmektedir.
Hastanemizde, hasta ve yakınları kararlarının doğuracağı sonuçlar ve
sorumlulukları
konusunda
ilgili
sağlık
personeli
tarafından
bilgilendirilmektedir.
Uygulanmamakta
Hastanemiz personeli bu grupları koruma sürecindeki görevi ve
sorumlulukları konusunda eğitilip bilgilendirilmiştir.
Hastanemizin korunmasız, terkedilmiş, kimsesiz ve sosyal güvencesi
olmayan hastalarla ilgili tanımlanmış bir politikası ve süreci vardır.
Hastanemizde korunmasız, terkedilmiş, kimsesiz ve sosyal güvencesi
olmayan hastaların tedavileri tanımlanmış politika ve prosedürlere göre
yapılmaktadır.
Hastaların tıbbi kayıtları özel ve mahremdir. Hastanemizde hasta
bilgilerinin kaybını önlemek için gerekli politika ve prosedürler
tanımlanmıştır.
Hastanemiz yönetimi tarafından hasta bilgilerinin kaybını önlemek ve
kötüye kullanımının engellenmesi için tanımlanan politika ve prosedürlere
özenle uyulması konusunda personelimiz eğitilmiştir.
Hastanemize başvuran hastaların tıbbi kayıtlarının mahremiyet
gereksinimine tüm muayenelerde, tıbbi müdahalelerde ve diğer tüm
işlemlerde maksimum düzeyde özen gösterilmektedir.
Hastanemiz yönetimi, hastaların kişisel eşya ve mallarıyla ilgili sorumluluk
düzeyini belirleyerek bu konuda politika ve prosedür tanımlamıştır.
Hastanemizde hasta ve yakınları, kişisel eşyalarının korunması konusunda
hastane yönetiminin sorumluluk düzeyi ve izlenmesi gerekli prosedür
hakkında bilgilendirilmektedir.
Kısmen
Uygulanmakta
1. HASTA HAKLARININ BELİRLENMESİ KORUNMASI ve TEŞVİK
EDİLMESİ
Tamamen
Uygulanmakta
193
2.10
2.11
2.12
2.13
2.14
2.15
3. HASTA HAKLARI BİLGİLENDİRME
3.1
3.2
3.3
3.4
3.5
3.6
3.7
Hastanemizde hasta ve yakınlarının hak ve sorumlulukları konusunda
bilgilendirilmelerini sağlayan bir prosedür bulunmaktadır.
Hastanemizde hasta ve yakınlarının şikâyet, anlaşmazlık, görüş farklılıklarını
dinleme ve yanıt verme, öneri, dilek vb. başvurularının nasıl yapılacağı
konusundaki politika ve prosedürü tanımlanmıştır.
Hastanemizde hasta ve yakınlarının şikâyet, anlaşmazlık, görüş farklılıklarını
dinleme ve yanıt verme, öneri, dilek vb. başvurularının nasıl yapılacağı
konusunda tanımlanan politika ve prosedürde sağlık personelinin nasıl ve ne
zaman rol alacağı belirlenmiştir.
Hastanemizde hasta ve yakınları, şikâyet haklarının olduğu ve bunu
yapmalarını sağlayacak bir süreç bulunduğu konusunda bilgilendirilmektedir.
Hastanemizde ilgili sağlık personeli tarafından her hastaya hakları ve
sorumlulukları ile ilgili yazılı ve/veya sözel bir bildirim yapılmaktadır.
Hastanemizde yazılı bilgilendirmenin uygun ya da etkili olmadığı
durumlarda, hastaları bilgilendirecek başka yöntemler (film, slayt vb)
kullanılmaktadır.
Hastanemizde hasta ve yakınları tarafından hastaneye yapılan başvurular
yasaların ön gördüğü sürede çözümlenip cevaplandırılmaktadır.
4. BİLGİLENDİRİLMİŞ ONAY
4.1
4.2
4.3
Hastanemizde hasta ve yakınlarının Bilgilendirilmiş Onayının alınmasını
sağlamaya yönelik politika ve prosedür tanımlanmıştır.
Hastanemizde Bilgilendirilmiş Onay konusunda tanımlanan politika ve
prosedürü uygulamak üzere ilgili sağlık personeli eğitilmektedir.
Hastanemizde Bilgilendirilmiş Onay alınması konusunda tanımlanan politika
ve prosedürde hasta dışında kişilerin Bilgilendirilmiş Onay verebilmesinin
nasıl yapılacağı tanımlanmıştır.
Uygulanmamakta
Hastanemizde, hasta ve yakınları diğer bakım ve tedavi seçenekleri
konusunda ilgili sağlık personeli tarafından bilgilendirilmektedir.
Hastanemizde hastaların bakımında yer alan ilgili sağlık personeli hasta ve
yakınlarının tedavi süreci ile ilgili aldıkları kararlara saygı göstermektedir.
Hastanemiz, yönetiminin yaşam desteği hizmetlerini durdurma ya da yaşamı
idame ettirici tedavileri sonlandırma konusundaki pozisyonunu, politika ve
prosedür ile belirleyerek, bunu ilgililere duyurmuştur.
Hastanemiz yönetiminin yaşam desteği hizmetlerini durdurmada ya da
yaşamı idame ettirici tedavileri sonlandırma konusundaki pozisyonu,
toplumun dinsel, kültürel kabullerine, yasal normlara ve gereksinimlere
uygundur.
Bu konuda tanımlanan politika ve prosedürler, hastaların kurumca bilinen
karar verme süreçlerinde ve bakım esnasında kararlarını değiştirmelerinde yol
göstermektedir
Hastanemizin sağlık çalışanları, terminal dönemde (ölmekte) olan hastaların
doğal gereksinimlerinin farkında olarak bunlara saygılı bir hizmet
sunmaktadır.
Kısmen
Uygulanmakta
2. HASTA ve YAKINLARININ HAKLARI KONUSUNDA
BİLGİLENDİRİLMESİ ve BAKIM SÜRECİNE DAHİL EDİLMESİ
Tamamen
Uygulanmakta
194
4.4
4.5
4.6
4.7
4.8
4.9
4.10
4.11
4.12
4.13
4.14
4.15
4.16
4.17
4.18
4.19
Hastanemizde Bilgilendirilmiş Onay alınması konusunda tanımlanan politika
ve prosedür, yasalara, geleneklere ve toplumun kültürel yapısına uygundur.
Hastanemizde ilgili sağlık personeli tarafından hasta ve yakınlarından yasa,
politika ve prosedüre uygun şekilde izin alınmaktadır.
Hastanemizde hasta ve yakınları, Bilgilendirilmiş Onayın içeriği hakkında
bilgilendirilmektedir.
Hasta ve yakınları ilgili sağlık personeli tarafından, durumları ve önerilen
tedavi konusunda bilgilendirilmektedir.
Hasta ve yakınları ilgili sağlık personeli tarafından önerilen tedavinin olası
yararları ve sakıncaları konusunda bilgilendirilmektedir.
Hasta ve yakınları ilgili sağlık personeli tarafından, önerilen tedavinin
alternatifleri konusunda bilgilendirilmektedir.
Hasta ve yakınları ilgili sağlık personeli tarafından, olası tedavinin başarısı
konusunda bilgilendirilmektedir.
Hasta ve yakınlarına ilgili sağlık personeli tarafından bilgiler, açık ve
anlaşılabilir bir dil ve yöntemle verilmektedir.
Hastanemizde, hasta dışında Bilgilendirilmiş Onay veren kişiler hastanın
dosyasına kaydedilmektedir.
Hastanemizde, tanımlanan tüm cerrahi ya da invasive(girişimsel) uygulamalar
öncesi hasta ve/veya yakınlarından Bilgilendirilmiş Onay alınmaktadır.
Hastanemizde, hasta ve/veya yakınlarından anestezi öncesi Bilgilendirilmiş
Onay alınmaktadır.
Hastanemizde hasta ve/veya yakınlarından kan ve ürünleri kullanımı öncesi
Bilgilendirilmiş Onay alınmaktadır.
Hastanemizde hasta ve/veya yakınlarından tanımlanan tüm yüksek riskli
işlemler ve tedaviler öncesi Bilgilendirilmiş Onay alınmaktadır.
Hastanemizde hasta ve/veya yakınlarına bilgiyi veren sağlık personelinin
kimliği kayıtlara not edilmektedir.
Hastanemizde özel bilgilendirilmiş onay gerektiren tedavi ve işlemler,
kategorilerine veya tiplerine göre listelenmektedir.
Hasta için planlanan tedavi ve işlemleri kimin uygulayacağı ve sorumlu
olacağı konusunda hasta ve yakınları bilgilendirilmektedir.
5. BİLİMSEL ARAŞTIRMALAR (Yapılmıyorsa geçiniz)
5.1
5.2
5.3
5.4
5.5
5.6
Hastanemizde yürütülen tüm araştırmaları denetleyen bir komite vardır.
Hastanemizde yürütülen tüm araştırmaları denetleme faaliyetleri için açık bir
amaç bildirgesi tanımlanmıştır
Hastanemizde yürütülen bilimsel araştırmalar için yapılan denetleme
faaliyetleri, deneklere verilebilecek görece risk ve yararları değerlendiren bir
süreci kapsamaktadır.
Hastanemizin denetleme faaliyetleri, araştırma bilgilerinin güvenliğini ve
gizliliğini içeren bir süreci kapsamaktadır.
Hastane yönetimi tarafından hastanede yürütülen tüm araştırmaların nasıl
yürütüleceği ve deneklerin bu araştırmalara nasıl katılabilecekleri konusunda
politika ve prosedür tanımlamıştır.
Hastanemizde yürütülen bilimsel araştırmalara katılması istenen veya gönüllü
olarak katılan denekler, yapılacak bilimsel araştırma veya çalışmadan
beklenen yararlar konusunda bilgilendirilmektedir.
Uygulanmamakta
Kısmen
Uygulanmakta
4. BİLGİLENDİRİLMİŞ ONAY
Tamamen
Uygulanmakta
195
5.7
5.8
5.9
5.10
5.11
5.12
Hastanemizde yürütülen bilimsel araştırmalara katılması istenen veya gönüllü
olarak katılan denekler, yapılacak bilimsel araştırma veya çalışmanın neden
olabileceği rahatsızlıklar ve riskler konusunda bilgilendirilmektedir.
Hastanemizde yürütülen bilimsel araştırmalara katılması istenen veya gönüllü
olarak katılan hastalar kendilerine yardımcı olabilecek diğer seçenekler
konusunda bilgilendirilmektedir.
Hastanemizde yürütülen bilimsel araştırmalara katılması istenen veya gönüllü
olarak katılan deneklere, yapılacak bilimsel araştırma veya çalışmalara
katılmayı reddetmeleri ya da katıldıktan sonra çekilmeleri durumunda
kurumun hizmetlerinden yararlanmaya devam edecekleri ve bu nedenle
herhangi olumsuz bir durumla karşılaşmayacakları konusunda garanti
verilmektedir.
Hastanemizde yürütülen bilimsel araştırmalara katılması istenen veya gönüllü
olarak katılan denekler, yapılacak bilimsel araştırma veya çalışma için
izlenmesi gereken prosedürler konusunda bilgilendirilmektedir.
Hastanemizde yürütülen bilimsel araştırmalara katılması istenen veya gönüllü
olarak katılan deneklerden Bilgilendirilmiş Gönüllü Oluru alınmaktadır.
Hastanemizde deneklere bilgiyi sağlayan ve Bilgilendirilmiş Gönüllü Oluru
alan kişi ya da kişiler hastanın kayıtlarında not edilmektedir.
6. ORGAN BAĞIŞI VE ORGAN NAKLİ
6.1
Hastanemizde organ ve doku bağış birimi mevcuttur.
6.2
Hastanemizde organ ve doku bağışının nasıl yapılacağı bir politika ve
prosedür ile tanımlanmıştır.
6.3
Hastanemizde hasta ve yakınları organ ve doku bağışının nasıl yapılacağı
konusunda yazılı, görsel vb. yöntemlerle bilgilendirilmektedir.
6.4
Hastanemiz idaresi, hasta ve yakınlarının organ ve dokularını bağışlama
konusundaki seçimlerini desteklemektedir.
6.5
Hastanemiz personeli, organ ve doku bağışı konusunda tanımlanan politika ve
prosedürler ile ilgili olarak eğitilmektedir.
Uygulanmamakta
Kısmen
Uygulanmakta
5. BİLİMSEL ARAŞTIRMALAR (Yapılmıyorsa geçiniz)
Tamamen
Uygulanmakta
196
197
D- HASTA HAKLARI BİRİM SORUMLULARININ YÜRÜTTÜKLERİ
ÇALIŞMALAR HAKKINDAKİ GÖRÜŞ VE DÜŞÜNCELERİ
Bu bölümde hastanenizde hasta hakları ile ilgili olarak yürütmüş olduğunuz çalışmalarda kişisel olarak
karşılaştığınız sorunlar, çözüm yollarınız ve önerileriniz değerlendirilecektir. Burada vermiş olduğunuz
yanıtlar araştırmamız için çok önemlidir. Ayrıca bu bölüm uygulamaya ilişkin karşılaşılan sorunları ve bu
konudaki uygulayıcıların görüşlerini ortaya koyması açısından önemlidir. Çünkü çözüm yollarınız ve
önerileriniz araştırma sonunda geliştirilecek hasta hakları modeline kaynak sağlayacaktır. Elde edilen
veriler, Sağlık Bakanlığı tarafından yapılacak düzenlemelere ışık tutacaktır.
1- Hasta Hakları Birim Sorumlusu olarak ne tür sorunlarla karşılaşıyorsunuz ? (Lütfen belirtiniz)
………………………………………………………………………………………………………………
……………………………………………………………………………………………………………..
2- Hasta Hakları Birim Sorumlusu olarak karşılaştığınız bu sorunları nasıl çözümlüyorsunuz? (Lütfen
belirtiniz)
..........................................................................................................................................................................
........................................................................................................................................................................
3- Hastanenizdeki hasta hakları birim çalışmalarının kalitesinin artırılmasına yönelik önerileriniz
nelerdir? (Lütfen belirtiniz)
…………………………………………………………………………………………………………
………………………………………………………………………………………………………….
Teşekkür ederim.
198
EK – 2. GÖRÜŞME FORMU UYGULAMASI İÇİN
İZİN BAŞVURUSU
HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ
SOSYAL HİZMET BÖLÜM BAŞKANLIĞI’NA
ANKARA
Anabilim Dalınızın 43912713774 numaralı doktora öğrencisiyim. “Hasta
Hakları Uygulamaları Üzerine Bir Değerlendirme Araştırması” konulu tez çalışması
yürütmekteyim. Tezimi uygulamak için Tez İzleme Jürimin onayı ile hazırlamış
olduğum Görüşme Formu ekte sunulmuştur. Hazırlanan Görüşme Formu, Sağlık
Bakanlığı’na bağlı hastanelerdeki Hasta Hakları Birim Sorumlularına uygulanacaktır.
Tezimin uygulanması için Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğünden
izin alınması için gereğinin yapılmasını arz ederim.30.10.2008
İshak AYDEMİR
Adres:
Asım Gündüz Cad. 69/15
Saimekadın Mamak/ANKARA
Telefon:
0 505 336 15 80
0 312 306 12 78 (İş)
e-mail :
[email protected]
[email protected]
199
EK – 3. SAĞLIK BAKANLIĞI GÖRÜŞME FORMU
UYGULAMA İZNİ
200
Ek -4
ÖZGEÇMİŞ
Kişisel Bilgiler
Adı – Soyadı
: :İshak AYDEMİR
Doğum Yeri ve Tarihi
: Kurtalan, 1972
Bildiği Yabancı Diller
: İngilizce
Öğrenim Durumu
Lisans Öğrenimi
: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmetler Yüksek Okulu
Yüksek Lisans Öğrenimi
: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal
Hizmet Anabilim Dalı.
Tez: Sağlık Bakanlığı’na Hastanelerde Tıbbi Sosyal
Hizmet Uygulamaları.
Doktora Öğrenimi
: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal
Hizmet Anabilim Dalı.
Tez: Sağlık Bakanlığı’na Hastanelerde Hasta Hakları
Uygulamalarının Değerlendirilmesi.
İş Deneyimi
1993- 1996
Çevre Sağlığı Teknisyeni, Bayburt
1996- 2003
Çevre Sağlık Teknisyeni, Ankara Dr. Sami Ulus Çocuk
Hastanesi.
Sosyal Hizmet Uzmanı, Ankara Atatürk Sanatoryum
Eğitim ve Araştırma Hastanesi.
Sosyal Hizmet Uzmanı, Ankara Türkiye Yüksek İhtisas
Eğitim ve Araştırma Hastanesi.
2003 - 2004
2004 -
Bilimsel Çalışmalar
1. Aydemir, İshak ve Duyan, Veli (2005). “Sağlık Alanında Sosyal Hizmet
Uzmanlarının Mesleki Çalışmaları”, Sağlık ve Toplum Dergisi, Yıl 14, Sayı 4, EkimAralık, s.
2. Aydemir, İshak ve Duyan, Veli (2005). “Sağlık Bakanlığı’na Hastanelerde Çalışan
Sosyal Hizmet Uzmanlarının Karşılaştıkları Hasta Sorunları ve Bu Sorunlara Yönelik
Verdikleri Hizmetler”, Sağlık ve Toplum Dergisi, Yıl 15, Sayı 1, Ocak-Mart, s.82-89.
201
3. Sarıca, Ahmet ve Aydemir, ishak (2009). “Türkiye Yüsek İhtisas Hastanesi Hasta
Hakları Birimi” Hastane Forumu Dergisi, Yıl:3, Sayı:17, s.36-37.
İletişim
E – Posta
: [email protected]
Tarih
: 08.04.2010